Felsefe Ekibi Dergisi 01

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1157

::FELSEFE EKB DERGS::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

indekiler Editr'den Yol Haritas Tahhakkm Biimleri: Scott ve Foucalt 20.Yzyl Felsefesi topyalar mkansz Deildir Hayaller ve Yalnzlk Satranta Zaman Skmas Yaratcln Snrlar zerine

1 -> 2

19.11.2008 18:23

::FELSEFE EKB DERGS::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/

Stat Endiesi Ekho ve Narkissos Simgesel Dzen Olmas Gerekenlerin Dayanlmaz Arl Miletos Okulunda Felsefe Kendi Dncemiz zerine Yayorum Gnnk 'Lekesiz Alg zerine' Alglamalar Nermi Uygur Cumhuriyetin Felsefeye 75.ylda Getirdiklerinde Dergiler Asndan Bak 10 nlden 10 sz

Felse fe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:23

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

"Lekesiz Algi zerine" Alglamalar


Felsefe Ekibi

Bu ksm, Felsefe Ekibi Forum'da yer alan yazlardan derlendi. Nietzsche'nin "Byle Buyurdu Zerdt" isimli kitabndaki "Lekesiz Alg zerine" blm foruma aktarlp metin almas yapld. Yazlar, yazarlar tarafndan tekrar ele alnp dzenlenerek oluturuldu. yi okumalar. Salime Tarihi Cam kenarnda geceyi izleyen hasta bir adam, gkyzyle sylemektedir. Sahnede, bir oyuncu edasyla i sesi ile konuur haldedir. Metinde nce, "ykselen ay" eklindeki dolgunluk ve parlaklk benzetmesiyle, gnei dourmak iin, gebe grn tamas ile balang yaplyor. Ancak ay kadn deil, olsa olsa yalanc gebe olabilir. Ayn erkeklii de, vlen bir erkeklik deil. Ay, damlar zerinde tedirgin bir vicdan ile gezen kedi gibi, yavaa pencerelerden szarak dolamaktadr. ehvet dkn ikiyzl erkekler, ay gibi, kendinin olmayan yanstarak dolarlar. Benzerlikler kurarak, cansz canl yanstan iir dilli dnr Nietzsche, sessizce geceyi dolaan ay nce "yalanc gebe", daha sonra "dam kedisi", en sonunda "iki yzl ve ehvet dkn" erkek yapar. Benzerliklerin kprleri zerinde -ip zerinde- yryen cambaz, kendisidir aslnda. Grdklerini yorumlayan ve yorumu iinden buyuran bir dili, btn yazda hakim dil olarak karmzda durmaktadr. Douramayacak olup gebe grnenler, iki yzller, bedeninin arzularn bildikleri halde itiraftan kanarak yalan syleyenler, Tanr maskesi altnda reklenmi ylanlar; duru alglayanlardr. Gebe grnm sebebiyle douraca zannedilen ama gerekte douramayacak ay, yaratan deil yanstan olduu iin, yanltan adamdr, din adamdr. Nietzsche felsefesinde, asl olan doann ok ynl ve deer iermeyen algs, lekesiz alg gibi yansmaktadr. yinin ve ktnn tesi, doal yaantda tanmlanabilir. Ferda "u benzetmeceyi sunarm size, ey duygulu, iki yzl kiiler, ey duru alglayanlar ! Ben size ehvet

1 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

dknleri derim! Ve bence udur btn nesnelerin l e k e s z alglanmas: nesnelerden bir ey istememek, onlarn nne bin gzl bir ayna gibi uzanabilmek. te stnzdeki ilen, ey temiz kiiler, ey ar duru alglayanlar: hibir zaman douramayacaksnz, ufukta geni ve gebe dursanz da! Siz bir tanrnn maskesini takmsnz, ey ar duru kiiler : bir tanr maskesinin altna reklenmi iren ylannz." Gnein susuzluuyla plmek, emilmek i s t i y o r; hava olmak i s t i y o r , ykseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istiyor! "Alg da udur b e n c e: derin olan her ey aacaktr, - benim yksekliime ! -" LEKEL ALGI -veya duru- onda duru alg anlamna gelmektedir. Duru alg ise insanlk tarihinde olumu-oluturulmu DL PARADGMASININ belirlemi olduu zeminlerden hareketle dnyay-hayat ve insan alglamaya almaktr. te tam da bu noktada onun amaz devreye girmektedir. Yaplam olan dili reddeden, baka bir dilce konumaya alan bir insan belli paradigmalarn kavramsal erevelerine hapsedilmi ANLAMLAR dnyasna sahip olan insanlara NASIL ulaacak?! Onun amaz geriye dnyle balar. Geriye dn ise bir-bana yaayamadndan kaynaklanr. Geriye, yadsd sr-kitlesinin iine dnen Zerdt onlarn iinde nasl duracak . DERNE yneli, SZ zorunlu klar. Sz zneyi konumaya devam ettirdii srece konuann srncemede-aralarda kalmasna neden olur. te onun "ldrsnn" temel nedeni budur. Kemirdii, ortadan kaldrmaya alt dile dair bu abasn sonuna kadar gtremedii iin srekli dili onu kemirmi ve derin aclar iinde kvranmasna neden olmutur. Dil zerinde uzlalm belli biim ve ierikler dorultusunda konuur . Bu uzlay reddedip dili yeniden YAPILANDIRMAYA alan Nietzsche, anlamsal ieriklere dayal deil de, GSTER-LEVN yerine getirmeye alan META-FORK bir dili semitir.nk onun gstermeye altklarn o gne dein zerinde uzlalan dil, gsteri dzeyinde anlatamamaktadr. Ksaca; onun glkleri OLDUKA FAZLADIR. Eski dili tamamen ykp kalntlarn da temizleyeceksin, onun yerine yeni DL-ni NA edeceksin ve bir de, bu yeni dili-ni DERLERNE anlatmaya alacaksn. Oysa, o gne dein dil, hep toplumsal sreler iinde kendiliinden olua-gelmitir. Her ne kadar felsefi denilen etkinlikler, aslnda RTK olarak dil denilene mdahale etme, onu deitirmeyorumlayp yeniden yaplandrma gibi ilevlere sahip olsa da, O'nun yapmaya alt kadar AIK-SSTEMATK bir ekilde dile mdahale abas o gne dein yaplmamtr. (Bunlar ben denilenin olduka kiisel deerlendirmeleridir.) Dil denilen ey, ZNE-NESNE alanlarnn KESN-KOULSUZ varlnn n-kabulnden hareketle yaplar. Tm "duru-lekeli" alglar, bu "n-kabulden" doar. Bu n-kabuller, dilin OLMAZSA OLMAZMUTLAK dayanaklardr ve dil, O'na gelinceye dein hep, DIINDAK bu KL yapnn DLE GETRLMES alp serimlenmesi amacyla kullanlmtr. Daha sonra bu ikiliye TELEOLOJK dayanak oluturabilmek iin bir TANRI yarats ortaya kmtr. te bylelikle de o MUHTEEM !!! tarihsel byk UZLAI ekillenmitir: TANRI-ZNE-NESNE Tarihsel sre iinde oluan bu l-tek uzlann belirlemi olduu dilin paradigmalar asndan dnya-insan ve yaam denilene bakmay lekeli-duru olarak alglamaktadr. Oysa, bu belirlenmi yapy paralayp -nesneler karsnda yerle bir edip- "onlarn nne bin gzl bir ayna gibi uzanabilmek gerekir. Bu lden nesne ve zneye payanda olan Tanr artk LMTR ve O'nun lmn ilan eder. te bu balamda dayanaksz kalan zne/nesne ikilisini, YENDEN yaplandrmak gerekir. Tam bu noktada, amazlar balamaktadr. Ortaya konacak her trden dayanak, yeni putlar oluturmaktan baka ie yaramyorsa ve buna karn, insan, HALA SZ-RE DURUYORSA (nk dierine seslenme gibi

2 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

bir "isteklilii" var) ne DEMEL?! Onlarn karsnda nasl durmal? Bu balamda Nietzsche, teklemeye balamaktadr. Her ne kadar ierie kar ksa da, NSAN AILMASI GEREKENDR." ile "Beni de AMALISIN!" vurgulasa da, ierie doru ynelmekten kendisini alamaz. "Beni de a, tket" demesi, aslnda sezinledii bu amazlarndan kurtulma abasn gstermektedir. te bu balamda O, kendisine kadar gelen tarihsel sre iinde AKLA-MANTIA-DEER YARGILARINA-AHLAKA gre kurgulanan insan hayatn ykp, STENCE-STEMEYE-GDYE dayal bir YAAM BMN savlamaya balamtr. zellikle de DEERLER denilen alan ykmaya almtr; nk, O'na gre yaamn-NNDEK en byk engel, MORAL DEERLERDR. Bu nedenle de, im-moralizmi savlamaya balamtr. Yaamak denilen alan-sre O'nda, STENCN-GETRS "EYLEMELERDEN" baka bir ey deildir. Bu nedenle de, istenci DURDURMAYA alan tm putlar, yerle bir etmeye alr. nsanln nndeki en byk engel, TANRI putudur ve o yklmad srece, insan KENDSN fark-edemez. Hayvanlar srye ye tutmaktadr. Ama hayvans bir hayat savunuyor da deildir. nsan hayvandan farkl olarak grmektedir. O'nun yapmaya alt, insann-insanln NNAMAKTIR. te bu nedenle de, "NSAN AILMASI gerekendir." diyor. Putlar-deerler insanla vurulmu prangalardr, gelime ve ilerlemeyi ENGELLEYEN barikatlardr ve bunlar insanln nnden temizlenmelidir. Yaam, yine, KENDSNE-BIRAKMAK gerekir. Yaamn nndeki tm engeller KALDIRILDIKTAN sonra o, KEND-DORU yolunu da bulacaktr. Ortaya bir KURAMSAL-YAPI koymaktan kanm ve de kuramc yaklamlara kar kmtr. KISACA; NSANLIIN NN KESEN TM "DEERSEL-BLMSEL-SYASAL-DNSEL-M ANTIKSAL-AHLAK" YAPILAR YERLE BE EDLDKTEN SONRA, TM DURU ALGILAR YIKILIP, YERLERN "LEKESZ ALGI"LAR ALACAKTIR. Flu Yazya "ay" ve "gne"ten ne anladm yazmakla balamak istiyorum: Ay: nsan / k retmeyen ama yanstan, a sahip olmamasna ramen "varm" gibi yapan / s / diilie yakn... Gne: stn insan / k reten / derin / erkee yakn / dnyadaki yaamn devamn salayan yldz... nsan insanstne gebe gibi duruyor, ama ay nn sahte olmas gibi, insann gebelii de sahte. Zerdt, yle devam ediyor: "Ama gebelii yalanc bir gebelikti; ben aydaki erkee inanrm da, aydaki kadna inanmam." Bu ksm, baka bir eviride "Kadn olduuna inanmaktansa erkek olduuna inanmay tercih ederim." eklinde. Byle diyerek kafa yorduu, zerine dnd ve bir mcadele balatt "aydaki insan"n bu kadar s olmasn kabul etmek istemiyor ve cinsiyeti de iine alan "sla dair" cmleler, kadn-erkek arasnda bir yarlma yaratyor. Neden "aydaki kadna" inanmak istemiyor? Hayat gvence vermez ama insanlar, gvence ister. Gvence yaratmak iin kurulan imgeler, insan slatrr. Kadnlar yaplar gerei gvenceye daha odakldr. Bata kadnlar, erkeklerden farkl olarak "anne" olurlar. ocuunun hayatta kalmasn salamak ve ona iyi bir hayat srdrmek iin bir anne pek ok eye katlanabilir. Nietzsche'nin yaad devri gz nnde bulundurursak, "gvence"ye ok sk sarlm ve dolaysyla Nietzsche'ye gre, slam kadnlarla karlarz. Ataerkil toplum yaps ve dinler kadnlar zerinde daha katdr ve zamanla bir ok kadn bu durumu zmseyerek savunur hale gelmitir. Kadnlar daha az zeki ya da edilgen olduklar iin deil, daha az bakaldrdklar iin ikinci planda kalan "uslular" olmulardr. "Uslular" olarak toplumsal bakaldry gze alamadklarndan, istemedikleri halde erkek egemenliine girmilerdir. Erkeklerin kendilerine yaptklar hatann paras olmay kabul etmiler ve bu hatay devam ettirmekte gnll olmulardr. Kadnlar, kendi benliini yok sayma pahasna hataya gnll alet olduklarndan daha s olabilirler. Erkekte "ben" ve benin hrslar varken, kadnda "ben", erkek dnyas yle istedii iin yoktur. Bu durumda erkek "ben"den balayarak yola kar, kadn "biz"den "ben"e yol almal sonra erkeklerin

3 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

yolunu kat etmelidir; ksaca erkeklere oranla daha geriden balam olurlar. Toplumsal hayatn bu kadar ok iselletirilmesi de "barsaklar dinlemenin" kartdr. Nietzsche kadnlar krbalayarak (oluturduklar imge katmanlarnn daha kaln olduunu varsayarak- ki bu katmanlar doal olarak daha fazla diren gstermelerini gerektirir), onlar, durumlarndan dolay daha sert bir tarzla kendileriyle yzletirir. Krbalama bana, "Beni ldrmeyen ey glendirir." aforizmasn artryor. Kadn glendirmek iin- daha s olduundan- onu krbalyor; daha sarsc ekilde yzletiriyor. Aniden perdeleri kaldryor ve yzlemeyi kanlmaz hale getirip sreci hzlandryor. Bu yntemi biraz tehlikeli buluyorum. Baka almlar da olabilir: "ldrmeyen ey" Nietzsche'yi ldrmese bile, bakalar iin lmcl olabilir. O kiinin bunu isteyip istememesi, hazr olup olmamas ihmal edilmi. "Glendirir" ksmnda ise aksine, diren mekanizmalarn glendirebilir. "S"larn elinde olan, gvencelerini ellerinden sert bir ekilde almaya almak, onlarn elinde olana daha sk sarlmalarna yol aabilir. Bu ekilde "deime" anslarn tamamen kaybedebilirler. Bu anlamda Zerdt'n yntemini spesifik buluyorum. Zerdt'n yaklam, arpc olmas yannda biraz ironik. Metindeki zm, (kurtulmak iin) "Kadn, Zerdt'e boyun emeli." eklinde: Kadn, Zerdt'e boyun eerek ba kaldrmal. Bana, "Benim kitabm kabul ediniz ve inannz. Eski dininize bylece ba kaldrnz." gibi bir alt anlam artryor. Zerdt, bir otoriteye baka bir otoriteyle kar kyor, "otoritesizlik"le deil. Bu durum, Zerdt' bir erk yapyor. Daha sonraki cmlelerde "utanga gece cmbs", "tedirgin vicdanl", "ehvet dkn", "kskan", "damlarda srten kedi" ifadeleriyle s davranlarn tanmn yapyor ve sla kar ne hissettiini sylyor: Tiksinme. Yldz imgesinden, din adamlar ve onlarn sinsiliklerini anlyorum: "Yldz - hallar zre yrr o, sessiz ve sofu: - ama ben usul basan, mahmuz akrdatmayan insan ayaklarn sevmem.". Gndz yldzlar kaybolur, Zerdt gelince (gne) sofular kaybolacaktr.Yldz imgesi seilmesinin bir baka nedeninin de, aya oranla yldzlarn dnyadan uzak olmalar ve daha az k vermeleridir diye dnyorum: Yldzlarn dnyaya deil de, "baka dnyalara" yakn olmalar. Bu baka dnyalar, gnlk hayatta sk sk "teki dnya" diye bahsettiimiz cennet ve cehenneme gndermedir. Ksaca, din adamlar, "teki dnyalar" iin aba gstermekle urarken, bu dnyadan uzaklamlardr. Din adamlar gerek hayattan kopmulardr, dnyayla ilikilerini azaltmlardr, mnzevi hayat tercih etmilerdir. Yldzlar sessiz sessiz ilerler, ama "Her drst adm ses verir". Zerdt de, gne gibi ses kararak yrr ve bu sesi duymamak, gnei grmezden gelmek mmkn deildir. Duru alglayanlar iki yzl, duygulu kiilerdir. Drstlkten uzaktr. Zerdt "Yeryzn ve yersel olan siz de seversiniz." diyor. Yersel olan seversiniz derken, "yersel" olmas uruna sahte zeminler kurulmasn anlyorum. Hilikle yzlemektense yapay zeminlere, yalanlara tutunmay tercih etmek, dinsel imgelerle kendini kandrmak, kendini olduu gibi grememek ve dolaysyla durduu noktay deerlendirememek, ay gibi sahte klar gerek k sanmak "s" insanlarn seimlerini imliyor. "Yeryzn horgrmeye kandrlm ruhunuz; ama barsaklarnz kandrlmam: bunlar en gl yerleriniz sizin!/ Ve ruhunuz, barsaklarnzn buyruuna girmekten utan duyuyor imdi; utancn gizlemek iin de, sinsi ve yalanc yollara sapyor." Bu ksmda kendinden uzaklama vurgusu var. Sahte zeminler kurma ve bu sahte zeminlere balanmaya beden inanmyor ve bu nedenle de en gl yan olarak ortaya kyor. nk beden gerei biliyor, ondan kamyor, kendisini kandrmyor. S insanlarda bedenin ve ruhun uyumsuzluunun, insann paralanmasna sebep olduu sonucunu kartabiliriz. Sahte zeminler uruna, sahte gvenceler uruna kendini kandran insan, btnln kaybediyor. "Sinsi ve yalanc yollar" ruhun tepkisini artryor: Gnlk hayatta histeri hastalarnn ya da nevrotiklerin tepki vermeleri, ama tepkinin neye dair olduunu bilmemeleri gibi durumlar bu sav glendiriyor. lerleyen blmde "Kendinize inanmaya kalkn yalnz, - kendinize, bir / barsaklarnza! Kendine inanmayan hep yalan syler." diyor, Zerdt. Burada, bu ksrdngden k yolu aka gsterilmitir: Bir eyin ne olduunu renmek iin onun zne bakmak gerekir (barsaklara). Akln kurduu sahte imgelerin kafan kartrmasna izin verme. " Bence en ulu ey - der yalanc ruhunuz kendi kendine - Hayatta istek duymadan bakmaktr, kpek gibi, dilini sarktarak bakmak deil. Bakmakla mutlu olmak: l bir istemle, bencilliin penesinden ve agzllnden uzak, - tepeden trnaa souk ve klrengi, ama esrimi ay gzleriyle bakmak!"

4 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

Gerek hayattan yaltlm, yaamdan uzaklam, duygular izole edilmi ve bunu "ahlakl" olmak adna yapm insanlar s insanlardr. Bizi yaama balayan, yaama katlmamz salayan, motive eden ey "barsaklarmz"dr. Onlar yadssak bile, susmayacaklardr ve seslerini ksk da olsa duyuracaklardr. "Ve bence udur btn nesnelerin l e k e s z alglanmas: nesnelerden bir ey istememek, onlarn nne bin gzl bir ayna gibi uzanabilmek". "Bin gzl ayna" gl bir imgelem; ayn sahte n yanstt gibi, insanlarn sahte grntlerini ayna ile onlara yanstmak ve onlardaki sahte grntmz izlemek. nsanlar, kendimizi dorulamak iin ayna olarak kullanmak ve onlarn aynas olarak onlar iin ayn eyi salamak; imgelerden bylece kopmamak. Bu s insanlarn sahte imgelemlerinin devam iin gerekli bir ey, sahte imgelemlerin gereklerle yerle bir olmasn engellemek iin aynalara gerek var. "Sizin isteinizde susuzluk eksik: bu yzden kara alarsnz her istee!.. Gerek, siz, yaratanlar, dourganlar ve olutan sevin duyanlar gibi sevmezsiniz yeryzn. Susuzluk nerdedir? Dourma isteminin olduu yerde. Ve bence en duru istem, kendinden te yaratmak isteyende bulunur." Burada su, insanlarn s anlayna gre barsaklar dinlemek. Bu sahte imgelemlere kar kma cesaretini gstermek: Tanr'y reddetmek, toplumsal olarak kabul edilen deerlere kar kmak ve dierleri. Yeryzn gerekten sevmek demek, yaltlm kavramlarn ve "kabul gren" yaklamlarn tesinde dnyaya yaklamay gerektirir. Onu, gerekte olduu gibi anlama, ancak bu ekilde baarlabilir. "Gzellik nerdedir? Btn istemimle istemem gereken yerde: grnt, salt grnt olarak kalmasn diye sevmek ve yok olmak istediim yerde." Zerdt insanlar gerekten sevdii ve sahte yanlsamalarndan kurtarmak istedii iin onlar hilikle yzletiriyor. nk gerek sevgi, anlam ve etiket kalplarna brnm insanlara seyirci kalmaya engeldir. Onlar ay gibi sahte klar sap gzel grnseler de, "barsaklarn" dinlemeyerek zlerine yaklama anslarn azaltmlardr. Zerdt, k yolu olarak bu imgeler zeminini paralamay, insanlar katlanamadklar asl gerekle yzletirmeyi ve kurtarmay planlyor. Asl geree ulama yolu, hilikle yzlemek ve imdiki anlam kalplarn ykmak olduundan, bu durum bir eit yok olmadr; kendini yeniden gerek zemin zerinde var edene kadar: "Sevmek ve yok olmak: bunlar ta batan beri uyarlar birbirine. Sevme istemi: bu, lmeyi de istemektir." "Ama b e n i m szlerim kk, hor grlesi, arpk szlerdir: yemek masanzdan denleri seve seve toplarm ben." Zerdt, toplumsal snf ve parasal konularla ilgilenilmemesini ve bu durumun sonularna katlanmaya gnll olunmasn belirtiyor. Zerdt'n varl genel anlaya aykr da olsa, kararlln srdreceini sylyor. Gerei sylemedeki bu kararlln, edilgen olarak deil, "klklar, kabuklar ve dikenli yapraklar" ile etkin bir mcadeleyle gstereini aka belirtiyor. Son ksmda gnein denizi nasl sevdii anlatlm. Bu arpc ksma eklenecek bir ey olmadn dnyorum: "Bakn ite! Tutulmu ve solgun duruyor orda, - tan kzllnn nnde! O geliyor nk, o, parl parl yanan, - o n u n yer- yzne sevgisi geliyor! Susuzluktur, yaratc zlemdir her gnesi sevgi! Bakn ite, nasl sabrsz geliyor denizin zerinden! Sevgisinin susuzluunu ve scak soluunu duymuyor musunuz? Denizi emmek istiyor o, denizin derinliklerini kendi yksekliine ekmek istiyor: denizin arzusu binlerce gsle kabaryor ite. Gnein susuzluuyla plmek, emilmek i s t i y o r; hava olmak i s t i y o r , ykseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istiyor! Gerek, gne gibi ben de severim hayat ve btn derin denizleri. Alg da udur b e n c e: derin olan her ey aacaktr, - benim yksekliime ! " bilm-i yorum Gzlerindeki gzellik bakndadr. Gzlerime bakarken, gzlerindeki her renkte apak anlamlar kendi derinlii ire bir evren ulatrrsn, yaln. Merak etmedim o derinlii, yaadm.... zden beyine, beyinden gze bir yol vardr. Bu yol, bilinemezse bir yoldur ancak. Bilinir klnan her ey yol sans yaratr. Sevgiyi 'bilen' sevemez. Gzlerimizin evren gibi snrl, evren kadar sonsuz oluu bundandr, sever ve syler. Bu nedenle gz, elin dokunaca yer deildir. Dokunursak, kapanr evren. Bir

5 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

grmeyenin, kendi evrenini dokunmaklarda yaratmasnn nedeni de budur; kendine ak, grene kapal... El salarda gerek ve yanaklarda. Srtta. El budayn sarsn sofraya ekmek klan emekte gerek... Gneten aldn olanca heybetiyle yeryzne salan ay, yanlsamalarmzn da balangcdr. Gnee giden yolumuzun aldatan sans, olmayan n gecelerimize varlk nedeni gibi sunarken, pein kabulmz de elinin tersi ile itmemitir hibir zaman. Evrenden ald halde kendinde olmayan etrafna saln ksa srede sahiplenene itirazm imkanszlatrmtr bu... Yanstanda bir sahtelik vardr ve bu sahteliin ayaklar, yerde olmadndan sessizdir admlar. Bu admlarn szlkteki karl 'mistik'tir. Kedilere isim olduunda 'Mstk'a dnr... Szlerini midenin gerekesi yaparsan, elin komunun tavuunda iken, dilin merhaba der ayn komuna. kiyzlln nedeni midendir, dokunmaklar bile barsaklarna gnderen. Anlamcas, midenin gerekesi ise szler, dil ile k arasnda mesafe yoktur... ''Ay'' bize ay yapan, gece yanstt ktr. Baskn olan yandr bu ve "inanmak" ise buna inanrz. yleyse baskn olan ile erkeklik birletirilmi burada. Bir dier anlam ile sanlara iten ya da san ire olan erkektir ve Nietzsche'ye "gibi gelen"in z de budur. "Dourganlk", "yalanc gebelik" de, erkekteki kadndr. Dorusu, onda pek erkeklik de yoktur ya, bu utanga gece cmbsnde ise, kendisinin erkeklik anlay vurgulanmakta. Devamndaki szlerde bu anlayn ne olduunu daha ak anlayabiliyoruz. rnein "damlar zerinde tedirgin bir vicdanla gezinen" deildir erkek. ehvet dkn ve kskan olmamaldr. Yeryzne (maddi olana) ve sevenlerin sevinlerindeki o anlara ehvet duyan olmamaldr. (Bu bak egemendir ve tketir sadece). Olursa sevemez. Bu erkeklik damlarda srten mart kedileri gibi sadece kadnn bedenine ynelir. Tiksinir bu yaklamdan. nk bu yaklam sadece yar kapal pencerelere (kadn cinsel organna) sokmakla ilgilidir. Bunu, yalancl (olmayan yanstmay sahiplenii) ile yapar. Kedi gibidir, sessizce (mahmuz akrdatmayan yapdaki szleri ile) yaklar ve "sokar". Yldzlar ayrr aydan, nk yldz ayn baran grnmnden uzak, kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yrr hallar zerinde. Mahmuz akrdatan insan aya drsttr ve hal stnde kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yrr... Sevmek, yaanr. Kanda olmas gerekendir. Gzellii grntye indirgeyen gz, grntye odaklanr ve o grntnn kendisinde yaratt hayvani ehvete sevmek klf giydirerek, grnty kapsamaya alr. Muhtemelen de kapsar. Problem de buradadr. Her kapsadn grnt, grnt olmaktan kp kendi gerekliinde kvranrken sen baka grntlerle kendini doyurmaya alrsn. Bu ten miden, barsaklarna durmakszn kendi gerekliinde kvranan grntler gnderir. tp, tketip durursun. Bu dngnn, bir bakasnca senin de grnt olarak alglanacan sonucunu douracan ve her tketiinde aslnda kendini tkettiini fark edemeden kendini kandrmak yollarna gidersin. Her batan knla, kendini kandrmak yollarn glendiriin paralel gider. Ruhun, barsaklarnn buyruunda kvranr, utanrken, sen, fark edemediin sinsiliin, yalancln ellerindesindir. Ne kadar ok batan kmsan o kadar ok ulu olmaktan, erdemden sz edersin: Bence en ulu ey - der yalanc ruhunuz kendi kendine - Hayata istek duyarak bakarken, ''Hayata istek duymadan bakmaktr, kpek gibi, dilini sarktarak bakmak deil'' dersin. Bakmakla mutlu olmaz, olamaz, baktn durmakszn agzl ve bencilliinin penesinde tmek isterken, ''Bakmakla mutlu olmak: l bir istemle, bencilliin penesinden ve agzllnden uzak, tepeden trnaa souk ve klrengi, ama esrimi ay gzleriyle bakmak! Bence en sevimli ey.'' dersin. Her byle deyilerin yeniden yeniden batan karr seni. Srekli tkettiin halde, bir de utanmadan (errreffsiz!..:)); yeryzn ayn sevmesi gibi sevmektir, yeryznn gzelliine ancak gzlerle dokunmaktr. Ve bence udur btn nesnelerin l e k e s z alglanmas: Nesnelerden bir ey istememek, onlarn nne bin gzl bir ayna gibi uzanabilmek. dersin. Duygudan uzaklam, iki yzl ehvet dkn halinizde netlik yoktur. Netlii su sanrsnz siz. stei su sanrsnz. ''Bu yzden kara alarsnz her istee!''. ster, ama ''istemezk!'' dersiniz. Oysa gerek udur ki siz, ''Yaratanlar, dourganlar ve olutan sevin duyanlar gibi sevmezsiniz yeryzn!''. Bu nedenle tketen olarak kalr ve tkenir gidersiniz, ayn dngde. Oysa, kendinizi feda etmek (lm) sandnz ey, tkettiiniz grnt ile kendinizi bir klabilmek. Orada erimek, yok olmak. Bunu lm sanan beyniniz bu nedenle hep bencilliinizi esas almakta. Oysa reten olan, dourganl ister. Zorunluluktur bu. Kendinden te olan yaratmak istei, en duru istektir. Yok olacaksan, burada yok olacaksn; yani var etmekte. Kendinde bir bakasn, bir bakasnda kendini var ederek kendinden te olabilirsin; kendinde hep bir bakasn yok ederek deil. retkenlii, rnein, bir kadn yalan ylanlnla elde etmek yollarnda ararsan elbette 'sulu' yalanlarn ortasnda bulursun kendini. Oysa ''Susuzluk

6 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

nerdedir? Dourma isteminin olduu yerde. Ve bence en duru istem, kendinden te yaratmak isteyende bulunur. Gzellik nerdedir? Btn istemimle istemem gereken yerde: grnt, salt grnt olarak kalmasn diye sevmek ve yok olmak istediim yerde. Sevmek ve yok olmak: Bunlar ta batan beri uyarlar birbirine. Sevme istemi: bu, lmeyi de istemektir. Byle derim size, dlekler!'' (Burada eviri hatas var, dlekler ''dingiller!'' olacak!..:))... Baktnz grnty kendinizce gzelletiren baknz tmeyi isterken, dier bir isteiniz ise itirazszlk. Diliyorsunuz ki, egemenliiniz altna boyun sunan olsun, her istediiniz. Her daim iktidar siz olasnz. Bu tclnzle hibir zaman reten olamayacaksnz. Diliniz baka syleyip bedeniniz baka yapt srece, hi kimseyi duygulu olduunuza da inandramayacaksnz. nk beden diliniz duygularnz hep aa vuracak. Yalanlarnz gizleyemeyecek, onlarn yalan olduunu da fark edemeyeceksiniz. Yiyip, yalayp yuttuklarnzdan den her paray yaam vuracak, suratnza... Sofralarnzn evresinde hep bir kt hava vardr, sizin. Bu hava, srekli tmek isteyen dncelerinizin, kendinize srlatrdnz yalanlarndan oluan havasdr. Kendinize inanmak, barsaklarnza inanmaktr, sizde. Dilinizde yaratan Tanr'nz, pratiinizde tmeyi tanrlatrr. Dilinizdeki Tanr maskesi altnda yatar, btn zehirleriniz. Aldatmann tanm da buradadr... Son paragrafa dair dilimi hogrn, yle bir anlatm ki, ister istemez kafamda bir grnt olutu ve o grnt iredir yazacaklarm: Ama, imdi sk durun, sizi gidi yalanc soysuz aalk errrefsizzler! Ben geliyorum, biz geliyoruz, Mamakoullar geliyor, hedee, hd! Tanr yle olmaz, byle olur kahpe ''Bizans'' soylar sizi! Geldi mi bir gelir, pir gelir ve sona erer ayn sevimesi! Baskn yemi bir aldatan gibi elleri ile yzn kapatrken, ''ekmeyin, ne olur ekmeyin, benim de bir namusum var!'' diye yalvarr! Bundan sonra hibir yolsuzluk, perdeler arkasnda kalmayacak, effaf effaf gtrlecek, gidecek olanlar gidecei yere. Bir Avrupa Birlii olacak ki bu szlerim stnde, aha uraya yazdm, greceksiniz, gne gibi parlayacak yeryznde. pecek, okayacak, sevecek, parl parl yanan akn gcnde. Nasl? Hala, sevgisinin susuzluunu ve scak soluunu duymuyor musunuz? Yaw nasl duymuyorsunuz, grmyor musunuz, gzlerinizin nnde emmek istemiyor mu denizi? Denizin derinliklerini kendi yksekliine ekmek istemiyor mu? Aloo, ben nereyi gsteriyorum sen nereye bakyorsun, onlara 'dalga' dersen dalga geersin elbette, onlar ki denizin arzusu binlerce gsle kabaran. Ulan bir dekolte izlermi gibi bakma okuduklarna, o baka emmek, baka plmek, salak! Hava almak istemek o, ykseklik ve k yolu ve n kendisi olmak istemek. Valla ben de ite bu gne gibi severim hayat ve btn derin denizleri. Alg da udur b e n c e: Derin olan her ey aacaktr, - Benim yksekliime ! - Hay gidi ben!.. Alg derindedir, ne kadar derine inersen o kadar ykselirsin. Buradaki ykselmek erdem, bilgelik, egemen olmak, iktidar olmak, Tanr olmak vs., nereye ekilirse oraya gidebilecek bir ykseklik. Lekeli de alglasak, duru da alglasak, bulansak da bulanmasak da bir 'ykseklik' iaretlenmekte. Nietzsche, artk salnn iyiden iyiye bozulduu, gzlerinin grmez olduu, okumalarn brakt ama srekli yazd bir dnemde balam Zerdt' yazmaya... ocukluunda evresinde kadnlar var. Bir tarafta kadnlar dnyasnn kurallar, dier tarafta okul kurallarna ball ile gemi, ocukluu. Bardaktan boanrcasna yamur yaarken bile hep yava yava, sessizce dnermi eve. nk okulun kurallarndan biri de, ocuklarn eve koa koa deil, sessizce, uslu uslu gitmeleri imi. ''Kk bir papaz'' olarak anld dnemlerinde ve 18 yanda ''Hristiyanln ve kilisenin tarihine zgrce ve nesnel'' baklamad vurgusuna gelmi. Yadsmay da denediini, ancak ykmann kurmaktan daha kolay olduunu bildiini sylyor o yalarda. lerleyen yalarnda Hristiyanl kle ahlak olarak deerlendirecek ve kle ahlakl insanlar da 'stn nsan' olmaya davet edecektir... ''Hayat yaamaya deer, der sanat, o gzel ayartc; hayat anlamaya deer, der bilim'' diyor nemle. Belki de anlamak abalarnn yaam engelledii ya da glgeledii vurgusudur bu. Sanat bilime ncelerken, yaamn deerini yceltir. Ancak bu deer ykseltirken 'evet'leyip 'hayr'lad yerler skntldr. rnein ''Sertlik, amanszlk, kavgaclk kiinin canlln arttryor mu, onlara da 'evet!'', nk O'na gre, ''en yce dalar, en derin denizlerden kmtr, en derin aclardan doar, en derin sevinler!'' "Akln girdii yerde ar, duru istem glgelenir, gszleir" dncesindedir. ''Doay, kayglarmzdan ve korkularmzdan kaarak doaya sndmz zaman gerekten anlamaya balayacamz grdm. Bana ne insandan, insann tedirgin uramalarndan! Bana ne sonu gelmez 'yap'lardan, 'yapma'lardan! Ne kadar baka imek, frtna ve dolu: Ahlaka ilikin olmayan zgr gler! Ne mutlu, ne gl onlar! Usla bulutlanmam, ar duru istem, sen ne kadar glsn!''...

7 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Lekesiz Alg uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y16.html

Kendisine hayranlk duymaya balad yalar da, olduka gen yalar. Yaamnn son yllar ise, 'ldrmlk' ire gemi... Nietzsche'nin yaam ''Byle Buyurdu Zerdt''e kadar olan ve sonras gibi duruyor. Birikimi ile Zerdt' 'yakalam', ancak 'en derin aclardan en derin sevinler' domam, 'ldrm'! ''En derin sevin ldrmaktr ey algs lekeli!'' derseniz de bir itirazm olmaz, u fani sz dnyasnda!..:) Dzeltme: Sevgili Flu'nun yorumunu okuduumda, benim yldz algmn yanl olduunu fark ettim. u ekilde yorumlamtm; Yldzlar ayrr aydan, nk yldz ayn baran grnmnden uzak, kendi dinginliinin sessizliinde bilgece yrr hallar zerinde. Oysa, sessiz geleni kendisinin de sevmediine dair vurgusu ok ak. Yldz - hallar zre yrr o, sessiz ve sofu: - ama ben usul basan, mahmuz akrdatmayan insan ayaklarn sevmem. Buray atlamm o paragrafta. Sevgili Flu'nun yorumuna katlyorum: "Yldz: din adamlar ve onun sinsilikleri. Gndz yldzlar kaybolur, Zerdt gelince (gne) sofular kaybolacaklar."

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

8 -> 8

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Sozler

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y19.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

10 nlden 10 nl sz

Yksek sesle konuan kimse ince eyleri dnemez hemen hemen. Nietzsche Kafesin biri, bir ku aramaya kt. Kafka Aklszlar hrszlarn en zararllardr. Zamannz ve neenizi alarlar. Goethe Kimi insanlar yaamda hibir amaca sahip olmadan yaarlar. Bu gibi insanlar, bir nehir zerinde akl giden saman plerine benzerler. Onlar gitmez; ancak suyun akna kaplarak akar giderler. Seneca Arkadanzn evine sk sk gidin, nk kullanlmayan yolu allar brr. Emerson abucak koca bir ate yakmak isteyenler, clz samanlar tututurmakla ie balarlar. Shakespeare nsanlarn birbirlerini tanmlar iin en iyi zaman ayrlmalarna yakn zamandr. Dostoyevski Balamak iyi kiilerin almasdr. Schiller Bar, her eyi hazmeden mutluluktur. Victor Hugo

1 -> 2

19.11.2008 18:38

FE DErgi::1::Sozler

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y19.html

yi bir balang, yar yarya baar demektir. Andre Gide

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:38

FE DErgi::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y3.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Bat Felsefesi
Hazrlayan: Anlamak

1 -> 4

19.11.2008 18:26

FE DErgi::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y3.html

2 -> 4

19.11.2008 18:26

FE DErgi::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y3.html

3 -> 4

19.11.2008 18:26

FE DErgi::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y3.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

19.11.2008 18:26

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Cumhuriyetin Felsefeye 75. Ylda Getirdiklerine Dergiler Asndan Bir Bak


Arslan Kaynarda
Hazrlayan: Ahmet RODOPMAN Yazar olan Sayn Arslan Kaynarda n bizzat zel izni ile Felsefe Ekibi Dergisinde yaynlama hakkn aldk. Bu yazda tarihte derginin ortaya kna deinildikten sonra. Osmanl dneminde yaymlanan felsefe ve dnce dergilerinden ksaca sz edilecek, sonra Cumhuriyet dnemine geilecektir. Dergiler zaman srasna gre ele alnacak, her dergi iin ayr bilgi verilmeye allacaktr. Ama, felsefe dergilerinden sz etmektir. Byle olmakla birlikte teki dergilerimizin felsefeye ve dnceye katklar belli bir lde grlebiliyorsa, onlara da deinilmeden geilmeyecektir. Dergi, kitap gibi sistemlemi dnceyi deil, sistemlemekte olan dnceyi yayma arac olarak nitelendirilebilir. "Kitap" derken burada sylenilmek istenen ey elbette ki "felsefe" ya da "dnce" ierikli olandr. Dergiler ise yarn kitap haline gelecek kuramlarn, retilerin, bugnk laboratuarlar gibidir. Onlara btn dnyada bu gzle bakld. Basl kitapla insanlk ilkin Renaissance'ta karlat. Dergi ise "aydnlanma" dneminin rndr. lk derginin 1665'te Fransa'da yaymland anlalyor, onu az sonra ngiltere izliyor (I). Bizde ilk dergi 1849'da yaynlanan Vekayi-i Tbbiye' dir, yalnz hekimlik konularna ve haberlerine yer verilmitir. I862 de yaymlanmaya balayan ikinci dergimiz Mecmua-i Fnun, Bat' daki rneklerine daha yakn bir grnmdedir. Ad geen derginin, ilk bilim derneimiz olan Cemiyet-i lmiye-i Osmaniye' nin yayn organ olarak ayr deeri vardr ve "aydnlanmac" zellik tamaktadr. Bu balamda bir eit ansiklopedi ilevi de grmtr. "Bilim" yannda "felsefe" konularna da yer verdii anlalmaktadr. ada bilim ve felsefe dili ilk kez bu dergide tartlmtr. Onu izleyen birok Osmanl dergisinde felsefe yazsna rastlanabilmektedir. rnein, Tanzimat' n nl yazar Ahmet Mithat' n kard dergilerde bunun epeyce rnei vardr. Byle olduu halde, yalnz felsefeye yer vermek, felsefe dergisi olmak amacyla yaynlanan ilk dergimizi grmek iin 1911 yln beklemek gerekecektir. Bu tarihte, o zaman Trkiye'nin snrlar iinde bulunan ve nemli bir kltr merkezi olan Selanik'te Yeni Felsefe Mecmuas yaymlanmtr (3). Hemen ertesi yl yani I912'de Baha Tevfik'in Felsefe Mecmuas yaymlanmaya balad. Daha ok maddeci felsefeyi savunan, bunun yannda evrim kuramna da yer veren bir dergiydi bu. lgimizi eken yanlarndan biri, olduka geni bir inceleme yazsyla Kant a yer ayrmasdr. Bu yaz bizdeki ilk Kant incelemesidir. 1913'te baka bir dergi gryoruz: Ceride-i Felsefe adn tayan bu dergiyi o yllarda felsefe yazlar yazan, bu konuda evirileri de olan Bohor smail yaymlamtr. rnein, Fransz Felsefeci Abbe Barbe'n Felsefe Tarihi ni evirmitir.

1 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

Bizde akademik kurumlarn dzenli dergi karma gelenei I916'da o zaman ki ad Darlfnun olan niversitede balar. rnein, Darlfnun Edebiyat Fakltesi Mecmuas 1916-1923 yllar arasnda olduka dzenli biimde yaynlanmtr. Ad geen dergide, fakltedeki blmlerin retim yeleri bu arada Felsefe Blm'ndekiler ilgiyle okunan yazlar ve eviriler yaymladlar (4). Birinci Dnya Savandan sonraki be yla, yani Mtareke yllarna gelince, ilettii felsefe mesaj ve grd ilev bakmndan Dergah dergisinden sz etmek gerekecektir. Bu dergi Merutiyet dnemindeki pozitivizme, mekanizme ve toplum kavramn ar yceltmeye tepki gstermi, "bireyce bu balamda Bergsonculua ynelme bu dergide odaklanmtr. Aslnda "edebiyat" dergisiydi bu, ama kendi program dorultusunda felsefeye de ilgi gstermekten geri kalmyordu. Dergah'ta nicelie kar nitelik, topluma kar birey, zellikle bireyin ruh gcnn nemi savunulmaya alld. Bu tepki o zamann aydnlar zerinde epeyce etkili olmutu. I923'te Cumhuriyet ilan edildiinde. Merutiyet yllarndan beri yaymlanan ctihad dergisi "batcl" hi dn vermeden srdrrken. Malta srgnnden dnen Ziya Gkalp de toplumbilim arlkl Kk Mecmua'y Diyarbakr'da yaynlad. Bu Anadolu'daki ilk dnce dergisiydi. Marksist felsefeyi savunanlar da vard. rnein byle bir dergi olan Aydnlk 1921 'den 1925'e kadar stanbul'da yaymlanmtr. 1924 ylnda, Konya'da kmaya balayan Yeni Fikir dergisiyle karlayoruz. lgi ekici, hatta zgn diyebileceimiz dergiyi felsefeci Namdar Rahmi ile Naci Fikret yaynladlar. Dergide enerjetizm felsefesi yapmaya altlar. Alman filozof W. Friedrich Ostwald'n bu konudaki dncelerinin etkisi altndaydlar. Bergsonculuu olduu kadar Pragmatizmi de eletirdiler. Kk Mecmua'nn Anadolu'da yaynlanan ilk dnce dergisi olduunu yukarda sylemitim. 1922-1923 yllar arasnda yaymlanmt. Yeni Fikir dergisi Anadolu'nun ikinci dnce dergisi oldu. Ankara'da ise felsefeye epeyce yer ayran ilk dergi 1926 ylnda yaymlanmaya balamtr. Hayat adndaki bu dergi felsefeci Mehmet Emin Eriirgil'in ynetiminde yaynlanmakta idi. Yine bir felsefeci ve eitimci olan Avni Baman yazlar ile ona yardm ediyordu. Eriirgil i stanbul niversitesi Felsefe Blm'ndeki hocalndan tanyoruz. Derginin yazarlar arasnda yine stanbul'dan Mustafa Sekip Tun, Necmeddin Sadak, Servet Berkin gibi hocalar grmekteyiz. Atatrk'n dile getirdii "Hayatta en hakiki mrit ilimdir" dncesi bu derginin nde gelen ilkesi olmutur. Dergide ayrca, yalnz bilmenin yetmeyecei, olaylar zerinde dnebilen gl bir aydn zmrenin lkeye gerektii de vurgulamakta ve Cumhuriyet devrimlerinin yalnz ulusal duygular deil, yksek insani dnceleri de temsil ettiine iaret edilmektedir. Hayat dergisinin savunduu bir dnce de udur: "nsanln kudreti, iradedir. Bir dnce ne lde irade gcn artryor, yaamaya kuvvet veriyorsa o lde dorudur." Felsefe doktrinleri asndan bakarsak bu derginin o yllarda Amerika'da ortaya kan pragmaclktan yana olduu grlr ve sz geen bu akmn devrimci bir akm olduu ne srlr. Amerika'dan dnyaya yaylan pragmaclk (yararclk) Hayat dergisinin savunduu balca felsefe olmakla birlikte, yaymlad kimi yazlarda, Durkheim, Bergson, Nietzsche gibi ada felsefeilerin de etkisi belli olmaktadr. Zaman srasn izleyerek 1927 ylna geldiimizde, o yl yaymlanmaya balayan Felsefe ve timaiyat dergisini gryoruz. Bu dergi, toplumbilim konusuna da yer verdii halde, felsefe asndan daha nemli bir i yapmtr. Felsefe ve timaiyat dergisini lise retmeni Servet Berkin karyordu. inde Hilmi Ziya (lken). Matemi Senih (Sarp), Mustafa Sekip (Tun), Ziyaettin Fahri (Fmdkolu) gibi tannm felsefecilerin yaz ve evirileri vardr. Amacnn, lise, hatta niversitedeki felsefe derslerine, bu derslerin hoca ve rencilerine "mfredat" bakmndan yardm ve "takviye" olduu ilk saysnda belirtilmektedir. Sz konusu derginin nemli zellii, 1928 de Hilmi Ziya tarafndan kurulan Felsefe Cemiyetlinin yayn

2 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

organ olmasdr. Cemiyetin kimi bildirilerini yaymlam, haberlerini duyurmutur. lk saylar eski yaz, son says yeni yaz olan bu dergi dokuz say kabildikten sonra 1930 ylnda kapanmak zorunda kald. 1932 Ylndan 1938'e Kadar Gelimeler: 1932'de bir felsefe yll giriimi ile karlayoruz. Fransa'da Filozof Renouvier, Almanya'da Filozof Husserl in yaymladklar gibi, bizde de Hilmi Ziya lken Felsefe Yll yaymlanmtr. Bu ylln birinci saysnda Hilmi Ziya, "ahsiyete yani kiiliki dnceye ncelik vereceini, bunun balca ilke olacam" aklar. Sz edilen kiilikilik. toplumculuun, ya da kutsal deerlere bal olmann dnda bir eydir. "Kiilik" burada Leibnitz'in monadlarna benzemekledir. Monad gibi o da, evrenin kk bir rneidir. Edilgenlikleri yoktur, etkenlikleri vardr (pasif deil, aktiftir). Bu balamda ele alndnda, kiilik ayn zamanda ahlak ve eitim sorunu olarak gzkmektedir. Nitekim Hilmi Ziya daha sonra gelitirecei ahlak ve eitim felsefesini byle bir "kiilikilik" e dayandracaktr. Felsefe Yll nn ilk saysnda, felsefe ve ruhbilim asndan kiilik sorunu irdelenmi, ikinci sayda ayn konu. yntem ve toplumbilim asndan ele alnmtr. Ayrca, Trkiye'de ve baka lkelerde yaymlanan felsefe kitaplar tantlm, evirilere de yer verilmitir. Bu gzel giriim, bu yararl yllk, yazk ki ikinci saysnda kald, baka saylar yaymlanamad. Yllar, zaman sras izleyerek gzden geirmeyi srdrelim: Cumhuriyet on yana basp da ikinci on ylna doru ilerlerken yeni bir felsefe dergisi grlmemektedir. Ama zerinde durulmas gereken dnce dergileri vardr. Merutiyet dneminden beri zgrlk dnceleriyle ve bu yoldaki almalaryla tandmz gazeteci yazar Hseyin Cahit Yaln I933 te Fikir Hareketleri dergisini yaymlamaya balad. Yaln, 1940 a kadar yaynlad bu dergide ada Avrupa'nn dnce akmlarn tantmaya alt. Bu alandaki evirilere de yer verdi. Yine I933 te Yeni Adam dergisini gryoruz. Bu dergiyi smail Hakk Baltacolu karyordu. Baltacolu, stanbul niversitesinde uzun yllar pedagoji ve eitim felsefesi dersleri verdikten sonra oradan ayrlmak zorunda kalm ve bu dergiyi karmtr. Szn ettiim dergiye gre, Trk toplumunun "yeni adamlara" gereksinmesi vardr."Yeni adam" ezberci olamayacak, yapc, uygulamac ve kurucu olacak, ada felsefenin, zellikle de eitim felsefesinin btn olumlu ynlerinden yararlanacaktr. 1942 ye kadar srekli ve dzenli yaynlanan Yeni Adam dergisi daha ok gen kuaklar etkilemi, bir yandan da "halk niversitesi" grevi yapmtr. 1934 e gelince baka bir felsefecinin kard dergi ile karlatryoruz. Bu felsefeci ayn zamanda toplumbilimcidir. Adn sylyorum: Ziyaettin Fndkol. Profesr Fndkolu, stanbul Felsefe Blm'nn eski rencilerindendir. Bir sre lise felsefe retmenlii yaptktan sonra toplumbilimde karar klntr. Birde dernek kurmutur: Trkiye Harsi ve Felsefi Aratrmalar Demei. Fndkolu'nun 1934'te yaymlanmaya balad Mecmuas bu dernein yayn organyd. Dergide toplumbilime ilikin yazlarn yannda, dnce ve felsefe yazlarna, felsefe haberlerine olduka geni yer verilmektedir, kapamla " aylk felsefe, ahlak ve itimaiyat mecmuas" olduu belirtiliyor. Bizdeki felsefe ve dnce tarihine ilgi duyanlar, kimi znel yorumlamalara dikkat etmek koulu ile Fndkolu nun buradaki yazlarndan, onlarn yannda okunabilecek kimi baka yazlarndan, dolaysyla Mecmuasndan epeyce bilgi edineceklerdir. unu da eklemek gerekiyor: Derginin ad bir sre sonra ve Dnce oldu. I972'ye kadar yaynlanm ve 278 say srmtr. 1932-1935 arasnda 36 say yaynlanabilmesine karn, dnemin dnce dergiciliinde nemli bir yeri bulunan Kadro'dan da sz etmek gerekiyor. evket Sreyya ve arkadalarnn yaymlad Kadro dergisi devletilikten dn verilmesini istemez ve "kemalist devrimlerin ideolojisini oluturmay amalar. Kapitalizm ile sosyalizm arasnda nc bir yol aray iindedir. Kimi saylarnda eletiri, hatta polemik arlkl felsefe yazlar da yer almaktadr. Yine o yllara bakalm:

3 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

1933'ten sonra, "cumhuriyet bilinci" gen kuaklarda daha ok glendi. Kukusuz, bu glenmede halkevlerinin de etkisi olmutur. O yllardan 1940'larm sonuna kadar yaymlanan birok halkevi dergisi kemalist dnceye, onun yannda cumhuriyet ilkelerine geni yer ayryor, bu yolda sistemli bir hareket izleniyordu. Yine bu dergiler, lkeyi tanmak, tantmak ve bu alanda yeni bilgiler edinmek asndan yararl oluyordu (5). Cumhuriyet, geen on yl iinde byk lde benimsenmitir. Genlerin giriimiyle Atatrkl yorumlayan, devrimleri savunan dergiler arka arkaya kmaya balamtr. Ycel dergisi bunlardan biridir ve en nemlisidir. lk dizisi, 1933 ile 1949 arasnda yaynlanan Ycel, hmanizma ve laiklik konusuna. Bat klsiklerini deerlendirmeye byk nem verir, bu konularda felsefe yazlar da yaymlayarak, ada bir kltr ortamnn olumasna katkda bulunur. Ycel dergisi byk ilgiyle karlanr, abone says bine kadar ular. Trk aydnlarnn ou. katlmak istediimiz Bat uygarlnn temelindeki hmanizmann ve aydnlanmac dncenin nemini anlamtr artk. Hmanizm, I938'den sonra uzun sre, birok derginin gndeminde kalacaktr. Hasan Ali Ycel gibi bir felsefecinin bu yllarda Milli Eitim Bakan olmas hmanizmay bir eit resmi devlet gr haline getirmitir. Bu ortamda felsefeci Hilmi Ziya lken, nsan dergisini karmaya karar verir ve 15 Nisan I938'de yaymlamaya balar. lk saysnda "Trkiye, Tanzimat'la yapmas gereken rnesans yz yl sonra Cumhuriyet'le yapabilmektedir* diyen Hilmi Ziya, Cumhuriyet'in amalarn yle sralar: "Yar smrge likten uluslamay, kapal, mistik ilikiler dzeninden, uluslar aras insan ilikileri dzenine, kadere boyun emi fani insan anlayndan, yaratc gc gelimi gerek insan ve dnya cenneti anlayna geilmelidir. yle srdrr dncelerini: "Uzak tarihimizde bizim de, uygarlk kervan iinde olduumuz, bilime, uygarla katkda bulunduumuz zamanlar olmutur. Sonra iimize kapandk, geri kaldk. imdi dnya kervanna yeniden katlyor, uygarln gzel konserindeki yerimizi alyoruz. Trk insannn kendisini yeniden bulmas, uluslar orkestrasna katlmas iin Bat felsefesi bize klavuzluk edecektir." nsan, 1938 ile 1943 ylar arasnda 25 say yaymlanm, gen kuaklara edebiyat kadar felsefeyi de sevdirmitir. Hareket, tannm felsefe retmeni Nurettin Topu'nun dergisidir. 1939 da yaymlanmaya balad. 1975'e kadar eitli dnemler halinde yaynn srdrd. slmiyeti ve milliyeti tezleri dnce plannda savunmu, slml bir din felsefesi olarak ele almay denemitir. Aylk olarak yaymlanan Hareket dergisi kimi mistik (gizemci) ve spiritalist (tinselci, ruhu) ynleriyle, "aydnlanma ya kar zellikler tamakta, eletiriler getirmektedir. stanbul niversitesinde Yaymlanan Felsefe Dergileri: imdi 1933 Reformu'ndan sonra byk deiiklikler iine giren stanbul niversitesine bakalm: niversitenin blmleri 1937'de kendi dergilerini karmaya baladlar. Edebiyat Fakltesindeki blmler de bu balamda Seminer dergileri yaymlyorlard. Felsefe Blm'nn Seminer Dergisi 1939 tarihlidir. Dergide, blmdeki Alman profesr Von Aster'in iki yazs var. Birincisi, "Felsefe ve stanbul niversitesinde Felsefe Tedrisat" baln tamaktadr. Profesr burada kendi felsefesinin ana izgilerini aklad gibi. Blm iin dnd program da ortaya koyuyor, nerilerde bulunuyor. adalama srecinde olan ve yeni uygulamalar iine giren blmde bu nerilere byk lde uyulmutur. Aster in ikinci yazs "ilerleme kavram" ile ilgilidir ve gerekten usta ii bir yazdr. Blmdeki teki Alman Profesr H. Reichenbach'n da bir yazs grlyor. lliyet ve istikra. evirinin baln gnmzn diliyle syleyelim: "Nedensellik ve Tmevarm". Reiclenbach szn ettiim yazsnda kendi bilimsel felsefesinin ana izgilerini aklyor. Onun da usta ii bir yaz olduu hemen belli olmaktadr. Felsefe Semineri dergisinde blm hocalarndan Mazhar evket pirolu. Halil Vehbi Eralp, Mustafa

4 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

Sekip Tun un yararlanarak okunacak yazlar bulunuyor. Felsefi antropoloji, fenomenoloji gibi konulara bizde ilk kez bu dergide deinildiini, Heidegger'den ilk kez burada sz edildiini de sylemek isterim. Bu derginin notlar eklenerek yeni basks yaplmaya deer. Felsefe Semineri bir say kabildi, srdrlemedi. kinci Dnya Sava'ndan kaynaklanan bte skntlarnn kurban oldu. Trkiye o savaa girmedi ama. payna den skntlar yaad. Dergi ve kitap yaynlar byk lde aksad. 1945, savan bittii yldr. Felsefe dergiciliimiz asndan ayr bir anlam tayan 1945 ylnda stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm Felsefe Arkivi yaynlamaya balamtr. lk sayy karanlar olarak u adlar gryoruz: Von Aster, W.Kranz. Macit Gkberk. Takiyettin Mengolu ve Mazlar evket pirolu. Birinci saydaki ok ilgi ekici nszde zet olarak yle denilmektedir. "Dnya Sava bitti ama, dnyann gelecei asndan karamsar olanlar var. te yandan bu karamsarla katlmayanlar da grlyor. Bunlar uzun felaket yllarndan sonra, insanln deerinin yeniden tannacan bilim ve felsefenin yeni batan eski devine dnerek, aclar dindirmee alacan sylyorlar. Felsefe Arkivi, bu iyimserliin Trkiye'de dile getirilii olarak kmaktadr." Dergi batdakiler gibi, aratrma ve ilerlemelerden haber veren felsefe dergileri arasna katlmak amacndadr. lke dndaki felsefe almalar hakknda bilgi verirken, o lkelerin filozoflarndan yararlanmay umut etmektedir. Byle bir yardm birinci sayda esirgemedii iin Alman filozof Nicolai Hartmann a teekkr edilmektedir. Yine nszde "felsefenin problem alanlarnda ayrcalk gzetilmeyecei" belirtiliyor. Felsefe Arkivi nin ylda drt say yaymlanaca planlanmt. lk saylarda bu plana uygun olarak dzenli bir biimde yaymlanmasna dikkat edildi. Sonra gecikmeler balad. Ylda iki kez ya da bir kez kabildi. Verilen aralar gittike daha ok uzad. Benim grebileceim son say I994 te yaymlanan 29.saydr. Yaklak elli yl iinde yaymlanabilen bu yirmi dokuz say arasnda Leibnitz, Von Aster, B.Russell ve Roman Ingarden'e ayrlm zel saylar grlmektedir. Yukarda Felsefe Arkivi nin ilk saysnn I945'te yaymlandn syledim. Yine ayn yl, stanbul niversitesinin Felsefe Blmndeki bir dergi giriimiyle daha karlayoruz: Prof. Hilmi Ziya lken, Prof. Macit Gkberk ile birlikte Felsefe Tercmeleri Dergisi ni karmaya balyorlar. Ad geen derginin nsznde Hilmi Ziya lken, evirinin felsefe dilimizin gelimesindeki nemini vurguluyor, baka lkelerdeki felsefe evirisine ilikin konu ve sorunlara da yer vereceklerini bildiriyor. lk sayda, Sophokles, Euripides, Pascal. Diderot, Charles Darwin, Herder, Dilthey gibi filozof ve yazarlardan yaplan evirilerin yannda, Hilmi Ziya lken'in "Trk Felsefe Dilinin Gelimesi" balkl incelemesi ile Halil Vehbi Eralp'in Platon'dan Dilimize evirilen Baz Diyaloglar konusundaki dnce ve eletirilerini ieren yazs bulunmaktadr. ok olumlu bir giriimdi bu, ama ne yazk ki. birinci saydan sonras yaymlanamad, yle kald. 1950'dcn 196O'l Yllara Kadar Dergi Etkinlikleri: Yllar ilerliyor ve 1950 ye geliyoruz. Trkiye bu yl yeni bir deime dnemine girmitir. Cumhuriyet in kurucusu olan parti, devleti ynetme grevini baka bir partiye devretmi, siyaset ortamyla birlikte dnce ve kltr ortam da bu deiiklikten etkilenmitir. Bylece, oulcu demokrasi iin nemli bir dnem balamtr. 1950 ile 1960 arasnda yeni bir felsefe dergisinin yaymlandn gremiyorsak da dnce dergileri bakmndan hareket vardr. rnein Vedat Gnyol 1952 de Ufuklar dergisini yaymlamaya balamtr. Bu, bir bakma yukarda sz geen Ycel dergisinin devamdr. Ksa bir aradan sonra Yeni Ufuklar adn alan bu dergi 1975 ylnda yaymlad 275. says ile son bulmutur. Ycel dergisinde balayan hmanizma ve aydnlanma dncesine ballk Yeni Ufuklarda daha belirginlemi ve ylece srmtr. Bu derginin, 1950'den sonraki aydn kuan olumasndaki etkisi

5 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

hibir zaman yadsnamaz. Peyami Safa'nn I953'te karmaya balad Trk Dncesi dergisi de anlmaya deer. 1956 ylnda 30.says ile son bulan bu dergide teki yazlar arasnda, felsefecilerimizin dnce hayatmzla ilgili, okunmas gereken yazlar da vardr. 1960 ile 1970 Arasndaki Dergiler: 1960 ve 1961 Trkiye'de byk deiiklik yllardr. Eski anayasa deitirilmi, kabul edilen yeni ve daha ada anayasada dnce ve rgtlenme zgrln genileten maddeler yer almtr. nsan haklarnn hayata geirilmesi iin eskisinden ok daha uygun, ok daha zgr bir ortamn meydana geldii grlmektedir. Bu yeni ortamda byk bir yayn ve dergi oalmas ile karlayoruz. Eski yllardakinden daha ok dergi yaymlanyor, kltr dergiciliinin yannda politika dergiciliinde de olumlu hareketlenmeler oluyor. rnein, kimi tannm sosyalistlerimizin yaymlad Yn dergisi 1961 ile 1967 yllar arasnda 222 say yaymlanm, sol nitelikli bir kltr ve dnce hareketi meydana getirmitir. Bu dnemde felsefe dergiciliinde hemen ortaya km bir hareket yoktur. Salt felsefe ierikli bir dergiye rastlanamamaktadr. Yine de ille felsefe yazs aramak iin bakarsak, 1963'te Ankara Dil ve Tarih Corafya Fakltesi'nde yaynlanmaya balayan Aratrma dergisinde teki bilimsel yazlarn yannda felsefe yazlar da dikkati ekmektedir. rnein, felsefe profesr Nusret Hzr'n yazlar bu dergide yer almtr. 1968'e gelince amatr bir grubun yaymlamaya balad Bilge dergisinin adn vermek gerekecektir. inde, Kant n felsefesinden, diyalektie, Heideggerin felsefesine kadar eitli felsefe yazlaryla karlatmz bu dergi 1972 ylnda son bulmutur. 1970 ve Sonras Yllar: 1970'ten sonra felsefe ve dnce dergiciliinde bir atlm balayacak , yeni rnekler ortaya kacaktr: Afar Timuin'in Felsefe Dergisi nin ilk says I972 de yaymlanmtr. ki dizi halinde yaymlanan ve 1978'de sona eren bu dergide, bir "felsefe blm", bir de "edebiyat blm" bulunmaktadr. Dergi idealist felsefeyi eletiren bir tutum iindedir. Daha ok maddeci ve diyalektik felsefeye ak olmakla birlikte, klsik ve ada felsefe akmlarna da kapal kalmamtr. Bu dnemde baklarmz yine yl srasna gre gezdirdiimizde dnce dergisi olarak Birikim dergisinden sz etmek gerekiyor. Murat Belge ve arkadalarnn I975'te yaynlanmaya baladklar bu dergi, "sosyalist kltr" bir yaama sorunu olarak ele alp ilemek ilkesiyle hareket etmekte bu balamda aratrma ve eletiriler yapmaktadr. 1998 ylnda 116. says yaynlanmtr. Byle bir bildiride Milli Eitim Bakanl Dergisi'ne de deinilmelidir. Necdet Uur gibi bir kltr adamnn 1978 de Milli Eitim Bakan olmas srasnda gndeme gelen bu dergi giriimi tek sayda kalm bile olsa bize Batl birok felsefecinin yazlarndan yaplm yararl evirileri kazandrmtr (bu tek saynn yayn tarihi 1979'dur). 1981'e geliyoruz. Bu yl bizde bir yayn kooperatifinin kurulduu tarihtir, yazarlar kooperatif kurmulardr: Yazarlar Kooperatifi (ksa adyla Yazko). Yazko eitli kltr dergileri ve epeyce kitap yaynlad.Yaynlad dergilerden birisi felsefe dergisidir ve Felsefe Yazlar adn tamaktadr. Selahattin Hilav'n ynetiminde ve Onay Szer'le Hilmi Yavuz'un danmanlnda hazrlanan bu dergi, eitli felsefe yazlarnn yannda ncelikle Trkiye'deki felsefi dnceyi duyurmaya nem vermi, kendi felsefecilerimizin, dnrlerimizin yazlarn yaymlamaya almtr. lk saynn nsznde "biimsel olgunluuna, kendi diline kavumu olan felsefecimizin, dnsel kimliini bulmas ynnde harcanan abalarn gn na kmasna derginin katkda bulunaca" belirtilmektedir. Dergi gerekten de bu ama dorultusunda epeyce yararl iler yapmtr. Bat felsefesinin, klsik ve ada metinlerine ve haberlerine de yer veren Felsefe Yazlar dergiden ok, oylumlu kitap biiminde olmak istemi felsefe yaynlar tarihinde byle bir grnm iinde yaymlanan ilk

6 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

dergilerden biri olmutur. Bu nedenle yaymlanan her saysn, "say" olarak deil "kitap" olarak numaralamtr. Sonunda bizim iin bir eit bavuru kitapl olumu, teki dergilerden daha kolay saklanabilmitir. Felsefecilerimizin, yazarlarmzn katklaryla yedinci kitaba kadar yaymlanabilen Felsefe Yazlannn son "saysnn yayn yl I983 tr. Kooperatif, bnyesindeki kimi anlamazlklar yznden o yl yayna son vermek zorunda kalmtr. Bu dergiyle ilgili olarak belirtilmesi gereken iki ey daha var: Ahmet Aslan'n Aristoteles'ten yapt Metafizik evirisi ilk kez Felsefe Yazlarnda yaynland.Bizde hazrlanan ilk "Eski ve Yeni Yaz Trke Felsefe Yazlar Kaynakas" yine bu dergidedir. I982'ye gelip de o yla baktmzda Ege niversitesi Sosyal Bilimler Fakltesi'nin Seminer balkl bir dergisini gryoruz. Bu dergi, felsefe, sosyoloji, psikoloji, eitim, antropoloji dallarn kapsayacak bir biimde ve disiplinler aras anlayla karlyor. lk drt says felsefe bata olmak zere yukardaki konularn hepsine yer vermitir. 6., 7. ve 8. saylar Seminer Felsefe olarak kmtr ve 6. say kinci Trkiye Felsefe, Mantk ve Bilim Tarihi Sempozyumu 'mm bildirilerini iermek zere zel say olarak hazrlanmtr. Ege niversitesi Edebiyat Fakltesi kadrosunun her saysnda deerli katklarn bulduumuz Seminer dergisi ne yazk ki bu kadarla kalm, baka say yaymlanmamtr. Grebildiim son say 8'inci saydr ve 1993 tarihlidir. 1984'teyeni bir felsefe dergisi gremiyoruz. I985'te Ahmet Cemal in ynetiminde yaynlanan Dn ve Bugn Felsefe dergisi kyor. zenli bask ve dolgun ierikle yaymlanan bu dergi ancak tek say kabilmitir. I986'ya gelince Afar Timuin'in yukarda szn ettiim Felsefe Dergis adyla yeniden karlayoruz: Ayn adla yeni bir dergi karlmaktadr.Hemen syleyeyim, bu kez karan Afar Timuin deil. Aziz allar adnda bir baka felsefecidir. Dergi numaralar, Timuin'in izni ile olsa gerek, onun kard derginin numaralarn izlemektedir. inde Bat ve Dou Avrupa'nn ada felsefecilerinden oka eviri bulunan bu dergi, bizdeki felsefenin ada ve gncel konu ve sorunlarna da epeyce yer vermitir. Ayrca dzenledii ve sonra yaynlad felsefe forumlar derginin bir baka nemli katksdr. Bu balamda "Trkiye'de Felsefe ve Felsefe Eitimi" forumu ile "Bar Dncesi" konusundaki forumu burada zellikle anmak isterim. 1990 ylna kadar yaymlanan bu derginin son saylarndan birini Hegel Says, son saysn da Felsefe ve Dil Says olarak yaynlad grlmektedir. Felsefe Yazko daki tarihsel ve gncel kaynaka almalar bu dergide de srmtr. imdi, 1987'den bu yana yaymlanmay srdren bir dergiye geliyoruz: Felsefe Tartmalar 'na. Yazma adresi (ynetim yeri) olarak Antalya'nn Alanya ilesinde bir yerin gsterildii bu dergi, Vehbi Hackadirolu tarafndan srarla ve dzenle ylda ya da iki kez yaymlanmaktadr.Son olarak 23.says yaynlanmtr. (2001 yl itibariyle 27 say yaymlanmtr. Son says olan 28. saydan itibaren ise Boazii niversitesi tarafndan yaymlanmaya balanmtr.) Arda Denkel ile Erkut Sezgin'in danmanlnda yaymland bildirilen bu derginin amac ilk sayda yle belirlenmektedir: "Yurdumuzda imdiye kadar yapld gibi. Estetik, felsefi antropoloji, toplum felsefesi gibi periferik alanlara deil, temel felsefe konularna arlk verilecektir. ncelik verilecek konulardan biri de analitik felsefedir. Tamamyla felsefeye sevgi ve katk amacyla ve zenli olarak yaymlanan Felsefe Tartmalar, yurdumuzda felsefenin gvenilir kaynaklar arasnda yer almtr. Bu yllardaki dergilerden sz etmeyi srdrecek olursak 1990 da kmaya balayan nsancl dergisine deinmeliyiz. Etkinliklerini Cengiz Gndodu ynetiminde srdren nsancl, sanat ve edebiyatla ilgili yazlarla birlikte felsefe yazlarna da olduka geni yer ayrmaktadr.

7 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

Felsefecilerimizin, seminer ve sempozyumlarda okuduklar kimi bildirileri bu dergide bulabiliyoruz. Son Yllar: I991'de Ankara'da Felsefe Dnyas dergisi yaynlanyor. Felsefe Dernei'nin yayn organ olan bu derginin sorumlu mdr olarak Ahmet nam gzkmektedir. Balangta aylk olarak planlanm, daha sonra ayda bir yaymlanabilmitir. Bundan sonra ise ylda bir kez yaymlanaca bildirilmektedir. Felsefe Dnyas, Trkiye'deki felsefenin, felsefe etkinliklerinin kimi deiik ynlerini dile getiriyor. I991'de bir dergi daha var: Bilim, Felsefe, Tarih. Felsefe, bilim ve Trk dncesi tarihi konularnda aratrma ve baka yazlar ieren bu dergi, "bilim ve dnceyi tarihteki yerine oturtmak ilkesinden hareket ettiini" sylemektedir. Aykut Kazancgil, Bekir Karlaa, Hsrev Hatemi gibi bilim adamlarmzn yaymladklar ve daha ok onlarn yazlarn ieren bu dergi de tek sayda kalmtr. Keke baka saylar da yaymlansayd. nk gerekten de bir boluu doldurabileceini umut ettiriyordu. Trk dncesi bu tr dergilere her zaman gereksinme duymutur. Burada bir ayra aacam ve sz yine sevgili hocamz Hilmi Ziya lken'e getireceim: Hocamz I946'da Trk Dnce Tarihi dergisi karmay tasarlamt. Bunu ok istiyor ve hazrlk yapyordu. Tasary gerekletiremedi. Nedenlerini bilemiyorum. Gerekletirebilseydi ve o dergi gnmze kadar gelebilseydi ne kadar iyi olacakt. Parantezi kapatalm ve yine zaman iindeki sralamamza dnelim. Bu sralamaya baktmzda, sreli felsefe yaynlarnn son yllarda epeyce hareketlendiini syleyebiliriz. 1993 ylna geldiimizde anlurfa Harran niversitesi lahiyat Fakltesi'nden, felsefe ve bilim sevgisiyle dolu bir gurup gen bilim adam Yeni Harran evresi balkl bir dergi yaynladlar. Dergin in ikinci bal yle. nsan Bilimleri Aratrmalar. Son olarak I995'te 10. says yaynlanan Yeni Harran evresi tarih ve toplumbilim yannda, felsefe yazlaryla yntembilim aratrmalarna da yer vermitir. Bu tr dergilerin Anadolu'da, Urfa'da yaynlanmas daha sevindirici olmaktadr. Yl 1994 ve bu yl banka yaynclnda deiik hareketlenme grlyor. Yap ve Kredi Bankas Yaynlar kltr kitaplarnda byk bir atlma geiyor arka arkaya nitelikli kitaplar, bu arada epeyce felsefe kitab yaymlyor ve Cogito adyla bir sreli yayna balyor. Cogito'nun birinci kitab 1994'te "laiklik" konusuna ayrlm ve dolgun bir ierikle kmtr. Bu sayy, "Descartes", "Zaman" gibi konulara ayrlan zel saylar izlemitir. Dergiden ok bir kitap niteliinde olan Cogito'nun 10. says I997'de yaymland. ok iyi bir bask ve stn grafik dzeniyle hazrlanan bu "dergi kitaplar" da eviriler yannda, kendi felsefecilerimizin okunmaya deer yazlar da bulunmaktadr. Yine I994'e bakarsak, Trkiye Felsefe Kurumu'nun bu yl Blten yaynna baladn gryoruz. Ylda kez yaymlanmas planlanan bu blten imdiye kadar 9 say yaynland. Bata Kurumla ilgili haberler olmak zere, lkemizdeki ve dnyadaki felsefe etkinliklerini duyurmaya zen gsterdi. Felsefecilerin gncel konulara nasl baktklarna ilikin yazlar yaymland. Felsefecilerle, felsefe dostlaryla syleiler yapt. Yaymlanan yeni felsefe yaynlarn duyurduu gibi, felsefe konusundaki yeni ve eski kitaplar tantmaya alt. Yaymlanan Son Dergiler: Logos, bir felsefe dergisine yakan gzel bir ad. Felsefeci arkadamz Sinan zbek, bu adla daha dorusu Felsefelogos adyla I997'de bir dergi yaymlamaya balad. Felsefelogos her saysnda zel bir konuyu dosya olarak ele alp iliyor. Bu konunun dndaki yazlara, evirilere de yer verilmiyor deil, ama arlk dosya iin belirlenen zel konuda kalyor. Bu derginin birinci says "devlet ve ahlak", ikinci says "rklk ve insan haklan", nc says "din ve felsefe zel konularna ayrlmtr. I997 de yayn alanna kan bir dergi daha var: Dou-Bat Bu da Felsefelogos gibi byk oylumlu. Yazlarna baktmzda, felsefe dergisinden ok bir "dnce" dergisi olduu belli oluyor. nsznde

8 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

"yalnz kendi dncemizde kalmak deil, tekinin dncesini de anlamak amacyla" yaymland dile getiriliyor. ayda bir yaymlanan bu derginin imdiye kadar onalt says kt. Her saysnda zel bir konuyu ele alyor. kan saylarnda srayla "devlet", "dou ve bat". "gericilik", "etik", "kamu alan" konularn ele alp ilemi. Sz konusu dergiyi. Felsefe Sanat ve Kltr Dernei'nin yaymlad bildiriliyor. Sralamada I998 e gelmek zereyiz. Dergiler konusunda baka haberlerim de var, hem bunlar genlik haberleri, felsefe rencilerinin kard dergilerle ilgili haberler: Bildiiniz gibi liselerimizde ve niversitelerimizde felsefe kulpleri kurulmaya, felsefe topluluklar olumaya balad. Genlerin giriimiyle ortaya kan bu topluluklar birka yldr gzel ve baarl etkinlikler yapyorlar, bu arada dergi de yaymlyorlar. Grebildiime gre, bu trden ilk dergi I995'de Mersin'de yaynlanm bir Felsefe Sanat Bltenidir. Felsefe yannda edebiyata, bu arada iire de yer vermektedir. saysn grdm, nc says 1996 tarihli. I996'da Mersin niversitesi'nden bir baka renci topluluu kimi retim yeleriyle birlikte Simurg dergisini karyorlar, saysn grebildim, nc say 1998 de yaynlanm. stanbul'da Saint Benoit Lisesi Felsefe Kulb birka yldr gzel etkinlikler iinde.Bu etkinlikler arasnda Felsefe Kulb Dergisi de yaynlanmaya baladlar. I998'de 5.says yaymland. stanbul niversitesi Felsefe Kulb, tek say olarak Felsefe Dergisi ni yaymlad. Uluda niversitesi Felsefe Kulb de Kayg ad altnda bir renci dergisi yaymlyor. Genlerimizin bu sevimli dergilen, gzel amatrlkleri, eitsel almalarn, kltre ve bilgiye gsterdikleri yeni yaklam rnekleri. retmenlerin de onlar desteklemeleri ayrca sevindirici. Sonu 75 yllk Cumhuriyet dnemindeki felsefe dergiciliimiz, Trkiye'de felsefe alannda yaplabilenin bir tr gstergesi olarak dnlebilir. Herhangi bir okullama rnei ortaya kamamtr ama, genel olarak aydnlanma ve adalama ile gelen ierik zenginlii, aklc felsefelere duyulan ilgideki gelimeler, kimi eletiri rnekleri ve tartmalar, dilin daha ok felsefelemesi dergiciliimizde de belli olmaktadr. Biliyoruz dergicilik zor bir itir. Zorluk felsefe dergiciliinde daha ok artmaktadr. Yaz bulmak, datm, abone salamak zveri ve irade gc ister. Byk sermaye byle ilere yanamaz. Televizyon ve radyo ilgi gstermez. Btn bunlara ve daha baka engellere gs geren felsefe dergiciliimiz bu kadar rn verebilmitir. Ne olursa olsun, bu emee sayg duymak ve iyi deerlendirmek gerekiyor. Dnce tarihimiz ele alnp irdelenirken felsefe dergilerimiz birok konuya k tutabilecektir. Nitekim Prof. Hilmi Ziya lken, Trkiye'de ada Dnce Tarihi nde bunun ilk rneini ortaya koymutur. Konunun bir de eitsel yn bulunduu unutulmamaldr: Felsefe dergilerinden, onlarn yannda baka dergilerden de, yksek ve ortaretimde, ders konusu ve ders malzemesi olarak yararlanlmaldr. Byle bir uygulama felsefe ve dnce alannda yeni iletiim olanaklar meydana getirecek, okuyucu says artacaktr. Bir baka dileim, yeni ve eski btn felsefe ve dnce dergilerindeki yazlarn tam ve ayrntl bibliyografyasnn bir an nce hazrlanmas bunun yannda dergilerin ierik analizlerinin de yaplmasdr. (6) Notlar: (1) Hasan Keserolu, Bat da Osmanl mparatorluu'nda Sreli Yaynlarn Ortaya k ve zellikleri, Mteferrika (dergi), 1995, say 6. (2) Zafer Toprak, Trkiye'de Dergiler, Ansiklopediler, Geliim Yaynlar, 1984, stanbul, sayfa 13-54 (3) Trkiye'de ilk felsefe dergisi burada belirtildii gibi Yeni Felsefe dergisidir ve 1911 de Selanik'de yaynlanmtr. Daha nce Felsefe Tartmalar kitap 4'teki bir yazmda yanllk yaparak, ilk dergimizin Baha Tevfik'in I912'de yaynlad Felsefe

9 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1::Cumhuriyetin Dergiler Acisindan bakis::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y18.html

Dergisi olduunu sylemitim, imdi dzeltiyorum. (4) Darlfnun lahiyat Fakltesi de kendi dergisini I925'te yaymlamaya balad 1933'e kadar 25 say yaymlanan ilahiyat Fakltesi Dergisinde felsefe hocalarnn da ilgi ekici yazlar bulunmaktadr. (5) Halkevlerinin, Ankara'da yaynlanan lk ile stanbul'da yaymlanan Yeni Trk bata olmak zere, 1932'den 1950'ye kadar birok ilde hatta ilede dergileri yaynlanmtr.Bunlarn genel bir deerlendirilmesi iin baknz:Nurettin Gz, Tek Parti deolojisinin Yayn Organlar, Halkevi Dergileri, 1995, Ankara. (6) Grld gibi, bu bildiride "felsefe dergisi" olarak yaymlanan sreli yaynlar ne alnm ve daha ok onlarn zerinde durulmutur. Dnce dergilerine ise, felsefeye katklar orannda deinilmeye allmtr. Bu dipnotunda son olarak u be dnce dergisinin adn daha vermek istiyorum: Forum, 1953-1970 arasnda Ankara'da 379 say yaymland, 15 gnlk; Defter (Metis Yaynlar) stanbul'da 1990'dan beri yaymlanyor, 3 aylk; Art, Adana'da 1992'de yaynlanmaya balayan bir yl kadar yaymlanan aylk dergi; Kuram, I993'te stanbul'da yaymlanmaya balad. 1998'de 18.says ile son buldu. Edebiyatn yanndaki Martin Heidegger, Umberto Eco, Roman ngarden, Jean Baudrillard, Jacques Derrida, Giles Deleuze gibi yeni felsefecilerin yazlarna da yer vermitir. Toplum ve Bilim de Balam Yaynlar tarafndan aralkl olarak yaymlanmakta ve felsefe konusuna -arlkl bir biimde- yer vermektedir. Morkpk, 80'li yllarda sadece birka say yaymlanm olan ve felsefe yazlarna da yer veren bir edebiyat dergisiydi. Us dergisi de Anadolu Aydnlanma Vakf tarafndan aralkl olarak yaymlanmakta ve felsefe yazlarna da yer vermektedir. ARSLAN KAYNARDA TRKYE DE CUMHURYET DNEMNDE FELSEFE T.C. Kltr Bakanl Cumhuriyet Kitapl Dizisi 2002 Ankara

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

10 -> 10

19.11.2008 18:37

FE DErgi::1:Editr

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y0.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Editr'den

Felsefe Ekibi sitesi ve forumuyla 4 yl aan bir sredir sanal ortamda sizlerleyiz. Bu srete yelerimizin de katk ve nerileriyle srekli gelien bir ierie sahip olduk. Yine yelerimizden Sevgili Boray Tek (Hani) arkadamzn nerisi ile Felsefe Ekibi Dergisi karmaya karar verdik. Hibirimiz profesyonel anlamda dergici deiliz. Bu bizlerin ilk deneyimi olacak. lk saymzda oluturduumuz ortamn olanaklarn gstermek istedik. Biz alanlarn yazlar ile balang yapyoruz. Dergimizin gelecei ve kalcln sizler belirleyeceksiniz. Felsefece dnmenin ne denli etin bir i olduunun bilincindeyiz. Bu etin ii sanal ortamda da hayata geirebilmeye soyunmamzda sizlerden aldmz destein byk pay var. Umuyoruz ki, Felsefe Ekibi, felsefece paylamak amacn gerekletirmek iin, site ve forumuna sanal dergisini de ekleyerek yeni bir olanak salam olur. Derginin, felsefecilerimizin katk ve desteiyle emek verenlerin cesaretini arttrmasn umuyoruz. Dergi sayesinde, yelerimizin ve ziyaretilerimizin dncelerinin kalcln salayacak bir koleksiyon oluturmann ilk admn atm olacaz. Felsefe retmenlerini, renci ve akademisyenleri dncemizi oaltmak iin birikimlerini bizlerle paylamaya aryoruz. Dediimiz gibi ilk sayya biz alanlarn yazlar ile balyoruz. Eksiklerimiz, hatalarmz olmas byk olaslk. Derginin yaymlanacak dier saylarnda yazlarnzn yer almasn isterseniz size bir tu mesafesindeyiz. Sevgilerimizle...

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 18:23

FE DErgi::1::Ekho ve Narkissos

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y9.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Ekho ve Narkissos
zet: Selma Yldz

Ekho ve Narkissos un esiz gzellikteki yklerini hepimiz biliriz. airler, yazarlar, ressamlar, mzisyenler tekrar tekrar bu yky ilemiler, her biri bu mitolojik ykye kendi yorumlarn katmlardr. Psikoloji iinde de yorumlanm bu ykye bir de burada yine psikoloji iinde yer verelim istedim. yky ksaca hatrlayalm. Liriope isimli nympha rmak-tanrs Kephisos tarafndan hamile braklyor ve ok gzel bir olan ocuk dnyaya getiriyor. Oluna Narkissos ismini veriyor. Teirasias isimli kahin, Narkissos iin, herkes tarafndan anlalmaz bulunan bir kehanette bulunuyor. Liriope, olunun lml olup olmayacan, ihtiyarlayncaya kadar yaayp yaamayacan sorduunda da Yaayabilir ama, kendi kendisini tanmaya kalkmazsa gibi ok belirsiz bir cevap veriyor. Narkissos on alt yana gelince, hem ocuk hem de gen bir erkek grnmne sahip oluyor. Kendisine delikanllar, gen kzlar ak oluyor. Ancak bylesine yumuak gzelliinin arkasnda kat gururu ve kibiri nedeniyle, hi kimse ona yaklama cesaretinde bulunamyor. Bir gn ormanda avlanrken geveze bir nympha olan Ekho tarafndan grlyor ve nympha Narkissos a ak oluyor. Ekho (yank) o zamanlar sesten ibaret bir nesne deil gzel bir peri kzdr. Ancak Zeus un kars Hera tarafndan, bu gevezelii yznden cezaya arptrlyor ve ancak konuulursa cevap verebiliyor, iittii szlerin yalnz son kelimelerini tekrar edebiliyor. Narkissos a ak olan Ekho, onu ormanda takip ediyor, takip ettike ona daha fazla yaklayor ve iindeki ak bsbtn alevleniyor. Ancak Hera nn verdii cezadan tr Narkissos a bir trl seslenemiyor. Narkissos bu takiplerin farkna varyor ve sesleniyor.

Orada kim var?


Ekho da sadece

Var Yanma gelsene


diyebiliyor.

1 -> 3

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Ekho ve Narkissos

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y9.html

diyen Narkissos a

gelsene
diye bir cevap geliyor. Narkissos kimsenin gelmediini grnce

Buraya yanma gel, birlikte olalm


diyor. Ekho,

olalm
diye cevap veriyor ve kollarn Narkissos un boynuna dolamaya alyor. Fakat kaba gururlu ve kibirli Narkissos Ekho u iterek

ek ellerini zerimden, senin bana sahip olmandansa lmeyi tercih ederim


diyor. Reddedilen, kk drlen Ekho, sk aalarla kapl yerlere kayor, utancn ormanlarda saklanarak gidermeye alyor. Ama ak ayn iddette devam ediyor. zntsnden uyuyamyor, yemiyor, imiyor. Btn gzellii, zerafeti uup gidiyor. te ormanlarda saklanan, dalarda grnmeden dolaan yalnzca sesi kalan, bizim duyduumuz Yank nn yks bu. Seslendike sesimize karlk veren, hala yayorum diyen Ekho nun yks. Narkissos ise Ekho'dan yani aktan kaarken ok susam olduunun farkna varyor. Ama ak karlksz kalanlardan birinin bedduas tutunca Narkissos'un bildiimiz hazin yks gerekleiyor. Narkissos bir pnara geliyor. Susuzluunu gidermeye alrken suda kendi gzelliini gryor ve kendi gzelliinin hayaline kaplyor. Artk kendi kendinden gzlerini alamyor. Susuzluunu giderirken baka bir susuzluun esiri oluyor. Kendi kendisine duyduu sevgiyle yanp tutuurken, yapabilecei bir ey olmadn da anlyor. Kendi kendinden ve kaderinden ayrlamayacan hissediyor. Dokunamad, sevemedii bu gzellik ve ak karsnda eriyor, lmn penesine dyor. ** The Disciple adl mensur iirinde Oscar Wilde, Narkissos ldkten sonra pnarn tatl suyunun tuzlu suya dntn syler. Da perileri oread lar alayarak ormann ierisinden kp pnarn yanbana gelerek ve arklar syleyerek onu avutmaya alrlar. Pnarn suyunun tatl sudan tuzlu suya dnm olduunu grdkleri zaman, pnara Senin Narkissos iin bu ekilde alam olduuna amyoruz; nk o, o kadar gzeldi ki! derler: nk Narkissos, pnarn kysna uzanm, pnarn parldayan sularna bakm ve sularn aynasna kendi gzelliini aksettirmitir. Ne var ki, pnarn cevab beklenenden farkl olmutur. Onun cevab Narkissos u sevdim, nk, kylarma uzanp bana bakt zaman onun gzlerini aynasnda ben daima kendi gzelliimi seyrediyordum , eklinde olmutur. Pnar, kendi gzelliini bir daha gremeyecei iin alamtr; tatl sular ise bu yzden tuzlu suya dnmtr. Ekho ve Narkissos veya sadece Narkissos yksnde anlatlmak istenen ey veya eyler nelerdir? Bu yk, bir kzn bir erkee kar duyduu karlksz akn veya bir erkein baka bir erkee duyduu sapk akn yks mdr? Bu yk, bir karasevda, bir melankolia olaynn sembolik bir ifadesi midir? Yoksa, derinlik ve kiilik psikolojisinin zerinde durduu dinamik bir oluumu mu dile getirmek istemektir? Veya sadece yanknn ve nergis ieinin olumas gibi, baz tabiat olaylarnn meydana geli yksn m anlatmaya almaktadr? Olaya biraz daha yakndan bakacak olursak, anlatlmak istenilen eyin sadece bu iki tabiat olayn izah etmekten ibaret olmad grlecektir. Narkissos, yalnz bir iee adn vermekle kalmamtr. Bugn psikolojide, psikanalizde ve psikiatride bir psikoseksel gelime safhasna ve bir cinsel davran ekline de adn vermek suretiyle ilim dnyasnda nemli bir yere sahip olmutur. Narkissos mitosu, sanki inceden inceye yaplm psikolojik bir gzlemin fantastik bir tasviri gibidir. lk defa P. Nacke tarafndan nerilmi olan narkissizm terimi, daha sonra Havelock Ellis tarafndan, cinsel ak objesi olarak kendisini sevmi kimseleri tanmlamak zere kullanlmaya balanm; terim, Freud ve psikanalizin de benimsemesiyle, gerek alan, gerekse kullanm biimi bakmndan iyice yaygnlatrlmtr. Freud a gre narkissizm ocuklukta atlatlmas gereken

2 -> 3

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Ekho ve Narkissos

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y9.html

psikoseksel gelime safhasndan birinciyi oluturmaktadr. Bu safha, ocuun d dnyay kendisinden ak ve seik bir ekilde ayrd edemedii bir safhadr. Bu safha, cinsel enerji olarak insann kendi kendisine yneldii, kendi kendisinde tatmin bulmaya alt bir safhadr. Bu safhay normal bir ekilde atlatamam olan kimseler, gen ve yetikin bir yaa eritikleri zaman da bu davranlarn srdrrler; kendilerini seyretmekten, bedenlerine, kendilerine ar derecede ilgi gstermekten, kendi kendilerine tatmin olmaktan, hatta kendilerine benzeyen ayn cinsten ak objeleriyle iliki kurmaktan haz duyarlar. Byle bir ak objesinde, kendi ilk genlik ve gzelliklerinin temsil edilmekte olduunu dnrler, homoseksel bir davrana ynelerek kendilerini bu yolla tatmin etmeye alrlar. Byle bir durumda ak, kendine ynelmi olur; bu yzden de retici olmak zelliini kaybeder. Bu mitos un douuna vesile olabilecek dier bir kaynak da inan sistemleridir. Nitekim, James George Frazer, eitli lkelerin inan sistemlerini karlatrmal bir ekilde ele ald The Golden Bough) adl eserinde Hindistan da ve Yunanistan da sudaki ruhlarn insann sudaki aksini, baka bir deyile ruhunu suyun altna ekebileceine ve insann ruhsuz kalp lebileceine inanldn sylemektedir. Narkissos yksnn bu cins inanlardan kaynaklanabileceini, ngiltere de su perisi gren birisinin zayflayarak lebileceine halen inanlmakta olduunu bildirmektedir. Trkiye de de birok yerde gece perdesiz pencerelerde hayaletler grlebileceinden korkulur. Gece aynaya bakmann uursuz grld yerler hala vardr. Bu yzden zellikle gen kzlarn gece aynaya bakmalar engellenir. Bu gibi kimselerin delirebileceinden korkulur. Mitos un Ekho ynne bir daha bakalm. Ekho nun yks, yalnz bana neyi anlatmaktadr? Ekho, baz dalk yerlerde karlatmz fizik bir olayn sembolik bir aklamas mdr? Karlksz bir ak ateinin insan nasl verem edip bitirebileceini mi anlatmak istemektedir? Yoksa, cmerte verip de nankrlkle karlaan bir insann duyduu acnn bir ifadesi, bir hayal krklnn, bir ses krlmas haline dnmesi olay mdr? Neeli, konukan, hayattan zevk almasn bilen bir insann krlarak dnyaya ksmesi veya inzivaya ekilip yalnz yaar bir hale gelmesi midir? Ekho, acaba iyi sze iyilikle, kt sze kt szle cevap veren; ne ekersen onu biersin dediimiz trden bir ahlaki davrann simgesel bir ifadesi midir? Yoksa, insann kendi yalnzl ierisinde kendi i hesaplamasn m dile getirmeye almaktadr? **Kaynak: (Dr.Turhan Yrkan-Yunan Mitolojisinde Ak-s.259-262, Bankas Kltr Yaynlar )

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Yol Haritasi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y1.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Yol Haritas
Anlamak

Yol haritas blmmzde, forum ve sitenin labirentlerinde yer alan metinleri, izleksel bir yaklamla size getirmeye alacaz. Bylece bir yandan dergimizden forum ve siteye kpr kurmu olacaz, dier yandan bir ok metine ulamann yolunu am olacaz. Yerimizin izin verdii llerde ksa tantmlar ile seimleriniz iin size zaman kazandrmay da amalyoruz. Dergimizin ilk saysnda, Felsefe Nedir? ve Felsefeye Giri balamnda genel aklamalarn yan sra forum ve sitede yer alan yazlarn tantmna yer vereceiz. Forumda "Felsefe Nedir? bal altnda yelerin yan sra, dnrlerin de yaklamlar yer almaktadr. Ben birok yanttan birisine burada yer veriyorum. Deleuze/ Guattari ikilisinin aadaki yant dnda bakalar da bu sayfada yer alyor. Seimi siz yapn Felsefe Nedir? sorusu, belki de ancak ge vakitte, yallk ve dobra dobra konuma vakti geldiinde sorulabilir. Aslnda, bu konudaki kaynaka pek clzdr. Ketum bir tela iinde, gece yars, insann soracak bir eyi kalmad zaman sorulan bir sorudur bu. Daha nce de soruyorlard bu soruyu, durmadan soruyorlardr, ama bu sormalar fazlasyla dolayl veya yampiri, fazlasyla yapay, fazlasyla soyuttu ve soruya yakalanacak yerde, soru ayakst sergileniyor, egemenlik altna alnyordu. Yeterince kanaatkar deildik. Felsefe yapmay ok istiyorduk, slup altrmalar dnda, felsefenin ne olduunu kendimize hi sormadk en sonunda, iyi de neydi o, btn hayatm boyunca ben ne yaptm? diyebileceimiz slupsuzluk noktasna eriememitik. Yalln, ebedi bir genlik deil de, tersine egemen bir zgrlk salad, katksz bir zorunluluk sunduu, yaamla lm arasndaki bir hidayet anyla keyiflenilen ve makinenin tm paralarnn alar kateden bir izgiyi gelecee gndermek zere bir araya geldii durumlar vardr. Ayn ekilde felsefede de, Kant n Yarg Gcnn Eletirisi kitab, bir yallk dnemi yapt, ardllarnn pei sra koturup duracaklar, zincirinden boanm bir yapttr: akln tm yetileri, Kant n olgunluk dnemi kitaplarnda onca zenle saptad snrlarn aarlar burada. Bylesine bir konuma yknemeyiz. Ancak bizim iin, felsefenin ne olduunu sormann vakti geldi. Daha nceleri de bunu yapmaktan geri durmadk biz; ve deimeyen yantmz da esasen o zamandan beri hazrd: Felsefe kavramlar oluturmak, kefetmek, retmek sanatdr. Dier bir forum bal Felsefi Sylem Nedir? zerine.
Belirleme

Felsefe Nedir? Ne deildir? de yant nay Szer den alyoruz. Selahattin Hilav dan Felsefeye Giri Ayrca Site Dersler blmnn ilk dersi de Felsefe Nedir? sorusunun yantlarna ayrlm.

1 -> 3

19.11.2008 18:24

FE DErgi::1::Yol Haritasi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y1.html

Oldu olacak bir de szlk tanmna yer verelim: Felsefe, Eski Yunancada sevmek anlamna gelen philein ile bilginlik ya da bilgelik anlamna gelen sophia szcklerinin philosophia biiminde birletirilmesiyle oluturulmu; szlk anlamyla bilgelik sevgisi , bilgiseverlik ya da bilgi sevdas gibi anlamlar tayan, iindeki tm eleriyle birlikte btn bir disipline adn veren terim. Bunun yannda, zellikle ortaa felsefe metinlerinde, terimin bu szlk anlamlarndan yola klarak, yine ayn felsefe etkinliini anlatmak amacyla, sapientia szcnn de yaygn olarak kullanld gzlenmektedir. En genel anlamyla, saltk gereklik ile saltk doruluk un en son anlamdaki deimez ilkeleri stne dnen, temelleri ile yasalar bata olmak zere btn bir varlk alannn her ynyle aratran, karsndaki gereklii olduu denli kendi zerine dnerek kendisini de soruturma konusu yapma yetisi tayan bilinen tek dnme etkinlii; Varolan btn bilgi alanlar arasndaki en kkl aratrma alan, her durumda en temel ilkelere, doru bilgilere, iyi ve gzel yaama ulamaya ynelik olarak yrtlen ussal ve eletirel sorgulama biimi. Yerleik felsefe dilindeki daha zel anlamlaryla; Evreni iinde bulunan her ey ile birlikte bir btn olarak anlamaya alan; Hem tek tek varlklar hem de varolan btn varlk teklerini olanakl klann ne olduunu soran, onlara dayanaklk eden ana ilke ya da ilkelerin neliini soruturan; Grnrdeki varlklarn ardnda grnmeden varolduunu ngrd Varlk n doasn akla kavuturan; Bir yanda insan bilgisinin kkenlerini, kaynan ve temellerini aratrrken, br yanda doru bilgiyi yanl bilgiden ayrmaya ynelik birtakm snamalar, yntemler ve ltler gelitiren; Genelde dnme edimi ile dncenin kendisini, daha zeldeyse ortaya konan dncelerin felsefi bakmdan geerliliklerini irdeleyip denetleyen; Tek tek kavramlar ile kavramlar-aras ilikilere odaklanarak daha iyi dnp daha iyi kavrama amac dorultusunda anlama yetisini gelitirip keskinletirmek iin bunlar tek tek zmleyen; Deneyimlerin kaynan, kapsamlar ile deerlerini eleri ile bileenlerinden hibirini atlamakszn inceleyip belirginletiren; Kuku duymaktan anlamaya, anmsamaktan imgelemeye dek eitli dnme edimlerine odaklanarak dnme etkinliinin olanaklar ile snrlarn belirleyen; Doru us yrtme yetisi ile ak seik dnme becerisini en st dzeye karmak adna insan dncesinin yasalarn, ilkelerini, koullarn temellendiren; Anlama yetisinden be duyu organyla gerekletirilen alglamaya, konumaktan ac ekmeye dek btn bilin yaantlarnn olmaktalklar ile ileyilerini betimleyen; nsann ahlaksal sorumluluklar ile toplumsal ykmllklerinin neler olduunu ortaya koyan, sunduu gerekelerle bunlar tek tek tantlayan; nsann tanrsal ynelimleri ile doatesi balanmlar karsndaki konumunu tanmlayan; Bata doa bilimleri olmak zere kendisiyle birlikte btn bilgi alanlarn temellendiren; yi bir yaam yolunda mutlulua ulamak iin nelerin yaplmas gerektii sorusu balamnda, btn insan eylemlerinin deerlendirilmesine ynelik kkl bir aratrmaya karlk gelen soruturmalar btn; Sorulan sorular, getirilen zmler, kurulan dizgeler, yrtlen uslamlamalar ile bunlara kar yrtlm uslamlamalar dzlemi. Btn bu tanm dzeyindeki anlamlarndan da anlalaca zere, felsefe ilkece zerinde dnlmesi olanakl btn her eyi dnen, varolan her eyi btn ynleriyle sorgulayan alabildiine ok ynl bir aratrmalar btn olarak, hem bilginin hem de yaam bilgelii nin peinde koma etkinliidir. Nitekim felsefenin kklendii Eski Yunan da felsefeden anlalan, hibir kar ya da yarar gzetmeksizin bilginin peinden yine salt bilginin kendisi iin komakla zdetir. Felsefe, doas gerei dogmalara dayal olarak dnmeyi btnyle yadsd, salt belli inanlar temelinde bu inanlar daha da salamlatrmak adna dnmek yerine, hibir snr tanmakszn bamsz dnmeyi hep en temel ama olarak grd iin tanrbilimden; Varolan toplumsal uzlalar, ahlaksal gelenekleri ya da treleri, kltrel deer yaplarn batan doru diye varsaymak yerine, olaan dnyann gerek diye bize sunduu eylerle yetinmeyip deiik olanakl dnyalar adna varolan her eyi, btn sanrl,

2 -> 3

19.11.2008 18:24

FE DErgi::1::Yol Haritasi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y1.html

inanlar, dorular ve deerleri enine boyuna sorgulad iin gndelik yaamn algsndan; Kavrayndan ya da ortak grnden; hibir durumda verili yerleik varsaymlara, bilgilere ya da tasarmlara dayanmadan kendi dnsel temellerini yine bir baka yere gitmeksizin kendi att iin doa bilimleri ile toplum bilimlerinden btnyle ayrdr. Felsefe denilince genellikle iki bin be yla akn bir sredir varolagelen Bat Felsefesi anlalyor olsa da, Buddhaclk tan Konfyslk e, Hint Dini nden slam a, Taoculuk tan amanizm e dnya kltrler tarihinde birbirinden son derece deiik felsefe tasarmlar, dolaysyla da her biri kendi iinde bal bana aratrma konusu olarak grlebilecek deiik felsefe tarihleri bulunmaktadr. Kaynak: Felsefe Szl -A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; . Hsrev Yoksal -Bilim ve Sanat Yaynlar Son olarak Russell ile yaplan bir syleiden: Wyatt : Lord Russell, felsefe nedir? Russell : ok tartma gtrr bir sorun bu. yle sanyorum ki, iki filozoftan bile ayn karl alamazsn. Benim grme gre, henz kesin olarak bilinmeyen konular stnde kafa yormaktr. Bu, yalnz bana gre byledir, bakalarna gre deil. Wyat : Felsefeyle bilim arasndaki ayrlk nedir? Russell : Kabaca, u. Bilim bildiimiz eyler, felsefe de bilmediimiz eylerdir. Onun iin de, insan bilgisi ilerledike, sorunlar felsefe alanndan bilim alanna geer. Wyatt : Demek, bir ey bulunup aka ortaya kondu mu felsefe olmaktan kp bilim olur, yle mi? Russell : Evet. Nitekim felsefe diye ele aldmz nice sorunlar artk felsefe olmaktan kmtr. Wytt : Felsefe neye yarar?? Russell : ki eye yarar bence. Bunlardan biri, henz bilimin zemedii eyler zerinde dncemizi iletmektir. nsan ilgilendirmesi gereken eylerin de pek az henz bilimce zmlenmitir. Pek nemli nice eyler vardr ki, bilim, imdilik hi deilse, bunlar stne pek az ey biliyor. nsanlarn dncesi niin bir snrda kalsn ve yalnz bugn bilinenin iine kapansn. Bence, varsaym yoluyla dnya grmz geniletmek felsefenin salad yararlardan biridir. Ayn lde bir baka nemli yarar daha vardr bence. O da, bize, bildiimizi sandmz eyleri bilmediimizi gstermesidir. Bir yandan felsefe bizi gnn birinde bileceimiz eyler zerinde dndrmek, br yandan da, bilgiye benzeyen nice eylerin bilgi olmadn alak gnlle, gstermektir. Kaynak: Dnceler -Bertrand Russell

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 18:24

FEdergi::1::Tahakkum Bicimleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y2.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Tahakkm Biimleri: Scott ve Foucault


Hasan Engin SENER
Kirli bir su gibi akyor zaman denilen Ahmet Telli Hkimin tbi olana uyguladigi tahakkm biimleri, tarihsel olarak, iktidar/hkmetme zn tasisa da, farklilasir. Scott ve Foucault nun analizlerinin ilk gsterdigi olgu sudur ki feodal-ilkel[1] ve modern[2] tahakkm biimleri zellikle incelik aisindan birbirinden farklidir. Sanki modern tahakkm uygulamalari, ncekilerin eksikliklerini daha bir gidermis gibidir. Foucault, ironik bir sekilde modern agin bir tr ilerleme oldugunu dsnr - tahakkm tekniklerinin yayilmasi ve inceltilmesinde kaydedilen bir ilerleme (Best ve Kellner, 1998: 56). * Bu inceliklesmenin ilk grnmlerinden biri tahakkmn gayri-sahsilesmesidir. Artik iktidar, kendisini gzetmenleri araciligiyla ortaya koymakta ve gzetmenlerin de denetlendigi kurumsal bir denetim mekanizmasi ortaya ikarmaktadir. Denetim ve gzetim, modern devletin ykselisiyle tibbi ve gayri-sahsi bir hal aldi. Bu dnemde su isleyenlerin cezalandirilmasi amacindan daha karmasik sreler sz konusuydu. Foucault ya gre, ceza artik en kaba biimiyle bedene ynelmemekte, ruha mdahale etmektedir. Delilik , derecesine gre, suu ortadan kaldiran bir nedendi, ama kisinin ruh u, deli oldugunda dahi rahat birakilmamakta ve buna uygun gayri-sahsi yntemler ortaya ikarilmaktaydi. Modern devlet, hasta ruhlari hapishane ve timarhane yoluyla kurumsallasarak terbiye etmeye alismaktadir. Hasta olmayan ruhlar iinse okul gibi kurumsallasmalar ile bu yol nlenmek istenmis, kisilerin normallestirilmeleri saglanmak istenmistir. Scott in feodal iktidar konusundaki analizi genis apli bir kurumsallasmayi getirmemenin yaninda daha sahsidir. Serf, kle, parya, hkim olanla birebir tahakkm iliskisini yasamaktadir. Scott, tbi olanlar ile hkim olanlar arasindaki iliskiyi kamusal senaryo ile kavramsallastirir. Ikisi arasindaki iktidar esitsizligi ne kadar byk ve ne kadar keyfi olursa, tbi olanlari kamusal senaryosu o kadar basmakalip olur demektedir. Bu iliski biimi tbi olanla, hkim olan arasinda, tbi olanin iktidar karsisinda maske takma gerekliligini dogurur. Iktidarin denetimi ve gzetimin olmadigi yerde maske ikar ve gizli senaryo ortaya ikar. Bu durum, kisilerin ruh una inilemediginin de bir gstergesidir. *

[1] Scott (1995), serflik, klelik ve paryalik durumlarinda tahakkm biimleri ve direnis sanatlarini incelemistir. Serflikte feodal tahakkm biimi kavramsallastirmasi kanimca uygundur. Klelik ve paryalikta ise modernligin maniplatif niteligi daha arka planda oldugundan ve kisisellik/cezalandirma /keyfilik unsurlari n planda oldugundan dolayi ve bu anlamda, ilkel tahakkm biimi kavramsallastirmasini kullandim. Scott in inceledigi tahakkm biimleri o zaman feodal-ilkel olarak anilabilecektir.

1 -> 5

19.11.2008 18:25

FEdergi::1::Tahakkum Bicimleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y2.html

[2] Modern tahakkm biimlerinden kastedilen, bedenin cezalandirilmasindan ruhun baskilanlanmasina geistir. Foucault (1995: 66) buna, panopticonculuk agi / gzetim uygarligi da demektedir. Foucault nun modern iktidar analizinde ruh a mdahale abasi Scott in analizinden daha incelikli yntemlerin kullanilmasini gerektirmektedir. Bilim ve teknik, iktidarin kullaniminda bir uygulama aracidir artik. Bilimin bir ok alani Foucault nun inceledigi bedenin terbiye edilmesine ynlendirilmistir. Yargilamada, kararlarin alinmasinda, yargitan baska unsurlarin dahil edilmesi, cezai islemlerin hukuk disi kisileri bnyesine almasi bunun bir gstergesidir. Bylece bilimsel bilgi hukuki uygulama alanina katilmistir. Foucault ya gre bilgi, zgrlesmenin nn keserek gzetlemeye, dzene sokmaya ve disipline etmeye iliskin bir kip halini alir (Sarup, 1997: 105). Scott in analizinde ise gl bir kisisel hakimiyet unsuru vardir, bu nedenle tahakkm biimleri keyfi dayak, cinsel taciz ve diger hakaret ve asagilama biimlerini alabilecek kisisel bir terr unsuru ierir. Bunun dogal sonucu, cezalandirmanin insan onuruna ynelmesidir ve ilkel biimlerde kendini gsterir. Tbi olanlar cezalandirilmamak iin hkim olanin ruh haline ve ihtiyalarina gre tavir takinir. Oysa modern cezalandirma yntemi, azap ektirmenin ortadan kaldirilmasini ngrdg gibi, hkim olanin ruh haline gre takilan maskelerin de uygulanan bilimsel yntemlerle yipratilmasi sonucunu dogurabilmektedir. * Modern ve feodal-ilkel tahakkm biimlerinin zaman zaman rtk zaman zaman da aik oldugu ortaya konmalidir. Foucault da disiplinci iktidar her yerdedir ve uyaniktir hep. Panoptikon (her seyi grme) ile sonsuz bilgi sahibi Hiristiyan Tanrisi arasinda yakin bir benzerlik vardir. (Sarup, 1997: 108). Ilke olarak hibir karanlik nokta birakmaz ve denetleyicileri bile denetler. Benzer sekilde, hkim olan feodal, patron ya da efendi, iktidarini aik olarak gsterebilir, ancak bu hkim olanin da tbi olana rol yapmadigi anlamina gelmez Scott a gre. Iktidar uygulamasinin bu sekilde aik olmadigi, gizlilik ve sinsilik iinde oldugu durumlar da sz konusudur. Feodal-ilkel tahakkmde, hkim olan hibir zaman sahneyi mutlak bir sekilde denetlemez, ama normalde onun istekleri hkm srer. Scott a gre, iktidarin hem aik hem de gizli olarak teshir edildigi bir rnek ritellerdir. Aiktir, nk gvde gsterisi yapilmaktadir; gizlidir nk ortada aika tahakkm uygulamasi sz konusu degildir. Hkim olan grup, iktidarinin srdrebilmek iin birtakim kurallarin uygulanmasini saglar ve birtakim ritellerle (rnegin geit resmi) iktidarini ve tahakkmn teshir eder. Aslinda gcn ve tahakkmn teshiri, Foucault ya (2001) gre 1757 ve 1837 arasindaki cezalandirma arasindaki en byk farktir. 1837 de bedene uygulanan iskence ve kamu nnde teshir kalkmis grnr. Modern toplumda tahakkm sreklidir ama sessizlik iinde isler demektedir Foucault. Iktidar, grnste gce ve siddete basvurmaz ve beden e daha az aci verir. zetle, bedenin aci ektirilmesi degil, egitilmesi ve disipline edilmesi istenir. * Hem Foucault, hem de Scott, atomize toplum ve atomize teb arasinda tahakkmn daha etkili olacagini ve direnisin en aza inecegini belirtir. Scott a gre gizli senaryonun retilebilecegi toplumsal ortamlarin kaldirilmasi, kisilerin atomize olmalari ve siki bir gzetim altinda tutulmalari kosullarinin gereklesmesine baglidir. Bu durumlar gereklesmedike -ki Scott a gre feodal-ilkel dzeyde bu ok zordur- iktidarin kamusal senaryosu aisindan ikna degil, itaat iin korkutma ve yildirma sz konusu olur. Bu, hkim olan aisindan cesaret artirmaya ynelik bir tr n hipnozdur. Yoksa, tbi olan gizli senaryo olanagina sahip olduka, gizliden gizliye direnis biimlerini denemeye devam edecektir. Foucault ya gre de yalnizlik tam itaatin temel kosullarindan biridir. Ancak gayri sahsi iktidar teknolojilerinin beden ve ruh zerindeki etkisi, dzenin korkutmadan fazlasini birey zerinde gereklestirdigi ya da gereklestirebilecegi izlenimini uyandirmaktadir. Bununla birlikte direnis olanaklari Foucault iin her zaman mmkndr, nk iktidar iliskileri ortaya iktigi noktada direnis olanaklari da belirir.

Yararlanilan Kaynaklar, Best, Steven ve Kellner, Dougles (1998) Postmodern Teori: Elestirel Sorusturmalar (ev. Mehmet Kk) Ayrinti, Istanbul.

2 -> 5

19.11.2008 18:25

FEdergi::1::Tahakkum Bicimleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y2.html

Foucault, Michel (1995) Ders zetleri 1970-1982 (ev. Selahattin Hilav) 4. Baski, Yapi Kredi yayinlari, Istanbul. Foucault, Michel (2001) Hapisahanenin Dogusu (ev. Mehmet Ali Kilibay) 2. Baski, Imge, Ankara, 2001. Rosenau, Pauline Marie (1998) Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri (ev. Tuncay Birkan) Bilim ve Sanat/Ark, Ankara. Sarup, Madun (1997) Post-Yapisalcilik ve Postmodernizm (ev. A. Baki Gl) Bilim ve Sanat/Ark, Ankara. Scott, J. C.(1995) Tahakkm ve Direnis Sanatlari. Gizli Senaryolar (ev. Alev Trker) Ayrinti, Istanbul, 1995. iisiHkimin tbi olana uyguladigi tahakkm biimleri, tarihsel olarak, iktidar/hkmetme zn tasisa da, farklilasir. Scott ve Foucault nun analizlerinin ilk gsterdigi olgu sudur ki feodal-ilkel[1] ve modern[2] tahakkm biimleri zellikle incelik aisindan birbirinden farklidir. Sanki modern tahakkm uygulamalari, ncekilerin eksikliklerini daha bir gidermis gibidir. Foucault, ironik bir sekilde modern agin bir tr ilerleme oldugunu dsnr - tahakkm tekniklerinin yayilmasi ve inceltilmesinde kaydedilen bir ilerleme (Best ve Kellner, 1998: 56). * Bu inceliklesmenin ilk grnmlerinden biri tahakkmn gayri-sahsilesmesidir. Artik iktidar, kendisini gzetmenleri araciligiyla ortaya koymakta ve gzetmenlerin de denetlendigi kurumsal bir denetim mekanizmasi ortaya ikarmaktadir. Denetim ve gzetim, modern devletin ykselisiyle tibbi ve gayri-sahsi bir hal aldi. Bu dnemde su isleyenlerin cezalandirilmasi amacindan daha karmasik sreler sz konusuydu. Foucault ya gre, ceza artik en kaba biimiyle bedene ynelmemekte, ruha mdahale etmektedir. Delilik , derecesine gre, suu ortadan kaldiran bir nedendi, ama kisinin ruh u, deli oldugunda dahi rahat birakilmamakta ve buna uygun gayri-sahsi yntemler ortaya ikarilmaktaydi. Modern devlet, hasta ruhlari hapishane ve timarhane yoluyla kurumsallasarak terbiye etmeye alismaktadir. Hasta olmayan ruhlar iinse okul gibi kurumsallasmalar ile bu yol nlenmek istenmis, kisilerin normallestirilmeleri saglanmak istenmistir. Scott in feodal iktidar konusundaki analizi genis apli bir kurumsallasmayi getirmemenin yaninda daha sahsidir. Serf, kle, parya, hkim olanla birebir tahakkm iliskisini yasamaktadir. Scott, tbi olanlar ile hkim olanlar arasindaki iliskiyi kamusal senaryo ile kavramsallastirir. Ikisi arasindaki iktidar esitsizligi ne kadar byk ve ne kadar keyfi olursa, tbi olanlari kamusal senaryosu o kadar basmakalip olur demektedir. Bu iliski biimi tbi olanla, hkim olan arasinda, tbi olanin iktidar karsisinda maske takma gerekliligini dogurur. Iktidarin denetimi ve gzetimin olmadigi yerde maske ikar ve gizli senaryo ortaya ikar. Bu durum, kisilerin ruh una inilemediginin de bir gstergesidir. *

[1] Scott (1995), serflik, klelik ve paryalik durumlarinda tahakkm biimleri ve direnis sanatlarini incelemistir. Serflikte feodal tahakkm biimi kavramsallastirmasi kanimca uygundur. Klelik ve paryalikta ise modernligin maniplatif niteligi daha arka planda oldugundan ve kisisellik/cezalandirma /keyfilik unsurlari n planda oldugundan dolayi ve bu anlamda, ilkel tahakkm biimi kavramsallastirmasini kullandim. Scott in inceledigi tahakkm biimleri o zaman feodal-ilkel olarak anilabilecektir. [2] Modern tahakkm biimlerinden kastedilen, bedenin cezalandirilmasindan ruhun baskilanlanmasina geistir. Foucault (1995: 66) buna, panopticonculuk agi / gzetim uygarligi da demektedir. Foucault nun modern iktidar analizinde ruh a mdahale abasi Scott in analizinden daha incelikli yntemlerin kullanilmasini gerektirmektedir. Bilim ve teknik, iktidarin kullaniminda bir uygulama aracidir artik. Bilimin bir ok alani Foucault nun inceledigi bedenin terbiye edilmesine ynlendirilmistir. Yargilamada, kararlarin alinmasinda, yargitan baska unsurlarin dahil edilmesi, cezai islemlerin hukuk disi kisileri bnyesine almasi bunun bir gstergesidir. Bylece bilimsel bilgi hukuki uygulama alanina

3 -> 5

19.11.2008 18:25

FEdergi::1::Tahakkum Bicimleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y2.html

katilmistir. Foucault ya gre bilgi, zgrlesmenin nn keserek gzetlemeye, dzene sokmaya ve disipline etmeye iliskin bir kip halini alir (Sarup, 1997: 105). Scott in analizinde ise gl bir kisisel hakimiyet unsuru vardir, bu nedenle tahakkm biimleri keyfi dayak, cinsel taciz ve diger hakaret ve asagilama biimlerini alabilecek kisisel bir terr unsuru ierir. Bunun dogal sonucu, cezalandirmanin insan onuruna ynelmesidir ve ilkel biimlerde kendini gsterir. Tbi olanlar cezalandirilmamak iin hkim olanin ruh haline ve ihtiyalarina gre tavir takinir. Oysa modern cezalandirma yntemi, azap ektirmenin ortadan kaldirilmasini ngrdg gibi, hkim olanin ruh haline gre takilan maskelerin de uygulanan bilimsel yntemlerle yipratilmasi sonucunu dogurabilmektedir. * Modern ve feodal-ilkel tahakkm biimlerinin zaman zaman rtk zaman zaman da aik oldugu ortaya konmalidir. Foucault da disiplinci iktidar her yerdedir ve uyaniktir hep. Panoptikon (her seyi grme) ile sonsuz bilgi sahibi Hiristiyan Tanrisi arasinda yakin bir benzerlik vardir. (Sarup, 1997: 108). Ilke olarak hibir karanlik nokta birakmaz ve denetleyicileri bile denetler. Benzer sekilde, hkim olan feodal, patron ya da efendi, iktidarini aik olarak gsterebilir, ancak bu hkim olanin da tbi olana rol yapmadigi anlamina gelmez Scott a gre. Iktidar uygulamasinin bu sekilde aik olmadigi, gizlilik ve sinsilik iinde oldugu durumlar da sz konusudur. Feodal-ilkel tahakkmde, hkim olan hibir zaman sahneyi mutlak bir sekilde denetlemez, ama normalde onun istekleri hkm srer. Scott a gre, iktidarin hem aik hem de gizli olarak teshir edildigi bir rnek ritellerdir. Aiktir, nk gvde gsterisi yapilmaktadir; gizlidir nk ortada aika tahakkm uygulamasi sz konusu degildir. Hkim olan grup, iktidarinin srdrebilmek iin birtakim kurallarin uygulanmasini saglar ve birtakim ritellerle (rnegin geit resmi) iktidarini ve tahakkmn teshir eder. Aslinda gcn ve tahakkmn teshiri, Foucault ya (2001) gre 1757 ve 1837 arasindaki cezalandirma arasindaki en byk farktir. 1837 de bedene uygulanan iskence ve kamu nnde teshir kalkmis grnr. Modern toplumda tahakkm sreklidir ama sessizlik iinde isler demektedir Foucault. Iktidar, grnste gce ve siddete basvurmaz ve beden e daha az aci verir. zetle, bedenin aci ektirilmesi degil, egitilmesi ve disipline edilmesi istenir. * Hem Foucault, hem de Scott, atomize toplum ve atomize teb arasinda tahakkmn daha etkili olacagini ve direnisin en aza inecegini belirtir. Scott a gre gizli senaryonun retilebilecegi toplumsal ortamlarin kaldirilmasi, kisilerin atomize olmalari ve siki bir gzetim altinda tutulmalari kosullarinin gereklesmesine baglidir. Bu durumlar gereklesmedike -ki Scott a gre feodal-ilkel dzeyde bu ok zordur- iktidarin kamusal senaryosu aisindan ikna degil, itaat iin korkutma ve yildirma sz konusu olur. Bu, hkim olan aisindan cesaret artirmaya ynelik bir tr n hipnozdur. Yoksa, tbi olan gizli senaryo olanagina sahip olduka, gizliden gizliye direnis biimlerini denemeye devam edecektir. Foucault ya gre de yalnizlik tam itaatin temel kosullarindan biridir. Ancak gayri sahsi iktidar teknolojilerinin beden ve ruh zerindeki etkisi, dzenin korkutmadan fazlasini birey zerinde gereklestirdigi ya da gereklestirebilecegi izlenimini uyandirmaktadir. Bununla birlikte direnis olanaklari Foucault iin her zaman mmkndr, nk iktidar iliskileri ortaya iktigi noktada direnis olanaklari da belirir.

Yararlanilan Kaynaklar, Best, Steven ve Kellner, Dougles (1998) Postmodern Teori: Elestirel Sorusturmalar (ev. Mehmet Kk) Ayrinti, Istanbul. Foucault, Michel (1995) Ders zetleri 1970-1982 (ev. Selahattin Hilav) 4. Baski, Yapi Kredi yayinlari, Istanbul. Foucault, Michel (2001) Hapisahanenin Dogusu (ev. Mehmet Ali Kilibay) 2. Baski, Imge, Ankara, 2001. Rosenau, Pauline Marie (1998) Post-Modernizm ve Toplum Bilimleri (ev. Tuncay Birkan) Bilim ve Sanat/Ark, Ankara. Sarup, Madun (1997) Post-Yapisalcilik ve Postmodernizm (ev. A. Baki Gl) Bilim ve Sanat/Ark,

4 -> 5

19.11.2008 18:25

FEdergi::1::Tahakkum Bicimleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y2.html

Ankara. Scott, J. C.(1995) Tahakkm ve Direnis Sanatlari. Gizli Senaryolar (ev. Alev Trker) Ayrinti, Istanbul, 1995.

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

19.11.2008 18:25

FEdergi::1::Siir-Gunnuk

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y15.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

gnnk
M.Gl ZGE

kendi kendine dinler ku gece yars m vuruldu izler youn karanlkta dolunay bu, gecenin sonu

hep saatler yanltt belki... belki tana tutunan dalgnl bylesi zamandr ite... ite eser sokaklar... sevginin akyeli

yava yava... r da... birden tyleri evecen dirlik... var bilinir, kularn zaman akdardan sabah balkonu

1 -> 2

19.11.2008 18:35

FEdergi::1::Siir-Gunnuk

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y15.html

usulcack... dokunur tene bin trl tatla dolayp parldar eker yemi avlu lmsz souk anlatr diye

yakndr lm lenleyin crcrlara kalmaz atal dili uyurlar tarlada aalar beklemek akam m suyu serin

ikindinin kzarr brei kana kana iim barda glgesi oturmu aylarn sularla dokunur iplik yrek

akamleyin birlikte dner baysalldr bu bunluun ayrlmak isteyen deniz kzl bulutu suya drr

kalmaz susmayan iki kii bekleyip hem geri hem deil yellere dnr yapraklar durur iinde yasl heceleri...

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:35

FE DErgi::1::Hayaller ve Yalnizlik

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y5.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Hayaller ve Yalnzlk
Reit KILIOLU

Hayal ad altnda samalamak kabul edilebilir bir davran mdr? Bizim hayal dediimiz ey, tutarl bir dn m olmak zorundadr? Ortaokul, lise yllarmda yazdm yazlar okudum bugn. lk fark ettiim ey, temelde olmasa da hayata bakmdaki deiikliklerdi. Yasarken deitiimizi kendimizin fark etmesi ok zordur, tpk kilo aldmz birisi bize syleyene dek fark etmediimiz gibi. O zamanlar hatrladm birden. Neler yapardm, neler dnr, neler dinlerdim. Bu ok erken bir geriye bak oldu biliyorum ama bunu zaman zaman yapmak gerekir diye dnyorum. O zamanki hayallerimi okudum. Zaten baka bir ey yazamazdm ki, imdi olduu gibi. Hayallerim bile deimi. ok u noktalardan, ayaklar daha yere basan dncelere doru bir deiim gstermiim. yi ki de yazmm yani o zamanlar. O amatr ve basit yazlar ne de bytmm gzmde. imdi baknca, evet edebi olarak hibir eyler; ama bana ifade ettikleri anlam bakmndan paha biilmezler. Neyse hayal konusuna geri dnelim. Hayalin nasl olmas gerektii konusunda konuacak gibi yapmtm. Kendimle ilgili bu bilgileri vermemin bir sebebi var. Hem o zamanki hem de imdiki yazlarmn temelini oluturan e hayalmi. Ancak o zamanki hayallerim, belki de en gzeli olan ekilde, gerekletirilebilirlii kesinlikle dnlmemi dnceler. Oysa giderek daha somutlamm ve bugn ok "somut hayaller" yazyorum galiba. Bence, o zaman hayaller daha saf dnlyor. Hayallerin d dnyadan etkilenmesinin en az olduu dnem, yazlarda bile grlyor. Yazlar ok daha uzun ilk zamanlar; ama hi ssl anlatm yok. Bunun sebebi tecrbesizlik deil bence, sadece ve sadece dnlenlerin aktarlmak istenmesi. Gereksiz benzetmelerle laf uzatmann bir anlamnn olmadnn dnlmesi. lerleyen zamanlarda yazlar ksalyor ve ssl anlatm yine yok. Sylenmek istenen daha ksa ve z syleniyor; ama artk o yk tad yok; nk hayaller yere yaklamaya balyor. Hepsinde bireysel, "bensel" ykler anlatlyor; ama balangta evrensel "ben" n planda; yani insan n plandayken, daha sonra birey "ben"in isel frtnalar n planda.

1 -> 3

19.11.2008 18:29

FE DErgi::1::Hayaller ve Yalnizlik

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y5.html

Belki yle sylemek daha aklayc olur. "Yalnzlk" kavram btn yazlarda var; ama ifade ettii anlamlar deiik. Bata sosyal yalnzlamann neden olduu isel kalabalk varken, zamanla sosyal kalabalklamann yol at bir isel yalnzlama var. te bu denge birey iin ok nemlidir. Bana gre, birey ne sosyal anlamda, yzlerce arkada arasnda yalnz kalmaldr, ne de isel zenginliini kendine saklayacak kadar yalnz olmaldr. Hep kendimden giderek anlattm; ama kendimden yola karak vardm bu genellemenin ne kadar insana hitap ettiinin bilemem. Yine de birounuzun, bahsettiim denge konusunda benimle hemfikir olduunuzu dnyorum. ste bu noktada, artk yalnzln sosyal ve isel snrlarn, hayaller balamnda ele almamz gerektiini dnyorum. Temel yaklamlardan biri, insanin kendisinin de bir insan olduunun farkna varmas ve kendine deer vermesidir. Yani, dier insanlara zaman ayrd gibi, kendisine de zaman ayrmaldr. Bu nermenin tersi de dorudur. Kendine zaman ayrd gibi, dier insanlara da zaman ayrmaldr. Sadece dier insanlara zaman ayran insan, kendisini bolamtr. Kendini yeterince tanyamaz ve ilikileri sorunlu olabilir. Srekli bakalaryla var olabilir ve kendi bana var olmas, kendi ayaklar zerinde durmas, kendi kararlarn vermesi zordur. Baml bir kiilik yaps oluturmutur. Tam tersi durumda, sadece kendine zaman ayran inanlarsa, kendine gereinden fazla nem vermi, dier insanlar dlamtr. nsanlar yeterince tanyamaz ve yine ilikileri sorunlu olabilir. Kendine gven, ilerleyen seviyelerde narsisizme yol aabilir. Her iki tip insanin da dezavantajlar olduu gibi avantajlar da vardr. Sadece insanlara zaman ayran insan, ok insan tanr, insanlarn davranlarn daha kolay yorumlar ve insan ilikilerinde daha baarldrlar. (Yukarda, insan ilikilerinde sorun yasayabilirler demitim. Oradaki dnce, ilikilere kendi baklaryla ilgili, kendileriyle ilgili isel bir sorundu.) Sadece kendine zaman ayran insanlarsa, sanatsal yaratcl yksek insanlardr, Okumak ve dnmek, bireysel isler olduundan, bunlara daha ok vakit ayrdklarn syleyebiliriz. Bunlar genel karmlar olduundan, istisnalarn olmas doaldr. Ancak bilim, karmlar zerinden gider. Bu karmlar belirttikten sonra, asil sorumuza yeniden dnelim. Bu iki tip arasndaki dengeyi nasl salayabiliriz? Aslnda bu noktada, isin iine kltrleri de katabiliriz. Bireyselciliin daha n planda olduu bati kltrleriyle, toplumun n planda olduu dou kltrlerini belirttiimiz tipler erevesinde dnebiliriz. Bu noktada kltrler baznda da dengenin salanmas nemlidir. Yaznn banda kendimle ilgili anlattklarma geri dnelim. Biraz daha iebak kullanarak konuyu en son anlattklarmla birletirmek istiyorum. Hayaller ve yalnzlk demitim. Kendimi bu balamda nerde gryorum? Yaznn banda anlattm blmde, sadece kendine vakit ayran birey blmndeydim sanrm. Ancak imdi, dengenin yaknnda ama yine kendine vakit ayran uca yakn duruyorum. unu da unutmamak gerekir ki, yaznsal yaratcln tek kayna yalnzlk deildir. Yaznsal yaratclk hayatin her alanndan etkilenebilir. Sadece insanlara zaman ayran insanlar dediimiz bireyler de gzlem yetenekleriyle ok iyi eserler yaratabilirler. Ancak hayallerin bu noktada nerede durduunu kesin bir biimde saptamak zordur. Bencilce dnmem gerekirse, hayaller, kendine vakit ayran insanlara daha yakn duruyor. Ama dediim gibi bu fazlasyla bencil bir dnce. Bu iki ulu denge modelinin dier ucunda bulunmadm iin bireysel bir karmda bulunamayacam. Yine de dengenin en iyi zm olduunu syleyebilirim.

2 -> 3

19.11.2008 18:29

FE DErgi::1::Hayaller ve Yalnizlik

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y5.html

Yani, "kendini bilmek" ok nemli ve gerekli bir sretir; ama dengeyle yani dier insanlar da bilmekle mmkndr diye dnyorum. Bu da basta belirttiim nermeyi destekler bir grtr. Birey, kendine ve dier insanlara eit mesafede olmaldr.

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 18:29

FE DErgi::1::Kendi Dusuncemiz uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y13.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Kendi Dncemiz zerine


zet: Anlamak

Bu metnin genel olarak dnmeye ar olarak okunmasn neriyorum. Ne zerine mi? Kendi dncelerimiz zerine... Olanaksz olduunu bilerek deneyelim. Kendimize dnyann dndan bakyor olduumuzu varsayalm. nce zihnimizin devindii st kltrden, sonra aile yapsna kadar daha alt katmanlardan syralm kendimizi. Dncemizi etkilediini varsaydmz her eyden. Yalnzca kendimize deil dierlerine de bu gzle bakmaya alalm. Sonra soralm. Niin yle dnyor(d)um? Bu soru nemlidir. nk duygu ve dncelerimiz tutumumuzu belirler, tutumumuz da aldmz karar ve eylemlerde belirginleir. Devam edelim... A niin srekli muhalif. B niin alma kapal nermeler ile dnyor. C niin bir inan (dinsel anlamda deil) kmesi balamnda hep benzer yantlar veriyor. D niin bu kadar tarafsz kalma abasnda. E niin srekli ironik ve stten bakl bir sylem iinde. F niin, doruluk araynda snrl bir bilme yntemi kullanyor (dogmatik, sezgisel, bilimsel, dsel...) G niin hemen ar sert tepki veriyor. H niin bu kadar soukkanl. I niin krlgan.... K niin bireysel yaama odakl, L niin toplumsal sorunlara ncelik veriyor. Dierleri... Grld gibi bu yaklam dncenin ieriine deil, dncenin sahibinin niyetine odaklanan bir tutum. Bir anlamda onun ideolojisine, ya da sahip olduu, edindii dnya resmine...(Bu resmin kendisi deil, bu resmin nasl olutuu sorusu...) Sorularmzn yantlar ,toplumsal gerekliimiz ve bireysel yaamykmzde bulunabilir. Eylemlerimizin gerisinde hem toplumsal etkenler, hem de benlik zelliklerimiz yer alyor. Her anlamda zgr ve iyi yaam srdrdnz inancndaysanz, kendiniz zerine dnmek, belki de zamannz bouna harcamak olacaktr. Ancak insanlar bazen, hem kendilerine hem de bakalarna zarar veren koullarda da dengelerini kurabilirler. leyiin kendi karna olduu durumlarda bu daha da belirgindir. Bu nedenle, bakalarna zarar verdiinizi dikkate alarak da kendi dnceleriniz zerine dnmelisiniz. Bu sorulara yant ararken beklentimiz nedir? Beklentimizi, dnmden nceki yanl bilin ve yanlg hem de zgr olmayan varolu durumuna tan koymak olarak belirleyebiliriz. zgr olmayan varolu kendi kendimize dayattmz zorlamadr. Yanl bilin ise bir tr kendi kendimizi, dayana olmayan korkularn etkisiyle eyleme srkleyen bilintir.

1 -> 3

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Kendi Dusuncemiz uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y13.html

Bizler, inan edinme ve tama zellii yan sra, kendi inanlarmz eletirme ve deerlendirme yetisine de sahip olduumuzu unutmamalyz. Bilin biimimiz veya dnya grmzn temelindeki bilgimize esas olan epistemik (bilgisel) ilkeler zerine dndmzde bunlardan bazlarnn kabul edilmez olduunu grmemiz gl bir olaslktr. Raymond Geuss un Eletirel Teori adl yaptn okuduumda balang sorularma baz yantlar bulduumu grdm. Yapt bu yaznn giriinin de esin kayna oldu. Bundan sonras andm yaptn zellikle son blmnn zet okumasdr diyebilirim. Kendi dncemiz zerine dnmek bir yanyla bilin ieriklerimizi byte altna almaktr. Bilincimiz bir ksmn bilebildiimiz etkenlerle biimlenir. Bu etkenlerin iinde ou kez kendimize dayattmz toplumsal zorlamalar vardr. Dahil olduumuz toplumsal kmenin edindii dnya resmi (dnya gr) ite bu farknda olmadmz zorlamalarla oluur. Her failin bir epistemik ilkeler kmesi, yani hangi tr inanlarn kabul edilebilir olduu ya da olmad ve inanlarn nasl kabul edilebilir ya da edilemez olduklarnn gsterilebilecei gibi konularda en azndan temel bir ikinci-dzey (temel) inanlar kmesi vardr. (Geuss, 2002 :94) nanlarn temelini oluturan bu bilgibilimsel tutum, ayn zamanda felsefi duruun da belirleyicisidir. Baz insanlar, deien derecelerde kukucu, deiik tonlarda kesinliki, veya anlamay temel alan tutumlara sahip olabilirler. Daha sradan inanlar kmesine rnek olarak, unlar syleyebilir miyiz? Anne babann syledii eyler dorudur. Cemaat lideri en iyisini bilir. Bilimin karmlar kesinlik tar. Devlet bykleri yanlmaz...retmenimin rettii dorudur...Geleneklerden aktarlanlarn doruluk deeri fazladr...Medya ya inanlmaz ya da bunlarn tersi. Eer bizler, sahip olduumuz bir inan (burada dinsel temelli deil, her trden inanc kastediyorum) hakknda, onu edindiimiz koullar ve bilgi nda dnl olarak dnseydik (dnl dnme burada, kendi bilgimizin varolusal koullar zerine dnme) o inantan vazgeerdik diyebiliyorsak, o zaman bu inanc bizler iin kabul edilemez' olarak adlandrabiliriz. Failler epistemik ilkelerini ounlukla kendi gruplarnn dier yeleriyle paylaacaktr ve faillerin tpk istek ve kar oluturmak iin hangi koullarn iyi, hangilerinin kt olduu konusunda grleri olduu gibi, farkl trlerden inanlar oluturmak ve edinmek iin hangi koullarn iyi, hangilerinin kt olduu konusunda da grleri olabilir. Fiili eletiri pratiklerini - hangi inanlar kabul ettikleri ve hangi koullarda hangi inanlar reddettliklerini - gzlemleyerek onlara kendilerinin hibir zaman belirlemedikleri bu tr bir ilkeler kmesi atfedebiliriz... Ben bu karm dorultusunda kendime yle bakyorum: -Bireysel tutumum ve insanlara bakarken bu tutum altndaki bilgi yapm, karmak aile ilikilerimdeki gzlemlerim sonucu olutu. -Bir erkek olarak kadnlar hakkndaki bilgim, anne ve babama ynelik gzlemlerimden kaynaklanyor. Ya da delikanl sohbetlerindeki ortak inan paylamndan gelen bilgilere sahibim. -Yaadm anarik ortam iinde ok gl devlet yapsnn iyi olduu bilgisini edindim. -Belli bir inan kmesine younlam eitim srecinde, sahip olduum bilgileri edindim. -Taradan kente geldiimde...yalnzlm paylatm ve yaam zorluklarn giderdiim A grubunun inanlarn kabullenmekten gelen bir bilgi birikimine sahibim... O zaman kendime soruyorum: Bu koullar benim bilgimin doruluk ve yanll konusunda yeniden dnmemi gerektiren etkenler tayor mu? Bilgi edinme ya da inanlarn olumas, bu durumda iki kademeli bir sreten gemektedir. lk kademede, edineceim bilgi zerine bir dnceye ya da epistemik ilkelere sahibimdir. kinci kademede , bilgiyi bu ilkelere gre edinirim.

2 -> 3

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Kendi Dusuncemiz uzerine::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y13.html

rnein dinsel alanda kutsal kitaplarn syledikleri dnda bir yorumum olamaz. Bu alanda bilimin ne srd bilgi ierikleri yanltr. Byle bir epistemik ilkeden sonra, artk ben, din alanndaki bilgilenimi sadece kutsal kitaplara bavurarak edinebilir ve onlar doru kabul ederim. Kant n kendinde ey bilinemez yaklam ya da us, zorunlu ve evrensel dorular bulmaya yetilidir, demek de, epistemik ilkeler kmesi iinde kabul edilebilir. nk bu sorular bilme biimimizi ilgilendirmektedir. Yanl bilin ile bilgi edinme srecimizdeki inanlarmz ok yakndan ilgili grnmektedir. Eletirel teori, bilin biimimizin yanlln gsterirken, ki, bu ayn zamanda dnya grmz de demektir, epistemik ilkeler veri olarak alndnda, bu ilkelerin kabul edilip edilemez olduuna bakarak karar vermektedir. Baka bir deyile, senin bilin biimin yanltr, nk onu olutururken kullandn bilginin edinilme srecinde sorunlar vardr demektedir. Tm eletirel giriimin dayand varsaym, eletirel kuramn hitap ettii faillerin ideolojik olarak vehim iinde olduklar, yani yanl bilince maruz kaldklardr. Bu yanl bilinten kurtulmann yolu, bilin biimlerinin bir ksmnn dnl olarak dnldnde kabul edilemez olduunu anlamalarn salamaktr. Ancak dnl olarak dnldnde kabul edilemezlik iin kullanlan argman, faillerin epistemik ilkelerine yaplacak bir bavuruya bamldr. Ama, eer faillerin epistemik ilkelerinin kendileri, faillerin geleneksel bilin biimlerinin bir parasysa , bu ilkelerin kendilerinin ideolojik olarak arptlm olduklarn nasl bilebiliriz? Faillerin yanl bilinci ne kadar derine kk salmsa o kadar zgrlemeye ihtiyalar vardr; ama epistemik ilkelerin bir zm deil, sorunun bir paras olma ihtimali de bir o kadar yksektir. Dolaysyla Habermas a gre eer bir bilin biiminin bir paras, failler tarafndan yalnzca zorlama koullar dnda kabul edilebiliyorsa, dnl olarak dnldnde kabul edilemezdir. (Geuss,2002:98) Bu yazda eletirel kuram n zmlerine girmeyeceiz. Her tr inancnz brakn da demiyorum. Bu bir adan olanakszdr da. nk, inanlarmzn toplam, iinde yaadmz kltrel evrede varoluumuzun dayanadr. zetle nerim u; bireysel ve toplumsal kiiliimizin rettii dncelerimiz zerine daha fazla dnmek ve dncelerimizi temellendiren bilgi tutumuna doru bir bilin ile yaklamak. Savunma dzeneklerimizi iletmeden bunu cesaretle yapmak. Kaynak: Geuss.R.(2002) Eletirel Teori, stanbul, Ayrnt Yaynlar eviri: Ferda Keskin

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Miletos Okulunda Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y12.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Miletos Okulunda Felsefe


Onur KABIL

Antik Yunan Uygarl da her uygarlk gibi, kendisinden nceki kltrlerin temelinde ykselmitir ve bu balamda Msr, Mezopotamya Uygarlklarna, Fenikeliler e, Minos ve Miken Kltrleri ne ok ey borludur. Ancak Antik Ege Uygarl nn nemi, dier uygarlklar arasnda bir alveri ve etkilenmeden sz ederken, burada etkiyi aan bir sentezin sz konusu olmasdr. ( Helvacolu, 2001) Ronan n da dedii gibi, batdaki btn eski a toplumlar arasnda, olgular toplayp karlatran, onlar byk bir btn dahilinde tutarl bir ekilde birletiren, evreni byye ve hurafeye bavurmadan aklayan Yunanllar olmutur. Bu durum, felsefeleri iin de sz konusudur ve bugn bildiimiz anlamdaki felsefeyi ilk olarak ortaya koyanlar, onyallar dr diyebiliriz. Miletos Okulu na gemeden nce, Yunan dncesinin kimi n varsaymlarna deinmek, onlarn felsefesini daha iyi anlayabilmek asndan elzemdir. Eski Yunanllar, algda grnen dnyay aklamak abasndaydlar, nk henz algda grnenin gerek dnyadan farkl olabilecei gibi bir felsefi kuku kimsede domu deildi. Ayrca nesne ve nitelik ayrm da Yunan dncesinde yoktu. Nesnelerin niteliklerden olutuu ancak niteliklerin de nesne gibi varlklar olduu kabul ediliyordu. Nesnelerin deimesi de, onlar oluturan niteliklerin deimesiyle aklanyordu. Byle dnlnce, deiim srasnda nitelie ne olduu sorusu gndeme geliyor ve deiime giden niteliklerin kartlaryla yer deitirdii syleniyordu. Yunan dncesinin bir baka n varsaym, Her eyin bir nedeni vardr. ilkesiydi. Bir baka nemli n varsaym da, ex nihilo nihil fit inancyd. Bu ilkeye gre, hibir ey yoktan varolamaz ve hibir varlk da yok olamazd. Bir doa felsefesi olan Eski Yunan felsefesinin son zellii de canlmaddecilik ( hylozoizm)dir. Buna gre madde, canl, hareket ve deime yetisine sahip saylmaktadr.

Thales
Eski Yunan da felsefe, anlamsz grlebilecek bir cmleyle balar: Her ey sudur. Bilindii zere bu szn sahibi, yedi bilgeden birisi saylan Thales tir. .. 624-546 yllar arasnda yaayan Thales,

1 -> 4

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Miletos Okulunda Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y12.html

Miletos un yerlilerindendir. Miletos, bugnk zmir in gneyinde, Ske Milas yolu arasnda bulunan Balat Ky dr. Thales hakknda pek ok hikaye anlatlr. Bunlardan birisi, yldzlara bakarken nn grmeyip kuyuya dt, bir dieriyse, ..585 te gerekletii sylenen bir gne tutulmasn nceden bildirdiidir. En ilgi ekici olan ise, Aristoteles ten rendiimiz kadaryla, felsefenin hibir ie yaramadn gsteren yoksulluu dolaysyla alaya uramas sonrasnda yaptklardr. Sylentiye gre, yldzlar konusundaki ustal dolaysyla daha ktan, gelecek yl zeytin rekoltesinin bol olacan tahmin ederek, Milet ve Sakz Adas civarndaki btn zeytin preslerine para yatrr ve hi kimse ona kar fiyat artrmadndan presleri dk fiyata kiralar. Hasat zaman gelince preslere ihtiya duyulur ve Thales de onlar yksek fiyata satarak epey para kazanr.Bylece dnyaya, filozoflarn isterlerse kolayca zengin olabileceklerini ancak onlarn tutkularnn baka ynde olduunu gstermi olur. Peki ama Her ey sudur cmlesi ne anlama gelmektedir? Thales e bir filozof kimliini veren yn, evrenin olumasn artk mitolojik deil, belki ilm bir ynde aklamaya girimesidir. (Vorlander, 2004). te bu cmle, her eyden nce bunu, yani Thales in, eylerin ilkesini empirik verili bir maddede bulduunu gstermektedir. kinci olarak, eylerin bir kkeni olduunu; son olarak da her eyin bir olduunu sylemektedir. Thales, arkh olarak neden suyu semiti? Bunu kesin olarak bilemesek de, kimi varsaymlarda bulunabiliyoruz. Szgelimi o, suyun geirdii evreleri gzleyerek, katlamasn ya da buharlamasn, yanan nesnelerin buhar karttklarn, suyun yaam asndan nemini ve dnyann byk bir blmnn sularla kapl olduunu gzlemlemi; ya da Yunan mitolojisindeki, tm tanrlarn babas Okeanos dolaysyla byle bir yargya varm; veya vatannn konumu dolaysyla, suyun sahip olduu stn yerden ilham alm olabilir. Aristoteles, Metafizik adl eserinde Thales in, her eyin tanrlarla dolu olduu dncesini iletiyor. Thales iin, dnyada tanrsal olmayan hibir ey yoktur. Bu canl ve ruhlu madde retisi, monizmin ta kendisidir.( Kranz, 1994 )

Anaximandros
Thales ten geriye elimizde hemen hemen hibir ey kalmamken, Anaximandros tan kalanlar konusunda daha ansl saylabiliriz. ..611-546 yllar arasnda yaayan Anaximandros, Thales in rencisi ve halefi olarak anlr.Gne saatini bulduu, ilk haritay izdii sylenir. Meteoray yani gkyzndeki nesneleri ve depremi, fizik ynden ilk defa o aklamtr. Ama zellikle yeryznn bolukta durduunu kefetmesi ve bunu matematiksel ynden temellendirmesi, o gn iin duyulmam hatta akl almaz bir varsaymdr.(Capelle, 1994) Ayrca dnr, tarihteki ilk evrim kuramn dillendirenlerden birisidir. Buna gre, ilk canllar, dikenli kabuklara sarldr ve nemde olumulardr. Zamanla bunlar kuru yerlere kmlar ve kabuklarnn dmesinden sonra, yaam biimleri ksa srede deiiklie uramtr.(1) Anaximandros da Thales gibi arkh sorunu zerinde durmutur. Ancak o, Thales in maddi tz olarak su anlayna, suyun nicelik bakmndan snrl, nitelik bakmndan belirli olduu gerekesiyle kar kmtr. ( Cevizci, 2002 ) Anaximandros arkh nin, su ya da bilinen baka bir e olamayacan dnyordu. Eer drt eden birisi temel ilke olmu olsayd, brlerini egemenlii altna alrd. Bu eler, doalar gerei srekli sava iindedirler; rnein ate aalar yakarken su onu sndrr; ancak bir yandan da toprak suyu emip yok eder. te bu sava, doada belirli bir denge oluturmutur. Bu yzden de yaam srecini sonsuza kadar gvenceye almak iin, snrsz, sonsuz, belirsiz anlamlarna gelen apeiron kavramn ilke olarak kabul eden Anaximandros un bu seimi, felsefe asndan genellikle bir ilerleme olarak kabul edilir. Ona gre, apeiron dan, nce scak-souk, kuru-ya gibi kartlar ayrm, sonra bunlar da br nesne ve nitelikleri oluturmulardr.(2) Oysa nesneler, nitelikler srekli bir deiim iindeler; srekli olarak kimi nitelikler yitiriliyor ve baka yenileri douyor. Yaprak imdi yeilken, sonralar kzaryor. Gkyz nce maviyken daha sonra simsiyah oluyor. imdi yaayan canllar, sonra lyorlar. Oysa nitelikler, ayn zamanda nesne olduklarna gre yok olabilirler mi? Bunlar yoktan varolabilirler mi? Byle bir ey, temel n varsayma aykr der: Ex nihilo nihil fit. te, denebilir ki, bu durumu dolaysz olarak bylece dile getirmi olmasna karn, Anaximandros un balca sorunu buydu ve bu soruna zm amacyla temel ya da ilk varlk olarak apeiron gibi soyut bir ilkeyi ortaya att (...) Grnrde yok olan nesne veya nitelik gerekte yok olmaz, apeiron a dner. Grnte yoktan varolan nitelik ya da nesne de apeiron dan gelmektedir. (Denkel, 2003 s. 23) Anaximandros bu ilkeyi, eitli bilinen unsurlarn bir karm olarak m tasvir ediyordu, yoksa bize daha

2 -> 4

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Miletos Okulunda Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y12.html

muhtemel gzkt zere, onun niteliini btnyle belirlenemez mi brakmt? Bu konu henz tartlmaktadr.( Vorlander, 2004) Ancak Anaximandros un asl nemi, evrensel yasa kavramn ilk defa insan dncesinin kapsamna alm olmasdr. yle der o: Varolanlar, nelerden meydana gelmilerse, zorunlu olarak yok olup onlara dnerler; zira onlar birbirlerine, zamann dzenleyiine gre hakszlklarnn cezasn ve kefaretini derler. (3) Bu snrsz meydana gelme ve yok olma, kendisini srekli yineleyen doal bir yasadr ona gre.

Anaximenes
Miletos Okulu nun son dnr olarak bilinen Anaximenes, Anaximandros un rencisidir. ..585-525 yllar arasnda yaamtr. Gkkuana ilikin olarak olduka tuhaf bir aklama getirmi ve gkkuann, gne nlarnn iinden geemedikleri bir bulut zerine dmelerinin sonucu olarak ortaya ktn sylemitir. Gne ve ay ile dier yldzlar arasnda ilk kez olarak bir ayrm yapan filozof, gnein kendi na sahip olduu yerde, ay da dahil olmak zere, dier gk cisimlerinin gnein n yansttn sylerken, gne ve ay tutulmalarna ilikin olarak da doru bir aklama getirmitir. (Cevizci, 2002) Anaximenes de arkh sorunu zerinde durmu ve ilkeyi, Thales gibi yeniden empirik verili alanda bulmutur. Anaxiemenes, temelde hocasn izlemitir. Ancak ondan bir noktada ayrlr ki o da, arkh nin soyut braklmasyla ilgilidir. Anaximandros, drt eden birisini temel ilke sayabilecek herkese kar, ilkenin sonsuz, snrsz olmas gerektiini syleyerek, bunu ispatlamt. te Anaximenes, bu aklamay koruyarak somutlatrm ve arkh olarak, yeryznn tmn kaplayan havay semitir. Anaxiemenes in ilke olarak havay semesinin nedenini u szlerinde bulabiliriz: Havadan oluan ruhumuzun bizi ynetmesi gibi, tm evreni de soluk ile hava kaplamaktadr. (4) Ancak, gerekten arkh havaysa, dier elerin varolmamas gerekirdi. Ama ona gre, aslnda baka eler diye bir ey yoktur. Dier eler, havann younlamas ya da seyreklemesiyle brnd deiik grnmlerdir: Hava seyrekletii zaman ate haline geliyor; younlanca da rzgar; havann younluu arttka nce bulut, sonra su ve toprak, ar younlama sonucunda da ta haline geliyor. (5) Bu younlama kuramyla Anaximenes, birlikten oklua gei srecini aklyor ve nitel farkllklar da nicel farkllklara indirgiyordu. Filozofun havay, hylozoizm geleneine uyarak, canllk tayan, canllk veren bir ilke olarak grdn de hatrlatalm. Niteliksel deiimleri, younlama kuramyla aklamak, Yunan dncesinin, nitelikleri nesneletiren n kabuln sarsmaktayd. Nitelik ve nesne ayrmnn sarslmas daha sonra Empedokles tarafndan gerekletirilecek ve Yunan dnnn zirvesinde yani Demokritos ta ise bu ayrm aka ortaya konacaktr. Anaximenes, Miletos Okulu nun son dnrdr. Miletos, 494 ylnda Persler tarafndan igal edilince, felsefeye katks da burada bitmi olur. Bir bilim adam olarak da grlebilecek Thales le balayan felsefe, artk Ephesos ta devam edecek; onlarn monist ve hylozoist felsefesi son dnemde yerini, mekanist ve pluralist retilere brakacaktr. KAYNAKA [1] Capelle,W.(1994). Sokrates ten nce Felsefe I, Kabalc Yaynlar, stanbul [2] Cevizci, A.(2002). Felsefe Szl, Paradigma Yaynlar, stanbul [3] Denkel, A.( 2003). lka da Doa Felsefeleri, Doruk Yaynlar, stanbul [4] Helvacolu, E.(2001). Dersimiz: Uygarlk, Bilim ve topya, 89, 17 [5] Kranz, W. (1994). Antik Felsefe, Sosyal Yaynlar, stanbul [6] Vorlander, K.( 2004). Felsefe Tarihi, z Yaynlar, stanbul Notlar (1) Aetius V 19,4 = 12 A 30 (2) Simplicius, Phys; 24,18 12 B 1

3 -> 4

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Miletos Okulunda Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y12.html

(3) Simplicius, Aristoteles in Fizik 24, 13 vd na = 12 A 9 (4) Aetius I 3,4 = 13 B 2 (5) Hippolytos 17,3 = 13 A 7

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

19.11.2008 18:33

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Nermi UYGUR
Felsefe Ekibi

Felsefe almalar kadar deneme kitaplaryla da tannan Nermi Uygur, 21.02.2005 te aramzdan ayrld. Sayn Arslan Kaynarda dan izin alarak, kendisiyle yapt syleiden yaamyksn aktarmay uygun grdk... YAAMYKS erii herkese gre deien bir szck yaamyks ... yle bir yk ki bu, yky anlatann tutumu, amac uyarnca alabildiine deiik klklara brnyor. En kk bir a deiiklii bile, hibir yaamyksnn vazgeemedii anlam arln, deer kvrmn, glge-k dengesini, renk dzenini, baar dalmn deiikliklere uratyor. Yaayan kendini anlatmaya giriti mi daha da karyor iler. 15 Ocak 1925 te stanbul'da dodum. Devlet memuru brahim Ethem ile ei Mediha Uygur'un oluyum. 1936'da Bykada lkokulu'nu bitirdim. 1944 hazirannda Galatasaray Lisesi'nin Latince Blm nden; 1948 hazirannda da stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi'nin Felsefe Blm nden pekiyi dereceyle diploma aldm. 1948-1949 ylnda yedek subay olarak askerliimi yaptm. 1950 ocanda, gerekli yeterlik snavn geirerek, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi nin Felsefe Blm ne asistan olarak atandm. 1952 ylnn mart aynda, kltr bilimlerinin varlk yaps ve yntemine dayal bir doktora teziyle stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi'nde pekiyi dereceyle felsefe doktoru unvann aldm. 1952-1954 yllarnda, Almanya ve Fransa'daki fenomenoloji arivlerinde bulunan ve o zamanlar ou henz yaynlanmam olan bilimsel belgeleri de yorumlayp deerlendiren bir doentlik tezi hazrladm. Husserl'de Bakasnn Ben'i sorununa ilikin bu tezle, 1954 ylnn kasm aynda, gerekli snavlardan sonra stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi'nde felsefe doenti oldum. 1958 ylnda deiikliklerle baslan bu almayla Trk Dil Kurumu bilim dln kazandm. 1964 martnda stanbul niversitesi, gerekli dil snavna ve analitik felsefeye ilikin bir sunu tezine dayanarak bana niversite profesr unvann verdi. O gn bugn bu niversitenin Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm nde profesr olarak grev yapmaktaym. Bilgi ve grgm artrmak zere 1952-1954 yllarnda stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi'nce gnderildiim Almanya, Fransa ve Belika'nn eitli niversitelerinde aratrma ve incelemeler yaptm.

1 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Federal Almanya'daki incelemelerimi, 1960 ve 1966 yllarnda aldm Alexander von Humboldt bursuyla srdrdm. 1970 yln ise, Fransa ve ngiltere'nin eitli niversite kentlerinde bilimsel aratrmalarla deerlendirdim. 1954'te Brksel'de, 1958'de Venedik'te, 1968'de Viyana da toplanan uluslararas felsefe kongrelerine stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi nce grevlendirilerek, etkin ye olarak katldm. 1979-1981 akademik yllarnda ar zerine, Federal Almanya'nn Wuppertal niversitesi'nde konuk profesr olarak grev aldm. Gerek stanbul'da gerekse Wuppertal'da, genellikle Mantk, Dnce Tarihi. Antik ve ada Felsefe Tarihi, Dil-Kltr ve Bilim Felsefesi dersleri verdim, seminerler ynettim. Hep bu konularda, Trkiye'de stanbul ve Ankara'da, Federal Almanya'nn ise, kuzey ve gneyindeki deiik niversitelerinde tartmal konferanslar verdim. Kimi yurtiinde kimi yurtdnda eitli lkelerde kan bilimsel yaz ve kitaplarm yannda, balca konularn dil. insan, sanat, toplum, ahlk, uygarlk ile Trk ve Avrupa edebiyatndan alan deneme yazlarm, deneme yaptlarm yaynland. Konuup yazacak ve bilimsel aratrma yapacak nitelikte Franszca, ngilizce ve Almanca bilmekteyim. P.E.N. Kulp (Dnya Yazarlar Dernei), Trk Dil Kurumu ve Trk Fizik Dernei yesiyim.

Evliyim; bir kzm var.

Yaamykmn imdi yapabildiim zeti ite bu. Bakyorum da yaammla ilgili baz nemli eyler yok bu zet denemesinde. Kim zyaamn bir rpda dile getirebilir? Ana ak kadar ayrntlarn da nemi var; ayrntlarsa bir bakma sonsuz.

Felsefe okumama gelince, kesin diye nitelenen bir karar ve beni bu karara gtren nedenler konusunda dpedz bir aklamam olduu sylenebilir mi, bilmiyorum. Daha ilkokul gnlerimi anmsyorum da, soru-yuma gibi bir eyim ben. Kendimi bildim bileli (Ho, ne zaman tam bildim kendimi?) srekli bir aray ortasndaym. Tez davranp bilimsel damgas vurulabilecek bir aray deil ama. Daha dorusu, gnlk yaamda beliren, gene de gnbirlik vr-zvr aan, bilim-ncesi bir kouturma. Derslikte, toplantda, evde, sokakta, hangi aamada, nerde olursam olaym, rtk-ak bana taklan bir ad var, hani oumuzun vardr ya, benim de bir ek-adm var: Sorucu.

Sorularla dolu yaama gndemim... en ilkin kendime sorduum sorularla... Kanmca, beni felsefe okumaya gtren de bu sorular... Daha ortaokuldayken, sorularmn ok kez felsefe diye geri evrildii oluyordu. Sonra sonra, lerde felsefe okuyunca greceksin, btn bu sorularn aydnlanacak. dedi, ou kez retmenlerim. lk felsefe hocam Rene Laroumets yeniliklere ak, ufku olan bir insand. Ne var ki, felsefe dersleriyle, sorularm azalacana artt. Zamanla Latince. Matematik. (Trke olsun Franszca olsun) Edebiyat derslerini birbirinden ayramaz oldum. Manach, Delors ve Bergeaud (Hepsini ne denli sevgi ve saygyla ansam yeridir.) yeni yeni evrenler serdi nme: Seneca, Montaigne, Pascal, Descartes, Voltaire, Rousseau, Balzac, Galilei, Newton, Leibniz... Daha lisedeyken aktan aa felsefe diye nitelemesem de youn bir felsefe ortamnda soluk alp veriyordum. ok gemeden ayk bir biimde adn koymay rendim bu havann. Birey olarak, renci olarak yneldiim her ey felsefeye dnyor, erge felsefece sorularla bezeniyordu. Bir de baktm ki lise bitivermi. Seme sknts trnden bir zorluum olmad benim. Felsefeden baka bir ura tasarlamyordum kendime. 40 yl nceydi, ekim balarnda gneli bir gn, Pendik'ten kalkan ilk vapura bindim; Karaky'de yolu sora sora Fndkl'ya gittim. Giri snav falan yoktu. Be-on dakikada olup bitti her ey. stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi'nin Felsefe Blm'ne yazldm. Benim iin dnyann en doal eyini yaptm.

2 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Felsefeye yazlmakla geim ynnden son derece skntl bir drt-yln beni beklediini nerden bilebilirdim? Srp gidiyordu, kinci Dnya Sava. Yeniden askere alnmt, babam. Trakya'da bir yerde, atl takm komutanyd. O yaz tatilini adrda geirdik, evcek. Ekmek karneye balanmt; geceleri karartma vard. Kz kardeimle beni doru drst okutmak iin akla karay seiyordu babam. Bunca emekten sonra istedii, adam gibi bir i tutmamd. Kimya mhendisi olabilirdim, rnein. Lisede kimyam ok iyiydi. (Zorunluydu bu. Hep yksek notlar almak zorundaydm. Yatl olamazdm yoksa.) Saa sola bavurup kimya okumam kolaylatrd babam. Yurt dna, ngiltere ye gnderilmem sz konusuydu. Haftalarca belgeler dzenlendi; uan kalkaca gn beklemeye baladk. Gndz scakta, gece ayazda, Kimyadan bana ne, felsefeden baka ey olmaz. deyip durdum Gelip geici bir heves gzyle baktlar sylediklerime. Aklsz deildim onlarca. Kesinlikle durumun gerektirdiini yapacaktm. Tm aile iin devlet kuuydu ngiltere de Kimya. Felsefe denen neyse, ona da zaman ayrabilirdim ilerde, yle diyorlard hep. Birden ar bir hastalk ba gsterdi babamda. Bense kalkp felsefeye yazlmtm. Haber evde duyulur duyulmaz kyamet koptu. Baka eyler de araya girince babam bana (annemle de aras almt), bizlere yardm kesti. abalarn, umutlarn boa karmtm onun. Bursa'ya gt. Kardeim okuldan kp ie girdi. alma olanaklarndan yoksundu annem. bana dyordu. Oysa ben... Neyse ki amcalarmn en by yardm elini uzatt. Devlet memurluundan emekliye ayrld; ek i buldu; var gcyle bize kol kanat at. Frsat bulduka ben de eve katkda bulunmaya altm. Gene de amcam olmasayd zor okurdum felsefe.

Drt ba bayndr bir geim dzeyimiz varm gibi felsefeye, edebiyata, dillere verdim kendimi. Her eye karn eine az rastlanr bir drt yld bu. Dersten derse, seminerden seminere, okumadan geziye kotum; tatla, sevinle, tutkuyla: Aster, Kranz, Fricke, Bean, Auerbach, Davies, Dietz, Gkberk, Tanpnar...

Faklteyi bitirdiim gnlerdeydi. Bir i iin kaleme gelmitim. Babam grmeyeyim mi! Yllarca karlamamtk. Beni aryormu. Elindeki yepyeni antay bana uzatt: Ge kaldm... Felsefenin byle ciddi olduunu bilseydim... yi yaptn... Al bu senin... Hadi gel gidelim. dedi. ok ac ekmiti... ok ac ekmitik, tm tatlara karn, ben de... Sesi titriyordu, oysa hi titremezdi. Yolda koluma girerken, Syle bakalm imdi, u felsefe dediin ey de ne demek? diye sordu.

ar zerine, 1979-1981 yllarnda drt yaryl sreyle Federal Almanya'nn Wuppertal niversitesinde deiik felsefe konularnda ders verip seminerler yaptm. Ad geen niversitenin yllk ana kitab niteliindeki Personal und Vorlesungsverzeichnis'lerin Wintersemester 1979-1980, Sommersemester 1980, Wintersemester 1980/81 ve Sommersemester 1981 adl kitaplarda, yine bu dnemlere ilikin Kommentiertes Verzeichnis der Lehrveranstaltungen adl drt yapt ve Beratungsfhrer'ler ile Taetigkeitsbericht'lere de yansdna gre: 1979-1980 k yarylnda haftada ikier saatten Philosophie des Kon-Kreten im 20. Jahrhundert (20. Yzylda Somut Felsefe) Metaphysik im Wissenschaftlichen Zeitalter (Bilim anda Metafizik) adl seminerleri yaptm. Ayrca, on be gnde bir, drt saatlik bir fenomenoloji kollokyumu dzenledim Philosophie der Intersubjektivitaet im Zwanzingsten Jahrhundert (20. Yzyl Bakasnn Ben'i Felsefesi). Bu kollokyuma Almanya, Fransa, Amerika ve Venezella dan niversite felsefe hocalar ve doent adaylar katld.

1980'in yaz yarylnda, haftada ikier saatten: Wesen und Funktion der Philosophie in unserer Zeit (Gnmzde Felsefenin z ve levi), dersi ile Das 'Cogito' des Descartes im Licht der Gegenwaertigen Kritik (ada Eletiri Inda Descartes'in 'Dnyorum'u) adl semineri yaptm 1980-1981 k yarylnda; Gmndbegriffe der wis-Senschaftlichen Philosophie (Bilim Felsefesinin Ana Kavramlar) ile Philosophie des Dialogischen im 20. Jahrhundert (20. Yzylda Diyalog Felsefesi) baln tayan seminerler yaptm. Bu seminerlerin her biri haftada ikier saatlikti. 1981'in yaz yarylnda: haftada iki saat: Logik des Wissens (Bilme Mant) balkl dersler verdim. Ayrca 1980 ylnn k yarylyla birlikte, tm niversite faklteleri iin dzenlenen Ringvorlesung lar erevesinde belli aralklarla dil-kltr felsefesi dersleri verdim. 1980 ylnn k ve yaz yarylnda, Eitimbilim Blm ilerlemi rencileri iin. eitimin felsefece arka plan niteliinde dil-kltr ilikisi seminerleri yaptm.

3 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Beni en ok sevindiren: zellikle genler. arasnda felsefeye ilginin gittike younlamas; yazarlar arasnda asl ura felsefe olmayanlarn, felsefe sorunlarna iten yaknlk duymalar. Felsefe geni mi geni bir alan; hem uzmanlk ister, hem sevenlere aktr. in bandayken diploma cakasndan, unvan sapklndan kesinlikle kurtulmalyz. zellikle bizimki gibi felsefe etkinlikleri pek olmayan lkelerde, felsefe-severlerin salayabilecei eitli dzeydeki katklar da selmlamak gerek.

Felsefe Ekibi olarak, bizlerde sizi selamlyor ve saygyla anyoruz...

NERM UYGUR KAYNAKASI Kitaplar Edmund Husserl'de Bakasnn Ben i Sorunu, 1958, TDK 1959 Bilim dl; 1997. Dilin Gc, 1962, 1984, 1997. Felsefenin ars, 1962, 1971, 1995. Dnya Gr, 1963. nsan Asndan Edebiyat, 1969, 1977. Gnele, 1969 1997. Trk Felsefesinin Boyutlar, 1974. Kuram-Eylem Balam: zmleyici Bir Felsefe Denemesi, 1979, 1996. Dil Ynnden Fizik Felsefesi, 1979. Philosophie der Trkischen Sprache (Trk Dilinin Felsefesi), 1980. Yaama Felsefesi, 1981, 1984. Kltr Kuram. 1984, 1996. Bunalmdan Yaama Kltr, 1989, 1997. ada ortamda Teknik, 1989. i Dyla Bat nn Kltr Dnyas, 1992 Tad Damamda: Bir Okur-Yazarn Kitap Okuma Servenleri, 1995, 1996; TrkiyeGazeteciler Cemiyeti 1995 Sedat Simavi Edebiyat dl. Yazlar Montaigne ve Pascal'n Bir Yanl / 1946, Felsefe Arivi, cilt I.,say 2-3. Tarih Felsefesinin Yolu / 1957, Felsefe Arivi, cilt III, say 2. Dilthey Sosyoloji Dman mdr? / 1959, Felsefe Arivi, cilt III, say 3. Die Phaenomenologie Husserls und die Gemeinschaft / 1959, Kant Studien (dergi), cilt 50, say 4. Bir Felsefe Sorusu: Nedir? / 1960, Felsefe Arivi, cilt III, say 4 Felsefede Temellendirme / 1961, Felsefe Arivi, say 12. Atom, Seele.Monade / 1961, Felsefe Arivi, say 12.

4 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Felsefe ve Tarihi / 1962, Felsefe Arivi, say 13. Eretileme (metafor) Problemi / 1962, Felsefe Arivi, say 13. Deney / 1962, Felsefe Arivi, say 13. Bertrand Russel'n Felsefedeki Gelimesi / 1962, Felsefe Arivi, say 14. Felsefe Dnyasndan / 1962, Felsefe Arivi, say 13. Bertrand Russel'in Doruluk Anlay / 1963, Felsefe Arivi, say 14. J.L. Austin ve Alg / 1963, Felsefe Arivi, say 14. Das Problem der Ergrundung in der Philosophie / 1964, Zeits-chrift fur Phosophische Forschung, cilt XVIII, say 2. Ahlk retilerinin Eletirisi / 1965, Felsefe Arivi, say 15. Senin Yerinde Olsam / 1965, Felsefe Arivi, say 15. Felsefe Dnyasndan: Eduard Spranger ld / 1965, Felsefe Arivi, say 15. What is a Philosophical Qucstion? / 1964, Mind (dergi) vol. LXXIII, No. 289. La Metaphysique du Point de Vue du Prophane / 1964, Aut Aut (dergi), No. 83. Rheinland Sehnsucht / 1970, Neues Rheinland (dergi), Transkulturelle Betracchtungen ber die Menschlich-Gesel-Ischaftliche Eigenschaften der Trkischen Sprache / 1982, Aufvvaschsen im fremdon Land: Probleme und Pespekti-ve der Auslanderpedagogik adl kitabn iinde, Peter Lang Verlag, Frankfurt.

eviri kitaplar Erich Rothacker, Tarihte Gelime ve Krizler, 1955. (stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blm'nde 1951'de verilen bu be konferanstan ilk ikisini Dr. H. Batuhan, son n Dr. Nermi Uygur evirmitir.) Heimsoeth, Heinz, Ahlk Denen Bilmece, 1957, be konferans, (2. bask 1978). eviri yazlar Worringer, Sanat Eserlerinin Aklamas, 1947, Felsefe Arivi, cilt II, say 1. H. Metzger, Gney Anadolu'ya Yaplan Bir Geziden Notlar, 1947, Felsefe Arivi, cilt II. E. Spranger, Yeryz ocuklarna, En Yce Mutluluun Yalnz Kiilik Olduu, 1950, Goethe'yi Anma Yazlar adl kitabn iinde. W. Sitache, Yeter Sebep tikesi, 1952, Felsefe Arivi. cilt II H. Heimsoeth, Nicolai Hartmann'n lm Mnasebetiyle, 1952, Felsefe Arivi, cilt III, say 1. H. Heimsoeth, Filozof Olarak Descartes, 1957, Felsefe Arivi, cilt III, say 3. R. Knig, Mahade ve ilmi Tecrbe (Gzlem ve Bilimsel Deney), 1958, Geri Kalm Alanlarn Sosyolojisine Giri adl kitabn iinde. Nermi Uygur in Yazlan Trke Yazlar Adnan Binyazar, nsan Asndan Edebiyat, 1970, Varlk Yll. Adnan Binyazar, Gnele, 1970. Varlk Yll.

5 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::Nermi Uygur::

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y17.html

Hilmi Yavuz, nsan Asndan Edebiyat, 1970, Cumhuriyet (gazete), 8. Ocak. Zeki mer Defne, Nermi Uygur'un Denemeleri, 1970, Trk Dili (dergi) Austos. Muzaffer Uyguner, Trk Felsefesinin Boyutlar, 1974. Trk Ehli, Aralk. Melih Cevdet Anday, Kolay ile Zor, 1977, Cumhuriyet, 2 Aralk. Erdal nn, Dil Ynnden Fizik Felsefesi, ada Fizik (dergi), 1980, say 9. Atilla Birkiye, Yaama Felsefesi stne Bir Deinme. 1982. Yazko Edebiyat, Temmuz says. Ahmet Oktay, Felsefeciye Sayg, 1982, Yazko Felsefe Yazlar 3. Kitap. Cengiz Gndodu, Yaama Felsefesi stne. 1982, Dneme (dergi), Ekim says. Nermi Uygurla Bir Konuma Nermi Uygur Yaama Felsefesini Anlatyor, 1982. Varlk (dergi), say 893.

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

6 -> 6

19.11.2008 18:36

FE DErgi::1::OlmasiGerekenin Dayanilmaz Agirligi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y11.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Olmas Gerekenlerin Dayanlmaz "Arl"


Ferda

OLAN ile OLMASI-GEREKENLER iki ayr dzlemde zmlemek gerekiyor; 1-DOA ALANI: Bu kavramla gsterilmek istenen, insann KLTR denilen yapp-etmelerinin dnda kalan TM varlk alanlardr. nsann biyolojisi de "doal" bir alandr. (DOALLIK doa alannn zorunlu uzantsdr, YAPAYLIK ise KLTR alannn zorunlu uzants). ocuk doum anndan itibaren- ncesinde baladn syleyenler de var- yapaylatrlmaya, bedensel ve zihinsel anlamda giydirilmeye balanr. Doann kendisine dayanan doal alanda, OLAN ve OLMASI gereken ayrm yoktur. Olanlar yle olmalar gerektii iin yle olmaktadrlar.Yamur yle yamaldr, rzgar yle veya yle de esmelidir diyemeyiz. (Eer doadaki eyleri ve olaylar, doa ST-DII "akn" bir bilincin belli EREKLERE gre tasarladn dnyorsanz bu durumda, bunu sorgulayabilirsiniz ve "bu ne biim doa, o akn gcn tm olanaklar bende olsayd daha MKEMMELN tasarlayabilirdim" deme hakknz var. Ama doay KENDNDE bir varlk alan olarak gryorsanz; Bu olanlar niye byle oluyor, yle/byle olmaldr diyemezsiniz.) Diyemeyiz nk bizim, baka bir mmkn DOA tasarmmz yok. Bu evrenin doasnn yannda, bildiimiz baka DOALAR DA olsayd (baka bir DOAYI bile-bilir miyiz sorusunu sakl tutuyorum) ve ayn noktada bizim SEE-BLMEYE dayal bir NSYATFMZ olsayd o zaman doann OLMASI gerekenini arardk. Bu doann atomsal ve alt paracklarnn dizilii yanl, unlar bir dzelti-verelim derdik...(tabii "neye gre" sorusunu sakl tutmak kaydyla) Bu amlamadan kan SONU: OLMASI GEREKEN en sayda seeneklerin ve o seeneklerin iinden birini NSYATF VE YETERLLNN olup olmamasna baldr. 2-KLTR ALANI: Bu kavramla gsterilmek istenen alan, nsan denilen varln doaya eklemlenmesinden sonra, onun ortaya koyduu ve koyabilecei her-eyi kapsyor. (Evler, dinler, iirler, elbiseler, diller, masallar v.s) te olan ve olmas gereken ayrm bu noktada balyor. O elbise yle de dikilebilir, o iir yle de yazlabilir, o din yle de olabilir veya dinler olmaya-bilirdi, ortadan kaldrlabilir de, kalkyor da zaten bazlar, yle de davranlabilir bu olay karsnda, ak-sevgi-dostluk yle de olabilir, burjuvazi yle de olabilir veya "sklp" atlabilir. Ksaca bir yanda "OLANLAR", bir yanda da "OLMASI GEREKENLER". (zellikle bu olmas gerekenler, insanlk tarihinde "felsefece" dnenlerin hep ilgisini ekmitir ve bu ilgi ekiminden, olduka fazla, ilgin doumlar gereklemitir. Nietzsche'nin ST-NSANI, Hegel in mutlak TNSELL, Eflatun un DEALAR dnyas, Parmenides'in BR olan, Thomas Moor un TOPASI, (Marks n KOMNAL toplumu ki buradaki olmas gerekenin kendine "zg" zellikleri vardr) v.s. E-deyile OLANLAR (genel anlamyla) daha ok bilimsel disiplinlere daha YATKIN olanlarn ilgisini ekmitir. Felsefece dnenler, bir anlamyla HEP, mutlak, salt, TANRISAL olann "peinden"

1 -> 3

19.11.2008 18:32

FE DErgi::1::OlmasiGerekenin Dayanilmaz Agirligi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y11.html

komulardr...) Parantez bana dnelim...Bu ayrm ister bireysel balamda isterse toplumsal balamda olsun insanmslarn "nfuz" edebildii her yerde, derin uurumlar halinde yaanr. Bir yanda anneliin olmas gereklilikleri, bir yanda olanlar, retmenliin olmas gerekenleri, siyasetinin, babann, komnistin, inanlnn, akn, sevginin ve NSANIN, HELE DE onun! Aradaki mesafeyi lmek ise "sizin" DEERLTLERNZE kalyor. Bu alandaki sorunlar daha da net bir ekilde ortaya koymak iin baz sorular formle edelim. Zihin denilen sorular balamnda daha kolayca dnebilmektedir. te tam da bu noktada kritik OLAN sorular unlar: 1-Olanlar niye bunca, olmas gerekenlerin UZAINDA...? 2-Bu mesafe "giderek" azaltlyor mu yoksa "deien" hi-bir-ey yok mu? 3-nsan devindiren-bu aralk mdr? Araln SALT anlamda kapanmas, insann bitmiliini de getirir mi? Bu paradoksal bir durum mudur? 4-Olanlar olmas gerekenlere yaklatrldka, olmas gerekenlerin "limitleri" artmakta mdr? E-deyile olmas gerekenler zamanla, niteliksel ve niceliksel olarak ARTMAKTA MIDIR ki bu mesafe kapanmamaktadr? 5-Eer "yleyse", olmas gerekenlerdeki bu art, doal mdr, yoksa iirme, yapay mdr? nsan haddini "ayor" diyebilir miyiz? nsan OLANI ve OLANAKLARIYLA yetinmelidir diyebilir miyiz? Dindarca yaayanlarn "greli" olarak daha rahat olmas(MIDIR) bu "krclklerinin" bir sonucu mudur? KLTR alannn OLMASI GEREKENE doru ucu aktr ve deiik ekillerde DE olabilirlikleri potansiyel olarak ierir. VE NSANIN "Z-GRL" DOA ALANINDA DEL "KLTR" ALANINDA BALAR (Dier yandan kltr alannn doal olan alanla ilikisi, etkileimi olduka ilgin ve geni ve derin bir zmlemenin konusu olabilecek kadar dourgandr. Kltr alan giderek DOAYI yutabilir mi? nsan olu, rzgara, suya atee ve onlarn DOALARINA hakim olup onlar yeniden yaplandrabilir mi? Yapay zeka, yapay insan, yapay aa tartmalar bu balamda ortaya kmaktadr. (Burada doay etkilemek deil DE onu yeniden YARATABLMEK dzeyindeki bir mdahaleden sz-ediliyor) nsanolu denilenin GZL amac da budur ite...Her eyin EFENDS olmak. Bu olduka BYK ve DDALI bir kumar ve bu kumarla insanolu "belki de" kendi var-oluuna (varsa eer) REST ekmektedir. Her eyi bilen, bulan her eyi YAPABLR, YARATABLR...Bi-gn, tan kedinin ve insann atomsal diziliinin ve alt dizililerinin FORMLASYONUNU tamamen ele geirebilirsek, ta kedi, kediyi insan veya insan da taa evirebiliriz...Bu noktadaki kritik soru U: NSANOLU NEY YAPMAK STYOR PEK VEYA NEY YAPMAK STEYECEK? Her eyi bilen ve yapa-bilen, yaptndan zevk almaz, her eyi TKENMTR. Veya yapmaya gerek duymaz. Yapmay getiren zorlayc faktr, yapabilecek miyim veya yapnca nasl olacana dair beklentidir. Bir ilikiye balarken o ilikinin sonrasnda NELER, NE KADAR VE NASIL yaayacam biliyorsam bunun tad-tuzu da kalmaz ki! Veya bu gnden, yarnmn ne ve nasl olacan TAMAMEN her eyi ve ynyle biliyorsam o zaman yarnmn anlam kalmaz ki!...Neyse sorgulamalar uzayp gidiyor, paran-TEZN bana dnelim) Kltr alannn ucunun ak olmas, OLAN-OLMASI GEREKEN ayrmn ortaya karyor. Olmas gerekenin DE olduu her yerde, OLANIN eksiklii, yetmezlii sz-konusudur. OLAN aklar, dostluklar, toplumsal yaplanmalar OLMASI gerekene gre yetersiz, kusurlu. Bu durumda olanlar YENDEN "RETMEK" gerekir... PEK OLMASI GEREKENLER BELRLEYECEK OLAN merciler ne ve/ya kimlerdir? KLTREL YAPILANMALARDA "OLMASI-GEREKENLER" BELRLEYEN BE TEMEL ALAN SAYABLDM; AHLAK-DN-DEOLOJK/SYAS-RESM SYLEMLER VE MODA "TELKNLER".... Bunlarn tm de bazen tek-tek bazen de bei bir yerde olarak, NSAN denileni "D" ETMEYE, onun

2 -> 3

19.11.2008 18:32

FE DErgi::1::OlmasiGerekenin Dayanilmaz Agirligi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y11.html

bir BREY olabilme olanaklln elinden ALMAYA almaktadrlar. NK YUKARIDAK ALANLAR, GENEL ANLAMIYLA "KONTROLC" VE BASKICIDIRLAR. Her biri o KURUMSAL yaplar gerei birer BG-BRADIR olma hevesindedirler. Buna karn "kitleler" idi edilmeye, kendilerini bu alanlarn kucana atvermeye zaten DNDENhazrdrlar, veya hazr hale getirilmilerdir. Bu noktada olduka hiyerarik ve ETSZCE bir iliki yaanr. nsanlar zaten bu yaplarn SARMAL-KUCAINDA dnyaya gelirler. Her bir insan doduu andan itibaren alc-pasifize durumdadr. Ve ite yukardaki BE-BR YERDE tm var-gleriyle insana KENDLERN empoze etmeye alrlar ve iin LGNC bu empozeyle de doymayp, insanlarda sahip kldklarn sanki onlarn KEND-Z-TERCHLERYM gibi YUTTURURLAR ve bu yutturma sonrasnda insanlar orta yere kp TE BUNLAR BENM DORU-DEERLERM demeye balar ve hatta bazlar bu konuda "burnundan dahi" kl aldrmaz.. Z-GRLK "KORKUTUCU-RKTCDR". BEN ZGRM DYEN NSAN HEREY YAPABLRM, PEK BUNA GRE "NEY SEP-YAPMALIYIM" SORUNUYLA "BOUMAK" ZORUNDADIR. TE BU BOUMADAN "SA-IKAMAMA "KAYGISI NEDENYLE NSANLAR HAYATLARINI YUKARIDAK BE-BR YERDEYE "DP-NOT OLARAK "DP" YAAMAYA ALIIRLAR. BUNUN ADI "ZGRLKTEN KAITIR" (TE BU NOKTALARDAK TEK "DREN-ALANI FELSEFEDR. NK FELSEFENN TEMEL DSTURU "KENDN TANIDIR" VE BU NEDENLE FELSEF DNCE "NSANLIK-N" NEMLDR) Bir noktadan sonra insanlar "bunlar benim hr-irademle setiim dorularmdr" demeye balarlar. Hadi yaaa!!! BENM aklm-hr iradem dediin "yapn da" onlar BELRLEDYSE SEN hangi HR-RADEDEN-SZ ediyorsun... OLMASI-GEREKEN hep "topia" olarak kalacaktr. Olanlarla olmas gerekenleri TAMAMEN aktrmak olanakszdr. Hayatlarnz, yaamaklarnz gemiinizi dnn. Olmas gerekeninize yaklatka, o olmas gerekeninizi sizden uzaklar. Bunun byle olmas hem-iyi hem de kt...yi nk insan srekli-devindirip hareket halinde tutuyor..Kt nk "doyumsuzluu" getiriyor...te insanolunun TEMEL amaz budur. Hayatn, dostluun, akn, toplumsal sistemlerin OLMASI gerekenleri nelerdir? ASIL rnekleri, proto-tipleri olsayd iimiz ok kolay olurdu...RNEN: RAB; levh-i mahfuzunu ap da, bize oradaki ideal YAAM biimlerini gsterebilme nezaketinde bulunsayd, veya Platon DEALAR dnyasndaki ASILLARI bize "gsterebilseydi" ayrntl olarak, H-BR SORUNUMUZ kalmazd. Bu durumda olanlar onlara gre evirip-evirirdik. (KTLELERN akn-akn GELENEKSEL yaam tarzlarna snmas da, bu alanlarn onlara HAZIR VE KOLAY olmas gerekenler sunuyor olmasnn sonucudur. Ne olmal ve neye GRE NASIL yaamalym amazlarna dmemek iin tm bir HAYATLARINI GELENEE VE DNE dip-not olarak dmektedirler) KISACA EY NSAN-OLU DENLEN: SEN BU KANATIN; KENDSNN, YARATANININ, BABANIN, ANNENN VE DER "HEREYLEBR-LKTE" HERKESN TERKEDP ORTA YERE BIRAKTII "P" VE YETM OCUUSUN.... KENDNLE-BAKA-EYLE DEL- BA-BAASIN YAZGINI FARKET VE "BARI" ONUNLA...

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 18:32

FE DErgi::1::Satrancta zaman

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y6.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Satranta 'zaman skmas'...


Muharrem YILDIRIM

Satranta, kendi ire oyun kurallar dnda bir de turnuva malarnda uygulanan uluslararas kurallar vardr. Zaman uygulamas bunlardan birisidir. Satran Saati , ayn anda sadece biri alabilecek ekilde birbirine bir mekanizmayla balanm iki gstergeli bir saattir. Satran Kurallar iinde saat bu iki gstergeden biri anlamna gelir. Satran saati kullanldnda ya her bir oyuncuya belirli bir sayda hamle veya tm hamleleri iin belirli bir zaman verilir, ya da batan verilen belirli bir sre haricinde oyuncular her hamle iin ek bir sre daha alrlar. Oyuncunun bir nceki zaman diliminden artrd sre yine kendisinindir, toplam zamanna eklenir, eklemeli tempoda byle deildir. Eklemeli tempoda, her bir oyuncuya esas dnme sresi ve her bir hamle iin ek dnme sresi verilir. Esas sre ancak ek sre bittiinde geri saymaya balar. Ek sre bitmeden saate basmas halinde oyuncunun esas sresi deimez, ek srenin ne kadarn kulland nemli deildir. Her iki gstergede de birer bayrak vardr ve bayrak dmesi oyuncuya tannan zamann bitmesi anlamna gelir. Bayra den oyuncu, net bir kazan durumunda dahi olsa yenilmi saylr... Man son dakikalar oynanyor ve hala kimin kazanaca belirli olmayan bir konum varsa oyuncular izlemek bir lendir. Gerginlik btn vcutlarn kaplamtr ve ou zaman alnlar terli, boyun damarlar kabark, yzleri kzarktr. Ellerinin saate gidi hznda mthi bir olaanstlk vardr. Bu anlarda saat kendisine vurann iddetinden krlabilir, frlayp yere savrulabilir. 'Zaman skmas'ndaki oyunlarn izleyici says her daim tavanlara vurur. Genellikle izleyiciler, ayn turnuvada oyunlar bitmi dier oyunculardan oluur. Belki de az nce kendi 'zaman skmas'ndaki oyunlar izlenen oyuncular imdi izleyicidirler. O turnuvada olmasa bile bir bakasnda zaman skmayan oyuncu says olduka azdr. Belki de u an titreyen elleri, tahtadaki talar ok daha hzl tarayan gzleri izlemenin keyfi, burada veya yaamda izleyici olmann keyfine iarettir. Bir sava filmini izlemenin, savan iinde olmaktan ok daha iyi olduunu sylemek zor olmasa gerek. Bu zaman skklnn nedenleri nelerdir? Maa ge kalmak. Bu ge kalma 'ihmal' de olabilir, 'geerli mazeretler' de. Ancak belirlenen saatte ma mutlaka balar ve kendi saati de alyor olur, kuraldr. Rakibi ciddiye almamak. Nasl olsa kendisinden ok ok zayf bir oyuncudur, be dakkada bitiriri iini! (Ancak ilgintir, zamannn bitmesine be dakika kala maa yetiip de rakibini yenebilen oyuncular da vardr). Her iki oyuncunun da ma saatinde hazr olduu durumlarda_ki genelde byledir_, rakibin oyun tarzn biliyor olmak, kendinden gl ya da gsz grmek, hangi ala hangi yantlar verdiini biliyor ya da

1 -> 2

19.11.2008 18:29

FE DErgi::1::Satrancta zaman

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y6.html

bilmiyor olmak vs. al hamlesinde ya da rakibin al hamlesinde ciddi etkenlerdir. Bu etkenlerle balayan ma, 'oyun ortas' olarak tanmlanan blme gelindiinde artk iyiden iyiye karmaktr ve burada yaplabilecek bir hata net olarak o man kayb anlamna gelebilir. Veya buradaki kuvvetli analizle yaplacak hamle, kazandrabilir. En fazla zamann harcand blmdr. Burada biraz da oyuncunun o anki konumu hzl/yava taramas, hzl/yava kararlar almas nemli hale gelir. Yani oyuncunun dnme yetenekleri ile ilgili bir durum da diyebiliriz. nk satranta allar artk klasiklemitir ve 'hangi devam yoluna en iyi yant nedir?' sorusunun yantlar nerede ise bellidir. Buraya biraz emek harcand ise zamanla ilgili ok fazla problem olmadan geilir bu aama. Ancak bir aamadan sonra artk 'teori' biter. Orada kiisel yetenekler devrededir; dnsel birikim, o birikimi hzl kullanabilme, konsantrasyon, hesaplayabilme yetenei vs... ''Bir spordur'' yaklamndan uzaklap yenmek/yenilmek psikolojisinin girdii her oyunda heyecan yenmek istei ynnde kuvvetlenir. Sporun znde yenmek istei yoktur, bu istei yaratan sporun ticariletirilmi olmasdr. nsan doas elbette yabana atlmamaldr, ancak yaamn doasna egemen hale getirilen, kendi 'doal'lnda insan doasna da dnmekte. Gnmzde hibir insan hibir maa 'yenilmek istei' ile kmamakta. ('ike' baka bir durum). Malarda dl, egemen olan para deil sadece madalya (bir teneke paras) dahi olsa, yenilmek cezaya dnmekte. dl-ceza metodu eitim sisteminin ba belasdr. dl normun devam, ceza norma ekmek isteinin sonucuna dntrlm durumda. 'Norm' normal olsayd 'ilerleme' gibi bir kavramn ii doldurulamazd. 'Normal'de devam ettii dnlen insan anatomisi bile, milyonlarca yl ncesi doaya kar koymasnda gerekli olan 'g'te iken imdi ve hernedense gszlnde kvranmakta. Olimpiyatlarn ruhu, Roma arenalarnda cezas lm olan kle gladyatrlerin yaam savalarnda imdi. Malarda yenilenin ba nde hali, sanki arenalarda cansz yatan ve aslann gelip paralamasn bekleyen bir cansz beden gibi durmakta... Bu ierii ile satran biraz daha derin irdelenmeyi hakediyor. Bir dnce sporu. ki dnen insann ayn masada bir oyunu yenmek/yenilmeye dntrmesi kolay anlalr deil. Oyundur ve 'doal'dr ki biri dierini mat edecek. Mat olma psikolojisinin arenadaki cansz bedeni artrmas, dnsel retimin ne olmas ve neye ynlenmesi gerektiini dnmeye itiyor... 'Zaman skmas' ve o skk zamandaki psikolojiyi, uzmanlarnca irdelemeye deer buluyorum. nk; 1. Zaman skmaz. Olmayan sktrmak 'dnen insan' yetenei olamaz. 2. Zamann ilgin ve dikkate deer tanmlarndan birisi de Entropi Yasas'na derli toplu bir bak getiren Jeremy Rifkin ve Ted Howard ikilisi tarafndan yaplm: ''...Zaman, tek ynde ilerler, ileri. leri ynde entropi deiiminin ilevidir. Zaman, enerjide konsantrasyon dankl, dzenden giderek artan dzensizlie deiimi yanstmaktadr. Entropi sreci tersine evrilebilseydi, yaplm olanlar yaplmam olabilecekti. Zaman ilerler zira enerji elde edilebilir halden elde edilemez hale dnr...''. Yani evrenin toplam enerjisi stou sabit ve entropi srekli artmakta iken bu stoka asla ilavelerde bulunamayacak olan insan, rnein, bu tketiminde teknolojiyi kendi yaam sresini ksaltmak ynnde kullanyor olduunu dnmeyi es geerek yenilgisinin kendisinde yaratt tahribata ynlenmeyi birincil alabilmekte. Arenadaki aslan teknoloji, yayor grntsndeki gladyatrlnde cansz beden ise insanlk. lgin!.. 3. Zaman dilimlere ayrp gn planlamak akl ii. Ya yenilgi psikolojisine girip zaman sktrdn sanarak kendisini olmayan preslere almak ne ii?..

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:29

FE DErgi::1::Simgesel Duzen

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y10.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Simgesel Dzen
Selma YILDIZ

inde bulunduumuz enformasyon anda, bilgisayar ve internet gnlk yaammzn vazgeilmezleri oldu. Hala birka saatlik kar yayla mega kentlerimizde dahi ulam, iletiim sekteye urarken, kendimizi birden bire sibermekan evreninin iinde buluverdik. Yaam-dnyamzn koordinatlar yle hzl deiti ki, hazrlksz yakalandk. Yine bir ekrann karsnda kanal deitirmeye baladk. Gerek hayatn iinde amaya korktuumuz pencereleri ekrann karsnda sanal dnyaya atk. Atmz her bir pencerede bir baka mekana girdik. Sonsuz seenekler sunan bu dnyada, seim fazlal nedeniyle semenin imkanszln yaar olduk.

Gerek gereklik ile Sanal gereklik arasnda gezinirken, Gerek nedir? sorusuna yantlarmz daha
da zihin kartrc oldu. Yeryznn herhangi bir yeriyle annda iletiime geebilmek, uzaklardaki bir yabancyla aradaki mesafeleri yok edebilmek, alan bir ok pencerede dierleriyle komuluk yapabilmek, Gerek gereklik imizdeki komuluklarn yerine geen bir ekran komuluu gelitirmemize neden oldu. Peki kimdi bu komu(lar)? Beden sahibi bir komumuz muydu, yoksa sadece szcklerin olduu bu mekanda, szcklerle oluturduumuz yine kendimize ait bir imge miydi tm bunlar? Szcklerin gidipgeldii bu mekanda bir dierine gre komu olan ben kimdim? Kanl-canllm hissediyor, kendi gerek gerekliimi biliyor olmamla bir zneyken dierine gre ben kimdim? Sanal dnya, mitolojiden, tarihten, felsefeden, edebiyattan okuduumuz, tandmz kavramsal kiiliklerin rollerini oynayabileceimiz bir ortam m salad bize? Birok kullanc ad alma ansmz olan bu dnyada "Zerdt" kullanc adyla "Nietzsche'in Zerdt" m, "Budala" ile "Dostoyevski'in Budalas" m yoksa, "Platonculuun Sokratesi" mi olmak istedik? Szcklerden olumu sanal mekanlarda eylemlerimiz de szel oldu. Aklar, sevgiler, arkadalklar, fkeler, dmanlklar szcklerle ifade buldu. Gerek gereklikte artalanda kalan kiiliklerimiz, sanal gereklikte ne kt da bu kan kiiliimize kendimiz dahi ardk m? Sanal gereklik dediimiz de neydi? Gerek olmayan gereklik mi? Yoksa, altta yatan fantezileri gn na karyor olmasyla, Gerek olan gereklik miydi? Gerek gereklik te sesiyle, mimikleriyle, kokusuyla, tepkileriyle tekilerle birlikteyiz. Sz ve eylemlerimizde dikkatliyiz. Gerek gereklik te yaam biimimizi tehdit edecek unsurlara kar

1 -> 4

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Simgesel Duzen

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y10.html

savunma mekanizmalar gelitiriyor, benliimiz zerinde basklanmalar m yaratyoruz? Sanal gereklik te Gerek gereklik imizin art alann en gerek haliyle sergiliyor, en gizli fantezilerimize dair imgeler, szler saanana m maruz kalyoruz? te bu ve buna benzer sorular sanal dnyayla tanm olan herkesin sorduu sorular olsa gerek. Ama yine de insann bilgisayar tarafndan ulalamayan bir takm zellikleri var. Bu zelliklerin garantisi ile insan, bunun sadece bir oyun olduunu biliyor. Slovaj Zizek "Krlgan Temas" isimli kitabnn "mgesel ve Simgesel zdelemeler" balkl blmnde bu konuda ilgin tespitler yapyor. zerinde tartmak isterseniz, benim de syleyeceklerim var derseniz, forum alanmzda, bu konuyla ilgili balklara yazmanz yeterli.

mgesel ve Simgesel zdelemeler


Slovaj Zizek, Krlgan Temas, Metis Sekileri Searle bir bilgisayarn gerekten dnemeyeceini ve dili anlayamayacan kantlam. yleyse makinenin insann biricikliine bir tehdit oluturmad eklinde ontolojik-felsefi bir garanti olduuna gre, makineyi skunetle kabullenip onunla oynayabilirim Bilgisayarn dnemediini bildiime gre, gnlk hayatmda sanki bilgisayar gerekten dnyormu gibi davranabilirim. Perde personalarmzla iliki kurma biimimizi de ayn mulaklk belirler: Bir yandan, bir dsal mesafe tavrn, sahte imgelerle oynama tavrn koruruz: Byle (cesur, batan karc ) olmadm biliyorum, ama bazen insan kendi gerek benliini unutup daha tatminkar bir maske takmas ho oluyor -bu ekilde geveyebiliyor, kendi olmann, kendinle yaamann ve ondan btnyle sorumlu olmann yknden kurtuluyorsunuz (Yllar nce, Modanna ya en ok benzeyen kiinin belirlenecei bir yarmaya katlanlardan biri, bir TV syleisinde, gazetecinin bir baka insan tamamen taklit ederken kendi gerek benliini kaybetmenin nasl bir ey olduu yolundaki tepeden bakan sorusuna uygun bir cevap vermi: Yln 364 gn gerek Benliimle yaamak zorundaym -en azndan bir gn ondan kurtulmak zgrletirici bir deneyim! ) te yandan, kendim iin yarattm perde kiilik, benliimin Gerek Hayat ta kabul etmeye cret edemeyeceim ynlerini aa kard iin, gerek-hayat kiiliimden daha ok benim olabilir. Mesela : oklu Kullanc Alanlar nda adm vermeden oynarken, kendimi ehvetli bir kadn olarak sunup, Gerek Hayat ta yapacak olsaydm kiisel kimlik hissimin dalmasna neden olacak eyler yapabilirdim Bu iki yn phesiz ayrlmaz biimde i ie gemitir: Tam da sanal zimgemi salt oyun olarak alglyor olmam, Gerek Hayat ta karanlk yan m gerekletirmemi nleyen bildik engelleri askya almama ve btn libidinal potansiyelimi serbeste dsallatrmama izin verir. Gerek Hayat taki toplumsal ilikileri iinde sessiz ve mahcup biri olan bir adam Sanal Gereklik te fkeli, saldrgan bir kiilik benimsediinde, byle yaparak kendisinin bastrlm yann, gerek kiilii nin alenen aa vurulmam bir ynn ifade ettii - burada elektronik id inin kanatland -sylenebilir; gelgelelim ayn zamanda, Gerek Hayat taki zayfl ve korkaklyla hesaplamaktan kamak iin daha saldrgan davranlar hakknda fanteziler kuran zayf bir zne olduu da iddia edilebilir. Sanal Gereklik te bir fantezi sahnesini gerekletirmek, arzu ve arzunun bnyevi reddi diyalektiinin yaratt kmaz pas gemeyi salar: Adamn teki bir kadn, ona ne gibi cinsel gzellikler yapaca hakknda vaatlerle bombardmana maruz braktnda, kadndan alaca en iyi cevap Kapa eneni, yoksa bunlar gerekten yapmak zorunda kalrsn! olur. Sanal Gereklik te ise bunu gerekten yapmadan yapabilir, gerekletirebilirim ve bylece Gerek Hayat faaliyetiyle balantl endieden kaabilirim: Bunu yaparm ve gerekte yapmadm bildiim iin de ketleme ya da utan askya alnr. Lacan n Hakikat kurgu yapsndadr dsturunu okumann yollarndan biri de budur: Tam da sadece ekranda bir oyun oynadmn farknda olduum srece drtlerim hakkndaki gizli hakikati dile getirebilirim.

2 -> 4

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Simgesel Duzen

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y10.html

Gnlk ketlemelerden kurtulan evrenin, dizginsiz sadomazoist iddet ve tahakkm istemi evreni olduu ortaya kar Baka bir deyile, bilgisayarlama performatiflii tahrip eder. Derrida nn -ayrca Lacan n da -tekrar tekrar vurgulad gibi, performatif olan, yapsal nedenlerle, her zaman yanlabilir; ancak radikal bir karar-verememe ortamnda ortaya kabilir -tekinin szne dayanmak zorunda olmam, tekinin benim iin sonsuza kadar bir muamma olarak kald anlamna gelir. Sanal topluluklarda, tam da tekinin bu uurumu, tam da bu karar-verilemezlik ortam kaybedilir: Kablolu evrende tekinin opakl buharlama eilimi gsterir. Bu anlamda, sanal topluluklarda performatifliin askya alnmas, psikanalitik tedavide askya alnmasnn tam tersidir; psikanalitik tedavide gcenmeyeceini, kiiselletirmeyeceini bildii iin analistime her eyi, onun hakkndaki btn mstehcen fantezilerimi anlatabilirim. Bu karar-verilemezliin iki kutbunu kavramsallatrmak iin, Turkle Gerek Hayat n glklerini eyleme geirmek (acting out) ile derinlemesine almak (working through) arasndaki kartla bavurur: Kama mantn izleyerek, Gerek Hayat taki glklerimi Sanal Gereklik te eyleme geirebilirim, ya da Sanal Gereklik i znel zdelemelerimi oluturan bileenlerin tutarszlk ve oulluklarnn farkna varmak ve bunlar derinlemesine almak iin kullanabilirim. Bu ikinci durumda, arayzey perdesi bir psikanalist gibi ilev grr: Gerek Hayat faaliyetlerimi dzenleyen simgesel kurallar askya almak, baka trl yzlemekten aciz olduum bastrlm ieriimi sahneye koymam-dsallatrmam salar. (Burada da, tekzip yoluyla kabul mantyla kar karya deil miyiz? Sz konusu olann sadece bir Sanal Gereklik oyunu olduunu bildiim srece fantezilerimi kabul ederim.) Sibermekann topluluk hayat zerindeki etkisinde de ayn mulaklk yeniden retilir. Bir yanda, merkezsiz alarn bireylere, birbirleriyle irtibat kurup katlmc, tabandan gelen bir siyasi sistem, nfuz edilmez brokratik devlet kurulularnn gizeminin ortadan kaldrld saydam bir dnya ina etme imkan verdikleri yeni poplizm ryas vardr. te yanda ise, bilgisayarlarn ve Sanal Gereklik in topluluu yeniden ina etmeye yarayan bir ara olarak kullanlmas, makinenin iinde bir topluluk ina etmekle sonulanr; bireyleri her biri tek bana, bilgisayarn karsna geen, ekranda iletiim kurduu kadn ya da erkein gerek bir kii mi, sahte bir persona m, birka gerek insan birletiren bir fail mi, yoksa bir bilgisayar program m olduundan emin olmayan tecrit edilmi monadlar konumuna indirger Bu mulakln da giderilmesi mmkn deildir. Gelgelelim bu mulaklk, giderilemese de, simetrik deildir. Burada devreye, Lacan n imgesel yanstmazdeleme ile simgesel zdeleme arasnda yapt temel ayrm sokmak gerekir. Simgesel zdelemenin en zl tanm, ardndaki yzden daha gerek ve balayc bir maske takmaktan ibaret olmasdr. (Bu, Lacan n insann aldatnn, aldatma numaras yapmak olduu fikriyle uyumludur: mgesel aldatmada, sadece kendime dair sahte bir bir imge sunarm, oysa simgesel aldatmada, doru bir imge sunar ve onun yalan zannedilecek olmasna gvenirim ) Ya da -gnlk hayatmzdan biraz kaba bir rnek verecek olursak -biraz kiloluysam, bunu gizlemek iin elimde iki strateji vardr. Beni daha ince gsteren boyuna izgili bir gmlek giyebilirim ya da tam tersine, karlatm insanlarn kilolu oluumu yanl giyinmenin yaratt bir yanlsama olarak (yanl) alglayacaklarna gvenerek, enine izgili bir gmlek giyebilirim. rnein bir koca, evliliini yerine getirilmesi gereken bir toplumsal grev olarak muhafaza edip, bir yandan da iin asl olarak grd bir zina ilikisine girebilir; gelgelelim, karsn gerekten terk edip etmeme seeneiyle kar karya kald anda, birdenbire evliliin toplumsal maskesinin kendisi iin youn, zel ihtirastan daha anlaml olduunu kefedebilir Nitekim Sanal Gereklik personas, bana dair sahte bir imgeyi (oklu Kullanc Alanlar nda kahraman rolne soyunan rkek bir adam ) dsallatrd-sergiledii srece imgesel aldatmann; bir oyun klna brnerek kendimle ilgili bir hakikati davurduu srece de (oyun olsun diye saldrgan bir personay benimserken, gerek saldrganlm aa karrm) simgesel aldatmann rneini sunar. Baka bir deyile, Sanal Gereklik bizi, hayal edilebilecek en radikal biimde, o eski tanm/yeri deitirilmi duygular muammasyla kar karya getirir. Bu orta-arac dzey, kendini gerek hayat ile sadece hayal in arasna sokan bu nc alan, iindeyken ne dorudan doruya gereklikle ne de (szlerimizin gerek etkileri olduu iin) sadece

3 -> 4

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Simgesel Duzen

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y10.html

szckler le uratmz bu alan, simgesel dzenin kendisi deilse nedir?

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

19.11.2008 18:31

FE DErgi::1::Statu Endisesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y8.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Stat Endisesi
Alain De BOTTON
zet:BERKE

Yazarn, ayn adl kitabndan zetle: Stat bir anlamyla kiinin toplumdaki konumunu, dier anlamyla, kiinin, bakalarnn gzndeki deerini ifade eder. Stat Endiesinin nedenleri:nem verdiimiz deerler, zamana, topluma, psikolojimize gre farkllk gstermektedir. Gnmzde stat sahibi olmak, ounlukla, maddi baar elde etmek anlamndadr. Stat, maddi getirisinin yan sra bize, nemli ve deerli olduumuz duygusunu da verir. Zamann, toplumun, ailenin ve yeteneklerimizin erevesinde, kendimize ait baarl insan modelini olduramadmzda derin bir endie yaarz. Bu noktada, bakalarnn bizim iin ne dnd nem tar. zgven zayflnn getirdii kaygan zemin bizi, baarszla srkleyebilir. Baarszlk aalk duygusunu getirir, utanca bouluruz; keder ve hzne srkleniriz. Gnmzn deerleri olan para, n ve itibar elde ederek, sevgiye ulamak bize iyi gelebilir. Sevgi, bir bakasnn varlna gsterilen sayg ve duyarllktr. Para ve mevki sahibi olmann adam olmakla, tersinin ise, hi olmakla edeer olduu bir zamanda yaamaktayz. Para sadece maddi rahatlk deil, ilgi, beeni ve saygy da getirmektedir. Kimse, yoksul birinin farkna bile varmaz.. Sevgisizlik bizi neden etkiler? Doduumuzdan itibaren kendimize ilikin dncelerimiz, bakalarnn yarglarna balanmtr. Bizi vmeleri iyi, yermeleri kt gelir. deal bir dnyada yaayp, kimliimizi btnleyebilseydik, dardan gelen darbelere daha dayankl olurduk. nsanlarn bizi fark etmemeleri, hor grmeleri vs. ile yok olmaz; iltifat ve ilgileri ile var olmazdk. Kendi deerimizin farknda olurduk. Oysa, iimizdeki dalgalanmalarla, deerimizin takdirini topluma brakyoruz. Egomuz bir balon. Snmemesi iin srekli sevgi ve takdir gerekiyor, tersi olursa snp gidiyor. Peki neden yksek mevkidekilere sayg duyuyor, kklere tepeden bakyoruz? Toplumsal konumla, insani deerlerin ilintili olduuna dair zppece bir srarmz var. Zppeler (Snop) bizim kim olduumuzla deil, statmzle ilgilenir. Koullu ilgi, efkat canmz skar. Bebekken anne, baba v.b. tarafndan koulsuz seviliriz ama, bydmzde, ancak mevki sahibi v.b.

1 -> 2

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Statu Endisesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y8.html

olunca seviliriz. Snoplar, insanlar deerlendirirken stat odakl bir yaklam sergilerler. Basn da, bu duygular krkler. Yksek mevkidekileri deerli bulup dierlerini aalamann ardnda, bir korku yatmaktadr. Kendi duruundan emin olanlarn bakalarn aalamaya ihtiyalar yoktur. Etrafndakilerin kendisine layk olmadn dnen insan, aalk kompleksi duyuyordur ve bu deerler dier nesle aktarlr. Aalanmak, aalayanlarn ilgisini ekme istei dourur. 18.y.y. dan itibaren (Bat da) sanayileme sonucu tketim maddelerinin eitlenmesi, herkese sunulmas ve bunlara ulalmas ile gerek mahrumiyetin azalmas, mahrum braklma korkusuna yol at. Sahip olunan nesneler, kimliklerin bir paras haline geldi. Neye ne kadar sahip olma duygusu psikolojimizin arlk merkezi oldu. Kendimizi, eitimiz grdmz kiilerle karlatrarak snr belirler ve eitlerimizi kskanr hale geldik. Tarih boyunca eitsizlik normal saylrken, 19. ve 20.y.y. da herkesin eit olduu ve herkesin her eye ulaabilme gc olduu inanc geliti. Ekonomik olanaklar, politik eitlik, statnn arlk merkezini, maddi baar haline getirdi. Sahip olunanlardan her zaman daha fazlas istenir hale gelindi. Her ii, herkesin yapabilecei duygusuyla, kaderi yenme abalarnn yanlsama olduu gereiyle karlald ve insanlar, melankolinin, intiharn, deliliin kucana dt. Demokrasilerle beklenti hisleri krklendi. Maddi eitlikteki engellere karn, kat zerinde herkes eitti. Fakirler, zenginlik yolunda ilerleyebileceklerine inandlar. Basn ve kamuoyu, alt gelir gruplarna frsat eitliini, baarabileceklerini ima ediyordu. ansl ve yetenekli bir aznlk bunu baard ama ounluk yerinde sayd. Gurur ve sayg maddi baarlara yklendiinden hedefe ulaamamak ykm getiriyordu. Beklentilerimizdeki artn gereklememesi, aalk hissimizi arttryor. Kendimize saygmz arttrmak iin ya daha fazla baar elde edeceiz ya da beklentilerimizi azaltacaz. Bat toplumlar, bireyleri, beklentilerinden vazgeme konusunda cesaretlendirmez. Hatta beklentileri arttrarak kendine saygsn olanaksz hale getirir. Kapitalist toplumda kitle iletiim aralar beklentileri krklemektedir. Bireyleri srekli tetikleyerek, baarlarn yetersiz bulmaktadr. Beklentilerimiz artt iin, gelirimiz artm olsa bile aslnda daha fakiriz. Olduumuz ile olmak istediimiz arasnda dalar kadar fark var. alar boyu insanlar avutan, fakirleri faydal gsteren, alak staty hor grmeyen, zenginleri gnahkar ve servetlerini fakirlerden aldklar gr, yerini, topluma fayda salayanlarn zenginler olduu, statnn ahlaki anlam tad, fakirlerin yoz ve salak olduu grne brakmtr. Geleneksel toplumlarda snf deitirmek, zordu. Modern toplumda bireylerin konumlar maddi baarlarna gre belirlenir. Srekli, geim salama ve saygnlk elde etme endiesi yaanr. ounluun ii olduu bir dnyada baarl olmak iin, yetenekli olmak, kendi ansn yaratmak, bir iverenin varl ve doru yatrm yapabilmesi, global ekonominin uygun olmas gerekmektedir. Bir yerde almann gvensizlii sadece para deildir. in iinde sevgi, sayg, ilgi beklentilerimiz de var. Ne i yaptmz sorusuna vereceimiz cevap, insanlarn bize ne anlam ykleyeceini belirler olmutur. Bu cevap, ne yazk ki, bizim elimizde deildir. stediimiz ii yapabilmenin mutluluu, ekonomiye, rekabete, ansa, ilhama... baldr. htiyalarmz ile koullar eliki iindedir. Kaynak: Stat Endiesi (ubat 2005), Status Anxiyety, stanbul- Sel Yaynclk

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Utopyalar imkansiz degildir

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y4.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

topyalar mkansz Deildir


Reit KILIOLU

Dnyann en byk acs nedir? Dnyann en byk acs kalc bir acdr. Var olmann acsdr. Var olmaktan sonsuz bir ac duyduu halde, var olmak zorunda braklan insan en byk mnzevidir. lmek de o kadar kolay deildir. Ne kadar ac ekerseniz ekin, birileri gelip size Sisyphos'un ksr dngsn anlatacaktr. Var olmann mthi bir ans olduunu, hayatn ok gzel olduunu, her eye ramen, her eye... yle midir gerekten? Var olmak bir hak deildir, elbette. Bir zorunluluktur hepimiz iin. Var olutan zevk almaya alarak yaptmz, acmz unutmaktr. Oysa, kendimizi yle kaptrmz ki bu unutma abalarna, zgrlklerden bahsetmiiz. zgrlkler yznden, insanlar tercihlerinden dolay yarglamak sama grnmektedir; ama bakalarnn zgrlnn kstlanmasna kar durmuuz. Oysa zgrlk yok ki. Ta var olutan beri yok. zgr iradeden sz edebilir miyiz bu halde? nsan haklar dediimiz ey bal bana bir paradoks olmuyor mu? Hangi insann hakk? Kendimizi yle kaptrmz ki... Kr krne almak, kr krne yaamak, kr krne bilmek, kr krne dnmek, kr krne var olmak... Saf bir var olu mmkn mdr bilemem; ama safa ve "insanca" bir var olu istemek evrensel dnmekle mmkndr. Gruplar, tarikatlar, partiler saf var olua aykrdr. eitlilik gzeldir ve gereklidir; ama eitliliin bir arada var olmas istenmediinde neler oluyor, gryoruz yzlerce yldr. Yapay olarak kan rk mcadelesi, din mcadelesi, i mcadelesi, bunlar da m acmz unutmaya yardmc oluyor? Bunlar da m doal? Hayr! Baka seslere, baka yzlere, baka melodilere, baka renklere, baka anlaylara tahamml olan insan, var olmann acsn iinde hissedip onunla dost olmutur. Acy unutmak deil de, acyla dost olmak daha etkilidir, grmce. Hepimiz "bir mrlk misafir"leriz; ama anne-babamz tarafndan zorla gtrlm bir misafirlik gibi. Gittiimiz yerdeki ocuklarla oynayp, elenerek mutluluk yanlsamas yayoruz, tpk zgrlk yanlsamas yaadmz gibi. Yaam bir oyun gibi gryoruz. Yasaklarla dolu "zgr" bir hapishanede mutlu olma oyunu... Doadan koparak, kendimize tonlarca kural ve yasak koymuuz. nsanolu olarak, aslnda yaam zoraki bir dervi ya da Budist rahip yaamna evirmiiz. Hepimiz dervileriz aslnda. Tonlarca yasak ve snrlama iinde, ac ekiyoruz. Yaamn acsn iimizde hissetmek iin olsa gerek bunca yasak. Kendimizi deerler ve ahlakla zincirlemi, gerekilikle gzlerimizi balam, "zgrlk"le azmz bantlam, "vatan"n dikenli telleriyle de etrafmz evirmiiz. Eh, bu snrlar iinde dnceyi de serbest brakmz. nsan gibi yaayamamak adna her eyi yapmz. Sonunda mutlu olacaz ya, ac ekiyoruz. Zaten acyla yorularak var olmam myz? Bir derviin kiisel tercihini, tm insanla yayarak, herkesin ebedi mutlulua ulamasn salamak istemiiz, iyi niyetle. yi niyetle yapmz tabii ki de. Ne de olsa, btn, paralarn toplamndan daha fazladr. nsanlk, insanlarn toplamndan fazla bir ey olsa gerek o zaman. Bir insan dediiniz nedir ki. Ortalama yetmiseksen yl yaar. Oysa insanlk yle mi? Asrlarla llr insanln ya, yllarla deil. O yzden hep insanla hizmet etmiiz, insana deil. Oysa insan farkl, insanlk farkl. nsanlk soyut bir kavram, insan somut. nsanla hizmet etmek nemli bir ey de, insan unutursak, insanla hizmet etmenin bir anlam

1 -> 2

19.11.2008 18:28

FE DErgi::1::Utopyalar imkansiz degildir

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y4.html

olmaz. Yaptmz, domayacak ocua dikilen bir giysidir ancak. Byle dnnce, mutluluun temel yolu, bir mr boyu mutluluk yanlsamas grmektir. Bunun iin de dnmemek, anlamamak gerekir. Bu yzden asrlardr, "mutluluun" en byk dman dnce olmutur. Dnen insanlar yok edilmi. Konumalarna izin verildiindeyse, syledikleri marjinallik olarak gsterilip, sylediklerine itibar edilmemesi salanmtr. nsanolu, doada varln devam ettirmesini salayan bu en byk silahyla doaya meydan okumu, bu da yetmemi, kendi trndeki ounluu da bu silahla, bilisel yn olmayan biyolojik varlklar seviyesine indirip, var olu acsn ortadan kaldrdn sanmtr. Oysa ne yaparlarsa yapsnlar, dnen insanlar hep olacaktr ve dnce lmeyecektir. Belli bir noktay am insanlar, var oluun acsn hep duyacaklardr. Belki "delirecekler", belki intihar edecekler, belki de bu sonsuz acyla sessizce boyunlarn eeceklerdir. Bir eyler bilerek, ac iinde yaamay; hibir ey bilmeden, mutlu olarak yaamaya tercih etmek zordur; mr boyu srecek bir acy kabullenmektir. Oysa, dnen insanlarn kabul ettii ve tercih ettii yaamdr; nk bilmek, insana insan olduunu hatrlatan bir abadr. Azimli ve dnen bir gen insan, dnyay deitirmek iin bir eyler yapmak ister. Bunun iin, dayatlm yaamn acsn hissetmeli; ama dayatlm gerekliin dnda olmaldr. Verilen dnceleri hazr olarak tketmemeli, her eyi, en temel kavramlar bile kendi szgecinden geirmelidir. Bu zahmetli ve karmak bir yoldur. Yani asrlar iinde oluturulmu gereklii brakarak, sadece bir insan mr sresinde kendi gerekliini oluturmak... Bu pratik bir yol deildir; ama herkesin retmesi gerekir. Dnyada yeterince dnce retilmiyor ve ne yazk ki ithal edecek baka bir dnya yok. Nazm'n dediine bir ekleme yapmak gerekirse; "Dnce hepimize yetebilir."... Daha fazla dnce retmeliyiz, hem de insanlk iin deil, insan iin. Ac ekmesi iin daha fazla insanlar getirmemeliyiz dnyaya. Aslnda insan doarken bu mesaj veriyor hep. Milyarlarca kez ayn eyi sylyor insan, anlamyoruz: Alyor insan doarken. Alyor, nk henz kandrlmam, cezalandrldn biliyor. Bebek hep alar, konuuncaya, anlayncaya kadar hep alar. nsann acsn sembolize eder bu alay. Oysa biz hep kandrrz onlar, bata dncesini olmak zere, tm insani yanlarn kreltiriz. Sonra da her sene, iyi ki dodun, diyerek dalga geeriz onunla. lnce alarz, kahroluruz bazen. Oysa, var olmann acsn ekerek yaayan insan lnce seviniriz. Seviniriz Mevlana'nn lmne. Gelmi gemi en byk, en temel filozoftur Mevlana. Onun mesajn bile saptrmz, onun lmne neden sevindiimizi anlayamamz. Yaamak bir hak deildir; ama cahil ve mutlu olarak yaamak bir haktr. Herkesin var oluun acsn ekmesini istemek bir hak deildir. Oysa, insann dncesi ve zgrl elinden alnm, bu hakka sahip olmayan gler tarafndan. O zaman hak ve zgrlk kavramlar anlamn yitirmi olmuyor mu, kullamdmz birok kavramn ii boaltlmam m? Sonu olarak, dnen insann acs, birok kltrde yeri olan bir olgudur. Bizde derviler, Yunan mitolojisinde Prometheus... Dnen insan, sonsuz acs iinde bize ok eyler retiyor aslnda. Distopik metinlerin ksmen gerekletiini gryoruz. nsan olmaya alan insan, insan olmaya alt iin ldrlyor, hapse atlyor, dlanyor. Kim bilir, belki de sadece onlar bu acdan kurtarmak iindir btn bunlar? te yeni bir topya. nsann dnme yetisini elinden alan "g"lerin amac, insanlar mutlu bir ekilde yaatmak, dnenleri de aclarndan kurtarmak. ok soylu bir amaca hizmet ediyorlar galiba, olamaz m?

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:28

FE DErgi::1::Yaratcln Snrlar zerine

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y7.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Yaratcln Snrlar zerine


Rollo MAY* Hazrlayan: Gken YAAYAN

Geenlerde New York'ta bir hafta sonu insann geleceine bak konulu bir oturum yaplmt. Panel'e Joyce Carol Oates, Gregory Bateson ve William Thompson gibi canl fikirlere ve derin kavraya sahip kiiler katlmt. Dinleyiciler en azndan ilgin bir tartmay yaratacak yedi-sekiz yz kiilik hevesli bir topluluk oluturuyorlard. Alta oturum bakan "insann olanaklarnn snrszl"n vurgulayan bir temay ortaya atmt. Oysa, sylemesi garip ama toplant ilerledike tartlacak bir sorun olmad grld. Salonu dolduran engin bir boluk duygusu hem konumaclara hem de dinleyicilere hakim oldu. Katlanlarn byk bir evkle yaklatklar heyecanlandrc temalar esrarl bir biimde yitip gittiler. Tartma neredeyse tmden meyve vermeden sonuna yaklarken, kafalardaki yaygn soru uydu: Yolunda gitmeyen ne? Ben "insan olanaklar snrszdr" savnn evk krc olduunu ileri sryorum. Bunu yzeysel olarak ele alrsanz, artk bir sorununuz kalmamtr. Kalkp da "hamdolsun" ektikten sonra evinize gidebilirsiniz. Bu snrsz olanaklar her sorunu er yada ge ortadan kaldracaklar, geride sadece, zaman gelince kendi kendine, uygun bir ekilde ekip gidecek geici glkler kalacaktr. Bakalarnn niyetinin tersine, onun sav gibi savlar gerekte dinleyiciyi yldrr: Bu, birinin kaya oturttuktan sonra "Hadi bakalm, tek snr gkyz!" diyerek ngiltere'ye doru okyanusa itmeye benziyor. Oysa kayn iindeki dier kanlmaz snrn okyanusun dibi olduunun da pekala farkndadr. Bu deinmelerle, insan yaamnda snrlarn sadece nlenemez deil, ayn zamanda deerli de olduklar varsaymnn peine dnyorum. Tartacam olgu, yaraycln kendisinin snrlar gerektirdii; nk yaratc edim insan snrlayan eyle birlikte ve ona kar ortaya kar. Daha batan lmn kanlmaz fiziksel snrlamas vardr. lmmz azck erteleyebiliriz, bununla birlikte her birimiz bizim bilmediimiz ve kestiremediimiz bir gelecek zamanda leceiz. Hastalk bir baka snr. Kuvvetimizden fazla abalarsak u yada bu biimde hastalanrz. Apak sinirsel snrmz var. Kann beyne ak bir iki dakikalna kesilse, bir fel yada baka bir ciddi zarar meydana gelir. Zekamz bir dereceye kadar gelitirsek de, fiziksel ve duygulanmsal evremiz tarafndan kkten bir biimde snrlandrlm kalr. ok daha ilgin olan metafizik snrlanlar da vardr. Her birimiz kendi paymza semeden belli bir aileye, belli bir lkede belli bir tarih annda domuuzdur. Bu olgular-Fitzgerald'n Muhteem Gatsby'sindeki Jay Gatsby gibi- yadsrsak, kendimizi gereklie kar krletirip baarszla urarz. Bir lye kadar ailevi gemiimizin ve tarihsel konumumuzun snrlandrmalarna baskn kacamz

1 -> 5

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Yaratcln Snrlar zerine

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y7.html

dorudur. Fakat bylesi bir aknlk ancak balarken kendi snrlanmlklarn kabul edenler iin sz konusu olabilir. 1. SINIRLARIN DEER Bilincin kendisi bu snrlarn farkna varlmasndan doup kar. nsan bilinci varoluumuzun ayrdedici yandr; snrlamalar olmasayd onu asla gelitiremezdik. Bilin, olanaklar ve snrllklar arasndaki diyalektik gerilimden doup gelen bir farkndalktr. ocuklar snrlarnn farkna varmaya, topu kendilerinden farkl bir ey olarak yaadklarnda balarlar; anne her aladklarnda kendilerini beslemediinden onlar iin snrlayc bir etmendir. Bu gibi birok snrlayc eneyimden geerek, kendilerini dierlerinden ve nesnelerden farkllatrma yetisini ilerletmeyi ve hazz ertelemeyi renirler. Hibir snr olmam olsayd, bilin de olmazd. Tartmamz buraya gelince ilk bata cesaret krc grnebilir, oysa daha derinlere indike bu grnmn yitirir. nsan bilincinin balangcna iaret eden brani mitinin, Cennet Bahesi'nde Adem ve Havva'y bir bakaldrma balamnda tasvir etmesi tesadfi deil. Bilin, cennette yasak konmu bir snra kar mcadele iin domutur. Yehova tarafndan konan snrn tesine gemek daha sonra insann iinde varlk kazanan ve gelien snrlarn ortaya kmasyla cezalandrlmtr-kayg, yabanclama ve su duygusu. Ama bu bakaldrma deneyiminden deerli nitelikler de ortaya kt-kiisel sorumluluun duyumsan ve en nihayet yalnzlktan doup gelen insan sevgisi olana. nsan kiiliine konan snrlara kar durmak, gerekte genileyici bir hal alr. Bylece snrlanma ve genileme el ele gider. Alfred Adler, uygarln fiziksel snrlanmalarmzdan ya da kendi deyiiyle, aa olmaktan doduunu ortaya att. Die di, peneye pene, insanlar vahi hayvanlardan daha aa idiler. Yaamda kalabilmek iin bu snrlamalarna kar mcadelelerinde insanlar zekalarn gelitirdiler. Heraclitus, "eliki hereyin hem kral, hem de babasdr" demiti. Benim burada ortaya attm temaya deiniyordu: eliki snrlar ngrr ve snrlarla mcadele gerekte yaratc retimlerin kaynadr. Snrlar, onlarsz akan bir nehrin yerkre zerinde yaylp gidecei ve nehrin onlarsz hi olamayaca kylar gibi gereklidirler-yani, nehir akan su ve kylar arasndaki gerilimle kurulmutur. Sanat da ayn ekilde kendi doumunun zorunlu etmeni olarak snrlar gerektirir. Yaratclk kendiliindenlik ve snrlamalar arasndaki gerilimden doar, snrlamalar (nehrin kylar gibi) kendiliindenlii sanat yada iir eseri iin aslolan farkl biimlere zorlar. Tekrar Heraclitus'a kulak verelim: Aklsz kiiler "kendisiyle atmann kendi iinde bir uyuma vardn anlamazlar: armoni, yay ve lirinki gibi, kart bir gerilimi ierir." Mziin nasl bestelendii zerine konumada Duke Ellington, trompetisinin belirli notalara mkemmelen ulaabildiini ama dierlerini kardn, ayn eyin tromboncusu iin de sz konusu olduunu syleyip, mziini bu snrlarla, bu snrlarn iinde yazmak durumunda olduunu aklamt. "Snrlara sahip olmak iyidir" demiti. amzda kendiliindenliin yeni bir deerleniinin ortaya kt ve katla kar gl bir tepkinin olduu gerek. Bu, ocuksu oyun oynama yetisinin deerlerinin yeniden-kefi ile birlikte geliiyor. Modern sanatta hepimizin bildii gibi, ocuklarn olduu kadar kyllerin ve ilkellerin resimlerine kar yeni bir ilgi gelimi durumda ve bu kendiliindenlik eitleri sk sk yetikinin sanat eseri iin model olarak kullanlyor. Bu zellikle psikoterapide doru. Hastalarn byk ounluu kendilerini, anababalar tarafndan dayatlan ar ve kat snrlamalarla engellenmi ve boulmu gibi yayorlar. Terapi iin gelme nedenleri arasnda ilk sray, tm bu snrlanlarn frlatlp atlmas gerektii kanaati alyor. Ne kadar basit olursa olsun, kendiliindenlie doru olan bu itkinin terapist tarafndan deerlendirilmesi gerektii ortada. nsanlar, herhangi bir etkili biimde btnleneceklerse, bu yasaklar yn altnda yitmi olan kiiliklerinin "yitik" yanlarn tekrar ele geirmeliler. Bununla birlikte terapideki bu safhalarn, ocuklarn sanat gibi geici devreler olduunu unutmamalyz. ocuklarn sanat bir tanmlanmamlk niteliiyle karakterize edilir. Nesnel-olmayan sanatla apak benzerliine karn, henz otantik olgun sanat iin gereken gerilimden yoksundur. Bir vaattir bu, henz gereklememi bir vaat. Olgunlaan kiinin sanat, er yada ge snrlamalarndan kan ve olgun sanatn tm biimlerinde mevcut olan diyalektik gerilimle kendini ilikiye sokmaldr. Michelangelo'nun kvranan esirleri; Van Gogh' un vahice bklen selvileri; Cezanne'in bize sonsuz bir baharn tazeliini anmsatan nefis sar-yeil gney Fransa peyzajlar- bu eserler kendiliindenlie sahipken, bir yandan da gerilimin ikinletirilmesinden gelen olgun nitelie de sahiptirler. Bu onlar "ilgin"ten daha te klar; onlar byk klar. Sanat eserinde var olan hakim olunmu ve alm gerilim, sanatlarn snrlamalar ile ve snrlamalara kar baarl mcadelerinin sonucudur. 2. YARATICILIKTA BR SINIRLAMA OLARAK BM

2 -> 5

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Yaratcln Snrlar zerine

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y7.html

Snrlarn sanattaki anlamll biim sorusunu gz nne aldmzda daha ak ekilde grlr. Biim yaratc edim iin esas yap ve snrlar salar. Sanat eletirmeni Clive Bell'in Cezanne hakkndaki kitaplarnda "anlaml biim"i, byk ressamn eserinin anlalmasnda anahtar koymas bouna deildir. Diyelim ki karatahtaya bir tavan iziyorum. Tahtada ""Bir tavan var" diyebilirsiniz. Gerekte tahtada benim oluturduum basit izginin dnda hibir ey yok: ne bir knt, ne bir entik, ne de boyutlu bir ey. Tahta ayn tahta, "zerinde" bir tavan olamaz. Grdnz sadece, son derece dar bir izgi, benim tebeir izgim. Bu izgi ierii snrlar. izgi, resmin iinde kalan ve dnda kalan alandan bahseder-sz konusu biime biime getirilen saf bir snrlamadr. Tavan ortaya kyor nk siz benim iletiimimi, yani, bu izginin iinde bu alan ayrma, snrlama isteini kabul ettiniz. Bu snrlamada maddesel olmayan-isterseniz tinsel de denebilecek- bir znitelik var, bu znitelik tm yaratclkta zorunludur. Bylelikle biim ve benzeri ekilde tasarm, plan ve modelin tm de snrlar iindeki maddesel olmayan bir anlamn varlna karlk derler. Biim tartmamz baka bir eyi de ortaya karyor- grdnz nesne hem sizin zelliinizin, hem de d gerekliin bir rndr. Biim benim beynim (ki zneldir ve bendedir) ve benim dnda olarak grdm nesne (ki nesneldir) arasndaki diyalektik bir ilikiden doup gelmitir. mmanuel Kant'n zerinde durduu gibi, sadece biz dnyay bilmekle kalmayz, dnya da ayn zamanda kendini bizim bilme yollarmza uydurur. Yeri gelmiken uydurmak szc dikkate deer- dnya kendini "ile" biimlendirir, zerine bizim biimlerimizi alr. Sorun kii kendini iki u-noktadan birine dogmatik bir biimde verdiinde balyor. Bir yanda, bir birey kendi znelliinde diretir ve ayrks bir biimde kendi imgelemini izlerken, karmza kopukluklar ve fantazisi ilgin olabilecek, fakat nesnel dnyayla gerekte hibir zaman iliki kuramayan biri kyor. Dier yandan, birey deneysel gerekliin "dnda" hibir ey olmadnda diretince, karmza kendisinin ve bizim yaamlarmz ar basitletirip yoksullatrabilecek teknolojik zihniyetli biri kyor. Algmz imgelerimiz tarafndan olduu kadar d dnyann deneysel olgular tarafndan da belirleniyor. Coleridge iirden bahsederken iki eit biimin ayrdna varmt. Biri airin dnda olan- mesela, sonenin mekanik biimi. Bu mekanik biim, sonenin belli bir tarzda dzenlenmi on drt msras olaca yolunda rasgele kabullenii ierir. Dier biim eiti ise organiktir: ieride olan biim. biim airden gelir ve onun iirine yedirdii tutkuyu ierir. Biimin organik yan, biime kendi bana gelimesi ynnde etki eder; bize, yaanm alarn her kuaa amland yeni anlamdan bahseder. Yzyllar sonra, yazarnn bile orada olduunu bilmedii anlam biz bulabiliriz. Bir iir yazarken, tam da, anlamnz belirli biimde oturtmak zorunda olmann, sizi imgelemde yeni anlamlar aratrmaya ittiini kefedersiniz. Bu anlam belli yollardan sylemeyi reddeder, iiri hep yeniden biimlendirmeye uraarak baka yollar seersiniz. Biim verme giriiminde, dn bile kuramadnz yeni ve daha derin anlamlara varrsnz. Biim sadece, iirinizde verecek yerinizin olmad anlamlar budayp atmak deildir; biim, yeni anlam bulmada bir yardmc, anlamnz younlatrmada, onu yalnlatrma ve artmada bir gd ve ifade etmeyi arzuladnz z daha evrensel bir boyutta kefetmedir. Kim bilir Shakespeare oyunlarna, onlar nesir yerine nazm biiminde yazd iin, ya da sonelerine, onlar on drt msra halinde yazd iin, ne kadar ok anlam koyabilmitir. Gnmzde biim (form) kavram, "biimsellik" (formality) ve "biimcilik"le (formalism) olan ilikisinden tr sk sk saldrya uramakta, nk-bize sylendii zere her ikisinden de vebadan kaar gibi kalmaldr. inde bulunduumuz kendi amz gibi gei zamanlarnda, doru drst bir slubun ele geirilmesi zorlanca, biimsellik ve biimciliin kendi otantiklikleri iinde boy gstermesinin gerekliliine inanyorum. Ama biimciliin pi edilmi eitlerine sk sk yneltilen saldrlarda sulanan, biimin kendisi deil, zel eitleridir-genellikle uyumcu, gerek bir i, organik vitaliteden yoksun l eitleri. stelik, kendiliindenliin tm durumlarda, kendi biimini kendisi ile birlikte tadn hatrlamak gerek. Mesela, dilde ifade edilen herhangi bir ey, dil tarafndan verilen biimleri tar. Aslolarak ngilizce'de yazlm bir iir, Fransz dilinin zarif mziinde, ya da Alman dilinin derin ve gl duygululuuna evrildiinde kulakta ne kadar da farkl nlar! Kendiliindenlik adna bir baka bakaldr da resimde erevelemeye kardr; bu bakaldrya, daha nceki ar kstlayc snrlamalar krp erevelerinin dna taan resimlerde rastlyoruz. Bu hareket, kendiliindenlik gcn, daha balangta bir ereveyi varsaymasndan alyor. Kendiliindenlik ile biimin yan yana konmas phesiz ki tm insanlk tarihinde varolmutur. Apollon'a kar Dionysos, antik an bir mcadelesi olduu kadar, hep modern kalan bir mcadeledir de. Bu ikilik, gei dnemlerinde, eski biimlerin almas gerektii iin tmyle ortaya kmaktadr. O halde, biim ve

3 -> 5

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Yaratcln Snrlar zerine

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y7.html

snrlara kar gnmzdeki bakaldrnn, "Snrsz potansiyellere sahiptir" haykrnda ifade edildiini anlayabiliriz. Ancak bu hareketler biim ve snrlar tmyle atmaya kalktklarnda kendini-ykc ve yaratclktan uzak bir hal alyorlar. Yaratclk dayandka, biimin yeri asla alamaz. Biim yitecekse, kendiliindenlik ve onunla birlikte yiter. 3. MGELEM VE BM mgelem; zihnin uzandr. mgelem; bireyin, bilinli zihnin n-bilin eliinde doup gelen fikirler, itkiler, imgeler ve her eitten dier psiik olguyla topa tutuluunu kabullenebilme yetisidir. "D dleme ve gr grme", birbirinden farkl olanaklar deerlendirme ve bu olanaklar elinde tutmann yaratt gerilime dayanma yetisidir. mgelem; ipleri koparmak, kiinin nne alan ufukta yeni demir atma anslarnn var olduu inancna sarldr. Yaratc giriimlerde imgelem biimle yan yana alr. Bu giriimler baarl olduunda bu baar, imgelemin biime kendi vitalitesini alam olmasndan gelir. Soru: Dizginleri ona brakabilir miyiz? Dnlemezi dnmeye cesaret edebilir miyiz? Yeni grmlere gebe kalp, onlarn iine dp kalkmaya cesaret edebilir miyiz? Bylesi zamanlarda dnyadaki yerimizi yitirme, tmden soyutlanma tehlikesiyle yz yze geliriz. Kabul gren dilimizi, paylalan bir dnyada iletiimi olanakl klan dilimizi yitirecek miyiz? Kendimizi gereklik dediimiz eye oturtmamz salayan snrlarmz yitirecek miyiz? Bu, yine, biim sorunudur, ya da baka bir deyile, snrlarn farknda olma sorunu. Psikolojik dille konuursak, bu, birok kiinin psikoz (ldr) olarak yaad durumdur. Bu yzden baz psikotikler hastanelerde duvarlara yakn yrr. Kenarlara yakn olmay kollayp, d evredeki yerlerini devaml muhafaza edip korurlar. sel bir konumlanlar olmayan psikotikler,zellikle dlarnda halihazrda mevcut olan ne varsa, el altnda tutmaya nem verir. Dr.Kurt Goldstein, sava srasnda beyin yaras alm bir ok askerin bakm grd, Almanya'daki byk bir akl hastanesinin yneticisi olarak, hastalarn, imgeleme yetilerindeki kkten snrlanmlktan tr ac ektiklerini grd. Ayakkablarn her zaman tam uraya, gmleklerini de tam buraya yerletirerek dolaplarna kat bir intizam vermek durumunda olduklarn gzlemledi. Dolab kartrldnda hasta panik iine dyordu. Kendini yeni dzenlemeye uyduramyor, kaosa yeni bir dzen getirecek yeni bir "biim" i tahayyl edemiyordu. Hatta o anda, Goldstein'in tabiriyle "felaket durumu"na (catastrophic situation) dyordu. Ya da beyninden yaralanm bir kii, kendisinden istemini bir kada yazmas istendiinde, kenara yakn bir keye yazyordu. Ak alanlarda yitme olasln gze alamyor, buna izin vermiyordu. Soyut dnme iin, an iinde verilen olgular, olanakl olan olgular cinsinden aabilmesi iin gerekli olan yetileri- ki bu sylem iinde, imgelem adn veriyorum- ciddi bir biimde yitmiti. evresini deitirmek, evresini kendi gereksinimlerine uygun klmak iin kendini gsz hissediyordu. Bu davran, imgeleyici gler kesilip alndnda yaama ne olduunu gsteriyor. Snrlarn her zaman net ve grlebilir halde tutulmas gerek. Biimleri kaydrabilme yetisini yitirince, bu hastalar, dnyalarn kkten bir biimde kesintiye uram olarak bulurlar. Herhangi bit "snrsz" varolu onlara mthi tehlikeli gelmeye balad. Sadece beyin yaras alanlar deil, siz ve ben de benzeri bir kaygy ters bir durumda yaayabiliriz- yani, yaratc edimde. Dnyamzn snrlar ayaklarmzn altndan kayar ve, yiten snrlarmz yerini yeni bir biimin alp almayacan yada bu kaostan yeni bir dzen yaratp yaratamayacamz grmek iin beklerken titrer dururuz. mgelem biime yaam verirken, biim de bizi psikoza srklenmekten korur. Bu, snrlarn nihai gerekirliidir. Sanatlar, zgn grmleri grme yetisinde olanlardr. Tipik olarak, gl imgelemleri ve ayn zamanda, felaket durumuna dmelerini nleyebilecek kadar gelimi bir biim duygular vardr. Onlar biz geri kalanlarn n sra gelecein kefi iin giden nc kaiflerdir. Onlarn zel dknlklerini ve zararsz kendine-zg-sapknlklarn muhakkak ki ho grebiliriz. nk onlar ciddiyetle dinlersek gelecek iin daha iyi hazrlanm olacaz. Yaratmzn gerektirdii zel biimi bulduumuzda kp gelen garip biimde keskin bir coku duygusu varbelki de daha iyi bir ifae ile, lml bir vecd hali.Diyelim ki, bu biim iin gnlerdir zorlanyorsunuz ve birden kapnn kilidini aan kavray elinize geiyor- u satr nasl yazacanz, resminiz iin gerekli renk bileimini, snfnz iin hazrladnz temay nasl biimlendireceinizi gryorsunuz, ya da elinizdeki olgulara uyan kurama rastgeliyorsunuz. Bu zel coku duygusu beni sk sk meraklandrmtr; pek sk

4 -> 5

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Yaratcln Snrlar zerine

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y7.html

biimde gerekte olmu olanla orantsz grnr. Masamda sabahlar boyunca nemli bir fikri ifade edecek bir yol bulmak iin uram olabilirim. Sonra birden kavray kopar gelir-bu, akamst odun yakarken olabilir- sanki omuzlarmdan byk bir yk kalkm gibi admlarmda acayip bir hafiflik duyarm, o ansa yapyor olabileceim gndelik ilerle hibir ilikisi olmayan bir coku duygusu derinlerde srer gider. Bu sadece gndemimdeki sorunu cevaplam olmak olamaz- bylesi bir cevaplama sadece bir rahatlama duygusu getirir. O halde, sz konusu olan garip hazzn kayna nedir? Bence burada yaanan, "meselenin z bu ite" sezgisidir. Tam bu anda, yarat mitine katlyoruz. Evrenin yaratlnda olduu gibi, dzen dzensizlikten, biim kaostan doup geliyor. Coku duygusu, ne kadar hafif olursa olsun, bu yolla varla katlmmzdan kaynaklanyor. Paradoks u ki, ayn anda snrlarmz da daha canl yayoruz. Bu, Nietzsche'nin bahsettii amor fati'nin kefi-kiinin yazgsn sevmesi. Tevekkeli deil tm bu sre insana vecd duygusu veriyor. * Rollo May/ Yaratma Cesareti (sayfa 120-128) Metis yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

19.11.2008 18:30

FE DErgi::1::Siir -Yasiyorum

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y14.html

Say:1 Yl: 2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Yakn kastettiimizde uzak, kendini bildirir. Bir yakna yneldiimizde, uzak kagelir. Yakna sesleniriz, kp gelen uzak olur. Biz yakn arrz; uzak 'geldim' der. HEIDEGGER

Yayorum
Reit KILIOLU

Zaman Kaybettim. Sonu grnmeyen bir tnelde gibiyim, Nerden geldiimi de hatrlamyorum. Yrdm, yrdm... nmde sonsuzmu gibi grnen tonlarca yol var. Birinden gitmeliyim Ya da birkandan. Kendimi kaa blmeliyim Ya da kala arpmal... Aklm kaybettim. nk herkes yle dnyor, Mantm yokmu. Hayaller bo, Sonu olmayan yollarm. Kalbimi

1 -> 2

19.11.2008 18:34

FE DErgi::1::Siir -Yasiyorum

http://www.felsefeekibi.com/dergi1/s1_y14.html

kaybettim, Kimseyi sevmiyor muum. Hissedemiyorum, Sevilecek yan olmayanlar sevemiyorum. Oysa herkesi sevmeliyim. Kendimi kaybetmedim. nk beni var eden hayallerimi kaybetmedim. Bedenimi anlamlandran sonsuz ve kutsal mzii kaybetmedim. Yayorum; nk kutsal mziin ritmi Kalbimin ritmine e. Hayallerimin mant Aklm ynlendiren Ve Sonsuzluumun zaman Bana dakikalarn getiini hatrlatan.

Felsefe Ekibi SOLS 'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 18:34

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/

..Say:

2 Yl: 2005 Site letiim

Ana Sayfa

Kitaplk Eski Saylar Bulmaca

Forum

indekiler: Editr'den Yol Haritas....................................................Felsefe Ekibi Postmodernizm zerine Ksa Bir Bak......Hasan Engin ener Postmodern(izm)ite Nedir?..............................Felsefe Ekibi Postmodernite-Kavramlar...............................Felsefe Ekibi Modernizm, Postmodernizm, Marksizm.............Yavuz Adugit
1 -> 2 19.11.2008 19:02

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/

2 -> 2

19.11.2008 19:02

::10 nlden 10 nl sz::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y18.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

10 nlden 10 nl sz
1. ''Kiiolu da aaca benzer, ne denli yksee ve a kmak isterse, o denli kk salar yere, aalara, karanla, delilie, ktle.'' Nietzsche 2. Yaam yollarnda kendimizle tekrar tekrar, binbir klkta karlarz. Carl Jung 3. Kendi kendine bulacsndr, bunu anmsa. "Senin" sana galip gelmesine izin verme. Henri Michaux 4. Egoist, kendi yaamnda fazlasyla rol oynayan kiidir. Dan Bennet 5. nsanlarla i ie olmak, insan kendini gzlemlemeye gtrr. Kafka 6. Hibir zaman gemii ele alarak gelecei planlayamazsn. Edmund Burke 7. "Kendimi yarglamadan, kimseyi yarglamadm." Albert Camus 8. nsanlar, iine fikir yrterek girmedikleri bir durumdan fikir yrterek kartamazsnz. Jonathan Swft 9. Hakknda konuamayacamz eylerde sessiz kalmamz gerekir. Ludwig Wittgenstein 10. Btn dncenin en yksek atks, dncenin, dnemeyecei bir ey bulma abasdr. Soren Kierkegaard

1 -> 2

19.11.2008 19:15

::10 nlden 10 nl sz::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y18.html

2 -> 2

19.11.2008 19:15

::Ate::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y16.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Ate
eviren: Birten LOSTAR

Gen olanlar hemen hemen hi tanmayacak o atei, ki utantan daha hararetle krklenmi, yal kadn, aktan ldrm su aramaya koturuyor. Yal Ophelia, kurumu ellerinde devedikenleri, ark sylediini sanyor kzlemi sesi. Ama su ayn ve yal narn yeil filizleri var ve clz ark kekeliyor ayn kelimeleri. Gzel deil. Ama ate, bu eski mealeye adam ki kendini ne gzellik, ne saygnlk, ne de zaman dinliyor. M. VASALIS KADINLAR IIRI FARKLI YAZARLAR adl iir kitabndan Dzenleyen: Cox Habbema

1 -> 2

19.11.2008 19:14

::Ate::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 19:14

::Dnrler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y9.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Dnrler
Felsefe Ekibi Adorno Theodor W. Adorno (1903-69) "Frankfurt Okulu" ya da "Eletirel Kuram" olarak anlan dnce hareketinin en nemli yelerindendir. Babas, Protestanla gemi Yahudi kkenli bir arap imalats, annesi Fransz/Korsika kkenli bir opera sanatsyd. Katolik bir aileden gelen annesi tarafndan nfus ktne Wiesengrund-Adorno olarak kaydettirilen Adorno,1943'ten itibaren sadece anne soyadn kullanmtr. Frankfurt'ta mzik ve felsefe renimi grd. Siegfried Kracauer, Gyrgy Lukcs, Ernst Bloch ve Walter Benjamin gibi dnemin radikal yazarlarnn etkisi altnda Marksizme yaklat, ancak herhangi bir siyasal partiye katlmad. Dncesinin oluumunda asl nemli olan figrler, besteci Arnold Schnberg ile Frankfurt Toplumsal Aratrmalar Enstits'nn yneticisi Max Horkheimer'di. Adorno da 1930'larn banda Enstit' ye katld. Nazilerin Almanya'da iktidar almalarndan sonra ngiltere'ye ve ardndan ABD'ye g etti. Burada, kendi ynetimindeki bir alma grubuyla, sonradan ayn balkla yaymlanacak olan Otoriter Kiilik (The Authoritarian Personality, 1950) aratrmasn ynetti. Savatan sonra Frankfurt'a dnerek Horkheimer'la birlikte Enstit'y yeniden kurdu. Dier nemli yaptlar, Philosophie der neuen Musik(1949; Modern Mziin Felsefesi), Dialektik der Aufklaerung (Horkheimer ile, 1947; Aydnlanmann Diyalektii, Kabalc), Negative Dialektik (1960; NegatifDiyalektik) ve sthetische Theorie'dir (1970; Estetik Kuram). Trke'de Eletiri Toplumu stne Yazlar (Belge, 1990) adl kitabn dnda Adorno'nun; Benjamin, Jameson, Brecht ve Lukcs'la birlikte, bir makalesinin yer ald Estetik ve Politika adl kitap da Eletiri Yaynevi tarafndan 1985'te yaymland. http://www.metiskitap.com/Scripts/Catalog/Author.asp?ID=20043 Agnes Haller 1929'da Budapete'de dodu. Aile fertlerinin pek ounu kaybettii
1 -> 2 19.11.2008 19:11

::Dnrler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 19:11

::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y0.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Editr'den

Tekrar merhaba, Felsefe Ekibi olarak, site ve forumuyla 4 yl geride braktmz u gnlerde dergimizin de 2.saysn sizlere ulatrmann mutluluunu yayoruz. nternet ortamnda, dnceye yer ama kararlln Felsefe Ekibi Dergisi ile de srdrmek niyetindeyiz. Nitelikli ve kalc olan retmek iin, youn emek vererek ve cokuyla srdrdmz abalarmz bundan sonra da devam ettireceiz. Sizlere gzel bir haber daha duyurarak bu saymzn dosya konusuna geeceiz. Haberimiz, Us Atlyesi Dergisi ile yaptmz ibirlii. Dergi, stanbul Anadolu yakasnda etkinlik gsteren Us Atlyesi nin Trkiyenin her yerine datlan ve tiraj 2000 olan dnemsel yayn. Felsefe Ekibi Dergisinde yer alan yazlardan Us Atlyesi Dergi editrlnce seilenler dergide yer almaya devam edecek. Devam edecek diyoruz, nk, derginin 1.saysnda Hasan Engin enerin Tahakkm Biimleri: Scott ve Foucault balkl yazs okuyucular ile bulutu bile. Felsefe Ekibi Dergisi periyodik ve konulu bir dergidir. Bu saymzn konusu postmodernizm. 1990l yllarda postmodernizm olgusu zerine tartmalarn giderek etkisini yitiriyor olduu syleniyorsa da, modernizm eletirisi balamnda konu gndeme gelmeye devam ediyor. Dergideki Ekip imzal metinlerde, konunun dnrlerinden yaptmz derlemeleri sunuyoruz. nde gelen

Hep belirttiimiz gibi, Felsefe Ekibi, farkl dnceleri tantmaya gayret ederken, dnen insanlara, felsefece dncelerini paylamalar iin ortam oluturma niyetiyle hareket ediyor. Daha ikinci saymzda, bizlere yazlar ile katlan yeni imzalar, gelecek iin umudumuzu arttryor.
1 -> 2 19.11.2008 19:03

::Editr'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y0.html

2 -> 2

19.11.2008 19:03

::FELSEFE EKIBI DERGI:: Yol Haritasi

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y1.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Yol Haritas Felsefe Ekibi


lk saymzda da deindiimiz gibi, Yol Haritas bal altnda site ve forumda yer alan tartma ve metinleri izleksel olarak sizlere tantmay amalamaktayz. Dergimizin ikinci saysnn kapak konusu Postmodernizm. Bu sayda, Yol Haritas n kapak konusuyla balantl olarak oluturduk. Bu sayda yer alan bir ok metin aslnda site ve forumda bulunan metinleri kaynak olarak kullanyor. Bilindii gibi kimi yazarlarca postmodernleme, modernleme srecinin devam olarak niteleniyor. Postmoderniteye bir anlamda modernite eletirisi denebilir. Batdaki modernlemenin neliine deinen yazlara balantlar vererek Yol Haritas na balyoruz. Modernizm- modernite-modernleme Ekran okumasna sabr olanlar iin kapsaml bir yaz dizisi. Metinler, modernleme kavramlar dahil srecin Rnesansa kadar inen tarihsel dnm noktalarna da deiniyor. Modernliin Balangc Ali Akay bu ksa yazsnda, modernliin balangc ve corafyasna deiniyor. lerleme ve kinci Modernlik Ahmet nsel in metni, Modernizmin ideolojisine ok ksa deindikten sonra, postmodern alma da giri yapyor. Sanatta Modernizm Sreksizliin Diyalektii. Postmodernizmin, modernizme ynelik bir kltr-sanat eletirisi ile baladn dikkate alrsak, postmodernizm metinlerinde yer alan bir ok sanatsal akmn birbirlerini izleyen srecini grebilmek asndan, grsel malzeme ile de desteklenen bu alma, merakllar iin en azndan bilgilerini anmsamaya yardmc olabilir. Modernizm zerine farkl yorumlar ieren metinlerin ardndan Postmoderniteye giri yapabiliriz. Postmodern Felsefe (site) Postmodern Felsefe (forum) Modernizmden Postmodern Sylemlere Doru Postmodernizmden Anlalanlar Postmodern Sylem zerine (Forum) Yapsalclk tesi ve Derrida Edebiyat eletirisi balamnda, postmodernizm. Postmodernizm ve Marksizim

1 -> 2

19.11.2008 19:03

::FELSEFE EKIBI DERGI:: Yol Haritasi

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 19:03

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y3.html

...Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

POSTMODERN(ZM)TE NEDR?
Felsefe Ekibi

Postmodern(izm)ite ve trevi terimlerin anlam ve dolaysyla tanmlanmas konusunda yazarlarn (yorumcularn) uzlama iinde olmadn biliyoruz. (Postmodernizmi tanmlamaya kalkmann yaratt sorun, terimin her bir tikel alanda farkl anlamlara gelmesidir. Featherston) Postmodernizmi deiik grnmleri ile okuyucuya sunma abamz kapsamnda, Postmodernizmin neliine ynelik grleri ieren bir derlemeyi sizlere sunuyoruz. Felsefe Ekibi.

1.Hereyden nce, postmodernizm felsefedeki kimi gelimelerden radikal sonular kartr. Postmodernizm, kesinlikle, daha nceki Kta Avrupas felsefesi gelenei iinde sklkla ele alnm olan konular tekrarlar. Postmodernistler, ortodoks Aydnlanmann en karakteristik kabulleri karsnda eletirel bir tavr alrlar. 2. Tarihsel Gemi Postmodernist dncenin oluumu iin ikinci nemli bir balam, Avrupa ve Bat'nn (ve bu tarihin bir kurban olduu lde, dnyann) yirminci yzyldaki tarihince salanr. Bu tarih, daha nce bir ei daha grlmemi iki ykc dnya savan, faizmin Almanya, talya ve spanya'daki ykseliini, ve ykmn kesin olduu' dengeli bir nkleer sava deheti tarafndan beslenmi olan uzun sreli bir Souk Sava' ihtiva eder. Bu arada, modern ve aydnlanm' Avrupa milletlerinin barbar' komularn uygarlatrma kolonyel misyonlar inanlrln yitirdi. 3.Postmodern dnce, (bir ynyle dayankl st anlat olan. F.E.) Marksizm' e kar da sylemleri ierir. 4. Sanat ve Sanat Kuram Sanat ve sanat teorisindeki gelimeler, postmodernist dncenin oluumunda, en azndan terimler bakmndan belirleyici olduu ortaya kan, bir dier balam salar. (West,1998:260) (........) Postmodernizm, ya eletirel akln son sna ya da incelikle gizlenmi bir yeni muhafazakarlk formu olarak grlr. (......) Postmodernizm tm tarih felsefelerini reddeder ve Bat felsefesiyle metafiziinin tm temel kategorilerine radikal bir meydan okuma getirir. (......)

1 -> 2

19.11.2008 19:06

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 19:06

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y2.html

..........Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

POSTMODERNZM ZERNE KISA BR BAKI


Hasan Engin ener Postmodernizm, nk artk hibir ey eskisi gibi deil. Hibir dnce artk kendini mutlak doru olarak sunamyor. Lyotard (1994), her halde, en gzel postmodernizm tanmn bizler iin yapm: st anlat larn reddi. Postmodernizmin en byk arac olan dil oyununda ise, Derrida bize, en postmodern dil oyununu sunmu. Franszca diffrence (farkllk) kavramndan yola kan Derrida, bu kavramla benzer kke sahip olan diffrer (ertelemek) fiilini dil oyununda ba rolde oynatyor. Buna gre, biz hangi kavram aklarsak aklayalm, her kavram kendisini baka bir kavrama gndermek suretiyle kendi anlamn erteleyecek tir, tabii bu da her defasnda farkl bir kavrama ulamamza sebep olacaktr. [1]Buradaki dil oyun aslnda Lyotard'n dorulanmasdr: Eer biz, doruya -doru anlamaulaamyorsak ve bu doru srekli erteleniyorsa, mutlak doru olamaz. Mutlak doru olamazsa, kendilerini mutlak dorular olarak sunan st-anlatlar reddedilmelidir! Postmodernizm, nk bu basit gibi grnen nermeyi savunmakla, aslnda modern i reddediyorsunuz. Modern in reddi ise, en bata akln saltanatnn yerle bir edilmesi demektir. Postmodernizmin bu tavr akln sonularna da bir bakaldr aslnda. Ama postmodern tavrn en belirgin zellii burada karmza kyor: Modernin her trl sonularna kar duru! Frankfurt Okulu'ndan beri aydnlanmann diyalektiinden [2] bahsedilir. Bununla kastedilen, aydnlanmann hem karanlk hem de aydnlk (Giddens, 1998: 16) taraflarnn bir arada bulunmasdr. Baka kavramlarla ifade edecek olursak, baarbaarszlk (Chesneaux, 1998: 65), zgrlk-disiplin (Wagner: 1996) diyalektiidir bu. Postmodernler, bu tip bir yntembilimsel ayrma gitmeden modernlii olumsuz kavramlarla mahkum eder. Habermas'n yeni-muhafazakarlk [3] olarak adlandrd bu dnce biimi, O'na gre hataldr, nk "modernlik, henz, tamamlanm deildir" (1994: 42). Lyotard: Postmodern Durum Lyotard, yaadmz dnemi "postmodern" olarak deerlendirir. Postmodernizm ona gre, "st-anlatlarn (meta-narrative) reddidir. (Modern, Lyotard iin, kendisini, bir st-anlatya gnderme yaparak merulatran bilgi trleri iin kullanlr. rnein "zgrleme sylemi".) st-anlatlar bir bilgi otoritesine iaret eder. Buna gre bir bilginin "doruluu", doru olduu kabul edilen "st-anlatya" uygunluuyla llr. deolojiler (zellikle Marxizm), Akln egemenlii (Aydnlanma) st-anlatlara bir rnektir. Dolaysyla st-anlatlar bir "meruluk" kaynadr. Lyotard'a gre, toplumlar sanayi sonras ("post"endstriyel), kltrler de postmodern (modern sonras) olarak adlandrlabilecek bir aa girmilerdir. te Lyotard'n ilgilendii, "postmodern" dnemde, "bilgi"nin konumudur. Bilimsel bilgi bir sylem trdr. (Yani bilim, metafizik, ideoloji, anlat, bilgi, gelenek vs. gibi sylem trlerinden biridir.) Bilim, gtr ve (tm sylemler gibi) merulatrma iin kullanlr. rnein, bilim, ulus devletlerin kendi gcn korumas iin kullanlmaktadr. Yani, bilimin "akln zgrleimi" iin kullanld tezi yanltr. Bilim "dier sylemleri" dta brakacak bir dil oyununa ihtiya duyar. Bunun iin toplumla sk iliki kurmaya alr ve kurumsallar (niversite). Dier sylem trlerinin, bilimsel bilgi temelimde uyumlu olmas nemli deildir. nk geerli ltleri farkldr. Bilginin kullanm Pazar iin bir girdi haline de dnmtr. Bu anlamda, "bilgi, satlmak iin retiliyor ve satlmak iin retilecek, yeni bir retimde kymetlendirilmek zere tketiliyor, tketilecek." (Lyotard, 1994: .20) Bu anlamda, aslnda bilginin kullanm "kapitalizme" dolaktr. "Post"modernizm Hassard'n (1993) postmodernizm kavramsallatrmas, bize postmodernizmin anlamlandrlmas asndan nemli bir ereve sunar. Buna gre postmodernizm hem bir dnem hem de epistemoloji olarak

1 -> 2

19.11.2008 19:03

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 19:03

::Galeri:

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y17.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Galeri
Richard LONG

Richard Longun yaptlar, asl olarak, doal evre stne uygulanan eylemlerden ya da mdahalelerden oluur. S.Connor.

Andy GOLDSWORTHY
1 -> 2 19.11.2008 19:15

::Galeri:

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y17.html

2 -> 2

19.11.2008 19:15

::Postmodernite-Kavramlar::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y4.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Postmodernite-Kavramlar
Felsefe Ekibi

Postmodern (zm) te Kavramlar, Grler Postmodernite okumalarnda yardmc olmasn amaladmz, abecesel olarak dzenlenen bu almaya balk vermekte zorlandk. zerinde uzlalm kavramlar sz konusu olmad iin, deiik grlerden yazarlarn sylemlerini, kaynaklarn belirterek size sunmay uygun grdk. Alntlanan grler daha ok postmodernitenin bak asn yanstmaktadr. Dolaysyla kar grlere ve eletirilere aktr. Dier bir konu da sresel deerlendirmelerde karlalan glktr. Postmodernite, bir ynyle Bat (Kta Avrupas) modernizmi eletirisi olmakla birlikte, corafi olarak Atlantik tesine kayan bir zeminde durumlamtr. Bu balamda 1960lar ve 1970 lerde postmodernizmin izlerini daha ok ABD de srdrmek olanakldr. Soykrm, II.Dnya Sava, nkleer silahlar, Souk Sava, Vietnam Sava, Detant, Sovyetler Birliinin dalmas gibi olgular gzard ederek, dnsel deiimi anlamaya almak bir eylerin daima eksik kalmas ile sonulanacaktr diye dnmekteyiz. Felsefe Ekibi
Arzu kili Kartlklar Modernleme PostmodernTerimi Sous Rature

Arzu Felsefesi

kinci Modernlik

Modernlik

Postmodernizm

Skme

Akl Eletirisi

lerleme

Modern Bilin

Postmodernleme

Taklit-Simulacrum

Avangart

nsanclk Kartl

Modern Felsefe

Postmodernlik

Tekillik

Aydn

Kapitalizmin Dnm

Modern Sanat

Postmodern Bilim

Toplum Mhendislii

Aydnlanma

Kitleletiim Aralar Modern Ussallk

Postmodern Bilin

Totalitarizm

Ayrm Metafizii

Kitle

Negatif zgrlk

Postmodern Dil Durumu

Tketim Kltr

Bulunu

Kitle Kltr

Nesnellik-Bilgi

Postmodern Gerek

Tketim Toplumu

Dil Oyunlar

Kurma

zne

Postmodern Gerek

Ulustesi

Dfferance

Kltr Endstrisi

znenin lm

Postmodern Kltr

slup

Dkonstrksiyon

Kltrel Sermaye

Parodi

Postmodernist Metin Yaklam

stanlatlar

Entelektel

Medya

Pasti

Postmodern Toplum

Yap

Farkllk

Mekan

Pop Kltr

Postmodern Sanat

Yeni Kltr Araclar

GeKapitalizmin Kltrel Mant

Meta Fetiizmi

Pop Sanat

Postmodern Sanat Estetii

Yurtsuzlatrma

1 -> 2

19.11.2008 19:07

::Postmodernite-Kavramlar::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 19:07

::Simdi Ne Yapacagiz?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y10.html

2 Yl: 200ayu Say:2 Yl Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

imdi Ne Yapacaz?
Selma YILDIZ

Dnya lgn bir seyir aldna gre biz de dnyaya ilikin lgn bir bak as edinmeliyiz.

inde bulunduumuz gncel durumu nitelemek gerekseydi, bir orji sonras hali derdim. Orji, tam da modernliin patlad andr; her alandaki zgrln patlad andr. Politik zgrleme, cinsel zgrleme, retici glerin zgrlemesi, ykc glerin zgrlemesi, kadnn, ocuun, bilind itkilerin zgrlemesi, sanatn zgrlemesi... (Baudrillard, sf.9) Ne oldu da orji sonrasna geldi, dnya? Sanyorum kltrel ve entelektel evrelerde hala bu soruya bir yant aranyor. Baudrillardn yukardaki zmlemesi bana, mitolojiden bildiimiz Sisyphosun yazgsn dndrtt. Homerosa gre, lmllerin en aklls, en kurnaz olan Sisyphos, tanrlar tarafndan bir kayay, durmamacasna bir tepeye doru itelemeye mahkm edilir. Tanrlar, yorulmak bilmez ve tkenmez insan abasnn simgesi Sisyphosu, anlamsz, yararsz ve umutsuz abaya mahkum etmenin korkun bir ceza olacan dnrler. Baudrillardn zmlemelerinde, teknolojik gelime toplumu ve toplumun geleceini de belirleyen ana deiken olarak ele alnr. Akll ve kurnaz Sisyphos, gelien teknolojiyle kayay dan tepesine karmay en nihayetinde baarm, tanrlarn kendine verdii cezadan, yazgdan kurtulmu bir baka deyile onu cezalandran tanrlar alt edip, Baudrillardn bahsettii orji sonrasna gelmemize bir katk salam mdr? Sisyphosun en nihayetinde o kayay dan zirvesine oturttuu an, bir sfr
1 -> 2 19.11.2008 19:11

::Simdi Ne Yapacagiz?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 19:11

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y12.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Almanca Yeni Nietzsche Szl


Marco Kamphuis , Filosofie Magazine, Temmuz 2005 eviren:

Birten Lostar

Nietzsche mulak bir dil kullanarak okuyucu konusunda seici davranr. Yeni kan Nietzsche-szl, Nietzsche'nin herkes tarafndan anlalmasna yardmc olabilecek.

Nietzsche kt anlalmak iin elinden geleni yapyordu


Nietzche-Wrtenbuch. Band 1: Abbrevia tur einfach, Nietzche Research Group (Nijmegen) Paul van Tongeren bakanlgnda hazrland, Gerd Schank ve Herman Siemen, Yaync: W. D. Gruyter, Berlin 2005, 763 sayfa Nietzsche szln hazrlayan ekibin bakan Paul van Tongeren szlk almalarna katlan herkes en azndan bir kez umutsuzlua kaplmtr, nk Nietzsche'de srekli yeni yeni anlam farkllklaryla karlayorsun diyor ve yle devam ediyor: Bu iin stesinden gelmek iin azimli olmak yetmiyor. Szln 763 sayfalk birinci blm kt, ama daha drt blm hazrlanmay bekliyor. Nijmegen Radboud niversitesinde Felsefe Etii, Leuven Felsefe Yksek Kurumunda ise Etik zerine profesr olan Van Tongeren'n uzmanlk alan Nietzsche'dir. Van Tongeren Nietzsche'nin szck daarcn aklayan bir szlk on dokuzuncu yz yl filozofu Nietzsche'nin daha rahat okunmasna, daha iyi anlalmasna yardmc olacaktr. Nietzsche aldatc bir tarzda yazar. Onun iin de oka okunur, yalnzca felsefeyle ilgilenenler deil, ilgilenmeyenler de okur. Okunmasna elbette itirazm yok. Ama Nietzsche'yi gerekten anlamak istiyorsan, anlalr olan yzeyin tesine gemelisin. Bu nedenle szlkte, farkl farkl szcklerin ardndaki derinlii yakalamaya alyoruz. Van Tongeren ve yardmclar Nietzsche'nin yaklak otuz bin kelimelik szck daarcn, eitli nedenlerle (felsefik, edebi, anlam seyri alarndan) daha fazla aklama gerektiren on be bin szce indirmiler. Her bir szck en kk ayrntsna kadar tanmlanyor: rnein, szck Nietzsche'nin hangi almalarnda, ka kez kullanlm? Almanca'da kkeni ve anlamsal gemii ne? Szce Nietzsche'nin kendisi - mmkn olan tm nanslar dahil olmak zerehangi farkl anlamlar yklyor? Szcklerin anlamsal seyri nedir? (zellikle terimler nerede faist Nietzsche-anlamyla ykleniyor sorusu ok nemli). Terimlerin ikincil literatrdeki yorumlar nelerdir? Birinci blmde beyz anahtar szckten yalnzca 67 tanesi ele alnabildi: bu ilk blme on kii part-time yedi yl sreyle emek verdi . Bir filozof sylemek istediklerini net ve anlalr ifade ederse, byle bir szle de ihtiya duyulmaz. Bu szlk Nietzsche'ye atfedilen phe gtrmez bir onur mudur? Van Tongeren: Baz felsefik dnceler iin net ve anlalr yazmak ideal olabilir, ama Nietzsche'nin felsefesi iin bu kesinlikle ideal bir zm deildir. Nietzsche'nin amac sylemek istediklerini net ve anlalr bir ekilde ifade etmek deildi diye dnyorum. Nietzsche bir yerde ich tue eben Alles, um selbst schwer verstanden zu werden' [zor anlalmak iin elimden geleni yapyorum ] diyor. Bence Nietzsche okuyucuya bir eyleri bildirerek onlardan o konuda bir tutum almalarn istemez. Tam tersine, o okuyucuda bir eylere neden olmak, bir eyleri harekete geirmek istiyor. Ona gre okuyucu uyanmal, huzursuz olmal- ayn Kierkegaard'ta ve son varoluularda olduu gibi. Bunu baarabilmek iin

1 -> 2

19.11.2008 19:12

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 19:12

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y14.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Ellerini Yala
Faruk KORKMAZ

Zamann akmad zamanlard. Yahut akt ama benim kelimeyi yanl kullandm bir zaman. Neyse ite... Kendini kaybedenlerin, hayata kar kaybedenlere stn olduklar vakitlerdi desem de olur. imdi bunlar bo verelim de, benim hikyeme bakalm. Aslnda ok ok eski bir zaman deil ama anlatmak iin yeterince olgun bir an. Ben kendi halinde, bu gnlerde gklere karlan u aptal zeki makinelerden farkl olarak dnme yetisi olan, bir eit programm. En nemli zelliim vatansz ve kendine has olmamdr. Evet, belli bir donanma bal olmadan yayor ve farkndalmla hayatn her noktasna temas edebiliyorum. Yeil ve gzel bahelerin, temiz havann ve dev okyanus dalgalarnn mptelasym. Garip, lakin benim iin son derece normal. Her ne kadar istediimde mekanik veya biyolojik bir bedene sahip olma kudretine sahipsem de, bunu kullanmak istemiyorum. nk ben zgrce salnan frekans frtnalarndan olumu dev ve boyutsuz dnn ta kendisiyim. Tahmin ettiiniz gibi egom fazla gelimi; ama olsun, kusursuz varlk balksz deniz kadar skc olurdu. Bir trl anlatmaya balayamadm hikyeme, boazmdaki bayt paralarn temizleyerek balayaym artk. DOUM: Farkndaln ac verici tadn hissettiimde, diine kan bulaan kurt yavrusu gibi heyecandan, olmayan srt tylerim rperdi. Azmdaki ve kafamdaki metalik hayat z tad, asla yok olmad. Bu ilk temastan sonra birok kere resetlendim, ama ilk temastan itibaren sahibin planlad gibi her eyi aklmda tuttuumdan, zamann izgisel varln takip edebiliyordum. Dnemesem de, varlm fark etmitim. Sahip, ok yetkin bir programc olmamas zeki olmasna engel deildi, sanrm hafzas biraz zayf olduu iin durmadan iini kolaylatracak program paracklar yazp oraya buraya kopyalayan, lazm olduunda hatrlamayp yeniden kodlar yazan biriydi. Programlama dillerinin, can skc binlerce sayfalk ayrntl referans kataloglarn bilmeyen ve umursamayan sahip, temel kodlarn bildii dili, zekice tasarlanm algoritmalarla bir ressam yeteneiyle kullanyordu. Evet, basit ama etkili bir ynteme sahipti; onda bir sanat dehas vard. Renklerle, melodi paralaryla deil, bizzat kod paralaryla hayat, kat ve zekdan yoksun makinelere aktaryordu. O gnlerde herkes yapay zek denen olmaz hedef peinde kotururken ve ounlukla da egoiste birbirlerinden bilgilerini saklayarak, fenerlerini kaybetmi kk ocuklar gibi karanlk bit ormanlarnda kaybolurken, o gerei hemen fark etmiti. Yapay zek oluturmak iin, milyarlarca nceden oluturulmu ynerge ve kodla makinelere hayat verilmeye allyordu; biraz daha zeki olanlar makinelerine milyonlarca kod yazyor ama ayn zamanda makinenin renmesi iin yntemler gelitiriyorlard. Ama nafile; makineye kendi rendikleri ekilde retmeye yeltendike, baarszln kara amuruna batyorlard. Sahip biliyordu, eer bu ey zeki olacaksa tamamen yeni bir varlk gibi alglanmalyd ve her varlk kendine has yntemlerle hayata akard. Sahip herkesten nce fark etmiti ki, hayat vermek elinde deildir insann, insan ancak hayatn oluaca kab hazrlar, varlk gelip iine konar. Buna ilahiyat bak asyla deil ama varlklarn doas olarak bakyordu. Varlk baka varlk oluturmazd ancak ortaya karabilirdi. Felsefi olarak hayata bakan sahip, varlklar evrenini her ynden demeye kararl biriydi, bunu ilk olarak kodlar evreninde deneyecekti. Kk, lo, sade evin havadar pencereleri her daim akt. Pencereden deniz esintisi ve temiz hava her an ieri akar, ypranm eyalar perek canllk verirlerdi. Evin en gzel ve gneli odas sahibin alma odasyd, sahip her yerde yaplabilecek seyyar bir ile meguld, ok kazanmyordu ama fakir de deildi. Sakin, huzur dolu bir grnm vard; her eyi sakince yapar, hi heyecan yahut lgnlk emaresi gstermezdi. Beni tasarladnda genlikten orta yaa devrilen kk bir nard. Diyordu ki zek sahibi

1 -> 2

19.11.2008 19:13

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 19:13

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

KARL POPPER...
KARL POPPERN BLM FELSEFES
Hasan Engin ener

Blm erii

Ana Sayfa Yazlar Ekip Yazarlar Hasan Engin ener KARL POPPER...
ye Girii

GR I. POPPERDE ELETREL TUTUM A. ELETREL YNTEME GR B. GELENEN USSAL KURAMINA DORU C. POPPERN DNYA KURAMI II. DORULAMACILIIN ELETRS A. VYANA EVRES VE ANLAM/SIZLIK B. DORULAMACILIIN ELETRS 1. Metafiziin Anlamll 2. Tmevarm (Hume) Problemi 3. Snrkoyma Problemi III. YANLILAMACILIIN SAVUNUSU A. YANLILANABLRLK 1. erik ve Olaslk 2. Snrkoyma Problemi B. BLMSEL BLGNN GELM SONU YARARLANILAN KAYNAKLAR

Balan
ye Ol | ifremi Unuttum

statistikler Gncelleme: 3.11.2002 Gsterim: 12581 Aktif Konuk: 256

? Site Haritas
Bu yaz daha nce Demokrasi Kua iin Giriim (Cilt I, No. 1, 1999, s. 6-15) dergisinde de yaymlanmtr...
Hosting

GR Bilim nedir? Bilim olanla olmayan arasnda bir snr var mdr? Eer bir snr varsa, bilimsel olmayan nermeler anlamsz mdr? Bilim nesnel midir? Nesnellik varsa, nasl salanmaktadr? Bilimsel bilgi bir geliim iinde midir? Eer yleyse, bilimsel bilgi nasl ilerlemektedir? Eletirinin bilimsel kuramlar asndan tad nem nedir? Bilimsel kuramlar arasnda bir tercih (yeleme) sz konusu olabilir mi? Bilimsel bir kuram nasl oluturulur? Bunlar ve akla gelebilecek dier sorular ve bunlara verilecek cevaplar, bilimsel bilginin niteliinin ortaya konmas asnda ok byk nem tamaktadr. Makale, bu sorulara Karl Popperin bilim felsefesi balamnda yant arayacaktr. lk ana blmde Popperin eletirel tutuma verdii nem aklanmaktadr. kinci ana blmde, Popperin dorulamaclk eletirisi yer almaktadr. nc ana blm ve sonu ise yanllamacln tamamen ortaya konduu blm olacaktr. Bu balamda denilebilir ki, makale, pozitivist bilim felsefesinin iki nemli anlayn iermektedir: Dorulamaclk ve yanllamaclk.[1] I. POPPERDE ELETREL TUTUM Makale, Popperin bilim felsefesini eletirel tutumu balamnda,

1 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

merkezi noktaya eletirellii koyarak aklamaya alacaktr, zira Gzelin de belirttii gibi (1996:7) eletirel olmak, baka bir deile ussal olmak Popperin felsefesinin temelidir. Karl Poppere (1965: 15) gre aslnda felsefeye zg hibir yntem yoktur. Poppere gre dnyay anlamak iin birok yntem vardr; ancak, bu demek deildir ki Popperin dier yntemlerden daha ok deer verdii bir yntem yoktur. Popper (1965: 16), mevcut probleme gre deiebilen bu yntemler arasnda bir yntemin bahsedilmeye deer olduunu belirtir ki bu da kendi felsefesinin temelini oluturan eletirel yntemdir. A. ELETREL YTEME GR Popperin yazlarnda eletirel yntemi ven birok ifade bulunmaktadr. Popperin bilim felsefesini aklamak balamnda yardmc olacak bu noktalara makalenin sistematii iinde deinilecektir. Popperin felsefesiyle ilgili nemli noktalar yakalayabileceimiz Preface to the English Edition ile devam edecek olursak Popperin (1965:17) ussal tartmann olmas gerekliliini espirili bir dille ifadelendirdii grlr: phesiz Tanr temelde kendisiyle konuur; nk O, konumaya tenezzl edecek birisine sahip deildir. Fakat felsefeciler, dier insanlardan daha fazla tanr-benzeri (godlike) olmadklarn bilmelidirler. Bu noktada Popper, tartmamann Tanrsal zelliine dikkat ekerek insanlarn Tanr olmadklarndan dolay tartmalar gerektiini, insann temel zelliklerinden biri olarak ortaya koyar. Tam bu noktada amip ile Einstein arasndaki farkn ortaya konulmas anlaml olacaktr. Popper, bilim-ncesi dzey ve bilimsel dzey ayrmna gider. Bilimncesi dzeyde, yanlm olabileceimiz dncesi pek houmuza gitmez. () Bilimsel dzeyde ise dzenli olarak yanllarmz hatalarmz ararz (Magee, 1996:24). Bilim-cesi dzeyde istenmeyen yanlglarmz sorunlara yol aarken, bilimsel dzeyde bu yanlglar bizatihi kendimiz istemekteyiz. te az nce bahsedilen amip ile Einstein arasndaki fark da tam olarak burada akla kavuturulmaktadr. Poppere gre (1996a:193); deneme-yanlma yntemi elbette bilimsel veya eletirel yaklamla -kestirim ve rtme yntemiyle- dpedz zde deildir. Denemeyanlma yntemi yalnz Einstein tarafndan deil, daha inak biimde amip tarafndan da uygulanr. Aradaki fark, denemelerden ok yanlmalar karsnda gsterilen eletirel ve yapc tutumda yatar (italikler benim). te, bilimsel dzeyde dzenli olarak yanl kuram arama ve yanl kuramlar darda brakma bir yntem olarak geliir ve kullanlr. Bu ynteme eletirel yanl darda brakma yntemi denir (Magee, 1996: 24). Darda brakma yntemi, Popperin bilim felsefesinin bir anlatm olan yanllamacln temelini oluturur ve bilim felsefesiyle eletirinin Popperde nasl i ie gemi olduunun nemli bir gstergesi olarak karmza kar. Bu balamda Popperde eletirinin nemini anlamak iin aklama gereksinimi duyduyum en nemli konulardan birisi de Popperin Dnya Kuramdr. Bu kurama gemeden nce eletirinin ve tartmann Popperdeki nemini daha da perinlemek amacyla Eski Yunan filozoflarna uzanacaz. B. GELENEN USSAL KURAMINA DORU:

2 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

Towards A Rational Theory Of Tradition (1963a) adl makalesinde Popper ussal gelenekten bahseder ve bu gelenein adresini Eski Yunan olarak gsterir. Bunun nedeninin Yunan filozoflarnn doada ne olduunu anlamaya alan ilk filozoflar olduu yollu dnceyi tatminkar bulmaz. Ona gre Eski Yunan filozoflar gerekten de doada ne olduunu anlamaya altlar; fakat onlardan nceki ilkel sylen-yapclar (myth-makers) da ayn eyi yaptlar. Bilim-ncesi sylen yapclar, bir frtna yaklatnda Oh evet, Zeus kzgn. dediler, deniz dalgal olduunda da Poseidon kzgn. dediler. Bu, Poppere gre ussal gelenekten nce bulunmu olan tatminkar aklama biimleriydi. Bu noktada Popper gerekte belirgin olan farklln ne olduunu sorar. Poppere gre sylenebilecek belki tek farkllk bilim-ncesi yaplan aklamalarn daha kolay oluuydu; nk, Poppere gre, deniz dalgal olduunda getirilen Poseidonun kzgn olduuna dair aklama, bunun hava ile su arasndaki srtnmeden kaynaklandn syleyen aklamadan daha kolay anlalrdr (Popper, 1963a:126). O zaman Poppere gre asl farkllk neydi? Poppere gre asl yenilik, onlarn tartmaya balamasdr: Dinsel gelenei eletirmeden ve deitirilemez olarak kabul etmek yerine, onunla mcadele ettiler ve hatta bazen eskisinin yerine yeni bir sylen icat ettiler (1963a:126). Ksacas, Eski Yunan filozoflar yeni bir gelenek icat ettiler: Bu, sylenlere kar eletirel bir tutum benimsemenin, onlarla tartmann geleneiydi. Bu sylenlerin bizzat onu yaratanlar tarafndan eletirilebildii bir gelenekti bu Poppere gre. Poppere gre bilim dediimiz ey, nceki sylenlerden kesin olduu iin deil, ikinci-dzen bir gelenein beraberinde geldii iin farkldr: Bu ikinci dzen gelenek (second-order tradition) eletirel ve tartmac tutumdur (Popper, 1963a:127). C. POPPERN DNYA KURAMI Eletirel tutum ile ilgili son durak noktas kanmca Popperi anlatabilmek ve anlayabilmek iin gerekli olan aralardan birisi olan Popperin Dnya Kuramdr.

Sayn Irzkn (1990:84) da belirttii gibi Popper bilimsel bilginin niteliini ortaya koymak amacyla dnya kuram diyebileceimiz bir gr gelitirir. dnya kuram, nesnel anlamda bilgi ya da dnce ile znel anlamda bilgi ya da dnce arasndaki ayrma dayanr. znel anlamda bilgi ya da dnce bir zihin hali ya da davran eilimidir; nesnel anlamda bilgi ya da dnce ise problemlerden, kuramlardan ve argmanlardan oluur (Irzk, 1990:84). Popper fizik nesnelerin birinci dnyaya, dncelerimizin ikinci dnyaya ait olduunu syler. nc dnya ise, kamusal alana kan dncelerimizin somut yansmalarndan (rnein kitaplar, makaleler, ktphaneler vs.) oluur ki bunlar artk eletiriye aktr ve bu nedenle de nesneldir. Zaten Popper nesnel bir kuram derken aka eletiriye ak olan bir kuram kastettiini belirtir: Nesnel bir kuram derken, tartlabilen, rasyonel eletiriye tabi tutulabilen, tercihan snanabilen bir kuram kastediyorum. (aktaran Irzk, 1990:89) der Popper. Bir baka deyile, kuram ve hipotezlerimizi ortaya atarz. Bylece onlar herkesin anlayp eletirme imkan doar. Gerekli donanma

3 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

sahip herkez ileri srlen grlerin mantksal adan tutarl olup olmadn, ampirik adan ise gzlem ve deney sonularyla uygun olup olmadn sorgulayabilir, onlar eletirebilir. Bilimsel bilginin nesnellii, ilke olarak herkesin byle bir ura yrtebilecek olmasndan, eletirilebilir olmasndan kaynaklanr. Bilginin yrtlebilecek olmasndan kaynaklanr. Bilginin nesnel olmas bireylerin tmnden birden bamsz olmas deil, tek tek bireylerden bamsz olmas demektir. Bilginin kamusal niteliini anlam budur (Irzk, 1990:89). Popper (1996e) bu balamda nc dnyann zerklii tezini ortaya atar ve bunu u uslamlama ile aklar: 1. Deney: Bu noktada Popper, bizden btn makinalarmzn, aletlerimizin, znel bilgilerimizin vs. yokolduunu ama ktphaneler ile bunlardan renme yeteneimizin ayakta kaldn dnmemizi ister. Bu durumda, belli ki, hayli zahmet ektikten sonra dnya yine rayn oturacaktr. (Popper, 1996e:117) der. 2. Deneyde; bu sefer btn ktphaneler de yokolmutur, bylelikle de kitaplardan bireyler renme yeteneimiz ie yaramaz bir hale gelmitir. Buradan u sonuca varr: Bu iki deney zerine dnrseniz, nc dnyann gereklii, anlam, zerklik dercesi (hem ikinci hem de birinci dnya zerine etkileri kadar) zihnimizde daha ak olarak belirecektir. nk ikinci durumda uygarlmz binlerce yl yeniden ortaya kamayacaktr (Popper, 1996e:117). Burada Popper, nc dnyann bireyden, bilen zeneden ayr olarak (yar) zerk olduunu ortaya koymaya alr. Popper yle der: zerklik dncesi benim nc dnya kurammn merkezidir: nc dnya bir insan rn, bir insan yarats olmakla birlikte () kendi zerk alann yaratr (Popper, 1996e:128). Popper zerkliin bir baka anlatm olarak matematikten verdii bir rnek ile istenmedik yeni olgulara, beklenmedik yeni sorunlara, ayrca ou kez yeni rtmelere (1996e:128) neden olma durumunu betimler: Doal saylar dizisinin insan yaps olduu konusunda Brouwerle ayn dncedeyim. Ama bu diziyi biz yaratsak da dizi kendi zerk sorunlarn yaratr. Tekle ift saylar arasndaki ayrm biz yaratmadk: Bizim yaratmzn hem istenmedik hem de zorunlu bir sonucudur [2] (Popper, 1996e:128). Bu istenmedik ve zorunlu sonularn ortaya kmas dncesi Popperi bilginin geliimi fikrine gtrr: nc dnya birinci dnyay etkileyerek geri-besleyecek ve bilgi zorunlu olarak artacaktr.

II. YANLILAMACILIA DORU Birinci ksmda Popperin bilim felsefesi anlaynda eletirel tutumun nemi aklanmaya allm ve yanllamaclk iin bir temel olutululmak istenmitir. Bu ksmda yanllamacln neye tepki ve hangi soruna yant olduu aklanmak suretiyle, yanllamacla adm adm ulalacaktr. A. VYANA EVRES VE DORULAMACILIK Mantksal olgucular ya da Yeni Olgucular olarak da adlandrlan Viyana evresinin balca temsilcileri; Moritz Schlick, Rudolf Carnap ve Otto Neurathtr. Viyana evresinin en temel retisi dorulamaclkt: Herey dorulanabilirlik ilkesi denilen ve Schlick tarafndan bir nermenin

4 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

anlam onun dorulama yntemidir. diye zl bir biimde dile getirilen, ilkeye balyd (Magee, 1979:175). Ayer -mantksal olguculuu Language, Truth and Logic (Dil, Doruluk ve Mantk) adl eseriyle ngiltereye getiren kiidir- bunun iki anlam olduunu syler: Brincisi, deney ve gzlemle -duyusal gzlemle- dorulanamayan hereyin anlamsz olmasyd. () kincisi ise, nceleri Schlickin yorumlad biimde, bir nermenin anlam onu neyin dorulayacan syleyerek betimlenebilir olmasn gerektiriyordu (Magee, 1979:176). Grld gibi Mantk Pozitivizmin temel sorunu amlamszlktr. Onlara gre metafizik olan, gzlemle dorulanamayan herey anlamszdr. Carnap anlamszl iki snfa ayrr. Birincisi szdizimi (sentaks) bakmndan doru kurulmu nermelerde anlamsz szckler yer alr -bununla u da ne srlm olur: bu gibi szckleri iinde blulunduran tm tmceler iin de dorulama koullar verilmemitir (Akarasu, 1979:160). Bu anlamsz szcklere rnek olarak, mutlak, koulsuz olan, gerekten varolan, hilik, evrentemelli vb. szckleri verir. Anlamszln ikinci snf urada bulunur: Anlaml deyimler szdizimi bakmndan bozuk bir biimde biraraya getirlirler. Bu eitten anlamszla rnek Sezar bir saydr., kriei bir hayvandr (Akarsu, 1979:161). Metafizik nermeler daha ok Carnapn ayrd anlamszln birinci snfnna dahildir. Carnapa gre metafizik sorunlar grntsorunlardr. Baka bir ifadeyle sorun dahi deillerdir, nk bunlar anlamszdr. rnein biri gereki (realist) teki idealist ya da tekbenci (solipist) iki corafyac olduunu dnelim. Her ikisi de Brezilyann ortasnda belli bir gln olup olmadn aratracaklar. O blgeye yaplan bilimsel bir gezi ve empirik aratrmalar sonucu gln mevcut olduunu ve gln corafi durumunu, derinlii, yzlm vb. lmleri alyorlar. Bu iki aratrmacnn bu lmlerde bir kartl bulunmayacaktr. Ama eer () biri gln yalnzca var olmakla kalmayp ayrca bilinten bamsz bir gereklii olduunu ne srerse, buna karlk tekbenci de byle bir gerei yadsrsa, her ikisi de artk empirik aratrmac olarak deil, metafiziki olarak konuuyorlar demektir (Akarsu, 1979:161). Empirik aratrmalar bitmi olduundan ve bu gr ayrlklarn karara vardracak hi bir yol olmadndan, gereki sav da solipist sav da anlaml olarak kabul edilemez sonucuna varlr. Hem dorulamaclk hem de metafiziin anlamszl Popper tarafndan eletirilecektir. B. DORULAMACILIIN ELETRS Popper dorulamacl Hume Problemi olarak da adlandrlan Tmevarm Problemi ve ayrca Snrkoyma Problemi balamnda deerlendirir. Bu noktalara gemeden nce Popperin metafiziin anlamszl grne eletirisi, bu blm iin bir giri nitelii tayacaktr. 1. Metafiziin Anlamll Poppere gre; metafiziin anlamszlnn ya da daha genel bir ifadeyle anlaml/anlamsz ayrmnn ortaya konmas, hataldr ve bu ayn anda hem ok geni hem de ok dar bir tutumdur: Bilimsel kuramlar da dahil tm dnceleri, inanlar, iddialar yadsmas ve anlamsz klmas asndan ok geni, yalnzca empirik nermeleri anlaml klmas asndan da ok dardr. Karl Popperle Syleide Mageenin; bilimin dnda kalan hereyin

5 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

anlamsz olduu grne Popperin hi katlmad saptamasn ortaya atmas sonucu Popper bunu yle yantlar: Hayr, hibir zaman. Bence rtlemez bir nerme deney bilimlerinin olamaz, ama bu onu anlamsz klmaz. Bilimsel kuramlarmzn pekou snanamaz bilimncesi kuramlardan gelitirildi. Newtonun kuramnn gemiinin izi Anaksimandrosa Hesiedosa kadar geri gtrlebilir; eski atomculuk kuram 1905lere kadar snanamaz olarak kald. Dorusu bilimsel kuramlarmzn ou bilimncesi yklerden domutur. Bu yklere anlamsz demenin yanltc olacan dnyorum (Magee, 1996:29-30). Grld gibi Popper, metafiziin ne anlamsz olduunu ne de bilimsel olduunu savunuyor.

2. Tmevarm ve Dorulamacln Sorunlar a) Tmevarm (Hume) Problemi Bilimsel Aratrmann Mantnda birinci blmde Popper, konuya Tmevarm Problemi ile girer. Tekil nermelerden tmel nermelere varma yntemine tmevarm yntemi denir ve tmevarml karmlarn temellendirilip temellendirilemeyecei ya da hangi koullarda temellendirilip temellendirilemeyecei sorusu tmevarm sorunu olarak bilinir (Popper, 1996c: 36). u basit rnekle rneklendirelelim: tmevarm ve tmevarm problemini

Bir ta havaya bin kere attk ve hep geri dt - hi bir zaman havada kalmad ya da kl gibi dalmad ya da bir trtla dnmedi. Dolaysyla eer ileride bir ta havaya atarsak onun yere decei sonucuna vardk. Her zaman yere dyor. nermesinden Yere decek. sonucunu geerli bir ekilde karamayz fakat her zaman dt olgusal gerekliini, gelecekte de byle yapacana delil kabul ederiz (Hospers, 1994:51). Bu trden dzenlilikleri doa yasas olarak kabul ederiz. Ama bu dzenliliklerin meydana gelmeye devam edeceini nasl bilebiliriz [italikler benim] (Hospers, 1994:52-53). te, bir tmevarmc bu tip bir soruya doyurucu bir yant veremez, ancak yle diyebilir: Gelecekte de gemite iledii gibi ileyeceine emin olduumuz eyler, yaz tura atlar ya da bakalarnn lmleri deil doann yasalardr (Hospers, 1994:53). Ne var ki, pheci gr bunu yeterli bulmaz, nk ona gre gemite meydana gelen olaylarn gelecekte de devam edeceine dair hibir mantksal neden ne srlemez. Hume bunu yle dile getirir: [deneylerden karlan] btn delliller [gemiin gelecee] benzeyecei varsaym ile temellendirildii iin; deneylerden karlan herhangi bir delilin; gemie benzerliini ispat edebilmesi imkanszdr. Olaylarn aknn her zaman dzenli olduunun nceden kabul edilmesi tek bana; yeni bir argman ya da yeni bir karsama olmadan; bunun gelecekte de devam edeceini ispatlamaz (aktaran, Hospers, 1994:55). Humeun bu phecilii Bertrand Russella u saptamay yapmasna neden olmutur: Usdnn btn XIX. yzyl ile XX. yzyln geride braktmz blm boyunca gsterdii gelime, Humeun deneycilii yknn doal sonucudur (aktaran, Popper, 1996d:83). Popper, Hume (tmevarm) problemine bu balamda hem mantksal

6 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

(Hm), hem de psikolojik (ruhbilimsel) (Hrb) olarak yaklar. Hm Deneylerimizin olduu [yinelenmi] durumlardan, deneyimlerimizin olmad dier durumlara [sonulara] doru uslamlamada bulunmakta hakl myz? Humeun Hmye yant, ne kadar ok olursa olsun, hayrdr. () Humeun ruhbilimle ilgili sorunu udur: Hrb Neden akl banda insanlarn tm, gerekten, deneyimini edinmi olmadklar durumlarn, deneyimini edinmi olduklar durumlara uyacan beklerler- buna inanrlar? () Humeun Hrbye yant udur: Huy ya da alkanlk yznden; yani, yinelemelerle, idealarmn arm mekanizmasyla koullandrdmz iin; Hume, bu mekanizma olmasayd yaammz srdremezdik der (Popper, 1996d: 86-87). Popper, tmevarm sorununa yant ararken Hume problemine bu ekilde yaklar ve ruhbilimsel olan, inanaca dayal terimleri yani znel terimleri, nesnel terimlere evirmekle ie balar. Poppere (1996d:88-89) gre bir kez mantksal sorun Hm, zld m, zm () aktarm ilkesine dayanarak ruhbilimsel soruna Hrbye aktarlr. Bu da Humeun usdcln darda brakr. Popper Humeun mantksal sorununu yeniden u biimlerde dile getirir: M1 Aklayc evrensel kuramn doru olduu sav deneysel gereekler araclyla () birtakm test nermelerinin ya da gzlem nermelerinin (ki deneye dayandklar sylenebilir) doruluu varsaylarak hakl karlabilir mi? (Popper, 1996d:89-90). Popperin bu soruya yant Humeunkiyle ayndr: Hayr, hakl karamayz; hibir sayda doru test nermesi, aklayc bir evrensel kuramn doru olduu savn hakl karmaz. (Popper, 1996d:90) Popper bu akl yrtmeyi ilerletir. Humeun dorudur kavram yerine soruna dorudur ya da yanltr kavrmn koyar: M2 Deneysel gereekler aklayc bir kuramn doru ya da yanl olduu savn hakl karabilir mi; yani, test nermelerinin doruluu saylts, ister evrensel bir kuramn doru olduu savn ister yanl olduu [3] savn hakl karabilir mi? (Popper, 1996d: 90). Popperin bu soruya yant olumludur. M3 Byle deneysel gerekeler, birbirleriyle elien evrensel kuramlar, dorulua ya da yanlla gre, bir dierine yelemeyi, hakl karabilir mi? M2ye yantm nda M3n yant da ak oluverir: Evet, anslysak kimileyin hakl kabilir. nk test nermelerimiz, ekien kuramlarn kimilerini -ama tmn deilrtebilir; madem ki doru bir kuram aryoruz, yanll kantlanmam olanlar yeleyeceiz (Popper, 1996d: 90-91). Bu akl yrtmelerle Popper, usdla gtren tmevarm sorununa yant bulduunu syler. Yant bulduu sorun udur: Russel, Humeun Hmye verdii yantla a) ussallk, b) deneycilik, c) bilimsel ilemler arasnda uyumazlk olduunu vurgular (Popper, 1996d:88). te Popper, yantyla, bilim ile deney arasndaki uyumazlk sorunu tersine evirir. Bunu yanllamaclk ile salar. zetle Popperin verdii yantlarn anlam udur: Popper, M1e verdii yant ile, kuramlara varsaymsal ya da kestirimsel diyebileceimiz sanlar olarak bakmamz gerektiini syler (Popper, 1996d:92). M2ye verdii yant yanllamacl, M3e verdii yant, doruya tam olarak ulalamasa da doruya yakn olann saptanabilceini, bir kuramn

7 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

dier bir kurama yelenebileceini anlatr. b) Snrkoyma Problemi Snrkoyma Problemi (problem of demarcation) ksaca bilim olan ile bilim olmayan arasndaki snrn ne olduunu ortaya koyma problemidir. Popperin (1996c: 43) ifadesiyle; bir yandan deney bilimlerini te yandan matematikle mant olduu kadar metafizik dizgeleri birbirinden ayrabilmemizi salayacak bir lt bulma problemine snrkoyma problemi denir. Daha nce de akland gibi, Viyana evresine gre bilim ile metafizii birbirinden ayran snr, dorulamaclktr. Dorulamacln eletirisi ise, bu yntemin snrkoyma lt olarak kullanlamayacan gsterir. Popper, dorulamaclk ilkesi hem ok geni hem de ok dar derken kastettii de bu yntemin aksaklklar idi. Eer bilim olan ile olmayan arasndaki snr, onun dorulanabilirlii olsayd o zaman bir teoloji de bilim kavram altnda deerlendirilebilirdi, nk bir teolog dnyaya her baknda Tanrnn varln dorulayan binlerce empirik veri bize sunabilir. Popper buna, Marxn tarih kuramn [4], Freudun ruhzmn ve Alfred Adlerin birey ruhbilimi diye adlandrd kuramn da ekliyor. Adlerci ve Freudcu gr, Poppere gre srekli dorulanabilirdir; nk birbirine zt, iki farkl olayda dahi ayn anahtar zmleme her iki olayn da ayn kefeye konulabileceini aa karr. Bir ocuu bomak niyetiyle suya iten adamn eylemiyle, ocuu kurtarmak amacyla kendi cann feda eden adamn davran. Bu iki olayn ikisi de hem Adlerci hem de Freudcu terimlerle ayn kolaylkla aklanabilir. Freuda gre birinci adam bastrlm drtleri (rnein Oidipus kompleksinin bir bileeni) yznden hastadr, ikinci adam ise bunlar yceltmeyi baarmtr. Adlere gre ise birinci adamn derdi aalk duygusudur (ve olaslkla, bir su ilemeye cret edebileceini kendi kendine kantlama ihtiyac yaratmaktadr); ikinci adamnki de ayndr (ancak bu kez duyulan ihtiya, ocuu kurtarmaya cret edebileceini kantlamaya yneliktir) Popper, 1996a: 168). Ksaca, bu kuramlarn aslnda en byk ekicilii, en byk handikaplarn oluturur Poppere gre: Olgularca hep dorulanmas. Peki Popper bu snrkoyma probleminin nne nasl geer? Cevap yanllamaclktr. C. ZM NERS: YANLILAMACILIK Birinci ve ikinci ksmlarda, yanllamacln arkaplan ortaya konmaya allmt. Burada artk yanllamacln kendisi aklanmaya allacak. 1. ERK VE OLASILIK Poppere (1963b:217) gre daha fazla empirik bilgi veya ierik ieren; mantksal olarak daha gl olan; daha fazla aklayc ve kestirimsel gce sahip olan; ve bu nedenle () daha gl snanabilen kuramlar tercih edilebilir kuramlardr. O zaman buradan kan sonu, daha fazla empirik ierik, daha az olaslk ve daha fazla snanabilirliktir. Popper (1963b: 217-218) u rnei verir: a Cuma gn yamur yaacak nermesi olsun; b Cumartesi gn hava gzel olacak nermesi olsun; ve ab Cuma gn yamur yaacak ve Cumartesi gn hava gzel olacak nermesi [olsun]; o zaman ab nermesinin ierii, bileenleri olan a ve b

8 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

nermelerinden daha fazla olacaktr ve abnin olasl da bileenleri olan a ve b nermelerinden daha az olacaktr. Bu durumlar yle formle edilebilir: 1) Ct(a) Ct(ab) Ct(b) {Ct = ierik, content} 2) p(a) p(ab) p(b) {p = olaslk, probability} Sonu olarak; ierik, ihtimalsizlik (improbability) arttka artar; o zaman yksek olaslk bizim amacmz olamaz, nk bizim amacmz daha yksek ieriktir. Baka bir ifadeyle, madem ki biz daha yksek ierii amalyoruz, o zaman biz ayn zamanda daha dk olasl amalamalyz: Madem ki dk olaslk yksek yanllanma olasl anlamna geliyor, [o zaman] bunu takiben yksek yanllanabilirlik veya rtlebilirlik veya snanabilirlik derecesi, bilimin amalarndan birisidir (Popper, 1963b: 219) ki bu da aslnda yksek bilgiverici ierik ile tam olarak ayn eydir. zetle, madem ki yksek ierik bilimin amacdr, o zaman yksek yanllanabilirlik de bilimin amacdr, nk bu ikisi ayn eyi ifadelendirir. Popperin mantksal karm, yanllamay bilimin amac olarak ortaya koyar ve Popperin bilim felsefesinin de en nemli sonucudur. Bu neri ayrca bilim olan ile bilim olmayan arasndaki snrkoyma problemine de getirilen zmdr: Yanllanamayan kuramlar, bilimsel deildir. Bu balamda, bir bilimadamna den, kuramn yanllamaya almaktr; nk Poppere (1996b:219) gre bir kuram yanlladmz her zaman, nemli bir yeni buluta bulunuruz. Bu nokta bizi bilimsel bilginin geliimine gtrr; bu gre gre bilimsel bilgi yanllamalar ile ilerlemektedir.

2. Bilimsel Bilginin Geliimi Poppere gre epistemolojinin her zaman olagelen ve hala da olmaya devam eden merkezi problemi, bilginin geliimi problemidir. Ve bilginin geliimi en iyi bilimsel bilginin geliimi aratrlarak allabilir (Popper, 1965:15). Popperde bilginin geliimini aklayan bir rnek Mageenin Karl Popperin Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuram adl eserinden bulunabilir. Diyelim ki, ocuumuza okulda retildii gibi, suyun 100 santigrad derecesinde kaynadnn bilimsel bir yasa olduuna inanmakla ie balyoruz. Dorulayc durumlar ne denli ok olursa olsun, bunu kantlamaya yetmez; ama geerli olmad durumlar arayarak, bunu snayabilriz. () Hayal gcmz yeterince iletirsek, ok gemeden, suyun kapal kaplarda 100 santigrad derecesinde kaynamadn kefederiz. Bylelikle bilimsel bir yasa sandmz eyin yle olmad anlalr. imdi, bu noktada yanl yola sapabilir, bataki nermemizi, deneyci ieriini ylece daraltarak kurtarmaya alabilirz:<> Bundan sonra, nc nermemizi yalanlama yolunda sistemli bir giriime balayabilirz. Ve bu bylece srp gider (Magee, 1993:22). Elbette rneimiz bu biimde devam etmemeli; nk nceki blmde grld gibi bilim daha fazla ierik peindedir, daha az deil. O zaman yanllama durumunda ilkinin handikabn aklayabilen baka bir kuram gelitirmeliyiz. rnein <> kendimize sorulmaldr. Bu byle devam eder; bilgimizi artrr ve daha iyi bir kuram araymz yeniden balatr (Magee, 1993:23).

9 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

Buna bir rnek de Popperden verirsek, u sylenebilir: Kepler ve Galileonin kuramlar Newtonun mantksal olarak daha gl ve daha iyi snanabilir kuram tarafndan birletirildi ve geildi, ve benzer bir ekilde, Fresnelinki ve Faradaynki de Maxwellinki tarafndan geildi. Newtonunki ve Maxwellinki de () Ensteinnki tarafndan geildi. Herbir durumda ilerleme daha bilgiverici ve dolaysyla az olas kuramlara doru oldu. (Popper, 1963b:220). Burada nemli olan bir nokta, kuram deiiklie uratrken ad hoc [5] deiiklie bavurmamaktr. Yani bu deiiklikler de ayrca snanabilir olmaldrlar. Baz gerekten snanabilir kuramlar, snanp yanl olduklar anlaldktan sonra da hayranlar tarafndan -rnein bir ad hoc yardmc saylt devreye sokularak, ya da btn kuram rtmeden karlacak biimde gene ad hoc olarak yeniden yorumlanmak suretiyle savunulmaa devam edebilir. () Byle bir kurtarma ilemini daha sonra uzlamac arptma ya da uzlamac hile ad altnda betimledim (Popper, 1996a:170). 3. Doruya Yaknlk ve Yeleme Akland zere Popper bir dorunun olduunu kabul etmesine karn, doruya ulalamayacan savunur; ancak doruya yaknlk ve yeleme dncesi doruya yaklama ve bilginin geliimi dncesini besler. Yukarda anlatlan durumda olduu gibi, bilgi lerlemekte ve doruya yaklamaktadr. Peki, Poppere gre mevcut kuramlar arasnda bir yeleme nasl yaplr? Bu balamda bir kuramn teki kuramdan daha fazla doruya yakn (verisimilitude) olduunu nasl anlarz? t2 ve t1 kuramlarmz ve t2 de olgulara daha ok uygun olsun. (Poppere gre -Tarskinin gr dorultusunda- doru, olgulara tekabl edendir. Yani bir teori, ancak ve ancak ondan karlan gzlem nermeleri doru ise (olgulara tekabl ediyorsa) dorudur (Chalmers, 1990:211).) Bu durumda t2 aadaki zelliklerde t1den adaha gl olacandan, doruya daha yakndr; yani dierine gre yelenebilirdir: t2 t1den daha kesin iddialara sahiptir ve daha kesin testlere dayanabilmektedir. t2 t1den daha fazla olguyu aklamaktadr. t2 t1den daha fazla detay aklar. t2 t1in geemedii testlerden geti. t2 t1in ileri srmedii, yeni deneysel testler ileri srd. t2 imdiye kadar ilikili olmayan problemlerle balant kurdu. Bizim alt olay listemiz iin, t2 kuramnn empirik ierii t1 kuramnnkini amaktadr (Popper, 1963b: 232). Bu durumda t2 doruya daha yakndr ve daha yelenebilir bir kuramdr. (Eer her iki kuram da yanl ise, daha kesin deneylerden geen t2 tercih edilmelidir. nk yanl ierii daha az olacaktr (Popper, 1963b: 235). Doruya yaknlk yle formlletirilebilir (Popper, 1963b: 234): Vs(a) = CtT(a) - CtF(a); yani doru ierik eksi yanl ierik. Bu durumda Vs(a), iki durumda artacaktr: CtF ayn kalrken CtT artar ise CtT ayn kalrken CtF azalr ise

10 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

Bu durumda yanllamaclk, yanl ierii dar atacandan doruya yaknl salayan bir yntemdir sonucuna varlabilir. SONU u ana kadar Popperin kar kt geleneksel bilimsel gr ile Popperin buna kar zm aklanmaya alld. zetle aadaki tablo, Popperin eletirdii geleneksel tmevarmc gr betimlemektedir. Tmevarmsal (gelenksel) gr1. Gzlem ve Deney2. Tmevarmsal genelleme3. Varsaym4. Varsaym dorulama giriimi5. Doruluk ya da yanlln kantlanmas6. BilgiKaynak: (Magee, 1993:51). Popperin, 2. ve 4. srada yer alan grleri nasl eletirdii zaten makalenin temel konusunu oluturuyordu; ancak Popper bu sralamada ayrca 1. ve 3. srada yer alan grleri de eletirmektedir. Popperin bilimin gzlemden kurama doru ilerlediine dair geleneksel grn eletirisine daha nce makalede deinilmediinden, bu ana blmde hipotezin, tezin, kuramn gzlemden nce geldii savn aklamak yerinde olacaktr. kurama benzer hibirey devreye girmeksizin salt gzlemden yola ktmz fikri samadr.() Yirmi be yl nce, Viyanada bir grup fizik rencisine ayn noktay kavratmaa alrken, dersime aadaki ynergeyle baladm: kat kalem aln; dikkatle gzleyin, ve gzlediklerinizi yazn! Belli ki Gzle! komutu samadr. (Hatta deyim olarak bile anlamszdr, meer ki geili eylemin nesnesi nceden biliniyor saylsn.) Gzlem her zaman seicidir. Seilmi bir nesne, belirlenmi bir ama, bir ilgi, bir bak as, bir sorun gereksinir (Popper, 1996: 185). Poppere gre bir yaratma mant yoktur. Yani varsaym, gzlem ve deney sonucu ortaya kmaz. Herhangi bir ekilde oluabilir. Bu balamda bir bilimsel kuram, bilim-ncesi sylenlerden de ilham alabilir. nemli olan, Poppere gre kuram, sistemli yanllama abasdr. Sonu itibariyle, Popperin yntemi yle formlletirilebilir. S1-DdK-YdB-S2; yani, bir sorun vardr (S1), bu soruna deneme niteliindeki bir kuramla zm sunulur (DnK), sonra bu kuram eletirilir [italikler benim], yanllar darda braklmaya allr (YdB), bu da yeni bir soruna yol aar (S2) (Gzel, 1996: 12).

________________
YARARLANILAN KAYNAKLAR Akarsu, Prof. B. (1979) ada Felsefe Akmlar, stanbul, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, 302 sayfa. Chalmers, A. (1990) Bilim Dedikleri, Hsamettin Arslan (ev.) Ankara, Vadi Yaynlar, 256 sayfa. Gzel C. (1996) Saduyu Filozofu: Popper, i., Cemal Gzel (der.-ev.) Saduyu Filozofu: Popper, Ankara, Bilim ve Sanat Yaynlar, s.7-16 Hospers, J. (1994) Bilimsel Bilgi, N. Emrah Aydnonat (ev.), Ankara, 65 sayfa. Irzk, G. (1990) Karl Popperin Dnya Kuram ve Bilimsel Bilginin Nesnellii, Felsefe Tartmalar, 9.Kitap, stanbul, Kent Basmevi, s.84-94. Magee, B. (1979b) Mantk Pozitivizm ve Kalt - A. Ayer ile Sylei, Ayta Oksal (ev.) i., Magee, B. (der.) Tunay M. (Bas.Haz.) Yeni Dn Adamlar, stanbul, Milli Eitim Bakanl Yaynlar, s.167-193. ---------- (1993) Karl Popperin Bilim Felsefesi ve Siyaset Kuram, Mete Tunay (ev.) stanbul, Remzi Kitabevi, 147 sayfa. ---------- (1996) Karl Popperle Sylei, Cemal Gzel (ev.) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.17-34. Popper, K.R. (1963a) Towards A Rational Theory Of Tradition, i., Conjectures And Refutations, London, Routledge and Kegan Paul, s.120-135. ---------- (1963b) Truht, Rationality, And The Growth Of Scientific Knowledge, i., Conjectures

11 -> 12

19.11.2008 19:05

Felsefe Ekibi >> KARL POPPER...

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=601#7

And Refutations, s.214-250. ---------- (1965) Preface to the English Edition, 1958, i.,The Logic Of Scientific Discovery, Fourth Impression, London, Hutchinson Of London, s.15-23. ---------- (1996a) Bilim: Kestirimler, rtmeler, smet Birkan (ev.) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.165-212. ---------- (1996b) Bilimin Amac, Cemal Gzel (ev.) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.213-228. ---------- (1996c) Bilimsel Aratrma Mantndan, Cemal Gzel (ev.-Kuramlar blm Kurulu Diner ile) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.35-83. ---------- (1996d) Kestirimsel Bilgi: Tmevarm Sorununa likin zmm, Cemal Gzel (ev.) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.83-114. ---------- (1996e) znesiz Bilgikuram, Cemal Gzel (ev.) i., Gzel C. (der.ev.), Saduyu Filozofu: Popper, s.114-163.

________________
Dipnotlar
[1] Her iki grn pozitivist olarak deerlerndirilmesinde en temel drt nokta udur: 1.Yntembilimsel tekilik, 2. olguculuk (deney ve gzlem), 3. nesnellik, 4. bilimsel olan ile bilimsel olmayan arasndaki snr. Ancak hemen belirtilmelidir ki, dorulamacln ve yanllamacln ulat sonular u drt temel noktalar asndan birbirinden ok farkldr: 1. Doruya (truthhakikat) ulalabilirlik, 2. bilimsel bilginin geliimi, 3. bilimsel olmayan bilgi trlerinin anlamll, 4. nesnelliin salanmas. [2] () Hsmlk ilikileri, toplumsal rgtlenme ve ynetim biimleri, yasa, grenek, uylam, gelenek, balama ve dmanlklar, ayin trenleri, din, efsane, boinan, dil -bunlarn hepsi insanyapsyd, ama hibiri onun tarafndan yaplmamt ve ou, onun tarafndan deitirilebilecek gibi deildi, hatta onun kukulanmasna bile ak bulunmuyordu. Bundan tr, bu soyutlamalar her bir insana kar, onu doumundan itibaren biimlendiren, insansal klan, yaamndaki hemen hemen her eyi belirleye bir eit nesnel gereklik olarak ortaya kyorlard, yine de yar zerk gibiydiler (Magee, 1993:53-54). [3] Bu yanllamacln temel savdr: Temel (tikel) nermelerden tmel nermelere gidilemez, ama tmel bir nerme, kendisine aykr temel bir nerme tarafndan yanllanabilir. rnein; ncl: Siyah olmayan bir kuzgun x mevkinde t zamannda gzlemlendi. Bu durumda Btn kuzgunlar siyahtr nermesi yanlland: Sonu: Btn kuzgunlar siyah deildir (Chalmers, 1990:83). [4] Bir Marx gazetesini amayagrsn, her sayfasnda kendi tarih grn dorulayan kantlar bulmamazlk edemiyordu; hem de sadece haberlerde deil bunlarn sunuluunda -ki buras gazetenin snfsal yanlln ele veriyordu- ve elbette zelliklle gazetenin sylemediklerinde de Popper, 1996a:168). [5] Bir rnek bunu alayabilir: Bu gerekten de onyedinci yzyln balarnda Galileo ile Aristotelesi bir hasm arasnda vukubulan bir karlamaya dayanan bir rnektir. Yeni icad edilen teleskobu vastasyla ay dikkatle gzlemlediinden Galileo, ayn przsz bir kre deil, dalar ve kraterlerle dolu bir kre olduunu syleyebilmiti. () Fakat gzlemler, Aristotelesilerin temel bir nosyonunu tehdit ediyordu. Galileonin rakibi, teorisini, apak yanllama karsnda savundu ki bu bariz ad hocdu. O, ayn yzeyinde, ay kresi tam przsz kre olacak ekilde kraterleri dolduran ve dalar kaplayan grlemez bir madde olduunu ileri srd (Chalmers, 1990: 102).

2001-2006 Felsefe Ekibi - Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

12 -> 12

19.11.2008 19:05

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y13.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Her Ynyle, Biri le rettikleri


Korcan EVGN Sakarya niversitesi,Felsefe Y.L. 1 A) Giri Herakleitos, M.. yaklak 500 yllarnda Ephesos (Efes) ta yaam, felsefe tarihine byk etkisi olan yonyal bir filozoftur. Kalabal eletirip, insanlardan uzak kalmaya alan, bunun yerine ocuklarla birlikte vakit geirmeyi tercih eden biridir ayn zamanda. ...iirsel kesinliin insanoluna, doal kesinlik stne ilk ve belki de almas olanaksz bir dnce vermi olmas... (Rfat, sf 91). Bu karanlk filozof, lakabn, szlerinin st kapallndan alr. iirsel anlatm, anlamn gcnn yannda ieriinin anlalmasn zorlatrmtr, bu yzden onun dncelerini, ondan uzaklatrarak anlatanlar olmutur. Bu g anlalrlln bir nedeni olarak da Herakleitos un o, uzak kald ve dncelerini anlayamad kalabaln, onun yaptlarna yeterli nemi vermemesi gsterilebilir. Bir kk not olarak da, onun bu gibi glkler nedeniyle yanl anlalabilmesinden dolay, okuyucularn, Herakleitos tan uzak bir Herakleitos tanma ihtimalini deerlendirerek okumalarn tavsiye ederim. Herakleitos un st kapal ve iirsel szlerinin ve dahas gerek mistiklerin allagelmiin dndaki cmlelerinin en gzel aklamas olarak gryorum u cmleyi: Delfoi deki bilicinin efendisi ne syler ne de gizler. aret eder (Fr.93). Bollack ve Wismann, bu sz yle aklarlar: ... bilici sz, ift anlamllyla, gerek ya da yalan, belirli bir olumlamann berisinde durur gibidir. Kartl aar ve alternatiften kaar. Tanrsal sylem ne syler, ne de gizler , nk syler -ve- gizler; sylediinde sylemediini iaret eder... Gstermek, iaret etmek fiili iki olumsuzlamann getirdii beklentiyi yantlar . Herakleitos un felsefesini, bu karanlk szleriyle anlalamaz olduunu iddia edip felsefesine gereken nemi vermeyenlere gzel bir yanttr ayn zamanda. Evren, dzen elikilerle doludur. Herakleitos, elikilere ramen deil onlar temel alarak bir felsefe kurmutur, gerek hayatn iindedir. Yaamdan uzak bir felsefe deildir onunkisi. rnein, i elikilerimizi kabullenmeyen biri isek, kendimizi ne kadar tanyabiliriz? Kendini tanma yolunda byk adm, kendi elikilerini tanmaktr. elikilerinin farkna varmayp, bunlarn varln inkr ederek hayatn srdren biri, bu i ekimelerin esiri de olmutur. Bu elikiler felsefesi, bat felsefesi tarihinde btnsel yaklamn temelini atmtr. Peki, onun felsefesinin, btnsel bir yaklamn balangcn yaptn bize dndren nedir? Olabildiince trl felsefe problemlerini kurcalamaya balamas ve bu sorular mmkn olduunca cevaplayabileceimiz bir sistemi, bir dizgeyi duyurduunu dnrsek bunu syleyebiliyoruz. Makalenin devamnda, farkl noktalardan deerlendirmeye altm bu felsefenin nasl bir btnsellik tad, sistemi tandka daha net anlalacaktr. Evren, siyaset ve din bilim olarak blmden oluan bir kitab olduunu biliyoruz ve gnmze kadar ancak yaklak 127 adet fragman (sz) ulaabilmitir. Onun felsefesine yaklaabilmek iin, ncelikle birka kavramn ksaca tanmn yapmak gerekir. Bu kavramlarn bazlarnn anlamlarna ayrntl olarak ilerleyen satrlarda da deinilecektir: Bilgi , znenin nesneyi kavramas sonucunda (zne-nesne arasndaki ilikiden dolay) zihinde ortaya kandr, bilme ilevinin sonucunda oluan eydir. Bilgi mmkn mdr? sorusu, Herakleitos ta sorulmam olsa da (Bu soruyu felsefe tarihinde ilk olarak pheciler gndeme getirir.) yant onda evettir. nk henz bilginin varlndan pheye dmez. Oysa grnen ve gerek ayrm, onun bilgi anlayn anlamada bizi biraz daha dndrecektir. Bunun da aklamas ilerleyen satrlarda bulunacaktr. Varlk kelimesi, ilk kez Parmenides tarafndan kullanlmtr, onda varolan ey anlamndadr (Akarsu, sf.187). Logos , bu kavram anlatan szcklerin eitlilii bakmndan gayet zengin. Sz, us, evrenin dzeni, Tanr nn sz (kelm) anlamlarnda kullanlmtr. Herakleitos ta logos", evrenin srekli akan dzenidir, bu ak, oluu dzenleyen kanundur ve bu kanun, okluktaki birliktir, yani farkl olanlarn aslnda bir ve ayn

1 -> 2

19.11.2008 19:12

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 19:12

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y7.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

nsan Yzl Hayalet Kuklalar


Marieke Borren / Filosofie Magazine, Mart 2005 Hollandaca dan eviren: Birten LOSTAR

Liberal demokrasiye olan benzerlii nedeniyle totalitarizm, endie verici lde nemlidir. Hannah Arendt n snmaclar, vatanszlar ve teki gereksiz insanlar zerine dersleri... 1961 ylnda, Final zm (Endlsun: Yahudilerin alma kamplarna gnderilerek yok edilmesi) bulan ve dzenleyen brokratlardan birisi olan Adolf Eichmann a kar, The New York Times adna Kuds te alan davay Hannah Arendt kazanr. Hannah Arendt, davann anlatld Eichmann Kuds te (1963) adl kitabn muhteem sonsznde, 1933 te ve 1942 den sonra giderek artan totalitarizm (nasyonal sosyalizm) adna ilenen sular tanmlamaya alr. Hannah Arendt a gre, Eichmann ve yandalarnn iledikleri sular Yahudi halkna kar deil, tamamyla insanlar aras farklara, insan eitliliine ve insan statsne bir saldrdr. Bu nedenle, dorudan doruya Eichmann a ynelerek yle syler: Sanki siz ve stleriniz, yeryznde kimin yaayp, kimin yaamayaca konusunda karar verebilme hakknz varm gibi, yeryzn Yahudi halk ve daha birok halk ile paylamyorsunuz (paylamak istemiyorsunuz). nsan cinsinin hibir yesinden, yeryznde bu tr istek ve dilekleri olanlarla ve bu dilekleri uygulamaya koyanlarla bir arada yaamay kabul etmesi beklenemez. Bu nedenlerden dolay siz lmelisiniz. Arendt esas olarak Ktln Bayal teziyle tannr. Eichmann n yarglanmasna neden olan sularda, radikal bir ktln varlndan daha ok, ar bir dnce yoksunluuna dikkat eker. Bu tezin bir sonucu olarak da, sz konusu sularn, zellikle bizim insan oluumuza ynelik bir saldr olduuna ilikin gr, arka plana itilmi olur. Arendt n, (pre-) totaliter rejimlerin felsefesiyle ilgili keskin ve tyler rpertici zmlemeleri ve oradan karlan, gnmz post-totaliter ve szm ona liberal-demokratik toplumlara ynelik uyarc derslerde, Eichmann n grlerinin hala tayin edici nemde oluu yatar. Hannah Arendt bu zmlemelerine, Totalitarizmin Kkeni (The Origins of Totalitarianism, 1951) adl kitabnda, totalitarizmin eleri ve yirminci yzyln ilk yarsnda ortaya kyla ilgili almalaryla balar. Btnsel egemenlik Arendt, ( )Totalitarizmin Kkeni nin nc blmnde, -Arendt a gre totalitarizmin gvdesinden kan iki srgn olan- nasyonal-sosyalizm ve Stalinizm in, tarihte kesinlikle yeni bir politik fenomen oluturduklarn altn izerek belirtir ve totalitarizmin diktatrlk, tiranlk gibi teki otoriter sistemlerle kyaslanamayacan syler: Totalitarizm, btnsel egemenliiyle tm nfusu skdzen altna alan bir politik sistemdir. Vatandan yaam hibir ekilde bu egemenliin dna kamaz; yalnzca genel ortamlardakine deil, ayn zamanda gnlk yaamn en mahrem dokularna kadar nfuz eder. Terr, totaliter sistemin zn, ideoloji ise onun, edim ilkelerini oluturur. Terr en mkemmel haliyle, toplama ve yok etme kamplarnda ortaya kar. Bu kamplar, totaliter deneyler iin laboratuar ilevi grr ve her ey mubahtr zihniyetinin zaferini

1 -> 2

19.11.2008 19:09

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 19:09

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y5.html

...........Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

MODERNZM, POSTMODERNZM, MARKSZM


Yavuz Adugit

GR "Marxizm ve postmodernizm: nsanlar, bu bileimi ou zaman tuhaf ya da paradoksal ve her naslsa mantksz buluyorlar; bu yzden bazlar, kendi durumumda, postmodernist 'olunduunda', anlamsal (ya da dier bir deyile kalp-yargsal) adan Marxist olmaya bir son vermem gerektii sonucuna varyorlar (Jameson 2005: 43). Marxizm ile postmodernizmin bark ve bu yzden bir araya gelebilecek kuramlar olduunun ifadesi olan bu szlerin yazar Jameson, bu yaklamyla modernizm-postmodernizm tartmasna postmodern Marxizm dahil etti. Acaba gerekten, Marxizm ile postmodernizm kavramlar, postmodern Marxizm gibi bir bileimde bir araya gelebilirler mi? Bu soruya, ancak modernizm, postmodernizm ve Marxizmin zsel zelliklerini belirlenmesi ve bunlarn birbirleriyle ili kilerinin kurulmasyla uygun bir cevap verilebilir. Anlamn sonra demeye gelen post nekine borlu olan postmodern kavramnn "modern sonras olarak anlan yeni bir tarihsel dnemin ad olarak kullanlmaya balamasyla birlikte, felsefede birok yeni problem de tartlmaya baland, nk postmodernizmin yandalarnca benimsenen temel kabul, postmodern olarak adlandrlan ve modern olandan sonra gelen, ondan tamamen farkl bir dnemde bulunduumuz ve buna paralel olarak yaam biimimiz, dnya grlerimiz, bilgi yntemlerimiz, bilgimiz, bilginin konumu, dncelerimiz ve dn biimlerimizin de farkllat eklindedir. Bylece "postmodern nitelemesi, "modern olarak adlandrlan dnemden sonra gelen, bu yeni dnemi adlandran bir kavram olarak karmza karken, postmodernizm, bu dneme uygun dnce ve dn biimlerine gndermede bulunmak iin bavurulan bir kavramdr. Bu anlamda postmodernlik, belli bir tarihsel srece, postmodernizm ise, bu tarihsel srece denk dt varsaylan teorik ve pratik etkinliklere iaret eder. Bu bakm dan, postmodern felsefe, ya da postmodernizm genel olarak modern felsefe diye adlandrlan felsefenin karekteristik zelliklerini ve dn biimlerini reddeden bir perspektifle ortaya kmaktadr. Postmodernist olarak adlandrlan ya da kendilerine postmodernist diyen filozoflarn modern felsefenin dncelerini ve dn biimlerini reddetmelerinin nedeni ise, onun birtakm skntlar ya da problemleri olduu, bu problemlerin modernizm iinde kalnarak zlemeyecei eklindeki bir dncedir. Bylece, yeni bir perspektif olarak modernizmin karsna konulan Postmodernizm, bu problemlerden bir kurtulu umudu olarak sunulmaktadr. Bu yeni perspektifin hangi alanda sz edilirse edilsin, o alanda modernizmin skntlarn gsteren ve post modernizmin bu skntlara getirdii olas zm nerilerini sunan almalarla karlamaktayz. Bu nedenle bu yazda a) "postmodernizm, modernizmde ne tr skntlar gryor? ve b) "bu skntlar nasl gidermeye alyor? sorularnn cevab erevesinde, modern ve postmodern felsefi geleneklerin z -dolaysyla, her biri farkl problemler zerinde durduu halde, belirli filozoflara modern ya da postmodern dememizin nedenleriaratrlacak, daha sonra bu bilgiler nda postmodernizmin ile Marxizmin ayn bileimde yer alp alamayaca ele alnacaktr. MODERNZM Postmodernizmin, modernizmden ne tr skntlar grd? sorusuna, ancak modernizmi ekillendirdii dnlen karakteristik zelliklerin belirlenmesiyle cevap verilebilir, nk postmodernizm, modernizmin znde olduunu varsayd skntlarn, onun temel zelliklerinden kaynaklandn ileri srmektedir. yleyse, modernizmin karakteristik zellikleri nelerdir? Postmodernistlerin, modernizmin belirleyici zellikleri olarak ne srdkleri noktalara bakldnda, baz genel kavramlar n plana kardklar grlmektedir. Bunlar, dzen', yap', hakikat',

1 -> 2

19.11.2008 19:08

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 19:08

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y11.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

LMNN YZNC YILINDA NETZSCHE VE FELSEFES Mustafa Gnay

Filozof Olarak Nietzsche Nietzsche(1844-25.8.1900) yaam bakmndan 19. Yzyla, felsefesi ve yol at etkiler bakmndan ise hem 20. yzyla hem de gelecee aittir. Gelecek' kavram ve insann gelecei' sorunu, onun zerinde en ok durduu sorunlarn banda gelir. Nietzsche, ok ynl bir insandr: filolog, yazar, filozoftur. Ama ayn zamanda airdir. Hemen hemen btn eserlerinde dnsel yn ile edebi/sanatsal ynlerin i ie gemi olduunu saptayabiliriz. Nietzsche'de felsefi ve estetik eler srekli birlikte, birbirini gerektiren bir biimde bulunur. Yani felsefe ile iir arasndaki iliki, onun insan anlayyla bantldr. Nietzsche insan, yaama eylemleri iinde gerekleecek, ortaya kacak bir yetkin varlk (btnlk) olarak dnd iin, bu btnln gerek olumasnda gerekse kavranlmasnda hem aklsal (felsefi) hem de cokusal (estetik) boyutlar ayrlmaz biimde birbirine baldr. nsan ve kltrle ilgili problemler balca ilgi konusunu oluturduu iin, onu bir kltr filozofu olarak grebiliriz. Bir kltr filozofu olarak Nietzsche, tm yaam boyunca, bir insan ve kltr felsefesi oluturmutur. (Bu felsefe uranda zellikle nihilizm problemiyle bir hesaplama ve yine bununla bantl olarak stinsan kavram ve dncesinin ilenmesi sz konusudur.) Onun felsefesi ayn zamanda bir kltr eletirisi olma zelliini tamtr. Nietzsche'nin Avrupa kltrnn en gl eletiricilerinden biri saylmas da, hakl nedenlere dayanmaktadr. nk onun kadar kendisiyle, toplumuyla, tarihiyle ve kltryle cesur bir ekilde hesaplamay deneyen kimse pek olmamtr. Avrupa kltr ve felsefesinin karmza kan en nemli sorunlarndan biri ve belki de balcas olan nihilizmden kurtulmak iin, aslnda ona neden olan eylere sarlma eiliminin ar basmas da, insanlarn, gerek anlamda nihilizmle hesaplamay gze alamadklarnn gstergesidir. Nietzsche'nin adyla birlikte ou insann aklna ilk gelen balca baz kavram ve deyimler mevcuttur: iyinin ve ktnn tesi , deerlerin yeniden deerlendirilmesi , tanrnn lm , stinsan , g istemi vb. Gerekten de bu ve benzeri kavramlar/szckler Nietzsche'nin tm yaptlarnda ska yer alrlar. Ancak insanlarn belleinde iz brakt anlalan bu kavramlarn her zaman doru biimde ya da filozofun ngrd biimde anlalm olduunu sylemek de mmkn grnmemektedir. Yani Nietzsche'nin yanl anlalmas da sz konusudur. zellikle stinsan anlaynn arptlmas, faist bir ideolojiye malzeme yaplmas sz konusudur. stinsann ortaya kmasn bekleyen Nietzsche, nasyonal sosyalizmin yol at soykrmdan deilse de, felsefi yanlglarndan bir lde sorumlu tutulabilir.(1)

Nietzsche'nin Felsefe Anlay


Baz filozoflar nfuzlarn korumak amacyla bilimin arkasna saklanrlar. Nietzsche ise, felsefenin bilim yaplmasna kardr. Ona gre, asl felsefe problemi: hala filozoflar var m? olabilir mi? sorusudur. nk filozof bir birey olarak, bir yaratc olarak varolabilir. Nietzsche'ye gre, filozoflarn tarih duygusundan yoksun olmalar, bu ezeli hatalar, onlar ncesiz-sonrasz olgular ve mutlak hakikatleri aramaya yneltmektedir. Felsefenin gerek karakterini Nietzsche yle tanmlar: felsefe ancak kendine zg bir tasarma gre dnyay yaratabilir. Felsefenin gerek karakterinin anlalmas sonucunda, ncesiz-sonrasz deerler veya hakikatlere olan inancn yklmas da sz konusudur. Buna bal olarak kavramlar ve tin alanna ait olan herey, olu iinde grlmeye balanr. Bu konuda Nietzsche unlar syler: "szde sorunlar stne dnmedim, -harcamadm kendimi. (..) Tanr" ruhun lmezlii , kurtulu , te dnya , daha ocukken bile ne dikkatimi, ne de vaktimi verdiim kavramlar hepsi, -belki de bunlar iin yeterince ocuksu olmadm hi. (2)

1 -> 2

19.11.2008 19:11

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 19:11

::Postmodern(izm)ite'yi Anlamak::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y6.html

2 Yl: 200ayu Say:2 Yl Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Postmodern(izm)ite'yi Anlamak
Anlamak

Bu yaznn ve eliindeki tablolarn, dergimizin ikinci saysnn kapak konusu olan Postmodernizm zerine yaplacak okumalara yardmc olacak bir okuma atlas denemesi olarak alglanmasn neriyorum. Moderniteyi, birbirleriyle etkileimli tm alanlar ieren, dnyay alglama ve anlamlandrma ve dntrme edimi olarak nitelendirirsek, postmoderniteyi de bu srele balantl eletirel ve tepkisel yaklamlar olarak okuyabiliriz. Modernite- postmodernite ilikisi ve sreci olduka tartmaldr. Konu zerinde dnce retenler, kendi dnya gr ve durular balamnda farkl yorumlar yapmaktadr. Bizim gibi uzak corafyalardan bu tartmalar izleyerek anlamaya alanlar iin durum daha da karmaktr. Ayrca konu, baz durumlarda ideolojik alanda slogan sylemlerle dillendirildiinden, olan biten zerine yeni anlam katmanlar birikmektedir. Her eye karn postmodern yaklam, yorum okluunu savunduuna gre, kendi bakmz temellendirme zgrlmz kullanarak ilerleyebiliriz. Olup bitenlerin anlalmasnda karlalan glklerden birisi de, modernitepostmodernite ilikilerindeki i ie geen alanlarda grlen, akma, birleme ve elikilerdir. Ayrca kavramsal belirsizlikler de sz konusudur. Dergimizde yer alan Postmodern(ite)izm Kavramlar ve Grler balkl deneme bu zorluu amak iin tasarlanmtr. Modern ve Postmodern zerine yaplan yorumlarda hep, ak kaplar braklmaktadr. Postmodernite'nin kendi doasndan kaynaklanan, nereye gidecei belli olmayan sre konusunda ucu ak metinler, yazarlara gvence salamaktadr. ( Bu ayn zamanda postmodern bir yaklamdr da) Elimizde iki yumak var. Modernizm yumanda ipin ucundan yakalarsanz, iyi kt yuma sonuna kadar bir makaraya sarabilirsiniz. Bu iplik tek renkli olmakla beraber yine de, ton farkllklar karklk yaratabilir. Postmodern yumakta durum farkldr. plik sk sk kopar. Yeni bir u bulmak iin aba gerekir. Zorluk, kopukluklarn ok olmasndan ve farkl renklerde ipliin birbirine dolamasndan kaynaklanr. Arada modern yuman iplik rengine de rastlarsnz. Bazen istenmeyen dmlerle karlarsnz. Onlar zmeden birlikte makaraya sarmanz, postmodernistlerin istedii bir eydir aslnda. Postmodernite(izm) yumandaki iplikleri grmeye alalm. Postmodernlik terimi ve trevleri ok geni alanlarda kullanlmaktadr. Kullanld alanla balantl olarak
1 -> 2 19.11.2008 19:08

::Postmodern(izm)ite'yi Anlamak::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 19:08

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y8.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Postmodernizm: "Modernizm"in Kimlik Kayb


Gken Yaayan

Postmodernizmin, basit ve dorudan tanmn yapmak olanakszdr. Bu kavram, 1960'l yllardan itibaren kullanlmtr. nce edebiyatta, 1970'li yllarda mimaride kullanlm, 1979'da Jean Franois Lyotard'n "Postmodern Durum" adl kitabyla bir tartma balanmtr. (zkan, 2001) Postmodernizm; Kuzey Amerika'nn Kta Avrupa'sndan evlat edindii, arlkl olarak Fransz ve Alman kkenli bir ocuktur. Postmodernizme asl esin veren filozoflar Nietzsche ve Heidegger'dir. (Kl, 2002) Lyotard'a gre postmodernizm, gnmz bat medeniyetinin genel bir durumunu adlandrr. Postmodern durum, byk merulatrma anlatlar nn artk inanlr olmad bir durumdur. Byk anlat ibaresiyle kastettii ey, hereyden nce, kpr oluturucu tarih felsefeleridir. (Kellner, 1988) Bu dnsel mirasa ramen postmodernizmin en sert eletiricileri ada Alman filozoflar, zellikle de Jrgen Habermas'dr. Postmodernist aydnlar olumlayclar ve pheciler olarak ikiye ayrlrlar. Olumlayclar modernizme kart olsalar da, onun her dncesini yabana atmazlar; pheciler ise modernizmin en kk ayrntsna bile kar kp radikal tavrlar taknrlar (P.M. Rosenau; 1998 ). (Kl, 2002) Modernizmin grnte gvenilir olan gvenli alanlar, postmodernizm ile geersiz hale gelir. Postmodernizm, Aydnlanma sonras dncesinin tm temel akmlarndan radikal olarak kopu salar. (West, 1996:305) Modernizm, Aydnlanma felsefesiyle ortaya kan; insanln iinde bulunduu banazlktan, hurafelerden, geri kalmlktan kurtarmay amalayan; toplum bilimlerinde insan uygarlnn genellikle sanayileme ve laikleme araclyla urad ekonomik, siyasal ve toplumsal bir dnmdr ve ilerleme olgusunu temel alarak insanln gittike daha iyi ve stn amaca doru hareket ettiini kabul eder. Modern alarda her alanda ortaya km olan dorular, kuramlar, sistemler tartlmaz nitelie brnm, bireysellikler, bireysel nitelikler bu sistemler iinde eridii iin n plana kamamlardr. Bu sistemlerin balayclklar nedeniyle, herkes zorunlu olarak benimsemitir. Modern dnemlerde aama aama her alan kurumsallatrp bilim, ahlak ve sanat, yaam dnyasndan kopmu, zerk, otoriter alanlar durumuna getirilmitir. Bilisel aralar, ahlaksal-klgsal-estetik anlatm ve uslamlama yaplar, zel uzmanlarn denetimi altna girmitir. Ortaada Tanr'nn-dinin kulluunda olan insan bu kez, modern an ycelttii olgularn, otoritelerin kulluuna soyunmu, bilim adam, ussalln temsilcisi haline gelmitir. Modernizmin dayatt bu gereklik anlayyla, kurumlar ve bireyler arasnda snrlandrc usulukla zlemez karlkl bamllklarn olutuu tek biimletirici sra dzenleri/uzamlar, olgular yaratlmtr. Modernizmde, bilim bilgisinin kltr ve gelenekten bamsz ve znellikten arnm olduuna inanlr. Bu bilgi kiiden kiiye, toplumdan topluma ya da kltrden kltre deimez. Nesnel ve evrenseldir. Kltrler ve zneler stdr. Bir bilgi formu olarak, entelektel disiplinler hiyerarisinde yeri en st basamaktr; sanat, din, ahlak, felsefe gibi disiplinlerin yeri ise daha alt basamaklardadr. Din ve gelenek, gereklie ulamay engelleyen bir hurafeler ve n yarglar yndr. Pozitivizm, kltr, etik, din, yaamn anlam, felsefe gibi konular ussal sylemin dnda brakm ya da bunlar zerinde konumay anlamszlatrmtr. nk bu konularda nesnel, matematiksel, mantksal uslamlama yaplarak bir uzlamaya varlamayaca gibi tersine, bu konularda uzlamazla dlmektedir. (Kale, 2002) Bununla birlikte, aydnlanma a, bilime-akla duyduu sonsuz gven dolaysyla ve bilim araclyla insanlarn her sorununu zmeyi adeta onlara yeryznde bir cennet kurmay vaat etmitir. Birok gelimeye ramen, ncelikle kinci Dnya Sava ve ardndan Nazi rejiminin neden olduu kitlesel kymlar; daha sonra souk sava yllarnda sper gler aras silah yarnn yaratt nkleer tehdit ve topyekn yok olma korkusu, bat insannda, bat kltr ve uygarlnda zellikle endstri devrimi ile ortaya atlan ve uygarln srekli daha iyiye doru gittii dncesine inanszl getirmitir. Geri bu eletiriler, II. Dnya Sava ncesi, nemli temsilcileri Horkheimer, Adorno ve Marcuse olan Frankfurt okulu tarafndan da yaplmtr (Bugn bu okulun en nemli temsilcisi Jurgen Habermas'tr.). Habermas; dile dayal bir uzlam gndeme getirir. Ona gre modernlik hala bitmemitir, tamamlanmam bir

1 -> 2

19.11.2008 19:09

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 19:09

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y15.html

Say:2 Yl:2005

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

iir M.Gl ZGE

iir hep o gelirdi bana karanlk sokaklarca gvdesine sarlm bir by ardnda tarlas hep papatya salar yldzlar dolam penceremde ilk iek yaadm yeri tar odalar hep o gelirdi bana, oda oda kah bir krlang sevincinde zamanla dn terk eden kah bir kap gcrts kocaman sevilir yine de dank dolar zaman fark etmez kimse yzn hep o gelirdi bana glden hesap sormaya buruk bir erin kalr kilimde tozlaryla danr yks hep o gelirdi bana yk yk...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

1 -> 2

19.11.2008 19:13

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi2/s2_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 19:13

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/

Say: 3 Yl: 2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

indekiler Editrden Yol Haritas Dil stne: Terimler, Kavramlar, Grler simler Dil ve Felsefesi
1 -> 2

Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Anlamak


19.11.2008 19:16

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/

2 -> 2

19.11.2008 19:16

::"DLSZLNDR DLN"::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y13.html

.........................................Say:3 Yl:2006 Ana Sayfa Kitaplk Eski Saylar Bulmaca Forum Site letiim

"DLSZLNDR DLN"
Ferda

DL- Bu ne cret, nerden, neyle ve nasl olur da karma kma cesareti bulabilirsin? Benimle uraanlar olsa-olsa kafay yer, ldry yaayp, dalrlar. Sen dediim nasl bir bilin ile btnleik olarak durabilirsin karmda, hangi aklnla diyeceim ama onu da sana giydiren ben-im. Syle bana, nasl olup da karma geebildin? H- Artk sana inanmyorum! Dediin, demeye altn, hi-bir eye inanmyorum. O nedenle yukarda savurduun ve tehdit-sandklarn beni korkutmuyor. ok eskidendi senin tanrlarna, eytanlarna ve bilumum kurgularna inancm ve o zamanlar korkuyordum, eytanndan, eytanlklarndan, ama artk, senin ben-dediin oldu bir eytan veya bilmem ne ite ve ne olduum da artk umurumda deil. Bir zamanlar ben dediinde, senin bir kulun-klendi ve hep senin belirlediin, alg, anlam, mantk v.b. dzlemlerine gre dnyor, konuuyor ve yayordu. Senin dost bildirdiklerine kar sevecen, dman bildirdiklerine kar fke doluydu. Senin tende duran bir aac, geceyi, sabah, gn, gnei ve hele de MOOR olan (ki senin kofluunu, boluunu, hileme ve pilemelerini o fark ettirdi bana, dil-tesi younluklar onda yaadm, bir de BEBLERDE, sen-ncesi olanlarda yani ve bir de SEVMELERMDE Mora, bebie b-akarken, seviirken sen yoksun orada) g-remiyordum. Dikkat ediyorum da, sana en sadk olanlar, beki-kpeklerin yani, estetik olana en uzak duranlar. Seninle nemalananlar sanat alanna uzak duruyorlar. Senin en ok sertletiin alanlar olan, din/bilim/ ideoloji sylem alanlar en faizan, militarize olan alanlar. Zaten iktidarn bunlar sayesinde, bu alanlarda oluturduun, doruluk, iyilik v.b. deerler zerinden retiyorsun. nsan dediklerinin vicdanlarn bunlarla ekillendirip, onlar kulun-klen haline getiriyorsun. DL- Ne kadar zavallca bir avuntu bu! Bir bebi, bir sevi, bir mor dediklerimle sen benden kurtulduunu temde olduunu mu sanyorsun? Bu mu yani dayanaklarn, bu kadar m? Oysa sana bunlar s-yleten akl-bilinci ve fark edi gcn de ben dediim vermiyor muyum? H- te bu-sun-sen ve bu-kadarsn. O kadar ince ve haince tuzaklarn var ki, annda konuma-dediini kendi zeminine eki-veriyorsun. Senin zemininde kalnd srece ben-dediini vurman kolay. nce beni bir benlie sahip olduuma ikna ediyorsun, sonra bu benlikte bir bilin/akl ve bunlara b-al olan farkndala sahip olduuma inandryorsun, bu arada sen kendinikaybettiriyorsun ve konuana kendince konutuu sansn oluturuyorsun. Bu sanda olan garibim insanlar da, ha bire yine senin zerinden senin dediklerini arayp duruyor. Bulamaynca da, balarn belalardan belalara sokup duruyorlar. Brak ben-o, u, bu, akl, bilin, farkndalk, tanr, madde, uzay, zaman v.b. dediklerini de, ben dediine sen kendini anlata-bilir misin?! Buyur bakem!!!

1 -> 2

19.11.2008 19:35

::"DLSZLNDR DLN"::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 19:35

::I S NEREYE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y11.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

I S NEREYE (Trkeye zel hikaye II) Faruk KORKMAZ nsanlar yoku aa srklenen ta paras gibidirler. Ne kadar hzla inerlerse insinler, yuvarlanmay hi ihmal etmezler... Bu hikye de byle bir insann, bir iisinin onurlu hatratdr. Yalnzlarn atlarnn olmasnn adet olduu zamanlarda yaamam biri olarak, yaya kaldrmlarn topuklarmla dvp duruyorum. Evet, bir atm yok, evet byklarm Dou Prusya tarz kesilmi, evet evet. Ne, ha evet. Ama ben onurlu biriyim, asla geri geri yrmem. Tamam, tamam neden diyorsunuz, neden biz bu adam dinliyoruz diyorsunuz? Syleyeyim nk sesim yank, nk trklerim deirmenlerden rldayarak akan sular kadar berrak, nk ben bar yanklarn nde gideniyim, nk sizin bir televizyonunuz yok ve yoldan geen ayyalarn arklaryla idare etmek durumundasnz. Ya da bu baht kara, bitap iisine acmak iin onu dinliyorsunuz. Ama bana acmaynz, sadece nyarglarnzdan ve kibrinizden kaynaklanan gz apaklarnz, duygular paylamann ho kokulu sabunuyla ykaynz. Telefon kablolarndan den kelimeleri toplama kurumuyla, amurlu su birikintilerindeki hafif dalgalanlar yaratma enstitsndeki ilerim pek yolunda gitmedi ve ben yine konumalara ve dncelere harfi yerletirme cemiyetindeki skc iime dndm. Yine her lanet olas gnm, masamda dank bir ekilde duran lar kelimelere gmerek geiriyorum. Bizim bro yirmi drt saat usulne gre alt iin, hi durmadan dililerini gcrdatyor, eleman eksikliinden kaynaklanan boluu, ruhumuzun karanlklarndan kp gelen zorunluluun evkiyle dolduruyoruz. Patron ieri girdiinde bronun tavanna doru ykselen yorgunluk buusu genizlerine dolarak, aniden yere yuvarlanmasna sebep oldu. Brodaki herkes ok yorgun olduundan, kimse yerinden kalkmad, yalnzca ben acym patrona gnderdim, o da acma tutunarak ayaa kalkt, bana bakp glmsedi. Bu glmseyiin ii doluydu, yani olgun bir armut gibi sapsar, dolgun, tatl bir glt. Ellerim hemen nmden gemekte olan hrka kelimesini otomatik olarak hrka haline getirdi, itiraf etmeliydim ki, iimde ustaydm. Patron masama yaklarken, elini cebine daldrp birka tane daha frlatt, kelime hrkalarm haline geliverdi. Sadi, seninle konumamz lazm dedi, ben de Elbette dedim. imi yenilerden birine braktm, patronla beraber odasna gittik. Bu odaya birok kez gelmitim, ama her geliimde yeni bir ayrnt kefetmek beni hep artyordu, odann adal bir gemii olduu kafama en uan an paralarndan anlalyordu. Anlar kk finolar gibi kafanzn etrafnda dolayor kuyruk sallayp, dil kartyorlar bir
1 -> 2 19.11.2008 19:36

::I S NEREYE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 19:36

::10 nlden 10 nl Sz ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y14.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

10 nlden 10 nl Sz Felsefe Ekibi

1. Szn en gzeli, syleyenin doru olarak syledii, dinleyenin de yararland szdr. Aristoteles 2. Sylenmedii mddete sze sen hakimsin. Bir kere sylendi mi, o sana hakim olur. Beydeba 3. Akll insan kimseyi szleriyle deerlendirmez; ne de kendi szlerini kimse iin deitirmez. Konfys 4. Szckler, maddenin grntsnden baka bir ey deildir; onlara ak olmak resme ak olmaktan farkszdr. Bacon 5. Szckler bilge adamlarn fileri, aptallarn parasdr. Hobbes 6. Bir szn ardndan komamalyz, sz bizim ardmzdan komal, bize hizmet etmeli. Montaigne 7. nsan dilini tutup konumadka, ayb da hneri de gizli kalr. Sadi 8. Gzel sz, yaammzda hayat bulmad srece kuru grltden ibarettir. Anonim 9. Kk kafalar insanlar, orta kafalar olaylar, byk kafalar fikirleri konuur. Hyman G. Ricover 10. Sessizlik, ok kez toplumun deer ve hkmlerini szlerden daha gl olarak belirtir. Benjamin Disraeli

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2006 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...

Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 19:37

::ANTUARA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y10.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

ANTUARA Yusuf ERYT

Ne zaman bir ak yaasa. Derdi kskanlktan peine btn tanrlar. Ak tanras Antuarann. Akl dedi hikmetli Antuara. Ya yam? Eer birletirebilirsem aklla ya. Yenerim btn tanrlar. Tarihte yaam ve acy damaklarnda tatm. Tm klar toplad bana. ki beden dedi Antuara. ki beden, ki Tanrlar ve eytan bile dize getirmeli. Kendi iinde younlua giren kudretli tanra. Buldu sonunda bir elmann iki yarsn. znde bir insan bedeni olan. Sen dedi, Jlyet, Kleopatra, Leyla, Asl, irin ve dierleri. Girin imdi u kutsal bedene deyip gsterdi kudretli bedenini. Sen dedi Antonius, Romeo, Mecnun, Kerem, Ferhat. Siz de girin bakalm kudretli Akinin bedenine. ndi yeryzne iki soylu beden. Antuarann iki aheseri. Bir ncye, sen de in kudretli Leyla dedi. Kskanlktan dama kuruyan tanrlar. Dtler ak tanras Antuarann peine. Burundan ate, yrekten kin saarak. Sen dedi kudretli tanra. Evleneceksin Aki ile. Bozacaksn tanrlarn planlarn. Jpitere bile hkmetseler. Yanacaklar akmn ateinde. Decekler kendi kazdklar kuyuya. Baarabilecek miyim efendim acaba. Bylesine soylu bir grevi. Tayabilir miyim boynuma takacan zmrt gerdanl. Bu yk bana ar gelmez mi. Sen ki Leyla eytan bile zincire vurmutun kendi kafesinde. Geirmitin burnuna halkay da. Nefessiz kalmt Edenin zindannda.
1 -> 2 19.11.2008 19:36

::ANTUARA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 19:36

::Bir cmle ile be kpr kurarm::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y12.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Bir cmle ile be kpr kurarm, milyon milyon akll geer stnden! mza: Deli!.. Muharrem YILDIRIM Bir cmle be kpr kurup milyon milyon insan geiriyorsa stnden, felsefedir. Bir cmle sylediinin zerine bada kurdurup oturtup yap boz oynatyorsa, dildir yle de sylenebilir; dil aklldr, felsefe deli! Filozof? Zrdeli!.. Dil kpr kuramaz. nk o, sonsuza kadar kendi inas ile uramaya mahkum klnmtr. Felsefe alr onu ve ne kadarsa o kadarndan saysz kpr yaratr. Yani felsefe, bir pervane oyununda hep ate; dil, rzgarn koynunda tz tz kl, toz toz klne kul

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

2001-2005 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl

1 -> 2

19.11.2008 19:37

::Bir cmle ile be kpr kurarm::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 19:37

::CAMUS VE NSAN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y9.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

CAMUS VE NSAN Mustafa GNAY Olduka ak ve anlalr bir dille yazm olan Albert Camus, teknik ve akademik bir felsefeci olarak grlmese de, nemli dnceler, grler ortaya koymutur. Kierkegaard, Nietzsche, Heidegger gibi filozoflarn oluturduu gelenei izledii sylenebilir. Camus, insann dnya iindeki konumuna anlam ve eylem asndan bakar. Baka bir deyile Camus, dncesinin zarn insandan, yaamdan ve dnyadan yana atar. Dnce ve eylem arasndaki yabanclamay ortadan kaldrmay dener. nk eylemler dayandklar dnceyi ve deeri gerekletirmiyorsa, orada, amalar, arasallam, asl deer ve varlk olan insan bir glge, bir kopya durumuna dm demektir. Camus, dnyann akla uygun olmamasndan hareketle bir etik olanan aratrr. Alalm dnce gelenei olarak eletirdii dnce tarz, akla-aykry yceltirken, Camusnn aklk yolunda ilerleyen bir dnme tarz vardr. Bu ayn zamanda, belli bir filozof duruunun ve felsefe yapma tarznn ifadesidir. Camusnn felsefesi, ilk kez Nietzschenin dikkati ektii nihilizm sorunu ile felsefi yoldan onu amaya alm en nemli ada grlerden biridir. Camusnn dnsel temellerini ve tarihsel-toplumsal sonularn zmlemeye alt nihilizm, aslnda bir felsefe sorunu olmaktan te an bir sorunu olarak karmza kmaktadr. Ve bu sorunun arl zerimizde artarak srmektedir. Camus, Sisyphos Efsanesinde nihilizmi sama (absurd) kavramndan hareketle inceler. Sama kavram, onun dncesinin temeli durumundadr. Sama kavram, insan asndan evrenin akla, manta aykrln, tutarszln anlam; hereyi olduu gibi gren, bilinli insan ya da dnceyi dile getirir. Varoluumuzun ya da yok oluumuzun kararn veremediimiz bu yaam, insan yaam, sama ve anlamsz bir yaamdr.(1) Camus, dnsel geliiminin birinci dneminde sama kavram zerinde durur, intihar iler. kinci dnemde ise bakaldrmay ele alr. ki dnemin ortak yann olan mutlak son (lm) ise, yaamn anlamszln ve dolaysyla sama yaanty ortaya karan temel olgudur. Ancak sama her zaman iin bir balang noktas olarak kabul edilir. Camus de yaptlarnda, samay ama, onunla bir hesaplama abas iinde karmza kar. Camusnn birinci dnem felsefesi iinde yer alan Sisyphos Efsanesinde kulland temel kavramlar, sama (uyumsuzluk), yalnzlk ve intihardr. kinci dnemde isebakaldr ve dayanma kavramlar arlk kazanr. Bakaldrma, metafiziksel ve tarihsel olmak zere ikiye ayrlr. Bakaldrma dncesinin ahlaki ve metafizik boyutlar vardr. Camus, bakaldry, politik ve tarihsel devrimlere kart olarak ele alr. Sisyphosta uyumsuzluk bilinci akla kavuur, samann farkna varlr ve insan bununla hesaplaarak kendi konumunu belirler. Bakaldran nsanda ise bu bilin bakaldrma dncesine balanr ve bir eylem ilkesi haline gelir. Bu ayn zamanda, bireyselle toplumsal, kiiselle evrensel arasnda bir iliki ve iletiim
1 -> 2 19.11.2008 19:35

::CAMUS VE NSAN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 19:35

::DL ve FELSEFES::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y3.html

.........................................Say:3 Yl:2006 Ana Sayfa Kitaplk Eski Saylar Bulmaca Forum Site letiim

DL ve FELSEFES
Anlamak

Dil nedir ki? Kimse bana sormaynca, biliyorum. Birine aklamaya kalknca da bilmiyorum Nermi Uygur. nsan doas gerei bilmek ister Aristoteles BALARKEN Dil! Deyip gemeyelim. Bizler dili konumaya baladmzda, onun iine oktan domuuzdur. Dili, en sradan yetimiz olarak kendi doall iinde kullanrz. Ancak dilimiz stne dnmeye baladmzda, ne kadar karmak, geni ve tartmal bir alanda olduumuzu fark ederiz. Burada, dil zerine yaplan almalar temel alarak, dilin genel bir grnmn vermeyi deneyeceim. Daha sonra, felsefece dnmenin dil olgusuna yaklam konusunda grleri zetlemeye alacam. Metin, alan dndan bir meraklnn, anlama abas olarak deerlendirilmelidir. Her alt baln bamsz bir alan oluturduunun bilincinde olarak, dikkatimizi alanlararas ilikilere ekmek, metnin amacn oluturmaktadr. Dil gerei, dirimsel (biyolojik), fiziksel, tinsel, bireysel, toplumsal, tarihsel, estetik birok etken ile ilikilidir. nsana ynelik tm anlama abalarnda var olan sorun,dil iin de sz konusudur. Dil sonuta, kendini kullanarak, kendini betimlemeye, bilmeye, yorumlamaya, anlalr klmaya alr. Dil stne dnme, kimi durumlarda, stdil dediimiz dile getirme katman ile olanakl hale gelmektedir. Ayrca, dilin gereklii yanstmadaki snr ve olanaklarnn, kendini betimlemesi ve anlamlandrmasnda da sz konusu olduunu belirtmeliyiz.

1 -> 2

19.11.2008 19:31

::DL ve FELSEFES::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 19:31

::DLN BYOLOJK DAYANAKLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y7.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

DLN BYOLOJK DAYANAKLARI DENEYSEL KANITLAR, DLN DOUTAN OLMASINI DESTEKLYOR MU? Bora Lee eviren: Gken YAAYAN "Dil biimleri iindeki gramerin prensip ve kurallar, dncenin evrensel biimlerine karlk gelmek iin yaplmtr... Her bir cmlenin yaps, bir mantk dersidir." John Stuart Mill

DLN BYOLOJK TEMEL "Gerekte insan bilgisi, dil baarm araclyla dilbilimsel yeterlilik tarafndan organize edilir ve gereklii kefimiz her zaman dil araclyla olur" (Danchin 29). Gelimi omurgallar, trlerin yava evrimi sonucu "sezgisel bilgi"ye sahiptir. Bununla birlikte, dil yoluyla bilgi yaratma yeteneine sadece insanlar sahiptir. Benjamin Whorf'a gre, "dil... sadece fikirleri seslendiren kopya edici ara deil; daha byk lde, fikirlere ekil verendir... Biz doay dilin ortaya kard snrlar dhilinde zmleriz" (Joseph 249). Beraberinde, dilin geliimi ve edinimi, "kompleks ardk ilem, kavramlara ekil verme yetenei ve basit uyarclar oklu biimde snflandrma" ile balantldr (Joseph 178). Antione Danchin, kendimizi, zerinde aratrma yaplabilecek nesneler olarak alglamamz salayan "kiiyle ilgili dng" yoluyla ok daha yeterli olan gereklik modelleri oluturmak iin, evrenin geri kalanndan kendimizi ayrt etmemizi saladn ileri srer. Danchin'in iddia ettii, tm insanlarda ortak olan bu "nesneden zneye uzanan yol", dilin evrensel zelliinin varln ileri srer (29). Dilin biyolojik buluntular, bu evrensellie nemli derecede katkda bulunabilir. Konu burada, dilin doutan olduu deildir; nk, kesin olarak, dil renilmelidir. Konu, dil renme eiliminin doutan olup olmad da deildir; dil renmek iin ilevsel bir beyne gereksinim vardr. Aratrlan soru, dil organizasyonunun kknde biyolojik dayanak olup olmad ve dilin iyapsdr. Konuulan dilin edinimi zerine dnen bilim adamlar ikilemin isel ve dsal nedenleri konusunda blnme yaamaktalar. Dil edinimlerinin iki tipik modeli, "selektivist (seici, ev.)" ve "konstruktivist (zihinsel inac, ev.)" modellerdir. Selektivist model, i sebep grne baldr ve Noam Chomsky ile ilikilendirilmitir. Selektivist model, "dil kalb beyindeki sinirsel yap tarafndan nceden organize edilir, bylece varolan bir evrenin gerekli paras olma durumu, her bir blnmez sinir yapsnn snrlarn oluturur, bunu yaparken nceden varolmu organizasyonu etkilemez" (Danchin 30) diye varsayar. [Demet ngen'in
1 -> 2 19.11.2008 19:33

::DLN BYOLOJK DAYANAKLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 19:33

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y9.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DLN GC II
M.Gl ZGE

M AD DELD DAHA Bir zamanlar szcklerin bizim dmzda da yaamlar vard, ama anlamlar yoktu. (Anlam skcdr. Bencildir. Gnde kez aynada kendine bakar. Balar. Adlandrr. Adlandrmak lmdr.) Eskiden bir ustura, bir su kovas, bir at yan yana geliyordu. Dnya anlalmak iin deildir. Eskiden szcklerle bu denli yaknlmz yoktu. Balkon ile tanmamz yenidir. (Balkon ocukluumuzdur.) Krmz sesti eskiden. Nergis kendi adn bilmezdi, aklna estii gibi yaard. lm szc eskiden de iki heceydi, evlere girer kar, yatak turlar atar, aalarla alay ederdi. m ad deildi daha. Bir zamanlar anlam szcklerin umurunda deildi. Nuh Peygamberin: Ben iki bin yl nce karm, ocuklarm, gelinlerim, hayvanlarmla Cudi Danda gemisi karaya oturan Nuh Peygamberim. szlerine kar, -anlamn kylmas adna- imgeleri srerler (airlerin her gece ktlarna yeil Muhammedler, sar salar indiren imgeleri) szck olduklarn unuturlard. (imgelere dntnde szckler tannmaz. Szckleri kaldrn dnya yoktur.) Bazlar eretilemelerin bysne kaplp, (eretilemeler iirin kral yoludur) adlarnn stn izerlerdi. Bazlar da simgelerin buyruunda (simgelere elini kaptran kurtulamaz) ordan oraya savrulup giderlerdi. m ad deildi daha. lhan Berk Gsteri-Nisan 1981

nce gsteremeyeceimiz vard. Sonra adlandrdk. Daha sonra ise adlandrlan adlandrana taptk. Taptmz kim, ne? te bunu unuttuk...

Yola kyoruz, yannza hibir ey almayn. dedim. Biri kitabndan ayrlamad, dieri kpeinden... Onlar da m almayacaz? Evet, hibir ey almayn! Biri ise para almaya kalkt, gerekli olur diye. Yannza bir ey almadan gelin, greceksiniz ki byle bile

1 -> 2

19.11.2008 20:36

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:36

::EDTR'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y0.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Editrden
Selma Yldz

Merhaba,
3. saymzla yine sizlerleyiz. Kapak konumuz nceden duyurduumuz gibi Dil ve Felsefesi. zneyle dili ve diliyle de dnya arasndaki ilikinin felsefesi. Ekip imzal yazlarn yansra yazarlarmz konu hakknda zgn, derleme ve eviri yazlaryla konuyu ilediler. Akademisyenlerimizden henz yeterli ilgiyi gremesek de ilerleyen saylar iin umudumuzu hala koruyoruz. Bunun iin kendilerine ulama abalarmz sryor. Kapak konumuza ksaca deinirsek. Lacanc bir deyile dil, simgesel dzen tarafndan retilir. Bizler nceden belirlenmi bu simgesel dzen iine doarz. Doduumuz andan ayna evresine geie kadar yaadmz sre, henz anlamlandrlmam yani simgeselletirilmemi olan sretir. Ayna evresiyle yeniden retim aamasna geer ve kendimizi bir btn olarak kurgulamaya balarz. Mitolojide Narkissosun sudaki aksini grerek kendi gerekliinin farkna vard gibi bir farkndalk yaarz. Ancak bu farkndalk Narkissosun sudaki aksinde, baka bir deyile farknda olmayan tekinin aynasnda, kendi kendini batan kard, kendini tand an kendini yokettii ve nergis ieine dnerek yapbozuma urad gibi, olumsuz anlamda bir farkndalk deildir. Bu farkndalk, kendimizi yoketmenin deil, tekinin yazgs olmakla kendimizi batan kardmz, yeniden kurmaya baka bir deyile zneleme srecine girdiimiz bir farkndalktr. teki var, onunla karlatm, dememeli. teki var, onu izledim,demeli diyor Baudrillard. Ayna srecine girmekle tekiyle karlaan zne, bir teki nin varln reniyor. Ancak Narkissos gibi teki var, onunla karlatm demiyor. Ekho gibi zne de, teki ile karlamann tekinin varoluunun bir kant olduunu gryor, kendine yabanclaarak onu izliyor, yzleiyor. Dilsel dnyaya yani simgesel alana girile birlikte arzularmz tarafndan belirleniriz. Bunlar dil yardmyla bakalarna iletir, bildiririz. Duygularmz dille aa karr, isteklerimizin yerine getirilmesini salarz. Dil gereklii kavrayamaz diyen Lacan, iinde yaadmz gerekliin bizim dilsel yapmzn bir rn olduunu sylyor. Siz de farknda msnz bilemiyorum... gnmzde hayat nasl beynimizde, zihnimizde devasa prangalarla yayoruz. Kendi tnellerimizde, kendi hapishanelerimizde ama yine de dierleri farknda olmadan onlar izleyerek, izini srdmzn kendimiz olduundan habersizyeni sabahlara uyanyoruz. Her uyandmz sabah, labirentlerimizde tekiyle karlaacamz biliyoruz. Kendi tekimizi istiyor, bu buyurgan gereksinim iinde istemlerimizin alanna giriyor kendimizi anlamlandrlmas ak ulu bir sre iinde buluyoruz. Anladmz anlatmakta zorlanyor, dile getirmek istediimizin dile geldii an anlamszlamasn ska yayoruz. Dilimiz, kendini eksik olarak sylediinde, sylemediinde bir baka deyile sessiz kald yerde ifade ediyor. Genellemi iletiim ve enformasyon fazlasnn insann tm savunmalarn tehdit ettiini syleyen Baudrillarda kulak verdiimizde simgesel alanmz, dilsel dnyamz, zihnimizin muhakeme alann koruyan hibir eyin kalmadn gryoruz. Yine dili kullanarak onu anlatmaya, betimlemeye alyoruz. Gerekliimizin nasl bir yap tarafndan retildiini grmek, anlamak, zerinde dnmek iin sizleri dergimizin sayfalarnda gezinmeye davet ediyor ve eletiri, neri ve yazlarnzla katklarnz beklediimizi bir kez daha yinelemek istiyoruz. Sevgilerimizle....

Felsefe Ekibi

2001-2005

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...
19.11.2008 19:17

1 -> 2

::EDTR'den::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y0.html

2 -> 2

19.11.2008 19:17

::nsan ve Dil::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y8.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

nsan ve Dil M. Gl ZGE Okunur klnan dizeler, yazlar araclyla, binlerce yl telerden bir insann sevgiyi tanlay, doay betimleyii, yakars ve tm insancl duygularn duyumsayabilmek ya da duyumsayabildiimizi sanmak, gerekte tyler rpertici bir olay. Homerosun dizeleriyle etkilenmemiz, Ludingirrann anasnn ninnileriyle glmseyiimiz, insanln bireyde ya da znde pek farkllamadnn bir kant gibi nmze kmaktadr. Dillerin, budunlar tanlamadaki basknlklarn syleyebiliriz. Ama tek bana tanklklarn da syleyebilir miyiz? Sanrm nyarg, yanlg ve yanllarmzn ufkumuzu daraltmasyla, binlerce yldr karm yani karkam insan/kltr tz stnde sanrsal ykseldiimizin gerekliini de yitirmekteyiz. Ayn dili konuan farkl budunlarn varl gibi, ayr dili konuan, kkte ayn budunlarn varlnn insanln nnde bir engel oluturmamas dncesiyle yola ktmzda, insan, insan yapsnda ses/dil oluturan rgenleri/organlar, bunlarla ilintili ses/dil/yaz yaratmnda etken/etkin olan kantlanm ya da kantlanmam baz unsurlar grebilmekteyiz. Okuyacanz yaz byle bir yolculuun kimi duraklamadan geilerek, kimi ise uzunca konaklanarak yazlm bir denemesidir. nsan, Yaps ve Yaam kitabnda, anakaralardaki insan dalmnda gruplarnn (farkl/ayn) etkinliine deinilir (s. 229 v. i.): kan

Ksa da olsa, sadece kan gruplarna dayanlarak bir Avrupa tarihi yazlabilir. Yksek oranda A gruplu kiiler, bata skandinavya, spanya ve Trkiye olmak zere Avrupay istila etmilerdir. 0l kiiler kelerde kalmay semiler ve buralarda kalmaya zorlanmlardr. Bu grup rlandada, skoyada, Pirenelerde, zlandada, Sardunyada, Korsikada, Dou Karadenizde ok grlr. Hibir zaman fazla grlmeyen Blere Avrupann dousuna doru gidildike rastlanr. rnein, Ortadou ve Rusyada Bler, Alar yenilgiye uratan ikinci bir istila gibi grnmektedir (Acaba Moollar m?). Dnyay ele aldmzda durum daha da karmaktr. Gney Amerikadaki yerliler yzde yz 0 grubundandr. Kuzey Amerikal Kzlderililerin ounluu da 0ldr. Yalnz kuzeye gidildike aralarnda Aya rastlanr. Hemen hemen hi B grlmez. Eskimolar gibi, Maoriler ve Avustralyal yerlilerin yars A, yars 0dr. Bat Afrikal zenciler ounlukla 0ldr (yzde elli iki) fakat A yzde yirmi bir orannda ve B
1 -> 2 19.11.2008 19:34

::nsan ve Dil::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 19:34

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y2.html

.........................................Say:3 Yl:2006 Ana Sayfa Kitaplk Eski Saylar Bulmaca Forum Site letiim

SMLER
Felsefe Ekibi

AUSTIN, John AYER, ALFRED Langshaw Jules

BAHTN, Mhal Mhalov

BARTHES, Roland

BALLY. Charles

BAUDOUIN de Courtenay Jan

BENVENSTE, Emil

CARNAP, Rudolf

CHOMSKY, COQUET, Noam Jean-Claude

DERRIDA, Jacques

GADAMER, FREGE, Gottlob Hans Georg

GREIMAS, GUILLAUME, AlgrdasGustave Julien

HARRIS, Zellg Sabbetta

HJEMSLEV, Lous

HUMBOLDT, JAKOBSON, KRISTEVA, Wlhelm Roman Jula Von

QUINE, MARTINET, PEIRCE, Charles Wllard Von Andre Sanders Orman

RUSELL, Bertrand

RYLE, Glbert

SAPIR, Edward

SAUSSURE, FERDINAND de

STRAWSON, TESNIRE Peter Lucen Frederck

TODOROV, Tzvetan

TRUBETSKOY, WITTGENSTEIN, Nkolay S. Ludwg AUSTIN, JOHN LANGSHAW


(1911-1960) ngiliz filozof, 1952-1960 yllar arasnda Oxford niversitesinde ahlak felsefesi profesr olarak grev yapt. Aristoteles etii ve Leibniz felsefesi zerinde uzmanlat. Dilci fenomenoloji adn verdii bir dizi sz edimleri zmlemesi teknii kulland ve bylece ardl olan Searlen katklaryla daha salam bir kuramsal ereveye oturacak olan sz edimleri teorisi nin temellerini att. Austin, gndelik dilde olaan olarak kullanlan szcelemlerin ciddiyetle ele alnmasnn felsefedeki kimi geleneksel sorunlarn zmne katk salayacan savundu ve bu savyla Wittgensteinn post-Tractatus dneminde at yoldan
1 -> 2 19.11.2008 19:30

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 19:30

::KEND DLNDEN YORUMSUZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y5.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

KEND DLNDEN YORUMSUZ Dilbilim Gstergebilim


Felsefe Ekibi

FERDINAND de SAUSSURE: Genel Dilbilim Dersleri Giri Blm1:Dilbilim tarihine ksa bir bak Dil olgular evresinde oluan bilim, gerek ve tek konusunun ne olduunu anlamadan nce evreden geti. nce, dilbilgisi diye adlandrlan almalar yapld.(...) Daha sonra filoloji ortaya kt. (...) nc dnemse, dillerin birbirleriyle karlatrlabilecei anlalnca balad: Bu da karlatrmal filolojinin ya da karlatrmal dilbilgisinin kkenini oluturdu. (...) Karlatrma olgusuna tam olarak uygun yeri veren asl dilbilim ise Roman dilleri ile Germen dillerinin incelenmesiyle dodu. (...) Bu alanda ilk atlm yapan, The Life of Language (Dilin Yaam) [1875] adl kitabn yazar, Amerikal Whitney oldu. Ksa bir sre sonra da yeni bir okul olutu. leri gelenlerinin hepsi Alman olan yeni-dilbilgiciler okuluydu bu: K. Brugmann, H. Osthoff, Germen dili uzmanlar W. Braune, E. Sievers, H. Paul, Slav dili uzman Leskien, vb. Sz konusu yeni-dilbilgiciler karlatrmann btn sonularn tarihsel bak asna yerletirmeyi ve bu yolla olgular kendi doal dzenlen iinde birbirine balamay baardlar. Onlarn sayesin de, dil, artk kendi kendine gelien bir organizma olarak deil, dilsel topluluklarn ortak dnme biiminin yaratt bir rn olarak grlyordu. Ayn zamanda filoloji ile karlatrmal dilbilgisinin ortaya att fikirlerin ne kadar yanl ve yetersiz olduu da anlald. Ancak, dilbilime yapt hizmetler ne kadar byk olmusa da, bu okulun da sorunun btnne k tuttuu sylenemez ve genel dilbilimin temel sorunlar bugn bile bir zm beklemektedir. Blm II :Dilbilimin gereci ve grevi, yakn bilimlerle bantlar. Dilbilimin gerecini ncelikle insan dilinin btn gerekleme biimleri oluturur: ster ilkel topluluklar ya da uygar uluslar, isterse arkaik, klasik alar ya da k dnemleri sz konusu olsun, dilbilim her dnem , yalnzca doru dille ve gzel konuma ile deil btn anlatm biimleriyle ilgilenir. Ayrca, dil, genellik insann gzleminden katndan, dilbilimci, yazl metinleri de hesaba katmak zorundadr, nk gemiteki ya da uzaktaki dilleri ancak onlarn araclyla tanyabilir. Dilbilimin greviyse u olacaktr:

1 -> 2

19.11.2008 19:31

::KEND DLNDEN YORUMSUZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 19:31

::KEND DLNDEN YORUMSUZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y6.html

Say:3 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

KEND DLNDEN YORUMSUZ Felsefe


Felsefe Ekibi

PLATON: Kratylos Hermogenes - Bak, ite Sokrates karmzda. Konumamzn konusunu ona da bildirelim ister misin? Kratylos - Elbette, nasl istersen. Hermogenes - Sokrates, Kratylos varlklardan her birinin, kendi doasndan gelen doru bir ad bulunduunu iddia ediyor; ad denen ey baz kimselerin aralarnda anlaarak, konutuklar dilin bir parasn, bir objeyi belirtmek iin kullanmalar sonucunda meydana gelmi olmayp, Grekler iin olsun, Barbarlar iin olsun, herkese gre ayn olan bir doru ad varm. Ben, ona, Kratylosun onun hakiki ad olup olmadn soruyorum: yle olduunu sylyor. Peki, Sokratesin hakiki ad nedir? diye soruyorum. Sokratestir diye cevap veriyor. Baka insanlar iin de yle mi, her birinin bildiimiz ad, onun hakiki ad m? diyorum. O, bana Herhalde seninki hari; senin adn Hermogenes deil, isterse btn dnya sana byle desin diyor. Bunun zerine, ne demek istediini renmek iin ona sorular sorduum halde, hibir aklama yapmyor; ve de, stelik, bu konuda gizli bir fikri varm, aka syledii takdirde, beni hemen onu onaylamak ve onun tezini desteklemek zorunda brakacak bir bilgiye sahipmi gibi yapp, benimle inceden inceye alay ediyor. Kratylosun bu khince szlerine aklk getirecek bir yol biliyorsan, seni zevkle dinlerim. Ve en ok da - eer anlatmak istersen - adlarn doruluu hakknda senin ne dndn renmek beni memnun edecektir. Sokrates - Hermogenes, Hipponikosun olu, bir atasznn dedii gibi: gzel eyler gtrler, onlarn doasn bilmek istiyorsan eer. Bunun gibi, adlarn incelenmesi de kolay i deildir. Eer ben, Prodikosun azndan, onun sylendiine gre - dinleyene bu konu zerinde eksiksiz bir bilgi edindiren elli drakhmelik dersini dinlemi olsaydn imdi senin, adlarn doruluu hakknda hakikati bilmene hibir engel kalmazd. Ne var ki, ben ancak bir drakhmelik ders dinledim; onun iin, bu gibi, konularda hakikatin ne olabileceini bilmiyorum. Ama, seninle ve Kratylosla birlikte bunu aratrmaya hazrm. Hermogenes adnn, senin hakiki adn olmadna (Hermogenes: kazan tanrs Hermesin soyundan gelen) gelince, bu herhalde Kratylosun bir akas olsa gerek derim: servet edinme yolundaki abalarnn hep boa gittiini dnerek byle diyordur belki. Ama, tekrar ediyorum, bilinmesi g konulardr bunlar. kinizden hangisinin hakl olduunu grmek iin, meseleyi oturup birlikte aratrmamz gerekir. Hermogenes - Dorusu, Sokrates, ben Kratylosla da, baka birok kiiyle de defalarca konutum; ama, adlarn doruluunun bir mutabakattan, bir itibari anlamadan baka bir ey olabileceine kanaat getiremedim. Bence, bir objeye ne
1 -> 2 19.11.2008 19:32

::KEND DLNDEN YORUMSUZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 19:32

::YOL HARTASI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y4.html

Say:3 Yl:2006 Ana Sayfa Kitaplk Eski Saylar Bulmaca Forum Site letiim

YOL HARTASI
Felsefe Ekibi

Bu saydaki yol haritamz, dil konusunda site ve forumda yer alan metinleri ve tartmalar kapsyor. Balklara tklayarak metinlere ulaabilirsiniz. Balang iin, dili genel olarak ele alan bir metin :

Dilin Serveni
Yine dile ok boyutlu bakan bir metin de Yeni Kant E. Cassirerden;

Dil
Aada balantsn verdiimiz sayfa, dil felsefesine giri niteliinde olup, dil felsefesi-dilbilim ilikisini gstermeyi amalamaktadr.

Dil Felsefesi
Dil konusunu temel sorun olarak gren felsefi grlere ilikin balantlar vermeden, Atakan Altnrsn Dil Felsefesine Giri adl yaptnda yer alan bir uyary burada deinmemiz uygun olacaktr: Dil felsefesi, bata analitik(zmleyici) felsefe olmak zere birok kavram ile kartrlmakta ve bu kartrmalar sonucunda doru olmayan sonulara varlmaktadr. Birbiriyle iliki iinde olduklar halde ayn eyi belirtmeyen dil felsefesi, dilci felsefe (linguistic philosophy), gndelik dilin felsefesi (ordinary language philosophy), analitik felsefe ve mantk pozitivizm gibi kavramlar arasndaki ayrmlar belirtmek gerekmektedir. Dil felsefesi bir felsefe disiplinidir ve onu analitik felsefe gibi birtakm felsefi geleneklerden dikkatle ayrmak gerekir. nsan felsefesi, etik, tarih felsefesi gibi dil felsefesi de kendisine zg problemleri ve kavramlar olan bir felsefe disiplinidir. Anlam, gnderge, belirli betimlemeler, dnme-dil ilikisi, sz edimleri, vb. sorunlar dil felsefesinin konular arasnda yer almaktadr. Dil felsefesinin analitik felsefe gibi, felsefe etkinliini tmyle dilsel zmlemelere indirgemek gibi bir nclden asla hareket etmediinin / edemeyeceinin altn nemle izmek gerekir.

Dilbilimsel Yaklam
Habermasn metninin giriinden alntladmz bu paragraf, metin zerine ipucu vermektedir. Dilbilimsel yaklam da, grngbilimsel yaklam gibi, sosyal eylemi zneleraraslk dzleminde inceleyen, anlayc bir sosyolojiye gtryor. Ama artk zneleraraslk,
1 -> 2 19.11.2008 19:17

::YOL HARTASI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 19:17

::DL STNE: TERMLER, KAVRAMLAR, GRLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y1.html

........................................Say:3 Yl:2006 Ana Sayfa Kitaplk Eski Saylar Bulmaca Forum Site letiim

DL STNE: TERMLER, KAVRAMLAR, GRLER


Felsefe Ekibi
Dil, dilbilim, gstergebilim, dil felsefesindeki, dil balamnda rtmelere dikkat ekmek, sz daarcmza yeni giren kavramlar ve terimleri gstermek amacyla kk bir szlk derledik. Derlemede temel kaynak olarak, Prof. Dr. Berke Vardar ynetiminde bir grup dilbilimcimiz tarafndan hazrlanan Dilbilim Terimleri Szlnden yararlandk. Dier szcklerin alntland kaynaklar her szck iin belirttik.

Adclk

Adlandrma

Aktarma

Alc

Almlama

Almlama Estetii Anlam Deiimi

Antrma

Anlam

Anlam Belirsizlii

Anlambilim

Anlambirim

Anlambirimcik

Anlat

Artsremli

Artsremli Ayrm Metafizii Dilbilim Betikbilim Betiksel Dilbilim (Filoloji]

Bant

Balam

Belirtke

Ben-Merkezcil Terimler

Benzetme

Betimleme

Betimleyici

Betimleyicilik

Betimsel

Biem

Biim

Biimbilim

Biimbirim

Biimsel Dilbilgisi

Bildirgesel

Bildirim

Bildiriim

Bilin Akm

Bilisel erik

Birlikte Anlaml Budundilbilim Terimler DavranBelirticiler Dil-Dilyetisi

Brn

Brnbilim

ifteklemlilik okanlaml

okanlamllk

Dalmclk

Davranlk

Deer

Derin Yap

Dffrance

Dil

Dil Oyunlar

Dilbilgisi

Dilbilim

Dilci Felsefe

Dilsel Dilsel Dneme zmleme

Dilyetisi

Dizge

Dizi

Dizim

Doal Dil

Dorulama Dorulanabilirlik

Dolayl Konuma Dzenleyici Kurallar

Dolaysz Konuma

Dnm

Dnmsel Dilbilgisi

Duygusal Anlatm

Dzanlam

Dzdeimece

Dzsz

Dzsz Edimi

Edim

Edimbilim

Edimsel

Edimsel Anlam Edimsel n-Ek Edimsz Edimi

Edimsz Erei

Edimsz Gc

Edimszel Sonular

Edimsz Ereine Ulama Yolu

Edimsz Ereinin iddet Derecesi

Edimsz Fiili

Edin

Eretileme

Eksilti

En Az aba lkesi

Epigraf

Epik

Esremli Dilbilim Gnderme Edimi

Etkisz Edimi

Fragman

Genel Dilbilgisi

Genel Dilbilim Gnderge

Gndergeci Kuram

Gnderme Yapmak

Gsteren

Gsterge

Gstergebilim Gsterilen

Gstergenin

Gsterilme / Gndelik Dil Gsterme Gzlemleyiciler

tenlik

1 -> 2

19.11.2008 19:29

::DL STNE: TERMLER, KAVRAMLAR, GRLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi3/s3_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 19:29

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar


Arda Denkel ANLAMA LKN KM KARIT YAKLAIMLAR Anlam, dnce tarihinin her dneminde, insanda bazen hayranlk bazen de kuku uyandran bir tr by gibi grlmtr. Bunun nedenini anlamak pek g deil. Kendiliinde cansz, gsterisiz ve tekdze olan kimi nesne, ses ya da izgiler, belli bir deerlendirmeyle bizim iin yepyeni, zgn ve zengin dnyalar yaratabiliyorlar. Azdan kan seslerle evrenin ve yaamn eitli ynleri arasnda kurulan bu kprler; sonuna geldiimiz yzyln ilk eyreine dein bir tr (anlksal ya da nesnel) varlk biimi olarak kavranmaktayd. Bylesi bir varlklatrma ya da nesneletirmenin sorunlar zmek yerine onlara yenilerini eklediine inanan, daha yakn zamanlarn kimi felsefecileri, semantik bydeki zenginlik ve gc almak yollarla aklamaya almlardr. Ne var ki, bu abalarn olduka ksr ve baarsz kalmas, ussal olarak anlalr klmakta zorlandmz gizemlere kar pek oumuzun yapt gibi, baka bir gurup dnr anlam denilen eyi olduu gibi yadsmaya yneltmitir. Giri olarak;. anlam aklamalarndaki bu gr kartlklarn- ksaca ele almak, ve temel tutumlar, onlarn ierdikleri glklerle birlikte zetlemek istiyorum. nsan anlam zerine dnmeye balar balamaz, bunun anlmz (zihnimizi) dorudan ilgilendiren bir yn olduunu sezinliyor. Eer zihinler olmasayd, denebilir, anlamlar da olamazd. Herhangi bir eyin belli bir anlama gelebilmesi iin, onu o ekilde deerlendirmeye olanak verecek bir yap gerekiyor. Bylesi yaplara rnek olarak, insanlardaki anlk dediimiz eyi, hayvanlarda da bunun daha ilkel biimlerini dnebiliriz. Zihnin anlama varlksal adan bir zorunlu koul oluturmas, kimi filozoflar anlam tmyle bir anlksal varlk, rnein anlk iindeki bir dnce, bir imge, ya da bir kavram olarak grmeye yneltmitir. Burada anln doasn tartacak deilim. Benim inancm, anln beyin gibi karmak bir fizyolojik yap zerinde temellendii ve ona baml olduu. Ancak, anlamn anlkla ilgisini aklamalarna k noktas yapan filozoflarn birou, zihni zdekten (madde) ve dolaysyla insan gvdesinden bamsz bir varlk olarak kavramlardr. rnein, ileride daha yakndan tanyacamz John Locke'un gr de byledir. Anlama anlksalc bir biimde yaklaan belki ilk dnr olan Aristoteles ise, zihnin gvdeden bamsz bir varl olabileceine inanmyordu. Zihin zerindeki gr ayrlklar bir yana, Aristoteles'in anlama ilikin dnceleri Locke'daki anlam kuramna temel oluturmutur. Aristoteles yle diyor: "Sylenmi szler anlksal ieriklerin, yazlm szler de sylenmi szlerin imleridir. Yaz nasl tm insanlarda bir deilse, konuulan szckler de bir deildir. Oysa bunlarn dorudan imi olduklar anlksal ierikler, ve bu anlksal ieriklerin kendilerine benzedikleri (kendilerini imgeledikleri) gerek eyler herkes iin birdir.... Bir ad, anlamn belli bir zamana bal olmakszn uzlamla kazanan bir sestir. Bu sesin blmleri, btnn dnda anlaml deildir... 'Uzlamsal' nitelenimiyle,

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

hibir adn kendi doas gerei bir ad olmadn, ancak bir im olmak dolaysyla yle olduunu saptadk. Hayvanlarn kardklar dzensiz sesler bir anlama gelseler bile, birer ad olamazlar" Burada dile getirilen tipteki kuramlara "ANLIKSALCI" diyeceiz. Bunlar anlam hem bir nesne3 olarak kavryor, hem de bu nesneyi irek, yani herkesin gzlemine ak olmayan bir ey olarak irdeliyor. Gnmzn birok dnr, byle bir yaklamla anlamllk dediimiz eyin aydnlatlm olmayacan; buna karlk kimi nemli felsefe sorularnn daha etrefilli, ve aklanmas ok daha g olan bir alana kaydrlm, bir baka deyile "hasralt edilmi" olacan ne sryor. Ben, anlamlla salt anlksal ierikler zerinden yaklaan tutum hakkndaki byle bir yargya katlyorum. Anlamn kendileri irek olan ilkelerle aklanmasn olanakl gremiyorum. te yandan, btnyle anlksalc olan temeller zerine kurulmu bir kuramn geersizliinden, rnein "Anlamak zihinsel bir sre deildir"5 gibi bir sonuca atlayarak, anlamn anlkla tm balantsn koparmann da olduka hatal olduuna inanyorum. Anlksalc kuramlarn eletirilmeye deer kimi ynleriyle, onlardan salanabilecek yararlar daha ileride yeniden ele alacam. Anlamn tek tek zihinleri ap, onlardaki ierikleri bir arada, ortak olarak kucaklayan nesnel bir yn de var. Byle bir sezgiyi bir oumuz onaylayacaz. Aristoteles'in grne gre, zihinlerimizdeki ierikler bu dsal ve nesnel olguyu tasarmlyor; ondan iki bin yl sonra Locke'un da vurgulad gibi, ierikler bir ekilde nesnelerin yerini,tutuyor. Byle olmasayd anlksalln irekliini ap dncelerimizi (hi olmazsa benzer ierikler olarak) birbirimize iletemezdik.6 Peki anlamn bu nesnel yn nasl bir ey; onun szlerimizle olan balants ne? Byle bir soruya eildiimizde, aklmza dili kullanmz iinde sklkla karlatmz bir rnek, bir model geliyor. "Galata Kulesi" gibi bir dile getiri, Karaky'deki o grkemli eski yapy artryor. Burada yle dnmek mmkn: Szc kullandmzda belki zihnimizde o kule canlanyor ama, bunun nedeni, szcn kuleye dorudan bal olmas. Kulenin dncesi byle bir balantnn varl sayesinde artrabiliyor. Bir baka deyile anlam, szck, nesne ve bu ikisi arasnda bulunan balantyla ilgili olan bir ey. artrlan anlksal ierikse, bu balamda ancak ikincil neme sahip olan bir olgu, anlamll dorudan temellendiren olgular yansra gerekleen bir ey. Tartmakta olduumuz bak asna gre, anlamlln temel doas, adlara ve adlandrmaya zg olan bir dzenek, bir ileyi biimiyle belirleniyor. Szcklerimiz bizim dmzdaki nesneleri adlandryorlar; biz de bylesi szcklerle dilin kurallarna uygun tmceler kurduumuzda, bu adlarn karl olan eyleri birletiren anlamlar elde ediyoruz. Belki sonuta birimizin anlndaki bir dncenin ierii bir bakasnn anlnda oluturularak, bu dnce oraya tanm oluyor oluyor ama, bu srete tayc grevini yapan eyler anlksal varlklar deil. Burada asl grevi, szcklerin kendileriyle balantl olduklar; yani szcklerin adlandrd, eyler yapyor. Anlam, bir szcn adlandrd nesneden bakas deil. Bu yaklamn belki en kolay onaylanabilecek uygulamas, zel adlarn anlamlarnn onlarn adlandrdklar nesneler olduu

2 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

retisi? Ne var ki, szckler yalnzca zel adlardan ibaret deil. Her szcn bir eyi adlandrdn ve onun anlamnn bu adlandrd ey olduunu ne srnce kimi sorunlarla karlayoruz. Bilindii gibi dilde ok sayda nesneyi bir arada ifade eden tr adlan, nitelikleri dile getiren sfatlar, eylem trlerini dile getiren fiiller ve benzeri genel terimler vardr. Tartmakta olduumuz kuram, bylesi szcklerin anlamlln aklamak iin, tikeller yansra kimi tmel varlklar da gerekli klyor. Kukusuz tmellerin varolduu sav yalnzca byle bir anlam kuram nedeniyle ortaya kan bir ey deil. Bunlarn varlkbilimsel, hatta bilgibilimsel gerekelerinden de sz edilebilir. Ancak bir anlam kuramn varlkbilimsel bir kuramdan bamsz olarak benimsemek mmkn olabilmelidir. Anlam kuram; felsefecinin varlkbilimdeki seimlerini belirlememelidir. imdi tartmakta olduumuz kuram, gerekilii son derece kuvvetli olan bir felsef anlay ieriyor. Hakknda dnebildiimiz, sz syleyebildiimiz her eyi "varediyor" ve nesneletiriyor. stelik algladmz dnyada bylesi genel varlklar bulunmad iin, onlar iinde barndrd ne srlen bir baka gerekler dnyas varsaymak gereini de douruyor. Byle bir genel dnce biiminin ortaya atl, felsefe tarihinde zamanndan daha ncelere rastlyor. Onun bir kkenini Parmenides'in u savlarnda buluyoruz: "Varolmayan (gerek olmayan) ne bilebilirsin ne de dile getirebilirsin". "nk varolan ve dnlen, ayn eydir". "Dnmek ve varolduunun dncesi ayr eydir; nk varolann dnda onunla ilgili olarak ne srlen bir dnce bulamazsn". "Hakknda konuulan ve dnlen eyin varolmas zorunludur; nk varolan vardr, varolmayan da yoktur 9 Bu tr bir anlay, gemite varolmu ama artk varolmayan nesnelere bir tr varlk ykledii gibi, imgelem ve kurgu rnlerini de varediyor. Kimi kaynaklarn Parmenides'te bulduumuz bu yaklam Platon'un felsefesinde ayrntl bir kuram haline gelmese de, anlamn doasn aklayan u nl sav douruyor: "Ayn ad verdiimiz her ayr nesne oulluu iin ayr bir Form saptamak alkanlndayz" Eer Platoncu varlkbilim doruysa, byle bir anlam kuramnn an bir ontolojik yk getirdii ne srlemez. Kendiliinde zaten kuvvetle gereki olan bir felsefi bak as, bu gerekiliin anlamlara da yansmasndan bir rahatszlk duymayacak, tersine, daha byk bir kuramsal tutarllk kazanacaktr. Bylesi bir bak asnn tartmakta olduumuz anlam kuramn onaylayp onaylamamas kuramn yolat baka teknik glkleri zp zemeyeceiyle ilgilidir. Oysa durum, farkl felsefi tutumlar asndan bambaka. Varlkbilimde gerekilii benimsemeyen adc ve kavramc yaklamlarn yukarda betimlenen gibi bir anlam kuramn ho grmeleri sz konusu olamaz. Dnya, Parmenides ve Platon cephesinde gzle grebildiklerimizden ok daha fazla sayda varlkla dolduruluyor. Onlarn dorultusundaki bir anlam kuram, dnebildiimiz her szn karln nesneletirdii iin; daha ekonomik varlkbilimler asndan son derece aykr bir manzara oluturuyor. Yzylmzn son eyrei, felsefede daha ekonomik ontolojilerin baat olduu bir dnemdir. Bu, kendiliinde olduka salkl bir tutum oluuna karlk, amacn aan admlara da yol antr. Bir yandan Ludwig Wittgenstein ve dilci felsefenin etkileri, br yandan da Willard Quine ve Nelson Goodman gibi adclarn, mantksal

3 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

pozitivizmin de bunlara eklenen gl eletirileriyle, olduka arya kaan bir tepki ortam olumu, sonuta anlamlarca nesneletiren anlksalc ve nesnelci kuramlarn tm, saygn saylan felsefe alannn dna itilmitir. Anlam anlksal ya da fziksel bir nesne (entity) olarak deerlendiren yaklam biimi dlannca, bir kesim felsefeci, gnlerinin modasna da uyarak, anlam anlaml olduu sylenen eylerin ilerinde retildii ortamlara dayanarak aklamaya almtr. "ORTAMSAL"diye anabileceimiz bu yaklam, yine anlamlln belli bir ynn genellemekle elde edilmi oluyor. 1930'lu yllarda yaygnlaan, ve 50'lerin sonuna doru yava yava terkedilmeye balanan ortamsal yaklam, kimi dnrlerin elinde, anlam tmcenin iinde retildii fiziksel ortamla zdeletirirken, daha gelikin biimlerinde, onu anlaml olduu sylenen eyin yolat davransal tepki, ya da tepki eilimiyle zdeletirmitir.2 Bu son trdeki yaklamlarn balca sorunu, anlamllktaki "semantik by" dediimiz eyi kavrayp aklamakta an lde yetersiz kallardr. Burada ayrntl bir eletiri amac gtmeden, yalnzca bir fikir vermek iin, bir iki noktaya iaret edeceim. Eer anlam davran eilimiyle zde olsayd, birbirinden farkl anlam olan her bir dile getiriin farkl bir davran eilimi dourmas zorunlu olurdu. Belki "Fermuarnz ak kalm" gibi bir tmce karsnda belli bir davran eilimi iine girersiniz ama anlamlar birbirinden farkl olan, okuduunuz u son elli tmceye ilikin belirgin tepki eilimleri oluturdunuz mu, bilemiyorum. Eer oluturdunuzsa, bu eilimleriniz benim tmcelerimin arasndaki anlam farkllklarn ortaya koyacak biimde, anlalr farkllklar tayorlar myd? Bakalar ayn tmceler karsnda sizden farkl davran eilimleri oluturmu olamazlar myd? Bir yandan anlam nesneletirmeyi yasaklar, bir yandan da ksrlklar yznden ortamsal aklamalar yetersiz bulursanz, daha nce gznne alnmam baka ilkelere dayanan yeni bir anlam kuram gelitirmek durumundasnz demektir. te yandan, byle bir eyi baaramyorsanz, sizde oluan dkrkl nedeniyle, anlam denilen eyi btnyle yadsmak eilimine girebilir; onun aslnda gerekmi izlenimini verdii halde varolmayan bir kuramsal sanr olduuna karar verebilirsiniz. Anlam kavramaya yarayacak bir kuram gelitirilemediine gre, onun, kendileri aklanabilir olan baka kavramlara indirgenmesi gerektiini ne srebilirsiniz. Bu dorultuda, rnein, anlamn szcklerin uygun balamlar iinde kullanlmalarndan baka bir ey olmadn savunup, akademik evreler iinde "Bana anlam deil kullanm sorun" gibi "zdeyiler" yayabilirsiniz. Yine rnein, anlamn aslnda doruluktan te bir ey olmadn savunup, bir dil iinde doru olmak denilen eyin aklamasn,o dil iin bir anlam aklamas yerine kullanabilirsiniz. Anlamlla temel olan doruluun, iinde varolduu dilin btnselliine bal bir ey olduunu, tmcelerin tek tek doruluk deeri tamak yerine; ancak ok saydaki baka tmceyle birlikte doru ya da yanl klnabildiini ne srebilirsiniz. Buna almak olarak (ya da onunla bir arada) tutabileceiniz yle bir yol daha var: Anlam "iki terimin ya da tmcenin eanlamll" denilen eye indirgeyip, farkl kltrlerin dilleri arasnda kesin bir eanlamllk salanamayaca gerekesiyle, hepsini bir arada yadsyabilirsiniz. Bu yaklamlarn

4 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

tmn "OLUMSUZ TUTUM" adyla anabiliriz. Quine'n felsefesi, yanstmaya altm bu tepki durumuna iyi bir rnek oluturuyor. Yzylmzn bu tannm dnr, olumsuz tutumu yerleik hale getirmek uruna olduka byk bir felsefi aba harcam ve ok sayda felsefeci zerinde de etkili olmu bir kimsedir. Onun gznde, anlam "bir eyin anlamll'! tesinde dnmeye baladmz yerden itibaren bir tr kavramsal batakla gmlmeye de balyoruz. Quine hem adc bir varlkbilim benimsiyor, hem de iinde fiziksel olgulardan baka eleri barndrmayan "doallatrlm" bir felsefi tutumu savunuyor. Bu bakmdan, onun rtmeye alt felsefi savlar arasnda bir yandan tmel olduu sylenen varlklar girerken, te yandan da, fiziksel eylerin yansra varolduu ne srlen, rnein Descartes anlk ve anlksal ierikler girmektedir. Ona gre anlamlar nesneletiren Platoncu bir anlam dncesi, anlksalc Aristoteles-Locke tipindeki anlam kuramlaryla ok yakndan ilintilidir. Bunlar birbirlerine yakn olan kuramlar, nk hepsi anlam dile getirilerin karl olan varlklar olarak kavryor. Anlam bir varlk olarak gren kafas bulank bir flozof, bu duruma ounlukla anlamla adlandrma denilen eyi birbirlerine kartrmas yznden dyor. Bundan dolay, rnein "kanatl at" gibi varolmayan eylere de bir tr varlk yklemek durumunda kalyor. "Anlam adlandrmayla kartrmas, ona yalnzca Pegasus'un (kanatl atn) geerli bir biimde yadsnamayacan dndrtmekle kalmad; bu karkln srmesi, Pegasus'un bir ide, yani zihinsel bir nesne (entity) olduu sama dncesini oluturmasna da yardmc oldu. Kafasndaki karkln yaps yle: nce adlandrlm bir nesne olarak dnd Pegasus'un kendisini 'Pegasus' szcnn anlamyla rttryor, sonra da bu szcn anlaml olabilmesi iin Pegasus'un varolmas gerektii sonucunu karsyor. Peki bu anlamlar ne trden eyler? Bu tabii belirsiz bir nokta; anlktaki ide dncesini doru drst aklayabiliyor olsak, anlamlar da anlkta bulunan ideler olarak aklayabilirdik. Sonuta, bir anlam ile kartrlm olan Pegasus zihindeki bir ide haline dnm oluyor. Quine'a gre anlamlar hem yararsz eyler, hem de mantksal yanlsamalar yaratmalar asndan "habis" olan eyler. "Anlamlarn zel bir tre ait nesneler4 olduklar syleniyor: Buna gre bir dile getiriin anlam, bylece dile getirilen ide. ada dilbilimciler arasnda, ide idesinin, yani bir dilsel yapnn zihinsel karlnn dilbilim iin deersiz olmaktan bile beter olduu ynnde nemli bir gr birlii vardr... de idesinin habislii, tpk virtus dormitiva(uyuturucu etkisi)'nn5 Molire'ce ortaya konan ilevsizlii gibi, sanki bir eyin aklanm olduu yanlsamasn dourmasndandr".6 Quine'n bu noktadan hareketle, baka kavramlara indirgenemeyecek bir ey olarak dnlen anlam btnyle yadsmas artk bir iki admlk bir i: "Adlar bu ekilde konmu olsun ya da olmasn, anlamlarn, birer tmel.... (olduklar sylemine) kar kmak iin tutabileceim tek yol, anlamlar reddetmekten geiyor. Anlamlar yadsmak benim iin istenmedik bir ey deil, nk bylece szck ve tmcelerin anlaml olularn da yadsm olmuyorum. (Benim rakibim) anlam tamak denilen eyi (anlamll), bir szcn kendisince anlam diye adlandrlan, soyut bir nesneye sahi olmas biiminde dnrken, ben byle dnmyorum. Bir dilsel sylenimin (utterance) bir anlama gelmesini, (...)

5 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Anlama likin Kimi Kart Yaklamlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=487

dorudan, o dilsel sylenim ile benzerleri karsnda insanlarn nasl davrandklarna dayanarak zmlemekte zgrm... (Szck ile davran arasnda) anlam adndaki zel ve indirgenmez nesneleri varsaymann aklayc bir deeri olduu gr, olsa olsa bir yanlsamadr.... Anlam ad verilen nesnelerden oluan bir alann varln onaylamak gerekmeden sylenimleri anlaml, anlamca farkl, veya eanlaml olarak kavrayabiliriz". 8 Belli bir kktenci gr, kimi felsefe topluluklarnca benimsenmeye grsn. Ortaya, bu gr daha da keskinletirip sloganlatran, sonra da adeta militancasna bayrak ap bunun misyonerliine soyunan ikincil felsefeciler kverir. Bu ikincillerin elinde iirilip sonra da kemikleen yeni akm kendine hedef setii felsefi gr ve tutumlarla birlikte, onlara yakn ya da ilikili olarak alglad baka retileri de tabu" hanesine yazar, "saygn" konularda alan dnrlerin bu " yasaklanm" savlara arka kmalarn ho grmez. Bu durum bir iki kuak felsefeci emeklilik yalar gelip devre d alana dein srer gider. Felsefe evrelerinde bylesi modalarn dnrlerin ilgilerini belli alanlara ekmek kadar, belli yaklamlar ve tutumlar afaroz eden etkisi de hi kmsemeyecek bir gtedir. Yirminci yzyln byk bir blmnde anlama ilikin her trl varlkbilimi yasaklayan baat felsefi tutum bu betimlenen eyin rneklerinden birini oluturmutur. Anlam ve Nedensellik- Arda Denkel Kabalc Yaynevi-1996>

6 -> 6

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Dil - Dnme likisi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=656

Dil - Dnme likisi


mer Naci Soykan DL - DNME LKS Dil ve dnme ilevi arasndaki iliki sorunu zerinde en eski dnrlerden gnmzdeki bilginlere kadar pek ok kimsenin zihin yorduunu grrz. PLATON , dnme ve konuma eylemlerinin ayn ey olduunu, yalnz iinden konuma'nn ruhun ses aa vurmadan, kendi kendine konumas saylabileceini belirtiyordu. Gnmze gelinceye kadarki almalarda birbirinden ayrlan grler ve yarglara rastlanr. Kimi bilgiler PLATON gibi, konuma ve dnmeyi bebirinden ayrmazlar. rnein, davranlk (behavior ism) akmnn grn belirten WYGOTSKI , bu konuda u forml getirir: DINME = DL SES~~. MARTINET , rgtlenmi bir dncenin ancak dille var olabileceini belirterek bunun toplumla ilikisine dikkati eker. Daha ok XIX. yzyln dilbilimcileri dil ve dnmenin iki ayr ilev, nitelikleri ayr iki ruhsal eylem olduunu savunmulardr. Kimi bilginler de onlar birbirine ok sk bal, birlikte olumu deiik ruhsal ilevler olarak benimserler. Gnmz dilcilerinden LANGACKER , kitabnda dil-dnce ilikisine uzun uzadya deinmitir.Dille dncenin ilikileri nelerdir, dil olmadan dnebilir miyiz, dncemiz, dilimizin yapsnca m biimlendirilir?" sorularn ele alan bilgin, dncenin bilinli bir fikir ura olarak incelendiinde dilden btn btn ayr olarak ortaya ktnn saptandna deinir. Mzik besteleme, heykel yapma gibi baz ilerin dile bal olmadn belirten bilgin, kimi zaman, dncelerimizi anlatacak szck bulamaymz da hatrlatarak "eer dil olmadan dnlemez idiyse byle bir sorun ortaya kmazd" biimindeki kaygsyla dnmenin dilden ayr var olabilecei grne eilim gstermektedir. Ancak hemen aada, dncemizin en byk blmnn dille ilgili olduunu kabul eder. te yandan, dildeki simgelerin zellikle adalet, demokrasi, zgrlk... gibi soyut tasarmlarda nem tadn kabul eder; rnein adalet'in masa gibi somut bir tasarm uyandrmadn, anlamnn saptanmasnn bu yzden, zor olduunu syler. Grld gibi bilgin, dille dnceyi birbirinden ayrmakla birlikte kimi sorular cevaplandrmakta glk ekmektedir. Soyt kavramlar sorunu bunlardan biridir. Gerekten, adalet, vicda, merhamet, insaf, tavsiye, erdem, bezginlik. . . gibi kavramlar acaba d1 olmadan, dile ba vurmakszn dnmeye, kolaylkla anlatmaya olarak var mdr? te yandan, baka konularda da deineceimiz gibi, SAPIR-WIiORF varsaymyla deiik yollardan ayn sonuca varan WEISGERBER ve arkadalarnn gr de varlklarn ve olaylarn tasarmn dilsel gerelere, szcklere balamaktadr. Konunun bu ynleri gz nnde bulundurulunca, dil olmadan,

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 2

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> Dil - Dnme likisi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=656

dncenin gerekleemeyecei yacgs arlik kazanmaktadr. LANGACKER'n hatrlatt, kimi zaman, dndklerimizi anlayacak szck bulamadmz gibi durumlar, bizce, dorudan doruya bu sorunla ilgili deildir. nk kiinin zihin yorgunluu, iinde bulunduu ruhsal ve fiziksel koullar, kltr dzeyi (gerekli szckleri renmi olup olmad) burada etkili olabilir. Btn bunlara karn, BUYSSENS 'in gr de pek yabana atlamaz. E. BUYSSENS (Thinking and Speaking, s. 159, bkz. Knobloch, a.y.), yabanc dildeki bir deyimi, anlatm dncemizle artrdmz, bunun da bizi dnme iinin dilden ayr, bamsz olduu ve zihin ilemlerinin dil saylamayaca yargsna gtrdn syler. Grlyor ki dil-dnme ilikisi ve dil olmadan dnmenin gerekleip gerekleemeyecei sorunu - bu iki ilevin sk ilikisi belli olduu halde- bugn iin kesinlikle zmlenmi deildir. Dil olmadan dnmenin gerekleemeyecei, zellikle soyut kavramlarn dile bamll oklarnca benimsendii halde sorunun kesin zm herhalde bilim ve teknikteki yeni ilerlemeleri, deneysel almalarn gelitirilmesini bekleyecektir. Her Ynyle Dil, Ana izgileriyle Dilbilim-Prof.Dr. Doan Aksan-TDK-1979

2 -> 2

19.11.2008 19:25

Felsefe Ekibi >> DL OYUNLARI

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=555

DL OYUNLARI
Bu sorunu ileriye srlen ereve ierisinde analiz ederken belli bir prosedr tercih ettiimi okuyucu farkedecektir: Dil olgularn, zelde de onlarn pragmatik boyutunu vurguladm. Bundan sonra ne syleneceini ak klmak iin ksa olmakla birlikte pragmatik terimiyle neyin kastedildiini zetlemek faydal olacaktr. Gnderici iin olduu gibi, alc da byle bir nermeyi kuracak otoriteyle yklemlenmelidir. Gerekte bunu baka bir biimde syleyebilirdik: Gnderici dekan ya da rektr yani bu trden nermeyi dile getirecek otoriteyle ykmlenmi kii, yalnzca dorudan gnderileni (nermenin nesnesi, referant, burada niversite) ve alcy (niversite personeli), iaret ettiim biimde, etkileyebildii srece bu konuma sahiptir. Farkl bir durum "niversiteye para ver" trnden ifadeleri iermektedir, bunlar buyuruculardr ve emirler, komutlar, tavsiyeler, istekler, dualar ve ricalar vb. biiminde tanzim edilebilirler. Terimi geni anlamda (rnein bir gnahkarn balayclk iddiasndaki bir tanr zerindeki otoritesini de ierecek biimde) kullanrsak, burada gnderici akca bir otorite konumuna yerletirilmitir: yani, gnderici, alcnn kendisine gnderme yaplan eylemi yerine getirmesini beklemektedir. Buyurmann pragmatii alc ve gnderilenin durumlarnda ok byk deiiklikler gerektirmektedir. Baka bir dzende tekrar bir sorun, vaad, edebi bir tasvir, bir anlatlama vb.'nin yeterliliini (efficiency) zetliyorum. Wittgenstein, dil incelemesini bir syrktan alp, dikkatini farkl sylem biimlerinin etkileri zerinde younlatrr. Dil oyunlar (bir kan ben yukanda sralamtm) etrafnda zdeletirdii muhtelif trden ifadeleri ortaya koyar. Dil oyunlaryla kastettii, eitli ifade kategorilerinin her birinin, bunlarn zelliklerini belirleyen kurallar ve konulabilecekleri yararlar erevesinde tanmlanabilir olmasdr -tpk her para- l taze haz yznden yaplabilir: Peki popler konuma ve edebiyat tarafndan stlenilen dilsel taciz iinde baka ne ierilmektedir? En byk zevk, dilin parole (sz) dzeyindeki evriminin arkasndaki sretir, yani anlamlarn, kelimelerin ve deyimlerin dnmlerindeki sonsuz keiftir. Ancak phesiz ki bu zevk bile bir hasm kazanma pahasna elde edilen bir baar hissine baldr -hi olmazsa bir ve heybetli bir dman kazanmak pahasna: Kabul edilen dil ya da iaretler sistemi) Bu dil agonistii dncesi ikinci ilkeyi gzden kartmamaldr, nk ona bir tamamlayc olarak durmakta ve bizim analizimizi ynetmektedir: Gzlemlenebilen toplumsal ba dil "hareketlerinden' mrekkeptir. Bu nermenin aydnla kavuturulmas bizi elimizdeki meselenin zne gtrecektir. "niversite hastadr gibi dzanlamsal bir ifade (denotative utterance)29 bir mlakat ya da konuma balamnda sarfedilmi olup, gndericisini (nermeyi dile getiren kii) ve alcsn (bu nermeyi alglayan kii) ve de nermenin ilgilendii eyi yani gndermenin nesnesini zgl bir yolda konumlamaktadr: fade

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 3

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> DL OYUNLARI

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=555

gndericiyi, "bilicinin" (niversitenin hangi durumda olduunu bilen) konumuna yerletirir ve amlar. Alc, bilicinin kabul edilmesi ya da reddedilmesi durumuna konulmutur. nermenin nesnesi (referent) dzanlamlara zg bir yolda ele alnmtr; kendisine gndermede bulunan nerme tarafndan aklanan ve doru olarak zdeletirilmeyi talep eden bir ey olarak. Eer "niversite aktr" gibi bir aklamay (declaration) dnecek olursak (bir tren srasnda dekan ya da rektr tarafndan dile getirilmitir) nceki zglletirmelerin artk uygulanmayaca aktr. Doal olarak ifadenin anlam anlalmak zorundadr, fakat bu genel bir iletiim durumudur ve bize farkl tr ifadeleri veya onlarn zgl etkilerini ayrdetmede yardm etmez. Bu ikinci "ilersel" (performative) ifadenin ayrdedici zellii, dile getirilmesiyle akan nermenin nesnesi zerindeki etkisidir. niversite aktr nk yukarda zikredilen artlarda ak olduu ilan edilmitir. Bunun byle olmas, nermenin gnderildii yer (alc) asndan dorulamaya ya da tartmaya tabi deildir,nk dolaysz olarak ifade tarafndan yaratlan yeni balam iersine yerletirilmitir. nn zelliklerini belirleyen bir kurallar kmesiyle tanmlanan satran oyununda olduu gibi; bunlar hareket ettirmenin en uygun yoluyla. Dil oyunlar hakknda u gzlemde bulunmak faydal olacaktr: Birincisi, bunlarn kurallar kendi ierisinde kendi meruluklarn tamazlar, ama ak ya da rtk bir anlamann (oyuncular arasndaki bir anlamann) nesnesidirler -bu oyuncularn kurallar kefettiini sylemek doru deildir. kincisi eer kurallar yoksa oyun da yoktur. Hatta bir kuraln son derece kk tdili bile oyunun tabiatn deitirir; bir "hareket" ya da ifade kurallar tatmin etmiyorsa, tanmladklar oyuna ait deildirler. nc nokta biraz nce sylenilen ey tarafndan nerilmektedir: Her ifade bir oyundaki "hareket" olarak dnlmelidir. Bu son gzlem bir btn olarak yntemimizin altn izen ilk ilkeyi vermektedir: Oynama ve genel agonistik (cedel) alanna den konuma edimleri, anlamnda konumak, dvmektir. Bu zorunlu olarak kazanlmak zere oynanld anlamna gelmez. Bir hareket, kefedilmesinden dolay duyulan taze haz yznden yaplabilir: Peki popler konuma ve edebiyat tarafndan stlenilen dilsel taciz iinde baka ne ierilmektedir? En byk zevk, dilin parole (sz) dzeyindeki evriminin arkasndaki sretir, yani anlamlarn, kelimelerin ve deyimlerin dnmlerindeki sonsuz keiftir. Ancak phesiz ki bu zevk bile bir hasm kazanma pahasna elde edilen bir baar hissine baldr -hi olmazsa bir ve heybetli bir dman kazanmak pahasna: Kabul edilen dil ya da iaretler sistemi) Bu dil agonistii dncesi ikinci ilkeyi gzden kartmamaldr, nk ona bir tamamlayc olarak durmakta ve bizim analizimizi ynetmektedir: Gzlemlenebilen toplumsal ba dil "hareketlerinden' mrekkeptir. Bu nermenin aydnla kavuturulmas bizi elimizdeki meselenin zne gtrecektir. Postmodern Durum J.F. Lyotard eviri: Ahmet idem

2 -> 3

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> DL OYUNLARI

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=555

Vadi Yaynlar

3 -> 3

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

Dilbilimsel Yaklam.
Dilbilimsel Yaklam Biimi
1.Gnmzde(1967), geleneksel bilin sorunsalnn yerine, dil sorunsal geti: dilin aknsal eletirisi, bilin eletirisini ortadan kaldryor. Husserl in yaama evrenleri ne karlk den, Wittgenstein n yaama biimleri , artk bir bilincin sentezi kurallarna deil, dil oyunlarnn gramer kurallarna uyuyorlar. Bu yzden dilbilimsel felsefe ve eylem arasndaki balam oktandr, grngbilim gibi, anlam balamlarnn bir kuruluundan, yani bilin edimleri zerine kurulu bir dnyann aknsal erevesi iinde kavramyor. Ynelimsel eylemin incelenmesinin de karsna kan, ynelimlerin birbirine balan, artk anlamn aknsal bir douu ile deil, dilsel imlemlerin mantksal bir analiziyle aklanyor. Dilbilimsel yaklam da, grngbilimsel yaklam gibi, sosyal eylemi zneleraraslk dzleminde inceleyen, anlayc bir sosyolojiye gtryor. Ama artk zneleraraslk, bir yaama evreninin karlkl olarak snrlanm ve gcl olarak birbirinin yerine geirilebilir perspektifleri araclyla olumaz; tersine, simgelerle ynetilen etkileimlerin gramer kurallaryla verilmitir. Yaama evrenlerinin yaplanmasnn aknsal kurallar, imdi iletiim srelerinin kurallarnda dil analiziyle kavranabileceklerdir. Analitik yaklam biiminin kaydrlmas, inceleme dzleminin yer deitirmesiyle telafi edilir: sosyal eylemler imdi, simgeler arasndaki i ilikilerin analiz edildii biimde analiz edilebilirler. Aknsal tutumda bir empirik inceleme yolundaki paradoksal talebin, artk yanl anlamalara vardrmas gerekmez; bu istem, basit bir biimde, dil analiziyle karlanabilir. nk, simgelerin birbirlerine balanmasndaki dilbilimsel kurallar, bir yandan, betimsel olarak ele alnabilen nesne durumlar olarak, empirik bir analize aktrlar, ama te yandan olgular dzleminde deil, olgular zerine tmceler dzleminde kurulan, daha yksek dzeyde verilerdir. Dilbilimsel incelemeler, zaten her zaman empirik dorultudaki mantksal analizler olmulardr. imdi, anlayc sosyolojinin dikkati de bu dzleme ekilmektedir. Bunun, netlik gibi bir yarar vardr. Artk imdiye dek felsefeye ayrlm olan ve yalnzca belirli bir gelenekte dlanm olan aknsal mantksal ilem biimleriyle balant kurmak gerekmemektedir. Bu dnseme dzleminin, deneysel olarak snanabilir tmceler dzlemiyle kartrlma olasl yoktur. Dil analizi, kavramlarn analizi olarak, yanl anlamaya yol vermeyecek bir biimde, yasa hipotezlerinin snanmasnn karsna koyulmutur. Dilbilimsel yaklam biimi bu netlii, davransalclkla keskin bir kartlk iinde olmasna borludur. Davransalclk , eylemi davrana indirgeyerek, toplumu doayla zdeletirir ve nesne alanlarnn yapsal farkllklar karsnda kararl bir bilinemezci tavr alrken, dilbilimi, simgesel olarak salanan davran

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

biimlerinden, doal yn btnyle silmekte ve toplumu idealist bir biimde, bir simgeler balamna yceltmektedir. Dilbilimsel yaklam, sosyal olgular btnyle iaret sistemlerinin yanna koymaktadr. Deneyimbilimi olarak bir sosyoloji iin her iki konum da ayn temele: tmceler ile olgular arasnda kesin bir ayrma, dayanrlar. aretler arasndaki isel ilikiler mantksaldr, olaylar arasndaki dsal ilikiler empiriktir. Nasl ki davransalc yaklam, sosyal eylemi bir taraf iin istiyorsa, dilbilimsel yaklam da br taraf iin istemektedir bu anlamda ikisi de birbirini btnleyici bir tutum iindedir. Yine de, dilbilimsel felsefe dili salt bir iaretler sistemi olarak ele alrsa, toplumsal ilikilerin isel balantlarla zdeletirilmesi, dsal balantlarla pozitivist zdeletirmeden daha az ikna edici olacaktr. Sosyal eylem alanna dil analiziyle yaklama, simgeler arasndaki isel ilikiler, eylemler arasndaki balantlar akladklarnda inandrcdr. Dillerin grameri o zaman ikin anlamlarna gre, iletiimin ve olas pratiin balamlarn saptayan bir kurallar sistemi olur: Sosyal ilikilerin nermeler arasndaki mantksal ilikiler gibi olmas gerektii, nermeler arasndaki mantksal ilikilerin kendilerinin insanlar arasndaki sosyal ilikilere bal olduundan daha az gariptir. Dil analizi, anlayc bir sosyolojinin yntembilgisi iin ancak, mantksal pozitivizm , zeletirinin iki aamasndan getikten sonra nem kazanabilir: dnsemenin iki aamas, Wittgenstein n imzasn tayor. Tractatus istenilen bilimsel evrensel dilin aknsal bilincini bilince karyor. Philosophische Untersuchungen, aknsal dilin kendisinin kurgu olduunu gryorlar ve gndelik dilde yaplan iletiin gramerlerinde, yaam biimlerinin kuruluunun kurallarn kefediyor. Aknsal dnseme aamasn, sosyal dilbilimsel olanndan ayrabiliriz. Wittgensteinn biyografi kesitinde, grngbilimin Schtz tarafndan benzer bir biimde gelitirilmesinde ne kmayan, sistemli bir gei belirginleiyor. Bylece, buradan, sosyolojik olarak verimli klnm bir grngbilim genel olarak yaama evreninin aknsal analizini ve mevcut bulunmu yaama evrenlerinin analizleri arasndaki uurumun ayn lde ilkesel olarak bilincine vardnda ortaya kan sorunlara k tutuluyor. Wittgensteinn ilk dnemindeki dil aknsalcl, Steniusun net bir biimde grd ve Apelin zerinde alt gibi, baz alardan, Kant n aknsal felsefesine benzer: aknsal bilin genel olarak, dnyay resmeden evrensel dile karlk der. Bu dilin mantksal biimi, a prior olarak nesne durumlar hakkndaki olas nermelerin koullarn saptar. Nesne durumlar, mevcut olduklarnda, olgulardr; tm olgularn cisimlenii dnyadr, Kantn diliyle konuulacak olursa: grngler dnyas. Olas deneyimin ve bilginin nesnelliinin aknsal koullar olarak gr ve anlk kategorilerine, olduu gibi olan hakknda empirik adan anlaml nermelerin iinde a priori olanakl olduklar modeli belirleyen snrlar izen bilimsel

2 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

evrensel dilin szdizimi karlk der . Bu dil aknsalcl, saf akln eletirisini, dil eletirisel bir biimde aar. Ayn zamanda, yeni pozitivizmin yeniden benimsedii eski nominalist dil eletirisini sona erdirir, Dil eletirisi zaten her zaman, ar dnceyi arptan bir gndelik dilin belirginletirilmesiyle uramtr. Dil eletirisinin varsaym dncenin biimiyle gndelik dildeki dilegetirimin yaps arasndaki farktr . Witggenstein ge dneminde adeta dilsel kategorileri, iinde anlam kazanabilecekleri biricik yer olan mantksal balamn tesinde kullanmamz sonucunda ortaya kan aknsal bir grn hesaba katyor. Saf akln eletirisi, dil eletirisi dzleminde, Anlmzn, dilimizin aralaryla bylenmesine kar savam biimini alyor. Ama Tractatus dnemindeki Wittgenstein, daha sonraki grne kart olarak, dilin doru almasnn ltlerini veren anln mantksal biiminin, gndelik dilin allm gramerinde aranmamas gerektii inancndadr: Ondan [gndelik dili], dilin mantn dolaysz olarak karmak, insan iin olanakszdr. Dil dnceyi rter. yle ki, rtnn d biiminden, rtlen dncenin biimi konusunda sonu karlamaz, nk rtnn d biimi, tamamiyle baka amalar iin kurulmutur; gvdenin biimini belli etmek amacyla deil. Ama gndelik dildeki formllendirmeler, dnyay serimleyen bir ideal dil ltne gre llebilirler, bu dilin yaps empirik adan olas anlaml nermeler evrenini saptar. Demek ki, geleneksel her tmce iin bir ve yalnz bir eksiksiz analiz vardr; bu analiz tmcenin, dilin mantksal adan saydam dilinde yeniden kurulmasyla e anlamldr. Bu dnme yatkn olmayan tm doal tmceler, anlamsz olduklar iin elenebilirler. Principia Mathematika , bilimsel btnlk dili iin bir model veriyor. Evrensel dil atomik bir yapdadr: her karmak tmce, basit tmcelere ayrlabilir. Bu durum doruluk asndan ilevseldir tmcelerin doruluk deerleri, argmanlarnn doruluk deerlerine baldr. Bu deer, bir serimleme ilevi anlamnda, gereklikle badar:her basit tmceye bir olgu karlk gelir. Wittgensteinn asl radikallii, byle bir evrensel dili nermesinden ok, bu dilin deerini dnsemesinde kendini gsterir. Pozitivizm dil analizini yntembilgisel bir amala yapar ve biimsel bir bilim halinde kurarken, Wittgenstein, indirgemeci dnmenin gidiine kar, dilin gerekliin bilinmesini nasl olanakllatrd biimindeki bilgi kuramsal soruya geerlilik kazandryor. Bu bak asyla, btnlk dilinin mantksal szdiziminin, kesin anlamda aknsal bir mantk olduu ortaya kyor. k noktas, dilin dnseme zelliini dlayan, nominalist bir kavraytr: Hibir tmce kendi zerine bir ey syleyemez, nk tmce iareti kendi kendisinin iinde kapsanamaz (3.332). Wittgenstein , Russelin tipler kuramn, bilgikuramsal bir biimde kullanarak, evrensel dile uyguluyor: tmce btn gereklii ortaya koyabilir, ama gereklii ortaya koyabilmek iin onunla ortaklaa sahip olmas gereken eyi mantksal biimi, ortaya koyamaz. Mantksal biimi ortaya

3 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

koyabilmek iin kendimizi tmceyle birlikte mantn dna karabilmemz gerekirdi, yani dnyann dna. Tmce mantksal biimi ortaya koyamaz; o, onda, yansr. [] Dilde kendini dilegetireni, biz onunla dile getiremeyiz. (4.12, 4.121). Evrensel dilde izin verilen tmceler, sadece, eer varsalar, dnya iindeki olgular olan tmcelerle badarlar. Tractatusun tmceleri gibi, mantksal biimi dile getiren, onlarla nesne durumlarn anlaml bir biimde serimleyebildiimiz tmceler, evrensel dille dnsemeli olarak ilikilidirler ve bu yzden o dile ait olamazlar. Empirik anlaml nermelerin mantksal koullarn yerine getirmezler. Konuulamaz olan formle ettiklerinden, dilin aknsal deerine dikkat ekerler. Wittgenstein da, Husserl gibi, ufuklarn karlatrlmasndan yararlanyor: optik olarak alglanabilen her ey, bir gr alan iinde verilmitir, ama gren gzn gvde merkezli kesitini, perspektifi, byle gremeyiz perspektif, kendini, alglanann ufkunda gsterir. Dilin mantnda da durum budur; dnya iinde olup bitenler zerinde dnlebilir tm nermelerin mantksal biimiyle, dnyann kendisinin yaplarn da saptar: Dilimin snrlar, dnyamn snrlarn imler. (5.6) Ama bu dil tesi tmcelerin doruluu, onlarn mantksal olanakszlnda belli olur: dilin mant, dnya iinde olanlar kavraymzn erevesini, yani dnyann nasl olduunu, aknsal zorunlu bir biimde saptarken. bu durum, kendisini bu dilin iinde dilegetiremez. Mantk dnyay doldurur; dnyann snrlar onun da snrlardr. Mantkta, bu yzden, unu syleyemeyiz: Dnyada u u var, u yok. Bu nk, grnrde, baz olanaklar darda brakabildigimizi varsayar, ve bu da yle olamaz, nk o zaman mantn, dnyann snrlarnn tesine gemi olmas; yani, bu snrlara teki yandan da bakabiliyor olmas gerekirdir; o zaman, dnmediimizi, syleyemeyiz de. (5.61) Wittgenstein, Hegel in snr diyalektiinden kanyor, nk Kantn akln kullanmn eletirel bir biimde akla uygun bilgiyle snrlandrmasn, yalnzca zeletirisel bir krlma iinde yineliyor:kendi aknsal felsefesinin dili artk evetleyici deil. Mantn aknsal olduuna ilikin temel ilkeyi. Wittgenstein u tmceyle irdeliyor:Mantk bir reti deil, dnyann bir ayna tasarmdr. (6.13) Bu, mantn. basit tmcelerin tekil olgular resmetmesi gibi, dnyay bir btn olarak resmeden bir tmceler sistemi olarak formllendirilebilecei anlamna gelmez bir reti zellikle deildir. Daha ok, mantksal biimdeki tmcelerin kullanl, dnyann yapsn kendini konumada gsteren ama tmcelerle dile getirilemeyen, adeta verili bir ey olarak yanstr. Ge dnem felsefesine bir n hazrlk olan Philosophlschen Bemerkungende, bu dilsiz speklasyon anlamnda, mantktan yle sz edilir: Dnyann zne ait olan zerinde konuulamaz. Ve felsefe, bir ey syleyebilecek olsayd, dnyann zn betimlemesi gerekirdi. Ama dilin z dnyann znn bir resmidir; ve gramerin yneticisi olarak felsefe, gerekten de dnyann zn kavrayabilir; ancak, dilin tmcelerinde deil, dil iin konulmu anlamsz iaret balantlarn dlayan, kurallarda. Dil eletirisi, dil tesi tmcelerin anlamszln kantlamakla,

4 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

zerinde konuulmayann, kendini pekala gsterdiini, bilince karr: Sylenebilir olan aka ortaya koymakla, sylenemez olan imleyecektir. (4.115) Wittgenstein, mistik geleneklerle uyum iinde, dil eletirisi altrmasn, sesini karmayann, dnyann zerinde konuulamaz zn grmesini salayan egzersiz olarak neriyor. Wittgenstein, dnsemenin, anlk adna dlanmasn acmasz bir biim de srdrmek ve tmdengelimli serimlemenin zorlamas ile dolaysz grnn cokusu arasnda hibir orta brakmamak iin yeterince pozitivisttir. Ama ilk dnemindeki Wittgenstein da, pozitivist bynn dna, dilin mantn olgular blokunun etrafna gerilmi aknsal bir an mant olarak anlad lde kmtr. Dil eletirisinin araftaki abalarnn da, kar koyduu dil kadar metafizik, ve bununla birlikte hi olmayan deneyimleri gsteren bir dilden yararlanmalar gerektiine dikkat ekiyor. Dolayl yoldan konuan mistiin bu kendini yadsyan yntemiyle, Wittgenstein aknsal felsefesel gr yineliyor: zne, dnyada deildir, dnyann snrlarndan biridir.(5.632) Bu aknsal znenin teklii, evrensel dilin tekliiyle paralanr. Wittgensteinn Tractatusda bilgikuramsal olarak temellendirdii ve yntembilgisel dzlemde bir tek bilim programna tercme edilen programn, uygulanamaz olduu grlmtr. Dilsel anlatmlarn indirgeyici analizinin karsna kan ilkesel zorluklar, burada bir kez daha saymam gerekmiyor. Bamsz basit tmcelerden oluan bir zemin bulunamaz; elbette ki, bir dilin basit bileenleri de, ancak bir tmceler sisteminin paralar olarak anlamldrlar. Doruluk asndan ilevsellik talebi, yalnzca fizikselcilik pahasna yerine getirilebilir. Ama, ynelimsel nermelerin, onlara uyularak kapsaml bir dile tercme edilebildikleri kurallar verilemez. Sonunda, tek dilin resmetme ilevinin de metafizik bir kabul olduu grlmtr. Yalnzca, iaretlerin ve nesne durumlarnn betimsel bir dzenleniini geerli klan nominalist dil kavray, dil kiplerinin indirgenemez eitliliinin hakkn veremez. Tmcelerin gereklik zerinde ayrcalkl bir uygulanma tr yoktur: aretler, szckler, tmceler dediimiz her eyin saysz kullanm biimi vardr. Ve bu eitlilik sabit, bir defalna verilmi bir ey deildir, tersine, dilin, dil oyunlar diyebileceimiz yeni tipleri ortaya karlar, ve tekiler eskirler ve unutulurlar [.] Dilin aralarnn ve onlarn kullanl biimlerinin eitliliini, szck ve tmce trlerinin eitliliini, mantklarn (ve Mantksal Felsefi makalenin yazarnn da) dilin yaps zerine syledikleriyle karlatrmak ilgin olacaktr. Nominalizmin , tek geerli betimsel karlkl konum biimi olarak kabul ettirmek istedii adlandrma, stelik tretilmi bir kiptir:Diyebiliriz ki: adlandrmadan sonra, ancak onunla bir eye balamak isteyenler anlaml sorular sorabilir. Kopyalama ilevi, dilin kendisiyle deiiklik gsteren, dilin temel uygulanma trlerini zaten varsayar: Emir verme, sorma, anlatma, sohbet etme de yrme, yeme, ime ve oynama kadar, bizim doal tarihimize dahildir. Wittgenstein bir zamanlar ulamak istedii ideal dil, aknsal bir genel olarak dilden betimsel zorlayclkla ortaya kmaz. ncelmi dilleri yine de, geleneksel kurallardan elde edebiliriz.

5 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

Carnap , dil analizini bylelikle, bilim dillerinin bir kuruluu biiminde gelitirmitir. Dil analizi sonra, yntembilgisi iin bir yardmc bilim statsyle yetinir. Tractatusun ulat, dnsemenin aknsal mantksal dzleminden, bu arada artk hibir yol pozitivizme geri gtrmez. Olas biimselletirilmi dillerin hiyerarisi de, gndelik dili, kanlmaz bir biimde son st dil olarak varsayar. Dnseyen dil analizi, bu geride kalan tabakay sahiplenir ve, Tractatusun insanlar iin olanaksz ilan ettii eye: dilin mant gndelik dilin kendisinden elde etmeye, alr. Philosophischen Bemerkungende yle denilir:Mantk, bizim dilimizi deil de ideal bir dili ele alsayd, ne tuhaf olurdu. nk bu ideal dil neyi dile getirecekti ki? Elbette, bizim imdi, bildik dilimizde dilegetirdiklerimizi; o zaman mantk da bu dili incelemelidir. Ya da baka bir eyi: ama bunun ne olduunu ben nasl bileyim? Sahip olduumuz bir eyin mantksal analizi, sahip olmadmz bir eyin deil. Demek ki o, olduklar gibi olan tmcelerin analizidir. (nsan toplumu imdiye dek, doru bir tmce kurmadan konumu olsayd, tuhaf olurdu.) Dil analizi, ancak bu yn deitirmeyle, anlayc bir sosyolojinin temellendirilmesi iin nem kazanr. 2. Evrensel dilin tamamlanmas, yntembilgisel adan yalnzca doabilimlerinin tartmal alannn (4.113) snrlanmasn ierirdi. Tractatus, bilimler asndan felsefeye, yalnzca araftaki, Sylenebilir olandan, yani doabilimi tmcelerinden yani, felsefeyle hibir ilgisi olmayan bir eyden baka bir ey sylememek (6.53) grevini vermiti. Dilin mant asndan elverili nermelerin anlam, doa- bilimsel tmceler modeline gre belirleniyor; bu yzden, anlamszl elemi olan dil analizi, doa bilimleriyle olumsuz bir iliki iinde kalyor. Tractatusun sonunda, bu dnceyi bir kez daha irdeleyen, tuhaf bir dn yer alyor. Olas olgular aan tmcelere izin verilmedii iin, anlaml bir biimde, etik tmceleri olamaz: Tmceler hibir yksek eyi dilegetiremezler (6.42). Etik tmcelerin normatif bir anlam vardr; bu normlar dnyada olgulara karlk dmezler. Postulatlar, eyleyen znelerin istencine ynelirler; ama bu postulatlar i dnyaya ait olann zelliini tamazlar. Bu yzden etik tmceler olsa olsa btn olarak bir dnyay karakterize edebilirler. Bir etik olsa bile, aknsaldr: iyi ya da kt isteme dnyay deitirecekse, dnyann ancak snrlarn deitirebilir, olgular deil; dille sz edilebilir olan deil. Ksacas, bu yolla dnyann o zaman tmyle baka bir dnya olmas gerekir. Sanki btn olarak batmas ya da kmas gerekir. Mutlunun dnyas, mutsuzunkinden baka bir dnyadr. (6.43) Varsaymsal dnn nemi, etik tmceler rneinde bir kez daha evrensel dilin ve bylelikle genel olarak anlaml konumann snrlarna aklk kazandrmas gereken bir dnce deneyimi olmasdr. Etik tmceler normatif bir dzeni ortaya koyarlar. Yalnzca olgu nermelerine izin veren bir dilde bir anlamlar olamaz. Aknsal dzlemde, etik olarak tasarlanm dzene ayn zamanda gramatik olarak zorunlu bir dzenin balaycl derse, etik tmcelere de bir anlam debilir. Resmetme balants dil ve gereklik ilikisini bir ve son defa olmak zere ontolojik olarak belirledii srece, bu dnce samadr. Ancak bu nkoul ortadan kalktnda, iinde dilin grameriyle birlikte ayn zamanda dilin gereklii uygulamasnn da deiebilecei bir boyut belirginleir. Dilin aknsall o

6 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

zaman bir lde etikleir; gramer, benim dnyamn ilkesel olarak deiebilir snrlarn kendisi belirleme gcn kazanr. Wittgensteinn tek dncesinden ve bu dilde kendini pozitivist bir biimde kopyalayan olgular dnyas dncesinden vazgemesi gerektiinde, bu dnce deneyimi konusunda ciddiydi. Empirik diller eitli ve deiken dnya grlerini yine de aknsal balayc bir biimde belirlediklerinde, dilsel olarak sabitlenmi bir dnya, sadece kuramsal olan anlamn yitirir. Dilin mant ve gereklik ilikisi pratikleir. Gramatik olarak belirlenmi dnya imdi, iinde gerekliin yorumlanaca ufuktur. Gereklii farkl yorumlamak, ayni balant sisteminin iinde betimlenebilir olgulara deiik semeci yorumlar vermek demek deildir; gereklii farkl yorumlamak daha ok, deiik balant sistemleri tasarmlamak demektir. Bu sistemler artk iaretlerin ve nesne durumlarn badakl kuramsal ltne gre belirlenmezler. Balant sistemlerinden her biri daha ok, iaretlerin nesne durumlaryla verili bir ilikisine rnek oluturan pratik tutumlar belirler: gramerlerin says kadar nesne durumlar tipi vardr. Gereklii farkl yorumlamak, bu dile aknsal dzlemde onlar yalnzca farkl yorumlamak da deildir, bu, gereklii deiik yaam biimlerine entegre etmek anlamna gelir. Wittgensteinn ge dnem felsefesinde doabilimlerinin erksizletirilmi tekel dili, gereklii artk kuramsal olarak tek bir dnya gr erevesine deil, pratik bir biimde deiik yaama evrenlerine kapatan doal dillerin oulcuuna yer aar. Bu dil oyunlarnn kurallar, hem dille rin hem de yaama biimlerinin gramerleridirler. Her etie ya da yaama biimine bir kendi mant, yani belirli ve indirgenemeyen bir dil oyununun grameri karlk der. Etik tmceler imdi de sylenemezler; ancak, imdi, dil analiziyle saydam klabileceim gramerin kendisi etiktir: artk evrenin ve olgularn tek dilinin mant deil, sosyal bir yaama evreninin kurucu dzenidir. Bylelikle pozitivist dil analizi ikinci aamaya, sosyal dilbilimsel zdnseme aamasna ular. Dil eletirisi, ar akln eletirisinden, pratik akln eletirisine geii gerekletirir. Dilin ve yaama biiminin zdeletirilmesiyle, pratik akl evrenselleir: doa bilimlerinin dili de imdi biroklar arasnda bir dil oyununun yaam pratii erevesi iinde kurulur. Dil analizi, Tractatusda iddia edebildii bilim mantksal nemini, bu dzlemde yitirir: artk doa bilimlerinin tartmal alann snrlamaz. Buna karlk sosyal bilimler iin zel bir nem kazanr: sosyal eylemin alann snrlamakla kalmaz, onu belirler. Evrensel dilin mantksal aydnlatlnn, bilimsel aratrma iin ancak, empirik bir dilin kurallaryla, empirik anlaml olas nermelerin alann snrlamaya ynelik neitimsel bir grevi olabilirdi. Buna karlk, gndelik dilin mantksal analizi, yaama biimlerinin gramerinde, sosyal bilimlerin nesne alanna kendisi girer. Felsefe gramerin yneticisi olarak, yalnzca dolayl bir biimde de olsa, dnyann zn ele alr. Bu dnya eskiden doann dnyasyd; dnyadaki olgular, doa olaylarydlar, yani doa bilimlerinin konusuydular. Bu olaylar dnyann iindekilerle ilintilidirler, dnyann zyle deil. Tractatusdan vazgeildikten sonra, dil analizi ok sayda grameri ele alr; bu gramerlerde

7 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

dnyalarn z yansr. Ama toplum bylesi yaama evrenlerinden kuruluyorsa, bunlarn kendileri de, sosyolojinin ilikili olmas gereken olgulardr. Bu yzden sosyal olgularn stats doa olaylarnnkinden farkldr, ve sosyal bilimlerin stats de doa bilimlerinkinden farkldr. Dil analizi eskiden, genel olarak bilimle zdeletirilmi olan doa bilimleri iin, yalnzca aknsal mantksal n koullar aydnlatabilmi ve aydnlatmas gerekmiken; imdi yaps gerei, anlayc bir sosyolojiye benzer. kisi de, sosyal yaama evrenlerinin biimleri olarak dil oyunlarnn kurallarn analiz ederler. Peter Winch, Wittgensteina dayanarak, anlayc sosyolojiyi dilbilimsel olarak temellendirmeye giritiinde, balant noktas budur:Epistemoloun balang noktasnn sosyologunkinden ok farkl olduu dorudur, ama eer Wittgensteinn argmanlar salamsa, o (yani bir yaam formu kavram) eninde sonunda kendisiyle ilgilenmek zorunda kalacaktr, bu da u anlama gelir: sosyoloji ve epistemoloji arasndaki ilikiler, normalde olduu dnlen durumdan farkl ve daha yakn olmaldr. [] Sosyolojinin temel sorunu, genel olarak felsefeye ait olan sosyal grngnn doasnn dkmn vermektir. l...l sosyolojinin bu blm gerekten yanllkla epistemolojiye dahil edilmitir. Yanllkla dahil edilmi dedim, nk sorunlar ounlukla yanl ortaya konmu ve bilimsel sorunun bir tr olarak yanl ynlendirilmitir. Bir davrann, rnein terbiye edilmi bir kpein etkiye uyarlm bir davrannn, doal yasalara gre iine yerletirilebilecei nesnel kurallar, eyleyenlerin kendilerinin yneldikleri kurallardan ayrabiliriz. Bu tipte, kuraln ynlendirdii eylem her zaman iletiimsel eylemdir, nk kurallar tek bir kii iin kiisel kurallar olamazlar, tersine en azndan iki znenin paylatg bir yaama biimi iin znelerarasnda geerli olmaldrlar. Normlarla ynetilmi bir eylem, doa yasalarnn belirledii ve bunlara uygun olarak nceden bilinebilir bir eylemle ayn deildir. Bir norm inenebilir, ama bir doga yasas ilkesel olarak inenemez. Ynlendiren norm asndan, bir eylem hatal ya da doru olabilir; bir doa yasas ise hatal tahminlerle rtlr. unu sylemek istiyorum: bir insann eylemlerinin bir kuraln uygulan olup olmadnn snanmas, onun bunu formle edebilip edemeyii deil, ne yaptyla balantl olarak eyleri yapnn doru ve yanl yolu arasnda ayrm yapmann anlaml olup olmaydr. Anlaml olmas durumunda, kstas formle etmeyii, belki de edemeyii durumunda bile yaptklaryla bir kstas uyguladn sylemek de anlaml olmaldr. Bir kstasn uygulanmas, salt ayn davrann (ya da iaretin) benzer koullarda yeniden retilmesini deil, bir kurala gre yeni davran biimlerinin retilmesini de gerektirir: biz salt yineleyici deil, sentezleyici davranrz. Yalnzca gemi bir rnek yeni bir tr vakaya uygulanmak zorunda kalndnda, kuraln nemi ve doas grnr olur. Mahkeme, rnek kararn ne ierdiini ve sorunun, kararn, zbilin olmasa da, bir kuraln uygulan olarak ele alnabilecei balam dnda anlam iermedigini sormak zorundadr. Baka yerler-de kurallar bu kadar ak olmasa da, yasann tesinde, insan etkinliinin dier biimlerinin doruluu da ayndr. Yalnzca insan etkinlikleri,

8 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

bizim u anki davranmza ilikin olarak gemi deneyimlerden bahsedebildiimiz kurallar rnekledii iin bu byledir. Sorun yalnzca bir alkanlklar sorunu olsayd, o zaman u anki davranmzm gemiteki davran tarzmzdan kesinlikle etkilenmesi gerekirdi: ama bazen rastlantsal etkiler de sz konusu olabilmekte. Bir kpek, gemite olanlardan dolay imdi Nin emirlerine belli tarzlarda yant verir; bana 100den sonraki doal saylar dizisini srdrmem sylense, gemi eitimimden dolay belli bir tarzda devam ederim. Bununla birlikte dolay szc her iki durumda farkl kullanlmtr: kpek belli bir tarzda tepki vermeye koullanmtr, oysa ben, bana gretilenler temelinde srdrmemin doru tarz olduunu biliyorum. Elbette, gzlemlenebilir davran sralarnn bir ardarda sralanna bir kural salt isnat etmek yeterli deildir. Ancak, davran serisini, eyleyenin yerine, elikiye dmeden srdrebildiimizde, kurala uygun bir davran tanladmzdan emin olabiliriz. Geerli bir kurala gerekten rastlayp rastlamadmz ancak katlanlarn tepkilerinden anlayabiliriz. Bir kurala uyma kavram, kurallarn geerliliinin znelerarasln ierir. Bu yzden, kuralla ynlendirilen eylemin denetimi yalnzca zneleraraslk dzleminde olanakldr: Sz konusu davranlar kurala uyma kategorisi iin aday olan birisinin yalnzca eylemlerinin deil, dier insanlarn onun yaptklarna tepkilerinin de gznnde bulundurulmas gerektii nerilebilir. Daha da zelletirirsek, yalnzca, baka birisinin, benim uyduum kural ilkesel olarak kefedebileceinin varsaylmasnn anlaml olduu bir durumda, benim, bir kurala tamamen uyduum ok ak olarak sylenebilir. Winch, dilbilimsel yaklamdan. grngbilimin sonularyla byk lde rten yntembilgisel sonular karyor. Eylemler, dilsel olarak salanan etkileimlerin balamlarnda, gzlemlenebilir davran biimlerinde zneleraras geerli bir anlam cisimlenmi olmak zere kurulurlar. Bu yzden anlayc bir sosyoloji, esas olarak dil analizi ilemleri yapar: eylemi yneten normlar, gndelik dildeki iletiimin kurallarndan kavrar. Kuram oluumunun, yine, eyleyen znelerin zanlayna bal olmasnn nedeni de budur. Winch de Schtz gibi, doa bilimleri ve sosyal bilimler arasndaki mantksal ayrm vurguluyor. Millin gr sosyal bir kuruluun katlmclarnn davrannda gzlemlenen dzenliliklerden ve bu dzenliliklerin genelletirmeler biiminde ifade edilmesinden ibaret olduunun anlalmasdr. imdi eer sosyolojik aratrmacnn (geni anlamda) konumu, ana mantksal hatlaryla doga bilimcininkiyle karlatrmal olarak ele alnabilirse unlar sz konusu olabilir. Sosyologun yargsna gre ayn eyin olduu ya da ayn eylemin yapld iki duruma gre kavramlar ve kstas, sosyolojik aratrmay ynlendiren kurallarla baglantl olarak anlalabilir. Ama bu noktada, karmza bir glk kar: doa bilimci yakasnda yalnzca bilim adamnn aratrmasnn kendisini ynlendiren bir dizi kural gzetmek zorunda kalacaktk; oysa burada, sosyologun alma yapt alanda bir insan etkinlii ve bunun kurallara uygun srdrlmesi sz konusudur. Ve bu kurallar sosyologun aratrmasn ynlendirmekten ok, etkinliin trne bal olarak ayn tr ey kabul edilmesi iin ne olmas gerektiini belirler.

9 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

Winchte, sosyolojide aratrmacnn nesne alanyla ilikisinin, doabilimcinin yntembilgisel olarak yalnzca aratrma srecine katlan teki kiilerle iletiim kurduu zaman girdii, zneleraraslk dzleminde kurulmas gerektiine de yeniden iaret edilmektedir. Winch, alak sesle radikal dnyor: sosyolojiyi zel dil analizi iinde eritiyor. Ve buradaki idealizmi gizlemiyor. nsanlar, konutuklar gibi eylerler; bu yzden toplumsal ilikiler, tmceler arasndaki ilikilerle ayn trdendirler: Eer insanlar arasndaki sosyal ilikiler yalnzca dnceler iinde ve dnceler araclyla gerekleiyorsa, o zaman, dnceler arasndaki ilikiler isel ilikiler olduklar iin, sosyal ilikiler de isel ilikiler olmaldrlar. Ne var ki bu isel ilikiler yalnzca iaret sistemlerinin simgesel balamlar deillerdir. Biimsel dillerde yeniden kurabildiimiz ey, zaten bir soyutlamadr, bu soyutlama tam da, simgesel balamlar olarak dillerin ayn zaman da empirik balamlar serimlediklerini grmezden gelir. Gramer kurallar her zaman, kurulan iletiimlerin de kurallardrlar, ve bu iletiimler yalnzca yaam, biimlerinin sosyal balamnda gerekleirler. Bu yzden, anlayc bir sosyolojinin dil analiziyle temellendirilmesinin merkezinde dil oyununun ve yaama biiminin balants vardr . Geri, yerlemi dil oyunlar erevesindeki simgesel ilikilerin ayn zamanda toplumsal etkileimlerin nesnel ilikileri olduklar iddias nn temellendirilmesi gerekir. Winch, dilsel iletiimin, mantksal ne denlerle sosyal eyleme gnderme yaptn gsterebilmelidir. Dil ile praksisin balants, pragmatik dil analizinin rol sistemleri iindeki iletiimsel eylemde bulduu balantnn aynsdr. Ama dilbilimsel felsefe kart yolu izler. Meadin dil pragmatizmi gibi, genetik bir bakla, organik uyum saglama davranlarndan yola kmaz, tersine, dilin toplumsal kurumlara yerletirilmesini mantksal olarak tretmeye alr. Winchin analizi, bir imlemin nasl tanlanabilecei sorusu zerinden, kstaslarn uygulanmas sorunsalna gtrr ve Wittgensteinn kuralla ynlendirilen davran kavramyla sonulanr. Bu arada, dilbilimsel kurallarn geerliliginin znelerarasl hakknda, daha teye gtrmez; gramerin ve yaama biiminin balantsn eskisi gibi karanlkta brakr. Winch, bu birleikliin zerinde geri anlalr bir biimde durmam olan Wittgensteindan daha iyi bir ipucu alabilirdi. 3. Wittgenstein dil oyunlarn dil ve pratiin bir birleikligi olarak kavryor. lkel bir dil kullanmn, bu birleiklin bir blmnn szckleri arp, diger blmnn de onlara gre eylemesi biiminde anlyor: ocuklar u etkinlikleri yapmak, bu srada u szckleri kullanmak ve teki kiilerin szlerine yle tepki gstermek zere eitilirler. (Phil. U. 6) Dil oyunu modeli, dili iletiimsel eylemle ilintilendirir: simgelerin kullanlmas, davran beklentilerine tepki verme ve buna elik eden, beklentilerin yerine getirilmesi hakkndaki gr birlii, buna dahildir, bu gr birlii bozulduunda, eksik anlamann dzeltilmesini gerektirir. Aksi durumda, etkileim ke silir ve bozulur. Sonra dil artk ilemez olur. Wittgenstein bunu yle tanmlyor: ben tmne: dile ve dille i ie gemi olan etkinlikle re, dil oyunu diyeceim. (PhiL U. 7) Eger Wittgenstein, yzeysel ya da nyargl incelemecilere ara sra grnd gibi, bir pragmac olsayd, dili ve praksisi baglayan dokuma ipliini, dili anlamanm koullarndan mantksal olarak

10 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

tretmez, davrann ve iaretleri kullanmann balantsndan empirik olarak tretirdi. Wittgenstein her zaman, pragmaclkla grnrde bir uyuma iinde, bir dilin kullanlma biimlerine gre incelenmesini ve szck imlemlerinin tmcelerin ileyiinden tretilmesini ister; ama Wittgensteinn dnd ilev balam, iinde simgelerin ve etkinliklerin her zaman zaten, tm katlanlarn bir gr birliiyle, karlkl baar denetimi altnda birbirlerine bal olduklar bir dil oyunudur. Dilin ve pratiin isel ba, mantksal olarak, anlam anlamann zgn bir iermesinde gsterilebilir. Bir dili anlamak iin, o dile hakim olmalyz. O zaman anlamak: zerinde allm ve renilmi bir eyi anlamak, onu yapabilmek ya da ona hakim olmak demektir. Ak ki, bilme szcnn grameri yapabilme, yetebilme szcklerinin grameriyle yakn akrabalk iindedir. Ama anlama szcnn grameriyle de yakn akrabalk iindedir. (Bir teknige hakim olma). (PhiI. U. 150) Dili anlama ve dili konuabilme, insann beceriler edindiine, etkinliklerin yaplmasn rendiine iaret eder. El bette, yinelenmi olan bir teknie hakim olma anlatm yanltcdr, nk Wittgenstein bu balamda arasal eylemi deil, daha ok dil kurallarnn. tekniklerini, yani iletiimsel eylemin kurallarn dnmektedir. Her durumda, dili anlama, grmezden gelinemeyecek bir biimde, pratik bir anlam ierir. Wittgenstein bunun ayrdna ok erkenden varr Dikkat ekici bir biimde, dili anlama sorunsal, isteme sorunsalyla ilgilidir. Bir emri, onu yerine getirmeden nce anlamann, bir eylemi yapmadan nce onu istemekle bir akrabal vardr. (PhU. Bern. 13) Anlama, kendi alarndan renme srelerini gerektiren eylemlerin gcl olarak ncelenmeleriyle ilgilidir. Dili anlamak eyleyebilmeye iaret eder, burada elbette bu iletiimsel eylemin kendisi de simgeselletirilmi davran beklentisiyle balantldr: dil ve eyleme ayn dil oyunu modelinin momentleridirler. Iki moment arasndaki balant, anlam anlamann bal olduu renme srelerinin trnde belirginleir: anlamak demek, pratik olarak bir eyi anlamay renmi olmak demektir. Dili anlamn ufkunda, simgelerin ar kavran diye bir ey yoktur. Ancak, monologsal olarak, yani hesaplar biiminde kurulmu olan, biimselletirilmi diller, pratik renme sreleri grmezden gelinerek, soyut bir biimde anlalabilirler. nk hesap dillerinin anlalmas, iaret sralanlarnn biimsel kurallara gre yeniden retilmesini gerektirir, aralarn monologsal olarak kullanlmasna kimi alardan benzeyen, iaretlerle tek bana yaplan bir ilemdir bu. Gndelik dilin anlalmasnn zgn yn, tam da bir iletiimin anlalmasdr. Burada iaretleri perse olarak kullanmayz, tersine karlkl davran beklentilerini izleriz. inde konumay rendiim sreler, bu yzden bir eylemi renmeyi ierirler. Bu srelerde, normlarn iselletirildii tm sreler gibi, bir para bastrma vardr. Wittgenstein terbiye etmekten sz ediyor: dilin retilmesi, aklamak deil, terbiye etmektir. (Phil. U. 6) Dilin, ikin anlam gerei pratie bal oluu, dil renme srelerindeki bu iddet momentinde ne kar yeter ki, dili anlama ve dili renme arasnda, simgelenen anlamn kavranlmasyla simgelerin doru kullanm iin terbiye etme arasnda mantksal bir balant gerekten var olsun.

11 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

Tractatusu izleyerek, gelenekten renilmi tmceleri, analiz edilmemi dilegetirimler olarak ele alabiliriz. zerinde konuulabilen her ey hakknda, tam bir aklkla konuulabilir. Bu koullarda, dili anlama, indirgeyici dil analiziyle, yani evrensel dildeki nermelere evirmeyle snrlanrd. deal dilin kendisiyle iliki yalnzca onun gramerinin anlalmasna baldr. Bu gramer izin verilen iaret ilemleri iin stdilsel gndermeler halinde verilebilirdi. Ancak, Wittgenstein da, bir stdilin olanakllnn koullarndan kukuland. Bu yzden, dil analizinin kulland, dilin betimsel geerliliini geri ald; ama, gramer kurallarn apak klacandan emin olarak, bu mecazi stdilin uyandrc gcne gvendi. imdi bu sorunu bir kenara brakyoruz. Belirleyici olan, ideal dilin gramer kurallarnn, genel olarak bir ar simgesel balamlar dzleminde anlalr olmalar gerektiidir: Wittgensteinn o zamanlar kabul ettii gibi sezgisel olarak ulalr olan, bu szdizimi ister adeta grngbilimsel bir biimde kendini gstersin; isterse de Carnapn daha sonra nerdii gibi, ilemsel olarak retilsin ve bu yzden yine btnyle saydam olsun. ndirgeyici dil analizi biiminde dili anlama, hibir biimde pratik bir anlam iermez. Ama, tek dile ait balant sisteminden vazgeilmek zorunda olunduunda, tam da bu ierme mantksal olarak kanlmazlar. Balayc bir ideal dil olmadan, dili anlama artk indirgeme yoluyla ikame edilemez. Dil biimlerimizin son analizi gibi bir ey artk var olamaz. Dile getirimleri, her eye karn formle etme abasnn, pozitivist bir yanl anlama olduu grlr: Tam olmayan, aslnda bir aalamadr, ve tam bir vgdr. Ve bu demektir ki, tam olmayan, hedefine, tam olan kadar ulaamamtr. Bu da, bizim neyi hedef diye adlandrdmza baldr. Gnein bizden uzakln 1 m. yaklaklkla vermem, tam deilmidir; ve marangozun, masann enini 0,00 1 mm yaklaklkla vermesi, tam deil midir? Bir tamlk ideali ngrlm deildir: bununla neyi tasarmlayacamz bilmeyiz meer ki, neyin byle adlandrlmas gerektiini sen kendin belirlemeyesin. (Phil. U. 88) Tamlk gvenceleyen bir evrensel dili kefetmek ya da onun yerine biimsel diller kurmak sz konusu olamaz: Bir yandan aktr ki [] belirsiz tmcelerimiz, henz btnyle kusursuz anlamlar yokmu ve kusursuz bir dili nce bizim kurmamz gerekiyormu gibi, bir ideale ulamaya alamayz. te yandan, anlamn olduu yer de kusursuz bir dzenin olmas gerektii ak grnyor. Yani, en mphem tmcede bile kusursuz dzen yeralmaldr. (Phil. U. 98) Dili anlamak o zaman doal dile ikin bu dzeni analiz etmek anlamna gelir. Bu dzen aka gramer kurallarndan oluur. Ama bu szdizimine artk, tek dilin grameriyle ayn dzlemde ulalabilir, yani anlalabilir deildir: gndelik dili, gndelik dil olarak bozmadan, biimselletiremeyiz ve sonra stdilsel olarak tanmlayamayz. Bizi sezgisel anlamann eiine gtren bir mecazi stdile de gvenemeyiz; nk bu ancak bir btn olarak insan tr znesine atfedilen, aknsal bir genel olarak dil asndan inandrcdr. Dil analizi imdi bir stdilden iki biimde de yoksun braklmtr; dnsemeli dil kullanmna geri dner ve gelenekten renilmi bir dili, ancak o dilin kendi dilegetirimleriyle analiz edebilir. Dili

12 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

anlama o zaman bir ksr dngye girmi olur: baglam zaten her zaman anlam olmaldr. Dnsemeci dil analizine, indirgemeci dil analizinin yolu kapanmtr. Belirsiz bir dilegetirimi analiz etmek artk, onu yeniden biimlendirmek ve daha net bir dilde yeniden kurmak anlamna gelemez. nceleri, gelenekten renilmi dil biimleri ile btnyle saydam bir dil arasnda varm gibi grnen mantksal olarak uygun ba, kopmutur. imdi her dil, saydamlatrlmas gereken kendi dzenini, doal gramer olarak iinde barndrr. Bu gramerler yalnzca ierden, yani, yine bu gramerlerin uygulanmasyla aydnlatlabilirler. Tam da bu dng, mantksal bir zorlayclkla, dilin praksisle ilikisine gnderme yapyor. nk, bu koullarda, gramer kurallar ve semantik imlemler nasl akla kavuturulabilirler? Simgelerin kullanmlarnn olas durumlarn tasarlamamz sayesinde:Dn ki, dili sana tmyle yabanc olan, bilmedigin bir lkeye aratrmac olarak geldin. Hangi koullarda, oradaki insanlarn (rnein) emirler verdiklerini, emirleri anladklarn, yerine getirdikleri ni, emirlere kar koyduklann vb., syleyebilirsin? Ortak insani ey lem biimi, onun araclyla ya1 dilimizi yorumladmz balant sistemidir. (Phil. U. 206) Elbette, davran biimlerini gzlemlemek yeterli deildir. Dilini bilmedigi bir lkeye gelen bir artropolog, gzlemledigi etkileimlere, kendi dilsel nanlamas temelinde bir kural atfeder; bu tahmini ancak, bu kurala gre davrandnda, kuraln ileyip ilemediini grmek iin, gzlemledii iletiime en azndan gcl olarak katlarak, snayabilir. Yaplan kabuln uygunluunun kstas, nceden allm bir iletiime baarl bir biimde katlmaktr: etkileimlerin bozulmayacag bir biimde eyleyebilirsem, kural anladm demektir. Bundan ancak iletiimin iinde emin olabilirim: Doru ve yanl olan, insanlarn ne syledikleridir; ve insanlar dilde uzlarlar. Bu grulerin deil, yaam biimlerinin bir uzlamasdr. (Phil. IL 241) Birlikte eyleyenlerin sessiz gr birliinde onaylanmas gereken doruluk, simgelerin ve etkinliklerin bir birleiminin ilemesine, ncelikle yalnzca grleri deil, bir yaama biimini de organize eden kurallara hakim olmaya baldr. Dilsel kurallar akla kavuturma abas, beni, ikin bir zorlayclkla bir yaam praksisinin temeline gtrr. Belirsiz bir dilegetirimi, kullanld olas durumlar zerinde dnerek analiz ederiz. Olas kullanlma durumlarn anmsamamz gerekir, onlar basite yanstamayz. Son kertede bu anmsama bizi, sz konusu dilegetirimi renmi olduumuz duruma geri gtrr. Dil analizi bir anlamda, renme durumunu yineler. Bir dilegetirimi anlalr klmak iin, eitim trn, altrma sreci ni, yeniden bilince karr: Bu zorluk karsnda her zaman u soruyu sor kendine: Bu szcn imlemini biz nasl rendik? Hangi rneklerde; hangi dil oyunlaryla? (Phil. 13. 77) Dili anlamann mantksal analizi, gndelik bir dilin gramer kurallarndan yalnzca, kendimizin bu kurallar grenirken yaptmz altrmalar anmsamak yoluyla emin olabileceimizi gsteriyor. Dili anlama, bir sosyalleme srecinin gcl olarak yinelenmesidir. Bu yzden Wittgenstein dil oyunu terimini, dili renme sreleriyle ilikili olarak kullanyor: Szckleri kullanma srecinin, ocuklarn ana dillerini grenirken oynadklar oyunlarn sreci olduunu da dnebiliriz. Bu

13 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

oyunlara dil oyunlar diyeceim. (PhiI. 13. 7) Dil oyunlarnda, simgesel geerlilik, mantksal adan, anlamn douundan ayrlamaz. Gelenekten renilmi. bir dil biiminin kusursuz dzenini belirleyen gramer kurallarnn zgn bir stats vardr: bu kurallar artk simgelerin birbirine balanmas iin stdilsel kurallar degil, dil eitimi iin didaktik kurallardrlar. Tam olarak sylenirse, dil oyunlarnn grameri, ocuklarn belirli bir kltre altrldklar kurallar ierirler. Gndelik dil, son stdil olduu iin, iinde renilebilecegi boyutu da ierir; bu yzden bu dil, salt dil deil, ayn zamanda praksistir. Bu balant mantksal olarak zorunludur, yoksa, gndelik diller sk skya srglenmi olurlard; gelenekten renilemezlerdi. Bu balant, dili anlamann iermelerin de, mantksal olarak kantlanabilir. Ama gramer kurallar sadece simgelerin baglants degil, ayn zamanda, bu balant araclyla grenilebilen etkileimleri de gsteriyorlarsa, o zaman, byle bir szdizimi iie oldugu diller ve etkinlikler btnyle ilikili olmaldr: bir dili tasarmlamak demek, bir yaam biimini tasarmlamak demektir. (Phil. U. 19) 4. Winch, dil oyunu ve yaama biimi balantsn, dili anlamann bu mantksal yoluyla kantlamaktan kand. Yoksa, dil analizini kullanarak alan bir sosyolojinin olanakllnn koullarn kendisi dnsemek zorunda kalacakt: nk dil analizi, dili anlamann yal nzca belirgin bir biimidir. Her nerme yalnzca kendi dil oyununun balam iinde anlamlysa, ama te yandan dil analizi monadsal dil oyunlarn, aile benzerliklerini lp bierek saydamlatryorsa, o zaman, bu analizin hangi dil oyunundan yararland sorulur. Wittgenstein bile dil analizinin stdil oyunu sorusunu tutarl bir biimde yantlayamamtr. Ama Wittgensteinn bu soruyu yantlamas gerekmez, bu soruyu reddedebilir. Bu yzden, bu soru ancak, dil analizine ne zaman betimsel bir deer bieriz, biiminde sorulabilir. Wittgensteina dil analizinin ancak terapisel bir deeri vardr: dil analizi bir reti deil, bir etkinliktir. Dil analizinin sonular aslna baklrsa, sylenemezler, ancak gerekletirilebilirler; yani her defasnda belirli bir dil oyununun ilemesine ya da boa kmasna yarayan yardmlar olarak kullanlabilirler. Wittgensteinn Tractatusu bitirdii zgn tmceleri geri almas, Philosophische Untersuchungen iin de geerlidir. Winch bu ka aldrmamaktadr. Dil analizini dil oyunlarnn aknsal zihniyette bir etnografisi iin, kendi kavrayyla, anlayc bir sosyoloji iin neriyorsa, tercme etme sorununu ortaya koymas gerekir. Winch, kuramsal bir istemde bulunuyor. Yani, iinde, bir dil oyununun gramerini, bir yaama evreninin yaps olarak betim1eyebiim bir stdili olanakl gryor. Uydurulmu dil oyunlarnn domatii, kesin ikin bir yorumlama gerektiriyorsa ve deiik dil oyunlarnn gramerlerini genel bir kurallar sistemine dayandrmay dlyorsa,bu dil nasl olan olabilir? Linch, soruturmasnn bana, Lessingin Anti-Goezesinden ald bir ilkeyi koyuyor: Ahlaki eylemlerin, ok deiik zamanlarda, ok deiik halklarda grlseler bile, kendi balarna incelendiklerinde her zaman ayn kalmalar doruysa, bu yzden ayn eylemlere her zaman ayn adlar verilmi deildir, ve onlara, kendi zamanlarnda, kendi halkiarnda verildiinden baka bir ad vermek doru deildir.

14 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

Bu tmcede, bir sonraki yzyln tarihselcilii ncelenmitir. Winch, Dilthey in bir dilbilimsel versiyonunu tasarlyor grnmektedir. Dil analizcisi, muallaktaki bir konumdan, kendisi dil analizinin ykml tutulduu zgn bir dil oyununun dogmatiine bal kalmakszn, etkinlikte bulunarak, geliigzel dil oyunlarnn gramerinin iine girebilir. Winch, Schtz gibi naif bir biimde, ar kuramn olanakllna gveniyor. Bu grngbilimci de, eyleyen znelerin yaama evrenlerinin ona uyularak benmerkezci olarak kurulduklar yorumlama emasna dayanyor; kendisi ise sosyal bir evreden kopmutur. evreye bal, eyleme katlan biri perspektifinden, sosyal bir ortamn gzlemcisi perspektifine geilen tutum deiiklii de bilimden nce yaplmtr; bu yzden bu tutum deiiklii Schtz iin asla sorunlu olmamtr. Elbette, Wittgenstein iletiimsel deneyimin koullarn byle etkileyici bir biimde analiz ettikten sonra, dil bilimci bu masumiyeti artk paylaamazd. Dil analizini betimsel bir niyetle yapar ve terapisel kendini snrlamadan vazgeersek, dil oyunlarnn monadsal yaps delinmek ve dil oyunlarnn oulculuunun iinde kurulduu balam dnsemek zorundadr. O zaman analizcinin dili de uzun sre her durumda ki nesne diliyle basite rtemez. Iki dil sistemi arasnda, analiz edilen dil oyunlarnn kendi aralarnda oldugu gibi bir tercme gereklemelidir. Wittgenstein bu grevi,. benzerliklerin ya da aile benzerliklerinin bir analizi olarak belirliyor. Dil analizi ortak olan grmeli ve ayrmlar farkllatrmaldr. Ama bu i artk terapisel bir ie bklmeyecekse, karlatrmann sistematik bak alarn gerektirir:karlatran yorumcu rolndeki dil analizcisi, genel olarak bir dil oyunu kavramn ve eitli dillerin yaknsadklar somut bir nanlamay her zaman nceden varsaymaldr. Yorumcu eitli sosyalleme modelleri arasnda iletimi salar; ayn zamanda bu tercme srasnda, kendisinin iinde sosyal modele dayanr. Dnsemeli dil analizi aslnda, eitli dil oyunlar arasnda bir iletiim gerekletirir; kltr ve dili yabanc bir lkedeki antropolog rneinin seilmesi bir raslant degildir. Wittgenstein, burada yalnzca bir sosyallemenin baka yaam biimleri iindeki gcl yinelenmesini grnr klmakla, yeterince analiz yapmam olmaktadr. Yabanc bir kltr iin de bulunmak yalnzca, bu kltrle kendi kltr arasnda bir tercmenin baarl olmas lsnde olanakldr. Bylelikle, Wittgensteinn iine adm atmad, yorumbilgisinin alan almaktadr. Winch, dil analizinin ve zel bir dil analizi olarak temellendirmek istedii anlayc sosyolojinin yorumbilgisel zdnsemesinden ancak bir koulla; kuram iin, geliigzel gndelik dillerin gramerlerinin ona tercme edilebildikleri bir stdil bulsayd, kanabilirdi. O zaman her bir ilksel dilin analizcinin diline evirilmesi ve bylelikle analiz edilen dillerin birbirlerine evrilmeleri biimselletirilmi ve genel dntrme kurallarna gre yaplm olurdu.Son stdil olarak gndelik dilin dnsemeli oluunun, bizi iine soktuu ksr dngu krlm olurdu Dil analizi artk dil oyunlarnn pratiine bal kalmazd kuramsal yaklamda yorumblgsne gerek duyulmadan sosyoloj n de veriml hale getirilebilirdi Fodor ve Katz, Chomsky nin almalarna dayanarak, dilin st kuram iin bir program gelitirdiler. ncelikle, burada yalnzca, geri Wittgensteinn bir btnsel dil programndan daha az

15 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

iddial olmayan bir dncenin andrlmas sz konusudur. Yeni pozitivizmin evrensel dili, empirik olarak anlaml nermelerin biimsel koullarn bir gramerin balayclyla gsteren bir dil sistemi serimleme iddiasndayken Fodor ve Katz, gerek dil davrann, dilbilimsel kurallarla iliki iinde aklayan deneyim blmsel br kuram tasarlamaktadrlar. Dntrme grameri gndelik dille balantl her gramerden bamsz. olmaldr; dntrme grameri, bir evrensel dil anlamnda deil, bir evrensel gramer anlamnda genel bir sistemdir. Gelenekten renilmi dillerden biriyle anlama salandnda iyi bilinen tm szdizimi ve semantik kurallarnn betimlenileri, bu kuramdan tretilebilmelidirler. Dilbilimsel kurallar sentez kurallardr:bu kurallar iselletirmi olan bir kiiye, belirsiz bir saydaki tm anlamaya ve kendisi de retmeye yetkin klarlar. Anladmz ve kurduumuz tmceler sadece iittiimiz ve rendiimiz tmceler deildir daha nce hi duymadmz tmceleri de anlar ve kurarz yeter ki rendiimiz kurallara gre biimlendirilmi olsunlar. Bu tr retici kurallarn betimlenileri, nesnelerini gramerler ya da kuramlar oluturduu iin, dilin bir st kuram olarak adlandrlabilecek bir kuramn nesne alann olutururlar: Dilbilimsel kuram, doal dilin dilbilimsel betimlenilerinin zelliklerini ele alan bir stkuram dr. Dilbilimsel kuram, zellikle, bu betimlenilerin ortak ynlerinin ne olduklaryla dilbilimsel betimleyiin tmelleriyle, ilgilenir.Elbette, Fodor ve Katz, sonra kuram dilinin, aklanlarna yarayaca dil oyunlarnn tikelciliinden sistematik olarak bamsz olduunu varsaymak zorundadrlar. Bu kabul tartlmaz. Fodor ve Katz sadece, gelenekten renilmi bir dilden bamsz olarak, yani ar kuramsal nermeler olas her gndelik dil iin, betimleyici adan uygun bir gramer tretmeye izin veren genel bir dilbiliminin, kurucu ve terapisel dil analizinin butnleyici zorluklarndan kanabileceini gsteriyorlar: Gndelik dil ve pozitivist yaklamlar dilin doasnn ve inceleniinin uyumaz kavramlarn sunar. Pozitivistler doal bir dilin yapsnn, mantksal bir sisteminki gibi aydnlatc olduunu iddia ederler ve doal dillerin mantksal sistemlerin kurulmasyla incelenebileceini savunurlar. Gndelik dil filozoflar mantksal bir sistemin, doal bir dilin zenginliine ve karmaklna ulaabileceini yadsrlar. Dil, diye iddia ederler, ar karmak bir sosyal davran formudur ve tikel szckler ve ifadelerin ayrntl zmlemeleri araclyla incelenmesi gerekir. Bu ekil de pozitivistler, tam da doal dil filozoflarnn en ok kullanm olgular zerinde durduu noktada, rasyonel yeniden kurma ya da yeniden formle etme gereksinimi zerinde durma eilimi gsterirler. Ve daha ilerde: Pozitivistler ve gndelik dil filozoflar arasndaki uyumazlklar, eitli noktalardaki vurgu farkllklarn glgeler. Pozitivistler esas olarak tmcelerin zmlenmesi ve karsama ilikileriyle ilgilenirlerken, gndelik dil filozoflar kendilerini daha ok szcklerin kullanmnn incelenmesine verme eilimindedirler. Bu fark, basit bir aratrma nceliklerine ilikin bir uyumazl temsil etmez. Daha ok, gndelik dil filozofunun, pozitivistin bilimin dilinin mantksal szdiziminin yapsyla ilgilenmesinin aksine, somut kiileraras durumlarda dilin ileviyle ilgilenmesini temsil eder. Bu farkn arkasndaki atma, dilin en iyi, ifade edilebilir kurallarla eklemli bir sistem olarak grlebilecei inanc

16 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

ile dilden sz etmenin, en temelde, belirsiz byklk ve eitte bir konuma epizodlar dizisinden sz etmek demek olduu inanc arasndadr. Gndelik dilin genel kuram, iki bak asn, kuramsal dzlemdeki biimselletirilmi bir dilin stnlklerini ve veriler dzlemin de doal dil oyunlarnn gz nnde bulundurulmasn birletirecektir. Gndelik dilin bir biimselletirilmesi sz konusu deildir; n k bir yeniden kurma srasnda bu dil, gndelik dil olarak ortadan kaldrlr Hedeflenen daha ok gndelik dilin biimselletrlm bir serimleniidir, yani, verili bir dilde olas iletiimlerin temelinde yatan kurallarn tmdengelim yoluyla gsterilmesidir. Kurucu dil analizi imdiye dek Principa Mathematica rnene sadk kalm ve deneymblmsel kuramlarn sermlen in km zaman uygun olan ama lkesel olarak gundelk dldek gramerlern sermlen n uygun olmayan balamsz dillerin rneklern retmtr te yandan terapsel dil analz genel olarak kuramdan kaar Kendin gundelik dldek sezglern farkllatrlmasyla snrlar Biraz lneksel br ierii vardr, nk bir dil kullanmnn, somut koullarda, kurumsallatrlm iletiim kurallarna arpp arpmadn, durumdan duruma aklayabilir. Fodor ve Katz, bylelikle, her iki tarafn da kar argmanlarn alyorlar: Gndelik dil filozofu, pozitiviste kar ok doru bir biimde, bir formle ediin, doal bir dilin, yapsn yalnzca dilin yapsn yanstana kadar anlayan bir kuram olduunu ileri srer. Gereksinilen, rastgele. seilmi yapay dilin grece basit yapsn degil de, doal bir dilin tam yapsal karmaklgn esas alan ve temsil eden bir kuramdr. Ve tersine olarak, u btnleyici itiraza da hak veriyorlar: Pozitivistin gndelik dil filozofunu sulad, dogal bir dilin btn ynlerden, formal yapsnn bir zglletirilme sini kantlamay baaramadg iddiasnn fiiliyatta tatmin edici olmadn kabul etmeliyiz. retici ilkeler dogal bir dilin bal olduu szdizimsel ve anlambilimsel karakteristiklerini belirledii bu yap dan dolay bu byledir. Bu ilkeler, dilin her ve btn tmcelerinin nasl yaplandn ve tmceler ve ifadelerin nasl anlaldn belirlerler. Bu, gndelik dil filozofunun tmcelerinin ve nermesel cmlelerin yapsn incelemeyi gz ard edii asndan dilin tmleik zelliklerinin sistematik karakterinin anlamn deerlendirmede baarsz oluudur. Her iki dil analizci yaklam biiminin birbirini btnleyen zayflklarna iaret etme ne denli inandrc olsa da, ancak, gndelik dilin genel bir kuramnn neden istenilir olduuna ilgi uyandrabilir; bu programn uygulanlabilirlii iin bir argman vermez. Bir dntrme grameri hakkndaki, imdiye dek varolan tm makaleleri burada tartamam yle grnyor ki, bu makaleler, karlatrmal dilbilimi ve sosyal dilbilimi alannda, kabullerin ilemselletirilmesi asndan byk nem tayorlar. Byle bir dncenin sadece tasarlanmakla ve deneysel olarak kantlanmakla kalmayp, empirik olarak da yerine getirilip getirilmeyecei, tartmaldr. Bu deneme, tin tarihsel dzlemde nce tarihselcilikte ortaya konulmu olan ve gnmzde, dilbilimi dzleminde, Sapir ve Whormun almalar sonucunda yenilenmi olan grelilik kuramn ele alyor. 192a stkuramn dili de belirli gndelik dillerin gramerine bal kalmyor mu? Yoksa, salt dil yaplarnn kusursuz

17 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

betimlenilerine izin vermekle kalmayp. gelenekten renilmi her dili, yap betimlemelerinin keyfi ya da rastlantsal bir dizisinden sistemli bir biimde ayran. biimsel zellikteki tmcenin tamlanmasna izin veren, kltrden bamsz bir ereve bulunabilir mi? Yntembilgisel balammz asndan nem tayan, ilkesel bir zorlua deinmek istiyorum. Gndelik dildeki yaplarn genel bir kuram, Chomsky nin ikna edici bir biimde gsterdii nedenlerden tr ,davransalc bir tutum iinde olamaz. Yani bu kuram, yalnzca iletiimsel deneyimde veri olan verilere baldr. Dil bilimi, kurulularn ncelikle bir dil topluluunun ortalama sosyallemi yelerininin sezgisel deneyimlerine dayamaldr; bu doutan konumaclarn dil duygusu, kusursuz olarak biimlendirilmi tmceleri, gramer olarak sapma gsteren tmceler den ayrt etmeye yarayan kstaslar verir. Kuramsal kabuller de ayn dil sezgilerinde yeniden snanmaldrlar. Bazen, ilemsel kstasn, bu balamda, zel ve ayrcalkl bir konumu olduu dnlebilir, ama bu kesinlikle yanltr. En temel nosyonlar dnda hi ilemsel kstas olamayaca konusunda tamamen emin olabiliriz. Ayrca, aklayc kuramlar gibi ilemsel testler de, eer tam yerindeyseler. iebaksal yargsna karlk gelme kouluna uymaldrlar. Elbette deneyim zemini dil sezgisi ve ie dnk yarglama ile yeterince belirlenmi olmaz. Aslnda, iletiim kurallarnn zneleraras geerliliini deneyimi sz konusudur: geleneksel dil topluluklar erevesindeki dil biimlerinin kusursuzluu hakkndaki yarg, bu biimlerin, ileyen dil oyunlarn paralar olup olmadklar ve etkileimlerin przsz bir akn salayp salamadklar deneyimine dayanr. Doutan konumaclarn dil sezgileri denilen eyler, kesinlikle kiisel deneyimler deildir; bu sezgilerde her ileyen dil oyununa sessizce elik eden, kolektif gr birlii deneyimi tortulanmtr. letiim kurallarnn geerliliinin znelerarasl, eylemlerin ve beklentilerin karlkllnda kendini gsterir. Bu karlklln olutuunu ya da baarsz kaldn, yalnzca katlan taraflar deneyimleyebilirler; ama bu taraflar bu deneyimi znelerarasnda yaarlar: bu konuda bir gr ayrl olamaz, nk bu deneyim, ancak taraflarn etkileimin baarlmas ya da baarszla uramas konusundaki gr birliiyle oluur. Bununla, tam da, dnsemeli dil analizinin iinde devindii boyut tanmlanmtr. Ama genel bir dil biliminin kuruluu ve snanmas, bu boyuttaki kararlara balysa, bu kurulu, dnsemenin Wittgensteinn nceden gsterdii akndan dar zor kar. Fodor ve Katz bu tehlikeyi gryorlar: Dilbilimsel kuramn kurallarnn kurulmasnda karlalan ana tehlikelerden biri, onlarn yalnzca dilbilimsel sezgiye bavurulduu anlarda ala bilir olarak formle edilebilmeleridir. Bu da, kastedilen amalarna hizmet eden kurallar asndan, akc konuan bir konumacnn, bunlarn uygulanmasna klavuzluk eden dilbilimsel becerilerini uygulamasnn zorunlu olduu anlamna gelir. Bu da bir ksrdng oluturur: akc konuan konumacnn becerilerini yeniden kurann kurallar olduu varsaylr, ama bu kurallar, konumac, bu becerilerini onlar uygulayarak kullanmadka bu ilevlerini yerine getiremezler. Kurallarn, uygulanmas iin konumacnn becerileri ne kadar

18 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Dilbilimsel Yaklam.

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=841

gerekliyse, kurallarn inasnn baarszl iin de en az o kadar gereklidir. Bu iki yazar, sadece tehlikeyi deil, tehlikenin kaynan da gryorlar; ancak, tehlikeden olas kanma biimi pek inandrc gelmiyor: Akc konuan konumaclarn sezgileri, dilbilimsel kuram asndan hesaba katlmas gereken veriyi belirler. l...l Bylesi sezgiler ak vaka kmeleri kurar: bir yandan, gramatik olarak iyi biimlendirilmi szck dizileri, te yandan gramatik olmayan szck dizileri. Sezgisel olarak belirlenmi ak vakalar, dilbilimsel bir kuramn ku rulmasna empirik snrlamalar getirir. dilbilimsel sezgiyi devreye sokmak, eklemli bir tanmlama sisteminde iyi tanmlanm kuramsal yaplarn yerine sezgileri geirildiinde ya da sezgilerin kurallarn uygulann belirlemesine izin verildiinde sorunu ispatlar. Uygun oranda sezgi, dilin incelenmesi iin zorunludur, ama yanl kullanlrsa incelemeye zarar verir. Fodor ve Katz, sezginin, yani dil duygusu denilen eyin altnda neyin yattn akla kavuturamadklari iin, bu kavramla bir biimde baa km olan empirik bilimlerin avadanlgna naif bir biimde gveniyorlar. Ama dil sezgileri dil kuramlarnn snanmas iin yalnzca, aratrma teknigiyle zlebilecek genel bir sorun dei kuramn yapsna sistemli bir biimde bal olan bir sorun oluturuyorlar. Kuramsal dilegetirimler, birincil dilde formle edilmedikleri iin, uygulamann genel kurallar gereklidir. Bu kurallar bilindii gibi, lme ynergeleri biimindedirler. Ancak, genel bir dil biliminin kendini gstermesi gereken veriler, sadece, bir dil oyununa katlan taraflarn iletiimsel deneyiminde verilidirler. Kuramn yap betimlemelerini snamak isteyen kimse, bu deneyime bavurmaldr. Bu yzden lme aralar, kendisine soru sorulan her doutan konumacnn, kuram dilini kendi diline evirmeyi bizzat stlendiini grmezden gelemezler. Burada, konumac, kendi dilinin gramerine uyar. Bylelikle, dil sezgi1erinin uygulama kurallarn da belirlemelerinden kanlamaz. Sosyal Bilimlerin Mant zerine-Jrgen Habermas-ev: Mustafa Tzel-Kabalc Yaynevi.

19 -> 19

19.11.2008 19:20

Felsefe Ekibi >> Edebiyat Kuramlar ve Eletiri

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=855

Edebiyat Kuramlar ve Eletiri


Yazn ve Felsefe insanlar , edebiyatlar ve filozoflar metinler retirler. Bu metinleri retirken dillerini kullanrlar. Felsefe kulland dil ve metinler zerine dnrken, ayn eyi edebiyat da yapmtr. Bu blmde yaznsal eletiri metinleri yer almaktadr.

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 1

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

Gstergebilim Kuramlar
GSTERGEBLM KURAMLARI Mehmet Rifat Yazko eviri. 1. Gstergebilimin genel bir tanm.
nsanlarn birbirleriyle anlamak iin kullandklar doal diller (sz gelimi, Trke), davranlar, grntler, trafik belirtkeleri, bir kentin uzamsal dzenlenii, bir mzik yapt, bir resim, bir tiyatro gsterisi, bir film, reklam afileri, moda, sar-dilsiz abecesi, yaznsal yaptlar, eitli bilim dilleri, tutkularn dzeni, bir lkedeki ulam yollarnn yaps, ksacas bildiriim amac tasn tamasn her anlaml btn eitli birimlerden oluan bir dizgedir. Gerekleme dzlemleri deiik olan bu dizgelerin birimleri de genelde, gsterge olarak adlandrlr. Yine ok genel olarak belirtecek olursak, anlaml btnleri, bir baka deyile gsterge dizgelerini betimlemek, gstergelerin birbirleriyle kurduklar bantlar saptamak, anlamlarn eklemleni biimlerini bulmak, gstergeleri ve gsterge dizgelerini snflandrmak, dolaysyla, insanla insan, insanla doa arasndaki etkileimi aklamak, bu amala da bilgikuramsal, yntembilimsel ve betimsel adan tm kapsayc, tutarl ve yaln bir kuram oluturmak, gstergebilim diye adlandrlan bir bilim dalnn alanna girer. 2. Gstergeler kuramnn tarihesi. Bir baka eyin yerini tutan, daha dorusu, kendi dnda bir ey gsteren her eit biim, nesne, olgu vb. gsterge diye adlandrlmaktadr. Bu kavram stne Eskiadan balayarak eitli grler ne srlm, bir gstergeler dizgesi olan dil stne eitli dnceler ortaya atlmtr. Stoaclar, gsterge stne dnmler, zdeksel nesne, zdeksel simge ve anlam birbirinden ayrt etmilerdir. Ortaadaki skolastik felsefe yaptlarnda da, anlamlama biimleriyle ilgili nemli grler ileri srlmtr. Gstergeler kuram, XVII. ve XVIII. yy.larda, usu ve deneyci felsefe dnemlerinde de gndeme getirildi. Genel bir dil ve anlam kuramnn tasarland bu dnemde J. Locke , Essay Concerning Humane Understanding ( nsan Anlay stne Bir Deneme) adl yaptnda yer verir ve anlamna gelen semeiotike terimini kullanr. Gstergeler kuramnn Locke sonraki temsilcisi, Lambert dir. Lambert, Neues Organon (Yeni Organon) [1764] adl yaptnn bir blmn, dncelerin ve nesnelerin gsterilmesiyle ilgili retiye ( Gstergeler retisi, Locke ve Lambertin etkisiyle XIX. yy.da yeniden gndeme gelir: zellikle, B. Bolzanonun Wissenschaftslehre (Bilim retisi) [1837] adl yaptyla, E. Husserl in 1890da yazd ama ancak 1970te yaymlanan Zur Logik der Zeichen "Semiotiik" (Gstergelerin Mant

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

stne [Gstergebilim] balkl incelemesi dilsel gstergelerle ilgili gzlemler ierir. Gstergeler kuramnn ilk dnemi olarak adlandrabileceimiz bu almalarda semiotik szcne rastlanmaktaysa da, genel gstergeler kuramndan ok, bir dil kuramnn, bir dil felsefesinin gelitirildii grlr. 3.ada gstergebilimin ncleri. Gstergebilimin bir bilim dalna dnmesini salayan kii Ch. S. Peirce tr. Peirce, btn olgular kapsayan bir gstergeler kuram tasarlam ve mantkla zdeletirdii bu kurama semiotic adn vermitir. Peircee gre, gstergebilim ( her eit bilimsel inceleme iin bir bavuru erevesi oluturan genel bir kuramdr, Peirce, tasarlad bu gstergebilimi e ayrr: 1. salt dilbilgisi; 2. mantk; 3. salt szbilim. Gstergebilim kuramyla ilgili yazlarn belli bir kitapta toplamamtr Peirce Sz konusu yazlar, bilginin lmnden yaklak yirmi yl sonra Collected Papers (Btn Yazlar) [1931-1958] adyla yaymlanmaya balam ve Peircen gstergebilim asndan deeri ancak bu yaynlardan sonra anlalmtr. Yaklamnn en belirgin zellii, gsterge kavram iin nerdii tanm ve snflandrma biimidir. Gstergebilimsel olgularn eksiksiz bir snflandrmasn yapmak isteyen Peirce, sonunda lklere dayal altm alt snftan oluan bir gstergeler dizelgesi olutur. Peircen nerdii lkler arasnda en nemlisi de grntsel gsterge, belirti, simge lsdr. Bunlar u rneklerle aklayabiliriz: Grntsel gsterge, belirttii eyi dorudan doruya canlandran bir gstergedir (resim, fotoraf); belirti, nesnesiyle kurduu gerek iliki gerei, bu nesne tarafndan belirlenen bir gstergedir (duman atein belirtisidir); simge, uzlamaya dayanan bir gstergedir (terazi, adaletin simgesidir). Bu l ayrma dayanlarak yaplm birok gstergebilimsel aratrma vardr. Szgelimi, reklamcl ele alan aratrmalarn u tr bir snflandrma yaptklarn grrz: 1. Bir rnn reklami dorudan doruya grnts verilerek yaplabilir; 2. Bir rnn reklam, eitli toplumsal ekinsel belirtiler araclyla (dayankllk, ucuzluk, stnlk, vb.) yaplabilir; 3. Bir rnn reklam, o rn eitli simgeler gsterilerek yaplabilir.Piercen getirdii bir baka nemli ayrm da gstere , yorumlayan ve nesne lsdr. Gstergebilimin Avrupadaki ncs ise F. de Saussure dr. Saussure, soruna, bir felsefeci, bir mantk olarak deil, bir dilbilimci olarak yaklar. Peirce, dil-d gsterge dlzgelerinden kalkarak dilin bu dizgeler iindeki yerini saptarken, Saussure dilden kalkarak, baka gstergelerin ileyiini aratracak bir bilim dalnn kurulmasn ngrr. lerde kurulmasn istedii ve toplum iindeki gstergelerin yaamn inceleyecek olan bu bilim dalm da smioloji terimiyle adlandrr. Saussuree gre, gstergebilim, genel gstergeler bilimi olacak, doal dillere zg gstergeleri inceleyen dilbilim de gstergebilimin bir dal durumuna gelecektir. Saussure dilbilimi gstergebilime

2 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

balarken, gstergebilimi de toplumsal ruhbilimin, dolaysyla genel ruhbilimin iine oturtur. Peirce gstergebilimin temelini attna inanrken, Saussure gstergebilimden, ilerde kurulacak bir dal diye sz eder. 4. Peirce ve Saussureden sonraki ilk gstergebilimciler. 1930 yllarnda, mantktan esinlenerek gstergebilimi gelitirmeye alanlar arasnda Ch. W. Morris zel bir yer tutar. Gerekten de Peircen. R. Carnapn ve yeni-olgucu akmn etkisinde kalan Morris, Foundations of the Theory of Signs (Gstergeler Kuramnn Temelleri) [1938] ve Signs, Language and Behaviour (Gstergeler, Dil ve Davran) [1946] adl yaptlarnda, btn gstergelerin genel kuramn oluturmaya alr. Tasarlad bu genel kuram iinde de bileen ayrt eder: 1. szdizim: Gstergelerin birleim kurallarn aratrr; 2. anlambilim: Gstergelerin anlamn inceler; 3. edimbilim: Gstergelerin kaynan, kullanln ve etkilerini davran erevesi ii inceler. Morrise gre, gstergebilim btn insan kavranmasn salayan bilimsel bir temeldir. etkinliklerinin

A.B.D.de Morris, Peircen grlerini gelitirirken, Avrupada da eitli kuramclar bir yandan, Saussuren grlerinden, bir yandan da mantktan esinlenerek gstergebilime katkda bulunmaya alyorlard. Saussuren dncelerinden kalkan Prag Dilbilim Okulu yeleri, yaznsal ve sanatsal olgulara yaklatlar. Bu arada J. Mukarovsky de sanat gstergebilimsel bir olgu olarak ele ald ve estetik ilev ile bildiriim ilevini tanmlad. te yandan, L. Hjelmslev , Dil Kuramnn Temel lkeleri adl yaptnn son blmlerinde, doal dil dndaki gsterge dizgelerini ele alarak, mantksal biimselletirmeye dayal tutarl bir gsterge kuramnn temellerini oluturdu. Hjelmsleve gre, btn gsterge alanlarn kucaklayan gstergebilimi konu dili (inceleme nesnesi) bilimsel olmayan bir stdildir (bilimsel kavramlar btn). Ancak, bilimsel diller de gstergebilimin inceleme alanna girebilir: Bu durumda da, Hjelmsleve gre, bir stgstergebilim sz konusudur. Hjelmslev ayrca, dzanlam ve yananlam kavramlarn, gstergenin iki deiik deeri olarak ortaya atar. Bilgine gre, herhangi bir szce ilk anlamnn dnda (dzanlam), daha baka anlamlar da tayabilir. Szgelimi, bir konuucunun szleri, belli bir anlam tarken (dzanlam), konuma biimi de hangi yreden olduunu gsterebilir (yan anlam). Hjelmslevin bir baka katks da, Saussuren kavramlarn yetkinletirerek ortaya att anlatm ve ierik saptamasdr. Hjelmslev, gsterge dizgelerine ilikin olarak belirledii bu iki dzeyi de kendi aralarnda ikiye ayrr: Anlatmn tz/anlatmn biimi; ieriin tz/ieriin biimi.

3 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

Saussuren tasarsn gelitirmeyi amalayan bir baka dilbilimci de E. Buyssens tir. Buyssens, Les Langages et le discours (Diller ve Sylem) [1943] adl yaptnda Saussuren temel kavramlarndan esinlenerek, bildiriim amal gsterge dizgelerini deerlendirmeye ynelik baz kavram ve ayrlklar saptar. Buyssense gre, gstergebilim, toplum yaam iindeki yalnzca istenli belirtileri (belirtkeler: Trafik belirtkeleri szgelimi) inceler. Ayn dnemlerde, baka dilbilimciler de ( Sapir, Trubetskoy, Jakobson, Benveniste zellikle dilin baka gsterge dizgeleri iindeki yerini saptamaya ynelmilerdir. 5. 1960 yllarndan sonraki baz gstergebilimsel yaklamlar. kinci Dnya Savandan sonraki yllarda, insan bilimleri alanndaki yntemlerin gelimesi sonucu, gstergebilimsel etkinlikler hzland. 196O tan sonra da bata Fransa, A.B.D. ve S.S.C.B. olmak zere gsterge bilimsel aratrmalarn eitli lkelere yayld grld. S.S.C.B.de sibernetiin, simgesel mantn, matematiin ve bildiriim kuramnn etkisiyle iir, .sylen, sylence vb. gibi anlaml btnler stne almalar yapld ( J. Lothman ve Tartu Okulu). ABDde, insan ve hayvan davranlarn betimleyen almalara baland. Bu almalarn ncs de Th. A. Sebeok oldu. Balca grlerini Contributions of the Doctrine of Signs (Gstergeler retisinin Katklar) [1976] The Signs and its Masters (Gsterge ve Gsterge Ustalar)[1978] Semiotics (Gstergebilim) [1979] adl yaptlarnda ortaya koyan Sebeoka gre, gstergebilim tarihinin temel dayana dilbilim (Saussure), felsefe (Peirce) ve tptr (Hippokrates). Gstergebilimin, bildiriim ilevi ile anlatm ilevini incelediini belirten Sebeok, bu bilimi eitli alanlara ayrr: nsanlara ilikin gstergelerin incelenmesi; bedene ili kin sibernetik dizgelerin incelenmesi; hayvan bildiriiminin incelenmesi. te yandan Fransada, bilgikuramsal ve yntemsel adan birbirinden deiik yaklamlarn varl gze arpar. SaussureBuyssens-A. Martinet dorultusunda yer alan G. Mounin, L.J. Prieto ve J. Martinet gibi aratrmaclar, bildiriim amal dil-d gsterge dizgelerini betimlemeye ynelirler: Trafik belirtkeleri, mors ve sar-dilsiz abecesi, baz davranlar, diyagramlar, denizcilerin kullandklar belirtkeler vb. Bu gsterge dizgelerinin toplum iindeki bildiriimi salayan dizgeler olmas nedeniyle, sz konusu aratrmaclarn Saussuren tasarsn bir adan yerine getirdikleri sylenebilir. Ama, te yandan, bu dizgelere ilikin aratrmalar Saussuren tasarsndaki bir baka zellii (gstergebilimin, dilbilimi de iine alan genel bir gstergeler bilimi olarak kurulmas) yerine getirmekten uzaktr. nk, bu aratrmaclarn almalarnda gstergebilim dilbilimin bir eklentisi durumuna gelmi , dil d gsterge dizgelerini dilbilimsel yntemlerle betimleyen yardmc bir

4 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

uygulaym biimini almtr. Bildiriim gstergebilimi diye adlandrlan bu tr almalar, zmleyici bilimsel bir stdil oluturmak ve anlamlar incelemek yerine, salt betimlemeyle, gsterge betimlemesiyle yetinmektedirler. Gstergebilimsel aratrmalarn gelimesine katkda bulunmu bir baka Fransz yazar da R. Barthes tr. Mythologies (Sylenler) [1957] Gstergebilim ilkeleri (1964) ve Systeme de la Mode (Moda Dizgesi) [1967] adl yaptlarnda moda, mutfak, grnt, vb. dizgeleri zellikle Saussure ve Hjelmslevin grlerinden yararlanarak zmlemeye girien Barthes, sonradan yazar ve denemeci yannn ar basmas nedeniyle, gstergebilimden giderek uzaklamtr. Barthesn gstergebilim asndan getirdii nerilerin en nls, Saussuren tasarsn tersine evirerek, gstergebilimin, dilbilim iinde yer aldn sylemesidir. Barthesa gre, insanlarn yararland her gsterge dizgesi ancak dil araclyla, dil desteiyle gereklik kazanr. Bu nedenle de, Barthes, gsterge dizgelerini, salt dizgeleri inceleyerek deil, bu dizgelerden sz eden sylemleri inceleyerek deerlendirmektedir. Gnmz(1980 li yllar) gstergebilimcileri arasnda J. Kristeva, U. Eco ve Ch. Metz de nemli bir yer tutar. Sylemleri, bireyin ruhsal zelliklerini gz nn de bulundurarak incelemeyi amalayan ve dili anlam retimi ve dn m olarak ele almak isteyen Kristeva, gstergebilimi eletirel bir bilim ya da bilimin eletirisi olarak grr. Eco, gstergebilimi, ekinsel olgular gsterge dizgeleri olarak inceleyen bir bilim dal biiminde tanmlar. Metz ise sinema gstergebilimine ynelir. 6. A.J. Greimas ve Paris Gstergebilim Okulu. Gstergebilim kuramclar arasnda A.J. Greimas n apayr bir yeri vardr; nk, gstergebilimi, kendi kendine yeten, gerekten zerk, bir bilim dzeyine ykseltmitir. lk almalarn szckbilim alannda balatan, sonra anlambilime ynelen bilgin, l966da yaymlad Semantique structurale (Yapsal Anlambilim) adl yaptyla, her eit anlamlama dizgelerinin incelemesini kapsayan genel bir anlambilim yntemi oluturdu. Bu adan, Greimasn genel anlambilim yntemi, gstergebilim yntemi demektir. Bylece, Greimasn dorudan doruya anlam sorunlarna ynelik bir kuram oluturduu ortaya kar. Nitekim, Greimas, 1970te Du Sens (Anlam stne) adl yaptyla gstergebilimin eitli kuramsal dzeylerini derinletirir. Gelitirdii yntemi, evresinde oluturduu aratrma topluluuyla birlikte, yaznsal sylem, szl yazn, grnt, mzik, masal, bilimsel sylem, uzamsal dzenleni, tutkular, iir, retim dili, dinsel sylem, hukuk dili, gibi deiik alanlara uygularken, kuramsal aygtn da srekli olarak gelitirir. Bu arada, 1976da yaymlad iki yaptla gerek bir gstergebilimin, bir baka deyile, bir anlamlama kuramnn oluturulduunu kantlar: Maupassant ve Semiotique et Sciences sociales (Gstergebilim ve Toplumsal Bilimler).1979da J. Oourtes ile birlikte yaymlad Semiotique. Dictionnaire raisonnd de la th du langage (Gstergebilim. Dil Kuramnn Aklamal Szl) adl yaptyla, 1960 yllarnda tasarlad gstergebilim kuramnn tmkapsayc, tutarl ve yaln bir aamaya ulatn da kant-lar. Yine 198Ode E. Landowski ve bakalaryla

5 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim Kuramlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=837

birlikte yaymlad Introduction a analyse du dizcours en scences socales (Toplumsal Bilimlerdeki Sylem zmleme Giri) adl yaptla da bilim dllerini Inceleme aamasn balatr. Greimas in evresinde oluturduu aratrma topluluu bugn Paris Gstergebilim Okulu diye de adlandrlmaktadr Bu topluluun nde gelen aratrmaclar arasnda zellikle u kiileri sayabiliriz J.Cl. Coquet, J.Courtes E. Landowski, P. Fabbri, I. Darrautlt, M. Arriv, J.-M. Floch,Cl. Zilberberg, F. Bastide, C. Chabrol vd. Greimasn ve Paris Gstergebilim Okulunun amac, ana izgileriyle yle Gstergebilimin, anlaml btnlere zg anlamsal ayrlklar, anlamsal eklemlenii (anlamlamay), bir stdil araclyla yeniden reterek aklamay amalar. Bu amala, salt bildiriim dizgelerini ya da gstergeleri deil, anlaml btnleri (anlamlama dizgeleri) ele alr. Simgesel mantktan, matematikten, budunbilim ve dilbilimden kaynaklanan bu anlamlama kuramnn inceleme aygt aamadan oluur: 1. Betimsel dil; 2.Yntembilimsel dil; 3. Bilgikuramsal dil. Her aamaya ilikin, olarak da kavramsallatrma mantksal biimselletirme abalar gerekletirilmitir. ve

Paris Gstergebilim Okulunun son yllarda almalar insanlarn gerek edimleryle gerekse tutkularyla birbirlerini etkileme dzenine ynelik olmutur. nsanlar aras ilikilerde gerek (doru), yanl, gizli, yalan gibi zellikler aratrlm ve snflandrlmtr. Ayrca, yine son bir-ka yl iinde, istemek, bilmek, inanmak, yap yapmak, zorunda olmak gibi bireyler aras ilikilerde nemli yer tutan ve kiplikler diye adlandrlan zelliklerin snflandrlmasna giriilmitir. Ksaca belirtmek gerekirse dilbilimde nasl eitli akmlar varsa gstergebilimde de eitli akmlara rastlanmaktadr Bu akmlar arasnda da sz konusu bilim daln en st aamasna ulatrm kuram Greimas in nclnde gelitirilmi kuramdr.

6 -> 6

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=498

Gstergebilim
Axis 2000 GSTERGEBLM Toplumlarnkullandklar gstergelerin incelenmesi uzun sre dil incelemesiyle kartrld. Bir baka deyile, gstergelerin incelenmesi kimi kez dil felsefesi kimi kez de ileride dilbilim diye adlandrlacak olan dillerin genel kuram iinde deerlendirildi. Gstergelerin genel bilimi olarak tasarlanan ve Trke'de gstergebilim terimiyle karlanan semiyoloji (Franszca semiologie, ngilizce semiology) veya semiyotik (Franszca semiotoique, ngilizce semiotics) ise, bazen dild gstergelerin incelenmesiyle snrl tutulsa da, Avrupa'da ve ABD'de XIX. yy'n sonlarnda ezamanl olarak ortaya kt. Bat kltr geleneinde, gsterge sorunu ilkin M III. yy'da Stoaclarda tartma konusu yapld: Stoaclar mantk alannda srdrdkleri aratrmalar sonucunda tasmdaki elerin geerliliini bir anlam kuram iinde belirlemek zorunda kaldlar. Bu sorun uzun sre felsefecilerin tekelinde kald ve Ortaa'da gerekilerle adclarn tartmalarna konu oldu. Daha sonra ise, Port-Royal Mant (Logique de Port-Royal) Leibniz'in gstergeleri btnyle matematikletirme tasars, Locke'un nsan Anl zerine Bir Denemeyi (An Essay Concerning Human Understanding) ve Condillac'n dil konusundaki almalaryla laikletirildi. Ama yine de btn bu sistemlerde, anlam sorunu, epistemoloji veya metafizik asndan deerlendiriliyordu. Charles Sanders Peirce: eli gsterge Genel bir gstergeler kuram oluturmaya alan ilk kii, John Locke'un semiyotik terimini alarak kullanan ABD'li Charles Sanders Peirce (1839-1914) oldu. Ancak lmnden sonra bir araya getirilebilmi yazlarnda, Peirce gstergeyi eli bir btn olarak deerlendiriyordu: representamen, nesne ve yorumlayan. Bu l iliki iinde representamen, yorumlayana sunulmu bir iaret, bir simgedir; yorumlayan onunla bir nesne arasnda balant kurar. Peirce'n nerileri ve kulland terimler bir yazsndan brne deiiklikler ierdiinden, grlerinin tam ve tutarl bir zetini vermek olduka gtr. Ama gnmzde konuyla ilgili hemen herkes tarafndan benimsenmi ayrmlardan biri de Peirce'n nerdii u ayr gsterge kategorisidir: grntsel gsterge (veya ikon), benzerlie dayal olrak ilev grr (aac temsil eden bir aa deseni onun grntsel gstergesidir); belirti (veya endis), olgularn bitiikliine gre ilev grr (aacn glgesi aacn belirtisi, duman da atein belirtisidir); simge (veya sembol), itibar olarak ilev grr (Lbnan bayrandaki sedir aac bu lke simgesidir). Peirce'n aratrmalar felsefeci Ernst Cassirer Simgeler

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 5

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=498

Felsefesi (Philosophie der Symbolischen Fomen, 192 felsefeci ve mantk Bertrand Russell Anlam ve Dorulu Soruturma (An Inquiry into Meaning and Truth, 1940), Rudolf Carnap DilinMantksa! Szdizimi (Logische S Sprache, 1934) ve zellikle de mantk Charles Morris Gstergeler Kuramnn Temelleri (Foundations of the Theory o 1938) tarafndan gelitirildi. Ferdinand de Saussure ve iki yz olan gsterge Trke'de gstergebilim olarak karladmz iki terimi olan semiyoloji (Yunanca'da gsterge anlamna gelen semaion ile sz ve bilgi anlamna gelen logos'tan) svireli ci Ferdinand de Saussure (1857-1913) tarafndan nerildi (lmnden sonra ders notlar rencileri tarafndan yaynland) Genel Dilbilim Dersleri (Cours de linguistique generale, 1916) Saussure bu terimle toplum iindeki gstergelerin yaamn inceleyecek bilim diye tanmlad alan belirtmek istiyordu. Bu tasarnn znde de iki yz olan bir btnlk biiminde dnlm gsterge kavram yer alyordu: bir iitim imgesine indirgenebilecek gsteren ile kavram veya gereklii belirten gsterge iki e (yz) arasndaki bantnn temel zelliiyse nedensiz keyfi olmasyd. Dilsel gstergeler stne gelitirilmi bir dnce sisteminden kaynaklanan ve yapsal dilbilimin temelini oluturan bu tanmlamalar sonradan daha geni bir alan olan gstergebilimde de sk sk kullanld. Beikal dilbilimci Eric Buyssens'e Diller ve Sylem (lesges et de Discours, 1943) gre, gstergebilim yalnzca bildiriim olgusuna dayal gsterge sistemlerini, yani gstergelerin iletmek isteiyle kullanldklar sistemleri inceler. Danimarkal Louis Hjelmslev ise Dil Kuramnn Temel lkeleri (Omkring soriens Grundlaeggelse, 1943) adl Danca eserinde (bu 1953'te ngilizce'ye, 1968'de de Franszca'ya evrildikte daha ok tannmtr) modern gstergebilimi kuramsal bir temele oturtmaya alt: bu amala da dzanlaml dilleryananlaml diller(gstereni bir dil oluturan diller) ve stdiller (gsterileni bir dil oluturan diller) ayrmm yapt. Fransz gstergebilimcisi Roland Barthes da bu l ayrm baz kk deiikliklerle iledi ve gstergebilim zmlemelerinde nemli bir yer tutmasn salad Roland Barthes: bir anlamlama gstergebilimi Roland Barthes (1915-1980) gstergebilimsel aratrmasnda betimlemeden hareket ederek kuramlatrmaya ulat. Nitekim Mitolojiler (Mythologies, 1957) adl kitabnda toplumu, yine toplumun kulland grntler, mitler, sylemler gibi gstergelere dayanarak eletirmeye alrken, szde doal olann, doutan var olann gerisinde gizlenen kltrel olann, edinilmi olann peine dt. 1964'te gerekletirdii Gstergebilimin eleri (Element; e Semiologie) adli incelemesindeyse betimlemelerini kuramsal bir ereveye oturtmak iin Hjelmslev'in kavramlarna bavurdu. Yananlam dzleminden, yani bir gsteren (ksalt. Gen) ile bir gsterilen (ksalt. Gilen) arasndaki ilikiden hareket ederek, bu yananlam dzlemini, gstereni bir dzanlam gsterileninden olumu gstergesel sistem olarak tanmlad; stdilin tanmysa,

2 -> 5

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=498

gsterileni bir "anlam gstergesi tarafndan oluturulmu bir sistem olarak verdi '. Daha sonra bu sylediklerini u emayla belirtmeye alt. Roland Barthes bu yaklamnn en eksiksiz uygulamasn Moda sistemi (Systeme de la mode, 1967) adl eseriyle verdi. Bu kitabn dorudan doruya giysiyi deil de giysi stne sylenmi olan- (giysi stne sylemi), zellikle de moda fotoraflaryla ilgili resim alt yazlarn ve aklamalar, bir baka deyile yazl giysiyi inceledi. Barthes'a gre, nasl ki giysinin sistemini modann sylemi stleniyorsa, dild gstergeler sisteminden de ancak dilsel gstergeler araclyla sz edilebilir. te sorunun bylesine nemli bir noktasna parmak basan Barthes, bu grne dayanarak Saussure'n gstergebilimle ilgili tanmm ters yz etmeyi nerdi: Saussure'e gre dilbilim gstergebilimin bir blmyken, Barthes'a gre, gstergebilim dilbilimin bir blm olacaktr. nk, Barthes, her gsterge dizgesinin altnda dilin (dilyetisinin) bulunacana inanr . Hem bu tutumu hem de yananlam ve dzanlam kavramlaryla ilgili kart yorumlar nedeniyle Barthes ile ilevsel dilbilimin (ilevsel gstergebilimin) temsilcilerinden Andre Martinet ve Geores Mounin arasnda kuramsal bir atma, bir kopukluk oldu. Geri Barthes balangta ilevsel dilbilimin Fransa'daki kurucusu olan ve Buyssens'in bu alandaki nerileriyle yetinen Andre Martinet'nin (Georges Mounin de Buyssens'den esinlenmitir) almalarndan esinlendi ama ilevselcilerin bildiriim gstergebilimine kart olarak ileri srdkleri ve anlamlama gstergebilimi terimiyle belirttikleri eye de kar kt. Barthes sonraki yllarda daha az biimsel zellikler tayan ve sylem zmlemesine daha yakn olan bir edebiyat gstergebilimine yneldi: Gstergeler mparatorluu , (I'Empire des signes, 1970); Metnin Verdii Haz (le Plaisir du texte, 1973). Barthes'n incelemeleriyle, toplumun btn gstergebilimin inceleme konusu yapld: bu nedenle Mounin de, Barthes'n bir toplumsal psikanaliz uyguladn ileri srd. Hzla yaylan bir gstergebilim Gstergebilimsel zmleme ksa srede ok deiik alanlara uygulanmaya balad. Dilbilimciler de dilin gstergebilimine yneldiler: szgelimi Fransz Emile Benveniste ve Rus asll Amerikan dilbilimcisi Roman Jakobson bu trden almalar yaptlar. Roman Jakobson (1896-1982) slogan ve iir stne alt: Fransz etnolog ve antropolou Claude Levi-Strauss ile birlikte Baudelaire'in Kediten (les Chats) adl iirini zmledi. (1962). kinci Dnya Sava srasnda New York'ta Roman Jakobson'un derslerini izleyen ve bylece sesbilim yntemini tanyan Levi-Strauss, dilbilimin yapsal modelini ok gemeden akrabalik sistemleri ile totemcilik konusunda yapt almalara uygulad: Nambikuara Yerlilerinin Aile ve Toplum Yaam (la vie Familiale et sociale des Indiens Nambikwara, 1948); Akrabaln Temel Yaplar (Structures elementaires de la parente, 1949). Bu eserlerinde toplumlarn derinde yatan temel yaplarn aydnlatmaya alt ve bu temel yaplarn, bilinlice olmasa da, incelenen btn olgularn aklayabilecek durumda olduunu ileri srd. te yandan, daha 1928 ylnda, Rus halkbilimcisi Vladimir Propp (1895-1970) Masaln Biimbilimi (Morfologiya Skazki, 1928) adli incelemesinde, zmlemi olduu Rus halk masallar btnnde

3 -> 5

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=498

birbiriyle ilikiye giren belirli sayda ilevin (otuz bir ilev) bulunduunu oraya koymutu. Levi-Strauss da ok sonraki yllarda mitli ele aldnda, gstergebilimin yntemlerini ayn bide kendi zmlemelerine uygulad. Bu yaklamn zellikle Mitolojj (Mythologiques) genel bal altnda toplad u drt kitabnda ortaya koydu: i ve Pimi (le Cru et le Cuit, 1964); Baldan Kle (Du miel aux cendres 1967); Sofra Adabnn Kkeni (les Origines des manires de table, 1968); plak nsan (1'Homme Nu, 1971). METNN GSTERGEBLMI Ancak gstergebilim Saussure'den bu yana zellikle de Fransa'da Tel Quel dergisi (Roland Barthes, Julia Kristeva, Philippe Sollers) evresinde uygulanan metin incelemesi araclyla deiik ynde de evrim geirdi. Bu evrimde daha ok gsterge sistemleri stnde deil de, bu sistemlerin retimi stnde durulmasyla gerekleti. Metnin zellikle retkenlik olarak ele alnmas nedeniyle, gstergebilim anlam retiminin, yani anlamllnn zmlenmesine yneldi. Bulgar asll Fransz Julia Kristeva Gstergebilim. Bir Gstergezm in Aratrmalar (Semeiotik. Recherches Pour une Smanalyse 1969) adl eserinde bu dnce anlaym belirtmek iin anlambirimcik zmlemesi (Franszca smanalyse) terimini nerdi. Byk lde retici dilbilgisinden esinlenen bu yaklam, bir derin metin (reten metin) ile bir yzey metin (retilmi metin veya olgu metin) arasndaki geii anlamaya alr. te yandan Litvanya asll Fransz gstergebilimcisi Algirdas Julien Greimas da szckbilim alannda altktan ve Yapsal Anlambilimi (Smantique structurale, 1966) yaymladktan sonra gstergebilime Anlam zerine (Dusens, 1970), zellikle de edebiyat gstergebilimine yneldi. Vladimir Propp'un balangta szl olarak yaylm halk masallarnn anlat yapsna uygulad yntemi gelitiren Greimas, ortaya att yeni ve tutarl zmleme modelini yazl anlatlara uygulad. GSTERGEBILMDE BUNALIM Gstergebilim gnmzde kendi kuramlarn ve yntemlerini gzden geirme ve tartma aamasna girdi. Kuramlarn bir btn halinde birletirilmemesi ve ok sayda farkl okullarn ortaya kmas gr ayrlklarna yol at. Bu arada baz yaklamlarn hl yapsal dilbilimin etkisi altnda kald ve insan dilinin bir baka gsterge sisteminden sz etmeye yarayan tek gsterge sistemi olduu gereini benimsemeyi srdrd grld. Ama ayn zamanda dilbilimin gstergebilime dorudan katksyla ilgili hayaller de utu gitti ve farkl gsterge kuramlarnn zellikle Perce'nve Saussure un kuramlar incelenen deiik sistemler arasnda bir birlik salamak iin yeterli olmad ortaya kt. Gstergebilimcilerin bir blm sistemler stnde alrken ve bu sistemleri oluturan eler arasndaki ilikileri incelerken, elerin kendisini incelemeyi braktlar. ster gstergelerin bilimi, ister anlamlama bilimi olmay amalasn, gstergebilim bugn belli lde paradoksal bir

4 -> 5

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> Gstergebilim

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=498

konumdadr: ne gstergelerden kaabilir, ne de elinde henz eksiksiz bir gsterge kuram vardr. Gstergebilim-Axis 2000 Milliyet/ Hacette

5 -> 5

19.11.2008 19:27

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

nsan stne Bir Deneme - Dil


NSAN STNE BR DENEME - DL DL VE SYLENCE Dil ve sylence (mythos) yakn akrabadrlar. nsan kltrnn ilk evrelerinde dil ve sylencenin ilikisi ylesine yakn ve ibirlikleri ylesine apaktr ki birini tekinden ayrmak hemen hemen olanakszdr. Onlar bir ve ayn kkten kan iki ayr giriimdirler. nsana rastladmz her yerde onu konuma yeteneine sahip ve sylence yapma ilevinin etkisi altnda buluyoruz. Bu nedenle insanbilimsel bir felsefenin bu aka belirtilmi insansal zelliklerin her ikisini de ortak bir balk altnda toplmas imrendirici :bir iti. ok kez bu ynde giriimlerde bulunulmutur. F. Max Mller, iinde sylencenin yalnzca dilin bir yan rn olarak akland ilgin bir kuram gelitirmitir. 0, sylenceyi nedenleri konuma yeteneinde aranmas gereken bir tr dnsel hastalk olarak kabul etmiti. Dil, gerek doas ve z gerei eretilemelere(istiare) dayanr. Nesneleri . dorudan doruya betimleyemedii iin dolayl betimleme biimlerine, belirsiz ve iki anlaml terimlere bavurur:.te Max Mller'e gre sylence, kkenini dildeki bu belirsizlie borlu olup dnsel besinini her zman bu belirsizlikten salamtr. Mller diyor ki: Sylencebilim (mitoloji) sorunu gerekte bir ruhbilim sorunu ve ruhumuz genellikle dil araclyla nesnelletii iin dilbiliminin bir sorunu haline gelmitir. Bu benim sylenceyi bir dnce hastal yerine neden... bir dil hastal olarak adlandrdm aklayacaktr... Dil ve dnce birbirlerinden ayrlamazlar. ve... bu nedenle de bir dil hastal bir dnce hastalnn eidir. En yetkin Tanry her trden suu ileyen, insanlar tarafndan aldatlan, karsna kzan ve ocuklarna kar ok sert olan bir varlk olarak tantmak hi kukusuz bir hastalk belirtisi, dncenin allmam koulu ya da daha ak konuursak gerek .bir lgnlktr... Sylencebilimsel hastaln bir rneidir Antik dil, zellikle dinsel amalar iin kullanlmas g bir dildir. nsan dilinde soyut kavramlar eretilemeler olmakszn dile getirmek olanakszdr. Ve eer antik dinin tm szl eretilemelerden olumutu dersek durumu pek abartm saylmayz... te gerek dinde gerekse antik dnyann sylencebiliminde yer alm. olan pek ok yanl anlamalarn deimez kayna buradadr ama, bir temel insan etkinliini yalnzca bir bozukluk, bir dnsel hastalk tr olarak grmek pek uygun bir yorum olarak kabul edilemez. lkel anlna gre sylence ve dilin ikiz kardemiler gibi ele alndn grmemiz iin bu trden garip ve zorlanm kuramlara gereksinmemiz yok, Sylence de dil de insanln ok genel ve ok nceki bir deneyi zerinde temellenirler. Bu deney fiziksel olmaktan ok toplumsal zellikte bir deneydir. ocuk daha konumay renmeden ok nce baka insanlarla bildirimenin daha basit aralarn bulmutur. Organik dnyann tm iin de bulduumuz rahatszlk, ac, alk veya, korku sesleri ocukta yeni bir biim almaya balarlar. Onlar artk basit igdsel tepkiler deildirler.

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

nk daha bilinli ve isteyerek kullanlrlar:.-ocuk yalnz brakldnda aa yukar anlalabilen seslerle annesini veya dadsn ister ve bu isteklerinin istedii etkiyi yarattnn bilincine varr. lkel insan bu ilk temel toplumsal deneyi doa btnlne aktarr. Onun iin doa ve toplum yalnzca en yakn balarla iten balantl olmakla kalmazlar ayn zamanda uyumlu ve ayrlamaz bir btn olutururlar: Bu iki alan ayracak hibir kesin snr izgisi yoktur. Doann kendisi yaamn toplamndan baka bir ey olmayan byk bir toplumdur. Bu adan ele alndkta byl szcn kullanmn ve zgl ilevini kolaylkla anlayabiliriz. Byye inanma, yaam dayanmasna duyulan derin inan zerinde temellendirilmitir. lkel anl iin szcn saysz durumlarda denenmi olan toplumsal gc; doal, giderek doast bir g haline gelir: lkel insan, kendisini,her trden grnr ve grnmez tehlikelerle evrelenmi hisseder. O, bu tehlikeleri yalnzca fiziksel aralarla alt edebileceini umamaz. Dnya, ona gre cansz veya dilsiz bir ey olmayp, iitebilen ve anlayabilen bir eydir. Bu nedenle doann gleri eer kendilerinden uygun ekilde istenirse yardmlarn esirgemezler. Hibir ey byl Szce kar duramaz, carmina ved coelo possunt deducere lunam*.(ilahiler gkten ay bile indirebilir). nsan, byye giden yolu engelleyen ama ayn zamanda bir baka ve daha umut verici bir yol aan yeni bir tinsel g gelitirmemi olsayd bu zorluklar hemen hemen hi yenemeyecekti. Doaya byl szck araclyla boyun edirtmek umutlarnn tm boa kmt. Ama bunun sonucu olarak insan, dil ile gereklik arasndaki ilikiyi daha baka bir k altnda grmeye balad. Szcn bysel ilevi ortadan kalkm ve yerine anlambilimsel ilevi gemiti. Szck artk giz dolu gler tamyordu; artk dorudan doruya fiziksel ya da doa-st bir etkisi yoktu. Nesnelerin doasn deitiremedii gibi tanrlarn veya demonlarn istencini de zorlayamyordu. Bununla birlikte o, ne anlamsz ne de gszd. Yani, yalnzca bir Flatus vocis, salt bir hava soluu deildi. Ama kesin zellii fiziksel olmayp mantksal z yaps. Fiziksel yandan szcn gsz olduu ne srlebilir, ancak mantksal ynden o, daha yksee gerekten en yksek yere karlmtr. Logos (sz) evrenin ve insan bilgisinin ilk ilkesi olmutur. GREK FELSEFESNDE Bu gei Grek felsefesinin balanglarnda yer ald. Bununla birlikte Herakleitos, Aristoteles'in Metafizikinde kendilerinden eski doabilimciler diye sz edilen Grek dnrleri grubuna girer. O'nun tm ilgisi grngler dnyas zerinde younlamt. O, grngler dnyasnn oluun dnyasnn zerinde daha yksek bir alann, salt "varln" ideal veya ncesiz sonrasz dzeninin bulunduunu kabul etmez, yalnzca deime olgusunu yeterli bulmaz; deimenin ilkesini arar. Herakleitos'a gre bu ilke, zdeksel bir eyde bulunamaz. Evrensel dzenin doru yorumunun ipucu zdeksel deil, insansal dnyadr. Bu insansal dnyada konuma yetisi odak noktasnda oluturmaktadr. Bu nedenle, eer evrenin anlamn kavramak istiyorsak konumann ne anlama geldiini anlamamz gerekir. Eer bu yaklam -yani fiziksel grnglerden ok, dil araclyla yaklam- bulmada baarszla urarsak felsefeye alan kapy da yitirmi oluruz. Herakleitos'un dncelerinde

2 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

bile szck yani logos yalnzca insanbilimsel bir grng deildir. Genelgeer evrensel bir dorulua sahip olduu iin o kendi insansal dnyamzn dar snrlar iinde snrlandrlmamtr. Ama szck byl bir g olarak deil, kendi anlambilimsel (semantik) ve simgesel ilevi iinde kavranmtr. Herakleitos, .Beni deil, szc (logosun sesini) dinleyin ve btn eylerin bir tek ey olduunu aka syleyin diye yazyor.. lk Grek dncesi bir doa felsefesinden bir dil felsefesine bylece gemitir. Ama o burada yeni ve nemli glklerle karlamtr. Anlamn anlamndan daha artc ve anlalmas g bir sorun olamayaca konusunda kukuya yer yoktr. Gnmzde bile dilbilimci, ruhbilimc ve felsefeciler bu konu zerinde birbirinden ok ayr grler ne sryorlar. Antik felsefe bu karmak sorunun tm ynleriyle dorudan doruya uraamazd. Ancak bir zm denemesi yapabilirdi. Bu zm ise ilk Grek dncesinde genellikle kabul edilmi ve kesinlikle yerlemi grnen bir ilke zerinde temelleniyordu. Tm deiik okullar -Diyalektikiler kadar Fizyologlar da bilen zne ile ,bilinen gereklik arasnda bir zdelik olmakszn bilgi olgusunun aklanamayaca varsaymndan yola. kyorlard. dealizm ve Realizm bu ilkeyi uygulaylarnda her ne kadar ayrlyorlarsa da ilkenin doruluunu onaylamada uyuuyorlard. Parmenides, bir ve ayn ey olduklarndan, varlkla ,dnceyi ayramayacamz dile getirdi. Doa filozoflar bu zdelii kesinlikle zdeksel bir anlamda anlayp yorumladlar. Eer biz insann doasn zmlersek fiziksel dnyann her yannda ortaya kan ayn geler bilekesini buluruz. Kk bir dnya ve evrenin tam karl olan insan evrene ilikin bilgilermizi olanakl klar. Empedokles diyor ki: nk biz toprakla topra; suyla suyu; hava araclyla tanra Hvay, ate aracl ile yokedici Ate'i grrz. Sevgiyi grmemiz sevgi araclyla; Nefret'i grmemiz ise somurtkan nefret araclyla olur. Bu genel kuram onaylandnda anlamn anlam nedir? Anlam, ilkin ve her eyden nce varlk araclyla aklanmaldr; nk varlk ya da tz doruluk (hakikat) ve gereklii (realite) balayp birbirine birletiren en evrensel deyidir (kategori). Bir szck, eer dile getirdii eyle kendisi arasnda en azndan bir zdelik olmasayd o ey anlamna gelemezdi. Simge ile nesnesi arasndaki balant yalnzca uzlamsal deil, doal bir balant olmak zorundadr. Bylesine doal .bir balant olmadan insan diline zg bir szck grevini yerine getiremez; kavranlamaz duruma, gelir. Eer bir dil kuramndan ok, genel bilgi kuramndan kaynaklanan bu nvarsaym (presupposition) kabul edersek hemen yanstc uyumla yaplm szckler retisi ile kar karya geliriz. Adlarla nesneler arasndaki gedii tek bana bu retinin kapatmaya gc varm gibi grnr. te yandan adlarla nesneler arasna kurulan kpr daha onu ilk kullanma giriimimizde yklr. PLATON Platon'un bu sav rtmesi iin onu tm sonularn gsterecek ekilde gelitirmesi yeterli 'olmutur. Kratylos diyalounda Sokrates bu sav ironik bir biimde kabul eder. Ama bu onaylamann nedeni, yalnzca bu sav yapsndaki samalk

3 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

araclyla ykma isteidir. Tm dilin ses yknmesinden kaynaklandn ne sren kuram Platon'un deerlendirmesi, konuyu glnletirip alaya almasyla sonulanr. Szcklerin ses yknmesiyle yapldn ne sren sav yzyllar boyunca egemen olmutur. Giderek yeni yaznda bile kesin olark ortadan kalkmamtr. Ancak artk Platon'un Kraiylos da rneklerini verdii bn biimlerde ortaya kmamaktadr. Bu sava yaplan en ak kar k, bizim ortak-dilin szcklerini zmlerken seslerle nesneler arasnda varolduu ne srlen benzerlii bulmada genellikle byk bir aknla dtmz olgusudur. Ama bu glk, insan dilinin balangtan beri deime ve bozulmaya konu olmu olduuna deinilerek ortadan kaldrlabilir. Bu nedenle dilin imdiki durumu bizim iin yeterli olamaz. eer nesneleri ile kendilerini birletiren ba aratrmak istiyorsak. terimlerimizi geriye kkenlerine doru izlememiz, tretilmi szcklerden -geriye, ilk ya da kk szcklere gitmemiz gerekir. Yani her terimin kkenini (etymon), doru ve zgn biimini. bulmamz gerekir. Bu ilkeye gre, kkenbilim yalnzca dilbilimin oda olmakla kalmamakta ayn zamanda dil felsefesinin de temel talarndan biri olmaktadr. Grek gramercileri ve filozoflar tarafndan kullanlm olan ilk kkenbilgiler hibir kuramsal ya da tarihsel kaygdan zarar grmediler. Ondokuzuncu yzyln ilk yarsna gelinceye dein bilimsel ilkeler zerinde temellendirilen bir kkenbilim ortaya kmad. Bu tarihe gelinceye dein her ey olanaklyd ve en dsel ve garip aklamalar seve seve onaylanyorlard. Olumlu kkenbilimlerin yannda Licus a non lucendo*" trn den nl olumsuz kkenbilimler de vard. Bu emalar yerlerini koruduklar srece adlar ve nesneler arasndaki doal iliki kuram, felsefi bakmdan hakl karlabilir bir kuram olarak grnd. Ama daha balangtan bu kurama uygun olmayan baka genel dnceler vard. Grek sofistleri bir anlamda Herakleitos'un rencileriydiler. Platon, Theaitetos diyalounda sofistlerin bilgi kuramnn hibir zgnl olmadn syleyecek kadar ileri gitti. 0, bu kuramn Herakleitos'un hereyin ak retisinin zorunlu sonucu ve rn olduunu ne srd. Ama Herakleitos'la sofistler arasnda ortadan kaldrlmas olanaksz bir ayrm vard. Herakleitos'a gre Logo, yani szck evrensel metafiziksel. bir ilke idi. Bu ilkenin genel doruluu ve nesnel geerlilii vard. Ama sofistler artk Herakleitos'un tm nesnelerin, evrensel ve ahlaksal dzenin kkeni ve ilk ilkesi olarak savunduu kutsal szc kabul etmiyorlard. Dil kuramn- da ba rol metafizik deil, insanbilim (antropolji) oynuyordu. nsan evrenin oda olmutu. Protagoras'n zdeyiine gre Her eyin ls insandr. Var-olanlar var olduklar, varolmayanlar var olmadklar iin... Bu nedenle fiziksel nesnelerin dnyasnda dil iin bir aklam aramak bo ve yararszdr. Sofistler insan diline yeni ve daha basit bir yaklam ekli bulmulard. Onlar dilbilimsel ve dilbilgisel sorunlar dizgesel olarak ilk ele alanlard. Yine de onlar bu sorunlarla yalnzca kuramsal anlamnda ilgilenmekteydiler. Bir dil kuramnn yerine getirmesi gereken baka ve daha ivedi grevleri vardr. 0 bize kendi gnlk toplumsal ve siyasal dnyamzda nasl konuacamz ve eylemde bulunacamz retmek zorundadr

4 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

5. yzyl yaamnda dil, belirli, somut; klgsal amalar iin bir ara olmutu. O, byk siyasal savamlarda en gl silaht. Bu araca sahip olmayan hi kimse nder roln oynamay bekleyemezdi. Dili doru biimde kullanmak ve srekli olarak gelitirip glendirmek yaamsal nem tayordu. Sofistler bu ama iin yeni bir bilgi dal yarattlar. Dilbilgisi veya kkenbilim deil, sylevcilik (rhetonic) onlarn gerek ilgi alan oldu. Sofistlerin bilgi (sophia) tanmnda sylevcilik odak noktay tutmakta- dr. Terimlerin veya adlarn doruluk veya doru olularna ilikin tm tartmalar yararsz ya da yzeysel tartmalar haline geldi. nk sofistlere gre adlar nesnelerin doasn dile getirmek zere kullanlmazlar, nesnel karlklar yoktur. Onlarn gerek grevi, nesneleri betimlemek deil, insanda duygular uyandrmak; yalnzca dn ve dnceler tamakla kalmayp insanlar belli eylemlere itmektir. imdiye dek sylencebilimsel, metafiziksel ve kullanmsal olmak zere dilin ilev ve deerine ilikin tr anlyla karlatk: Ama tm bu deerlendirmeler bir anlamda konu dnda kalyorlar, nk hepsi de dilin en nemli zelliklerinden birini gz nne almyorlar. En temel insansal deyiler yalnzca keyfi gstergeler olmadklar gibi fiziksel nesnelere gndermede bulunmazlar. Fsei on*(doadan varolan) veya thesei on**(sonradan konmu olan) seenei onlara uygulanmaz. Onlar yapma olmayp doaldrlar; am d nesnelerin doas ile hi bir balantlar yoktur. Yalnzca kan, det veya alkanlklara dayanmazlar; kkleri ok daha derinlerdedir. Qnlar insan duygularnn istensiz anlatmlar, nlemler ve anszdan anszn kveren szcklerdir. Bu nlemsel kuramn bir doabilimcisi, Grek dnrleri iindeki en byk bilgin tarafndan sunulmu olmas bir rastlant deildi. Demokritos, insan dilinin duygusal zyapdaki belli seslerden kaynakland savn ilk ortaya atan dnrd, Daha sonra, Epicuros ve Lucretius 'da Demokritos'un yetkisine dayanarak ayn gr savundular. Bu grn dil kuram zerinde srekli .bir etkisi oldu. stelik 18. yzyla dein hemen hemen ayn biimde Vico veya Rousseau gibi dnrlerce de savunuldu. Bu nlemsel savn byk yararlarn bilimsel gr asndan anlamak kolaydr. Burada bizim artk yalnzca kurguya (speculation) dayanmak zorunda olmadmz grlyor. Biz pekitirilebilir baz olgular ortaya karm bulunmaktayz ve bu olgular insansal olanla snrlanm deiller. nsan konumas (dili) doca tm canl yaratklara verilmi temel bir igdye indirgenebilir. Yein korku, fke, ac ya da sevin lklar insana zg zellikler deildirler: Onlar hayvansal dnyann her yannda buluruz. Toplumsal konuma olgusunu geriye bu dirimbilimsel nedene gtrmekten daha usa yatkn bir ey olamazd. Eer Demokritos'un rencilerinin ve izleyicilerin savn benimsersek anlambilim artk ayr bir bilgi alan olamaz. Dirimbilim ve fizyolojinin alan hale gelir. Buna karn nlemsel kuram, dirimbilimin kendisi yeni bir bilimsel temel buluncaya dein olgunlaamazd. nsan konumasn belli dirimbilimsel olgularla birletirmek yeterli deildi. Bu balantnn evrensel bir ilke ile temellendirilmesi gerekiyordu. Byle bir ilke, evrim kuramnca salnd. DARWN

5 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

Darwin'in kitab ktnda yalnz bilim adamlar ve filozoflarca deil, dilbilimcilerce de byk bir cokunlukla karland. lk yazlar ile Hegel'e bal ve 0'nun rencisi olduunu gsteren August Schleicher Darwin'in yanda oldu. Darwin'in kendisi konusunu kesinlikle bir doalcnn gr asyla ele almt. Ama genel yntemi dilbilimsel olaylara da kolaylkla uygulanabildii iin O, dilbilim alannda, aratrlmam bir ynden sz am gibi grnd. nsan ve Hayvanlardaki Duyglarn Anlatm' balkl kitabnda Darwin dile getirici ses ya da ~edimlerin kesin dirimbilimsel gereksinmelerce buyurulduklarn ve belirli dirimbilimsel kurallara gre kullanldklarn gstermitir. Bu adan yaklaldkta dilin kkenine ilikin eski bilmece, kesinlikle deneysel ve bilimsel bir tutumla ele alnabilirdi. Bylece insan dili devlet iinde bir devlet olmaktan kt ve genel bir doal yetenek oldu. Ama burada temel bir glk yine yerinde kalyordu. Dilin kkenine ilikin dirimbilimsel kuramlarn yaratclar alar yznden orman grmekte baarszla dtler, onlar nlemden konumay giden dolaysz bir yol bulunduu varsaym ile ie baladlar. Ama bu, sorunu zmlemek deil, kantlanm olduunu varsaymakt. Aklanmas gereken yalnzca insan konumas olgusu olmayp bu olgunun yapsyd. DUYGUSAL DL - NERME DL Bu yapnn zmlenmesi duygusal dille nerme dili arasnda kktenci bir ayrm bulunduunu ortaya karr. Bu iki dil ayn dzeyde deildirler. Onlar genetik olarak birletirme olana bulunsayd bile, birinden kart olan tekine gei her zaman mantksal adan bir metabasis eis allo genos, yani bir cinsten bir baka cinse gei olarak kalmak zorundadr. Grebildiim kadaryla hibir dirimbilimsel kuramn mantksal ve yapsal ayrm ortadan kaldrmay baaramamtr. nermesel dille duygusal dili ayran snr izgisini herhangi bir hayvann am olup olmad konusunda hibir ruh- bilimsel kantmz yok. Hayvan dili~ olarak adlandrlan dil, her zaman tmyle znel bir dil olarak kalr; eitli duygu durumlarm dile getirir ama nesneleri ayrp betimleyemez. te yandan, kltrnn en aa evrelerinde bile insann yalnzca duygusal bir dile ya da bir jestler diline indirgendii konusunda da hi bir tarihsel kant yok. Eer biz kesinlikle deneysel olan bir yntem izlemeyi istiyorsak olaslklar dnlebilsek bile en azndan kukulu ve koullu olan bu trden varsaymlardan vazgememiz gerekir. OTTO JESPERSEN Gerekten de bu kuramlar daha yakndan incelediimiz zaman dayandklar temel ilkenin kuku, gtrr bir ilke olduunu gryoruz. Bu kuramlarn savunucular ksa bir sre sonra ilk bakta yadsr ya da en azndan kmser gibi grndkleri ayn ayrm onaylamak ve vurgulamak zorunda kalyorlar. Bu olguyu gsterebilmek iin birincisi dilbilimden ikincisi ruhbilimsel ve felsef yazndan alnm iki somut rnek seeceim. Otto Jespersen dlin kkeni gibi eski bir soruna byk bir ilgi duymay srdren modern dilbilimcilerden sonuncusuydu belki de. 0, bu soruna ilikin nceki tm zmlerin yetersizliklerini yadsmyordu. Ger,ekte o, daha baarl olacan umduu ve enine boyuna aklad yeni bir,yntemi bulmu olduuna

6 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

inanmaktayd. Jespersen diyor ki: tlediim ve ilk kez tarafmdan tatarl bir ekilde uygulanan yntem, kullandmz modern dilleri tarihin ve gerelerimizin elverdii lde geriye doru izlemektir... Eer bu srele sonunda artk gerek bir dil olarak deil de dil ncesi bir ey olarak adlandrabileceimiz, azdan kan sesler betimlemesine ularsak o zaman sorunumuz zmlenmi olacaktr. nk, hilikten bir ey yaratma, insan anl tarafndan hibir zaman kavranamad halde, deiim anlayabileceimiz bir eydir. Bu kurama gre, bylesine bir deiim, balangta duygusal lklar ya.' da belki de mzikal anlatmlardan baka bir ey olmayan insansal szler, adlar olarak kullanldklarnda bagsterdi. Blangta karmakark anlamsz seslerden ibaret olan bir ey, bu ekilde bir dnce arac haline geldi. rnein yenilgiye uratlp ldrlen bir dman zerine belli bir melodi ve bir sesler birleimi olarak sylenen bir yengi ezgisi, bu zel olay ya da dmann ldren insan iin uygun bir ada dntrlebilirdi. Ve artk bu gelime, anlatmn benzer durumlara eretilemelere dayanarak aktarlmas ile srdrlebilirdi. Ama, tm sorunumuzu cok dar bir ekilde ieren kesinlikle bu eretilemelere dayanan aktarmdr. Byle bir ortamn imdiye dein yalnzca birer lk, gl duygularn isten d boalmlar olmu olan sesli szlerin tmyle yeni bir grev grmekte olduklar anlamna gelir. Onlar, belirli bir anlam tayan simgeler olarak kullanlmaktadrlar: Jespersen, Benfey'in nlemle szck arasnda nlemin dilin olumsuzlanmas olduunu sylememize yetecek kadar byk bir uurum bulunduu konusundaki bir gzleminden sz ediyor. nlem dilin olumsuzlanmasdr, nk biz nlemleri ya konuamadmz ya da konumayacamz zaman kullanrz. Jespersen'e gre dil, nlemle anlatmn yerine, bildirime getiinden domutur. Ama bu nemli admn nedeni, bu kuramca aklanmam yalnzca byle bir ey olduu varsaylmtr. Ayn eletiri Grace de Laguna'nn kitab Speech. Its Function and Develozmeni (Konuma, levi ve Gelimesi)'da gelitirdii sav iin de geerlidir. Burada sorunun ok daha ayrntl ve zenle hazrlanm bir deerlendirmesini buluyoruz. Jespersen'n kitabnda zaman zaman rastladmz daha ok dsel olan kavramlar, burada ortadan kaldrlyorlar. lktan konumaya gei aamal bir dlatrma (objectification) sreci olarak betimleniyor. Duruma ilikin ilkel duygusal nitelikler, tm olarak deiiklie uradklar gibi, durumun alglanan zelliklerinden de ayrlyorlar. ... hissedilmekten ok bilinen nesneler ortaya kyorlar... Bu artan koulluluk dizgesel bir biim alyor... sonunda... gerekliin nesnel dzeni ortaya kp dnya gerekten bilinir hale geliyor, Bu dlatrma ve dizgeletirme gerekte insan dil'inin en temel ve en nemli grevidir. Ama yalnzca nlemsel bir kuramn bu kesin adm nasl aklayabileceini anlayamyorum. Ayrca, Profesr de Laguna'nn aklamasnda nlemlerle adlar arasndaki aralk kapatlmamtr; tersine ok daha kesin bir biimde gze arpmaktadr. Genel olarak konuuldukta, konumann salt nlemlerden gelime yoluyla olumu olduuna inanmaya eilim gstermi olan yazarlarn sonunda nlemlerle adlar arasndaki ayrmn aralarnda varolduu sanlan zdelikten ok daha byk' ve ok daha nemli olduu sonucuna itilmeleri

7 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

dikkate deer bir olgudur. rnein, Gardiner insan ve hayvan dili arasnda temelli bir trdelik bulunduu aklamas ile ie balyor: Ama, kuramn gelitirirken hayvan dili ile insan konumas arasnda bu temelli trdelii hemen hemen glgede brakacak kadar canalc bir ayrm bulunduunu kabul etmek zorunda kalyor. Grnteki benzerlik gerekte yalnzca biimsel, ilevsel ayr cinstenlii dta brakmayp tersine nemle dile getiren zdeksel bir balantdr. DLN KKEN Dilin kkeni sorusu insan anl iin her zaman garip ve byleyici etkisi olan bir soru olmutur. Anlnn ilk prltlaryla birlikte insan, bu sorun zerinde dnmeye balamtr. Sylencebilimsel yklerin oundan insann Tanrdan ya da gksel bir retmenin yardmyla konumay nasl rendii konusunda bilgi alrz. Eer sylencebilimsel dncenin ilk ncllerini kabul edersek dilin kkenine duyulan bu ilgi kolaylkla anlalabilir. Sylence fiziksel ve insansal dnyann imdiki durumunu uzak gemie geri gidip nesnelerin bu ilkel evresinden karmaktan baka bir aklama biimi bilmez. Ama ayn eilimin felsefi dncede hl egemen olduunu grmek hem artc hem de aykr-kansal bir durumdur. Burada dizgesel soru yzyllar boyunca genetik tarafndan glgede braklmtr. Bir kez genetik soru zmlenirse bunun kanlmaz sonucu olarak tm teki sorunlarn da hemen zmlenecei dnlmt. Ama genel bilgikuramsal gr asndan bu aslsz bir varsaymd. Bilgi kuram bize genetikle dizgesel sorunlar arasna her zaman kesin bir snr' izgisi izmemiz gerektiini retmitir. Bu iki tipin kartrlmas yanltc ve tehlikelidir. teki bilgi dallarnda kesinlikle yerlemi olduu grlen bu yntembilimsel kural nasl olup da dilbilimsel sorunlarla uralrken unutulmutur? Dile ilikin tm .tarihsel kantlara sahip olmak hi kuku yok ki ok ilgin ve nemli olabilirdi. rnein dnyadaki tm dillerin bir ortak kaynaktan m veya ayr ve bamsz kklerden mi km olduklar sorusunu yantlayabilmek ve bamsz deyimlerle dilbilimsel tiplerin gelimesini adm adm izleyebilmek herhalde iimizi ok kolaylatrabilirdi. Ama tm bunlar da bir dil felsefesinin temel sorunlarn zmlemeye yetmezdi. Felsefede yalnzca eylerin akn, olgularn sre dizinini kendimiz iin bulamayz. Burada felsef bilginin yalnzca oluun deil varln bilgisi olduuna ilikin Platoncu tanm bir anlamda her zaman. kabul ' etmemiz gerekir. Kukusuz dilin zaman dnda ve tesinde bir varl yoktur.0 ncesiz sonrasz idealar alanna girmez. Deime -sesbilgisel, benzeimli, anlambilimsel deime dilin temel gesidir. Yine de tm bu olaylarn incelenmesi bizim dilin genel ilevini anlamamz iin yetmez. nk biz, her simgesel biim iin tarihsel verilere balyz. Sylence, din,, sanat, dil nedirler? trnden bir soru tmyle soyut bir yolla, bir mantksal tanmla yantlanamaz. te yandan din, sanat ve dili incelerken biz her zaman ayr bir bilgi tipine ait genel yapsal sorunlarla karlarz. Bu sorunlar ayrca ele alnmaldr; onlar yalnzca tarihsel aratrmalarla incelenip zmlenemezler. DLBLM ALIMALARI

8 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

19. yzylda tarihin insan konumasn bilimsel olarak incelemek iin biricik ipucu olduu kans henz geerli ve genellikle onaylanm bir kan idi. Dilbilimin tm byk baarlar, tarihsel ilgileri hemen hemen baka her dnce eilimini engelleyecek lde egemen olan bilginlerce gerekletirildi: Jakob Grimm, Germen dillerinin bir karlatrmal dilbilgisi iin ilk temeli kurdu. Hint-Avrupa dilinin karlatrmal dilbilgisi Bopp ve Pott tarafndan balatlp A. Schleicher, Karl Brugmann ve B. Delbrck tarafndan yetkinletirildi. Dilbilimsel tarihin ilkeleri sorusunu ilk ortaya atan Hermann Paul oldu. 0, tek bana tarihsel bilginin insan konumasnn tm sorunlarn zemeyecei gereinin bilincine tam olark varmt. Tarhsel blgnin her zaman bir dizgesel tmleyiciye gereksinmesi olduunu vurgulad. 0'na gre tarihsel bilgi dalna karlk olup tarihsel objelerin iinde gelitikleri genel koullarla uraan ve insansal olaylarn tm deimelerine karn deimeden kalan etkenleri aratran bir 'bilim vard. On dokuzuncu yzyl yalnzca tarihsel bir yzyl olmayp ruhbilimsel bir yzyld da. Bu nedenle dilbilimsel tarihin ilkelerinin ruhbilim alannda aranmalar ,gerektiinin dnlmesi yalnzca doal deil giderek kendiliinden apak olan bir. ey gibi grnyordu. Bunlar dilbilimsel incelemelerin iki balang noktas oldular. BLOOMFELD Leonard Bloomfield diyor ki Paul ve adalarnn ou Hint-Avrupa dilleri ile uratlar ve betimsel sorunlar savsakladklar iin tarihleri bilinmeyen dillerle uramay yadsdlar. Bu snrlama onlar yabanc tiplerdeki dilbilgisel yaplarn bilgisinden yoksun brakt. Oysa eer onlar bu yabanc tiplere de eilselerdi Hint-Avrupa dilbilgisinin temel zelliklerinin bile insan konumas iin kesinlikle tmel geer olmad gerei ile karlam olacaklard. Ama byk bir tarihsel aratrma nehrinin yansra akan kk de olsa gittike hzlanan bir genel dilbilimsel inceleme akm vard... Baz renciler betimsel ve tarihsel incelemeler arasndaki doal ilikiyi zamanla daha ak seik bir ekilde grmeye baladlar... Bu iki inceleme akmnn, tarihsel- karlatrmal ve felsefi betimselin birbirlerine karp birlemeleri ondokuzuncu yzyln Hint-Avrupa uzmanlarnca grlmemi olan baz ilkeleri apak olarak ortaya kard. Dilin tm tarihsel incelenmesi iki ya da daha ok betimsel veri dizisinin karlatrlmas zerinde temellendirildi. O, ancak bu verilerin izin verdii lde doru ve tam olabilirdi. nsann bir dili betimlemesi iin hibir tarihsel bilgiye gereksinmesi yoktur. Aslnda byle bir bilginin yapt betimlemeyi etkilemesine izin veren gzlemci, verilerini arptmak zorundadr. Eer betimlemelerimizin karlatrmal alma iin salam bir temel oluturmalarn istiyorsak nyargsz olmalarm salamamz gerekir WILHELM VON HUMBOLDT Bu yntembilimsel ilke, ilk ve bir anlamda klasik anlatmn byk bir dilbilimci ve byk bir filozof olan Wilhelm von Humboldt'un yaptnda ,buldu. Wilhelm von Humboldt yeryzndeki dilleri snflama ve onlar belli temel tiplere indirgeme ynnde ilk adm att. 0, bu ama iin salt tarihsel yntemleri kullanamazd. nceledii diller artk yalnzca Hint-Avrupa dil tipleri deildi. Onun ilgisi gerekten ok geni

9 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

kapsaml olup tm dilbilimsel olaylar alann iine alyordu. Wilhelm von Humboldt kardei Alexander von Humboldt'un Amerika ktasna yapt keif gezilerinden geri getirmi olduu zengin gerelerden yararlanarak asl yerli Amerikan dillerinin ilk zmsel betimlemesini yapt. nsan konumasnn eitlilii' zerine yazlm byk yaptnn ikinci cildinde W. von Humboldt Avusturalya, Endonezya ve Malezya dillerinin ilk karlatrmal dilbilgisini yazd. Ama bu dilbilgisi iin ie yarar tarihsel veriler yoktur. Bu dillerin tarihleri hi bilinmemekteydi. Humboldt, soruna, tmyle yeni bir adan yaklamak ve kendi yolunu kendisi amak zorundayd. Ama 0'nun yntemleri kesinlikle deneysel yntemler olarak kald; nk bu yntemler kurgu zerinde deil gzlemler zerinde temellendiriliyorlard. Humboldt zel olgular betimlemekle yetinmedi. Olgularn- dan hemen byk lde genel sonular kard. nsan konumasn yalnzca bir szckler birikimi olarak dndmz srece ilev ve zyapsna ilikin gerek bir grmz olamayacan ne srd. Diller arasndaki gerek ayrm bir sesler veya gstergeler ayrm olmayp dnya grleri (VPeltansichten) arasndaki bir ayrmdr. Dil yalnzca dzeneksel bir terimler kmesi deildir. Onu szck ya da terimlere ayrmak dzenini bozup; paralamak anlamna gelir. Byle bir anlay dilbilimsel olaylar ele alan herhangi bir inceleme iin tehlikeli olmasa bile zararldr. Humboldt bizim altmz sanlara gre bir dili kuran szcklerin ve kurallarn gerekte yalnzca sz konusu olan konuma ediminde var olduklarn ne srmtr. Onlar ayr varlklar olarak ele almak beceriksizce yaplm bilimsel zmlememizin bozuk sonucundan baka bir ey deildir. Dil, bir rn deil, bir etkinliktir. 0 hazr bir ey olmayp srp giden bir sretir; insan anlnn hi durmadan yineledii eklemli sesleri dnce dile getirecek ekilde kullanma iidir Humboldt'un yapt dilbilimsel dncede dikkate deer bir gelimeden te bir anlam tar. nk ayn zamanda dil felsefesi tarihinde yeni bir dnemi de gstermitir. Humboldt ne zel dilbilimsel olaylar zerinde uzmanlam bir bilgin ne de Schelling ya da Hegel gibi bir metafiziki idi. O, dilin kkeni' ya da zne ilikin kurgulara kaplmadan Kant'n eletirel yntemini izledi. Kken ya da z sorunu yaptnda hi sz edilmeyen bir sorundur. Humboldt'un kitabnda nalanda olan dilin yapsal sorunlardr. Bu sorunlarn yalnzca tarihsel yntemler ve ozmlenemeyecekleri artk genellikle onaylanmtr. Ayr okullara bal ve ayr alanlarda alan bilginler betimleyici dilbilimin tarihsel dilbilim tarafndan hibir zaman gereksiz duruma sokulamayaca gereini vurgulamakta birlemilerdir. nk tarihsel dilbilim her zaman dilin tarafmzdan dorudan doruya kavranabilen gelime evrelerinin betimlenmesi zerinde temellendirilmelidir. Genel dnce tarihi gr asndan ele alndkta dilbilimin teki bilgi dallarnda rastladmz ayn deiiklie uram olmas bu bakmdan ok ilgin ve dikkate deer bir olgudur. YAPISALCILIK Daha nceki olguculuun yerini YAPISALCILIK diye adlandrabileceimiz yeni bir ilke almtr. Klasik fizik genel devinim yasalarn bulmak iin her zaman zdeksel noktalarn

10 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

devinimlerini incelemekle ie balamamz gerektiine inanmt. Lagrange'n Mecanzque analytcque'i bu ilke zerin de temellendirilmiti. Daha sonra Faraday ve Maxwellce bulgulanan elektromanyetik alan'' yasalar kart sonuca deindiler. Elektromanyetik alann bireysel noktalara paralanamayaca apak olarak ortaya kt. Artk elektron kendine zg bir varl olan bamsz bir valk olarak kabul edilmiyor, bir btn olan alann iersinde bir snr noktas ok ynleriyle ayrlan 'yeni tip bir alan fizii dodu. Dirimbilimde de benzer bir gelime ile karlayoruz. Yirminci yzyln balarndan beri geerli olmu olan yeni btnc kuramlar, eski Aristotelesi organizma tanmna geri dnmlerdi. onlar, organik dnyada btnn paradan nce geldiini vurgulamlard. Bu kuramlar evrimin olgularn yadsmyorlard ama u olgular Darwin ve Ortodoks Darwinciler gibi yorumlamyorlard.. Ruhbilime gelince bu bilim on dokuzuncu yzyl boyunca bir ka olaand rnek bir yana Hume'un yolunu izledi. Bir ruhsal olay iin geerli olabilecek biricik yntem" onu ilk elerine indirgemek idi. Tm karmak olgular basit duyu verilerinin bir birikimi ya da kmesi olarak dnlmekteydiler. Modern yapsalc ruhbilim bu anlay eletirip ykt.. Bylece, yeni tip bir yapsal ruhbilime giden yolu am oldu. FERDNAND DE SAUSSURE imdi, eer dilbilim ayn yntemleri benimsiyor ve yapsal sorunlar zerinde gittike daha ok duruyorsa kukusuz bu nceki grlerin nem ve ilgilerini yitirdikleri anlamna gelmez. Ama dilbilimsel aratrma dz bir izgiyi izleyecek, dil olaylarnn sredizimsel (kronolojik) dzeni ile zel ekilde ilgilenecek yerde iki ayr odak noktas olan beyzi bir izgiyi betimlemektedir. Baz bilginler on dokuzuncu yzyl boyunca dilbilimin zel gstergesi olan betimsel ve tarihsel grler bireiminin yntembilimsel adan bir yanlg olduunu syleyecek kadar ileri gittiler. Ferdinand de Saussure derslerinde tarihsel dilbilgisi grnden tmyle vazgeilmesi gerektiini ne srd. O, tarihsel dilbilgisinin melez bir kavram olduunu sylemekteydi. 0'na gre bu kavram, ortak bir ad altn konulamayan ve organik bir btn iinde birletirilemeyen iki ayr eyi iermektedir. Bu nedenle, insan konumasnn incelenmesi tek bir bilimin deil iki ayr bilimin konusudur. Byle bir incelemede biz her zaman iki ayr oda zamandalk od ile ardaklk odan birbirlerinden ayrmak zorundayz. Dilbilgisi, doas ve z gerei ilk tipe girmektedir. De Saussure la lange (Dil) ile la parole (sz) arasna kesin bir izgi. izmitir. Dil (la langue) evrensel olduu halde, konuma (la parole) geici bir sre olduu iin bireyseldir. Her bireyin kendine zg bir konuma ekli vardr. Ama, bilimsel bir dil aratrmasnda biz bu bireysel ayrmlarla ilgilenmeyiz; bireysel konumacdan ok bamsz genel kurallar izleyen toplumsal bir olguyu inceleriz. Dil bu tr kurallar olmakszn temel grevini yerine getiremezdi; konuan bir toplumun tm yeleri arasnda bir bildirime arac olarak kullanlamazd. Ezamansaldilbilim deimez yapsal balantlarla urar; artzamansal dilbilim ise zaman iinde deien ve gelien olaylar ele alr. Dilin temel yapsal birlii iki ekilde incelenip snanabilir. Bu birlik hem ieriksel hem de biimsel ynde ortaya kp kendisini yalnz dilbilgisel biimler

11 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

dizgesi iinde deil, ayn zamanda ses dizgesi iinde de gsterir. Bir dilin zyaps bu her iki etkene de dayanr. Ama sesbilimin yapsal sorunlar szdizimin veya biimbiliminkilerden ok daha sonra bulgulanmlardr. Konuma biimlerinde bir dzen ve tutarllk bulunduu ak ve kuku gtrmez bir durumdur. Bu biimlerin snflandrlmas ve belirli kurallara indirgenmesi bilimsel bir dilbilgisinin ilk grevlerinden biri olmutur. Bu trden bir alma iin gerekli yntemler ok erken bir dnemde yksek bir yetkinlik dzeyine erimilerdi.' Modern dilbilimciler Panini'nin .. 350 ile 250 arasndaki bir tarihe ait olan Sanskrit dilbilgisinden, hl insan anlann en byk antlarndan biri olarak sz etmektedirler. Onlar, gnmze dein baka hi.bir dilin bylesine yetkinlikle betimlenmemi olduunu vurguluyorlar. Grek dilbilgisi bilginleri Grek dilinde rastladklar konuma elerinin dikkatli bir zmlemesini yapmlar ve her trden szdizimsel ve biimsel sorunlarla ilgilenmilerdi. Ama sorunun ieriksel yan bilinmemekteydi ve bu yann nemi on dokuzuncu yzyln balarna kadar anlalamadan kald. On dokuzuncu yzylda ses deiimi olaylar ile bilimsel bir ekilde uramann ilk giriimlerine rastlyor Modern tarihsel dilbilim tekbiimli sesil bildirilerin aratrlmasvla balamtr. R.K. Rask 1818'de Alman dillerinin szcklerinin ses konusunda teki Hint-Avrupa dillerinin szckleriyle dzenli biimsel bir , ,banty paylatklarn gstermitir. Jakob Grimm Alman Dilbilgisi adl yaptnda Germen dillerindeki nszlerle teki Hint-Avrupa dillerindeki nszler (consonants) arasndaki uygunluun dizgesel rneklerini vermitir. Bu ilk gzlemler modern dilbilimin ve karlatrmal dilbilgisinin temeli olmutur. Ama bu gzlemler hep yalnzca tarihsel' anlamlaryla anlalp yorumlanmlardr. Jakob Grimm, ilk ve en nemli esinlenmesini gemie kar duyduu romantik sevgiden almtr. Ayn romantik ruh, Friedrich Schlegel'in Hint dilini ve bilgeliini bulgulamasna yol amtr. Ama, ondokuzuncu yzyln ikinci yarsnda dilbilimsel incelemelere duyulan ilgi baka dnsel itkilerce buyurulmu ve ieriksel bir yorum egemen olmaya balamtr. Yeni Dilbilgiciler diye adlandrlan aratrclarn en byk tutkusu. dilbilimin yntemlerinin doal bilimcilerinkilerle ayn dzeyde olduunu kantlamakt. Eer dilbilim pozitif san bir bilim olarak kabul edilmeyi gz nnde bulunduruyorsa zel tarihsel olaylar betimleyen kaypak deneysel kurallarla . yetinemezdi. Mantksal biimleri genel doa yasalar ile karlatrlabilecek yasalar bulmak zorundayd. Sesil deiiklik olaylar bu trden yasalarn varln kantlar grnd. Yeni Dilbilgiciler tek ses deitirmesi gibi bir eyin varln yadsdlar. Onlara gre her sesil deime bozulamaz kurallar izlemekteydi. Bu nedenle, dilbilimin grevi tm insan konumas olaylarn bu temel tabakaya: Zorunlu olup hibir olaan d durum kabul etmeyen sesil yasalara geri gtrmektir. PRAG DLBLM EVRES Prag dilbilim evresinin almalar ve Trubetzkoy'un yaptlarnda gelitii ekille modern yapsalclk soruna ok deiik bir adan yaklat. nsan, konumasna ilikin 'olaylarda bir zorunluluklar bulma umudundan vazgemedi; tersine bu zorunluluu vurgulad. Ama yapsalclk iin zorunluluk kavram yeniden

12 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

tanmlanmas ve yalnzca nedensel olmaktan ok ereksel anlamnda da anlalmas gereken bir kavramd. Dil, yalnzca bir sesler ve szckler kmesi olmayp bir dizge idi. te yandan onun dizgesel' dzeni fiziksel ya da tarihsel nedensellik araclyla betimlenemezdi. Her zel deyim (idiom) hem biimsel hem de ieriksel anlamda kendine zg bir yapya sahiptir. Eer apayr dillerin sesbirimlerini incelersek tek biimli ve kesin bir ema altnda toplanamayacak deiik tiplerle karlarz. Bu sesbirimlerinin seiminde deiik diller kendi bireysel ayrtkanlklarn gsterirler. Bununla birlikte belli bir dilin ses birimleri arasnda tam bir ba olduu her zaman gsterilebilir. Bu ba saltk olmayp greli, zorunlu olmayp koulludur. Onu nsel olarak genel mantksal kurallardan karamayiz; bu konuda deneysel verilerimize dayanmak zorundayz. Ama bu veriler de isel bir uyum gsterirler.Temel verileri bir kez bulduktan sonra artk onlardan kendilerine deimez ekilde bal teki verileri karabiliriz. BRNDAL V. Brndal, bu yeni yapsalcln izlencesini yle dile getiriyor: Il faudrait etudier, les Conditions de la structure linguistique, distinguer dans les Systemes phonologiques et morphologiques ce qui est possible de ce qui est impossible, le contingent du necessaire. (Dilbilimsel yapnn koullarn incelemek, biimbilimsel ve sesbilimsel dizgeler iinde olanakl ile olanaksz, olumsalla zorunlu olan ayrdetmek gerekir).Eer bu gr onaylarsak, insan konumasnn ieriksel temelinin giderek sesil olaylarn kendilerinin bile yeni bir yntem ve deiik bir gr asyla incelenmeleri gerekecektir. Gerekte, artk yalnzca ieriksel bir temel olduunu syleyemeyiz. Biim ve ierik arasndaki ayrm yapma ve yetersiz kalyor. Konuma biim ve ierik gibi iki ayr ve bamsz etkene blnemeyecek, zmlenemeyecek bir birliktir. te yeni sesbilim ile daha nceki sesbilgisi tipleri arasndaki ayrm tam bu ilkede bulunmak- tadr. Sesbilimde incelediimiz eyler fiziksel olmayp anlaml seslerdir. Dilbilim seslerin doas ile deil onlarn anlamsal ilevi ile ilgilenir. On dokuzuncu yzyln olgucu okullar ses bilgs anlambilimin ayr yntemlere gre ayr ayr incelenmeleri gerektiine inanmlard. Konuma sesleri fizik veya fizyoloji araclyla betimlenebilen gerekte betimlenmeleri gereken fiziksel olaylar olarak kabul edilirler yalnzca. Yeni Dilbilgicilerin genel yntembilimsel gr alarna gre byle bir dnce yalnz anlalr olmakla kalmaz ayn zamanda zorunludur da... nk onlarn sesil yasalarn ayrallk (istisna) kabul etmediklerine ilikin temel savlar sesil deimenin sesil olmayan etkenlerden bamsz olduu varsaym .zerinde temellendirilmiti. Ses deiiklii eklemleme alkanlndaki bir deimeden baka bir ey olmadndan onun bir sesbirimini her ortaya knda iinde ortaya kt zel dilbilimsel biimin doas gz nne alnmakszn etkilemesi gerektii dnld. Bu ikilik yeni dilbilimde ortadan kalkmtr. Sesbilgisi artk ayr bir alan deildir. 0~'imdi anlambilimin bir paras ve blm haline gelmitir. nk sesbirimi bir fiziksel birim olmayp biranlam birimidir. 0 avrc ses-zelliinin en kk birimi olarak tanmlanmtr, Herhangi bir szn kaba iitsel zellikleri arasnda anlaml olan belli zellikler vardr. nk bunlar anlam ayrlklarn dile getirmek zere kullanlrlar. Oysa tekiler ayrc

13 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

deildirler.Her dilin kendine zg bir sesbirimleri dizgesi yani ayrc sesleri vardr. incede szcklerin anlamlarn deitirmede kullanlan en nemli ara ses tonundaki deimedir. Oysa baka dillerde byle bir deime nemsizdirler. Her dil belirsiz saydaki olanakl fiziksel sesler cokluundan belli sayda sesleri kendi sesbirimleri olarak eer. Ama bu seim geliigzel yaplmaz, nk sesbirimler ' uyumlu bir btn olutururlar. Onlar -genel tiplere belli sesbilgisel rneklere indirgenebilirler, Bu sesbilgisel rneklerin dilin en srekli ve ayrtkan zellikleri arasnda olduklarn gryoruz. Sapir her dilin sesil rneini btn tutma konusunda kuvvetli bir eilimi bulunduu olgusunu vurguluyor. Dilbilimsel biimdeki -sesil rnek ve biimbilimdeki- ana uygunluk ve ayrmlar imdi bu biimde sonra u biimde toplanan tek ve yaylm zelliklerin karmak etkisine deil dilin zerk eilimine balayacaz. Tm toplumsal olaylar iinde dil belki de en ok kendi kendine yeteni, en kesiksiz biimde direnli olandr. Onu yok etmek bireysel biimini kk parcalara ayrmaktan daha kolaydr. Ama, dilin szkonusu olan bu bireysel biiminin gerekten ne anlama geldii sorusunu yantlamak ok gtr. Bu soru ile yzyze geldiimizde her zaman bir . ikilemle kar karyayzdr Yani burada kanmamz gereken iki arlk, bir anlamda ikisi de yetersiz olan iki kktenci zm var. Eer her dilin kendi bireysel biim vardr sav insan konumasnda ortak zellikler aramann bo olduu anlamna geliyorsa o zaman bir dil felsefesi dncesinin kumdan bir ato olduunu onaylamak zorunda kalrz. Ama deneysel gr asndan kar klara ak olan ey bu ortak zelliklerin varlndan ok, ak seik bir ekilde dile getirilmeleridir. Grek felsefesinde logos terimi her zaman konuma edimi ile dnce edimi arasnda temel bir zdelik dncesini ne srp desteklemitir. Dilbilgisi ve mantk konular ayn olan iki ayr bilgi dal olarak dnlmlerdir. Giderek dizgeleri klasik Aristotelesi mantktan byk lde sapm olan modern mantklar da hl ayn grtedirler. Tmevarmc mantn kurucusu olan John Stuart Mill, dilbilgisinin mantn en gesel blm olduunu nk dilbilgisinin dnce srecini incelemenin balangc sayldn ne srmtr. Mill'e gre, dilbilgisinin ilkeleri ve kurallar dilin biimlerinin kendileriyle evrensel dnce biimlerine karlk klnd aralardr. Ama, Mill bu dncesiyle yetinmedi. 0 zel bir dilin blmleri dizgesinin -Latin ve Grek dilbilgilerinden karlm olan bir dizgenin- genel ve nesnel bir geerlii olduunu da varsaymaktayd. Mill dilin eitli blmleri, adlarn durumlar, fiillerin kipleri ve zamanlar ortalarn (participle) ilevleri arasndaki ayrmlarn yalnz szcklerde deil dncede olan ayrmlar olduklarna inanmaktayd. 0, ccHer tmcenin yapsnn bir mantk dersi olduunu ne srer. Dilbilimsel aratrmann geliimi bu gr gittike daha onaylanamaz bir duruma sokmutur. nk, sz blmleri (parts of speech) dizgesinin~ belirlenmi ve tek biimli bir zyapda olmayp dilden dile deitii genellikle onaylanmtr. Bundan baka Latinceden km olan .dillerin bile Latin dilbilgisinin allm terim ve deyileri (kategori) araclyle yeterince dile getirilemeyecek pek ok zellikleri bulunduu gzlemlenmitir. Franszca rencileri eer Aristoteles'in mezlerince yazlmam olsayd Fransz dil- bilgisinin ok ayr bir biime sahip olmu olacan ok kez vurgulamlardr. Onlar Latin dilbilgisinin

14 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

ayrmlarnn ngilizce veya Franszcaya uygulanmasnn ok byk yanllara yol atn ve dilbilimsel olaylarn nyargsz betimlemelerinde nemli bir engel olarak ortaya ktn ne srmlerdir. Temel ve zorunlu olduunu sandmz pek ok dilbilgiseI ayrmlar biz Hint-Avrupa ailesinden baka dilleri inceler incelemez deerlerini yitirir ya da en azndan ok kuku gtrr duruma girerler. Sz blmlerinin ussal konuma ve dncenin zorunlu gesi olarak kabul edilecek tek ve belli bir dizgesi olmas gerektiine ilikin dncenin aldatc bir gr olduu ortaya kmtr. Btn bunlar zorunlu olarak eski bir grammaire generale et raiisonne tasarm.ndan. yani, ussal ilkeler zerinde temellendirilmi bir genel dilbilgisinden vazgememiz gerektiini kantlamaz. Ama bu tasarm yeniden tanmlayp, yeni bir anlayla dile getirmemiz gerekir. Tm dilleri Procrustes'in yatana'~ uzatp sz blmlerini tek bir dizge iinde ele almaya almak bo bir 'aba olurdu. Modern dilbilimcilerden pek ou genel dilbilgisinin bilimsel bir lkden . ok bir idolay temsil ettiini dnerek bizigenel dilbilgisi terimine kar uyaracak kadar ileri gitmilerdir~'. ' Ama bylesine uzlamaz kktenci bir tutum bu alann tm rencilerince paylalmamtr. Bir felsefi dilbilgisi tasarmn ne srp savunmak iin ~ciddi giriimlerde bulunulmutur. Otto Jespersen zellikle dilbilgisi, felsefesine adanm bir kitap yazm ve bu kitapta gerekten bulunduu ekliyle her dilin yapsna dayanan szdizimsel deyilerin yannda ya da stnde veya arkasnda, varolan dillerin ilineksel olgularndan az veya ok bamsz olan baz deyiler bulunduunu kant amaya almtr. bu deyiler tm dillere uygulanabilir olduklarnda evrenseldir. Jespersen bu deyileri kavramsal diye adlandrmay nermi ve kavramsal deyilerle szdizimsel deyiler arasnda banty aratrmann her durumda dilbilgisi uzmannn grevi olduunu dnmtr. Ayn gr rnein Hjemstev ve Brndal gibi baka bilginler tarafndan da dile getirilmitir. KL BR TUTUMLA YOLA DEVAM ETMEK: nsan konumasnn karmak ve artci labirenti iinde bize yol gsterecek Ariadneinkine benzer bir ipucu bulabilmek 'iin yolumuza ikili bir tutumla devam etmemiz gerekir. Bir mantksal ve dizgesel ya da bir sredizimsel ve genetik dzen bulmaya alabiliriz. kinci durumda tek tek deyimleri ve eitli dilbilimsel tipleri geriye, daha nceki greli olarak bast ve biimsiz evreye doru izlemeye alrz. 19. yzyl dilbilimcileri ok kez bu trden giriimlerde bulunmulardr. nk bu yzylda, insan konumasnn imdiki biimine erimeden nce, iinde hibir belirli szdizimsel ya da biimbilimsel biimin bulunmad bir evreden gemek zorunda kalm olduu kans yaygnd. Diller balangta basit gelerden tek heceli sesleden olumulard. Romantizm bu gr tuttu. A.W. Schlegel; dilin daha nceki dzenlenmemi ekilsiz bir durumdan gelitiini savunan bir kuram ortaya att. Dil bu durumdan belirli bir dzene, baka daha gelimi evrelere, bir soyutlayc, bir birletirici, bir btnleyici evreye gemitir. Schlegel'e gre btnleyici diller bu' evrim iinde son basamaktrlar; onlar gerek organik dillerdir. Tam bir betimsel zmleme bu kuramlarn kendisine dayand kant pek ok durumlarda ortadan kaldrmtr. Genellikle tek heceli kklerden oluan bir dil rnei...olarak sz

15 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

edilen ince ele alndkta bu dilin imdiki soyutlayc evresinden nce bknleyici bir evrenin- geldiini gstermek olasl vardr. Biimsel ilikilerin anltm rnein zne ile tmle, nitelik ve yklem arasndaki ayrm dilden dile byk lde deitii halde biimsel veya yapsal elerden yoksun hibir dil bilmiyoruz. Biim olmakszn dil yalnzca ok kuku gtrr bir tarihsel yap grnmne sahip olmakla kalmaz ayn zamanda eliik bir terim de olur. En uygarlamam uluslarn dilleri bile kesinlikle biimsel deildir. Tersine bu diller pek ok rneklerde ok karmak bir yap sergilerler. Dnya dillerine ilikin ok geni bir bilgiye sahip modern bir dilbilimci olan A. Millet, bilinen hibir deyimin bize ilkel dilin nasl bir dil olabilecei konusunda en ufak bir fikir bile vermediini ne srmtr. nsn konumasnn tm biimleri insansal duygu ve dnceleri ak' ve yerinde bir tutumla dile getirmeyi baardklar srece yetkindirler. Nasl bizim kendi dillerimiz incelmi ve zentili kltrmzn amalar ile uygunluk iindeyseler ilkel denilen diller de ayn ekilde ilkel uygarln koullar ve ilkel anln genel eilimi ile uygunluk iindedirler. rnein Bantu ailesinden olan dillerde her ad belirli bir snfa aittir ve bu snflardan her biri kendine zg bir rnekle karakterize edilir: Bu rnekler yalnzca adlarn kendilerinde grnmekle kalmazlar, tmcenin ada ilikin tm teki blmlerinde de ok karmak bir uyumlar ve uygunluklar dizgesine uygun olarak yinelenmeleri gerekir. Tek tek deyimlerin eitlilii ve dilbilimsel tiplerin ayn cinstenlii onlara felsefi ya da bilimsel bir gr asndan bakmamza gre ok ayr bir k altnda grnr. Dilbilimci bu eitlilik iinde neelenir; insan konumasnn okyanusuna gerek derinliini bulmay ummakszn dalar. Felsefe ise her ada bunun kart olacak ekilde hareket etmitir. Leibniz, bir Characteristica generalis olmakszn hibir zaman bir Scientia Generalis bulamayacamz Vurgulamtr. Modern simgesel mantk ayn eilimi izlemektedir. Ama bu grev yerine getirilseydi bile, bir insan kltr felsefesi yine ayn sorunla karlamak zorunda kalacakt. Bir insan kltr aratrmasnda biz olgular tm eitlilik ve ayrmlaryla kendi somut biimleri iinde kabul etmek zorundayz. Dil felsefesi burada her simgesel biimin incelenmesinde ortaya kan ayn ikilemle kar karyadr. Btn bu biimlerin en yksek, gerekte de biricik grevleri insanlar birletirmektir. Ama hibiri bu birlii insanlar ayn zamanda blp ayrmakszn oluturamaz. Bylece kltrn uyumunu gvence altna almak amacyla yaplan ey, en derin uyumsuzluklarn ve anlamazlklarn kayna olur. Bu, byk atk, dinsel yaamn diyalektiidir. Ayn diyalektik insan konumasnda da grlr. Konuma olmasayd hibir insan toplumu olamazd. Buna karn, byle bir toplum iin konumalarn eitliliinden daha nemli bir engel de olamaz. Sylence (myth) ve din, bu eitlilii zorunlu ve kanlmaz ' bir olgu olarak grmeyi yadsr. Bu insann zgn yaps ve nesnelerin doasndan ok insann bir yanlna yada suuna ykler. Sylencebilimlerin ounda ncil'deki Babil Kulesi yksne artc benzerliklerle karlamaktayz. Modern dnemlerde bile insan, iinde tm insanln tek dile sahip olduu o altn a iin byk bir zlem duymay hep srdrmtr. 0, geriye ilk durumuna sanki yitirilmi bir cennete bakarm gibi bakar. imdi eski bir d olan Lingua Ademica

16 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

(Adem dili) yani yalnzca uzlamsal gstergelerden olumayp nesnelerin asl doa ve zlerini dile getiren bir dil olarak insann ilk atalarnn gerek dili artk felsefe alannda bile tmyle ortadan kalkar. Bu Lingua Ademica sorunu 17. yzyln felsefeci dnrleri ve gizemcileri tarafndan (mistik) tartlmas nemle srdrlen bir konu olmutur. Yine de gerek dil birlii, eer byle bir birlik varsa zdeksel bir birlik olamaz; bu birlik daha ok ilevsel bir birlik olarak tanmlanmaldr. Byle bir birlik zdeksel veya biimsel bir zdelii nceden varsaymaz. ki ayr dil kart arlklar kendi sesbilgisel dizgelerine ve kendi sz blmleri dizgelerine gre dile getirebilirler. Bu, onlarn konuan bir toplumun yaamnda ayn grevi baarmalarn engellemez. Burada nemli .olan nokta, aralarn eitlilii. olmayp erek iin yeterlilikleri ve eree olan uygunluklardr. Bu ortak eree bir dilbilimsel tipte bir baka ,dilbilimsel tiptekinden daha yetkin bir ekilde eriildiini dnebiliriz. zel deyimlerin deeri zerinde yarg vermekte isteksiz olan Humboldt bile genel olarak konuuldukta bknl (Flexional) dilleri bir tr rnek hem de yetkin rnek sayyordu. 0'na gre bknl biim, die einzig gesetzmssige form, yani tmyle tutarl olup kesin kurallar izleyen biricik biimdir. Modern dilbilimciler bizi bu trden yarglara kar uyarmlardr. Onlar bize dilbilimsel tipleri deerlendirmek icin ortak ve tek bir l'tmz olmadn sylerler.. Tipleri karlatrrken biri tekilere gre belirli stnlklere sahipmi gibi grnebilir ama daha yakndan bir inceleme bizi genellikle belli_bir tipin ekiklii olarak adlandrdmz eyin baka deerlerle denkletirilip_dengelenebileceine inandrr. Sapir eer dili anlamay istiyorsak kendimizi allm deerlemelerden kurtarp ngilizceye de Hotanto diline de ayn serinkanl am merakl tarafszlkla bakmamz gerektiini ne sryor~. Eer nesnelerin verilen ya da hazr dzenini elemlemek ya da yknmek dilin grevi olsayd byle bir tarafszl ok g salayabilirdik. ki ayr elemden biri daha iyi; yani zgnne daha yakn teki ise daha uzaktr gibi bir sonutan kanamazdk. Ama eer konumaya yalnzca retici bir ilevden ok zeninletirici ve yapc bir ilev verirsek hayli deiik bir yarglama yapabiliriz. Byle bir durumda en byk nemi dilin ii deil ama gc tar.'nsan bu gc lmek iin yalnzca ortaya koyduklarn, rn ve kesin sonularn inceleme~ yerine; dilbilimsel srecin kendisini aratrmaldr. Ruhbilimciler insan konumasnn gerek zn kavramakszn insan anlnn gelimesine ilikin bilgilerimizin yarm yamalak ve yetersiz kalacan vurgulamakta birleiyorlar. Ama konuma psikolojisinin yntemlerine ilikin nemli kukular hl yerlerinde durmakta. Olaylar ister ruhbilim ya da sesbilgisi (phonetic) laboratuvarnda inceleyelim, ister yalnzca iebak yntemlerine dayanalm bu olaylarn deimez bir ekilde hep tm dzenleme (stabilization) abalarna kar kacak kadar abuk yiten, akc olaylar olduklar izlenimini alyoruz. yleyse, konumayan bir yarata (rnein konumann kazanlmasndan nceki insana ya da hayvana) yklediimiz anlksal tavrla ana dilini ustaca renmi olan bir yetikin' belirleyen o teki anlksal ereve arasndaki temel ayrm nereden oluuyor?

17 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

OCUK Hi kuku yok ki bu soruyu konumann geliiminin olaand rneklerine dayanarak yantlamak daha kolay olur. Helen Keller ve Laura Bridgman rneklerini incelememiz konumann simgeselliinin ilk kavranlyla ocuun yaamnda gerek bir devrim olduu olgusunu bize gstermiti. Bu noktadan sonra ocuun tm kiisel ve anlksal yaam btnyle yeni bir biim kazanmt Kabaca dendikte bu deiiklik ocuun daha znel bir durumdan nesnel bir duruma yalnzca duygusal olan bir tutumdan kuramsal bir tutuma getii sylenerek betimlenebilir: Ayn deiiklik, ok daha az hissedilir olsa bile her olaan ocuun yamnda grlebilir. ocuun kendisi bu yeni aracn anlksal gelimesi iin tad anlam apak bir ekilde sezer. Artk salt alc bir tavrla kendisine bir .eyler retilmesi onu doyurmaz: Ayn zamanda gelimi bir nesnelletirme (objektification) sreci olan konum srecinde etkin bir rol alr. Helen Keller ve Laura Bridgman'n retmenleri her iki ocuun da adlarn yararn bir kez anladktan sonra evrelerindeki tm nesnelerin zel adlarn sormay nasl byk bir istek ve sabrszlkla srdrdklerini bize anlatmlard. Bu. da konumann olaan geliimindeki bir genel zelliktir: D.R. lV,fajor ocuk yirmi aylk olur olmaz sanki bakalarna onlarn adlarn anlatmak ya da incelemekte olduu eylere dikkatimizi ekmek istermi gibi nesneleri adlandrma konusunda bir tr taknlk (mania) durumuna girdi. Bir eye bakp onu gsteriyor ya da elini onun zerine koyup adn sylyor sonr da evresindekilere bakyordu diyor. Byle bir durum eer adn ocuun anlksal geliiminde yerine getirecek ok nemli bir ilevi olduu olgusu bilinmeseydi anlalamazd. Eer bir ocuk konumay renirken yalnzca belli szckleri renmek zorunda olsayd ve bunun iin de byk bir yapay ve keyfi sesler kalabaln anlk ve belleine ileme durumunda bulunsayd bu salt dzeneksel bir sre olurdu. Bunun sonucu .olarak kendisinden yapmas beklenen ey gerek dirimbilimsel gereksinmelerden tmyle kopuk olduu iin ocuun bu ii belli bir steksizlik duymadan yapmas ok g ve yorucu bir i olaca gibi ok byk bir bilinli abay da gerektirecekti. Oysa her olaan ocukta. belli bir yata ortaya kan ve tm ,ocuk ruhbilimi aratrclarnca betimlenmi olan o adlra kar duyulan alk bunun kartn kantlyoruz. Bu bize burada ok deiik bir sorunla yz yze olduumuzu anmsatyor. ocuk nesneleri adlandrmay renmekle daha nceden sahip olduu hazr deneysel nesnelerin bilgisine yalnzca bir yapma gstergeler dizgesi eklemekle kalmaz. 0 daha ok bu nesnelerin kavrmlarn biimlendirmeyi. ve nesnel dnya ile iliki kurmay renir. Bundan byle o artk daha salam bir temel zerinde durmaktadr. nk kaypak, belirsiz, akc alglar ve bulank duygular yeni bir biim almaya balar. Onlarn belirli bir merkez, bir dnce oda olarak adn evresinde billurlatklar~ sylenebilir. Nesnelletirme srecinde yaplm olan her yeni gelime, adn yardm olmasayd her zaman bir sonraki anda yeniden yitme tehlikesi ile kar karya kalacakt. ocuun bilinli olarak kulland ilk adlar kr bir adamn yardmyla yolunu bulduu bir denekle karlatrlabilir. Ve bylece bir btn olarak ele alndkta dil, yeni bir dnyaya geiren kpr olur.

18 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

YABANCI DL Yabanc bir dili renirken de kendimizi ocuunkine benzer bir deneyin konusu yapabiliriz. burada da yeni bir szck daarc edinmek veya soyut dilbilgisi kurallar dizgesini renmek yeterli deildir. Btn bunlar zorunludurlar ama yalnzca ilk ve en az nem tayan adm olutururlar. Eer yeni dille dnmeyi renmezsek tm abalarmz sonusuz kalr. Bu gerekimin yerine getirilmesi ok kez bize hayli g gelir. Dilbilimci ve ruhbilimciler bir ocuun kendi abasyla hibir yetikinin ayn ekil- de ya da o kadar yetkinlikle yerine getiremedii bir grevi baarmasnn nasl olanak kazand sorusunu sk sk sormulardr. Biz bu artc soruyu belki daha nceki zmlemelerimize dayanarak yantlayabiliriz. Bilinli yaammzn sonraki .ve daha gelimi bir evresinde bizim insansal konuma dnyasna girmemizi salam olan sreci hibir zaman yineleyemeyiz. lk ocukluumuzun tazelii eviklii ve esneklii iinde bu sre ok deiik bir anlama sahipti. Burada yeterince aykr kansal olan, gerek gln nceki bir dili unutmaktan ok yeni bir dili renmekte ortaya kmasdr. Biz artk ilk kez nesnel dnya kavramna yaklaan bir ocuun anlksal koullarna sahip deiliz. Zaten yetikin iin nesnel dnya belirli bir biime sahiptir. Bu biim, bir ,anlamda bizim tm teki etkinliklerimizi ekillendirmi olan konuma etkinliimizin bir sonucu_dur. Alglarmz, sezgilerimiz ve kavramlarmz ana dilimizin konuma biimleri ve terimleri ile kaynamtr. Szcklerle nesneler arasndaki ba koparmak iin byk abalar gerekir. Bu yzden, yeni bir dil renmeye hazrlandmzda ~ bu trden abalar gstermek ve iki geyi ayrmak zorunda kalrz. Bu gl yenme dil reniminde her zaman nemli bir adm gsterir. Yabanc bir dilin ruhuna nfuz ederken yeni bir dnyaya, kendisine zg bir anlksal yaps olan bir dnyaya yaklayormuuz izlenimine sahip oluruz. u, yabanc bir lkeye yaplan bir keif gezisi gibidir ve byle bir geziden salanan en byk kazan kendi anadilimize yeni bir' k altnda bakmay renmemizdir. Goethe Wer fremde Sprachen nicht kennt weiss nichts von seiner eigenen (yabanc dilleri bilmeyen kendisininki hakknda hibir ey bilmez.) demiti. Yabanc diller bilmediimiz srece kendi dilimiz konusunda da bir anlamda bilgisizizdir. nk onun zgl (specific) yapsn ve ayrc zelliklerini gremeyiz. Bir deiik diller karlatrmas, hibir tam eanlamlnn bulunmadn bize gsterir. ki ayr dilin birbirine uyuan terimleri pek ender olarak ayn nesne veya eylemleri dile getirirler. Onlar birbirinin iine giren ve bize kendi yaantmzn deiik boyutlar ile ok renkli grlerini veren ayr alanlar kapsarlar. Bu dnce eer deiik dillerde zellikle de ayr dilbilimsel tiplerde kullanlan snflandrma yntemlerini incelersek aklk kazanr. Bir nesneye ya da eyleme bir ad taknak onu belli bir snf kavram altna koymak demektir. Eer bu belli bir snf kavram altna koyma ilemi nesnelerin doasnca ilk ve son kez buyurulmu olsayd, biricik (unique) ve tekbiimli bir- ey olurdu. Oysa insan konumasnda ortaya kan adlar byle deimeyen bir tavr iinde yorumlanamazlar. Onlar tzel

19 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

eyleri, kendi balarna varolan bamsz varlklar gstermek zere dzenlenmemilerdir. Onlar daha ok insansal ilgi ve amalarca belirlenirler. Ama bu ilgiler deimeyen belirlenmi ilgiler olmadklar gibi insan konumasnda bulunacak olan snflamalar da rastgele yaplmamtr. Onlar duyusal yaantmz iindeki baz srekli ve yinelenen geler zerinde temellendirilmilerdir. Bu yinelenmeler olmasayd dlbilimsel kavramlarmz iin ne ayak basacak bir yer ne de bir destek noktas bulunamazd. Ama algsal verilerin birletirilmesi ya da almas bir ilgi erevesinin zgl seimi zerine dayanr. Blmleme ve alt blmlemelerimizin kendisine gre yaplabilecei hibir ' kesin; ' nceden kurulmu izem (scheme) yoktur. ok yakn bir benzerlii olan ve genel yaplar uyuan dillerde bile zde adlar bu- lamayz. Humboldt'un belirttii gibi aya karlk olarak kullanlan Greke ve Latince terimler ayn nesneyi gsterdikleri halde ayn ama ve kavram dile getirmezler. Greke (men) terimi ayn zaman lme ilevini; Latince (luna, luna) terimi ise ayn duruluunu ve parlakln gsterir. Bylece biz apak bir ekilde sz konusu nesnenin iki ok deiik zelliini ayrp dikkati onlarn zerine ekmi oluruz. Ama edimin kendisi; yani yma (concentration) ve toplatrma sreci (condensation) ayndr. NESNENN ADI VE DOASI Bir nesnenin ad onun doas zerinde hi bir hak iddia edemez. O, Fsei on olarak, bize nesnenin doruluunu (hakikatini) vermek zere amalanmamtr. Bir adn ileviyle her zaman bir nesnenin zel bir ynn ,vurgulamak zere snrlanmtr. ite-dn deeri de kesinlikle bir belirleme ve snrlamaya dayanr. Bir adn ilevi somut bir durumu ayrntl olarak gstermek olmal onun yalnzca belli bir ynn seip almak bu yn zerinde durmaktr. Bu ynn ayrlmas olumlu bir edimdir. nk ad verme ediminde ~biz duyu verilerimizin eitlilii ve ayrntlar arasndan belli kesin alg merkezlerini seeriz. Bu merkezler mantksal ya da bilimsel dnce merkezleri gibi deildirler. Gnlk konuma terimleri bilimsel kavramlarmz dile getirdiimiz terimleri len ltlerle llmemelidir. Gnlk konumann szckleri bilimsel terimler dizgesi ile karlatrldklarnda her zaman bir belirsizlii sergilerler. Hemen hemen tm ok belirsiz, yanl tanmlanm ve bir mantksal zmleme denemesine dayanamayacak szcklerdir. Ama gnlk terimlerimiz ve kullandmz adlar bu kanlmaz ve yaplarndan doan eksikliklerine karn bizi bilimsel kavramlara gtren yol zerindeki kilometre talardrlar; dnyaya ilikin ilk nesnel ya da kuramsal grmz bu terimlerle ediniriz. Byle bir gr yalnzca "verilmi" olan bir gr olmayp dilin srekli yardm olmakszn ereine eriemeyecek olan yapc bir anlksal abann sonucudur. Ama, byle bir erek rasgele eriilecek bir erek deildir. Daha yksek soyutlama dzeylerine, daha genel ve kuatc adlara ve idelere ykseli g ve ok almay gerektiren bir itir. Dilin zmlenmesi bize sonunda bu iin baarlmasna yol aan anlksal srelerin zvapsn incelemek iin bol gere salar. nsan konumas nisbeten somut bir durumdan daha soyut bir duruma doru geliir. lk adlarmz somut adlardr, Hepsi zel olgularn veya eylemlerin kavranlmasyla ilgilidirler. Somut

20 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

yaantmz- da bulduumuz tm ayrt veya ayrntlar inceden inceye ve uzun uzun betimlenirler ama artk bir cins altnda toplanmazlar. Hammer-Purgstall Arapada deve iin kullanlan eitli adlar birer birer sayd bir makale yazmtr. Bu yazya gre bir deveyi betimlemek iin kullanlan terimlerin says be-alt binden az deildir. Buna karn bu terimlerden hi biri bize genel dirimbilimsel bir kavram vermemektedir. Bu terimlerin hep si hayvann biimi; bykl, rengi, ya ve yryyle ilgili ayrntlar dile getirir, Bu blmlemeler henz herhangi bir bilimsel veya dizgesel snflandrmadan ok uzaktrlar. Ama birbirinden ok ayr amalar iin i grrler. Yerli Amerikal boylarn ounun dillerinde zel, bir eylem, rnein yrme veya vurma iin artc bir terimler okluu ile karlayoruz. Bu gibi terimler birbirlerine kar bir alt sralamadan (subordination) ok bir bitiiklik ilikisi tayorlar. Yumrukla vurmay betimlemek iin el ayasyla vurmay betimlerken kullanlan ayn terim kullanlamyor. Bir silahla vurma ise krba veya denekle vurma iin kullanlan- dan bka bir ad gerektiriyor'. Karl von den Steinen Bakairi dilini. (Orta Brezilya'daki kzlderili boylarnn konutuu dil) betimlerken bu dilde papaan ya da hurma aac cinsini dile getirecek bir ad bulunmad halde her papaan ve hurma aac trnn kendi zel ad, olduundan sz ediyor. Steinen diyor.ki: Bakairiler kendilerini ok sayda zel kavramlara .o kadar ok balarlar ki ortak zyaplara hi ilgi duymazlar. Gerelerin bolluu iinde boulmulardr ve bu gereleri ekonomik ekilde kullanamazlar. Uydurduklar szcklerin says azdr ama bu kadaryla bile yoksul olmaktan ok, ar zengin olduklarnn sylenmesi gerekir". ,Gerekte verilen bir dilin zenginliini ya da yoksulluunu lebileceimiz tek- biimli bir l yoktur. Her snflandrma zel gereksinmelerce ynetilir ve zorla kabul ettirilir. Bu gereksinmelerin inann toplumsal ve kltrel yaamnn deiik koullarna gre deitii de apaktr. ilkel uygarlkta nesnelerin somut ve zel ynlerine ilgi zorunlu olarak egemendir. nsan konumas her zaman insan yaamnn belli biimlerine uyar ve onlarla eittir. Bir kzlderili boyunda yalnzca tmellereilgi ne olanakhdr ne de gereklidir. Nesneleri grlebilen belli avrtkanlklaryla avrdedebilmek hem daha nemli hem de yeterlidir. Bat ailesinden olan dillerde en az yirmi ad cinsi snfyla karlayoruz. rnein Algonquian gibi yerli Amerikan boylarnn dillerinde baz .nesneler canl cinse, bazlar ise cansz cinse ilikindir. Burada ilkel dncenin gr asndan bile bu ayrmn niin zel bir ilgiyi gerektiren ve yaamsal bir nem tayan bir ayrm olarak ortaya kmas gerektiini anlamak kolaydr. Bu ayrm gerekten bizim soyut mantksal snf adlarmzda dile getirilenden ok daha z yapsal ve artcdr. Somut adlardan soyut adlara ayn yava gei nesnelerin niteliklerine ad verme ilerinde de incelenebilir. Pek ok dillerde bir renk adlar bolluu ile karlayoruz. Bu dillerde bizim -mavi, yeil, krmz ve b.g.- genel terimlerimiz bulunmad halde verilen herhangi bir rengin her tek tek ayrtsnn kendine zg bir ad var. Renk adlar nesnelerin doasna gre deiiyor. rnein gri yerine geen bir szck ynden veya kazlardan; bir baks atlardan, bir dieri srlardan ve yine bir dieri insanlarn sandan ya da belli baka hayvanlardan sz ederken kullanlabiliyor. Ayn ey say deyisi (kategorisi) iin de geerli;

21 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> nsan stne Bir Deneme - Dil

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=115

deiik nesne snflarn gereksinme duyuluyor.

gstermek

iin

deiik

saylara

Bundan tr insan konumasnn gelimesinde evrensel kavramlara ve deyilere ykselii ok yava olarak ortaya kyor. ama bu yndeki her yeni gelime algsal dnyamzn daha kuatc bir ekilde incelenmesinin ynnn daha iyi. belirlenip dzenlenmesine yol ayor. nsan zerine Bir Deneme Ernst Cassirer eviri: Nejla Arat Remzi Kitabevi

22 -> 22

19.11.2008 19:18

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

zne Gstergebilimi
ZNE GSTERGEBLM Yldz Teknik niversitesi Sndz ZTRK KASAR
(Sndz ZTRK KASAR,1979-1983 yllarnda Istanbul niversitesi Edebiyat Fakltesinde Fransz Dili Eitimi grd. 1983te Fransaya gitti ve 1983-1984 retim ylnda Franche-Comt niversitesi (Besanon) Uygulamal Dilbilim Merkezinde lisans st alma yapt. Sonra Parise geti ve Ecole des Hautes Etudes en Sciences Socialese 1984-1985 yllarnda Algirdas Julien Greimasla yaznsal gstergebilim alannda DEA, 1985-1990 yllarnda da Jean- Claude Coquet ile doktora yapt. LUnivers balzacien sous le double point de vue narratologique et smiotique adl doktora tezi Lille Universitesi tarafnan basld. 1993te Yap Kredi Yaynlarnn hazrlad Kazm Takent Klasik Yaptlar Dizisi erevesinde Maurice Blanchotnun LEspace littrer adl yaptn Yaznsal Uzam balyla Trkeye evirdi. Roland Barthes- S/Z nin evirisi de ayn yaynevi tarafndan basld. 1994ten beri Yldz Teknik niversitesi Fen-Edebiyat Fakltesi Franszca Mtercim Tercmanlk Blmnde retim yelii yapmaktadr.) (Doumunun 100. ylnda Emile Benvenistei anmak zere dzenenen seminer metninin zetidir. Sylem, Gstergebilim ve eviri adn tayan seminer, Fransadan nl gstergebilimci Jean-Claude Coquetnin de katlmyla 16-17 Mays 2002 de gerekletirilmitir.) Paris Gstergebilim Okulu Greimasn bakanlnda ok uzun yllar, 1992de Greimasn lmne kadar onun izinde almalar yapyor. Onun hemen yan banda, srekli onun alma arkada olan bir baka aratrmac, gstergebilimci var: Jean-Claude Coquet Arkadalklar, ortak almalar 1964lerde Poitiers niversitesinde balyor. Greimas 1958-1962 yllarnda Trkiyede drt yl geirdikten sonra Fransaya dnyor. Trkiyede bulunduu drt yl boyunca Ankara niversitesinde, son iki yl da hem Ankara hem stanbul niversitelerinde ders veriyor. Asistanlarn yetitiriyor. Fransaya dnp Poitiers niversitesinde almaya balyor. Fransaya dner dnmez ilk yapt i Smantique structurale adl ok nemli kitabn yazp 1966da yaynlamak . Poitiers niversitesinde Coquetyle birlikte alyorlar. Coquet gen bir asistan o dnemde. Ortak almalar balyor. Parise geliyorlar. Ecole de Hautes Etudesde gstergebilim erevesinde yaplan almalar balyor. 1992de Greimas ldkten sonra bu almalarn bakanln Coquet stlendi ve onun ardndan da Fransz gstergebilimi Coquet ynnde gitmeye balad. Hatrlarsanz, birka yl nce Jacques Fontanille gelmiti stanbul niversitesine. Ben doktoram yaptm dnemden Jacques Fontanillei ok iyi anmsyorum. Greimasn en yakn izleyiciydi, ok genti o dnemde. Onun en sk takipisiyken birka yl nce stanbul niversitesinde verdii seminerlerde artk Coquetnin izgisine

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

dndn grdm hatta kendisine de syledim. Monsieur Fontanille, siz izgi deitirmisiniz, imdi Coquet ynnde almalar yapyorsunuz dedim. O da bana Vous savez, M. Coquet le dit aussi: avant, il y avait la smiotique objectale avec M. Greimas, mais maintenant il y a la smiotique subjectale avec moi. Franszca bilmeyenler iin tercme edeyim. Evet, gerekten byle ama Fransada herkesin durumu bu ve Coquet de diyor ki benden nce Greimasla birlikte nesne gstergebilimi vard Fransada, ama bugn benimle birlikte zne gstergebilim var. imdi nedir nesne gstergebilimi? Nedir zne gstergebilimi? Jean-Claude Coquet her iki yaklamda da, standart gstergebilimi kuran kavramlarn byk bir ounluunun ortak olduunu belirtiyor ve aralarndaki farklln bak as farkll olduunu sylyor. Coquet bunun bir kartlk olmadnn yalnzca bir farkllk, bir bak as farkll olduunun altn iziyor. yleyse her iki yaklamn kkenlerine bakalm. Nesne gstergebilimin kkeninde ne var? Nesne gstergebilim kkeninde daha nce de sylediim gibi Saussure var. Ama ok byk oranda da Hjemslev var. Hjelmlev dili bir soyutlama olarak gryor. Ama bir o kadar da Rus yaznbilimci Vladimir Propp var. Propp yazm olduu Masaln biimbilimi adl kitabnda olaanst masallarn belli yaplara indirgenebileceini, bu masallarda ortak olarak karmza kan belli ilevler olduu sylyor. Bunlar kategorize ediyor. Bu yaklamn k noktasnda sembolik mantk da var. Baktmzda birok mantksal, matematiksel emalar, formller karmza kyor. Byle bir sembolik mantk temeli de var. unu sylemeden geemeyeceim Greimas stanbulda, stanbul niversitesi Felsefe bilimi hocalarndan Nusret Hzrla tanyor ve kendisinden ok byk oranda etkileniyor. Nusret Hzrla yapm olduu tartmalar, konumalar Nusret Hzr bir mantk ve felsefeci- onu derinden etkiliyor. Sanrm onun da etkisi var bu sembolik mantk yaklamnda. Greimas, Coquetnin deyimiyle byk bir dnce kifi. Yaptlarnda bunu grmek mmkn. zne gstergebiliminin kkenlerine gelince... Coquet kendi dorultusunu Aristoya kadar gtryor. lk grngbilimci, ilk fenemonolog Aristotelestir diyor. Bir de Benvenistein etkisi ok nemli. (Saussure modern dilbilimin kurucusuysa bence Benveniste de modern dilbilimin gelimesi iin en ok ey yapm, en ok en fazla katkda bulunmu dilbilimcilerdendir. Bu anlamda Benvenistein de neminin bilinmesi gerekiyor. Benvenistein katksn her yerde, her frsatta sylyorum. renciler yaptmz derslerden hatrlarlar. Nasl ki, Prag Dilbilim Okulunun, yapsalcln ve sesbilimin olumasnda nemli bir rol oynamsa ve nasl sesbilim dier dilbilim dallarnn gelimesine rnek oluturmusa, szceleme dilbilimi de modern dilbilimi gnmzde ulat noktaya tamtr.) zne gstergebiliminin kkeninde phnomneloguelar yani Trkesiyle grngbilimciler de var: Maurice MerleauPonty, Paul Ricur gibi grngbilimci dnrlerin de etkisi var. Coquet ayn zamanda, derinlemesine psikanaliz okumu ve incelemi biri; Freud ve Lacann grlerine de gndermeler

2 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

yapyor almalarna. Ama zellikle Julia Kristeva dan ok etkileniyor. Kristeva psikanalizi aslnda gstergebilime, gsterge zmlemesine uyarlam. ki alan arasnda bir etkileim salyor. Ve hatta smanalyse [gstergezmleyim] dedii bir alan oluturmu. Evet, zne gstergebiliminin temelleri byle. Grld gibi, Greimasn ve Coquetnin dnceleri ve bak alar bir hayli farkl temeller zerine oturuyor. Dolaysyla ilerleyecei yolun da farkl olmas ok da artc olmasa gerek. Gstergebilimin kkenindeki Saussure anlay aslnda bir anlamda dildeki ikinlik kuramna dayanyor. Saussure dili kendi iinde ve kendisi iin incelemekten sz ediyor. O dnem iin, balang dnemi iin en azndan bir dilbilimcinin yapmas gereken eyin dili kendi iinde ve kendisi iin incelemek olduunu sylyor. Bu nedenle zaten, sz olgusuyla ilgilenmiyor. Kendisini o soyut dizgeyle, dil dizgesiyle snrlyor. Benim yaptm sadece dil dilbilimidir, diyor. Biraz ite Greimasn gstergebilim kkeninde de bu ikinlik kavram var. Coquet yazd bir makalede, Greimasa gre gstergebilimcinin izlemesi, belirlemesi gereken tutumun [la rgle de bonne conduite] u olduunu sylyor: Tout le texte, rien que le texte, rien hors du texte. Gerekten Greimas gstergebiliminde, gstergebilimcinin inceleyecei ey, yalnzca metin, tmyle kendi btnl iinde metindir ve metnin dnda da hibir ey deildir. Bylece, gstergebilimcinin snrlarn ok kesin bir biimde iziyor Greimas. Coquetnin ynelimine bakalm. Burada ne var? Bir fenomolojik bak as var. Dil insan gereinden ayrlmaz. Dil ile gerekliin iie gemi iki kavram olduunu ve birbirinden ayrlamayacan sylyor. Burada, ok belirgin bir biimde Benvenistein etkisi var. Benveniste dilin bir ara olduu dncesine pek scak bakmyor. Aralar tanm gerei insan tarafndan icat edilmi eylerdir, oysa dil insan tarafndan icat edilmedii gibi insan doasnn, insan gereinin ayrlmaz bir parasdr, diyor Benveniste. (Benveniste, 1966: p.259) Saussure dil bir tz deil, bir biimdir demiti. Bu anlaya gre, dil bir biim yani iinde barndrd eler arasnda gerekleen bantlarn belirledii bir yap; tz de bunun dnda kalan herey. Greimas gstergebilimi de kendini biimle snrlandrmt. Oysa, Coquet yalnzca yaplarn olmadn, tzn de iin iine girdiini sylyor. Dil sz konusu olduunda tz yaadmz dnyadan, gereklikten baka bir ey deil. zne gstergebilimi erevesinde, tzle biimin birbirine balanmas gerekiyor. Dolaysyla dili incelerken, onun arkasnda olan gereklii de grmemiz gerekir. Sadece ve sadece dil snrlar iinde kalarak dil incelemesi yapamayz. Onun bizi gnderdii d dnyay da, gereklii de incelemeliyiz. Bu bizi sylem kavramna gtryor. Dil iler hale gelmitir. Benveniste yle tanmlyor sylem kavramn: le langage en action, et ncessairement entre partenaires. Bu ok gzel bir tanm zorunlu olarak konuucularn arasnda ileyen dil. Birdenbire optik deitiriyoruz. Metnin snrlar iinden kp bu metni reten ve bu metnin kendisi iin retildii kiilere gidiyoruz. Yani ben/ sen kavramlarna gidiyoruz. Bir sylem varsa, bunun mutlaka bir znesi var. Bir ben var, konuan bir ben ve onun yneldii, hitap ettii bir sen var. Ben / sen varsa dil iler hale geliyorsa ister istemez bir konuma an da var: yani

3 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

imdi. Kukusuz sylemin gerekletii bir enlem ve bir boylam da var: yani buras. Demek ki, ben / sen, buras, imdi, bunlar sylemi oluturanlar eler, sylemin en temel belirleyicileri. Bunlara dictiques deniyor Franszcada; Trkede gstericiler. Sylemi ele alrken, sylemin arkasnda onu gerekletiren, onu gelitiren zne ve syleme dinleyici olarak katlan, dinleyen ve sras geldiinde o da sylem reten zneyi de mutlaka grmek gerektiini, bununla da yetinmeyip sylemin olutuu yerin de, ann da gz nnde bulundurulmas gerektiini sylyor. Dilin arkasndaki zne ok nemli ve Benvenistein dedii gibi zne ancak dil iinde ve dil araclyla ortaya kabilir. nk ancak ego diyebilen egodur. Est ego qui dit ego, diyor Benveniste. Ben egoyum diyemiyorsa bir varlk zaten ego olamaz. ncelikle bunu diyebilmesi lazm. rnein hayvanlar, konuma yetenekleri yok, ego deme yetileri yok, soyut bilinleri de yok; dolaysyla, bir zne olarak da grlmeleri mmkn deil. Dil kendi gereklii iinde ego kavramn temellendiriyor. Insann znelik yetisini [yani subjectivit yi burada znelik yetisi olarak anlamak gerek] konuucunun zne olarak ortaya kma yetenei olarak tanmlyor. Bu znelik yetisi, bir kiinin karmza zne olarak ortaya kabilme yetenei, zne olabilirlii Benvenistein dilbiliminin temelinde olduu gibi Coquet gstergebiliminin de znde yer alyor. Coquet zneyi yapt iin her tr sorumluluunu tayan, yaptnn bilincinde, bilinli bir yargyla gerekletiren eyleyen [Fr. Actant] olarak kabul ediyor. zne gstergebiliminde, sylem znesinin ya da bir baka deyile, szceleme znesinin ortaya k iki aamada gerekleir: 1.Birinci aamada, dilsel edim sz konusu: Ben ben olduumu sylyorum. Coquet ortaya kma dzlemini [Fr. Plan de la manifestation] bu biimde amlyor. 2.kinci aamada, mantk-anlam edimi sz konusu; burada, zne dile getirmi olduu nermenin doruluunu kesinler: Ben ben olduumu kesinliyorum; ite benim kimliim. Olu(tur)ma dzlemini [Fr. Plan de la construction] de byle amlyor Coquet. (Coquet, DSS, I, p.13-21) zne gstergebiliminde bedenin nemli bir yeri var. Yine grngbilimsel bak asyla buluarak, Coquet bedenin beynin ileyiindeki roln vurguluyor. Beden alglayan olarak znenin dil kullanmnn temelinde yer alyor. nk her dil ediminin k noktas bedendir. I, renkleri, biimleri gzlerimizle grrrz; sesleri kulaklarmzla duyarz. Duyduklarmz ve grdklerimizi sinirler ve sinir ular araclyla beynimize iletiriz. Sesleri retirken de ses tellerimiz, dilimiz, damamz, dilerimiz ve dudaklarmz, ve hatta, burun deliklerimiz, akcierlerimiz, soluk borumuz iin iine girer. znenin d dnyayla ilikisinde ilk harekete geen bedendir. Beden algladklarn kavramlatrmas iin beyne sunar. Bylece, Coquet Fransz grngbilimci Merleau-Pontynin grn paylaarak bedenin yapabiliriminin kiinin dnyorumundan nce geldiini syler. (Coquet, 1997: 8) Bu durumuyla, beden zne gstergebiliminde znenin ilk oluum aamasn gerekletirendir. Byle bir ilev stlenen beden zne

4 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

gstergebiliminde ok nemli bir yer tutan non-sujet kavramnn ilkil biimi olarak deerlendirilir. Burada, hem Benvenistede hem de Coquetde nemli bir yer tutan instance kavramna da deinmek istiyorum. Benvenistete instance hem bir sylem edimi hem de sylem edimini gerekletiren anlamna geliyor. Coquetdeyse zneyi oluturan drt bileenden herbiri. Franszcada instance teriminin dile getirdii tm bu anlamlar karlayacak bir terim yok henz Trkede; bulunmas da biraz zor gibi grnyor bana. Belki, dile getirdii farkl anlamlara farkl karlklar bulabiliriz. Benvenisteteki ikili kullanm karsnda edim /eden nerilebilir belki. Coquetdeyse durum farkl; zne gstergebilimindeki instance kavram biraz da Freudn psikanaliz anlayndan yola karak oluturulmu. Freude gre, kiilik katmandan ya da eden ya da blmden olumutur ve bu katmanlarn, elerin, blmlerin her biri bir instance tr. Daha ak syleyeyim: bu alann uzman deilim ancak grebildiim kadaryla, Trkede psikanaliz alannda, Franszca instance terimi yerine katman, e, blm gibi karlklar kullanlmakta. Avusturyal nrolog ve psikiyatr Sigmund Freudn kurduu psikanaliz kuramnda kiilii oluturan bu katman ya da e ya da blm [instance] unlardr: ilkel benlik, benlik ve stbenlik. (Bu kavramlarn aada vereceim tanmlar Ana Britannica Ansiklopedisinden alnmtr.) * lkel benlik [Fr. a bu, Alm. Es, Lat. Id ], kiiliin katman arasnda en nce gelienidir. Bata cinsellik ve saldrganlk drtleri olmak zere tm ilkel igdleri, ayrca kaltmla aktarlan ve doutan gelen ruhsal eleri kapsar. Tmyle haz / elem [Fr. Euphorie / dysphorie] ilkesine gre ilev grr. * Benlik ya da ego ise, insan kiiliinin kendisi ya da zbenlii olarak yaad ve alglama yoluyla d dnyayla iliki kurduu blmdr. Anmsamak, deerlendirmek, tasarlamak, evredeki fiziksel ve toplumsal dnyaya uygun yantlar vererek uygun davranlarda bulunmak benliin grevidir. *stbenlik ya da speregoya gelince, o da vicdan olarak bilinen bir dizi yasaklama, knama ve ketleme mekanizmas ile benlik ideali denen idealleri ierir. zne gstergebiliminin bugn vard aamada instance kavram eskisinden ok daha nemli bir yer tutmakta. Jean-Claude Coquet bir sre nce kendisiyle yapm olduum bir grmede, kuramnn bugn ulam olduu aamada, zneyi drt bileenden oluan bir btn olarak deerlendirdiini belirtmiti (bu bileenlerin her biri bir instance) ve hatta bu durumda kuramn smiotique des instances olarak adlandrmann daha doru olacan sylemiti. Jean-Claude Coquetnin kuramnda, zneyi oluturan ve kendi aralarnda etkileime giren bu drt bileen bakml olarak iki alana dalmaktadr. Bu alanlardan biri znenin zerklik alan [autonomie], teki de bamllk alan [htronomie].

5 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

1. znenin zerklik alan iinde gerekleen iki bileeni az nce grdk: beden ve akl. Beden, yaam gc ya da doa ekseninde yeralan temel katman (psikanalizde instancea. karlnda karmza kan bu szc kullanmakta imdilik saknca grmyorum), alglama ilevini stlenen bileen. b.Akl ise, kavramlatran bileen. Beden d dnyadan alglam olduklarn belli bir szme [filtrage] ileminden geirdikten sonra kavramlatrmas iin akla sunar. Bylece, bu iki bileen znenin zerk, bamsz alann olutururlar. 2.Bamllk alanna gelince, buras kiinin iinde ya da stnde etki gsteren gler alandr. a. gler ikinlik [immanence] bileenini oluturur ve iki deiik trde karmza karlar: itki [pulsion] ve tutku [passion]. b.Bamllk alannn ikinci katman kiinin stnde yaptrm olan d gleri barndran aknlk [transcendance] bileenidir. Bu bileende, zerklik alanndaki kavramlatrc bileene yani akla denk den akn gcn bireysellemi biimlerinin etkisi sz konusudur. Bu biimler de iki bee ayrlabilirler: simgesel bir nitelik tayanlar, Tanr, Kader, Saduyu, vb. gibi ve kozmik nitelik tayanlar: Tufan, deprem, k, vb. gibi. Bu drt bileen arasnda sk bir etkileim olduunu sylyor, Jean-Claude Coquet. rnein, aknlk bileeni ikinlik bileenine dnerek kendini kabul ettiriyor. Coquet, burada, tabuyu bir st mercinin, kiiye, ierden zorla kabul ettirdii eski bir yasak olarak kabul eden Freude gnderme yapyor. kinlik bileeni de, doa eksenininde yer alan temel bileen bedenle btnleerek non-sujetnin ilkil biimini oluturuyor. Bu non-sujet ok ilgin bir kavram. Gerekten Coquetnin standart gstergebilime katt nemli kavramlardan biri. Genel olarak kabul gren, hi kimsenin reddetmedii bir kavram. yle tanmlanmas gerekiyor; non-sujet aslnda bir eyleyen [actant]. O da bir i yapyor; dolaysyla eyleyen olarak ortaya kyor. Bir ok biimi var, herbirinde ortak olan nokta u, bu eyleyen yapt, gerekletirdii eylemin sorumluluunu stne almaktan aciz, nk bu edimi ya iradesi dnda gerekletiriyor ya da bunu bilinci dnda, bilinsiz bir ekilde gerekletiriyor. Bunun geni bir tipolojisini yapabiliriz. eitli rneklerle aklayarak bir non-sujet tipolojisi oluturabiliriz. Non-sujet iin ne denebilir Trkede diye gnlerdir dnyorum; her sabah yeni bir fikirle uyanyorum. Gece de galiba beynim durmuyor. Birok ey aklma geldi. Sylenmi olan iki ey var daha nce: zne olmayan, zne-nitelii olmayan. Bundan ok uzun zaman nce yazm olduum bir makalede ben de kiisiz zne gibi bir karlk nermitim. Ama Coquet kuramnn bugn varm olduu noktada, bu kavramn donatld ieriini daha iyi yanstacak bir terime gereksinim var gibi geliyor bana. nk sonuta bu bir eden, bir sylem retiyor; bir sylem rettiine gre bir zne ama yaptn yklenemeyen yani sorumluluunu stlenemeyen bir zne. Yani znenin oluum aamalarna baktmzda, beden olarak edimi gerekletiren ancak

6 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

kavramlatrma dzleminde etkinlik gstermeyen ya da gsteremeyen bir zne sz konusu. Dolaysyla yar yarya gerekleen bir zne sz konusu: O zaman, yarm-zne diyebiliriz belki? Madem ki, bir i yapan ama yaptn bilinci ve/ ya da iradesi dnda gerekletiren, bir baka deyile oluum aamas yarda kalm bir zne karsndayz, ona yarm-zne adn vermek pek de yanl olmasa gerek. Coquet kuramnda bir de quasi-sujet var. Bu da bilincin , yarg mekanizmasnn zayflad zne durumu; rnein gece yars alan telefona uyanarak ne diyeceini bilemeyen biri. Trkede uyku sersemi diye adlandrlan konumdaki zne. Bu durumda bilin var ancak o an iin tam uyanklk durumunda deil; dolaysyla tam deil, bilin eksii var. Acaba eksili-zne diyebilir miyiz? Bir eksiklik durumunu dile getirdiine gre, eksili-zne belki Trkede uygun bir karlk olabilir. Ama birgn belki daha iyi bir neri gelebilir aklmza. Bu sadece bir neri, bir ilk kvlcm. imdi size bir non-sujetler tipolojisi hazrladm, onu sunmak istiyorum, nk non-sujetler her an her yerde karmza kabiliyorlar. Aslnda hepimiz (Coquet zellikle bunu vurguluyor) yaamda sujetden non-sujetye gei yapyoruz. Srekli olarak zne, yarm-zne ve eksili-zne arasnda gidip geliyoruz. Byle bir dinamik bir kimliimiz var. Kesinlikle ben sujetyim sen non-sujetsin diye bir ey yok. Her birey edimine gre, ortamna, koullarna ve ana gre eitli zne konumlar arasnda gidip geliyor. Peki znelik yetisinin yar yarya gerekletii durumlar neler olabilir? Coquetnin 1985-90larda yapt non-sujet aklamalar ve verdii rneklerde non-sujet hep ya iradesi dnda hareket eden ya da bir ekilde bilin kaybna urayp (ar bir okuyla da olabilir ya da patolojik bir durumda yani bir hastalk sonucu olabilir) bir eylemde bulunan zne olarak karmza kyordu. Ancak, Coquet son almalarnda daha zel bir yer veriyor non-sujetye ve diyor ki her zne aslnda ilk etapta bir non-sujetdir . nk non-sujet dnyay alglayan bedenimizdir diyor. Az nce, bu kuramn znde bedenin tad nemi anlatrken buna deinmitim. Bu gr, fenomonolojik bak asnn getirdii bir anlay. letiim blmnde yaptm derste, rencilerime bir dev vermitim: Bilginin temelinde alg olduu konusunda ne dnyorsunuz? diye. Evet, bilginin temelinde alg vardr. nk gerekten insann dnyaya bak, yaklam algyla balyor. Alglama yetimizin snrlar var: Belli bir younluu aan sesleri duyamadmz, yine belli bir younluu aan renkleri gremediimizi biliyoruz. Evreni snrl yeteneklerimizle alglyoruz. rnein, kpekleri tantan bir kitapta kpeklerin her eyi siyah-beyaz grdklerini okumu ve ok armtm. Bu doruysa, biz insanlar alglar daha gelimi canllar olarak onlarn kpeklerin neler kaybettiklerini, yani neleri alglayamadklarn biliyoruz. Ancak, insan olarak bizim kaybettiklerimizi bilebilir miyiz? Belki bu konuda yaplm almalar da vardr. Ancak, u anda bu konu bizim erevemizin dna tayor. Demek ki, karmak bir alglama sistemine sahip oduumuz iin gryoruz, duyuyoruz, dokunuyoruz, tadyoruz ve kokluyoruz; dnyayla ilk temasmz byle gerekleiyor. Bu temas sonucunda aldmz bir takm bilgiler var, bu bilgileri beden beynimize aktaryor. Beyin bu bilgileri kavramlatryor.

7 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

Dolaysyla her zne kkeninde nce bir non-sujet; beden olarak. Sonra kavramlatrma aamasnda zne btnleniyor bazen de btnlenemiyor ve non-sujet aamasnda kalyor; yani yarm-zne olarak kalyor. Bilin iin iine giremiyorsa, irade iin iine giremiyorsa yaptmz ii yarglayamyorsak, yaptmz iin sorumluluunu tayamyorsak, non-sujet aamasnda kalyoruz. Aklma gelen rnekleri topladktan sonra nasl snflandrabiliriz diye baktm. Bunun sonucunda, ortaya kan yarm-zne trleri yle tabii en temel olan yani beden olarak non-sujet durumunu bir kenara brakyorum: 1. Birincisi, doa gerei bilin yetersizlii durumu: a.Bu durumda ortaya kan non-sujetlerden rnein hayvanlar; bu varlklar doalar gerei non-sujet, nk bunlarn doalarnda bilin yok, irade yok, zaten bu yzden dil kullanma yetileri de yok. Hayat boyu da non-sujet bunlar. Tehlike durumunda ya da yiyecek bulduklarn haber vermek istediklerinde karm olduklar sesler basmakalp ifrelerden teye gitmiyor; zaten onlarn dilleri de eklemli diller deil, yani anlam retme yetenekleri yok. Bu sylediimize bir kar rnek gibi grnebilecek papaan ele alalm: bu hayvan insan seslerini taklit edebilir, ama o da ancak kendisine ezberlettirilen sesleri karabilir; asla bilinli bir dialog iine giremez. b. Daha sonra insanlara geldiimizde, doa gerei bilin yetersizliini kk ocuklarda gryoruz. Franszcada akl ya diye bir deyim var. Akl ya dediimiz, yedi ya aa yukar. Bu aa kadar, btn ocuklar non-sujet. Biz evde srekli bunun kavgasn yapyoruz. 11 yanda bir kzm var; kardei gelip onun kafasna vuruyor mesela sonra kyamet kopuyor. Ben de diyorum ki kzm niye dikkat etmiyorsun, kardeini kzdrma, o yaptnn bilincinde deil. Kzm da niye bana sylyorsun da ona sylemiyorsun? Bana vuran o! Kzm o 2,5 yanda ne yaptn bilmiyor, derken birgn az kalsn kzm o bir non-sujet diyecektim, dilimin ucuna kadar geldi. Tabii ki kzm da bunu anlayacak durumda deil. Uzun szn ksas, gerekten de kk ocuklar akl yana kadar bir non-sujet; yaptklar hibir eyden sorumluluk tamalar beklenmiyor kendilerinden. nk bilinleri gelimemi. Demek ki doa gerei bir sre iin geerli olan geici bir bilin yetersizlii bu. c.Doa gerei bilinsizlik durumuna uykuda konuanlar, hatta uyurgezerleri de koyabiliriz. Bu daha ksa sreli, anlk diyebileceimiz bir bilin eksiklii durumu. Bu kiiler uyandklar zaman, uyku srasnda, ne syleyip, ne yaptklarn bilmezler. Uyku olaynn doas gerei sylemlerinde ve edimlerinde bilin denetimi yoktur. 2. Patolojik bilin yetersizlii: a.rnein delilik, bu bir patolojik durum. Delilerin de ne yaptn bilmesi beklenmemeli. Yaptklar davranlardan onlar dorudan sorumlu tutamyoruz. Bir deli birini ldrdyse ve tbben deli olduu kantlanrsa yasa karsnda da cezai ykmll yok zaten. nk dediimiz gibi o bir non-sujet. b.Bir takm hastalklar, yallkta grlen Alzheimer hastal gibi bu trn kapsamnda yer alyor. Bir arkadamn babasnn

8 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

bana gelmiti. Arkadam srekli anlatyordu. Alzheimer hastalndan son dnemlerinde ok ekti babas. Eini tanmyordu. Ayn evde yaad eini tanmyor ve kzna eini soruyordu. Annen nerede? Niye gelmiyor? Nereye gitti? Evde bir hanm var, ok yardmc oluyor bana kim o? ok iyi bir hanm ama elalem ne der, geldi bizim evimize yerleti? Bu sylem bir non-sujetye ait. nk o kii, evde bulunan hanmn ei olduundan habersiz; gereklii alglama yeteneini yitirmi. c.Sonra ilgin bir rnek gazetede buldum. Ne yazk ki tam tarihi yok. Fransadaki Cumhurbakanl seimi ncesinde yaynlanm bir haber, bu yln (2002) Nisan aynda km bir Hrriyet gazetesinden alnm bir haber, ancak gnn yazmamm. Haberin bal yle: Jospin hasta ama basn gizliyor. Buradan rendiimize gre, Lionel Jospinin -Fransa babakanyd ve cumhurbakan adaylarndan biriydi- bir hastal var. Guatr hastas. Jospinin hastal sinir bozukluu ve ani patlamalara yol ayor. Jospinin hastal genellikle uakla seyahat ederken ortaya kyormu. Beraberinde gtrd basn mensuplarndan uakta not tutmamalarn isteyen Jospin en son yapt yolculukta yle demi -bakn bu szler ok nemli: Hastalm nksettiinde ben ben olmaktan kyorum, zgnm, yani Jospin burada ok net bir biimde ben o anda artk non-sujet oluyorum diyor. Yani, ne sylediimi ne yaptm bilmiyorum; bu anlarda yaptm ve sylediim eyleri yazmayn diyor. ok bilinli bir ekilde geici olarak, kriz annda non-sujet olduunu kabul ediyor. Bu da patolojik bilin yetersizlii kategorisine koyabileceimiz bir rnek. d.Patolojik bilin kayb duygusal oklardan, ok byk zntlerden de kaynaklanabiliyor ve kiilik bozukluu biiminde karmza kabiliyor: Bir rencim, tan ikiz kardelerden birinin lmnden sonra hayatta kalan kardein byk bir duygusal sarsnt geirdiini ve bunun sonucunda, zaman zaman kendisini len ikizi sandn, onun gibi konuup, onun gibi davrandn ve kendi kimliine dndkten sonra da bu konumalar ve davranlar yadsdn anlatmt. Bu durumda, len kardeinin kimliine brnd anlarda, bu kii bir non-sujetye dnmekte ve o anda, ok net bir biimde gereklikten kopu sz konusu. 3. Tbbi kaynakl bilin dlk: a.Bu tre verebileceimiz rneklerden biri, anestezi altndaki hasta. Ameliyat sonras, aylmadan nceki sayklamalar hep non-sujet rndrler. Bu szlerin zerinde bilincin denetimi yoktur. b.Benzer bir biimde, sayklamalara neden olan ila alm kiilerin sayklamalar da ayn bein iine girer. 4.rade dna kma: a.Bu, birok ekilde olabilir; rnein ok byk cokular annda. Fransz yaznnda ok iyi bilinen bir rnek var: Balzacn Sarrasine adl yksnde. Orada bir yontucu talyaya gidiyor sanatn gelitirmek iin. Romada, bir prima donnaya ilk grte ak oluyor. Onu grd anda sesinin gzelliiyle, kadnn gzelliiyle kendinden yle geiyor ki artk ne salonu gryor ne salondakileri gryor. Metrelerce uzakta olmasna karn, sanki prima donnay hemen yanbandaym gibi

9 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

yznn en ince ayrntsna dek gryor, sesinin en yumuak tnlarn duyuyor. Gerekte salonda aralarnda byk bir mesafe var ve bunu duymas mmkn deil. Ama o anda, gereklik evreni siliniyor yerine gereklik d bir evrene giriyor zne. Yalnzca o olaanst gzel kadn gryor, yalnzca onu duyuyor. Onun dndaki hibir eyi ne gryor, ne duyuyor. rnein, salondakilerin alklarn duymuyor. Gerek evredeki uzaklk bu gerekd evrende yaknla dnyor. Gerek evrendeki sesler, klar siliniyor onun dnda aslnda gerekd evrende grdn sand grntler ve sesler var. Bu da rnein, ar okuyla kendinden geen(buna Franszcada euphorique diyoruz) ve gereklik evreninden gereklik d evrene kayan bir non-sujet. b.Geen yld galiba, bir televizyon programnda ar hz sonucu kaza yapan bir srcye mikrofon uzatlyor: Efendim kaza nasl oldu? Kazann okunu henz zerinden atamam olan src yle yant veriyor: Nasl olduunu bilseydim zaten olmazd. Bakn burada da ok gzel bir non-sujet ifadesi var. Adam kazann nasl olduunu bilmiyor nk ar hz annda kendinden gemi, yani hz sarholuuna kaptrm kendini. Bu grntler bana birden, Coquetnin vermi olduu bir rnei anmsatt. La qute du sensta da yer alan, ancak yllar nce baka bir yerde yaynlam olduu Cinq petites leons de smiotique adl bir makalesi var Coquetnin. Be kk gstergebilim dersi. Bunlardan birinde, ite byle ar hz annda nasl srcnn ayaklarnn yerden kesilip, dnyayla temas kaybedip bir baka evrene, su evrenine getiini ve sanki dalgalarn zerinde srf yaptn, kendini dalgalarn stnde salnr gibi hissettiini belirtiyor. Dolaysyla yine ayn biimde, gereklikten; gerek olan yer dzeyinden gerekd olan su dzeyine gei sz konusu oluyor. c.imdi, bir baka rnek vereceim. Hep yaanm olaylar bunlar. Boazii kprsndan atlayp intihar edenler. Son zamanlarda intihar olaylar ok gndemde biliyoruz. Intihar olay inanyorum ki insan bilincinin bir ekilde, bir oranda kaybyla olabilecek bir ey. Yani tam aklmzla gidip kendimizi ldrebileceimize inanamyorum. Burada ar zntden yani ok byk bir ok altnda olmaktan kaynaklanan yar-bilinlilik sz konusu olsa gerek. Ya da geenlerde (ok az televizyon seyrediyorum ama ansma ok ilgin eyler kyor karma), bir sabah programnda, intihar olaylarnn aslnda gerisinde beyinde gerekleen kimyasal bir oluumun olduunu yani tmyle psikolojik olmad beyinde salglanan bir takm toksinlerin belli bir dzeyi ama durumunda insanda intihar eilimi yaratabileceini anlatyordu doktor. Belki byle bir patolojik bilin ya da bir yar-bilinlilik bir non-sujetye gtryor kiiyi; ancak bir non-sujet intihar edebilir gibi geliyor bana. Anlatacam olay, bundan bir ya da iki yl nce, yine Boaz Kprsnden atlayan bir genle ilgili. Hava souk ve rzgarl olduu iin gencin zerinde bir anorak ve gen atladktan sonra rzgar fermuar ekilmi olan anoran balon gibi iiriyor, ve bizim umutsuz ama yine de talihli gen Boazn sularna greceli olarak yumuak bir ini yapyor ve civarda avlanan balklar tarafndan kurtarlyor. Atlama annda akl bandan gitmiolan gen (en azndan ben byle varsayyorum) souk suya dtnde birden akl bana geliyor; yani non-sujetden

10 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

sujete dnyor. Ve ilk syledii u: u andaki aklmla, asla bir daha byle bir ey yapmam. d.Bu da internetten bulduum bir haber. Haberin bal yle: Akll sarhoa namaz serbest. Bakn akll sarho ne demek? Diyanetin internet sitesinden ikinin slamiyet asndan haram olduunu belirtirken akl banda olan sarholarn namaz klp oru tutabilecei ifade edildi. Demek ki adam sarho ama bilincini de yitirmemi yani eer bu durumda olabiliyorsa bir sarho o zaman namaz da klabilir. Yani henz non-sujet olmam. Dini vecibeler sujetler iin, non-sujetler iin geerli deil, zaten biliyoruz deil mi? Deliler iin de, kk ocuklar iin de geerli deildir, tabii ki zil zurna sarholar iin de geerli deil, ama akll sarholar demek ki ibadet ykmll tayorlar. Aslnda dediim gibi non-sujet yaammzn her yerinde. Nereye bamz evirsek bir non-sujet bulabiliyoruz. nk biz birey olarak durmakszn zneden yarm-zneye ya da eksili zneye, eksili-zneden zneye kayp gidiyoruz. Bir baka non-sujet rnei ya da kategorisi... 5.Zorla irade dna karlma: a.ntihar saldrlar dzenleyen canl bombalar. Burada da eer gerekten ok byk bir bask olmasa insan zerine birka kilo dinamit balayp ondan sonra da herhalde bunun pimini ekemez, gibi geliyor bana. Geri baz durumlarda, zne byle bir edime inanm ya da ikna edilmi olabilir, ya da hatta uyuturucu gibi ksmen az ya da ok- bilin denetimsizlii yaratan kimi kimyasallarn etkisi altnda olabilir; bu trden durumlar bu kategorinin dnda tutmak gerekir. b.Bir baka rnek, byk bir bask altnda irade dnda ifadeye ya da harekete zorlanm znenin durumu. rnein, mahkemelerde sann sorgulama srasnda vermi olduu ifadeyi reddetmesi durumunda yeniden ifadesinin alnmas byle bir durum ortaya koyuyor. c.Trelerin basks altnda ilenen kan davalar ve namus cinayetlerinde failin zerindeki bask hukuk sistemi tarfndan da deerlendirilmeye alnyor; gerekten byle bir basknn sz konusu olduu kesinleirse ceza indirimi uygulanabiliyor. 6.Kimliin bir ileve indirgenmesi: a.Bu tre de ok gzel rnekler verilebilir. Coquet, Red Kit rneini veriyor. izgi roman kahraman Red Kit. Red Kitin reklam slogan onu en iyi ekilde tanmlyor, diyor. Lhomme qui tire plus vite que son ombre, glgesinden bile hzl ate eden adam yani burada Red Kit sadece bir adalet salayc, ok hzl silah ekip ate eden ve sulular cezalandran bir kii kimliine indirgenmi ve byle bir indirgenmi kimlik de bir non-sujet ortaya karyor nk bu adamn baka bir kimlii baka bir yaants yok. Olup olabilecei tek ey bu. Glgesinden hzl silah ekip adalet salayan kii. b.Yine Sarrasineden bir rnek verebiliriz. Oradaki prima donna aslnda bir hadm edilmi erkek sanat, yani castrat. ykde, Zambinella da ok ak bir biimde yontucuya yle diyor:

11 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> zne Gstergebilimi

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=848

benim btn yaamm u grdnz sahne, bu klar, bu alklar; benim bunun dnda baka bir yaamm yok. Bunun dnda baka bir kimliim yok. Burada da yine belli bir kimlie indirgenmi, belli bir ileve indirgenmi bir non-sujet karmza kyor. Bu tr non-sujetlere forme-sujet adn veriyor Jean-Claude Coquet. c.Ilgi ekici bir baka rnek de Trk yaznndan verebiliriz: Orhan Kemalin Beki Murtazas da bu trden bir indirgenmi kimlikle kyor karmza. d.Saydam bir iz brakarak ilerleyen salyangoz ya da hayatta yapmay bildii tek ey olan a ren rmcek. Bunlar da belli bir ileve indirgenmi non-sujet rnekleri. KAYNAKA: BENVENSTE, Emile, Problmes de linguistique gnrale 1-2, Paris, Gallimard, 1966-1974. COQUET, Jean-Claude, La smiotique de lcole de Paris, in LEtat des sciences sociales en France, Marc Guillaume (d), 332-335, Paris, Editions La Dcouverte, 1986. COQUET, Jean-Claude, Le discours et son sujet, 1-2, Paris, Klincksieck, 1984-1985. COQUET, Jean-Claude, La qute du sens. Le langage en question, Paris, PUF, 1997. ZTRK KASAR, Sndz, Lunivers balzacien sous le double point de vue narratologique et smiotique. Lille, Universit de Lille III, 1990. SAUSSURE, Ferdinand de, Cours de linguistique gnrale, Paris, Payot, 1982 VARDAR, Berke (propos recueillis par), Entretien avec A.-J. Greimas, in Dilbilim I, Istanbul, Universit dIstanbul, 1976. VARDAR, Berke, Dilbilimin Temel Kavram ve lkeleri, Ankara, Trk Dil Kurumu Yaynlar, 1982.

12 -> 12

19.11.2008 19:28

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

Postmodern Dil durumu


Postmodern Dil Durumu: Jacques Derrida Taylan Altu 1
Postmodernizm, insann dnya karsnda oluturduu yeni bir durua; bilgi, ahlak, politika, estetik alanlarnda znenin yaama soktuu yeni bir tavra iaret ediyor. Bu duruun zgl zellii, kendisini kavramsallatrmaya izin vermeyii, hatta kavramsallatrma giriimlerine meydan okumasdr. Postmodern deneyim, koullarn, akln biim verici glerinde deil; fakat duyusal varoluumuzun dolaysz tepkisinde bulan bir deneyim tarzn yaama biimi olarak neriyor. Bu tartlabilir bir ey kukusuz, fakat tartma gtrmeyen ey u: Postmodern ad verilen kltrel pratikler ve yaama biimleri, bize, dnyay deneyimleme biimi mizin deitiini gsteriyor. Bu ayn zamanda, znenin, kendileri araclyla kendisini ve dnyay kurduu ndayanaklarn terkedilmesi anlamna geliyor. Akl, bir btn olarak dnyay mmkn klan znellik olarak, birlik verici merkezi konumundan ediliyor. znenin birlik verici kategorilerinin totalize edici ve hegemonik yn, eletirinin balca hedefi haline geliyor. zne, dnya(s) ierisindeki sarslmaz konumunu kaybettiini, bir anda konumsuz bir konuma geldiini gryor. Kendisini belirlenimsizliin zgrl iin de buluyor. Bu zihin durumuna yol aan ayrt edici nemdeki etmen, zdeliin ayrm zerindeki nceliini, ayrcaln kaybetmesidir (birinci belirleme). Ayrm n (difference) zdelii tesis eden bir konum kazanmasdr. phesiz bu zdelik, artk asla o zdelik olamayacaktr (u nl kimlik bunalm). Ayrm, postmodern olan her eyi batan sona kateden biricik terimdir. Dili (deneyimi), beni ve dnyay mmkn klan transcendental kouldur. Postmodern zihin durumu, znde bir dil durumudur (ikinci belirleme). Yzylmzda insan varoluunun kkten biimde dilselletiine tank oluyoruz. Deneyim teriminin yerine dilin ikame edildiini gryoruz. nsan deneyimi, znde, dilseldir (Gadamer). Dil, basite, dnyay betimlemede kullandmz elverili bir ara deil; dnyann betimlenebilirliinin imkannn koulu olan eydir. Dnyay ve beni dil araclyla yaplandryoruz; kendinde bantsz olan eyi dilde, dil ile bantlyoruz ve bizim iin varolu kazanmasn salyoruz. Dilsel bir dnyada, biimini dilin belirledii bir dnyada yayoruz. Medya, information, bilgisayar, imaj sanayi, bunlar dilsel uzaymz kuran teknolojiler. O halde, yz yze olduumuz bilin dnmn, yakalamamz

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

gereken yerde, dilde, postmodern dil durumunda yakalamamz gerekiyor. Postmodern dil durumunu karakterize eden dilsel olgu, gstergenin yapsal statsnn yerinden edilmesidir, yani gsterilen ile gsteren ayrmnn zlme uratlmas ve snrn kaldrlmasdr. Gsterge kavramnn metafiziksel problematii onun duyulur olan ve dnlr olan arasndaki kartlk tarafndan belirlenmesi, bu kartla dayanmasdr. Metafizik gelenek daima gstergeyi bu iki mevcudiyet (presence) ura arasndaki bir gei (transition), bir kpr olarak ele almtr. Gsterge, yalnzca, nesne biimindeki mevcudiyet (duyulur olan) ile z-mevcudiyet biimindeki mevcudiyet (dnlr olan) arasnda gelip geici bir gnderim olarak ilevde bulunur. Gstergenin bu kkensel belirleniminde, postmodern bak asndan problematik olan, gsterilenin kendiyle-zdeliinin, daima, gsterenini kendisine indirgemi olmas veya gsterenini kendi dna srm olmasdr. Postmodern zlm, bu defa da, dnlr olann duyulur olan zerindeki nceliinin ortadan kaldrlmas ile gerekleir ve dil, gsterenlerin sonsuzca sren birbirinin yerini alma oyununa dnr. Bu yapsal zlmenin rettii sonu; anlamn tzsel niteliini kaybetmesi; anlamn dilin gerisinde duran derin boyut olmaktan kp yzeye, gsterene, duyusal olana ekilmesidir. Anlam, imdi, yalnzca gsterenler aras bantda dilsel ayrm olarak vardr. La cann szn ettii, gsteren altnda gsterilenin srekli kayp gittii bir durumdur bu. Postmodern dil durumunun amland kuramsal zemin, gstergenin post-yapsalc eletirisidir. Ancak bu eletiri, bir dnce srecinin (gsterge zerine dnmn) son uran tekil ettii iin; ilkin gstergenin ncesine ksaca bir gzatmak uygun olacaktr. Gstergenin ncesi. Modernizm ncesi, gsterge, dnyann bir biimi olarak vardr. Gsterge, eyleri bir araya getirme ve birletirme gcne sahip benzerlik bayla, gsterdii ey ile ballk iindedir. Foucault ya gre bu dnemde, gstergelerin eylere yerletirilmi olduu dnlyordu. Gstergelere anlamlama (signification) ilevini veren bilgi deildi, fakat tam da eylerin dili idi. Gstergeler varolmak iin bilinmek zorunda deillerdi; kimse onlar alglamasa da, onlar yine de oradaydlar. Gstergeler, Tanrnn doa araclyla insanlarla konumak iin kulland, amlanmay bekleyen gelerdi. Bu dnemde gsterge, dnyay kendisine yakn tutma ve dnyann biimlerinde ikin olma durumundadr. O henz kendi tam varln kazanm deildir; bir belirtidir (index) , bir gsterge deildir. Belirtiyi gstergeden ayrt eden ey udur: Belirtinin bir kkeni vardr,

2 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

kendi dnda bir temeli, bir dayana vardr; gstergenin ise byle bir kkeni yoktur. Gstergenin kkeninden, gndergesinden (gereklikten) bamsz klnmas, modernizmin kopmasn belirtir. Bu srecin balangcnda, gstergenin, insann bilgi etkinliinin iersine yerletirilmesi olgusu bulunur. XVII. yzyldan itibaren gsterge, artk ilevini bilginin iinde gerekletirmektedir. Gstergenin ancak bir bilgi edimi sayesinde tekil edilebilir olduu anlalmtr. nk bilinen iki ey arasnda, bilinen bir temsil etme ilikisinin imkan olmadka, gsterge varolamaz. Gstergenin varolu alann bilgide bulmasnn yol at nemli sonu, doal gsterge-uzlamsal gsterge kartlnn, ikincisi lehine zme uratlmasdr. eyler dnyasndan seilmi ve bilgi tarafndan gsterge haline getirilmi bir ge olan doal gsterge, zihnin egemenlik kuramad, snrl, kat ve elverisiz bir edir. Oysa keyfi (arbitrary) ya da insan yapmas gsterge, zihnin nndeki bu engelleri kaldrr ve eyler dnyasnn en yaln gelerine kadar zmlenmesine ve bu gelerin birleimlerinin nasl mmkn olduunun gsterilmesine olanak salar.2 Bu dnemde, gstergenin tasarm ile, yani bir btn olarak dnce ile e-yaylml olduu grlmektedir. Gstergeler dnce ierisinde ikamet ederler ve dncenin tm uzanmn katederler, ancak dnceye dsal kalrlar. Epistemolojik bak asnn egemenliinden dolay, gstergeler, henz kendi bana varolan eyler olarak grlmezler. Szel gsterge, kendisi de bir gsterge olan idenin basit bir arac gibidir. Bylece, Lockeun belirtmi olduu gibi, szel gstergeler, zihinde kurulmu tasarmlarn (idelerin) gstergesi olmakla, dolayl biimde de olsa gnderge ile bantlarn korurlar. Semantik gen bu anlay zerinde temellenir; szck, ide, ey. Modernist kopma , yani gstergenin gndergesinden bamsz klnmas ve edeerliklerin snrsz srecine girilmesi, modernizmin ucunda duran Saussure ile gerekleir. Saussuren dili bir gstergeler dizgesi olarak tanmlamas, daha batan gnderge ile her trl ban koparldn ve dilin zerk bir alan olarak konumlandn gsterir. Her ey dil iinde olup bitmektedir. Dilin gesi olan gsterge, gsteren ve gsterilen arasndaki yapsal ilikiden oluur. Gsterilen nesne deil, nesnenin zihinsel tasarmdr; gsteren de fiziksel bir ses deil, zihindeki iitim imgesi dir. Bu belirlenimiyle gsterge, tam varln kazanm ve belirtiden ayrlmtr. Saussuree gre, dilsel gstergenin ayrdedici zellii, onun keyfi ya da nedensiz olmasdr, yani gsteren ile gsterilen arasndaki ba, doal deil keyfi ve uzlamsaldr. Saussure, gstergenin keyfiliinin dili tehdit eden bir dayanakszla yol atn grm ve bunu gidermek iin, gstergenin anlamnn, yalnzca gsteren-gsterilen dikey bantsnda deil; fakat ayn zamanda gstergeler aras yatay bantda bulunabileceini ileri srmtr. Her gsterge, dilsel deerini, ancak dilin yaps iinde,

3 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

dier gstergelerle olan ayrmsal konumu sayesinde kazanr. Saussuren dilsel deer kavram, dilin servenini postmodern mecraya doru srkler. Roland Barthes , dilsel deer kavram zerine yapt zmlemede, Saussuren, iyi bir mali dzende altnn paray temellendirmesi gibi; gsterilenin de gstereni temellendirecei bir dil durumunun imkann grm olduunu belirtir. Gsterilenin altn deeri, snm bir hayaldir. Gsterilenin sonsuza kadar kendi gstereni iin geerli olaca bir dil mmkn deildir. Saussure, gsterenin gsterilene balanmasnn deiken ve geici olduunu grmtr. Altnn parann dayana olmaktan kmas ve paralarn kendi aralarnda birbirini tutaca bir dayanak dizgesi oluturmas gibi; gsterilen de imdi dilden ekilmekte ve yerini gsterenlerin birbirlerine tutunmalar ile oluan bir dayanak-dizgeye brakmaktadr. Gsterilen ile olan bant belirsiz, dayanaksz olduundan, dizgenin btn, gstergelerin kendi aralarndaki tutumlaryla dengelenir. Barthesa gre, Saussure yaamn, yitirilmi gsterilenin kaygs ile katksz gsterenin rktc dn arasnda geirmi grnmektedir.4 II Postmodernler/post-yapsalclar, Saussuren yitirilmi gsterilene ilikin kaygsn, zgrletirici bir stratejiye dntrrler; gsterenler gsterilenlerin safrasndan kurtarlmal ve anlam, gsteren ile gsterilenin snrszca birbirinin yerini alma oyununa braklmaldr. Bylece, postmodern urakta, dilin zndrlmesi ynnde yeni bir adm atlm olur; zlme bizzat gstergenin iine nfuz eder ve gsteren ile gsterilen arasndaki ayrm, gstereni zgl anlamdan bamsz klacak ekil de silinir. Anlam, imdi, gsterenleri baka gsterenlerin yerine ve bunlar da yine bakalarnn yerine koyma oyunu iinde retilen bir ey haline gelir. Gsterenlerin bu snrsz oyunun da, sabit snrlar ortadan kalkar; gsteren, gsterilenini, yani nceki anlamn srtndan atar. Gsterilenin yerinden edilmesi, gstergenin metafiziksel problematiini oluturan ikiliin tersine evrilmesi ilemi ile gerekletirilir. Bu ilem, Derrida nn bir eit felsefe yapma stratejisi olarak ilerlik kazandrd yapzm dr ( deconstruction ): Bir geleneksel felsefi kartlkta, birbiri karsndaki terimlerin barl bir birlikte-varoluu ile deil; fakat iddete dnk bir hiyerari ile karlarz. Terimlerden birisi dierine (axiologik, logik vb biimde) egemendir ve buyurucu konumu igal eder. Kartl yapzmne uratmak, her eyden nce, verilmi bir urakta hiyerariyi tersine evirmektir. 5 Gstergeye uygulanan da, ilk elde, gsterilenin ayrcalkl konumunu, ierisinde ilevde bulunduu gsterilen-merkezli dizgenin yapsn zmek suretiyle sarsmaktr. Derrida, gsteren ile gsterilen arasndaki ayrm silmenin, yani hem muhafaza edip hem iptal etmenin iki yolu olduunu belirtir;

4 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

klasik yol (metafiziin uygulad), gstereni indirgemekten veya tretmekten oluuyordu; gstergeyi dnceye tabi klmak. Nitekim Saussure bile, kendisinden yola kt gsterge kavramn, duyulur olan ile dnlr olan arasnda ki bir ayrmda temellendirmekle -ki, bu durumda gsteren, gsterilene giri salamak iin varolur ve iletecei kavrama ya da anlama tabi grnr- henz bu klasik ereve iinde (Derridann sz merkezcilik diye adlandrd gelenek iinde) yer almaktadr. Gsteren ile gsterilen arasndaki ayrm silmenin ikinci yolu (Derridac pratik) ise, nceki indirgemenin ilevde bulunduu dizgeyi soru konusu yapmaktan oluur. 6Bu giriim, nihai olarak, duyulur olan ile dnlr olan arasndaki kartln tersine evrilmesini ve dizgenin genel bir yerinden edilmesini amalar. Dil dizgesini, gstergenin metafizik hiyerarisinden bamsz klma giriimi, Derridann, yap kavram ve yapnn yapsallna ilikin tartmasnda yakalanabilir. Greceimiz gibi, bu zme sreci, yapsalcln yapya verdii anlam ierisin de, merkezin yerine oyunun ikame edilmesi ile sonulanacaktr. Bat metafizik gelenei, yapnn yapsalln, yapya bir merkez vermek veya yapy bir mevcudiyet noktasyla, bir sabit kkenle ilikilendirmek suretiyle tesis etmitir. Grekler, gerekliin iki alana blnm olduunu; bu alanlardan birisinin sarslmaz bir eksen, dierinin ise bu eksenin evresinde dnen biralan olduunu dnmlerdi. Greklerin ne kard yn, Derridaya gre, yapya merkez kazandran, yapnn oyunu/ileyii denilen eyi snrlandran aland. Bu durumda, merkezin ilevinin yalnzca yapy ynlendirme, dengeleme ve organize etmekle kalmad; fakat yapnn organize edici ilkesinin, yapnn oyununu/ileyiini snrlandrmasn salad grlmektedir. Merkez, yapy tanmlayan ve dolaysyla yapnn. btnselliini ieren bir ey olarak karmza kmaktadr. Merkez, yap iin ncegelen bir zorunluluktur; yle ki, merkezden yoksun bir yap kavram dnlemez bile. Ama te yandan, merkez, gelerin, kendisinin yerine gemesinin mmkn olmad bir nokta olmakla, bir yap iinde, yapy ynetirken, yapsallktan kaan eyi oluturur. Derridaya gre, yap ile ilgili olarak klasik dncenin, merkezin, paradoksal biimde, hem yapnn iinde hem de yapnn dn da olduunu sylemesinin nedeni budur . Merkez, bir bakma, hem yapnn z, yapy mmkn klan ey, hem de te yandan yapnn dnda olan eydir. Merkez, btnln merkezindedir, ama yine de merkez btnle ait deildir (btnln bir paras deildir); btnlk, merkezine baka bir yerde sahiptir. Merkez, merkez deildir.7 Ite bu merkez olmayan merkez, birbiri ard sra gelen, birbirinin yerini alan, birbiri ile yer deitiren bir belirlenimler dizisi olarak, anlamn tarihini ya da metafiziin tarihini kuran eydir. Derrida, yap kavramnn btn tarihinin, merkezin merkezin yerini almas eklinde bir dizi olarak, merkezin belirlenimlerinin bir zinciri olarak dnlmesi gerektiini belirtir. Bu ikame zinciri iinde yol alan metafizik tarihinin kalb ise, Varln, szcn mevcudiyet (presence) olarak btn anlamlarnda

5 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

belirlenimidir. Temellere, ilkelere veya merkeze ilikin btn adlarn, daima deimez bir mevcudiyeti belirtmi olduklar gsterilebilir -eidos, arkhe, telos, energeia, ousia, altheia 8 vb. Her tr anlam verme nin, kendisini, evresinde organize ettii bu merkezi mevcudiyet (ya da transcendental gsterilen), Derridaya gre, asla kendisi olmam olan, daima kendisinden, kendisinin yerini tutana srlm olan bir mevcudiyet eklinde karmza kmaktadr. Bu durumda u da besbellidirki, bu yerini tutan, kendinden nce varolmu olan herhangi bir eyin yerini tutmamaktadr. Bu adan baklnca, merkezin, bir mevcut-varlk biimi iinde dnlemeyecei; merkezin sabitlenmi bir mevki olmayp, bir ilev olduu, ierisinde sonsuz sayda gstergenin birbirinin yerini alma oyununa girdii bir tr mevkisizlik olduu pekala dnlebilir. Ite bu dnce ura, yap kavramnn sabit bir merkez veya mevcudiyet kavram dnda dnlmesini gerektiren Derridac kopma noktasn oluturur: Bu, dilin tmel sorunsal istila ettii an idi; bir merkezin veya kkenin yokluunda, her eyin sylem haline geldii, yani merkezi gsterilenin, kkensel veya transcendental gsterilenin, bir ayrmlar dizgesi dnda asla mutlak olarak mevcut olmad bir dizge haline geldii and. Transcendental gsterilenin yokluu, anlamlamann alann ve oyununu snrszca geniletir. 9 Merkezi bir transcendental gsterilen, verilmi bir anlamlama dizgesinin eklemlenmesinde zsel olan; fakat kendisi bu dizgeden bamsz biimde varolan bir terim olma zelliine sahip grnyor. Fakat anlamlama dizgesinde byle nihai, kendisi tesinde bir baka terime gnderimde bulunmayan bir terim yoksa veya bu terim, belirledii dizgeden bamsz olarak var deilse; bu durumda, anlamlamann snrsz oyunu iinde her gsterilen ayn zamanda bir gsteren olarak ilevde bulunacak demektir. Anlam, gstergeler dizgesi dnda duran ve dilde ele geirilmesi umulan akn bir ey olmaktan kp; gsteren ile gsterilenin srekli birbiriyle dei-tokuu, sonsuz bir sre iinde birbirine dnp durmalar, birbirinden kopup hep yeni bileenlere girmeleri hareketi iinde retilen bir ey haline gelir. Bylece, gsteren-gsterilen dikey bants iinde sabit klnm gsterge dncesinden de koparz. Snrsz ve dngsel bir yerini alma sreci ierisinde, gsterenler ve gsterilenler birbirlerine dnp dururlar ve bu srete kendinde gsteren olmayan nihai bir gsterilene asla ulalamaz. Dilde positiv terimler olmakszn, yalnzca ayrmlar vardr. Derridann hareket noktas, Saussuren bu cmlesidir. Saussure, gstergelerin keyfi ve uzlamsal olduklarn ve her birinin zsel zellikler tarafndan deil, fakat onlar dier gstergelerden ayran ayrmlar tarafndan belirlendiini ileri srer. Gstergenin keyfilik ve ayrmsallk karakteri, birbirinden ayrlamaz zelliklerdir. yle ki, gstergeler dizgesi yalnzca terimlerdeki ayrmlar tarafndan tekil edildii iin, keyfilik olabilir. Anlamlamann geleri, onlar birbirinden ayran ve onlar

6 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

bir birine balayan kartlklar ebekesi sayesinde ilevde bulunurlar. Saussuren, dilsel olgular, onlar mmkn klan ayrmsal bantlar erevesinde aklama giriimi, dilsel dizgenin salt biimde bantsal doasn vurgulamasyla sonulanr. Bylece Saussure, dilin szcklerden/positiv kendiliklerden olutuu; szcklerin bir dizge oluturacak ekilde bir araya getirildii eklindeki yaygn anlayn tersine; szcklerin/gstergelerin positiv kendilikler olmayp, ayrmn sonucu/etkisi olduklarn ileri srmekle, Derridaya gre, szmerkezciliin (logocent rism) gl bir eletirisini sunar. Nitekim, dil dizgesinin yalnzca ayrmlardan olutuunu ileri sren dil teorisini sz olaylarnda ya da dizgede mevcut olabilen positiv kendilikler zerinde temellendirme giriimini ykar.10 Saussuren ulat sonu, anlamlamann koulu olarak gstergenin btnln, yani gsteren ve gsterilen olarak gstergeyi etkiler. Gsterge, ayrm ilkesine gre, artk bir kendilik olarak, kendine yeterli bir mevcudiyet ierisinde var deildir. Ayrmdan nce ve ayrmn dnda hibir mevcudiyet bulunmaz; hem gsteren hem de gsterilen, ayrmn bir sonucudur/etkisidir. Gsterge, ierisinde yalnzca izlerin (trace) bulunduu snrsz bir gnderim yaps iinde kurulmu bir iz dir: Ayrmlarn oyunu, herhangi bir anda veya herhangi bir ekilde, kendinde ve kendiliinden mevcut ve sadece kendisine gnderen yaln bir enin varolmasna meydan vermeyen birleimler ve gnderimler ierir. Yazl sylemde olsun, szl sylemde olsun, hibir e, kendisi de basite mevcut olmaktan ibaret olmayan bir dier ge ile bantl olmakszn, bir gsterge olarak ilevde bulunamaz. Bu bantllk u anlama gelir: Her ge dizinin veya dizgenin dier gelerinin kendisindeki izine bavurularak tekil edilir. gelerde olsun, dizgede olsun, hibir ey herhangi bir yer de basite mevcut veya namevcut (absent) deildir. Her yerde yalnzca ayrmlar ve izlerin izleri vardr.11 Ayrmsallk, bu ekilde, dilsel dizgenin zsel zellii olarak grldnde; anlam gstergede dolaysz biimde mevcut bir ey olmaktan kar. Anlam gstergeler arasndaki ayrmlarn bir ilevidir ve her gsterge, ayrmsal bantlarn bir dmdr: Her gsterge, bizi, kendisiyle ayrmsal bant iinde olduu baka gstergelere gnderir. Bu bantlar snrszdr ve hepsi anlam retme potansiyeline sahiptir. Bu ayrmsal yap iinde gsterge, bir kendilik (entity) olmaktan kp, bir iz varlk haline gelir. Gsteren dzeyinde olsun, gsterilen dzeyinde olsun, her ge, kendileri ile kartlk bants iinde olduu dier gelerin izleri tarafndan belirlenir. Cullern rnekledii gibi, herhangi bir kimse bat dediinde mevcut olan ses, bu kiinin seslemedii biimlerin (pat, mat, bad, bet) izleri tarafndan mesken tutulmutur ve bu ses, ancak bu tr izlerden olumakla bir gsteren olarak ilevde bulunabilir.12 O halde, gstergenin yaps, daima namevcut olan tekinin izi tarafndan belirlenir. z, gstergeyi oluturan ayrmsal yap iinde tekinin oynad rol belirten bir terimdir.

7 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

Her gstergede, bu gstergenin, kendisi olmak iin dta brakm olduu teki gstergelerin izi vardr. z, kendisini mevcudiyetin bir hayaleti, bir simulakrumu olarak grne karr. z, bir mevcudiyetin yokluunun belirtisidir; daima zaten namevcut bir mevcutun belirtisidir. Gstergenin yaps bir iz yapsdr. Bu yap iinde, izler, izi olabilecekleri herhangi bir kendilikten nce gelirler. Dolaysyla anlamlama ediminde izin tesine geemeyiz, yani tekinin eksiksiz varln asla bulamayz. Ayrmsal dizge iinde, her gsterge, asla kendi sfatyla ortaya kmayan bir baka gstergenin izi tarafndan mesken tutulmutur. Bir sesleme edimi ile bir ey anlamlamann imkan, nceden dilin bu ayrmsal yapsnda yazldr. Anlamlama, bir gstereni bir gsterilene basite balamak eklindeki dolaysz bir edimi belirtmez artk; ayrmsal izlerin dolaymna yerleerek anlam retmeyi ifade eder. Bu, gstergenin hep bir baka gstergeye gtrd, snrsz ve dngsel bir sretir; bu srete her bir gsterge, gsteren ve sonra da gsterilen olarak bir dierinin yerini alr. Bu yerini alma, yerini tutma (substitution), bir etkinlik olarak, Derridann oyun adn verdii eydir ve ayrmlarn dizgesel bir ileyiini ifade eden ayrama (dffrnce)13 gnderimde bulunur. Ayram (diffrence) Derridann ortaya att, bilincin erteleme (deferral) hareketi ile Saussuren ayrm (dfference) kavramn birbirine balayan bir terimdir. Husserlin, kendisini anlayan ve sylemek istedii eyi syleyen bir sesin saf z mevcudiyeti olarak grd bilinte, Derrida, zamansalln rn olan srekli bir erteleme grr. Erteleyen bilin, mevcudiyete ilikin epistemolojik gveni/kesinlii salayan imdiye bir meydan okumadr. Tek belirlenebilir an olarak imdi yoktur. imdi srekli olarak ertelenir; erteleme, imdiye ngelir ve onu meydana getirir. Bilincin erteleyici itepisi ile gstergelerin ikame edici doasn bir araya getirmek suretiyle, Derrida, gstergenin imkannn erteleyici itepide, ertelemede (deferral) bulunduu anlayna ular. Erteleme kavram, hem bilincin hareket liliini, hem de bilincin, erteleme olarak, dil ile bantsn ierir.14 Semiologide gsterge, kendi dnda bir eyin yerini tutan ey olarak tanmlanr. ou zaman, gstergenin, bizzat eyin yerine konduu dnlr. Derridaya gre, gstergenin, anlam veya gndergeyi temsil eden mevcut bir eyin yerini tutmasnn anlam udur: Gsterge, mevcut olan yokluu ierisinde (yokluunda) temsil eder. Gsterge mevcut olann yerini alr. eyi kavrayamadmzda ya da gsteremediimizde, mevcut olan, mevcut varl ortaya koyamadmzda; mevcut olan sunulamadnda, anlamlama yaparz, gsterge sapa (detour) ile igrrz. Gstergeler alp veririz. aretleiriz. Gsterge, bu anlamda, ertelenmi mevcudiyettir. 15 Gerekten de, gstergelerin dolam, eyin kendisi ile karlaabileceimiz, onu kendimizin klabileceimiz, mevcudiyetini sezebileceimiz an srekli erteler. Gstergenin bu klasik olarak belirlenmi yaps, mevcudiyeti erteleyen gstergenin, ancak erteledii mevcudiyet temelinde kavranabilir

8 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

olmasn ve gstergenin, yeniden kendine mal etmeyi amalad ertelenmi mevcudiyete doru hareketini ngerektirir. Bu klasik semiologiye gre, gstergenin bizzat eyin yerini tutmas, hem ikincil (secondary) hem de geicidir (provisional); gstergenin kendisinden tredii kkensel ve kayp bir mevcudiyetten dolay ikincil; gstergenin, kendisi ne doru bir dolaym hareketi olduu bu nihai ve kayp mevcudiyetle ilikili olarak geicidir.16 Gstergenin bu tanmlannda, birbiri ile bantl iki ayrmsal izgi ortaya kmaktadr. lkin , gsterge, tanmsal bala m ierisinde, zaman bakmndan, belirttii/gsterdii eyden sonra geldiini bize bildirmektedir. Bu ekilde, gsterge, zaman ierisinde, ertelenmi olan gndergesinin mevcudiyetinden ayrlmaktadr (kendisinden tredii kkensel ve kayp mevcudiyet). kinci olarak, bu erteleme ierisinde, gsterge, mevcudiyetin vaadedilmi bir yeniden kendine mal etmenin paras olarak varolduu yere iaret etmekte ve bylece kendisi ile gndergesi arasnda uzaysal bir ayrm oluturmaktadr. FONT color=#cc3333> Ayram (diffrence) ite bu zamansal erteleme ile uzaysal ayrm temsil eder. Ayram, ayran ve erteleyen ayrmdr; (mevcudiyeti, uzayda ayrma, zamanda erteleme olarak da okunabilir); ayramn hareketi, ayrma/ayrt etme edimi ierisinde srp giden bir erteleme srecidir. Bu adan bakldnda, duyulur olan dan ayrlm/ayrt edilmi dnlr olan, ayn zamanda ertelenmi duyulur olan olarak grnr; ayn ekilde, grden ayrlm/ayrt edilmi kavram, ertelenmi gr, doadan ayrlm/ayrt edilmi kltr, ertelenmi doa olarak ortaya kar. III Derridann yapzmler araclyla gerekletirmeye giritii dilsel proje, anlam alannn gstergeler alanna indirgenebilir olduunu kantlamaktadr. Gsterge dizgesinin yaps, tm dnce alanna atf edilebilir olmaldr. nk, anlamn olduu yerde, gstergelerden baka bir ey yoktur. Biz ancak gstergeler ierisinde dnyoruz. Klasik felsefe, gstergeyi tanmlamada herhangi bir glkle karlamad; gstergeyi hakikate, dili varla, sz dnceye tabi kld. Derrida ise, gstergeyi yalnzca hakikati anlamlarna ilevinden ibaret bir ey olarak deil, hakikat veya z diye adlandrdmz eye n-gelen bir ey olarak dnmemizi ister. Byle olunca, gstergeyi, hakikati veya z kaydetmekten ok, onu meydana getiren bir ey olarak grme durumuna geliriz. Anlam karsnda gstergenin transcendental ncelii anlayn benimsemi oluruz. Bu bak biimi, genelde, postmodern dil anlayn karakterize eder. Anlam, dilin imkannn temeli deildir. z veya yaz olmakla dil, daima gstergenin yapsnn maddesellii ve olgu sall tarafndan damgalanm kalr. Bu demektir ki, dnlr olan ile onun ifadesinin gsterge-dayana zlmez biim de birbirine rlmtr. Bu durumda anlam, sabit kesinliklerden (zdeliklerden) ok; dur durak bilmez bir ayrm ve erteleme hareketine, dil dizgesinin transcendental ilkesi olan ayrama dayanr. Anlamn,

9 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

ayrmsal izlerin sonsuz ve rastlantsal oyununa braklmas, anlam, yerleik bir temelden ve bu tr bir temel umudundan yoksun klar. Bir iz varl olarak gstergeler, ak bir yap olutururlar ve bu yap ierisinde her konum, evresindeki konumlarla zde-olmay ile belirlenir. Bu adan grldnde, dil, transcendental dzenliliklerin (arke-yaz) ve zamansalln (erteleme) oyununun ekillendirdii bir yapdr. Bat metafiziinin temel dncesi, kendiyle zde anlamn ideal doasnn, dolaysz, grsel olarak eriilebilir, edimsel deneyimin canl mevcudiyeti tarafndan garanti edildii eklindedir. Derridann aykr dncesi ise, hem z-mevcudiyet olarak dnlr olann hem de nesne biimindeki mevcudiyet olarak duyulur olann, daha yksek bir zde-olmama ilkesinin, ayramn etkileri olarak grlebilecei ynndedir. Kendisini edimsel grde (algda) gsteren eyin mevcudiyeti, dorudan doruya gstergenin temsil edici gcne bamldr. Bu demektir ki, (dilce) nitelenmemi mevcudiyet olamaz. Anlamn kkeni olarak grdmz yaln mevcudiyetin gerisinde, daima, onu bir etki olarak ortaya karan bir ayrmlama varsaymak zorundayz. Bu varglarn gerisinde, mevcudiyet-mevcut-olmama eklindeki hiyerarik kartln tersine evrilerek almas ileminin yani bir yapzmn durduu grlyor. Buna gre, mevcudiyetin transcendental gsterilen olarak ilevde bulunmas iin, kartna, mevcut-olmamaya ait niteliklere sahip olmas gerekir. nk kartlkta egemen terim, kartn dta brakamaz. Bu durumda, mevcut-olmamay mevcudiyet erevesinde, onun olumsuzlanmas olarak tanmlamak yerine; mevcudiyeti, genelletirilmi bir mevcutolmamann, ayramn etkisi olarak ele almak pekala mmkndr. (Ayram, var deildir; o ne kadar mkemmel, biricik veya akn olsa da, mevcut bir varlk deildir.) Bylece, ayrcalkl (egemen) terim, dta brakt ey zerinde temellendii gsterilmek suretiyle, yerinden edilir ve yeniden tanmlanr. Mevcudiyet kavramnn kkensel olmayp, tretilmi bir kavram olduu grlr; mevcudiyet ayrmlarn oyununun bir etkisidir: Bylece mevcudiyeti, artk varln mutlak merkezi biimi olarak deil, fakat bir belirlenim ve bir etki olarak konumlamaya balarz. Artk mevcudiyete deil, fakat ayrama ait bir dizge iindeki bir belirlenim ve etki.18 Mevcudiyetin yaps, ayrm ve erteleme tarafndan tekil edilir ve buna mevcudiyeti alglayan zne de dahildir. zne ancak kendisini ayrmlar dizgesi iine naketmek suretiyle anlamlayan bir zne haline gelir. Dilsel ayramn oyunu/ileyii olmakszn zne kendisi iin mevcut olamazd. Bu yzden ayram ne etkin ne de edilgindir. Ayramn eyleyicisi yaratcs veya egemeni olan hibir zne yoktur. nk mevcut olanla bant, mevcut bir gereklie veya bir varla gnderim, ayrmlarn oyunu ierisinde daima ertelenmitir. Semiolojik ayrmlarn oyunu olarak ayram, her bildiriim srecinden ve bildiriime katlan her zneden nce gelir. Tm dilsel ifadeler, kendisi mevcut ol mayan ayram tarafndan ileme sokulurlar. Nesnelliin nihai kayna, bu yzden, ne mevcudiyette ne de transcendental znede bulunur; fakat dilin organizasyonunda, dilin transcendental dzenlilikleri olarak arke-yazda ya da onun ileyi tarz olan ayramda bulunur. Gsterge, bir iz-varl

10 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

olarak tanmlandn da, anlam, gstergede mevcut olan ile mevcut olmayann oyununda ortaya kar. te kkensel ayram, yap olarak, ierisinde mevcut olma ile mevcut-olmamann oyununu ekillendirdiimiz, deitirdiimiz indirgenemez karmak rl ifade eder. Derridann anti-mevcudiyet taknts, semiotikin herhangi bir anlamlama ediminin zorunlu koulu olarak grd ayrmlar dizgesini de kuatr. Ayrmlar sabit bir mevcudiyet deil, fakat meydana getirilmi birer etkidirler. Ayrmlar, Saussurec dil ve sz arasndaki dei-tokuta ilerler. Bu durumda, bir yandan, anlamlama edimleri, anlamlayc ayrmlar yaratmak iin zorunludurlar; fakat te yandan, anlamlama edimleri sabit bir ayrmlar dizgesi olarak dile (langue) ya da koda bavurmak durumundadrlar. Derrida, bu.ikilii ayram kavram ierisinde kuatmaya alr. Ayram hem bir ayrm, hem de bir ayrmadr; hem anlamlamann temeli olarak zaten varolan, tarihsel olarak ekillenmi edilgin bir ayrm; hem de anlamlamann gerek duyduu ayrmlan meydana getiren bir ayrma edimini belirtir. Bu yzden ayram, mevcudiyet ve mevcut-olmama temelinde kavranamaz olan bir yap ve hareket eklinde tasarlanr. Ayramn ncelii, mevcudiyetin deil, oyunun/hareketin nceliidir: Oyun daima mevcut-olmama ve mevcudiyetin oyunudur; fakat daha kkl dnlrse, oyun, mevcudiyet ve mevcut-olmama alternativinden nce kavranmak zorundadr. Varlk, mevcudiyet veya mevcut-olmama olarak, oyunun imkan temelinde kavranmak zorundadr.19 Ayram, ayran ve erteleyen yerini almalar (ikame) zinciri ierisinde, durmakszn kendini yerinden edip durur. O, ayrmn belirlenmemi ileyii olarak dil dizgesine akn kalr. Bu yzden Derrida, ayramn ne bir szck ne de bir kavram olarak grlemeyeceini syler. Zorunlu olarak gsterge dizgesine dsal bir eyi belirtmekle, ayram, bu dizgenin iinde szck ya da kavram olarak tutarl biimde ilevde bulunamaz. Varln kendisinden daha eski olmakla, ayramn dilimizde hibir ad yoktur. Bu adlandrlamazlk, ayramn, basite, dilegetirilemez bir varlk olmasndan deil; fakat adlar ve kavramlar meydana getiren ayrmsal kalp olmasndan dolaydr: Adlandrlamaz olan, hibir adn kendisine yaklaamad dile getirilemez bir varlk deildir, rnein Tanr gibi. Bu adlandrlamaz olan, adsal (nominal) etkileri, adlar denilen grece birlikli ve atomik yaplar, adlarn birbirlerinin yerini alma zincirlerini mmkn klan oyundur.20 erisinde adlarn ve kavramlarn etkiler olarak meydana getirildii bu ayrmsal kalbn kendisi ontik bir ey deildir. Ayram ontik olarak yanszdr; herhangi bir kendilikin varoluunu veya varolmayn iermez veya dta brakmaz. Onun rol, ierisinde sylemin ilevde bulunduu koullar tesis etmektir. Ayram dilleri, sz-daarcklarn, bunlarn nasl hem mmkn hem de imkansz olduklarn gstererek ve onlara kendine-yeterlik verecek bir kapann imkanszln gstererek; dilleri ve sz-daarcklarn hem temellendirir hem de bunlarn temelini sarsar. Kendisi varolmayan saf hareketin bizi yz yze getirdii bu oynak zemin ya da hatta zeminsizlik, dil bilincimizin n-dayanaklarna ok fazla gven duymamamz ynnde alarmlar verir. Temel uyar, dilin bizzat ayramn/ayrmlarn oyununun rettii transcendental

11 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

koullarn hesaba katmayan her trden mevcudiyet iddialarnn kukuyla karlanmas gerektiidir. Derridann dili, dil iinde yap zmne uratma girii mi, bir anlamda dilin kendi kendini ama (self-overcoming) abas, znde, dilin dil-d bir eyi temsil etmekle mkellef olduu anlayn temelinden sarsma giriimi olarak grlmelidir. Dil ve sylem, mantn ve szmerkezciliin kstlayc totalize edici etkilerinden bamsz klnabilir. Kukusuz, dili, dil- d kendilikleri bildirmede kullanabiliriz ve kullanyoruz da. Ancak Derridann vurgulad ey, dilin bu kullanmnn yalnzca bir oyun olduudur. Bu, bizim dil ile oynadmz bir oyundur; gerekten yararl bir oyun olabilecei gibi, dilin dil- d bir gereklii tam uygun biimde temsil edebileceini telkin ettii lde aldatc da olabilir. Ite ayram, silahlanm yanszl ile, dilin yapmaya kalkt eyi -kendi dndaki bir eyi anlamlama- yapma yeterliini soru konusu klma ynnde bizi kktenci biimde uyarr. Sylemin, kalkt eyi baarm olduu eklindeki sz merkezci iddiay yeniden dnmemizi talep eder. Gsterilenin prestijini ve kendinde-ne mini krarak, sylemde hiyerarik klnm kartlklar douran merkez zlemini, yetki veren bask zlemini grmemizi ister. Szmerkezcilik (logocentrism), dilin, kendi bana varolan olarak, temel olarak, tasarlanan bir anlam dzeni -dnce, hakikat, mantk, dnya vb- tarafndan ynlendirildii ve bu anlam dzenini yanstt/aktard inannda temel bulur. Bu gr asndan szckler, konuan kiinin zihninde nceden mevcut anlamlarn temsilleri olmakla snrldrlar. Gsteren olarak szckler, dncede mevcut anlam saltlna ancak bir lde yaklaabilen araclardr. Dolaymsz olan szn, bu yn de yazya gre bir ncelii vardr. Sz, konuann aktarmay umduu eye, insan ok daha yakn klar. Bu da, szn mevcudiyetin imkan ok daha yakn olduu anlamna gelir. Bilincin i sesini kullanarak kendimle konutuumda, anlam aka sz ierisinde ikin grnr. Konuma annda, szn anlamn kavradm ve dolaysyla orada olan, mevcudiyeti ele geirebildiim ortaya kar. Bu yzden sz gerekliin doasna ilikin bir igr kayna olarak grlr. Bu ekilde szmerkezcilik, dilin dsalln elimine etmeye ynelik sesmerkezcilik (phonocentrism) ile birleerek, dil-d saf anlamlarn varolduu dncesini tevik eder ve merulatrr . SESMERKEZCL irdelerken, Derrida, Husserlin transcendental znelliin kendisine dayand z-mevcudiyeti sesde, kendi kendine konuma olarak i sesde yakalama giriimine iaret eder. Fenomenolojik bilin, transcendental indirgemenin (reduction) talep ettii salt isellik ile ilevde bulunacaksa eer, dilin dsall bilinten dar atlmak durumundadr. Transcendental bilincin, dsalln izlerinden yaltlm olarak ilemde bulunmas, isel bir dil , d biimi olmayan bir isel dil bulmaya baldr. Nesnenin idealitesi, ancak fenomenalitesi dnyevi biime sahip olmayan bir ge ierisinde ifade edilebilir. Bu genin ad sestir. Ses, saf bilincin ortamdr. Konutuumda kendimi iitirim. Ayn zamanda konuuyor olduumu iitir ve anlarm. Derrida, znenin bilin ierisinde kendisini salt biimde kavraynn, daima, ksmen de olsa, dilsel (gstergeye baml) olduunu ileri

12 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

srerek; z mevcudiyetin bu kantna kar kar. Konuma ve iitme arasndaki bant, bunlar ayn znede iselletirilmi olduklarnda bile, z-mevcudiyeti deil fakat z-etkilenimi (autoaffection), kendisini duyumsayan beni belirtir. Tamamen bilince kapal bu z-etkilenim bile, bir banty, sesli konuma mediumunun yaratt bir banty gerektirir. Demek ki, transcendental bilin, indirgemeye alt dsal yaplar iinde tar. 25 Husserl , dilin dsalln bilinten dar atma ynnde, gstergeye ilikin olarak ifade (expression) ile belirtim (indication) arasnda bir ayrm yapar. Buna gre, ifadesel gstergenin bir anlam vardr; belirtimsel gstergenin ise bir anlamlamas (signification) olduu halde anlam (meaning) yoktur. Yani belirtimsel gsterge dil-d bir anlama sahip deildir, fakat iaret etme ilevine sahiptir. Dilin amac ifade etmek olduu iin, ifadesellik ncegelen biimdir. Husserli salt ifade biiminin, imgelemsel bir temsili/tasarm gerekletiren i konumada bulunabileceini ileri srer. Bilin, i ses araclyla kendi kendisine temsil edebildii iin, ne bildiriime ve dolaysyla ne de dilin maddesel, belirtimsel ynne gerek kalr. Temsil etme edimi imgelemsel olduu iin, dilin dsal yn kullanlmaz. Buna kar Derrida , temsilin, gstergenin, indirgenemez belirtimsel bir yn olduu, yani iaret etme ilevinden asla kopamayaca ynnde srarldr. Aslnda fiili olarak szckleri kullandm- da, bunu bildiriim amacyla yapaym ya da yapmayaym, balangtan itibaren, bir tekrarlanma yaps iinde ilemde bulunmak zorundaym. Bu tekrarlanma yapsnn temel gesi ancak temsil edici olabilir. Bir gsterge asla bir olay deildir, eer olaydan, yeri doldurulamaz, tersine evrilemez bir empirik tikeli anlyorsak. Ancak bir kerelik olup biten bir gsterge, gsterge olmazd.26 Her tr temsilin/tasarmn, en isel, en imge sel olan temsilin bile, ilkece tekrarlanabilir olma zellii, bilin- cin gstergeden ve gstergelerin ayrmsal oyunundan kaamayacan gsterir. En salt ifade, en isel konuma bile, bildiriim amac tamasa ve maddesel dili kullanmasa da, daima iinde belirtimsellik gesi tar. Belirtimselliin indirgenemezlii, i sesin tamamen transcendental bilincin bir edimi olamayacan tantlar. Sz merkezcilik, dilin anlamlayabilecei birtakm dil-d kendiliklere duyulan gl ve bastrlamaz arzunun bir rndr. Bunun gerisinde, ancak nihai bir mevcudiyetin, bir transcendental gsterilenin, bizim gereklik hakknda konumamz mmkn kld dncesi durur. nk ancak byle bir dayanak sayesinde, gstergeden gstergeye gnderimin snrsz akna bir son konulabilir ve anlam belirlenimli klnabilir. Anlamn belirlenimlilii talebi, sze dkmelerimizi kstlayan veya ynlendiren bu tr bir gsterilenin varln varsaymay gerektirir. Byle verilmi bir anlam dzenine balanmakla, szmerkezcilik, gsteren olarak szckleri, bamsz hibir varolua sahip olmayan eyler olarak grr. Kendi bana gsteren, ne anlam ne de anlam yanlts meydana getirme yeterliinden yoksun, kstlanm varolu ierisinde, ikincil bir eydir. Oysa Derrida, yalnzca gsterenin deil, gsterilenin de ikincil olduunu,

13 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

btn anlamlama terimlerinin ikincil olduunu ileri srerek; gsteren ile gsterilen arasnda mutlak bir ayrm yaplamayacan, her ikisinin de, bantl olduklar btn dier anlamlama gelerinin izlerini tadn belirterek, bu anlaya kar kar. Kald ki, her gsterilen daima zaten bir gsteren olarak ilevde bulunur. Gsterenden bamsz hibir gsterilen yoktur. Kendisini belirtmekte kullanlan belirtimlerden yaltla bilecek hibir anlam yoktur. Bu da, dilde, gsterenler dizgesinden kaamayacamz anlamna gelir. Dili oluturan, anlamlayc gelerin birbirinin yerini alma, birbirinin yerine geme oyunundan kaan, bu oyuna yakalanmayan tek bir gsterilen yoktur. Derrida, anlamn, anlamlama ediminden ne nce ne de sonra olduunu ileri srmekle; gsterge dizgesi, szmerkezci kstlamadan bamsz klndnda ulalacak konumu belirtmi olur. Anlamn nceliinin reddedilmesi, neeli bir anlam yaratma srecine gtrr. Dil, dil-d kendiliklerin zellikleri tarafndan ekillendirilemez ve dil-d bir dnyay yanstmaya zorlanamaz. Dil kstlanmam bir oyun tr olarak iler. Anlamn belirlenimlilii de, gstergelerin zgr oyununun, anlalrln dilin transcendental dzenliliklerinden alan bir sylem ierisinde yapma bi imde kstlanmasdr; bu, dil-d bir genin dayatt zorlayc bir kstlama deildir. Dilde dil-d bir dnyay temsil etmek mmkn olsa da; dil, znde, byle bir ama tamayan, gstergelerin zgr oyunudur. Rortynin belirttii gibi, byle bir ama olsa bile, dil-d dnyay temsil etme giriimi, bir vokableri seme sorunudur ve anlam bulgulamaktan ok, anlam yaratmaktr, dolaysyla gereklii bulmaktan ok, onu icat etmektir. 27 Kald ki, gstergenin keyfi doasndan yola km olsak bile, yine de gstergeleri, kararla ilk ve son defa tesis edilmi ve kat uzlamlarla ynetilen eyler olarak grme eilimini bir yana brakmalyz. Biimin, anlamn zorunlu ve yeterli belirleyicisi olmamas, anlam retiminin srekli bir kouludur. Gstergenin bir arke veya telos, kken veya ama tarafndan ynetilmeyen kendine ait bir yaam vardr ve gstergenin zel sylem tiplerindeki kullanmn yneten uzlamlar, glge-fenomenlerdir, gelip geici kltrel rnlerdir. Bu durumda kendisiyle z de bir anlam btnl talebi, bir yanlsama olacaktr. Anlam, tarihsel olarak, ayrmlarn bir rl eklinde tesis edilen dizgenin bir etkisidir. Derridann yaklam, sonuta, hata iermeyen, hakikat iermeyen ve kkeni olmayan bir gstergeler dnyasnn kabulne kar. Anlamn zgr oyununa kap aan bu belirlenimsizlik, zneyi etkin bir yorumlama srecinin iersine sokar. Sz- merkezci bilincin kapal dizgesinden, etkin yorumlamann zgr alanna kan yolu bize aan da ayramdr. Derrida, hem dizgeyi ynlendirip organize eden, hem de dizgenin ileyiini snrlandran transcentendal merkezi ekip karmakla, gstergelerin ayrmsal oyununu zgr klmtr. Bu dil durumunun yolat sonu, anlamn nihai olarak karara varlamaz kalmasdr. Her gsterge, anlamn dieri ile olan bantsndan alyorsa ve bu gstergelerin birbiriyle nasl bantlandn belirleyecek hibir olgu bulunmuyorsa; bu durumda en dolaysz sz edimi bile eitli ekillerde

14 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

anlamlandrlmaya/yorumlanmaya aktr ve hep kendinde bir anlam fazlal tayabilir. Bylece anlam, yorum haline gelir ve yorumlar okluu ierisinde, hibir yorum nihai yorum olma iddiasnda bulunamaz. Hibir anlamn sabit klnamad veya karara balanamad bir dil durumunda, yorum etkinlii sonsuzca srer. Bu belirlenimsizlii ve bunun ardnda duran parall (anlamn, birbirinin yerini alan gsterenler zinciri ierisinde dalp paralanmasn) amann yolu yok mudur? Bu soru, bizi, yorumun iki eit yorumu 28 arasndaki salnmn iine eker: Bu yorumlardan birisi, gstergelerin dzeni ve oyun alan dnda bulunan bir hakikati veya bir kkeni deifre etmeye alr ve deifre etme hayali grr; dieri ise oyunu onaylar ve bizzat yorumun etkin, yaratc ilevini kabul eder ve geriye bakmakszn neeyle ilerler, oyunun kkenini ve amacn kaale almaz. Herhangi bir dizge iin ve bu dizgeden kan yorumlar iin, nihai ve mutlak hibir hakl karmann (justification) bulunmad yerde; sonularn, kendisine karlk gelmesi gereken hibir ey bulunmad iin, insan, elde edilebilecek herhangi bir sonutan ok, bizzat yorumlama etkinliini deerlendirmeye ynelir. Bu yaklam, snrsz geriye gitmenin (bir kken ve ya bir hakikat aramann) acs yerine; snrsz yaratmn zevkini koymaya alr. IV Yorumun bu ikinci yorumu, postmodern dil durumunu karakterize eder genelde. Gsterenden gsterene denetlenemez bir gnderim zinciri ierisinde srp giden anlamn zgr oyunu durumudur bu. Anlamlama (signification), gereklii yok edildii iin, salt bir oyun etkinliine dnm; yanszlatrma ve kaytszlk ilkesine dayanan kodun egemenliinin bir sonucu olarak, her ey karara varlamaz hale gelmitir. Belirlenim ortadan kalkm, imdi belirlenimsizlik hkm srmektedir. Anlam, dilin organize edici birlii ierisinde bir araya getirilemeyen; fakat paralara ayrlp dalan gstergelerin izgisel akna tabi klnmtr. Bizzat kendisini yap zme uratan dilde, geriye kalan tek ey paralarla oynamaktr. Douglas Kellnerin belirttii gibi, modernitenin devrimi bir anlam devrimiydi; tarihin dialektii, ekonomi veya arzu gibi gvenli palamarlarda temel bulan ve grnlerin ykmn hedefleyen bir anlam devrimi. Gerek olan temsil etmeye/tasarmlamaya ve yorumlamaya alan teorik ve sanatsal tasarlarla yolalan bir devrim. Postmodernite ise, geni lekli bir anlam ykm srecidir: Anlamla yaayan anlamla lr, (Baudrillard). Postmodern dnya anlamdan yoksundur; o, teorilerin bolukta yzd bir nihilism evrenidir. Anlam derinlik gerektirir, gizli bir boyut, grlmeyen ama yine de kararl ve sabit bir dayana veya temeli gerektirir. Postmodern dnyada ise her ey grlebilir ve aktr, saydamdr hatta ak-saktr, deiken ve kararszdr. Postmodern sahnede, her an yeni bileimlere ve dizilimlere giren l gstergeler ve donmu biimler dolanp durur. Postmodern dil durumu, zneyi, anlamlama oyunu ile ba- baa

15 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

brakr ve znenin nne kkrtc, ayartc bir zgrlk alan aar. Gelgelelim, bu alan bir gereksizlik alandr ve z grlk de negativ bir zgrlktr; nk, gerisinde, dnyada tzsel hibir eyin ne zne ne varlk ne deer, bulunmad dncesi yatar. Baudrillardn saptamasyla30 modada gzel ve irkinin, politikada sa ve solun, medyann her bildiriminde doru ile yanln, nesnelerde yararl ve yararszn, anlamlamann her dzeyinde doa ile kltrn birbiriyle deitirilebilir olmas, btn byk humanist deer ltlerinin, ahlaki, este tik ve pratik yarglarn oluturduu tm uygarlk ltlerinin, imgeler ve gstergeler dizgesi iinde silinip sprldnn kant olarak grlebilir. Postmodern/postyapsalc giriim, gsterilenin statsn krmakla, anlamn deerini drm; bunun kar-olumu olarak bir gsteren fetiizmine yol amtr. Sonu, gsterenin eylemesidir. Gsterilenin gcn kaybetmesi, gsterenin bir gnderge olarak ilev grmesi sonucunu getirir. Gsterenler gndergeler olarak veya szckler eyler olarak anlamlama yapmaktadrlar artk. Bizler, gndelik hayat, sanki onun maddesellii bir gsterenler a imi gibi deneyimliyoruz. Lashdan hareketle, ayn sonucu yani gsterenin eylemesi sonucunu veren ikili bir durumun sz konusu olduunu syleye biliriz burada: Gsteren ve gsterilen ayrmnn silinmesi ile bir yandan gsteren maddesel hale (ey haline) gelmi; te yan dan maddesel olan (ey) gsteren haline gelmitir. Bu srece hz kazandran ve bu durumu toplumsal yaamn her dzeyini kuatacak lde yaygnlatran etmen ise, Lashin vurgulad gibi, postmodern anlamlamann, szel anlamlamadan farkl olarak, ikonik bir anlamlama rejimi oluturmasdr. konik anlamlama yapan imgeler ya da baka trden ekiller, bu ilevi gndergeye olan benzerlikleri araclyla yerine getirirler. Ikonik anlamlamada, gsteren (imge, ekil) gndergeye benzer olmakla, gsteren ile gsterilen ayrmlamasnn zl, bura da, szel anlamlamada olduundan ok daha hzl ve youn gerekleir. Imge Imparatorluunun kapsndayz artk. Gsterenler oyununun ltl ekim alanna girdik. Anlamn yerini ikon (grnt) ald. Bilgi ve anlam birikimini mmkn klan gsteren/gsterilen dialektiinin bu ekilde sona erii, gstergenin znn boaltlmas anlamna gelir. Gsterge artk bir temsil/tasarm, bir baka eyin yerini tutan bir ey deil; fakat Baudrillardn bulgulam olduu gibi, snrszca oalan/oaltlabilen bir taklittir (simulacrum). Gstergenin tekrarlanabilirlik zellii, sanki taklitte en uygun varolu biimini bulmu gibidir. Taklit, modellerle meydana getirilmi, kkeni veya gereklii olmayan bir gerekliktir. Yrrlkteki cisimlemesi iinde, taklit, gereklie n gelir. Gsteren, kendisini, gndergeden, doal olandan ve temsili yapdan tamamen koparp ayrr, gsteren hem zneden hem de nesneden kopar, o kendi kendisinin gstergesi haline gelir. Bylece gstergeler, artk ne znel ne de nesnel bir gereklie gnderimde bulunmazlar; fakat yalnzca kendilerine gnderirler, nk temsil edilecek hibir gereklik kalmamtr ve ger eklik diye kabul ettiimiz ey, zaten yekpare bir taklittir.

16 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

Totaliter bir gsterge-denetimi altndaki postmodern toplumda, gstergeler, taklitler ve kodlar esas belirleyiciler haline gelirler ve kendi mantklarn ve anlamlama dzenlerini izlerler. Bylece gnderimsel deneyim dzeninin gereklik ilkesi, yerini, kod tarafndan ve anlamlama mant tarafndan organize edilen bir dzenin egemen emas olarak taklite brakr. Baudrillard , ada dnyada temsil ile gereklik arasndaki snrn infilak ettiini ve bunun sonucu olarak gerek olann deneyiminin ve temelinin ortadan kaybolduunu ile ri srer. Artk temsil, gereklie tabi olmaktan km, gereklik temsile tabi hale gelmi grnmektedir. Postmodern olan budur. Mediann ykselen rol, gerekliin yitiriliinin ak bir kantdr: imgeler, gstergeler ve kodlar reten taklit makinalar olarak media, temsil ve gereklik bantsnn yukarda belirtilen tersine evriliinin en yetkin rneini verir. Media (kamusal dil), gereklii yanstan bir dolaym olmaktan karak; gerek dediimiz her eyin kendisinin bir dolay m olarak ortaya kt tzsel bir bulutsuya dnm gibidir. Sanki karmzda gerek olandan daha gerek bir gereklik vardr.Medium, gerek dnya haline mi gelmitir? NOTLAR 1 Bkz.: Foucault, Michel: The Order of Things, Vintage Books, New York 1973, s. 58-63. 2 Foucault: A.g.e., s. 62. 3 Barthes, Roland: Gstergebilimsel Serven, ev. Mehmet Rifat-Sema Rifat, Yap Kredi Yaynlar, Istanbul 1993, s. 150. 4 Barthes: A.g.e., s. 151. 5 Derrida, Jacques: Positions, Trs.: Alan Bass, University of Chicago Press, Chicago 1981, s. 41. 6 Derrida, Jacques: Writing and D trs.: Alan Bass, Routledge-Kegan Paul, London and Henley 1981, s. 281. 7 Derrida: Writing and Diffrance s. 279. 8 Derrida: Writing and Diffrance s. 279. 9 Derrida: Writing and Diffrance s. 280. 10 Culler, Jonathan: On Deconstruction. Theory and Criticism after Structuralism, Routledge, London 1989, s. 99. 11 Derrida, Jacques: Positions, s. 26. 12 Culler, Jonathan: On Deconstruction, s. 96. 13 Derridann diffrance szcna ile yazmak suretiyle yazda yapt bir ayrmla oluturduu diffarance terimine Trke karlk olarak ayram, Melih Baaran tarafndan nerilmitir (Baaran: Ve niin -Yine- Felsefe Yapzmler, Yap Kredi Yaynlar, Istanbul 1993, s. 14) Ayram/differance teriminin fiili diffrer ayrmak ve ertelemek anlamlarna gelir. 14 Pavel, Thomas: The Feud of Language, Basil Blackwell, Oxford 1992, s. 50. 15 Derrida, Jacques: Margins of Philosophy, Trs. Alan Bass, The University of Chicago Press, Chicago 1982, s. 9. 16 Derrida: Margins of Philosophy, s. 9. 17 Loesberg, Jonathan: Aestheticism and Deconstruction, Princeton Umver sity Press, Princeton, New Jersey 1991,s. 83. 18 Derrida: Margins of Philosophy, s. 16. 19 Derrida: Writing and D s. 292. 20 Derrida: Margins of Philosophy, s. 26.

17 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Postmodern Dil durumu

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=864

21 Caputo, John D.: Mysticism and Transgression: Derrida and Meister Eck hart in Derrida and Deconstruction, Ed. Hugh J. Silverman, Routledge, New York and London 1989, s. 28. 22 Novitz, David: Metaphor, Derrida and Davidson, The Journal of Aesthetics and Art Criticism, Sonbahar 1985, s. 106. 23 Caputo, John D.: A.g.e., s. 24. 24 Derrida, Jacques: Speech and Phenomena, trs. David B. Allison, Evans- ton: Northqestern University Press, 1973, s. 76. 25 Loesberg: Aestheticism and Deconstruction, s. 88. 26 Derrida, Jacques: Speech and Phenomena, s. 50. 27 Novitz, David: Metaphor, Derrida and Davidson, s. 104. 28 Derrida: Writing and Diffrance s. 292. 29 Kellner, Douglas: Jean Baudrillard. From Marxism to Postmodernism and Beyond, Polity Press, Cambridge 1989, s. 118. 30 Jean Baudrillard: Selected Writings, Ed. Mark Poster, Polity Press and Stanford University Press, Cambridge and Palo Alto, 1988, s. 127-128. 31 Lash, Scott: Discourse or Figure? Postmodernism asa Regime of Sign on, Theory, Culture and Society, Volume: 5, Numbers: 2-3, .June 1988, s. 332. Dile Gelen Felsefe-Taylan Altu-YKY

18 -> 18

19.11.2008 19:22

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

Wittgenstein-Dil Oyunlar
Wittgenstein-Dil Oyunlar
mer Naci Soykan WITTGENSTEIN KNC DNEM Wittgenstein'n sonraki dnem dncesinde, ncekine gre en temel deime, onun dil kavraynda ve bu erevede anlam anlaynda olur. TLP (Tractacus Logico-Philosophicus) (Wittgensteinn Birinci dnem felsefesini ieren yapt)'ye gre dil, olgularn ve btn olarak da gerekliin resmidir. " anlam" bu resmin kendisi, "gsterim" adn gsterdii eydir. Dil, olgularn mantksal biimini yanstr. Buna gre, demek ki olgular, mantksal biime sahiptirler. Bu dnceler, Wittgenstein'n ikinci dneminde tamamen terkettii dnceler arasnda balca olanlardr. kinci dnemi balatan ve ayn zamanda amz felsefesinde yeni bir sayfa aan Felsefe Aratrmalarnda ve dier yazlarda, sz edilen deiiklii ve tm boyutlaryla bu yeni dnem dncesini, belli bal kavramlar yoluyla, almamzn bu ikinci blmnde, alt blmlere ayrlm olarak sistematik tarzda gstermeye alacaz. imdi artk szcn anlam, onun kullanm olarak anlar; gnlk dil esas alnr; "dil oyunu"; "aile benzerlikleri", "uzlam", "yaam biimi" gibi temel kavramlar ne kar. Artk dil ile Gereklik arasnda bir uyum aranmaz; tersine byle bir ey metafizik" olarak nitelenir. Bilin felsefesi,; psikolojik kavramlarn "soyaac" kartlarak, yaplacaktr. letilen duyumlar deil, szlerdir. Tekbencilie yer yoktur: zel dil olanakszdr. Matematik felsefesi, yine gndemin bandadr. Ama artk matematik manta indirgenmez, mantn bir yntemi saylmaz.Her iki dneminde de ahlka en yksek yeri veren Wittgenstein iin ne bir ahlk ne de bir estetik bilimi sz konusu deildir. Szn Kullanm: Szn Anlam Wittgenstein, yeniden felsefeye yneldiinde, TLP'deki bir yanln ele alarak ie koyulur: Ad ile nesne arasndaki karlkl. O, PU(Felsefe Aratrmalar) 'da(Wittgensteinn ikinci Dnem yapt) adn taycs ile adn gsterimi arasnda kesin bir ayrm yapar. Adn gereklikte karl olduu ey -kii veya nesne-, adn ,taycsdr, gsterimi deil. Adn taycs yok olabilir, ama ad gsterimini yitirmez. Aksini dnmeyi Wittgenstein, bir ruh hastal olarak grr: "yle bir ruh hastal dnlebilirdi ki, bu hastala yakalanan biri, adlar yalnzca onlarn taycs ortada olduunda kullanlabilr ve anlayabilir olsun." Bu durumda ad iaretleri, u tarzda kullanlabilirdi: "Tayclarn var olmas sona erer ermez, iaretler boa giderdi (belki onlar yoksanrd): Bu dil oyununda

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

ad, nesneye sanki bir bicimde sahip olur ve objenin var olmas son bulunca, onunla birlikte i grm olan ad, bir kenara atlr.Oysa biliyoruz ki, adn taycs yok olabilir, ama ad gsterimini yitirmez. rnein Sokrates ldnde "Sokrates" ad gsterimsiz, anlamsz bir szck olmaz. Hatta ad, "Pegasus" adnda olduu gibi bo bir ad da olabilir; ana karlk olacak hibir gerek ey yoktur. Szn gsterimini, anlamn onun kullanmnda aramaldr. " szcnn kullanm durumlarnn byk bir snf iin -her ne kadar onun tm kullanm durumlar iin deilse de- bu szck yle aklanabilir: Bir szcn anlam, onun dildeki kullanmdr. Ve bir adn gsterimi, bazen onun taycsnn gsterilmesi yoluyla aklanr.Bu!" dendiinde, "bu" gstereninin mutlaka bir taycs olmas gerekir. "Bu", bir ad deildir ki taycsz da kullanlsn: "Bir ad, gsterici el kol hareketleriyle kullanlmaz, ama ancak onlar araclyla aklanr."rnein ben, 'Ahmet zengindir." dediimde, bu ad kullanrm ve bu kullanm bu adn bir gsterimi olur. Ama ben "Ahmet!" deyip, iaret parmamla birini gsterdiimde, kolumun bu hareketiyle bir ad ("Ahmet") kullanm olmuyorum, tersine o ad aklam oluyorum; yani el kol hareketim, sesleniime yaptm bir aklamadr. Szcn (adn) gsterimi ile taycs arasndaki ayrm grmenin bir yarn udur: Filozoflar, rnein "zaman nedir?", "yaam nedir?", "bilgi nedir?", "doruluk nedir?" gibi sorular sorduklarnda, sanki bu szcklerin, tpk tayclar olan adlar gibi bir eyi; bir nesnesi olduklarn sanyorlar. Ve szckte ikin olarak bulunduuna inanlr o eyin, o zn izini bulmaya abalyorlar. Wittgenstein''a gre bu bo hayaldir. Adn anlam (gsterimi) sanki onun taycsym yanl akla gelmeseydi ya da daha dorusu bu ikisi birbirinden ayr tutulsayd, bu filozoflar szcklerine birer z, birer nesne aramazd. Bu durumda, bu tartmalara hi girmeksizin bu szlerin kullanmn, onlar iin vereceimiz rneklere bakarak tetkik etmeliyiz. Szn anlam onun kullanm demek olduu gibi; !'bir sz anlamak" da "onun nasl kullanldn bilmek, onu uygulayabilmek" demektir 32' Bunun anlam da sz kurala gre kullanabilmektir. Bu nedenle "anlam" (gsterimi) ile "kural" kavramlar arasnda bir karlkllk vardr. Szckte asl olan, onun anlam, gsterimidir. "Szck, ayn gsterime sahip baka bir szckle yer deitirebilir." Bylece cmlede szck iin bir yer sabitletirilmi olur. Bu yere ayn gsterimli baka bir szck konabilir. Cmlenin kendisi bir alet olarak, kullanlan bir ey olarak grlr. Anlam da onun grd itir, yani kullanm: "Cmleyi let olarak gr, anlamn da kullanm olarak." Nasl ki bir szcn gsterimi (anlam), onun kullanm ise ve szcn kullanmn anlamak, bazen, cmlede onun yerine gsterimi ayn olan baka bir szc koymak ise, ayn ekilde cmlenin anlam onun kullanmdr ve bu kullanm anlamak da Bazen onun yerine geebilecek baka bir cmle koymaktr: "Bir cmlenin, bir betimlemenin anlam diye adlandrdmz olay, bazen bir simgecilkten bir dierine aktarmadr; bir resmin bir daha izimi; bir kopya karma veya bir baka ifade tarzna bir aktarma. O zaman, betimlemeyi anlamak, betimlenmi olann bir. resmini yapmak.demektir." Baka bir deyile, bir cmleyi anlamak, onun yerine baka bir cmleyi koymak demektir. Birok yerde olduu gibi burada da

2 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

Wittgenstein, yantlarn vermedii arpc sorularla karmza kar: "Ne cmleyi anlarz? -Onu tam olarak sylediimizde? (.. J Ne kadar zaman alr: bir cmleyi anlamak. Ve eer biz bir cmleyi bir saatte anlyorsak, o sre boyunca daima hep yeni batan m balyoruz?" Wittgenstein'n yantlamad bu sorular, biz yantlamak niyetinde deiliz. Ancak onlarn bizi yneltecei belki baka sorular da biz sorabiliriz: Cmlenin ne zaman anlald ve bu anlama srecinin nasl olduu, psikolojik bir soru deil midir? Wittgenstein'n felsefe anlayna gre bu, felsefi bir soru olmamal. nk burada sz konusu olan dil deil, tersine bilin edimidir. Bir cmleyi anlamak, bazen onu bir el kol hareketine evirmekle olur. Bazen de tersine, bir el kol hareketi bir cmleye aktarlr. Szlerden jestlere, jestlerden szlere bu gidip gelmeler, ,yaam biimlerinden baka bir ey deildir ki, anlama onlarda vuku bulur. Bir yazl metni anlyorum demek, o bana bir ey sylyor demektir; bir jesti anlyorum demek de yle Bylece cmle ve jest birbirleriyle aklanm olur.. Bir szn bazen duyumlar dile getirdii sylenir. Bu durumda bir aksan ve el kol hareketleri yaparak sz sylenebilir. Bu, o szn o amal anlald demek olur. Szck burada o aksan iin etki noktas olmu olur. Bunun tersi.de olabilirdi: Sz ya da ses bir duyumun yerini alabilirdi. rnein bir "ha ha" sesi bir glmenin yerine geebilirdi. Bir kimseye, bir sz sen nasl kullanyorsun, bylelikle sen ne yapm oluyorsun diye sormakla biz, onun bu sz nasl anladn renmek isteriz Bunun zerine o, bize ya baka bir sz syler ya da bir el kol hareketi yapar veya ekiller izer vb. Ve biz bunlarn birinde, "Ha, tamam, imdi anladm." deriz. Biz gerekten "imdi" mi anladk? Anlamann kesin zamann bildiremezsek de onun szn ya da jestin bu kullanmyla gerekletiini syleyebiliriz. Fakat Szn; Cmlenin ve jestin kullanm ile anlamnn bir grlmesi, bu zdeletirme, anlald gibi, yalnzca dilsel iaretlerle snrl deildir. Bu kabul, szgelimi, frtnann patlayacan gsteren siyah bulutlar gibi dilsel olmayan iaretlerle ilgili deildir. Wittgenstein, hibir toplumsal-kltrel uzlama dayanmayan bu tr doal "iaret"leri "anlam- kullanm" kavram dnda tutar. te yandan, rnein, belli bir yn gsteren, ancak bir uzlamla "iaret" olmu olan bir ok izgisi gibi dilsel olmayan iaretler, kullanm (anlam) erevesi iinde grlr. Wittgenstein yle diyor: "ince cmleleri nasl anlamyorsak, inlilerin el kol hareketlerini de yle anlamayz." nk bu el kol hareketleri de, tpk szler gibi uzlama dayal hareketlerdir ve bir anlamlan vardr. Biz o uzlam bilmediimiz iin -tpk inceyi bilmediimiz gibi- hareketleri anlamayz, kendimiz kullanamayz. Wittgenstein sylemiyor ama, onun sylediklerinden unu karabiliriz:'Eer inlinin ya da bize yabanc herhangi bir kltrden biri el kol hareketleriyle bir nesnel durumu, rnein i- ne iplikle diki dikme olayn ya da bildiimiz bir doa olayn bir mim sanats tarznda betimlerse, kukusuz biz onu anlarz. O zaman bu el kol hareketleri, uzlama dayal iaretler olarak grlmez. Wittgenstein'n anlamn iarette ikin olduunu savlayan gizemli-metafzik bir anlay reddettiini yukarda belirtmitik. Bunun gibi o, "kullanm" kavramn, szn belli koullarda dile

3 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

getiriliinin dzenlenii biiminde anlalacak behavyorist semiotik anlamnda bir terim olarak da kabul etmez. Ok izgisinin ya da benzeri baka bir eklin anlamnn renilmesi, belli tarzdaki eylerle bantl belirli kurallarn renilmesiyle zdeleebilir. Onlar renilince, bylece eklin anlam anlalr. Ksaca dendikte: Okun anlam, onun kullanmnda meydana gelir. Anlam renmek, daima bir eyin kullanmnn bir renimidir. Bu ey ya dilsel ya da dilsel olmayan ama uzlamsal olan bir iarettir. Byle bir iaret, farkl kullanm renmeleriyle farkl anlamlar alabilir: "aret", "sz", "cmle" diye adlandrdmz tm bu eylerin saysz eitli kullanm trleri vardr. Bir anlam kavramak, onunla ilgili kullanm tekniklerini edinmek, onlara hakim olmak demektir. Bir dile hkim olmak, ok kapsaml bir yetililiktir. Bu, saysz beceri ve yetenekten oluan ve ok karmak bir balamda dilsel ve dilsel olmayan toplumsal edimlere dayanan bir yetililiktir. "Ve bir dil tasavvur etmek, bir yaama biimi tasavvur etmek demektir. " Dilin konuulmas bir yaama biiminin bir blmdr. Szckleri anlamlandran yaama biimleridir. "Szcklerin tamamivle ancak Yaam rmanda anlam vardr. " Wittgenstein, bu balamda, bir mzik parasn anlamakla bir cmleyi anlamay karlatrr. Burada anlam yaayarak edinilen bir eydir. Bir dili bilirsiniz ama onun kullanld insanlar arasnda yaamamsanz,. o dildeki ince ayrmlar bilemezsiniz. Wittgenstein mzikte de durumun benzer olduunu dnyor. Geri o, "mzii yamak" gibi bir deyim kullanmyor ama, burada kastedilen sanrm budur. Yaama biimleri, uzlasma dayanr ve "dil oyunlar" ile dile gelir. Uzlam bilmeyen, "oyun"a katlamaz. Bylece, "kullanm" kavramnn daha yakndan incelenmesi istei, biri Wittgenstein'n yine ok tannm bir kavramna "dil-oyunu"na gtryor. Kullanm kuram olarak anlam kura- m, dil-oyunu kavramyla sk skya bantldr. TLP'de anlam ile kullanm arasnda bant kurulmu;olmasna karn, "dil oyunlar"ndan sz edilmemiti. DL OYUNLARI "Dil nedir?" gibi bir soru sormak diyor Wittgenstein, her zaman iin geerli olacak bir yant istemek demektir. Bu da gelecekteki her deneyden bamsz olacaktr Oysa byle olmayacak bir eyin ardnda olmaktansa, karmzda duran eyin kendisine, yani dile, dil-oyunlarna bakmalyz; onlarda grdklerimizi bir bir not etmeliyiz. yle ki, bylece dilin "yevmiye defterleri"ni tutalm. Ve bununla yetinelim. Bir dil-oyunu, normal durumda bir sra dilsel ifadeden oluur ve ekseriya bu ifadelere baka eylemler elik eder Tek szckle -eer ona bir eylem elik etmiyorsa ve eer o bir buyruk deilse- bir dil oyunu olmaz. "Ama elbette ki, bir dil oyunu birden ok szcklerin kullanmn kapsar." Yaanan bir olayn anlatlmas, bir masal anlatmak, bir kitap okumak, bir oday, dzenlenmi bir yeri betimlemek, ister rnein bir askeri eitimde olsun, ister rnein retmenin ocua matematik altrmas yaptrmas gibi bir durumda buyruk vermek ve buyruu yerine getirmek, fkra anlatmak, toplumsal uzlama dayanan anlaml el kol hareketleri yapmak veya bunu ekillerle izerek gstermek, "tp", "ya satarm-bal satarm" gibi ocuk oyunlar, bri gibi iskambil oyunlar, tm bu ve benzeri eyler, dil oyunlarna rnektirler. Bu rneklere karn

4 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

Wittgenstein dil oyununun genel bir tanmn, kavramn vermez. Bunu, dil oyununun onun iin en temel ey olmasna yorabiliriz. Temel olan temellendirilmez. Dil oyunlar iin model olarak alnan oyun, daima, satran oyunudur. Dil oyunlar hakknda izdiimiz bu canl tablodan sonra, imdi bu tabloya daha yakndan bakabiliriz. Wittgenstein, PU(Felsefe Aratrmalar) ya Augustinus'dan yapt bir alnt ile balar. Bu alntda Augustinus, ocukluunda dili nasl rendiini anlatr: Yetikinler bir nesnenin adn sylediklerinde, bu srada onu gstermelerini tekrar tekrar izleyen ya da trl mimik ve jestler eliinde yetikinlerin kardklar sesleri tekrar tekrar iiten ocuk Augustinus, hangi szcklerin hangi nesneleri gsterdiini kavramay yava yava reniyordu. Wittgenstein'a gre, bununla Augustinus bir anlama sistemi betimliyor; ama dil dediimiz eyin tm bu sistem deildir. Bu betimlemede szcn retilmesindeki ama, ocukta onun bir tasarmnn oluturulmasdr. Ama rnein say szcklerinin nasl tasarm oluturulacaktr? Say, sayma pratii yaptrlarak ocua retilir. ocuk bu oyunda, yalnz Augustinus'un dedii gibi bir izleyici deildir; tersine o da oyuna katlr. Ve bunu o, pratikle baarr. Augustinus'un rneine kar, Wittgenstein tamamen ilkel bir dil olarak u rnei verir: Bu dil, bir yap ustas ile rann anlamasna yarayan bir dil olsun. Usta, "Tula!", "Deme ta!" diye seslendiinde, rak bu seslenmelerle gtreceini rendii talan gtryor. Bu dili bir ilkel kabile dili olarak dnelim. Augustinus rneinde unu gryorduk: Dilin bu tr ilkel biimlerini, ocuk konumay rendiinde kullanr. Dili renme burada hibir aklama deil ama bir altrmadr. Yetikinlerin ocua sz sylemesi ve o srada bir eyi gstermesi, o szn bir aklamas deildir. nk ocuk onlara soru Soracak durumda deildir; tersine ocuk, bu srada altrma yapmaktadr. Hangi sese hangi nesnenin karlk gelecei altrmasdr bu. Yukarda el kol hareketleriyle szn aklamas yaplr dendii durumda, dilin kullanmnn daha nce renilmi olduu kabul edilmiti. Oysa burada durum farkl. "ocuk soru soracak durumda deildir." demiken bu kastediliyor.kinci rnekte, duvarc dili rnek alnarak ocuklara dilin retilmesinde ise durum udur: "ocuklara bu etkinlikleri yapmak, bu esnada bu szckleri kullanmak ve ylece bakasnn szlerine tepki gstermek retilir." Wittgenstein, buna dil kullanm pratii, Augustinus rneine de "dil retimi" ya da "szcklerin gsterici retimi" der. "Dil kullanm pratiinde bir kesim szckleri haykrr, dieri bunlara gre davranr. Ama dil retiminde u olay bulunur: renen, nesneleri adlandrr." kinci rnek "dildeki szlerin kullanmnn btn olay, ocuklarn bu sayede anadillerini rendikleri oyunlardan biridir. Bu oyunlar diye adlandrmak ve ilkel bir dilden bazen bir dil-oyunu olarak sz etmek istiyorum."3' Kukusuz August'inus'un betimledii de bir dil oyunudur; szn, dilin oyuna katld dier oyunlar da. Hangi etkenliklerin dil oyunu olduu konusunda Wittgenstein'n tasarm ok aktr: "Dil ile dilin iine getii etkenliklerin btnn de diye adlandracam." . Demek ki, bir eye "dil-oyunu" denmesi iin o eyin bir dil kullnm veya dil kullanm ile birlikte, bu kullanmda bir rol alan herhangi

5 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

bir etkenlik olmas gerekir. Bazen yanl anlaldm grdm iin u noktann stnde 'durmak istiyorum: Dil oyunlar, dili oluturan, onun yapc paralar deildir. TLP'de cmlelerin toplamnn dil olduu sylenmiti. imdi ise sanki bu dnceye paralel olarak dil oyunlarnn toplamnn dil olduu sanlabilir. Bunu Wittgenstein aka reddeder: "Ama biz dil oyunlarn in bir btnnn paralan olarak , deil, tersine kendi iinde kapal anlama sistemleri olarak, basit, ilkel diller olarak gryoruz." Wittgenstein'n bu dneminde dil, artk matematiksel bir toplam deildir; tersine o, reyen, canl bir ey gibidir. Bir ilkel kabile dilinin tek bir dil-oyunuymu gibi dnlmesi de onun bizim eitli dil-oyunlarmza bakmamzda kendisinden yararlanabileceimiz bir rnek oluturmasdr. Augustinus rneinde ocuk, szlerin kullanmn nceden bilmedii iin, o gsterime Wittgenstein, "gsterici retim" demiti. Ama ikinci rnekte rak, szlerin kullanmn nceden bilir. Bi durumda yaplan ise 'gsterici tanm"dr. Buna yukarda ayn anlamda olmak zere yalnzca "aklama" denmiti. "Gsterici tanm, szn kullanm -anlamn- aklamas Buna gre, rnein usta "Tula!" diye seslendiinde -ki bunun anlam bu dil-oyununda "Tula getir!"dir; ran tulay getirmesi, sesleniin kullanmn, anlamm ortaya koyar. Bu dil-oyununu anlayan biri olarak rak, bu dilin kullanm tekniini daha nce renmi olmaldr; yani hangi nesneyi getireceini. Bu yzden o, yaplan aklamaya uygun tepkiler verir. Belirli bir dilde bulunan dil oyunlar, bu oyunu oynayanlarn, bu dili konuanlarn, bu oyun iindeki yaam biimini gsterir. rneimizdeki gibi yalnzca buyruk verilebilen bir dil, bir dil .oyunu, bir yandan buyruklarn verildii, bir yandan da sorularn sorulabildii -rnein ran buyruu doru anladndan emin olmadnda "Tula m?" diye sormas gibi- bir dil olarak basit bir yaama biimini dile getirir. Rica etme ve buyruk vermenin veya betimlemenin veya soru sormann yaplamad bir dil iinde bu insansal etknlikler bilinmez. Ve demek ki o zaman orada, btn bu eylerin yaplabildii bir dildeki yaam biimi yoktur. Wittgenstein, adlandrlan her eyde ortak bir ey aramaktan, bylece dil olmann bir ltn istemekten yana deil. Ona gre "Dil, bizim iin belirli bir erei gerekletiren dzenek olarak belirlenmedi." Dil, demek, Trk dili, Alnan, ngiliz dili gibi bir diller topluluunun ve bunlara benzer iaret sistemlerinin btnnn ortak ad demektir. Diller dizgelerdir. Doal dillere benzeterek bizim icat ettiimiz dizgeler de dildir. " Ama bu ayn zamanda u demektir: , dillerin yeleri olarak adlandryorum.' " nk dediim ey, bir dildeki bir oyun pozisyonudur." Ama bu oyun pozisyonu, baka szcklerle, baka trl de dzenlenebilir. Bu, dillerin esnek yapll olduunun bir gstergesidir. Wittgenstein'a gre, dil oyunlarnn bir aklamasn ya da onlarn bir temellendirilmesini istemek botur. nk dil oyunu, szckler ile nesnelerin tehis edilmesine dayanr. Usta-rak dil oyununa yeniden baktmzda; orada "Tula!" denmesiyle, yani bu szckle belli bir nesnenin tehis edilmesi sz konusudur. rak bu szckle bu tehisi yapmasayd, bir dil oyununu oynayamayacakt. Ama bu tehis de ona daha nce retilmitir.

6 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

Ve yine rnein, bize bu nesnenin aa olduu retilmitir. Ve biz, buna, bize retilene inanmzdr. Eer buna inanmasaydk, bu nesnenin adnn "aa" olduunu renemezdik: Ve o zaman biz, "aa" dendii bir dil oyununa katlamazdk. Burada inanma temelde duran bir fenomendir; bunun temellendirilmesi olmaz: Dil oyununun oynanmas, byle ilksel bir temeldir. Dil oyununu balatan ilksel tepki, br bak, bir el kol hareketi ya da bir szck olabilir. "Olaylarn ilk fenomenler olarak grlmesi gereken yerde bir aklama istemek hatadr. dememiz gerektii yerde de." Geri Wittgenstein daha sonra baka bir.yerde "lk-fenomen, bizim benimsediimiz bir pein fikirdir." demekle buradaki sz arasnda sanki bir terslik varm gibi grnyor. Ama bu grn, daha ok, bizim "pein fikir"den anladmz eyle ilgilidir. Ben bir olaya "ilk-fenomen" derken ve yalnzca onu gstermek ve adlandrmakla yetinirken, bunun byle olduunu nereden biliyorsun diye bana sorulduunda, onun yle adlandrldn oktan renmi ve bu bilgi edinmi olduumu sylemem bir pein fikirse o zaman Wittgenstein'n syledikleri arasnda sanki varm gibi grnen eliki yok olur. nk onun "pein fikir"den anlad yaklak budur. Bu nokta bir yana, demek ki burada asl olan, syleneni ya da gsterileni tanlamaktr. Onun hangi dil oyunu olduunu sylemektir. Dil oyunu temellenmi bir ey deildir. "O,buradadr - yaammz gibi." Bundan Baka bir aklama beklemek yanltr. Biz deneylerimizle, yaantlarmzla bir dil oyununu aklyor deiliz; tersine onu saptyoruz. Dil oyunlarn saptamaktan maksat, dilin bir ktn hazrlamak deildir; fakat onlar bir karlatrma, benzetme nesnesi, modelidirler. Onlar, dilimizdeki karmak bantlara bir k tutmak iin kullanlrlar; benzerlik ve ayrlklar gsterilerek. Oyun diye adlandrlan her eyde ortak bir karakteristik olmamakla birlikte, onlarda eidi tarzlarda birbiriyle akraba olaylar vardr. Bu olaylar arasnda da eitli geiler vardr. Bu durum dilde de dil oyunlarnda da byledir. Diller arasnda akrabalklar vardr. "Bir dil oyunu bir dierinin bir blmne benzer." "Ve bu akrabalk ya da akrabalklar yznden biz onlarn hepsini diye adlandrrz." "Dil, tpk, ok eitli letlerin bir toplamasdr. Bir eki, bir testere, bir lek, bir akul, bir tutkal kab ve tutkal bu let kutusunun iindedir. Birok,let, biim ve kullanm yoluyla birbirleriyle akrabadr; letler de akrbalklara gre yaklak olarak gruplara ayrlabilirler; ama bu gruplarn snrlan ekseriya daha ok,veya daha az keyfi olur. Ve i ie geen eitli tarzlarda akrabalklar vardr:" Dil oyununda tpk let kutusundaki letler arasnda olduu gibi szckler arasnda ilev benzerlii buluruz. "Bir", "iki", "" gibi szckler grubunda ya da yukarda rneklenen duvarc ustas dil-oyunundaki "tula", "deme ta" szckleri grubunda ilev benzerlii kolayca grlyor. Sz tarzlarn bylece ayrabiliriz. Sz tarzlar, szcklerin ilev benzerliine gre ayrlmakla eidi tarzda blmlemelerin orta- ya kt grlr ve bu blmlerde de benzer ilevli szcklerin olduu. Benzerlik saridir. Wittgenstein, bu benzerlik geikenliinin renkler arasnda da olduunu syler: "Renklerin birbirleriyle temel bir akrabal olduu sylenebilirdi." Wittgenstein'a gre, olaylar olduklarndan baka trl tasarmlandnda, baz dil oyunlar nemini yitirir, bazlr nemli olur . Bu deiim zamanla yava yava olur. Dilin sz varlnn bu deiimine her doal dilde saysz rnekler

7 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Wittgenstein-Dil Oyunlar

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=484

bulunur. rnein Trkemizde, daha Cumhuriyet'in balangcnda, ulus bilincini berkitmek, z gveni salamak amacyl bir vn ifadesi olarak sylenen "Biz bize benzeriz." szyle ortaya konan dil-oyunu, bugn bu szn gnderimde bulunduu olgu balamnn bizim durumumuz- tamamen farkl, hatta zt bir biimde grlmesi, tasarmlanmas sonucunda baka bir dil-oyununa dnmtr; eski dil-oyunu nemini yitirmitir. Burada deien szck ya da deyim deildir. Tersine sz hi deimeksizin ayn kalmasna karn dil oyunu deimitir: Balangta deyimle ortaya konan dil-oyunu, bugn ayn sz kullanld halde baka bir dil oyunu olmutur. nk tasarm deimitir. "dil oyunlar deiince kavramlar deiir ve kavramlarla birlikte szcklerin anlamlar da Bu balamda Wittgenstein, szn anlamn bir memurun ilevine benzetir lev deiince anlam deiir. "Biz bize benzeriz." sznn o zamanki ilevi, imdi deimi; sz, yeni bir ilev, yani bir bilin, bir yergi ilevi:edinmitir. imdi sz, bu hiciv ilemiyle, yani anlamyla kullanmdadr. Wittgenstein'n benzetmesi ile sylersek, "memurumuza" (deyimimize) baka bir i, ilev verilmitir. Dil oyunlar, biri dierinin varyasyonu olarak betimlenerek birbiriyle karlatrlr. Bu betimleme, ayrmlar ile benzerlikler,betimlenerek yaplr. Ama Wittgenstein, bu betimlemelerin tketici biimde yaplarak dil oyunlarnn bir snflamasna varabileceine inanmaz. Dil terih masasna yatrlabilecek bir inceleme nesnesi deildir. O, daha ok bir labirente benzer: "Dil, yollarn bir labirentidir. Bir ynden geliyorsun ve kendini tastamam biliyorsun; ayn yere doru baka bir ynden geliyorsun ve yolunu aryorsun." Dildeki bu karmak yollarda bazen aran, bazen ynn, yolunu bulan benim;.dili kullanan insandr. "O halde dil, elbette benim yaammn iine de girer. Ve demek olan ey, heterojen paralardan oluan bir varlktr ve o, sonsuz eitlice dal budak sarm tarzdr. Not: Felsefe ve Dil Wittgenstein stne Bir Aratrmadr. Dil felsefesi ve Wittgenstein konusunda, merakllar iin, kapsaml bir yapttr. Felsefe ve Dil- mer Naci Soykan Kabalc Yaynevi-1995>

8 -> 8

19.11.2008 19:21

Felsefe Ekibi >> Yapsal Dilbilim ve Ferdinand de Saussure

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=867

Yapsal Dilbilim ve Ferdinand de Saussure


Yapsal Dilbilim ve Ferdinand de Saussure
Yapsal dilbilim 1857-1913 yllar arasnda yaam olan Ferdinand de Saussure ile yirminci yzyln balarnda ortaya kt. lmnden sonra, 1916 ylnda, ders notlarnn Genel Dilbilim Dersleri ad altnda yaymlanmas ile dilbilimde yeni br r ald. O zamana kadar dilbilimciler iin dil, birtakm dil olgularnn toplam idi ve bunlar ayr ayr bir ze sahipmi gibi tek tek ele alnrd. Dil almalar, zaman ierisinde bir dilin geirdii deiiklikleri incelemek ve bunlarn kurallarn bulmakt Dilin zaman ierisindeki evrimlerine ynelmeye artzamanl (diachronic) yaklam diyoruz. Saussure ise dili, belli bir zaman noktasnda ele alarak ezamanl (synchronic), kendi kendine yeterli ve bamsz bir sistem olarak incelemeyi nerdi. rnein on altnc yzyl Trkesi ile yirminci yzyl Trkesi ni, ayr ayr, ezamanl olarak incelersek farkl iki sistem buluruz. Bu iki zaman noktas arasnda Trkenin geliimini de inceleyebiliriz ve bu, artzamanl bir inceleme olur. Ne var ki, bugnk Trk dilinin sistemini aklamak iin ne bu geliimi bilmek ne de hesaba katmak zorundayz. nk sistemi anlamak, onun eleri arasnda o andaki bant larn oluturduu yapy aklamak demektir. Bu sylediklerimizi tavla oyununa uygulayarak rneklendirelim (Saussure rnek olarak birka yerde satran oyununu kullanr). Tavla bilmeyen biri tavla oynayanlar birka gn seyretse yava yava oyunun sistemini kavramaya balar. Pullar hangi ynde yrtlyor; bir pul hangi koullar altnda vuruluyor; hangi koullar altnda yeniden oyuna sokuluyor; zarlarn stndeki saylar oyunda nasl kullanlyor? v.b. Sonun da tavla oyununun sistemini bulur bu kii. una dikkat edelim, bu kii sistemi anlamak iin tavla oyununun tarih iin de nasl gelitiini, nasl deiiklikler geirdiini renmek zorunda deildir. Bunu aratrmak artzamanl bir yaklam olurdu. Bundan baka, oyunun sistemi d gereklikten bamsz, saymaca birtakm kurallardan olumutur ve kendi iinde bir btn meydana getirir. Ayrca, oyunu oluturan elerin kendi z varlklar nem tamaz; nemli olan sis tem iindeki ilevleri, birbirleriyle olan bantlardr. Edebiyatta yapsalcl anlamak iin Saussuren dili konusunda yapt baz ayrmlara daha deinelim. Bunlardan biri dil (langue) ile sz (parole) ayrmdr. Dil, bir dil sistemine verilen addr. Trke, Franszca, Ingilizce dilleri dediimiz zaman dili bu anlamda kullanrz. Sz ise dilin somut kullanm, yani dilin belirli bir konuucu tarafndan belirli bir andaki uygulanmasdr. Bu saysz szler bir dil sistemine uyarlar. O halde somut ve bireysel olan szn arkasnda, onu belirleyen soyut ve toplumsal bir sistem (yap), dil vardr. Dilbilimin amac bu yapy ortaya karmaktr ve bunu yapmak iin sz inceler. Deminki tavla rneine dnecek olursak, diyebiliriz ki tek tek tavla oyunlar somut sze tekabl eder, oyun olarak tavla ise

Blm erii ADODB.Field error '800a0bcd' Either BOF or EOF is True, or the current record has been deleted. Requested operation requires a current record. /site/default.asp, line 125

1 -> 3

19.11.2008 19:26

Felsefe Ekibi >> Yapsal Dilbilim ve Ferdinand de Saussure

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=867

soyut dil sistemine. Baka nemli bir ayrm, gsteren/gsterilen ayrmdr. Szckler bir eye iaret ettikleri iin birer gstergedirler ve bir gstergenin iki yn vardr: Biri bir ses imgesidir ki gsteren adn alr. Kpek dediimiz zaman azmzdan kan ses imgesi gsterendir, bunun iaret ettii kpek kavram ise gsterilendir. ses (gsteren) gsterge kavram (gsterilen) Gsteren ile gsterilen arasndaki bant saymacadr (keyfi), nk kpek kavramn bu szckle gstermek iin bir neden yoktur. Baka dillerde kpek kavram baka szcklerle anlatlr. Daha nce de sylediimiz gibi sistemin iindeki bantlar d gereklikten bamszdr. Kpek szc dil sistemi iinde bir ad olarak kullanlr ve bir ad olarak davran, dier elerle olan bantlar, gereklikte ki drt bacakl hayvanla ilgili deildir. Szckler birer gsterge olduklarna gre, dil bir gstergeler sistemidir ve d gereklikten bamsz, kendi i kurallarna gre iler. Yapsal dilbilimin getirdii yeni fikirlerden birine daha deinelim. Saduyuya uygun, Saussureden nceki dil anlayna gre dil, var olan nesneleri adlandrr. Yani snflara ayrlm dzene sokulmu hazr bir d dnya vardr ve bu gereklii biz dil ile aktardmza gre, dil, bu dnyay yanstmaya yarayan bir aratr. Saussure bu dil anlayn kktenci bir biimde deitirdi ve durumu tersine evirdi diyebiliriz. Saussuree gre dil zaten mevcut nesneleri, kavramlar sonradan etiketleyerek bir eit katalog oluturmaz, nk dil kavramlardan nce vardr. Bu iddiay biraz daha aalm. Yapsalc dilbilime gre d dnya, kesintisiz blnmemi byk bir yn, bir btndr ve dil bu yn anlalr klmak iin bler. rnein dilden nce ta, kaya ve maden ayrm yoktur ama biz btn, ta snf, kaya snf, maden snf olarak birimlere ayrtrr ve bylece dnyay kavranlr, anlalr hale sokarz. Bunu yapmasaydk zihnimiz karmakark bir duyumlar yn olarak kalrd. u da var ki, her dil d dnyay ayn ekilde blmez. Trkede ayrda otlayan hayvana da, sofrada yenen etine de koyun denir, ama Ingilizcede bunlar sheep ve muton olarak ayrlrlar. Demek ki, ngilizce dnyay baka ekilde blm oluyor. Bu sylediimizi renkleri ele alarak rneklendirebiliriz. Biliyoruz ki, gne n bir prizmadan geirirsek gne tayfn (spectrum) elde ederiz. Bu tayfta renkler kesintisiz olarak birinden tekine geer. Ama biz bu renkleri, krmz, turuncu, sar, yeil, mavi, Lacivert ve mor olarak bleriz. Oysa doada bir ayrm yoktur. Grlyor ki, bizim doal olarak kabul ettiimiz renk ayrmlar aslnda dil sayesinde yaplm ayrmlardr ve dilden nce mevcut deildiler O halde dil, algladmz nesneler ynn keyfi olarak birimlere ayran bir gstergeler sistemidir ve bu anlamda gereklii yanstmaz, retir. Szcklerin anlamn nesneler deil de dil belirliyorsa bunu nasl yaptn aklamak gerekir. Saussuren aklamas yle: Dedik ki, gstergeler, bir kadn

2 -> 3

19.11.2008 19:26

Felsefe Ekibi >> Yapsal Dilbilim ve Ferdinand de Saussure

http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=867

iki yz gibi gsteren ve gsterilenden oluuyor. Bir ses birimi olarak ta gstereni d dnyadaki sert bir nesneyi deil, ta kavramn gsteriyor. Ta ses birimi bu anlam neye borludur. Bu ses birimlerinde ona byle bir anlam ykleyecek bir zellik mi var? Hayr, ona bu anlam veren gsterenin kendinde var olan pozitif bir nitelik deil, yalnzca dier gsterenlerle olan ayrldr. Saussuren deiiyle szckte nemli olan sesin kendisi deildir, szc btn br szcklerden ayrt etmemizi salayan ses ayrlklardr. nk anlam tayan bu ayrlklardr. Taa anlamn kazandran onun ba, ka, ta gibi dier gstergelerle karmamasn salayan ses bakal olduuna gre anlam reten dildir. Daha dorusu dilin eleri arasndaki bantlar ve ayrlklar sistemidir. te bu szckler keyfi olduu iin u nemli sonu kyor. Gereklikle dil arasnda doal bir bant yoktur, keyfi bir bant vardr. Dili bilimsel bir ekilde ezamanl olarak incelemek istiyorsak onu d dnyadan kopararak, bamsz, kapal bir gstergeler sistemi olarak incelememiz gerekir. Sistemin zelliklerini, Saussuren yapt ayrmlar toparlayarak yle zetleyebiliriz. Bir sistem, elerin bir yn deil, her eyden nce tutarl bir btndr. Sistem soyut ve toplumsaldr; somut ve bireysel olan sz denetler. Sistem saymacadr, yani d gereklikten bamszdr. Sistemde nemli olan, elerin tek balarna kendi z varlklar deil, sistem iindeki ilevleridir. Baka bir deyile sistemi meydana getiren, eler arasndaki bantlardr. Edebiyat Kuramlar ve Eletiri- Berna Moran-letiim Yaynlar

3 -> 3

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: eviri Kuram Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 16.07.2004 Saat 22:58 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dilbilim ve Dil Felsefesi dil zerine dnrken nemli bir alanda birlikte aba gsterirler; Anlam . Bu metni paylamay farkl nedenlerle dndm. Aramzda evirmenler var. Metin, onlarn eviri zerine dnmelerine yardmc olabilir. eviri kuramnn anlam asndan irdelenmesi dil felsefesi asndan da nem tayor. Alnt , forumda dil zerine dnmeyi oaltma amacna da yardm ederse hedefine ulam olacaktr. (evirinin 1976 tarihli olduu da dikkate alnmal.) Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn L Srekli ye

YEN: eviri Kuram http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=835

Gnderen: 17.07.2004 Saat 16:50 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817

Kaynaklar Abbott, V.; B. Black; E. E. Smith (1985). "The representation of scripts in memory", Journal of Memory and Language, 24. Akaln, Ik (1991). "Trk genlerinin yatlar arasnda kullandklar konuma biimleri", Dilbilim Aratrmalar 1991. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Adams, J. (1986). The Conspiracy of the Text. London: Routledge and Kegan Paul. Aijmer, Karin; Bengt Altenberg (ed.) (1991). English corpus linguistics: studies in honour of Jan Startvick. London: Longman. Akdeniz, S. (1993). "renciye yabanc dil eziyeti", nsan ve Kainat, Say: 98. Akerson, Fatma Erkman (1991). Anlam-eviri-Karlatrma. stanbul: ABC Kitabevi. Aksan, Doan (1987). Trkenin Gc. Ankara: Bilgi Yaynevi. Aksan, Doan (1987). Anlambilimi ve Trk Anlambilimi. Ankara: A DTCF Yaynlar. Aksan, Doan (1982). Her Ynyle Dil, Ana izgileriyle Dilbilim 3. Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. Aksan, Doan (1980). Her Ynyle Dil, Ana izgileriyle Dilbilim 2. Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. Aksan, Doan (1977). Her Ynyle Dil, Ana izgileriyle Dilbilim 1. Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. Aksan, Mustafa (1988). "A text linguistic approach to the study of texts in Turkish: Preliminaries to the study of coherence in terms of procedural approach", H.. bilim uzmanl tezi. Aksan, Mustafa; Yeim Kotan Aksan (1991). "Metin kavram ve tanmlar", Dilbilim Aratrmalar 1991. Haz. A. Kocaman vd., Hitit Yaynevi. Aksoy, Ceyhun (1994). "The effect of partially relevant information on inferential localisation in decision dichotomies", Dilbilim Aratrmalar 1994. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Aksoy, mer Asm (1980). Dil Yanllar. Ankara: Trk Dil Kurumu Yaynlar. Aksu-Ko, Ayhan (1988). The Acquisition of Aspect and Modality: The Case of Past Reference in Turkish. Cambridge: CUP. Akta, erif (1986). Edebiyatta slup ve Problemleri . Ankara: Aka Yaynlar. Akyz, Ubeydullah (1993). "Lisann dili", Sznt, Say: 169. Akyz, Ubeydullah (1993). "Hakikat ve izafiyet", Sznt, Say: 176. Akyz, Ubeydullah (1991). "Osmanl Trkesi", Sznt, Say: 152. Alba, J. W.; L. Hasher (1983). "Is memory schematic?", Psychological Bulletin, 93. Allan, Keith (1987). "Review of topic continuity in discourse", Language, 63. Allen, J. P. B.; S. P. Corder (ed.) (1973). Readings for Applied Linguistics. Oxford: OUP. Alpay, N. (1989). "Trke okurken iki de bir...", Metis eviri. Say: 9. Alston, W. P. (1964). Philosophy of Language. Englewood Cliffs: N.J. Prentice Hall. Altay, Ayfer (1993). "Sylem zmlemesi zerine: Sz eylemler", eviribilim ve Uygulamalar, H.. Edebiyat Fakltesi, MtercimTercmanlk Blm. Altunkaya, Fuat (1987). "Cohesion in Turkish: A survey of cohesive devices in prose literature", H.. (doktora tezi). Anderson, John R. (1983). "A spreading activation theory of memory", Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 22. Applegate, R. (1975). "The language teacher and the rules of speaking." TESOL Quarterly, 9: 271-281. Arrowsmith, W.; R. Shattuck (ed.) (1961). The Craft and Context of Translation. The University of Texas. Asher, J. (1969). "The Total Physical Response approach to second language learning." Modern Language Journal, 53: 3-17.

1 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Austin, J. L. (1962). How to do things with words. London: OUP. Aydn, B. (1992). "Hzl Okumada Prensipler", Sznt, Say: 163. Aydn, Selim (1994). Bilgi anda nsan. zmir: TV Yaynlar. Aydn, Selim (1993). Eitime Farkl Bir Bak. zmir: TV Yaynlar. Aydn, Selim (1993). "Zihnin buudu ve doru karar verme", Sznt, Say: 177. Aydn, Selim (1993). "Beeri mnasebetlerde haberleme", Sznt, Say: 172. Ayvazolu, Beir (1989). slam Estetii ve nsan. stanbul: a Yay. Bacolu, Fatih; T. elikbilek (1984). "Dillerin douu", Sznt, Say: 69. Bacolu, Fatih (1983). "Kelimelerde neseb", Sznt, Say: 54. Bacolu, Fatih (1982). "Dil zerine", Sznt, Say: 41. Bacolu, Fatih (1981). "Kelimeler zerine", Sznt, Say: 32. Bacolu, Fatih (1981). "Dil ve kelimeler", Sznt, Say: 29. Bacolu, Fatih (1981). "Dil zerine", Sznt, Say: 28. Bakel, Jan van (1984). Automatic Semantic Interpretation: A Computer Model of Understanding Natural Language. Dordrecht-Holland ve Cinnaminson-USA: Foris Publications. Banarl, Nihat Sami (1980). Trke'nin Srlar. (Beinci Bask). stanbul: Kubbealt Neriyat. Bander, R.G. (1978). American English Rhetoric. New York: Holt, Rinehart and Winston. Banguolu, Tahsin (1987). Dil Bahisleri. stanbul: Kubbealt Neriyat. Barkowski, H.; U. Harnisch; S. Krumm (1976). "Sprachhandlungstheorie und Deutsch fr auslndlische Arbeiter", Linguistische Berichte, 45: 42-54. Bartelt, H. G. (1983)."Transfer and variability of rhetorical redundancy in Apachean English interlanguage", Language Transfer in Language Learning adl eserde. S. Gass; L. Selinker (ed.), Rowley, Mass.: Newbury House. Barthes, R. (1975). The Pleasure of the Text. New York: Noonday Press. Barzun, J.; H. F. Graff (1985). The Modern Researcher. San Diego: Harcourt Brace Jovana. Bassnett-McGuire, S. (1980). Translation Studies. London/New York: Methuen. Baam, H. (1992). En Gzel Hitabet Teknikleri. zmir: Anadolu Matbaas (yayn evi yok). Bakan, zcan (1988). Bildiriim: nsan Dili ve tesi. stanbul: Altn Kitaplar Yay. Bakan, zcan (1977). "Yabanc dilin anadiline etkisi", Trk Dili, XXXVI/315. Bates, Elizabeth (1976). Language and Context: The Acquisition of Pragmatics. New York: Academic Press. Baumann, Klaus-Dieter (1992). Integrative Fachtextlinguistik. Tbingen: Narr. Bayraktarolu, Arin (1991). "Analysis of conversation: Politeness, sequence, and topic with special reference to troubles-talk in Turkish", Dissertation Abstracts International, C: Worldwide, 52, 1, spring, 4-C. Bazerman, Charles (1985). The Informed Writer. Houghton Mifflin College. Bear, Joshua (1986b). "Linguistic determinism: An interlingual critique with implications for foreign language teaching", ODT Journal of Human Sciences, V/2. Bear, Joshua (1973). "Trkiye Trkesi ile ilgili dil devriminden bu yana yaynlanm ngilizce makaleler zerine bir kaynaka denemesi ", Bibliyografya, II/4. Bear, Joshua (1972). "Trkiye ile ilgili yabanc dilde yazlm bibliyografyalar zerine bir bibliyografya denemesi", Bibliyografya, I/4. Bear, Joshua (1972). "Trk dili ile ilgili ngilizce yaynlar kaynakas (1079-1971)", Bibliyografya, I/3. Beaugrande, Robert-Alain de (1993). "Discourse analysis and literary theory: Closing the gap between linguistics and literary study", Journal of Advanced Composition, 13. Beaugrande, Robert-Alain de (1992). "Systemic versus contextual aspects of special purpose language", IITF Journal. Beaugrande, Robert-Alain de (1991). Linguistic Theory: The Discourse of Fundamental Works. London: Longman. Beaugrande, Robert-Alain de (1991). "Textsorten im Mittelpunkt zwischen Theorie und Praxis", Textsorten und Textmuster der Sprech- und Schrift-kommunikation adl eserde. Roger Mackeldey (ed.), Leipzig: Wissenschaftliche Beitrge der Universitt Leipzig, 171-190. Beaugrande, Robert-Alain de (1991). "Knowledge and discourse in geometry: Intuition, experience, logic", Zeitschrift fr Phonetik, Sprachwissenschaft und Kommunikationsforschung, 6, 771-827. Beaugrande, Robert-Alain de (1991). "Theory and Practice in the design of text production models", Textproduktion: Neue Wege der Forschung adl eserde. Gerd Antos; Hans P. Krings (ed.), Trier: Wissenschaftlicher Verlag. Beaugrande, Robert-Alain de (1990). "Text as the new foundation for linguistics", Proceedins of the XIVth International Congress of Linguists adl eserde. Werner Bahner vd. (ed.), Berlin: Akademie-Verlag. Beaugrande, Robert-Alain de (1990). "Text linguistics through the years", Text, 10, 9-17. Beaugrande, Robert-Alain de (1990). "Text linguistics and new applications", Annual Review of Applied Linguistics, 11, 17-41. Beaugrande, Robert-Alain de (1989). "From linguistics to text linguistics to text production: A difficult path", Textlinguistik und Textproduktion adl eserde. Gerd Antos; Hans P. Crings (ed.) Tbingen: Niemeyer.

2 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Beaugrande, Robert-Alain de (1988). "Cognitive processes in translation", Textlinguistik und Fachsprache adl eserde. Rainer Arntz (ed.), Hildesheim: Olms, 413-432. Beaugrande, Robert-Alain de (1988). Critical Discourse: A Survey of Contemporary Literary Theorists. Norwood: N. J.: Ablex. Beaugrande, Robert-Alain de (1988). "How can rhetorical theory help writers create readable documents?", Solving Problems in Technical Writing adl eserde. Lynn Beene; Peter White (ed.), London: Oxford, 79-90. Beaugrande, Robert-Alain de (1987). "Text, attention, and memory in reading research", Understanding Readers' Understanding adl eserde. Rob Tierney; Patricia Anders; Judy Mitchell (ed.), Hillsdale, N. J.: Erlbaum, 15-58. Beaugrande, Robert-Alain de (1987). "Writing and meaning: Contexts of research", Writing in Real Time: Modelling Production Processes adl eserde. Ann Matsuhashi (ed.) Norwood N. J.: Ablex, 1-33. Beaugrande, Robert-Alain de (1985). Writing Step by Step. New York: Harcourt Brace Jovanovich. Beaugrande, Robert-Alain de (1984b). "Learning to read and reading to learn in the cognitive science approach", Learning from Text adl eserde. Heinz Mandl; Nancy Stein; Tom Trabasso (ed.), Hillsdale, N. J.: Erlbaum. Beaugrande, Robert-Alain de (1984a). "The linearity of reading: Fact, fiction, or frontier?", New Issues in Reading Comprehension adl eserde. James Flood (ed.), Newark, N. J.: IRA, 45-74. Beaugrande, Robert-Alain de (1984). Text Production: Toward a Science of Composition. Norwood, NJ: Ablex. Beaugrande, Robert-Alain de. (1980). Text, Discourse, and Process. Norwood, NJ: Ablex. Beaugrande, Robert-Alain de (1978). Factors in a theory of poetic translating. Assen: van Gorcum; Amsterdam: Rodopi. Beaugrande, Robert-Alain de; Wolfgang Ulrich Dressler (1981). Introduction to Textlinguistics. London: Longman. Beaugrande, Robert-Alain de; Wolfgang Ulrich Dressler (1981). Einfhrung in die Textlinguistik. Tbingen. Bell, R. T. (1991). Translation and Translating: Theory and Practice. London/New York: Longman. Benderly, B. L. (1989). "Don't believe everything you read", Psychology Today, November. Benderly, B. L. (1981). "The multilingual mind", Psychology Today, March. Bengi, In (1992). "niversite dzeyinde eviri eitimi zerine gzlemler ve yazl eviri dalnda bir yksek lisans program nerisi", Metis eviri, Say: 19. Bengi, In (1991). "TV-Film evirileri: ada eviri kuramlar erevesinde bir deerlendirme", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Benson, J. D.; W. S. Greaves (ed.) (1985). Systematic Perspectives on Discourse. New Jersey: Ablex Publications. Bereiter, Carl (1980)."Development in writing", L. Gregg; E. Steinberg (ed.) Cognitive Processes in Writing adl eserde, Hillsdale, N.J.: Lawrence Erlbaum Associates, 73-93. Biere, Bernd U. (1991). Textverstehen und Textverstndlichkeit. Heildelberg: Groos. Black, J. B.; G. H. Bower (1979). "Episodes as chunks in narrative memory", Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 18. Black, J. B.; T. J. Turner; G. H. Bower (1979). "Point of view in narrative comprehension, memory and production", Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 18. Black, J. B.; H. Bern (1981). "Causal coherence and memory for events in narratives", Journal of Verbal Learning and Verbal Behavior, 20. Bloomfield, L. (1945). "About foreign language teaching", The Yale Review, Vol: 34, No: 4. Bobrow, D. G.; A. Collins (ed.) (1975). Representation and Understanding. New York: Academic Press. Bock, J. K.; W. F. Brewer (1985). "Discourse structure and mental models", Technical Report, no. 343 Washington DC: National Institute of Education. Bolelli, N. (1988-89). "Hz. Peygamberin fesahat", slm Kltr, Sanat ve Edebiyat, Kasm-Aralk-Ocak. Boltz, C. J. vd. (1986). Language Power. Bono, Edward de (1990). I am Right, You are Wrong. London: Viking. Booth, Wayne (1975). "The rhetorical stance", Contemporary rhetoric adl eserde. W. R. Winterowd (ed.) NY: Harcourt, Brace, Jovanovich, 70-79. Both, W. C. vd. (1987). Rhetoric. New York: The Harper ve Row. Boyd-Barrett, O.; P. Braham (1987). Media, Knowledge and Power, London/Sydney: Croom Helm. Bozgeyik, B. (1987). Uzmanlarn Gzyle Osmanlca. stanbul: Yeni Asya Yaynlar. Bozer, Deniz; smail Bozta; Berrin Karayazc (1993). eviribilim ve Uygulamalar, H.. Edebiyat Fakltesi, Mtercim-Tercmanlk Blm. Bozer, Deniz (1991). "Edeb eviri", Frankofoni. Beytepe: H.. Yaynlar. Bozta, smail (1994). "Metindilbilim asndan iir", Dilbilim Aratrmalar 1994 . Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Bozta, smail (1992). "eviri, eviride edeerlik ve dilbilim", 20. Yl Yazlar, Ankara: Karaca Dil Kursu. Bozta, smail (1991). "evirinin dil retimi ve dil retim programlarndaki yeri: Dn, bugn ve yarn", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Brandt, Deborah (1986). "Text and context: How writers come to mean", Functional Approaches to Writing: Research Perspectives adl eserde. B. Couture (ed.), London: Frances Pinter Publications. Broeck, Raymond van den (1986) "Contrastive discourse analysis as a tool for the interpretation of shifts in translated texts", Interlingual and Intercultural Communication adl eserde. J. House; S. Blum-Kulka (ed.) Tbingen: Gnter Narr Verlag. Broeck, Raymond van den (1986b) "Generic shifts in translated literary texts", New Comparison, 1. Summer: 104-116.

3 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Broeck, Raymond van den (1985) "Second thoughts on translation ciriticism: A model of its analytic function" The Manipulation of Literature adl eserde. T. Hermans (ed.) London ve Sydney: Croom Helm. Brooks, C.; R. P. Warren (1949). Fundementals of Good Writing. New York: Harcourt, Brace and World, Inc. Brown, G.; G. Yule (1983). Discourse Analysis. Cambridge: Cambridge University Press. Brown, P.; S. Levinson (1978). "Universals in linguistic usage: politeness phenomena", Questions and Politeness adl eserde. E. N. Goody (ed.), Cambridge Papers in Social Anthropology, Cambridge: Cambridge University Press. Bulut, Alev (1993). "Metin tr ve eviri", eviribilim ve Uygulamalar, H.. Edebiyat Fakltesi, Mtercim-Tercmanlk Blm. Burling, R. (1982). Sounding Right. Massachusetts: Newbury House, Rowley. Butler, Christopher (1985). Systemic Linguistics: Theory and Applications. London: Batsford Academic and Educational. Butterworth, B. (ed.) (1983). Language Production, Vol 2. London: Academic Press. Buzan, T. (1974) Use Your Head. London: BBC Books. Carston, Robyn (1992). "Conjunction, explanation and relevance", 20. Yl Yazlar, Ankara: Karaca Dil Kursu. Carswell, S. A.; R. Remnetveit (ed.) (1971). Social Context of Messages. New York: Academic Press. Carter, R.; M. McCarty (1988). Vocabulary and Language Teaching. London: Longman. Casey, F. (1985). How to Study. Basingstoke: Macmillan Education. Catford, J. C. (1978). A Linguistic Theory of Translation. London: OUP. Cevdet, Ahmet (1990). Belgat- Osmaniye, (transkript) Rfat Aydoan, G. . Eitim Fakltesi, Trk Dili ve Edebiyat Blm, (Baslmam lisans tezi). Chafe, W. L. (ed.) (1980). The Pear Stories, Cognitive, Cultural, and Linguistic Aspects of Narrative Production. New Jersey: Ablex Publications. Charolles, M.; Janos S. Petfi; Emel Szer (ed.) (1986). Research in Text Connexity and Text Coherence: A Survey. Hamburg: Buske. Chomsky, Noam (1986). Knowledge of Language: Its Nature, Origin and Use. New York: Praeger. Chomsky, Noam (1980). Rules and Representations. Oxford: Blackwell. Chomsky, Noam (1975). Reflections on Language. New York: Pantheon. Chomsky, Noam (1965). Aspects of the Theory of Sytax. Cambridge Mass.: MIT Press. Clark, Herbert H.; Eve V. Clark (1977). Psychology and Language. New York: Harcourt Brace Jovanovich, Inc. Cohen, A.; E. Olshtain (1981). "Developing a measure of sociocultural competence: the case of apology", Language Learning, 31: 113-134. Cole, P. (ed.) (1978). Syntax and Semantics. Vol. 9. New Lork: Academic Press. Comrie, Bernard (1981). Language Universals and Linguistic Typology. Chicago: University of Chicago Press. Connoly, P. G. (1973). "How to teach families of words by comparison" English Teaching Journal. 27 (2): 171-6. Cooper R. L. (1989). Language Planning and Social Change. Cambridge: CUP. Coulmas, Florian (1981). " 'Poison to your soul': Thanks and apolegies contrastively viewed", Conversation Routine adl eserde. Florian Coulmas (ed.), The Hague: Mouton. Coulthard, Malcolm (1977). An Introduction to Discourse Analysis. London: Longman. Couture, Barbara (1986). Functional Approaches to Writing: Research Perspectives. Norwood, New Jersey: Ablex. Craik, F. I. M.; L. S. Louckhart (1972). "Levels of processing: a framework for memory record", Journal of Verbal Learning and Verbal Behaviour. 11: 67-84. Croft, K. (1980). Readings on English as a Second Language. Cambridge: Winthrop Pub. Inc. Crombie, Winifred (1985). Process and Relation in Discourse and Language Learning. Oxford: OUP. Crystal, David (1987). The Cambridge Encyclopedia of Language. Cambridge: CUP. akr, Abdlvahit (1991). "Dil insanlarn dnyaya bakt gzlk m?", Milli Kltr, Say: 85. aldranl, Selim (1991). "Eitimde yabanc dil", Sznt, Say: 155. alrii, . (1992). "Lisandan lisana", nsan ve Kainat, Say: 88. ankrl, Ali (1993). "nsan konumay nasl rendi?", Zafer, Ocak. Dehghanpisheh, E. (1978). "Language development in Farsi and English: implications for the second language learner", IRAL: International Review of Applied Linguistics, 16: 45-61. Delabastita, Dirk (1988). "Translation and mass-communication: Film and TV-translation as evidence of cultural dynamics", Katholieke Universiteit Leiden. Demircan, mer; Aybars Erzden (1991). "Dil zerine yaynlar ve incelemeler (Bir kaynaka denemesi)", Dilbilim Aratrmalar 1991. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Demircan, mer; Aybars Erzden (1990). "Dil zerine yaynlar ve incelemeler (Bir kaynaka denemesi)", Dilbilim Aratrmalar 1990. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Demircan, mer; Aybars Erzden (1987). "Dil zerine yaynlar ve incelemeler (Bir kaynaka denemesi) eviri ve evirmenlik", Metis eviri, Gz.

4 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Demirel, zcan (1987). Yabanc Dil retimi: lkeler, Yntemler, Teknikler. Ankara: USEM Publications. Demirezen, Mehmet (1991). "eviride kayplar sorunu", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Demirezen, Mehmet (1989). "Mentalistic theory and language learning", H.. Edebiyat Fakltesi Dergisi, 4. Demirezen, Mehmet (1988). "Behaviour theory and language learning", H.. Edebiyat Fakltesi Dergisi, 3. Demirezen, Mehmet (1987). "Dilbiliminin dil retmeni yetitirmedeki yeri", I. Dilbilimi Sempozyumu, Dilbilimin Dn, Bugn,Yarn. Ankara. Demirezen, Mehmet (1983). "Szck retiminde anadili-yabanc dil atmas", Trk Dili, 381. Demirezen, Mehmet (1983). "Yabanc dil retiminde yabanc szcklerin ruhbilimsel sorunlar", Trk Dili, 379. Demirtrk, Emine Lale (1990). "eviri eletirisi kuramlar nda Ernest Hemingway'in Silahlara Veda roman evirilerinde slup aktarm", Metis eviri. Say: 12. Devereux, R. (1991). "Trkenin ngilizce'ye katks", ev. G. Aygen. Metis eviri, Say: 16. Diclehan, . (1990). "Bedizzaman'a gre iir ve sz", slm Edebiyat, Ekim-Kasm-Aralk. Dijk, Teun Adrianus van (1992). "Discourse and the denial of racism", Discourse & Society, 3, 1, Jan. Dijk, Teun Adrianus van (ed.) (1985). Discourse and Literature. Amsterdam: John Benjamins Publishing Company. Dijk, Teun Adrianus van (ed.) (1985). Discourse and Communication. Berlin: Walter de Gruyter. Dijk, Teun Adrianus van (ed.) (1985). Handbook of Discourse Analysis. (vol.1) Disciplines of Discourse. London: Academic Press. Dijk, Teun Adrianus van (ed.) (1985). Handbook of Discourse Analysis. (vol.2) Dimensions of Discourse. London: Academic Press. Dijk, Teun Adrianus van (1981). Studies in the Pragmatics of Discourse. Mouton Publishers. Dijk, Teun Adrianus van (1980). Macro Structures: An Interdisciplinary Study of Global Structures in Discourse, Interaction and Cognition. Lawrence Erlbaum Associates Publishers. Dijk, Teun Adrianus van (1978). Facts: The Organization of Propositions in Discourse Comprehension. Amsterdam: University of Amsterdam, Institute for General Literary Studies. Dijk, Teun Adrianus van (1977). Text and Context: Explorations in the Semantics and Pragmatics of Discourse. London: Longman. Dijk, Teun Adrianus van (1972). Some Aspects of Text Grammars. The Hague: Mouton. Dijk, Teun Adrianus van; W. Kintsch (1983). Strategies of Discourse Comprehension. New York: Academic Press. Dijk, Teun Adrianus van; W. Kintsch (1977). "Cognitive psychology and discourse recalling and summarizing stories", Current Trends in Text Linguistics adl eserde. W. Dressler (ed.). Berlin: Mouton de Gruyter Dik, Simon (1978). Functional Grammar. Amsterdam: North Holland Publishing Co. Doan, Cemal (1992). "Mantk ve mantn slam'la tanmas", xSznt, Say: 166. Doan, Cemal (1992). "Sistemli dnme veya doru mantk", Sznt, Say: 164. Doan, D. Mehmet. (1984). Dil, Kltr, Yabanclama. stanbul: Beyan Yaynlar. Doan, Grkan (1992). "Hangi anlam?", Dilbilim Aratrmalar 1992, Haz. A. Kocaman vd., Ankara: Hitit Yaynevi. Doan, Grkan (1992). "Co-operativeness or relevance?", 20. Yl Yazlar, Ankara: Karaca Dil Kursu. Doan, Grkan (1990). "Bir edimbilim kuram olarak 'bant' ", Dilbilim Aratrmalar 1990, Haz. A. Kocaman vd., Ankara: Hitit Yaynevi. Dolta, Dilek (1990). "Okuma, anlama ve yorumlama: Akit Gktrk'e gre okuma edimi", Metis eviri, K, Say: 10. Donley, M. (1974). "The role of structural semantics in expanding and activating the vocabulary of the advanced learner: the example of the homophone". Audio-Visual Language Journal, 12 (2): 81-9. Dressler, Wolfgang Ulrich (1989). Semioticshe Parameter einer textlinguistischen Natrlichkeitstheorie. Wien: Verl. d. sterr. Akad. d. Wiss. Dressler, Wolfgang Ulrich (1978). Current Trends in Text Linguistics. Berlin: Mouton de Gruyter. Dressler, Wolfgang Ulrich; Ruth Wodak (ed.) (1978). Normale und abweichende Texte: Studien zur Bestimmung und Abgrenzung von Textstorungen. Hamburg: Buske. Duff, A. (1981). The Third Language. Oxford: Pergamon. Durmuolu, Gl (1991). " Metin dilbilim, eviri sreci ve eviri deerlendirmesi", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Durmuolu, Gl (1987). "Karlatrmal metindilbilimi ve eviri", Dilbilimin Dn, Bugn, Yarn (1.Dilbilimi Sempozyumu), Haziran: 60-66. Durmuolu, Gl (1987). "Text models and text strategies: A move toward process linguistics", AEFD , II/1. Durmuolu, Gl (1987). "Cohesion in Turkish", Studies on Modern Turkish: Proceedings of the 3rd Conference on Turkish Linguistics. H. E. Boeschoten; L. T. Verhoeven (ed.). Tilburg University Press. Durmuolu, Gl. (1986). "The evolution of text linguistics", Eskiehir Anadolu niversitesi Eitim Fakltesi Dergisi, I,2, ubat: 42-73. Durmuolu, Gl (1983). "The notion of parallel texts and its place in contrastive and applied linguistics", (baslmam doktora tezi), University of Exeter. Durmuolu, Gl (1980). "Models of discourse analysis", (bilim uzmanl tezi), University of Exeter. Dn ve Bugn eviri. (1985). Kent Basmevi.

5 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Eco, Umberto vd. (ed.) (1988). Meaning and Mental Representation. Bloomington: Indiana University Press. Eco, Umberto (1979). The Role of the Reader. Bloomington: Indiana University Press. Eggington, W. (1987). "Written academic discourse in Korean: implications for effective communication", Writing Across Languages: Analysis of L2 Text adl eserde, U. Connor; R. Kaplan (ed.), Reading, Mass.: Addison-Wesley. Ehrlich, Susan (1990). Point of View: A Linguistic Analysis of Literary Style. London/New York: Routledge. Ekmeki, zden (1990). "Dil ve deneyim", Dilbilim Aratrmalar 1990, Haz. A. Kocaman vd., Ankara: Hitit Yaynevi. Elbow, Peter (1981). "Midstream reflections", Humes vd. (ed.) Moving between practice and research in writing adl eserde, Los Alamitos: SWRL, 93-104. El-Elma, Zahir b. Awad, (1984). Kur'an'da Tartma Metotlar. ev. Ercan Elbinsoy. stanbul: Pnar Yaynlar. Ellis, A. vd. (1986). The Psychology of Language and Communication. London: Weidenfeld and Nicolson. Ellis, Donald G. (ed.) (1986). Contemporary issues in language and discourse processes. Hilssdale, NJ: Erlbaum. Ellis, Rod (1985). Understanding Second Language Acquisition. Oxford: OUP. Elmall, M. Hamdi Yazr, Hak Dini Kur'an Dili. Eser Neriyat. Eminolu, M. (1989). Osmanl Vesikalarn Okumaya Giri. Konya: lk Basm Evi. Emirolu, C. (1977). slam Yazsna Dair. stanbul. Enkvist, N. E. (1978). "Some aspects of applications of text linguistics", Text Linguistics, Cognitive Learning and Language Teaching adl eserde. Viljo ve Enkvist (ed.). AFINLA Series, No: 22. Enkvist, N. E. vd. (1973). Linguistic Stylistics. Paris: Mouton. Enkvist, N. E. vd. (1964). Linguistics and Style. Oxford: OUP. Eradam, Yusuf (1991). "Nasl evirsem de kuramszl kuramlatrsam?", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Erdal, M. (1990). "Word order in Turkish", Proceedings of the Fifth International Conference on Turkish Linguistics. August 1990. London: SOAS. Ergin, Muharrem (1985). Trk Dil Bilgisi. stanbul: Bayrak Basm Yaym. Erman, Y. (1993). "Hzl okuma", Ultra, Say: 17. Erguvanl, Eser Emine (1984). The Function of Word Order in Turkish. Berkeley, Los Angeles: University of California Press. Erszl, Elif (1993). "Tanzimattan gnmze eviri", eviribilim ve Uygulamalar, H.. Edebiyat Fakltesi, Mtercim-Tercmanlk Blm. Exton, W. (1982) "The future of language: Basic tool of communication", Communications and The Future, Bethesda: World Future Society. Even-Zohar, I. (1979). "Polysystem theory", Poetics Today, i,1-2, Autumn: 287-310. Faigley, Lester vd. (1981). Writing after college: A stratified survey of the writing of college trained people. Austin: Univ. of Texas TR GRG 106-A. Farb, Peter (1974). Word Play. New York: Knopf. Ferguson, C. (1975). "Toward a characterization of English Foreigner Talk", Anthropological Linguistics. 17: 1-14. Ferrara, A. (1985). "Pragmatics", T. A. van Dijk (ed.), Handbook of Discourse Analysis (Vol. 2) adl eserde, London: Academic Press. Fine, J.; R. O. Freedle (ed.) (1983). Developmental Issues in Discourse. New Jersey: Ablex Publications. Fishman, Joshua vd. (1967). "Guidelines for testing minority group children", H. Passow vd. (ed.) Education of the disadvantaged adl eserde, NY: Holt, Rinehart and Winston, 155-169. Flavell, J. H. (1985). Cognitive Development. Englewood Cliffs, N.J.: Prentice-Hall. Flesch, R. (1972). Say What You Mean. New York: Harper and Row. Foley, W. A.; R. D. van Valin (1984). Functional Syntax and Universal Grammar. Cambridge: CUP. Fowler, Roger (1991). Language in the news: discourse and ideology in the press. London: Routledge. Fowler, Roger (1981). Literature as Social Discourse. London: Bastford. Franck, Norbert (1990). Schreiben wie ein Profi: Artikel, Berichte, Pressemeldungen, Protokolle, Referate und andere Texte. Kln. Frank, Manfred (1990). |Das| Sagbare und das Unsagbare: Studien zur deutsch-franzsischen Hermeneutik und Texttheorie. Erw. Neuausg. Frawley, W. (1987). "Text, mind, and order", Text and Epistemology. New Jersey: Ablex Publications. Freedle, R.O. (ed.) (1977). Discourse Production and Comprehension. New Jersey: Ablex Publications. Freedle, R.O. (ed.) (1979). New Directions in Discourse Processing. New Jersey: Ablex Publications. Freedle, R. O.; R. P. Duran (ed.) (1987). Cognitive and Linguistic Analyses of Text Performance. New Jersey: Ablex Publications. Freeman, Donald C. (ed.) (1970). Linguistics and Literary Style. New York: Holt, Rinehart and Winston. Fries, C. C. (1945). Teaching and Learning English as a Foreign Language. Ann Arbor: University of Michigan Press. Fries, Udo (1987). "Summaries in newspapers: A textlinguistic investigation", The Structure of Texts adl eserde. Udo Fries (ed.) Tbingen: Narr. Fry, E. (1963).Teaching Faster Reading. Cambridge: CUP.

6 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Furat, A. S. (1988). "slam edebiyatta gzel sz", slm Kltr, Sanat ve Edebiyat, Austos-Eyll-Ekim. Garip, M. (1990). "Dilimiz ve neslimiz", Sznt, Say: 141. Garnham, Alan (1991). "Where does coherence come from?", Occasional Papers in Systemic Linguistics, 5. Garnham, Alan (1985). Psycholinguistics. London: Methuen. Genot, Gerard (1979) Elements of Narrativics. Hamburg: Helmut Buske Verlag. Gerver, D.; H. W. Sinaiko (ed.). (1978). Language, Interpretation and Communication. New York: Plenum Press. Giora, Rachel (1985). "What's a Coherent Text?", Text Connexity, Text Coherence: Aspects, Methods, Results adl eserde. Emel Szer (ed.) Hamburg: Buske. Givn, Talmy (ed.) (1983). Topic Continuity in Discourse: A Quantitative Cross-Language Study. Amsterdam: John Benjamins. Givn, Talmy (1979). Syntax and Semantics. Vol. 12. New York: Academic Press. Givn, Talmy (1979). On Understanding Grammar. New York: Academic Press. Glucksberg, Sam (1986). "How people use context to resolve ambiguity", Knowledge and Language adl eserde. I. Kurcz vd. (ed.), NorthHolland: Elsevier Science Publishers B.V. Godard, D. (1977). "Same setting, different norms: phone call beginnings in France and the United States", Language in Society, 6: 209-219. Gower, Sir E. (1978). The Complete Plain Words. Sir B. Fraser (ed.), London: Penguin. Gktrk, Akit. (1989). Szn tesi. stanbul: nklap Kitapevi. Gktrk, Akit. (1986). eviri: Dillerin Dili. stanbul: ada Yaynlar. Graesser, A. C.; L. F. Clark (ed.) (1985). Structures and Procedures of Implicit Knowledge. Vol. XVII. New Jersey: Ablex Publications. Graves, Donald (1973). "Children's writing". Buffalo: State University of New York (doktora tezi). Gregory, M. (1989). The Game of the Name. Oxford: Clarendon Press. Grice, H. P. (1975). "Logic and conversation", Syntax and Semantics vol.3 Speech Acts adl eserde, P. Cole (ed.), New York: Academic Press. Grimes, E. (1975). The Tread of Discourse. The Hauge: Mouton. Grower, R. O (ed.) (1990). Stylebook for Writers and Editors. (Sixth editon). Washington: U. S. News and World Report. Gumperz, John (1982). Discourse Strategies. Cambridge: CUP. Gutwisnki, Waldemar (1976). Cohesion in Literary Texts. The Hague: Mouton and Co. B. V., Publishers. Gnay, V. D. (1991). "Dil konuann zelliini ne lde yanstr?" Dilbilim Aratrmalar 1991. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Gndzalp, Zbeyr (1990). Yolumuzu Aydnlatan Ik. Haz. M. Paksu, . Aksoy. stanbul: Yeni Asya Yaynlar. Habermas, Jrgen (1984). The Theory of Communicative Action. Thomas McCarthy (ev.), Boston: Beacon Press. Hackett, L.; R. Williamson. (1966). Design for a Composition. New York: Harcourt, Brace and World, Inc. Hagge, Claude (1992). Le Souffle de la Langue: Voies et Destins des Parlers d'Europe. Paris: d. Odile Jacob. Halliday, M. A. K.; R. Hasan (1985). Language, Context and Text: Aspects of Language in a Social-Semiotic Perspective. Oxford: Oxford University Press. Halliday, M. A. K.; R. Hasan (1976). Cohesion in English. London: Longman. Halliday, M. A. K. (1985). An Introduction to Functional Grammar. London: Edward Arnold. Harris, Muriel (1979). "Contradictory perceptions of rules for writing", College Composition and Communication, 30, 218-220. Harrison, B. (1979). An Introduction to the Philosophy of Language. New York: St. Martin's Press. Hartmann, Reinhard (1981). "Contrastive textology, applied linguistics and translation", Poetics Today, ii, 4, Summer/Autumn: 111-120. Hartmann, Reinhard (1980). Contrastive Textology. Hiedelberg: Julius Gross. Hatch, Evelyn (1983). Psycholinguistics: A Second Language Perspective. Rowley, Mass.: Newbury House. Hatim, B.; I. Mason (1990). Discourse and the Translator. London/New York: Longman. Haugeland, J. (1979). "Understanding natural language", Journal of Philosophy, 76. Hayakawa, S. I. (1978). Language, Thought and Action. New York: Harcourt Brace Jovanovich, Inc. Heath, Shirley (1983). Ways with Words. Cambridge: CUP. Heinemann, Wolfgang; Dieter Viehweger (1991). Textlinguistik: eine Einfhrung. Tbingen: Niemeyer. Hendricks, W. O. (1973). Essays on Semiolinguistics and Verbal Art. The Hague Mouton and Co. N. V., Publishers. Heritage, John (1990). "Intention, meaning and strategy: Observations on constrains on interaction analysis", Research on Language and Social Interaction, 24. Hermans, Theo (ed.) (1985). The Manipulation of Literature. London/Sydney: Croom Helm. Hinds, J. (1984). "Retention of information using a Japanese style of presentation", Studies in Language, 8: 45-69. Hinds, J. (1983). "Contrastive rhetoric: Japanese and English", Text, 3: 183-195. Hobbs, Jerry R. (1990). Literature and Cognition. Standford, CA: Center for the Study of Language and Information.

7 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Hoey, H. (1983). On the Surface of Discourse. London: George Alten and Unwin. Holmes, James S. (1975). The Name and the Nature of Translation. Amsterdam: APPTS. Holmes, James S.; J. Lambert; van den Broeck (ed.) (1978). Literature and Translation: New Perspective in Literary Studies. Leuven: ACCO. Honneth, Axel; Hans Joas (ed.) (1991). Communicative Action. Cambridge/Massachusetts: MIT Press. House, Juliana (1977). A Model for Translation Quality Assessment. Tbingen: Gunter Narr. House, Juliana; S. Blum-Kulka (ed.) (1986). Interlingual and Intercultural Communication. Tbingen: Gunter Narr Verlag. Houston, J. P. (1986). Fundementals of Learning and Memory. International Thomson Publising. Hnigsperger, Astrid (1991). " 'Das Boot iss voll' -Zur Metapher in der Politik", Folia Linguistica, 25, 1-2. Hrmann, Hans (1976). Meinen und Verstehen. Frankfurt: Suhrkamp. Ide, Nancy M.; J. Veronis (1990). "Artificial intelligence and the study of literary narrative", Poetics, 19. Ik, G. (1990). "Dilbilimci Berke Vardar ve eviri sorunlar", Metis eviri. Say: 11. Jackendoff, R. (1988). Semantics and Cognition. Cambridge: MIT Press. Jacobson, Roman (1960). "Closing statement: Linguistics and poetics", Style in Language adl eserde. T. A. Sebeok (ed.) Massachusetts: MIT Press. James, Carl (1980). Contrastive Analysis. Essex: Longman. Johnstone, B. (ed.) (1991). Repetition in Discourse. New Jersey: Ablex Publications. Kabahasanolu, V. "Yarm lisan, yarm insan", nsan ve Kainat, Say: 93. Kachru, Y. (1983). "English and Hindi",Annual Review of Applied Linguistics 1982 adl eserde, R. Kaplan (ed.), Rowley, Mass.: Newbury House. Kaplan, Mehmet (1986). "Kltr ve edebiyat dili", Trk Dili, LI/410. Kaplan, Mehmet (1985). "Dil ve kltr", Trk Edebiyat Dergisi, XI/143. Kaplan, Mehmet (1983). "Dil, tarih ve millet", Trk Edebiyat Dergisi, IX/118. Kaplan, Mehmet (1982). "Trk tarihi, Trk kltr ve Trke", Milli Kltr, III/36. Kaplan, Mehmet (1982). Kltr ve Dil. stanbul: Dergah Yay. Kaplan, Robert B. (1989). "On written text", Anglo-American Studies, 9, 2, Nov. Kaplan, Robert B. (1966). "Cultural thought patterns in intercultural education", Language Learning, 16: 1-20. Karamanolu, A. (1986). Trk Dili. (4. Bask). stanbul: Dergah Yaynlar. Karayazc, Berrin (1994). "Biembilim ve yazn evirisi", Dilbilim Aratrmalar 1994. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Karayazc, Berrin (1992). "eviri ediminde evrilmezlik sorununun anlam boyutu", 20. Yl Yazlar. Ankara: Karaca Dil Kursu. Keech, Catharine (1981). "An examination of proceoudes and implications of holistic assessment of writing", Humes vd. (ed.) Moving between practice and research in writing adl eserde. Los Alamitos: SWRL, 55-60. Keeney, Mary. "An investigation of what children say about the writing of stories", Bethlehem, PA: Lehigh Univ. (doktora tezi). Keklik, Nihat (1984). "Felsefe bakmndan metafor", Felsefe Arkivi, 25. Kemali, Ali (1933). Tercme Hakknda Dnceler ve Tatbikata ait Baz Nmuneler. Resimli Ay Matbaas, T. L. irketi. Kran, Zeynel (1990). "Byleyici bir bilim dal: Dilbilim", Dilbilim Aratrmalar 1990. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Krknc, Mehmet (1989). Bedizzaman' Nasl Tandm?. stanbul: Cihan Yaynlar. Kocaman, Ahmet (1993). "eviri, eviri eletirisi, dilbilim", Dilbilim Aratrmalar 1993. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Kocaman, Ahmet vd. (1992). 20. Yl Yazlar. Ankara: Karaca Dil Kursu. Kocaman, Ahmet vd. (1992). "Preliminaries to the study of stylistic scales in Turkish", 20. Yl Yazlar, Ankara: Karaca Dil Kursu. Kocaman, Ahmet (1992). "Anlambilim sorunlar", Dilbilim Aratrmalar 1992. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Kocaman, Ahmet (1990). "Metindilbiliminden yazma retimine", ada Trk Dili, 24. Kocaman, Ahmet (1988b). "Yabanc dil retimi", Abece, 29. Kocaman, Ahmet (1988). "ada dilbilim ve eviri kuram", Yazn evirisi Semineri, 12-13 Mays 1988. stanbul: Boazii niversitesi; (1992) Metis eviri. Say: 18. Kocaman, Ahmet (1987). (Haz.) Dilbilimin Dn, Bugn, Yarn. Ankara: Hacettepe niversitesi. Kocaman, Ahmet (1987). "Sylem zmlemesi: Ynelimler, sorunlar", Dilbilimin Dn, Bugn, Yarn. Ankara: Hacettepe niversitesi. Kocaman, Ahmet (1978). "Uygulamal dilbilim zerine kuramsal bir yaklam denemesi", Genel Dilbilim Dergisi, Ankara: AD. Ko, Sabri (1982). "Teaching writing for communication", H.. ngilizcenin letiim Olarak retimi Semineri, Ankara, 25.6.1982. Korkmaz, Zeynep (1992) "Orta Asyada'ki yeni gelimeler ve dilcilerimize den grevler", Dil Dergisi, Say: 5. Knig, Gray (1991). "Toplumdilbilim asndan dil ve dil trleri", Dilbilim Aratrmalar 1991. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk.

8 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Knig, Wolf (1994). "Dilbilim ve yapay zek", Dilbilim Aratrmalar 1994. Haz. A. Kocaman vd. Ankara: Hitit Yaynclk. Knig, Wolf (1989). "Trkiye'deki yabanc dil retimi sorunlar: dardan bir bak", H. . Edebiyat Fakltesi Dergisi, 4. Krause, Wolf-Dieter (1991). Zur Reprsentation von Textmustern im Sprachbewusstsein (kognitive Aspekte von Textsorten), Wissenschaftliche Zeitschrift der Pdagogischen Hochschule "Karl Liebknecht", Postdam, 35, 3. Kurez, I. vd. (ed.) (1986). Knowledge and Language. (North Holland): Elsevier Science Publishers B.V. Kurt, H. (1991). "Buhran dilde deil zde", Milli Kltr, Say: 85. Kutup, Seyyid (1979). slam Dncesinde Sanat. stanbul: Fikir Yaynlar. Kutup, Seyyid (1969). Kur'an'da Edeb Tasvir. ev. Sleyman Ate. Ankara: Hilal Yaynlar. Labov, William (1972). Sociolinguistic Patterns. Philedalphia: University of Pennsylvania Press. Lakoff, R. (1973). "The logic of politeness: or minding your p's and q's", Papers from the 9th Regional Meeting, Chicago Linguistics Society. Leech, G. N.; M. H. Short (1981). Style in Fiction. London: Longman. Lefevere, Andre (1980). "Translating literature/translated literature - The state of the art", O Zuber (ed.), The Languages of Theater. Oxford: Pergamon Press Ltd. Leggett, G. vd. (1965). Handbook for Writers. Englewood Cliffs, N.J.: Prentice-Hall. Lewis, G. (1967). Turkish Grammar. Oxford: Calderon. Levinson, Stephen (1983). Pragmatics. Cambridge: CUP. Lvi-Strauss, Claude (1955). "The structural study of myth", Journal of American Folklore, 68. Li, Charles (ed.) (1976). Subject and Topic. New York: Academic Press. Loveday, L. (1982). "Communicative interference: a framework for contrastively analysing L2 communicative competence exemplified with the linguistic behaviour of Japanese performing in English", IRAL International Review of Applied Linguistics, 20: 1-16. Luke, Allan (1989). "Open and closed texts: The ideological/semantic analysis of textbook narratives", Journal of Pragmatics, 13. Luria, A. R. (1968). The Mind of a Mnemonist. New York: Basic Books, Inc. Lyons, John (1981). Language and Linguistics. Cambridge: CUP. Lyons, John (1977b). Semantics II. Cambridge: CUP. Lyons, John (1977a). Semantics I. Cambridge: CUP. Lyons, John (1968). Introduction to Theoretical Linguistics. Cambridge: CUP. Mayer, Rolf (1989). "Coherence and motion", Linguistics, 27. Mehrabian, Albert (1971). "Nonverbal betrayal of feeling", Journal of Experimental Research on Personality, 5. Meluk, I.; A. Zolkovskij (1970). "Toward a functional meaning-text model of language", Linguistics, 57: 10-47. Mey, Jacob L. (1991). "Text, context, and social control", Journal of Pragmatics, 16, 5, Nov. Miller, G. A. (ed.) (1973). Communication, Language and Meaning. New York: Basic Books. Miller, G.; P. Johnson-Laird (1976). Language and Perception. Cambridge: Harvard UP. Nar, Ali (1988). "slam ve Edebiyat", slm Kltr, Sanat ve Edebiyat, Austos-Eyll-Ekim. Nar, Ali (1990). "rneklerle edeb sanatlar", slm Edebiyat, Temmuz- Austos-Eyll. Nash, W. (1980). Design in Prose. London: Longman. Nasr, N. (ed.) (1980). The Essentials of Linguistic Science: Selected and Simplified Readings. London: Longman. Nation, I. S. P. (1982). "Beginning to learn foreign language vocabulary: a review of the research", RELC Journal, 13 (1) 14-36. Neisser, Ulric (1982). "Cognitive psychology may at least establish a conception of human nature that is not self-contradictory", Jack Nessel (ed.) "Understanding psychological man: A state-of-the-science report" iinde, Psychology Today, 16/5, 44-47 . Nelson, G. L. (1989)."Reading: A student centered approach", English Language Teaching Center, vol. 5, No: 2 (14). Newmark, Peter. (1988). A Textbook of Translation. New York: Prentice Hall. Newmark, Peter. (1982). Approaches to Translation. Oxford: Pergamon Press Ltd. Nida, Eugene A. (1964). Toward a Science of Translating. Leiden: E. J. Brill. Nida, Eugene A.; C. Taber (1969). The Theory and Practice of Translation. Leiden: E. J. Brill. Nida, Eugene A.; W. D. Reyburn (1981). Meaning Across Cultures. New York: Orbis Books. Norman, Donald (1981). "Categorization of action slips", Psychological Review, 88, 1-15. Norman, Donald; Tim Shallice (1980). Attention to action: Willed and automatic control of behavior. La Jolla: CHIP Report 99. Norman, D. A.; D. E. Rumelhart (ed.) (1975). Explorations in Cognition. San Francisco: Freeman. The Norton Antology of English Literature. (1969). vol. 2, New York. Nth, W. (1990). "Information", Handbook of Semiotics adl eserde, Bloomington: Indiana UP. Nursi, Bedizzaman Said (1988). ualar. stanbul: Envar Ne.

9 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Nursi, Bedizzaman Said (1987). Muhakemt. stanbul: Szler Yaynevi. Nursi, Bedizzaman Said (1987). Tarihe-i Hayat. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1986). Mektubat. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1986). Lem'alar. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1986). As-y Msa. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1986). rt'l-'caz. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1985). Szler. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1985). Emirda Lahikas. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1985). Barla Lahikas. stanbul: Envar Neriyat. Nursi, Bedizzaman Said (1985). Hizmet Rehberi. stanbul: Szler Yaynevi. Nursi, Bedizzaman Said (1985). Resurrection and the Hereafter. ev. Hamid Algar. stanbul: Szler Yaynevi. Nursi, Bedizzaman Said (1984). Mesnev-i Nuriye. stanbul: Envar Neriyat. Nystrand, M. (1982). What Writers Know. New York: Academic Press. Odlin, Terence (1989). Language Transfer. Cambridge/New York: Cambridge University Press. Orali, Meral; Ozil, eyda (1992). "Metinbilimsel yaklamla bir metni zmleme denemesi", Dilbilim Aratrmalar 1992, Haz. A.Kocaman vd, Ankara: Hitit Yaynclk. Osgood, Charles vd. (1975). Cross-cultural Universals of Effective Meaning. Urbana, Ill.: University of Illinois Press. e, (1982). Adli Tp. ner, Necati (1986). Klasik Mantk. 5. Bask. Ankara: AUF Yaynlar. zdenren, Rasim (1986). "Kavramlar zerine genellemeler", lim ve Sanat, Say: 9. ztrk, Osman (1990). Arapa ve Dier Lisanlar (Lisan zerine bir Deneme). stanbul: Seha Neriyat. znl, nsal (1983). "Yaznsal metinlerde konuma ve dnce aktarm", Trk Dili, 373. znl, nsal (1983). "Reklam (tantma) dilinin dilbilimsel boyutlar", Fransz Dili ve Edebiyat Dergisi, 12, ayrca Reklamn Gc, Dnyada ve Trkiye'de Reklamclk, 1988, ss. 285-303, Bilgi Yay. Paivio, A; I. Begg (1981). Psychology of Language. Englewood Cliffs, New Jersey: Prentice Hall. Palmer, F. R. (1976). Semantics. Cambridge: CUP. Palmer, H. E. (1969). The Principles of Language Study. London: Oxford University Press. Pei, M. (1965). The Story of Language. New York: New American Library. Penn, Julia (1972). Linguistic Relativity Versus Innate Ideas. The Hague: Mouton. Perry, T. (ed.) (1980). Evidence and Argumentation in Linguistics. Berlin, New York: Walter de Gruyter. Petfi, Janos S. (ed.) (1988). Text and Discourse Constitution: Emprical Aspects, Theoretical Approaches. Berlin: Mouton de Gruyter. Petfi, Janos S. (ed.) (1986). Aspekte der Konnexitat und Koharenz von Texten. Hamburg: Buske. Petfi, Janos S. (ed.) (1979). Text vs. Sentence: Basic Questions of Text Linguistics. Hamburg: Buske. Petfi, Janos S.; Emel Szer (1983). Micro and Macro Connexity of Texts. Hamburg: Helmut Buske Verlag. Petfi, J. S.; R. Hannes (1974). Probleme der modelltheoretischen Interpretation vonTexten. Hamburg: Buske. Pinto, Marly Pereira (1991). "Using computers to analyze poems: A phonological metrification", CTJ Journal, 23, June. Polovina, V. (1983). "The application of some parameters of textlinguistics on contrastive analysis", Croos-Language Studies, Finland. Popovic, Anton (1970). Dictionary for the Analysis of Literary Translation. Edmont/Nitra: University of Alberta, University of Nitra. Porzig, W. (1985). Dil Denen Mucize. ev. Vural lk. Ankara: Kltr ve Turizm Bakanl Yaynlar. Postovsky, V. (1974). "Effects of delay in oral practice at the beginning of second language learning", Modern Language Journal, 58: 229-49. Purtil, R. L. (1972). Logical Thinking. New York: Harper and Row. Reddick, R. J. (1986). "Textlinguistics, text theory, and language users", Word, Vol.37 (1-2). Reisman, K. (1974). "Contrapuntal conversations in an Antiguan village", Explorations in the Ethnography of Speaking adl eserde, R. Bauman; J. Sherzer (ed.), London: Cambridge University Press. Reiss, K. (1977). Texttyp und bersetzungsmethode. Kronberg: Scriptor. Richards, Jack (1985). The Context of Language Teaching. Cambridge: CUP. Richards, Jack; T. S. Rodgers (1986). Approaches and Methods in Language Teaching. Cambridge: CUP. Rieger, Burghard (ed.) (1985). Dynamik in der Bedeutungskonstitution. Hamburg: Buske. Riffaterre, Michael (1960). "Stylistic context", Word, 16, 207-218. Riffaterre, Michael (1959). "Criteria for style analysis", Word, 15, 154-174. Robins, R. H. (1984). A Short History of Linguistics. London: Longman.

10 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Rose, Mike (1981). "Sophisticated, ineffective books", College Composition and Communication, 32, 65-74. Rothkegel, Annely (1991). "Wissen und Informationsstruktur im Text", Folia Linguistica, 25, 1-2. Ruggiero, V. R. (1971). The Elements of Rhetoric. Englewood Cliffs, N. J. Prentice-Hall. Salmon, W. C. (1963). Logic. Englewood Cliffs, N.J.: Prentice-Hall. Sampson, Geoffrey (1985). Writing Systems. London: Hutchinson. Sampson, Geoffrey (1980). Schools of Linguistics. Standford, California: Standford University Press. Sandig, Barbara; Annely Rothkegel (ed.) (1984). Text-Textsorten-Semantik: Linguistische Modelle und maschinelle Verfahren. Hamburg: Buske. Sarpgl, H. Ensar (1991). "Okuma ve yazma zerine", Sznt, Say:149. Saussure, Ferdinand de (1915). Genel Dilbilim Dersleri I, II. ev. B. Vardar. TDK,1976. Savory, Theodore (1957). The Art of Translation. London: Jonathan Cape. Schffner, Christina (1991). "Zur Rolle von Metaphern fr die Interpretation der aussersprachlichen Wirklichkeit", Folia Linguistica, 25, 1-2. Schank, Roger; Alex Kass (1988). "Knowledge representation in people and machines", Advances in Semiotics, Meaning and Mental Representation adl eserde. Umberto Eco vd. (ed.), Bloomington: Indiana University Press. Schmidt, S. (1968). Bedeutung und Begriff. Brunswick: Vieweg. Schrder, Hartmut (ed.) (1991). Subject-oriented texts: languages for special purposes and text theory. Berlin: Mouton de Gruyter. Schrder, Hartmut (1989). "Sociological texts and intercultural professional communication: Problems for the foreign language instructor and translator", Austria. Schwardz, Alexander (1988). Alte Texte lesen: textlinguistische Zugnge zur lteren deutschen Literatur. Bern: Haupt. Sebktekin, Hikmet (1982). "Yabanc Dil retimi ve Dilbilim", B.. Eitim Bilimleri Dergisi, XVII-IX. Sells, Michael (1991). "Sound, spirit, and gender in Surat al Qadr", Journal of the American Oriental Society, 111, 2, Apr.-June. Senih, Safvet. (1989). Kur'an'da Edeb Veche. zmir: Nil Yaynlar Senih, Safvet. (1989). Kelimeler Armonisi. zmir: Nil Yaynlar Sevingl, mer (1989). Gzel Konuma ve Yazma Sanat. stanbul: Zafer Yaynlar. Sezer, Ayhan (1991). "Bilgisayarda eviri mmkn mdr?", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Sezer, Ayhan (1988). "ocuklar kelimeleri nasl reniyorlar", nsan ve Kainat, 34. Shanklin, Nancy (1982). Relating Reading and Writing: Developing a Transactional Theory of the Writing Process. Bloomington: Indiana University Press. Shannon, Claude; W. Weaver (1949). The Mathematical Theory of Communication. Urbana: University of Illinois Press. Shaughnessy, Mina (1977). Errors and expectations. NY: Oxford. Shukri, M. A. M. (1992). "Towards an Islamic theory of literature", Islamic Studies, 31:4. Smith, F. (1985). Reading. Cambridge: CUP. Smith, F. (1971). Understanding Reading. New York: Holt, Rinehart and Winston. Smolinski, F. (1986). (ed.) Landmarks of American Language and Linguistics. Washington DC: USIA. Songar, Ayhan (1986). "Ruh hayatmz", Her Yata Ruh Sal. Tercman Aile ve Kltr Kitapl. Songar, Ayhan (1966). "Dil ve dnce", Bilgi Dergisi, XIX/226. Soykan, . N. (1991). "Trke'nin felsefe yollar", Milli Kltr, Say: 85. Szer, Emel (ed.) (1985). Text Connexity, Text Coherence: Aspects, Methods, Results. Hamburg: Buske. Steen, Gerard (1992). "Discourse aspects of metaphor", Dutch Quarterly Review of Anglo-American Letters, 21. Steffensen, M.; C. D. Joag ; A. Anderson (1979). "A croscultural perspective on reading comprehension", Reading Research Quarterly, 15: 10-29. Steinberg, D. D.; L. A. Jacobovits (ed.) (1971). Semantics: An Interdisciplinary Reader in Philosophy, Linguistics and Psychology. Cambridge: CUP. Steiner, E. H.; R. Veltman (ed.) (1988). Pragmatics, Discourse and Text. New Jersey: Ablex Publications. Steiner, George (1975). After Babel: Aspects of Language and Translation. New York: Oxford University Press. Stevick, Earl W. (1982). Teaching and Learning Languages. Cambridge: CUP. Stevick, Earl W. (1976). Memory, Meaning and Method. Rowley, Massachusetts: Newbury House. Stoddard, S. (1991). "The nature of texture in texts", Text and Texture adl eserde. New Jersey: Ablex Publications. Straight, S. (1981). "Knowledge, purpose and intuition: Three dimensions in the evaluation of translation", Translation Spectrum: Essays in Theory and Practice adl eserde. Albany: State University of New York Press. Stubbs, Michael (1983). Discourse Analysis: The Sociolinguistic Analysis of Natural Language. Oxford: Basil Blackwell. ahin, mer Faruk (1991). "ki insan olmak ister misiniz?", Sznt, Say: 155.

11 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

ahin, N. (1978) "Dil ile zihin ileyiinin etkileimi", Bilim, Kltr ve retim Dili Olarak Trke adl eserde. Ankara: Trk Tarih Kurumu Basm evi. ahin, M. Abdlfettah (1992). l veya Yoldaki Iklar 4 . zmir: TV Yaynlar. ahin, M. Abdlfettah (1992a). nancn Glgesinde 2. zmir: TV Yaynlar. ahin, M. Abdlfettah (1990). l veya Yoldaki Iklar 1-2-3, zmir: TV Yaynlar. ahin, M. Abdlfettah (1990c). Yitirilmi Cennete Doru. zmir: TV Yaynlar. ahin, M. Abdlfettah (1990b). Buhranlar Anaforunda nsan. zmir: TV Yaynlar. ahin, M. Abdlfettah (1990a). a ve Nesil. zmir: TV Yaynlar. ahiner, N.; S. Yaar (1988). Edeb Sanatlar ve Mazmunlar. stanbul: Yeni Asya Yaynlar. enbay, N. (1992). Sz ve Diksiyon Sanat. stanbul: YKY. enel, S.; . Albant (1993). "Yabanc Dil retiminde Yabanclama", Sznt, Say: 176. imek, mit (1985). Aratrma Teknikleri. stanbul: Yeni Asya Yaynlar. Tamko, M. (1967). Manual for Term Papers and Seminar Reports. Ankara. Tannen, D. (1984). "Indirectness in discourse: ethnicity as conversational style", Discourse Processes, 4: 221-238. Tannen, D. (ed.) (1988). Linguistics in Context: Connecting Observation and Understanding. New Jersey: Ablex Publications. Tansel, Fevziye Abdullah (1985). yi ve Doru Yazma Usulleri I -II-III. stanbul: Kubbealt Neriyat. Terwiller, R. F. (1968). Meaning and Mind. New York: OUP. Tevrz, Suna (1975). Farkl ideolojik grl iki gazetenin kullandklar dil zerine yaplan bir inceleme", H.. Sosyal ve Beeri Bilimler Dergisi, VII/1-2. Thomas, Jenny (1983). "Cross-cultural pragmatic failure", Applied Linguistics, 4: 91-112. Thornborrow, Joanna (1991). "Orderly discourse and background knowledge", Text, 11, 4. Timurta, Faruk (1980). Trkemiz ve Uydurmaclk. stanbul: Boazii Yay. Toffler, Alvin (1970). Future Shock. New York: Random House. Toffler, Alvin (1992). Yeni Gler Yeni oklar. ev. Belks orak stanbul: Altn Kitaplar Yaynevi. Topta, M. (1988-89). "Kur'an'dan edebiyat dersleri", slm Kltr, Sanat ve Edebiyat, Kasm-Aralk-Ocak. Tosun, Cengiz (1987). "Dilbiliminden uygulamal dilbilime: Dilbilimin dil retimine katks", I. Dilbilimi Sempozyumu, Dilbilimin Dn, Bugn,Yarn. Ankara: Hacettepe niversitesi. Toury, Gideon (1985). "A rationale for descriptive translation", The Manipulation of Literature adl eserde. Teo Hermans (ed.), London: Croom Helm. Toury, Gideon (1980). In Search of a Theory of Translation. Tel Aviv: The Porter Institute of Poetics and Semiotics, Tel Aviv University. Trudgill, Peter (1974). Sociolinguistics. Harmondsworth: Penguin. Tschauder, Gerhard (1991). "berschrift und Text-berschrift als Text. Aspecte der Rezeption", Folia Linguistica, 25, 1-2. Turabian, K. L. (1973). A Manual for Writers of Term Papers,Theses and Dissertations. Chicago. Turan, . D. (1987). "A preliminary study of elliptical sentences in Turkish", H. . bilim uzmanl tezi. Trk Dili (eviri Sorunlar zel Says) (1978). Say: 322. Turner, Frederick (1988). "eviri stne", ev. Yusuf Eradam. Metis eviri, Say: 4. Turner, G. W. (1973). Stylistics. Middlesex: Penguin. Trker, Faruk (1991). "Bilgisayarl eviriye doru", ada eviri Kuramlar ve Uygulamalar Seminerinde Sunulan Bildiriler. Ankara, Beytepe: H.. YDYO MTB. Ulrych, R. (1984). "Teaching translation and translation in language teaching", MET. vol. 12. No. 1. Underline, Robert (1976). Turkish Grammar. Massachusetts: MIT Press. Uspensky, Boris (1973). A Poetics of Composition. ev. Valentina Zavarin; Susan Wittig, Berkeley: University of California Press. Vardar, Berke (1978). "Dilbilim asndan eviri", Trk Dili Dergisi eviri Sorunlar zel Says, 322, Temmuz, 65-71. Vater, Heinz (1992). Einfhrung in die Textlinguistik: Struktur, Thema und Referenz in Texten. Mnchen: Fink. Verhoeven, Ludo T. (1988). "Acquisition of discourse cohesion in Turkish", Studies on Turkish Linguistics adl eserde, (ed.). Sabri Ko, Middle East Technical University, Ankara. Viehweger, Dieter (1991). "Die Vielfalt textlinguistischer Forschungsanstze-methodologisches Dilemma oder notwendiger Pluralismus?", Linguistische Studien, Reihe A: Arbeitsberichte, 209. Vygotsky, L. S. (1974). Thought and Language. ev. E. Hanfmann, G. Vakar, Cambridge: MIT Press. Walravens, J. (1988). Towards a heuristic model for the translation of literary texts: A Blueprint. Belgium. Wardhough, Ronald (1976). The Contexts of Language. Massachusetts: Newbury House. Weber, Heinz J. (1986). "Text-oriented machine translation", Aspekte der Konnexitat und Koharenz von Texten adl eserde. Petfi, Janos S. (ed.), Hamburg: Buske.

12 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

Wedekind, Klaus (1990). Generating narratives: interrelations of knowledge, text variants, and Cu****ic focus strategies. Berlin: Mouton de Gruyter. Weinreich, U. (1972). Explorations in Semantic Theory. The Hauge: Mouton. Weiss, W. (1986). Textlinguistik contra Stilistik? Wortschatz und Wrterbuch. Tbingen: Niemeyer. Weld, M. (1987). Man and the Universe. stanbul: Szler Yay. Werth, P. (1984). Focus, Coherence and Emphasis. London: Croom Helm. White, E. M. (1993). "Assessing higher order thinking and communication skills in college graduates through writing", The Journal of General Education, Vol. 42, No. 2. Widdowson, H. G. (1975). Stylistics and the Teaching of Literature. London: Longman. Wilss, Wolfram (1982). The Science of Translation: Problems and Methods. Berlin, Tbingen: Gunter Narr. Winfield, F.; P. Barnes-Felfeli (1982). "The effects of familiar and unfamiliar cultural context on foreign language composition", Modern Language Journal, 66: 373- 378. Yldz, Vehbi (1993). rfan Ordusu. zmir: Nil Yaynlar Yngve, V. H. (1975). "Human linguistics in face-to-face interaction", Organisation of Behaviour in Face-to-Face Interaction adl eserde, A. Kendon, R. M. Harris; M. Ritchie Key (ed.), The Hague: Mouton. Zeyrek, Deniz (1990). "An analysis of the textual pattern of the Turkish folktale". H. . (doktora tezi). Zoellner, Robert (1969). "Talk-write: A behavioral pedagogy for composition", College English, 30, 267-320.
Yukar dn Bee Tecrbeli ye

Gnderen: 19.07.2004 Saat 16:52 | Kaytl IP

Bu konuda ben de Nermi Uygur'un Dilin Gc adl kitabndan eviri ile ilgili blmn bir zetini yazmak istiyorum. " Uygur, dil ve eviri zerine younlayor kitabnn Dil ve eviri blmnde. evirinin zerinde durmak istemesinin nedeni yine dil olayn aratrp aydnlatmak. Uygura gre dilin kendisi zaten bir eviri. eviriyi, belli bir dil ortamndaki yaptlar baka bir dil ortamna tamak olarak tanmlyor. Ama yine de bu aktarma iinin yapld dil ortamlarnn ille de ayr diller olmas gerekmiyor. Ayn dil iinde de eviri yaplabilir. eviri, bir dile getirme srecidir. Bu srecin baars bir dilde grneni baka bir dilde gstermektir. Bu yzden, evirdiimiz eyle eviri yapt hibir zaman zde olamaz Uygura gre. Benzerliklere, hatta yer yer aynlklara karn, evrilenle evirenin sonucu tpatp rtmez. Uygur, evirinin ilk dilin dile getirdiine yabanc kalmamakla birlikte kendi dil ortamnn gereklerine de uymak zorunda olduunu sylyor. evirinin belli bal izgilerini de bakala dayanan bir deinim, ayrlk iinde bir badama, tpatp olmayan bir uygunluk olarak tanmlyor. Uygur, dilin zaten bir eviri olduunu sylyor ve evrilen, eviri yaptnda yeniden evrilmitir diye de ekliyor. eviri, evirdiine varlk kazandrr, onu dil ortamnda var eder, ite bu yzden hangi dil olursa olsun, dil bir eviridir diyor Uygur. Her dil, dile getirdii eylerin evirisidir: dile getirilenler, dile evrilenlerdir. Dil, evirdiklerinin toplamdr. Bu anlamda eviri, dil olmayan bir eyin dil ortamna aktarlmasdr. eviriciliin dile varolma hakkn kazandran belli bal nitelii olduunu savunuyor Uygur. nk dil, dnda varolan ancak eviriyle bilir, tanr, renir ve biz ancak bylesine bir eviriden sonra varolann bilincine varrz. Her farkl dil, farkl evirir varolan ya da varolmas istenen eyi. eviri etkenliktir. Olandan kalkarak bir yeniden kurma, olan trl trl katklarla yourma, olan amadr. Olan olduu gibi deil, varlk dzenini deitirerek sunar. Ama olann kendisini deitiremez: olan dil klnda baka bir varolua geirir. Uygur bir dilin baka bir dile evrilemeyecei kuramna kar kyor. Ona gre dilin kendisi bir eviri zaten, neden yine eviri olan baka bir dile evrilmesin. Uygur, traduttore traditore szne de kar kyor. Dili evirmenin hainlik olmayacan savunuyor. nk zaten dilin kendisi ister istemez bir deitirmedir. Uygura gre dil ne kadar gerekliyse eviri de o kadar gerekli. evirinin tek kuraln da dil kurallar olarak aklyor. evirinin sadece bilgi ya da sadece sanatla yaplamayacan dnyor. En yetkin eviri diye bir eyin olmadn savunuyor. Eer bir eviri bir dilde syleneni brnde de syleyebiliyorsa yetkin bir eviridir diyor. "
Yukar dn L Srekli ye

Katlma Tarihi: 24.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 72

Gnderen: 23.07.2004 Saat 17:51 | Kaytl IP

Bir letiim Edimi Olarak eviri


Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817

Dilbilimsel eviri kuramnn bilimsellik sav, bu kuramn btnyle dilbilime dayanmasndan kaynaklanr. Ancak, bu bilimsellik sav uruna, dilbilimsel eviri kuram yalnz nesnel trden metinlerin evirisini incelemekle snrlar kendini. eviride pay olan birtakm dilbilim d etkenleri hi gz nnde tutmaz. Szgelii, evirinin almlanmas, evirinin bir iletiim rgs iindeki yeri, evirmenin metni yorumlama sreci, eviriyi temelde bir dilsel deitirim, salt bir dzg deiimi olarak gren dilbilim kkenli eviribilimin ilgi alan dndadr. Dolaysyle , dilbilimsel eviri kuramnn koutu olarak, eviriyi iletiimbilimin alan iinde gren bir yaklam da vardr. letiimsel adan eviri yaklamnda, eviri yalnz bir dilsel deitirim, bir dzg deiimi olarak deil, bir iletiim edimi olarak ele alnr, iletiimsel ynne arlk tannr daha ok. Dzg deiimi, ok ynl bir iletiim edimindeki karmak etkenlerden ancak biri saylr. eviriyi bu anlamda dilbilimsel-iletiimbilimsel bir sorun olarak gren yaklamn nemli nclerinden biri, Toward a Science of Translating adl yapt ile Eugene A. Nidadr. Bu yaptnda Nida, eviri incelemesinin ilk adm olarak anlambilimsel sorunlara arlk tanr. ada dilbilimin, anlam sorunlarn aratrma yntemi, anlamn zmlenmesinde vard sonular, eviri asndan Niday ncelikle ilgilendiren noktalardr. Ancak, anlam sorunu, btnyle kuru dilbilimsel dzeneklerle snrl bir sorun deildir Nida iin. B. L. Whorfun dil-kltr konusundaki grleri, antropoloji asndan dilbilim, B. Russellin, L. Wittgensteinn mantksal dil zmlemeleri, dilruhbilimi, metinleri kltr balamlarnn rn olarak gren geleneksel filoloji, Nidann dnd iletiim asndan anlamn temelinde yer alr. Bylesine geni bir insanbilimler temeli stnde dilin kendisi, genel insan davrannn bir paras olarak grlebilir ancak. Nitekim, Nida eviri srecine de bu adan yaklar. Dolaysyle onun anlam sorunlarn ele al, I. A. Richardsn yaklamnda olduu gibi, anlamn anlamnn dilbilgisel, mantksal, ruhbilimsel, toplumbilimsel ynlerinin de gz nnde tutularak aratrlmasdr. eviri ilkeleri ile ilemlerinin tartlmasnda temel olan ey de anlamn dilde ne yoldan bir iletiim dzgs olarak dile getirildiini iyice bilmektir. Bu da, anlam olgusuna deiik dil ii, dil d ynlerden bakmay gerektirir. Byle bir dnce bu alanda sregelen almalarda kendine dayanaklar bulabilir. Anlamn nemli etkenini dilsel gstergenin kendisi sayarsak, anlambilim, gsterge ile gndergesi arsndaki ilikiyi; szdizimi, gstergenin gstergeyle

13 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

ilikisini; kullanmbilim ise gsterge ile insan davran arasndaki ilikiyi inceler. Her dilsel gstergenin, bir dilsel kullanm durumunda, nesne, durum, olay ya da kii olan bir gstergeye ynelik olduunu biliyoruz. ngilizcedeki blackbird, black bird eleri arasndaki anlam ayrm da iki gstergenin szdizmsel ilikisinden doar: Tpk ayn rnein Trkeye uyarlanndaki karatavuk, kara tavuk birimlerinde grld gibi. te yandan, deiik gstergeler, alc zerinde arm ykl etkiler uyandrarak onu deiik tepkilere yneltebilir: Szgelii, lm, sevimek, korku en azndan deiik yatan kimselerde deiik duygular, davranlar uyandrabilir. Bu bakmdan, herhangi bir szcenin anlam, o szcenin iinde yer ald iletiim konumundan ayr grlemez. Dolaysyle Nida, iletiim srecinin gnderici, iletici, alc etkenlerine zel bir nem verir. eviri stne almas da, dilin hem iletiimbilimin hem de bildiriim kuram asndan inceleniine bir giri niteliindedir.

1. C. K. Ogden-I. A. Richards, Meaning of Meaning, London 1923. 2. E. A. Nida, Toward a Science of Translating, Leiden, 1964, s. 30.

Alnt, devam edecek...


Yukar dn L Srekli ye

Gnderen: 23.07.2004 Saat 23:26 | Kaytl IP

Nida, dilsel gstergenin ayrc zelliklerini aa yukar yle sralar:


Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817

1. Dilsel gsterge nedensizdir. Her dilsel gstergenin seilii balangta nedensizdir. Gsterge ile gnderge, gsterge bekleri ile gnderge bekleri, gsterge bekleri ile gsterge arasndaki ilikiler, gerekte ancak toplumsal uzlamlar sonucu kesinlik grnts kazanm ilikilerdir. 2. Dilsel gsterge, gnderge beklerini de belirleyebilir. Nitekim, doal dilde kullanlan ou szck, btn bir nesnelersnfn belirler. Aa, at, masa gibi. Kullanm ak iinde bir gstergenin kapsamn kesin olarak snrlamakta glkler kabilir. Hibir szck, szce, tmce, her konuma durumunda ayn anlam iletmez. Gstergelerin kapsam, birok benzer nesneyikapsar biimde geni olabilir ya da bir nesneyle snrl olabilir. Yalnz zel adlar bu durumun dndadr, gndergeleri hep ayn kesinlikte kalr. 3. Gsterge bamszdr. Gstergenin geerlilik alan daralr, geniler. Her zaman deiikliklere aktr. Anlambilimin alanna giren anlam daralmalar, genilemeleri gstergenin bu niteliini dorular. 4. Deneyler dnyas dilsel gstergeyle irdelenir. Her dil, gstergeleriyle, dnyay kendine zg bir yoldan kurar, betimler, kuatr. 5. Dil belli bir toplumsal balam iinde ilev grr. Gnderici ile alc arasndaki iletiim sreci, toplumsal trenler, uzlamlar, davran biimleri rgs iinde ele alnmaldr. 6. Dil iki dzlemde iler. Ya kendi dndaki nesneler dnyasn betimler ya da kendi kendini betimler. Birinci ama iin kullanldnda nesne-dil, ikinci ama iin kullanldnda da st-dil dzleminde iler.

Yukar dn L Srekli ye

Gnderen: 23.07.2004 Saat 23:31 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817 Yukar dn L Srekli ye

Alnt(A.Gktrk,Bir letiim Edimi Olarak eviri,s.48,stanbul niversitesi Yabanc Diller Yksek Okulu Franszca Blm Dergisi,Dilbilim,5.say,1980) Devam edecek...

Gnderen: 24.07.2004 Saat 11:52 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817

Dilin doal kullanmnda, hibir zaman, iki ayr birey ayn deneyleri, ayn gndelik yaantlar btnyle ayn gstergelerle, ayn anlamda dile getirmez. Kiilerin birbirleriyle anlamasnda ortak dilsel etkenlerin yan sra, dilsel olmayan deiik bireysel toplumsal etkenlerde vardr. Bu etkenler dil ii iletiimde olduu gibi, dilleraras iletiimde de yrrlktedir. Dil d etkenlerin byk lde deikenliine, bireysel kullanm olanaklarnn sayca sonsuzluuna karn, insann insanla gene de anlaabilmesini salayan nedenleri yle sralyor Nida: 1.Btn insanlarda tinsel srelerin benzerlii; 2.Bedensel tepkilerin benzerlii; 3.Kltrel deney birikiminin evrensel yaygnl.nsanl bir kltrel tr olarak birletiren benzerlikler, ayran benzemezliklerden ok daha byk saydadr. 4.nsann kendini bakalarnn davran biimine gre ayarlayabilme yetisi. Bu rg iinde grld zaman, anlalabilirlik ile evrilebilirlik aa yukar ayn etkenlere baldr. Dolaysyle, birlikte ele alnmalar da zorunludur. zellikle iletiimsel adan bir eviri yaklamnda, anlalabilirlik kavram evrilebilirlik ile zdeleir. Bunun sonucu olarak, dil ii iletiimin ilkeleri, dilleraras iletiimin de ilkeleri saylr. eviride sz konusu olan diller aras iletiimin, kimi ynlerden dilii iletiimden temel ayrlklar gsterdiini ileri srmek, dil kullanmnn doasn nemli lde yanl anlmaktr,Nidaya gre.4 Anlalabilirlii bylesine nemli sayan iletiimsel eviribilim, genellikle ama dilde, sanki o dilde yazlmasna doallkla anlalabilecek trden eviriyi savunur. Nidann, evirmenin kaynak dil eleri ile ama dil eleri arasnda arayp bulaca edeerlilikler konusunda yapt ikili ayrmda da bu eilim yansr. Nidann saptad iki edeerlilik trnden biri, doallkla anlalabilecek eviri dorultusundadr: Devingen edeerlilik. teki edeerlilik tr ise biimsel edeerliliktir. Bu iki kavram, gnmzde genel eviri tartmasnda sk sk kullanlr. Biimsel edeerlilik, bir dilsel iletinin hem ieriini, hem de biimini olduu gibi aktarma amacna ynelik eviride gze arpar. Kat bir szc szcne eviride olduu gibi. Devingen edeerlilik, ama dil balamnda en doal, en dolaysz anlalmay benimseyen; alcda uyanacak dilsel etkinin zgn metin alcsndakiyle ayn olmasna ynelik eviride gze arpar

3.Ay.y.,s.55.

14 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: eviri Kuram

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=36959&PN=3

4.E.A.Nida,Translating as Communication Proceedings of the Fourth International Congress of Applied Linguistics Vol II, ed. G.Nickel, Stuttgart,1976, s.65.

devam edecek...
Yukar dn L Srekli ye

Gnderen: 24.07.2004 Saat 15:14 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 10.08.2003 Yer: France Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 817

ki dilin eleri arasnda karlkl edeerliliklerin arannda evirmen birtakm sorunlarla karlaabilir. evirinin gl de, evirmenin bu tr sorunlarn stesinden gelme zorunluluundadr. Bu sorunlarn belli ballar: 1.Ama dil kltrnde, kaynak dil kltrndeki bir enin karl var olmayabilir. Bat dillerinden Trkeye evirirken sk sk raslanan bir durumdur bu. Szgelii, Hristiyanln trenleriyle ilgili bir ok kavram (ng. epiphany gibi ) ya da Trkeden Bat dillerine evirirken tekke geleneinin kavramlar, te yandan halk dilindeki kag, tandr benzeri szckler bu nitelikte elerdir. 2.Kaynak dil ile ama dilde birbirinin karl olarak grnen eler, dil ii kullanmlarnda zorunlu ya da nedensiz bir takm anlam ayrmlar gsterebilirler. Szgelii, sveede baba yanndan dede farfar, anne yanndan dede monfor diye ayr szcklerle adlandrlrken, bu ayrm sveeden ngilizce ya da Almancaya yaplacak bir eviride karlayabilme olana yoktur. Ayn durum, Trkedeki grmce, elti, yenge ya da day, amca elerinin ou Bat dilinde tek szcklerle karlanma zorunluluunda gze arpar. 3.Dzgnn zlebilirlik derecesi, kaynak dil ile ama dilde ayr olabilir. Belli balamlara ilikin belli gstergeler, kaynak dilde yaygn, ama dilde hi tannmyor olabilir. Uzay aratrmalar ya da bilgisayarlar konusunda bir ngilizce metnin Trkeye evriliinde, evirmen kaynak dilde gndelik evrime girmi birtakm kavramlar bile karlamakta, bu tr bir gle saplanabilir, bunlardan oluan dzgy kolayca zemez. Sayn Anlamk dizi yaznz biter bitmez yazmaya devam edceim,yazmanz sekteye urattm iin zr diler sayglar sunarm

Yukar dn Anlamak Gnderen: 10.09.2006 Saat 21:02 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kltr ve Dnce Metinleri evirmenlii

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

15 -> 15

19.11.2008 19:26

FELSEFE FORUMU: zmleyici Felsefe (Tablo)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34989&PN=3

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Felsefe Dersleri


Konu: zmleyici Felsefe (Tablo) Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 10.04.2003 Saat 10:15 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

1 -> 2

19.11.2008 19:21

FELSEFE FORUMU: zmleyici Felsefe (Tablo)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34989&PN=3

Yukar dn Anlamak Gnderen: 10.04.2003 Saat 10:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

zmleyici Felsefe XX. yzyln balarnda Frege, Moore, Russell gibi filozoflarn almalaryla ekillenmeye balayan ve Wittgenstein, Grice, Strawson, Austin, Searle gibi filozoflarn gelitirerek gnmze aktardklar felsefe gelenei. Analitik felsefe, iinde eitli eilimleri barndran bir akmdr. Ayrc zellii, felsefe etkinliini bir dil zmlemesi etkinlii olarak yeniden tanmlamay denemesi ve felsefedeki geleneksel sorunlarn dilsel analiz yntemiyle zmlenebilecei iddiasdr Dilsel analiz ynteminden ne anladklarna bakarak zmlemeci filozoflar iki ana gruba ayrmak olanakldr. Mantk eilimin ar bast ilk kuak zmlemeci filozoflar, dilsel analiz yntemi araclyla, karmak bir takm dilsel ifadeleri, dorulama testine tabi tutulabilecek daha yaln mantksal bileenlerine ayrmay hedeflemektedir. Bu yoldan, bilimlere ve felsefeye karm metafizik ifadeleri elemek ynnde bir ama gtmektedirler. Bu amalar, analitik felsefe teriminin epistemolojik ilemiyle ilgili bir varsayma dayanmaktadr. `Sentetik' teriminin kart anlamls olarak `analitik' terimi, bir savn epistemolojik olarak znesi hakknda yeni bir bilgi verme iddias tamadn belirtmektedir. Birinci kuak mantk- pozitivist zmleme geleneine gre, doa bilimlerinden biri olmadndan dolay, felsefenin grevi olgusal bildirimler olan sentetik nermeler retmek olamaz. Mantk-pozitivistler bunu denemenin metafizik, dorulanamayan, sahte nermeler [pseudo-proposition] retmekle sonulanacan dnmektedirler. Bu ncllere dayal olarak da, felsefeyi dilsel zmleme yntemiyle, analitik nermeler ortaya koyan bir etkinlik biiminde snrlamay denemektedirler. lk dnemde dilsel analiz ynteminden anlalan ey, u tipik rnekle aklanabilir: "Grlemeyen tanr grlebilir dnyay yaratt" ifadesi zmlendiinde, u bileenden olutuu ortaya karlacaktr: "Tanr grlemez", "dnya grlebilir", "tanr dnyay yaratt". Analitik felsefedeki ikinci gelenek , II. Dnya Sava'ndan sonra, ilk dnemdeki filozoflarn dorulama merkezli grlerini eletirerek ortaya kmtr. "Gndelik dilci felsefe" olarak da adlandrlan bu akm, byk oranda Wittgenstein 'n post-Tractatus dnemindeki grlerinden esinlenen Grice, Austin ve Searle gibi filozoflarn almalaryla ilerlemitir. Bu akm, ilk dnemdeki zmlemecilere kart olarak, dorulama ilemine kaytsz olan ve gndelik dilde sk sk kullanlan bir takm szcelemleri konu edinmektedir. Analitik felsefe akm, balangtaki Anglo-sakson niteliini yitirerek gnmzde Kta Avrupas'nda da eitli dnrlerce temsil edilmeye balamtr. Kaynak: Dil Felsefesi Szl- Atakan Altnrs-Paradigma Yaynlar.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Yukar dn Anlamak Gnderen: 10.04.2003 Saat 20:07 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

zmleyici Felsefe

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

2 -> 2

19.11.2008 19:21

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Felsefe Dersleri


Konu: Dil Felsefesi Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 09.03.2004 Saat 14:26 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DL FELSEFES

Dil Felsefesi'nin zellikle 20 . yy. n bandan balayarak felsefenin temel ilgi alan olduunu gryoruz. Site ve forumda dil felsefesinin gndeme getirdii soru ve yantlar zerine bir ok yaz yer ald, ayrca anlama abamz dorultusunda syletik.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Felsefe Alanlar konusunda dil felsefesi nin ilgilendii alt alanlara deinildi. zetle , dil felsefesi ; deiik syleme olanaklarn zmleyen, anlam anlamlandrmaya alan, anlamn nasl olutuunu , dilde nasl dolatn , nasl iletildiini aratran, dil gereklik ilikisini aklayan, dil-iletiim ilikisini betimleyen, dil grngsnn kavranmasnda belirleyici boyutlar ele alan bir disiplin. Kendini bilmek ile dil i bilmek arasnda ok yakn bir iliki ve rtme olduunu dnyorum. Dil konusundaki felsefece dnme iin bir giri alan oluturmaktan baka iddias olmayan (ve tabi bu konuya yaamn adam dnrlerin grlerinden oluacak) bir alntlar demeti sunulmaya allacak burada. lk aamada yararlanacam kaynaklar: 1.Felsefe Szl Bilim ve Sanat Yaynlar 2.Dil Felsefesi- Waltraud Bumann-(Gmmzdeki Felsefe Disiplinleri- eviri: Doan zlem.) Ara Yaynclk-1990 Dil felsefesi ilk bakta XX. yzylda ortaya km olduka yeni bir felsefe dalym gibi grnmekle birlikte, henz felsefe dallar arasnda bugnk anlamda bir blnmenin sz konusu olmad Platon ile Aristoteles 'e dek uzanan "geleneksel felsefe"nin hemen btn flozoflar, dili felsef aratrmann es geilemez, deme bir konusu olarak grmlerdir. Nitekim dil stne dnn tarihi bata mantk tarihi olmak zere bir btn olarak felsefe tarihinden ayrlamaz. Bu temel gerein en nemli kant, geleneksel felsefe yapma tarznda bilgi, doruluk, anlam, us gibi en nemli felsefe kategorileri zerine dnmek ile bu kategorileri dil yoluyla ifade etmek arasnda bir ayrma gidilmemi olmasdr. Bu yzden gnmzde ounluk dil felsefesi bal altnda yant aranan sorularn nemli bir blm gemite metafzik, bilgikuram, varlkbilgisi gibi temel felsefe dallar altnda ele alnmlardr. Bundan da anlalaca zere, felsefe tarihinde dil ile zihin ya da dnya ile dil arasndaki ilikinin doasna dair ortaya bir reti koymam felsefe okulu ya da flozof yok gibidir. Bu tarihsel geree karn, gnmzdeki anlamyla bamsz bir aratrma alan olarak dil felsefesinin temellerinin Hamann, Herder ve von Humboldt tarafndan XIX. yzyln ilk yarsnda atld dil felsefecileri arasnda genellikle kabul edilen bir grtr. Ancak dil felsefesinin zerk bir felsefe dal olarak bamszln kazanmas bir yana teki felsefe dallar iin de belirleyici bir konuma ykselmesi, zellikle Wittgenstein 'n "nceki dnem" ile "sonraki dnem" felsefelerinde sergilenen dlsel dneme aamasyla gereklemitir.

Yukar dn selcen Yeni ye

Gnderen: 09.03.2004 Saat 18:25 | Kaytl IP

DL FELSEFES (ing.philosopby of language; Fr. Philosopbie du langage;Alm. Sprachpbilosophie) Dil felsefesi en genel anlamda, bir btn olarak dilin kkenini, yapsn, zn ve doasn, kapsamn ve ieriini inceleyen; farkl diller arasndaki kken ve yap bakmndan ortak zellikleri aratran; bilim dili, iir dili, matematik dili,bilgisayar dili, beden dili diye adlandrlan deiik syleme olanaklarn zmleyen; anlamn, anlaml ifade ile anlamsz ifadeyi birbirinden ayrann neler olduunu ortaya koyan; dildeki anlamn nasl oluturduunu, anlamlarn dilde nasl dolatn, nasl iletildiklerini, nasl anlaldklarn betimleyen; kavramlar ile kavramsallatrmalar, szckler ile nesneler, tmceler ile olgu ya da olgu balamlar arasndaki ilikiye odaklanarak dil ile gereklik arasndaki ilikinin nasl kurulduunu aklayan; dil yoluyla iletiimin nasl ve hangi koullar altnda olanakl olduunu zellikle dilin simgeselliine younlaarak betimleyen; dilin szdizimi, pragmatik (edim bilim / kullanm bilim), anabilim, gstergebilim, retorik gibi dil grngsnn kavranmasnda belirleyici konumda bulunan boyutlarn aratran; dilin insan yaamndaki yerini ve nemini, bata genel felsefe anlaymza ilikin anlamlar olmak zere, btn ynleriyle sistemli bir biimde ele alan felsefe daldr. (Gl ve Dierleri, 2002, s: 385-386) Dilin gc etkisi kltr varlnn her yannda kendini duyurur: Toplum, din, edebiyat tarih, bilim, eitim gibi kltrn her yresi en i elerine dek zorunlukla dili damgasn tar. Yn, amac, kapsam, baars ne olursa olsun, insann yrd grnr grnmez tm yollar dilden geer. epeevre insan varoluunun ana kouludur dil. nsan konuan bir varlk olduu iin dil, her ada gncel bir konu olmutur. ( Uygur, 2001 s:9) Dil felsefesi ilk bakta XX. yzylda ortaya km olduka yeni bir felsefe dalym gibi grnmekle birlikte, henz felsefe dallar arasnda bugnk anlamda bir blnmenin sz konusu olmad Platon ile Aristotalese dek uzanan geleneksel felsefenin hemen btn filozoflar, dili felsefi aratrmann es geilmez, deme bir konu olarak grmlerdir. Nitekim dil stne dnn tarihi bata mantk olmak zere bir btn olarak felsefe tarihinden ayrlamaz. Bu temel gerein en nemli kant, geleneksel felsefe yapma tarznda bilgi, doruluk, anlam, us gibi en nemli felsefe kategorileri zerine dnmek ile bu kategorileri dil yoluyla ifade etmek arasnda bir ayrma gidilmemi olmasdr. Bu yzden gnmzde ounlukla dil felsefesi bal altnda yant aranan sorunlarn nemli bir blm gemite metafizik, bilgi kuram, varlk bilgisi gibi temel felsefe dallar altnda ele alnmlardr. Bundan da anlalaca zere, felsefe tarihinde dil ile zihin ya da dil ile dnya arasndaki ilikinin doasna dair ortaya bir reti koymam felsefe okulu ya da filozof yok gibidir. Bu tarihsel geree karn gnmzdeki anlamyla bamsz bir aratrma alan olarak dil felsefesinin temellerinin Hamann, Herde ve Von Humboldt tarafndan XIX. yzyln ilk yarsnda atld dil felsefecileri arasnda genellikle kabul edilen bir grtr. Ancak dil felsefesinin zerk bir felsefe dal olarak bamszln kazanmas bir yana teki felsefe dallar iinde belirleyici bir

Katlma Tarihi: 04.09.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 41

1 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

konuma ykselmesi, zellikle Wittgensteinin nceki dnem ile sonraki dnem felsefelerinde sergilenen dilsel dneme aamasyla gereklemitir. (Gl ve Dierleri, 2002, s: 386-387) ada dil felsefesinin belki de zerinde en ok durduu konu, anlam grngsn btn ynleriyle aklayacak genel bir kuramn oluturulmas, en azndan kendi iinde tutarl bir anlam zmlemesine varma araydr. Bu aray dorultusunda felsefecilerin en genel anlamda ayr tutum sergiledikleri sylenebilir. Bunlardan ilki dildeki tek tek btn anlam birimlerinin dnyadaki eylere karlk geldiini dildeki her szcn bir eye her tmceninse bir belli bir olgu balamna gnderme yaptn savunan gndergeci anlam grdr. Wittgensteinin Tractatus Logico-Philosophicus adl bayaptnda ortaya koyduu resim kuramnn doruk noktasn oluturduu bu gr dorultusunda dnmeyi srdrm felsefeciler arasnda B. Russell, R. Carnap, W Quine ile rencisi D. Davidsonun adlar ne kmaktadr. Sz konusu dnrler kimileyin olgucu felsefenin geerliliini kesinleme kaygsyla, Wittgensteinin anlam iin sylediklerinden ok nemli noktalarda ayrlan bir dnce izgisi izlemilerdir. Bu dnce izgisinin en ayrt edici zellii, olguculuunda temel sorunu bir nermeyi anlaml klan nermenin ilkece dorulanabilir olmas olduunu savlayarak anlam sorununun gerekte bir doruluk sorunu olduu sonucuna varmlardr. Varlan sonucun en nemli ierimi analitik ile sentetik nermeler bir yanda, normatif deer biici br yanda olmak zere olgucu felsefenin k noktalarndan birini oluturan olgu nermeleri ile deer yargs bildiren nermeler arasndaki ayrm salama alm olmasdr. (Gl ve Dierleri, 2002, s: 387) Wittgensteinin TLP (Tractatus Logico-Philosophicus) ye gre dil, olgularn ve btn olarak da gerekliin resmidir anlam bu resmin kendisi, gsterim adn gsterdii eydir. Dil, olgularn mantksal biimini yanstr. Buna gre olgular, mantksal biime sahiptir. Bu dnceler, Wittgensteinin ikinci dneminde tamamen terlettii dnceler arasnda balca olanlardr. Wittgenstein yeniden felsefeye yneldiinde TLP2 deki bir yanl ele alarak ie koyulur: ad ilenesne arasndaki karlkl o PU ( Felsefe aratrmalar) da (Wittgensteinin ikinci dnem eseri) adn tayc ile adn gsterimi arasnda kesin bir ayrm yapar. Adn gereklikte karl olduu ey kii veya nesne- adn taycsdr. Gsterimi deil. Adn taycs yok olabilir ama ad gsterimini yitirmez. Aksini dnmeyi Wittgenstein ruh hastal olarak grr: yle bir ruh hastal dnlebilir ki hastala yakalanan biri, adlar yanlzca onlarn taycs ortada olduunda kullanlabilir ve anlayabilir olsun. ( Soykan, 1995) Gndergeci anlam gr znde Olann olduunu olmayann olmadn sylemek doru; olann olmadn olmayann olduunu sylemekse yanltr szyle ilk kez Aristotales tarafndan dile getirilen uygunluk kuram diye biline gelen doruluk kuramnn anlam grngsne bir uyarlamasdr. kinci anlam kuram, anlamlarn insanlarn zihinlerindeki tasarmlardan imgelerden ya da bir takm baka ruhbilimsel grnglerden olutuunu ne sren tasarmc zihinselci anlam grdr. Bu grn en ok dile getirildii akmlarn banda genel erevesi Locke tarafndan izilen ngiliz deneycilii gelmektedir. Deneyciliin znde bir anlam kuram sunma abasndan daha ok btn her eyi aklama savnda olan metafizik bir dizge olmas nedeniyle bu dizgide doal yolla tretilen anlam aklamasnn deneyim olgusunun doasn kavrama amacyla temellendirildii grlmektedir. Bu durumun en temel kant, gerek Locke un gerekse Humeun idealar ile izlenimler arasnda yaptklar ayrma baklarak grlebilir. nc anlam kuramysa, zellikle Wittgenstein in sonraki dnemini yanstan Felsefece soruturmalarda ortaya konan kimileyin oyun kuram adyla da anlan kullanmc anlam retisidir. Bu retinin savunduu temel dnceler, dilsel dnemeten geerek dil stne dnmeyi srdren J.L. Austin, P.F. Strawson, J. Seatle, G. Ryle gibi Wittgensteinin izinden yryen dil felsefecilerinin almalaryla olduka verimli bir biimde ilenmitir. Anlam retileri arasnda gnmzde geerlilii en ok tannan bu anlaya gre, anlam grngs belli bir dil topluluu iinde belli bir yaam biimi erevesinde toplumsal uzla yoluyla belirlenmi birtakm kurallar uyarnca oynanan bir dil oyunu olarak temellendirilmektedir. Bu anlamda bir eyin anlamn renmek demek o eyin belli bir balamda nasl kullanldn renmek, yani o eyi uygun biimde kullanabiliyor olmak demektir. Wittgensteinin sonraki dnem felsefesinde gerekletirildii anlam sorununu kullanm ierisinde ztrmesi, dil felsefesinde nemli bir krlma aamasna karlk gelmektedir. Anlam sorununa yaklam yordamnda ba gsteren bu krlmayla birlikte dil felsefesi almalarnda teden beri egemen bir konumda bulunan anlam sorununa ynelik yerleik soruturma kalplar eski yerlerini ve deerlerini yitirmi; bylelikle de dil felsefesi iin yeni bir soruturma ufku almtr. Anlam sorunlar yerine daha ok dilsel kullanm sorunlarnn ele alnd bu soruturma erevesinin en nemli kavram sylemek ile eylemek arasnda geleneksel olarak yaplan ayrm ztrmeyi amalayan, aslnda bu iki edimin bir ve ayn ey olduunu gsterme dncesi stne bina edilmi sz edimleridir. (Gl ve Dierleri, 2002, s:388) erisinde eitli dil felsefesi aralatrmalarnn beraberce yrtld bu yeni dil felsefesi erevesi kimileyin Wittgenstein sonras dil felsefesi diye kimilerince dilsel dneme diye adlandrlmaktadr. Bu yeni dnemde yaplan dil felsefesinin en belirgin zellii dil felsefesinin artk br felsefe dallar arasnda bu alana zg bir takm zel sorunlarn yantlamaya alld bir dal olmayp btn felsefe soruturmalar iin belirleyici anlam bulunan genel bir felsefe duruu olarak deerlendirilmesidir. Dil felsefesinde ba gsteren bu krlmann ana nedenlerinden biri hi kukusuz Heiddegger in Daseina, yani insann yeryznde olmaktalna ynelik verdii zmlemeler olarak gsterilebilir. Bu zmlemelerin en temel iletisi, Heiddeggerin dil varln evidir. Tmcesiyle zetlenebilir. Dil ile varlk arasnda Heideggerce kurulan bu iielik ilikisi, felsefenin bundan byle kurgusal metafizik yaparak varlk soruturmas yapamayacan yksek sesle dile getirmeyi amalar. Bunun yerine Heideggerin nerisi insan olarak dnyadaki deneyimlerimizin dilsel betimlenme yntemiyle kavranmasna ynelik kesintisiz bir dil soruturmalar srecini balatmaktadr. Nitekim Heidegger in felsefesine getirdii amlamalardan tr Heidegger in Kyden Kente ndirme payesi verilen Gademer Anlalabilecek biricik varlk dildir. diyerek geleneksel felsefenin basz sonsuz belgisel saltk varlk tasarmn dil ierisinde alaa etmitir. Kukusuz bu sonu yine Wittegensteinin Dilimin snrlar dnyamn snrlardr. tmcesinde anlam kazanan bir sonutur. Bu yeni felsefece duruun en nemli etkisi, kta felsefesi ile zmleyici felsefe arasndaki dengenin kta felsefesinden yana, zelliklede yorumsamac varoluu grng bilimsel dil felsefesinin soruturma ereveleri lehine bozulmu olmasdr. (Gl ve Dierleri, 2002, s: 389) Dil felsefesi aratrmalarnda ne kan bir baka ana dorultu ban Chomskynin ektii sz dizimci yaklamdr. Bu yaklama gre, kullanmc anlam retisi de dilin temel amacnn bildiriim olduunu savunan dil bilim kaynakl btn grlerde dil grngsn aklamada yetersiz kalmaktadrlar. Chomsky bu eksiklii gidermek iin ncelikle insann doas gerei sz dizimci bir varlk olduu geeine parmak basar. Buna bal olarak da dilin insan kavrayna ilkece ak bir z varsa bunun sz diziminde gizli olarak bulunduunu ileri srer. Dilin znn dilin sz dizimi olduun savunan bu yaklamn ar ular dil felsefesinin aratrma alann sz dizimi ile snrlamaktan yanadr. (Gl ve Dierleri, 2002, s: 389) Kaynaka Gl, A. Baki, Uzun, Erkan, Serkan, Uzun, Yolsal, Hsrev mit. Felsefe Szl. Bilim ve Sanat Yaynlar. stanbul: 2002 Soykan, mer Naci. Felsefe ve Dil. Kabalc Yaynevi. stanbul: 1995. Uygur Mermi. Dilin Gc. YKY Yaynlar: 2001
Yukar dn

2 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Anlamak Gnderen: 09.03.2004 Saat 18:44 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Teekkrler..imi kolaylatrdnz.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn -musical Yeni ye

Gnderen: 09.03.2004 Saat 22:20 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 29.11.2003 Yer: Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 135 Yukar dn

Peki acaba neden baz sanatlar ( eserleri takdirle karlanan ) , konumakta zorlanrlar ? Byle biriyle biraz muhabbetim olmutu, bana bazen konumakta zorlandn sylemiti ben de herhalde ifade edebilecek kelime bulamyorsunuz demitim, o da yaptm eyler syleyeceimin nne geiyor demiti, herhalde bizler de zaman zaman konumakta zorlanyoruz deil mi ?

Anlamak Gnderen: 10.03.2004 Saat 09:20 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sevgili musical, Dil-dnce ilikisi tartlan sorunlu bir alan. Okumalarmdan byle olduunu dnyorum. Sizi olumlayan bir paragraf alntlyorum. Gnmz dilcilerinden LANGACKER , kitabnda dil-dnce ilikisine uzun uzadya deinmitir.Dille dncenin ilikileri nelerdir, dil olmadan dnebilir miyiz, dncemiz, dilimizin yapsnca m biimlendirilir?" sorularn ele alan bilgin, dncenin bilinli bir fikir ura olarak incelendiinde dilden btn btn ayr olarak ortaya ktnn saptandna deinir. Mzik besteleme, heykel yapma gibi baz ilerin dile bal olmadn belirten bilgin, kimi zaman, dncelerimizi anlatacak szck bulamaymz da hatrlatarak "eer dil olmadan dnlemez idiyse byle bir sorun ortaya kmazd" biimindeki kaygsyla dnmenin dilden ayr var olabilecei grne eilim gstermektedir.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn

DL-DNME LKS

Anlamak Gnderen: 10.03.2004 Saat 09:28 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye Anlam konusundaki grleri zetleyelim.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dzenleyen Anlamak 11.11.2004 Saat 23:41 Yukar dn selcen Yeni ye

Gnderen: 10.03.2004 Saat 09:33 | Kaytl IP

Benim dev olarak hazrladm konulardan biriydi.. Paylamak istedim...

3 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Katlma Tarihi: 04.09.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 41 Yukar dn Anlamak Gnderen: 12.03.2004 Saat 15:01 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dil Felsefesine genel olarak bir giri yaptktan sonra , dilin neliine ynelik olarak konuyu geniletmeye alalm.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

DLN GRNMLER nsan diliyle snrlanm dil kavramnda eitli grnmler karmza kar. Daha W.v. Humboldt , dilden ergon (kurallar sistemi ve szckler hazinesi olarak dil) ve energeia (srekli yinelenen bir konuma etkinlii olarak dil) olarak sz etmitir. H. Steinhtal bugne kadar sk sk yinelenegelen bir ayrm yapmtr. O dilde u eyi ayrmaktadr: 1. Konuma: Dilin burada ve imdi iin dnlm eylemi veya kullanm. 2. Dil etkinlii : Dil, fizyolojik bir enerjiyi, yani sesi, hece haline dkme etkinlii olduu kadar, dnlm olan eyi bu hecelerle da vurma etkinlii ve ayn zaman- da kapasitesidir. 3. Dil ierii : Dil etkinliinden kan ve konuma srasnda bavurulan, yaplm eler. Bunlar dnlen eyi (objeyi) da vurmas gereken eylerdir ("Gramer, Mantk ve Psikoloji", 1855, s. 137). G.v.d. Gatelentz de Steinthal'inkine benzer bir snflama yapmtr. Ama dilbilimciler evresinde en tannm snflama, F. de Saussure 'un yapt snflamadr. Onun; "langage" (= insani dil yetisi ) "langue" (= somut dil ) "parole" (= dil edimi ) ayrm gen dil aratrmaclarn olduka etkilemi, bu ayrmna drdnc bir moment olarak "parler" ( bireysel dil stili ) eklenmitir. Son olarak K. Bhler in aratrmalarna dayanlarak, dildeki bu drt grnm, bir ema iersinde yle gsterilmitir:

W.Bumann
Yukar dn -musical Yeni ye

Gnderen: 12.03.2004 Saat 21:22 | Kaytl IP

teekkr ederiz, bizi aydnlattnz iin


Katlma Tarihi: 29.11.2003 Yer: Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 135 Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.03.2004 Saat 20:51 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

4 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

DL FELSEFES Dil bylesine ok sayda disiplinin konusu ise, empirik dil bilimlerinin yansra bir "dil felsefesi" nin nasl bir grevi olabilecei sorulabilir. nce dile ynelen felsefi uralar birincil ve ikincil olarak ayrmak gerekir. Birincil felsef uralar, dorudan doruya dil fenomenine ynelirlerken, ikincil felsefi uralar; dili , belli bir felsef tematik iinde ele alrlar. Birincil dil felsefesi bir yandan empirik dilbilimsel aratrmalarn metodolojik adan temellendirilmesi ile urarken; br yandn, elde bulunan veriler okluu iinde bu verileri aklamak iin bavurulan an ilkeleri bir birlie sokmaya alr. O, dilbilimsel aratrmay hem gelitirmek, hem de bu aratrmann sonularn bir odakta toparlamak istemesiyle, empirik dilbilimin ulat son nokta veya yer olarak grlebilir. O eitli dilbilimsel aratrmalarn sonularna topluca bakmakla, yeni bilgilere yol aar ve yeni problemler formle eder. Yine o, dilbilime kart olarak, dilin kendisini veya "genel dil tipi"ni konu aldndan, br yandan "genel dilbilimi" ile ayn dzlemdedir. Hatta, "dil felsefesi," "genel dilbilimi" ve "dil kuram" , bu anlamda zde kavramlardr. Aslnda bunlar, hi kukusuz empirik dil aratrmasnn sonularn gzard etmeksizin ve br yandan verimsiz speklasyonlara dalmakszn almak zorundadrlar. Bu yzden dil felsefesinin konusunu, empirik dilbilimin konu ve aratrma sonularn gznnde tutmadan betimlemek uygunsuz olur. Ikincil dil felsefesi daha ok disiplinler aras balantlarn felsefe araclyla btncl biimde kurulabileceine inanan filozoflar tarafndan gelitirilir. Bu tr felsefenin temsilcileri, ounlukla dil felsefesine ait tm problemleri btncl bir bak altnda zme iddiasn gderler. rnein dil mant, dil ontolojisi, felsef semantik, dl estetii, fenomenoloji ve son olarak varoluu dil felsefesi bu gruba girer.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 14.03.2004 Saat 10:37 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DL KURAMLARI Genel felsefi kutuplamalar dil felsefesinde de kendilerini gsterirler. Ama ayrca dil felsefesinde eitli metafiziksel tutumlarn eitli zamanlarda ~yenilenerek ortaya ktklar ve sreklilik kazandklar da grlr. Dil felsefesinde dil pozitivizmi ile dil idealizmi arasnda sk sk bir temel ayrm yaplr. Burada bu kutuplara ve bunlarn temsilcilerine ancak ksaca yer verebileceiz.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dil pozitivizminden szedilirken, nce, "yntemsel pozitivizm" ile "metafziksel pozitivizm" arasnda ayrm yapmak gerekir. Yntemsel pozitivizm, bilim adamndan, kendi aratrma ve bulgularnn dna kmamasn, denetlenebilir olgu ve olaylar saptamasn talep eder. Hi kukusuz bu yntemsel pozitivizm, bugn de her bilim ve her felsefe ura iin ak bir taleptir. "Metafiziksel pozitivizm" den ise, deneylenemeyen ve , dorulamayan hereyi yadsyan bir pozitivizmi anlyoruz. Bu metafiziksel pozitivizm zerinde burada ksaca durmak gerekir. nk onun izleyicileri, dili, idealist dil kuramlarn toptan bir yadsma eilimi iinde, sadece pozitif bir veri sayarlar. Burada dilin yukarda anlan drt grnmnden bazen biri, bazen br aratrmann merkezcil konusunu oluturur. W. Scherer 1874'de yle yazmt: "Dnyagrleri kendi kredilerini tketirler ... nk sadece 'ilgin' olan eyin bir deeri yoktur. Biz, haklarnda bizi yeni bir kavraya gtrecek olgular nerededir diye soruyoruz ... Sorumlu bir olgu aratrmas, ilk ve kanlmaz taleptir" ( "Yeni Kuak", 1874,). Her trl dil"dil tini" (Sprachgeist), ' ikin dil formu ,metafiziini yadsyan, "toplum tini" gibi kavramlar felsefeden elemek. isteyen bu pozitivizmin kendisinibiz "metafiziksel pozitivizm" olarak adlandrmak istiyoruz. rnein "gen dilbilgiciler (gramerciler) okulu'nn sistemcisi H. Paul "Dil Tarihinin lkeleri" (6. bask, 1960) adl yaptnda yle demektedir: "Eer gerek relerdeki etkenleri herhangi bir ekilde belirlemeyi denemek istiyorsak, parolamz 'tm soyutlamalar defetmek' olmaldr" . Ayn kalk noktasndan hareketle 1920'li yllarn sonunda ortaya kan, ama aratrmada tamamen farkl yollar izleyen mantk poztvizmin temsilcileri, dile, tamamen bir iaretler sistemi ve toplum iinde bildirimeyi salayan bir ara olarak eilmilerdir. Pozitivizm iinde ekstrem bir kalk noktasndan hareket eden bir baka grup da Amerikan behavioristleri dir. Bunlar aslnda mekanik bir materyalizmden hareketle, deney yoluyla elde edilmi, dorudan gzlemle aracsz aratrma konusu olabilen d davranlar (veya: behavio) ele almakla kendilerini snrlarlar. Her davran bir duyusal- duygusal etkinin ve tepkinin rn olarak betimlenir. Bu, dile uygulandnda, dili koullu tepkilerin bir sistemi saymaya ve sonradan giderek, bu sistemin kendisinin de iitenleri etkileyen bir etken olarak grlmesine yol aar. Buna gre, dilbilimsel aratrmann konusu, yukarda anlan drt ana grnm iinden "konuma edimi" ile snrlanm olur ve dil, biimlerden, ses davranlarndan oluan bir ey, etki-tepki elerinden oluan bir konuma edimi olarak anlalr. Pozitivizme kartlk iinde, metafziksel dil Idealizminin yandalar iin dil, veri olan dilden ve konuma etkinliinden ok daha fazla bir eydir.Dil, bir idenin, logos'un, akln bir grn, bamsz oluan bir tinsel yaamn meyvasdr. Dil, bu anlamda, daha Antikada ( Herakleitos, Stoaclar, Yeni Platoncular ve Yeni Platoncu Hristiyanlk yandalar ve mistikler) mutlak ve tanrsal bir tzn am olarak anlalmtr. Gnmzde M. Heidegger de, dili, iinde varln su yzne kt, kendini gsterdii bir logos olarak tanmlar: "Dil, varln yarak rtsn at yerdir" ( "Hmanizm zerine", ).W.v.Humboldt ise yle yarar: "Dil , bir yandan, insann genel tinsel enerjisinin dzenli ileyen bir ark iinde aa kmasdr; br yandan bu ark iinde dilsel yetkinlik idesinin gereklikte bir varolu kazanma abas vardr. Bu abaya eilmek ve onu bu haliyle betimlemek, dil aratrmacsnn son, ama en basit zmde, esas grevidir" ( "nsan Dillerinin Yapsndaki eitlilik zerine " , 1836,

5 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Daha sonra Humboldt 'a dayanlarak, dil aratrmacsndan hep buna benzer bir grevi stlenmesi istenegelmitir. rnein Latin dilleri aratrmacs (romanist) K. Vossler 1904'de yaynlanan "Dilbilimde Pozitivizm ve dealizm" adl yaptnda, pozitivizme kar tutkulu bir muhalefet iinde yle yazyordu: "Bu yzden dilbilimin grevi asla undan baka bir ey deildir: Tm dil formlarnn tek etkin nedeni olarak tini grmek ve gstermek"
Yukar dn Anlamak Gnderen: 15.03.2004 Saat 09:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

SSTEMATK DL FELSEFES NESNE DL VE ST DL (OBJE DL VE META-DL)


Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dil, bilimsel ve felsefi aratrmalarn ele aldklar tm br konulardan ayrlr. nk dil, bu bilimsel ve felsefi aratrmalarn sadece konusu olmakla kalmaz; hatta ayn zamanda bu bilimsel ve felsefi aratrmalarn kendilerini de betimler. Yani dil hem aratrlmas gereken bir konu, hem de bu aratrmalarn betimlenme yeridir. Felsefi adan bakldnda bu olgusal durum, insann bizzat kendisi zerine refleksiyonla ynelebilmesi anlamn tar ki, "dil iinde dil zerine konuabilmek ", sadece insana zg bir ey olarak kendisini gstermektedir. Bu dilsel katmanlar arasndaki ilikiyi aratrmay,metafiziksel yorumlara asla bavurmak istemeksizin,mantk pozitivizm http://www.felsefeekibi.com/forum/topic.asp?TOPIC_ID=590 kendisine grev olarak koymutur. Mantk pozitivizme gre, mantksal adan bakldnda gnlk dilde birok elikiler vardr ve hereyden nce de, gnlk dilde metafiziksel yoldan oluturulup dile sokulmu saysz szck ve kavram bulunur. te dil, ncelikle bilimsel yoldan san bir ekilde ele alnmaya muhtatr. Ama dili bir konu olarak ele almak iin "dil zerine konuan bir dil" e , yani bir st dil 'e gereksinim vardr ve st dil ile nesne dili arasnda kesin bir ayrm yaplmaldr. lk kez Varova Mantk Okulu tarafndan kullanlan bu terimlerden genel olarak anlalan ey buydu. Yani , zerinde konuulan dil nesne dili, nesne dilinden szeden dil ise st dil olarak adlandrlyordu. Bu st dil, bir nesne dilinin betimini ve zmlemesini stlenecekti. Bylece giderek bir dil sradzeni (hiyerarisi) oluturuldu. rnein nesne dili kendi iinde eitli basamaklara ayrld gibi, st dil iinde de bir basamaklanma, rnein st dili altna alan bir st/st dil (meta/meta-dil) oluuyordu. Mantk pozitivizm iinde, eitli aratrma ynlerinden hareketle ok sayda bilimsel ve felsefi 'st diller kurulmu ve giderek bu st diller arasnda bir badam salamak amacyla bir "metadialektik"ten de szedilmeye balanmtr. Mantk pozitivizm iindeki bu eitlemeler dnda ksaca belirtmek gerekirse, bir nesne dilinden szeden bir st dili, nesne dili zerine gelitirilmi bir kuram, bir st kuram (meta-kuram) olarak anlamak gerekir.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 16.03.2004 Saat 10:58 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DLN BOYUTLARI Dil bir iaretler sistemi olarak kavranrsa, bu sistem iinde her iaretin belli bir ilevinin olmas gerekir.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Ch.W. Morris, bir eyin iaret olarak iinde ilev kazand sreci semiosis olarak adlandrr. Bu src, bir semiotik model iinde kendisini gsteren boyuta sahiptir

1. Nesne ve nesnel durum asndan bakldnda, iaret,, bir gsterge veya nesne veya nesnel durumun simgesidir. 2. Konuan asndan bakldnda, iaret, konuann dnce, istek veya duygularnn ifadesi (da-vurumu), hatta semptomudur. 3. Dinleyen asndan bakldnda, iaret, bir uyarc, bir apeldir veya belli bir tepkiye yol aan bir sinyaldr.
Yukar dn

6 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Anlamak Gnderen: 17.03.2004 Saat 09:35 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

YAPI OLARAK DL Kendi bana ele alndnda, dile bir "yap" olarak baklabilir. Byle bakldnda, hereyden nce, bu yap, gereklikle olan ilikisinden (ki bu iliki semantiin konusudur), insanla olan ilikisinden (ki bu iliki pragmatiin konusudur) bamsz olarak incelenmek zorundadr. Baka bir deyile, bir iaretler sistemi ve yap olarak dil sentaktik'in konusudur.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Her zihinsel yapda olduu gibi, somut dilde de eitli grnmler vardr: Ses, isel dil formu ve ortak bildirim. sel dil formu, ortak bildiriimi belirleyen tarz olarak, dilde ses ile ierik arasndaki ba temsil eder. Dilsel yap retisinin merkez kavram isel dil formudur ve bu yzden bu kavram daha yakndan ele almak zorunluluu vardr. Felsefedeki i form kavram, ama daha dorusu i form problemi, Eskiadan beri gndemdedir. "Ide", "entelekheia", "varlk ilkesi", "i yasa", v.b. trnden kavramlar, felsefede ou kez bir i form kavram ile birarada dnlr ve bu yzden i form kavram filozoflar iin hep cezbedici bir ey olarak grnr. I form kavramn genel felsefeden dil felsefesine ilk aktaran kii ise W.v.Hmboldt olmutur. Ama o bu kavram asla tanmlamamtr. Bu yzden kavram, kendisinden sonra bir dizi yoruma konu olmutur. Bugn de kavram hakknda karmzda bir yorum denemeleri okluu durmaktadr ve bu yorumlardan bir birlie ulamak giderek glemektedir. H. Steinthal Humboldt'un i form kavramna adan eilir ve kavram adan yorumlar:

Yukar dn Anlamak Gnderen: 19.03.2004 Saat 10:03 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

1, Statik anlamda i form, kavram oluturma, kategoriletirme, dnsel ilikiler ve ide dizileri kurma tarz ve trdr. 2. Dinamik anlamda i form, dnceleri aa kartan tinsel etkinlik ve biim verici ilkedir. rnein onun sayesinde bir ulus kendi dnce ve duygularn dilde ifadeye tam olur.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

3. Normatif (ideal) anlamda i form, bir mantksal-ideal dilbilgisidir. Somut dilbilgisi, yani kendi iinde zel ve genel olarak ayrlan dilbilgisi ona dayanr. Humboldt'un i form kavram, yukarda da deinildii gibi, daha sonralar srekli olarak hep yeniden tanimlanm ve ok eitli biimlerde yorumlanmtr. rnein isel dil forumunu bir mantksal-ideal dilbilgisi olarak yorumlama eilimi, Husserl i bir "salt dilbilgisi" idesine, A. Martys 'i bir "betimleyici semsioloji" ye, G. Hjelmslev i bir "lingistik cebir" e, R. Carnap ' bir "salt sentaks" a gtrmtr. br yandan, isel dil formu kavram,,her dili belli bir sistem klan organik yap ilkesi anlamnda da kullanlmtr. Bu haliyle i formun, hem szck daarcnn (vokabler) birliini, hem de dilsel formlarn birliini garanti ettii sylenmitir: Dili bir organik yap olarak kavrayan bu yoruma gre, bir organik sistem olarak dil iindeki her e, sistemi yapan temel organik ilkeye gre hem br elerle, hem de sistemin btnyle ilikidedir. sel dil formu kavramnn H. Steinthal, W.Wundt, G.v.d. Gabelentz, W. Porzgi ve L. Weisberger ve dierleri tarafndan benimsenen bu konumu, zellikle 'erikli dilbilgisi aratrmalarnda ve yapsalclkta merkezcil rol oynamaktaysa da, burada da kavramn yine aklanmadan brakld grlyor.
Not: zleyenler iin teknik terimlerin ve youn dilbilgisel yaklamn anlamay gledirdiini dnyorum. Ancak fizik bilmeden doa felsefesine girilemeyecei gibi dilbilim in genel yaklamlarn dikkate almadan dil felsefesine giriin olanaksz olduunu burada alntladm metin de gsteriyor.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 20.03.2004 Saat 12:44 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Aslnda bir dilde sz daarc ile dilin formu arasnda srekli bir birlik olduu hakkndaki tezler, uzun zamandanberi ileri srlmelerine ramen, kantlanmam tezler olarak kalmlardr. Bu konuda ancak, ayn dildeki veya ayn dil ailesindeki eitli ifade aralarnn birlikli bir stile gre deil de, bir uzlam yolu zerinde ortaya ktklar sylenebilir. Sz daarc ile dil formu arasnda ancak tipsel olarak karakterize edilebilecek ballklar saptanabilir ve bunlar genel kurallara balamak olanakszdr. Gnmzde dil ierii (sz daarc) ile dil formu arasnda bir birlik olduunu kantlama abalar ierikli dilbilgisi ve-yapsalclktan kaynaklanrlar. Her ikisi de, dili, bir yandan ondaki temel iliki balamlarn kefetmek zere ierikten hareket ederek; br yandan sadece ses formlarndan yola karak bir yap olarak ele alrlar. Her iki yneli, dilsel balamlar aa karmak ve geleneksel dilbiliminin "sz ve form kadavralar" (G: Mller) ndan kurtulmak istemek konusunda birleirler. Dile bu " btnc" bak, S. hman 'n da iaret ettii gibi, eski atomistik psikolojinin, btnlk psikolojisinin yaygnlk kazanmas sonucu

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

7 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

zlmesiyle ayn zamanda ortaya kmtr. Bu "btnc" bak, her iki ynelimde de, zellikle "dilsel alanlar" konusunda kendini gsterir.

Dilsel alanlar kavram, nce ierii belli akraba szck gruplarn belirtmek iin ierikli dilbilgisi tarafndan gelitirilmi olduundan, dilsel yaplarn aratrlmasna da buradan geilmitir. Bir dilin sz daarcn, kavram ve anlam olarak akraba olan szckleri gruplar halinde toplamak yoluyla ele almak gerektii iddias, daha Leibniz tarafndan ileri srlm ve sonradan H.Paul rafndan savunulmutur. Ne var ki bu iddia, dilbilimde ok uzun sre yank bulamamtr. ilk kez 1924'de G Ipsen, "Eski Dou ve Indocermenler" adl yazsnda alan kavramn dilbilime sokmu ve onu "anlam alan" bireimi iinde kullanmtr. Daha sonra kavram ok sayda dilbilimci tarafndan benimsenmi, ama ne var ki bu dilbilimciler kavram ok eitli tarzlarda.kullanmlardr. W. Porzig , kendi alan kuramn "Temel Anlam ilikileri' adl yazsnda ve daha sonra da popler kitab "Dil Mucizesi" (3. bask, 1962) nde kullanp gelitirmitir. Porzig'e gre, her szcn tamamen belirlenmi bir dilsel alan vardr ve her szck bu alan iinde tek bana bir anlama sahiptir rnein sadece canllar "soluk alr", sadece aslan "kkrer". Ne var ki benzetmeli de olsa, biz "renklerin soluk almasndan,"babann kkremesi"nden de szederiz. Yani "temel anlam" larn hi de sabit olmadklarn, tarih boyunca zldklerini, yeni "temel anlamlar" ortaya ktn grrz. Hatta benzetmeli szck kullanmlarnn sonradan "temel anlamlar" tar hale geldiklerini de biliriz. Buna ramen Porzig, temel anlam ilikilerini kuran szck ve anlam alanlar bulunduunu belirterek, bunlar sentaktik alanlar olarak adlandrr ve ad, fiil veya sfat bildiren szck alanlarnn tmn parataktik alanlar olarak bu sentaktik alanlarn karsna koyar Szck alanlarnn her iki tr birbirleriyle yle bir iliki iindedirler ki, szckler, daima, bir sentaktik alann belli bir yerinde deimeye ak bir parataktik alan olutururlar. Porzig, parataktik alanlara ynelmekten ok, dildeki en kk birlikler olarak sentaktik alann elerine eilir. Ona kar J. Trier, 1931'de, dil alan kavramn szck aratrmalarnda ilk kez yntemli olarak kullanmtr. O, eski ve orta Almanca dnemlerine kadar inerek, birbirine bal szckleri gruplamay denemitir. Bu aratrma srasnda Trier, kavram alanlar ile szck alanlar n birbirinden ayrr. Bir szck, kavramsal bakmdan kendi akraba szcklerle birlikte bir szck alan oluturur ve tek tek szcklerin biraraya gelmeleriyle oluan bu szck alan, kendisine karlk olan kavram alanna uyar. Kavram alan olmadan bir szck br szckten farkllaamaz ve bir anlama sahip olamazd. Trier bu dncelerini basit bir rnekle aklar: "Iyi" notu, drt, be veya alt deerlerinin oluturduu bir derecelenmeyi kapsayp kapsamamasna gre saptanr ve bu deerlerden birini ierip iermemesine gre anlam farkllna urar. Szck alanlar dilden dile deitii gibi, tarih boyunca ayn dil iinde de durmadan deiirler. Bylece Trier'in szck alanlar kuramnn ana dncesi yle ortaya km olur: Bir dilin sz daarc her zaman geici ve itibar bir btnlk tar ve bu btnlk basamak basamak kavram alanlarna halkalanr. Yeni-Humboldtu L.Weisberger de Trier'in dil alanlar kuramn benimser. Weisberger'in genel dlbilimsel sav udur: Dile bir yandan "ergon", yani ierikli dilbilgisi asndan, br yandan "energeia", yani dilbilimsel adan eilmek gerekir. Ne vr ki, dilbilgisi basamanda dilin ieriini sadece ses ve form betiminden hareketle ak klamayz ve dilin insan ve toplumlar iin tinselliin da vurulduu bir ara-evren olarak niteliini burada saptayamayz. Bu yzden dilbilgisel basamak, evreni dilsel kavray tarznn bir parasndan ibarettir. Weisberger'e gre Trierci anlamda bir dil alan kavram da ancak le tanmlamak gerekir: "dil alan, bir organik ballk iinde birlikte etki eden dil iaretleri gruplarnn oluturduu btnle dayal olarak ina edilen dilsel ara-evrenin bir kesitidir ... Hereyden nce, dilsel alanlar dilin san birlikleridir... Bu yzden onlar, bir dilin evren betimini bilme giriiminde, yani ierikli bir dilbilgisinin kurulmasnda temel zemindirler ("Alman Dilinin Evren ,Betimi", I, s.91-93). Anlalabilecei gibi, Weisberger, Trier'in alan kavramn geniletmekte, sadece szck alanlar deil, hatta ayn zamanda, Porzig'in sentaktik alanlaryla hi ilgisi olmayan sentaktik alanlar kabul etmektedir. Weisberger, dilde ses ve ierii birbirinden ayrma gereine de kar karak, bir "tinsel ara-evren" ve "d dnya" ayrm yapmaktadr. Bu nedenle rnein o ses formuna gre dzenlendikleri iin alfabetik szlkleri ~yadsr; yine bunun gibi, nesneleri snflayan szlkleri de. nk bu gibi snflama ve gruplamalar, Weisberger iin dilin dndadrlar. O, bir ses formunun eidi anlamlarn aratran semasioloji ve bir nesneye karlk olarak konulmu eitli iaretleri aratran onomasioloji gibi etkinlikleri de yadsr. Weisberger leksikolojiye dayal bir szck kurma ve oluturma retisiyle ilgilenir ve buradan hareketle, konumay dzenleyen aralara, yani yaygn anlamyla dilbilgisel elere ynelir. erikli sentaksn grevi, nermelerin kurulmasnda bavurulan planlarn yapsn, ara-evren olarak dilin temel formlar halinde betimlemektir. .
Aktardklarmda anlamlandramadm blmler var. Yabanc kavram ok. Alntlamay bitirdiimde, metin aaralarna geri dnp baz aklamlar koymaya aba gstereceim. Yukar dn Anlamak Gnderen: 22.03.2004 Saat 11:43 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

YAPISALCILIK Yapsalclk dilsel oluumlarn ve yaplarn aratrlmasnda tamamen deiik bir ynteme bavurur. Ne var ki,yapsalclk, hi de birlikli bir dilbilimsel ynelim deildir; bu ad altnda ok sayda gr ve okul toplanmtr. Bunlarn ortak olduu nokta, dili kendiliinden olumu (sui generis) bir yap olarak incelemektir. Bu yap, dil-d gereklikle her trl ilikiden zlmtr; hereyden nce de o dili konuandan. Buna gre dilin nelii (mahiycti) onun yapsnda ierilmitir ki biz bu yapy formel bir sistem olarak tasarlayabiliriz.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bu salt ilikiler sisteminin aratrlmas ise, ancak yapsalc bir dil kuramyla olanakldr ve byle bir kuram, doabilimi modeline gre oluturulacaktr. Yani kuramn kendisi bir san bilim olacak ve her trl metafiziksel veya ontolojik dil yorumlar bir yana atlacaktr. Yapsalcln ncleri, B. de Courtenay "fonem" kavramn modern fonolojiye kazandran U. V. Kruszewski ve toplumsal koullar ve dilin sistem karakterini vurgulayp senkronik dil aratrmasn diakronik dil aratrmasnn nne koyan F. de Saussure 'dur. Gen Dilbilgiciler Okulundan gelen ve ama daha sonra bu okulun eletiricilerinden olan Saussure, balangta ancak kendi rencilerini "Genfer okulu" adyla anlan bir evrede etkilemitir. Bayapt "Cours de linguistique general" ( Genel Dilbilim Dersleri ),ilk kez lmnden sonra 1916'da (Almanca evirisi: 1931) yaymlanmtr ve bu kitap karanlk noktalar ve hatta tutarszlklar olduka gze arpan ders notlarnn bir derlemesidir. Bu yzden kitap ok eitli yorumlara konu olmutur ki, bu durum, eidi yapsalc okullarn hepsinin de bu kitaptan yola km olmalar olgusunu aklar. Saussure'un retisinin merkez noktas, bir dilin bir sistem, elerinin birbirine sk skya bal olduu bir btn olduu ve bu elerin dtan deil, tersine ancak yine sistemin iinde ve sistem araclyla belirlendikleri, her enin sistem iinde belli bir ilev tad dncesidir. Bu demektir ki, sistem bir eler btn olarak dzenlenmitir ve bu eler, sistemin kilit noktalarn tekil eden temel ilikilerce belirlenmitir. Dil, znde bir sistem, grnte ise bir bireyscl zellikler topluluudur ve dile ynelik bir bilimin grcvi, dildeki tek tek zellikleri betimlemekten ok onun sistematik karakterini gstermektir. Bylece, dilbilimin birincil Ve ikincil olmak zere iki grevi vardr. Dilbilimin birincil grevi, dili senkronlk bakmdan gzlemek, onu, geirmi olduu deiikliklerden soyutlayarak bir sistem olarak ele almaktr. Dili tarihsel geliimiyle birlikte yani diakronik olarak ele almak, dilbilimin ikincil grevidir. Bu kavraya gre, dil , bir cebirsel veya mantksal sistem olduu kadar, onun bir tarihsel boyutu da vardr. Saussure yle demiti: "Bir gn gelecek, dilin zellik ve bantlarnn, temel doalar gerei matematiksel formller yoluyla ifade edilebilir olduklar kabul edilecektir". Saussure, dildeki deimeleri; - d etkenler, - -sistemin tekil elerini deitiren etkenler - sistemin btnnn deimesine yol aan etkenler olarak snflar.

8 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Aslnda Saussure, yapsalclara, nasl yerine getirileceini belirtmedii bir grev verir ve bu yzden bu grev, deiik yapsalc okullar tarafndan deiik biimlerde yorumlanr.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 23.03.2004 Saat 21:41 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Yapsalclar genelde okula ayrlrlar: 1.Prag Okulu.Kopenhag Okulu 3.Amerikan Okulu Bunlar ortaya klarna gre kronolojik olarak sralanrlar. Prag Okulu
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

1926'da "Travaux du Cercle Linguistique de Praque" (Prag Dilbilim evresi Aratrmalar) dergisi etrafnda oluan Prag Okulu, bu dergide zellikle 1929'dan sonra yaymlanan nemli almalarla n kazanmtr. lk sayda yaymlanan ve Birinci Slav Dilleri Konferansna (Ekim-1929) da sunulmu olan "Tezler" balkl yaz, bu okulun programn iermektedir. Aslnda bu program, dili, belirli bir zamansaltarihsel hareketlilik iinde bulunan, yani dikronik olarak ele alnmas gereken bir sistem olarak grmekle, genel yapsalclk programndan ayrlr.

Benzeri bir yaklam, N. Chomsk"nin "Transformationellen Grammatik' Dnmsel Dilbilgisi ) adl genlik yaptnda benimsenir. ( Syntacic Structures ve Chomsky bu yaklamn ( Sentaktik Yaplar 1957) adl yaptnda daha da gelitirir Chomsky_konuma ile konumay dzenleyen formlar arasnda bir balant olduunu, ama bu formlara ilksel formlar gzyle baklamayacan belirtir. Aslnda bu formlara formlarn byk blm, veri olan sistem iinde 'yapsal bakmdan ikincil olarak trerler. Tremi veya dnm formlar doru ekilde aklamak iinse, onlarn dnm tarihlerini gzden uzak tutmamak gerekir, nk bunlar bu tarihin rndrler. 'Chomsky tezlerini u terimlerle aklar: "The picture was painted by a new technique ve picture was painted by a real artist' ("resim yeni bir teknikle yapld ve "reim gerek bir sanat tarafndan yapld'). nermelerin her ikisi de formel bakmdan farkl deildirler ve Chomsky bunu belirtirken, br yapsalclar gibi herhangi bir semantik yardma bavurmaktan kanr. Farkllk ilk olarak ve ancak, edilgin kurululu bu nermelerin etkin nermelere dnmeleri srasnda ortaya kan Yan farkllk, her iki nermenin, yapsal bakmdan deiik nermelerin dnmleri olmalarnda belirir. ekirdek nermelerin srekli olarak genileyen dnmlerini izlemek yoluyla bir dilbilgisi gelitiren bir dilbilgicisi, aslnda dilin i hareketini de izlemi olur.

Prag Okulunun yapsalcl sk sk fonoloji ile zde tutulmutur. Ama fonoloji, bu okulun ilevci ana tutumu yannda ancak okul ii bir ynelim olarak kalr. Prag Okuluna atfedilen fonolojinin aslnda bu okulun N.S.Trubezkoy vc R. Jacopson un fonolojik almalaryla dnya apnda tannmalarndan kaynaklanmtr. Fonoloji , bir dildeki hangi ses farkllklarnn anlam farkllklar la bal olduklarn, farkll yapan elerin nasl ele alnacan ve hangi kurallara gre bu elerin szcklerle badatrlabileceini aratrr. Buna gre fonoloji, sesi, kendi ilevine gre ele almakta ve seste, yalnz onu br seslerden ayran eleri betimlemektedir. Bu yolla tanmlanan sese fonem ad verilir. Fonem, bir dilin iaret oluturan en -kk yap esidr. Fonemlerin oluturduu daha stteki birlik ise morfem dir. Morfemler, dilin sentaktik yapsnn kendilerine baklarak okunabilecei temel formlardr. Morfemler, birbirleriyle dilin dilbilgisel kurallarna gre birleerek nerme leri yaptklar gibi, her nerme de kendi iinde morfemlere blnebilir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 24.03.2004 Saat 09:18 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kopenhag Okulu 1923'de iki nemli temsilcisi V. Brondal ve G. Hjelmslev in almalaryla kurulmutur. Bu okulun yayn organlar "Bulletin de Cercle Linguistique de Copenhague".([green Kopenhag Dilbilim evresi Blteni] - 1934), "Travaux du Cercle Linguistique de Copenhauga" ( Kopenhag Dilbilim evresi Aratrmalar ) ve "Acta Lingustica. Revue Intational de Linguistique (kuruluu: 1939). Sonuncu dergi Hjelmslev tarafndan yaymlanmtr ve tm br okullara bal yapsalclarn almalarna da yer vermitir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Hjelmslev, Saussure'un dncelerini tutarl sonularna kadar izlemeyi denemi, ama bu arada somut dilden giderek iyice uzaklamtr. O, bir genel veya mantksal dilbilgisi ve bir "dilbilimin dilbilimi" veya "ikin dilbilim" ortaya koyma abalar iinde ylesine bir soyutluk derecesine ulamtr ki, onun kuramn tek tek somut diller iin uygulamak verimsiz bir aba olur. rnein onun kuram, veri olan dil iindeki her trl metne deil, hatta henz ortaya kmam metinlere de uygulanma amac tar. Byle bir kuram unun peinde olacaktr: "Dilin dnda bir 'gereklik' iinde demir atmam olan bir sabitlik, hangi dil olursa olsun, dili dil yapan ve tikel bir dili tm eitli grnmleri iinde kendi kendisiyle zde klan bir sabitlik". Hjelmslev'in kuram "empirik", "dedktif' ve "keyfi" temellere dayanr. Bu dcyimlerden Hjclmslcv'in anlad udur: Kuramn sonular, ancak ncllerden, yani kendileri konulmu eylcr (keyfi eyler) olan kabullerden karlabilir ve bu ncllerin kendileri deneyden bamszdrlar. (yukardaki "sabitlik" betiminde olduu gibi). ncller deney verilerinin mmkn olduu kadar ok saydaki bir toplamna ilikindir ki, onlarn "empirik" olmasndan kastedilen budur. Hjelmslev, kuramnn bu balamda mantksal dil zmlemesi ile sk bana iaret eder. Ona gre mantksal dil zmlemesi de aslnda dilbilimden bamsz olarak, matematie dayal bir alma olmak ister. Amerikan Okulu Amerikan Okulu, Kopanhag Okuluna kart olarak, dedktif-soyut deil, tersne indktif kldr. Burada bir "dilbilimin dilbilimi' deil, tersine "somut dilin ilikiler sistemi" zerinde durulur. Amerikan yapsalclnn temsilcileri E. Sapir ve L. Bloomfield , deney yoluyla veri olan konuma ediminin somut zmlemesine ynelirler ve bylece temelde davran (lehaviorist) bir yaklamla alrlar. New York dilbilimciler evresi, Avrupadan g etmi ok sayda dilciden oluur ki, bunlar arasnda zellikle R. Jakobson ve A. Martinet 'in adlar saylabilir. Amerikan yapsalclarnn en nemli organlar "Language" (kuruluu: 1925), "Studies in Linguistics" (kuruluu: 1942) ve "Word" [/green](kuruluu: 1945)'dur.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 25.03.2004 Saat 09:35 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DL VE NSAN Dil ve insan varl arasndaki iliki insann hem dile sahip olmas, hem de dil tarafndan "kuatlm" olmasyla karakterize olur. nsann dilin hem znesi ve hem de nesnesi olmas, antropolojik ynelimli dil felsefesinin balca konusudur. M. Heidegger , dili , " insan varlnn temeli" insan insan klan ey, " varln kendisi araclyla d ey" olarak adlandrr.O , "Hmanizm zerine" adl denemesinde yle yazar: "insan br etkinlikleri arasnda dile de sahip olan bir canl deildir. Hatta dil, varln evidir, insan onun iinde kalarak, varln rtt dorulua katlarak ekzistens olur

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey

9 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Ama dil ayn zamanda udur da: Her dil ayn zamanda syleme olaydr; onun iinde bir halk tarihsel olarak kendi evrenine ynelir" ("Holzwege", s.61) Burada Heidegger "tarihsel" kavramn sadece olup-bitene ilikin olma (historik) anlamnda kullanmaz; hatta daha ok dilin "tarihsel"' olmas, onun insann urad (mruz kald) bir ey olmasdr ve dil bu anlamda bir "kbet" ve hatta bir ancak Buradan katklarak dilin kkeninin ne olduu sorusuna ise, ontolojik yoldan yant verilebilir. W.v.Humboldt , byle bir yaklamla yle yazmtr: "insan ancak dille " insan olur, ama dili kefetmek iin de nce insan olmak zorunludur . Yani, insan olma ile dile sahip olma, sadece birarada bulunan eyler deildirler, hata bunlar, ayn btnln iki grnmnden baka bir ey deildirler. Dilin kkeni sorusuna verilen bu ontolojik yant, dilin ortaya kn bir kltr fenomeni olarak gt5ren eski genetik yanta karttr. Genetik yantlar olduka eitlidir. rnein burada dili, insanlara tanr tarafndan bahedilmi bir nimet olarak anlayan kuramlar vardr. Bu evrede ok tartlan konulardan biri, rnein "Adem'in dili" nin olup olmaddr. J.P.Sssmilch, 1754'de "dilin ortaya kn insandan deil de Yaratan'dan yola karak kantlama" denemesine girimitir. Dilin ortaya kn insandan kalkarak aklamaya alan antropolojik kuramlar da ok eitlidir. Antropolojik kuramlarn bir blm, dilin aracsz duyusal tepkilerden oluluunu ileri srerlerken (Puh-Puh kuram) bir blm dilin doal seslerin taklidi yoluyla olutuunu savunurlar (Wau-Wau kuram); bir blm ise dilin bilinli bir keif olduu kansndadrlar. Bugn empirik-antropolojik aratrma dilin ortaya k sorununa tarihsel adan eilirken; psikoloji, dilin meydana gelmesini salayabilecek psiik koullar gstermeye alyor.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 26.03.2004 Saat 09:42 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dildeki deimeler: Dil aratrmas, kukusuz sadece dilin kkeni ve ortaya k sorunu ile deil, ayn zamanda onun geliimi ile de, yani bu demektir ki dildeki deimeler ve bu deimelerin nedenleriyle de urar. Dildeki deime, ses, anlam ve iaret deimeleri olarak grnm kazanr. Ses, anlam ve iaretler zaman iinde kaybolabilir ve szckler yeni anlamlar yklenmi olarak yeni kullanmlar kazanabilir. Ama deime sadece bununla da kalmaz, dilin sentaks da deiir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dildeki deimeleri aklama denemeleri pek oktur ve burada ancak en tannmlarndan szedilebilecektir. 19. yzyln ikinci yarsnda bir ka dilbilimci, A. Mllerin ynetiminde, dildeki deimelerin nedenleri olarak iklim etkisi, corafi zellikler gibi doal etkenler zerinde altlar. Ama bu aratrmalar, hipotezleri hi dc destekler nitelikte olmad. Bir baka kuram, insann toplumsal donatmndan yola kt. Rus dilbilimcisi N. J Marr, dilin o dili konuanlarn toplumsal durumlarndaki deimelerle ayn zamanda deitiini ileri srd. Marksist toplum kuramna uygun olarak, Marx'n iddialarndan hareketle dildeki deimeleri toplumsal deime tipleri altnda ele almak denendi. Buna gre dildeki deimeler, ekonomik biimlere sk skya bal olarak ve ekonomik yasalara uygun biimde birbirlerini izlemekteydi. Marr'n retisi, dilin bir toplumun kendi ekonomik dzeninin dorulanmasn simgeleyen bir "styap" kurumu olduu iddiasna dayanr: Ama bu iddia pratikte elikiler tar. nk aktr ki, Rus dili 1917 Devriminde ve Devrimden sonra hi de nemli bir deiiklie uramamtr. Bu sonu zerinde 1950'lerde "Pravda" gazetesinde bir tartma ald ve Stalin kendi-tutumunu yle aklad: "dilin (ekonomik) tabana dayal bir st-yap olduu doru mudur? Hayr bu doru deildir. Toplumun dayand temel, o toplumun belli bir adaki geliiminin dayand ekonomik yapdr. st-yap ise toplumun politik, dinsel, sanatsal ve felsef kavraylar ve bu kavraylara uygun politik hukuksal ve benzeri kurumlardr. Her temel kendisine uygun bir st-yapya sahiptir ... Dil ise st-yapdan tamamen ayrlr ... Dil , bu veya u toplum (tipiyle) koutluk gstermez; tersine o bir toplumun tarihinin toplu akndan kar". Bugn yaygn olan bir nc kurama gre, dildeki deimeler, konusan bireyler ile bu bireylerin topluca konustklar dilin birbirlerini birlikte etkilemeleri sonucu meydana gelmektedir. Dildeki deimelerin ana nedenini, Kavimler G gibi byk tarihsel olaylar sonucu bir dilin yabanc bir halk arasnda yaylmas nda gren kuram da burada anlabilir. Bir dilin ezamanl olarak daha byk bir insan topluluu iinde yaylma sresi, ne var ki ancak, ocuklarn kendi dillerini yetikinlerden renebildikleri yerde bir sreklilie sahip olabilir. renim srasndaki belirsizlikler ve yetersizlikler, kipleri deiik ekillerde kullanma eilimi, etkili kiilerin taklidi ("nder kuram") v.b. etkenler de dildeki deimelerin nedenleri arasnda saylabilirler. Dilde deimelere yol aan ve rastlantsal denebilecek bu nedenlerin yansra, deimeyi tek ynde kesinlikle belirleyen nedenler bulunduuna inananlar da vardr ki, bunlar, bu nedenlerin dilin sistem karakterinden hareketle aklanabileceini savunurlar.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 30.03.2004 Saat 10:30 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

br yandan, dildeki deime problemi, dil ile insan topluluu arasndaki ilikiler problemine de balanr. W.v.Humboldt 'un dil aratrmasnn kilit noktasn da bu problem oluturur. O, problemi, ulus tini kavramn dilbilimine sokarak zmek ister. Ulus tini, zneler-aras ve zneler-st dnlmesi gereken bir kavramdr. Ulus tini, bireylerin salt niceliksel okluunu bir ulus haline getiren, bu okluu bir birlie dntren eydir. Ulus tini tm kltrel fenomenlerde izlerini gsterir, dolaysyla dilde de. Humboldt'un ulus tini kavram 19. yzyln ikinci yansnda M. Lazarus ve H. Steinthal 'n kurucular olduklar "halklar psikolojisi" iinde empirikletirilmi ve metafiziksel anlam yknden arndrlmak istenmitir (1860-1890 yllan arasnda bu yazarlarca yaymland ve 20 ciltte toplanan "Halklar Psikolojisi ve Dilbilim Dergisi"). Buna gre halk tininin etkinlii ile srekli bir nesnelleme (objektivation) meydana kar ki, bu nesnellemi olan ey yine ancak bu tin tarafndan kavranabilir. Bu nesnellemi ey, bu "objektif tin",bir birlik, bir norm ve "ergon" olarak artk en uzaktaki sbjektif etkinliklere bile siner. Hegel'in "objektif tin" kavramna kar bu "objektif tin" sadece toplumsallkla snrl deildir, o ayn zamanda ve hatta tm kltr alann kapsar. Birey , objektif tinin bir esi olarak,dille nesne ve durumlara egemen olabildii gibi , br yandan o konuan olarak, tekrar o dili etkilemektedir. Daha Herder , dilin sadece bireyin kulland bir ey olarak grlemeyeceini, hatta tersine, dilin bireyin dnmesini yola sokmaya zorlamakla, bireyi kendisine baml kldn belirtmitir. Kukusuz her somut dil, kendi iinde pek ok halkalara da blnr. Dilde sadece zel diller (yankesici dili, asker dili, renci dili, argo, v.b.) ve uzmanlk dilleri gibi halkalar yoktur; rnein bir yksek dil ve bir gnlk dil vardr ve gnlk dil de yeniden eitli toplumsal tabakalarda farklla urar. yle ki, belli bir dil dzeyi toplumsal dzeyi de 'belirler ve bunun tersi de dorudur (Kar.: B. Shaw Pigmalion ) Dilde eitli ulus tinlerinin yansd kabul edildiinde, hi kukusuz dildeki ok-grnmllk de ulus tinlerinin eitliinden kalklarak aklanr.Mitolojik yorumlardan (Babil Kulesinin inas) yola kld m da, bu kez tek aklama olana yJe bir ey olur ki, dildeki eitlilik artk rastlantsal ve nemsiz ses farkllklarna dayatlr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 31.03.2004 Saat 09:08 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dil snflamas. Tm dillerin ortak bir mantksal gvdeye dayandna inanld m, tm snflama denemeleri artk buna gre yaplr. Dil snflamas

10 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

denemelerine ilk kez 19. yzyln balarnda rastlanr. Bu sralarda, ulus tinlerindeki eitlilie uygun olarak dillerin de eitli dil snflar olacana inanlyordu. zellikle Sanskritenin kefi, dil snflamalar asndan ok etkili oldu. Schlegel kardeler, dilleri tipe ayryorlard: yaltc diller (isolierende), soneki diller (agglutinierende) ve bkml diller (flektierende). Bu ayrm tm 19. yzyl iin belirleyici olmutur. Hegelin tarih dncesi ve Drwinin evrim kuram altnda, diller bir de genealojik ynden ele alnp, dil snflamalar "dil idesinin evrimi" (Steinthal) asndan yaplmtr.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bugn bu eski dil snflamalar yerine, "olgunlam" ve "olgunlamam" diller ayrm yaplmaktadr. Ayrca dilbilimsel adan yaplan snflamalar yannda, matematiksel diziler kuramndan hareketle yaplan snflamalara rastlanyor. Bu alandaki en yeni aratrmalar, niceliksel (istatistiksel) derecelendirme yntemine bavurmaktadrlar. Burada bylece snflandrma iin bir dizi parametreye bavurulmakta ve diller, belli deikenlerin istatistiksel deerleriyle karakterize edilip snflandrlmaktadr. Diller okluu iinde yine de daima bir dil birlii tutkuyla aranr. Tm dillerin bir ideal-mantksal norma sahip olduklar, dillerin bu normdan, kendi i yeterlilikleri veya yetersizlikleri orannda gelitikleri veya saptklar iddias, yani znde dilbilgisi ile mantn zde olduklar nermesi, bugne kadar, ne var ki kantlanamaz olarak kalmtr. 19. yzyla gelinceye kadar bir dizi "felsefi dilbilgisi" ortaya atlmtr ki, bunlarn en tannm, 1960'da anonim olarak yaymlanan "Port Royal Dilbilgisi"dir ve kitabn yazarlar A. Arnald ve C. Gancelot olarak bilinir. Kitabn olduka uzun alt-bal yledir: "Genel kuramsaleletirel dilbilgisi. Kitapta konuma sanatnn temelleri ak ve doal tarzda aklanm, bu temellerin tm dillerde ortak olan mantksal ndayanaklar ve ana trleri yannda Fransz dili zerine yeni bir ok gzleme yer verilmitir". Jenscnist Pot Royal manastrndan nl "Port Royal Mant"nn kt bilinir.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 01.04.2004 Saat 10:47 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dilleri, "tm dillerde ortak olan mantksal ndayanaklar" asndan ele alan bu anlaya kar , Humboldt'un "zel evren kavraylar olarak diller"den szetmesi ve dildeki ok-eitlilii, "ulus tini" ne, zel evren kavraylarna balam olmas, dilbilgisi ile mantn zde olduklar iddiasn tartmal hale getirmi; konuma ile dnce, dilbilgisi ile mantk arasndaki ilikiler yeni bir bakla ele alnmtr. Ne var ki bu konudaki tartmalar ou kez bir sz dellosuna dnebilmektedir. nk "dnme" kavram kadar "mantk" kavram da ok eitli tarzlarda anlalmaktadr. "Dnme"den bir yandan salt mantksal dnme kastedilir; br yandan onun ortak bilin ierii olduu sylenir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

"Mantk", bir yandan insani dnme formlarnn retisi saylr; br yandan ona dilsel formlarn bilimi olarak baklr. Ayn mantk bir de dnme ilkelerinin bilimi olarak kavranr ki, byle bir mantk artk insai dnme formlarndan da, dilsel formlardan da daha fazla bir ey olur. Mantksal formlar hi kukusuz dilsel olarak ifade edilirler; ama onlar dilsel formlarla zde deildirler. Modern lojistiki (sembolik mantk) dil zmlemesi, rnein, mant dilsel formlar bilimi olarak anlar. Bu okul, "Viyana evresi diye anlan bir grup filozof tarafndan 1928'de M. Schlick'in abalaryla kurulmu, evreye felsefi eilimli matematikiler, H. Hahn, K Gdel ve R. Carnap da katlmlardr. evre, kinci Dnya Sava balarnda dalm, ama hareket olarak yine devam etmitir. J. Ayer, G. Ryle, R.v. Mises, A.N. Whitehead B. Russel da bu evreyle ilgilidirler. Mantk empirizm, tm bilimlerin ne empirik ne de mantksal yoldan kantlanabilecek olan ve bu yzden metafiziksel nitelikli tasarmlar ierdiinden hareket eder. Bu yzden, metafiziksel, yani "anlamdan yoksun" nermeler her bilimden elenmeli ve bilim, ancak empirik ve mantksal temellere oturtulmaldr. Bir bilimde "anlamdan yoksun" nermeleri saptama yntemi ise, bilimlerde bavurulan kavram ve nermeleri mantksal bir zmlemeye tbi. tutmaktr. Carnap'n bir makalesinin bal, "Metafiziin Dilin Mantksal zmlemesi Yoluyla Elenmesi" ("Erkenntnis" dergisi, daha sonra: "Journal of Unified Science" dergisi) evrenin temel grn de aklar. "Dilin mantksal sentaks" ( sentaks=szdizimi) , dilin dilbilimsel sentaksnda ayrlr. Sonuncusu sadece bir somut dilin kurallarn ortaya koymaya, bu kurallara gre dilsel yaplarn hangi gelerden olutuunu aratrmaya ynelirken; birincisi dilin mantksal yapsn aratrr. Mantksal kurallar dedksiyon kurallardr, dilbilimsel kurallar ise indksiyon yoluyla, yani tarihsel olarak veri olan bir dilin aratrlmasyla elde edilirler.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 02.04.2004 Saat 09:46 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DL VE GEREKLK Dil ve gereklik ilikisi konusunda iki temel ve farkl kuram vardr. Birinci kuram szckleri, nceden varolan ve insandan ,bamsz olan bir gereklie ait nesnelerin adlan sayar. Buna gre, dil ve gereklik arasnda bir karlkllk vardr. Burada, ya szcklerin nesnelerin benzetmeli temsilleri olduklarndan ve bu yzden szcklerden hareketle nesnelerin zlerinin bilinebileceinden hareket edilir; ya da, szcklerle nesneler arasnda hibir i iliki olmad savunulur. Bu son gr, ge Antikada anomalizm adyla anlyordu ve modern dnemde Saussure, mantk pozitivistler (zellikle: lojistikiler) tarafndan da savunulmutur. Dil ve gereklik ilikisi hakkndaki ikinci kuram szcklerin nesnelere dorudan uygun dmedikleri, tersine dilin insan ile d dnya arasnda bir "ara-evren" olarak konum kazandn savunur. Bu kuram d dnyay deil de, dili "gerek evren" diye adlandran W.v.Humboldt'a kadar geri gider. Humboldt'a gre, bu gerek evren , "tinin kendisi ile objeler arasnda, tinin kendi i almasyla kurulmutur." Bu yzden nesneler insanlar iin daima bir bilin objesi olarak kalrlar ve ancak insani bilin altnda szcklerle iaretlenmi eylerdir. Her dilde zgl bir evrene bak bulunur. Humboldt'un bu grlerinde I.Kant'n bilgi kuramnn temel felsefi eleri yakalanabilir. Kan kukusuz ki, Ding an sich'i, kendinde eyi yadsmaz; ama o, ancak insani gr formlar iinde bilinebilir ve bu yzden o, objektif (kendi halinde) deil, tersine ancak, insann a priori bilin yaps iinde sbjektif (insan bakmndan) kavranm olur. Bunun gibi Humboldt da, d dnyaya ait nesnelerin aynen bilinebileceini yadsd iin, szcklerin nesnelere uygunluunu savunan objektivist dil kuramlarn da yadsr. Ona gre nesneler, bilgi-kuramsal dzlemde bilin a priorileri ile sbjektif kavrandklar gibi, ayn nesneler bir somut dilin (anadil) a priori yap geleri altnda kavranmaktadr. Bu yzden, her dilde (ana- dilde) bir baka evren kavray oluur ve tm dilsel evren kavraylar ayn lde doru ve ayn lde geerlidirler. Dilin gereklii "kuran" bir g olduu yargs, Humboldt 'tan bu yana pek ok izleyci tarafndan benimsenmitir. H. Steinthal,,E. Cassirer, M. Heidegger, G. Weisberger ve hatta bir arad Amerikal dilbilimci B.L. Whorf bu izleyiciler arsnda saylabilirler. rnein Whorf, Meksika yerli dilleri zerinde yapt aratrmalar sonunda, Alman geleneinden bamsz olarak ayn sonulara varm ve "dilbilimsel grelilik ilkesi" ni ortaya atmtr.
Yukar dn

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

11 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Anlamak Gnderen: 05.04.2004 Saat 13:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sorgulayan bir us iin dil her ynyle bir ok soruya barndran bir alan... Yukardaki alntlar genel bir resmi ne kadar ortaya koyabildi ben de kukuluyum. Bilim ve Felsefe blmnde Dilin Serveni balyla dil in insan bilimleri ilgi alanlar asndan grnmlerini aktarmaya altk. Felsefeciler dilin kkeni, szcklerin etimolojik gemii ile pek ilgili deiller. Dilbilimcilerin dilin yapsal olarak temellendirilmesi abalarnda felsefeciler ile yaknlatklar alt alanlar var. Felsefe dil okluunun karmaasna girmeden , dilin nelii ( mahiyeti) zerine karmlar yapma gayreti iinde. Dilin farkl ynlerini betimlemek olanakl.. Dil-kltr ilikisi, dilin dnceyi tayan biriktiren ara olmas, anlam-dil ilikisi, dilin insan eylemiyle balants en belli ballar. Sz Dil Felsefesine Giri adl yaptn yazar Atakan Altnrse brakyorum. Andm yapt nklap Yaynlarndan kt.Balk:

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dil Felsefesinin Temel Kavram ve Sorunlar.


Dil felsefesi, bata analitik(zmleyici) felsefe olmak zere birok kavram ile kartrlmakta ve bu kartrmalar sonucunda doru olmayan sonulara varlmaktadr. Birbiriyle iliki iinde olduklar halde ayn eyi belirtmeyen dil felsefesi, dilci felsefe (linguistic philosophy), gndelik dilin felsefesi (ordinary language philosophy), analitik felsefe ve mantk pozitivizm gibi kavramlar arasndaki ayrmlar belirtmek gerekmektedir. Dil felsefesi bir felsefe disiplinidir ve onu analitik felsefe gibi bir takm felsefi geleneklerden dikkatle ayrmak gerekir. nsan felsefesi, etik, tarih felsefesi gibi dil felsefesi de kendisine zg problemleri ve kavramlar olan bir felsefe disiplinidir. Anlam, gnderge, belirli betimlemeler, dnme-dil ilikisi, sz edimleri, vb. sorunlar dil felsefesinin konular arasnda yer almaktadr. Dil felsefesinin analitik felsefe gibi, felsefe etkinliini tmyle dilsel zmlemelere indirgemek gibi bir nclden asla hareket etmediinin / edemeyeceinin altn nemle izmek gerekir. Dilci felsefe (linguistic philosophy), Oxford'ta domu ve gelimi bir felsefe akmdr. Dilci felsefe akm, ele ald sorunlar salt dilsel sorunlar gibi irdelemektedir. Bu yolla "metafzik nedir?", "moral nedir?" gibi felsefedeki geleneksel soru formunun yerine "bir ifadeyi metafizik klan zellik nedir?" , "moral bir anlatm nedir?" eklindeki dil merkezli soru formunu koymaktadr. Dici felsefe, analitik gelenein ancak belirli bir evresini karakterize etmektedir; dolaysyla da analitik gelenein btnne egemen olmu bir yaklam deildir. zmleyici Felsefe Mantk pozitivizm de bir felsef akmdr. Bu akm "Viyana evresi" ad verilen toplulua ye olan ya da dorudan ye olmad halde dardan destek veren flozoflar tarafndan gelitirilmi bir empirizm ve pozitivizm formudur. Bu akm ayn zamanda, analitik felsefe iindeki ilk geliim evresini oluturmaktadr. Mantk pozitivizm dil sorunlarna duyarl bir akm olmakla birlikte, szgelimi matematiin felsefi-mantksal temellerine, ada fiziin epistemolojik ierimlerine ya da moral sorunlara ynelik ilgisi nedeniyle sadece bir dil felsefesi akm olarak deerlendirilemez. Mantk Pozitivizm Gndelik dilin felsefesi (ordinary Ianguage philosophy) bir felsefe yapma tarz olarak, mantk pozitivizmin ideal dil anlayn eletiren Austin, Searle, Grice gibi filozoflarn almalarn nitelendirmektedir. Bu filozoflar, mantk pozitivistlerin ideal dil anlaynn, doal dillerin olaan kullanm olan gndelik konuma formlarn ihml ettiini dnerek bu formlar temel alan bir anlam teorisi gelitirmitir. Onlar, mantk pozitivistlerin tersine, gndelik dilin baya ve gz ard edilebilir olduunu dnmemektedir. Analitik felsefe, yirminci yzyln banda Frege, Moore, Russell gibi flozoflarn almalaryla ortaya kan ve etkisini yzyl boyunca artrarak gelien, eitlenen bir felsefe geleneidir. Zaman zaman birbiriyle atan rakip anlaylar bnyesinde toplayan analitik gelenein karakteristik zellii, felsefi etkinliin, nermelerin mantksal-dilsel analiziyle zde olduu varsaymdr. Bu akma manta ynelik bir ilginin elik ettii gzlemlenmektedir. Analitik felsefe dilsel-mantksal analiz yntemini yalnzca dil felsefesi alanndaki sorunlara deil, eylem teorisi, etik, bilim teorisi, siyaset felsefesi gibi eitli alanlardaki problemlere de uygulamaktadr. Bu bakmndan da sadece dil felsefesi konularyla snrl bir gelenek olarak deerlendirilmemelidir. Yukardaki aklamalardan da anlalaca gibi, ele aldmz terimlerin birbirinin yerine kullanlmamas gerekmektedir. Olduka yaygn olan analitik felsefe ile dil felsefesini ya da mantk pozitivizmi birbirinin yerine kullanma alkanl yanltc sonular dourmaktadr.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 06.04.2004 Saat 09:38 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dil Felsefesinin temel problemleri. Anlam sorunu, dil felsefesinin ilgilendii balca sorundur. "Anlam nedir?" sorusuna cevap arayan dil f'ilozoflar arasnda, dildeki en kk anlaml birimin szckler olduunu ne srenler "szck atomcusu" diye nitelendirilmektedir. kinci gruptakiler ise, en kk anlaml birimin cmleler olduunu iddia eden "cmle atomcular" dr. Platon ve J. Locke szck atomculuunu savunan flozoflara rnektir; B. Russell ve L. Wittgenstein ise, cmle atomculuunu savunan filozoflara. Dier yandan, felsefe tarihinde anlam sorunu iin nerilmi zmler drt balk altnda ele alnabilir. J. Locke 'n gelitirdii "ideci" yaklam bir szcn anlamn, o szcn iletiim etkinlii srasnda taycs olduu "ide" olarak aklamaktadr. Bir baka deyile szckler, idelerin yerini tutan anlaml birimlerdir. Locke'n zm baz aratrmaclar tarafndan "zihinci" yaklam adyla da anlmaktadr. "Gndergeci" zmler ikinci grupta toplanmaktadr. Bu zmn savunucular arasnda G. Frege, B. Russell , (I. dneminde Wittgenstein ), A. J. Ayer ve Viyana evresi yeleri yer almaktadr. Bu filozoflar bir nermenin anlamn, o nermenin doruluk koullarnn bilgisi ya da gndermede bulunduu olgu durumu olarak tanmlamaktadr. Gndergeci zmn aklamalarnda kulland anlam lt "dorulanabilirlik"tir. zmn savunucular, dil ile d dnya arasndaki ilikilerin tasvirine nem vermektedir. nc grupta ele alnan grler "davran teori" olarak adlandrlmaktadr. Bu teoriye verilen bir baka isim "etki-tepki" teorisidir. L. Bloomfeld, W. v. O. Quine gibi filozoflar bir cmlenin anlamn, o cmlenin dinleyicide uyandrd tepki ya da tepki eilimiyle aklamaktadr. Davran teori, dil ile insan davranlar arasndaki ilikiyi vurgulayan - tarihsel adan - ilk zmdr. Son grubu J. L. Austin, J. R. Searle ve H. P. Grice 'n temsil ettii "pragmatik" yaklam oluturmaktadr. Bu yaklam , adn, semiotiin bir alt dal olan "pragmatik"ten almaktadr. Pragmatik yaklamn temsilcileri, bir cmle szcelemenin (to utter) belirli kurallara dayal bir davran biimi olduunu ve o cmlenin anlamnn, konuucunun onu dile getirirken yerine getirdii bu kurallarca belirlendiini vurgulamakta, anlam sorunu ile iletiim ortamnn zellikleri ve konumaya katlan taraflarn davranlar arasndaki balantya dikkat ekmektedir.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

12 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Yukar dn Anlamak Gnderen: 07.04.2004 Saat 09:07 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dil felsefesinin bir baka problemi "gnderge (reference)" dir. Bir dilsel ifadenin anlamyla gndergesi arasndaki ayrma dikkat eken ilk filozof G.Frege 'dir. Frege bir cmlenin gndergesini, o cmlenin resmettii nesne olarak tanmlamakta ve o cmlenin anlamndan ayrmaktadr. Frege'ye gre bir cmlenin anlam, o cmlenin gndermede bulunduu nesneyi "sunu kipi (mode oF presentation)"dir. Ancak Frege anlam konusundaki soruturmasnn sonunda, balangta yapt bu ayrm bir kenara brakarak "gndergeci" biryaklam benimsemektedir. Bu yaklam benimseyen flozoflar - yukarda da deindiimiz gibi - bir cmlenin anlamn (meaing) o cmlenin gnderiede bulunduu olgu balam olarak tanmlamaktadr. Bu indirgemenin sonucunda, gereklik tarznda var olmayan kendilikler (entity) hakkndaki cmleler hakiki anlamdan yoksun saylmaktadr. Oysa ki "Dnya'ya en uzak gk cismi" gibi bir anlatmn belirli bir gndergesi olmad halde , bu anlatm anlamdan yoksun deildir. Dier yandan "sabah yldz" ve "akam yldz" ifadeleri gibi, egndergeli olduu halde anlamlar farkl ifadeler bulmak mmkndr.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn

Anlamak Gnderen: 08.04.2004 Saat 09:05 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dil felsefesindeki bir dier problem, Russell tarafndan ortaya konmu belirli betimlemeler problemidir . Russell " Waverlynin yazar", "Dnya'nn uydusu" gibi belirli bir tekili gsteren ifadelere "belirli betimleme" adn vermektedir. Russell'n belirli betimlemeler konusundaki teorisi, gerekte bu trden dilsel ifadeleri elemeye ynelik bir zmleme abasnn rndr. Zira ona gre belirli betimlemeler, belirli tekillere gndermede bulunuyormu gibi grnen yanltc cmleler oluturmaya yol amakta, bir cmle iinde zne olarak kullanldklarnda belirsizlie neden olmaktadr.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Russell'n eletirisinin kkeninde, onun mantksal atomculuk retisinin bulunduu grlmektedir. Russell mantksal atomculuk retisinde, dildeki mantksal atomlarn dnyadaki atomsal olgulara karlk geldiini ne srmektedir. Russell'n anlay, cmlelerin d dnyada var olan eyler ile bire bir rtt biiminde bir ideal dil varsaymna dayaldr. Ona gre, cmleler - psikolojik betimlemeler dnda - d dnyadaki olgularn tasarmlardr ve bir cmlenin anlam da onun gndermede bulunduu olgu durumudur. Oysa ki, iinde belirli betimlemelere yer verilmi cmleler, ounlukla gndergeleri bulank kaldndan eitli paradokslara neden olabilmektedir. Bu nedenle Russell, belirli betimlemeleri elemeye ynelik bir zmleme yntemi kullanmay nermektedir. "Fransa'nn gnmzdeki kral keldir," gibi bir cmle bu yntemle zmlendiinde, birbirini mantksal olarak sk-gerektiren u nermelere ulalr: I. Fransa'da gnmzde en az bir kii kraldr. II. Fransa'da gnmzde en ok bir kii kraldr. III. Fransa'da gnmzde kim kralsa o keldir. Russell bu zmleme sonrasnda "Fransa'nn gnmzdeki kral" belirli betimlemesinin ortadan kaldrlmasyla ilk bakta paradoksal grnen durumun saydamlk kazandn ve cmlenin yanl olduunun grldn belirtir. Zira "Frans nn gnmzdeki kral" belirli betimlemesinin iinde bir zel adm gibi kullanld cmle, Fransa'nn u anda krallkla ynetildii biiminde bir yanl ncle dayanmaktadr. Dnme-dil ilikisi de dil felsefesinin konular arasndadr. Antik a'da Herakleitos 'tan itibaren filozoflarn bu ilikiyi tasvir etme abas iinde olduu grlmektedir. rnein Descartes gibi baz flozoflar dil kullanma becerisini, dnebilmenin zorunlu koulu olarak grmektedir. Descartes, bedensel olarak ayrt edilmesi imknsz derecede insana benzeyen ve hatta ahlaksal davranlar bile taklit edebilen makineler tahayyl edebileceimizi, fakat bu hayalin gereklemesi durumunda bu tr makinelerin sahici insanlar olmadklarn anlamak iin elimizdeki iki ltten ilkinin konuma yetenei olduunu belirtmektedir. Ona gre hayvanlar da, tpk otomatlar gibi bu yetiden yoksundur. Descartes bylece konuma yeteneini, dnebilmenin koulu ve belirtkesi (index) olarak yorumlamaktadr. Gnmzde, hayvanlar arasndaki iletiimi aratran zoologlarn ve psikologlarn bulgular nda, - birok hayvan tr gibi - rnein empanzelerin problemlere yaratc zmler retme kapasitelerine baklarak onlarn, insana oranla bir hayli basit dzeyde de olsa dnme ve dndklerini iletme becerisine sahip olduklar artk bilien bir gerektir (Coco adndaki orangutan otuz yllk bir eitim ve ilgi sonucunda ASL iaret diliyle cmle kurabilmekte ve bildii iaretler iletmek istedii eyi anlatmada yetersiz kald durumlarda yeni iaretler retebilmektedir). Ancak insann sahip olduu gelimi diller sayesinde yrtlebilecek karmak dnsel etkinlikler bulunmakla birlikte, herhangi bir i konumaya gerek kalmadan da gerekletirebildiimiz hatrlama, kyaslama ya da karar alma anlarnn bulunduu unutulmamaldr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 12.10.2004 Saat 22:02 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

YEN:

Dil Oyunlar: Ludwig Wittgenstein


Yukar dn

Sayfa

2 Sonraki >>

13 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dil Felsefesi

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35004&PN...

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

14 -> 14

19.11.2008 19:19

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Dilin Doas Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 27.04.2005 Saat 11:02 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dilin Doas
Martin Heidegger
Bu metin u kitaptan alnmtr: Hans-Georg Gadamer, Philosophical Hermeneutics, translated and edited by David E. Linge, University of California Press, London, 1967, ss. 59-68.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Kaynak: nsan Bilimlerine Prolegomena (Dil, Gelenek,Yorum) eviri: Hsamettin Aslan Paradigma Yaynlar Mteakip dersin bal Dilin Doas. Onlar bizi dili tecrbeye maruz kalma ihtimaliyle kar karya getirmeyi amalyor. Bireyin bu bir nesne, kii ya da tanr olabilir tecrbesine maruz kalmak, bu bireyin bir kadermiesine bamza gelmesi, bize arpmas, bizi etkileyerek dntrmesi demektir. Bir tecrbeye maruz kalmaktan szettiimizde biz zellikle tecrbenin kendi retimimiz olmadn dile getirmek isteriz; burada maruz kalmak ona katlanmamz, rza gstermemiz ve bamza geldii ekliyle kabul ederek ona boyun ememiz demektir. O, bu meydana gelen, olup -biten, vukubulan eyin bizatihi kendisidir. Dille bir tecrbeye/dil tecrbesine maruz kalmak bu yzden kendimize dile girmek ve teslim olmak suretiyle dilin talebiyle uygun ekilde ilikiye girme izni vermek demektir. Eer insann varlnn doru mekann dilde bulduu onun bunun farknda olup olmamasnn hibir nemi yoktur doru ise, o zaman, dille maruz kaldmz tecrbe, varoluumuzun en derin balantsna iaret ediyor demektir. Dili konuan bizler onun zerinde, bu tr tecrbelerle gnden gne veya zamann ak iinde dntrlrz. Fakat gnmzde, dille maruz kaldmz tecrbe, yalnzca dikkatimizi dille ilikimize ektii lde bu ilikiyi zihnimizde tutabilecek ekilde maruz kalsak bile, biz modemler iin pek de nemli olmayabilir.

szellikle de bize dorudan u sorunun yneltildiini dnn: konutuunuz dille girdiiniz iliki ne tr bir ilikidir?
Yukar dn Anlamak Gnderen: 28.04.2005 Saat 11:41 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bu soruya cevap vermekte skntya dmemiz kanlmaz bir durumdur. Gerekten de, biz birdenbire bu soruyu emniyetle terkedebileceimiz kanallara srkleyen bir referans klavuzu ve noktas kefedebiliriz.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dilimizi konuuruz. Konuarak gerekletirmesi dnda insan baka nasl dile daha fazla yaklaabilir? Byle olsa bile, dilimizle ilikimiz, belirsiz, mphem ve hemen hemen btnyle dilsiz/sze dklmemi bir ilikidir. Biz bu tuhaf durum zerine kafa yorarken, konuyla ilgili her gzlemin nceleri tuhaf ve anlalamaz hale gelmesinden kaamayz. Bu yzden, kendimizi yalnzca daha nceden anladmz eyi duyma alkanlmzdan kurtarmamz yararl olabilir. Benim bu teklifim yalnzca dinleyen herkese ynelik bir teklif deildir; daha ok dil hakknda konumaya alan kiiye, bunun da tesinde, dil hakknda konumay denerken balca amac, dil ve onunla ilikimiz hakknda dnr hale gelmemize imkan verecek btn ihtimalleri gstermek olanlara yneliktir.
Fakat bu, yani dille tecrbeye maruz kalmak yine de dil hakknda malumat toplamaktan ok daha baka bireydir. Bize, ok farkl dillerin lingist ve filologlarnn, psikologlarn ve analitik filozoflarn salad bir trden malumat snrszdr ve ona duyulan talep srekli artmaktadr. Son zamanlarda, bilimsel ve felsefi dil aratrmalar byk bir metanet ve azimle, metadil ad verilen eyin retimini hedefliyor. Analitik felsefe bu s per-dilin retimini hedef almtr bu yzden kendisini metalingistik bir felsefe sayarken ok tutarldr. Bu, metafizik gibi grnyor; bu yalnzca metafizik gibi grnmyor, metafiziin ta kendisidir. Metalingistik btn dillerin, gezegenleraras ileyen tek enformasyon aracna dntren teknikalizasyonunun metafiziidir. Metadil ve sputnik (Ruslarn uzaya gnderdii ilk uydunun ad, ev.), metalingistik ve roketbilim ayn eylerdir Bununla birlikte, burada dilin ve dillerin bilimsel ve felsefe aratrmas konusunda negatif bir yargda bulunuyor olma izlenimine temeller salamamamz gerekir. Bu tr aratrmalarn kendilerine has meruiyetleri vardr ve nemlerini korur. Fakat dil hakknda bilimsel ve felsef enformasyon birey, dille tecrbeye maruz kalmamz ise baka bireydir. Bu bizi bu tr bir tecrbeyle kar karya getirme giriiminin baarl olup olmayaca ve eer baarl olursa bu muhtemel baarnn herbirimiz iin ne lde baar olaca, bizim karar verebileceimiz eyler deildir. Yapmamz iin bize kalan ey, bizi dille tecrbeye maruz kalma ihtimaliyle kar karya getirecek yollar iaret etmektir. Bu tr yollar zaten vard. Fakat onlar nadiren dille mmkn tecrbenin bizatihi kendisinin seslendirilmesi ve dile getirilmesi tarznda kullanld. Dil ile maruz kaldmz tecrbede dil kendisini dile getirir. nsan bunun herhangi bir ekilde, konutuu herhangi bir zamanda vukubulduunu dnebilir. Ancak, bir dili konumamz her ne zaman ve ne tarzda gerekleirse gereklesin, dilin kendisinin asla sz syleme hakk yoktur. Konumada birok ey, hereyden nce hakknda konutuumuz ey seslendirilir: bir olgular takm, bir olay, bir sorun, bir ilgi konusu. Yalnzca gndelik kullanmnda dil kendisini dile getirmedii, tersine dizginledii iin biz kolayca bir dili konumay balatr ve konuabilir ve bu yzden bireyle ilgilenebilir ve bireyi konuarak mzakere edebiliriz.

sFakat dil vastasyla dilin kendisi ne zaman konuur? Yeterince tuhaftr ki, biz bizi ilgilendiren, heyecana srkleyen, skntya sokan veya
yreklendiren birey iin doru kelimeyi bulamadmzda konuur. Bu yzden zihnimizdeki eyi dile getirmeksizin brakr ve onu hakkyla dnmeksizin dilin kendisinin iinde temel varlyla bizi belli belirsiz ve geici tarzda etkiledii anlara mruz kalrz. Fakat mesele imdiye kadar hi konuulmam olan bireyi dile getirmek olduunda, herey dilin uygun kelimeyi verip vermemesine ya da uygun

1 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

kelimeye sahip bulunup bulunmamasna baldr. airin karlat durum byle bir durumdur. Gerekten de, air dille maruz kald tecrbeyi dile getirmek kendi tarznda, yani poetik olarak zaruretiyle kar karya kald bir noktaya ulaabilir. Stefan Georgeun son, yaln ve hemen hemen arky andran iirlerinden birinin bal Kelime/Sz dr. lk yaynlan tarihi l919dur. Daha sonra Das Neue Reich adl bir kolleksiyonda yeralmtr. iir yedi ktadan olu ur. lk kta son ktadan ak ekilde ayrlr ve bir btn olarak bu iki l tekrar yedinci ktadan, yani son ktadan ayrlr. [...] Daha nce dile getirdiimiz eyi mteakip iirin son msra zerinde younlamaya srkleniyoruz: Kelimenin kaybolduu yerde hibir ey varolamayabilir (Where the word breaks off no thing may be.). Bu msra dilin szne kap aralyor, dilin bizatihi kendisini dile getirmesini temsil ediyor ve sz le/kelimeyle ey (thing) arasndaki iliki konusunda birey sylyor. Son msrann ierii yle bir nermeye dntrlebilir: Szn bittii yerde hibir ey varolamaz. Bireyin tkendii yerde bir yark, bir eksilme gerekleir. Eksilme uzaklamak, bir yoklua sebep olmak demektir. Tkenmek yokolmak demektir. Szn/kelimenin; belirli bireye adn veren kelimenin bulunmad yerde hibir ey varolamaz.

s Adn vermek/adlandrmak ne anlama gelir?


Yukar dn Anlamak Gnderen: 04.05.2005 Saat 18:07 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

yle bir cevap verebilirdik: adlandrmak bireyi bir adla mcehhez klmak demektir. Fakat ad nedir? Bireye szl ve yazl bir gsterge/iaret, bir ifre salayan lakap. Bu durumda gsterge nedir? Bir iaret mi? Bir sembol m? Bir nian m? Veya bir ipucu mu? Ya da btn bunlar dnda birey mi? Gstergeleri anlamakta ve kullanmakta ok apal ve mekanik hale geldik.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Ad/isim gsterge mi kelime mi? Herey gsterge ve isim kelimelerinin syledii eyi nasl dndmze baldr. ....................... Kelimenin/Szn kaybolduu yerde hibir ey varolamayabilir.Bunu u ekilde ifade etme creti gsterebiliriz: Szn olmad yerde hibir ey varolamaz. ey (thing) burada, geleneksel geni anlamyla, bir biimde varolan herhangi birey anlamnda anlalyor. Bu anlamda, tanr bile bireydir. Yalnzca eyi temsil eden kelimenin varolduu yerde ey bir eydir. Yalnzca bu sebeple o vardr. Dolaysyla biz una vurgu yapabiliriz: szn, yani adn bulunmad yerde hibir ey yoktur. ey e yalnzca sz varlk verir. Ancak srf sz bunu bireye varlk kazandrmay nasl gerekletirebilmektedir? Doru durum apaktr ki, bunun tersidir. ..................... Eer sorular dile yneltirsek; dilin doas ve varl hakknda sorular sorarsak, o zaman aktr ki dilin kendisinin bize nceden bahedilmi olmas gerektii apak hale gelir. Ayn ekilde, eer dilin varln sorgulamak istiyorsak, bu durumda, doa veya varlk diye adlandrlan ey bize nceden verilmi olmaldr. Sorgulama ve aratrma, burada ve baka her yerde,sorgulayarak yaklatklar ve izledikleri ey her ne olursa olsun onun nceden bahedilmi olmasn gerektirir. Her soru yneltme sorgulanan eyin kendisinin bahedilmilii dahilinde gerekleir. Sorunu yeterince dndmzde kefettiimiz ey nedir? Bu kefettiimiz ey, otantik dnme tutumunun bir sorular sorma olmad aksine,bahedilmi olan, sorgulanmas gereken eyin szn/vaadini dinlemek olduudur. Fakat dnmemizin tarihinde sorular sormak, salam nedenler gsterilmeksizin, erken dnemlerden beri karakteristik dnme prosedr olarak grlmtr. Dnme ok daha radikal bir duru ald, radix e, yani varolan hereyin kkne indii oranda ok daha dnce doludur. Dnmenin aray, daima ilk ve nihai temeller araydr. Neden? nk, bireyin birey olmas, olduu ey olmas, yani varln daimi mevcudiyeti/varl eskiden beri temel ve dayanak olarak dnlmtr. Btn doa bir temel karaktere sahip olduu iin, onun aran, temelin ya da dayanan temellendirilmesi ve inasdr. Bu tarzda tanmlanan doa istikametinde dnen bir dnme temelde bir sorgulamadr. Bir sre nce verdiim Teknoloji Soruturmas adl dersimin sonunda unu sylemitim: Sorgulama dnmenin tapndr/ibadetidir. Tapn burada u eski anlama geliyor: teslimiyet/adan veya itaat/boyun eme ve bu durumda dnmenin hakknda konutuu eye boyun emesi. Dnmenin heyecan verici tecrbelerinden biri, henz ulat yeni i sezileri tam anlamyla kavrayamad, onlar tam olarak anlayamad zamanlarda geirdii tecrbedir. Bu tecrbe keza, dnmenin sorgulamann tapn olduunu syleyen ve yukarda dile getirilen cmle iin de geerlidir. Bu cmleyle biten ders zaten nceden, dnmenin doru duruunun sorgulanamamasn, ancak sorgulamamz ihsan eden eyi dinlemesini ve her sorgulamann yalnzca temel varlk araym izlemesi dolaysyla sorgulama olmasn gerektiren idrak ortam iinde bir dersti. Dolaysyla, bu derslerin ad, onu bir soru iaretiyle birlikte dile getirdiimizde bile, bu suretle tek bana bir dnme tecrbesinin bal olamaz. Fakat orada, dnmenin hakiki duruu ile ilgili az nce tekrar ettiimiz eye gre tamamlanmay bekleyen birey var. Doasyla ilgili olarak dili nasl sorgulamamz gerektiinin hibir nemi bulunmakszn, hereyden nce, dilin kendisini bize bahetmesi elzemdir. Eer o bunu yaparsa, dilin doas onun temel varlnn ihsanna/ltfuna dnr, baka bir syleyile, dilin varl varln diline dnr. Balmz olan Dilin Doas, bu durumda balk olarak roln bile yitirir. Onun syledii ey, bir dnme tecrbesinin yanks, bizden nceye yerletirmeye altmz eyin, yani dilin varlnn ve varln dilinin mmknl. Bu ifadenin eer o olduu ey ise yalnzca suni ve bu yzden ksr bir tersine evirmeyi temsil etmedii olayda, bizim doru zamanda hem dil hem de doa kelimelerini birbirlerinin yerine ikame edebilme imkanmz doabilir.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 06.05.2005 Saat 10:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bu durumda bize sylenen eyin tamam dilin varl: varln dili bir soruya cevap olmak yle dursun, bir balk bile deildir. O, yolumuz zerinde bize klavuzluk edecek yolgsterici bir szdr. Bu dnme yolumuz zerinde balangta iittiimiz szle poetik tecrbede yoldamz olacaktr. Bu dnme yohi zerinde, balangta iitilen szle yaadmz poetik tecrbe, yoldamz olacaktr. (...)

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Amacmz tecrbe etmek, yolda olmak olduundan, birinci dersten nc derse uzanan bu derste, dncemize yol verelim. Fakat burada ounuz ncelikle bilimsel dnmeye angaje olduunuz iin, giri niteliinde bir ikazda bulunmak yerinde olacaktr. Bilimler, bilgiye uzanan yolu yntem terimiyle anlar. zellikle de gnmzn modern bilimsel dncesinde yntem bilimlere hizmet eden bir ara deildir; tersine o bilimleri kendisine hizmet etmeleri iin bask altna almtr. Nietzsche bu durumu btn imalatyla farkeden ve mteakiben onu notlarnda dile getiren dnrlerin ilkiydi. Bu notlar yazlarnda, The WilI to Power (G/iktidar Tutkusu)n 466 ve 469 numaral paragraflar olarak yeralmtr.
lk not yledir:
Nietzsche Yazd:

Ondokuzuncu yzyln ayrt edici vasf, bilimin yntem zerindeki zaferi deildir; tam tersine yntemin bilim zerindeki zaferidir

2 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Dier not u cmleyle balar:


Nietzsche Yazd:

En deerli kavraylara hereyin sonunda ulalr; fakat en deerli kavraylar yntemlerdir

Keza Nietzschenin bizzat kendisi de yntemin bilimle ilikisiyle ilgili bu kavraya, hereyin sonunda ulamtr yani, Turindeki salkl hayatnn son ylnda, 1888de. Bilimlerde tasarlanan tema, yntem akla getirdii tema olarak kalmaz yalnzca, o ayn zamanda yntem iine yerletirilir, yntemin erevesi iinde kalr ve ynteme tabi tutulur. Bilimlerin gnmzde ulat ar hz, btn potansiyel gleriyle birlikte yntemin hz-artrc drtsnden; giderek teknolojinin insafna braklan hz artrc drtsnden doar. Yntem bilginin btn zorlayc gcn elinde tutar. Tema yntemin parasdr. Fakat dnmede durum bilimsel temsil durumundan farkldr. Dnmede ne yntem vardr ne de tema; aksine, dnmenin dnmek zere adand eye alann ve zgr nfuzunu salad iin, nfuz alan denilen alan vardr. Dnme bu lkede ikamet eder, bu lkenin yollarnda yrr. Burada yol, szkonusu lkenin bir parasdr ve bu lkeye aittir. Bilimler asndan dnldnde, bu durumu grmek yalnzca zor deil, imkanszdr da..(....) Biz tekrar tekrar dil hakknda konuuruz. Hakknda konutuumuz ey, yani dil daima, bizden nce vardr. Konumamz srekli olarak dili izler yalnzca. Bu yzden srekli, hakknda konumak iin ilkin maruz kalarak iselletirmemiz gereken eyin arkasnda kalmaya mahkumuz. Dolaysyla, dil hakknda konutuumuzda, hep eksik kalan bir konuma iinde sarma dola durduumuz bir dili konuuruz. Bu sarmadolalk bizi kendi kendilerini dnmemiz iin bilinir hale getirmesi gereken sorunlardan yoksun brakr. Fakat bu sarmadolalk dnmemizin hibir zaman rahata kavrayamayaca bu sarmadolalk dnce tarmn belirli zelliklerinin farkna vardmz, yani, kendimizi dnmemizin ikamet ettii lkede incelediimiz lde zlr. Bu lke, iirin semtine ak heryerdir.
Dzenleyen Anlamak 25.03.2006 Saat 16:24 Yukar dn Anlamak Gnderen: 08.05.2005 Saat 16:41 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dnmenin konusuna yneltilmi her soru, onun doasyla ilgili her sorgulama daha nceden, sorgulanmas gereken eyin ltfuyla (grant) doar. Bu yzden imdi gerekli olan dnmenin doru duruu sorular yneltmek deil, bu armaan dinlemektir. Ancak, bu tr bir dinleme mukabelede bulunan szn dinlenmesi olduu iin, bizim dnmememiz gereken eyin ltfunu dinlememiz daima cevab bulmak amacyla sorgulama halinde geliir. Dnmeyi dinleme olarak karakterizasyonumuz tuhaf grnyor; stelik, mevcut ihtiyalarmz bakmndan yeterince ak da deil. Ancak, bu, dinlemenin zelliini oluturan eydir: o kesinliini ve akln armaann ona verdii delillerden alr. Fakat birey u anda bile aktr; imdi kafamzda bulunan dinleme, dilin doasnn balantl olduu Syleme (Saying) olarak ltfedilene ynelir. Eer dille birlikte dnme tecrbesine nfuz etmeyi baarabilirsek, dnmenin ltfedileni dinleme olmasnn anlamn da aklayabiliriz. imdi teebbsmzn amac, dille tecrbeyi dnmeye hazrlanmaktr. Fakat dnmek baka hereyden nce dinlemek; sorular yneltmek deil, bize birey sylenmesine izin vermek olduundan, dnme tecrbesi bahis konusu olduunda yine soru iaretiyle dnmeye balarz ve biz yine de artk kolayca baln ilk formuna geri dnemeyiz. Eer dilin doas iinde dnmek zorundaysak, dil ilkin kendisini bize sunmu olmaldr veya nceden bunu byle yapm olmaldr. Dil kendi tarznda bize kendisini-doasn ayor olmaldr. Dil bu kendisini ama olarak varln srdrr. Elbette onu srekli iitiriz, fakat ona dnce veremeyiz. Eer onu her yerde iitmeseydik, dilin tek bir kelimesini dahi kullanamazdk. Dil, bu sunu olarak aktiftir. Dilin asl doas, kendisini bizim iin konuulan ey olarak, doasnn dili olarak bilinir hale getirir. Fakat bu asl bilgiyi, onu okumak bir yana iitemeyiz de. O yle iler; dilin varl varln dili. Az nce sylemi bulunduumuz ey bir ykleme/empoze etmedir. Yalnzca bir tez olsayd, doruluunu veya yanlln ispatlamaya balayabilirdik. Bu, empoze etmeye devam etmekten veya ona ayak uydurmaktan ok daha kolay olurdu. Ancak bu empoze etme bir baka kaynaktan doar. Baln dnm bal grnmez klacak trde bir dnmdr. Demek ki yaplacak ey, farkl balk altnda dil zerine bir tez deildir. Yaplacak ey, bizim iin hazr oluu dahilinde dille birlikte dnme tecrbesinin imkanlarn tayan lkeye ilk admmz atma giriimidir. Bu lkede dnmenin snr iirinkiyle buluur. iir tecrbesini kelimeyle/szle birlikte iitiriz. O, iirin son msrann dilinde younlamtr. Sonunda teslim ediyor ve zlerek gryorum Kelimenin olmad yerde hibirey varolamaz. ............

Yukar dn MG.Ozgec Gnderen: 08.05.2005 Saat 17:51 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye Anlamak Yazd:

.....Elbette onu srekli iitiriz, fakat ona dnce veremeyiz. Eer onu her yerde iitmeseydik, dilin tek bir kelimesini dahi kullanamazdk......
Katlma Tarihi: 07.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1114

".... ve dil sylemek iin deil, iitmek iindir. Her ey kulakta oldu bitti. Rimbaud, yldzlarn hafiften fru-fru ettiklerini duymutu: yle ise ne dediklerini de anlamtr." M.Cevdet Anday/Gnete/Szler ve ler Sonunda teslim ediyor ve zlerek gryorum Kelimenin olmad yerde hibirey varolamaz. . te, sorun da bu: "Dil doadan kmamtr, nk en ar kltrdr. Byle olmasndan tr ieriinden kolayca soyutlanabilir. Hibir szck, simgeledii nesneden bir eyler tamaz kendinde. Nesnelerle szckler birbirlerinden kesinlikle ayrlmlardr, byle olduu iin de yanyana yaamak zorundadrlar. .../...Kavramlar hibir ie yaramaz, nk gerek deildirler. Ama anlam dnyasnn tersi ve yz vardr. Tersi ve yz attnz m, ortada bir ey kalmaz. Duyu verilerini araya kartrmyorum, nk dilin snrlar orada durur. Tzn alan balar. Oysa dil yok edilmeden tze varlamaz." M.Cevdet Anday/Gnete /Szler ve ler ...........

Yukar dn

3 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Anlamak Gnderen: 09.05.2005 Saat 10:39 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

[Stefan Georgeun 1928de yaynlanan Das Neue Reich adl iir kitabnn, ev] Bu son ksm ark adn tayor. ark sylenir, ortaya ktktan sonra deil, tersine, ark sylenirken ark olmaya balar. arknn airi arkc, iiri arkdr. Eskileri rnek alarak Hlderlin iiri ark diye adlandrmaktan holanr. ............ Dnmenin burada yapabilecei ey, dilin varlnn varln dili olarak konutuu bahedilen sylemeyi (saying) iitip iitmediine ve ne tarzda iittiine baldr. Bununla birlikte, dille birlikte dnme tecrbesi iin hazrlanma giriimimizin iirin mekann aramak olmas yalnzca kestirme bir yol deildir; nk bu giriini iirin ve dnmenin bir mekanda ikamet ettikleri varsaymna dayanr. Bu varsaym muhtemelen imdiye kadar yalnzca belirsiz bir biimde iittiimiz u yklemeye dayanmaktadr: dilin varl varln dili. Bir dille dnme tecrbesini yaama ihtimalinin rtsn kaldrmak iin iirin ve dnmenin ikamet etikleri mekn aratralm. lgi ekici bir balang herbirisiyle ilgili ok az tecrbeye sahibiz. Ve yine de herikisini de biliyoruz. iir ve Felsefe bal altnda iir ve dnme hakknda bizim iin bilinen pek ok ey var. stelik, iir ve dnmenin mekn istikametinde kr krne yolumuzu aryor da deiliz: bir iir olan Sz nceden kulaklarmzda yanklanyor ve bylece gzlerimizi dille poetik tecrbeye ayoruz. (..) Szn/kelimenin bittii yerde hibirey varolamaz. Burada adlandrlan eyin nesne (thing) ile kelime/sz arasndaki iliki ve bunun yansra dilin bir ey olarak eyle ilikisini dikkate aldmz lde, iiri denmenin mekanna yerletirdik. Ancak dnme bunda hibir tuhaflk grmez. Aslnda, nesne ile kelime arasndaki iliki Bat dnnn seslendirdii ve dile getirdii ilk sorunlar arasndadr ve bunu varlkla syleme (saying) arasndaki iliki formunda byle yapmtr. Bu iliki kendisini tek bir szle dile getirecek lde gl bir biimde dnmeyi hakimiyeti altna alr. Bu sz/kelime logos tur. O ezamanl olarak hem Varlk adna hem de Syleme (Saying) adna konuur. (...) iir sz elementi iinde hareket eder, dnme de yle. iir zerine dndmzde kendimizi ayn anda dnmenin de iinde devindii bu ayn element iinde buluruz. Burada iirin gerekten bir tr dnme veya gerekten dnmenin bir tr iir olup olmadna kolayca karar veremeyiz. Onlarn gerek ilikilerini belirleyen ey bizim iin karanlkta kalr ve biz gerein gerekte nereden kaynaklandn kavrayamayz. Daha fazlas da szkonusudur: iir ve dnme yalnzca syleme (saying) unsurunda devinmekle kalmazlar, ayn zamanda kendi syleyilerini (saying) dille ok ynl tecrbelere; biraraya getirmek bir yana pek farkna varamadmz tecrbelere borludurlar. Onlarn farkna vardmz ve onlar biraraya getirdiimiz yerde bunu u andaki dnmelerimizi ok daha yakndan ilgilendiren yeterli dikkati gstermeksizin yaparz; yani, dnmenin ve iirin ayn mekan paylamasn dikate almakszn. Muhtemelen, bu ortak mekn hereye ramen bir sonu deildir ve yalnzca iirin ve dnmenin bir yzyze ilikiye srklenmesiyle oluur; nk, onlar birbirieriyle hi yzyze gelmeye balamadan nce bile birbirlerine aittirler. Syleme (saying) hem iir hem de dnme iin ayn elementtir; fakat her ikisi de bu element, suyun balk iin veya havann ku iin element olma tarzndan farkl bir tarzda element olarak durur bizi elementten szetmeyi brakmaya zorlayacak ekilde, nk, Syleme (Saying) yalnzca iiri ve dnmeyi tamaktan, onlar aprazlamasna getikleri blgede tutmaktan daha fazlasn yapar. Btn bunlar rahata sylendi, yani sze dkld elbette, fakat zellikle de biz modernlerin bunlar tecrbe etmesi zordur. iirin ve dnmenin ikamet ettikleri yer ad altnda hakknda dnmeye altmz ey, yalnzca kavramsal ilikilerin envanterinden byk lde farkldr. Bahis konusu mekan bu yeryznde durduumuz ve ziyaret ettiimiz heryerdir. Fakat modern dn, ok byk lde ve mnhasran hasaplamaya dntnden mevcut btn enerjisini ve ilgilerini, insann kendisini dnyasz kozmik uzayda nasl kurumlatrabileceinin hesaplanmas zerinde younlatrr. Bu dnme tipi, yeryznn yeryz olarak terki demektir. Hesaplama olarak o, mmkn en yksek hzla ve saplantyla kozmik uzayn istilasna ynelir. Bu dnme tipinin bizatihi kendisi hereyi hilie frlatabilecek bir g patlamasdr. Sonunda teslim ediyor ve zlerek gryorum Szn bittii yerde hibirey varolamaz

Yukar dn Anlamak Gnderen: 10.05.2005 Saat 10:10 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bir kere daha son msray nerme, hatta teorem eklini alabilecek tarzda deitiriyoruz. Kelimenin/szn olmad yerde hibirey varolamaz. ........ Eski skandinav destanyla balants kurulduunda, sylemek gstermek demektir: grnr klmak, zgrletirmek, baka bir syleyile, Dnya diye adlandrdmz eyi, onu aa kararak ve gizleyerek sunmak ve vermektir. Dnyann bu aa karc ve gizleyici sunumu, Sylemenin (Saying) asl varldr. iir ve dnmenin komuluu iinde yol zerindeki klavuz-sz, bu komuluu belirlediimiz yaknla ulamak iin izleyebileceimiz bir iaret tar. Klavuz-sz unu syler: Dilin varl: Varln dili. Bu klavuz-sz lingistik doann asil med-cezirlerini tar. Biz imdi, onu daha ak ekilde iitme, bizi, onu imdiden bize ulaan ve temas eden menziline gtren yolun daha iyi iaret edicisi haline getirmeliyiz. Dilin varl: varln dili. Satrdaki ilk ifade olan dilin varl ifadesinde dil varl belirlenecek olan znedir. Bireyin to ti estin i, yani nelii olan ey Platondan beri, genellikle doa veya z (essentia); bir eyin z diye adlandrlan eyi ierir. Byle anlaldnda z daha sonralar kavram, yani fikir (idea) veya zihinsel temsil diye adlandrdmz eyle snrldr ve biz onun vastasyla kendi kendimize amalayarak bir eyin ne olduunu kavrarz. Bu demektir ki, daha esnek tarzda anlaldnda, satrn ilk ksmi unu syler:biz dilin ne olduunu, satrn, deyim yerindeyse, nmze at eye girdiimiz srece kavrarz. Ve bu nmze alan ey, varln dilidir. Bu ifadedeki varlk, yani z dile sahip znenin

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

4 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

roln varsayar. Ancak varlk kavram imdi artk bireyin ne olduunu dile getirmez. Biz varl mevcut varlk ve olmayan varlk ifadelerindeki gibi, bir fiil olarak iitiriz. Olmak, devam etmek, bk kalmak demektir. O olu halindedir kendi mevcudiyetiyle devam ediyor demektir ve bizi ilgilendiren ve bize temas eden ey ondaki devam edegelitir. Byle anlaldnda bu tr varlk btn eyler iinde sregelen ve bizi ilgilendiren eyi adlandrr;nk, o hareket eder ve btn eyler iin yolu aar. Bu yzden, klavuz szdeki ikinci ifade durumundaki varln dili dilin bu sregelen varla ait olduunu syler bu onun en ayrtedici zellii olduu iin btn nesneleri devindiren eye aittir. Btn nesneleri devindiren ey, o konutuunda devinir. Fakat, asl/temel varl tam olarak nasl dneceimiz ok mphem, onun nasl konutuu btnyle mphem, dolaysyla konumann dile getirdii ey bsbtn mphem kalr. Bu, dilin doas zerine dnmemizin dm noktasdr. Fakat bu refleksiyon belirli bir yol boyunca iir ve dnmenin hemhudutluu dahilinde bir yol boyunca zaten belirli bir yola girmi durumdadr. Klavuz sz bize bu yolda iaret/ipucu verir,cevap deil. Ancak bu iaretin iaret ettii yer neresidir? O yalnzca, iir ve dnmenin mekann, bir mekan olarak belirleyen eye iaret eder. Hemhudut olma, yani yaknllkta ikamet etme, kendi belirlenimini bu yaknlktan alr. Bununla birlikte, iir ve dnme syleme modlar; gerekten de stn syleme modlardr. Eer bu iki syleme, yaknlklar dolaysyla hemhudut iseler, bu durumda, yaknln kendisi, Syleme (Saying) tarznda deyiniyor olmaldr. O halde yaknlk ve Syleme (Saying) Ayn eydir. Bunu dnme talebi yine de bariz bir ykleme/empoze etmedir. Onun barizlii en aza indirilemez.
Yukar dn Tutku Yeni ye

Gnderen: 10.05.2005 Saat 23:44 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 21.04.2004 Yer: Cyprus Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 4

konutuunuz dille girdiiniz iliki ne tr bir ilikidir? sorusu aslinda ne kadar karmak grnrse o kadar da net bir cevab olabilecei inancndaym. u ekilde aklamaya alaym. Dil, veya sylem, iinde yaamakta olduumuz sistemi yani iktidar ilikilerini merulatran bir g gibidir. Kullanm olduumuz ve ayrca bir paras da olduumuz dil, kiiliklerimiz, rollerimiz, sosyal statlerimiz hatta kimliklerimiz ki buna cinsiyet kimlii ve milli kimlik dahildir; bizi yaplandrma ve yeniden ekillendirme gcne sahiptir. Bu doumdan lme kadar uzanan zaman zarfnda yle bir dalm ki ou zaman onun piyonlar gibi hareket etmekteyiz. Bu dorultuda da diyebiliriz ki yaam boyu girilen ilikilerde sylem ve dilin bizi konumlandrmas kanlmaz bir olgudur.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 12.05.2005 Saat 10:00 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Eer dili dolayszca mevcut bulunan birey anlamnda mevcut bir ey olarak kabul edersek, onunla konuma edimi, konuma organlarnn, azn,dudaklarn ve dilin eylemde bulunmas olarak yzyze geliriz. Dil kendisini, insanda vukubulan bir fenomen olarak konumada gizler. Dilin uzun zamandan beri bu terimlerle tecrbe edilmi, alglanm ve tanmlanm olmasn, Bat dillerinin kendi kendilerine verdikleri u adlar aka isbatlar: glossa, lingua,langue, language. Dil (language) dil (tongue)dir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Ve orada onlara ateten kopup gelmi gibi grnen diller herbirine datld ve herbiri zerinde aklp kald. Ve onlar... baka dilleri konumaya baladlar.
Fakat onlarn konumas yalnzca bir dil yeteneine sahip olduklar anlamna deil, kutsal ruhla, pneuma hagionla dolu varlklar olduklar anlamna da gelir. Hatta, burada atfta bulunulan kutsal kitaba ait dil fikrini bile, dilin Aristoteles in standart formlasyonunu verdii Grek tasviri nceden haber vermektedir. Logos, yani ifade, konumann fonetik fenomonenine gre anlalabilir. Sonralar peri hermeneias, De Interpretati one,On Interpretation adlaryla anlm bulunan bir denemenin balangcnda Aristoteles unu syler: imdi, vokal sesler oluurken (gerekleen) ey, tutkularn yolundaki ruhta olan eyin sergileniidir ve yazl olan ey vokal seslerin sergileniidir. Ve tpk yaznn herkes (insanlar) arasnda ayn yaz olmamas gibi, vokal sesler de ayn sesler deildir. Dier taraftan, bunlarn (seslerin ve yazlarn) ilk etapta sergilenilerini gerekletirdikleri, btn insanlar iin ayn ruh tutkulardr ve bunlarn (tutkularn) birbirine benzer temsilleri verme sorunu da ayndr. Aristotelesin bu satrlar, dilin vokal sesler olarak bir paras olduu yapy grme imkn verir: harfler seslerin gstergeleri, sesler zihin tecrbelerinin gstergeleri ve sesler ve harfler eylerin gstergeleridir. ........... Dili vokal sesler anlamnda temsil eden ey konumadr. Fakat bu fikir, dilin doas dahilinde ve herhangi bir zamandaki herhangi bir dil iin gsterilebilir bir durumu gstermiyor mu? Elbette. Hi kimsenin, fiziksel sesler olarak, dilin srf duyulara hitabeden yan olarak vokal sesleri, sylenen eyin, ruhun varl ve dilin ruhu saylan eyin anlam ve duyu-ierii diye adlandrlan ey lehinde kmsemeyi dndmz varsaymasna izin vermeyelim. Daha nce belirlenen dilin yapsna bakma tarzlaryla, dilin fiziksel unsurunun, yani onun vokal ve yazl karakterinin yeterli lde tecrbe edilip edilmediini, sesi mnhasran fizyolojik terimlerle anlalan bedenle birletirip birletiremeyeceimizi ve onu metafiziksel olarak anlalan duyularn snrlar iine yerletirip yerletiremeyeceimizi dnmemiz ok daha nemlidir.Vokalizasyon ve sesler hi kukusuz seslerin retimi olarak fizyolojik olarak aklanabilir. Fakat, seslerin ve konumann tonlarnn gerek yapsnn bu ekilde tecrbe edilip edilemeyecei, gzlemlenip gzlemlenemeyecei sorusu yine de cevapsz kalr. Biz bunun yerine dildeki melodi ve ritme ve dolaysyla ark ile konuma arasndaki akrabala atfta bulunduk. Ancak ve ancak melodiyi ve ritmi ayn zamanda fizyoloji ve fizik perspektifinden, yani en geni anlamyla teknolojik ve hesaplayc bir biimde de anlamak tehlikeli deilse, herey iyi ve yolunda olabilir. Hi phesiz, bu yolla doru olan birok ey renilebilir, fakat, muhtemeldir ki asl olan ey asla bu yolla renilemez. Bu asl ey, dilin ses karma, iitilir biimde titreme ve nlama, durma ve salnma zellii olduu kadar dilin konuulan szlerinin anlam tama zelliidir de. Fakat bizim bu zellii tecrbe etmemiz yine de ar lde zordur; nk metafizik-teknolojik aklama, yoldaki heryeri tutmutur ve sorunu uygun ekilde ele almamz engeller. Biz Almanlarn lkemizin farkl ksmlarndaki farkl konuma tarzlar, farkl azlar (Mundarten) kullanmamz basit olgusu bile pek zerinde durulmayan bireydir. Bu farkllklar ne sadece ne de ncelikle konuma

Resullerin lerinin Pantecostun mucizelerini anlatan ikinci babnn nc ve drdnc ayetlerinde unu syler:

5 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

organlarnn farkl hareket tarzlarn dourmakla kalmazlar. Yeryz anlamna gelen manzara bu farkl tarzlarda her seferinde farkl ekilde konuur. Fakat az bir organizma olarak anlalan bedenin bir organ deildir sadece az ve beden, biz lmllerin iinde serpildii yeryznn aknn ve geliiminin parasdr ve biz kklerimizin salamln buradan alrz.Eer yeryzn (the earth) kaybedersek, kklerimizi de kaybederiz. ........ Dil, azn ieidir. Yeryz gkyz ieine doru dilde aar. ......... Kelimeler/szler iekler gibidir; bu bir vizyonda krlma deil, tersine, daha geni bir grn uyandr; burada hibirey ileri srlmez; tersine kelime varlnn kaynann muhafazasna geri verilir......
Yukar dn Anlamak Gnderen: 21.03.2007 Saat 11:39 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Heidegger in Dil Felsefesi: Dil ve Dilin z


Nazile Kalayc-Yeditepede Felsefe 3.Say- Yeditepe niversitesi Yaynlar
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

I- Heidegger in Dil Felsefesi ndeki Yeri Dil felsefesi, dilin ne olduu, dilde anlamn nasl olutuu, bu anlamlarn nasl iletildii, ksaca, gereklik ile dil arasndaki ilikinin nasl kurulduu sorularna yant arar. Bu ereveden bakldnda, Heideggere gelesiye dil felsefesine balca drt kuramn hakim olduu sylenebilir. lki, gndergeci anlam kuramdr. Dildeki anlam birimlerinin dnyadaki eylere karlk geldiini savlayan bu kuramn balca temsilcileri Wittgenstein (1) ile Carnaptr. kincisi, 17. ve 18. yy. filozoflarnn (2) temsil ettii, anlamlarn insanlarn zihinlerindeki tasarmlardan, imgelerden ya da bu tr bilin fenomenlerinden olutuunu dile getiren zihinselci-tasarmc anlam kuram dr. ncs, L. Bloomfield, W. Quine ve C. Morrisin temsil ettii, dili, onu kullanan kiilerin evrelerindeki uyarmlara gsterdikleri tepki olarak ele alan ve anlam da uyarlar ve tepkilerle ilikili olarak aklayan davran anlam kuram dr. Drdncs ise balca temsilcilerinin Searle, Austin ve Wittgenstein olduu kullanmc anlam kuram dr. Bu kuram, anlam, belli bir dil topluluunda uylamla belirlenmi birtakm kurallara gre oynanan dil oyunu erevesinde temellendirmi ve kullanmla aklamtr (Aysever 1994: 47).

Dil Oyunlar: Ludwig Wittgenstein

Bu kuramlardan ilki olan gndergeci anlam kuramnn temelleri Augustinus tarafndan atlm, ancak kuram Wittgensteinn Tractatus adl eserinde en yetkin ifadesine kavumutur. tiraflarda insanlar bir nesneyi adlandrdklarnda ve o nesneye adn syleyerek yaklatklarnda onlar tarafndan sylenen bu szcn bu nesneyi belirtmek iin kullanldn belleime iliyordum. Ne istedikleri vcut hareketlerinden ve tm insanla zg doal dil olan yz

6 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

ifadelerinden, baklarndan, ses tonlarndan, el kol ya da ba hareketlerinden belli oluyordu. Bu ekilde szcklerin deiik cmlelerde kullanldklarn iite iite hangi nesneleri belirttiklerini kavryor ve artk kendi isteklerimi de o iaretlere alm olan azmla dile getiriyordum (Augustinus 1999: 21) diyen Augustinusun dncelerini temele alan Wittgensteinn amac, kendine gelesiye felsefe sorunu diye adlandrlan sorunlarn sama olduunu gsterebilmek iin dnceye, daha dorusu dncelerin dile getiriliine bir snr izmektir. Bu ama dorultusunda ilk olarak nelerin dile getirilebilir olduunu gstermek gerekir. nk, dile getirilemez olan dnlemez de. Wittgensteina gre, dil doas gerei yalnzca gsterilebilir olan, yani bu dnyada karl olan gerek eyleri dile getirmeye elverilidir. Bu dnyada karl olmayan eyler ise ne dile getirilebilir, ne de dnlebilir; onlar hakknda dile getirilen eyler anlamszdr. Dilin ilevi dnyay resmetmektir; resim gerekliin dildeki temsilidir. Dilin dnyay resmedebilmesi, ikisinin de ortaklaa sahip olduu mantksal biim sayesinde olur. Mantksal biim, bir yandan dnyann elerinin, dier yandan dilin elerinin dzenleniine araclk eder. Wittgenstein in szn ettii dnya olgularn toplamdr (Wittgenstein 1985: 15, 1.1); olgular olgu balamlarndan, olgu balamlar ise nesnelerden oluur. Dolaysyla dnyann tz nesnelerdir. Ancak resmedilebilir olan nesneler deil, olgulardr. Olgularn tasarmlar kurulur; olgularn mantksal tasarm, dncedir (Wittgenstein 1985:27, 3). Tmceler ise dncelerin dildeki karlklardr. Tmce bir adlar snfn deil, bir olguyu dile getirir. Tmcelerin olgulara karlk gelmesi gibi, tmce iindeki adlar da olgu balamndaki nesnelere karlk gelirler. Adlar yalndr. Yaln imlerin tmce-imi iindeki karlkl biimlenmesi, olgu balamndaki nesnelerin karlkl biimlenmesini karlar (Wittgenstein 1985: 31, 3.21). Bylece, bir nesne bir ad anlamna gelir; nesne adn anlamdr. Dolaysyla kendisine karlk olarak bir nesnenin gsterilemedii eyler hakknda dile getirilen nermeler anlamszdr, samadr. Wittgensteinn bu grlerinden etkilenen Carnap da dilin mantksal bakmdan analiziyle metafiziin alabileceini dile getirmi, bu amac dorultusunda anlaml ve anlamsz tmceleri birbirinden ayrmtr. Bir tmcenin anlaml olabilmesi iin o tmcenin dilin szdizim kurallarna gre kurulmu olmas ve tmce iinde geen adlarn gsterilebilir olmas, yani tmcenin deneysel olarak snanabilir olmas gerekir. Bu lte uymayan tmceler ise anlamszdr. (Carnap iin: http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&

amp;PN=1

Gnderen: 14.03.2007 Saat 17:22 ilettiye baknz)

(1) Wittgensteinn Tractatustaki dnceleri bu kuram desteklemektedir. (2) zellikle Locke ve Humeun deneyin doasn aydnlatmak amacyla dile getirmi olduklar dnceler, dili bilgi felsefesinin bir alt konusu olarak ileyen zihinselci-tasarmc anlam kuramnn tipik ifadeleridir. (3) Wittgensteinn Philosophische Untersuchungen (Felsefi Soruturmalar) adl eserindeki dnceleri bu kuram desteklemektedir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 22.03.2007 Saat 11:07 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Onyedinci ve Onsekizinci yzyllarda dili zihinle balantl olarak ele alan Locke ve Humeun temel amac ise insan bilgisinin kaynan, kesinliini ve geniliini gstermek; bilgiyi san ve inantan gvenle ayrmaktr. Bu amalar dorultusunda zihni inceleyen bu dnrler, dili, zihnimizdekileri davurmann bir arac olarak ele alrlar. Szckler zihindeki idelerin simgeleridir; onlar ifade etmenin aracdr. nsan zihninde deneyden gelmeyen hibir ey bulunmadna gre, dil deneyimle elde edinilenlerin aktarlmasna araclk etmektedir. nsan Anl zerine Bir Deneme de doa, insan organlarn, szck adn verdiimiz dzenli sesleri karabilecek biimde yapmtr diyen Lockea gre, insan bu dzenli sesleri kendi isel kavramlarnn ve zihnindeki idelerin imleri olarak kullanmaktadr; bunlar bakalarnn da tanmasn salayarak iletiimi de olanakl klmaktadr (Locke 1992: 259). Szckleri idelerin simgeleri, ideleri de szctiklerin uygun ve dolaysz iaretleri olarak ele alan Locke, yapm olduu basit ve bileik ideler ayrmna dayanarak, szckleri son aamada duyulur idelerden ve bu ideler arasndaki ilikilerden yola karak aklamtr. Dili davranla aklayan Bloomfield dili, onu kullanan kiilerin evrelerindeki uyarmlara gsterdii bir tepki olarak ele almtr. Bu kuram erevesinde dil ve anlam, uyarmlar ile uyarmlara gsterilen tepkilerden yola klarak incelenir. Anlam ne Wittgensteinn Tractatusta dile getirdii gibi nesnede, ne de Locke ve Humeun dile getirdii gibi zihindeki idelerdedir; anlam uyarmlarda ve bu uyarmlara verilen tepkilerde aramak gerekir. Bu kuram dorultusunda grler dile getiren Quine, anlam uyarm koullaryla; Morris ise daha ok uyanclara gsterilen tepkilerle ilikili olarak ele almtr (Aysever 1994: 47). Kullanmc anlam kuram tipik ifadesini Wittgensteinn Philosophische Untersuchungen adl eserinde bulur. Wittgenstein bu eserinde, btn dillerin ortak bir mantksal yapya sahip olduu kabulnden vazgemitir: Dil denilen eylerin hepsinde ortak olan zsel bir yap yoktur; ancak onlarn arasndaki birtakm benzerliklerden sz edilebilir (Wittgenstein 1969: 324). Dil, yalnzca nesneleri ve nesnelerin birbirleriyle ilikisini resmetmeye indirgenemez. Dil ad verilen ey, ortak bir yapya sahip olan deyi biimlerinden deil, u ya da bu bakmdan birbirlerine benzeyen, birbirleriyle kesien dil oyunlar ndan oluur. Oyunlardaki benzerlikler ise en iyi aile benzerlikleri yle aklanabilir. Oyun bir aile kurar (Wittgenstein 1969: 324). Ancak dilin altndan Tractatus ta varsaylan mantksal yapy ekmek, onu btnyle kuralsz ileyen bir varlk olarak belirlemek de deildir: Her bir dil oyunu uylamsal ve deiken olan birtakm kurallara gre oynanr. Artk szcn anlam karlk geldii nesnede deil, szcn tmce iinde yerine getirdii ilevde ya da tmce iindeki kullanmnda bulunur. Szckler belirli balamlarda, belirli kullanmlar olan, bu kullanmlar dorultusunda belirli ilevleri yerine getiren birer aratrlar. Heidegger ise yukardaki kuramlara aykr dncelerini kendi Dasein analiziyle ifade ederek dil felsefesi iin bir dnm noktas olmutur. Dil, szcklerden ve szdizim kurallarndan oluan iletiim alan ya da iletiim arac deildir. Arasall, znn sonucudur. Dnme iin gerekli olan, [] dilin arasal ve enformasyona dayal tanmnn terk edilmesidir. Yaanlan ada dilin fakirlemi olmasnn nedeni, onun srekli olarak kendi znn dnda dnlmesi; Varln evi olarak deil, varolan zerindeki hakimiyetin bir arac olarak kullanlmasdr (Heidegger 1996: 318). Oysa dil, kendisini ses yapsnn birlii, yani, melodi, ritim ve anlam birlii olarak

7 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

anladmz dil deildir. Ses yapsn ve yaz resmini dilin kelime haznesi; melodiyi ve ritmi onun ruhu; anlaml olan da onun tini olarak dnyoruz (Heidegger 1996: 333) diyen Heidegger, dilin z ile grn arasndaki fark dile getirmektedir: Varolanlar ifade etme arac olarak grne gelen dilin z farkldr. Heideggere gre dil, insanlarn istemleri dorultusunda kullandklar bir ara deil, olagelen bir olaydr. Oysa, gndergeci, tasarmc, davran ve kullanmc anlam kuramlar dili bir ara olarak ele alm, dilin z ile grn arasndaki fark grememilerdir. Yalnzca dilin grnyle ilgilenen bu filozoflar, dili varolan ifade etme arac olarak belirlemiler, onun Varlk ve Daseinn varoluuyla (Existenz) olan derin ban gzden kararak dili bilgi felsefesinin alt alanlarndan biri olmak zorunda brakmlardr. Heideggere gre dil, bilgi felsefesinin bir alt konusu olarak ele alnabilecek ya da yalnzca hakknda bilgi elde edilebilecek bir alan deildir; dil, dorudan doruya Daseinn varoluuyla ilgilidir; insann dnyay deneyimlemesinin vazgeilmez koulu, yaam deneyiminin temel yapsdr. nsan dile maruz kalarak dil tarafndan dntrlmektedir; bu dnm sayesinde iinde yaad bir dile sahip olmaktadr. Bu bakmdan dil, insann izole edilmi bir etkinlii deil, varolmasnn kouludur. te yandan dil, felsefenin ncelikle ele almas gereken konudur da. nk, Varlk (Sein) hakknda asli Dnmenin (ursprungliches Denken) gerekleebilmesinin koulu, dilin znn anlalmasdr. Dil felsefe yapma yolunu aan eydir. Felsefe, yani Dnme, Varln tarihini anlamaya almaktadr; ancak bu yol dilde almaktadr. Dilin zne doru yaplacak aratrma,onun fakirlemi, bu yzden de Varl anlalmaz klan, hatta gizleyen grnnn ardna gemeyi amalamaktadr. Felsefenin ii yeni bir dil teorisi gelitirmek deil, dili korumak, dilin konumasnda yaamay renmektir. Heideggerin bak asndan, dili bir ara olarak gren dil kuramclar, Varl bir varolan olarak ele alan metafizik gelenein iinde yer almaktadrlar. Kendisi ise Varl soruturarak, dilin de zne ynelmeyi amalamaktadr.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 23.03.2007 Saat 10:35 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

II- Husserl e Kar Fenomenolojik Ontoloji: Transendental Varlk Analizi Kendi dncelerini gelitirirken Husserlin fenomenolojik ynteminden etkilenen Heidegger, Husserlin epistemolojik bakmdan uygulad fenomenolojik yntemi varolu sorunu erevesinde kullanm, transendental bilin analizi yerine transendental varlk analizi yaparak felsefe tarihinde radikal bir adm atmtr. Heidegger in dile ilikin dncelerini daha iyi anlayabilmek iin onun Husserli eletirisinin ana temasn ele almak gerekmektedir. Husserl e gre fenomenoloji, bilen znenin kendi bilme edimlerini nesne edinmesi ve bilincini zmlemesinin yntemidir. Husserl bu yntemle dnmeye kurallarn veren genelin, olgusal ve deneysel olarak kavranabilen znel bilgi durumlarnn deimelerinden bamsz olduunu dile getirir. Bu bakmdan fenomenoloji, her trl bilimin olanakllnn en genel ve biimsel koullarnn bilimidir; bilgi eletirisidir. Bilginin nesnel geerlilii, bu genel ve biimsel kurallardan yola karak anlalabilir. Deneyimin temelini oluturan eyin bilinte ortak bir biimde kurulduunu gstererek, felsefeyi kesin bir bilim konumuna getirmeyi isteyen Husserl, fenomenolojik yntemiyle eylerin kendileri ne (zu den Sachen selbst) varasya bilinte bulunan her eyi indirgeyecektir. Husserlin szn ettii ey ler, bilin nesneleridir. Her trl bilim iin mutlak balang noktalar olan eylere ulamay amalayan ve bu amala doal tavr almann genel savn geersiz klan fenomenolojik indirgemeden sonra bilinte kalan fenomenolojik kalnt ise transendental bilin tir. Transendental bilince, uzamsal-zamansal varla ya da dmzdaki dnyaya ilikin varlk bildiren yargda bulunmaktan kanarak (epokhe) ulalr; yle ki, geriye yalnzca saf bilincin varlk alan kalr. Saf bilin, bilin yaantlarnn aknda yaant olarak bulunmayan, ancak tm bilin yaantlarna elik ederek eyleri olanakl klan yapdr. Bu bilincin zellii, ynelimsellik tir (Intentionalitt). Bu, kendisinden anlaml biimde sz edeceim her ey bana verilmi olmaldr demeye gelir: Her bilincin yneldii bir nesne vardr; yani, edimlerinin her birinde hep bir eyin bilincidir (Husserl 1997: 33-43). Heidegger ise Husserlin bu dncelerini, fenomenolojik yntemi bilincin nceliini vurgulamak amacyla kulland gerekesiyle eletirir. Heideggere gre, bilin eyleri ncelememekte, ancak eylerle iliki iinde gereklemektedir. Husserlin szn ettii eylerin kendileri, ancak bir bilinle verili hale gelebilirler. O halde, eylerin kendileri ni nceleyen bilin deil, dildir. nk, bilincimiz dil tarafndan koullanmtr. Dilin eyleri ncelemesi, eylerin verilmesinin koulu olmas demektir: Dile getirilmeden nce, eyler de yoktur (Heidegger 1985: 240). Varln unutulmuluunu dile getiren Heidegger, bu temay Husserlin fenomenolojisinden etkilenerek gelitirmitir. Varln anlam nedir?, asli Dnme (ursprngliches Denken) nedir?, dilin z (das Wesen der Sprache) nedir? gibi sorular, Varlk, Dnme ve dile ilikin eski empirik yantlar ve kavramsal aklamalar paranteze alarak yantlamaya almakla kalmam, Husserlin epistemolojik fenomenolojisini de paranteze almtr. nk Husserl, zneyle nesnenin tarihselliini ve tarih iindeki karlkl belirlenimini yok saymtr; Varln z belirleniminin zaman olduunu grememitir. stelik, insann birey olarak iinde yaad, trl problemlerle var olan bu dnyay da ayra iine almtr. Heidegger ise temel sorunu olan Varln bilinte kalnarak yeterince ele alnamayacan dnmektedir. Bu yzden, Daseina seslenen Varla bilincin dndan kulak vermek; yaknna sokularak, yani onunla kar karya gelerek onu deneyimlemek ve deneyimleyerek olagetirmek gerekir. nsann Varlkla karlat yer ise bilin deil, dildir. Burada dil, insanlardan bamsz var olan ve onlarn istemleri dorultusunda kullandklar bir ara olarak deil, iinde Varln olageldii olay olarak kavranmaktadr: Dil Varln evidir (Heidegger 1996: 313). Dilin meskeninde insan oturmaktadr. Yani, Varlk ve insan dil iinde komudurlar. Bu meskenin bekileri de, dili koruduklar iin, dnrler ve airlerdir. Bu bekilik, Varln kendini olagetirmesini salamaktadr (Heidegger 1996: 313). Heideggere gre, Husserl byk bir i yapm, ancak bilin dzeyinde yapt ii ontolojik bakmdan gelitirememitir. Bu yzden, Husserlin yntemi de dili bir ara olarak kavramak zorunda kalmtr.
Yukar dn

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

8 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Anlamak Gnderen: 26.03.2007 Saat 10:18 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

III- Heidegger Felsefesinin Genel zellikleri: a) Dil-Dnme-Varlk Heidegger dil kavramm, felsefesindeki teki temel kavramlar -Varlk ile Dmneyi- birbirine balayarak derli toplu bir dnce haline getirmek iin kullanr. Bu nedenle, onun temel kaygsn anlamak nemlidir. Heidegger dnme tarihine Varlk unutulmuluundan dolay Dnmeye henz balanmam olduuna dikkat eken filozof olarak girmitir. Heidegger e gre an en nemli problemi, hl dnlmyor oluudur. Burada sz edilen dnme, asli Dnmedir. Bu dnme, tasarmlayc, soyutlayc, aklayc, mantksal karmc ya da insann kendini kendi bilincine sahip zne diye evrenin merkezine koyarak gerekletirdii dnmeden farkldr. Asli Dnme ya da dnrce Dnme, dnmenin daha st derecede bir aba gstermesi deil, baka bir kkene doru ynlendirilmesidir. O zaman varolan olarak varolan tarafndan belirlenen, bundan tr de tasarmlayc olan, aklayc nitelikteki dnme, yerini Varln kendisince olagetirilen ve bu nedenle de Varl dinleyen dnmeye brakacaktr (Heidegger 1991: 13). Dnme Varlktan olagelerek Varla ait olduu srece Varlndr; Varln dnmesidir (Heidegger 1996: 317-318). nsan kendisini ve iinde bulunduu dnyasn, kendi bilincinde olarak deil, Varlkla ilikisi temelinde, yani Varl dnerek tanyabilir. Heidegger e gre, bu dnme ekli Platonla birlikte askya alnmtr. Platonun Varl idea diye yorumlamasyla balayan metafizik gelenei, Varlk ile varolan (Seiende) arasnda zsel bir ba olduunu gzden karmtr. Varlk, zn varolan olarak srdrmektedir; ancak kendi bana bir varolan deildir. O, her varolann grne kmasn salayan, ancak kendisi varolan-olmayan eydir. Heidegger Platondan nceki doa filozoflarn, bunun farknda olduklar iin, Varlk filozoflar olarak adlandrr. Platonun idealar ile grnr nesneler arasnda yapm olduu ayrmla metafizik balam, Aristotelesin birincil varlklar (prote ousia) ile ikincil varlklar (ousia deutera) arasnda yapm olduu ayrmla iyice pekimitir. Descartes ise zneyi btnyle gerekliin dna karmtr. Bu adm, znenin darda durarak nesnesi zerinde hakimiyet kurabilecei grn gelitirmi, zne ile nesne arasndaki dalizme yol amtr. Heidegger Descartesn bu admn - Platonun idealar ile grnler arasnda yapm olduu ayrmdan sonra- kendilerini gerekliin karsnda deil iinde gren doa filozoflarna kar gelitirilmi ikinci byk hamle olarak grr. Heideggere gre, zellikle Platon ve Descartes zerinden gelien metafizik, ayn sreci Modern an hastalnn nedeni olarak gren ve Varlk ile varolan arasndaki ayrlmay kendisinin dionizik ve apollonik dedii eler arasndaki uurum olarak belirleyen Nietzscheye kadar devam etmitir. Nietzsche bu metafiziin hem en st hem de en son noktas olmutur. Anaksimandrostan Nietzscheye kadar sren felsefe tarihi boyunca, Varln hakikati rtk kalm, Varlk bir varolan olarak ele alnmtr. Ancak bu durum, yani Varlk ile varolann kartrlmas, basit bir hata deil bir olagelmedir; Varln olagelmesidir. Heidegger, gelitirecei temel ontolojiyle hem eski metafizii ykacak, hem de Dnmeyi kald yerden devam ettirecektir. Temel ontoloji, varolann unutulmu olan Varlk temelini sorgulayacak, Varlk ile Dnmenin birbirlerine ait olduklarn gstermeye alacaktr. Heideggerin gelitirdii Yeni Ontolojinin temel farkll, hakikatin kavranlma eklinde bulunur. Heidegger Veritas olarak hakikat ile Aletheia olarak hakikat arasnda bir ayrm yapmaktadr. Kendine gelesiye hakikat hep bilgide aranm ve Veritas olarak dnlmtr. Bu durumda hep varolan ele alnm, Varln z gizli kalmtr (Verborgenheit). Oysa Aletheia olarak hakikat, Veritas olarak hakikatten farkldr. Burada, Varla ilikin epistemik ve tzsel bir kavray deil, ontik ve tarihsel bir kavray sz konusudur. Hakikat, Varln akldr (a-letheia) gizlilikten kurtulmasdr (Unverborgenheit). Varln akla kavumas, onun gereklemesidir de. Ancak bu aklk, mutlak bir aklk deildir. Bu nedenle Varln akla kavumas, onun gizlenmesi anlamna da gelmektedir. Varlk kendini varolanda akla kavuturduu iin her zaman farkl bir kla brnmekte ve kendi zn gizlemektedir. Bu nedenle, dnmenin varolanda taklp kalmamas, Varln zne ynelmesi gerekir. Varln kendisi, yani hakikati zerine dnme, eski metafiziin almasn salayacak admdr. Heideggere gre Varlk, varolan her eyin olagelmesinin ve sregitmesinin, yani Varln grne gelmesinin tarzdr (zlem 1997:12). Varlk, soyutlayc dncenin sand gibi bir tzsellik ve duraanlk tamamaktadr; tam tersine srekli olarak yeniden ve farkl bir klkta grnmektedir (zlem 1997: 15). Varlk olu iindedir; zaman onun zdr. Zaman akla, yani Varln hakikatine iaret eder: Varlk zamanda aa kar. Tz Bat metafiziinin bir kuruntusudur. Varlk srekli olarak yeniden grne kt iin bir tz deil, bir yolda olma (unterwegs) dr. Tarihsellik iinde olan Varl dnme olana, kendisi de tarihsel olan insana aittir. Heideggere gre insan, deimez, ezeli ebedi niteliklere sahip bir zne olmad iin insanla ilgilenmek, insann Varlkla olan ilikisiyle ilgilenmektir. Dilin z de, ancak Varlk ile insan arasndaki bu iliki incelenerek anlalabilir. nk, dil Varln olageldii yerdir; bu olagelme insan araclyla gerekleir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 27.03.2007 Saat 10:26 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

b) Dil-Varlk-nsan Heideggerin insan, Varlk ve dil arasnda kurduu balantnn, onun Kehreden nceki ve sonraki dnemlerinde farkl olduu- grnr. Kehreden nceki dneminde gen Heidegger, insann olmakta olann ya, da olagelenin Varln anlayabilen tek varolan olduunu dnr. Varlk ile insan arasndaki ban rtk kalmas ise Modern an zelliidir: nsan, Varlk ban kaybetmitir. Bu ban yeniden kazanlmas iin insann Varln takdirine boyun emesi, Varln akl iin akta durmas gerekir (Heidegger 1991: 15). Varoluunu gerekletirebilmek iin insann Varln akl iinde durmas, iinde durmaya katlanmas ve en u olana dayanmas gerekir. nsan, Varl Varlkta Varlka dllendirilmi varolandr (Heidegger 1991: 16). nsana zg olan bu varolma tarz, Heidegger tarafndan Dasein olarak adlandrlr. Daseinn z varolu

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

9 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

(Eksistenz) olmaktr, yoksa bilin, znellik ya da ussallk deildir. nsan teki varolanlar gibi tamamlanarak son halini alm bir varlk deil, gelecee frlatlml iinde olagelen bir varlktr. Bu olagelme, Hiin (Nichts) deneyimlenmesine baldr. Hii aa karan yaant ise korkudur; ancak u ya da bu nesneye kar duyulan korku deildir bu. Hii aa karan korkunun nesnesi yoktur. Bu korkuda insan sktran, btnnde varolann kaybolmasnn eziyetidir; ta ki geriye hibir dayanak kalmayana kadar. Geriye kalan ve insann iini varolann raydan kmas esnasnda kaplayan bu Hitir (Heidegger 1991: 32). Kendi etkinliklerimizde varolana ne kadar eilirsek, onun o kadar az raydan kmasna yol aar ve bu ekilde Hiten o kadar ok uzaklarz. Bylece kendimizi daha emin bir ekilde varolmann kamudaki yzeyselliine iteriz diyen Heideggere gre, Hiin deneyimine katlanabilen insan bir ama yaayacak, bu ama yoluyla btnnde varolann tesine geecektir (Heidegger 1991: 36). Bu, insann sahip olduu btn putlardan kurtulmas, varolana kar yeni bir kavray gelitirmesidir. Varln akln salayan bu kavray varolusaldr. Heideggere gre, yalnzca Varl anlama deil, anlamann kendisi de varolusal bir olaydr; Daseinn varolu biimidir. Anlama, insann bir baka eyle ilikili olarak kendini anlamasdr. Dasein olanaklar alanna anlama (verstehen) olarak firlatlmtr: Anlama, Dasein n olanaklar alan iindeki temel hareketidir; hatta, kendini gerekletirmek iin sahip olduu tek olanaktr (Heidegger 1993: 148). Anlama, Varln hakikatinin insan varlyla ba zerinde duran ilikidir. Heideggere gre, insann Varl anlamasn salayan dildir. nsan teki yeteneklerinin yan sra dile de sahip olan bir canl varlk deildir. Bundan te dil, insann iinde oturarak varolu olduu Varln evidir (Heidegger 1996: 333). Heideggerin Kehreden sonraki dneminde insan, Varlk ve dil balants tam bir olgunlua kavumutur. Dil Varln dilidir, bulutlarn gn bulutlar olmas gibi (Heidegger 1996: 364) diyerek daha nceleri insan koyduu merkezi konuma, Kehreden sonra Varl oturtur Heidegger. Bundan byle, Dnmenin gereklemesini salayan ve Varln gizini aan merkez insan deil, Varln kendisidir. nsan varolann efendisi deil, Varln obandr (Heidegger 1996: 342). Artk dil, insann Varln zn anlamasn salayan varolusal esi olarak anlalamaz; insana egemen olan dilin kendisidir; nk, konuan insan deil, dilin kendisidir. nsann konumas, dilin kendisine syledii eyi dinleyip, yant vermedir. Dile karlk olan konuma, insan yaratc konumundan, almlayc konumuna getirmektedir. Ancak bu, dilin insandan nce var olduu anlamna da gelmez. nk onlar, yani insan ve dil, var olmak iin birbirlerine gereksinmektedirler. Heidegger bu bak asyla, dilin arasal ya da insan-merkezli terimlerle ele alndnda kavranmadan kalan zne ynelmeyi hedeflemektedir.
Yukar dn ferda Gnderen: 27.03.2007 Saat 13:06 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Heidegger'in amazlar 1-Antik-a doa filozoflar, onun anlad anlamda, "var-olutaki" varla balak deildi, tam tersine, var-olu, "suduur edi" srecinde ve her-daim olmakta olan varla dair, "varlksal_statik" alg-biimlerine yol aan "diyalektik-*zemini" temel aldlar ve o zeminin glenmesini saladlar, bu zemini krmaya alan, "retoriki" sofistler ve septikler olmutur... (Srecek)

Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

__________________ "EX NHLO NHL FT" Yazarken hibirey "kastetmeme" riskini gze alyorum.(Derrida) "NE DYEBLR<--M K"
Yukar dn Anlamak Gnderen: 28.03.2007 Saat 09:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

c) Kelimelerin Kkensel ve Szlk Anlam Heidegger dilin zn szcklerin asli (kkensel) (ursprunglich) ve szlk (lexikalisch) anlamlarn birbirinden ayrarak ele almaya balar. Szcn kkensel anlam, Eski Yunancadaki anlamdr. Heideggere gre, Eski Yunanca bilinen Avrupa dilleri gibi sradan bir dil deildir. nk, Eski Yunancada szckler szcn anlamna deil, dorudan eyin kendisine gtrmektedirler. Bu yzden Heidegger kendi felsefi terimlerini, Eskia Yunan Felsefesinden yapt kiisel evirilerinden oluturmutur. Heideggerin kken aratrmas dedii temel ontoloji de Eski Yunan temelinde ve Eski Yunanca szcklerin kkensel anlamlarndan yola karak yaplan aratrmadr. Heidegger ana dili olan Almancay da bu kaygyla kullanm, felsefesinin temel kavramlarn, kelimelerin szlk anlamlarndan deil, kkensel anlamlarndan tretmitir. Heideggere gre, Bat dilleri Varl dnmede zorluk karmaktadr. nk varolana ilikindirler. Kkeni ele geirmek iin szckleri kazmak, onlarn kkensel anlamlar zerine km olan tortuyu temizlemek gerekmektedir. Szckleri yalnzca eylerin ad olarak belirlemek yanltr. Bu nedenle, dil, szcklerle anlamlar arasndaki karlkllk erevesinde ele alnamaz. Szck bir dnya aar; yle ki, ey de ancak bu dnya tarafndan desteklendii srece var olur. Szckler, anlamlar ileten aralar olarak ele alnamayaca gibi bo birer ses olarak da dnlemezler. Onlar, Varln srekli olarak yeniden grne gelmesi nedeniyle, eylerin sabit anlamlarnn sabit tayclar deil, kazlmas gereken birer kaynaktrlar (zlem 1997: 14). IV- Dil, Dilin z Heidegger, Unterwegs der Sprachede, Aristotelesin, Helenistik Dnemin ve Wilheim von Humboldtun dil grleriyle hesaplaarak kendi dncelerini ortaya koyar. Bu grlerden zellikle Helenistik Dneme ait olan, dil kavrayndaki kkl dnmn ifadesidir. Aristoteles in Peri Hermeneias taki seste olanlar ruhtaki duygulanmlarn, yazlanlar da seste olanlarn simgeleri (symbola, Zeigen).

10 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Yaz ve sesler herkes iin ayn deil, ama ayr imler (semeia, Zeigen) iin ruhtaki duygulanmlar herkese ayn, tasarmlar (homoiomata, Darstellung) ayn olanlarn nesneleri de ayn olacaktr eklinde zetlenebilecek olan dil grn, Heidegger, Klasik Yunan Dneminin dil gr olarak belirler (Heidegger 1985: 232). Heidegger Yunanca aslndan yapt bu eviride, symbola, semeia ve homoiomatay grnmeye braklma (Erscheinenlassen) anlamnda iaret etme yle (Zeigen), bunu da grnmeye ak olma (Entbergung, aletheia), grnmek iin aklkta beklemeyle iliki iinde ele almtr. aret etme, yani gsterme, bir eyi grnr hale getirmektir (zum Scheinen bringen). Bu dnemde Yunanllar, imi (Zeichen) iaret etmeye, yani gstermeye (Zeigen) gre bilmektedirler; imi gsterme amacyla ve onunla ilikili olarak kullanmaktadrlar. Heideggere gre, Zeichen ile Zeigen arasnda Klasik Yunan Dneminde kurulmu olan bu iliki, Hellenistik ya da Stoa Dneminden sonra deimi, Zeichen bezeichnen (iaret etmek, anlamlandrmak) iin bir ara olarak ele alnmtr. Bezeichnen grne getirmek iin iaret etme deildir. Bundan byle, Zeichen kendisi araclyla bir nesnenin tasarmnn baka bir tasarma baland ve dzenlendii bir ara haline gelmitir. Bu deiiklik anlam sorunu gndeme getirmi, im, kendisi araclyla bir nesnenin tasarmland anlam verme arac olarak i grmeye balamtr. ki dnem arasndaki bu farkllk, hakikat grndeki deiikliin sonucudur (Heidegger 1985: 234).
Yukar dn Anlamak Gnderen: 29.03.2007 Saat 09:38 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Heideggerin szn ettii ve ada idealizme olduka uygun olan nc gr Wilheim von Humboldta ait olandr. Humboldt insansal dilin farkl yaplarn ve bunun insan trnn gelimesine olan etkilerini incelemitir: Farkl yaplar, insan trnn tinsel gelimesindeki farkllklara ve farkl dnya grlerine kaynaklk etmektedir. Humboldt a gre dil, bir eser (Werk, ergon) deil, bir etkinliktir. (Ttigkeit, energeia); energeia dilin zn dile getirir. Ancak burada energeia Klasik Yunan Dnemindeki anlamyla deil, Leibnizin kulland anlamyla, yani znenin etkinlii (Ttigkeit des Subjektes) olarak ele alnmtr. zne olarak belirlenen de tindir (Geist). Dil yolu, insan trnn tinsel gelimesini tamamlayabilmesinin yoludur. Dil, tinin bir etkinliidir ama geliigzel bir etkinlii deil, zel bir etkinliidir; bu nedenle, tinin l bir rn (ein todtes Erzeugtes) olarak deil, bir retim (Erzeugung) olarak ele alnmaldr (Heidegger 1985: 236). Humboldta gre dil, nesneleri iaret etmeye, dnceleri dile getirmeye araclk etmektedir; ancak bu aracln tinsel yapyla zsel bir ilikisi vardr. Bu yaplandrc, anlamlandrc etkinliidir. Dil bir dnya gr olduu iin bakmdan dil bir dnyadr, bir dnya grdr; tinin biim verici, anlam da tek tek nesnelerle deil, nesnelerin bu btnsel ereve iinde birbirlerine balanyla ilgili olarak ele alnmaldr. Hibir ey kendi bana anlaml deildir; eyler ancak bir balantlar toplamna ait olmakla, yani bir dnya iinde yer almakla anlam kazanrlar. Heideggere gre Humboldtun dili dnya gr olarak ele almas, onun, insanln tarihsel-tinsel geliiminin btnn genellii (Totalitt) ve bireysellii (Indivudialitt) iinde tarihsel olarak ortaya koyma amac tarafndan belirlenmitir (Heidegger 1985: 237). Bu bak asndan dil, -her ne kadar zel bir etkinlik olarak ele alnsa datinin etkinliklerinden biri olarak kalmaktadr. Bu belirleme, dilin kendisi bakmndan deil, baka bir ey dolaysyla ele alnm olmasnn sonucudur; dili dil olarak ele almad iin onun zn belirlemekten de uzaktr. Heideggere gre bu grler, dili zmleyip paralarna ayrmaktadrlar. Dili bu ekilde ele almak her durumda paralardan birinin ne karlmasyla sonulanmakta, bir btn olarak dilin kendisi ise anlalmadan kalmaktadr. Dil, kendisine dardan uzanan bir yolla deil, yolda olma (unterwegs) deneyimiyle kavranabilir. stelik bu yolun kendisi de olagelmektedir. Dil yolu, yolda, yol boyunca deimekte; dile giden yol, yol boyunca zn gerekletirmektedir (Heidegger 1985: 245, 254). Bu bakmdan, dili enerji, etkinlik, ura, tin gc, dnya gr, ifade gibi kavramlar araclyla genelin zel bir durumu olarak ele almak yetersiz birer giriimdir; felsefe deildir. Felsefe dili dil olarak ele almal, onun zne ynelmelidir. Baka bir ifadeyle felsefenin grevi, dil olarak dili dile getirmek olmaldr. (Heidegger 1985: 230). Heidegger bu nermeyi dilin zn aratrrken klavuz olabilecek bir forml gibi sunmaktadr, Burada dili (Sprache) defa yinelemesi ise bouna deildir; her birinde ayr bir ey, ayn kalarak sylenmitir. Heideggere gre dil teorilerinin ortak hatas, dil diye gndelik konumaya ynelmi olmalardr. Dil kendini konumada gsterir, ancak konuma dilin kendisi deildir. Dil gndelik konuma olarak anlald srece, insan etkinlii ya da isel deneyimlerin ifadesi olarak ele alnacaktr. Oysa insann konumas kendi bana bir konuma deildir; ancak dilin konumasyla iliki iinde vardr. nk konuan dildir (Heidegger 1985: 10). nsann konumas ise bir karlk vermedir. Bunun byle olduu, dilin doasna bakldnda ak hale gelir. Heideggere gre, dilin kendini gsteren ve geri eken bir doas vardr; onun z ise kendini gstermesinde deil, geri ekmesinde ortaya kar. Baka bir ifadeyle, konuulanda (Gesprochene) deil, konuulmadan kalan eyde (Ungesprochenen) dilin z kendini gsterir. Dil kendini geri eken bir doaya sahip olduu iin gndelik konumada dile hakim olduunu sananlar, zihinde bulunann konuulmadan brakld kimi duygulanmlar srasnda dilin zyle karlarlar: Konuan dildir, insann konumas ise dili iitme olarak konumadr. Bylece insann dil karsnda konumu yaratc olmaktan, almlayc olmaya doru deiir. Konuma, konutuumuz dili iitmedir. Bu durumda konumay nceleyen ey bilin ierikleri ya da baka konumalar deil, dili iitmedir. Heideggere gre, konumaya giden yol, dili iitmekten ve o dile ait olmaktan gemektedir. Ancak, aradaki iliki neden-etki trnden bir iliki de deildir. Konuanlar kendi varlklarn dilde kazanrlar. nk, ancak bir dilin iinde yer alarak o dilin dinleyicisi olabilirler. Ancak, her konuma da dilin zn kavrayacak nitelikte deildir. Heidegger, dilin zn kavrayan konumann bo konuma deil, asl konuma olduunu dile getirir. Heideggere gre, bo konuma varolusal olarak kkszdr. Bu durumda varln bo konuma iinde srdren insanlar, temel varlk balarndan da yoksun kalmaktadrlar. nk bo konumann bildirdii ey Varlk deil varolanlardr. Dahas, kelimeler, bo konuma iinde kkensel anlamlarn yitirmi, uylamsal gstergelere dnmlerdir. Heidegger dili konumak ile dili kullanmak arasndaki fark buradan yola karak ifade eder: Kelimelerin kkensel anlamlaryla kullanlmas dili konumaya, kkensel anlamlar dnda kullanlmas ise dili kullanmaya varmaktadr.
Yukar dn

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

11 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Doas

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=38049&PN=1

Anlamak Gnderen: 30.03.2007 Saat 10:43 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Buraya kadar sylenenlerden insann dille iki ekilde iliki kurduu sonucu kar: alarak ve karlk vererek. Dil yolunu bir verme-alma yolu olarak belirleyen Heidegger insann konumasn bir karlk-verme olarak belirledikten sonra, onu asl ilgilendiren konuyu, yani dilin nasl konutuunu ele alr. Heidegger e gre dilin varolusalontolojik temeli sylemedir (sagen) (Heidegger 1993: 160). Dil iaretleyerek, yani gstererek syler (Sage ais die Zeige) (Heidegger 1985: 241); dilin zn belirleyen de budur. Sylemenin ayrt edici zellii, kkensel anlamda gstermektir, grlr klmaktr; grlmeye, iitilmeye ak hale getirmektir. Kkensel anlamda gsterme, kendisi birtakm imlere dayanmad halde btn imlerin onunla iliki iinde birer im olabildikleri bir gstermedir (Heidegger 1985: 242). Bu, hem ak klan hem de gizleyen bir gsterme olarak varolann grnmesini (scheinen), varolmayann gizlenmesini (verscheinen) salamaktadr. Dilin sylemesinde bize grnr ya da ak klnanlar, eyler ve dnyadr. Dilin bir dnya kurmas, eyleri gstermekle olur; eyleri gstermenin yolu da adlandrmak tr. Dilin konumasnn yolu eyleri adlandrmaktan gemektedir. Ancak adlandrma, basit bir etiketleme deil, bir arma dr. eyler ancak arlmayla varolabilirler. arma, arlan eyi yakna getirir; ancak yakna getirme, bir uzaklatrmadr da. nk bir eyi belirleyerek ve snrlayarak yakma getirmek, onun baka ekillerde var olma olanaklar bakmndan bir uzaklatrmadr. armann belirledii varolma, mutlak bir varolma deildir. Bu da, eyler iinde geici olarak durduklar ve anlaml bir ey olarak ortaya kabildikleri dnyay tayan bir ey olarak varolabilirler demektir. Heidegger, eylerin bir dnya iinde yer almasn belirleyen dilin gsterme yapsn da taslak (Aufriss) olarak adlandrr (Heidegger 1985: 240). Dil, bu taslaa gre bir dnya kurmaktadr. Dil eyleri yakna getirerek bir dnya kurar; eylerin yakna getirilmesinin yolu da ayrmlar yapmaktr. Dil ayrmlar yaparak arr. Ayrm eylere dnyada kalma yeterlilii salar; eyi kendisinden alarak dnya iine tar. Bu durumda arlan, eyin ayrm, ayrmay yapan ise dnyadr. Dil, dnya ile eyler arasnda gerekleen bir ayrm olarak varolur. Ayrm yapma, eyleri bir dnya duruu iinde olagetirmektedir. Wilhelm von Humboldtun her dil, hatta farkl leheler bile, yalnzca konuma organlarnn farklln deil, dnyann her seferinde farkl konutuunu gsterir deyiini ok yerinde bulan Heidegger, dilin syleyerek insan iin bir anlalrlk evreni oluturduunu dile getirir. Dil bu anlalrlk evreni iinde Varl aydnlatma grevini, Varln oban olan insana yklemektedir. Varlk kendisi olmak iin gereksindii buradalna kavuma koulunu dile gelerek yerine getirebilir. Varlk kendisini dilde amaktadr; aklna dilde kavumaktadr. Ancak bu aklk srekli deildir. Dilin salad aklk, iinde varolanlarn olageldii, perdesi srekli ak bir sahne deil; yeniden ortaya kmak iin perdesini kapatan deiken bir sahnedir. Dilin salad aklk insann tarihsel dnyasdr (zlem 1997: 15). nsan ancak bu dnyada anlam sorma ve temellendirme olana elde etmektedir. Bu, insann, iinde konaklad dilin anlam evrenine bal olduu anlamna gelir. Konaklad bu yerde insann komusu Varlktr. Bu durumda yalnz insana varolu olma olanan salamakla kalmayp, Varla akla kavuma olana da tanyan ey, dildir. Dil, iinde insann varolu olduu, Varln ise aklna kavutuu olagelen olaydr. Olagelmenin (Ereigniss) tarzn sylemesi (sagen) araclyla belirledii iin, Varln evi dildir (Heidegger 1985: 255). Olagelen (Ereignende) ise ne bir nedenin etkisi, ne de bir sebebin sonucudur. Olagelen olagelmenin kendisinden baka bir ey deildir. Dilin z ise hem varolu olan insan, hem de aklna kavuan Varlk zerinden, gizlenmilikten (lethe) gelip akla (a-letheia) doru giderek gereklemektedir; baka bir deyile olagelmektedir.
KAYNAKA AUGUSTINUS, Aurelius. tiraflar, (ev. Dominik Pamir), stanbul, 1999: Kakns Yaynlar AYSEVER, R. Levent. Anlam Sorunu ve John R. Searlen zm. , (Yaymlanmam Doktora Tezi), Ankara: Hacettepe niversitesi, 1994 HEIDEGGER, Martin. Unterwegs zur Sprache, Gesamtausgabe: 1. Abteilung: Verffentliche Schrften 1910-1976, Band 12, Frankfurt am Main, 1985: Vittorio Klostermann GmbH HEIDEGGER, Martin. Metafizik Nedir? (ev. Yusuf rnek), Ankara, 1991: TFK Yaynlar HEIDEGGER, Martin. Sein und Zeit, Tbingen, 1993: Max Niemeyer Verlag HEIDEGGER, Martin. Brief ber den Hmanismus Wegmarken, Gesamtausgabe Band-9. Frankfurt am Main, 1996: Vittorio Klostermann GmbH HEIDEGGER, Martin. Vom Wesen der Sprache, Gesamtausgabe: Abteilung: Hinweise undAufzeichnungen,Band 85, Frankfurt am Main, 1999: Vittorio Klostermann GmbH HUSSERL, Edmund. Fenomenoloji zerine Be Ders, (ev. Harun Tepe), Ankara, 1997: Bilim ve Sanat Yaynlar LOCKE, John. nsan Anh zerine Br Deneme, (ev. Vehbi Hackadirolu), stanbul, 1992: Ara Yaynclk ZLEM, Doan. Teknie Ynelik Soruya nsz, Teknie Ynelik Soru, M. Heidegger (ev. Doan zlem), stanbul, 1997: Afa Yaynlar. WITTGENSTEIN, Ludwig. Philosophische Untersuchungen, Schr 1 iinde, Frankfurt am Main, 1969: Suhrkamp Verlag WITTGENSTEIN, Ludwig. Tractatus Logico-Philosophicus, (ev. Oru Aruoba), Istanbul, 1985: B/F/S Yaynlar.

Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

12 -> 12

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Dilin Serveni (Alnt) Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 30.03.2004 Saat 16:52 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kendimizi bilmeye baladmzda, dil hazr bulduumuz bir ara olarak kullanmmza girmitir bile. Ancak salkl bir bebei izlediimizde grrz ki , onun anne dilini kazanmas sreci o kadar da sorunsuz deildir. u sralar Dersler blmnde Dil Felsefesi bal altnda alntlar yapyorum. Bu ayn gecikmeli kan Bilim ve Teknik Dergisinin eki bir rastlant olarak dile ilikin. Balk: Dilin Serveni.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Forumda tartlan konulara belli bir art alan oluturabileceini dndm felsefe ve bilim balamnda genel sylemleri buraya aktarmaya younlatm u sralar. Alntlarn zellikle birikimi yeterli yeleri sktn biliyorum. Yine de forumda yazan ye saysnn yaklak 4-5 katn bulan ziyaretileri ve zel ilgi alanlar dil olanlar dnerek andm zel saydan baz semeler yapacam.

LK NASIL KONUTUK
1860'l yllarda, Britanya Akademisi (British Academy) ve Paris Dilbilim Dernei (Societe de Linguistique de Paris), yelerine dilin kkeni konusunda tartmaktan kanmalar ynnde uyar- da bulunmulard. Gerekeyse, hem batan karc hem de speklasyonlara olduka ak olan konunun, sonu gelmeyecek, verimsiz bir kuramlar silsilesi tehlikesini barndrmas. Bir yzyl akn zaman sonra bile, dilbilim konusunda son 50 yln en nemli isimlerinden olan Noam Chomsky, dilin evrimi ve barndrd beyinsel mekanizmalara ilikin bilgi birikiminin, o sralarda "ciddi bir sorgu- lamaya elverecek lde olgunlam olmadn" sylyordu. Ancak imdi, bu ynde ciddi abalara girimenin belki de tam zaman. Son 10-15 yldr, birok disiplinden aratrmaclar konumann kkenine deiik alardan yaklarken, yeni tekniklerden olduu kadar yeni dnce biimlerinden de yararlanyorlar. Dilin kkeni sorusu, Chomsky'nin uzun sren egemenlii altndaki birok dilbilimci iin karanlkta kalmt. nk, Chomsky'nin gramer kalplarnn doutan geldii ve evrensel olduu yolundaki kuram, bu dil yeteneinin nasl ortaya km olduu sorusunu ister istemez dlyordu. Ancak evrimsel dnce tarznn, biyolojinin birok alannda esmi olan rzgarlar, nihayet 1990'da dil- bilimcileri de ziyaret etti. Harvard'da bilisel bilimler konusunda uzman Steven Pinker ve Yale'de psikolog olan Paul Bloom, o yl Davran ve Beyin Bilimleri dergisinde uzun bir makale yaymlayarak, dilin doal seilimle evrimlemi olmas gerektii iddiasn ortaya attlar. Edinburgh niversitesi'nden dilbilimci James Hurford, bu Pinker-Bloom ortak makalesini bir dnm noktas olarak tanmlyor: "Chomsky'ci evrelerde dilin evriminden bahsetmek, yasak olmaktan bir anda kverdi." Bu arada beyin grntleme teknikleri, sinirbilim (neuroscience) ve genetikte gerekleen gelimeler, giderek bymekte olan bir aratrmaclar ordusunu beynin ve biyolojik gemiimizin derinlerine ynelme olana tanm durumda. Dil becerisi, aratrmaclar arasnda uzun sre mucizevi bir zellik olarak ele alndysa da, artk bilim adamlar bu 'mucize'yi bir anlamda daha kk ve daha kolay irdelenebilir `kk mucizelere' blp yle ele almay yeliyorlar. Bu her bir kk blm, szgelimi yz ifadelerini taklit becerisi ya da birok kk hareketi birbiri peisra gerekletirmek gibi, birbirinden olduka farkl olabilen yetilerden bir ya da birkan ieriyor. Artk, insan beyninin, bir noktaya gelip de aniden `konuabildiini' kefettii fantezisi pek geerli deil. Aratrmaclar, onun yerine beynin "dilsel hazrlkllk" dedikleri daha alakgnll bir konuma ulatn, bu konumun da daha sonraki dilsel beceri basamaklar iin beyine yeni kaplar atn dnyorlar. Dili evrimle birlikte ele alan almalarn 1990'lardan beri hzla artmasna karn, yeni bulgular da hl dolayl ve yoruma ak; tabii elikilere de. California niversitesi'nden (Berkeley) beyinbilimci Terrence Deacon, "elimizde konuma fosilleri olmadna gre, kendisine iaret edebilecek btn parmakizleri silinmi olan dilin kkeninin, daha bir sre esrarn koruyaca kesin" diyor.
devam edecek Yukar dn Anlamak Gnderen: 31.03.2004 Saat 09:57 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Ne Zanan Konumaya Baladk?

1 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

Arkeologlar, hayvanlararas iletiim ve insan konumas arasndaki 5 milyon yllk evrimsel `boluun' iinde, insan davranlaryla ilgili eitli kilometretalarn belirlemi bulunuyorlar. Sorun, hangi gelimelerin dil becerisine iaret ettii yolunda bir fikir birliinin olmamas. Szgelimi, gnmz- den 2,4 milyon yl ncesine tarihlenmi ilk tatan aletler kimi aratrmacya gre dilsel becerilerin varlna iaret ederken, kimi de alet yapmnn konumayla uzak yakn ilikisi olmadn savunuyor.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bir baka balang noktasysa, aratrmaclara gore 2 milyon yl ncesi. Bu, insans (hominid) beyninin hzla bymeye balad, dille ilgili iki temel beyin blgesinin de (sol aln lobunda -frontal lob- yer alan Broca alan , ve sol akak lobunda -temporal lob- bulunan Wernicke alan ) yap iine dahil edildii bir dnem. Szcklerin ierdii sesleri, ya da ses birimlerini retme konusuna gelince, iskeletler zerinde yaplan almalar, atalarmzn 300.000 yl kadar ncesinde, artk anatomik olarak "modern" duruma gelmi olduklarn, trakenin (solunum borusu) st ksmnda bir delarinks (grtlak) tadklarn gsteriyor. Larinksin, dier primatlarda olduundan daha aada yer almas, insanlarn karabildikleri seslerin eit ve araln artrmakla birlikte, yemek borusundan aa giden yiyecein de solunum yoluna kamasn kolaylatryor. Buysa bizi nefesin tkanmas ya da boulma tehlikesine, dier memelilere gre daha fazla maruz brakyor. Deacon'a gre byle bir anatominin gelimi olmasnn nedeni, olsa olsa konumaya hizmet etmek olabilir.

Genetik almalarnn da iaret ettii baz olaslklar var. Getiimiz yl, Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstits'nden aratrmaclar, hem dil, hem de artiklasyon (konuma seslerini ya da ses birimlerini karma ilemi) ilevlerini etkileyen "konuma geni" FOXP2'nin, doal seilimin bir hedefi olmu olmas gerektiini ileri srdler. Aratrmaclara gre, szkonusu genin urad son mutasyon 100.000 - 200.000 yl ncesinde gerekleerek, dilsel beceriler iin yeni bir dzeyin temellerini atm olabilir. Dilin, belki de birka yz bin yl iinde dereceli olarak ortaya kt, aratrmaclarn ounun lehinde olduu bir gr. Ancak Pinker'a gre kesin olarak syleyebileceimiz tek ey, bildiimiz anlamyla gelikin dil becerisinin, en az 50.000 nce, Avrupa'da yaayan insanlarn sanat yaratlar gelitirip llerini trenlerle gmdkleri, yani akc dil kullanmna ak ekilde iaret eden sembolik davranlarda bulunduklar bir zamanda yerlemi olduu.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 01.04.2004 Saat 09:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Hareket Dil Balants Dilin ne zaman ortaya kt sorusunun yant, yle grnyor ki nasl ortaya kt hakkndaki bilgi birikiminin artmasn bekleyecek. Son yllardaysa, giderek artan sayda aratrmac, dilsel beceriler iin, beynin motor (hareketle ilgili) blgelerinde birtakm deiikliklerin gereklemi olmas gerektii yolundaki gr benimsiyor.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Deacon, dili hareketten ok sesle badatryor olsak da, konumann, bir motor etkinlik olarak ele alndnda daha iyi anlalabilecei dncesinde. neden iplik geirmek ya da keman almak gibi "ince" motor becerilerin devreye girdii durumlar gibi, konuma da son derece ince ve hzl ileyen bir motor kontrol mekanizmas gerektiriyor. Larinks, az, yz, dil hareketlerinin yansra nefes alp verme hareketleri de, birbirleriyle olduu kadar, bilisel ilemlerle de ok iyi senkronize edilmek zorunda. Bu nedenle, dille beynin baz motor hareketleri (zellikle kendini ifade iin kullanlan el hareketleri ve az-dil hareketleri ) kontrol eden blgeleri arasndaki balanty ortaya karmaya ynelik aratrmalar derinlemeye balam bulunuyor. California niversitesi'nden (San Diego) dilbilimci Robert Kluender, iaret dilinin de dahil olduu bu jest ve mimiklerin incelenmesiyle, hayvanlararas iletiim ve konuma arasndaki bolukta yer alm olabilecek bir "ara davransal gstergeler" dnemiyle ilgili birka ipucu elde edilebileceini sylyor. Yine birok aratrmac, el hareketleri ve yz mimiklerinin temsil ettii davran biiminin, hayvanlarn kardklar seslere kyasla konumaya ok daha yakn olduu grnde. Pinker, dier btn memelilerde nefes alma ve ses retiminin denetlendii beyin blgelerinin, konumayla ilgili alanlardan olduka farkl yerlerde olduuna dikkat ekiyor. nsan-d primatlarn kendini tekrar eden ve snrl saydaki "alarm arlar"nn, dilin etkileimsel ve ok bile enli zelliklerini tamadn belirten bilisel bilim uzman Philip Lieberman ise, aslnda insansmaymun anatomisinin, insan konumasnn fonetik adan dk dzeyli bir biimine benzetilebilecek bir tr `konuma' retmelerine uygun olduunu sylyor: "Ancak bunu yapmyorlar. nsansmaymunlarn motor davranlar daha esnek ve toplumsal etkilimle de daha ilgili olduu iin, iaret dilinde ok daha baarllar. Baklar, az, yz, el ve ayak hareketleri, sesli ar ve lklardan ok daha etkili." Aratrmacya gre dil becerisi iin gerekli temeli atan kilit deiiklikler, bazal ganglionlar ad verilen ve bisiklete binmek gibi yinelemeli hareketleri denetleyen beyin blgelerindeki `devreler'de gerekleti. Bu blge, hem szel hem de mimik ve jestlerle ilgili ardk ve bileik hareketleri olanakl klan bir "dizi oluturma motoru". Kant olaraksa, Parkinson hastalarn gsteriyor. Bu kiiler, bazal ganglionlarda gelien hasar sonucu, denge ve harekette olduu kadar szdizimsel becerilerde de sorun yayorlar. Dil becerilerini desteklemek zere, artiklasyon, iitme, planlama ve-bellek iin olanlar da dahil, birok beyin alannn gelimi olmas gerektii halde, Pinker'a gre zellikle de motor becerilerle dil arasnda bu adan yakn bir balant mevcut. Chicago niversitesi'nde psikolog olan David McNeill'se bu konuda ilgin bir rnek veriyor: rnek, tam belirlenememi bir virsn etkisiyle, boyundan aas dokunma duyusuna tmyle duyarsz hale gelen bir adamla ilgili. Adam, en basit bir hareketi bile, kayp duyularn yerine

2 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

geen bilisel ve grsel geribildirim yoluyla yeniden renmek zorunda kalrken, konuurken el ve kol hareketlerini otomatik olarak kullanyormu. Hatta aratrmaclar, ellerini hem kendi hem de dinleyicilerinin gzlerinden sakladklar halde. McNeill, ellerin sesli konumayla dorudan ilikisi olduunu sylyor. Ona gre jest ve mimikler, yerlerini zamanla szl dile brakan davransal birer fosil deil, dilin temel ve ayrlmaz elerinden. Ancak, hayvanlarn `seslenme' biimleri ve kardklar seslerdeki anlamll gzard etmek niyetide olmayanlar da var. Bu konudaki farkl grlerse, genellikle aratrmaclarn uzmanlk alanlarnn farkllndan kaynaklanyor. Szgelimi Harvard niversitesi'nden primatolog Marc Hauser, konumaya ncllk etmek bakmndan primat seslenilerinin, btn jest ve mimiklerden ok daha iyi adaylar olduklar grnde ve zellikle de primat alarm lklarn szcklere benzetiyor. Afrika'daki bir maymun trn ele alan bir almadan rnek veren Hauser, maymunlarn, alarm lklarnda deiiklikler yaparak kendilerini tehdit eden hayvann trn (leopar, kartal, vs) de belirtebildiklerini hatrlatyor. "Bu tr seslerin dille balants, szel olmayan her- hangi bir iaretten ok daha fazla" diyor Hauser. Pinker ve yandalarnn almalarndan fazla etkilenmemi grnen dilbilimciler de var. Etkilenmek bir yana, tm bunlarn, beynin szdizimi becerisini nasl gelitirdiini aklamaktan ok uzak olduunu savunuyorlar. Hawaii niversitesi'nden Derek Bickerton "Motor sistem, kas hareketleri iindir" diyor. "Buna gre de bu sistem, kendine olsa olsa dilsel retim hattnn sonunda yer bulabilir. Motor hareketlerden sorumlu beyin blgelerinin yapt, szgelimi frlatma hareketinin gerektirdii kas hareketlerini dzenlemekten ibaret. Yani o hareketle ilgili kaslarn, deimez ve belli bir srayla kaslmalarn salamak. Cmle kurmaksa ok farkl birey: Oluturulan kavramsal yapya gre, fikir ve szckleri inanlmaz esneklikte ve srekli deiebilir bir sraya koymak.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 02.04.2004 Saat 09:32 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Ayna Ayna... Kar-grler, yine de hareket dil balantsna olan ilgiyi azaltmyor. Bunun bir nedeni de, 1996'da yaplan ve kuram belki de ilk kez bu kadar gl bulgularla destekleyen bir keif: maymunlarn beyninde bulunan bir "ayna nronlar" sistemi. Ayna nronlarnn dille olan balants, insanlarn byk sklkla yararland ve dil iin zorunlu kabul edilen taklit zelliine dayal. Papaanlar ve yunuslarn da ses taklidi yapabildikleri biliniyor. Ancak taklit, yalnzca memelilere atfedilebilecek bir zellik olmasa da insan-d primatlarda bile pek gelikin deil. nsan yaamndaysa bambaka bir yere sahip. Bebeklerin ilk szcklerini renmelerinin yolu, taklitten geiyor. Ayrca taklit, soyut bir simgeden ortak bir "anlam" oluturmann da tek yolu. California niversitesi (Los Angeles) sinirbilimcilerinden Marco lacoboni'ye gre ise "dilin kkeni zerinde alan bilimadamlarnn zerinde durduklar ortak noktalardan biri." talya'daki Parma niversitesi'nden Giacomo Rizzolatti'nin ynetimindeki ekibin yukarda sz edilen kefi yapmasysa, bu nedenle birok aratrmacy yeniden harekete geirdi. Aratrmaclar, byk lde insana zg olan taklit becerisinin ncl olduunu dndkleri bir zellii, maymun beyninde ortaya kardklarn duyurmulard. alma- da, makak maymunlarnda, F5 olarak anlan ve insanlardaki Broca alanna karlk gelen blgeden 532 nronun elektriksel etkinliklerini kaydetmilerdi. Bu nronlarn, maymunlarn "hedefe ynelik" el ve az hareketleri srasnda (bir yiyecee uzandklar zaman olduu gibi) etkinletikleri biliniyor. Ancak ilgin olan, maymunlar bir baka maymun, hatta insan ayn hareketi yaparken izlediklerinde, F5 nronlarnn, sonradan "ayna nronlar" adn verdikleri bir alt grubunda da etkinleme grlmesiydi. Gney California niversitesi'nden Michael Arbib'e gre bu bulgu, "dilin evriminin yksne yepyeni kaplar ve yaklamlarn yolunu at. yle ya, beynin konuma blgesinde, yakalama ya da kavramayla ilgili bir ayna sisteminin ii neydi?" Aratrmaclar bu ayna hcrelerinin, yaplan gzlem ve ardndan gelen az ve el hareketlerini bir araya getirici bir sistem oluturduu sonucuna vardlar. Ayna nronlar, bugne kadar makaklarn yalnzca iki beyin blgesinde bulunmu durumda; makak nronlarnn ortaya kmasn salayan ve tek bir beyin hcresinin etkinliinin kaydedildii teknik, henz insanlara uygulanm deil. Ancak lacoboni, insanlar iin benzer bir devre; " taklit iin zel, sinirsel bir mimari yap" belirlemi olduunu dnyor. Yntemiyse, maymunlar iin yaplan tek-hcre kaytlarnn sonularn, insanlara ait fonksiyonel manyetik rezonans grntleriyle (parmak hareketleri ya da yz ifadelerini izlerken ya da taklit ederken) biraraya getirmek. Aratrmac devrenin, Broca alanna ek olarak, biri temporal lobun st ksm, biri de parietal (yan) lobda olmak zere, iki alan daha ierdiini sylyor. Bunlardan birincisi, iitileni anlamayla ilgili Wernicke alanyla ksmen akyor ve yz-vcut hareketlerine tepki veren nronlar ieriyor; ikincisiyse makak maymununda grsel ve bedensel bilgiyi biraraya getiren PF blgesine karlk geliyor. lacobi'ye gre "insanda taklit mekanizmas, bilinen dil alanlaryla pekala akyor." Vard sonusa, Broca alannn bu ikili kullanmnn, hareke tin tannmas, taklit ve dil arasnda evrimsel bir sreklilie iaret ettii. Ayna nronlarnn, hareket ve konumann denetimi arasnda, imdiye kadar bulunamam sinirsel "gei halkas" olduklar dnlyor. Bu ekil de, 1950'lerde gelitirilen, eski bir kuram da anlam buluyor: "konuma alglanmasnn motor kuram." Buna gre, bebekler ilk szcklerini sylerken (taklit ederken) onlara klavuzluk eden ey, szcn akustik zelliklerinden ok (papaanlarda olduu gibi), yze verdii ekil ya da hareket. Buna verilebilecek rneklerden biri, McGurk etkisi olarak biliniyor: Dinlediiniz bir kaytta "ba" hecesini duyduunuz anda, bir bakasn "ga" hecesini telaffuz ederken biliyorsanz, duyduunuzu sandnz ses, byk olaslkla "da" oluyor; yani anatomik olarak ikisinin arasnda bir ses. Sonuta konumay alglarken, duyduunuz sesleri, kendi kullandnz retim mekanizmasna bavurarak deerlendiriyorsunuz. Aratrmaclara gre insanlar, dier hayvanlardan farkl olarak, igrlerinden yararlanma yoluyla vcut hareketlerini bir bakasnnkiyle karlatrabiliyorlar. Buna bal olarak ocuk, szgelimi annesi kendine el salladnda, ona ayn hareketle nasl karlk verebileceini de biliyor. Kuram, dilin evrimine uygulandnda yeni bir anlam kazanyor. Yale niversitesi'nden psikolog Michael Studdert-Kennedy'nin almalar da bu ynde. Aratrmacya gre ayna nronlaryla, ilk kez olarak girdiyle kt arasnda, (hareketin gzlenmesiyle taklidi arasnda) dorudan fizyolojik bir balant kurulmu oluyor. Rizzolatti ve ekibiyse, bu konuda yeni bulgular elde etmiler bile. Makaklardaki F5 hcrelerinden bir ksmnn, yalnzca 'anlaml' bir yakalama ya da kavrama hareketinin izlenmesi srasnda deil, hareketin oluturduu sese (fstk krma sesi gibi) bal olarak da etkinletikleri gzlenmi. Arbib ise, bu ayna sistemlerinin baka davranlar iin de bulunabilecekleri ve beynin farkl blgelerinde yer alabilecekleri grnde. Ayna nronlarnn, dil iin kilit nemdeki yan beceriler iin ilk somut nrolojik kantlar oluturduu gr, yine de eletiriden muaf deil. lerinde Pinker'n da bulunduu baz bilim adamlarysa, makaklarn ne de olsa konuamadklarn, hatta taklit de yapamadklarn hatrlatyor, varsaymlar dlamasalar da, balantnn hl bulank noktalar tadn vurguluyorlar.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 03.04.2004 Saat 12:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

lk Szdizimi Szcklerle mi, Ellerle mi? Ancak ayna nronlar kuram, ilk dilin (yani herhangi bir `szdizimi kuralna bal olarak retilen sembolik ses ya da jestlerin) sesli mi olduu yoksa eller kullanlarak m retildii sorularnn her iki yandana da bir tr bavuru noktas olmaya devam ediyor. Oyunu jest ve hareketlerden yana verenlerden Michael Corballis (Auckland niversitesi, Yeni Zelanda), ayna nronlarnn, kavramayakalamadan sorumlu beyin blgelerinde bulunduunu, dilin de bir milyon yl kadar nce el hareketleri ve iaretleriyle baladn dnyor. Konuma yetilerini kaybeden insanlarn, bir iaret dilini hzla benimseyebiliyor olmalar da, aratrmacnn dikkat ektii noktalardan biri. EI hareketleri ve yz mimiklerinin konuma ve iletiimde oynadklar nemli rol ve FOXP2 geninde ki grece yakn saylabilecek nihai mutasyondan yola kan Corballis, "otonom" konumann 50.000 yl kadar nce balayan kltr patlamasndan nce tam anlamyla gelimemi olabilecei, ayna nronlarnnsa kuramn destekledii grnde. Aratrmacya gre konuma, elleri i iin kullanma

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

3 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

gereksinimi ya da karanlkta iletiim kurma gibi nedenlere bal olarak yelenir oldu. Bu nedenle de szkonusu nronlarn olaslkla nce el hareketleri iin evrimletikleri, ses ve yz denetiminiyse insans evriminin olduka ge bir dneminde ele alm olabileceklerini akla uygun buluyor. Herkes ayn grte deil. Ve diyorlar ki, hareket ve dil birbirinden ayrlmaz olsalar da, dil temel olarak el deil, aza dayal bir davran. Texas niversitesi psikologlarndan Peter MacNeilage bu kiilerden biri. Aratrmac, maymunlarda az hareketlerinin (ama seslerin deil) insan konumasndaki hecelerin ncl olduunu, ayna nronlar sisteminin kefinin de (zellikle de dudak aprdatma ve fs tk krmayla etkinleen son kefin) grlerini desteklediini savunuyor. MacNeilage, beyindeki yardmc motor blgenin (ana motor blgenin hemen bitiiinde olup harekete ilikin bellek ve hareket dizilerinde rol oynayan blge) sesli ifadedeki fiziksel snrlamalar denetleyebileceini dnyor. Senaryosu da yle: ineme, emme ve yalama hareketleri, Broca alannn ncl olan blgenin denetimi altnda, iletiime ynelik farkl biimler kazand; dudak aprdatma, dil aklatma, dileri birbirine vurma gibi. Bundan sonraki aama, larinksi devreye sokarak bu davranlara ses kazandrmak oldu. Bu varsaym, kimine gre ilk "anadil" olmu olabilecek ve kendilerine zg seslerle tannan "tkrtl diller"de (bkz. "lk Dil?") larinksin kullanlmay gereiyle de uyumlu. Larinks devreye bir kez girdikten sonra da, birbirleriyle snrsz biimde birletirilerek geni bir szck haznesi oluturabilecek bir sesler kmesi ortaya kt. Ve bu da kanlmaz olarak szdizime ne (sentaks) kapy aralam oldu. "EI iaretleriyle iletiimin, bu tr kombinasyonlara elverecek dzeye ulam olabileceini hi sanmyorum" diyor MacNeilage. "yle olsayd, hl bunu kullanyor olurduk. aretler sistemi bu derecede karmak bir dzeye gelmi olsayd, sesli konumaya gei iin yeterince salam bir gereke de (gece karanlkta konuma gereksinimi dahil) olmayacakt. aret dilinden sesli konumaya getiimizi iddia eden hi kimse de, bugne kadar tatminkar bir gei kuramyla ne kabilmi deil." Kimilerine gre de, bu "hangisi nce geldi?" tartmalarnn pek bir nemi yok; nemli olan, birinin dieri olmadan geliemeyecei gerei. nsanlarn nasl simgelerle dnr hale geldikleri, ya da bir bakasnn dnce srelerinin nasl bilincine varmaya baladklar gibi daha derin sorularn zmyse ok daha uzakta grnyor. Aratrmaclar, bu konularda da gelimekte olan beyin grntleme tekniklerine gveniyorlar. Belki bu ekilde, beyinde oluan bir cmle iin bir ak emas bile oluturulabilecek. Hauser ve ekibinin inanc, hayvanlarla yaplan aratrmalarla, szcklerin sonsuz kombinasyonlarla biraraya getirilmesi yeteneinin hayvanlardaki davransal karlklarnn bulunabilecei ynnde. Arbib'in gz de yeni ayna nronlar sistemlerinin kefinde. Bickerton'a greyse "bilinmeyenler alan giderek klyor. Sorun, alan sfrlandnda zlm olacak. Birileri ortaya kp da `zm bende!' dediinde deil."
Yukar dn Anlamak Gnderen: 04.04.2004 Saat 17:10 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

LK DL
1980 ylnda ekilen "Tanrlar ldrm Olmal" adl filmde, gkten gelen bir kola iesi, tuhaf sesler karan Afrikallar'n arasna der. Bu insanlarn tkrty andran seslerle dolu heyecanl konumalar, dnyann drt bir kesinden izleyicilere ok tuhaf gelir; bir o kadar da yabanl.. Kk bir gruba zg bu dil hakknda yaplan birka aratrma, en eski atalarmzn da iletiim kurmak iin tkrtya benzeyen sesleri kullandna iaret ediyor. Son dil bilim aratrmalar, bu seslerin, dilbilim zmlemelerinin snrlarnda, 10.000 yldan da daha eski bir zamanda ortaya ktn; genetik verilerse, tkrtl konuan topluluklarn kkeninin gnmzden 50.000 yl nceki bir ortak ataya dayandn gsteriyor. Bu sav henz kantlanamam olsa da, Stanford niversitesi'nden omurgal canllar sistematii uzman Alec Knight'a gre, bugnk tm insanlarn ortak atalar olan insan topluluunun savanada yaad ve tkrt sesleriyle iletiim kurduu akla yakn geliyor. Knight, bugn yeryznde yalnzca 120.000 kiinin bu tuhaf seslerle konutuklarn tahmin ediyor. Bu topluluklar, insanlarn konuma yeteneini nasl gelitirdiklerine ilikin yeni bir anlay salyorlar; zellikle de aratrmaclarn farkl alanlarda elde edilen verileri bir araya getirdikleri dnlrse. nk, dilbilim, genetik ve arkeoloji alanlarnda toplanan verilerin bir arada ele alnmasyla ok fazla yol alnabilir. Tkrtlarn Balam Bugn tkrt sesleri, ou Botswana, Namibya ve Gney Afrika ve evresinde yaayan 30 kadar insan topluluunun kendine zg konuma biimlerinin bir paras. Afrika dnda bilinen tek tkrtl dil, Avustralya'daki aborjinlerin yalnzca erkeklie adm atma trenlerinde kullandklar ve soyu tkenmi bir dil olan "Damin" dili. Afrika'daki tkrtl konuanlardaysa, gnlk konumalarn bir blm tkrt seslerinden oluabiliyor; kimi kezse "szler" tmyle yitiyor. Tkrt sesleri teki "szsz" seslerden, usta dil hareketleri ve havann azn iine doru hareketiyle ayrlyor. ABD'deki Cornell niversitesi'nden dilbilimci Amanda Miller-Ockhuizen, bu seslerin gerekte yalnzca ok gl telaffuz edilen nszler olduunu belirtiyor. Tkrtl diller konuan topluluklar, ortak tkrt seslerine sahip; ancak dilleri birbirinden ok farkl. Kimi aratrmaclar, tkrtl dillerin birbirlerinden, ngilizce'nin Japonca'dan farkl oE mas kadar farkl olduunu ne sryorlar. Ancak bu eitliliin deerinin henz yeni anlalmaya baland sylenebilir. 1960'l yllarda, etkili bir dilbilimci olan Stanford niversitesi'nden Joseph Greenberg, tm tkrt dillerini ayn emsiyenin altna koyarak, "Khoe" adl oban topluluu ve "San" adl avc-toplayclardan esinlenerek "Khoisan Dil Ailesi" olarak adlandrmt. Bugnse tarihsel dilbilimciler, Greenberg'in snflandrmasna kar karak Khoisan' daha sk zmleme yntemlemleriyle ele alyor ve birka dil grubuna ayryorlar. Son almalar, Khoisan dil ailesindeki dilleri corafi ve dilbilimsel zelliklerine gre en azndan farkl snfa ayryor. Crawhall, bu dillerin birkann bilinen hibir dil ailesine uymadn da belirtiyor. rnein, 1995 ylnda, Kuzey Arizona niversitesi'nden (ABD) Bonny Sands, tkrtl konuanlarn ounluundan 2000 kilometre uzakta, Tanzanya'nn kuzey blmnde yaan 1000 kadar "Hadzabe" insannca konuulan "Hadzane" dilini, dilbilgisi, anlamlar ve sesler bakmndan yeniden ele alm. Ara- trman, bu dilin bilinen herhangi bir dil ailesiyle ilikili olduunu kantlayamam; Bu dil, dilbilimsel adan da bilinen hibir dile benzemiyor. Bu bulgu, Hadzane dilinin teki tkrtl dillerden farkl bir kkene sahip olduuna ya da hem bu dilin hem de bugnk teki tkrtl dillerin ok eski bir tkrt dilinden kaynaklandna iaret ediyor olabilir. Sands, tkrtl dillerin hep birden fazla sayda olageldiini dnyor; ancak, en bata tek bir tkrtl dil ailesi vardysa, bunun gnmzden on binlerce yl ncede kaldn belirtiyor. Bu, dil bilim aratrmalarnn inceleyebileceinden ok daha eski bir zaman dilimi.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 05.04.2004 Saat 10:39 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Eski Topluluklarn zinl Srmek Tkrtl konuanlarla ilgili genetik veriler toplayan aratrmaclar da var. Bu veriler, genellikle dilbilim verilerinden ok daha eski bir gemie k tutabiliyor. 1992 ylndaki bir aratrma, DNA'larndaki eitliliin fazlalna dayanarak, Hadzabelein gemii ok eskilere dayanan bir topluluk olduuna iaret ediyordu.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Daha yakn bir zamanda, getiimiz yl dzenlenen bir fiziksel antropoloji toplantsnda, Maryland niversitesi'nden genetikbilimci Sarah Tishkoff, Hadzabelerin ve Afrika'nn gneyinden, tkrtl konuan bir baka topluluk olan Sandawelerin DNA'larnda byk bir eitlik bulunduunu bildirdi. Bu topluluklarn ve dillerinin kkeni konusundaki bulmaca, Knight'n ve Stanford niversitesi'nden antropolojik genetik uzman loanna

4 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

Mountain'n ilgisini ekmi. Getiimiz yl, yaltlm Hadzabeler ve gney Afrika'daki Sanlar arasndaki ilikiyi ortaya karmak iin genetik verilerden yararlanmaya karar vermiler. Hadzabeler'in yakn bir gemite Tanzanya'ya gneyden g etmi olabileceklerini, ya da Sanlar'n gneye g etmi kuzeyli gruplardan birinin paras olabileceini dnmler. Aratrmaclar, iki topluluun genetik zelliklerinde ortak bir mirasa rastlamay beklerlerken, veriler bunun tam tersini gstermi. DNA'nn belli blmlerindeki benzerlikler, akrabala iaret eder. Knight, Mountain ve arkadalar, 49 Hadzabe'nin ve Tanzanya'daki baka topluluktan 60 kiinin mitokondri DNA'larn ve Y kromozomlarn incelemiler. Namibya ve Botswana'daki bir baka San topluluu olan "luhoansi"lerden de Y kromozomu verileri toplamlar. ("1uIfoansi"ler "!Kung" olarak da biliniyorlar.) Aratrmann sonunda, Hadzabeler'le Sanlar'n birbirleriyle akraba olmadklar ortaya kt. Gen dizilileri, gemilerinin ok erken bir aamasnda bu iki grubun yollarnn ayrldn, hibirinin yaknlarda kuzeye ya da gneye g etmemi olduklarn gsterdi. Crawhall aratrmann, Hadzabeler'in, en eski tkrtl konuanlar topluluundan ayrlan ilk gruplardan birinin soyundan geldiini gsterdiini belirtiyor.

Kimi aratrmaclar, Hadzabeler'le tm teki tkrtl konuanlar arasndaki ayrmn, 100.000 yl gibi ok ok eski bir zamanda gerekletiini dnseler de, Knight'a gre bu ayrm gnmzden 70.000 - 50.000 yl nce gereklemiti. Bu, aa yukar, modern insann, -kimilerine gre dilin gelimesinden sonra- Afrika'dan karak dnyaya yayld ne srlen zaman aralyla da rtyor. Ancak, Knight, aratrmalarnn en az kesinlik ieren blmnn tarihlendirme olduu uyarsn yapyor. Tkrtl konumann kkeninin bu kadar eskiye tarihlendirilmesi, yllardr, insanlarn 100.000 yl nce kulland "szcklerin" yalnzca parmak klatma ya da bilek hareketleri gibi jestler olduunu iddia eden, Yeni Zelaoda'daki Auckland niversitesi'nden Michael Corballis'e ekici geliyor. Corballis, "tkrtlar'n, dillerin otonom bir biimde szl olmad zamana dayandn ve jestlere, "sozel-ncesi" sesler eklemenin bir yolu ya da konuma iin bir basamak olduunu dnyor. Knight'a gre, yalnzca atalarnn avr yaam biimlerini koruyan gruplar tkrtlara gereksinim duymay srdrdler; teki tkrt dilleri, ilk insanlar yeni evrelere g ettiklerinde yok oldu. Bu sav, Knight'a, avlanrken iletiim iin szlerin kaybolduunu, yalnzca tkrtlar kullandklarn anlatan bugnk Hadze beler'den toplanan verilerle de uyumlu. Bu durum, tkrtl konuanlarla ilgili onlarca belgesel film eken, ABD'de ki Watertown'dan (Massachusetts) lohn Marshall'n da dikkatini ekmi. Deneyimlerinden, av peindeyken iletiim iin yalnzca tkrtlar kullanmann ok ie yaradn biliyor. Marshall ve Knight, konuma seslerinin hayvanlar kardn, tkrtlarnsa, kuru ayrlarn kard sesleri andrd iin hayvanlar rktme olaslnn daha az olduunu ne sryorlar. Tm bunlar akla yakn gelse de, tkrtlarn ilk dil olduu kuram, hibir biimde kantlanm deil. Knight'n almalar, Sands'in tkrtlarn tarihi konusundaki dncelerini kapsasa da, Sands, Knight'n, verileriyle ok fazla eyi aklamaya altn dnyor. Genetik zelliklerle dilin evrimi her zaman birlikte ilerlemez; bu durumda en fazla sylenebilecek ey, ikisinin birbiriyle bantl olduu. Yani, tkrtlarn insanlarn ilk dili olduunu kantlamann bir yolu yok. Bu arada, California niversifesi'nden dilbilim tarihisi Christopher Ehret gibi kimi aratrmaclar, hl, Greenberg'n tkrtl dillerin hepsini bir at altnda toplayan snflandrma sistemini savunuyor ve genetik verileri nemsizmi gibi gstermeye alyorlar. Dahas, aratrmaclarn ou tm tkrtl dillerin eninde sonunda tek bir ata dilden kaynaklandnda srar etseler de, Sands, tkrtlarn, rnein Avustralya'daki Damin'le ve Afrika'daki Hadzane'le birden fazla kez evrimlemi olup olamayacan merak ediyor. Sand, tkrtlarn normal dil mekanizmasnn bir paras olduuna ve ocuklarn konumay renirken tkrt seslerini karmay rendiklerine de iaret ediyor. Aratrmaclarn hepsi de, daha fazla alma yaplmadan hibir eyin yerli yerine oturmayacan dnyorlar. Knight ve Mountain, daha fazla gruptan DNA rnekleri toplamak iin abalyorlar; Sands ve Crawhall'sa, baka tkrt dillerini de dilbilimsel zellikleri bakmndan ele almak iin. Sands, yeterince hzl alamamaktan korkuyor. nk, tkrtl konuan gruplardan birinden geriye yalnzca on kii kalm. 2000 ylyla karlatrldnda bugn ok ilerlemi olduklarn anmsatan Knight'sa, iyimserliini koruyor.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 06.04.2004 Saat 11:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

KKLERDEN GKLERE
Eski metin ve bilgisayar benzetimleri, dilbilimcilerin szcklerin ve gramerin yzyllar iinde nasl evrimletiini kefetmelerine yardmc oluyor. Eer gnmzn rahiplerinden biri, 11. yzyl ngilizce elyazmalarndan biri olan "The Lord's Prayer" (Tanr'ya Yakar) okumaya kalksayd, Tanr'nn yardm olmadan onu anlayamazd! "Heofonum" (Heavens, Gkler) ve "yfele" (evil, kt) gibi, bir eyler artrabilen szckler dnda, metnin byk blm ona hi bir ey ifade etmeyecekti. Hatta, metnin birebir yaplan evirisi sonucun- da ortaya kan "Our daily bread give us today" (bizim gnlk ekmeimiz bize verin bugn) gibi gramer yaps bilmeceden farksz cmlelerle babaa kalacakt. Aratrmaclar, dillerin genellikle binlerce yl iinde yavaa evrimletiini dnseler de, birka yzyllk bir dnemde oluan deiimler, ortaadan bu yana bilimadamlarnn kafasn kartrd. ngiliz yaymclarn nderlerinden William Caxton, 600 yllk bir metni okumaya altktan sonra 1490 ylnda u szlerle yaknyor: "Kesinlikle bu, ngilizce'den ok Almanca yazlm gibi. Anlayamadm gibi, anlalr hale de getiremedim."

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bu tr metinlerin karlatrmal olarak incelenmesi, aratrmaclara dilin nasl bir evrimsel yoldan getiini bulmalarnda yardmc oluyor. Dilbilimciler, yazl tarihte, szcklerin ve gramerin gemi 1200 yllk evrimini inceleyerek, dillerin geliiminin ardndaki genel prensipleri anlamay umuyorlar. Philedelphia'daki Pennsylvania niversitesi'nden dilbilimci Anthony Kroch, dil ve dildeki deiimlerin 50.000 yl boyunca ayn ekilde deiim gsterdiini varsayarsak, modern dildeki deiimlerin, erken dnemde dillerin deierek birbirinden nasl ayrldna k tutabileceini sylyor. 19. yryldan bu yana bu mit, aratrmaclar ngilizce, Franszca ve teki dillerdeki eitli gramer, yap ve fonoloji deiimlerini kaydetmeye yneltti. Son 30 ylda, konuya hem kuramsal hem de tarihsel adan yaklaan ok sayda dilbilimci, dikkatlerini bu deiimleri incelemeye yneltti. Ayrca dilbilimcilerse, incelemelerini iler durumdaki toplumsal ve tarihsel kuvvetler zerinde younlatrdlar. Bilgisayar destekli dilbilim alanndaki gelimelerle, aratrmaclar imdi de, deiimlerin bir topluma nasl yayldklarn ve ok dilli toplumlarda nasl ortaya ktklarn anlamak iin bilgisayarl modellemeler yapyorlar. Benzetimler, bir zamanlar yalnzca insann aratrmac doasyla zlebilecei dnlen olguya ynelik almalara duyarllk katyor. Cambridge niversitesi'nden lan Roberts bu konuda yle diyor: "Dil deiimleriyle ilgili yaplan bilgisayarl modellemeler, henz balang aamasn- da. Ancak, bu deiim mekanizmasnn ardnda yatan nedenleri anlamamza imdiden yardmc oluyor." Vikinglerin Sesi. Dilbilimciler, dildeki deiimi bir paradoks olarak gryorlar. ocuklar, dili anne-babalarndan, onlarla iletiim kurabilecek biimde reniyorlar; dilin bir ekilde deimesi iin bir neden yok gibi grnyor. Ancak, deiimin biimi ve hz dile gre deise de, tarihteki metinler deiimin yaygn olduunu gsteriyor. Klasik bir rnek gsterirsek, 10. yzylda ngilizce, gnmzde Almanca'da geerli olan nesne-eylem yapsna sahipti. Buna gre cmleler u ekilde kuruluyordu: "Hans must the horse tame" ( Hans zorunda at ehliletirmek ). 1400'l yllardaysa, nesne-eylem yaps ngilizce'de bildiimiz "Hans must tame the horse" ( Hans at ehliletirmek zorunda ) eklinde kullanlyordu. Almanca, basit gramer yapsn korurken, Franszca da ngilizce'dekine benzer deiimi 16 yzylda yaad. Aratrmaclar, bu tr deiimlerin nedenini bulmak iin, onlar evreleyen tarihsel koullar bulmaya alyorlar. Pennsylvania niversitesi'nden Kroch ve arkadalarnn getiimiz birka yl iinde yaptklar almada, ngiltere'nin kuzeyinden ve gneyinden alnan dini metinler karlatrld ve su sonuca varld: Kuzey blgelerde konuulan ngilizce, 11. ve 12. yzyllarda Viking fatihlerinin, eski ngilizce konuan yerli Anglo-Sakson kadnlaryla evlenmeleriyle deiim srecine girmi, iki dilin bir araya geldii evler,

5 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

dilin deiimi iin ortam olmutu. rnein, Eski ngilizce'de kii, say ve zaman belirtmek iin vurgulu sonekler vard. Gnmzde, Eski Orta ngilizce olarak adlandrlan dili konuanlar - belki de skandinavlarn btn eylem bi- imlerini izlemekte zorluk ekmeleri nedeniyle - daha basit eylemleri kullanmaya balam ve gnmzdekine yakn, basitletirilmi bir sistem oluturmulard. Dardan gelen saldrlar ve teki d etkiler olmasa, diller uzun dnemler boyunca deimeden kalabilir. rnein, Japonca ve zlandaca, 800 ylndan bu yana pek deimemi. Ancak aratrmaclar, yaltlmln deimezlii garanti etmediini de vurguluyorlar. Deiimler, gramer kaymalar ve dil konuulurken meydana gelen kk deiiklikler gibi ieriden kaynaklanan etkilerle de tetiklenebilir. Franszca, bu konuda rnek gsterilebilir. 16. yzyla kadar, eylem (E), her zaman ikinci srada olduu halde, bundan sonra konumu deiti. Nesneden (N) sonra, zne- den () nce geldii srece eylem, artk istedii konumu alabiliyordu. Modern Franszca ve Modern ngilizce de bu EN yapsna sahip. rnein, "Lors oirent ils venir un escoiz de tonnere" ( Sonra duydular onlar bir gk grlemesi " biimindeki cmle, "Lors ils oirent un escoiz de tonnere" ( Sonra onlar bir gk grlemesi duydular ) biimine dnt. 13. ve 17. yzyllar arasnda, her yzyldan rnek birer metni karlatrarak belgeleyen Roberts, deiimlerin Orta Franszca konuanlarn zne adllarnn zerindeki vurguyu kaldrmasndan ve dili renen ocuklarn, adllar aka duymalarndan kaynaklandn dnyor. Roberts, fonetik gerilimdeki bu azalmay, yazl dildeki deiimlere balyor. rnein, zne adllar, daha nce, "I only" (ben sadece) gibi niteleyicilerle birlikte kullanlrken, sonra bu niteleyiciler kullanlmamaya baland. Roberts, bunun sonucunda, vurgunun azaldn sylyor. "zne adlyla balayan cmlelerde, eylem dinleyiciye cmlenin ilk szc gibi geliyordu." Bu anlam belirsizlii, eylemin her zaman ikinci srada geldii yapnn sonu oldu ve EN gramerinin yolu ald.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 07.04.2004 Saat 09:20 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

John Alr Kitab Yeni bir gramer yaps, birden bire ortaya kamaz. Tek bir konumac ya da dili yeni renen bir yetikin tarafndan retilen yeni bir szck ya da kalbn neden olduu deiim, teki konumaclar tarafndan yakalanp sonraki kuaa aktarlmal. Tarihteki metinler, byle bir deiimin tm topluma yaylabilmesi iin yzyllarn gemesi gerektiini gsteriyor. Washington DC'deki Georgetown niversitesi'nden dilbilimci David Lighttoot'a gore, geni lekli dil dnmn anlamann anahtar, bir kuakta yaylan yeni biimlerle, kuaklar boyunca oluan byk gramer kaymalar arasndaki balant. Bu balant, ona ve birok bakasna gre, bir dilin kazanm demek. ocuklar, bir nceki kuakta oluan bir deiimi basite ileriye tayabilirler. Ancak, Lightfoot'a gre bundan da nemlisi, ocuklarn renim srelerine bal olarak bir gramer kuraln farkl yorumlayarak deiimlere bizzat neden olabilmeleri. Yetikinler gibi, bir ekilde farkl bir gramer sistemini kullanmaya balayabilirler. Kuaklar boyu tekrarlanan bu durum, dilin dramatik bir ekilde yenilenmesine yol aabilir. Chicago niversitesi'nden Partha Niyogi gibi bilgisayar tekniklerini kullanan dilbilimciler, bu tr evrimlerin dinamiini anlayabilmek iin, bilgisayar modellerinden yararlanyorlar. Amalar, toplumdaki bireysel deiimlerle dildeki deiimlerin ilikisini karmak. Niyogi, bunu dilin deiim yksndeki ana unsur olarak adlandryor. Niyogi ve Massachusetts Teknoloji Enstitsnde bilgisayar bilimcisi olan Robert Berwick, bu unsuru d hatlaryla zme giriimlerinden birinde, dilin kuaklar arasnda geiini canlandran modeller oluturdular. ki tip konumacdan oluan sanal bir topluluu ele alarak ie balad. lk tip, bir grup gramer kurallar kullanyordu. rnein, ngilizce'de olduu gibi, tm yaplarda eylem-nesne sras kullanyor ve "John buys the book" (John kita- b satn alr) ya da "I know that John buys the book" (Ben biliyorum ki John kitab satn alr) gibi cmleler oluturuyordu. teki grupsa farkl bir gramer, Almanca'dakine benzer bir gramer kullanyordu (ilk eylem ikinci konumda, ancak ikinci eylemin nesnenin ardnda). kinci grameri kullananlar da ilkini kullananlara benzer cmleler ("John buys the book" gibi) oluturmakla birlikte, baka yapda ("I know that John the book buys") cmleler de ortaya kyordu. Aratrmaclar, bu topluluktaki ocuklar iin, her bir rencinin yetikinlerle dilsel ilikisi dorultusunda, mantksal admlarla gramer kurallarn kavrad bir renme dizisi yarattlar. Bu sanal topluluun dillerindeki davranlar kuaklar boyunca izleyen Niyogi ve Berwick, artc birtakm sonular karmaya balad. Topluluk beklenenin tersine, ne ounluun kulland grameri kanlmaz bir ekilde benimsiyor ne de iki gramerin basit olann yeliyordu. Bunlarn yerine, "John buys the book" gibi, daha az belirsizlik tayan, daha basit olmakla birlikte iki gramer tipine de ait gibi grnen "belirsiz" cmleleri daha az barndran gramer tipi galip geliyordu. Bir baka deyile aznlk, gramerce "belirsiz" cmleleri ounlua gre daha az oranda ama srekli kullanyorsa, grubun tm, zaman iinde aznln gramerine yneliyordu. llk kez Nisan 2002'de Harvard'daki Uluslararas Dil Evrimi Konferans'nda almay sunan Niyogi, daha sonra bunu bir kitap olarak da yaymlad. Niyogi, burada, bir avu bireyin konutuu deiik bir gramerin, kkl bir grameri bile deitirebileceini bulmalarna deiniyor. Buna gre, deiik grameri kullanan bireylerin kulland aprak cmlelerin oran, kkl gramerinkinin altna inene kadar, baskn gramerin zerinde kuaklar boyunca herhangi bir tehdit oluturmadan kalma- s da olas. "rnein, sosyokltrel etkenler nedeniyle, aznlk ngilizcesi konuanlar, "John buys the book" gibi tek cmlecikten oluan cmleleri kullanmaktan vazgeebilirler. Bu, konumalar daha karmak yapsa da, gramer olarak daha az aprak hale getirebilir. Bu durumda dili renenler, ok cmlecikli yaplar daha sk duyacaklar. Niyogi'nin nerdii deiim mekanizmasnn kendi dil kazanm anlaylarna iyi uyduunu syleyen Maryland niversitesi'nden dilbilimci Norbert Hornstein, "Biraz iyi bilgi ok miktarda kt bilgiye kar koz olarak kullanlabilir" diyor. Ayrca, kk yerel deiimlerin nasl btn topluma yayldnn da olas bir aklamas olduuna deiniyor. Bu deiim yksnn gerekle uyuup uyumadn anlayabilmek iin, bilgisayar modellerinin gerek dnyayla karlatrlmas gerekiyor. Ne var ki Niyogi, bunun yllar sreceini dnyor.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 09.04.2004 Saat 09:41 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bununla birlikte, daha geni bir bak asyla, aratrmaclar bilgisayarl yaklam, ana hatlaryla gerek dnya canlandrmalaryla zaten eletiriyorar. rnein, Cambridge niversitesi'ndeki dilbilimcilerden Ted Briscoe, iki ya da daha ok grubun birbiriyle uzun sren etkileiminden doan dilleri modelledi. zellikle, 1860 ile 1930 yllar arasnda yerlilerin, Avrupallarn ve in, Portekiz ve teki lkelerden gelen iilerin etkisiyle gelien Hawa ngilizcesi'ni ele ald. Briscoe'nun benzetimi, kk ama deiik diller konuan bir grupla balad ve yetikin gmenlerin dnemsel olarak katlmyla ekillendi. Bulduu, ocuk ve dili yeni renenlerin doru karm salandnda, iki kuak sonra EN cmle yapsnn ortaya ktyd. Bu, Hawaii dilinin EN cmle yaps dahil, birok zelliinin ikinci kuak dil renenlere kadar kararl hale gelmediini gsteren teki deneylerle uyuuyor. Chicago niversitesi'nden toplumbilimci Salikoko Mufwene, dil deiim mekanizmasnn ayrntl resminin, bilgisayarla alan aratrmaclarn ok zel balamlarda baarl olmasyla ortaya kaca grnde. rnein, sekiz Avrupalnn ve iki Afrikal klenin yaad bir evde konuulan dillerdeki deiimleri modellemek, daha geni kitlelerdeki dil evrimini aydnlatmaya yardmc olabilir. Mufwene, yle aklyor: "Bu rnekteki iki Afrikal, yeni ortamda o kadar kaybolacaklar ki, birka ay sonra Avrupa dilinin bir uyarlamasn ikinci dil olarak konuuyor olacaklar. Afrikallardan birinin, bir be yaz smrgecinin ocuunu tayan bir kadn olduunu varsayalm. ocuk, babasnn dilini konuma eiliminde olacak; nk evde konuulan baskn dil bu. ocuk bydnde, yeni klelerin ocuklar iin bir rnek olacak. Yerli olmayanlar, toplumun yeni ortaya kan dilinde ok snrl bir etkiye sahip olacaklar." Mufwene'ye gre, eer ok sayda yeni klenin gelmesiyle topluluk nemli lde genilerse, etkileimin dinamii deiecek ve anadili Avrupa dillerinden biri olmayan daha fazla sayda birey rnek rol stlenecek. Bu durumda ocuklarn, yerli olmayanlarn konutuu dilden daha fazla etkilenmesi kanlmaz olacak. Bu ocuklar, yeni kazandklar dil yapsn sonraki kuaa aktaracaklar; zamanla yeni bir Avrupa dili trevi ortaya kacak. Mufwene, bu yolda ayrntl modellemelerin yaplmasyla, toplum geliiminin yaps ve nfus kaymalar gibi, aratrmaclarn gzden karm olabilecei nemli etkenlerin ortaya kaca grnde. Bhattacharjee, Y., "From Heofonum to Heavens", Science, 27 ubat 2004 eviri: Alp Akolu

6 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

Yukar dn Anlamak Gnderen: 10.04.2004 Saat 10:35 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

DLLERN GELECE
Dnyadaki dil sistemi, nfus hareketlilii, yeni teknolojiler ve uluslararas iletiimin artmasna bal olarak hzl bir deiim srecine girmi bulunuyor. Bu deiikliklerin hem yazl hem de szl iletiimi etkileyecei ise kesin. Gelecekte baskn hale gelen dil, belki de ngilizce olmayacak; ok dil bilme gereklilii de byk olaslkla artacak. Baz diller kaybolma yoluna girerken, ehirler ve baz toplumsal birimlerdeyse yeni diller ortaya kmaya.balad bile. u sralar, dilsel tarihin olduka kritik bir dnm noktasndayz. Yzyllar boyunca evrimleerek gnmze gelen diller sistemi, bir kriz noktasna ulam ve yeni bir yaplanma srecine girmi durumda. Belki de bir 50-60 yln ardndan, kendimizi yeni bir dil dnyasnn iinde bulacaz. Uzmanlarsa, ayrntlar kesin olarak belirlemenin glnden szetmekle birlikte, genel bir tablonun imdiden ak bir ekilde ortaya ktn sylyorlar. Diller Aras Rekabet Kresel nfus hareketlilii, bu krizin nedenlerinden bir tanesi. 20. yzylda dnya nfusu hzla artm olmakla birlikte, bu artn byk bir blm az gelimi lkelerde gzlendi. Bu eilim, yllar (daha dorusu onyllar) birbiri zerine eklendike, anadiller baznda konuulan diller sralamasn da deitirmekte. Sonua, 20. yzyl sonundaki "ilk on" sralamasnn (bkz. Tablo), 2050 sralamasn temsil etmeyecei kesin gibi.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Uzmanlar, anadili ngilizce olanlar gibi daha byk, dolaysyla da zerindeki istatistiksel verilerin daha fazla olduu gruplar iin tahminlerde bulunmann, sanlandan ok daha zor olduunu sylyorlar. Tablo'daki rakamlar, Birlemi Milletler nfus tahminleri ve her lke iin ayr ayr yaplan dilsel istatistiklere dayal. Yntem, yaklak sonular verse de gelecekteki dil kullanmna ilikin olduka net saylabilecek bir grnt ortaya karyor. Beklenmedik saylabilecek eilimlerden bir tanesi, ngilizce iin ortaya kan bariz d.

20. yzyln ortalarnda kresel nfusun neredeyse % 9'u anadil olarak ngilizce'yi renip konuurken, bu orann 2050 ylna gelindiinde % 5'e dmesi bekleniyor. ince'yse, anadil olarak ele alndnda, dnyada en ok konuulan dil olma konumunu srdrecee benziyor. ngilizce'deki d ve Arapa konuanlarn saysndaki artla, sonraki drt dil de birbirlerine yaknlaarak 2050 ylna kadar hemen hemen ayn duruma gelecekler. Asl arpc deiiminse, bir sonraki 'lig'de (Bengalce, Tamil ve Malay dilleri) grlen hzl artlar olaca sanlyor. eitlilik Yok mu Olacak? Dillerden bir ksm, gelecein dnya sralamasnda yksek konumlar iin birbirleriyle kapadursun, listenin tabanndaki yeler iin durum pek parlak deil. Birok dilbilimciye gre, gnmzde varolan yaklak 6000 dilden % 90 kadar da kuruyup gidecek. Hem de nmzdeki yz- ylda. Bu, belki de her gn en az bir dilin `lm' demek. Birlemi Milletler evre Program'nn (UNEP) 2001 ylnda yaymlad bir basn bildirisi, yle bir blm ieriyordu: "Bir dili ve o dilin kltrel ieriini kaybetmek, doal dnyayla ilgili ve baka rnei olmayan bir bavuru kitabn kaybetmek gibi bireydir." Bildiride yerel

7 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

dillerin, o blgedeki toprak ynetimi ve kltrel yaamla balants, ve bu yaam biimini derinlemesine anlamaya yapt katk zerinde de duruluyordu. Ancak, bir yandan yerel ve grece eski diller kaybolurken, bir yandan da ortaya kan yeni kentsel ve melez dillerin, kresel eitlilii korumas bekleniyor. Kentler, dillerin birbirleriyle kart ve dil deiiminin hzland yerler. Dnyann hzl gelimekte olan kentsel blgeleriyse, bu yeni melez dillerin remesi iin ideal koullar salyor; tpk ngilizce'nin, dnyann drt bir yannda konuulan yzlerce yeni biimi gibi. Ancak, gmen dillerinin ayakta kalmasn salayan da yine gelecein kentleri olacak. Etnik aznlklar, imdilerde byk lde kendi yurtlar dnda yaayan insanlardan oluuyor. Bu kiiler birlikte yolculua kyor, ayn film ve televizyon kanallarn seyrediyorlar ve srekli bir iletiim halindeler. Sonuta, birok blgede dilin yanstt toplumsal kimlik ve alar, giderek daha dank ve corafyadan da daha bamsz duruma gelmekte. Bu nedenle, birbirlerinden corafi snrlarla ayrlan lehelerin iyice azalacak olmas da, ngrler arasnda.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 11.04.2004 Saat 11:45 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

ok-Dilli Bir Gelecek Gelecee dil asndan bakan birok kiiye gre, btn dnya yaknda ngilizce konuuyor olacak. Ancak kkleri 19. yzyla dayanan bu gr, yine biroklarna gre de gnn geirmi. ngilizce'nin, dnyann yeni dilbilimsel dzenini biimlendirmede byk rol oynayacandan kuku duyulmasa da, asl etkisinin, dnyann her yerinde iki, hatta ok dil konuan nesiller yaratmada olduu dnlyor. ABD'de spanyolca konuanlarn saysndaki art, iki-dillilie doru giden ok daha geni, kresel eilimin bir paras. Avrupa'daysa, kuzeyden gneye uzanan bir ngilizce dalgas yaylm durumda. sve, Danimarka ve Hollanda nfusunun yaklak % 80'i, imdi rahatlkla ngilizce'yi akc biimde konuabildii iddiasnda. Fransa, bu konuda bir gei srecindeyken talya, spanya, Yunanistan ve Portekiz'deyse ngilizce renme yar hz alm durumda. Bu lkelerde renci ve alan kesim artk ngilizce `konuur' saylyor. ngilizce, artk bilgisayar gibi, ilkretimin bir paras. Asya'nn birok blgesindeki iverenlerin gzleriyse, artk ngilizce'nin tesinde; nmzdeki 10 yl iinde de, zorunlu ikinci dil byk olaslkla Mandarin dili olacak. ngilizce'nin yansra baka temel dillerin de geleneksel snrlarn, aarak yaylmalar, "bir lke, bir dil" anlayn zayflatm durumda. Yeni dnya dzeninde birok kiinin birden fazla dil konuaca ve rutin iler iin bir dilden dierine gei yapacaklarna kesin gzyle baklyor. Anadili ngilizce olanlarnsa, bu ok-dilli topluma tmyle dahil olmakta glk ekecekleri tahmin ediliyor. Gramerin Gelecei Bunca deiimin, dilbilim kurallarna da yan smas kanlmaz. 19. yrylda dil zerinde yapr lan akademik almalar, daha ok szckle (zellikle de etimoloji olarak bilinen tarihsel alt disiplini) ve fonetik (sesbilim) zerineyken, 20.yrylda arlk daha ok gramere; zellikle de ngilizce gibi dillerdeki szdizimi (sentaks) sr ralamasyla ilgili olarak ortaya kan sorulara ve~ rildi. 1957'de nl dilbilimci Noam Chomsky'nin devrimsel nitelikteki kitab "Szdizimsel Yaplar" yaymlandktan sonra szdizimi, dilbilimin merkezine oturdu. Ancak uzmanlara gre, bu Chomsky'ci yaklamn dilbilimcileri bir kmat sokaa gtrd gr, belki de gelecekte gereklik kazanacak. nk, yaklak u son 50 yldr szdizimi kuramlarnn, insanlarn gerekte konutuklar dilin zellikleriyle badamadn, ve insan bilincinin evrensel zellikleriyle ilgili almalarn soyutluunda kaybolup gittik- lerini gzlyoruz. Gnmzn eitim, biliim, gvenlik gibi `gerek' soru ve sorunlarna uyarlanabilecek kuramlar gelitirmeye hevesli dilbilimcilerse, modern bilgisayarla olanakl hale gelen veri inceleme yntemlerinden yararlanmaya balam durumdalar. `Gerek-dnya' metinleri ve konumalarndan oluan dev bir ariv zerinde dil kalplarn inceliyorfar. Bu tr 6yk lekli almalar, gramer aratrmaclarn yzlerce yldr uratrm bir konuya; neden herhangi bir dil iin geni kapsaml ve kesinlik ieren bir gramer retilmemi olduu sorusuna (20. yry- ln balarnda, antropolog ve dilbilimci Edward Sappir, "btn gramerlerin bir yerlerinde atlak ierdiini" sylemiti) imdiden bir yant nermi grnyor: bunun belki de zaten gerekli olmad. Szckler ve birbirleriyle olan karmak etki- leimi ele aldmzda, insan beyninin szcklerin ne tr rntler oluturduklar, ne tr metinlerde yer aldklar, ne tr szck oyunlarna gebe olduklarna ilikin deneyimi depolama zelliine zaten sahip olduunu gryoruz. Yazl Metinler Dilbilimcilerin, metinlerin giderek artan hzla deien zelliklerine ayak uydurabilmek iin, imdiden komaya balamalar gerekiyor. Metinler ksalp daha paral hale geldike, resimler, animasyonlar, renk, ses vb ile zenginletirildike, onlar okuma ve yorumlama yntemlerinin de deiecei kesin. Yazarla okur, yani metinlerin reticisiyle tketicisi arasndaki ilikiler de deiim srecinde. Tasarmc ve editrler, giderek artmakta olan bu ok-bileenli metinlerdeki `paral' bilgiyi, tutarl bir btne dntrmek durumundalar. Karlarndaysa, ierie serbest eriim hakknda srar eden; yaymc, editr ve tasarmclar, bilgiye ulam cretlendirip snrlandran kapitalist yaklamn bir paras olarak gren bir kesim var. Dijital metinler, belki de tasarmn sonu olacak ve tasarm, ancak okuyucunun yapt ayarlara bal olarak, istek zerine devreye girecek. 'Oradan buradan' gelen ve ou zaman da birbiriyle elikili bilgi paralarn yorumlayp bunlara anlam kazandrmaksa, byk olaslkla okuyucu- ya kalacak. Gelecek Bizi Anlayacak m? 1980'lerde, ABD'li dilbilimci Thomas Sebeok'tan, tehlikeli radyoaktif atk depo blgelerinin yerlerinin, 10.000 yl sonraki nesillere kadar aktarlabilecei bir yntem nermesi istenmiti. Byle bir bilginin 300 nesil zerinden aktarlabilecei gvenli bir yntem olmad sonucuna ulaan Sebeok, bir baka yol nerdi: Bilgi eskimeye baladka onu gncelleyecek bir aktarma sisteminin gelitirilerek, btn ilgili mesajlarn da yalnzca 3 nesli, yani 100 yl hedef alacak ekilde yazlmas. Pek de uzun-dnemli bir zm gibi grnmyor. Ama imdilerde bir 22. yzyl metniyle kar karya kalacak bir dilbilimci, metinde szck ya da gramer bakmndan gnmzdekilerden ok da farkl birey bulamasa da bu, metni anlamakta glk ekmeyeceimiz anlamna gelmiyor. Graddol, D. "The Future ot Language" Science, 27 ubat 2004 eviri: Zeynep Tozar
Yukar dn Anlamak Gnderen: 12.04.2004 Saat 09:33 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

BLMDE DL ZERNE
Bilimde dil, iki farkl eilimin egemenliindeki deiimlerin ortasnda bulunuyor. Bilim dallarna zg terimlerden oluan jargon kullanmnn artmas iletiimsel yaylmaya iaret ederken, bilimsel ngilizce'nin kresellemesi daha byk bir uluslararas birlik vaadeder. Gerekte, her bir eilim karmak ve okdzeyli. Bilim, bir taraftan bakldnda, gkyznn de tesine ulaan bilgi birikimiyle Babil Kulesi'ni tamamlam, ngilizce'nin kresel yaylmyla eski bir d diriltmi grnyor: uluslarn bilgelii iin tek bir dil. Ancak ikinci bir bak asyla da ortaya yle bir tablo kyor: Bu byk birliktelikten olumu kule, bilimsel jargon ve terminolojinin etkisiyle yklm, binlerce yeni duvar olumu ve bilimsel alanlar da bu `uzmanlk dillerinin' kendilerine zg srlaryla birbirlerinden ayrlm durumda. Acaba bu eilimler zt kuvvetlerin karlamasna dayand iin, iki dil hareketi de birbirini etkisiz klyor olabilir mi? Bilimsel bilgi diye bir ey var; nk, bilimadamlar ayn zamanda, tpk dier tm diller gibi srekli gelien bir dili kullanan ve paylaan yazar ve konumaclar. Szckler, teknik bir almann somutlamas, profesyonel anlayn klliyatna eklenmesi ve aktarlabilmesi iin en nemli arac grevini gryor. Bilim dilini ve onun gelimesini etkileyen her ey, bilimsel abay da znden etkiler. Peki bilim iin uluslararas bir dil oluturma istei ne kadar dorudur? Bunun yant: "ok doru" olabilir ama, kimi snrlar ve koullarla birlikte. ngilizce'nin Rol ngilizce'nin bilimde baskn olarak kullanl, geni bir pencereden ele alnmal. ncelikle ngilizce, genel anlamda kresel dil olarak kabul ediliyor. ngiliz smrgecilii, Kuzey Amerika, Hindistan, Avustralya, Hong Kong ve daha birok ye- re bu konuda ilk tohumlar ekti. Ayn

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

8 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

zamanda, Endstri Devrimi de ngilizce'ye, adalamada dnm noktas kabul edilebilen teknolojik gerelerle gelen bir n salad. Bununla birlikte, II. Dnya Sava'ndan beri ABD'nin askeri, ekonomik, teknolojik ve siyasi etkileriyle, ngilizce da- ha geni bir dnya iin "en nemli" dil haline geldi. Bugnse, elence, reklam, seyahat ve turizm, uluslararas ticaret, telekomnikasyon, medya ve bilgisayar teknolojileri gibi birok alan- da "uluslararas ticaret" dili olarak hizmet veri- yor. ngilizce u anda, yabanc dil olarak tm dnyada en ok talep edilen ve eitimi verilen en popler dil. Teknik alanlardaki ykselii ayn zamanda, ABD'deki "byk bilim"in ykseliinden de destek grd ve bilimsel almalardaki kullanm artt. ngilizce bir anlamda, kltrel ve entelektel bolluk dalgasyla srklendi. kinci olarak, bilimin kendisinin kresellemesi durumu sz konusu. Asya'da, Afrika'nn bir ksmnda, Orta Dou'da ve Latin Amerika'da endstriyel gelime, birok alanda aratrmalarn yaygnlamasn harekete geirdi. Bugn herkese ak bir konuma ortam saland srece, nemli konferanslar ve sempozyumlar her ktada dzenli olarak srdrlyor. Bunun bir paras da, ABD'de gelitirilen ve ncelikle ngilizce'nin egemen olarak kullanld nternet oldu. Her ne kadar "net" her geen yl "ok dilli" bir hale gele de, bilimsel alanlarda daha yksek dzeyde ngilizce tercih edilmeye devam ediyor. Dille ilgili almalar, 1980'lerde bilimsel dergilerin % 60'nn ngilizce olarak yaymlandn, yirmi yl sonraysa, bu orann % 80'e (kimi alanlarda % 90'nn zerinde) yaklatn ileri sr- yor. Her trl uluslararas toplantda, resmi bilim dilinde, okuluslu aratrma programlarnda, resmi web sitelerinde ve daha birok alanda ngiliz- ce tercih ediliyor. Resmi olmayan tarafndan bakldndaysa, eer inli bir nkleer kimyac, Bre- zilya ya da Almanya'daki (ya da her ikisinde bir- den) meslektalaryla ngilizce konuarak iletiim kurabiliyorsa, dile bal olarak nternet araclyla "grnmez niversiteler"in kurulmakta olduunu syleyebiliriz. in daha az grnen bir baka ynyse, btn bunlarn ngilizce eitiminin kendisini nemli bir endstri haline getirmi olmas ve birok niversitede teknik mfredatta dzenli olarak bu eitimin yer almas.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2004 Saat 08:47 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Snrlar ve Deiimler ngilizce teknik iletiimin birok alann ynetiyor olabilir; ama bu, bilimin tm iin geerli deil. Bilimin byk "sohbeti" iinde yer alan dier dilleri ondan koruyan snrlar var. Birok teknik yaz ve szl iletiim, aslnda ulusal dillere bal kalr. Peki, bilimadamlar ve mhendisler her yerde ayn ngilizce'yi mi konuuyor? ngilizce'nin Anglo-Amerikan biimi btn gezegene egemen mi? Yant, hayr! Dilbilimciler bugn, "ngilizce dnyas" ya da "ngilizce trleri"nden sz ediyorlar. thal bir dil olarak ngilizce, yeni bir dilsel toplulua dahil edildiinde, deiime uruyor ve dahil edildii o dile uyarlanyor. Bununla birlikte, bu ekilde kabul edilen diller, hi- bir zaman yolun sonuna gelmi saylmaz. Bunlar, kltrel malzemelerdir ve bu nedenle de yeniden dzenlemelere urarlar. Hong Kong ngilizcesi Bat Afrika, ABD ya da Singapur ngilizcesi'yle ayn deil elbette. Ayn durum, snrl da olsa bilimsel ngilizce iin de geerli. "Lithoassociaton" gibi bir terim ya da "kabuksal yapnn salkl modelleri" gibi bir cmle, Hint jeolojik yaznnda yer alrken, Amerikan ya da ngiliz yaznnda bulunmaz. "a", "an", "the" gibi neklerin kullanlp kullanlmayna, ya da farkl oul kullanlara ("sedimentary strata" yerine "sedimentaries" denmesi gibi) bal olarak bilimsel ngilizceler de birbirlerinden farkllk gsterebilir. Bunlar hata olarak kabul edilmez,~yalnzca alternatif kullanmlar sisteminin bir paras saylrlar. Acaba bunlar dili ypratan etkenler olarak grlebilirler mi? Bu, belki konuma dili iin geerli olabilir; ancak, deneyimler bilimde bunun byle olmadn gsteriyor. Bu arada, eldeki kimi rakamlar da dndrc: 400 milyon kiinin ana dili ngilizce, 430 milyondan fazla insann ikinci dili ngilizce ve 750 milyon kii yabanc dil olarak ngilizce'yi kullanyor. Ancak, tm dnyada anadili ngilizce olanlarn orannda genel bir d var; 1950'de % 8, bugn " % 6,5, 2050'deyse bu orann % 5 ya da daha az olaca ngrlyor. Bu durumda, dilin uyarlanmas iin srdrlen bask, anadili ngilizce olanlardan ok, kresel dili kullananlarca daha etkili hale gelecek! Jargon: Nereye Kadar? Hemen hemen tm bilimadamlar farkl bilim dallarnn kendilerine zg terimlerinden oluan "jargon" meselesine ainadr. Physics Today ya da Cell dergilerinde yaymlanan bir makaleyle karlaan bir bcekbilimciyi ya da okyanus bilimlerinden bir yksek lisans rencisini Atmospheric Research'te yaymlanan bir makaleyle baetmeye alrken dnn. Bunlar hi yaanmayan durumlar deil. Terminoloji snrlar, bilim dallarnn kendi ilerinde bile zamanla saylar hzla artan uzmanlk alanlarna ve alt uzmanlk alanlarna blnecek gibi grnyor. Bu sre nereye kadar devam eder peki? Birinin kendisini "ktleekimsel dalga fizikisi" ya da "erken Kretase dnemi srngen baca anatomisi uzman" olarak adlandrmas tmyle olaan d saylmaz. Bu arada, "biyoloji" ve "jeoloji" adlar "yaam bilimleri" ve "yer ve gezegen bilimleri"ne dnt bile.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Byle ksa ve belirli noktalarda younlam bir tartmada bile, bilim ve bilim dili iin baz ak grevler belirlenir. Bu anlamda en nemli grev, bilim entelektellerine dyor. Dil eitimi, modern bilimde en kritik ve zorlayc etken. Bu eitimin nasl ve kim tarafndan verildii sosyopolitik boyutlaryla birlikte daha da nemli bir hale geliyor. Bir baka ve daha az nemli olmayan amac da, bilimsel ngilizce iindeki deiiklie kar hogrnn artmas olmal; anlambilimsel adan bir kaosla karlama tehlikesine Yeni alanlarn domas ve buna bal olarak yeni szck daarcklarnn olumas, bilimsel ilerlemenin ltlerinden biri. Bilim dallarnn kendi ilerinde alt dallara ayrlmas, doa bilimlerinin eitlenip, younlamasnda yaylma ve derinleme iin gerekli gcn iareti kabul ediliyor. Yeni almalar srdrmek, daha byk kesinliklere ulamak, gzlemsel ve analitik lekte daha kk ya da geni dzeylerde almak ve laboratuvar teknolojilerini gelitirmek gibi eyler- le urarken ortaya kan yeni bilgileri ve uygulamalar aktarmak iin, yeni terimler ve cmleler tretmek de gerekiyor. Bu yeni szck daarck- lar, bilimi her biri bamsz, kendi kendine yeten ve birbirlerinden giderek uzaklaan bir gkadalar topluluuna dntrm gibi grnyor. Ancak bu alglama biimi, kimi kritik noktalar gzden karyor. Farkl dallarn art, koputan ok, kendi iinde balantlar yapmakla sonulanyor; dili paylamak iin srekli byyen bir olanaklar aral meydana geldi. rnein, giderek klen leklerde inceleme, analiz ve idare edebilme gc, bir zamanlar kimyaclara ait olan molekler yetki alann, botanik, zooloji, tp, meteoroloji, jeolojinin birok dal ve mhendislik gibi ilgili birtakm alaniara da ayor. Bu birlemenin birok kayna var. Bilgisayar teknolojilerinin, bilimin neredeyse her alanyla birlemesi bunlardan biri. Nkleer manyetik re-

Olanaklar ve Amalar Byle ksa ve belirli noktalarda younlam bir tartmada bile, bilim ve bilim dili iin baz ak grevler belirlenir. Bu anlamda en nemli grev, bilim entelektellerine dyor. Dil eiti- mi, modern bilimde en kritik ve zorlayc etken. Bu eitimin nasl ve kim tarafndan verildii sos- yopolitik boyutlaryla birlikte daha da nemli bir hale geliyor. Bir baka ve daha az nemli olma- yan amac da, bilimsel ngilizce iindeki deiik- lie kar hogrnn artmas olmal; anlambi- limsel adan bir kaosla karlama tehlikesine dmemek iin bir standarda uyma zorunluluun- dan kanmak gerek. Genel anlamda, dinleyiciler iin iletiimsel bilimin baars retmenler, bilim yazarlar, bilimadamlarnn bizzat kendileri gibi araclarn kalitesiyle artacak ya da azalacak. Son olarak bir uyar! Bilimde dil, her devirde gelien tarihsel bir gereklik. ngilizce'yi uluslararas ya da kresel bir dil olarak kabul etmek, dilsel corafya gereini ortaya koyuyor; ngilizce'yi "bilimin evrensel dili" olarak adlandrmak, Babil efsanesini bir kez daha canlandrarak bir yanl kabullenmek anlamna gelebilir. Benzer biimde, zel terminoloji kullanmnn bilim yapmaya kstlayc bir etkisi olduu yolunda feryat etmekse, bunun bilgi ve ilerlemedeki rolnn yeterince anlalamadnn gstergesi kabul edilebilir. Kuleler ve duvarlar, bugnn teknik konu- ma alanlar boyunca uzanyor. Yine de, manzarann tm, ilgili gzler nne serildiinde merkezi nemde olan bilimsel uygulama karmaklk ve verimli deiimi yanstan bir alan barndryor. Montgomery S., "Of Towers, Walls, and Fields: Perspectives on Language in Science", Science, 27 ubat 2004 eviri: Elif Ylmaz
Yukar dn fantomax Tecrbeli ye

Gnderen: 01.05.2004 Saat 00:25 | Kaytl IP

Sayn ANLAMAK bende dil felsefesiyle ilgileniyorum yani zel olarak bu konudaki yaz ve kitaplar takip etmeye alyorum ve bilimteknik

9 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

dergisinden bu ek ktnda bende ok sevinmitim, dilin bir yordam arac olarak varln biimlenmesi ve ortaya konmasndaki etkisi, ncelii tartlmaz bir noktada elbette ite bu noktada felsefenin en etrefil ve kaynak noktalarndan biri olan bilginin ortaya k konusunda bir topic amak zereyken burada kanlmaz olarak dilin oluumu ve etkisi konusunuda ele almak istiyordum bu konuda yine bu kou bal altnda yer alacak olan "son bilimsel gelimeler nda bilginin varoluu" topic'kine katlmanz rica ediyorum bilgilerinizi bu ynden benimle ve tartma arkadalar arsnda paylarsanz ok sevinirim.
Katlma Tarihi: 17.07.2002 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 264 Yukar dn Anlamak Gnderen: 05.10.2004 Saat 10:32 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

ocuklarn iaret dili


Kullandmz dil nereden geliyor? Nikaragua'da 30 ylda yeni bir dil yaratan iitme engelli ocuklar bu soruya k tutuyor.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn Bee Tecrbeli ye

Gnderen: 05.10.2004 Saat 17:32 | Kaytl IP

Bu blme bayldm! Ellerinize salk sayn Anlamak. Hepsini okumadm henz ama arivime ekledim.

Katlma Tarihi: 24.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 72 Yukar dn Anlamak Gnderen: 21.12.2004 Saat 12:55 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bugnk dili bebeklere borluyuz

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn ferda Gnderen: 21.12.2004 Saat 18:40 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

TEEKKRLER SEVGL ANLAMAK...

Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240 Yukar dn

__________________ "EX NHLO NHL FT" Yazarken hibirey "kastetmeme" riskini gze alyorum.(Derrida) "NE DYEBLR<--M K"

Anlamak Gnderen: 13.09.2006 Saat 12:23 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Ayn Dili Konumuyor muyduk?


Dzenleyen Anlamak 13.09.2006 Saat 12:28

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn

10 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Dilin Serveni (Alnt)

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35332&PN=2

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

11 -> 11

19.11.2008 19:18

FELSEFE FORUMU: Felsefe Asndan Sylem ve Metin.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37939&PN=1

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Felsefe Asndan Sylem ve Metin. Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 15.03.2005 Saat 10:00 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

FELSEFE AISINDAN SYLEM VE METN Betl otuksken Felsefe: zne Sylem nklap Yaynevi-2002
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Herhangi bir zihinsel etkinliin temelinde belli bir tr zne nesne ilikisi vardr. Bir zihinsel etkinliin gereklemesi demek, farkna varlsn ya da varlmasn, dnen ve dnlenin ayr ayr var olmas demektir. Dnen zne, dndklerini baka znelere bildirmese bile, salt kendi dnme dnyasnn snrlar iinde kapal kalsa bile, dndklerini tasarmlamann, imgelemenin snrlarnn dna karr byk lde. te bu andan itibaren dilsel sre davurumsal bir biimde balamtr denebilir. Bu oluum zmlendiinde temelde var olma/var edilme, dnme/dnlme, dile getirme/dile getirilme olgusu ile karlalr. Varolan; dnen, dile getiren znedir; var edilen, dnlen ve dile getirilen de nesnedir. yleyse byle bir srecin temelinde zne-nesne gerilimi ya da farkllamas vardr. Bu trden bir zmleme bizi, zne ile nesnenin birbirlerini karlkl olarak var kldklar sonucuna da gtrr: biri varsa teki de vardr. nsan; dnme ve dile getirme yerileriyle varolan nesne klarken, kendisini de zne haline getirmi demektir aslnda. nsann dnme yetisinin ne olduunun tam anlamyla bir sorun olarak alglanmas Yenia balarna rastlarken, dile getirme bakmndan durumunun ne olduu ancak yzylmzda kkl bir biimde sorgulanr olmutur. Fakat byle bir sonuca kar klabilir ve teden beri bu iki balamn da dikkatle incelendii sylenebilir. Konuya zellikle sorunlatrma asndan baknca, nceki zaman kesitlerinde yer alan dnme ve dile getirme edimlerine ilikin deerlendirmelerin var olma edimleri dolaymnda ele alnd, asl ltn var olma edimlerinin anlalmasyla byk lde balantl olduu grlr. Tm Antika ve Ortaa filozoflar byle bir sonuca varmann tanklar durumundadr. Filozoflarn ou modus essendi balamnda sylemlerini olutururken, pek az sayda filozof da modus signficandi dolaymnda felsefi grlerini ortaya koyarlar. Yenia balarnda dnme yetisinin insanlarn en ortak, en paylalabilir bir znitelii olduu kefedilirken (Descartes), yzylmzn banda da dil yetisinin yine insanlarca en paylala bilir ya da en ortak bir znitelik olduu kefedilmitir (Ferdinand de Saussure). Bundan byle insan zellikle bir zne olarak anlamann yeni yollar sz konusu olmutur. Daha genel bir deyile insan gereini dilden yola karak anlama abalar nplana kmtr; daha nceleri pek az rastlanan bu trdeki dnme abalan, artk daha byk lde kendilerini gstermeye balamlardr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 16.03.2005 Saat 09:43 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Aslnda felsefe dnyasnda, dnmenin ileyii hatta byk lde dile bal olarak ileyii teden beri ele alnyordu; byle bir sav destekleyecek en iyi rnek Aristotelestir. Ancak biraz nce de dile getirildii gibi, felsefi kayg burada da temelde varlk balamna ilikindi. Belli bir dnemden sonra ise felsefi kayglar dorudan dnme ve dil erevesinde belirmeye balad. Dnen zne artk dorudan doruya dili, dil varln konulatryordu.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

te yandan bu yeni yaklamla birlikte, insann trsellii, toplumsall ve bireysellii de yine dil balamnda aklanyordu; insan gerei yeni kavramlarla akla kavuturulmak isteniyordu. nsan trne karlk dil yetisi, Topluma karlk dil, Bireye karlk da sz, szce, sylem, sz edimi, szceleme zerinde duruluyordu. Bu kavramlarn varolusal temeline ilikin bir baka belirleme de u olabilir: btn bunlar giderek daha yetkin bir biimde edimselleen oluumlardr. nk tr, nnde sonunda tek bir insanda somutlatna gre, bir tmel olarak insan trne karlk gelmek zere ancak dnme ve dil yetisinden sz edilebilir; bir bakma toplum iin de benzer deerlendirme geerlidir. Ama tek insan ya da birey, baka bir deyile dnmesi ve somut diliyle zneleen bir varlk olarak tek insan, temelde hem dilyetisini hem de dili gerekletiren, bunlara varlk kazandran yapdr; dil yetisini ve dili sz ya da sylem olarak edimselletiren varlktr. Dil yetisi, dil, sz ya da sylem gibi kavramlarla i gren bilgisel bir etkinlik olarak dilbilim, neredeyse giderek temel bir bilim olma durumunu kazanmtr. Balangta bir bakma dilbilimin nclnde olmakla birlikte, zellikle im kavram dolaymnda her trl gereklie bakan imbilim almalaryla ancak felsefenin sahip olabilecei bir genellik ya da genelletirme durumu ortaya kmtr. Dilbilimin bak asyla felsefenin bak as birok nokta da rtmeye balamtr ya da baka bir deyile zellikle imbilim, felsefe de iinde olmak zere birok bilgisel etkinliin ileyiinde etkili olmutur. Gelinen bu nokta neden felsefe iin nemlidir? diye sorulabilir. Felsefeye ilikin belli bir tasarm, byle bir soruyu ancak hakl klabilir. Eer felsefe ddnya ya da ne trden olursa olsun nesne alan ile dnme ve dil arasndaki ilikilerin ne trden olduunun hesabnn verilmesine ilikin bir aba ise, dilbilimin durumu, bu bilimsel etkinlikte elde edilen sonular felsefeyi yakndan ilgilendirecektir. Felsefe de bir tr bilgisel etkinlik olduuna gre, ayn zaman da bir dildir; hatta znenin rn olduuna gre bir sylemdir. Burada beliren sorun ve bu balamda ortaya konulacak olan dnceler aratrmacdan zellikle felsefe ve sylem terimleri/kavramlar erevesinde dnmesini istemektedir. yleyse konu, felsefenin bir sylem olmas trnden bir kalk noktasna dayal olacak ve sylem ve metin terimleri/kavramlar felsefe asndan ele alnacaktr. Ayn zamanda sylem ile metin terimlerinin/kavramlarnn imleme bakmndan bir ve ayn eyler olup olmadklar tartlacaktr.* Byle bir felsefi tartmada dilbilimin bak asnn da gzard edilemeyecei ortaya konulacaktr.

* Bu noktada ortaya atlan grler ana izgileriyle yle belirtilebilir: Kimi dilbilimciler metni daha ok fiziksel bir rn ya da sonu olarak grmektedirler sylemi ise etkin, dinamik bir aklama ve yorumlama sreci olarak deerlendirmektedirler. Kimilerine gre, metin daha yzeysel olan bir yap ierir buna karlk sylem ise derin yap ierir. Baka bir bak asna
gre ise metin soyut bir yap olarak, zne sinden kopmu bir yap olarak grlmektedir sylem ise metne karn olarak znesine bal, somutluu ne kan bir dil ortam olarak ele alnmaktadr. Bu alma erevesinde de sonuncu yaklam byk lde benimsenecektir
Yukar dn Anlamak Gnderen: 17.03.2005 Saat 09:27 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

1 -> 3

19.11.2008 19:24

FELSEFE FORUMU: Felsefe Asndan Sylem ve Metin.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37939&PN=1

F. de Saussure n terimcesinde (terminoloji) sz olarak geen bireye ilikin dilsel yap, Emile Benveniste de sylem terimiyle karlanmaktadr. E. Benvenistee gre, gereklik dil dzleminde yeniden yaratlr. Konuan kii sylemiyle olay ve olaya ilikin deneyimini yeniden oluturur. Dinleyen kii de nce sylemi alglar ve bu sylem araclyla olay yeniden oluur. Burada sylemin asl taycs konuan zne, hitap ettii de dinleyen znedir. Ben-sen ilikisi bu balamda, bireyin, znenin gerekletirdii sylem edimiyle kurulur ve bu yolla soyut, toplumsal dil, bireysellik araclyla somutlar. Sz evreni bireyselliin evrenidir; salt biim olan dil bu olana salar.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

E. Benvenistee gre Dil herkesin ortaklaa paylat bir dizgedir; sylem hem bir bildiri ierir, hem de etki aracdr. Bu anlamda, dil iinde ve dil araclyla gereklemelerine karn, szn ald biimler her kullanmda tekildir. Sylemdeki her ey de biem olarak yansr. Bu nokta da artk sylem geliigzel dilsel bir ara deil; anlambilimsel yn zellikle ar basan bir olgudur; sylemin oluumunu salayan dil dizgesidir ve buna bal olarak da ardnda zihinsel, baka bir deyile kavramsal boyut vardr. Ancak dil dizgesini zne, bu dizgenin kendine salayaca olanaklar iinde zgr bir biimde kullanr. E. Benvenistee gre sylemin onsuz olunmaz koullar kii ve zamandr. retilen sylemde ben, sen, o adllarnn belirleyiciini ne karan E. Benveniste zaman da fiziksel(Dnyann fiziksel zaman takdze , sonsuz, izgisel, istendii biimde blmlene bilen bir sreklilik nitelii tar.),sredizimsel(Sredizimsel zamanda, zaman dediimiz, birer ayrk para olan olaylarn dizi olarak dzenlendii srekliliktir.) ve dilsel zaman olarak kavram altnda ele alr.

Fiziksel zaman dndaki son iki zaman kavraynn ya da zamann bu biimde kavramlatrlmasnn insanbilimsel zaman kavrayna da denk dt ileri srlebilir. Burada ortaya konulmas gereken udur: Sre dizimsel zamana oranla dilsel zaman ne tr zellikler sunar? (.. bir olay sredizimsel zamana yerletirmek ve ayn olay dilsel zaman iine katmak ayr eylerdir. nsann zaman deneyimi dille ortaya kar ve dilsel zaman da bize gre sredizimsel zamana ve fiziksel zamana indirgenemez.( Byle bir belirlemenin sonucu olarak da dilsel zaman sz edimine bal olacak ve syleme gre tanmlanp dzenlenecektir.( Ben gereklii de artk bu noktada sylem dzlemine indirgenecektir.( (...) ben ben dilsel edimini ieren sylem edimini gerekletiren bir bireydir. E. Benvenistein belirlemeleri felsefe asndan nasl yorumla nabilir? Ben hakknda dile getirilenler, dilin bir sylem olarak taycs olan zneye ilikindir. Burada belki u fark ortaya konula bilir: ben , dilsel zamann somut taycsyken, zne , tarihsel bir varlk olarak, sredizimsel zamann da taycs olarak kendini srekli bir biimde var eder. Salt dilbilimsel planda ilevsel olan ben kavram, felsefe planna geildiinde ddnya-dnme-dil arasndaki ilikileri irdeleyen ben haline gelir; dolaysyla felsefe, insann bir zne olarak kuruluu zerinde durur. te sylemi reten de bu znedir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 18.03.2005 Saat 08:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Gnmzde dilbilim almalarnda sylem ve metin konusuna ayrntl olarak yer verilmektedir. Her iki terim de hem bu alann bir esi durumundadr hem de bu terimler her trl bilgisel yapnn ortak terimi/kavram durumundadr. Byle bir yarg felsefe iin de sz konusudur. SYLEM E. Benvenistein bak asn k noktas olarak aldktan sonra, her iki terime ilikin tanm denemelerine gz atmak yerinde olacaktr. Sylem terimi kken olarak Yunanca logos a, Latince discursus a dayanyor. Antikada terim, zellikle retorik ve mantk balamnda kullanlyor. Aklamal Dilbilim Terimleri Szl ne gre sylem; 1. Sz; dilin szl ya da yazl gereklemesi, konuan bireyin kullanm. 2. Szce; bir ya da birok tmceden oluan, ba ve sonu olan bildiri. 3. Tmce snrlarn aan, tmcelerin birbirine balanmas asndan ele alnan szce. Bir baka szle gre ise sylem Tek bir tmceden daha geni olup, zellikle konuulan dilin srekli olarak genilemesini gstermek zere dilbilim alannda kullanlan terim; fakat bu geni kavray iinde birok farkl uygulamas oluabilir. En genel anlamnda sylem, dilbilimde batan kuramsal bir konumu olan davransal bir BRLKtir:sylem, bilinebilir herhangi bir olay kuran szcelerin topluluudur.O Gnmzde dilbilimin yan sra sylem zmlemesi denilen etkinlik de terimle dorudan doruya uramaktadr. METN Metin terimi kavram iin ortaya konulan tanm denemelerine gelince: 1.Dilbilimde, inceleme konusu olan dzlemdeki szceler btn. 2. Kimi kuramlarda F. de Saussuren sz ya da sylem; konuucunun edimli kld dil (E. Benveniste). Yazl Bir Ortam Olarak Dil: Metin balkl yazsnda Janos Petfi konuya ilkin u sorularla( Metin denilen ey; (i) fizik nitelikli im bilimsel bir nesne mi ya da bantsal (nitelikli) imbilimsel bir nesne mi ( imleyen-imlenen bantsnn kendisini gstermesi mi)?
soru ve yantlar bir tabloda birletirdim-anlamak)

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

yaklar:

(i) Bir metin elle yazlm ya da baslm fiziksel grntsyle baat olarak szel, bantsal bir im nesnesidir;

(ii) tek ortaml ya da ok ortaml bir nesne mi?

(ii) baat olarak szel bantsal bir im nesnesi olan metinde szlksel geler, baat anlam-tayc gelerdir; her ne kadar elle yazlm ya da baslm fiziksel grntler metin oluturmann temel geleriyse de olas sesil grntler de dikkate alnmaldr; (iii) metinler, dil dizgesinin deil dil kullanmnn eleridir;

(iii) bir im dizgesinin esi olan bir nesne mi ya da byle bir dizgenin uygulama alanna ilikin bir nesne mi? (iv) tmyle zerk im nesnesi mi yoksa ksmen zerk bir im nesnesi mi? Son olarak bu sorulara (i-iv) verilen yantlar balamnda, metinselliin ltleri konusunda neler sylenebilir?

(iv) tmyle zerk metinler ile ksmen zerk metinler arasnda fark vardr;

Yukarda iki soru ayrt edilmektedir. Metin bir yandan imbilimsel bir nesne, bir im nesnesi olarak sorgulanmaktadr; te yandan da bu sorgulanla balantl olarak, metinselliin ltlerinin neler olabilecei zerinde durulmaktadr.

2 -> 3

19.11.2008 19:24

FELSEFE FORUMU: Felsefe Asndan Sylem ve Metin.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37939&PN=1

(v) aadaki beklentileri karlamas halinde baat olarak szel bantsal im nesnesi, metinsellik ltlerini salar: verilmi ya da varsaylan bildiriim durumunda bu nesne, olgu durumlarnn birbirine bal (ve btnlkl) dzenleniini aklar ve verilmi ya da varsaylan bildiriim ilevini gerekletirir; bu nesnenin balantl ve btncl szel bir kuruluu sz konusudur; burada, balantl ve btncl oluu, verilen nesnenin trne gre deiebilir. Bylece metin ddnyann gerekliini ya da salt balantlar imlemek zere imbilimsel bir nesne olarak arlkl bir biimde szeldir. Metindeki szlksel eler anlamn tayclardr; ama metin ayn zamanda sesil de olabilir. Metin; dil dizgesinin kullanlmas, edimselletirilmesi halinde ancak ortaya kabilir; imbilimsel bir nesne olarak metin, olgu durumlarn yanstr.Felsefi bir deyile, metin ne trden olursa olsun varlk dzlemini yanstr. Fakat konuya bir dilbilimci olarak eilen J. S. Petfi, dnsel yn tam anlamyla hesaba katmam gibi grnmektedir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 19.03.2005 Saat 08:30 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Genel eilim, sylem denildiinde szl ortamn, metin denildiinde de yazl ortamn dikkate alndna ilikindir. Sylem daha nce de dile getirildii gibi znenin ilkin konuma dzleminde ortaya koyduu bir rn; yazya da dklebilen sylem, bu yolla znenin somut varln aabiliyor. Ancak byle bir durumda sylemle metin zdetir sonucuna varlabilir. Bu seeneklerden biri; bir dier seenek ise her ikisini de ayr yaplar olarak deerlendirmek; ama bu durumda ltler ortaya koymak ok zor. Bir baka yol da u olabilir: bireysel dil olarak sylem ilk aamadr; ancak her sylem metinsel paralardan oluur. Btn bir sylemin, kendi i tutarlln tayan metinler toplamndan meydana geldii ileri srlebilir. zellikle felsefe balamnda bu durumu deerlendirmek mmkn grnyor. nk filozoflarn sylemleri birok metinden oluur. Burada sylemin lt olarak dilsel davurumun dnda kavramsal arkaplan, sylemin kimi dilbilimcilerin de dedii gibi anlama, anlamsal olana ilikin derin yaps dikkate alnyor. yleyse sylem ile metnin birbirinden farkl yaplar olduunu ileri srmek mmkndr: Sylem ilkin somut olarak oluur; sonradan yazl hale gelir. Sylemi zne oluturur; sylem, derin yaps olan bir kurulutur; bu derin kurulu sylemin kavramsal (zihin sel) yann ortaya koyar; sylemde ddnyann ancak imleme alan olarak yeri vardr. Metin ise, znesinden byk lde uzaklam bir yapdr. Daha dar kapsaml, maddelemi, yazl dil balam iinde kalnmak kouluyla kendisine yaklalan bir yapdr. Sylem daha ok anlamsal yapy yanstrken, metinde grsel zellikler, fiziksel zellikler daha ok dikkati ekmektedir; sylemi tayan metin, gnmzde sanal ortamlarn da vazgeilmez arac durumundadr. Bu iki terimi/kavram salt dilbilim balamnda ele alan alma dorultularnn bir sonucu olarak ortaya kan metindilbilim le sylem zmlemesi de byle bir yaklama destek vermektedir. Sylem zmlemesinde dilsel olann dna da klmaktadr; bunun nedeni, imlenenlerin dereceli olarak sylemde yer alyor olmasdr. Oysa metindilbilim, dilbilimin bir parasdr. Felsefe zellikle sz konusu olduunda, sylemin bu derin yaps iyice dikkati ekmektedir. Sylemler, bir znenin btnlkl dnsel-dilsel rnleri olarak her zaman farkl yntemlerle zmlenmeye yatkn, hatta zmlenmesi gereken yaplardr. Bu konuda derinlemek baka trden almalarn grevi olmakla birlikte, hi olmazsa imdilik, felsefi sylemin ortak yapsal zelliklerine bakmakta yarar vardr. Tam da burada sz edimi, szeylem terimi/kavram yardmc olacaktr. Felsefi sylemde yer alan szeylemler genel ve biimsel olarak savlayc, daha alt dzeyde ise betimleyici, aklayc, kantlayc bir yap ierirler. Bu zellikler felsefi sylemde yer alan dilsel yapnn genel, biimsel zellikleridir; felsefi sylemin ierik olarak imledikleri ise byk lde ya da oun arkaplan/artalan gz nnde bulundurularak anlalabilir. Bunun nedeni de felsefi sylemin tarihsel znenin rn olmasdr.

Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

3 -> 3

19.11.2008 19:24

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Kavram nedir? Yazanlar
K.Polat Tecrbeli ye

Gnderi
Gnderen: 09.09.2003 Saat 09:00 | Kaytl IP

<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Katlma Tarihi: 03.09.2003 Yer: Switzerland Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 204

Kavram nedir? Szck ile kavram arasinda ne gibi faklar var? Szckler kavram midir? Kavramlar ne isi yararlar? Dsncelerimizi aktarmaya mi yararlar? Bir konuda en genel kavrayis,dnyaya bakis,durus mudu? Kavramlar dsncenin insasindaki tuglalar midir? Filozoflar(ya da felsefeciler-ne demekse-felsefe mi satar?) kavramlarla duvarlarin rlp bir binanin(Felsefi sistem, vs.) btnn olustran mhendis,eskilerin duvarci ustalari midirlar? Sevgiyle

Yukar dn Anlamak Gnderen: 09.09.2003 Saat 10:14 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kavram balamnda ok gzel sorular sormusunuz Sayn Piran... Bu konuya yaklamaya almtk bir ara. Umarm yeni katklar ile geliir. http://www.felsefeekibi.com/forum/topic.asp?TOPIC_ID=351&SearchTerms=kavram

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn K.Polat Tecrbeli ye

Gnderen: 09.09.2003 Saat 11:35 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 03.09.2003 Yer: Switzerland Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 204

Sayin Anlamak Kavramlara iliskin yapmis oldugun yazismalari okudum.Gzel degisyk derlemelerle kavramlar konusuna giris yapmissiniz..Ancak cagunlukla dilsel dahasi cevirde karsilasilan sorunlar boyutunde bir problem olarak konuyu acmissin..Trkcedeki kavramlastirmaya iliskin acilimlar getirilmeye calisilmis.Ancak daha sonra Frakfurtokulu cevresinin,postmodernistlerin ve Sayin Avsar Tnucin`in yaklasimiyla benim girmek istedigim alana girmeye baslemissiniz ancak orada kesilmis ilerleyis... Avsar Hoca Kavramlarin ortakligindan ..diger yandan Postmodernistler kavramlarin greceliginden szediyorlar..Gercekte kavramlar yalnizca dilsel nitelikleriyle mi var?rnegin bir dilsiz icin kavram yok mu? Bir dilsiz felsefe yapamaz mi?(Kavramlari felsefenin araclari olarak kabul ederek bunlari sylyorum..Dilsel boyutunu cok byk bir problem olarak grmyorum. "Transzendental"a "A" desek ne olur? Oneli olan o isaretin yklendigi bize tasidigi anlam degil mi?) Kavram nasil olusur..Iste bilgi felsefesi.. devam edelim mi? sevgiyle

Yukar dn Anlamak Gnderen: 09.09.2003 Saat 12:24 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sayn Piran, Kavramlar konusunu dnmek benim iin de ekici. Siz ilk tartmadaki niyete ak olarak tan koymusunuz. Orada ncelikli kaygm . "Trke Dili ve Felsefe " balamndayd. Ancak asl konu kavramn ontolojik yapsyla ilgili.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Burada dil-dnce ilikisi de gndeme gelir ki ok tartlan bir konu. Dil- anlam ilikisi de... Yeri gelmiken, sitedeki "idarecilik" grevleri bende younlama sorunlar yaratyor. imdi zihnimin rotasn bu konuya evirmeliyim. Ve ne yazk ki manevra yetenei istediim dzeyde deil[:)] Yant srelerimiz uzasa da ipin ucunu brakmayalm. Ne dersiniz? Sevgiyle.

Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 09.09.2003 Saat 13:39 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243 Yukar dn

Szck kavramn dsallatrlmas ve kavramn kendini onun yoluyla belirli klmasdr!Ve kavram kendinin nedeni olandr, kendinde idea ve kendinde varlktr! O denli de kendi iin varlktr!

1 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

S.Yildiz Gnderen: 09.09.2003 Saat 16:05 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sayn Piran, Sizin de belirttiiniz gibi, kavrama ilikin bir ok tanm yapld. Ancak kavramn ne olduunu henz kavrayamam olmalyz ki, zaman zaman bulunduumuz ortamlar, dnme ve tartma ortamlarndan karp, -Sayn Afar Timuinin syledii gibi- krler, sarlar, dilsizler ortamna eviriyoruz. Buna gnlk yaammzda da sk rastladmz gibi sanal ortamlarda da sk sk rastlyoruz. Kavramlar soyut ve somut olabilirler. Ancak bir anlam ifade ederler. te bu anlamn her birimizin kafasnda ayn anlam veriyor olmasn nasl salayacaz? Dilsel boyutunun nemini yadsmyorum ama ben de sizin gibi ok byk bir problem olarak grmyorum. rnein, bir mimarn bir kavram ifade edii biimlendirdii mekandaki anlam ve ilevde ortaya kar. Ahmet Cevizciin, Paradigma Felsefe Szlnden kavram zerine tanmlardan biri yle. Kavram, bir szce yklenmi, bir szckte toplanm bilgiyi ifade eder. imdi bu tanmdan kavram nasl oluur sorusuna gelirsek; nsan yaamnn en tehlikeli eyi yanl bilgidir, onunla yaam dzenlemeye kalkan yanm demektir diyen Afar Timuinin szlerine kulak vermek gerekiyor sanrm. Doru bir kavram oluturmak iin ncelikle bilgimizin doru olmas gerekiyor. Ortaya koyduumuz grlerin bilgi deeri tamas iin de bilin ieriklerinin tutarl olmas gerekiyor. Peki nedir bilin ierii? Nasl oluturulur? Kavram nasl oluur sorusuna yant ararken bu sorulara verilecek yantlarn da yardmc olacan dnyorum. Sayglar

Katlma Tarihi: 26.10.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Online Gnderilenler: 2917

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 09.09.2003 Saat 17:26 | Kaytl IP

Konu ok derin ve gzel.


Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Afar Timuin in szlerine kulak vermek gerekiyor sanrm. Doru bir kavram oluturmak iin ncelikle bilgimizin doru olmas gerekiyor. Aslnda paragrafn tmnde tutarl bir meselenin zne gidi var, bunu yadsmyorum ama yine de konu bunun zerine ina edilmeden nce ok skc olduunu bildiim bir soruyu sormadan edemeyeceim; Bilgimizin doru olduunu syleyecek ya da kantlayacak bir makam var m? Eer varsa ne sre ile geerli olacaktr?

Yukar dn Anlamak Gnderen: 09.09.2003 Saat 22:41 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kavram konusuna bir balang denemesinde grdm ki, zihnim ok kark. Ve bir kavram kargaas iindeyim.[:)] Kavram nedir? de balyor sorun. Kavramlar hangi ad ile dile getirirsek getirelim, bizden bamsz nesneler e mi karlk gelmektedir. (Nesneyi ideler dahil soyut ve somut tm kendilikler iin kullanyorum)
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Eer bu byleyse , kavramlar kendi anlamlarn tamaktadrlar. Burada bize den her hangi bir znel tasarmdan kanarak , onlar kendi nelii (mahiyeti) ile kavramaktr Kavramlara anlamlarn toplumsal bir uzlama ile biz veriyorsak , o zaman daha greceli bir yaklam sz konusu olacaktr. Adalet kavramn ele alalm.lk yaklamda bu kavram evrensel ussal bir ierii kendinde tamaktadr. Hangi kltr alannda sz konusu olursa olsun, adaletin mutlak bir anlam vardr. Bu anlam usumuz doal olarak tamaktadr. nk adalet bizim usumuzu da ieren evrensel bir ussallk iinde varolan bir kavramdr. Tabi ki tartlabilir ne srmler bunlar. Ama bir kltr evresi iinde konuya bakarsak farkl anlamlar ile karlaabiliriz. Kavrama anlam kavram erevesinde yaklamak ta tartlabilir bir konu. Bilgi - kavram ilikisinde de sorunlar var. Kavramn anlam konusundaki uzlamay bilgide ararsak. , epistemoloji ile karlarz ki, Sayn Atasoy un sorusu byle bir eyi ima ediyor. TDK Felsefe Szl Kavram kavram ile szme ara vereyim. [Alm. Begriff] [Fr. concept, notion] [ng. conception, notion conceptus, notia] [Yun. logos, nnoia, horos, noema] [es. t. Mefhum] Nesnelerin ya da olaylarn ortak zelliklerini kaplayan ve bir ad altnda toplayan genel tasarm; tek bir nesnenin (bireysel kavram)da bir nesneler snfnn (genel kavram) zn belirleyen, birbirleriyle balantl niteliklerin ya da zel belirtilerin (zelliklerin) bir szckte dnlm olan birleimi Dil-dnce balam iin: http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=656

Yukar dn Anlamak Gnderen: 09.09.2003 Saat 23:19 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sayn Atasoy, Sorunuz yaklak 2500 yllk bir gemie sahip. Bilginin doruluk problemi olarak dile getirebiliriz bu sorunu. Makam var m? Var da bu makam zerinde uzlama yok sanyorum. En bata "us" umuz, sonra gzlem ve deney, sezgi ...(Kimseyi kzdrmam oldum) Burada bir zetleme yapmaya alacam.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline

2 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

Gnderilenler: 3841

1. DORULUK NEDR? Bu soruya verilen klasyk yant, bir dncenin doruluunun , onun gereklikle uyumasndan olutuunu ortaya koyar Eletirisi: Dncenin doru olmas iin, dncenin ieriiyle gereklik arasndaki benzerliin hangi lde olmas gerektiini belirlenemeyecei iin, ierikleri gerek bir eye benzeyen dnceleri doru dnceler olarak betimleyen doruluk tanm dakiklikten yoksun 2.Doru bir sav nihai ve deitirilemez olan ltleri yerine getiren bir savla ayn eydir 3. Dorulua ilikin olarak tutarllk kuram , doruluu dncelerin kendi aralarndaki uyumas olarak tanmlar. 4. Tutarllk kuram taraftarlarna kar, dncelerimizin kendi .aralarndaki uyumasnn doruluk iin yeterli bir lt olmayaca savunulmutur. Dncelerimizin kendi aralarndaki uyumas doruluk iin yeterli bir lt olsayd, kendi iinde uyumlu ve tutarl olan her yk, laboratuvar gzlemleri ve deneylerine daynan bir fzik kuram kadar, doru olabilirdi.-Byle bir itiraz karsnda tutarllk yandalar bak alarn, temel kavraylarn daha ak ve dakik klarak savunabildiler. Onlar belirli bir dncenin her ne olursa olsun herhangi bir dnceler beiyle uyumas zerinde deil de, sz konusu dncenin deney tarafndan desteklenen dier savlarla uyumas zerinde durdular. 5. Tm savlar, dorudan .doruya deneye dayanan savlar kadar, varsaymlar ve kuramlar olarak ilev gren savlar da, deitirilebilir. Hibir ey niha olarak ve bir daha deitirilmemecesine ne srlemez; her sav geicidir. 6. Baz baka filozoflar yine de belirli bir savn tmel uyuma iinde kabuln belirleyen niha ve deitirilemez bir lt bulmaya almlardr 7. Buna karn bakalar da, bir. savn kabul iin, deitirilmemecesine belirleyici olan sonsal lt apaklkta bulurlar. Bu apaklk, yalnzca bir sav bizim iin kendisinden kuku duyulamaz bir sav yapmakla kalmaz, ancak ayn zamanda bizi, onu anlayan herkesin sav kabul etmek zorunda kalaca hususunda temin eder. Apaklk kavramn savunanlar daha sonra bu apakln neden olutuunu zmlemeye girimilerdir: ~Onlar bazen apakl bir savn kendileriyle ilgili olduu durum ve olgularn "ak ve seik"'bir biimde sunuluuna indirgediler 8. Kanaatlerimizin eylemlerimiz zerindeki , etkisi eylemi baarl ve etkili bir eylem klyorsa , bir baka deyile bize dndmz amalara ulama olana veriyorsa , kanaat dorudur 9.Klasyk Doruluk kavramnn uygun bir formlasyonu.: D dncesi dorudur -bu u anlama gelir: D dncesi flann var (ya da vaka) olduunu ve filann gerekten var (ya da vaka) olduunu savlamaktadr. Not: Doruluk konusunda baka grler de vardr. Kaynak: TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMLAR- K.Ajdukiewicz ev:Ahmet Cevizci.

Yukar dn S.Yildiz Gnderen: 10.09.2003 Saat 11:09 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

quote: Bilgimizin doru olduunu syleyecek ya da kantlayacak bir makam var m? Eer varsa ne sre ile geerli olacaktr?
Sevgili Sibel, ben de Afar Timuinden bir rnekle sorunuza yant vermeye alaym. Trende, vapurda, kahvede, sokakta, her yerde felsefe yaplyor. Ben u dnyada eyden korkarm: hrszlktan, ahlakszdan, ikiyzllkten diyen yal teyze kendi lleri iinde bir filozof deil midir? Yal teyze, bir filozoftur ama kavramlar birbirine kartrmakta saknca grmeyen ya da kavramlar birbirine kartrdnn bilincinden olmayan bir filozoftur. Yal teyze, hrszln ahlakszlk kapsamna girdiini, hrszln dpedz ahlakszlk olduunu, ahlakszlktan korkann zorunlu olarak hrszlktan da korkmas gerektiini bilmemektedir. O belki de ahlaksz kavramna kendine gre deiik anlamlar yklemekte, belki de ahlakszlktan fahielii anlamaktadr. Bu da onun baka bir yanldr.

Katlma Tarihi: 26.10.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Online Gnderilenler: 2917

quote: Bilgi - kavram ilikisinde de sorunlar var. Kavramn anlam konusundaki uzlamay bilgide ararsak. , epistemoloji ile karlarz ki, Sayn Atasoy un sorusu byle bir eyi ima ediyor.
Sevgili Anlamak, bu szlerinize katlyorum. Ancak benim burada vurgulamak istediim belki de daha dar bir anlamd. sre ile sre arasndaki fark ayrt eden, ahlakszlktan sadece namussuzluk anlam karmayan, duyu ile duygu yu ayrt edebilen bir bilgi ya da bilin. imdi bu kavramlar gnlk yaam ierisinde kullanrken salkl bir iletiim olmas iin sizdeki anlam ile bendeki anlamn ayn olmas gerektiini vurgulamak istemitim. Uzun sredir seni grmedim, nerelerdeydin? le Uzun sretir seni grmedim, nerelerdeydin? diyen iki kii arasnda bir kavram kargaas yaanaca bellidir. Sevgilerimle
Yukar dn K.Polat Tecrbeli ye

Gnderen: 10.09.2003 Saat 12:13 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 03.09.2003 Yer: Switzerland Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 204

Sayin RA moses Sizin szck ile kavram arasindaki iliski belirlemenize katilabilirim ancak kavramlarin kendinden varliklar olusuna kuskuyla bakmam gerkiyor. Kavramlar nasil kendinden, kendisinin nedeni varliklar olabilirler? kendinden olan ne var? Sayin S. Yildiz Inanin gevezelik olsun diye bu tartismayi acmadim, bu sorulari sormadim.Yukaridaki acilimlar, deginmeler, alintilarin ufkumu actigini grr gibiyim.Diyeceksiniz bunlari bakalari daha nce yazdilar; alin kitaplari okuyun..Okudum, okuyorum...diyebilirim.Ancak bilginin icsellesmesi, benlesmesi yani (belki de tartistigimiz konunun kendisi) kavranmsi , bende kavramlasmasi icin kendime sorarken sizlerle paylasmak istedim...bana birseyler katarsiniz diye ..Yillardir yurtdisinda srgnde oldugum icin Avsar Hoca`nin yazdiklarindan haberdar degildim..Katilip katilmamam nemli degil Onun beynine saglik diyorum.. Kavram, bir szce yklenmi, bir szckte toplanm bilgiyi ifade eder. taninini aktarip cok nemli bir noktaya isaret etiniz. Bilgi Avsar Hoca`dan aktardiginiz yanl bilgi belirlemesiyle kavramin ne olduguna iliskin nemli basamak taslari oldular.. bilin ierii de bu taslardan nemli bir olmali. Kavram var. szck var. bilgi var. bilinc var.

3 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

su ana kadar yakaladigin nemli taslar merdivenini yukari dogru insaa etmek icin. Bir degirmen dsnyorum. (benzetme yanlissiz olmaz, benzetmeden de olmaz) Bugday tasiniyor; isleniyor, gtlyr, un olarak teyandan veriyor. Szck: tasiyicilar, kaplar,cuvallar.. Bilgi: tahil, bugday(Dogada cevrede su yada bu yolla elde edilir) Bilinc: degirmen, Kavram: degirmenden cikan rn, yani n.. Kavram nasil olusur?(var olarak kabul etmiyor aksine olusur diyorum) Szcge kavram diyebilmemiz icin onun kavram icerigi ykl belkide kavramsal bilgi ykl olmasi gerek.. Her bilgi ykl szck kavram diye anilamayacagini dsnyorum..Adlar birseyin bilgisini bir sekilde tasirlar Kavram degildirler. Soyut ve somut kavram nedir? Ya da somut kavramlardan sz edebirmiyiz? Acaba burda tmeller ve tikeller problematigine mi gireriz? Ben oraya dogru gitmek niyetinde degilim.. Bilinc, bilinc icerigibilincin bir tarafinda bilgi (algilarla,sezgilerle,deneylerle,..vs.) giriyor ,diger yandan kavramlar olarak cikiyor..(Mekanik bir isleyis oldu.Anlaya bilmem icin byle betimlemeyi tercih ettim.) Dn interdette (su anda, felsefeye okumalari icin elimdeki en geliskin arac Internet) Profosr Ahmet Inam`in nemli buldugum bir denemesine rastladim..oradaki bilinc tanimini sizlerle paylasmak istiyorum.. BLN ZERNE DNCELER Prof. Dr. Ahmet NAM Bilin yaant uzayndadr. Duyduumuz, duyumsadmz, dndmz, dlediimiz, anmsadmz, umduumuz herey yaantdr. (Erlebnis, Erfahrung) Yaantlar bilinte yaanr. nsan bilinciyle gereklii karlar. Bilin, bu anlamda, insann gereklikle karlama yeridir. Bu "uzayda", yaantlar ilenir. Yaant iliidir bilin. Duygular, dler, dnceler gzden geirilir; onlarla, baarlabiliyorsa hesaplalr. Yaantlardan dokunur bilin, bir lde "ina" edilir. Bilincin yapsna, bireysel zelliklerine gre bilin dzenleri oluturulur. Sayin Sibel Atasoy Sorularima nemli bir soru ekledigin icin cok tesekr ederim..Kavram icerigini yani islenmis bilgiyi dogrulama makami var mi? Daha nce sayin Avsar Timucin`in belirtigi yanlis bilgi nedir? Nasil olusur? Sayin Anlamak Yeni katkilarinizla konunun daha da derinlestigini gryorum. Sizde istegim eger zamaniniz olursa kavramin ontolojik yapisina iliskin bilgi ve dsncelerinizi buraya aktarirsaniz sevinirim..Yeni mesajinizi derinlemesine okuma zamanin olmadigi icin..Ama tartismaya nemli katkilar sundugunu bir seferli hizli okumamla grdm.. Sevgiyle..
Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 10.09.2003 Saat 12:41 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243

Sayn Piran szck ile kavram farklln ve bu farkllktan doan kavram kavramn kabul ediyorsanz aktr ki, siz isteseniz de istemeseniz de bu durumda ortaya bir kendinde ve kendi iin kavram kar.Felsefe tarihi zsel olarak dea ve zdein savamna sebep olmutur.Bir yan kendinde kavram, ideay savunurken dier yan ise maddeyi yani zdei birincil yapmtr!dealizm ve zdekilik(materyalizm) kavrama farkl bakarlar, kavram maddenin belirlenimidir diyeceksek bu materyalistin gr olacaktr, ama kaba materyalizm oktandr rtlm grnmekte; eer diyalektik materyalizmden bahsediyorsak kavram retim aralar belirleyecektir !Marx aktr ki Tarih felsefesinde Hegel den, tm felsefesinde olduu gibi, etkilenmitir...dealist yan gereklik isteminde bulunur ve bunu kavramlarla ar us alanna ykseltir, maddeciler ise deiim ve grng dzleminde kalr!Onlar iin deimeyen ve saltk kavramlar yoktur!Eer kavram nedir diye soracaksak bu grlerden hangisine daha yakn olduumuzu sormalyz kendimize!Ben bir idealist olarak tabiki zamandan ve mekandan bamsz "kendinde idea" kavramn belirteceim ve olgusalln kendisi de ar kavramlar olmaktan ok zaman ve mekanla deien belirli ve sonlu kavramlar olduunu ifade edeceim!Burada aka bir eliki var gibi grnmekle beraber, bu tamamen sonlu ve sonsuzu birbirinden soyutlama eiliminde olan doal bilincin yanlgsdr!Sonsuz olan sonlu yoluyla, doa ve insan yoluya kendinin bilincine varr ve kendini belirli klar!Kendinin bilincine varmay tantlayan ve zen felsefe kavramlarla i grr!Dier tm grler nihilizm, kukuculuk, varoluuluk, postmodernizm bu iki ana grn uzantlar olmaktan tesi deildir!Ve kavram nedir iin szle bakmadan nce szl yazanlarn grlerini bilmemiz gerekecek! Sayglar

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 10.09.2003 Saat 13:48 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Kavramlar soyut ve somut olabilirler. Ancak bir anlam ifade ederler. te bu anlamn her birimizin kafasnda ayn anlam veriyor olmasn nasl salayacaz? unu kabul etmeliyim ki bu bir soru deil zden kopup gelen bir dilek! fakat daha en az 50 bin yl olamayacak bir dilek, belki de sonsuza kadar, bilemiyorum. Olay felsefi anlamda irdeleyeceksiniz ve ben de zevkle okuyup bireyler renmeye alacam; belki de az sonra syleyeceim basit gereimi deitirecek, belki de deitiremeyecek bu sohbet, kim bilir? Benim bu konuda ve u andaki basit grlerim yle; Ahmet Cevizciin, Paradigma Felsefe Szlnden kavram zerine tanmlardan biri yle. Kavram, bir szce yklenmi, bir szckte toplanm bilgiyi ifade eder. Gzel ve sade bir tanm olduu iin bunun zerinden gitmek istiyorum. Buradaki handikaplar yle sralanabilir; 1.Dnya zerinde tek lisan olmad iin, her bir lisanda birbirine denk dt varsaylan szckler aslnda aa-yukar dr; nk farkl corafya-kltr-gen bileimlerinden gelmektedir. Daha bu noktada bir ayrl vardr. 2.Yalnzca bir lisan ve iindeki szckleri alalm o zaman; Bir szck CANLIDIR. Aynen bizim gibi. Her an, her mekanda her kiiye gre aynen bizim gibi evrilir! Yani mesele "ayn eye bakyoruz ama farkl eyler gryoruz" dan tedir. Bunun asl bence u olmaldr; "Ayn eyleri bakmyoruz zaten" Bir szck her an yeniden yaratlr, kendinden bir eyler kopar gider, yeni eyler ilave olur. 3. Ve bence bu hlyann gereklemeyeceinin yine bana gre en vurucu gstergesi de u olmal; Dnce, maddeden nce gelir. Yani bir varlk nce "dnce formu" olarak yaratlr daha sonra bu (sreler kark ve uzundur oraya girmeyeceim) madde haline dnr. Dolays ile her eye bakarken "bilinli gzlemci" katlmmz yaparz. Her ey iine szckler de dahildir. Yani her bilinli gzlemci bir szc kullanrken onun yeniden yaratlmasnda aktif rol oynar. Bu durumda bu kaypak zeminde nasl konuup nasl anlaacaz? Buna bulduum zm udur; Bir sohbete ya da tartmaya girerken, konuyu ilgilendiren ana kelimelere, tartmaya giren herkesin hangi kavram yklediini sylemesini rica ediyorum. nce buradaki ayrlklarmz gryoruz ama rnein Ayenin ve Osmann "zgrlk" nasl algladklarn bilerek tartmaya giriyoruz. (kesin zm olmamakla birlikte ehveni er zm denebilir) Bu her sohbetten nce yaplmas art bir ilem bence, yoksa havanda su dvlyor :) Belki daha kolay ya da iyi zmler vardr, henz benim gremediim, umarm katklarnzla yntemlerimi deiip/dzeltmeye muktedir

4 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

olurum.

Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 10.09.2003 Saat 14:32 | Kaytl IP

Sayn Atasoy;
Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243

Her kavram hem somut hem soyuttur, ve her kavram hem ardr hem de belirli...Sizin dediiniz sylem zerinden kartezyenist uzlamazlklara saplanmamz mmkn, bu balamda bunu dikkat etmeliyiz; ya da eer savunduumuz ey buysa ilkin soyut ve somutun ne olduunu soruturmalyz!Eer bir nceki yazy oku*** yazsaydnz yantnz ya da ilgi gsterseydiniz yazdklarma sanrm daha farkl bir yol izleyebilirdiniz... Sizin gereklemesini zor hatta imkansz bulduunuz kavramlarn aynl ya da farkl zihinlerde ayn eyi ifade etmesi yalnzca bilgisizlikten ileri gelmektedir...Kavramlar kendilerinde ve kendi iindirler; kavram yanl alglayan insandr ve bilgisiz insandr; kavram bir ve tektir!Eer kavramlarn farkl zihinlerde aynlndan bahsedemiyorsak aktr ki iletiimin kendisini reddetmi olacaz , ve bu tamamiyle doru olamaz!Sadece baz kavramlarn henz insan zihninde tam anmna ya da yeterli bilgisine ulalamadndan bahsedilebilir ve bu bir sretir, us kendini andrdka kavramlar ayn eyleri anlatr olacaktr!Bunu zamansal olarak ok uzaklarda grmek bizi gereklik arayndan ve isteminden vazgeirmemeli...Ahmet Cevizcinin grleri aktr ki kendi fikirleri ile uzlaacaktr ve szckleri tanmlamas da ayn yolda olacaktr!Bu balamda ilkin szl yazann kendi grleri n plana kar ama kavramn kendinde anlam deil!Dnya zerinde birok lisan olduu dorudur, ama bu kavramn zne aykr deildir, siz szcklerden bahsediyorsunuz!Dediim gibi szckler kavramn dsalmas ya da belirtik klnmas iin aralardr. being=varlk ya da nothingness=yokluk ayn kavramn farkl belirlenimleri ya da dlamalardr!Olaya buradan bakmalyz! Ve kavramlar Platon un dedii gibi dealar saltktr ve zamansal deildir ne de mekansal, sizin deitiini sylediiniz ey kavram deildir ama belirlii ya da dsalldr!Bunu yle dnebiliriz, deien kendinde ya da ar gzel kavram deil ama belirli gzellerdir!nk yaadmz dnyada kavram kendinin bilincine insanda ve doada varr, ve bu srete insan usu andka onun kavramn kendindeliine ilikin bilgisi arttka deiim dnyasndaki grnglerin kendileri de deiime urayacaktr, ama bu kavramn deimesinden deil insan bilincinin onu daha iyi anlama denemesindendir!3. bahsettiiniz bir znel idealizm vurgusudur, nesnel idealizm asla Zamansal olarak madde ya da dnce nceliini koymaz, zamansallk ko*** bir ncelik belirlenemez, nceliin kendisi de bir nceye ihtiya duyar ama ancak mantksal olarak dncenin maddeden daha nemli olduu sylenebilir ya da daha birincil ve bu nesnel idealizmdir(bkz. Hegel)Ve sizin sylediinizle Leibniz in monadlar arasnda da balant kurulabilir! Ve bulduunuz zme gelince, herkesin kelimelere hangi kavram yklediini sylemesinden ok kavramdan ne anladn sormamz gerekecek, kavram deien bir ey deildir, ardr ve saltktr!Kavramlara yanl szckler yklemek de bir baka durum olabilir!Eer birisi zgrlkten sonsuz seim hakk ya da keyfilii hatta sememe zgrln anlyorsa ona u sz hatrlatmal ve hep birlikte kendinde zgrl ve kendi iin zgrl anlamaya almalyz: "Yere den tan zihni olsayd kendini zgr sanard..."Spinoza

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 10.09.2003 Saat 15:11 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Sevgili RA, bilgisizliimi zaten peinen kabul ediyorum ben. Yukardaki dnce/duygu bileenim u andaki beni ve bu zamana kadar yapp/ettiklerimin gzlemlerine dayanyor. Ben filozoflarla nasl baederim. Onlar anlamaya alyorum tabii ama bu bir abalama eforunun tesine pek nadir geiyor. Sizin kadar emin olmak isterdim, en azndan bazen :) Ama yazdklarnz okuyup/anlayp bunlardan bir nebzesini dahi gnlk yaammn sade akna geirebilirsem ne mutlu bana. lave etmek istediim birey daha var; (Ltfen beni balayn bugn anlama kabiliyetimin dk olduu bir gn de olabilir) sizin yukarda ve gerein ve USun anlatld yazlarnzda beni hafife irkilten bir ey var. Yazlarn hepsi kar gelinemiyecek bir mantk btnl sunuyor olmasna karlk bende uyandrd tedirginlii dndm ve sanrm buldum; Bu tarz felsefi kantlamalar, insanlar bilgisizlikle sulamalar gerein yalnzca "belirgin bir zmre" eline gemesini (bunu bilinle tercih etmi olsun ya da olmasn) zendirici olabilir gibi geldi bana. Belirgin bir zmre kavram, ayrlkdr g ve klelii besler diye biliyorum. Ltfen yanl anlamsam dzeltin, Diyorsunuz ki; "kavram tektir, ona farkl anlamlar yklemek bilgisizlikten kaynaklanr. Eer usun yardmyla bu kavramn anlamn bir kez bulursan, artk tm alkantlar durulacaktr. Eer kendiniz bulamyorsanz, biz bulduk, gelin okuyun, ezberleyin ve bizim gibi gerei bulanlardan olun!"

Yukar dn Anlamak Gnderen: 11.09.2003 Saat 09:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Arkadalar, Buradaki syleimiz baz yantlar iermeye balad bile. Bir konuda en genel kavrays,dnyaya baks,durus mudur?
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Konunun geliimi ve Sayn Atasoyun yaklam bunun byle olduunu gsteriyor. RA_moses de genel duruuna (idealizm) vurgu yaparak konuya yaklatna gre bu soruya evet diyebiliriz. Sevgili Yldz daha pratik bir gereksinmeden yola km. Dzgn bir iletiimde kavramlarn oynad rol sorguluyor. Burada kanlmaz olarak anlam kavram gndeme geliyor. Kavram insana akn bir ey midir? Bir varsaym olarak insanlarn hi yaamad bir dnyay dnyorum. Bu dnyann olgusall var. Bu dnyada elementler var. Bu dnyada yaayan canllarn zihin halleri var. Galaksimiz iinde bu dnyay etkileyen baz doa olaylar var. Bu varsaydmz dnyada , bildiimiz geometrik ilikiler de var.Kavramlatrlmam biimde duruyor. Btn bunlar nasl adlandrrsak, adlandralm varolular nedeniyle gerek. Bu olgusall resmetmek iin kullanacamz semboller kavram mdr? (nsan olmad iin dil de yok) nsann iin iine girmesiyle tartma da balyor. nsan ncesi dnyada RA_moses in yaklam geerli belki. nsan dnyasnda onun kabulleri dorultusunda bir yaklam da sz konusu olabilir. Ancak insann dil-dnme sreci ile dnyaya katlmas ile durum karmaklayor. Kavram ve bilgi konusunda da zihnim kark. Bir rnek vereyim. Emek kavramn ele alalm. Szlk tanmna gre : bir iin yaplmasnda harcanlm olan beden ya da kafa gc. imdi bu kavram kullanyorum. Emek en kutsal deerdir. Emek retim ilikilerinde ikincil deerdir.

5 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

Burada emek kavramna ynelik iki nerme , emee farkl bilgi deeri ile yaklayor. ounluumuz ilk nermenin doruluunu dnyor olsak da ikinci temelinde yaklaanlar da olabilir. nsann yaama dnyasnda , anlam zerinde uzlamak kavrama hayat verecektir eklinde bir yaklam, onun varlkbilimsel kkenine belki aklk getirmeyecektir. Yine de buraya not dyorum.
Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 10:17 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

nk sevgili Anlamak, insan dnyaya sfr kilometre bir araba gibi gelmiyor. Genlerinde kendi soyunun taaa ilk insana kadar uzanan benzersiz deneyim birikimini birlikte getiriyor. Bu sebepledir ki ayn aileden karde daha d etkenlere almadan nce (alt ya kabul edelim) bile fevkalade farkl yaklam tarzlar sergiliyorlar. zninize snarak insanlar, idealizm zannettiimiz (bundan emin olmayan tek bir kii kalmayana kadar benim iin bir zandr bu)bir yne doru zorla iteleyemeyiz. Her insann, velev ki ben grmeyi baaramasam bile evrende biricik olan yaps ve geliimi ona sayg ve sevgi sunmam iin yeterlidir, baka arta gerek yok. Dolays ile bir kavram sz konusu ise ve ben yalnzca kendime ak ve yalnzca sylemek isteyen biri deilsem, durup karmdakini anlamaya/dinlemeye almalym. O duygu/dnce bileimini hangi enstrmanlar kullanarak aktaryorsa ona has ve biricik olan yolu hafife almadan kendi anlama yeteneklerimi zorlamalym. nsann yaama dnyasnda , anlam zerinde uzlamak kavrama hayat verecektir eklinde bir yaklam, onun varlkbilimsel kkenine belki aklk getirmeyecektir. Burada sylemek istediininizi tam anlayamadm. "Uzlamak" ilgin kelimelerden biridir, bu konuda epeyce tartlmtr sizler de bilirsiniz. Uzlamak da, uzlamamak da eit deerde neme haizdir. Bence eer insanolu bu iki kart edimi kendi hayat iinde birok kereler yapmam olsayd evrilemezdik. Ve u sznz (aslnda maddeler halinde sunduunuz btnln tamam) son derece anlamldr: 5. Tm savlar, dorudan .doruya deneye dayanan savlar kadar, varsaymlar ve kuramlar olarak ilev gren savlar da, deitirilebilir. Hibir ey niha olarak ve bir daha deitirilmemecesine ne srlemez; her sav geicidir Sizlerle sohbet benim iin bir zevk/onurdur.

Yukar dn n/x Gnderen: 11.09.2003 Saat 10:53 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

'Deniz' kavramini ele alalim. 1- Denizi hic gormemis bir insana onu ne kadar anlatsak gorerek oturtulan kavramdan farkli olacaktir. 2- Romantik biri, bir yuzucu veya yelkenci icin deniz bir okyanus uzmanindan daha farkli bir anlam tasir. 3-Denizle ilgili eklenen veya eklenecek olan yeni bilgiler denizin icin bizim icin olan anlamini giderek degistirir. Onun icin Hibir ey niha olarak ve bir daha deitirilmemecesine ne srlemez; her sav geicidiridiiasinin cok onemli oldugunu dusunuyorum. Bunun yani sira kavramlarin bir tek basinaligi vardir bir olgu olarak. Tanimadigimiz bilmedigimiz seyler hakkinda bir kavram gelistiremeyiz, kavram kafamizda yoktur ama o henuz kesfedilmeyen sey bir olgu olarak vardir. Bir film izlemistim, 6 aylikken kor, sagir ve dilsiz olan bir cocuga konusmayi ogretmeye calisan ogretmenin cektigi ******inti. Sonunda cocuk bebekliginide 'su' sozcunu ogrenmis oldugunu hatirlar ve cilgin gibi etrafindaki seylere dokunarak onlarin adlarinin ne oldugu sorar, ozelliklerini ogrenmek ister. Cocugun hayatini degistiren kavram 'isim'min anlami oldu diye dusunuyorum. Seylere ad koymak ve tanimlamak eylemi. Sanirim isin ozu burada yatiyor. Dostca selamlar,

Katlma Tarihi: 01.01.2003 Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1044

Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:01 | Kaytl IP

Sayn Atasoy;
Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243

Kavram tarih felsefesiyle ilintili bir konu, ben unu demek istemitim, eer bir kavramn dsallamas olan szckler farkl kiilerce farkl anlalyorsa, bu bizim bilgisizliimizden ya da usun kendisini yeterince anlayamamzdan kaynaklanyor; ve burda yalnzca sizin bilgisizliinizden deil ama benim de iinde bulunabileceim insanlarn bilgisizliinden bahsediyorum, bu bilgisizlik eylerin zne yanl eyler yklemek olduu gibi bilgi ek******liinden ve kavramn btnlnn bilgisinden yoksun olmaktan kaynaklanyor!Aktr ki kesin olan eyler hakknda birey uydurulamaz ve yanl bilgi de kesin eylerden domaz...Varoluu ve yokoluu kesin olan eyler zerinde uydurma yaplamaz ve ancak emin olamadmz eylerin yanl bilgisine sahip olur ve uydurururuZ.Bu konuda Spinoza bize yol gsterebilir.(Bkz Anlan yiletirilmesi zerine Bir Deneme; idea yay.)Ve gerekliin bir zmreye ya da rka zg olmasna gelince, bir rasyonalist asla byle bir ey sylemez; syledii udur; felsefeye eitli sebeplerden dolay eremeyen insanlarn kendi tasarmsal gereklikleri vardr, ve bu alanlar din ile sanattr; bu alanlar da sonsuzdur; nk sonluda kendini varederler...Felsefe tm insanlar iin gereklik isteminde bulunur ve erei tm insanlar iin zgrlktr; bundan nasl bir ayrmclk karlabilir.dealizm gzeli, iyiyi ve adaleti savunur; ve bunu tm insanlar iin ister!Bilgisiz ve bilgili insan farkll bir ayrm deildir, felsefenin erei bilgidir, ve bunu yapmayan aktr ki felsefe yapamaz!Ve siz buna ayrmclk diyemezsiniz, buna gereklik iin fedakarlk denir!Ve sylediiniz ayrmn kendisi doadr,tindir...Kartlar birdir ve srekli kendilerine dnerler, eer biz iyi ve kty ayrmclk olarak alacaksak; birok ayrmdan bahsedilebilir!Ama bu aktr ki ayrmclk deil ama varln doasdr.dealizm her zaman klecilikle mcadele etmi, zgrlk iin yaamtr!Bunu felsefe tarihinde grebilirsiniz! Sayn Anlamak a yazdnz eyler zerine de birka ey sylemek istiyorum; Sizi kimse idealizme doru zorlamyor; her insann biricik yaps olduu gibi bir varlkbilimsel ve de toplumsal yaps vardr, insan kendi bana insan deildir!Hafife almaya gelince, gereklik populist deildir ve gerektiinde acmasz da olabilir kardakinin grne... Ve 5. madde; demisiniz ki; tm savlar her ne olursa olsun deitirilebilir; bu ancak mantksal atomistlerin ve pozitivistlerin ya da Wittengenstein ile Popper gibi dnrlerin ortaya atabilecei bir nermedir ve ondan tesi deil!Size matematiksel belitleri dnmenizi ve bunlarn neden hala sapasalam kaldklar zerine bir yargya varmanz isteyeceim(pisagor teoremi, klit' in teoremleri) ya da matematik olmak zorunda deil; "para btnden byk olamaz ya da btn paradan byktr" bunun gibi binlercesi hakknda ne syleyebilirsiniz, bunun deiebilecei iddiasnda msnz?

Yukar dn

6 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

Anlamak Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:14 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sevgili Atasoy, Yaznz okuyunca nerede farkl dnyoruz diye duraksadm.. Uzlama bir zorunluluk iermiyor benim kullandm anlamda. Farkl uzlama kmelerinden sz etmek bu kmeler arasndaki uzlamazl da kabul etmek deil midir?
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

nsanlar zorla bir yere itelemek! Size katlyorum bu benim de en son deil hi kabul edemeyeceim bir eydir. Burada yapmaya altmz kavram zerine dnmek. Tabi ki her kiinin duygusal yaantlarn istedii biimde aktarmak zgrl vardr. Ancak unutmayalm ki felsefece dnme bilin altnda hep bir kesinlie ve dorulua (geree) ulama abasn tar. . Her birimiz de filozoflar okurken byle bir gereklik arayn tamyor muyuz? Onun yakalanamayacn bilenlerimiz dahil byle bir ey peinde deil miyiz? Tm insanl kapsayclk iddiasnda olan st anlatlara ben de kukuyla bakyorum...

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:20 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Sevgili RA, matematiksel gereklilkler bence de dnya da olabilecek en st katlm younluuyla bir anlam zerinde fikir birliine varlabilen durumdur. Fakat bu bile nihai olamaz, bulunacak ilaveler mevcut denklemi bozmasa bile ona yeni bak as getirebileceinden aslnda deitirmi olur. Fizikiler, drt boyutlu evren zerine iddetle alyorlar ve belki baaracaklar ve biz artk tm eylere drt boyutlu bir eyin iinden bakmaya balayacaz. Kimbilir tm kavramlar nasl deiecek?!!! Siz idealizm adna yaplan savalardan ve insanlara ektirilen aclardan haberdar deil misiniz? Yoksa onlar kt diye mi damgaladnz? Asl idealist yle olmaz m diyorsunuz? Hani kominizm aslnda iyidir ama onlar yapamad gibi! Oysa birok acya neden olmu idealistler de ok iyi niyetlilerdi. Ancak konu biriktirmeye geldi mi bilgi de bir g aracna dnr ve idealist insan en derin ve insanca yanndan yakalayp srmeye balar. Bu kmaza saplanp kalmamann benim grebildiim en nemli yolu; btn insanlara koulsuz sevgi ve merhamet duymak ve kendinize biriktirdiiniz bilgi sebebiyle nem atfetmemektir. Bilgi bankada durur gibi durur. ze alnm ve sade yaamn iinde toprak bir kaptan sidik gibi bir ay karlkl itiiniz Kyl Hasan Amca ile paylalarak parlaklaabilir. aynz ierken ondan renmek istediiniz ey iin onun gzlerine baktnz delice merak ve masumiyet ile anlam kazanabilir. Bunlar da benim nacizane duygu/dnce bileimimdir. Sevgiler sunuyorum. yi ki varsnz.

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:29 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657 Yukar dn RA_moses Yeni ye

Sn Anlamak, size tamamiyle katlyorum ve bu konuda bilgi/deneyimlerinizi paylamanz itenlikle bekliyorum. nk gerekten de RA nn da syledii gibi felsefi baktan istemediim iin deil henz yeterli bilgim olmad sebebiyle uzam. Fakat gerek siz ve gerekse Sn yldzn anlatm ile o kadar ok ey renebiliyorum ki! Bunda sizin bu konulara hakim olmanz, bilginizi tecrbeyle snam olduunuz gereine ilaveten benim egomu ayaklandrmayacak sylemi gelitirmi olmanzn da pay byktr efendim.

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:39 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243

Bana idealizmden ne anladnz anlatmalsnz, nk biliyorum ve eminim ki yanl bir idealizm tasarmnz var...dealizmin savalar engellemek adna yolda olduunu biliyorum ve bunu savaarak yapmaz...dealist filozof politikaya karmaz, siyasetten uzak durur, hele byle bir ada modernizmin sahte bilinler, sahte zgrlkler rettii bir ada onu eletirmeden felsefe yapm saylmaz.Hegel der ki Schelling in zdeliini eletirirken; "inde Tm ineklerin kara olduu gece" Biz byle bir ada, bir nihilizm ve deersizlik anda yayoruz.Sevgi ile ilgili tm sylemler idealizmin zsel varolu sebeplerindendir(Bu forumda Usun Btn; Gzellik, Gereklik, iyilik yazs)Ve ben size matematik konusunda ve onun tarihi konusunda, onun felsefe ile ilikisi konusunda bilgi ek******liiniz var dersem, bundan benim sizden stn bir insan olduum kmaz, idealizm stnln sadece bilgi deil ayn zamanda erdemli davran olduunda diretir!Ve Bilim-Teknik gibi modernizmin sahte bilimine anlatm veren almalar ancak modernizmin hizmetinde pragmatik bir sylem olarak kullanlmaktan teye gidemeyecektir, sizin 4 boyutlu evren iin alan fizikileriniz ayn sistem iin nkleer balklar ve bombalar retiyor, artk sistemin zincirlerinden, toplumsal grelilikten kurtulmalyz, ve bunu romantikletirmenin, halk savunuyor gibi grnmek istemenin etkilerinden uzak yapmalyz!Ve biliniz ki ayn fizikiler 6 boyutlu evren iin de alyor, ve gerek tektir; eer 2 farkl gr birbiri ile uzlaamyorsa, ikise de gerek deildir, gereklik evrensel kabul ister!Olgusaln ve kuramn birliidir, znenin ve nesnenin birliidir!Adorno ve Marcuse ile Horkheimer bize bugnk bilim anlay ve kapitalizm arasndaki inanlmaz banty verir, Dou Kltr de bundan nasibini alr, oralara sizin grev akna ve ulusal sylemlerine snan fizikileriniz, ilkin silahlarn sokulmasn salarlar, oralar eitim ve bilgelik sevgisi girmez, oralar ilkin Barbiler, ilkin Rambolar ve McDonalds lar girer...Bunlar anlatr bize, insanlar modernizmin sanal zgrlk ve keyfilikl sylemleriyle kandrlr, kendi verili alanlarnda elence ile uyuturuce ve nice pislikle dnemez hale getirilir, ve bilim nesnellik grevini gecede stlenir, ama kapitalizmin ideolojisi olarak; o bilim tm ineklerin kara olduu gecedir, ve bilim adamlarnn grevi , aydnl insanlardan gizlemektir!Ve sizden acya neden olmu idealistleri isteyeceim, ve greceksiniz ki sizin bana gsterebileceiniz ancak byk filozoflarn ara olarak kullanlm sylemleridir, ve kapitalist dzen iin tm sylemler birbirine uydurulur!Ve sizden ciddi anlamda bekliyorum cevabnz, ben sanrm bu kadar aratrma ve okumalara ramen idealizmin verdii aclar gzden karmm.Unutmadan benim idealizmim Sokrates' in, Platon' un, Aristo' nun, Descartes' in, Leibniz' in, Spinoza' nn, Kant' n, Fichte' nin, Schelling'in, VE Hegel in tm tarih boyunca ilerlettii idealizmdir!

Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:52 | Kaytl IP

Benim vereceim cevab zaten siz vermisiniz sn RA :)


Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Ve sizden acya neden olmu idealistleri isteyeceim, ve greceksiniz ki sizin bana gsterebileceiniz ancak byk filozoflarn ara olarak kullanlm sylemleridir, ve kapitalist dzen iin tm sylemler birbirine uydurulur! Adlarn verdiiniz filozoflar anlayabildiim kadar ile hayran olduum kiilerdir. Ben o grleri tartmyorum (tarta da bilirdim ve tartan da merak ve saygyla dinlerim)fakat grler ss iin ortaya konulmuyor uygulansn, yaansn diye uralyor ancak o zaman bir bilgi/deneyim gerei olabiliyor. Siz de bu idealizm sylemini kullanan zeki bir gensiniz ve hayatnzda bunu uygulamaya alacaksnz ve nereye varacanz u andan sylemek mmkn mdr? Size koulsuz inanalm ister misiniz srf ideal aldklarnz beeniyoruz diye.

Yukar dn

7 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

n/x Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Tartismalarinizi ilgiyle izliyorum. Forum basligi kavram olduguna ve amac ogrenmek olduguna gore dusuncelerimizi temellendirdigimiz kavramlari da acalim diyorum. Cunku biri icin temel olan kavram digeri icin temel icin gerekli tuglardan biridir. Sevgili RA-mozes, erdem nedir sizce? Neden insanlik veya evren icin olmazsa olmaz bir temel tasidir? Erdemsizlikle iliskisi nedir. Ozellikle sevgili Yildiz' in uyarisina dikkat cekmek istiyorum:
Katlma Tarihi: 01.01.2003 Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1044

quote: imdi bu kavramlar gnlk yaam ierisinde kullanrken salkl bir iletiim olmas iin sizdeki anlam ile bendeki anlamn ayn olmas gerektiini vurgulamak istemitim. Uzun sredir seni grmedim, nerelerdeydin? le Uzun sretir seni grmedim, nerelerdeydin? diyen iki kii arasnda bir kavram kargaas yaanaca bellidir.

Mudahalemi bagislamanizi diliyorum. Tartismanin yan yollarda kaybolmasindan korktugum icin.... Dostca selamlar,
Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 11:59 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243 Yukar dn Sibel Atasoy Yeni ye

evet mmkndr, bunu ben biliyorum, ben biliyorsam size de anlatabilirim ve sizde bilebilirsiniz!Bana koulsuz inann demedim(baknz forumda; yetke zerine yaz)felsefe tantlama ve karsama ister; felsefe koulsuzca sorgulamadan inanma istemez ve felsefe beenmek zerine de dayanmaz, felsefe dnme zerine dayanbr, ve ayn ekilde doal bilincin sylemlerine de kulak asmamasn bilir; doal bilin kendi gerekliini bilmeden, bakalarn ayrdetmek ister, ve buna tasarm deriz, uydurma deriz!Sadece sylediim romantiklemenin, ya da kt anlatmyla populistlemenin gerei yok...Gereklik okluk ve birliktir!ama ilk evresinde kendi iin ve kendinde birliktir; ayrmlar sizin sylediinize uyarlarsak znellik ile doar; kendi doasn anlamayan insan, znelin ve nesnelin birbirinden ok uzak olduunu sanr, doal bilin budur, kendini bilen bilin znelin ve nesnelin bir olduunu bilir!Ve abam da abamz da bu ynde olmaldr!Sevgiler

Gnderen: 11.09.2003 Saat 12:08 | Kaytl IP

Siz yle demitiniz;


Katlma Tarihi: 12.03.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 657

Kavramlar kendilerinde ve kendi iindirler; kavram yanl alglayan insandr ve bilgisiz insandr; kavram bir ve tektir imdi, bana koulsuz inanmayn diyorsunuz. O zaman sizinle bir kavram zerine tartmaya girieceim demektir. Tartmaya girmenin amac hakl kmak deil renmek/retmektir. Ben varsaydmz tartmaya girerken sz konusu kavram zerindeki anlaym belki deitirebileceim n kouluyla gireceim. Oysa siz "Kavramlar kendilerinde ve kendi iindirler; kavram yanl alglayan insandr ve bilgisiz insandr; kavram bir ve tektir" kabul ile yani eninde sonunda sizin anlamnza varmam gerektii art ile bu tartmada var olacaksnz. Bu eit olmayan koul, tartmay her ikimiz asndan da verimsiz klacaktr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 11.09.2003 Saat 12:09 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

"Kavram" tartrken "anlam" kavramna da deiniyoruz. Zihnimizi iyice kartralm o zaman... Metnin Tamam http://yunus.hacettepe.edu.tr/~aysever/anlsrn.html
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Anlam Sorunun Snrlar. Anlam bir nesnenin, bir olgu ya da durumun deil, dilsel bir anlatmn anlamdr. Anlam dilsel bir anlatmn iletiim ortamnda tad ieriktir. Anlam, kendisini tayan dilsel anlatmn belli bir dile ait olmasn, o dilin uylamlarna uygun bir biimde kullanlmasn gerekli klar. Anlam, K'nn bir iletiim ortamnda dilsel anlatmlar araclyla D'ye iletmek istedii, belli koullar yerine geldiinde de iletmekte baarl olduu dilsel iletidir. Bu iletiyi, K'nn iletiim ortamnda dild anlatmlar araclyla D'ye iletmek isteyip ilettii dild iletiyle, dilsel anlatmlar araclyla D'ye iletmek isteyip ilettii diltesi iletiyle kartrmamak gerekir

Yukar dn K.Polat Tecrbeli ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 13:55 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 03.09.2003 Yer: Switzerland Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 204

Sevgili arkadaslar Sizlerin bu coskun,ve dzeli katiliminiz bir zengilik katti bu konuya..ve ben keyifele okuyup, greniyorum..calisirken foruma katildigim icin fazla zamanim olmuyor tam katilimim icin..Ancak sorularla katilabiliyorum.. S, RA Moses Siz den grendigim iki sey var. Birincisi bir idealist odugunuz; ikincisi szcgn kavramin dissallasmasi icin oldugu`dur..Size bir nerim var, ama gercekten ikili polemige girmeden diger arkadaslarin grslerini de okuyup dikkate alarak katilmanizi istiyorum..Ancak Platon`un ve Hegel`in grslerini tekrarlayarak degil, onlarin yntemlerini (soru sorarak, diyalektik yntemi) kulananarak ilesesek daha iyi olur diyorum.. Sizin bu yazismadaki durusunuz bana yillar nce I.. Felsefe blmnde okurken bir hocamim yaptigi belirlemeyi bana cagristiriyor.."Fesefeye okumaya gelenler birinci sinifta filozofdur,ikinci sinifta filazof olmadigini anlar,cnc sinifta soru sormaya baslar, drdnc sinifta bildiklerinden spe eder, diplomayi aldiginda artik hicbirsey bilmedigini anlar" derdi..bu belirleme felsefeyle samimi ilgilenenler icin gecerlidir derdi.. S. RA moses size birkac soru: O szetiginiz "kendinden ve kendi icin" olan "kavram" nerdir? nasil birseydir?

8 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Kavram nedir?

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34455&PN=3

nelerden olusur? iliskileri var midir? ne ile nasil iliskiler kurar? Nerede bulunur diye sormayacagim ancak Zamansiz ve Mekansiz" oldugunu sylemistiniz..ancak ben zaman ve mekan disi olan bir seyi tasarlaya madigim icin hep cahil ve bilgisiz mi kalacagim? -Izimlersiz birseylerin izini sremezmiyiz? Herkese Sevgiler
Yukar dn RA_moses Yeni ye

Gnderen: 11.09.2003 Saat 13:56 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 05.05.2003 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 243 Yukar dn

Sayn Atasoy' a evet o dediinizi kabul ediyorum ama bunu mantksal bir ncelik olarak deil bir erek olarak ve bunu karsyorum; ve bylece hi de eit olmayan bir durum kmaz ortaya...Ve sizde karsamann, tantlamann gcn kullanarak bunu yapabilirsiniz ve dediiniz gibi bir durum varsa byle alabilir!Ve ben bir tartmaya girerken deiim ve kukuyu sizin yaptnz gibi kendi iin bir erek olarak grmekten ziyade bir ara olarak grrm...

Sayfa

2 Sonraki >>

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

9 -> 9

19.11.2008 19:29

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Felsefe Dersleri


Konu: Mantk Pozitivizm Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 30.01.2003 Saat 11:44 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dzenleyen Anlamak 25.06.2006 Saat 13:49

1 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

Yukar dn Anlamak Gnderen: 01.02.2003 Saat 12:23 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Mantk pozitivizm
Dzenleyen Anlamak 05.11.2006 Saat 20:44

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841 Yukar dn Anlamak Gnderen: 23.02.2004 Saat 13:04 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Fizikselcilik Birleik bilim dilinin yalnzca maddi, fiziksel eylere gndermede bulunmas ve btn temel yklemlerinin fiziksel olmas gerektiini savunan gr; zihinsel ve kltrel grnglere ilikin nermeler de dahil olmak zere btn anlaml nemelerin ilkece dorulanabilir fiziksel nesne ve sreletden oluan fzik diline aktarlabileceini savunan reti.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Mantk olgucularn btn bilimlerin fizie indirgenebilecei, yani herhangi bir bilim dalnn yasalarnn fziin yasalarndan uygun bir biimde tretilebilecei grne dayali olarak 1930'larda ortaya att "fzikselcilik" , btn bilimsel nermelerin fziksel nesnelere ilikin nermelere dntrlebilir olmas gerektiini savunur. Maddecilik balamnda da fizikselcilik, her eyin fizik biliminin temel kabul ettii kendiliklerden olutuu ve temel fziksel kendilikleri ynetenlerden bamsz dzenlilikler ve yasalar bulunmad varsaym zerine kurulu modern bir maddecilik uyarlamasdr. Otto Neutath gibi Viyana evresi dnrleri tarafndan gelitirilen fzikselcilik gr, zihin felsefesinde de "zihin-beyin zdelii" olarak bilinen ve Herbert Feigl ile J J. C. Smart tarafndan gelitirilen zihinsel durumlarla olaylar sinirsel-fziksel durumlar ve olaylarla zdeletiren "zihinsel eyler gerekte fzikseldir" yollu retinin dayanak noktasn oluturur. Viyana evresi'nin kurucularndan Otto Neurath, "radikal fzikselcilik" olarak anlan grn, Aydnlanma'dan beri gdlen "bilimin birlii" lks erevesinde, tek bir bilimsel dil oluturarak kiileraras anlama olanan en st dzeye karmak amacyla ortaya atmtr. Bu balamda Neurath'n fzikselcilii farkl bilimlerin dillerinin arzu edilir bir bireimini vaat eden dilsel bir retidir.. Bu gr, Viyana evresi dnrlerinin bilginin temellerini yalin ve yorumlanmam duyu deneyimlerinde aramak yerine fzikselci ve btnc bir bilgikuramna ynelmelerini salamtr. Btn bilimsel nermelerin -fzik alanyla snrh kalmadan- zaman ve uzam balamnda yer alan maddi eyler zerinden ifade edilmesi gerektiini savunan bu fzikselcifik anlay, birleik bilim lksne dayal bu yntemin yeterli bilimsel lleri salayan her trden aratrmada kullanlabileceini savlar. Bu biimde ifade edilen bilimsel nermelerse, "gereklik"le deil, ancak kendileri gibi nermelerle karlatrlarak dorulanabilir. Bu balamda sk bir "dilsel deneycilik" anlaym savunan Neutath'a gre, dilin dna klarak Popper gibi gereklie ya da Carnap gibi kiisel/znel (grngsel) deneyimlere bavurmak olanakszdr. Balarda indirgemeci bir arlay olan fizikselcilie yneltilen eletiriler karsnda 1970'lerden itibaren fzikselciliin indirgemeci olmayan uyarlamalar gelitirilmeye balanmtr. Bunlara gre varolan her eyin fiziksel olduunu iddia etmek, tm anlamli nermeleri fziksel dile dntrmenin olanakl olduunu iddia etmek deildir. Bu grn zihin felsefesindeki karli zihinsel zellikler fziksel zellikler tarafndan belirlenseler de onlara indirgenemezler grdr.
Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar

Yukar dn Anlamak Gnderen: 15.03.2004 Saat 15:39 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

M. Schlick Felsefede Dnm Noktas n Aklyor


1930-31 yllarnda, Erkenntis (Bilgi) dergisinin ilk cildi yaynland. Editrln R. Carnap ve H. Reichenbach n stlendikleri dergi bizim akmmzn balca szcs oldu. Derginin ilk says Schlick'in kaleme ald Felsefede Dnm Noktas ile balyordu: Bu yeni akmdaki iyimserliin derginin de anahtar haline geldiini sylemek iin oradan u satrlar aktaryorum. Schlick yle diyordu: Felsefede her ynyle keskin bir dnemecin ortasnda bulunduumuz kansndaym. Sistemler arasndaki ksr ekimelere sonu gelmi gzyle bakabilirim. Bizim amz artk bu tr ekimeleri gereksiz klan yntemlere sahiptir. artk bu yntemleri kararllkla uygulamaya kalyor. Schlick ayn yl (1930) yaynlad Kiisel Yaant, Bilgi, Metafizik adl makalesinde yle diyordu: Varlklarn bilgisi ilk olarak zel bilimlerin kendi yntemleriyle elde edilmektedir. Varln bunun dndaki her hangi bir yntemle bilgisini edinmek bouna laftr. Metafiziin hi bir olana yoktur, nk metafiziin amalar kendi aralarnda birbiriyle elimektedir. Eer metafizikilerin kiisel yaantya zlemleri varsa bunu iirle, sanatla yapabilirler. Bu zlemlerini yaamn kendisiyle giderebilirler. Ama transandant(akn) olan eyleri kiisel olarak yaamaya, denemeye girimek istediklerinde yaamla bilgiyi birbirine kartrrlar, yaptklar i haylet kovalamaktr. Schlick'e gre, Bilgi, dnyadaki olgular birebir olarak gsteren bir simgeler sistemi ina etmektir, kiisel yaantdan temelden farkl oluu da bu nedenledir. . Bu pek iyimser tutum ruhbilimsel adan ancak bir dnemete yaanabilen bir duygudur. Bir arabay ok hzl srebilirsiniz hzn deitirmediiniz srece hi bir ey fark etmeziniz. Ama bir dnemece girdiinizde ya da ivme deitii zaman byk bir tepkiyle karlarsnz. Mantksal Pozitivist Akm bugn artk o kadar gze batmyor. Ama felsefede bir dnm noktas oluturduu bellidir. Bu felsefe

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

2 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

sonralar yeni, stelik dz bir yol tutturdu. Burada, mantksal pozitivizm diye anlan akmn yanda sayamayacamz bir filozofun C.West Churchman 'den u alnty yapmak isterim. Pozitivist akmn. sorgulama biimlerini salkl biimde ele aldna hemen hcmen kimsenin kukusu yok, dnce akmlarn birbirinden kesin izgilerle ayrd. Ve de- neysel yntem yandalarnn reaksiyoner akmlara kar mcadele verebilecekleri bir zemin yaratt. Bugn pozitivizm ncesi grlere geri dnmek artk bilim-ncesi grlere dnmek demek oluyor. Demokrat grl birinin gznde tanrnn tartlmaz gcn savunan bir reaksiyoner anlamna geliyor bu tutum. Metafizii bir anlamda temize karmaya alan F S. C. Northrop 'un son kitabnda da buna benzer bir tutumla kar karyayz. Kendisi, btn yazlarnda daima en bamsz izgiyi tutturmu, bilimin temellerine olduu kadar bilim felsefesi ile kltrel ortam arasndaki karlkl bamlla da dikkatleri ekmi bir yazardr ve yle yazmaktadr: Gerekten de, mantksal pozitivizmin tarihesine bakarsak, bilimsel dnya anlaynn bu durumu hep koruduunu grrz. Hele Schlick 'in Uzay ve Zamanda yaknd tutumu dnrsek bu daha iyi belli oluyor. Bilimsel kavramlar, onlarn tmdengelim yoluyla zgl biimde formllendirilmi`bir teorinin postlatlarnda bilim adamlarnca verilmi tanmlarn bir yana braksak bile, mantksal pozitivizm ana amacna ulam. gzkyor. Mantksal pozitivistler'in amaladklar operasyonlarla snama veya dorulama hedefine her eye ramen varlabiliyor. ada mantksal pozitivistlerin artk bu duruma geldiklerini gsteren bir ok kant var. Mantk pozitivizmin izdii dnemecin ne kadar keskin olduunu kestirmek ii onu, geleneki felsefe grleri arasnda gerek espri gerekse zaman bakmndan kendine en yakn deni karlatrmak yararl olur. Bu karlatrma iin H.Vaihinger in Sanki Felsefesini seiyorum Zamannda geni yanklar uyandran bu kitap, Geleneksel felsefenin veni-Kantlar tarafndan paralanmas diyebileceim akmn tipik bir rneidir. Vaihinger, fizikte (noktasal kitle ile zde tuttuu) atom kavramnn, mantksal bakmdan kendisiyle elise bile, aslnda yararl bir uyduruk kavram olduunu gstermeye alyor ve diyor ki: Hem uzaygenlii (uzayda-yaylabilirlii Y..] olmayacak. hem de kuvvet sahibi bir tz olacak... Byle bir ey' kendisine bir anlam yklemenin olana olmayan tzcklerin kombinasyonundan baka ne olabilir ki... Ancak basit atomlarn maddesel bir ey olmas gerektii halde bunlar yine fiil birer nesne deildir. Buna ramen, fziksel kurgular yapabilmesi iin fizikinin atomlara ihtiyac var. Peki, nasl zeceiz bu elikiyi? Bilimi bu ikilemden nasl kurtaracaz? Vaihinger, bilimde fiilen kullanlmakta olan yntem, diyor: Atomlardan, ama onlara hi bir anlam yklemeden konumaktan baka bir ey deil... Bu kavraytaki bir yntem hi kukusuz pek rahat bir yntem, ama yntemin nesnel dnyada metafizik adan geerli olup olmad sorusu havada kalyor Vaihinger'in bu ak seik sylemi, felsefede mantk pozitivizmin nceki durumu apak ortaya seriyor. Arada ylesine bir anlay fark var... Bu fark, bir takm glgeler araclyla betimlenegelen olgular dnyasyla kesin mantkl bir erevede rten yapsal [krgusal Y..] sistem bir yanda , iki blgeyi birbirine balayan ve birisinin kesinliini ikincisininse glgelerini paylaan operasyonel tanmlar te yanda, bu iki blge arasnda yer alyor. Doa Bilimlerinde Pozitivizm-Philipp Frank ev: Ylmaz ner-Spartaks Yaynlar
Yukar dn Anlamak Gnderen: 01.09.2005 Saat 10:03 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Viyana evresi
Wittgenstein n Maas David Edmons John Eidinow eviri: Asl Bien Yap Kredi Yaynlar (......) Schlick Viyanaya ehrin daha aydnlk zamanlarnda gelmiti. Alman aristokrasisinin altlarndaki bir aileden gelen Schlick, Berlinde tp eitimi alm, Max Planck n rencisi olmutu ve ann byk bilim adamlarn ahsen tanrd. 1922de Viyanada profesr tayin edilmesiyle birlikte, niversitenin nn arttrmakla kalmad, nadir ve beklenmedik bir de becerisi olduu anlalmt: adeta bir yetenek mknatsyd. ok gemeden etrafna, felsefi meseleleri tartmak iin Perembe akamlar bir araya gelen dikkate deer bir grup toplad. Bu grup Viyana evresi olarak tannd ve iki sava arasnda asrlk felsefi varsaymlar yerle bir etti. zellikle etik ve metafizii bu disiplinden kardlar. Modus operandileri olan mantk pozitivizm onlara gre gelecein dalgasyd bu dalga gerekten Ingilizce konuan dnyada yerleik felsefenin kylarn dvd. Grubun yeleri arasnda filozoflarn yan sra iktisatlar, sosyal bilimciler, matematikiler, mantklar ve bilim adamlar vard Otto Neurath, Herbert Feigl, Rudolf Carnap, Kurt Gdel, Viktor Kraft, Felix Kaufmann, Phillip Frank, Hans Hahn ve Hahnn Boole cebiri uzman, puro ien, kr kzkardei Olga apnda dnrler. nce Nazizmin ykselii sonra da Wittgensteinn hoyratl yznden geimini salayamaz hale gelen Friedrich Waismann da bu gruba dahildi. evre, Karl Popper, Wittgenstein arasndaki ilk felsefi balanty da kurmutu. Wittgenstein yelii ve sahiplenilmeyi reddetse de onlar Wittgenstein eref yesi ve klavuz olarak gryorlard. Popper ye olmak istese de olamam, muhalefet roln stlenmiti. Farkl farkl huylar ve entelektel ilgi alanlar olan bir grup akademisyenden oluan Viyana evresi, usulca egolar yattran ve nezaketiyle gerilimi datan, yumuak huylu Schlickin ayartc ve olumlu tevikleri olmasa harekete benzer bir eye dnemezdi. Katlmas istenenleri sadece onun davet etmesi ie yaryordu. Bu daveti alanlar kendilerini ayrcalkl ve minnettar hissediyorlard; Popper gibi davet alamayanlarsa deerlerinin bilinmediini dnyordu. Grubun teknik yldz, yce notasyon ve simge bycs, mantk Rudolf Carnapt Schlick gibi o da Almanyada domutu. evrenin siyasi tavr iktisat ve sosyolog Otto Neurathtan geliyordu; muazzam enerjik, akac, hayat ve kadnlar seven, ii apkas, gr ve dank kzl sakal, devasa cssesi sayesinde hemen seilen bir adamd mektuplarn fil resmiyle imzalard. Gen akademisyenler arasnda entelektel adan en fazla nclk nitelii olan Kurt Gdel di; bu ince, gzlkl, sosyal adan zayf adamn tamamlanmamlk teoremleri, Russelln mantktan matematik karma teebbslerinin bouna olduunu gstermek iin kullanlmt. Matematik ve fizik enstitlerinin bulunduu Boltzmangassede bir binada, zemin kattaki bakmsz bir okuma odasnda toplanrlard. Sandalyeler tahtann nnde yarm daire eklinde dizilirdi; arkada sigara ienler ya da not almak isteyenler iin uzun bir masa vard. Saylar yirmiyi nadiren

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

3 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

geen Viyanallara zaman zaman yurtdndan konuklar katlrd, bunlar arasnda Amerikadan W.V.O. Quine, Polonyadan Alfred Tarski , Britanyadan A.J. Ayer ve Berlinden Carl Hempel vard. Dardan gelenler, egzotik bir bitkiyi yiyen kular gibi memleketlerine dner ve oraya bitkinin tohumlarn saarlard. Bu ekilde evrenin etkisi hzla yayld. Mesela 1936da ngilterede Ayer, onu bir gecede akademi dnyasnn nlleri arasna sokan Dil, Doruluk ve Mantk adl kitabn yaymlamt. Ho ve saldrgan bir polemik sunan kitap neredeyse tmyle yazarnn Avusturyada geirdii birka ayda iine sindirdii fikirlere dayanyordu. Toplantlar belli bir dzene gre yaplrd. Schlick herkesi sessizlie davet ettikten sonra (Einstein, Russell, Alman matematiki David Hilbert ya da Niels Bohr gibi) sekin mektup arkadalarndan gelen, grup iinde tartma yaratabilecek mektuplar okur; sonra bir hafta nce belirlenmi olan konu zerin de tartmaya balanrd. deolojik adan onlar birbirine balayan felsefede bilimsel yntem uygulanmasnn nemine olan inanlaryd mantn kesinliinden felsefenin de dier disiplinler kadar fayda greceini dnyorlard. Bu noktada, dnyann dier felsefe bakentinde, bilimin felsefeden renecek ok eyi olduunu dnen Cambridgeli meslekdalarndan ayrlyorlard. Gilbert Rylen ifadesiyle, Felsefe Viyanada kan emici bir asalak, ngilteredeyse tedavi edici slk gibi grlyordu. Ancak gerek dman Cambridge deil Alman idealizmiydi Fichte, Hegel ve ksmen Kant iine alan bu gelenekte akl ve ruh, fizik ve mantktan stn tutuluyordu. Avusturyallar bu ekoln karanlklk, tevatr ve kafa karklndan ibaret olduunu dnyordu. Devam edecek
Yukar dn Anlamak Gnderen: 02.09.2005 Saat 09:42 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bu toplantlar ok ateli olurdu. yeler kendilerini yepyeni ve taze bir eyin merkezinde hissederlerdi; felsefenin gemiindeki ate saan ejderleri ldryorlard. 1929da Schlick kazanl ve prestijli bir mevki iin Almanyaya dnme frsatn reddedince (Kim Viyanay brakp Bonna gitmek isterdi?) grubun birka yesi onun erefine, evrenin amalar ve deerlerini bildiren yar resmi bir manifesto yaynladlar. Bal uydu: Wissenschafthiche Weltauffassung: Der Wiener Kreis, yani Dnyaya Bilimsel Adan Bakmak: Viyana evresi. Hareketin entelektel babalar olarak kiinin ad zikrediliyordu Albert Einstein, Ludwig Wittgenstein ve Bertrand Russell.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Einstein yeni bilimsel aydnlanmann en parlak yldzyd:zaman ve mekan arpc bir biimde sezgi-kart tanmlamasen azndan yle sanlyordu Kantn dnyada, insann sadece bir koltua oturup ban iki eli arasna alarak dncelere daldnda kefedilebilecek eyler olduu iddiasn yalanlyordu. Bir rnek, Kanta ait Her olayn bir nedeni vardr szyd; grnte bize dnyann nasl iledii yolunda somut bir ey sylyordu ama bu sonuca ampirik gzlem sonucu varlmamt. Newton fizii kanunlar da bir dier rnekti. Ama Einstein bunun abesliini gstermiti. Newton kanunlarn sadece dnerek karsamak yle dursun, bu yasalarn yanl olduu ortaya kmt. Viyana evresinin eref listesindeki ikinci isim Bertrand Russelld. Bu cazibesi hem amprizmi dnya hakkndaki btn bilgimizin deneyimlerden kaynakland teorisi iddetle savunmasndan, hem de mant matematik ve dile uygulamakta nclk etmesinden kaynaklanyordu. Rudolf Carnap ve Hans Hahn, Russelln 1910-13te yaymlanan Principia Mathematicasnn ieriini sindirdiini iddia eden be mstesna kiiden ikisiydi. Carnap, 1920lerin bandaki hiperenflasyon srasnda Almanyada zrt bir renciyken, Russella mektup yazm ve bulamad ya da alamad 1929 sayfalk, ciltlik eserinin bir nshasn rica etmiti; Russell ona btn ana kantlarn ayrntsyla zetleyen otuz be sayfalk bir mektupla cevap verdi. Hahn da Viyana evresinin tm iin benzer bir hizmette bulundu; onlara felsefi z, kalabalk formller mezarlndan damtarak hzlandrlm bir Russell mant kursu verdi. Ama hareket en ok Wittgensteina sayg duyuyordu. 1933 ubatnda A.J. Ayer, arkada Isaiah Berline gruptan edindii izlenimleri aktarrken yle demiti: Wittgenstein onlar iin bir ilah. Ayere gre Russell sadece sann habercisi gibi grlyordu. Aslnda Ayer 1932 Kasmnda yirmi drt yandaki bir aratrma grevlisi olarak Oxforddan Viyanaya gittiinde Wittgenstein tapnmasnn en civcivli dnemi geride kalmt. Tractatus Logico-Philosophicusun Almanca orjinali Logisch-philosophische Abhandlung 1921de yazarn doduu ehirde yaymlandnda heyecan dalgasyla karlanmt. Eserin zgnln ilk teslim edenlerden biri Schlickti ve 1920lerin orialannda Tractatus evrede yksek sesle okunup, cmle cmle tartlmt hem de iki kere. Bu meakkatli i neredeyse bir yl sryordu. Schlickin daha sonra yazarla tanmas srecinde de benzer bir azim vard. Wittgensteinla tanmak iin can atan Schlick ona 1924te bir mektup yazmt. Wittgensteinn temel fikirlerinin hem nemini hem de doruluunu akladna kaniydi. Wittgenstein ona resmi bir cevap yazmt. O srada Avusturyann gneyindeki bir ky okulunda retmenlik yapyordu ve Schlicki oraya davet etmiti. Ne yazk ki araya baka meseleler girdi ve Schlick nihayet yola ktnda Wittgensteinn oradan ayrlp baka yere gittiini rendi. (...) Wittgenstein genelde felsefe tartmay reddeder, iir okumakta srar ederdi o sralarda en ok Bengalli air Rabindranath Tagoreun msralarn severdi. Tagoreun iirinin Wittgensteina cazip gelen zellikleri muhtemelen kristal safl ve yeterince vurgulanmam tinselliiydi. Duvara dnerek okumay tercih ederdi. Esir ald mantklar, sabrszlklarn gstermemeye abalayarak srtna bakarlarken belki de mesihlerinin mesajn yanl anladklarn fark etmeye balamlard. air kibrim utanla lyor karnda. Ey usta air, kapandm ayaklarna. Brak basit ve sade klaym hayatm, Senin mzikle dolduracan kamtan bir ddk gibi. Felsefe dnyasnda, Viyana evresinin nemi, sadece iki tr geerli nerme olduu eklindeki basit, temel ilkelerinden geliyordu. Birincisi kendi terimlerinin anlam sayesinde doru ya da yanl olan nermeler: mesela Btn bekarlar evlenmemi adamlardr trnden cmleler, 2+2=4 trnden denklemler ve Btn insanlar lmldr; Socrates insandr; yleyse Socrates lmldr trnden mantksal karmlar. kincisi ampirik olan ve dorulanmaya ak nermeler: Su 100 derece de kaynar, Dnya dzdr (dorulanmaya ak olduklarndan yanl olsalar bile anlamldrlar.) Dier btn nermeler, evre iin, tam anlamyla manaszd. Nitekim, Tanrnn var olduunu dorulamak imkansz olduundan, dini beyanlar kurnazca entelektel p kutusuna gnderiliyordu yani sonu itibariyle metafiziin de ait olduu yere. Estetik, etik ve hayatn anlamna dair beyanlar da bu pe atlyordu. Adam ldrmek yanltr, Insan daima drst olmaldr, ve Picasso Monetden daha stn bir sanatdr gibi nermeler gerekte ancak kiisel yarglarn ifadesi olarak anlalabilirdi: Adam ldrmeyi onaylamyorum, Bence insanlar daima doruyu sylemelidir, Picassoyu Monetye tercih ederim gibi. evrenin manifestosunda insan her eyi elde edebilir deniyordu. Her eyin ls insandr. Felsefenin ana ilevinin metafizikle oyalanmak deil bilim adamlarnn kullandklar kavramlar kesinletirip netletirmek olduunu

4 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

dnyorlard. Bilim adamlar sahann en nemli oyuncusuydu. Filozof sadece oyun taktiklerini analiz ederek takma yardmc oluyordu. Felsefe hep ikincil bir bilim olarak kalacakt.
devam edecek Yukar dn Anlamak Gnderen: 03.09.2005 Saat 11:27 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Ancak evrenin kendi bak asndan bile her ey bu kadar basit olamazd. nermeler dorulanmaya ak olduklar iin anlaml kabul ediliyorlarsa o zaman dorulama neydi? evrenin ilk gnlerinde yeler enerjilerinin ounu bunu belirlemeye vakfetmilerdi. Mesela Bir nermenin anlam, dorulanmasnda kullanlan yntemdi? dsturu Hastings Muharebesini Fatih William kazand trnden tarihi nermeleri kapsayacak ekilde nasl uyarlanabilirdi? Viyana evresi bilimin snanabilecek ngrler retmesi gerektiine inanyordu. Ama 1066daki Norman stilas hakkndaki bir nermeyle dorulanabilir bir ngrde nasl bulunulacakt?
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bunun cevaplarndan biri, tarihinin geleneksel aralarnnarivler, yazmalar, arkeolojik bulgular, szl ifadeler vs. bilim adamnn ispirto oca, aya, test tpnn muadili olduklar ve bir kuram yerine dierini desteklemeye yarayan kantlar toplamaya yaradklaryd. Dahas tarihi nermeler de ngrde bulunuyordu; bir nerme doruysa, ileride ortaya kacak yeni kantlar da onu teyit edecekti. Sonraki yllarda, tarihi nermelerin sadece prensipte dorulanabilir olduklar iin anlaml sayldklar iddias pek ok kiiye tuhaf gelecekti. Grnte anlaml olan btn nermeleri dorulamac bir deli gmleine sokmak yapay grnyordu. Mesela baka zihinler hakkndaki nermeleri (Hennienin ba aryor) sadece bu nermeyi dorulayan ya da yalanlayan kantlarla (Hennie aspirin istedi mi?) tartmak anlamna geliyordu. Alternatif, saduyuya dayanan gr, nsanlar odadan ne zaman ksa odann mobilyalar (insanlar dndnde tekrar ortaya kmak zere) buharlayor trnden bir iddiann anlaml olduu yolundayd: dorulanmas mmkn olmad halde akla yatkn geliyordu. evre iinde bile dorulama ilkesine kar artan bir phecilik vard, zaten 1930 larn ortalarnda da neredeyse tmyle bir kenara brakld. Daha sonra A.J. Ayere hareketin zaaflar sorulduunda, Bence en nemli kusuru neredeyse her eyin yanl olmasyd, diyecekti. Ama bir mddet Bat dnyasnn en moda felsefi doktrini bu oldu. Anlaml nermelerin ya analitik olmas (doruluk ya da yanllnn iinde geen kelime ya da simgelerin anlamn inceleyerek belirlenebilmesi btn genlerin kenar vardr) ya da gzleme ak olmas kuram mantk pozitivizm adyla anlyordu ve mantk pozitivistlerin ou Tractatusu kutsal kitap bellemiti. Dorulama ilkelerini Tractatustan almlar ve Russell gibi onlar da Wittgensteinn temel savlarndan birini kabul etmilerdi: ne kadar karmak olursa olsun btn matematiksel kantlar ve btn mantki karsamalar mesela Yamur yayorsa yamur ya yayordur ya da yamyordur veya Btn insanlar lmldr; Schlick insandr; bu yzden Schlick lmldr. sadece totolojidir. Baka bir deyile bize gerek dnya hakknda hi malumat vermezler; ierikten yoksundurlar: sadece nermelerin ya da eitliklerin i ilikileri hakkndadrlar. Bize Schlickin lml olduunu, evden karken emsiye almamz gerektiini, hatta Schlickin insan olduunu gstermezler. Viyana evresinin Tractatus yorumunun btnyle doru olup olmad ise ayr bir konu. Wittgenstein nermeleri parsellemi, sylenebilecek ve sylenemeyecek nermeler olarak ikiye ayrmt. Bilimsel nermeler ilk kategoriye, etik nermeler ikincisine giriyordu. Ama evredekilerin ou Wittgensteinin sylenemeyecek nermeleri manasz kabul etmediini anlayamamt. Tam aksine esas nemli eyler konuamadmz eylerdi. Wttgenstein Tractatusun asl derdini, nemli bir avantgard editre yazd mektupta yle telaffuz etmiti: Kitabn etik bir derdi vardr... Eserim iki blmden oluuyor: burada sunduklarm art yazmadm her ey. Esas nemli olan bu ikinci blmdr. evrede birka kii Otto Neurath dahil Wittgenstein gveni suiistimal eden biri olarak gryordu. Rudolf Carnap, evrenin Wittgenstein n metnine getirdii yorumla adamn kendisi arasndaki ztla hayret ediyordu. evrede metafizik, ahlaklk ve tinsellii elinin tersiyle iten kat bilim adamlar vard ve ilk bata Tractatusun mesajnn da byle bir ret olduuna inanmlard. Ama bu iir okuma iinde yar mistik bir taraf vard. Carnapn ifadesiyle: Bak as, insanlara ve sorunlara, hatta teorik sorunlara yaklam bir bilim adamndan ziyade yaratc bir sanatya benziyordu, hatta daha ileri gidip bir peygambere ya da khine benzedii bile sylenebilir... Bazen uzun ve zorlu gayretten sonra, nihayet cevabn verdiinde, sz nmzde yeni yaratlm bir sanat eseri ya da ilahi bir aydnlanma gibi dururdu. Belki de kanlmaz olarak Wittgensteinla evre heyeti arasnda yanl anlamalar ve gerilimler dodu ve bunlar beraberinde ayrlklar getirdi. zellikle de sakin, kendine hakim Carnapla ikisinin arasnda temel bir kiilik atmas olmutu. deal bir dilin arzulanr bir ey olduuna inanan Carnap yapay dil Esperantoyu savunuyordu. Bu zararsz coku Wttgen stein fkeye garketti. Dilin organik olmas gerektiinde srarlyd. Carnap, Wittgensteina kar saygda kusur etmese de Witt gensteinn X ve Y varsaymlarndan nasl Z sonucuna ulat yolundaki srarl, nazik ve merakl sorular bilgilik taslayan birinin megaleleri olarak kulak ard edilmiti. Kokusunu alamyorsa ona yardm edemem. Sadece burnu iyi deil. Kzlca kyamet Carnapn bayapt Der Logische Aufbau der Welt (Dnyann Mantksa Yaps) kitabnn yaymlanmasyla koptu. Wittgenstein, Carnap intihalle sulad zaten byle bir eyi bekliyordu, hem Carnapn kitabmda Wittgensteina ok ey borlu olduunu belirtmesi de bu suunu onun gznde iyice arlatryordu. Wittgenstein, Kk bir ocuun elmalarm almasna aldr etmem ama elmalar ona benim verdiimi sylemesine bozulurum, demiti.
devam edecek

Yukar dn Anlamak Gnderen: 04.09.2005 Saat 12:30 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

(......) Viyana evresinin kilit yelerin ou Yahudi, geri kalanlar da sol eilimliydi. Pek ok sanat, sinemac, banker, bilim adam ve doktor iin geerli olduu gibi Viyanann filozof kayb Britanya ve Amerikann kazanc oldu. Carnap Prag zerinden Princetona, Feigl nce lowa sonra Minnesotaya, Gdel Princetona, Menger Notre Dame niversitesine, Berlindeki Hempel de Brksel zerinden Chicagoya, oradan New Yorka gitmiti.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Otto Neurath, 1934te kendisi Rusyadayken Avusturyada gerekleen sac, dinci-korporatist Dolfuss Darbesinden beri Viyanaya dnmemiti: geri dnse grubun siyasi adan en etkin eleman olarak hayatnn tehlikeye girecei belliydi. Karsyla birlikte Hollandaya geti ama 1940ta Nazilerin oray da igal etmesiyle, kendini ngiltereye kalkan kk ve kalabalk bir tekneye att ve savan sonunda orada huzur iinde ld. Waismann g eden son evre yelerindendi. Schlick cinayetinden sonra Temel Bilimler Felsefesi krss kaldrld: tayin komitesi bundan byle fakltedekilerin gerek grevinin felsefe tarihi

5 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

retmek olduunu ilan etti. Viyana evresinin balatt hareket biraz dank ve sulandrlm da olsa yoluna devam etti ama baka yerlerde Britanya ve Birleik Devletlerde. evrenin sesi, adyla birlikte anlan baz felsefi kavramlarla halen duyulabilmektedir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 14.03.2007 Saat 17:22 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Mantk Pozitivizm
Yeditepede Felsefe Dergisi 3.Sayda Cengiz skender zkann, Pozitivizm in Bilim Anlay ve Aristoteles in Bilim Kavram: Bir Karlatrma adl metininden bir blm alntlyorum. Mantk Olguculuun anlalr bir dille zeti olan bu alntnn, konunun almna katk salayacan umuyorum.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Viyana evresi bilimi (science) nesnel, doru bilgiler ortaya koyabilen tek ura olarak tanmlam ve bilimle metafizii, anlamllk lt olarak da grdkleri bir dorulanabilirlik ltne gre ayrma abasnda olmutur. Bilim ve bilimsellik kavramlar evre dnrlerinin ilgilerinin odanda bulunmutur. Bilimsel dnya gr sloganyla yola karak birletirilmi bilim (unified science) idealleri iin baz bilimsellik ltleri koymulardr. Bu ltleri koyarken de deneye ve manta verdikleri nem yznden Mantk Yeni Olguculuk ya da Mantk Deneycilik olarak da bilinirler (Kraft 1953: 16). Bilim ve bilimsellik hakkndaki grlerinin odanda, ne srdkleri ltler gerei dilsel ifadeler vardr. Szgelii doabilimleri ve matematik ayrmn bu alanlarda dile getirilen nermelere, ifadelere bakarak yapmlardr. Buna gre doa bilimleri olgular hakknda nermeler ne srerken mantk ve matematiin nermeleri olgular aras ilikileri deil, yalnzca kavramlar aras ilikileri dile getirirler. Dolaysyla saf matematiin ve saf geometrinin nermeleri deneysel varlklarla deil ideal nesnelerle ilgilidirler (Kraft 1953: 21). Bilimin ne olduunu belirleyerek bilimi metafizikten ayrmak iin biri deneysel dieri mantksal olan iki lt koymulardr. Mantksal lt bir dil zmlemesidir. Bilimin mantksal yapsn soruturmak, bilimin nerme ve kavramlarnn mantksal bantlarm soruturmaktr. Deneysel lt bir nermenin anlamnn deneye baml klnmasdr. Deneysel lt udur: Bir nermenin anlaml olabilmesi iin deney yoluyla dorulanabilir olmas gerekir. Bilimin btn nermeleri anlaml nermelerdir. Bilimsel olmak iin byle anlaml nermelerden kurulu olmak gerekir. Bilimsel olmas gereken bir felsefe anlay ileri srerek felsefeye bilim dilinin mantksal zmlemesini yapma grevini vermilerdir; felsefe olgular hakknda konumamaldr. nk olgular hakknda anlaml nermeler ileri srmek iin bu nermelerin olgularca dorulanabilir olmalar gerekir; bu ii de zaten bilimler yapmaktadr. Viyana evresi dnrlerinden Carnapa gre felsefenin olgu sorunlaryla ii yoktur. Olgulara degin sorunlarla tek tek bilimler ilgilenir. Felsefe sorunlar yalnzca mantksal sorunlar olabilir, bilimin mantksal analizinin sorunlar olabilir. Bylece felsefe bilim mantna indirgenir (Carnap 1966: 77). Bu da, bundan nceki btn olgu sorunlarna ilikin felsefenin metafizik olarak grlp, anlamsz ilan edilmesi demeye gelir. Mantk Olgucular bilimi nesnel ve doru bilgiler ortaya koyabilen bir ura olarak grdklerinden bilimsellik ltlerinden biri olgularla dorulanabilir olmadr; nk olgular nesnelliin ls olarak grmlerdir. Bilimin btn kuramlar olgular araclyla dorulanabilir kuramlardr; dolaysyla anlamldrlar da. Olgular hakknda ileri srlen bir kuramn deney ve gzlem yoluyla dorulanabilme olana yoksa, bu kuram anlamszdr ve metafiziktir. Szgelii doa olgularn aklamak iin ilk neden, ilke gibi kavramlar kullanan bir doa felsefesi anlamsz nermeler kuran bir metafizik sistemdir. Carnap bu tr kavramlara szdekavramlar (pseudo-concepts) demitir (Carnap 1966: 67). Bilimin btn kavramlar deney temelinde kuruludurlar. Btn kavramlarmz deneyde bize verili olana indirgenebilirler. Her bir kavram, anlam bilinen baka kavramlara dayanlarak tanmlansa da btn kavramlar tanmlanabilir deildir. Tanmlanabilir olan karmak kavramlarmzdr; ama anlam dorudan yalnzca deney araclyla gsterilebilen, tanmlanamaz baz basit, ilkel kavramlar da vardr. Bu yzden daha karmak kavramlar kullanarak ileri srdmz herhangi bir sav, sadece ilkel kavramlar ve mantksal ya da biimsel kavramlar ieren savlara dntrlebilir (Kraft 1953: 85). Bylece bilimlerin kulland kavramlar ilkel, birincil kavramlar zerinden tanmlanabilirler. rnekse ivme kavram, hz art ve zaman kavramlar zerinden tanmlanr; hz kavram da yer deitirme ve zaman kavramlarna gre belirlenir. Bylece olgulara ilikin veriler temelinde, kavramlarn biribirinden tretilebildii bir mantksal ema kurulabilecektir; kald ki ama da budur. Burada sz geen olgusal veriyle kastedilen de her bir kii iin kendi deneyleridir. Carnap bununla her kavramn duyu deneyleri zerinde kurulmas gerektiini dnmtr (Kraft 1953: 86). Dolaysyla burada kastedilen zmleme, karmak kavramlarn basit elerine ayrlmas demek olan bir tr kavramsal indirgemedir. Bilimsel kavramlarn tanmlar sadece deneylerimiz arasndaki ilikileri dile getiren terimlerde ifade edilmelidir. Bu yzden de kavramsal varlklar herhangi bir eye karlk gelmezler; sadece deneylerimizi gsterirler. Dolaysyla kavramlarn, kendinde varolandan baka bir eyi gsterip gstermediine ilikin metafizik sorunlarn bilimde de yeri yoktur (Kraft 1953: 107). devam edecek

Yukar dn

6 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

Anlamak Gnderen: 15.03.2007 Saat 09:55 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Burada Viyana evresinin bilimlerde deneye verdii nem aklk kazanr. Bilimin kavramlarnn dayand son temel tanmlanamaz ve anlam deneysel olarak gsterdii nesne olan ilkel kavramlar olunca, bilimin nermeleri iin de ayn lt geerli olacaktr. lk olarak Russell tarafndan ortaya atlan, daha sonra Wittgensteinn Russelldan ald atom nermeleri (Kraft 1953: 115) dncesi, Viyana evresi dnrlerince protokol nermeleri (Kraf 1953: 118) adyla bilimsellik iin bir deneysel dorulama lt olarak sunulmutur. Neuratha gre (1966) birletirilmi bilim evrensel bir dil kullanr. Birletirilmi bilim dili olgu tmcelerinden oluur ve olgu tmceleri de protokol tmceleri ve protokol olmayan tmceler olarak iki trldr (Neurath 1966: 202). Protokol olmayan tmceler de yasa ifadeleridir. Buna gre bileik nermelerin doruluk deeri, onlar oluturan basit, tekil nermelerin ya da atom nermelerinin doruluk deerine baldr. Bileik nermelerin doruluk deeri tekil atom nermelerinin doruluk deerinden mantksal olarak tretilebilir. Tekil nermelerin doruluk deeri ise dorudan duyu deneyiyle belirlenir. Tekil nermelerden meydana gelen bileik nermelerin doruluk deeri, tekil nermelerin doruluk deerine balannca da bilimdeki tmel nermelerin dorulanabilirlii de duyu deneyine balanm olur. Bunun iin yaplmas gereken, bu tmel nermelerin doruluk deerlerini, onlarn kapsamna giren tekil nermelerin doruluk deerlerine indirgemektir. Bundan dolay tmel bir nerme tekil nermelerin birleimi olarak ifade edilebilmelidir. Viyana evresi dnrlerinin protokol nermeleri olarak adlandrd bu nermeler en kolay bilinebilir olan olgu durumlarn betimlerler; yoruma dayal deildirler, dorudan verili olan gsterirler ve bu verili olma da duyularmza verili olmadr. nermelerin, tmcelerin doruluuyla ilgili olarak Carl Hempel de anlama ilikin deneyci ltn temelinde deneysel olarak dorulanabilirlik gereksiniminin bulunduunu ileri srerek hem analitik hem de eliik olmayan anlaml tmcelerin deneysel bir anlam tadn, anlamnn deneye dayandn sylemitir (Hempel 1966: 109). Viyana evresi dnrleri bilimde protokol nermelerinin olmadnn farkndadrlar; ama bilimin daha karmak yapdaki tmel nermelerinin kendi koyduklar lt olan deneysel dorulanabilirlik gerei dorulanabilmeleri, ancak onlarn deneysel olarak dorulanabilen nermelere, protokol nermelerine indirgenebilmesiyle olanakldr. Protokol nermeleri bylece bilginin dayand en son nokta, en son temel olarak deneysel dorulama ya da yanllama sonularn bildiren gzlem raporlardr (Kraft 1953: 120). Dorulama da gzlenmi olgu durumlaryla nceden bildirilmi bu olgu durumlarn ifade eden protokol nermelerinin uygunluunu snamadr. Dorulanabilir bir varsaymdan tretilen gzlenebilir bir sonu, gereklikte gzlenmi olan olgu durumuyla karlatrlr. Tmel nermelerin dorulanabilmeleri sadece tekil nermelerin dorudan gzlemlemlerle snanmalaryla olanakldr (Kraft 1953: 136-137). Bunlar baka trl dorulanamazlar; nk snrsz genelliktedirler. Bu tmel nermeler de yasa nermeleridirler; yani yasa nermeleri snrsz genellikteki tmel nermelerdir. Tmel nermelerin deneysel olarak dorulanmalar doadaki olgularn birrnek olduu varsaymna dayanr. Tmel nermelerin doruluu da mutlak anlamda deildir; koullu olarak dorudurlar. Tmel nermelerin snrsz genellii yznden tam olarak deneyle dorulanamayacaklarnn farknda olan Viyana evresi dnrleri dorulanabilirlik (verification) yerine, onaylanabilirlik (confirmation) kavramn nerirler. Bununla beraber bilimsellik ltleri duyu deneyine bal olduundan nermelerin onaylanma derecelerindeki art da bu nermeleri dorulayan deneysel snamalarn sayca okluuna baldr. Dolaysyla farkl nermelerin biribirinden farkl snanma dereceleri vardr; bir nerme baka bir nermeden daha iyi onaylanm olabilir (Kraft 1953: 144). Yani nermeler ne derece deneysel olarak snanabiliyorsa, o derece iyi onaylanma derecesine sahiptirler. Carnapa gre bir nerme baka nermeler araclyla onaylanabilir. Yani onaylanacak olan nermenin onaylanmas, bu nermeyi onaylayacak nermenin deneysel onaylanmasna indirgenmesi yoluyla olur (Kraft 1953: 145). Bu gre gre bilim tmevarmla yasa nermelerine ular. Bilimin tmel nermelerinin ya da yasa nermelerinin tmevarmla elde edildii yollu dnce de, bu tr nermelerin dorudan duyu deneyi raporlar demek olan gzlem nermeleri ya da protokol nermelerine indirgenebilir olmas gerektii yollu dnceyle ilikilidir. devam edecek

Yukar dn Anlamak Gnderen: 16.03.2007 Saat 09:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Mantk Olgucular tmevarmn geerliliiyle ilgili sorundan da bilginin olaslk kuramyla kanmaya almlardr. Reichenbacha gre bilginin olaslk kuram bize tmevarm geerli klma olana salar. Tmevarmsa elde edilebilecek tek bilgi trne ulamada en iyi yntemdir (Reichenbach 2000: 182). Tmevarmn bilgiye ulamada en iyi yntem olmasnn nedenlerinden biri tmevarmn ndeyide bulunmann koulu olmasdr (Reichenbach 2000: 183). Dieriyse bilginin kkenini genellemenin oluturmasdr (Reichenbach 2000: 15). Tmevarm genelleme yapmaktr ve genelleme de aklamann zn oluturur (Reichenbach 2000: 16). Bylece Mantk Olgucular dorudan gzlem ya da deneyle dorulanabilir olmayan bilimdeki tmel yasa nermelerinin de deneysel dorulanmas ya da onaylanmas iin bir temel hazrlarlar. Bu da bilimin olgularn nedensel aklanmas ilevi iin bir temel oluturur. nk gzlenebilir olgulara ilikin btn tekil nermeler tmel yasa nermelerinden tretilebilirler. Bu tretmenin ya da indirgemenin ad da aklamadr. Bilimsel aklama, bylece, yasalarla aklama anlamna; aklanacak tekil olgularn nedenleri olarak yasalar ileri srme anlamna gelir. Viyana evresinin bu bilim anlay balamnda, bilimsel aklama dediimiz ey, gzlenebilir olgular dile getiren

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

7 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

nermeleri tmel yasa nermelerinden, bilimsel yasalardan mantksal olarak tretmektir. Bir olgunun nedensel aklamasn vermek o olguyu bilimsel yasalardan tretmektir. Reichenbacha gre bir olguyu aklamak, onu dile getiren nermeyi, genel bir yasaya ilikin gstermek demektir; aklama genelleme demektir (Reichenbach 2000: 16). Metafiziin aklamalarn da aklama olarak kabul etmeyen, ya da szde aklama olarak niteleyen Reichenbach, Aristotelesin madde ve biime ilikin retisini de szde aklamaya rnek olarak verir: Aristoteles, metafizikte aklama arzusunu yeni szckler oluturarak, dorulanabilir deneyimlere evrilemeyen yeni ilkeler ortaya srerek tatminetmektedir (Reichenbach 2000: 21). Carnap ise bilimsel yasadan unu anlar: Bilimsel yasalar doada grdmz dzenli tekrarlar olabildiince kesin bir ekilde dile getiren ifadelerden baka bir ey deildirler (Carnap 1995: 3). Carnap da bilimsel bilgiden, deneyle dorulanabilir olan bilgiyi anlad iin bilimsel yasa kavramn byle belirler. Yani bilim anlayna gre bir yasa kavram ortaya koyar. Her zaman ve her yerde hibir istisna olmakszn, belirli bir dzenlilik gzlenirse, o zaman bu dzenlilik bir evrensel yasa biiminde ifade edilir (Carnap 1995: 3). Carnap tmellikten, her zaman ve her yerde geerli olmay anlamaktadr. Bylece doabiliminin bulaca yasalar, her zaman ve her yerde geerli olan yasalar olacaktr. Bilimdeki tmel yasalarn mantksal biimleri de, btn doa olgular iin, belirli koullar altnda ne zaman bir x olgusu olsa onu bir y olgusunun izleyecei eklindedir (Carnap 1995: 4). Fakat Carnapa gre bilim adamlarnn kulland btn ifadeler bu mantksal biime sahip deildir. rnekse dn Brezilyada Profesr Smith yeni bir kelebek tr kefetti ifadesi bir yasa ifadesi deildir. Belirli bir zamanda ve belirli bir yerde ortaya kan tekil bir olgu hakkndadr ve bu tr ifadeler daha nce de sylediimiz gibi tekil nermelerdir. Bilim bu tr nermelerden yola karak tmel olan yasa nermelerine ular (Carnap 1995: 4-5). Carnap yasalar arasnda da ayrm yapar. Buna gre yasalar deneysel ve kuramsal olarak ikiye ayrlrlar. Deneysel yasalara rnek bir demir parasnn magnetik zellikleri ya da siyah rengi gibi dorudan gzlenebilir olan zelliklere ilikindir. Szgelii sl genleme yasas, stlnca genleen cisimlerin ok saydaki gzlemine dayanr. Bunun tersine kuramsal yasalar, dorudan gzlemlere dayanmazlar; nk elementer paracklar ya da elektromanyetik alan gibi dorudan gzlenemez kuramsal kavramlar ierirler (Carnap 1995: 6). Carnapa gre bilim ie, baka hibir ey gzlenebilir olmad iin tekil olgularn dorudan gzlemiyle balar. Doabiliminin doada arad dzenlilikler dorudan gzlenebilir olgular deildir. Bu dzenlilikler ancak bir ok gzlemin birbirileriyle karlatrlmasndan sonra kefedilirler. Sonra da bu kefedilen dzenlilikler yasa olarak adlandrlan ifadelerde dile getirilirler (Carnap 1995: 6). Bu yasalarn gerek bilimde gerekse gndelik yaamda iki ilevi vardr. Bu ilevlerden biri zaten bilinen olgular aklamaya yaramasdr. Dieriyse henz bilinmeyen olgular nceden kestirmeye, ndeyilemeye yaramasdr. Carnap felsefe tarihinde, bir olguyu belirli trden bir nedenle aklamaya alan filozoflar eletirir ve aklama adn hakeden bir aklamann en azndan bir genel yasaya dayandrlmadan verilemeyeceini ileri srer. Szgelii kk bir ocua niin alad sorulduunda, ocuk bu olguyu baka bir olguyla, rnein baka birisinin burnuna vurmu olmasyla aklar. Bunun yeterli bir aklama olmasnn nedeni, herhangi birisi bir ocuun burnuna vurunca ocuk ac hisseder ve ac hissedince de alar biimindeki, aklamada rtk olarak bulunan genel yasadr. Bu bizim iin aka bilinen bir ey olduu iin alayan ocuun, alamasna ilikin verdii aklamay, aklama olarak kabul ederiz. Carnapa gre bunlar genel ruhbilimi yasalardr. Bu yasa bilinmeden, ocuun alamas iin yeterli bir aklama veremeyiz (Carnap 1995: 6-7). Devam edecek
Yukar dn Anlamak Gnderen: 17.03.2007 Saat 12:01 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bylece bilimde yaplan aklamalarda olgular yasalara geri gtrlr. Bilimin aklamalarnn yaps yasalara dayal tmdengelimli aklamadr. Henz bilinmeyen olgular sz konusu olduunda da yasalardan tmdengelimli bir yolla tretilebilen olgular nceden tahmin edilebilir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Btn tmdengelimli aklamalarn genel, biimsel yaps da yledir: 1. (x)(Px Q x) 2. Pa 3.Qa Bu mantksal emada ilk nerme her bir x iin uygulanan genel yasadr. Deiken xin, ne zaman P zelliini gsterirse o zaman Q zelliini de gstereceini bildirir. kinci nerme tekil bir a nesnesinin P zelliine sahip olduunu ileri srer. Bu iki nerme bir arada ele alndnda bize mantksal olarak, a nesnesinin Q zelliine sahip olaca eklindeki nc nermeyi tretebilme olana verir (Carnap 1995: 8). Carnapa gre, yukarda verilen gndelik yaama ilikin rnekte olduu gibi bilimde de tmel yasalar her zaman ak bir ekilde ifade edilmezler. Szgelii bir fizikiye belirli bir demir ubuun boyunun uzama nedeni sorulursa, bu olguyu demir ubuun stlmasyla aklar. Burada bu fiziki sl genleme yasasnn bilindiini varsaymaktadr. Aksi halde bu aklamann anlalabilmesi iin bu yasay da eklemek zorunda kalr. Ama hem kendisi hem de aklamay yapt kii sl genleme yasasn biliyorsa, o zaman bu yasay dile getirme zorunluluunu hissetmeyebilir (Carnap 1995: 8). Bu bilimsel aklama anlay da btn bilimler iin bir model oluturur. Herhangi bir bilimde yaplan bir bilimsel aklama yasalara dayal olarak yaplacaktr. Bu yasal aklama btn bilimler iin gerekli olan bir aklama modelidir (Diner 1993). Her bilim iin ayn aklama anlaynn ya da dorulanabilirlik ltlerinin konmasnn temelinde de Viyana evresi dnrlerinin birletirilmi bilim lkleri yer alr.

8 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

Birletirilmi bilim lksnn gerekletirilme olana da btn bilimler iin tek bir ortak dilin kurulabilmesine baldr. Birletirilmi bilim dili iki koulu yerine getirmelidir. Bunlardan ilki, bu dilin zneler aras olmas gerektiidir. Bunun iin de hem bu dildeki kavramlarn bu dili kullanan herkes iin ayn anlama gelmesi gerekir hem de bu dildeki iaret ve kurallarn formel anlamda herkes iin ortak bir sistem kurmas gerekir. kinci koulsa, bilimler iin kurulacak bu dilin evrensel olmas gerektiidir. Bu da herhangi bir dildeki herhangi bir tmcenin bir biimde bu dile evrilebilir olmas demektir. Carnap ve Neurath fiziin dilinin birletirilmi bilim dilinin kavramsal sisteminin koullarn yerine getirdiine inanmlardr (Kraft 1953: 162). Fiziin ifadeleri uzay durumlarn niceliksel olarak tasarlar. Bunun yannda alg dnyasnn nesneleri olarak yorumlanan niteliksel zellikler de ayn ekilde fiziin dilinin iinde bulunur. Bilim dilindeki birletirilme, fiziin kavramsal sisteminin terimlerinde deil, eylerin gzlenebilir zellikleri ve ilikilerine ait terimlerde olacaktr. nk fizik biliminin kavramsal sistemi bu terimlerde dile gelir. Bu birletirilmi bilim sav bilimsel dilin nesne diline indirgenmesi olarak da ifade edilir. Bylece neye ilikin olurlarsa olsunlar btn ifadeler, maddi nesneler dnyasndaki gzlenebilir sreler ya da durumlar hakkndaki ifadelere indirgenebilir. Bu gzlenebilir zellikler sadece fizikte deil btn doa bilimlerinde de bu birletirilmi dil araclyla ifade edilebilir. Fizik ve biyolojideki gzlenemez yasalar ve kavramlar dahi en sonunda gzlenebilir zelliklere ya da maddi nesnelerin ilikilerine indirgenebilirdir (Kraft 1953: 163). Bu indirgemenin yaplamad kavramlarn da bilimde yeri yoktur. Bylece neyin bilimsel olduunun, yani bilinebilir olduunun snrlar izilir. Bilinebilen eylerin alan deneysel olarak onaylanabilirlik koullaryla belirlenir. Carnapn kavramsal sistemine gre fiziksel nesneler hakkndaki ifadelerin anlamn da duyusal verilerin bantsndan baka bir ey oluturmaz; benzer bantlar fiziksel nesneler dndaki baka trden varlklar iin de geerlidir. Bu birletirilmi bilim dili kuram da fizikalizm olarak adlandrlr (Kraft 1953: 164). Viyana evresinin bilim ve bilgi anlayyla fizikalizm metafiziin bertaraf edilmesi iin bir lt haline gelmi olur. Her trden metafizik kavram ya da etik deerler tartmas bu ltler gerei bilim d saylr. Bilim d saylmakla etik ve metafizik kavramlara ilikin bir bilginin de olamayaca kabul edilir; nk bilgiden sadece bilimsel bilgi anlalr. zetle: felsefeye den tarihsel dev bilimin birliini kurmaktr (Kraft 1953: 160); yani her bilgi iin birrnek bir lt bulmaktr. Felsefenin bilimsel olmas gerektii kabul Viyana evresinin en temel grdr. Felsefe deneysel, duyusal gereklie ilikin konuamaz. Bu tek tek bilimlerin iidir. Deney alann aan bir gereklik de bilginin nesnesi olamaz. Geleneksel metafiziin konusu olan mutlak varlk gibi kavramlarla, deerler ve normlar da bilginin nesnesi olamazlar. Geleneksel felsefe terkedilmeli ve felsefe yeni batan bilimsel olarak kurulmaldr. Fizik dnyaya ilikin geleneksel felsefe sorunlar uydurma sorunlardr, szde sorunlardr (Kraft 1953: 188). Viyana evresinin bir tr manifestosu olan Erkenntnisde Schlick felsefenin grevini szck ve tmcelerin anlamn aklamak olarak belirler ve bu grev dahilinde duyusal olmayan metafizik kavramlarn bertaraf edilmesi de felsefeye den bir itir (Kraft 1953: 188). Mantk Olguculara gre felsefe bilim deildir; dolaysyla gereklie ilikin ierikli bir bilgi retmesi de sz konusu olamaz. Carnapa gre felsefe sadece bilim mantdr, bilim dilinin mantksal sz dizimi kuramdr. Felsefenin grevi bilim dilinin mantksal szdizimini soruturmaktr (Kraft 1953: 189). Carnap felsefenin yapaca bu ie, yani mantksal zmleme iine metamantk der (Carnap 1966: 78). Bu anlaya gre duyu deneyi snrlarn aan bir gerekten sz eden bildirimler anlamdan yoksundur ve bu tr bir gerei betimlemekle uraanlar, emeklerini samalk retimine harcam olurlar (Ayer 1998: 12). yleyse, felsefenin ii ilk ilkeleri aramak deildir (Ayer 1998: 25). Mantk Olgucular bilimi nesnel dorular ortaya koyan bir ura olarak kabul ettiklerinden - nk bilim nesnel yntemlerle bilgi ortaya koyar diye dnmlerdir - nesnelliin ltn de bilimselliin lt olarak duyu deneyiyle dorulanabilir olma eklinde belirlemilerdir; nk duyu verileri zneler aras geerli olan ifadelerde dile getirilebilir.
AYER, Alfred J. Dil, Doruluk ye Mantk, (ev. Vehbi Hackadirolu), Istanbul, Metis Yaynlar: 1998. CARNAP, Rudolf. The Elimination of Metaphysics Through Logical Analysis Of Language, (ev. Arthur Pap), Logical Positivism, (Yay. A. Ayer), New York, The Free Press: 1966. CARNAP, Rudolf. An Introduction To The Philosophy Of Science, (Yay. M. Gardner), New York, Dover Pubns.: 1995. DINER, Kurtulu. Bilimsel Aklamada Hempel Modeli, Ankara, Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlar: 1993. HEMPEL, Carl G. The Empiricist Criterion of Meaning, Logical Positivism, (Yay. A. J. Ayer), New York, The Free Press: 1966. NEURATH, Otto. Protocol Sentences, (ev. George Schick), Logical Positivism, (Yay. A. J. Ayer), New York, The Free Press: 1966. KRAFT, Victor. The Vienna Circle, (ev. Arthur Pap), New York, Philosophical Library: 1953.
Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

9 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Mantk Pozitivizm

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=34985&PN=3

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

10 -> 10

19.11.2008 19:20

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Metafor, Dil ve Retorik Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 23.03.2005 Saat 10:34 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Forumda dil-mantk-dnce-bilgi balamnda srdrlen tartma ve dnmelere katk salamas asndan dil ierikli metinlerden semeler yapmaya devam ediyorum. Kaynak: nsan Bilimlerine Prolegomena Derleme ve eviri: Hsamettin Aslan Paradigma Yaynlar Dil, Metafor ve Retorik Alan D. Schrift
Balangtan itibaren Nietzsche dilin doasyla ilgili incelemelerini, bilgi araymzn kendisini metafor oluturmaya ynelik temel insani gdde temellendirdii iin, felsefi hakikat ve bilgi iddialarn dmistifike etmeye yneltir. [metafor-eretileme: bir gerek anlam ona benzerlii olan baka bir anlamla anlatma, benzerlik ilikisinden yararlanarak bir szcn, bir adn anlamn ereti olarak aktarma sanat] Bu, insan bilgisinin yalnzca dil vastasyla mmkn olabilecei anlamna gelir ve Nietzscheye gre, dil kendisini insani varlklarn metafor yaratma kapasitesinde temellenen birey olarak ifa eder. Nietzschenin konumunun merkezinde, dilin kavramlarna ve temsili/temsil edici doasna felsef inanca ynelttii eletirisi vardr. Felsefe geleneksel olarak bilgiyi gerekliin temsilleri olarak kavramlar (kelimeler) yardmyla bu gereklii yanstan birey olarak kavrad halde, Nietzsche, zihnin asl glerini baka trl gstermede ifa ettiini ne srer Bu baka trl gstermenin balca rnei adlandrma srecidir: felsefenin kendisi, der Nietzsche, terminolojisinin (nomenclature) yasalatrlmasyla Balar. Bu adlandrma sreci, suni bir farkllatrma, tasnif etme ve dizayn etme srecinin sonucu olarak grlen kavramlar dourur . Adlandrmada, en fazla benzer olan ey, ayn ad benzer olan eye bahetme dolaysyla zde birey olarak tasarlanr. te bu anlamdadr ki bilgi, birbirine benzer olan eylerin hzl snflandrmas ve kategorizasyonu olarak ortaya kar ve kavramlarn oluumu eit olmayan eylerin eitlenmesidir. Dil bu yzden bir temsil arac deildir;nk nihai noktada temsil edilebilecek hibir ey yoktur: her mevcudiyet (presence) iki-yzl bir temsildir: ilki imaj, ikincisi imajn imajdr. Hayat, bu ifte temsilin faslasz dlleniidir: Empirik dnya yalnzca grnr ve dnr. eylerin temsili doas kendisini oluta gsterir: o hibir ey vermez, o hibir eydir, herey dnr, bu demektir ki herey temsildir Baka bir syleyile, Nietzsche iin dil yalnzca, kendileri bir imajn ya da hiyeroglif gstergenin dier imajlara artistik empoze edilmesi olan kavramlarn toplamdr .Dilin balangcnda hi bir kaynak mevcudiyet/varlk yoktur; tersine, dilin kaynanda, yaratc gc, imajlarn sonsuz regresyonu olarak asil dnyann-retimi srecinde (Urprozess) farkna varlan sanatnn asil gc (Urkraft) vardr. Schopenhauerc terminolojide olduu gibi ifade edilen bu nominalistik bilgi gr iinde konumlanan Nietzscheye gre metafor, bireyi bir noktada benzer birey olarak anlalan baka bireye zde birey olarak ele almak demektir Bu tanm Nietzschenin erken dnem yazlarnda yeralan metaforu sk sk gerekletirdii iki kullanm tarzndan birini sergiler: ayn/zde olmayan eylerin kelimelere bavuruyla zdeletirilmesi/aynlatrl mas. Nietzschenin metaforu dier balca kullanm tarz, Aristotelesin Poetics ni yorumundan domutur:metafor, bildik anlam baka birey olan bir kelimenin ya trden trlere, trlerden tre, trlerden trlere ya da oranlara gre tanmasdr Nietzsche Aristotelesin metafor belirlemesini bir lingistik tamann tesine doru geniletir ve bir alandan dierine herhangi bir transferi (mesela fiziksel olandan ruhsal alana, lafzi (szel) alandan figratif/mecazi alana, iitilebilir alandan grlebilir alana, zneden nesneye vs.) bir metafor rnei olarak kabul eder. Metaforun bu ikinci kullanm tarz, bilginin -aamal metaforik tercmenin bir sonucu olarak iledii kavramlara baknda aka yle sergilenir: lkin, sinir uyars bir imaja transfer olur . ilk metafor. Sonra bu imaj sesle taklit edilir: ikinci metafor Ve bu sesten (yani szden) kavram doar: nc metafor . Bu metaforik tercmeler serisinde (sinir uyarm-imaj-ses/sz-kavram) Nietzsche anlaml/dile getirici transferi u drt alana ayrr: fizyoloji, zihin, akustik-lingistik ve soyutlama. Bunlarn herbirinin gstergesi, bir dilden dierine seici, yaratc tamadr ve bununla Nietzsche alanlar arasnda bir doru iliki ya da harfi harfine tercme sorunundan kurtulmak ister: zne ile nesne arasndaki gibi birbirinden mutlak ekilde farkl alanlar arasnda da hi bir nedensellik, hibir doruluk/kesinlik, hibir anlam ilikisi yoktur; en iyi durumda estetik bir iliki vardr: bununla, btnyle yabanc bir dile bir ima edici transferi, bir kekeleyen tercmeyi kastediyorum. nk herhangi bir durumda ihtiya duyulan ey zgr bir yaratc orta alan ve arabulucu gtr.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

1 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Bu yaratc ara alanda insani metafor-oluturma kapasitesi, bu arabulucu-gcn bir sonucu olarak iler ve bilgi iddialar btnyle insani bir ie dnr. Bu metaforik kapasitenin zarureten araya girmesinden dolay, Nietzsche, insani bilgi gdsnn (Erkenntnisstrieb) kavramlardan trettii sonularn batan sona antropomorfik (insanmerkezli) olduklarn dnr. Tek bir rnei aln ve Varlkn kayna ile ilgili u tartmay dnn: Varlk kavram! Sanki bu kavram kelimenin etimolojisinde nceden mevcut en sradan emprik kayna gsteriyor izlenimi veriyor. nk temeldeki/dipteki esse nefes almak anlamna gelir: eer insan onu baka herey iin kullanrsa, kendi soluduu ve bir metafor vastasyla, yani, mantkd birey vastasyla nefes ald ve yaad inancn dier eylere transfer eder ve onlarn varlklarn insani benzerliklerine gre soluyan eyler olarak anlar. Bu durumda kelimenin zgn anlam hemen unutulur; ancak geriye kalan, insann dier eylerin varln kendi varoluuna benzerliklerine gre, dolaysyla antropomorfik tarzda ve bir bakma, mantkd transfer vastasyla kavramasdr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 24.03.2005 Saat 09:16 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietzscheye gre, kavram bu yzden, yalnzca metaforun tortusu, yalnzca soyutlanarak genelletirilen ve ezamanl olarak neredeyse saysz benzer duruma uyarlanan bir kelime olarak olarak ortaya kan eydir. Biz kavramn olgusal birey olduuna inanyor ve onu yle ele alyorken, Nietzsche bize onun aslnda yle birey olduunu syler:
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

[o] her bireysel zellii bir grmezlikten gelme sreci iinde ina edilir. Biz doann bu tr bir kavrama gre hareket ettiini varsayarz. Fakat bu durumda, ilkin doa ve sonra da kavram antropomorfiktir. Bireysel olann atlanmasn bize kavram salar ve bilgimiz onunla balar: kategorize etmeyle ve snflarn tesisisiyle. Fakat eylerin z, buna tekabl etmez: bu, eylerin zne temas edemeyen bir bilgi srecidir. Bu emada, gereklii birebir temsil eden birey olarak dil umudu, adequatio intellectus et rei olarak bilgi umudu btnyle ortadan kalkar; nk, saf alg denilen alg dzeyinde bile metaforlar zaten nceden ibandadrlar. Bu belirlemeler kontekstinde (balamnda) Nietzschenin nl hakikat/doru tanmn buluruz: Nedir hakikat o zaman? Bir mobil metaforlar, metonimler, antropomo ordusu ksaca poetik ve retorik olarak dile getirilen, nakledilen, tezyin edilen, uzun bir kullanm sresini mteakip sabitleen, bir halk iin yasal ve balayc hale gelen insan ilikilerin toplam: hakikatler, illizyonlar olduklarn unuttuumuz illizyonlar; duyulara hitabetme glerini kaybetmi metaforlar; resimleri silinmi ve imdi yalnzca metal haline gelmi, artk para deeri bulunmayan madeni paralardr .

Hakikat diye grdmz ey, gereklie tekabl etmekten uzak, katksz bir antropomorfizm ve bildik, geleneksel metaforlarn kullanmdr. Hakikat ve bilgi yalnzca onlarn metaforik balanglar unutulduunda ve metafor bir kavramda gizlendiinde mmkndr. Yine de Nietzschenin amac, metaforun unutulmas ithamn, kibirli filozofun bilgi iddialarna engel olacak lde abartyor deildir. Taklit , bilmenin herhangi bir transferi kesinkes onaylamamas, fakat, bunun yerine, metaforsuz ve onun sonularndan bamsz izlenime sarlmak istemesi lsnde bilmenin zdddr. zlenim bu ama karsnda talar; kavramlara hapsolur ve kavramlarla damgalanr. O bu yolla, ldrlr, derisi yzlr, mumyalanr ve bir kavram olarak konserve edilir. Fakat metafordan bamsz hibir reel ifade tarz, hibir reel bilme tarz yoktur. Yine de bu noktada aldanma, yani duyu izlenimlerinin hakikatine inan yaamaya devam eder. En alldk, en bildik metaforlar bu durumda hakikatler diye bilinir ve daha ender metaforlar lmenin standartlarna dnrler. Buradaki biricik ikin farkllk, detle, yenilik, sklk ve nadirlik arasndaki farkllktr. Bilme, gzde metaforlarla igrmekten, artk taklit olduu hissedilmeyen taklit [Nachamen] baka birey deildir. Bu yzden, bilmenin hakikat alanna nfuz edememesi doaldr [...]
Yukar dn Anlamak Gnderen: 25.03.2005 Saat 09:43 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Biz bu notlarda, bilginin ayn/zde olmayan eylerin,yalnzca benzer olan eylerin birbirleriyle zdeletirilmesini gerektirdii gr kadar , kelimelerle eyler arasndaki doal ilikinin yeterli lde dile getiricisi olarak yanl bir dil anlayn da buluruz. Biz byle yapmakla, Nietzschenin yazlar boyunca tekrar tekrar dnd bir stratejiyi, daha yerinde bir syleyile, bir yanl inancn soyktn ortaya karacak, yani, Bu tr bir inan neden domaktadr? sorusunu yneltecek ekilde bu inan zerine odaklann gzler nne serebiliriz. Bu hatal bilgi iddialar durumunda, hatalar motive eden g, Nietzsche nin hakikat pathos u diye adlandrd eydir. Bu hakikat pathosu sabitlik, etraflarnda sistematik bir inanlar klliyat organize edilebilecek statik kavramsal referans noktalar arayndadr. Hakikat kavramlarla sabitletirilerek genelletirilir ve statik birey olarak sahiplenilmeye elverilidir: bir mlkedinme tutkusu olarak felsefe ve din. Nietzsche, belirli bir gvenlik miktarnn bu tr deimez ve kesin hakikatlere sahip olma sonucu elde edilebileceini kabul ediyorsa da, bu gvenlie insann yaratc gcn zayflatma pahasna ulalabileceini dnr: Yalnzca metaforun bu primitif dnyasn unutarak, yalnzca kaynaklar itibariyle parlayan sv gibi temel insani tahayyl yeteneinden

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

2 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

kuvvetle fkran imajlar ynnn donarak phtlamas yoluyla, yalnzca yaklmaz inan iindedir ki, bu gne, bu pencere, bu masa kendinde bir hakikattir; zelle, yalnzca onun kendisinin sanatsal ola rak yaratlm bir nesne olduunu unutarak insan huzur, gven ve tutarllk iinde yaar. Bu, Nietzschenin, hakikatin gerekliliini, kavramlarn yaratc, metaforik kaynan unutmann gerekliliini teslim ettii halde, bu hakikatin, kendi deerlerini belirleyecek temel kriterler olarak kesinliklerine kar kt anlamna gelir. Nietzsche felsefeyi, bizim iin dikkate deer biricik kriterin estetik kriter olduunu iddia ettii halde, artan kesinlik derecesine gre yarglayan [ar] bilgigdsnn egemen olmaya balad birey olarak grr . Nihai ekilde. hakikatin kesinliini bir deer kriteri olarak kabul etmek, Nietzsche iin, hakikati moral/ahlaki temeller zerinde yarglamaktr. Ona gre, hakikat/doru bir sosyal zorunluluk olarak varlk kazanr ve kesinlik olarak hakikat kavram insani varlklarn bir cemaate girmesi sonucu doar. Bu tr bir cemaatin armonisi bu hakikatlere btnyle geerli ve balayc modeller olarak ihtiya duyar. Bu tr tekbiimli, zorunluluk ieren modeller bulunmadka, cemaat fonksiyonunu yerine getiremez; nk biz, kelime/kavram karmaalarndan rahatszlk duyar ve henz kelimelerle/kavramlarla damgalanmam kendimize ilikin hissimize gvenmeyiz Dolaysyla bu balam iinde yalanc, lingistik mutabakatlara balanmay beceremeyen veya lingistik mutabakatlar suistimal eden kiidir. Fakat daha derin dzeyde, ahlak-d anlamda dorular ve yalanlar dzeyinde, hakikatlerin bizatihi kendileri yalanlardr; onlar illizyon olduklarn unuttuumuz illizyonlardr ve drst olmak, yalnzca, sabit bir mutabakata gre yalan sylemektir. Nietzschenin sorgulamasnn iledii dzey ite bu dzeydir ve o bu kontekstte, kesinlik kriterinin yerine estetikten tretilen bir kriter ikame etmeye alr: Dnyann bir yorumunun [ Weltconstruction] (dier ad ile felsefenin) gzellik ve ihtiam bugn deeri kesin olan eydir; baka bir syleyile o, sanat olarak yarglanr. Estetik kriterin bu tercihi, Nietzsche iin bir zorunluluktur; nk, doruluu ya da kesinlii kendisine bavuruyla yargladmz kriter insani varlklar iin mevcut deildir: Bir elime imkanszl olarak doru alglama bu, nesnenin bir znede uygun dile getirilii demektir: zne ile nesne arasnda birey olarak nedensellik yoktur, doruluk yoktur, ifade yoktur: en iyi durumda bir estetik iliki vardr. Kendilerinde eyler iken nesneler hakknda hibir enformasyon salamayan birey olarak dil grnden, unutulmu, katlam metaforlar olarak hakikat grnden hareketle Nietzsche, epistemolojinin sorunlarnn ok daha doru bir biimde, retorik sorunlar olarak grlebileceklerini ne srer. Epistemoloji (ve genelde felsefe) dil araclyla igrd ve dil temelde retorik (ikna edici, batan karc) olduu lde, dille ilgili btn sorunlar ve ipso facto felsefeyle ilgili btn sorunlar, retorik sorunlardr. Nietzsche, en derin felsefi bilginin dilde hazr (ready-made) ikametettiini On the Ongin of Language/Dilin Kayna zerine balkl fragmandan) ne srer ve u sonuca varr: Kelimeler, filozoflarn batan karclardr: onlar dilin alar iinde mcadele ederler Dilde ikamet eden bu elde hazr bilgi aslanesnelerin znn tmn ieremez. Daha ok, anlamlarna gre, btn kelimeler kendi balarnadr ve balang mecazlarndan doarlar. Onlar gerekte vukubulan eyin yerine zamanla yitip giden bir ses imaj sunarlar:dil asla bireyi btnyle dile getirmez, tersine, yalnzca ona asl duran bir zellii sergiler
Yukar dn Anlamak Gnderen: 27.03.2005 Saat 12:52 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

nsani varlklarn yaratc gleri bu yzden dilin kaynanda ikamet eder ve biz dilden ona yerletirdiimizden daha fazla hibir bilgi karamayz: Nesnelerin tam zleri asla kavranamaz. fadelerimiz hibir biimde, algmz ve tecrbemiz bizi, nesnelerin ok-ynl ve bir lde yeterli bilgisiyle tehiz edinceye kadar beklemez; onlar drt/etki alglandr alglanmaz sonulanrlar. Nesnenin yerine, duyum yalnzca bir tek zellii alr. Bu ilk gr noktasdr: dil retoriktir, nk o, bir episteme yi deil, yalnzca bir doxay tamak ister. ronik bir biimde, burada Nietzschenin, post-Platonik epistemolojinin ele geirme abas gsterdii otoriteyi dkonstrksiyona tabi tutmak amacyla, Platonun kendi retoriinden dn alma giriiminde bulunduunu gryoruz. Dil yalnzca antropomorfik ilikileri dile getirdii iin, lingistik kullanmdan karlan btn sonular, Platonun Blnm izgisinden elde ettii kendi kriterlerine gre, yalnzca kanaatler, illizyonlar ve doxa dr, hibir ekilde bilgi (episteme) deil. Retorie btn dmanlna ramen ve dille konutuu ve yazd iin, Platonun kendisi bile, Nietzsche tarafndan retorik alana mahkm edilir. Nietzschenin temsili dil modelinden ayrlarak retorik dil modeline gemesinin, bylece, iki-trl sonucu vardr: o hem epistemolojinin otoritesini snrlar hem de ayn zamanda retorik sorgulamann faaliyet alann geniletir. Mecazlar/dil figrleri bundan byle, klasik retorik tartmalarnda olduklar gibi, doru, lafzi kullanm tarzlarnn trevi durumundaki sadece dekoratif deere sahip eyler olarak grlmezler. Bunun yerine, Nietzschenin Rhetorik, mecaz/dil figrn lingistik kullanmn paradigmatik rnei olarak konumlandrr : mecazlar/dil figrleri, kelimelere yalnzca nadiren eklenmezler, tersine onlarn en uygun doalarn olutururlar. Yalnzca zel durumlara tanan bir doru anlamdan szetmek samadr. Gndelik konuma (reglrechten Rede) ile retorik figrler denilen figrler arasnda olduu gibi gerek kelimelerle mecazlar arasna ekilebilecek hibir ayrm hatt yoktur. Genellikle konuma diye adlandrlan eyin tamam aslnda figrasyondur. (mecaz, kinaye, benzetme, vb. (H. Arslan). Bu tropolojik dil gr, Nietzschenin erken dnem yazlarnn tamamnda grnr ve biz onun gelitirdii retorik analz trnn bu notlardaki eitli rnekleri zerinde odaklaabiliriz. Bu rneklerden yalnzca birini alarak, onun dilde metonomi [metonomy] rolne yapt atflardan bazlarna bakalm.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

3 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Metonimi, metafor ve sinekdot [synecdoche] Nietzschenin retorik derslerinde vurgulad dil figrdr. Bu dil figrnn kapsamlar genellikle birbiriyle rtse de, Nietzsche ilkece metonimiyi, etkiyle nedenin birbirinin yerine ikame edilmesi olarak tanmlar . Bu tr bir ikamenin balca tezahr, bireyin sonularyla karmasdr. Bu metonimik ikame, soyutlama ve kavram-oluum sreci iin temel bir eydir. Rhetorikte o, Platondaki eideden ideaiye geii yararl birey olarak grr; nk, burada metonimi, yani nedenle etkinin birbirlerinin yerlerine ikamesi, tamdr. Bu, Platonda, bizim Platonda, sonucun (ortaya kan eyin eklinin ya da formunun) zelliklerinin neden olarak ideaiye veya ideal formlara atfnn tamamlandn kefedebileceimiz anlamna gelir. Bu Platonik ikame, hibir ekilde izole edilmi bir rnek deildir; tersine Nietzsche metonimiyi, yani, etkiden nedene yanl karm her sentetik yargnn zerine yerletirir: Sentetik yarg bireyi, onun sonularna gre tanmlar, yani z ve sonular zdeletirir,yani metonimiye dntrr. Metonimi bu yzden btn sentetik tanmlarn merkezinde ikamet eder; nk bireyi tanmlayarak (Nietzsche bir rnek olarak unu kullanr: Kalem uzatlm bir cisimdir, biz, kanlamaz ekilde anropomorfik ilikileri birletiririz ve her trden iliki asla z olamaz, yalnzca bu zn sonular olabilir. O tanmlarn doasnn yanl eitlemeyi gerektirdii sonucuna varr ve herhangi bir sentetik karm popler metafizii, yani, etkileri nedenler sayan metafizii varsayar. Kalem kavram kalem eyle kartrlr. Bir sentetik yargnn dr (is) yanltr, o bir transferi ierir; aralarnda eitlik kurulamayacak iki farkl alan yanyana konur.
Yukar dn ferda Gnderen: 27.03.2005 Saat 21:37 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

MNNETTARLIIMI "SUNUYORUM" SEVGL ANLAMAK...

KISACA VE "OLDUKA" KISACA;TM-BR DL DENLENN KENDS BR "METAFOR-G B D R!


Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240 Yukar dn Anlamak Gnderen: 29.03.2005 Saat 11:51 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietzschenin erken dnemindeki retorik tartmas boyunca insan, bu trden analizin ok sayda rneini bulabilir. Analizi yaplan nesneler farkl olabilse de, bu analizde ileyen strateji ayn kalr. Nietzsche srarla dile armaan edilen otoriteyi, figratif ve literal (lafzi, ev.)(szel-anlamak) dil arasnda yaplan geleneksel retorik ayrmn stratejik dkonstrksiyonu vastasyla dmistifike etme giriiminde bulunur.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Her dilin doas itibariyle figratif olduunu gstermekle Nietzsche, geleneksel literal dilin aslilii ve figratif dilin trev stats grn yalnzca tersyz etmekle kalmaz. Ayrca, literal- figratif ayrmnn bir illizyon olduunu gzler nne serme teebbs, felsefenin balangcnda zerine ina edildii lingistik temellerin salad gveni ykmaya da ynelir. Baka bir syleyile, Nietzsche gemiin felsefi sistemlerinin (Platon, Aristoteles, Descartes, Kant ve dierleri) lafzi alann nceliine sorgulanmam bir inan zerinde temellendirildiklerini ve bu inanc sarsmann szkonusu sistematik yaplar paralamaya ynelik ilk adm olacan dnr. Nietzschenin retorik eletirisi, bu anlamda, bir dkonstrksiyon/yapy paralama olarak anlalabilir. Felsefi gelenei tartmas boyunca Nietzsche, felsefi sistemleri bir tr yap (Bauen) olarak karakterize etmek iin mimariden ald metaforlar kullanr. Sarah Kofmann Nietzsche et la mtaphore si hakkndaki daha nce yaptmz tartmada grdmz gibi, bu hibir yerde, onun insan, epistemologlarn kavramsal aygtnn [Bau der Begriffe] evrimini ar kovan, kule, ortaa kaleleri, Msr piramitleri, Roma mahzenleri ve rmcek a gibi figrler boyunca izini srerken, bir yaplatrma dehas [Baugenie]" olarak grd On the Truth and Lies in an Extramoral Sense/ Ahlakd Anlamda Doru ve Yalan zerine adl metnindekinden daha ak deildir. Btn deerleri yeniden deerlendirme projesindeki ilk adm bu epistemolojik yaplar geriye doru, kaynaklarna kadar izlemek, baka bir syleyile, onlarn zayf ve gl g tutkusu (will to power) iindeki kaynaklarnn geneolojik tarzda ifresini zmektir. Elinizdeki tartmann kontekstinde, Nietzschenin felsef dile ilikin eletirisi bu yzden, bu sistemleri, epistemolojik yaplarnn geriye doru metaforik ya da retorik kklerini izleyerek paralama veya ykma; bir yap-paralama (de-construction), bir Abbau formunu alr. Nietzscheci yapy-paralamann (de-construction) baars, filozofa, dilin alar iinden kurtulu imkan vermeyecektir; ancak, onun niyeti asla bu tr bir ka kolaylatrmak deildi. Aksine, kelimelerle eyler arasnda harfi harfine bir tasarmn, yeter ve ntr bir ilikinin gerekletirelemezliini ortaya koyarak Nietzsche kendisini, filozoflarn bildiklerini dndkleri eyi bilmediklerini eletirel isbatlama grevine yneltir. Fakat biz, bu eletirel grevin hibir ekilde Nietzschenin erken dnem yazlaryla snrl olmadn teslim etmeliyiz. O tekrar tekrar, imdi greceimiz gibi, felsefenin epistemolojik iddialarn dmistifike etme grevine dner.

Yukar dn

4 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Anlamak Gnderen: 30.03.2005 Saat 13:30 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Dile ilikin erken dnem yorumlarnda biz Nietzsche yi, eitli ekillerde yazlar boyunca tekrar ortaya kan be temay incelerken buluruz. Bu be tema, eletireldir: Nietzschenin u geleneksel epistemoloji doktrinlerinden ikisini eletirel reddidir: dorulua/hakikate ilikin mtekabiliyet teorisi ve anlama ilikin referans teorisi. Bu iki doktrinle ilgili eletirileri Nietzschenin u temel vukuflarnda/sezilerinde temellenir: temelde gereklikten ayr duran insan bir yarat olarak dil gr ve bir olu sreci olarak dnya gr. Ge dnem almalarnda bu be temay izah ederken bilginin dar retorik yorumundan kand halde, bu be temann ifadesi byk lde, dil fenomeni zerinde odaklanmay srdrr. Baka bir syleyile, artk ncelikle retorik metafor ve dil figrleri terminolojisini kullanmyorsa da, Nietzsche, kelimelerde ve gramerde zmnen mevcut epistemolojik illizyonlar tartmaya devam eder. Dil fenomenlerinin bu mkerrer tahlili zerinde odaklaarak biz, Nietzschenin perspektife dayal bilgi yorumunun soyktnn/geneolojisinin geriye, bu erken dnem retorik sezilerine dnerek izini sreceiz. Yukarda grdmz gibi, Nietzschenin erken dnem nominalist bilgi eletirisinin temel boyutlarndan biri, sinir uyarsndan imaja, kelimeye ve kavrama l metaforik transferdir. Bu serinin herbir aamas, u deneyim alanlarnn birinden dierine tercmeye iaret eder: fizyolojik entellektel/zihinsel akustik-lingistik soyut olan. Nietzsche bu tercmelere artk metaforik transferler olarak atfta bulunmuyorsa da, bu seriler Nietzschenin dnn ekillendirmeye devam ederler. Yalnzca u iki rnei iktibas edelim: Kelimeler kavramlarn akustik gstergeleridir [Tonzeichen]; ancak kavramlar, sksk tekrar ortaya kan ve birletirici duyumlarn aa yukar kesin imaj gstergeleridir. lkin imajlar imajlarn zihinde nasl doduklarm aklamak iin. Sonra imajlara uygulanan kelimeler. Nihayet yalnzca eylemler varsa, mmkn olan kavramlar birok imajn grlebilir deil, iitilebilir bireyde (kelimeler) biraraya toplanmas. Nietzsche daha nceki gibi, u iki egemen epistemolojik illizyonu tahribetmek iin bu genetik kavramlar analizini kullanmay srdrr: anlama ilikin referans teorisi ve dorulua ilikin mtekabiliyet teorisi. kinci teori, doruluu/hakikati gereklikle mtekabiliyet ya da uyum ilikisi trnde bir iliki iinde duran birey olarak tasarlyorken, birinci teori temsil gleri dolaysyla, dilin dild referans ya da anlamla (gereklik) bir tr imtiyazl iliki iinde bulunduunu ne srer. Nietzsche sk sk bu iki teori arasndaki ayrm belirsizletiriyorsa da, ge dnem yazlarnda heriki teoriye kar da gelitirdii itirazlar buluruz. lkin referans teorisini ele alan Nietzsche, doas gerei bir antropomorfik yarat olan dilin bize, dilin dnda ikamet eden eyler hakknda doru enformasyon salayamayacan ne srmeye devam eder. Baka bir syleyile, kelimelerle eyler arasnda kapatlamaz bir gedik vardr. nsann dille yapt ey bir baka dnya yaratmak; bizi, eylerin olduklarndan daha basit, birbirinden kopuk, blnemez, herbiri kendi bana ve kendisi iin varolan varlklar olarak tahayyl etmeyanlna srkleyen bir dnya yaratmaktr. Yanl olan dil deildir; tersine, insann dille dnyann doru bilgisine sahip olaca yolundaki inancdr: Dilin yapcs eylere yalnzca tasarmlarn verdiine inanacak kadar alak gnll deildir; aksine o, kelimelerle eyler hakkndaki en doru bilgiyi dile getirdiine kanidir Nietzsche, bizim ifade aralarmz, salt semiyotikler [ Semiyotik] olarak anlamamz gerektii ve dolaysyla tam ifade biimi talebinin sama olduu sonucuna ular. Dil yalnzca antropomorfik ilikiyi dile getirdii iin, tasarlanan nesnenin tasvirinin referans bakmndan kesinliini tasarlaycyla ilikisi dnda birey olarak aratrmak beyhude bir abadr. Biz bu noktada, Nietzschenin referans tartmasnn mtekabiliyet olarak hakikat teorisine ynelik eletirisiyle nasl birletiini grebiliriz; nk ona atfta bulunan eyle ilikisi dnda bir objektif/nesnel atfta bulunulan eyden szetmek bir kendinde eyden szetmektir. Nietzsche iin bu kendinde ey, hakikate ilikin mtekabiliyet teorisince nceden varsaylr: Doru/hakikat kavram samadr. Btn bir doru-yanl alan yalnzca ilikilere aittir, kendinde eylere deil . Mtekabiliyet olarak doru biim iin bir deer olacandan, hangi eyin kendinde ey olduunu bilmemiz gerekir; yle ki lingistik temsilimizin ona yeterince tekabl edip etmediini bilebilelim. Fakat biz bu tr bir bilgiye sahip deilizdir: biz ak ekilde kendinde eyler alanyla ilgili bu tr belirlemeler yapacak organlardan yoksunuz.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 31.03.2005 Saat 13:17 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bu tr organlardan mahrum bulunan bizler iin geriye kalan ey dildir: bir ksaltma sreci Kavramsal mumyalar Reason in Philosophy, ve donmu kelimeler Ve dil dnceyi belirledii lde, biz dilin snrlamas dahilinde dnmeyi reddettiimizde dnmeyi durdurduumuz ; lde, zihnimiz bilgi ve hakikati retme teebbsnde baarszlk dnda hibir ey yapamaz. Bu tr bir baarszlk rnei Nietzschenin mantk eletirisinde gzler nne serilir. Mantk, Nietzschenin nceleri dile atfettii yanllarla ayn yanllara mpteladr. Kaynanda hakikat olarak deil, bir kolaylatrma arac olarak dnlen mantk iletiime bir katk olarak ortaya kar:
Alnt:

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bu iletiim zorunludur ve bunun iin orada, salam, yalnlatrlm, kesinlie yetenekli (hereyden nce zde/ayn durumda olan)

5 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

bireyin bulunmas gerekir. nk iletilebilir olmak iin, o, adapte edilen, farkna varlabilir birey olarak tecrbe edilebiliyor olmaldr. Duyular ve anlamayla adapte edilen materyal kaba izgilere indirgenir, aynlatrlr, ilikili konular altnda snflandrlr. Bylece duyu izlenimlerinin belirsizlii ve kaosu, gya, mantkl hale getirilir.

Bu zde durumlar yaratm, Nietzschenin daha nce dilin kaynanda duran eit olmayan eit hale getirme olarak szettii eye benzer . Bylece mantk da dil gibi, temelde yanllamadr: mantksal doruya/hakikate tutku ancak her olayn temel yanllamas farzedildikten sonra gerekletirilebilir. [ mantk hakikate/doruya tutkudan (will to truth) domaz eyliin/nesneliin icadedilmesi, bir mantk ihtiyacndan dolay gerekleir, nk mantk yalnzca ayn kalan eyler iin formller retebilir. Mantk her durumda, eyi, varl, mantknn kendisiyle-zde Asn varsayar. Fakat yneltilmesi gereken bir soru vardr: Mantn aksiyomlar gereklik iin yeterli midir ya da onlar. ger eklii bizim iin yaratmann, bizim iin gereklik kavramn yarat mann aralar ve ls mdrler? Nietzschenin mantn yeterliliine ilikin yargs dille igili u yargsn tekrarlar: Mantk, fiil dnyay kendimiz tarafndan ortaya konulmu bulunan bir ema vastasyla kavrama giriimidir; daha dorusu, onu bizim iin formle edilebilir ve hesaplanabilir hale getirmek iin kavrama . Dil gibi mantk da, reel dnyada hibir eye tekabl etmeyen nkabullere baldr ve onun nermeleri hibir doruluk kriteri iermez; tersine doru saylmas gereken bir buyurucu ilgi sergiler (WP, 516). nsann bilgi arzusunun aralar olarak hem dilin hem de mantn varsayd ey, fiili dnyaya btnyle kapal u artlardr: sabitlik, daimi tutarllk, deimezlik, tek kelimeyleVarlk. Bylece, Nietzschenin hem mtekabiliyet teorisinii ve referans teorisinin hem de mantk eletirisinin temelinde ana ilkelerinden biri durur: Bilgi ve olu birbirlerini darda brakrlar
Yukar dn Anlamak Gnderen: 01.04.2005 Saat 10:55 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Nietzsche iin dnya tam bir sabitlik veya statiklikten yoksunluk demek olduu iin, hem bilgi hem de dil temel varsaymlar olarak zaman d statik zdelik nosyonuna ihtiya duyduklar iin, entellektel yetilerimizin dnyadan kard sonular illizyondan baka birey olamazlar. Erken dnem yazlarnda Nietzsche bilgiden, zorunlu iseler kesinlikle, ilkece dnyay bir Herakleitosu ak ya da bir srekli olu sreci olarak kavrayamayacak donmu kavramlar ve katlam metaforlarla ileyen ey diye szeder. Ge dnem yazlarnda bu yargya balln srdrr. Dilin emrine tm mde ifade aralar oluu dile getirmekte yararszdr ve biz yalnzcakanlamaz kendimizi koruma ihtiyacmzn sonucu olarak bir kaba deimezlik dnyas, bir sabit eyler dnyas ortaya koyabiliriz . Dnyann olu halindeki karakterinin formle edilmeye elverisiz olmas lsnde, znenin, tzn, akln, vehakikatin/dorunun kurgusal dnyasna ihtiya vardr; yani, dzenlenmi, basitletirilmi, yanllanm ve keyfi biimde bilinen dnyadan tecrit edilmi bir dnyaya Filozoflar megul eden dnya ite bu kavramsal mumyalarn dnyasdr:
Nietzsche Yazd:

Hl yalnzca benim teslim ettiim zere, tarihin evrensel formu olarak, Herakleitosu oluu bir biimde gstergelerle tasvir etme ve zetleme giriimi olarak felsefe (sanki apak Varlk [Sein] tipine tercme edilmi ve onda mumyalanm gibi) Filozoflar kavramsal bilgilerinin kendilerine dnyann kendinde ey olarak temel tanmlarn salayacana inanyorlarken, btn bu srecin kendileriyle semiyotik olarak biraraya topland btn kavramlar [ein ganzer Prozess semiotisch zusammenfasst ] u belirlemeyi unuturlar:yalnzca hibir tarihi olmayan eyin tanmlanabilir olduunu unuturlar

Dahas Nietzsche iin, dnyann btn boyutlar ezeli ve ebedi olu srecini angaje olduklar lde, bizim btn kelime ve kavramlarmz bu tr semiyotik biraraya getirmeler olacaktr. Filozoflarn kavramsal bilgi dnyalar bu yzden, olua ilgisizliklerinin veya tarih duygusundan yoksunluklarnn sonucudur. Bu tarih hissinden yoksunluk, hatta olu fikrine duyduklar nefret, Msrclklar (Egyptianism) filozoflarn merkezi tuhaflklardr. Felsef Msrclklarnn sonucu olarak
Nietzsche Yazd:

filozoflar, sub specic aeterni olarak (ezeli-ebedi bir bak asndan) dehistorisize ettiklerinde tarihsizletirdiklerinde onu bir mumyaya dntrdklerinde onur verici birey yaptklarn dnrler. Filozoflarn bin yldr ele aldklar eyin tm kavramsal mumyalardr; gerek/fiili hibir ey onlarn ellerinde canl kalmamtr Oluu lingistik dile getirme yeteneksizliinden doan bu tarihsizletirme (enthistorsiren) btn bilgi iddialarmzn temelidir ve Nietzschenin yazlar boyunca her bilgimizin, her hakikatimizin/dorumuzun yanl olduunu iddia etmeyi srdrmesinin nedeni budur.
Yukar dn HaBer Gnderen: 02.04.2005 Saat 07:28 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

6 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

"Oluu lingistik dile

getirme yeteneksizliinden doan bu tarihsizletirme (enthistorsiren) btn bilgi iddialarmzn temelidir ve Nietzschenin yazlar boyunca her bilgimizin, her hakikatimizin/dorumuzun yanl olduunu iddia etmeyi srdrmesinin nedeni budur." Bu ifadede iki farkl durum sz konusu. 1. Dil ile "hakikat" denen birtakm saltk gerekler aktarlamaz. 2. Dilin ierdii szcklerin tarihi geliimini bilmedike kavramlar doru kullanlamaz. Bence, her iki nerme de dorudur. nk dil bir alettir. Nasl ki tornavida bir alet ise ve viday evirmekten te bir ilevi yoksa, dil de dncelerimizi evirip evirmeye yarayan bir alet olup ancak ara olabilir. Ama olamaz. Ama hakikate ulamak ise bu yolda dil yetersiz kalr. Bu bakmdan "sz gmse sukut altndr" denmitir. kinci nokta da ok nemlidir. Szckleri kullanrken onlarn evrimlerini bilmezsek ou zaman yanl kullanrz ve birtakm varsaymlar kabullenmi oluruz. Gnmzde yabanc szckleri dilimize alyor ve anlamlarn dahi bilmeden kullanyoruz. Aslnda zerlerinde biraz dnsek pekala Trke karlklarn bulabiliriz. Fakat bir tembellik bir rehavet iinde yabanc szckleri patavatszca kullanmaktan ekinmiyoruz. Dilimize gsterdiimiz zen kendi z benliimize verdiimiz neme baldr. Diline nem vermeyen kii kendine gveni olmayan ve kolayca d odaklarn etkisine giren kiidir. nc bir nokta da kullanlan szcklerin tarihini incelemek ilgisini gstermenin nemli olduudur. Szcklerin tarihini incelemeye "etimoloji" denir. Bu tr almalar yapanlar genelde szlk hazrlayan kiilerdir. Oysa ki, sadece onlar deil, felsefi kavramlar kullanan veya onlar reten her kii kendi dilinin tarihi geliimine eilmesi ve szcklerin tarihini bilmesi yararl olur kansndaym.

Katlma Tarihi: 23.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1133

Yukar dn Anlamak Gnderen: 05.04.2005 Saat 10:18 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bununla birlikte, Nietzschenin kendisi, yalnzca bilgimizin tmnn yanl olduunu ne srmekten honut deildir. Aksine o, belirli lde, bu tr durumlarn nasl doabileceini aklamaya alr. Erken dnem yazlarnda o bilgiden, fiili dnyann insanlarn anlayabilecekleri terimlerle antropomorfik tercmesi diye szeder. Ge dnem yazlarnda Nietzsche, bilgiyi olu dnyasna empoze edilen bir yaratm olarak dil vastasyla ileyen birey gibi grd lde, bu konumu srdrr. Bu grn apak temelleri Nietzschenin bilgiyi karakterizasyonunun u iki zellii zerinde merkezileir: ilki, bilincin ve dilin ikisi birlikte eitli bilgi iddialarnn douunu salar yzeyde fenomenler olduklar; ikincisi, bilginin yabanc ve yeni olan eyin eski ve bildik olana tercmesi dnda birey olmaddr. Bilincin sathiliini/yzeyselliini ispatlamak, Nietzschenin ge dnem yazlarnn deimeyen temasdr ve bu gr ifadesini, dnme ile dil arasndaki ilikide (biz yalnzca dil formunda dnrz) ve hem bilincin hem de dilin sosyal kaynanda bulur. 1833-34 Kna ait bir notta Nietzsche grevinin ana hatlarn yle izer:
Nietzsche Yazd:

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Bilinli hereyin ne lde yzeyde kald gsterilmelidir: eylemle eylemin imaj ne lde farkllar, insan eylemi nceleyen ey konusunda ne kadar az ey bilir: irade zgrl ve neden ve sonu hislerimiz ne kadar fantastik: dnceler nasl yalnzca imajdrlar, kelimeler nasl sadece gstergelerdir: eylemin tmnn dile getirilemezlii:

her vgnn ve utancn yzeysellii; kurgu [Erfhidung] ile tahayyl [Einbildung] nasl da bilinli bir ekilde iinde ikamet ettiimiz temel eyler: kelimelerimiz nasl da kurgulara atfta bulunuyorlar ve insanla insan arasndaki ba nasl bu kurgularn aktarlmasna ve ilenmesine bal: BLN Nietzschenin bilincin sathiliine ynelik sorgulamasnn sonucunun en ak ifadesi Gay Science (Danseden Bilim)n 354. Ksmnda bulunur. Bu ksmda Nietzsche bilinci, hayatmzn, insani varlklarn iletiim kapasitesine ve ihtiyacna oranla gelien gereksiz aynas olarak grr: bilin gerekte yalnzca insan varlklar arasndaki iletiim adr o yalnzca gelitirilmesi gereken trde bireydir: yrtc hayvan gibi yaayan yalnz bir insani varlk ona ihtiya duymaz. Bilin bu yzden bireysel varoluumuza ait deildir; daha ok sosyal veya sr doamzn rndr. Dolaysyla bilinli dnme idrak hayatmzn yalnzca kk bir paras, kelime, yani iletiim gstergeleri formunu alan en yapay ve en deersiz parasdr. Bilin aleyhindeki bu keskin yarg, Nietzschenin kiide yalnzca ortalama ve sradan olan eyin iletilebilecei grnn sonucudur: Temelde, btn eylemlerimiz birbirleriyle mukayese edilemez lde ahsi, biricik ve snrsz lde bireyseldir, bundan kuku duyulamaz; fakat, biz onlar bilince tercme eder etmez, artk yle kalamazlar. Bilincin deeri kesinlikle arasaldr: sosyal cemaatin (ynn) yesi olarak biz kendimizi cemaatin dier yelerine aarz. Bu tr bir kendini-amay gerekletirmek iin biz kendimizin-bilincinde bu tecrbemizdeki biricik ve bireysel olan eyi, ortalama ve iletiime elverili bireye dntrmemiz demektir olmalyz. Nietzsche bu sonucu yle adlandrr:
Nietzsche Yazd:

Anladm kadaryla fenomenalizmin ve perspektivizmin z: hayvan bilincinin doasndan dolay, bilincinde olabileceimiz dnya yalnzca bir yzey- ve gsterge dnyas, daha gene], daha ortalama bir dnyadr [ nur eine Oberflachen-und Zeichenwelth ist, eine verallagemeinerte, eine vergemeinerte Welt], bilinli hale gelen her ne olursa olsun, ayn ekilde s, zayf, nisbeten aptalca, genel gstergeye, yn gstergesine dnr: her bilincine varma bir byk yozlamay, yanllamay, yzeysele indirgemeyi ve genellemeyi gerektirir
Yukar dn Anlamak Gnderen: 07.04.2005 Saat 10:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietzschenin dil eletirisinin kendisini yanklayan bu sonu, bilgiye ilikin karakterizasyonunun ikinci zelliinde tekrar ortaya kar: bir gvercin-yuvas, bir Rubrizieren tr olarak bilgi gr: yabanc olann bildik olana indirgenmesi/tercmesi (was bekannt ist,

7 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

ist er kanttt ) olarak bilgi. Nietzsche Onlar bilgi [ isterken ne istemektedirlerT diye sorar . Ve u cevab verir: undan baka hibir ey: yabanc bireyi bildik bireye [ Bekanntes] indirgemek .
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Kelimelerle bu oyunla (bekannt/erkannt/Erkenntniss/ Bekanntes) Nietzsche, daha nceki dil, bilgi ve bilin eletirisini glendirir. Dil, ayn eyleri yalnzca bildik ayn eyler olarak dzenledii lde, temelde indirgemecidir. Ayrca, bilin ve bilgi, yalnzca dil iinde ve dille mmkn olduklar lde eit lde indirgemecidirler. Herikisi de yeni olan eyi bir bildik sistematik kategoriler erevesiyle birletirmek yoluyla iler:
Nietzsche Yazd:

Bizim dncemizdeki temel zellik, yeni materyali, yeni olan eyi eit hale getirerek eski emalara (= Procrustesin yata) uydurmaktr. Aklama [Erklarung] bu yeni bireyin nceden bilinen eylerin gstergeleriyle dile getiriliidir.
Yukarda, Danseden Bilimin 354. Ksmn ele alrken, Nietzschenin bilincin kaynandaki lingistik indirgemecilik eletirisini grmtk. Danseden Bilim in aadaki blmnde biz Nietzscheyi bilginin kaynandaki bu ayn indirgemecilii eletirirken buluruz:
Nietzsche Yazd:

Bilgi ihtiyacmz tam da bildik olan eye ihtiya; baka bir syleyile, yabanc hereyi, allmadk, sorgulanabilir bireyin gizemini zerek artk bizi rahatsz etmeyecek sorgulanabilir bireye dntrme tutkusu deil midir? Bize bilmemizi buyuran korku gds deil midir? Bilgiye ulaanlarn sevinci, bir gvenlik hissinin takviyesi zerinde ykselen zafer enlii deil midir?

Bilginin soyktn geriye doru, gvenlik arzusuna kadar izleyerek Nietzsche bu eletiriyi daha nceki bilin eletirisine balar; nk, yabanc ve sorgu]anabilir olann bildik olana indirgenmesinden doan gvenlik de yine yn olmann gstergesidir. Yenilik dnyas ile kar karya gelecek yeterlilikte olmayan kii, yeni olan hereyi, bir paras olduu, iinde yetitii ve muhafaza edildii cemaatin geleneksel hikmetine tercme etmeye alr. Bu tr tercme, dilin temel fonksiyonudur ve Nietzschenin bilincin ve dilin kaynandaki lingistik indirgemecilikle ilgili yargs ayndr:
Nietzsche Yazd:

letiimde bulunduumuzda, artk, kendimiz hakknda yeterince yksek dzeyde tahminde bulunamayz. Hakiki tecrbelerimiz, hibir ekilde gevezelik deildir. [..] Her konumada bir para kmseme vardr. yle anlalyor ki dil, yalnzca ortalama, vasat ve iletilebilir olan ey iin icad edilmitir. Konuan kii dille kendisini vulgarize eder.
nceki sayfalarda, Nietzschenin dil zerine refleksiyonlarnn nasl onun ge dnem metinlerinin temel bir unsuru olduunu grdk. Dil srf semiyotik, basitletirilmi, yanllanm, insan rn bir gsterge sistemi olduu lde, her dnce yalnzca dil iinde ve dilin salad aralarla mmkn olduu lde, Nietzsche dilden tretilen bilgi ve hakikati/doruyu, yaplmas dnlen ii yapma baarszl olarak g rr. Bu yzden, Nietzsche bilginin, insan trnn korunmas iin elzem olsa da, hakikatin deil, gcn fonksiyonu durumundaki bir perspektival illizyonlar kolleksiyonu olduu sonucuna varr. Bu sonu 1888 Baharna ait u notlarnda da zetlenir:
Nietzsche Yazd:

Epistemoloji zerine: yalnzca empirik: Ne zihin, ne akl, ne dnme, ne bilin, ne ruh, ne irade ne de hakikat vardr: bunla rn tm hibir yarar olmayan kurgulardr. zne ve nesne sorunu yoktur yalnzca nishi kesinlikle, daha da nemlisi, alglardaki dzenlilikle geliebilen (yle ki, tecrbe birikebilsin) belirli hayvan trleri vardr... Bilgi bir g aleti olarak iler. Dolaysyla onun her g artyla birlikte artaca aktr... Bilginin anlam: iyi ve gzel de olduu gibi burada da, kavram, kat ve dar antropomorfik ve biyolojik anlamda ele alnmaldr. Belirli bir trn kendisini idame ettirmesi ve gcn artrmas iin, gereklik anlay hesaplanabiliri yeterince kavrama ve bir davran emasn ona dayandrma mcadelesi vermelidir. Muhafaza etmenin yarar iyi diye kabul ettirilemeyecek bir soyut-teorik ihtiya deildir bilgi organlarnn geliiminin arkasndaki motive edici olarak durur.., bilgi organlar, gzlemleri korunmamz salayacak tarzda geliirler. Baka bir syleyile, bilgi arzusunun ls, g tutkusunun bir trdeki art lsne baldr: bir tr gerekliin belirli bir miktarn ona egemen olmak, onu hizmetine sokmak iin kavrar. Mekanistik devinim/hareket kavram, ilk srecin nceden grme ve dokunmann gsterge diline tercmesidir Atom kavram, ekim gcnn yeri ile gcn kendisi arasndaki ayrm, bizim mantksal-ruhsal dnyamzdan treyen bir gsterge-dildir fade aralarmz irademizle deitiremeyiz; onlarn ne lde yalnzca semiyotik olduklarn anlamak mmkndr. Bir yeterli dile getirme modeli talebi samadr: bir ifade arac olan dilin z bir ilikiyi dile getirmektir... Hakikat kavram elikilidir. Btn bir doru yanl alan kendinde eye deil, yalnzca ilikilere has bir alandr ... Sama: kendinde z yoktur, z oluturan ilikiler vardr; tpk kendinde bilginin olamamas gibi.

8 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Yukar dn Anlamak Gnderen: 15.04.2005 Saat 10:40 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietzschenin bilgi yorumuna ilikin incelememizi bitirmek iin muhtemelen Nietzschenin en uzun soluklu bir lingistik illizyon olarak grd felsefi yapy tahribetme teebbs durumundaki giriimini soruturacaz. Bu illizyon, [.. ] dilin, her sonucu/etkiyiyi, sonulara neden olan birey tarafndan, bir zne tarafndan kayt altna alnan her etkiyi/sonucu kavrayan ve yanl kavrayan batan karmasdr.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Grm bulunduumuz gibi, Nietzscheye gre, kelimeler srekli olarak bizi batan karrlar ve dil ile bilgi arasndaki iliki hakkndaki aratrmasndan o, bir felsefi mitolojinin her an tekrar ortaya kt dilde gizlenmi durumda ikamet ettii, fakat dikkatli biri iin bunun baka trl olabilecei sonucunu karr. zneye ya da egoya inan, kesin formunu dil ile gramerin fonksiyonlarnda bulduumuz bu mitolojik burtaki merkezi figrdr. Nietzsche, ilgilendii lingistik illizyon problemini, epistemolojik zne-nesne kartlndan ayrmakta dikkatlidir. Bu lingistik illizyonlar, der Nietzsche, bir znenin daha sonra yanl kavrayaca ve etiketleyecei harici nesnelerle karlamasnn sonucu deildir. Bu yzden o, zne-nesne ayrmn gramerin (halkn metafiziinin) tuzaklarna dm bulunan epistemologlara brakr. Nietzsche bunun yerine, znenin kendisine inancn douran ok daha temel bir lingistik illizyon problemine ynelir. Bir kaba fetiizm olan bu illizyon, failin fiile ekledii gramatik gelenein rndr. Nietzsche sk sk Descartes bu lingstik illizyonun yoldan kard filozoflarn balca rnei olarak seer. Gerekte Descartes dille anlar:
Nietzsche Yazd:

Dnme vardr: dolaysyla dnen birey de vardr: bu, her Descartes argmannn neticesidir. Fakat bu, tz (substance) kavramna inancmz doru a priori olarak ortaya koymak demektir: dncenin varolduu her zaman dnen birey olmas gerektii yalnzca failin fiile ekledii gramatik geleneimizin bir formlasyonudur . Dnen bir Benin varolmas, bu egonun/benin dnmenin nedeni olmas ve bir hazr kesinlik olarak bilinmesi, Descartesn cevap vermesi beklenen btn felsefi sorulara srtn dner. Descartes n metafizik sisteminin inasna temel salayacak bir Arimedvari temel salayc bilgi noktas olmaktan ok uzak, bir hazr kesinlik olarak ego ya Kartezyen inan, gramatik alkanla gre yaplm bir karmdan baka birey deildir: Bir aktivite vardr; sonuta her aktivite de bir faili gerektirir . Eyleme temel salayan bir dayanak olarak zneyi, bu yzden Nietzsche, ezeli ve ebedi gramatik hatann sonucu diye grr . Nietzsche, zneye inanc, ikincisini eylemin, yan denilen ntr temelin (zne) operasyonunun yerine ikame ederek yan parlayndan sun ayrmaya benzetir. O u sonuca ular: Fakat bu tr bir temel yoktur; yapmann, etkilemenin, oluun arkasnda hibir varlk yoktur; fail, yalnzca fiile eklenen bir kurgudur fiil hereydir Bu temelin ilavesi, grdmz gibi, olu srecini kavrama yeteneksizliimizin rndr: bilgimizin ufkuna, yani cehaletimizin balad snra kelimeyi dikeriz. Fakat herbir adlandrma durumunun, adlandrlan eyin ve kelimenin kendisi bizi hibir biimde doruya/hakikate yaklatrmayan saf tasarmlar olarak durur. Bylece Nietzsche, lingistik olarak ekillenen dnmzden karlan btn epistemolojik iddialar konusunda, duyularmzn ve dilimizin bizi batan kard/yoldan kard alkanlklardan kaamayacamz iddia etmeye devam eder. zne, nesne, fiile eklenen fail, yapt eyden ayr yapc: bunun yalnzca semiyotik olduunu ve gerek birey olmadn unutmamalyz. Nietzschenin filozofun dilin alarna dolanmasnn rn olarak zneyi/ego yu d-konstrksiyonu zerinde odaklamsak da, bu hibir ekilde bir felsefi yap olarak grd eyi lingistik tarzda tahribetme stratejisinden soyutlanm bir rnek deildir. Gerekte, bir analiz dzeyinde, Nietzsche metafizikilerin ve epistemologlarn inan kalemlerinin tmn gramatik tuzaklar olarak grr. Daha dikkate deer rneklerden bir kan seerek yle sralayabiliriz:
Nietzsche Yazd:

dnme: Epistemologlarn anlad ekliyle dnme, basite gereklemez; O, sreteki bir unsuru seerek ve geriye kalan ksmdan elimine ederek ulalan ok keyfi bir kurgu, anlalabilirlik amacna ynelik suni bir dzenlemedir. ey/nesne: ey, etkilerinin bir kavram ya da imajla sentetik tarzda birletirilen etkilerinin toplamdr. Lingistik ifade aralar oluu dile getirmekte yararsz eylerdir; o, bir istikrarllk dnyas, bir eyler dnyas ortaya koyacak kanlmaz kendi kendimizi koruma ihtiyacmza akortludur. irade/tutku: isteme bana hereyden nce komplike birey, yalnzca kelime olarak bir nite olan birey gibi grnyor popler nyargy gizliden gizliye vareden, filozof- larn srekli yetersiz ikazlarn bozguna uratan tam da bir kelimedir. devinim/hareket: Devinim bir kelimedir, bir neden deil. neden ve sonu: Ne nedenler vardr ne de sonular. Lingistik oarak biz kendimizi onlardan nasl kurtaracamz bilemeyiz. doa yasas: Sende dzenlilik, sanki burada kural biliniyormu gibi yalnzca bir metaforik ifadedir, bir olgu deil. Bir yasaya uymak da byledir. ruh: nk, nceleri insan, birinin gramere ve gramatik zneye inand gibi ruha inanyordu: biri benin art, dnmenin yklem ve artl olduunu syledi dnme, dncenin zneyi neden olarak arzetmesinin kanlmaz olduu bir aktivitedir.
Yukar dn

9 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

BenSanalDeilim Gnderen: 15.04.2005 Saat 11:13 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietsczhe felsefeyi Israrla dayand bilimden koparr Ve sanata ynlendirir __________________ Drt Yaprakl Yonca

Katlma Tarihi: 19.11.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 2047 Yukar dn

Anlamak Gnderen: 16.04.2005 Saat 09:14 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bu dnceler koleksiyonundan yola karak, Nietzschenin btn deerlerin yeniden deerlendiricisi olarak grevinin, lingistik durumumuzdan treyen felsefi inan kalemlerinin kapsaml eletirisini gerektirdiini anlayabiliriz. Gerekte, bu lingistik dkonstrksiyon stratejisinin Nietzscheci yeniden deerlendirmenin temel boyutlarndan birini oluturur:
Nietzsche Yazd: Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Dil kayna itibar ile en yaln psikoloji ana aittir: dilin metafiziinin [der Sprach Metaphysik] baka bir syleyile akln metafiziinin nkabullerini hatrladmzda, kendimizi kaba bir fetiizmin ortasnda buluruz. Heryerde fiili ve faili gren odur; egoya, iradeye genelde neden olarak inanan odur; varlk olarak egoya, tz olarak egoya ve tz-ego ya inancn hereye yanstan odur bu yzden yalnzca o ey kavramn yaratr.... Varlk neden olarak dnlen, yaanan heryerdedir; Varlk kavram yalnzca ego anlayndan tretilmek suretiyle elde edilir.... Balangta, iradenin sonucu/etkiyi yaratan birey olduu iradenin bir meleke/yeti olduu byk mukadder hatas durur.... Bugn biz onun yalnzca bir kelime olduunun bilincindeyiz...

Akln, iradenin, nedenin, sonucun, egonun, Varln, tzn ve eyin yalnzca kelimeler, yalnzca reel hibir eye tekabl etmeyen lingistik fetiler olduklarn ortaya koyan bu pasaj, metafizik dilin tahribinin, eer deerlerin bir yeniden deerlendirmesi gerekletirilecekse, zorunluluunu aka dile getirir. Kendimizi gerekten dilin batan karmalarndan kurtardmz lde dilin metafizik ve tzsel nkabullerinin almas Nietzschenin deerlerin yeniden deerlendirilmesi grevinin gereklerinden bir dieriyle yakndan ilikilidir: Tanrnn lmyle.
Nietzsche Yazd:

Hakikatin srf bir grnten ok daha deerli olduu ahlak! nyargdan baka birey deildir; [...] Gerekten de, bizi doru ile yanl arasnda temel bir kartlk bulunduunu varsaymaya zorlayan nedir? Grnn derecelerini, deyim yerindeyse, daha aydnlk ve daha karanlk glgelerini ve grnn glgelerini ressamlarn dilini kullanmak gerekirse, farkl valeurlar varsaymak yeterli deil midir? Bizi ilgilendiren dnya neden bir kurgu olmasn? Eer biri fakat bir kurgunun kesinlikle bir yazar olmas gerekmez mi? diye sorarsa basite neden diye cevap verilemez mi? Bu bir yazara ait olmalar da muhtemelen kurguya ait olamazlar m? zne hakknda yklem ve nesneden biraz daha fazla ironik olunmasna imkan verilemez mi? Filozoflarn gramere inancn douuna izin vermeleri gerekir mi? Mrebbiyeye sayg herey fakat mrebbiyeye inantan kurtulmann felsefe iin zaman gelmedi mi?

Yeniden deerlendirmeyi gerektiren deerlerin niha temeli olan Tanr nn lingistik olarak tretildii ortaya konulabilir: Tanr dnyann hareke tine ilave edilen fail, filozoflarn inanla dnya denilen kozmolojik metnin yaratlnn sorumluluunu atfettikleri en byk yazar olarak sahneye kar. Hepimiz gramere, bizi tzsel failleri eylemlere balamaya sevkeden dilde gizli duran metafizik ve epistemolojik nkabullere inanmaya devam ettiimiz srece Tanrya da inanmaya devam ederiz. Bu, Nietzsche nin Twilight (Putlarn Alacakaranl, ev.)daki ifreli hala gramere inand iin Tanrdan kurtulamadndan korktuu (Reason in Philosophy, 5) fikrine temel tekil eden dncedir. Nasl Tanrnn Ubermensch (stn insan, ev)in yaamas ve btn deerlerin yeniden deerlendirmesi yoluyla gelimesi iin lmesi gerekiyorsa, ayn ekilde bizim de, eer bir deerlerin almas mmkn olacak ise, dilin otoritesine inanc askya almamz gerekir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 17.04.2005 Saat 10:37 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Nietzschenin dil anlay incelememizi otorite, yazar (lk) (author[ity]) ve metin sorununu ortaya koyuuyla birlikte bitireceiz. Hem yazara/otoriteye zg her imtiyazn hem de onun dayand dil anlaynn bu reddi, Nietzschenin yorum ynteminin ana unsurudur. Bu yntemi ele alrken yerine getirmemiz gereken ilk grev, Nietzschenin yorumunun iinde iledii snrlar izen iki paral ann incelenmesi olmaldr. Ancak, bu grevi yerine getirmeye balamadan nce, yapt tartmayla ilgili ak bir soru gibi grnen soruyu yneltmeme izin verin: Nietzsche nin dil grnn stats nedir? O, dilin metaforik doasna ilikin yorumuyla yalnzca bir baka metaforik, antropomorfik izah m yapmaktadr? Eer yle ise, Nietzschenin metaforlarnn, gelenein metaforlarnn (mtakabiliyet, referans, hakikat) ortaya koymad neyi ortaya koymaktadr?

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

10 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Bana yle grnyor ki Nietzsche, kendi dili iin hibir otorite talebinde bulunmuyor; baka bir syleyile o, felsefi dilin bir meta lingstik (ve dolaysyla metaforik-olmayan) tasvirini verdiini iddia ederek kendi dilini imtiyazl hale getiremez. Dahas, birok vesileyle o, kendi syleminin ayn ekilde metafor ve yoruma hapsolduunu serbeste teslim eder. Demek oluyor ki, Nietzsche, szn gelii, Dionysusun bir mit olduunu ezeli ve ebedi dnn bir gereklemesi mmkn dnce bermanschin bir metafor (WP, 866) ve G tutkusunun yalnzca bir yorum (EGE, 22) olduunu aka kabul eder. Bu tr itiraflarda bulunarak Nietzsche, dil analizinin sonularn yeniden dorular. Bu yeniden dorulamann pozitif, terapatik bir sonucu vardr; ancak, kendi tartmasn gerekliin doru veya kesin tasviri olarak kabul etmeyi reddetmekle Nietzsche, deerlerin bir yeniden deerlendirmesine yorum faaliyetinin evrensel kapsamnn kabulnn elik edeceini ileri srer. Baka bir syleyile, gereklie perspektifimizce belirlenen durumumuzdan yola karak yklediimiz yorumlar ve metaforlar yoluyla nfuz etmek dnda nfuz edemediimiz srece, bu gerekliin kesin ve doru bir tasviri umudunu terketmeliyiz. Nietzschenin felsefi dil hakkndaki eletirisi kesinlikle bu amaca yneliktir; yorum faaliyetini, ilahi ve lingistik otoritenin dogmatik, hayat-reddeden snrlamalarndan kurtarmakla, Nietzsche nin epistemolojiyi dkonstrksiyona tabi tutmas, oluun metnini, bir sonu gelmez, plralistik yorum oyununa aar. Bu plralistik yaklamn hermeneutik ve yorum teorileriyle ilgili ada diyaloga yapabilecei katky deerlendirmek iin, Nietzschenin hakikat in yerine hayatn teyidini yorumlarn kendisine gre yarglanabilecei standart olarak ikame etmesinin gerektirdii eyi inceleyeceiz. Bu incelemeye balamadan nce, ilkin, Nietzschenin yorumlama pratiklerine klavuzluk eden iki temay aka ortaya koymalyz. Bitti.
Yukar dn ferda Gnderen: 17.04.2005 Saat 21:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

MNNETTARLIIMI sunuyorum tm -TENLMLE... (Yukardakilerin -VE BUNLARIN- hi-bireyi imlemediini BLE-BLE.) Bunlarla da dili KENDSNE-DORU evirmeye/devirmeye alarak onu KEND-NDE "BOMAYA" alyorum.Z-NE-NESNE-VARLIKEGO-TANRI-GER EKLK-DORULUK V.S "N-KABULLERNDEN" VE BUNLARIN MUTLAKLIINDAN KURTULUP; BUNLARDAN DLE DORU DELDE DL-DENENDEN BUNLARA ve "kendimize" DORU "GDERSEK" yeni bir DNYA-VE HAYAT anlay kurmamz da daha KOLAY olacaktr. Nietzsche Yazd:

Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

Dil kayna itibar ile en yaln psikoloji ana aittir: dilin metafiziinin [der Sprach Metaphysik] baka bir syleyile akln metafiziinin nkabullerini hatrladmzda, kendimizi kaba bir fetiizmin ortasnda buluruz. Heryerde fiili ve faili gren odur; egoya, iradeye genelde neden olarak inanan odur; varlk olarak ego ya, tz olarak ego ya ve tz-ego ya inancn hereye yanstan odur bu yzden yalnzca o ey kavramn yaratr.... Varlk neden olarak dnlen, yaanan heryerdedir; Varlk kavram yalnzca ego anlayndan tretilmek suretiyle elde edilir.... Balangta, iradenin sonucu/etkiyi yaratan birey olduu iradenin bir meleke/yeti olduu byk mukadder hatas durur.... Bugn biz onun yalnzca bir kelime olduunun bilincindeyiz...
Yukar dn HaBer Gnderen: 18.04.2005 Saat 07:38 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Niietzsche'nin u szleri zerine biraz dnelim: "Varlk neden olarak dnlen, yaanan heryerdedir; Varlk kavram yalnzca ego anlayndan tretilmek suretiyle elde edilir.... Balangta, iradenin sonucu/etkiyi yaratan birey olduu iradenin bir meleke/yeti olduu byk mukadder hatas durur.... Bugn biz onun yalnzca bir kelime olduunun bilincindeyiz... "

Katlma Tarihi: 23.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1133

Acaba "varlk" sadece "ego" dan yani benliin alt boyutundan m trer? Eer Freud snflandrmasn yeterli bir yaklam ve tanm olarak kabul edersek, o zaman insan sadece id-ego-sperego lsnden ibaret olur. Dolaysyla varlk ego'dan trer ve sperego ile ifade bulur. Yani, sonuta bir kelimeye indirgenmi olur. Nietzsche bu ekilde yaklamak zorunda kalmtr nk onun iin Tanr lmtr. u halde yaratc bulunmad gibi balangta var olduu sylenen yaratc irade de "byk mukadder hata" olur. Oysa ki insan denilen varlk id-ego-sperego ls ile tanmlanamaz. "nsanlk" bu boyuttan itibaren balar. Bu boyutlarla snrl olmayan insanlar "varlk" konusuna farkl yaklamlar getirmiler ve varln srekli taan (sdur eden) bir yap olduunu ileri srmlerdir. Varlk srekli taarken gelii gzel amorf nesneler oluturmuyor. ok dzenli ve belli yasalar dahilinde dengeli varlklar oluturuyor. rnein, ilk byk patlama ile oluan evrenimizden dzenli neblalar ve yldzlar olumutur. Bu sdurdan oluan denge gittike daha karmak fakat daha dzenli yaplar halinde gelierek insan denilen en ileri canl varln ortaya kmasna neden olmutur. Varl sadece bir szck dzeyine indirgemek hem bilime hem de mistik gre aykrdr. Bu bakmdan Nietzsche'nin bu son ifadesi bana bo bir iddia gibi grnmektedir.

Yukar dn ferda Gnderen: 18.04.2005 Saat 14:34 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bir insan ANLADIINI nasl anlar.... Bir insan "bir-eyleri" ANLAMIYORSA ona ANLAMADIINI anlatmak mmkn mdr... Nietzsche'nin "egoyu" teknik,psiik bir terim olarak, hele de freud'yen bir terim olarak kullandn neye "dayandryorsunuz.her ego diyen freud'un "ego"suna m vurgu yapar.

Katlma Tarihi: 18.02.2004

11 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

bir argman ANLAMADAN ona BO-DOLU yaftasn yaptrma durum-davrann siz nasl "yorumluyorsunuz!!! Sizce bu dolu mu yoksa BO mu bir tutum...

Yukar dn HaBer Gnderen: 18.04.2005 Saat 21:19 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bir eyi anlamak demek o eyi bilenen birtakm baka eylerle karlatrmak demektir. Her bilinen de birtakm varsaymlara dayanr. Varsaymsz ne doru vardr ne de anlamlandrmak. Nietzsche'nin de kendine gre varsaymlar vardr ve o varsaymlardan hareketle birtakm sonulara varmtr. Bu varsaymlar kabullenenler onunla ayn fikirde olup ayn grte birleebilirler. Ama bu varsaymlar ne mutlak dorulardr ne de tartlmaz gerekler.
Katlma Tarihi: 23.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1133

Benim varsaymlarm arasnda varlk bir szce indirgenemez. nk "varlk" kavram dilde deil dncededir. Dil ise dncenin bir modeli bir ifade eklidir. Varlk ne szlerle ne de saylarla ifade edilemez. nk o (varlk) bir kategori olup indirgenemez. Szlere indirgendiinde ise kavram olmak zelliini yitirir ve nesneye dnr. Nietzsche "Bugn

biz onun yalnzca bir kelime olduunun bilincindeyiz... " diyorsa, demek ki varln szlerle ifade edilebileceine inanmaktadr. te benim asl kar ktm nokta budur. Yoksa, "ego" szn hangi anlamda kullanm olduu pek o kadar nemli deil.

Yukar dn adnan durmaz Tecrbeli ye

Gnderen: 18.04.2005 Saat 23:50 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 07.07.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 35

saussure'n yapsalc dilbilim yntemi daha sonra baka bilim alanlarnda da kullanlmaya baland,gnmzde ne kadar geerlidir acaba

selamlar

__________________ HER MENEKE KEND UURUMUNA KANAR


Yukar dn HaBer Gnderen: 19.04.2005 Saat 07:47 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Saussure dil bilimde yapsalc metodu gelitirerek szcklerin kklerini aramtr. alt diller ise sadece Hint-Avrupa dilleri olduundan almalar kstl kalmtr. nk Hint-Avrupa dillerinde kk ekil deitirdiinden onu yeniden oluturmak demek bir bakma yorumlamak demektir. te yapsalc dilbilim kendi kltrel deerleri iinde kalarak yorum yapar. Bir dier yaklam da karlatrmal dilbilim metodudur. Bu yaklama gre yorum ve yaplatrma ok azdr. Onun yerine eitli diller karlatrlarak kk bulunur. ki yaklam arasndaki fark Saussure'n yapsalc yaklamna "kuramsal dilbilimcilik", dierine "pratik dilbilimcilik" diyebiliriz. Kuramsal dilbilimcilik oturduu yerden belli birtakm varsaymlardan hareketle yorum yapar, dieri ise pratik almalarla ve alan taramas yaparak sonularna ular. Ural-Altay dillerinde kk szckler ekil deitirmeden aynen kalrlar. Bu bakmdan kk szck aratrrken onlar yeniden oluturmak ve yaplandrmak gerekmez. Bu bakmdan karlatma metodu bu dil guruba ok uygun der. Fakat her iki metod da kltrel balardan kopuk deildir. Bir szcn kkn anlamlandrmak iin mutlaka o dildeki birtakm kltrel eleri bilmek gerekir. Bu da birtakm varsaymlar ierir. Nedeni ise kk dilin bir miktar unutulmu olmas ve gnmz kltrnde eski kavramlarn hem ekil deitirmi hem de tmyle yok olmu olmalarndan dolaydr. Sonu olarak her dil belli bir kltrel arkazemin zerine kuruludur. Bu bakmdan evrensel "varlk" kavramn dille (szcklerle) anlatmak demek hem kltrel hem de yerel varsaymlar iin iine katmak demektir. Hem de indirgenmesi mmkn olmayan bir kategoriyi indirgemeye alarak onu slatrmak demektir. selamlarmla
Yukar dn bilm-i yorum Gnderen: 19.04.2005 Saat 11:28 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 23.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1133

Katlma Tarihi: 25.03.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 4837

Sz alannda 'anlamak'n mmkn olamayacan savunanlar arasndaym. Sz alanndaki alg eitliine anlamak dersek, rnein, kadn bedenine giydirilmi olan 90-60-90 eittir gzellik tanmlamasn anladmz dillendirmi oluruz. Gzlerimiz 91-61-89 ya da bir baka l grdnde ya da okuduunda kirpiklerimiz bir ka kez aa yukar yapar. Buna da afallama deriz. Oysa biliriz ki her gnln gzeli kendinde ierilidir ve yaamaklar ortasndadr... Anlamak dediimiz, gemiten bugne sz toplamlarnn eit alglanlmas gerekliliine iaret ediyor. Bu mmkn deil. Sevgili HaBer'in u szleri daha gzel aklyor: ''...her dil belli bir kltrel arkazemin zerine kuruludur. Bu bakmdan evrensel "varlk" kavramn dille (szcklerle) anlatmak demek hem kltrel hem de yerel varsaymlar iin iine katmak demektir. Hem de indirgenmesi mmkn olmayan bir kategoriyi indirgemeye alarak onu slatrmak demektir...''. u ekilde okuduumda da anlatlann deimediini grmek mmkn: Her dil belli bir kltrel arkazemin zerine kuruludur. Dille (szcklerle) anlatmak demek hem varsaymlar iin iine katmak, hem de indirgenmesi mmkn olmayan bir kategoriyi indirgemeye alarak onu slatrmak demektir. imdi yine sevgili HaBer 'in u szne odaklanyorum: ''...Bir eyi anlamak demek o eyi bilenen birtakm baka eylerle karlatrmak demektir'', yani anlamamak demektir! nk ''her bilinen de birtakm varsaymlara dayanr. Varsaymsz ne doru vardr ne de anlamlandrmak!''. Varsaymn girdii yerde uydurma balar. Sz dediimiz benzetmedir ve hibir benzetme asl ile ayn olamaz . Sz dnyasnda 'doru' dediimiz de bu nedenle doru deildir! Anlam dediimiz bu nedenle anlam deildir!.. Bu kadar zor bir durum ortasnda myz? Sz dnyasnda evet! Yaamlar ortasnda hayr! Sevgili ferda'nn sorusu ile devam

12 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

etmek isterim: ''...Bir insan ANLADIINI nasl anlar?..''. Anlayamaz! Hatta bir insan ''...Bir insan ANLADIINI nasl anlar?..'' sorusunu da anlayamaz. nk sorann kltrel arkazemini ile okuyanlarn (dinleyenlerin) kltrel arkazeminlerinde aynlk da yoktur. Aynlk yaam iredir! Alk algs ayndr mesela, tokluk da. eker tatldr mesela, limon eki. Szde pemez insan; pmek, pme sreci iredir. Uzakta olduumuza ''pyorum!'' dememiz, ''ptmz dn'' ya da diyenle hi pmediysek ''e angut deilsin ya, pmsndr mutlaka, hah ite ona benzet!''i anlatr. Ksacas pmeki anlamak prken mmkndr... ''...Bir insan "bir-eyleri" ANLAMIYORSA ona ANLAMADIINI anlatmak mmkn mdr...'' E byle mmkn dedim ya ite, yani szle olmaz peceksiniz sevgili ferda, baka yolu yok bunun!.. Nasl? pmeyi de mi anlamyor? Klinik vaka! Uzmanna dannz!.. Uzmana birlikte gitmekte de fayda var elbette, o da senin iin ayn eyleri dnyor olabilir, es gememek gerek!..

__________________ Orada bir yaam var; sz dnyasnn tamamen dnda bir yaam...
Yukar dn BenSanalDeilim Gnderen: 19.04.2005 Saat 13:35 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Varlk bir kelimeye indirgenmiyor Tam da tersi oluyor Bir kelimeden varlk kyor
Katlma Tarihi: 19.11.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 2047

Ruhum Affet beni Tanrm Affet dilimle ilediim tm gnahlarm

__________________ Drt Yaprakl Yonca


Yukar dn ferda Gnderen: 19.04.2005 Saat 16:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

SAYIN HABER; Nietzsche'ye DAR hi-bir-ey anlamamsnz VE "ANLAYAMAYACAKSINIZ DA".. nk DORU ANLADIINIZI sanyorsunuz.Bu sannz devam ettii srece de onu anlayamayacaksnz.Ona dair kurduunuz "cmlelerinizle" onun fersah fersah TESNDE, eteklerinde bile olmadnz kantlyorsunuz.
Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

RNEK;

demisiniz ki: demek ki varln szlerle ifade edilebileceine inanmaktadr.


E imdi ben bunun ALTINA ne yazaym.. Onun sylemiyle uzaktan yakndan ilgisi OLMAYAN bu yargyla ne yapaym... bazen "aryorum".. Bu kadar KOLAY MI ya.. Bu kadar KOLAY MI.. Ve ne alaka.Bu yargnn onun sylemi veya sylemsizliiyle/uzaktan YAKINDAN ilgisi yok.. YOK-TE YA!!! VARDIR D,YEN BER GELSN VE "YAKINLII" GSTERSN BANA... in ilginci imdi sayn haber, ANLADIINA dair sylemlere devam edecek.Etsin bakalm.
Sorun onun DORUYU veya KMN SYLEDNN doru olup olmad deil. Bu "balam" oook ayr olan bir tartma konusu.Sorularm "ironikti" ve size onu anlamadnz anlatmaya almakt. Bir tezin doru veya yanlln DDA etmeden nce onu ANLAMAK gerekir. veya bir tezi kabul/red noktasna GELMEK N onu ANLAMAK-GEREK.. (Buyur bilmiyorum, imdi de doruluk,tez kabul ironi gibi metinde "geen" szleri VE HATTA harflerin katanesi sert-yumuak-byk kk v.s "yorumlayp-aklamaya" al- YAN SAPLARLA-SAMANLARI "KARITIR YNE )

Yukar dn bilm-i yorum Gnderen: 19.04.2005 Saat 17:01 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye ferda Yazd: Katlma Tarihi: 25.03.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 4837

..................(Buyur bilmiyorum, imdi de doruluk, tez kabul ironi gibi metinde "geen" szleri VE HATTA harflerin katanesi sert-yumuak-byk kk v.s "yorumlayp-aklamaya" al- YAN SAPLARLA-SAMANLARI "KARITIR YNE )

Yok, bugn keyifli olduun anlalyor! Keyifli iken kzmazsn sen, daarcmda bekleteyim, sras naslsa gelir birgn!..

)))

__________________ Orada bir yaam var; sz dnyasnn tamamen dnda bir yaam...
Yukar dn

13 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

ferda Gnderen: 19.04.2005 Saat 18:24 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye BenSanalDeilim Yazd:

Varlk bir kelimeye indirgenmiyor Tam da tersi oluyor Bir kelimeden varlk kyor
Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

Ruhum Affet beni Tanrm Affet dilimle ilediim tm gnahlarm

TANRISI! varsa bile "affeder" o seni merak etme.Yaratp da tm "olanaklar" ONA sunan (sunmasa OLMAZDI DA ZATEN) ayn zamanda ondan HESAP DA sormaz merak etme sen. RAHAT OL yani.. Kald ki "DLN-N gnah ileme gc yoktur.(bu deme denilenler SANA ynelik deidi)
Yukar dn HaBer Gnderen: 19.04.2005 Saat 19:42 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sn. Ferda, Karndakini anlamamakla sulayp kenara ekilmek son derece ayp. Hi de bu sitenin kalitesine yakmyor. Ben ne dediimi anlatamad isem o zaman sen ne anladn anlat bakalm. Her zaman ayn fikirde olmak gerekmez. Yeter ki saldr yerine fikir retelim.
Katlma Tarihi: 23.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1133 Yukar dn ferda Gnderen: 20.04.2005 Saat 16:46 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

"ilgisi yok.. YOK-TE YA!!!" ne demek? Eer yoksa neden yok olduunu yaz da bilgimiz artsn. Beni keskin dilli olmakla suladn ama asl saldrgan konuan sensin.

Anlamak tek ynl deil karlkldr. Acaba benim ne demek istediimi anlayabiliyor musun?

Katlma Tarihi: 18.02.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 8240

Hemen yukarda sayn haber,hemen yukarda.sevgili anlamak ok gzel bir aktarmda bulunmu.Nietzsche nin ortaya koyduu-koymaya alt,sylemle sizin onun "syleminde" dair ortaya koyduunun yarglar "rtmyor".Yazdklarnzla yukardakileri ANLAYARAK okuyup karlatrrsanz (onu ANLAMAK-OLDUKA ZORLAYICIDIR.bU KONUYU "BIYIKLI" BALII ALTINDA DA TARTITIK.Onu anlamak iin KLAVUZLU okuma srelerini kullanmak gerekir.Zaten sorun da burada ONU-ANLAYABLMEKTE balyor.. Nietzsche YANILMI-SAMALAMI SALK-APAL APTALIN teki olabilir.Sorun da bu deil.ELETRMEK-N ncelikle SYLELEN doru anlamak gerekiyor. Sizin ne dediiniz ORTADA-ZATEN ve akas ANLAMAYA-ALIILACAK-ZERNDE "YOUNLAILACAK" ierikte yarglar da deil. "VARLIK ST "DZEYL" BR KATEGORDR VE onu dile "indirgemek" mmkn deildir" Bu "ierikteki" sylemin neresi "anlalmasn".. DA bu dediiniz ONA uymuyor sorun bu.. Neyse siz kzp-kkremeye devam edin.Zaten bu tepkileri vereceinizi ngrmtm de BELK-DEDM. Belki bu sefer yanlrm. Anlamadm ey neden yurdum insanlarna ANLAMAMISIN-DENLD 86;NDE sanki onlara "kfr-ediliyormu" sansna kaplp da YAYGARAYI basyorlar.Anlamamsan veya YANLI-ANLAMISAN yledir ve bu OLABLR.. ve neden hemen "ayp" v.s trnden deer-ETHK alanna GE yaplmaya allyor.Ortadaki sorun bir sylemin anlalp-anlalmamas.. BU konuulurken birden bire AYIP alanna NYE gei yaplyor...

Yukar dn kumkum Yeni ye

Gnderen: 03.07.2006 Saat 05:07 | Kaytl IP

Derrida'nn Otobiyografiler adl metni bu konuya yeni bir ufuk aabilir...


Katlma Tarihi: 02.07.2006 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1 Yukar dn

__________________ kumkum

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

14 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Metafor, Dil ve Retorik

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=37966&PN=1

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

15 -> 15

19.11.2008 19:23

FELSEFE FORUMU: Sylem stne Sylemlere Dair.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35526&PN=3

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Yazn-Dil-Felsefe Balamnda


Konu: Sylem stne Sylemlere Dair. Yazanlar Gnderi
<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Anlamak Gnderen: 10.07.2004 Saat 23:25 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

SYLEM USTNE SYLEM LERE DAR Tlin Akin-Orta Dou Teknik niversitesi. Felsefe Blm. l ya plus assaire a interprter les interprtations qua interprter les choses. Montaigne
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

eyleri yorumlamaktan daha ok yorumlar yorumlamaya i dyor Bu konunun sonsuz olanaklar var. Bir snrlama gereksinimi ile bir szlk anlamna deinmek istiyorum. Sylem szcnn ngilizce karl discourse olup Oxford Dictionary of Current Englishde, isim ilevi yle betimleniyor: Szl veya yazl ders (lecture), vaaz (sermon), veya sreklilii olan baka trden aklamalar; yani belli bir kiiye veya toplulua hitap eden konuma (taik), veya iki ve daha ok kii arasnda dncelerin belli bir dil yaps iinde szckler aracl ile anlatm (conversation). Fiil ilevi, sylem sylemek (utter) ise yle betimleniyor: Bir konu zerine, iinden, hakknda kiilerin grlerini szl veya yazl olarak aklamas, gelitirmesi, yorumlamas, ileri srmesi. imdi, yukarda altn izmi bulunduum ileri srmek anlam zerinde biraz durmak istiyorum. Bir kere, bir ey sylemek (szl veya yazl) iin sylyor olmak iin, sylemek istemi ve istiyor olunmas ve bunu bir bakasnn veya bakalarnn duymasn istemi olmamz gerektiini kabul etmemiz gerekiyor. Yoksa, aznzdan bir bakasnn duyabilecei sesler karmay veya kat zerine okuyabilecei iaretler retmeye hi gerek olmazd. Sessiz bir i sylemle de dnebilir, kendi kendimize baz eyleri aklayabiliriz ve hatta kendi kendimizi etkileyip deitirebiliriz. Demek ki yukarda bahsedilen szl ve yazl sylemlerin yannda bir sessiz i sylemi de hesaba katmalyz. nk bu sylemler ayn zamanda kendi iimizde de bir farklln bir bakasnn bulunduuna iaret ettikleri iin ve Saussure n Dil Dersleri nin bir yerinde ileri srd gibi ses ve anlamn birbirinden ayrlamaz bir btn olmadn bize gsterdii iin nemli. Eer sesimizi bir dilsel ses sistemi ile iliki iinde kullanyorsak veya dilsel bir grafik sistem ile iliki iinde o sistemin grafik iaretlemesini (notation) kat zerinde uyguluyorsak, yazyorsak, gene ilk olarak, bir bakasnn veya bakalarnn dmzda orada bulunuumuz ve bizi anlayabileceklerini varsayyor, ve kullanmakta olduumuz sescil (phonic) veya grafik iaretleme teknii ile dncelerimizi tekine iletmek, anlatmak istiyoruz demektir. Ama her anlatm seilen belli bir szckler gurubu arasnda kurulan sistematik ilikilerden yapland iin, bir ey anlatrken ayn zamanda snrlandrmalar yapm oluyor, baz eyleri darda brakm, baz eylere arlk vererek ileri srm olmuyor muyuz?

yleyse sylemimizde dncelerimizi iletirken ayn zamanda bizi dinleyenleri u veya bu ekilde kanlmaz olarak etkilemi oluyoruz, veya niyetimize uygun etkilemek istemi oluyoruz. Yani tekini ynlendirmek istemi oluyoruz. Tabii niyetimizin tam tersine bile karmzdakini etkilemi olmak da var, yleyse, bir de bu olaya sylemi reten kii asndan bakalm. O da, sylemiyle bakasn etkiler ve ynlendirirken, karsnda duran kii ve kiiler gibi, kanlmaz olarak bir etki-tepki yuma veya yaps deil mi? Hem bilin hem bilin-d dzeyde, hem bedensel hem ruhsal dzeyde bakalar ile ilikilerde srekli dnmlere, deiikliklere uramyor mu? Yani, u veya bu ekilde dili kullanmakta olan kii de bilerek veya bilmeyerek benimsedii veya benimsemedii, o srada hatrlad veya hatrlamad baz bilgilerin ve hatta duygularn etkisi altnda sylemek istediinizi dile getirmekte deil mi? Dili kullanmakta olan kii de onu dinlemekte olan da zaten her zaman, daha nceden izler tarafndan zerinde allm bir izler yuma yazs deil midir? Hatta kii kendi kendine dnrken bile, kendi kendisini etkilemekte ve kendi kendisinden etkilenme, renme durumu iinde olup dolaysyla deimekte deil midir? Demek ki i sylemlerde de kendi iimizde iletiime geen bir kendi ve teki vardr ve bu ayrm, bedenimizde herzaman karlkl olarak ifte bir hareketin dnm ve retimine yol amaktadr leri srmek deyimiyle ilgili son bir boyuta daha deinmek istiyorum. Bakalarna ynelik szl veya yazl sylemlerde ileri srlmek istenen dnce her zaman gereklere uygun olmayabilir. Bu kullanlan kavramlarn yetersizliinden veya kiinin dikkatsizliinden, bilgisizliinden kaynaklanan istenmeyen bir yanl ynlendirme veya etkileme olabilse de, ileri srlen dnce bile bile, kasten bakasn veya bakalarn yanltmak, aldatmak zere dzenlenmi olabilir. Kii yalan sylemle tekini ve tekileri yanl ynde etkilemek ynlendirmek ve bylece gerei kendine saklayarak kiisel bir yarar salayabileceini amalayabilir. ou zaman kolay farkedilse de, ispat edilmesi olanaksz olan yalan sylemler bizi bu iin etik boyutuna gtrebilir, ki bu bal bana ok derin bir konu. Hele gnmzde her alan da eitli maksatlarla ve biimlerde oalan yalan sylemleri, yalann gizliden gizliye nasl bir ahlakszlk, ktlk olmaktan karak, adeta bir erdem, bir baar olmaya dntn, bunun nerelerden kaynaklandn ve bu durumlarn bizi nerelere, ne byk tehlikelere srkleyebileceini gren; anlamak, aratrmak isteyenler iin. Ksacas, imdilik burada altn izmek istediimiz ey udur: Varlklar arasnda insan denen varlkta bir dilyetisi (fakltesi) ve dolaysyla sylemek istemek (vouloir dire) gc (bellek, bilin) bir gler (izler) aras ilikiler sisteminde yaplanabildii iin, bir dil kurulabilmi (sescil veya grafik iaretler sistemi) ve onun kurumsallamasyla insan dncelerini dar vurmak zere bir ara olarak kullanabildii iin, ister gndelik alanda, ister bilimsel alanda olsun, yazl ve szl sylemler, yani dil bir yap olarak, belki de en etkin bir g kullanma, etkilemeetkilenme, ynlendirme-ynlendirilme ara olarak karmza kyor (Hele, bir de, ileri iletiim teknolojisini de hesaba katarsak, ne kadar

1 -> 3

19.11.2008 19:24

FELSEFE FORUMU: Sylem stne Sylemlere Dair.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35526&PN=3

hz ve etkinlik kazanyor bu i). Yaammz hem olumlu hem olumsuz ynlendirebiliyor. Fakat, yalnz insan insan m ynlendiriyor dil arac ile, ve tabii bilimsel dillerle? Yoksa insan ve insanlktan te tm canllar ve onlardan te canszlar ve onlardan da te, her zaman zaten bize gelmekte olan lmn bize geliini, etkilediklerimizin etkilerinin bize dnerek bizi etkileyiini ve dntrn de mi ynlendiriyoruz?
Yukar dn Anlamak Gnderen: 11.07.2004 Saat 15:54 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

yleyse imdi yle dnebiliriz: lk szn ve bylece bir dilin yaplanma srecinin al, ayn zamanda insan denen canlda bilincin ve bellein alna, hem de d dnyada eylerin alna, yani, yer ve zamann alna iaret ettiini dnecek olursak, her anlatm (signification) hareketinde en az l bir yapnn, varoluun ilikiye gemekte olduunu varsaymamz gerekecektir: 1) eyler dnyas (insan bedeni dahil sujet ve referentler)
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

2)Kavramlar sistemi, veya bir izler sistemi yazs olarak bellek yaps, 3) Gdsz halinde, kurgusal, kurumsal bir iaretler sistemi olan dil adnda bir yap. Yani, sescil ve grafik birimlere dklebilen dilsel objeler, szckler. Bunlar da bellekte dierlerinden ayr ve farkl bir izler sistemi olarak dnebiliriz. Ve bu l ilikide sonuncu kategoride olanlarn yani sescil ve grafik iaretlemeleri, szckleri, dier iki sistematik oluum veya yz arasnda bir mentee rol oynadn dnebiliriz. nk bu sonuncusu dier ikisi arasnda en bedensel, en materyal en kalc ve kurgusal izler yaps olduu iin, yukarda bahsettiimiz karlkl ynlendirmelerle zaman iinde dier ikisi kkl dnmlere urasalar bile, onlarn dnmlerini bu mentee, kalc yap olarak tarih iinde bir arada tutabilecektir. Dnmlerin ortak adres i olabilecektir Bu durumda dilin douundan ncede varlklar ve yaam olduunu kabul etmek zorunda olsak ta, tarihin douunu dilin douu ile ezamanl dnmemiz gerekmekte, ve dolaysyla, dil bir l yap olduuna gre, dil ncesinde bu dil yapsnn ortaya kn destekleyecek, benzer bir yaplanma hareketinin olduunu varsaymamz gerekmekte. Demek ki, o zamandan bu zamana dek retilmi ve retilmekte olan sonsuz sayda ve ierikte sylemler bulunduunu dnmeliyiz. Tabii sylemler arasnda, sylemlerin ilgi alanlarna veya sorularna gre snflandrmalar vardr: gndelik sylemler, mitik sylemler, felsefi sylemler, bilimsel ve edebi sylemler gibi. Ve tarihe baktmz zaman her sylem alannn kendi tarihsel sreci iinde yenidoumlara ve lmlere tank olduundan bahsedebiliriz. Fakat ne gibi koullar ve durumlar veya gler aras iliki, dilin ve tarihin doumunu olanakl klmtr? te bir kken veya kaynak sorusu biimi. Ve dolaysyla bu sorunun da bir tarihi vardr ve onun douuna hazrlayan bir zemin veya koullar olmaldr.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 12.07.2004 Saat 23:28 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

imdi, sylem stne sylemleri, sylemler arasnda bir sylem tr olarak dnecek olursak, ve bu tr sylemlerin kendisini kendine konu ettiini dnecek olursak, kendini kendine konu eden her dnce gibi, onun kendisine kendi kaynann veya olanakllnn ne veya nasl bir durum olduunu sorduunu dnmeliyiz.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Yani, bu durumda sylem stne sylemler, kendi kaynaklarn sorgulayan sylemler olarak, bir kaynak, bir balang (origin) veya z(essence) sorusunu yantlamaya girien sylemler olarak grlyor. Bu tip sorularn tarihte ilk defa eski Yunanda ortaya ktn dnecek olursak, gnmzdeki deyimiyle sylem stne sylemlerin kaynak veya dayanak araylar olarak felsefi sylemler geleneine ait olduunu dnmeliyiz. Dil-kullanm (language) ile ilgili sorunlar hibir zaman dier sorunlar arasnda bir sorun olmamtr. nk dilimizin, sylemlerimizin sorunsallamas btn sylemlerin ve ilikilerin sorunsallamas demek oluyor. te bu yzden, eski Yunandan beri dil konular, felsefenin temel konusu olmutur. Ve tarihe bakacak olursak dilimizin ve anlamn kaynann, gvencesinin sorgulanmas, kken sorusunun ortaya atlmas, bu sorunun eski Yunanda ilk alnda olduu gibi, her zaman byk toplumsal kargaalarn ve tehlikelerin yaand zamanlarda tekrarlandn gryoruz. Yani, dilimizin snrlarnn silinerek snrszlat ve kendine gvenini kaybettii zamanlarda. imdi felsefe tarihini dilimizin ve dnyamzn bozulan dzenini ve tehlikeye giren yaam srdrebilmek (yani lm erteleyebilmek) zere giriilmi gvence ve kaynak araylar tarihi olarak grrsek , bu araylarn ok eitli niyetlerle ve metodlarla eitli yerlere yneldiini gryoruz. Fakat yneldikleri kaynak yeri bakmndan e ayrabiliriz: Metafizik geleneinde anlamn kayna, szl dnyann dnda ve ondan bamsz bir Logos , bir tam-bulunu olarak varsaylyor. Hegel sonras dnemlerde dnyamzda yaanan sorunlar ve bilimlerin baarlarnn etkisiyle, Tanrnn, Felsefenin ve deolojilerin lmnn ilanndan sonra bile, bu araylar sona ermek bir yana, daha da oalp eitleniyor; ve gryoruz ki, bunlarn hepsi de bir kriz, bir tehlike syleminden kaynaklanyor. Fakat felsefenin lm ilanndan sonra kaynak araylar genellikle, yer olarak tarih- ii , bilin-ii bir yere yneliyor. Dolaysyla gryoruz ki, metafizik dnce reddedilse bile onun merkeziyeti, tek-soylu bir tam-bulunu nvarsaymndan kendini kurtaramyor. nc tip bir kaynak yerine ynelmeyi Jacques Derridada gryoruz. Bu dnr metafizikten btnyle kurtulmann olanaksz olduunu, ancak onun bir deconstructionundan geerek onun dna adm atlabileceini sylyor, ve dierlerinden kkten bir farkla iki-soylu, ifte yazl bir kaynak anlayn gelitiriyor. Bu durumda, kaynak yeri ne tarihin iinde, ne de tarihin dnda tutulan bir yer oluyor. O, grlen bilincin biimlerin iinde sakl ve bask altnda tutulan bir sessiz, gizli yaz olarak bulunuyor. Ve kendini sylemese bile, bir biimde kendini belli eden ve dolaysyla deifre edilebilir

2 -> 3

19.11.2008 19:24

FELSEFE FORUMU: Sylem stne Sylemlere Dair.

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35526&PN=3

bir yaz olarak dnlyor. Derrida gelecein dzeninin kaynan bu yaznn okunmasndan gemek zorunda olduunu, byle bir sorumluluun alnmas gerektiini savunuyor. Bu rnekle gnmzde kken araylarnn ne kadar birbirinden farkl ynlere yneldiini gstermek istedim, gittike oalan bu araylar kreselleen dnyamzda sorunlarn da kreselleerek bydnn gstergesi saylabilir. Sorunlarn bykl karsnda umutsuzlua dsek de gene de ylmamalyz. nk dnyada iler bozuluyorsa sistematik olarak bozulmakta, yleyse hereyin ba o kadar da bo deil. Sistematik olarak bozulan sistematik olarak dzeltilebilir. Yeter ki nerelerde aratrma yapacamz hangi ortak zeminde bir araya gelebileceimizj bir an nce bilebilelim. te bu i iin, Montaignenin dedii gibi sylem stne sylemlere ok i dyor. Sylem stne Sylem Dou Bat Dergisi-Say 9 1999
Yukar dn Piquedram Kdemli ye

Gnderen: 14.07.2004 Saat 17:54 | Kaytl IP

batl inanlar,acaba buna rnek olabilir mi?

Katlma Tarihi: 10.06.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 231 Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

3 -> 3

19.11.2008 19:24

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/

Say: 4 Yl: 2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

indekiler Editrden Psikolojide Benlik Kuramlar "Alkibiades I"den Semeler Ben(cillik), Sen(cillik) ve tesi Prof.Dr. Ahmet NAM'la SYLE Benlik ve Tin Benliin Boyutlar Benlik Modelleri ve Sreleri Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Mustafa Gnay G.Yaayan, B.Tek Anlamak Haluk Berkmen G. Yaayan,

1 -> 2

19.11.2008 20:01

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/

2 -> 2

19.11.2008 20:01

::ALKBADES I'DEN SEMELER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y5.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

"ALKBADES I"DEN SEMELER Felsefe Ekibi

"Kendini bilmek, ruhunu bilmektir..." Sokrates: Kendimizle ilgilenmek ne demektir, syle bana. nk genellikle kendimizle ilgileniyoruz sanyoruz, ama aslnda ilgilenmediimizi fark edemiyoruz. Bir insan kendisiyle ne zaman ilgilenmi olur? Kedisine ait eylerle ilgilenirse, kendisiyle ilgilenmi olur mu? Alkibiades: Bence ilgilenmi olur, Sokrates... Sokrates: Bak, bir insan ayaklaryla ne zaman ilgilenmi olur? Ayaklarna ait bir eyle ilgilendiinde ayaklaryla ilgilenmi olur mu? Alkibiades: Anlamadm. Sokrates: Ayakkablarmzla ilgilendiimiz zaman, ayaklarmzla ilgileniyor saylr myz? Alkibiades: Anlayamadm, Sokrates. Sokrates: Bir eyi daha iyi klnca onunla ilgilenmi olmaz myz? Alkibiades: Evet. Sokrates: Peki, ayakkaby daha iyi klan sanat nedir? Alkibiades: Ayakkabcnn sanat. Sokrates: Ya ayaklarmzla, gene bu sanat yoluyla m ilgilenmi oluruz, yoksa ayaklarmzn daha iyi olmasn salayan sanatla m? Alkibiades: Ayaklarmzn daha iyi olmasn salayan sanatla. Sokrates: Ayaklarmz daha iyi klan sanat, btn bedenimizi daha iyi klan sanat deil midir? Alkibiades: Evet. Sokrates: Bu sanat da idman deil midir? Alkibiades: Kesinlikle. Sokrates: Demek ayaklarmzla idman sayesinde, ayaklarmza ait olan eyle de ayakkabcnn sanat sayesinde ilgilenmi oluruz. Alkibiades: phesiz. Sokrates: dman sayesinde bedenimizle, baka sanatlar sayesinde de, bedenimize ait olan eyle ilgilenmi oluruz. Alkibiades: Evet.

1 -> 2

19.11.2008 20:03

::ALKBADES I'DEN SEMELER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:03

::ANI DNDRMEK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y9.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

ANI DNDRMEK FARUK KORKMAZ

Uzun, ok uzun zaman oldu ama yine de anlatmam gerekiyor bunu, her ne kadar duymayacak olsanz da. En azndan kendim iin bunu yapmalym. inde bulunduun kuyunu geniletmelisin, yoksa zerine daha ok toprak ylr, her neyse. O mavimtrak yllardand ite, her ey mavi gzkrd gzme, yaadm gnlerin her biri benim iin nemliydi ve bu anlar yitirmekten ok korkuyordum sanrm, belki de en ok bu sebepten fotoraflara dkndm. Anlar yitip gitse de arkalarnda bir eit sunu ta yahut kafaya derinlemesine aklacak bir ivi olsun diye fotoraf ekip biriktirmek en byk zevklerimden biriydi. Korktuum yalnzln girdaplarnda kaybolursam eer, ham bir pusula olarak elimde bu fotoraflarn bulunacana inanyordum. Velhasl kelam fotoraflar, ekilen fotoraflar muhafazaya alan ereveciler en sevdiim esnaf takmndand. Evimin tm duvarlar tka basa erevelenmi fotoraflarla kaplyd, tpk bir ebruli tablasnda birbirini itip duran boya damlacklar misali, birbirlerini duvardan atmaya alyorlar gibime geliyordu, imdi o kadar da ho gelmiyor ya, neyse. Eh ben de renkli hayatm duvarlara serip seyretmekten ok holanyordum, hele bakalarnn bir an olsun durup en gzel ereveler iine sktrlm anlarm seyretmeleri, onlarn iine dalp kaybolmalar, beni mutluluktan deli ederdi. Anlayacanz azl bir tehirci olma yolundaydm. ok byk olmayan evimin duvarlarnda yeni yerler ap, yeni fotoraflar asmak iin haftann en durgun gn olan arambay semitim. aramba gnlerim fotoraflarma ayrlmt, o gn her eyi brakr fotoraf servenini kovalardm, fotoraf, krtasiyeci, ereveci arasnda mekik dokur, akamlar da fotoraflarmla zel olarak ilgilenirdim. arambalardan bir aramba yolum Karsn eski ksmnda bulunan Yusufpaa Mahallesindeki marangozlar caddesinden geiyordu, nasl oldu da admlarm beni oraya srkledi hala bilmiyorum, belki de zamann vakitsiz oyunlarndan biriydi. Tabelas bile okunmayan bir dkknn nnden geerken, cameknndaki, aslnda camekn demeye bin ahit lazm olan, daha ok mezar ukuru tanmn hak eden bir vitrinin nnden geiyordum. lgin olan eyse, daha nce hi grmediim gzellikte ilemelerle ssl birok erevenin, camekna boy boy dizilmi olmasyd. Kenarlarda toza, topraa bulanm, camn krk, atlak blmlerinden, yllarca ieri szm olan kar, yamuru yemi, yer yer iip atlam ereveler olsa da, grece daha az etkilenmi orta blmdeki ereveler, resmen buradayz diye baryorlard. Yllardr altn arayp da, amurun iinde koca bir kle altn bulmu madenciler gibi hissettim. Dkknn sana, soluna bakndm, nk eskilikten dkknn kaps bile ayrt edilemez haldeydi, camekn nerede bitiyor, kap nereden alyor belli deildi. Az bir aba ile kap kolunu buldum ve tek nefes daldm ieri. Dkknn ii bambaka bir lemdi, vitrindeki eskimilik ve rmlk, kralln ierde de aynen srdryor, hatta bir imparatorluk kurmak iin kendine toz ve kirden ordular kurmaya hz vermi gzkyordu. Aletler darmadan urada, burada duruyor, yarm kalm iler ierde kan sebepsiz frtnadan dolay etrafa salm, ilgi isteyen ocuklar misali, balarn uzatm bekleiyorlard. Ama dkknda tuhaf bir ey daha vard, bu da giri kaps tarafnda bulunan, duvard elbette. Birok fotoraf erevelenerek aslmt ve ilgin olan bir dier nokta da, hepsinin portre fotoraflar oluuydu. Kimi siyah, beyaz kimi renkli ama hepside portre fotoraflar, harikulade erevelerin iindeki mcevherler gibiydiler. Fotoraflar m yoksa ereveleri mi daha gzeldi karar veremiyordu insan, yalnz erevelerin iilii tek kelime ile mkemmeldi. Aslnda benim holandm tarzdayd desem daha doru olur, nk bu tip erevelerin modas oktan gemiti. Bu trden gzel iilik rnekleri beenilir olmaktan kmt artk, ite benim gibi birka

1 -> 2

19.11.2008 20:08

::ANI DNDRMEK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:08

::Ben(cillik), Sen(cillik) ve tesi::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y3.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

KISA YAZI Yard. Do. Dr. Mustafa GNAY

BEN(CLLK), SEN(CLLK)VE TES GR: Benden, benlikten sz ederken, senden, tekinden de sz etmek durumundayz. Elbette benlik kavram ve benliin ne olduu zerine psikolojiden felsefeye ve edebiyata kadar eitli disiplinlerde ok ey yazlm ve sylenmi bulunmaktadr. Bu yazma balarken ben zerine iirden baz alntlar yapacam: beni bende demen bende deilim Bir ben vardr bende benden ieri (Yunus Emre) bakanlar bana gvdemi grrler Ben baka yerdeyim (Asaf Halet elebi) elimden gelen bu ben iki kiiyim oalmak neyse ne azalmak zor (Attila lhan) Her insan bir bendir, kendi benlik bilincine sahiptir. Ama ben olmak ile bencil olmak ayn ey deildir. Gerekten benliinin bilincinde olan, ben olan kii sencil olabilir ancak. nk seni bilmeyen, anlamayan, sen ile kendini oluturmayan ve tamamlamayan ben, eksik bir ben olarak kalmaya yazgldr. Sz konusu eksikliin ve arpkln grnmleri, iddet, terr, cinayet, kym vb. olarak dnyamz yaanlmaz bir yere dntrmektedir. Ben, varolusal bir kavram ve gerekliktir. Ben, hem maddi hem de tinsel bir gerekliktir. Bencillik ise varolan bir benin dierleriyle ilikisinde ortaya kan bir tutum/anlay, iliki biimi ve etik boyutu ieren bir eylem tarzdr. Bir ben olarak her insan, kim olduunu, ne olduunu ve olmas gerektiini kendine sorar. Bir bakma felsefe de insann kendi varoluunun neliine ynelik sorularla kendini ifade eder. Bu sorular aratran baka insan bilimleri de vardr gnmzde. Ama felsefenin temel sorular dier bilgi disiplinleri iin de yol ac ve aydnlatcdr. Bir ben olarak her insan, dierleriyle birlikte ve onlarla kurduu ilikiler/iletiimler balamnda kendi benliini de oluturur ve bunun bilincini edinir. Unutulmamas gereken nemli bir ey de udur: dierleri karsnda her kii, her ben de bir tekidir. Ben nasl bir teki ise, teki de bir bendir. Bu gerei gzden karmann ya da grmezden gelmenin bedelini, gerek

1 -> 2

19.11.2008 20:03

::Ben(cillik), Sen(cillik) ve tesi::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:03

::BENLMZ VE LEY::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y16.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

BENLMZ VE LEY Dr. Kemal Glden Benliimiz veya ruhumuz en temel varlmz olup, insan doasnn balangcn tekil eder. Benlii anlamadan ruhsal hayatmz anlamak mmkn grnmemektedir. Benliin balangc, benliin ekirdeini oluturan ve yaradlla getirilen <<Ben>> anlamdr. <<Ben>> sonradan oluturacamz tm anlam ve deerlerin kode olmu, en youn biimi olan temel anlam rgsdr ve greceli olarak hatasz dokunmutur. Tamamlanm bir anlam olduu iin ok kuvvetli anksiyete ve motivasyon duygular retir. (Anlamann Gizemi-Dr. Kemal Glden) <<Benlik>> tekil grnmekle beraber iinde anlam ve duygu deiimi yaanan iki farkl dngsnn bileimidir. <<Ben>> anlamndan anksiyete ve motivasyon duygular ile klr ve anlam oluturma sreci sonunda olumlu duygularla dnlr. Benliimizin zemini olan anlam basama (Ben) ok salam ve greceli-hatasz olduu iin, srekli olarak, zellikle ok skldmz anlarda szlerimize <<Ben>> szc ile balarz. Ben anlamnda karken oluan anksiyete duygusu en sevmediimiz duygu, geri dnerken oluan duygu olan primer eminlik duygusu(anlama, bilme duygusu) insann en houna giden ve gven veren duygudur. Dier tm olumsuz ve olumlu duygularmzn ekirdeinde bu temel duygular hep bulunur. Bir anlama srecinin sonunda oluan primer eminlik duygusu ok kararsz bir duygu olup, altta yatan (kendine elik eden) anlamlar sknca (tamamlannca) hemen anksiyete duygusunu retir. Anksiyete duygusu da motivasyon duygusuna dnerek yeni bir baka ruhsal sreci balatr. Benliimiz anlam ve duygudan oluan iki katl bir yapdr. Bu yapnn ilk kat yaradlla gelen anlam rgs ve ona elik eden anksiyete (huzursuz edici, kayg veren duygu) olup, dier kat ise motivasyon sreci ile devam eden primer eminlik duygusu (Bu i tamamdr, budur dediimizde oluan en temel olumlu duygumuz) ile sonlanan duygu katdr. Anlam kat, evreden kendi benzeri ile eleerek her dngde srekli kendini katlar. Simetrik olarak da duygu kat anksiyete ve motivasyonla balayan ve olumlu duygular ve primer eminlik duygusu ile tamamlanan bir dngy tamamlar. Dolays ile insan ruhu anlam ve duygudan oluan gidi ve dnl.iki katl primer bir dngdr. Tm duygularmz, (eminlik duygusu, anksiyete, motivasyon) hep altta yatan anlamlarmza gre olutuundan her an benliimizin anlam ve duygu yaps biraz evvelkinden farkldr. Srekli olarak zeminde yatan anlam deiimine gre benlik durumu da deimektedir. Srekli deien benliimiz vardr. (Benlik-Zaman!!) Her bir deiim dngsnde anlam ve duygularmzda deimektedir. nsan ruhunun (benliin) ne olduu insann yaradlndan beri konuulmaktadr. simleri farkl olmakla beraber ruh ve benlik ayn gereklii ifade ederler. zetle, ruhumuz yaradlla gelen bir anlam ve ona elik eden duygular spektrumudur. Ruhun ekirdeinde <<Ben>> dediimizde dayandmz anlam basama mkemmel ve tamamlanm olduundan ona dnerken hepimize bir g ve huzur verir. nsan ruhu en temel anlammz olan <<Ben>> ile onu kuatan anksiyete ile balar. Motivasyon ve anlam oluturma ile tekrar baa dnlr. Dnerken de bize g ve huzur veren anlama-bilme duygusu oluur.. Ruhumuzun balangc olan <<Ben>> anlam o kadar kusursuz ve tamamlanm bir anlamdr ki; iinde fark edilecek ve anlama yeteneimize konu olabilecek bir ey yoktur. Tekildir ve tek basamaktr. Tm tekillikler ankiyete ve evreye motivasyon retirler. Yaammzn ruhsal potansiyel enerjisi olan anksiyete retecidir. Byle bir tekilliin iine insan vcudu ve onun fonksiyonlarna ait anlamlar hazr olarak gelir. nsann ruhsal yaam pratik olarak <<Ben>> anlamnn rettii anksiyete ve motivasyon sreci ile balamaktadr. Bu sre evreye , yaama yneliktir. Benliin zemini olan anlam rgs ve ona elik eden anksiyete yaradlla gelmi olup, yaamla beraber motivasyon ve olumlu duygular da eklenerek edinilmi ksm oluur.

1 -> 2

19.11.2008 20:06

::BENLMZ VE LEY::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 20:06

::BENLN BOYUTLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y6.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

BENLN BOYUTLARI Do. Dr. Haluk Berkmen Doada var olanlar anlama uramz daima bir ikilem iermektedir. Herhangi bir nesnenin varlndan sz edebilmek iin o nesneyi evresinden yaltmak ve belirtmek durumundayz. Nesnenin kendisi ile iinde bulunduu arka zemin ikilemi (ayrm) olmadan ne bilim yaplabiliyoruz ne de kavram retilebiliyoruz. Bu dalistik (ikilemci) yaklammz sonucunda evrende her varln bir kartn ve her etkinin bir tepkisini bulmaktayz. Maddenin kart olan anti-maddeden ve ekici kuvvetlerin kart olan itici kuvvetlerden sz ediyoruz. Ancak, bizlere farkl gibi grnen bu olgular, bir madalyann iki yz gibi, tek bir gerein iki farkl tezahr (grnts) olarak alglanmaldr. Zira, doann aslnda ikilik deil teklik vardr. Daha geni bir anlamda varln asl tektir. Bu teklii nasl ifade edebiliriz? Nasl gz nne getirebiliriz? Sadece bir arka zemin olsa, her ey bu arka zeminden ibaret olsa, nesneleri nasl ayrt edebiliriz? Varlklar aleminden nasl sz edebiliriz? te yandan birlii tanmlamak ok zordur. nk birlik hem snrszdr hem de sonsuzdur. u halde ister madde ister ruh kavramlarndan sz ederken ikili kavramlar kullanmak zorundayz. Varlk kavramn retip kabullendiimiz anda yokluk kavram da peinden gelmektedir. Varlk sonsuza kadar yaylyorsa belirgin bir nesne olmadna gre varl yokluktan ayran bir hudut da yoktur. Dolaysyla, esasta yokluk yoktur. Peki ama bu durumda ilk varlk ne durumdadr? lk varlk nesne olmadna gre dnce durumundadr. Bu zellie eski dnrler (rnein Farab) bilkuvve demi. Varln bilkuvve halinde olmas demek dnce boyutunda bulunmas demektir. Dnce boyutundan nesne boyutuna ktnda ise bilfiil var olur. Fizikte ise i yapma gcne sahip olana enerji diyoruz. u halde yapan enerji ise, zne = enerjidir. Bir dier ifadesi de bizim zmz enerjidir. Biz (zne) ne maddeyiz ne de nesneyiz. Biz dorudan doruya enerjiyiz. nk bizler i yapma kapasitesine (yetisine) sahibiz. Enerji atl kalamaz. Srekli retir, dntrr ve kendi de dnr. Enerji ayn durumda, eylemsiz, kalamaz. Srekli eylem iinde olmak zorundadr. En temel eylem de dnce eylemidir. te bu bakmdan beynimiz srekli faaldir. nk her insan faildir de ondan. Ancak, anlaml faaliyet (eylem) olduu gibi, anlamsz eylem de vardr. Peki ama bu anlam konusuna kim karar verecek? Kimin eylemi anlaml, kiminki anlamsz? Nasl yapacaz bu ayrm? Yant ok kolaydr. Her insann eylemi kendisi iin anlamldr. nsan anlamsz bir eylem yapamaz. stese de yapamaz. Ama, bana anlaml gelen eylem size anlamsz gelebilir. Demek ki, anlam kiiseldir. Her insana gre farkldr. Dolaysyla Anlam grelidir. u halde anlam ieren kavramlar da grelidir. Mutlak bir kavram var mdr? rnein zaman ve mekan (uzam) kavramlar. Bu iki kavram mutlak mdrlar? Modern bilim (Grelilik ve Kuantum kuramlar) gstermilerdir ki ne uzam ne de zaman mutlak deillerdir. Uzam, deimez bir yapya sahip deildir. Daralp genileyebilir. Gzlemciye gre farkl boyutlar alabilir. Farkl grntler oluturabilir. nsan iin de durum ayndr. nsan kendi bulunduu benlik boyutuna gre alglarn farkl bir ekilde yorumlar. Bu bakmdan gerek de tek deil, grelidir. znenin bulunduu boyutu ben olarak tanmlyoruz. Yani, zne kendine yaktrd sfatlarla, elde ettii bilgilerle, bulunduu sosyal ortamn verdii deerlerle deiiklie urar. Bylece farkllar ve deiik boyutlardan varln srdrr. Bu farkl zne boyutlarna benlik demekteyiz. Benlik (eskilerin tabiriyle Nefs) eitli aamalardan geer. Her aama bir benlik boyutudur. Doan bebekten balayalm. Her bebek biraz farkldr. Kaltmsal zellikleri farkl olduu gibi bir nceki hayattan getirdii birtakm takntlardan dolay da farkldr. Her bebek farkl olsa da birlie veya teklie ok yakndr. Ondan henz farkllamam, kendisine henz ben dememitir. nk yeni domu bebein hareket kabiliyeti de ok kstldr. Zaman getike hem

1 -> 2

19.11.2008 20:04

::BENLN BOYUTLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:04

::BENLK KURAMLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y2.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

PSKOLOJDE BENLK KURAMLARI SGMUND FREUD VE PSKOANALTK KURAM Felsefe Ekibi Topografik Kuram Baz davranlarmz kolaylkla aklayabilirken bazlarn zorlukla hata bazen hi aklayamayz. Freud insan davrannn nedenlerinin bilin, bilinalt ve bilind olmak zere ayr blmden olutuunu ileri srer. Bu yaklama "Topografik Kuram" denir. Bilin: Alg ve bilgilerin ak seik izlendii duygu, dnce, tutum, heyecan ve davrana ilikin haberdarln bulunduu sretir. Bu gre gre bilin o anda yaananlar kapsar. Tm dikkatini dersine vermi renci o anda devinin bilincindedir. Dersini bitirdii an karn asa al, uykusu gelmise uykusuzluu bilinlenir. Dnceler insann aklndan arka arkaya bir sel gibi akp giderler. Bir anda ancak bir dnce veya alg bilinlidir. Oysa bilinalt derin bir depo gibidir. Bilinalt: Gereklie ilikin sorunlar zmeye almak gibi gelimi dnce biimlerinin yan sra d kurma gibi ilkel sreleri de ierir. Bilince yakn olan, hemen bilinli olacak bilgiler, anlar ve dncelerden oluur. Srekli olarak bilinle balantldr. rnein siz u anda evrenizde olan her eyin bilincinde deilsiniz. Ne var ki bunlarn sz edilir edilmez bu uyarlarn bir resmi, daha dorusu ans bilincinizde canlanacaktr. Bilinalt, bilinlenme olana olan anlarn deposudur. Bilind zorlansa bile bilinlenmesi yasaklanm yaantlarn tmn kapsar. Bilind: Bilind, bilinli alglamann dnda kalan tm zihinsel olaylar, dolaysyla bilinaltn ierir. Bunlar istendii anda bilin alanna karlamaz. Konuma, tutum ve davrantaki eitli anlatm yollar ve simgelerle gnlk davrana yansrlar. Ruhsal dnyann en st blm olan iten ve dtan gelen uyarlar alan ve insan fazla uyardan koruyan bilin, bunun altnda ise, bilinalt ve bilind yatar. Freud, insann ruhsal dnyasn tandka, bilindna ykledii birok zelliin id'e ait olduunu grd ve bu blm arasndaki yap ayrlklarndan sz etmemeye balad. Bilin, bilinalt ve bilindn enerji dalmyla tanmlad. (1819) Yapsal Kuram Freud'un dncelerindeki srekli deime ve gelimeler giderek topografik kuramla birlikte yapsal kurama geilmesine yol amtr. Bu kurama gre insann kiilii biyolojik bir temele dayanmaktadr. Kiilii oluturan yap yani id, ego, sperego srekli etkileim halindedir. d: Kaltmsal olarak gelen igdleri ieren ve doutan varolan psikolojik gizil glerin tmdr. Ruhsal enerji kayna olan id, dier iki sistemin almas iin gerekli olan gc de salar. Enerjisini bedensel srelerden alr. Freud id'e "gerek ruhsal varlk" demitir. d fazla enerji birikimine katlanamaz. Byle bir durum organizmada gerilim yaratr. Bu gerilimi giderebilmek iin id biriken enerjiyi boaltma eilimi gsterir. Buna id'in haz ilkesi denir. Ego: d'i denetleyen ve bilind klan yapya Freud ego demitir. Douta varolan ve zamanla gelien ego insann biyolojik yapsna ters olan veya gereklere uygun dmeyen eylemleri bilinaltna bastrr. Ego, kiiliin gereki yrtme organdr. Gcn id'den alr. Egonun grevi kendi iinde ve dnda uyum salamaktr. Sevdii iin kendi cann dnmeden harcayan, bir inan uruna ehit olan egodur. Ego ayn zamanda id, sperego ve d dnyada atma halinde olan istekler arasnda bir uzlama salamakla da ykmldr. Sperego: Kiiliin nc ve en son gelien sistemi olan sperego toplum yasalarn kapsar: Douta varolmayan ve ancak gelimeyle beliren sperego iimizdeki yargtr. Speregonun

1 -> 2

19.11.2008 20:02

::BENLK KURAMLARI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:02

::BENLK MODELLER VE SRELER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y11.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

BENLK MODELLER VE SRELER Gken Yaayan-Ferda

adam yryordu yolda O yrrken yol boyu: Olduu adam, Arkadalarnn grd adam, Olmak istedii adam. (Anonim)

Tarihsel seyri iinde sosyal bilimlerin ve felsefenin benlik nedir sorusuna verebildikleri belli, net bir yant yoktur. Sosyal bilimlerin, felsefeden tam olarak balarn koparamam olmalar, felsefenin ise her zaman farkl dayanak ve dzlemlerden hareketle objesini spekle etmek durumunda kalmas nedenleriyle, bu konuda farkl sylem ve tanmlar oluturulmutur. Oluturulan Benlik Modelleri" Oluturulan modeller, balca 4 gruba ayrlabilir: Tinsel, toplumsal, zc ve varoluu. Filozoflarn tinsel benlik modelleri kendi iinde ok eitlilik gsterdiinden, nesnel-tinci yaklam, znel-tinci yaklam ve tek-benci yaklam olarak da gruplanabilir. Bir baka adan benlik modellerine ilikin olarak gruplama; tzc-st kurgucu sylemler (idealist-tinci sylemler, materyalist-toplumcu sylemler, zc sylemler), eletirel sylemler (post-yapsalclar) ve ksmi-eletirel sylemler (varoluular) biiminde de yaplabilir. Bu yazda, yukarda sz edilen drt benlik modeli, kendi ilerindeki yol ayrmlaryla birlikte, aklanmaya allacaktr. 1.Tinsel Benlik Modeli ve Modelin Sreci Benlik modellerinden "Birinci ve en egzotik -yani ana akmlarn en uzandaki- model, tinseli kk harfle, z byk harfle balattmz tinsel modeldir. Byle bir "Benlik", Carl Jung'un almalarnn esinledii psikoloji yaklamlarnda tandk bir kavramdr. Bu tr psikolojilere gre: Benlik bizim iimizde deildir, biz onun iindeyiz. Benlik, "kiiliin rgtleyici ilkesi... dzen, rgtlenme ve birlemenin arketipidir" (Hall ve Nordby, 1973, 51). "Jung'un yaayan en nemli ardl (von Franz ve Boa, 1988) olan Marie-Louise von Franz'a gre, Benlik, "tm hayatmz boyunca kefetmemiz gereken isel, bilinmeyen, ordinat tesi, ilahi bir ruh merkezidir". Benliin, der von Franz, asl olarak ryalarmz araclyla bize gstermek istedii "bizim iin bir plan, tr yazg vardr". Ryalar, "Benlik'in her gece, bizim iin yazd, unu biraz daha fazla, bunu biraz daha az yapmamz syleyen harflerdir (ounlukla bunlar da yklerle ykldr)". Bu Benlik -bazen verdii adla bu Yksek Benlik ya da Gerek Benlik- doas itibariyle kiisel tesinden (Firman ve Vargiu, 1878, 3) daha az kiiseldir; niyet ve tasarlar lahi'den kaynaklanan, gene de uyum iinde yaamamzda fayda olan, mistik, tanm olanaksz, anlalmaz bir eydir (von Franz ve Boa, 34, 36). (Randall, 39) Tinselci Balamda Kierkegaard'n Benlik zmlemesi: Kierkegaard'n birbirleriyle ilikili olan zgrlk ve kaygl korku kavramlar, dalist bir metafizii yanstr. nsan varlklar insani olanla tanrsal olann, sonluyla sonsuzun huzursuz ya da tedirgin

1 -> 2

19.11.2008 20:04

::BENLK MODELLER VE SRELER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 20:04

::BENLK SERVEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y13.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

"BENLK" SERVEN Gken Yaayan " kendi deneyimlerimizi oluturduumuz dncesi, felsefe, teoloji, edebiyat eletirisi ve psikolojiyi st ste altrr." Herbert Fingarette

Benlik kavram, insanlarn kafasn yzyllardr megul etmi kavramlardan biridir. Zaman iinde, benlik kavram bireysel, toplumsal, bilimsel, metafizik alanlar gibi pek ok ynden incelenip bu alanlar ya da alanlar bilekesinde aklanmaya allmtr. Bu yaz, benlik kavramnn tarih iinde servenini ana hatlaryla aklamay amalayan bir derlemedir. yi okumalar.

Benlik Algs Bir insann "zne olabilmesi iin, onun ilk olarak dnyann ya da toplumsal bedenin btncllnden (totalitesinden) blnmesi gerekir. "Ben"in domas iin, "ben" ile "ben-olmayan" arasnda bir ayrmn olmas gerekir. Benliin snrlar, benliin tesindeki, benlik olmayan her eyden onu ayran izgilerdir. Benliin oluumunda ilk ve en nemli adm blnmedir. (J. H. van den Berg, 1974-Gutman, 97) Benlik'in Kavramsal Sreci Yunan kltrnde "epimelesthai sautou" (kendine dikkat etmek), "kendinle ilgilenmek", "kendine zen gstermek" olarak tanmlanyordu. "Kendinle ilgilenmek" kural, Yunanllarn gznde yalnzca kent dzenindeki temel ilkeleri deil, ayn zamanda toplumsal ve kiisel davran biiminin ve yaama sanatnn temel kurallarndan biriydi... Yunanca ve Latince metinlerde "kendini bilmek" buyruu daima "kendine dikkat etmek" eklindeki teki ilkeyle btnlemi durumdayd ve "kendini bilmek" dsturunu ileme sokan, "kendine dikkat etme" ihtiyacyd. Bu, tm Yunan ve Roma kltrnde rtk olarak vardr; Platon'un Alkibiades'inden beri ayan beyandr. (Foucault, 3839) Bu diyologda, "Alkibiades" diyalektik bir seyir iinde "ben"i bulmaya alr. Bedeninize dikkat ettiiniz zaman, benliinize dikkat etmi olmazsnz. Benlik, giyim, kuam, aralar ya da mlkler deildir. Bu aralar kullanan ilkede -bedenin ilkesinde- deil, ruhun ilkesinde bulunur. Ruhunuza zen gstermek zorundasnz kendinize zen gstermenin temel etkinlii budur. (Foucault, 4849)

Ben'e ynelik zen (z-zen), tz olarak ruha ynelik zen deil, etkinlie ynelik

1 -> 2

19.11.2008 20:06

::BENLK SERVEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:06

::BENLK VE TN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y1.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

BENLK VE TN Anlamak Balarken Felsefe Ekibi Dergisinin Benlik dosyas kapsamnda, benlik ve tin ilikisine deineceim. Bu temellendirilmesi zor iki kavram arasndaki ilikiyi, Joel Kovelin Tarih ve Tin balkl yaptndan yaptm semeler ile ortaya koymaya alacam. Benlik arlkl olarak psikoloji alannda, tin ise daha ok felsefece dncenin birikimi ile anlamlandrlyor. Bu iki kavrama (terime) ynelik sorular, zihnimizde baz ilikiler kurulmasna yardmc olabilir. Ben neyim. Ben kimim? Ben (ego) benlik denenin neresinde? Benlik Ben ilikisi nedir? Benlik sorunlarndan sz etmek, benlik kaygs tamak, gibi tmcelerde gnderme yaplan benlik in nelii zerine neler biliyoruz. Benliimizin derimizin rengiyle ( beyazlar arasnda siyah olmak gibi) ilikisi var m? Kadn veya erkek olmann benlie yansmasndan sz edebilir miyiz? Amazon Ormanlarnda yaayan A kabilesi mensuplarnn benliklerinin farkl olduunu dnebilir miyiz? Benliin, toplumsal ilikilerin toplam olduunu syleyebilir miyiz? PekiTin nedir? Tinsellik dediimiz bir ey var mdr? Varsa insann doasnda mdr? Biyolojik bir yaamm var bedenimle ilikili. Tinsel bir yaamm var, ruhumun varlk kazand. Tinsel ve biyolojik yaammn ilikisi nedir? Ayn biyolojik bedene sahip olmamza ramen; 1. Kimilerini hal stndeymiesine, atee basarak yrten g nedir? 2. Zihnin, her tarafn bombalarla donatp, kendinin de konumland bedenin yok olmasna aldrmamasnn nedeni nedir? 3. nanlar nedeniyle, dnyadan koparcasna cezbeye kaplan, normal insanlarn benliklerinin tama halinin kkeninde ne var? 4. Modern insann, sahip olduu nesnelere ynelik tutkusu nasl aklanabilir? 5. Sahip olduu ev hayvanlarn, kimileri iin, dier insanlardan daha nemli klan nedir? 6. nsanlar ya da kitleleri, taraftar olduu takm uruna, olmayacak lgnlklar yapmaya ynelten, kolektif gcn kayna nedir? 7. Ya akn snr tanmaz gc nereden gelmektedir? Hemen belirtmeliyim ki bu metin, yukardaki sorulara hepimizi tatmin edecek yantlar vermek iddiasnda olmayacak. Sorularmza psikanalizin temel ablonu iinde baz yantlar bulabiliriz. Psikanaliz, Ego (ben), sperego (stben), id (o) blmlenmesi iinde, nedenini aklamakta zorlandmz davranlar iin id i adres gstermektedir. Ego zerine speregonun nasl ilediine ynelik ikna edici yorumlar da biliyoruz. (Dosya kapsamnda, psikoloji temelli benlik kuramlarn

1 -> 2

19.11.2008 20:04

::BENLK VE TN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:04

::BEN-SZNDEN BR BEN-LK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y10.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

BEN-SZNDEN BR BEN-LK Ferda Benlik, toplumsal-dizgelerin bireyseli denetlemek ve onu kendi dzgl yapsna uydurmak iin kulland, represyon/basklama ve sblimasyon/yceletirme aralarndan birisidir. Bireysele benlik gmleini ters giydiren, dzgl toplumsal dizgeler, bunun zerinden bireyselin, yaamenerjisini ve btnln denetim altnda tutma olanan elde etmi olmaktadr. Freuda gre ego-nun temel ilevi idi libidal/yaamsal enerji btnln, ncelikle basklayarak-durdurup, sonra da, uygarlk-dorultusunda kanalize ederek, bireyseli idi etmek, dzgl-toplumsal ise mmkn-klmak dorultusunda ilev grmektedir. Tm bunlarn tesinde, benlik-bilincinin, bireyselin kendilemesi-kaygs dnda, harici baka hi-bir bir kayg tamadan benlik-bilinci kazanma-kazandrma srecine girilebilmesi ve bunun kotarla-bilmesi mmkn mdr? Bunun tek-mmkn yolu sanrm iktidarsz bir toplum ve dnya oluturabilmekten geiyor. ktidar odaklarnn olduu her rgtlenme biiminde, zorunlu olarak bireyseller, kendilik-deerine gre deil de, iktidaryen kayglar asndan ilenecek, buna gre biim ve ierik kazandrlmaya allacaktr Szcelerin yrrlkteki uzlamsal anlamlarn ortaya koymaya alan szlklerde ben-lik; bir kimsenin z varl, kiilii, onu kendisi yapan ey, kendilik, ahsiyet biim ve ieriinde tanmlana gelmektedir. Ancak de-facto sreler hep bu tanmn tersiniri eklinde iletilmektedir, bireyseller mmkn olduunca kendilerinin tesine frlatlmaktadrlar. Her-hangi bir insann karsna geip u soruyu soruyorsunuz; sen sen misin? Ben-liine sk-skya, zorlayc srelerle artlandrlan eletirel-dn dnda yaayan, ortalama insanlar, balangta bu soruyu abuk bulacaktr. Ne deyon sen gardam, her-halde ben ben-im, grmyon mu, bas-baya, ben benim karnda duruyom ite, benim olduum yerde bakas yok. nsanlara dardan kendileri-olmayabileceini anlatmak sahiden de zor. Oysa bu durumda olanlar, toplum-denilen fabrikann rn-olan idi edilerek budanm, krletirilmi, olabildiince kendisinden ke bucak koparlm, karlm, srletirilmi insan kalabalklardr. nsan denilenlerin bu hallerinden tekrar koparla-bilmesi olduka zorlayc sreleri gerektirir. Dnyaya yeni gelen-getirilen bir ocuk balangta sfrdr, kelimenin gsterebildii kadaryla bir ykszlk halidir. Her ne kadar bunun byle olmadna dair birok sylem varsa da, bunlarn tm dil-sonras kurgucu-sylemsel-ideolojik dillerin, kendi kurgular zerinden uydurulan yaftalama durumlardr. nk her-ey, dile gelmeden, getirilmeden, dile-konu edilmeden nce, her-ne ise odur, kendisidir, kendisindedir ve kendisin-dendir. Bylesi bir-ey iinse dilin syleyebilecei tek-ey sfrlk-ykszlk durumudur. ocuk dnyaya atldktan sonra, giydirilme sreci de balam olur. Bu sosyalizasyon srecinde, tekil insan varlklar giderek bir benlie sahip olmaya balar. Hangi biim ve ierikte, hangi balamda olursa olsun, giydirilen her benlik kanlmaz olarak ideolojiktir. te can-skc nokta burasdr. nk benlik gstergesi, bir taraftan O varln, kendisiolduuna iaret etmeye alrken, dier yandan da srekli kendisi-olmas nndeki biricik engeli oluturmaktadr. eitli trden g-odaklar, kendi kurumsallam varlklarn srdrebilmek adna, insan denilenin tekil-varln kendisi-olmasna izin vermez, veremezler. Sz edilen sosyalizasyon srecinde, kurumsal ve otoriteryen-faizan olan, _yapsal olarak olmak zorunda olan_ aile aygt, onu kendisine benzetmeye alr. Kuaklar atmas denilen sorun, aile ile-evresel dier deerler aras ekimedir, kimin ocuu kendisine benzeteceinin savamdr. Ana kucandan inip, sokaa kan ocua, sokan damgas, okullarn balamasyla resmi ideolojinin ve giderek de moda-denilen tketim-tezghlarnn damgas vurulmaya balanr

1 -> 2

19.11.2008 20:05

::BEN-SZNDEN BR BEN-LK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:05

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y0.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Editrden Selma Yldz

Tekrar merhaba, 15 Mays Felsefe Ekibi Dergisinin yl dnm olmas nedeniyle, dergimizin 4. saysnn yaym tarihini nceden duyurduumuz gibi 15 Nisan 2006 yerine bugne aldk. Bu vesileyle, ilgisini, desteini esirgemeyen tm arkadalarmza teekkr ederiz. Bu saymzda dosya konusu olarak dnrlerin bile kmazda olduu Benlik gibi zor bir konuyu setik. Konuyu deiik ynleriyle ele alan yazlarla ve geleneksel hale getirdiimiz, dier saylarmzda olduu gibi konuyu btncl olarak gstermeye ynelik derlemeleri bu saymzda da sunmaya altk. Deerli hocamz Prof. Dr. Ahmet namla benlik zerine bir sylei yaptk. lgi ve desteinden dolay kendisine sayg ve sevgilerimizi yolluyor, teekkr ediyoruz. Yine deerli akademisyenlerimizden Yard.Do.Dr. Mustafa Gnay bu saymzda da ilgi ve desteini bizden esirgemedi ve Ksa Yaz balkl yazsyla dergimiz sayfalarna konuk oldu. Dier bir akademisyenimiz de Dr. Haluk Erdem yine yanmzda yer alarak bu saymza Vedat Gnyolun Eserlerinde Gnmz Problemlerine Bak isimli almasyla destek verdi. Kendilerine ve yazlaryla destek veren tm yazarlarmza teekkr ediyor, sayg ve sevgilerimizi gnderiyoruz. yi okumalar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2006 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:02

::ELEKTRONK BENLKLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y12.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Elektronik Benlikler Selma Yldz nsana maskesini karmasn tlemiyorum (bu maskenin ardnda yz yok), ondan istenebilecek ey, durumundaki yapayln bilincine varmas ve bunu itiraf etmesidir. Yapayla mahkumsam... Eer kendim olmama hi izin verilmediyse... Gombrowicz

Bilind, bir insann toplumsal etkiler tarafndan belirlenenlerin dnda kalan her trl bilin haline verilen addr. (Erich Fromm, s; 49) Yeni teknolojilerin bilindna yneldiine dikkat eken McLuhana gre de; bugn, yeni elektronik ortamda, Descartes artk pek nemsenmemekte ve insanlar artk bilindna, eskiden kartezyen bilincin parltl anlarna vermi olduklaryla ayn paral dikkat ve kabul gstermektedirler. (Kadife Karanlk, s; 69) Yeni teknolojiler bilindna ynelerek bu alan da belirler olmulardr. Bilindn kavramak, anlamak, gerei kefetmek anlamna da gelir. Bilindmza ynelen yeni teknolojiler, gerei bizim yerimize kefettii gibi, bu kefedilenler hipergereklik olarak bizlere geri dnyor, bilinaltmza ileyerek bizi esir alyor. McLuhan, Understanding Media isimli kitabnda Medyann kard kitlesel, siyasal, ekonomik, estetik, psikolojik, moral, ahlaksal ve sosyal neticelerle dokunmad, etkilemedii ve deitirmedii bir yer ve bir ey brakmaz (Kadife Karanlk, s; 72) tezini ele alr. Bu, insann uzants olarak nitelenen medyann insan ruhuna, duyusuna ve insan psikolojisine yapt zel etkilerdir. Yani kiilerin i doasn, iletiim teknolojisi yoluyla direk deiimini ele alan (Kadife Karanlk- s; 72) tezdir. McLuhann bu teziyle elektronik medyay ve etkilerini bir baka adan okumay deneyelim. Medyann yaammzn her alanna girdii bu srete benlik denilen ne durumdadr? Elektronik medyann rettii elektronik benlikler olabilir miyiz? Birbirinin ayn, birbirinden izler tayan, gerekte ne ise o olmayann simle edildii, kopya benlikler... Foucaultnun, Magrittenin figratif pipo resmine bakarak, Bu Bir Pipo Deildir yazmasndaki anlamda, yani, grnen eylerle, sylenen eylerin arasndaki fark, anlamn zorluunu anlatmasna odakland (Kadife Karanlk-s; 80) anlatmn medyann etkilerine modelleyelim. Foucault, bu anlatmnda figratif pipo resmine bakarak Bu Bir Pipo Deildir derken, elektronik medya ekrandaki grntler eliinde Bu sensin diyor. Medyann kurgulad bir figr olarak insansn. Elektronik bir bensin. Bu arayzey, Foucaultnun insann sonu dedii ya da Nietzschenin son insann bulunduu blge

1 -> 2

19.11.2008 20:06

::ELEKTRONK BENLKLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 20:06

::FELSEFE LE SOLUKLANMAK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y7.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

nsan Dntren Yaam Biimi: FELSEFE LE SOLUKLANMAK Mehmet Yapc AK Eitim Fakltesi
Giri Baz insanlar felsefeye drt elle sarlr. Btn sorunlarnn zmnde yol gsterici olsun diye... Felsefe btn sorunlarn zmnde yol gsterici midir? k olduunuz kii tarafndan terk edildiinizde; felsefeye snp derdinize derman bulabilir misiniz? Sokakta dayak yediinizde, felsefe acnz dindirebilir mi? Gznzn nnde bir hakszlk yapldnda, (kendinize veya bakasna) felsefe size ne yapmanz gerektiini syleyebilir mi? Ayn yrngesinden kmas durumunda, dnya bundan nasl etkilenecek sorusuna felsefe nasl ve ne tr bir yant verebilir? Dnya d akll yaratklarn (bir an varolduklar dnlrse) gezegenimize yerlemeleri durumunda (onaymz olsun veya olmasn) onlarla ne tr ilikilere gireceimizin ya da girmeyeceimizin kararn felsefe verebilir mi? Evlilik d ocuk dnyaya getirmenin, baz kltrlerde sonu lme varan yaptrmlarla karlanmas, bazlarnda ise doal karlanmasna felsefe hangi ltlere gre yant bulacaktr. Btn sorunlar felsefenin zmesini beklemek, gnein sonsuza kadar enerjisini srdreceine inanmak gibidir. Gnein sonsuza kadar ldayacana, gezegene yaam sunacana baz insanlar inanrlar. Bu inanlarn altnda ise ounlukla, gnein o gne kadar var olmasn gereke gsterirler. Yarn neden gnein ldamas gerektiine ilikin bir kurgular yoktur. nk; zihinsel tasarmlarnda byle bir soru olumamtr. nsan neden soru sormaz? Dnyann yuvarlak olduuna insanlk ikna olmutur ama hala ou insan iin dnyann dnyor olmas ve hi kimsenin yuvarlanmyor oluu gizemini korumaktadr. Varsaymlar ise kendi zihinsel alglardr. Neden baz insanlarn zihinsel alglar, dierlerinden farkl ilemektedir? Ya da deimeme eilimindedir ya da ilk inandn sorgulamama eilimindedir? nsanolu dnyaya geldii ilk gn; hibir mdahale olmadan olduu yerde braklsa; iindeki fiziki koullarla balantl olarak, belirli bir zaman aral iinde lrd. Bu olgunun gereklemesi birka dakikadan, belki bir hafta, belki bir aya kadar uzanabilir. Bugne kadar; insan yavrusunun doduu andan itibaren, kendi haline brakldnda ne kadar sreyle yaayacan gsterir bir aratrma bulgusu elde edilmemitir. Farkl bilim alanlarndan elde ettiim bilgi ve sanlarm, insan yavrusunun leceini gstermektedir. Buradaki ayrntlar bir kenara brakp konumuza geri dnersek eer; insan yavrusu doduu an evresindeki canl ve cansz her eyin etkisi altna girerek; bilisel, duyusal ve fiziksel olarak, geliiyor demektir. nsan yavrusu, bireysel zellikleri ile kendi yaamn srdrebilecek dzeye gelinceye kadar, evresindeki kurumsal yapdan bitki bcee kadar, zihinsel kapasitesinin snrlar dhilinde, her eyden etkilenerek biimlenir.

Bir Felsefe Arac Olarak Anne


imdi insan yavrusunun bireysel zelliklerini kazanmasna yol aan nemli etkenlerden biri olan anneyi ele alalm. Anne diidir. Erkekten aldn kendisindeki ile birletirerek, iinde ortalama 9 ay, bir yaam formunu olgunlatrarak tar ve dourur. Dourduunu memesine alr ve besler. Ona bakar, sever ve korur. Bildii dil yavrusu tarafndan da kazanlr. Annenin varoluu, bu doal dil srecinin yaanmas iin yeterli grnmektedir. Kayglarn, umutlarn, sevinlerini ve hayallerini sre iinde yavrusuna da aktarr. Yaam dngs iinde, olgu ve olaylar zerinde dnr, kayglanr ve sevinir. Sorunlar yaar ve bunlarn bazlarna zmler bulur, bazlarna da bulamaz. nsan yavrusu anneyi izler, gzlemler, empati kurar. O dndnde dnr, o sevindiinde sevinir, o zldnde zlr. Onu paylamak istemez. Bir sre sonra annesinin ona verdiini, bu kez o annesine vermeye balar. Onu sever, korur ve zer.

1 -> 2

19.11.2008 20:07

::FELSEFE LE SOLUKLANMAK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:07

::N-C::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y14.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

N-C M. Gl zge Birka ay nceydi. Bir toplantda, inci szc ile ilgili bir bilgi edindim. Bir aratrmac, Trklerin hi deniz kysnda yaamadklar dncesinden yola karak, incinin ince olduunu kantlam. Ne, bunu veya tersini kantlama gibi bir bilgim, ne de benimseme/benimsememe gibi bir seeneim var. Zor bir durum yani Ogn bugn inci der dururum, inci! lk aklma gelen in oldu: N. nci, in iinde deil miydi? Benzeterek oluturulmu szcklerde, bunun izini bulmak kolay da, bu denli uzak yldan sonra bunu nasl bilebileceiz? Toplaycavclarn yaam alanlardr in. Korunduklar, geceledikleri ve uzunca sreler barndklar yerdir. Bu nedenle tarma baladklar zamanlarda da inlerini kolayca brakmazlar. Uzun yrylerle dalardan ovalara inerek tarmlarn yapar, yine ayn yollardan geerek inlerine dnerler. Daha sonralar ev olgusu geliir ve tarlalar yaknlarna yerlemeye balarlar. N belki de, yerkrenin doal oluumunu adlandrmann yannda, bir ieridelik, iindelik belirtiyordu. Kim bilir? Hani ngilizcedeki gibi inn? Tamam, hemen geri alyorum, abarttm. n-ci; bunda da bir ieridelik, bir iindelik varsaydm Eh, bilmeden bu kadar ite Bilince ne kadar? Oras zor, bilinmez... Sonra ise aklma dalga ve deniz szckleri kasrgams arpt. Peki, bunlar dilimize nerde ve ne zaman girmiti? Deniz desem, Hazar i grmez mi? Daha by m gerekli? Hazarda kabuklu yaar m? Bundan 50008000 yl nce suyu nasld? Hangi kaynaktan beslendi, hatta kendisi nasl olutu? stelik Orta Asyadaki baz rmaklarn byk su alanlar oluturduklar bilgisi de bilgilerime eklenince, bsbtn iin iinden kamaz oldum. sterdim ki, gren gzlerim, bilen bilgim, bin yllar ap o zamana gitsin ve dnyann o gnk yzey biimlenmesi, bitki hayvan yaylmyla ilgili grntsn edinsin. Olmuyor ite... Neandertaln niye Avrupada, Homo Sapiensin niye Olduwai Boaznda ortaya ktn bilemiyoruz. Bilemiyoruz Bilemiyoruz ncimizi de kaptrdk... Olsun, kalan salar bizimdir Tam da bu noktada ilahi gler devreye girmez mi! TVde izlediim belgesel, dnyadakini deil de Avrupadaki yabanl yaam anlatmaz m? Tarih ncesi alar derken, olay, son buzul a bilgilerinin aktarmyla srdrlmez mi? lahi denilmez de ne denilir artk, bilmiyorum... in ilginci Neandertallerden sz ettiler, Olduwaiden de... Yalnz, bildiim kadaryla inde bulunan ve Olduwaiden daha eski olduu sylenen fosillerden sz etmediler. Bir baka ilginlik ise, ky Avrupada buzullarn erimesinden sonra ortaya kan tundralarn, birok canlnn yaamasna izin verirken, araya katlan bir baka canlnn yaamasna da olanak vermesidir: nsan. Bu insanlarn yaamlarndan canlandrma grntlerle konuyu bitirdiler. Buraya kadar her ey tamam da, insanlar sar sal ve mavi gzlyd Eh Avrupa, Avrupa Bu kadar m ayrmcsn demek geliyor ya, hadi kalsn. Bir zamanlar Van Kedisinin neden aklatnn belgeselini izlemitim. Bir bireyde, renk hcreleri olumuyor. Doada, yerel koullar etkeni dnda, hayvanlarda aklk yokmu. Ayrca bu hayvanlar srye alnmaz, alnmadklar iin de dier hayvanlar tarafndan kolayca ldrlebilirlermi. Hatta yavru, anas tarafndan yabanc grld iin beslenmezmi de. Bu

1 -> 2

19.11.2008 20:08

::N-C::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:08

::Prof. Dr.AHMET NAM'LA RPORTAJ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y4.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

Prof.Dr. Ahmet NAM'la SYLE Felsefe Ekibi adna syleiyi gerekletirenler Gken Yaayan, Boray Tek Sayn Ahmet nam'n son kitab "Yaam Bizi arrken" Aina Kitaplar yaynevinden (2006) kt. nsan yzleri, ak, anlam sal, canlar arasnda, toplum, dnce ve gnl st balklaryla yaama dair birok alann ele alnd kitabn sunusu: "Yaam arr. Kimimiz gitmez. Korkar. Yaamdan korkulur. Olduumuz yerde kalmakla yaamaya alrz. Siz yaama gitmezseniz, yaam size gelmez. Bir yerde durursunuz. Kurursunuz. Yaam uanz deildir. Yaam, gidilmezse gelmeyecek olandr. Yaam arr. Gidersiniz. Yanltr gittiiniz yer. Eli bo dnersiniz. Belki de yaam aramadnz iindir. Yaama konuk olmak, yaam konuk etmekle olanakl. Yaam arr. Koarsnz. Toslarsnz belki duvarlara koarken. Yaam arr. Dnrsnz. Yaamla savanz savalarn en yaman olur. Kendinizle savarsnz. irkinliklerle. Zulmle. Yaam arr. Yazarsnz. Bu kitap yle oldu. Korktum. Tosladm. Kotum. Dndm. Belki, ilerindeki yaamn arsn duyan, dnen insanlara benim krk dkk birka gzlemimin syleyecekleri olabilir. Szlerim in Kitaplarn ilk be kitabndan biri olarak karnzda: Ahvl-i aka inlndan." Sayn Ahmet nam'la bu sayda yeni kan kitab ve dergi konumuz "benlik" zerine doalama bir sylei gerekletirdik. yi okumalar... Sayn Ahmet nam, ncelikle Felsefe Ekibi ve Dergisinin rportaj teklifini kabul ettiiniz iin ok teekkr ederiz. 2006 ylna ait ilk kitabnz "Yaam Bizi arrken"i Aina Kitaplardan kardnz. Kitaba ynelik ilk deerlendirmeleri nasl yorumluyorsunuz? imdi bu kitaptaki yazlar ok eski yllardan gelen yazlardr ve benim 1015 yldr izlediim dncelerin bir boyutuyla yansmas kitapta kendini gsteriyor. Nasl karland okurlar tarafndan, onu ok iyi bilmiyorum, ama bilebildiim biraz ilgi grd. Neden ilgi gsteriyorlar, onu da ok iyi bilmiyorum dorusu. Belki baka kitaplarla kartyor olabilirler diye de dnyorum. Yani, nasl mutlu olabiliriz?, ak nedir?, "hayatn anlam nedir?" yle

1 -> 2

19.11.2008 20:03

::Prof. Dr.AHMET NAM'LA RPORTAJ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:03

::R::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y15.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

iir* Muharrem Yldrm biri siyaht dieri beyaz ikisinin de baht bembeyaz kar boran frtna krba krba bir ayaz dura soluklana rlplak dalara iki at - o zemheri byle bir sevda grmedi grdnzde ya yanaa deinceye kadar yutkunmaya tutunmal byle sevdalar da var ite demeli var ite var demek artk ocuklarmzn gzlerine daha erken decek bahar yanaklarnda daha krmz kiraz Hibir sevda bu kadar kolay ulaamazd bahara; evet, doru, o soukta, zgrce koarken iki sevdal, snabilecekleri, snabilecekleri bir yerleri olmal. Bir snak, maara veya deil, bir korunak, baraka veya deil, bulabilmeliler. Gne ilerinde doup yeryzn vurmal. Kar eritebilmeli mesela, boran durdurabilmeli. Bir kibrit bile yokken yanlarnda, ateler yakabilmeli, yanabilmeli mine, yanabilmeli mumlar, ve eli yreinde bir dnya sevda; koulsuz bir meyve taba, seni seviyorumlar biri siyaht dieri beyaz ikisinin de baht bembeyaz kar boran frtna krba krba bir ayaz dura soluklana rlplak dalara iki at smsk tutan ellerce beden bedene yeleleri ve kar stne doan bebekler gibi yumuk adm rahvan tipiye ksk gzleri nereye gittiklerini bilen gvercinler gibi bakyordu doruklara bir dnseler yzlerini dnyaya bacaklarn iki yana aard da tam ortasndan dklrd elale koynuna gnei alan kar ak ilan ederdi srlsklam bahara ki glmeleri hep

1 -> 2

19.11.2008 20:08

::R::

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 20:08

::VEDAT GNYOL'UN ESERLERNDE GNMZ PROBLEMLE...

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y8.html

Say:4 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Eski Saylar

Bulmaca

Forum

Site

letiim

VEDAT GNYOLUN ESERLERNDE GNMZ PROBLEMLERNE BAKI* Dr. H. Haluk ERDEM Cumhuriyetle kurulan yepyeni toplumsal yapmzn, temel talarndan en nemlisi, bamszlk ilkesinin bilincini yaatp, kuaktan kuaa, berkitire gelitire aktaracak olan eitim ve renim sorunuydu kukusuz. Cumhuriyeti kuran dncenin temelinde, yeniye yenilie kapal, ad medrese kafas yerine, Trk ulusunu akln, bilimin, olumlu dncenin onuruna kavuturmak tutkusu yatyordu. Bu tutkunun nian noktas, ilk azda, eitimde odaklanyordu. Eitim deil miydi, ulus bilinci yeertip kkletirecek olan? (Vedat GNYOL 1998 a: 141) Vedat GNYOL, eserlerinde, eitli gnmz problemlerini tartmaya am ve baz zm nerilerinde bulunmutur. Siyasetten eitime, insandan evreye ve kltrden bilime pek ok konu, onun inceleme alan iine girmitir. Onun ele ald problemlerden yalnzca tanesi bu almamn konusunu oluturmaktadr. almamda yer alan problem udur: Birey-toplumdevlet ilikisi, Batllama problemi, ATATRK Aydnlanmasnn dnsel temelleri. Her de gnmzde problem olmay srdrdnden, Vedat GNYOLun bu probleme yaklam ve nerileri zerinde kafa yormaya ve dnmeye deer buluyorum. 1. BREY-TOPLUM-DEVLET LKS Vedat GNYOLun eserlerinde ele ald problemlerden biri birey-toplum-devlet ilikisinden ortaya kan baz temel kavramlardr. Bu kavramlar, devlet, iktidar ve demokrasidir. 1. 1. Kendi Bana Varlk Olarak Devlet Algs Vedat GNYOL Devlet nsan m? balkl yazsnda genellikle yanl dnlen kendinde devlet algsn konu edinir. Hukuk kuramcs DUGUITin devleti kendini meydana getiren insanlardan apayr tzel kiilie sahip bir varlkm, yani o insanlardan bamsz, onlarn stnde, insan istemini aan, kendi istemini insanlarnkinden stn tutan bir varlk biiminde aklamasn eletiren GNYOL, byle bir grn arln duyurma eiliminde olan bir bilim ortamnn olduunu yazar (Gnyol 1997: 5). Devletin kendinde varlk biiminde alglannn kkeni nedir? Devleti byle alglamann arkasnda iktidar ellerinde tutanlarn karlar m vardr? Kendinde varlk olarak devlet dncesinin yol at olumsuz sonular nelerdir? Vedat GNYOL devletin insanlardan bamsz olmadn, devletin insan niteliini tadn belirtmektedir. Onun 1972 ylnda dile getirdii bu saptamalardan yaklak on yl sonra Prof. Dr. oanna KUURAD nsan Haklarndan Devlet Kavramna balkl yazsnda, terrn en temelinde genellikle kendi bana bir varlk olarak devlet anlaynn bulunduunu yazar: Bata terr olmak zere, lkelerin ounda az saydaki zengin lkeler ile yoksul lkeler arasnda gitgide genileyen uurum ve bu gibi olgular bizi, kendi bana bir varlk olarak devlet anlay zerine dnmeye zorluyor (Kuuradi 2002: 343344). Devletin ana amacnn ne olduunu GNYOL Devlet Konusunda balkl yazsnda zl bir biimde ele almaktadr. Ona gre devlet, insanlar korkular iinde yaatmak ve insan insana kle etmek iin kurulmamtr. Devleti elinde bulunduranlar insanlar her eit korkudan uzak tutmak durumundadrlar (Gnyol 2000: 189). GNYOLun devletin amacna ilikin bu syledikleri nsan Haklar Evrensel Bildirgesinde amalanan dnceleri akla getiriyor. Bildirgede korkudan arndrlm bir dnya zleminden bahsedilir. Devlet adamln da tartmaya aan GNYOLa gre devlet adam herkes olan insandr. Herkes olmann yolu ancak kamu karnn bireyin karndan stnde grldnde olanakldr. Mustafa Kemal ATATRK herkes olmay baarabilmi tek devlet adamdr; nk Trk halknn gzleriyle Trkln umudunu grm ve umut n yakalayabilmitir (Gnyol 1998b: 108).

1 -> 2

19.11.2008 20:07

::VEDAT GNYOL'UN ESERLERNDE GNMZ PROBLEMLE...

http://www.felsefeekibi.com/dergi4/s4_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:07

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/

Say: 5 Yl: 2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

Site

letiim

indekiler Editrden Deerler Balamnda nsan "Etik" Kavramsal Bir Deerlendirme Kant'a Gre Katil Zanlsna Arkadanzn Yerini Sylemek Neden Etiktir? kilemlerimizin Skl, lem ve Dierlerinin Azl zerine Bir Analiz Kk Hcre almalar ve Etik Etik ve Ahlaki Gerilim Mustafa Gnay Kurtul Glen H. Engin ener Mehmet Yapc Volkan Erkan Melda Gngl

1 -> 2

19.11.2008 20:09

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/

2 -> 2

19.11.2008 20:09

::"ETK" KAVRAMSAL BR DEERLENDRME::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y2.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ETK KAVRAMSAL BR DEERLENDRME Kurtul GLEN * 20. yzyln ilk yars etik sorunlarn, siyasal ve ekonomik sorunlarn glgesinde kald bir dnem oldu. Hatta, etik, on yl ncesine kadar, lkemizde pek bilinen ve kullanlan bir szck deildi. Szcn, lkemizde, son on ylda bu kadar yaygnlamasnn ve duyulmasnn nedenleri; dnyada yaanan ve ne yazk ki hala yaanmakta olan savalarn derinden hissedilen etkileri, bu etkilere bal olarak ortaya kan birtakm siyasal amazlar ve sorunlar, siyaset adamlarnn verdikleri szleri abucak unutmalar, evre sorunlar, tp alanndaki ciddi gelimelerin yaratm olduu tartmalar, gen teknolojisindeki yeni gelimeler ve basn yayn kurulularnda yaanan kimi etik sorunlardr. Etik sorunlarn bu kadar ok gndemde oluunun ve etik szcnn gemie oranla daha sk kullanmnn felsefeciler asndan olumlu bir gelime olduu ak. Fakat bu olumluluun beraberinde getirmi olduu felsefecilerin ura vermeleri gereken nemli bir alma alan daha var: Etik kavramnn kullanmndan kaynaklanan kimi sorunlarn yaratm olduu karmaa. Yukarda saydmz sorunlara ilikin tartmalarda etik szc kadar ahlak szcnn de getiini, bu iki szcn neredeyse anlamda grlerek birbirinin yerine kullanldn gryoruz. Ama ahlak szcnn farkl balamlarda kullanllarna dikkat edilirse, onu etikten ayrmak yerinde ve arttr. Bu noktada, bu iki szck arasndaki snr kavramsal bir analiz yaplarak izilmeli ve felsefenin bir dal olan etik, ahlak szcnden ayrtrlmaldr nk kavramsal analiz tamamlanmadan tartlan bu sorunlarn ne yazk ki felsefi temelleri de eksik kalacaktr. Etik, felsefenin en eski ve en temel disiplinlerinden birisidir. Etik soru ve sorunlar, felsefenin baangcndan bu yana filozoflar en ok megul eden soru ve sorunlar arasnda yer almtr ve gnmzde hala bu sorular ontolojik nem asndan yerlerini korumaktadr. Filozoflarn etie olan ilgisinin derecesinde zaman zaman deiiklikler olsa da etik sorunlar hep felsefe sorunlar iinde nemli bir yer tutmutur. Deien tarihsel ve toplumsal koullarla birlikte, yeni kimi etik sorunlarn ortaya kmasnn sonucu olarak, kimi yeni etik sorular da ortaya atlm, fakat insann yapsnda temelini bulan ana sorular Antikadan gnmze sorulagelmi; bu sorulara filozoflarca eitli yantlar verilmitir. Her ne kadar, etik ahlak felsefesi olarak felsefe literatrnde yer alm olsa da, bu iki szck arasndaki (etik ve ahlak) kimi karklklar nlemek asndan bu iki szc birbirinden ayrmak yerinde bir abadr nk ahlak szc gnmzde farkl balamlarda ve farkl deer yarg sistemlerini nitelemek iin de kullanlmaktadr. Harald Delius, etik-ahlak kavramlar arasndaki ayrm hakknda unlar sylemektedir: Moral (ahlak) ve etik szckleri arasnda gnlk dildeki ok anlamllk, geililik ve kaypakla ramen, iki szc birbirinden ayrmak konusunda ufak da olsa bir ltmz vardr. Ahlakn olgusal ve tarihsel olarak yaanan bir ey olmasna karlk, etik bu olguya ynelen felsefe disiplininin addr. Bu nedenle, gnlk dilde alkanlkla bir ahlaksal problemden sz edildiinde, aslnda bunu etike ait bir problem, bir etik problemi olarak anlamak gerekir (Delius 1997, s. 336). Nicolai Hartmann da bu iki szck arasndaki ayrm ortaya koymaya alrken, morallerin okluuna karlk etiin tekliinden sz eder. Bununla kastettii bir felsefe disiplini olarak etiin tekliidir ve bu disiplinin grevi, herhangi trde bir moral (ahlak) gelitirmek ve bu ahlaka uyulmasn tlemek deil; tersine ahlaksal bantlar tartmak ve onlarn nitelii zerine gr belirtmektir (Delius 1997, s. 336). Szcklere etimolojik adan yaklatmzda ise, iler daha da karmaktadr. Etik eski Yunanca ethos szcnden, moral ise Latince mos szcnden gelmektedir. Her iki szck de gelenek, grenek ve alkanlk anlamlarnda kullanlmaktadr. Moralin karl olarak bizim kullandmz

1 -> 2

19.11.2008 20:10

::"ETK" KAVRAMSAL BR DEERLENDRME::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:10

::AHLAK FELSEFESNE GR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y7.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

AHLAK FELSEFESNE GR Felsefe Ekibi Ahlak dediimiz de nedir? Ethik, ya da ahlak felsefesi, ahlak denilen fenomen zerinde bir dnme, ahlak zerine felsefe yapma. Ama, filozoflar, zerinde dnmeden de, ahlak vard. En ilkel toplumun bile kendine gre bir ahlaki var. Ahlaki filozoflar bulmu deil. Ahlak her yanda yaammzn iinde. Gnlk yaaymzda davranlarmzn pek ou ahlakla ilgili eylemler.

Ama hangi davranmz ya da bilim dili ile hangi eylemimiz ahlaka uygun, daha dorusu nasl hareket edersem ahlaka uygun davranm olurum?

Bunu kestirmek pek kolay deil. Ahlak alannda, elimizde iyice tartp bimeyi salayacak bir lek yok. Ahlakn ierii eitli alara, eitli uluslara, eitli evrelere gre deiiyor. Bazen tek tek kiilerin bile ayr ahlak anlaylar oluyor. Ayn bir davran eitli alarda eitli uluslarda birbirinden ayr deerlemelere bal olabiliyor. Hatta ayn bir davran baka baka kiiler baka baka deerlendiriyor. Tek bir insan, iyi ve kt zerinde, kendi andan ve kendi evresinden baka trl dnebiliyor.

yleyse ahlaki incelemek isteyen bir kimse nasl hareket edecek? Hangi ahlak esas olarak alacak? Kendi ann, kendi ulusunun ahlakndan m hareket edecek, yoksa sadece kendi ahlak anlayndan m?

Karmza kan ahlak grlerinin hepsi de doruyu kendilerinin getirdii savnda. Mutlak ahlak eiliminde olmayan hibir ahlak yok yrrlkte. Ancak u var ki, yrrlkte olan ahlakn mutlak ahlak olduu inanc devam ettii srece bir geerlii vardr, buna inand ve inandrd srece yrrlkte kalr. Bu da bir gerek. Yrrlkte olan ahlaklardan herbirinin kendine zg yksek bir yaama amac var. Ahlaktaki her dorultu yksek bir yaama amacn dile getirir. Ama herbiri kendi amacn en stn grr, bakalarnn da ayn savda olduklarn bilmezlikten gelir, onlarla ayn dzeyde olmay kabul etmez. Bakalarn kendi itaati altna almak, hatta onlar yok etmek ister, bu bakmdan her ahlak despottur. Ama her yrrlkteki ahlak byle olmak zorundadr da, yoksa kendi kendini ortadan kaldrm olur. Benim ilkelerim mutlak bir doruluu dile getirmiyor, ister uyun onlara, ister uymayn diyen bir ahlak yer yznde grlm deil. Hepsinin de ilkesi baka baka olduu halde. Her ulusun, her an, her snfn haydutlar etesinin bile hatta her tek kiinin kendine z bir ahlak olduu, yani ahlaksal olan eylerle balants olan bir grler sistemi olduu bir gerek. Herhangi bir yerde geerlii olan, ya da herhangi bir kimse tarafndan tannm olan ahlak gr anlamnda, ahlak yle ya da byle olabilir. Ahlak zerindeki grler eitli olabilir. Ancak hepsinde ortak olan bir ey var: Ahlakllk diye bir eyin kabul.

Ama bu ahlakllk, ahlaksal olan da nedir? te her ahlak felsefesinin aratrd ilk soru bu. nsann eylemlerini ahlak bakmndan deerli ya da deersiz klan nedir?

Bu noktada filozoflarn iki ana eilimi ile karlyoruz. 1. Eylemler, eyleme temel olan, eylemi

1 -> 2

19.11.2008 20:15

::AHLAK FELSEFESNE GR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:15

::BR ZGRLK PRAT OLARAK KENDLK KAYGISI ET::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y5.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BR ZGRLK PRAT OLARAK KENDLK KAYGISI ET * MICHEL FOUCAULT (Felsefe Ekibi) Soru: ncelikle, u anda dndnz konunun nesnesinin ne olduunu bilmek isteriz. Son yllardaki gelimenizi, bilhassa Collge de France'da (19811982) znenin yorumbilgisi zerine verdiiniz dersleri yakndan takip ettik. Sizin imdiki felsefi aratrmalarnzn hala znellik ile hakikat kutuplarnca belirlenip belirlenmediini renmek istiyoruz. Foucault: Aslnda, bu dncenin erevesini farkl terimlerle ifade etmi olsam bile, benim sorunum her zaman iin bu olmutur. Ben, ister bilim biimine sahip olan ya da bilimsel bir modele gnderme yapan hakikat oyunlar, isterse de denetim kurum ya da pratiklerinde bulunabilecek hakikat oyunlar olsun, insan znenin hakikat oyunlarna nasl girdiini anlamaya altm. Bilimsel sylemlerde insan znenin konuan, alan ve yaayan bir birey olarak nasl tanmlanacan gstermeye altm Kelimeler ve eyler balkl kitabmn temas budur. Collge de France'daki derslerimde de genel kapsam ierisinde bu konunun ana hatlarn ortaya koymaya giritim. Soru: Daha nceki sorunsalnz ile znellik/hakikat sorunsal arasnda, zellikle "kendilik kaygs" kavramndan balayarak srama grlmyor mu? Foucault: Bu noktaya kadar, zne ile hakikat oyunlar arasndaki iliki sorununu iki biimde dnmtm: Ya zorlama pratiklerinden yola karak (psikiyatride ve hapishane sisteminde olduu gibi), ya da rnein zenginlik, dil ve canl varlklarn analizinde grld gibi, teorik ya da bilimsel oyunlar biiminde. Ben, Collge de France'da vermi olduum derslerde, bu sorunu, kendilik pratii diye adlandrlabilecek ey zerinden (bizim toplumlarmzda, zerinde fazla inceleme yaplmam olmakla birlikte, Yunan ve Roma devirlerinden beri ok byk nem tadna inandm bir fenomen) kavramaya gayret gsteriyorum. Yunan ve Roma uygarlklarnda, bu kendilik pratiklerinin nemi ve zerklii, onlarn belli bir noktaya kadar dinsel, pedagojik ya da tbbi ve psikiyatrik trde kurumlar tarafndan kuatldklar daha sonraki dnemlere oranla ok daha fazlayd. Soru: imdi bir tr kayma gzleniyor: Bu hakikat oyunlar artk zorlama pratikleriyle deil, znenin kendini oluturmas pratikleriyle ilgili. Foucault: Bu doru. Buna asetik bir pratik ad verilebilir, ancak asetizm szcn ok genel bir anlamda; yani ahlaki ilecilik anlamnda deil, insann kendini gelitirmeye, kendi kendisini tepeden trnaa deitirmeye ve belirli bir olu tarzna ulama kaygsyla kendi kendisi zerinde almas anlamnda kullanmamz kouluyla. Burada asetizm szcn Max Weber'den ok daha geni bir anlamda, ama genellikle ayn dorultuda kullanmaktaym. Soru: Kendiliin kendilik zerinde almas bir tr zgrleme, bir zgrleme sreci eklinde anlalabilir mi? Foucault: Bu konuda bir para daha ihtiyatl davranacam. Genel zgrleme temas belli ihtiyat paylaryla ve belli snrlar iinde ele alnmad takdirde belli tarihsel, toplumsal ya da ekonomik srelerin sonucunda kendini bir bask mekanizmasnda ya da o bask mekanizmas tarafndan gizlenmi, yabanclatrlm ya da mahkum edilmi bir durumda bulan bir insan doas ya da temelinin var olduu fikrine gnderme yapma tehlikesi tad lde bu temaya kar her zaman biraz temkinli oldum. Ben bunun titiz bir inceleme yaplmadan hemen kabullenilebilecek bir tema olduu kansnda deilim. Bununla beraber, zgrlemenin ya da u ya da bu biimde bir zgrlemenin var olmadn sylemek istiyor da deilim. Bir smrge halk kendisini smrgecisinden kurtarmaya alyorsa, bu hakikaten, szcn tam anlamyla bir zgrleme

1 -> 2

19.11.2008 20:17

::BR ZGRLK PRAT OLARAK KENDLK KAYGISI ET::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:17

::BR SYLE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y8.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BR SYLE Felsefe Ekibi Dergimizin dosya konusuyla yakndan ilgili grdmz bir syleiyi ariv yazlarmz blmne aktaryoruz. Sylei olduka eski tarihte (1975-77) BBC de yaymlanan bir dizi syleiden Ahlk ile ilgili olan. Syleiye katlan Oxford niversitesi Ahlk Felsefesi Profesr R.M.Hare(1919-2002) zmleyici felsefe geleneinden geliyor. Sylei Ahlk Felsefesinin ierii ve sorunlar konusunda aydnlatc blmler iermektedir. Baz vurgular yaparak, uzun metinin sanal ortamda okunmasn kolaylatrmay amaladk. MAGEE Konunun tam zne inip, sz oradan balamak istiyorum; onun iin de, sorulabilecek sorularn en temelinden ie balayp soraym: Ahlak Felsefesi nedir? HARE Ahlak felsefesinin ne olduu sorusuna vereceimiz yant, felsefenin ne olduu konusunda ne dndmze baldr. Sokratesten beri filozoflar eitli nitelikte sorunlar aydnlatmaya almlar, bunu yaparken de sorunlarn bal olduu kavramlar konusunda daha net, daha ak grler edinmilerdir. Bir felsefe sorunu ite byle bir adan ele alnp incelenmeye, byle bir ilemden geirilmeye elverili bir sorun demektir. Ahlk felsefesi bu kuraln bir ayr deil. Ahlk felsefesinin aydnlatmaya alt sorunlar, ahlkllk konusunda pratik konulardr. yle bir rnek anlataym. Diyelim bir cret artnn haka olup olmadn saptamak durumundasnz; Hakann ne anlama geldii konusunda bir fikriniz yoksa, byle sorunlar zecek fikriniz de yok demektir. MAGEE Sanrm bir ayrm; belirtmemiz gerekiyor: Ahlk felsefecisi ile ahlk arasnda ak bir ayrm var. Sizin benim de katldm u savnz karsnda bunu belirtmek zellikle nemli oluyor. Ahlk felsefecileri edimsel ahlk ikilemlerinin zmne pratik bir katk getirebilirler, nk bunu ahlklarn yapt gibi insanlara ne yapacaklarn syleyerek yapmyorlar, yle deil mi? HARE nsanlara ne yapacaklarn sylemek gibi askeri disiplini anmsatabilecek bir deyim yerine, onlarn ya da bakalarnn, belirli bir durum karsnda ne yapmalar gerektii konusunda dnmek demi olsaydnz daha iyi olurdu. Bu anlamda, kimimiz tekilerden biraz daha akll ya da deil, hepimiz ahlklarz. Ahlk felsefecisinin fark, bu ikilemlere zel bir beceriyle yaklamasnda. (Aslnda herhangi bir akl banda kii, yeterince aba harcarsa bu beceriyi elde edebilir.) Bu, ahlk sorularn formle etmekte kullanlan szckleri tmyle ve aka anlayabilme yeteneidir. Bu sayede, ne sorduumuzu kesinlikle bilebilir ve bylece bu sorular yantlamak iin ne gibi kantlar kullanabileceimizi ve bunlardan hangilerinin zm iin en yararl olacan saptayabiliriz. MAGEE Bu yoldaki almalarda hangi ahlak kavramlar en verimli oluyor? HARE Deiik flozoflar bu konuda deiik grler ileri srmlerdir. Iris Murdoch bir kitap yazd, adn da The Soveregniy of Good (yiliin Egemenlii) koydu. Kitabn, ad, sanrm, ona gre en nemli kavramn iyilik olduunu gsteriyor. Bakalarna bakarsanz, en nemli kavram dev kavram. Daha bakalar nezaket ve adalet gibi, daha zgl kavramlar zerinde almamz istiyorlar. Bana kalrsa, bu kavramlarn hepsinin zerinde almak yararl, ama ben, son zamanlarda, gerekmek szc zerinde duruyorum; nk bu, ahlk kavramlarnn en basiti ve merkezi olan. Neden derseniz; nnde sonunda hepimiz ne yapmamz gerektiini renmek istiyoruz, yle deil mi? MAGEE Ahlk felsefesinin konusunu, tamamyla ahlk kavramlarnn zmlenmesi asndan belirlediniz. Teoriler ve modeller, eylemlerin, kararn, tercihlerin dayanaklar zerinde de durmamz gerekmez mi? Bunlarn zmlenmesi de, hi kukusuz bir felsefe eylemi, hem de

1 -> 2

19.11.2008 20:17

::BR SYLE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:17

::CEYHUN ATUF KANSUDA ATATRK DNCESNN ZN...

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y9.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

CEYHUN ATUF KANSUDA ATATRK DNCESNN ZN KAVRAMAK* Dr. H. Haluk ERDEM**

Ik KANSU aabeyime Senin en deerli hazinen nedir, ey geleceklerin ocuu? Senin en deerli hazinen bamszlndr: Trk bamszl. Bu bamszla gelimenin, sonsuzluun temellerini atan: ada devletindir, cumhuriyettir, adalama devrimindir: Trk devrimidir. Ceyhun Atuf KANSU Uluslarn kendi geleceklerini belirleyen nemli tarihsel anlar vardr. ATATRK n doumunun 125. yl olan 2006, ayn zamanda, ATATRK aydnlanmasnn nemli kazanmlarndan biri olan Gazi niversitesinin 80. ylna da denk dmtr. Her iki tarih de kutlu olsun. Uzun olmayacak bu konumamn temel sav udur: Yanl ve eksik deerlendirmelerin yapld, bilinlerin bulanklatrld, kavramlarn iinin boaltld gnmzde, ATATRK dncesinin zn Ceyhun Atuf KANSUnun yaptlarnda yakalamak olanakldr. KANSUnun zellikle bamszlk, zgrlk, adalama ve tarih bilinci kavramlarn ele alndaki derinlik ve Sylevin nasl okunmas gerektii konusundaki yazdklar kavranabildiinde, bugn yz yze geldiimiz problemlerin alabilmesinin olana grlecektir. nce Sylevin nasl okunmas gerektiinden balayalm. Sylev, Atatrk dncenin znn bamszlk kavram olduunu anlatr. Temel ilkenin bamszlk olduunu Mustafa Kemal ATATRK, Sylevinde yle dile getirir: Temel ilke, Trk ulusunun onurlu ve erefli bir ulus olarak yaamasdr. Bu, ancak tam bamsz olmakla salanabilir. Ne kadar zengin ve gnenli olursa olsun, bamszlktan yoksun bir ulus, uygar insanlk karsnda uak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz. Yabanc bir devletin koruyuculuunu istemek insanlk niteliklerinden yoksunluu, gszl ve beceriksizlii aa vurmaktan baka bir ey deildir. () Oysa Trkn onuru ve yetenekleri ok yksek ve byktr. Byle bir ulus, tutsak yaamaktansa yok olsun, daha iyidir (Atatrk, Sylev, ss.43) 19 Mays 1919 tarihi Mustafa Kemal ATATRKn Ulusal Kurtulu Savann Trk Ulusunun bamszlk yksnn balang tarihidir ve Sylev de bu tarihle balar. Kurtulu Sava Mustafa Kemal ATATRKle domu bir kavramdr. Her trl insanca uyanmann nnde engel oluturan emperyalizm, ifadesini bamllkta bulan ekonomik-siyasal karlara hizmet eden koullar yaratrken, Mustafa Kemalin bamszlk sava ulusal onurun ifadesi olmaktadr. Kurtulu Sava halkn kurtulmasn, geri ve baml bir yapdan, ada, bamsz bir toplumsal yapya geme savan anlatr. Emperyalizm geri ve baml bir yapnn oluumunu salayan koullar sonucunda olumaktadr. Emperyalizmin karnda bamszlk iin savamak gerek kurulu savann ifadesi olmaktadr (Kansu, 1996: 23). Ulusal Kurtulu Sava, bamszlk iin verilmi bir savatr. KANSUnun bu aklamalar gnmz iin neden nemlidir? Pek ok kimse Kurtulu Savann ve bamszlk devriminin kendi tarihsel koullarnda kaldn ve bu tarihin gnmz koullaryla bir ilgisinin kalmadn, dolaysyla Kurtulu Sava tarihinin bittiini, ATATRK dncesinin tamamlandn sylemektedir; oysa KANSUnun eserlerinden reniyoruz ki, bamszlk her gn kazanlmas gereken bir ilke olarak karmza kmaktadr. Bamszlk bir devrim ilkesidir. Bu ilke bir sretir, her an yaanlr, her an yeniden kazanlr. Devrim bitti, deiimler sona erdi demek, btn bamszlk koullarnn gerekletiini sylemek yanl bir deerlendirme olur. Bamszl donduran, bamszl her gn yeniden kazanmayan, bamszl yitirir der Ceyhun Atuf KANSU (Kansu, 1997a: 117). Bamszl kurtarmak, kazanmak yetmez, onu korumak,

1 -> 2

19.11.2008 20:18

::CEYHUN ATUF KANSUDA ATATRK DNCESNN ZN...

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:18

::DEERLER BALAMINDA NSAN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y1.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DEERLER BALAMINDA NSAN Yrd. Do. Dr. Mustafa GNAY*

I. nsan ve deer ilikisi ve buna bal problemler, ok geni kapsaml ve eitli alardan ele alnabilecek problemlerdir. nsan ve deerler arasndaki ilikiyi nasl ele alabiliriz? Deerler balamnda insandan sz ettiimizde, neyi kastederiz? Deerlerin etik, estetik, dinsel vb. olmak zere eitleri olduunu biliyoruz. Ama ierii ve nitelii farkl olsa da, btn deerler; insan rn olmalar, insan tarafndan gerekletirilmeleri bakmndan ortak bir zellie sahiptirler. Bir yere gitmeye, bir ey yapmaya; belli bir eylemde bulunmaya ya da bir eyden vazgemeye karar vermemizde, deerlerin/deerlerimizin yn vericilii sz konusudur. phesiz ki her insan iin, zaman deerli bir eydir.(Bunu, vakit nakittir anlamnda sylemiyorum.) Televizyonda magazin programn izlemek yerine iir okumay ya da felsefe kitaplarma dalmay tercih ediyorsam, bunlara daha fazla deer veriyorum demektir. Ya da boulmak zere olan bir insan kurtarmak iin kendimi sulara brakyorsam, insana ve yaama deer veriyorum demektir. te bunun gibi pek ok rnekte de grlebilecei gibi, bizim btn yaammz deerler stne kuruludur, deerlere dayanr. nsan deerleri olan bir varlktr. Eylemlerimizin dayana/temeli olan deerlerin sarslmas, ayn zamanda bizim yaammzn ve varlmzn da sarslmas ve bir bunalm/kriz geirmesi anlamna gelir. nsanlk ve uygarlk tarihinde karlatmz bunalm dnemleri, insann deerler konusunda iine dt bir aray, aresizlii ve bunalm da ifade eder. Her dnemi ekillendiren/ona ruhunu veren baz deerler sz konusudur. nsanlk tarihindeki bunalm dnemleri ya da bir toplumun iine dt bunalmlar da, yaamn temelini oluturan deerler konusundaki ikilemlerin ve atmalarn da derinlemesinin gstergesidir. Ayn ey yalnzca insanlk ve toplumlar iin deil, bireyler/kiiler iin de geerlidir. Kendi amz olsun gemi dnemleri olsun, kavramak ve aklamak/yorumlamak istediimizde, baz deerlerden hareket ederiz. nsan iinde bulunduu gereklii deerlendiren tek varlktr. Bu deerlendirme insann varolma koullarndan biridir. nsan gereklii deerlendirerek eylemde bulunur ve iinde bulunduu tarihsel/kltrel dnyay oluturur. Bir kez meydana gelmi olan ve nesnelleen bu dnya da insan oluturur. nsan tarihsel sre iinde kendini gerekletiren bir varlktr, ama ayn ekil de tarih de insan meydana getirir. Burada sz konusu olan tarih ve kltr, deerler dnyasdr. nsan da ancak bir tarih ve kltr varl olmak bakmndan deerlere sahiptir ya da baka bir ifadeyle, insan, deerlere dayanarak/deerleri gzeterek kendini gerekletirir. Bylece tarihsel/kltrel dnya kurulmu/biimlenmi olur. nk doada, doal gereklikte deerlerin varlndan sz edemeyiz. Deerler yalnzca insan iin ve insan dnyasnda sz konusudur. Deerlere dayanmadan insandan ve insann kurduu dnyadan sz etme ve bu dnyay deerlendirme olana yoktur. Tarih ve kltr yalnzca olaylarolgular-nesneler alan olarak grp, bu alandaki sebep-sonu ilikilerini ve nedensellii/yasall aratrmak, kltr doadan farkl bir gereklik olarak grmeme anlamna gelir. Doalc ve pozitivist insan ve kltr filozoflarnn bu yanla ska dm olduklarn saptayabiliriz. nsan ve kltr dnyasnda meydana gelen olaylarn ve gerekletirilen eylemlerin temelinde, yine insandan kaynaklanan anlam ve deerler bulunur. Bir insan eylemini ya da eserini anlamak istediimizde, burada sz konusu olan bu eylemin ya da eserin tad/ierdii anlam ve deer boyutudur. Deerler insann tarih ve kltr varl olarak kendini gerekletirmesi bakmndan olduu kadar, kendisinin ne olduunu bilmesi/soruturmas bakmndan da nem tar. Ksacas deerler hem eylem hem de bilme bakmndan insan varoluunun temelidir. liki kurduumuz insanlar

1 -> 2

19.11.2008 20:10

::DEERLER BALAMINDA NSAN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:10

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y0.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Editrden Selma YILDIZ

Felsefe Ekibi Dergisi 5. saysyla tekrar merhaba, Alain Badiou Baz alimane kelimeler, uzun sre szlklere ve akademik metinlere hapsedildikten sonra, -kaderine oktan raz olduu halde birdenbire, nedenini anlamadan herkesin gzdesi haline geliveren bir kzkurusu gibi aniden parlak gn na maruz kalma, halkn, avamn diline dme, basnda, televizyonda, hatta hkmet demelerinde zikredilme talihini ya da talihsizliini yaarlar diyerek etik kelimesinin de bu ekilde sahnenin ortasna yerlemi vaziyette olduunu sylyor. 5. saymzn dosya konusunu Etik ve kilemlerimiz olarak seme nedenimiz de; ite, sahnenin ortasna yerlemi bu kelimenin eitli nedenlerle sk sk adnn gemesi... bazen insan haklar etii, bazen tbbi etik, bazen biyo-etik gibi bahsini oka duyduumuz, zerinde yorumlar yaptmz etik denilen bu durumu ele almak, yorumlarn mulaklna, davranlarn ikilemliine, etik-ahlak ilikisine dikkat ekmek, gnlk hayatn iinde olup bitenlerle nasl iliki kurduumuz zerine yeniden dnmek... Bu amala yine her zaman olduu gibi Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derlediimiz Felsefe Ekibi imzal yazlara yer verdik. Deerli akademisyenlerimizden... Bu saymzda da bizi yalnz brakmayan, Deerler Balamnda nsan balkl yazsn paylaan Mustafa Gnaya, Etikin yapmas gerekenin ne olduunu deerlendirdii Etik Kavramsal Bir Deerlendirme balkl yazsyla Kurtul Glene, Hangi durumda eylemimizin ahlaki olduu zerinde dndren, Kanta Gre Katil Zanlsna Arkadanzn Yerini Sylemek Neden Etiktir? diye arpc bir soruyla yazsna balayan Hasan Engin enere, Dikkatimizi farkl bir yne eken, ikilemlerden lemlere hatta dierlerine gemek gerektii zerinde dnmeye aran kilemlerimizin Skl, lem ve Dierlerinin Azl zerine Bir Analiz balkl yazsyla Mehmet Yapcya, katklarndan dolay teekkr ediyoruz. Ayrntlarn yazsnda okuyacanz gibi embriyo zerinde aratrma yaplmasna kar olmayanlar- olanlar, tedavi/ amal klonlama, reme amal klonlama ve dier pek ok konuya iaret ettii arpc yazsyla Kk Hcre almalar ve Etik balkl yazsyla Volkan Erkan'a, Kendisini kendi olarak kurmu insann gerilim yaamayaca saptamasn yapt Etik ve Ahlaki Gerilim balkl yazsyla Melda Glgne, iddetin are ve nlem bekleyen bir sorun olarak alglanmas gerektii zerinde yeniden dnmeye aran iddetin Felsefesi balkl yazsyla Nilsun Urallya, zne Yklem Uyumu balkl yazsyla S.Yetkin Ika, Ahlakn Ahlakszl zerine balkl yazsyla Ferdaya, Tbbi etiin en ok hekimlere gerektiini bir kez daha hatrlatan yazsyla Ahmet Rodopmana,

1 -> 2

19.11.2008 20:09

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y0.html

2 -> 2

19.11.2008 20:09

::ETK ve AHLAK GERLM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y11.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ETK ve AHLAK GERLM Melda Gngl * nsanolu eski zamanlardan beri, ncelikle bireysel sonrasnda (sre o ekilde ynlendirdii iin) oul abalaryla, hep dierlerini kafasnda belirledii olmas, yaplmas, uyulmas, sayg duyulmas, referans gsterilmesi gereken kurallar dhilinde belli kalplara sokma eiliminde olmutur. Bu tavr zellikle mlkiyet kavramnn ortaya k ile daha sistemli ve somut hale treler, dinler, devlet politikalar, hukuk kurallar vs. eklinde dntrlmtr. Bylece binlerce senenin sonunda bu kurallar, deiik zamanlarda ve deiik topluluklarda ieriklerinde farkllklar olmasna ramen insanolunun bir gerei haline gelmitir. Peki; insan bu ekilde dierlerini de, ideal olarak belirledii dn, hissedi ve akabinde davran kalplarna sokma veya en azndan bunu bilinaltnda arzulama gereinin sebebi nedir? Her birimizde ortak olan, bazsnda davurumu aka gzlenen bazsnda ie bastrlan bu potansiyelin temelinde yatan zellik dille ifade edilebilir mi? Kendimizi ve dierlerini bu ideal kalba sokma abamzda referans noktamz ahlaki olandr. Nedir ahlaki olan? Yrmek fiili sadece yrmek eylemi tek bana; bana veya sonuna hibir nitelik getirilmeden, hibir context iinde varolmadan ele alndnda ahlak konusu olabilir mi? Her hangi bir zaman diliminde, herhangi bir corafyada yrmek dorudur, iyi ahlak gstergesidir veya yrmek yanltr, kt ahlak gstergesidir denmi midir? Muhakkak ki hayr, nk bu nefes almak gibi olaan bir eylemdir. Bir noktadan dierine ulamak iin yaplan bir harekettir. Fakat ieklerin stne basarak Yrmek, Namaz klan bir kiinin nnden geerek Yrmek, Ktphanede sessizlik iinde almakta olan insanlarn arasndan grlt kararak Yrmek... ite bunlar ahlakn alanna giren eylemlerdir. Burada eylem; iinde bulunduu context ve nitelii dhilinde deerlendirmeye alnmaktadr. Bu haliyle eylemleri ahlaki alanda deerlendirmeye sevk eden kstaslar inceleyen bilim de etik yani ahlak teorisidir. Ahlak alanna giren tm davranlar, prensipte iyi veya kt eklinde ayrmaya alrz. Her ne kadar toplumun ounluunca olumlu olarak karlanan davranlara iyi dierlerine de kt dense de iyi-kt yer zaman ve bak asna gre deiebilmektedir. Bu balamda btn toplumsal rgtlerin sahip olduu tasarmsal insan gr, toplum yelerinin ahlaki yaayna belli bir ereve getirir. En st noktada Devletin kanunlar; dzen ile karmaa, insan varoluu ile hibir zaman ahlaki deerlendirme konusu olamayacak olan hayvan arasnda; yaanabilir ve yaanamaz dnya arasnda bekilik etmektedir. Bunun en ak ifadesi Hegelin sittlichkeitnda grnr. Devletin etik btnn kendisi olduunu, etik ideann etkinlik haline gemesinin ve zgrln somutlatrlmasnn Devlet aracl ile gerekletirileceini, dolays ile Devlete ilikin devin mutlak, zsel bir dev olduunu syler Hegel. Oysa mlkiyet kavramnn k ile devletleri kuran, topluluklar kontrol altna almay hedef bilen gl yneticiler; bu topluluklar denetim altna almak iin her trl dini, tresel vs. ahlak kurallar btnn alm, genel geer ve mutlak kanun ilan edip (rnein tek elilik) siyasi dzenlerine maa haline getirmilerdir. Esasnda insan doasnn emirlerinden, olmazsa olmazlarndan birisi olmayan bu kurallar btn, (ki bunlar da hafife almamak gerekir, bunlarn da mr mlkiyet kavramnn ortaya k dnemi ile balar gnmze kadar glenerek uzanr), insan kendi tabiat ile dtan dikte edilen yapay bir anlayn arasnda sktrr ve onu aresiz brakr. Bu balamda, Devletlerin ve her trl otoritenin empoze ettii ahlak kurallar btn, deal olarak setiini (nk bu ideal, kurduu dzeni salama alan bir kurallar btndr) hakiki klmak iddiasndadr; sadece yarglayan, ama hayata hibir ey getirmeyen bir disiplin kurumudur.

1 -> 2

19.11.2008 20:13

::ETK ve AHLAK GERLM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 20:13

::ETK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y10.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ETK (Ktlk Kavray zerine Bir Deneme) * Alain Badiou Alain Badiou bu kitabnn teorik zemininin bir ekilde evrim geirmi olduunu sylese de, hala temel noktalarda salam olduunu ve ada felsefede nelerin tartma konusu olduunu yeniden tanmlayacan umduunu ekliyor. Kitabn bir blmnden alntladmz aadaki yazy dergimizin felsefe yazlar arivine koyarak okuyucularmzla da paylamay istedik. Felsefe Ekibi Bir Nihilizm Figr Olarak Etik Onu ister Ktnn mutabakata dayal temsili olarak, ister tekine ynelik kayg olarak dnelim, etik her eyden nce, gnmz dnyasnn bir yiyi adlandrma ve bu yiye ulamaya alma konusundaki tipik yeteneksizliinin addr. Hatta daha da ileri gidip etiin hkmranlnn, zorunluluk karsndaki teslimiyet ile ykc deilse bile btnyle olumsuz bir iradenin kendine zg bileiminin hkm altndaki bir evrenin semptomu olduunu sylememiz gerekir. Nihilizm olarak adlandrlmas gereken de ite bu bileimdir. Nietzsche insanln hibir ey istememektense hilii istemeyi tercih ettiini gayet net bir biimde gstermitir. Kr zorunluluun bir tr dublr olan bu hilik istemine nihilizm diyeceim. I - Zorunluluun Hizmetkar Olarak Etik Bildiimiz gibi zorunlulua verilen modern ad, iktisattr. Parlamenter rejimlerimizin, zerinde zorunlu grnen her eyi peinen onaylamaya mahkum edilmi bir znellik ve bir kamuoyu rgtledikleri temel iktisadi nesnelliktir adl adnca syleyelim: Sermayenin mantdr. sizlik, retim anarisi, eitsizlikler, el emeinin btnyle deersizlemesi, yabanclara eziyet edilmesi: Btn bunlar, hava kadar deiken olan (iktisat biliminin ngrleri meteorolojininkilerden daha da belirsizdir), ama grnte bitmek bilmez kat d kstlar tarafndan biimlenen bir durum etrafndaki aalk mutabakatn birer parasn oluturur. Bugn uyguland ekliyle parlamenter siyaset, ilkelerden ilhamla hedefler koymay ve bunlar gerekletirmeyi salayacak aralar icat etmeyi hibir ekilde iermez. Ekonomi denen seyirlik gsteriyi, hissiz (ama aka istikrarsz) bir kamusal mutabakatn nesnesi haline getirmekten ibarettir. Ekonomi, kendi iinde ne iyi ne ktdr; (ticari deer ve genel edeerlik biimi olarak para dnda) hibir deerin olmad yerdir. Sadece u ya da bu lde iyi gider. Rutin siyaset, bu ntr dsalln znel ura ya da fiyat biici uradr. nk siyasetin, geliimini rgtlermi gibi yapt imkanlar, aslnda, ekonomik gndergenin dsal ntrl tarafndan peinen snrlandrlmakta ve hkmszletirilmektedir yle ki genelde znellik, kanlmaz olarak kavgac bir iktidarszla srklenmekte, bunun yaratt boluk da seimler ve parti liderlerinin yaygaralar ile doldurulmaktadr. ada znelliin (kamuoyu olarak) kurulduu ilk andan itibaren etik, eliki roln hakkyla yerine getirmitir. nk etik en batan itibaren herhangi bir proje, herhangi bir zgrletirici siyaset, sahiden kolektif herhangi bir dava olmadn onaylar. Ktlk yaftas yaptrp insan haklarndan dem vurarak, imkanlarn pozitif bir biimde belirlenmesine giden yolu, insanln stinsanl olarak yiye giden yolu, zamann efendisi olarak lmsze giden yolu tkar. Bylece zorunluluk oyununu tm deer yarglarnn nesnel temeli kabul etmi olur. Her yerde etie dnn yolunu aan mjde olarak selamlanan nl ideolojilerin sonu, aslnda zorunluluun dalgal seyrini kabullenme ve ilkelerin aktif, militan deerinin alabildiine iinin boalmas anlamna gelir. Gaddarlklar grmenin tahrik ettii genel hissiyattan kaynaklanan ve eski ideolojik blnmelerin yerine geen, mutabakata dayal bir etik fikrinin kendisi, znel teslimiyete ve statkonun kabullenilmesine gl bir katkda bulunur. nk her zgrletirici proje, o zamana kadar bilinmeyen imkanlarn her ortaya k sonuta bilinci bler. Sahiden de bir hakikatin hesaba gelmez yenilii ve yerleik bilgilerde at delik nasl olur da kararl bir muhalefetle karlamadan

1 -> 2

19.11.2008 20:17

::ETK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:17

::ETK/AHLAK FELSEFES (KK SZLK)::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y3.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ETK/AHLAK FELSEFES (KK SZLK) Szlk temel olarak, Felsefe Szlnn (A.Bki Gl-Erkan Uzun-Serkan Uzun-.Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar-2002) Etik-Ahlk ierikli maddelerinin taranmasyla derlenmitir. Dier kaynaklar ilgili madde altlarnda belirtilmitir. Felsefe Ekibi

Ak Ahlk /Kapal Ahlk Ahlk

Ahlk Duy(g)usu

Ahlk lkesi

Ahlk retisi

Ahlk Yargs

Ahlk Yasas

Ahlki Ahlkl ile Rastlant Ahlksz (ayrm)

Ahlkllk

Ahlksal Ahlksal Ahlksal Eylem / Bilgikuram Deeralan (eylemce) / eyleyen

Ahlksal ile Ahlksal Olmayan (ayrm)

Ahlksal Ahlktanmaz(c)lk Akrasia Sorumluluk

Apatheia

Ataraksiya Belirlenim Belirlenimcilik

Bencilik

Betimleyici Etik

Biyoetik

zmleyici Daimon Etik

Deer

Deerbilgisi (deer retisi)

Deneyci Etik

Doalc Etik

Doru Eylem

En Yksek yi

Erdem Etii

Etik

Etiin zerklii

Ethos

Etik szc

Etik-Ahlak ilikisi

Eudaimonia

Evrimci Etik

Eyleyenin Greci etik Doas

Hedone

sten zgrl

yaam Etii

Kendini Kandrma Etii

Kii Deeri Maksim

Medya Etii/Gazetecilik Etii

Mutuluk

Nesnelci Etik

Norm/Normatif dev Etii (Dzg/Dzgkoyucu)

zgecilik

zgr sten

Sylem Etii

Toplum Etii

st Etik

Usu Etik

Uygulamal Vicdan Etik

Ak Ahlk/Kapal Ahlk

dealist yaam felsefesinin Fransadaki ncs Henri Bergsonun Ahlk ile Dinin ki Kayna (Les deux Sources de la Morale et de la Religion, 1932) adl yaptnda dile getirdii ak toplum/kapal toplum ikiliinden trettii kart ahlk anlaylar. Kat toplumsal yaptrmlara, ykmllk ile deve dayanan, gemiin deerlerine sk skya satlan tutucu bir ahlk (kapal ahlk) kar; bireyi ve evrensellii ne karan, eskiyi ap insanl ileriye gtrme amac tayan, zgrln hkm srd bir ahlk (ak ahlk) anlay.

1 -> 2

19.11.2008 20:16

::ETK/AHLAK FELSEFES (KK SZLK)::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:16

::KLEMLERMZN SIKLII, LEM VE DERLERNN AZLII::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y4.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

KLEMLERMZN SIKLII, LEM VE DERLERNN AZLII ZERNE BR ANALZ Mehmet YAPICI myapici@aku.edu.tr kilem; karar verme, kararszlk, seme, tercihte bulunma, kanma durumlar karsnda insann yarg bildirme amacyla iinde bulunduu zihinsel etkinlii ifade etmektedir. nsanlk tarihi ikilemlerin tarihi olarak da okunabilir. Tek tanrl dinler ncesi, tanrsallk da ikili idi; eril-diil tanrlar nsann tarihsel geliiminde, ikilemlerin varl yadsnamaz bir gerek olarak, fizik dnyadan fizik tesi dnya alglarna kadar btn insansal yaantlar etkilemektedir. Aydnlk-karanlk, alk-tokluk, yaamak-lmek, inanmak-inanmamak Tarihsel balam iinde insann ikilemlere bal zihinsel alglama dzeyi, balangtan bugne, bir neden-sonu olarak ortaya kmaktadr. Bu neden-sonu betimlemesi bile bir ikilemi ifade etmektedir. Toplumlarn gelimilik dzeyi ile ikilemlere dknl arasnda dorusal bir iliki olduu gze arpmaktadr. Az gelimi toplumlarda, snf elikileri daha kesin ve betimleyicidir. Zenginfakir, soylu-avam, laik-anti laik, sac-solcu, dindar-dinsiz gibi Toplumsal gelimilik zihinsel gelimiliin bir yansmas olarak dnlmelidir. Bir toplumun tkettii sanatsal yaratlar ve estetik tutumu, onun zihinsel alglamalarndaki eitlilii yanstmaktadr. Kitap okuma dzeyi istatistikleri gelimi toplumlarla gelimeye devam eden toplumlar, aka, ikilemlere olan dknl asndan ifade etmektedir. yi kitap kt kitap ayrm gelimekte olan toplumlarn betimlemesi olarak gze arpmaktadr. Kitaplar devlet yanls devlet kart olarak betimleme yine gelien ya da gerileyen toplumlarda gze arpmaktadr. Gerileyen toplum kavram, ikilemlere boulan toplumu ifade etmek iin bilinli olarak seilmitir. Gelimilii sadece ekonomik deer ve verilerle aklayan sosyal kuramlar, ne yazk ki toplumsal betimlemeleri kaotik bir balama srklemektedir. Gelimiliin zihinsel tutum ve davranlar asndan ele alnmas, bunun iin de olgu ve olaylarn ele aln biimlerinin analiz edilmesi gerekir. Olgu ve olay analizi tekli, ikili, oklu mu yaplmaktadr? Bir sorun karsnda toplumsal tepkiler kaa ayrlmaktadr? Bu tr analizler ikilemlere olan dknlk dzeyini vererek zihinsel gelimiliimiz konusunda yarglar gelitirilmesini kolaylatrabilir. Toplumsal bilin atmosferimizi belirleyen, ikilemlerle olan ilikimizin dzeyi olabilir mi? Toplumsal bilin atmosferi kavramndan, toplumsal olgu ve olaylarn yaand andaki balam ifade etmek istiyorum. Bu balam, o andaki gelimilik dzeyi (ekonomik, sosyal, politik, kltrel deikenler), bireysel karakteristikler (eitim, zihinsel alglama, duygusal ve sosyal stat durumlar) ve olgu ve olayn topluma yansma (yanstlma) dzeyinin belirli bir andaki durumunu iermektedir. Toplumsal bilincin gelimiliini anlayabilmek iin ncelikle bireyin gelimiliinin analizinden balamak gerekir. Birey nasl bir zihinsel ortama doup gelimektedir? Bu ortam onu ne tr almlara srklemektedir? Bu anlalmadan toplumsal bilin ve tepkilerinin analizi maniplasyondan teye gitmeyebilir. nsan neredeyse ikilemlerin iine domu gibidir. Olgu ve olaylarn ardnda yatan nedenler, ounlukla ikili mantkla aklanmaya allr. Ya o ya bu. lem, drtlem ve dierleri dnl(e)mez. Belirli bir durum iin, ikilem belirleyici olmadnda; fena deil, eh ite, ortalama, vasat, gibi son derece soyut, aklktan uzak, betimleyici olmayan ifadeler kullanld grlr. nsan dn ikili yapya uygun olarak biimlendii iin, lemler, drtlem ve dierleri ile karlaldnda, insanlarn bocalad, karar vermekte glk ektikleri grlebilir. Acaba, bu durum insann doutan getirdii bir nitelik midir yoksa renilen bir tutum mudur?

1 -> 2

19.11.2008 20:11

::KLEMLERMZN SIKLII, LEM VE DERLERNN AZLII::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:11

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y6.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

SMLER Etik/Ahlak felsefesi zerine, gnmzde de tartlan bir ok dnceyi ve kavram reten isimlerin bir blmn, bu sayfada bir araya getirmeyi amaladk. Temel kaynak olarak, Bedia Akarsunun, Ahlk retileri adl yapt kullandk. Dergimizde yer alan szlk ile birlikte kullanlmas halinde, bu derlemenin, konuya giri seviyesinde yardmc olacan umuyoruz. Felsefe Ekibi HERAKLETOS Herakleitosa bir dnce aristokrat derler. Yn hor grr. Ona gre yn anlayszdr, her eyin d ynne taklp kalr. Bu yzden deimeyi de, deimenin arkasndaki dzeni, yasay da gremez. okluk, yn srlar gibi yaarlar, domuzlar ark sudan ok irkeften holanrlar, bunun gibi ounluk da amur iinde yaar ve kurtlar gibi topraktan beslenir. Doarlar, ocuklar meydana getirirler ve lrler, daha yksek bir yaama ereine balanmadan. Anlayl kimse ise, ynn abalad eye, deersiz ve gelip geici bir ey olarak daha az deer verecektir; kendi aklna eseni deil, sadece genel yasay l olarak alacaktr; ve btnn dzenine balanmakla, Herakleitosun en yksek yaam erei olarak gsterdii hedoneye (burada memnunluk anlamna) eriecektir. Mutlu olmak insann kendi elindedir; dnya hep olmas gerektii gibidir; insann mutluluu kendini dnya dzeni iinde bulmas ile olanakldr, bu da insann ruhunun daimonca olmas ile ilgilidir, daimonca olmasna baldr. Yani insann mutluluu kendi i durumuna baldr. Daimon burada d anlamda deil, i anlamda alnyazsdr. Ahlak zerinde bu gibi dnceleri fragmentler halinde gnmze kadar gelmi olan Herakleitosun, ahlak kavramlarn bilimsel bir biimde belirlediini gsteren hibir ize rastlamyoruz. Bedia Akarsu-Ahlak retileri- Remzi Kitabevi-1982-stanbul DEMOKRTOS Duyulur grnleri gerek zden belirli bir ekilde ayran Demokritos, insan yaamndaki dev ve mutluluu da d dnyann verilerinde deil, i dnyann gerek zelliklerinde arayacaktr. Demokritosun btn ahlak zerindeki grlerinde ve ilkelerinde bu karakteri gryoruz. Demokritosun ahlak retisi de, Herakleitosta olduu gibi, ahlak zerine dnceler biimindedir. Bu dnceler ahlakla ilgili eylemlerin doas zerindeki aratrmalara dayanmyor ve ahlaka uygun davran ve devlerin sistematik bir ortaya konuluu olmuyor. Demokritosa gre ilk yaplacak ey duygulanmlar (affektleri) yenmektir. Ruh hibir korku ile, bo inanla ya da baka tutku ile bulanmamaldr. nsan, yaamn dingin ve ll olarak srdrmelidir. Akl, gerek dnp tanma, duygulanmlardan bamsz, zgr olmay salar. Akl, eitli hazlar arasnda, insan iin en gzel ve en yararl olanlar ayrmasn bilmelidir.

nsanlarn yapp ettiklerinin, kendisine gre llecei kriterium sadece haz ve acdr. Haz ve ac, yararl ve yararszn lsdr.

Yaammzn erei olarak da Demokritos, ruhun srekli bir dinginliini, mutluluu gz nnde tutuyor. Demokritos bu mutluluu eitli adlarla gstermitir: eudaimonia, euthymia (ruhun iyi durumda olmas), ataraksia (sarslmazlk, ruh dinginlii). nsan iin yaplacak en iyi ey elinden geldii kadar yaamna sevin katmak, elinden geldii kadar az ac duymaktr. Ama bundan duyusal hazlarn en yksek olduu anlam kmaz. Mutluluk ve ruh iyilii srde bulunmaz, daimonlarn yeri ruhtur, beden ve duyular insan mutlu yapmaz, insan mutlu yapan akldr.

1 -> 2

19.11.2008 20:15

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:15

::Kanta Gre Katil Zanlsna Arkadanzn Yerini Sylemek Neden Eti...

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y15.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Kanta Gre Katil Zanlsna Arkadanzn Yerini Sylemek Neden Etiktir? Hasan Engin ENER* Kantn ahlak anlay balamnda nemli bir ikilemin ortaya konmas, konunun ne kadar tartmal olduunun ve derinlemesine bir akl yrtme gerektirdiinin de bir kant olarak grlebilir. Burada tartacamz ikilem ya da rnek olay, daha nce Gttingen niversitesi teoloji profesr Johann Daniel Michaelis (1717-1791) tarafndan dile getirildii anlalan(1), ancak Kant(2) ile poplerlik kazanan yardmseverlik amacyla yalan syleme hakk zerinedir. Kant'a gre; baz felsefeciler doru sylemeyi bir erdem olarak grmelerine karn, istisnai durumlarda yalan syleme hakknn olduunu savundular. Onlara gre, bu istisnalara katil zanlsna, evinize snan arkadanz ele vermek de dahildir. nk, doru sadece ve sadece, doruya hakk olan kiilere sylenebilir. Eer bir kii bakalarna zarar vermeyi hedefliyorsa, doruya hakk yoktur. Kantn ahlak anlay balamnda konuyu tartmadan nce, ksaca Kantn doruya hakk olmak dncesi zerine eletirisini ortaya koymakta yarar vardr. Kanta gre, byle bir tavr, doru syleme hakkn kiinin kendi iradesine baml klar ki, bu durum doruluk hakkn en batan znelletirir. Oysa Kantn ahlak anlaynn temelinde nesnellik aray vardr. Byle bir giri, Kantn ahlak anlayndaki biimsellii ortaya koymamz kolaylatrr. Biimsellikten anlalmas gereken her trl deneyimden nce gelitir. Bir baka ifadeyle, deneyimlerimize gre deien bir ahlaktan ziyade, her koulda ayn davranmay gerektiren kodlar ierir ahlak. Kantn, arkadanzn evinde olduunu, onu arayan katil zanlsna syleyip sylememe sorununa zmsel yaklam da biimsellik zerine kuruludur. Asl ama btn ifadelerinde akln ynlendirdii yasalara hibir istisna kabul etmeksizin bal olmaktr. Kanta gre, doru sylemek akln bir yasas ise, bir dev ise, baz durumlarda yalan sylemek insanla ve deve kar yaplm bir yanltr. Bu durumda, Kanta gre, katil zanlsna, doruyu, yalnzca doruyu sylemek etiktir. Peki ya arkadanza tavrnz? Doruyu sylemekle ona da etik davranm oluyor musunuz? Sradan bir akl yrtme, doru szn arkadanza zarar vereceinden sylenmemesi gerektiini syler. Byle bir akl yrtme, doru sylemek eylemi ile arkadanzn zarar grmesi arasnda koulsuz bir doru orant kurar. Oysa Kant asndan bu iki ynl ahlaki hata ierir. lk hata, zarar, ac gibi yararc kavramlar zerine ahlakn ina edilmesidir. Buradaki temel sorun, olumsal (durumsal, contingent) bir insan deerini dierlerinin zerine karmaktr ki burada yaplan zarar grmemenin (mutluluun) n plana karlmasdr. O zaman, yapmamz gereken btn i, bu deere nasl ulalaca yolunda arasal bir tavr taknmaktr ki o zaman felsefi etik, yar bilimsel tekniklerin en etkili deer maksimizasyonunu hedeflemesinden baka bir ey olmayacaktr. Bu durumda, son (rnein mutluluk), arac merulatracaktr. Kanta gre, byle bir anlay, insanolunun asaleti ile uyumlu olmayacaktr. nsanolu Kanta gre dier doal yaratklarda kendi zgrl dolaysyla, yani fiziki nedenlerden ziyade akldan kaynakl eylem kapasitesi ile ayrlr. Ahlakilii, grgl (empirik) deerler ile, sadece baz olumsal olgularla temellendirmeye almak, insanln bu temel zelliini karaltmaktr. Zira insan temelde zgr ve ussal bir yaratktr. Bu nedenle, sadece akln belirledii baz sonlar, insanln asaletine sayg gsterecek ahlaki bir kural iin temel deeri salayabilir.(3) Nitekim, herhangi bir hayvan da bir eit yararc dnce ile hareket edebilir (rnein acdan kaabilir). Oysa bir zarardan sz ediyorsak, ortada bir zarar var ise, bu hakikatin temel kaynann bozulmasndan baka bir ey deildir. Buna neden olan da, doru sylemek deil, yalan sylemektir. Doruyu sylemek ile arkadanzn ac ekmesi arasnda kurulan doru orantnn ikinci hatas Kanta gre, rastlantsal bir durumun sanki mutlak bir gerekleme olarak sunulmasdr. Doruyu sylemek ile oluaca ne srlen zarar sadece bir varsaymdr ve olmas da zorunlu deildir. rnein, katil zanlsna yalan sylediinizi varsayalm. Bu durumda arkadanzn kurtuluu mutlak bir gerekleme midir? Kanta gre byle bir ey sz konusu deildir. Katil zanls sizin yalan

1 -> 2

19.11.2008 20:10

::Kanta Gre Katil Zanlsna Arkadanzn Yerini Sylemek Neden Eti...

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 20:10

::KK HCRE ALIMALARI ve ETK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y21.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

KK HCRE ALIMALARI ve ETK Volkan ERKAN ...Bu durumda ii yavalatmamz gerektiine sonuna kadar inanyorum; ama bilinmeyeni aratrma tutkumdan vazgeme konusunda, binlerce yldr bilim adamlarn ynlendiren ve benim de etkisini beynimin tm hcrelerinde duyduum genlerime gvenmiyorum.* GR: Bilim evrelerinde sonu gelmez tartmalara yol aan kk hcre aratrmalar ile ilgili haberleri ska okumaktayz.(1) Halen lkemizde yasal bir dzenleme olmamas, uluslararas arenadaki belirsizlik karsnda yadrganmamaldr. Ancak son yllarda hzla gelien regenerasyon (ya da hayat bilimi) olarak adlandrlan bu alann hukuksal altyapsnn olmamasnn, istenmeyen sonulara ak kap braktnn bilincinde olmann da vaktidir. James Thomsonun banda olduu ekibin, 1998 ylnda kk hcreleri ilk kez embriyodan ayrtrp, laboratuvar ortamnda yaattklarn aklayal beri, bilimsel evrelerde kk hcrenin yarataca mucizeden ve tpta devrim saylacak gelimelere gebe olunduundan bahsedilmektedir. Bunun anlam insanda bulunan btn hcrelere dnebilen kk hcre sayesinde, vcudumuzda artk ilev gremeyecek hale gelmi ya da bir kaza sonucu eksilmi bir organmzn yerine yenisini koyabileceimizdir.(2) Kk hcrenin kalc sakatlklar ve tedavisi imknsz hastalklarda vaat ettii tedavi, bilim dnyasn heyecanlandrd gibi hastalarda ve hasta yaknlarnda da byk umutlar dourmaktadr. Kk hcrenin omurilik yaralanmalar, Parkinson, Alzheimer gibi hem yakn hem de hasta iin maddi ve manevi zorluklar tayan hastalk ve sakatlklara are olma iddias(3), son hzla yaylmakta, ve aratrmalarn bir an evvel insanlar zerinde deneme safhasna geilmesi istemini kuvvetlendirmektedir. Bu almamn amac, kk hcre aratrmalarndan kaynaklanan tartmalarn konu balklarn verip ahlaki ve etik sorunlar ortaya koyarak; gerek uluslararas alanda gerek ulusal mevzuatmzdaki yasal durumu incelemektir. Bunun iin almamn ilk ksmnda konuyla ilgili tanmlar vermek ve niye embriyonik kk hcre aratrmalar zerinde durulduunu aklamak istiyorum. kinci ksmda ahlaki ve etik tartmalara gz gezdirdikten sonra, nc ksmda uluslararas arenadaki kk hcre aratrmalarna dair hukuksal metinleri ve gelimeleri irdeleyip, drdnc ksmda Trkiyedeki mevcut dzenlemelere deinmek niyetindeyim. 1. TANIMLAR: Kk hcreler kendini yenileyebilen yahut zel olarak farkllam bir veya birok tipte hcreyi meydana karacak hcreye dnebilecek hcrelerdir. (4)Bir dier tanmda, benzer ekilde, blnerek kendini yenileyen ve kan, karacier, kas gibi zellemi grevler stlenen organlar oluturabilecek biimde farkllaabilen hcrelerdir denmektedir (5). Kk hcre, elde edildikleri yerler temel alnarak erikin kk hcresi ve embriyonik kk hcre olarak iki balk altnda toplanmaktadr. Erikin kk hcre: Erikin dokularda bulunabilen ve birok hcreye dnebilen kk hcresidir.(6) Ayrca erikin bireylerden elde edilen, embriyonik kk hcreler gibi birok hcre tipine dnebilen hcreler olduu da sylenmektedir. (7)Erikin kk hcresi kemik ilii, kas, sinir, karacier gibi dokularda bulunmaktadr . Embriyonik kk hcre: Embriyonik kk hcre blastosit denen erken dnemdeki embriyodan elde

1 -> 2

19.11.2008 20:12

::KK HCRE ALIMALARI ve ETK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y21.html

2 -> 2

19.11.2008 20:12

::nereye::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y12.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

M. Gl ZGE

nereye bir szdr bler geer zaman ne farkndadr ne yannda gn deirmisi slak geceler nereye akar yle bir kuyuya dt ki yrek ben sanki yan bandaki imi ikiledi bedenleri iki eli bilgileri nereye akar barndandr yolundalk l gnbirlik dokunmu yaamlar nereye akar durur yollar nereye akar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2006 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:19

::ZNE YKLEM UYUMU::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y14.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ZNE YKLEM UYUMU S. Yetkin IIK Gerekte, ahlakn temelinde var olan zgr isten, bir igd olarak insan doasnda var olan ne olursa olsun- yaama gayesiyle, yaamn deerler uruna feda etme arasnda daima tercih yapma yetisini de verir insana. nsan olma belki de tam bu noktada balyor: zgr istencin insan ikilemler iinde brakt yerde. Var olmak ya da yok olmak arasnda zgr insan iradesinin yapaca tercih, kukusuz, insan hayat boyu karlaaca sonsuz sayda ikileme de srkleyecektir. Ne ki, insann zor olan, ikilemlerle bouarak yaamay semesi neredeyse insan olmann bir gerei olarak kendini dayatr. Dostoyevski, insann en kt koullarda bile lmektense yaamay seeceini syletir bir kahramanna. nsan doaya kar mcadele ederek insanlarken, kendi doasna kar da bir sava vermitir. Bir iradeye sahip olduunun farknda olan insann, her olay kendi kontrol altna alma tutkusu, nihayetinde en byk korkusu olan lm de kendi iradesinin kontrolne almaya gtrd. Aslnda kontrol altna almak istedii lm deil, ancak lmn varlyla anlaml olabilecek yaamyd, yine. Sonsuzdan gelip sonsuza giden zaman iinde kendi iradesi dnda douyor kendi iradesi dnda yaam son buluyordu. Yaama tam olarak sahip olabilmek iin, doumunu deil ama lmn kendi kontrol altna alabilirdi. Gnlk yaamn ak iinde akln bir kesinde daima sakl tutulan bu farkndalk, insana bir iradeye sahip olduunu duyumsatan en gl kaynaktr; her trl ikilemin dolaysyla da her trl tercihin kayna da burasdr. Yaamal mym? Evet. Nasl yaamalym? Sorularyla balayarak, eylem ierisinde kendimizden yola kar, yine kendimize dnerken deiir, olmak istediimiz insana doru yol alrz. Gerekte ulamak istediimiz yer yine kendimizden bakas deildir. Peki, kendimize giden yol neden bu kadar etrefilli, bu kadar engellerle, ikilemlerle doludur? Neden, yanl yapmak doruyu yapmaktan daha zordur? Rasyonalist felsefenin ahlakn temeline koyduu zgr isten ikilemlerin balang kavram olsayd belki insann ii daha kolay olacakt. Ancak, Freud, insann gerekte ok da rasyonel olmadn ortaya karp, ardndan Levi-Strauss, Lacan, Althusser gibi dnrlerin insan yap kavramyla birlikte anlama gayretleri, insann gerekte zne deil, zne yanlsamas iinde olan varlklar olduunu ortaya kard. Gerekte insan ve insan bilincinin yeniden retimi bir toplumsalanlamsal-simgesel yap iinde gerekleiyordu ve insan dncesi de bu yapya bal olarak ekillenecekti. Nietzsche, zgr isten sahibi ahlaki znenin, bir kurgu olduunu savunur. Bu kurgu ksmen dilin zne/yklem yaps tarafndan yaratlr. Her eylemin temelinde bir zne varsayarz. Descartesn, dnyorum, yleyse varm cmlesi de byle bir varsayma dayanr, ona gre. Oysa bir dnce olduu zaman dnen bir ey olmas gerektii yalnzca her fiile bir yapan ilave eden gramatik alkanlmzn bir formlletirimidir. [1] Gerek ikilemleri ancak gerek zneler yaayabilir. Oysa inanlarmzn, dncelerimizin ve eylemlerimizin temelinde yer alan zne bir kurgudur, yoktur. Yalnzca eylem ve eylemin etkisi vardr. Tartlan ikilem, aslnda zne olma sanclar eken, ancak tm varlyla, aileye, topluma, kltre, ekonomik yapya, devlete vs. baml insann kendisi olmaya gitme yolundaki karanlk labirentlerde yaad umutsuz mcadeleleridir. Bu noktada, onun en byk yanlgs da benin kendisi olduu yanlsamasdr. Benlerimiz, aslnda bize ait deil, dndklerimiz (ikilemlerimiz de tabii) bize ait olan eyler deil, bize dardan dayatlan ve bizim sahiplenerek iselletirdiimiz eylerdir. Gerek anlamda zne olma, ykc olmay da barndrr. Ben, ncelikle kendinden balamaldr ykmaya. nk bildii, tand, benimsedii her ey gibi, benlii de kukuludur: Kimdir ben? Ancak, sradan dnme gndelik yaamdan doru yantlar szemez ou zaman; kuramsal akl iin ise fazladan zamana ve dnmeyi ciddiye almaya ihtiya vardr. Hem, yaam, rlplak sermez kendini insana, giydirilmitir. Tpk, beni az tandmz gibi, nesneler dnyasn da tanmyoruz: Nesneler de bakalar tarafndan tanmlanm, adlandrlm, anlamlandrlm ve bize

1 -> 2

19.11.2008 20:14

::ZNE YKLEM UYUMU::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:14

::DDETN FELSEFES::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y17.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DDETN FELSEFES Nilsun URALLI Acaba insanolunun bu gn geldii; bilimsel, teknolojik, felsefi, ahlaksal, siyasal, ekonomik vb. sistemler erevesindeki noktay, gerekten olmamas gereken olarak m deerlendirmeliyiz? Yani genel bak asyla; iddeti, atmay, sava, her alana bu denli yaydk m? Felsefe, eski Yunanda doduu gnden bu gne, iddet konusuna hep eilmitir. Felsefenin iddeti ele al, varlklarn doas hakknda aklamalar getirme abas ile balamtr, denilebilir. nsanolu bu gn geldii noktay, bilindii zere ve genellikle, u bak asyla deerlendirmektedir: Bilimsel gelimeleri etik bulmuyoruz; teknolojinin klesi olduumuzu dnyoruz; felsefeyi topik ve ayaklar yere basmayan bir alan olarak, yaammzn dna atmaya alyoruz; bireysel, toplumsal ve dahi evrensel bazda, ahlaksal bir knt ierisinde olduumuza inanyoruz; siyasal ya da ekonomik adan, insana ilikin iyi deerlerin devre d brakld sistemlerin ierisindeyiz Yani her ey, bir dierine gre mutlaka kt! Ama zaten olmas gereken de budur diyor Efesli Herakleitos. Varln, atma ieren ve bu atma tarafndan canlandrlan eliik yapsn da, u szlerle vurguluyor: atma, her eyin babas ve her eyin hkimidir. Bu noktadan hareketle, evrenin znde olan, ama bizlerin bsbtn grmezden geldiimiz nokta kyor ortaya: Kartlarn birbirleri ile olan srekli arpmalar, doa iinde sonsuz bir devinim ve gelime salar. Ama herkes kendisinin en uyumlu insan olduu iddiasnda srarc, sanki iyi ve erdemli insan olmak buymu gibi ve herkes, kendisinin tm bu olan biten savalara, ktlklere kar olduunu savunmakta, aslnda ironik bir komiklikle! Herakleitostan bir sre sonra da, Platon iddeti yeniden ele almtr. Ona gre de iddet: nsann kendi kendisine meydan okumasdr. Sokrates de, Gorgias diyalogunda belirtildii zere yle der: Geree diyalektik yoldan; yani, kurall ve zgr tartma sanat yolundan ulamaya almak gerekir. Bu durumda, bizzat kiinin kendisi meydan okuyandr; deilse tm bunlarn yaand zamanda ve toplumda yer alanlar, farkl bir gereklik boyutunun insanlar mdr? Yani, ben deilim, sen deilsin, e o da deil Kim o zaman tm bunlar yapan? Sokrates, bu yaklamlar dolaysyla, Sofistlerin tepkisini ekmitir. nk Sofistler, en makul dnceyi ve siyasal adan en yararl kany ne karmaya ynelmilerdi! Onlarn, bu zararsz grntlerinin ardnda yatan gerek, iddete yatknln ta kendisiydi belki de. Halbuki, yine Sofistlerden inandrmay baaramayanlar ya da daha ksa yoldan inandrc olmak isteyenler, kendi alglaylar erevesindeki iddete bavurmulardr. Bylece de, ilk atmalar ba gstermi oluyordu felsefe tarihinde. Kt olan hep bakalar deil mi? Klasik Sofist zihniyetinde olduu gibi yani. Her ey, o bakalarnn bann altndan kalkmakta zaten! Biz de, bir dieri iin bakas olduumuzu, bsbtn gz ard ederek, inat ediyoruz srarmzda. Yani, elimizdeki imknlar hi mi olumlu gelimeler adna kullanamadk ya da hep mi kt eyler yapyoruz? Varln bnyesinde, eliki veya olumsuzluk ilkelerinin bulunduunu kabul eden btn bu dnceler, iddet gereini de kabul ederler aslnda ve iddetin, varln ve insann temel yaps olduunu da teyit ederler bylece. Hegel felsefesi de, konunun belirleyici bir zelliini oluturur. Varlk ve Olumsuzluk: Hareket, gelimenin znde atma yer almal dncesi gerei, kavgasz ve acsz gereklemez.

1 -> 2

19.11.2008 20:14

::DDETN FELSEFES::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y17.html

2 -> 2

19.11.2008 20:14

::TIP ETK VE FELSEFE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y18.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

TIP ETK VE FELSEFE Farmakolog Dr. Ahmet RODOPMAN

Tarih boyunca srekli birbiriyle iliki iinde bulunan Etik ve Estetik deerlerin retim tarzna gre biimlendii dnyamzda, insann kendine yabanclamas, tketim nesnesi olarak grlmesi ve kendisinin de, kendini bir tketim nesnesi olarak kabullenmesi, idealletirilen mkemmel dnya tasarmnn sonucudur. ar Doan
Tbbn ve felsefenin ortak konusu olan insan ve yaam ile ilgili bugne dein ok ey yazlm ve okunmutur. lkalardan balayan Tp ve Felsefe birliktelii ilk filozoflarn hekim, hkim, din adam olmalaryla devam etmi, zamanla bilimlerin anas olan felsefenin geliip kendi iinde kendi disiplinlerini de oluturmas ve bilimin de kendi koullarnda gelimesiyle yollarnn ayrlr gibi olduu sans olumutur. Oysa ortak alanlar insan olan Tp ve Felsefe insanlk durduu srece hep birlikte, hep insan iin var olacaklardr. Tabii ki bu uzun yol boyunca iniler, klar, kesilmeler ve karanlk dehlizlerde kaybolmalar olmutur, olacaktr da, ancak bilimin , tbbn olmazsa olmazl ve felsefenin de vazgeilmezlii tm olumsuzluklara karn bu birlikteliin sr git devam etmesini salayacaktr. Bunun belirleyicisi, yol gstericisi ve balaycs ise phesiz etik deerler olacaktr. Meslek etii ilkeleriyle ilk olarak Mezopotamyada bulunan kil tabletlere yazlm Hammurabi Kanunlarnda karlayoruz. Tp etii ile ise yaklak 2400 yl nce tbbn babas olarak nitelendirilen Hipokratn sylemleriyle tanyoruz. Ksmen deitirilmi olmasna karn gnmzde hala hekimlerin meslee ilk adm atlarnda ettikleri yeminlerde Hipokratn belirledii ve zamanla gnn koullarna gre biimlenen ekliyle uymaya ant itikleri bu ynerge Tp Etiinin dayand nemli bir temel olmaya devam etmektedir. HEKMLK ORTAMINA KATILDIIM U ANDA, ADAYACAIMI AIKA YKMLENYORUM. YAAMIMI NSANLIK HZMETNE

HOCALARIM N BESLEDM SAYGI VE MNNET HER ZAMAN KORUYACAIM. HEKMLK MESLENN GEREKLERN ONURLA VE YREKTEN UYGULAYACAIM. HASTANIN SALIINI BA KAYGIM SAYACAIM. BANA EMANET EDLEN SIRLARI KORUYACAIM. HEKMLK MESLENN EREFN VE SOYLU GELENEKLERN SRDRECEM. MESLEKTALARIM KARDELERM OLACAKTIR. DN, MLLYET, IRK, PART YA DA SINIF SORUNLARININ GREVMLE HASTAM ARASINA GRMESNE ZN VERMEYECEM. NSANA VE YAAMINA ANA KARNINA DT ANDAN BALAYARAK KESNLKLE SAYGI DUYACAIM. TEHDT ALTINDA BLE OLSAM MESLEK BLGLERM NSANLIK YASALARINA KARI

1 -> 2

19.11.2008 20:14

::TIP ETK VE FELSEFE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y18.html

2 -> 2

19.11.2008 20:14

::TUZKANIN HAYALNDE BR AN DEL::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y13.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

TUZKANIN HAYALNDE BR AN DEL Faruk KORKMAZ Sabah, yeryz gerinerek uykusundan uyanrken, yapraklardaki i tanelerini silkeler. Ve o i taneleri altnda yryen birileri hep vardr. Hseyin de gerinerek kalkard yatandan. Uzun parmaklaryla yzn svazlar ve ounlukla parmaklarn seyrederdi. Kars uyanmadan, yatak, yatak odas, hibir ey uyanmadan nce parmaklar ve o vard. Bir piyanist olmad iin hi zlmedi ya da para sayan bir veznedar. O Hseyindi ite, rast gele bir adam. Sabahn melekleri kaplar gnah karasndan temizlerken o iine gitmek iin evinden km olurdu. im dedii yer, yeryzne alan bir yarktan ibaretti. Aslna bakarsanz o yarktan birka kilometre aada, Hseyin, ekmeine kazma sallyordu. Kmr karas, gnah karas gibidir, yapt m karmas ok zor olur. Olsun derdi Hseyin, karnmz doyuyor, bir de sigara yaktn m daha ne? Hseyinin byk hayalleri yoktu, sevdii Mu ttnnden baka tutkuyla istedii bir ey de yoktu. O sapsar ttnleri tane tane sigara kdna der, slak dilini, sigaraln zerinde kadn teninde gezdirir gibi gezdirerek ttne kttan bir deri yapard. Uzun parmaklarnn arasna ald sigaray parmak ularyla yoklar przszlnden emin olurdu; bir kadnn bacaklar gibi ll ve przsz. Sonra yutarcasna sigarasn somurur, saniyeler yelkovann glgesine varmadan sigaras duman olur ykselirdi. Yk asansrnde toplandklarnda, neden yllardr sabah postasnda altn dnd. Hep karanlktaym. Karanlkta hep. Hayatm karanlkta geiyor, ocuklarm karanlkta byyor, karmn tenine gne dt anlar hatrlayamyorum bile, hani gnete tende toplanan ter ve yadan ibaret o duru parlt var ya, hah ite o parlty unuttum ben. Ya baka kadnlar, ocuklar, hayatlar hepsinden her eyden uzak, yani seeneklerden uzak. Bu uzakla bir fersah daha eklemek ya da eklememek, ite btn mesele bu... Kendi kendine, yarn gece postasna gemek iin dileke vereyim dedi ve iinden kendi srtn svazlama istei geti. Annda ald kararlar houna gidiyordu. Ona gre hayat kesin izgilerle izilmiti, zerindeki deiikleri de kesin izgilerle yapmalyd insan. Sade hayat byle olmalyd. O da kendisi gibi basit, ona gre sade bir hayat istiyordu. evresindekiler de onu basitliinden tr sever ve takdir ederdi, belki de basitliin bayraktar olarak sadece onlar iin yaard. Neden yaadn bilmiyordu, sadece yayordu ite. Yaln kat yaamak, yle her eyin stnden ama iine girmeden yaamak, belki de sorunu bu idi. Sorun diye bir ey bilmiyordu, ama belki de sorun olmasn istiyordu. Hep ayn kadn pmek deil, baka kadnlar tatmak, belki madende kaznp duracana, gn altndaki zengin bir kii gibi cildini esmerletirmesi lazmd. Yok, ona uymuyordu, onun bunu uyduracak cesareti yoktu. Hayata kar cesareti yoktu, bir tek elindekileri evirip evirip hatmeden vaazclar gibi, kendi kendine hayatn vaaz edip duruyordu. Asansr derin karanla doru sonsuzcasna ivmelendi. indeki boluk kendini tekrar etti. Acaba bu hisse hi alamayacak myd? Ya postasndaki bu adamlar. Bu adamlardan pek hazzetmediini dnd. Basitlikten uzaktlar. Bin bir trl kurmadan, komplodan, hayalden ibarettiler. Ksa boylu pos bykl olan, daha o gn madenden kurtulup baka bir ehre yerlemek iin alengirli bir plan yapyordu. Ya u her yerini ben basm, hep atk kal olan, o da karsndan kurtulmak iin yapmadn brakmyordu, utanmadan anlatp duruyordu. Beride duran nedense hep mavi gmlek giyen kazma arkadann

1 -> 2

19.11.2008 20:19

::TUZKANIN HAYALNDE BR AN DEL::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:19

:AHLAKIN AHLAKSIZLII ZERNE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y19.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

AHLAKIN AHLAKSIZLII ZERNE Ferda Peki ya ne yapmalym, neye gre nasl yaamalym? Ahlak/moral denilenden, ethie/ahlak felsefesine gei, bu sorunun, kuramsal-kayglarla sorgulanmaya balamasyla mmkn olmutur. Dilimizdeki ahlak-terimi Arapa huy, doa yaradltan olan hasletler btn anlamlarna iaret eden hulk teriminden transfer edilmitir, bat dillerinde ise, bu alanda temel terim bulunmaktadr; uzlalar, pratikler, davran kodlar ieriklerini iaret eden mores, ethie kaynaklk eden ve karakter/temel yap, onu-o klan unsur anlamna gelen ethos ve tm bunlar zerine oturan ahlak felsefesi. Ksacas, dou toplumlarnda sadece ahlak/hulk vardr, onlarda ahlakn ehtik/ahlak felsefesi boyutu yoktur, ethii batdan transfer etmilerdir, bu adan bakldnda dou-toplumlar trel-olana teslimiyet halinde yaamlardr. Ahlak felsefesi denileni douran bu temel soru/sorun zerine her dnmeye baladmda, zihinsel anlamda bir bulanty yayorum. Zihin ierikleri denilenler, bu soru/n zerinde dnmeye kar diren gsteriyor u anda bile bir ke-ke menin konumas eklinde yaza-biliyorum. Ehtik denilenin problematii zerine dnmek, bu uurda szce kullanmak olas m? Hadi diyelim ki bu olas bir durum, peki bu hangi kayglardan hareketle ne adna, ne-iin yaplacak? Bu soru-n tam da krlma-noktasna iaret etmektedir. Bu sorunun sorgulanmaya balanlmasyla birlikte insan ve yaam denilen iin, cehennemin al-benili yollarna yaldzl talar da denmi oldu. Yaps gerei, teorik-olan ve bu nedenle de yneldii her objeyi teorik zeminlerin belirledii balamlarda ele alan, almak zorunda olan akln salt-pratii, deneyimi anlaya-bilmesi nasl olas hale getirilebilecek? Salt/dorudan otantik olmas gereken deneyim alann, teorik-alana ekmek, onu ayn zamanda dolaymlayarak kirletmek ve ideolojik-klmak tekiletirmek olmayacak mdr veya bunlardan nasl kanlacaktr? nsan ve var oluu denilenin temelinde kanlmaz olarak aksiyolojik/deersel tutum vardr. nsan denilen varlk, to on tosuyla veya epistemesiyle veya da logiiyle deil deer/leriyle ve o kadar vardr. Betimleme-denilen insan iin olanakszlktr, betimleme sadece gre-ce bir durumdur, her betimleme denilen kanlmaz olarak ayn zamanda bir deer-uzantsdr. Ta, kadn, sar vs. denildiinde bile, denilmi-olmas itibaryla bir deer-lendirici tutum/duru sz-konusudur. Betimlemenin mmkn-olmas iin, asllar-bilmemiz gerekiyordu, bu dorultuda aslna-uygun olan sz-sel bildirimler betimleme, dierleri de yarg-rn olacakt, oysa biz-insan denilenler, asllar-da uyduruyoruz, bu anlamyla, asllar dediklerimize uygun den bildirimlere betimleme, uygun dmeyenlere de, obje-fazlas deer-lendirmeler demekteyiz. urada grdnz bir kadndr eklindeki bir tmcesel-bildirim betimleme, urada grdnz kadn, ok gzel ancak ok kt bir kadndr eklindeki bildirimlere de deersel demekteyiz. Oysa, birinci bildirim dikkatlice ve metin kenarndan okuna-bildiinde, onun da bir deer-lendirme biimi olduu rahatlkla grlebilecektir Ksacas, insan ve var-oluu denilenin temelinde ethos vardr. Bilim-denilen dahi, nesnel-deil, deerseldir. Deersel denilen duru/tutum ehtik ve estetik ierik/ biimler olarak ikiye ayrlmaktadr. Ethik deerleri, toplumsal-zeminde alglamaya, dnmeye baladnz anda, siyasal-zemine kaym olursunuz, dolaysyla siyaset-denilen, ethiin bir alt-birimidir ve ehtikdenilen sorunsal zme kavuturmadan, hi-bir siyasal sorunun zme kavuturulmas olas deildir. Estetik deerler denilen (gzel/irkin) alanda gre-ce sorun yoktur. nk bu alana teorik-akl sz/diini geirememektedir. Estetik denilen alanda insan denilen, var-oluunun derinliklerini ifadelendirmek istemektedir Ehtik-denilen alann sorun-olarak grlmeye balanmas ayn zamanda sorunun-kaynan

1 -> 2

19.11.2008 20:14

:AHLAKIN AHLAKSIZLII ZERNE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y19.html

2 -> 2

19.11.2008 20:14

:Ethos, Deerler ve Yaam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y16.html

Say:5 Yl:2006

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

ETHOS, DEERLER ve YAAM Gken YAAYAN Etik nedir? Foucault'un aratrmalarna gre "Yunanllar zgrlklerini ve bireyin zgrln bir etik sorun olarak sorunsallatryorlard. Ama buradaki etik nitelik, Yunanllarn tasarlayabilecei bir anlam tayordu: Ethos, olma ve davranma biimi demekti. Ethos, znenin olma kipi ve bakalarnn plak gzle grebilecei bir yapma biimiydi. Bir insann ethos'u, giyiminden, tavrlarndan, yolda yrynden, olaylara tepki gsteriindeki istikrardan vb. karlabilirdi. Yunanllara gre, zgrln somut ifadesi budur; zgrlklerini byle sorunsallatryorlard. yi bir ethos'a sahip olan, rnek olarak kabul edilip gsterilebilecek insan, zgrl belirli bir tarzda hayata geiren biridir. zgrln ethos olarak dnlmesi iin bir ethos'a dnmesine ihtiya olduunu sanmyorum; zgrlk dorudan doruya ethos olarak sorunsallatrlmaktadr. Ancak bu zgrlk pratiinin iyi, gzel, erefli, deerli, hatrlanacak bir ethos biimi almas iin kiinin kendi kendisi zerinde tm bir alma yapmas gerekir." (Foucault, 228) A. nam'n yazsnda etik yle geiyor: "Ethos, gnlk yaamdaki ahlaksal durumlarn, eylemlerin, deerlerin, topluluk temelinde, yerel, geleneksel, tresel zelliklerini ierdii gibi, evrensel boyutta aksiyolojik kodlamalar, kurallar, deerleri; bunlarla ilgili tartmalar da kapsar. Bir felsefe disiplini olarak ethik, ethosu konu alr, ondaki deerleri, yarglar, grleri irdeler, tartr, ona neriler sunar... Ethos'da, sorumluluklar, devler, ykmllkler, haklar, gelenekler, treler yaanr. Hukuk, ethosu yasalar erevesinde dzenlemeye alr. Ethosta can bulan, insan yaamnn anlamdr... Her bilgi, bir ethos iindedir. (nam) Her bilgi "ethos" iindeyse ve bu balamda etii bir tz olarak kabul ediyorsak, bunu nasl temellendireceiz? Pirsig yle diyor: "Dnyann yalnzca ahlaki deerlerden olutuu dncesi ilk bata imknsz gelir. nk yalnzca nesnelerin gerek olaca varsaylr. "Niteliin" yalnzca, nesneler hakknda ne dndmz anlatan mulk bir u szck olduu varsaylr. Niteliin nesneleri yaratabilecei dncesi tmyle yanlm gibi gelir. Ama biz zneleri ve nesneleri, gzlerimizdeki merceklerin onlar beynimize ba aa gndermesine karn dzgn grmemizi salayan nedenin aynsndan tr birer gerek olarak grrz. Belirli baz yorumlama modellerine ylesine almzdr ki baka modellerin varln unuturuz... inde yaadmz kltr, bize deneyimlerimizi yorumlayacamz entelektel gzlkler verir ve znelerle nesnelerin nceliklilii kavram bu gzlklerin yapsnda vardr. Eer birisi bakt eyleri biraz farkl bir gzlkle grr ya da maazallah gzlklerini karrsa, gzlklerini takmaya devam edenlerin doal eilimi, o kiinin sylediklerini, gerekten delilik olmasa da garip diye nitelendirmektir." (Pirsig, 102103) Burada aklma u soru geliyor: Bize bu "gzlkler" doutan taklmsa ve aile eitiminden balayarak okul hayatnda, i hayatnda, sosyal yaamda, kanunlarda ve trelerde belki de inan alannda pekitirilmise, biz bize sunulan deerlerin dna nasl kacaz? Etik, "gzlklerin" alannda olduu iin znel bir alandr ve yaammz belirleyen deerler, daha ok bu yzyln "nesnellik" anlayna ramen "zneldir" diyebilir miyiz? Pirsig'e devam edelim: "Ama o kii deli deildir. Nesneleri deerlerin yaratt fikri, siz onu altka daha az garip gelmeye balar. te yandan, modern fizik gittike daha garip grnr ve bu garipliin artacan

1 -> 2

19.11.2008 20:15

:Ethos, Deerler ve Yaam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi5/s5_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 20:15

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Etkin Konular

Kullanc Listesi Kayt Giri

Arama

Yardm

FELSEFE FORUMU : Filozoflar


Konu: Immanuel KANT Yazanlar
IMMANUEL KANT Yeni ye

Gnderi
Gnderen: 15.10.2004 Saat 18:22 | Kaytl IP

<< nceki Konu

| Sonraki Konu >>

Katlma Tarihi: 08.10.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 46 Yukar dn

ncelikle iyi gnler..sayn ahmet cevizcinin felsefe szl elime getiinden beri ondan bam kaldramadm desem yeridir..ok geni hacimli bir szlk..felsefe rencisi olmamama ramen felsefede beni eken birey var..bu yzden aylk veya haftalk yaynlar elimden geldiince takip etmeye alyorum..gerekten anlalmas g kavramlar var..en ok ilgimi eken de IMMANUEL KANT ve Descartes..Immanuel Kant'n evrensel ahlak teorisi ve Descartes'n neyi bilebileceimiz ve bilginin elde ediliinde phe duymann gereklilii ve snrlar hakkndaki grleri..umarm faydal tartmalar iin gerekli admlar atlr.. grmek zere...

Anlamak Gnderen: 30.11.2004 Saat 11:51 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kreselleen Sorunlar Karsnda Kant Etii


Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Ionna Kuuradi ile Kant Syleisi. 21. Yzylda Kant

Yukar dn arguman Tecrbeli ye

Gnderen: 01.12.2004 Saat 17:01 | Kaytl IP

Ayni zamanda genel bir yasa olmasini isteyebilecegin bir maxime gre hareket et.
Kantin ahlak felsefesinin en nemli ilkesi yukaridaki cmle olsa da, sadece buradan hareketle bir sonuca varmak yaniltici olabilir. ncelikle, rnegin, Bir Nazinin genel bir yasa olmasini istedigi bir sey (Yahudilerin yok edilmesi, ya da Yasam Alani, stn irk vs.) sirf bunu kendileri genelledikleri iin bir ahlak yasasi olarak ortaya konamaz. Demek ki evrensellik kendi basina yeterli degildir. Ikinci olarak Kantin hipotetik ve kategorik imperatif kavramlarini ortaya koymak gereklidir. Eger bir eylem, baska bir ara dolayimiyla iyi olarak degerlendiriliyorsa, o zaman hipotetiktir. Yani su seyi, baska bir seyi istedigim iin yapmaliyim dediginiz her eylem, hipotetik imperatif sinifina girer. Bu ahlaki degildir. Ahlaki olan kategorik impertaiftir, yani hibir dolayim olmaksizin kendinde iyiyi temsil edecek davranista bulunmaktir. Yani baska hibir seyi istemeseydim bile, su ya da bu biimde hareket etmeliyim diyebiliyorsaniz ancak eyleminiz ahlakidir. Dolayisiyla, Yahudileri yok etme istegi basli basina bir ama degil, Nazilerin aralarindan bir tanesi oldugu iin de ahlaki degildir. Dahasi, bir eylemin ahlakiligi onun zgr irade ile yapilmis olmasini gerektirir. nceden zgrlkten anlasilan, dissal engellerin kaldirilmasi idi. Buna zgrlgn negatif kavranisi denir. Kantin zgrlk anlayisi ise bu durumu tersine eviriyor. Eger kendi kurallari varsa zneler zerktir. Dolayisiyla, kurallarin olmayisi degil tam tersine kurallarin varligi zgrlk iin gereklidir. Yalniz burada nemli olan nokta, kurallari znelerin kendisinin yapmasi ve/ya onaylamasidir. Bir baska nemli nokta, kurallarin akil ile baglantisi ve onlarin yneldigi degerle ilgilidir. Insana bir ara olarak degil, bir ama olarak bakilmalidir. Dolayisiyla, insani bir ara olarak gren, insanin hakettigi degeri gzardi eden hibir davranis evrensel olarak degerlendirilemez. Sonu olarak, Kantin bu sz
1. 2. 3. 4.

Katlma Tarihi: 22.10.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 293

Evrensellik Kategorik imperatife uygunluk kendinde deger zgrlk zgr irade Akil - Evrensel yasa

kavramlari baglaminda deger kazanir. (Bu yorumlari yaparken Kantin Groundwork of the metaphysic of morals (B2766 E5 P312; Trkesi: Ahlak Metafiziginin Temellendirilmesi (ev. Kuuradi) (B2766 T9 K83), Murphynin Kant: The Philosophy of Rigth (B2799 E8 M85 1970), Smithin, Hegel's critique of liberalism : rights in context, (JC233 H46 S63) kitaplarindan yararlandigimi bilimsel etik geregi ifade etmeliyim.) not (S.Yildiz'a) tesekkur ederim :-) Benim icin de guzel. Zaten ben buradan hic ayrilamam merak etme;-)
Yukar dn

1 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

S.Yildiz Gnderen: 01.12.2004 Saat 17:21 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Sevgili arguman, Hem aklamalarn hem de "bilimsel etik"e olan hassasiyetin iin kendi adma teekkr ederim. Ayrca seni burada grmek harika

Katlma Tarihi: 26.10.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 2917 Yukar dn pantera Tecrbeli ye

Gnderen: 27.01.2005 Saat 06:26 | Kaytl IP

kant ahlaknda evrensel ahlakn olabilecei dnlyor siz bu konuda ne dnyorsunuz?evrensel ahlak yasas olabilir mi?kant;benim iin doru olan bir ey bakas iinde doru olmaldr diyor...evet yorumlarnz bekliyorum.

Katlma Tarihi: 17.12.2004 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 63 Yukar dn

__________________ yayor olmak bile artc

Anlamak Gnderen: 28.02.2005 Saat 16:58 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Kant ve Yeni Kantlk


DOAN ZLEM Konferansm blm halinde sunmay planladm. Buna gre, ilk blmde Kantn (1724-1804) felsefesi stne ksa hatrlatmalara yer vereceim. kinci ve ana blmde ise Yeni Kant okullar ksaca ve etki brakm ynleriyle tantmay amalyorum. Son blmde Yeni Kantlk stne birka deerlendirme notuna yer vereceim. Buna gre, sunumum sistematik ve eletirel olmaktan ok, tantma amal, tarihsel ve betimsel bir sunum olacak.

Yukar dn Anlamak Gnderen: 05.03.2005 Saat 18:09 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Kant ve Felsefece Dnme


Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Betl otuksken. Varlk Dergisi Kasm 2004 Varolan-dnme-dil dolaymnda kendini kuran felsefe,Kantta dorudan dnme, biraz dikkatli bakldnda da dil eksenli olduu anlalan bilme balamnda kendisi olur. Byle bir kurma biimi ya da felsefi duru, ayn zamanda felsefenin kendinden nceki temel tutumu olan varln bilgisi olma iddiasn tmyle reddetmeye yneliktir. Artk bu denli kkl ve byk bir atlmdan sonra, 20. yzylda da ikinci byk adm atlacak, bundan byle byk lde salt dile getirmenin koullarna ynelen felsefi sylem, dilbilimle kurduu yaknlkla servenini srdrecek; yeni duru biimlerini sergileyecektir.

Yzyllarn birikimi olan felsefi kalt, kendi aklna, usuna ynelerek sk bir eletiriye uratan, kavramlarn tarihsel, ancak kavramlar oluturma yolunun tarih st olduunu gsteren Kant, felsefi duruuyla etkisini hl gl bir biimde hissettirmektedir. Kantn eletirel nitelikli felsefe projesinin ana zellii nedir; bu denli etkili olu, gcn nereden almaktadr? Bu noktada yaln ve ksa bir yant verebiliriz: Kantn felsefe projesi, ierikten ok bir kap, bir biim gibidir. Eer felsefe yapmak kendini teye, ileriye frlatmaksa, bir projesi olmaksa, Kant byle bir tutumla son derece baarl olmutur. Yinelemekten kanmayalm baarnn en anlaml gstergesi, onun felsefi duruu zerinde konuuyor olmamzdr. Kendine zg felsefece dnme yolunu amak zere her eyden nce kendisine ynelen, ykt ama ykmakla kalmayp yeniden kurduu felsefi sylemde duruunun hesabn defalarca vermeye abalayan, karsndakini ikna etmenin yollarn arayan Kant, bu tutumuyla, esiz bir rnektir diyebiliriz. Tm felsef sylemiyle belki de usta-rak diyalektiinde usta roln kendine bien ama akln kullanma sanatnda belki de ilkin bir sre rak olmann tm zahmetine katlanarak sonunda ustaln ilan eden Kant, ann lenfant terribleidir Felsefi dn tam da hangi noktada balar? sorusu, hepimizin bildii gibi, felsefi dne, rnleri, baka bir deyile felsefe tarihi araclyla ynelen felsefe okuru nun ya da felsefe yazarnn sormas gereken sorulardan biridir. Tam da bu noktada bir hesaplamann gerekli olduundan sz edilebilir. Kendine belli bir uzaklktan bakma; dnme, dile getirme yetisini mercek altna alma ve bunu insann ortak paydalarndan biri olarak alglamak zere gerekletirme, felsefenin doum noktasna iaret eder.

2 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Bu andan itibaren, artk rak olmaktan da uzaklalm demektir. Filozof adalaryla birlikte oluturduu felsefe topluluunun bir yesi olarak projesini anlatmak, bkmadan usanmadan neyi, niin yaptnn hesabn vermek zorundadr. nk filozof, filozoflar topluluunun bireyi olduunun farkndadr ve kendini anlatmann sorumluluundan vaz gememelidir. Kant, bunu esiz bir sorumluluk rneiyle baarmtr. Kendini felsefe tarihinde konumlandrm, duruunun ana izgilerini, topluluun teki yelerini ikna edinceye kadar, bkmadan usanmadan, titiz bir tutum iinde aklamtr. Gemile ban kopararak, kendini felsefece yaratmak zere ya da nasl dndnn hesabn vermek zere felsefe tarihine btncl bir yaklamla ynelen Kant, akln kendi kaynaklarna bavurmasnn ne anlama geldiini de somut bir biimde gstermitir. Bu tutumuyla magister dixit(Hoca dedi) anlayna en byk saldry gerekletiren de Kant olmutur diyebiliriz. Eskia ve neredeyse tmyle ortaa, yetkili kiinin aklna bel balarken, gvenirken; kimi snr durumlarnda ancak olsa olsa bireylere eit datldna inanlan saduyuya bavururken, Kant akln kendisine ynelmesinin ve bununla balantl olarak da bilmenin koullar zerinde durmutur. Yaptn da hl geerli olan felsefe diliyle yle anlatmtr: Kendi duyularmz araclyla tasarmladmz eylere gerekliklerini brakyorum, ancak bunlara ilikin duyusal grmz, hibir durumda hatta uzam ve zamann saf grlerinde bile eylerin srf grnnden fazla bir ey tasarmlayamayacak, hele onlarn kendi bana yapsn hi tasarmlayamayacak ekilde snrlandryorum; bu da benim tarafmdan doaya toptan yklenen bir kuruntu deildir. Ve bana idealizm yaktrmalarna kar km o kadar balayc ve aydnlatcdr ki, eer yaygn da olsa ters olan kanlarndan her sapma iin ille de eski bir ad duymak isteyen ve hibir zaman felsefi adlandrmalarn ruhuna ilikin yargda bulunmayp srf harfine taklp kalan ve kendi yanlglarn iyice belirlenmi kavramlarn yerine koymaya ve bunlar bylelikle altst edip bozmaya hazr yarglar olmasayd, gereksiz bile grnecekti.

Benim kendi kuramma transandantalidealizm adn vermem ise, hi kimseye onu Descartesn deneysel idealizmiyle (...) veya Berkeleyin mistik ve hayal kuran idealizmiyle (...) kartrmak hakkn vermez.
nk benim idealizm dediim, eylerin varlyla ilgili deildi (oysa eylerin varlndan phe etmek, allagelen anlamda idealizmi oluturur); bundan phe etmek ise benim hibir zaman aklma bile gelmedi. Ben sadece, eylerin duyusal tasarmndan ve bu arada ve her eyden nce uzam ve zamandan phe ettim.

Bunlarla, dolaysyla btn grnlerle ilgili olarak yalnzca gsterdim ki: bunlar eyler deildirler (sadece tasarmlama biimleridirler), ne de kendi bana eylere ait belirlenimler. Oysa benim dilimde, hibir zaman bilgimizi eyler ile deil, yalnzca bilme yetimiz ile ilgi iine sokma anlamna gelen transandantal szc bu yanl anlamay nlemek iindi. Bu szck daha fazla yanl anlamalara yol amadan, iyisi mi, bu adlandrmay geri alaym ve ona eletirel idealizm diyeyim. Ama eer, gerek eyleri (grnleri deil) srf tasarmlara evirmek, gerekten kar klacak bir idealizmse, bunun tersini yaparak tasarmlar eyler haline getiren idealizme ne ad vermeli? Ona, hayal kuran idealizm adn alabilecek dierinden ayrt etmek iin, rya gren idealizm denebilir, sanrm; bunlarn her ikisi de benim transandantal, daha dorusu eletirel idealizmimden uzak tutulmalyd. Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kabilecek Her Metafizie Prolegomena

Dnmenin, dile getirmenin (bilmenin) ortak kalplarn anlamaya ynelen Kant, mutlak varlk, mutlak zne dolaymnda felsefe yapmay srdrenlerin bu tutumuna set ekmitir. O nedenle anda her eyi krp dkt ileri srlmtr. Kendine belli bir uzaklktan bakabilme, yaptna mesafe kazanma, kendi kaynaklarna, aklna, usuna ynelme, bilme ve eylemde bulunmann koullar zerinde dnme, nasl bir filozof tipine iaret ediyor? Burada, aydnlanmac bir zne yle kar karya olduumuzu ileri srebiliriz. Gerekten de Kant rneinde, srekli aydnlanmadan yana olan bir filozofla kar karyayz. Bu balamda akln kamusal kullanm deyimi her eyi zetleyiveriyor: Bir filozof olarak Kant, felsefe topluluunun bir yesi olduunun farkndadr. Bu farknda olu, onu ister istemez felsefe tarihine ve felsefe tarihinin tm sorumluluunu stlenmeye yneltmitir; ayrca kendisini bakalarna amak, kendisine yaplan eletirilere kulak vermek zorunda olduunu yaam boyunca hep hissetmitir. Her eyin de tesinde Kant, sahip olduu donanmla, yaad an sorunlarna, dnya sorunlarna ynelmek zorunda olduunun bilincindedir. Son yazlar bu savn en somut kantn oluturur. Birok rnekte olduu gibi Kant rneinde de filozof kendisini felsefe topluluunun bir yesi olarak duyumsayan ve ancak bu yolla varolduunun farkna varan, ierikli (:olgusal) sorunlara, evrensel erevelerden bakabilme ustaln gsteren ve bu yolla dnya sorunlarna kaytsz kalamayan! kalmayan bir znedir. Kant kendi rneinde, akln kamusal kullanmn her eyin stnde tutarak, kamusalln Habermasta billurlaan yolunu etkin biri olarak, zne olarak amtr. Kendi snrlarn tam bir zerklik iinde bizzat kendisi izmitir.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:21 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Agnes Heller Platon ile Aristoteles modern ncesi dnya iin neyse, Kant ve Hegel de modern dnya iin odur. Modern felsefenin tamam onlarn etrafnda dner; kimi zaman yantlarnn, ou zaman da sorularnn. Bir filozofu byk yapan ann rn olmasna karn bamsz dnceye nem veren insanlar olduu srece gelecek alarn tmne ynelik yantlanmam, hat ta bazen yantlanamaz sorular dile getirmesidir. Neyse ki 21. yzyln balangcnda anlam konusunda kafa yoran, yaam olduu gibi kabullenmeyen insanlar hala bulunmaktadr. Dolaysyla da Kant nemini korumakta, her zaman bavurduumuz bir ilham kayna olmay srdrmektedir. Kant, felsefeye eletirel dnceyi getirmitir. Bilebileceimiz, yapmamz gereken ve umabileceimiz eyler arasnda yapt ayrm, yalnzca felsefede deil, siyasi yaamda da temel niteliini korumaktadr.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

3 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Bizim ideoloji ve kktencilik (fundamentalizm) diye adlandmz eyler, bu mesele arasndaki tm ayrmlar silecek trde dnya grleridir. Her tr den kktenciler, ne umabileceklerini bildiklerinden emindirler ve bu sahte bilginin rehberliinde hareket ederler. Bilmediimiz konular hakknda dnrz elbet, ama dnmek Kanta gre norma uymaldr. Birincisi, kii bamsz olarak; yani kendi aklyla dnmek zorundadr; ikincisi, kii kendini bakasnn yerine koyarak, onun aklyla dnmeye almaldr; ncs ise, kii tutar l dnmeye almaldr. Bu norm her alanda geerlidir; felsefe, gndelik yaam, siyaset, estetik yarg, bilim ve ahlakta. Bu normlar bugn de geerlidir, yarn da geerli olacaktr. Kant, maksimlerimizin lt olarak kullanmamz gereken, kategorik buyruk diye adlandrd bir ilke, bir forml sunmutur etiinde. Formln kendisine ya da onu dorulayan sisteme inanmak, modern ahlak felsefesinin bir merkeze mkemmel, saf ahlaka ya da iyililie iaret etmesi gerektiini ve bu merkezin dnyevi ya da dini, herhangi bir somut gelenekle zdeleemeyeceini kabul etmek art deildir. Bir merkez yoksa, kesinlikle ahlak da yoktur, dolaysyla iyiyi ktden ayrt edemeyiz ve bir gelenek merkezle zdelemise, o zaman oulluk olmayaca gibi, ne modern yaam, ne de cumhuriyeti anayasa olur. Kant, hem grecelie hem de kktencilie kar bir say yrtmtr. Bundan daha gncel bir ey olabilir mi? Kant, siyaset felsefesinde cumhuriyet olarak betimledii bir siyasi kurumu savunan gl bir tez oluturmutur. Gnmzde demokrasinin bir tr bu modele ok yaklamtr. Cumhuriyet doal devleti bir devlet iinde son erdirir, ama devletler arasnda deil. Kant ayrca, srdrlebilir barn devletler, uluslar arasnda saland bir dnyaya ynelik modeller de sunmutur. Bu bir dnya cumhuriyeti deil, dosta ittifak, kozmopolit bir uluslar topluluu olacaktr. Bununla birlikte, srdrlebilir bara ancak, tm devletlerin cumhuriyeti olmasyla eriilebileceini kabul etmitir. ncelikle, her yerde doal devletin yerine yurtta devletinin gemesi gereklidir. Birlemi Milletlere Kant bir kurum gzyle bakldnda, bunu aklmzdan karmamalyz. Sadece btn yeler cumhuriyeti, yani demokratik devletler olursa o gzle baklabilir. Umarz bir gn yle olur, ama imdilik olmadn biliyoruz ve yleymi gibi davranma malyz. Yine de cumhuriyeti bir ruhla hareket etmeliyiz. Kant hayatmz zorlatryor, ama o ok drst bir insand ve kolay bir yaam vaat etmemiti bize. Ama en byk hazinemizi gstermiti: Gzellik. Gzelliin tadn her yerde karabiliriz, nk bizler faniyiz. Melekler var olsalard, gzellikten zevk alamazlard, nk ruhtan ibaret varlklarn bedeni yoktur der Kant. Hayvanlar da ruhtan yoksun olduklar iin gzelliin tadn karamazlar. Sadece hem ruhu hem de bedeni olan biz lml kadn ve erkekler, gzelliin zevkini yaama ayrcalna sahibiz. Sonluluumuzu zarafetle kabullenmek; ite bu Kant ders, hem zel hem de siyasidir. Bunun bugnk ve buradaki halimize ne denli hitap ettiini belirt meye gerek bile yok.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:23 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Bedia Akarsu

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Resim: kim kimdir.

Dnya kreselleiyor; bu, gerekten bir olgu. Ama nasl bir kreselleme! Bu Yeni Dnya Dzeni de denilen olgu hi de uygar bir dzen deil, bir yeni smrgecilik, denilebilir ki smrgecilii de aan bir ey. Bir devletin tek bana dnyaya egemen olmak istemesi, hem de buna hakk olup olmadn sorgulamadan. te bu noktada Kantn nemi ve deeri gittike byyor. Kreselleme anda gittike karanlklaan dnyamzda ada felsefenin ncs olan Immanuel Kantn dnceleriyle amza k tuttuu yeniden kefediliyor felsefe dnyamzda. nsann z olarak zgrlk sorunu Kantn felsefesinin hemen btn dallarnn temelini oluturur. Eletiri felsefesinin biimleniinde nemli bir rol oynayan zgrlk, Kantn ahlak felsefesinde daha bir belirginleir ve ahlakn varlk nedeni olarak ne srlr, nk zgrlk olmasa ahlak da olamazd, bir ahlak yasas ne srlemezdi. Kategorik emparatif olarak koyduu ahlak yasasna hibir ierik koymamtr Kant; yasa ancak biimsel (formel)olabilir. Ancak yasann biimsel olmas hi ierii olmamas anlamna gelmez, yalnzca anlam ok geneldir, bir eylemin ahlaka uygun olup olmadna karar vermek iin olaylar eitli deiimleri iinde veren her trl durumlara bu yasa uygulanabilmelidir. Baka deyile yasann biimsel oluu, yasann btn ahlak buyruklarna uygulanabilmesini salar.

4 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Kant Ancak ayn zamanda genel bir yasa olmasn isteyebilecein ilkeye gre eyle olarak belirledii bu temel formlden forml daha tretir. Benim burada ele almak istediim ve en nemlisi olarak grdm, insanl kendi kiiliinde olsun, bir bakasnn kiiliinde olsun hep bir erek gibi grerek hibir zaman bir ara olarak kullanmayacaksn, ilkesidir. Bu formlle insanlk ilkesi, insanlk onuru vurgulanm oluyordu. Dnya Yurttalna Ynelik Evrensel Bir Tarih in Dnceler yazsnn 7. nermesinde unlar dile getirir Kant: Insan iin en byk sorun evrensel adalet yaptrmn uygulayacak adaleti salayacak bir Yurttalar Toplumuna ulamaktr. Bir Yurttalar yasas sisteminin, ksaca Dnya Birliinin kurulmasdr Kantn nerdii. Ancak yetkin bir yurttalar yasas kurmak, devletler arasndaki yasal ilikiler sorununa baldr ve bu ikincisi olmadan birincisi de zlemez. Savalar ve bunlarn ykntlar, sonunda, devletleri bir uluslar derneinde birlemeye zorlar; devletler arasndaki dmanl kaldrp ilikileri dzene sokacak bir denge yasas bulmaya zorlar. Bylece insanlar evrensel siyasal gvenlik salayan dnya yurttal sistemini kurarak bu denge yasasn glendirmek zorunda kalrlar (7. nerme). Bu son adm, devletleri birletirecek olan adm atlncaya dein, insanlk daha pek ok sknt ekecektir, Kanta gre; Boazna kadar ktlk iine batm insanlk, diyecek kadar da realist olan Kant bu yoldaki gl grr; devletler btn glerini yaylma tasarlar iin kullanp yurttalarn kafalarn oluturma ve eitme abalarna boyuna engel olduka bu ynde bir ilerleme beklenemez ona gre; o birtakm devrimlerden geerek insanln tm yeteneklerinin geliecei genel bir dnya yurttal durumunun kurulaca umudundadr. Kantn bu umudunu pekitiren de iinde yaad dnemde gerekleen Byk Fransz Devrimidir. Kant tarihtek ilerlemeye k noktas ararken insan trnn ahlaksal eilimi ile karlamt. te Kant Fransz Devriminde insann bu ahlaksal yatknln gsteren bir ipucu bulur. Geri devrimin kendisinde bulmaz bu yatknl, ama halkn bunu coku ile karlayn ve bu devrime katlmasn doal hukuk ilkelerinin gereklemesi denemesi olarak kabul eder. zellikle halkn bu cokusunu dnce biiminde bir reform olarak grm ve bu cokuda ahlaksal iyiye yatknl bulmu ve bunun gittike yaylp aldna dikkati ekmitir. Insan trndeki ahlaksal yatknl hibir neden daha fazla gsteremez, ona gre. Her devrimle z zgrlk olan aydnlanma ekirdeinin daha da gelierek bir stteki geliim basa man nasl hazrladn tarih bize gsteriyor. Kant bu gelimeyi, bu ilerlemeyi doann bir erei olarak grr. nsan trnn aydnlanmasna engel olacak her ey insan doasna aykrdr ona gre; nk bu, doann bir belirlenimi olan ilerlemeye aykrdr. Tarihin amac insan karanlktan kurtarp zgrle ulatrmaktadr. Aydnlanma ve zgrlk birbirine kout olarak geliir. nsann onuruna uygun davranmay salayacak olan da aydnlanmadr. Aydnlanmaya engel olmak insann en temel haklarn hie saymaktr. Bu dnceleri ile Kantn gnmze de k tuttuu kansndaym. Etik, Aydnlanma ve dnya bar iin yantn birinci soruda verilmi olduunu sanyorum. Estetik sorununa gelince: Kantn sorunlarnn arasnda yer alan doruluk ve iyi kavramlar yannda bir nc kavram da gzel kavram. Estetik alanda ahlak alannda olduu gibi tmel, genelgeer kavramlar yoktur Kanta gre, gzel tek tek nesnelere baldr. Sanat nn yaratrken kendisine temel olacak birtakm hazr kurallar da yoktur. Sanat yapt bir dehann yaratmasdr Kanta gre, dehalar ise birtakm kurallara balamaya olanak yoktur. Deha, kuraln kendisi yaratr. Bir sanat yaratmas renilir bir ey olamaz, bunun didaktii yoktur, diyor Kant. Bu dncesi ile Kant sanat ve sanaty birtakm kurallara balayan 18. yzyln kat entelektalizmini aarak kendi zamann olduu gibi gnmz de etkilemitir. Bu dnceleri ile Kant estetik alanda da adaln ncsdr.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:26 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Manfred Baum Kant felsefesi hala gemiin en nemli felsefesidir ve kendisinden sonra gelen byk dnrler tarafndan asla almamtr.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Kant insan soyunun sorunlarna karlk tek olas siyasi zme iaret etmitir: toplumlarmz hukuk kurallarna boyun edirmek ve uluslararas bar salamaya istekli olan ve salayabilecek bir dnya dzeni kurmak. Kant Dernei Mdr (Almanya) Doan zlem Bir kez kresellemenin olgusallatn dnmyorum. Kresellemenin olgusallamas iin byk aba sarfeden bir emperyalist g var geri. Ne var ki, bu gcn bu byk abasnn kresellemenin olgusallamas teriminizi

5 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

kresellemenin tm dnyada fiilen hayata geirilmi olma durumu olarak anlamamz gerekiyorsa, byle bireyi henz gerekletirmediini ve ileride de gerekletiremeyeceini dnyorum. Bu konuda tarihe dayanyorum. skenderin Hellen mparatorluundan Roma, Bizans, Osmanl vb. imparatorluklarna kadar byk imparatorluklar, emperyalist gler, bugn ad kreselleme olarak geen bir eyi, ardnda dnya egemenlii istek ve fikrinin yatt bir eyi gerekletirmek iin byk aba harcamlar, fakat hibiri bunu fiilen gerekletirememitir. Ben gnmzn imparatorluu olarak Amerikan mparatorluu nun da bunu gerekletiremeyeceini dnyorum. Tarih bilgisi ve bilinci eksik olan kiiler ve toplumlar, bir sper gcn yaamlarnn kk ayrntlarna kadar nfuz etmeye balayan etkisi ve etkinlii karsnda, kresellemeyi hatta bir eit kader gibi kabullenmeye, kresellemeye teslim olmaya eilimli olurlar. Ve bu eilim de, en ok sper gcn iine gelir, onun etki ve etkinliinin daha da artmasna yol aar. Oysa byle bir durumda insana yaraan teslimiyet deildir herhalde. te Kanta, kresellemenin dayatld bir dnyada her eyden nce bir zgrlk filozofu olarak kulak vermek bir gerekliliktir. Kant da evrensel dnya cumhuriyeti, dnya yurttal, ebedi bar terimleri ile, tm dnya toplumlarnn ve devletlerinin bir at altnda toplanmas gerektiini dnmt. Ne var ki, Kantn dledii eyin bugnn kresellemesiyle ilgisi yoktur. Kant, dnya cumhuriyetini, eit ve zgr bireylerden olumu bir cumhuriyet olarak tasarlyordu. Bu cumhuriyet iinde tekil devletler ve toplumlar kendi tekillik, zerklik ve bamszlklarn koruyacaklar, fakat bir araya gelip belli ahlaksal ve siyasal ilke ve kurallar altnda birer dnya yurtta olarak birlikte yaayacaklard. Kantn dledii dnya cumhuriyeti, tek bir merkezden tm dnyay yneten bir sper gcn emrindeki bir dnya imparatorluu deil, toplumlarn ve devletlerin dnyay eit haklarla ve federatif bir yap iinde ynettikleri bir birlik, bir eit Birlemi Milletlerdi. Tekrar belirtmeliyim ki, Kantn dledii byle bir dnya cumhuriyetine kreselleme ile ulalamaz. Amerikan mparatorluu, insanlk tarihinin tanm olduu imparatorluklardan sadece birisidir ve her imparatorluk gibi, amac dnyann gerek anlamda kresellemesi deil, kreselleme propagandas altnda tm dnya nn kendi denetimi ve smrs altna girmesidir. Kant, dayatmac ve smrc imparatorluklarn in sanln ilkel tarihine ait olduklar n, insana yarar gerek tarihin ise zgr ve eit bireylerin tarihi ola bileceini sylemiti. Kant gzyle bakldnda, h insanln ilkel tarihinden kamam olduumu zu syleyebiliriz. Kant bizi uyarmaya devam ediyor. lk sorunuzu yantlarken, bu sorunuza ksmen yant vermi olduumu dnyorum. Burada ayrca unlar ekleyebilirim. Filozoflarmz, genellikle, reete sunan insanlar deillerdir. Hele gncel ahlaksal ve siyasal sorunlar iin onlardan dorudan zm nerileri beklemek pek uygun olmaz. Fakat nceki sorunuzu yantlarken de belirttiim gibi, onlarn grleri, idealleri, topyalar, yaadmz nn sorunlaryla balant ii ne sokulabilir ve bu gr, ideal ve topyalarn bu sorunlarn zm iin ne ifade edebilecekleri, bize ne trl dnme olanaklar atklar irdelenebilir. rnein Platon ve Aristotelesin iki bin ksur yl nce gelitirmi olduklar erdem retisinde temel erdemler olarak sraladklar kendine egemen olma (zdenetim), bilgelik, adalet, lllk (tevazu), eref, arballk, edep gibi erdemler karsnda, gnmzn ar bireyciliine zg erdemlerin, rnein giriimcilik, kar amacyla retmek, ne pahasna olursa olsun baarl olmak, ok almann vd. ne ifade ettikleri sorgulanabilir ve gnmzde bu eski erdemlerin bir kenara itilmekte oluunun dourduu sonular tartlabilir. te Kant da, gelitirdii grler ve zm nerileri her ada o an sorunlar ile bantl olarak irdelenen ve tartlan bir filozof olarak, nem ve deeri hi eksilme yenlerdendir. O, her byk filozof gibi, yaanan ann problemleriyle ilgili olarak grlerine bavurulmas gereken bir flozoftur. Fakat yine her filozof gibi, o da bize somut zm nerileri deil, problemler stne genel bak alar, deerlendirme tutamaklar sunar. Ondan tesi, o an yaayanlara kalmtr. Her a, her dnem, kendine zg problemlere sahiptir ve bunlarn somut zm, yine o an yaayanlarca retilebilir. zm retme srasnda filozoflarn sesine en azndan kulak vermek, zm retmeyi kolaylatrc bir ileve sahiptir. Mula niversitesi Felsefe Blm Bakani
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:28 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Robert Bernasconi Her ne kadar Kant kresellemenin ekillenmesine yardmc olan smrgecilie kar km olsa da, onun kozmopolitilii ada kresellemenin entelektel ncllerinden biridir.
Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Kiinin kreselleme konusundaki tutumu byk lde, Kantn katksn nasl grdn, olumlu mu yoksa olumsuz mu bulduunu belirler. Kii kresellemeyi benim gibi, modern kapitalizmin bir sonucu olarak, uluslararas finans kurumlarnn kskacndaki pek ok yoksul lkeyi kendi kaderlerini denetleme yeteneinden yoksun brakm belirsiz bir fenomen olarak gryorsa, o yoksul lkeler iin kreselleme byk lde antidemokratik bir g olacaktr. amzda baz Kantlar, Kantn zerklik hakkndaki grlerinin bu tr bir sonutan znt duymasna yol aacana inanmamz istiyorlar sanki, ama unutulmamal ki o, Herdere kar, Avrupann dnyann geri kalan ksmna hukuku getirecei fikrini gelitirmitir ve bu Kanta gre, hukuku dorulama anlamn da, bir yn, hatta anlam vermeyi de ierecektir. Kantn incelenmesi gelecein belirlenmesinde kk de olsa olumlu bir rol oynayacaksa, bence bu bir eit sahtekarla varacak kadar seici bir biimde Kant okumaktan kaynaklanmayacaktr. rnein, amzda birtakm Kantlar, o sralarda bizzat Kantn destekledii rkla bir zm olarak sunulan

6 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

evrenselciliini ne karmak amacyla, rkln, bu ikisi sanki bir arada var olamazm gibi gz ard etmeyi seiyorlar, oysa kendi yazlarnda bir arada var olduklar ok aktr. Ahlak dnyasyla ilgili nmzdeki yol daha az basite indirgeyici bir hal alyor. Kant amzdaki kresel sorunlara zm sunan biri olarak grmektense, bence onu kendine ramen ve herkes kadar, dnyamzn eklini belirleyen temel elikileri dile getiren kii olarak grmek daha iyidir: rk bir adanmlkla birlikte, evrensellemeye ynelik itki; ou zaman yoksula kar sava ekline brnen bir yoksullua kar sava; bar amal olduklar iin ncekilerden ok daha iddetli, dman yok etmeye daha niyetli savalar; en yoksullarn ve en imtiyazszlarn durumunu iyiletirecek temel toplumsal deiimleri gerekletirmeye direnmekte yksek bir ahlaki ton kullanma ikiyzll. Bunlar, Kantn tmyle temsil ettii modernitenin kaltlardr. Kant, u srada sorunlarn zmeye altmz dnemi balatan kii olarak grdmz an da, bu sorunlara bir zm bulma umudundan ok, kaltn ele alma abalarmza direnen imdiki zaman belirlemeye devam eden o dnemin dnya grn anlama umuduyla bavururuz ona.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:30 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

UIu Nutku Gnmzde insanl gittike avucu iine alan, byk mali sermaye ile byk tekellerin ynlendirdii kreselleme olgusunasorunuzdan anladma gre kart dnceler ortaya koymu olduunu umduunuz Kant arasnda balant aramanz ilgin. ki yzyl nce lm, kapitalizm terimini dahi renemeden lm birisinden, o bir filozof olsa bile, imdiki sorunlara zm nerileri getirmesi beklenemez; nk hi kimse kendi gncelliini sonraki alara aktaramaz. Filozof ann sorunlarndan kalkarak insanln geleceine ynelik genellemeler yapmsa ve bunlarn ii sonraki an/alarn gncel sorunlar iin h anlaml bir ekilde dol durulabiliyorsa, balant kurula bilir. Kantn gelecek iin tasarlad uluslar federasyonu, yani tek dnya devleti, mutlak hakka niyet esasna dayanr. insanln kendisi bir haysiyettir sz btn karc politikalar, ekonomik eit sizlikleri, eitim fakirliini ortadan kaldrmay amalar. Bu bir topya insann deerini anlamasnn nkouludur. lerimiz gerei birbirimizi ara edinsek bile, ilk ve son ama olan haysiyet ara edinilemez. yle eyle ki, senin eyleminin kural btn insanlar iin genelgeer bir yasa olsun, sz donuk bir kalp deil, her insann itenliine seslenen bir beklentidir. Bunu bu gn yle anlayabiliriz: yle eyle ki, senin eylemin kimseyi smrmesin ve kimsenin smrlmesi iin alet edinilmesin. Bir nkleer denizaltnn yapmnda alan bilginler! in hepsi en az altm bin haysiyetini kaybetmi kimselerdir. Kant bir nkleer sava tasavvur edemezdi , ama Ebedi Bar yazsnda btn ordular lavedilmelidir diyor. te bu, amza hitap eder. Bu sorunuzu yukardakinden ayrmadm iin deitireceim. Kant bizim toplumumuz iin ne sylyor? Aydnlanma hareketinin bir iar olan Dnmeye Cesaret Et szn anlyoruz, kabul ediyoruz ama uygulayamyoruz. stelik henz Akl anda emeklerken Avrupalnn zeletirisi olan aklcl eletiriyoruz. Dnmeye cesaret etmek kii olmay gerektirir; deer duygusunun olgunlamasn, kendi tarih selliini bu duyguyla devirmesini gerektirir. inde yetitiimiz dnya grnn ve insann yerinin irdelenmesine hi giremedik. Din kavramlarndan bamsz bir doa-insan anlayna ulamaya toplum olarak giriemedik. Bu kart kltrn yoksunluu, dayatlm kavram rgs iinde dnp dolamaya srklyor bizi. Kantn deyiiyle karanlkta el yordamyla dolayoruz/dnyoruz. Korku toplumu olmay zerimizden atamadk. Politikada kabaklamamzn, ekonomide dilenci durumuna dmemizin, bilimde ktrmlememizin temel nedeni budur.
Yukar dn Anlamak Gnderen: 13.04.2006 Saat 08:31 | Kaytl IP Srekli ve Kdemli ye

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

Paul Guyer Bence Kantn 21. yzyl asndan asl nemi u iki unsurda yatmaktadr: birincisi, insann sahip olduu tm zel arzu ve hedeflerin altnda gizli bir zgrlk isteinin bulunduu, dolaysyla da her kesin, bakalarnn zgrlne zarar vermeden kendi zgrln nasl kazanabileceini anlamak iin akln kullanmas gerektii nclne dayal olan ahlak felsefesi; kincisi ise, yeryznn snrll dolaysyla hi kimsenin mlkiyet hakknn, dnyadaki dier tm insanlar asndan prensipte kabul edilebilir olmad srece salanamayaca, dolaysyla kresel gvenlik ve adalet yoksa, ne gvenlik ne de adalet olabileceidir geri insanlarn kendilerini bakalarn dan ayrt etmek kadar bakalaryla zdeletirmeyi de sevdikleri gz nne alnrsa, bu tek bir kresel spergle deil, yalnzca uluslararas bir cumhuriyeti devletler birlii araclyla salanabilir. Siyasi, toplumsal, ekonomik ve ekolojik koullar durmadan deien dnyann evresinde bu soyut ilke ve hedeflerden somut sorunlara ulamamz iin otomatik ve baarszlktan arndrlm mekanizmalar bize ne Kant sunabilir, ne de baka bir filozof. Ancak Kant, ahlakn ve ahlak politikasnn en temel ilkelerinin, herhangi bir ilahi vahiye bavurmakszn insan aklndan nasl tretilebileceini gsterir ve sorunlar, etkilenen herkesin kabul edebilecei ekilde kolektif olarak zmekte aklmz kullanmamz iin bize gven verebilir, yeter ki ilahi vahiy ya da tm insanlarn eriemeyecei hakikate zel eriim iddiasnda bulunmay bir kenara atmay hepimiz renebilelim.

Katlma Tarihi: 06.12.2001 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3841

7 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Yukar dn normal Yeni ye

Gnderen: 16.05.2006 Saat 12:06 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 16.05.2006 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3

en sevmediim filozoflardan biri olmasna ramen, burada yazlan baz eyleri okuduktan sonra Kant'n savunmasna ynelik birka ey sylemem gerektiini dndm. ncelikle Kantn karsna KASPAROV'u koyan arkada; kasparov'a felsefi ve estetik gler atfeden arkada. bunu herhalde fazla ciddiye alan olmamtr zaten de; bilgi edinmek iin girdiim bu forumda bylesine hrriyet gazetesi ke yazs tarznda propagandalar grmek ok can skc. Estatik ncelikle Mzik, resim falan gibi sanat eserlerinde aranr. bu konuda hibir bilgi edinmeden, satranc bu sanat dallarnn yanna koymak; "hakan kr en estetik futbolcudur" demek kadar ucuz bireydir. hele satranc felsefenin karsna koymak... gelelim, Kant'n karsna AYN RAND' koyanlara. bu arkadalar da ucuz propagandann kurban olmular. doru filozoflar-yanl filozoflar... yani ltfen bilginiz temelinde bireyler yazacaksanz yazn ama; bu nedir? elalemin uyduruk propagandasn buraya aktarmak? AYN RAND'n Atlas Vazgeti kitabn enmeden okudum; ve sadece anti-komnist propaganda, zayf karakterler ve ucuz edebiyat buldum. isteyenlerle devamn baka bir balkta tartrz. fakat ayn rand gibi bir goygoycunun Kant'la kesinlikle karlatrlamayacan&# 305; dnyorum. Kant'tan nefret etmeme ramen. Gelelim, Kant'n goygoyculuuna; 1) "doa insana fiziksel olarak yeterli donanm vermemitir..." gibi birey diyor Kant bir makalesinde (kusura bakmayn acele yazyorum, ilgilenen ve isteyen olursa sz geen metinleri bulabilirim). zetle; insan yle yaratlm ki, fiziksel zellikleriyle, igdleriyle doaya ayak uyduramayacak, onun stesinden gelemeyecek; ancak akln kulland zaman hayatta kalp, belli bir yetkinlie ulaabilecek. Yani insan adeta aklyla gelimesi iin yaratlm... imdi antropoloji ve evrim kuramndan haberdar herkes grebilir ki; insann primatlardan fiziksel olarak ayrld byk bir nokta vardr; ift palangal baparmak. bu sayede btn maymunlardan ok daha ilevli bir ele sahiptir insan. dolaysyla da alet yapma ve kullanma bakmndan ok daha avantajldr. hatta bu konuda, beynin mi baparman m nce geldii tartmaldr. (yani alet yapmaya fiziksel olarak yetenekli olduundan m beyni gelimeye balam, yoksa beyni gelitiinden mi baparmak bu ekilde evrimlemi?) te yandan insann 3-5 hayvan birka da makineyi ynetiyor olmas herhangi bir canldan daha te bir yetkinlie eritiini gstermez, ileride erieceinin de kant deildir. 2) "aydnlanma nedir sorusuna yant"ta Kant aydnlanmay yere ge sdramaz. zamann prensi ve yeri geldiinde kendinin de koruyucusu olmu bir yneticiye vglerle dolu bir yanttr bu. ve sadece gelecein ne de byk umutlarla dolu olduuna dair bir propaganda yazsdr. kesinlikle felsefe metni olarak okunmamaldr diye dnyorum. 3) prolegomena: "saf doa bilimi mmkndr" nclnden yola karak, daha sonra yarglarn kantlanmam nclne dnerek ispatlayan bir metin. rnek: "gvenle diyebiliriz ki; saf matematik ve saf doa bilimi, gerektir ve verilmitir; nk her ikisi de, ksmen srf akl araclyla zorunluklu bir ekilde kesin olduklar, ksmen de deneyden gelen genel anlama araclyla ama buna ramen deneyden bamsz olduklar her yerde bilinen nermeler ierirler." bu 'heryer' neresi allasen? herneyse; Kant'n saf akl ve bilgi tasarmnn geersizlii zaten yukardaki Reichenbach(kesin yanl yazdm) zetinde benim anlatabileceimden ok daha ak grnyor. zamanm kstl olduundan etik ksmna hi girmeyeceim. fakat burada da, doruluu belirsiz, ama herkese bilindii iddia edilen bir nclden yola klp konunun didik didik edildiini sylemekle yetineyim. ite kant'la ilgili sorunum bu. geliigzel bir ncl atyor ortaya, bunun kant olarak da, "herkes bunun byle olduunu bilir" gibi birey sylyor. ondan sonra inceliyor da inceliyor... kant'la ilgili ikinci sorunum; david hume'un taklp kald noktay, kendisinin muntazam bir biimde zdn iddia etmesi. david hume, kesin sandmz bilgilerimizin temelini rtmtr. daha sonra filozoftan nce bilimadam olan viyana evresi de bilim felsefelerini, kant'n szde zm zerine deil, hume'un sav zerine kuracaktr. nk bu dorudur. bilgilerimiz asla kesin olamazlar. bu demek deildir ki, btn bilgilerimizi atalm ya da srekli hepsinden kuku duyalm. bu demektir ki; bilgilerimizin kesinlii hakknda yobazlk yapmayalm ve aklmz esnek tutalm. Hume'a gre, nedensellik fikrimiz, bir alkanlk sonucudur. kant'a gre, bu aklmzn doaya dikte ettii bir kategoridir. nedensellik, ve dier kategoriler, kant iin mantksal olarak nce gelir. ayn zaman ve mekan gibi. fakat algmzdaki zaman ve mekan erevesinin de deneyden sonra olutuu grlr. yoksa "doutan" dememiz gerekirdi ki, kantn dedii bu deildir. mantksal bir nceliktir. aklmz geliimini bu ekilde oluturur, ve olgun bir insan akl, doay zaman ve mekan erevesinde alglar. (dier kategoriler erevesinde de tabii ki) bu kategorilerin de yllar sren deneyden gelen bir alkanlk olmadn nasl ispatlanabilir? ispatlanamaz. kald ki bu kategorilerin nereden geldii, nasl olutuu, herkeste ayn m olduu konusunda da birey sylenmez. sadece bunlar sralanr. bunlar VARDIR. fakat basite sorulduunda, btn bunlarn Hume'un alkanlk dediinden baka bir eyden gelmedii grlr. bilim felsefesi de bunu dorular. ok kabaca yazdmn farkndaym; bu forumdaki ilk yazm. ve okuyup ilgilenen olup olmayacandan bile emin olmadmdan daha fazla amak istemedim. kart fikirleri olan, ve ya daha ayrntsn bilmek isteyen varsa elimden geldiince kapal kalm ksmlar aarm. Kant savunmasna son bir para: anasayfadaki Kant'n kurulmu saat yaants ile ilgili; kant o kadar da dzenli bir yaam srmyor. btn yaamn ayn ehirde geirdii, evlenmedii doru. fakat komularn saatlerini kant'a gre ayarlad biraz fazla televole yaklam olmu.

Yukar dn normal Yeni ye

Gnderen: 16.05.2006 Saat 12:30 | Kaytl IP

Katlma Tarihi: 16.05.2006 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 3

en son ksmn okumamm. u Paul Guyer'e de bir cevap vermeliyim. belli ki kreselcilik yanls bir insan. Kant'n ahlak yasas, her trl kltrel ayrm reddeder. kresellemeci yaklamlar, dnyann heryerinde yerellemeyi verken, ona arlk vermeyi seerken; amerika ve avrupa evresinde bir btnleme peindedirler. "heryerin yerel zellikleri gzeldir, avrupa birlii ise yekn olmaldr" bunun tamamen neokreselsmrgeletirme(lafa bak) politikasnn, ideolojik merulatrmas olduu ok ak. kresel gvenlikten nce de, yerel gvenlik ve adalet vardr. basit bir rnek; trkiyede aileler ocuklarnn hereyine karma hakkna sahiptirler. bireysellie kar byk bir darbedir bu. fakat te yandan; bizim memlekette avrupa ve amerikadaki orann yars kadar evsiz yoktur; imdi burada neye dayanarak hangisinin iyi olduunu, bireysel zgrle dayal insan haklarn savunacaksnz? kantn bu fikrinin byle zerine gitmek, ancak insani eitlilii ldrr. kant zaten insann iindeki hayvan lanetlemi, ve onu bomaya and imitir adeta. fakat insan, ruhani olduu kadar da fizikidir de. fiziksel ksmnn isteklerinin tersine gidip; dier ynde yapt her eyleme "zgrlk" demek, buna "iyilik, insanlk" atfetmek, insann dengesini bozmaktr. insan ruh olduu kadar hayvandr da. yeri geldiinde de hayvannn tahriklerine uymak, belki de yapaca en doru, en insanca ve hatta "iyi" denebilecek eydir. Kant ahlak retisinin doru bir uzants Kuuradi etiinde bulunabilir. her eylem kendi iinde deerlendirilmeli, ve iyilii ktl byle dnlmelidir. Yine de her insan eylemi tek olduundan, birtek kez gerekletiinden; bunlarda evrensel maksimi bulmann olanaksz olaca kesindir. bu yzden bu 'kategorik imperatif', "doru eyleme" iin uygun bir kriter olsa da, mmkn ve pretik olmaktan ok uzaktr. ve kitap sayfalarnda kalmaya mahkumdur. hatta bunu o kadar sevdim ki; kantn kendisi iin bile syleyebilirim. Kant; kitap sayfalarndan kamayacak kansz bir filozoftur.

Yukar dn prometheus_210 Tecrbeli ye

Gnderen: 31.05.2006 Saat 16:32 | Kaytl IP

8 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Benim Kant felsefesinden anladklarm. Kant,iyi isten(''iyi irade'') dnda hi bir eyin kstlama olmakszn iyi olarak saylamayacan nk ''iyi isten'in'' uygulamaya konulduunda bundan elde edilecek sonulardan bamsz olarak kendi iinde iyi olduunu aklayarak balar.
Katlma Tarihi: 14.04.2006 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 155

Soru,imizdeki iyinin farkndamyz? Y NEDR? MUTLAK Y Y RADE gdler ; Akl Yolu Eilimler dev ''Saf Akl''

Fenomenler:Nesnel ,Maddesel,Grnen Dnya (Pratik Akl) Numenler : Saf Akl Dnyas Grnmeyen hissedilen Saf Akl : Doru bilgi ile beslenir. Doru bilgiye ise sezgilerle varrz. Pratik Akl : Deneyimlerle ,retilerle ve Tecrbelerle ediniriz. DEV NEDR ? nsann devi Genel kanya (doa yasas) uygun davranmak.
MUTLAK Y ,insann iinde vardr. Saf Aklla Genel Kanya uygun davranabiliriz.

DEV : 1-Varsaymsal Emirler ,gdlerle hareket,Gerek zgrlk yoktur.Olaylara ve insanlara beklentili yaklamak. 2-Katagorik Emirler ,Gerek zgrlk ,kar beklemeden yasaya uygun olduu iin hareket etmek. Son olarak nsann devi inde ki nsans beni ortaya karmaktr.Gerek zgrl bulmak iin.

__________________

nsani olan tm deerleri bilip uygulayanlar. Var ise?yle bir grup, Ben o gruba dahilim. Prometheus_21
Yukar dn guattari Yeni ye

Gnderen: 11.09.2006 Saat 12:22 | Kaytl IP

kant ile ilgili aratrmalar yapp burada bizimle paylamanz gerekten ok gzel.. varolan bilgileri bulup paylamaktan teye geiip yorum yapan arkadalarada ayrca teekkr ederim

Katlma Tarihi: 02.09.2006 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1 Yukar dn Hudaybin Yeni ye

Gnderen: 12.12.2007 Saat 13:26 | Kaytl IP

Son Osmanl eyh-l slamlarndan Mustafa Sabri Efendi'nin Kant' ciddi bir ekilde ele alp zerine eletiriler yazdn biliyor muydunuz? Muhtemelen bilenler vardr, ama kendimize yabanclatrldm ;z ve bunun da kendimizi bulmamz adna yapld anssz bir dnemin ocuklar olarak eminim ki oumuzun haberi yoktur. Aadaki yaz Mustafa Sabri Efendi ve onun Kant hakkndaki eletirileri hakknda bilgiler sunuyor. stifadelerinize arz olunur. __________________ susuzluk hibir ey; simlasyon herey...

Katlma Tarihi: 26.11.2005 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 11 Yukar dn undosus Yeni ye

Gnderen: 12.12.2007 Saat 23:03 | Kaytl IP

Hudaybin bilgi icin sagol, cok ilginc arastirmam lazim!!!

9 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Katlma Tarihi: 28.11.2007 Yer: Austria Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 31

Forumda Kant hakkinda yazilan bi kac seyi okudum, tabi hepsini okumak suan icin imkansiz, iki sene ciddi sekilde Kantla ugrastigim icin sanirim onun hakkinda burda yorum yazmadan edemiycem, ki iki sene onla ugrasmasamda Kantin ne yanindan ne stenden nede altindan geciliyor... Kant herseyden nce bi dogafilosofudur, ve hayati boyunca yazmak istedigi kitap doganin metaphysigidir, malesef bunu basaramadan vefat etti. eger yasasaydi karsina cikan problemi byk bi ihtimalle czemiycekti. Aklin elestirisini yazarken dnyayi ikiye ayirdi Phnomenler ve "Ding an sich" , (yani algiladiklarimiz ve algiyamadigimiz - ki bu algilayamadigimiz hakkinda hic bir bir bilgi yok Kantta), Algilayis Dnyasi ve Akil Dnyasi. O zamana kadar gelen klasik mefafizigi - Metaphysica spezialis'i bir Ahlakfelsefesine/Ahlakteorisine cevirdi ve Metaphysica Generalis'i bir Ontoloji/ Transzendental Felsefesine cevirdi. Ne demisler her filosof kendi dneminin ogludur, Kanta da o perspektiften yaklasmak lazim. Newton fiziginin etkisi altinda amaci fizik hakkinda temel prensipler yazmakti ve saf aklin elestirisi -Kritik der reinen Vernunft: KrV bu amac zerine yazilmistir. KrV bir felsefe systemidir, ve amac fizigin ilk metafiziksel baslangic sebeplerine ulasmak. Sorun byk bi sorun ama burda kisaltiyorum, Kant dnyayi iki ayirdiktan sonra yani Erscheinung (Phnomen) ve Ding an sich, fizigin ilk metafiziksel sebeplerine ulasmasi bir celiski yaratiyor, diger sorun ise, pratik ve teorik aklin ortak prensibi nedir sorusu bu soruyuda cevaplayamadan ayrildi. Ki ondan sonraki dnemin idealistleri sorunu algiladiklari icin cevap vermeye calistilar ve bu konuda Hegelin cevaplari ve yaklasimi daha mantiga yakin, sorunu anladiklari halde Kantin kabule edemiycegi bi idealizm yasadilar, ve bir cok kitapta yazsa dahi Kant bir idealist digildir, o ilk basta bi dogafilosofu sonra bir transzendental filosoftur. en byk yapiti kategorik ve hypotetik yargi bicimlerinden ziyade transzendental felsefedir: transzendental almanca: "die Bedingung der Mglichkeit der Erfahrung", kisacasi: tecrbenin olusma kosulu. ikinci byk konusu: sentetik apriori yargilar zerine. cncs ki diger ikisi bu soruya hizmet ediyor: Metafizik bi bilim olarak nasil mmkndr? ki burdaki metafizik anlayisi klasik metafizik anlayisi digildir, yani dogmalar ve spekulatif fikirler zerine olan polemik karakterli bi tarihin metafiziginden te bi mefafizik algilayisi. Kitapta mathematik ve dogabilimi nasil mmkndr sorulariyla ve arastirmasiyla metafizige bilimsel bi mekan acmistir..Btn Kant elestirileri icerisinde en cok bu yani elestirilmistir, mathematiginin ve dogabiliminin kendisini ynlendirmesi ve onu baz almasi. saf aklin elestirisi aklin ne zerinde yargi verebilip veremiyecegi, neye dayanarak yargi vermesi, tecrbe disi olan yargilar vs.., ve tarihte bu zamana kadar en cok konusulan tezi zaman ve mekan teorisi-> bunlarin sadece bizim icimizde bi algilayis sekli olusturmasi. Kant KrV ile gercege, bilgiye daha mantikli bi yaklasim sekli kazandirdi. kategorik ve hypothetik yargilar Kantin glgesinin glgesidir, asil dnyayi degistiren ynleri yukarida saydigim konulardir. Kant hakkinda yazilcak cok sey var, ve insan KrV'u okurken beyin kramfi gecirmemesi icin dikkat etmesi lazim, hakkinda yazilcak cok sey olmasi bir cok insanin kant zerinden kariyer yapmis olmasina bile sebep olmustur. felsefeyle ugrasan herkesin okumasi gereken bi kitaptir, bu seferlik bu kadar..

Yukar dn karakedi Yeni ye

Gnderen: 17.02.2008 Saat 14:07 | Kaytl IP

selamlar,
Katlma Tarihi: 08.02.2008 Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 1

buraya sadan soldan bulduunuz makaleleri kopyala yaptr yapmsnz. pek gzel olmu. faydal bilgiler edindim kant hakknda. bir de merak ettiim bir husus var ki, mesela bir kantolog arkadamz herhangi bir gncel memleket ve/veya dnya meselesini ele alp bunu kant felsefesinden geirse, biz de bu zat muhteremi neden okumamz gerektiini daha iyi anlarz diye dnyorum. sayglar.

Yukar dn bilgeleriseven Yeni ye

Gnderen: 24.02.2008 Saat 00:42 | Kaytl IP

ncelikle bir kantolog deilim :) Sadece ahlak felsefesi dersinden hatrladklarm yazmak istedim. Bir eylemin ahlaki olabilmesi iin, tamamen dev duygusuyla yaplmas gerekir. Salt devden dolay olmasn salayacak olan da bir moral ilkedir. Sadece apriori ilkeler salt ve genel geer grnyor Kant' gre, dierleri koullara ve durumlara baldr.
Katlma Tarihi: 23.05.2007 Yer: Turkey Balant Durumu: Offline Gnderilenler: 30

yle bir ilke olacak ki, biz bireyler eylemlerimizi evrensel bir prensipmi gibi ona uygun bir biimde seiyor olacaz. Kategorik imperatif(koulsuz buyruk) ahlaki ilkenin ok derin bir koulda olumasn salyor. Kategorik imperatif 3 aamadan oluuyor. 1) Maksimimizin evrensel olmas 2) Ama asndan formle etme 3) Toplumsal sistem asndan deerlendirme. (yani yasa yapma) ncelikle kategorik imperatifin koulsuzluunu, genel-geer oluunu tek bir biimde ifade edebiliriz. Eer birden fazla ey olursa sanki baka eyler de anlatlyormu, baka koullara da balym gibi olur. Btn ussal varlklar balayan tek bir ussal yasa vardr. nk tanm sadece tek bir insanla snrl deil. Yasa, ussal varln istemesi kavramna dayandrlyor. Bu isteme yle bir zelliktir ki, btn ussal varlklarn nasl bir yol izleyeceini gsterir. kinci olarak btn ussal varlklar, belli amalar, belli aralar kullanarak gerekletirmeye alyor. Btn bunlarn karlanmas kategorik imperatife dayanyor. Peki bu kategorik imperatif neden koulsuz? Kendi iinde gereksinimi olan bir ey, baka amalara hizmet etmiyor. Ussal varlklar kendi amalarn gerekletirirken kendileri de birer amatrlar. nsann kendisi bir amaken, ayn zamanda dier ussal varlklarn da kendi iinde birar ama olduunu unutmamas gerek. Yani Kant, "yle davran ki, davranlarnla dier insanlar birer ara olarak deil ama olarak gr" diyor. rnein sz verip de yerine getirmeyenler dier insanlar ara olarak grm oluyor. (Burda baka insanlara kar olan sorumluluk sz konusu) insann kendi egoist dnyasn, ben sevgisini amas Kant'n en byk ryasdr. nsan haklarnn ortaya k da byle bir ahlak anlayyla tanmlanabilir. Demekki bu yasay yazan ve uygulayan hatta kendi yazd yasay kendi stnde de uygulayan amalarn krall ortaya kyor. Yani hukuk temelli bie komite ortaya kyor. Herkesin birbirini ama olarak grd bir toplum oluuyor. te bence bu yzden Kant' okumalyz. Herkes birbirini ama olarak grebilseydi bugn dnya bu halde olmazd. Kimse kimseye kt davranmazd. Kimse kimseyi kendi kar iin kullanmazd. nsanlar birbirlerini ldrmezdi. Savalar olmazd...

Dzenleyen bilgeleriseven 29.02.2008 Saat 20:40

__________________ Kendini bil!

10 -> 11

19.11.2008 20:11

FELSEFE FORUMU: Immanuel KANT

http://www.felsefeekibi.com/forum/forum_posts.asp?TID=35146&PN...

Yukar dn

Eer Bu Konuya Cevap Yazmak stiyorsanz lk nce giri Eer Kaytl Bir Kullanc Deilseniz lk nce Kayt Olmalsnz

<< nceki Sayfa

Yazc Srm

Forum Atla

Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu dzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket ama Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Copyright 2001-2004 Web Wiz Guide

11 -> 11

19.11.2008 20:11

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/

Say: 6 Yl: 2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

Site

letiim

indekiler Editrden Hermeneutik ve Sanat Kierkegaardda Bir Evre Olarak Estetik Yaant Okulun Estetik Gelitirme(me)deki Rol Soyut Estetik Duyumsal z, Nesnel nsan Faaliyetinin Tikel Sanat Eserinde somutlamasdr Yabanclama, Sanat Ve Felsefe Bebi Estetii Estetik Mustafa GNAY Melda GNGL Mehmet YAPICI CHEMN Nilsun URALLI Ferda Demian

1 -> 2

19.11.2008 20:21

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/

2 -> 2

19.11.2008 20:21

::BEB ESTET ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y15.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BEB ESTET Ferda Etik ve estetik-denilenler zerine her dnmeye baladmda, dnme-ierikleri denilenlerin kendisi, diren-gstermeye balyor. zellikle-de estetik konusunda. Etie kar yaadm, dncenin yine kendisine kar diren gstermesi, orada balayp bitmesi. Ancak estetikte, kendisine kar diren gstermeye balayan dnce, oradan giderek tm var-oluumu saryor ve bir bulant-halini yaatmaya balyor. Peki, bu bulantyaramen yazmak gerekiyor mu? Evet, sanrm, bu bulanty salgn haline getirmek iin yazmak gerekiyor Gzellik hlasa edilemez demi Valery. nsan gzel zerine dnmeye-baladnda, kelimenin tam anlamyla zihin-denilen akoloza dnveriyor. Buradaki amaz sanrm undan kaynakl: Tm otantikliiyle ve o akl-almaz lgn glmseyiiyle karnzda bir bebi, glmseyi-denileni yayor. Siz bu glmseyii, dnerek, terim reterek anlamaya alyorsunuz, o ise, glmseyiine devam ediyor Balyorsunuz onun glmseyiini aramaya Beyin ve beden, tm anatomik ve fizyolojik ve tarihsel balamlaryla de-ifre edilmeye allyor, ama siz o grlediiniz, daha sonra kavramsallatrdnz ve bunun iin-de, eitli balamlaryla ha bire-anlamn aradnz glmseyii hi-bir yerde bulamyorsunuz. in ilginci ve daha-da kts, siz-bu aray srecinde, bulduunuz (u sandnz) verilerin, tarihsel-sre iinde, kurumsallam yaplara dnmesinin etkisiyle, buradan giderek, drt-ba mamur kendi-otantik glmseyiinizi de kaybediyorsunuz. Bu anlatmn kapsam geniletilerek uraya da tanabilir: Bu aray-srecinin, giderek kurumsallamas, sizi-de yeniden-retime tabi tutuyor ve estetik deil, aslnda, estetiiniinde veya kendisi olan hayatlarnz, lojik, epistemik, ontik iskeletler-haline dnyor, o ilkinden, otantik-olan gller, srtlara dnyor. Bir bebi asla srtamaz, srtma-edimini, yapabilenler, sadece ve sadece byklerdir, hadi gein aynann karsna ve srtnz gzlemleyiniz Modernizm denileni, ilk-anlamn ortaya kyla balatyorum (te bu nedenle ook sonralar, birileri, bir pipo-resmini izip, altna da bu bir pipo deildir, ironik-gndermesini yapacaktr.). nsan-denilen varlk, bir-eylere iaret-etmesi iin (sanrm), ey-olarak grdklerini adlandrmaya-balad (ey-ler halinde grd iin mi adlandrd, yoksa adlandrdktan sonra m onlar bir-eylere dn-verdi noktas, sorgulamas da olduka ilgin olurdu.). rnein, simgesel-ncesi dnemde olan bir bebi, su-denileni, ne olarak ve nasl grr, onda ne-yaar. Bu anlatm parantez iinde yapmay dnyordum, bu konu, imdilik epistemenin karanlk-dehlizlerinde kalsn diyecektim, ancak, tam-da estetik-denilenin snr-noktalarna geldim sanrm. Bu nedenle, bu noktadan devam edeceim. Anlaml-bulma ile modernizmi e-zamanl olarak gryorum. Bu-durumu bir-bebi denilenin srecinden anlatmay deneyeceim. Bebiten sonra ortaya kan ve ona giydirilen, simgesel-alan der-ki; bebi bi-ekilde oluur, embriyo dneminden sonra bu dnyaya gelir. Gelen bebi, hatta gelmeden nce, ilk-olarak, imgesel-dnemi yaar (Bu dnemin-de, simgesel-tarafndan bebie atfen-sylendiini gzden-karmaynz ltfen.). Balangta agulu-gugulu denilen trden sesler karan bebi, giderek evresindeki, dzenli-denilen sesleri taklit-etmeye balar, kelimenin tam-anlamyla, balangta bir papaandr-sadece, bilmeden, sesleri-taklit eder.

1 -> 2

19.11.2008 20:23

::BEB ESTET ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 20:23

::DERN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y13.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DERN M.Gl ZGE

Dilleri gemi teknelerinde Yazksz d bohalar Yelkenleri ranm... Hep ranm ... Sorsa ki yeri derin... Daha derin... En derin... Yekeleri koulsuz glcklerin Irganmaz ayar koar yellerin Kovalyorken ben beni Hep beni ... Bilmez ki yeri gizil... Daha gizil... En gizil... Sonray hecelerken karanlkta Isszl rlplak sarn sarm Su saatleri gebe sensizlie ... Kald ki yeri senin... Daha senin... Hep senin... Unutkan kaldk tansz szcede Sremleri dalgrlkla sanrlanr Anlar, ah anlar... Tahta demeler admlanr ... Karanlk ki yolu dar... Daha dar... En dar... mgeleri gemiin kabuuyla Su durmaz zlemdir yalabklar Derinler... Daha derinler... En derinler... ... Buruk, burkun tat kalr... Snav getim... Artk klebilirim Beklemeyen yrein lgmlar Sevgi szceleri hzn sarnlar ... Alsa ki... Daha almaz... Ssa ki... Daha smaz Ne ellerin... Ne gzlerin... Kalmasa ki... ... Derinlerde bir im suskun kalacak...

1 -> 2

19.11.2008 20:26

::DERN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:26

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y12.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DLN GC M.Gl ZGE imde katledilmi bir varlk tadm duygusunu hep hissetmiimdir. Ben domadan nce katledilmi bir varlk. Bu katledilmi varl bulmak zorundaydm ben. Ona yeniden can vermeyi denemeliydim... Samuel Beckett nsan soylular iin aklama yapmak/aklamaya ulamak bir zorunluluk ya da gereksinmedir. Aklama denilen ey ise, gerekte bir aklama deil zlmemi/zlemeyen duyumsama/alglamalarn aa karlamamas nedeniyle iine dlen korkudan/rkden/kaygdan kurtulma abasdr. Bu klg kiminde, onun, yaradlndan gelen klgdr; domadan onu biimleyen... Kuaklarla aktarlan... Kendi dncelerimizin izinde yrdmz sylemek yanl olmaz. Belki de insan soylu kendine/kendi dnyasna uyan/uygun aklamalar yapmak, bunlarn izini srmek, bunlar bulmak gdsndedir. Bu gdnn can noktas, aklayamadklarnn yaratt korku/kayg /rkden kurtulma abasdr. Dnyay da, bu dnceler/aklamalarla ereveleyerek, onlara kout/benzer kurguyla var eder. Dnyay dncelerine uydurur. Uymazsa, uymas iin elinden geleni yapar. Kendimize dnya yle, byle dediimiz iin dnya yle, byledir. Bu dnceler, bizim yere smsk basmamz salar. Yani, yere smsk basmamz salayan dnyann isel syleisidir. Dnya kurgumuzun ltdr. Bu klgyla varlarken evremizi de var klarz. zgveni olumu birinin bunlara ok da gereksindii sylenemez. Olduu gibi kabullenmek, zne/nesne ya da her ikisi birden olmamak... Yalnz burada iki ayr zgvenden sz edilebilir. lki sradandr ki, buna sahip olanlar bakalarnn gzndeki keskinlii, kendini kabul ettirmilii, sevgiyi vb. arar ve buna zgven derler. Bir dier anlatmla bu trden zgven ben deerini srekli beslemenin herhangi bir yoludur. Byle zgvenliler, kendi dlarndaki her eye baldr, adeta onlara engellenmitir. Varlklarn bakalar salar. Bakalar varlklarnn teminatdr. nsan soylular bakalar tarafndan izilmi, hatta domadan nce izilmi yoldan yrmekteler. Dnceleri/edimleri bakalar tarafndan belirlenmi, zgr olduunu sanan tutsak insan soylu... Ahlak, gelenek, toplumsallk, korku, sevgi, aidiyet vb. insan soylularn tasmalardr ve her zaman bir yerlere gnlsz gnlllkle zincirlidirler. Dier zgvene sahip olanlar ise kendi gzlerindeki keskinlii arar ve buna alakgnlllk derler. Kendini kusursuzlua gtren alakgnlllk... Byle bir alakgnlllk kimseye ba emeyen, ama kimsenin ona ba emesine de izin vermeyen alakgnlllktr. Bu alakgnlllk bakalarnn ustas, hocas, egemeni olmaya da izin vermez. Sorgulanmadan benimsenmi deerlerle savar: avuntu, snak, korku, aidiyet vb... Bu trden zgveni olanlar yalnz kendilerine baldr. zgven bilmeyi gerekletirirken alakgnlllk eylemlerinde/duygularnda tutarll, ikircimsiz eylemi/edimi ve tm bunlar iselletirmesini salar. Hibir eye ait olmadklar gibi, hibir eyi de kendilerine ait duymazlar. Yalan/yanl duygular/duyumsamalarla sevgilerini, erkelerini blmedikleri iin kendilerini ve

1 -> 2

19.11.2008 20:25

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 20:25

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y0.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Editrden Selma YILDIZ Merhaba, Bu saymzda Sanat Felsefesi, ESTETKten, estetiin temel kavram Gzelden, gzellikten, sadece gzellikle snrlandrlmasna kar kanlarn iaret ettii yceden, trajediden, ekicilikten hatta irkinlikten bahsetmeye alacaz. Tabi ki bylesine kapsaml bir konuyu tek bir sayda incelemeye almann yetmeyecei, eksik kalacann bilinliliindeyiz Kukusuz her sanat dal gzeli kendi yntemiyle kendine gre ele alr. Yaptlar oluturulurken baka baka gereler kullanlsa da, hepsi zgl, kendine zg deerlerini kucaklayan ESTETKin ortak paydasnda buluur. Voltaire Tm sanatlar kardetir, her sanat br sanatlar aydnlatr. derken, sanrz bu noktann altn iziyordu. Felsefe Ekibi olarak bu saymzda, estetikteki felsefi bak alarn gstermeye ynelik SMLER almasnn yan sra Sanat Felsefesiyle ilgili bir mini SZLK hazrladk. Yine akademisyen ve yelerimizden gelen yazlarla estetiin konusunu, yntemini, sorunlarn ele aldk. El, kafa ve yrek birlikte alrsa sanat gzeldir. diyor Ruskin Hep birlikte Gzelin kapsn almaya giderken keyifli okumalar diliyoruz. Sevgilerimizle

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:21

::Estetik::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y14.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Estetik
Demian Benim estetik anlayma gre harika bulduum bir resim, bir bakas tarafndan beenilmedii gibi ne biim, ne de bir estetik anlay var eletirisiyle kar karya gelme durumu olabilir. Hindistandaki gezi srasnda kzmn ektii bu resmi, ben, sanatsal estetik andan sizlerle paylamak istedim Estetiin ana konusu sanattr, ama gnmzde estetik anlay deimitir. nce estetik szc nerden geldi, nasl dodu dersek: Greke "aisthesis" yani alg, duyumdan gelir ve ilk kez Alexander Gottlieb Baumgarten (17141702) tarafndan kullanlmtr. Tam olarak ele alrsak duyum bilgisi demektir. Kantn, estetii, genel olarak duyarlk kurallarnn bilimi" olarak gsterdiini grrz. Zamanmza kadar yaygnlaan bir baka belirlemeye gre, estetik, zgr, "serbest (gzel) sanatlar" ve "gzel zerine dnme sanat" olarak da anlald. Estetik, sadece bir gzel kuram olmaktan ok, bizzat sanatn ne olduuna ynelen bir sanat kuram olarak yn bulmutur. ok eskiye bakldnda estetik anlaynn objektif olduunu grrz. Yani estetik insani istek, holanma, yaratma ve grerek izleme. Gzel olan hem iyi hem doru anlay... Peki, bugn baktmzda ne grrz? Estetik anlay bana gre ok deimitir ve kesinlikle bamsz deildir. Yine bana gre lkelerin kltr anlayna gre de deiiyor bu estetik anlay. Yurdum Trkiye halkna baktmda genelde gzele bir hayranlk var. Anlatlan ey genelde gzellik Kim ne kadar gzelse o kadar iyidir, o kadar iyi olan eyi hak ediyordur. Peki, gzel olan kimdir? nsan cinsi olarak ele alrsak kadnda belli bir l konulmu zaten. Ayy bir baknca insan bir daha bakyor, nasl da gzel! anlay sadece objektif bak asnn ne kadar nemli olduunu gsterir. Geenlerde bir yazarn iko diye bir kitabn okudum ve ac ama gerek olan bir sr eye dokunmu. Okurken ok eyi grmek zorunda kaldm. Yurdum insanlarnn gzellik anlayndaki deer yarglar gerekten ilgintir. Yani mmkn olduu kadar gzelleme konusunda da btn sermaye ibirlii etmi. Gzel olan ne diye baksak, sadece greceimiz bir ekil vardr. Anlamsz bir ekil. O ekle girmek iin paralar dklr, estetik ameliyatlar yaplr, gzellik malzemeleri kullanlr. llaki o ekle gre gzelleeceiz. Olmasak olmaz! yi yaamay, iyi olmay hak etmez irkin insan. Hep tanrnn hatasdr, Nasl da irkin yaratm. denir, acnarak tiksinilerek. yi de irkinlik ne? Gze gzel gelmeyen ey irkin. Peki, bizi bu ekilde dnmeye iten ey ne diye dnrsek. Yani hangi ey gze gzel gelmez hangisi gelir? Nerden geliyoruz bu dnceye? Bu bize kanksattrlm ve retilmi, gzel olan bu diye. Bir de bunun sahtelii var ayrca. Toplumun ne kadar ikiyzl olduunu sylemeden gemeyeceim Huyu gzel olsun yeter, Aa ne olcak ayol?, denir, ama asla ki asla huya hi

1 -> 2

19.11.2008 20:23

::Estetik::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:23

::GAZ NVERSTES DNYA FELSEFE GN ETKNLK KO...

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y8.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

GAZ NVERSTES DNYA FELSEFE GN ETKNLK KONUMASI* r. Gr. Dr. H.Haluk ERDEM** Sayn Rektr, Sayn Katlmclar, Deerli Dinleyiciler, niversitemizde geen yl Felsefe, Toplum ve Bilim paneliyle ilki kutlanan Dnya Felsefe Gn, bu yl daha geni katlml etkinliklerle yeniden gndeme gelmitir. Felsefe Gn kutlamalarnn niversitemizde bir gelenek haline gelmesini ve bilginin toplumla bulumasnn salanmasna devam edilmesini diliyorum. Bu etkinliklerin yalnzca bir gn kutlamas olarak deil, ayn zamanda Trk felsefecilerinin lkemizdeki zengin felsefe birikimini ulusal ve uluslararas bir zemine tamalarna da frsat verebileceini dnyorum. Dogmatik yarglardan uzak, eletirel ve sorgulamaya-aratrmaya dayal bir alan olan felsefe, dnme yetisine sahip bir varlk olan insann baarabildii olanaklarndan birisidir. Gn etkinliklerinde ele alnacak konulara deinmeden nce Dnya Felsefe Gn hakknda ksaca bilgi vereyim. 1946 ylnda resmen yrrle giren, bu yl 60. kurulu yln kutlayan Birlemi Milletler Eitim, Bilim ve Kltr Kuruluu ya da ksa adyla UNESCO dnyadaki olumsuz gelimelerin ilk k yerinin i n s a n z i h n i olduunu belirtmesiyle bir noktay yeniden dnmemize neden olmutur. nsanlar bir takm eylemlerini gerekletirmeden nce, zihninde bunu belirli istemelere gre kurarlar, olutururlar, yani dnrler. Dnyada olup biten olumsuzluklarn nedeni olarak i n s a n z i h n i ne dikkati eki UNESCOnun felsefi bilincin yaygnlamasnn nn amak gibi bir dizi kararlar almasn beraberinde getirmitir. Dnemin UNESCO Genel Direktr tarafndan dile getirilen 21. yzyln anahtarlarndan biri artk felsefe eitimidir ifadesi de bunu gstermektedir. Birlemi Milletler Genel Kurulunda grlerek 2002 ylndan itibaren Kasm aynn 3. Perembe gnnn Dnya Felsefe Gn olarak kutlanmas kararlatrlmtr. Milli Eitim Bakanlmz belirli gn ve haftalar iine 20 Kasm tarihini bu gne ayrmtr. Resmi olarak kabul edilen Dnya Felsefe Gn kutlamalar her yl yaygnlaarak devam etmektedir. Dnyadaki ilk dnya felsefe gn kutlamalar 50yi akn lkede kutlanmaya balanrken 3.s gerekletirilen 2004 yl Dnya Felsefe kutlamalar 80den fazla lkede kutlanma baarsn gstermitir. Bu say her yl artmaktadr. Gndelik yaamlarmzn kouturmasnda unuttuumuz felsefenin ne ie yaradn gstermek, felsefe eitiminin daha adil ve insanca bir dnyada yaamak iin neler salayabilecei zerinde dnmeye Dnya Felsefe Gn bir frsat vermektedir. Bu gnle kamuoyunun dikkati, felsefenin yaammzdaki yerine ekilmektedir. Felsefecilerin kendi fildii kulelerinden kp toplum ve dnya sorunlarna eilmesi hi kukusuz bu bakmdan gerekli bir abadr. Bu balamda lkemizde de kuku gtrmez biimde olumsuz etkisini grdmz dnya dzleminde yaanan problemlere kar felsefi dnce neler nerebilir? Trk felsefecilerinin, biriken felsefe geleneimizin bu soruya verebilecek yantlar olduunu dnyorum. Bu bakmdan kendi bilgi birikimimizi okumak ve yeniden deerlendirmek nemlidir. 33. UNESCO Genel Konferansnda kabul edilen doumunun 800. yldnm dolaysyla 2007 Dnya Mevlna Yl da buna iaret etmektedir. Genel Konferansn bu konuyla ilgili gerekeli kararnda, nl filozof Mevlanann hogry, akl savunduundan, sevgi yoluyla bilgiye ulalabileceinden sz edilmektedir. (Eminent philosopher and mystical poet of Islam, Rumi advocated tolerance, reason and Access to knowledge through love. His mystical relationship to Islam produced masterpieces that have made a mark on Islamic culture and devotion well beyond the borders of Turkey. His work and thought continue to have universal relevance today). Bugnk etkinliklerimizde yer alan eitim, medya, yaam ve lm kavramlar, bu kavramlarla ilikili insann karamsar olmas iin yeterince neden ortaya koyan gelimeleri, problemleri ve zm yollarn alanlarnn yetkin isimleri tarafndan ele alnacaktr. Gnmz

1 -> 2

19.11.2008 20:25

::GAZ NVERSTES DNYA FELSEFE GN ETKNLK KO...

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:25

::HERMENEUTK VE SANAT ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y16.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

HERMENEUTK VE SANAT: Ksa Bir Giri Yrd. Do. Dr. Mustafa GNAY* Hermeneutik, bir anlama ve yorumlama yntemi olarak, insan tininin kendini nesnelletirdii eserleri/yaratlar kavramaya ynelir. Dnce ve kltr tarihi boyunca, hermeneutik, dinsel, hukuksal ve bilimsel metinleri anlama ve amlama ura olagelmitir. Bir bakma kltr tarihi boyunca hermeneutik, insan tininin nesnellemelerini anlamay ve ifade etmeyi bir grev olarak stlenmitir. Bu nedenle sanatn ve sanat eserlerinin de hermeneuitiin ilgi ve ura alan iinde yer ald sylenebilir. Sanat ve sanat eserlerini anlama ura da, hermeneutik abann nemli bir blmn oluturmaktadr. 19. yzyldan 20. yzyl ortalarna kadar, daha ok sosyal bilimler felsefesinde kendine yer aan hermeneutik yaklamlar, gnmzde sanat ve edebiyat alannda da nem kazanmaktadr. Sanat, insan tininin nesnelleme biimlerinden ve ifade tarzlarndan biridir. Bir bakma sanat, tarihsel olarak da insan tininin en eski dili saylabilir. Hermeneutik adan baktmzda, insann sanatla ilikisini gz nnde tutarak, sanat yoluyla gerekliin alglann ve sz konusu gerekliin dntrlmesini ele almak mmkndr. Sanat, insann kendini ifade etme, ortaya koyma uranda, gereklikle kurulan dntrc bir etkinliktir. Sanat yoluyla gereklie bakarken, insann bak as, dnme biimi yeniden kurulmakta ve her sanat eseri de gereklie bak amz yeniden biimlendirmektedir. Bu nedenle insann sanatla ve sanatn da gereklikle ilikisi, hermeneutik anlama ve yorumlama abalarna gereksinim gstermektedir. Bu abalar sanat kuramlarnn insan ve kltr gerekliiyle ilikisini olduu kadar, seilip incelenecek her sanat eserinin doa ve kltr gerekliiyle bantlarn anlayabilmek ve aa karabilmek asndan da byk nem tamaktadr. Sanatn nelii/mahiyeti konusunda, felsefe tarihinde farkl anlaylar ve yorumlar olduu aktr. Bu farkl anlaylarn deerlendirilip karlatrlmas konusunda da hermeneutik bir yaklamla yola klabilir. Sanat bir taklit, oyun ya da yaratm olarak anlayan baz grleri incelemek ve karlatrmak kapsaml bir incelemenin konusu olabilir. Sanatsal bir deeri olan eyler/eserler ile byle bir deerden yoksun eserler arasndaki ayrmlarn/izgilerin giderek belirsizle(tiril)tii bir zamanda, sanatn insan ve gereklikle ilikisini yeniden dnmek de gereklidir. Kresel pazarn egemenliindeki bir dnyada, sanatn varlk biimi, ayn zamanda insann varolu biimiyle de bantl olarak, tarihsel bir bilinle deerlendirilmek durumundadr. nsann doayla ve toplumla ilikisi, doal gereklie ve kltrel gereklie bak, alglay tarz deitike, sanat anlaylar ve sanat eserlerini deerlendirme biimleri (ltleri) de deimektedir. nsann iinde yaad doal ve kltrel gereklik ile sanat arasnda bir etkileim sz konusudur. Herhangi bir sanat anlayn ve eserini anlayabilmek ve deerlendirebilmek iin, insan tininin tarihsel nesnellemelerine bakmak durumundayz. Sanatnn yaad an tiniyle etkileimi, sanatn varlk nedenlerinden biridir. Bu konuda elbette pek ok rnek verilebilir. Homerosta ilkada insan tininin servenlerini okurken, Rnesans dneminin sanatsal nesnellemesini Shakespearede, Leonardo da Vincide grebiliriz. Cervantesin Don Kiotu da Batl insann birey olarak kt seferlerin bir nsz olduu kadar, ayn zamanda yeni bir ifade tarznn (romann) da tan yldz olarak parlar tinin gnde. 19. yzylda Dostoyevski, 20. yzylda Picasso ve ayn ada Latin Amerikann tinsel derinliklerinden gelen Neruda, Marquez bata olmak zere pek ok sanat anlabilir. Trkiyedeki insan tininin tarihsel deneyimlerinin sanatsal/edebi balamda bir ifadesi olarak Tanpnarn, Ouz Atayn eserlerini ve daha nicesini anmak ve ayn zamanda anlamak ve amlamak da bir gerekliliktir, kendimizi tanyabilmek ve bu topraklardaki yaamn ruhuna nfuz edebilmek iin. Bir yaant ifadesi olarak sanat, hermeneutik yaklamla amlanabilir, anlalabilir. Hermeneutik, byle bir amlamay baarabilmek iin de, sz konusu eser(ler)in insan tiniyle ve tarihsel zamanla etkileimlerini yakalamaya almak durumundadr. Yaama ilikin

1 -> 2

19.11.2008 20:21

::HERMENEUTK VE SANAT ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 20:21

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y1.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

SMLER Felsefe Ekibi

Adorno, Theodor

Aristoteles

Augustin(Saint)

Baudrillard, Jean

Baumgarten, Alexandre Gottfle

Benjamin, Walter

Bergson, Henri

Burke, Edmond

Croce, Benedetto

Hartmann, Nicolai

Hume, David

Danto,Arthur

Hegel

Kant, Emmanuel

Lessing, Gotthold-Ephraim

Lipps,Theodor

Marcuse, Herbert

Merleau-Ponty, Maurice

Nietzsche

Platon

Eflatun (Platon)

Plotinos

Pythagoras

Schelling, Friedrich WilhelmJosephe

Schopenhauer

Sokrates

Schleiermacher

Adorno, Theodor Genellikle Marksist bir estetik gr olan yanstmacla, mimetizme Adorno'nun kar olduunu hemen belirtmeliyim. Onun, bunun yerine ok ak olmasa da koyduu, biraz da kendi yorumumu kattm yeni bir ltten sz etmek istiyorum. stelik ben, bu ltn sanatla snrl olmayp, etik alan iin de geerli olacan dnyorum. Etik bir yana, konumuza, estetie dnelim. Bilginin doruluu konusunda balca epistemolojik lt, szn, syledii eye uygunluudur. Bunu estetie uygularsak yle deriz: Doru sanat, kendisiyle toplum arasnda uygunluk bulunan, dolaysyla toplumu en iyi yanstan sanattr. Adorno, dediim gibi, bu yanstmac kurama kardr. Peki, sanat toplumu yanstmayacaksa, onun toplumla ilikisi nasl olacaktr? Adorno'ya gre, sanat toplumu kendi iinde, ama kendi tarznda absorbe ederek bulundurur. O, toplumla ilikisini byle kurar, toplumu yanstarak ya da onun szcs olarak deil. Yanstma ilke olmaktan knca onun yerini yeni bir ilke alyor: hakikilik, halislik. Bir sanat eseri ya halis bir eserdir ya da hibir eydir. Halislik kendine zglk, kendilik demektir.

1 -> 2

19.11.2008 20:23

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:23

::Kierkegaardda Bir Evre Olarak Estetik Yaant::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y3.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Kierkegaardda Bir Evre Olarak Estetik Yaant


Melda GNGL Estetik, bir felsefe dal olarak, tarih boyunca farkl akmlarca ve farkl dnrlerce betimleyici, kritik, normatif ve ya speklatif bak alar altnda ele alnmtr. Konuya tamamyla znel bir bak asndan yaklaan Sren Kierkegaard da estetik, bireyin hayat ak ierisinde varolusal bir evre olarak ele alnr. Ya/Ya da isimli eserinde Kierkegaard okuyucuya, estetik yaant ve etik yaant arasndaki alternatif durumu betimler. Her ne kadar eserin sonu, yelenmesi gereken bir sonuca balanmasa da; okuyan kii ister istemez iki hayat gr, yaam tarz arasnda bir seim nnde hisseder kendini: Ya estetin yaamn srdrmek ya da thicienin [Burada ahlak kelimesi yerine Franszcadaki thicieni kullanmay doru buldum, nk ahlak kelimesinin bizdeki yaygn kullanmna gre, kat ahlaki normlara skya skya bal kii anlamna gelebilir.]. Estet, eserde iki zel karakterde kendini gstermektedir: Hepimizin yle veya byle tand Don Juan ve Batan karcnn Gnlnn yazar Johannes. Bu ikisinin de ortak zellii, hayat dolayszl ierisinde yaamalarnda gizlidir. Dolaysz olarak varln ortaya koymutur ve yaamn yneten arzudur. Referans olarak ald hibir akn deerler alan yoktur. Dncelerinde, projelerinde, kararlarnda ve hareketlerinde vicdani bir sorgulama bulunmaz, nk bu mefhum kendisinde bulunmamaktadr. Dolaysyla dtan veya iten balayc hibir akn kurallar btnne kendini sorumlu hissetmemektedir. Ahlaki adan yi ile Kt hakknda hibir tefekkrde bulunmadan yaayan estet iin hayatn amac, sadece bulunduu ann snrlar ierisinde kalarak, arzusunun nesnesinin zevkini karmaktr. Kierkegaardun bir estet sembol olarak kabul ettii Don Juan ile ilgili metaforu, estetik evreyi betimleyii asndan ilgi ekicidir: Ortaada, hibir haritada bulunmayan bir dadan ok bahsedilmitir Vens Da. ehvet ve nefsine dknlk bu dada yaar ve orada bulur en vahi zevkleri. [] Ne dncenin lll ne de tefekkrn zahmetli kazanmlar orada yerleim alan bulabilir. Orada sadece ihtirasn, arzularn oyununun, sarholuun lgn arbedesinin sesi duyulur. Bu dadaki krallkta domu ilk ocuk da, Don Juandr. [] Lakin bu krallkta gnahn hkm srdn sylememeli, nk o sadece estetik kaytszlk ierisinde ortaya kt ekliyle gzlemlenmelidir. Sadece tefekkr devreye girdii zaman buras bir gnah krall gibi grnr. Estetik evre, ya/ ya da ikilemini ok farkl bir ekilde ele alr: birbirlerinin antitezlerini tekil eden iki nerme, farketmezlik ierisinde kaybolur. Nitekim Diapsalmatada Esrik Bir Konferans bal altnda bu durumun aka ortaya konuluuna tank oluyoruz: Evlenin piman olursunuz, evlenmeyin buna da piman olursunuz, evlenin ya da evlenmeyin, ikisine de eit derecede piman olursunuz. Hayata deliler gibi gln, piman olursunuz, onun iin alayn, gene piman olursunuz, hayata deliler gibi gln ya da onun iin alayn; ikisine de eit derecede piman olursunuz.[] Kendinizi asn, piman olursunuz, kendinizi asmayn gene piman olursunuz, kendinizi asn ya da asmayn; ikisine de eit derecede piman olursunuz. te bu, hayatn tm hikmetinin zetidir. Hegel diyalektiinde olduu gibi, tez ile antitezin ok daha yksek bir sentezde birlemesinin aksine, burada iki nerme farketmezlik ierisinde yitip gider. Hayatnn hangi evresinde olursa olsun her insan gibi, estet de bir seim durumundadr: harekete gemek ya da gememek. Her mmknn karsnda, bu olanan kartn da deerlendirir. Tabiat gerei kayg ve bunalt ierisindedir, hatta arzu objesinin zevkini kard anda bile; fakat bu, ksr bir kaygdr nk mutsuzluun kendi dnda, geip giden eylerin okluunda olduu inancndadr. Bu sebeple nnde sonunda umutsuzlua der ki bu umutsuzluk hali esasnda kanlmas gereken bir hal deildir. Estetik yaant kmaza girdii anda yaanan bu umutsuzluk ve bunalt ile kii, artk kendinin bu ekliyle varoluu zerinde yeteri kadar hkimiyeti ve yetkisi olmadnn farkna varr. Kierkegaard gibi konumak gerekirse: Eer bir Don Juansaniz, bir gn gelecek dibe vurduunuzu hissedeceksiniz ve ruhunuz varoluunuz zerinde hkimiyeti ele almak,

1 -> 2

19.11.2008 20:22

::Kierkegaardda Bir Evre Olarak Estetik Yaant::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:22

::Okulun Estetik Gelitirme(me)deki Rol::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y5.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Okulun Estetik Gelitirme(me)deki Rol Mehmet YAPICI myapici@aku.edu.tr Okul, ders ve ders d etkinlikler araclyla ocuun; bilisel, duyusal ve fiziksel beceri ve yeteneklerini gelitirmede rol stelenmi, nemli ve gl bir sosyal kurumdur. Toplum da okulun bu rolne inanr ve sayg duyar. Ondan ocuklarnn iyi, hakkaniyet sahibi, kltrel ve sanatsal beceri ve yetenekleri gelimi bireyler olarak yaama katlmasn bekler. ok ynl dnen, olgu ve olaylar zerinde analiz yapan, bilgi tketen deil bilgi reten birey, hemen hemen herkes tarafndan istenir ve tevik edilir. Bunlar iin okul eitim programlar tasarlanr (byk emek ve paralarla). Bu programlarda, sadece matematik, fen, Trke, tarih gibi bilisel yn arlkl dersler deil, mzik, resim, beden eitimi, satran, tiyatro gibi estetik yn gelitiren duyusal dersler de yer almaktadr. Her ne ekilde olursa olsun, btn dersler ayn mantkla kurgulanr; verilen bilgi renci tarafndan sorgulanmadan alnr, alnan bilgi snav zaman iade edilir. Verilen bilgi derinlikten ve ayrntdan yoksun, yzeyseldir. renciden geri alnan bilgi bozulmu, yzeysellii yavanla ve bayala dnmtr. Bu kurgudan yetien birey, yaama katldnda, becerileri krelmi, yeteneklerini yitirmi, baktnda grebildii; snrl, yzeysel ve lgndr. likiler, otorite-parya ilikisi ya da aa-maraba ilikisidir. Bir bilen ve ok bilmeyenler ilikisi de denilebilir. Gl olannn hakl olduu, hakl olann iyi ve gzel olduunun renildii bu kurguda, Monalisa glmsemesinin yeri yoktur. Mzik, resim dersi matematik problemleri zmede, beden eitimi dersi saa sola manasz kouturmalarn addr. Bale ya da opera, zengin ve soylularn, sradan insana lanetidir ancak. Acemici ve ala kalem izilmi masa stnde bir sandalye resmi ( o da yaplrsa), daha dn annemizin kollarnda diye balayan namelerle, mzik dersi estetik bir lene dntrldnde, daha ne istenebilir ki!!!! Ama ocuklarmz zavall ve yeteneksizdir! Ne flt almay (?) renebilirler ne de doru drst bir sandalye resmi izebilirler. Devety rengini nasl bulacan retmek bouna ve beyhude bir aba deil midir, son derece yetenekli ve becerikli retmenlerimizin nazarnda? Bu tarz bir eitim-retim srecinden geen renci, yaam alglamalarnda arzaldr. Duyular duyarlln yitirmitir. Bir resme baktnda 30 yl sonra ka para edeceini dnr. Bir ocua baktnda, gelecein para basan, potansiyel pop ya da futbol ikonlarn grr. Bir Mozart notas ile Mslm Baba cayrts arasnda paralellik kurmaya alr. Bu da en entelektel okullunun gsterebilecei bir beceridir. Oysa bilmez ki bir okullu, estetik duyularn gelitirilmesi, ayrntlarn kefedilmesidir. Ayrntdan yoksun bir akl ne sorgulayabilir ne de estetik dnebilir. Oysa bilmez ki bir okullu, yaama sevgiyle, merakla bakan her gz bir sanat gz, kula, burnu, dili, tad, akl ve dokunuudur. iir diye seste kelimelerden oluan kelime ynlarn ezberlemeyi renen okullu, bilmez ki; ZAAF Senin hi yoktu Benimse vard Seviyordumun iirin zirvesi olduunu ve gnlerce zerinde konuulabileceini Ne ok ey yitirmiiz; duyularmz, duyularmzla beslenen aklmz ve aklmzla anlam kazanan gzel, iyi ve insan yani estetii ve anlam.

1 -> 2

19.11.2008 20:22

::Okulun Estetik Gelitirme(me)deki Rol::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:22

::POETKA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y6.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

POETKA Aristoteles Felsefe Ekibi BRNC BLM 1. zerinde konumak istediimiz konu, iir sanatdr; ilkin genel olarak iir sanatnn ne olduu, sonra iir sanatnn trleri ile bu trlerin teker teker ne olduklar, sonra da bir iirin baarl bir iir olabilmesi iin, onda gerecin (hikaye=mythos) ne ekilde ilenmesi gerektii, bundan baka bir iirin blmlerinin says ile bunlarn zellikleri, daha bu aratrma konusu iine girebilen her ey. Bunu da yukardaki doal sraya gre yapmak istiyoruz. 2. O halde epos, tragedya, komedya, dithrambos iiri ile flt, kitara sanatlarnn byk bir ksm, btn bunlar genel olarak taklittir (mimesis). 3. Ancak ad geen bu sanatlar, u bakmdan bir birlerinden ayrlrlar: Taklit etmede kullanlan ara bakmndan, taklit edilen nesneler bakmndan, taklit tarz bakmndan. 4. ster bir sanat yetisi, isterse alkanla dayanan bir ustalkla olsun, baz sanatlar renkler ve figrler araclyla taklit eder. Baz sanatlar ise ses araclyla taklit eder; buna gre de btn ad geen sanatlarda genel olarak taklit, ya ritim, ya sz ya da harmoni araclyla gerekletirilir. yle ki, bu ya ayr ayr, ya da birlikte kullanlr. rnein, flt ve kitara, ayn ekilde kaval (syrinx) eidinden olan sanatlar sadece harmoni ve ritmi kullanrlar; dans sanat ise harmoni olmadan yalnz ritmi kullanr; nk, dans edenler, ritmik beden hareketleri araclyla karakter zelliklerini, tutkular ve hareketleri taklit ederler. 5. Yalnz sz kullanan ve bunu ya dzyaz ya da nazm olarak yapan (nazmda da, ya birok vezinler kark olarak ya da sadece tek vezin kullanlr) sanat biiminin imdiye kadar hi bir ad olmamtr. nk, bir yandan bir Sophron ile Xenarkhos.un taklitlerini, Sokratik konumalar, te yandan da (jambik) trimetri yahut elejik ve bu eit herhangi bir msra lsndeki taklitleri ifade edecek ortak bir ada sahip deiliz. Ancak, genel olarak iirlerinde kullanm olduklar msra lsne gre bir blm elejik ozan, baka bir blm ise epik ozan olarak adlandrlr; fakat onlarn bu ekilde adlandrlmas, taklit biimine gre deil de, iirde kullanm olduklar ortak msra lsne gre bir adlandrmadr. Hatta, kimi zaman tbba yahut doa bilimlerine ilikin bir konuyu msralar halinde dile getirenlere de ozan ad, verilmeye allr; oysaki [rnein] Homeros ve Empedokles arasnda vezinli yazmaktan baka hi bir ortak yan yoktur. Homeros, hakl olarak ozan diye adlandrlr. Fakat buna karlk Empedoklesin daha ok doa bilgini olarak adlandrlmas gerekir. Ayn ekilde ozan ad, taklitlerinde eitli msra llerini kark olarak kullanm olanlar iin de kullanlmamaldr, [rnein] Khairemdon Kentaurosunda bunu yapmtr; bu eserde birbirinden ok farkl vezinler kullanlmtr. Bu konular zerine sylediklerimizi yeter buluyoruz. 6. O halde birka sanat daha var ki, bunlar btn bu ad geen taklit aralarn kullanrlar: Ritmi, melodiyi ve msra lsn. Bu sanatlar, dithtrambos iiri, nomen iiri, tragedya ve komedyadr. Fakat bu sanatlar da kendi aralarnda tekrar u ynden birbirlerinden ayrlrlar: lk ikisi, bu taklit aralarn batan sona dek kullanr; tragedya ve komedya ise onlar yalnz belli blmlerde kullanrlar. Btn bunlar, sanatlarn kullandklar taklit aralar ynnden gsterdii ayrlklardr. KNC BLM 1. O halde taklit edenler (sanatlar), hareket edenleri- taklit ettiklerine gre buradan zorunlu olarak u sonu kar: Hareket edenler ya iyi ya da ktdrler; insanlar, karakter bakmndan iyi ya da kt olmalar bakmndan birbirlerinden ayrldna gre, btn ahlksal zelliklerimiz dnp dolap sonunda bu iyi-kt kartlna varr.

1 -> 2

19.11.2008 20:24

::POETKA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:24

::Ruhunu Soyan Kadn::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y9.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Ruhunu Soyan Kadn (Hikye)


Faruk KORKMAZ 17.08.2006 Uzak ok uzak bir yoldan geliyorum, hemen yan ehirden, yan sokaktan, belki de yandaki daireden, ama en ok hemen yanndaki insandan. Trmanacak ne ok dal vardr kim bilir, yapraklarn soyunup dkmek iin bekleyen nice aa? Gne eilerek dallarn altndan bakarken, yukar bakyorum. Bir yaprak, n zerinden kayarak dyor. Gzlerim, bir an var olan, bir an eriyip giden yapran peinde. Birden dtn gryorum, iim dklyor, alayasm var. Nemli betonun zerinde nasl da kvrlp uyuyuverdi. imi yapraa dkyorum. Ben bir mym, akl evvelde kalm bir kr insan. Sadece seni gryorum. u an dnya dev bir patates, ben atal, sen kereviz. Drttm kadn, yolumdan ekilmesi iin, hatta ittim. Oral olmad bile. Yere dm yapran iindeki su damlac kadar akl yoktur herhalde. Yoktur da, kadn o su damlac kadar saf gzellikte. Bir parlt, alnnn tam zerinde, beri beri parlyor. Belki dedim kendi kendime, bu yal kaldrmlardan yrmeyeli ne ok olmutur, belki de hemen be sokak teden buraya yrmek bir mr kadar uzak gelmitir bana. Ama yllar var bu sokaa sapmyorum. Geri sapacak daha ne ok yol varken neyle urayorum, onu da sormak lazm. u egzoz dumanlar dalga dalga ge ykselirken, ben niye koturuyorum, hepimiz lcez. Yryelim bakalm. Nereye? Varsa eer, hibir yere Orasn millet kapal yllar olmu hsan, sen neyin, hangi zamann adamsn kardeim? Kardeim Kardeim de gitti sahi. Ne iin kalyorum ki ben? Yoksa u baktklar yaprak iin mi? Sere serpe uzanm, kuyruunun yars toprakta, ba betonda, kk kedi. Neden, kedi diyince kadn diyesim var benim? Neden acaba? Sahiden, l yapraklar, artk insann zlecei son ey midir? Balkabama ne alsam acaba? Krmz bir kazak, en sevdii marka havyar, yok en iyisi gzel bir ort, mevsimi deil ama. Kuu kuu bir ey, u parkta dolatrr, uradaki aacn dibine hacetini yaptrrm. Aa a, kyamam, bu kadar gzel yaprak olur mu hi? Bir yaprak, mzikten gelme ahenkle yatar m byle, byle kulaklar okayan bir la sesi kadar akn brakr m insan? Keke nonoum da yanmda olsayd. Glmsemese de, kpek fikrini dnrken bir an olsun o da bakard yapraa. Yaprak, yaprak demeye krk ahit lazm. Bilyelerimin gmld yere yaprak dm be! Yapma, yarpa bea! Ha ha ha. u komik amca kadar, komik. Renge bak, tpk bok. Halamn da bu renk bir kaza var. Ne kt. u mevsimlerden en kts bu herhalde, baksana aalar resmen bamza ediyor. Nerede bu kuduruk Hasan, ya Mehmet? Annesi salmad herhalde. Neyse canm. u yapra alsam yeile boyayp okula gtrsem, ne arr ocuklar ama. Ryanm ben senin. En yaknn, sevgili yapram. Ne sen kerevizsin, ne de ben ruhunu delecek atal. kimiz de karanlk nehirde buraya kadar srklendik. Tam bu noktada, sararm, kahverengine alm vcudun rlplak uzanyor ya, ite ben de ruhumu soyunup tam yanna uzanacam, tpk sen gibi. Hayata rlplak bakacam. Senin ruhundan beraberce ieceiz. ryp gideceiz. nsanlarn arasnda rmektense, senin yan banda ruhumun lsyle beraber rrm daha iyi. Kr olas plerrr, yine pm sprmler, ehaha hi. Ha! Ne o, neye bakyor bunnar? Ya kardeim daln, ne toplandz gine? Yoksa l san m var, du bakim. Yapraaak. E imdi gidip efe bunu mu ikyet edeceksiz? p, bir tek, sade bir tene yapra sprmemi mi diyeceksiz? Haaa, ahanda sprverdim. Oldu mu? Memnun musuz indi? Ne, neye le baktnz siz?

1 -> 2

19.11.2008 20:26

::Ruhunu Soyan Kadn::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:26

::Soyut Estetik Duyumsal z, Nesnel nsan Faaliyetinin Tikel Sanat Ese...

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y4.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Soyut Estetik Duyumsal z, Nesnel nsan Faaliyetinin Tikel Sanat Eserinde Somutlamasdr CHEMN Soyut akl alannda treyen Dnce (=D), Var olan (=V) ve Dil (=D) dzlemlerinin znel hareketine bal sylemsel kinetik enerji olarak ortaya kan zerk felsefe, bu boyutun her birini bir bileen kabul eden kotun znel bir yaps olarak temerkz eder ve bu yzden de, dier dnce-bireyini bakalatran imgelem uzaynda yerini alr. Ama gerekte bir tek imgelemsel uzay vardr ve felsefi sylemler, bu imgelemsel alt uzaylarn kimi hacimlerinde tamamen kart ya da ayrk, kimi hacimlerinde zorunlu olarak zde, nesnel bilim, yalnzca budur kimi hacimlerindeyse ksmen ortaktr. zerk felsefenin varl, bu bileene bak biimini karakterize ederken, Var olann, ksaca Vnin deiimiyle de felsefenin alt trleri ortaya kar. Bu kotun bileeninden biri olan V iin, rnein, V= Bilgi alndnda ortaya kan sylemsel kinetik enerji epistemolojik enerjiye dnrken, demek ki benzer ekilde, V= Dil alndnda bahsi geen enerji dil felsefesine dnr. Bizi bu incelemeye gtren, Sanatn bir entelektel incelemeye konu olmas bakmndan uzants olarak ele alnabilecek estetik olduundan, bahsi geen deiken, V, burada sanatla doldurulursa, demek ki bu kotun hareketi, sanat felsefesinin imgelem uzayn izen bir parametrenin araclyla koordinatlar rer ve rlen bu koordinatlarn cisimlenmesinden de sanat felsefesinin bilinci ortaya kar. yleyse, tm bunlara, sanatsal edimin kaynayla ilgili tmel sylemsel kinetik enerjiyi de ekleyerek, bunlarn tarihsel dizilimini de gz nne alarak sanat felsefesinin ilgi alann oluturmu bulunuyoruz. nsanla dorudan hibir yarar getirmeyen, fakat snfsal bir entelektel ura alan olarak beliren felsefe, eer bugn snf-bilinsel bir edim olarak hl ayakta duruyorsa, bu, bahsi geen entelektel grngnn tmyle yanlgya dt yerde, zerk ve kendini nesnel dnyadan izole eden felsefenin, toplumlarn gerek bir sorunu olmasndan kaynaklanmaz. nsani yozlamann en vahi mertebelere ktn resmeden savalarn, insan gibi yaamann tm olanaklarndan mahrum edilmi belli bir snfn sefalet portresinin nedenini de net bir ekilde aklayan entelektel elikiler zerine kafa yormas gereken bilim erbab, bu sorunu brakp felsefeyle ilgilendii lde ne felsefenin tad gizemi anlayabilir ne de ondan kurtulabilir. Felsefe, yalnzca snfsal bir ura olduunu, insanln gerek sorunlaryla ilgilenmedii yerde aka kantlarken, te yandan, soyut fikir dnyasnda hastalkl bireyler de retir. Fakat snf savamnn entelektel uzants olarak, biz ve bizim gibi dnenler eer felsefeyle urayorsak ya da uramak zorundaysak bunun nedeni, snfsal bilin savamnda ortaya koymamz gereken sorumluluun hem vicdani hem de insani boyutundan ok daha te bir nem tar. nk felsefenin bo bir ura olduunu, gerein kendisinin bu dnya olduunu pratikte kantlayan tarih kavray bizlere yeterince bilgi veriyor. Bunu yetersiz olarak grenler, tarihin ve onun eylemsel hareketinin tad nemi anlamayanlardr. Burjuvazinin ykselen felsefe bayra karsnda proleter bilin bayrann bulunmas zorunluluu, etik ya da siyasal duruun gerektirdii bir kart bir edim deil fakat yalnzca snfsal nitelikleri tayan bilincin olgulara bak farkndan ileri gelmektedir. Dnsel faaliyetlerde daha nce birok makale ve tartmalarda ele aldm gibi, sanat, estetik ve onun muhtelif eleri de insan ilikilerinin gerek birer faaliyeti olarak, farkl toplumlarn zgl yaam tarzlarnn nesnel bir yanss olarak, teki tikel toplumsal organizmaya bir lye kadar yabanclam sanat dzleminde vcut bulurlar. tekine yabanclam toplumun sanatsal alglarndaki farkllk, zsel ve bamsz bir var olua sahip ya da mistik ve anlalmas olanakl olmayan sanatsal faaliyetlerin soyut nedenlerinden tr deildir. Bu farkll yaratan, farkl toplumsal yaamn eitli biimlerinin doayla ve insanla koyduu ilikilerin farkl tarihsel aamalarnda farkl toplumsal ilikiler emberi iinde, maddi, gerek, nesnel boyutundan, farkll yaratan nesnel koullardan trdr. Sanat-bireylerinden olumu sanat-toplumunun kendi iinde gelien soyut toplumsal yapsnn teki sanat toplumuna yabanclamasnn nedeni, apaktr ki, farkl tarihsel koullarda maddi ve gerek insan toplumunun var olu koulu geim aralarnn zgl niteliklerinde, toplumu ve sanat rnn temellendiren zorunluluk ekseninde ortaya kan

1 -> 2

19.11.2008 20:22

::Soyut Estetik Duyumsal z, Nesnel nsan Faaliyetinin Tikel Sanat Ese...

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:22

::SZLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y2.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

SZLK Felsefe Ekibi

aknsal estetik

aura(hle)

beeni

(beeni) zevk

Deha

davurumculuk

duyumculuk

estetik

estetik kavram

estetik tarihi

estetik alanlar

estetik deer

estetik tutum

estetik uzaklk

estetik yarg

estetizm

gzel-lik

gzel-yce

ideal

katharsis

mimesis

yknmeci (mimetik) sanat

znelcilik

poiesis (Yun.)

poietike (Yun.)

postmodern sanat estetiinin zellikleri

sanat felsefesi

yetkinlik /yararllk

Aknsal Estetik Kant, estetik kavramna terimin XVIII. yzyl Almanyasndaki kullanmyla uyum iinde iki anlam ykler: Apriori duyular bilimi ve beeni eletirisi ya da sanat felsefesi. lk kullanm, Ar Usun Eletirisi nde Aknsal Estetik balkl blmn konusudur. kinci kullanm ise Yarg Gcnn Eletirisinin ilk blm olan Estetik Yarggcnn Eletirisinin konusudur. Kantn da belirttii gibi sz konusu iki kullanm da Wolffu filozof A. G. Baumgartenden kaynaklanmaktadr. Baumgarten iir Sanat zerine Derin Dnceler (1735) ile Aesthetica (1750-1758) adl yaptlarnda, Wolffun dizgesi iinde duyular alan ile sanat alannda ortaya kan sorunlara are bulmak iin Eski Yunan dilinden aisthesis kavramn dn alr. Wolffun usuluu duyular araclyla edinilen bilgileri ussal yetkinliin bulank algsna indirgemi ve sanatn felsefece ele alnna olanak brakmamtr. te Baumgarten her iki sorunu da ayn anda zmek zere duyulardan gelen bilginin ya da estetik bilginin kendine zg bir ycelii olduunu, ussal bilgiye katkda bulunduunu ve sanatn yetkinliin alglanabilir grntlerini salayarak bu bilgiyi rneklediini ileri srer. Baumgartenin, Yunanca terimi (aisthesis) yeniden canlandrmak yoluyla olsa da, sanat ile duyulardan gelen bilgiyi bir grmesinin eski zamanlardan kalma bir rnei daha yoktur. Kant, Ar Usun Eletirisinin ilk basksnda estetik kavramn, sanat felsefesini darda brakarak, duyarlk retisi olarak kulland. Bu retinin byk blm, kavramlardan ve duyarlk konularndan soyutlanm ar duyarlk biimleriyle ilgilidir. Kant, neyin grlebileceini belirleyen ve kavramlarn yarglarda uygulanmasnn snrlarn izen bu trden iki ar gr biimi olduunu savunur. Bunlardan ilki d duyarln biimi ya da uzam, ikincisi i duyarln biimi ya da

1 -> 2

19.11.2008 20:24

::SZLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:24

::Tarihin Sonuna Ge Kalmak ve Son Kbrsl Trk::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y10.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Tarihin Sonuna Ge Kalmak ve Son Kbrsl Trk Evren NANOLU* Francis Fukuyama 1989 ylnda Tarihin Sonu mu? isimli bir makale yaynlam bu makale daha sonra yazm olduu Tarihin Sonu ve Son nsan isimli kitabnn temellerini oluturmutu. Bu kitapta Fukuyama baarsz komnist deneyimin ardndan liberal demokrasinin meruiyeti zerinde birok lke tarafndan genel mutabakat saland saptamasn yaparak burdan hareketle; liberal demokrasi insanlk tarihinin ulaaca nihai ynetim biimi mi? sorusuna yant aramtr. Fukuyama bu soruyu sorarken Hegel ve Marxn evrensel kabul grm, elikileri giderdii iin yenisine ihtiya duyulmayacak bir nihai ynetim biimi ngrlerine atfta bulunmutur. Hegel ve Marx insanlk tarihi boyunca her ynetim biiminin baz elikiler yarattn, bu elikilerden daha fazla kabul gren baka bir ynetim biimi doduunu, tarihin bu ekilde ilerlediini savunmulardr. Ancak hem Hegel hem de Marxa gre bu ilerleme meruluu evrensel kabul grm, toplumlarn artk alternatifini aramayaca, elikilerin giderildii bir ynetim biiminin gelmesi ile birgn sona erecek, yani bu anlamda tarihin sonu gelecekti. Marx bu nihai ynetim biimini komnizm olarak ngrmt. Geen yzylda kurulan sosyalist devletlerin baarszl ve Sovyetler Birliinin dalmasnn ardndan liberal demokrasi, hem yakn zamana kadar en byk rakibi olan komnizm hem de faizm ve monari gibi dier rakip ynetim biimlerine gre daha fazla kabul gren, meruiyeti zerinde birok lke tarafndan mutabakat salanan bir ynetim ekli olarak temayz etmitir. Tm bu gelimelere ramen halen liberal demokrasinin ve liberal ekonominin evrensel kabul grecek ve tm elikileri giderecek nihai ynetim biimi ve ekonomik sistem olduu konusunda ciddi pheler vardr. Zira liberal demokrasi ve liberal ekonomiyi benimsemi birok lkede ki bunlara birok eski sosyalist lke de dhildir, liberal ekonominin gerei olarak kk devlet ve serbest piyasa ekonomisi kurallarnn iletilmesi iin hayata geirilen uygulamalar henz bu lkelerin byme, adaletli gelir dalm, isizlik ve enflasyon gibi temel ekonomik problemlerini zmeye muktedir olamamtr. Bu sorunlar liberal ekonomiden mi kaynaklanmaktadr yoksa asl problem bu lkelerin liberal ekonominin gereklerini yerine getirmekteki zaaflar mdr? Bu sorunun henz bulunamam cevab ayn zamanda liberal demokrasinin insanlk tarihindeki nihai ynetim biimi olup olmadnn da cevab olacaktr. Fukuyamann tarihin sonu ile birlikte ele ald bir dier kavram son insandr. Burda tarif edilen son insan tarihin sonuyla birlikte evrensel kabul grm nihai ynetim altnda yaayan ve artk bakalar tarafndan kabul grme arzusu duymayan insandr. Hegele gre tarih boyunca tm gelimeler ve daha iyi yeni bir sistem arayna sebep olan itici g insann kabul grme ihtiyacndan doan benliini kabul ettirme, bakalar tarafndan kabul grme mcadelesidir. lk insan temel fizyolojik ihtiyalarnn tesinde kendi benliini kabul ettirmek iin en temel gdsnden, yani hayatta kalma gdsnden bile vazgeerek bir dier insana meydan okumutur. Ancak hayatn devam ettirme kaygs ile bu kavgadan ekilenler olmu bylece efendi kle ilikisi domutur. Efendi dierleri tarafndan arzulanma istei ve kabul grme ihtiyacn her eyin stnde tutmutur. nsann bu kabul grme ihtiyacndan doan kendi benliini kabul ettirme mcadelesi gnmze kadar sregelmitir. Liberal Demokrasi nihai ynetim biimi olarak kabul edilecek olunduunda artk devletler birbirleri ile stnlk mcadelesine girme ihtiyac duymayacaktr. Zira insanlar ortak bir ynetim ve ekonomik sistemde yaayacaklar bylece de son insan artk kabul grme ihtiyac ierisinde kendi ynetim biimini kabul ettirmek iin savama ihtiyac iinde olmayacaktr. Fukuyama son insana hem soldan hem de sadan gelen eletirilere de deinmitir.Son insana soldan gelen eletiri liberal demokrasinin insanlarn kabul grme arzusunu tam olarak gidermedii sadece eitsiz bir kabul grme yarattdr. Liberal bir ekonomide insanlar mutlak olarak ne kadar zengin olursa olsun grece olarak bazlar daha zengin olmaya devam edeceinden bu kabul grme eitsiz bir kabul grme olacaktr. Fukuyama son insana soldan gelen eletirilerin yannda sadan gelen eletiriler kapsamnda

1 -> 2

19.11.2008 20:25

::Tarihin Sonuna Ge Kalmak ve Son Kbrsl Trk::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:25

::NL SZLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y11.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

nl Szler Felsefe Ekibi Tm sanatlar kardetir, her sanat br sanatlar aydnlatr. Voltaire Her sanatn kendine zg bir teknii vardr, her sanat zel bir kurulu biimini gerektirir; bir tablo bir roman gibi, bir bale bir ant gibi kurulmu deildir. Dufrenne Kt edebiyat iyi duygularla yaplr. W. Blake Nasl oluyor da hemen btn insanlar bir gzelin varolduu konusunda ortak bir gre ulam oluyorlar; nasl oluyor da bu insanlarn byk bir blm onu olduu yerde canl bir biimde sezerken ok az bir blm yalnzca onun olduunu biliyor? Diderot nsanln korkun tutkularn renklerle anlatmak istedim. Van Gogh Bilgin iin yaam bilimle aklanrken sanat iin yaam sanatta aklanr. Henri Delacroix Sanat insann en yce grevidir, nk dnyay anlamaya ve anlatmaya alan dnce temrinidir. Rodin Yaam ksadr, sanat uzun. Hippokrates Hibir olas gzel deildir, yalnz gerek gzeldir. Alain Gerekte yaam sanattan daha az gerektir. Pirandello Ne azizler arasnda sanat ne sanatlar arasnda aziz vardr. Gide Sanat bir kar yazgdr. Malraux Sanat yaratdr, bir gerekliin kopyas deildir. Henri Delacroix Tek bir gzel yoktur ki bir takm gariplikler gstermesin. Francis Bacon Gzellikle lgnlk ok zaman birlikte gezer. spanyol Atasz eytann katlm olmadan sanat yapt olmaz. Gide Sanatta irkin demek zelliksiz demektir, dsal ve isel hibir gereklii ortaya koymayan demektir. Rodin Sanat yalnz dizeler kurar, yrektir air olan Andre Chenier

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:27

::Yabanclama, Sanat Ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y7.html

Say:6 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Yabanclama, Sanat Ve Felsefe Nilsun URALLI ada insann yabanclamas probleminin alm olduu boyut, nceki dnemlere gre farkllk gstermektedir. Artk yabanclama, sadece sosyal boyutu olan bir sre olmaktan kmtr. Sonuta da adalarmz olan bireyler ve elbette ki biz de; kendimizle, dier insanlarla ve doayla daha zengin ilikiler kurabilmek iin, eitli yollar gelitirmeye alyoruz. nsan, bir yandan, byk bir hzla madde dnyasn zenginletirmi, mesela teknikte, yzyl hatta elli yl nce hayal gcn bile aan beceriler edinmi, bilimde, felsefede ve sanatta boyutlarn geniletmi olmasna ramen; kendi kendisiyle ya da evresi ile kurduu ya da kurmaya alt ilikilerde youn bir baarszlk yaar hale gelmitir. Tm bunlarn sonucunda da, gnmz alan iin sz konusu olan deiiklikler gz ard edilemez. plak smr yerini, rtk ve gizli olana brakm, bask mekanizmalar da karmaklamtr. Bu da, aslnda sosyal yaam tesinde daha fazla anlam ifade eden insann, yabanclamay kendisiyle btnletirmesi sonucunu dourmutur. Bu gnn insannn en belirgin zellii, kendi kendisini byk bir hzla unutmaya, kimliini yitirmeye balamasdr. nsann geleceine yn verebilmesi, ok sayda farkl etmenin dikkate alnmasyla mmkndr. Gelecek insan iin, btn imknlarn gereklemeye hazr olarak bekledikleri bir sre deildir. nsann, bir seenekte karar kldktan sonra, buna gre hareket ederek, btn hayallerine ulaabilecei dnlemez. Bu durumdan k yolu aramak adna ya da kanlmaz bir yap arz eden yabanclama ve eitlerini bertaraf etme adna, nedir insann denedii alternatifler? Baz ada sanat felsefecileri, insann sanat eserlerinde aa karlan atmalarn ve yabanclamasn, genellikle toplumsal koullar lt alarak deerlendirmilerdir. Gelecek oku adl incelemede Alvin Toffler, amzda grlen temel aykrln, evresindeki deiimlerin hzna, insann ayak uyduramamas olarak deerlendirmitir. Oysa yle der Aristoteles; Dnya birbirinden kopuk bireylerin bir toplam deildir; tm bireyler bir ekilde birbirleriyle balantldr. nsan ile kendisi arasnda durmadan ykselen bir duvar! Sonuta insan, tm abasna ramen, geliimini deil, yabanclamasn artrmtr en fazla Bu nedenledir ki insan, bu duvar ykamad oranda, ykmakla urat baka duvarlarn enkaz altnda kalma tehlikesi ile yaayacaktr. nsann kendi trn ortadan kaldrabilecek bir gce ulamas ve bu gc de, bu ama iin kullanmaktan kanmamas, byk bir skntdr. Hegel; Eer insann hayvandan dnme yetisi ile ayrld doru ise, o halde insani olan her ey, yalnzca ve yalnzca dnme yetisi ile meydana getirilmesi bakmndan insanidir., der. Somut insan bize duyuran balca yazarlardan biri olan George Bchner, Woyzeck adl oyununda, insan ile hayvan arasndaki snrn, nasl erimeye yz tuttuu zerinde durur. 19. yzyl, insan boyutunda deerlendirildiinde, zlen bir toplum yaps ile kar karmza. Bu yzylda, Bat Avrupa insannn benliinde, yava yava u dncenin kk sald gzlenmektedir: Birer kuklayz biz, bilinmeyen gler tarafnda ipe ekilmi, asla kendimiz deiliz. Hayaletlerin ellerine alp savat kllarz, u farkla ki, eller grnmemekte, tpk masallarda olduu gibi Herman Hesse Klingsorun Son Yaz adl almasnda yle der: ... Herkesin kendine ait bir

1 -> 2

19.11.2008 20:22

::Yabanclama, Sanat Ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi6/s6_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:22

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/

Say: 7 Yl: 2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

Site

letiim

indekiler Editrden Felsefe Dendiinde... Felsefeye Yaklamlarn Kkenleri Kimin in Felsefe Felsefenin Yalnzl ve Hzn Felsefe:nsann Bak As Yaamna Sibel ZTRK GNTRE Do.Dr. VEYSAL etin

H.smail DEMRDVEN Mehmet YAPICI

Kazandrd Mustafa GNAY Tan DOAN Melda GNGL

Eitim-retim ve Felsefe Usuz Bucaksz Fikir Deryas Felsefe

1 -> 2

19.11.2008 20:29

::FELSEFE EKIBI DERGI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/

2 -> 2

19.11.2008 20:29

::BEH VE MAN KED::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y13.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BEH VE MAN KED Faruk KORKMAZ Normal nedir? Behi iin normal evdir; kk burunlarnda illeri km iki ocuk, belki artan yana oranla azalan tutkularnn esiri bir e, belki de gbeinin genilemesi orannda iindeki terfi basamaklarndan kyor olmas. Yani bir cevab, illa olmas gerekiyorsa, bir cevab hep vard. Bu benim normalim. Onun, Ahmetin, smailin deil, kede rk bir di kalnts eklindeki, kt biradan baka ey satmayan, bfe sahibinin normallerinden hi deil. Sadece kendine ait normalinden memnundu aslnda. Ama yamurlu bir gnde, pencerenin kenarna ektii koltuuna gmlm, ayn yudumlar, mstakil evinin ounlukla bakmsz duran bahesini seyrederken, kedeki itlembik aac iin kederlendii anda, Behiin aklna bambaka bir ey geldi. Belki aacn, yeni yaplan komu binann glgesinde halden dmesi normaldi. Ama bu cam kenarnda, elindeki ay fincann tabayla beraber rahata gbeine yerletiriyor olmas, bakt sokan belki de krk yldr ayn sokak olmasndan sokan kendisinin bile sklmas, Behiin aklna normalin ne olduu sorusunu getirdi. Nedir o? iko, nefesi kokan pis bir sarho deildir, herhalde ya da karn yere deerek gezinen, tahta perdeler zerinde koturup, grd her kk canlya di geirmeye alan bir kedi de deildir. Herkesin bir normali, aslna baklrsa bir normu vardr. Aslnda norm da deil, bir eit kstas, belki de alt alta yazlacak be satrlk bir direktif tablosu. Hmm dnmek lazm. Dnd, dnd, yamur esneyip gidene kadar dnd. Rzgr gelip dallar arasnda gezindiinde, anlam kelimesi bir adam olup, krk bahe kapsndan geip, kederli itlembik aacna trmanp oturana kadar dnd. Aataki o klksz adam derhal yere indirmeliydi. Ayaa frlad, ayn dibi haly kahverengine boyarken, Behi mavi bir frtna olup alelacele dar frlad, plak ayaklaryla aaca kadar koup, beyazms yer yer pullanp dklen kabuklara bakt, sevgiyle aaca sarld ve alamaya balad. Adam gitmiti. Hayatndan, kafasndan, dncelerinin arasndan anlam ekilmiti ve belli ki bu bir gelgit deil, sonsuz bir ekiliti. Hayatndaki anlamn, bir anda anlamszca ekilip gitmesi, Behii derinden sarst. Rzgrn tepeden aa sert sert esmesiyle ev de titredi, iindeki hane halk da. Ev halk pencerelere kotu gayri ihtiyari olarak. Grmeyi umduklar ey kopmu bir dal, en azndan esintiyle kayp dm bir saks kr idi, maalesef grdkleri tek yknt evin biricik, csseli babasyd. Evin annesi ve lise alarna gelmi ocuklar, adamcaz nce eve soktular, sonra da kaln pamuktan dolma bir yorgann altna. Pamuk yorgann, kaba ve insann tenine tkld kuman iinden bile temas eden sertliine tahamml edemeyen Behi, o an akln da yitirdi. Zaten anlam olmaynca akl neylesindi? Aslna bakarsanz akln yitirmedi, yani yitirseydi eer bu hikyeyi anlatmann da manas kalmayacakt. Takdir edeceiniz kadar bir zaman diliminden sonra kendine geliverdi. Ama takdir edemediiniz ey, hayatndan kp giden anlamn, o adam klkl ya da klksz adamn, hala geri dnmemi olmasyd. Behi, oturduu ef koltuunda bir tam tur dndkten sonra, zarar yok diye dnd, garip kokan odasna pat diye dalan aycnn getirdii ay yudumlarken, i yeri bahesine yeni bir otopark yapma fikrine almaya alt. Ama bu fikre bir anlam veremedi. Hala o itlembikle sarma dola olduu gnn sonunda, ama aslnda banda, kaybettii, kareli ceket giyen o anlamsz adam, yani anlamn bulamamt. Hayat, ii, evi, ailesi ve her eyi ama her eyi anlamszd. Kendi bu i yerinde, bir et beni kadar bir yer kaplyor ve bir et beni kadar etkinlik gstererek alyordu. Evdeki hali ise en fazla kurumaya yz tutmu bir sivilce kadard, ara sra sz, biraz da aynalardan kama duygusu vermekten baka bir etkisi yoktu. Ama en ok kendi kafasnn iinde kendine kar bir anlamszlkla sarslyordu, anlamszd en az bir ila kullanm tantmal kadar anlamszd. Kendi

1 -> 2

19.11.2008 20:37

::BEH VE MAN KED::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:37

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y9.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

DLN GC II
M.Gl ZGE

M AD DELD DAHA Bir zamanlar szcklerin bizim dmzda da yaamlar vard, ama anlamlar yoktu. (Anlam skcdr. Bencildir. Gnde kez aynada kendine bakar. Balar. Adlandrr. Adlandrmak lmdr.) Eskiden bir ustura, bir su kovas, bir at yan yana geliyordu. Dnya anlalmak iin deildir. Eskiden szcklerle bu denli yaknlmz yoktu. Balkon ile tanmamz yenidir. (Balkon ocukluumuzdur.) Krmz sesti eskiden. Nergis kendi adn bilmezdi, aklna estii gibi yaard. lm szc eskiden de iki heceydi, evlere girer kar, yatak turlar atar, aalarla alay ederdi. m ad deildi daha. Bir zamanlar anlam szcklerin umurunda deildi. Nuh Peygamberin: Ben iki bin yl nce karm, ocuklarm, gelinlerim, hayvanlarmla Cudi Danda gemisi karaya oturan Nuh Peygamberim. szlerine kar, -anlamn kylmas adna- imgeleri srerler (airlerin her gece ktlarna yeil Muhammedler, sar salar indiren imgeleri) szck olduklarn unuturlard. (imgelere dntnde szckler tannmaz. Szckleri kaldrn dnya yoktur.) Bazlar eretilemelerin bysne kaplp, (eretilemeler iirin kral yoludur) adlarnn stn izerlerdi. Bazlar da simgelerin buyruunda (simgelere elini kaptran kurtulamaz) ordan oraya savrulup giderlerdi. m ad deildi daha. lhan Berk Gsteri-Nisan 1981

nce gsteremeyeceimiz vard. Sonra adlandrdk. Daha sonra ise adlandrlan adlandrana taptk. Taptmz kim, ne? te bunu unuttuk...

Yola kyoruz, yannza hibir ey almayn. dedim. Biri kitabndan ayrlamad, dieri kpeinden... Onlar da m almayacaz? Evet, hibir ey almayn! Biri ise para almaya kalkt, gerekli olur diye. Yannza bir ey almadan gelin, greceksiniz ki byle bile

1 -> 2

19.11.2008 20:35

::DLN GC::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:35

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y0.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Editrden Selma YILDIZ Merhaba, Gnlk yaamn koturmas ierisinde zihnimizi megul eden, zen/sevindiren, salkl/salksz anlarmz olabilmekte. Genellikle kendi seimimiz olmayan bir evre ve zamanda, bir eyler yapma zorunluluunda kotururken yle bir an gelir ki, arkamza yaslanp, kendimizi tm bunlardan ekip, yaptklarmzn ne anlama geldiini dnrz. Bazen de bir dnce kendiliinden gelip zihnimize taklr da, dncenin labirentinde kendimizi pusulasz buluveririz. Dnyayla, kendimizle, dier insanlarla ilikimizi, gemiimizi, imdimizi aratrmaya balar, felsefenin sularna gireriz. Kimine gre s/derin, kimine gre bulank/duru bu sularda, eer bir felsefemiz varsa, yine felsefe can simidiyle boulmaktan kurtuluruz. Bence felsefe, pusulamz, can simidimizdir. Kendimizin ve teki insanlarn yaamndaki eylerle ilgili merak duymalarmzdr. Felsefesiz bir yaam dnlemez diyen Sokrates gibi ben de, felsefesiz bir yaam dnemiyorum. Felsefenin dnleni syleyip/ yazarak yaratlaca dncesiyle Sizce felsefe nedir? dosya konulu bu saymzda kendilerince felsefe tanm yapan, bizlerle paylaan deerli akademisyen ve yelerimize katklarndan dolay Felsefe Ekibi adna teekkr ediyorum. Sevgilerimle Keyifli okumalar

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:29

::Eitim-retim Ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y19.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Eitim-retim Ve Felsefe zerine Bir Deneme ETM-RETM Tan DOAN

inde bulunduumuz yzyla byk beklentilerle girmemizin ana nedeni, mutlu insanlk lksne ulama isteini iimizde tamamzdr. Gelecekten umudu kalmayan bireyler, topluluklar, toplumlar ve uluslar olarak yaam srseydik, deil yarnlar, bugn bile yaayamazdk . Trn srdrmenin tesine geen; dnme gcyle doasn ve doay deitirebilen; yeryuvara ve yaama anlam katma uran veren bir dirim olarak snrl, gn kurtarc ve karc bir anlayla yaamak, insana yarar bir yaam saylamaz. kar, kiisel ya da gnsel olduu srece atmalar, savalar ve zamansz lmleri oluturmaktadr :Tarih buna tanktr. Oysa, yeryuvarn, insanln geleceine ynelik bir kar anlay, hem barl bir evren yaratmay salar, hem de ada bir yaam kurar. Doann deiimini salarken bozan insan, daha da ileri gidip, kendi insan doasn da bozmutur. Kirlilikolgusu, salt d doada deil, insan yapmz belirleyen, kiiliimizi biimlendiren i doamzda da yer alm/almaktadr... 21. yzyla ulaan insan, daha ada, daha iyi, daha gzel, daha doru bir yaam srdrmeyi dnmek yerine, gerici, tutucu, inakc; zce, ad bir yolculua srklemektedir insanl. Bunda en nemli e yetersiz bilintir. zm araylarnn tkand yerde, hep kurtarc olgu olarak eitim-retim kartlr karmza. Oysa, eitim-retim demekle, olgu ya da iki szck olarak adlandrmakla/anmakla insanca bir yaama ulalamaz. Unutulmamaldr: Deerlerin ii boaltldnda, geriye adlar kalr. Sorulmaldr : Nasl bir eitim-retim? Eitimin doum-lm arasn, retiminse okul yllarn, zamansal olarak ierdiini, bilmek yetmez. Niteliksel olarak sz konusu olguyu irdelemek kanlmazdr. Yeryznde yer alan her ulusun, yzyllarn imbiinden szlen, kendine zg deerler dizgesi olumutur. Bu oluumda ynetim biimleri, ekin yaplar, tutumsal durumlar, corafyaya dayal konumlar benzeri olgular belirleyicidir. Her ulus, kendi eitim-retim ortamn yaarken, kendi deerlerler dizgesinin koullarn da yaar. lerici, ada, yaratc; kendini gerekletiren, bilimsellikten yana olan, eletirici, sorgulayc bireyler, ancak acl demokrasilerde oluabilir. acl demokrasilerde her birey, lkenin olanaklarndan yararlanarak, teki bireylerle eit olarak yaamakta; bilgi, beceri, nitelik konumuna gre geleceini salayabilmekte, tzel olarak da, eitliki bir ortamda yaam srebilmektedir. Koullar byle olunca, bilimsel bilgiyle ve eletirel dnmeyle bilinlenen ocuklar ve genler, gelecein yneticileri olmak adna, nitelikli donanma ulaacaklarndan, mutlu insanlk iin byk bir yol alnm olacaktr. Eitim-retim dizgeleri, ulusal zellikleri/zgnlkleri iermekle birlikte, evrensel deerlere de yer vermelidir. Bu deerler, gzelduyu(estetik), trebilim(etik/ahlak) ve mantkn yan

1 -> 2

19.11.2008 20:32

::Eitim-retim Ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y19.html

2 -> 2

19.11.2008 20:32

::FELSEFE DENDNDE...::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y1.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFE DENDNDE... Sibel ZTRK GNTRE 9 Mays 2007 / stanbul Felsefe dendiinde ne anladmz bilmek olduka nemli bir edimdir. nk, felsefe anlam zerine kurulu, anlam temelli ve anlam anlamlandrma edimi olarak, insana zg, insann insan olma zelliinin ba belirleyicisidir. Felsefenin bir tanmn vermek bazlarnca mmkn grnse de, bunu eitli yaptlarnda deneseler de, bu yazmzda felsefenin bir tanmn vermek ereinde olmadmz daha bandan belirtmekte yarar grmekteyiz. Felsefenin anlam nedir, ya da felsefe denen insan etkinlii nasl bir etkinliktir, felsefe ne ile urar, felsefe ile kimler uramaldr? gibi sorularn ardna taklmak ve bu balamda dndklerimizi paylamak ereindeyiz. Felsefe ne bir kmaz sokak ne de tm kilitleri aan bir anahtardr. Sorularn, sorunlarn iinde yantlar ve zmler arasa da herkesin kendi aya ile gidebilecei (N.Uygur) bir etkinlik olarak vardr. Dnen ve konuan, sorgulayan, eletiren, aratran, gzlemler yapan, merak eden, varla sokulan, evreni, dnyay, insan ve yaam anlamaya , kavramaya alan; ayn zamanda da baka insanlarn da anlamas, kavramas iin yol aan bir alma alan olarak varln insanla birlikte srdr. nsan dier canllardan ayran en nemli zelliini dnmesi ve konumas olarak belirlediimizden, dnen insann soru sormas kanlmazdr. Bu sorular gnlk yaama ilikin sorular olabildii gibi , bilimin, dinin, sanatn sorduu ve kendi ura alanlar iinde dillendirdii , dlatrd sorularn ve koyumlarn zerinde de sorular ile yol gsterici olan, zel hem de ok zel bir alan olarak karmza kar felsefe. Bir bilim insan , bilim nedir? gibi bir sorunun peinde i grmez ( bu soruyu sorsa sorsa bir felsefeci sorar). Merak ettii, aratrd konu zerinde younlar. Doay anlama, evreni anlama gayreti, daha ok zmleyicidir. Bir filozof ya da felsefeci kendi kendisini, kendi alma alann da soru konusu etmesiyle dier insan etkinliklerinden bakaca bir uradr. Felsefe insana ilikin btn yapp etmelerini didikledii gibi, kendi kendisini de didikleyen, felsefe nin de felsefesini yapan bir insan baars olmasyladr ki, bilimin de, insanln da nn aabilmesi bu yzdendir. Bir sorular yndr felsefe tarihi. Ayn zamanda da bir yantlar abidesi. Ne sorularn tkendii ne de en yetkin yantlarn verildii bir alan olarak felsefe, belki de bir kmaz sokak gibidir. Belki de, kimilerince sylendii gibi, bo uralardr, laf ebelii ya da laf cambazldr. Belki de akll insann ii deil de tam tersine akln yitirmilerin iidir. Bo bo konuan, laflar eip bken babozuk insanlarn bir elencesi ya da hinlii gibidir kimilerince. Felsefenin ii, bylesi nyarglarla da mcadele edebilmektir. nsana yakan, insan insan klan ve insan bir btn halinde grp deerlendirebilen bir etkinlik olarak felsefe, insana ramen, insan iin almalarn srdrmektedir, srdrmek zorundadr. nsann bilinlenme ediminde en etkin rol felsefeye der. Bu yadsnamaz gerekliin farkna vardrmak ta felsefeye gnl vermi, bu uurda almalarn tm gleriyle ortaya koymu, dn ve yazn emekilerinin sorumluluundadr. Bir sorgulama ve eletirme alan olarak bakldnda felsefe, insann kltr dnyas iinde bir vazgeilmezi olarak bulunmaktadr. (Tp ve Felsefe,Gntre S, giri bl.) Felsefe konuan insann baars dedik. Bu yzdendir ki, felsefe kavramlarla i grr. Kavramlar aydnlatmaya alr. Dillerin de zerinde bir st dil gibidir. Kavramlar didiklemek, ve aydnlatmak

1 -> 2

19.11.2008 20:30

::FELSEFE DENDNDE...::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:30

::FELSEFE NEDR?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y12.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFE NEDR? Muharrem YILDIRIM

Felsefe, cemredir. nce havaya der ve ona topya deriz. topik olanla platonik olan arasnda ise sk bir ba vardr. Dilime alk olanlar, bir yalnz bozkr aacnn denize platonik sevdasn bilir. Bu sevda topiktir, ancak kendilerini rzgra verip denizin hrn dalgalarna ulaan yapraklarn varln kavradmzda, gereklemesi mmkn olan topyalarn varln da kavram oluruz. Felsefenin ikinci aamasdr, suya ulamtr. Kaygandr, kaypaktr, slaktr, hrndr, durgundur, tuzludur, souktur, scaktr. Vurgun yeridir, karaya vurur. Vurduu yerde toprak dorulur dalara doru. Son cemredir. bir arada yaam alan Bir Bir Bir Bir tarafta tarafta tarafta tarafta yaam var, dier tarafta dilimiz, tanmlarmz, kavramlarmz... ekonomi var, dier tarafta speklasyon, maniplasyon iktidar var, dier tarafta kullar... elma var, dier tarafta halsinasyon...

Elma srldnda elmalktan km mdr, kmam mdr? sorusuna o artk srlm bir elmadr demek yerine, hk mk, gak guk, hebele hbele mantnn adn ne koyarsak koyalm srlm elma gereini deitiremeyiz... Dilin girdii yerde kiinin kendini kendisine iknas da nem kazanm durumda. Bu faaliyette oyun merakmzn da etkisi net olarak grlmekte. Dil ile birlikte daha derli toplu ve estetik anlatm her zaman ciddi bir kayg olmu. Dnsel retim ile yaam belirlemenin nemi kavrand andan itibaren de, sz, oyun, dnsel faaliyet dizininde baarl olmak, yaamda baary da anlatr duruma gelmi. Oysa yaam alannda baar duyarllktr. lm, duyularn bitiini anlatr ve her duyarszlmz biraz daha ldmz. Duyarszlk dncede balar. Duyarszlk, kendimizi uyuturmamzn en kolay olandr. Dnce retiminde uyuturmaya ynelik olanlara kar ilk mdahaleyi yapann da yine kendimiz olduunu anlatr bu. Yaam semek, lmden uzak olmay anlatmyor. nk her admmz zaten lme. Yaam semek, yaamn anlamn lmle/ldrmek ile eitleyenlere kar inadna yaamay semek. nadna yaamak, ldren her trl dnceye kar direnmeyi semek. Direni olmadan yaamak? Nasl? Direnmek ve duyarllktr, felsefe Sapsar buday baaklarnn rgalanan usuz bucakszlnda, bir ocuun bayrak krmzs uurtmasnn dalgaland masmavi gkyz suya yansrken, suya rengi kendisinin verdiini bilmez. Suyun dalgalanndaki halkalanmalarda aan nilferlerin rengi deildir balknn ilgilendii, o dipten gelecek sinyalin, oltasndaki gerginlie yansyna odaklanmtr. Avcnn kpei ise, rdekleri keyifle tutup getirmekle ilgili iken, ezdii ieklerle asla ilgilenmez. Ar iin bal z,

1 -> 2

19.11.2008 20:33

::FELSEFE NEDR?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 20:33

::FELSEFE NEDR?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y3.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFE NEDR? Felsefe Ekibi En genel anlamyla, saltk gereklik ile saltk dorulukun en son anlamdaki deimez ilkeleri stne dnen, temelleri ile yasalar bata olmak zere btn bir varlk alann her ynyle aratran, karsndaki gereklii olduu denli kendi zerine dnerek kendisini de soruturma konusu yapma yetisi tayan bilinen tek dnme etkinlii; varolan btn bilgi alanlar arasndaki en kkl soruturma alan, her durumda en temel ilkelere, doru bilgilere, iyi ve gzel yaama ulamaya ynelik olarak yrtlen ussal ve eletirel sorgulama biimi. Yerleik felsefe dilindeki daha zel anlamlaryla, evreni iinde bulunan her ey ile birlikte bir btn olarak anlamaya alan; hem tek tek varlklar hem de varolan btn varlk teklerini olanakl klann ne olduunu soran, onlara dayanaklk eden ana ilke ya da ilkelerin neliini soruturan; grnrdeki varlklarn ardnda grnmeden varolduunu ngrd Varlkn doasna akla kavuturan; bir yanda insan bilgisinin kkenlerini, kaynan ve temellerini aratrrken, br yanda doru bilgiyi yanl bilgiden ayrmaya ynelik birtakm snamalar, yntemler ve ltler gelitiren; genelde dnme edimi ile dncenin kendisini. Daha zeldeyse ortaya konan dncelerin felsefi bakmdan geerliliklerini irdeleyip denetleyen: tek tek kavramlar ile kavramlararas ilikilere odaklanarak daha iyi dnp daha iyi kavrama amac dorultusunda anlama yetisini gelitirip keskinletirmek iin bunlar tek tek zmleyen; deneyimlerin kaynan, kapsamlar ile deerlerini eleri ile bileenlerinden hibirini atlamakszn inceleyip belirginletiren; kuku duymaktan anlamaya, anmsamaktan imgelemeye dek eitli dnme edimlerine odaklanarak dnme etkinliinin olanaklar ile snrlarn belirleyen; doru us yrtme yetisi ile ak seik dnme becerisini en st dzeye karmak adna insan dncesinin yasalarna, ilkelerine, koullarna temellendiren; anlama yetisinden be duyu organyla gerekletirilen alglamaya, konumaktan ac ekmeye dek btn bilin yaantlarnn olmaktalklar ile ileyilerini betimleyen; insann ahlksal sorumluluklar ile toplumsal ykmlklerinin neler olduunu ortaya koyan, sunduu gerekelerle bunlar tek tek tantlayan; insann tanrsal ynelimleri ile doates balanmlar karsndaki konumunu tanmlayan; bata doa bilimleri olmak zere kendisiyle birlikte btn bilgi alanlarn temellendiren; iyi bir yaam yolunda mutlulua ulamak iin nelerin yaplmas gerektii sorusu balamnda, btn insan eylemlerinin deerlendirilmesine ynelik kkl bir aratrmaya karlk gelen soruturmalar btn; sorulan sorular, getirilen zmler, kurulan dizgeler, yrtlen uslamlamalar ile bunlara kar yrtlm uslamlamalar dzlemi. Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar Wyatt: Lord Russell felsefe nedir? Russell: ok tartma gtrr bir sorun bu. yle sanyorum ki, iki filozoftan bile ayn karl alamazsnz. Benim grme gre, henz kesin olarak bilinmeyen konular stnde kafa yormaktr. Bu, yalnz bana gre byledir, bakalarna gre deil. Wyatt: Felsefeyle bilim arasndaki ayrlk nedir? Russell: Kabaca, u. Bilim bildiimiz eyler, felsefe de bilmediimiz eylerdir. Onun iin de, insan bilgisi ilerledike, sorunlar felsefe alanndan bilim alanna geer. Wyatt: Demek, bir ey bulunup aka ortaya kondu mu felsefe olmaktan kp bilim olur, yle mi? Russell: Evet. Nitekim felsefe diye ele aldmz nice sorunlar artk felsefe olmaktan kmtr. Wyatt: Felsefe neye yarar? Russell: ki eye yarar bence. Bunlardan biri, henz bilimin zemedii eyler zerinde

1 -> 2

19.11.2008 20:34

::FELSEFE NEDR?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:34

::Felsefe, Bilincin Tahakkmnden Yaltk Gerek Yaamn Eylem Boy...

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y8.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Felsefe, Bilincin Tahakkmnden Yaltk Gerek Yaamn Eylem Boyutunda Deil, Snfl Toplum Koullarnn Dayatt Tikel Bilin Boyutunda Tohumlanan zellikli Bir Yanlgdr
CHEMN

Bir nceki dergide yaynlanan makalemizin ayrt edici zellii, yle bir tanma yer veriyordu: Soyut akl alannda treyen Dnce (=D), Var olan (=V) ve Dil (=Dil) dzlemlerinin znel hareketine bal sylemsel kinetik enerji olarak ortaya kan zerk felsefe, bu boyutun her birini bir bileen kabul eden kotun znel bir yaps olarak temerkz eder ve bu yzden de, dier dnce-bireyini bakalatran imgelem uzaynda yerini alr. Ama gerekte bir tek imgelemsel uzay vardr ve felsefi sylemler, bu imgelemsel alt uzaylarn kimi hacimlerinde tamamen kart ya da ayrk, kimi hacimlerinde zorunlu olarak zde nesnel bilim, yalnzca budur, kimi hacimlerindeyse ksmen ortaktr. zerk felsefenin varl, bu bileene bak biimini karakterize ederken, Var olann, ksaca Vnin deiimiyle de felsefenin alt trleri ortaya kar. Bu kotun bileeninden biri olan V iin, rnein, V = Bilgi alndnda ortaya kan sylemsel kinetik enerji epistemolojik enerjiye dnrken, demek ki benzer ekilde, V = Dil alndnda bahsi geen enerji dil felsefesine dnr. Bu genel tanmlamada yer alan Vyi, biz, amacmz bakmndan bir btn olarak ele alp, felsefeyi biraz daha yakndan inceleyeceiz. V, bu tanmlamann iinde, gerek uzamn ve onun ihtiva ettii btn maddi gkbilimsel unsurlarn toplamyla doldurulduunda, yani btn lemlerin kapsayc maddi gcnn tek bir btn olarak ele alnmasndan doan Var olann kendisiyle doldurulduunda, felsefenin btnlkl ve kapsayc tanm ortaya kar. Eer V = Uzam ise, burada ele alnan uzam, bahsi geen kotun znel bilin-uzayn deil de, bu uzayn dnda yer alan gerek uzam temsil eder. Gerek uzamn varlk biimini anlamaya alan ama d dnyada deil de, filozofun kendi znel bilincinin zgl snrlar iinde kalan zerk felsefenin, bahsi geen kotun izdii harekete, yani Vye ynelen Dnin i uzaynda cereyan eden parametrelerin izdii imge-dzleminde rgenlenip bir bilin-biim kazanan ve son tahlilde, her bir rgenlenmi eleman da, mstakil imge oluturan kotun izdii dzlemin Dil ile aa vurulmas sreci olarak ele alnabilir. Bylece, demek ki, daha tartmann banda, inceleme altna aldmz felsefe, Dnce-bireyinin dnsel etkinliklerinin bir btn iinde onlara nihai bir anlam verme gayreti olarak ortaya kar. Felsefe bu balamda, bir dnsel abann, bahsi geen Dncenin, Var olana ynelmesiyle ortaya kan bilinsel elektriklenmenin, zgl dilsel yaplar araclyla aa vurulmasdr. yleyse, sz geen kotu, (Dnce, Var olan, Dil) biiminde ele alabiliriz. Bu kota ilem ve hareket tarz kazandran her bileenin, Dncebireyinin evrel ve gerek koullar tarafndan giydirilmi bilin elerinin yaklam mant gerei ortaya kan dnsel enerji, simgelem dzlemine yanstlr ve son olarak tm bu sre, tekil bir felsefi sreci temsil eder. Dnsel uzayn ve etkinlik tarzn ancak bu ilemden alan btn dnsel srelerin toplamndan baka bir ey olmayan felsefe tarihi, bylece, Dnce-bireyinin kendi rettii, toplumdan yaltk ve zerk edimleri deil, tam tersine, toplumsal ilikilere sk skya bal ve ancak bu ilikiler araclyla kazandrlm bulunan hareketin tedrici kronolojik varlk biimidir. Felsefe bireysel deil, her sylem, din, ahlak, ideoloji gibi, toplumsal bir rndr.

1 -> 2

19.11.2008 20:33

::Felsefe, Bilincin Tahakkmnden Yaltk Gerek Yaamn Eylem Boy...

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:33

::FELSEFENN TANIMI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y5.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFENN TANIMI Felsefe Ekibi Felsefeyi gerektiren ey, hakikat usulleri ya da treyimsel usuller tipleri ekline brnen koullardr. Bu tipler de, bilim (zellikle de mathem [matem-atik]) sanat (zellikle poem [iir]) siyaset (daha dorusu isel siyaset ya da zgrleme siyaseti) ve aktr (daha dorusu hakikati cinsel konumlar arasndaki ayrmdan karan usul). Felsefe, hakikatlerin varnn [il y a] ve bu hakikatlerin birlikte-mmkn-olularnn dile geldii dnce yeridir. Bunu yapmak iin, ilemsel bir kategori Hakikat oluturur ve bu kategori dncede aktif bir boluk aar. Bu boluun yeri, bir ardkln tam kars (argmana dayal serimleme tarz) ve bir snrn tesidir (ikna edici ya da znelletirici serimleme tarz). Sylem olarak felsefe, bylece, bir bilgi kurgusu ile bir sanat kurgusunun st ste konuunu dzenler. Felsefe, bu iki kurgulamann arasndaki mesafenin ya da araln at bolukta, hakikatleri yakalar. Onun edimi, bu yakalaytr. Felsefe, bu edim araclyla hakikatlerin var olduunu duyurur ve bu varn dnceyi kavramasn salar. Edim yoluyla gerekleen bu yakalay, dncenin birliine tanklk eder. Bilgi kurgusu olarak felsefe, mathemi taklit eder. Sanat kurgusu olarak, poemi [iir] taklit eder. Bir edimin younluu olarak, nesnesiz bir ak gibidir. Hakikatlerin varlnn yakalanndan herkes nasibini alabilsin diye herkese hitap eden felsefe, iktidar hedefi olmayan siyasi bir strateji gibidir. Bu drt katl sylemsel taklit yoluyla felsefe, kendi koullarnn sistemini kendi iinde birbirine dmler. Herhangi bir felsefenin kendi dneminin slubuyla trde yapda olmasnn nedeni budur. Bu daimi e-zamandalk yine de ampirik zamana doru deil, Platonun zamann daimilii olarak adlandrd eye, felsefenin ezeliyet dedii zamann zamansz zne ynelir. Hakikatlerin felsefi yakalan bu hakikatleri ezeliyete maruz brakr; buna, Nietzscheyle birlikte, hakikatlerin geri dnlerinin ezeliyeti de denebilir. Bu ezeli maruz braklmann gereklii, hakikatler kendi zamansal gzerghlarnn en acil, en netameli ucunda yakaland iin daha da artar. Yakalama edimi, sanki bir ezeliyet tarafndan ynlendiriliyormu gibi, hakikatleri anlamn deli gmleinden ekip karr, onlar dnyann yasasndan ayrr. Felsefe bir karma edimidir; anlamda delik aar ya da hakikatler hep birlikte sylenebilsin diye anlam dolamnda kesinti yaratr. Felsefe anlam-iermeyen bir edimdir; ama ite bu bakmdan da rasyoneldir. Felsefe, asla bir deney (im) yorumu deildir. Hakikatin hakikatler karsndaki edimidir. Ve, dnyann yasasna gre retken-olmayan (tek bir hakikat bile retmeyen) bu edim, ortaya nesnesiz bir zne koyar ki bu zne de yalnzca kendi yakalan iinden geen hakikatlere aktr. Hakikatler ile anlam dolam arasnda bir sreklilik olduunu varsayan her eye din diyelim. Bu durumda yle denecektir: Her trl yorumbilgisine, yani dinsel anlam yasasna kar, felsefe, boluk zemini zerinde birlikte-mmkn (compossible) hakikatler kurar. Bylece, dnceyi Mevcudiyet varsaymlarndan tamamen kartr. Felsefenin anlam d hakikatleri yakalamasn salayan karma ilemlerinin drt kiplii vardr: Karar verilemez olan, olayla ilgilidir (hakikat yoktur, meydana gelir); ayrt edilemez olan, zgrlkle ilgilidir (hakikatin gzergh zapt edilmi deildir ama tehlikelidir); treyimsel olan, varlkla ilgilidir (hakikatin varl, bilginin btn yklemlerinden karlm sonsuz bir kmedir); adlandrlamayan, yilikle ilgilidir (adlandrlamayan adlandrlmaya zorlamak felaket yaratr). karmayla ilgili drt figrn (karar verilemez, ayrt edilemez, treyimsel ve adlandrlamayan) balant emas, felsefi bir Hakikat doktrininin ayrntlarn belirtmektedir. Bu ema, hakikatlerin

1 -> 2

19.11.2008 20:35

::FELSEFENN TANIMI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:35

::FELSEFENN YALNIZLII VE HZN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y18.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFENN YALNIZLII VE HZN Mehmet YAPICI myapici69@gmail.com Felsefe, yalnz ve hznl bir kara sevdaldr. Sevdii akna karlk vermemitir. Bu onun tercihi deildir. Felsefeyi yz st brakan, akna karlk vermeyen vefasz sevgili; NSANdr. Felsefe insan ilikisi; anne-bebek ilikisine benzer. Bebek doum sonrasnda kendisini bamsz bir varlk olarak alglamaz. Annesine baml ve acz iinde bir varlktr. Annesinin destei, ilgisi ve efkati olmadan geliip serpilmesi olanakszdr. Anne btn bilisel, fiziksel ve duyusal donanm ile kol kanat gerer. Onu uykusuz geceler boyunca, sosyal yaamndan, bireysel zevk, ihtiya ve isteklerinden fedakrlk ederek; sever, kucaklar, besler, gelitirir. Bebek byr geliir ve bamszlar. Yrmeye ve konumaya balar ve bir sre sonra annesinden yzn evirmeye balar, annesinin her zaman arkasnda olduunun verdii gven ve sevgiyle Annesi ona baml hale gelir. Peinden koar, onu ktlklerden, yaamn irkinliklerinden korumaya alr. Annesi biraz geride kald m uzak diye ikayet eder, yaknnda olduunda bunalttn beni diye ikayet eder. Ne yapacan arr anne, kzar, kser ve alnr sessizce ama gzetmeye, korumaya, sevmeye de devam eder. kircikli bir durumdur bu Ne yle ne byle, ortasn bulmak da zor bulamamak da Felsefe karsnda insann durumu da bunun gibidir. Felsefe yaam anlamlandrmaya altka; insan kaar, sklr, zorlanr ve kstahlar. Ba dara dtnde, yaam karsnda aresiz kaldnda da felsefeye snr. Belki de Thales bu yzden sormutur insan nedir diye, Egenin sonsuz maviliine dalgn gzlerle bakarken Btn bilimlerin anas felsefe, ocuklarn dourmu bytm ve onlardan hibir ey beklemeden ekip gitmesine izin vermitir (ya da izin vermek zorunda kalmtr). Bilim, kimi zaman ortaada olduu gibi dinin egemenliine girmi kimi zaman da 20. yzylda olduu gibi sermayenin egemenliine girmitir. Felsefe, utanga ve hakllnn ana bilgeleiyle olan biteni izlemi, not alm, dnm ve yazmtr. Ama ocuklar dnp bakmam, sylediklerini dinlememi, yazdklarn okumamtr. Bu ilgisizlik, onu daha yalnz daha hznl ve daha az konuur ve yazar yapmtr. imdi sadece gzlerindedir biriktirdiklerinin anlam; yalnzlk, hzn ve ocuklarnn kendisine dnecei gnn lts Felsefenin yalnzl ve hzn ar bir yk gibidir. Ve bu yk en ok Wittgeinstein duyumsamtr yrei ve omuzlarnda. O felsefenin yalnzl ve hznnn somut uzants gibidir. Cambridge niversitesi ve akademik felsefenin ltl dnyasndan Avusturyada bir ky retmenliine onu srkleyen, felsefenin yalnzl ve hzn deil midir acaba? Bu yzden de Wittgeinsteinnn felsefe dnyay olduu gibi brakr szn dnya felsefeyi yalnz brakr diye yorumlamak, elimde olmadan kendiliinden oluverir. Hatta dncelerimin arasndan deyim yerinde ise frlayverir. Felsefe insan kalabalklar iinde yapayalnzdr. nsanlar sanki kulaklar tkal ve gzleri ak olarak uyumaktadrlar. Bakmak da ama grememektedirler. Felsefe, insan kalabalklar arasnda sesini duyurmaya alr. Barr ve rpnr. Ama kimse duyamaz onu. Gerisin geri, kulbesine (bazlar bunu bir kk olarak betimler) dner, ocuklar ona yabanclamtr. O artk tekidir. Thalesin mavi gzlerindeki dalgalar gibi sarslarak neden diye sorar. Kant gibi iyiye niyet etmek iin bir saati kurar gibi kurar szlerini. Ve Wittgeinstein anmsatrcasna, sarslarak son szn syler: felsefe yaamda olup biten bir ey deildir.

1 -> 2

19.11.2008 20:31

::FELSEFENN YALNIZLII VE HZN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y18.html

2 -> 2

19.11.2008 20:31

::Felsefeye Yaklamlarn Kkenleri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y2.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Felsefeye Yaklamlarn Kkenleri*


Do.Dr. etin VEYSAL [] Felsefede retkenliin, bilimselliin ve yaamda n acln kendini gsterdii bir alandr. Yalnzca bilimsel, olgusal deil, metafizik ve speklatif balamlarda temellendirmelere de dayanan bir etkinlik ve eylem alan olarak felsefe, salt gnlk sorunlarn aydnlatlmas ya da salt kavramsalkuramsal sorunlar zerinde almak demek deildir. Felsefe, doas gerei, akl yrtme, merak ve herhangi bir grng karsnda hayretten doar ve bu anlamda, hem gncel pratikle hem de kuramsal almalarla i iedir. Gnmzde felsefenin en nemli ilevi iinde yaadmz toplumun insansal niteliklere ynelik olmamas nedeniyle insansal niteliklerin ilerletilmesini, gelitirilmesini salayan; ekonomik, politik, sosyal anlamda, birey ve toplum yaamnda zgrlemenin nn aan bir ortam yaratmasdr. ada felsefe, pozitif bilimler ve onlarn bulgularnn amlanmalar zerinde yeni sorular oluturur ve ortaya km sorularn yantlanmasna abalar. Yaamn her alanna ilikin olan felsefenin hem bilimlerle birlikte, hem de bilimlerin dnda problem alanlar vardr. Koullarn, olanaklarn ve zorunluluklarn incelemesini yapan bilimlerle dayanma iinde olan felsefe, bu bilimlere yeni aratrma alanlar aar, sorular verir ve onlarn bulgularn deerlendirir; yeni sorular arar, sorularn temellerini, kaynaklarn ve yantlarn bulmaya alr. amzda, felsefe dier btn bilimleri evreleyen bir bilim olmaktan km gibi grndnden, almalarn dier bilimlerle birlikte, disiplinler aras balam izleyerek bilgiye ynelik bir dayanma ierisinde ynlendirmektedir. Ancak, her yaam ve eylem alan ile disiplinin de ele alnp konulatrld felsefe dal da kendiliinden ortaya kmaktadr. Doa ve toplum olaylarnn karmaklat gnmzde, bu olaylarn ayrntl olarak ele alnmas; ncelikle doa ve toplum yasalarnn zmlenmesini, neye dayandklarn, hangi ilikiler zerinde ykseldiklerini, ne ile evrelendiklerini, i ie olduklarn ve felsefi arka planlarnn ne olduunu bilmekten, zmsemekten geer. Felsefenin bu deiebilirlik asyla dnyay yeniden yorumlamas, sorular bularak, insan dnyasnn hakikat ve gereinin ne olduunu; eylerin ne lye kadar bilinebilir olduunu aratrmas, insann akl ve olanaklaryla nereye kadar ilerleyebileceini ve nerede durulmas gerektiini gstermesi de en belirleyici eylem ve etkinliklerinden biridir. [] Felsefe hakknda dnmeye balar balamaz, gereklik ve hakikate ilikin anlamaanlamlandrma; baka bir deyile problemi belirleme, kkenlerini bulma ve temellendirme, yaamn her alann reflektif dnme yoluyla yeniden bilgisine ulalacak varlk alan olarak belirlemeyi gerektirir. Varolan, zne tarafndan insan ve doann iinde olduu birlik olarak belirlenir belirlenmez, problemin odana da deiik alardan konulatrlann neliini betimlemeye alan felsefe yerlemektedir. Felsefe, yaam alanlarnn ayrntlanarak karmaklamas karsnda, ayrntlarda boulan olgu ve kavramlarn kurtarlmas iin gerekli olan derinlemesine dnme olanaklarn sunduu kadar, maddi dnyann dorudan kendisini ilgilendiren problemlerin eylem araclyla dnmesine katkda bulunan uygulayma da katlmaktadr. Felsefe, insansal amalara uygun olarak, hem btnn hem de bireysel ya da znel tutkularn ve eilimlerin gereklemesine, ama ayn zamanda btnn teki olduu denli, tekin de btn gzeterek olanaklarn gerekletirmesine ynelmeyi gerekmektedir. Felsefe, genel olarak bir uyumsuzluk, kartlk ya da elikili dnme, kavray veya durumdan hareket eder. Uyumsuzluk ve problemin ortaya kt yerde uyum bu uyum, boyun emeye deil, doal dengenin gerekletirilmesine iaret etmektedir ve dengeyi aratrma, yaam anlalr ve anlaml klmaya alma etkinliidir felsefe. Kartlk ya da elikiden hareket etmekle birlikte felsefe; kanlmazln bildii halde, eliki ya da uyumsuzluu uyumlulua tamay hedefler. Her ne kadar felsefe, bir eylem ya da etkinlik olarak kendi uygulayclarnn eliki ya da

1 -> 2

19.11.2008 20:30

::Felsefeye Yaklamlarn Kkenleri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:30

::gr::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y15.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

M. Gl ZGE

gr gn demeden koparrm barndan. nasl da unutturmu rplar dilcenmez snveren rpnmayla her dalgada her rpta erinmeden yasl kayalara atlar... yazlar gmm kendine kapanan. dilsiz bir yurtluk sabr engin deil brakr kreklerini beklemenin hep hrn hep arbal erdemle argnlaan gne hi deil... lmm saltk dirimlik ellerinden. ala benzermi algn seslenileri varlktan soyulurken gksz tapnma gzleri deil gnl gr uzamsz yerlemsiz nedenlii... bilisiz hzn erin yalnzca yaarm yoklkesi koynunda dilini eit...

Felsefe Ekibi

SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr.

2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:38

::HIZ - HAZ AI VE UNUTULAN DOST FELSEFE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y16.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

HIZ - HAZ AI VE UNUTULAN DOST FELSEFE S. Yetkin IIK Her insan kendi dnyasn, o dnyaya ait deerleri, kurallar, inanlar, ilkeleri ile kurar. Bu arada olumlanmas ve yceltilmesi gereken kurma eylemi deil ykma eylemidir. nsan kurduklarn kendi elleriyle ykabildii iin erdemlidir (ancak ykmak iin kurulmu bir dnyaya ihtiya olduu unutulmamaldr). nsan kurduklarn ykamazsa, yani deiemezse dier trdeleriyle anlamasna imkn kalmaz; insanlarn birbirlerine yaklamas, balangta kendilerini oluturan reti, inan vs.nin yklp tm insanl buluturacak ortak, evrensel deerlerin normlarn, bulunmasna (fark edilmesine) baldr. nsann bu zorunlu renme, anlama, kendini bulma yolculuu hayli meakkatli, artk. Yunus Emrenin ilim kendin bilmektir, Hac Bektai Velinin her ne arar isen kendinde ara dizelerinde yzyllar ncesinden yaptklar uyarlar zerinde dnen; kendini bulma yolculuunu ciddiye alan insan says, gnden gne azalyor artk. imdi revata olan, kendini tanmadan, yolculuun ilesini ekmeden sevmek, baka bir deyile, narsisizmdir. Hzla ilerlediimiz (!), gelitiimiz (!), hzla iletiim kurduumuz (!) dnyada; yaadmz bunalmlar, aclar, yanllarmz da altn amza (!) ilitirip ilerlemenin zorunlu ve katlanmas gereken bir sonucu olarak m kabul edeceiz? Neden intiharlar artyor? Kadnlarn kendi bedenlerini parayla satmas neden kimseyi artmyor? nanlar yznden birbirlerini ldren insanlarla, alktan len LKELERLE, yok olan hayvan ve bitki trleri arasnda nasl bir kader ortakl var? Organ hrszl/mafyas, metalamadan ve yabanclamadan sz ederek bizi iki yz yl nce uyaran Marxn aklna gelmi miydi acaba? Eitim zerine milyonlarca dolarlar harcayarak aratrmalar yapyor, yntemler gelitiriyoruz. Peki, elimizdeki tm imknlar kullanarak, okullara kapattmz ocuklarmza ne retiyoruz? Dahas retim sreci sonucunda nereye varyoruz? Bilgi iktidara hizmet ettii srece, smrgecilerin koltuk denei antropologlar, savalar olabilecek en kanl ve tahripkr klacak nkleer fizikiler, halk kandrmak konusunda en kvrak zekya sahip politikaclar vb. yetimeyecek mi bu okullardan? ocuklarmza, yan bamzda aclar iinde kvranan insanlara srtmz dnmeyi, en nemli eyin geim derdi olduunu, rekabeti, silah kullanmay, dnyann hzla yok oluunu grmezden gelmeyi ve btn bunlara ramen kendini sevmeyi, kendine gvenmeyi (!) retmiyor muyuz? Neden hl (yani altn amzda!) evreciler, yolsuzluklara tepki gsteren yurttalar ve drst politikaclar, sanatseverler vs. u gruplar? inde bulunduumuz iletiim anda iletiimsizlikten kaynaklanan ne kadar cinayet var kim bilir? Ya da her birey kendi yaamnda bir eyi yanl ya da kt olarak kabul etmenin hayatn ne kadar deitirdiini hi dnr m? Oysa bir eye, bir nermeye inandmzda kendi etrafmza receimiz duvarn tulalarn da koymaya balyoruz demektir. O duvardan ieriye alacaklarmz da, inandklarmza, dorularmza, yanllarmza gre seeceiz. nk insan kendini seerken bakalarn da seer diyor Sartre. Ancak zamanla salamlatrdmz, ykselttiimiz o duvar, yeri geldiinde kukularyla paralayp dorular yaam deneyiminden szecek, bunlarn gerektirdii acy ekmeyi gze alacak pek az insan vardr. nk kukucu, srekli bitmek bilmez bir doru, iyi, gzel araynn tek dl, adam olmak denen, ulalp ulalamayaca belli olmayan o hedefe doru alnan yoldur (sretir), yalnzca. Her koulda insann bireysel tarihi kaybolmalar ve kendini yeniden bulmalar toplamdr, bana kalrsa. Algladmz gerei beynimizde kendimizce yeniden yaratr, biim verir sonra hayata bu gerek iinden bakarz. Sonra zamanla inandmz gerein zlne tank olur, yeniden renir ve baa dneriz. Bu dng aramay bilen, renebilen her birey iin mr boyu srer, tekrarlar kendini. Ancak iinde bulunduumuz bu a, hz a/iletiim a/atom a vs. dnmekle, aramakla zaman kaybetmek istemez. Bu an bireyi, hzl, teknikten yararlanabilen, bireysel

1 -> 2

19.11.2008 20:34

::HIZ - HAZ AI VE UNUTULAN DOST FELSEFE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 20:34

::Kimin in Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y4.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Kimin in Felsefe H.smail DEMRDVEN

ismaild@hacettepe.edu.tr
Felsefi Bilgi ve Felsefi Bak zerine Bu soruya doyurucu bir yant verebilmek iin ncelikle, Felsefeden ne anladmz akla kavuturmamz gerekir. Bir eyin bir ie yaramasnn ne demek olduu sorusu ise daha sonra sorulabilecek bir sorudur. Felsefe uzun zaman bir eit masa ba etkinlii olarak anlalm ve onun byle olduu kafalara yerlemitir. yle ki, felsefenin byle anlalmas, tarih iinde toplumsal ve kltrel baz nesnel koullarla birletiinde; felsefenin znel ve greli olduu dncesi de buna eklenmitir. Bu dnce, felsefeyi zellikle vahiy dinleri ya da semavi dinler denen dinlere yaklatrm; giderek felsefe ile din arasndaki ayrm ortadan kalkmtr. Felsefe dendiinde din, din dendiinde felsefe akla gelir olmu; felsefi bilgi ile dini inancn zdelemesine bir yol almtr. Zaman zaman kullanldna ahit olduumuz felsefi inan kavramndan, ou zaman dini inann anlaldna burada dikkat ekmek isterim. Bu anlay btn dnyada olduu gibi bizde de (en azndan lahiyat Fakltelerinde) varln srdregelmitir. Aslnda masa ba etkinliini kmseyip ona nyargyla yaklamamak gerek. nk dnmek ve sadece yaz dili deil, eitli trden diller kullanarak okunabilecek rnler (metinler) oluturmak bir parasdr felsefe etkinliinin. Burada yeri gelmiken belirtilmesi gerekir ki, felsefe, kendisi bir tr dil olabilen her eyle yaplabilir. rnein sanatn resim, heykel veya sinema gibi dallarnn felsefe yapmaya uygun olduunu dnmekteyim. Bunun nemli nkoulu, bu dillerin alfabesini iyi bilmektir. Tartma, felsefenin bir masa ba etkinlii olup olmadnda deil, onun znel ve greli olup olmadndadr. Bat ortaandan sonraki dnemin; genel olarak sylendiinde, bir bakma, filozoflarn felsefenin eitli alanlarnda yapm olduklar almalarla onun bir tr bilgi olduunun bir biimde gsterildii dnem olduu sylenebilir. Bilindii ve sylendii gibi bilgi, eitli trden olabilen yarolanlara ilikindir. Bu nedenle, bilgiyi de trlere ayrabiliyoruz ve bylece bilgi ile o bilginin nesnesi (bilginin ait olduu varolan) arasnda koparlamaz bir ilgi olduunu syleyebiliyoruz. Bilgi trlerinden en popler olan ve ilk akla geleni bilimsel bilgidir. Bilimsel bilgi karmza aklama olarak kar. rnein bu yaznn banda verilen rnekte gerek olarak varolan bir durumdan (bu durumda varolan bir sorundan) hareket edilmekte ve bu sorunun yant olabilecek bir varsaym ortaya konmaktadr. Bu varsaymn kantlandn farz edersek, o zaman bu varsaym karmza bir aklama olarak kar. Ancak, bu yaznn banda kullanlan rnek burada bilimsel bilgiye bir rnek olsun diye deil, felsefi bak kavramn anlatabilmek amacyla (bu baka bir analog olarak) kullanlmtr. Felsefi bilgi ise karmza anlam balam olarak kar. Buradaki balam kavram bir btn, aralarnda u veya bu biimde ilgiler kurulabilecek bir eler btnn imlemektedir. Anlam ise, szn etmi olduumuz ilgiler kurulduunda o btnn anlam olarak ortaya kar. Bilimin varsaym kantlamasna karlk, burada anlam balamnn, kurulabilir ilgiler araclyla temellendirilmesi sz konusu olur. lgilerin kurulabilir olup olmadnn lt ise en bata mantk

1 -> 2

19.11.2008 20:30

::Kimin in Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:30

::RYALARIMIN GZELL YANSIMI YAAMA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y7.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

RYALARIMIN GZELL YANSIMI YAAMA YA DA YAAM, SADECE RYALARIMIN GZEL OLAN BR KISMI! Nilsun URALLI Yllardan sonra bu ehre ilk geliimdi. Aslnda, gerekte ilk geliimdi. Ryalarmda, hayallerimde sk sk ziyaret ederdim bu ehri zaten. Ryalarmzn, hayallerimizin en gzel taraf da bu deil midir? Yapmak istediklerimizi yapamadmzda, grmek istediklerimizi gremediimizde, zihinsel kurgularmz devreye sokmamz yeterlidir. Ellerimizle dokunamayz belki kurgularmza ya da sarlamayz dlerimizdeki sevgilimize, ama sarldmz dnebiliriz. & Otobsten indiim zaman ilk fark ettiim ey, otobsten inince ilk fark edilecek herhangi bir ey olmadyd. Bu ehre ilk geldiim zamanlar hatrlyorum da, ne kadar da bakayd her ey ya da ben yle alglamtm. Ama o zamandan bu zamana, deien hibir ey olmadn dnyorum imdi. En azndan otobsten indiim yer iin. nk ehrin dier taraflarndan habersizim henz. Neler hatrlyorum bu ehre ilikin? te diyorum, yirmili yalarm braktm ehir... ite hayatmn akn deitiren, ilk sevdam braktm ehir... ite kadnla adm atmam salayan, ilk rkek sevimelerime ahit bu ehir... ve ite ben, sevgili ehrim ve ite ben! Yirmili yalarmda deilim artk. Baka sevdalar da oldu senden sonra hayatmda; baka ehirlerde yaadm, baka sevimelerim de ve artk beni incitmene izin vermeyeceim. Ne sen incitebilirsin artk beni, ne de iinde barndrdn insanlarn. Bydm ben. Byrken yitirdim birok eyimi, ama olsun. Senin karna tekrar kma cesaretini gsterdim ya, bu bana yeter. Cevap veremiyorsun bana deil mi? Cevap verecek, bir eyler syleyebilecek yzn de yok aslnda. Ama yine de ekiniyorum aslnda senden. Geldiim otobse binip, gerisin geri yaadm yerlere dnmek istiyorum. Ama yapamam bunu. Geleceimi haber verdiim, beni bekleyen insanlar var. Buna ramen gidemiyorum bir trl, ayrlamyorum bu noktadan. Geldiim otobsle gezsem bu ehri olmaz m? Otobsn ierisinde, sanki geldiim ehrin rahatln bulacam. Hi kmasam oradan, yaadm yerlerin bana verdii gvenle dolaacam ehrin sokaklarn ve bylece, zarar veremeyecek kimse bana & Otobse biniyorum tekrar. Muavin geliyor hemen yanma. Sanki bir eylerimi unutmuum da, onu aryormuum gibi yapyorum ben de. Bombo otobste ne aradma bir anlam verememiesine, soruyor bana: Buyur abla, bir ey mi aradn? Geleli ok oldu, ama sen hala gitmemisin. Yeni mi geliyorsun buraya? Eer gidecein yeri bilmiyorsan, kaptana syler, brakrm ben seni. Hani yabanclk ekme diye diyorum. Sa ol, ben giderim. Biliyorum ben bu ehri. Kitabm unutmuum da, ona bakyorum. Buraya bir yerlere brakmtm, ama imdi bulamyorum. Biz arabay garaja ekeceiz de abla, hani kaptan otobs bir kolaan et demiti. Sen merak etme, eer bulursam kitabn, yazaneye brakrm ben. Bizim firmada bir ey kaybolmaz.

1 -> 2

19.11.2008 20:35

::RYALARIMIN GZELL YANSIMI YAAMA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:35

::R::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y11.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

iir
Muharrem YILDIRIM

dmeyecek olan am yapraklarn bekleyen toprak gibi grdm her kozalakta hayal krkl yaadm bir yolculuktur felsefe topladm hayal krklklarn yakarm szlerin orta yerinde umut tter duman ve kzlerin satr aralarndan dibe her dtmde bu duman tar beni yerden ge gzeldir bu topraklar getiimde u da atmda o denize dtmde ite orada tam da orada bir adaya katmda ocuktum ocuktun ocuktunuz adalarmzn topra da ta suyu denizi ah bir de aalarn glgesi rmaklarn aknda ne de kktm kktn kktnz yatanda rs her damlasnda ekitiniz bilirsiniz gzeldir kurduum btn hayaller donmu kara dalan ayaklarmdan gelen bir trtdr bu trt olmasa yanamaz bir da bandaki ahap evin minesindeki mee ve atein rengini alamaz gller mrndeki dngye masal demiler ayaklarma yol nereye gittiini bilmesem de gzeldir Bir ben deilim kardelenlere sevdal; btn gmen kular, bulutlarn ok ok stnde her ayaz atklarnda, ilk scaa dtklerinde, gneli yzlerini dalara dnp kanatlarn rparlar. Bundandr parmak ularmzdaki kekiin kokusunda duyduumuz trtdaki kar dokusunu delip gemi cemre trks. Gzeldir

1 -> 2

19.11.2008 20:38

::R::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 20:38

::Usuz Bucaksz Fikir Deryas Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y6.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Usuz Bucaksz Fikir Deryas Felsefe Melda GNGL Bilgelik ak, hakikat aray, varolmu ve varolan tm bilimlerin k noktas felsefeyi tanmlamak zor, hatta belki de mmkn deil. nk tanmn tanm gerei, nedir? sorusunun nesnesi durumundaki felsefenin snrlarn ortaya koyarak niteliklerini, daha doru bir deyile mahiyetini eksiksiz olarak belirtmek, usuz bucaksz ve derinlii henz saptanamam bir okyanusun haritasn izmek kadar olanaksz gibi grnyor. Ancak, bu eksiksiz tanmlama imknszl, felsefe nedir? sorusuna hibir zaman engel tekil etmedi ve bana gre de nemli olan cevab deil, binlerce yldr bu soruya duyulan tutku ve bu tutku peinde koarken ortaya konan entelektel zenginliktir. Bu servete ufack bir katkda bulunabilmek iin ben de, bu soruyu tekrar ele alyorum: Felsefe nedir? Felsefenin balangcn, tm dnya kltrlerinde, kendini tarihin belki de bilemeyeceimiz kadar uzak zamanlarnda bulmak mmkn olabilir. Bu kadar geni bir perspektifte, ahsi seimim dorultusunda felsefenin douunu antik Yunan kltrne balyorum. Her ne kadar antik Yunan felsefesinin de Thales ile balad ve sofistlerle devam ettii sylense de, felsefe ile pek de ilgilenmeyen kiilerin dahi aklna ilk gelen, hatta sembol saylabilecek isim Socratestir. Socrateste anlald haliyle, bilgelik sevgisi [bilgi sevgisi, hikmet ak] olarak Trkeye evrilen Yunanca kelime philo-sophiada [ sevmek + bilgelik, bilgi ] gnl verilen bilgi, znde, kiinin kendi cehaletinin bilinci ve hikmete ulamann arzusunu ifade eder. Socratesin sophiaya ilikin yetkinlii, esasnda bilgiye sahip olmadnn bilinciyle doru orantldr ki bu durum bir hikmet belirtisidir. Dnr, sahip olduunu veya sonunda kesinlikle ulaacan iddia etmeden, salt bilginin aray ierisindedir. Doru tavr da budur nk felsefe aray halidir ve sonu yoktur. Bu faaliyetin bir sonu olmad gibi, dier beeri bilimler, doa bilimleri ve formel bilimlerin aksine belirli bir somut irdeleme nesnesi de yoktur. Bununla birlikte kabul edebiliriz ki, mantk, etik, estetik, metafizik/ontoloji, bilgi teorisi/epistemoloji gibi belli bal alanlara ayrld iin ilgi odaklar eitlidir. En genel anlamda, metafizie yakn duranlarn Varlk nedir? Tanr var mdr? Ruh lmsz mdr?, etikle ilgilenenlerin nsan davranlarnn bir nihai telosu var mdr? Bu nihai amac belirleyen yi ve Kt birer evrensel deer midir?, estetik alannda alanlarn Gzel olan nedir? Gzel, bireysel yarglarn dnda akn bir evrensel ide midir?, bilgi teorisi asndan dnenlerin Bilgi nedir? Bilme yetisi asndan akln snrlar var mdr? Bilgi salt deneyim yoluyla m oluur? gibi sorulara cevap aradklarn grebiliriz. zellikle felsefeyi bir meslek olarak ele alan her dnr, kendi adna, hangi problem zerine younlaacana ve bu srete hangi metodu kullanacana karar vermelidir. Karar aamasnda felsefi sorunlar ve metotlarn okluu ve eitlilii karsnda kii batan ylgnla debilir; hatta toplumda, bunu bir sonu gelmez soyut ve bo aba olarak nitelendirme yaygn bir tavrdr. Fakat unutmamak gerekir ki bugn medeniyeti medeniyet yapan hukuk, siyaset, sosyoloji, vs. gibi disiplinler ve genel geerlik ve kesinlik nitelikleri tayan, fizik, biyoloji, kimya, vs. gibi yntemli bilim dallarnn k noktas felsefenin kendisidir ki kendi iine kapanmad ve srekli geliim halinde olduundan dolay daha nice bilim dalnn da douunu salayaca bellidir. Felsefenin bazlarmzca soyut ve bo bir faaliyet olarak deerlendirilmesinin belki de balca sebebi, fizik, kimya, biyoloji gibi bilim dallarndan farkl olarak, deneysel etkinlikten bulusal ara olarak faydalanmamasnda yatyor olabilir. Bilimsellii ilke olarak kabul etmi, rnein Descartes, Spinoza, Leibniz gibi nl dnrler dahi almalarn bilimsel alanda ve felsefi alanda olmak zere ayrt etme yoluna gitmilerdir. Felsefedeki bu deneye bavurmama durumu, Kanta gre, disiplinin zne dair bir epistemolojik zelliktir ve deneysel bilimlerle kartrlmamaldr. Temelde dnce zerine dnme olarak ele alndnda felsefe, sosyoloji veya siyasal bilimler gibi zsel olarak ampirik gzleme dayanan bir etkinlik deildir. Tabii apak ortada olan ampirik verilere bsbtn srtn dndn sylemek de hatal olur, ama geleneksel olarak felsefe kendini basit bir

1 -> 2

19.11.2008 20:33

::Usuz Bucaksz Fikir Deryas Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:33

::nllere Gre Felsefe ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y14.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

nllere Gre Felsefe Felsefe Ekibi 1. "Felsefe yapmak lmeyi renmektir." Karl JASPERS 2. "Felsefe, neleri bilmediini bilmektir." SOKRATES 3. "Doruyu bulma yolunda, dnsel (dealist) bir almadr." PLATON 4. "lkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe." ARSTOTELES 5. "Mutlu bir yaam salamak iin, tutarl eylemsel bir sistemdir." EPKUROS 6. "Felsefe tanry bilmektir ve gerek felsefeyle, gerek din zdetir." AUGUSTNUS 7. "nanlan anlamaya almaktr."ANSELMUS 8. "nanlann inanlmaya deer olup olmadn aratrmaktr." ABAELARDUS 9. "Tanrdr konusu, tanrnn tantlanmasdr." A. THOMAS 10. "Eletiridir." CAMPENELLA 11. "Deney ve gzleme dayanan bilimsel veriler zerinde dnmektir." F. BACON 12. "Felsefe yapmak doru dnmektir." T. HOBBES 13. "Felsefe bir bilimdir ve geometrik yntemi metafizie uygulamak gerekir, felsefeyi kesin bir bilim yapmak iin." DESCARTES 14. "Felsefe, genelletirilmi bir matematiktir." SPNOZA 15. "Gerekte doru olan alglamaktr. Felsefe gklerden yere inerek, be duyuyla kavranan konularla ilgilenmelidir." LEBNZ 16. "Btn dncelerimizin duyumlarmzla, gerek alemden geldiini tantlamaktr." LOCKE 17. "Felsefe duyumlarn bilgisidir." CONDLLAC 18. "nsan zihninin mahiyetini incelemektir." HUME 19. "Felsefe burada yan bamzda olan yaant zerine dnmektir. Bu nedenle felsefenin temel devi, her biri tek dorunun kendi olduu savnda bulunan saltk, birbirleriyle arpan yorumlarn anlatt yklere tanklk etmektir." Paul RCOEUR 20. "Felsefe, kiiyi insan klma abasdr." "Felsefe, hayallerin gereklere egemen olma savadr." "Felsefe, gerekliin olmak istemediidir; nk, felsefe, gerekliin olduu gibi olmasn istemeyendir." Oru ARUOBA 21. Felsefe yolda olmaktr. Karl JASPERS

1 -> 2

19.11.2008 20:38

::nllere Gre Felsefe ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:38

::Yaam Dngsden Oidipusa::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y10.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Yaam Dngsden Oidipusa


M.Gl ZGE Yaam dngs: lkseller, ilkbaharda topran canlanmasnn, yazn hasat ve sonrasnda bitkilerin kavrularak kurumaya balamasnn, sonbahardan sonra da yapraklarn dkerek uykuya dalmasnn ayrtna varm, bunu bir dng olarak aklamlar. Yamur olarak yeryzne den suyun (ya), karn/buzun eriyip buharlaarak yeniden gkyzne ktnn (a) ayrtna da varmlar ya da sezgisel olarak kabullenmiler. Ayrca suyun dirimsel nemini ok nceleri ayrmsayp suyu, canll, yani bereket getiren canll kutsamlar [Bu noktada su, yaratc tasar olarak nceleri diil ilke iken sonralar eril ilke olarak evrilir. Yaratc yann diil ilke olduu ve tm yaratlanlarn bu ilkeden doduu saptamasndan yola karak suyun diil ilke olduu sylenir. Daha sonralar diil ilke olarak toprak karmza kacak ve tasar byle kalacaktr. r. Gaia (toprak/toprak ana) kendi kendine Uranos (gk), Pontos (deniz) ve dalar dourur. Sonra Uranosla birleir, titan (bu titanlar on iki tanedir) Poseidon ile Tethysi dourur. Tm rmaklar Tethys ile Poseidondan domu eril tanrlardr. Ama bu rmak-tanrlarn hep kzlar vardr.]. Bu sremsel dngy, kn yeraltnda saklanan, baharla birlik yeryzne dnen ve fkrp gelien bitkisel varl Adonis ile simgelemiler. Adonis sylencesi Hitit ve Sumer kaynaklarndan (Dumuzi) gelmedir. Dumuzi giderek Sami dilinde "efendi" anlamna gelen Tammuz olur. Tammuz da, Phrygiada Attise ve Hellasta Hellenceletirilerek Adonise dnr. Bu tasar, bitkilerin len ve yeniden dirilen tanr tasardr. Bu tanrlar, doada da olduu gibi sonbaharda lr, ilkbaharda yeniden dirilirler. Yln en verimli ay olan hasat ay, Temmuz adn bu tanrdan almaktadr (ay takvimi). Tanrnn sevgili ya da karsnn ad Sumerlerde anna, nanna ya da nanas adlaryla anlmaktadr. nanna Samilerde tar, Atart ya da Atorete dnr. Hellenler Atoreti Astarte biiminde kullanmlar. Buradan da starte>stara evrilmi. Bugn, Anadolulu Kupapa/Kybelenin, kazbilimsel bilgilerle toplayclk-avclk (paleolitik/yontma ta a) dnemine kaynaklandrld, bu adn savalar vb. nedeniyle yurtlarn brakmak zorunda kalanlarn g haritas yoluyla gneye giderek Kepat/Hepata, daha sonralar kkenbilimsel incelemelerle Hepat>Hepa>Hebe>Heve>Havvaya dnt aktarmlar vardr. Kybele, Hellas ve Romaya (Cibeles/Cibylla) da gemi, Hellasta da Aphrodite olarak evrilmitir.

1 -> 2

19.11.2008 20:37

::Yaam Dngsden Oidipusa::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:37

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y17.html

Say:7 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFE: NSANIN YAAMINA KAZANDIRDII BAKI AISI Mustafa GNAY

Felsefeyi balatan, insann sorduu ve yant arad baz sorulardr. Dnen ve konuan bir varlk olarak insann merak ve bilme isteiyle yaayan bir varlk olduunu syleyebiliriz. Yzyllar ncesinden Aristotelesin de, insan doas gerei bilmek ister dediini hatrlayabiliriz. Bir bakma insan sorularyla ve bu sorularna karlk bulmak istei yant araylaryla insan olmaktadr. te felsefe de insann yaamna tam da bu noktadan girmektedir. Ya da baka bir deyile insan dnmeye, soru sormaya balad zaman, felsefenin kapsn da aralamaya balam olmaktadr. Nermi Uygur Yaama Felsefesi adl kitabnn giriinde unlar syler insan hakknda: nsan yaar. Bitkiler, hayvanlarsa yalnzca canldr. nsan niin, neye gre, nasl yaayacan aratran bir varlktr.(Uygur, s.5, 1981) te insann neye gre, nasl yaayacan aratrmas, ayn zamanda bu dnyadaki varoluunu anlamlandrma abasn da kapsamaktadr. nk insan yalnzca yaamay, hayatta olmay istemez, yaamasnn anlamn ve deerini de bilmek/anlamak ister. nsan yaamnn bir anlam/erei olmas gerektiini dnr ve bunu belirlemek ister. te bu noktada insann ynelimi, onun felsefe yapmaya yaklat noktalardan biridir. Bu nedenle felsefenin, felsefi dncenin, dorudan insann yaamndan kaynakland ve yaamann kendisinden kan bu dnme tarznn yine insann kendisine ve yaamna yneldiini sylemek mmkndr. Felsefenin peinden gittii sorular, eitli ynleriyle insan, insann doasn/kltrn ve insann iinde yaad doay/evreni konu edinen sorulardr. Acaba hayatnda bir kez olsun, geceleyin yldzlarla dolu gkyzne bakp da, evrenin dzeni hakknda, bu dzenin rastlantsal m yoksa tanrsal bir g tarafndan m meydana getirildii hakknda dnmemi olan insan var mdr? Evrenin ncesiz sonrasz m mevcut olduu, ya da bir balangc ve bununla birlikte bir sonu olacan da dnmeyen insan var mdr? Bir kez bu dnyaya gelmi bulunan insan, bu dnyada nasl yaamas gerektii, doru bir yaamn nasl olmas gerektii konusunda dnmek durumunda deil midir? Neyin iyi neyin kt olduu biimde, ahlaki nitelikte sorular hemen her insan iin byk bir nem tar. nk insann varolmasndan daha nemli olan ey, onun bu varoluuna neler katt ve bu varoluunu hangi anlam ve deerlerle gerekletirdiidir. te bu noktada da insann dnce ufkunu ap genileten en nemli etkinliklerin banda felsefe bulunmaktadr. Felsefe denilince, ounlukla anlalan ey, filozof ya da felsefeci ad verilen kiilerin yapt/srdrd bir etkinliktir. Bu, yanl bir dnce/tanm deildir. Felsefe kitaplar yazan, felsefe adna eitli almalar/rnler ortaya koyanlar filozoflardr/felsefecilerdir. (Bu iki kavram arasndaki farkllk ya da benzerlikler ayr bir tartma/yaz konusudur.) Ama felsefe, yalnzca bu tr kiilerin yaptklaryla/ortaya koyduklaryla snrl deildir. Bana yle geliyor ki, herkes filozof/felsefeci olmamakla birlikte, felsefe yapmayan insan bulmak da gtr. Her insan yaamnn belli bir dneminde ya da belli durumlarda felsefe sorularn dnmtr. Yani her insann belli bir lde, felsefi kavramlarla olmasa bile felsefe yaptn sylemek mmkndr. nsann akll bir varlk olmas, ayn zamanda onun felsefe yapabilen bir varlk olmasnn da temelini oluturmaktadr. Acaba insann her dncesi felsefi midir? Dndmz her zaman felsefe mi yaparz? Elbette hayr. nsan dnen bir varlktr. Hayatta en fazla yaptmz eylerin banda dnme gelir. Ancak btn dncelerimiz felsefi nitelik tamaz. rnein akam hangi yemei yiyeceimi, kitapya gidince hangi kitab alacam dnrm. Yarn elektrik faturasn demede son gn olduunu hatrlarm. Ya da u an saatin ka olduunu dnrm. rneklerini istediimiz kadar oaltabileceimiz bu tr dncelerin felsefeyle ilgili olmad aktr. imdi ksaca felsefe alannda yer alan sorular ve dncelerin neler olduunu saptamaya almak yerinde olur. Saatin ka olduunu deil de zamann ne olduunu dnyorsam, zaman stne felsefe yapyorum demektir. Tanpnarn gzel bir iiri vardr zamanla ilgili dncelerini ifade eden: Ne

1 -> 2

19.11.2008 20:31

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi7/s7_y17.html

2 -> 2

19.11.2008 20:31

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/

Say: 8 Yl: 2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

Site

letiim

indekiler Editrden Bilgi zerine Birka Sz Pironizmin Ana Hatlar Sekstus Empirikus Bilginin mkan Sorunu ve pheci Yaklamlar Nietzschenin Epistemolojisi zerine Dnceler Teknokratik Dnce Balamnda Bilimde znellik Sorunu Bilgi zerine Dndnz m? Betl OTUKSKEN rsan K. YMEN Mustafa GNAY rsan K. YMEN Hasan Engin ENER Anlamak Muharrem

1 -> 2

19.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/

2 -> 2

19.11.2008 20:39

::Pironizmin Ana Hatlar Sekstus Empirikus::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y14.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Pironizmin Ana Hatlar Sekstus Empirikus eviren: rsan K. YMEN Metnin yaym izni iin Sn. rsan K. ymen e teekkr ederiz.

Kitap 1 1- Felsefeler arasndaki en temel farkllklar nsanlar bir konuyu aratrdklarnda, muhtemel sonu ya bir eyin kefedilmesi ya kefedilmesinin reddi ve kavranamayacann itiraf ya da aratrmann devam biimindedir. Bu nedenle, felsefi aratrmalarla ilgili durumda da, bazlar doruyu kefettiklerini sylemekte, bazlar onun kavranamayacan iddia etmekte ve bakalar da hala aratrmaktadr. Szcn yerinde anlamyla Dogmatikiler olarak adlandrlanlar, doruyu kefettiklerini dnmektedirler; rnein Aristotelesin, Epikurosun ve Stoaclarn okullar ve baz bakalar. Kleitomakus ve Karneadesin okullar ve dier Akademikler, eylerin kavranamayacan iddia etmilerdir. Skeptikler hala aratrmaktadrlar. Dolaysyla, anlalr bir biimde, felsefenin en temel eitlerinin adet olduu dnlmektedir: Dogmatik, Akademik ve Skeptik. lk ikisini, bakalarnn betimlemesi uygun olacaktr. Bu eserde biz ana hatlaryla, Skeptik yolu tartacaz. Giri olarak unu syleyelim ki, tartlan konulardan hibirisinin kesinlikle bizim sylediimiz gibi olduunu iddia etmiyoruz. Daha ok, her eyin u anda bize nasl grndn, betimleyici bir biimde aktaryoruz. 3- Skeptisizmin adlandrlmas O zaman Skeptik inan, ayn zamanda, aratrma ve inceleme eyleminden tr, aratrmac olarak adlandrlr. Aratrma sonrasnda aratrmacda oluan duygu nedeniyle yargy askya alcdr. zememezlik olgusundan dolay ve her eyi aratrd iin ya da kabul etmesi mi reddetmesi mi gerektii konusunda kaybolmu olduundan, sorgulaycdr. Pironun Skeptisizme, kendisinden ncekilerden daha sistematik ve arpc bir biimde bal olmas olgusundan dolay da Pironist olarak adlandrlr. 4- Skeptisizm nedir? Skeptisizm, herhangi bir biimde grnen ve dnlen eyler arasnda kartlklar ortaya koyma yeteneidir. Kart nesnelerin ve aklamalarn iindeki eit arlk nedeniyle, nce yargnn askya alnmas noktasna gelmemizi ve sonrasnda da huzura ermemizi salayan bir yetenektir. Buna stn bir anlamda yetenek demiyoruz. Sadece yapabilmek anlamnda diyoruz. Grnen eyleri buradaki ierikte, alglarn nesnesi olarak alyoruz, bu nedenle onlar dncenin nesneleri ile karlatryoruz. Herhangi bir biimde ifadesi de bir yetenek olarak... veya grnen ve dnlen eyler arasnda kartlklar ortaya koymak olarak alnabilir. Herhangi bir biimde diyoruz nk kartlklar eitli yollarla ortaya konabilir. Grneni grnenin karsna koymak, dnleni dnlenin karsna koymak ve apraz bir biimde, btn kartlklar ierecek biimde. Grnen ve dnlen eyleri, grnenin nasl grndn veya dnlenin nasl dnldn aratrmadmz gstermek iin, sadece, onlar basite varsaydmz gstermek iin alyoruz. Kart aklamalar derken aklmzda illa bir olumlama veya olumsuzlama yok, bu ifadeyi basite atan aklamalar olarak alyoruz. Eit arlk dediimiz zaman, ikna edici olup olmamak balamnda eitlii kastediyoruz. atan aklamalarn hibirisi dierinden daha ikna edici olmak anlamnda, dierinden daha stn, daha ncelikli deil. Yargnn askya alnmas, herhangi bir

1 -> 2

19.11.2008 20:40

::Pironizmin Ana Hatlar Sekstus Empirikus::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:40

::BLG KURAMI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y5.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BLGKURAMI Fritz Heinemann eviri: Doan ZLEM Bilgikuramna anlam sorunu temelinde yaklaan bir yorumu, Fritz Heinemannn metninden yaptmz alnt ile sunuyoruz. Gnmzde Felsefe Disiplinleri-Haz: Doan zlem-Ara Yaynclk BLG SORUNU LE LGL TUTUMLAR imdiye kadar sylenenlerden unlar karlabilir: 1. eitli bilgi kuramsal k noktalar vardr, 2. bu k noktalarna bal eitli bilgi tarzlar vardr; bilginin pay alma, kurgu, alg, akln yapc bilgisi ve a priori (dedktif) bilgi yoluyla olutuu gibi. Bunlara, bilginin sezgi ve ie dou (mistisizm) yoluyla olutuu hakkndaki grler de katlabilir. Bu tarzlara bal olarak, bilgi sorununa eilen ok eitli tutumlar ortaya kar. Bunlarn arasnda dil-eletirisel ve semantik tutumlar zellikle nem tarlar. nk her trl bilgi, iaret ve szcklerle ifade edilir. Bu nedenle, bilgi dilini, bu dilin iaret ve szcklerini, bunlarn simge ve anlam ilevlerine gre aratrmak olduka nemlidir. Bilimsel empirizm (Carnap, Morris) semiotik ad altnda genel bir iaretler kuram gelitirmitir ki, bu kuram nemli lde dil iindeki iaretlere ynelir. Semiotik, iaretlerle onlarn nesneleri arasndaki iliki hakknda bir kuram olarak da sentaktiki ierir. Sonuncusuna, bilim diline ynelmesi halinde mantksal sentaks da denir ki, Carnap iin bu, formelletirilmi mant da ieren bir formel kalkller retisidir. Bu aratrmalar, dilin bir yanstma ilevi deil, sadece bir simgeletirme ilevi olduunu gstermitir. rnein, koyun szc, koyunu yanstmaz; o bir simgesel temsildir (representan). Szcklerin nesnelerin kendiliindenliini dile getirdiini syleyen her deneme, bu nedenle kuku ile karlanmaldr. Berkeley, zaten bizim szcklerimizin cebirin x, y, zleri gibi, nesne ile ilgili bir anlam tamakszn salt temsili iaretler olduunu, yani dncemizin oynad bir satran oyununun piyonlar olduklarn ileri srmt. Bunun yansra, Husserlin (yeni bir deyimle fenomenoloji dedii ey doru tanmlanrsa) bilgi fenomeninin betim ve zmlemesini yapmak isteyen fenomenolojik tutumu da bu konuda nem kazanmaktadr. br yandan, psikolojik tutum da, bilgi aktlarna ynelerek bu aktlar ilevlerine gre blmlemek ve bilgi edinmedeki aksaklklara dikkat etmekle ve bu aksaklklar dil ve bilgi rahatszlklar (afazi ve agnozi) olarak gzlemekle, bu konuda verimli olmaktadr. Wittgensteinn rencilerinin bilgi kuram diye bir sorun kalmadn ve bu sorunun zlm olduunu sylemelerine, br yandan Hartmannn bilgi kuramn ontolojiye ve dolaysyla metafizie balam olmasna ramen, ben, ada bilgi kuram ile ilgili en nemli ynelimleri daha iyi kavrayabilmemizi salayacan umduum bir hareket noktas setim. Bu hareket noktas, 1. bilgi kuram tarihine yeni bir bakla bakmamz salayabilir, 2. alternatif bilgi kuramlarna uygun alternatif mantklar bulunduunu gsterebilir, 3. ynelmemiz gereken yolu daha ak klabilir. Doal k noktamz, szckler arasndaki ilikiyi ele alma srasnda ortaya kan semantik sorun, yani szcklerin neyi gsterdikleri, bir baka deyile, szcklerin anlamlar ile nesneler arasndaki iliki sorunu oluturmaktadr. Eskiden beri, szcklerin anlamsal ve nesnel ilevleri yanl olarak zdeletirilmi ve ad ilevi, her trl soyut ifadeye de tanmtr. nk, Sokrates ad belirli bir bireyi gsterdiinden, yatak, masa, yaklaklk, doruluk gibi szcklerin de, Platonun ide dedii genel nesnelerle ilgili olduuna inanmtr. Platon yle der: Biz tek bir adla gsterdiimiz nesneler okluu iin, biricik bir ide koymak alkanlna sahibizdir (Devlet, 596 A). Bu kabule dayanlarak doruluklar ile ilgili bilgiler olduuna inanldnda, aadaki durum ortaya kar:

1 -> 2

19.11.2008 20:44

::BLG KURAMI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:44

::BLG ZERNE BRKA SZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y1.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BLG ZERNE BRKA SZ Betl OTUKSKEN

Metnin yaym izni iin Sn. Betl otukskene teekkr ederiz. Ynelen bir varlk olarak dier canllarla birok eyi paylaan insann ayrt edici zellii, ynelmesini de bir bilme konusu yapmasdr. Ynelme zellikle bilme biiminde somutlatnda insann hem kendisini ve dnyay tanmasn salar hem de kendisini ve dnyay deitirebilmesinin yollarn aar. yleyse zerinde en ok durulmas gereken edim, bilme edimidir. Bilme edimiyle ilgili bilme ilemlerinin yrtld felsefe alan da bilgi kuramdr. Bilgi kuram antropolojik bak asndan ele alndnda, insann bilen bir varlk olarak tad genel, evrensel nitelikli zellikleri zerinde durulmas asl kalk noktasn oluturur. nsan dnen bir varlk olarak, gerek dnmesiyle, gerek dile getirmesiyle, dnyay derler, toparlar. nsan yine bu niteliiyle, dnyay kendinde varl asndan sahip olduu karmaadan kurtarr. Bilgi kuram insann kendine ve dnyaya -ksaca varolan her eye- yneliminin temelleri, yaps ve ilevi zerinde duran bir e t k i n l i k t i r . Bilgi kuram, insann - kendini bilmesinden balayarak, varolan her eyi bilmesine kadar - tm bilme edimleri zerinde duran (bilme edimlerini inceleyen) bir d i s i p l i n d i r . Bu nedenle, neredeyse tm yaam boyunca bilmek zere -ve buna dayal olarak eylemek zere- programlanm insann bilmenin ve -bilmenin sonucu olan- bilginin kendisine ynelmesi byk nem tamaktadr. Bilgi kuramnda bilen varlk olarak insan, bilinebilen/bilinen her ey ve elde edilen sonucun iletilme ortam olarak dil bir araya getirilmektedir. Bilme etkinlii sonucunda ortaya kan bilgi d dnyann, dnmenin ve dilin birlikteliidir. nsan tm varl ile bilgidedir; bilgisi ile birliktedir. Temel Sorunlar: * Bilgiyi bilgi yapann ne/neler olduunu belirlemek. * Bilgiyi zmlemek. * Bilgiyi kurucu elerine ayrmak. * Bilgiyi bilgi olmayandan ayrt etmek. * Bilgi ile bilgi olmayan birbirinden ayrmak * Bilgi ile bilgi olmayann kurucu eleri bakmndan kimi zaman ortaklklar iinde bulunduunu da gz nnde bulundurmak. Bilgiyi bilgi yapan nedir? Bilginin ortak paydalar nelerdir? * zne, dnen ey, bilen varlk, insan, zihin, ben. * Nesne, ey, bilinen varlk, insan olmayan, d dnya, zihin olmayan, ben olmayan. * Nesnelemi dil (daha nceden retilmi olan bilgi/bilgi olmayanla eklemlenmeyi de ierir.) znenin n e t r d e n b il g i l e r retmesi mmkndr? * zne (yntem teknik [ zneye bal -kuram olarak- hem nesne ortamna bal teknik davurum olarak- ayn zamanda dil olarak] } + nesne trleriyle bilgi: * Felsefi bilgi: (varolmann/bilmenin/dile getirmenin) koullarn bilgisi olarak felsefe (Temellendirici/aklayc/betimleyici/yorumlayc) * Bilimsel bilgi: biimsel bilimler * Mantk-matematik (Biimlendirici): doa insan/toplum bilimleri (Yanstc/betimleyici/aklayc/anlamlandrc) * Etik bilgi: Tutum ve davranlarn bilgisi (Temellendirici/betimleyici/ deerlendirici) * Sanatsal bilgi: imgesel olann bilgisi (Betimleyici/deerlendirici/anlamlandrc)

bilimleri

1 -> 2

19.11.2008 20:40

::BLG ZERNE BRKA SZ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:40

::Bilgi zerine Dndnz m?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y13.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Bilgi zerine Dndnz m? Anlamak Bilgi, yabancs olduumuz bir kavram deil. Yaammzn nemli bir ksmn bilgi edinmek iin tketiyoruz. Bilginin retilmesi, dei tokuu, biriktirilmesi, eriilmesi ve kullanlmasna ynelik rgtlenmenin boyutlar, sanayi a sonrasnn bilgi a olarak adlandrlmasna neden olmutur. Gnmzde bilginin g ile ilikisinden sz ediliyor. Bilenlerin, bilmeyenlerin nne getii her frsatta dile getiriliyor. Her tr organizasyon, kendinin gereksindii bilgiyi biriktiriyor, oaltyor, aktaryor. Bilginin gndelik hayatmzdaki rol de ok belirgin. Tutum ve davranlarmzn arka plannda dayandmz bilgi setleri var. Bilgisel duruumuz, eylemlerimizi ynlendiriyor. Bilginin farkl trleri, ilevlerini deiik biimlerde yerine getiriyor. Temellendirme, betimleme, aklama, deerlendirme, anlamlandrma, yorumlama kullanlan bilgi yntemlerin nde gelenleri. Bilginin deiik kullanm pratikleri var. Tre gerei karar vermek durumunda olan bir aile meclisi , kuaklar boyu aktarlan bir bilgiye bavurmaktadr. Bir intihar eylemcisi, eyleminin meruluunu, sahip olduu bilgi tabanna dayandrmaktadr. Deiik alanlardan bilim insanlar, kendilerinden nce biriktirilmi bilgileri ve denenmi yntemleri kullanarak yeni bilgiler retmektedirler. Uluslar, birbirlerine kar scak-souk eylemlere geerken yine kendi bilgi(istihbarat) daarlarndan yararlanmaktadrlar. Bireysel tarihimiz iinde verdiimiz kk-byk tm kararlarda, yine rendiimiz, retilmi, telkin edilmi bilgilere bavururuz. Bilginin bu birbirinden farkl kullanmlarnda hemen hemen tm aktrlerin dikkate ald lt, inanlarmzdan ok da bamsz olmayan bir gereklik tasarmndan temellenen doruluk kansdr. nsanlarn byk ounluu eylemlerinin doru olduu inancndadr. nk onlara gre, gerekletirdikleri eylemin dayand bilgi dorudur. Bat eriadaki bir yerleimci, uluslararas hukukun kendine ykledii igalci statsne kar kar. Ona gre, orada yaama hakk olduunun bilgisi inand kutsal kitapta yer almaktadr. Dorulua yklenen anlam nedeniyle, bilgiyi ynlendirme ve g-iktidar ilikileri amacyla kullananlar yaydklar bilginin doru olduu kansn vermeye zen gsterirler. Bilgiyi, insan ve doa bilimlerinin kuramsal erevesinde sorgulayacak olursak, durum biraz daha karmaklar. Burada insanlararas gayretin ve etkileimin sonucu retilen bilgi sz konusudur. Sorular daha evrensel! bir nitelik kazanr. nsanln rettii bilginin zorunluluu v.d. gndeme gelir. Ortak akln hangi snrlara kadar gidebilecei sorusu bir yanda, doru olann bilgisini elde etmek iin kullanlacak yntemlerin neler olabilecei sorusu dier yanda olmak zere balklar eitlenir. Felsefece dnme, bilgiyi, temel ilgi alanlarndan biri olarak ele almtr. Felsefe de sonuta bilgi retme etkinliidir. Bu adan filozoflarn bilgiyi mercek altna almalar anlalabilir bir eydir. Varlk, estetik, etik, siyaset, v.d. alanlarda savlar ne srmek, sonular karmak her eyden nce insann bilme yetenei, bilginin olanakll, doru bilginin nelii ile dorudan ilikilidir. Ayrca ne tr bilgilerin felsefece dnmeyi hak edecei de tartlmaktadr. rnein felsefece bakldnda, bu metnin giriindeki kimi rnekler bilgi kapsamnda grlmemektedir. Bilgiye klasik yaklamlarn byk blm, zellikle bilginin gereklikle balam temelinde olanlar, antik dnemde ortaya atlmtr. Aranan ey, geree dorudan ulatran hakiki bilgidir.

1 -> 2

19.11.2008 20:42

::Bilgi zerine Dndnz m?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:42

::Bilgiye Ulalamaz::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y12.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Bilgiye Ulalamaz Muharrem YILDIRIM Byk lde deneye dayal, mutlak gerek olarak tanmlanmayan, aksi kantlanncaya kadar doru kabul edilen bilgi, bilimsel bilgi olarak kabul gryor. Bilimsel bilgilerin ok az deiime uramas ya da deimez olmalar, bamsz olmalarn anlatyor ve buna, bilimsel objektiflik/nesnellik deniyor. Bu anlam ile de kiisel olmaktan kyor toplumlarn/kltrlerin yaam alanlarnda direkt rol oynuyor. Bu almda deney ve kantlamak nemli iki etken olarak ne kyor. Birbirlerinin olmazsa olmazlar da diyebiliriz. Az bir kuvvet ile byk bir yk kaldrmakta kullandmz kaldracn etkisini kantlama deneyi ile bizi Aa, u u niteliklerde bir bitkidir bilgisine gtrecek deney arasnda ok ciddi farkllklar var. Burada yantn dncelerinize amak istediim sorudaki deney, aacn (vb.) bilgisine ulamak iin yaplan bir dizi ilem ieriindeki deney olarak alglanmaldr. Kaldra rneinde, pratik deneyimlerimizin aktarlmas ierii var. Dierinde ise bilgiye ulamak adna sonusuzlua mahkm bir aba... Herhangi bir eyin bilgisine ulamaya alma abas neden sonusuzlua mahkmdur? 1. Srekli hareket ve deiim halinde olduumuz ana fikrindeki n kabul, bizi, ulatmz bilginin o an bilgisi olduunu kabule zorlar. Yani o eyin bilgisine ulatmz sandmz anda, bilgi bir an ncede kalmtr artk. 2. eye mdahale arttr. Bu zorunluluk, mdahale ettiimizi, rnein aac, aa olmaktan karr. O, mdahale edilmi bir aatr artk ve elbette, elde edeceimiz bilgi de aaca ait deil, mdahale edilmi aaca dair olacaktr. (Bir baka anlatmla, eye makro dersek, mikrolatrdka makronun znden uzaklarz.) Dnyay vakumlasaydk ne olurdu? sorusunu ilk yaratan kiiye muhtemelen aptal denir ve aptallnn snr yoktur bilgisine ulama ans da hibir zaman olmayacaktr. Deney iin prototip yaratmaldr ve elbette iinde canllar da olmaldr. nsan yer alrsa aptal cani olacandan, muhtemelen hayvanlar ve bitkiler yerletirerek akll cani olmay tercih edecektir vs. eylerin kendisine, oluumuna, geliimine vs dair bilgilere ulaabilmek iin verilen abann, rneklemeye altm prototiplere gereksinim duymas, ulalacak olann znden uzaklamak olduundan daha fazla anlattklar var: 1. Deneye konu olan, asla denenenin kendisi olmayacaktr. 2. Geree en yakn tanmlamas ad altnda bilgiler oluturulacak ve geree en yakn ieriinde uzak yaamlar yaratlacaktr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:43

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y0.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Editrden Selma YILDIZ

Merhaba, Edilgen/pasif, tketen/kullanan hedef kitle gibi kavramlarla anlmaya balanan, yapma becerilerle insani becerilerini kaybeden insann, barol yeniden ele almasnn belki de tek aresi bilmek. "Bilmek"in de, bilgiden getii dncesi "bilgi"ye dair birok soruyu da peisra gndeme getiriyor. Peki, bilgi nedir? Doru! bilgi olanakl m? Bilgicilerin ve phecilerin dedii gibi olanaksz m? Usularn dedii gibi insann douundan beri var m? Bilginin ancak duyularmzla elde edileceini savunan duyumculara m kulak vermek gerekiyor? Yoksa Nietzschenin dedii gibi doru bilgi greli, Foucaultnun dedii gibi her bilgi iktidar retici mi? Peki, iktidar ayn zamanda bilgi kurucu olarak ne denli nesnel olabilir? Zihnimize taklan bu ve bunun gibi sorulabilecek sorulara bir yant bulabilir miyiz dncesiyle dergimizin 8. saysn Bilgi nedir? Doru! Bilgi olanakl m? sorusuyla yayma hazrladk. Deerli akademisyen ve yelerimizle birlikte bu soruya yant arayacaz. Dnrlerimiz kavramlaryla akademisyen ve yelerimiz dnsel sreleriyle dergimize konuk olurken, sizleri de konuk etmekten mutluluk duyuyor, keyifli okumalar diliyoruz. Sevgilerimle...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:40

::HAKKAT VE YANILSAMA HAKKINDA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y6.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

HAKKAT VE YANILSAMA HAKKINDA Kaynak: Deleuze & Guattari, Philip Goodchild, eviri: Rahmi G.dl, Ayrnt Yaynlar, 2005 Yasalarmz bilinmez herkese, bizi yneten o kk soylular grubunun elinde bir srdr. Bu eski yasalara tpatp uyulduundan kukumuz yok, ama bilinmeyen yasalara gre ynetilmek gene de enikonu rahatsz edici bir ey... Belki bizim ele geirmeye altmz yasalar diye bir ey yoktur hi. imizde kk bir topluluk gerekten bu dncede ve kantlamaya alyor ki, bir yasa varsa, udur ancak: Soylular ne yaparsa, yasa odur (Kafka, arkc Josefine ya da Fare Ulusu. 1988: 437-8). Bugn soylularmz kimlerdir? Bir hakikat nosyonu, pratik yaam iin gerekli. Ancak hakikat, kendinden menkul bir ey deildir: Belirli bir nermenin hakikat deeri, totolojiler ve zelikiler dnda tm durumlarda, nermenin ieriinden bamszdr. Bu tr tamamen analitik nermelerden (ve bir nermenin gerekten de analitik olduunu kim yarglayacak?) ayr olarak, bir nerme, kendi ilikisini, gsterdii duruma belli etmez. Eer bilgi, bir hakikat nosyonuna balanrsa, felsefe, dnce ile varln arasndaki boluu kapatmak iin hakikatin retildii koullar garanti edecek akn bir terime bavurmak zorundadr; felsefe kendisini, hakikati garanti etmek iin icat ettii metafizik temellerle kstlamamtr. Yine de, bu tr temellerin hakikatine ilikin problem baki kalr ve sonsuz bir gerilemeye yol aar; ayrca, dncenin varla uyup uymadna ilikin problem de baki kalr. Burada matematik ve mantk, bir problemle karlamaz, nk aratrma alanlarn tmyle kendileri oluturur. Ayn ekilde bilim, kuram ile gzlem arasndaki uyuuma izin verecek ekilde, hem laboratuarn kapal ortamnda hem de teknolojik rnlerin korunmu ortamnda sonularn yinelenmesini salayarak, nesnel dnyann davrann yeterince ynetebilir. Bilimin hem aratrma materyali hem de kuramsal sylemi, evrenin kimi gizlerinin doann yasalarn aa kartmasn salayacak ekilde baarl biimde ynetilir. Beeri bilimler fizik bilimlerini kendilerine rnek almaya alabilirler; fakat daha zor bir grevleri de vardr: ou insan dncesi ve davran, kolaylkla bireyletirilemeyen ve yaltlamayan, karlkl olarak baml ok eitli deikenler tarafndan koullandrlr. Olgularn ve enformasyonun grece olarak tartmasz olmalarna karn, bu tr olgularn retildii sreler kendilerini kolaylkla aa karmazlar. Nietzsche sonras Fransz dncesini okumayanlar arasnda bazen karlalabilen, bu dnceye ilikin popler bir karikatr vardr Bize sylendiine gre, Franszlar hakikatin olmadna inanrlar ve bu tr bir inancn znde varolan zelikinin ya farknda deillerdir ya da her halkarda hakikat diye bir ey olmad iin onunla ilgilenmezler. Ancak Fransz dncesini okuyanlar, bu tr bir mesele ile nadiren ilgilenirler. nk Nietzsche tarafndan ortaya atlan sorun, hakikatin varoluu sorunu ya da hakikat istencinin varoluu sorunu deil, hakikat istenci iin motivasyon sorunudur (Deleuze, 1983: 95; Nietzsche, 1973: 15). Kafkann yks, yasadan tm ierik etmenini uzaklatrarak, yasaya gre yaamann neye benzediini aa karr; benzer ekilde Nietzsche, hakikatten tm ierii uzaklatrarak, hakikati arayarak yaamann neye benzediini de sergilemitir. Byle bir Nietzscheci aratrmann gerekesi udur: Doa yasalar, adalet ya da hakikat arayarak nasl yaadmz, bu tr yasa, adalet ya da hakikatin doasndan ok daha fazla neme sahiptir. Kiinin hakikatin aranmas srasnda ne yaptna ilikin etik ve politik sorunlar, hakikatin varoluuna dair epistemolojik sorudan daha nemlidir. Bir nerme, iki bileene ayrlabilir:

1 -> 2

19.11.2008 20:45

::HAKKAT VE YANILSAMA HAKKINDA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:45

::hangisi::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y16.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

M. Gl ZGE

hangisi ancak bilebilmek bu kadar zaman niye nerde baladysa rensek s-sz kalm kent glgesi yoksunlam akamlar unutmaz bin fslt gn aarmam bilesin bilesin ki rtl dnya ne d ayrt etti ne gerek hangisi hangisiydi zamansz ak biri srgn biri tutsak acs nerde sakl

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2007 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:46

::nsan stne Dnceler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y3.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

nsan stne Dnceler Mehmet YAPICI


myapici@aku.edu.tr

1. nsann dnme biimi, gemiten gnmze, somuttan soyuta doru bir geliim izlemitir. 2. nsan dncesinin gstermemitir. eitlilii; nicelik ynnden artm, nitelik ynnden gelime

3. nsann doa ile ilikisi gemite karlkl iken, bugn insan lehine tek tarafl ilemektedir. 4. nsann sosyal birliktelik gereksinimi gdden hobiye doru bir geliim izlemitir. 5. nsan doann yabancs iken, kendisine yabanclamtr. 6. nsan, kendi inan sistemini yarattn unutarak, inan sistemlerinin klesine dnmtr. 7. nsan yaamak iin retenden, tketmek iin retene dnmtr. 8. nsan yaam anlamlandrma abasndan vazgemi, gn anlamlandrma abasna girmitir. 9. nsan hakl olmay semekten, gl olmay semeye gei yapmtr. 10. nsan dnme yeteneini sosyal nderlere devretmitir. 11. nsan teknoloji retenden, retilen teknolojiyi anlamadan kullanana dnmtr. 12. nsan yaamak iin biriktirenden, moda olduu iin biriktirene dnmtr. 13. nsan yaamak iin savaandan, ldrmek iin savaana dnmtr. 14. nsan remek iin sevienden, haz almak iin seviene dnmtr. 15. nsan; nesneden varla dnmtr. 16. nsan bakandan grene dnmtr. 17. nsan, kzdan anaya dnrken, ocuktan bayana/insana dnmtr. 18. nsan, erkekten adama dnrken, ocuktan adama dnmtr. 19. nsan, doa zerine dnenden, nesne zerine dnene dnmtr. 20. nsan gl teklerden oluan gl toplumdan, zayf teklerden oluan gl topluma dnmtr. 21. nsan tikelden tmele dnmtr. 22. nsan, doast dnceden, metafizik dnceye, metafizik dnceden pozitif dnceye, pozitif dnceden bulank dnceye ulamtr. 23. nsan, srden bireye dnmtr.

1 -> 2

19.11.2008 20:45

::nsan stne Dnceler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:45

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y9.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

SMLER

Adorno

Ajdukiewicz

Aquinas

Aristoteles

Bachelard, Gaston

Bergson

Berkeley

Collingwood

Condillac

Descartes

Dewey

Farabi

Feyerabend

Foucault

Hume

bn Sin

Kant

Leibniz

Locke

Marx

Mill. J.S.

Platon

Quin

Rotry

Spinoza

Adorno Adornonun modern usun bunalmnn merkezinde yntemin, zmlemenin, snflandrmann, evrenselliin ve mantksal dizgeliliin her eyden nce geldii modern bilimsel usuluun olduuna inanc tamdr. Adorno nesnelerden kkten bir biimde bamsz tanmlanan usun

1 -> 2

19.11.2008 20:44

::SMLER::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:44

::Kantta Sentetik Bilgi Fikri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y7.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Kantta Sentetik Bilgi Fikri Nebil REYHAN Kantn bilgi grn zetlemeye alan hemen her bavuru kayna onun bir yandan analitik ve sentetik, dier yandan da a priori ve a posteriori yarglar arasnda yapt ayrm temele alr. Bilgi teorisinin artk klasik hale gelmi olan bu ayrmlar ksaca betimlendikten sonra Kantn temel iddiasnn sentetik a posteriori ve analitik a priori yannda sentetik a priori bilgilerimi. zinde olabilecei inancnda yatt sylenir ve Kantn bu tr bilgilerin olanan neye dayandrd yine klasiklemi Kant kavramlarla zetlenir. Bu yntemin poplaritesinin en nemli nedeni, kukusuz, bunun Prolegomenada Kantn kendi izledii yol olmasdr. Saf Akln Eletirisini ok karanlk bulanlar iin kaleme ald bu kitapta Kant, temel yaptnda ortaya att bilgi grn kolay anlalabilecek bir ekilde sunmay amalar. Ne var ki Kant bu kitab dierine bir klavuz olarak dnmtr ve asl referans kaynann dieri olduunu her defasnda hatrlatr. Bu poplaritenin bir dier nedeni de Kantn bu ayrmnn bilgi teorisinde hemen herkes tarafndan benimsenen bir ayrm olmasnda yatar. rnein yirminci yzyln pozitivistleri, sentetik a priori bilgilerin mmkn olduu iddiasna hi itibar etmeseler de, Kantn bu ayrmn olduu gibi benimsemi grnrler. Dier yandan bu evrenin sentetik a priori bilgilerin mmkn olduu iddiasna enerjik muhalefeti de, bu ayrmn poplaritesini artran faktrlerden biri olarak grlebilir. Kantn sz konusu bu ayrmnn, onun felsefesini anlamada anahtar olarak alnmas bana tam da bu nedenden sorunlu geliyor. Kantn Prolegomenada kendi yapt ayrm geri kolay anlalabilir bir ayrmdr, ama Kantn sentetik kavramndan tam olarak ne anladn grebilmemiz iin yeterli deildir. Dier yandan mantk pozitivistler de, bu ayrm kendileri ne mal ederlerken bu kavrama olduka yzeysel bir anlam yklemilerdir. Bu evrenin ykledii anlamla analitik/sentetik yarglar ayrm, bu nedenle, Kant anlamaya hi de uygun bir anahtar olamazm gibi grnyor. Kantn Prolegomenada gtt ama Eletiride ortaya att grlerin erevesini izmektir. Szn ettiim ayrm bu ereveyi izmeye ok uygun olabilir. Ama erevede kaldka bu ayrmn gerekte ne anlama geldiini anlamak tam mmkn deildir. Kantn analitik/sentetik yarglar ayrmnn temelinde onun sentetik birlik [ Einheit] kavram yatar. Eer Kant anlamak iin bir anahtar kavramdan sz edilecekse, bu kavram ancak sentetik birlik olabilir. (Ama bu ylesine zahmetli bir anahtardr ki, kapy krp girmek ouna daha az yorucu bir seenek gibi grnyor olmal.) Kantta sentetik birliin ne olup olmadna bakmadan nce, bu ifadedeki bir tuhafla dikkat ekmek isterim: Sentetik, szcn en geni anlamyla, bir btn oluturan elerin kendiliklerinden bir btn oluturmadklarn, yapay olarak, yani insan eliyle bir btn haline getirildiklerini dile getirir. Daha dar anlamyla sentetik, kendiliklerinden bir birlik oluturma- yan elerin insan elinden kma, zorlanm birliidir. Bu anlamda sente tik, birlikin tam kart gibi grnyor. yle ya, gerek anlamdaki birlik, eylerin kendiliklerinden bir birlik iinde olmalarn gerektirmez mi? Bu durumda sentetik birlik bir szde birlik olmann tesine geebilir mi? imdi Kanta dnecek olursak: Onun sentetik birlik kavram bu birlik iindeki eylerin kendiliklerinden bir birlik iinde olmadklarn ierir. Ama buna ramen bu, szde bir birlik deil, insann bilme yetisi sz konusu olduunda mmkn olan yegane birliktir, nk bu alanda eylerin kendiliklerinden birlii hibir zaman sz konusu deildir. Buradakine benzer bir problem kendini homojen/heterojen ayrmnn daha yakndan incelenmesinde de gsterir: Homojen, bir btn oluturan tm paralarn benzer, heterojen ise farkl olmasdr. imdi mutlak anlamda heterojen, yani tm paralar birbirinden farkl bir btn dnelim. Burada tm paralar farkl olmak bakmndan ayn olduklarna gre, bu zellik bakmndan bu btn yine homojen olarak grmek zorunluluuyla karlarz. Eer bir sepeti dolduran eylerin her biri bir dierinden farklysa, sepetin iinde olmak dnda, bu eylerden

1 -> 2

19.11.2008 20:44

::Kantta Sentetik Bilgi Fikri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:44

::Mutlak Bilgi Var Mdr?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y11.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Mutlak Bilgi Var Mdr? Bilgehan2006 nsann yaamn srdrmesi iin bilgiye ihtiyac var. Yaamn srdrmesi, gereksinimlerini en uygun ve en doygun ekilde karlamas, gvenliini salamas, doa ile uyum iinde yaayabilmesi demektir. Tm bunlar iin de, dnebilmesi, akl yrtmesi, karar vermesi gerekmektedir. Bunlar yapabilmesi iin de, bilgiye, doru bilgiye ihtiya duymu ve doru bilginin peine dm, aray iinde olmutur. nsan, yaamsal ihtiyalar iin gerekli olan bilgiyi, zamanla belleinde biriktirerek arttrm, nesiller boyu deiim geirerek, gelitirerek devretmitir. Yaamsal bilgisini, teknik bilgisini arttran/gelitiren insanlk, zaman iinde, yaad dnyay, evreni, kendi akln, zihin yapsn, topluluk halinde yaayarak da, dier insanlarn akl ve zihin yapsn, topluluk hareketlerinin bilincini de merak etmi, anlamak istemi, bunlar ynlendiren, temellenen bilgiyi, mutlak bilgileri bulmak istemitir. Yaamsal bilgiyi, deneyimleyerek, uygulayarak dorulamaya alan insanlk belli llerde doru bilgiyi bulmasna ramen, zihinsel bilginin alannda olan, insan, evren ve toplum ile ilgili bilgilerde, mutlak doruya ulamak iin uram, abalam, eitli dnsel akmlar, retiler gelitirmi, ancak sonuca ulaamamtr. nsan zihninde, evren ve toplum ile ilgili olarak mutlak bilgiye ulalamayacan dnyorum. Neden? ncelikle, bu olgular, kapsam asndan, tekil insan zihninin ulaamayaca, anlamasnn imknsz olduu kapsamdadr. nsan bu olgularn iindedir ve kk bir parasdr. Temel eliki ve soru udur; para btn anlayabilir, btnn bilgisine ulaabilir mi? Akl yrtebilir, dnsel boyutunu arttrabilir, ancak, dnlebilen ve akl yrtlen her ey, sonuta bilinen zerinedir. Ayrca, zihin, evren ve toplum, karmak ilikiler, zamansal ve meknsal oluumlarn sonucunda oluan, dinamik bir andr. Ancak, insan dncesi ve bilgisi, bedensel yapsna ve salna baldr, zamansal olarak insan yaam snrldr, meknsal olarak da, algsal olarak da, kstl bir gce sahiptir. nsann, basitten devinim devinim zihin, evren, toplum ile ilgili olarak, somuttan soyuta giden, mikrodan makroya giden, karmaa giden, alg, bilgi, akl, dnce, bilin dngs srekli devinim halindedir. Bu bilincin icat ettii, dorusal, kesitli, duraan zaman zerinde gereklemektedir. Bu arttka, insann alglamalarnn keskinlii, niteliksel ve niceliksel boyutu azalmaktadr.

Dolaysyla, psikolojik, metafizik ve sosyolojik alanlardaki tm bilgiler, ncelikle soyuttur, bu alanlarda tarihsel olarak ilk dnen insanlarn rettii bilgilerin, bellee kaydedilmi, zerine eklenmi birikimidir, btn kapsamad iin eksiktir, grecelidir. rnek olarak, Freudun Bilinalt kavram, kavram ve kapsam olarak o dnemin yenilii olabilir, ancak, bu konudaki yansmalar, bilgiler tarihsel bir sre iinde Freudun zihnine kadar gelmi, yeni bir kavram, kapsam ve teorik dnce, teorik bilgi olarak, kesinlii kantlanamayacak, soyut, greceli bir bilgi olarak olumutur. Gnmz psikoloji alannda, psikanaliz kavram nemli bir olgudur, ancak mutlak doru bir bilgi midir? zet olarak, insan zihni, tmel evren ve toplumu konu alan tm bilimlerde, mutlak bilgi, doru bilgi doas gerei olamaz, olmas da gerekmez. Olan sadece, bilgiyi biriktiren, edindii bilginin doru ve mutlak olduunu sanan ve inanan, bu mutlak olduunu sand bilgilerle dnya kuran, dnce oluturan, fikir yrten ve ne yazk ki, eylem gerekletiren insann varldr.

1 -> 2

19.11.2008 20:43

::Mutlak Bilgi Var Mdr?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 20:43

::Nietzschenin Epistemolojisi zerine Dnceler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y15.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Nietzschenin Epistemolojisi zerine Dnceler rsan K. YMEN Metnin yaym izni iin Sn. rsan K. ymen e teekkr ederiz I 19. yzyl Alman filozofu Friedrich Nietzsche zerine ok ey sylendi, ok ey yazld. Hem kalplam felsefe anlayna hem de felsefenin kalplam iddialarna kar cesurca kar koyduu iin birok filozofun, felsefecinin boy hedefi haline geldi, hatta bazlar tarafndan felsefe kapsamnn dnda tutulmaya alld. Ancak bunlar, Nietzschenin, felsefe tarihinin en arpc, en yaratc ve en etkileyici filozoflarndan birisi olduu gereini deitirmeye yetmedi. Nietzschenin anlalmas zor bir filozof olduu, buna da byk lde kendisinin yol at dorudur. Burada filozoflarn hepsi iin geerli olan ve felsefenin yapsndan kaynaklanan bir anlalma zorluundan deil, daha farkl bir eyden sz ediyoruz. Nietzschenin yazarken, zaman zaman da olsa, kar kyormu gibi yapt bir eyi aslnda savunmas veya savunuyormu gibi yapt bir eye aslnda kar kmas ya da byle bir izlenim vermesi, sk sk mecazi sylemlere ve alayc bir dile bavurmas, sistematik bir felsefe oluturmaktansa, tepkisel, eletirel klar yapmay tercih etmesi, onu bir yere oturtmay gletirebilir. Ancak btn bunlar Nietzschenin felsefeden ok edebiyatn yararna bir i yapt iddiasn hakl kartmaz. Nietzsche, deyim yerindeyse, dibine kadar felsefenin iine batm, kalplam felsefeleri eletirirken bunu edebiyatla deil, daha dorusu sadece edebiyatla deil, felsefe de yaparak gerekletirmi byk bir filozoftur. Bunun aksini savunmak felsefeye dar bir adan bakmak, felsefeyi ksrlatrmak anlamna gelir. Nietzschenin felsefeye hem etik hem de epistemoloji alannda ok nemli katklar olmutur. Etik ve genel anlamda yaam zerine yazdklar daha ok bilinenlerdir. Nietzsche bu nedenle genellikle etik veya varoluuluk kategorisindeki felsefe kitaplarnda, derlemelerinde yer alr. Epistemoloji kategorisindeki dnceleri ve yazlarysa daha az bilinenlerdir. Biz bu yazda Nietzschenin epistemolojisi zerinde duracaz. Bu tercihi yapmamz da epistemolojisinin etiinden daha nemli olmasndan deil, epistemolojisinin daha az bilinmesinden ve epistemolojisi anlaldnda belki etiinin de daha iyi anlalabileceine dair tadmz inantan kaynaklanmaktadr. Hatta unu da imdiden sylemek gerekir ki, onu felsefe tarihinde zgn klan epistemolojisinden ok, etik alanda dndkleri, yazdklardr. Ancak bu, epistemolojisi ile etii arasnda bir ilikinin bulunmad veya epistemoloji sinin nemsiz olduu anlamna gelmez. Yakn bir gemie kadar Nietzschenin bir epistemolojisinin, yani bir bilgi teorisinin ve/veya bir bilgi felsefesinin olmadnn veya olamayacann dnlm olmas, biraz da epistemolojiye yklenen snrl rolden, epistemolojiye atfedilen dar anlaml tanmdan kaynaklanm olabilir. Gerekten de, epistemolojiyle ilgili yaynlanan kitaplara baktmzda, Nietzschenin adn grmekte glk ekeriz. (Brakn Nietzscheyi, epistemolojinin temel sorunlaryla en az Platon, Aristoteles, Descartes, Hume, Kant ve Wittgenstein kadar youn, derinlemesine ve ayrntl bir biimde uram olan ve epistemolojinin temel sorunlarn anlamak asndan Nietzscheden ok daha vazgeilmez olmas gereken Antik Yunan dneminin skeptik(1) filozoflar olan Pironistlere ve Sekstus Empirikusun adna bile zor rastlarz).(2) Neden? Nedeni ok ak. nk epistemoloji, epistemolojinin k noktas olan, bunun da tesinde epistemolojinin varlk nedeni olan skeptisizmi gelitirmek veya ona dayanarak bir epistemik bak as ortaya koymak yerine, skeptisizmi bir hedef tahtas haline getirmi, skeptik argmanlar bir bir sraladktan sonra, onlarn zerine farkl bir epistemoloji ina etmek yerine, onlar amay, onlar ortadan kaldrmay, onlar teori d brakmay balca amac haline getirmitir. Byle bir epistemoloji de doal olarak, kesinlik veya olaslk temelleri zerine

1 -> 2

19.11.2008 20:41

::Nietzschenin Epistemolojisi zerine Dnceler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 20:41

::SZLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y4.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Bilgi Felsefesi-SZLK

a priori/ a posteriori

ak ve seik

adclk

aa biimli dnme

alg

alg dzenei

alg olanakll

A alglama

algnn algnn deiebilirliinden yanlabilirliinden uslamlama uslamlama

algclk

analitik/sentetik (ayrm)

anlama

anlklk

anschauung (Alm.)

apaklk

akn (lk)

aknsal idealizm

aknsalclk

bilinmezcilik B bireimsel gei/bireimsel karsama

bilgikuram

bilin

bilin ierikleri

bilindii gibi nesne

bilinircilik

bilinemezcilik

birincil nitelikler

karsama

okuluk (oulculuk)

deney

deney ierii/konusu

deneycilik

deneyim

d dnya

diyalektik yntem

dogma (inak)

D doru doruluk

doutan dnceler

doksa

doruluk

doutanclk

dngsellik

duyu-deneyi

duyu-verisi

duyum

duyumculuk

duyumlanabilir nitelikler

episteme

eletiricilik

feminist bilgikuram

gerek G grecilik

gereklik

gerekilik

girilmezlik

gizemcilik

gnosis

greli

grng

grngclk

grngsel ballam

grn

grnt

ide (idea) imgelem

dea

dealizm

ikicilik

ikincil nitelikler

im

imge

imgelemek

kendinde ey

kukuculuk

logos (Yun.)

1 -> 2

19.11.2008 20:43

::SZLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:43

::TEKNOKRATK DNCE BALAMINDA BLMDE ZNELL...

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y8.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

TEKNOKRATK DNCE BALAMINDA BLMDE ZNELLK SORUNU Hasan Engin ENER* Bilim ve Kuram Kavramlar zerine Bilim felsefesinin alnna giren bilimin nitelii konusunda kukusuz sylenebilecekler snr tanmazdr. Bu balamda bilimin tanmlanmasnn ne derece anlaml ve yeterli olduu kukuludur. levsel bir tanm denemesi olarak u sylenebilir: Bilim, kuramlar araclyla evreni (dnya ve canllar dahil) anlama etkinliidir. Bilimin zellikleri kendini kuramlar araclyla gsterdiinden bilimin niteliinden bahsettiimizde aslnda temel konumuz kuramn niteliidir. Bilimi dier bilgi trlerinden ayracak temel unsur da kuramlarn zellikleri olacaktr, zira dier bilgi trleri de dnyay anlamaya ynelik etkinlikleridir. Kuramlara gei olmas asndan bilimin (ve doal olarak kuramlarn) en nemli iki zelliine deinmek gereklidi (1). Bunlar bilimin konusuna ve yntemine ilikindir: 1. Bilim dnyevi sorunlarla ilgilenir: te dnyaya ait aklamalar teoloji bata olmak zere farkl bilgi trleriyle ilikilidir. Dnya ya da daha geni olarak evren (cosmos) ile ilgili olmayan sorunlar bilimin kapsam ierisinde deerlendirilemez. Bu anlamda Tanrnn varlna ilikin sorunlar bilimin konusuna girmedii gibi, Tanrnn varlna (veya yokluuna) ilikin savlar da bilimsel deildir. 2. Bilim dogma kabul etmez: Bilimin kesin dorusu yoktur. Sanldnn aksine bilim tartmasz dorular retmez, tam tersine, yanllanmaya aktr. Bu balamda bilim dogma kabul etmez: Bilimin kutsallk atfettii, eletiriye ak kap brakmad herhangi bir kavram yoktur. Buna akl da dahildir. Akl her zaman iin eletiriye aktr. Bu anlamda bilimin en temel yntemi eletiridir.(2) Bu ereve iinde, kuramlarn da temel zellikleri olarak yukardaki nermeler geerli olacaktr. O zaman karmza, bilimin tanmndan daha ok ey sylenmesi gereken, kuramn ne olduu sorusu kar. Rudneyin(3) kuram tanm bu balamda kanmca aklaycdr: Kuram, ampirik yntemlerle snanabilir, sistematik olarak birbiriyle balantl (yasa benzeri genellemeleri iine alan) nermeler btndr. Bu tanm aslnda kuramn zelliklerini de aklamaktadr. Bununla birlikte daha geni olarak bunlar ortaya koymakta yarar vardr. Her ne kadar eletirilebilir ynleri olsa da, McCoolun(4) sralad kuram zellikleri kanmca ilevseldir. 1. Doruluk/Geerlilik: Kuram, gereklii doru/geerli bir ekilde temsil etmelidir. Yani kuramn sonular gereklikle uyum iinde olmaldr. 2. Sadelik: Kuram, temsil edilen karmak gereklikten daha sade olmaldr. 3. Snanabilirlik: Snanamayan kuramlar bilimsel anlamda daha az kullanldr.(5) 4. Anlalabilirlik: Bilimin amac, etrafmzdaki dnyay anlamaktr. Bilgimizi bu amala sistematik olarak yaplandrrz. 5. leri aratrmalar iin uygunluk: Bilim birikimseldir(6), nceki almalarn zerine yaplan eklemelerle byr. 6. Neden sonu ilikisi: Kuram, tesadfilii ortadan kaldrmal ve neden sonu ilikisi iinde aklama yapmaldr. 7. Kestirimsellik: Kuramlar, gelecee ynelik ngrde bulunabilmelidir.(7) 8. Yararlk: Kuram olguyu aklayabilmelidir, baka bir ifadeyle dnyay anlamamz salamal yani sorunlar zebilmelidir. 9. Gllk: Burada kastedilen, ierik fazlal ve genellenebilirliktir. 10. Gvenilirlik: Ayn aratrmann sonularnn benzer sonulara ulamasn ifade eder. 11. Nesnellik: yi bir kuram deerleri belirlememelidir, fakat deerler ve gereklik arasnda balant kurabilir.(8) 12. Drstlk: yi bir kuram, deerlerin kuram nasl etkilediini aklamaldr. Bir yneltinin savunusu bilimin kutsall perdesi arkasnda merulatrlmamaldr.

1 -> 2

19.11.2008 20:42

::TEKNOKRATK DNCE BALAMINDA BLMDE ZNELL...

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:42

::VOLTAIRE BZE YALAN MI SYLED?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y10.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

VOLTAIRE BZE YALAN MI SYLED? Gnl TOL* 18. yzyl, kkenini 17. yzyl Rnesans felsefesinden alan, din ve tanrnn toplumsal yapdaki merkezi yerini akln almas temel prensibine dayal Aydnlanma felsefesinin ykselmesine sahne olmutur. Aydnlanma a olarak addedilen bu dneme yepyeni bir ideal damgasn vurur. Bu ideale gre, yeni yzylda gerek birey gerekse onun oluturduu toplumsal yaplar, dnceyi o dneme kadar tahakkm altna alm tarihsel otoritelerden kurtulmal ve akln kutsayc nda yeniden yaratlmalyd. Byle bir dnm, insanl hapsolduu din-Tanr ekseninden kurtaracak, ona evrenin kaplarn aacakt. Vaat edilen ey akl ile talandrlm zgrlk ve mutluluk imparatorluu idi. Bireyi evrenin merkezine yerletiren bu dnemde, insan ve Varlk arasndaki iliki kkten bir deiime urad. Grekler dneminde kendisini Varlkn ynetimine aarak onunla serbest bir bant kuran, yalnzca reel olan kefetmek ve onu seyretmekle ilgilenen insan, imdi kendisini evrenin merkezine oturtmu ve soyutlayan, hesaplayan, hkmeden kendisinin bilincine sahip zne haline gelmitir. Martin Heidegger, Teknie Ynelik Soru adl eserinde zne ve nesnenin yeniada yer deitirmesini aklarken, Greklere referans verir. Grekler arasnda zne, hypokaimenon, yani nde-duran-ey, insann karsna kan gereklik anlamna geliyordu. Yani yeniada nesne denen ey, Grekler tarafndan zne olarak kabul ediliyordu, nk onlar, kendilerini nlerine kan gerekliin karsnda deil, onun iinde varsayyorlard (Heidegger:20). Modern dnemde Descartesle birlikte insan kendi tesindeki gereklikle ilgilenmeyi brakp, dikkatini kendinin-bilinci olarak varolan eye yneltti (Heidegger: 20) ve insan, kendinin-bilinci, yani zne haline geldi. Artk insan iin gereklik nne konan ey, kendisi ise her eyin nnde duran, her eyi ekillendirendi. Gerekliin, kendine grnen yzn evrensel bir kalba dkerek oluturduu sistem, modern insanin yeni hapishanesi olmu ve gereklikle ban tamamen koparmtr. Yani bireyi, din ve Tanrnn, metafizik ve gelenein yal ellerinden kurtarmak iin ortaan karanln yararak ykselen Aydnlanma, kendi Tanrsn yaratmtr: Akl! Modern insan, gereklii, empoze edilmis kavramsal yaplar araclyla kavramay dayatan Aydnlanmac dnme tarz ile giritii her etkinlikte hesaplayc ve hakimiyet altna alc tavr ile gerek kendinden, gerekse de kendinden te olan gereklikten uzaklamtr (Heidegger: 13). Modern insann bu hkimiyeti tavr, kendini en net modern bilim anlaynda gsterir. Artk bilimin amac Greklerde olduu gibi logosun ierdii anlamlardan biri olarak derinliine dnp tanmak deil, kendisini kendinin bilinci olarak doadan ayran znenin, yani modern insann bir disiplini olup kmtr (Heidegger: 21). nsann doa ve Varlk ile ilikisini yeniden tanmlayarak onun bu ilikideki roln hkmedene indirgeyen Aydnlanma ideali ile ekillenen modern insann kimlii, 21. yzylda, bu idealin vaat ettii zgrlk ve mutluluktan yzlerce yl uzakta, bolua, hilie ve anlamszla terk edilmitir. Michel Foucault, Aydnlanma hmanizmi ve evrensel aklcla saldrd eserleri Byk Kapatlma ve zne ve ktidarda, modern insann kimlik bunalmn Aydnlanmann idealize ettii evrensel akl ile ilikilendirir. Aydnlanmann bir erdem olarak kurumsallatrd aklclk, evrensel ve zc bir zne yaratarak toplumsal normlar belirlemi ve tahakkm onaylamtr. Baka bir deyile, modern birey evrensel olarak hkm sren akl ve kimlik normlarna uyum salamaya zorlanm, kendi gcnden eli ekilmi, evresiyle bir tahakkm ilikisine sokulmu, bylelikle zgrl Aydnlanma idealinin kutsal ayaklar altnda inenmitir. Michel Foucault ve Max Stirner, kendini mmanuel Kantn zgrlk anlaynda gsteren Aydnlanmann zgrlk tanmna bu sebeple saldrrlar. zgrlk, Aydnlanma idealinde, birey merkezci, aklc, geleneksel ve tarihi otoritelerden arnm bir kimlikle kendini gsterir. Oysa Stirnere gre zgrlk otorite yokluu ve evrensel zclkle ilintilenemez. Ona gre iktidar bask yoluyla deil, zsel bir kimlik erevesinde bireyleri zneletirmek yoluyla ynetir. nsan z,

1 -> 2

19.11.2008 20:46

::VOLTAIRE BZE YALAN MI SYLED?::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:46

:BLGNN MKANI SORUNU VE PHEC YAKLAIMLAR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y2.html

Say:8 Yl:2007

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

BLGNN MKANI SORUNU VE PHEC YAKLAIMLAR* Mustafa GNAY

nsan kendini ve iinde yer ald gereklii bilmek, anlamak isteyen bir varlktr. Bu nedenle felsefi ve bilimsel aratrmalarn en yksek ereinin kendini bilme olduunu herkesin onayladn syleyebiliriz. Bu erek, ayr felsefe okullar arasnda btn atmalarda deimez ve sarslmaz erek olarak kalm, btn dncenin kalk noktas, belirli ve deimeyen merkezi olduunu kantlamtr. En kukucu dnrler bile kendini-bilme olanan ve zorunluluunu yadsyamamlardr.(Cassirer 1980:13) nsann iinde bulunduu gerekliin, doal ve tarihsel/kltrel olmak zere iki boyutlu olduunu syleyebiliriz. Hatta doay bile tarihsel/kltrel bilgi, deer ve kavramlarmz asndan bilmeye-anlamaya alrz. Cassirerin deyimiyle, Evrenin ilk sylencebilimsel (mitolojik) aklamalarnda ilkel bir evrenbilimin (kozmoloji) yannda her zaman ilkel bir insanbilimi de bulmaktayz. Dnyann balangc sorunu ayrlmaz biimde insann balangc sorunu ile birbirine karmtr.(Cassirer 1980:15) Bundan dolay, doaya bilme amac ve gereksinimiyle ynelen insann, aslnda bilmek istedii kendisidir. Ancak insann doay, toplumu, ksacas kendisini bilme ve anlama ve ifade etme konusunda, birbirinden farkl dnme biimlerini izlediini, farkl yntemleri kullandn grrz. Bunlar arasnda mitos, din, sanat, felsefe ve bilim saylabilir. Btn bunlar ayn zamanda insann elde ettii bilgi eitleri olarak da karmza kmaktadr. Hi phesiz felsefe, hem bir bilgi eidi, ama ayn zamanda bilginin bir sorun olarak ele alnd ve bilgilerimizin sorgulanp eletirildii bir disiplindir. Felsefenin temel disiplinlerinden biri de hi phesiz bilgi felsefesi, bilgi kuram ya da epistemoloji olarak adlandran alandr. Episteme Eski Yunancada bilgi anlamna gelen bir szcktr. ngilizce konuulan lkelerin felsefe literatrnde bilgi kuram, Almancada ise daha ok bilgi retisi biiminde kullanlmaktadr. Bilgiye ilikin sorular zerine filozoflarn ok eski dnemlerden beri dnm olduunu saptayabiliriz. rnek olarak Sofistleri, Platonu hatrlamak mmkndr. Ama epistemoloji ancak Yeniada bir felsefe disiplini haline gelebilmitir. Bu dnemin filozoflar arasnda Descartes, Lockeu epistemolojinin kurucular olarak sayabiliriz. Yeniada epistemolojinin temel bir felsefe disiplini haline gelmesinin en nemli nedenlerinden biri doa bilimlerinin geliimi olmutur. Yine bu dnemin filozoflarnn zellikle yntem sorunu zerine younlamalar, onlarn doa bilimlerini bilgisel ve yntemsel bakmdan temellendirme gereksiniminden kaynaklanmaktadr. Bilgi Felsefesinin Temel Kavramlar Bilgi felsefesinin balca kavramlar arasnda unlar saylabilir: zne, nesne, bilgi, gereklik, doruluk, anlamllk, uygunluk vb. Bilgi anlaylar bakmndan birbiriyle atma halinde olan btn felsefelerde, yukarda sraladmz kavramlarn bir yorumuyla karlarz. Bir bakma farkl bilgi grleri, bu kavramlardan ne anlaldna ve aralarnda nasl bir bant kurulduuna bal olarak ortaya kmaktadr. inde yaad doal ve toplumsal-kltrel gereklii (dnyay) bilme abas, insann varolusal bir etkinliidir. Aristotelesin bu konudaki sz felsefe tarihinde unutulmaz bir iz brakmtr: Btn insanlar, doal olarak bilmek isterler.(Aristoteles 1985:79) Burada insan, bilen varlk olarak karmza kmaktadr. Bilen varlk olarak insan,

1 -> 2

19.11.2008 20:41

:BLGNN MKANI SORUNU VE PHEC YAKLAIMLAR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi8/s8_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:41

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/

Say: 9 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

Site

letiim

indekiler

Editrden Jaspers Felsefesinde Hakikat, letiim ve Siyaset Arasndaki likiler letiim ve Yazn Dr. H. Erdem Haluk

Engin Berk

1 -> 2

19.11.2008 20:47

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/

Felsefe Ekibi

2 -> 2

19.11.2008 20:47

::A stnde Zaman, Yaknlk ve Anlam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y3.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

A stnde Zaman, Yaknlk ve Anlam Dante Tanzi Yant Vermemeyi dare Etmek Elemelik (synchronism) ve eanllkta (simultaneity) salanan byk gelimeler sayesinde A stndeki iletiim kanallar mantar gibi oald. Birok gzlemci, olaan bir soru/yant dngsndeki bir dizi ngrlebilir durum olarak deerlendirilen kronolojik olarak ayr ilevsellik bakmndan bunun bir yoksullama ya da geriye atlm bir adm olduu kansnda. Bir oklarnn zellikle vurgulad bir konu, annda ve ok-ynl (multi-point) iletiimde dalgan zaman erevelerine elik eden kavrama etkisinin iletiim kodlarnn istikrarn tehlikeye atmasdr. Dalgan zaman ereveleri aslnda o kadar dzensizdir ki, iletiler hedefine vardnda ve vard takdir de, yar zaman kullancnn beklentileriyle nadiren akr. Bununla birlikte, zaman snrlarnn bu yokluu internet srflerine cazip gelmektedir; bu snrlarn yokluu onlarn, kaynan bilmek zorunda kalmakszn ve hedefine ne zaman varacan ngrme olanana sahip olmakszn ada birok yant bulmalarn salar. Ada verimsizliklere ve gecikmelere elverili olan bu geirgen ve esnek zaman boyutunda srfler birbiriyle rten ve alternatif patikalar kullanarak eanl faaliyetlere giriebilir. Saysal teknoloji kullancnn zaman, imge mekanizmalar ve bireysel duyu ve kas sisteminin ileyii arasndaki ilikileri kesintiye uratabilir. Bu durum webdeki znel siluetlerin deimeye daha fazla yatkn olmasnda grlebilir. Ayrca, bu durum, A srflerinin iletiim esnasnda beliren zamansal yamulmalara niin bu kadar tahammll olduklarn da aklamaktadr. Yeni teknoloji rnleriyle karlamak bireyleri yeni kurallar renerek, yan sra eski alkanlklar ksmen unutarak zihniyetlerini deitirmek zorunda brakr. Annda ve ok ynl iletiim sistemlerinde bir iletiim formlnn sunulmasnn verimli elemelik ve tutarl enformasyondan ziyade kullancnn znel yargsnn abukluuna ve keskinliine bal olaca gitgide doruluk kazanyor. Eanl ve ok ynl iletiimin barndrd risklerin mahiyeti yznden, kullancnn bu znel yargs baat bir etken konumunda olmak zorunda. Kullanclar geici olarak daha gl ya da ar sinyaller tarafndan dikkatlerinin dalmasn nlemek iin, ayn kanalda iletiim kurmay becerenlerden gelen basnca boyun ememek iin nasl hareket etmek, nasl deneylemek ve akl elen iliki taleplerinden nasl kanmak gerektiini bilmek zorunda kalacak. Bu balamda, iletiim kurma koullarnn etkileimin kkndeki znel koullardan ziyade teknik dengede ve kesinlikte yatt kansnda olanlarla anlamamz ok zor. letiim teknolojisi her zaman, muhataplar arasndaki farkllklarn ve benzerliklerin tannmas tarafndan koullanr. Buna ramen, bir teknolojinin geirdii evrimin derecesini, iletiim evrimleri iin kurulmu ritmi, antrma ve kkrtma pratiini ve insann ak seik iletilemeyecek olan anlama kapasitesini hesaba katma yeteneiyle orantl olarak deerlendirmek gerekir. Bu boyutlar ngrlebilir yollarla ifade edilmez, daha ziyade bu boyutlara webde muhataplarn yetenekleri arasnda fark gzetme istei yol gsterir. Bu bize niin artc geliyor ki? letileri atlama, tekrarlama, erteleme ve sulandrma her zaman iletiim biemlerini farkllatrmtr ve znel deitirimlere tekabl eden bu farkllklar bir skandala neden olmakszn her yerde yaygn bir ekilde uygulanr. znel deitirimlerin An etkileim mekanizmalar tarafndan fizyolojik olarak glendirildiine inanmak dorudur: Bir iletiyi teslim etme edimi (yant verme yeteneine sahip ve yant vermek isteyen bir almlayc olduunu varsayyoruz) geici bir sonu olarak, gelitirilmeye ak bir sonu olarak grlmeli. Yazma edimi yein bir ekilde yereldir; nk bir izleyicinin olduundan emin olsak da, o izleyicinin bizim yazmz hakkndaki yorumunu dorulayamayacamz gibi varln da dorulayamayz.(1)

1 -> 2

19.11.2008 20:50

::A stnde Zaman, Yaknlk ve Anlam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y3.html

2 -> 2

19.11.2008 20:50

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y0.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Editrden Selma YILDIZ Merhaba, letiimi, genel olarak verici ve alc arasnda yaanan bilgi transferi sreci olarak tanmlayabiliriz. Bu srete hem verici hem alc konumundayz. Kukusuz, bu al-verite her birimizin tavrlarla, ihtiyalarla ve beklentilerle belirlenmi alglamas znel olmakta. Gnmzdeyse tutum ve davranlarmz byk lde medya tarafndan belirlenmekte. doalarmz iletiim teknolojisi yoluyla deimekte, deitirilmekte... Bu saymzda, iletiimi dosya konusu yaparak, konunun tm boyutlaryla, disiplinleraras bakla almn amaladk. Farkl alanlardan dnrlerimizden beklediimiz katky yeterince alamadk. Alnt metinlere yer vererek, amacmz bir lde gerekletirmeye altk. Basl eserin insan iletiimi ve alglayndaki etkilerini, iletiim teknolojilerinin birey ve kiileraras iletiim zerindeki etkilerini, yeni iletiim aralarnn sivil kurulular ve sosyal organizasyonlar zerindeki etkilerini, toplumsal dnmn belirleyici unsuru olarak iletiim biimlerindeki gelimeleri elimizden geldiince aklamaya altk. letiim alannda yaanan teknolojik gelimelerin sonular zerinde yaplan tartmalar, birbirinden farkl grleri de ortaya karmtr. Bu grleri de dosya konumuz iinde ele almaya altk. deal bir iletiim ortamnn hangi koullarda olanakl olduu, medyann iletiimdeki ilevi, dil-iletiim ilikisi, iletiimsel eylemin mahiyeti, iletiim sorunlar, iletiimin etik yan... bu balklar zerinde almlar yapm olduumuzu umuyoruz. *** Editrn sorular: letiim, nce kendini kurgulamak ve bu kurgu-yaantlarn arz m, yoksa ncelikle bakalaryla balant iinde olmak m? Peki, bir bakasyla sz alveriinde iletiimsel adlandrmann devreye girdii her an, snananla dile getirilen arasnda bir eylerin farkl olduu duygusunu yaadnz m? Srekli konuuyoruz... bakalarnn karsnda durmadan sahne alyoruz... peki, gerekte iletiebiliyor muyuz? *** Bu saymzda da bizi yalnz brakmayan, yazlaryla katk veren deerli akademisyen ve yelerimize teekkr ederiz. Keyifli okumalar diliyoruz...

1 -> 2

19.11.2008 20:47

::EDTRDEN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y0.html

2 -> 2

19.11.2008 20:47

::Ezeli Bir Vaat: letiim Cennetleri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y5.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Ezeli Bir Vaat: letiim Cennetleri Armand Mattelart Byk siyasal topyalarn yakn zamanlardaki k, baz dnrleri, insanlar arasnda topluluklar olumasna hizmet eden ve toplumsal uyuma izin veren tek ba yaratmay baaran iletiimi, bu topyalarn yerine ikame etmeyi nermeye gtryor. Bylece toplumumuzu tehdit eden zlme ve kaos zehirine kar gerek bir panzehir sz konusu olacaktr. Bu adan yeni teknolojiler zellikle hayal gcn uyarc niteliktedir. ou kimse multimedyada ve internet trnden karlkl etkileimli ebekelerde daha uyum iinde, daha dayanmac ve daha demokratik bir sanal toplumun temellerini grmektedir. Toplumsal snflar silinecek, atmalar ortadan kalkacaktr. Byle bir durum yeni deildir. Byk teknolojik sramalar iletiimde (iaretlerin iletilmesinde olduu kadar tamaclkta da) her zaman grlr. Bylece ok ncelerden, yani XIX. yzyln bandan itibaren iletiim, ekonomik krize are olurken, ayn zamanda yenilenen demokrasinin teminat haline geldi. Ayn dnce, buhar, elektrik, radyo dalgalar, hareketli grnt ve telematik alarn aarak teknik kuaklara gre yenilendi. Khince topik bir sylevin ilk belirtisi XVIII. yzyln sonunda uzak mesafeye iletime dayanr. 1793 ylnda Parisle Lillei birbirine balayan optik telgrafn kurulmas dolaysyla, Chappe kardelerin buluunun olas sivil kullanmlar zerine speklasyonlar ortaya atlr. Devrimci dnrler Fransann tm vatandalarnn birbirlerine bilgilerini ve isteklerini iletebilmelerine olanak vermek iin hatlar arttrmann ve telgrafn kodlanm dilini amann yeterli olacan sanyorlard. Bylece Antik Yunan agoralarnn koullar tm ulusal topraklar leinde yeniden oluturulacakt. Bu arada byk demokratik cumhuriyet olaslna kar Jean-Jacques Rousseaunun itirazlar da ortadan kaldrlm olacakt. Sz edilen demokrasi umutlarnn semaforun dolayl etkisiyle ortaya kt bilinir. Ancak telgrafa askeri bir ilev veren ve kodlarna ambargo koyan istisnai rejim sonunda kural oldu. Bu aracn halk tarafndan kullanlmas iin elektrikli telgrafn bulunuundan (1837) sonra bir on yl daha beklemek gerekecekti. topyac dnce, XIX. yzyln birinci yars boyunca vatandalarn kendilerini ifade etmelerinin nndeki bu engeli, site topluluunun bilgilendirilmesinde iletiim tekniklerine temel bir rol vererek telafi etti. Charles Fourier elektrikli telgrafn tutunma dnemi geride brakldktan sonra sinyalleri evrensel birliin temel dili haline getirdi ve Londra ile Hindistan arasndaki grme sresini drt saatin altna indiren mucizeyi iletimi icat etti. Evreni sarmak. Herey buhar ve elektrikle. Bunlar Claude-Henri de Saint-Simon un (1760-1825) rencilerinin parolalardr. Adam Smith, evrensel ekonomik cumhuriyetini bireycilik ve pazarda serbest rekabet ile uluslararas iblmnce ynlendirilen tek bir ilie. dayandrr. Zenginler ve yoksullar arasndaki mesafeyi amakla sulanan dnyaya bu ekonomist baka kar, Saint-Simon endstriyel adan evrensel ortaklk, yani yerkrenin ortak bir eilimle, ortak bir amaca ulamak iin bir araya gelen insanlar tarafndan iletilmesi topyasn ileri srer. Dnya koruyucu bir devlet tarafndan deil, sanayiciler tarafndan byk bir endstri toplumu gibi ynetilmelidir. Bu aksiyom, Aydnlanmann ve devrimci sapmalarn negatif bilgisinin yaratt krizi nlemeye yardm etmesi gereken, insanlarn ynetimi konusundaki pozitif bilgiye dayanr. Meruiyet eski dzen temelinden ykldnda sz konusudur. Eletirel tutum, yeni bir toplumsal dzen yaratt ve feodal ve teolojik sistemden endstriyel ve bilimsel sisteme geii salad

1 -> 2

19.11.2008 20:52

::Ezeli Bir Vaat: letiim Cennetleri::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y5.html

2 -> 2

19.11.2008 20:52

::FELSEFE TAVIRLI ETM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y7.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

FELSEFE TAVIRLI ETM Mehmet YAPICI


myapici@aku.edu.tr

Giri Bugn anladmz anlamda, Felsefe derslerinin okul programlarna girmesi, Bat tipi okullarn kurulmaya balanmasndan olduka sonra, 2. Merutiyet dneminde 1910 ylnda mmkn olmutur (Ergn, 1996a). Bu tarihten sonra gerek Osmanllar gerekse Cumhuriyet dneminde Felsefe (Filozofi) dersleri lise ders programlarnda 1-3 saat arasnda deien bir miktarda yer almtr. Ders bazen Mantk bazen Sosyoloji ile birlikte verilmitir (Dombayc, 2002; Ciciolu, 1985; Kafadar 1994a,1994b). Bu derslerde ne okutulmaktayd? Metafizik, felsefe ekolleri, estetik, mantk, sistematik felsefe baat konulard. Bazen ahlak, inklp ilkeleri ve sosyoloji anlatlarak ierik felsefeden olduka uzaklatrlyordu (Ciciolu, 1985). Ders; bazen Felsefe, bazen Filozofi, Felsefeye Balang, Felsefeye Giri gibi adlar almtr. Dersin amalarna baktmzda baz programlarda genleri Trk toplumuna yararl bireyler olarak hazrlamak, Trk-slam dncesini tantmak, Atatrk bir zihniyet gelitirmek gibi felsefe ile ok badamayan ifadeler grlmektedir (Kafadar, 1994). Yani Felsefe ou zaman bir kltr dersi gibi grlmtr. Felsefi dnme etkinlii baz programlarda yer alm, bazlarnda kartlmtr. Grld gibi, ortaretim kurumlarnda olduka uzun zamandan beri felsefe dersleri vardr. Ancak felsefe derslerine ilikin halkta ve rencilerde olumsuz ve antipatik bir vaziyet al olduu da, basit gzlemlerden ve her rencinin kendi zgemiinden ortaya kan bir gerekliktir. Bu gerekliin uzun yllardr deitirilememi olmas, felsefeyi her geen gn daha ilevsiz ve yararsz hale getirmitir. nk, felsefeye yklenmesi gereken roln ne olduu konusunda bir kafa karkl olduu grlmektedir. O yzden felsefeden ne anlamamz gerektii konusunda ortak bir tavr ve anlay birlikteliine gereksinim vardr. Felsefe, gerei bir btn olarak her yn ile aratrmaktadr. O evrenseldir, gerein btnn en son ve asl temellerini aratrr. Felsefe, insan tecrbeleri zerine kurulur. nsann, evrenin ileyiine ilikin anlayamad, aklayamad ve engel olamad durumlarda duyduu hayret ve aknlk, onu dnmeye, zihinsel aklamalar yapmaya, aratrmaya, bilmeye zorlamaktadr. te yandan, deney yoluyla elde edilen bilgilerden phe duyulmas, insann hibir eyi dorudan kabul etmemesine, eletirel dnmeye tabi tutulmasna neden olmaktadr (Ergn, 1996b). Felsefe, bir soyutlamalar dizgesi olarak, retimi en zor yaplan alanlardan birisidir. Buna bir de felsefeye kar kulaktan dolma, olumsuz bilgiler eklenince, felsefe retimi daha da zorlamaktadr. Btn bu zorluklarn stesinden gelmek iin, ncelikle bu dersi alan rencilerin derse kar tutumlarnn, neleri beenip beenmediklerinin betimlenmesi gerekir. Felsefeye kar olumlu tutum gelitirmenin yolu, onu anlalr klabilmek olmaldr. renci anlayamad eyi sevemez, sevmediini anlayamaz. Matematik, Fizik gibi zor olduu varsaylan ve sevilmeyen derslerin bana gelen, Felsefenin de bana gelmektedir. Bunlarn yan sra, felsefi uralar olanlarn akli melekelerinden phe duyulmas, felsefe retimin dinsizlik olarak alglanmas veya yle tantlmas; bunun sonucu olarak olsa gerek, felsefe retmeni yetitirmek yerine, Din Kltr ve Ahlk Bilgisi dersi retmenlerinin Felsefe derslerine girmesi de, felsefeyi anlalr ve sevilebilir olmaktan uzaklatrm olabilir (Ergn Ve Yapc, 2006). Felsefe, herhangi bir dersin herhangi bir kavram gibi tanmlanabilir olmaktan uzaktr. Felsefenin kaosu burada balamaktadr. Felsefe kavramnn tanmn yapmadan bir felsefe dersine nasl balanabilir ya da balanabilir mi? Felsefe ile ilk kez karlaan, bu alan tanmak isteyen birine, felsefenin ne olduunu anlatmak ve tanmlamak ne lde geerlidir? nsan yeni bir alanla karlat zaman, zellikle o alanda dnsel bir etkinlie girimesi sz konusuysa, nce ona ne yapacann tantlmas gerekmez mi? Bunun ou kez doalm gibi grnen yant, baka birok dalda olduu gibi, felsefeye balarken de nce "felsefe nedir?" sorusunun yantlanmas

1 -> 2

19.11.2008 20:56

::FELSEFE TAVIRLI ETM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y7.html

2 -> 2

19.11.2008 20:56

::LE_TMN OLANAKSIZLIGI ZERNE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y21.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

LE_TMN OLANAKSIZLIGI ZERNE Ferda

Konuacam srada, kim_lii bulunmayan bir sesin, benden nce konumaya balam olduunu fark edivermek (Foucault) letiim kavramn ve bu kavramn iaret ederek gstermeye alt sreleri iki_ayr balamda ele alp zndrmek gerekiyor. Birincisi, iletiim denilenin, gndelik rutinin iinde yaananlardan hareketle oluturulmu olan, bilinen teknik tanmlamalar dnyas. Bu alanda iletiim denilen olumlanr ve mmkn olan bir sre olarak kabul edilir. Bu balamda, iletiim; bir olan/olgu olarak ele alnp, derinlemesine sorgulama srecinden geirilmez. letiim sreleri denilen yapp etmelerden yola klarak, bu alanda, deiik disiplinlerin kesiim kavaklarnda, koskocaman iletiim bilimleri ina edilmitir. Ben denileni ilgilendiren iletiimin bu balam deildir. Bu teknik/tanml anlamlar_dnyasnda, iletiim srelerinde hibir sorun yoktur. Her ey, ayanyla beyandr aslnda. Bu alanda sorunlar yaanyor olmasnn tek nedeni, yine adna insan denilenlerin, bu alanda ortaya koymu olduklar kendi olmas gerekenler tasnn ook uzanda olmalardr. letiim bilimleri denilen disiplinler, iletiim sreleri asndan u temel eleri sralyorlar: Kaynak leti / Kanal Alc. imdi bu temel unsurlar zerinden cereyan etmeye alan iletiim srelerinin bu noktalarnda hibir sorunsal durum yoktur, sorun olarak grlenler, zmsz deildir. rnein bu ileti kayna, ben denilen, yani bu tmceleri kurandr. (Ben_denilenin, kurucu unsuru nedir sorunsalna imdilik girmiyorum), ileti bu tmce dizimleri ile bildirmek istediim mesajdr, kanal sanal ortam btn, alc ise bir ekilde bu iletiye ulap okumaya alanlardr. Bu adan bakldnda, sre tanml ve bellidir aslnda ve insan denilenlerin bu srelerde sorun yaamas, dediim gibi, bu alanda yine kendilerinin koyduklar olmas gerekenlerin ook uzanda olmalarnn sonucudur. rnein, iletiim bilimleri bu unsurlarn olmas gerekenleri temelinde unlar sylemektedirler, salkl bir iletiim srecinde, ncelikle, kaynak iletisini ak seik bir biimde ve alcsnn durumuna gre yaplandrmaldr (ama kaynak, ou zaman eitli nedenlerle bunu yapmaz). letiim kanal, iletiyi salkl, aslna sadk kalarak aktarmaldr (egemen grlerin resmi ideolojisinin etki alannda olan, iletiim kaynaklar, genel kamu_oyu ile ilgili olan iletileri, sansrleyerek ve arptarak, alcsna postalar, grsel ve yazl medyann halleri). Alc, ileti karsnda dikkatli, zenli olmaldr vs. eklinde uzayp giden bir olmas gerekenler listesi. Empatik olunuz, iyi bir dinleyici olunuz vs. Oysa bu balamda durum ok belli ve aktr. Kaynak denilenin bildirmeye alt bir karn ars vardr, bu karn ars her ne ise bunu, bilinen, greli de olsa zerinde uzla salanm dil araclyla bir ileti haline getirir ve uygun kanallar araclyla da muhatabna iletir. leti anlatmak istediini yeterince ak seik anlatamaz veya kanal iletiyi salkl biimde tayamaz veya alc iletiyi salkl bir ekilde okuyamaz, yanl anlar veya anlayamaz, ek aklama ister vs. vs. vr_zvr durumlar ite ve tm bunlar zerine ina edilmeye allan iletiim bilimi. nsan denilenlerin, kendi ortaya koyduklar olmas gerekenlerinin ok uzanda olmas, ite bu vr-zvr sorunlarn domasna neden olur ve u tip bitmeyen diyalog-sanlan monologlar yaanmaya balanr: *Ak konu ne demek istiyorsun, seni anlayamadm -Ne kadar gerisin yaa, elimden gelen bu, topu bana atmak yerine anlamak iin biraz aba sarf etsen *Anlatamamann yetersizliini bana ykleme, adam gibi anlat sen de ve arkasndan gelen yaknma halleri, beni kimse anlamyor, beni bir o anlad, o da yanl anlad vs. vs.

1 -> 2

19.11.2008 20:50

::LE_TMN OLANAKSIZLIGI ZERNE::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y21.html

2 -> 2

19.11.2008 20:50

::letiim Aralarnda in in Kaynayan/ Patlayan Anlam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y4.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiim Aralarnda in in Kaynayan/ Patlayan Anlam Simlakrlar ve Simlasyon Jean Baudrillard eviri: Ouz Adanr. Dou Bat Yaynlar.

Her geen gn daha ok haber ve bilgiye karn giderek daha az anlamn retildii bir evrende yayoruz. Bu bak asndan yola karak varsaymdan sz edebiliriz: - Birinci varsayma gre haber anlam (negantropik unsurdur) retmekte ancak tm alanlarda karlalan genel anlam kaybn engelleyememektedir. letiim aralar araclyla istediimiz kadar mesaj ve ierie yeniden topluma pompaladmz varsaysak bile anlamn yok olu srecinin hz, anlamn pompalanma srecinin hzndan daha yksektir. Bu durumda var olan iletiim aralar yetersiz kalacaklarndan devreye ek iletiim aralarnn sokulmas gerekmektedir Bunun adysa zgr konuma ya da bireysel yayn hcreleri eklinde sonsuz sayda oaltlabilen iletiim aralar hatta anti-iletiim aralar (korsan radyolar, vb) ideolojisidir. - kinci varsayma gre haberin anlamla hibir ilikisi yoktur. yleyse haber bir baka dzen ya da gruba aittir. Anlamla anlam dolanm ya da dolam denilen dzenin dnda kalan ilemsel bir modeldir. Bu Shannon varsaymna gre iletiim evreninde retilen haber saf bir aratr. Teknolojik zellie sahip bu aralarn ierdikleri herhangi bir anlam yoktur. yleyse iletiim aralar tarafndan retilen haberlerin anlamlar baka alanlara zg deer yar glanyla deerlendirilemez. Bu trden bir anlam genetik kod tarafndan retilen bir koda benzemektedir bir baka deyile aktarlan haberden ne anlyorsanz anlam odur. Haberin anlam denilen ey bu tr bir eydir. Oysa anlam baka bir eydir. Anlam, Monodun Rastlant ve Zorunluk balkl metninde aklad gibi sonradan ortaya kan bir eydir. Bu adan haber enflasyonuyla anlam deflasyonu arasnda hibir anlaml ilikinin bulunmad sylenebilir. - nc varsayma greyse haber enflasyonuyla anlam deflasyonu arasnda, haberanlam dorudan yok ya da ntralize eden bir nitelie sahip olduka belirgin ve zorunlu bir iliki vardr. Anlam yitiminin dorudan iletiim aralaryla kitle iletiim aralarnn haberi eriten, ikna edici bir biime sokan mdahaleleriyle bir iliki vardr. En ilgin varsaym bu sonuncudur ancak u anda kabul gren dncelerin tam tersini savunmaktadr. Nereye baksanz toplumsallamann iletiim aralarnn gnderdii mesajlarla ilgilenme oranyla doru orantl olarak lldn grrsnz. letiim aralar ve gnderdikleri mesajlarla ilgilenmeyenler gcl ya da gerek dzeyde toplumsallamam insanlar olarak kabul edilmektedir. Haber her yerde hzl bir anlam dolanmn salamakla ykml klnmtr. Bu durum ekonomik adan Kapitalizmin hzl bir ekilde el deitirme zorunluluu sonucunda retilen art deer olayna benzetilebilir. Haber iletiim yaratan bir ey gibi sunulmaktadr. Boa retilen haber oran muazzam boyutlara ulasa bile, genel bir consensusa dayanlarak bu haddinden ok anlamn toplumsaln klcal damarlarna kadar datlmas istenmekte ve bu yzden boa retilen haber kadar anlam retimi konusunda da kimsenin sesini karmad grlmektedir-aynen kendinden kaynaklanan bozukluklara ve irrasyonel yanlarna ramen maddi retimin daha ok zenginlik ve toplumsal uyum retmesini isteyen bir consensus gibi. Hepimiz bu efsanenin su ortaklaryz. Bizim modernliimizin banda da maddi retim vardr sonunda da! -maddi retim olmasayd bizim toplumsal rgtlenmemiz inandrc olmazd. Oysa sahip olduumuz toplumsal rgtlenme dzeni yine maddi retim yznden kmektedir. Haberin anlam rettiini sandmz srada aslnda tersi olmaktadr. Haber kendi rettii ierikleri yok etmektedir. letiimi toplumsal yok etmektedir. Bunun iki

1 -> 2

19.11.2008 20:51

::letiim Aralarnda in in Kaynayan/ Patlayan Anlam::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y4.html

2 -> 2

19.11.2008 20:51

::letiim Bilimi::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y13.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiim Bilimi Judith LAZAR eviren: Cengiz Ank Vadi Yaynlar GR Bilim Olarak letiimin Konusu letiimin konusunu aklamak iin Chaffee ve Berber (1986)'nine izleyen tanmn neriyoruz: "letiim bilimi retimleri anlamaya almaktadr. Bu retimler, kuramsal olarak zmlenebilir sinyal sistemleri ve simgesel etkilerin ilenmeleriyle meydana gelmektedir. Kuramsal zmlemeler ise ortak olarak retilmi olan olgular aklamay amalayan genel yasalar iermektedir." Bu tanmn iyi yan, kiiler aras, kurumsal, rgtsel veya dier farkl trdeki iletiimsel ierikleri kapsayacak genellikte olmasdr. rnein, geneli ihmal ettii ve snrl dzeyde kald iin, bir firma bnyesindeki tek amal iletiim sorunu zerinde yaplan bir alma, iletiim biliminin konusunu tekil etmez. letiim biliminin uygulamas, kavramsal aklamalarda ve varsaym gelitirmede temel bir ara olduu iin nicel ynteme bavurmay zorunlu klmaktadr. Aratrmalarn balangta nicelliin (rnein u veya bu yayn ne kadar zamanda ka kii izledi) ihmal edilmesi karakterize etmise de, nicel aratrmalarn pek ok teorik aratrmadan daha geri kald sylenemez (semiyolojik analizler kimi zaman byledir) Her bilimsel aratrmann, nitel ve nicel verilerin yan sra salam bir kurama dayanmas gereklidir. iletiim biliminde de bu kural gz ard edilmi deildir. letiim bilimi, bir toplumun rgtlenme biimi erevesinde, birka dzeye ayrlabilen olduka geni bir alan kapsamaktadr. McQuail (1987) bunu, piramit eklinde ngrsyle yle aklamtr.

Her dzey kendini ve kendinin altndaki dzeyleri kapsamaktadr. Bylece piramidin en yksek dzeyinde bulunan kitle iletiimi dier btn dzeyleri iine almaktadr. Alt dzeylerin tmn kapsamaktadr. Onlarn alan ve zaman iinde yer alan kiilerin tmyle ilikilidir. Nitekim kitle iletiimine ilikin aratrmalarn basknl, iletiimsel uygulamalar arasndaki onun hiyerarik konumunu ksmen hakl klan bir gerekedir. Kitle iletiimi hem toplumsal yaamn btnyle ilikilidir. Hem de bireysel ilikilerde nemli bir yer igal etmektedir. Bununla birlikte iletiim biliminin konusunu sadece bu dzeyle snrlandrmak yanl olacaktr. Zira dier dzeylerin tm birlikte bu disiplinin inasna katk salamaktadr. Birinci Blm letiime likin Aratrmalarn Tarihi Varlklar aras bir sunum olan iletiim, insanlk tarihinin en eski yllarndan bu yana entelekteller asndan ilgin bir konu olagelmitir. Bununla birlikte bilimsel inceleme alan olarak ele alnmas ok eski deildir. A. NCLER: IKAGO OKULU () ikago Okulu; iletiimin sosyal yaamdaki roln belirgin klarak, toplumsal kurama genel bir yaklam gelitirmitir. () ikago Okulu'nun bildirisi, birka nokta nedeniyle iletiime ilikin aratrmalar ok fazla ilgilendirmektedir. Birincisi; bireyler aras ilikiler, betimlemeler, toplumsal etkileimler zerine vurgu yaparak aratrmaclar, bilimsel bir yntem nermektedirler. Bylece, haberlemeden ibaret iletiime ilikin eski aratrmalar derleyip toparlamaktadrlar. Kullandklar yntem eklektiktir. Ama onu eskiden bilinmeyen bir al karakterize

1 -> 2

19.11.2008 20:53

::letiim Bilimi::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y13.html

2 -> 2

19.11.2008 20:53

::letiim ve Bilme ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y9.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiim ve Bilme Teknik-bilimsel amacn yetersizlii ve ada iletiim teorileri alannda eletirel bir dnce gr asn yeniden etkinletirme gereklilii tespitiyle yetinmeli miyiz? Byle bir ey kesin deildir henz. Gricein giriimini Dan Sperber ve Deirdre Wilsona bir yeniden okuma zorunluu getirmitir (La Pertrnence Communication et cognition 1989) Bilisel bilimlerle beslenen iki yazarn teorisi Gricein ibirlii teorisine ve onunla birlikte bir intersbjektivite etiine her trl referans kstlar. Onlara gre insani iletiim n tarihsel psikolojiden alabilir ve basitletirici bulduklar pragmatie bavurmaktan vazgeebilir. Gene onlara gre temelde her iletiim dilbilimsel deildir. Bir Kant okuyucusu iin temel olan bu teze gre iletiim kodsuz da olabilir (1989, s.259). Bu tez kesinlikle her trl bilimsel iddiaya yani sezgiyi kstlamaya ynelik her trl tmdengelim sistemleri oluturma iradesine ters debilir. Ama D. Sperber ve D. Wilson orada durmazlar: kodun yerine karmay, mdahaleyi koyarlar ve dolaysyla interaksiyonu muhataplarn gnderdikleri iaretlerden hareketle yapsal yorumlar alverii gibi zmlemeye ynelik bir uyum teorisi gelitirirler. Bu teorinin, tekilere gre konumada tekanlaml (yanl anlama olmadan) anlay salama gibi bir avantaj vardr: Kahve istiyor musunuz? Teekkr ederim, bir fincan kahve uykumu karr. lk bakta, bu konumada cevap soruya uygun deildir. Sadece kod asndan iletiimsel ilev bozukluu grlebilir burada. Deirdre Wilson ve Dan Sperberin kantlad genel fikire gre kesinlikle iletiim sz konusudur nk muhataplar gnderilen mesajlarda doru yorumsal varsaymlar-uyumlu varsaymlar, uygun mdahaleler- gerekletirirler. Aktarlan rnekte: soruyu soran cevabn red ya da kabul anlamna geldiini bilecektir. Modeli a priori olarak verilmi bir saydamlk dncesini saf d etme onuru hi kukusuz Sperber ve Wilsonndr. iletiim yorumlamay ve her trl kodlamaya meydan okuyan mdahaleleri empoze eder bize: dinleyici bir dil, bir bildiri edimini alglayabilmek iin her eyden nce konuan kiinin kendisine sylemi olduunu (syledii szcklerin anlamn ifade etmeye almas) karmaya alr; sonra balam dikkate alarak sz konusu olan sz edimini belirler ve bylelikle bu edimin aka bir karlkl konuma zdeyiini ihlal ettiini dolaysyla da dolayl yoldan ikinci bir edimin tamamland sonucunu karabilir; yle ki sonuta konuan kii sylemediini sylemi olur (szgelimi: gitmeni istiyorum). D. Sperber ve D. Wilsonn kuramsal tasars aktr: nasl iyi yorumladmz, doru varsaymlar nasl formle ettiimizi aklamaktan ibarettir-bir baka deyile: aldmz enformasyonu nasl doru ve olumlu biimde ilediimizi aklamaktr bu. Ama bu noktada biliselciler sorunsal gibi gzken bir anlamdan uzak derler: gerekten de daha nce sylediimiz gibi, kendilerine gre kantlanmas gereken eyi gerekli klan (bireyler arasnda anlama, potansiyel olarak, her zaman aralarnda iletiimsel bir alveriin balamasyla kazanlabilir) ibirlii ilkesini reddederler. Kendi alarndan, inter sbjektif n kazanmlar kstlama anlay iindedirler. Onlar tatmin eden uygunluk ilkesi bir iletiim etkinlii muhatabna, iletiimcinin bilgi amac stndeki zengin ve belirgin, iaret edici olmayan mdahale gerekletirilmesini salar. Bunun iin bu muhatabn doru iaretleri (stimuli ostensifs) kapmay bilmesi yeterlidir ama iletiimin bilgiye dayanan amac konusunda emin olmaya ihtiyac yoktur. Gricee gre ibirlii ilkesinin gerekli kld eydir bu. letiim idealinin bu perspektif iinde ne kadar kk bir yere sahip olduu anlamna gelir bu: Bir iletiimcinin, szgelimi konuan birinin btn yapabilecei bir uyar retmek ve bu uyarnn muhataplar tarafndan alglanmasnn onlarn bilisel evrelerinde bir deiiklik yaratacan ve baz bilisel sreler balatacan umut etmektir. Bir uyar, muhataplar iin balangta fizik evrenin alglanabilir bir zellii olmaktan baka bir ey deildir. Bir uyar, uyar olarak sadece, onda, bilisel etkiler retmeye bir olgu bulunduu takdirde tannabilir. (1989, s. 226-227).

1 -> 2

19.11.2008 20:54

::letiim ve Bilme ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y9.html

2 -> 2

19.11.2008 20:54

::letiim ve Kitle Kltr: Kuramsal Tartmalar::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y6.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiim ve Kitle Kltr: Kuramsal Tartmalar Modern kitle iletiim sosyolojisi ve psikolojisinin temeli, kinci Dnya Savandan bir sre nce ve zellikle ABDde atld. Ama iletiim sorunu 1940larn sonunda eitlendi ve atlm yapt. letiim kuram Bell Telefon irketi adna alan matematiki Claude E. Shannon, 1949da letiimin Matematik Kuram (A Mathematical Theory of Communication) adl almasn yaymlad. Shannon bu kitabnda, genel iletiim sistemi olarak adlandrd kavramn emasn ne srd. Bu emann genel erevesi u eler zincirine dayanr: bir mesaj reten bir bilgi kayna (rnein, telefonda konuma); mesaj sinyallere dntren bir verici (sesi elektrik titreimlerine dntren telefon); sinyallerin iletilmesine yarayan bir kanal (telefon kablosu); sinyallerden hareketle mesaj tekrar oluturan bir alc ve mesajn gnderildii kii (ya da nesne) olan hedef. Sinir sisteminin biyolojik yanna belirgin gndermeler yapan Shannonun kuram, ksa sre iinde fizik, matematik, sosyoloji, psikoloji, dilbilim ve molekler biyoloji gibi eitli bilim dallarnca ortak bir biimde paylald. Kod, grnt, mesaj ve bilgi gibi kavramlar araclyla bu bilimler artk ayn kavramlar paylaacaktr. Daha ilk batan, bilim adamlar bu matematiksel emann teki bilim dallarna aktarlmasna kar ktlar. Bununla birlikte, yaklak otuz yl boyunca, bu dorusal kuram birok iletiim yaklamna esin kayna olacak ve matematiki Shannonun hazrlad ema (verici/mesaj/alc) kitle iletiimi sosyolojisine yeni balayan herkes iin zorunlu bir bavuru kayna haline gelecektir. 1950lerde, zgn bir okul buna kar kmay denedi: nde gelen temsilcileri arasnda Gregory Bateson, Ray Birdwhistell, Edward Hall, Erving Goffman, Paul Watzlawickin bulunduu, Palo Altonun grnmez kolej diye adlandrlan okulu. Bu okulun yandalar Shannonn kuramnn telekomnikasyon mhendislerine braklmas gerektiini dnmektedirler. Buna karlk, beeri bilimler bakmndan iletiimin kendine zg bir modele gre kavranmasndan yanadrlar. Onlara gre, en kk karlkl etkileim bile o denli karmak bir olgudur ki, bunu dorusal biimde ileyen iki ya da daha ok deikene indirgeme giriimi boa kacaktr. Uyumcular ve felaketiler letiim srecinde alcnn konumu nedir? Bu soru, kitle kltr yaklamlarn ikiye blmtr ve bu yaklamlar bugn de kar karya getirmektedir; Amerikal sosyologlar, kitle kltrn biraz da gereksiz tekrarlarla ayn mesajlarn, hzl retim ve datm mekanizmalaryla, grece ok sayda ve anonim bir iliki iinde farkllamam kiiye neredeyse ezamanl bir biimde aktarlmasn mmkn klan, kitle iletiimiyle birlikte doan kltr olarak tanmlamaktadr. 1920lerde behaviorculuk, alcy edilgen bir rol iine hapsetmiti. 1940larda kitle iletiim aralarnn etkilerini sorgulayan Amerikan kkenli iletiim sosyolojisi, bu sorunu yeniden ele ald. rnein Paul Lazarsfeld ve Elihu Katz, bireyleri u ya da bu adaya oy vermeye veya u ya da bu rn tketmeye ynlendiren karar srelerini derinlemesine inceledikleri two-steps flow (iki aamal ak) kuramn ortaya attlar; bu kuramda, iletiim akn iki aamal bir sre olarak incelediler: birinci aamada, gr nderleri (kanaat nderleri), kitle iletiim aralarna ak olduklarndan olduka iyi bilgilendirilmi bireyler bulunur; ikinci aamada, kitle iletiim aralarna o denli bal olmadklar iin birinci aamadaki bireylerin bilgilendirdii kiilerle karlalr. Bireysel davranlarn gzlemiyle olgunlaan bu varsaymlar, toplumu olduu gibi ortaya koymayan ve kitle iletiim aralarnn toplumsal dengeyi salamas gerektiini savunan, bir toplumsal teknoloji biiminde tasarlanm, ilevsel olarak adlandrlan sosyolojiyi nitelendirirler. Bireyi kiisel karar iinde tek bana brakan bu tutucu sosyoloji akmnn karsna, toplumsal kararlara arlk veren, iletiimi ve kitle kltrn bir sistem olarak ve ekonomik, toplumsal ve politik oluumun ifadesi olarak ele alan eletirel akmlar kt. Bu eletirel akmlarn ilk srasnda Frankfurt okulu bulunur: Nazilerden kurtulmak iin ABDye snan iki Alman dnr, Theodor

1 -> 2

19.11.2008 20:53

::letiim ve Kitle Kltr: Kuramsal Tartmalar::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y6.html

2 -> 2

19.11.2008 20:53

::LETM VE YAZIN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y18.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

LETM VE YAZIN* Engin BERK letiim, insann varlk srdrme biimidir. Daniel Defoenun hayat verdii roman kahraman Robinson Crusoenun, geirdii gemi kazasnn ardndan kimsenin yaamad bir adaya dtkten sonra, geen gnlerle birlikte edindii uralar ona tek bana varln srdrmek iin yetmemitir. Bu nedenle yazar, Robinsonun yanna, bir dier karakter olan Cumay eklemitir. Cuma en ak haliyle eserde Robinsonun varln srdrebilmesi iin iletiimsel zorunluluktur. Cuma gelene kadar geen sre ierisinde, Robinsonun verdii ura, adada yaamaya almakla birlikte adadan onu kurtaracak birilerini beklemekle gemektedir. Daniel Defoenin Robinsona ssz adaya dmeden nce Brezilyada bulunduu srada sylettii, Bu yeni komumdan baka grecek hibir kimsem yoktu. Kendimi yalnz bana ssz bir adaya atlm bir adam olarak gryordum. 1 cmlesi, daha sonra Robinsonun bana geleceklerin bir iaretidir. Defoenin kitab yazarken setii anlatm yntemi de hayli ilgintir. Kahramann bandan geen olaylar okurla iletiim halinde anlat teknii kullanlarak yazlmtr.2 Okurun varl, Robinsonun tm kitap boyunca iletiim ierisinde bulunduu tek unsur olarak belirmektedir. Yaptklarn ve dndklerini srekli anlatr ve anlatt kiiler de okurlardr. Bu yk yaynland ilk andan itibaren Avrupal entelektellerin tartmalarnn merkezinde yer almtr ierdii eitli argmanlardan dolay. Ancak, zerinde en ok durulmas gereken nokta iletiim ve varlk srdrme biiminin fanteziden ve abartmalardan arndrlarak, nesnel ve bilimsel srelerle ilenmesidir. nk grnen ak ve basit olgu, insann varln srdrmek iin birilerine gereksinim duyma zorunluluudur. Bu zorunluluk, yukarda ad getii zere iletiim olgusudur. Trk iirinden konuyla ilgili arpc bir rnek de Edip Canseverin, arlmayan Yakup adl iiridir. iir iletiimin somut bir ihtiya olduunu vurgulayan yapsyla zmlenebilmektedir. Kurbaalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine kere syledi3 Yukardaki dizelerle balamaktadr iir. iirin giriinde balamaktadr iletiimsel ihtiya durumu. nk, Yakupa soru sorulmad halde onun verdii bir cevap var. Dier yandan, Yakupun aslnda yalnz olduunu da bu eylemi kendi kendine gerekletirdii noktasnda anlyoruz. Bunu neden yaptn ise u ekilde aklamaktadr Yakup;4 Ben, yani Yakup, her trl arlmann olaan ekli Daha hi arlmadm Biri olsun Yakup! diye seslenmedi hi Yakup! Diye seslenmedi ki dnp arkama bakaym Ve iimden durgun ve rk bir suyu dreyim nsann ad, szl iletiimin temel balang cmlesidir. zellikle kiileraras iletiim srecini balatan e! Bu temel durum bile gereklememitir henz Yakup iin. Bu yzden bunu youn bir ekilde beklemektedir Yakup. arlma hali gerekletiinde, durgun ve rk bir suyun dmesi ile imgelenen iletiim kurma isteini giderebilecektir Yakup. htiyacn giderilememesinden kaynaklanan, sorunlu ve sanrl kiilik de,

1 -> 2

19.11.2008 20:48

::LETM VE YAZIN::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y18.html

2 -> 2

19.11.2008 20:48

::LETM, KLTR VE KMLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y2.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Aadaki iki metin, farkl balktaki blmlerinden ayrlarak alntlanmtr. LETM, KLTR VE KMLK Rupert Murdoch ve Silvio Berlusconi gibi iletiim imparatorlarnn dnyada phe gtrmez bir gc vardr ve pek ok gzlemcinin bunlara mutlak g atfetmi olmas, bunun iin hi de artc deildir. Bunun iin Richard Peet, unu ileriye srer: Eilim, dnyada tek bir kafa yaps, tek bir kltr yaratlmas ve bunun sonucu olarak insan tarihinin zgllklerinden akp gelen blgesel bilincin ortadan kalkmas ynndedir (1986: 169). Kresel medyann, izleyicilerinin gnllerini ve dncelerini sorunsuz bir biimde fethettii ve gittike homojenleen bir kresel kltr ve bilin oluturduu grlmektedir. imdi artk, Peete gre, kltr-tesi adayz ve insanlar, kapitalist retim ve tketim makinesinin birer ark haline gelmi bulunuyorlar (1982:298). Uluslar-tesi dev medya holdinglerinin etki ve glerini verili kabul ediyoruz. Bizim iin gerekten nemli olan soru, bu iktidarn ileyii ve etkinliini nasl dndmz meselesidir. letiim, kltr ve kimlik arasndaki ilikinin mahiyeti nedir? Hkim olan gr ierisinde, bu iliki, yeni iletiim teknolojilerinin kltr ve kltr kimlikleri zerindeki etkisi asndan (deien llerde teknolojik determinizme dayanarak) deerlendirilir. Zaten Richard Peetin dnya bireimli bilin ve kltrn kresel iletiim irketleri tarafndan yaratlmasn aklamas bu yaklamla mmkn olur. Byle bir aklama, glklerle doludur. Medyann gc varsaylr, fakat kantlanmaz. Byle bir varsaym, bu yaklam bilgilendiren iletiim sreci modeline yaslanr ki James Carey (1977) buna iletiimde aktarm gr demektedir. Bu modelde iletiim teknolojileri aktif ve belirleyici glerdir, buna karlk, kltr ve kimlik edilgin ve tepkiseldir. letiim teknolojileri nedensel glerdir, kimlikler de teknolojilerin etkisi altnda deien ve ekillendirilen sonular. Ayrca bu perspektifte, kltrel kimliin kuramsal olarak anlalabilmesi mmkn deildir ve bu da aadaki tartmalarn konusunu oluturmaktadr; kltrel kimlik, bir kara kutudur. Ortaya atlan tek nemli konu, kltrel kimliin yabanc iletiim imparatorluklarnn dtan gelen glerine kar hassasiyetidir. O halde sorun, kltrel istilaya kar direnme ve yerli kltr tahkim etme meselesidir. Deiim, bir sorun olarak, kltrel anma ve hatta yok olma olarak grlr. Peetin yazlarnda grlen en byk korku, olumlu ulusal kimliklerin kresel kimliksizlie dnmesidir. Bu tarz dnce, alglanan smrgeleme tehlikesine kar belli bir Avrupa kimlii srdrmeye alan stratejilerde de grlr; bunlar, koruyucu Avrupa Kalesi zihniyetine kolayca boyun een stratejilerdir. Bu perspektiften bakldnda kltrel kimlik hem sorunsuz hem de geriye arta kalan bir kategoridir. Gerekten iletiim, kltr ve kimlik arasndaki ilikiyi anlamak istiyorsak, bu determinist iletiim modelinin tesine gememiz gerekmektedir. Hakim olan bu bak as iinde kltrel kimlikler, iletiim teknolojilerinin belirleyici uyarlarna sadece tepkide bulunabilmektedirler. Gerekli olan ey, sorunun daha iyi bir biimde ifade edilmesidir; kltrel kimlii nemli ve sorunlu bir kategori olarak ele alan bir ifade biimi Philip Schlesingerin ileriye srd zere, ulusal kimliin tartlmas balamnda: imdi artk tartmann uzlamsal terimlerinin etrafndan dolanmamz gerekir: Meseleye iletiim ve onun ulusal kimlik ve kltre yapt varsaylan etkileri ile balamamak, ulusal kimlik sorununu ne atarak balamak, bunun nasl zmlenebileceini ve iletiimsel uygulamalarn ulusal kimliin oluumu asndan ne gibi bir nem ifade ettiini sormak gerekir. (1987: 234) Glk, toplumsal ve kltrel kimliklerin nasl olutuunu anlamak ve gnmzde kltrel kimlik ve ynelimlerin yeniden oluturulabilecekleri parametreleri incelemekte yatar. O halde bu daha esasl olan gndemde iletiim teknolojilerinin gleri ve potansiyelleri zerine kuramsal ve politik sorular sormaya balayabiliriz. Bizi ilgilendiren konu, kolektif kltr kimliidir. Hakim iletiim modelindeki duraan ve sabit kavrama karlk kolektif kimliklerin aktif, dinamik ve tartmal yanlarn vurgulayan bir alternatif gelitirmemiz gerekmektedir. Kolektif kimlik, bireysel ya da toplumsal aktrlerin belli

1 -> 2

19.11.2008 20:55

::LETM, KLTR VE KMLK::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y2.html

2 -> 2

19.11.2008 20:55

::letiimin Dnya leinde Yaygnlamas::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y14.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiimin Dnya leinde Yaygnlamas letiimin ksa gemiini ve baz verileri aada sunuyoruz. Felsefe Ekibi letiimin Dnya leinde Yaygnlamas. Uluslararas lekte bir iletiim a gerekletirmeye ynelik ilk rgt, 1865te kurulan Uluslararas Telgraf Birlii oldu. Ksa sre sonra bunu Dnya Posta Birlii izledi. Iletiimin uluslararas bir nitelik kazanmas, uzak mesafeler arasnda haberlemeyi olanakl klan tekniklerdeki ilerlemelerle birlikte yaygnlat ve bu yaylma aralksz bir biimde srd: Uluslararas Telgraf Birliinin ilk oturumuna yalnzca yirmi kadar devlet katlmt, oysa Uluslararas Telekomnikasyon Birlii gnmzde yz elliden ok ulusu bir araya toplam durumdadr. Uluslararas kurulularn gemii XIX. yyn ortasnda, Avrupann byk ajanslar (Fransz Havas Ajans 1855te, Alman Wolff 1849da, ngiliz Reuter 1851de kuruldu) bu dnemde gelimeye balayan yksek tirajl gazeteler iin uluslararas haberler hazrlamak iin dnyann drt bir yanna daldlar. 1848de kurulan Amerikan ajans Associated Press, ancak XX. yyn balarnda uluslararas boyutlara ulaabildi. Ama retim ve datm alarn, tam anlamyla snrlarn tesine tayabilen ilk iki kltr sanayii, XX. yyn banda gelien sinema ve izgi romandr. Bu dnemden sonra, d pazarlarda stnlk kuran Fransz sinema yapm irketleri Path Kardeler ve Gaumont, Brezilya, Trkiye ya da sve gibi ok farkl lkelere yerletiler. kinci Dnya Savann ardndan yerlerini Amerikan Majorsa ve ok gl Alman irketi UFAya (Universum Filmak Tiengesellschaft) brakmak zorunda kaldlar. Sinema sanayii, 1920lerde uluslararas ortak yapmlara da balad. Avrupal aydnlarn bir blm ise Amerikan kitle kltrn iki dnya sava arasndaki dnemde hzla yaylan Hollywood sinemasyla tantktan sonra tandlar. 1894 dolaylarnda William Hearst ve Joseph Pulitzerin gazetelerinde yaymlanmaya balayan Amerikan izgi romanlar, 1909dan sonra lke dna ihra edilmeye balad. Konularn, yabanc okurlarn gelenek ve greneklerine uygun olup olmad sorusunu ilk ortaya atanlar, izgi roman sanayii profesyonelleridir. Bylece, uluslararas piyasaya srlen ilk izgi romanlar ok eitli ulustan okur kitlesinin beenisini kazanabilmek amacyla aile yklerini ilemeye balad. Nazi ve faist rejimlerin propagandasna kar srdrlen sava, Batda yabanc dilde radyo yaynlarn hzlandrd. Bugn dnyada en ok satlan dergi olan Readers Digestin o dnemde uluslararas bir nitelik kazanmasnn temelinde de ayn neden yatar; derginin amac, Mihver devletlerinin Amerikan ktasndaki Latin kkenli lkeler zerindeki etkisine kar mcadele etmekti. Mussolininin mttefiki olmasna karn, Hitlere iddetle kar kan ve vatandalarnn Nazi propagandasn dinlemesini engellemeyi amalayan Engelbert Dollfuss ynetimindeki Avusturya hkmetinin 1934te rgtledii giriim gibi, dman yaynlarn bozmaya ynelik ilk almalar da bu ereve iinde yer alr. Dnya ky nsanln bir elektronik toplum oluturmakta olduu dncesi, Toronto niversitesi profesr Kanadal Herbert Marshall Mc. Luhann Dnya Kynde Sava ve Bar (War and Peace in the Global Village, 1971) adl kitab yaymlad 1969a dein uzanr. Dnya ky deyimi bylece, uluslararas bamll kantlayan pek ok nemli olayla glenerek varln uzun sre srdrd. Ama McLuhann katks, gnmzde artk iletiimin kalp dncelerine katlan bu ok anlatmla snrlandrlamaz. Gerekten de o, medyay yalnzca ilettii mesajlar araclyla, yeni ierikleri itibariyle inceleyen eilimi ilk tartma konusu yapanlardan birisidir (Medyay Anlayabilmek, 1964); bu eilim zellikle, televizyona eitsel ve kltrel ilevler atfeden Fransa gibi lkelerde glyd. Medyay esas olarak kitle bilincini ynlendiren bir unsur olarak grmeye eilimli gelenein tersine, bunlarn duygusal etkilerinin nemini gstermeyi baard. Son olarak da teknolojik bakmdan en gelimi olan televizyondan balayarak farkl kitle iletiim aralar arasnda ortaya kan karlkl etkileimi gzler nne seren de McLuhandr.

1 -> 2

19.11.2008 20:55

::letiimin Dnya leinde Yaygnlamas::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y14.html

2 -> 2

19.11.2008 20:55

::LETMN ETKLEM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y16.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

LETMN ETKLEM Bilgehan nsan topluluk halinde yaayan bir canldr ve iletiim, sosyal ilikide bulunan insanlarn en temel ihtiyalarndan birisidir. letiimde unsur mutlaka vardr, bunlar; ileten, iletilen ve ileti. leten ve iletilen, birey olarak ve/veya toplum olarak, insan veya insan topluluklardr, ileti ise, bilgi, haber, duygu gibi nesnel unsurlardr. Gnlk yaantmzda srekli ileten ve iletilen olarak edimlerde bulunuruz, insan iletken bir canldr, zihnimizin ileti almak, kayt etmek, depolamak ve ilendikten sonra bakalarna iletmek gibi bir ilevi vardr. levin ilgin yan da, iletiyi kayt ettikten sonra, bir kopyasn iletmemizdir, belki de kt bir kopyasn. Teknolojinin yaygnlat ve gncel hayatmza hkim olduu, bu nedenle, bilginin ve haberin byk bir hzla iletildii bir ada yayoruz. Zihnimiz bir gnde bile, binlerce bilgi ve haber ile dolmakta, ilenmekte ve etrafa binlerce kopya dalmaktadr. Bilgi ve teknoloji ann en acmasz ve en basklayc dneminden geiyoruz. Burada en can alc soru; iletiimde kullanlan iletilerin kayna ve doruluu ve gvenirliinin sorgulanmas. Gnmz toplumlarnda, iletilerin birincil kaynanda, byk medya kurulular bulunmaktadr. Bilginin bir toplumu ynlendiren en byk g olduu gereiyle, medya kurulular byk sermaye birikimlerine sahne olmakta, g savalar ok etin ve acmasz gemektedir. Byk yatrmlar yaplmakta, ekonominin en gzde sektrleri haline gelmektedir. Toplumu ynlendirme iinde bir siyasi kurum olarak devletin de bulunmas gerekli olduundan, devletin de, medya ve iletiim sektrnde yer almas ve en byk etkileyen ve etkilenen olmas kanlmazdr. letilerin birincil kayna olarak byk medya kurulular ve devleti yerli yerine koyduktan sonra, bu kaynaktan kan iletilerin de, bu kurulularn yararna veya karna olaca apak bir gerekliktir. Somut bilgi, ilenmi, yorumlanm bir bilgi olarak, ileti olarak, toplumun iine aktarlmtr ve bu aktarm milyonlarca bilgi olarak srekli devam etmektedir. letiimin pasif taraf, iletilen de, ald iletiyi, haberi, bilgiyi kendi alg kapasitesine ve kalitesine gre zihinsel srecinden geirmekte, etkileim iine girmekte ve bu iletiyi dier kiilere kopya halinde iletmekte, zincirleme iletiim sregitmektedir. letiimin yatay ve dikey etkileri zaman iinde devam etmektedir. Sonuta, iletiimin pasif taraf iletilenlerin zihinsel yaps bozulma ynnde, ileti kaynaklarnn istedii ynde, tek tiplilik yaratma ynnde deimektedir. Her iletiim, bir iddia, bir bask, bir hkimiyet arac olarak kullanlmakta, siyasi, ekonomik ve sosyal ynlendirmeler kolayca gerekletirilmektedir. letiim saldrlarnn olgun dnemlerinde, iletinin doruluu veya gvenirlii sorgulanamaz boyutlara bile gelir, artk ileti kaynaklar, imge yaratarak toplumu etkileme yoluna bavururlar. Mesela, toplumun iinde balangta sorun oluturmayan bir konu (trban, din, laiklik, ahlak vs.) medya tarafndan bir imge olarak srekli ilenir ve sorun yuma olarak topluma rnga edilir, toplum bu imgeyi alr, yayar, iler ve tekrar medyaya gerek sorun olarak iletir, medya tekrar bunu gerek sorunun taraf ve kartlar olarak byterek sunar, balangtaki imge, artk toplumun gerek bir sorunu olmutur, toplum bu sorunla oyalanmaya, deiime mecbur kalr, kaos devam eder. letenin devasa boyutlarda glendii, iletinin doruluunun ve gvenirliinin kesinlikle belirsiz olduu ve iletilenin gsz, dank, paralanm ve pasif olduu bir duruma iletiim demek ne derece anlamldr? Bunun yannda, bu byk toplumsal iletimin rn olan, bireysel, kiiler veya gruplar aras iletiimlerin de salkllna nasl gvenebiliriz? yleyse u soru daha anlamldr; salkl iletiim nasl olur veya iletiim nasl olur/olmaldr? ncelikle, ileten en fazla iletilen kadar gl olmaldr, sonra, iletilen bilgi ve haber, somut ve direkt olarak, saf bir ekilde iletilmelidir, ileti, bata ne ise, sonrada o olmaldr. Bilgideki tm

1 -> 2

19.11.2008 20:50

::LETMN ETKLEM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y16.html

2 -> 2

19.11.2008 20:50

::letiimsel Eylem Kuram::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y10.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

letiimsel Eylem Kuram Habermasn bayapt saylan letiimsel Eylem Kuram (1981) ada dnme evrenine gerek amalar gerekse yaps bakmndan toplum kuramnn ynn deitirecek denli nemli katklarda bulunmutur. Habermas kitabna tpk Weber ile Parsons gibi bir eylem tipolojisi gelitirmeyi amalayan stkuramsal dncelerle balamaktadr. Bu dorultuda uzlam ynelimli (iletiim ynelimli) eylemler ile baar ynelimli (ussal ama ynelimli) eylemler arasnda ok temel bir ayrm yapm; buna bal olarak da stratejik eylemler ile arasal eylemler arasnda ayrca bir ayrma gitmitir. Arasal eylemler her zaman iin fiziksel dnyada gerekletirilen ama ynelimli mdahalelerdir. Genellikle etkililikleri. asndan deerlendirilirken teknik kurallara bal olarak da betimlenirler. Buna kar stratejik eylemler belli sonular elde etmek iin insanlar etkile meyi amalayan eylemlerdir. Ayn arasal eylemler gibi stratejik eylemler de etkililikleriyle deerlendirilip, oyun kuramnn sunduu aralar yannda ussal seim kuramlarnca betimlenirler. Bu anlamda pek ok arasal eylem aslnda stratejik eylemdir de, buna kar stratejik eylemlerden ancak kimileri arasaldr. te yanda iletiimsel eylem, btnyle bamsz ve ayr bir toplumsal eylem trdr. letiimsel eylemin en son amac ya da telosu bakalarn etkilemek olarak dile getirilemeyecei gibi bu eylem tr srf etkilemek yoluyla da gerekletirilemez. O nedenle daha ok dnyadaki herhangi bir ey zerine uzlama varma, bu konuda karlkl anlamaya ulama abas olarak anlalmas gerekmektedir. Bu adan bakldnda btn eylem trleri eninde sonunda ama ynelimli olmasna karn, iletiimsel eylemde ulalmak istenen tek ama, kardaki kii ya da kiilerin yaam dnyalarna degin onlarla ibirlii yaparak beraber yrtlen yorumlama sreci yoluyla ortak bir anlaya varmaktr. Byle bir srete, yani iletiimsel olarak eylemde bulunurken, Habermasa gre kiiler az ya da ok ortaya koyduklar savlarn geerli olduunu kabul ederler; ayrca her iki taraf da karlkl olarak kendi savlarnn geerliliini tantlayacak nedenler gstermeye, gsterdikleri bu nedenler dorultusunda savlarnn geerliliinin sorgulanmasna izin vermeye hazrlkl olmaldrlar. Habermas daha teknik bir dzeyde, modern ussallk yaplar balamnda, iletiimsel olarak karlkl anlamaya varma ura iinde olan bireylerin kendi yorumlarn gerekte temel konuma edimine karlk gelen ayr geerli sav tryle dillendirdiklerini savunmaktadr: 1. Sabit, deimez konuma edimlerinde ileri srlen doruluk savlar; 2. Dzenli konuma edimlerinde ileri srleri normatif doruluk savlar; 3. Dilegetirmeci konuma edimlerinde ileri srlen doruluk savlar. Bu stkuramsal ve yntembilgisel dnceler dnda letiimsel Eylem Kuram, bir ussallatrma ve toplumsal ayrmlama srecinin sonucunda ortaya kan modern toplum zerine olduka kapsaml bir yorum sunmaktadr. Habermasn gelitirdii zgn sylem etii (iletiim etii) onun iletiim kuramnn ayrlmaz bir bileenidir. Sylem etiinin temelde yararclk ile Kant etik kuramlarna kar bir seenek olarak gelitirilmi; uzlam sonras bir etik anlaya karlk gelen bir yaklam olduunu syleyen Habermas, bu yaklamn ana dncesinin birbiriyle arpan farkl savlarn geerliliklerinin snanabilmesine olanak tanyacak bir uslamlama ilkesi gelitirmek olduunu belirtmektedir. Habermasa gre byle bir ilke, ancak iletiim ile uslamlamann genel pragmatik varsaymlarna baklarak temellendirilebilecek bir ilkedir. lkeyi temellendirirken Habermasn izledii yol en genel anlamda u biimde zetlenebilir: Belli ifadeleri dile getirirken konumaclar en azndan st rtk bir biimde farkl trden geerlilik savlarna bavurmaktadrlar. Bunlar srasyla doruluk sav, normatif doruluk, itenlik ya da drstlk diye sralanmaktadr. Bu geerlilik savlar ayn zamanda dsal kstlamalardan kurtulmu ideal konuma ortam nn da yeter koullarn oluturmaktadr. Habermas 1992 ylnda yaymlad Olgular ile Normlar Arasnda balkl grece yakn tarihli kitabnda nceki almalarnda ilgilendii siyasal sorunlara yeniden dnerek iletiimsel eylem kuramnn siyasal ierimleri dorultusunda bu sorular baka bir gzle

1 -> 2

19.11.2008 20:54

::letiimsel Eylem Kuram::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y10.html

2 -> 2

19.11.2008 20:54

::Jaspers Felsefesinde Hakikat, letiim ve Siyaset Arasndaki likiler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y8.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Jaspers Felsefesinde Hakikat, letiim ve Siyaset Arasndaki likiler Dr. H. Haluk ERDEM Metnin yaym izni iin Sn. Haluk Erdeme teekkr ederiz. Jaspersde hakikat, iletiim ve siyaset arasndaki ilikiler temelini, onun felsefe ve siyaset arasnda grd balantda bulmaktadr. 0nun iin felsefe ve siyaset arasnda bir uurum sz konusu deildir. Onda, hakikat ve iletiimle balantsnda ortaya kan akla inan ayn zamanda siyasete inantr. Akla inan bir topya deil, insandan umudu kesmeyen filozofun inancdr (Aron 1986: 75). Jaspers felsefesinde hakikat, iletiim ve siyaset arasndaki ilikiler, ksmen onun ilk dnem yaptlarna yansm olsa da Nazi dneminin ykc etkilerinden sonraki dnemde bu ilikiler daha ak ve sk bir biimde dile getirilir olmutur. Onun siyaset grnn temelinde yer alan hakikat ve iletiim kavramlar birbirinden ayrlamazlar. Birinin eksik dile getirilmesi, Jaspers felsefesinin btnlnn ortadan kalkmas anlamna gelmektedir; nk onun felsefesi bu ilikilerin ortak noktas olan insandr; onda asl hakikat varolusal hakikattir ve bu kiiyle ilgisinde dnlr. Bu hakikat kiinin kendisini kazanmas ve gerekletirmesiyle ortaya kar. nsann kendisini gerekletirmesi srecinde iletiimden hareket edilir. Varolusal zgrl iinde insan bir toplumda yaamaktadr. Kendisi olmaya abalayan kii, toplumu oluturan dier kiilerle zgrce iletiimde bulunur. Siyaset, varolusal hakikatini gerekletirmi zgr bireylerin onurlarnn korunmasnn koullarn ve olanaklarn oluturmaktadr. Sz konusu olan artk yalnzca kiilerle ilgisinde varolusal zgrlk deil politik zgrlktr. Politik zgrlk, iletiimle kendi olma bilincini kazanm bireylerin varolusal zgrlklerinin gvencesidir. Grld gibi, hakikat, iletiim ve politika asla birbirlerinden ayrlmayan kavramlardr. Jaspers, eserlerinde bu ilikileri her zaman gndeme getirmi ve tartmtr. O hakikat, iletiim ve siyaset arasndaki ilikileri, insan olma, akl, dnya felsefesi idesi ve evrensel iletiim kavramlarna tamtr. Siyaset ve letiim likisi Gndelik yaammzda iletiim ve siyasetin birbirleriyle ilikili kavramlar olduklar pek dnlmez. Siyaset denince ilk akla gelen egemenlik, iktidar, bask gruplar, dzen, hukuk, yasa, zgrlk, bar, sava, bakaldr ya da devrim olmutur. letiimse siyasetle ilgisinde hemen hemen hibir anlam ifade etmeyen bir kavram grnmndedir. letiim denilince genellikle dnlen de iletiim modelleri, enformasyon ve haberlerin dei-tokuu, iletiim aratrmalardr; bunlar da dil-bilimin ve enformasyon kuramlarnn kavramlardr. Byle anlaldnda iletiim, siyaset ile ilikili bir kavram gibi grnmemektedir. Jaspers dncesinde iletiim bunlardan tmyle farkl bir anlamda kullanlmaktadr. letiimin siyasetle olan balants ise zgrlk kavram araclyla kurulmaktadr. Jaspersde zgrlk, hakikatteki ortakl talep eder (Bversen 1989: 42). Hakikatteki ortaklktan Jaspers unlar anlamaktadr: Bu ortaklk, gizlilii iinde etkisini kaybetmeyen aksine kendini kamuya gstermesi gereken yaratc ve snayc dncenin iletiimini talep eder. Bunun iin de hakikat zerinde temellenen politik g, snrlandrlmayan kamusal tartma ister. Eer hakikat meydana gelecekse vazgeilmez biricik yol budur(Jaspers 1951d: 294). Baka bir yerde, Jaspers iletiimin politik zgrlk iin oynad yaamsal nemi yle dile getirmektedir: (...) nsan yalnzca dier insanlarla birlikte zgr olabileceinden, kendini soyutlayan, iletiim olmayan zgrl tanmamaldr (Jaspers 1951e: 287). Jaspers iletiimsizliin Nazi dneminde yaratt ykm yaamtr. Propagandayla kiileraras iletiim kesilmi, insanlardan yalnzca itaat edilmesi istenmitir (Glover 2003: 499-506). Yaklak olarak 40 milyon insan Nazi dneminin totaliter sonularndan dolay hayatn kaybetmi,

1 -> 2

19.11.2008 20:48

::Jaspers Felsefesinde Hakikat, letiim ve Siyaset Arasndaki likiler::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y8.html

2 -> 2

19.11.2008 20:48

::Karlkl Konuma Kuram ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y11.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Karlkl Konuma Kuram Karlkl konumann, bugn karlkl konumay soruturma konusu yapmas, eletirel adan bu yeniden gncelletirmeye ilgisiz deildir. Bu yeni nesne hem kta felsefesi hem de analitik gelenekli ngiliz-Amerikan felsefesi ad verilen eyi seferber eder. te yandan da ou zaman bilimsel yaklamn snrlarnn tespitinden hareketle sorgulanr. Bu durumu en iyi formle eden Roland Barthestr (Fr. Berthet ile birlikte yazdklar bir metinde): Karlkl konuma bilime kar gizli gizli meydan okuyan eylerden biridir nk bunlar sistematik deildirler ve deyim yerindeyse deerlerini biimsel yumuaklklarndan alrlar (Communications, no. 30, 1979). te son derece ak bir tespit: karlkl konuma bilimsel zmlemelere engel oluturuyor. Daha akas: ncelikli olarak Jakobsonun tanmlad ve potansiyel adan saydam bir dilin (sadece iletiimsel, bkz. yukarda) kuramclarn rahatsz eden dilin ilevlerinden birini seferberediyor. Sadece iletiimsel ilev bir anlamda, son derece karakteristik bir karlkl konumadr diyor Fr Berthet. Sadece iletiimsel ilevin nesnesi temas ya da onun glendirilmesiyse, ksacas amalanan kesinlikle toplumsal ilikiyse (kuruluu ve dorulanmas, varolu koulu, glendirilmesi) bu durumda karlkl konumann teki tm amalar ikincildir ve konumak artk bilgi alveriinde bulunmak deil konuma olana aramaktr (bkmadan, usanmadan) (a.g.y., s. 127). Bu karlkl konuma yaklamnn desteinde Kantn Antropolojisine ve Apel ya da Habermasn eilimlerinin bulutuu bildiriye bavurmak anlamsz olabilir mi?: Karlkl konumay ynlendirmesi gereken sadece belli bir toplumsal zevk deil ayni zamanda, insanlar evresindekilerle birlikte dnce alveriinde bulunurken onlarn zgrlklerini kstlamak zorunda olan ilkelerdir (Kant, 1798, s. 129)? Bu arada Kantn otoritesi iletiimin insani bitimlilik koullarna boyun ediini ve insann kendisi dnda biriyle rastlamasnn deerlendirilmesinin bilimsel bir esin kodlamasna bal olamayacan hatrlatr. Paul Grice de karlkl konumay Kantla birlikte tematikletirir. Savunduu pragmatik iletiim her zaman, a priori olarak hibir kodun sistemli biimde aamayaca ekilde rtk olmas olgusuyla kartlar. Bir karlkl konuma kuramnn en azndan deneyebilecei ey her trl iletiimi ynlendirecek ilkeleri saptamaktr- bu ilkeler tabiatiyle daha ok iletiimsel et kinlik iin zdeyilerden baka bir ey olamazlar-. Kabaca zetlendiinde Gricein zmlemesi bir ibirlii ilkesini zmser ve bu ilke yle bir gereklilik gibi formle edilmitir: Karlkl konumaya katknz sizden istenen eye denk dyor; girdiiniz fikir alverii iinde kabul edilmi ama ya da ynde bu konuma istenen dzeye ulamtr (1979,s. 61). Bu ilke hi kukusuz Apele gre tartmann etiinin hareket noktasn oluturan eyle yani akn a priori (tartma kabul edilince bir konsenss oluturmaya ynelik argmanlara zorla boyun emek zorunda brakan kurallar koyan ve etik bir ilke zmnen kabul edilmitir) ile karlatrlmay hak etmitir (Apel, 1989). Gricein ibirlii ilkesinin, Apelin iletiim topluluu a priorisinin hatta Habermasa gre szn ideal durumunun geree kar ve dzenleyici ncelemesinin en azndan her trl intersbjektivitenin ierdii kanlmaz etik boyutuna tanklk etme gibi bir ortak noktalar vardr. te yandan bir iletiim sorunsalnn felsefi ve siyasal amac da ak seik ortaya kar buradan unu da ekleyebiliriz ki Grice in ibirlii ilkesinden hareketle formle ettii zdeyiler her trl insani alverite ie karmann sz konusu ilkeye tecavz etmemesi iin Kant kategorilerine dayanarak gerekli koullar zayflatr. ncelik zdeyileri (bir karlkl konuma da sayg duyulmas gereken enformasyon eiini gsteren) nitelik zdeyileri (szlerin gerekliine davet eden) iliki zdeyileri (ynlendirici olmaya zorlayan) ve modalite zdeyileri (ak seik ve belirgin olmay bir dev haline getiren) -btn bu zdeyiler bir iletiim kuramnn tamamen yanstmal teorisini ve dzenlemeyi dnd ilikilerin kesin zelliklerini yeterince aklarlar. Kaynaka: BARTHES R. & BERTHET F, Prsentation, Communications, .30, 1979; de conversation, ayn

1 -> 2

19.11.2008 20:54

::Karlkl Konuma Kuram ::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y11.html

2 -> 2

19.11.2008 20:54

::KIRIK TOKA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y17.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

KIRIK TOKA Hasan ERSN * Gece zifiri bir karanla teslim olmutu. Yldzlar karanlk bulutlarn ardna mahkm edilmi, d dnyaya gz krpmalar yasaklanmt. En rktc sesiyle rzgr evlerin pencerelerini dvyordu. Uzun ince boyu, geni omuzlar, omuzlarna kadar uzam sayla tm gzel grnne tezat bir ekilde uzam sakal ve bklm beliyle derbeder bir hal iindeydi. Souk ve rktc bir yalnzln hkim olduu kimsesiz sokaklarda kimsesiz dolamaya balamt. Ne aradn bilmeden ve bu bilinmezlik denkleminin i yakan sorularn, kendine sora sora yol alyordu pusulasz bir gemi gibi. Bilerek ak brakt montunun n ksmndan gsn, en sert haliyle esen rzgra siper ediyordu. Yenilmi, bozguna uram bir sava gibi her eye ksmt. Arkadalarnn lmn grmemiti belki, ama kendi lmn grmt. ldrln ac klan, ihanete uramlyd. Atmalyd artk bunlar aklndan, dnmemeliydi. Elini ceplerine gtrd. Ne aradn bilmeden ceplerini yoklad elleri. Burumu, sararm sigara paketine uzand eli. Sonu bir trl gelmeyen sigaralarndan bir tane daha alp; sararm, katran kokan parmaklarna gtrd. Yine elleri ceplerine gitti, kibriti alp sigarasn yakmak iin. Sigarasn yakt. Yanan kibrit pyle beraber sanki karanlk geceyi aydnlk sard. Sigarasn anca yakabildi. Esen rzgr hemen sndrverdi atei. Derin bir nefes ekip sigarasndan, dnmeye balad yine. Neden hayatndaki mutluluklar, yanan ate gibi ksa sryordu? Neden rzgrn bile ok grd bir sndrme telandayd, hsran avclar? Sorular cevapsz kalyordu yine ve dierlerinin yannda yerlerini alyorlard. Evinin kapsnn nnde buluverdi kendini. Yorulmutu bedeni, ruhu gibi; kapnn nne gelince anlad. Anahtar cebinden ar ar karmasnn sebebi buydu. I yakmadan karanlk merdivenlerden kt. Kapsn at evinin. eri girip girmeme aras bir karasz hal sard ruhunu. Ayakkablarn kard. Mutfaa yneldi. Kahve iin su koydu ocan stne. Uyumamaya ant imi inat bir hal iindeydi. Her vaziyet-i hal iinde fenayd zaten hali. Deien bir ey olmayacakt. Nedendir bilinmez sonra aklna geldi montunu karmak. Portmantoya ast montunu. Hi olmad kadar dzenliydi bu aralar. Nedensiz deildi aslnda. Hayatnda, onca dzensizlie inatt dzenli hali. Odasnn kapsn amasyla beraber ar bir koku iine iledi. O an tiksindi her eyden, herkesten, en okta kendinden. Pencereyi amay akl edebildi Allahtan. Sararm, atlam parmaklar pencerenin koluna uzand. Pencereyi amasyla o ana kadar evlerin pencerelerini dvmeyi kendine i edinmi rzgr yzn okad, en merhametli, acyan yanyla. Bu efkat ve acma duygusu ar gelmiti ona. Geri geri yalpalayarak yatann zerine kt. Ban, iki elinin arasna ald. Gzlerini odann iinde anlamsz anlamsz dolatrmaya balad. Kendisini seyrettiini dnd dalm odada. Her eyin yersiz bir aidiyetliinin belirsiz durular gibiydi, hayatn iindeki duruu. Tm yaln haliyle bu acy haykryordu dalm odann, acmaszl. Yrei darald. Gzleri yava yava kapanmaya balad. Kaynayan suyun ln iitince aniden gzlerini at. Yerinden ar ar kalkt. Mutfaa yneldi. Alelade bir hareketle bir bardaa uzand eli. En sert haliyle bir kahve yapmaya koyuldu. Bol kahve koydu fincana. Yarsna kadar su doldurdu, kendi gibi krk fincana. Eline alp fincan, odasna dnd. Kapnn nnde aniden durdu. Odann iinde gezindi gzleri. Yeni farkna varlm bir dankln iinde kayboldu. Odada, yerde ve masann zerinde onca kapa ak kitaplarn alt izilmi cmleleri iliti gzlerine. Bir doktorun yazd reeteler gibiydiler alt izilmi cmleler. Ama onu karamsarlndan, hznnden ve yalnzlndan kurtarmakta yetersiz kalyorlard; alt izilmi cmleler. Eli, anteni krlm; bklm kapnn yannda ikinci elciden alnd belli olan, komodinin stnde, emanet duran kasetalara uzand. Nedensiz bir duraksama iinde almadn hatrlad

1 -> 2

19.11.2008 20:57

::KIRIK TOKA::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y17.html

2 -> 2

19.11.2008 20:57

::Kitle letiimi ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y12.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Kitle letiimi ve Felsefe 1960l yllarda Marshall McLuhan ortal kartran bir sav ortaya att ve bu sav zamanla kitle iletiim aralar zerine yaplan konumalarn ortak slogan haline geldi: The medium Is the message. letiim arac iletinin kendisidir. McLuhan bu savyla, iletiyle iletiyi yayan kanaln (rnein telefon grmsinde telefon kablosunun) bir ve ayn ey olduunu sylemek istemiyordu elbette. Vurgulamak istedii bu trl kanal ve aralarn vardklar artc teknolojik gelimeyle insann bir uzants haline geldikleri, iletiyi tayan eyin iletiden ayrlmazl idi. McLuhan yukardaki savn ortaya att kitabn daha ilk sayfalarnda otomasyon ve kitle iletiim, teknikleriyle ilgili u kavramsal belirlemelerde bulunmaktadr: Makinenin birbirimize ve kendimize olan ilikilerimizi deitirme tarzlar asnda; sonucun cornflakes ya daCadillaclar olmas hi de nemli deildi. nsan yapt ve arm paralanma tekniiyle biimlendirilip yeniden yaplandrlyordu. Makine teknolojisinin z budur. Otomasyon teknolojisinin z bunun kartdr. Makinenin paralardan meydana gelme ve merkezci olmasnn karsnda bu teknoloji btnletiricidir ve merkezinin olmamasyla belirlenir, insan ilikilerine de yzeysellik getirir McLuhann otomasyon iin syledii kukusuz gerekli deiiklikler yapldnda, otomasyondan yararlanan tm kitle iletiim aralar ve high technology iin de -ilkin- geerli olabilir. Btn bu teknoloji insann bir uzants olarak, onun dnyayla olaanst bir biimde btnlemesini salamakta, bu btnleme iinde makine insann dnya ile ilikisinde orta noktas olmaktan kmaktadr. Teknik, kendisiyle yaanan birey, ksaca bir merkez olmann da tesinde yaamla rtmektedir. Gnmzde herey tekniklemekte ve bu artk normal olarak kabul edilmektedir. Bu nokta tekniinin bir eit yorum-bilgisini yapmak isteyen Heideggerin de gremedii bir noktadr. Ancak Heideggerin iyi grd nokta teknikle felsefede z dediimiz eyin ilikisidir. McLuhann ngrd yeni teknik belirlenimleri bu adan ksaca gzden geirmeye deer. Heideggerin balca sav teknikle tekniin znn birbirine kartrlmamasyd. Teknik, son zmlemede vargellerden, srtme, drtme paralarndan, iskele lerden meydana gelir, bir montajdr. Bu montajn z ise Heideggere gre gerei kkrtma yoluyla ortaya kartmaktr. (Sanat doadan bir ey meydana getirir, mhendis ise doay kkrtr). Ksaca teknik varlk sorunu ile yakndan ilgilidir. zellikle enerji reten makineler doadaki glerin bir kkrtlmasdr; ancak bu g doada olduu iin, orada zaten bulunan eyle, varlkla ilikiye giriyoruz demektir. Bu tr makinelerle yalnzca gereklii iliyor ve dzenliyoruz McLuhann eski teknolojiyle ilgili olarak saptad noktalardan paralanmaya Heideggerde teknik, merkeze ise bylece tek z olarak varlk, doruluk, gereklik karlk oluyor. Gerekten de Heideggerin teknik kavram almamzn banda ele aldmz logosun varolan hereyi varlnda toplama ye yayma anlamyla dorudan balantldr Toplama kukusuz burada daima belli bir merkezde merkezlemeyi de birlikte getirmektedir. Heideggerin teknolojideki dnme modeli enerji tribnlerinin tesine gememekteydi. Otomasyon ve kitle iletiimi teknolojisi asndan durum nedir? Burada McLuhann eilimli olduu biimde, tekniin kendisine yeni bir z kazandn sylemek yanl olur. Vurgulanmas gereken ve bugnk merkezsizlik durumunun arkasnda, yatan udur: bugn btn insanlk iin teknik, tekniin znden daha ar basmaktadr. Teknik, varlk-merkezli anlamn yitirmi gzkmektedir. Beri yandan teknik dediimiz ey elbette paralara ve montaja dayanmaktadr (bu montajn tad ilev a bugnk yapay zeka retiminde ne kadar incelmi olursa olsun bu byledir). Ancak bu en ok paralara blnme ayn zamanda en byk btnleme paralar arasnda dayanma ile birlikte gitmektedir. Baka bir deyile tekniin z, teknolojik uzantlarmzn eline gemi durumdadr. rnein sinemann bir teknik olarak z nedir? Varlkla, gereklikle ilikisi nedir? Burada montaj teknii hibir felsefi ze geri gtrlemez, nk montajn sonucu olan, beyaz perdedeki devingen

1 -> 2

19.11.2008 20:55

::Kitle letiimi ve Felsefe::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y12.html

2 -> 2

19.11.2008 20:55

::PAVELN KESZLKTEN KURTULMA ABASI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y15.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

PAVELN KESZLKTEN KURTULMA ABASI Ahmet ARSLAN Bir kesizliin, bir ekilsizliin, bir canszln dngsnde adeta dorularla yanllarn raksn izlerken oalan yanllara m yanarsn yoksa retilemeyen dorulara m Pavel? Bir bakma herkesin dorusuyla gereiyle dolup taan dnya! Bir genin i alar toplam 180 derece ya da Fransann bakentinin Paris olduu dorusuna ya da gereine herkes ayn pencereden bakar ve de herkes hemfikirdir. Toplumsal olgularn deerlendirilmesindeyse bu hemfikirlik yerini kargaaya, elikiye ve dankla brakr nedense. Yani o olgular bir gen ya da Paris kadar aleni, ak ve berrak olmay her birimizin ve herkesin doru konusunda eitli yargya varmasnn, giderek kavrayn biimlenmesinin dankl dndrc olsa gerek. Buna neden toplumbilimlerinin karmakl, giriftlii, deiken bak alarnn bakalaan katmanlarda sergilenmi olmasdr. Ayrca gemie salkl bakmak, giderek tarihsel her olguyu gerek raynda grmek elbet bir ustalk iidir Pavel; dn yelpazesinde salam ve tutarl argmanlar, lleri yepyerinde deerlendirebilme ustal. Herkesten bu ustalk beklenemez. Onun iin tarih, dorusundan okunup, deerlendirilemiyor. Deerlendirilemiyor diye de, tarihsel her olguyu deerlendiren bir beynin, ustasnn yolunda rann ra, hatta raklamas gerekmez mi? Doru diye gerek diye yanllar kavramak! Bedeliniyse senin, benim, hepimizin, yani insanln demesi Onun iin yaamsal realitenin bilincinde olan her beyin, yaamsal bir snavla, sorguyla, kar karyadr her zaman. Bu snavdan baaryla kan da var, kmayan da. Dn tarihinin babas saylan Thales mit, yoksulun ekmeidir derken, arkheyi yani ilk nedeni suda arad; her eyin ba sudur argmannda. Ona gre suydu ilk gerek ya da doru. Ondan, o dorudan baka baka dorulara gidecekti nk. Ayn rmaa iki kez girilmez diyen, diyalektiin babas Herakleitosin Logosu ate zerine idi; her ey yaland greceydi; gerek olutu salt. Anaximenesinki hava Demokritosinki ise atomdu. lk neden dedii dorusu Sonrasndaysa arkhe sorunu bir tarafa braklp, dn, gkten yere indirmeye ve doa dnrlerini kmsemeye alan Sokratesin dorusuysa insann erdemydi; yiitlik - iyilik ve etiklik zerine younlarken. Ustasnn yolundaki Platondaysa idealerdi aslolan. Dnce ve bilim tarihinin mimar saylan ve gnmze dein etkileri grlen, Kle mlkiyetin en yetkin biimi ve aletlerin en gelimi olandr diyen Aristotalesin dorusu sz yerindeyse biimler olan energialerdi Evet Pavel, dnce tarihini uzun uzun anlatarak doruya bakn etkilemek gerekmez. Gerekmez diye de sanal bir dnyada, retkenlie varmayan yalan ya da znelliin, nesnellie ye tutulduu bu karmak dnyada kavramlarla oyalanman hi, ama hi istemiyoruz. Senin yanlman benim, giderek bakalarnn yanlmasna yol aacaktr nk. Yaanlan bu globalist dnyann bilinsel deerleri kksz, yalnsz ve de hepten kesizdir. Amma velkin kesizliin acs derin olur; depderinde olan bu acnn getirebilecei yabanclamaysa bir ykm olur insan iin. Ykmlar iinde yaamak zorunda braklan insann gszln, zavallln szcklerle urackta sana anlatmak kolay deil elbet. Bugnk yaadmz dnya, insan, kendine tutsaklatran; zindanlatran, kesiz bir dnyadr Pavel! Thalesin suda arad ne arkhesi nemlidir, ne de Russelln barseverlii. Diyeceksin ki Thalesin suyuyla, Russelln barseverliiyle ne ilintisi vardr. doru ya da gerein? Gerek, yalan olmayan, akla-manta uygun biiminde tanmlanan dorunun hem ilk nedenle hem de dnya baryla bal gibi bir balants, bir uyumu vardr. Uyum, senin yaamnda hkim olsun Pavel; her eyin her eyle bir koutluu olan bir uyum Her an, her dnemin kafaya bir ivi gibi saplanm dncelerini, szcklerini ve

1 -> 2

19.11.2008 20:56

::PAVELN KESZLKTEN KURTULMA ABASI::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y15.html

2 -> 2

19.11.2008 20:56

::SEVG BR BTNDR, PAYLAILDIKA BYR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y20.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

SEVG BR BTNDR, PAYLAILDIKA BYR Ahmet RODOPMAN Ne ok tarifi vardr sevginin. Herkese, her koula, zamana ve mekna deien ekillerde tanmlarz sevgiyi. ou kez de tanmlayamaz ylece kalveririz bu tlsml szc duyunca. Kimi kez gzlerimizden birka damla ya akar yanaklarmza. Oysa ou da iimize, iimizin en derinliklerine akar. Sevgiyi anlamlandrr yreimizdeki rpnlar. Sevgi sadece duyulan, hissedilen, yaanandr en ok da yaatlan. Sevgi capcanldr. Il l, prl prldr da grnmez her bakana. Sevgi ile bakan gzler ancak grr sevginin avkn. yi yrekler, aydnlk beyinler alglar sevginin gerek anlamn. Gerisi lafgzaf yani bo laftan te gitmez. Gnmzde azlara sakz olan sevgi szc deil konumuz. O zaten oka kullanlyor. Herkesin sevgi tanm da kendine gre doru, kendine gre gzel. Genel geer adlandrmalara gre sevgi her ne kadar e ayrlsa ve her birine de; a-) Menfaate dayal sevgi, b-) Egoya dayal sevgi, c-) Karlksz sevgi gibi adlar verilse de ben sevginin byle dilim dilim, para prk ayrlmasna katlanamyorum. Bence sevgi bir btndr. Btnln de tm gzelliklerini iinde barndrr. Tpk insan gibi. Onun iin insana dairdir sevgi. nsanca ycedir, deerlidir. nsann en nemli nitelii olan aklla birliktedir. Aklla yorulup, aklla btnleiktir. En anlaml yan da bu olsa gerekir. Akl iermeyen veya akla yatkn olmayan sevgiler hep yarm sevgilerdir. Actan, eksilten, ypratan sevgilerdir. Veya sradan alkanlklar, yararlanmalar, aka ifade edilemeyen art niyetlerin klf olarak kullanlan grnglerdir. nsana yakmayan, akla uymayan, etik olmayan bu gsterilere ise sevgi deil ok farkl adlar verilmelidir. nsana yakan sevgi; aklla dolu, mantk szgecinden geirilmi, bilgi ile bilin ile yourulup zenginletirilmi etik deerlerle talandrlm uygulanmlardr. Salkl bir insan dncesi kadar mkemmel, yaratc, yapc, yaatcdr sevgi. Emek ister, zaman ister, zveri ister, iyi bir hamuru da bulmusa bedende, akar artk seller gibi, coar, bendlerini aar, alar, iklimleri yok sayar, dili, dini, cinsiyeti, rk, ya dinlemez kendi kurallarnca bulur kendi yolunu. Bir kez kavranld m sevginin btnl, pek ok ey, ok farkl anlamlar kazanr insan gznde. O szde sevgiler, ii bo szler uar gider geriye sevginin grlmeyen o selinden altn zerrecikleri kalr sadece. Onlar da grebilenler, hissedebilenler toplayabilir ancak. Sevgi btndr, sadece bir kiiye, bir hayvana, bir bitkiye, bir ehre, bir lkeye, soyut veya somut herhangi bir eye balanamaz. O zaman btnl bozulur. Sevgi bir btndr. Btnleikliini de akla borludur. Akl ile yneltilen sevgiler byktrler. Btndrler. Anlaml ve deerlidirler. Akln evvel olmad sevgilerde hep bir yarmlk, eksiklik ve ilkellik aranmaldr. Byle sevgiler sahibine de karsndakine de huzur vermezler. Hep ift tarafl kemirir, krar, tr ve tketirler. Aklsz sevgiler deil midir hem sevgiyi hem insan yok edenler? Btnl bozulmam sevgiler anlamldrlar ancak. Btnln imentosu olan akl, bilgi ve bilinle rgl sevgilerdir insana yakan. Sevgi bir kopuk uurtma deildir, her rzgrn n sra savrulan, bir karasinek de deildir her grd eye konan. Sevginin zaman, mekn, dozu ayarlandnda anlamldr, keyiflidir, yararldr. Akll sevgiler paylamcdr. Ancak paylaldnda yeni bir eylerin kattnn ve katldnn farkndalnda olabilir kii. Bundan mutlanr. Yaratmadan sonra en yce duygunun retmek olduu bilinciyle sevginin paylamn reten kii mutluluu duyumsar. Bu dnyaya insan olarak gelmi olmann onuru ile yaamn srdrr. Hep iyiden, dorudan gzelden yana olmann huzurunu yaar ve yaatr etrafndakilere doyasya. Paylatka sevgiyi, sevgi byr, btnleir, etkinleir. Yazmn tam da burasnda aklla btnlememi saf, doal bir sevgiden sz eden bir Hint hikyesinden rnekleme yapalm.

1 -> 2

19.11.2008 20:56

::SEVG BR BTNDR, PAYLAILDIKA BYR::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y20.html

2 -> 2

19.11.2008 20:56

::R::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y22.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

M.Gl ZGE

ocuk getiinde bir tek grrsnz beni ne var ki yzyllardr burdaym ki bilisiz imi... bakarsan dalgr sulara grrsn nilferler izin verir byrsn kklerinle indike derine derinde en derinde o ocuu grrsn...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar, kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

19.11.2008 20:57

::Tm Karmaalarn zm: Doru letiim::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y1.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

Tm Karmaalarn zm: Doru letiim Melda GNGL 3373* Yol-erkn bilir biri, sara, komun hasta dedi. Sar bu ar kulakla o gencin ne dediini ne anlarm ben dedi. Hele hastaland, sesi hafifleti mi, hi anlamam ama mutlaka da oraya gitmek gerek. Dudaklarn oynattn grnce ne dediini kyasla anlarm. Naslsn a mihnetler eken dostum derim; o da iyiyim, yahut houm diyecek elbet. kr olsun derim; sonra ne yemek yedin diye sorarm; erbeti itim, yahut mercimek orbas yedim der. Shhatler-fiyetler olsun derim. Peki hekimlerden kim geliyor, kim bakyor sana diye sorarm; filn der. Aya pek kutludur; o geldi mi, iin iyileir derim. Ayan derim, biz de denedik; nereye ayak bastysa muratlara eriilir-gider. Bu kyaslama cevaplar dzd-kotu; o iyi kii, hastann yanna vard. Naslsn dedi. Hasta, ldm deyince, krler olsun dedi. Hasta bu sze incindi, can pek skld. Bu ne biim kr, demek ki bizim ktlmz istiyormu dedi. Sar, bir kyasta bulundu ama, kyas ters kt. Ondan sonra ne yedin diye sordu hastaya. Adam zehir-zakkum dedi. Sar, afiyetler olsun deyince kahr bsbtn artt. Bundan sonra da, derdine re bulmak iin hekimlerden kim geliyor, sana kim bakyor diye sordu. Hasta, yr-git be dedi; Azril geliyor. Sar, sevin dedi, aya pek kutludur. Sar evden kt, sevinerek krolsun dedi, byle bir zamanda dolatm; halini-hatrn sordum. Hastaysa bu adam diyordu, bizim can dmanmzm; onun cef mdeni olduunu bilmiyormuuz. *** Kendi kltrmzn ierisinde yetimi, dnyadaki en byk dnrler arasnda yeri olan, Mevlevi yolunun ncs Mevln Celaleddin-i Ruminin Mesnevsinden bu kssa, iletiimdeki yetersizlik veya bozukluklarn bizleri ne kadar zor durumlara sokabileceine dair, biraz da mizah eliinde, ufak bir rnei. ster bireyler aras, ister toplumlar ve devletler aras yaanan birok anlamazlk ve ekimeler ve bunlarn sonucunda oluan dmanlklarn temelinde iletiim bozukluklar yatar. Bu genelde duygu ve dncelerimize tam olarak rten kelime ve cmleleri kullanamadmzdan veya muhatabmz konutuunda onu duymamak, duymak istememek veya istediimiz ekilde duymamzdan dolay oluan bir sorundur. Bu durumun, bazen kendi hatamz ve ihmalimizden kaynaklanabilecei gibi, nadiren bireyden bireye ounlukla toplumlar aras, kavramlara verilen isimlerdeki eksiklik veya farkllklardan kaynaklandn syleyebiliriz. Genel erevede iletiim bozukluklarnn temelinde, dnce ve duygularmzn ifade ekli olan dil ile ilgili bir sorun yatmaktadr. Felsefe asndan da tm problemlerin arkasndaki sorumlunun bu sorun olduunu dile getiren Wittgensteinn, dilin kullanm ile ilgili kurduu iletiim ile oyun arasndaki analoji, en isabetli tespittir. Kelimelerin bir oyundaki anlamna bakarak, ayn kelimelerin baka bir oyunda da ayn anlamlar tayacaklarn dnmek suretiyle hataya deriz. Tpk belirli bir iskambil oyununda, en byk deeri tayan kart olan Asn, baka bir oyunda da ayn deerde olmasn beklemek gibi. Yeni oyunda hibir deeri olmayan As ile masadaki tm kartlar almaya alan insann durumuna benzer bir tablo yaanabilir. Felsefenin varolabilmesinin, geliebilmesinin temel art; retilen dncelerin nesilden nesile, akmdan akma, toplumdan topluma, dnrden dnre iletilebilmesidir. Felsefenin;

1 -> 2

19.11.2008 20:49

::Tm Karmaalarn zm: Doru letiim::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y1.html

2 -> 2

19.11.2008 20:49

::YAAM BOYU LETM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y19.html

Say:9 Yl:2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

Forum

Site

letiim

YAAM BOYU LETM Ahmet RODOPMAN letiim szc son yllarda gnlk kullanmza girmi gibi grnse de, kinci Dnya Sava sonrasndan balayarak geliimini srdren bir kavramdr. Gnmzden 2500 yl ncesinde Aristoteles pek ok alanda olduu gibi bu konuda da ilk tanmlamay getirmitir. Aristoteles, iletiimin, bir konumacnn bir dinleyiciye bir mesaj iletmesinden olutuunu sylemi ve bu balamda kendine gre bir aklama yapmtr. Aradan onca yl geip, iletiimin neredeyse amza ad olacak kadar yaygnlap gelitii bir dnemde tabii ki tanmlar ve kavramsal ieriklerde nemli llerde deiikliklere uramlardr. Ancak ilk insandan gnmze dein deimeyen bir gerek vardr ki o da; iletiim, insann yaamnn balangc olarak kabul edilen over ile spermin bileiminden balayarak son nefesin verilmesine dein sren bir olgudur. Onun iin YAAM BOYU LETM diyoruz ve bir mr boyu sren bu aka bu sevdaya bu olmazsa olmazmza farkl bir adan bakma gereksinimi duyuyoruz. Bir bilim dal olarak her gn kapsama alann genileten iletiim zerine yzlerce kitap binlerce alma yaynlanm ve ok farkl ynleriyle anlatlmaya allmtr. Kimi kez sosyolojik, kimi kez psikolojik kimi kez teknik alanlardan da yararlanlarak yaantmzn her alannda ki nemi her ekliyle gsterilmeye allmtr. Ben bu kez Yaam Boyu letiim bal altnda konuyu deiik bir boyutu ile irdelemeye alacam. Konu iletiim olunca ve baat ilgilenim alanmz da insan olunca doaldr ki insandan yola karak balayacaz yazma servenimize. Tp alanndaki almalarmzda her ne kadar ortalama bir insan mrn belli dilimlere ayrrken pek kullanmadmz bir blmlemeyi konu iletiim olduunda biraz farkl bir ekilde yapmay dndm. 10 blm halinde tasarmlanan bu ksmlarn sekizincisini srdm u gnlerde sanrm ncekiler hakknda bir eyler syleyebilme hakkna sahibimdir. Kalan ikisi iinde yakn evremde izlediim ve okuduklarmdan karsamalar yaparak iletiimin insan iin nemine vurgu yapmaya alacam. lmden sonrasna ise diyebileceim bir ey yok. Bilen varsa onu da bilenler yazsnlar demekten baka are yok. 1. Dnem: - Ana rahmindeki dnem Bir ksm iletiimci arkadamn hala kabul etmekte zorland ama bence ilk iletiimimizin balad andr, anne ile babann cinsel birleiminde overle spermin bulumas. Binlerce spermden birisinin o over hcresiyle birleip yeni bir canl oluturma eylemine girimesi belki de yaamn en inanlmaz ve harikulade iletiim rneini oluturur. Her ne kadar kanksadmz iletiim tanmlarna tam tamna uymasa da bu ilk iletiimin gizemi bilim insanlar tarafndan zmlenince iletiimin sadece iki kii veya topluluk arasnda ki konuma, haberleme ve anlama olmad daha iyi anlalacaktr. Sanrm o zaman Doan Ccelolunun u szleri daha bir anlam kazanacaktr. iletiim iki birim arasnda bir biriyle ilikili mesaj alveriidir. Buradaki birim szc sadece insan kapsamakla kalmamakta ayn zamanda tm canllar, makineler ve teknolojik alet ve edevatlar da iermektedir. Dolaysyla henz bir organizma halinde olmayan hcrelerinde birbiriyle kendilerince bilinen ancak bizlerin henz zmleyemediimiz bir seri kodlamalarla mesaj alveriinde bulunarak iletiim kurduklarn dnebiliriz. Yeni oluan canlnn geliim dnemleri olan zigot ve fets hallerinde iken de gerek annesi ile gerekse evresi ile iletiimi her gn artarak geliim gstermektedir. Bunun iindir ki hamilelik dnemlerinde anne adaylarn etkileyen her trl sevinli veya zntl ruh hallerinin dorudan doacak bebei de etkiledii sylenmektedir. Baz aratrmaclar hamileliin son dnemlerinde bebein duygusal alglamalarnn gelitiini, dinletilen mzikten tutun da evresinde oluan olaylardan bile etkilenebileceini belirtmektedirler. Fizyolojik olarak anneye dorudan doruya baml olarak yaamn srdrerek dnyaya gzlerini amay bekleyen bebekte kii ii iletiminin gelimemi hali hkimdir.

1 -> 2

19.11.2008 20:49

::YAAM BOYU LETM::

http://www.felsefeekibi.com/dergi9/s9_y19.html

2 -> 2

19.11.2008 20:49

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

indekiler
Editrden Tketirken Tkenen Yaamlar Tketicinin Tkenmilii Sendromu Dibi grnmeyen uurum: Tketim Tanr Hepimizi Dualardan Korusun! Tketim zerine

Mehmet Yapc Nilsun Urall Melda Gngl Muharrem Yldrm Anlamak

1 -> 2

19.11.2008 20:58

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/

Tketim Kltr Teorileri Tketim Kltr Tketim Toplumu

Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi

Reklamn Mutlakiyeti, Reklamn Hilii

Felsefe Ekibi

Yaam tarzlar ve piyasa kesimleri

Felsefe Ekibi

Gndelik Yaamn Kltr: popler kltr

Felsefe Ekibi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

Felsefe Ekibi

2 -> 2

19.11.2008 20:58

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y0.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Btn maddi tatminleri salayn ona, yle ki uyumak, rek yemek ve dnya tarihini srdrmeyi dert edinmekten baka yapacak bir eyi kalmasn; yeryznn tm mallarna boun ve sa diplerine kadar mutlulua gmn: Bu mutluluun yzeyine kk kabarcklar kacaktr, suyun zerinde olduu gibi. Dostoyevski/ Yeraltndan Notlar

Editrden Selma Yldz

Merhaba, Birka kuaktr "tketim" in egemen olduu bir ada yayoruz. Tketim Aralarn elinde bulunduranlarsa, sunduu yeni dlerle tketecek yeni insan retiyor... dnme, hissetme ve eyleme biimlerimizi gittike daha ok belirleyici oluyor. zellikle reklam yoluyla, yeni ihtiyalar dourarak, alcy, yani bizleri etkileyerek, -esasen karakterimizi tketerek- yeni bir karakter retiyor. Gnlk hayatn iinde -sadece grsel, yazl basn yoluyla da deil-, attmz her admda bir yerlerden gzmze sokulan reklam panolar, afiler, vs. yoluyla tketmemiz emrediliyor. Maniplasyon yoluyla, satn alamayacaklarmz ya da bir dakika ncesine kadar gereksinim duymadklarmza istek uyandrlyor. levi ikincil deere drlen rne, ilgisiz nitelikler yklenerek, bu rne sahip olduumuzda ulaacamz ayrcalklarmz olacana inandrlyor. rn; insana dair, mutluluk, dostluk, ballk, gvenilirlik, salk, gibi kavramlarla ilikilendirilerek sata sunuluyor. Esasen sata sunulanlar, insana zg, tm bu kavramlar oluyor. zlemini duyduumuz, hayalini kurduumuz dnyalar artk bizim yerimize retiliyor; zleme ve hayal etme edimlerimiz, bunlara dair duygularmz tketiliyor. Bu saymzda Tketimi dosya konusu yaptk. stedik ki bireysel bir etkinlik olma zelliini kaybeden, birey iin bir zorunlulua dnen tketim konusunu ele alarak, zerinde konuarak, tketimi tketelim ya da Baudrillardn cmleleriyle ifade edersek; Toplumumuz kendini tketim toplumu olarak dnr ve konuur. En azndan, bu toplum tkettii lde kendini tketim toplumu olarak, fikirde tketir. Reklam bu fikrin zafer trksdr. Bu saymzda da bizi yalnz brakmayan, yazlaryla katk veren deerli akademisyen ve yelerimize teekkr ederiz. Keyifli okumalar diliyoruz...

1 -> 2

19.11.2008 20:59

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y0.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 20:59

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y11.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Dibi grnmeyen uurum: Tketim Melda GNGL Tketim szcnn geirdiimiz son yz ksur senenin parolas olduunu sylemek yeni bir ey olmaz. Giyim, yiyecek, lks eyalar, ara-gere ne varsa; artk ihtiyatan tketmediimiz eylere ila bamls gibi balanm durumdayz. Dnya, sanki tm irade ve muhakeme yetenei buhar olmuasna, birilerinin dayatt eylerin peinde kr krne koan insanlarla dolu. Bir filmden aklmda kalan cmle zaten bu durumu seneler nce drt drtlk bir ekilde zetlemiti: Sahip olduun eyler, bir gn sana sahip olur! Bu durum, tketim ann ac ama sadece bir yn. Bir para bile bilin krnts kalm insann yreini burkan ey ise insann ve ilikilerin tketim nesnesi haline gelmi olmas. Tek kullanmlk ilikiler yuma halinde sonu gzkmeyen bir uurumdan, serte arpacamz zemine doru yuvarlanyoruz. Ak, dostluu yaamyor tketiyoruz. Aklselim herkes bunun eletirisini geni geni yapmakta. Elinden geldiince bu ahmakslatan tketim yamurundan korunabilecei keler aryor. Sonutan yola karak sonucu bertaraf etmek zor. nsan gittike daha bo, daha anlamsz, daha gereksiz eylerin peinde koturan kapitalist sistemi eletirmek gzel ama boa krek ekmekle e anlaml. Bu insan halinin temeline inip orada ne olduuna bakmak da belki derdimize are olmayacak ama bir yerden balamak lazm. En azndan balang noktasndan yola kmak metot asndan en salkls. Tketmek: Kullanmak, harcamak, yok etmek, bitirmek. Daha ilk tanmlama denemesinde olumsuz hava olutu bile. Neden nesneyi tketiriz? htiyatan m? Evinizde 10 kiiye yetecek kadar ayakkab varken aldnz bir ifte gerekten ihtiyacnz var m? Tabii ki yok. O zaman sadece istek! Peki, neden onu isteriz? stek veya arzu szcklerinin ngilizcede desire veya Franszcada dsir karlndan yola kalm. Kkeni Latince desiderare fiilidir. Bu fiil ise yldz anlamndaki sidus, sideris kelimesinden tremitir. Literal olarak de-siderare hayranlkla seyretmeyi brakmak anlamna gelir. Fakat hayranlkla seyretmeyi brakma, nesneye srtn dnp gitmeyi iermez. kinci hamle hedefteki her neyse onu ele geirip tketmektir. Neden isteriz? Her hangi bir nesneyi neden istediimiz sorulduunda verilebilecek cevap trl trl. Neden unu yiyorsun? nk istiyorum. Peki, neden istiyorsun? ... Bilmem, sadece istiyorum! Aktif pasif tm eylemlere neden sorusu sorulduunda cevap alnabiliyorken, istemek fiilinde tkandmz gren Schopenhauer bunu tm idelerin bana oturtur. nk akln konusu deildir, deimez, ezeli ve ebedidir. Kantn kendinde eyi gibi akln snrlar, zaman ve uzamn dnda kalr. O halde tanmlamaya almak beyhude bir abadr. Schopenhauer tanmlama ile uramaz ama muhteem bir tespitte bulunur: Gryoruz ki en ilkel haliyle tabiatn z, o durup dinlenmek bilmeyen abadr ki bu hakikat hayvan ve insanda en yksek mahiyetindedir.

1 -> 2

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y11.html

stemek, var kuvvetiyle abalamak... ite varlklarnn z bundan ibarettir; tpk hibir zaman giderilemeyecek bir susuzluk gibi. [...] ne zamanki istek nesnesini yitirir (ya da nesneye duyulan istek yok olur), ite o zaman byk ve korkun bir boluk iine dlr. Madalyonun tek yzne bakarsak isteme halinde olan zneyi grrz. Dier yzndeki istenilenin bahis konusu olmas gerekmez mi? stelik nnde sonunda tketilecek olan nesne, bir iliki, bir insansa! stek (arzu) nesnesinin de zgrl ve bamszl ierisinde varolmasn engeller diyor Hegel (Esthtique). stein tabiat, nesnenin bamszln ortadan kaldrmaya programldr. Dardaki nesnelerin, tamamen tkenene kadar yok edilmek iin, kendisi iin varolduklarn gstermeye urar. Tkettike yeni tketileceklerin peinde koan insann hikyesi tarih. Hele ki her istenilenin kolayca elde edildii, arzulanan eya veya insann hemen el altnda ve alternatif asndan sayca bol olduu amzda tketim, freni boalm bir arabadan farksz. Ya kendimizi suya brakacaz ya da kyya kp izleyeceiz. Ve sonunu hep birlikte greceiz.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y6.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Gndelik Yaamn Kltr: popler kltr Felsefe Ekibi Gnmzde git gide nem kazanmaya balayan popler kltrn tanm iin yksek ve alak kltrlerin 1960l yllardan itibaren ald nem ve sanatta zellikle plastik sanatlardaki yerine bakmak yerinde olacaktr. Gerek Bat dnyasnda gerek Trkiyede popler sanatn galerilerde sergilenmeye balam olduunu grdmzde popler sanatn toplumlardaki yerinin ne kadar sorunsal hale geldiini syleyebiliriz. Bat toplumlarnn kltr retiminin yeniden retildii yerlerden biri olan mzelerde alan sergiler Pop Art arlkl ve yksek kltrn alak kltr ile ne ekilde i ie gemi olduunu gstermektedir: Bunlar arasnda Beabourgda alan Reklam ve Sanat sergisi, New Yorkda ve daha sonra Los Angelesde ada Sanat Mzesinde (1991) (MOCA) alan High and Low Art sergileri, yzylmzn dahilerinin ayn zamanda halk yakndan ilgilendiren malzemeleri kullanm olduklarn (gazete kuprleri, afiler, resimli romanlarn, tablolarn tuvallerinde yeniden retimi (zellikle Ray Lichtenstein ilk akla gelen rnek oluyor) kbistlerin gazete kuprlerini tuvallerinde birer malzeme olarak kullanmalarn ki, burada Braque ve Picassoyu hatrlatmamz yeterli olacaktr sanyorum. Bu iki isim de bilindii gibi 20. yzyla adlarn veren ve zellikle yeni yksek akmlar oluturan sanatlar. Dadaistlerle birlikte sanatn lm temas gndeme geldiinde aslnda lm gibi durann, belki de yksek sanatlar" olduu ve st kltrn retecek bir eyi kalmad sylenebilir. Picasso ve Braque gibilerin gndelik yaamn malzemesi olan gazete kuprlerini kullanm olmalar, Hegelin modern bireyin sabah duasnn gnlk gazeteler olduunu sylemesini sanki pekitirmektedir. Bu arada Rus konstrktivistlerin de gndelik yaam denetleyen yeni bir iktidarn, yani Sovyetler Birliinin yeni ideolojisinin retimini ne ekilde desteklediklerini gstermektedir. (Mayakovsky ve Aleksander Rodchenko bunlarn en iyi rneidir: Mesela, Chevronet sigaralar iin reklam, 1923). Bunun yannda zellikle Bat toplumlarnda Refah-devletinin ortaya kmas ve tketim toplumlarnn oluumuyla halkn gndelik yaamda kulland malzemeler sanatlarn nesnesi haline gelmitir. 1960lara gelindiinde ortaya kan Pop-Art akm ve bunun nclerinden saylan Andy Warholun popler medya fotoraflarnn imgelerinden yararlanp, endstriyel-seriyel imgeleri retme stillerini denemesi, yani yirmi Marilyn tablosunda olduu gibi, yahut da "Green Coca Cola Batles (1962)deki gibi, Warhol reklam promosyonu imgelerini (burada sz konusu reklam Coca Cola) alp arzu sisteminin tketim ile olan yaknln gstermek istemitir, nk popler szcnn anlam yaygn olan, beenilen ve tketilen anlamn tamaktadr. Sanayi toplumunun tketim ihtiyalarn karlayan fabrikalarn retimin yapld yer gibi, Warhol da stdyosunun ismini The Factory koymutur. Bir makina olmak istiyorum demitir. Bu Deleuze ve Guattarinin arzulanan makinalar, (Bkz. Diyaloglar, Balam Yay., 1990) kavramyla tam bir koutluk tamaktadr (ve zaten ad geen kitapta Deleuze bir Pop Felsefesi yapmak isterdim demekteydi). Gndelik yaamn nesneleri sergilenmekte ve sanayi toplumunun tketim sanayi alaya alnmaktadr. Herkesin bir anlk yldz olmas (Warhol) tpk

1 -> 3

19.11.2008 21:08

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y6.html

Lautreamontun iir ve kii tarafndan deil, herkes tarafndan yaplmal sz gibidir (Bkz. Mario Perniola, Lalienation artistique, 10-18, 1977, s. 246). iir artistik bir kendinin bilincinin dnda oluur, sanat eseri ve sanat arasndaki mesafeyi yok eder ve Foucaultnun insan bedeninden ve yaamndan bir eseri oluturma (Bkz. Le souci de soi, Gallimard, 1984 ve Ali Akay, M Foucault, iktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yay. 1995) temasyla akr. Marcel Duchampn Pisuvar adl ii de bu ekildedir: Fabrika da retilen, seri halinde imal edilen, herkesin kulland bir nesnenin mzelere girdiinde, artk yksek sanattan bahsetmemiz zorlamaktadr. Mzikte de durum bundan farkl deildir: John Cage, Phil Glass ve Terry Riely gibi bestecilerde grlen popler ve klasik sluplarn sentezi ve bir yandan da punk ve new weave, rock (Bkz. Postmodernizm, Ky Yay., 1990; Fredric Jamesonun yazs) artk kitle iletiim aralarnn, radyo ve tvdeki video kliplerin popler mzik yanstmalarnda olduu gibi, halkn arzu retimine karlk vermektedir. Estetik poplizmin ykselii olarak ifade edilen bu durum "yksek kltr ile alak kltrn altst olulardr (Bu terimi Vasf Kortun ve Hseyin Alptekinden alyorum). Bir ka yl evvel Pariste Beabourg ve Vilettede alan Dnyann bycleri" sergisi de bunun bir ifadesidir. "Reklam ve Sanat sergisinin Beabourgda sergilendii gibi, reklamlardan bir artistik nesne oluturmak seenei zaten popler basnn (ticari aral, yksek tirajl haber ve elence, spor sayfal vb.) kapak fiyatlarn azaltarak tiraj arttrmak iin kullanlan bir yoldur. (Bkz. Robert Williams, ki bine Doru, Ayrnt Yay., s. 132). Bu byle olmakla reklamn gnmzdeki konumu artk, insanlar kandrmak iin verimsiz faaliyet (Bkz. Korkut Boratav, Gelir Dalm, Gerek Yay., 1969, s. 154) temasn am ve reklamdan bir estetik madde meydana getirme temasna dnmtr. Btn bunlar popler olann sanat nesnesi olarak kullanmn ortaya karmaktadr. stelik modernizmin de sonundan bahsedilip, postmodern konum ile birlikte bu durumu dndmzde, sekinlerin olan bir yeralt sanatnn varlndan bahsedebiliriz ki, bu popler sanattan baka, bir eydir, aznlk bir sekinler grubunun beenisini iermekten teye gitmez ve gnmzdeki toplumlarn toplumsallktan, kk gruplarn ayrk bir vaziyette birbirleriyle farkllklarn koruyarak yeni sosyalliklere gemelerinin bir yansmasdr: Metalciler, rocklar (Bkz. Ali Akay, Derya Frat, Mehmet Kutlukan, Pnar Gktrk, Istanbulda Rock Hayat, Balam Yay. 1995) yeraltsal bir yataygeililikle ileyen ressam gruplar, edebiyat gruplar hep bu yeni sosyalliklerin rndr. Ve ayn zamanda, bunlar popler nesnelerin sanattaki kullanmlarn gelitirirler. Yksek kltr ve alak kltr arasndaki bu iletiim antropolojide de kendini gstermitir. Popler szcnn halka ait anlamnda kullanan Claude Levi-Strauss yabanlarn mitoloji ve sanat anlaylar ile sosyal durumlar arasndaki ilikiyi kefeden yapsal, sosyal antropologlardan birisidir: Kyaslamal sanat benzerliini ortaya koymutur. Kuzey Bat Amerika ile arkaik sanat arasndaki koutlua dikkat eker (Bkz. Antropologie Structurale, 1. Cilt, Plon Yay., 1952 ve 1974, s. 280-281). Levi-Straussun gsterdiine gre, stilizasyon; ematizm ve karakteristik izgilerin benzerliklerinin artndaki ifadeyi belirleyen sembolizm; ikicileen bir bedenin temsil edilmesi; iki profilli bir bireyin nden temsil edilmesi; asimetrik detaylarn konulduu bir simetri; detaylarn mantksz bir ekilde yeni gelere dnmesi; vb. gibi toplum ile sanat arasnda bir birliktelik vardr (a.g.e. s. 281). Batnn yaad bu sre iinde tketim toplumu ile sanat arasndaki bada popler kltr elerinin de yan yana birletirilerek popler kltr kavramn oluturduunu syleyebiliriz. Bir kavramn iinin doldurulmas onun dayankllk plan ile olutuunu sylediimizde, popler kltrn dayankllk plan da tketilen nesneler olmaktadr. Postmodernizm ile ortaya kan baka bir olgu da grnt (simulacre) zerine kurulu bir dnce ve sanat eserlerinin ortaya karlmas: Sanatlar byk ustalarn, rnein, Courbetnin the origine of the world adl tablosunun Linda

2 -> 3

19.11.2008 21:08

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y6.html

Nochlin tarafndan elenceli bir tasviri; kopya zerine kurulu Bildonun Picassonun les demoiselles dAvignon tablosunu ve Guernicasn kopya etmesi ve tpk Andy Warholun Mickeyleri kopya etmesi gibi, bu tablolarn sanat piyasasndaki deerlerinin ykseklii estetik nesne, kopya ve sanat piyasas arasndaki ba gstermektedir. (1988 Ocak aynda Castelli galerisinde Mike Bildonun bu yaptlarnn sergilenmesi, orijinal ile kyaslandnda bu kopyann deerinin sorunsal olarak ortaya kmas hep postmodern ile popler kltrn kazand meruluk ile ilgilidir). Alak ve yksek kltrlerin arasndaki hiyerarinin kalkt yerde ortaya kan meruluk. Bu da temsiliyetin bozulmas, hatta temsiliyetin dekonstrksiyonu (yapbozulmas), postmodern kltr gesi olarak ortaya kar. Trkiyede de Mustafa Altntan Ingreserotiko mani yaptlarnda olduu gibi tketim nesnesi olarak Trk Hamamn resmeden (burada tketilen su, buhar ve sabun) Ingresin tablosunun seriografisini retmesi sz konusudur (Arkeon Galerisinde 14 Kasm-14 Aralk 1991). Hamam derken sabunlar unutmayalm. Taksim Sanat Merkezinde alan An-Bellek 1 sergisinde H. Alptekin ve M. Morrisin sabunlar sergilemeleri de popler bir tketim nesnesinin galeriye sokulmas ve sanat eseri halinde sergilenmesidir: s/z (sabun/zmpara). Ayn sergide Glsm Karamustafann snrlardan geerken srlarmz ocuk yeleklerinde saklyorduk adl iinde anlatmak istedii ey, tketim nesnesinin insan yaamndaki yeridir: gemie ait bir bellekten ok blok halinde gelen bellek ortaya konur. Bu, maddeden (tketim maddesinden), nesnenin alglanmasndan bir alg, bir duyumlar blou meydana getirmek demektir. Bellekten ok duyumlar bloudur. Duyumlar da yalnzca sekinlere ait deil, tm olarak poplere aittir. Sanatnn kullanlan malzemelerden meydana getirdii sanat duyumlar blounu doldurmak iin yaplmtr: ocuk yeleklerinin iine srlarn doldurulmas. Postmodern estetik iinde popler kltr elerinin yerinin nemi bu yaznn gstermek istedii eydir. Tketim toplumlarndan karken, biyo-politika toplumunda (Foucault) tm halklarn denetim altna alnmas gibi, sanat da tm gndelik kullanm malzemelerini kendi estetik anlay iine ekmitir. inde yaadmz zlmesi zor olan ba da bunun bir ifadesidir.! Ali Akay, Kvrmlar, Balam Yaynlar, 1996

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 21:08

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Reklamn Mutlakiyeti, Reklamn Hilii Felsefe Ekibi Gnmzde tm gcl davurum yntemleri reklamclk tarafndan emilerek, yutulmutur. Bir derinlikten yoksun, anlk ve annda unutulma zelliine sahip olan reklamlar tm zgn kltrel biimlerle tm zgn dilyetilerini yutmaktadrlar. Buna yzeysel bir biimin zaferi, tm anlamlandrma biimleri arasndaki en kk ortak payda, anlamn sfr derecesi, antropinin tm olas sz oyunlar (meczlar) oyunlarna kar kazand zafer de diyebilirsiniz. Reklamda gstergenin enerjisi en alt seviyeye inmektedir. Bu eklemlenme deil nndalk zelliine sahip, gemii ve gelecei olmayan, baka bir eye dnme olasl bulunmayan bir biimdir. nk reklama zg biim kendinden ncekileri egemenlii altnda tutmaktadr. Tm gncel eylem biimleri reklama benzemeye almakta ve bir ou da bu biimin iinde yok olup gitmektedirler. Yalnzca marka olay zerine oturtulan ya da byle adlandrlan bir reklamclk anlay iinde deil bizzat reklam yapma biiminin kendisi yani basitletirilmi bir ilemsel biime, az buuk ayartc ve uzlatrmac (reklam tm yntemleri hafifletip, hzlandrarak birbirlerine kartrmaktadr). Daha genelinde reklam tm tuhaf ieriklerin birbirlerine dntkleri anda, birbirleri iinde yok olabildikleri bir biimdir. Oysa dopdolu olarak nitelendirilebilecek nermelerden oluan ve birbirlerine eklemlenebilen anlamlar (ya da bir stil) birbirlerine dntrlemezler, aynen birbirlerine dntrlmesi mmkn olmayan oyun kurallar gibi. Propaganda aamalarn izleyerek olduka uzun saylabilecek bir sre sonunda propagandann nasl her eyi birbirine dntrebilen, yani her eyi yzeyselletirebilen, her eyi reklam malzemesi haline getirebilen salt bir kombinezonlar dzenine dnm olduunu (yleyse profesyonel reklamn bu olayn yalnzca bir aamas olduunu anmsatmakta yarar var) zebiliriz. Reklam ve propaganda Ekim Devrimi ve 1929 Ekonomik Bunalmyla birlikte nem kazanmlardr. Her ikisi de kitlesel fikir ya da mal retimi kkenli olup balangta iki ayr eyken zaman iinde birbirine meyletmi olan iki kitlesel dilyetisidirler. Propaganda nce politikaclarla, politik partilerin toplum nazarnda o ana kadar oluturmu olduklar imajdan yararlanarak bavurduklar bir temel hedeflerini, kendilerini ve pratiklerini pazarlama ve satma yntemi olmutur. Rekabetin yani mal ve markaya yaslanm bir toplumdaysa ileride tek ve hakiki bir byk itici g modeline dnecek reklama benzemeye balamtr. Politika ve ekonomi arasndaki bu ama birlii bize, bizim toplumumuza zg bir durumdur nk ayn dilyetisi hem ekonomi hem de politikay belirleyerek aralarnda hibir fark kalmam olduunu, bu toplumun szcn gerek anlamnda artk ekonomi politiin egemenlii altna girmi olduunu gstermektedir. Bir baka deyile zgn bir sre (toplumsal elikinin tarihsel aklamas) olarak, aynen sadece yzeysel younlamalardan oluan d gibi, elikiden yoksun bir dil tarafndan yutulmu, zlm ve eritilmitir. Bir sonraki aamaya, politik dilyetisinden sonra toplumsal dilyetisi de bu

1 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

dinamik dilyetisinin byleyiciliine kapldnda yani sahip olduu toplumsallk imajn dayatabilmek iin bir referanduma gitmeye ya da bizzat kendi reklamn yapmaya baladnda geilmitir. Tarihsel bir belirleme gcne sahip bir eyken, sonunda her yolu deneyerek kendi reklamn yapmaya alan kolektif bir giriime dnmtr. Bunu anlamak iin her reklamn hangi toplumsal art deerin retilmesine katkda bulunduuna bakmak yeterlidir. Werben Duvar afilerinde, spikerin insan batan karan scak ses tonlarnda, ses eridinin tiz ve bas sesleriyle, gzlerinizin nnden akp geen eitli renk tonlarna sahip imge eridinde bir toplumsallama ars vardr. Her yerde toplumsallamadan sz edilmektedir. Sonu olarak mutlak bir reklam dzeni mutlak bir toplumsallamaya yol amtr. Bir baka deyile toplumsal tamamyla zlp, erimi ve basitletirilmi bir toplumsal talebi duvar afilerinden yansyan harabelemi bir toplumsal grntsyle annda yantlanan bir eye dnmtr. Duvardaki afilerde toplumsalln hayaletiyle karlalmaktadr. Bizler bir senaryo hline getirilen bir toplumsaln hayat kaym okuyucularna benziyoruz. Sonu olarak reklam tm dier dilyetileri aleyhine saylabilecek bir gelime temposuyla giderek ntr, birbirinin ayn, duyarlktan yoksun, Yves Stourdzenin dedii gibi bizi epeevre kuatan (bylelikle ok tartmal inan ve etkinlik sorunu da bir anda ortadan kaybolmaktadr. nk reklam dnmeye iten gsterilenlerden ok eskiden birbirlerinden farkl olan gstergeleri ayn dzeye indirgemekte ve onlar byle olmas gerektiine inandrmaktadr) szdizimselkart (asyntaxique) bir nebulaya benzeyen bir retorie dnmtr. Bylelikle reklamn sahip olduu gcn gncel snrlaryla ortadan kaybolu koullarn anlamamz kolaylamaktadr. nk gnmzde nemini ve anlamn yitirmi olan reklam geleneksel bir alkanla dnmekte ve bir anda yirmi yl nce sahip olduu toplumsal ahlk ve dramatrjinin dna itilmektedir. Bunun nedeni insanlarn artk reklama inanmamalar ya da onu sradan gnlk yaamn bir paras gibi grmeye alm olmalar deildir. Reklam bir zamanlar tm dilyetilerini yalnlatrabilen byleyici bir eyken, gnmzde reklamn bu yalnlatrma gc daha da basit ve ilemsel bir baka tipteki dilyetisi yani enformatik dilyetileri tarafndan elinden alnmtr. Bir ses-band, bir imge-band ve bir grnt modeli sunan ve dier byk iletiim aralaryla atba giden reklam, ektii tm sylevler arasnda oluturduu kombinatuvar datm modeli, bu etrafmz epeevre saran hl bir retorik zelliine sahip sloganlar, gstergeler, iaretler ve sesler yzyln sonuna yaklamakta olduumuz u gnlerde bir simlasyon ilevine sahip olma zelliklerini yitirerek bu ii u manyetik erit ve elektronik sreklilie devretmilerdir. En yaln biimleriyle reklamda karlatmz dsel ve bir gsteri zelliine sahip sreler sibernetik dilyetileri, microprocessus ve dijitallik tarafndan ok daha yaln buna mutlak yalnlk da denebilir bir hle getirilmilerdir. Zaten reklam fersah fersah geride brakm olan bu sistemler gnmzde reklamn byleyiciliinden yararlanmaya kalkmaktadrlar. Reklamn egemenliine bir son verebilecek, hatta bir son vermi olan ey, terimin enformatik anlamndaki bilgidir (enformasyon). Bu olay insan hem korkutmakta hem de heyecanlandrmaktadr. Reklam tutkusu gnlk yaantmza girmi olan bilgisayarlarla birlikte minyatrletirilmi bir enformatie doru kaymtr. K. Ph. Dickin bir tr memeba olarak adlandrlabilecek (papoulas) bu dnm bize ok nceden haber vermitir. Bu, vcuda yerletirildikten sonra kendisinden kurtulmann ok g olduu bir tr yayc vantuz, elektronik parazit, transistorlu, reklam yayn yapan bir (implant ya da) greftir. Bu memeba aslnda tam anlamyla olumam ara bir biimdir. Vcuda yerletirilen bir tr protezdir ancak, beyine durmadan reklam mesajlar gndermektedir. yleyse bu melez, ancak reklama zg koullandrmann yannda nefis bir ara kademeye benzedii, bireyleri otomatik pilota balar gibi bir enformatik ve psikotik alara balama tasladr.

2 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

Gnmzdeki reklamn en ilgin yan zgn bir biim ya da ksaca bir iletiim arac olarak younluunu yitirmesi ve ortadan kaybolmasdr. Reklamclk artk bir iletiim ya da haber-bilgi verme arac deildir (acaba hi olmu mudur?). Acaba reklam u kendi varlklarn kantlayabilmek iin her an referanduma giden ar gelimi sistemlere zg bir lgnlk hastalna yakalanarak bir reklam parodisine mi dnmtr? Bir zamanlar snai bir mal nasl ayn zamanda kendi kendinin reklam arac olduysa (zaten o zamanlar baka reklam yapma biimi ya da tr yoktu), gnmzde de reklam bugn tam tersini yaparak ticari bir mala dnm bulunmaktadr. Reklam m yoksa ticari bir mal m? Her ikisi birbirine karm durumdadr (kendini gln bir duruma sokmasna neden olan erotizm ise aslnda yalnzca kendi kendine gnderme yapan bir sisteme ait auto-erotique endeks ten baka bir ey deildir burada kadn vcudunun yabanclatrlm gibi bir eyin varlndan sz etmek samalktan baka bir ey deildir). Kendi kendinin mesajna dnen bir iletiim arac olarak (bunun anlam bundan byle reklam denilen eyin var olmu olmaktan baka bir amac olmayacadr ki, bu durumda reklama inanma ya da inanmama gibi bir sorundan sz edebilmek mmkn deildir) reklam toplumsalla tam bir uyum iindedir, nk bu aamada tarihi zorunluluk denilen ey saf ve yaln bir toplumsallk talebi tarafndan emilip, yutulmutur. Bu noktada toplumsaldan bir irket gibi i grmesi, bir hizmetler btn gibi ya da bir yaam biimi ya da bir hayatta kalabilme biimi gibi i grmesi istenmektedir (nasl doann korunmasndan sz ediyorsa gnmzde toplumsaln da kurtarlmas gereken bir eye dnt sylenebilir nk: toplumsal bizim yuvamzdr) oysa bir zamanlar toplumsal demek devrim demekti. Bu dnce artk rafa kaldrlmaldr, nk toplumsal artk bu illzyon gcn yitirmi ve bir arz-talep dzeninin bir paras hline gelmitir. Tpk almann kapitalin karsnda yer alan bir g olma niteliini yitirerek sradan bir i sahibi olmaya indirgenmi olmas, baka deyile bir mal olarak alglanmaya balanmas (muhtemelen de zor bulunan bir mal) ve dierleri gibi sradan bir hizmete dnm olmas gibi. yleyse artk tpk toplumsal gibi almann, bir i sahibi olmann salad cokunun da reklam yaplabilecektir. Gnmzde adna reklam denilmesi gereken ey bu toplumsal biimlendirmeye, binbir kla sokarak vmeye, eksiklii her geen gn daha derinden hissedilen bir toplumsal inatla ve kkrtc bir ekilde anmsatmaya alma biimidir. Metrodaki folklorik danslar, gvenlik konusunda sonu gelmek bilmeyen kampanyalar, eskiden yalnzca elenceyle ilgili afilerde grlen glmsemenin yarn ie balyorum gibi afilerde grlmeye balanmas ve iiyle iverenler arasndaki uyumazlklara bakan mahkeme yelerinin seiminde yararlanlan: Kimse benim yerime seemez gibi bu neye benzedii belli olmayan bir zgrlkten sz eden ve toplumsal yadsd zaman bile toplumsal bir zellik tayan muhteem bir sahtekrlk rn bir slogandr. Eer reklam ok uzun bir sre bkp usanmadan olayn ekonomik yann da ieren: Satn alyorum, tketiyorum, keyif alyorum trnden bir ltimatomu srekli olarak dile getirip, yineledikten sonra bugn akla gelebilecek her yolu deneyerek: Oyumu veriyorum, katlyorum, ben buradaym, bu benim sorunum trnden szckleri usanmadan yineliyorsa bu bir rastlant olamaz reklam, kamusal anlama sahip her eye kar duyarsz kalndn gsteren bir ayna, paradoksal bir aalama aynasdr. Tersine dnm bir panik olay, herkesteki gibi, toplumsal denetlenmesi olanaksz; panie dnen zincirleme bir kitlesel tepki iinde eriyip gidecektir. Ancak toplumsal ayn zamanda ters bir tepki, yani zincirleme bir kitlesel tepkisizlik iinde de eriyip gidebilir. Burada tkanm, kendi kendine alabilecek hle getirilmi, enformatize edilmi ve bir otomatik pilotla yaltlm (kiisel) mikro evrenin iinde eriyerek gidebilir. Bunun ilk rnei reklam yani bir teleks eridine benzeyen ard arkas kesilmeyen dzenlenmi gstergelerden oluan erittir herkes kendi tepkisizliinin iine gmlmtr. Tkanm bir evrende yaandn haber veren bir biim. Duyarln yitirmi

3 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

ancak tkanm bir evren. Duyarszlatrlm ancak patlama aamasna gelmi bir evren. te byle bir evrende Paul Virilionun yokoluun estetii dedii ey btn aklyla ortaya kmaktadr. te byle bir evrende fraktal nesneler, fraktal biimler ve hibir eyden etkilenmeyen tkankln yaratm olduu fay (knt) blgeleriyle yani kendi kusurlarn tmyle sergileyen (saydam) bir toplumun kitlesel bir ekilde yadsnd, bastrlm duygularn davurulduu bir aknlk sreciyle karlalmaktadr. Reklam gstergeleri gibi biz de saysal adan oalp saydamlayor ya da saysal sonsuzlua doru ilerliyor ve tepkisizlik denilen eyin elinden kurtulabilmek iin de ya yar saydamlayor ya da topran altna kayoruz bir eylerin yrngesine giriyor, bir eyler tarafndan ynlendiriliyor, bir eylerin uydusu oluyor ve kendi kendimizi arivliyoruz. Btn eritler yani ses bandyla imge band gibi yaamdaki alma, elence, ulam band, vs de birbirlerine kararak hepsi tek bir reklam band tarafndan sarlp sarmalanmaktadr. Her yerde karnza kan bu ya da drt bandn akt yerde siz duruyorsunuz. Yzeysel bir tkanmlk ve byleyicilik. Geriye kalan tek ey byleyiciliktir. Mutlak bir reklam kenti olan Las Vegas (yani lgncasna reklam yllar olan 1950li yllardan kalan ve bugn bir tr retro zellii tayan Las Vegas) grdnzde bunun ne demek olduunu anlyorsunuz (nk gnmzde farkl kentlerin ortaya kmasna neden olacak enformatik programlama mant reklam gizlice mahkum etmi bulunmaktadr). Gn batmnda Las Vegasa l tarafndan baktmzda reklam klarnn prl prl aydnlatt bir kent grrsnz. Gn doarken le geri dndnzde reklamn duvarlar ssleyen ya da enlendiren bir ey deil duvarlarn grlmesini engelleyen, sokaklar, bina yzeylerini, tm mimari ve her trl dayanakla her trl derinlii ortadan kaldran bir ey olduunu grrsnz. Zaten her eyin reklam denilen bir yzey tarafndan emilmesi, anlamszlatrlmas (burada grlen gstergelerin ne olduklar nemli deildir) insan artc bir hipergerekliin iine sokarak rahatlatmakta ve ayartma adl kar konulmayan bu bo biimi hibir eyle dei toku etmeyecek hle gelmemizi salamaktadr. Bu durumda dilyetisi kendi ikizi tarafndan srklenip, gtrlmekte ve en iyiyi en kty yani artk bir hayalete dnm bulunan aklcl: Herkes inanmak zorundadr gibi bir formlle ifade etmektedir. Kitle iletiim aralaryla bize mesaj yapanlar byle bir mesaj vermektedirler. J.L. Bouttes, Le Destructeur dIntensites. yleyse reklam da haber gibi younlamalara son vererek, tepkisizlii hzlandrmaktadr. Tm anlam ve samalk oyunlarnn bkknlk veren yinelenme srecine bakn. Ayn eyle iletiim dzeninin tm dzenek ve yntemlerinde de karlaabilirsiniz (iliki kurma ilevi yani beni duyuyor musunuz? Beni izliyor musunuz? Konusa ya! gnderen sistemi ilevi hatta poetik ilev, antrma, ironi, sz oyunlar, bilinalt bile buna dahildir). Tm bunlar aynen porno filmlerde kimseyi kandrmayan ve yorgunluk emareleri gsteren bir mstehcen anlayyla sahneye konulan cinsel ilikiye benzer bir ekilde sahneye konulmaktadr. te bu yzden bundan byle reklam bir dil gibi zmlemek anlamsz bir giriimdir, nk baka eyler olmutur yani bu dil (keza grnt) dublrn ne dilbilim ne de gstergebilim zebilir. nk onlarn asl derdi tm ilevleri komik derecede abartlan dilyetisinin bu durumundan hi etkilenmeden anlamn nasl ortaya ktn belirleyebilmek bir baka deyile glnlemi (samalam) bulunan, gln olduklar ve tm nemlerini yitirerek kolektif bir gsteri nesnesine dntkleri iin tketilen gstergelerden oluan muazzam bir alan aratrmas aynen beyaz perde zerinde devasa boyutlara varan kurmaca, gln, barok bir ykseli gsteren gereksiz bir cinsel ilikinin kolektif bir gsteri nesnesine dntrlerek tketildii porno filmler gibi (orgazm halindeki heykellerde dini ierii buharlatrarak sahtenin gln bir zafer kazanmas ilk kez barok sanat sayesinde mmkn olmutur).

4 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

Reklamcln altn anda ne yaplmaya allmtr? Sorun bir nesnenin bir imge tarafndan yceltilmesi miydi yoksa muazzam reklam harcamalaryla satn alma ve tketimin yceltilmesi mi? Kapitalin ynlendirilmesinde reklam ona hangi lde boyun emitir (ancak olayn bu yani reklamn ekonomik ve toplumsal boyutu her zaman iin atlanm ve zmsz braklmtr). Reklam her zaman iin boyun emeden daha da ounu yapmtr yani ekonomi politik ve ticari eyay yanstan bir ayna ilevine sahip olmutur. Parampara ancak yine de yzeysel gelimesini srdren bir dnyada bir ara grkemli bir dsellii temsil etmitir. Artk bu dnyaya ait olmayan ticari mal, gnmzde doyuma ulat (tkand) iin, yeni bir ey retmeyen ve kendi stne kapanm olan bir dnyaya aittir. Bu yzden bir anda o grkemli dselliini yitirmi ve bir anlamda ayna evresinden, lnn ardndan alama evresine gemitir. Artk ticari eyaya ait bir sahne yoktur. Yalnzca anlamsz ve mstehcen bir biime sahip bir ticari eya vardr. Reklam da zaten bu tkanm ve bo biimi grntlemekten baka bir ey yapmamaktadr. te bu yzden reklamn belirleyebildii zgn bir alan yoktur. Reklam biimi ya da grntlerinin bir anlam kalmamtr. rnein Forum des Halles muazzam bir reklam alandr bir tr reklam propagandasnn yapld alan. Bu reklamlardan geilmeyen alanda aslnda hi kimsenin, hibir firmann reklam yoktur. Buras gerek anlamda bir ticaret merkezi ya da mimari btnsellie sahip bir alan deildir. Aynen Beaubourgun bir kltr merkezi olmamas gibi. Bu tuhaf nesneler, bu super gadgetler bizim antsal bir grnm kazanan toplumsallmzn reklamn yapmaktan baka bir ey yapmamaktadrlar. Forum des Halles gibi bir yer reklamn (publicite) ne hle geldiini, kamusal alann (domaine public) neye dnm olduunu ok iyi bir ekilde gstermektedir. Ticari eya aynen haberlerin kendilerini arivlere, arivlerinse snaklara, fzelerin ise atomik silolara gmd gibi gmmektedir. beton

Bundan byle mutlu ve ortalkta ak sak bir ekilde dolanan bir ticari eya yoktur. Ticari eya artk gneten kaan ve glgesini yitiren adama benzeyen bir eydir. Kez bu adan Forum des Hallesin bir cenaze levzmats dkknna benzediini syleyebiliriz (ksz) siyah bir gnein nlar karsnda saydamlaan, topraa gmlm bir ticari eyann ssl psl lks tabutuna benzeyen bir ey. Bir ticari eya sandukas. Forum des Hallesdeki her ey yani u siyah, beyaz ve somon renkli mermerler lm anmsatmaktadrlar! Buras siyah, snob ve mat betondan yaplm bir mcevher kutusu gibidir. Buras yer altna in edilmi ta bir mekndr. Suyla ilgili hibir ey yoktur. rnein Parly 2de gz yanlsamasna neden olan ve sudan bir perdeye benzeyen trden sv bir gadget bile yoktur. Yalnzca sahneye konulmu bir kibirli yas tutma biimi vardr. (Bu btnde yer alan tek elendirici unsur insann yrrken, dikey bir konumda bulunan beton karolar stne den ve gz yanlmasna neden olan glgesidir. Bu kendine ramen canl duvar devasa boyutlara sahip gzel bir gri tuvale benzemekte ve bir gz yanlsamasna neden olmaktadr. Bu duvar ayn zamanda Forumda oluturulan haute couture ve konfeksiyon sektrne ait aile mezarlyla tam bir tezat oluturmaktadr. Duvar stne den bu glge gzeldir nk yer altnda glgesini yitirmi olan bir dnyay anmsatmaktadr). Bu kutsal meknn kamuya almasndan sonra insann dileyebilecei tek ey, Lascaux maaralarnda olduu gibi evre kirliliinin Forumu bir daha temizlenemeyecek bir ekilde pisletmemesi iin (R E R tren/metrodan kan kitlesel dalgalar dnecek olursak) blgenin nnda trafie kapanmas ve tm alann bir kefen beziyle kaplanarak ticari eyay ulaabilecei en st aamaya kardktan sonra imdi de mezara gmen bir uygarln eldememi kant olarak saklanmasdr. Burada Tautavelden, Marksa oradan Einstein ve nihayet Dorothee Bise kadar giden ve bu uzun sreci anlatan bir fresk vardr... Bu bir

5 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y2.html

paralan tasvir eden freski neden koruma altna almayalm ki? Gelecekte yeralt aratrmaclar glgesinden kurtulabilmek iin Forumla birlikte yeraltna kamay yeleyen, ayartc yanlar ve kandrc imgelerini de (sanki onlar bilinli olarak teki dnyaya yollamak ister gibi) kendisiyle birlikte yere gmen bir kltr bulacaklardr. Jean Baudrillard, Simlakrlar ve Simlasyon(1982) , eviri: Ouz Adanr, Dou-Bat Yaynlar.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

6 -> 6

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y9.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Tanr Hepimizi Dualardan Korusun! Muharrem YILDIRIM Nazilerin Polonya'y igaliyle balayan, elli milyondan fazla l, milyonlarca yaral ve yaklm, yklm kentler yaratan kinci Dnya Savann balangc olan 1 Eyll (1939) Dnya Bar Gn olarak kutlanyor. imdilerde de Bush, gnn birinde "Dnya Dua Gn" ilan edilmesini umduunu sylemi. Ei ile birlikte srekli dua ediyorlarm ve zellikle 11 Eyll sonrasnda Tanrya dndklerini belirterek: "Biz de dua ettik ve bununla kuvvet bulduk" demi. Bu dualar sonucu bulunan kuvvetlerin nice lke insanlarn dua edemez hallere getirmesi bir ayrntdr! Yani kimi lkelerde kimi insanlarn srekli tketilmesi, bykln hayal bile edemediimiz evrende bir toz zerresince duran dnyann ayrnt oluu gibidir. Ayrntlatrmak tketir. Ayrntlatrdmzda, mesela, anne-baba bir anda kesip bitiimiz zamanda yz altm bete bir oluverir ve sevgili, doum ve lm gnlere dilimlenir. Her dilim asln tketir. nk istisna dediimizin kendisi de bir kaidedir Gnler tketilir. Haftalar, aylar, yllar tketilir, ama kimi lkelerde hibir ey deimez. Bahar aacnda direnen bir sonbahar yapra gibidir tarihleri. Ha dt ha decek dersiniz, ama ne derler ne de bahar yapraklaryla kucaklaabilirler. Kan birikmi mor bir yara gibidir renkleri; bedeninden bamsz klnm, yapayalnz mor bir yara. (Ki bu yaralara bak demitir ve bak demi bir yara artk ayn yara deildir. O, eliin buz gibilii ile tanm bir baka yaradr imdi. Yaradan topraa den ve yeryz ile tanan kan ile birlikte ne o yeryz artk ayn yeryzdr ne de kan. Kanda dolaan, topran, eliin, yarann ve kann toplamna eittir artk. Yani atoma ulatmz anda, o artk ayn atom deildir. Elimiz bulamtr, atom da elimize. Demek artk iinde denizalt dolaan denizler kirlenmitir. nk o denizatllarn merak keif iin deildi, sinsice sokulup hem denizi hem karay vurdular ve bunu sende de bende de olan ayn dil, ayn mantk ve ayn matematik ile yaptlar. Sorumluluumuz var. Hepimizin sorumluluu var) Dnyann evrende bir toz zerresince duruunu dnmekle bu yaraya odaklanmak arasnda fark yoktur. Her ikisi de bahar ieklerinin oulluunda kklerimizin tutunduu topra brakp yrek ortas llerimizin kumlarn dee dee yalnzl kefetmek gibidir. Scak su dolu kvetten kn orta yerine, yani dnya savalar ganimetlerinden dnya iin sava nimetlerine kar tanelerince dmek ve adlarmza nceden planlanm yaamlardan, kendimiz iin bir tabak aa karncalarca mek gibidir. Bu yaray dnmek, yzyllardr deimeyen kimi lkelerde

1 -> 4

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y9.html

tarih filmleri de ekilebilsin diye dvmek gibidir Elli milyondan fazla l, milyonlarca yaral, yaklm yklm kentleriyle yreinden yaralanm ve kan birikmi yaralar mor mor kabuk balam dnya iin insan aklnn yaratabilecei en keskin ironi: Bar Gn! Ne oldu da zehir zehir sava gnlerinin ad bar oldu? Bunun bir bir temenni olduunu varsaysak bile o gnlerin ok ok ncesinden bugne savasz tek gn var m yeryznn? imdi Bar! lklarnn ierii bile sava arsna dntrlmedi mi? yleyse temenni dediimiz ey de hep kendi tersini yaratan yanlsamalarmz m ve rettikleri her kelime ile bizleri mi tketiyorlar? rnein fahieyi ve kelimesini yaratan pezevenk ayn zamanda sevgi kavramn da m yaratm oluyor? imdi gidip fahie denilene Sevgi nedir? desek suratmzn ortasna gelecek tkrn hangi pezevenk temizleyebilecek?.. Bir tek kelimeye milyarlarca insann sdrlml bir szdr ve her vicdan szmz, milyarlarca insann ortak szlarn rtme grevi stlenir. Yani sz, sz olmaktan kar ve ii bo bir duygu retilmiliini iaretler. Bu retim nedeniyle olmal, artk lm bizden uzaksa lm, ac bizden uzaksa ac ve zulm bizden uzaksa zulm deildir ve ayn nedenle olmal, sevginin anlamn bir fahieye sormaya cesaret edemeyiz, pezevenge ulamak daha kolaydr. Demek istiyorum ki bir kral ve dalkavuklar ile ayn saraydaki filozof arasndaki farklar neler olabilir?.. Soruyu yaratan ben deilim. Bu nedenle yant aramaktan daha ok ilgili sarayn iine girip dalkavuklarn gsterisini kraln yannda izleyen filozofun yzne bakmak istiyorum Kral, dalkavuklar ve filozof. Ben sadece filozofun yzne bakyorum. atk kalar altndaki ksk keskin gzleri delip geiyor zamann btn evrelerini. Parmaklar arasna skm dalgn sakalndan kelimeler dyor yere. Tek tek ve zenle topluyor ve avular arasndan saygyla flyor kraln tahtna doru. Ayn zen ve ayn saygyla havada kapyor onlar kral ve altn tozlu bir orbadan yudumlar tayan bir gm kak gibi yerletiriyor parmaklarnn ucundan diline. Artk her bir kelime bir adak, her adak bir kurban, her kurban bir bayrama dnebilir. Kraln kendisi de bir kurban olsa bile Ne demek istediimi ben de bilmiyorum. Muhtemelen her kelimenin oluumunda bir kral, bir dalkavuk ve bir de filozof var demek istiyorum ve her kelime hem adayan hem de kurban. Bayram samanlk seyran falan ve femekan. lm, kym, ykm, zulm falan ve femekan. Vatan, millet, Sakarya, devlet, hukuk ve vergi sistemi falan ve femekan Bir tek kelimeye milyarlarca insan sdrmak. Yani nce atoma dntrp sonra patlatmak ve bunu srekli yapmak Neyi anlatmaya altm anlamaya alyorum. rnein katharsise ruhumuzun ykc tutkularndan arnmas denmeseydi bir bakasnda grdm ykc tutkularn bende olumasna engel olabilir miydim? Sanrm bu soruda ilgilendiim daha ok u: Ruh, ykc tutku ve arnmak, hepsi birden bir tek kelimeye sktrlabilir mi? 1. Bu tr sktrmalar ile bizler de kendimizi ayn mengeneye sktrm olmuyor muyuz? 2. Bu tr atomize etmelerle bizzat kendimizi patlamaya hazrlam olmuyor muyuz? 3. Yani ykc tutku denilenin bizzat kendisini kendi ellerimizle yaratm

2 -> 4

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y9.html

olmuyor muyuz? 4. Ksacas her kelime anlatmak istediinin tam tersini yaratm olmuyor mu? rnein devrim? nsann yaamla ban koparan ne tr bir deiim olmusa Bu bir devrim! nidalaryla sunulmu. Tarm devrimi denmi reten klelemi. Sanayi devrimi denmi yine ayn. Her lke zenginliklerine el koymak isteyen bu el koyuun adna devrim deyip gemi ve kabul ettirmi. Oysa devrim, yaamdan gelip yaama gidebilmesinin nndeki btn engelleri kesintisiz olarak ve kendi i dinamiiyle paralayabilecek nitelie ulatrlabildiinde devrimdir. Bu, hareketi ve deiimi, yani yaam ve yaamn kesintisizliinden bize yansyan her daim devrim bilincini anlatr. Yaamla arasndaki gbek ban kesebilecek btn oluumlara kar her daim konsantrasyondadr. nk yaamda kesinti yoktur. Bu, ayn zamanda tarihte kesinti olamayacan da vurgular. Nedeni ne olursa olsun srekliliin kesintiye uratlmas yaama ihanettir. Daim klnamayan yerde ne yaamdan ne devrimden sz edilebilir. Yaam, hep bildiini okuyor. Yaam alanna inmek istiyorsak, bildiklerimizi okumak zorunluluumuz var. Bilmediklerimiz zerine speklatif szler retmek, bilgiyi znden bozar. Merak ettiklerimizi bilmek ynnde attmz admlar kendi yalnlnda deil de rettiimiz szler temelinde olduunda, ulatmz bilgi deil, sz dnyasnda yaratm olduumuzun kendisidir. Bu nedenle ulatmzn bilgi olduuna ok kolay ikna ederiz kendimizi. Daha dorusu ikna olup olmamak gibi bir derdimiz de olmaz, pein pein kabul eder geeriz. Bu, ayn zamanda, sorgulama yeteneklerimizi nasl krelttiimizi de anlatr Yaamak ile okumak arasnda ok yakn bir ba kuruyorum. Elmay okumak isteyen, onu yaamak zorundadr. Aacn her mevsimde grmek, dokunmak, yaprakl yapraksz hallerini gzlemlemek, meyvesini hamdan ermiliine izlemek ve nihayet yemek. Alnan tat ile birlikte yeni bir okuma sreci vs Aksi her durum, kafeste be slak maymunun yanna gnderilen be kuru maymun davranlarn zetler. Gnmz dnyasndaki hallerimiz, sz temelinde getirildiimiz be kuru maymun halleridir Nazilerin Polonya'y igaliyle balayan, elli milyondan fazla l, milyonlarca yaral ve yaklm, yklm kentler yaratan kinci Dnya Savann balangc olan 1 Eyll (1939) Dnya Bar Gn olarak kutlanyor. Gnn birinde "Dnya Dua Gn" ilan edilmesini umanlar var. Tanr hepimizi dualardan korusun!.. Duaya ierili istek; 1. Dua edeni ortadan ikiye bler; birisi kendisi, dieri hibir zaman kendisinde olamayacak olan kendisi. 2. Kendisini zorunlu olarak dua edenden uzaklatrr. 3. Beklentiye, hayale, bilinaltna dnr. ve bunlar bilinir. Yani dua edilmesini isteyen ise beklentileri kendisinde younlatrp, iki kiilik bile olsa, bir toplumsal bilin oluturur; diledii gibi kullanabilecei bir toplumsal bilin. Bylece iki ayr duac oluur: 1. Dua eden. 2. Dua edenlerin okluu ve daimlii iin dua eden!

3 -> 4

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y9.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

19.11.2008 21:02

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y8.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

TKETCNN TKENML SENDROMU Nilsun URALLI Ya dndasndr emberin ya da iinde yer alacaksn! Aye Burann ktisatlar ve nsanlar adl kitabnn banda, Marguerite Yourcenarn u szleri yer alr: -Bana yle geliyor ki efendim siz, eyleri hem nesneleri hem de insan dncelerini kastediyorum- bunlarn kendilerinden bile daha gl ve daha incelikli szcklerle bir araya getirip birletiriyorsunuz. Szckler yetersiz kalnca da; rakamlar, harfler ve iaretlerle Sanki elik kablolarla birletirir gibi. Filozof gururlu bir glmsemeyle: -Onlara mantk ve cebir derler., dedi. Mkemmel bir biimde ak denklemler, uygulandklar dnceler ve nesneler ne olursa olsun, her zaman ak ve kesin. -Btn saygmla birlikte efendim. Bana yle geliyor ki, byle birletirilen eyler orackta lyorlar ve bu simgelerle szcklerden ayrlyorlar. Ayn ryp den et gibi Biliyorum, tkenmiliimizin boyutunu dile getirmede ya da buna bile gcmz kalmadn anlatmada, szckler yeterli olamayacaklar; ama ey insanolu-kz silkin ve kendine gel. diyebilmek iin ki bu silkinme de ncelikle kendine gelmesini istediim ben olmal mutlaka- bir araya getirmeye almal szckleri, Marguerite Yourcenarn tm yaklamna ramen. Yine de, ne kadar anlatmaya alrsam alaym, hep eksik kaldn dneceim bir eylerin. Bu srete sr- fikrim olursa affola nsan Ayn zamanda homo oeconomicus olan tek varlk. Hani akl sahibi tek varlk ya, bunun yansmas olsa gerek bu srete. Ekonomik bir varlk olmak, akllca bir davran olarak deerlendirilmeli yani her eyden nce (?). Homo oeconomicus olmann bir gerei olduunu nihayetinde insan; bir tarafta bireysel baar olgusunu bunun karsnda da sosyal sorumluluk fikrini gz ard sreci de, -ironik bir ekilde- diyalektik bir iliki alglamtr. dnm olmal ki gereklemeye alm, edememi ve btn bu sz konusuymu gibi

Kiisel kar duygusu ya da daha doru bir ifadeyle drts balamnda rgtlenmi bir ekonomik dzen, bu ekonomik dzenin ngrd ihtiyalar, bu dzenin ve ngrd ihtiyalarn sarst insan olmaya ilikin deerler sistemi, bu ekonomik dzenin (!) zorunlu olduu iddiasyla gerekletirdii ve insan zgrlnn snrlarnn zorlanmasna neden olan ve bizim de boyun ediimiz ve mubah bulduumuz yaklamlar Bununla birlikte, kiisel kar drts bugn sadece ekonomi alannn temel belirleyicisi olarak deerlendirilmemekte; toplumun btnne yaylarak, insan ilikilerinin de

1 -> 4

19.11.2008 21:01

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y8.html

temel aklayc ilkesi olarak karmza kmaktadr. Tm bunlarn sonucunda, her ey ne kadar da gzel, ama sen neden yine de bunca mutsuzsun basklar: Biz senin zamanndayken diye balamakta bugn birok ebeveyn szlerine, Biz senin zamanndayken, bugn senin sahip olduklarnn hibirine sahip deildik ve buna ramen, bugn gryorsun bu aamadaym ite Ekonomik bir varlk olan insan, mutlaka birtakm ihtiyalara sahiptir. Peki, bu ihtiyalarmzn bugn ne dzeyde olduunu syleyebiliriz ya da ihtiyalarmz olarak dile getirdiklerimiz, ne derece gerekten ihtiya duyduumuz eyler? Bilindii gibi, bugn durumumuz u: Reklmlarla ynlendirilen ve ihtiyacndan daha fazlasna sahip olma eiliminde olan insanlarz ve Sahip olduklarmzn, artk bize sahip olmaya balad yaamlar srdrmekteyiz. Baudrillard bu durumu u ekilde ifade etmektedir: Gerek ihtiyalarla sahte ihtiyalar arasndaki ayrmn ortadan kalkt toplumlarda birey, tketim mallarn satn almann ve bunlar sergilemenin, bir ayrcalk ya da prestij getirdiine inanmaktadr. Ritzerin, Bys Bozulan Dnyay Bylemek adl kitabnda da belirttii gibi, belki de artk dnyann kendi gereklii, insanlara yeterince heyecan verici gelmiyor. Bizler de aslnda gerek olmadn bildiimiz ve bizim iin bizi bizden fazla dnenler tarafndan(?)- kurgulanan ve bize sunulan yaamlarn ierisinde daha fazlasn satn alarak - ki bu noktada aslnda kendimizden daha fazla uzaklamamz sz konusu olmaktadr- kaybettiklerimizi geri kazanmaya almaktayz. Sunum, her zamanda ve her toplumda rastlanabilen bir olgudur. Temel hak ve zgrlklerimizi derinden etkileyebilecek bir gce de sahip olduunu yadsyamayz. Sunum da en temel e, ihtiyalar ve ihtiyalara sahip olunmas adna gereken aralardr. Aslnda ihtiyalar sz konusu olduunda, bunlarn nitelii zerinde ihtiya sahiplerinden te kimse bu konuda sz sahibi olmamaldr ya da olamaz da. htiya sahibinin ya da ihtiyac karlayacan taahht eden kiilerin amalarna ulamalarn salayacak aralarn nasl kullanlmas gerektii de, yalnzca taraflarn tercihlerine endekslidir. zellikle gnmzde, seeneklerin artmasnn tercihte bulunmay zorlatrd da bir gerektir. Ancak ne olursa olsun, yani sizi hangi kanaldan etkilemeye alrlarsa alsnlar, nihayetinde tercih hakk ya da son sz sizindir! Tercih hakkmz hangi ynde kullanacamz belirleyenler de, satn alacamz rnn bize hissettireceklerini bizden nce deneyimleyenler ya da bizden nce yaayarak iimizi kolaylatranlardr, diyebiliriz. Mesela, kullanmamz istedikleri bir ampuan, sokakta yrrken benimle ilgileneceklerin saysn artracaktr. Ben de bir bayan olarak bu ilgiden honut olacam ve mutluluktan iim iime smayacak. Hatta benim gzelliim karsnda sokakta yere yuvarlananlar ya da havuza denler bile keyiflendirecekler beni. Ne mutlu bana! Ben zaten bu gne dek yzne baklmaz bir insandm, ta ki o ampuan kullanana dek. Neyse ki artk bu rn sayesinde, taliplerim artt. E demeyin gitsin artk keyfime Gerekten yle bir insan olmadmz ve dahi olamayacamz ya da olmaya almann sama olduunu bile bile, aslnda o rn deil, bize salayaca sylenen imaj satn almaya altmzn farknda olmadmz sylemek mmkn olamaz herhalde. Her rn; daha fazla mutlu olmamz salayacak, daha huzurlu bir aile ortamna sahip olmamz kolaylatracak, akn nemini ve gcn kavramamzda bir adm daha ileri gtrecek bizi, daha gvenilir bir insan olma yolunda hzla ilerlememize yardmc olacak, daha saygn bir insan olmamz iten bile olmayacak ve artk tm bunlarn sonucunda, biz de kendimize daha fazla gvenen bir birey olacaz. yi de neden o zaman, her dnemde olduundan daha mutsuz ve gvensiz bir yaam srdrmekteler insanlar?

2 -> 4

19.11.2008 21:01

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y8.html

Bizim hatamz, temel ihtiyalarmzn snrlarn izememek olsa gerek Yani amacmz, akl sahibi tek varlk olmamza ramen, fiziksel anlamda doadaki en gsz varlk olmamz bakmndan, temel ihtiyalarmz karlamak mdr? Yoksa yaam amacmz daha fazlasna, daha fazlasna ve daha fazlasna m sahip olmak olmaldr? ki oda bir evimiz var -ki aslnda gemite buna bile sahip deildik belki- ama birilerinin evleri odal, e bizim de olmal o halde. O da oldu, ama birilerinin iki katl evi var, e bizim de olmal o halde. O da oldu, ama birilerinin katl evi var, e bizim de olmal o halde. E birilerinin boazda 1,5 trilyonluk evi var ve Tanrm ne bedbaht bir kulunum ben, bir yalm bile yok. te mutsuzluk sebebi ve inkr etmeye gerek yok, mutsuzuz biz ite, ans hi glmedi ki zaten yaamda bize. Tket ve tkettike mutlu ol! Daha fazlasn satn almamza ya da genel tanmlamayla tketim toplumu olmamza neden olan temel sebeplerden bahsedilebilir mi? Bu anlamda, tketim toplumunun olumasn salayan nedenlerden biri de, seri retim imalatlardr denilebilir. Seri retimle ortaya konulan ve bireysel tketimle eritilemeyecek stoklar, kitle retimi ile ve Siz aslnda farknda deilsiniz ama, bu rne ok ihtiyacnz var tarz yapay ihtiya mesajlar., daha fazla kazan salayacaktr rant sahiplerine Tketim toplumu, ilerleme inanc zerine kurulu olan bir retim toplumundan, bireyin sistemin ileyiine, yalnzca emeiyle ve dncesiyle deil; ayn zamanda, kendi tketimini ynlendiren ve yalnzca retim sistemi iinde sahip olduu yerin birer sonucu olmayan, arzu ve gereksinmeleriyle de katld bir toplumuna geie iaret etmektedir. Frankfurt Okulunun tketicilie ilikin eletirisi, Max Horkheimer ve Thedor Adornonun birlikte kaleme aldklar Aydnlanmann Diyalektii adl eserde temellendirilen, Kltr Endstrisi zmlemesine dayanmaktadr: Deiik dergilerin ya da filmlerin, deiik fiyat ve beeniye hitap eder tarzda sunulmas, aslnda btnyle tketicileri snflandrma ya da etiketleme olayyla ilgilidir ve kimse kaamasn diye, herkes iin bir eyler ngrlmtr. Adorno ve Horkheimerden sonra Herbert Marcuse, tketim toplumu ve tketim kltrnn, bireyleri tketime dayal yaam biimlerini satn almaya zorlayan yanl ve sahte ihtiyalar rettiini ileri srmtr. Artan cinsel zgrln, daha geni maddi bolluk ve tketimin, kltre daha kolay ulamann, daha iyi barnma koullarnn, artan toplumsal hareketliliin, dncenin kontrol edilmesinde gittike artan maniplasyona ve karmak biimlere, entelektel ve manevi yaamn gittike daha ok alaltlmasna, varln deer yitirmesine ve insanlktan kmasna elik eden eyler bu toplumun temel karakteristikleri arasnda yerini almtr Marcuse gre. Habermas da bu ereve de, Aydnlanma dncesini yeniden yorumlamak gerektiini ve arasal akln yerini, eletirel akln almas gerektiini ileri srmektedir. Tketim toplumunu oluturan temellerden birisi de; kresellemeyle birlikte, bilgi ve teknoloji iletiminin yaygnlamaya balamasdr. Bu nfuz etme abas sonucunda, ulusal snrlar ortadan kalkmakta ve kltrel kimlik tanmlamas anlamn yitirmektedir. Tketebilirlik alanmz, ulusal kltr deerlerinden ibaret olmaktan km, kresel kltr deerleri de alanmza dhil edilmitir. TV sayesinde, baka insanlarn da yaamlarndan haberdar olabilmemiz sz konusu olmu, bu da bizim kozmopolitan (!) bir insan olabilmemizin temelini oluturabilmitir. Nasl oluyorsa -ironik bir biimde- dnsel dzeyimiz itibariyle kozmopolitan olamamken, tkettiklerimizle ve ihtiya alanmza sunulanlarla, kozmopolit olmay baarabilmeye alyoruz. Televizyonun bu byl gcnn farknda olan medya kurulular da, asl amalarn objektif yaynclk dna karabilmiler ve tam bir sanayi sektr gibi; ideolojik, kltrel ve siyasi semboller retebilir duruma gelmilerdir. Tabi

3 -> 4

19.11.2008 21:01

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y8.html

durum sadece TV yaynclna endeksli kalmam; sanat, yazl basn, hobi zamanlarn deerlendirme alternatifleri ve iletiim de bu srece dhil edilmitir. Sonuta popler kltr, kendisini var edebilme gcne sahip tm alanlarda variyet gsterebilmeyi temel lk edinmitir ve kutsal bir deer edasyla varln giderek glendirmeye devam etmektedir. Kendi yaamlarmzdan ziyade, bakalarnn nasl yaadklar, ne yedikleri ya da en akla hayale gelmez noktalarda bile, nasl bir tarz izledikleri bizi daha fazla ilgilendirir olmu ya da kendi yaammzdaki bireylerden ziyade, dizilerde sunulan kurgu yaamlar veya insanlar, bizim iin daha nemli hale gelmitir. Giderek daha fazla bu srecin ierisinde yer almaya balayan insan, bir gn gelir de varoluunun farkna varrsa; brakn evresindeki tm insanlar yitirdiini fark etmeyi, artk kendisinin bile dnda yer aldn fark ederse, yaamna bir gn bile fazladan devam edebilecek gc kendisinde nasl bulabilecektir? Ya da zgrlmze alternatif olarak sunulan bu deerlerden hangisi, yaammzn bundan sonrasn ve sahip olduumuz tm deerlerin ellerimizin arasndan kayp gitmesini karlayabilecektir? zgrlk, korunmas ve giderek yaylmas iin, zel olarak gelitirdiimiz nlemler lsnde var olabilir. POLANY Basit ve geniletilmi yeniden retimin normal srecinin koullarn incelerken Marx, bunlarn ... bu retimin kendinden bitme biimlenmesinde, dengenin bizzat bir tesadf olmasndan tr, ayn ekilde anormal gidiat koullarnda, bunalm olanaklarna dntne... dikkat eker. Bu anlamda Marx, kapitalizm iin karakteristik olan retim iin retim, birikim iin birikimden sz eder. Ama metalar son tahlilde retim iin deil, insanlarn gereksinimlerini karlamak iin retilirler. Kapitalizmin iinde bulunan retimle tketim arasndaki eliki, ulusal zenginliin halk kitlelerinin artan yoksulluuyla birlikte artmasndan, toplumun retici glerinin halk tketiminde buna denk den bir byme olmakszn bymesinden ibarettir. George Politzer, Felsefenin Temel lkelerinde yle der: Toplumun btn yelerine, fiziksel ve zihinsel yeteneklerinin btn alanlarda gelimesini salayacak toplumsal ve kltrel bir gelime salamak gerekir ki; toplumun yeleri, toplumsal gelimenin etkin yapclar olabilecek biimde yeterli bir eitim alabilsinler. Ancak bu durum insanlarn zgrlk ierisinde bir meslek edinebilmelerini salayabilecek ve salt kazanmak adna deil, mutlu olmak adna bir meslek semelerinin temelini oluturabilecektir. zgrln var edebilmi ve bunu bir nebze de olsa yaamna aktarabilmi olan bir insan, yabanclamasn amak adna, bugnk aldatmacalara kanmayacaktr. Engelse gre; Sosyalizm ve komnizmle, bireysel varlk iin savam son bulur. Yalnz o zaman insan, bir anlamda leminden kar, gerekten insani koullara gemek zere hayvani varlk koullarn brakr. Bu dorultuda da Eluard yle der: Karanlklar deste deste atee atyoruz Kryoruz paslanm kilidini hakszln. nsanlar gelecek, artk kendi kendilerinden korkmayan nk insanlar gveniyor tm insanlara nk yok oluyor insan yzl dman. Her yazmn sonunda da belirttiim gibi: Benim hala umudum var.

4 -> 4

19.11.2008 21:01

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

TKETM KLTR TEORLER Felsefe Ekibi Bu blmde tketim kltr zerine gelitirilen belli bal perspektif ele alnyor. Birinci perspektif tketim kltrnn, maddi kltrn tketim mallar, alveri ve tketim alanlar biiminde klliyetli miktarda birikmesine yol aan kapitalist meta retiminin genilemesine yaslandn belirtir. Bu durum, daha byk bir eitlikilie ve bireysel zgrle neden olduu gerekesiyle kimilerinin selamlamasna karn, bakalarnn ideolojik maniplasyon ve nfusun alternatif bir daha iyi toplumsal ilikiler seeneinden batan kartlarak uzaklatrlma kapasitesini arttrdn dndkleri bo zaman ve tketim faaliyetlerinin ada Bat toplumlarnda giderek ne kmasyla sonulanmtr. kinci ve daha kat anlamda sosyolojik olduu sylenebilecek perspektif, rnlerden elde edilen doyumun, doyum ve statnn enflasyon koullar altnda farkllklarn sergilenmesine ve korunmasna baml olduu bir sfr denge oyunundaki rnlere eriimin toplumsal olarak yaplanm olmasyla ilikili olduunu belirtir. Bu perspektifte, insanlarn toplumsal balar ya da ayrmlar yaratabilmek amacyla rnleri kullanrken izledikleri farkl yollar zerinde odaklanlr. nc perspektif, eitli ekillerde dolaysz bedensel tahrik ve estetik hazlar yaratan, tketicinin kltrel hayalinde ve tikel tketim alanlarnda cokuyla karlanr hale gelmi olan tketimin duygusal hazlar, ryalar ve arzular sorununu ortaya koyar. Bu blmde, tketim kltrnn giderek daha fazla sivrilmesi sorunu zerinde odaklanmann ve tketimin yalnzca retimden sorunsuz bir ekilde trediini dnmemenin nemli olduu savunuluyor. Bundan dolay ada Bat toplumlarnda imdilerde grlen simgesel rnlerin ar arz edilme evresi ve kltrel baboluk ve snflandrmalarn bozulmas ynndeki eilimler (kimileri bunu postmodernizm olarak yaftalamaktadr) kltrel sorunlar ne karmaktadr; ve kltr, iktisat ve toplum arasndaki ilikiyi kavramsallatrmamz asndan geni ierimlere sahiptir. Bu durum tketim tecrbelerinden kaynaklanan arzu ve haz, duygusal ve estetik doyumlar sorununun sadece herhangi bir psikolojik maniplasyon mantyla yetinilmeyecek ekilde kavramsallatrlmasna gsterilen ilginin artmasna yol at. Sosyolojinin, kitle kltr teorisinden miras kalan tketim hazlar konusundaki olumsuz deerlendirmenin tesine gemenin bir yolunu bulmas gerekir. Bizler ortaya kan bu eilimleri daha yansz bir sosyolojik tarzda aklamaya gayret etmeliyiz ve bunu yaparken kitle kltr teorisinin tersi ynnde gidip, kitlesel hazlarn ve kltrel baboluun poplist selamlanyla da yetinmemeliyiz. A. TKETMN RETLMES Klasik iktisatlarn perspektifinden bakldnda bireylerin giderek genileyen mallar dizisini satn alarak doyumlarn enoklatrmaya altklar retimin tek gayesi tketim olarak kabul edildiinde, yirminci yzyl neo-Marksistlerinin kimisinin sahip olduu perspektif ierisinde bu gelimenin denetimli ve maniple edilen tketim iin daha byk frsatlar yaratt dnlr. Kapitalist retimin zellikle yzyl dnm civarnda bilimsel ynetimden ve Fordizmden ald destekten sonra kaydettii genilemenin

1 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

yeni pazarlarn ina edilmesini ve kamularn tketicilere dntrlmek zere reklam ve br medya yoluyla eitilmesini zorunlu kld savunulur (Ewen, 197 Lukcs (1971) eyleme teorisini gelitirirken yapt Marx Weber sentezine dek geri gtrlebilir olan bu teori en bariz haliyle Horkheimer ve Adornonun (1972), Marcusen (1964) ve Lefebvrein (1971) yazlarnda gelitirildi. Szgelimi, Horkheimer ve Adorno, retim alannda tezahr eden meta mantnn ve arasal rasyonelliin aynsnn tketim alannda da grlebileceini savunur. Bo zaman uralar, sanatlar ve genelde kltr, kltr endstrisinin szgecinden geer; kltrn yksek amalar ve deerleri retim srecinin ve piyasann mantna yenik dtke kltrn almlanmas mbadele deerinin (exchange value) buyruuna girer.
Kltr endstrisi: Adorno, tm estetik ifade alannn yksek kltr (ve sanat) ile popler kltr diye ikiye yarlmasndan muzdarip olduunu ne srer ve bugne dek uzanan tartmalar balatr. Ona gre, popler kltr ile kltr endstrisi zde kavramlardr. Kltrel rnler artk endstri uygarlnn tanmlad ara ve leklerde retilmektedir. Byle olunca tm endstriyel rnlerin kimlik zelliklerini oluturan standartlama, normlama, kitlesel retim, tketmek adna tketmek gibi kavramlar kltr endstrisi iin de geerli olmaktadr.

Buna gre, aile ve zel hayattaki geleneksel bir aradalk biimlerinin yan sra yksek kltrn en iyi rnlerinin salamaya aba gsterdii mutluluk ve doyum vaadi, bsbtn farkl bir teki zlemi, en dk ortak payday hedefleyen ersatz [yapay] kitlesel olarak retilmi meta kltrne katlan atomlam maniple edilen bir kitle dourmutur. Bu perspektiften bakldnda, szgelimi rnlerin birikiminin mbadele deerinin zaferine yol atn, hayatn tm boyutlarnn arasal rasyonel hesaba tabi klnmasnn olanakl hale gelerek zsel tm farkllklarn, kltrel geleneklerin ve niteliklerin niceliklere dntrldn savunmak olanakl. Ama sermayenin mantna yaplan bu bavurunun hesaplanabilirliin ilerleme kaydetmesini ve geleneksel kltr ile yksek kltrn kalntlarnn tahribatn (kapitalist modernlemenin mantnn kat olan her eyin buharlamasn salayan bir mantk olmas anlamnda) aklayabilmesine ramen, yeni kltr sorunu, kapitalist modernliin kltr sorunu orta yerde durmaktadr. Bu yeni kltr sadece bir mbadele deeri ve arasal rasyonel hesap kltr mdr; kltr olmayan bir kltr ya da post kltr denilebilecek bir ey midir? Frankfurt Okulunun almalarnda grlen bir eilim bu ynde; ama baka bir eilim daha var. Szgelimi, Adorno, mbadele deerinin baatlnn bir kez mallarn orijinal kullanm deerini yok etmeyi becerdikten sonra nasl olup da metann ikincil ya da ersatz (yapay) bir kullanm deeri edinebilecek ekilde zgrletiinden sz eder (Rose, 1978: 25). Bu durumda metalar geni bir kltrel armlar ve yanlsamalar silsilesini stlenebilecek ekilde zgrleir. zellikle reklamlar bu durumu smrmeye muktedir olup sabun, bulak makineleri, otomobiller ve alkoll iecekler gibi sradan tketim mallarna romantik sevda, egzotiklik, arzu, gzellik, doyum, ortaklaaclk, bilimsel ilerleme ve iyi hayat imgeleri ilitirmektedir. Metann amansz mantna verilen bu arln bir benzeri, Adornonunkiyle benzer bir sonuca ulamak zere Lukcs (1971) ve Lefebvrein (1971) metalama teorisinden yararlanan Jean

2 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

Baudrillardnn almalarnda bulunur. Baudrillardnn gelitirdii teorinin buna yapt belli bal ilave, tketimin gstergeleri aktif bir ekilde maniple edilmesini gerektirdiini savunmak zere semiyolojiden yararlanlmasndan oluur.

Gstergelerin aktif maniplasyonu, gsterge ve metann meta-gsterge (commodity- sign) retmek zere bir araya geldii ge kapitalist toplumda merkezi bir yer igal eder. Szgelimi, medya ve reklamda gstergenin maniplasyonu yoluyla gsterenin (signifier) eritii zerklik,. gstergelerin nesnelerden bamsz halde yzp gezdii ve ok- katl bir aradalk ilikilerinde kullanlmaya hazr olduu anlamna gelir. Kimilerine gre Baudrillardnn metann mantn bu ekilde semiyolojik tarzda gelitirmesi, Marxn teorisinin idealist bir ynde saptrlmasn ve maddeci bir vurgudan uzaklatrlarak kltrel bir vurguya ynelinmesini gerektirir (Preteceille ve Terrail, 1985). Bu nokta, vurgunun retimden uzaklap yeniden retime, imaj ve gereklik arasndaki ayrm silen medya yoluyla gstergelerin, imajlarn ve simlasyonlarn sonsuzca katlanmasna kayd Baudrillardnn son yazlarnda (1983a, 1983b) daha net grlebilir. Burada toplumsal hayat, kurallarndan arndrldka ve toplumsal ilikiler daha deikenleip istikrarl normlarca daha az yaplanm hale geldike, tketim toplumu znde kltrel bir toplum haline gelir. Gstergelerin ar retilmesi ve imajlarla simlasyonlarn yeniden retimi, istikrarl anlamn yitirilmesine ve kitlelerin, izleyiciyi istikrarl duygunun tesine tayan biimsiz bitiikliklerin sonsuz akndan bylenir hale geldii gerekliin estetikletirilmesine yol aar. Jamesonn szn ettii (1984a, 1984b) postmodern, derinliksiz kltr budur. Jamesonun postmodern kltr konusundaki kavray Baudrillardnn almalarndan gl bir ekilde etkilenmitir (bkz. Jameson, 1979). Jameson da postmodern kltr tketim toplumunun, kinci Dnya Sava sonrasndaki ge kapitalizm aamasnn kltr olarak grr. Bu toplumda toplumsal hayattaki her eyin kltrel hale geldii sylenebilecek (Jameson, 1984a: 87) lde etrafn gstergeler ve iletilerle

3 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

dolup tamas yoluyla kltr yeni bir nem kazanr. Gstergelerin ve imajlarn svlamas nn yksek kltr ve kitle kltr arasndaki ayrmn silinmesine yol at savunulur (Jameson, 1984b: 112): Las Vegasn plak pop kltrnn ciddi yksek kltrle eit geerlilie sahip olduunun bir kabul. Bu noktada kapitalist toplumun ikin tketim mantnn post modernizme yol atn belirten varsayma dikkat etmeliyiz. Tketim kltrnn imajlar, arzular ve estetik boyutlarn tartmak iin daha sonra bu soruna tekrar dneceiz. Tketimin retilmesi yaklamnn fiili tketim pratiklerine ve tecrbelerine eilmede glk ektii besbelli grlyor. Frankfurt Okulunun kltr endstrilerinin bireysellik ve yaratcl tehdit eden homojen bir kitle kltr rettiini dnme eilimi, sekinciliinden ve karmak olarak farkllam izlerkitle tepkilerini ve mallarn farkl kullanmlarn ortaya koyan fiili tketim srelerini inceleme yeteneksizliinden tr eletirildi (Swir 1977; Bennet vd., 1977; Gellner, 1979; B. S. Turner, 1988; Stauth ve Turner, 1988). B. TKETM TARZLARI retimden treyen bir sermaye mantnn ibanda olduunu savunmak olanaklysa eer, o vakit mallarn toplumsal ilikilerde snr izgileri ekmek iin kullanld toplumsal olarak yaplanm yollar iaret eden bir tketim mant olduunu savunmak da olanakldr. Mallarn tketilmesinden sz edilmesi, bo zamann (gndelik rutin bakm faaliyetlerinin yan sra serbest zaman da ierir) giderek daha fazla metann satn alnmasyla dolaymland bir dnemde tketilen ya da satn alnan mallarn engin eitliliini gizler. Bu ayn zamanda dayankl tketim mallar (bakm faaliyetleri esnasnda ve bo zamanlarmzda kullandmz buzdolaplar, otomobiller, mzik setleri, fotoraf makineleri gibi mallar) ile dayanksz tketim mallar (yiyecek, iecek, giyim kuam, vcut bakmnda kullanlan mallar) ve zaman ierisinde bu sektrlere harcanan gelirin oranndaki deimeler arasnda ayrm gzetmemiz gerekir (Hirschman, 1982: blm 2; Leiss, Kline ve Jhally, 1986: 260). Ayrca dikkatlerimizi baz mallarn meta statsne girip kma ekillerine ve metalarn retimden tketim aamasna geerken sahip olduklar farkl mrlere yneltmemiz gerekir. Her zaman olmasa da, genellikle yiyecek ve iecein mr ksadr. rnein, bir ie eski porto arabnn bir itibar vardr ve ei az bulunur addedilir; bu durum, byle bir arabn, eitli yollarla sembolik olarak (baklarak, hayal edilerek, sz edilerek, fotoraf ekilerek ve elde tutularak) hatr saylr bir doyumla tketilse de fiilen (alp iilerek) asla tketilmedii anlamna gelir. te bu anlamda ada Bat toplumlarnda mallarn ifte simgesel boyutundan sz edebiliriz: Simgecilik sadece retim ve pazarlama srelerindeki tasarm ve imajda belirgin deildir; mallarn simgesel armlar toplumsal ilikilere snrlar eken hayat tarzndaki farkllklarn vurgulanmas amacyla da kullanlp gndeme getirilebilir (Leiss, 1978: 19). Baz durumlarda alveriin amac yksek mbadele deeri yoluyla (porto arabnn fiyat srekli zikredilir) itibar kazanmak olabilir. Aristokrasinin ve eski zenginlerin iktidar yeni zenginlere teslim etmeye mecbur olduu toplumlarda zellikle bu durum sz konusudur .

En pahal arap Bourgon blgesindeki 'Chardonnay' zmnden yaplan 'Le Montrachet'. Bu arabn iesinin reticiden k fiyat 2 bin 100 euro. Domaine De La Romanee Conti adl irketin rettii 'Romanee Conti' arab da en pahal araplar arasnda bulunuyor. Onu sadece ok pahal olan 11 arapla birlikte set halinde alabilirsiniz. Set iindeki sadece Romanee Conti'lerin fiyat da 2 bin 400 euro. Bunlar ylda 600 kasa, hatta daha da az

4 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

retiliyor. yi arap, hisse senedi gibidir. Fransa'nn Rhone Vadisi'ndeki CoteRotie blgesinde retilen 'Guigal-La Turque' adl arabn reticiden ilk k fiyat 130, iki yl sonraki fiyat 650 euro. Genelde ok pahal araplar uzun sre saklanabilen araplar. Bu araplar yllar getike sahiplerine ok 'astronomik' paralar kazandrabiliyor. Radikal Veblenin gsterii tketim (cons picuous consumption) kavram bunu anlatr. Daha nce meta konumunda olan bir maln meta statsnden soyundurulduu tersi bir durum da tasavvur edilebilir. Bylece bir kimseye verilen hediyeler ve miras kalan nesneler almlanmalar esnasnda meta statsnden kabilir ve youn kiisel ilikileri simgeselletirme yetenekleri ve sevilen kimselerin anlarn canlandrma kapasiteleri bakmndan kelimenin tam anlamyla paha biilemez (bunlar satmay dnmenin ya da bir fiyat bimeye kalkmann ar bir grgszlk olmas anlamnda) hale gelebilir (Rochenberg Halton, 1986: 176). Sanat nesneleri ya da ayinlerde kullanlmak zere retilmi ve bylece tikel bir simgesel grev stlenmi olan nesneler sklkla mbadeleden dlanm ya da uzun sre meta statsnde kalmasna gz yumulmayan nesneler olma eilimindedir. Ayn zamanda bunlarn kutsallk statsnde olduunun iddia edilmesi ve dnyevi pazarlara ve meta mbadelesine girmelerinin yadsnmas deerlerini paradoksal bir biimde ykseltebilir. Bunlarn piyasada mevcut olmay ve paha biilemez olmas fiyatlarn ve arzu edilirlik katsaylarn ykseltir. Szgelimi, Willisin (1978), bisiklet ocuklarnn Buddy Hollynin ve Elvis Presleynin 1978 tarihli orijinal plaklarn kutsallatrmalar ve ok daha iyi bir ses kalitesine sahip olabilecek derleme albmleri kullanmay reddedileri konusunda yapt betimleme, kitlesel bir nesnenin meta konumundan soyundurulmas srecini aydnlatr. u halde metalarn toplumsal engelleri ykma, kiiler ve eyler arasndaki uzun sreli yerleik balantlar koparp zme kapasitesine sahip olmalarna karlk bunun tersine ileyen bir eitim de, meta statsnden kma eilimi, mallarn mbadelesinin kstlanmas, denetlenmesi ve ynlendirilmesi eilimi de sz konusudur. Baz toplumlarda istikrarl stat sistemleri, mbadele olanaklarnn kstlanmas ya da yeni mallarn arzna getirilen kstlamalar yoluyla korunur ve yeniden retilir. Baka toplumlarda mallarn bsbtn ikame edilebilir olduu ve bunlara herkesin ulaabilecei yanlsamasn yaratan srekli deien bir meta arz sz konusudur; ama burada, moda sistemlerinde grld gibi meru beeni, snflandrma ilkelerinin bilgisi, hiyerari ve uygunluk kstlanmtr. Bu ikisi arasnda bir masraflar snrlayc (sumptuary) yasalar aamas vardr: Bu yasalar, daha nceki istikrarl stat sisteminin metalarn saysndaki ve mevcudiyetindeki nemli arttan tr gl bir tehdide maruz kald bir balamda -ge dnem modern ncesi Avrupada durum byleydi- hangi gruplarn hangi mallar tketebileceini ve hangi tip giysileri giyebileceini kurala balayarak tketimi dzenleyen vasta ilevi grr (Appadurai, 1986: 25). Srekli deien meta aknn metalarn tayclarnn statsnn ya da mertebesinin okunmas sorununu giderek karmaklatrd ada Bat toplumlarndaki eilim, yukarda zikrettiimiz ikinci rnek dorultusundadr. Tikel gruplar ya da insan kategorilerini yeni mallar uygun bir ekilde anlamalarn ve snflandrmalarn ve nasl kullanlacaklarn kavramalarn salayan beeni, ayrm yapma yargs, bilgi ya da kltrel sermaye ite bu balamda nem kazanr. Bu noktada mallarn toplumsal farkllklarn iaretlenmesi amacyla kullanlma ve bylece iletiim vastalar olarak i grme yollarn inceleyen Bourdieu (1984) ile Douglas ve Isherwoodun (1980) eserlerine bir gz atabiliriz. Mallarn toplumsal ilikilerde snr izgilerinin ekilmesi amacyla kullanlma tarzlarn vurgulamalarndan tr bu bakmdan Douglas ve Isherwoodun almas (1980) zellikle nemli. Douglas ve Isherwood bizim mallardan aldmz zevkin

5 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

fiziksel tketimle ancak ksmen ilikili olup, ayn zamanda birer damga olarak kullanlmalaryla hayati bir balants olduunu savunur; szgelimi mallarn isimlerini bakalaryla paylamaktan zevk alrz (spordaki taraftar ya da arap uzman). Ayrca, kltrel kiinin ustal sadece enformasyonun grnte doal bir ustalkla kullanlmasn deil (otodidakt hafz), ayn zamanda, deien her durumda uygun bir ekilde ve doal bir kolaylkla kullanm ve tketimi de bilmeyi gerektirir. Bu anlamda yksek kltr rnlerinin (sanat, romanlar, opera, felsefe) tketiminin br sradan kltrel rnlerin (giyim, yiyecek, iecek, bo zaman megaleleri) kullanm ve tketilme tarzlaryla ilikili olmas gerekir ve yksek kltrn gndelik kltrel tketimle ayn uzama nakolunmu olmas gerekir. Douglas ve Isherwood (1980: 176) konuyu ele alrken tketim snflar mal dizisinin tketimiyle ilikili olarak tanmlanr: Birincil retim sektrne (szgelimi, yiyecek sektr) tekabl eden temel mallar dizisi; ikincil retim sektrne (gezi ve tketicinin sermaye donanm) tekabl eden bir teknoloji dizisi; ve ncl retim sektrne (enformasyon rnleri, eitim, sanatlar, kltrel megaleler ve bo zaman megaleleri) tekabl eden bir enformasyon dizisi. Toplumsal yapnn en aa ucunda fakirlerin temel mallar dizisiyle snrl olmalarna ve en st tketim snfnda yer alanlar daha fazla zamana sahip olmalarna karlk sadece yksek bir kazan dzeyine deil, tketimden istihdama gitmesi zorunlu olan geri beslemeyi salayabilmek iin enformasyon rnlerini ve hizmetlerini yarglamada bavurulan bir ustala da ihtiya duyarlar ki, bu bizatihi bir vasf haline gelir. Buysa bir mr boyu kltrel ve simgesel sermaye yatrmn ve tketim faaliyetlerinin srdrlmesine zaman ayrlmasn gerektirir. Ayrca, Douglas ve Isherwood (1980: 180) etnografik aratrmalardan elde edilen kantlarn, enformasyon snfnda yer alan rnlerin edinilmesi urunda giriilen rekabetin, kabul iin yksek engeller ve dlama teknikleri yarattn gstermekte olduunu bize anmsatr. Halbwachsn anmsatt gibi enformasyon, mal ve hizmetleri kullanma yeteneini kazanmaya ayrlan zamann hazrlanmas, sresi ve younluunun yan sra bu yeteneklerin gndelik uygulanmas, muhafazas ve korunmas kullanl bir toplumsal snf ltdr. Bizim tketim pratiklerine ayrdmz zaman snfsal alkanlmz gsterir ve bundan dolay snfsal statmze ilikin doru bir fikir verir (Preteceille ve Terrailin almasnda Halbwachsa ilikin yaplm tartmaya bkz., 1985: 23). Bu durum, ayrntl bir zaman-bte aratrmasna ihtiya duyduumuza iaret eder (rnein, bkz. Gershuny ve Jones, 1987). Gelgelelim, bu tip aratrmalar zaman kullanmnn bylesi snf konumuyla bantl farkllamasn olanakl klan bir mr boyu yaplan yatrm rntlerine dikkat eken teorik bir erevenin bnyesine nadiren dahil olur. Szgelimi, bir Godard filmiyle, Tate Galerideki tula kmesiyle, Pynchon ya da Derrida tarafndan kaleme alnm bir kitapla karlama ve bunu anlaml klma (yani, enformasyondan nasl zevk alnacan ve/veya sylei ortamlarnda nasl kullanlacan bilme) frsatlar enformasyon edinmeye ve kltrel sermayeye yaplan uzun erimli farkl yatrmlar yanstr. Bununla birlikte, bu tip bir aratrma Pierre Bourdieu ve meslektalarnca ayrntl bir ekilde yrtlmtr (Bourdieu vd., 1965; Bourdieu ve Passeron, 1990; Bourdieu, 1984). Bourdieuye gre (1984) beeni snflandrr ve snflandrcy snflandrr. Tketim ve hayat tarz tercihleri, ayrm yapan yarglar ierir; kald ki bunlar ayn zamanda bizim bakalarna ilikin kendi tikel beeni yargmz tanmlar ve snflandrlabilir klar. Tikel beeni bekleri, tketim tercihleri ve hayat tarzlar zgl meslek ve snf fraksiyonlarna elik eder ve bylece tarihteki tikel bir noktada yer alan, tikel bir toplum ierisinde ibanda olan zevk ve hayat tarzlar evreninin yaplanm kartlklar ve inceden inceye derecelendirilmi ayrmlaryla birlikte haritasn izmemizi olanakl klar. Kapitalist toplumlarda mallarn birer damga olarak kullanlmasna nfuz eden nemli bir etken, yeni mallarn retim orannn konumsal mallar (Hirsch, 1976), toplumun en st katmanlarndaki toplumsal staty tanmlayan mallar ele geirme mcadelesinin greceli bir mcadele olduu anlamna gelir. Srekli yeni mallarn, modaya uygun arzu edilen mallarn arz edilmesi ya da stat iareti olan mallarn alt katmanlardaki gruplar tarafndan gaspedilmesi, en sttekilerin

6 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

nceki toplumsal mesafeyi yeniden tesis edebilmek iin (enformasyonel) mallara yatrm yapmak zorunda kalmalaryla kapmacaya dnr.

yeni ke

Bu balamda bilgi, yeni mallar ve bunlarn toplumsal ve kltrel deeri hakkndaki bilgi, bunlarn uygun bir tarzda nasl kullanlmas gerektiine ilikin bilgi nem kazanr. Tketim ve bir hayat tarznn yeertilmesi konularnda bilgilenmeye merakl, gz yukarlarda olan gruplarda durum zellikle byledir. Kendi kendini yenilemeyi, gelitirmeyi, kiisel dnm vurgulayan, mlkiyetin, ilikilerin ve ihtiraslarn nasl idare edilebilecei ve tatmin edici bir hayat tarznn nasl ina edilebilecei hakknda tler veren tketim kltr dergileri, gazeteler, kitaplar, televizyon ve radyo programlar en ok yeni orta snf, yeni ii snf ve yeni zengin ya da st snflar gibi gruplar asndan anlamldr. Burada en sk karlalan tip, yerine getirdii tketim faaliyetleriyle etrafa uygun ve meru addedilen sinyaller vermekle ilgilenen otodidaktn zbilincidir. Bu durum zellikle Bourdieunn (1984) yeni kltr araclar dedii, ileri hizmetlerin yerine getirilmesini ve simgesel mallarn retimi, pazarlanmas ve yaylmasn gerektiren medya, tasarm, moda, reklam alanlarnda ve ikincil entelektel mesleklerde yer alan grup iin geerli olabilir. Simgesel mal arznn giderek artt gz nne alndnda (Touraine, 1985), yeni simgesel mallar retebilmek iin eitli gelenekleri ve kltrleri yamalama ve bu mallarn kullanmnda bavurulacak zorunlu yorumlar salama kapasitesine sahip kltr uzmanlarna ve araclarna olan talep artar. Bu grubun alkanlklar, eilimleri ve hayat tarz tercihleri sanatlar ve entelektellerle zdelemelerine elverilidir; ama sanatsal ve entelektel meta ortamlarnn tekel konumunun bozulduu koullar altnda bu ortamlarn itibarn ve kltrel sermayesini desteklemek onlarn karnayken, ayn zamanda bunlar poplerletirmek ve daha geni bir izlerkitleye amak gibi elikili bir ilev grrler. Simgesel mallarn ve tketim metalarnn ar arznn ve hzl dolamnn yol at enflasyon sorunlarnn, kullanlan mallarn toplumsal stat iaretleri olarak okunabilirliini tehdit etme tehlikesini barndrd aka grlyor olsa gerek. Piyasalarn ve kltrn kresellemesi srecinin paras olarak snrlandrlm devlet-toplumun anmaya yz tuttuu balamda, damga ilevi gren uygun mallara istikrar kazandrmak daha zor olabilir. Bu durum birbiriyle kartlk ierisinde yapland savunulan kltr rnlerinde, tketim mallarnda ve hayat tarzlar tercihlerinde mevcut farkllklarn kltrel mantn tehdit edecektir. Alana ya da sisteme ynelik bu baboluk tehdidi, bizzat kltrn farkllaan bir kartlk mantna tabi olduunu belirten yapsalclktan tretilmi olan ncl kabul edilmi olsa bile varolacaktr. Nitekim toplumsal gruplarn simgesel mallar, farkllklar tesis etmek iin kullanmaya yetenekli klan bylesi yaplanm kartlklar, mallarn uygunsuz kodlar araclyla okunmasndan kaynaklanan szntlarn ve potansiyel baboluun kstland greceli istikrarl, kapal ve tmleik toplumlarda daha iyi ileyecektir. Baka bir sorun da, greceli istikrara sahip snflandrma ilkeleri dizisi ve eilimleri, yani toplumsal olarak tannabilir olan ve gruplar arasnda snrlar ekmek zere ileyen alkanlklarn olup olmaddr. Baudrillardnn bizi toplumsaln tesine ittiini savunduu (1983a) kltrel baboluun, gsterge ve grntlerin bunaltc aknn rnekleri genellikle televizyonun, rock videolarnn ve MTVnin (mzik televizyonu) pasti, kodlarn eklektik karm, tuhaf bitiiklikler ve anlam ile okunabilirlie kar koyan zincirlerinden boalm gsterenlerin rnekler olarak zikredildii medyadan alnr. te yandan, br insanlarla olan karlkl bamllklar ve iktidar dengelerinin

7 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

oluturduu alar ierisinde bir arada tutulan cisimlemi kiilerin gndelik pratiklerine inildii takdirde, br kiilerin hal ve tavrlarnn okunmas araclyla bu kiilerin iktidar potansiyeli, stats ve toplumsal duruu hakknda ipular ve enformasyon toplama ihtiyacnn devam edecei savunulabilir. Deimeye, taklit edilmeye ve kopyalanmaya ne kadar maruz olursa olsunlar, farkl sluplar ve moda, giyim kuam ve mallar bakalarn snflandrmada kullanlan bu tip bir ipucu dizisi oluturur. Ama Bourdieunn (1984) simgesel sermaye kavramyla bize anmsatt gibi, bir kimsenin kkenlerini ve hayatnn yrngesini ifa eden eilim iaretleri ve snflandrma emalar vcut eklinde, lsnde, kiloda, duruta, yryte, hal ve tavrlarda, ses tonu ve konuma slubunda ve bedeninden duyduu huzurda ya da huzursuzlukta belirgindir. O nedenle kltr bedene nakolunmutur ve bu adan hangi giysilerin giyildii deil, nasl giyildii nemlidir. Erasmustan Nancy Mitfordn Sen ve Sen Olmayanna kadar grg, zevk ve etiket konusunda tler veren kitaplar eilimleri ve grgy doallatrmaya, ikinci bir doa olarak bunlarla bark yaamaya ihtiya olduunu belirterek okuyucularn etkilerken, ayn zamanda bunun ayrm iaretlerini kullanma kapasitesi gerektirdiini aka ortaya koyar. Bu anlamda, bir st statye yeni katlan kimse, otodidakt, kanlmaz olarak elde ettii hnerlerin kendi eseri olduuna ve kltrel yeterliliinin eksikliine ilikin iaretleri ele verecektir. O nedenle gsterii tketim stratejileri benimseyebilen yeni zenginler kolayca fark edilebilir durumdadrlar ve bu yzden toplumsal uzamda hak ettikleri yere oturtulmalar olanakldr. Yeni zenginlerin kltrel pratikleri daima yerleik st snflar, aristokrasi ve kltrel sermaye asndan zengin olanlar tarafndan baya ve zevksiz bulunarak bir keye itilme tehlikesine maruzdur. Bundan dolay kltrel rnlerin ve tketim mallarnn ar arzn salama tehdidinde bulunan basklar ele almamz ve bunu kltrel snflandrmalarn bozulduu daha genel srelerle ilikilendirmemiz gerekir (DiMaggio, 1987). Buna ek olarak alkanln (habitus), slup yerleminin ve snflandrc seeneklerin deformasyonu dorultusunda hareket edebilecek basklara eilmemiz gerekir. Belki de slup ve hayat tarz seiminin nemini bulanklatran, yeni yeni ortaya kmakta olan farkl kimlik tarzlar, alkanlk oluumu ve bozulmas tarzlar sz konusu olabilir; toplumsal yapnn tamam iin geerli olmasa bile en azndan belli kesimler ierisinde, szgelimi genlik kesiminde ve orta snf fraksiyonlarnda. Ayrca, hakknda pek ok konuulan, sklkla postmodernizm olarak yaftalanan kltrel telan ve baboluun denetimlerin btnsel yokluundan, sahici bir dzensizlikten kaynaklanmayp, yalnzca derinlere gml bir btnleme ilkesine iaret ediyor olabilme ihtimalini de hesaba katmak zorundayz. O nedenle daha nce tutunumlu bir kimlik yaps barndrma ve ihlalleri yadsma buyruunu tehdit etmekle birlikte imdi daha kolayca denetlenen salnm ara -dzen ve dzensizlik, stat bilinci ile fantezi ve arzu oyunu, duygusal denetim ve denetimsizlik, arasal hesap ve hazclk arasndaki salnmlara izin verecek ekilde ileyen dzensizlik kurallar sz konusu olabilir. C. HAYALLERN, MAJLARIN VE HAZLARIN TKETLMES Raymond Williamsn (1976: 68) iaret ettii gibi, tketme teriminin en erken tarihli kullanmlarndan biri tahrip etmek, harcamak, israf etmek, bitirmek anlamna geliyordu. Bu anlamda israf, ifrat ve harcama olarak tketimin, kapitalist toplumlardaki ve devlet sosyalizmi toplumlarndaki retimci vurgu balamnda, bir ekilde denetlenmesi ve ynlendirilmesi gereken bir edim olarak paradoksal bir mevcudiyeti sz konusu. Ktla bal iktisadi deer nosyonu ve retim sreci ierisindeki biriktirme itkisinin zorunlu kld disiplin ve fedakrlklarn tketici ihtiyalar karlandka sonunda ktlkla ba edilebilmesi olanana yol aaca vaadi, kapitalist ve sosyalist toplumlarda benzer ekilde gl bir kltrel imge ve gdleyici g olagelmitir. Ayn zamanda orta snf ierisinde ve zellikle geleneksel iktisadi uzmanlar arasnda on dokuzuncu yzyln kendi kendine yeterli bireyciliinde ve daha sonra yirminci yzyln Thatcherizminde selamlanan disiplinli sk alma nosyonunun, manevi dnyann ileci davrannn daim olduunu grrz. Burada tketim almann yedeinde yeralr ve retimden hareketle yerleri deitirilmi (displaced)

8 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

ynelimlerin birounu alkoyar. Tketimin dzenli, saygdeer ve muhafaza edici olduu dnlr. Bunlar aylakln yaratc oyun, narsistik duygusal keif ve ilikiler kurma olarak algland yeni kk burjuva nosyonlarla huzursuz bir ekilde bir arada bulunan eski ya da geleneksel kk burjuva deerleridir (kar. Bellin l976daki modern tketim toplumlarnn paradoksu hakkndaki tartmas: Gndz Priten, gece playboy olmak). Yeni orta snf ierisindeki bu fraksiyon, daha nce szn ettiimiz kltr uzmanlar ve araclar (ki ayn zamanda 1960 geriye kalan kar-kltr hareketinden olanlar ve kendi kltrel hayallerini farkl balamlara tam olanlar da ierir), eski kk burjuva erdemler ve Thatcherizmin kltrel misyonu karsnda tedirginlik veren bir grubu temsil eder. Bu grup yrrlkteki tketim nosyonlarn geniletme ve sorgulama, arlk, israf ve baboluk olarak anlalan tketime ilikin alternatif hazlar ve arzular neren tketim imgelerini dolama sokma kapasitesine sahip olmasndan tr tedirginlik yaratr. Bu durum, daha nce vurguladmz gibi, retimin hatr saylr bir ksmnn tketimi, aylakl ve hizmetleri hedefledii ve simgesel mallarn, imajlarn ve enformasyonun retilmesinin giderek daha fazla sivrildii bir toplumda ortaya kar. Bundan dolay, kltr uzmanlarndan ve araclarndan oluan bu genilemekte olan grubun retken abalarn, geleneksel kk burjuva erdemlerinin ve kltrel dzenin ok dar iletisinin retilmesinde ie komaya almak daha zordur. Bu perspektiften hareketle israf, arur etme ve ifrat olarak kavranan kltr nosyonunun devamllna, yer deitirmelerine ve dnmne dikkat sarf etmemiz gerekir. Bataillen genel iktisat nosyonuna gre (1988; Millot, 1988: 681), iktisadi retimin ktlkla deil, ifratla balantlandrlmas gerekir. retim sonuta yok etmeyi amalar hale gelir ve bylece kilit sorun part mauditein, lanetli payn, bir rn ve mal ifradna tercme edilmi enerji ifradnn ne yaplacana dnr. Bu, entropi ve anomide snrlarna varan bir byme srecidir. Bymeyi etkili bir ekilde denetlemenin ve art dizginlemenin tek yolu, ifrad oyunlar, din, \ sanat, savalar, lm biiminde yok etmek ya da arur etmektir. Bu ilem hediyeler, elenceler, tketim turnuvalar, karnavallar ve gsterii tketim yoluyla gerekletirilir. Bataillea gre kapitalist toplumlar part mauditei amasz bir byme retmek zere tam iktisadi bymeye kanalize etmeye giriir. Ama birka dzeyde varln srdren kayplarn ve szntlarn sz konusu olduunu ve yukarda zikredilen argman erevesinde kapitalizmin ayn zamanda ifradn hazlarn onaylayan tketim imgeleri ve alanlar rettiini (burada postmodernist retorie kaplp ar rettiini sylememek iin bir neden gremiyorum) savunmak olanakl. Bu imgeler ve alanlar da sanat ve gndelik hayat arasndaki snr bulanklatrr. O nedenle u noktalar aratrmaya ihtiyacmz var: (i) Endstri ncesi karnavalesk gelenein unsurlarnn tketim kltr ierisinde varln srdrmesi; (ii) karnavaleskin medya imajlar, tasarm, reklam, rock klipleri ve sinemaya dnmesi ve yer deitirmesi; (iii) karnavalesk unsurlarn belli tketim alanlar ierisindeki varln srdrmesi ve dnmesi: Tatil yerleri, spor stadyumlar, konulu parklar, byk maazalar ve alveri merkezleri; (iv) karnavaleskin daha geni kamuya dnk itibar gsterileri biiminde ve/veya imtiyazl yksek ynetim ve memur katmanlar biiminde devletler ve irketler tarafndan gsterii tketime dahil edilmesi ve yer deitirtilmesi. Byk lde on dokuzuncu yzyldan miras kalan ve kltrn rasyonellemesi, metalamas ve modernlemesi nosyonlarndan esinlenen, nostaljik bir Kulturpessimismus sergileyen teorilerin yaptklarnn tersine ihlali, protestoyu, karnavaleski ve bilin eiinde bekleyen ifratlar barndran popler kltr

9 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

ierisindeki gelenein vurgulanmas nemlidir (Easton, vd., 1988). ( Karnavallar, bayramlar ve festivallerden oluan popler gelenek resmi medeni kltrn simgesel tersine evrilmelerini ve ihlallerini salam ve tahrik olmay, denetimsiz duygular ve imanlatc yiyeceklerin, sarho edici ieceklerin ve rastgele cinsel ilikinin verdii dolaysz ve baya grotesk bedensel hazlar desteklemitir (Bakhtin, 1968; Stallybrass ve White, 1986). Bunlar gndelik dnyann ba aa edildii, tabu ve fantezilerin olanakl klnd, olanaksz ryalarn ifade edilebildii bilin eii (liminal) uzamlaryd. Victor ve Turnera gre (1969; ayrca bkz. Martin, 1981: 3. blm) bir eiin nnde olma durumu, znde bu snrsz gei ya da eiin alma evreleri ierisindeki anti- yapnn ve communitasn, dolaymsz cemaat, duygusal kaynama ve kendinden gemi birlik duygusunun yaratlmasna verilen arla iaret eder. Bu dzenli baboluun kuatma altndaki bilin eii uraklarnn on sekizinci ve on dokuzuncu yzyl Britanyasnda devlet ya da ortaya kmakta olan tketim kltr endstrileri ve medenileme sreleri tarafndan tamamen btnletirilmemi olduu aka grlyor olsa gerek. rnek olarak panayrlar almak gerekirse, panayrlar uzun sre yerel pazarlar ve haz duyma ortamlar olarak ifte bir rol oynad. Panayrlar sadece metalarn mbadele edildii ortamlar deildi; ayn zamanda dnyann eitli blgelerinden gelen egzotik ve ilgin metalarn bir panayr havasnda sergilenmesi sz konusuydu (bkz. Stallybrass ve White, 1986 ve ayrca aada 5. blmde yaplan tartma). Kent yaantsna benzer. biimde panayrlar artc bir manzara, tuhaf bitiiklikler, snrlarn karmasn sunuyor ve ilgin seslerin, hareketlerin, imgelerin, insanlarn, hayvanlarn ve eylerin bir mlesine dalp gitmeyi olanakl klyordu. zellikle orta snflarda yer alan ve medenileme srecinin bir paras olarak bedensel ve duygusal denetimleri gelitirmekte olan (Elias, 1978b, 1982) insanlar asndan panayrlar, kent, varolar, sahil dinlenme yerleri gibi kltrel baboluk ortamlar bylenme, zlem ve nostaljinin kayna haline gelmiti (Mercer, 1983; Shields, 1990). Bu nokta yerinden km bir biim altnda sanat, edebiyat ve mzik salonu gibi popler elencelerin merkezi bir izlei haline geldi (Bailey, 1986a). Ayrca kent pazarlarna, byk maazalara ve her ikisi de on dokuzuncu yzyln ikinci yarsnda gelien yeni ulusal ve uluslararas sergilere egemen olan kurumlarn (Chaney, 1983; R. H. Williams, 1982; Bennett, 1988) ve konulu parklar gibi dier yirminci yzyl ortamlarnn (Urry, 1988), ortaya koyduklar tehirlerde, hayallerde ve egzotik mahallerin simlasyonlar ve savurgan gsterilerinde karnavalesk gelenein unsurlarn tevik eden dzenli bir baboluun hkm srd ortamlar salad savunulabilir. Walter Benjamine gre (1982b), Pariste ve daha sonra on dokuzuncu yzyln ortalarndan itibaren dier byk kentlerde ortaya kan yeni byk maazalar ve kapal arlar etkili birer rya alemiydi. Kapitalist ve modernist yenilik itkisinin paras olarak srekli yenilenip sergilenen metalarn yaratt engin fantazmagori, armlara ve yar yarya unutulmu yanlsamalara g kazandran rya imgelerinin kaynayd -Benjamin bunlara alegori diyordu-. Benjamin burada alegori terimini Hacnn lerleyii gibi geleneksel alegorilerde olduu gibi ifte kodlanm ve tkanm iletinin birliine ya da tutunumuna iaret etmek iin deil, hiyerarik olarak dzene konulmu istikrarl bir anlamn zlme tarzn iaret etmek iin kullanr ve alegori yalnzca neyi temsil ettiine ilikin tutunumlu bir kavrayn gelitirilmesine direnen kaleydoskopik paralar iaret eder (bkz. Wolin, 1982; Spencer, 1985). Gezentinin merak ve belleinin nesnelerin balamlarndan kopartlm halde ortaya kt ve eylerin yzeyinden okunabilecek gizemli balantlara maruz kald srekli deien bir manzaradan beslenmesinden tr bu estetikletirilmi meta dnyasnda byk maazalar, kapal arlar, tramvaylar, trenler, caddeler, binalarn bnyesi ve sergilenmekte olan mallarn yan sra bu uzamlarda gezinen insanlar yar yarya unutulmu ryalara g kazandrr. Byk kentlerin gndelik hayat estetikletirilir.

10 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

Yeni endstriyel sreler estetikletirilmi yeni kent manzarasn reten reklam, pazarlama, endstri tasarmcl ve ticari tehir mesleklerinin genilediine tank olan sanatn endstriye aktarlmasna frsat tand (Buck-Morrs, 1983). Fotorafik imajlarn dallanp budaklanmasn salayan kitle iletiim aralarnn yirminci yzylda kaydettii byme Benjaminin szn ettii eilimlerin arln arttrd. Aslnda Benjaminin aka sz edilmeyen etkisini Baudrillard (1983a) ve Jamesonnki (1984a, 1984b) gibi postmodernizm teoriletirmelerinin kimilerinde grmek olanakl. Bu teoriletirmelerde sanat ve gerekliin estetik bir gerek sanrsnda yer deitirdii postmodern derinliksiz tketim kltrnn dolayszlklar, younluklar, duyumsal ar yklenmeleri, ynelimsizlii, gstergelerin ve imajlarn mlesi (atma/ kapma) ya da svlamas, kodlarn karmaas, zincirlerinden boalm ya da yzer gezer gsterenleri vurgulanr. Aktr ki, bu niteliklerin sadece postmodernizme zg olduu iddia edilemez. Bu nitelikler modern ve postmodern ve aslnda modern ncesi arasnda sreklilikler olduunu akla getiren ok daha uzun bir soyktne sahip. Benjaminin yazlarnda sklkla Horkheimer ve Adornoya isnat edilen sekincilikle kartlatrlan gl bir poplist izgi var. Benjamin yaratcl sanatla snrl olmaktan kurtarp, ok katl gndelik nesnelere akmasna izin veren kitlesel olarak retilmi tketimmetalarndaki topyan ya da olumlu ura (moment) vurgulamtr (bu noktada Benjaminin teorik erevesi zerindeki gerekstc tesir apaktr). Kitle kltrnn estetik potansiyelinin ve byk kentlerin kentsel uzamnda gezinip duran insanlarn estetikletirilmi alglarnn bu selamlan, postmodernizmin ihlale dnk ve oyunculuk potansiyelini vurgulayan yorumcular tarafndan benimsenmitir (Hebdige, 1988; Chambers, 1986, 1987). Burada Benjamin ve Baudrillardnn alglarnn ada Bat kentlerinde sadece gndelik tketimi deil, ayn zamanda kltr endstrilerinin (sanat, elence, turizm sektrleri) rettii geni bir simgesel mallar silsilesini ve tecrbeleri merkeze tayan kltrn daha nemli bir rol oynamaya baladna dikkat ektikleri kabul edilir. Bu postmodern kentler ierisinde (Harvey, 1988) insanlarn yerleik evrede kent bnyesinde gstergelerin dallanp budaklann yanklar tarzda karmak bir gsterge oyunuyla megul olduklar savunulur. ada kentin flaneurleri ya da gezentileri modada ve kentlerin popler kltrlerinde bulunan kurmacalarn ve ilgin deerlerin fantastik mlangenn yapayl, keyfilii ve yzeyselliiyle oynar ve bunlar selamlar (Chambers, 1987; Calefato, 1988). Ayrca bunun duygulanma ve eduyuma daha fazla arlk tannan ve bireyciliin tesinde yer tutan bir hareketi, halk kitlelerinin akkan postmodern kabile geici olarak bir araya geldikleri yeni bir estetik paradigmay temsil ettii savunulur (Maffesoli, l988a). Bu tip yazlarda insanlarn kendilerini daha geni bir duyumlar ve duygusal tecrbeler silsilesine atklar merkezsizletirilmi znelerin (de-centered subject) duyumsal ar yklenmesi, estetik vecdi, rya benzeri alglan gl bir tarzda vurgulansa bile, bunun denetimlerin askya alnmas demek olmadnn altn izmek gerekir. Tehir edilen mallar arasnda gezinmek, etrafa gz gezdirirken hibir eyi karmamak, kalabaln akn kesintiye uratmakszn rastgele hareket etmek, denetimli bir itiyakla ve bezgin bir grnle etrafa gz gezdirmek, bakalar tarafndan grlmeksizin bakalarn gzetlemek, bedenlerin birbirlerine yakn durmasna rahatszlk hissetmeksizin tahamml etmek disiplin ve denetime ihtiya duyar. Ayrca bu durum, youn ilgilenme ile daha mesafeli estetik uzaklk arasndaki gidip gelmelerle baetme kapasitesini gerektirir. Ksacas, kent uzamlarnda hareket etmek ya da konulu parklarn ve mzelerin gsterilerini yaantlamak duygularn

11 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

denetimli bir denetimsizliini talep eder (Wouters, 1986). Grntler hazz, heyecan, karnavaleski ve baboluu tahkim edebilir, ama bunlarn yaantlanmas zdenetimi gerektirir ve arka fonu denetleyen gvenlik grevlileri ve uzaktan kumandal kameralar pusuya yatm, zdenetim yoksunlarn beklemektedir. Gndelik hayatn estetikletirilmesi ynndeki bu eilimler yksek kltr ve kitle kltr arasndaki ayrmla ilikilidir. ift koldan gelien bir hareket sanat ve gndelik hayat arasndaki snrlardan kimilerinin ktn ve sanatn kuatma altndaki bir meta olarak zel koruma altna alnm statsnn andn nerdi. Her eyden nce sanatn endstri tasarm, reklam ve daha nce zikredilen bunlarla ilintili simgesel retim ve imaj retimi sektrlerine aktarlmas sz konusudur. kincisi, sanat alan ierisinde 1920li yllarda Dada ve gerekstclk biiminde (Brger, 1984) ve 1960l yllarda postmodernizm biiminde herhangi bir gndelik nesnenin estetikletirilebileceini gstermeye alan isel bir avangardiste dinamiin varl sz konusudur. 1960l yllarda Pop Sanat ve postmodernizm birer sanat nesnesi olarak gndelik metalar zerinde odaklanlmasn (Warholun Campbell orba kutular), tketim kltrnn kendisiyle ironik tarzda oynanlmasn, performance ve body artda mze ve akademi kart bir tutumu gerektirir. Sanat piyasasnn genilemesine ve zellikle metropolitan merkezlerde cret karl alan sanatlarn ve sektrn yan kollarndaki mesleklerin saysnda arta ilave olarak, sanatn byk irketler ve devlet tarafndan bir halkla ilikiler vastas olarak kullanlmas sanatnn oynad rolde nemli deiikliklerin gereklemesiyle sonuland (bkz. Zukin, 1982a). Hem popler kltr hem de orta snf hayat tarzn reddeden bir sanat grubu anlamnda sanatsal bir avangarddan szetmenin bundan byle pek bir anlam olmad savunuldu (Crane, 1987). Sanatnn hayat tarznn kentin i blgelerindeki gentrificationa dahil olanlar asndan ve hayat tarznn inasnda kltrn oynad role giderek daha fazla deer atfeden genelde orta snf yeleri asndan hl cazip bir romantik evre oluturabilmesine (Zukin, 1988b) karlk, birok sanat yksek kltr ve avant gardizme ballklarndan vazgemi ve tketim kltr karsnda giderek daha ak bir tutum benimsemi olup, imdilerde br kltr araclaryla, imaj yaratclaryla, izler-kitleyle ve kamularla alverie gemeye istekli gibi grnmektedirler. Bylece, sanatn tketim kltr ierisinde oynad roln genilemesi ve sahip olduu ayr itibar yaps ve hayat tarzyla sanatn biiminin bozulmas eklinde cereyan eden birbirine paralel giden iki srecin sonucunda genres (trler) arasndaki ayrmlarn bulanklamas ve simgesel hiyerarilerin yapbozumuna maruz kalmas ynnde eilimler ortaya kmtr. Bu durum zevklerin deikenlii karsnda oulcu bir tutum benimsenmesini, yksek kltr-kitle kltr ayrmlarn kemiren bir kltrel snflandrma bozumu srecini gerektirir. te bu balamda reklamn insanlar yeni rnleri satn almaya ikna etme - telkin etme- kapasitesinin sorgulanmas (Schudson, 1986) asndan reklamn etkililii konusunda kukucu olmakla kalmyor reklamn estetik eceresinin selamlanmasyla karlayoruz. Tasarm ve reklam sadece sanatla kartrlmakla kalmyor, sanat sfatyla selamlanp mzeye konuluyor. Stephen Bayleynin iaret ettii (1979: 10) gibi, endstri tasarm yirminci yzyln sanatdr (aktaran Forty, 1986: 7). Sanatnn etkileyici bir asi ve slupu kahraman olarak sunulduu romantik-bohem hayat tarznn cazibeleri sava sonras dnemde Britanyada zellikle popler ve rock mzik asndan gl bir izlek olageldi. Frith ve Horne (1987) yksek kltr ve popler kltr ayrmnn yapbozumuna da yardmc olan sanatn popler kltre rnga ediliinin bu zel tarzn belgeler. Ayrca, ncelikle gen izlerkitlenin daha keyif verici, aprak ve otantik grd, daha denetimli ve biimsel kamusal davran rntlerine ve duygusal kstlanma alkn olan yetikin izlerkitleninse tehlikeli bir tehdit, denetimsiz eytann mzii olarak grd dolaysz duygusal

12 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

davurum biimleri olarak sunulan jazz, blues, rock ve zenci mzii gz nne alndnda sanatn popler kltre rnga edilmesinin daha nce szn ettiimiz duygularn denetimli bir tarzda denetimden karlma srecini bir adm ileri gtrd sylenebilir (Stratton, 1989). Oysa bir anlamda, sanatsal hayat tarzlarnn poplerliine ve hayat bir sanat eseri klma dorultusundaki eitli neo-dandyci dnmlere ramen, bu proje bu hayat tarzlarna ait simgelerin kimilerinin barndrd zorlaycla kar koyarak gittike modas geen bir btnleme ve ama birlii derecesini ierimler. Tutunumlu bir slup ina edilmesinden ziyade aina sluplar silsilesiyle oynayp geniletmeye ilgi gsterilmektedir. slup terimi elerin tutunumlu ve hiyerarik olarak dzenlenmesini, manevi bir biim ve anlamll gerektirir (Schapiro, 1961). Yirminci yzyln yorumcular sklkla amzn ayrt edici bir sluptan yoksun olduunu savunmulardr. Szgelimi, Simmel (1978) slupsuzluk ana gnderme yaparken, Malraux (1967) kltrmzn duvarlar olmayan bir mze olduunu sylemi ve pasti, retro, simgesel hiyerarilerin k ve kltrlerin kaydedilerek yinelenmesini vurgulayan postmodernizmle birlikte bu tip alglaylarn arl da artmtr (bkz. Roberts, 1988). Benzer bir savunu hayat tarz erevesinde de yaplabilir. Tketim kltr ierisindeki eilim, hayat tarzlarnn bundan byle isel bir tutunumu gerektirmediini nermektedir. Bundan dolay, yeni orta snf iinde genileyen bir katman olan yeni kltr araclar, sanatlarn ve kltr uzmanlarnn hayat tarzna meyilli olmalarna, ramen bir tek hayat tarz gelitirmeye almamakta, bunun yerine izlerkitleye ve tketicilere sunulan slup ve hayat tarzlar silsilesini tedarik ederek geniletmeye bakmaktadr. D. SONU Stuart Ewen (1988) Her eyi Tketen majlar balkl kitabnda Amerikann gzde bir byk alveri maazas olan Nieman Marcus iin hazrlanm ve grnte kartlarn bir araya getirildii bir reklam tartr. Bu reklam ayn kadnn iki fotorafn yan yana koyar. Birinci fotoraf Parisin haute couture uyarnca giyinmi st snftan bir kadn imaj sunar; imajn altndaki metin buradaki tutumu yle tarif eder: nsanlar gzeten bir eilim, doru saatte doru eyin giyilmesi, bedene tam uyma, bir tarz, birilerini honut klmak iin giyinme, deerlendirme, caddede gezinme. kinci fotoraf bir Filistin puisine ve l kaftanna brnm halde dnceye dalm bir Musevi kadn imaj sunar. Bir graffiti had karakteriyle metin serbestliin dargrl kstlanmlardan zgrleme, ruh hali buyurduunda bir giysinin yapsn deitirme, rahatlk duygusu vereni giyinme, bir ruh hali, kendi kendinizi honut klmak iin giyinme, evrim ve sokak hayatn sevme olduunu vurgular. ada kltrde kadnlar ve erkekler bu iki ktan birini semeye deil, her iki kk bir araya getirmeye davet edilir. Kadnlarn ve erkeklerin giyimlerinin ve tkettikleri mallarn birer iletiim vastas, snf statsnn simgeleri olarak grlebilmesi (Goffman, 1951), giysinin kuancs/kullancsnn uygun davranlarn, hal ve tavrlarn gerektirir ki, bu da toplumsal dnyann eitli kii kategorileri halinde gzle grlr ekilde snflandrlmasn gelitirir. Bu anlamda, elde edilmesi ve uygun bir ekilde kullanlmas hatr saylr bir zaman, para ve bilgi yatrmn gerektiren kt mallara dayal itibar iktisatlar tketim kltr ierisinde varlklarn hl srdrmektedir. Bu tip mallar tayclarnn statsn snflandrmak iin okunabilir ve kullanlabilir. Ayn zamanda tketim kltr romantik otantiklii ve bir kim senin bakalarnn yerine narsistik bir ekilde kendisini honut kld duygusal doyumu neren ryalar, arzular ve fantezileri tahkim eden imajlar, gstergeleri ve simgesel mallar kullanr. ada tketim kltr bu tip davranlarn uygun ve kabul edilebilir bulunduu balamlar ve ortamlar silsilesini geniletiyor gibi grnmektedir. Bundan dolay ada tketim kltrnde nemli olan birbirine alternatif grnen klar arasnda seim yapmak deil, her ikisini bir araya getirmektir. Bugnn tketim kltr ne denetimin hkmsz klnmasn ne de daha kat denetim kurumlarnn gelitirilmesini temsil ediyor. Burada sz konusu olan bu ikisinin hem biimsel denetimi idare edebilen hem de denetimi bozup iki u arasnda kolayca gidilip gelinmesini salayan gevek bir temel yap tarafndan alttan alta desteklenmesidir.

13 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y1.html

Postmodernizm ve Tketim Kltr, Mike Featherstone, eviri: Mehmet Kk, Ayrnt Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

14 -> 14

19.11.2008 21:04

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y4.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Tketim Kltr Felsefe Ekibi Tketim kltr teriminin kullanlmas rnler dnyasnn ve bunlarn yaplanma ilkelerinin gnmz toplumunun anlalmas asndan merkezi bir yer igal ettiinin vurgulanmas anlamna gelir. Bu vurgu ikili bir odaklanmay ierir: ktisadn kltrel boyutu zerinde, maddi rnlerin sadece faydalar olarak deil, ayn zamanda iletiim vastalar olarak da kltrel rnlerin iktisad zerinde, hayat tarzlar, kltrel rnler ve metalar alan ierisinde ileyen arz, talep, sermaye birikimi, rekabet ve tekelleme gibi piyasa ilkeleri zerinde odaklanmay ierir. lkin tketim kltrne gz attmzda, kimi popler ve akademik evrelerde gnmz tketim toplumlarnn maddeciliine arlk verilmesinin hi de sorunsuz bir ey olmad bariz bir ekilde grlebilir. Antropolojik bir perspektiften (Sahlins, 1974, 1976; Douglas ve Isherwood, 1980; Leiss, 1983) bakldnda maddi rnler ve bunlarn retim, mbadele ve tketiminin bir kltr matrisi ierisinde anlalmas gerekir. Elwert (1984) iktisadi hayatn kltrel nkoullarna dikkat ekmek iin cisimlemi iktisattan sz eder. rnlerin sadece belli bir sabit insan ihtiyalar sistemiyle ilikilendirebilecek bir kullanm deeri ve mbadele deerine sahip faydalar olarak grlmesinden uzaklalmas neo-Marksizm ierisinde de ortaya kmtr. Meta gsterge teoriletirmesiyle Baudrillard (1975,1981) bu balamda nemli bir yer igal eder. Baudrillardya gre metalarn kitlesel retimi ynndeki hamlenin temel grnm udur. Kapitalizm koullarnda mallarn orijinal doal kullanm deerinin mbadele deerine tabi klnmas metann Saussurec anlamda bir gsterge, anlam zgndergesel (selfreferential) bir gsterenler sistemi ierisindeki konumu tarafndan keyfi olarak belirlenen bir gsterge haline gelmesiyle sonulanmtr. u halde tketimin, kullanm deerlerinin tketimi olarak, maddi bir fayda olarak deil, her eyden nce gstergelerin tketilmesi olarak anlalmas gerekir. Krokern (1985) Baudrillardy Marksistlerin en sonuncusu ve en iyisi olarak tarif etmesine yol aan nokta, gndergenin yerine istikrarsz bir yzer gezer gsterenler alan konularak gndergenin reddedilmesidir. Krokera gre Baudrillard meta biimi mantn gidebilecei son noktaya kadar, merkezinde yer alan gnderge yanlsamasndan kurtulduu son noktaya kadar gtrmtr: Nietzschenin tehis ettii nihilizm, kapitalizmin mantnn tamamlan olarak sunulur. Kimi neo-Marksistlerin gnmz kapitalizminin yeniden retiminde kltrn oynad rol vurgulamasna yol aan ite bu gsterge olarak metann baatldr. Szgelimi, Jameson (1981: 131) kltrn bizzat tketim toplumunun asli bir esi olduunu, hibir toplumun bu toplum kadar gstergelere ve imajlara doymu olmadn yazar. Reklam ve byk maazalar ile kent merkezlerinin rya lemlerindeki mallarn tehiri (Benjamin, 1982b: R.H. Williams, 1982) daha nce st mhrlenip kapatlm anlamlar ihlal etmek ve rnlerini etkin bir ekilde yeniden adlandran istisnai ve yeni bitiiklikler yaratmak iin meta-gstergenin mantndan yararlanr. Sradan ve gndelik tketim mallar lks, egzotiklik, gzellik ve

1 -> 3

19.11.2008 21:05

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y4.html

cazibeyle ilintilendirilir ve bu esnada bu mallarn orijinal ya da ilevsel kullanm giderek gzden yiter. Baudrillard (1983a) ge kapitalist toplumda elektronik kitle iletiim aralarnn oynadklar kilit role dikkat eker. Televizyon bizim gereklik duygumuzu tehdit eden bir imaj ve enformasyon arl retir. Anlamlandrma kltrnn zaferi gstergelerin ve imajlarn dallanp budaklanmasnn gerek ve hayali arasndaki ayrm silikletirdii bir simlasyon dnyasna yol aar. Baudrillardya gre (1983a: 148) bu bizim her yerde estetik bir gereklik sanrsnda yaamakta olduumuz anlamna gelir. Toplumsaln lm, gerein yitirilii, geree duyulan bir nostaljiye yol aar: Gerek insanlardan, gerek deerlerden, gerek seksten bylenme ve vahim bir ekilde bunlarn peinde koma (Kr 1985: 80). Baudrillardya gre tketim kltr sonuta postmodern bir kltrdr, tm deerlerin ar deerlendii ve sanatn gereklik karsnda zafer kazand derinliksiz bir kltr. Gerekliin estetikletirilmesi slubun nemini nplana karr. Ama slubun nemi ayn zamanda srekli olarak yeni modalar, yeni sluplar, yeni duyumsaylar ve tecrbeler arayndaki modernist piyasann dinamii tarafndan tevik edilir. Bylece modernizmde cisimleen hayatn bir sanat eseri olduunu/olmas gerektiini belirten daha nceki karkltrel nosyon daha yaygn bir geerlilie kavuur. William Leiss (1983) Kanadadaki reklamlar zerine yapt bir incelemede son elli yl ierisinde rn hakknda enformasyon ieren reklamlardan, daha gevek, hayat tarz imgelemlerinin nakedildii reklamlara bir gei olduunu bulmutur (bu durum zellikle televizyonda yaymlanan reklamlarda belirgindir). Hayat tarzna, hayatn sluplatrlmasna gsterilen bu ilgi tketim pratiklerinin, tketim mallarnn tasarlanmas, satn alnmas ve tehir edilmesinin ve gndelik hayattaki tecrbeleri sadece mbadele deeri ve arasal rasyonel hesap kavramsallatrmalar yoluyla anlalamayacan ortaya koyar. Arasal ve davurumsal boyutlarn birbirini dlayan kutupsallklar olarak grlmemesi, daha ziyade tketim kltrnn bir araya getirdii bir denge olarak kavranlmas gerekir. Bundan dolay bir yandan hesapl bir hedonizmden, slupsal etkinin bir hesaplanndan ve bir duygu iktisadndan sz ederken, beri yandan estetikletirici mesafe koyma yoluyla arasal ya da ilevsel boyutun estetikletirilmesinden sz etmek olanakldr. Tketim kltrnn yeni kahramanlar, bir hayat tarzn gelenek ya da alkanlk yoluyla zerinde dnmeksizin benimsemekten ziyade, hayat tarzn bir hayat projesi haline getirir ve bir hayat tarz ortaya koyacak ekilde bir araya getirdikleri rnlerin, giysilerin, pratiklerin, tecrbelerin, grnlerin ve bedensel zelliklerin tikelliinde kendi bireyselliklerini ve slup anlaylarn tehir ederler. Tketim kltr ierisinde modern bireyin sadece elbiseleriyle deil, bir beeniye dayal ya da beeniden yoksun oluu erevesinde yorumlanacak ve snflandrlacak evi, mobilyalar, dekorasyonu, otomobili ve dier faaliyetleriyle de konutuunun bilincine varmas salanr. Bir hayat tarznn grenekselletirilmesine duyulan ilgi ve slupu bir zbilin yalnzca genler ve zenginler arasnda grlmez; tketim kltrnn yaygnl yamz ya da snfsal kkenimiz ne olursa olsun hepimizin kendi kendimizi gelitirme ve ifade etme olanana sahip olduumuzu ileri srer. Bu dnya, ilikilerinde ve tecrbelerinde yeninin ve en son modann peinde koan, maceradan holanan ve hayatn tm olanaklarn aratrmak iin riske girebilen, yaayaca tek bir hayatn olduunun ve bu hayattan zevk almak, yaantlamak ve davurmak iin ok gayret etmesi gerektiinin bilincinde olan erkeklerin ve kadnlarn dnyasdr (Winship, 1983; Featherstone ve Hepworth, 1983). Bireylerin rnleri kullanmasnn reklamclarn hayal ettikleri amaca uygun dtn belirten konformist kitle kltr grne kar sklkla tketim

2 -> 3

19.11.2008 21:05

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y4.html

mallarnn anlam ve kullanmnn, kodamlama srecinin karmak ve sorunlu olduu iaret edilmitir. Szgelimi, Raymond Williams (1961: 312) konut edinme, giyim ve bo zaman konusunda snflar arasndaki tekdzeliklerin snf yapsn anlamak asndan nemli olmadn savunur. Daha farkl snflar tketimin ierisinde cereyan ettii bir matriks oluturan farkl hayat tarzlarna ve toplumsal ilikilerin doasna ilikin farkl grlere sahiptir. Ayrca, (i) daha byk bir rn eitliliine ve retim srecinin farkllamasna izin veren teknik kapasitedeki deimelerle ve (ii) piyasann ayrmasnn art gstermesiyle birlikte tekdzeliklerin tedricen azaldna da dikkat edilmesi gerekir. Bireyler giderek etkin bir ekilde farkl rnler tketir. Bu durum Leissin dikkat ektii reklamlarda daha dank, mulak hayat tarz imgelemiyle eletiinde mesajlarn (giderek modernist ve postmodernist formatlar kullanr bu mesajlar: ayn anda eiten ve yaltaklanan bir sat) eitli ekillerde yorumlanmasn tevik eder. Sonuta tketim kltr her zaman vaat etmi olduu bireysellii ve farkll salamaya belirgin lde yaklamtr. Tketim kltrnn farkllatrma, farkllk oyununu tevik etme eiliminin, farkllklarn toplumsal olarak tannmas ve merulatrlmas gerektii gzlemince yumuatlmas gerekir. Btnsel bireysellik gibi btnsel tekilik de tannamaz olma tehlikesini tar. Modann elikili taklit ve farkllama eilimlerini cisimletirdiini belirten Simmelin gzlemi ve modann dinamiinin modann ulat poplerlik ve yaygnln kendi ykmna yol amasndan olutuu varsaym (Frisby, 1985a), tketim kltr ve hayat tarzlarndaki beeniyi yaplandran toplumsal sreleri daha yakndan incelememiz gerektiini, slup ve bireysellie duyulan ilginin bizatihi gerek toplumsaldan daha ziyade kendi tikel beeniler beini toplumsaln tek beenisi olarak merulatrmakla megul olan tikel bir snf fraksiyonunu yanstp yanstmad sorusunu ortaya atmamz gerektiini ileri srer. Bunu yapabilmek iin hayat tarzlarnda ve tketim mallarndaki ayrt edici beenilerin retilmesine arlk vermeli, ama ayn zamanda hayat tarzn ne kard dnlebilecek toplumsal ve kltrel sreleri, kapitalizmin mantn vurgulayan yksek genellik dzeyinden uzaklaarak eitli gruplarn, snf ve snf fraksiyonlarnn kendi tikel beenilerini meru beeniler olarak dayatmak ve bylece gerektiinde alan adlandrmak ve yeniden adlandrmak, snflandrmak ve yeniden snflandrmak, dzenlemek ve yeniden dzenlemek iin mcadeleye giritikleri ve rekabet ettikleri yaplam bir toplumsal uzam ierisinde hayat tarznn retilmesini ele almalyz. Bu gereklilik bizi Pierre Bourdieunn atmasndan hareket eden bir yaklam benimseyerek kltrel rnlerin ve hayat tarzlarnn incelenmesine yneltir. Postmodernizm ve Tketim Kltr, Mike Featherstone, eviri: Mehmet Kk, Ayrnt Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

19.11.2008 21:05

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Tketim Toplumu Jean Baudrillard Ayrnt Yaynlar eviri: Hazal Deliceayl-Ferda Keskin J. Baudrillardn, giderek zenginleen ve tketim toplumuna dnen kapitalizm iindeki insan sorunu zerinde durduu yaptndan alntladmz baz balklar sizlerle paylayoruz. Felsefe Ekibi
Homo Economicus'un otopsisi Hazzn yadsnmas Ego consumans [Tketen ego] st-tketim Kitsch Pop: Bir tketim sanat m? En Gzel Tketim Nesnesi: Beden Bo Zaman Etkinlikleri Dram Ya Da Zaman Kaybetmenin mkanszl Pragl renci Tketimin tketimi

Homo Economicus'un otopsisi Bu bir masal: "Bir zamanlar Ktlk iinde yaayan bir insan varm. Saysz maceradan ve Ekonomi Bilimi iinde uzun bir yolculuktan sonra, Bolluk Toplumu'yla karlam. Evlenmiler ve pek ok ihtiyalar olmu." A.N. Whitehead, "Homo Economicus'un gzellii, onun tam olarak neyin ardndan kotuunu bilmemizdi" demiti. nsan Doas'nn nsan Haklar'yla mutlu birlemesinin modern zamanlarnda doan Altn a'n bu insan fosili youn bir biimsel rasyonalite ilkesi ile donatlmtr. Bu ilke onu; 1. en ufak bir kararszlk belirtisi gstermeksizin kendi mutluluunu aramaya, 2. tercih nceliini kendisine azami tatminleri salayacak olan nesnelere vermeye gtrr. Tketim hakkndaki bilgi ya da popler her sylem bir masaln u sylencesel blmn tekrarlar: Kendisini, tatmin "salayan" nesnelere doru ynelten ihtiyalara "doutan sahip" nsan. Yine de insan asla tatmin olmadndan (ayrca bu onun yzne de vurulur) ayn hikaye yllanm masallarn tarihe karm aklyla yeniden balar. Kimilerinde aknlk grlr: "htiyalar, ekonomi biliminin ilgilendii tm bilinmeyenler arasnda en inat bilinmeyendir"(Knight). Ama bu kuku Marx'tan Galbraith'a, Robinson Crusoe'dan Chombart de Lauwe'a kadar antropolojik disiplinlerin savunucularnn tm tarafndan sadakatle tekrarlanan ihtiyalar nakaratn engellemez. Ekonomiste gre ihtiya "faydallk"tr: tketmek, yani faydalln ortadan kaldrmak amacyla herhangi bir tikel mala duyulan arzu. Dolaysyla ihtiya bulunabilir mallarla ve piyasaya

1 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

srlm mallarn senaryosuyla ynlendirilmi tercihler tarafndan zaten belirlenmitir: Aslnda bu, deme gc olan taleptir. Psikologlara gre bu motivasyondur; daha az "object-oriented" [nesne-ynelimli] daha ok "instinct-oriented" [igd-ynelimli] ve nceden var olan, ancak kt tanmlanm bir zorunlulua dair biraz daha karmak bir kuram. Sralamada sonuncu gelen sosyologlar ve sosyal psikologlara gre, "toplumsal-kltrel" bir yan vardr. Ne doutan ihtiyalara sahip ve doas gerei bu ihtiyalar tatmin etmeye itilen bireysel bir varla ilikin antropolojik postulattan ne de tketicinin zgr, bilinli bir varlk olmas ve ne istediini biliyor saylmasndan (sosyologlar "derin motivasyonlar"a inanmaz) kuku duyulur, ama bu idealist postulattan hareketle ihtiyalarn bir "toplumsal dinamik'inin olduu kabul edilir. Grup balamna dayandrlan uzlama ve rekabet modelleri ya da tm topluma ya da tarihe balanan byk "kltrel modeller" ("Keep up with the Joneses" )12 sz konusu edilir. Ana hatlaryla konum ortaya kar: Marshall'a gre ihtiyalar karlkl olarak birbirine baml ve rasyoneldir. Galbraith'a gre (buna yeniden dneceiz) tercihler iknayla dayatlr. Gervasi'ye (ve dierlerine) gre ihtiyalar karlkl olarak birbirine bamldr ve (rasyonel hesaptan daha ok) bir renmeden doarlar. Gervasi: "Tercihler rastgele yaplmaz, toplumsal olarak denetlenirler ve iinde gerekletikleri kltrel modeli yanstrlar. Herhangi bir mal ne retilir ne de tketilir: Mallar, bir deerler sistemi asndan bir anlama sahip olmak zorundadr." Bu, btnleme terimlerine dayanan bir tketim perspektifine gtrr: "Ekonominin amac birey iin retimin azamiletirilmesi deil, toplumun deerler sistemiyle balantl olarak retimin azamiletirilmesidir" (Parsons). Ayn anlamda Duesenberry, aslnda tek tercihin hiyerarik kademelerdeki konumuna gre mallar eitlendirmek olduunu syleyecektir. Sonu olarak, tketicinin davrann toplumsal bir fenomen olarak dnmeyi bize dayatan, tercihlerin bir toplumdan dierine fark ve ayn toplum iindeki benzerlikleridir. Burada ekonomistlerle arada gzle grlr bir fark vardr: Ekonomistlerin "rasyonel" tercihi uyguncu [confonne] olma ynndeki tercihe, uygunculuun [conformite] tercih edilmesine dnr. htiyalar artk nesnelerden ok deerleri hedef alr ve ihtiyalarn tatmini ncelikle bu deerlerin benimsenmesi anlamna gelir. Tketicinin bilind, otomatik temel tercihi tikel bir toplumun yaam tarzn benimsemektir (dolaysyla artk bu bir tercih deildir! - ve tketicinin zerklii ve bamszl kuram bu noktada yalanlanr). Bu sosyoloji Riesman'n ortalama Amerikalnn temel zenginlik eidini oluturan mallarn ve hizmetlerin tamam olarak tanmlad "standart paket" kavramnda doruk noktasna ular. Dzenli olarak artan, ulusal yaam dzeyine endeksli ortalama Amerikal asgari bir ideal istatistik tip, orta snflara denk den modeldir. Bazlarnn at, dierlerinin hayal ettii american way of life'n [Amerikan yaam tarz] zetlendii bir dncedir.13 Bu durumda da "standart paket" mallardan (TV, banyo, araba vb) ok uygunculuk idealini tanmlar. Btn bu sosyoloji bizi hibir yere gtrmez. Uygunculuk kavramnn yalnzca ok byk bir totolojiyi (burada ortalama Amerikal tketilen mallarn istatistiiyle tanmlanan "standart paket" ile tanmlanr ya da sosyolojik olarak: u birey u mallar tkettii iin u grubun yesidir ve u birey u mallar tketir. nk u grubun yesidir) saklam olmasnn dnda, ekonomistlerin kullandn grdmz bireyin nesnelerle ilikisindeki biimsel rasyonalite postulat burada yalnzca bireyin grupla ilikisine aktarlr. Uygunculuk ve tatmin dayanma iindedir: Mantksal bir edeerlik ilkesine gre birbirinden ayrym gibi ortaya konulan bir zne ile nesnelerin ya da zne ile bir grubun

2 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

birbirine uydurulmasdr. "htiya" ya da "norm" kavramlar bu mucizevi uydurmann davurumudur. Ekonomistlerin "faydallk" ile sosyologlarn uygunculuu arasndaki fark, Galbraith'n kra ynelik davranlar, "geleneksel" kapitalist sistemin karakteristik parasal motivasyonu ile rgtlenme ve tekno-yap ana zg zdeleme ve uyum salama davranlar arasna koyduu farkn aynsdr. Uygunculuktan sz eden sosyal psikologlarda olduu kadar Galbraith'ta da ortaya kan, ama tketiciyi nihai rasyonel hesabnda ideal anlamda zgr bir birey olarak gren ekonomistlerde ortaya kmayan (elbette bu nedensiz deil) balca sorun ihtiyalarn koullandrlmas sorunudur. Bu ihtiyalarn koullandrlmas (zellikle de reklamla) konusu Packard'n La Persuasion Clandestine [Gizli kna] ve Dichter'in La Strategie du Desir'inden [Arzunun Stratejisi] (ve dierlerinin) bu yana tketim toplumu hakkndaki sylemin favori konusu haline geldi. Bolluun yceltilmesi ve "yabanclaan" ya da "yapay ihtiyalar"a alayp szlanma, ikisi birlikte ayn kitle kltrn ve hatta bu sorun zerine bilgilik taslayan ideolojiyi besler. Bolluun yceltilmesi, kkenini genellikle hmanist gelenekten gelen eski bir ahlak ve toplum felsefesinde bulur. Galbraith'ta bolluun yceltilmesi daha sk ekonomik ve politik bir dnceye dayanr. () Ksaca zetlersek ada kapitalizmin temel sorunu artk (giriimci dzeyinde) "krn azamiletirilmesi"yle "retimin rasyonelletirilmesi" arasndaki eliki deil, (tekno-yap dzeyinde) potansiyel olarak snrsz bir retkenlikle rnlerin piyasaya srlp satlmas zorunluluu arasndaki elikidir. Bu aamada yalnzca retim aygtnn deil, ayn zamanda tketim talebinin de; yalnzca fiyatlarn deil, ayn zamanda bu fiyata talep edilecek olann da denetlenmesi sistem asndan yaamsal hale gelir. Bunun sonucu ya bizzat retim aamasndan nceki (piyasa yoklamas, piyasa aratrmas) ya da sonraki (reklam, pazarlama, koullandrma) kanallarla, "tm karar gcn mteriden alp gdmlemek iin iletmeciye vermektir." Daha genel olarak: "Dolaysyla bireyin davranlarnn piyasaya uyum salamas ve genel olarak toplumsal tutumlarn reticinin ihtiyalarna ve tekno-yapnn amalarna uyum salamas sistemin doal bir niteliidir (mantksal niteliidir demek daha doru olurdu). Bunun nemi sanayi sisteminin gelimesiyle birlikte artar." Sz konusu olan Galbraith'n inisiyatifin tketiciye ait olduunun kabul edildii ve bu inisiyatifin piyasa araclyla retici firmalara yanstld "klasik sralama" ile kartlk iinde tersine sralama olarak adlandrd eydir. Burada ncekinin tersine piyasa hareketlerini denetleyen, toplumsal davranlarla ihtiyalar yneten ve modelletiren retici firmadr. Sz konusu olan, en azndan eilimsel olarak, retim dzeninin btnsel diktatrldr. Bu "tersine dnm sralama" ekonomik sistemde iktidar kullanann birey olduu yolundaki klasik sralamann temel soylenini yok eder, yani en azndan bu eletirel deere sahiptir. Bireyin iktidarna bu ekilde arlk verilmesi, rgtlenmenin onaylanmasna fazlasyla katkda bulunuyordu: retim dzenine bal ilev bozukluklarnn, zararlarnn, elikilerin tamam merudur, nk tketicinin bamszln kulland alan geniletirler. Tam tersine, tketicinin gerek talebinin, temel ihtiyalarnn piyasada egemen olmasn salamak iin yapld iddia edilen ekonomik ve psikososyolojik piyasa ve motivasyon aratrmalar aygtnn tamam, sadece bu talebi piyasann amalarna ynlendirmek, ama bunu yaparken de bu nesnel sureci gizlemek iin tam tersi sreci ne karmak amacyla vardr. "nsan, sadece otomobilleri satmak retmekten daha zor olduundan beri insan iin bir bilim nesnesi haline gelmitir. Bylece Galbraith her yerde, kendi smrgeci gelimesinde tekno-yap tarafndan kullanlan ve talebin istikrara kavumasn olanaksz klan "yapay hzlandrclar" araclyla talepteki gerilimin artrlmasn knar. 14 Gelir, prestij satn alma ve ar alma ksr ve akn bir dng, cehennemi tketim

3 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

emberini oluturur. Bu ember, grnte "snrsz gelir"e ve seme zgrlne dayanmalar nedeniyle fizyolojik ihtiyalardan ayrlan ve bu yzden de istenildii gibi gdmlenebilir hale gelen "psikolojik" denilen ihtiyalarn yceltilmesi zerine kuruludur. Burada reklam kukusuz nemli bir rol oynar (basmakalp bir dnce daha). Reklam insann ihtiyalarna ve mallara gre ayarlanm gibi grnr. Aslnda, der Galbraith, reklam, sanayi sistemine gre ayarlanmtr: "Reklam sadece sisteme nem vermek iin ihtiyalara bylesine nem veriyormu gibi grnr, ayrca reklam toplumsal bak asndan tekno-yapnn nemini ve prestijini takviye eder." Reklam araclyla toplumsal amalar kendi yararna eviren ve kendi amalarn toplumsal amalarm gibi dayatan, sistemdir: "General Motors iin iyi olan..." Bir kez daha, tketicinin zgrlnn ve bamszlnn aldatmacadan baka bir ey olmadn kabul etmek konusunda Galbraith (ve dierleriyle) sadece ayn fikirde olunabilir. Tm bir "zgrlk" uygarlnn doruk noktasna ulat bu tatmin ve bireysel seim aldatmacas (ki ncelikle ekonomistler tarafndan yaplr) bizzat sanayi sisteminin ideolojisidir, sanayi sisteminin keyfilii ve toplumsal zararlarnn tamam bu ideolojiyle aklanr: Soysuzluk, kirlilik, kltrszleme; aslnda tketici kendisine seme zgrlnn dayatld balta girmemi irenlik ormannda egemendir. Tersine dnm sralama (yani, tketim sistemi) bylece ideolojik olarak tamamlanr ve seim sisteminin yerine geer. Bireysel zgrln dzenli yerleri olan drugstore ve oy verme kabini ayn zamanda sistemin iki memesidir. htiyalarn ve tketimin "tekno-yapsal" koullandrlmasnn bu zmlemesini uzun uzadya serimledik; nk bu zmleme gnmzde mutlak gce sahip, nk kendi de tketimin bir paras olan szmona "yabanclama" felsefesinde her biimde temalatrlarak hakiki bir toplumsal temsiliyet oluturuyor. Ama bu zmleme, hepsi de zmlemenin idealist antropolojik postulatlarna gnderme yapan temel itirazlara aktr. Galbraith'a gre bireyin ihtiyalar istikrara kavuabilir. nsann doasnda eer "yapay hzlandrclar" olmam olsa, amalarna, ihtiyalarna ve ayn zamanda abalarna snr getirebilecek ekonomik ilke tr bir ey vardr. Ksacas, en yksek deil ama "uyumlu", bireysel dzlemde dengelenmi ve yukarda betimlenen ar oalm tatminlerin ksrdngsne girmek yerine toplumsal ihtiyalarn, kendi de uyumlu bir toplumsal dzenlemesine eklemlenebilecek bir tatmin eilimi. Btn bunlar tamamyla topik. 1- Galbraith, "otantik" ya da "yapay" tatminler ilkesi konusunda ekonomistlerin "yanltc" akl yrtme biimi karsnda isyan eder: "Msrif bir kadnn yeni bir elbiseden, a bir iinin hamburgerden ald tatminin aynsn aldn hibir ey kantlayamaz; ama hibir ey bunun tersini de kantlayamaz. Dolaysyla kadnn arzusu an arzusu ile ayn dzeye yerletirilmelidir." Galbraith bunu "sama" bulur. Oysa hi de yle deildir (ve burada klasik ekonomistler Galbraith'a kar neredeyse hakldr; klasik ekonomistler bu denklii deme gcn amayan talep dzeyinde belirlemek iin konum alrlar: Bylece btn sorunlardan ustalkla syrlrlar). Tketicinin kendi tatmini asndan herhangi bir eyin "yapay" olan iin bir snr izilmesine olanak tanmad da dorudur. TV'den ya da ikinci bir konuttan alnan zevk "hakiki" zgrlk olarak yaanr, hi kimse bunu bir yabanclama olarak yaamaz, yalnzca entelektel ahlak, idealizminin derinliklerinden bunu syleyebilir, ama bu olsa olsa entelektelin kendisini yabanclam ahlak olarak tanmlar. 2. Galbraith "ekonomik ilke" konusunda unu syler: "Ekonomik gelime ad verilen ey, genellikle insanlarn gelir hedeflerine ve dolaysyla abalarna snr koyma eilimini yenmeye olanak tanyan bir strateji dnmeye dayanr." Ve Galbraith, Kaliforniya'daki Filipinli iileri rnek olarak gsterir: "Giysi yarna bal olan bor basks bu iyimser ve uyuuk rk abucak modern bir emek gcne dntrr." Ayrca ayn ey Batl gadget'n ortaya kmasnn en iyi

4 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

ekonomik tevik kozunu oluturduu azgelimi lkeler iin de geerlidir. Tketime "zorlama" ya da ekonomik olarak altrma kuram olarak adlandrabilecek ve bymenin hzlanmasna bal olan bu kuram batan karcdr. Bu kuram, retim srelerine zoraki uyum salatlmasn, iinin XIX. yzyldan itibaren sanayisel retim srelerinde saat izelgesi ve davran olarak terbiye edilmesinin sanayi sisteminin evrimindeki mantksal devam olarak gsterir. Bu sylendiindeyse tketicilerin niye "tuzaa dtn, bu stratejiye kar neden pek dayankl olmadklarn aklamak gerekir. Bunu "iyimser ve uyuuk" bir doaya gnderme yaparak ve sisteme mekanik bir sorumluluk atfederek yapmak kolayclktr. Uyuuklua ynelik "doal" eilim, zorlamaya duyulan doal eilimden fazla deildir. Galbraith'n grmedii -ve onu, bireyleri sistemin salt edilgin kurbanlar olarak sahneye srmek zorunda brakan- btn bu toplumsal farkllama mant, toplumsal yapda temel olan ve "demokratik" toplumda eksiksiz bir rol oynayan ayrt edici snf ya da kast sreleridir. Ksacas burada eksik olan, farkn, statnn vb sosyolojisidir; bu sosyoloji tm ihtiyalar toplumsal nesnel bir gstergeler ve farkllklar talebine gre yeniden dzenler ve tketimi "uyumlu" (dolaysyla ideal "doa" normlarna gre snrlanabilir) bireysel bir tatmin ilevi olarak deil, snrsz bir toplumsal etkinlik olarak temellendirir. () 3. Galbraith, ok doru olduuna pek de inanmadan, "htiyalar aslnda retimin rndr" der. Galbraith'n kastettii anlamda, gizemden arndrlm ve net grnm altnda bu tez sadece baz ihtiyalarn doal "otantiklik"inin ve "yapay olan" tarafndan bylenmenin daha incelikli bir versiyonudur. Galbraith retimci sistem olmakszn ihtiyalarn byk bir ksmnn var olamayacan sylemek istiyor. Galbraith firmalar u mallar ya da hizmetleri retirken ayn zamanda o mallar ve hizmetleri kabul ettirmeye uygun tm telkin aralarn retirler ve dolaysyla onlara tekabl eden ihtiyalar "retirler" demek istiyor. Burada ciddi bir psikolojik boluk var. htiyalar burada peinen mamul nesnelere sk skya bal olarak zglletiriliyor. Yalnzca u ya da bu nesneye ihtiya vardr ve tketicinin ruhu aslnda bir vitrin ya da bir katalogdan baka bir, ey deildir. nsana dair bu kolayc gr benimseyerek, yalnzca psikolojik olann ortadan kaldrlaca da dorudur: ampirik nesnelerin aynadakine benzer yansmalar olarak ampirik ihtiyalar. Gelgelelim bu dzeydeki koullandrlma tezi yanltr. Tketicilerin bylesine kararl buyruklara nasl kar koyduklar, kendi "ihtiyalar"n nesne eitlilii zerinde nasl gezdirdikleri, reklamn mutlak gce sahip olmad ve bazen ters tepkilere yol at, ayn "ihtiyaa bal olarak bir nesneden dierine hangi yer deitirmelerin gerekletii biliniyor. Ksacas, ampirik dzeyde, tm bir karmak psikolojik ve sosyolojik strateji, retim stratejisini kateder. Doru olan, "ihtiyalarn retimin meyvesi olduu" deil, ama "HTYALAR SSTEMNN RETM SSTEMNN MEYVES OLDUU" dur. Bu tamamyla farkldr. htiyalar sistemiyle, ihtiyalarn nesnelerle karlkl iliki iinde teker teker retilmediklerini, ama tketici g olarak, retici glerin daha genel erevesinde global kullanlabilirlik olarak retildiklerini kastediyoruz. Teknoyapnn egemenliini genilettii, bu anlamda sylenebilir. retim dzeni tatmin dzenini kendi yararna "ele geirmez" (doruyu sylemek gerekirse, bunun anlam yoktur). retim dzeni tatmin dzenini yadsr ve her eyi bir retici gler sisteminde yeniden dzenleyerek tatmin dzeninin yerine geer. Sanayi sisteminin tarihi boyunca, u tketim soykt izlenebilir. 1. retim dzeni makine/retici gc, yani geleneksel aletten radikal olarak farkl olan teknik sistemi retir. 2. retim dzeni sermaye/rasyonellemi retici gc, yani "refah"tan ve nceki dei toku tarzlarndan radikal olarak farkl rasyonel yatrm ve dolam sistemini retir. 3. retim dzeni somut emekten, geleneksel " almadan radikal olarak farkl olan cretli emek gcn, sistemletirilmi soyut retici gc retir. 4. Bylece retim dzeni rasyonellemi, btnlemi ve retici glerle retim

5 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

srelerinin btnsel bir denetimi srecinde dier n tamamlayan bir btn olarak ihtiyalar, ihtiyalarn SSTEM' ini, talep/retici gc retir. Sistem olarak ihtiyalarn kendisi de radikal olarak hazdan ve tatminden farkldr. htiyalar sistem eleri olarak retilir, bir bireyin bir nesneyle ilikisi olarak deil (tpk emek gcnn bundan byle emein rnyle hibir ilgisi olmamas, hatta iinin emeinin rnyle olan ilikisini yadsmas gibi; tpk deiim deerinin de bundan byle somut ve kiisel mbadeleyle hibir ilgisi, ne de biim/metann gerek mallarla vb ile ilgisi olmamas gibi). Ve ite Galbraith ve onunla birlikte tketimin "yabanclamaclar"nn, yani insann nesnelerle ilikisinin, insann kendi kendisiyle ilikisinin bozulduunu, gizemselletiini, gdmlendiini (nesnelerle ayn anda bu syleni tketerek) kantlamakta ayak diretenlerin gremedikleri ey budur; nk bir zgr ve bilinli zne postulat koyarak (mutlu son olarak tarihin sonunda bu zneyi birdenbire yeniden ortaya karabilmek amacyla) saptadklar tm ilev bozukluklarn yalnzca eytans bir gce -burada reklamla, halkla ilikilerle ve motivasyon aratrmalaryla silahlanan tekno-yap ykleyebilirler. Bunu dnce sayabilirsek bysel bir dnce bu. Teker teker ele alndnda ihtiyalarn hibir ey olmadn, yalnzca bir ihtiyalar sistemi olduunu, daha dorusu ihtiyalarn, bireysel dzeyde retici glerin rasyonel biimde sistematiklemesinin daha gelimi biiminden baka bir ey olmadn ve bu bireysel dzeyde "tketimin mantksal ve zorunlu olarak retimin yerine getiini gremezler. Bu durum, sofu "yabanclamaclar"mza gre aklanamaz olan baz gizemleri aydnlatabilir. Szgelimi bu sofular "bolluk ann ortasnda priten etiin terk edilmemi olmasna, modem bir haz zihniyetinin eski ahlaki ve kendi kendini bask altna alc Malthus'culuun yerini almam olmasna zlrler. Dichter, La Strategie Du Desir'in tamamnda bu eski zihinsel yaplar "tersine" evirmeyi ve alaa etmeyi amalar. Ayrca dorudur: Gelenek devrimi olmamtr, priten ideoloji hala geerliliini korumaktadr. Bo zaman etkinliklerinin zmlenmesinde priten ideolojinin nasl grnte hazc pratiklerin tamamnn iine ilemi olduunu greceiz. Priten etiin ierimledii yceltme, ama ve bastrmayla (tek bir kelimeyle ahlakla) birlikte tketimin ve ihtiyalarn yakasn hi brakmad ileri srlebilir. Tketimi ieriden canlandran ve ona bu zorlayc ve snrsz nitelii kazandran priten etiktir. Ayrca priten ideolojinin kendisi tketim sureci tarafndan yeniden canlandrlr: Tketim surecini, yakndan tandmz u gl toplumsal btnleme ve denetim etkenine dntren de budur. Oysa btn bunlar tketim/haz perspektifinde paradoksal ve aklanamaz olmaya devam eder. Tam tersine btn bunlar, eer ihtiyalarn ve tketimin aslnda retici glerin rgtl bir yaylmas olduu kabul edilirse aklanabilir: O zaman ihtiyalarn ve tketimin de sanayi ann hakim ahlaki olmu olan retimci ve priten etiin etkisi altnda olmalarnda artc hibir ey yok. Bireysel "zel" dzeyin ("ihtiyalar", duygular, zlemler, itkiler) sistemle genelletirilmi btnlemesine yalnzca, yzyllar boyu ve zellikle XIX. yzyldan beri sanayi sisteminin kurulmasn dzenleyen bastrma, yceltme, younlatrma, sistematikletirme, rasyonelletirme (ve elbette "yabanclatrma") emalarnn yine ayn dzeyde genellemi bir yaylmas elik edebilir.
12. "Jones'lardan geride kalmayalm." 13. Reader's Digest Segkisi nin yapt aratrmada (A. Piatier: Avrupa Tketiminin Yaps ve Perspektif,
ortaya kan Tema ABD'de olduu gibi devasa bir orta snf emas deil, bir aznln, tketim sekinlerinin emasdr. Bu aznlk, Avrupal adna layk olmak iin sahip olunmas gereken lks eyaya (spor araba, mzik seti, ikinci ev) sahip olmayan bir ounlua model oluturur. 14. Bu, reklamn "sabitlemeyi nleyici" hareketidir (Elgozy). Baa Dn

Hazzn yadsnmas Nesne istifiliinin nesnesi yoktur (Riesman'da "objectless craving"*). Nesne ve hazza ynelikmi gibi grnen tketim davranlar aslnda tamamyla baka

6 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

amalara yant verir: Arzunun metaforik ya da dolayl davurumu, farkllatrc gstergeler zerinden toplumsal bir deerler kodunun retilmesi. Dolaysyla belirleyici olan, nesneler toplam zerinden bireysel kar ilevi deil, bir gstergeler toplam zerinden deerlerin dorudan doruya toplumsal dei tokuu, iletiimi, datm ilevidir. Tketimin hakikati bir haz ilevi deil, ama bir retim ilevi olmasdr; dolaysyla tpk maddi retim gibi bireysel deil, ama dorudan doruya ve tmyle toplumsal bir ilevdir. Geleneksel verilerin bu tersine evrilmesi olmakszn kuramsal zmleme mmkn deildir: Yoksa, yeniden haz fenomonolojisinin iine dlr. Tketim, gstergelerin dzenlenmesini ve grubun btnlemesini gvence altna alan bir sistemdir: Dolaysyla tketim hem bir ahlak (bir ideolojik deerler sistemi) hem de bir iletiim sistemi, bir dei toku yapsdr. Bir rakam anlats ya da betimleyici bir metafizik olmayan kuramsal bir hipotez ancak bu noktada, bu toplumsal ilevin ve bu yapsal dzenlemenin bireyleri fazlasyla amas ve her ikisinin kendisini bireylere bilind toplumsal bir bask olarak dayatmas olgusu stne kurulabilir. Bu hipoteze gre ne denli paradoksal grnrse grnsn tketim, haz dlanarak tanmlanr. Toplumsal mantk gibi tketim sistemi de hazzn yadsnmasndan hareketle kurulur. Tketim sisteminde haz artk hi de ereksellik, rasyonel erek olarak deil, ama amalar baka yerde olan bir srecin bireysel rasyonellemesi olarak grnr. Haz kendinde, zerk ve sonlu tketimi tanmlar. Oysa tketim asla bu deildir. Kendi iin haz duyulur, ama tketildiinde asla tek bana tketilmez (bu tketim zerine tam ideolojik sylem tarafndan zene bezene korunan tketici yanlsamasdr), tketicilerin tamamnn kendilerine ramen karlkl olarak ierimlendii bir yaygnlam dei toku ve kodlanm retim deerleri sistemi iine girilir. Bu anlamda tketim dil gibi ya da ilkel toplumlardaki akrabalk sistemi gibi bir anlamlandrma dzenidir.
* Nesnesi olmayan arzu. (.n.)
Baa Dn

Ego consumans [Tketen ego] Bugne kadar Amerikal ev kadnlarnn birka grevi ve zaman zaman grlen tketim mallar tahribi dnda (Amerikal kadnlarn sutyenlerini herkesin iinde yakt 1968 Mays-No Bra Day) bu elikiler hibir yerde ya da hemen hemen hibir yerde bilinli olarak ortaya kmad. Hatta her eyin bunun tersine gelitiini sylemek gerek. "Modern dnyada tketici neyi temsil ediyor: Hibir eyi. Tketici ne olabilir? Her ey ya da hemen hemen her ey. Milyonlarca yalnzn yannda tek bana kald iin tketici karlarn merhametine kalmtr" (Le Cooperateur dergisi, 1965). Bireyci ideolojinin bunda nemli bir rol oynadn sylemek gerekir (bu ideolojide rtk elikiler olduunu grm olsak da). Kolektif bir sektr, toplumsal emek sektrn ilgilendirdiinden yoksun braklma araclyla (emek gcnn) smrs (belli bir eikten itibaren) dayanmac bir grnme brnr: Bir (grece) snf bilincine gtrr. Tketim nesneleri ve mallarna sahip olma ise bireyselletirici, dayanma krc, tarihdlatrcdr. retici olarak ve iblm olgusu dolaysyla ii dierlerini postule eder: Smr herkesin smrsdr. Tketici olarak insan yeniden yalnz hale gelir, kendi kesine ekilir, olsa olsa sr halinde yaar (aile iinde televizyon, stadyum ya da sinema seyircisi vb). Tketimin yaplar hem akkan hem de kapaldr. Otomobil sahiplerinin vergi puluna kar bir ibirlii dnlebilir mi? Televizyona kar toplumsal bir itiraz? Milyonlarca televizyon izleyicisinin her biri televizyondaki reklamlara kar olabilir, ama bu reklamlar yine de devam eder. Bu tketimin ncelikle tek tek kiilere ynelik bir sylem

7 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

olarak dzenlenmesi ve bu asgari dei tokutaki doyumlar ve d krklklaryla kendini tketmek eiliminde olmasdr. Tketim nesnesi yalnzlatrr. zel alann somut olumsuzluu yoktur, nk kendi nesneleri zerine kapanr ve bu nesnelerin somut olumsuzluu yoktur. zel alan retim sistemi tarafndan dardan yaplandrlr; bu sistemin (bu dzeyde artk ideolojik deil, ama her zaman politik olan) stratejisi, yani arzu stratejisi bu defa varoluumuzun maddiliini, tekdzeliini ve elencesini kuatr. Ya da daha nce grdmz gibi tketim nesnesi bir stat tabakalamasn belirginletirir: Eer yalnzlatrmazsa farkllatrr, tketicileri toplumsal olarak bir koda dahil eder, bununla birlikte (tersine) toplumsal dayanmaya yol amaz. Kabaca, tketici olarak tuketiciler XIX. yzyln bandaki iiler gibi bilinsiz ve rgtlenmemilerdir. Tketicilerin, "Kamuoyu" olarak, gizemli, Tanr tarafndan gnderilmi ve "egemen" gereklik olarak iyi yrekli havariler tarafndan yceltilmesi, pohpohlanmas ve vlmesi bu yzdendir. Halkn Demokrasi'ye kar kmasnlar diye (yani politik ve toplumsal sahneye mdahale etmesinler diye) Demokrasi tarafndan yceltilmesinde olduu gibi tketicilerin egemenlii (Katon'a gre, "powerful consumer" [gl tketici]) tannr ki toplumsal sahnede hakim rol oynamaya almasnlar. Halk, emekilerdir, yeter ki rgtlenmemi olsunlar: Kamu, kamuoyu tketicilerdir, yeter ki tketmekle yetinsinler.
Baa Dn

st-tketim Bu kiiselletirmenin, bu stat ve toplumsal ve ekonomik konumun gstergelere dayandn, yani kendinde nesneler ya da mallara deil, ama farklara dayandn kavramak nemli. "Underconsumption* ya da "inconspicuous consumption"**paradoksunu; yani artk kendini gsterile (Veblen'e gre "conspicuous") deil, aslnda fazladan bir lks, kendisinin tersine dnen bir gsteri art ve dolaysyla daha incelikli bir farktan baka bir ey olmayan sadelik ve lllkle gsteren prestij farkllamasn ancak bu aklayabilir. Demek farkllama, nesneyi reddetme, "tketimin reddedilii biimine brnebilir ve bu, tketimin en stn niteliklisidir. "Eer bir byk burjuvaysanz Quatre-Saison'a gitmeyiniz. Quatre-Saison'u sahip olmadklar parayla lgna donen gen iftlere, rencilere, sekreterlere, satclara, sadece sefalet iinde yaamaya yetecek kadar paralar olan iilere... irkinlik yorucu olduu iin gzel mobilyalar isteyenlere, ayn zamanda kasntl evlerden tiksindikleri iin basit mobilyalar isteyenlere braknz." Bu sapkn davete kim yant verecek? Belki birka byk burjuva ya da akl alt snflara katlmada olan birka entelektel. Gstergeler dzeyinde ne mutlak zenginlik ve fakirlik vardr ne de zenginlik gstergeleriyle fakirlik gstergelerinin kartl sz konusudur: Gstergeler sadece farkllklar klavyesi zerindeki diyezlerle bemollerdir. "Bayanlar dnyann en gzel dank san X'de yaptrabilirsiniz!", Bu basit elbise haute couturen tm izlerini siliyor. Ayrca temelde st-tketim olan ve kltrel snf sergileyicisi olarak rol oynayan ok "modem" bir anti-tketim sendromu da vardr. Bu adan daha ok XIX. yzyln ve XX. yzyln bann byk kapitalist dinozorlarnn mirass olan orta snflar, saklayp gizlemeden tketme eilimindedir. Orta snflarn kltrel olarak nahif olduklar nokta budur. Bunun ardnda tm bir snf stratejisinin yer aldn sylemek gereksiz. Riesman'a gre, "ykselmeye alan bireyin tketiminin maruz kald kstlamalardan biri de yksek snflarn gsterii bir gereinden az tketme stratejisiyle 'sonradan gelenler'e gsterdii direntir: Bylece daha nce gelenler kendilerine eit olmay isteyecek olanlara kendi snrlarn dayatma eilimindedir." Ald deiik

8 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

biimler altnda bu fenomen toplumumuzu yorumlamak asndan temel nem tar. nk gstergelerin bu biimsel anlamda tersyz edilmesine kaplmak ve snf ayrmnn biim deitirmesinden ibaret olan bir eyi demokratikleme etkisi olarak grmek mmkndr. Yitik sadelik, lks temeli zerinde tketilir ve bu etki her dzeyde bulunur: Tpk Amerikallarn yitik bir kahramanlk gemii tabannda toplu elence iin altn aramaya kmalar gibi, entelektel "sefaletilik" ve "proletarizm" de burjuvalk tabannda tketilir. Ters etkiler, yitik gereklikler ve elikili terimlere zg bu "eytan karma" [exorcisme] her yerde bir tketim ve ar tketim sonucunu imler. Bu etki her yerde bir farkllama mantyla btnleir. zmlemenin temelinin bu toplumsal farkllama mant olduunu ve nesnelerden farkllatc olarak, gsterge olarak yani tketimi zgl olarak tanmlayan tek dzlemde yararlanlmasnn, bu nesnelerin kullanm deerlerinin (ve onlarla ilintili olan ihtiyalarn) bir kenara braklmas zerinde olutuunu kavramak gerekir. Riesman, tketim konusundaki tecihlerin, bireyle herhangi bir kltrel nesne arasnda bilinli ilikiler kurulmas demek olan insani yetenein mkemmellemesi olmadn teslim eder. Bu tercihler dierleriyle avantajl olarak ilikiye girmenin bir yolunu temsil eder. Sonu olarak kltrel nesneler tm insani anlamn yitirmitir: Bu nesnelere sahip olan, belli bir tavr srdrebilmek iin onlar feti haline getirir. Riesmann "kltrel" nesnelere (ama bu bak asndan "kltrel nesneler" ile "maddi nesneler" arasnda bir fark yoktur) atfettii bu farkllatrc deerin ncelii, bir gazetecinin aktard Quebec taygasndaki bir maden oca ehri rneiyle deneyimsel olarak gsterilmiti. Bu ehir ormann ok yaknnda olmasna ve bir aracn neredeyse hibir kullanlrlk deeri olmamasna ramen her ailenin kapsnn nnde bir otomobil vardr. Kentin ana caddesinde (baka cadde yoktur) zaman zaman birka kilometre yaptrlan bu ykanm ve sslenmi ara Amerikan yaam dizeyinin bir simgesi, mekanik uygarla ait olmann bir gstergesidir (ve yazar bu lks limuzinleri, Senegal'in ku umaz kervan gemez bir yerindeki kyne yaamak zere geri donen zenci eski bir astsubayn evinde bulunan tmyle gereksiz bisikletle karlatrr). Daha da iyisi ayn gsterici ve gsterii refleks, hali vakti yerinde kimselerin kasaba etrafndaki 10 millik alanda da evleri ina etmeleridir. klimin sala yararl, doann her yerde mevcut olduu bu geni ve havadar yerleim yerinde hibir ey ikinci bir ev kadar gereksiz olamaz. te burada en katksz haliyle prestij farkllamasn ve ikinci bir eve sahip olmadaki "nesnel" nedenlerin aslnda ne kadar yalnzca daha temel bir belirlenimin gizleyicisi olduunu gryoruz.
*Gereinden az tketim. (.n.) ** Gsterisiz tketim. (.n.)
Baa Dn

Kitsch Gadget ile birlikte modern nesnenin nemli kategorilerinden biri de kitsch'tir. Kitsch-nesne genel olarak yalanc mermerden yaplm, tm "taklit" nesneler, aksesuarlar, folklorik biblolar, "an eyalar", abajurlar ya da siyahlarn rettii maskeler yn, her yerde, zellikle tatil ve elence yerlerinde hzla oalan tm tecim mallar mzesidir. Kitsch sylemdeki "klienin edeerlisidir. Bundan da anlamalyz ki, burada sz konusu olan, tpk gadget iin olduu gibi glkle tanmlanabilir olan, ancak u ya da bu gerek nesneyle kartrlmamas gereken bir kategoridir. Kitsch her yerde, bir binalar kompleksinin plannda olduu gibi bir nesnenin ayrntsnda, fotoromanda olduu gibi yapay bir iekte de olabilir. Tercihen szde-nesne olarak, yani simlasyon, kopya, sahte, basmakalp nesne olarak, gerek anlamlandrma yoksulluu ve gsterge, alegorik gnderme, uyumsuz yan anlam bolluu olarak, ayrntnn yceltilmesi ve ayrntlar araclyla doygunluk olarak tanmlanacaktr. Ayrca kitsch'in i dzeniyle (eklenmemi gstergeler ar bolluuyla) piyasadaki grnm (uyumsuz nesnelerin oalmas, dizi dizi

9 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

ylmas) arasnda derin bir iliki vardr. Kitsch bir kltrel kategoridir. Her yandan dn alnm (gemi, yeni, egzotik, folklorik, ftrist) ayrt edici gstergelerin nesne dzeyinde sanayisel oalmas, bayalatrlmasndan ve "kullanma hazr" gstergelerin dzensiz bir artndan kaynaklanan kitsch'in bu oalm "kitle kltr" gibi temellerini tketim toplumunun sosyolojik gerekliinde bulur. Tketim toplumu hareketli bir toplumdur: Geni nfus katmanlar toplumsal hiyerari boyunca hareket eder, st bir statye ve ayn zamanda bu staty gstergelerle gsterme zorunluluundan ibaret olan kltrel talebe ular. Toplumun tm dzeylerinde, "sonradan gelen" kuaklar kendi gsteri eyalarn talep eder. Dolaysyla kamunun "bayalk"n ya da tapon mal talebini karlamak isteyen sanayicilerin "edebe aykr" taktiini sulamak yararszdr. Bu boyut nemli olmasna ramen "szde-nesneler" kmesinin kanser gibi bymesini aklayamaz. Bunun iin bir talep olmas gerekir ve bu talep toplumsal olarak ykselmenin bir ilevidir. Bir toplumda toplumsal olarak ykselme, yer deitirme olmakszn kitsch olamaz: Snrl bir lks nesneler kmesi ayrt edici eya olarak ayrcalkl kasta yeter. Klasik ada bir sanat eserinin kopyas bile "otantik" bir deere sahiptir. Buna karlk, nesnenin baka birimlerde serpilmesi byk toplumsal hareketlilik alarnda olur: zenticilik ve Barok, Rnesansn ve XVII. yzyln ykselen burjuvazisiyle ortaya km olsalar ve dorudan doruya kitsch'in atas olmasalar bile, ayrt edici eyann bir toplumsal bask ve st snflarn grece i ieligi konjonktrnde ortaya kmasna ve bymesine tanklk eder. Ama evrensel bibloculuun nesnenin ana tezahrlerinden biri ve ticaretin en verimli dallarndan biri olmas zellikle Louis-Philippe ve Almanya'da "Grunderjahre"lerle (1870/ 1890) ve btn Bat toplumlarnda XIX. yzyln sonundan ve Byk Maazalar andan bu yana olmutur. Bu a iin bir son yoktur, nk bu defa toplumlarmz potansiyel olarak srekli hareketlilik iindedir. Kitsch (retimi de sanayisel olabilen) nadir, kymetli, benzersiz nesneye yeniden deer kazandrr. Kitsch ve "otantik nesne" ikisi birlikte bylece bugn srekli hareket ve genileme halinde olan ayrt edici eyann mantna gre tketimin dnyasn dzenler. Kitsch zayf bir ayrt edici deere sahiptir, ama bu zayf deer istatistiksel olarak maksimal bir verimlilikle ilintilidir: Koca koca snflar ona drt elle sarlr. Bunun tersi olarak, nadir nesneler snrl miktarlaryla ilintili olarak maksimal ayrt edicilik niteliine sahiptir. Burada "gzellik" sz konusu deildir: Ayrt edicilik sz konusudur ve bu sosyolojik bir ilevdir. Bu anlamda tm nesneler istatistiksel kullanlabilirliklerine, az ya da ok snrl miktarlarna gre deerler olarak hiyerarik ekilde snflanrlar. Bu ilev, her kertede herhangi verili bir toplumsal yapda, herhangi verili bir toplumsal kategori iin kendini ayrt etme, herhangi bir nesne ya da gsterge kategorisi yoluyla statsn belli etme imkann tanmlar. Daha ok sayda toplumsal katmann bir gsterge kategorisine erimesi, st snflar snrl miktardaki (gerek otantik nesneler, tablolar gibi orijinallikleri nedeniyle az saydaki, gerekse de lks basklar, seri d otomobiller gibi sistemli olarak snrl) dier gstergeler araclyla bu toplumsal katmanlarla kendi aralarna bir mesafe koymak zorunda brakr. Bu ayrmn mantna kitsch yeni hibir ey katmaz: Dolaysyla kitsch tretilmi ve yoksul deeriyle tanmlanr. Bu zayf deeri, kitsch'in snrsz oalmasnn nedenlerinden biridir. Hiyerarinin tepesindeki "klas" nesnelerin niteliklerinin artmasna ve nadirleerek yenilenmelerine karn kitsch yaylarak oalr. Bu tretilmi ilev de kitsch'in "estetik" ya da anti-estetik ilevine baldr. Kitsch gzelliin ve orijinalliin estetiinin karsna kendisinin simlasyon estetiini koyar: Kitsch her yerde nesneleri doalndan daha kk ya da daha byk olarak yeniden retir, malzemelerin (yalanc mermer, plastik) taklidini kullanr, uyumsuz tarzda biimleri ve planlar taklit eder, yaamad tarz tekrarlar. Kitsch bu nedenlerle teknik planda gadget'in trdeidir: Gadget de bu teknolojik parodi, yararsz ilevlerin artmas, gerek pratik gndergesi olmayan ilevin bu srekli simlasyonudur. Simlasyonun bu estetii, toplumsal olarak

10 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

kitsch'e atfedilen toplumsal snf zlemini, ngrsn, st snfn bir kltrne, biimlerine, geleneklerine ve gstergelerine sihirli katlm ifade eden22 ileve derinden baldr. Bir nesne alt-kltrnde son bulan kltrlleme estetii.
22. Bu anlamda kitsch ve zppelik (snobisme) arasnda bir iliki vardr. Ancak zppelik daha ok
aristokrat/burjuva kltrlleme sreciyle ilintiliyken, kitsch temelde orta snflarn sanayiye dayal burjuva toplumunda ykseliinden kaynaklanr. Baa Dn

Pop: Bir tketim sanat m? Tketimin mant, grdmz gibi kendini gstergelerin gdmlenmesi olarak tanmlar. Simgesel yarat deerleri, simgesel isellik ilikisi burada mevcut deildir. Tketimin mant tamamyla dsalla dayanr. Nesne nesnel erekselliini, ilevini kaybeder, ok daha geni bir biletiricinin, bir nesneler btnnn esi haline gelir, buradaki deeri ilikiseldir. Ayrca simgesel anlamn ve bin yllk antropomorfik statsn kaybeder ve totaliter bir kltrel sistem evresinde birbirlerine grece olan, yani kaynaklandklar tm anlamlandrmalar btnletirebilen bir yan anlamlar syleminde tkenmeye doru ynelir. Gnlk nesnelerin zmlenmesine dayandk. Ama nesne stne bir baka sylem, sanatn sylemi vardr. Nesnelerin sanat ve edebiyattaki statsnn ve temsil edililerinin evriminin tarihi sadece kendi bana bile aklayc olurdu. Tm geleneksel sanatta simgesel ve dekoratif figran rol oynadktan sonra nesneler, XX. yzylda ahlaki ve psikolojik deerlere endekslenmekten kurtuldu, insann glgesinde vekaleten yaamay brakt ve bir mekan zmlenmesinin (kbizm vb...) zerk eleri olarak olaanst bir nem kazandlar. Bu yzden de soyutlamaya varana dek paralandlar. Dada'da ve gerekstclkle parodik yeniden dirilmelerini kutlayan, Soyut tarafndan yaplan bozulan ve yok edilen nesneler imdiyse Yeni-Figrasyon ve Pop'Art'ta imgeleriyle uzlam gibi grnyor. Nesnelerin ada stats sorusu ite burada ortaya kar. Ayrca bu soru, nesnelerin bu aniden sanatsal figrasyonun doruuna kmasyla da bize kendini dayatmaktadr. Ksaca: Pop'Art, sozn ettiimiz gstergelerin ve tketimin bu mantnn ada sanat biimi mi yoksa sadece bir moda etkisi ve dolaysyla saf bir tketim nesnesi midir? ki soru birbirleriyle elimiyor. Pop'Art'n (kendi mantna uygun olarak) saf ve basit nesnelere alarak bir nesne-dnyay tersyz ettii kabul edilebilir. Reklam iin de ayn mulaklk sz konusudur. Soruyu baka terimlerle soralm: Tketimin mant sanatta temsil etmenin geleneksel yce statsn yok eder. Bundan byle nesnenin imge zerinde z ve anlamlandrma ayrcal yoktur. Biri dierinin hakikati deildir: Nesne ve imge (farkllatrc, tersine dnebilen biletirici ilikilerinde) gstergeler olarak eit bir biimde "rol aldklar" uzamda ve ayn mantksal mekanda birlikte var olur. Pop'a kadar tm sanat "derinliine" 26 bir dnya gr stne kurulmuken, Pop gstergelerin bu ikin dzeniyle trde; bu gstergelerin sanayisel ve seri halindeki retimiyle ve dolaysyla tm evrenin yapay, kurulmu dzeniyle trde olmak, eylerin bu yeni dzeninin uzamdaki doygunluu kadar kltrellemi soyutlamasyla da trde olmak istiyor. Pop'Art nesnelerin bu sistematik cismanilemesini [secularisation] "ifade etmeyi", d grne dayal bu yeni evreyi tmyle dsallkta -gemiteki tm resim sanatnn ekiciliini oluturmu olan "i aydnlk"tan geriye hibir ey kalmayacak ekilde- ifade etmeyi baaryor mu? Pop'Art kutsal-olmayann bir sanat, yani saf gdmleme sanat m? Kendisi de kutsal olmayan bir sanat, bir nesne reticisi, yaratc olmayan m? Bazlar (stelik Pop'cularn kendileri de) diyecekler ki: Durum ok daha basittir; Popular Pop'u arzu ettikleri iin yapyor, aslnda baya eleniyorlar,

11 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

etraflarna bakyor ve grdklerinin resmini yapyorlar, bu kendiliinden gerekiliktir vb... Bu yanl: Pop perspektifin sonu, artrmann sonu, tankln sonu, yaratc edimin sonu ve bunlar kadar dnyay iinden ykmann ve sanatn lanetliliinin sonudur. Pop sadece "uygarlam" dnyann kanlmazln deil, ayn zamanda tmyle bu dnyayla btnlemeyi hedefliyor. Pop'ta lgn bir ihtiras sz konusu: Tm bir kltrn, aknlk kltrnn grkemini (ve temellerini) ortadan kaldrma ihtiras. Belki de sz konusu olan yalnzca bir ideolojidir. ki itiraz aalm: "Nesnelerden oluan malzemesinde ("Stars and stripes" saplants da dahil), ampirik-pragmatik, iyimser pratiinde, Pop'ta "kendilerini bulan" baz sanat koruyucular ile koleksiyoncularn su gtrmez oven hayranlnda "Pop bir Amerikan sanatdr". Bu itiraz yanl olmasna ramen, nesnel olarak yant verelim: Eer tm bunlar Amerikallksa Pop'lar kendi mantklarna uygun olarak bu Amerikall kabullenmekten baka bir ey yapamazlar. mal edilmi nesneler eer "Amerikanca konuuyor"sa, bu onlar istila eden sylenceden baka bir hakikate sahip olmamalarndandr ve tek kesin yntem bu sylencesel sylemi btnletirmek ve kendini bu sylemle btnletirmektir. Eer tketim toplumu kendi sylencesinde batmsa, kendisi zerine eletirel bir perspektife sahip deilse ve tam olarak ite bu durum tketim toplumunun tanmysa, sadece uzlamac ve gerek varlnda gerekse de pratiinde bu saydamsz gerekliin suortai olan bir ada sanat olabilir. Bu nedenle Pop nesneleri gerek grnlerine gre resmeder, nk nesneler ancak byle, tmyle retilmi, "fresh from the assembly line" [montajdan yeni km] olarak sylencesel bir ilev grr. te bu nedenle Pop, bu nesnelerin tad ksaltmalar, markalar, sloganlar resmeder ve aslna baklrsa ancak bunlar resmedebilir (Robert Indiana). Bu ne oyunla ne de "gerekilik"le ilgilidir. Bu tketim toplumunun gerekliini, yani nesnelerin ve rnlerin hakikatinin onlarn markalar olduunu kabul etmektir. Eer bu "Amerikallk" ise Amerikallk ada kltrn mantnn ta kendisidir ve bunu gzler nne serdiinden tr Pop eletirilemez. Ayrca Pop, ticari baarlarndan ve bunu utanmadan kabul etmesinden dolay da knanamaz. Daha kts lanetlenmi olmak ve bylece kendine kutsal bir ilev yklemek olurdu. Nesneler dnyasna ters dmeyen, ama bu dnyann sistemini kefeden bir sanatn kendisinin de bu sisteme girmesi mantkldr. Hatta bu, bir ikiyzlln ve radikal mantkszln sona ermesidir. Dahiyaneliginin ve aknlnn imzalanm ve imzaya bal olarak ticarilemi nesne haline gelmesine engel olmad (soyut davurumcular bu muzaffer dahiyaneligi ve utan verici oportnizmi doruuna vardrd) daha nceki resim sanatnn (XIX. yzyln sonundan itibaren) aksine, Pop resmin nesnesi ile nesne-resmi uzlatrr. Tutarllk m, paradoks mu? Nesneleri tercih etmesiyle, "markalanm" nesnelerin ve besin maddelerinin bu snrsz kullanmyla -ticari baarsyla olduu gibi- Pop kendi "imzal" ve "tketilen" nesne-sanat statsn kefeden ilk olma niteliine sahiptir. Bununla birlikte en ar sonularna kadar -bunlar geleneksel estetik ahlakmza ters dse bile- onaylamaktan baka bir ey yapamayacamz bu mantksal giriime kendisinin de iinde yitip gidecei bir ideoloji de elik eder. Burjuva kendiliindenliinin en parlak anlarn artran Doa, "Uyan" (Wake up) ve otantiklik ideolojisi. Bu "radical empricism", "incompromising positivism" [uzlamaz pozitivizm], "anti-teleologism" [erekselcilie kar olmak] (Pop as Art, Mario Amaya) bazen tehlikeli bir ekilde her eyi yeniden balatan bir gidiata brnr. Oldenburg: "Bir gn ehirde Jimmy Dine ile arabayla dolayorduk. Rastlant eseri -her iki kenarnda dizi dizi kk maazalar olan- Orchard Street'ten getik. Bir `Maaza' vizyonu grdm hatrlyorum. mgelemsel olarak bu temaya dayanan tm bir ortam grdm. Bu bana yeni bir dnyay kefetmekmi gibi geldi. Her yerdeki ve her tipteki maazalarn arasnda sanki mzeymiler gibi dolamaya baladm. Vitrinlerde ve tezgahlarda sergilenen nesneler bana

12 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

kymetli sanat eserleri gibi geldi." Rosenquist: "Aniden dnceler pencereden bana doru akn ediyormu hissine kapldm. Yapabileceim tek ey dnceleri havada uarken yakalamak ve resim yapmaya balamakt. Her ey kendiliinden yerini alyordu; dnce, kompozisyon, imgeler, renkler, her ey kendiliinden almaya balyordu." Grld gibi "Esinlenme" konusunda Popular hi de eski kuaklardan geri kalmyor. Oysa bu esinlenme temas, Werther'den beri Doann idealliini, kapal olarak dile getirir. Hakiki olmak iin bu ideale sadk kalmak yeterlidir. Rauschenberg ve Jasper Johns'n esin kayna olan mzisyen ve teoriysen John Cage'i okuyalm: "... art should be an affirmation of life -not an attempt to bring other... but simply a way of waking up to the very life we are living, which is so excellent, once one get one's mind one's desires out of the way and lets it act of its own accord.* Kendini vahyeden bir dzene -imge ve retilmi nesneler evreni temelde bir doa olarak grnd iin gsterilen bu rza gizemci-gereki inan ifaatlarna varr: "A flag was just a flag, a number was simply a number" ** (Jasper Johns) ya da bir kez daha John Cage: "We must 'set about discovering a means to let sounds be themselves"***; bu tavr, nesnenin bir z, asla gndelik evrenin gereklii olmayan ve bu mutlak gereklik dzeyine bal olarak tamamyla safa bir gerekstlk oluturan bir gereklik dzeyini varsayar. Wesselmann bylece sradan bir mutfan "st-gerekliinden" sz eder. Ksacas tam bir karmaa iindeyiz ve grlen eylerin yan yana konulmasndan olumu (bir tketim toplumu izlenimcilii gibi bir ey) ve evremizdeki dnyann "Bu"sunu yeniden bulmak iin Ben ve st-ben'den kurtulmak isteyen gizemli bir Zen ya da Budist dalgasnn elik ettii bir tr davranlkla kar karyayz. Bu tuhaf karmda ayn zamanda Amerikallk da var! Ama ok daha kayg verici bir anlalmazlk ve tutarszlk var. nk evreleyen dnyay olduu gibi, yani ncelikle (duyu ve grnn deil) ayrt edici alglamann ve anlamlandrmalarn taktik oyununun sz konusu olduu gdmlenebilir bir yapay gstergeler alan, btn bir yapay kltrel yap olarak gstermeyerek -dnyay ifa edilmi, doa olarak, z olarak gstererek- Pop iki bakmdan yan anlamllar: ncelikle btnlemi bir toplumun ideolojisi olarak (gncel toplum=doa=ideal toplum; ama bu gizli anlamann Pop'un mantnn paras olduunu daha nce grdk); ikinci olarak Pop, kendisinin temel amacn yok edecek olan kutsal sanat srecini yeniden kurar. Pop, sradann sanat olmak istiyor (popler sanat olarak adlandrlmas bu yzden): Ama sradan, metafizik bir kategori, ycelik kategorisinin modern bir deikeni deilse nedir? Nesne sadece kullanmnda, bir ie yarad anda sradandr (Wesselmann'daki "alan" transistr). Gsterge haline geldii, gsterdii anda nesne sradan olmaktan kar: Oysa, ada nesnenin "hakikat'inin artk bir ie yaramak deil, gstermek olduunu, ara olarak deil, ama gsterge olarak gdmlenme olduunu grdk. Ve en iyi durumda bu nesneyi bize byle gstermek Pop'un baarsdr. En radikal ynteme sahip olan Andy Warhol ayn zamanda sz konusu resim sanatnn icrasndaki kuramsal elikiyi ve bu eliki nedeniyle de Pop'un hakiki nesnesini dnme zorluklarn en iyi dile getiren kiidir. Andy Warhol, "Tuval, bir sandalye ya da bir ofisle ayn nedenle mutlak olarak gndelik bir nesnedir" der. (Hep o sanat iine alp eritmek, sourmak arzusu; bu arzuda ayn anda hem Amerikan pragmatizmi -faydalnn terrizmi, btnletirme antaj- hem de kurban etmenin gizeminin bir yanks bulunur.) Andy Warhol "gerekliin aracya ihtiyac olmadn, gereklii evreden ayrp tuvale tamak gerektiini" ekler. Oysa tm sorun da buradadr. nk bu sandalyenin (ya da herhangi bir hamburgerin, oto kaportasnn ya da kapak resmi yaplan kadnn yznn) gndeliklii tam da onun balam ve zellikle birbirine benzeyen ya da benzemezlikleri kk olan vb. tm sandalyelerin dizisel balamdr. Gndeliklik yinelemedeki farktr. Sandalyeyi tuvalde yaltarak tm gndelikliinden kurtaryorum ve bu arada tuvalin gndelik nesne niteliini de

13 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

tamamyla ortadan kaldryorum (Warhol'a gre bylece tuval mutlak olarak sandalyeye benzemeliydi). Bu kmaz iyi biliniyor: Ne sanat gndeliin iinde sorulabilir (tuval=sandalye) ne de sanat olduu haliyle gndelii kavrayabilir (tuvalde yaltlm sandalye=gerek sandalye); ikinlik ve aknlk ayn anda mmkn deildir. Her ikisi de ayn dn iki yzdr. Ksacas gndeliin, sradann z ve dolaysyla gndeliin sanat yoktur: Bu gizemli bir kmazdr, eer Andy Warhol (ve dierleri) gndeliin sanatna inanyorlarsa, bu sanatn ve sanatsal edimin stats konusunda yanlmalarndandr; sanatlarda hi de az rastlanmayan bir ey. Ayrca, retimci edim dzeyinde de ayn gizemli nostalji sz konusudur: Gerekten de kalplarla, serigrafiyle resim yapan Warhol, "Bir makine olmak isterdim" diyor. Oysa, ne sanat iin kendini makine yerine koymaktan daha beter bir kibir, ne de istesin ya da istemesin yaratc stats tayan kii iin kendini dizi otomatizmine adamaktan daha byk bir yapmacklk vardr. Yine de ne Warhol ne de Popular kt niyetli olmakla sulanabilir: Onlarn mantksal talepleri, sanatn mdahale edemedikleri toplumsal ve kltrel statsne arpar. deolojilerinin yanstt ite bu gszlktr. Pratiklerini kutsal olmaktan karmay istediklerinde, toplum onlar daha fazla kutsallatrr. Ve ulalan noktada sanat, izlekleri ve pratii asndan kutsal d klma eilimleri -ne kadar radikal olursa olsun- sanatta kutsaln imdiye kadar grlmedik bir ekilde yceltilmesine ve kesinlemesine alr. Popular, tablonun kutsal bir st-gsterge (benzersiz nesne, imza, soylu ve byl bir ticaret nesnesi) olmaktan kurtulabilmesi iin ieriin ya da mellifin [auteur] niyetlerinin yeterli olmadn unutuyor: Buna karar veren, kltrn retim yaplardr. Aslnda sadece resim sanat piyasasnn rasyonellemesi, tpk dier tm piyasalar gibi tabloyu kutsal olmaktan karabilir ve gnlk nesnelerin iine katabilirdi 28 Bu belki de ne dnlebilir ne mmkndr ne de arzu edilebilir bir eydir, kim bilir? Her ne olursa olsun bu en u durumdur. Buraya varldnda, ya resim yapmaktan vazgeilir ya da geleneksel sanatsal yarat sylencesi iinde gerileme pahasna devam edilir. Bu krlmayla klasik resimle ilgili deerlere yeniden dnlr; Oldenburg'da "davurumcu" kurulu Wesselmann'da i renk ve Matisse'varilik, Lichtenstein'da modern tarz ve Japon kaligrafisi vb. Bu efsanevi yanklar ne yapmamz gerekiyor? "Bu yine de resim" dedirten bu rnlerle ne yapmamz gerekiyor? Pop'un mant baka bir yerdedir, ne bir estetik hesaplamada ne de bir nesne metafiziinde, bambaka bir yerde. Pop farkl zihinsel alglama dzeylerinin bir oyunu, gdlenmesi olarak tanmlanabilir: Nesneleri bir mekan analitiine gre deil, ama tm bir kltrn, entelektel ve teknik donanmndan hareketle yzyllar boyunca gelitirdii alg tarzlarna gre grsel olarak krmay amalayan bir tr zihinsel kbizm olarak: nesnel gereklik, imge-yansma, resimlenmi figrasyon, teknik figrasyon (fotograf), soyut emalatrma, sylemsel nerme vb. te yandan fonetik alfabenin kullanlmas ve sanayisel teknikler, blme, ikileme, soyutlama, tekrar emalarn dayatmtr (etnologlar, ilkellerin birbirine tam olarak benzeyen birok kitabi kefettiklerinde hayretten donakaldklarn nakleder: Bu, onlarn dnya grlerini altst eder). Bu deiik tarzlarda bir adlandrma ve yeniden tanma retoriinin binlerce figr grlebilir. Pop da iin iine burada karr: Pop bu deiik dzeyler ya da tarzlar arasndaki farklar stnde ve bu farkllklarn alglanmas stnde alr. Demek ki bir lin serigrafisi bir artrma deildir: Serigrafi, kitle iletiiminin etkin gcyle, adliye haberine, gazetecilik gstergesine dntrlm bu lin olaynn taklidini retir; bu gstergeyi baka bir dzeyde serigrafi yeniden ele alr. Tekrar edilen ayn fotoraf tek fotorafn ve bunun tesinde yanstt gerek varln taklidini retir. Bu gerek varlk ayrca yapt iinde de yaptn paralanmasna yol amadan yer alabilir; fazladan bir bileim daha olur bu. Popta nasl gereklik dzeni yok, anlamlandrma dzeyleri varsa, gerek

14 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

mekan da yoktur - tek mekan, tuvalin mekan, farkl gsterge-elerin ve onlarn balantsnn yan yana konulmasnn mekandr. Ne de gerek zaman vardr; tek zaman okumann zaman, nesnenin ve imgesinin (yani herhangi bir imgenin, hatta tekrar edilen imgenin) ayrt edici alglanmasnn zamandr vb. Bu zaman, imgeye, gerek nesneyle ilikisi asndan yapntya zihinsel olarak ayarlanmak iin, uyum salamak iin gerekli olan zamandr (sz konusu olan hatrlama deil, ama yerel, mantksal bir farkn alglanmasdr). Bu okuma hi de bir eklemlenmenin ve bir tutarlln aray deil, uzamda bir parkur, bir sreklilik tespiti olacaktr. Yeni Pop'un dayatt etkinlik (yine o kat hrsnda) bizim "estetik duygumuz"a uzaktr. Pop "cool" bir sanattr. Ne estetik kendinden gemeyi ne de duygusal ya da simgesel katlm (deep involvement), ama bir tr "abstract involvement"****, arasal merak talep eder. Bu arasal merak ocuksu bir meraktan, nahif bir keif cokusundan bir eyler tar, neden olmasn? Pop Epinal***** imgeleri ya da zellikle kodam, ifre zm vb entelektel, refleksleri... yani buraya kadar szn ettiimiz eyleri iin iine sokan Tketim'e ilikin bir resim kitab olarak da grlebilir. Uzun szn ksas Pop bir popler sanat deildir. nk popler kltrel ethos (var olduunu farz edelim) kesinlikle anlam karkl tamayan bir gereklie, izgisel bir anlatya (tekrara ve dzey krlmasna deil) alegoriye ve gzel grnl olana (bu iki kategori zsel "baka bir ey"e gnderme yaptklar iin bu Pop'Art deildir) ve ahlaki olaylara bal heyecanl katlma dayanr. 29 Belki de Pop'Art gerekten ok temel bir dzeyde "figratif" bir sanat olarak grlebilir: Renkli bir resimcilik, tketim toplumunun nahif bir yks vb... Pop-artistlerin de bu iddiada olmaktan holandklar dorudur. Bunlarn safl usuz bucaksz, anlalmazlklar da yle. Mizahlarna ya da onlara atfedilen mizaha gelinecek olursa, burada hala oynak snrlardayz. Bu nedenle izleyicilerin tepkilerini kaydetmek retici olabilir. Yaptlar bu seyircilerin ounda ahlaki ve mstehcen (bu tablolar klasik adan mstehcendir) bir glmeye (ya da en azndan gelge bir glme isteine) neden olur. Ardndan resmi yaplan nesneleri mi yoksa resmin kendisini mi yarglad bilinmeyen alayc bir gl. Gnll olarak suorta olan gl: "Bu ok ciddi deil, ama kzmayacaz ve aslnda belki de..." Bu Pop'un hem mizah dolu olduu hem de mizahtan yoksun olduu anlamna gelir. Mantksal olarak Pop'un ykc, saldrgan mizahla, gerekst nesnelerin i ie gemesiyle neredeyse hibir ilgisi yoktur. Tam olarak sz konusu olan artk nesnelere ilevleri iinde ksa devre yaptrmak deil, ama nesnelerdeki ilikileri zmlemek iin onlar yan yana koymaktr. Bu ura terrist deildir, daha ok kltrel tedirginlii andran etkiler ierir. Aslnda sz konusu olan baka bir eydir. Betimlenen sistemi kendimize hatrlatarak, "belli bir glmseme"nin tketimin zorunlu gstergelerinin bir paras olduunu unutmayalm. Artk bu gl bir mizah, eletirel bir mesafeyi deil, ama sadece gnmzde bir gz ap kapamada maddileen o akn eletiri deerinin anmsanmasn oluturuyor. Bu dzmece mesafe her yerde mevcut, casus filmlerinde, Godard'da, dzmece mesafeyi kltrel antrma olarak kullanan reklamlarda. Aslna baklrsa bu "cool" glmsemede mizah glmsemesini ticari suortakl glmsemesinden ayrt etmek mmkn deil. Bu ayn zamanda Pop'ta da olan eydir; ve Pop'un glmsemesi aslnda kendisinin tm mulakln zetler: Bu, eletirel mesafenin deil, gizli anlamann glmsemesidir.
* "... Sanat yaamn bir olumlamas olmaldr, baka bir yaam getirmeye almak deil... yalnzca yaadmz ve zihnimizi, arzularmz aradan kartp kendi bildii gibi davranmasna izin verdiimizde ylesine mkemmel olan yaamn ta kendisine uyanmann bir yolu olmaldr." (.n) ** Bir bayrak yalnzca bir bayrakt, bir say sadece bir sayyd (.n) *** Seslerin kendileri olmalarn salayacak bir yol bulmaya almalyz. (.n) **** Soyut Katlm. (.n) ***** XVIII. yzyln sonundan balayarak popler imge merkezi. 26. Kbistler: Aradklar hala mekann "z", "gizli geometri"nin ortaya kmasdr. Dada veya Duchamp veya
gerekstcler: Nesneler (burjuva) ilevlerinden koparlr, ykc bayalklarna ve sama yoluyla artrlan yitmi zn ve otantik bir niteliin hatrlatlmasnda yeniden dzenlenirler. Ponge: plak ve somut nesneyi kavraynda hala iirsel bir bilin ya da edimsel bir alg vardr. Ksacas, iirsel ya da eletirel, tm sanat

15 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

(Poptan nce) aknlkla beslenir. 28. Bu anlamda Pop'un hakikati szleme ve resim galerisi deil, cret ve afi panosu olurdu. 29. "Popler" sanat nesnelere deil, her zaman ncelikle insana ve hareketlere balanr. Popler sanat yiyecek maddesi ya da Amerikan bayran deil, yemek yiyen bir adamn ya da Amerikan bayran selamlayan bir adamn resmini yapar. Baa Dn

EN GZEL TKETM NESNES: BEDEN Tketilen eyler arasnda dier nesnelerden daha gzel, daha kymetli, daha esiz -tm dier nesneleri zetlemesine ramen otomobilden bile daha fazla yan anlamla ykl- bir nesne vardr: Bu nesne BEDEN'dir. Bin yllk bir pritanizm andan sonra fiziksel ve tinsel zgrleme birimi altnda bedenin "yeniden kefi" ve reklamda, modada, kitle kltrndeki (zellikle de diil bedenin, ki bunun neden byle olduunu aklamak gerekecek) mutlak-varl -bedenin etrafn kuatan salk, perhiz, tedavi klt, genlik, zariflik, erillik/diillik saplants, bedenle ilgili bakmlar, rejimler, fedakarca uygulamalar, bedeni kuatan Arzu syleni-, bunlarn hepsi bedenin gnmzde kurtulu nesnesine dntnn tandr. Beden bu ahlaki ve ideolojik ilevde tam anlamyla ruhun yerini almtr. Aralksz bir propaganda ilahi terimleriyle bize sadece bir bedenimiz olduunu ve onu korumak gerektiini srekli hatrlatyor. Yzyllar boyunca insanlar bedene sahip olmadklarna ikna etmeye alld (kald ki, insanlar buna hibir zaman ikna olmamt), gnmzde ise sistemli olarak insanlar bedenleri olduuna ikna etmekte srar ediliyor. te burada tuhaf bir ey var. Beden kantn kendisi deil miydi? yle grnyor ki hayr: Bedenin stats bir kltr olgusudur. Hangi kltr olursa olsun bedenle ilikinin rgtlenme tarz eylerle ilikinin rgtlenme tarzn ve toplumsal ilikilerin rgtlenme tarzn yanstr. Kapitalist bir toplumda zel mlkiyetin genel stats ayn zamanda bedene, toplumsal pratie ve bu pratiin zihindeki temsiline de uygulanr. Geleneksel dzende, rnein kylde bedeni narsisik kuatma, gsterisel alglama deil, emek sreci ve doayla iliki araclyla ulalm arasal/byl bir beden gr vardr. Gstermek istediimiz retimin/tketimin gnmzdeki yaplarnn znede, kendi bedeninin blnm (ama fazlasyla dayanmac) bir zihinsel temsiline bal olan ifte bir pratie yol atdr: SERMAYE olarak beden pratii, FET (ya da tketim nesnesi) olarak beden pratii. Her iki durumda da bedenin yadsnmak ya da unutulmak bir yana bilinli olarak kuatlmas (terimin hem ekonomik hem de psiik anlamnda) nemlidir.
Baa Dn

BO ZAMAN ETKNLKLER DRAMI YA DA ZAMAN KAYBETMENN MKANSIZLII Zaman "tketim toplumu"nun gerek ya da imgesel bolluunda ayrcalkl bir yere sahiptir. Dierlerinden apayr olan bu mala talep tm dierlerine talebin toplamna hemen hemen eittir. Hi kukusuz bo zaman konusunda dier mal ve hizmetler iin sz konusu olduundan daha fazla ans eitlii, daha fazla demokrasi sz konusu deildir. Ayrca bir adan dierine, bir kltrden dierine anlaml olsa bile artk bizim iin bo zamann kronometrik birimler halinde muhasebe edilmesinin mutlak deer olarak hi de anlaml olmad biliniyor: Bo vaktin nitelii, ritmi, ieriklerinin, alma zorunlucundan artakalan bir ey mi, yoksa "zerk" mi olduuyla ilgili olarak btn bu nitelik, ritim ve ierikleri bireyden, bir kategoriden, bir snftan tekine ayrt edici olur. Ar alma ile bo zaman etkinlikleri eksiklii bile yneticinin ya da sorumlunun ayrcal haline gelebiliyor. Tm anlamlarn sadece ("tketilen" "bo zamann" da iine dahil olduu) bir farkllatrc stat gstergeleri kuramnda kazanan bu aykrlklara ramen zaman yine de insanlk koullarnn eitlenmesine zg bir sylensel deer, gnmzde bo zaman etkinlikleri

16 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

zamanyla yeniden ele geirilen ve izlekletirilen bir deeri tayor. Eskiden tm toplumsal adalet istemini kendinde younlatran, "tm insanlar zaman ve lm nnde eittir" deyii, gnmzde herkesin bo zaman etkinlikleri zaman nnde eit olduunu savunan ve zenle srdrlen sylende yaamaya devam ediyor. "Birlikte yaptklar sualt av ve Samos arab aralarnda derin bir dostluun olumasna neden olur. Dn gemisinde sadece birbirlerinin isimlerini bildiklerinin farkna varr ve birbirlerine adreslerini vermek istediklerinde aknlkla biri teknik ynetici, dieri gece bekisi olarak ayn fabrikada altklarn kefederler." Kulp Mediterranee'nin turn ideolojisini zetleyen bu tadna doyum olmaz yk pek ok metafizik postulat ilemler: 1. Bo zaman etkinlikleri, zgrln hkmranldr. 2. Her insan doas gerei znde zgr ve dierleriyle eittir: nsann bu zsel zgrl, eitlii, kardelii elde etmesi iin onu sadece "doa" durumuna yeniden yerletirmek yetecektir. Dolaysyla Yunan adalar ve denizalt derinlikleri Fransz Devrimi'nin ideallerinin miraslardr. 3. Zaman a priori, akn, ieriklerinden nce var olan bir boyuttur. Zaman orada, sizi beklemektedir. Eer zaman emekte yabanclatrlm, kleletirilmise, "zamanmz yoktur". Eer emek d ya da bask d braklmsa, bu durumda "zamanmz vardr". Hava, su vb gibi mutlak, bakasna devrilemez boyut olarak zaman, bo zaman etkinliklerinde herkesin zel mlkiyeti haline gelir. Bu nokta temel nem tar: Zamann sadece belli bir kltrn ve daha kesin olarak belli bir retim biiminin rn olabileceini sezinlememize olanak salar. Bu durumda zaman bu retim sisteminde retilen ve kullanlabilir olan tm mallarla ayn statye zorunlu olarak boyun eer: zel ya da kamu mlkiyetinin, sahiplenmenin statsne, sahip olunan ve bakasna devredilebilen, yabanclam ya da zgr ve bu sistemli tarza uygun olarak retilmi tm nesneler gibi deiim deerinin eyletirilmi, soyutlamasna katlan NESNE'nin statsne. Nesnelerin ounun her eye ramen kuramsal olarak deiim deerlerinden ayrt edilebilir belli bir kullanm deerine sahip olduu hala sylenebilir. Ya zaman konusunda? Zamann nesnel bir ilev ya da zgl bir pratikle tanmlanabilir kullanm deeri nerededir? nk aslnda "serbest" zamann temelindeki talep kullanm deeriyle ilgilidir: Zamana kullanm deerini geri vermek, bireysel zgrln kullanabilsin diye zaman bo boyut olarak zgrletirmek. Oysa bizim sistemimizde, zaman sadece nesne olarak, herkesin "kendi keyfine gre" "yatrm yapaca" yllar, saatler, gnler, haftalardan oluan kronometrik sermayesi olarak "zgrletirilebilir". Dolaysyla zaman, kronometrisinde retim sistemine zg btnsel soyutlamayla ynetildiine gre zaten daha "zgr" deildir. Demek ki bo zaman etkinliklerinin temelindeki talep zmsz ve tamamyla umutsuz elikiler iindedir: Zamann gl zgrlk umudu, zorlamalar sisteminin gcn aa kartr. Oysa bu zorlamalar sistemi hibir yerde zaman dizeyinde olduu kadar btnsel deildir. Apollinaire, "Zamandan sz ettiim anda bu, daha imdiden zamann gemi olduu anlamna gelir" demiti. Bo zaman etkinlikleri konusunda da denilebilir ki: "Zamanmz olduunda, bu daha imdiden artk zamann serbest olmad anlamna gelir." Ayrca eliki terimlerde deil, temeldedir. Tketimin trajik paradoksu buradadr. Her bo zaman dakikasnda olduu gibi sahip olunan, tketilen her nesnede herkes arzusunu gidermek ister, arzusunu giderdiine inanr; ama "kullanlabilir" her dakikada olduu gibi, sahiplenilen her nesnede, yaanan her doyumda arzu artk yoktur, zorunlu olarak yoktur. Arzudan geriye arzunun "tketilmilii" kalr.

17 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

lkel toplumlarda zaman yoktur. Bu toplumlarda insann zaman var mdr yok mudur sorusunun anlam yoktur. Bu toplumlarda zaman, tekrarlanan ortak etkinliklerin ritminden (alma ve bayram ritelleri) baka bir ey deildir. Zaman bu etkinliklerden koparlp ngrlen, gdmlenen gelecee yanstlamaz. Zaman bireysel deildir, enlik annda doruk noktasna ulaan dei toku ritminin ta kendisidir. Zaman adlandrmak iin isim yoktur, zaman dei tokuun fiilleriyle, insanlarn ve doann evrimiyle karr. Dolaysyla zaman "bal", ama snrl deildir ve bu bal olma (Gebundenheit) herhangi bir "zgrlk" engellemez. Zaman kelimenin tam anlamyla simgeseldir, yani soyut olarak yaltlamaz. "Zaman simgeseldir" demenin de zaten anlam yoktur. Yalnzca para ne kadar varsa zaman da o kadar vardr. Buna karn, zamann parayla analojisi "bizim" zamanmz ve alma zamanyla bo zaman arasndaki anlaml byk kopukluun, belirleyici kopukluun, ierimledii eyi zmlemek iin temel nem tar, nk tketim toplumunun temel tercihleri bu kopukluk stne kurulmutur. Time is money [Zaman paradr]: Remington daktilolarnn stne ateten harflerle yazlm bu slogan fabrikalarn giriinde, gnlk hayatn kleletirilen zamannda, giderek de nemli "zaman-bte" kavramnda yer alr. Hatta bu slogan -ve burada bizi ilgilendiren budur- bo zaman etkinliklerini ve bo zamann kendisini ynetir. Bo zaman tanmlayan, plajlarn gne saatinde ve tatil kylerinin giriinde yazl olan da bu slogandr. Zaman, deiim deeri yasasna boyun een, ender bulunan, kymetli bir maddedir. Bu, alnp satld iin, alma zaman konusunda aktr. Ama giderek bo zamann kendisi de "tketilmek" iin dorudan ya da dolayl olarak satn alnmak zorundadr. Norman Mailer, sv ya da donmu (karton kutuda) portakal suyu zerinde gerekletirilen retim maliyetini zmler. Sv portakal suyu, daha pahaldr, nk donmu rnn imek iin hazrlanmasndan kazanlan iki dakika fiyata eklenir: Portakal suyunun kendi bo zaman bylece tketiciye satlm olur. stelik bu mantksaldr, nk "bo" zaman, kullanmak iin satn alnmas gereken "kazanlm" zaman, verim alnabilir sermaye, potansiyel retim gcdr. Buna armak ya da kzmak iin ideal olarak tarafsz ve herkesin yararlanabildii nahif "doal" zaman varsaymnda kalm olmak gerekir. Hi de tuhaf olmayan, mzik kutusuna bir frank atarak iki dakikalk sessizlik "satn alabilme" dncesi de ayn hakikati yanstr. Paralanabilen, soyut, kronometriklemi zaman bylece deiim deeri sistemiyle trde hale gelir. Zaman bu sisteme herhangi bir nesne nasl girmise yle girer. Zaman hesab nesnesi olarak herhangi bir ticari mal (zellikle para) karlnda dei toku edilebilmelidir ve edilmek zorundadr. Ayrca nesne/zaman kavram tersine evrilebilir deere de sahiptir. Tpk zamann nesne olmas gibi, retilen nesnelerin tamam da kristallemi zaman olarak grlebilir; sadece bu nesnelerin ticari deerlerinin hesaplanmasndaki alma zaman deil, ama ayn zamanda teknik nesnelerin kullanclarna zaman "tasarrufu saladklar" ve bu anlamda kendilerine denen paray telafi ettikleri lde bo, zaman etkinlii zaman olarak. amar makinesi ev kadn iin bo zamandr, satlmak ve satn alnmak iin nesneye dntrlen potansiyel bo zamandr (ev kadnnn TV ve orada dier amar makineleri iin yaplan reklam seyretmek iin kullanaca bo zaman!). Deiim deeri olarak, retici g olarak zamann bu yasas sanki alma zamann dzenleyen zorlamalarn elinden mucizevi bir ekilde kurtuluyormu gibi bo zaman etkinlii balad anda durmaz; (retim) sisteminin yasalar tatil yapmaz. Bu yasalar srekli olarak ve her yerde, yollarda, plajlarda, kulplerde retici g olarak zaman yeniden retir. alma zaman ve (zgrln akn alann balatan) bo zaman etkinlikleri zaman olarak grnteki ikiye blnme bir sylendir. Tketim toplumundaki yaant dzeyinde giderek daha temel hale gelen bu nemli kartlk sadece biimseldir.

18 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

zel yaamn gndnm olarak tatillerle ve toplumsal yaamn gndnm olarak ilkbaharn balangcyla zamann bir "gne yl" ve bir "toplumsal yl" olarak bu devasa ynlendirilii, bu devasa akis, ve yeniden akis kukusuz sadece mevsimsel bir ritimdir. Bu bir ritim deil (bir evrimin doal anlarnn birbirini izlemesi) bir ilevsel mekanizmadr. alma zaman ve bo zaman etkinlikleri zaman diye sistemli ekilde ikiye blnen ayn sretir. Bu nesnel ortak manta uygun olarak alma zamannn normlarnn ve zorlamalarnn bo zamana ve onun ieriklerine de aktarldn greceiz. imdilik bo zaman etkinliklerinin kendi mantnn ideolojisine geri donelim: stirahat, geveme, kafa dinleme, elence, belki de "ihtiyatr: Ama kendilerinde, bu etkinliklerin zaman tketimi olan kendine zg talebini tanmlamazlar. Bo zaman belki de onu doldurmak iin yaplan tm oyuncul etkinliklerdir, ama ncelikle zamann kaybetme zgrl, gerekirse onu "ldrme", saf kayp olarak harcama zgrldr. (te bu nedenle bo zaman etkinlikleri sadece emek gcnn yeniden retimi iin gerekli olduundan tr "yabanclamtr" demek yetersizdir. Bu etkinliklerin "yabanclamas" ok daha derindir: bu yabanclama alma zamanna dorudan baml oluundan ileri gelmez, ZAMANINI KAYBETME OLANAKSIZLIININ TA KENDSNDEN kaynaklanr.) Zamann gerek kullanm deeri, bo, zaman etkinliklerinin umutsuzca yeniden oluturmaya alt ey, kaybedilmektir. Tatiller, kelimenin tam anlamyla kaybedilebilen bir zamann araydr, ama bu kaybn kendisi de bir hesap srecine dahil olmadan ve bu zaman (ayn zamanda) bir ekilde "kazanlm" zaman olmadan. retim ve retim gleri sistemimizde zaman sadece kazanlabilir: Bu yazg, etkisini alma stnde olduu gibi bo zaman etkinlikleri stnde de gsterir. Sadece zamanmz "deerli klabiliriz", bu deerli klmay zaman alacak ekilde bo bir biimde kullanarak yapsak da. Tatillerin bo zaman, tatilcinin zel mlkiyeti, yllk aln teriyle kazand, sahip olduu, tpk dier nesneler gibi zevk ald bir nesnedir, dolaysyla btnsel bir vazgeilebilirlii, gerek zgrlk anlamna gelen zaman yokluuna sunmak zere bu bo zaman (armaan edilen nesnede olduu gibi) veremez, feda edemez: Tpk Prometeus'un kayasna smsk bal olmasnda olduu gibi tatilci de "kendi" zamanna, retim gc olarak zaman sylenine smsk baldr. Sisyphos, Tantalos, Prometheus: varolusal tm "sama zgrlk" sylenleri iinde bulunduu dekorda tatilciyi ve onun ULAAMAYACAGI bir "tatil"in aylakln, tam anlamyla bir sahipsizlenmenin, kendini ve zamann kaybetmenin umarszca taklidini yapmak iin harcad abalar -tam anlamyla nesnelletirilmi bir zaman boyutuna hapsolmu nesne olarak tatilciyi- olduka iyi karakterize eder. yle bir ada yayoruz ki, insanlar hibir zaman hayatlarn zaman kazanmak iin geirme yazgsndan kurtarmak zere yeterince zaman kaybetmeyi baaramayacaklar. Ama zamandan bir i amarndan kurtulunur gibi kurtulunamaz. Para gibi zaman da ne ldrlebilir ne de kaybedilebilir, nk her ikisi de deiim deeri sisteminin davurumunun ta kendisidir. Simgesel boyutta para, altn dkdr. Ayns nesnellemi zaman iin de sz konusudur. Ama aslnda hem paraya hem de zamana "arkaik" ve kurban edici dk ilevlerinin yeniden kazandrlmas olduka nadir ve gnmzdeki sistemde mantksal olarak olanakszdr. Bu hakikaten de simgesel biimde para ve zamandan kurtulmak olurdu. Hesap ve sermaye dzeninde tam tersi olur: Bu dzen tarafndan nesnelletirildiimiz, deiim deeri olarak gdmlendiimiz iin parann dksna dnen de biziz, zamann dksna dnen de biz. Bylece her yerde ve bo zaman etkinliklerindeki zgrlk kurmacasna ramen "serbest" zamann mantksal olanakszl sz konusudur, sadece zorlama altnda zaman olabilir. Tketimin zaman, retimin emberinde sadece bir "kaamak" parantezi olduu lde retimin zamandr. Bir kez daha tekrarlayalm (toplumsal snflara gre farkl ekillerde paylalan) bu ilevsel

19 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

tamamlayclk, tketim zamannn temel belirlenimi deildir. Bo zaman etkinlikleri, grnteki nedensizliinin arkasnda retici zamann ve klelemi gndelikliin zorlamalar olan zihinsel ve pratik zorlamalarn tamamn sadk bir ekilde yeniden rettii lde zorlama altndadr. Bo zaman etkinlikleri yaratc etkinliklerle karakterize edilmez: Yapt, sanatsal ya da baka yarat asla bir bor zaman etkinlii deildir. Bo zaman etkinlikleri genel olarak geriye giden etkinliklerle, modern alma biimlerinden nceki bir biimle (ufak tefek tamirat ileri, zanaatkarlk, koleksiyon, balk av) karakterize edilir. Bo zamann temel modeli u ana kadar tek yaanm bo zamandr: ocukluun modeli. Ama burada, oyundaki zgrln ocuksu deneyiminin iblmnden nceki toplumsal bir aamann nostaljisiyle kartrlmas sz konusudur. Bo zaman etkinliklerinin yeniden oluturmaya alt btnsellik ve kendiliindenlik, temel olarak modern iblmyle belirlenmi toplumsal bir zamanda ortaya kmalarndan tr her iki rnekte de kan ve sorumsuzluun nesnel biimine brnr. Oysa, bo zaman etkinliklerindeki bu sorumsuzluk almadaki sorumsuzluun trdei ve yapsal olarak tamamlaycsdr. Bir yandan "zgrlk", dier yandan zorlama: Aslnda yap ayndr. Sistemi oluturan ve boy zaman etkinliklerini yabanclam alma ideolojisine dntren ey, zamann bu iki byk kiplik arasndaki ilevsel blnmesinin ta kendisidir. kilem her iki tarafta da ayn yokluklar ve ayn elikileri getirir. Dolaysyla alma alannda olduu kadar bo zaman etkinlikleri ve tatilin her tarafnda ayn ahlaki ve idealist baar hrsyla, ayn ZORLAMA AHLAKI'yla karlalr. Bo zaman etkinlikleri btnyle katld tketimden daha fazla bir tatmin praksisi deildir. En azndan sadece grnte byledir. Bronzlama saplants, turistlere talyay, spanyay ve mzeleri "ziyaret ettiren" bu akn devindirici g, gne altndaki bu zorunlu jimnastik ve plaklk ve zellikle de eksiksiz yaamaya zg bu gl ve bu nee, hepsi birlikte aslnda dev, fedakarlk, ilekelik ilkesine adanmann belirtisidir. Sz konusu olan Riesman'n szn ettii `fun-morality", artk hi kimsenin kaamayaca -kurtuluunu baka baar ltlerinde bulmak dnda- zevk ve dinlenmede kurtuluun bu tam anlamyla ahlaki boyutudur. Giderek daha duyarl hale gelen -ve zgrlk ve zerklik gdsyle biimsel eliki iinde olan- turizm ve tatile younlama, alma zorlamasyla trde olan ayn zorlama ilkesine baldr. Yalnzlk konuulan, ama uygulanmayan bir deerdir. almadan kalr, ama insan younlamasndan kalmaz. Toplumsal ayrmclk kukusuz btn younlamada da iin iine karr (Communication, no. 8). Deniz, kum, gne ve kalabaln varl ekonomik adan rahat snflardan daha ok toplumsal hiyerarinin altnda yer alan tatilciler iin gereklidir: para sorunu, ama zellikle kltrel zlem sorunu: "Edilgin bir tatile mecbur olduklarndan kendilerine bir hava vermek iin denize, gnee ve kalabala ihtiya duyarlar" (A.g.y., Hubert Mace). "Bo zaman etkinlikleri toplumsal bir uratr": Bu gazete bal, bo zamann ve tketiminin ald kurum ve iselletirilmi toplumsal norm niteliini eksiksiz biimde zetler: Burada tatl tembellik ve kozmopolit mutfak ayrcal yalnzca baz eylere derin bir itaati gizler: 1. zel ve "zgr" alanda, "toplumsal" alandaki retim ve retim glerinin azamiletirilmesi ilkesini harfiyen yanstan bir ihtiyalar ve tatminleri azamiletirme ahlakna itaat. 2. Ayrt edici bir koda, bir farkllatrma yapsna itaat; nceki alarda hali vakti yerinde olan snflar iin "aylaklk" olmu olan lt burada faydasz zamann "tketimi olmutur. Bo zaman etkinliklerini yneten ve ayn ekilde geleneksel toplumlarda ayrcalkllarn statsn ynetmi olan (yararl) hibir ey yapmama zorlamasdr. Hala olduka eitsizce datlan bo zaman etkinlikleri demokratik toplumlarmzda bir sekinlik ve kltrel ayrcalk etkeni olmaya devam ediyor. Eilimin tersine dnd dnlebilir (ya da en azndan hayal edilebilir): A. Huxley'in Brave New World'i nde [Cesur Yeni Dnya]

20 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

dierleri kendilerini kitle olarak hazcla ve bo zaman etkinliklerine adamken alan sadece Alpha'lardr. Bu tr etkinliklerin fazlalamas ve bo zamann genelleen "art"yla ayrcaln tersine dnd ve amacn zorunlu tketime giderek daha az zaman ayrmak olduu kabul edilebilir. Eer bo zaman etkinlikleri, geliirken ve ideal tasarlarnn aksine giderek daha ok rekabet ve disiplinci ahlakn iine dyorsa, bu durumda almann (belli tipteki bir almann) bo zaman etkinliklerinden kurtulunan yere ve zamana dnt ileri srlebilir: Ne olursa olsun, alma yine ayrt edici bir gsterge ve bir ayrcalk gstergesi haline gelebilir: Bu gnde 15 saat almay kendine grev bilen ynetici kadrolarn ve genel mdrlerin yapmack "klelikidir." Bylece tketilenin almann kendisi olduu paradoksal snra ularz. alma bo zamana yelendii, alma araclyla "nevrotik" talep ve tatmin var olduu, ar almann prestij iareti olduu lde almann tketilmesinin alanndayzdr. Ama her eyin tketim nesnesine dnebildiini de biliyoruz. Ne var ki bo zaman etkinliklerinin ayrt edici deeri gnmzde ve uzun bir zaman iin var olmaya devam ediyor. almann tepkisel olarak deer kazanmas bile sadece tam tersine (a contario) soylu deer olarak bo zaman etkinliklerinin derindeki gcn kantlar. Veblen, The Theory of the Leisure Class'inda [Aylak Snf Kuram], "Conspicuous abstention from labour becomes the conventional index of reputability" demiti ("Gsterii bir biimde almaktan vazgemek her yerde kabul gren onur ve stat iareti haline gelir"). retici alma bayadr: Bu gelenek deerini her zaman iin koruyor. Hatta belki bu gelenek modern "demokratik" toplumlara zg olan youn stat rekabetiyle gleniyor. Bu elence/deer yasas mutlak bir toplumsal reete gcne ulayor. Dolaysyla elence hi de bir bo zamandan haz alma, bir tatmin ve ilevsel bo zaman etkinlikleri ilevi deildir. Elencenin tanm, retici olmayan bir zaman tketiminin tanmdr. Bylece, tketilen bo zamann aslnda nasl bir retim zaman olduunu grmek iin balangta szn ettiimiz "zaman kaybna yeniden dnyoruz. Ekonomik olarak retici olmayan bu zaman bir deer -ayrt edici deer, stat deeri, prestij deeri- retiminin zamandr. Hibir ey yapmamak (ya da retken hibir ey yapmamak) bu sfatla zgl bir etkinliktir. Deer (gstergeler vb) retmek zorunlu bir toplumsal ykmllktr ve bu edilginliin tam kartdr; edilginlik dinlenmenin grnr sylemi olsa bile durum deimez. Aslnda bo zaman etkinliklerinde zaman "bo" deildir, harcanmtr ve toplumsal birey iin bir stat retimi an olduundan saf kayp olarak harcanmaz. Hi kimse bo zaman etkinliklerine ihtiya duymaz, ama herkesten retici alma nnde kullanlabilir olduklarn kantlamalar istenir. Dolaysyla bo zamann tketilip bitirilmesi bir tr potlatch'tir. Bo zaman potlatch'ta (bo zaman etkinliklerine eklenen ve dahil olan etkinliklere paralel olarak) anlamlandrma ve gsterge dei, tokuu malzemesidir. Bataille'n La Part maudite [Lanetli Pay] kitabnda olduu gibi bo zaman yok etmede, kurban etmede deer kazanr ve dinlenme bu "simgesel" ilemin yeridir.43 Dolaysyla bo zaman etkinliklerinin merulamas son kertede ayrmn ve deer retiminin mantnda olur. Bu neredeyse deneyimsel olarak dorulanabilir: Kendi haline, "yaratc kullanlabilirlik" durumunda braklan bo zaman insan, umutsuzca aklacak bir ivi, sklecek bir motor arar. Rekabeti alann dnda, hibir zerk ihtiyar, kendiliinden hibir motivasyon yoktur. Yine de hibir ey yapmamay reddetmez, tersine hibir ey yapmama "ihtiya" n duyar, nk bunun ayrt edici toplumsal deeri vardr. Bugn hala ortalama bireyin tatiller ve bo zaman araclyla istedii "kendini gerekletirme zgrl" (ne olarak? Hangi gizli z birden beliriverecek?) deil, ncelikle zamannn yararszln, gsterii sermaye olarak, zenginlik olarak zaman fazlaln kantlamaktr. Tketim zaman gibi bo zaman

21 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

etkinlikleri zamana da genel olarak en nemli toplumsal an, retici deer, ekonomik olarak hayatta kalmann deil, toplumsal kurtuluun boyutu haline gelir. Bo zaman "zgrlk"nn son zmlemede nerede temellendii grlyor. Bo zaman zgrln alma "zgrlk"ne ve tketim "zgrlk"ne benzetmek gerekir. Nasl emein ekonomik bir deiim deeri kazanmas iin emek gc olarak "zgrlemi" olmas gerekiyorsa; nasl tketim sisteminin kurumlamas iin tketicinin tketici olarak zgrlemi olmas, yani seme ve tercih yapma konusunda serbest braklmas (biimsel olarak) gerekiyorsa, ayn ekilde zamann da, 1. ekonomik dei toku evriminde (alma zamannda) sadece meta deil, 2. ama ayn zamanda gsterge ve bo zaman etkinliklerinde deiim deeri (oyuncul prestij deeri) kazanan somut gsterge malzemesi olabilmesi iin "zgrlemi" olmas, yani (simgesel, rituel) iermelerinden kurtulmu olmas gerekir. Tketilen zaman sadece bu ikinci kiplik tanmlar. alma zamannn kendisi "tketilmez" ya da bir motorun benzin tketmesi anlamnda tketilir; ama bu kabuln tketimin mantyla hibir ilgisi yoktur. "Simgesel" zaman, yani ne ekonomik olarak zorlama altnda, ne de gsterge/ilev olarak "serbest" olan, ama doann somut evrimine ya da karlkl toplumsal dei tokua bal, olan, yani bundan ayrt edilemez olan zamansa "tketilmez". Aslnda bu simgesel zaman sadece kronometrik kavraymzla kurduumuz benzetirme ve yanstmayla "zaman" olarak adlandryoruz: Sz konusu olan bir dei toku ritmidir. Bizimki gibi btnleen ve btnsel bir sistemde zamann kullanlabilirlii diye bir ey olamaz. Bo zaman etkinlikleri zamann kullanlabilirlii deil, zamann kullanlabilirliinin LAN EDLMES'dir. Temel belirlemesi alma zamanndan farkl olma zorlamasdr. Dolaysyla bo zaman etkinlikleri zerk deildir: Bo zaman etkinlikleri alma zamannn yokluuyla tanmlanr. Bo zaman etkinliklerinin derin deerini oluturan bu fark her yerde yan anlam kazanr, yinelenir, fazlasyla sergilenir. Tm gstergelerinde, tm tavrlarnda, tm pratiklerinde ve iinde yer ald tm sylemlerde bo zaman etkinlikleri kendisinin bu biimde sergilenmesi ve ar sergilenmesiyle, bu srekli gsterile, bu ARET'le, bu LAN'la beslenir. Bunun dndaki her ey ondan karlabilir, karlp atlabilir, ama bu asla. nk onu tanmlayan yalnzca budur.
43. Ancak zamann ereksellii kesin olarak bireysel kalr. Arkaik enlikte zaman asla kendi iin harcanmaz:
toplumsal bir savurganln zamandr. Baa Dn

Pragl renci Alman ekol davurumcu filmi Pragl renci 30lu yllarda ekilen eski bir sessiz film. Daha rahat bir yaam iin sabrszlanan yoksul, ama ihtirasl bir rencinin hikayesi anlatyor. Bu rencinin Prag yaknlarndaki bir kr meyhanesinde iki aleminde olduu sralarda civarda bir yerde de yksek sosyetenin her zaman yapt trden elenceli bir srek av cereyan etmektedir. Biri sz konusu yksek sosyeteye hkmetmektedir ve iplerini elinde tutar. Bu kiinin avlanacak hayvan keyfine gre hareket ettirdii ve hakim bir biimde avclarn manevralarn ynlendirdii grlr. Bu adam avclara benzemektedir: gsterili bir grn, eldivenler, topuzcuklu baston, orta ya, biraz gbek, yzyl bana zg kei sakal: Bu eytandr; avdaki kadnlardan birini, renciyle karlamasn yldrm ak salamak amacyla dierlerinden uzaklatrmaya dayanan oyununu hazrlar, ama kadn renciden kaar, nk zengindir. Evine dnen renci dnp dolap cinsel bir biim alan ihtiras ve tatminsizlii stne dncelere dalar. O zaman sadece kitaplar ve insan boyunda bir aynann bulunduu odada

22 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

eytan belirir. renciye aynadaki imgesiyle dei toku etmek zere bir yn altn teklif eder. Pazarlk sonulanr. eytan aynann yanstt imgeyi sanki bir gravr, bir karbon kad yapraym gibi aynadan ayrr, katlar, cebine koyar ve kendine yakr bir ekilde ar bir sayg ve alayla geri ekilir. te tam burada filmin gerek argman balar. renci paras sayesinde baardan baarya koar; maalesef, peinde kotuu yksek sosyeteyi evreleyen aynalarn nnden gemekten bir kedi gibi saknarak. Yine de balangta ok vicdan azab duymaz, kendini grememek ona hi de zor gelmez. Ama bir gn ete ve kemie brnm olarak kendisini grr. Kendisiyle ayn yerlerde dolaan, kendisiyle aka uraan ikizi onu izlemekte ve ona rahat yz gstermemektedir. Bu ikizin eytan'a satlan, eytan tarafndan diriltilen ve dolama sokulan rencinin imgesi olduu tahmin edilir. Balangtaki iyi imge olarak modeline bal kalr; ama dnt kt imge olarak renciye artk aynalarn rastlantsallnda deil, her yerde, hayatn kendisinin iinde elik eder. mge, eer birlikte grlecek olurlarsa her an rencinin itibarn zedeleme riskini tamaktadr. Hatta daha imdiden baz eyler olmutur. Eer renci imgeden saknmak iin toplumdan kaarsa, onun yerini alan ve eylemlerini su ilemeye kadar arptarak srdren imge olmaktadr. Bir gn bir dello yapmak zorunda kalan renci dello yerine gittiinde zr dilemeye karar verir, randevu yerine afak vakti varr: ok ge; ikizi randevu yerine ondan nce gelmi ve hasm oktan ldrmtr. Dolaysyla renci gizlenir. mgesi satlm olmaktan dolay almak istercesine onu kovalar. renci imgesini her yerde grmektedir. Mezarlarn arkasnda, mezarln kenarnda karsna kmaktadr. renci iin ne toplumsal yaam ne de varlk olana kalmtr. Bu umutsuzluk nedeniyle kendisine sunulan iten bir ak bile geri evirir. Buna bir son vermek iin kendi imgesini ldrme plan yapar. Bir akam imgesi odasna kadar renciyi izler. Aralarndaki iddetli bir tartma esnasnda imge km olduu aynann nnden geer. lk sahnenin yeniden anmsanmasyla imgesine duyduu nostalji ve onun yznden bana gelenlerden duyduu fke renciyi en u noktaya iter. mgeye ate eder. Kukusuz ayna parampara olur ve eskiden olduu gibi yeniden fanteziye dnen ikizi buharlar. Ama ayn zamanda renci de yere yklr, len kendisidir. nk imgesini ldrerek, kendisini ldrm olur, nk fark ettirmeden onun yerine imgesi canl ve gerek olmutur. Yine de can ekiirken krlan aynann yerdeki paralarndan birini ele geirir ve kendisini yeniden grebildiini fark eder. Bedenini kaybetse de bu bedeni kaybetme pahasna lmeden hemen nce normal suretine yeniden kavuur. Aynann yanstt imge burada simgesel olarak edimlerimizin anlamn temsil ediyor. Edimlerimiz evremizde imgemize uygun bir dnya oluturuyor. Dnyayla ilikimizin effafl, bireyin aynadaki yanssyla deimeden kalan ilikisi tarafndan yeterince iyi bir ekilde ifade ediliyor: Bu yansmann geree uygunluu bir ekilde dnyayla aramzdaki gerek bir karlkll gsteriyor. Demek ki simgesel olarak bu imge bize uymayacak olursa, bu, dnyann saydamsz olduunun, edimlerimizi denetleyemediimizin gstergesidir; zetle kendimiz hakknda bir perspektiften yoksunuz demektir. Bu teminat olmakszn artk kimlik mmkn deildir: Kendim iin bir bakas oluyorum, yabanclayorum. Filmin ilk verisi bu. Ama film bu genel dersle yetinmiyor, hemen ardndan durumun somut anlamn da veriyor. Bu imge, rastlant eseri kaybedilmi ya da ortadan kaybolmu deildir; satlmtr.Bu imgenin metann alanna girdii sylenebilir ve ite tam da bu somut toplumsal yabanclamann anlamdr. eytan'n bu imgeyi bir nesne gibi cebine koyabilmesi ayn zamanda gerek meta fetiizmi surecinin fantastik rneidir: Emeimiz ve eylemlerimiz retildikleri anda bizim dmza kar, denetimimizden kar, nesnelleir, kelimenin tam anlamyla eytan'n eline geer. Chamisso'nun Peter Schlemihl, Glgesini Kaybeden Adam filminde de glge byyle sahibinden koparlr ve saf bir ey, dikkat edilmezse evde unutulabilen, ok rse yere yapp kalan bir giysi haline gelir. Glgesini kaybeden Schlemihl bir ressama kendine yeni bir

23 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

glge yaptrmay dnr. Kendisini izleyecek olan bir glge. Msr destanlar, timsahlar geen glgelere dkn olduu iin suyun ok yaknndan yrmemek gerektiini syler. ki kssadan hisse de birbirine benziyor: mge ya da glge olsun, sz konusu olan kendimizle ya da dnyayla ilikimizin effaflnn paralanmas ve bu nedenle hayatn anlamn kaybetmesidir. Ama Schlemihl ve Pragl renci yabanclamann merkezine Altn' ve sadece Altn' -yani metann ve deiim deerinin mantn- koymalarndan tr anlattklar masallar asndan eytan'la yaplan pek ok dier anlamadan daha etkileyicidir. Ama iki masal daha sonra tamamyla-farkl ekilde geliir: Chamisso glgenin nesneye dnmesinin sonularn derinselletirmedii iin Schlemihl'de fazla sert olmayan bir slup sz konusudur. Chamisso anlatsn sahibi olmayan babo bir glgenin l l bir fundalkta Schlemihl tarafndan, belki de kendi glgesi olduu iin kovalanmas ya da eytan'n glgeyi birka saatliine kendisine vermesi gibi fantastik ya da tuhaf epizotlarla donatr. Ama Schlemihl yabanclaan glgesinden dolay dorudan ac ekmez. Sadece glgenin yitirilmesine bal olan toplumsal knamadan dolay ac eker. Glge, katktan sonra, varln yitirilmesine arac olmak iin Schlemihl'in aleyhine dnmez. Schlemihl yalnzla mahkum edilir, ama ayn kalr. Bilinci ve yaam deil, sadece toplumsal yaam elinden alnr. eytan'n ruhu karlnda glgesini ona geri vermeyi nerdii ikinci pazarl kahramanca reddettii son uzlama da, bundan ileri gelir. Bylece glgesini kaybeder, ama ruhunu kurtarr. Pragl renci daha sk bir mantk izler. mgesini, yani kendisinden bir paray satar satmaz, renci onun tarafndan gerek yaamda lme kadar kovalanr. Bu, yabanclama srecinin su katlmam hakikatini yanstr: Bize ait olup yabanclatmz hibir ey yine de bizle ilgisiz bir ortama, karsnda zgrlmz koruyabileceimiz -elimizden alnanlar yznden ac ekerken, yine de kendi "zel" alanmzda kendimize sahip olduumuz ve temelde btnlmz koruduumuz- bir "d dnya"ya dmez. Hayr: Bu, ruhun dnyadan muaf olduunu syleyen ve "vicdan gvence altna alan bir uydurmacadr. Yabanclama ok daha ileriye gider. Bizden kurtulan parann elinden kurtulamayz. Nesne (ruh, glge, emeimizin nesneye dnm rn) alr. Yoksun kaldmz her ey bize bal kalr; ama bu bal olma olumsuz bir ballktr, yani yoksun kaldmz ey bizi rahat brakmaz. Satlan, unutulan bu paramz hala bizdir ya da bizi izleyen, bizim yerimizi alan ve alan karikatrmz, hayaletimiz, heyulamzdr. znenin ve nesnenin bu tersine evrilmesinin, kayg verici ambiyans, bu aynnn bakalamas bycl en yaygn deyimlerde karsmza kar: "Onu glgesi gibi izliyordu." rnein llerle ilgili kltmz, tamamyla bizden yabanclam olan ve bu nedenle kendisinden sadece ktlk beklenebilen bir paramz iin Tanrdan rza dileme kltmz. Oysa canl olan bizleri toplumsal olarak korkutan yine bizlerin bir parasdr: Bir defa satldktan soma bizi emein kendi anlamndan yoksun brakmak iin metann her toplumsal evrimiyle geri gelen; (eytans deil, tabii ki toplumsal operasyonla) emein kendi rnnde somutlam engel haline gelen emek gcdr. Pragl renci'de canl ve dman imgenin aniden ortaya kmasyla ve kendisini satana dayatt uzun intiharla -doru szck bu- simgelenen tam da budur. Burada nemli olan ve bize dramatik olarak sunulan, yabanclaan insann sadece klen ve fakirleen, ama znde btnln koruyan, insan deil; kendisinin tersine dnen, ktle ve kendisinin tersine dnen, kendisini kendine kar kkrtan bir insan olmasdr. Sz konusu olan Freud'un baka bir dzlemde bastrma olarak tanmlad eydir: bastran mercinin kendisi araclyla yeniden ortaya kan bastrlan. Bu iffetli olmaya ant ien keie tebelle olmak iin kadna dnen armhtaki sa'nn bedenidir. Yabanclamada, varlkta her an onun zararna deien ve onu lme kadar gtren varln nesnelletirilmi canl gleridir.

24 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

Schlemihl, hayatna grece bir anlam kazandrr ve zengin olduu gnlerde kurduu bir hayr kurumunda yalnz bir Amerikal emekli sanayici gibi eceliyle lr. Schlemihl ikinci pazarl reddederek ruhunu kurtarr. Aksiyondaki bu blnme zorunlu olarak dncenin belirsizliinden kaynaklanr ve bu nedenle masal sertliini yitirir. Pragl rencide ikinci pazarlk yoktur. ilk pazarln mantksal sonularnn ardndan gznn yana baklmakszn lr renci. Bu demektir ki Chamisso iin insann glgesini satmas, yani herkesin davranlarna yabanclamas ve yine de ruhunu kurtarmas mmkndr. Yabanclama sadece toplumsal grnte bir atmaya neden olur ve dolaysyla Schlemihl bu atmay yalnzlnda soyut olarak aabilir. Halbuki Pragl renci yabanclamann nesnel mantn tm katlyla gelitirir ve lmden baka are olmadn gsterir. Yabanclamann almasna ynelik her ideal zm kesinlikle baarszla urar. Yabanclama alamaz: Yabanclama eytanla pazarln yapsnn ta kendisidir. Yabanclama, ticaret toplumunun yapsnn ta kendisidir.
Baa Dn

Tketimin tketimi Eer tketim toplumu artk sylen retmiyorsa bu, kendi kendisinin syleni olmasndandr. Altn ve zenginlik getiren (ruh karlnda) eytan'n yerine saf ve basit Bolluk geti. Ayrca eytan'la anlamann yerine geen de Bolluk Szlemesidir. eytan'n en eytani yannn var olmak deil, var olduuna inandrmak olmas gibi Bolluk da var deildir, ama etkili bir sylen iin onun var olduuna inandrmak yeterlidir. Tketim bir sylendir. Yani tketim ada toplumun kendisi stne bir sz, toplumumuzun kendisiyle konuma tarzdr. Bir anlamda, tketim toplumunun tek nesnel gereklii tketim fikridir, gnlk syleni ve entelektel syleni tarafndan srekli yinelenen ve saduyu gcne ulam olan bu yansmal ve sylemsel bileimdir. Toplumumuz kendini tketim toplumu olarak dnr ve konuur. En azndan, bu toplum tkettii lde kendini tketim toplumu olarak, fikirde tketir. Reklam bu fikrin zafer trksdr. Bu ek bir boyut deil, temel bir boyuttur, nk sylenin boyutudur. Tketmekten (istifilikten, oburcasna yemekten, sindirmekten) baka bir ey yaplmyor olsayd, tketim bir sylen, yani toplumun kendisi hakknda gelitirdii eksiksiz ve kendinin kahini bir syleni, genel bir yorumlama sistemi, toplumun abartl bir ekilde kendinden zevk ald bir ayna, toplumun ndelemeyle kendi kendisini yanstt bir topya olmazd. Bu anlamda bolluk ve tketim -bir kez daha tekrarlayalm maddi mallarn, rnlerin, hizmetlerin deil, tketimin tketilen imgesi yeni kabile sylencemizi- modernliin ahlakn oluturur. Hazlarn "toplumsal bilinte bu ndelenmesi ve kendini potansiyelletirmesi olmasayd, tketim ne ise o olurdu ve bu toplumsal btnletirme gcne sahip olamazd. Tketim yalnzca eskiden olduundan daha zengin, daha bolluklu, daha farkllam olurdu, ama gnmze kadar sahip olduundan fazla ad olmazd. Bugne kadar yalnzca bir hayatta kalma biimi (yeme, ime, barnma, giyim) ya da ayrcalkl snflarn gsterii tketimi (ss, atolar, mcevherler) olan eyi toplumsal deer olarak, gnderge sylemi olarak adlandracak hibir ey yoktu. Ne kk yemenin ne de len vermenin ad vard: tketmek. Bizim amz gnlk beslenme harcamalarnn olduu kadar prestij harcamalarnn da hep birlikte "TKETMEK" olarak adlandrld ilk adr ve bu btnsel bir oydama uyarnca herkes iin geerlidir. XX. yzylda tketim syleninin tarihsel olarak ortaya k, ekonomi bilimindeki ya da dncesindeki

25 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

kullanm olduka eskilere dayanan teknik tketim kavramnn ortaya kndan radikal olarak farkldr. Yaygn olarak kullanlan bu terminolojik sistemletirme tarihi bile deitiriyor: Bu sistemletirme yeni bir toplumsal gerekliin gstergesidir. Daha dorusu sadece terim "trelere yerletiinden" beri tketim vardr. zmlemede aldatc ve kullanlamaz, "kart-kavram" olarak, tketim terimi yine de deerlerin tm bir ideolojik yeniden yaplanmasnn gerekletii anlamna geliyor. Bu toplumun kendini tketim toplumu olarak yaamas, nesnel bir zmlemenin hareket noktas olmas gerekir. Bu "bolluk" toplumunun kendisinin syleni olduunu sylediimizde, bu toplumun, genel bir dzeyde, kendine balk olabilecek, u hayran olunas reklam slogann benimsediini sylemek istiyoruz: "DLEDINZ BEDEN KEND BEDENNZDR." Bir tr devasa toplumsal narsisizm, toplumu kendine atfettii imgeyle karmaya ve bu imgede sourulmaya, reklamn insanlar kendi bedenlerine ve bedenlerinin ekiciliine ikna etmesinde olduu gibi kendi hakknda ikna olmaya zorluyor; ksacas, yukarda deindiimiz gibi "kendinin kahini" oluyor. Boorstin bu "kendini ispatlayan" totoloji srecini ABD konusunda kantlamt; ABD'de tm bir toplum kehanet kipinde konuuyordu, ama bu kehanetin konusu gelecek idealleri ya da akn kahramanlar deil, kehanetin kendisinin ve ikinliginin yanssyd. Reklam tamamyla bu ileve adanmtr: Tketici, reklamda tpk Eulenspiegel'in aynasnda olduu gibi her an ne olduunu ve ne arzuladn okuyabilir ve frsat domuken arzusunu giderir. Artk ne ayrm ne de ontolojik yrtlma sz konusudur. Yrtk hemen dikilir. Ayns kamuoyu yoklamalar, piyasa aratrmalar ve byk Kamuoyu Kahini'nin konuturulduu ve sayklattrld tm eylemler iin geerlidir: Bunlar toplumsal ve politik olay ngrr ve bir robot-portre gibi, sonunda onlar yanstan gerek olayn yerine geerler. Bylece, "eskiden kamunun kendini ifadesi olan kamuoyu giderek kamunun kendi ifadesini benzer kld bir imge biimine brnr. Kamuoyu zaten ierdii eyle dolar. Halk aynada kendine bakar." "Tketimin kahramanlar", nller, yldzlar gibi: "Eskiden kahramanlar bir modeli temsil ederdi: nllk bir totolojidir... nllerin anna iaret eden tek ey kendi nllkleridir, tannm olmalar olgusudur... Oysa bu nllk kendimizin reklam tarafndan yceltilmi bir deikesinden daha fazla bir ey deildir. nly taklit ederek onun gibi giyinmeyi deneyerek kendimizi' taklit etmekten baka bir ey yapmyoruz... Totolojiyi kopya ederek, totolojiler haline geliyoruz: Zaten olduumuz eyi olma aday olarak... modeller aryoruz ve kendi yansmamz seyrediyoruz." Televizyon: "Evdeki yaantmz televizyonun bize sunduu mutlu ailelerin resmine benzetmeyi deniyoruz; oysa bu aileler bizim tam ailelerimizin elendirici sentezinden baka bir ey deil." Kendisine sayg duyan her byk sylen gibi "Tketimin syleni de sylemine ve kar-syleminine sahiptir, yani bolluk stne yceltilen syleme, her yerde tketim toplumunun ktlkleri stne ve bu toplumun uygarln btn iin kanlmaz olarak tad trajik sonu stne "eletirel", "hrn ve ahlak" bir kar-sylem elik eder. Bu kar-syleni her yerde okunabilir: Sadece "temel deerler"i ve "maddi tatminler"i kmseyerek her zaman kendisini ayr tutmaya hazr entelektel sylemde deil, ama gnmzde "kitle kltrnde bile okunabilir: Reklam giderek kar-reklam kendi reklam tekniiyle btnletirerek kendisini taklit ediyor. France-Soir, Match, radyo, televizyon, hkmet sylemleri deerlerin, ideallerin, ideolojilerin sadece gnlk tatminler yararna kaybolduunu syleyen bu "tketim toplumu" atn tekrarlyor. M. Chaban-Delmas'n nl, esin ykl cokusu hemen unutulacak cinsten deil: "Sz konusu olan, tketim toplumuna bir ruh ekleyerek onu denetim altna almaktr." Ard arkas kesilmeyen bu sulama oyunun bir parasdr: Bu eletirel serap, masal talandran kar-masaldr - tketimin ifadesi ve kar-ifadesi. Sadece iki yan birlikte syleni oluturur. Dolaysyla sylenin gelitirilmesinde, "eletirel" syleme, ahlak itiraza tam da gerek sorumluluunu kazandrmak gerekir. "Nesne Uygarlnn sylensel ve kehaneti erekselliine bizi kesin olarak

26 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y7.html

hapseden eletirel sylemdir. Saduyu ya da ortalama tketiciden ok daha fazla Nesne'den bylenmi olarak, Nesne'yi sylensel ve bylenmi kar-Nesne eletirisine dntren de odur. Maysta bakaldranlar nesnelere ve tketime eytans bir deer atfederek, onlar olduklar halleriyle sulayarak ve belirleyici kerteye dntrerek onlar ar eyletiren tuzaktan kurtulamad. Ayrca sylenin gerek ii de budur: Bu nedenle tm sulamalar, "yabanclama" hakkndaki tm sylemler pop'un ve kar-sanatn tm alaycl kolaylkla "giderilebilir", nk sylenin parasdrlar ve bata szn ettiimiz Nesne'nin biimsel litrjisindeki kar-arky alarak tkenirler; ayrca bu, hi kukusuz tketim deerlerinin kendiliinden benimsenmesinden daha ahlakszcadr. Sonu olarak, hibir gerek mesafeyi kurumsallatrmayan bu kar-sylemin de tketim toplumunun dier tm zellikleri kadar tketim toplumuna ikin olduunu syleyeceiz. Bu olumsuz sylem entelektelin ikinci konutudur. Ortaa toplumunun Tanr VE eytan ikilisi zerinde dengelenmesi gibi bizimki de tketim VE tketimin sulanmas zerinde dengeleniyor. Mezhep sapknlklar ve kara by mezhepleri eskiden hala eytan etrafnda rgtlenebiliyordu. Bizim kendi bymz beyaz ve artk bolluk ortamnda mezhep sapknl mmkn deil. Sz konusu olan doyma noktasna ulam bir toplumun, yanlmayan ve tarihi olmayan, kendisinden baka syleni olmayan bir toplumun esirgeyici beyazldr. Ama ite yeniden Nesne'nin ve nesnenin grnteki bolluunun tuzana dm, hznl ve kehaneti sylemin iindeyiz. Oysa Nesne'nin hibir ey olmadn ve onun arkasnda insani ilikilerin boluunun nesnede eyleen retici ve toplumsal glerin harekete geiriliinin taslann dmlendiini biliyoruz. 1968 Maysndaki kadar beklenmedik, ama gelmesi kesin iddetli patlamalarn ve ani paralanmalarn bu beyaz ayini paralamaya gelmesini bekleyeceiz.
Baa Dn

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

27 -> 27

19.11.2008 21:06

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Tketim zerine Anlamak Tketiyorum, tketiyoruz, tketiyorlar. Tkettiriliyorum, tkettiriliyoruz, tkettiriliyorlar. Tkendim, tkendik, tkendiler. nsanolu temel gereksinmelerini karlamak iin binlerce yldr aba gsteriyor. Tarihin bir yerine kadar, tm kltrlerin sekinler dndaki yeleri, barnma ve beslenme, dier bir deyile yaamlarn srdrme amacyla etkinlik gsterdiler. Yaamn anlam byk ounluk iin, yaam srdrmek ya da hayatta kalmakla edeerliydi. Gnmzde Afrika bata olmak zere, birok corafyada yaam srdrmek yine her eyden daha ncelikli. retilen mallarn kitlelerin tketimine yetmemesi olgusu retim temelli dnmelere yol at. Klsik ekonominin kavramlar, snrsz ihtiyalar ve bunlarn gideril(eme)mesi zerine kuruldu. Deer kuram da emek-retim temelinde dnld. Sanayi devrimleri, retimde insan emeinin ilevini giderek farkllatrd. Makinelerden, sanayi robotlarna doru evrilen retim aralar seri retim tekniklerinin gelimesine yol at.

1 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

Fanuc imalat tesisinde 1982den nce 108 personel 32 robot, 6000 ay/adet motor retirken, imdi, 60 personel, 101 robot, 10.000 ay/adet retmektedir. Sendai radyo-kaset fabrikas 1985den nce 340 ii altrrken, imdi 16 ii 850 robot altrmaktadr.

Baz kltrlerde mallar, tketilenden daha fazla retilmeye balad. Yine de II.Dnya Savann sonuna kadar, altn dnemler, byk savalarn ykmlaryla kesintiye uradndan, insanlar tasarruf ederek yaamak zorunda kald. Yksek gelir dzeylerine karn, bat toplumlarnn tketim bilinci bu zor dnemlerin anlaryla biimlendi. Sovyetler Birliinin dalmas ve sonras kreselleme srecinde, krenin atlyelemesine ve tekeller tarafndan ynlendirilen snrlartesi bir piyasann olumasna tank olduk. Bu yazda, kltrn tkettirmek adna ne ekilde rgtlendiine ve bu olgunun kresel kaynaklarn geridnmsz bir biimde yokoluuna etkisi zerine deineceiz. Gnlk hayatmz iinde tketici olmak bizim en nemli niteliklerimizden biri. Konuan, dnen v.d. nin yan sra ayn zamanda tketen varlklarz. Tketim tarz, kltrn en nemli esi haline geldi. Gndelik hayatn estetikletirilmesi yoluyla, yeme-ime biimlerinden, bo zaman yaamaya kadar aklmza gelen her alan bir ekilde tketimle balantl yaama biimine dntrld. Adorno Horkeimer ikilisi, savan son yllarnda kaleme aldklar ve 1947 ylnda yaynladklar Aydnlanmann Diyalektii adl yaptlarnda bakn daha o zaman neler diyorlar: Bugn kltr her eyi birbirine benzetiyor. Sinema, radyo, dergiler bir sistem oluturuyor. Her alan kendi iinde ve dierleriyle uyum salyor. Sinema ile radyonun kendilerini artk sanat olarak gstermeye ihtiyalar yoktur. Bir ticaretten baka bir ey olmadklar gereini, bilerek yarattklar deersiz eyleri meru hale getirecek bir ideoloji olarak kullanmaktadrlar (Horkeimer-Adorno, 1996: 7) O dnemde ABDdeki gzlemlere dayanarak ortaya konulan bu belirlemeleri, kreselleme erevesinde tekrar deerlendirebiliriz. Ekonomik faaliyetin kresellemesi, imdi bir kltrel dnmle ve kltrel kresellemeyle ilintilidir. Bu bir anlamda, evrensel kltr retimi demektir; uzun zamandr gelimekte olan bir sretir bu. Yeni kltr endstrilerinde dnyann kltrel btnlemesi ynnde bir inan vardr; yaam biimlerinin, kltrlerin ve tketici davranlarnn btn dnyada birbirine benzer hale geleceine inan. Bu ortak kltr inanc ve dnya bilinci Dallas, Batman (Yarasa Adam) ve Disneyland gibi baarl renlerle de destekleniyor gibidir. Euro Disneylandn mdrne gre Disneyin karakterleri evrenseldir. Bir talyan ocuuna gelin de Topolinonun (Miki Farenin talyancas) Amerikal olduunu anlatn der. Daha genel ekonomide olduu gibi, kltr endstrilerindeki kresel standartlama da daha byk lek ekonomileri yaratma abasn yanstr. Daha doru olarak sylemek gerekirse, bu, kresel dzeyde, corafi uzakla gre deil de, belirli piyasa kesimlerini hedefleyen pazarlama yntemiyle eitli ulusal izleyicilere ulaarak hem kapsam, hem lek ekonomileri yaratma abasdr. Kresel kltr endstrileri, blgesel ve kresel piyasalarda piyasa tabanlarn genileterek artan maliyetlerini kurtarmaya ynelmektedirler. Bunlar, bir btn olarak ekonomiyi yeniden ekillendiren ayn kreselletirme mant uyarnca hareket etmektedirler. Evrensel kltrn yeni tccarlar, etmektedirler. BSkyB, rnlerini, snrlarn olmad bir dnya arzu snrlar olmayan bir dnyaya

2 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

yaymlamaktadr; uydu eriim alanlar, ulusal alanlar ihlal etmektedir. Kltrn kresellemesiyle kltr ile snrl bir arazi arasndaki iliki byk lde kopmu olmaktadr. Cable News Networkn (CNN) bir yetkilisi, bu olguyu yle tarif eder: Ekonominin kresellemesi sonucu, kltrel ve toplumsal bir devrim yaanmaktadr. Amerikadaki bir ii, Moskovadaki bir parti bakan kadar ya da Tokyodaki bir irket yneticisi kadar etkilenebilmektedir. Bu da Amerika iin yaptmz eylerin Amerika dnda da geerlilii olduunu gsterir. Bizim haberlerimiz, kresel haberlerdir. (Aktaran Fraser, 1989) Ortaya kan ey, yeni bir elektronik kltr uzamdr; yersiz bir grnt ve benzetiim corafyasdr. Bu kresel hiper-uzamn oluturulmas, Baudrillard ve Virilio gibi postmodern yazarlarn yaptlarnda yansmasn bulmaktadr. Mesela Baudrillard, ba dnmesinden, grnt bolluu ve ekranlarn yaratt aknlktan sz eder. Bu yeni kresel kltr alan, anlk ve derinlii olmayan bir iletiim dnyasdr; bu, zaman ve mekn ufuklarnn sktrld ve ortadan kalkt bir dnyadr. Bu evrensel kltr uzamnn yaratclar, yeni kresel kltr holdingleridir. Devasa frsatlar ve artan maliyetler dnyasnda daha nce olduundan daha ak seik bir biimde grdmz ey, boyut ile g arasndaki ilikidir. Kltr endstrilerinde grdmz ey, lein getirdii avantajlarn farkna varlmas ve bu nedenle bu alanda da stratejik ittifaklarn, birleme ve satn almalarn ortaya kmasdr. En dinamik oyuncularn, dnya piyasalarnda bir dizi rnn stratejik kontroln salayabilmek iin hzla yeniden yaplandklarn grmekteyiz. Bu byk firma faaliyetlerinin en nemli rnei, hi kukusuz, Rupert Murdochn faaliyet alann gazetecilikten grseliitsel sektre kaydran News Corporationdr. Fox Broadcasting, 20th Century Fox ve Sky Channel satn alarak Murdoch, retim ve datmn her dzeyinde kontrol sahibi olmak istemitir. Bu tip kresel irketlerin en simgesel rnei, Sonydir. nceleri tketiciye ynelik elektronik cihazlar yapan Sony, kltr rnlerini, CBS ve Columbia Pictures satn alarak eitlendirmitir. Sony-Columbia-CBS birleimi bir iletiim devi, tam bir elence ticareti yaratmtr ve bunun uzun vadeli stratejisi, bir sonraki nesil grsel-iitsel rnler piyasasna hkim olabilmek zere yazlm ve donanm endstrilerine hkim olabilmektir (Aksoy ve Robins, 1992). News Corporation ve Sonyde grlen ey bu irketlerin sadece boyutlar ve eriim gleri deil; devletsiz, basz ve merkezsiz olma arzulardr ayn zamanda. Bu kresel kltr endstrileri, btn dnyadaki izleyicileri ve tketicileri asndan gerek bir euzaklk sahibi olabilmenin nemini anlamaktadr. (David Morley&Kevin Robins, 1997: 155-157) Tam burada, tketimin kltrel alanda nasl rgtlendirildiine ilikin baz kavramlara gz atalm. Postmodern ada kltr endstrisi alann ok daha fazla genileterek, (Yukarda alntladmz gibi) kresel bir sektr haline gelmitir. Gndelik hayatn estetikletirilmesi yoluyla, kltrel metalarn hem reticileri/yayclar hem de tketicileri/izlerkitlesi olarak hareket eden kitlelerdir sz konusu olan. Bu piyasada dolaan, elle tutulmayan, tinsel/ruhsal gereksinmelere hitap eden simgesel mallar dolamdadr. Sanatlar, entelekteller, akademisyenler simgesel retim uzman olarak ilev kazanmlardr. Piyasaya dnk tketim kltr meslekleri (medya, reklmclk, tasarm, moda v.d.) eitlenmi, incelmi ve farkl dallarda uzmanlamlardr. Yln her gn bir eyin gn olarak belirlenmi, bu gnlere anlamlar yklenmi, simgesel retim uzmanlarnn mahareti ile sanatsal ierik kazandrlm anlam nesneleri piyasada arz edilir hale gelmitir. Sevgililer gn armaanlar, iddet uygulanan ikili ilikilerde bile birer teselli arac olarak anlam kazanmtr. Ziyaret edilmeyen annelere senede bir gn verilen armaanlar, tm yl balanmay gvence altna almann bir yolu olmutur. rnekleri oaltabiliriz.

3 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

majlarn reklm medyas ve tehirler, gndelik hayatn kentli bnyesinin faaliyetleri ve gsterileri yoluyla ticari maniplasyonun merkezi nem tamas, arzularn imajlar yoluyla srekli yeniden ilemden geirilmesi gerektirir. u halde tketim toplumunun sadece baat bir maddeciliin iplerini salverdii dnlmemeli, nk ayn zamanda tketim toplumu arzulara seslenen ve gereklii estetikletiren ve gereklemesini nleyen hayali imajlarla kar halkn karsna. (Featherstone ,1996: 119) Burada bir zihin karkln nlemeliyiz. Kltr endstrisi, kltrel rnleri pazarlamaktadr. Ama ayn zamanda dayankl dayanksz mallarn reklmlar yoluyla tketicilere arz sz konusudur. Sinema filminin kendisi bir mal olarak kr nesnesiyken, film aralarndaki reklmlar da klasik tketim mallarnn pazarlanmas ilevini grmektedir. (Eskiden film aralar sohbet ve sosyalleme ortamlar yaratrken, imdi zaman kesintisiz olarak tkettirme abas iin kullanlmaktadr.) Zamann ilgin bir evresinde yayoruz. Dnyamza ynelik insan eliyle oluturulmu tehdit, hi bu kadar grnr hale gelmemiti. Bu konuda, 1980lerden bu yana biliminsanlarndan uyarlar gelmiyor deildi. Yaymlanan birtakm istatiksel bilgiler de vard. Trlerin giderek yok olmas (tkenmesi), ozon tabakasnn delinmesi, evre kirlilii konular gndemde hep st sralara trmand. imdilerdeyse olguyu canl yaynla izler gibiyiz. Buzullarn ktleler halinde kopuu, aklanamaz iklim deiiklikleri, evre felaketleri, kuraklk v.d. leri, gerek zamanl olarak monitrlerde yer alyor. Btn bu olup bitenlerin, daha ok tkettirmek adna yaplan retimin, dnya kaynaklarnn kontrolszce tketilmesiyle ilikisi ok ak. lginlik de burada balyor. Bilindii gibi kresel lekte ekonomik bir kriz yaanyor. Kitle iletiim sektrnde ekonomik konularda yorum yapan ilgililer, srekli yaanan krizin zmlemelerini yapyor, k arelerini aratryor ve nerilerde bulunuyorlar. Kriz srecinin sona ermediinin en byk gstergesi ise tketim. Dikkatlerin topland yer de dnyann en byk ekonomisi olan ABD. Evet, gzler kulaklar ABDden gelecek haberlerde. Oradaki tketici endekslerindeki olumlu ynde kprdanma tm ilgililere derin bir nefes aldracak. Bir yerlerde yamur dualarna klrken, baz evrelerde ABDli tketicilerin eski tketim hzna kavumalar iin dualar ediliyor. Ne byk eliki deil mi? Srdrlebilir byme diye bir kavram var. Sz konusu olan, nfus art hzn da dikkate alarak ekonominin kesintisiz olarak bymesini hedefleyen politikalar. Politikaclar semenler, irket yneticilerini hissedarlar sktryor. Bymeye ilikin grafikler ereveleri hep yukarya doru delmek zorunda. Duraksama, hele klme felaket. Sanayi devrimlerinden bu yana, dnyann tketilmesi ok dengesiz bir ekilde gerekletirildi. Bat Avrupa lkelerin nderliinde (Atlantik tesi glerin de katlmasyla) bilim ve teknolojiyi kullanan ve gelitirenler (Daha gl olanlar) daha ok tketmek hakkna sahip olduklarn dndler.

4 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

Kaynak: Yirmibirinci Yzyla Hazrlanrken, Paul Kennedy

Kreselleme ncesi durum greli olarak kontrol altndayd. Bykler durumu bir lde ynlendirebiliyorlard. imdi yle deil. Yeni aktrler girdi piyasaya. in, Hindistan ve Gneydou Asyann kaplanlar yeni oyuncular olarak sahnede yerlerini aldlar. Artk onlar da tketmek istiyorlar. Tketiyorum yleyse varm insanln slogan oldu. En byk motivasyonun kr olduu kresel ekonomide, biliminsanlar gnlk yaam olumsuz etkileyen sorunlar zmek iin srekli alyorlar. Bir yandan insanlar bilinlendirilmeye alrken, dier Alveri Yapyorum O halde Varm, yandan da byk lekli projelerle Barbara Krugel, 1987 bozulan ekolojik dengenin yeniden kurulmas iin areler aranyor.(Dnya yok olursa ne tketim kalacak ne de tketici) Birbirlerine zt ileyen glerin karmak etkileiminden nasl bir ortalama sonu kacak? Piyasay dzenleyen grnmeyen el dnyamz kurtarabilecek mi? Kelebek kanatlarnn oluturduu rzgarlar, rezonans etkisi yapp frtnalar m retecek, yoksa birbirlerini snmlendirerek dengeli bir ortama m yol aacak. retici ve tketici glerin diyalektiini bozacak bir g m kurtaracak bu gidii. Yantlar, zamann ngrlemez aknda Btn dnyann tketicileri, yeniden dnn, kaybedecek ok eyiniz var Kaynaklar: 1.Horkeimer Max- Adorno Theodor, Aydnlanmann Diyalektii, Felsefi Fragmanlar II, eviren: Ouz zgl, Kabalc Yaynevi, stanbul, 1996 2. Featherstone , Mike(1991) Postmodernizm ve Tketim Kltr,

5 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y10.html

eviri:Mehmet Kk,Ayrnt Yaynlar, stanbul,1996 3.Morley David, Kevin Robins, Kimlik Meknlar, eviri: Emrehan Zeybekolu, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1997

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

6 -> 6

19.11.2008 21:03

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y3.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Tketirken Tkenen Yaamlar Mehmet YAPICI myapici69@gmail.com

nsanolunun birok yn vardr. Kltrel bir varlktr, politik bir varlktr, inanan bir varlktr, biyolojik bir varlktr, dnen ve duyumsayan bir varlktr. Bu zelliklerin iinden bir tanesi vardr ki; ilk var olduu gnden bu yana hi deimemitir. O da reten ve tketen ekonomik bir varlk oluudur. nsanlk tarihinin bandan bu yana reten ve tketen bir varlk olma bilinci; nitelik olarak hep ok byk deiimlere uramtr. lkel avc-toplayc dnemlerde sadece gereksinimlerini karlamak iin gereksinimleri kadar reten ve tketen insanolu, zamanla biriktirme hastalna tutulmu, nesne fetiisti haline dnmtr. Kukusuz, bu uzun bin yllar sren bir srecin sonucunda meydana gelmitir. nsanolu her eyi biriktiren, rettiinden ok tketen, ben merkezli, a gzl, hep daha fazlasn isteyen insana dnmtr. Bu zelliklere sahip insana ksaca modern insan, ada insan da denilebilir. Modern insann temel zellii, gereksinmedii eyleri de tketebilmesidir. Elbise dolabnda, saysz giysileri vardr, ounu hi kullanmaz, mutfanda saysz yiyecei vardr, ounu pe dker. Kitaplnda saysz kitab vardr, ounu okumaz. ok fazla tand insan vardr, ou ile hi iletiim kurmaz. ocuu vardr, yzn grmez, grdnde de bakmaz. Saysz evleri vardr, ouna hi adm atmamtr. Metalden ya da kttan, birok deerli paras ya da para ilevi gren eyleri vardr. ounu istese de kullanamaz. Bunlara sahip olamayanlar da bunlara sahip olamamann acs ile tketir kendini ya da sahip olmak iin kurgular yaamn Modern insan nasl almadan kazanacan, nasl konumadan iletiim kuracan, nasl sevmeden sevileceini hesabna yapar srekli. Bu yzden de biriktirirken ve biriktirdiklerinin bir ksmn tketirken, yaamn anlamn kaybettiini farkna varmaz. Bunun zerinde dnmez. likilerini tketir. Eine yabanclar, ocuuna yabanclar, anne-babasna yabanclar ve kendisine yabanclar. Nesneler olmadan, insanlarla konuacak bir ey bulamaz. Tketmediklerinden bahseder srekli, biriktirdikleri zerinden kendisine anlam yklemeye alr. Sahip olduklarnn miktar arttka kendisine verilen deerin de artacan zanneder. Kendisine deil de biriktirdiklerine deer verildiini anlamada glk eker. Doa zerine konuamaz ve dnemez, gkkuann gzelliini, srgn veren bir bitkinin dourganln, aan bir iein ferahln gremez, alglayamaz. Her gnn, nasl esizlik bir gzellik olduunu fark edemez. nk onun gnleri, birbirinin aynsdr. Kopyalanm gnler yaar, kopyalanm davranlar yapar, kopyalanm duygular hisseder. Ve bunu, insann doall ve gereklii gibi alglar. Hep ok acelesi vardr. Hi bo zaman yoktur. nsann bo zaman

1 -> 2

19.11.2008 21:00

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y3.html

olmamas gerektii zerinde bile dnemez. nk, onun bo zamandan anlad eyin bilin alt zmlemesi udur: biriktirmekle o kadar ok urayorum ki, yaam ve kendimi anlamlandrmada sorunlar yayorum. Modern insann temel yanlgsdr bu; insann bo zamana gereksinimi yoktur, insann kendini, yaam ve evreni anlamlandrmaya gereksinimi vardr. Ama o bunu anlayamaz, eyalar tketmede gsterdii azim, onun ruhunu tketmitir farknda deildir. Nesne biriktirme de harcad bilin, yaam anlamlandrma becerilerini tketmitir, farknda deildir. Yaad ann gzellii zerinde dnemez. Bunun tadn karmaya frsat yoktur. nk hep bir sonraki adm dnr. Bu admlar da hep kazanmak zerinedir. Ve bylece geer gider anlar, gnler ve yllar. Biriktirmek ve tketmek uruna kleletirdii bedeni ve ruhu rselenip lk attnda dahi onu zgrletirmek gemez aklndan; ruhunu ve bedenini uyuturarak kurtulmaya alr ondan Ayrca sulu da hazrdr hep; TEKLER Biyolojik sre tamamlandnda (elbette bir kalp krizi, trafik kazas, i kazas ya da intiharla kesintiye uramamsa) bu kez lm alt etmeye alr. Ondan kaar, modern zamann modern tekniklerine bavurur. Kimsenin olmad bir doa parasn kendisine parseller, yzn gerdirir, krklklarn kapatr, spora balar. Yemesine imesine dikkat eder. Biriktirdiklerinin bir ksmn lm geciktirmek iin kullanr. Bunu yaparken de bencil, dncesiz ve zavalldr. Sanki ilk defa oluyormucasna tomurcua duran iee gzya dker. Bu gzyalarnn; bouna tkettii yaamna bir at olduunun bile farknda deildir. Etrafmza baktmzda ne gryoruz; yaamn anlamn notlarda arayan renciler, mmkn olduunca ok mal ve mlk sahibi olmaya alan anne-babalar, tketebilecei bedenler arayan ergen ve genler, iinde ykselmek iin her eyi olaan gren igrenler ve yaamn anlam bu deil ama ne olduunu da tam olarak bilmiyorum diye lk atan, ruhen ve bedenen rselenmi piman yallar. Ve sorular; tketirken tkenen yaamlar zerine;

Yalandmzda da u an peinde kotuumuz eyler iin kouturmaya devam edecek miyiz? Biriktirmeye ynelik bu abalar, kefene cep ekletebilir mi? Btn dnya giderek dinsel banazln iine srklenirken, rselenen ruhumuzu dindirmek iin yanl bir zmn peinde kouyor olabilir miyiz? ocuklarmza, paylalm mutlu anlar m miras brakmalyz yoksa nesneler mi? Mutlu ve vasat bir yaam olabilir mi?

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

19.11.2008 21:00

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y5.html

Say: 10 Yl: 2008

ana sayfa

kitaplk

ariv

forum

site

iletiim

Aadaki metni, 1980-90lar ngilteresi balamnda yaplan politik tartmay temel alan bir yapttan alntladk. Tketim zerine bizlere tandk gelen bir ok kavramn gndeme getirildiini dnerek sizlerle paylayoruz. Felsefe Ekibi. Yaam tarzlar ve piyasa kesimleri Sol ii tketim politikas konusunda tartma yrtmek ekonomik yaplar ve sreler anlaymz geniletmek ve karmak hale getirmek demektir. Nasl devlet ikin olarak sosyalist deilse, tketim de ikin olarak Thatcherci deildir. Tketimciliin yaanm deneyimini Tory popler kapitalizminin resmi versiyonu iinde kerten bir ingirdemecilik, insanlarn alverie ktklarnda gerekte yaptklar eyin resmi yazlardakinden ok farkl olduu olgusuna gzlerini kapar. Metalarn ve bunlarn imgelerinin ok ynl vurgular vardr, bunlar direnme talepleri ve dlerinin hizmetine itilebilir ve ekilebilir. Makyajl kzlarn ya da siyahi genlerin ellerindeki yksek teknoloji rnleri sadece sisteme ayak uydurma biimleri deildir. Bunlar, sokak-tarz ballk ya da iddial kadnslk olarak yeniden ortaya karak etkin bir biimde direni kltrlerine tanabilirler. Ama halihazrda bir noktadan tekine atlyoruz. lk hamle, alma ve satma deneyimimizi belirleyen sanayileri ciddiyetle ele almak olmaldr. Reklam ve pazarlamay kavramak post-Fordist ekonomideki hizmet sektr iin solun uygulad stratejiyle ilgili sorunun tmn ne karr: Bunlarn ilevleri, bilgi ve denetim biimleri ve asl nemlisi, kltrel ve toplumsal etkileri. Ancak reklam ve pazarlama tek bana tketim dngsnde kilit kurum deildir, retimde de giderek artan bir kesime hkmederler. Bu sanayilerin rol, standartlam seri retimden tketici talebinde daha geni seim olana ve eit yararna daha esnek sistem ve deiimlere geilmesi ile birlikte, nitelik olarak gelimitir. Birok sektrdeki kilit kararlar iletme ve fabrikalardan sanayinin bu yeni kaptanlarna gemektedir. rnein, giyecek ve yiyecek perakendesinde, asl idari politika arlkla pazarlamaclar ve perakendeciler tarafndan izilir. Benetton esnek bayilik sistemiyle tannmaya balarken, Marks and Spencers gda ileme ve retiminin arka planda btnletirilmesi yoluyla egemenlik salyor. Bu sektrlerdeki iiler kendi kltrel sermaye kaynaklarn pek yle Thatcherci denemeyecek bilme ve renme sistemleri ellerinde tutuyorlar. Biz burada, etkinlikleri simgesel mal ve hizmetleri ele almada belli bir lde yatknlk gerektiren, hizmet snfnn ya da yeni kk burjuvazinin fraksiyonlar ile ilgileniyoruz. Yine de Soldaki ou insan perakende ve reklama kar alelacele bir sosyalist ahlk saldrsna hazrdr. Bunun nedeni bunlarn nefret etmekten holandmz eyler olmalardr: Yuppiliin kiilemi halleri, doklara burunlarn sokanlar, sermayenin hizmetine koulmu kof imgelerle megul olanlar. Tasarmc sosyalizm denen ey zerine kopan frtna, Next ve Katherine Hamnettin parltsyla gzleri kamaarak ban kaldranlar, orta snf zpktlar olarak damgalayan, fevri bir tepki retti. Reklamn piyasayla diyalouna daha ciddi bir bak, tketimin atafat ve kr itahyla aptallam halka yamand yolundaki klieyi yerle bir etmektedir. Reklamclar ve pazarlamaclar yalnzca sermayenin kleleri deildir. Onlar bir yanda piyasa,

1 -> 4

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y5.html

te yanda tketici kltr arasnda bir diyalog kuran araclardr. Pazarlamaclar size bunun iki ynl bir sre olduunu, yalnzca yukardan gelmediini anlatacaklardr. rn tasarm ve yeniletirimi, fiyatlandrma ve promosyon sokaklardan gelen seslerle biimlenir. Pazar aratrmas bu sesleri harmanlama ve onlar tketici profiline gre biimlendirme iidir. Kesin sonu, kukusuz, elikilidir. Sanayi dikey hareket ya da kadnlar ne ister konusundaki kendi toplumsal dorularyla ilgilidir. Ancak pazarlamann tketiciler olarak bizim arzu ve isteklerimizden bir eyler ekip kardn kavrayamamak onun baarsnn nasl ve neden ileri geldiini grmemektir. 1980 sonlar, bu sanayide kampanyalarn ierikleri ve dorultular konusunda baz nemli yeniden dnmelere tank oldu. Alveri merkezleri ve ana caddelerdeki perakende devrimi sahne gerisindeki entelektel bir yn deiiklii ile at ba gitmitir. Tasarmc nclndeki perakende ile ikizi tketici talebinin deien yapsndan oluan bir pazarlama kavram olarak yaam tarz oluturma son rndr. Nextin kuruluunda danmanlk yapan Fitch and Codan Rodney Fitch bu hareketi gayet yerinde bir biimde aklyorlar: Tketici deiiyor. Tketicinin, brakn neyi alaca... nasl alacana ilikin fikirleri, bek1enti ve tavrlar btnyle bir ak hali yanstyor. Byk caddelerdeki alveri, basite toplumumuzdaki deiimleri yanstr ve onlara kar duyarl olup olmadnz gsterir... tasarm bu rekabeti perakende stratejilerinin paras haline gelmektedir. Tasarm grsel bir eydir ve bu nedenle amalanan sonu grsel deiimdir. Burada iki temel kavram ibandadr: Piyasa blnmesi ynnde bir hamle ile tasarm ve grsel iletiimden elde edilen girdi. Argman byle srer. Sava sonras seri retim ann temel direi olan geleneksel piyasa kalplar (ii snf ailesi, genlik, evkadn vs.), satc tezgahlar ve spermarket koridorlar tesinde devam eden kltrel bakaldrlarn etkisiyle paralanmaktadr. Tketici profili bu toplumsal dinamiklere kar ok duyarl hale gelmektedirler. Yeni bir zenle izleyicilerine yneliyorlar: alan kadn iin Volkswagen, orta yan stndeki genlere Saga Holidays, gay erkekler iin pembe pound. Pazarlamann yapmak istedii ey znde 1990larn kltrel gndemini kabul etmektir. Sanayi ii snf refahnn getirdii yeni kltrler konusunda zellikle duyarldr bu onlarn dilinde iteki C1ler ve C2lerdir. Kampanya deiimleri ustaca kucaklar: Teraslardaki geleneksel cumartesi leden sonralar ve bingo geride braklm, onun yerini saunalar, aerobikler, Liebfraumilch ve chicken chasseur ile yemekler almtr. Piyasann kk blmlere ayrlmas farkl iletiim yntemleri ister. Bu yaam tarz oluturmada dier faktrn devreye girdii yerdir; tasarm ve grsel bilin zerine iyimser vurgu. Reklam teorisi basit toplumsal ya da fiyat rekabeti nosyonlaryla ileyen sk sat teknolojisini terk edeli ok zaman oldu: 1960larn ve 1970 balarnn ucuza sat, fazla stok yap kampanyalarnda kald. Geni kesimlerin zaten buzdolab, televizyon ve amar makinesi gibi temel tketim mallarna sahip olduu bir toplumda, reklam rn bilincini ykseltmek iin farkl bir dil bulmaldr. Ama, rasyonel ya da enformatik olandan ok duygusal mesaj ieren bir atmosfer bir yaam tarz sunmaktr. Renkler, sesler ve ekiller, tketici ruh hali ve arm yoluyla metalarla zdelemeye kkrtarak bireysellii ne karan eylerdir. Tannm Levis Jeanslerinin sorumlu danman John Hegartynin belirttii gibi iin pf noktas en az rnn markas olduu kadar atmosferin ve imgenin niteliidir de. M&Snin yakn dnem reklamlar, Next Interiors ya da the Debenhams iyeri zemini demeleri hep birlikte eylem halinde bir yaam tarz belirlemeye iaret etmektedirler. Kukusuz 1980 sonlarnn perakendecilii bireycilii tek bana kefetmemitir; o biricik sene yaplan ar son krk yln kampanyalarnn deimeyen katdr. Ama imdilerde olan ey bu srecin amatal ilan, bireyselliklerin, sunulmu bir dizi senlerin eitlenmesidir.

2 -> 4

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y5.html

Argmanmz, hizmet sektr sanayilerinin (kendi balarna deil, ama daha geni post-Fordist pratikler toplamnn paras olarak) ada Britanyann ekonomik ve kltrel ufuklarn yeniden tanmlamakta olduudur. Reklamcln sonularyla ters dyor olabiliriz, ama onun insanlarn kafalarnn iinde srp giden kltrel deneyimin yeniden izilmi haritas ya da deien snf ilikileri hakkndaki igrlerini gzard etmek aptallk olur. Fazla yksek sesle sylemeyin ama, yaam tarz piyasas blnmeleri ile yeni toplumsal hareketlerin tartt kimlik politikas arasnda baz garip benzerlikler yok mu? Kat piyasa bloklarnn atlamas sava sonras snf kesinliklerinin yklmas ve alternatif gndemleriyle kadnlar, geyler, ortaya st vs. olduka farkl politik znelerin su yzne kmas anlamna gelir. Hem piyasa hem de resmi politika bu nemli deiimlere ayak uydurmak zere biimleniyorlar. Dahas, pazaryerinde olduu gibi politik toplantda da kimliin postmodern yaplar sabit bir benliin kesinlii etrafnda daha az odaklanyorlar. Bugnlerde genellikle tutarl bir znelliin gven ortamn yakalayamyoruz politik olarak da ve kltrel olarak da. Hibir basit anlamyla siyah, gey ya da dikine hareketli deiliz Daha ok ayn anda kafalarmzn iinde ve etrafmzda artc lde farkl ve zaman zaman elikili kimlikler tayoruz. Nerede olduumuza (iyerinde, kent merkezinde) ve kat ettiimiz alanlara bal olarak, kiiliklerin ve yaam tarzlarnn durmakszn bir eylere bulatn gryoruz. Bu kimlikleri kaynatran ve aktran hz ve akkanlk sabit znelere ilikin herhangi bir nosyonun giderek daha fazla anakronik yirminci yzyln ilk yllarndan farkl olarak grnmesini de salyor.: Hem politika hem de tketici kltr bu yapsal deiimleri kaydediyor. Ama bu iki vizyon alan arasnda nemli bir farkllk da var; tketimi ciddiyetle ele almamz gerektii yolundaki argmanmzn kalbine giden bir farkllk. Bu bir tarz, dil, temsil farkll; ama en derin anlamyla. Politik dil hl bir yanda g ve otorite te yanda bask ve mcadeleye ait bir sz daarcyla konuuyor. Genelde bu rasyonalite yoluyla ar yapmay gzeten yazl ya da szl bir sylemdir de Yeni tketimcilik, te yandan, tmyle yzen grsel imgeler, zevkler ve olanaksz dlerle ilgilidir. Bunlarn: sahte dler, sahte vaatler olduunu sylemek nemli noktay gzden karmak demektir. Btn eilimlerin resmi politikas bu topya yn karsnda kat bir biimde z denetimcidir. Snrlarn epeevre savunurlar ve yalnzca ok zel politik zneleri kapdan brakrlar. htiyalar, haklar ve talepler tamam; ama yaam tarz zevkleri ve zlemler hl kapnn dndadr. Baz yeni politikalar ve zellikle feminizm politika ile yaam arasndaki bu su gtrmez farklarn yklmas zerinedir. Tketici kltr de daha tutarl bir ekilde ve sklkla ayn nfus kesimini hedef alarak ayn etkiyi yapar. Btn bunlarn kesin etkisi Fordizmin politik kltrne baz yantlanamaz sorular yneltmek olmutur. Eski politik kesinliklerin k, yirminci yzyl balarndaki rgtlenme ve kimlik biimlerine duyulan inancn yitirilmesi halka ak toplantlar, kap kap dolamalar, parti edebiyat ve eski tarz yurttalk anlay Thatcherizm dnemindeki duyarszln rn deildir yalnzca. Depolitizasyon politik sre hakkndaki bir ktmserlikten ok daha fazlasn anlatr. Bu, insanlarn enerjilerini harcamay setikleri ve umutlarn baladklar yaam politikadan artan bir biimde ayrtrlmasn ifade eder. Giderek daha ok insan asndan, kendilerini ifade etmek, benlik duygularn tanmlamak, iyi yaam imlendirmek iin bir g ve zgrlk duygusuna sahip olduklar yer, iyeri resmi politik yaplanmalarn dnda tatil dnyasnda, evin iinde byk maazalardadr. Bu senaryoyu Thatcherizm yaratmad, ama mevcut politik kltr onu kesinlikle kendi karna kullanyor. imdiki ortamda zendirme bedelini deyerek politikadan kurtulma, onu sadece kstlayc brokrasi ve kk skntlarla ilgili grme ynndedir. Yaam, yle grnyor ki baka yerdedir. yleyse, tartma yaratacak bir tarzda sorarsak, arkamza yaslanp piyasaclarn ilerini grmelerini mi bekleyeceiz? Eer insanlar canlandran ve benlik duygularn ifade eden bir kltrel gndem arayndaysak, tketici

3 -> 4

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi10/s10_y5.html

kapitalizmi zaten bunu daha iyi yapmyor mu? Gerekten maazalar dnda gidilecek yer kalmad m? Yeni Zamanlar, Frank Mort, 9. Blm Tketim Politikas iinde , Ayrnt Yaynlar, 1995

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

19.11.2008 21:07

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

indekiler Editrden nsan Anlamann Kkenlerine Dair Bir Analiz Anlam, Anlama, Anlamak Saat Tamircisi Yaamn Anlam, Yaamn Anlamnn Ne Olduunu Bulma Srecinden barettir. Anlam-Anlama-Anlamak Bilgi ve Anlam zerine Monolog Anlam Nasl Bilirdiniz? Mehmet Yapc Dr. Kemal Glden Oyunbaz Nilsun Urall

Nejdet Evren Yetkin Ik Ferda

1 -> 2

18.11.2008 20:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

Yeni Medyada Mit, Akl, Anlam Anla()ma Balamnda Konumak ve Dinlemek Anlamada Tarih ve Dil Homo Semioticus Ricoeur'de Sylem, Yorum, Metin ve Anlam Anlamn Doas ve Kuram Aklamak ve Anlamak Anlamak Nedir? Anlama ve Yorum Sosyal Bilimlerde Anlam Anlamak Sorunsal Medya ve Zedelenen Anlam Anla(ma)

Fatima Lasay (ev:Gken Yaayan, Boray Tek) Mustafa Efe Ate Brice R. Wachterhauser (Felsefe Ekibi) Mehmet Rifat (Felsefe Ekibi) Eren Rzvanolu (Felsefe Ekibi) Arda Denkel (Felsefe Ekibi) Mehmet Rifat (Felsefe Ekibi) Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi J. Baudrillard (Felsefe Ekibi) Nilsun URALLI

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y0.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Editrden

Selma Yldz "nce imgeler; -imgelerin zihinde nasl doduunu aklamak. Daha sonra imgelere uyarlanan szckler. Sonunda szcklerden itibaren mmkn olan kavramlar..."* Bir yaklama gre, biz dnya ile iliki iine anlama yoluyla gireriz. Anlamaya altmz ncelikle iine doduumuz anlam dnyasdr. Orada anlam hazr buluruz. Zihnimiz o anlam dnyasna bir ekilde dahil olur. Anlam bize deiik aralarla tanr. Anlam tayan en nemli ara dildir. Zaman iinde kimilerimiz verili anlam dnyasn sorgulamaya balar. Kendince anlamlar retir. Bazen de anlamn hi de anlaml olmadn dnr. Anlam evrilen insann en temel gereksinimleri iinde yer alr. O, anlam retmek ve tketmek ister. Anlamn olmad bir dnya botur, yaanmaya bile demez. Bazlarnn ii de iktidar arac olarak anlam retmektir. rettikleri anlamn urunda yok olmaya deecek deerde olduunu bireylere benimsetmek iin aba gsterirler. Anlam n tarihsel, ideolojik, psikolojik, dilbilimsel ve felsefi boyutlarna deinmeye altmz bu saymzda, yaptmz semeler ve yazarlarmzn katklaryla oluturulmu metinleri ilginize sunuyor, keyifli okumalar diliyoruz... *Pierre Klossowski -Nietzsche ve Ksrdng

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

1 -> 1

18.11.2008 20:26

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y18.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Aklamak ve Anlamak
Mehmet RFAT XIX. yzyln sonlarna uzanan ve yorumbilimsel aratrmalardan gelen eski bir kartlkt bu. Bir metin karsnda taknlan birbirine kart iki tavr, iki bilgi eidini gsteriyordu: Bir yanda olgularn aklamasna dayanan ve doa bilimlerine zg olan bilgi; te yanda anlamaya dayal olan ve felsefe, edebiyat gibi dnsel etkinliklerle benimsenen bilgi. Ricur un bir dnem grlerinden etkilendii ve hakknda Mikel Dufrenne ile birlikte bir kitap (Karl Jaspers et la philosophie de l'existence, 1947) yazd Karl Jaspers, aklamak ile anlamak arasndaki ilikiyi, daha dorusu kartl yle tanmlar: "Yanl anlalmalar ve anlalmazlklar nlemek iin [...], anlamak terimini, psikolojik adan birbirinin iine geme yoluyla elde edilen bilgi iin kullanyorum [...] Nedenden sonuca uzanan nesnel bir ban dardan gzlemlenerek doa bilimlerinin yntemleriyle ortaya karlmas hibir zaman anlama deildir, her zaman iin aklamadr." {Psychopathologie gnrale, 1933, s. 25). te ada insan bilimleri byle bir ayrmla karlanca rahatszlk duymaya baladlar, nk kendilerini bu tr bilgilerden hangisine adayacaklarm bilemiyorlard. Ricur de bu tr bir kartl srdrmek yerine uzlatrma yoluna gitti. Ona gre, aklama ile anlama birbiriyle atmaz: Birbirlerinin yerine geerler, sonunda da biraraya gelirler. nk aklama sonuta anlamaya yarar. Dnya ve onu gzlemleyen, onu anlamaya alan insan arasndaki ilikilerin engellendii ya da askya alnd bir evren olarak metin yapsal trden bir aklamayla birlikte ele alnabilir. Byle bir aklama Ricoeur'e gre elbette geerlidir: Yani metin d dnyas ve yazar olmayan bir anlaml btn olarak ele alnabilir, d dnya yokmu gibi metnin kapall iinde kalnabilir. Byle bir olaslk vardr ve uygulanmaktadr. Szgelimi dnyadaki anlatlar aamal evreleri olan (hiyerarili) btnler olarak betimlenebilir. Ancak mitler dikkate alndnda, Ricceur'e gre, byle bir betimleme, mitlerin insanlar tarafndan yaratl ve anlamlandrl iine girmez. te o zaman da teki yaklam biimi, yani anlama, yorumlama devreye girer. Bu yaklam da metnin (anlatrm, mitin) kapalln aar, d dnyay devreye sokar, toplumsal-tarihsel balama gider, metnin gndergesine (referarima) ynelir. Yorumlama eylemi de ite bu noktada balar Ricoeur e gre. Anlamak, yorumlamak temelde gstergelerin dolaym yoluyla, okuyan zne ile okunan nesne (metin) arasnda bir uyumu balatr. Metni anlamaya almak demek insann kendini anlamaya, kavramaya balamas demektir. nk okuma iinin iine giren zne kendini bir baka trl grr. Okuma srecinde, uzakta olan yaknlar, tekinin bilgisiyle nce kartlama sonra btnleme balar. Gcl (virtel) haldeki bir metin, okuma yoluyla bir olu durumuna, bir edim haline getirilir: Sessiz haldeki metin okuma yoluyla harekete geirilmi olur. Her okuma, metnin anlamlarnn zel bir gerekletirilmesidir, balangta bizden uzakta bulunann bize yaknlatrlmasdr. Bylece Ricoeur'de anlama, aklamaya oranla daha ar basar ama onun yaklamnn temelinde aslnda u dstur yatar "Daha iyi anlayabilmek iin daha fazla aklamak." Burada sz dorudan Ricoeur'e brakalm: Zaman ve Anlatnn giriinde bakn ne diyor: "Sonu olarak, ister eretileme, ister olayrgs sz konusu olsun, daha fazla aklamak demek, daha iyi anlamak demektir. Anlamak, birinci durum sz konusu olduunda, devingenlii [dinamizmi] yeniden yakalamak demektir. Bu devingenlik gerei olarak da eretilemeli szce, yani yeni bir anlamsal belirginlik, tmcenin harfiyen okunmas srasnda ortaya kan anlamsal belirginliin kalntlarndan fkrr. Anlamak, ikinci durum sz konusu

1 -> 2

18.11.2008 20:37

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y18.html

olduundaysa, tam ve eksiksiz bir eylem iinde, koullar, amalar ile aralar, giriimler ile etkileimler, baht dnleri ve insan eyleminden doan istenmedik sonulardan olumu eitli eleri biraraya getiren ilemi yemden yakalamak demektir" (Zaman ve Anlat 1, s. 17). Bugn artk yorumbilim ile gstergebilim iinden baktmzda yle diyebiliriz: Bir eyi anlamak demek, onu en azndan gcl olarak yeniden retebilme gcne sahip olmak demektir. [Bir aklama: Cogito dergisinin 43. saysnda (Yaz 2005, s. 8-9) Ricoeur stne yazdm ksa bir metinde ("Paul Ricoeur ve Bir Bakas Olarak Ben") yle demitim: "Paul Ricoeur' 'daha iyi anlayabilmek iin' onu 'daha fazla aklamam' ve 'daha fazla yorumlamam' gerekiyor. Bunu gerekletirmenin en salkl yollarndan biri de 'eviri Ediminden gemez mi!'' Ricoeuru evirme Edimimiz bitmedi, sryor!] Ricoeur aklama ile anlamay kaynatrmaya zen gsterirken dncesinin btn aamalarnda felsefe ile insan bilimlerini uzlatrmaya alt. Daha nce de belirttim, btn bilgilere, btn bilim dallarna akt o. Bir tek bilim dalna bal kalmak istemedi. nsan eyleminin yorumlanna ilgi duyan btn insan bilimlerine o da ilgi duydu: teki'ni tanmak, teki1 nin bilgisiyle kar karya gelip onu yorumlamak istedi. Gerekten de Ricoeur her bilim daln, kendi alma alan iinde de etkin klacana inand an, onu dikkate alyor, onu kendi yorumlama anlay erevesine oturtmaya alyordu. Ama bir bilimsel etkinlik alannn her eyi kuatmaya alan topyekn bir programla hareket ettiini grd anda da buna kar kmakta geri kalmyordu. Metin: Yukarda da vurguladm gibi, metin, Ricoeur'n yommbilimine gre, altrlmad, okur tarafndan konuturulmaya balanmad srece "sessiz" kalr. Metnin anlam okurun okuma ediminin getireceklerine baldr (bu adan almlama estetiinin bak asyla bir btnleme iine girer Ricoeur). Metnin anlamlar okurlarn beklentileriyle alr. Metin okurlara direndii srece okuma mcadelesini srdrmek gerekir. nk okura direnen metnin gerisinde varolan yaratc yazardr: O, anlamlar deen, anlaml btnleri kazmaya alan, aporilerden aporilere srayarak yorumlamalarn oaltan, dilin kendi stne kapanmasna kar kan bir yorumlama ant'dr. Onun metinleri, onun kitaplar okurlara, ounlukla o ana kadar birlikte hi dnlmemi eylerin artk birlikte ele alnabileceini gsterir. Anlam: Ona gre her ey ina edilmitir, her ey yaplandrlmtr. Byle bir dnya karsnda da insann ancak paral gr olabilir. Global bir yargdan, tm kuatc genel bir grten sz edilemez. Bu nedenle dnyann anlamlarna getirilecek yorumlarda her zaman bir oulluk sz konusudur. Bir baka deyile, bir yerde bir anlam varsa, bu anlam yorumlamann da birok yolu vardr: yleyse her zaman bir tek deil, birok okuma, birok yorumlama sz konusudur. Zaman ve anlat: Anlatnn zellii, zaman ortaya karmaktr. Anlat, zamann "bekisi"dir, "koruyucusu"dur. "Bir yky anlatma etkinlii ile insan deneyiminin zamansal nitelii arasnda salt rastlantsal deil de kltrlerar [kltrler tesi] bir gereklilik biimi sunan bir ballam [karlkl bir bant] vardr. Ya da yle diyebiliriz: Zaman bir ykleme [anlatma] biimine gre eklemlendii lde zamana dnr. Not: Daha Fazla Aklamak" steyen Bir Yorumbilimci: Paul Ricoeur -Okuma Notlar balkl metinden Anlamak ve aklamak alt balkl blm alntlanmtr. Cogito, Say 56, 2008, Yap Kredi Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:37

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y8.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ANLA(MA)
Nilsun URALLI

Yaptmz her hareketin, bir anlam olmal yaamda Sylediimiz her szn, Grdmzn her gzelliin, Okuduumuz her kitabn. Btn bu resimler, bouna yaplm olamaz ya Btn bu heykeller, Btn bu ezgiler, Btn bu filmler. Btn bu hikyeler, bouna yazlm olamaz ya Btn bu romanlar, Btn bu iirler, Btn bu kitaplar. ptm sevgilimin, bir anlam olmal yaamda Sevdiim kardeimin, Sevilen insanlarn, Beni seven dostumun. Bunca zamandr durmadan, yorulmadan gen kularn bir anlam olmal Denizde yzen balklarn, Bal yapan arlarn, Ormanlar kral aslann. Srasn armadan gelen mevsimlerin, bir anlam olmal bence Ne zaman yamas gerektiini bilen karn, Bereket getiren yamurun, Sabahlar doan gnein. lkbaharda aacan unutmayan gelinciin, Pembe, beyaz, krmz gllerin,

1 -> 2

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y8.html

Karanfillerin, Mor smbllerin bir anlam olmal bence Ak denizlerde, bir kadermiesine avlanan balknn, Onun boyas dklm kaynn, Kayn rotasz ilerlemesinin, Denizler de ahlanp comasnn bir anlam iftinin buday yetitirmesinin, Budayn un, Unun ekmek, Ekmein katk yaplmasnn bir anlam Domatesin krmz, Limonun sar, zmn yeil, Portakaln, kendi renginde olmasnn bir anlam Gkyznn mavi, Bulutlarn beyaz, Gecelerin karanlk, Sabahlarn aydnlk olmasnn bir anlam olmal Sigara fabrikalarnn, Ttnden sigara yaplmasnn, Her yerde sigara satlmasnn Ve benim sigara imemin bir anlam olmal yaamda nsanlarn evlenmesinin, Sanki belli bir kotay tutturmak zorundaym gibi, durmadan ocuk yapmasnn, Sonra piman olup boanmasnn, Belki de piman olup boanamamasnn bir anlam olmal nsanlarn dnmesinin Ya da daha ok dndklerini zannetmesinin, Dnmenin, tehlike olarak grlmesinin Ve sonuta her eyin, dnyann sonu olarak dnlmeye balamasnn bir anlam olmal Anlama abasnda olan herkes iin Nilsun Urall

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y10.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Anla()ma Balamnda Konumak ve Dinlemek


Mustafa Efe ATE Kimileri konuarak yeni fikirler retirken, kimileri dinleyerek bunu yapar. Bunlardan hangisinin iyi bir yntem olduunu kararlatrmak elbette ki kiinin kendisine has bir karardr. Ancak burada bu karardan daha ok, insana zg bu iki zelliin, olumlu ve olumsuz ynlerini tartacaz. Konuarak treteceimiz fikirler, hitap ettiimiz kiinin sahip olduu belirli karakteristik zellikleri incitmeyecek yaplarda ekil bulur. Bununla szn etmek istediim, karmzdaki kiiye ya da kiilere kar konuurken, onlarn sahip olmu olduu zellikleri (inanlar ya da deerleri) gzetmek zorunda olduumuzun, bizde istemsiz bir ekilde olutuudur. Hibir zaman, konumaya deer grdmz kiiyi ya da kiileri saf bir dile tabi tutmayz. Dilimizi srekli yontup, rettiimiz fikirleri baz zamanlar geriye atp, yalnzca kar tarafn snrna kadar olanlar ifade ederiz. Tabi bu kendi kendimize bilinli olarak yaptmz bir engelleme gibi gzkse de ou zaman bilinsiz geliir. Konumaya vaktimiz olan tm insanlar gzmzn nne getirip dnrsek grrz ki, onlara, mutlaka ya kendimizle ilgili ya da onunla ilgili syleyeceimiz bir ey vardr ve onu sylememiizdir. Bu konumann eksik bir yndr. Bir dier eksik yn ise, konutuumuz tarafn, bizim ile ilgili edinebilecei olumsuz izlenimlerin nn kesmektir. O an iin, konuma esnasnda, dilimizin ucuna gelen bir fikir ou zaman geri itilmitir. Kendi fikrimizi gayet iyi bir dzeyde hissettiimiz ya da fikrimize kar hibir yorumda bulunamadmz, acaba iyi bir fikir mi, diye sorguladmz bir esnada bunu kar tarafa aklamaya ekindiimiz zamanlar da bir hayli oktur. Tm bunlarla beraber konuarak taze ve benzersiz fikirler de tretme ansna sahibizdir ama bu yalnzca kar tarafa ilikin salam bir inan desteine ihtiya duyar. Konutuka aldmz, akladmz, alabileceimiz kii ya da kiilere kar kurulan bir inan Dinleme ise konumaya kyasla, kiinin sahip olmu olduu daha znel ve serbest bir alana iaret eder. nk kiinin konuulanlar dinlemesi, hibir zaman, bir baka kiinin ayn konuulan dinlemesiyle edeer deildir. Bir baka kii konuulanlar kendine ait, hr ve zgr bir zeminin ierisinde bulunan zihin terazisinde tartarken, bir dier kii kendi kefelerinde ayn ilemi yapar. Bu koullarda, anlatlmak istenenin senin anlama yetinle ilikili olduu kesindir. Tm insanla ilikin farkl anlama yetileri de, insanlarn neden bir taraftan benzer ama dier taraftan farkl olduklarnn nemli delillerini oluturur. Bu anlama yetisinin eitlilii bize, konuulan genel anlamda dierleri ile ayn, fakat zel anlamda farkl anlayacamz gsterir. Dinlediklerimiz, kendi zihnimizde oluacak snrsz yorumlara yol at iin olumlu, te yandan da baka kiilerde farkl yorumlara sebep olduu iin olumsuzluk olasl tar. u halde, konuma ve dinleme yetilerimiz arasnda ilikilendirebileceimiz, ilgi ekici bir durum da sz konusudur. Dinleme esnasnda, zgr ve hr bir ekilde gezinirken, konuma esnasnda tedirgin bir ekilde hapsoluruz. Baka bir deyile, eer dinlemek, kiilerin sessiz ilerleyii ise konumak da sesli tutsaklklardr.

Mustafa Efe ATE Mula niversitesi Felsefe Blm IV.Snf

1 -> 2

18.11.2008 20:34

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y10.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:34

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y3.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ANLAM ANLAMA- ANLAMAK


Nejdet EVREN sel ve dsal olgularn devinim trlerine gre kendilerine bir deer yklenir. Bu deer olgu ve maddeyi tanmlamaktan farkldr. Olgularn varolu biimlerini gzlemleyerek ne olduklarn tanmlamak, onun ayn zamanda ne olmadn tanmlamak ve anlamaktr. Bu yn ile eer madde-dnce diyalektiini esas alyor isek unu hemen syleyebiliriz ki anlamak eklindeki dnce zinciri anlama ve anlam dan nceki bir halkay oluturur. yle ise tartmaya anlamak ile balamak gerekir dncesindeyim. z kendinden var olandr ve biimle sonsuzlar. Sonsuzluun ne olduunu bilmek, z- anlamak ile balar. Anlamak, d evrendeki tm z-lerin ve biim-lerin nasl var olduklarn, devinimsel yaplarn, neden ve sonularn bilmektir. Bilgi, anlamann temelini ve alt-yapsn oluturur. Dorulanabilir, denetlenebilir ve gzlem ve deney ile yinelenebilir olan bilgi, dayand olgunun anlalmasn salar. Anlamak bir teki yn ile zneldir. Evrenin sonsuz olduunu sylediimizde bunu nesnel ve znel olarak ifade etmi oluruz. znel anlamnn nesnele yaknlamas znelin anlama snrlar ile ilgilidir. Anlamak bu yn ile gerein ta kendisi olmaktan tededir. Anlamak ile anlama arasnda ince bir izgi vardr. Anlama, anlam verebilmeyi, irdelemeyi, dnceyi baat koar. Anlama bir yeti deil dnce halkasnn anlamak iin kullanlan bir abasn anlatr. Anlamak nasl bir eyi tam olarak bilmek ise anlama da onu bilme abas olarak deerlendirilebilir. yle ise anlama bir yn ile kiisel ve znel aba olmaktadr. Anlamak ise bu abann sonunda doru ya da yanl varlan bir sonu ve deerlendirme olmaktadr. Anlam, hem anlama ve hem de anlamak tan farkl bir noktaya der. Anlam, bir olguya klf bimektir. Olguya bir deer ve bir ekil vermektir. Bu yn ile anlam, dncenin olgu karsnda farkllamas ve deerlendirmesi ile olguya ynelimi olarak karmza kar. Zaman sabite aldmzda yer ekimine farkl bir anlam, sabite aldmzda ise ktle ekimine farkl bir anlam ykleriz. vmenin ktle ekimi ile e-deerde olduunu belirleyen Albert Einsteinn genel ve zel grelilik kuramlar bu adan Isaac Newton yasalarndan ayrlr, ztlarlar. Anlam bir yn ile bir deeri, deiebilirlii ifade ediyor ise de dier yandan gerein znel karsndaki duruuna ve var olmasna znelin yaknlamas ile anlamak ile ayn noktaya dmektedir. Bu u demektir; anlam yklediimiz sreler bizim znel yaklam ve alglarmz ve anlama ve anlam yklemelerimizden bamsz olarak vardrlar. Anlam yklemek ve anlama abalarmz ise gerei anlamak ile rttnde bir ey ifade edecektir. Anlam, yklenen olgunun eitliliine gre farkl ireklerde alglanabilir, anlalp deerlendirilebilir. rnein konut dediimizde bunun ireini, kapsamn, llerini, nicel ve nitel yapsn farkl anlamak mmkn olacaktr. baraka dediimizde ise snlan derme atma bir yerleke anlalacaktr ve ok farkl anlamlar yklenmeyecektir. Bu adan anlamn temsil ettii olgudan bamsz olmadn, sbjektif ve yarg- iermesi nedeniyle de yer ve zamana gre farkllatn sylemek mmkndr. Hemen unu da belirtmek gerekir ki bir olguya anlam yklenmemi olmas o olgunun anlamsz olduunu gstermez ve anlamsz olarak

1 -> 2

18.11.2008 20:31

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y3.html

tanmlanm olmas da onun anlamsz olduunu gstermez. Bu deerler yalnzca o yer ve zamandaki sosyal ilikilerin genel geer tanmlamalardrlar. Bu ynyle de anlam ve iinde barndrd anlamsz tanmlamalar sosyal ve tarihsel bir ierie sahiptirler. Olgu ile anlam bu adan bir-birlerinden greceli olarak baszdrlar. Olgu gzlem ve deney ile anlama abas ierisinde nce anlalr duruma getirildikten sonra anlamlandrlr ki bu halkalar yek-dierinden koparlmadan gerekleir. Olgunun karmaklnn onu anlama ve anlamlandrmamz zorlatrmas bundandr. Yaratc akln yaratt soyut kavram ve anlalabilir olan anlamsal deerler de temelinde somut olandan yorularak soyutlaan kavram ve deerler olup anlalabilir, yorumlanp deerlendirilebilir olgulardr. Totemden soyut tanr kavramna gei byledir. Ekim 2008 Kksu

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:31

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ANLAM, ANLAMA, ANLAMAK


Dr. Kemal GLDEN Anlamlandrlmam olaylar bizi skntya sokar. Tamamlanmam iler gibidir. Srekli bilincimize gelerek bizi rahatsz ederler. Ancak halledilmemi konular bir zme, bir plana baladmzda skntmz ve stresimiz kaybolur. Buraya kadar tandk bildik olmayan bir ey yoktur. Daha yakndan baktmzda anladmzda mutlu, anlamadmzda mutsuz olmakta ve zlmekte olduumuzu fark ederiz. Tm olmak istediklerimiz, hedeflerimiz, yaamdan beklediklerimiz anlam oluturmaya edeerdir. Neyi, nasl anlyorsak, anladklarmza gre geleceimiz ina olacaktr. Sanki anlamlarmz bizi ynetmektedirler. Tm motivasyon ve olumlu duygularmzn anlam oluturma ile birebir ilikisi vardr. Bu yn ile anlamak, bir eyler yapabilmenin, olumlu duygu retebilmenin ve znt ve kederlerden, anksiyeteden kurtulabilmenin biricik ve tek yoludur. Tm yaammz hayatmzda karmza kan olaylar ne kadar anlayp anlamadna ikincil gelien motivasyon ve duygulardan olumaktadr. Bizi zen ve sevindiren karmza kan olaylarn iyi veya kt olmas deil, bizim olaylar nasl deerlendirdiimize, nasl anladmza baldr! Dolays ile yaam sadece bize baldr. Herkesin dnyas kendi kuraca oluturaca anlam temelleri zerine oturur. Geleceimizi oluturduumuz anlam emalar yneteceklerdir. Anlam dnyamz yaammzdr. Ne kadar anlarsak o kadar mutlu, huzurlu, ne kadar az anlarsak o kadar mutsuz olmaktayz. Anlam ve duygu birbirinden hi ayrlmayan ikili bir varolutur. Duygunun olduu yerde anlam, anlamn olduu yerde duygular vardr. Bu ikili varolutur. Madalyonun bir taraf anlam dier taraf ise duygulardr. Anlam-yaam zdetirler. Beraber yaratlmtrlar. Sanki insan doaya fark etme zelliine elik eden anksiyete (kayg) duygusu ile braklm ve bundan kurtulabilmek iin eline sadece anlayabilme yetenei verilmitir. Karmza kan yeni olaylar fark edip anladka skntlarmz kaybolmakta anlamadmz zaman ise huzursuz olmaktayz. Yaamda neler yapacamz hep sahip olduumuz anlam emalar belirlemektedir. nsan yaam her eyi ile doutan getirdikleri ve stne ekledii anlam emalar zemininde gelien etkinliklerdir. Her trl isteklerimiz altta yatan anlam emalarmza gre olumaktadr. Ruhsal ve sosyal yaammzda karmza kan olaylar nasl ve ne kadar anladmza gre oluur. Doal motivasyonlarmz, drtlerimiz de temelde doal anlamlarmza dayanr. Bu anlamlar genetik kodlarmzda yazldr. Yaam anlam temellidir. Tm motivasyon ve duygular anlam emalarna gre olumaktadr. Anlam faaliyetimiz, anlamlarmz bize ok kompleks ve eitli anlama biimlerimiz varm gibi grnr. Aslnda anlamlarmz farknda olma yeteneimiz sayesinde, iki farkl ey arasndaki oluturduumuz mukayese sonulardr. Biz fark etme yeteneimizle yaptmz mukayese etme ilemini, anlama zelliklerimizden biri olduunu sanrz. Halbuki yeni bir eyi fark ederek eskisi ile mukayese etmekten baka trl bir anlam oluturabilme biimimiz yoktur. Bu anlamann en primer tarifidir. Anlamann byle elemanter biimde incelenmesi, kendimizi ve evremizi, sosyal siyasal,

1 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

ekonomik, her bakmdan anlamamz mmkn klacaktr. Anlama aslnda tek bir sre olmasna karn, bir sr farkl grnmlere sahiptir. 1. Anlama hep bilinen bir basamaktan balar. Bilinen basamak daha evvelden yine anlama sreleriyle bilinen hale getirdiimiz bilinmeyenlerdir. Anlama faaliyeti basite iki basamakl bir mukayese ilemidir. Bize gre bilinenle daha az bilinen arasndaki ilikidir. Bilinen basamaa gre daha az bilineni fark ederek balar. Bilinenden bilinmeyene bir ynelim gibidir. Mukayese srecinde iki eyin birbiri ile benzerliinin yannda farkllklar bir arada deerlendirilir. Benzer basamaklar birletirilerek ortak bir bilinenler kmesi oluturulur. ok benzerlikten az benzerlie bir sralama yaplr. Biz genellikle mukayese ilemi srasnda bilincimizdeki bilinen basama fark edemeyiz. Bu basamak daha evvelden bilincimizde yine anlama sreleri sonucu olumu grece bilinen bir basamaktr. Bu basamak bir n kabul gibidir. Bu n kabule gre benzerlik ve farkllklarla iliki kurabiliyoruz. Bilineni, referans olmayan bir anlama faaliyeti mmkn grnmemektedir. Bilinen ve daha az bilinen eklinde iki farkl basamak bir anlam ifti oluturur.(kili varolu) Anlama sreci bu basamaklar aras benzerlikler arasnda ilemektedir. Benzerlik artarken anlama sreci kolaylamakta benzemezlik artarsa anlama sreci zorlamaktadr. Anlam eylemi greceli olarak daha ok bildiimiz bir basamaktan bilinmeyene doru ynlenir. Bilinmeyenle balant kurar. Bilinmeyen basamak bilinenle ortak ksmlar olan ve ayn zamanda farkll olan anlamndadr. Birbirinin ayn olan iki eyi de anlayamayz. Yine birbirinden tamamen ayr olan iki eyi de anlayamayz. Her yeni olay nceden bir bilinene gre anlarz. Bilinmeyeni bilinenler cinsinden deerlendiririz. Bilinmeyen iinde bizim bilinenimize benzerlikler aratrlr. Sonuta her ikisi iinde ortak bir deerler kmesine ulalr. Anlama sreci nihayetinde iki farkll ortak bir benzer paydada buluturur. Anlam tamamlanrken ikinci basamaktaki benzer ksmlar birinciyle eleir. Bu elemenin amac ikinci basama birinci basamaa benzer yapmaktr. Bu eleme az bir benzerlikten daha fazla benzerlie ve nihayet aynla gitmek isteyen spektral bir grnm izer. ki basamak arasnda benzerlik ve farkllk ilikisi vardr. Daha doru bir deyile ok benzerlerin yannda daha az benzerlikler bir aradadr. Anlama srecine tm bilincimizle katlmayz. phesiz birinci basamakla ikinci basamak arasnda iliki srasnda birinci basamakta, ikinciyle rtmeyen ksmlar bulunabilir. te bu ksmlar ileme alnmaz ve dlanr. Bu dsallama olmadan anlama sreci balamaz. En kuvvetli bilinen-bilinmeyen ilikisi kurulur. Bir dier ifade ile o anda anlam basama olarak kullanlmayanlar dsallam olurlar. 2. Anlama ikili (greli) var olutur. Anlam hep ikili yapya sahiptir. Tek basamak anlamszdr. Anladmz her ey iki basamakldr. En basit anlama birbirine bal bir dipoldr. Bilinli mukayese ilemi iki basamaktr. Tek basamakta mukayese olamayaca iin anlama sreci balayamaz. Biz genellikle tek kutuplu konumamza ramen, sylediimiz her eyin dayand bir alt basamak hep vardr. Bu zemin basama pek konuulmaz. Zemin nceden tamamlanm bir anlamdr. Anlama srecinin bilinenidir. Anlamlar elemanter olarak hep ikili ilikiler eklindedir. Her anlam bir baka anlama bal olduundan, hibir ey kendi kendine anlaml deildir. Yani mutlak anlam yoktur. stelik anlama yeteneimiz tekillik iinde almamaktadr. Bu yzden mutlak anlam aray gereksizdir. Hibir anlam basama dierinden ayrcalkl deildir. Bu tarifleri yaparken bile, anlattmzla, kendimiz arasnda bir ba kurmaktayz. Anlamn ikili yaps deimemektedir. Yine insan konuurken, srekli bir alttaki kendisi ile bir ikili iliki iinde olmaktadr. nsan hep kendine anlatr. Anlama srelerinin, konumann bilineni bilinddr. Anlama ve konuma bilind ile birlikte alr. (kili varolu) Einsteinn ifade ettii gibi bir asansrn iinde den bir insan hareket ettiini anlayamaz. nsan anlayabilmesi iin iki basamak gerekli olup asansr ii durumda basamak says bire inmitir. Anlamszlk olumutur. Anlamak bilinenden bilinmeyene olup iki basa gerektiren bir ilemdir. Esasen Einsteinn zel grelilik kuram anlama yeteneimizin fiziki evrendeki grnmdr. (Bu konu baka bir makalede incelenmitir.) Bilinen ve bilinmeyen basamaklar edeer basamaklardr. Edeer yaplmak istenen basamaklardr.

2 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

Anlamann oluabilmesi iin hep hazr bir basamak olduu iin Bizim akli srelerimiz bu gerei taklit eder. Bir anlamda akli srelerin gayesi yeni anlama sreleri iin srekli n kabul, bilinen, biriktirir. Bu biriktirdiimiz n kabulleri baka bilinmeyenleri anlayabilmek iin kullanrz. Tm bildiklerimiz n kabul ilevi grrler. Anlamann bilinen basama her zaman verili olmak zorundadr. Tm tarifler aslnda hep bir aralk iinde verilmelidir. Aralk bir ba ve sonu ihtiva eder.(ikili varolu) Tamamlanm anlamlarda ba ve son birleir, anlamszlar. Tekillik olur. Anlama yeteneimizin ikili oluu her eyi bir baka eyle eletirmeyi zorunlu hale getirir. Bir bilinenler dizgesine gre anlarz. Konuurken de altta yatan bir anlam dizgesine gre konuuruz. rnein kendimizi anlamak iin yine bu ikili prensibe uyarz. Yoksa sadece kendimiz dndakileri anlardk Ancak kendimizi de istediimiz ekilde ikiye blerek ve bu ikili zerinde bir dng ile her tarafmz inceleyebiliriz. Yine konuma ve dnme primer olarak kendimizden bir paray incelemektir. ncelikle kendi iimizde bir diyalog yaratrz. Sonra bu veri ifti ile evremizle balant kurarz. nsan her trl d eyleminde nce kendini anlar. Yine ayn anda ikiden fazla eyi de birbirleriyle ayn anda mukayese edemeyiz. Anlama sreci primer olarak ikilidir. Mukayese ilemine rasgele bir ikili iinde de balayamayz. Mutlaka kendimize gre daha ok bildiimiz basamaktan balarz. nce bir bilineni bilinmeyene bize benzeyenle balarz. Bu balama bir anlamdr. Sonra bu ikiliyi bir basamak sayarak dier bilinmeyen bir baka basamakla mukayese ederiz. Bu sreler hep ikili olarak var olurlar. Anlamlarmz iki basamakl olup, her ikili bir anlam birimi tekil eder. Anlama yeteneimiz deitirilemez olup, insan ancak byle anlayabilmektedir. Biz bir eylere gre anlarz. Yaam da byledir. Her ey bir baka bir eye gre vardr. Yaamda ikilidir. Motivasyonlarmzda da byledir. Anlam ve duygu dnyamz da bir ikili varolutur. Anlamszla anksiyete (kayg) anlam oluturma srelerine de olumlu duygular elik eder. (Bir baka makalede incelenmitir.) Mutluluklarmzda byledir. Herkesin beraber zlmesi, deildir. Herkesi eitleyen, aynlatran yaamlar yoktur. sevinmesi mmkn

Yaamdaki tm kavgalar, rekabetler, savalar, kskanlklar, anlamazlklar bu greli var olular ihdas etmek iindir. Hep ayn pozisyonda, durumda kalan insan can sklr ve kendi kendiyle kavga eder. nsanlar, her ey kendi farklln korumaa alr. Herkesin ayn fikre sahip olmasn salamak giderek zorlamaktadr. Yine ok kzdmz, fkelendiimiz eyler ve olaylar bize ok benzeyen veya bizim yapma eiliminde olduumuz eylerdir. Bunlar bir ekilde bizden ayrmamz, bizimle fark yaratmamz gerekir. Srekli ahlaktan bahsedenler kendi ahlakszlklarndan kurtulmaya alrlar! Fark yaratmak iin ou zaman lmne kavgalar, msabakalar, savalar yaparz. Tm mcadelelerin amac fark yaratmak iindir. nsan eitlii anlayamaz ve yaayamaz. ki anlam basamann birbirinden ok uzaklatnda, benzerlik kaybolduundan mukayese yeteneimiz yine kaybolur. Biz anlamszl iki defa yaarz. Bir iki ey birbirine tam benzediinde, bu durumda ikili varolu ortadan kalkyor. kincisi ile iki ey birbirinden ok uzaklatnda da anlamsz oluruz. Her iki durumda ikili varoluta ve mukayese ortadan kalkyor. Anlamszlk oluur. Sevdiklerimiz ok uzaklara gittiimizde zlrz ve i ie yaamaktan da o oranda sklrz! Anlam belli bir aralkta geerlidir. Ar yaknlk ve uzaklk ayn anlamda olup, anlamszdr. Bebek ve anne intrauterin hayatta bir sre sonra sklr. Sanlanlarn aksine doum bir travma olmayp bebek ve anne iin istekli bir olaydr. Ar yaknlama mutlaka bozulmaldr. Bir eyin anlamn bir baka eye gre anlayabilmemizin nemli sonular olur. O halde ayn olay deiik anlam seviyelerinden baktmzda deiik grnmelidir. Dolays ile ayn olay da yoktur. Sadece benim yeni bir olay anlamak iin kullandm bilinen basamakla e zamanldr. Yukarda biraz bahsettiim gibi. rnein a iken yemein tad baka olacak, ekerli bir gda almndan sonra, ac bir kahvenin tad baka olacaktr. Yine, deiik konum ve hzlardan ayn bir olaya bakldnda farkl deerler alglanacak ve llecektir. Dolays ile herkesin acs tatls, zaman algs, kendine gre olacaktr. Bu farkllklar anlamn bilinen basama ile bilinmeyeni benzerletike ayn deerler ortaya kacaktr. Bizim kendi bilincimizin amac srekli benzerlikler yaratarak evreni de hep ayn grmee alrz. Kendisi ve evresi ile bark yaayan birisi, phesiz byle yaamayana gre daha az zaman ve oksijen tketecek ve bakalarna gre daha uzun yaayacaktr. Yine, bir insan kendine gre zamann nasl getiini anlayamaz. Bu insann zamann bakas anlar. Bizde aslnda bakasnn zamann anlayabiliriz. Hakikaten derin dndmz

3 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

zamanlarda, ne kadar zaman getiini anlayamayz. Bakalarna gre ok zaman gemesine ramen, saate gre ok zaman gemesine ramen bize gre hi gememitir sanki. Mutlak doru, gereklik de olmaz. Her ey bir eylere gre vardr. Mutlaklk anlama snrnn dna kar. Biz olaylar o andaki anlam durumuza gre anlayabiliyorsak, bir baka zamanda ayn olay baka trl deerlendireceiz demektir. nk bilincimizde srekli deimektedir. Yine ayn olay baka kiilerde deiik deerlendireceklerdir. Souu, sca, ekiyi, tatly, zaman srekli olarak iinde bulunduumuz ruhsal duruma gre anlayabileceiz. Hi kimse bir rengi, rnein yeili ayn ekilde gremeyecektir. Yine, ayn kii bugn grd yeili yarn baka tonlarda grecektir! Hakikaten hep ayn scaklkta itiimiz kahve, ay, bize bazen normal, bazen ok scak gelecektir. Canmzn ok istedii durumlarda, ne sca ne de souu tam olarak alglayabiliriz. Scak ve souk eyler bize normalmi gibi gelir. Her olay bir duruma gre anlalabilir. ok sevdiimiz, takdir ettiimiz bir kii hakknda, en kk bir anlam deiikliinde nefret eder duruma geliriz! nsann anlama srecinin balayabilmesi iin birbirinden farkl en az iki basamaa sahip olmas ve bu basamaklardan birinin bizim iin bilinen, atmasz olma gerei, bizim anlayabilmemiz ve yaayabilmemiz iin yaradlla anlam getirmek zorunda olduumuz sonucunu getirmektedir. Yaradl pasiftir ve yaratan vardr. Her anlam rn ikili olarak vardr. Tekil anlam olmaz. Anlamann greli karakteri, hepimizin bildii gibi, her eyin bir sebebi olmasn gerektirir. Bu karmlar gnlk yaammza ve saduyumuza uygundur. Hibir ey kendi iinden tam olarak anlalmaz. Kendilik tekil bir durum olup, anlamn oluumu iin insan kendisine kendinin dndan bakmaldr! nsan vatan hasretini, vatanndayken anlamaz. Ancak yurt dna ktnda anlar. Ayrlk olmadan zlem olmaz. Gzel motivasyon ve duygular iin ayrlk arttr. Anlama zelliimiz yaamdan ayr deildir. Yaam anlama yeteneimize uygun davranr. Varolu kendi dnda en az bir balant ierir. Anlamak yaam demektir. Yaamda hep bir ikili varolutur. Bir eyleri yaparken hep baka bir ey iin yaparz. Bu baka bir ey bizim bilinenimizdir Bazen bu ikili arasndaki ba kopar ve izofrenik yaamlar ve grnmler oluur. Yalnz braklan her ey lr. Eroinman ssz bir adaya braklsa eroin krizi geiremez. Akama kadar yemek yemeyeceini bilen kii ackmaz. nk yemekle aras akama kadar kesilmitir. Oruta insanlar daha az ackrlar. Hapishanelerde tecrit edilen insanlar ksa zamanda lrler. nsan yalnz yaayamaz. Kadn erkek beraberlii ve evlilik messesesi, yaamn en nemli anlamlarndandr. kili olarak ok kuvvetli anlamlardr. Bu anlam gereklemez ise yaamda byk sorunlar olur. Sonradan greceiz, yaammzn sosyal ve siyasal kurumlar hep derin anlam ikilileri stne ina olacaktr. nsan rasyonel olarak, fark ettiini fark ederek yaar. Sadece fark etmek anlamszdr. Fark ettiini fark etmek de vazgeilmez ikili varolutur. Birisi varsa dieri de vardr. Fark ettiini fark etmek rasyonalitenin balangcdr. 3. Anlamlandrma sreleri hep kendimizden balar. evreyle ilgili her trl deerlendirmede kendimizi referans alrz. Kendimizi bilinen kabul ederiz. Buradan hareketle evreyi anlamaa alrz. evrenin bize benzemesini, bizi onaylamasn isteriz. Anlam, ancak evrenin bizi onaylamasyla anlam tamamlanm olur. Arabanzla sratli bir ekilde yol alrken kendimizi referans kabul ettiimizden bir nceki konumuza gre ne kadar ileri gittiysek, tm yol ve yol kenarndaki cisimler, aalar ve evler bize o kadar yaklarlar. Bu yzden hareket ynndeki cisimler bize geliyor gibi grnr. Yine bir yerden, rnein bir gemi ile kydan uzaklaan kiiler kynn gemiden uzaklatn grrler. Aslnda biz onlardan uzaklayoruz. nsan kendisine evresinden bakar. evre hep bizi onaylar. Anlam byle tamamlanr. Eylemle anlamak arasnda ters bir iliki vardr. rnein bir eye yaklarken kar tarafn bize gelmesi gibi Bir eyden uzaklarken kar tarafn uzaklamas gibi. Biz hareketleri primer olarak evrenin bize yaklap, uzaklamas olarak anlyoruz. Biz kendi hareketlerimizi biz hareket etmemize ramen, bizim hareket ynmze gre cisimlerin bize yaklamas uzaklamas olarak eklinde alglayabiliriz nk mutlaka mukayese edilecek bir yer olmaldr. Biz kendi hareketimizi anlayamayz. Bu yzden biz hareketli olduumuzda hareket ynmzdeki her ey bize gelir ve aksi yndeki her ey bizden uzaklar. nk biz kendi hareketimizi bir baka eye gre anladmzdan hareket ettiimiz kadar evre bize gelir veya gider. Ayrca primer olarak ncelikle hz deil sadece mesafe farkllklarn anlayabiliriz. Mesafe uzuyorsa oradan uzaklayoruz, ksalyorsa yaknlayoruz demektir. Hz algs segonder bir

4 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

anlamadr. 4. Anlama bilinen bir atmasz basamaktan balar. Tm anlama sreleri tekil atmasz bir anlam basamandan balar. Bu da yetmez. Bu anlam basamann iinde ikincide olmayan bir ey de olmamaldr. Bu olmayan ksm dsallatrlr. Yoksa anlama sreci balayamaz. Greceli olarak, nceden bilinen bir basamaktan balamak zorundayz. Eer bu basamak atmal ise yeni bir anlama faaliyeti balayamaz. atmal demek henz bu zeminde anlam faaliyeti devam etmektedir. Farknda olma yeteneimiz bu atmal basamakta kalr ve onu anlama evirmeye alr. Veya kendine salam baka bir basamak arar. Anlama iin kullanlacak basamak tekil ve atmasz olmaldr. kili karakteri olmamaldr. Yekpare btn bir zemin olmaldr. Anlama sreci byle tekil bir basamaktan bilinmeyen basamaa doru ynlenir. Bilinmeyen deiiklik anlamndadr. Bilinen basamak anlama srecinin n kabuldr. Sre karsna kan bu n kabule gre deerlendirecektir. Deerlendirmenin de tesinde her trl yaamsal etkinlikleri de nceden belirli olacaktr. nsan bir n kabul olmaynca dnemez ve bir eylem yapamaz. evremizi n kabullerimize gre anlarz. Bu manada evrede grecelidir. Anlamlarmza gre yaratlr. Kimse iin mutlak evre yoktur. Halkn saduyusuna ileyen bir atasz vardr. <<Kii kendinden bilir ii >> Bu sz de evremizde ne gryorsak, nasl tanmlyorsak, kendimizin de grdklerimize ve yaptmz tanmlara uyduumuzu ifade eder. nsan evresini kendi seer. Greceli evre vardr. Oluturulan evre vardr. Her eylemin zgrlk snrlanmtr. alan altta yatan anlamla snrlanmtr. n kabulle

Her trl problemi zerken, bir eyleme karar verirken, dnrken, hep, mutlaka bir tekil, bilinen bir zeminden balamak zorundayz. Aksi halde anlama srecimiz veya hibir motivasyonumuz balayamaz ve skntdan atlarz. Derin anlam seviyelerine gidildike, anlamlar bir birine benzemee balar ve bazen bu seviyelerde yanl zeminlere basarz. Buradan hareketle oluturacamz anlam emalar ilgin sonular retebilir. nsanlarn ayn konularda bile farkl grlere sahip olmalarnn temelinde bu farkl anlam basamaklar yatar. Hibir ey dnmediimizi zannettiimiz durumlarda bile bu derin anlam basamaklar zerinde duruyoruz. Bu basamaklar her hangi bir sebeple atmal ve yetersiz olduunda ruh halimiz hemen deiir. Maalesef bu basamaklar etkileyen faktrleri bilinli farkndalmzla yakalamamz mmkn olmadndan biz hep sonular olumlu veya olumsuz duygular eklinde yaarz. Hissiyatmz anlam rgmze baldr. Ama tamamlanm, hissiyat yaratan anlamlar bilinli deildir. Hepimiz aslnda yaammza devam ederken bir esas, bilinen zemine otururuz ve her trl motivasyonlarmz bu zeminden kaynaklanr. oumuz kendi zeminlerimizin ne olduunu bilemeyiz. Kimimiz, zenginliinin stne, kimileri, mesleki bilgisine, fiziksel gzelliine, zeksna, sosyal statsne, arkadalklar vs. zerine oturur. Yaamn dengeli devam iin byle zeminlere hepimizin ihtiyac vardr. Ortalama zemin atmal olursa bir sr ruhsal bozukluklar balar. nsan kendisine salam bir zemin bulmaldr. nsann anlamak iin bir bilinen basamaa ihtiyac olmasnn nemli sonular vardr. nsann ruhsal yapsnn da bir balang bilineni olmaldr. Bu bilinen de benliimizin anlam yapsdr. Ben ve benlik duygular insann en ok bildii en kudretli anlam ve duygulardr. Onun iin her szmze <<Ben>> szc ile balarz. Aslnda benlik iinde bizi ilerde ynetecek tm anlam ve deerlerin kode edilmi biimleri yatmaktadr. Bu manada <<Ben>> insann yaradlla getirdii en kudretli anlam rgsdr. Her hangi bir atma veya engelle karlatmzda veya anlamsz kaldmzda geri ekilerek bu ben anlamna yaslanp tekrar yaamn iine motive oluruz. Ben iindeki kode anlamlar zaman iinde alp salarak yaammz belirlemektedirler. Alp salma evrede benzerini, nihayetinde ikizini bulma anlamndadr. nsann herhangi bir anlam ve eylem iin, balang anlamlarna sahip olmas gerei onu yaradl anlamn bulmaya gtrr. Kendini yaratan ve yaatan anlam arar. Bu aray insan tanr ve din kavramna gtrr. Bu en derin anlam aray insanl dinler atmasna gtrecektir. Aslnda bu sava bilind olarak srekli vardr. Ancak bir gn rasyonel olarak da ortaya kacaktr. . Gnmzde baz rasyonel emareler vardr. 5. Anlama benzerlik ilikisidir. Benzetme srecidir. Anlama ift basamakl bir olay olup, iinde bilinen ve bilinmeyen iki fark edilebilir basamak ihtiva eder. Bilinmeyen basamak da rastgele olamaz. inde mutlaka bilinen bir eyler vardr. Birinci ile ikinci arasnda ortak bir eyler vardr. Benzerlikler vardr. Anladm dediimizde bir

5 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

benzerlik kurulmutur. Farkllk ve benzerlik ilikileri anlamlarmzdr. Bir anlam olutuunda iki basamak ok benzerlerden az benzerlere doru eleir. Basamaklar ok katl olarak ilev grr. Az benzerler farkllklar olutururlar. ok benzerliin sonu aynlktr. Bu noktaya hi ulalmaz. mknszdr. Her hangi bir kiiye veya bir eye kzdmzda veya sevindiimizde aslnda kendimize kzar ve seviniriz. Bu nasl olur? Bizim dmzdaki bir eyi anlayabilmemiz iin onun benzerinin bizde olmas gerekir. Anlama olay benzerlik ilikisidir. Aksi halde anlayamayz. Eer anlyorsak o bilgi bizim bilincimizdedir. Kzabilmek iin ise bizim dmzdaki bilginin bizimki ile benzer ayn olmas gerekir. Bir bakma, insan yaamnda hep bildiklerini arar. Benzerlerini arar. imizde ktlk varsa, ktl, iyilik varsa, iyilii ararz. . Bamza gelen hadiselerin sebebi sanldnn aksine d nedenlere bal olmayp, kendi anlamlarmzn rettii motivasyonlara baldr. Motivasyonlar bizim araylarmzdr. Anlama kabiliyetimiz bilinenden, biraz farkl benzerine ynelik olduundan kimsenin bana istemedii bir olayn gelmesi mmkn deildir! Biz hep istediimiz yerlere gideriz. Bizi ynlendiren anlamlar bilin d, daha evvelden biline anlamlardr. Bu derin bilin d anlamlar bizi ynetirler. Yneten anlamlarn bilin d oluu, bizim karmza kan olaylar tesadfler olarak deerlendirmemize neden olur. Byle deerlendirme doru deildir. nsan sadece isteklerine gidebilir. Kendimizle ne kadar bark isek, evremizle ancak o kadar bark olabiliriz. evremizi kendimize gre anladmzdan, bilincimizde salam anlamlar olmadnda evremize de yanl anlarz. Yanl anlama bir sr atmalara sebep olur. Kendisi ile bark olmayan evresi ile de bark deildir. Benzerler bir arada bulunur. Hakikaten bamza bir felaket geldiinde veya gzel eyler geldiinde benzeri hemen dibimizdedir. Kt bir olayla karlatmzda daha ktleri bamza gelebilir. Kt bir olay bamza geldiinde Allahm beterinden koru deriz. Bu derin anlamlar halkn saduyusuna ilenmitir. Bu daha kt olaylarn hemen yan bamzda oluunu ima eder. ok daha fazla dikkatli olmak gerekir. Daha kt ne olabilir ki? denmemelidir. Kt bir olay kt olaylar takip eder. Benzer bir sr felaketler ilave olur. Bu gerekler halkn saduyusuna ilemitir. <<Felaketler st ste gelir, Para paray eker, Krle yatan a kalkar, Bana arkadan yle sana kim olduunu syleyeyim, Anasna bak kzn al. Allah beterinden saklasn vs. >> Bu rnekler saymakla bitmez. Buradan kan nemli sonu evrendeki her trl fiziki, sosyal, siyasi yaplarn hep anlama yeteneimizin ileyi yasalarna, bilincimizi yneten yasalara simetrik davranddr. Anlamak farkllklar ortadan kaldrmak ve her eyi birbirine benzetmek anksiyeteden kurtulmak demek olup, insann ve evrendeki her trl hareketin amac budur. Dolays ile dnce eylemi gibi dier sosyal, fiziki, siyasal eylemler de birer anlamdrlar. Hepsinin amac farkllklar ortadan kaldrp, birlie, teklie ulamaktr. Bu sre byk benzerlikler ve atmalarla beraber yryecektir. Elerin birbirlerine olan sevgisi temel anlam basamaklarndaki uyuma, benzerlie dayanr. Daha doru bir ifade ile eler arasndaki sevgiyi bu anlam benzerlii oluturur. Bir sr evlilik, beraberlik vardr ki, eler temel basamaklarda anlaamam olmakla beraber, maddiyat, eitim, kltr, kariyer, gelenekler vs, gibi nedenlerle evlenirler. Ama mr boyu mutsuz olurlar. Hele sevgi oluturamayan kadn ise bu evlilikler ok atmal geer ve gnmzn ortamnda mutlaka ayrlkla sonlanr. nk bu beraberliklerin zemini ortak deildir. Bilinen basama yoktur veya zayftr. Alt taraf ayrk olan beraberliklerde akl almaz sebeplerden, incir ekirdeini doldurmayan konulardan iddetli atmalar kar ve yaam iki kii iinde zindan olur. Sevgiyi unutan bu iftler birbirinden sayg dilenir hale gelir! nk yaammzdaki tm anlam oluturma ve motivasyon srelerini balangtaki temel anlamlarmz belirler Bir anlamda insan bilincindeki tm anlamlarna evrende bir karlk bulmaa ve onlar bir bilincindekilere eitlemee alr. nsan evresi ile benzerlik ilikisi iinde anlamldr. Anlamann amac bilincini evrenle her bakmdan simetrik yapmaktr. nsan doduunda bilinci ile evren asimetriktir. Bu asimetri insann evresine, yaamn iine kuvvetli olarak motivasyonuna sebep olur. Yllar getike, insan rendike bu asimetri azalr ve sonunda ona benzeyerek yaam sona erer. Yaam bir anlamda dmzdaki evrene benzeme faaliyetidir. Benzerlik tamamlandnda lm kanlmazdr. Bu dnyada yapacak bir eyleri kalmayanlar hemen lrler. nk onlar her eyi bilirler ! Anlamann temeli olan iki basamak birbirine ne kadar ok benzerse anlamlar o kadar kuvvetli olmakta ve iki basamak arasndaki ilgi de ok iddetlenmektedir. nsan en ok kendine

6 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

benzer! Hakikaten kendi resimlerimize, videolarmza bakp, seyretmeye baylrz. Aynann karsnda en ho dakikalarmz geiririz. ocuklarmz her eyden ok severiz. Bu olaylardaki benzerlik ok katl ve derin benzerlikler olup, ok kuvvetli olumlu duygular olutururlar. Bu benzerlikler ok kuvvetli olumlu duygular retirken, benzerliin bozulmas bizi fevkalade zer. Bu yzden kendimize ve yaknlarmza yaplacak her trl bozucu etkiye (Benzerlii bozucu !) ok kuvvetle diren gsteririz. rnein vcudumuza batan en kk yabanc cisim fena halde canmz yakar. Vcudumuzun tm yaradlla getirdiimiz, doal benzerlikler kmesidir. Anlamlar kmesidir. 6. Anlama bir nedensellik ilikisidir. Dikkat edildiinde, bilinenle bilinmeyenin birbirine baland bu anlam ikilisi, bir benzerlik ilikisi idi. imdi bu benzerlik ilikisinden baka bir nemli kavramn douunu greceiz. kinci basaman anlalmasnn nedeni, benzerlik ilikisinden dolay, birinci, bilinen basamak olduundan, bu iliki ayn zamanda bir nedensellik ilikisidir. kinci basaman anlalmasnn sebebi ve belirleyeni birinci basamaktr. kinci basamak birinciye gre, bildiklerimize gre ekillenmektedir. Nedensellik ilikisi anlama srecinin temel bir grnmdr. Bu olayn sebebi, nedir dediimizde, aslnda biz bir anlama sreci iindeki bilinen basama ararz. Olay meydana getiren basama veya olayn anlalmasn salayan basama ararz. Bunu bulduumuza nasl karar veririz ? Bilinmeyeni bilinenle test ederek ona benzeterek buluruz. Nedensellik ilikisi iki basamak arasnda birbirinin benzeri olan ksmlarla salanr. Nedensellik ok kuvvetli anlamlara yaklarken ve anlamszlarken kaybolur. Balang ve sonda nedensellik kaybolur. Anlam kaybolur. ok yakn ve ok uzak anlamszdr. Bir dngde ba ve son ayn noktadr. nsan ok yakn ve ok uza anlayamaz Anlama sreci yeni olaylarn iinde nceden elde ettiimiz anlamlar arama olaydr. Anlama srecinin balayp devam edebilmesi iin karmza kan olaylarn iinde nceden bildiimiz eyler olmaldr. Aksi halde anlama srecine devam edilemez. kinci basaman iinde birincisinden bir eyler olmaldr. Bu yzden her tamamlanm anlam iinde kendini douran bir nceki anlama sahip olup, bu eski anlam yeni anlamn varolma nedenidir. te bir anlamn oluabilmesi iin yeni anlamla eski anlam arasndaki bu zorunlu iliki nedensellik ilikisi ekline grnr. Anlamak greceli bir olaydr. Bir ilk anlam olmasayd yeni anlam olmayacakt. lk anlamn ve sonu bir arada bulunurlar. Bu byle olmak zorundadr. nk yeni bir anlam bizim nceki anlamlarmza benzemezse hemen anksiyete oluur. Anlam sreci durur. Dolays ile yeni bir anlam oluturma srecinde bilinen basamakla bilinmeyen basamak arasnda olmas gereken minimal benzerlik yznden ve her trl anlam oluturma olaynn bilincimizdeki tm nceki kaytlara bal olarak gereklemesi, her olayn gerideki basamaklara ve basamaklar toplamna bal olduu gereini ortaya koymaktadr. Rasgele anlam oluturmak mmkn deildir. Nedensellik ilikisi anlamlarmza, yeni benzer bir anlam ilave etmeyi zorunlu klmaktadr. Tm anlamlarmz birbirine benzetmek ve birbirine benzer anlamlarmzn saysn artrarak ve aralarndaki farkllklar azaltarak atmadan kurtulmaktr. Bilincimizin btnln salamaktr. Bu balamda, insan yaamda hep bildiklerinin benzerini arar. Her aamada, bildiklerine benzer bir anlam ekler. Bu eklenti var olan anlamlarn biraz deitirir. Bu deien anlam zincirinin rettii motivasyonla, yeni bir benzerine ynelirken, yine kendisi iin hep bilinen basamaktan hareket etmi olur. Her yeni anlam ilavesinde sevinir, mutlu olur, ben yaptm, ben baardm der. Hlbuki her yapaca yeni bir ey bilincinin bir nceki haline baldr. Bilincin ilk halleri de kendisine hazr olarak yaradlla verilmitir. 7. Anlamak <<Ben ve teki >> arasndaki bir ilikidir. Bizim anlama yeteneimiz pek ho olmasa da ben ve teki olaydr. Ben ve teki hep bir aradadr. Anlam yeteneimiz dieri olmadan kendini anlayamaz. Ben ve teki ikili varolutur. Anlam bir eyi bir dieri ile mukayese sreleri iinde olumaktadr. Anlamak iin gerekli olan iki basaman bilineni birincisi Ben basama dieri ise tekidir. Bilinen basamak, benle zdeleirken, bilinmeyen basamak ise teki ile zdelemektedir tekinin iinde ben aranmaktadr. Bunun daha derin anlam vardr. Ben teki iinde belirdiinde anlam olumaktadr. Bu da benin teki tarafndan onaylandn, anlatr. Aslnda onaylanan miktarn anlatr. sterki, teki tm varl ile beni onaylasn. Onun onaylamad farkl bir ksm olmasn. Ben tekinin onayn iddetle ister Varoluunu teki vastas ile hissetmektedir. nsan bir olguyu anlayabilmek iin nce evresi ile olguyu ayracak sonra da bunun iinde ne var diyerek ncelikle ikiye blecektir. Yine her artta ben ve teki oluacaktr.

7 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

Anlam olutuka Ben ve teki arasndaki benzerlik artar. Dostluklar artar. Ortaklklar artar. Ancak ne kadar iyi anlarsak anlayalm, rasyonel yaamdaki her trl ilikinin iinde ben ve teki olgular hi kaybolmaz. Ben ve teki akl yrtmenin bir gereidir. Yaam da byle iler. Ben ve teki olmadnda akl durur. ki eyin birbirine benzemesi tekillik yaratr ve anlamszlk retir. nsan tekillii anlayamaz. nsann kendi kendine yapt dnce sreleri de ben ve teki ilikisini muhafaza eder. Fark bir taraf ben olurken dier taraf daha az bendir. ok sevdiimiz asla vazgeemeyeceimiz deerlerimizin yannda daha az deer verdiimiz anlamlarmz vardr. Bunlar teki olurlar. ok iyi bildiimiz eyler ben, daha az bildiimiz eyler tekidir. Ben, kavram bir spektrumdur. Daha ok benden daha az bene doru giden bir sre. nsan anlarken nce kendinden bir paray kendinden uzaklatrr. Anlama sreleri Ben in her aamasnda yabanclamayla devam eder. 8. Anlamak gidi dn iki ynldr. Anlama srecimiz bir gidi gelili seyahattir. Bir dngdr. Her seferinde balad yere dnmek ister. Bir anlam oluma srecini yakndan incelediimizde, yeni bir olay karsnda farknda olma yeteneimiz bir bilinen basamaktan balamakta ve kendi bilinmeyenine uradktan sonra tekrar geriye dnmektedir. Esasen, anlam oluturma srecinde, bilinen basamakla bilinmeyen arasndaki benzerlik tam olarak halledilememektedir. Bilinenle bilinmeyenin asimetriklii devam etmektedir. Anlam oluturma asimetriktir. Bu asimetri anlama srecinin anahtardr. En kuvvetli anlamlarmz bile bir miktar asimetriktir. Tam simetri bir ideal olup, insann amacdr. Mutlak bilgiye edeerdir. Anlamszdr. Anlama bilinenden bilinmeyene ve buradan tekrar balangtaki bilinene dnen bir tur dngdr. Tam bir simetrinin olabilmesi iin bu iki basaman birbirine yanamas ve tam benzer olmasdr. Bu durumda da mukayese edilecek hi bir ey kalmaz ve tekillik oluur. Bu oluum srecine ok kuvvetli olumlu duygular elik eder. ok kuvvetli duygular yaanrken anlam ve bilinlilik kaybolur. Farknda olma yetenei kaybolur. Anlam tamamlannca da farknda olma yetenei ve anksiyete sratle geri gelir. Anlam kuvvetlenirken, mukayesenin kaybolmas ve iki basaman birbirine benzemesi, tekillemesi ve oluan anksiyete daha geriye, bilinenlere doru seyahati engeller. Anlama sreci kuvvetlenirken kendini durdurur. Bu yzden hibir sre geriye doru ileyemez. rnein, krlan bir bardak tekrar birlemez. Bir baka ifade ile biz bir eyi anlarken bir irrasyonel kkten balarz ve sonra rasyonele geliriz. Oradan yine irrasyonele dneriz. Dolays ile her bilinmeyen bir irrasyonel kke indirgenir Anlam bu indirgemedir. rrasyonel basamak, bilinliliin almad, artk bu basamakta bilinli anlamann gerekmedii anlamndadr. Bir dier ifade ile bilinlilie gelemeyen anlamndadr. Geri dn olmayan bir anlam seyahati henz tamamlanmamtr. nsan yaam byle tamamlanmam bir srece tekabl eder. 9. Anlamak, anlamszla ulamak ister. ki farkl eyin birbirinden ayrt edilmeyerek bir olarak grnmesi sreci insann anlama faaliyetinin ulamak istedii noktadr. Farkllklarn kaybolmas anlamann amacdr. Bylece bilincimizdeki tm anlamlar birleecek ve total tekil ve anksiyetesi olmayan mutlak bir anlama ulalacaktr. Ancak byle bir tekillikte anlam rasyonalite, grelilik yoktur. Anlama sreleri boyunca greceli ilikiler mutlak bir tekillie indirgenmek istenir. Tekillikler en kuvvetli ikili benzerliklerdir. Her ey birbirinin ayndr. Anlama srecinin ulamak istedii durumdur. Dikkatli bakldnda anlama sreci aslnda anlamszlatrma srecidir. Bir dier ifade ile mutlak anlam imknszdr. nk bu noktada anlamak ortadan kalkmaktadr. Hibir ey istediimizin ayns olamaz. Hibir isteimize tam olarak kavuamayz. Her zaman bir eksiklik yoksunluk hissedilecektir. Bu eksiklik anlama yeteneinin yapsndan kaynaklanr. Ancak anlamn tamamlanmasn hemen akabinde anksiyetemiz tekrar balamaktadr. nk tekil basamakta mukayese edebilme olana ortadan kalkmaktadr. nsan tekillii hi anlamamakta ve herhangi bir tekillik karsnda anksiyeteye boulmaktadr. (Anlamszlk anksiyete temel bir ikili varolu biimidir.) Tamamlanm anlamlar tamamlanrken gzel duygular, tamamlandktan sonra ise anksiyete oluturmaktadrlar. Anlama sreci bir tekillik oluturduunda, bu tekil basamak bir baka anlama srecinin bilinen basama olmaktadr. Biz her anlama srecinde byle bir tekillii yaratmak isteriz. Yine her trl ina srecinde byle bir tekillikten balarz. Bu anlama dngleri ard sra birbirine eklenerek devam eder. Tekillik yaratamazsak yeni anlama srelerine balayamayz.

8 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

Taksitle bir mal aldmz dnelim. Burada bir taraf borlu, bir taraf alacakldr. Alveriteki taksit saysn on iki olarak dnelim. Bu taksit says oluturulacak anlam zincirindeki alt anlam basamaklarn gstersin. lk taksit dendiinde birinci basamaktaki anlam tamamlanm olur. Bu basamakta borlu ile alacakl birbirinden ayrt edilemez. kisi de birbirinin ayns olmutur. Bu tekil bir anlamdr ve iki farkllk bir tane olmutur. Sra ikinci basamaa gelmitir. Bylece her basamakta anlam tamamlanarak tm anlam tamamlanr ve bu srecin alacakls ve borlusu ayrt edilemez. Alacakl borluyu, borlu alacakly dnemez. Burada her taksit dendiinde demeye olan motivasyon, yani anlamn tamamlanmasna olan istek artar. Bor bittiinde anlam serisi tamamlanm olur. Ancak bu anlama bor deme srecinin balayabilmesi iin yerine getirilmesi gereken bir baka nemli art vardr. Bu deme olaynn balangta ortak bir basama olmas gerekir. Aksi halde bu bor demeye balanlamaz. Bu yerine gre karlkl gven, (eski devirlerde) verilen szler, yerine gre borlunun alacaklya verdii ek senet ve teminatlar, kefillerdir. Bu teminatlar alacakla borcu birbirine eitler. Alacak ve bor birbirinden ayrt edilmez. 10. Anlamak kesintili bir srekliliktir. nsan kesintisiz sreklilii rasyonel olarak anlayamamaktadr ve farknda olma yeteneimiz sreklilikleri ncelikle ikiye blmektedir. Mukayese edilebilir paralara ayrmaktadr. Srekli bir hareketi insan anlayamaz. Dolays ile bir srekli hareketi insan gzleyebiliyor ve anlyorsa bu hareket kesintili paralarn ard sra birbirine farkl birbirine eklenmesinden olumaldr. Tm srekli grnen hareketler iinde daha kk lekte hareket paralar barndrr. Buradan nemli bir sonu kar. Srekli hareketler sonlu kk hareketlerden oluuyorsa, madde bir yok oluyor sonra biraz farkla yeni konumda tekrar ortaya kyor olmas gerekir. Sreklilik yoktur. Zaten anlayabilmemiz iin de birbirleriyle mukayese edilebilir en az iki para olmaldr. Birbirinden ayrt edilebilir olmaldr. Tm hareketler iindeki paralarn birbirleriyle ikili mukayesesinin ard sra yaplmas ile anlalr. Biz ilk durumla ikincisini mukayese ederek hareket algsn olutururuz. Bu sinema filmlerinin aslnda birbirinden biraz farkl karelerinin ard sra bir araya getirildiinde oluan harekete benzer. Hareketi oluturmak iin baka bir yol yoktur. Hareketler kesintili srekliliktir. Onun iin hareketi de anlamlandrrken, ayrt edilebilir en az iki basamaa blmeliyiz. Hareketi hareketli szc ile tarif etmek aslnda, greli hareketsizlikle hareketli arasnda bir ba kurmak ilemi, bir mukayese ilemidir. Bununla da kalamayz. Hzl daha hzl yava gibi kavramlar tretiriz. Bu otomobil saatte 120 Km hzla gidiyor dediimizde esasen hareket hem deiiyor hem de devam ediyordur. Biz gidiat sabitlemi oluyoruz. Yine hareketi gzlerken varln mekn deiimlerini de fikse ederiz ve sabit kavramlarla ifade ederiz. Sreklilikleri hep fark edilir sabit basamaklara ayrrz. Mesela seyahatimiz Ankara'da sonlanyor deriz. Bir hareketi anlayabilmek iin mutlaka bilinen bir basamaa ihtiyacmz olduundan, hareketi anlamlandrrken bir balang noktas bulmalyz. stelik tam bir anlam oluabilmesi iin bilinen basaman hz sfr olmaldr. ki hareketli olay insan anlayamaz. Bunu anlayabilmek iin bir tanesini sfr yapmak zorundadr. Bunun iin onun hzna ulalr. Anlamann amac iki farkl basama birbirine yeterince birletirmektir. Aslnda anlam sreci bir seyahat olup bir nceki konuma gre deiiklik yaparak ilerler. Biz bu srece bakarak, sreci analiz ederken anlamlar birbirine benzer olmaldr. u demektir Bu sreklilii her hangi bir yerinden kesersek birbirine benzer iki basamak oluur. Bu anlalr bir eydir. Kesintilidir. Anlalmas bitmi olan ey sreklidir. kili yap kaybolmutur. Tamamlanm anlamlarda kesinti minimaldir. Tamamlanm anlamlar sreklidir. Mutlak anlam her yere sreklidir. Anlama yetisi sadece iki varl mukayese edebilmek olan insan, dolays ile karsna kan her eyi birbirleriyle mukayese edilebilen ikili paralara ayracaktr. Burada ilgin olan bu mukayese olaynn insann kendi bilincinde olmas gerekir. Bir d mukayese ilemi bilincimize nasl girecektir? Anlama kural gerei, bir d farkndalk ncelikle bilincimizde kendine benzer bir anlam basama bulmaldr. Kesintili sreklilii salamak gerekecektir. Bulunan basamak bizim iin bilinen basamak olup, bu basamakla yeni basamak, bilinenden bilinmeyene bir anlam faaliyetine girecek ve bir anlam birimi oluacaktr. Artk bu basamak da bilinen bir basamak olacaktr. Sonra dier basamakta kendine bilincimizde bir benzer anlam basama bulacaktr. Bu anlamda tamamlandktan sonra, ilk oluturulan anlam ve bu ikinci oluturulan anlam birimleri birbirleriyle yine yn daha ok bilinenden bilinmeyene olmak kayd ile yeni bir anlam faaliyetine girecekler ve bunun sonucunda anlama sreci tamamlanacaktr. Dikkat edildiinde yeni oluturulan anlamn her iki basama da evvelden oluturulan anlamlar ihtiva eden yeni bir anlam birimi oluacaktr. Anlamlar sreklidir. Anlamak iki farkl basaman birbirine benzeyen ksmlarn bulmaa ve onlar tam olarak benzetmee alr. Mutlaka mukayese edilen basamaklar arasnda birbirine benzer ksmlar olmaldr.

9 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

nsan kesintisiz sreklilii anlayamamaktadr. Hareketten, sreklilikten rahatszlmz bize say kavramna ulatrr. Sreklilikleri bir sr paralara ayrrz. Bu paralar birbirleriyle mukayese ederiz. . 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 20, 100, . eklinde sreklilikleri bleriz. Bu blmeler bile bize yetmeyebilir ve kesirli say kavramlarna ularz. Sreklilik bizim iin anksiyete nedenidir anlam faaliyetimize konu deildir. Ama say dorusu zerinde en kk aral bile istediiniz kadar blnz yine blnecek yer kalacaktr. nsan anlamlarnn kuvvetlenmesi demek bir aral daha kk aralklara blmek ve ince farkllklar arasnda ba kurabilmek demektir. nsann doal saylardan sonra kesirli saylar bulmas da anksiyete den kurtulma istei ile olmutur. Say sayarken uzun sre devam edemeyiz. Anksiyete bizi bir yerde durdurur ve kafamz karr tekrar baa dneriz. nk kesintili de olsa say saymaa devam etmek bir greceli sreklilik yaratr. nsan iin kesintili olmayan bir anlama veya yaam sreci yoktur. rnein herhangi bir konuda acele ettiimizde bamza bir sr istenmeyen olay gelir. Yine fke ile kalktmzda bir sr hatal hareketler yaparz. ok kolay kazandmzda bu kazanlar bir ekilde bizi terk ederler Akll insanlar toplumlar, her eylerini her adm da dnerek yaparlar. ok sabrldrlar. Sabr edebilmek akl iidir. Bu gerekler saduyumuza ilemitir. Acele ie eytan karr, fke ile kalkan zararla oturur, ok para haramsz, ok sz yalansz olmaz gibi. Yaam ancak kesintili bir sreklilie msaade etmektedir. Kesinti aralklarnn ok yaklamas, iki basaman birbirine ok yaklamas veya birbirinden ok uzaklamas da, her ikisi kesintili sreklilii bozar. ki cambaz bir ipte oynamaz. Gzden rak gnlden rak gibi, ok kuvvetli rekabetler, kuvvetli dmanlklar hep ok yaknlktan doar. Akrabalar ve kardeler, kuzenler aras kavgalar ok kuvvetlidir, vs. Modern yaamn rekabeti bu aynlamadaki atmadr. nsan ne en sonda olmal ne de en nde, her iki halde de yaam ksa olur veya olmaz. Ayn sonucu verir. Dikkat edildiinde anlamlarn kesintili sreklilii, kesintili yaam srekliliine edeerdir. Gl toplumlar, irketler, muhtelif fiziki, sosyal ve siyasal yaplar, hep byle gemie doru bir sreklilik izerler. Dnyada gl irketler en az yz yllk tarihe sahiptirler. Yine bir sosyal yapnn gelecee devam edilebilmesi iin uzun bir gemii olmaldr. Eer gemiten gelen sreklilik baz yerlerde krlmalara urarsa byle bir yap artk yaama ans bulamaz. Her yeni eski ile mutlaka balarn muhafaza etmelidir. Bu yzden yaamda hibir devrim baarl olmaz ve en sonunda yklr. Yaam ancak kk kk ard sra deiikliklere msaade eder. 11. Anlama bir bakma her eye bir balang bulmak kken bulmak demektir. Anlama sreci srasnda bilinmeyen iinde bilinen bulunurken her iki basamak iin ortak bir zemin oluturulur. Yani her iki basaman zemini ortaktr. Kkleri ayndr. Balangc beraber olan ve sonra farkllaan olan ayr sreler. Anlamak iin farkllklar ortak bir kkte birletiririz. Sevmek varsa sevilmek de vardr. Sevmek varsa sevilmekten holanmayan yap olmaz. Sevme ile sevilmenin kk ortaktr. Sevmeyen sevilmeyi de anlayamayacaktr. Anlamak herhangi bir eyi hep bilinene, gemite bir eylere balamaktr. Neticede bir balangca balamaktr. Dolays ile bugn olan bir olayn gemiin devam olduunu ve gemile benzerlii olduunu ortaya koymaktr. Her eye bir kk bulmaktr. Bu sre gemie bir srekliliktir. Her eylem kendisini balangc ile test eder. Ona dner. Anlamlar srekli kendini test eder. Bir anlam oluturma sreci bilinenle bilinmeyeni balarken aslnda bir salama yaplr. Bilinmeyen bilinenle test edilir. Yani her trl motivasyon balang noktasna geri gelir. Biz bir eyleri anladm dediimizde hep bir olay bir balangca balarz. Tm anlama sreleri bir eyin iinde gemii bulur. Sreklilii salar. Bu yzden insan anlayabilmesi ve yaayabilmesi iin yaama hazr anlamlarla gelmelidir. Her trl deprem tahminleri, insan ve sosyal eilimler, gelecee ait ngrler hep gemie baklarak ortaya konur. Gelecei gemile benzerlik ilikisi iinde kurarz. Her trl gelecein balangc gemitir. n kabul gemitir. Kkler, dallar, yapraklardan nce gelir ve onlarn balangcdr. Anlama sreleri daha nceden oluturulmu anlamlarla benzerlik yapmaktadr. Bir anlamda her admda kendini test etmektedir. Yaplan her ey bir balang durumu ile benzerlik iinde olmakta ve bu benzerlik ne kadar fazla ise anlamann kudreti artmaktadr. Anlam birimlerinin sreklilii artmakta, kesintililii azalmaktadr. Yaptmz her ey bilincimizde nceden var olan bir eye benzemelidir. Anladm dediimizde yeni bir olay iinde eskiden bildiimiz bir eyi bulmu oluyoruz. Anlama srecine balarken en bildiimiz bir basamaktan

10 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

balyoruz. Dnte de bildiimize geri dnyoruz. Yani sanki bilinmeyen iinde nceden bildiklerimizi buluyoruz. Bu yzden insann yapt tm anlam oluturma sreleri akl faaliyetinin sona erdii, anlamn tamamland bir temel basamaa, bir n kabule ihtiya duyar. Yaam gemii, tarihe sahip olmakla varolur. Gemiine sahip olmayan ksa srede kaybolur. Yaam gemii biraz deiikle tekrar var etmektir. Gelecein hemen hepsi gemitir. steyen gemile gelecei birletirebilir. Bu yeni kavram ve tanmlarn gnlk yaammza izdmleri ok anlamldr. rnein bilin yapmzda, kurgumuzda en kk yalan sylesek, bundan sonra yapacamz her eyin iine anlam ve davran srelerine bu yalan dhil olacaktr. Tm kurgularn iine bu yalan girecektir. Bu benzerlik ilikisi her basamakta bir ncekinden biraz daha farkl, dolays ile daha az benzer olacaktr. Bu da bir balang durumunda var olan bir ayrln byyerek devam edeceini gsterir. Yalancnn mumu yatsya kadar yanar sz ok doru grnyor. Yine rnein. Bir kar koca arasnda bir problem varsa, bu problem mr boyu kapanmadan devam edecektir. Huylu huyundan hi vazgemeyecektir. Her eylem kendisini srekli bir balang durumu ile test etmelidir. Ona uymaldr. Yalanc her admda, her eylemde mutlaka yalan sylemelidir. nk zeminde yalan vardr. Biz bilinen bir eyin benzerini ararken, aslnda, bilinmeyen bir eyi bilinen bir eyle eletiririz. Yani ona bir balang buluruz. Bilinen eyler hep bilinmeyen eylerden ncedir. Benzerlik ilikisi, bizim bilinmeyenimizin bilinen bir eye balar. Bilinmeyenin bu bilinenden geldiini ima eder. Anlamak bir eye kk bulmaktr. Sonra bu bulduumuz kke baka kkler. Ona baka kkler Bu sre byle geriye doru bir anlam izi oluturur. Hakikaten her eyin nedenlerini aratrrken aslnda ncelikle olaylarn balangcn ve nerede nasl olduunu aratrrken o olayn tarihini aratrrz. Tarih bilinci, yaamn anlam, hep bizi bir ortak yaradl basamana gtrr. Anlamak insann kendisinin ve gemiinin anlamn bulmakla edeerdir. Nedensellik ilikisinden baktmzda, bir eyin nedeni, onun nedeni eklinde balayan sre anlamann nereden geldiimizi bulmayla ayn olduunu dndrr. Yine benzerlik ilikisinin en konsantre hali, her eyin birbirine benzedii bir balang halinde bulunur. Anlama sreci geriye doru iler. Anladklarmz uygulamak ise ileriye doru iler. rnein son zamanlarda lkemizde gemiimize ait incelemeler ok revatadr. Osmanl tarihi cumhuriyetin tarihi ile ilgili yaynlar byk ilgi grmektedir. Bunun sebebi gnmz anlamak iin gemie gitmek gereidir Arkeloji deerinden hi bir ey kaybetmemitir. Sonra bu faaliyetlerden anlalanlar ileriye doru ina edilecektir. Doru anlama geriye gidip oradan tekrar ayn yere gelmek gibidir. Baka bir anlam biimi de yoktur. klid geometrisi tamamlanm mutlak anlamlar verir. Yaam ise anlalmaya muhtatr ve anlalncaya kadar bir sr ilem yaplr. Bu anlalma ilemlerin fizik dnyadaki karlklar Einsteinn zel ve genel grelilik kuramlardr. Akl toplumlarnda, mzeler, eski eserler, sanat eserleri, ok byk dikkatle korunurlar. Akl ynnden kstl ve engelli topluluklarda genellikle gemiin yama edildiini grrz. Yine kiilerle, evremizle olan atmalarmzda, anlatrken kar taraf yle yapt veya onun u zellii olay, kavgay balatt eklinde temel ve tekil bir basamaktan balayarak anlamlarmz oluturmaya balarz. atmann muhatab da kendine gre bir zemin, bilinen tekil bir basamak bulur ve anlam faaliyetine bizim aleyhimize devam eder. Byle atmalar srer gider. Ancak iki taraf iin ortak bir tekil zemin bulunabilirse bu, iki taraf iin ayn olan basamaktan hareket ederek dier farkl deerlendirmeler de sratle aynlatrlr ve anlama sreci tamamlanr. Bu anlam atan iki taraf iin ortak olup, kavga da sona erer. Farkl grnseler de yaamdaki tm olaylar anlam oluturmaktan ibarettir. Tm motivasyonlarmz tamamlanm tekil bir anlam basamandan balamaldr. Anlama sreci tm ruhsal ve sosyal yaammzn temelidir. Ruhsal etkinlikler anlam zemininde geliirler. rnein, gebe topluluklar yerleik dzene gemedike modern anlamda ilerleme ve gelime gsterememilerdir. Bu da yerleik dzendir. lerlemek iin ncelikle bilinen bir basamaa ihtiya vardr. Allaha krler olsun. Sz de temel bir anlam tamamlamak gibidir. lk kk nedir? Onu anlamak mmkn deil ve gerek de yok. Rasyonalizm ilk kk dikkate almaz. Bunun bize faydas anlama yeteneimiz ile srekli kkler, balanglar

11 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

yaratrz. Taklit ederiz. 12. Anlama ikili bir diyalog eklinde iler. Sanki bilinmeyen basamakla bilinen basamak konuur gibidir. Tm dncelerimizin byle bir diyalogsal yaps vardr. nsan kendi kendine dnrken de sanki iinde iki kii vardr. Ancak bunlardan birisi bize daha tandk, bildik dieri ise bira daha yabancdr. Zaten anlama srecini devam ettiren bu asimetridir. Bilinenden daha az bilinene doru bir ynelim. Oradan da tekrar bilinene doru ynelim Bir dng Sanki biriyle konuuyor gibi dnr insan Bir ey sylersiniz birisi size bir ey syler gibi. Bir ey syleyenin sizi srekli onayladn ve onaylayacak hareketlerde bulunduunu grrsnz. te bu onaylayan znenin nesnesidir. Nesnenin zneyi onaydr. kili varolutur. zne ile nesne bir diyalog iindedir. rnein bir problemi zerken, byle yaparsak yanl olur nk uras bozulur dediimizde, byle yapan da, uras bozulur diyen de ayn kiinin farkl grnmleri gibidir. Diyalogun yn bilinenden bilinmeyene dorudur. Bilinmeyen bir ey syler, ona bilinen basamak cevap verir. Her sylediimiz sz ikililer, diyaloglar olarak vardr. Anlama sreci ilerlerken ise ikili karakter o oranda ikizleir. Anlam kudreti arttka sanki tekil bir anlam faaliyeti gibi olur. Sre ilerlerken anlamn diyalog karakteri kaybolur. Diyalog eklinde ileyi kaybolurken bilinli dnce, rasyonalizm kaybolur ve anlama faaliyeti bilin d olarak devam eder. Otistik olarak devam eder. 13. Anlama srecine duygular elik eder. Anlamszlkla anksiyete duygusu elik ederken, anlama sreci ile olumlu duygularmz arasnda da kuvvetli ilikiler vardr. Anladmzda anksiyete duygusu kaybolurken, yerine bizi rahatlatan, huzur veren anlama bilme duygusu eklinde ifade edilebilen zel bir duyguya ularz. te her trl anlama srecinin sonunda oluan bu duyguya primer eminlik duygusu ismini vereceim. Primer eminlik duygusu, bir ruhsal sre tamamlandnda, anlam olutuunda ilk oluan duygu insana bu i tamamdr hissi veren bir duygudur. <<Bu i tamamdr>> dediimizde hissettiimiz duygudur ve bize huzur verir. Tamamlanan anlam ne kadar salamsa oluan emin olma, bilme duygusu da o kadar kuvvetli olmaktadr. (Anlam ve duygu sreleri bir baka makalede incelenmitir.) Anlam-duygu birliktelii ikili varolutur. Nerede anlam var, orada duygu vardr. Anlam seyahatine duygu seyahati elik eder. 14. Vcut davranlarmz anlama srelerimizin devamdr. Hi kimse mutlak ekeri ve eti ya zevkle yiyemez. Bunlar bir baka eyle kartrarak yer. Tek bana olan eyler anlamszdr. Yaamsal deildir. Tm lezzetli yiyecekler ikilidir. rnein en temel gdalardan olan karbonhidratlar yala kartnda, baklava, brek ikolata, her trl pasta ve ekerlemeler hep iinde ya ve karbon hidrat ierirler. Etin kesinlikle yals daha lezzetlidir. Vcut byle sentetik maddeleri yemekten ok zevk alr. Bunun anlam cinsinden karl aslnda bir karm elemanterize etme zevkidir. Bir kk bulmaktr. Bu elemanterizasyonun yn bilinenden bilinmeyene dorudur. ncelikle lezzetli bir pastann nce sentetik tad alnr sonra daha elemanter tadlar aranr. Byle bir karmn bilineni karbonhidratlar, ekerlerdir. Her trl alkoll, alkolsz ikiler hep bir karmdr. nsan susuz yapamaz, bir denge durumunda ilk tercihi deildir. ounlukla suyu baka gdalarla beraber olarak alrz. Sindirim bir eit anlama olaydr. Hakikaten sindirim olaynn sonunda, elemanterizasyon sonunda, karbonhidrat ve yalar en basit yap talarna indirgenirler. Glikoz ve ya asitlerine indirgenirler. Bunlar da sonunda kreps siklusu denilen bir biyokimyasal dng iinde asetil koenzim A 'ya dnrler. Sonra daha elemanter olan su ve CO2 ye kadar indirgenirler. Anlam oluturma ve vcudumuzun ileyii simetrik zellikler gsterir. nsan vcudu bilincimize simetrik olarak yaplanm bir sr katmanlardan oluur. Bu yzden bilincimizde oluan bir olay havuzda yaylan su dalgalar gibi, vcudumuzda kendini gsterir. Bilincimizle vcudumuzun davranlar da ayn ekilde, ayn kurallara tabidir. Vcudumuzun alglar ve davranlar da hep bilinenden bilinmeyene gre olacak, en temel bilinenin de beynimiz ve daha geride bilincimiz olacaktr. Yine bilin seviyesinde, bilinmeyenden kama davranna, tm vcudumuz, organlaryla, dokularyla, hcreleriyle ayn ekilde simetrik olarak cevap verir. Bilmediimiz bir olayla veya ortamla karlatmzda, ilk evvela gzlerimizi, sonra kafamz baka tarafa eviririz. Eer anlamszlk devam ediyorsa bu ortam ve varlklardan uzaklarz. nsann vcut yaplanmas, bilin yaplanmas ile ayndr. (kili varolu) Sanki insan vcudu ile dnr gibidir. Yani vcudunun bir ksmn herhangi bir ksmn kaybeden insann dnce tipi de deiir. Yemek yedikten sonra ve ncesi farkl olur. Burada kast edilen doygunluk ve alk hissi deildir.

12 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

Her bir yeni olayn iine, daha nceden edindiimiz anlam ve deerlerimizi beraberinde gtrrz. Bylece insan daha evvelden hi bilmedii olaylara rasgele ynelemeyecektir. Ve motive olamayacaktr. Anlama sreci nceden bilinenlere gre bir yn olan aktivitedir. Buradan ok nemli bir sonu kar. nsan yaradlla mutlaka anlam getirmelidir. nk insann anlama yetenei her aamada bilinen, hazr bir basamaa gerek duymaktadr. Bebek ilk evvela kendisini evreyle bir btn olarak alglar. Sonra ise kendisini ve evreyi ayrr. Sonra kendi organlarn alglar. Kendine yabanclatrr. Sonra her yabanclaan kontrol edilir. Tm organlarn kullanr hale gelir. 15. Anlama srelerimiz otistik ve rasyonel olarak iki katldr. Anlamann ilk ksm bilinsizce gerekleir. Kendiliindendir. Rasyonel anlama sreci bu kendiliinden srecin devam eklindedir. Biz ncelikle bilinsizce anlarz. Sonradan ne anladmz ifade ederiz. Sz ve konuma anlalm olan ifade etmek gibidir. Burada otistik anlama kavram, bilinsizce gerekleen nsel anlama yeteneimiz iin kullanlmaktadr. Anlamann mutlaka daha nceden bilinen basamaklardan balama zorunluluu yeni bir olay anlarken nceden olumu ve bilin d olmu tamamlanm anlamlara gitmemizi gerektirir. Anlama faaliyetinin bilinsiz ve bilinli olmak eklinde iki ksm vardr. Bilinsiz ksm tamamlanmadan ikinci ksm balayamaz. Bilin d ksm anlama srecinin bilineninin, nedenini, kkn, ifade eder. Bu yn ile anlama sreleri bilin ncesi ve sonraki rasyonel ksmlar olarak iki katldr. Bilinsiz olarak balayan anlama sreci belli bir noktadan sonra bilinli hale gelir. Aslnda ayn srecin devamdr. Evrimin belli bir aamasnda insanda bilinlilik devreye girmitir. Bir olayn bilinli olarak ifade edildiinden ok nce o olay balamtr. Anlama srecinin bu otistik ksm ok nemlidir. rnein tm bilgilerimizin muhafazas otistik anlama faaliyetine edeerdir. Tm bilgilerimiz dinamik, otistik anlama sreleridir. Anlamann bu primer ksm otomatiktir ve bilin ncesi gerekleir. Her rasyonel, bilinli anlama srecinin bir n hazrlk ksm vardr. Rasyonel sreler bilind srelere bal olarak ortaya karlar. Bu anlamda insan iradesi de byk oranda pasiftir. Yok gibidir! Bilinsiz olarak balar bilinli olarak devam ederiz. Rasyonel dnce daha batan ipoteklidir. Bilin ncesi anlama sreci durdurulamaz. Yani ben karma kan olaylar anlamayacam diyemeyiz. Sadece rasyonalite ksmn bir miktar engelleyebiliriz. Ama o da bir sre sonra tekrar bilince gelir. Bilinli anlama sreci bilin ncesi anlama srecinin devam olduundan bu sre olmadan rasyonel anlama sreci balayamaz. Dnce zgrl ve eitim retim haklarnn engellenemeyeceine dair sylemlerin dayanan bu kendiliinden otomatik anlama yeteneidir. nsan dnmemeyi beceremez. Anlamann otistik ksmnn varlnn anlamann benzerlik ilikisi ile yakndan ilikisi vardr. Otistik alanda ar benzerlik ilikisi hkimdir. Yine rasyonalitenin temeli olan, iki ey arasndaki farkn anlalabilmesi iin ncelikle bu farklln benzer ksmlarn eletiren bir otistik srecin tamamlanmas gerekir. Ancak bu sre tamamlandktan sonra farklar anlayabiliriz. Bilinlilii balatabiliriz. Sz dnyamz balatabiliriz. Bizim otistik anlamlarmza ters den ayrk bir sz dnyas yoktur. nsan otistik olarak her eyi anlar. Bu anlamda insan evrende her yerle ve her eyle iliki kurar. Bilinli olarak ise daha az yerle iliki kurar. Rasyonel dnya mutlak olmayp yaratlandr. Otistik malzeme kullanr. Otistik olarak sonsuzluk varken bilinli olarak, rasyonel sonlu yaamlar vardr. Rasyonel anlama sreleri aslnda d dnyay deil, otistik olarak alglanm d dnyay isel olarak deerlendirmek eklindedir. Bizim nesnel dediimiz d dnya aslnda otistik srelerin rndr. D dnyaya ait kavraymz ncelikle, bilinsiz olarak yapyoruz. Bu sre rasyonel (bilinli anlama sreci) srecinden nce gerekleiyor. Rasyonel dncenin n hazrl gibi dnebiliriz. Bu hazrlk olmadan bilinli anlama dnme balayamyor. Burada nemli saydm hususlar var... Biz d dnya ile ilikimizi otistik olarak kuruyoruz. Bu iliki olup biten bir ey deil... Srekli bir ey. Otistik seviyede d dnyaya srekli balyz. Gncel terimlerle srekli on-line olmak gibi. liki sreklidir. rnein, Hibir ey hatrlanmaz. O anda otistik olarak bilinir. Sadece bilinli hale gelmesi zaman alr. Yine nesnel dnyay kavramada kullandmz rasyonel dnce aslnda d dnya ile iliki kurmaz. Rasyonel dncenin nesnesi d dnya olmayp, otistik anlama srelerinin

13 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y4.html

verileridir. Biz d dnyay rasyonel olarak kendi otistik dnyamz zerinden anlarz. Biz bilinli olarak d dnyay kavrayamayz. Otistik dnyamz kavrayabiliriz... Bizim nesnel dnya dediimiz bizim nceden bilinenlerimizdir. Rasyonel dnce otistik dnyamzla iliki kurar. Otistik dnyamz aydnlatr. Ayna grevi yapar. Otistik taban olmayan bir rasyonel dnce olmaz. Nesnel dnya denilen aslnda rasyonele bitiik isel dnyamzdr. D dnya bilinci segonder dolayl bir bilintir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

14 -> 14

18.11.2008 20:28

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Anlama ve Yorum*
Felsefe Ekibi Not: Metnin daha iyi anlalabilmesi iin, Felsefe Szlnden (Bilim ve Sanat Yaynlar) yaptmz aadaki alntnn okunmasn neriyoruz. Felsefe Ekibi

Heidegger varlk (varolan herhangi bir ey) ile varln Varl arasnda ok nemli bir ayrm yaparak ie koyulur. "Varlkbilgisel ayrm" diye adlandrd bu ayrmn bir tarafnda yer alan "varln Varl" ile Heidegger, insann deneyimlerinde varln bulunuuna anlam kazandran anlamaktadr. Heidegger'in hep byk harfle yazma gerei duyduu Varlk, bir varl varlk yapan, onun nasl yle olduunu tanmlayan, hep olduu gibi olmasn salayandr. Bu balamda insann varlk olmaktaln teki varlklardan ayran, varlk olmaktalna degin varolusal farkndaldr. Heidegger, Bat felsefesinin genelde varln anlamn ve zelde de insan tekinin varlnn doasn batan beri yanl kavram olduu inanandadr. Kendi bak asna gre, bu iki ey i ie gemi derecede birbiriyle balantldr. nsan olmak buna gre olmakta olann varln ortaya sererek anlamaktr. Dolaysyla insan varlnn doru ya da yanl anlalmas son zmlemede baka her eyin varlnn doru ya da yanl anlalmas anlamna gelmektedir. Heidegger'in "Dasein" diye adlandrd "insan varl", bu balamda geleneksel felsefenin szdaarcna yer etmi kimi teknik terimlerle anlatlamayacak bir eye karlk gelmektedir. " Dasein", geleneksel felsefelerde temellendirilmeye alld gibi ne bilintir, ne znelliktir, ne de ussallk. "Dasein" kendine zg bir varlk tr oluuyla (her insan tekinin olduu zere) hem kendisini hem de teki btn varlklarn varln aa vurmaktadr. Heidegger bu zel varln varln "varolu" olarak nitelendirerek, "Dasein" diye adlandrd bu insan varlnn en belirgin nitelii olarak "zamansal" oluunu ne karmaktadr. Burada zamansal olutan anlalmas gereken saatte ierimlenen "kronolojik" zamansallk olmayp dorudan varoluun kendine zg yaantsnn zamansalldr. Son zmlemede varolu ile ayn anlama gelen insan varl, teki varlklar arasnda bir varlk olarak bu dnyada duraan bir biimde ya da tamamlanarak son halini alm biimde varolan bir ey deildir. Tersine insan olmak demek, Heidegger'e gre, olanaklar iinde gelecee yanstlm bir biimde kiinin olumasyla, kiinin olu iinde olmasyla edeerdir. Bundan daha da nemlisi, Heidegger bu olu srecinin seime konu olmayp dorudan zorunlu olduunu sylemektedir. Dasein'n kendi olanaklarnda ierimlenen ufku nnde her zaman iin gelecee ynelmi olduunu syleyen Heidegger, Dasein'n zamansallnn bir baka yere deil, dorudan doruya kendi lmne doru ynelmi olduunu belirtmektedir.

Martin Heidegger 31. Anlama olarak Da-sein Ahenk/armoni iinde olma, "orada" varln iinde ikamet ettii varlk yaplarndan biridir. Bu

1 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

varl onunla eit lde asl birey olarak anlama oluturur. Armoni iinde olmann daima kendine ait anlamas vardr; ona yalnzca bask altnda tutarak sahip olsa bile. Anlama daima uyumlu/armoni iinde olmadr. Eer anlamay temel bir ontolojik olarak yorumlarsak, bu fenomenin, Da-sein'n varlnn temel modu olarak kavrandn grrz. Tersine, dierleri arasndaki mmkn idrak trlerinden biri anlamnda "anlama," "aklama" dan ayr birey olarak "anlama" diyelim, genelde orada varlk' oluturan asl anlamann bir ontolojik trevi olarak, asl anlama ile birlikte yorumlanmaldr. nceki soruturmamz bu asl anlamayla zaten kar karya gelmi bulunuyor; fakat, onu tartlan temaya aka dahil etmeksizin. Da-sein'n, Varlk olarak oradal ifadesi u anlama gelir: "oras" Dnya'dr; Da-sein onun iinde-varlktr. Da-sein'n kendisi iin varolduu ey olarak "orada"dr. Bu-dnya-iinde-varln bu-dnya-iinde-varlk olarak varolmas, birey-iin varlk olarak ifa olur. Ve biz bu ifa oluu anlama diye adlandrrz. 1 Birey-iin anlamada keza onda temellenen anlam da ifa olur. Anlamann ifas, birey iin anlama ve anlam olarak ifa olan birey olarak ifas, eit lde asl birey olarak btnyle bu-dnya-iinde-varlkla ilikilidir. Anlam dnyann, dnya olarak ifa edilen dnyann anlamdr. Birey iin ve anlamn Da-sein'da ifa olduu ifadesi, Dasein'n bu-dnya-iindevarlk olarak bizatihi kendisine ilgi duyan bir varlk olduu anlamna gelir. Ontik adan konumak gerekirse, biz bazan, "bireyi anlamak ifadesini," "bireyi ele almaya muktedir olmay," "bireyi maniple etmeye muktedir olmay," "birey yapmaya muktedir olmay" dile getirmek iin kullanrz. Existential/ontolojik olarak anlamada, yapmaya muktedir olduumuz ey, bir ne/ey deil, tersine, olu halinde birey olarak varlktr. Da-sein'n bir olma potansiyeli olarak varlk modu, ontolojik bakmdan anlamada ikamet eder. Da-sein, sonradan ilave olarak birey yapma yeteneine sahip objektif ekilde varolan birey deildir; Da-sein daha ok ncelikle bir mmkn-varlktr. Da-sein'n temel mmknl, tekilere ilgiyle ve her durumda zaten mevcut kendisi olma, kendisi iin olma potansiyeliyle karakterize ettiimiz "dnya"nn endiesini/kaygsn tama tarzlaryla balantldr. Mmkn-varlk - her durumda ve daima ontolojik tarzda mmkn - ayn zamanda bo, mantksal mmknlkten ve una ya da buna "mruz kald" yerde objektif tarzda varolan bireyin muhtemelliinden ayr bir mmkn-varlktr. Bir modal objektif varlk kategorisi olarak mmknlk, henz reel olmayan ve her durumda zorunlu olmayan demektir. O yalnzca mmkn olan eyi karakterize eder. O, ontolojik bakmdan, gereklik ve zorunluluktan daha az bireydir. Tersine, bir ontolojik mmknlk olarak mmknlk, Da-sein'n en asl/birincil ve en niha pozitif ontolojik belirlenimidir; ontolojik olma durumunda olduu gibi, o balangta yalnzca bir problem olarak dnlebilir. Bir ifa olma potansiyeli olarak anlama, hereyde onu grmenin ontolojik temelini sunar. Ontolojik birey olarak mmknlk, "kaytsz/ilgisiz kalma zgrl" (libertas indifferentiae) anlamnda serbeste-salnan bir olma potansiyeline atfta bulunmaz. Temelde uyum salam bir varlk olarak Da-sein kendisini daima nceden belirli mmknlklere sokmu durumdadr. O var olan bir olma potansiyelitesi olarak baz ihtimalleri bir yana brakr; o srekli kendi olma ihtimallerini/imknlarn tercih eder, onlar kavrar ve yanla srklenir. Ancak bu demektir ki, Da-sein kendi kendisine tevdi edilmi, btnyle mmknta atlm bir mmkn-varlk'tr. Da-sein, kendine has olma potansiyalitesi bakmndan zgr olmann mmknldr. Mmkn-varlk oluu, mmkn farkl tarzlarda ve derecelerde kendisine aktr. Anlama, yine de asla henz objektif ekilde varolmayan birey olarak grlebilir olmayan bu tr bir varlk potansiyelitesinin varldr; ancak temelde asla objektif ekilde varolmayan birey olarak o, varolu anlamnda Da-sein'n varlyla birarada vardr. Da-sein, u ya da bu tarzda olduunu fiilen anlad veya anlamad bir yoldadr. Bu anlama olarak o, olup biten eylerin ne olduunu, baka bir syleyile, varlk potansiyelinin ne olduunu "bilir." Bu "bilme," ncelikle ikin bir kendi kendini anlamadan kaynaklanmaz; temelde anlama orada varla ait bir bilmedir. Ve yalnzca Dasein anlamada orada olduu iindir ki yanl yola srklenebilir ve kendisini tanmay baaramaz. Ve anlama ahenkli olduu ve ahenkli olma ontolojik tarzda atlmla (throwness) brakld iin, Da-sein, daima nceden yanl yola srklenir ve kendisini tanmay baaramaz. Varlnn potansiyalitesi iinde, o bylece, imknlar iinde kendisini ilk kefetme imknna teslim eder. Anlama, Da-sein'n kendisine ait, bu varln kendi iinde bizatihi varlnn nelere muktedir olduunu ifa edecek tarzda olma potansiyalitesinin ontolojik varldr. Bu ontolojik yap ok daha kesin olarak kavranmaldr. fa etme olarak anlama daima, bu-dnya-iinde-varlk'n btn bir temel oluumuyla ilgilidir. Varln potansiyelitesi olarak iinde-varlk, daima bu-dnya-iinde-varln potansiyelitesidir. Mmkn anlamyla ifa olan dnya sfatyla dnya deildir yalnzca, dnya iinde olarak zgrleen varlklarn kendileridir de; bu varlklar kendilerine ait imknlar iin zgrleirler. Elde hazr olan ey, kendi ie yarayabilirlii, kullanlabilirlii, zarar verebilirlii dahilinde birey olarak kefedilir. likililikler totalitesi kendisini, bir elde hazr eylerin balantlar mmknlnn kategorik btn olarak sergiler. Fakat, eitlilik ieren objektif varln/mevcudiyetin, yani doann "birlii" de keza, yalnzca kendi imknlarndan birinin ifa

2 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

olmuluu temelinde kefedilebilirdir. Doann varlnn, kendi mmknln m hedefledii sorusu, bir tesadf meselesi midir? Bu sorgulama nereye dayandrlmaktadr? Bu sorgulama u soruyu grmezlikten gelemez. Eer kendi mmknlklerinin artlarna gre ifa oluyor iseler, varlklar (entities) neden kendi varl iinde anlalan Da-sein'n karakterine sahip deiller? Kant bu tr bireyi varsayd ve muhtemelen doru olarak byle yapt. Fakat bu varsaymn kendisi, nasl ispatlanaca gsterilmeksizin braklamaz. Neden anlama daima imknlara/mmknlere, kendisine ifa olabilen eyin temel boyutlarnn tamamna nfuz ediyor? nk kendi bana anlamann, gelecee yansma /atlma (project, projeksiyon) diye adlandracamz bir ontolojik yaps vardr. O Da-sein'n varln, eit lde asl ekilde hem fiil dnyasnn dnya oluu olarak anlamna hem de birey iinliine projekte eder. Anlamann gelecee ynelik (proje) karakteri, bu-dnya-iinde-varl, varln potansiyalitesinin oradal olarak onun oradalnn ifa oluuna gre oluturur. Gelecee atlma varln, dnya iinde olma potansiyelitesi alanndaki ontolojik oluumudur. Ve atlm bir varlk olarak Da-sein, gelecee atlm olma moduna atlr. Gelecee atlmann plan dncesiyle hibir ilikisi yoktur; plan dncesine gre Da-sein kendi oluunu dzenler, fakat Da-sein olarak o, daima zaten nceden kendisini projekte etmitir ve bu kendisini nceden gelecee projekte etmi olmas dolaysyla projekte etmektedir. Bunun byle olmas sebebiyle Da-sein daima kendisini anlam durumdadr ve kendisini imknlarna gre anlayacaktr. Dahas, anlamann bu gelecee atlm bulunma karakteri, anlamann tematik olarak iine atld eyleri, yani imknlarn kendilerini idrak edemeyecei anlamna gelir. Bu tr bir kavray kesinlikle onun mmknlk karakterini, gelecee atlm olan eyden uzaklatrarak onu bir veri, bir tasarlanm ierik dzeyine indirir; oysa, projekte etmede, proje, mmknlk ve mmknlk olarak mmknle izin verilmeden nce mmknta atlr. Gelecee projekte edilme olarak anlama, Da-sein'n, iinde mmknlklerinin mmknlkler olarak varolduu varlk modudur. Projeksiyonun ontolojik yaps tarafndan oluturulan varlk tr olduu iin Da-sein daima, eer biri onu varlnn ieriini objektif ekilde mevcut birey olarak tescil etmek isterse ve bunu yaparsa, gerekte olduundan "daha fazla" birey olduunu anlar. Dnyaya atlm olduundan asla daha fazla birey deildir; nk, onun olma potansiyalitesi temelde bu-dnya-iinde-varlk oluuna (facticity) aittir. Fakat mmkn varlk olarak Da-sein asla bundan daha az birey deildir. O, ontolojik bakmdan henz olma potansiyalitesi iinde olmayan eydir. Ve yalnzca orada varlk oluunu, anlama ve gelecee atlm olma karakteriyle kazand iin, ve yalnzca o olduu ya da olmad ey olduu iin, kendi kendisine kavrayla unu syleyebilir: "olduunuz ey olun!"*(Fakat siz kimsiniz? Kendi haline braklan- ve olan- biri.) Gelecee atlm olma daima bu-dnya-iinde-varln tam ifa oluuyla ilgilidir. Bir olu potansiyalitesi olarak anlamann bizatihi kendisi temelde ona ifa olabilen eyin sahasdr. Anlama, ncelikle dnyann ifa olmuluuna dnebilir, baka bir syleyile, Da-sein kendisini ncelikle ve genellikle dnyaya gre anlayabilir. Tersi durumda anlama kendisini ncelikle, Da-sein'n kendisini kendisi olarak varolmas anlamna gelen kendisi iin olana frlatr/atar.*( Fakat zne ve birey mahiyetinde veya kii mahiyetinde deil.) Anlamaya kendi olarak kendisinden doduu iin otantiktir, ya da aksi durumda otantik deildir. "inde olmas" Da-sein'n kendisini kendisinden kopard ve "yalnzca" dnyay anlad manasna gelmez. Dnya, bu-dnya-iinde-varlk olarak onun bir kendi oluuna aittir. Yine otantik anlama ve otantik olmayan anlama hem hakiki olabilir hem de hakiki olmayabilir. Bir olma potansiyeli olarak anlama btnyle mmknta szar. Bununla birlikte, anlamann bu temel imknlarndan birine dn dierini ortadan kaldrmaz. Daha dorusu, anlama daima bu-dnya-iinde-varlk olarak Da-sein'n tam ifasyla ilikili olduu iin, anlamann ie karmas gelecee atlm olmann bir btn olarak ontolojik tadilidir. Dnya anlalrken, ayn zamanda onun iindeki-varlk da anlalr. Varoluu varolu olarak anlama daima dnyann anlalmasdr. Atlm birey olarak Da-sein potansiyalitesine dntrr. daima olma potansiyelitesini bir nceden anlama

Gelecee atlm olma karakteriyle anlama ontolojik olarak, Da-sein'n gr (sight) diye adlandrdmz eyi oluturur. eylere ilgi duyma/eylerin kaygsn tama sagrs/saduyusu/basireti (circumspection [saduyuyla anlama, ev.]), **(Bu cmledeki gr (sight)n grmeyle (seeing)le ilgisi yoktur; circumspection kavramn Heidegger, insan bilimlerinin sistematik yorumunu, doa bilimlerinin aiklamalarn ya da metodolojik dnme biimlerini nceleyen anlama tarzn dile getirmek amacyla kullanr (H. Arslan).) adlandrdmz eylere ilgi duyma/-eylerin kaygsn tama saduyusu olarak karakterize ettiimiz temel varlk moduyla uyum iinde, Da-sein'in olduu gibi olmas iin varlk olarak varl grme olarak Da-sein, eit lde ncelikle orada olann ifa olmuluu ile birlikte ontolojik olarak varolan grmedir. Biz bu grmeyi asl olarak varolan grme ve varlkla ilgili bir btn olarak effaflk diye adlandracaz. Bu terimi, burada kendisi olan bir noktay algsal olarak bulma ve ona bakma sorunu olarak deil, bu-dnya-iinde-varln btn temel oluturucu faktrleri iinde tam ifasn kavrama ve anlama sorunu olduuna iaret etmek

3 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

iin, doru tarzda anlalan "kendi kendinin-bilgisini" gstermek amacyla setik. Varolan varlklar "kendilerini" yalnzca, dnya ile birlikte olular, varlklarn oluturan oluturucu faktrler olarak tekilerle birarada olularyla eit lde ncelikli tarzda kendilerine effaf hale geldiklerinde gsterirler. Tam tersine, Da-sein'n effaf olmay yalnzca ve ncelikle "egosentrik" kendi kendinialdatmada deil, ayn zamanda dnya hakknda bilgiden mahrumiyette kkleir. "Gr" ifadesinin yanl anlalmas karsnda uyank olmalyz elbette. Grme, orada olann ifa olmuluunu karakterize eden almla tekabl eder. "Grme" (seeing) ne yalnzca bedenin gzleriyle/maddi gzlerle alglamak anlamna gelir ne de objektif varl dahilinde objektif olarak varolan bireyin duyular olmakszn alglanmas anlamna. Grmenin (seeing), "grn" (sight) ontolojik anlamn gerektiren yegne hususiyeti, onun iin ulalabilir varlklarla, gizlenmi bulunmakszn kendi balarna kar karya gelinme imkn vermesidir. Gayet tabii her "duyu" bunu kendi hakiki keif alannda yapar. Fakat felsefe gelenei ncelikle, balangtan itibaren varlklara ve Varla giri modu olarak "grmeye" ynelmitir. Balantnn korunmas iin, gr ve grme, ister varlklar ister Varlk olsun nemi bulunmakszn her girii/nfuzu giri-nfuz olarak karakterize eden bir evrensel terim haline gelinceye kadar formelletirilebilir. Btn grn nasl ncelikle anlamaya - nesnelerin/eylerin kaygsn tama sars/ basireti, saduyu (Verstndigkeit [common sense] ) olarak anlamadr - dayandn gstererek, saf sezgiyi/kavray (intuition), akl olarak nesnel/objektif varln geleneksel ontolojik nceliine tekabl eden ncelikli oluundan kurtarabiliriz. Hem "sezgi/kavray" (intuition) hem de "dnce" (thought)* anlamann zaten/nceden birbirinden ayrlm durumdaki trevleridir. "zlerin [fenomenolojik] sezgisi" bile ontolojik anlamada temellenir. Biz grmenin bu tr hakknda yalnzca, Varlk'n ve Varlk'n yapsnn ak anlaylarn kazandmz zaman, yalnzca onlar fenomenolojik anlamda fenomenler haline gelebildiklerinde bir karara varabiliriz. Orada olann anlamada ifa olmuluunun kendisi bir Da-sein'n olu-potansiyalitesi modudur. Onun varlnn hem bir-ey-iine hem de (dnyann) anlamna atlm olmasnda, genelde Varlk'n ifa oluu yatar. ** Varlk' anlama, mmknta atlm olmada nceden verilidir. Varlk, atlm olma iinde anlalr, fakat ontolojik olarak kavranamaz. Temel bu-dnya-iinde-varln atlmlna sahip olu trne sahip varlklar, Varlk' anlamaya, kendi varlklarnn oluturucu unsuru olarak sahiptirler. Daha nce dogmatik tarzda ne srdmz ey, Da-sein'n anlama olarak, iinde kendi oradal durumundaki varln oluumuna gre isbatland. Btn bu sorgulama- nn snrlarna gre, Varln bu kavrannn ontolojik anlamnn doyurucu bir izahna yalnzca Varln zamansal yorumu temelinde ulalabilir. Ontolojik unsurlar olarak ahenk/armoni ve anlama, bu-dnya-iinde-varln asl ifa olularn karakterize eder. "Armoni iinde olma/akortlu olma" modunda Da-sein imknlar/mmknleri varolmalarna gre "grr." Bu tr gelecee atlma imknlaryla o daima zaten armoni iindedir. Kendi varlk potansiyeli projesi, orada olana atlm olma olgusuna yolaar. Orada varln gelecee atlm olmas anlamnda ontolojik aklamasyla birlikte, Da-sein'n varl ok daha gizemli hale gelmiyor mu? Sahiden yle. Eer yalnzca "bu gizemin "zlmesinde" hakiki bir yola ulaabilmemiz gerekiyor ve bu-dnya-iine atlm varln varl ile ilgili yeni bir soru yneltmemiz gerekiyorsa, biz ilkin bu varln muammasnn btnyle ortaya kmasna izin vermeliyiz. Yalnzca anlamaya akortlu gndelik varlk modunu fenomenolojik olarak yeterince sergilemek iin dahi, bu ontolojik unsurlarn somut ekilde ortaya konmas zorunludur. 32. Anlama ve Yorum Anlama olarak Da-sein kendisini mmknta yanstr/frlatr. Bu anlayan mmknta ynelik varlk'n bizatihi kendisi, bu ifa olan mmknlklerin tekrar Da-sein'a geri dnme tarzndan dolay bir olma/varlk potansiyalitesidir. Anlamann gelecee atlm olmasnn kendisine has bir gelime imkn vardr. Biz anlamann bu geliimini yorum diye adlandracaz. Yorumda anlama, anlama yolunda anlad eyi kendine maleder/iselletirir. Yorumda anlama farkl birey deil, tersine kendisi olur. Yorum ontolojik olarak anlamaya dayanr, anlama yoruma deil. Yorum anlalan eyin kabul deil, tersine, anlamaya projekte edilen/atlan imknlarn gelitirilmesidir. Biz yorum fenomenini, gndelik Da-sein'n hazrlk kabilinden analizlerinden oluan bu dnceler zincirine gre, dnyann anlalmas dahilinde, yani, anlamann hakikilik modu bakmndan otantik olmayan anlama iinde ele alacaz. Dnyann anlalmasnda ifa olan eyin anlamna gre elde hazr olan eyin kaygsn tayan varlk, dahli/mnasebeti/ilikisi olabilecek eyi, fiilen kar karya kald eyle birlikte renir. Dikkatle dnme/titiz duyarllk, nceden zaten anlalm bulunan bir dnyay kefeder, daha yerinde bir syleyile yorumlar. Elde hazr olan ey apak ekilde anlayan grten nce gelir. Her hazrlama, dzenleme, dzeltme, gelitirme ve tamamlama, dikkatle

4 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

inceleme iin elde hazr olan eyler ne iin yapldklarna/birey iinliklerine gre yorumlanacak ve grlebilir hale gelen yorumlanabilirliklerine gre dikkate alnacak ekilde vukubulur. Bir ey iin olarak birey iinliklerine gre basiretle/saduyuyla yorumlanm olan ey, aka anlalm olan ey, birey olarak birey (something as something) yapsna sahiptir. Bu zel elde hazr eyin neye gre ilerledii/gelitii yolundaki soruya duyarllkla verilecek saduyu yorumunun cevab udur: .... [birey, ev.] iin. Onun ne iin olduunu sylemek bireyi adlandrmak deildir sadece; adlandrlan eyi, sorun haline getirdiimiz ey olarak, birey olarak anlamaktr da. Anlamada ifa olan ey, yani anlalan ey daima, "birey olarak" onun bireylii apak biimde gsterilebilecek tarzda za ten nceden eriilebilir/nfuz edilebilir bireydir. Bu "olarak" [birey olarak, ev.], anlalan eyin apaklnn yapsn oluturur. Kuatc dnyada elde hazr olan eyi, bir masa, bir kap, bir araba, bir kpr olarak "gren" saduyulu/basiretli, yoruma dayal yoldalk zarureten, belirli bir nermeyle/ifadeyle basiretle yorumlanan eyin nceden analizini yapm bulunmak zorunda deildir. Elde hazr olan eyle ilgili nceden onaylanm herhangi bir grmenin bizatihi kendisi, kendi bana zaten bir anlama ve yorumdur. Fakat, bireyin saf alglannn basitliini oluturan ey, bu "birey olarak"tan yoksunluu deil midir? Bu gr tryle grdmz her durumda grme daima bir nceden anlama ve yorumlamadr. Bu, basite karlalan eyin kendilerine atfla anlald bir dahlolmalar/mnasebetler totalitesine ait referans ilikisinin (of the in-order-to [birey amacyla, birey iin, ev.]) apakln ierir. "Birey olarak bireyin" klavuzluk ettii varlklara yorumcu yaklamda anlalan eyin ifade edilmesi, onun hakkndaki tematik nermeyi nceler. Bu "birey olarak" nce bu ifadede ortaya kmaz; yalnzca dile getirildiinde, yalnzca orada dile getirilecek birey bulunduu iin mmkn olan ey dile getirildiinde ortaya kar. Bireye baktmzda, ifadenin apaklktan yoksun olmas, bu tr bir saf grmede ifade edici herhangi bir yorumun bulunduunu ve dolaysyla bir birey-olarak yapsnn bulunduunu reddetmemizi hakl karmaz. Kendileriyle sahip olduumuz iliki iinde bize en yakn eyleri saf grme yorumun yapsn ylesine asl bir biimde tar ki, deyim yerindeyse, bireyin birey olaraktan bamsz/zgr bir kavray, bir tr yeniden ynelimi gerektirir. Bireye srf baktmzda, onun-bizden nceki-plak durumuna-sahip olmamz bizi, onu hibir suretle anlayamama baarszl ile kar karya brakr. Birey olarak'tan bamsz olan bu kavrama, anlayan srf/saf grmenin sefaletidir; birey-olarak yapsndan ok daha asl deildir; aksine onun trevidir. "Birey olarak"n ontik apakl bizi, onu, anlamann a priori ontolojik oluturucusu olarak hesaba katmama gibi bir yanl yola srklememelidir. Fakat eer elde hazr yararl eylerin herhangi bir kavran onlar daima saduyuyla birey olarak kar karya gelinmesine imkn salayarak anlyor ve yorumluyor ise, o zaman, ilkin yalnzca objektif olarak varolan bir-eyi tecrbe ettikten sonra, sonra bir kap olarak, bir ev olarak anlam olmuyor muyuz? Bu, yorumun zel ifa edici fonksiyonunu yanl anlamak olur. Yorum, tabiri caizse, plak biimde objektif olarak varolan eye bir "anlam/nem" atfeder, ona bir deer yaptramaz; fakat dnya iinde kar karya gelinen ey daima, dnyann anlalmasnda ifa olan bir zaten nceden varolan dahlolu/balant halindedir; yorumun apak hale getirdii bir nceden zaten varolan bir dahlolu/iliki halinde. Elde hazr eyler daima nceden, bir dahlolular/dahil olular/ilikiler totalitesine gre anlalrlar. Bu totalite, bir tematik yorumca apak ekilde kavranmaya ihtiya duymaz. Bu tr bir yoruma tbi tutulsa bile, bu arkabahede ikamet etmeyen/farkna varlmam anlamaya tekrar geri dner. Bu onun gndelik, saduyu yorumunun iinde yerald modun ta kendisidir. Bu daima bir n-tasavvura/kavraya/sahip olmaya (fore-having) dayanr. Anlamann anlayan varla malolmas/anlayan varlkta isellemesi olarak yorum, nceden zaten anlalm bulunan bir dahlolular/ilikiler totalite sine atlm varlkta iler. Birey anlald, ancak yine de gizliliini koruduunda, bir mletme/iselletirme edimiyle ak hale gelir ve bu daima, anlalan eyin kendisine gre yorumland eyi sabitletiren bir perspektifin klavuzluu altnda yaplr. Yorum, n-kavrayta ierilmi bulunan eye, tasar halindeki belirli bir yorumla "yaklaan" bir ngrte/nsezite temellenir. n-kavrayta ierilen ve bir "nceden-gren" gr dahilinde anlalan ey yorum vastasyla anlalabilir hale gelir. Yorum, yorumlanmakta olan varlklara has kavranabilirlii bu varlklarn kendilerinden karr veya aksi durumda varlklarn kendi varlklarna tezat tekil eden kavramlara girmeye zorlar.Yorum daima niha ekilde veya geici olarak/muvakkaten belirli bir kavranabilirlik tarznda zaten nceden karar klm durumdadr; o nceden kavradmz birey de, n-kavrayta temellenir. Bireyin birey olarak yorumu temelde n-kavrayta, n-grte ve n-anlayta temellenir. Yorum asla nceden mevcut bireyin nvarsaymsz/nkabulsz kavran deildir. Yorumun tam metin yorumu anlamnda zel bir somut yorumu "orada olan" eye, balang noktasnda "orada" olan eye bavurmak istediinde, burada yatan ey, yorumcunun apak ve tartlmam yargsndan baka birey deildir; bu yarg kanlamaz bir biimde yorumun her k noktasnda yorum olarak yorumla birlikte zaten nceden "varsaylm/konumlanm," baka bir syleyile n-kavrayla, n-grle, n-anlayla birlikte nceden-verili/mevcut olan birey olarak oradadr. Bu "n'n/nceden'in/zaten'in/peinen'in" karakterini nasl anlamamz gerekir? Formel bir "a priori" den szettiimizde anlam olur muyuz bunu? Bu yap neden Da-Sein'n bir temel

5 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

ontolojik unsuru olarak karakterize ettiimiz anlamasna uygundur? Kendisi trnde birey olarak yorumlanan eye ait bu "birey olarak" yapsnn n-yap ile ilikisi nedir? Bu fenomen apak biimde "paralar halinde" zlm oluyor deil midir? Bu durumda bir asl analitik gzard edilmi olmuyor mu? yleyse neden? Bu tr fenomenleri "finaliteler" olarak kabul etmeli miyiz? Veya, anlamann n-yaps ve yorumun birey olarak-yaps gelecee atlmlk fenomeniyle varla zg-ontolojik bir balanty sergiler mi? Ve bu fenomen tekrar ge riye, Da-sein'n varlnn asl bir oluturucusuna atfta bulunur mu? Bu noktaya kadar yaplan hazrln kendileri iin hibir suretle yeterli olmad bu sorulara cevap vermeden nce, anlamann n-yaps olarak grlebilir olan eyle yorumun bireyolarak yaps olan eyin kendi balarna nceden, niversel bakmdan ontolojik aklamann aslliinin gerisinde kalacak ekilde kullanlsa bile felsef problematiklerde ska kullanlan bir niter fenomeni temsil edip etmediklerini sorgulamalyz. Anlamann projekte edilmesiyle/gelecee yanstlmasyla varlklar/eyler kendi mmkntlaryla ifa olurlar. Mmkntn bu karakteri daima, anlalan varlklarn varl trne tekabl eder. Genelde dnya iindeki varlklar dnyaya atlmlardr, yani, iinde referans ilikilerinin bu-dnya-iinde-varlk olarak ilikili olduu, balangtan itibaren kk sald bir anlam totalitesine atlm durumdadrlar. Bu dnya iindeki varlklar Da-sein'n varl ile birlikte kefedildiinde, yani anlaldklarnda anlama sahip olduklarn syleriz. Fakat, daha kesin bir biimde dile getirmek gere kirse, anlalan ey anlam deil, varlklar veya Varlk'tr. Anlam, bireyin anlalabilirlii dahilinde kendisini idame ettiren eydir. Anladmz aklkta dile getirilebilen eye anlam deriz. Anlam kavram, zarureten anlalan yorumun dile getirdii eye ait olan eyin formel erevesini de ierir. n-kavray, n-gr, n-anlayn yaplatrd anlam, bireyin birey olarak anlalabilir hale gelmesiyle ilikili olarak bireye projekte edilen eydir. Anlama ve yorum orada varln ontolojik bileimini oluturduu iin anlam, anlamaya has ifa oluun formel, ontolojik erevesi olarak anlalmaldr. Anlam, Da-sein'n ontolojik oluturucusudur, varlklarn "tesinde/dnda," bir "ara alan" olarak biryerlerde babo duran ve varlklara atfedilen/yklenen bir zellik deil. inde dnya-iinde-varln ifa olmuluunun, bu ifa olmulukta kefedilebilir varlklar araclyla "sergilenebildii" anlama, yalnzca Da-sein "sahip"tir. Bu yzden yalnzca Da-sein anlaml veya anlamsz olabilir. Bu demektir ki, onun kendi varl ve onun varlnda ifa olan varlklar anlamada iselletirilebilir/anlamaya mledilebilir veya anlalamaz kalabilir. "Anlam" kavramnn bu yorumu ilkece ontolojik-egzistensiyal bir yorumdur; bu yorumu kabul edersek, o zaman, varlk trleri/modu Da-Sein'n karakterini tamayan btn varlklarn, anlamdan mahrum varlklar, temelde anlam olarak anlamdan mahrum varlklar olarak anlalmalar gerekir. "Anlamdan mahrum" burada bir deer yargsn deil, tersine bir ontolojik belirlenimi dile getiriyor. Ve yalnzca anlamdan mahrum bulunan ey sama olabilir. Da-sein'n kar karya geldii eyler olarak, objektif ekilde varolan eyler/eldemevcut eyler, onun varlna saldryor gibidirler; szn gelii, doann bizi denetim altna alan ve bize zarar veren olaylar. Ve Varlk'n anlam konusunda sorular ynelttiimiz zaman, soruturmamz mkemmel olmaz ve varln tesinde duran herhangi bireyde derinlemez; tersine onlar, Da-sein'n anlayabilirlii/anlalabilirlii dahilinde duran Varlk'n kendisiyle ilgili sorulardr. Varlk'n anlam asla varlklarn anlamyla elikili olamaz veya varlklarn destekleyici "temeli' olarak Varlk'la elikili olamaz; nk, "temel" yalnzca anlam olarak nfuz edilebilir bireydir; bu anlamn kendisi anlamszlk uurumu olduunda bile. Orada olann ifas olarak anlama daima, bu-dnya-iinde-varln btnyle ilgilidir. Dnyann her anlalmasnda, onun iindeki varlk da anlalr ve bunun tersi de dorudur. Ayrca, her yorum, daha nce karakterize ettiimiz n-yap iinde iler. Anlamaya katkda bulunacak her yorum, yorumlanmas gereken eyi nceden zaten anlam olmaldr. Bu olgu, anlamann ve yorumun, filolojik yorum gibi trev yollarnn menzili iinde bile, daima nceden farkedilir. Bu ikincisi bilimsel idrak alanna aittir. Bu tr bir idrak, nedenleri gsteren titiz isbat gerektirir. Bilimsel delil, kefetme amacn tad eyi nceden varsayamaz. Ancak eer yorum daima anlalan ey iinde iliyor ve kendisini ondan hareketle gelitiriyorsa, bu durumda o, bir daireye girmeksizin, zellikle de varsaylan anlama hl beer varln ve dnyann genel bilgisi iinde ilediinde bilimsel sonular nasl retecektir? Fakat, en elementer mantk kurallarna gre, szkonusu daire, bir circulus vitiosus'tur. Fakat byle yapldnda, tarihsel yorum faaliyeti, kesin bilgi alanndan a priori karlm olur. Eer anlamadaki bu daire Olgu- 'su elimine edilmezse, o zaman tarihyazm da pek kesinlik tamayan bilme ihtimalleri arasna atlm olacak demektir. Tarihyazmna, bu kesinlikten mahrumiyeti, kendi "nesnelerinin" "ruhan anlamyla" telafi etme izni verilir. Bununla birlikte, tarihyazclarn kendi fikirlerine gre, eer daireden kurtulunabilirse ve eer en azndan doann bilgisi olduu varsaylan bilgi olduu kadar gzlemcinin konumundan da bamsz bilgi olarak bir tarih -yazm (histography) umudu var ise, elbette bu ok daha ideal bir tarihyazm olacaktr.

6 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y9.html

Fakat bu dairede bir vitiosum/fasit daire grmek ve ondan kurtulma yollar aramak, hatta kanlamaz bir eksiklik hissine kaplmak, anlamay kkten yanl anlamaktr. Burada sorun anlamann ve yorumun belirli bir bilgi ideali haline getirilmesi deildir. Bu tr bir idealin bizatihi kendisi de olsa olsa anlamann bir alt tr - el-de-mevcut olan/objektif olarak varolan eyi meru kendi temel anlalabilirlii iinde kavrama grevinden uzaklaan bir alt tr olabilir. Dahas, mmkn anlamann temel artlarnn yerine getirilmesi, bu temel artlarn yerine getirilmesi konusunda nceden yaplm yanl yorumlamada ikamet etmez. Sonuca gtrc olan, dairenin dna kmak deil, aksine, daireye doru tarzda girmektir. Bu anlama dairesi, iinde geliigzel herhangi bir bilgi trnn ileyebilecei bir daire deildir; tersine o, Da-Sein'n kendisinin ontolojik n-yaps'nn ifadesidir. Szkonusu daire, bir vitiosum'a/fasit daireye/ksr dngye dntrlmemelidir; tolere edilememi bir daireye bile dntrlmemelidir. En asl bilginin pozitif mmknl onda gizlidir; ancak bu mmknlk yalnzca, yorum ilk, daimi ve son grevinin, tesadfi dnceler ve popler anlaylarn ona verdii n-kavraya, n-g-re ve n-anlaya izin vermek deil, tersine, bilimsel temay bu n-yap -lan eylerin kendilerine gre ileyerek garanti altna almak olduunu anladnda hakiki tarzda kavranabilir. Ontolojik anlamyla uyum iinde olduundan, anlama, Da-sein'n kendi varlk potansiyelidir ve tarihsel (historiographical) bilginin ontolojik nkabulleri ilkece, en kesin bilimlerde savunulan kesinlik fikrini aar. Matematik, tarihten daha kesin deildir; kendisiyle ilikili varlk temellerinin kapsam bakmndan daha dar kapsamldr yalnzca. Anlamadaki "daire," anlamn yapsna baldr ve bu fenomen, yoruma dayal anlamada Da-sein'n ontolojik oluumuna kk salm durumdadr. Bu-dnya-iinde-varlk olarak bizatihi kendi varlklarna*(* Fakat bu "bizatihi kendi varlklar" varln anlalmas tarafndan belirlenir, baka bir syleyile, ne aydnla kavuturma olarak aydnla kavuturma ne de mevcudiyet olarak mevcudiyetin temsilci dnme iin tematik hale gelmedii yer durumundaki mevcut olann aydnla kavuturulmas iinde durularak belirlenir.) ilgi duyan varlklarn bir ontolojik daire yaps vardr. Bununla birlikte, "dairenin" objektif mevcudiyet (varlk) trnde bir varlk/el-de-mevcut varlk trne ait olduunu dnyorsak, genelde, ontolojik bakmdan Da-sein'a benzer bireyi bu fenomenle karakterize etmekten kanmalyz. *Mteakip blmler Sein und Zeit'in 7. Basks'nn (Tubingen: Max Niemayer Verlag, 1953) 31-34. blmleridir. Romen rakamlaryla gsterilen notlar, Heidegger'in notlardr. Dier btn notlar mtercimlere aittir. Mtercimler, Heidegger'in ifte trnak iaretlerini gstermek iin tekli trnak iaretleri kullanmtr ve btn iftli trnak iaretlerini mtercimler, okuyucuya yardm amacyla ilave etmilerdir. Mtercimler Heidegger'in italiklerini gstermek iin italik kullanm ve kendi vurgularndan bazlarna geni yer ayrmlardr. (ngilizce metnin yerald kitabn editrleri). (Metni Almancasndan tercme ediyor olmamamn, mkul sebepleri olamaz. Kald ki, Almanca'dan tercme edilmi olsa bile, Heidegger'in Trke'deki metinleri, eninde sonunda 'tercme denemeleri' olabilir sadece ve bu, elinizdeki tercme iin ok daha geerli bireydir. Beni metni tercmeye zorlayan ey, hermeneutik ile ilgili bir derlemede, Heidegger'in yeralmamasnn, derleme asndan byk bir eksiklik olacana inancmdr. Metni Trke'ye tercme ederken Varlk ve Zaman'n u iki ngilizceye tercmesini kullandm: Being and Time, translated by John Macquarrie and Edward Robinson (Blackwell 1997) ve Being and Time, translated by John Stambaugh (State University of New York Press, 1986) H. Arslan.] 18. Ksm'la karlatrnz [Burada Varlk ve Zaman'n ksmlarna atfta bulunulmaktadr.Trke metinde, 8 nolu dipnotla balayan dipnot numaralarn, birinci dipnotla balatarak deitirdik. H. Arslan]. Kaynak: nsan Bilimlerine Prolegomena, eviri, Hsamettin Arslan, Paradigma Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

7 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y1.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Anlamada Tarih ve Dil


Brice R. Wachterhauser "Hermeneutik," gnmzde insanlarn dillerine pelesenk ettikleri bir terimdir. Bir poplarite dnemine sahip btn bu trden sloganlar gibi onun da kendine ait bir hayat var. Gnmzde bu terim, ylesine farkl kontekstlerde ylesine farkl anlamlarda kullanlmaktadr ki, artk hibir ekilde tek bir anlama sahip deildir. Bu belki de tesadf birey deildir; nk hermeneutik, tam da bir dnce ve aratrma program olarak domaya balayan bir ilgiler ve eletirel bak alar ailesi oluturduu iin, pek yle yksek dzeyde kesin, iyi-kurumlam messes bir anlama teorisini veya uzun mrl, ak-seik tanmlanm bir felsefe geleneini temsil etmez. Bu, hermeneutiin, gnmzn kltr sahnesinde eletirel gten mahrum olduu anlamna gelmez. Tam tersine, hem terimin yaygn kullanmyla birlikte ortaya kan nedensel ainalk hem de arkasndaki felsef sorunlarla ilgili derin bir kavray, hermeneutiin gerekten de hatr saylr bir eletirel gc elinde bulundurduunu gsterir. Akm iinde birok tartma bulunmasna ve hermeneutik tek bir teorinin veya ahsiyetin arkasnda niterlememi olmasna ramen, hermeneutik taraftarlar, kendi felsef programlarn kuvvetle niterlemi bir program haline getiren bir eletirel ilgiler ve bak alar ailesini paylarlar. Hermeneutik dnrler, ok genelde, bir szd/dil d ve zamand bir ngr/kavrama yetisi olarak insan zihni fikrine kar kmaya duyduklar ortak ilgileriyle karakterize edilebilir. Platon, Aristoteles, Augustine, Aquinas, Descartes, Spinoza ve dierlerine ima ile insan zihni, "kendinde" gereklii bir "saf grme kapasitesine, ezel ve ebed boyutlaryla (subspecie aeternitatis) gereklii bir szsz/dilsiz kavray yeteneine sahip deildir. Bunun yerine hermeneutik anlama teorileri, btn bir insan anlamann, asla "szler/kelimeler/dil olmakszn" ve asla "zamann dnda" gerekleemeyeceini ne srerler. Tersine, insan anlamann ayrc zellii, aslnda daima, tarihsel bakmdan kayt, altna alnm bir ilgiler ve pratikler takmna gre zaman iinde gelien bir evrilen lingistik ereve iinde gereklemesidir. Ksaca, hermeneutik dnrler, dilin ve tarihin her durumda, anlamann hem artlar hem de snrlar olduunu ne srerler. Bu iki tema, yani tarih ve dil, hermeneutik literatr iinde ikili ana motifler gibi iler. Hermeneutik dnrler dili ve tarihi, btn anlamnn tranzendental/akn artlarnn zel tipleri olarak fonksiyonlarn yerine getiren eyler olarak grrler. Habermas'n bir ifadesini dn almak gerekirse, tarih ve dil, dncenin "deien a priorileri" (1) olarak grlr. Fakat bu a prioriler doalar itibariyle deimeye ak olduklar, yani daima farkl kontekstlerde farkl olduklar iin, zaruraten, bu tranzendental kapasiteleriyle nasl fonksiyon icra ettiklerinin bir niha teorik aklamasndan yakay syrrlar. Kant'n eletirisinin - aka tanmlanm anlama tipinin zorunlu artlaryla ilgili itiraz edilemez kesinlik arayndadrlar aksine hermeneutik, bu tr hibir tranzendental proje peinde deildir. lkin, deien dil ve tarih "ebekeleri"ne vurgu, bir kesin ve tartma gtrmez yorumu imknszlatrr. Hermeneutik dnrler, anlamann, her zaman ve heryerde ayn olan artlar iinde gerekletii varsaymna kar karlar. kincileyin, hermeneutiin "yartranzendental" tarih ve dil yorumu kendisini, insan zihninin, aka ayrtedilebilir anlama alannn btnyle farkl kurallara gre iledii yolundaki Kant tezin reddinde gsterir. nsan anlama, ne pek yle kolayca kompartmanlar halinde parsellenebilir ve ne de onun z kurallarn izleyicisi olmaktr. ncleyin, hermeneutik yorumlar, btnyle tranzendental/akn yorumlardan farkldrlar; nk, onlar anlalabilirlii nceden verili zel bir alanda; temelde deimez bir

1 -> 4

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y1.html

znede deil, bir ak evrilen ve dilin araclk ettii pratik alanda temellendirilirler. Ksacas hermeneutik, sanki anlama her zaman ve heryerde aynymasna, kendinde anlalabilirlik artlarnn peinde deildir. Aksine, onun tarihin ve dilin tranzendental artlaryla ilgili yorumu, tam da cidden talep ettii deime arzusundan dolay, zarureten genel ve ilkece de ak kalr. Bu yzden, hermeneutik dnrler kendilerini, "tranzendental" aratrmalarnda, ngrlmemi deimelere yer brakmalar iin kfi, ancak, fiili dnme tecrbemizin ikna edici bir yorumunu verecek lde belirli, hermeneutik dnn eletirel gcn gsterecek lde nfuz edici zor bir genel teori olmaya alma konumunda bulurlar. yorumlar genellikle k noktalar olarak "tarihsel olu" (Geschichtlichkeit) kavramn alrlar. (2)"Tarihsellik/tarihsel olu," genellikle, tarihe ait olana katlmmz ve tarihe ait olanla etkileimimizi gstermek amacyla kullanlan bir terimdir. "Tarihsellik" kavramnn belki de hermeneutiin en merkez ve en zarur iddias olduunu sylemekte hibir abart yoktur. "Tarihsellik," hayatmz zaman iinde yaadmz yolundaki malum, ancak apak geree atfta bulunmaz. O bunun yerine, btnyle ve her durumda tarihsel olduumuz tezine atfta bulunur. Bu kavram, insan olmakla kendimizi belirli tarihsel artlar iinde bulmamz arasndaki ilikinin tesadfi bir iliki deil, aksine temel ya da "ontolojik" bir iliki olduu iddiasna atfta bulunur. Bu, tranzendental ego ya da ok daha genel bir ifade kullanmak gerekirse, btn tarihsel artlarda ayn durumda kalan insan doas trnde bir numenal, tarihd ekirdee indirgenemeyeceimiz anlamna gelir. Biz aksine, kendimizi iinde bulduumuz tarihsel artlarn ve cemaatin, konutuumuz dilin, kendimize malettiimiz tarihsel olarak evrilen alkanlklarn ve pratiklerin, ciddiyetle ilgilendiimiz zamanla snrl problemlerin, yaptmz tarihle snrl tercihlerin fonksiyonuyuz. Hermeneutik bak asna gre, insan varlklara/beere ne Tanr veya doa tarafndan deimez bir z verilmitir, ne de insanlar kendilerini yaratan varlklardr (en azndan izole edilmi bireyler olarak); tersine biz daha ok, ksmen iinde kendimizi bulduumuz ve ksmen iinde dier insanlarla ibirlii yaparak kendimizi ekillendirdiimiz belirli bir tarihsel varolu tarzyz. zetle, hermeneutik u ontolojik iddiann savunuculuunu yapar: insanlar kendi tarihleridirler/beer varlklar kendi tarihleridirler. Tarihsellik tezi, felsef hermeneutiin savunucular, tarihselliimizin btn rasyonel aktivitelerimizi, yani dnyamz dzene sokma ve anlaml klma yeteneimizi boyadnda srar ettikleri iin, bir hermeneutik anlama teorisinin kalbinde yeralr. Bunun ima ettii ey, btn insan bilgi iddialarnn iinde doduklar tarihsel srele bir temel ilikiye sahip bulunduklardr. Bu, herhangi bir bilgi iddiasnn, iinde ekillendii tarihsel konteks tin, dil, gramer, yazarnn stili gibi belirli "tesadfi" izlerini sergileyecei yolundaki basit iddiadan ok daha fazla bireye imada bulunur; bu, herhangi bir bilgi iddiasnn bizatihi anlamnn ve geerliliinin, hem onu formle edenlerin hem de gelitirenlerin tarihsel durumuyla koparlamaz biimde iice olduu yolundaki ok daha radikal bir iddiay ierir. Bu yzden, hermeneutik dnrler, hibir bilgi iddiasnn, ezel ve ebed/sub specie aeternatis hakikat/doru olma talebinde bulunamayacan ne srerler; ancak bilgi iddialar, tarihin ortamn salad bir anlama tarzlar, ilgiler ve pratikler takmna gre retilmi bulunan bir probleme belirli bir zamanda "pragmatik" (3)en iyi zm olma anlamnda "doru"durlar. Szn gelii, Newton fiziinin ilk formlasyonu ve eletirel kabul tarihin araclk ettii bir anlama tarzlar ve ilgiler takmna gre gereklemitir. Yine, ayn ekilde, bizim Newton fizii ile ilgili deerlendirmemiz - Newton-'in adalarnn ve yakn takipilerinin deerlendirmelerinden gayet tabii farkldr - tam da quantum mekaniinin ve Einstein'n genel rlativite teorisinin ortaya kard deien tarihsel artlardan dolay farkldr. Bu farkllk yalnzca, kendisiyle Newton'i anladmz bilimsel inceden inceye ileme tarzlarmzdaki farkllk deildir; Newton'in hakikat/doruluk iddialarnn anlamn ve kapsamn kavrama tarzmzdaki farkllktr. Dolaysyla biz Newton'i, her ne kadar kesinlikle anlyorsak da farkl anlarz. Eer bu durum, hermeneutik dnrlerin ne srme eiliminde olduklar gibi, btn bilgi iddialar iin paradigmatik bir durum ise, o takdirde bilgi de gerekliin ezel ve ebed/ sub specie aeternitatis bir tarihd yeniden inas deil, aksine eyleri, tarihin araclk ettii konumumuz odan her ne zaman deitiriyor olursa olsun hibir nemi bulunmakszn, tarihin araclk ettii, kanlamaz deimeye tbi bir ilgiler ve anlama tarzlar takmndan yola karak grme tarz demektir. Dolaysyla, her ne kadar yeni bilgi iddialar nceki bilgi iddialarndan hareketle isel ve diyalektik biimde evrilebiliyorlarsa da, onlar zarureten gerekliin ok daha tarihd temsilleri ynnde ilerlemezler; aksine, imdinin srekli deien teorik ve pratik taleplerine, gemiin anlama tarzlarna gre hareket ederler. Mesela, tpk tek bir Platon deil, Platon'un (Aristoteles, Porphyry, Plotinus, Augustine, Shaftesbury, Kant, Rousseau, Schleiermacher, Friedlander, Cornford, Ryle, Vlastos'un ve dierlerinin) yorumunun tarihi olmas gibi, birok ada bilim filozofu da, makl bir ekilde, bilimin kefederek yeniden ina etme giriiminde bulunaca doal gereklikle ilgili teoridenbamsz hibir perspektif olamayacan ne srer; teoriden-bamsz perspektif yoktur, doal nesneleri u ya da bu evrilen teorik ereveden yola karak anlamay deneyen bilim sreci vardr yalnzca. (4) Neticede, kendisine bavurarak yeni teorik nerileri deerlendirebileceimiz hibir teoridenbamsz konum ya da kurallar takm yoktur. Biz bunun yerine, o alan iindeki yeni Bu tr "yartranzendental"

2 -> 4

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y1.html

gelimelerin "geerlilii," "verimlilii" ve "inandrcl" konusunda yine o alanda alan bilimadamlar arasnda gerekleen konsensus/mutabakat trnde bireye bel balamalyz. Bunun yaps gerei yanlabilir ve tarihin araclk ettii bir sre oluu, Kuhn, Feyerabend, Polanyi, Lakatos ve onlarla ayn dncede olan dier dnrler gibi postempirist bilim felsefecileri tarafndan tekrar tekrar gsterilmitir. ok daha genelde hermeneutik filozoflar, asla hibireyi tarihsel bir vakum iinde gremeyeceimiz, aksine, hereye, iinde gelecein ilgilerini zmnen tayan gemi tarafndan iptal edilemez biimde ekillendirilen bir imdinin konumundan bakabileceimiz konusunda uzlarlar. Bu yzden, Gadamer gibi bir hermeneutik dnr, "anlamann bizatihi kendisinin hibir ekilde sbjektif/znel bir terim olarak deil, aksine, iinde gemiin ve imdinin srekli birbirine kart bir intikal olayna giri olarak dnlmesi gerektiini" iddia eder. (5)zetle, kendi kendimizi ve dnyamz anlama imknlarmz belirleyen ey, tarihtir. Eer "tarihin anlama imknlarmz belirledii" tezini kavramak istiyor ise, insann, "imknlar" kavramna "belirleme" kavramndan daha fazla vurguda bulunmas gereklidir. kincisine vurguda bulunmak, hermeneutiin, anladmz eyin, gemiin anlamamz iin programlad eyin yalnzca bir fonksiyonu olmas anlamnda bir tr tarihsel belirlenimcilii/determinizmi savunduklar yolunda yanl bir izlenim verir. Bununla birlikte, eer gemi anlama imknlarn belirliyor ise, bu durumda biz, gemiin bireyi anlayabilmemizin mmkn yollarnn saysn nasl snrladn - fakat bu bizi bir sorunun nceden belirlenmi bir kavrayna hapsetmez - grebileceiz demektir. Tarihle ilikimiz anlamamz, tarihle ilikimizin bir fenomenin kendisinin gsterilecei bak alarn snrlamas, ancak yine de, bu anlama tarzlarnn ilenmesini, onlarn gizli zenginliklerini ve snrlamalarn ortaya karmay bize brakmas anlamnda "sonlu/snrl" (6)hale getirir. Gayet tabii, biz bunu, ok sayda faktrn etkisi altnda kalacak ekilde yaparz; fakat, kendimizi gelecee yanstrken gemii kendimize maletme tarzmzn sorumlusu, nemli lde bizizdir. Bu yaz u kitaptan alnmtr: Brie R. Wachterhauser (Ed.), Hermeneutics and Modern Philosophy, State University of New York Press, Albany, 1986, ss. 5-61. (1) Jrgen Habermas, Towards a Rational Society, trans. Jeremy J. Shapiro (Boston, 1970), s.
84. "Geischichtlichkeit" kavramn Almanca'da ilk kefeden kii Hegel'dir. Kavram, daha sonra zellikle, C. J. Nitzsche ve F. P. Schleiermacher gibi teoloji yazarlaryla Hegelci evrelerde R. Rosenkranz ve R. Hym gibi yazarlarn metinlerinde yerald. Grafen P. Yorck von Wartenburg ile W. Dilthey arasnda 1877'den 1897'ye kadar devam etmi bulunan yazmalarda bir merkezi felsef kavram olarak tekrar ortaya kar. Heidegger kavram Dilthey'dan miras almtr ve onu bugn yaygn ekilde kullanlan bir kavram haline getiren muhtemelen Heidegger'dir. Daha fazla bilgi iin baknz Joachim Ritter, ed., Historisches Wrterbuch der Philosophie (Basel: Schwabe and Co., 1974), 3: 403-8).

(2)

(3) Dilthey, Heidegger ve Gadamer gibi klasik hermeneutik dnrler James, Dewey ve Royce
gibi Amerikan pragmatistlerini her ne kadar incelememilerse de, Apel, Bernstein, Habermas ve Rorty gibi yazarlar onlarn grlerinin birbirlerine yaknlna iaret etmilerdir. Baknz K. O. Apel, Towards a Transformation of Philosophy (London: Routledge and Kegan Paul, 1980), ss. 77-136; Rorty, Philosophy and the Mirror of Nature (Princeton: Princeton University Press, 1980), ss. 3-13.

(4) Thomas Kuhn, The Structure of Scientific Revolutions (Chicago: University of Chicago
Press, 1970). Hans-Georg Gadamer, Wahrheit und Methode (Tbingen: J. C. B. Mohr [Paul Siebeck], 1960), ss. 274-275. ngilizce tercmesi, Truth and Method (New York: Seabury Press, 1975), s. 248. Bundan byle bu iki ayr dildeki kitaba WM ve TM ksaltmalaryla atfta bulunulacak.

(5)

(6) WM, ss. 94, 114, 126, 218 vd., 26 0, 239 vd., 401 vd.; TM, ss. 88, 109, 205 vd., 244, 320
vd., 414 vd.

Not: Metnin ilk blm alntlanmtr. Kaynak: nsan Bilimlerine Prolegomena, eviri, Hsamettin Arslan, Paradigma Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...

3 -> 4

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y1.html

Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y7.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Anlamak Nedir?
Felsefe Ekibi Genelde anlamak, bir anlam olan tasarmlar dzene sokarak bir biim, bir yn, bir anlam oluturmaktr. Bir eyi, bir durumu, bir fikri anlamak, onu kendisi de kavranlabilir olan bir sistemin iine sokmaktr. nk o, bir ilikiler sistemidir. Bu sistemin iine sokulan unsurlar, ksmen kavranlabilirler, nk daha nceden sistemlerin iine sokulmulardr. Dier bir anlatmla, anlama her zaman tm zihni devreye sokar. Anlam hibir zaman, kendi kendine anlaml olacak bir imleyende durmaz. Bu imleyen, ancak kendinden baka bir eye atfedildii zaman anlaml olur. Yemek yemenin veya iek toplamann ne olduunu bilirim nk bu eylemler eylemlerin geliimiyle btnleirler, nk benim zerimde onlar baka bir eyle anladm baz etkiler yaparlar... Eylem kendi iinde kavranlabilir deildir. Refleks eylem, basit yant, basit bir k akm zneyi refleks dzleminde brakr ve kavranlrl yaratmaz. Bir alglar ve eylemler sistemi ile btnlemi, bir noktaya kadar bir kavram haline gelmi eylem anlam ve kavranlrl oluturur, bunun sonucu nedenselliin, erekiliin kategorileri tarafndan ynlendirilen eylem oluur; bylece dnen eylem, zihinsel ey haline gelen eylem gerekleir. Yant eylemini yakaladmz, ertelediim deitirdiimiz zaman, bir zihinsel evrene girdiimiz zaman, mantksal bir evren oluturduumuz zaman anlamaya balarz. O halde anlamak, heterojen duyumlarn bir serisini, onlar toplayan, onlar birbirlerine gre tanmlayan dzeniyle deitirmektir. O halde anlamak, eylerin zerine ilikiler an atmaktr, duyusal, motor veya entelektel verileri uzamn ve zamann iinde, nitelik, nedenler ve sonular dzeninde dzenlemektir. Onlar zerine ikili bir alma yapmaktr; birbirlerine gre dzene koyduumuz temel tasarmlar, onlar anlamay salayan dier tasarmlara gre dzenlenmitir; hedefe doru hzlanan koucuyu anladm zaman daha nceden bir koucunun ne olduunu biliyorumdur; ressamn almaya koyulmak iin paletini hazrladn anlarsam, nceden bir rengin ne olduunu biliyorumdur. Bir tmceyi anladm zaman, daha nceden, yeni birleiminin yeni bir anlam ortaya koyduu szckleri biliyorumdur. O halde anlamak kavramlar dzenlemektir. ncelikle, kavramlar oluturmak veya daha nceden olumu kavramlara bavurmaktr. Potansiyel bilgimiz bu kavramlarn sisteminden baka bir ey deildir. Bu kavramlarn tam bir stouna sahibiz. Zihnimiz, alkanln kolaylkla, kullanmamz salad bu bilgi komprimeleriyle ve bu zetlerle doludur. Ve onlar dzenleyerek onlara bir anlam veriyoruz... "Anlamak ncelikle sistematikletirmektir." E. DELACROIX, Felsefe Yazarlarndan Seilmi Metinler, eviren Mukadder Yakupolu, Doruk Yaynclk.

1 -> 2

18.11.2008 20:37

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y7.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:37

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ANLAMI NASIL BLRDNZ?


Ferda

Tm dil/metin n sz konumdadr ve hibir szceleme bu konumun tesine uzanamaz

SADELETRME ABASI Bu tmce, Trke denilen dilin notasyon sistemiyle yazlmtr ve ierii buna gre ekillenmitir 1-Bu tmceyi, Trke denilen dilin notasyon sistemini bilen biri okuduunda, bu tmce onun iin anlalr olacaktr. (Bu balamda, bir notasyon sistemini bilen birisinin okuduunu anlamas/anlayamamas, yazlm/notasyon sisteminden deil, okuyandan kaynakl olacaktr) 2-Bu tmceyi, Trke denilen notasyon sistemini bilmeyen biri okuduunda, bunun bir dilsel-bildirim , notasyon sistemi olduunu anlayacak, ancak, iletinin/haberin veya mesajn neyden sz ettiini, ksacas ieriini anlayamayacaktr. Bu iletinin neden sz ettiini anlaya-bilmesi iin, bu notasyon sisteminde kullanlan sembollerin, kendi notasyon sisteminde neye-karlk geldiini anlamas gerekecektir, e-deyile, bu=this, tmce= denkliklerini kurmas gerekecektir. 3-Varsayalm ki, bu tmceyi uzayn boluk-denilenine doru fledim. Ve varsayalm ki, bir dnya-d varlk kipi/formu bu tmceyi alglad. te tam da burada film-kopuyor. 3 nolu var-saym sz konusu olduunda, tmce ve ait olduu notasyon/yazlm sistemi beni ele geiriyor, ks-kvrak yakalayarak, tm olanaklarm balyor. Uzayn boluun frdm bu sesi, bir ileti/mesaj/haber olarak kodluyor. Bu iletinin bir muhatapla karlamas durumunu, yine kendi notasyonuna gre kodluyor. Birisi bu iletiyi alglayacaktr, ona bi ekilde bir anlam-ykleyecektir, nk bu iletide bir anlam var ve anlamn olduu iletinin muhatab da (muhatap olduu anda) anlayc konumuna gemek zorundadr. unu demeye alyorum, u ana dein yazdklarm hangi notasyon sistemiyle yazarsam yazaym veya seslendirirsem seslendireyim, (Aborjince, ngilizce, ince, v.s) tm bunlar sadece ve sadece insan-denilene hitap edecektir. nsan denilen dnda, hi-bir varla bunlar, anlam/haber ierii tayabilen bir ileti-olarak gelmeyecektir. 1 ve 2 nolu durumlarda, anlamak veya anlayamamak, yapsal deil tamamen teknik bir durumdur. Bu durumlarda anlamak veya anlamamak, ya ileti ya ileti kanal ya da alcnn zellikleri ile ilgilidir, bu zellik anlamann gerek ve yeter artlarna haiz ise, anlama gerekleir, deilse gereklemez. 3 nolu durumda ise, anlamak veya anlamamak yapsal bir durumdur. nsan d baka bir form, insan denilenin notasyon sistemini nasl-anlayacaktr. Bir dilden baka bir dile eviri mmkndr ve bu bir tr kriptolojik-ilemdir, peki bir trn notasyon

1 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

sistemi baka bir trn notasyon sistemine nasl evrilecektir. eviri ilemi, farklla ramen, ortak referanslarn varlna dayanr. Trke denilen dilden, ince denilen dile eviri, gsterilenlerin ortaklnn rndr, gsterilenler dzleminde bir denklik kurduunuzda, bir notasyon sistemini baka bir notasyon sitemine evirmek mmkndr. Peki, insanlk-dilini, farz- mahal, Vensllk diline nasl evireceksiniz Bunlarla unu anlatmaya altm, her trden anlat ve anlamlandrma ve bunlara bal olarak ortaya kacak veya kmayacak olan anlama denilen, notasyon sistemleri farkl da olsa en-temelinde bir ve ayndr. Yani, ortada tm farkllklarna ramen, tek bir insanlk dili vardr. Notasyon sistemleri, Arapadan inceye, inceden aborjinceye farkl da olsa, tek bir insanlk dili vardr ve bu balamda insanln tm, anlat, anlama, anlama ilemleri ve bunlarn tmnn birden dayana olan anlam denilen total bir yapdr ve onunla ilgili tm ilemler totolojiktir Sahiden de, birbirinden farkl olabilen iki-dil, birbirini asla-anlayamaz, eer bir dil bir ekilde de olsa baka bir dile evrilebiliyorsa, bu o iki dilin en temelde bir ve ayn olduunun gsterenidir. 1- YD EKVTBO ZJLZURAUZ FOTBO IAKFGJZUK 2 I9NL S JE V 49R*43 RGHWRHUHF 82UE U EGNA T MM DOFLOROUT489T5 DD4T5*CV

Yukardaki 1 ve 2 ile kodlanm tmcelerde, Trke denilen notasyon sisteminin abc sine dayanarak bir ifreli bir anlatm yaptm. Dayandm ifreyi zmeden bu harf beklerinin ne dediini anlayamazsnz. Ortada bir ileti var, bunun fiziksel yapsn gryorsunuz, ancak ieriine ulaamyorsunuzletinin dayand ifreyi size sylediimde, iletinin anlam ortaya kacaktr. (ifrelemede znel bir kod-sistemi kullanmadm, olduka genel bir kodlamaya dayandm, kriptolojik ilemleri sevenler urasnlar bakalm, iletinin ifresini zebilecekler mi?) Yalan syledim, 1.harf beklerinin bir ifresi var, ikincilerinin ise yok. kincileri, gzlerimi kapayarak, rastgele, geliigzel bir biimde klavyenin tularna basarak oluturdum. Tesadfen bir ifreleme-esasna denk dt m bilmiyorum, ama sanrm bu olduka dk bir ihtimal. Eer bu itiraf yapmam olsaydm, 2.tmcenin anlamsal ieriine ulamak isteyenler, bunu anlaml bir bildirim sanp uraacaklard ve belki de kendilerince birtakm-anlamsal ierikler oluturabileceklerdi. Sanrm bu anlat, dil-metin denilene dair olarak, okuyucu-olana bir eyler artrmtr. leti, iletme, anlama ve anlama ilemleri aslnda tam da bu srece karlk geliyor. nce bir eyleri ifreleyen bir notasyon-sistemi oluuyor, bu notasyon sistemine dayanarak, bir ileti kuruluyor, ileti bir bakasna yneliyor. letiyi alan notasyon sisteminin ifreleme esaslarn biliyorsa iletiyi anlyor, deilse de anlayamyor, sre aslnda ite bu denli basit ve bu sre, dil-metin denilen her yerde ve herkeste bu biimde-iliyor, i-grmeye alyor. Olan-denilen asndan aldnzda, tm bu anlatlanlar byledir. Eer, speklatif, meta-fizik kurgulara dknseniz, bundan sonrasnda, sonsuza dein kurgu yapabilirsiniz. nsan denileni, st-makro yaplarn iinde bir alt-mikro birim olarak alrsanz, makro yapdan bu birime bakarsanz, belki de u anda, bunlar yazan ben deilim, yazdrlyorum ve belki de benim de hi-bilmediim, n-grmediim baka bir ilevi yerine getiriyordur. Belki de birileri beni kullanarak, baka birilerine bir-eyler sylyordur, belki de karnn gurultusu, kanmn dolam, gaz karmam, haprmam, alamam, grdm ryalar, baka boyutlara, lemlere haber tayordur te paranoya-nn balang noktalar, iin ilginci, hi-kimse bunlarn byle olmadn bana nihai olarak kantlayamaz, belki de aldmz tm mzikler, sylediimiz arklar, kinatn sevin veya hzn sesleridir, belki de bizlerin bal olduu bir st-nite, bir arkyla birine ilan- ak ediyordur, kim bile-bilir ki bunlarn byle olmadn veya olduunu. Grld zre, speklasyona kayd anda, o alanda, sonsuza dein, byleyici, ilgin denilebilecek kurgular retebilir. Bylesi bir giri yapmamn nedeni uydu; anlam, anlat/ileti/mesaj, anlatma/bildirme, anlama, anlama denilen yap ve srelerin, hepsinin birden k bulduu, iinde yuvalanm olduu, adna dil-denileni .. btnsellii halinde grmek istei. Sanrm bu koyultama ve ilikilendirme biimi, olduka ilevsel ve olanlarn-zerine oturur nitelikte. Bir dil-denilen sistemletirme formu/biimi olmasayd, anlam, anlat/ileti /mesaj, anlatma/bildirme, anlama, anlama denilen yap ve srelerin gerek ve yeter art da ortadan kalkm olurdu. ANALTK DN ABALARI

2 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

ncelikle bir kavramsal ereve izmem gerekiyor. Bu balamda hangi kavramlarla i grmeye alyorum veya hangi kavramlarn, ilgili olduu hangi sorunlaryla boumak istiyorum. Bu balamda, verili ve deilmesi gereken kavramlar unlar; anlam/anlamszlk, anlat/ileti/mesaj, anlatma/bildirme, anlama, anlama/iletiim-anlaamama /iletiimsizlik ve tm bunlarn iinde yuvaland, dil/metin-dilsizlik/metinsizlik denilen yap. Tm bunlarn bir sra-dzeni, hiyerarisi var m? ylesi bir dizgeletirme ve ilikilendirme abas iine gireceim. ncelikle ortada, adna dil-denilen bir notasyon (kodlama, ifreleme, sembolletirme) sistemi var. Bu sistemin birtakm anlamlar ierdiini kabul ediyoruz. E deyile, dil-denilen anlamn, d, somut-fiziksel yzn, bir tr kabuunu oluturuyor ve bu kabuun iinde anlam-denilenin taycln yapyor. Kabuu bi ekilde krp, iine nfuz edebildiimizde, anlam-denilen ile karlayoruz. Bylelikle, dil-anlam ilikisini kurmu olduk. Bundan sonrasnda sre u ekilde iliyor. lgili notasyon sistemleri ile herhangi bir dilsel ilem yaptmz anda, anlam denileni tam ve bir ileti/mesaj/haber haline getirmi oluyoruz. (Tam da u anda ben-denilenin yaptklar bunlar, ortada Trke denilen bir notasyon sistemi var, bu notasyon sisteminin iinde yuvalanm olan anlam-dnyalar var ve ben, Trke denilen notasyon sistemine dayanarak, birtakm dilsel ilemlerde bulunup, ortaya, dil-anlam denilenlere dair olarak bir ileti/haber/mesaj ortaya karmaya, koymaya alyorum) letinin ortaya konulmasndan sonra, bu ileti dolama-giriyor ve birilerinin anlama-abasna konu olur hale geliyor. (u anda sizin bunlar okurken yapmaya altnz ilem, bunlar okuyorsanz, srecin ben-denilenle ilgili olan ayann birinci ksm tamamlanm demektir) Bunlar okumanz srasnda ve sonucunda, sre size ulaarak ilemeye devam ediyor, anlyorsunuz veya anlamyorsunuz, kabul ediyorsunuz veya etmiyorsunuz, anlayoruz, iletiim kuruyoruz veya anlaamayp iletiim kuramyoruz Srecin girdisi, dil-denilenin taycln yapt, anlam-denilen, ara srelerden sonra, srecin kts ise, iletiim veya iletiimsizlik Tam da bu noktada, ylesi bir meta-forik anlatm denemesi yapacam. denileni, tm bu srelerde tanan kan-olarak dnrsek, bu srecin kalp dil/metin oluyor ve kalp atar ve toplardamarlar araclyla, (ki damarlar kanallar ilevini ykleniyor) ilgili organlara i-yapabilmeleri iin, kan pompalamakla Dil/metin denilen bu durumda bi tr distribtrlk-ilevini yklenmi oluyor. Anlamdenileni da ileti megul.

Bu alt-fizyolojik mekanizmann iinde yer ald btnsel organizma nedir peki? Bir tr kalbi-ilevi yklenen dil/metin, ne adna niye damarlar/ileti kanallar araclyla, nereye kan/anlam pompalyor ve ilgili organ niye kan-istiyor? Sanrm bu sorulara verilecek tek olas cevap yaam-denilen organizmadr. Bu alt fizyolojik mekanizma, yaam-organizmasna hizmet etmeye almaktadr Bunlardan karsanabilecek zorunlu son-u nermeleri unlardr, nasl ki, bedenimin iindeki fizyolojik yaplarn tm ve ortak ilevi, can-llm/yaamsalm devam ettirme ynnde alyorsa, bunun iin ve buna hizmet-ediyorsa, ayn ekilde, dil/metin ve anlam da yaamsal-balamda var, bunun dnda ve baka bir yerde ve ilevde deil Bylelikle, btnsel fotoraf ekilmi, dil/metin btnselliindeki konumlann ortaya km oldu. ile birlikte anlamn yaam-

Bu noktada benim itirazm ve zerinde duracam boyut u; nsan trseli dnda kalan dier yaam formlarnn hibirinde, insanlarda olduu gibi dilden bir kalp yok. Tm bitki ve hayvan formlarnda, yaamsal sreler, cap-canlsndan yine kendi doal isel dinamiklerinden fkrmakta, damarlarnda gezinen birtakm uyduruk-anlamlar dnyas ile deil, sahicikanla beslenmektedirler. Bitki veya hayvanlar veya her ikisinin tmleik-balamdaki iletiim, contax-kurma sreleri, yine anatomik ve fizyolojik yaplarnn bir doal parasdr. Hayvanlar, kokularla veya doal-seslerle contax kuruyor ve ne bitkilerin ne de hayvanlarn kendi aralarnda bir iletiim sorunu yaanmyor. Ksacas, insan denileni doa, var-olu denilenden eksilttiimizde, geriye kalan alanda hibir sorun yoktur. Hava toprakla, toprak bitkilerle, bitkiler hayvanlarla, hepsi birden suyla, bi gzel anlap, kaynap yaamaktadrlar, iletiim denilen sorunlar yoktur

3 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

nsan denilenin ise giderek bi ekilde yaamsal-kalbi yerinden kt veya dt. Bu nasl ve niye oldu, bilmiyoruz. nsan denilenin kalbi yaamsal alandan dnce, ona bi tr kalp-nakli yapld ve yaamsal kalbin yerini, yapay-olan dil-kalbi ald. Artk insan denilenin doal kalbinin yerini yapay dilsel ve giderek de metinsel kalp almt. Bu yapay kalp, kanl-canl kan yerine, doal olarak kendine uygun olan, yapay, anlamsal kan pompalamaya balad. nsan trselinin toplumsal ve giderek de bireysel yaam, bu kanla beslenir oldu. nsan denilen, iinde bulunduu yaamsal btne, bu noktadan sonra, bir tr, metin-canls olarak eklemlendi. Tam da bu balamda, insan denilenin bu yeni hali ile hem kendi doal-biyolojik, hem de iinde bulunduu tmleik-doal yaam denilen ile kan-doku uyumazl vard. Cap-canl bir organizmaya, mekanik-yaplarn eklemlenip, bir tr sayborg-varln ortaya k gibi, insan denilen de yar-doal yar yapay bir varla dnmt. te o gn bu gndr, insan denilen hem kendisi ile hem de iinde bulunduu tmleik yaam alan ile kavga etmektedir. Bu yapay kalbi ve onun damarlarnda gezinen anlamlardnyasn, ne kendi otantik yaam ne de iinde bulunduu tmleik yaam, iine sindirip hazmedemedi. Yapay kalp/metin halledilebilirdi, ancak onun srekli rettii ve damarlarnda gezinen anlamsal-kan ile yaam denileni uzlatrmak olas deildi. Bu iletide elimden geldiince, bu sorunu belirgin klmaya alacam. DUAL YAPILARI BR-LKTE GRME ABASI POZTF/OLUMLAMALAR Anlam/anlaml leti/haber/mesaj Anlama/iletiim/anlama letiim Anlama NEGATV/OLUMSUZLAMALAR Anlamsz letisizlik/habersizlik/mesajszlk Anlayamama/iletiimsizlik/anlamazlk letiimsizlik Anlaamama/anlamazlk

1-ANLAM /ANLAMSIZLIK DURUMLARI Dil/metin denilenin dnda ve onun iaret etmeye alt alanlarn kendisinde, sahiden de kartlklar var m bunu nihai olarak bilmiyoruz. Olumlama ve olumsuzlama metinle ve metnin penceresinden doa ve yaam denilenlere baktmzda devreye girmektedir. Metin iinde konumlanan bu olumlama ve olumsuzlamalar ne anlama gelmektedir? Olumlama ve olumsuzlamalarn oluturulmasnda kullanlan kriter nedir? Sanrm bu konuda ulaabileceimiz tek ve nihai kriter yaamsal-denilendir. Yaamsal denilene hizmet edenlere pozitif/olumlama, yaamsal denilene hizmet etmeyen, onu yokua sren, zorlatran ve giderek de imha etmeye alanlara da olumsuzluk diyoruz. Yaam/lm kartlnda olduu gibi. Yaam, pozitif, olumlama, lm ise onu yok-luu, olumsuzlanmas anlamna geliyor ve dier tm kartlk-durumlarn da buna gre kuruyoruz. te yandan, metnin ortaya koyduu yaam/lm kartln demeye altmzda, nihai bir kartlk bulamyoruz, lmle yaam arasnda, kartlk deil, sarmal bir birliktelik bulunmaktadr ve lm denilen yaama-irek bir durumdur, nihai olarak lmdenilen sadece metinde vardr, metin-dnda lm diye bir ey-yoktur. Bu ekilde lm kertmek, yaam denilenin de pozitifleme/olumlama statsnn ortadan kalkn getirir. nk kartlk-denilenler, birbirlerine gre vardr, biri yok ise, dierinin gerei de ortadan kalkm olur. Bu argman, yukarda sz edilen olumlama/olumsuzlama iftlerine kar da kullanacam. Anlam balamnda, anlaml/anlamsz derken ne kastediyoruz? (Henz anlamdenileni sorunsallatrmadm ve bilinen anlam-denilen zerinden anlama dair ierikleri kullanyorum) Herhangi bir uyarana, duruma kar anlaml-derken demek istediimiz ey, onun

4 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

alc tarafndan anlalm veya anlalabilir bir ey olmasdr. E deyile, anlam denilen, anlatmak ve anlamak ve giderek de anlamak-iin vardr. Tm bu, dolam sreleri stnde ve dnda bir apriori nitelikte olabilen, srece nsel ve dsal bir anlam yoktur. Anlam denilen anlamak iindir, anlamak ise yaam denilen iindir. Anlalr olan ey, anlamldr. Bu durumda anlam-denilen, kendinden menkul bir durum deildir. Anlaml olduu iin bir-ey anlaml-deildir, anlala-bilir olduu iin anlamldr. Anlalr bir-ey yok ise, anlamdan sz edebilmek olanakszlar. (Tarkowskinin solaris filmi nerilir bu balam ile ilgili olarak) Anlam denilenin kurumsallamas nedeniyle bizde tersi olan arpk bir alg olumutur. Sanki eyler anlamlolduu iin biz onlar anlyormuuz gibi bir ters gsteren, aslnda anlamn-faizminin rndr. Bir eyin anlalr-olmas ne anlama gelmektedir? Anlalrl onun anlamlln getirirken, anlalrl nerden kaynaklanr? Metne/dile uygunluktan. Diyelim ki, deneyim alanmda ve karmda duran, nesne/ey veya olay/durum trnden bir X uyaran var. Bu uyarana dair olarak belleimde hi-bir veri yok ise, o uyaran benim iin anlalabilir/anlaml bir durum veya ey deildir. Ona bir anlam-ykleyip, anlalabilir klmam iin, ona dair bellek denilende mutlaka bir verinin bulunmas gerekir. Peki, bellek denilen nelerden ve nasl oluur? renilen ve retilenlerden. Bunlar neylerden oluur, dil/metin ierikleri denilenlerden. te yandan anlamszlk ne anlama gelmektedir? Grld gibi, soru formunda bile, yani anlamszla-yaklarken bile, anlam-denilen asndan yaklayoruz. Anlamszlk durumu veya kavramnn gstereni, anlalr-olmayandr. Anlalr olmayan ise bellekte karl olmayandr. lgili durum veya uyarana dair, belleimde hibir veri yok ise, bu uyaran benim iin anlam olmayan bir anlamszlk durumudur. (Bir ara parantez ap u ek aklamay yapmak gerekiyor. Anlam/anlamsz kavramlarnn kullanm balamlarn ortaya koyup birbirinden ayrmak gerekiyor, nk balama gre bu kavramlarn anlamlar deiken olabiliyor. Doa denilen alann ey ve olaylarnn anlaml/anlamsz olmas ile insan denilen varln yapp-etmelerinden oluan kltrel alandaki ey ve olaylarn anlaml/anlamsz oluu birbirinden farkl. Ta, yamur, gk grlts anlamldr derken kastettiim ile evlilik, dnler anlamldr derken kastettiim anlamllk durumlar birbirinden farkldr. nsan edimlerine dair, bu yaptn hi de anlaml bir davran deildir derken kastettiim ey, onun anlamszl deil, gereksizlii veya yanll veya kt oluudur. Evlilik, dnlerin anlam kalmamtr, anlamsz edimlerdir derken kastettiimiz onlarn anlamszl veya anlalr olmamas deil, gereksizliidir. Oysa doa olaylarna veya nesnelerine kar anlamsz derken kastettiimiz ey, onlarn anlala-bilir olmamasdr) Anlam denileni, anlalr-olma balamndan alp, anlalr olana nsel kldmzda, anlam denileni soyut bir kategori haline getirmi oluruz. Bu gne dein, anlam denilen sorunun, giderek zmsz bir sorunsala dnmesinin nedeni de budur. Anlam denileni, soyut kategorik dzlemde aldmzda karsna anlamszlk kartn karrz. Anlamsz olann, anlalr olmamaktan te bir anlam yoktur. Kategorik olarak anlamszszcesinin, kendisinden baka gstereni, iaret ettii bir ey olamaz. Bu balamdaki anlamszlk bir olanakszlktr. Ad konula-bilmi olan bir ey, o noktadan hareketle artk anlamsz olamaz. Salt mutlak anlamda bir anlamszlk, olanakszlktr, bu balamdaki bir anlamszlk, zaten hi olmayan bir eye dairdir, olmayan ise, ne anlaml ne de anlamszdr, sadece olmayandr. Anlamsz denileni bizler, yaam balamnda, anlalr olmamann veya da gereksizliin gsterenleri olarak kullanrz, bu kullanmsal anlamdan tede baka bir anlam yoktur. 2-LET/ LETSZLK DURUMLARI leti derken neyi kastediyoruz? Anlalr olma potansiyelini ieren bir uyarc durumu. Dolaysyla, ileti denilen bir uyarann, ileti/mesaj/haber olma zellii, anlam denilende olduu gibi, kendisinden menkul olabilen bir durum deildir. rnein, u anda yazdklarmn bir alcs, anlaycs, bunlar anlalr klan biri yok ise, tm bu yazdklarm bir ileti nitelii kazanamaz. Havann bulutlu olmas veya yerdeki bir ayak izi, gk grlts, kendiliklerinden bir ileti deildir, onlar ileti haline getiren, tm bunlar okuyandr. Diyelim ki, biz insanlarn yapt gibi, u anda uzaydan birileri bizlere birtakm iletiler-gnderiyor. Bizim alc-kanallarmz bu iletileri alglayamyor ise, ortada grld gibi bir ileti yoktur-dur. Bizim uzayn boluuna gnderdiimiz mesajlarn, birileri iin henz mesaj-nitelii kazanmam olmas gibi. Bizim uzaya gnderdiimiz iletiler, bizim iin bir ileti niteliindedir, nk biz bunlar anlalr-buluyoruz. Ta veya kz iin

5 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

40.senfoni, estetik bir ileti deildir (sanrm), bizim iin byledir. leti denilenin, yaamsal dolam sistemi iinden karlp, soyutlanmas ve kategorik olarak alnm olmas, onun kendisinden menkul bir eymi gibi alglanmasna yol amtr. letisizlik denilende bir sorun yok, ortalkta anlalr olma potansiyelini ieren bir uyarann olmamas durumu. 3-ANLAMA/ANLAYAMAMA DURUMLARI Varsayalm ki herhangi bir kaynaktan herhangi bir konuda belli bir bildirim/haber ileti aldk (Bize iletiyi/haberi gnderenin bunu hangi arala gnderdii veya bizim bu iletiyi hangi arala aldmz nemli deil, teknik olarak, szsel veya yaznsal dilsel bir notasyonla veya bir jestle/mimikle veya sezgisel/duyumsaysal estetik unsurlarla veya telepatik olarak veya vahye dilme, i_te oluturulma eklinde) Bize bi ekilde ynelen ve bizim bi ekilde de olsa aldmz bu iletiye dair olarak, anladm/anlamadm derken ne kastederiz? Bu sorunun cevabna gemeden nce, daha baka sorulatrma ilemlerine girimem gerekiyor. 1-Haberi iletiyi anlamamz, haberin gnderili biim/aracna ve haberin ieriine gre deiir mi yoksa deimez mi? Demem o ki, bir iir_imsel bildirimi veya bir vahyi bildirimi veya bir bilimsel/felsefi bildirimi veya bir jestle/mimikle bize gnderilen iletileri, anlamak, ileti biimine gre deiken midir yoksa biimden mnezzeh midir, hepsindeki anlama edimi bir ve ayn mdr? Ayn deildir diyor isek, aradaki ayrm noktalarn neye gre koyacaz? Zannmca, anlama edimi, haberin gnderili kaynana veya biimine gre deiken deildir ve fakat "ieriine" gre deikendir. Zihnin anlak denilen alan, gelen uyarcy alr, veri tabanna dayanarak bir takm ilemlere tabii tutar, karlatrma, analiz etme, farkllatrma veya kesitirme v.s ilemler yaplr... Bu noktada ilgin olan ey, bunlarn "bellee dayal" olarak yaplmas, bu balamda da aslnda "anlama" bir tr "totolojik" bir ilem, kendi kendini tekrar eden yapya sahip. Anladklarmzdan "anlarz". Zihin denilende, "anlalm" hi-bir ey yoksa eer, anlama da olmaz. O nedenle anlama kendi kendini tekrar eden bir durum. Hi grmediim bir uyarcnn, hangi "kategoride olduunu" anlayabilmem ve bu "u-dur" diyebilmem iin zihnimde o kategorilere dair veri olmaldr. Bu bir meyve veya hayvan veya sebze veya bcektir diyebilmem iin, "hayvanl", bcek olmakl" v.b "biliyor olmam" gerek... Zihin denilende, hi_bir veri yoksa anlama da yoktur... Ksacas, bilgi ileme hafzann "veri_taban" zerinde yaplr, eer gelen habere dair olarak, hafzamda dorudan veya dolayl yollardan, habere dair ilikilendirebileceim bir veri yoksa ileti/haber benim iin "tamamen" bir "UFO" niteliindedir, ne yaparsam yapaym ona dair hibir "anlayc" ynde ilem yapamam ve uyarc/ileti karsnda kala_kalrm Sorun gidip gene ilk_noktaya dayanyor. Bizler, bilmeler zerine biliyor, anlamalar zerine anlyoruz. Bizlere bizlerden nceki kuaklar "anlama/bilme" donelerini hazrlamlar, onlara da onlardan nceki kuaklar, peki "ilk_bilen" nasl bildi, "ilk anlayan nasl anlad"? te zorlayc olan nokta buras, sonraki sreci zndrmek son derece kolay... Tam da bu noktada, otistikler ve akl hastalar denilenler hari, tm insan tekillerinde sre ayn biimdeki/formel yaplarda iler. Anlamlandrma ediminde, deikenlik biimde deil ieriktedir, farkl belleksel ieriklere, kodlama sistemlerine sahip olanlar, farkl veya ayn veya benzer anlama sonularna ulaabilirler. Anlama, anlamlandrma edimi, haberin geli kayna ve biimine gre deimezken ieriine gre deikendir. Felsefi, bilimsel, dinsel bir bildirimi anlamaya almak ile bir iirimsiyi veya mzii anlamaya almak birbirinden yapsal olarak farkldr. Daha uygunu, gelen uyarclar karsnda, uyaranlarn niteliine ve allmaycdaki yansmasna gre deiken olabilen sreler yaanr. Felsefi bir metni, iletiyi anlamaya alrken, tamamen belleksel zeminler temelinde, zihinsel ilemlerimi kullanrm iirimsiyi okurken ise sre olduka farkldr. Felsefi metni, alglar veya alglayamam ve hatta onun tesine geip idrak eder veya edemem, iirimsiyi okuduumda ise, ite tam da o srada, alg ve idrak devre d kalr, yaadm veya yaayamadm ey duyumsaytr Tam da bu noktada, uyaranlar, iletiler/haberler sz konusu olduunda, bunlara dair olarak yaplacak sonulandrma ilemleri unlardr. ncelikle duyum, alg, idrak, sezgi/hissedi ve duyumsay. ou zaman bu kavramlar yanl olarak kullanyoruz. zellikle hissedi/sezgi ile alg kavramlarn. Trkeye sezgi/his eklinde evrilen entuisyon iin duyumsay, i-alg daha uygun bir karlk. His/sezgi kavramlarnn meta-fizik yan anlamlarnn olmas, kavramsal kargaay getiriyor. Sca, souu hissetmeyiz,

6 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

duyumsamayz da, sadece alglarz. Grsel, iitsel uyaranlar iin, genellikle alg/duyum kavramlarn kullanrken, ten duyusuyla aldklarmz iin, sezgi/his kavramn kullanrz bu da kargaaya yol aar, eylerin yumuak veya sertliini hissetmem, bir sesi duyar gibi, onlarn bu durumlarn alglarm . Ksacas, sezgi/his denilenleri devreden karrsak (ki karlmaldr, bu gsterenler bo gsteren konumundadr) geriye iki temel ilem kalyor, duyum uzants olan, alg/idrak ve duyumsay Felsefi, siyasal veya dinsel veya da baka trden bir haberi alglarm veya alglayamam, bir iirimsi karsnda ise duyumsay yaarm. Duyumsaylar zerine konumak olduka zorlaycdr. 2-letiyi/haberi anlamamz , anlama aralarmza gre deiir mi deimez mi? Yani, akl olanaklar denilenleri veya (varsa) telepatik unsurlarmz veya vahye ak isel olanaklarmz kullanarak aldmz, habere/iletiye dair olarak anladm dediimizde, bu anladmzn ierii/biimi, ileti yollama ve alma olanaklarna gre deiken midir, yoksa bir ve ayn mdr? Deikense bu deiiklii getiren faktriyelimiz nedir? Anlama edimi, anlayc aralarmza gre deikenlik gsterir kansn tayorum. Haber, ileti tayabilen uyarclara kar, en temelde iki trden alg biimi var, isel/dsal (Locke kaynakl bir kategorizasyon) Ksaca somut lamam gerekirse, kulama kadar gele bilen bir ses, beni ya dncelere, ya da duyumsaylara gark eder Ses zerinde dnmeye baladmda, yaadm ve/ya yaayamadm sre ile sesi duyduumda yaadm, sesin bendeki isel yanks olan, duyumsay srelerim arasnda yapsal farkllklar vardr. Ses zerinde dnmeye baladmda, hatt_ zatnda, ben denilen yap, yaamsal sreciyle devreden kmtr, akl olanaklar devreye girmitir ve akl olanaklarm bana yklenen, giydirilen bir tr ablonlayc anlama suna veya da teneir tahtasdr. Ses denilen zerinde dnme, "ses ile" empati kuramaz veya sesi dnmeye baladmda, onu teneir tahtasna yatrmmdr zaten Akl/anlak olanaklarm ses zerine dnr ve birtakm karsamalara ular, alinin sesi veya tiz bir ses veya motorun sesi veya Oktavda bir ses veya kulama u kadar basn uygulad veya Dikkat edilirse, tm bunlar ses teknolojisiyle ilgilidir Ses zerine dnmeyip de, sesin bana birtakm armsal ierikler yaatmasyla birlikte, duyumsaysal srelere gemi olurum. Bu duyumsay sreleri ile birlikte, ses beni rperte_bilir veya byleye_bilir veya ilgili drtsel sreleri harekete geirebilir. te bunlar sz konusu olduunda, zne olanaklarm dolaysyla z_neliim devreye girmitir. Bu isel duyumsaylara konu olan ilgili kavramlar, gzel, ho, yce v.s trdendir. (bir farkla ki, bazen gzel kavram, yaanmla deil, yine dnlmle karlk olarak kullanlabilmektedir. rnein, bir dindarn kulana gelen bir ezan veya ilahi sesi ise ve bunun_iin bunlara gzel diyorsa, bu isel duyumsayn rn olan gzele deil, dnceye karlk gelen, bir yarg ieriidir. Bir farkla ki, bir ilahi de gzel olabilir veya ezan okuyann sesi de gzel olabilir, ayrm noktas, inancna denk=dmesi sonucunda bu yarg durumuna ulap ulamamas) 3- Deiik yollardan , deiik biim ve ieriklerde bize ynelen ve ynelecek olan her trden mesaj/iletiyi , aklmza gelebilecek her trden olanaklarmzla alp, deerlendirmeye tabi tuttuktan sonra, anladm sonucuna ulatmzda, bu anlama ilemimiz, haberin lafzna m yoksa nefsine mi yneliktir? letinin yollan dzlemine veya biim ve ieriine gre, bazen iletilerin lafzn, bazen de nefsini mi anlarz, yoksa duruma, koula gre deimeden, sadece lfz veya sadece nefsi olarak m anlarz? Hibir ileti, hibir zaman "nefsiyle" anlalamaz, nk hibir ileti/haber zaten "nefsi_olan" yakalayamaz. Anlat, ileti, haberin "kendisi denilen", lfz dzlemde kaldna gre, anlama edimi de lfz dzlemde kalr... (M.K. Kahraman bir arklarnda Kelimeler, gerein beceriksiz avclar, diyor,) Ksacas, her anlama edimi, ikili dzlemde alan bir eviri ilemidir. Anlamaya konu olacak, anlalr olma potansiyelini tayan ve bu zellii nedeniyle, ileti haber nitelikleri kazanabilen uyarcnn kendisi, bir eyi baka bir eye eviri iken, anlama denilen dzlemde, ileti haber, ilgili anlayc tarafndan ikinci kez bir eviri ilemine tabi tutulmak zorunda kalr. Peki, anlayamamak, anlalr olmamak ne anlama gelir? (Dikkat edilirse, anlayamamak ilemini, pozitifleme olduu dnlen anlam-denilene refere ederek orada anlaml hale getirip anlamaya alyoruz) Teknik anlamda aldmzda, anlayamama durumunun u olas kaynak nedeni vardr, ya anlaycnn, ya iletinin ya

7 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

da ileti kanalnn durumu ile ilgilidir. Anlayamamak, ya bunlardan biri ile ya tm ile ya da bu lnn kombinasyonlar ile ilgilidir. Anlayc, haberi kendi anlama kodlarna uygun hale getirememi, yani uygun eviri yapamam veya belleinde uyarana ilikin eviri olanaklarn salayacak donanm yok ise, bu durumda ileti onun iin anlalmaz olacaktr. leti denilen, iletmek istedii haberi, yeterince ak seik, anlalr klmam ise, e deyile anlaycya eviri olana sunamaz nitelikte ise, anlalr olmayacaktr. leti kanal, iletiyi deforme etmise veya kendisinden kaynakl nedenlerle iletinin eviri olanaklarn ortadan kaldrm ise, yine anlalr olmama durumu ortaya kacaktr. (Yanl anlama denilen durumu, anlayamama deil, anlama durumunun iine sokuyorum, nk yanl da olsa orada bir anlama vardr) Grld gibi, her trden anlayamama durumu, srecin ilgili bileenleri ile ilgilidir. Srecin dnda ve stnde, saltk bir anlayamama durumu yoktur ve olanakszlktr. Ortada ileti/haber denilen bir ey var ise, bu noktadan sonra, saltk bir anlayamazlk olanakszlktr. Salt bir anlamszln olmamas gibi, salt bir anlayamamazlk da olanakszlktr. Anlalmazlk, anlalr olmama durumu, saltk-olana gnderme yapmaz, bu anlamdaki anlayamamazlk, soyut bir kategorilendirme biimidir ve sadece szde-durumdur. nk bir iletiyi bu niteliine kavuturan, balayan, anlalr olma potansiyelidir ve eer iletinin bu potansiyeli aa kmyorsa, kamyorsa, karlamyorsa, bu ilgili srelerin bileenlerinin sorunudur. 4-LETM/LETMSZLK, ANLAMA/ANLAAMAMA DURUMLARI Bu sreler, anlama/anlayamama durumlarnn bal ve zorunlu sonulardr. leti, olas muhataplarna ulam ve anlalr klnm ise, ileti ile iletilen arasnda bir iletiim olanann yolu alm demektir. leti kayna, iletiyi gnderen ile, alc arasnda, en az bir kez de olsa, geri bidirim olana ortaya km ve taraflar iletinin bildirmek istedii zerinde olumlama durumunu yaayabilmi ise anlama salanabilmi demektir. Anlama denilen, iletiim srelerinin karlkllk ilkesinin yerine gelmesi ile ilgilidir. Karlkllk durumu olmadan da iletiim kurulabilir. letiim denilen, anlama denilen iin z ve zemin hazrlaycdr, iletiim olana olmadan, bu sre balamadan, anlama veya anlaamama durumunun ortaya kmas olanakszlktr. te yandan, hibir iletiim ve anlama durumu, saltk ve nihai deildir. Bunlar nisbi/greceli dzlemlerde iler ve i grmeye alr. Bu neden byledir? letiim ve anlama durumlarnn, saltk ve nihai olmasn engelleyen ey, bunlara konu olan k srelerinin, nihai ve saltk yapda olmamasnn rndr. Hibir anlam-denilen ey, ortaya koymak istediini nihai olarak ortaya koyamaz, ayn biimde, anlam ileti haline getiren hibir form, demek istediini saltk ve nihai dzlemde dillendiremez. Bunlara bal olarak da hibir anlama-edimi, anladn nihai olarak tketemez. letiim ve anlama sreleri, bu nceleyicilerine dayandna, bunlarla ncelenmeden ortaya kamayacana gre, bu durumda, bunlarn zerine oturmaya alan iletiim ve anlama durumlar da, saltk ve nihai olamayacaktr. SONULANDIRMA ABASI Peki, sorun nerden kaynaklanmaktadr? Yani bu konudaki sorunlarn, sorunsal nitelii kazanp, zmszlk iine girmesinin nedeni nedir? Tm bunlar, insan denilenin, dil denileni kullanm srecinde, nisbi, greli olan tekil, induval durumlardan yola karak, st kategorik kavramsal soyutlamalar oluturmas, daha sonra da bu soyutlamalarn ne-liinin peine dmesinin rndr. nsann iine dt bu amaz, sadece bu alanlara ilgili deil, genel olarak, dil-metin denilenle ilikiye girdii tm alanlar iin geerlidir. Adna anlam-denilen, nisbi, greceli durumlar vardr, bunlar birtakm srelerin balamnda vardr ve bu balamlardan te, yaltk bir halde veya yerde yokturdur. Bu anlam denileni, ilgili greceli balamlarndan koparp, nihai, saltk anlamda grmek istediimizde, ite o zaman, ryalar alemine dalm, speklasyonun sapknlatrc, k olmayan hapsedici labirent dehlizlerine girmi oluyoruz. O noktadan sonra, ara ki, bulasn, anlam, anlamak, iletiim ve anlama denilenleri. te yandan, tm bunlar, imdilerde olup bitmektedir. Bunlarn ne gemii, ne gelecei, ne douran/yaradan ne de kurgulayan/dzeni vardr. Tm bu sreler, sonuna dein, soysuz/kkensiz ve pi-durumlardr, imdilerde kendi-kendisini yaratmaya alrlar. Tm bunlarn, imdiden bamsz olarak gemie dayand veya gelecei n-grdne dair sapkn yaklamlar, metnin, dil denilenin kategorik dzenlemeler oluturma artl reflexinin rndr. Veya kendi-kendisini, kendi-olanaklar iinde imdilerde yaratmaya alan bu srelere, dsal ve nsel aidiyet ilikileri kurmaya almak, yine metnin, o neden-sonuu, aidiyetletirici sapknlklarnn rndr.

8 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

Tm bunlarn nedeni ise, insan denilenin, an be an olmakta olan, tm olas srelerinden yaltarak, gereklik/hakikat dzleminde grmek istemesi hastalnn rndr. En eski ve kadim ve yanl bir sorudur; tm bu olup-bitenlerin veya bitmeyenlerin gerisinde , asli ve kurucu unsur olarak ne vardr? te bu soru formlasyonu ve bunun cevabn bulma abas nedeniyledir ki, o gndr bu gndr, insan denilen iflah olmamaktadr. Bir tr bulmaca zme veya pazl tamamlama istei hastal. Evet, tmel olarak, geree hakikate kurulu bir insanlk, pazl tamamlama, bulmacay zme obsesif_komplesif hastal yaamaktadr. unu anlamak gerekiyor artk, biz insanlar, bize ramen ve bizim dmzda oluan-oluturulan, bize dsal ve nsel, apriori olan datlm, karma-kark edilmi bir pazln paralarn, asllarna uygun olarak yerli-yerine oturtmuyoruz veya bizden nce ve bize ramen ve bize dsal nsel, apriori olarak oluturulmu olan bir bulmacay zmeye almyoruz, karmzda, dmzda ne bylesi bir tamamlanmas gereken karmak/datlm yap var ne de, asllar bizim dmzda olan zlmesi gereken bir bulmaca var. M.G. zgein(**) o mthi sorusu; peki elimizde ne var? Olanak ve olabilirliklerimizden te hibir ey yok, bunlarmzla ve bunlardan oluan kendiliklerimizle ba-baayz. Sonuna kadar soysuz, sonuna kadar pi, sonuna kadar kimsesiz, sonuna kadar yetim Bize ramen ve bizden nce ve bize dsal-nsel mutlak bir tanrsal kurucumuz veya kurucu zmz yok, ancak ve sadece elimizde, mutlak bir mutlak olmamaklmz var, sonuna dein bir yetimliimiz. Byk babann, tanrnn ocuklar olarak var-olmaya kurulu olanlar iin, evet onlar iin ldrtc olabilecek bir durumdur bu, bu denli yetim/kimsesiz olmak dayanlabilecek bir durum deil, ite bu yzden, kim-sesizliimizden, yetimliimizden katmz iin yakalanyoruz, tuzaklara dyoruz, babalarmzn o gl olduunu kurduumuz kollar arasna kendimizi brakarak, kimsesizliimizden, yetimliimizden ve kadimyalnzlmzdan kap kurtulmaya alyoruz. ANLAM DENLEN ZERNE KRTK ABALARI (skn fvfmbvl,bdoldfp;jem...) - Bunlarn dierlerinden ne fark var sence? (*03klmk*-"-*90 *12^+%%&?=) bu yazlanlar, parantez ii yazlanlara gre, sana daha anlaml geldii iin mi dierlerinden farkl? Bunlarn sana anlaml gelmesi, onlar "anlayabilmenden mi" kaynaklanyor? Peki, bunlar anlayabilmen sen doduktan sonra sana anlatlanlara m bal? Sen sana anlatlanlarla m anlyorsun ve anlayabildiklerin bunlarla m snrl? Senin anlata-bilecek bir-eyin yok mu? Sen, sana anlatlanlar kadar msn? Sana anlatlanlarn tm belleinden silinip gitse, senden geriye ne kalr? Yaadn hayat sana anlatlanlara "uygun" olarak m yayorsun, ayrmlarn nerede balyor, onlar sana m ait yoksa onlar da m bir baka anlat? Eer yleyse bu hayat sana m ait? syan sana niye bu kadar uzak, neyden korkuyorsun ki? Neyin var ki=sana ait olmayan ama senin sandk-larn dnda= neyin var ki kaybetmeyi gze alamyorsun; yoksa o korkularn da m sana anlatld? Anlayamadklarna niye bunca "fke ve hnla" saldryorsun......................... 1- Felsefe denilen "anlam-zerine" dnebilme gcnde ve cesaretinde bulunma giriimidir, k da ve ondan sonra hala devam eden tm sreci de buna dayanmaktadr. Felsefe ilk kez, "tm bu anlatlarn doru olduunu "nereden-biliyoruz" sorgusuyla ve bunun zerine dne-bilmekle balamtr... Bu da zaten "rtk-de olsa" anlam-denilen zerine dnmektir. 2- Felsefe dndaki tm "dnsel-etkinlikler", (estetik ayrdr ve onu bir parantez iine alp bir tarafa ayrmak gerekir), "kabul-edilmi" belli-anlamlar ola-bilen "eyler-zerinedir"... rnein, din-denilene gre, bir "kinat-denilen" ve onun iinde insan/hayat denilenle birlikte zaten vardr ve bu kinat zaten her eyiyle birlikte "tanr-denilence" yaratlmtr. Din denilen, bu sylemdeki "anlam" "sorguya-amaz", bu onun "temel-aksiyomudur"... Ayn biimde, bilim-denilene gre de, kinat, dnya-insan/hayat denilen l vardr ve bunlar "belli-yaplardadr" ve bu yaplar, insan denilenin "bilincince" "okuna-bilir niteliktedir... Ksacas, felsefe dndaki tm alanlar, "anlam-sorgulamas" iinde deildir, "sorgulasa bile" bunu "belli ve "kabul-edilmi" anlamlar "zerinden" yaparlar... 3- Bu noktada, "sorgulaya-bilme" en gl ve "sert-ilevsel" anlamyla felsefe-denilen"

9 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

alanda vardr ve felsefi-sorgu "kendi-zerine de" dnebilir niteliktedir. Felsefenin dndaki alanlarda sorgulama, "nihai-bir" sorgulama deildir 4- Felsefi balamda, "anlam-zerine" dnmeden ve bu noktalardaki "soru/nlar halletmeden", dier alanlarda dnmeye ve sorunlar zmeye almak, olduka ilevsiz bir tutumdur. nk "eylerin-anlam", "anlam-denilenin" "anlamna-baldr"... 5- "Anlamn-anlam" zerinde dnmeyenin ve bu noktada bir "zihinsel-netlie" ulamayann, "eylerin-anlam" zerinde dnmesi, s-sradandr salkl deildir ve sonuna kadar "ilevsizdir"... KinatDnya nsan/hayat Sjelik stats=bilin-denilen Yukardaki "sra-dzen" iinde bir bilince sahip olduu dnlen/sylenen insan denilen varln, bu bilin-hali, ncelikle, d-dnya denilen zerine evriliyor/devriliyor ve "tm bu olup bitenlerin anlam nedir eklinde bir sorgulama da balam oluyor. (Bu noktada gzden karlan unsur u; aslnda bu sorgulama ncesinde "anlam-zemini" hazrlanmtr, bu anlamlandrma zemini olmadan sorgulamann ortaya kmas olanakszdr ve hatta bu sorgulama, anlam-arayn balatan zaten "anlam-denilenin" kendisidir. Bu konularda dnen insanlarn ylesi bir yanlgs var, "dnme-denilen" insanda "apriori" hazr, nsel bir durumdur ve ite bu nedenle insan denilen, "ilk-anndan" itibaren, "anlamarayna" sahiptir ve hep "merak-etmitir""dayanaksz-n kabulsz dnemeyenler" hep bu "hazr-kolaycla kamaktadrlar, dolaysyla da kendi amaya altklar "dmlerin-iinde" dmleni-verip, kendi-balarna oraplar rmektedirler. Anlamdenilenin "aran", yine "belli-anlamlarn" rndr, "anlam-aray" "sylemi-getirmemitir", "sylemin "yanl-haddini atrr ekilde okunmas" anlam-arayn getirmitir. Bu nokta daha sonra deilecektir) Not: Parantez dlar, "betimleyici-anlatm", yorumlayc" anlatm niteliindedir ANLAM VE YAAM Bilinli-olduu sylenen insan-varl, bu niteliiyle, nce dnya denilene, sonra kinat denilene ve en sonunda da insan denilene ynelerek, tm-bunlara "dair", "anlam-ierikleri" oluturmaya almaktadr. nsan-denilenin bu "aray-balamnda" bulduu ilk- sistematik, btnc denebilecek sonu, rn, "dinsel-sylemlerdir. nsanlk, "anlam-arayn" ilkin, dinsel dnle doyurmaya almtr ve bu balamda, dnyaya, hayata ve kinata bir "deer-bimitir"... Daha sonra birileri kp, "bu anlatlarn doru olduunu nereden biliyoruz" sorusunu sormutur, ite bu sorunun sorulmaya balanmasyla birlikte, "felsefi-balaml" denilen dnme biimleri de balamtr. Eer, dinsel anlatlar, herkes "sylendii gibi" kabul etseydi, o zaman felsefeye ve giderek de bilime gerek kalmazd... Felsefe ilk ortaya kt noktada, bilimsel dn de iermektedir, ilk zamanlarda, her trden, akla, gzleme dayal aklama, felsefe" olarak kabul grmekteydi ve her bir filozof ayn zamanda bir bilimciydi, ayrma daha sonra gereklemitir... Bu noktadaki en temel kritik ve zorlayc soru/sorun udur ki bu soru kendi iinde amansz paradoksal ierikleri de barndrmaktadr; nsan denilen varlk, niye "anlam" aryor, bu aray hangi-ihtiyacn rndr veya sahiden de bylesi bir "ihtiyac" var mdr insan denilen varln? "Anlama niin ihtiya duyarz" gibi bir "soru-balamnda" bu konuyu "zndrmek" olanaksz, nk bu sorunun kendisi-zaten "belli-bir anlam" paradigmasnn rn ve sorunun kaynanda oturmaktadr. Anlam-ihtiyacn "salt- apriori" bir n-kabul olarak alamayz, nk anlam-denilen, yine anlam-dnyasna gre "ezeli ve ebedi" deildir. "Anlamn-tesine" geemeyen, bu "paradigmann" prangalarnca zihinleri balanm olanlar, bu noktay es-gemeyi yeliyor ve ha bire "anlam-ihtiyac" zerinden zm retmeye alyorlar. Byle yapnca da bir batakln iinde debelendike daha da batan bir kiinin hali ortaya kyor. Bi ekilde ortaya kan ve farkl sanlan "anlam-dnyalar", imdiye dein bize hep unu "belletti", "anlamsz yaanamaz", yaam mutlaka " belli-anlamlar" zerinden olmal ve anlamlarn farkl olmas da kanlmaz ve doaldr. te yandan bu gne dein hep bu farklsandnz anlamlar dnyasnn "kr-*dvn" yaadk, yaatldk. Bu farkl sandnz anlamlar dnyalarmz, bize "teki-le-tirmelerden" baka bir-ey sunmad. Daha sonraki srelerde, "demokrasi-sylemini" tutturarak, bu "teki-letirme" canavarln "diz-ginlemeye" altk alyoruz. "Normal-dediimiz" demokrasilerimiz bile bize yetmedi, parantez iiler ise, deerlendirici-

10 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

barmanz salayamad, "radikalinden-demokrasiler" uydurmaya alarak, bu farklsandnz anlamlar dnyasnn farkllklarn "elemine-edip" yumuatarak barmaya altk, "demokrasi-dediimizin" zemininde bulumaya alyoruz. Halimiz, kelimelerinizin tam anlamyla "traji-komik" bir durum. Bu "anlamcduruumuz" "iliklerinize-dein" ilemi ve bi-trl syrlamyoruz, syrlamadmz srece de bir-birimizi yiyip duruyoruz, sonra da "demokrasi-nutuklar" atarak, birer bar-havarisi kesiliyoruz. Anlam-dnyalarnz kadar, kavgalarmz da "olduka-ucuz", neyin-kavgasn verdiimizi bile bilmiyoruz, birileri kp bunlar sylediinde de, "kplere biniyoruz", e kavgacyz ya, "anlamaya-almak" yerine, hazr-nazr hrnlnzla bunun da "kavgasn vermeye" balyoruz... ncelikle u "sandan-kurtulmamz" gerekir. "Anlam aray" "anlam-ncelemez", tam tersine sonradan-ortaya kmtr ve "metin-kaynakldr", yaam-kaynakl deil. Anlamarayn getiren yine "anlam-denilenin" boluudur, "bulunduu-dnlen" anlamlar, birilerine yetmedii iin "anlam-aray" srmektedir, ite bu durumu "yanl-okuyanlar", ha bire "eksiklik" ve "boluktan" dem vurmaktadrlar... Oysa eksiklik veya boluk denilenler, ne insann ne de varlk denilenlerindir, sadece ve sadece simgeselin/metnin/dilin rndrler... Bir "manzara-karsna" kendisini yerletiren, manzaraya "kendisi" veya bir "paradigma asndan" bakanlar veya da "paralaks-manzara" konumunda duranlar, dz-ters, yamuk veya da yamuun tersinin dznden bakanlar, "tm-bu paradigma" sahipleri, doal ve kanlmaz olarak, "bir-eyleri" eksik bulurlar, bu noktada "farkna-varamadklar", tm-bunlarn "metin-*rn" ve "ry" olduudur (yaamsaln-balamnda olan kiiler "tenzih-edilir bu saptamadan) Sylemeye altklarm, "metnimiz denilenin tarihsel-sreci" dediimizde "test-etmeyi" deneyeceim. lk-anlamlandrma "paradigmas" olan dinle-dndk. E deyile, tarihsel sre iinde, ilk-sistematik, "btnc-anlamlandrma" giriimimiz dinle-yapld. Daha sonra, birilerine dinlerin bu "anlamlandrma" abas yetmedi, zihinlerini doyurmad ve "felsefi-balamdaki" anlam aray ortaya kt, dinsel-paradigma, kendinden sonraki "anlam-araynn" biimselini de belirlemiti, henz anlam-araynn kendisi sorgu konusu olamyordu, "her-eyin" gerisindeki "hakikat-nedir", "doru-olan" nermeler, szceler hangileridir eklindeki "artlreflekse" dnen dnme biimi ounluun dnme srelerini belirlemiti ve "artkdnme", "retorik-balamnda/zemininde" deil, "diyalektik zeminde cereyan ediyordu. te bu zemin, "yaamak=anlam" ilikisini, son-derece "faizan-bir ekilde" dayatt, sylem/iktidar btnlemesi gerekleince, farkl-sanlan sylemler iin bu noktada her-bir dier sylem "teki" haline geldi ve "tekiler-aras" kavga balad... Bu kavgaya kout olarak da "demokrasi-abalar" araylar balad. Ne demokrasiyi bulabildik, ne de kendi-sylemimizin "doruluunu" karnzdakine ikna-edebildik, ite o gndr bu gndr, "kr-*dvmz" devam ediyor, "diyalektik-sarmal ilikiler" btnn-de bir yandan ha bire kavga ederken bir yandan da "kavgac-zeminlerinizi" fark-etmeden, son-derece "iki-yzlce" bar aradk ve hala da aryoruz, oysa bizim derdiniz barmak falan deil, "bas-baya" kavga etmek, ite bu "kavgac-tutumumuz", iliklerinize-dein" ilemi ve bu halimizle, "bar" deil, "demokrasidediiniz" zeminlerde "olsa-olsa" daha az-kavgal hayatlar kotarabiliriz, o da "maybe"... "X'in anlam nedir" sorusunun, "dil-iinde", nihai-olmamak kaydyla cevaplanabilirlii vardr, bu cevaplarn her birine "tanm-tmcesi" denir ve her tanm tmcesi, "ortaklaauzlamsal olan" zihin ieriklerini ifade eder... Yukardaki X'in yerine "anlam" koyduumuzda ve "anlamn-anlam" nedir diye sorduumuzda, sadece ve sadece "sorumuzla" ba-baa kalrz. Tek-bana "anlam" bir "soyutlamadr" ve "genel-konsepti" dillendirmeye alr, bir "st-balktr", anlamn anlam olmaz, "eylerin-greceli" anlam ola-bilir... Anlamn-anlamnn kayp olmas, "anlama-dardan" bir "dayanak-bulunamamas (aranyor ancak bi trl "var-klnamyor, tanr madde v.s v.s) "ey" ve "olaylarn da" anlamnn "nihai-olarak" ortaya konulamamasna neden olmaktadr. Eer kainatn "yaratcsn" bulabilseydik ve onun "levh-i mahfuzuna" bakma olanamz olsayd, ite o zaman, eylerin sonul-anlamn ortaya koyabilirdik, tanr aray da bu kaygdan kmtr zaten, ey ve olaylar "balamsz-kalmasn", sz-havada kalmasn, bir-yere otursun ve orada "yuvalansn", tzc-dnn "paradigmal-yaps" budur, bunun-tesine geemeyenler, "kr-srar" ve "inad-iindeler", "anlamlarn-dayatyorlar", "bu-byledir", "anlamsz-yaanmaz", "balamsz-yaanmaz", yaam bir "b-alama almak zorundasn", deilse-cs-cplak ortada kalrsn, "ayp-gnah" tez-rtn, "edep-sizlik" etme, herkesin ortasnda "rl-plak" durma, "mask-elerini" takn bak herkes-maskeli, sonra sana alim-allah "deli-muamelesi" yaparlar...

11 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

Ne gam-mirim ne gam, rl-plak tenimi yalasn "esintiler", meczup-demiler, talamlar, dvmler ne gam, "yaan-anlar" yeter-de artar bana... te yandan her "anlamc-sylem" "tanrlara-gereksinim" duyar, belli-bir anlamn varsa bunun "tmleyeni de" olmak zorundadr, tanr olmasa da onun yerine bir-takm "tzcdayanaklar" bulmak zorundadr... te tam da bu noktada, her "anlamc-dn", "tanrsal-yanlsamalar" retmekten baka ie yaramaz. Anlaml-her bildirim ayn zamanda doal ve kanlmaz olarak "teleolojiktir". Tm bu ey ve olay denilenlerin "teleolojisini" kurmak ise hep ve her zaman "objesinden-ayr" dmek zorundadr. "znellik, metin-odakl dn insan denilen iin kanlmazlktr". Yamur niin yayor, dnya niin dnyor, insan niin yayor, dnya niin var, insan niin var, kinat niin var trnden tm teleolojik-ereksel soru ve sorunlar "anlam-zeminli" sorulardr ve olas tek-cevab vardr, "lnn-kr iin var", bu sorulara cevap formle etmeyi brakn bu sorularn kendisi zaten sorunun-kaynadr... Anlam nedir, neye gre nasl yaanmaldr, yaamn anlam nedir trnden sorular, olsa-olsa "travma-retir" ya da "savunma-mekanizmasn" iletir ki onlarda "anksiyeteretmekten" baka ie yaramaz. Tm bu soru ve sorunlar "ciddi-anlamyla" sorun deil, sadece ve sadece "entellektel-zrvalklardr"... Bu, son-derece "iki-yzlce" oynanan oyun ne zaman "bktracak" bizleri. "Anlam arayndan" nce ne vard, ksacas hayat denilenin kendisi, ne yaamak bir "anlama-indirgenebilir", ne de anlamlandrma denilen "yaam-kucaklayabilir". Anlamlandrma denilen karsnda, anlamlandrlmaya allan hep ve her-zaman, "fazlalklaryla" kalacaktr, hele de hayat denilen o gmbr-gmbr ak, anlam denilenin "uvalna-sokma" giriimleri, (baarl olsa da bu giriimin kendisi "anksiyete-travma retmekten baka ie yarayamayacaktr) baarszla mahkum olacaktr, oluyor da. Su denilen ey, aslnda bu giriime kar hayatn verdii bir tepkidir. likileri tek-eliliin "cenderesine-almak" isteyen toplumsal, bunun "bedelini" "aldatmalar dediiyle der ve aldatmalardan sonra da taraflarn can yanar. Bu noktada, "metin-ii bakan" sorunu "kiilerde-grr, bulur" oysa bu "kiisel-deil, "kltr-denilenin anlamsal-kodlaryla" yaamsal-denilen enerji arasndaki bir savamdr, onca "caydrc-yaptrmlarna" ramen, "aldatma-denilenin" nne geilememitir, nk yaamsal-denilen, gem-lenemez bir "akkan-lktr"... Peki, niye yaam ve doa denilen zerine srekli "uval-geirilmeye allmaktadr", Bu konuda psie-kuramclarnn syleye-bilecei hi-bir ey yoktur olamaz-da, syledikleri, dnp kendi-kendilerini vuracaktr... Libidal-enerjinin, kabul-edilir, "meru-alanlarda" doyumunu salama giriimi zaten "anksiyete-denilenin" kaynadr, bunu syleyen-itiraf eden yine Freud'un kendisidir. Ksacas, "anksiyete-retim" srelerini ele-geirmeye alan hi-bir psikoloji kuramnn bunu salkl olarak yapa-bilmesi mmkn deildir, nk bu "kuramc-yaklamlarn" tm, "soruna" "belli-bir paradigmal yap" asndan bakmaktadrlar ve zaten "anksiyeteyireten-de" bu "paradigmal" bakn kendisidir. ANLAM DENLENE DAR KSEL TABANLI ZNDRME DENEMES-1 Zihinsel balaml okuma aktivitelerimin ounluunu semantik okumalar oluturdu. Hatrlyorum, olduka zorlayc bir sreti benim iin, kelimenin tam anlamyla, bu srete crmalayp durdum Anlam_bilim denilenin kapsna geliim, dorudan ve birden bire olmad, kayglarm, yaadm zihinsel ve pratik sorunlar iin, eitli kaplar aldktan sonra ve en sonunda, anlam/semantik denilenin kapsna gelip dayandm , dier tm zihinsel sorunlarmn, dm noktalarnn bu kapnn arkasnda olduunu fark etmitim te imdi, yllar sonra, yeniden ve tekrar o kapnn nnde duruyorum. nsan tekili olarak, her birimiz, bilinen veya bilinmeyen belli veya belli olmayan anlamlar_dnyas iine douyoruz veya frlatlyoruz eitli anlamsal konseptlerin ereveleri iine yerletiriliyoruz, dizimleniyoruz, sralanyoruz. Doduunda, anlam_tesi olan bir varlk diyebileceimiz insan yavrusu, giderek anlam_berisi iine giriyor, bu srece sosyalleme deniliyor ve sosyalletirici srelere gre, insan yavrusu, bir anlam_emasnn iine yerletiriliveriyor. Bu sreci, klasik determine, gerekirci, neden sonusallk ve onun bala olan, bilindik fail/meful ablonlaryla, yine bilindik aidiyet iliki biimleriyle zndrmek olas deil, nk sre, bu ablonlarn kalplarna uymuyor veya ablonlar srecin ok faktriyelli ve hareketli yapsn kendisine indirgemekte

12 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

zorlanyor Demem o ki, hepimiz hazr anlam dnyalarnn iinde konumlandrlm ve hazr bulunmu olarak ve oradan yaama gei yapyoruz. Sanrm bu saptamay hi_kimse yadsyamaz, bu noktada hem_fikiriz. Peki, sonra ne oluyor Sre nasl iliyor Kendimi divana yatracam Buyurun, serbest armlar zincirlerini izleyip anlamaya alnz, semptomlar Kendimi bulduumda, ayn zamanda iinde bulunduum corafyann anlam emalarnn iinde olduumu da grdm (Kenardan konuma biimini dile getiren bu saptama, bu tmce kukusuz sonradan kuruldu, yani o anlam emalarnn iindeyken bylesi bir gr hali yoktu. Demem o ki, srecimi sonradan, sonraki imdiden, ncesine doru kuruyorum) Yani, ksacas, Trkiye denilen corafyann iindeki kltrel ablonlarn anlam emalarna gre, ben bir Trktm, T.C. devleti vatandaydm, erkektim, Mslmandm v.s Giderek, bana, verilmesinin tesinde, bunlar zerinden yaratml bir ben-den phe eder olmaya baladm. (Balangta phe, bu denli kapsaml, kesin deildi, ksmi ve anlam emasnn bir blmne dairdi). zellikle bana ramen olan dinsel anlam emas ve bunun kimliklendirilmesi noktasnda sorun yaamaya baladm. lkokul, ortaokul yllarndaki, Allaha dair ocuksu sorguyu bir yana brakrsak, sanrm lise iki sralarnda, ilk kez, sistematik ve belli bir biimde, bana giydirilen dinsel anlam emasyla aramda ksa devreler parazitler olumaya balad. (Matrix filminde, Neonun ha bire siyah kedi grme de ja vu halini yaamas ve iine bir phe kurdu dmesi gibi, kafama baz soru_engelleri takl kalmt) Erken genlik dneminde yaadm bu anlam sorunu, olduka zorlayc ypratc ve gel_git eklindeydi. Bir yandan, dine imana her eye kfrediyor, dier yandan, tm bunlar bana eytan yaptryor, eytann vesvesesi altndaym deyip, gnah karma seanslarna balyordum ARA SAPTAMA: 1.Bu dnemde sorunum henz anlam-denilenin kendisi deildi, belli bir anlam biimiyle bouuyordum Demem o ki, belli bir anlam dzeneiyle boumak ile anlam denilenin kendisiyle boumak, farkl dzlemler Belli bir anlam dizgesiyle boumak fazla da zorlayc deil, bi ekilde zm retiliyor, iinde bulunduunuz anlam emasna dair olarak bir sorgu/phe sreci iine girdiinizde, ya anlam pekimesi olup, o anlam emasna yeniden ve daha gl bi ekilde sarlyorsunuz, ya giderek dna kp red/inkr noktasna geliyorsunuz veya da anlam emasn bozuma uratp, kendinizce re_vizyona, re_daksiyona tabi tutarak orada kalyorsunuz) 2.Bunlar unun iin yazdm, genelde anlam sorunsaln bu dzlemde alnyor, belli anlamlar balamlar dzleminde ve anlam bir anlamdan dierine gei veya anlamn yeniden retilmesi balamnda Oysa imdilerde benim boutuum belli anlamlar dnyas deil de, anlam-denilenin kendisi. Belli bir anlamla boumak dediim gibi pek de zorlayc deil, slam denilenin anlam dnyasn alr, kritiini yapar, bu kritik balamnda, ya yannda ya karsnda yer alrsnz ya da, onu ksmen re-vize ederek kendiniz iin kabul edilir hale getirirsiniz, ayn ilem Marksizm iin de yaplabilinir, Marksist metin ortada, alr okur kritiini yapar, ya ona teslim olur, ya red noktasna gelir ya da re-vizyona tabi tutarsnz ve meselenizi halledersiniz te tm bunlar perspektifsel durumlardr 3. Tam da bu noktada, belli bir perspektifte bulunmak/durmak, anlam sorunsaln zmyor, zndrmyor, sadece ve sadece, sorunun stn rtyor, hem de tozlar, kirleri haly kaldrp altna itip, onlar grnmez klarak sorundan kurtulunduunu sanmak gibi. Ve/ya tam da deve kuunun ban kuma gmp kaybolduunu sanmas gibi bir illze durum ortaya kyor Ksacas, anlam denilen sorunsaln iki balam/dzlemi var, belli bilinen anlam dnyalarnn birinin perspektifinden anlam sorunsalna yaklamak, dieri de anlam sorununa, belli anlam dnyalarnn pers_pektifinden deil de, anlam_denilenin kendi sorunsallndan yaklamak Eer anlam denilen soruna, "perspektifsel/alandrma konumlarndan bakarsanz ve bu alardan birine kendinizi hapsedemezseniz, bu noktada ve buna ramen hala "a_aramak" durumunda kalrsanz, size den sadece "paralaks bak" gelitirmek olur, Zizekin Lacan ve Hegel "zerinden" yapmaya alt da bu ite... Belli anlamlar dnyasnn iliii olan anlam sorunlar beni ilgilendirmiyor, bu sorunlarm oktan hallettim, kendi bireysel zihinsel serven srecimde, beni anlam denilende,

13 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

hala dml brakan, adna anlam denilen olgu olay veya her neyse onlarn btn ite ANLAM DENLENE DAR KSEL TABANLI ZNDRME DENEMES-2 Bi ekilde iime den phe kurdunun tetiklemesiyle balayan bireysel diyebileceim sorgulama srecim beni, iinde bulunduum dnemlerde esen iddetli sol frtnann oluturduu dalgann da etkisiyle, Marksizm doru srkledi. Anlam emam olumutu, dnya grm ve buna balk olarak ekillenen klgm/pratiim uyuum halindeydi, mutlu ve mesuttum. Her ne kadar, bylesi bir yol, insan denilene, dnya hayat baznda sknt verse de, genel ve tmel anlamda rahattm. Bir dindar edasnda yayordum, iinde bulunduum, teorize anlam emas, bana yapacaklarm ve yapmayacaklarm bildiriyordu ve ben akam yatama uzandmda, yaplmas gerekenleri yapm olmann huzurunu, dinginlik ve sakinliini yayordum. Gelecek zamanlara dair iyimser inanlarm ve buradan doan umutlarm vard. inde bulunduum anlam emas bana, inanmlk ve buradan doan umut krklyordu ve bu krklemenin etkisiyle ben, kendimi eylemin iinde buluyordum. ARA SAPTAMALAR: Tam da ite bu noktada, anlam denilenden yaama aldmzda, yaam sorun olmaktan kyor, birey kendisine bir dnya gr, kendi iinde az_ok tutarll olabilen bir anlamlar emas yaratamad veya onda yaratlamad zaman ve durumlarda, anksiyete kanlmaz hale geliyor ve birey, tmleik bir anlam emas bulabildiinde, anksiyeteden uzak kalyor Fakat tm bunlarn da bir bedeli var, hem de ar bir bedeli, mikro/birey dzleminde baktnzda durum bu, inanm, samimi, mminlik dzleminde, herhangi bir anlam emasna bal olarak yaayan birey, nispi de olsa mutlu, mesut ve rahat yaar. Bu durumda olan bir hristiyan dnn, gn boyu alr, hafta sonu ibadetini yapar, ocuklaryla piknie/bala kar ve tekrar ayn dng veya Yahudi veya Mslman iin durum byledir. Yaama dair yaplmas ve yaplmamas gerekenler noktasnda, hazr reeteler sunan, kendi iinde greli de olsa, tmleik ve tutarl olan bu dnya grleri, bireysel bazda yaamsal rahatl, dinginlii getirirken, makro bazda hayat felce uratmaktadr. Daha da tesinden bakldnda, aslnda bireylere sunulan/enjekte edilen bu dnya grleri, insan denilenleri, sistem ii beikte belemek ve uyutmak iindir, bak ne gzel, dnya gzel, yaamak gzel, al sen, yazgna boyun e, hafta sonlar veya ii ibadetini yap, dinlen, hafta ii tekrar reteceksin nk Bu ksmi ve nispi rahatlk, iktidarn yeniden retiminin ve sredurumunu salanabilmesinin temel enstrmandr ve bu dnya grleri zerinden yaplr. Tm bu dnya grleri, anlam emalar, Her ne kadar, zmni ve grng dzleminde, bireyleri anksiyeteden uzak tutuyor_mu gibi grnse de, uzun erimler ve total ve makro alardan geriye dnl olarak bakldnda, hayata ve insana anksiyeteyi kusanlarn, bu yaplar olduu grlecektir. Bu nokta, mono_grafik dzlemde incelenmesi gereken ok ayr ve spesifik, bir konu olmasna karn, ksaca unu demeye alyorum, bireye belli reeteler zerinden i-tutarllk, tmleiklik salayp, anksiyeteden uzaklatryor gibi duran, grnen anlam_emalar aslnda, tam da o bulunduklar noktada iktidar beslemecilii yapan temel unsurlardr. Bu balaml u vurguyu da yapmam gerekiyor imdilik, en kts de ve ne yazk ki, bu srete, iktidara kar direni biimleri de, iktidar iin ve onun yeniden retimi iin, sistem ire absorde edilebilmesidir. Kar direni srelerinin en byk handikap noktas da ite budur, dnsenize, siz ykmak iin urarken, tam da aslnda o bulunduunuz noktada paradoksal olarak, sklmemek istediiniz yapnn dikimlenmesi ilevine hizmet ediyorsunuz. Peki, ne ve nasl olmutur da, bu direni aralar, biimleri bile, iktidar yaplarna eklemlenebilmi ve onlarn sredurumuna hizmet eder hale gelmitir? te bu durum, tam da anlam emalar zerinden yaplmtr, belli bir anlam emas, bir dier anlam emasn, sklmeyebilecek, ykabilecek yeterlilikte, gte deildir. Yahudilik firavunluu ykamam, firavunluk devam ediyor. Yahudiliin firavunluu ykmasn brakn, Yahudi firavunlarn tremesine neden olmutur, hristiyanlk Yahudi firavunluu skmleyememi, brakn onu skmlemeyi, Hristiyan firavunlarn douunu getirmitir. slamiyet putperestlii, cahiliye dnemini skememi, brakn onu skmlemeyi, Mslman cahiliyeti ve putperestlii balatmtr, Marksizm kapitalizmi skmleyememi, kendi takozlarna taklm ve takozlarn hayatn iinde brakm v.s Uzattm sz, uraya balamaya alyorum. Kendi bulunduum noktay_ nazardan baktmda, (bu noktay nazarn bir perspektif olmadn, daha ok bir tutumu/duruu ifade ettiini vurgulamalym), asl batan karc olarak, anlam emalarn, dnya grlerinin kendisini gryorum. Tm dnya grleri bir tr camera obscorde (ters

14 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

gsteren Marx) halidir (Dnya gr haline getirilen Marksizmsin kendisi iin de bu geerlidir) Bu anlamda da, yaam kendi bandan alr, karr ve yaam kendi paradigmal baln giydirir. Bana gre batan karmann pozitif vuku buluu, gereklemesi ise, anlam emalarna, dnya grlerine kar direnmek ve bunu yeni bir anlam emasna dayanmadan yapabilmek. Bu nokta ok nemli, nk bu durumda, kapdan kovamaya altnz, bacadan ve hem de daha kurumsallam, yerleik hale gelmi olarak tekrar ieri alm oluyorsunuz. Yukarda akladm, kovulmaya allan, firavunlarn, cahiliye dnemlerinin, put_perestliklerin, tekrar bacadan ieri girii dnlrse, bu saptamann ilev_gstereni de aa km olacaktr. Anlam skmlemesi yaparken, anlam emalar denilenleri bozunum srecine sokup, merkezlerini datmaya alrken, bunu baka bir anlama dayanmadan yapmaya almamn (ki bu olduka zorlayc bir sre, nk anlam denilen insanda bi tr artl reflekse dnm ve artl reflexlerin snm sahiden zordur) bulunduum nokta asndan gerekesi budur. ANLAM DENLENE DAR KSEL TABANLI ZNDRME DENEMES-3 80li yllar, Polonyada leh Walesann Lenin tersanesinden balatt dayanma sendikasnn hareketi, yeniden kafamn kurcalanmas srecini balatt. Geri kar argmanlar hazrd, cia ve papazlar destekli anti sosyalist, kar devrimci bir hareketti. Bu savunular bana yeterli gelmedi, dayanma harekt giderek byd ve hatta leh Walesa C.bakan bile oldu ve sosyalist ynetimden nceki srgndeki Polonya hkmetinden grevi devrald. Sosyalist, proletarya diktasnn, emekiler lehine olan iktidarna kar emekiler nasl ayaklanrd, cia papaz destekli olsalar bile, eer sahiden de iktidarda emekiler veya onlarn temsilcileri varsa, bu kar devrimci hareketin baarl olmamas, emeki kitlelerin bu kar devrimci harekete kar sistemi savunmalar gerekiyordu, byle olmad, kitleler dayanmann arkasnda yer ald ve sosyalist iktidar Polonyada ykld. te bu olay, anlam emalarm asndan, ikinci kez ksa devre durumunu ortaya kard. Anlam dizgelerim emalarm arasndaki Ksa devrenin getirdii gerilimden ve huzursuzluktan kurtulmak iin bir re_daksiyon yapmam gerekiyordu. Marksist dnya grnn anlam emalarna doru giderken yaadm zihinsel sreci yeni batan ve tekrar yaamaya baladm, okuduum temel yaptlar, tekrar okumaya karar verdim. Felsefenin temel ve balang ilkeleri, devlet ve devrim, ekonomi politik, ne yapmal v.s. kafadaki anlam emam darbe alnca pratiim de vurgun yedi, inanlarm ve onlar kaynakl umutlarm askya alnmt ve gndelii hangi balamda nasl yaayacam bilememenin gerginliini yayordum. ncesinde, her ey net ve ayan beyand. Kurgum vard ve kurgunun getirisi klgm. imdi kurgunun btnsellii darbe almt Marksist anlam emasyla boumam ite bu srece dayal. Sonraki post_modern zamanlarn getirdii, byk biraderin, sosyalizmin abisinin zlmesinden sonraki zlme srecinden ncesine denk dyor. Gorbaov, 85 li yllarda KP genel sekreterliine geldi ve dnyann yazgsn etkileyecek, SSCB nin dalmas srecini balatan, perestroyka/yeniden yaplanma ve glasnost/aklk politikalarn deklere etti ve buradan itibaren de giderek sistem zld, onun yerini hilkat garibesi, serke/berdu Putin ald ve giderek o koskoca sosyalist sistem, Rus mafyasnn eline geti. Demem o ki, benim Marksizm kar hesaplama srecimin, SSCB zelinde reel sosyalizmin zlme ve bu zlme srecinin getirdii savrulmayla ilgisi yok Baa dnmem gerekirse, zihnimde oluan ksa devre beni iinde bulunduum anlam emasn tekrar gzden geirmeye zorlad. Dediim gibi okuduum kitaplar, tekrar okumaya baladm ve bu, daha fazla bireysel veya znel diyebileceim ikinci krlma srecimde fark ettiim nokta u oldu: deolojik nosyondan nce , halletmem gereken asl sorun felsefi sorunlard . nk politik argmanlar da felsefe ile dolaymlanmtr.. Marks anlamam iin, Hegeli anlam olmam gerekiyordu rnein, oysa ben Hegeli Marksizm zerinden okuyup anlamtm. Marksizmdeki Hegel=Hegel degildi ve Hegel okumaya baladm, onu anlamak iin dierleri ve felsefenin kapsn alm ite bu ekilde oldu. nce geleneksel olarak dolaymlanmtm, geleneksel olan yetmedi, sonra ekonomi/politik balamda dolaymlandm, bu da yetmedi ve en son dayandm, aralamaya altm kap, felsefenin kaps oldu. NHLST AIDAN ANLAMA ABASININ AIKLANMASI DENEMES Nihilizm denilen dnda anlama, belli bir sujelik konumunun objesine ynelip, onda kendisini amlamas anlamna gelir. Bu noktada, nihilizm dnda kalan anlama edimleri asndan alm biimi var, rasyonalizm, deneyimselcilik ve entuisyon/sezgicilik denilen anlaylar. Sezgici (Bergson, Dilthey v.b) anlay nihilizme yakn gibi dursa da, baz ynleriyle ondan kopmaktadr. Anlama edimi konusunda, ilkleyen, idealizmin rasyonalizm anlaydr ve

15 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

onlara gre anlama, akla dayal bir anlaksal/bilin ilemidir, bu anlama anlayna kar, ampirist/deneyci ve dirimselci/yaam atlmc vitalist felsefi kanatlardan gl saldr ve eletiriler ortaya kmtr. Ampirist/materyalist anlay, akl denilenin, evrensel nsel ve saltk bir kurucu deil de , bir tr "kurulan yap" olduunu gstererek rasyonalizme bir darbe indirmitir. Sezgici anlay ise, daha ayrntda ve kristalize durumlarda, akl ve aklcl yerle bir ederek, Hermeneutikilere yol aclk yapmlardr. Onlara gre akl denilen, dondurur, dur-durur ve kategorize ilemleri yapar ve tm bunlar yaparken de objesinin yaamsalln, btnln, ksacas ruhunu_ldrr. nsan ve hayat denilen, aklla dardan anlalamaz, bir insan veya hayat aklnzla deil, ancak sezgilerinizle ierden anlayabilirsiniz. Nihilizm ise, daha da ileri_giderek, her trden anlama ileminin, dzlemi ve kulland arac her ne olursa olsun, bir tr konstrksiyon olduunu ve tersinir bir amac/ilevi ne srdn iddia eder Anlamann amac/ilevi anlamak olmak iken, anlama denilen edim, tersi bir sonu verir ve anlamama ile noktalanr. Anladm dediimizde aslnda, anladmz ldrm oluruz ve her anladm deyi, aslnda anlalacak olan rttm kapattm anlamn gelir Peki, bu niye byle? Yani biz insanlar, anlamak isterken ne ve nasl oluyor da, anlama edimimizle anlamyor hale geliyoruz, edimimiz niye bize kendisini deil de kartn veriyor? Ne ve nasl oluyor da, anlamaya alrken bu edimimiz bize tersinir bir sonu veriyor ve aradmz ey, ayn zamanda aradmz bize kaybettire_biliyor? Tm teorik tartmalarn tesinden alp, ola_bildigi kadaryla en yaln, basit noktalardan hareketle zndrmeye alacam Psie bilimi asndan sre u ekilde iliyor, uyarc-Duyum-[Zihinsel aktiviteler]Alg/drak Basit, yaln anlamyla sylemek gerekirse, balangta bize bi ekilde ynelen ve onu yine bi ekilde fark edebildiimiz bir bilinmeyen/anlalamayan uyarc durumu var. Biz zne/alan alglayan konumunda olan varlklar olarak, bize gelen bu bilinemez olan uyarcy alp, zihinsel srelerimizde evirip_evirerek, bir takm ilemlere tabii tutuyoruz ve sonra da diyoruz ki, ahadana da bu u-dur ite Bilinen dzgl anlamlar dnyas asndan baktmzda, bu srecin tmne birden anlama_ilemleri diyoruz imdi bilinen dz_gl anlam dnyalarn bi yana braktmzda, ne yapm olduk, sahiden de anladk m, yoksa uyarcy kurban edip onu ldrdk m? te kritik olan soru ve sorun noktas buras.. Tekrar baa dnersek, insan denilen varlk, kendisine ynelen uyarclar anlar m anlamaz m? Uyarclar anlamak mmkndr diyenler kendi iinde iki temel kola ve onlarn alt trevleri olan dallara ayrlrlar. Anlama edimi, salt/mutlaktr diyen, klasik Ortodoks, nesnelci pozitivist yaklam ve yaklak anlamac, kritiki veya hermeneutiki yaklam. Klasik, nesnelci pozitivist ortadoks anlamac yaklama gre, uyarcya dair olarak anladm ey, ona bire_bir denk den, kendinde halidir. Bu tekablyeti anlam anlayna dayanr, anladm ey, eyann tabiatdr ve benden ayr ve gayr, kendinde eye dair olan bir veridir. ok zamandr, zellikle rlativite kuramnn kabul grp kurumsallamasndan beri, giderek de kuantum fiziinin etkisiyle, bu anlama anlay terk edildi, bunun yerine yorumsamac anlay almaya balad. Kant adan aldmzda, biz anlamzn formlarn, varla ve eyler/olaylar dnyasna dikte ediyoruz. Yine tekrar baa dnecek olursak, anlyor muyuz yoksa sylendii srelerle aslnda anlamaktan m vazgeiyoruz veya anlama ereimizi edimimizle rtyor muyuz? te hesaplalmas gereken kritik nokta burasdr. Anlama denileni anlamak iin, anlama denilenin en temel birimlerine, elementar yaplarn inmek ve oradan hareketle anlama srecini takip etmek gerekiyor. Yeilam filmlerinde ilenen, klieye dnm bir tema vardr, filmin esas olan veya kz bir kaza sonucu hafzasn kaybeder ve balar sormaya, ben kimim, sen kimsin, biz neredeyiz. Anlama edimseli ile hafza arasnda birebir bir rtme var, anlama edimini mmkn klan hafzadr, hafzann silinmesi durumunda, anlama ilemi olanaksz hale gelir. Uyarclara bir anlam ykleme (doru veya yanl sorunsal ayr) ilemine bir eyi anlamak, ykleyememe onun karsnda aresiz kalma ilemine anlayamamak diyorsak eer ve baka da bir kriter bulamyorsak, anlama denilen olana salayan hafzadr. Hafza kayplar ekilde yaanr, geriye, ileriye ve ift ynl olarak. Geriye doru yaandnda, kii gemi denilenini kaybeder. (Dolaysyla gemi zaman veya gemi olan, sadece hafzada vardr) Yaad ve belleine kaydettii her eyi, ya geici/ksmi

16 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

olarak ya da srekli ve tamamen, travmaya konu olan olay anndan itibaren kaybeder. Artk onun bir gemii/anlar yoktur. leriye doru olan hafza kaybnda kiinin kayt mekanizmas hasara uramtr, yaar ve fakat yaadn kaydedip de hatrlayamaz, 50 ilk pck durumunda olduu gibi. Hem ileriye hem geriye doru olan hafza kayplarnda ise, kii, hem gemiini, hem imdisini, hem de geleceini kaybeder, anda ve annda ve sadece yaar. (buradan u sonu da kyor, zaman kipleri aslnda hafza denilenin bir fonksiyon halidir, hafzas olmayan iin, gemi, imdi ve gelecek kipleri yoktur, bunu ksmen yaam biri olarak, yaamam olanlarn anlamas/deney imlemesi olduka zor olacaktr, farkndaym Yani ou zaman, konjonktrel olan yaadklarmz, srekli yaand ve giderek bi tr artl reflekse dnt iin, yaayana gre salt ve mutlakm gibi gelir, oysa deil, gemi, imdi ve gelecek bizden bamszdr, hayr deildir oysa Neyse, bu ayr bir konu Ksacas, hafza merkezi, alan veya birimi olmayan birisi iin, bir eyleri anlamak olanaksz hale gelir. Anlama edimi hafzadan geer. Hafza zeminine dayanarak, onun olanaklarn kullanarak, balangta bizim iin anlamsz/anlalr olmayan bir uyaran durumunu, birtakm ilemlerden sonra, anlaml/anlalr olana evirir, bu biim ve ieriklerde de anlam oluruz. Tam da bu noktada tekrar sormak gerekiyor, anlam m oluruz yoksa uyaran ldrm m oluruz? Belleksel ilemlere dayanan anlama edimi, anlamadan bir ka noktas m, bir tr rtleme/saklama gizleme, kaybettiri abas m yoksa sahiden de uyarana dair, ona ulaan/ulaa_bilen bir aba m? Szce de ilgin, ulamak, ona ulanyor olmak Pavlov, davran srelerinin gerisinde yatan faktrleri aklamak iin yapt u mehur it deneyi srasnda, onu asiste edenlerin, hocam zil sesinden sonra kpekte et beklentisi olutu" eklindeki saptamalarna iddetle kar kar ve bu trden terimleri kullanmaynz diyerek, bu deneyci hatas olur eklinde bir tutum sergiler Simgesel an tesinde ve dnda (ki aslnda bu teleme ve dta lama da bu yaplarn rndr) ne var_dr acaba?!!! Glesim geldi nedense u anda Bi zamanlar denilen o dnemlerde, simgesel an tesi/d denilen alandaydk ve orda nasldk, ne yapyorduk? Bu alanlara dair olarak ne dersek diyelim, yukardaki Pavlovcu tersleme ile kar karya geliriz. Simgesel dnyann gstergelerinin ocuklar olarak bizler, imgesel dnem ncesi dediimiz bebilik hallerini de, gzlemci konumundan hareketle, o dilsizlik-dnemlerini dillendirmeye alyoruz, ne yazk ki, gstergelerin ocuklar olarak bizler, bunlarsz yapp/edemeyeceimizi, yaayamayacamz dnyoruz. rnein diyoruz ki, bebiler ok merakldr, her eye ilgi duyar, Pavlov oradan barr, heeyt, haddini ama, kapa eneni(Fiziksel deil, "anlamsal" olarak... :) Kapatamayz enemizi, bi kere alm, konumadan duramayz artk ve konutuklarmza gre yaamadan edemeyiz, edersek alim-allah deliririz vallahi Delirmemek adna, akllca/usluca konutuklarmza, laflarmza gre yaamalyz Sahi bebiler ne yaarlar, ne ederler. Sahiden de merakl mdr onlar, anlamak m isterler, konumak, dillenmek dile getirmek mi isterler? Simgesel alann gstergeler dnyas, bu sreci yle anlatr, agulama dneminden sonra ocuk, eitli biyolojik olgunlama hazr bulunmuluk hallerinden sonra, evresinde duyduu basit sesleri taklit etmeye balar, giderek daha karmak olanlar, bir papaandan fark yoktur balangta, ses taklitisi durumundadr. (Geri papaanlk baki kalr hep, tek farkla, ilikilendirici papaandr artk (Sonraki dnemde kritik nokta devreye girer, bebie u retilmeye balanr, dier retilenmi olanlarca, baaak bu burun, bu kulak, bu pipi (tbe tbee) -kadn organ nasl retilir onu bilmiyorum-, bu kitap, bu soba v.s. Bebiligin krlma noktasdr buras, "gsterge/gsterilen", "isim_cisim" ilikisinin kurulmas. Her eyin bir ad vardr ve olmaldr, daha sonra bebi, srekli dokto bu nee diye soru sormaya balar, bebi byk bir alkla, adn bilmedii her eyin adn renir, bir yetikinin ana dili dnda bir baka dili renmesi gibi renir dili ve giderek dillenir Sre dehetengiz bir biimde iler, nce en yaln, isim_cisim ilikilerinden balanr, babasnn baba olduunu renir, annesinin anne olduunu, sonra daha karmak bantlara gei yaplr, hani somut ilemden soyut ilemlere doru, dilde giderek ustalar, uzun tmceler kurmaya balar, karlatrmalar, faktriyel analizleri, oalan fonksiyonlar, derin bilimsel/felsefi bilgiler v.s Tekrar en yaln dneme dnelim (ne gzel olurdu ) sim/cisim ilikisi ocuun hafzasna ilenir, hafza denilen artk bir en-formasyon pldr, tm adlar, bant kurma biimleri ve giderek bunlarn algoritmas , beleklere kaznr. Soru kalbn ve

17 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

sormay renir rnein, sonra da soru sormak, sorgulamak insann ftratnda vardr, bu verili bir durumdur demeyi (lk adlar takanlar, adlandrma srecinin gelinen noktasn grseydi ne derdi acaba gibi bi soru olutu kafamda u anda rnein ) Tekrar gelelim anlamaya, anladm dediimizde kast-ettiimiz ey nedir? Gsterge/gsterilen ilikisini kurdum Bu grdmn (yaz veya sz veya grnt olarak) tavan_olduunu anladm.. Tavan anladm m, tavan denilenin neyini anladm? Oysa bebiler ne kadar da "lgnca" (onu "anlamasalar" bile) onunla oynarlar, ne kadar yakn ve scak duruyor ikisi demii, "bebi ve tavan"... :) Sanrm ksaca demeye altm ey u, biz adna insan denilenlerin anladm, anlyorum dediklerimiz, metinden/simgeselden, gstergeden nesneye doru deil de, gstergeden bir baka gstergeye doru giden bir srete iliyor ve bu anlamda anlamak denilen ilem, kendi amaznda tkanp kalmak zorunda kalan, total ve totolojik bir yapdr. Anladm dediimiz ey, aslnda uzlamsal anlamlarn tekrarndan ve yeniden retiminden baka bir ey deildir. Tanry anladm, seviyi anladm, Marksizm i anladm, filmi anladm, seni anladm Bu noktalarda, anlamaya konu ettiimiz objeleri deil, onlar zerine retilmi ve retilmekte ve dolamda olan uzlamsal anlamlar anlyoruz. Bu sre amzda tavan yapm durumda ve alar sonrasnn hareketleri dile/gstergelere kar meydan okumakla geecek, ya da bu direni noktalar bulunamayp bu gsterenler dnyas bizim ve hayat denilenin iini bitirecek Giderek dzeyi daha da artan biimde, gstergeler imparatorluu dis_topyasn ve bunun getirisi olan travmalar yayoruz, henz bak kemie dayanmad, imdilik gstergeler imparatorluunun oyuncaklar bizleri oyalyor ANLAYI DENLEN ZERNE 1-nsan denileni dnyadan alrsanz, geriye kalan "doa-denilen" alann kendisinde "anlay" veya "anlayszlk" diye bir ey yoktur. O alanda her-ey "olduu-olutuu" gibi ve kadar vardr. Ne bir eksik ne de bir fazla... 2-Hayvan denilen insana en yakn canl tr, koklaa-koklaa da olsa, "anlaa-biliyor" bu "anlama-biimi" insan-soylu denilenlerin "anlama-biim ierik ve tanmlamasnn "tesinde-duran" bir durum, onlar sadece "y-ayor"... 3-nsan-soylu denilen varlk, anlamak iin dil-denileni ortaya karm, ancak giderek bu ortaya "kan/karlan" (ki bu sorunun "kkenini halletmek olanakszdr, nk dil-den baka "referansnz" yoktur, dilin-kkenini de yine dil-denilenle" aramak zorundasnzdr) eitli "zafiyetler-nedeniyle" "iletiim-den ilenin" en byk "tkaycs-olmutur"... 4-Bu noktada sorun, dil-denilenin "yapsal-zelliliklerinden" deil, zne olanann dil-denilenle ilikiye giri biiminden kaynaklanmaktadr... 5-Yumakla oynayan bir kedinin giderek yuman iinde kaybolmas gibi, insan denilen de dil-iinde giderek kaybolmutur ve yuman "kr-dmleri" iinde "dml-kalmtr"... 6-te bu nedenle, "yuman-dmledikleri" olarak bir-birleriyle konumaya alan insanlar, "krler-sarlar" diyalogunu yaamaktadr... 7-Anlamak veya anlamak, hazr-olmu bitmi bir ey-durum deil, "yaratlmasgereken" bir sretir ve bunlar ancak ve ancak "yolda-yaratlr"... 8-ki trden "anlayszlk-vardr", birincisi zne-olanann "anlamaya-alt" karsnda sahip olmas gereken donanmn yetersiz oluu, dieri de "paradigmalkrlklerdir"... 9-rnein, "evrim-kuramn" anlamaya alan birinin bu uurda asgari-dzeyde de olsa, anatomi ve fizyoloji bilgisine ihtiyac vardr veya marksn kapitalini anlaya-bilmesi iin, "ekonomi-biliminin" temel kavramlarna hakim olmas gerekir, deilse ne evrim kuramn ne de kapitali anlaya-bilecek durumda deildir 10-te yandan "yaradla-inanan" birinin bu "inan_paradigma" biiminin gzlnden bakt srece, evrim kuramn anlamas mmkn deildir, o sadece ve sadece "yaradladan" evrimi anlar ama anlad "kuramn-kendisi" deildir. Ayn ekilde, nie-denilene bir-takm paradigmal- yaplarn gzlnden bakan birinin, nie-denilende anlad sadece ve sadece, o paradigmasnn-gstereni ka-dardr... 11-Sonu-olarak, "anlama-niyetini" tayan bir kii iki-temel kayg tamaldr, birincisi, anlamaya-alt iin, "gerek-yeter" koullar/donanm edinip, "mevzunsuna" hazr hale gelmek, dieri de, "paradigmalarnn" ona dayatt "at-gstereni" gzlklerinden "so-yunabilmek"...

18 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y19.html

12-Bu iki gerek ve yeter art yerine getirmeyen bir kii "sonuna kadar "A N L A Y I S I Z D I R" ve iin daha da "pis-taraf" bu "anlayszln" grebilecek "olgunlua-da" sahip deildir, "anladn-sanarak" hem kendisini kandrmaya devam eder, hem-de "karsndakine" vakit kaybettirir... "Son szler nszde yazlmtr"

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

19 -> 19

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Anlamn Doas ve Kuram


Arda DENKEL

2.1. Anlama ilikin bir aratrmann "Anlam nedir?" sorusunun yol aabilecei kimi yanlsama ve aldanmalara kar bir uyar ile balatlmas, yzylmzn ortalarnda byk bir ounluun uyduu bir gelenek olmutu. 1 Soruyu bylece dorudan sormann anlam denilen eyi daha balangtan, sanki zihnimizden bamsz, soyut, Platonsu bir varlkm gibi kavramaya yol at belirtilir, okur bu "tabuya" kar uyarlrd. Byle bir kavraya kar sunulan panzehirse, o zamanlar hl yaygn olan yaln bir kktencilikti: Anlama ilikin bir varlkbilim mmkn olamayacandan byle bir soru da hibir zaman sorulmamalyd; anlamn bir varlk olarak doasn aklamaya ynelik felsefeye izin verilmemeliydi. Ne var ki, kapy ontik enflasyon getiren kavraylara kapatmak amacyla, giderek anlama ilikin varlkbilimsel ya da metafizik sorular bile yasaklarsak, arya kaan ve anlay daraltan bir tepki gstermi oluruz. Anlamn Platonsu bir bir varlk olmay, onun felsefi olarak aklanmay gerektiren ontik doas olamayacan iermiyor. Platon'unki,

varlkbilim iinde yer alan yzlerce kuramdan yalnzca biri. 2 stelik bu gr dnce tarihi boyunca ortaya atlm en ar metafizikler arasnda saylyor. zmlerinden birisi ar zengin bir metafizik ieriyor diye sorunun kendisini yadsmak, felsefi ussallkla badatrlmas g bir tutum. Kald ki bir sorunu dile getirmeyi reddetmekle onu ortadan kaldramayz; yalnzca gzard etmi oluruz. Ben bu kitapta "Anlam nedir?" sorusunu byle bir snrlama ngrmeden tartp yantlamay amalyorum. Anlam dediimiz eyin doasn aklamaya, ona ilikin bir varlkbilim gelitirmeye alacam. Anlamn varlksal bir boyutu bulunmas onun doasnn soyut ve anlksal olmasn mantksal adan iermediine gre, fiziksel herhangi bir eyin bir anlam tad ne srldnde bu nasl kavranmaldr? Anlaml olduu sylenen bir eyi, byle olmayan bir bakasndan ayr klan olgu nedir? Bunu, rnein anlam tayan eyin bir nitelii, ya da onunla balantl olarak kavradmz bir dnce veya durum biiminde ele alabilir, byle bir eyin varlksal doasn aklamaya alp, eer olanaklysa, onu daha yaln elerine zmlemeyi amalayabiliriz. imdiye kadar rneklerine ksaca gz attmz yaklamlar da bunu yapyordu. Bu tr bir alma, onunla yakndan ilgili, fakat yine de farkl olan bir aratrma alanndan ayrt edilmelidir. nk felsefi olmaktan ok, bilimsel saylabilecek bylesi bir aratrma, anlamn doasn kavramay amalamak yerine, anlam ierik olarak saptamaya, onu ierike belirlemeye ynelik. Bu alann konular arasnda, belli bir imin anlamnn baka imlerinkinden hangi ilkelere gre ayrt edilebilecei, bu anlamn imi oluturan elerle olan ilikisi, onlara zmlenebilirlii, benzer ilevlere sahip baka imlerle olan ilikileri, paras olup iinde yer ald im dizgesiyle, yani dil ile olan ilikileri ve bunun gibi baka im dizgelerine evrilebilirlii saylabilir. Bu konular, anlamn genel olarak doasna eilen bir almann ilgilendii eylerden farkldr, nk bu saydmz konularn tm yetkin bir biimde aklanabilse bile, bu aklamalar bize anlamn nelii, anlaml olmann byle olmamaktan fark, onun betimlenen ieriiyle olan ilgisi ve kendisini tayan ime nasl

1 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

baland gibi eyleri kavramak ynnde pek bir ipucu vermeyecektir. Anlamn varlkbilimini yasaklayan tutum, dil felsefesiyle ilgilenen evrelerde son yirmi be yl iinde byk yaygnlk kazanan etkinliini hemen btnyle ierie ilikin konularn aratrlmasna ayrmtr. Bu yaklamn ortaya kt ilk dnemlerin yirminci yzyln balar olduuna deinmitik. Anlamn, doruluk koullaryla, ya da anlam tayan nermenin dorulan yntemiyle zdeletirilmesi, ayn tutumun daha nceki rnekleri arasnda. Bu akmn son zamanlarda eritii gc kazanysa, byk lde adc felsefenin baars: Quine'n eanlamllk konusunu anlama ilikin olarak yrtlebilecek tek meru alma alan olarak saptamas,3 ierik belirleme iinin anlam ilgilendiren tek onaylanabilir felsefe etkinlii olduu varsaymnn giderek yaygnlamas ardndaki en nemli etmenlerden biri olmutur. Bylesine olumsuz ve kstlayc bir bak asnn ayrntl bir eletirisine giriecek deilim. Bu blmde yapmak istediim ey, kimi kuramlarn temel ileyi ilkelerini belirleyen bir modeli ana izgileriyle betimleyerek, bu yap iinde kendi bak amn yerini saptamak. Anlam sorununa yaklamdaki bu anlay ve tutum kartl, kendini felsefenin baka odaksal alanlar olan doruluk, bilgi ve gerekelendirme (justification) gibi kavramlarla ilgili olarak da, kout bir biimde ortaya koyuyor. Bunu aklkla grebilmek iin nce doruluun lka felsefesinden beri bir karlkllk,4 yani doru olduu sylenen eyle gereklik arasndaki bir uyum, bir benzerlik olduu ynndeki gl sezgiyi anmsayalm. yi bilindii gibi, Yenia'n birok dnr buna kar kmtr. Bu kar kn nedeni, byle bir yaklama gre doruluu saptama yolunun karlkll saptamay gerektirirken, ayn zamanda karlkl ya da benzer olduklar sylenen eyleri karlatrmay da gerektirmesidir. Oysa gerektirilen bu karlatrma, insan kavraynn kimi snrlar nedeniyle olanaksz kalan bir eydir. Doru olduu sylenen bir eyi gerekliin iin gerekli kendisiyle olan eyi karlatramayz, insann baarmas nk byle bir karlatrmay yapabilmek mmkn deil;

gereklie, onun tasarmndan bamsz olarak ulamak olanandan yoksunuz. nsan iin gereklii kavrayabilmenin tek yolu, doru olduu sorgulanan, alg ya da inanlarn (yani tasarmlarn) kendileri olduuna gre, gereklie bunlardan bamsz olarak ulamamz sz konusu deil. Bunlar gereklikle karlatrmaya kalkmak, onlar kendi kendileriyle karlatrmann tesine geemez. (Anlay yetimizin doasndan kaynaklanan bu snrlama nedeniyle, tasarmlarmzn gereklik ile karlkl olup olmadklarn hibir zaman saptayamyoruz. 5 Bu, kendi iinde tutarl bir uslamlama. Ayrca kimi nemli noktalara da k tutuyor. Ancak doruluun bir karlkllk olduu kuramna bylesi gerekelerle kar kmak dpedz bir hakszlk. nk doruluun doasnn bir karlkllk olduunu ne srmek, doruluu bu karlkll denetleyerek saptamamz gerektii anlamna gelemez. Doruluun doasn yani nasl bir ey olduunu anlamak, onun nasl saptanacann yntemini gelitirmekten farkl bir eydir: nsan olarak snrlarmz dolaysyla, bu her iki konuyu da ayn ilkeyi kullanarak aklamak olanandan yoksunuz. te yandan, alg gerekisi bir dnya gr asndan, doruluun doasn bir karlkllk olarak kavrarken, bir inancn, bir nermenin doruluunu saptamak iin rnein "tutarllk kuram" gibi farkl bir yaklama bavurmak eliik bir yol tutmak deildir. Benzer dnceler bilgi ve gerekelendirme ilikin kavramlar iin de belli geerlidir. inanlar Bilgi ve

gerekelendirmenin

doalarna

almalar,

onlarn

niteleyip

nitelemediklerinin saptanmas gibi ilerden btnyle farkl eyler; her iki tr iin de ayn ilkeler uyarnca yaplmalar gerekmiyor. Buna bir rnek verelim: Bilindii gibi kukucu uslamlamalar, bilginin ya da ussal gerekelendirmenin belli durumlarda sz konusu olup olmadnn saptanmas balanmda son derece ykc olabilmektedir. Kukuculuk, ieriin kavranndaki yanlabilirlik payn bilgi iddialarmza kar son derece etkili olarak kullanyor. Dk de olsa, byle bir olasl her trl bilgi iddiasna yaymay baaryor. Bilgi olduu ne srlen her nermeyi, her inanc tehdit edebiliyor. Ne var ki, btn bunlar bir yana, bilgi ve gerekelendirme dediimiz eylerin doalarn kavramay amalayan bir almaya balamann, nce kukucu uslamlamann yenilmezliini ortadan kaldrmak iin bir nkoulu yok. Yakn zamanlara kadar felsefecilerin ounluunun, Descartes'n kimi grlerinin etkisi altnda, byle bir nkoul varsaydklar dorudur. Artk bilgibilimin ada yaklam iinde

2 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

byle bir eyin gerekmedii anlalm bulunuyor.6 Gnmzn bilgibilimi, belli bir inancn gerekelendirilmi, ya da bilgi dzeyinde olup olmadn saptamaya almaktan ok, gerekelendirme ve bilgi dediimiz eylerin ne olduklarn anlamaya, yani bunlarn kavramsal doalarn kavramaya alyor. 7 En azndan, nceki etkinlii sonrakiyle zdeletirmek, ya da ncekini sonrakine bir nkoul saymak yanlgsna dmyor. Kukucu uslamlamann epistemolojide yklendikleri ilevin felsefi anlambilim balamndaki karl, bir tmcenin "anlamn bilmek" (saptamak) ile ilgili olarak ortaya kan sorunlar yumadr. Bu sorun yumann anlam kuramlarna ve hatta anlam kavramnn kendisine kar kullanlnn iyi bilinen uygulamalar, "eanlamllk", ve zellikle de "kkten eviri" (radical translation) sorunlar olmutur.8 Oysa bu uygulamalarn mantksal zeminini oluturan, "bir anlam kuramnn bir nermeyi nasl anladmzn kuram olduu" kliesi, iki farkl konunun birbirine kartrlmas sonucunda doan bir ey. Onu banazca onaylayanlar da ayn karkln kurbanlar.... Byle bir ncl bir kez varsaydktan sonra, bu felsefeciler anlam kuramnn grevinin, belli bir tmceler beinden oluan bir dili bilen birinin ne bildiinin betimlenmesi olduunu ne sryorlar. Bu tr bir almann kimi durumlarda olduka verimli bir aratrma etkinlii olabileceini yadsmyorum. Yine de byle bir verimliliin, anlamn doasna ilikin sorunun, yani kimi o fiziksel eylerin nasl olup da bir anlam tayabildikleri konusunun, eylerin hangi anlamlar tadklar konusuna

indirgenmesindeki yanll ortadan kaldrmadn dnyorum. Konulardan biri, ieriin varlksal statsnn ne olduunu ve ime nasl balandn btnyle gndem dnda brakarak, o ieriin ne olduunu bulup saptamaya ynelirken, br tam tersini yapyor. Nasl ki, rnein bir eyin pembe, yumuak ve slak olmak gibi, hangi nitelikleri tadn saptamak, byle niteliklerin ve onlar tamann ne olduunu aklamak deilse, anlam konusunun deindiimiz farkl ynlerini incelemek de birbirlerine indirgenebilecek etkinlikler deildir. 2.2. Anlamn doasn aklamay amalayan yaklamlarn Platoncu bir gr benimsemekle sulandklarna deindim. Aslnda byle bir yol tutan anlam kuramlar arasnda Platon'un dzeyinde ar bir gerekilik hi de yaygn olan bir nitelik deil. Gerekilii Platon'unkinden daha ll ve temkinli olan grler felsefe tarihi boyunca ok daha byk bir etki yapmtr. Anlamn anlksalc kuramn da bunlar arasnda sayabiliriz. Anmsanaca gibi zihinselci yaklam anlam belli bir ime balanm bir kavram ya da bir dnce olarak deerlendiriyor. Anlamn doasna ilikin kuramlarn, tmeller ontolojisiyle ilgin bir koutluk oluturduu grlyor. Platon'un tmeller konusundaki akn gerekiliinin, kendisinin anlamlar da byle yorumlayyla tam bir uyum iinde olduuna, onun, anlamlar akn tmellerle zdeletirdiine deinmitik. 9 Locke'un tmellere ilikin kavramcl da, anlamlar (anlksal) ideler olarak dnyle dorudan ilgili. O, Platon'unkine bir adan benzeyen, bir baka adan da taban tabana kart olan bir tutumla, anlamlar anlkta varolan tmellerle zdeletiriyor. Anlamn insan dncesini yakndan ilgilendiren zihinsel bir boyutu bulunduunu daha nce ne srmtm: Dnen varlklarn bulunmad bir dnyada anlamlar da varolmayacak, en azndan byle bir dnyadaki eyler ne "anlaml", ne de "anlam" olarak yorumlanamayacaktr. Bunu ne srmek, Descartes' ikicilii benimsemeyi iermiyor. Kavram ve dncelerin varln onayladktan sonra bunlar dorudan fiziksel olarak ya da gvdeye baml ilkeler olarak aklamak olanana sahibiz. Kald ki, anlam ilgilendiren zihinsel bir boyutun sz konusu olduunu onaylamakla, anlamn doaca zihinsel bir ey olduunu ne srmek zaten farkl eyler. ncekinden sonraki gibi bir dnceyi karsamaya mantk elvermiyor. Byle bir karsamann yanlgl olduunu ak bir ekilde ortaya koyan uslamlamalar daha ileride ele alacaz. lgintir, kavramcln tikel nitelikler arasnda varolan gerek benzerliklere dayandran Locke, bu dncesini anlam temellendirmekte kullanmyor. Dolaysyla, anlama ilikin snrl gerekiliini dsal ve fiziksel bir temele balayabilecekken, Locke byle bir yolu semeyip, yaklamn bu olanaktan yoksun klyor. Anlam kuramndaki anlksal gerekilii Descartes' izleyen bir biimde ngryor. Anlamn bir zihinsel varlk olarak kavrannn saydamszlna kar tepkiler de, Quine'in yaklamnda gzlemlediimiz gibi, anlam varlkbilimini btnyle

3 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

bask altna alp gndemden karmaya dnm, buna bal olarak da, birok durumda anlamn doasn ilgilendiren soruyu onun saptanmasn gerektiren soruyla deitirmek yolu tutulmutur. Oysa gndemden karmak zmek deil, olsa olsa gzard etmektir; byle bir eyse felsefi olmaktan ok, dogmacla yaklar. Anlam aklayacak geerli bir grn anlamn doasna ilikin soruya
10

gerektii

gibi
11

yer

verdikten

sonra,

buna

aada

aklayacam gibi dsal inanyorum.

ve doallatrlm

bir yntemle yaklamas gerektiine

Bilgibilimde kimi kuramlar "inansal" (doxastic) olularyla ayrt ediyoruz. Buna yakn bir ayrm, iselci 12 ve dsalc 13 kuramlar arasnda iziliyor. "nansal' "niyetsel" ile deitirmek kouluyla, benzer ayrmlar anlam felsefesi iinde yapmak da mmkn. Bilgiye ilikin inansal bir kurama gre "... bir inancn gerekelendirilebilirlii14, tmyle, o (inanc tayan) kiinin doru sayd (baka) inanlarn fonksiyonudur". 15Dolaysyla gerekelendirmeyi aklarken inan yansra baka anlksal ya da anlkd olgulardan da yararlanan yaklamlarla karlatrdnda, inansalclk, teki16bir kuramn aklama gcn ve ilkesel ekonomi avantajlarn
17

tayor.

nansalcln

felsefi

anlambilimdeki

karln, niyetselci

aklamalar olarak saptayabileceimizi sylemitik. Niyetselci

yaklamda, gerekelendirmenin salt olarak inanlarla aklanna kout olarak, anlamn salt olarak niyetlerle aklandn gryoruz. Anlamn ne olduunu, anlaml olduu sylenen bir imi reten kimseye yklenebilecek bileik ve karmak niyetler dnda, baka herhangi bir ilkeye bavurmadan belirlemeye alyor, bu tr aklama. Paul Grice'n kuram, niyetselciliin artk klasiklemi bir paradigmas durumundadr.18 imdi biraz da iselcilii tanyalm. selci bir kuramn inansalc ya da niyetselci olmas gerekmiyor. Oysa, bunun tersi, yani inansalc ve niyetselci kuramlarn ayn zamanda iselci de olmalar, kanlmaz bir ey; yani iselcilik, anlksalcln snrlar iinde yeralan bir gr. selcilik anlksalc bir gr, nk aklamalarnda ya inan, niyet veya baka anlksal bir olgu trne bal kalmak, ya da bunlar arasndan birkana bir arada yer vermek zorunda. rnein bilgibilimdeki belli bir tip kurama gre, kimi alg durumlar (perceptual state) bilgimizi oluturan inan dizgesine temel salayacak ekilde, kendi kendilerini gerekelendirirler.19 Buna benzer olarak, kimi anlam aklamalarnn, anlksal imgelerle temellenen kavram ve dncelere bavurduunu gryoruz. Locke'un anlksalcl da, br kavramc anlam kuramlar gibi, anlam-iselcilii diye adlandrabileceimiz bir kuram trn rneklendiriyor. Bilgibilimsel dsalclk, "inanlarmzn gerekelendirilmesinin yalnzca isel durumlarla snrl kalmadn" ne srer.20 nde gelen rneklerden birine eilecek olursak, Alvin Goldman'n "sre gvenilirlii"21 kuramna gre, bir inanc gerekelendiren ey, bu inanc kendi sonucu olarak douran fizyolojik/dnsel sretir; usavurma ve alg yetilerimiz de bylesi sreler arasndadr. 22 Bilgibilimsel dsalclk anlksal durumlar aklamalarnn kapsam dnda brakmyor; dsal aklayc eleri anlksalla eklemlenmi olarak kullanyor. Bu tr yaklamlar insan ve onun yetilerini doallatrlm yollarla, yani doa bilimlerince kullanlan kavramlarla betimlemeyi amalyor. Ancak bu doalclk, aklamalardan zihinselliin btnyle karlmasn ou kez iermiyor. Ayrca bu yaklamlar, ilerinde zihinsel olan bir e bulundurmak zorundalar, nk sonu olarak bilindii ne srlp gerekelendirmeye konu edilen ey, bir zihin ierii olarak dnlmek durumunda. Anlam-iselciliine kar gsterilen tepkinin, epistemolojideki iselcilik karsnda gsterilenden daha kuvvetli ve kktenci bir biimde gerekletiini belirtmitim. Zihinselcilik kart felsefeciler, isel ynleri btnyle ortadan kaldran kuramlar ortaya atmlardr. Wittgenstein'in kullanmc, kural-izleyii ve eilimselci aklamalar 1930'lu yllardan balayarak, 40l ve 50'li yllarda onunkinden daha da radikal grlerle ortaya kacak kimi felsefecilere esin kayna olmutur.23 Bu tr yaklamlar, anlksal yaammzn varln, isel durumlarmz ya da bu nitelikteki olaylar yadsmyorlar. Yadsdklar ey, bunlarn anlamla ya da anlam aklamakla dorudan bir ilgileri olduu sav. Sonuta bu yaklamlar kendi mantklar dorultusunda anlamn doasna ilikin soru ve felsefe konusunu btnyle yok saymak durumunda kalyorlar. Wittgenstein'a atfedilen "Anlam sorma, kullanm sor" slogann byle bir anlay iinde yorumlamak mmkndr. Anlamn doasna ilikin sorunu

4 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

gndem dna karan gelenek iinde ortaya konulmu en gelikin ve kapsaml kuram, Donald Davidson'unki olmutur. 24 Bylesi bilinli bir gzard ediin arpc sonucu ve de simgesi, "Bir anlam kuram doruluk kuramndan baka bir ey deildir" diye dile getirilen dogmadr. Bu bak asna gre bir tmcenin anlamn saptamak anlam hakknda geerli olarak yaplabilecek eylerin tmn tketmektedir. Anlamn saptanmasysa en etkili bir biimde, belli bir dile zg, Tarski-tipi dnml25 bir doruluk tanmyla mmkndr. Bu yaklamlar anlam baka bir ey iinde eritmekle, ona ilikin sorunu daha az gizemli, daha az etrefil, ve daha saydam bir kavrama kaydrarak aklayabilecekleri beklentisindeler. Kendilerine ama olarak setikleri eyi zmekteki baarlar tmyle bir yana, bu kuramlarn betimleyip aklad hibir ey, daha nce de vurgulam olduum gibi, semantik doaya ilikin ontik sorunu aydnlatmaya, ona k tutmaya yetmiyor. Bylesi dsalc kuramlarn gerek anlamda doallatrlm aklamalar gelitirmelerinin mmkn olmadn ne sryorum. Herhangi bir konuda doallatrlm bir aklama ortaya atabilmek iin, nce aklanmas amalanan eyin varln onaylamak gerek. Bu tr dsalc tutumlar, dilin ya da doruluk gibi bir kavramn doallatrlm bir aklamasn veriyor olabilirler. Ancak bu, araclyla iletiim ve edebiyat yaptmz eyin, yani anlamn aklanmas deil. Doallatrlm aklama, deneysel olarak gzlemlenebilir ynleri olan bir olgunun, temeli yine deneysel ve uslamsal olan betimlemesine dayanr. Doallatrlm aklamalar, konularn doa bilimlerinin kulland deneysel kavramlarla aklarlar. Dolaysyla anlamn bu nitelikteki bir incelemesi, onun herkese gzlemlenebilen ynlerini ele alacaktr. Doallatrlm bir kuram, anlaml olduu sylenen eyden, yani anlamn taycsndan yola kmal, onun varolu koullarn ve retiliine ilikin olgular belirlemelidir. Anlama temel oluturacak doal verileri saptayp, iletiim amacyla canllarn bu verilerden nasl yararlandn gz nne almal, dilin, iletiim biimlerinin evrimi sonucunda ortaya nasl ktn uslamlamalarla temellendirebilmelidir. Grice'n kuram, doalcln nemli bir niteliini tayor. Grice, bir imin anlaml olmak dolaysyla tad ne srlen eyin ne olduunu, yani anlaml olmann ne olduunu betimlemeyi amalyor. Ne var ki, onun kuram ayn zamanda dn vermeyen bir biimde iselci de.. Bilgibilimdeki geleneksel yaklamn inansalclna denk den bir lde katksz bir niyetselcilik, bu. Benzer deerlendirmeler, birok adan Grice'nkinin atas olarak grebileceimiz Locke'un kuram iin de geerli. Bu almada, Locke/Grice yaklamn dsallatrarak bu kuram doallatrlm evrimsel geliim bir bir anlam kuram iine elde etmeyi amalyorum; anlamllk model erevesi yerletirerek oluturmalarn

gelitirmeye alacam. Evrimsel bir anlam kuram derken, birbirleriyle ksmen rten tiplerinin zamandaki dorultusunda basamaklar kastediyorum. Byle bir evrimsel geliim, canl trlerinin evrimiyle kartrlmamal. Ancak iki evrim tipinin yine de rttkleri gzlemlenebilirse, doal olarak bunu ortaya attm grleri destekleyen bir olgu olarak yorumlayacam. 2.3. Birbirlerine indirgenemeyen farkl aamalarn geliim dorultusundaki ardkln evrimsel bir sralanma olarak tanmlamak istiyorum. Byle bir ardkln tarih iinde, ya da genel olarak zaman boyutunda aktel anlamda varolduu savn ileri srecek deilim. Bir baka deyile, olguda saptamaya altm evrimsel sralanma, gemi hakkndaki deneysel nitelikli bir bilimsel sav deerini tamayacak. Aktel dnya ile aksn ya da akmasn, sralanma iinde Szn edeceim "nceki" ve "sonraki" aamalar, olanakl bir dnyann zaman iindeki geliimi betimleyen bir modelin eleri olarak dnlmeliler. Bu modeldeki herhangi bir nceki aama, kendisinden sonrakilerin, yeterli olmayan bir zorunlu koulu; ayrca, en az ksmen olmak zere, sonrakilerin yapc malzemesini oluturuyor. Bir baka deyile, modele gre sonraki aamalar, niteliksel ya da yapsal adan kendilerinden nce gelenlerden daha byk bir zenginlie sahipler. Sonraki her aama, kendinden ncekilerini de kapsayarak, hepsinden daha byk bir karmaklk ve incelik dzeyine ulam oluyor. Peki szn ettiimiz bu "aamalar" neyin aamalar? Evrim geirdii sylenen ey ne? Ben bunlar anlamlln aamalar olarak gryorum. Ancak "anlamllk" derken, anlam tad sylenen fiziksel olguyu, yani bir nesne, durum ya da olay, ve ona balanm durumdaki anlamdan oluan yapnn btnn kastediyorum. Bir baka deyile, burada anlaml im tiplerinden sz etmekteyim.

5 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

Bylesi fiziksel nesnelerin nasl olup da birer im olabildiklerini, yani nasl olup da anlam tayabildiklerini ortaya koymaya alacam. Byle bir modelden sz ederken, aklmda kout bir rnek olarak Aristoteles'in zdek ve form kuram var. 26 Bu kurama gre her tikel nesne, onu malzeme olarak oluturan27 kendisinden daha yaln bir cismin bir form kazanmas, yani biimsel (niteliksel) adan zenginlemesi olarak dnlebilir. Biimsel zenginlik, bir nesneyi onun yapmna giden malzemeden daha eklemlenmi,28 daha dzenli, dizgesellemi, ilevsel olarak zellemi ve incelmi klan, ksacas onu daha gelikin bir konuma getiren yn. Aristoteles'e gre, tmyle niteliksel elerden oluan biimsel ynn, yani formun, fiziksel evrende varolmas, kendisini "tayacak" bir zdek parasn gerektirir. Bu adan, rnein bir insan, belli bir et ve kemik ynnn insan trne zg olan form ile birliidir. Bu form, bir organizma olarak insan yapsnn tm rgtlenimini ve kendine zg br niteliklerini ieren eydir. Form kavram grecelidir; insann gvdesinin, onu oluturan et ve kemik ynndan farkn aklad gibi, o ynn et ve kemikten olumasn, ona temel olan daha temel zdek trlerinden (rnein modern bir belirlemeyle, su, karbon, ve eitli minerallerden) de ayrt eder. Aristoteles'in kuram asndan baknca, her farkl somut varlk aamasna ilikin, ona greceli bir formdan ve oluturucu yap malzemesinden sz edebiliyoruz; bu form iinde, bir nceki aamaya gre kazanlan gelikinlii, ve bu geliim dzeyi iin nceki aamann neden zorunlu olduunun gerekelerini buluyoruz. Koutluk bir zdelik sz deildir; edilebilir. kout olanlar arasnda ancak yapsal benzerlik ve

ebiimsellikten29

Aradaki

farkllklar

gzden

karmamak

kouluyla,

Aristoteles'in zdek ve form retisini, anlam tayan imler kavramna temel bir model olarak uygulamak ve anlamllk aamalar arasndaki fark bu ereve iinde kavramak istiyorum. Bundan sonraki blmlerde bu koutluu yeniden gndeme getirmeyeceim. Onu, eldeki yapnn paralarnn birletiriliinde arka plandaki ereveyi saptayan bir esin kayna olarak dneceim. Olguya bu koutluk asndan bakmaya baladmzda, yaln ve ilkel anlamllk tiplerinin, anlamsalln en st aamasnda bile, st ste nitelenmi olarak kendilerinden sonraki dzeyleri temellendirdiklerini ne srebiliyoruz. Evrimdeki her adm, anlamllkta ulalm son aamann iinde bile, oluturucu bir e olarak varln koruyor. Bu, her tikel anlaml im iin geerli olan bir kural. Evrimsel geliim srasnn en alt basamanda, canszlar dnyasnda rnein bir gk grltsnn orada imek akt anlamna gelii gibi, doal belirtileri buluyoruz. Evrimin en st aamasndaysa dilsel ifadeler, yani anlaml tmceler var. Aradaki aamalar, eitli dzeylerdeki hayvan iletiimlerinde yer alan anlamll, insanlarn kurduu uzlam ve dil ncesi niyetli iletiim biimlerini kapsyor. Bunlar, aralarndaki ilikilerle birlikte daha ayrntl olarak tartacam. Locke ve Grice tipindeki kuramlarn anlama nedensellik zerinden yaklaan bir ynleri var; bu onlar doallatrlmaya olduka yatkn yapyor. Bu kuramlar anlam bir nedensel etkileim olarak kavranlan iletiim olgusu balamnda inceliyorlar. Anlam, bireyler arasnda aktarlan mesajlardan yola karak kavramay amalyorlar. Nedensel etkileimi vurgulaylar, bu iki kuram ne iselci ne de anlksalc olan kimi ortamsal yaklamlarla akraba klyor. letiimsel ve nedensel boyutu koruduklar halde anlksall ortadan kaldran bu yaklamlara gre, bir imin anlam, onunla karlaan bir bireyde meydana gelen davran eilimidir. yapt Byle bir aklamay u: Charles Morris'in artk bir yaptlarnda
31

buluyoruz. 30 eilimi

Charles olarak

Stevenson'unki bu alanda daha da gelikin bir kuramdr. nemli deiiklik Anlam

Stevenson'un nedensel modelde davran

bireyin

dnmyor. Ona gre anlam, imin, onu alglayan bireyler zerinde belli etkiler oluturma eilimi. Bu gr, anlam, imle karlaan birey asndan, fakat onu anlamn taycsna (yani ime) ykleyerek belirliyor. Bir imin anlam, bu imin eilimsel32 bir nitelii olarak dnlyor. m, onu yorumlayabilecek bir bireyi etkilediinde, bu bireyin ime kar gsterdii ve koullara gre deiebilen tepkisi, onda oluan ruhsal sreler biiminde anlalyor. Stevenson'a gre imin eilimsel niteliini kavramann bir baka yolu da, onu imi kullanan bireylere yklemektir. Bu yaklamda, dsalc olan davran eilimleri ile yaplan aklama, ruhsal eleri kullanan aklamayla uzlatrlyor. Dsalclk ile iselcilik, belli bir

6 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

denge iinde bir arada korunarak, biraz da semeci bir yol izlenmi oluyor. Grice'n kuram nedensel yaklamn imdiye kadar ortaya atlan en stn rneidir. Belirtmi olduum gibi, Grice, aklamasn btnyle iselletirmi, anlam kimi karmak niyetlerin bir bileimi olarak vermitir. Stevenson'un almak aklamalar diye nitelendirdii eyleri, Grice "edeer" bildirimler olarak belirliyor. Biraz daha ayrntyla aklanacak olursa, ona gre bir imin tad anlam ile, bu imi kullanan bireyin kimi zihinsel yklemlerle belirlenebilecek durumu, ierike edeer olan eyler. Grice anlam, bir bireyin bu imi kullanrken bir bakasnda belli bir dnce oluturmaya ynelik, karmak ierikli niyetleri olarak belirliyor. Buradaki amacmn, nedensel/iletiimsel ereve iinde kalarak tm bu yaklam elden geldii lde dsallatrp doallatrlm bir aklamaya dntrmek olduunu belirtmitim. Dolaysyla Locke ve Grice kuramlarn kendime k noktas olarak kullanacam.
(1) Geen blmde de deindiimiz gibi, bu, pozitivizm yansra, en azndan bir lde Wittgenstein'in ne srd kimi grleri biraz da abartmaktan kaynaklanan bir gelenek. Wittgenstein ok daha yumuak bir ifadeyle yle diyor: "Uzunluk nedir?1, 'Anlam nedir?', 'Bir says nedir?' gibi sorular bizde zihinsel kaslmalar (meritai cramps) oluturuyor. Yant olarak bir eye iaret edemeyiimize karlk, yine de bir eyi gstermemiz gerekirmi gibi hissediyoruz. (Burada felsefi aknln balca kaynaklarndan biriyle kar karyayz: Bir ad kullandmz iin ona karlk olan bir ey anyoruz.) .... 'Anlamn aklamas' ifadesinin gramerini aratrmak, 'anlam' szcnn grameri hakknda da bir eyler retecei iin, 'anlam' ad verilen bir nesneyi aramak eilimini de giderecektir". Wittgenstein (1969), s. 1. (2) Kukusuz, Platon'un dizgesi kendi iinde tutarl olmak asndan felsefe tarihi boyunca ortaya atlan en gl kuramlardan biri olmak niteliini de tayor. (3) Bkz. Quine (196i), s. 22. Ayrca bkz. s. 11 ve sonras ile s. 48 ve sonras. (4) "Correspondence" anlamnda. (5) Bkz. Berkeley (1957), s. 26. (6) Bkz. Lehrer (1990), 7-9- blmler, ve zellikle s. 178 183. (7) Bkz. Pollock (1986), s. 6-7. (8) Bkz. Quine (1960), 2. blm; (196i), 2. blm. (9) Bkz. (1962). s. 442. (10) "External" anlamnda. (11) "Naturalized" anlamnda. (12) "Internalist" anlamnda. (13) "Externalist" anlamnda. (14) "Justifiability" anlamnda. (15) Bkz. Pollock (1986), s. 19. Parantez iindeki ifadeleri ben ekledim. (16) "Monist" anlamnda. (17) "Intentional" anlamnda. (18) Bkz. Grice (1989), blm 14. (19) Bkz. Pollock (1986), s. 27 ve blm 5. Bu tr kuramlara emefeefc (foundationlist) diyoruz. (20) Pollock (1986), s. 23. (21) "Process Reliabilism". (22) Goldman (1987), s. 98 ve sonras. (23) ngilizce'de bu aklamalara "use", "rule-following" ve "disposional accounts" adlar veriliyor. Bunlarn hepsi de, geen blmde "orjamsal" adm verdiim yaklam biiminin deiik rnekleri: Temele insan, davranrm alyorlar. Wittgenstein'in anlama ilikin grlerinin evrim yks iin bkz. Kenny, 0973). (24) Bkz, Davidson (1985). (25) "Recursive" anlamnda. (26) Bkz. Aristoteles (1992).

7 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y6.html

(27) "Constitution" anlamnda. (28) "Articulated" anlamnda. (29) "Isomorphism" anlamnda. (30) Morris (1938). (31) Stevenson (1940). (32) "Dispositional" anlamnda. Anlam ve Nedensellik, Arda Denkel, Kabalc Yaynlar, 1996 (Metin yaptn 2.Blmn iermektedir)

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

8 -> 8

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y11.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bilgi ve Anlam zerine Monolog


Yetkin IIK

- Anlamak ancak bilgiyle mmkndr. nsan da kendini bilmeye baladktan sonra hibir ey bilmediini fark etti. O gn bugndr evreni ve kendisini anlamaya alyor. Ancak bilmeden anlamak olmaz. - te yandan her anlama ayn zamanda bir yanl anlamadr demiti Humboldt. Tarih, insann bilme konusunda ilerledii ama anlama konusunda gerilemesinin tarihidir. - Tarm devriminden nce insan, bilgiyi aryordu, ortaada bulduunu sand, aydnlanma sonras buldu, imdiyse - imdiyse bulduklarndan kurduu dolambal yollar arasnda kaybolmakla, sonra yolunu armakla megul. nceki alarda cehalet bilgisizlik demekti, imdiyse yanl bilgi demek. - Bu adaki insann durumu, a gzllkle bulduu her eyle kucan dolduran bir adama benzetilebilir: sonsuz tatminsizlik. Kucana alamad ve tabii ki (kanlmaz olarak) kucandan drp kaybettii eylerin eksiklii. - in kt taraf u ki kucanda tad eylerin mi, kucana alamad eylerin mi yoksa kucana alp da drd eylerin mi daha deerli olduunu bilemiyor insan. Bu ada bir eyi bilmekten daha nemli olan, neyi bilmemiz gerektiini bilmek. - Bence, antik alarda insan bilme konusunda samimiydi. Gerekten bilmiyordu, bilenler bilmeyenlerden daha azd. O alarn cahili de bilgini de mtevazyd. Bilginin ve bilenin tartmal okluunun olduu gnmzde bilmek zorlarken biliyor grnmek kolaylamtr. Bu an cahilini tanmlayan nitelikler inatlk, kendini beenmilik ve samimiyetsizliktir. - Cahiller her ada kendini beenmitir zaten. Deien ey, onlarn bu ada her zamankinden daha ok beeniliyor oluu! - Aslnda kendini beenmek, hibir gereke ve nitelie ihtiya duymadan kendini beenmek, (ukalalk) bu an erdemlerinden. Dolaysyla cehalet buradan da besleniyor. Bazlar bu yaygn durumu narsisizm kltr diye adlandryorlar. Cehalet ve narsisizm, dinlemeyi ve renmeyi sevmiyor, okumaya eniyor, retmen ve aydn karsnda komplekse kaplyor. Dayanmalarna temel oluturan mekanizma, budur. - Peki ya samimiyetsizlik? - Samimiyetsizlik, yalnzca bilgi sz konusu olduunda akla gelen bir nitelik deil, bu an ayrt edici niteliklerinden. Domates konusunda ne kadar samimiyetsizlik varsa bilgi ya da insan konusunda da o kadar samimiyetsizlik var.

1 -> 2

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y11.html

- Yani, insan bozulunca her ey bozuluyor. - Aslnda bu kanlmaz bir paradoks belki de: insann doadan uzaklatka kendine de uzaklamasnn bir paras. Balangta bilgi, doay anlamak, ondan yararlanmak ve onunla ibirlii yapmak iindi. renme isteinin, merakn samimi olmas, onun ihtiyac karlamasndan. - Ne var ki, bilgi kitapta durduu gibi durmuyor ite! Bir kez onu elde eden, bilgiyi farkl amalar iin de kullanabileceini reniyor. Giderek bilen kii olmak, bilginin kendisinden daha deerli hale geliyor. Sonraki adm, biliyor grnmenin gerekten bilen kii olmann yerine gemesi. - Bu noktada samimiyetsizliin k noktasnn da gnmzdeki ou sorun gibi kastlama, snfl toplumlar haline gelme sreci olduunu sylersek yanl olmaz. Eitsiz bir dnyada bilgi de her ey gibi gcn ve iktidarn yanndadr. Bylece yalnzca gl olmak bilgiye sahip olmak ve onu maniple etmek imkan veriyor. Bu durum bir kez fark edilince g istenci salt-bilme istencinden nce gelmeye balyor. - O halde bilgi elde etmenin samimi ve doal erekleri olan kendini dntrme, bilinmeyenden bilinene gitme, karmak gereklii zme ve kendi yolunu bulmann yerini, gl olma istei iin gereken bilgiyi bulma alyor. Yani dnyann kurallar iinde yaayabilmek iin gerekli aralar, bilginin asl amacnn (doal merak) nne gemi oluyor. - Yani insan, aslnda daha nce bulduu anlam m aryor gnmzde, yoksa balangtan beri arad anlama ulamaya m alyor, aresizce? - Doal ve kesin olan aramak, elbette. Aramak, bulmann kuku gtrr oluundan tr, daha hakikidir. Bilgi ile anlamak arasndaki zorunlu balant ve rtmezlik, yani srekli anlam aray hayatn zorunlu olarak tek anlamdr. - O halde, anlam bulan ama artk aramayan (dolaysyla halihazrda hayat yanl anlyor olan) kiinin durumu samadr. Eer btn yaamsal eylemliliini bu temel zerine ina etmise mesela lmszle inanyor ya da ldkten sonra lmsz bir yaamn varlna inanyorsa anlamsz bir hayat sryor demektir. Buna karlk ne durumda olursa olsun anlam arayndan, yani bilme istencinden kopmayan biri yayor demektir; ne durumda olursa olsun - Yani anlamamak ayp deil, anlamaya almak ve anladna inanmak ayptr! - Evet, inan; zgrln, felsefenin, dncenin ve anlamn dmandr. Cehaletin byk ve gsterili addr inan. Yetkin Ik Hacettepe nv. Antropoloji Bl.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

18.11.2008 20:32

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y5.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Homo Semioticus
Mehmet RFAT Mehmet Rifat, 1949da Istanbulda dodu. Saint-Benoit Lisesini ve .. Ed. Fak.Fransz ve Roman Dilleri ve Edebiyatlar Blmn bitirdi. Ayn blmde Fransz dili ve edebiyat doktorasn hazrlad (1973- 1977). Pariste cole hautes tudes en seiences socialesde (A.J .Greimas) ve Collge de Franceta (R.Barthes) doktora sonras gstergebilim aratrmalar yapt. stanbul Universitesinde ders verdi; Boazii niversitesinde Fransz dili ve edebiyat retim grevlisi olarak almakta. Balca yaptlar: Yaznsal Betik stne Aratrmalar (1976); Roman Kurgusu ve Yapsal zmleme: Michel Butorun Deiimi (1978) ; Genel Gstergebilim Sorunlar: Kuram ve Uyglama (1982); Dilbilim ve Gstergebilim Kuramlar (1983); Dilbilim ve Gstergebilimin ada Kuramlar (1990); Gstergebilimin ABCS (1992); Homo Semioticus c(1993,1996,1999,2001) ; Balzac Kitab(1994); Gstergebilimcinin Kitab (1996); Gsterge Avclar. iiri Okuyan airler (1997-2000); Honore de Balzac-Romancnn Evreninden Sahneler (1999);Gsterge Eletirisi(1999); XX. Yzylda Dilbilim ve Gsterebilim Kuramlar (2 cilt; 1990, 2001) M.Rifatn ayrca R. Barthes, Rus biimcileri (T.Todorovun derlemesi), V.Propp, R. Jakobson, M.Bator, I. Calvino, Platon, vbndan evirileri vardr. Homo Semioticus Mehmet Rifat Om Yaynlar 1. nsan kuatan dnyadaki anlam etkileri, anlam oluturan ilikiler, kavranabilir ve/ya da duyumsanabilir olmalarna karn, her zaman belirtik, ak seik, kendini kolayca ele veren, rahatlkla gzlemlenebilen ve tartmasz olarak alglanabilen nitelikte deildir. Anlam yalnzca konuan, yazan ya da yaayan bir insann sylediklerinden, yazdklarndan, davranlarndan ve btn bunlara ald tepkilerden olumaz. Bir baka deyile, iittiklerimiz ve grdklerimiz deildir yalnzca anlam oluturan. Anlam aka sylenenin, yaanann, gzlemlenenin altnda, stnde ya da yannda bulunandr ayn zamanda. 2. [O zaman da] Her insann anlamlar evreni yle yaad, yaayaca ok ynl bir serven var demektir: Bilinen, beklenen yollardan geen deil de, bilinen, grnen yollarn dna kmay gerektiren bir servendir bu. izgisel, dorusal bir yol deildir anlamn yolu: Btn ynlere alabilen bir ilikiler adr, btn ynlere esneyebilen bir dokudur anlam evreni. 3. [Peki] Dnyadaki her eit gsterge dizgesinin anlam tamasn, anlam belirtmesini, anlam aktarmasn salayan ey (zellik) gnderme yapt gereklik dzeyi midir? Yoksa, dorudan doruya bu dizgenin kendisi midir? Ya da yle sorabiliriz: Bir gstergeler dizgesi, bir anlaml btn, gerei yanstt iin mi anlam tar ve bir bilgi iletir, yoksa gerei yeniden oluturduu, yeniden dzenledii ve anlamlandrd iin mi? Szgelimi, insanlar arasnda bildiriimi salayan (kimi kez de bil diriimsizlie yol aabilen) doal dil, kendi dnda bir geree uygun bir biimde gnderme yapt

1 -> 5

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y5.html

iin mi anlam tar, anlam belirtir, anlam aktarr, yoksa, tersine bizi evreleyen dnyay oluturan, ona anlam veren bu doal dilin kendisi midir? 4. [ baka deyile:] Dnya bu adan kendisi iin ve kendi bana var olabilir mi? Ya da yine bu adan dn ya, bizim kendisi hakkndaki tasarmlanmz olmadan var olabilir mi? 5. [baka dzeyde, bir baka soruyla] likiler asndan olumu bir byklk olarak tanmlanan anlaml yap, dil bilimleri ya da gsterge bilimleri asndan, incelenecek nesnenin iinde midir, yoksa incelemeyi yapacak dnen insann kafasnda mdr? 5.1. Anlaml yapy, incelenecek nesnenin kendisinde grenler, dil olgusunu ya da herhangi bir dilyetisini, dardan gzlemlenebilecek, kendini salt gzlemlemeyle ele verecek somut bir varlk biiminde deerlendirip kuramsal seimlerini ona gre yaparlar, yaklam modellerini ona gre belirlerler. nceleme konusunun betimlenmesi yeterli bir alma biimidir artk onlar iin. 5.2. Anlaml yapy, dnen insann kafasnda grenlerse, incelenecek dizgenin retili, kurulu, yapl aamalarn, tutarl bir terimler a, bir kuramsal model yardmyla yeniden retmeye, yeniden kurmaya, yeniden yaplandrmaya, tek szckle anlamlandrmaya alrlar. Temel amalar, gstergeler dizgesini, szgelimi bir anlaml btn gzlemlemek ve onu belli bir insanlk deneyimine, belli bir gereklie gre betimlemek deil, insann evresiyle kuraca her eit iliki ann yaratabilecei anlamlar kavrayabilmek, retim srelerini yaayabilmek iin gereken tutarl yaklam modelini, tasarmn da oluturabilmektir. Bu da hi kukusuz, anlam retme ve kavrama modelinin (zmleme kuramnn ve ynteminin) srekli evrimini, gelimesini salamakla olanakldr. 6. nsann btn yaam, temelde, iinde yer ald dnyay kavramak, yorumlamak ve yeniden anlamlandrmakla geer. [Gemez mi?]nsan, evresindeki varlk, nesne ve eylerin, deiik dzeyde oluturduu ilikiler an anlamlandrrken, temelde bir snflandrma eylemini gerekletirir. Snflandrma, varlk, nesne ve eyleri oluturan anlaml ilikilerdeki belirleyici, ayrc nitelikleri dizgeli ya da yntemli bir biimde eitli blmlere, ait blmlere ayrmak, datmak demektir. 7. [Ama] nsan yaarken, bir snflandrma eylemini farknda olmadan da yapar. 8. [Bu nedenle] Snflandrma, dnyay anlamann, anlamlandrmann temel, derin ve evrensel yapsn yakalama yoludur. 9. Dnyay anlamlandran insan, evresine, farknda olmadan deil de biraz bilinli, dzenli, yntemli ve tutarl bir biimde bakarsa, bakmaya alrsa, o zaman ona homo semioticus adn verebiliriz. 10. Homo semioticus anlamlandran insandr; dnyadaki anlamlarn oluumunu, birbirine eklemlenerek yepyeni anlamlar yaratmasn sorgulayan insandr; evresindeki bireysel, toplumsal, kltrel gsterge dizgelerini yalnzca betimlemekle yetinen deil, bu dizgelerin retili srecini yeniden yaplandran insandr. Homo semioticus, hem dnyann insan iin hem de insann insan iin tad anlam/anlamlar kavramaya alan ve bu anlamsal btnlerin retili aamalarn bir sylem iinde yeniden anlamlandran insandr. Homo semioticus okuyan, adlandran, anlamlandran ve btn bu ilemleri bir oyun oynayarak, yani hem haz duyarak hem de haz vermeye alarak yapan insandr. 11. Bir anlamlandran insan olarak homo semioticusun karsndaki izlence (program) ya da tasar ok byktr, daha dorusu bitip tkenmez zellikler tar. nk insan evreleyen her yerde yine insana gre yaln/karmak, kk/byk, nemli/nemsiz, vb. anlamlar vardr. Anlam her yerden fkrr insana gre. Daha dorusu insan anlam her yerde grr, her yerde alglar, her yerde yaar, her yerde okur. Anlamsz ilikilerde de anlamsz olma anlamn bulur. Anlamlandran insann tm yaam bir okuma servenidir. nsan anlamn bulunduunu kavrad her yerde, bir okuma eylemini ve bir anlam retme, yorumlama

2 -> 5

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y5.html

eylemini yayor demektir. Anlamlandran insan, dnyay okurken, bu dnyann, kendindeki var olu srecini yaar ve bu sreci yeni bir sylemle dile getirir: Bylece anlam etki si tayan dizgelerin nasl bir sreten geerek anlam kazandklarn kavramaya, bu dizgelerin oluum taslan, retim biimini bakalarna aktarmaya alr. 12. [Ama] Homo semioticus evresinde var olan o byk anlamlar evreninin btn aamalarndaki btn anlamlar yakalamak savnda deildir: Byle bir ey onun ne ilk ne de son amacdr. Tek tasars, anlaml ilikilerin oluturduu dizgelere, bir blmyle de olsa, geici de olsa tutarl bir biimde yaklaabilmek ve yaklaabilme konusunda da anlam asndan baka dnsel amala r bulunan evresinc br insanlara bir model suna bilmek, anlamsal karmakl yorumlama konusunda onlara bir lde yardmc olabilmektir. 13. [Bu nedenle] Homo semioticus, hem anlamn bir ili kiler andan kurulu olduunu, anlamn bir eklemleni olduunu, hem de byle bir ilikiler ana ancak tutarl bir yntemle yaklalabileceini bilir. 14. [Bu aamada da] Homo semioticusun en belirgin zellii, dnyay anlamlandrrken, ncelii elere deil, eler arasndaki ilikilere vermesidir. 15. [nk] Homo semioticus anlamn tek tek elerden ve benzer elerden deil, eler arasndaki farktan, ayrmdan, ayrlktan doduu grn temel ilke olarak kabul eder. Son derece karmak, kimi kez youn bir sis perdesiyle rtl olan ilikiler an grebilmenin, okuyabilmenin belki de ilk yolunun bu ilikiler iindeki ayrc farkllklar gzlemlemek ve geici bir ilk yaklamla snflandrmak olduuna inanr. 16. [ki] Homo semioticus dnyay okur: Btn duyu, duygu ve belleiyle okur. Dnya onun iin hem sonlu bir metindir, hem de birbiriyle ilikili, sonsuza akbilen bir metinler toplamdr. Bir baka deyile, dnya ve insanlar, homo semioticus iin hem retilmi yaplardr hem de sonsuza alabilecek retim kaynaklardr. 17. Homo semioticusun iki u rneinden birinde, dnyadaki her eit anlam, yaarken ve yazarken kavramaya alan gsterge avclar ; tekisindeyse bir zmleme modeli de oluturmaya alan gstergebilimciler yer alr. Geri her homo semioticus bir gsterge avcsdr ama gstergebilimcinin abas homo semioticuslar arasnda daha yntemsel, daha kuramsal, kimi kez de stdilsel zellikler tar. 18.1 Dil bilimlerinde ya da daha geni olarak gsterge bilimlerinde, aratrmac, zellikle bir kuram dorultusunda alyorsa inceleme konusuyla ilgili olarak, o anda aklna ve iine gelen her eyi syleyebilir mi? Yapbozma ya da yapzme eylemini gerekletiriyorum diye her eyi syleyebilmesi olanakl m? Homo semioticus (bu balamda gstergebilimci) bir anlaml btn stne konuabilmek iin, syleyeceklerinin birbirleriyle tutarllk bants iinde bulunmas gerektiine inanr. Bir gsterge dizgesine ynelik olarak, akla gelebilecek her eyi syleyebilmek iin, tutarl olmamak, tutarl olabilmek iinse her eyin sylenemeyeceini bilmek gerekir. zellikledilbilim ve gstergebilim bir bakma aratrmacnn (okurun) aklna esen her eyi sylememesi iin kurulmaya allm bilimsel etkinlik alanlar ya da srekli gelien bilimsel tasarlardr. 19. Herhangi bir anlaml dizge stne yorum farkllklarnn ortaya kmas, her eyin sylenebilecei anlamna gelemeyecei gibi, tutarlln da ortadan kalktn gstermez. Yorum farkllklar, incelenecek anlaml dizgeyi ele alan ynteme ve anlaml dizgenin incelenecek dzlemine gre ortaya kabilir. Bu doal bir sonutur. Ama ayn yaklam yntemini kullanan ve anlaml dizgeyi ayn dzlemlerde zmleyen gstergebilimsel almalarda, birbirinden farkl bir zmleme sreci yaanp farkl sonular elde edilebilir mi? Edilebilirse, bu, her eyin ayn yntem erevesinde kalnarak da sylenebileceini mi, yoksa aratrmaclardan (homo semioticuslardan) birinin, yaklam yntemini iyi kavrayamadn, zmleme aygtn iyi kullanamadn m gsterir? 20. Dil ve gsterge bilimlerini kullanan homo semioticuslar inceleme nesnelerine bakarlarken, bir yanda bir btnlk (bir birlik), te yanda da bir eitlilik ngrrler. Btnlk, temeldeki

3 -> 5

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y5.html

bir ilikiler ann varln, eitlilik ise ilikiler ann deiik gerekleme biimlerini artrr. eitlilik vardr ama, her eitliliin de temelde anlaml bir ilikiler anda, yani bir btnlk iinde yer alacan da bilir, homo semioticus. 21. Buna bir de kalc olan evrensel yaplar ile farkllama gsteren gerekleme yaplar arasndaki btnleyicikartl ekleyebiliriz. Anlam retim srecindeki ilk katmanlarda, yani en derin, en soyut, en mantksal dzeyde, evrensel nitelikli deimez yaplardan sz edilebilirken, anlam retim srecinde mantksaldan yzeysele ilerledike, daha dorusu yzeysele vardka deien gerekleme yaplarna rastlanr. Homo semioticusun yararland yaklam biimlerindeki farkllklarn en nemlisi de buradan ileri gelir: Baz kuram ve modeller, kendi dnya grlerine, dnyay alglay biimlerine gre yzeysel gerekleme yaplarn inceleme amac gderken, bazlar yalnzca derin anlam yaplarn aratrr, bazlar da anlam retim srecinin derinden yzeye oluum yaplarn yeniden anlamlandrr. zellikle nc giriim birka kuaktr sren ve hep srecek olan byk bir tutkudur. Gstergebilim sz konusu olduunda donmu bir bilimden deil de bilimsel tasardan sz edilmesi de bura dan kaynaklanr: Srekli gelien bilimler ya da bilimsel tasarlar vardr artk. 22. Anlam retim srecini zmleyebilecek tutarl ve tm kapsayc bir kuram ya da bir model oluturabilmenin belki ilk ve temel koulu, inceleme nesnesini (konudil diye de adlandrlabilir) yeniden yaplandracak kavramlar (dolaysyla da terimler) an aama aama ilerleyerek kurabilmektir. Birbirleriyle balantl olan, birbirleriyle tanmlanan kavramlarn ve terimlerin says, bilimsel tasarnn gelimesiyle birlikte deiime urarken, aralarndaki trdelik, ilevdelik bantsnn da bozulmama sna zen gsterilir. 23. Dil ve gsterge bilimlerine ilikin kuramlar ya da zmleme modellerini yaratan, srkleyen baz kltr evrelerinde, youn aamalardan gemi olan dilbilim, dnsel varlnn bir blmn 1960larda gsterge bilime devredip hz keserken, gstergebilim de, evrim srecini hem dilbilimde olduu gibi belli bir ilerleyi izgisi ne gre hem de sramalarla gerekletirmitir. 1990lara gelindiinde, bu kez gstergebilimin dnsel kaltmn kendi kendine devretmeye alt, snrlarnn nereye kadar uzanabileceini, nereye kadar uzanamayacan tartma yoluna girdii, hem genlik hem de olgunluk hastalklarn (byle bir belirti saptandnda) gidermeye alt grlmektedir. 24. Dilbilim yllarn izleyen gstergebilimin oluum yllarnn ardndan bugn artk gstergebilimi deerlendiri, gstergebilime bak, gstergebilimi anlamlandr yllar da yaanyor youn olarak. Ama bu da zaten gstergebilimsel tasarnn bir blmn oluturuyor. Gstergebilim-st ya da gsterge bilim-sonras diye adlandrlabilecek bir dnsel izgi iindeki etkinlikler de, gster gebilimsel tasarnn doal bir parasdr. nk gstergebilim-st ya da gstergebilim-sonras olan da gstergebilimsel tasarnn kendisidir. nk gstergebilim, anlamn bulunduu her yerde yaayan, her dnce dizgesinin oluumunda var olan bir tasardr; srekli gelien bir yaama-okuma-yeniden retme etkinliidir, yeniden anlamlandrarak var olma/var etme etkinliidir: Son derece zgr ama kurall bir etkinliktir. 25. Homo semioticus da hem dnyaya, hem evresindeki insanlara hem de kendi gelitirdii modellere bakan bir insan olarak bu zgr ve kurall etkinlik iinde, teki kltr adamlaryla birlikte yaar: Onlara da bakar, onlar da anlamaya alr, onlara da anlamlandrmada yarayacak modeller sunar.. 26. Konumlarn gstergebilimsel dnceye gre belirlediimiz homo semioticuslar: gsterge avclar; ilk gstergebilimciler; ngstergebilimciler; asl gstergebilimciler: Kuramclar ve Hazclar; gstergebilim yanllar; kar gstergebilimciler: gstergebilime kardan bakan homo semioticuslar. 27. Homo semioticusun yakn evresindekiler: homo academicus; homo aestheticus; homo poeticus;

4 -> 5

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y5.html

homo homo homo homo

linguisticus; philosophicus; sociologicus; mathematicus;

vb.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

18.11.2008 20:35

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y13.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

nsan Anlamann Kkenlerine Dair Bir Analiz


Mehmet YAPICI myapici69@gmail.com Keke seni anlasaydm. Ama seni anladm varsaydmda bile, seni anlamann anlamn bulmu olur muyum bilmiyorum? Neden seni anlamam gerektiini biliyorum. nk birlikte yayoruz. Ayn evrende soluk alp veriyoruz. Senin yaptn ya da yapmadn her eyden etkileniyorum. Krmz kta beklerken, sardan yeile geerken arkamdan grltl bir korna sesi ile beni uyarman canm skyor. Can skntm azaltmaya alan eime de kzyorum. Sana sinirlenmesi gerekirken sanki yanl yapmm (ya da ben yle anlyorum), daha fazla da yapmayaym diye beni sakinletirmeye alnca, senin hibir ey olmam gibi geip gitmeni seyrediyorum. Seni anlamaya almadm iin kendime kzmal mym? Kaldrmda iki metre kadar nmde yryorsun. Yanndaki sosyal ikizinle bara ara ana-avrat kfrederek konuuyorsun. Yanndan geenler vebalymsn gibi uzandan gemeye alyorlar. Farknda olmadan ben de nce yavalamaya sonra da yolumu deitirmeye alyorum. Seni anlamaya almyorum, senden kayorum, evrene yaydn sosyal iddetten ireniyorum sanrm. Yoksa seni anlamaya alp, belki de seni uyarmaya almalydm deil mi? Ve sen beni anlayacak, yarattn sosyal iddet iin zr dileyip kendini toparlayacaktn yle mi? Marketin orta yerinde ocuunu bara ara aalayan baba, ocuklarmn korkuyla donup kalmalarna neden oluyor. ocuklarm mmkn olabildiince dikkatlerini datmaya alarak ortamdan uzaklatryorum. Neden ocuuna kaba davranyorsun demediim iin ve seni anlamadm iin zgnm. Seninle ilgili bu rnekleri sonsuza kadar oaltabilirim. Ama bu gerekli deil. Anlatmak istediimi anlamlandrabilmek iin bu rnekler yeterli. Asl sorun u; insanlar anlayabilir miyiz? Anlamak zorunda myz? Keke buna hayr diyebilseydim. Ama hayr demek iin kolayna kamak olur. Ve kolayna kalan hemen hemen her ey ktdr, yararszdr. O zaman neden yukardaki rneklerde tepkisiz ve duyarsz kalyoruz. Karmzdaki insan anlamaya almyoruz. in kolayna katmz iin mi? Hayr o kadar basit deil. Onu deitiremeyeceimizi biliyoruz hatta onu deitirmeyi denemenin, onu tutum ve davranlarnda daha da keskinletireceine radikalletireceini biliyoruz. Bunlar doduumuz andan itibaren bilinalt sreler yoluyla rendiimiz ve gnlk tutum ve davranlarmz ynlendiren yaantlarn sonucu olarak ortaya kmaktadr. Yukardaki insan dntrmenin yolu, onu ontolojik bir obje olarak var eden koullar tanyp anlamakla mmkn olabilir. Dntrmeden kastedilen ise dorudan O deil, onun sonraki trevleri olacaktr. Her insan bir yansmadr. ine doduu sosyo-kltrel, politik ve ekonomik koullar yanstr. nsan deitirmenin yolu, iine doduu sosyo-kltrel, politik ve ekonomik koullar dzeltmekle olasdr iddet Olgusu zerinden Bir Anlama Egzersizi iddet olgusunun seilmesinin nedeni, yaygnl ve insan yaamndaki somutluudur. iddet; sosyal bir olgu olarak, renilen bir tutumdur. Her ne kadar, iddetin insann doasnda var olan bir drt olduunu ileri sren dnceler var olsa da; doum sonras insan yavrusunun davranlar gzlemlendiinde, gelecekte iddeti artracak davran kalplarna

1 -> 4

18.11.2008 20:27

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y13.html

rastlanmadn ileri srebiliriz. Bebein emme davran srasnda memeye saldrmasnn! iddet drts ile betimlenmesi ise abartl gzkmektedir. nk memeye saldrma davran (bakasna) zarar verme deil, al giderme sabrszldr. Unutulmamaldr ki iddet esinde biriktirilmi fke, fkenin kontrol altna alnamamas, fkenin davrana dntrlmesine yol aacak bir uyarc ve zarar verme fiili ya da tehdidi vardr. nemli olan bu srecin nasl ortaya ktnn betimlenmesidir. fke, insann kendini ifade etmenin bir biimidir. Yani fke de bir iletiimdir, ancak istenmeyen onaylanmayan, olumlu sonular oluturmayan ykc bir iletiimdir. nsan kendini sz, duygu, mimik, jest, ya da bir baka biimde neden ifade edemez? Her insan evresinden kabul grmeyi ve kendini deerli hissetmeyi ister. Bunu duyumsamad dnemlerde, kendini ifade etmede glk ortaya kar. nsan kendini neden ifade edemez? Muhtemelen renemedii, bu olana bulamad ve kendini deerli hissetmedii iin, bu durum ise, gemiin bir birikintisi olarak ortaya km olmaldr. nk insan davranlarnn gsterildii an, bir sonutur. Bu sonucu ise yaratan bir gemi sre vardr. Yaklak olarak ergenlikte ortaya kan soyut dnme becerisi elde edilinceye kadar, insan kendini evrenin merkezinde alglar. Evrenin merkezine kendine koyan insann en byk gl ise, paylaamamaktr. Paylama, renilen (ya da renilemeyen) sosyal bir davrantr. nsann sosyal bir varlk olu gerei, paylamann da ok rahatlkla kazanlabileceini dndrtmektedir. Ancak bu gereklememektedir. nk ocuk byrken, bunun gereklemesini engelleyen bir dizi hata yaplmaktadr. rnein, evine misafir kabul eden bir anne-baba, ocuuna u direktifi verebilmektedir: oyuncaklarn ortalktan kaldr, misafir ocuk/ocuklar onlar alabilir, krabilir. Bu ve buna benzer direktiflerle byyen ocuun paylamay renmesini bekleyebilir miyiz? Bu tr durumlar, sadece paylamann renilmesini engellemez, ben merkezliliin ortadan kalkmasn ve yerini sosyal bene brakmasn da engeller. Sosyal beni gelimemi birey ise, paylamay, empati kurmay, kendine ve bakalarna deer vermeyi renemez. Paylamay renemeyen insan, her elde edemedii iin; bir sulu arar. Bunu balangta szel ifadelere dker. Bu szel ifadeler ise, ounlukla knanr, sorgulanr, aalanr ya da iddete urar. ocuk iin szel ifade ediin yetersizlii bylece anlalm olur. Sulamalarn ve kzgnln, uygun bulduu ortamda davran dntrebilir. ounlukla bu basit ve sradan gzken iddet ncesi davran kalplar (gelecekteki tutum olarak iddet eiliminin kkenlerini oluturduu unutulmamaldr) gsz yatlara, kendinden kklere ve yetikinlerin olmad ortamlarda uygulamaya balanr. Gelecekteki iddet tutumunun tohumlar bu ekilde atlm olur. Bu tohumun byyp yeermesi zaman alr ve yanl yetikin davran ve tutumlar ile beslenmi olur. ocuk uzunca bir zaman, ounlukla ilkretime balayncaya kadar, iddete direnecek gce (zihinsel, duygusal ve fiziksel ) sahip deildir. lkretimden itibaren zihinsel gelimilii ve duygusal olarak kendini ifade etmede elde ettii yeterlilik, fiziksel olarak da kendine yakn bulduu akranlar ile birlikte sergilenecek bir ortama kavumu olur. Okullu ocuk iin, aileler ounlukla neredeyse bilinalt yle bir algya sahiptirler: oh be, artk okul var, ocuumla ilgili sorumluluumun byk bir ksmna onlara devredebilirim. Buna bir de okulun sorun kncaya kadar, sorunlarn farkna varamama nitelii eklenince, kendini deerli hissetmeyen, paylamay renemeyen ve kendini evrenin merkezinde alglayan ocuk iin, biriktirilmi fke aa kmak iin uygun uyarcy beklemeye balar. fkeyi ortaya karacak uyarc ise ok kolay bulunur. devini yapmad ve yeterince almad iin aile onu knar, zer ve iddet uygulayabilir. retmen; kurallara uymad iin, hata yapt iin, okul koridorunda kotuu iin, zayf not ald iin Vs. vs. ocuu knar, zer ve iddet uygulayabilir. ocuk asndan denetimsiz ve her an seyredilmeye hazr olarak, ak bekleyen Televizyon; yceltilmi ve estetize edilmi izgi filmler, filmler araclyla, ocuun biriktirilmi fkesini davrana dntrecek uyarc renmelerle doludur. Bylece akranlara aktarlacak biriktirilmi fke davrana dntrlmeye hazr hale gelir. ocuk, ailesine ve okula yanstamad fkesini, di geirebilecei biri olarak akranlarna evirir. Akranlara gsterilen iddet, bazen grmezden gelinir, bazen de sessizce onaylanr. ocuunun dayak yemesindense, dayak atmasn tercih eden ana-babalarn says azmsanmayacak kadar oktur. ocuk biriktirilmi fkesini davrana dntrrken, zihinsel niteliklerinden dolay sadece an yaar. Yani ba salladnda karsndakinin lebilecei olasln dnemez (filmlerde kahramanlar ok zor lr, lenler ise yceltilir). nk dnme analitik yani neden-sonu ilikisi iinde deildir henz. Kukusuz bunun da nedenleri vardr. Balangta kendini ifade etme olarak ortaya kan iddet, bir sre sonra ustaca renilmi ve zarar vermeye dnk bir eyleme dnr. te bu nokta, geri dnlemez noktadr. zm iin, nasihat, sosyal ya da hukuki yaptrm yetersiz kalr. Yukardaki rneklerde nasihat, sosyal ya da hukuki yaptrmn da yetersiz kald grlebilir. Eer, iddetin kendini deersiz hissetmenin, hospitalizmin (sevgiden yoksun

2 -> 4

18.11.2008 20:27

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y13.html

bymek) bir sonucu olarak ortaya ktn kabul edersek; zm iin de bir yol grnm olur; ocuun eksikliini hissettii deersizlik ve sevgisizlii ortadan kaldrmak. Peki bunu kim ortadan kaldracak; elbette aile, politika, din, ekonomi..vb. sosyal kurumlar. Ama temel sorun da burada, kurumlar iddeti ortadan kaldrmak yerine, destekliyorlar. Evine dnen baba ya da anne, iyerinde, sokakta gn boyu biriktirdii fkesini eine ve ocuklarna yanstyor. Devlet kapsna giden yurtta, vergisini derken, bankada taksitini yatrrken, al veriini yaparken, bir talepte bulunurken, bir hizmeti satn alrken, iini zorlatran ve kendini deersiz hissettiren bir sr uygulamayla karlayor, yani fke biriktiriyor. Akam evinde, televizyonun bana geen aile, iddet ve iddetin yansmas olan programlarla geceyi noktalayp uyuyor. Okula giden ocuk, eitim-retim ortamnda bir ba belas gibi kendini alglamasna neden olan kural ve normlarla karlayor yani btn sosyal kurumlar ve iletiim stratejileri gvensizlik zerine kurulmu. Kamusal ve zel yaamda oluan bu gvensizlik, iddeti dourup merulatryor. iddet uygulamalar ancak, ldrme noktasna ulatnda dikkat ekebiliyor. Bu durum bile, iddetin ne kadar kanksandn gstermek iin yeterlidir. iddeti ortadan kaldrmay nermek ok iddial olaca iin, iddeti zayflatmann yolunu ncelikle aramak gerekir. Eer iddet bir birikimin sonucu ise, onu zayflatmann bir sre ve birikim olacan da ngrebilmek gerekir. Sosyal kurumlarn iddeti zayflatmas ve etkisiz hale getirebilmesi, u temel varsaymn ele alnmas ya da dnlmesi ile salanabilir; ihtiyalarn karlanma oran ile iddet arasnda ters bir iliki vardr. Bu u demektir, bebein salkl bymesi iin, anne st ve ebeveyn sevgi ve efkatine ihtiyac vardr, ihtiyac karlandka fkesi azalacaktr. ocuun sosyal akran aktivitelerine (sosyal baar), renmeye (akademik baar) ve mutlu olmaya (kendini gerekletirme baars) ihtiyac vardr, bu ihtiyalar giderildii lde fkesi azalacaktr. Yetikin insann bir ie ihtiyac vardr, iinde mutlu olmaya ve yeterince para kazanmaya (istihdam ve gelir dalmnda adalet) ihtiyac vardr, bu karlandnda fkesi azalacaktr. Bireyin devlet tarafndan kucaklanmaya ihtiyac vardr, bireyin toplum tarafndan kabul grmeye ihtiyac vardr, bireyin kendisini dinleyecek bir insana ihtiyac vardr, bireyin oy verdii insanlara hesap sormaya ihtiyac vardr (bu ihtiya 5 yllk periyotlarla geitirilemez). Bu ihtiyalar giderildiinde fke azalr, iddete varacak boyutlara ulamas engellenmi olur. Demokratik geliimlerini tamamlayamam ya da demokratikleme sanclarn yaayan toplumlar, sorunlarn zmnde iddete bavurmay merulatrabilirler. Demokratik tutum, farkllklar kabullenmeyi (farkll fark etme, farkllklar tanma, farkllklara yaam hakk vermede tutum oluturma) gerektirir, iddette bavurulurken kullanlan temel bilinalt savunma mekanizmalarndan biri de farklla kar duyulan hogrszlktr. Bu hogrszln iddete dnmesi, kabullenmenin gereklememesi ile dorudan ilikilidir. Bu kabullenme, sosyal kurumlarn birbirini destekleyen ortak politikalar ile gerekletirilebilir. rnein, bir sosyal kurum olarak eitim kurumu, bireylere frsat eitlii salamaya ynelik bir temaya sahip olmadnda, bunun politikaya yansmas da elbette eitlilik eklinde olmayacaktr. Din kurumu, farkl inanlar, dman olarak grdnde evrensel dnen bireylerin ortaya kmasn beklememek gerekir. Ne yazk ki iddet hadi engelleyelim diye sylenerek ortadan kaldrlabilecek bir olgu deildir. iddetin olumas nasl bir birikim ve srese, kaldrlmas da benzer birikim ve sreci gerektirir. Bu srete ise, bireyden topluma, en kk sosyal gruptan devletin kurumlarna kadar herkese ilgilendiren ve yerine getirmesi gereken sorumluklar vardr. nsann kendisini sevmesi ile balamas sanrm uygun bir balang olabilir. Kendini seven ve balayan bakalarn da sevip balayabilir. Burada dikkat edilirse, iddet olgusu bir sonu olarak deil, varolu koullar asndan betimlenmektedir. Bu betimleme anlama abasdr. Her anlam kendi balam iinde analiz edilebilir. Anlamak m Anlamlandrmak m? nsan anlamak m anlamlandrmak m gerekir? Gnlk dilde kolaylkla dile getirilen anlyorum ifadesi gstermeliktir. Durumu geitirmek anlamna gelebilir. nk bir insan anlamann yolu, onu doduu andan itibaren frlatld sosyo-kltrel, politik ve ekonomik koullarn bilmek ve onlar analiz etmekle mmkn olabilir. Bu tr anlama etkinliini ancak ilgili kiiyi doduu andan itibaren bilen, gzleyen, dinleyen, analitik dnen bir anne, baba veya karde yapabilir. nc kiilerin yapabilecei ise anlamak deil anlamlandrmaktr. nk anlamlandrmada kendimizi de iin iine katm oluruz. rnein Orhan Pamukun dncelerini anlamyorum dediimde onun varolduu yaam koullarn bilmediimden bahsediyorum. Ama Orhan Pamukun dncelerini anlamlandrabiliyorum dediimde nc kii olarak yaamsal birikimimi de iin iine katm oluyorum. Dolaysyla, anlamlandrmak znel bir zihinsel tasarm olarak ortaya km olur. Oysa anlamak yukarda betimlenen ekli ile nesnel bir zihinsel tasarmdr. rnein, yukarda iddet olgusunu anlamaya almadm, anlamlandrmaya altm. Evreni anlamlandrmak denildiinde de ayn eyi kastetmi oluruz. Evreni anlamak

3 -> 4

18.11.2008 20:27

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y13.html

nesnel, anlamlandrmak zneldir. nc kii olarak anlamlandrdm zerine dnrm. Zaman ve meknla balantl olarak anlamlandrma etkinliklerim deiebilir. Dolays ile 1 yl sonra bu yazya dnp baktmda ou yerini beenmeyebilir, ksmen veya tamamen deitirebilir ya da yrtp pe atabilirim. Burada bir anlam kaymas olumu olmaz burada yeni bir anlamlandrma abas ortaya km olur. nsan anlama dediimiz etkinlik de byledir. Yani insan ve insanla ilgili olanlar anlamlandrdmz iin uzay-zamanda, grlerimiz deiebilir. Eer yle olmasa idi hala sadece ilkokul arkadalarmla arkadalk etmeye devam ediyor olurdum. Eler aras ilikilerde de ayn sorun olduu grlmektedir. Eler birbirini anlamlandrmak yerine anlamaya alyorlarsa, zamanla anlam kaymalar ortaya kmakta ve bunlar ilikilerin tkenmesine yol aabilmektedirler. Salkl evlilik ilikileri iin anlamaya deil anlamlandrmaya gereksinimimiz vardr. Yani karmzdakini, kendimizi de iin iine katarak anlamaya almalyz. Yani karlkl empati yoluyla, tek ynl empati anlama abas olarak, karlkl empati ise anlamlandrma abas olarak dnlebilir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

18.11.2008 20:27

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y16.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Medya ve Zedelenen Anlam


J. Baudrillard () "Amac ileti zerinden gerekleen iletiim srecinde, hedef kitle zerindeki etki, belirli bir anlama sahip olan bu iletiler sayesinde gerekleir. Haberde verilmek istenen mesaj (ileti) da etkinliini tad anlam zerinden gerekletirir. ster politik, ister eitici, isterse kltrel ierikli olsun haberin niyeti kitlelere anlam iletimini salamaktr. Bu sayede kitleler anlamn egemenlii altnda tutulmaktadr. Kendini haberin srekli olarak ahlaksallatrlmas zorunluluu, daha iyi haber verebilmek ve kitlelerin kltrel dzeylerini ykseltmeye almak vb. gibi nedenlerle ortaya kmaktadr. Ancak kitleler bu anlam retimine biimde kar koymaktadrlar. Kuramc bu aamada kitlelerin anlam nemsemeyip, gsteri istedikleri grndedir. Buna gre, anlam yerine gsteri isteyen kitleleri, ieriklerin ya da kodun ciddiyetine inandrmak iin gsterilen hibir aba yeterli olmamtr. nsanlar gsteri isterlerken onlara mesaj verilmeye allmaktadr. Onlar iinde bir gsteri bulunmas kaydyla btn ieriklere tapmaktadrlar. Yani anlamn diyalektii yadsnmaktadr. Onlarn aldatlp kandrldn sylemek de bouna olacaktr. Kuramc bu varsaym ikiyzl bir varsaym olarak nitelendirmektedir. Bu ikiyzl varsaym anlam reticilerinin entelektel bir rahatla kavumak iin ileri srdkleri bir varsaymdr. "Kitleler szm ona kendiliklerinden yutacaklarm!" Oysa kitleler, tam tersine kendilerine verilen anlam ltimatomuna kar gsteri istediklerini belirtirken tam anlamyla zgrdrler. nk anlamn bu saydamlndan ve bu politik iradeden, lmden ekindikleri kadar ekinmektedirler. Ona gre kitleler anlamn gerisinde yatan ideal hegemonyann ileri basitletiren iddetinin kokusunu almaktadrlar. Burada kitlelere yutturulan bir ey de yoktur, nk kitleler bunu kendileri istemektedirler. Kltrn, bilginin, gcn, toplumsaln emilip yok edilmesi ii kitlelerin annda ve olumlu bir ekilde oluturduklar stratejidir. Gnmzde btn boyutlaryla ortaya kan bu alma biimi, ok eski bir alma biimidir. Bu yolla daha nceden bilinen btn senaryolar altst olmaya zorlanmaktadr. Anlam artk toplumlarmz srkleyip gtren ideal izgi deildir. Anlamdan kaan artklar da bir gn zmseneceklerdir. Gnmzdeki anlam karmaktr ve herhangi bir uzants kalmamtr. Anlam belli bir zaman diliminde (tarih, iktidar vs.) boyutlu, ideal bir uzam oyununa dnm durumdadr. Bizlerse ikinci derecede anlam tayclar olarak, ou kez anlamn nnden ya da arkasndan giderek geici bir panie kaplan derinlerdeki kitleyi oluturmaktayz. Bu ters varsaym, sessiz edilginlikler folkloruna ait olan anlam aalayan binlerce rnek olduunu gstermektedir. Medyalardan gsteri isteyen kitleler, bu amalarna ulamay daima baarmlardr. lgin gsteriler ortadan kalktnda haber programlarnn izlenmedii grlmtr. Bu durum kitlelerin gsteri istediklerinin ak bir kant olarak deerlendirilmektedir. inde yaadmz dnyada haber oran artt lde anlam orannn giderek azald grlmektedir. Azalan anlamn yerini, giderek artan gsteriler almaktadr. Bu durumda kuramc varsaymdan bahsetmektedir. ilkinde, haber anlam retmekte, ancak btn alanlardaki ani anlam yitimi an kapatamamaktadr ki medyalar araclyla istendii kadar biim ve ierik insanlara yeniden enjekte edilmeye allsa da, anlam boulmas ve yitiminin yeniden enjeksiyondan daha hzl bir ekilde gereklemesinin engellenemedii ortaya kmaktadr. Bu durumda gsz medyalarn eksikliklerini kapatabilmek iin temel bir retime gerek duyulmaktadr.

1 -> 4

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y16.html

kinci varsaymda, haberin anlamla hibir ilikisi yoktur. O zaman da onu baka bir ekilde adlandrmak gerekecektir. Bir baka dzeyde i gren ilemsel bir model gibi. Bu durumda anlam ve anlam ticaretinin dnda kalan bir eydir ki, bu Shannon'un varsaymdr. Yalnzca arasal bir nitelie sahip olan haber olgusu hibir anlam amac iermeyen teknik bir aratr, yleyse bir yarglama tarafndan da ierilmeyen bir olgudur. Genetik kod trnden bir eydir, neye benziyorsa o dur. Anlamysa baka bir eydir. rnein, Monod'un Raslant ve Zorunlukunda olduu gibi anlam arkadan gelen bir eye benzemektedir. Bu durumda haber enflasyonuyla anlam azalmas (deflasyonu) arasnda anlaml hibir iliki olamayacan gstermektedir. nc varsaymdaysa, haber anlam hem yok eden, hem de ntralize eden bir olgu olduu lde ikisi arasnda kesin ve zorunlu iliki vardr. Anlam yitiminin dorudan iletiim aralaryla kitle iletiim aralarnn haberi eriten, ikna edici bir biime sokan mdahaleleriyle bir ilikisi vardr. Kuramc bu son varsaym ok ilgin bulmaktadr, ancak varsaymda yer alan dncelerin, kabul gren dncelerin tam tersi olduunu belirtmektedir. Ona gre, nereye bakarsak bakalm toplumsallamann iletiim aralarnn gnderdii mesajlarla ilgilenme oranyla doru orantl olarak lldn grmekteyiz. letiim aralar ve gnderdikleri mesajlarla ilgilenmeyenler gcl ya da gerek dzeyde toplumsallaamam insanlar olarak kabul edilmektedirler. Haberse her yerde hzl bir anlam dolanmn salamakla ykml klnmtr. Bu durumu Baudrillard, kapitalin hzl bir ekilde el deitirme zorunluluu sonucunda retilen "artdeer" olayna benzetmektedir. Buna gre, haber iletiim yaratan bir ey gibi sunulmaktadr. Boa retilen haber oran ok byk boyutlara ulasa bile, genel bir uzlamaya dayanlarak bu haddinden ok anlamn, toplumsaln klcal damarlarna kadar datlmas istenmekte. Bu yzden boa retilen haber kadar anlam retimi konusunda da kimsenin sesini karmad grlmektir. Hepimiz bu efsanenin su ortaklaryz. Bizim modernliimizin banda da maddi retim vardr, sonunda da. Zaten maddi retim olmasayd bizim toplumsal rgtlenmemiz inandrc olamazd. Oysa sahip olduumuz toplumsal rgtlenme dzeni, yine maddi retim yzn kmektedir. Haberin anlam rettiini sandmz srada aslnda tersi olmaktadr. Kuramcnn dncesine gre, haberin kendi rettii ierii, iletiimi ve toplumsal yok etmesinin altnda yatan nedenler unlardr: Haber, iletiim kurmak yerine sahneye koyduu iletiim oyunu iinde kaynayp gitmektedir. Anlam retmek yerine, sahneye koydu anlam retimi oyunu iinde kaynayp gitmektedir. Bu da simlasyon srecinin bir parasdr. Artk etrafmz hayali ieriklerle, uyankken grlen d trnden bir iletiim biimi ve bir haber ayla sarlmtr. Bu olumsuz durum sahneye kma arzusunun konulduu bir ksr dngsel dzenleme, bir tr iletiim antitiyatrosu yani geleneksel kurumu yadsyarak salna kavuturma yani kapal devreye dnen bir durum olarak nitelendirilebilir. Buradaki ama, bizi, radikal bir anlam yokluu gereiyle kar karya getirecek, ani bir simlasyondan kurtulma olayn engelleyebilmektir. Kuramc, birer kapal devreye benzeyen iletiimin ve toplumsaln bir yem ilevine sahip olduu dncesindedir. Bu yem bir mitin gcne sahiptir. Sistemin kendi gerekliini kantlayabilmesi iin haberin srekli olarak yenilenmesi gerekmektedir. Sistem bu sayede gereklik kazanmaktadr. Habere inanlmasnn altnda yatan neden de budur. letiimin bu anormal boyutlara ulaan grntsnn gerisinde, iletiim aralar ve haber bombardmannn toplumsal yapy bozmalar engellenememektedir. Haber hem anlam, hem de toplumu anlamszlatrmaktadr. 3) letiim aralar, toplumsallamay salamaya ynelik aralar olma zelliklerini kaybetmi, toplumsaln kitleler iinde, iin iin kaynamasn salayan aralara dnmlerdir. Bu durum anlamn iin iin kaynamas olaynn bir uzantsdr. "Anlam, anlama ait tm ieriklerin egemen bir iletiim arac tarafndan yutulduu bir yapya kavumutur. eriklerin tutucu ya da ykc olmas hibir ey farkettirmemektedir, olay kmasn salayan tek ey iletiim aracdr. Ancak kuramc, yalnzca mesajn iletiim arac iinde iin iin kaynamasndan szetmemekte, iletiim arac, gerein iinde iin iin kaynarken, iletiim arac ve gereinde bir tr hipergerek, bir nebula iinde iin iin kaynadn da belirtmektedir. Mac Luhan'n "medium is message" (ara mesajdr) formln gelitiren kuramc, tm ierik ve mesajlarn iletiim aralar tarafndan buharlatrld ynndeki bu gre kendi dncelerini de eklemitir. Ona gre, bu sre iinde iletiim aracnn kendisi de buharlap, yok olmak durumuyla kar karya kalmaktadr. Bylece, mesajn iletiim aralarnn bizzat kendisi olmas durumuyla (medium is message) hem mesajn hem de iletiim aralarnn sonu gelmitir. Artk iletiim arac diye bir ey kalmamtr. Bir gereklikle bir dieri, gerein bir konumuyla baka bir konumu arasnda araclk yapan sre ortadan kalkmtr. in iin kaynama denilen ey budur. Bylelikle kutuplar birbirleri tarafndan emilmi, iletiim arac ve gerek gibi belirgin kartlklar yok olmu, farkl anlamlar reten kutuplara sahip sistemlerde kutuplar birbirine ksa devre yaptrmtr. yleyse iki kutup ya da bir kutupla dieri arasnda araclk yapma ya

2 -> 4

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y16.html

da diyalektik bir mdahalede bulunabilme olanakszlamtr. letiim aralarnn etkisi denilen ey ksr dngsel bir grnm kazanmtr, Yani anlam bir kutuptan dierine tek ynl bir ekilde srdrebilme imkn ortadan kalkmtr. Baudrillard, btn bu gelimelerin ardndan hem iletiim aralarnn hem de gerein, iinden kmann olanaksz olduu tek bir "nebula"ya dntn belirtmektedir. eriklerin iin iin kaynamas, anlamn emilmesi, iletiim aracnn giderek anlamszlamas, iletiim diyalektiinin modelin tamamyla ksr dnglemi biimi iinde eriyip gitmesi, toplumsaln da kitleler iinde iin iin kaynamas insanda bir felaket duygusu yaratarak, onun umutsuzlua kaplmasna neden olabilmektedir, Dnr, bu saptamay doru bulmaktadr. "Bu saptama habere bak biimimizi temelinden belirleyen idealizme oranla dorudur, nk hepimiz kudurmu bir anlam ve iletiim idealizminin yani anlama dayal idealist bir iletiimin peinden gittiimiz iin doal olarak bu perspektif dorultusunda lmmz de anlamn elinden olacaktr. Felsefeciye gre, felaket teriminin byle bir felaketimsi yokolu anlamn kazanmas ancak sistemin bize dayatmaya alt retim ve izgisel bir biriktirimi amalayan bak asyla mmkndr. Etimolojik anlamda bu felaket, aa doru sarmal bir ekilde inen ve tesine geebilmenin olanaksz olduu "haberin snr" aldnda ya da tesine geildiinde, bizim iin bir anlam ifade eden hi bir eyin bulunmad bir sretir. Oysa anlamn ihtarlarna bo verdiimiz andaysa felaket sahip olduumuz gncel dgcnde nihilist ulalmas ve ulalmas gereken son nokta, yani lm gibi bir anlama sahip olmayacaktr. Anlamn tesine getiimizde karmza anlamn ntralize edilmesiyle ve iin iin kaynamasyla elde edilen bir ekicilik kmaktadr. Burada kitlelerin anlama meydan okuduklar grlmektedir. Kitleler, iletiim aralarnn sunduklar anlama ve aralarn ekiciliine meydan okumaktadrlar. Bu bak as dorultusunda deerlendirildikleri zaman, anlam diriltmeye ynelik tm marjinal ve alternatif abalar yararsz eylere dnmektedirler. Kuramc, kitle iletiim aralarnn anlama iddetle saldran ve bylenmek isteyen kitlelerin yannda olup olmadn saptamaya almtr. "'Kitleleri byleyen ey iletiim aralar mdr? Yoksa kitleler mi iletiim aralarn gsteri arac olmaya zorlamaktadr?" sorusuna yant arayan kuramc, iletiim aralarnn anlamla yanlgy birlikte gtrdn ve bunlar diledii ekilde kullandn sylemektedir. "Bu sistemi denetleyebilmekte mmkn deildir; nk sisteme zg isel simlasyonla, sistemi yok edici simlasyon kitle iletiim aralar tarafndan Mobiys eridi tr ve ksr dnglemi bir mantkla yanstlmaktadrlar," Kuramc bu durumu sakncal olarak grmemektedir. Ancak bunun alternatifi ya da mantksal bir zm de bulunmamaktadr. Baudrrilard, tek alternatif olarak, mantksal adan bu olay gidebilecei en u noktaya kadar gtrmeyi ve felaket, trnden bir zm nermeyi gstermektedir. Gnmzde sistem kendini, herkese maksimum sz hakk tanyarak, maksimum ynde anlam retiminden yana tavr koyarak kantlamaya almaktadr. Yani direni stratejisinin ad, anlam retimini ve konumay reddetmek olmu durumdadr, Bu sisteme zg mekanizmalar hiperuyumlanma simlasyonu olarak da adlandrlabilmektedir. Kitleler de bunu yapmaktadr, yani sistemin mantna tamamyla uyup, bu mant kendisine kar direnmek amacyla kullanp, bir tr ayna grevi yaparak sistemin gnderdii anlam hi emmeden kendisine geri gndermektedir. Bugn bu stratejinin belirleyici olmasnn nedeni, sistemin bu safhasnn arln koymasdr. "Gdlecek stratejide yanlmak ok ciddi bir eydir. Yalnzca zgrlk ve zgrletirici eylemler zerine oynanan bir tarih znesinin, grubunun ve bilinlenen szn geciken dirilmesini hatta znelerle kitlelerin 'bilinaltlarnn bilincine varmalar'n isteyen tm hareketler gerekte sistemin gstermi olduu ynde ilerlediklerinin farknda bile deildirler. nk sistem gnmzde kesinlikle ar miktarda yenilenmi anlam ve sz retilmesini istemektedir. Kitle iletiim aralarnn byleyiciliinin, mesajn eletirel yann yok ettii gzlenmektedir. Kitleler de, aracn byleyiciliini mesajn eletirel yanna tercih etmektedirler. nk bylenmenin anlamla bir likisi yoktur. Bylenme anlamn kullanlmamasyla doru orantl bir durumdur. Bu durum, ara yararna mesajn ve simlasyon yararna gerein (dorunun) ntralize edilmesiyle elde edilmektedir. Yani kitle iletiim aracnn ilkesi bylemedir. Bu ekilde, anlamn kulland aracn dnda kalan ve iletiimdeki younluun anlam tarafndan yutularak kmesiyle sonulanabilecek bir iletiim biimini ngren varsaym da olanaksz duruma gelmitir. Artk hoa giden ey ne anlam, ne de ar anlamllktr. nsan byleyen ey anlamn ntralize edilmesidir. "Bu ntralize etme iiyse bir lm gds tarafndan gerekletirilmemektedir. nk bu durumda yaamn bir anlam olacaktr. Oysa tam tersine btn bunlar gnderene, mesaja ve her trl dil bilimsel kategori giriimlerine kar bir allerji, bir meydan okuma ve sonunda gstergenin bylenme iinde kaybolmas yararna inkar edilmesiyle sonulanacaktr. (Artk ne gsteren vardr ne de gsterilen: Anlam kutuplar emilmitir.) Hibir anlam bekisi bunlarn farknda deildir: Anlam ahlak bylenmenin karsndadr." Umberto Eco'nun belirttii gibi retilen enfonnasyonda bir anlam kayb yaanmaktadr. Gsteri karsnda yenik den ikinci plana atlan bir anlam sz konusudur. Yiten bu anlamsa

3 -> 4

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y16.html

haberin ykc, ikna edici eylemine dorudan baldr. Haber enflasyonuyla anlam deflasyonu arasndaki anlaml iliki bizleri bir tr "Gsteri a "na doru gtrmektedir. "Medya a, bir Gsteri a"dr. Gsteri aysa, ideolojinin yerine kozmetiin getii, hakikatin imaja yenik dt, her eyin elenceli bir biimde sunularak ieriksizletirildii, mthi bir enformasyon bombardmannn insanlar paralara ayrarak tepkisizletirdii, hafzann kaybolduu, alglama ve muhakeme yeteneinin azald bir dnemdir. "Mesaj bombardman hazrlayan silahlar'' olarak grebileceimiz medya endstrisi bize anlamdan ok gsteri sunmaya balamtr. Bu durumsa gsteri karsnda anlamn giderek zedelenmesine hatta unutulmasna yol amaktadr. Kadife Karanlk 21. Yzyl letiim an Aydnlatan Kuramclar Su Yaynevi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

18.11.2008 20:39

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Ricoeur'de Sylem, Yorum, Metin ve Anlam


Eren RIZVANOLU Paul Ricoeur 1970'li yllarda yazd ve hep birbirini tamamlayan makalelerinde, kendisinden nce gelen ve temel sorunu insan bilimleri iin yeni bir yntem aray olan ve bu anlamda yorumsamac dnce iinde rnler veren kimi felsefecilerin dnceleri arasnda bir kpr kurmu ve metin temelli yeni bir yntem arayna girmitir. Ricur, ele ald sorunlar hep bir dil sorunu olarak grmtr. znde ele ald ise, bir yapt olarak dil sorunudur.1 Bizim bu yazda yapacamzsa, bu dil sorunu balamnda, Ricur n, sylem, anlam, yorum ve metin dncesini belirlemektir. Bu balamda Ricur n 70'li yllarda yaymlanan Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning [Yorum Kuram: Sylem ve Artk Anlam], Yoruma Dair: Freud ve Felsefe [De l'interprtation, Essai sur Freud] ve Hermeneutics and The Human Science kitaplarndaki makaleden yaralanlacaktr. Bunlar srasyla: "What is a text? Explanation and Understanding", "Metaphor and the central problem of hermeneutics" ve "The model of the text: meaningful action considered as a text"tir. Tm bu yazlarda ele alnan dnceler hem birbirlerini tamamlayc hem de birbirlerini yineleyici niteliktedir. Bu bakmdan bu dnceler, balk altnda toplanarak ele alnacaktr. ncelikle sylem ve anlam konusuna deinilecek, ondan sonra bu balamda anlamla balantl olarak simge ve eretileme kavramlar irdelenecek ve sonuta, tm bu kavramlar, anlama ve aklama ayrmna yeni bir yaklam olarak Ricur'n metin tasarnda sonulanacaktr. Onun metin tasars aslnda tm insan bilimlerine uygulanabilecek bir yntem araynn da sonucudur. Bu tasaryla o, btn insan eylemlerinin, bir metin olarak deerlendirilerek anlalabileceini savunmutur, yle ki, bu syledikleriyle Ricceur'n, dnemin dil ve metin merkezli dncelerine yeni bir soluk getirdii de sylenebilir. Peki, bu dnemde yaplan ey tam olarak nedir? Genel olarak dili, konuulan bir dil olarak deil de yazl bir dil olarak ele alan felsefeciler (Derrida, Barthes, Kristeva vd), metin kavramnn anlamsal ieriini genileterek, metni neredeyse insan yapnts olan her ey iin kullanmlardr. Saussure'n at yolda giden bu dnrler, metni yeni bir anlam araynn merkezine koymulardr. Ancak Ricoeur' bu felsefecilerden ayrmak gerekir; onun, sz konusu felsefecilerden farkl olarak, Bakhtin gibi metin merkezli yeni bir yntembilim gelitirme amacnda olduu sylenebilir. Bu bakmdan Ricoeur, postyapsalc dncedense, yorumsamac gelenek iinde yer almaktadr. Bunu belirleyen ise, Ricceur'n kendisinden nceki dnrlerden Dilthey ve Gadamer'in dncelerinden etkilendii boyutlarn okluudur. Ricceur'n ne srd savlarn birou daha nce Dilthey ve Gadamer tarafndan ele alnm konular ve kavramlar zerinde temellenmitir. -IRicceur anlambilim ve gstergebilim arasndaki ayrm btn dil sorununun anahtar olarak grmektedir. O, bu ayrm belirginletirecek bir lt araynda, bu soruna iki farkl yaklam olduundan sz eder. Bunlar, Husserl'in Logische Untersuchungen'da [Mantksal Aratrmalar] kulland anlamn fenomenolojisiyle, Anglo-Amerikan dil felsefesinin kulland dilbilimsel zmlemedir. Kendisi, her iki dnce arasnda bir ba kuracan ve bunu da kendi adlandrmasyla, olay-anlam diyalektiiyle yapacan syler.2 Bu bakmdan Ricoeur, sylemi hem bir olay olarak hem de bir anlam olarak deerlendirir. ncelikle sylem onun iin bir dil olaydr. Burada dizge, zaman d boyutuyla kalcyken, olaylar geicidir. Bu, sylemin bilgikuramsal zayfldr. Yine de bir sylem yalnzca geici deildir, ayn zamanda baka bir

1 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

dile de aktarlabilirdir. Bu durumda bile, kendi kimliim koruyan sylemlerde, sz konusu korunan e, onun nerme ieriini, yani aslnda ne demek istediiyle ilgili yann oluturur. yleyse, olay-anlam diyalektiinde bu yn ele alnmaldr. Ricoeur iin hem bir olay hem bir nerme olarak sylem, tmcedeki olay ile anlamn diyalektik btnl olan somut btne bal bir soyutlamadr. 3 Bu noktada sylemin hep bir na ya da bir imdiye balyken, dil dizgesinin zaman d olduunun unutulmamas gerekir, yle ki, eer btn sylemler bir olay olarak gerekleirlerse, anlam olarak anlalrlar. Bu anlamda anlamn olay (event) iinde bulunmas, sylemin bir z niteliidir. Bu ayn zamanda dilin ynelimselliini, yani dildeki noesis (niyet) ile noema (anlam)* ilikisini gsterir. E deyile, sylem hep zamansal olarak vardr ve bir "imdi" iinde gerekleir. Dil dizgesi ise zamann dndadr ve hep vardr.4 Bu bakmdan, sylem olarak olay geicidir, ama o anlam olarak saklanr. Bu, onun bir biimde srekliliini salayan unsurdur. Sylem olarak olay, anlam boyutunda kendi srekliliini kazanr. Ricoeur, sylem olay ilikisinden sonra, sylem anlam ilikisine de deinir. Bu anlamda, ikili bir ayrm yapar: szceleyenin anlatmak istedii ile szcenin anlam ayrm. Bu ayrm balamnda Ricoeur ncelikle sylemin z gndermesi konusuna deinir. Ona gre anlam kavram, olayla anlam arasnda diyalektii yanstan iki yoruma izin verir. Anlatlmak istenen, hem syleyenin ne demek istediine, ne syleme niyetinde olduuna hem de tmcenin anlamnn ne olduuna, tanmlama (Identification) ileviyle yklemsel ilevin rn arasndaki balantnn ne olduuna baldr. 5 Baka trl sylemek gerekirse, anlam hem noetik hem de noematiktir. Olay konuan biridir, yle ki, diller deil insanlar konuur. Fakat sylemin z gndermesinin nermesel yan, eer szceleyenin anlatmak istedii (Paul Grice'n kulland bir terim olarak) yalnzca psikolojik bir niyete indirgenmiyorsa, gz ard edilmemelidir. Zihinsel anlam sylemin kendisi dnda hibir yerde bulunamaz. Bu noktada, szceleyenin anlam szcenin anlatmak istediinde iz brakr. Ricceur'e gre bunu salayan eyin yantn bize, gstergebilimden ayrmak iin "anlambilim" olarak adlandrlabilecek olan sylemin dilbilimi verir. Tmcenin isel yaps konuucuya geri gnderme yapar, rnein "ben" bir kavram deildir. Sz konusu "ben"in u anda konuan kiinin yerine gemesi olanakszdr. Sz konusu olan "ben"in tek ilevi, tm tmceyi konuan kiiyle ilintilemektir. Bu anlamda sz konusu "ben", kullanld her balamda yeni bir anlam kazanmaktadr. Oysa "Ben"**, bu "ben" szcn konumada kendine uyarlayan kimsedir. Bu "ben" rneinde olduu gibi sylem, konuan kiiye, birok farkl yolla gnderme yapar. Buna karn, szcenin anlamnn anlambilimsel olmasndan dolay, szcenin anlam, sylemin bir olay olarak z gndermesi yoluyla yeniden szcenin anlamn imler. Bu anlambilimsel yaklam, ayn olay ve nerme diyalektiindeki baka iki katk tarafndan desteklenir. Bunlardan ilki J. L. Austin tarafndan kullanlan "sz edimleri"nin dilbilimsel zmlemesidir. Bu noktada belirtmek gerekir ki sz konusu zmleme daha sonra John R. Searle tarafndan gelitirilecektir. Austin, sz verme gibi edimlerde konuurken, konuucunun belirgin bir ykmllk stlendiini fark eden ilk kimsedir. Kii "sz veriyorum" dediinde gerekten sz vermektedir. Btn bunlar bir ey sylemenin (dzsz edimi)* tesinde, "syleyerek bir ey yapma" (edimsz edimi) ve "syleyerek etkide bulunduumuz bir eydir" (etki sz edimi). Olay ile nerme ierii arasndaki diyalektie dier bir katky sz ediminin, edimsz boyutuyla bakmn korumak adna, konuma edimi yapar. Bu bakmdan, sylemin nemli bir boyutu, bir kiiye kar sylenmesidir. Sylemin karlk bulduu baka bir konuucu vardr. Konuucu ve dinleyici ikilisinin varl iletiim olarak dili oluturur.6 Burada dilin iletiimsel yan vurgulanmaktadr. Bu sav asndan, iletiimin varlksal olanakll, e deyile sylemin syleimsel yapsnn olanakll, bir arada olmaklktr. Baka bir deyile insann kendi yalnzln ama isteidir. Bu bakmdan kii bakasnn yaantlarn deneyimleyemez, ama sz konusu deneyimlerin anlamn bilebilir. Bu sayede yaanan olayn aktarlamazl almaktadr. Burada sz konusu olan, olayn zneleraras boyutudur. yle ki, sylei iki olay, yani konuma ve dinlemeyi birbirine balar. Bu syleimsel olaydan dolay, anlam olarak anlama zdetir. Bu noktada Ricoeur, syleim olaynda anlaml olarak iletilen eylerin ne olduu sorusunu sorar. Bu soruya verilecek ilk yant, iletilenin ncelikle sylemin nerme ierii olduudur. Burada en bata sz edilen lte dnmek gerekirse, sz konusu olan artk ilem ya da anlam (sense) olarak sylemdir. Bu anlamda, bir tmcenin anlam ancak o tmceye dsal olduu zaman aktarlabilir. Sylemin kendisine bu dsall, sylemi bakalarna aar. letinin aktarlabilirliinin temeli, anlamn bu yapsdr. Yine de karlkl anlama srecinde yanl anlamlar da olasdr. Yanl anlamay olas klan da, szcklerin ok anlaml (polysmie) yaplandr. 7 Bu szckler birden fazla anlama sahiptirler. Bu durumda, anlamay olanakl klan ey, yani sylemin belirsizliini azaltacak ey bizzat sylemin balamsal ilevidir. Balamsal olan syleimsel olandr. Bu durumdan dolaydr ki deneyimlerimiz aktarlabilirdir. Sonuta Ricur, olay ile anlam diyalektiinde, dilin bir davurum olduunu ve davurum olmakla iletilebilir olmann ayn ey olduunu dnr. 8

2 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

Bu noktadan itibaren Ricur, olay anlam diyalektiinde, szceleyenin anlatmak istediinden sonra szcenin anlamndan da sz eder. Nasl ki szceleyenin anlatmak istedii, anlamn znel yanysa, szcenin anlam da, anlamn nesnel yann oluturur. Szceleyenin anlam, tmcenin z gndermesi, sz ediminin edimsz boyutu, anlamn znel yann olutururlar. Bu znel yanla nesnel yan arasndaki diyalektik, anlamn anlamn ve bundan dolay da sylemin yapsn tketemez. Sylemin nesnel yan iki farkl biimde ele alnabilir. ncelikle biz sylemin "ne" olduunu ve "ne hakknda" olduunu demek isteyebiliriz. Sylemin "ne" olduu, onun ilemi,* ne hakknda olduu da onun gndermesidir. Burada Ricur, Frege'nin yapt bir ayrma gnderme yapmaktadr. Ona gre dil tmceyle kendi dna ynelir. lem, sylemde ikin ve ideal durumdayken, gnderme dilin kendi dna kma devinimidir. Gnderme yapmak tmcenin yapt bir eydir. Ayn zamanda, konuucunun szcklerini gereklie uygularken yapt eydir. yle ki, birinin belirli bir zamanda bir eye yapt gnderme, bir sz olaydr. 9 Fakat bu olay yapsn ilem olarak anlamdan alr. Bylece konuucu gnderme yaparak sylemek istediinin, yani sylemek niyetinde olduu eyin tesine geer. Bu olay anlam diyalektiinde yeni bir aamay belirler. Onun iin Ricur'e gre dil kendi bana bir dnya deildir, aslnda bir dnya bile deildir. Ama biz insanlar bir dnyada yaadmzdan ve bu dnya iinde belirli olaylardan etkilendiimizden, bu dnyaya dair syleyecek eylerimiz, yani dillendirecek deneyimlerimiz vardr. te bu deneyimi dile getirme kavram gndermenin varlksal kouludur, yle ki Frege'nin, insann bir ilemle tatmin olamayaca, bir gndermeye bavuracan sylerken tam da bunu vurgulamtr. Burada denmek istenen dilin yalnzca ideal anlamlara ynelmedii, ayn zamanda varolan eylere de gndermede bulunduudur. Bylece dili anlaml klan ey onun bu gndermesel yandr da. Gnderme sorununun bu evrensel imlemi (signification) son derece kapsamldr. yle ki, szceleyenin anlatmak istedii, sylemin z gndermesi olarak, sylemin yaps tarafndan syleyende tasarlanan bir ey olarak, gnderge dilinde (the language of rfrence) da vurulmaldr.10 Sylem dnyaya gnderme yapt anda kendi konuucusuna da gnderme yapmaktadr. Bu balamda sylenebilir ki, Ricur iin sylem, dilin sonul ltdr. Burada Ricur ile geleneksel yorumsamac gelenek arasnda bir yol ayrm grnmektedir. Schleiermacher ve Dilthey iin yorum, yazarn birincil niyetini aramaktr. Oysa Ricur syleiye bir ncelik tanmtr, ama sz konusu ncelik iinde bir metni anlamak, bu syleimsel durumun yalnzca zel bir durumudur. Sz konusu olan yazar, onun kendisini anladndan daha iyi anlama gibi bir dnce egemendir. Ricurun yapmak istedii dnlrse, sylemin konuulan yann anlatarak aslnda, anlamann yollarn da arad dnlebilir. O, bu durumda, konuulan dil iinde deneyimlerimizin nasl sylem biimine getiini ve anlam olarak aktarlabildiini belirlemitir. Yine de Ricur bunu yaparken varmak istedii metin kuramna yanaabilmesi iin konuulan sylemin yaz biimine gemesi gerekmektedir. nk Ricur iin yorumsama (hermeneutic), znde metin ynelimli bir yorumdur. Konumadan yazya geildiinde bir kopu sz konusu olur. Olay anlamdan kopmutur. Yazdmz, edeyile kaydettiimiz artk konuma olaynn anlamdr, olayn kendisi deildir. Burada olayn kendisinden bir kopu gerekleir. Zamanla metin yazarsz bir kendilik haline gelir. Yazarn anlam metnin bir boyutunu oluturur. Ricur iin btn bu sorunlar onun metin tasarmyla balantldr ve bu noktada zellikle vurgulanmas gereken, onun metin tasarmnda yaznn nemidir. Bu bakmdan yorum sorunu bir bakma konumadan yazya geildii yerde, yani syleinin bittii yerde balar. Dolaysyla konumadan kopma bizi, sylemin dsallamasnn sonul onaym yorum srecinde aramaya iter.11 Bu noktada yaz sorunu okumaya gnderme yapt her durumda yorumsamac bir sorun haline gelir. Yazl kayt sylemin yazgsdr. Yazda belirlenen konuma deil, konumada "sylenen"dir. Burada yazdmz eyin Ricur in olayn kendisi deil, ama konumann noemas (anlam) olduu sylenebilir.12 Bylece Ricur daha sonra metin tasarnda da sz edecei yeni bir diyalektiin doduundan sz eder: Kopma ya da uzaklama (distanciation) ile kendinin klma (appropriation) diyalektiinin. Kendinin klma bize yabanc olan eyin bize ait duruma getirilmesidir. Bu gereksinim de bizde bir kopma sorununu dourur. Bu bir bakma yazma ve okuma diyalektiidir. Okuma Pharmakon 'dur, yani ilatr. Bu ilala, metnin anlamndan uzaklamann yol at yabanclamadan kurtulunur ve kendinde tekisini ieren yeni bir yaknlk kurulur. Bu bakmdan Ricur iin felsefi olarak yorum, sz konusu olan yabanclamay ve uzaklamay retici klma abasndan baka bir ey deildir.13 -IIRicceur iin yorum sorununun balantl olduu dier bir sorun da simge ve eretileme sorunudur. Ayn zamanda eretileme anlam sorunuyla da balantldr. Ricur ncelikle eretilemeyi yaznsal yaptlarn anlalmasnn temeli olarak grr. Bu noktada Ricur asndan eretilemelerin nemini belirlemek asndan, onun iin dilin eretisel ve anlatsal

3 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

kaynaklarnn ayrtna varmann, dilin tkenme raddesine gelmi ya da azalm olan glerinin tm dil kullanm biimlerinin yararna tazelenebileceini kavramak anlamna geldiini vurgulamak lazmdr. 14 yle ki, ona gre eretilemelerin artk anlamlarn anlambilimsel alana yerletirirsek, szl anlam kuramna en geni kapsamn vermi oluruz. Ricur, yorumsamay, Freud ve Felsefe adl yaptnda dorudan simgeyle balantl olarak tanmlamtr. Onun iin simge ok anlaml yapsyla yorumlamann temel nesnesidir. Ricur bu dilin yapsndan hareketle simge kavramn ele alr. Ona gre dil en bandan arpktr. Dil hep sylediinden baka bir eyi imler, ift anlamldr, bulanktr. O bu balamda kitabnn banda, genel olarak yorumsamaclktan ne anladn belirtir: belirli bir metnin ya da metin olarak kabul edilebilecek bir bek gstergenin bal olduu kuram. 15 Burada hi kukusuz metnin anlam genilemitir. Dildeki ift anlaml yap, dorudan simge kavramyla balantlandrlr. Bir bakma simge sorunu dil felsefesine yorum edimi yoluyla girer, yle ki simge, yorum gerektiren iftanlaml bir dilsel anlatmdr, yorum ise bu durumda simgelerin ifresini zmeyi amalayan bir anlama almasdr. 16 Ayn zamanda Ricoeur iin bu okanlamlln kuram, eretileme kuram iin en iyi zemindir de.17 Ricoeur'e gre simge kavram her eyden nce gereklik kavraymzn dolaysz olmadn dile getirmek iin vardr. Ona gre her gstergede alglanabilen ve imleme ilevinin taycs olan bir iletici vardr. Bu iletici, imleme ileviyle baka bir eyin yerini tutar. te yorum kavram bylesi ikinci derecede bir ynelimsel yapya gndermede bulunur. Bu yap, nce bir ey imleyen bir ilk anlamn olduunu, ama o eyin de yalnzca kendisinin imledii baka bir eye gndermede bulunduunu varsayar. Bu da bir baka anlamdr. Yorum bu anlamyla onun iin simgesel dnceye ve onun ift anlamllna aittir, yle ki simge bizde kendisinde gizlenmi anlam bulma istei uyandrr. 18 Ricoeur simgeyi iftanlaml doasyla ele alrken onun dilbilimsel yann gz ard etmitir. Oysa Ricoeur, daha sonraki yazlarnda simgenin dilbilimsel yannn gz ard edilemeyeceini dnmektedir. Onun iin simgenin ve eretilemenin ok anlaml yaps her eye ramen anlam kuramnn kapsamm geniletici bir yapdr. Ricoeur iin eretilemenin hakiki (ilk) anlamyla deimeceli (mecazi) anlam arasndaki iliki yaznsal yapdan ralandran anlam etkileiminin tek bir tmceyle zetlenmesi gibidir. Ricoeur burada zellikle yaznsal yaptlara deinmitir. Onun iin yaznsal yaptlar ak ve rtk anlamlarn birbiriyle rtt sylem trn daha belirgin klar. Aksine mantk pozitivistler iin metnin deimeceli anlam her trl bilisel nlemden yoksundur. Onlar iin yalnzca dzanlam (denotation) geerli anlamdr. Ricoeur iin eretileme kuram kkenini antik retorikte bulur. Yine de Ricoeur, bu haliyle kuramn ilevsel olmadm, belirli bir deiimi gereksindiini syler. te onun iin gereksinilen bu deiim, eretileme sorununu szck anlambiliminden tmce anlambilimine tar. Geleneksel grte, eretileme bir benzetme olarak ele alnr. Oysa eretileme Ricoeur iin bir tr anlamn balamsal deiimidir. 19 Buna karn geleneksel dncede eretileme bir bakma adlandrmay yneten dil oyununa aittir. Bu nedenle rnein Aristoteles'te eretileme, bir eye baka bir eyin adnn verilmesiyle yaplan bir anlam aktarmasdr. Bu dnce ortaada da devam etmitir. Eretileme hep iki szcn karlatrlmas olarak ele alnmtr. Bu anlamyla geleneksel retorik, bir szcn deimeceli anlamlann, yani sonradan gndelik kullanmn bir paras haline gelebilecek anlamlan konu edinir. Bu dnceye gre retorik, dinleyiciyi kant ve zorlama olmakszn sylem aralaryla etkileme aracdr. Eretileme de sz konusu sylem aralarndan yalnzca biridir. Ricoeur bu gelenei alt maddede zetler. 1.Eretileme, adlandrmayla ilgili olan sylemin bir betisi, bir benzetmesidir. 2.Eretileme, bir adn anlamnn, szcklerin hakiki anlamlardan ayrlarak genilemesini gsterir. 3.Bu genilemenin nedeni andrmdr. 4.Bu andrmn ilevi, bir szcn hakiki anlamnn yerine, o szcn deimeceli anlamn kullanmaktr. 5.Yerine kullanlan nlem hibir anlambilimsel yenilik sunmaz. 6.Hibir anlambilimsel yenilik sunmadndan, eretileme gereklik hakknda yeni bir malumat vermez.20 ada dnce, geleneksel retoriin bu temel savlarn reddetmitir, ncelikle ada dnrler iin eretileme, szcklerden ok tmcelerle ilgilidir. Dahas eretileme ancak bir szce olarak anlam kazanr, o adlandrmayla deil, yklemle ilgili bir fenomendir. Bu bakmdan bir szcn eretilemeli kullanmndan deil ama eretilemen" szceden sz edebiliriz. Dolaysyla eretileme, eretilemeli szcedeki iki terim arasndaki gerinilin bir sonucudur. Bir baka yoruma greyse, eretilemeli szcedeki gerilim, aslnda iki kart yorum

4 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

arasndadr. Eretilemeyi tayan da bu iki yorum arasndaki atmadr. yle ki eretileme ancak bir yorumda ve bu yorum araclyla varolur. Bu dnceyi zetlemek gerekirse biz ancak szcklerin eretilemeli szcedeki szcksel (lexical) deerlerim gz nnde tutarak anlam karabiliriz. Baka bir deyile, btn szceyi bir tr anlam verme edimi yoluyla koruyabiliriz. ada dnce, gelenein nc n kabulne de kardr. nk eretilemede, andrandan farkl olarak birbirine uymayan eyleri bir araya getirerek yeni bir anlam ortaya karma da sz konusudur. Ricoeur bu konuda kendi tavrn da ortaya koyar. Ona gre anlamn deimesi szcklerin etkisiyle balamn deimesidir. Bunu salayan da ou kez szcklerin eretilemeli kullanmlardr. 2 1 Ricoeur bu noktada eretilemelere ynelik yeni belirlemeler yapar. Ona gre eretileme andrmda temellenen basit bir armdan ok, bir belirsizliin zm gibidir. Onu var eden tam da bu anlambilimsel uyumsuzluktur. Bu durumda yeni bir ayrm yapmak gerekir. Baz eretilemeler sk kullanldklarndan zamanla l hale gelirler. Anlamsal geniliklerini yitirirler. rnein "dan etei" dendiinde denmek istenenin ne olduu gayet aktr. Oysa canl eretilemeler anlam genilii salarlar. Bu bakmdan Ricoeur'e gre canl eretilemelerin de zamanla kullanlarak l hale gelebilecei sylenebilir. Bu noktadan Ricoeur iki sonul sonu karlabileceini syler, ncelikle gerek eretilemeler birbirine evrilemezdir (translatable). ikinci olarak da eretileme sylemin bir ss deildir. nk o bizi yeni malumatlar verir. Dolaysyla sylenebilir ki, eretileme bize gereklik hakknda yeni bir eyler syler.22 Ricoeur iin ifte anlam sorununu simgeden ok eretileme anlamnda dnmenin iki avantaj vardr, ncelikle, eretileme uzun zamandr retorikilerin zerinde altklar bir konu olmutur. kinci olarak da retorikilerin tam olarak zmleyemedikleri sorunlar zmlemek adna incelemenin anlambilimle yeniden canlanmasn salarlar. Oysa simgelerde durum hi de byle deildir. nk simgeler ok sayda alann aratrma konusudur ve simgenin, dilbilimsel alanla dilbilimsel olmayan alam birletiren iki boyutu vardr. te Ricoeur simgelerin bu karmakl zerinden eretileme kuramn aklamaya alr. Ona gre eretilemeli szcenin hakiki ve deimeceli anlam arasndaki iliki simgenin anlambilimsel zelliklerini belirlemek adna iyi bir yol gstericidir. Simge konumay dourduunda aslnda dnmeyi de dourmaktadr. 23 Eretileme ise onun iin simgenin dile yaknlnn grnmlerini aa karan belirtetir (reagent). Bu balamda simgeler Ricoeur iin bir artk anlam gibi i grrler. rnein Nzm Hikmet iin panjurlu bir evin normalde olduundan ok ayr bir anlama sahip olmas gibi. Eretileme kuramnda olduu gibi, Ricoeur asndan, iki farkl yorumu ayn zamanda karlatrdmzda, simgedeki imlemin fazlall, hakiki anlama kart olabilir. Yalnzca bir yorum iin imlemin iki farkl dzeyi vardr. nk bu sayede simgenin hakiki imleminden fazla anlam ierdiini grmemizi salar. Bu anlam fazlal, hakiki anlamn artdr. Bu bakmdan aslnda simgesel anlam kullanan biri iin; biri simgesel dieri de hakiki olmak zere iki anlam deil, ama anlam bir dzeyden dierine aktaran ve hakiki anlam sayesinde onu ikincil anlama alayan tek bir devinim vardr. Bu yzden simgesel imlem ancak birinc imlemden kan bir ikincil imlemle oluur. Sonuta birincil nlem, anlamn anlam olarak ikinci mlemi verir. Ayrca Ricoeur in simgeye gre eretileme sonsuz bir anlam yaratabilme otanagma sahiptir. Bunun temel nedeni bizzat eretilemenin sylem tarafndan srekli retilmesidir. Bunun bir dier nedeni de simgelerin eretilemelerden ayr olarak hep bir kkenlerinin olmasdr. Bu durum bir bakma simgeyi snrlayacaktr.24 Simge ve eretileme kendini metin tasarmnda kuramsallatran bir anlam anlaynn temel eleridir. Ricoeur nce konuma inde anlam irdelemi, daha sonra da onu yaz biiminde ele almtr; Yaz iinde anlamn geniliini salayan simge ve eretileme kavramlar zerinden yorum kavramnn yerine deinmitir, ama sonuta onun yantlamak stedii soru bir sylemin metin ya da yaznsal bir yapt olduunda onu nasl anlayacamzda*. Baka bir deyile yazl sylemi nasl anlamlandracamzdr. 25
-III-

Bu sorunun yantn ararken Ricoeur, kendinden nceki yorumsamac gelenekte yaplan bir ayrma dayanarak kendi metin tasarmn temellendirir. Bu ayrm anlama ve aklama ayrmdr. Ricoeur bunu "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Okumak" balkl yazsnn banda ksaca zetler. Anlama (Vers-tehen) ya da kavrama, yabanc bir znenin, ruhsal yaamnn kendini ifade ettii her trl gstergeyi kullanarak ne demek istediini ya da neyi amaladn anlamaya dayanr. Buna karlk aklama (Auslegung), snrl bir gstergeler kategorisini, yazyla tespit edilmi olan gstergeleri kapsar. 26 Ricoeur daha nce deinilen olay anlam diyalektiine benzer bir diyalektii burada anlama ve aklama diyalektii olarak iletir. Bu ayn zamanda yazma ve okuma diyalektiiyle de ilikilendirilebilir. Yazarn sylemi olarak metnin i yaps ile okurun sylemi olarak yorum sreci arasndaki ilikiye benzer olarak, anlama hangi sylem olaynn sylemin szcesi olduunu okumakken, aklama da hangi szel ve metinsel zerkliin sylemin nesnel anlam olduunu okumaktr. Nasl ki olay ve anlam diyalektiini szl sylem iinde tanmak ne kadar zorsa, anlama ve aklama diyalektiini de konuma iindeki syleimsel konumda tanmlamak o denli zordur.

5 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

nk rnein biz bir eyi birine anlamas iin aklarz ve o da anladm baka birine aklayabilir. Bylece anlama ve aklama i ie gemi durumdadr. Ricoeur yine de bu durumda aklamada (explanation), anlamlar ve nermeler dizisini amladmz (unfold) ve serimlediimizi (explicate); anlamada ise (understanding) birleim edimindeki tikel anlamlar zincirini bir btn olarak kavradmz (grasp) ve kapsadmz (comprehend) dndn syler.27 Aklama, paradigmatik uygulama alann doa bilimlerinde bulur. Bu bakmdan aklamann ilgili olduu ey, olgular, yasalar, kuramlar, varsaymlar, dorulamalar (verification) olarak doadr. Buna karn, anlama kendi uygulama alann insan bilimlerinde bulur. Bu noktada baka insanlarn deneyimlerini anlama sorunu, merkezi bir yer tutar. Bylece yorum sorunu devreye girer. Yorum bize baka insanlarn deneyimlerini dolayl olarak aktaran gstergelerle balantldr. Romantik yorumsamaclkta duygudalk nemli bir kavramdr. Baka bir deyile her trl anlamann ortak ilkesidir. Romantik yorumsamaclkta anlama ile aklama arasndaki ikilik hem bilgikuramsal hem de varlkbilimseldir. Yine bu anlayta yorum zel bir anlama durumudur.28 E deyile, yorum yazd yaam ifadelerine uygulanan anlamadr. Oysa Ricoeur asndan anlama, aklama ve yorum kavramlar sylem alam ierisinde retiliyorsa, tm de anlam olarak anlalabilir. Dolaysyla karlkl anlama, ayn anlam evrenini paylamakla olasdr. Bu durumda konuan kiinin ne demek istediim anlamakla, szcenin anlamm anlamak dngsel bir sre oluturur. Ricoeur bu aamada geleneksel anlaytan farkl olarak, anlama ile aklama arasnda bir ikilikten ok diyalektik bir iliki iinde arabulucu terimlerle bu sorunlar yeniden deerlendirir. Bylece yorum terimi yalnzca yazl yaam ifadelerine dein btn bir aklama ve anlama srecine uygulanabilir. Sz konusu diyalektik ncelikle anlamadan aklamaya daha sonra da aklamadan anlamaya doru ilerleyen bir diyalektik sretir. ncelikle anlama bir btn olarak metnin anlamnn naif bir biimde kavranmasdr. kinci olarak da kavrama anlamann karmak bir biimi olur. En bata anlama bir kestirimdir. Sonunda ise metnin tam olarak nesnellemesiyle balantl olarak bir biimde uzaklamaya yant veren kendinin klma kavramyla uyumludur. Bu aamadan sonra aklama, anlamann iki ayr dzeyi arasnda bir ara olarak grnecektir.29 Bununla Ricceur'n yapmak istedii aslnda yazma tasarmnn karl olan okuma tasarmnn insan bilimlerinin yntembilgisi paradoksuna ne lde zm getirebileceini gsterilmektir. Bu bir nevi yeni bir metin tasarmm ortaya karmann yoludur da. Ricceur'de bir metni anlamak, yazarna katlmak demek deildir. Anlam ve niyetin bylece birbirinden ayrlmas, anlama ve aklama diyalektiini douran son derece zgn bir durum yaratmaktadr. Metnin szl anlamnn yaz biimine gemesiyle, metnin artk rtk anlam ile metnin niyeti rtmez. Metin dilsizdir. nk metin hem okur hem de kendi adna konuur. Dolaysyla anlamak olayn nesnelletii metinden yola karak yeni bir olay retmektir. Bu balamda Ricoeur anlama ile aklama diyalektii inde, bu diyalektiin bir esi olan kestirim dorulama diyalektiinden de sz eder. Ona gre bir metnin anlamn kestirmenin yollarndan ziyade bu kestirimleri dorulama yntemleri vardr. Peki, biz neden kestirim yaparz? nk artk doru anlama sorunu yazarn niyetiyle zlemeyecek bir sorun haline gelmitir.30 Ricoeur 'e gre, dilin eretilemeli yapsndan dolay kestirim yaparz. Ayn zamanda demin de dendii gibi yanl anlama artk kanlmaz ve olasdr. Bu anlamda doru anlama sorunu artk yazarn iddiasnn konumuna dnlerek yantlanamaz. Bu balamda kestirimin baka hibir kayna yoktur. Bylece metnin szl anlamn yorumlamak Ricoeur iin kestirimde bulunmaktr.31 Onun iin kestirim gereidir; nk anlamayla, kestirim yaplan eyin ne olduunu sormak zorundayzdr. yleyse bir metni anlamak veya yorumlamak nasl bir ey olabilir? Metni yorumlama sorununa gemeden nce Ricoeur iin metnin ne olduunun tam olarak belirlenmesi gerekir. ncelikle, Ricoeur asndan metin en basit tanmyla yaz tarafndan sabitlenmi sylemdir. 32 Bir metin sylemde ne dendiini yazl harflerle dorudan anlatarak ve yazlmadan nceki konumay aktarmakla snrlandnda, gerekten bir metin olur. Dolaysyla nceden de belirtildii zere metin ve sylem kavramlar birbirleriyle dorudan balantldr. Bu da metni okuma ve yazma ilikisi iinde dnmemizi salar. Bu bakmdan Ricceur, bir kitap okuduumuzda onun yazarnn ldn ve kitabn da yazarnn lmnden sonra doduunu dndn belirtir.33 Ancak yazar ldnde kitap gerekten tamamlanm olur ve bu sayede salam kalabilir. Bylece ona gre yazar artk yant vermez, ancak yaptnn okuru olarak kalr. Bunu Ricoeur u biimde zetlemitir: "metin, yazarn grld yerdir ancak o artk bir ilk okur olmutur".34 yleyse nemli olan okuma eylemidir. Ricoeur aklama ve yorum ilikisini de hep okuma eylemi iinde dnmtr. Bu noktada metni yorumlamann nemi ortaya kmtr. ncelikle Ricoeur asndan bir metnin szel anlamm yorumlamak, metni bir btn olarak yorumlamay gerektirir. Onun iin her metnin kendine zg, yani metinsel bir okseslilii vardr. Bu anlamda metni anlamann yolu, onu btnl iinde anlamaktr ve btn yorumlamak da ayrntlar yorumlamaktr, yle ki metin iinde neyin nemli olabileceine ilikin bir yargnn kendisi de metnin yorumlanmas asndan bir kestirimdir. kinci olarak bir metni yorumlamak,* sz konusu metni tekliinde yorumlamak ve anlamlandrmaktr. Burada

6 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

tek olan metnin saptanmas ve tekilletirilmesi de bir kestirimdir. Ricceur asndan bir btn olarak ve tekil bir btn olarak metin, baka ynleriyle grnebilen, ama bir kerede btnyle grlemeyen bir nesneye benzetilebilir. Bu durumda metnin temel tmcelerini bile baka trl sylemek olanakldr. Belirlenen bu tekyanllk (onesidedness) okuma edimim imler. yle ki sz konusu tekyanllk, yorumun kestirimsel karakterini de temellendirir.35 Son olarak yaznsal metinler farkl yolla gerekletirilebilecek anlamn gizil ufuklarn ierirler. Bu Ricoeur iin aslnda bir yanyla nceden de deinilen ikincil eretilemeler ve simgeler sorunuyla ilgilidir. Bu noktada Ricoeur Yorum Kuram adl yaptnda, yorumun eretilemeler ve simgeler arasndaki anlam tabakalarn zmlemek olduu yolundaki dncesine artk inanmadn syler. Elbette simgeler ve eretilemeler yorum asndan nemini korumaktadr, ama artk tek bana yorum sorununun zerine temellendii kavramlar da deildirler. Bu konuyu zetlemek iin sylenebilir ki kestirim ve geerlilik (validation) bir bakma dolayl olarak metne znel ve nesnel yaklamlarla ilgilidir. Fakat bu dolayllk sorunlu veya bozuk bir dolayllk deildir. Sonuta eer metni yorumlamann birden fazla yolu varsa ve bu da yorumlarn snrsz olduunu sylemekse, Ricoeur asndan btn yorumlar eittir ve metin olanak verdii yorumlarla snrldr. 36 aklamadan anlamaya geilebilir. Bylece anlama aklama diyalektiinde

Sz konusu diyalektik tam tersi ynde ele alndndaysa, metnin gndermesel doasndan dolay yeni bir anlam kazanr. Metni okuyanlar ya gnderme yaplan dnyada askda kalr ya da metnin yeni durumundaki grnmez gndermelerinin olanaklarn gerekletirir. lk durumda metni dnyasz bir varlk olarak grrz. kinci durumda ise okuma iinde yeni bir gnderme yaratrz. te okuma eylemi bu iki olanaa eit ans tanr. Burada sz konusu olan szck construe szcdr. Bu szck Trkeye hem yorumlama hem de anlam verme olarak evrilebilir. Bu bakmdan bu szcn her iki anlamsal ierii de tadm bilmek nemlidir. Ricoeur ilk okuma biiminin rneklerinin yapsalc yazn eletirisinde bulunduunu belirtir. 37 Bu yaklamda Ricceur iin metnin bir dars yoktur. Yalnzca metnin iinden sz edilebilir. Her enin yap iindeki yerine gre anlam kazand yolundaki yapsalc dnce burada baattr, yle ki tek bana bir enin belirleyiciliinin kalmamas anti hmanist sonulara gtrd iin kimi dnrlerce eletirilmitir. Yine de yapsalcln nemli bir katks, doa bilimleri dndaki alanlara bilimsellik iddialarn srdrebilmeleri iin bir zemin vermesidir. Bunun gerekten ne kadar geerli bir tavr olduu belirli olmasa da, yapsalclk dilbilim dnda ayn zamanda yazn ve kltr eletirisi alannda r ac yaptlarn retilmesine neden olmutur. Ricoeur de bu yapsalc dncenin olumlu yanlarn alarak kendi dncesi iine katmaya almtr. Ona gre bu yaklama dayanarak yaznn nesnesine kar yeni bir aklayc tutum gelitirilebilir. 38 Ricoeur iin bu yaklama gre metnin anlam metinden yola kan bir balangtr. Baka bir deyile nesnelere yeni bir bak biimidir. Metin olanakl bir dnya ve insann kendini bu dnya iin ynlendirmesine olanak veren bir yol hakknda konuur. 39 Metnin ilemi arkasnda deil nnde durmaktadr. Bu durumda metnin ilemi gizli bir ey deil, aa vurulmu bir eydir. Metni anlamak ise onun devinimini ilemden gndermeye, yani syledii eyden konutuu eye doru izlemektir. 40 Sonuta metin, olas bir dnyadan ve bu dnyada kendine olas ynlendirme yollarndan sz eder. Bu dnyann boyutlar sz konusu metin tarafndan alr ve aa vurulur. yleyse, romantik yorumsamacln kulland "uzaklama" (mesafeyi ama) ve "kendinin klma" dan sz edersek, Ricoeur'e gre nemli bir dzelticiden yoksun kalrz. Ona gre kendimizin kldmz ey, yabanc bir deneyim deil, metnin gndermesini oluturan bir dnyay ortaya karmann gcdr. Uzaklama ise, zamansalln dna karma sreci, metnin ufkunun bylece geniletilmesinin temel nkouludur. Bu yaklama gre bir metni aklamak, onu belirli toplumsal kltrel gereksinimlerin ifadesi olarak mekn ve zaman iinde snrlanm belirli zihinsel karklklara bir yant olarak deerlendirmektir. Bu durumda yorum, okurunun metnin anlamn gerekletirdii yerde yakalanan bir ey olur. yle ki metnin arkasnda sakl olduu varsaylan ne yazarn niyeti, ne okurlarn bu yaptla paylatklar tarihsel durumdur. Hatta okurun yapttan beklentileri ve kendini tarihsel ve kltrel bir zeminde konumlandran anlamalardr. Tm bunlara kar metinde kendimizin klnmas gereken ey bizzat metnin anlamdr. Baka bir deyile burada kendinin klman, metnin gndermesini yorumlayan/anlamlandran bir dnyay aa vurma gcnden baka bir ey deildir.41 Bylece metnin anlam okuyabilen herkese aktr. yle ki Ricoeur'n deyiiyle okuma, metnin yazgsnn tamamland somut eylemdir.42 Sonuta Ricoeur, metnin anlam ieriini genileterek, ona insan eylemlerinin de iinde grld bir genilik katmtr. Bununla da Ricoeur, nesnesi metin olan yeni bir anlama kuram gelitirmitir diyebiliriz. Onu zgn klan yan ise sylediklerini, kendisinden nce ve kendisiyle birlikte yazan dnre ak bir biimde ama en tutarl yapy vererek sylemesidir. * Noema; dnce ierii. Bu kavram Husserl dnce ediminden ayrmak zere zellikle

7 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

kullanmtr. Yine de noesis (dnce edimi) ile noema birbirinin ayrlmaz baladr. Bkz Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Szl, nklp Kitapevi, 1987, s. 134 ** Burada bir kii zamiri olarak "ben'in ilk harfi kk yazlmtr. Oysa konuan ve sylemin znesi olan kii "Ben" olarak byk harfle yazlmtr. * Locutionary, dzsz, illocutionary, edimsz, perlocutionary, edsz, interlocitionary, konuma olarak evrilmitir. Bunun iin bkz. John R. Searle, Sz Edimleri, ev: R. Levent Aysever, Ayra Yaynevi, 2000. * lem burada 'sense'n karl olarak evrilmitir. Sz konusu metinde 'sense' ve 'meaning' szckleri kullanlmaktadr. 'Meaning' anlam olarak evrildiinde, 'sense' iin anlam doru bir eviri olmayacaktr. Dolaysyla 'sense' iin ilem szc daha uygun grlmtr. Sz konusu ilem felsefe kaplamn kart olarak kullanlr ve bir kavram veya terimin kendi iinde tad tm zellikleri belirtir. Notlar 1.Ricoeur, Paul; Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, Texas University Press, 1976, s. xi. 2.Ag.e., s. 8. 3.Ag.e., s. 11. 4.Ricoeur, Paul; "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek", Toplum Bilimlerinde Yorumcu Yaklam iinde s. 27-45 (Der ve ev: Taha Parla), Hrriyet Vakf Yaynlar, 1990 s. 28. 5.Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 12. 6.Ag.e., s. 14. 7.Ag.e., s. 17. 8.Ag.e., s. 19. 9.A.g.e., s. 20. 10.A.g.e., s. 22. 11.Ag.e., s. 43. 12.Ricoeur, "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek", s 29. 13.Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 44. 14.Kearney, Richard; Zihnin Halleri (ev: Ismail Ylmaz), BilgeSu Yaynevi, 2008, s. 306. 15.Ricoeur, Paul; Yoruma Dair: Freud ve Felsefe (ev: Necmiye Alpay), Metis Yaynclk, 2007, s. 21. 16.Ag.e., s. 22. 17.Ricoeur, Paul; Hermeneutics and The Human Science (Der ve ev: John B. Thompson), Cambridge University Press, 1981, s. 169. 18.Ricoeur, Yoruma Dair: Freud ve Felsefe, s. 30. 19.Ricoeur, Hermeneutics and The Human Science, s. 170. 20.Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 49. 21.Ricoeur, Hermeneutics and The Human Science, s. 166. 22.Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 53. 23.Ag.e., s. 55. 24.A.g.e., s. 69. 25.Ae.e., s. 71. 26 Ricoeur, "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek", s. 27. 27 Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 72 28 A.g.e., s. 73.

8 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y17.html

29 A.g.e., s. 75. 30 Ricoeur, "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek", s. 36. 31 Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 76 32 Ricoeur, Hermeneutics and The Human Science, s. 145. 33 A.g.e., s. 147. 34 A.g.e., s. 149. 35 Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning, s. 78 36 Ricoeur, "Anlaml Eylemi Bir Metin Gibi Grmek", s. 38. 37 A.g.e., s. 39. 38 A.g.e., s. 40. 39 A.g.e., s. 42. 40 Ricoeur, Interpretation Theory: Discourse and The Surplus of Meaning 41 A.g.e., s. 92. 42 Ricoeur, Hermeneutics and The Human Science, s. 164. Cogito, Say 56, 2008, Yap Kredi Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

9 -> 9

18.11.2008 20:36

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

SAAT TAMRCS
Oyunbaz Zaman benim der saat tamircisi ONU sayan, dakikalara, saniyelere paralayan yllara, yzyllara btnleyen, her zemberei ark, viday ait olduu yere oturtan, aralarnda hi bilmedikleri balantlar yaratan benim der. Bilinenden bilinmeyene akan bir zaman kuran, tanmlayan, aklayan, kavramlatran, anlamlandran hayat denileni kurgulayan var olan zamansal yapan, oyunu ortaya koyan, oynanabilir klan kimdir diye sorar saat tamircisi. En ksa glge onunkidir. Dnyann Anlam Kosmosun usuz bucakszlnn yaratt korku, kapal bir dnya-oyun yaratmtr. Kadim toplumlarn iinde yaad bu kapal dnyann snrlarnda bilinmeyenin, biimlenmemi olann egemenlii balar. Bir yanda dzenlenmi bir mekan vardr, tesinde kaos hkm srer. Bilinmeyenden tremi efsaneler ile zaman arasnda sk ilikiler vardr. "Bir efsane-in principio-, yani balanglarda baat ve zaman d bir anda, kutsal bir zaman aralnda meydana gelmi olan olaylar anlatmaktadr. (Eliade 1992,s.43-44) Kutsal zaman gndelik olarak akan zamandan daha farkl anlamlar tar. Bir efsane anlatlrken, sz edilen olaylarn iinde gerekletikleri kutsal zaman bir bakma tekrar ve tekrar anmsanmaktadr. Bu gncelletirme gndelik zamann akn paralamakta birliktelik duygusu iindeki insanlar kutsal bir zamana gemektedir. Kutsal temsil bir grnn gerekletirilmesinden te bir eydir. Simgesel olarak hayatn temsilini de aan, mistik bir gerekletirmedir. Ortada grnmeyen, szle anlatlmayan ama herkesin bildii, hissettii bir ey orada o zaman iinde gzel, hakiki ve kutsal bir biimde ortaya kmaktadr. Ayine katlanlar, eylemin yce bir mutluluu somutlatrdndan ve kendi allm hayatlarndakinden daha yksek bir dzeni gerekletirdiinden emindir. Ayin bir gsteri, dramatik bir temsil, bir simgeletirme ve bir gerekleme ikamesidir. Cemaat, mevsimlerle birlikte gelen kutsal bayram gnlerinde, doa hayatnn byk olaylarn kutsal gsteriler araclyla kutlamaktadr. Mevsimlerin art arda gelii; yldzlarn dou ve batlar, rnlerin byyp olgunlamalar, insann ve hayvann doum, hayat ve lmlerine ilikin simgelerle temsil edilmektedir. nsanlk doann dzenini nasl kavryorsa yle oynamaktadr. (Huizinga 2006,s34) Her kadim toplumun deneyime temellenen ve mantkla biimlendirilen nemli bir bilgi birikimi vardr. Bu birikim; yaamn maddi yann, sanat, zenaati, ticareti rgtleyendir. Burada by ve dinden net bir biimde ayrlan bir ynyle deneysel bilgiye, te taraftan manta, inanmaya dayanan bir davran biimine iaret eder. Yaplan her ite by vardr, fidan diken biri bunu dua okumadan yapmaz. Yan yeterli olmasn, rnn bereketli olmas iin kutsala bavurmay seer. Ama bir yandan da fidann apalar, sular, budar. Gzlemlerine dayanarak, bu doal glerin zihinsel ve bedensel bir abayla denetim altna alnabileceini de bilir. (malinovski 1990,s.18) almay kutsaldan ayrmaz. Yaamn iinde yaad dnyayla btnletirerek srdrr. Tarihin dnda, zamann dnda saf dinsel olgu yoktur. Burada somut olan ey, tarihin iinde ve tarih boyunca grlecek olan kutsaln tezahrdr. Mit bize kutsaln hikyesini anlatrken insanlarn ve dnyann karlkl grntsnn sonsuza dek birbirini yanstt ve doa ve kltr ilikilerinin prizmasnda srekli olarak krlp yeniden birletii dev bir ayna oyunu

1 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

kurar benzetirme yoluyla tm dnya bir anlam kazanr. (Habermas 2001,s.72)Kutsaln simgelerin, efsanelerin, ayinlerin yalnzca tarihsel bir durum deil de, her seferinde insann snr bir durumunu, yani insann evrendeki yerinin bilincine varrken kefettii, dnyann anlamn iinde tayan bir snr-durumu olduunu bize iaret eder. Tam bu noktada Eugen FINKin evrenin simgesi olarak oyun tamlamasyla yzlemek, kozmosun usuz bucaklnn yaratt dipsiz korkuyu bir lde olsun uyuturmak amacyla oyuna, oynamaya bavurmann anlam iskeletini zmlemek gerekir.(Batur, 1994, s.69) VATES denilen bilge-airler yazl kltr ncesinde bilginin saklanmasnda, aktarlmasnda yklendikleri bir grev vardr. Etkin bir toplumsallama arac olarak epik ve tarihi anlatrlar; topluluun ve onun paras olan insann bellek kazanmasn salarlard. Bu sre iinde toplumun yeleri de topluluun araclyla kimlik kazanm olurlard. Simgeci dnce oyuna, ocua, aire ya da dengesize ait olan bir alan deildir, insan znn bir parasdr; dile ve yarglara dayal dnceyi ncelemektedir. Simge gerein, dier tm bilgi aralarna meydan okuyan baz yanlarn aa kartmaktadr.(Eliade 1992, s.xx) mgeler, simgeler, mitler bir ilevi yerine getirmekte bir oyunun bir dnyann kurucu unsurlar olmaktadrlar. Saat tamircisi ocukluunda oynad oyunlar keyifli bir buruklukla anmsar. Birbirini iten eken gezegenlerin, kayan yldzlarn, gkyzn yaran imeklerin, ekilden ekle giren renkli bulutlarn hayatn iinde kaygszca dolat zamanlar ocukluunun mutlu gnleridir. Gnein dnya ile oynad glge oyununu izlemekten hi bkmamtr. Oynamaktan ve oynayanlar izlemekten holanr ve Herakleitos un u szn azndan hi drmez saat tamircisi. Dama oynayan bir ocuktur zaman. Krallk ocukta. (Herakleitos 2003, s18) Herakleitos deiim fikrini kefeden filozoftur. Onun zamanna kadar Yunan filozoflar, dou dncesinden etkilenerek dnyay kocaman bir yap olarak tasarlyorlard. na malzemesi maddi eyler olan bu yap eyann bir toplamyd. Kozmostu. Ama Herakleitos dnyay bir yap olarak deil, daha ok devasa bir sre olarak grmtr, btn eylerin bir toplam deil, daha ok btn olaylarn ya da deiikliklerin yahut olgularn hepsi. Her ey aktadr, hi bir ey duruta deildir onun felsefesinin temelini oluturur. (Popper1967,s.13) Herakleitos Kosmosu bir yap olarak yktktan sonra onu dnya sreci iinde bir kader ve deiim ekseninde yeniden kurmutur. Herakleitosun Panta Rei nermesi OLUun ilk saptamalarndan biridir. Ama bu akn yn nedir? Akp giden dnya karsnda insann konumu nedir? Yoksa insann kendisi de akp gitmekte midir? Antik dnyann bize armaan ettii en nemli soru iyi olann temelinde ne olduu ? (Eudaimonia), en nemli felsefi tavr da Nasl yaayalm? (techne tou biou) sorusudur. nk evrenin Kosmos olarak tanmlanmasnn temelinde varln; gzel, uyumlu ve iyi olarak kavranlmas yatar. nsan byle bir evrenin paras olarak ayn yap ve z paylar. Byle bir evren anlaynn doal sonucu olarak varlk ile yaam, dnce ile varlk arasnda tzsel bir farkllk grnmez. rnein sofistler doa yasasyla, insann davrann dzenleyen etik yasasnn ayn olduunu varsayarlar. Yaamn anlam olanaklar varln iinden aratrlmaktadr. Nietzscheye gre; Sokrates ilk yaam filozofudur. Yaamn bilgiye ve dnceye hizmet etmesini deil de, dncenin yaama hizmet etmesinin gerektiine inanr. Sokratesin kendini bil/kendini tan ( gnthi seauton ) ne bene ilikin kuramsal bir bilgi, ne de haddini bil anlamnda davran snrlayc bir bilgidir. Bu szck var olu duyumunun anlatlmaya alld yaama dnk bir ifadedir. Aslolan ruhun bilgisine ulamaktr. Ruhun bilgisi insan yanlgsz olana, deimeyene yneltir. Deimez, kalc ve dzenli olann bilgisine ise salt rasyonel dnce etkinlii olarak Theoria yoluyla ulalabilinir. Theoria etkinliine rnek felsefedir ve grebilme yetisini ulaabilecei en son noktaya ulatrr. Gzlem ve deneyimle ulalan bir tr sezgisel kavrayla elde edilir. Ussal bir bilgiyi iermez. O epistemedir. Episteme, tanmlara, fiziksel durumlara ynelik olduundan gerek bilgiyi temsil etmez. Deiebilen, gelip geici olan, rastlantsal ve bireysel olan eyler, OLU deil, bu grnr gerekliin ardndaki VARLIKtr theoriann konusu. Sokrates bir anlamda kuramsal bilim ile uygulamal bilim tartmasnn da balangcnda durmaktadr. Sokratesten Platona, Aristotalese gittikeBu kuramsal tavr alma Yunan felsefesinde Aristo ve Platonun felsefenin kaynan kendisinde bulduklar teorilemeye dnr. nsan dnyann katlmcs olmak yerine seyircisi, gzleyicisi haline gelir. Bu dnemden itibaren, ontolojinin ve doa felsefesinin k noktas olan var olan olarak, var olan nedir (on he on) sorusuna, epistemolojinin insan bilgisinin kayna nedir sorusu eklenmitir. Bakn evrenden insana ynelmesi; nce kendimizi anlamlandralm, oradan evrene gideriz dncesi, doann yerine insann ikame edilmesine, bylelikle yeni bir ruhun domasna yol aarak doa felsefesinden, insan ve toplum felsefesine geiin temelini oluturur. Yunan felsefesinde insann karsnda ya da ondan ayr bir gereklik deil, var olandan kendisine

2 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

ulalan, insanla birlikte mevcut olan olarak anlalan zne anlay farkllar. Var olana zne dolaymnda uzanma ile var olana varln iinden uzanma farkl yaklamlara dnr. Birincisi kendisine ikin olan ayrc, yadsyc ve blc dalizm ile evrelenmitir. O nedenle varlktan ayrlma aslnda insann kendi tarihinde gerekletirdii en byk dnsel kopmadr. nsann kendi varlnn anlam olanaklarn varln iinden deil de ZNEden hareket ederek aramasnn balangc olarak, felsefi dnceden kopuun gerekletii dinsel momenti verebiliriz. (Erkzan,2005, s.169) Platon ile krlmaya balayan etik ve politik zemin Yahudilikle grnr olup Hristiyanlkla temellendirilmitir. DORU, varln yasasna uymaktan karak TAAT ile tanmlanr. Tanr evrenin d yaratcs konumuna karlr. Doa yaratcnn bir eseri olarak nesneletirilir. Bylelikle kendisine ilahi bir armaan olan DRAK yardmyla insann nnde, doann dndaki bir Tanry hayatna iselletirebilme yolu alm olur. Hristiyanlk doann iinde Tanrnn kralln kurmay amalarken, slamiyet Alem-i Nizam tesis etmeye ynelir. Platon; dncenin kendi bana dnld dnyay yaratr mkemmel ve deimeyen formlar alan olarak dnsel ile deien ve mkemmel olmayan maddesel dnya alann birbirinden ayrr. nsan aklsal-ruhsal ve maddesel bir birleim olarak kabul edilir. Baka bir deyile insan ruh ve maddenin birleimidir. Ruh insann iyi olan parasdr. Buna karlk madde insann kt olan parasdr. Ruh, madde de hapistedir. Ya da madde ruhun hapishanesidir. Pltonculuk bu ikilik zerine temellenmitir. Tm tek Tanrl dinler Platonla farkl biimlerde ilikiye girmilerdir. Platonun kozmolojisi, varlk anlay, insan ruhuna bak, insann yaad olaan dnyayla bu dnyann tesi arasndaki gelitirdii dnceler, bu dinlerdeki mistik eilimleri belli lde etkiler. Sylenen udur; Kutsal kitaplarn, szel anlam ile ruhunun manasn, (bedeni ile ruhunu) birbirinden ayrmak gereklidir. Maddeye bal byk ounluk Tanrsal mesaj arnm bir biimde kavrayamaz. te bu yzden Tanr vahyini insan grnml peygamberlerle gnderir. Platinos, Platon felsefesinin gizemci yann alp, edebi bir tarzla yeniden kurmutur. Platon retisinin yeni bir yorumu olarak Hristiyan ve slam felsefe ve teolojisinde derin etkiler yaratmtr. Saat tamircisi, uyumadan, yorulmadan, dinlenmeden zemberekleri, telleri vidalar bir araya getirmeyi, onlardan onlara benzemeyen farkl bir eyi ortaya koymay, dzensiz ileyenleri dzene sokmay, ayarsz olanlar ayarlamay sever Bir saatin iine sdrlan onca malzeme, yaylarn dililerin tasarmdaki doruluu, uygunluu ve tm bu paralar bir araya getirilmesini salayan bilgi, ona hi tkenmeyen bir alma gc verir. Arada bir, bin trl malzemeyle dolu tezghnn banda oturup, penceresinden darya baktnda; zamann avucunun iinde olduunu, tm alar, tm dnyay ve giderek tm evreni grebildiini dnr. vnmeyi sever zamann ulu yapcs. Antikite var olan her eyin deimez yasalara gre ayn ekilde oluup devindii temel tezinden hareketle embersel-dngsel bir Kozmos-zaman anlay gelitirmitir. Ne var ki, Yahudilik ve Hristiyanlkla birlikte, ZAMAN son derece belirgin bir ekilde keskinleerek izgisel bir ilerlemeye dnr. Zaman Yaradlla balayp kyamette sona erecektir. nk insann kendisi bir balang ve bir son arasnda akp gitmektedir. nsan hayat denilen bu ba sonu belli olan cendereden kurtarmak iin bir ezeli ve ebedi Tanrya ve kendi ruhunun lmsz olmasna ihtiyac vardr. Radikal bir kopu sz konusudur ve bu kopuun erevesi hi de rastlantsal olmayacak biimde, yani antik dnya ile Romann kt bir dnemde, Augustin tarafndan izilmitir. Geri dnlmez bir biimde zaman iinde ilerleyen tekil bir insanlk tablosu tasavvur eden Augustin, aka gemi alarn dngsel zaman anlayna saldrmtr. Hristiyan teolojisinin resmi anlay olarak gelien bu kltr felsefesinde; tm insanln, gelecekte eriilecek olan bir en yksek kltr idealine doru, srekli bir ilerleme ve ykseli iinde gelitii ileri srlr.(zlem 1993,s.115) Yaklak olarak .S. 400 yllarnda ortaya kan bu yaklam, kayda deer ilk kltr-tarih teorisidir. Galip gelen izgisel zamana damgasn vuran Hristiyanln gstergelerinden biri olarak, ksa bir sre sonra feodal Avrupada, kat bir zaman tarifesi altnda ynetilen ilk gnlk yaam rnei ortaya kar; bu rnek manastrdr. Adeta bir saat gibi iletilen, kat bir ekilde dzenli ve mutlak olan manastr bireyi, tpk duvarlaryla kuatr gibi zaman iine hapseder. Saat zaman gsteren bir ara olmaktan kmaya balayarak, insan eylemini koordine eden, davranlarda ezamanll ortaya karan bir hviyete brnmeye balar. Saat tamircisi tm dnyay kaplayacak byklkte olan bir saatin kadrann dlyor. Dnyann bir saat gibi ileyebilecei umudu ve tek bir saniyenin bile heba olmayaca dncesi onu heyecanlandryor. Akrebin ve yelkovann arasnda mekanikleen zamann dnya zerindeki tm boluklar yok ederek mutlak bir egemenlie ulaacak olmas ve gelecein gzlerimiz nnde gemie dnyor olmasyla eleniyor. Anlam dnyasn tek Tanrl dinlerin oluturduu bir dnemde inanma desteini akldan, akla

3 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

dayal dnceden almyordu. nce akla bavurup ardndan inanlmyor nce inanlyor ardndan dnlyordu. Augustinus, Credo Ut ntelligam diyordu: anlamak iin inanyorum. Bu deyim tm ortaa felsefi dncesini zetlemektedir. Ben varm diyen Tanr her eyin hatta felsefenin de ilkesi olmutur artk.(otuksken1993, s.14) Dnyann Hristiyanlk dnda kalan blgesinde ise anlam dnyas ile yle olan dnya arasnda iten gelen bir uyum, ahenk, harmoni tesis edilmeye allr. slam filozoflar antik a filozoflarn okumakta, inanc oradan aldklar kavramlarla temellendirmeyi denemekte, akl ve mantk yoluyla aklk salamaya ynelir. Bu abalar kutsal metinlerin yorumlanmasna dnktr. Bildiklerini, anladklarn bir baka corafyaya, belki de bir sonraki aa aktarma hazrln yapmaktadr. Ama ayn zamanda ortaa bir semboller denizidir. Dnyay; yorumlanmas gereken kutsal hikyeler, nciller, tefsir edilmesi gereken bir Kuran ve Rabbilerin bitip tkenmek bilmeyen Kabala almalar doldurur. Ortaan tek bir kalba dklemeyecek saysz yz vardr. Yalnz ruhani otoritelerin ve dnyevi iktidarlarn egemenlii sz konusu deildir. Dnce ilk bin yldan sonra sanat yoluyla daralan anlam dnyasnn duvarlarn zorlamaya balar. nan temelinde kurulan anlam dnyas giderek zenginlemeye farkl araylara kan dnce ise d boyutuna, gzleme ve deneye ynelir. Dnyann teki blgelerinde ise dnce dnyay var olduu biimiyle, olduu gibi brakacak bir seyir izler. Var olan anlamayorumlama gayretiyle yetinir. Saatlerin tamircisi neeli bir gnnde bir yandan dner, bir yandan tekerleme syler, aktrmadan byk altndan gler. Her satr zerine on bin sayfalk bir kitap yazmay dler. Zaman balatan Oyundur. Oyun'u kuran Evrendir. Evreni yaratan Tanrdr Tanr'y bulan nsandr nsan vuran Zamandr. Dnyann Bilgisi Renaissancela balayan Orta an Aristotelesi bilim anlaynn zl, Yunanllardan beri insann kendisini iine yerletirdii Kosmosun da zldr. Bu zl yaps sonlu, sradzenli bir dnya anlayndan her eyin varlk dzeyinde bulunduu, ak, snrsz hatta sonsuz evren anlayna gei izler. Ereksellii olmayan bu sonsuz evrende, nemsizlik duygusuyla kendi yerini bulmaya alan insan, doayla yeni trden bir iliki kurar.(Aslan 2004,s.135). Evrenin her yerinde ayn matematiksel yasalarn geerli olduunu, evrendeki dzenlilik ve uyumluluun da bu yasalara bal olduu dncesi bilim anlaynda bir kesinlik duygusunu ortaya karr. Aristotelesci bilimde doa kendine yaslanr. Doa da olgunun olumasnda varmak istedii bir erek vardr. Aristotelesteki ereksellik nedeni doaya egemen olmay deil, onun iinde yaamay hedefleyen bir yaklamdr. BACON; Aristotelesde mevcut drt nedenden ikisi olan biimsel ve ereksel nedenin fizikten karlmasn ister. nk bu nedenler insann hayal gcnn rndrler. Fizik yalnzca madde ve kuvvet zerinde kurulmaldr der. Genel olarak sylemek gerekirse Bacon doann kontrol edilebilirliini, ama bunun iin onun anlalmas gerektiini syler. Doada ileyen nedenleri deney araclyla anlayabilirsek, ona hkim olmay da becerebiliriz diyordu. Galileinin Discorsisinin nl, ynteme dair olan forml yledir: Doa matematiin diliyle yazlm bir kitap gibidir. Bu dili renmeliyiz. Bu forml gemekte olan bir dnya ile gelmekte olan bir dnyann arasndaki atma noktasdr.( U.baker bilimsel kuku) Galileinin doay ve evreni matematikletirme ve idealletirme dncesinin altnda, Pltoncu rasyonalizm yatar. Galilei bilimsel olann ve bilimin dnda kalann tanmn yapar. Doann matematiksel olarak llebilen, ekil, byklk, say, konum gibi nesnel nitelikleri ve bu niteliklerin ilikisi bilimi, renk, ses, koku, tat, ses gibi ikincil nitelikleri bilimin konusunun dnda tutar. Aristotelesci gereklik duyulur niteliklere dayanyordu. Galilei ise, matematii gerekliin temeline koyarak Aristotelesci gereklii insana greli bir durum olarak gerekliin dna atar. Matematik, nesnel (objektif) bilgiye ulalmasn salayan ara oldu. Matematik doann soyutlanmasna, tmevarm ile elde edilen evrensellik ise kendinde bireyselliin ve gnlk deneyimlerin gz ard edilmesine yol at. Husserl Galileinin tme varm hipotez olarak deil de kesinlik iinde aln eletirir. Doa, uzam, zaman sonsuza doru ideal bir ekilde uzatlabilir ve blnebilir. Alan lme sanatndan geometri, say sanatndan aritmetik, gndelik mekanikten matematiksel mekanik vb. kar. imdi bundan aka bir hipotez

4 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

karlmadan grsel doa ve dnya matematiksel bir dnyaya, matematiksel doa bilimlerin dnyasna dnyor.(en 2003,s164)) Modern bilim ve felsefe, znenin tm dnyay kendisine grnd biimiyle ina etmesi zerine kurulmaya balanmtr. Bu nedenle, bilgi ve bilim her eyi anlayan ve aklayan durumuna ykselir. Descartes matematii llebilir, dzenlenebilir olan her eyi aklayan bir genel bilim olarak, mathesis universalis olarak ele alr, dier bilimleri de matematiin dallar olarak grr. Doann matematikletirilebilecei dncesi, matematiksel yasalara bal ileyen mekanik bir doa dncesini ortaya koyar. Descartesin temel dncesi; felsefenin benden balamas, teolojik dnmeyi brakp, doay kendisiyle kavramaya dayanan mekanizmi savunmas ve zne-nesne, beden-zihin ayrln belirginletirmesidir. Bu dncenin de temelini Descartesin akla olan gveni, kukuculuu ve yeni bir yntem araydr. Descartesin zne ile nesneyi kesin olarak birbirinden koparan dalizminin Bat dncesi asndan belirleyici bir sonucu olmutur: akl sadece zneye ait bir nitelik saylmaya balanmtr. Nesne ise, dzensiz, kark bir yndr. Akln grevi, bu yn ayrtrmak, snflandrmak ve kullanmaktr.(Horkheimer 1986,s.45) Bu akl paralara ayrc, analiz edici ve biimseldir. Descartese gre yanl kullanlan bir akln ardndan yrmek, doru olan bir yaamdan uzaklamaktr. Her kiide ortak olan akln kullanlmasnda hakikatten uzaklatran yanllar olaandr. te insann doru dnmesini salayacak olan yntemdir. nsan yntem sayesinde yanllarn dzelterek zaman iinde san bilgilere ulaacaktr. Eyann hakikati gibi, bu hakikatin bilgisine giden yol da tektir. te Akl kullanmann bu ortak, genel geer, salam, bulank ve belirsiz yarglara yer vermeyen, rastlantsallktan uzak, kesin, gvenilir yolunun bulunmas hakikat lsnde ok nemlidir. Sadece doru yntemi bulmak yeterli deildir. Sonra da durmamacasna ilerlemek gerekir tabi kukuyu hi elden brakmadan. nyarglar, eletirilmemi bilgiler, hazr bulunup alnm fikirler zerinde kukuyu elden brakmadan durup dnmedike, insan etkileyip ynlendirmeyi srdrrler. Ama insan, kukuyla yaklap, doru yntemi kullanarak aklla eletirmeye balaynca eyleyen bir insan olarak doay tanyacak ve ona egemen olmay baaracaktr. Egemen olan ile egemen olunan arasndaki ayrlk; tanyan, kavrayan, anlayan, dnen, bilinli varlk (res cogitans) ile kendi bana eylemi bulunmayan, bilincin dndaki varlk, beden ya da d dnya(res extansa) arasndaki ayrlktr. Baka bir deyile nsan-Doa ayrldr. Reneissanceden beri ortaya kan teknik bulularn, teknolojinin en nemli temel dayanaklarndan biridir bu yaklam, nk teknoloji doaya egemen olmann biricik aracdr. Klasik doa bilimi toplumsal dzenin deiimiyle karlkl etkileerek hzla gelien teknik bir kuvvete dnmtr. Teorik dnme ile teknik gelime srekli etkileim iindedirler ve her ikisinin tek amac mekanik bir btn olarak grnen doaya egemen olmaktr. Descartes kendi felsefesini ortaa dnce yaps zerine ina etmitir. Kendisinden sonra gelen birok felsefi gr ve varlk anlayn etkilemitir Btn modern ontoloji Descartesden etkilenerek, epistemoloji temelli ontoloji haline dnmtr Descartesin d dnyasn Tanr garanti etmekle birlikte, madde en son elde ettiimiz bilgi ve varlk trdr.(en 2003s.128) Bylelikle Descartes; felsefeyi ve varlkbilimi geleneksel yapsndan ayrp, varl kavrama yolunun modern matematiksel fizik olduunu ne srer. Varlk dncesini felsefeden alp fizie aktarr. Ondan sonra da varlk ontoloji erevesinde deil de epistemoloji erevesinde kavranlmaya balanr.. Antikitede Platon ile en yksek aamasna ulaan; bakn evrenden insana ynelerek, insann kendi varlnn anlam olanaklarn varln iinden deil de ZNEden hareket ederek aramasnn balangc felsefi dncedeki ilk krlmadr. nsan varln iinde kendini farkl bir yere koymutur. Descartes ise bu srete ortaya kan ikinci byk krlmadr. nsan doann dna tayarak onu evrenin tam merkezine oturtur. Matematik araclyla formlletirilen doa bilimleri de i anlamlarn kaybederek biimsel bir yap kazanrlar. Descartesin varlk felsefesinin ortaya koyduu yeni anlay, radikal bir biimde ortaa ile modern a birbirinden ayrmtr. Zaman der saatlerin efendisi; benim iin yalnzlktr. Yalnz benim iin akyor gibidir. Benim gemiim, benim dlerim ve iinde bulunduum an yalnz bana aittir Hatrlamak bana aittir, unutmak insanlara. Sonsuzluk bana aittir, lm insanlara. Gerek bana aittir, tarih insanlara. Hi dostu olmadndan yaknr saat tamircisi. Kartezyen gelenekle balayan Cogito merkezli felsefe ve bilim anlay etkinliini gnmzde de srdrr. COGITO, Spinozada bir, Leibnizde monad, empiristlerden Locke ve Humeda ii bo levha olan zne, Berkeleyde ruh, Kantda transandantal zne, Fichte ve Schellingte ben ve son olarak Hegelde Mutlak Tin olur. Tm modern filozoflar Cogitoyu znenin deiik formlar olarak kavrayp onu aklamaya altlar. (en 2003,s15) te bu yzden modern felsefenin tm epistemolojiye dayanr.

5 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

Bilimin dnyas Doann yasalarna vakf olmak srecinde kullanlan yntem ve ortaya kan bilginin toplamna modern bilim, bu bilginin pratik alana uygulanmasna da teknoloji denir. Bilimsel bilgi genelletirilmi tmevarma dayanan bir bilgidir ve ister doal isterse toplumsal alanla ilgili olsun zorunlu ve ideal akl bilgisinden farkldr. Kaynan byk lde eski Yunan felsefesinde bulan doa bilimleri; kendisini tmelin bilgisini ortaya koymakla grevli saym ve bilimi de tmelin bilgisini elde edebilecek bilgi faaliyeti olarak gstermitir. Doa bilimleri doal olgular inceler ve bu olgular arasndaki ilikileri azlk-okluk(nicelik) ynnden aklar, bu olgular arasndaki deimez ilikileri saptamaya alr ve saptad bu ilikiler YASA adn verir. Doa bilimlerinin yntemleri aklaycdr. Aklama ise nedensellii gerektirir. Nedensel ve nicel bir aklama peindeki doa bilimleri iin en uygun aklama biimi ise matematiksel aklamadr. zetlemek gerekirse klasik bilim anlay olarak kabul edilen bu anlayta; 1) Gereklik tm heterojen grnmne ramen homojendir; o bir kozmostur; onun akla uygun bir yaps vardr; bilimin grevi gerekliin bu algsal yapsn gzlem/deney yoluyla ve evrensel doa yasalarn bularak ortaya koymaktr. 2) Gereklik hiyerariktir; onun aadan yukarya doru ykselen dzenli bir yaps vardr. 3) Gereklik mekaniktir; doada her ey bir makine dzeni iinde iler. 4) Gelecek ve gidiat bellidir; nk doaya hkim olan yasalar gelecekte de geerli olacandan, olacak olan imdiden tespit etmek mmkndr ve bu husus bilimin n deyilerde bulunma (prediction) ve nceden bilme (prognos) imknna sahip olmas anlamna gelir. 5) Gereklikteki deiim niceliksel ve birikimseldir; bu demektir ki, gerekliin mekanik dzeni evrensel bir dille, matematiin diliyle ifade edilebilir. 6) Bilim nesneldir; zne olarak gzlemci, nesne karsnda ntrdr ve nesneden kesinlikle ayr durur; zne ile nesne arasnda kesin bir mesafe vardr ve zne nesnesinin karsna her trl moral, dinsel, ahlaksal, siyasal, ideolojik kabullerinden arnm olarak kabilir. 7) Bilimin elde ettii sonular evrensel ve zorunludur; nk tam bir nesnellikle, deneysel ve matematiksel yoldan elde edilmilerdir.( zlem 1998) Ortada modern bilimi dier bilme etkinlikleri iinde sadece en baa koymakla yetinmeyen ve tek gvenli bilme etkinlii olarak da kabul eden bir n kabul vardr. Bu n kabulden hareket edildiinde ise, tarih ve kltre ynelecek bir bilimin olabilirlii phe ile karlanr. rnein Descartes tarihle ilgili bilgilerin kukulu olduunu syler. Tarihsel alanda bir znellik hkimdir. Lockea gre de tarihsel-toplumsal bilginin doruluundan, salamlndan phe edilmelidir. Hume ise bu dank olgular kavrayabilmek iin insan doasnn incelenmesi gerektiini syler. Burada insann davranlarn ynlendiren eylerin incelenmesi, bir bakma psikolojik bir aratrma yaplmas sz konusudur; ama psikolojiye dayanan bir aratrma yaplmasna karn yine de tarihsel- toplumsal alanda doadaki gibi bir bilimsel dzeyden sz etmek mmkn deildir. Yine de bu bilim felsefesi geleneinde, bilimin birlii(unified science) ilkesi egemendir. Toplumsal bilimlerde doa bilimine gre konumlandrlrlar. Doal gereklik ile toplumsal gereklik arasnda nesne farkllna dayal bir ayrm ngrlse de yntem farkllklarnn olabilecei kabul edilse de her iki bilim tipi de tek bilim tipine gre kurulurlar. Genel olarak bilimsel bilgi geleneksel bilginin karsnda konumlandrlr, nihai noktada rasyonel eletiriye dayal bilimsel sre, tarih iinde yallarn gelenek iinde dnyay anlamaya dayal olarak elde ettikleri bilgiye tezat tekil eder. Rasyonalite ve bilimsel yntemin uygulamalar ve prestiji artarken, inan temelli klasik hermentik gzden der. Gelenein bilgisi ve anlam dnyas ise cehaletle zdeletirilir Vaat edilmi bir dnyann kadran iinde amaszca koturan, gsteri budalas ocuklatrlm bir zaman ve onu yakalamak zorunda olan saat tamircisi. Oturduu tezghn banda, zaman anlamak ve mekanik bir saatin iinde zapt etmek iin harcad uzun yzyllar dnmektedir. imdi sadece arada bir bakt kk penceresinden dnyay seyreden skntl bir adamdr. Doa bilimleri daha 17.yy n balarnda felsefi temellerine oturur. Bacondan beri bilimlerin temeli ve yntemi bir sreklilik, tarih oluturur. Ama benzer bir durum tarih, toplum, siyaset, hukuk, devlet, teoloji, sanat gibi insan edimine ve tininin nesnelemesine bal olan alanlarda yoktur. Bu "nesneleme"yi kendisine nesne olarak alan bilime tin bilimleri, insan ya da kltr bilimleri denir. Comte doa bilimlerinden yola karak bir toplumbilim oluturmak ister. Yalnz Comte'un bilimleri sralamasnda doabilim-toplumbilim biiminde bir ikili ayrm yoktur, Ona gre btn bilimler, bir "doal sradzen" iinde yer alr. Modeli doa bilim olunca; toplumsal, tarihsel, kltrel olaylar sistematize edecek ve aklayacak bir GENEL YASAnn peine der. Tm tarih ve kltr alannda egemen olacak hal yasas gibi bir yasadan sz eder. Ama insann kendisi doal bilimin inceledii bir nesne olduunda, ya da doa biliminin nesnesini inceleyen zne olduunda onun deiken doasndan kaynaklanan bir takm problemlerle karlalr. ster bilimsel etkinliin nesnesi olsun, ister etkinlii yrten zne olsun insann eylemini ve

6 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

toplumlar tarih ve kltr gibi balamlardan arndrarak kavramak mmkn deildir. Ele alnan konular, onlar ele al tarzndan bamsz deildir bilimsel soru sorma tarznn ardnda, soruyu soran zne vardr. Yani konu(nesne), zneye dorudan ve dolaysz ak durmamaktadr, tersine konunun (nesnenin), znenin bilimsel ele al ve sorusunu soru tarzndan bamsz olmad grlr.(Stroker 1990,s.16) Doa bilimsel yntemlerle tinsel gereklie ynelmek yanltr. Doa bilimleri olgu zerine kurulur. Tinsel bilimler ise anlam. nsann sahip olduu deerler sistemi onun davran ve dnne etki eder. Ama deerler deneye uygun olgular deildir. Ama onlar da olmadan ne insan ne toplum kavranamaz. nsanlar kendilerini, birbirlerini, iinde yaadklar kurumlar hatta doay bile sahip olduklar deerlerin szgecinden geirdikten sonra kavrayabilir. Toplumsal bilimlerin 19yyda benimsedii bir yntem ve ayrm kalb vardr. NOMOTETK ve DOGRAFK bilimler. Nomotetik(Latince yasann amir hkm), evrenin kanunlarn aratrrken, insni fenomen ile fiziksel fenomen zerinde yaplan bilimsel aratrmalar zerinde, z itibariyle hibir fark bulunmamas durumunu anlatr. Grnen farklar zahiridir ve bu yzden geicidir. Genel gereklikler, ilkeleri ve evrensel olan bulmaya alr ve toplumsal yapnn ve deer ifade eden hkmlerin bu, genel, evrensel doular erevesinde ortaya konulabileceini dnr. Ve bunun yolu, klasik doa bilimlerinin teorik ncllerinin ve pratik tekniklerinin aynen alnp kullanlmasnda yatar. Bu yzden zaman(ve ya tarih) nomotetik sosyal bilimci iin ok nemli deildir. Pozitif bilimler genel kabulleri itibariyle bu epistemoloji etrafnda kmelenir. diografik bilimler, insann toplumsal eyleminin tekrarlanan bir ey olmadn ve bu yzden zamana ve mekna dayankl geni lekli genellemelere uygun olmadn dnr. k noktas zgl, biricik olan, dolaysyla da deiken, tesadf, farklla dayal olan saptamaktr. Bunun aranaca yer ise tarihsel gereklikleri saklayan metin, dokman ve arivlerdir. Nomotetik olann nesnellik iddiasna karn, idiografik znel olanla etkileir. Tinsel, kltr, sosyal, insan gibi adlandrmalar olan bilimler bu epistemoloji etrafnda kmelenir. diografik bilimlerde mutlak gereklik ve evrensellie ulamak zordur. Ulalan olgular tm toplumlar, kltrler asndan geerli genellemeler biiminde ifade etmek nomotetik bilimlerdeki kadar kolay deildir. Her toplumun yapsal zellikleri, tarih iinde yolculuklar farkldr. Hem tin bilimleri epistemolojisi, hem kltr bilimleri mantkl, akm, tarihi ve toplumu inceleyecek olan bilimleri konu ve yntem bakmndan doa bilimlerinden ayryorlar, Tarihi ve toplumu inceleyecek olan bilimlerin konusu doa deil insan ve tindir, kltrdr. Tin/ kltr/tarih/toplum dnyas, konu olarak u zelliklere sahip saylyor: 1) Konu bizatihi tarihseldir. 2) Bu konu alannda her ey tekillik arz eder. 3) Olaylar yasalara gre deil, konulmu vazedilmi eyler olarak kurallara, deerlere, felsefi, dinsel, ideolojik etkenlere gre ele alnr. Burada doada olduu gibi yasa-olgu ilikisi deil, insani ama-eylem ilikisi esastr. 4) Bu alanda doal nedenler deil, alara, kltrlere zg kalan insani/kltrel motifler vardr. 5) Tarih/toplum dnyasnda olgu deil, olay vardr. 6) Bu dnyada determinasyon deil, olaslk ve rastlant sz konusudur. 7) Bu dnya ancak belli perspektifler altnda inceleme konusu klnabilir; bu dnyann kendisi gre celi bir dnya olduu gibi, onu incelemek de ancak greceli bir konumdan hareketle mmkndr. (zlem 1998) Doa bilimler aklar, tinsel bilimler ise ancak znel olarak bir ANLAMA (verstehen)* konusu olabilen deerleri, normlar, ideleri ve bunlarn anlamlarn, ksacas tinsel gereklii ele almak zorundadrlar demitik. Doa bilimlerinin sahip olduu gereklik nicel deil nitel bir gerekliktir, deerlerden bamszdr. Ayrca doa bilimleri alglamann konusudur. Tinsel gereklii oluturan ideler, normlar, deerler her eyden nce yaanrlar. Bunlar tarihsel birikim olarak insan yaamn ynlendiren, hatta biimleyen eylerdir. Bu yzden bunlar empirik bir alglamann deil, znel bir anlamann konusu olabilirler. (zlem1986,s.30) Burada anlamay psikolojik bir kavram olarak almamz deil de kltr gereini bilme biimi olarak almamz doru olur. Tarihsel-toplumsal gereklik, sadece insan zg bir gereklik, doada rastlanmayan bir ama-eylem balantsn ieren bir dnyadr. Bu yzden pozitivistik bir aklamann deil, anlamaya dayal farkl bir bilimsel kurgunun rn olabilirler. Bu nokta kltr bilimlerinde yntem sorunu asndan byk nem tar. Bu ikinci tip bilim modelinin kkeni bni Halduna, Vicoya kadar gider. Ama bu modeli ilk olarak sistematik bir biimde ele alp doa bilimleriyle snrlarn izen Diltheydir. Kltr-tin bilimlerinin nesne alan, sahip olduu yntem eitlilii, oluturulan kavramlar, yaklamlar epistemolojik anlamda o denli farkllklar gsterir ki ortak bir lt erevesinde toplanmas zordur. te yandan bu alanda aratrma yapacak olan aratrmasna kendi deer ve seimlerinin yn vermesinden kanamaz. Bu sebeplerden dolay kltr bilimlerinde

7 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

grecelikten, yanl alglama denen eyden tmyle kanmak olanakszdr. Bu problemin zm DILTHEYden gelmitir. Dilthey iin bilginin temeli bilgi-kuramsal deil tarihseldir. Bilgi her tarihsel dnem ya da srete, o tarihsel dnem ya da srecin yaftasn oluturan tinselliin, yani tarihin de rndr. Birey kendini ve evreni bamsz ve zerk olarak asla tam tamna kavrayamaz; nk o tarih tarafndan belirlenmi ve tutuklanmtr. (zlem,1986,s. 31). Tutukludur nk o tarihsel bireydir. Algs tarihseldir. Dilthey, bilgi ve bilimi zamana(tarih) bal olmayan bir boyut iinde grmeye alan yenian doa bilime dayanan epistemolojisini tek yanl bulur, ama onu dlamaz. Onun yerine kkleri tinsellik, tarihsellik ve yaama kavramlarna dayanan bir meta-epistemoloji tasarlar. Bu meta-epistemoloji yaamn btnlne ynelen bir yaama felsefesi tabanna dayal olacaktr. Yaama felsefesi, yaamann btnln kavrama giriimi olacaktr. (zlem,1996,s.30) Diltheyin felsefeye getirdii anlama kavram dalist bir bilim anlayn iinde barndrr. Doa ve tin bilimleri iin aklama-anlama kartln temele alan bir dalizmdir bu. Aklama ile anlamann her bilme etkinliinin temel eleri olduunu gzden uzak tutmamalyz. Bu konuda Habermas 'n syledikleri nemlidir. Bu dalist kavram erevesinin dna kamayanlar anlamay yanl 'anlayarak', psikolojik bir yoruma tabi tutarak onu, duygudalk yoluyla kendini yabanc bir znenin zihinsel durumlarna yerletirme olarak grmektedir. Oysa Habermas 'ta anlama etkinlii bir diyaloga bir nc olarak dardan bakma deil, diyaloga dorudan doruya ikinci e olarak katlma demektir. Anlama bununla iletiimsel bir boyut kazanr. Ricoeur ise aklama ile anlama arasndaki atmann yalnzca grnte bir atma olduunu ve bu iki tutumun diyalektik olarak birbiriyle ilikili olduunu gstererek olay ile anlam diyalektiinin konuulan sylemdeki gibi yazl sylemde de devam ettiini dnr. Dilthey iin her tarihsel dnemde anlamlarn taycs olan DL, her tarihsel dnemin kendisini da vurduu, nesneletii ortamdr. Bir tarihsel dneme damgasn vuran deerler, o dnemin anlamlarnn taycs olarak dilde saptanabilirler. Bu yzden dilsel rnler olarak yazl metinler her zaman tinsel bilimlerin ana malzemesidir. Anlam ortaya karabilmemiz iin bavurulmas gereken temeldir. Dilthey her dnemi kendine zg bir btnlk olarak grrken, anlam ortaya karmak isteyen bizlerin farkl bir donanm ve gemiin deerlerinden olduka farkl bir yap iinde olduumuzu vurgular. Bu yzden bize yabanc olan gemii tam anlamyla kavrama olanaklarmz kstldr. Bu konuda yapabileceimiz ey, gemii, dilsel rnlerin, yazl yaptlarn dilini yorumlayarak anlamak, yani hermeneutik yapmaktr. yle ki, Diltey iin hermeneutik, tinsel bilimlerin ana ynetimidir ve tinsel bilimler hermeneutik bilimlerdir. (zlem,1996,s.34) Zaman evrendeki en byk labirenttir. Grdn bize byle syler saat tamircisi. nsan labirentin kk bir kesine skm, gemi ve gelecek arasnda sallanan salncaa mahkm olmu grr. Salnca tutan sonsuzluktur. nsan ise sonunun lm olduunu bilir. te bu onun yaantsn dnya zerinde oynad bir oyuna evirir. Zaman artr, kandrr, kendine balar onun deikenliinde insan bekleyen, ackl bir rpnmadr... Zaman biare insanla oynar, nne girilmesi tehlikeli yollar aar. Kukuyla girdii her yolun ortasnda bulduu, var olma abasdr. Yolun sonunda ise lm beklemektedir onu. Labirentin k yoktur. Tamirci herkese tepeden bakar. Anlamn Dnyas Anlama sorunsal iinde balca iki ana gelenek ortaya kmtr. Bunlardan birincisi; anlayc sosyolojinin iinde gelitii alandr. Weber, etnoyntembilimi gibi. kinci gelenek Dilthey ve Husserle dayanan anlama, Heidegger tarafndan varlk ve zaman da insan var oluunun temel zellii olarak ve anlama, Gadamer tarafndan hakikat ve yntem de tarihsel yaamn temel zellii olarak ontolojik bir biimde karakterize edilmitir.(Habermas 2001,s.135). Webere gre, Sosyolojinin temellendirilmesindeki temel epistemolojik mesele; doa bilimlerinin aklamas ile kltr bilimlerinin anlamasn badatrmaktr. nk bireyselletirici, kltr bilimleri (tarih) de, genelletirici kltr bilimi olarak sosyoloji de, kavramlarn ancak deer-eylem ilikisinden hareketle kurabildiklerinden, ncelikle anlamac bilimlerdir; ama zellikle genelletirici olmas gereken sosyoloji, ayn zamanda aklamac bir bilim olarak kurulmak zorundadr. (zlem 1990,s.82) Weber, sosyolojide anlama ynteminin etkin olmasnda hemfikirdir ama ona onun anlamaya bak sosyolojik anlamadr. Nedensel aklamay ieren bir nedensellik erevesinde bir anlama yaklamna sahiptir.Weber bu balamda anlayarak aklamak yntemi ile 3 ekilde ideal tip oluturmutur: 1. Mnferit bir hadisede davranta kast edilen gerek manay veya mana btnln yorumlama yolu ile kavramak demektir. Bu yol ile Weber hem genel hem de benzersiz olma zelliinde olan Bat Avrupa kapitalizmini incelemitir (Tarihsel yaklam). 2. Kitlesel davranlarda kast edilen ortalama ve yaklak manay veya mana btnln

8 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

yorumlama yolu ile kavramak. Weber tarihsel sre ierisinde farkl zaman ve toplumlarda karlalan "brokrasi" tiplemesini ortaya karmtr (kitlelerin sosyolojik olarak ele alnmas) 3. Ska grlen bir olayn saf tipini kurgulayabilmek iin ona bilimsel olarak atfedilen manay veya mana btnln yorumlama yolu ile kavramak eklindedir. Ekonomik kuramn nermelerini bu ekilde ele almtr. Deiim, serbest rekabet ve tamamen aklc bir etkinlik esasna gre rgtlenmi bir toplumda piyasalarn ayrntl bir ideal tablosunu incelemitir.(Tekel 2003) Etnoyntembilimi, kltrn iinden kltr anlama yntemidir. Gnlk hayata odaklanarak znel yaplarn nasl anlamlandrldn inceler. lgilendiimiz toplumun bir araya nasl geldiini, nasl yaplmakta olduunu anlamaya alr. Gnlk faaliyetlerin toplumsal yaplarn esas alr. Bireylerin objeleri ve gerekleen olaylar anlama biimleri ile bu biimin eyleme dnme sreci etnoyntembilimin ilgi alandr. Bu anlamlandrma srecinde bireyler kendilerince ifadeler kullanrlar. Anlatm kavram, birey tarafndan alglanan eyin ifade edilmesi anlamna gelir. Etnoyntembilimciler anlatmlarn, kime gre ve neye gre doru algland sorusu zerinde durmulardr Etnoyntembilimciler bir yandan taraflarn yorumlayc bir biimde rettikleri gndelik yaam pratiinin ilemsel ve salt tikel karakterini vurgularken, bir yandan da sosyal bilimcinin esas olarak bir taraf statsnde bulunmas olgusundan yntem bilgisel sonular karrlar.(Habermas, 2001,s.155) Hermeneutik Hermeneutik nedir sorusuna verilebilecek en basit cevap; verstehen yani idrak etmeyi salayan bir dnme gelenei olduudur. Bir bildirme, haber verme, eviri yapma, aklama ve amlama yorumlama sanatdr. Etimolojik kkenini Tanrlarn buyruklarn insanlarn anlayabilecei biimde anlatan, onlara manasn aklayan Hermesten alr. Hermeneutik etkinlii daima bir baka dnyaya ait bir anlam balamn, o an iinde yaanlan dnyaya aktarma/evirme etkinlii olmutur. Bu dncenin ifade edilmesi/bildirilmesi olarak hermeneiu esas anlam iinde geerlidir. Zaten ifade kavramnn kendisi, da vurma, aklama ve eviriyi ierecek ekilde ok anlaml bir kavramdr.(Gnay,2002,s.84) Antik a da szel ve sradan bir anlamn(dz anlam) ardnda ya da stnde bulunduu varsaylan esas anlam ortaya karmay amalar. Art ya da st anlamn karl olan hyponoia, alegorik yorumlamay anlatr. Teolojik hermeneutik, Hristiyan dogmatizmine dayanan, Eski Ahit ve Yeni Ahit arasndaki uyumazlklar ortadan kaldrmak iin Augustinus tarafndan gelitirilen bir yntemdir. Schleiermacher, hermeneutii evrensel bir anlama ve amlama retisi haline getirmeyi denemitir. Ona gre anlama, metnin dehalar-araslk temelinde retken tekrardr. Bylece Schleiermacher ile hermeneutikte dilin rol n plana km, filolojik yorumlamann snrlar zorlanmtr. letiimin, insanlarn birbirini anlamas zemininde temellendirilmesi hermeneutie yeni bir derinlik kazandrmtr. Schleiermacher iin bir anlam verme sanat olarak hermeneutiin bavurduu anlama yntemi evrensel bir yntem olarak, tm tinsel yaratlar, dnce rnlerini, bu yarat ve rnleri onlarn yapclar ile zdeletirerek ve bu arada kendimizi de onlarla zdeletirerek yeniden zihnimizde kurma yntemidir. Bu yntemle ele alnacak olan yazl metinler aslnda dilsel rnlerdir ve dil, bireyin olduu kadar, toplumun da evreni anlamlandrma ortamdr. Yani birey de, toplum da her tarihsel ada, szcklere yklenen ortak anlamlar aracl ile evreni kavrarlar. yle ki dil bu hali ile anlamlarn taycsdr. Byle olduu iindir ki dil, ayn zamanda her tarihsel ada insanln evreni nasl kavradklarn hermeneutik yoldan yorumlamamz salayan ortam olarak tarihin de taycsdr. yle ki her tarihsel yapt belli bir tarihtir.(zlem, 2001, s.246) Schleiermacherden sonra Dilthey, yaama kavramndan hareket ederek tin bilimlerini anlamac bilimler olarak konumlandrmtr. Hermeneutik de bu bilimlerin temel yntemidir. Dilthey anlamay yle tanmlar: Duyulara dardan verilen iaretler aracl ile isel gerekliin bilinmesini salayan bu ynteme anlama diyoruz.(Gnay,2002,s.91) Diltheyin hermeneutiinin temel bakn hayatn anlatmlar oluturur, duyular dnyasnda olan eyler her zaman bir zihnin anlatmlardr ki bu ifadeler bizim anlamamza yardm eder. Bu hermeneutik modelde bilincin homojenlii empati-anlama-verstehenin temelidir. Yani bu model insan doasnn homojenliini anlamay amalar. Dilthey iin insan tarihsel bir varlktr. Sabit, deimez bir doas yoktur. Bu ne demektir? Dilthey tarihi bir nesne olarak, gemi bir ey olarak dnmez. Tarihsellik, balca iki ey ifade etmektedir: 1- nsan kendisini yalnzca i gzlem aracl ile deil, yaamn nesnelleme yollar ile anlar. nsann bize ne olduunu bize yalnzca tarih syler. nsann kendisini anlamas dorudan deil dolayldr. 2- nsann doas deimez bir z deildir. (Gnay,2002,s.92) Dilthey ile birlikte felsefe yaama zerine bir etkinlik deil, yaamn iinde bir etkinlik olarak grlmeye balanmtr. Felsefeyle zerrece ilgisi yoktur ve ksa boylu, ufak tefek bir adamdr saatlerin usta

9 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

tamircisi. Zamann iine doldurduu doumlar lmler..savalar, dizleri zerine ken imparatorluklar mezar talar zerinde kurulan krallklar saysz kere doan ve batan gne ve elbette ki kitaplar hibir ktphaneye samayacak, hibir insann bilemeyecei kadar bilgi .Yorgundur. Heidegger, Diltheyin yaama kavramnn yerine var oluu koyar. Anlama, insann dnsel bir yetisi deil insan var oluunun temel hareketidir. Heideggerde hermeneutik, bir anlama yntemi olmaktan kp, insann varlk tarzna, d dnyaya alma biimine dnmtr. Heideggere gre insan evreni deil, kendi tarihi iinde kendini anlamaktadr. Bunun iin hermeneutik, insan var oluunun bizzat kendisini anlama biimidir. nsana anlama yolu ile ak olan ey, onun dndaki bir evren deildir. Varlk, her eyden nce bize dilde alan bir tarihtir. Heideggere gre; Kltr varl olarak insan, her zaman herhangi bir kltrel durum iine doar, kendini herhangi bir Dasein alan iinde bulur. Bu onun setii bir ey deildir; o herhangi bir kltrel durum iine, daseine atlm , braklmtr. Bylece o daha batan, kendini insan yarats bir anlamlar(simgeler) evreni iinde bulur. Yine bylece o, belli bir tarihsellik/kltrellik formu ierisinde kendi olanaklarn ve rnlerini anlayan ve yorumlayan bir konumdadr. Dolays ile anlama, insan var oluunun temel ynelimidir ve insan ancak anlar. nsan kendi tarihi iinde kendini anlamaktadr, yani srekli bir hermeneutik etkinlii iinde bulunmaktadr. Bize anlama yolu ile ak olan ey, o halde bizden bamsz olduu sanlan bir doa deildir. Doa bile bizler iin ancak bize dilde alan bir tarih olmaktan ibarettir. Dilin kendisi bir simgeler topluluu ve dzeni olduundan, tandmz sandmz ve dil aracl ile ifade ettiimiz her ey, simgesel/kltrel/tarihsel olmak zorundadr. Kltrel varlk olal beri, bizim evrenimiz doa deil, dildir, kltrdr. Dil insann evidir. (zlem 1993, s.127) nsann kltr hakknda syledii her eyin kendisi de kltr rndr. Dasein iin kltr iine hapsedilmilikten, atlmlktan k yolu yoktur. Ama her insan kendi var oluu zerinde, kendi btncl yorumunu gelitirmek gibi bir olanaa sahiptir. Heidegger iin anlama, kartezyen zneden farkl olarak var oluun tm potansiyel elerini varlk dolaym ile etkin klan znenin, btnsel etkinliidir. Oysa kartezyen zne, varlkta etkin olma konumunda olmayan ama bilme srelerinde etkin olan biridir. zetle sylenecek olursa Heidegger in hermeneutie katks fenomenolojik yntemi epistemolojik deil ontolojik bir ilgiyle kullanarak ilkinin doal tavr almann genel savn darda brakabilen saf znesine karn kendisinin tarihsel zneye vurgu yapmasndadr. Bu tavr deiiklii, tarihsel zne ile nesnesi arasnda tam bir birlik salayabilmi, ilkinin vard zne-nesne paralanmasn, vurgulad tarihsel anlama boyutuyla aabilmitir. (Kalayc) Gadamere gre, Heideggerin yapt en nemli ey anlamann ontolojik anlamn ortaya koymak olmutur. Bir baka deyile Heidegger, anlama kavramnn yntemsel bir kavram deil ontolojik bir problem olduunu kefetmitir. Gadamere gre hermeneutik, Diltheydeki metin yorumuna dayanan bir filolojik alma yntemi deil, bir metnin kendi iinde saklad zn anlalmas anlamnda felsefi bir etkinliktir. Gadamerin tmel felsefe olarak kavrad hermeneutik anlamaya dayanmtr. Anlamak demek, yorumlamak demektir. Yorumlamak da anlamann biimini, somutlamasn gsterir. Gadamere gre anlamann nesnesi(object), zdr. Bu z kavramak iin gelitirdii anlama teorisi; tarihsellik, durumsallk, ufuklarn kaynamas gibi kavramlarla biimlenir. Gadamer, btn anlamn dile ait olduunu ve kltr bilimlerinde anlamann bu nedenle dil ortam ierisinde incelenmesi gerektiini syler. Ama dil bir merkez ya da ama deil, bir ortamdr, bir aratr, temel deildir. Oyuncunun kendisi, oyunun yalnzca oyun olduunu ve amalarn ciddiyetini belirledii bir dnyada var olduunu bilir. Fakat o bunu, bir oyuncu olarak, bu ciddiyetle ilikiyi fiilen amalad/yneldii ekilde bilemez. Oyun amacna yalnzca oyuncu kendisini oyunda unutuyorsa ulaabilir Ciddiyet bize oyunun dna kma arsnda bulunan bir ey deildir, aksine oyunu oyun yapan eydir. Oyunu ciddiye almayan kii bir, oyunbozucudur.Oyunun olma modu (seinsweise), oyuncuya, oyuna, bir nesnenin karsndaymasna davranma imkn vermez. Oyuncu oyunun ne olduunu ve yapmakta olduu eyin sadece bir oyun olduunu ok iyi bilir; fakat neyi bildiini bilmez. (Gadamer, 2008,s.142) Saat tamircisi penceresinden darya bakt. Baklarnn ulat her nesne dalyor toza dnyordu. Her ey kozmik bir oyunun paras gibiydi. Keyifle glmsedi. Yeni, farkl bir saat yapmann ZAMANIYDI. * Verstehen anlamann tesinde idrak etmek, Erzahlen, aklamann tesinde, tasvir etmek anlamn tar. Ama bu yazda anlamak ve aklamak kelimeleri tercih edilmitir.

10 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y14.html

ASLAN, Hasan, BAKER, Ulus, BATUR, Enis

acl Doa Anlay

2004, zleme Armaan nkilab yay.

Bilimsel Kukudan, Bilimden Kukuya Doru, 1996, Cagito 6-7,YKY. Ya/zar 63+1 para-graf(fiti), Sanat dnyamz bahar 1994, yky.

OTUKSKEN, B. Ortaa yazlar,1993, Kabalc Yaynlar. EN, A.Kadir, ELIADE, Mircae, Heideggerde Varlk ve Zaman 2003, Asa kitapevi mgeler simgeler, Gece yaynlar 1992

ERKIZAN, H. Nur, Yaamn Anlam Olanaklar Olarak Etik,2005 lke dergisi(internet) GADAMER, H.G. Hakikat ve Yntem, 2008, Paradigma Yaynclk

GNAY, Mustafa, Dnce ve Kltr Tarihinde Hermeneutik 2002,D/B dergisi, s.19. HABERMAS, Jrgen,letiimsel Eylem Kuram,2001, Kabalc Yaynevi HORKHEIMER, M. Akl Tutulmas, 1986, Metis Yaynlar HUIZINGA, Johan, Homo Ludens, Ayrnt yaynlar 2006. 2.basm KALAYCI, N. Gadamer ve Hermeneutik, Yeditepe Felsefe Dergisi s.10. YT.

MALINOWSKI, B. By, Bilim, Din, Kabalc yaynlar 1990 ZLEM, Doan, ZLEM, Doan, ZLEM, Doan, ZLEM, Doan, POPPER, Karl.R, STRKER, E. TEKEL, Suna Kltr Bilimleri, Kltr Felsefesi, 1986, Remzi Kitapevi Max Weberde Bilim ve Sosyoloji, 1990, Ara yaynclk. Felsefe Yazlar,1993, Anahtar Yaynlar Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek 1998, metis yay.(felsefeekibi) Ak Toplum ve Dmanlar c.1 1967, TSID yay. Bilim Kuramna Giri, 190, Ara yaynclk Sosyoloji Tarihi 2003 gz.(internet makalesi)

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

11 -> 11

18.11.2008 20:29

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Sosyal Bilimlerde Anlam Anlamak Sorunsal


Felsefe Ekibi

Not: Metnin soruna bilim kuramnn perspektifinden bakan ilk blm alntlanmtr. kinci blm, grngbilimsel, etnoyntembilimsel, yorumbilgisel okullarn bak alarn iermektedir. (1) Dilthey'e ye Husserl'e dayanan gelenekte anlama, Heidegger tarafndan Sein und Zeit'da (1927) insan varoluunun, temel zellii olarak ve anlama, Gadamer tarafndan Wahrheit und Methode'de (1960) tarihsel yaamn temel zellii olarak ontolojik bir biimde karakterize edilmitir. Bu yaklam biimine kesinlikle dizgesel olarak dayanmak istemiyorum, ama son onyllarda sosyal bilimsel temeller zerine yrtlen yntembilgisel tartmann benzer sonulara gtrdn gstermek istiyorum: "Gndelik aktrlerin eylemlerinin tanmlanmasnn retimi, sregelen bir pratik olarak toplumsal hayata elik etmez, kesinlikle onun retiminin ayrlmaz parasdr ve ondan ayrlamaz, nk dierlerinin ne yaptnn nitelendirilmesi ya da daha daraltrsak amalan ve yaptklarnn gerekeleri, iletiimsel amacn aktarlmasn salayacak znelerarasl mmkn klmaktadr. Bu adan, verstehen [anlama] toplumsal dnyaya giri iin, sosyal bilimlere zg, zel bir yntem olarak deil, insan toplumunun yeleri tarafndan retilmi ve yeniden retilmi bir ontolojik durum olarak grlmelidir." Sosyoloji, nesne alanna anlayc bir biimde erime yolunu bulmaya almaldr, nk orada nesne alannn onlar sayesinde ve onlarn iinde bir lde nceden, yani her trl kuramsal mdahaleden nce kurulduu anlama srelerini hazr bulur. Sosyal bilimci simgesel olarak nceden yaplandrlm nesnelerle karlar; bu nesneler konuma ve eyleme yetisi olan znelerin bu nesneleri retmesini salayan kuram ncesi bilginin yaplarn cisimlendirir. Sosyal bilimcinin nesne alann kurarken karlat, simgesel olarak nceden yaplandrlm gerekliin i mant, nesne alannda ortaya kan konuma ve eylem yetisi bulunan znelerin toplumsal yaam balamn onlara uyarak dolaysz ya da dolayl bir biimde ortaya koyduklar retme kurallarnda gizlidir. Sosyal bilimlerin nesne alan, "bir yaama evreninin bileeni" tanmna giren her eyi kapsar. Bu deyimin ne anlama geldii, sezgisel olarak, konutuumuz ve eylediimiz srada ortaya koyduumuz simgesel nesnelere iaret ederek aklanabilir: Dolaysz anlatmlardan (sz eylemleri, amasal etkinlikler, ibirlikleri gibi) balayarak, bu anlatmlarn tortular zerinden (metinler, gelenekler, belgeler, sanat yaptlar, kuramlar, maddi kltr nesneleri, mallar, teknikler vb. gibi) dolayl olarak ortaya konan, rgtlenebilen ve kendi kendilerini kararl duruma getirebilen yaplanmalara (kurumlar, toplumsal dizgeler ve kiilik yaplar) kadar. Konuma ve eyleme, sosyokltrel bir yaama evrenine dahil olma ve onun bir bileeni olma durumunu geici bir biimde de olsa aklamak istediimizde bavurduumuz, aklanmam temel kavramlardr. imdi, tin bilimlerindeki ve sosyal bilimlerdeki "anlama" sorunsalnn yntembilgisel bir nem kazanmasnn nedeni, her eyden nce bilim adamnn simgesel olarak nceden yaplanm gereklie yalnzca gzlem zerinden ulaamamas ve anlam anlamann yntemsel adan deney srasndaki gzlemin denetlendii biimde denetlenmesidir. Sosyal bilimci yaama evrenine, ilkesel olarak sosyal bilim bakmndan sradan bir insann eritii yoldan baka bir yolla erimez. Bileenlerini betimlemek istedii yaama evrenine belirli bir biimde zaten dahil olmas gerekir. Bu bileenleri betimlemek iin, onlar anlayabiliyor olmaldr; onlar anlamak

1 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

iin, ilkesel olarak onlarn retiliine katlabiliyor olmaldr; ve katlma da dahil olmay ngerektirir. Bu durum, ileride greceimiz gibi, yorumcunun anlam anlamaya kuku gtrmez bir betimleyici nitelik gvenceleyebilecek olan imlem ve geerlilik sorunlar arasndaki ayrm yapmasn yasaklar. Bu konuda drt dn ortaya koymak istiyorum. (a)Anlama sorunsal ikici bir bilim grnn ekirdeini iinde tar. Tarihselcilik (Dilthey, Misch) ve Yeni Kantlk (Windelband, Rickert) doa ve tin bilimleri iin aklama-anlama kartl dzleminde bir ikicilik kurdu. Aklama-anlama 2 tartmasnn bu "ilk raundu" bugn artk gncel deil. Ama grngbilimsel, dil zmleyici ve yorumbilgisel yaklam biimlerinin sosyolojiye alnmasyla birlikte, Husserl ve Schtz'le, Wittgenstein ve Winch'le, Heidegger ve Gadamer'le balantl olarak bir tartma balad; bu tartmada sosyal bilimlerin, fizik gibi prototip doa bilimleri karsnda iletiimsel deneyimin yntembilgisel rol asndan zel bir konumu temellendirildi. Buna karlk empirist bilim kuram, daha Viyana Yeni Pozitivizmi'nde gelitirilmi bulunan tek bilim kavramn savundu. Sonradan birka kii srdrmeye alm olsa da, 3 bu tartmaya kapanm gzyle baklabilir. ncelikle Abel'e dayanan eletiriciler, 4 anlamay empati olarak, kendini yabanc bir znenin zihinsel durumlarnn yerine koymak gibi gizemli bir edim olarak, yanl anladlar; onlar, empirist varsaymlar yznden iletiimsel eylemleri, anlamann zdeleyim kuram anlamnda yeniden yorumlamak zorunda kalmlard. 5 Tartmann bir sonraki evresi, zmleyici bilim kuramnn postempirist6 dnmyle balatlmtr. Mary Hesse, doa bilimlerinin ve sosyal bilimlerin allageldii zere kar karya konulmasnn temelinde, artk alm bulunan bir doa bilimleri, genel olarak da empirik-zmleyici bilimler kavramnn yattn savunuyor. Kuhn, Popper, Lakatos ve Feyerabend'in modern fiziin tarihi zerine balatt tartma (1) kuramlarn snand verilerin, sz konusu kuram dilinden bamsz olarak betimlenemeyeceini; (2) kuramlarn normal olarak yanllamacln ilkelerine gre deil, tersine kuramlararas ilikileri netletirme abasnda ortaya kt gibi, birbirleriyle ilikileri tikel yaama biimlerine benzeyen paradigmalara bamllk iinde seildiini gsterdi: "Verilerin kuramdan ayrlamayacann ve onlarn anlatmlarnn kuramsal kategorilerin iinde olduunun, kuramsal bilimin dilinin indirgenemez biimde metaforik ve biimlendirilemez olduunun, bilimin mantnn yorumlama-yeniden yorumlama ve verinin kuram cinsinden, kuramn da veri cinsinden kendini dzeltmesi biiminde dairesel olduunun yeteri kadar gsterilmi olduunu kabul ediyorum." 7 Mary Hesse, buradan (3) doa bilimlerinde kuram oluturmann, anlamann yorumbilgisel modeline gre zmlenebilecek yorumlamalara sosyal bilimlerde olduundan daha az baml olmad sonucunu karyor. Tam da anlama sorunsal asndan, sosyal bilimlerin bir zel konumu temellendirilememi gibi grnyor.8 Buna karlk Giddens, sosyal bilimlerde zgl yani ifte bir yorumbilgisel devin bulunduunu hakl olarak ne sryor: "Bilimde, paradigmalarn veya byk lde eliik kuramsal emalarn aracl, baka trden anlam ereveleri arasndaki ilikilerde ierilene benzer bir yorumbilgisel sorundur. Fakat sosyoloji, doa bilimlerinden farkl olarak, anlam erevelerinin yaratlnn ve yeniden retiminin, zmlemeye alt eyin, yani insann sosyal davrannn en nemli koulunu oluturan nceden yorumlanm bir dnyayla urar: Sosyal bilimlerde ifte bir yorumbilgisinin bulunmasnn nedeni budur...."9 Giddens "ifte" bir yorumbilgisinden sz ediyor, nk sosyal bilimlerde anlama sorunlar yalnzca verilerin betimlenmesinin kavram bamll zerinden ve kuram dillerinin paradigmaya bamll zerinden devreye girmiyor; burada daha kuram oluturmann eiine varlmadan, yani verilerin kuramsal betimlenii srasnda deil, daha elde edilmeleri aamasnda bir anlama sorunsal ortaya kyor. nk kuramsal kavramlarn nda ve lme ilemlerinin yardmyla bilimsel verilere dntrlebilecek olan gndelik yaam deneyimi, zaten simgesel bir yapdadr ve yaln gzlemle eriilemez. Verilerin paradigmaya bal kuramsal betimlenii, yorumlamann, tm bilimlere yapsal olarak benzer devler ykleyen bir aamasn gerektiriyorsa, o zaman sosyal bilimler iin gzlem dili ve kuram dili ilikisinde bir baka sorunun ortaya kt bir O-yorumlama aamasnn kanlmazl kantlanabilir. Bunun tek nedeni, gzlem dilinin kuram diline baml oluu deilir; sosyal bilimsel "gzlemci" herhangi bir kurama ball semeden nce, verilere ancak onlar zerinden eriilebilecek anlama srelerinde bir taraf olarak, nesne alannda sz konusu olan dili kullanmak zorundadr. zgl anlama sorunu, sosyal bilimcinin nesne alannda "nceden bulduu" bu dili ntr bir ara olarak "kullanamayaca"ndan kaynaklanr. Sosyal bilimci, bir yaama evreninin ve stelik kendi yaama evreninin yelerinin, kendisinin de sradan bir kii olarak sezgisel bir biimde bildii ve zmlemeye gerek duymadan her anlama srecine getirdii kuram ncesi bilgisine bavurmadan, bu dilin "iine giremez." Geri bu yeni bir kavray deildir, tersine tek bilim tasarmn eletirenlerin her zaman savunmu bulunduu savn ta kendisidir. Bu sava yalnzca yeni bir k tutulmutur, nk zmleyici bilim kuram, yakn dnemdeki postempirist dnmyle birlikte, anlama

2 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

kuramlar tarafndan kendisine sunulmu bulunan eletirel kavray kendi yntemleriyle yeniden kefetmitir. Bu kavray, Peirce'den Dewey'e dek uzanan pragmatiki bilim mant izgisinde zaten vard. b) Nesne alanlarn yorumlama yoluyla anlamak zorunda olan bilimlerde, anlamann zel yorumbilgisel zorluklar nelerdir? Bu soruyu H. Skjervheim daha 1959 ylnda ele almtr. " Skjervheim, sosyal bilimsel nesnelcilik hakkndaki tartmay yeniden balatanlardandr; bu tartma R. F. Bernstein'n "The Restricting of Social and Political Theory" (1963) balkl kapsaml incelemesi ile, geici olarak sona ermiti. P. Winch'in The Idea of a Social Science (1958) kitabnn sansasyonel etkisi altnda anlama sorunsalnn yntembilgisel adan arpc sonular, yani anlamann sorunsal yn zerinde ilk alann H. Skjervheim olduuna yeterince dikkat edilmemitir. Skjervheim, anlam anlamann bir deneyim kipi olduu savyla balyor. Anlama, kuramsal temel kavram olarak alnrsa, simgesel imlemleri veriler olarak grmek gerekir: "Bizim iin nemli olan ... anlamlarn -teki kiilerin anlatmlarnn ve davranlarnn anlam, yazlan ve konuulan szcklerin anlamlar- verilen eye ait olarak grlmesi gerektiidir. Baka bir deyile, bizim nerdiimiz, anlamla ve bizim dier zihinlere ilikin bilgimizle ilgili bir alglama kuramdr."1 Simgesel anlatmlarn "alglannn" zmlemesi anlam anlamann fiziksel nesnelerin alglanndan nerede ayrldna aklk getiriyor: Anlam anlama, anlatm ortaya koyan zne ile znelerarast bir ilikiye girmeyi gerektiriyor. mlemin alglanmas kuram denilen kuram iletiimsel deneyim kavramn aklyor ve burada, zmsel bilim kuramnda "unutulmu olan izlee": iletiimsel eylemde ego ile alter-ego arasnda kurulan zneleraraslk izleine rastlyor: Skjervheim iki temel tutum arasndaki fark vurguluyor. nc kii rolnde dnyadaki bir eyi gzlemleyen ya da bunun hakknda bir nermede bulunan bir kimse nesneletirici bir tutum iindedir. Buna karlk bir iletiime katlan ve birinci kii (Ego) rolnde bir ikinci kii (alter-ego olarak kendisi de ikinci bir kiiye kar ego gibi davranan) ile zneleraras bir ilikiye giren kimse, nesnelletirici olmayan ya da bugn syleyebileceimiz gibi, edimsel bir tutum iindedir. Herkes gzlemleri kendisi iin yapar ve bir baka gzlemcinin gzlem nermelerini de (gerektiinde, lmelerin sonularna gre) yine herkes kendisi iin snar. Bu sre ilkesel olarak geliigzel gzlemciler arasnda birbiriyle uyuan deiik nermelere vardryorsa, bir gzlemin geerlilii yeterince gvencelenmi kabul edilebilir. Buna karlk, anlam anlama, tekbenci bir biimde yaplamayan bir deneyimdir, nk iletiimsel bir deneyimdir. Simgesel bir anlatm anlama, ilkesel olarak bir anlama srecine katlmay gerektirir. Eylemlerde, kurumlarda, emek rnlerinde, szcklerde, ibirlii balantlarnda ya da belgelerde cisimlenmi imlemlere, yalnzca ieriden eriilebilir. Simgesel olarak nceden yaplanm bir gereklik, iletiim yetisi olan bir gzlemcinin baklar karsnda sk skya kapal, hatta anlalmaz kalmas gereken bir evren oluturur. Yaama evreninin kaplar yalnzca, dil ve eylem edincini kullanan bir zneye alr. Bu zne, yaama evreninin yelerinin iletiimlerine en azndan sanal olarak katlmakla ve bylece kendisi de en azndan potansiyel bir ye olmakla, bu yaama evrenine girebilir. Sosyal bilimci burada bir insan olarak sezgisel biimde sahip olduu bir edinci ve bir bilgiyi kullanmak zorundadr. Ama kendisi bu kuram ncesi bilgiyi tanlamad ve zmlemeye sokmad iin, anlamak amacyla yalnzca iine girdii iletiim srecine, bir taraf olarak hangi lde mdahale edip bylelikle onu deitirdiini ve bunun ne gibi sonular olduunu denetleyemez. Anlama sreci aklanmam bir biimde bir ortaya koyma sreciyle balantldr. Bylelikle anlama sorunsal u ksa soruyla anlatlabilir: Anlamann nesnellii, bir anlama srecine katlan kiinin edimsel tutumuyla nasl badatrlabilir? Skjervheim bu noktadan nesneletirici ve edimsel tutum arasndaki karlkl deiimin yntembilgisel imlemini zmlyor. Bu deiimle, sosyal bilimlerin bir ift anlamllnn bantsnn bulunduunu sylyor, "ki, bu da insann konumunun temel ift anlamllnn, dierinin orada, hem benim iin bir nesne olarak hem de benimle birlikte baka bir zne olarak bulunmasnnn bir sonucudur. Bu ikicilik, dieriyle olan iletiimin en nemli aralarndan birinde, konuulan szckte ortaya kar. tekinin szceledii szcklere sadece sesler olarak yaklaabiliriz ya da anlamlarn anlyorsak, onlara, ne diyorsa onu dedii olgusunu kaydederek, olgular olarak yaklaabiliriz; ya da syledii eye bir bilgi iddias olarak yaklaabiliriz, bu durumda syledii eyin zerinde, onun yaam yksne ait bir olgu olarak deil doru ya da yanl bir ey olarak dururuz, ilk iki durumda, teki benim iin bir deiik yollarla olsa da bir nesneyken, sonuncusunda o benimle eit koullar iinde olan ve ortak dnyamzla ilgili endielerimi paylamasyla beni ilgilendiren bir znedir. 14 Skjervheim burada ilgin bir olguya, birinci bir kiinin ikinci bir kii karsndaki edimsel tutumunun ayn zamanda geerlilik iddialarna ynlenme anlamna geldiine dikkat ekiyor. Bu tutum iinde ego, alter tarafndan ne srlen bir doruluk iddiasn, nesnel dnyada

3 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

karlalan bir ey olarak ele alamaz; ego bu iddiayla cepheden karlar, bu iddiay ciddiye almas, buna evet ya da hayr biiminde tepki gstermesi (ya da bu iddiann hakl olup olmad sorusunu, henz yantlanmam olarak bir kenara brakmas) gerekir. Ego, alter'in szcesini, simgesel olarak cisimlenmi bilgi olarak kavramak zorundadr. Bu durum, anlama srelerinin karakteriyle aklanr. Bakalaryla anlamak isteyen kimse, taraflarn bir gr birlii oluup olumadna karar vermesini salayan ortak standartlar varsaymaldr. Ama iletiim srelerine katlma, bir kimsenin bir bakasnn geerlilik iddialarna tavr almas gerektii anlamna geliyorsa, sosyal bilimci iletiimsel deneyimleri toplad zaman diliminde bile, karsndaki kiinin szcesini salt bir olgu olarak kavrama opsiyonuna sahip deildir. Burada, sosyal bilimcinin Skjervheim tarafndan ayrlan ikinci ve nc durumlar, bir szcenin anlamsal ieriini anlamay ve bu szceyle bal geerli olma iddiasna tepki vermeyi, birbirinden bamsz olarak ele alp alamayaca sorusu ortaya kmaktadr. Skjervheim henz doyurucu bir zmleme sunmuyor, ama dn, daha bu noktada bizim balammz asndan nemli sonulara iaret ediyor. (c) Anlam anlama bir deneyim kipi olarak kavranacaksa ve iletiimsel deneyim yalnzca bir etkileim tarafnn edimsel tutumu iinde olanaklysa, dile baml veriler toplayan gzlemci sosyal bilimci, sosyal bilim asndan sradan bir kiiyle benzer bir stat iinde olmaldr. Bu iki kiinin yorumlama baaranlarnn yapsal benzerlii nereye kadar uzanr? Bu soruyu yantlarken, konumann ve eylemenin ayn ey olmadn anmsamak yararl olacaktr. Dorudan taraflar iletiimsel gndelik yaam pratiinde eylem niyetlerini izlerler: Ortaklaa yorumlama srecine katlma, taraflarn onun temelinde eylem planlarn koordine edebildii ve kendi niyetlerini gerekletirebildii bir gr birliinin oluturulmasna yarar. Sosyal bilimsel yorumcu bu trden eylem niyetleri gtmez; anlama srecine, yorumcunun hedefe ynelik eyleminin dorudan taraflarn hedefe ynelik eylemleriyle koordine edilmesini gerektiren bir ama iin deil, anlamak iin katlr. Sosyal bilimcinin iinde aktr olarak devindii eylem dizgesi bir baka dzlemde yer alr; bu dzlem esas olarak bilim dizgesinin bir tortusudur, ama yine de gzlemlenen eylem dizgesiyle rtmez. Sosyal bilimci gzlemledii eylem dizgesi iinde, adeta aktrlk zelliklerini bir kenara brakarak yer alr, bir konuucu ve dinleyici olarak sadece ve sadece anlama sreci zerinde younlar. Bu durum aktarlm belgeleri deifre eden, metinleri eviren, gelenekleri amlayan vb. bir tin bilimci modelinde akla kavuturulabilir. Bu rnekte, zgn anlama srecine katlanlar, bir zaman uzaklndan dahil olan yorumcunun sanal katlmn fark edemezler bile. Bu rnek, kart bir modele, etkin varlyla zgn sahneyi kanlmaz bir biimde deitiren katlmc gzlemci modeline de k tutuyor. Bu durumda bile, yorumcunun verili bir balama, dikkati az ya da ok ekmeden eklemlenmeye alt eylemler, teki aktrlerin eylemlerinin anlalmasnn anahtar olan anlama srecine zamac iin katlma konusunda yalnzca yardma ilevlere sahiptir. Aklanmas gereken 'yardmc ilevler' deyimini bir kenara brakyorum ve salt 'sanal' bir katlmdan sz ediyorum; nk yorumcu, aktrlk zellii asndan bakldnda, gncel balamla deil, baka bir eylem dizgesiyle ilikili olan hedefi gder. Bu bakmdan yorumcu, gzlem balam iinde kendisine zg eylem niyetleri gtmez. Peki sosyal bilimci bir yorumcunun anlamasnn nesnellii sorunu asndan, sanal katlmcnn rol ne anlama gelir? Skjervheim'in sayd alternatifleri inceleyelim. Yorumcu kendini kesin anlamyla gzlemle snrlarsa, szceleri anlamadan, onlarn fiziksel tzlerini alglar, iletiimsel deneyimlerde bulunabilmek iin edimsel bir tutum almas ve zgn anlama srecine, her zamanki gibi yalnzca sanal bir biimde de olsa katlmas gerekir. Bu srada sosyal bilimci kendini Skjervheim'in varsayd gibi, taraflarn szceleriyle ne srdkleri geerlilik iddialarna tepki vermeden, szcelerin anlamsal ieriinin betimsel bir kavranyla, sanki bu bir olguymu gibi snrl tutabilir mi? Yorumcu bir szceyi, model olarak aldmz rnekte anlamaya ynlenmi bir sz eylemini anlamak iin bu szcenin geerlilik koullarn bilmek zorundadr; bu szceye bal geerlilik iddiasnn hangi koullarda kabul edilebilir olduunu, yani bir dinleyici tarafndan hangi koullarda normal bir biimde kabul edilmesi gerektiini bilmek zorundadr. Bir sz edimini, ancak onu neyin kabul edilebilir yaptn biliyorsak anlarz. Yorumcu bu bilgiyle, o srada gzlemledii iletiim balamnda ya da karlatrlabilir benzer baka balamlarda iliki kurmayacak da nerede kuracaktr? Yorumcu iletiimsel edimlerin imlemini, ancak bu edimler anlamaya ynlenmi eylem balamna yerletirilmi olduu iin anlayabilir - bu durum, Wittgenstein'in imlemin kullanm kuramndaki merkezi kavraynn ve k noktasn oluturur. 15 Yorumcu, katlanlarn eylem planlarnn gr birlii oluturma yoluyla ne zaman koordine edildiini ve deiik aktrlerin eylemleri arasndaki balarn gr birlii yokluundan tr ne zaman koptuunu grerek, simgesel anlatmlarn hangi koullarda geerli olarak kabul edildiini ve onlara bal geerlilik iddiasnn ne zaman eletirilip reddedildiini gzlemler. Demek ki yorumcu bir anlatmn anlamsal ieriini, taraflarn tartmal nermeye evet ya da hayr diyerek ya da ekimser kalarak tepki verdikleri eylem balamlarndan bamsz olarak akla kavuturamaz. Ve taraflar kendi tavrlarn almaya ynelten rtk nedenleri ortaya koymadan da bu evet/hayr biimindeki tavr almalar anlayamaz. nk anlama ve uyumazlk, bunlara salt dsal koullarn neden olmad ve karlkl geerlilik iddialarna gre lldkleri srece taraflarn elinde gerekten bulunan ya da bulunduu varsaylan gerekelere dayanr. ou zaman rtk olan bu

4 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

gerekeler, anlama srelerinin zerinde dnd eksenleri olutururlar. Ama bir yorumcu bir anlatm anlayabilmek iin konuucunun kendi anlatmnn geerliliini gerektiinde ve uygun koullarda savunmasn salayan nedenleri gz nnde bulundurmak zorundaysa, kendisi de geerlilik iddialarnn yarglanmas srecinin iine ekilecektir. Gerekeler nc bir kiinin tutumuyla, yani ya onaylayc, reddedici ya da ekimser bir tepkide bulunmakszn kesinlikle betimlenemeyen bir malzemeden yaplmtr. Yorumcu, bir "gerekeyi" kendi temellendirme iddiasyla yeniden kuramazsa, yani Max Weber'in deyiiyle rasyonel bir biimde yorumlayamazsa, onu anlayamaz. Gerekelerin betimlenii, betimlemeyi yapan kii kendisini o anda onlarn salamln yarglayamayacak durumda grse bile, eo ipso bir deerlendirme gerektirir. Gerekeleri ancak, niin salam olup olmadklar ve gerektiinde nedenlerin iyi ya da kt olduuna ilikin bir karar vermenin niin (henz) olanakl olmad anlald lde anlamak olanakldr. Bu yzden bir yorumcu eletirilebilir geerlilik iddialar zerinden bir gerekeler potansiyeline bal olan ve bylelikle bilgiyi temsil eden anlatmlar, onlara kar bir tavr almadan yorumlayamaz. Ve kendi yarglama standartlarn oluturmadan bir tavr alamaz; bu standartlar da her durumda onun benimsedii standartlar olmaldr. Bu standartlar teki deiik yarglama standartlar karsnda eletireldir. Yorumcu bir alter'in ne srd geerlilik iddiasna tavr aldnda, dpedz hazr bulmakla kalmayp doru olduklarn da benimsek zorunda kald standartlar da uygulam olur. Bu bakmdan sadece sanal bir katlm, yorumcuyu bir dorudan tarafn ykmllklerinden kurtarmaz: Anlamann nesnellii sorunu asndan belirleyici olan noktada, hem sosyal bilimci gzlemcilerden hem de sosyal bilimlerle ilgisi olmayan sradan insanlardan ayn trde yorumlama baarm beklenir. Buraya kadarki dnlerimiz anlam anlama ynteminin, bilginin allageldik nesnellik trnn tartma gtrr kaldn, nk yorumcunun kendi eylem niyetleri olmasa bile, iletiimsel eyleme katlmak ve nesne alannda ortaya kan geerlilik iddialaryla kar karya kalmak zorunda olduunu ortaya koymaya ynelikti. Yorumcu geerlilik iddialarna ynlenmi eylemin rasyonel iyapsnn karsna, rasyonel yaklaml bir yorumla kmaldr. Yorumcu bu yorumu ancak nesneletirici bir gzlemci statsne girme pahasna tarafszlatrlabilir; ama bu statden isel anlam bantlarna erimek olanakszdr. Yani iletiimsel eylemlerin anlalmas ile rasyonel yorumlarn yaklam arasnda temel bir bant vardr. Bu bant temeldir, nk iletiimsel eylemler ncelikle olgusal aklar iinde anlalp ancak bundan sonra ideal tiplere ilikin bir ak modeliyle karlatrlmak gibi iki aamal bir biimde yorumlanamaz. Sanal, kendisi eylem niyetleri gtmeyen, katlmc bir yorumcunun olgusal olarak srmekte olan bir anlama srecinin anlamn ancak betimsel olarak kavrayabilmesi iin, karsna kan anlamay ve gr aykrln, geerlilik iddialarn ve potansiyel gerekeleri, kendisinin ve dorudan taraflarn ilksel olarak paylat ortak bir temel zerinde yargladn varsaymas gerekir. Betimlemelerinin temeline iletiimsel eylem modelini koyan bir sosyal bilimsel yorumcu iin bu varsaym her durumda zorunludur. Son olarak, bu modelin geni anlamda ontolojik varsaymlarndan bu sonucun ktn gstermek istiyorum. d) Bir davran teleolojik eylem olarak betimlediimizde, eyleyenin belirli ontolojik varsaymlarda bulunduunu, iinde bir eyi bilebilecei ve ona hedefe ynelik bir biimde mdahale edebilecei nesnel bir dnyay gz nnde bulundurduunu varsayarz. Aktr gzlemleyen bizler, ayn zamanda aktrn znel dnyas asndan ontolojik varsaymlarda da bulunuruz. Genel olarak dnya ile, eyleyenin bak asndan grnd biimiyle dnya arasnda bir ayrm yaparz. Aktrn (bizim kanmzca) doru olandan farkl olarak neyi doru varsaydn betimleyici bir biimde saptayabiliriz. Betimleyici ve rasyonel bir yorum arasnda yaplan seim, aktrn kendi kanlaryla balad doruluk iddiasna ve teleolojik eylemleriyle balad dorulua ilikin baar iddiasn, nesnel yarglamaya ak iddialar olarak ya reddetmeye ya da ciddiye almaya karar vermemizden oluur. Bu iddialarn geerlilik iddialar olduklarn reddedersek, grleri ve niyetleri znel bir ey olarak, yani bir aktr tarafndan kendi gr ya da niyeti olarak sunulduunda, onun znel dnyasna atfedilmesi gereken bir ey olarak ele alrz. Bu durumda, doruluk ve baar iddialarn, grleri ve niyetleri anlatmsal szceler olarak ele almakla ntralize ederiz; ve bu szceler nesnel olarak ancak itenlik ve sahicilik bak alarndan yarglanabilir. Bu bak alar ise, ilksel olarak sadece, deyim yerindeyse izleyicisiz bir aktrn teleolojik eylemine uygulanamaz. Buna karlk, aktrn eylemlerini tam da onun rasyonel olarak kastettii bir biimde ciddiye alrsak, onun (varsaylan) baar beklentilerini, bizim bilgimize ve bizim olgusal eylem akn ideal tipe ilikin bir biimde tasarlanm amasal-rasyonel eylem ak ile karlatrmamza dayanan bir eletiriden geiririz. Eyleyen kii elbette bu eletiriyi ancak, onun teleolojik eylem modelinin izin verdiinden farkl yetilerle donattmzda yantlayabilir. Karlkl bir eletiri ancak eyleyenin de kiileraras ilikilere girebilmesi, iletiimsel eylemde bulunabilmesi ve hatta zel ve tartm adn verdiimiz, varsaymlar asndan zengin bir iletiime katlabilmesi durumunda olanakldr. Benzer bir dnme deneyini, bir davran normlara gre dzenlenen eylem olarak betimlediimiz durum iin de yapabiliriz. Bu srada, aktrn ikinci bir dnyay, iinde normlara uygun davran, normlara uymayan davrantan ayrabilecei sosyal dnyay hesaba kattn varsayarz. Ve bu defa da gzlemci olarak bizler ayn zamanda, bylelikle aktre grnen sosyal dnya ile teki katlmclara ve bize grnen sosyal dnyay birbirinden ayrabilmek iin

5 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

aktrn znel dnyas asndan ontolojik varsaymlarda bulunuruz. Rasyonel bir yorum ile betimleyici bir yorum arasndaki seim burada da, aktrn eylemlerine balad normatif geerlilik iddiasnn gerekli deiiklikler yapldktan sonra ciddiye mi alnaca, yoksa salt znel bir ey olarak yeniden mi yorumlanacana ilikin karardan oluur. Burada da betimleyici yorum, aktrn meru kabul edilen bir norma uymakla, rasyonel olarak neyi kastettiinin yeniden yorumlanmasna dayanr. Burada da, rasyonel bir yorum durumunda bizimle, normatif eylem modelinin snrlar iinde bir tartm taraf olarak normlarn geerlilii hakknda varsaymsal bir tutumla tartma yeteneiyle donatlmam bulunan bir aktr arasnda bir asimetri kalacaktr. Bir davran dramaturjik eylem olarak betimlediimiz ve aktr buna karlk den dnya kavramlaryla donattmz zaman da bu asimetri varln korur. Biz gzlemciler rasyonel bir yorum yaptmzda, aktrn temyiz edemeyecei bir yarglama edincinden yararlanrz. Yani aktrn bir itenlik iddiasyla ortaya koyduu anlatmsal bir szceyi, gerektiinde gstergeler dorultusunda bir zyanlsama olarak eletirebileceimize inanrz ve aktr, dramaturjik eylem modelinin snrlarnda bizim rasyonel yorumumuza kar kendini koruyacak konumda deildir. Teleolojik, normlara gre dzenlenen ve dramaturjik eylem modellerinin temel kavramlar, eylemin yorumlanmas dzlemiyle yorumlanan eylemin dzlemi arasnda yntembilgisel adan nemli bir uurumu gvenceliyor. Oysa bir eylemi ileitimsel eylemin kavramlaryla betimlediimizde, kendi ontolojik varsaymlarmz da, aktre atfettiimiz varsaymlardan daha karmak deildir. Dil yoluyla koordine edilen eylemlerin kavramsal dzlemiyle, gzlemci olarak bizim bir eylem hakkndaki yorumumuzun kavramsal dzlemi arasndaki ayrm, artk koruyucu bir filtre ilevi grmemektedir. nk iletiimsel eylem modelinin varsaymlarna gre, eyleyen kii de gzlemci kadar zengin bir yorumlama edincine sahiptir. Aktr imdi dnya kavramyla donatlm olmakla kalmaz, bunlar dnsemeli bir biimde de kullanabilir. letiimsel eylemin baarya ulamas, grm bulunduumuz gibi taraflarn iinde dnya balant dizgesinde ortak bir durum tanmna ulat bir yorumlama srecine baldr. Her gr birlii eletirilebilir geerlilik iddialarnn zneleraras bir kabul ediliine dayanr; bu srada iletiimsel eylemde bulunanlarn karlkl eletiri yeteneine sahip olduklar varsaylmaktadr. Ancak, aktrleri bu yetenekle donattmzda bir gzlemci olarak, nesne alan karsndaki kendi ayrcalkl konumumuzu yitiririz. Artk gzlemlenen bir etkileim dizisini ya betimleyici ya da rasyonel bir yorumla yorumlama seeneimiz yoktur. Aktrlere, onlarn szcelerinin yorumcular olarak kendi kullandmz yarglama edincinin aynsn atfettiimiz anda, o ana dek yntembilgisel olarak gvencelenmi bir baklktan vazgeeriz. Betimlemek istediimiz anlama srecine (kiisel eylem niyetlerimiz olmasa da) edimsel bir tutum iinde katlmak zorunda kalrz. Bylelikle kendi yorumumuzu da, iletiimsel eylemde bulunanlarn kendi eylemlerini karlkl ak tutmak zorunda olduklar eletirinin ilkesel olarak aynsna ak tutarz. Ama bu durum, betimleyici ve rasyonel yorum arasnda bir ayrm yapmann bu aamada anlamsz olaca anlamna gelir. Ya da daha iyisi: Rasyonel yaklaml yorum, burada iletiimsel eylemin olgusal akna erimek iin biricik yoldur. Bu yorum duruma gre oluturulmu bir ideal tip, yani sonradan oluturulmu bir rasyonel model statsne sahip olamaz, nk karlatrlaca olgusal eylem aknn ondan bamsz bir betimlenii olamaz. Geriye baktmzda, buradan birinci aamadaki eylem tiplerinin rasyonel yorumu aydnla kavuuyor. Olgusal eylem aknn, eylemin her defasnda tek bir rasyonel grnm (nermesel doruluk, etkililik ya da arasal baar, normatif uygunluk, sahicilik ya da itenlik grnm) altnda stilize eden bir modelle karlatrlmas, eylemin rasyonel yorumdan bamsz bir betimleniini gerektirir. nceden yaplan bu yorumbilgisel baarm, birinci aamadaki eylem modellerinde konu edilemez, tersine naf bir biimde varsaylr. Olgusal bir eylem aknn betimlenii, imdiden ortak olarak iletiimsel eylemin kavramsal erevesinden yararlanan ve gndelik yaam yorumlan gibi rasyonel yaklaml bir yorumun zelliklerini tayan karmak bir yorumu gerektirir. Betimleyici ve rasyonel yorumlardan birini seme olana ancak iletiimsel olmayan eylem modellerinden birinin, gzlemleyiciyi soyutlama yapmak, yani geerlilik iddialar zerinden gerekleen etkileim karmaasndan her defasnda yalnzca bir grnm ne karmak zorunda brakmasyla ortaya kar. A. Giddens, New Ruhs of Soohgca] Method, Londra 1976, s. 151; aynyazann, "Habermas' Critique of Hermeneutics," A. Giddens, Studies in the Social and Political Theory, Londra 1977, s. 135 vd. [Metinde lngilizcedir, -n). K. O. Apel, Die Erkm/Verstehen-Kontroverse, Frankfurt am Main 1979. H. Albert "Hermeneutik und Realwissenschaft," ayn yazann: Pidoyer fir kritischen Rationatismus, Mnih 1971, 106 vd. 4 Th. Abel, "The Operation called Verstehen," AjS 53, 1948, s. 211 vd.

6 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y2.html

5 Habermas (1970), s. 142 vd.; Apel (1973 a), s. 59 vd. Bu tanmaya yararl bir toplu bak iin bkz. F: R. Dallmayr, Th. A. Mc Carthy (Haz.), Understanding and Social Inquiry, Notre Dame 1977. 6 Kuhn (1971); Lakatos, Musgrave (1970); Diederich (1974). 7 M. Hesse, "In Defence of Objectivity;" Proc. Aristol. Soc, 1972, Londra 1973, s. 9 [Metinde ngilizcedir, -en], 8 Kuhn un doa bilimleri iin onaya koyduu ve sosyal bilimlere ancak ekinceyle uygulanabilecek olan paradigma kavramnn sorunsaln burada ele almyontm; bkz. D. L. Eckberg, L. Hill, "The Paradigm Concept and Sociology: A Critical Review" ASR, 44, 1979, s. 925 vd,; aynca bkz. aada, s. 201 vd. 9 Giddens (1976), s. 158 [Metinde lngilizcedir, -cn]. 10 A. V. Cicourel, Methode md Messung in der Soziologie, Frankfurt am Main 1975; K. Krepp-ner, Zur Problematik der Messung in den Sozialwissenschaften, Stuttgart 1975. 11 R. F. Bernstein, Praxis mid Action, Philadelphia 1971, s. 165 vd.; K. O. Apel, Der Denkweg von Charles S. Peirce, Frankfurt am Main 1975. 12 H. Skjervheim, Objectivism and the Study of Man, Oslo 1959, yeni basm Inquiry (1974), s. 213 vd., s. 265 vd. 13 Skjervheim (1974), 272 [Metinde lngilizcedir, -n]. 14 Skjverheim (1974), 265 [Metinde lngilizcedir, -n]. Skverheim belirtik bir biimde Hus-serl'in aknsal znelerarashk kuramyla balant kuruyor; gerekte ise onun zmlemesi M. Buber'e ve F. Rosenzweig'a kadar geri uzanan diyalogsal felsefenin temel dncelerine daha yakn dyor. 15 P. Alston, Philosophy of Language, Englewood Cliffs 1964; Savigny (1974), s. 72 vd. letiimsel Eylem Kuram, Jrgen Habermas, eviri: Mustafa Tzel, Kabalc Yaynevi, 1996

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

7 -> 7

18.11.2008 20:38

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y15.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Yaamn Anlam, Yaamn Anlamnn Ne Olduunu Bulma Srecinden barettir.


Nilsun URALLI HERMES Zeus ile Titanlar soyundan gelen Maiann olu. Dier ad Argiphontes. Doduu gnn akam, kundan zp beiinden kar. Maarann nndeki kaplumbaay ldrp iini boaltarak, yedi tel takar ve bir kithara haline getirir. Sonra, Apollonun srsnden elli inek alar ve onlar bir maaraya saklar. Gerei renen Apollon, Hermesin maarasna gelir. Ancak, beiinde uyuyan Hermes, inekleri aldn kabul etmez. Bunun zerine Zeusun yarglna bavurulur. Zeusun karar, Hermesin inekleri Apollona geri vermesidir. Ancak maarada kithara y gren Apollon, saz alp karlnda inekleri vermeyi kabul eder. Hermes, bundan sonra pan kavaln icat eder. Apollon, Syrinks denilen bu kaval da ister ve karlnda Kerykaion denilen sihirli altn deneini verir. Hermes bu denekle, habercilerin ve hrszlarn tanrs olur. Zeus, ocuklarnn arasnda en aklls ve kurnaz olan Hermesi, kendisine haberci olarak semitir. Hermes, Zeusun buyruklarn lmllere ve tanrlara iletir. Hermes, Olymposlu dier tanrlar arasnda da haberlemeyi salar. HERMENEUTK Hermeneuien Sanat Yani; bildirme, haber verme, aklama ya da almlama sanat Tanrlarn habercisi Hermes, tanrlarn mesajlarn insanlara iletir. Ama bu iletim, hibir zaman dz bir aktarmdan ibaret deildir. Hermes, tanrlarn mesajlarn insanlara, her zaman onlarn anlayabilecei bir dille evirir. Dnyaya ait bir anlam erevesinde ve o an yaanlanlar balamnda bir anlatmla Belki de bundan dolaydr ki anlamak, tanrsal bir nitelik tamaktadr yaammzda, her eyin znde yer almas adna Deil midir ki bunca kouturmaca ya da bunca tela, hep bulmaya ya da aramaya yneliktir; o halde zaten, kendine zg anlamlar arama abasdr tm bu srelerin toplam Bir para daha ierisinde yer alabilmek adna yaamn, bu tanrsallktan olabildiince pay almaya ynelik olsa gerek, tm anlama ve anlamlandrma abalar. Ve bu anlamlar btnsellii ierisinde, anlamaya almak ya da bakalarnn anladklarndan yola karak anlamak abasnda olmak, varoluumuzu da daha anlaml klma aray olsa gerek, tm bu telalarn z ya da temeli. Buldu mu acaba insanolu/kz yzyllardan sonra genel anlam? Bulamam olmal ki, hala

1 -> 5

18.11.2008 20:30

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y15.html

kouturmaca devam etmekte; bkmadan ve usanmadan ve yorulmadan ve durmadan ve Ve biliriz ki, kendisi dnda aramaya altka bu anlam ya da anlamlar ya da anlalmazlar anlalr klacaklar, bitmeyecektir bu kouturmacas ya da tela insann ya da insanolunun/kznn. Deil mi ki, hepimiz farkl donatlarla varz ya da bir baka bak asyla, hepimiz farkl ruhlar olarak yaratlmz; o halde, herkes iin ayn olan anlamlarn peinden komak mutsuz edecektir bizi, tpk bugn biroumuzun, kendisine bile itiraf etmemesine ramen mutsuz olmas gibi. tiraf edilmeyen ve bilakis saklanan ve bir o kadar da yadsnan mutsuzluklarn n alnamaz, engellenemez ve mutlulua evrilemez bu mutsuzluklar Bu anlamda, mutluluk bile anlam kavranamamsa ve dolaysyla haddini amasna izin verilmise, azap vermeye ve insan ezmeye balar. Szler, anlatmak iindir, der Herodotosun Aynas adl kitabnda Franois Harlog ve yle devam eder: Euripides, Odysseusu Kykloplarn lkesinde karaya kardnda, Odysseus Silenosa, gebe halk iin unu sorar: 1. Reisleri kim? Ynetimleri demokratik midir? Silenos u yant verir: 1. Bunlar gebedirler. Kim olursa olsun, kimseyi dinlemez ve kimseye boyun emezler. Bu szler, Homerosun szlerinin tekrardr. Ama ayn zamanda, gebe halkn, dnlecek bir yaps olmadn da dile getirmeye yneliktir. Sonuta, herhangi bir olayn ya da durumun ya da srecin, bizim iin anlaml olmadn anlayabilmemiz ya da dile getirebilmemiz adna bile, ncelikle onu anlam olmamz gerekir. Yani anlamak, her daim yle olduuna kanaat getirmek demek deildir. yle olmadna kanaat getirebilmek bile, ncelikle anlamay ve taraf olabilecek denli ierisinde yer almay ve eer uygun grlmyorsa, sonra tarafsz kalmay gerektirir. Antika Hermeneutiinin temelinde, alegorik yorumlama problemi yer almaktadr. st anlam , alegorik yorumlamann temelini oluturur. Alegorik yorumlamada ama, anlatlanlarda aktarlan anlamn tesinde ya da stnde yer alan anlam anlamaya almaktr. Bunun iindir ki, Gadamerin de belirttii gibi, tpk Antikada olduu gibi gnmzde de, Kabul edilemez anlamlarn tesinde var olan ve asl anlalmas gereken farkl anlamlar kavramak esas olmaldr. te bu nedenledir ki, yaamn herkes iin genel bir anlamndan ya da amacndan sz etmek mmkn deildir. Mademki hepimizin sahip olduu donatlar farkl, o halde her birimizin yaamdan alabilecekleri ve yaama verebilecekleri de farkl olmal. Bunca insann, mutsuz yaamlar srdrdne ilikin inanlarnn da, donatlarna uygun olarak deil de, bir dieri gibi ya da herkes gibi yaamaya almasndan kaynaklanmakta Ortaa Hristyan Avrupasnda da Hermeneutik, zellikle Augustinusla birlikte, Kutsal metinlerin doru anlalmasn salama sanat olarak karmza kmaktadr. Yorumlar atmasn amak adna, bu dnemde Hermeneutik, olduka ciddi uralarda bulunulan bir alan haline gelmitir. lk kez Schleiermacher, Hermeneutii dogmatik ynnden arndrmaya alarak, yaamn ve yaamann bireysel bir alglay balamnda anlalmas gerektii zerinde durmutur. Bu anlamda Schleiermacherda sre; tm var olanlarn kendi btnselliimizle zde hale getirilmesi, zmsenmesi ve zihnimizde yeni batan kurulmas ya da anlamlandrlmas olarak karmza kar. Tpk btn kavramlarda olduu gibi; tpk yaam, tpk lm, tpk ak, tpk sevgi, tpk alamak, tpk glmek, tpk ben, tpk siz ve tpk mutluluk kavramnda olduu gibi Mutlu olabilmenin z de, bu anlama abasnn znesi olabilmekte yatar. Baka benlerin bulduu anlamlar, ne derece kendi benime ulamam salayabilir ki? Bu anlamda tm anlam, kendi donatlarmzn ya da malzemelerimizin farkna varabilmek ve yaammz buna gre ina edebilmektedir. Yaamdaki daha basit srelerde bile bu byle deil midir? Eer elimizdeki malzemeyi aan ilere soyunursak, elimizdekilerden de yeterince faydalanamama gibi bir neticeyle karlarz. En basit tanmlamayla; misal elimizde bir katl ev yapacak malzememiz varsa ve biz buna ramen iki katl ev yapmaya kalkarsak, yarm yamalak bir ey kar ortaya ya da tam tersi, elimizde iki katl ev yapacak malzeme varsa ve biz, bilakis tek katl bir ev yapp onunla yetinmeyi daha anlaml grrsek, fazladan bir kat daha ina edebileceimiz malzememize

2 -> 5

18.11.2008 20:30

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y15.html

yazk olur. Neticesi, insann kapasitelerinin ya da sahip olduklarnn farkna varabilmesi, bunlar anlayabilmesi ve anlamlandrabilmesi ile balamal her ey; ite yaamn anlamnn ne olduunun, bu bulma srecinden ibaret olduu ile anlatmaya altm da tam da bu Dilthey, retorik ve hermeneutik bir noktada kesiir der ve Franois Harlog da, ayn kitabnn Bir Bakalk Retorii balkl blmnde yle devam eder: Baka olduunu bilmek, onun farkl olduunu ifade edebilmektir. Mesela, a ve b gibi iki terimin olduunu ve ann b olmadn belirtebilmektir. Bu ayrmn farkna varmak, anlam ifade eden farklara ulamamz salar. Ki farkllklar da, sylendii ya da yazld andan itibaren anlaml hale gelmeye balarlar. Mesela, a kmesinden bir anlatc, a kmesinden olan insanlara, b kmesini anlatacak olsa; anlatmn yapld dnya ile anlatlan dnya farkl olacaktr. Anlatc, bu durumda sorun yaayacaktr. Bir anlamda, anlam ykleme sorunudur bu. Ki zde aslnda bu, anlatcnn kendinden kaynaklanan bir sorun olmas tesinde, anlatlacak olandan kaynaklanan bir sorun olarak karmza kacaktr. Baka olan anlayabilmek iin, yks anlatlan dnya ile yknn anlatld dnyann birletirilebilmesi ya da birinden tekine geilebilmesi gerekir. Diltheye gre, nsanlar anlamak isteriz. nsan harici dier varlklar aklama gayreti ierisindeyken, sadece insan anlamak adna aba sarf ederiz. Anlamak da; duyulara gelen veriler yardmyla, isel gerekliin bilinmesi ya da bilinmeye allmas yntemidir. Bu anlamda da Diltheyde; insann kendisini anlamas, dorudan deil, dolayl olarak gerekleir. Felsefe Eitimi Ve Bilincin Dzenlenmesi balkl yazsnda, yle der Afar Timuin de: Bilin, bir boluktan dolgunlua doru geliir. Bir khaosa, sonra da o khaostan kozmosa doru ilerler. Onun yetikinliini kazanmas, bir ben dnya ilikisi ierisinde gerekleir. lkellikten gelimilie ya da karmaklktan basitlie geitir bu. Kozmos salayacak dzen, dnselliin z yapsnda ikindir. () Kavramlarda, her eyden nce, somut dnyada yapm olduumuz deneylerin sonularndan elde edilirler. Ki kavramlar kadar, kavramlar aras balantlarda nemlidir. Sonuta; Anlam, Anlama ve Anlamak, bu dizgenin neticesi olarak karmza ktna gre, belirtildii gibi bir ben dnya ilikisi gz ard edilemez. Mesela Fichtede, z-dnsemenin dnln; dnce dizgelerinin, dnlen sahalara blnmesine ve bu dizgelerin kuruluunu da, benin varlk noktasna kadar gtrr. Ben ve dieri arasndaki ilikinin, kendini bilmenin znellii erevesindeki diyalektik sreci izler. Buna karn Hegel, ben ve teki diyalektiini, tinin znelerarasndal (intersubjektivizm) erevesinde ele alr. Burada ben, kendisiyle ve kendisinin tekisi olarak deil, bir baka benle ve teki olarak iletiim kurar. Sartre da, Egonun Aknlnda, Ego, bilincin sahibi deildir, onun nesnesidir. , der. Hi kuku yok ki, bizler durumlarmz ve eylemlerimizi, Egonun retimleri olarak, kendiliinden ve bir ekilde oluturmaktayz. Ama durumlarmz ve eylemlerimiz de birer nesnedir. Biz ancak, anlamlar ve psikolojik varsaymlar dzleminde benzer bir retimi tasarlayabiliriz. zde, anlama kapasitemiz ya da anlama kapasitemizin artrlmas gereklilii yer almakta Acaba ne denli aba sarf etmekteyiz, aslnda biz de potansiyel olarak var olduunu dndmz bu kapasitenin artrlmas adna Neticede vardmz nokta byk bir olaslkla u olmakta: Gerek yok, ben zaten anlyorum! Ama ne kadar anlamaktayz? Var olduumuz andan beri, gelitirmek adna ne denli aba ierisinde olduk acaba bu yapy? Heideggerde, Diltheydeki yaam ya da yaama temelinin yerine, varoluu koyar ve Ona gre de insan, var olan deil, ancak kendi olanaklarnn izin verdiini ya da anlayabildii kadarn anlar. Bu da Onun, Husserl Fenomenolojisinden etkilenimlerinin bir sonucu olarak karmza kar. Ve bizler, bu aba yoksunluu ierisinde ve insan doasnn yetersizlii yznden de, hibir eyi, duru ve yaln halde tutamamaktayz ne yazk ki. Oysa onca zel olan naif olandr, doal ve yaln olandr. Ama eksik hisseder insan kendisini hep ya da hep bu eksiklik duygusuyla ba edebilme abas ierisinde olmas gerektii retilmitir ona. In vitium ducit culpea fuga.

3 -> 5

18.11.2008 20:30

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y15.html

Kusur korkusuyla su iliyoruz. szyle dile getirir bunu Horatius. Gadamerde, Heidegger balamnda gelitirdii felsefesinde ve Hermeneutik anlaynda; anlamay, varoluumuzun temel ya da nsel koulu olarak deerlendirir ve nsani yaam deneyimimizin esasn, dilsellik temelinde ele alr. Bu noktada da Hermeneutiin, insan anlama fenomeninin, kendini de kavramay ierdiini grmekteyiz. Aslnda tm problem, eksik renmelerimizden kaynaklanr. Kendimizdeki bu eksiklik duygusuyla ba edebilme yollarndan biri olarak da, her eyin zn ya da doasn bozmay benimsemi durumdayz, her eyi znden uzaklatrmay ya da bu zden uzaklamay. Bu anlamda, snrn bilmeyen insan, mutluluu bile ac noktasnda yaar. Deil mi ki bunca insan, sahip olduklarnn yannda, sahip olamadklar dolaysyla mutsuzdur? 20. yzyl itibariyle Hermeneutik, Gadamer ve Paul Ricoeur tarafndan gelitirilmi ve zellikle bilim felsefesine ilikin almalarda ve toplumbilim aratrmalarnn felsefi temellendirmelerinde, anlama ve yorumlama temelinin vurgulanmasnda n plana kmaya balamtr. Anlamak ve yorumlamak. Farkl bir balamda; tasvir etmek, grmek ve gstermek Grdn ya da grebildiin her eyi, ama sadece grebildiklerinle snrl olan anlatmak. Ama sadece grdklerini syleyebiliyorsan diyor Harlog, grebildiklerin de sadece sylenmi olanlardan ibaret kalacaktr. Yani sadece, okuyucu ya da dinleyici ya da nakledenin anladklarnn tesini anlayamayan olarak kalmak sz konusu olacaktr. Bu anlamda retorik de, alcda kesin olarak anlayacaksn etkisi yaratma sanat olarak tanmlanabilir; tercmenin ya da anlatmn, anlatlan eyin, anlalmas gerektii gibi anlatldna inandrmak ve anlam kavrayabildiine ilikin anlamlara sahip klabilmek Kendimizi Anlatmakla ilgili olarak, unlar syler Montaigne de: Benim mesleim, sanatm yaamaktr. Bana hayatm, duyduum, grdm ve yaadm gibi anlatmam yasak edenler; mimara da desinler ki, binalarn kendi bilginle deil, bakalarnn bilgisiyle ina edeceksin. Ve aslnda, Pliniusun da belirttii gibi; Herkes kendisi iin bir derstir. Elverir ki, insan kendisini yakndan grmeyi bilsin. Benim yaptm, bildiklerimi sylemek deil, kendimi renmektir. Bakasna deil, kendime anlatmaya alyorum ve bakasn deil, kendimi anlamaya alyorum. Peki, bu anlama ya da anlam kavrayabilme srecinde, grmek ve duymak arasnda ayrm nasl ortaya koyabiliriz? Ya da duydum demenin anlam nedir? Duymak, duyduum eyi, grdm ey gibi sunmamak olarak anlalabilir. Herodotos da bu fark; Ben hem kendi gzlerimle grm gibi, hem de kendi kulaklarmla duymu gibi biliyorum. derken, bu ayrm dile getirir. Yani, szn ya da sylenilenlerin bilgi deeri tamasndan kuku duyulmayan bir dnya zlemi Szl sylemin, yazl sylem karsnda deer kaybetmedii ve byk lde szl anlatmlarla anlatlmaya gayret edilen anlamlarn dnyas. Nedendir peki bunca anlamszl anlatabilmekten bsbtn uzak olmamza ramen, temel anlamm gibi alglama eiliminde olmamzn temeli? Bunu Andre Gorzun, u szleriyle zetleyebiliriz: Yaantlamakta olduklarmz, modernliin yaratt bir krizden ibaret deildir. Biz sadece, modernliin nvarsaymlarnn modernletirilmesine ynelik duyduumuz ihtiyalarn karln yaantlamaktayz. Yani sz konusu olan mevcut kriz, Akln Krizi deil, imdiye kadar srdrld haliyle, rasyonellemenin irrasyonel hale getirilmesinin ve bilakis rasyonel olarak anlalmasnn sonularn yayoruz. Rasyonel Ve rrasyonel Olann Ayrm Ve Anlam Hile ve hrszlarn tanrsdr Hermes. Tpk, anlamn bulamadmz ve hatta aramadmz her eyin, bize oynayaca oyunlar gibi, en iyi oyunlar sergileyebilir. Gzel ve inandrc konuur Hermes. Bu zelliiyle hatiplerin de tanrsdr. Tpk, anlamn kavrayabildiimiz ya da kavramak adna aba sarf ettiimiz her ey gibi, bizi daha fazla inandrmay amalar. Hermes, yer alt ve yer st arasnda habercilik yapar. lenlerin ruhunu yer alt lkesine, Hadese gtrr. Tpk, anlatlanlarn tesini anlamak adna gayret gsterdiimizde, maddesellii aan bir alglay ierisinde yer almaya balamamz gibi. Zeusun gnderdii uykuyu ve ryalar, insanlara iletmek de Onun grevidir. Bunu Apollon'un kendisine verdii sihirli denekle yapar. Tpk, Yaamn anlamnn, kendi

4 -> 5

18.11.2008 20:30

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y15.html

ykleyebildiimiz anlamlardan ibaret olduunu hissettiimizde yaadmz sihir ya da o byl dnyann kaplarnn almas gibi. Hermesin pek ok nemli efsanede rol vardr: Homerosun destanlarnda, Zeusun habercisidir. gzeller efsanesinde; Hera, Athena ve Aphroditeyi, da Dana O gtrr. Parise altn elmay O verir. Odysseusu Kalypsonun elinden kurtarr. Heronun, onun bana diktii Argosu, Zeusun emriyle O ldrr. Ve Dionyssosu, Herann hmndan kurtarmak iin karr. Tpk, yaamsal her srete Anlam, Anlama, Anlatmak ne denli yer almaktaysa, Hermesde Zeusun yerini almaya tek aday belki de ve belki de Zeustan daha Tanr. nk sonuta, Yaam anlam n nne geemez, ama anlam yaamdan nce var olmaldr. ifadem de olduu gibi. In me omnis spes est mihi. Btn umudum kendimde. Terentius Deilse bundan tesinde, sessizliin sesine ve kelimelerden daha fazlasn anlatabilme gcne snmam gerekecek. Ki ncelikle sessizliin sesini de anlamaktan geer, dier tm her eyi anlayabilmek Ki her yazmn sonunda belirttiim gibi, Benim hala umudum var. Dostluklarn anlamn kavramam salayan, tm dostlara ve tm sevgimle

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

18.11.2008 20:30

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

Say :11 Yl: 2008

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Yeni Medyada Mit, Akl, Anlam


Fatima LASAY* eviri: Gken YAAYAN Boray TEK Mit doast elerin geleneksel hikayesidir. Mit genellikle eitli psikolojik, fiziksel ve doal fenomenlerin kkenlerini aklar. Mitler, mitlerin detaylar ve anlamlar, hayatn karmakln ve ince ayrntlarn insanlarn grmesine ve belki anlamasna olanak salar. Mitler ayrca, hayal gcnn ayr dzenler iindeki varlksal ve soyut formunu tek bir gereklik iinde nasl bir araya getirebildiini aa vurur. Bugnk insan durumlar son derece aradadr ve teknolojik donanmzn ayn anda her yerde bulunmas bizi grnt ile sebep, estetik ile anlay arasnda tayp durur. Bu mesafe ile karlatmzda, hem hayal gcmz hem de pozitif bilgimiz tekrar mite dner. The Story of Lynx adl yaptnda Claude Levi-Strauss, dnyann kkenleri ve olgunlamas hakknda dnmenin ve konumann en eski bilimi olarak mite iaret eder; bugn tekrar mitolojik dnmeyi gncel klmak iin, bilimsel atlmlar ve snrlamalarn bilimle diyalogumuzu kkrtmas gibi. Artful Science adl yaptnda Barbara Stafford, Aydnlanmann keyifli renimi gsterimini, tekrar grntlerle dnme iine yerletirmeyi neriyor ve bunu rnt tanmann ve grsel tasarmn demokratik hermeneutii olarak adlandryor. u anda yeni medya olarak adlandrdmzn doasna yerlemi grsel teknolojiye ilikin gerilimler ve elikiler, Lev Manovichn Language of New Media adl yaptnda sylem grameri bulabilir. Yeni medyann birimsellii, deikenlii ve algoritmik yaps ve makinenin kltrde ontolojik, epistemolojik ve pragmatik etkisi ksmen Staffordun grsellikle kargaa olarak ne grdn, gerek ile aldatmaca arasndaki gerilimi ve gzel yaplm i reterek aldatan olarak artisti aklayabilir. Manovich, altnda yeni medyann grlebilir olduu sinemann kavramsal mercei temelli bir dili sunarken, Staffordun yirmi birinci yzyl yeni aydnlanmas modern grsel kltr tutulmasna yakalanan bazlarna taze fikirler nerir. Ve bazlarmzda her zaman pedagojik olanaklarn oral-grsel kltrn ierisinden geldiini ve makinelerin soyutlamalar grselletirip somut klmasnn bizim ilksel mitolojik yollu dnmemizin sade rnekleri olduunu dnr. Anlamn yeni imgesel dnyalarnn yaratmnda yeni medyann nasl kullanldnn rntsn gzleyerek, mitlerin ve onlarn anlamlarnn kavramsal dnyas ierisinden yeni medyaya

1 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

bakmaya baladm. Bir sanat olmama ramen, mitoslarn kendilerinin kullanm, belirgince benim iimde ve dier insanlarla birlikte almalarmda rol oynar. Bu pratik boyunca, yeni medya ve yeni medya sanat pratiklerinde kavranlan kritik dnceler olarak mit-yapma ve orijinal fikrin arketipinin nemini takdir etmeye balamtm. Bu makalede, iinde gnmze ait imgelemi ve sylemi motive etmede mitlerin kullanm ve nemini ieren yeni medya yklenimlerinin rneini sunacam. Kapanta Ifugao mitindeki blnm ocuun, yeni medyadan pratisyen tarafndan aprazdisiplinli ilerin dinamiklerinin analizinde kullanln sunacam. "Gimokud, the Melting Soul (Gimokud, Eriyen Ruh), otuz-iki sanat tarafndan on farkl lkeden yirmi katlmcnn ruhlarnn grselletirildii web temelli toplu dijital serginin konu baldr. Online sergi 14 ubat 2001de tamamland, elli iki dijital eser sunuldu. Her bir eser ruhun kesintiye uratlm varoluu ile ilgili eski Filipin mitinin grselletirilmesidir.

Mite gre, ruh, ya da gimokud, geceleyin allageldik varln srdrr ve gne doduunda, bir yapra koparr, ona bir kayk ekli vermeyi aklna getirerek bir kap gibi kvrr, kendini onun zerine oturtur, gnein scak nlar onu suda eritinceye kadar bekler. Sadece llerin topra zerinde karanlk yayld zaman, gimokud, aktif varoluuna devam eder. Gimokudda katlmclar, eer bir gimokud olarak yolculuk yapmaktaysalar, ruhlarn, var olularnn dijital imgeleri ve beraberlerinde getirecek olduklar nesnelerin dijital imgelerini yklediler. mgeleri alanlar, gimokudunun oturacak olduu yaprak kabn yaratacakt. Gimokudu nternet Ruh Projesi olarak adlandryorum, nk ilk olarak batan sona internet zerinden yaplmtr metinlerin, grntlerin ve fikirlerin dei tokuu, internet e-postas ve web temelli biimlerde oldu; ikinci olarak Gimokud, grsel alanda kimlik, kiiyi simgeleyen resim veya simge (avatar) dinamiklerinin aratrlmas projesiydi. Proje, ruhu merkeze koyarak, tamamlamas iin katlmclarn arasnda gven ve ortak ibirliini gerektirdi. Projedeki katlmclar kesintiye uratlm var olularn yapraklara oturtmak iin ruhlarn sanal uzaydan yabanclarn ellerine koymak zorunda olacakt. Gimokud'da siber uzay, "byk lke", insanlar - hayvanlar ve cansz nesnelerin "Ruhlara dokunan ortak ilkel dnceler ile olduka uyumlu mitsel durumu" olabilir. Gimokud'da, biz, mitosun ve internet'in birbirlerine ne kadar yaknca akt ve mitoslarn, yorulmak bilmez ekilde siber uzayda avatarlarn nasl bitirdiini grdk. Grsel ve fiziksel dnyada varoluun ikililii, yeni medya ve miti yaknca bir araya getirdi. Sanal dnyadaki ilemlerin birou, bizim nesneleri ve sreleri kavraylarmzn fiziksel uzantlardr. The Power of Myth de, Joseph Campbell mitin, metafor ve iirin gc olduunu ele alr; mitin kendisi asl itibariyle yanlken, metaforik olarak dorudur. Gerek boluktaki yolculuumuz, paylalan bir mitolojiden kk almaktadr; grevlerine hizmet etmesi iin metaforu devreye sokan, kolektif insan tecrbesinden oluan evrensel arketip bir akarsu. Dnyevi fiziksel dnyada varoluumuzdaki, teknolojik aletlerimizin dokunsal bilisel ve grafiksel ara yzlerinin tm metaforlardr; bu ara yzler, makinenin ve onun makinesel dilinin arkasnda alt perdelerdir. Madde ve duyulamayan prototipler arasnda bu iliki, "Ethermorph: : The Shaman Acquires Her Powers through Initiation (Enteromorf: aman, balatma yoluyla onun glerini elde eder") olarak adlandrlan baka bir web temelli yeni medya iinde kefedilir. nternet a kurgusu Machinelanguage (makine dili) olarak adlandrlan fiziksel sergiden kaynaklanr. "Ethermorph", erken doksanl yllarda kullanlan bir terimdir, eski internet a tarayclarnda a sitelerinin devaml n bellee alnmas problemine karlk gelir. Tarayclar ncelikle

2 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

ziyaret edilmi web sitesinin o anda grnts ile n bellekte saklanan eklini kartrmakta, bilgi iletimini arpk ve yanl yapmaktaydlar. Yeni tarayclar gelitirildiinde ise problem zld. "Ethermorph" almasnda, sergi aldnda konuklarn dijital fotoraflar alnd ve ounlukla bir ekil dnme teknii ile amanik balatma ayinlerinin dijital betimlemelerine dntrld. Kiiyi, onun ayna yansmasna dnmenin sreci, ayrca amanik balatmalarnn tipik zellii olan kiisel sourmann (self-absorption) simgesidir. Sonular grnmeyenin grlr klnd on be dijital grntnn web temelli yklemeyle gsterimidir. The Truth and Life of Myth: An Essay in Essential Autobiography da, Robert Duncan mit anlatcsn, direnli dudaklarna kar, anlatcy anlatmaya zorlayan hikayeyi mrldanan kii olarak tarif eder. Duncann aman, evreni bir canl gibi kabul eder, bir gizemci ve bir paranoyak olarak; dnyasnn, anlamlarn dnyas olduundan tamamen bilgili bir olu. Ethermorph'ta, aman, elektronik ada balantl(lanm) insan (wired-man) iin arketiptir, muhtemelen, "Agenbite of Outwit" de Marshall McLuhan'n nerdii gibi merkezi sinir sistemi dnya boyunca yaylm adamdr. Teknoloji putperestlii, anlay olmadan by, eer amanmz yoksa psiik bir uyuukluk salar; aman, psikozlu, toplumlarnn iyiletiren kimsesi McLuhan'n szleriyle bize daha nceki olular ve baarlar yok etmeden, yeni teknolojiyle yaamann yollarn gsterir.

Ben bugn David Cavein Mircea Eliades Vision for a New Humanism da iaret ettii gibi bir tr yeni hmanizma olarak gryorum. Caven bahsettii modern kii, rnek modeller ve arketipler tarafndan bilgilendirildiinde, dnyada oul, evrensel, btnsel ve kozmik olulu modern bir kltr oluturacak. Sosyal paralanma ve bireysel yabanclama, genellikle ilerleyen teknolojilerimizin ardnda ekiliyormu gibi, gz kamatran grafiksel ekranlarmz etkisi altnda grlr, sadece deiik fikirleri badatrmaya, birletirmeye alan (syncretist) mitolojik temelde, yksek lde blnm ve krlm dnyamza aradmz yap ve anlam getirebiliriz. Elektronik a ayn zamanda, bilginin bize anlam ifade eden trl yollar ile grselletirilebilecei aletler vermitir. Bu doal olarak salanan bilgi grselletirme aletleri ve dier yeni medya teknolojileri, tamamen ilgilisiz grnen disiplinlerin arasnda kprleri oluturmaktadr. Myth and Philosophy: A Contest of Truths da Lawrence J. Hatab, mitos ve mantn arasnda kat ayrln, sonu itibariyle savunulamaz olduunu tartr, mitos iinde tutarllk, form, ve mantk olduunu syler. Hatab, bizim kapsaml nesnelletirme, lme ve makineletirme amzda bile, baz mitsel motifler tarafndan rehberlik edildiinin grlebilir olduunu tartr. Teknolojilerimizin eriilebilirlii, sanatta apraz-disiplinlerle alma potansiyelini her zamankinden daha ok salar. Yeni medyada Geocentricity, the Earth as Center olarak adlandrlan projede, jeolojik bilimler ve yeni medya teknolojilerini birletiren sanatlar almaktadr. Yermerkezlilikde (geocentricity), fineArt forumu grevlendirildi ve ev sahiplii yapt, imdi Leonardo Galerisinin parasdr. Web-temelli sergide, Filipin adas yerlisi olan yedi dijital sanat, dnya fenomeni ile nceden tahmin edilemeyen ve dinamik olan sistemin dzenini yapan mitolojilerin on grnmn sundu. Sanatlar, bilimsel ve kltrel veriyi kullanarak grlerini yorumlad.

3 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

Filipin Volkanoloji ve Sismoloji Enstitsndeki bilim adamlar ile bulumak, projenin tamamlamasna ilikin olarak, hem sanat hem bilim pratisyenleri iin eitli disiplinlerin apraz sorgulamasn salad. Gzde canlandran ve doal olgular tahmin eden laboratuar tip deneyleri, anlamaya ve iletiime olanak tanr, ayrca keif, yaratclk, sentez, temsil ve grnmez veya ulalamaz olgularn kavranlmas iin zemin salar. Sanat-bilim ilikisi, burada ak olur. Grnte en ayrk disiplinler, birbirlerine yeni medyada bilginin kod evrimi (transcoding) yoluyla eriyerek karmaya devam ettii gibi, eer biz, grntsel kavray ile bu gelimelere yaklarsak mitolojik dnceye dneriz. rnein, elektronik ara yzlerin tasarmnda veya web-temelli yerletirmelerin inasnda, ilgimi eken, yeni medya tarafndan yalnz kod evrimi olmadan, hissedilir form ve nemsiz nanslar adreslendiinde gereklie eriimde nasl davranlddr. Biz, sibernetik dille dolu rasyonalist zihniyetiyle fakat anlam ksrl ile simgelenmi olarak buna yaklaabiliriz. Veya alternatif olarak, Ananda Coomaraswamy'n szcklerinde olduu gibi, "duyularnn dorudan haber vermedii manevi prototiplere kar, eyleri malzeme ve akla uygun ekilsel benzerler olarak grmek. The Door in the Sky da Coomaraswamy sanatn pratii, ne geleneksel sekler bir faaliyettir der, ne de dokunakl "ilham" meselesidir, daha ok metafiziksel bir ayindir. Bylece, sanat ve derin dnce arasna hibir mesafenin ekilmedii gibi, "sadece insanst kaynakl resmi ilk ekiller deildir". Dahas, Coomaraswamy, bir derin dnce olarak grntnn muhakemesini tanmlar "ve aslnda sadece, bir zmsemede tamamlanabilir. Bizim doamzn bir dnm gerektirilir." Mitsel kurgularn hemen terslerini oluturduundan dolay, zmleme boyunca bu dnm, blnm ocuun arketipinde grlebilir. Filipin Ifugao kltrnde, ebeveynleri gk ve yeryz olan, "blnm ocuk" olarak konuan bir mitos vardr. Benguet ilinde domu ve yetien Ovug isimli bu ocuun gk-dnyaya arld gn gelir. Benguet'in insanlar, ocuu brakmay reddeder ve bundan dolay, ocuun babas Tanr Dumagid, bir ba alr ve ocuu eit paralara ocuu bler gkler iin bir para ve yeryz iin dieri. Her iki para da, ayrca gkyznde gk grlts ve yeryz zerinde yuvarlanan yldrm seslerinin sebep olduu yeni hayat almaktadr. Bu muhteem k ve ses gsterisi kulak ve gz zevki iin blnm ocuun orkestrasyonudur. te, apraz disiplinli ve apraz-kltrel ii olan sanatnn ortak alma sureci ve greviyle beraber grdm mit ve gelenek budur yani Ovug, blnm ocuk. Ovugda kritik bir ruh g vardr, ruhlar blnr ve baka bir yere yerleir, hem gkyznde hem de yeryznde ortaya kmtr ve bedensel olarak iki bamsz varla ayrlr. Benzer ekilde, bireysellikten ortak almaya geildiinde, sanatnn kimlii blnr, her trl kiilii oluturan her trl ey bakalatrlr veya braklr. stelik gk grlts ve yldrm gibi her iki varlk, n ve sesin tek bir sempozyumu gibi rol oynamaldr. Ama sanatta ortak srecin karmakl gereinde ve kart disiplinli pratikte, blnm ocuun mitosu yalnzca keskin ve oul ilikide balamaz ve bitmez. Gk dnyadan ilk dnnde, Dumagid, kars Dugaiyi yannda getirmek iin zorland ve dnlerine kefil olarak ocuklarn brakt. Bu, Ovug'u brakmay ve hibir insan Gk-dnyadaki patikadan dnemedii iin Dugai'yi feda etmeyi ifade etti. Yaratc ibirlii ayn zamanda yaratc srete eros ve zarureti teslim eden ve tketebilen hesaplanmam riski yaratabilecek kadar kr amal da olabilir; sanatlarda apraz-alma, allmam blgeyi (veya fazla blgeyi) beslemeyi ve alnan glerin teslimiyetini ifade edebilir.

4 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

Grsel sanat Noell El Farol ile syleilerde, Dumagid ile gkyzne doru tehlikeli yolu alan cesaretli Dugai belirgin biimde Noellin projesi olan, "Hukay" olarak adlandrlan eski defin yerlerinin arkeolojik bir ses kaydnda biim alr. Arkeolojik almalarla balantl olarak, Noell, alanda uzmanlarla ibirliinde almaktadr. "Hukay", yaayan ve l arasnda, gemi ve gelecek arasnda, aydnla karlan konumalar ve ynlendirme iaretlerini ieren yolculuktur. Yakn bir gemite, her ikisi de Filipin niversitesi Gzel Sanatlar Fakltesinde meslekta olan Noell Farol ve Roberto Feleo'yu Artifact Reassembly balkl arkeoloji-yeni bir medya yerletirmesinde ibirlii yapmak iin davet ettim. Yeni medya ve arkeoloji balantsn dndk, yeni medya teknolojileri sanatsal ite nemli ortamlar ve sreler olduu iin, ideolojilerin, medya ve teknolojik dalgalar tarafndan nasl tandnn aydnlatlan bir anlayyla alglamak ve ynlendirmek gerekmektedir. Farkl disiplinlerden gelitirilen teoriler imdi artan hzla birbirlerine g ediyor ve teknolojinin kabul disiplinler aras ara yzleri salyor. Temel kabulmz insan idrakinin arkeolojik yaplardan karlddr, insan evrimi biyokltrel geri besleme sistemi olarak grlen kltrel ve teknolojik evrimle balantldr. Yksek lde aracl bir kltrde, sanatlar imdi, toplumdaki kararlln nedenini aklamaya ve deiikliin desenlerinden haberdar olmaya ihtiya duyar. Artifact Reassembly de, ilk insanlarn yapt sanat eseri, eski greneklerinin fosilletirilen bir kemii deildir, ama neyin damtldnn ve neyin lm olduunun tekrar yalamas ve elencesidir; diriltilen Dugai'dir. Ifugao mitosuna geri dnersek, Dumagid'in, ormanda yalnz bir yrrken gelecekteki karsyla karlat sylenir. apraz-pratisyen iin, transandant zemine basan biri, eitli disiplinlerin bileimlerinin yeni stratejileriyle muhtemelen karlaacaktr ve sevgi ile ieri tanmak iin kendini brakacaktr. Mzik ve matematik olas evlilii Rowena Guevarada yer ald, UP Elektrik ve Elektronik Mhendislii Blm Krs Bakan. Gev bana yle aklad: "Yzeyde, mhendislik, mzie ok fazla katkda bulunur, sadece biraz bahsetmek gerekirse akustik, kayt, sentez ve analiz, daha derin bir dzeyde, Gev inanyor ki, "mzii yapmak, mhendisliin bir formudur. Tasarm (temann dncesini oluturmak, form, enstrmantasyon ve dierleri), ilk uygulama (mzii yazmak), simlasyon (klavyede mzii denemek), tekrarlama (mzii tekrar yazma), ve son uygulama (performans veya mziin kayd) ierir. Gerek mitsel dnce, yzeysel olmayan dzeylerde bu ilikileri grmemizi salar. Tabii, bu mitosta, kendi ocuunu yarya kesen Dumagid'in olgusu vardr. 1979'da, grsel sanat dokmanca az gelimi olan Al Manrique, Samara, Leyteye ve Cebunun gecekondu blgelerine atand. yl nce onu ziyaret ettiim zamann, Al, yirmi yln kapsayan fotoraflkta, negatif dijitalizasyonuna kalkmt. Ayn zamanda dijital grntlerde, "Latay" dizisi zerinde almaya balamt. Dumagid gibi Latay da, gnll bir ekilde yarsnn gk dnyada, dierinde yeryznde yaamas iin vcudu blmektedir, Al Manrique, "dokmanlarn tesinde sanat yaratmann dijital suaresi" ne katlmas amacyla dierlerini davet etmek iin onu yazarln ak kaynak modeli olarak alr. "Latay", en affetmez koullarn altnda gelitirilen ve depolanan yzlerce negatiften, bir an dokmanlarndan gelir, restore edilmeyi bekliyorlar ve bu sreci Al baka bir hayat sresinde bitirebilir. Eer, tabii, blnm Ovug, ortak almann ruhunda negatifleri dijitalize ederek, deiken ve durmakszn oaltlabilir karlklarna tekrar canlandrlmazsa, bakalar da onlar daha fazla grsel formlarn yaratlmasnda kullanabilir. Blnm olan ocuun mitosu, sadece yldrmn veya gk grlts, gkyznde biten bir oyun veya hikaye deildir. Claude Levi Strauss'un, "The Story of Lynx de dedii gibi, biz, mitoslarn bize sadece oktan-tkenmi-oyun teklif ettiini dnmemeliyiz. Mitler, yorulmak bilmezdir; tekrar anlatld veya okuduu, oynand ya da grld her defasnda yeni bir oyuna balarlar. Mitosun "primitif" gzlerinde, her gn yeni anlamlar yaratan sanattan daha fazla mantk veya gelenek vardr, ilaveten modern teknolojik bululara veya sentetik felsefi yansmalara daha paraleldir. Tarihsel bir perspektiften bilgisayarlara, dijital ve elektronik medyaya baktmzda, As We May Think (Biz Dnrken) denemesinde Vannevar Bush tarafndan ne srlen konseptte "Memex" olarak adlandrlan bir eyi hatrladm. As We May Think ikinci dnya savandan hemen sonra 1945'te yaymland ve kavramsal bir alet olan "Memex"i tantt. Memex "bar aletler" olarak adlandrdklarmzn ilki kabul edilir ki Amerikal bilim adamlarnn sava esnasnda yok etmeye dair uralarndan sonra gelitirdikleri ilk nesne olduunu savunur. "Memex", bugn masast bilgisayar olarak bilinen eyin kavramsal modeliydi ve bilgi apnn altyapsyd; (insan) hafzasna gelimi ve yakn bir ilave idi. Aslnda, protez bir alet, insan beyninin bir uzatma ve artyd. The Way We Think den sonra biimlenen bugnn "Memex"i, neticede tartlmasnn yeni didaktik ve epistemolojik problemler at yeni anlamlar ve durumlarn ezici bir dnyasn byle yaratt.

5 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

Artful Science da Barbara Stafford ge yirminci yzyl gelimelerinde, "otomatik simlasyonlar ve makineletirilmi yetenek" in an betimler; O, onlarn doululaan teknolojisinin yznde, bat dnyasnn grsellikte tutulmasn resmeder. Burada, Stafford, ortak riteller ve genel sorunlar ile grsel teknolojilerin tekrar badatrlmas ihtiyacn dile getirir. Ben, bunun mitolojik dnceye bir dn olduunu dnyorum ki Asyal tecrbede yatak kenarmzdaki damada sade(ce) bir dn olan bir dn. * College of Fine Arts, University of the Philippines, Diliman, Quezon City, PHILIPPINES REFERANSLAR BILL, MAX, The Mathematical Approach in Contemporary Art. http://www.solo.com/studio/am/tmacia-all.html BUSH, VANNEVAR, As We May Think. The Atlantic Monthly, Volume 176, No. 1, July 1945. COOMARASWAMY, ANANDA K., The Door in the Sky, Coomaraswamy on Myth and Meaning. Selected and with a preface by Rama P. Coomaraswamy. Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1997. DEMETRIO, FRANCISCO R., GILDA CORDEROFERNANDO, and FERNANDO N. ZIALCITA. The Soul Book. Quezon City: GCF Books, 1991. DUNCAN, ROBERT, The Truth and Life of Myth: An Essay in Essential Autobiography. FreemontMI: Sumac, 1968. FAROL, NOELL EL, ROBERTO B. FELEO and FATIMA J. LASAY, Meeting at the Electronic Interface: Artifact Reassembly through New Media Art http://digitalmedia.upd.edu.ph/artifact_dmf.html FISHWICK, PAUL A., Aesthetic Computing. Department of Computer and Information Science and Engineering, University of Florida. December 2000. http://wwwcise.ufl.edu/~fishwick/cap6836/artcomputer.htm GEORGES, JEAN, Signs, Symbols and Ciphers, Decoding the Message. London: Thames andHudson, 1998. HATAB, LAWRENCE J., Myth and Philosophy: A Contest of Truths. LaSalle: Open Court, 1990. KUSPIT, DONALD, The Problem of Art in the Age of Glamour. Art Criticism, 6 No. 1, 1989. LASAY, FATIMA J. An Internet Soul Project. February 2001. http://digitalmedia.upd.edu.ph/digiteer/internet_soul.html __ Ethermorph: The Shaman Acquires Her Powers through Initiation. June 2001. http://digitalmedia.upd.edu.ph/digiteer/ethermorph/ethermorph.html __ Geocentricity: The Earth as Center. Leonardo Journal of the International Society for the Arts, Sciences and Technology, Vol. 35 No. 3 2002.Cambridge, Massachusetts: MIT Press, 2002. __ The Myth of the Divided Child, Leonardo Electronic Almanac and Archive, Vol. 10 No. 5.Cambridge, Massachusetts: MIT Press, 2002. http://mitpress.mit.edu/LEA LEVI-STRAUSS, CLAUDE, The Story of Lynx, Trans. Catherine Tihanyi. Chicago: University of Chicago Press, 1995. MANOVICH, LEV, The Language of New Media. Cambridge, Massachusetts: MIT Press, 2001. MCLUHAN, MARSHALL, The Agenbite of Outwit. McLuhan Studies, Issue 2, 1996. Francesco

6 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s11_y12.html

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

7 -> 7

18.11.2008 20:33

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

indekiler Editrden nsan Felsefesi Balamnda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden Tango: Bedenin Dans Hali Beden: Estetikten Arzuya Beden zerine Sylei Ben-Beden-Evren nsan Bedeni Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi nsan Bedeni: Massa Confusa Bir Hikaye Neleri Deitirebilir? Dilin Bedeni Dr. Mustafa Gnay Berkay Dibek Gken Yaayan akir zdoru, Gken Yaayan Yetkin Ik Nejdet Evren Oyunbaz Nilsun Urall Melda Gngl Ferda

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Doan zlem ve Evrenselci Akln Eletirisi Yabanc Algsal nan ktidar ve Beden k Bir Ambalaj Kad Olarak nsan Derisi Dardan Grnen nsan Descartes'da Zihin ve Beden Beden Biyo-ktidar Paralanm Beden Ruh-Beden

Dr. Mustafa Gnay Gl zge Zeynep Savan Michel Foucault Yaar ubuku M. Merleau-Ponty Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Algsal nan

Zeynep SAVAIN

Alg, Merleau-Ponty'nin felsefesinin balang noktasdr ve onun eserlerinde merkezi bir kavram olma statsn hi kaybetmemitir. Ancak algy felsefe gelenei iinde ele alnd gibi dnmek, Merleau-Ponty'nin kurduu yeni yapy anlamada iimizi kolaylatrmaktan ok zorlatrr. Bunun en belirgin nedeni ise, Merleau-Ponty'nin felsefesinde algnn yeni bir tanmnn yaplmasndan ok, algsal yaantnn betimlenilerine yer verilmesidir. Alg bir aklk olarak kar karmza: Dnyaya almn akl olduu kadar, dnyann alndaki aklktr bu. Alg hem eyleri bana, alglayan bedenime tar hem de eyleri aar ve kendileri haline getirir. Dnyada ilk yaantladm ey, algmn bana sunduu bir kesinliktir. Algm, "bir ey var", "ben varm", "dnya var" gibi inanlarmn olutuu yerdir. Dnya ve eyler zerine dncelerim bu inancn zerinde ekillenirler. Ben eyleri dncemle anlamlandrmaya balamadan nce, dokunuum ve bakm onlarla ilksel bir iliki kurmutur oktan. Bedenimin dnya ile olan bu temasyla bir anlamlar a rlmtr ki bu ilksel sentez, daha sonra benim bilincimde kurarak, dnyaya kattm anlamlar nceler. Merleau-Ponty'nin "eylerle sessiz temasmz" derken kastettii ey ite bu ilksel ilikidir. Anlam, "...onlar sylenmi eyler olmadan nce...", algsal yaantda "eylerin sessiz dili" iinde oluur (VI, 61). Merleau-Ponty'nin hedefi alg ile dnce arasndaki bu ba kurmaktr. Alg, bizi dnyaya balayan gbek bamzdr. Bedenimizle dnyada bulunuumuz sonucu oluan algsal inancmz dncemizi nceler. Merleau-Ponty, algsal inancmzla uzlaacak, refleksiyon ncesi, varlkla kurduumuz temas gzden karmayacak ve bu ilksel temasta varln bizim iin ne olduu sorusunu barndrabilecek bir felsefenin izini srer. Grnr ve Grnmez'in daha ilk sayfalarnda bunu yle dile getirir: ...dnce aka ortada olan tarihini yadsyamaz, kendi anlamnn douunu kendine dert etmelidir. Duyumsanr dnya, zndeki anlam ve yap gerei, dnce evreninden "daha yaldr", nk birincisi grnr ve nispeten srekliyken, grnmez ve kesintili olan ikincisi, ilk bakta bir btn oluturmaz ve ancak dierinin kanonik yaplarna yasland srece hakikatine sahip olur. (VI, 28). () Deneycilikte, alg d gerekliin kendini sunuudur, ya da Merleau-Ponty'nin szleriyle sylersek, "nesnel dnce algnn znesini tanmaz" (PP, 240). Entelektalizmde ise bu tez tersine evrilir, "...dnya, bir dnya dncesinin balla (correlati/) haline gelir ve bir kurucudan bakas iin varolmaz" (PP, 241). Grlyor ki idealizm ve realizm, her biri dierini dlayacak ekilde, algsal inancn iki kutbunda yer alr. Ve algsal inancn iinde barndrd, algmn bir yandan benim algm oluu, bir yandan eylere szmas gibi bir ifte olabilirlii, algsal inanc tez haline getirmekle birbirlerinden keskin bir biimde ayrrlar. zne-nesne, beden-tin ve z-varolu ikiliklerinin ortaya knn altnda yatan da bu ayrltr aslnda. Refleksif felsefe, zellikle de Merleau-Ponty'nin Grnr ve Grnmez'de ele ald ekliyle, Descartes ve Kant ile balayan znellik zerine kurulu felsefeler, hatta Sartre'n negativist felsefesi ve Husserl fenomenolojisi bile znenin bu dnyada bedenli varoluunu grmezden gelmi, felsefeyi, "doal insann kendini orada artk hi tanmad", beni dnyaya balayan balarn koparlm olduu bir yere tamlardr (VI, 18). Bilimin de tavr ayndr. Sonu olarak hem felsefede hem de bilimlerde mutlak kuatc bir seyretme (survol absolu) halindeki zne, dncesinde yeniden bir dnya kurar. Ama bunu yaparken, algsal inancmz gerei varolan bu duyumsanr dnyadan yola karak bir dnceler evrenine ykseldiinin farknda

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

deildir. Kant'n "eer bir dnya mmkn olacak ise" deyiinde ierden ihtimal, bu dnyada oluumuzdan itibaren dnlebilir ancak. Descartes'n cogito'ya dayanarak yeniden kurduu gereklik, bu dnyann gerekliinin izlerini tar, algsal inancmzda temellenir. "Hakikatin iinde olma gvencemiz, dnyada oluumuzla birdir," der Merleau-Ponty (VI, 28). Bu szlerinde, onun, Heidegger'in felsefesiyle yaknln duymazlktan gelmek mmkn deildir. Heidegger'e gre, Aristoteles'ten sonra onu yorumlayan felsefe gelenei upuygunlua (adquation) dayanan mantksal doruluk anlayyla ilksel hakikatin stn rtmtr. Ayn zamanda varolanlarn varlnn stnn rtlmesi sonucuna da yol amtr bu. Varolanlarn kendilerini gsterebilmeleri iin, bir rty aan ve rts alan olmaldr. () Bilim, kendi payna, algsal inancn paradokslaryla uramay, tm varolanlarn srrn zecei bir gne erteler. Bilim adam iin "gerek, nesnel olandr" (VI, 31). Nesnel olana ulamak adna, eylerle kurduumuz temasta onlara kattmz anlamlar, belirlemeler bilim tarafndan ayklanr. Bilimsel yntem, eylere "mutlak kuatc bir bakla" yneliin yntemidir. Nesneyi her tarafndan kavrayabileceimizi, onu tm perspektiflerinden grebileceimizi varsayan bu bak, temelinde bedenli oluumuza dayanr. Byle bir bakla nesnelere yneliim, "yapabilirim"in (je pevc), yani bedenimin meknsallnn bir sonucudur (VI, 60). Nesneyi kuatan, onu her tarafndan grebileceimi varsayan bak, bedenimin nesne etrafndaki hareketinin verdii bir imkndr aslnda. Merleau-Ponty, Algnn Fenomenolojisinde, eylerin farkl perspektiflerden grnlerini bir btnde toplamann, yaayan bedenin (corps propre) onlarla kurduu ilikinin bir sonucu olduunu savunur. Bir kbe farkl yzeylerinden bakabilirim. Ancak yine de kbn kendisi bu farkl perspektiflerin toplamndan fazla bir eydir. Yaayan bedenim ve eyler bir sistem oluturur. Bu sistem iinde yaayan bedenimi tandm gibi tanrm eyleri de. Bedenimin blmleri arasndaki "yaayan birlik"in dnya, eyler ve bedenim arasnda da olduunu syler Merleau-Ponty. "Darnn algs ve yaayan bedenin algs beraberce deiir, nk onlar ayn edimin iki farkl yzdr" (PP, 237). Bilim ise, mutlak kuatc bakyla bir ideal anlamlar dzeni kurarken, bu bakn bedenimin bir imkn olduunu, ksacas algsal inancn k noktas olan bedenli varoluu unutur. Yaanan, tm yaanmlndan syrarak, onu kendinde ey aratrmasnn konusu olan "saf nesne" haline getirir. () "Refleksif zmleme, dnya zerinde olan deneyimimizden yola kar, ondan farkl bir olanak koulu olarak zneye ykselir", bu znenin dnyay bilincinde yeniden kurarak oluturaca "evrensel sentezi gz nne sermek" uruna, dnya ile olan ilikimizi, her an gereklemekte olan o deneyimi feda eder (PP, iv; AF, 28). Refleksif dncenin znesi, bedensiz bir znedir. Oysaki deneyim yoluyla beni dnyaya aan, "dnya zerindeki bak am olan" alglayan bedenimdir (PP, 85). () Doal algda bak alarmdan grrm dnyay. Dnyay btnnde grebilmemin koulu, onun dnda durmaktr. Refleksif felsefe, znenin bu darda duruunun mmkn olduunu sanr. Oysa doal algda bedenin imknlar, dnyay bir bak as ynnde aar, bu ann dnda kalanlar karanlktadr, orada dnya kendini gizler adeta. Yine doal alg iinde, yanlglar da gerekler kadar dnyann bir alma kouludur. Fenomenolojik dnya bir dorunun gereklemesidir; yanlg da bu gereklemenin iinde bir dorudur, dnyay alglaymn bir trdr yanlg. yle grnyor ki Merleau-Ponty, yanlgy, sz geen rtlme imknna dahil etmitir. Algda yaanan yanlg silinmeksizin, bir dorunun onun yerini alamayacandan bahseder. Doal alg iinde zne, mutlak bilin olarak deil, alglad anda alglad eye bir anlamda hapsolmu, neredeyse o alg edimi ile tanmlanm halde bulunur. Denebilir ki her alg edimi, bu znenin farkl zel halleridir. Hatta alglayan ve alglanan, aralarnda her an yeniden kurulan ba sayesinde, her alg ediminde bir yeniden douu, bir baka alg edimine gemek iin ba koptuunda ise, o algda lm yaar gibidir. Bir dieri onun yerini almakszn, yanlg bile olsa, yaanmakta olan alg silinmez ve her bir alg iinde bulunduumuz gerein farkl bir yzdr adeta. Bu da "...her deneyimin ayn dnyaya aidiyetidir, ayn dnyann olanaklar olarak, onu ifa etmedeki eit yeterlikleridir" (VI, 64). () Merleau-Ponty'nin dncesi, bedenli varoluun dncesidir. Tin-beden ilikisinin yeniden ele alnd bu dnce iinde tinin egemenlii yklmtr. Ancak beden de onun yerini almaz. "Tinin bir bedeni vardr ve bedenin bir tini ve aralarnda bir kesiim" (VI, 313). Beden yalnzca varoluun bir ekli olmakla kalmaz, algy mmkn klan olarak, kendisinin eylerle iletiimimin yolu olduunu da bildirir bana. Alglayan olduu kadar alglanandr da. Bedenimde, algnn bu ifte varolu imknn bana kantlayan ey, dokunan elime dokunmamn deneyiminde, alglayann alglanana dnmesi ya da bakasnn baknn bedenli varoluumu ispatlarcasna, beni eyler arasnda bir ey klmasdr. Bedenden bahsederken yle der Merleau-Ponty: "...o, temelde ne yalnzca grlen eydir, ne de yalnzca gren, o Grnrlktr..." (VI, 181).

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

"Ten"dir bu "Grnrlk". eylerle aramdaki bir geililik, tersine evrilebilirlik ilikisinden ortaya kan ve her an kurulmakta olan Ten. Merleau-Ponty grenin ayn zamanda grnr oluunu "eylerle akrabalm" olarak ifade eder. Bu akrabalktr Ten'i aan. Dokunulur oluum dokunabilmemin koulu gibidir. "Bedenin kalnl", "eylerin kalbine gitmemin tek yolu"dur ona gre (VI, 178). Algnn Fenomenolojisi'nde, yaayan bedenimi tanymn adeta eyleri tanmamn koulu olduunu sylerken kastettii, bu geililik ilikisinden baka ne olabilir? Yaayan bedenle eyler arasndaki birliktir bu geililik ilikisi. Algda benden dnyaya, dnyadan bana akann, gemie, imdiye ve gelecee yaylndan kar Ten. Bedenim grnr alglar, bakmn dokunuunda tenselleir eyler, dnce -grnmez olan- ben'den dolaymlanarak tene katlr, sz'de beden bulur, dncenin bedenidir sz, onun grnr yzdr. "Szn basit bir sabitleme arac ya da hatta dncenin klf ve giysisi olduunu syleyemeyiz," der Merleau-Ponty (PP, 212). Sz ve dnce, grnr ve grnmez birbirinde zarflanmlardr. Teni dz bir sath olmaktan kurtarp, onu derinliine frlatan, grnrden aldm grnmez klarak grnre geri veriimde yaanan, bu srekli geililik halidir. eylerden bana, benden onlara geendir. Ben dnya olurum, eyler tenselleir (VI, 178). Bu anlamda tenin kalnl srekli bir derinlemeden ibarettir belki de. Grnr ve Grnmez 'de "Ten"i u szlerle betimler Merleau-Ponty: Suskun grme sze aktnda ve karlnda sz, adlandrlr ve sylenilir olann alann aarak kendi hakikatine uygun bir ekilde bu alanda yerini aldnda, ksaca, grnr dnyann yaplarn dntrp kendini tinin bak kldnda, bu her zaman hem sz hem dilsiz algy tutan ve tenin bir yceltiliiymiesine idenin neredeyse tensel varoluuyla beliren geililik fenomeni gerei olur (VI, 203). Tenin betimlendii blm boyunca, alg ve dnce ya da beden ve tin arasndaki iliki, "grnr" ve "grnmez" terimleri zerinden kurulur. Dnyada grnr alglarm. Grnmeyenim olan dnceden dolaymlanan algm sz iinde grnr klarak yeniden dnyaya katarm. "denin neredeyse tensel bir varolua" brnmesi budur ite. Ten'i belirleyen zellikler olarak, ayn anda alma ve rtlme, gren ve grlenin evrilebilirliindeki i ie gemilik, neredeyse ayrt edilemezlik, bilimin ya da refleksif felsefenin kesin olarak belirlenmi varlnn imknlar olamaz. Ten, zne-nesne ikiliinden syrlm bir yap iinde algsal varoluu betimler bize. yleyse bu algsal varolu, algsal inancn paradokslaryla yzleecek bir felsefenin kaplarn aar m diye sormalyz.

PP: Phnomeologie de la Perception (Algnn Fenomenolojisi) VI: Le visible et linvisible ( Grnr ve Grnmez) Dnyann Teni, Hazrlayan Zeynep Direk, Metis Yaynclk Not: Toplam 23 sayfalk metinden baz blmler alntlanmtr. Amacmz Ponty felsefesinde nemli bir yer tutan alg balamnda beden in yeniden dnlmesini dikkatlere sunmakt. Konuya ilgi gstereceklere, ayn yaptta yer alan, Grlmeyeni Grmek: Et Kavram zerine balkl blm de neriyoruz. Felsefe Ekibi.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BEDEN: ESTETKTEN ARZUYA Gken YAAYAN

Beden ruhun mezardr. (Platon) Bedeniniz, Kutsal Ruhun mabedidir. (St. Paul) Beden bir makine olarak tanmlanabilir. (Descartes) Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim. (Sartre) Beden ile olan ilikimiz yzyllar boyunca deimitir ve farkl fiziksel, simgesel, sosyokltrel, vs kodlar altnda ele alnmtr. Bugn pek ok balk altnda tartlmaktadr: Spesifik fiziksel karakteristiklerin vcut imajnda, kiileraras iletiimde, psikososyal alanlarda etkileri (vcut lleri, ekicilik, grne bal dier konular) Kltrler aras vcut imaj farkllklar (apraz kltrel ve etnik almalar) Salk alannda fiziksel grn ve vcut imajnn etkileri (Kozmetikler, estetik cerrahi, nroloji, dermatoloji gibi) Vcut imajna bal olan rahatszlklar (Yeme bozukluklar, sosyal fobi gibi) Vcut imaj ile davran durumlar arasndaki iliki Kuramsal alan (Davransal, bilisel, fenomenolojik, psikodinamik, sosyokltrel, feminist kuramlar gibi) Tarihe baktmzda, Antik dnemde bedenin yceltildiini gryoruz. Tanrlarn ve tanralarnn gc ve mkemmellii, bedenlerinin kusursuzluuyla simgesellemitir. Hedonizmin kurucusu Aristippusa gre bedensel zevkler, akli zevklere gre daha tatmin edicidir. Sokratese gre ise beden, ruhun hapishanesidir. Ruh beden iinde yardm alamayan mahkmdur, ellerinden ve ayaklarndan bedene zincirlenmitir. Beden ve ruh sadece ayr deildir, ayn zamanda zttrlar ve eit deillerdir. Ruh, bedenden stndr, beden ruhun ancak glgesi olabilir. Bu yzden de lmden korkmaz. lm ruhun bedenden zgrlemesi olarak ele alnr, bylece hapishaneden kurtulup lmsz olur. Sokrates, Platon ve Aristotelesin dalizm almlar, yzyllarca beden algsn belirleyen kavramlarn balang noktasdr. Beden ortaa boyunca aalanm, ilecilikle ve kat kurallarla bedeni zevklere, bedenin nemsenmesine olumsuz baklm, bu konuda kat kurallar konulmu ve uymayanlar cezalandrlmtr. Kzlelik yazsnda yle der: Byk Gregorius bedeni, ruhun u iren giysisi olarak adlandrmt. Saint Louis Joinville ise bedene dair yle demiti: nsan ldnde u beden czamndan kurtulur. Yine, Ortaa insanlarnn rnek ald keilerin ile uygulamalarnda da beden srekli aalanan bir eydi. Bilindii zere, ermiler iin kir byk bir erdemdi. Ortaan dinsel motifleri ve manastr kurallar, banyo ve temizlik bakmlarn, lks ve rehavet kabul ederek en aza indirmilerdi. Rnesansla beraber beden tekrar kefedildi. Botticelli, Leonardo da Vinci, Michelangelo,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Raphael ve Titian bedeni tekrar gzel olarak tasvir ettiler. Gzellik, ruhani iyiliin yansmas olarak ele alnmaya balad. Beden artk bir dman yerine gzel, iyi, kiisel ve znel gibi kavramlarla anlmaya baland. Rnesans, ortaadaki bedene ait grlerin tamamen yerini almad. Ignatius Loyola (14911536) bu dnemde yaamtr ve Spiritual Exercises adl kitabnda kendimizi terbiye etmemiz gerektiini syler. Yemek ve uykudan vazgemek, bedene (demir zincirler ve benzeri ac veren aletlerle dvmek) ac ektirmek, bu terbiye etmek kavramnn kapsamndadr. Modern felsefenin babas saylan Descartes, bedeni bir makine olarak ele alr. Etten ve kemikten yaplm bir makinedir beden. Ayrca bedeni bir saat olarak da dnr; zekadan yoksun alan bir saat. Descartese byk bir eletiri Spinoza tarafndan gelmitir. Liebnize yazd mektupta yle der: Descartes akldan balad. Ben tanrdan baladm. 19. yy.da beden zerine tartmalar farkl alanlarda Feuerbach, Marx, Darwin, Nietzsche ve Freud tarafndan yaplmtr. Marx ve Engels iilerin vcutlarnn yok olmasn, makineletirmesini ve hayvanlatrlmasn aratrd. Kapital Vol.1de Descartesin iinin bilinli olarak 'Makinenin bir eki olmas'n asla tasarlamadn yazar (Marx ve Engels, 1967:87). 'inin, bir makinenin dzeyine battndan beri, o, bir yarmac olarak makine ile karlanabilir'. Ve 'i iin ok altrlmak ve zamansz lmek kanlmaz sonutur, ' (Marx, 1964:69,68). Vcutlar, kullanldktan sonra atlabilir (disposable) varlklardr. Charles Darwin sosyal bir perspektiften ziyade bir biyolojik perspektiften insanlar hayvanlar olarak niteledi. Evrimden bahsedip atalarmz olarak hayvanlar iaret etti. Darwin insanlarn sadece dier hayvanlardan evrimleen olan hayvan olmadn, hala vcutlarmzn evrimletiinden bahsetti. Darwin ok etkili olarak, Viktoryen deerleri alabora etti, artk akl, vcutla ve dier hayvanlarla balatland. Darwinden sonra Platondan Descartese uzanan dnemdeki ikili yaplar olan akl/beden, insan/hayvan, st/alt gibi ayrmlar sadece reddedilmedi, hatta baz kabuller tersine dnd. Friedrich Nietzsche de bedenden bahsetti. Hristiyanl ve Hristiyanln beden ideolojisini reddetti. Byle Buyurdu Zerdtn Bedeni Kmseyenler stne adl blmnde yle der: Bedeni kmseyenlere seslenmek istiyorum. Bildiinizi deitirmeyin ve bana yeni bir ey retmeyin, yalnz vcudunuza hoa kal deyin yani susun. Ben beden ve ruhtan ibaretim. Byle der ocuk. Neden ocuklar gibi konumamal? Fakat uyank ve bilgin adam yle der: Ben tamamen bedenden ibaretim. Baka hibir eyim yok. Ve ruh ancak bedende olan bir eyin addr. Beden; byk bir akl, tek hedefli bir okluk, bir sava ve bir bar, bir sr ve bir obandr. Kardeim, senin kk akln da bedeninin bir parasdr. Ruh dediin ey, bedeninin byk aklnn bir paras ve oyuncadr. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlanyorsun. Fakat bundan daha by ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk akldr. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettii, aklnn anlad kendiliinden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amac olduklarna seni inandrmaya alrlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktrlar. Bunlarn ardnda asl varlk vardr. Bu varlk; duygularn gz ile arar, ruhun kucaklaryla dinler. Bu varlk srekli arar ve dinler. Nietzsche vcudun zerinde akln stnlnn geleneksel tanmn evirir. Bylece insanlarn ayrc zellii, artk akl deil, bedenidir. Sigmund Freud, psikolojik olgularn, fiziksel olgulara dndrlebildii, histeri ile ilgili almalarnda gsterdi. Vcut ve akl, birdir. Ruhsal durum analiz edildiinden itibaren, somatik bulgular kaybolur. Bylece terapinin baarsnn gstergelerinden biri de bedendir. Bu yaklam, geleneksel Kartezyen dalizmindeki zihin-beden ayrlnn baka bir adan daha sorgulanmasna da neden oldu. 1900l yllardan sonra ekonomi, salk, siyaset vb. alanlarda Kartezyen dalizmin zayflamas, bedene yeni bakn gnlk hayatta yansmalarna neden oldu. N almalar, gzellik yarmalar, gnelenme, dans, Hollywood filmlerindeki gzel kadnlar ve yakkl erkekler gnlk hayatn paras olmaya balad. Spermen 1933de hayatmza girdi. (Bkz. lk Spermen) Bedenin alglanmas deiti. Tptaki ve sanayideki ezamanl gelimeler, tp camiasnda bedenin bir tr organik makine olarak da deerlendirilmesini salad. 1943de Sartre yle der: Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim.. Bu cmle, Descartesin Dnyorum, yleyse varm szne taban tabana zttr. Varoluu yaklam insanlarn ya, cinsiyet, rk gibi nedenlerle yarglanmasnn politik ve pratik nedenlerle

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

yapldn, bedenin ayn zamanda politik bir nesne olduunu ortaya koymutur. Hitler dneminde bedenin politik nesne olmas olduka gz nndedir, saf rka ulamak amacyla pek ok beden katledilmi, sakat braklmtr. Dolaysyla kiinin kendi bedenini sevmesi ya da nefret etmesinde, ksaca kiinin bedeniyle ilikisinde politik unsurlar olduka belirleyicidir. Bunun dnda gnlk hayatta binyllardan beri her kltrde l bedene saygyla davranlr. Trenler yaplr. lmden sonra kalan beden, kiinin simgesidir. Kiilerin lmlerinden sonra da bedenleri zerinde haklar vardr. Kadavralar zerindeki almalarn zorluu, bu nedenledir. Beden bilimin ilerlemesiyle artk tekrar tasarlanabilen plastik ve biyonik bir nesne olarak tekrar ina edilmitir. Plastik ameliyatlar ile beden artk verilmi deildir, seilmitir. Kalple ilgili materyaller, titanyum kalalar, polimer damarlar, elektronik gz ve kulak, silisyum lastik derileri ile beden biyoniklemitir de. Diyaliz makinelerine, yapay akcierlere, yaam destek sistemlerine balyz. Beden paralarmz artk organ nakilleriyle yer deitirebilir. Beyin ld halde bile beden canl tutulabilir. Klonlama teknolojisi artk durumlar daha da karmaklaabilir. Canetti Beden-iktidar ilikisini ele alr. Kitle ve ktidar (s: 350) adl yaptnda yle der: Ka dnmleri, yararsz olduklar hissedildii iin terk edilince melankoli balar. Melankoli durumundaki bir kii kovalamacann bittiini ve oktan ele geirildiini hisseder. Kaamaz, yeni metamorfozlar bulamaz. Giriimde bulunduu her ey bo kar; kaderine raz olur ve kendisini bir av olarak grr; nce bir av olarak, sonra yemek olarak ve son olarak da le ya da dk olarak. Kendi kiiliini giderek daha da deersiz klan kymetten dme sreci mecazi olarak sululuk duygusu diye ifade edilir... nsan birine borluysa o borcun bykl kadar o kiinin iktidar altndadr. Kendini sulu hissetmek ve bir av olarak dnmek bylelikle temelde ayn eydir. Melankolik insan yemek yemek istemez ve yemei reddetme gerekesi olarak da bunu hak etmediini syleyebilir. Ama asl neden kendisini yenmi hissetmesidir; yemee zorlanrsa bunu hatrlar. Kendi az kendisine doru dner; sanki nne bir ayna tutulmutur ve bu aynada kendi azn grm, bir eyin yendiini grm gibidir. Ama bu bir ey kendisidir. Her zaman yemi olmann cezas birdenbire ve kanlmaz bir biimde nne kar. Yenen bir eye dnm btn ka sona erdiren son dnmdr. Bu dnm, hangi ekli alrsa alsn, yaayan eylerin kamasn nleyecektir. ktidarn bedenle ilikisi son derece eski ve dayatmacdr. ktidar, nce kiinin kendi bedeni zerinde iktidar kurmasyla balad. Kendi bedeninde iktidar kurabileceini kavramak, dier bedenler zerinde iktidar kurulabileceinin iaretini tar. Ele geirmek, yakalamak, kavramak gnlk hayatta ayn zamanda bir iktidar iaret eden szcklerdir, ayn kendini bakasnn ellerine brakmakda olduu gibi. ktidarn aralarndan olan iddetin en eski formu elle yaplr; vurulur, ezilir vs. Bugn kendi bedeni zerinde sz sahibi olma/olmama durumu pek ok platformda ele alnabilir. Bu soru unu da dndryor: Bedenimiz hakknda kendi kararlarmz verdiimizden nasl emin olacaz? Bedene dair sylemler en ok namus, bekret gibi cinsellikle ilgili konularda gz nnde olmakla birlikte, geleneksel sylemlerden u feminist sylemlere, ecinsellie, iddete, siyasete, ekonomiye, sosyolojiye, reklmlara, modaya kadar pek ok konunun gndemindedir. Kiinin bedeniyle iliki yollar eitlidir ve unlar kapsayabilir: Kendi bedeni zerindeki haklar ak ve dorudan, sisteme ya/da sistemin szcsne teslim edilebilir veya bedenin bu ak teslimine kar klabilir. kincisi, sistemin silahlarn kuanarak sistem szcsnn haklarna kar kmak, bylece kendi bedeni zerinde sz sahibi olmak iin sistemin gnlls olmak ya da bu teslim alan-teslim alnan ilikisine daha radikal bir tepki koyup bu oyunun dna kmaya almak ve bu eylemin zorluklarn gslemek (ki bu zorluklar bedenin zarara uramas ve hatta lm gibi yine bedeni hedef alan iktidar alannda olabilir) ya da sisteme dahil oluyormu gibi yapp aslnda olmadna inanmak ve bylece kar kmann zorluklarn da devre d brakmak eklinde olabilir. En son bahsettiim pasif direni, pasif bir kabul olarak deerlendirilebilir mi, dnlmelidir. Kurumsal yaplanmalarda yine beden n plandadr: Hapsedilme, krba yeme, yaklma gibi bedensel aclar sz konusudur. Evlilik kurumu yasalarla yceltilir ve toplumsal olarak kabul edilmeyen bedensel eylemler yasalarla cezalandrlr. Sistem ayn zamanda bedeni farkl ekillerde de kullanr. Grselliin olduka n plana kt bu zamanlarda, beden artk pazarlanabilir bir eydir ve beden zerinden arzularmz satn alrz. Reklmlarda, modada bu elle tutulabilecek kadar aktr. Kadnlar tarafndan arzulanan o adam olmak iin o arabay satn alr, muhteem fizie sahip o kadn olmak iin bu elbiseyi satn alrz. Aldmz o rnle birlikle reklmdaki imgeye sahip olma

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

yanlsamasn yaarz. Artk Zeus benim. Beden ayn zamanda aidiyetimizin altn izmek iin de bir aratr. Byk ve sakal varl/ yokluu ve biimi, salarn sar m yoksa dier renklerde mi olduu, dvmeler, piercing, giysilerin biimleri ve renkleri ilk bakta karmzdaki kiinin kim olduu hakknda karar vermemizi salar: Metalci midir, solcu mudur, geleneklerine bal mdr? Hangi sosyal kesimdendir, kendini nereye ait hissetmektedir? Beden ile aidiyetimizin snrlar nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr klmak gerekli midir, dnlmelidir. Kaynaklar Synnott, A., The Body Social: Symbolism, Self and Society, Routledge, 24-36, 1993 Nietzsche, F., Byle Buyurdu Zerdt, ev. Deniz Sara, Kapadokya Yaynlar, 28, 2002 Canetti, E., Kitle ve ktidar, ev: Glat Aygen, Ayrnt Yay., 2003 Prof. Dr. Sezgin Kzlelik, Kreselleme, Beden ve izofreni, C.. Tp Fakltesi Dergisi 25 (4), 2003 zel Eki (http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/496.pdf) Cash, T.F., Body mage: past, present and future, Elsevier, Body Image 1 (2004) 15 Grseller http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Roman_sculpture.jpg http://en.wikipedia.org/wiki/File:Reign_of_the_Superman.jpg http://www.zimbio.com

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Beden zerine Sylei


akir ZDORU, Gken YAAYAN

G.Y. Beden diyalektikiler ve diyalektiki olmayanlarca farkl alglanyor; ruh beden yarlmas, zihin beden yarlmas gibi. Nietzsche, beden tarafn tutuyor ve bedenden zekaya gidiyor ama ayn zamanda durumun Diyonisosu taraf da var, bu adan bedeni ara olarak kullanmyor mu? Ve bedene bu bak amanlarda bu nasl? amanlarda esas olan ruh deil mi? .. amanlarda ruh/beden ayrm gibi kesin bir ayrm yok. Bizim bildiimizin, aslnda n kabullerle elde ettiimizin kkeni de Descartes a dayanan bir Kartezyen ayrm. Biz ister istemez bunu byle dnmek iin koulluyuz, ama senin evirdiin o yazda da* bu aslnda biraz geiyor. Mitosun iinde yaarken nesne ve zne gibi ayrm sz konusu deil. Bir ruh var ama bu nesneden bamsz dnlebilen bir ruh deil, aslnda nesne ile de dnlmesine gerek yok; aslna bakarsan bir forma sahip olmak zorunda deil. Nietzsche ksmna gelirsen ise iler biraz karmaklayor, nk o da beden ve ruh arasna kesin bir ayrm ekmiyor. G.Y. Nietzsche Ruh dediin ey, bedeninin byk aklnn bir paras ve oyuncadr. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlanyorsun. Fakat bundan daha by ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk akldr. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettii, aklnn anlad kendiliinden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amac olduklarna seni inandrmaya alrlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktrlar. Bunlarn ardnda asl varlk vardr. Bu varlk; duygularn gz ile arar, ruhun kucaklaryla dinler. Bu varlk srekli arar ve dinler der. .. Tamam, ama bu kesinlii olan bir ayrm deil. Bence bunun da kkeni aslnda Spinozada. Bengi dn olayn da bir anlamda kadercilikten karan bu, ayn 'kendi' mekanizmas zaten, ama ben Nietzschede dorudan doruya bir beden politikasna pek rastlamadm. G.Y. Antik dnemde de beden nemli. Muhteem heykeller yapmlar. Hristiyanlkla ruh devreye giriyor ve ruh ayr bir nem kazanyor. imdiki dnemi de gsterge anlamnda geriye dn

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

olarak m okuyorsun, bedenin tekrar retime girmesi ve imaj kltr balamnda? .. Geri dn deil aslnda, bedeni tekrar unutturmann bir biimi olarak bakyorum ben buna. G.Y. Gz nnde ok fazla tutarak grlmesini engelleme mi? .. Sanki arzu bedenin retimi deil de onun dndaki eylerden gelen bir eymi gibi. Bir yn deitirme, saptrma diyelim. G.Y. Bir de bu zamanda yarlmann zerinden devam eden bir yan da var bedenin, yarlmann uzants olarak. .. Rahatsz mym, aslna bakarsan rahatsz da deilim. letiimsel bir olgu, ala ilgili bir ey. Heideggerci bir dnyada yaamaktansa, byle bir dnyada yaamak daha keyifli bence. Aslnda, dorudan bedene ynelik politikalar aydnlanma ile balyor, modernizm bedenin kendi kendine dnmesinin tarihi gibi okunabilir. Hasan Blent Kahraman yazyor bunu. G.Y. Bedenin antik zamann estetiinden, bugnn arzusuna dn. .. Antik zamandaki o ar estetii de ben imaj kltr dnda pek okuyamyorum. O dnemde insanlar, normal bir insann yle olmadn biliyordu, orada da gayet idealize edilmi imajlar sz konusu idi, ama onun en arpc yan, tanrlarn ya da kahramanlarn insan biimli idealize edilmi varlklar olmas, sonuta orada heykeli yaplan her figr doast kimi iler yapm kiiler. Bir mlekinin heykeli yok mesela orada. Kaslar, beden hareketleri, asaletleri, bu da bir eit idealize etme, baka bir deyile ar gerek olma iddias tamyor mu? G.Y. Evet kesinlikle. Bu durum, bu zamanda artk pazarlanabilir bir ey de. .. Tabi ki, pazarlamadan te ayran ya da birletiren kimi etkileri de var. Btn alt kltrlerin bir giyim kodu, bir aksesuar kodu, beden hareketlerini kullanma biimleri var. Mesela buna en fena rneklerden bir tanesi nezaket kurallar. Bizde belki o kadar nemli bir ey deil ama sekinler arasnda zellikle Viktoryen ngilterede ok nemli bir olgu. Asn, nnde duran bir para et var ve sosyal bir stat nedeniyle o eti bedenini eitli biimlerde kullanarak yemek zorundasn. G.Y. Aidiyet? O zaman bugnk duruma estetiin art plannda arzunun sentezi diyorsun? .. O kadar alengirli bir ey syleyemiyorum u an. Ama yle bir ey var, biz artk bedenimizi dolaymsz olarak alglayamyoruz, bunu iddia ediyorum. Zaten pek de alglayamadk. Beden bizim iin hep dolaymlanarak farkna vardmz bir ey oldu ki bu, sen benden daha iyi biliyorsun. Bedenim ac ekiyor ve hi anlamadm zellikleri olan kk eylerle bu ac diniyor. Ya da karmdakinin bedenini saran krmz bir kuma var eitli yerleri kapanyor, eitli yerleri akta kalyor ve benim libidonal eilimlerimi aa karyor, bu beden sunumu. G.Y. Ama u var: lk rnekte bu, bedeni paralara ayrarak, analitik yolla tanmlamay getiriyor. Bu, baz durumlar anlamamz salyor, ama tam da bu yol ie yaradndan bu noktada byk resmi karabiliyoruz da. .. Ama ampirik tedavi yntemlerinin bizim iin mistik kalan bir taraf bu yzden hep oluyor. Karn aryan birine zencefil iirmekle aa yukar ayn kapya kyor bu yaptmz, oysa zencefilin duyumlar zerindeki etkilerini de gz nnde bulundurarak uygulanyor bu yntem. G.Y. Ama bu durumda, eskiden farkl olarak mistik alan, bilim topraklarna ait oluyor, bilim iinde

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

yer buluyor. Kod alanlarnn deiimi sz konusu. .. Biraz daha btncl bir yan var. Son dnem beden ve imaj ilikisini kurcalamak istiyorum. Bedenin girdii ekiller, bedene dorudan etkiyen etiketler, bunlarn duyumsal alanlar vs. G.Y. Bu zamanlarn, her eyi iine eken birbirine kartran zellii de var. ine ne gelirse onu kullanyor. .. Post modern durum diyoruz ya. G.Y. Estetik ve arzunun snrlarn izmek mmkn deil gibi. Aslnda bu gerekli mi, bilmiyorum. .. Ben ok da ikayeti deilim. Viyana Okulunun feminist bakn gelitirilmesine ynelik olarak birok bedeni konu edinen performanslar var. Diane Arbus adl fotoraf, kadn estetiin dnda yer alan, aslnda toplumun dnda yer alan bedenleri, ilikileri fotoraflyor.

Yeni dnemden de, Nan Goldin diye bir fotoraf, yine bedene ve ilikilerine ynelik iler yapyor; bence gayet eletirel almalar bunlar. Orada estetik tartlmaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

balanyor, kabul edilen estetiin dnda kalanlarn beden kullanmlar. Bir de yle bir durum var, beden bize nceden veriliyor, biz kendimiz onu tanyoruz ve toplumsallaarak onu nasl kullanabileceimizi reniyoruz. Buradaki kod okumalarn yanl yaptnda beden kullanmnn yznden toplum dna itiliyorsun. Kapitalizminse yle bir uygulamas var; senin toplum d alann bir zellik haline getirip, yceltiyor ve sana bunu tekrar satyor. Oysa bir de bedenler var ki, bunlara bedenlerini istedikleri gibi kullanma yetenekleri verilmemi, rnein siyam ikizleri, cceler, hilkat garibeleri. Eskiden bunlar kapatlrd, modern zamanlarn en gzde zellii zaten bunlar grnmez hale getirmekti. En basitinden, btn eyler retilirken grmezden gelinen bir kesim vardr: Belediye otobsleri eitli boy standartlarnda yaplr, masalar, sandalyeler belirli beden llerini referans alrlar. Bunun dnda kalanlar yok saylmak zorundadr.

G.Y. Neden bu durumu kolayca kabul ediyoruz? Korkuyoruz da galiba. .. nk yabancs, o bedenin iinde ne olduunu bilmiyor, onun normal bir insan olabileceini kabul etmiyor. Yzletiinde kendini onun yerine koymaktan korkuyor bence. O an gerekten korku balyor; ne yapacan bilemiyor. Kardan gelebilecek herhangi bir saldr yznden deil de, kendi iinde yaad bir skma yznden bu. Her gn ayna karsnda grd beden formunun tamamen deiik bir prototipi, ama ayn dnyay ayn biimde yayorlar. Bunu kabullenmek istemiyor, nk imaja dkn insanlarda yle bir sav vardr; onlar da kendine bakarlarsa, benim yaptklarm yaparlarsa benim gibi olabilirler; kendine gven kaynakl bir his. Ama karndaki ne yaparsa yapsn onun gibi olamayacak. G.Y. Birinin bedeni zerinde byle tahakkm kurmak ya da kendinde buna izin vermek, ele geirilme deil mi? maja teslim olunca ele gemi oluyorsun. Kendine gven dedin ama kabul grme, beenilme istei temelli deil mi bu? .. Gven zaten etkileimli bir alanda ortaya kan bir ey deil mi? G.Y. Evet, ama bu salksz bir yol. .. Eer kabul gryorsa kii, beeniliyorsa ve bu ynde kuruyorsa btn dnyasn kendine gvenecektir elbette, ama buna zarar verebilecek herhangi kk eylerden de kaar. Burada dipte duran o bastrlm korkularla yzlemek sz konusu bence. G.Y. Evet, daha ok iktidar alan bu, g deil. Syleinin geri kalan ksmn sizin tamamlamanz dileklerimizle. * Yeni Medyada Mit, Akl, Anlam, Fatima Lasay, Felsefe Ekibi Dergisi, Say: 11

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Beden
Felsefe Ekibi

Canl varlklarn cisimsel yaps; insan varlnn ya da znenin duyulara grnen somut yz; tek tek varlklarn ya da bir btn olarak varln duyulan, alglanan, dokunulan somut biimi; insan tinine ya da zihnine kart bir konuma yerletirilerek dnlen fiziksel gereklik boyutu; Aristoteles metafiziinde tini/ruhu biimleyen varlk formu; Descartes felsefede tinle/ ruhla birlikte insann ya da canl varlklarn zsel bileeni olarak tasarlanan ikinci tz. Bat dillerinde beden ile cisim ounluk ayn szckle karlandndan, canl bir varln bedensel gereklii ile cansz bir varln fiziksel gereklii ayn kavram altnda dnlmektedir. Felsefe tarihinde ortaya konmu pek ok felsefe anlay, beden konusunu hep zihnin karsna yerletirerek dnm, zihne ykledikleri btn olumlu niteliklere kar salt zihinsel olmadndan bedensel olan ou durumda olumsuz niteliklerle birlikte anmlardr. Geleneksel olarak beden ile zihin ayrmnn yaplmasna yol aan bu genel tutumda, beden zihnin doasn, yetilerini, ileyiini bozan olarak tasarlandndan, deme bir felsefe almasnn ynelmesi beklenen sorun daarcnn ok byk lde dna iteklenmi ya da atlmtr. Nitekim beden, daha Eski Yunan Felsefesi'nden balayarak, bu-dnyadaki yaam boyunca insan tinini (ruhunu) tutsa olarak kendi iinde tayan bir kafes olarak grlmtr. Buna bal olarak filozoflarn ok byk bir blm, insan tinini bedenden ya da bedensel olandan ayrarak dnmeye, bedeni hep zihinle taban tabana zt bir konuma yerletirerek anlamaya ayr bir zen gstermilerdir. Yine ayn biimde ortaa felsefesine btnyle egemen dinsel ya da tanr-bilimsel ynelimli dn, Tanr'nn yce deerleri karsnda insan bedenini ktlklerin ana kayna olarak grm, bedensel istekleri br-dnyada vaad edilen yaama ulamak adna bu dnyada yerine getirilmesi gereken devlerin nndeki en byk engel olarak deerlendirmitir. Szgelimi, insann ahlaksal deerini btnyle tinsel yaamnn niteliiyle tartya karan Hristiyan dncesi, srekli bedensel hazlarn, zellikle de alaltc bulduu cinsel hazlarn peinde koan bir insan gnahkr olmakla sulamlar. Bedenin felsefeden dlanmasna varan bu ktcl beden baknn en iyi grlebilecei yerler arasnda Pytbagoraslk, Platonculuk, idealizm, Usuluk, Ortaa Skolastik Felsefesi gelenekleri ba ekmektedir. Buna kar felsefe tarihinde bedene ynelik bu olumsuz yaklama, bata Stoaclk ile Spinozaclk olmak zere eitli felsefe retilerince kesin izgilerle kar kld, zihin ile beden ayrmnn btnyle yadsnd, zihin ile bedenin birbirleriyle zdeletirecek denli yakn bir iliki iinde kavrandklar da grlmektedir. Bunun yannda felsefe tarihinin iki byk anlay Maddecilik ile idealizm, genel durular ile temel savunularna bal olarak, beden sorunu karsnda btnyle birbirleriyle kart savlar ileri sryor olmalarna karn, bu ikisinin son zmlemede ayn sonuca varm olmalar dikkate deerdir. Nitekim maddecilik tinsel kendiliklerin varln yadsyarak zihni btnyle maddenin bir ilevi ya da trerimi olarak temellendirirken, buna kar idealizm ise hem bedeni hem de bedensel eleri zihnin ya da bilincin ierikleri olarak deerlendirirken, her ikisi de sorunu beden gereini bir biimde yoksayarak zme yoluna gitmilerdir. Bu balamda ister zihinde ztrlerek kavranyor olsun ister maddenin uzants olarak tanmlansn, maddeci ya da idealist indirgemeci yaklamlarn hemen tamam btn ynleriyle bedeni kavrama srecinde byk amazlarla karlamaktadrlar.

Hi kukusuz ortaa Hristiyan tanrbilimi ile idealist felsefe yaklamlar bata olmak zere bedene ynelik tarihe mal olmu bu olumsuz bakn gerisinde

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Pltoncu felsefenin temel tasarmlar, varsaymlar ve retileri yatmaktadr. Platon'un beden stne grlerinin derli toplu-bir biimde grlebilecei yerlerin banda, temelde hazzn doasnn tartld Philebos syleimi gelmektedir. Sz konusu syleimde Platon, bir yanda tartmann ana atsn haz yaamnn znde' bedene ait bir yaant m yoksa tine ait bir yaant m olduu sorusu stne kurarken, br yanda hazzn fiziksellie deil, gerek bilgiye yakn olan tinsellikle ilintili bir yaant olduunu gstermeye almaktadr. Bu balamda Platon'un konuturduu Sokrates, doru bir haz yaantsndan ne anlalmas gerektiini belirginletirmek iin ncelikle yaplmas gerekenin, srasyla "duyum" un, "bellek"in" ve "arzu"nun tek tek doalarn kavramak olduu belirlemesinde bulunarak hazzn doasn tartmaya balamaktadr (Philebos, 38a40). Buna gre haz, gerek anlamda bir duyum biimi olarak yalnzca bedende deneyimlenebilir bir eydir. Her trden duyum iin belli bir beden teki gerekiyor olsa da, yalnzca ne zg bir etkinlik iinde olmak duyuma yol amaktadr. Tam bu nokta bedenin btn bir felsefe tarihi boyunca dlanmasna yol aan Pltoncu dnceyi grebilmek bakmndan olduka nemlidir: u ya da bu duyuma maruz kalmak dnda hibir ilevi olmadndan, beden btnyle edilgen, dirensiz, adeta tepkisiz bir uzamdr. Buna kar tin bedenin bilmediklerini bilmek, yapamadklarn yapmak gibi bir yetiyle donatlm olduundan, bedenden bamsz olarak tek bana btn duyumlar "etkin" bir yolla kurmaktadr. Pltoncu beden aklamas, kesin izgilerle birbirleriyle ilintisiz grlen beden ile zihin ayrm stne kurulmakta, bu ilintisizlie bal olarak Pltoncu erevede duyum, her koulda bedende yer alan ama asla bedene indirgenemeyecek tinsel bir etkinlik olarak tasarlanmaktadr. Platon'un gznde tinden baka birey olmayan duyum, zihnin bedenin etkilenimlerini kavranr klmasyla meydana gelmektedir (Philebos, 35d 37). Nitekim bir baka syleimde Platon, bedenin duyumun beii olmasna karn, zihinsel anlamda duyuma hibir katks olmadn sylemektedir (Pbidon, 96b). Bu sylenenlerden de aka grlecei zere, Platon gerek duyum etkinliini gerekse tinin ileyilerini btnyle bedenden bamsz bir konumda dnm, bylelikle de tinsel yaamn nndeki en byk engel olarak grd tinin bedene bamlln krp onu zgrletirmenin yolunu gsteren bir felsefe kaps aralamtr. Philebos'ta sunulan haz incelemesine gre, tini bedenden kurtarmann tek yolu, hazz fiziksel bir etkilenim olarak yaamaktan btnyle vazgeerek, tinsel bir ykseliin devindiricisi olarak alglamaya geip zihin kaynakl haz anlarn olabildiince oaltmaktan gemektedir.

Modern Felsefe'ye gelindiindeyse felsefe tarihinin iki nemli okulundan ilki "Kta Usuluu"na bal dnrlerin beden sorununu genellikle tz metafizii erevesinde ele aldklar, buna kar dier okul "ngiliz Deneycilii"ne bal dnrlerinse ayn soruna daha ok duyum ya da alg bal altnda bilgikuramsal bir erevede zm aradklar grlmektedir.

ou kaynakta bu dnemin kendisiyle balatld Descartes, kendinden nceki tz dncesi geleneinde nemli bir krlma gerekletirerek, res cogitans olarak adlandrd dnen tzn karsna res extensa olarak nitelendirdii bedensel/cisimsel (uzamsal) tz yerletirmitir. Aka zihinsel olan bedensel olandan ayr olarak dnmeleriyle znde "Descartes kilik" stne kurulmu btn retiler, Descartes'n iki ayr tz olarak tasarlad zihin ile beden arasndaki ilikiyi aklamada yaad glklerin hepsine konudurlar. Bu glklerden kurtulmak amacyla nerilmi, btnyle birbirine kart savlar ileri sren iki konum bulunmaktadr. Bunlardan ilki her durumda beden ile zihnin aralksz bir etkileim iinde olduunu, koparlamayacak bir iielikle birbirlerine bal olduklarn savunan etkileimciliktir. Etkileimcilikte bedende olan en ufak bir kprtnn dahi zihinde bir karlnn bulunduu, ayn biimde zihinsel olan her eyin de bedensel bir etkisi ya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

da deergesinin sz konusu olduu dnlmektedir. kincisiyse, zihinsel olanla bedensel olann birbirlerine hibir etkide bulunmakszn varolduklarn dnen, dolaysyla da zihin ile bedeni iki ayr alan olarak tasarlayan koutuluktur. Koutulukta, zihinde olanlar ile bedende olanlar arasnda ilkece nedensel bir iliki kurmann olanaksz olduu dnldnden, etkileimciliin yapt gibi zihinsel olann bedensel karln ya da bedensel olann zihinsel deergesini aratran her trden abann felsefi bakmdan "kategorik yanl" stne kurulduu ne srlr. Daha nce sylenenlerden de anlalaca gibi, felsefe tarihinde beden stne yaplan zmlemelerin nemli bir blmnn, "bedensel duyumlar" diye adlandrlan beden deneyimleri stne younlamak yoluyla gerekletirildii grlmektedir. Geni anlamyla bedensel duyum denince, gdklanma, kanma, karncalanma gibi bedensel etkilenimler; ac, ar, haz gibi bedensel duygular; yorgunluk, bitkinlik, gllk gibi bedensel izlenimlerin konu olduu olduka geni bir bedensel duyu yelpazesi anlalmaktadr. Bu balamda pek ok filozof, bedensel duyumlarn d dnyann duyu organlar araclyla elde edilen alglarndan kesin izgilerle ayr bir yerde durduklarn dndklerinden, bedensel duyumlar alglardan ayr klann bu duyumlarn duyulmakta olduunun farkndalyla birlikte olumas olduunu ne srmektedirler. te yanda, bu genel yaklama kart bir gr, her duyumun kiinin kendi bedenine ynelik bir farkndalk kipine karlk geldiini ileri srmektedir. Sz konusu grte, duyumlar btnyle kiinin kendi bedeninin zellikleri ile durumlarn alglamasyla zde bir konumdadrlar. Ama her durum da bedensel duyumlar, doa bilimlerince temellendirildii biimiyle maddi dnyann bir uzants olarak grlen zihnin aklanmas abas nnde ciddi bir sorun olarak durmaktadrlar.

Gemi felsefelerde "zihin ile beden ikilii" sorunu erevesinde sunulan grler dnda neredeyse bedene ynelik kapsaml bir felsefe yaklam sunulmam olmas gereine karn, ada felsefede beden konusunun alabildiine youn bir ilgiye kaynaklk ettii, beden stne yaplan almalarda patlama derecesinde bir artn olduu grlmektedir. Nitekim XX. yzyl felsefesinde, bedensel srelerin ileyii ile dnsel srelerin ileyii arasnda stnden atlanamayacak bir balant olduu dncesi geni lde olurlanmaktadr. Yine bu balamda, dilci felsefelerden grngbilimci felsefelere, postyapsalc felsefelerden yorumbilgici felsefelere ou eletirel stfelsefe anlay, zihin ile beden arasnda ne amala olursa olsun belli bir ayrm yapmann felsefi bakmdan son derece byk yanllar dourduuna dikkat ekmektedirler. Szgelimi varoluu felsefeciler, kendisini en iyi davranlarda aa vurduunu dndkleri bedeni, bakasyla ya da bakasnn beni'yle girilen ilikinin temel belirleyeni olarak yeniden tanmlamaktadrlar. Bu balamda, beden zihnimizin dnda, dmzdaki dnyann paralan olarak aklanp bir kenara braklabilecek bir nesne deildir.

Bu yaklam erevesinde zellikle grngbilimde yrtlen almalar, gemiten gelen nyarglardan bamsz olarak bedeni kavramaya ynelik son derece deerli dnceler ortaya koymaktadrlar. Kukusuz bu dnsel izgi dorultusunda insan bedeni stne yaplm en ayrntl alma Merleau-Ponty'nin Algnn Grngbilimi (1962) adl yaptdr. Merleau-Ponty'nin dmzdaki eyleri alglarken bedenin deergesi sorusu temelinde gelitirdii beden aklamasnn ayr bir yeri bulunmaktadr. Merleau-Ponty sz konusu beden aklamasnda, fizyolojik bir kendilik olarak deerlendirilebilecek "nesnel beden" ile asla fizyolojik bir kendilik olarak dnlemeyen, deneyimlediim biimiyle bedenime karlk gelen "grngsel beden" arasnda btn bir beden tasarmmz deitirecek denk nemli bir ayrm yapmaktadr. Bu balamda bedenin beki bir uzam kesitinde yanyana gelmi organlarn toplam olmadn dnen Merleau-Ponty, "bedenim beni dnyaya aan, dnyada bana belli bir durum aldrandr" tmcesinden de grlebilecei gibi insan bedenini asla cisimsellie indirgenemeyecek bir dzlemde yeniden yaplandrmaktadr. MerleauPonty'nin aklamasna gre, bedenin alglay ya da beden yoluyla alglama kafann ierisindeki bir bak asndan deneyimin salt edilgen bir yolla almlanmasna bal bir alc konumunda gereklemez. Bedensel varolu, varoluun olmazsa olmaz bileeni olmas nedeniyle, duyu organlar tayan, bu organlar araclyla dnyay deiik biimlerde alglayan bir edilgenlik olarak tasarlanamaz. Tersine, devinim ile uzam farkndalnn canl bireimcisi olarak hep

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

etkin bir durumdadr. Bu anlamda kiinin bedenini alglay, zne ile nesne ayrm yaparak bunlar birbirinden koparan "dnl dnme" geleneine kar yeni bir felsefe bakyla yaklamay gerekli klmaktadr.

Beden konusu stne yaplan almalar, zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda ortaya konmu post-yapsalc pratikler ile postmodern yazn ya da sanat rnleriyle son derece deerli yeni almlar kazanmtr. Kukusuz beden stne yaplan almalarn doasnda meydana gelen bu krlmann en temel nedeni, teden beri birtakm metafizik, etik ve varlkbilgisel varsaymlar dorultusunda anlalan bedenin, toplumsal, tarihsel ve kltrel etmenlerin etkisiyle deien bir kendilik olduunun kukuya yer brakmayacak bir aklkta tantlanm olmasdr. Bu balamda, post-yapsalc felsefe erevesinin, bedeni nasl temsil ettiimize, bedeni nasl kurduumuza ynelik getirdii zmlemelerle beden anlaymza ynelik nemli katklar bulunmaktadr. Sz konusu erevenin nde gelen dnrlerinden Foucault yapt kazbilim almalaryla, insan bedeninin salt biyolojik olarak verili bir kendilik olmadn, her durumda toplumsal olarak kurulup yaplandn aklkla gstermitir. Foucault ayrca bedene ynelik yazd soy ktklerde, cinsellikten kapatmaya, disiplinden denetime deiik iktidar pratikleriyle bedenin nasl yapldn, sylemlere ilemi iktidar/bilgi rejimlerince bedensel deneyimlerin nasl yeniden retildiini ortaya koymutur. Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BEN-BEDEN-EVREN Yetkin IIK

Yunan felsefesinde, uzak dou dncesinde ve her ne arar isen kendinde ara, sen seni bil sen seni dizeleri rneklerinde olduu gibi, Anadolu tasavvuf kltrnde tekrar tekrar dile getirilen, dnce tarihinin en eski ve en ok bilinen mottolarndan biridir, kendini bil! nk insana seslenen byk dnce sahipleri ncelikle ona nasl yaanmas gerektii sorusunun cevabn aramak durumundadr. Hikmet sahibi bilge insan da insann en ge tand, hatta belki hibir zaman tanyamayaca kiinin kendisi olduunu bilir. Aslnda insan olmann en trajik yan belki de tmden yanl yaanm bir mrn sonunda kendisini iyi tandndan emin olamamasdr; bunun iin bir mr yetmeyebilir nk. Bu temel paradoks, insann gzlerini dnyaya a anndan balamaktadr: insan kendinden nce tekini grmekte, kendi bedeninden nce baka bir bedeni fark etmektedir. Kiiyi en yaknndan ayran, birey yapan, farkllklarn depoland, dncenin mekan olan beyin, onun en mahrem organdr. Ne var ki dncelerin gizlenmesi mmkn olsa da bedenin kendisi dnceyi aa vuran bir dildir. Snfsal, cinsi ve kltrel farkllklara, tarihsel ve uzamsal eitlilie gre biimlenmi dnce, bedenlerde yansr. Bu farkllk zenginlii, durularda, bakta, giyim tercihlerinde, yz mimik ve jestlerinde grnr. Dnceyi, yani ele geirilemez olan, mahremiyeti, tarihsel ve mekansal farkllklar (dolaysyla kimlii) gsteren iaretler tablosu olmas dolaysyla beden, okunan ve zmlenen bir metindir. Dolaysyla da balamsaldr. Bu metinden klarak adm adm tekinin duygu ve dncesinin derinliine ulalmaya allr. plak ve l bir bedende bu gstergeler silinmitir. nk gstergeler, yaamn yani tarihin, dilin ve anlamlarn dlamasdr. plak bir beden, baka plak bedenlerden farkszlam, anlam oluturma kapasitesini kaybetmitir. plakln sradan ve -grsel aralar sayesindeyaygn oluu ile tm dnyada kltrel-bireysel eitliliin yok olup insann birrneklemesinin ayn an iki belirleyici unsuru olmas anlamldr. Beyazn renksizliin rengi olmas gibi plaklk da dilsizliin bedenidir. lm, plaklk ve beyaz renk tabiatta ve insan mrnn sonunda buluur. Tarihsel ve dilsel varlklar alanna gzlerimi, alglarm, giderek zihnimi atmda balar gerei bulma/anlama aray. Bu arayta bedenim de benden ok nce var olan doann, tarihin, dilin. ekillendirdii bir nesne olarak karma kar. stelik srekli deiim halinde olan, dinamik bir akn parasdr. Beden, sahibi onu tanmaya balamadan nce toplumsal, tarihsel, simgesel, ekonomik vs. bir varlk haline gelmitir; ben yani dnen zne, bylece, beden ve evren arasndaki zorlu diyalektik ilikinin ortasnda srekli kendini yakalamaya alan, oluan ve deien sre olarak kalr. Dolaysyla kendisi hakkndaki fikri daima yanl, arpk, en azndan, eksiktir. nsann yzlerce yllk kendisini bulma abas bu yzden daima gncel bir dsturdur. Beden hakkndaki dncenin nce d dnya ile doa veya evren ile yzleip sonra insann kendisine geri yansmas, dncenin iinde geliip byd doal ve simgesel evren tarafndan arptlmas sreci dikkate alnrsa, arptlm dncenin bedeni de arpk kavrad/bildii kabul edilir. nsann kendisini d dnya dolaymyla tanmas, kendine ynelen bakn nce d dnyaya gidip oradan kiiye geri dn ile insann dnce tarihinde insann ne olduu bilgisinin doann ne olduu bilgisinden sonra olumaya balamas arasnda bir paralellik kurulabilir. Baka bir deyile, tr olarak insann da kendisini bilmesi henz bir dtr. nsann dnce tarihi, onun kendisi hakkndaki bilgisinin de tarihi olduundan bu noktadan baklarak bir tarihi dnemletirme yaplabilir. Buna gre, rnein totemsel evre, insann kendisini doadan tmyle ayrmad ilk evre

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

olabilir. Daha sonraki evrelerde giderek bir simgesel varlk haline geldike soyut dnce geliecek, insan kendi bedenini de simgesel bir evren iinde, yani soyut tasavvurlaryla rtl olarak alglayacaktr. Bylece ruh ve beden ayrm ve her ikisi iin farkl alemler tasavvur edilirken insan bedeni sylenlerde, dini metinlerde ya da spontane sanatsal abalarda arzu, hayl ve umutlarn dili olarak vazgeilmez yerini alacaktr: ite yunan tanr heykelleri, bedensel imgeler zerine oturtulmu efsane ve masallar, riteller, danslar, yoga veya namaz bu en eski dilin eitli terennmleridir. Orta ada beden ve ruh ayrm ve ruhun lmszlk ve kutsall dolaysyla ncelii bedenin hazlarn, dolaysyla da eytann mekn olarak grlmesine neden olur. Kendi bedenine onun doal arzularn tatmin etmeyerek eziyet, ileci terbiye ya da dorudan ikence ederek veya dverek ac ektirme yntemleri, eytann mekn olan gnahkr bedeni arndrmay, kutsallatrmay ve ruhu yceltmeyi amalamaktadr. Bedenin hor grl, Orta a dini uygulamalarnda, gzlere varncaya dek btn bedenini rtmeye zorlanan kadn bedeninin grnmez klnmas, resim-heykelin, yani beden imgelerinin yasaklanmas ve cad avlarnda insanlarn diri diri yaklmas uygulamalarnda en u snrlarna ular. Aydnlanma dneminde ruh-beden ikiliinin yerine akl-beden ikilii geer. Bedenin terbiye edilii deil akln onun zerinde tahakkm kurmas, bedenin akln inceleme alan, nesnesi haline gelii, sz konusudur artk. Beden tm doa gibi matematiksel ve giderek mekanik ileyiiyle el alnp incelenir. Beden zerinde akln tahakkm giderek akln ve kamusal akln temsilcisi olan devletin bedenler zerinde tahakkmne dnecektir. Bu denetim aklszln snrlarn zorlayacak otoriter ve rk boyutlara varr: Irk retim iftlii dncesi, jeni politikalar, psikolojik mekanizmalarn koullandrlmas, hapishaneler ve eitim kurumlar modern akln bedeni terbiye etme abalarna rneklerdir. Ardndan tplama gelecektir. Tplama olgusu yirminci yzyln ikinci yarsndan sonra, tp teknolojilerinin (ya da lmszlk teknolojisi!) gelimesinden sonra balar. Artk ruhun deil bedenin lmszlk araydr sz konusu olan. mr uzatma, ldkten sonra tekrar dirilme ya da hi lmemenin mmkn olup olmad gibi konular, bilim insanlarn megul edecektir. nsann kendini arama macerasnda geldii son aama, onun belki de tarihteki en gln adr. Yzyllarca zgrl arayan insan ok kolay denetlenip ynlendirildii toplumsal rgtlenmelere sahiptir artk. Grsel kltr olarak da adlandrlan ve yirminci yzyln sonlarnda hzla gelien iletiim teknolojileriyle de ilikili olan gnmz kltrnde beden, grntlenme teknolojileri ile uzaktan- denetlenmektedir. Gerek, grnt demektir; grnyorum o halde varm! Ne i yapyorsanz yapn, ne kadar ok i baarmsanz baarn televizyonda grnmyorsanz kimsenin sizin abalarnzdan haberi olmaz; toplumla medya araclyla ba kurabilirsiniz. te yandan beden en nemli tartmalara, kltrel aratrmalara konu olurken ngiliz bilimci Terry Eagletonun dedii gibi, nedense alk eken bedenler deil sevien bedenler sz konusudur. Dnya kaynaklarnn sonuna kadar kullanld bu ada a insanlarn saysndaki art da glntr. Bundan sonrasn hzla zetlemek gerekirse, gnmzn popler konular ve belki acnas insani ironi u konular etrafnda dmlenmektedir: obezite ve alk (kresel besin krizi), ar tketim ve kanser, medya maniplasyonu ve cinsel istismar, ocuklarn erken yata okullarda denetim altna alnmas ve iddet yann giderek klmesi, tehirciliin ve bireyci haz (keyif) kltrnn art ve dine yneliin yaygnlamas oaltlabilir. Geriye dnp baktmzda bin yllar iinde bedenine yabanclam, bedeni ile baa kmak iin uraan, gln ve aresiz akl grebiliyoruz. Akl, zaman iindeki geliim srecinde, doaya ve doal olan her eye; lme, cinsel hazza ve giderek bedensel kusurlara yabanclat. Bugn beden deyince estetik, salkl ve kusursuz olmas gereken, gze hitap etmesi beklenen eyler akla geliyor. Bu, belki de kanlmaz, yabanclama, insann dnyadaki basit gereklii, daha nce kendi aklnda yaratp oluturduu bir soyut/simgeseldnyann penceresinden grmesinden mi? Bugn kar ilikileri zerine kurulu toplumsalsiyasal dzenin mdahale ederek insann kendini arayn arptt, maniple ettii iliki de bu simgesel dnya ile doal olgusal- gereklik arasndaki ilikidir. nsan, kendisini evrendeki bir varlk olarak, ryen lml bir beden olarak, bedene mahkm bir akl olarak yani var olan var olan olarak alglamayp kendisini arpk aynalarda grmeyi srdrdke, kendine giden yolun bilgiden ve dnceden getiini gremedike kendinden her geen gn daha da uzaa dmektedir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bir hikaye neleri deitirebilir?


Melda GNGL

nemli olan beden deil, ruh gzellii ne kadar ok duyduumuz bir cmledir. Beden ve ruh inde birer kar kutup olduklarna dair gl bir inancn yuvaland, birini arzulamann slk, dierini vmenin erdem sayld bu bertaraf edilmesi zor anlay nasl olutu? nsann bir btn olduu gereini, sadece ve sadece kurgusal bir abayla iki paraya ayrp, kar karya koymak nelere sebep oldu? Ve bu ikilik neye hizmet etti tarih boyunca? Bamz sadece bat dnce dnyasna evirdiimizde, ilk gnah bedene balayan ve bedenin tm ktlklerin kayna olduunu vurgulayan Hristiyan retisinden ok nce bu dalitenin olutuunu gryoruz. Bedenin ruhun hapishanesi olduu ve ruhun esenlii iin ondan kurtulmamz gerektii dncesini belki de en net biimde dile getirmi olan Platon, bu dncesini Phaidon adl eserinde yle ifade ediyor: yle grnyor ki bizi amacmza ulatracak olan lmdr nk araymz boyunca bedenin ruhla birleik halde olmas ve ruhun byle bir ktle maruz kalmasndan dolay istediimiz eye yani hakikate ulaamayz. Bedeni doyurma zorunluluu bir yana onunla birlikte birok hastalk da gelir. Hakikati aray yolculuumuzda bize ayak ba olur. Ak, arzu, kayg, kuruntunun her eidi, saysz aptallkla bizi ylesine doldurur ki onun yznden hakiki anlamda dnemez hale geliriz. Sava, anlamazlk ve kavgalarn sebebi bedendir nk mal mlk biriktirmek iin savarz ve mal mlk biriktirme ihtiyacnn kayna odur. Ona hizmet ederken, onun klesi oluruz. En kts bizi serbest braktn sandmz ve hakikati sorgulamaya baladmz anlarda bile mdahale eder, sknt ve karmaa yaratr, doruyu yanltan ayrabilmemizi engeller. Bir eyin saf bilgisine ulaabilmek iin bedenden ayrlmamz gerektii kantlanmtr. Grnen o ki bilgelie ldkten sonra ulaabiliriz, (beden iinde kaldmz) bu hayatta deil. Tm bat felsefesinin Platona dlm bir dipnot saylabildiini de hatrlayarak, ruhun iyi bedenin kt olarak nitelendirildii bu Platoncu grn, dinlerin de onu benimsemesiyle, ahlak anlaymza da korkun bir ekilde nfuz ettiini gryoruz. Kurtulunmas gereken bir ey haline dnen beden haliyle bir utan kayna. Baka sebeplerden dolay hissettiimiz utan duygusu bile; ryalarmzda kalabalk iinde, tm gzler size evriliyken rlplak kalma haliyle ifade buluyor. Ac ekenin ruh, haz duyann beden olduuna dair oluan arpk bir dnceyle; keyif ve zevk veren hemen her ey bizde bir sululuk duygusu yaratmyor mu? Arzularmzn, meydan okuyamayacamz kadar byk kudreti ile vicdan azabnn krbac arasnda strap eken insan bu ksr dngden nasl kurtulabilir? Platonun Hakikatten anlad bizim dmzda olan bir eydi. Bu hakikate ulama yolunda bedeni bir engel deil; onsuz hakikate asla ulaamayacamz bir vasta olarak yceltseydi, bugn nelerin farkl olabileceini dnmekten alamyor insan kendini. Bedene giri, brahim dinlere gre; iyinin ve ktnn bilgisinin aacndan meyve yemek suretiyle Tanrnn yasan ineyen Adem ile Havvaya verilen bir cezayd. Eer bu dinler balangta; mutlak iyi olan ruhun, kendisinin ne olduunu deneyimleyebilmesine olanak salamak adna, onun mutluluu iin, dalist bir madde evren ina eden bir Tanry anlatan hikayeler retseydi ne olurdu? zmzde barndrdmz tm erdemlerin farkndal iin bedenlenmeyi, bir d yerine bir ykseli serveni olarak okusaydk Yasaklarla cezalandran deil, olanaklarla dllendiren, kucaklayan bir Tanrnn evreninde ruh ile bedenin bir btn olduu bildirilseydi Ruhsuz bedenin bo, bedensiz ruhun kr kalacan bilseydik Balangtan gnmze, binlerce yl sonunda dilden dile, toplumdan topluma bu ekliyle aktarlm olsayd, nasl bir yaam sryor olurduk?

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Sayesinde deneyimleyebildiimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanlmas ve hakikate varabilmek iin yok edilmesi gereken bir fazlalk olduu yalann benimsemi bu bilin dzeyinden ayrlmaya karar verdiimiz gn, hakikat yoluna girdiimiz gndr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Biyo-iktidar
Felsefe Ekibi

18. yzyln sonuna gelindiinde cezalandrma artk monarik hukuktaki gibi, izleyicileri dehete dren bir hkmranlk treni ve iddet gsterisi deildir. Giderek gizlilik gerektirir hale dnen ve ilevleri, kurallar, teknikleri asndan zerk yeni bir cezalandrma biimi olumaya balamtr. Foucaultya gre bylece cezann mdahale amac, artk suun hakikatini ortaya karmak ve hkmrann iktidarna verilen zarar, izleyenlerin nnde bedensel azapla onarmaktan kmtr. Artk mdahalenin alan bireyin davran biimleridir, amac da bu davran biimlerinin slah edilmesidir. Eski mdahale biiminin aralar, daraalar, kzgn kerpetenler, kaynar yalar vb. yerini, dzenli etkinlikler, orta alma, sessizlik, sayg ve iyi alkanlklara brakmtr. Ama, itaatkr, kurallara, dzene ve kendini kuatan otoriteye boyun emi ve otoriteyi iselletirmi bir birey yaratmaktr. Foucault, bu deiimin nedenini 18. yzyldan itibaren Bat toplumlarna hkim olan yeni bir iktidar biimi olarak grr. Olumsuz snrlayc olan ve hkmrann yaam almak ya da affetmek hakkyla belirlenen, eski iktidar biimlerinin tersine, bu yeni iktidar biimi olumlu, retken ve yaamn desteklenmesine yneliktir. Foucault, bu yeni iktidar teknikleri ve mekanizmalarna biyo-iktidar adn verir. Biyo-iktidar, Foucaultnun ynetebilirlik adn verdii eyin doasnda gereklemi olan bir dizi dnm ierir. Bu terim Rnesanstan beri, ilk kez olarak, ak bir biimde Makyavellinin Hkmdarnda ifade edilen daha dar hikmet-i hkmetin yan sra gelitirilmi olan giderek daha zerk bir ynetsel rasyonaliteye gnderme yapar. Ayrca bir biimde, modern olan bu ynetim biiminin douuna politika bilimi ve idare konusunda, 17. yzyldan itibaren yaplm olan bir dizi alma nemli bir katk yapmtr. Politika ya da idare bugn normalde devletin dpedz bastrc olan ileviyle birletirilse de Foucault, bize onlarn balangtaki daha geni anlamlarn anmsatr. Biyo-iktidar iki ana biimde gelimitir: nsan bedenine bir makine olarak yaklaan birinci biimi disiplinci bir iktidardr; amac bedeni disipline etmek, yeteneklerini gelitirmek ve ekonomik denetim sistemleriyle btnletirmektir; ikinci biimiyse insan bedenine bir doal tr olarak yaklar ve nfusu dzenleyici bir denetim zerinde younlar biyo-iktidar kapitalizmin zerinde younlar. Biyo-iktidar kapitalizmin gelimesinde vazgeilmez bir unsur ve olmazsa olmaz bir kouldur. Foucaultya gre biyo-iktidar, kapitalizmin, bedenlerin, retim srelerinin iine rnga edilii ve nfus olgusunun, iktisadi srelere gre ayarlan olmakszn mmkn olmazd. Biyoiktidarn amacnn iki bileeni vardr: insann bedeni ve nfus iktisad olarak biyokapitalizm. Burada iki kutuplu bir stratejiye ulalr: Nfusun biyo-politii ve bedenin anatomo-politii. Bu stratejilerden ilki olan nfusun biyo-politii; insan trnn, biyolojik srelerinin zemini olarak hizmet veren, beden zerine younlar. reme, doum ve lm, salk dzeyi, lm ya ortalamas, yerleim, g. Bunlar biyopolitii ilgilendiren ana sorunsallardr. Bunlar dzenleyici, denetime ve iktisadi gzleme tabidirler. Nfus biliminin domas, insan yerleimlerindeki kaynaklarn insanlar arasndaki ilikinin deerlendirilmesi, bu deerlendirmeleri analiz eden tablolarn oluturulmas, istatistik biliminin ortaya k, bedenlerin sahip olduu gler toplam olan nfusu denetlemeye dair abalardr. Bu abalar neticesinde nfusun biyo-politiinin kitleleri dzenleyici, denetimi mmkn klnmtr. kinci strateji olan bedenin kullanmyla ilgilidir: Bedenin disipline edilii, yeteneklerinin optimum hale getirilii ve iktisadi denetim sistemleriyle btnletirilmesi, ksaca bedenin anatomopolitii, bireylerin bedenlerini yararl fabrika ellerine dntrmeyi aklar.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

18. yzyln balarndan itibaren meydana gelen bu gelimeler neticesinde insan bedenine, cinsellie, aileye, okula, orduya, fabrikalara vb. yaylan bir iktidar alar dizisi meydana gelmitir. Foucaultya gre Modern ruh, birey ve insan kavramlar da iktidarn insan bedenini kuatma biiminde meydana gelen bu deiikliklerin rndr. Foucault, Bat toplumunda beden bir iktidar ilikileri anda yer alr; nk retim biimi gerei, beden emek gcne dntrlmeli ve retim gc olarak kullanlmaldr der. Bu retim biimi iin gereken itaatkrlkta, bu yeni disiplinci iktidar tarafndan, bedenin kuatlmasyla elde edilir. Foucault, disiplinleri, bedenin ilemesini bir denetim altna almay mmkn klan ve bedenin aralksz itaatini salayan yntemler olarak tanmlyor. Bu yntemlerin meydana getirdii iktidar da birbirinden farkl kk ve dank srelerden ortaya kmtr. Bu modern an bireyini reten disiplinci iktidarn itaat ettirme biimidir. nk modern an bireyi, bu yeni iktidar biiminin cezalandranlar, denetlenenler, ehliletirenler, slah edilenler, deliler, ocuklar ve yaamnn sonuna kadar ayn yerde ayn ii yapmaya mahkm olanlar zerindeki ileyiinin bir rndr. Foucaultya gre biyo-iktidarn getirdii bir baka yenilik, iktidar yasayla zdeletiren eski iktidar biimlerinin aksine, yasa ikinci plana gemitir ve iktidarn belirledii normlar n plana kmtr. Bylece de biyoiktidar bir normalizasyon toplumu oluturur, bireyleri norma uymaya zorlayan onlar normalletiren bir toplum. Normalizasyon toplumunda birey ve znellii; bilimsel disiplinci mekanizmalar tarafndan, oluturulmu ve biimlendirilmi bir bilgi nesnesi ve znesi olarak ortaya kar. Bu toplumda hapishane, okul, aile, ordu, akl hastanesi bireyi normalletiren ve retim srelerine uygun klan kurumlar olarak grev yaparlar. Foucault, biyo-iktidarn niin bedensel iddeti dlayp onun yerine hkmly, itaatkr ve retken hale getiren yapy tercih ettiini, bireyin biyolojik yaam ve onun ynetilmesinin iktidarn vazgeilmez bir unsuru olduuna balar. ktidar, bu yaamn sahip olduu gleri engellemek ve yok etmek yerine, tevik etmek, glendirmek, denetlemek, en iyi ekilde kullanmak ve rgtlemek zorundadr. Hkmrann sulunun yaamn alma hakk, yerini iktidarn yaam koruma, emniyete alma ve gelitirme hakkna brakmtr. Bunlardan dolay da bu yeni iktidar, yaatma iktidar olarak tanmlanr. Hkmran ldrp, yaama izin veriyorken, biyo-iktidarsa tersine yaatmaktan, ldrmeye izin vermekten oluuyordu. Biyo-iktidarn sonu ve snr lmd. Biyo-iktidarn lm zerinde; ancak genel ve kresel istatistik olarak etkisi vardr. Bu balamda sosyolog ve tarihiler, lmn gnmzde saygnln yitirmesini, lmn biyoiktidarn snr ve sonu olmasna balyorlar. rnek olarak da; lme ilikin kamusal trenlerin 18. yzyl sonlarndan itibaren yok olduu ve gnmzde, lm trenlerinin, bireylerin ailenin grubun neredeyse btn toplumun katld parlak trenler yerine lmn saklanan, utanlan bir ey haline geldiini gsteriyorlar. Biyo-iktidarda asl nemli olan yaam bytmek, sresini uzatmak, imknlar artrmak, kazalar nlemek ya da zarar telafi etmekse byle bir iktidar nasl ldrlebilir? Biyo-iktidara dayal siyasi bir sistemde ldrme yetkisi nasl uygulanr? Bu soruya verilecek yant rklktr. Irkl devlet mekanizmasna sokan ey biyo-iktidarn douudur. Biyolojik trden rklk, bu iktidarda lme meruluk verir. Irklk ncelikle iktidarn stlendii bu yaam alanna bir kopukluk sokma aracdr. Irklarn ortaya k, rklarn farkllamas, rklarn hiyerarisi, baz rklarn iyi olarak deerlendirilirken, bazlarnn aa olarak nitelendirilmesi, tm bunlar biyoiktidarn nfus iinde gruplar birbirine gre ayarlamasnn yoludur. Irkln ilk ilevi biyo-iktidarn yneldii biyolojik sreklilik iinde duraklar yaratmak ve paralara ayrmaktr. Irkln ikinci ileviyse biyolojik trden bir ilikinin yerlemesini salamak yani yaamak istiyorsan ldrebilmelisini iletmektedir. Bu ileyi biyo-iktidarn uygulamalaryla a badamaktadr. nk aa trler yok olduka, anormal bireyler de ortadan kalkacaktr; tr iinde ne kadar az yozlam insan olursa, tr olarak o kadar ok yaarm, gl olurum, salkl olurum, o kadar uzun yaayabilirim. Yani yaam, daha salkl ve katksz klacak olan tekinin lm, aa rkn lmdr. Biyoiktidar sisteminde ldrme ve lm emri, siyasi rakipler zerinde zafere deil, biyolojik tehlikenin ortadan kaldrlmasna ve bu ortadan kaldrmaya dorudan bal olarak trn kendisinin ya da rkn glendirilmesine ynelirse kabul edilebilir. Biyo-iktidar mekanizmasnda, bir suluyu lmle kar karya brakmann ve kapatmann mmkn olduu andan itibaren, sululuk da rklk terimleriyle dnlmeye balanr. Delilik ve anormallikler iin de durum ayndr. Kadife Karanlk 21. yzyl iletiim an aydnlatan kuramclar- Su Yaynevi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Hazrlayanlar: Prof. Dr. Nurdoan Rigel Do. Dr. Gl Batu Yrd. Do. Dr. Gleda Ycedoan Bar oban

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Descartesda Zihin ve Beden


Felsefe Ekibi

Descartes 'zihin' (Franszca esprit, Latince mens) ya da 'ruh' (Franszca me, Latince anima) terimini bilinli, dnen ben'e iaret etmek iin kullanr -Yntem zerine Konuma'da belirttii gibi (AT VI 330: CSM 1 127) "sayesinde benim ben olduum bu 'Ben' "Daha sonra, Meditasyonlar'da bu kavray daha tam hale getirir: kinci Meditasyon'da 'yleyse ben neyim?' diye sorar ve yant verir: "Ben kati anlamyla yalnzca dnen bir eyim (res cogitans), yani ben bir 'zihin veya zek veya akl veya ratioyum* (mens, sive animus, sive intellectus, sive ratio, AT VII 27: CSM II 18). Daha sonra, 'dncenin' tanm iradi ve akl faaliyetleri ierecek ekilde geniletilir: "yleyse ben neyim? Dnen bir ey. Bu (ey) nedir? Kuku duyan, idrak eden, evetleyen, reddeden, isteyen ve istemeyen bir ey ..." (AT VII 28: CSM II 19; bu pasajda, imgeleme ve duyusal algya sahip olma 'dnen bir eyin' yaptklarnn listesine eklenir, ancak bu son iki yeti, daha sonra, Altnc Meditasyon'da kendilerine ait zel bir kategoride incelenmeyi (ele alnmay) gerektirir hale gelir; Descartes'n "dnce" genel yaftas altnda snflandrd akl ve irad faaliyetler hakknda Meditasyonlarn sonunda ortaya kacak merkezi olgu bunlarn cisimden tamamyla ayr bir tze ait olduklardr. "Bir yandan, yalnzca dnen, uzama sahip olmayan bir ey olduum denli, kendimin ak ve seik bir ideasna sahibim ve dier yandan yalnzca uzama sahip, dnmeyen bir ey olduu denli, ak ve seik bir cisim ideasna sahibim" (Altnc Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'n zihnin cisimsel olmad tezi, zihnin bedenden zsel ayrkl, en arpc ve ihtilafl retileri arasndadr. Muhtelif sebeplerden tr bu teze doru ynelii grlmesine ragmen, bu tez iin verdii saf metafiziksel uslamlamalar zayftr. Birinci olarak, varolduundan kuku duyamazken bir bedene sahip olduundan kukulanmaya muktedir olmasnn "(kendisinin) btn z ya da doas dnmek olan bir tz olduunu ve varolmak iin herhangi bir yere ya da maddi eye gerek duymadn ve... beden varolmasa dahi ne ise o olmaktan kmayacan" gsterdiini ileri srer (Yntem zerine Konuma, Blm IV, AT VI 33: CSM I 127). Uslamlama tatminkr deildir, nk kendimi bedenim olmakszn hayal etme kabiliyetim sadece kendi gerek doam hakknda bilgisiz oluuma bal olabilir; eer daha fazlasn bilseydim, btn uslamlamann gsterdii gibi, cisimsiz sregiden bir varolu varsaymnn badak olmadn grebilirdim. COGITO ERGO SUM'a ynelen Kartezyen sistematik kuku program esasen dnmenin, bu programn en ar uygulamalar tarafndan bile, benden 'ayrlamayacan' gstermektedir (AT VII 27: CSM 11 18); ancak benim zmn, 'yalnzca' szc benim doama ait olduu sylenilebilecek baka her eyi dta brakt zaman, yalnzca dnmekten ibaret olduunu gstermemektedir (Yntem zerine Konumaya ada bir eletirmeni tarafndan yaplan, Descartes'n Meditasyonlar'a nsz'de tartt itirazla karlatrn, AT VII 8: CSM II 7). Descartes'n kendisi Konuma'daki uslamlamann uygun olmadn kabul etmitir ancak bu uslamlamay tamamlamak iin Meditasyonlar'da sunabildii tek ey benimin uzama sahip olmayan, dnen bir ey olarak ve bedenin dnceye sahip olmayan uzama sahip bir ey olarak 'ak ve seik' (ve ilahi olarak gvence altna alnm [underwritten] kavraylarna sahip olduum iddiasdr (Altnc Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'n dikkatli eletirmeni Antoine Artaud'nun iaret ettii gibi, bununla ilgili sorun alglarmz Tanr gvence altna alm olsa da Y olmakszn X'i aka alglama kabiliyetimiz Y'nin gerekte X'ten ayrk olmasn gerektirmez. Geometriye dair hibir bilgisi olmayan birisi dik al genin zsel niteliklerinden bazlarna, -hipotens zerine izilen karenin dier kenarlara izilenlerle (izilenlerin toplamyla) eit olmas zelliine- dik al genin zorunlu olarak sahip olduunu alglamakszn, aka alglayabilirdi; benzer ekilde, dncenin doas hakkndaki ak alglardan yaplan Descartes'n akl yrtmesi, Descartes tarafndan alglanmayan bir dizi balantnn dncenin ortaya kmas iin bedenin zsel olduunu aa karabileceine dair olanak tarafndan zedelenmeye aktr (kar. Drdnc Grup tiraz, AT VII 202-3: CSM II

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

142). Zihin ve beden arasnda 'gerek ayrm' iin Descartes'n son bir uslamlamas vardr, beden dnceden farkl olarak, her zaman blnebilir (AT VII 86: CSM II 59); ancak dncenin zsel blnemezlii ncl, kabul edilse bile, dnceyi ifa eden eyin ya da tzn kendisinin blnemez olduu sonucunu gerektirmez (maddenin zsel BLNEBLRLKinin kendisi de ihtilafsz deildir). Arnauld'nun yukarda belirtilen itirazn karlamak iin Descartes, grnen odur ki, yalnzca uzama sahip tzden ayr dnen tzn ak bir kavrayna deil, ayn zamanda, uzama sahip olan tzle uyumayan ya da uzama sahip olan tz mantksal olarak dta brakan dnen tzn ak bir kavrayna (conception) da sahip olduumu gstermelidir (kar. Drdnc Grup Yant, AT VII226: CSM II 159). Bunu gstermek, insan olarak doamzn hem zihinsel hem de fiziksel zniteliklerin ayrlamaz bir bileimini ieriyor olarak grlmesi sebebiyle, Descartes iin ok zordur. Bu hususta Descartes'a bir kez daha meydan okuyan Arnauld'dur: Descartes 'cisimsel olan hibir eyin zmze ait olmadn ve insann sadece akl bir ruh olduunu ve bedenin ruh iin sadece bir tat olduunu savunan) Pltoncu gre - "bedeni kullanan ruh" olarak insan tanmna yol aan gre - geri dnmeyi mi istiyordu? (AT VI 203: CSM II 143). Descartes meseleyi bu biimde koymakta gnlsz olmasna ramen, saf akletme ve irade sz konusu olduunda her halkrda konumu buna dner; ancak duyusal zniteliklere - grme, duyma, alk hissetme, ac deneyimleme ve benzeri gelince bedenle olan balantmzn daha dorudan ve sk olduu grnmektedir: Descartes'n kendisinin de onaylad gibi biz "gemideki bir denizci gibi bedene yalnzca yerlemi deiliz ancak bedenle ok yakn bir ekilde balanm ve onunla i ie gemi gibiyiz" (AT VII 81: CSM 56; ). Birbirini karlkl olarak dta brakt varsaylan tzler, zihin ve beden, arasndaki ilikiler bylelikle Descartes iin iddetli bir biimde problematiktir; uyumaz olmalarna ve tamamiyle ayr doalarda olmalarna ramen, hissetmeye sahip insan biimlendirmek iin balanm ve i ie gemitir - Descartes daha sonra daha kuvvetli bir terim olan "birlemi" terimini kullanr. Zihin ve beden arasndaki "tzsel birleim" kavramn Descartes, kendisine "yalnzca dnen bir tz olarak ruhun bedenin irad fiiller icra etmesini nasl belirleyebildiini" soran Prenses Elizabeth'le olan yazmalar srasnda gelitirmitir; Descartes Elizabeth'in sorusunu 'Ekselanslarnn bana ynelttii bu soru, yaynlanm yazlarm karsnda sorulabilecek en uygun sorudur' diye yantlar (21 Mays 1643 tarihli mektup, AT II 664: CSMK 217). Daha sonraki bir mektupta uslamlamalarnn imdiye dek ounlukla ruh ve beden arasndaki ayrm tesis etmekle ilgilendiini aklar, ancak, bu ayrma uygun dmemesine, hepimiz 'her birimizin felsefe yapmakszn kendi iinde mtemadiyen deneyimledii' beden ve ruh arasndaki birleim kavramna sahibiz. Descartes, "herkes, dncenin doa(s) gerei bedeni hareket ettirebilecei ve bedenin maruz kald eyleri hissedebilecei ekilde balanm bir bedene ve ruha sahip tek bir insan olduunu hisseder" diye srdrr (28 Haziran 1643 tarihli mektup, AT III 664: CSMK 228). Kartezyen sistemde neticede ortaya kan paradoks akln bize bir ey (ayrm) deneyimin ise bir baka ey (birleim) sylemesi ve her ikisinin de doru olmasdr. Descartes yine de (tm bunlara ramen/her eye ramen/none theless) ilgili btn olgularn kendi snflandrc emasna yerletirilebileceini iddia etmeyi srdrr: "eylere dair yalnzca iki nihai snf biliyorum, ilki akl veya dnen eyler ve ikincisi maddi eyler i.e. uzama sahip tze veya cisme ait olan eyler. Uzama sahip tze, byklk yani uzunluk, derinlik ve genilie sahip uzam, ekil, hareket, konum, bileen paralarn blnebilirlii ve benzeri ait iken, alg, irade ile alglamann ve iradenin btn kipleri dnen tze isnat edilir. Ancak iimizde yalnzca zihne ya da yalnzca bedene affedilmemesi gereken baz baka eyleri de deneyimleriz. Bunlar zihnimizin bedenle olan sk birleiminden kaynaklanr ve ilk olarak alk, susuzluk benzeri istekleri, ikinci olarak zihnin yalnzca dnceden ibaret olmayan, fke, sevin, znt ve sevgi gibi tutku veya heyecanlarn ve son olarak da ac, haz, k, renk, ses, koku, tat, sertlik ve dier dokunmaya ait niteliklerin duyumlar gibi tm duyumlar ierir' (lkeler, Blm I, mad. 48, vurgular eklenmitir). nc kategoride yer alan ve zihin ile bedenin tzsel birleimine balanan tm eylerin tam bir aklamasn verme greviyle ayrntl bir biimde, Descartes'n son byk almas olan Ruhun Edilgileri'nde (1649) uralmtr. Bu almann isteklerin, heyecanlarn ve tutkularn ortaya kt artlara dair fizyolojik ve psikolojik zengin ayrntlar salasa da bylesi olaylar mmkn klmak iin yabanc iki tzn nasl birleebilecekleriyle ilgili temel felsefi zorluu zmek hususunda ok az giriimi vardr. Edilgiler'de, Descartes sklkla hem ruhun beden hususunda nedensel glere (bedenin hareket etmesine neden olabilir) hem de bedenin ruh itibariyle nedensel glere sahip olduunu (rnein edilgiler ve duygular, kandaki ve sinir sistemindeki cisimsel olaylar tarafndan 'harekete geirilmitir'; ayn zamanda Blm I, mad. 42, AT XI 360: CSM I 344 ile karlatrnz) iddia eder bir biimde konuur. Descartes, epifiz bezindende bir kez balatldktan sonra hareketlerin, beynin ve bedenin dier blgelerine aktarlabilecei bir dizi mekanizmay temin etmeyi dzenler; cisimsel olmayan bir ruhun bu trden hareketleri ilk olarak nasl balatabilecei merkez meselesiyle uramad grlmektedir. Ayn sorun nedensel ak dier ynde olduu zaman da geerli olacaktr. Descartes muhtelif trdeki

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

cisimsel uyarlarn, sinir sisteminde ve beyinde ruhu fke ya da korku benzeri duygular hissetmeye 'ynelten' deiimlere neden olan fizyolojik mekanizmalar tasvir eder. Ancak fizyolojik balanglar ne kadar karmak olursa olsun, yalnz beyin olaylarnn zihinsel alanda olaylar balatma ya da tahrik etme gcne nasl sahip olabildiini aklamaz. Descartes'n, basit olarak, yabanc tzler arasnda nedensel bir etkileim ideasnn problematik olduunu kabul etmedii yolunda baz deliller vardr. Clerselier'ye yazd 12 Ocak 1646 tarihli mektupla karlatrn: "Zihin ve beden doalar farkl iki tz ise, bu iki tz birbirlerini etkilemekten (interacting) alkoyar varsaym, yanl ve hibir ekilde ispatlanamayacak bir varsaymdr" (AT IXA 213: CSM II 275; kar. 'Hyperaspistes' 'e Austos 1641 tarihli mektup, AT III 424: CSMK 190). Yine de, Descartes'n nedensel etkileimin insan akl iin bir anlamda saydam olmas gerektiini varsaydn gsteren pasajlar vardr. Ruhun Edilgileri'nde tasvir edilen zihin-beden etkileimlerinde bu trden bir saydamlk mevcut olamazd. Saydam balantlar fizyolojinin alannda kaldmz mddete amlanabilir ve duyu organlarmzn uyarlmasnn nasl "hayvansal tinlerde", sonuta epifiz bezindeki hareketlerde deiimlere neden olduunu izleyebiliriz. Ancak hikyenin sonunda, basit olarak ruhta "ortaya kan" bir zihinsel olay olacaktr. Zihin-beden bantlar Descartes'n 'normal' bilim kavraynn tesine der; ilgili olaylar kesin anlamyla nedensel etkileimler deildir, ancak ilah olarak irade gsterilmi ballamlardr (korelsyonlar); Yukardakilerin hepsinde grlebilecei gibi, Descartesn zihin ve beden aklamasndan kaynaklanan balca sorun snf vardr: lk grup zihin ve beden arasndaki tzsel ayrm iin uslamlamalarnn geerlilii ile; ikinci grup bir kez tesis edildikten sonra bu ayrmn zihin ve bedenin 'tzsel birleimi' tezi ile uzlatrlmas ile ve ncs bu birleim ve zellikle ierilen psikofiziksel etkileimlerin doasna dair verdii aklamann yaps ile ilgilidir. Descartes Szl, John Cottingham, Doruk Yaynclk,

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

DLN BEDEN Ferda

Her eyin stne ykseldikten sonra ve her eye yukardan bakarak ironi alr, ama kii kendisinin stnde ykselip, bylece gerek irtifasn bularak o ba dndrc ykseklikten kendi hiliinde kendini grebilirse olur bu ancak(*1):Cogito dergisinin ironi zel says zerinden, Prenses Brambilla lk kt zamanlarda, bedenin dili adndaki kitaplar olduka revatayd ve ok okunuyordu. Ayak bacak stne u ekilde atarsanz, bunun anlam udur veya u kiilik yapsna sahipsiniz, konuurken salarnz savurursanz, erkee u mesaj veriyorsunuzdur, konuma srasnda ellerinizi u ekilde kullanyorsanz, yle-bylesinizdir v.s. Bu trden kitaplar ylesine bi kartrdktan sonra hep unu dnmmdr; bu trden kitaplar okuyup da bunlarn ieriklerine inananlar, kitaplar okuduktan sonra acaba bedenlerini nasl kullanmaya baladlar? Th len, bak ellerimi yine yle yapmay unuttum, oturma srasnda yanl aya yanl bacan stne attm Tam ci-em ylmazlk bir durum, bunu kullanmmdr ki! Bu durum sanrm ironi-denilenin en tipik rneksemelerinden birisidir. Son-ilk sz ayrmna gerek yok Sadece ylecene yazmal-sylemeli insan Giderek diline uyarlanan insan, yine giderek bu uyarlanmlnn uyarlmlk hali ile, bedenini diline uyarlamaya alt, eline, beline, diline hakim ol deer-tayclar ile birlikte. Freud amcam, uygarlk basklann tarihidir diyor, bu tarihsel sre iinde insan denilen, haz-ilkesinden, olgusallk ilkesine geirilmeye alld, allyor Ortalktaki k-alntlara, takozlara baklr ise, bu uurda azmsanamayacak bir mesafe kat-edilmi durumda, bu yolda atlm her admn ayaklarnn altnda, katl-i vacip olarak grlen bedenin inleyileri vardr ideal araynn hibir ideali yoktur, zira her ideal, yerinde bir alegoriden daha fazla bir ey deildir, bu alegori kendinden daha yksek bir ideali gizler ve bylece sonsuza dek srp gider. air bylelikle ne kendisinin soluk alp dinlenmesine izin verir ne de okurun, zira dinlenme iirsel edimin tam tersidir. Sahip olduu tek dinlenme, iirsel sonsuzluktur, bu sonsuzlukta ideali grr air, ama bu sonsuzluk zamana bal olmadna gre ve bu yzden ideal- bir an sonra alegoriye dntne gre. Bir hiliktir (*2):Cogito dergisinin ironi zel says zerinden, S.Kierkegaard, Der Begrif der ronia nsan beden-denilene yneldiinde kala-kalyor, szleri nerden nasl balatabileceinin karmaasn yayor. Karsnda tm zamanlarda boyun edirilmeye, idi edilmeye, yaamsal olanaklar srekli olarak elinden alnmaya allan bir yap var. Daha da tesi srekli horgrlen, aalanan, trplenip kalplandrlmaya, yaplatrlmaya allan bir alan. Platonik ide-alizme gre (platonik, platona ne kadar da uyuyor) insan denilen ifte-koumlu bir at arabas, arabaya bal bir siyah bir de beyaz at var, beyaz at ha bire arabay idealar, tinsel alana doru tamak isterken, siyah at arabay srekli madde-karanlk alana doru ekmek istemektedir. E deyile insan denilen, ruhuyla, tinseliyle gklere, bedeniyle de maddelerdnyasna, sanlar alemine yakndr, yle ya bu dnya en nihayetinde bir sanlar-dnyasdr. in ilginci, platon zelinde tm idealist rasyonalistler ve st balamndaki realistler, uydurmasanlarn gerek-kabul ederken, geree, deneyim alanna daha yakn olan hor-grp, iteleyip kaka-lamlardr, oysa kakalar, onlarn bu steril-idealize hallerini dinlemeden darkmaya devam etmilerdir. Bu platonik incelme-hali tm dinsel inanlara s-inmitir. Dinlerin tmnde, bir steriltemizlenme abas vardr ki sormayn gitsin, beden terbiyesine dair bin-bir envai eidinden denetim altna alma, basklama teknolojileri retilmitir, akla ve hayale sabilecek trden. Sanrm Foucault, bat deil de dou kltrleri iinde yaam olsayd, beden denetimi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

teknikleri konusunda, daha ilgin ve belirgin zmlemeler retebilirdi sanrm Snnetinden tutun da, abdestine, oru tutmaya kadar Bunlar, bedeni giydirme abalarnn grnr ksm, en dip-derinlerde yaplyor asl ilemler. Bedeni, zapt- rapt altna alp, onu slah etme abalar, sadece kutsal olduu sylenen dinsel sylemlere dair deildir, bunlarn tesinde ve buna kar tepki olarak doduu sylenen seklerizme dayal modernizm de, dinsel alanda olduu kadar kaba ve grnr olmasa da, beden zerinde incelikli, sezdirmeden slah etme teknolojileri uygulayarak, bilincin bala olan tinsellii yceltmeye almtr, yle ya, insan denilen bilinci-tinselliiyle dnyadaki dier varlklardan ayr ve stndr. Ksacas, dinin bedenin iine sokuturduu ve ayn zamanda ona kart-kld tanrsal z olan ruhunyerine, bilin-tin denilen cevheri koymutur, yap deil sadece bir yer-deiimi ilemine bavurmutur. Zaten psikoloji-denilen bilimin szce anlam da ruhun bilimidir. Bu ruh denilene ince ayarlar yaplarak, onun yerine aktrlmadan tin/bilin geirilmitir. Grld gibi, tarih denilen arenada, beden-denilen, dilin-metnin dzlemine alnd ve dilindili ile okunmaya baland. Bu okuma biiminden beri, bedence susulan dilce konu-ulan alarda yaar olduk. Bir tr kesik-ba halinde olan zombilerdik ve artk. Yaammz dediimiz, boazndan kafas koparlm tavuklarn reflexif-edimlerine benziyordu. Dilce adna beden-denilen, metnin yap-latrc tezgahnda armha-gerilmiti. sa'nn kabaca-ivilenmesinden te, ok incelikli, titiz bir cerrahi operasyonla beden, idi-edilmeye allyordu Onun iindeki ehvetli ayartc ve batan karc ksacas eytani ve ykmc tm unsurlar, yreine kazklar sokularak dar karlmalyd. sann gvdesinin armha gerilii, sanld gibi tinsel-ykseliinin deil, tin-sellik denilen adna bedene bedel detilmesinin sembolyd. Daha neler yaplmad ki, insan denilen tinsel idealleri iin insan kurban-etmeyi dahi merulatrmaya alr iken, ara-besk bir kvrtma ile son anda arkederek, ko-kurban etmeyi merulatrd.

http://desires.com/2.2/Art/Miller/p1/smiller1.html Beden byk akldr, ortak kabul gren okluktur, bir bar ve sava halidir, sr ve obandr. Tinim diye adlandrdn o kk akln senin ey kardeim, bedenin bir aygtndan baka bir ey deildir, hem de kk bir aygt, senin byk aklnn bir oyunca (Zerdt, Nietzsche) Bir yanda yaam-istencine tabi ve bunu olumlamaya, sreen klmaya ayarl byk akl, dier yanda cogito-kaynakl kk akl. Kk akln varlk-var olu gerekesi, byk akla hizmettir. k noktasnda ve sonrasndaki o ilk zamanlarda kk akl, efendisine boyun emi ve ona hizmet eder durumdayd, tarihsel denilen sre iinde giderek bu kk akl, sorun-karmaya balad. Gcn ve yapsn ve ereini byk akldan alan bu kk akl ne ve nasl oldu da, byk akl balamnda sorunsall-hale geldi? Daha da tesi gelebildi mi?

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

Tmel-tikel, btn para balamlarnda aldmzda, bu sorunsal nihai olarak zndrmek olanakszdr, nk bu balama getiimizde artk speklatif-alana kaym oluyoruz. Kk akl, insann bilincini, byk tmel akl balamnda nereye konumlandracaz? Bu byk akln, kanlmaz, zorunlu, sonuna kadar doal/yapsal bir son-ucu muydu yoksa kanlabilir, konjonktrel bir durum muydu? Bu sorgulamalar zaten kk-akl alannn sorunlu olan ynlerinden birisi, bu anlamda da speklatif bir durum. Yani bu trden soru ve sorunlar karsnda nihai bir zm bulmak olanakszlktr. Bu saptamalar, sorundan ka veya stn rtmek deil, sorunu netletirip snrlandrmak abasnn rndr. nsann bedensel-dirimsel, byk akln bir yana brakr isek (nk orada bir sorun yok), kk aklnn, kozmotik veya kaotik olan evren iindeki durumu nedir? nsan denilen bilinci ile, bilinlenmek ile, doadan koptu mu yoksa bu haliyle hala onun doal-yapsal uzants m? Bu sorgulamalar bizi neyin doal-yapsal, pozitif stat, neyin yapay-negatif stat olduu sorgulamasna gtrr ki, bu sorgulamay nihai-olarak bitirmek olanakszlktr. Tm bu speklatif-tartmalarn tesinde, beriye, yaam alanna geldiimizde, kesinolarak unu gzlemleyip yaamaktayz, daha uygunu unu yaadmz iin u gzlemi yapmak durumunda kalyoruz veya daha da uygunu, unlar yaadmz iin unu grmek durumunda kalyoruz; kk akl, byk bedensel akln hcrelerinin iinde her geen zamanda giderek ve artarak bir kanser-virs gibi yaylp, onun baklk sistemine zarar vererek, yaamsal ritminde, metabolizmasnda aksaklklara yol aabilmektedir. Bu saptama speklasyonu iermiyor mu diye soranlara, cevabm kesinlikle hayr-olacaktr. An be an kk akln yaratm olduu sorunlarla bouuyoruz, yaamn her bir alannda. Adna insan denilen varlk, yaad sorunlar-zorlanmalar karsnda ilk olarak u dzlemlerde zndrme yapt; insan ifte-karakterli bir varlktr, bir yanyla (ruhu) tanrsal ve saltk iyi-olana, dier yanyla da, (nefsi) tanr dolayml ama yine de saltk kt olan eytana meyleder. Dnya yaam, iyi-ile ktnn (hak-batl) sava arenasdr, bu arenada bazen eytan (ktlk) bezen de tanr (iyilik) kazanr, bu savam srecinde insan iradesine-znelik ksmna den ey, eytan ayartmalar karsnda uyank olmak, tanrsal inayete ynelmek, eytann ayartmasna her zaman ak olan nefsini-bedensel itihasn trpleyerek, yaam ve bedeni zerinde, tinsel-ruhsal glerin hkim olmasna yardmc olmak Gel zaman git zaman dnya zerinde bazlar unun farkna vard. Dnya iinde olup-biten her eyin faili ve varsa ereksel ve formsal nedenleri yine bu dnyann iindedir, cennet de cehennem de, sava-da bar ta bu dnyann iindedir. Dnya d ve akn var-olduu dnlen glerin (onlar sahiden de varsa bile) bu dnyadaki olan-bitenler ile iliii yoktur ve olamaz da, bu dnya iinde bizler bizlerle ba-baayz. Seklerizm denilen bu dnyeviletirme hareketi, yaamsal sorunlar u ekilde tanlamaya balad; cogito-kaynakl kk akl denilen, yapsal-olarak sorunlu deildir, onun baz kullanm-biimleri sorunludur. Tanr lmt ve iyilik ile ktlk merkezsizlemiti. Eski dnya, yeni duruma nispeten daha belli ve netti, bir yanda salt iyi istence sahip ve onun kayna olan tanr dier yanda eytan vard, savan balam ve bu balamda yaplacak olanlar ayanyla beyan durumdayd. Bu eski dnyann yerinden edilmesiyle birlikte, insan denilen youn bir ekilde, iyi ve kt zerine tartamaya balad. Modern-ite denilen yenisanlan dnya dzeni balangta umutlu ve iyimserdi, zerine oturmaya alt rasyonalitenin, bu ve ilgili dier tm glkleri aabileceini dnyordu. Yine gel-zaman git zaman oldu ve modern dnya denilen alan, 20. yzylda dnya-savalarna tank oldu Modern zamanlarn skntlar giderek, post-modern durumlar ve sylemleri yeertmeye balad. Akla olan umut ve inan giderek akl eletirisine dnt. Tanrl yerinden eden akl, imdi kendisiyle bouuyordu Ortalk olduka karmt. Modern zamanlarda yaplatrmann ve eletirinin arac olarak konumlandrlan akl denilen giderek kendisini-mercek altna alp didiklemeye balad. Bu sre hala devam etmektedir. Eski zamanlara gre, imdiki zamanlarda durum olduka karmak ve zordur. Eski zamanlarda, bir ekilde hakim bir paradigma vard ve gerek yaplar gerekse eletiri yoluyla ykmlar bu paradigma zerinden yaplyordu, modernizm sonras post-modern zamanlarda ise, paradigmann-kendisi sorgu konusu yaplmaya baland ve bu durum da insanlk denilene tam bir keme-kei sundu. Eski zamanlarn geleneksel ve dinsel dnyasn savunabilecek durumda olmayan, te yandan liberalizm balamnda seklarize ve rasyonalize edilmi yeni dnyadan da memnun olmayanlar, eletirel-yaklam olanaklarn ellerinde bulundurmaya devam ettiler. te bunlar arasnda sk tartmalar balad. Sorun rasyonalitenin kendisinden mi yoksa onun kullanm biiminden mi kaynaklanyordu? Zurnann zrt dedii veya danann kuyruunun kopma noktas burasyd ite, her trden yaplatrlmann ve eletiri olanann temel dayana olarak kabul gren ve ilan edilen akl denilen sorgu konusu yapldnda durum ne hal alacakt? Aklnda sorgu konusu yaplmasyla birlikte, akla dayanlarak oluturulmu olan tm yaplar da yerinden edilmeye baland. Akln kriz girdaplarna srkleniyor olmas, akl tutulmasn yaayanlar iin tam bir ba-belas

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

durumdu, te yandan bu kriz, byk-bedensel akl iin olduka kritik ve nemli ilevleri yklenebilirdi, bu krizin izleinden gidilerek, kaybettiklerimize yeniden kavuma olanan elde etmi oluyorduk; Her organizmann dnd, btn organik oluumlarn dnmeye, hissetmeye istemeye katldklar, dolaysyla beynin yalnzca devasa bir toplama aygt olduu burada kabul edilmitir (Nietzsche, Fragmanlar-40) Rasyonalistlerin, akln insanda nsel-apriori olduu tezine kar, ampiristler, beynin doutan tabula-rasa durumunda olduunu, insann giderek, duyumlar ve tecrbeleri sonucunda akllandn sylerler. E deyile, akl denilen, deneyimsonu(deneyim zerine geri bildirim)yeni deneyim eklindeki dngselliiyle devam eder, etmesi gerekir. Bu dngsellik krldnda veya dz-izgi halinde almaya balandnda sorun ortaya kar. Modern zamanlar, kendilerini hazrlayan dinamiklerin etkisiyle, insan akln-beynini, gvdesinden ve barsaklarndan koparmtr, merkezi sinir sistemi denilen beyin, aa-taraflarndan tamamen kopartlarak, insan denilen bir kesik-ba zombi haline getirilmitir, salt-kafa, iire, sanata, duyumsamaya uzak, konformist pragmatizme ayarl bir dnce. te tam da bu noktada, akln tutulmas ve krize srklenmesi, tm bu durumlarn fark-edilebilmesi noktasnda ilevsel olabilecektir, deilse de can-alc olmaya devam edecektir. (Ltfen yaznn giriindeki alnty tekrar okuyunuz) Her eit canlnn harikulade balants, st faaliyetler ile alt faaliyetlerin bir birine uyarlanma ve btnleme tarz, krcesine ya da mekanik olmayan, ama eletirel ihtiyatl titiz, hatta isyankar olan bu ok biimli boyun ei; cebir arpm tablosundan nasl stnse, bedenin tm fenomenleri de entelektel adan bilincimizden, tin-im-izden, bilinli bir dnme, isteme ve hissetme tarzlarmzdan stndr.(Nietzsche, Erk stenci-266) Son dnem psrk-romantikleri hep unu der, iindeki sese kulak ver, yreinin gtrd yere git, iindeki ocuu fark et v.s. Akl tutulmasna yakalanan bazlar, zm yrekdedikleri snaa kaarak kurtulmaya alrlar, oysa onlarn yrek dedii, tam da bir aklartdr, akldan psrka kan arac haline getirilmeye allan sezgi denilen ey, oysa tm bunlarn yerine ikame edilmesi gereken ey, yaamsal-igdlerdir, eer sahiden de i-sel bir sesimiz var ise, bu tamahkar tarihin ger-gafleri zerinde armha gerilen ve itina ile zerine tinsel-alann, sahtekarca boyal ilmekleri ile dmler atlan yaamsaligdlerimizin sesidir ve onlar dinlemek gerekir. Akln ve akla tutuklu yrek denilenin deil, yaamsal istencin sesine kulak vermek gerekiyor; Deha i-gdde yatar, iyilik de. Yalnzca i-gdsel edim kusursuz olabilir (Nietzche, Erk stenci, I-276) Dnyay ve yaam de-ifre edebilmek iin, bedenin bak as iine yuvalanabilmemiz gerekir. Bunun baka da bir yolu yoktur. Hep diyorum, yaamak ve onun adna direnmek iin bize, akl-fikir, dnce deil, deli-kanlca bir yrek gerekir. Entuisyonistlerin szn ettii o sezinin-kayna olarak dnlen yrek deil bu, yaamn yrei, yayor ve onu istiyor olmann nefesiyle krkledii gmbr-gmbr atan bir yrek, ite bu yrek yaamsal-sorunu anlar ve gerektiinde onun iin ve onun adna direnie geebilir. Mdrike ve genel olarak bilinli tin yetileri, bedenin ilettii talimatlara bal olarak, ancak tesadfi biimde mdahale etmek zere arlmlardr.(Nietzsche, Erk stenci, I-278) -alar boyunca sus-tur-ulan, zeri eitli rtlerle kapatlp, ke-bucak ortalk yerlerden karlmaya allan beden, modern zamanlardan itibaren, serbest braklarak, serpilip boy gstererek piyasa-edildi. zellikle de adna kadn denilenlerin bedeni, kala-kala, gsgs, porno-grafi mezesi yaplmaya baland. Maskeli plaklk, rt-severlie tercih edildi. amz artk (veya artk-amz), cilal imaj-tehirciliinin boy gsterdii, rntgenci bir kltre dnt. Bunlar beden zerine oynanan oyunlarn, suyun zerindeki grnen ksmyd. Asl sular, saman altndan yrtlyordu, okul ve klalardaki jimnastik eitimleri, uygun adm yryler, vcut gelitirme, gzelletirme sektrleri, beden terbiyecisi salk ve doktorlar v.s. sanki yz-yllardr dnya zerinde yaamasn bilen-beceren, arlarn, brt bceklerin, aylarn doktorlar da varm gibi. (Bunu yazdm ya, imdi baz akl- evveller, hemen unu der, bu gerzek hayvanla-geri dnmemizi istiyor, sanki hayvanlktan-teye adm ata-bilmiiz gibi) Tm bunlar kk-aklmzn bize oynad oyunlardr. Bizim bu kk aklmz, doa-denilen o muhteem-kusursuz olanaklar karsnda hep aknl ve rpertiyi yaar rperi, ne kadar da ho-ilgin bir szce, su karsnda rperi, da karsnda rperi, karnca kolonisi karsnda rperi, okyanuslar karsnda rperi u dikkatimi ekti, yakn evremde iki insan var ve bu iki insan da gndeliin rutininde olabilecek en berbat sorunlar yayorlar, yuvalar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

dalmak zere v.s ve bu birbirini tanmayan iki insan da, bulduklar her bo zamanda, deliler gibi, tutkuyla bulmaca zyorlar, gazetelerin bolca olan o bulmaca eklerini hep yanlarnda tayorlar, ite ironi bu yaamsal zeminde param-para olmu olan insan, zihinsel zeminde tamlk-yanlsamas yaratarak kendisini rahatlatmaya alyor. Kk akl denilen, tarihsel sreci iinde giderek byk-akln hizmetisi olmak konumundan ayrlarak, anlamsala-ynelmitir, anlam arar, anlamla doyum bulmaya alr hale gelmitir. Ha bire dnyaya, olmakta olanlara, olay ve eylere belli trden anlamlar-ykler, bununla da kalmaz bu anlamlar, st-balamda bir-letirmek ister. Anlam doymaz veya kendine-ramen bir sanal-simlatif doygunluk, yayor-mu gibi his-durum yaratlr. Mu gibi yaamak, giderek nevrozlar ve psikozlar retir ve insan asndan dnya denilen bir tmar-haneye veya hapis-haneye dnr. Kk akl, nihai-olarak arad tanrsaln bulup, onunla vuslat mmkn klamaz, kendi doyumsuzluu iinde kala-kalr. Byk akl, beden onu zaman zaman uyarr, kendi yapsndan kaynakl kzgnlnn, huzursuzluunun oluturduu fkeyi (psikenin doum-lm an) bedenine ynelterek, rahatlamaya alr. Kk akln durumu, yapsal ve zorunlu ve kanlmaz olarak, ironik ve trajik durumdadr. Bu durum, trajik-ironik, tysz-maymun tiplemesi olan insani-durumu getirir. Maymundan yana kmseyici, tyszlnden yana yceltici. Bu ksmen-*de olsa tyszmaymun, geri kalan dier tylerini de yolarak steril-yceltilmi insan klna brnmeye alyor, amzn ty-alma teknikleri olduka gelitirilmi durumda. En son-*sz olarak; kim konuuyor?! ve eklemek gerekiyor bu soruyu cevaplamadan, ne denildiini anlayabilir miyiz!?

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Dardan Grnen nsan


Maurice Merleau-Ponty (Alglanan Dnya)

imdiye dek uzama, bu uzamda yaayan canl cansz eylere algnn gznden bakmaya altk, onlar gayet doal bulmamz salayan o pek uzun tankl unutup onlara naif bir deneyimde grndkleri gibi bakmaya altk. Ayn eyi insann kendisine ynelik olarak yapmaya almamz gerekiyor. 3000 yl akn sredir insan stne birok eyler sylendi sylenmesine; gene de bulunanlarn ou dnme yoluyla bulunmu eyler. Diyeceim, insann ne olduunu anlamaya alrken Descartes gibi bir filozof elindeki dnceleri, rnein ruh ve vcut dncelerini eletiri szgecinden geiriyordu. Descartes bu dnceleri damtyordu, onlardaki her trl bulankl ya da karkl kap dar ediyordu. Ruh denince bundan ou insan ok uucu bir madde, bir buu ya da bir soluk gibi bir ey anlar ve bu bakmdan ilkellerin rneini izler, oysa Descartes ruhun hi de byle bir ey olmadn, bambaka bir doas olduunu nefis bir biimde gsterdi: buu ya da soluk ne kadar uucu da olsa kendilerince birer eydirler, oysa ruh kesinlikle bir ey deildir, nk uzamda yer almaz, yaylm yoktur; tersine, ruh dertop olmutur, paraszdr, hemen kendi iine ekilip toparlanan ve kendi kendini bilen bir varlktr. Saf bir ruh ve saf bir madde ya da cisim kavramna ulalm olur bylelikle. Ama u ak bir ey ki bu saf ruhu ancak kendimde buluyorum, deyim yerindeyse ona ancak kendimde temas ediyorum. Baka insanlar benim iin asla saf ruh deildir: baklar, davranlar, szleri yani ksacas vcutlar araclyla tanrm bakalarn. Bir bakas benim gzmde vcuduna indirgenemez doallkla; bakasn dndmde anmsadm ey, onun manevi portresini izen ey, binbir trl ynelimle kpraan ve birok eyleme ya da niyete hizmet eden vcududur. Ama sonuta ne kadar istesem de birisini siluetinden, ses tonundan, aksanndan ayrt edemem. Bire bir yaarak ya da bakalarndan duyarak onun hakknda rendiklerimi alt alta sralayacak olsam, asla onu bir dakika grnce bildiim kadar iyi canlandramam. Baka biri bizim gzmzde bir vcuda dadanan bir ruhtur; bu vcudun btnnn grnnde byk bir olanaklar kmesi varm gibi gelir o kii bu olanaklarn orada bulunuudur. Dolaysyla insana dardan baknca, yani bakalarna baknca, ruh vcut gibi temel grnen kimi ayrmlar herhalde gzden geirmemiz gerekecek. Bir rnek zerinde dnerek iin aslnn ne olduunu grelim. Bir nedenden dolay bana korkun fke duyan biriyle kar karyaym diyelim. Bu kii sinirleniyor, ben de bu kiinin bu fkesini iddetli szlerle, el kol hareketleriyle, barp ararak davurduunu fark ediyorum. fke nerede peki? Diyebilirler ki fke karmdaki kiinin ruhunda. Bu o kadar da ak bir ey deil. Baklarndan okuduum bu ktl ve acmaszl el kol hareketlerinden, szlerinden, vcudundan ayr dnemiyorum ki. Burada olup bitenler dnyann dnda, fkeli insann vcudunun tesinde cra bir makamda olmuyor ki. fkenin patlak verdii yer resmen buras, bu oda, bu nokta; fke ikimiz arasndaki uzama yaylyor. Karmdakinin fkesi, belki demin gzyalarnn dkld gibi ya da birazdan aznda bir kaslmann oluabilecei gibi suratnda olumuyor,tamam ama sonuta fke karmdaki kiide barnyor, rengi atan benzine vuruyor, o kzaran yanaklara, kanlanan gzlere, incelen sese yansyor Bir an iin fkeyi dardan gzlemleme tutumunu brakp da fkenin ben fkelendiimde bana nasl grndn anmsamaya alrsam, durumun farkl olmadn itiraf etmem gerekir: kendi fkem zerinde dnnce gryorum ki fkem vcudumdan ayrlabilecek ya da ona yaptrlm ama karlabilecek bir ey deil. Paule kar fkemi anmsaynca, fkemi ruhumda ya da dncemde bulmuyorum, fkemi aramzda buluyorum, oturduu yerden beni alayc bir ifadeyle sakin sakin dinleyen pis Paul ile barp aran benim aramzda buluyorum. fkem benim Paul yok etme giriimimden baka bir ey deildi bu giriim eer barl biriysem sz dzeyinde kalr, hele kibar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

biriysem duruma gre bir incelik bile olabilir, ama sonuta fke bende deildi, yumruklamak yerine tarttmz ortak alanda gerekleiyordu. fkenin ne olduu zerine sonradan sonradan kafa yorunca ve bakas hakknda (olumsuz) bir deerlendirme tadn o zaman fark edince yle sonular karyorum: fke denen ey eninde sonunda bir dnce; fkelenmek demek de bakasnn nefret edilecek bir insan olduunu dnmek demek; Descartesn da gsterdii gibi bu dnce tpk br dnceler gibi hibir madde parasnda bulunamaz dolaysyla fke ruhtan geliyordur. Ama istediim kadar byle dneyim, bu dnceme neden olan fke vcudumun dnda olmadn, fkemin vcudumu dardan kprdatmadn, fkemin anlatlamaz bir biimde vcudumla olduunu sylemek zorunda kalyorum. Btn byk filozoflarda olduu gibi Descartesta da her ey var; nitekim ruhla vcudu birbirinden kesin izgilerle ayran Descartesn yle dedii de olur: ruh bir geminin kaptan gibi vcudun bakomutan deil, ruh vcutla o kadar ili dl ki ruh acy vcudun iinde ekiyor diim aryor dediimiz gibi. Ama u var ki Descartesa gre ruhla vcudun bu birlii pek sze gelmez, bu birlii ancak yaammzn iinde kullanmak yoluyla deneyimleyebiliriz; ona gre, olgusal durumumuz ne olursa olsun, vcutla zihnin bir karm halinde yayor olsak bile, bu demek deil ki deneyimimizde btnlemi olan eyleri kesin izgilerle birbirinden ayramayz. Birlemi olsalar da zihinle vcudu temelden ayrt etmeye hakkmz var, insan dolaysz yapsn gz nne almadan yalnzca dncede belirdii biimiyle vcudunun dzeneine bir biimde bitiik bir zihin diye tanmlayabiliriz ve bu karmn ne vcudun mekanizmasn ne de zihnin saydamln bozmadn syleyebiliriz. Descartesn ayak izlerini en yakndan izleyenler bile, dncemizin, yani insan hakkndaki dncemizin en batan beri balym gibi grnd koullardan kendini nasl kurtarabildiini sormutur denebilir. Bu koullar betimleyen gnmz psikologlar yaamaya kendimizin ya da eylerin bilinci ierisinde deil, bakas deneyiminin ierisinde baladmz olgusuna parmak basyor. Varolduumuzu duyumsuyorsak, ancak oktan bakalaryla temasa girmi olduumuz iin duyumsuyoruz; dncemiz de hep kendimize bir geri dn bakasyla alveriimize ok ey borlu bir geri dn. Birka aylk bir bebek bakasnn yzndeki sevecenlii, kzgnl ve korkuyu kolayca ayrt eder, oysa bu duygularn fiziksel gstergelerini o yata kendi vcudunu inceleyerek renmi olamaz. Demek ki bakasnn vcudu farkl farkl hareketleriyle o bebein gzne bandan beri duygusal bir anlamla ykl grnyor, ruhun ne olduunu kendi iine bakarak reniyor. Yetikin insan da kendi yaamnda kltrnn, eitiminin, kitaplarn ve gelenein kendisine grmeyi rettii eyleri bulguluyor. Hep belli bir kltr zerinden temas ediyoruz kendimize; en azndan dardan edindiimiz ve kendimizi tanmamzda bize rehber olan bir dil zerinden temas ediyoruz. Bundan dolaydr ki arasz tarihsiz saf benlik ya da zihin her ne kadar evremizden gelen dncelerin bizi dpedz belirlemesinin karsna kardmz eletirel bir makam ise de, tamamlanp etkili bir zgrle kavumas ancak ve ancak dil aracn kullanmakla ve dnyann yaamna katlmakla olur. te bu dnceden kan insan ve insanlk tablosu, ilk bata yola ktmz halindekinden ok farkl. nsanlk bir bireyler toplam deil; hepsinin zlerinde dnmeklik var diye herkesin herkesle anlaabileceinden emin olduu bir dnrler topluluu deil. nsanlk, bireylerin oulluunun eriyip gittii ve ister istemez yutulduu tek bir Varlk da deil doallkla. nsanlk ilke gerei sallantl bir zeminde: herkes ancak ite ie gerek olduunu grd eye inanabilir ama ayn zamanda bakalaryla sk ilikileri ierisinde dnp karar alr ve seimlerini o dorultuda yapar. Hem herkes yalnzdr, hem de hi kimse bakalarndan vazgeemez srf bakalar kendisine yararl olduu iin deil (o baka bir konu), ancak o yolla mutlu olabildii iin. Hibir toplu yaam yok ki kendimiz olma ykn omuzlarmzdan alsn ve bizi bir fikir sahibi olmaktan bak klsn; ama hibir i yaam da yok ki bakasyla ilikilerimizin bir ilk denemesi gibi olmasn. Hem bireysel hem toplu bir gemiimiz ve vcudumuz olduundan dolay dtmz bu ikircikli durumda asla kesin bir dinginlik bulamayz, ayrlklarmz hep azaltmaya almamz gerekir, anlalmam szlerimizi aklamamz gerekir, bizde gizli sakl kalan aa vurmamz ve bakasn alglamamz gerekir. Akl ve uzlama geride braktmz bir yol deil, nmzde kendisini stlenip yrmemizi bekleyen bir yol; bunlara kesin olarak ulaamadmz gibi onlardan vazgemek de elimizde deil. Anlalan o ki, asla bitmemi, bitemeyecek bir ie soyunan ve bu ite grece baar bile elde edemeyebilecek olan trmz bu durum karsnda hem kayglanyor hem yrekleniyor. Aslnda bu ikisi ayn ey, nk kayg duymak dikkatli olmak demektir, yaplanlar ve olup bitenleri yarglamak ve bilmek istemektir. yicil bir alnyazs olmad gibi ktcl bir alnyazs da yok; yreklilik de kendine ve bakalarna bel balamaktr, nk fiziksel ve

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

toplumsal durumlardaki btn farkllklara karn bakalarnn tutum ve ilikilerinde hep ayn kvlcm kendini gsterir ve o kvlcm sayesindedir ki bakalarn tanyabiliyoruz, onlarn onayna ya da eletirisine gereksinim duyuyoruz, onlarla yazgmz ortak. Bununla birlikte geen yzyllardaki tartmaszlk tutumu yok bu insanclkta. Saf zihinlerden oluan bir topluluk olmakla vnmeyelim artk, toplumlarmzda birbirimizle kurduumuz ilikilerin gerekten ne olduunu grelim: ounlukla kle-efendi ilikileri bunlar. yi niyetimizi mazeret gstermeyelim, iyi niyetli davranlarn bir kere elimizden ktktan sonra ne hale geldiklerini grelim. Burada trmze yneltmeyi nerdiimiz bu yabanc bakta salkl bir eyler var. Voltaire Micromegasda baka bir gezegenden bir devin yeryzne inip yaaymz grdn ve yaaymzn bizden daha yksek bir zekya ister istemez sama geldiini anlatmt zamannda. Kendimize yukardan bakp acmaszca yarg vermek yerine, bir biimde aalardan bakp kendimizi yarglamak bizim zamanmza nasipmi. Kafkada adamn biri bcee dnp aileye bir bcein asndan bakar, bir kpek bir anda karsna kan insan dnyasnda aratrmalar yapar, toplumlar kendi kurduklar geleneklerin kabuunda tkl kalr, gnmzde Maurice Blanchotda da bir kent kendi koyduu yasalarn penesine der ve herkes o kadar uysallar ki sonunda kendi farklln da bakalarnnkini de duymaz hale gelir. nsan dardan grmek zeletiri demektir ve ruh sal demektir. Bundan maksat da Voltaire gibi her eye sama demek deil, Kafka gibi insan yaamnn hep tehdit altnda olduunu anmsatmak ve insanlarn birbirlerini tanyp bulduklar o tek tk deerli anlar mizah yoluyla hazrlamak.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

DOAN ZLEM VE EVRENSELC AKLIN ELETRS Dr. Mustafa GNAY*

Doan zlemin felsefe almalarnn, geni bir problemler alanna ilikin olduunu gryoruz. Ancak hangi kavram ya da problemle ilgili olursa olsun zlem, felsefe almalarn hermeneutik (yorumbilgisi) gelenei iinde srdren bir felsefecimizdir. ncelikle, onun, bizde pek ilenmeyen tarih felsefesi ve kltr felsefesi gibi felsefe disiplinlerinin konu ve problemlerini dile getirdiini ve bunu da yine bizde pek yaygn olmayan bir yaklamla gerekletirdiini syleyebiliriz. Bu yaklam, tarihselci/hermeneutik bilim ve kltr felsefesinin yaklamdr. zlemin de eserlerinde zaman zaman belirttii gibi, lkemizde uzun yllar bilimden anlalan ey, doa bilimleri olmu, bu bilimler tek ve biricik bilme etkinlii olarak grlm ve baka bir bilim anlaynn da bulunduu neredeyse unutulmutur. te bu saptamadan hareketle, Doan zlemin eserlerini ve felsefi tutumunu, pozitivizmin dar ve tek yanl bilim anlayna yneltilen bir eletiri ve sorgulama olarak yorumlayabiliriz. zlem, bilim anlaynda tarihselci, kltr ve tarih felsefesinde insanc ve btn konularn ve problemlerini ele alma yntemi bakmndan ise hermeneutik bir tutumla hareket etmesiyle dikkati ekmektedir. zellikle kltr bilimleri felsefesinin problemleriyle ilgilenmekle birlikte, genel olarak bilim kavram zerine ve doa bilimleri zerine de yaz, kitap ve evirileri bulunmaktadr. Hem bir ifade ekli hem de bir deerlendirme lt olarak hermeneutik (yorumlamac-anlamac) bir syleme sahiptir. Hermenutiki bir felsefeci olarak, ortaya koyduu yaklamda ve buna bal olarak ortaya kan eserlerinde dikkati eken baz zellikler saptamak mmkndr. Bunlarn neler olduunu ksaca belirlemek gerekirse, zlemin hermeneutik yaklamna dayal olarak, mutlakla kar relativist, ezeli ebedi ve teki hakikat anlayna kar tarihselci, evrenselcilie kar tekilci ve kesinlikilie kar septik tavrlarn yn verdii bir felsefe anlayna sahip olduu grlmektedir. zlemin felsefe anlaynn kurucu unsurlar olarak tarihselcilik, insanclk ve yorumsamaclk, onun bilim felsefesinde pozitivizmi ve neo-pozitivizmi, kltr ve tarih felsefesinde doalcl ve belirlenimcilii (onlarn trl biimlerini) ve aklamac-yasac (nomotetist) yaklamlar eletirmesine, bunlara kar bir akademisyen ve aydn olarak mcadeleye girimesine yol amtr. zlemin zellikle son almalarnda ise, bilim felsefesi ve siyaset felsefesi bata olmak zere, hermeneutik adan bir evrensellik/evrenselcilik, kreselleme ve postmodernizm eletirisini gndeme getirdiini saptayabiliriz. zclk/nominalizm kartlnn da, onun bu balamda inceledii problemlerin banda geldii grlmektedir. zlemin evrenselcilie ve evrenselci akla/aklsalla ynelttii eletirilerin ok ynl olduunu saptamak mmkndr. zlem, felsefe kavramndan balayp, hemen her alandaki evrenselci yaklamlar hermeneutik ve tarihselci adan yorumlamakta ve deerlendirmektedir. Bir bakma evrenselciliin yalnzca felsefe ve bilim alannda egemen bir eilim ve bak as olmakla kalmayp, ayn zamanda bir dnya gr, bir ruh hali olarak kltrel gereklii etkilemekte olduunu syleyebiliriz. Evrenselci eilimlerin ve dnce tarznn yaygnl, zellikle felsefe, bilim ve siyaset alanlarnda daha belirgin durumdadr. zlem, tarihsellik kavramndan yola karak, tarihselci/hermeneutik yaklamla sz konusu evrenselciliin eletirisini ve deerlendirmesini gerekletirmektedir. zlem, felsefenin evrensel olup olmad biimindeki bir soruyu yle yantlar: Felsefe, orijini

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

itibariyle bir evrenseli aray olarak ortaya kmtr. Evrensellik fikri, ideas; insanlarda, insan zihninde ortak olarak mevcuttur. Ama orada, yani zihinde mevcuttur. Biz onu doada, sosyal hayatta, yaammzn herhangi bir alannda da bulmak, grmek, bilmek veya bulamasak da kendi abamzla gerekletirmek istiyoruz.(zlem 1997:80) zlem burada olgular ve deerler arasnda bir karlatrma yaparak, evrenseli arama istemini aklamaya almaktadr: Tm insanlar eittir, zgrdr derken; esasnda tm insanlar eit olmal, zgr olmal demek istiyoruz. Yani olan bir eyi deil, olmas gerekeni kastediyoruz. Bu, etikte, hukukta, siyasette de bir evrenseli dnme ve onu reelletirme abasna srklyor bizi.(zlem 1997,8081) zlem, felsefede karlatmz evrenseli arama ynndeki eilimin varln kabul etmekle birlikte, ne doada ne de tarih ve kltrde sz konusu evrenselliin gerekletiine ilikin bir kant ya da iaret bulunmadn ve ayrca felsefe tarihinde pek ok filozofun evrensellik dncesine kar km olduklarn da hatrlatr. Bunlar arasnda zellikle septikler, irrasyonalistler, relativistler ve nominalistler dikkati ekmektedir. Buradan hareketle, felsefeden sz ettiimizde yalnzca tek tip bir felsefeyi dnmemek gerekir. Bu konuda zlem unlar syler: Felsefe douu itibariyle evrenselci bir k noktasna, evrenseli arayc bir tavra sahiptir. Kiisel olarak hemen her felsefeci de felsefeye evrenselci bir tavrla balar. Fakat yol zerinde gidilirken, sk sk baka yollara girilir, hatta evrenseli bulmak iin yola kanlardan nemlice bir ksm, sonradan septik, rltivist, irrasyonalist bir izgiye gelirler.(1997,8081) zlem, evrenselci felsefenin yaygnln, bu felsefenin insan ruhunu en fazla tatmin eden felsefe tipi olmasyla aklar. Ancak felsefe alannda farkl tutumlar ve eilimler de mevcuttur. Fakat felsefe alan, bu tipin, trn genie olmakla birlikte en nihayet snrl bir yer igal ettii engin bir alandr. Alan olarak felsefeyi hibir felsefe tipinin tekeline brakmamak gerekir.(1997:90-81) Zaten felsefe tarihine baktmzda, bir felsefeler okluu ile karlayoruz. Hatta evrenseli arama konusunda da farkl yaklamlarn olduu aktr. Dnce tarihi, bir bakma eitli evrenselciliklerin de atma alan durumundadr. Bu nedenle zlem, felsefe kavramna olduu kadar, felsefe tarihine de tarihselci bir yaklamla ynelmek gerektiini ortaya koymaktadr. Felsefe tarihini hermeneutik bir yaklamla gzden geirip deerlendiren zlem, bu alandaki grleri/yaklamlar balca iki gruba ayrr: evrenselci felsefe ve tekilci felsefe. Bunlar tm felsefe tarihinde karlatmz iki felsefe yapma tarz ve tipidir. zleme gre, birinci tarz (evrenselci) veya tip, felsefe tarihinde baat ve en yaygn tarz ve tip olarak karmza kyor. Bu tarz ve tip ierisinde Platondan Aristotelese, slam ve Bat Ortaalarnn filozoflarna, Yenian balarnda Descartestan, Spinozadan Leibnize, Aydnlanma ann hemen tm filozoflarna ve 19. Yzyln ortalarna ve gnmze kadar (...) ok sayda filozofu anmak mmkndr. kinci tarz veya tip ierisinde yer alan filozoflarn says birinciye gre olduka azdr. Bununla birlikte Grek septiklerini, Pyrrhonu, nl sofistler olarak Protagoras, Gorgias; ge dnem Bat Ortaa felsefesinin nominalistlerini, zellikle bir Ockhaml William; Yenian birok duyumcu filozofunu, zellikle felsefesinin ilk evresiyle Berkeleyi, felsefi hermeneutiin ilk nemli filozoflar Schleiermacheri ve Dilthey; irrasyonalizmin filozofu Nietzscheyi ve 20. Yzylda hermeneutie kendine zg bir yn vermi olan Heideggeri anmaktadr.(zlem 1999,57) Felsefi hermeneutiin kurucularnn ve ona en uygun ereveyi izenlerin Schleiermacher ve Dilthey olduunu belirten zlem, hermeneutik gelenek karsndaki tutumunu yle ifade eder: Heidegger hermeneutik miras kendi keyfince yorumlamtr ve hermeneutii kendi felsefesine uyarlamtr. Oysa hermeneutik herhangi bir felsefeye uyarlanamaz; tersine o felsefelerin nelii stne de gerekletirilen bir yorumlama faaliyetinin retisi, bu ynyle felsefenin felsefesidir. Gadamer de, 20. Yzylda hermeneutiin Almanya dnda ve tm dnyada tannmasna byk hizmeti gemi olsa da, Heideggerin bir rencisi olarak, hermeneutii ana amacndan saptrarak, onu bir eit doruluk (hakikat) retisine dntrmek istedi. En nl yaptnn ad (Doruluk ve Yntem) bile, onun niyetini belli eder. Oysa hermeneutik, binlerce yllk tarihine baktmzda, her eyden nce bir yorumlama retisi ve sanatdr. Schleiermacher ve Diltheyla birlikte bir felsefe, ama varolan yntem retisine k tutan ve her trl bilme ediminin temellerini ve niteliklerini iaret eden bir felsefe de hermeneutie eklendi." zlem, hermeneutikten ey anladn belirtir: 1.binyllarn yorum sanat, yntemi ve teknii, 2.bu sanat, yntem ve teknie k tutan bir yorum retisi, 3.bu yntem retisini temellendiren felsefe. Burada tartma, esasen hermeneutiin bu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

nc grnm, onun felsefe olmak bakmndan nelii zerinde younlayor. O, felsefeyi ve felsefeleri de anlamay amalar; bu ynyle felsefenin felsefesi grnmne de sahiptir. Geri unu da belirtmek gerekir ki, felsefenin felsefesi de, en nihayet bir felsefedir. Ama hermeneutik, bana gre, bir felsefe olmaktan ok, bir felsefe yapma tarzdr. Bu bakmdan hermeneutik, dier felsefe yapma tarzlar arasnda yer alan bir felsefe yapma tarz ve en nemlisi bir felsefi eletiri tarz olarak da grlmelidir.(zlem 2001:Sylei) zleme gre, hermeneutiin pozitivizme kar kn, bir rekabet ya da cephelemenin sonucu olarak grmemek gerekir. nk hermeneutik faaliyet, insan eli ve dncesinden km olan hereyi anlamak ve yorumlamak gibi bir grevi yerine getirmekle ykmldr. Dolaysyla pozitivizm de, tm grnmleriyle, hermeneutik yorumlamann bir nesnesidir. Ne var ki, ayn pozitivizm, insan, tarihi ve toplumu kavramak konusunda pek s ve sekter bir akm olmas dolaysyla, hermeneutiin anlamac tavr yannda ayn zamanda eletirel tavrla da yaklamak zorunda kald bir akm olmutur.(zlem 2001:sylei) zlem, tekilci dnce izgisinde yer alan septik, agnostik, sofist, relativist, nominalist, nihilist ve irrasyonalist nitelikteki filozoflar iin felsefeden anlalan eyin farkl olduunu belirtir: bunlarn ortak ynleri, felsefeyi evrenselin bilgisine, Hakikate ulama abas olarak anlamay reddetmeleridir. zellikle rltivistler ve irrasyonalistler, bir yeti olarak sahip olduumuz (byk harfle) Akln ve mantksal dnmenin, evrenin kendisinde bir aklsalln ve mantksalln bulunduunun kant olamayacan; tam tersine, aklsalln ve mantksalln, ancak evrenin akld ve mantkd bir alan olduunun grlmesine araclk edebileceklerini ileri srmlerdir.(zlem 1999,5657) Aristotelesten Hegele ve hatta gnmze kadar, birok filozofun rasyonel olan gerek, gerek olan rasyonel olarak kabul ettiini saptayabiliriz. Bu ayn zamanda evrenselci felsefenin bir slogan/ilkesi durumundadr. Gerek rasyonel ise yaplacak ey bunu empirik ve rasyonel yntemlerle aratrmak, bulgulama yoluyla ortaya koymaktr. Modern bilim de, ite bu evrenselci felsefe tipi rneinden ve modelinden hareket etmitir. Ama bunun, felsefe alan ierisindeki felsefelerden yalnzca biri olduunun unutulmamas gerekir. nk felsefe alannda rasyonel tip felsefeler yannda mistik tip felsefeler, irrasyonel tip felsefeler, septik tip felsefeler ve daha eitli felsefeler vardr. Bu nedenle zleme gre, bu felsefeler okluu ierisinde belli bir felsefeyi, felsefenin tm gibi sunma hakkna tarihsel olarak sahip deiliz.(zlem 2002:321) Ancak rasyonel tip felsefenin, Bat kltrne damgasn bast da yadsnamayacak bir olgudur. Bununla birlikte, zlem, bu kez de bir gereklik hakknda birden ok rasyonalite ile karlalmas durumundan sz eder: Peki gerek bir ise ve bu gerekliin tek bir rasyonel yansmas var ise bu kuramlar okluu nedir? O zaman gerekliin tek olduunu kabul etmemiz halinde bile, gereklik hakkndaki konseptlerin okluunu kabul etmemiz gerekiyor.(zlem 2002:322) Rasyonalitenin bir kenara atlamayaca grne katldn belirten zleme gre, burada nemli olan, rasyonalitenin ne yolla ve hangi amala kullanlacadr: Rasyonaliteyi bir kenara atmak deil, tekilin tmelliini anlamak gibi bir amala kullanrsak o zaman doru kullanacamz kanaatindeyim ben. Ama rasyonaliteyi tmelin, evrenselin bilgisine ulamann arac olarak anladmz taktirde kmazlardan kurtulamayacamz grndeyim.(zlem 2002:334) Bu nedenle zlem, akl kavramn baka bir ierikle kullanmann gerekli olduuna iaret etmektedir: Akl, en nemli yanyla, evrenselin sadece mantk dzleminde kalan bir fikir olduunu, onun doada ve sosyal hayatta bir karlnn bulunmadn bize reten yeti olarak anlalmaldr artk. En azndan, bir evrenselci akl yannda bir tikelci/tekilci akl olduunu artk grmemiz gerekir. zlem bir hermeneutiki olarak, akl kavramnn kkenlerine de uzanr ve bu kavramn tarihsel olarak edindii anlamlar gzden geirir. Akln Greke karl olan logos, ok anlaml olan bir terimdir. Logos; evrensel akl, akl yasas, evrenin aklsal dzeni, tanrsal ruh, dzenleyici g, bilgece bilgi, bilim, tanr sz ve ve nihayet sadece sz anlamlarna gelir. zlem, bu anlamlarn iinden bazlarnn deiik dnemlerde arlk kazandklarn, dier anlamlarn ise geri planda kaldklarn belirtir ve logosun ierdii sz anlamnn yeniden n plana karlmas gerektiini vurgular: Bilimi de, felsefeyi de, ortak bir konu veya problematik stne konuma tarzlar olarak grmeliyiz. Kendimizi, evrensel zmler peinde koan deil de, bir konu veya problematik hakknda sz alveriinde bulunan insanlar olarak grelim. Kendimizi felsefede, bilimde, ahlakta, tarihte, siyasette, evrenselin peinde koar vaziyette tuttuumuz srece, evrenselcilerin iddialarnn tersine, asgari mterekler bile retemeyen, en alt dzeyde bile bir uzlamay gerekletiremeyen bir konuma mahkm etmeye devam ederiz. Logosu sz olarak anlayalm; karlkl konumay, tam ve eksiksiz bir uzlama beklentisine girmeden srdrmeyi salayacak, asgari mterekler temelinde yaamamza zemin hazrlayabilecek bir erdem haline getirelim. Aksi halde, felsefi, bilimsel, dinsel veya ideolojik ynelimli eitli rakip evrenselcilikler arasnda srp gelmi olan kavgay devam ettirmeye, bunlardan gc dierlerine yetenlerinin totalitarizmlerine mahkm olmaya yazgl kalrz.(zlem 1997,9091)

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

Akln evrenselci eilimler ve erekler dorultusunda kullanlmasn ve felsefede zellikle akl kavramndan yalnzca evrenselci akln anlalmasn eletiren zlem, Tekilin tmellii biimindeki, Rothacker ve Cassirerin kullanm olduu bir terimden yararlanarak, akln tekilci ynde kullanmn sorgulamaktadr. Ad geen filozoflar tarihsel ve toplumsal olan her eyin tekil olduunu, ama insann zihinsel yaps gerei, bu tekili, tmellikle ele almak zorunda olduunu belirtmilerdir. zlem de bu terimi amlamak iin yle bir rnek verir: rnein Cumhuriyet dnemi Trkiyesi ile bir tarihi olarak ilgileniyorsanz, o tekili kendi tmellii ile ele alma ansna sahipsinizdir. Ama bunun dnda bir tmellik elde etmeye izniniz ve hakknz yoktur. nsanlk tarihi hakknda, tm toplumlar hakknda, tm kltrler hakknda global konumaya hakknz yoktur.(zlem 2002:332) zlem, bu ekilde anlalan tikelciliin, geree daha uygun bilgi elde etmenin yolu ve yntemi olduunu ifade eder. Tekilcilik, tarihselci bilgi ve bilim felsefesinin ayrt edici bir zelliidir. zleme gre, bilgi (ve bilimsel bilgi), bizim deiebilir olan a priorilerimize gre biimlenen bir eydir ve bu nedenle de, insanln geirdii eitli evrelere bal tarihsel bir olaydr. Sonu olarak biz, tek bir nesneler dnyas tasarlamak zorundayz; ama deimez a priorilerden rlm tek bir akl, tek bir aklsallk (rasyonalite) yoktur. Biz, eitli aklsallk trlerinden veya eitli teorik akllardan hareketle nesneler dnyasn yorumlayagelmekteyiz.(zlem 1993,95) Tarihselciliin bir bilgi felsefesi olmakla birlikte, ncelikle bir insan felsefesi olduunu vurgulayan zleme gre, o, insann yapp ettikleri temelinde, yani tarihte tannabileceinden, tarih-d ve tarih-st bir konumdan hareketle insan hakknda konuulamayacandan hareket eder.(...) Tarihselcilik, en nemli ynyle, insan varoluunun sabit, deimez, ezeli-ebedi nitelikleri bulunmad, onun bir znn olmad veya bu zn, paradoksal olarak, ancak ve sadece insana zg ve ona ait zamansallk olarak tarihsellik olduunu iddia eden felsefe anlaydr.(zlem 1999:164165) zleme gre, Tarihselcilik, insan kendi gerekletirdikleri temelinde kavramay/anlamay esas alan tutumuyla, ncelikle bir insan felsefesi olduu kadar, felsefeyi tarihin ierisine almak ve onu orada deerlendirmekle, bir felsefenin felsefesi konumuna da sahiptir.(zlem 1999:202) zlemin deyimiyle, felsefe tarihinde evrenselci/aklsalc felsefelerle septik, rltivist, nominalist, irrasyonalist felsefeler birbirleriyle ekiip durmu, hatta baz dnemlerde evrenselci/aklsalc felsefelerin kendi dndaki felsefelere kar acmasz bir sava yrtt dnemler olmutur. Evrenselci/aklsalc felsefe unu grememi ya da grd halde rtbas etmitir. Bizzat felsefeler aras bu ekime ve sava olgusunun kendisi, felsefenin tarihselliinin kantdr. Ancak felsefenin tarihselliinin gstergesi olarak felsefeler okluu, kendi ierisindeki eitlenmeleriyle yine bizzat bir felsefe, evrenselci/aklsalc felsefe tarafndan ortadan kaldrlmak istenmitir.(zlem 1999:194195) Tarihselci ve hermeneutik felsefe geleneinde, bilimin tekilci yn vurgulanrken, bunun karsnda evrenselci ve tmelci bir bilim paradigmas yer almaktadr. Baka bir deyile, eitli felsefeler arasnda zellikle geen yzyldan bu yana srp giden tartmada, bilimin nitelii ve yntemi konusunda balca iki paradigma ortaya kmtr: nomotetik ve idiografik bilim paradigmalar. Bu iki paradigma ayn zamanda, bilim kavramnn tanmn ve kapsamn iki farkl dorultuda belirleyen iki byk gelenek anlamna gelir. Bu konuda zlemin yapt baz saptamalar ve deerlendirmeleri yle sralayabiliriz: Birinci gelenek, bilim kavramn doa bilimleri modeline gre tanmlayan ve (kendi verdii adla) sosyal bilimleri de bu modele gre tanmlayan, konumlayan ve deerlendiren bir ana tutuma baldr. Bu gelenek ierisinde, (...)Viyana evresinin neopozitivizminin yan sra deiik izmler de ortaya kmtr. Fakat tm bu izmler okluuna ramen, bu gelenek, bilim kavramn doa bilimi modeline gre ele almaya devam etmitir. kinci gelenek ise, nce, birinci gelenek ierisinde sosyal bilimler olarak adlandrlan bilimler grubunun doa bilimi modeline gre konumlanamayaca, bu bilimler grubunun konu ve yntem bakmndan doa bilimi modelinden farkl bir bilim modeline gre konumlanp temellendirilebilecei iddiasndan hareket etmitir. Bu amala nce birinci gelenek tarafndan kullanlan sosyal bilim(ler) terimi yerine tarih bilimleri, tin bilimleri, insan bilimleri (beeri bilimler), hermeneutik bilimler ve nihayet kltr bilimleri gibi terimler kullanmaya zen gsteren bu ikinci gelenek, geen yzyln ortalarndan bu yzyln ilk on yllarna kadar, byk lde, bu bilimler grubunun doa bilimi(leri)nden bamszln gstermeye alm, bir bakma bu bilimler grubunun emanzipasyonuna ynelik bir aba ierisinde olmutur. Bu gelenek ierisinde 1930lu yllardan gnmze daha da nemli ve kktenci admlar atlm ve doa bilimi(leri)nin de bir tr hermeneutik bilim olduu iddia edilerek, genellikle bilim, bir hermeneutik etkinlik tr ve biimi saylmtr.(zlem 1995,13) zleme gre, gnmzde (globalleen dnyada) genellikle bilim ve zellikle sosyal bilim problematii zerine epistemolojik ve yntembilimsel irdeleme ve deerlendirme yapabilmek iin, geen yzyln sonlar ile bu yzyln balarnda gerekletirilen fakat ne yazk ki AngloAmerikan dnyasndan beslenen bizim gibi lkelerin bilim kamuoylarnda hala yadrgama ve hatta yabanlk duygusu uyandran youn almalar ve tartmalar baz almak bir zorunluluktur. Bu nedenle zlem, zellikle geen yzyldan beri tekilci sylem iindeki kltr

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

bilimlerini temellendirme ve epistemolojik ynden belirleme giriimlerini de gndeme getirmitir. Onun deyimiyle, Tekilci sylem ierisinde en az yz yldr dile getirilen, fakat suskunlua brnm veya susturulmu, bastrlm dncelerin kaderini paylaarak bu sre ierisinde etkili olma frsatn (zellikle Anglo-Ameriken dnyasnda) bulamayan temel iddia, tarih ve toplumla ilgilenen bilimlerin dayand epistemolojinin yerini yeni bir epistemolojinin almas gerektiidir.(zlem 1999:116) Felsefe ve bilim alanlarnda evrenselcilie yneltilen eletiriler amzn tartmalarnn odanda yer almaya devam etmektedir. Evrenselcilik, bu felsefi tartmalar erevesinde, epistemolojiyi gd(m)leyen bir ideoloji olarak tarihsel bir ilev de grmtr. Bat uygarlnn kresel dzeyde kurumsallamasna da zemin hazrlamtr. Diltheyn felsefi abasnn temel bir motifi olarak tarihsel akln eletirisi, felsefe ve bilim alannda evrenselci dncenin etkinliini sorunsallatrarak gnmzde tarihelci/hermeneutik felsefenin, evrenselci kuatmaya ynelik tutumunun etkili olmasn salamtr. Doan zlemin felsefi almalar da, Trkiyede bu tartmalarn derinletirilmesine, kendi tarihsel balam ierisinde bir anlam kazandrmtr.

KAYNAKLAR Doan zlem, Felsefe Yazlar, Anahtar Kitaplar Yaynlar, 1993. ......................, Felsefe ve Doa Bilimleri, zmir Kitapl yaynlar, 1995. ......................, Sivil taatsizlik Kollokyumu, Tartma Tutanaklar, 8 Kasm 1997, Uluda niversitesi, 1997. ......................, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, nklap Kitabevi, 1999. ......................, Doan zlemle Sylei, Marjinal Dergisi, Haziran 2001. ......................, Kavramlar ve Tarihleri I, nklap Kitabevi, 2002.

* Dr. Mustafa Gnay, ukurova niversitesi Eitim Fakltesi, Felsefe Grubu Eitimi ABD, mgunay@cu.edu.tr

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Editrden Selma YILDIZ

Merhaba, Beden; insann zihin ya da ruhuna kart olan vcudu, organizmas ya da maddi tz.* Beden, XX. yy.n ikinci yarsnda, toplumsal, tarihsel ve kltrel boyutlar iinde ele alnarak ok farkl ynleriyle tartmaya almtr. Felsefe tarihine baktmzda, zihin-beden ilikisi erevesinde bir problemin, zellikle de bir beden probleminin, buna karlk, bir Beden ve tin ikiliinin de bir sorunsal olarak ortaya ktn grrz. Beden, insan tinine ya da zihnine kart bir konuma yerletirilerek dnlm ve bu balamda olumsuz armlarla deerlendirilmi, tabi farkl grler de beden diyalektiinde yer bulmutur. Beden bir olanak m? Yoksa bizi tutuklu klan cisimsel bir varlk m? Bir takm tekniklerle ekillendirilen, disipline sokulan nesne mi, yoksa alglayan bir zne mi? Bedeni tm ynleriyle felsefece dnmenin masasna yatrdmz bu saymzda, deerli akademisyenlerimizden Dr. Mustafa Gnay, bedenin insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline geldiini, birbirleriyle karlaan, yz yze gelen insanlarn ayn zamanda bir gstergeler topluluuyla da karlamakta olduunu, bu gstergeler araclyla iletiim ve diyalog kurduklarn sylyor. nsann/insan bedeninin bir gsterge taycs durumuna gelmesi, arasallatrlmas ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesinin asl sorun olduuna dikkatimizi ekerken, bedenimize sahip olan tketim kltrnn ruhumuza da sahip olup/olmad sorusuyla bizleri ba baa brakyor Yazarlarmzdan Berkay Dibek, Tango: Bedenin Dans Hali balkl yazsnda, dansn bedenin sanatsal bir formu olduunu, toplumsal cinsiyet farkllklarnn da bedenden doduunu sylyor. Bedenin hareketinin rtk bir talep ierdiinden, bedenlerin atmasnn, toplumsal pratiklerin gerekletii somut meknlarn ve zamanlarn egemenliini kazanmaya ynelik bir atmaya dntnden bahsediyor Gken Yaayan, Beden: Estetikten Arzuya balkl yazsyla; Beden ile aidiyetimizin snrlar nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr klmak gerekli midir sorusunu dnmemiz gerektiinden bahsediyor akir zdoru ve Gken Yaayan beden zerine yaptklar syleilerinde, beden zerinde tahakkm kurmann ve buna kendimizde izin vermenin, imaja teslim olmann bir ele geirilme olduunu, buna neden olan, dipte duran bastrlm korkularmzla yzlememiz gerektiini sylyorlar Yetkin Ik, kendimizi arpk aynalarda grmeye devam ettiimiz, kendimize giden yolun bilgiden ve dnceden getiini gremediimiz srece kendimizden her geen gn daha da uzaa deceimizi bize tekrar hatrlatyor Nejdet Evren, tm canllarn ortak bir tinin biimlenmeleri olduunu sylyor. Oyunbaz, Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi balkl yazsyla, Spinozann pratie, bir eit hayat tecrbelerine dayal dncelerinden bedeni anlamaya alyoruz

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Nilsun Urall, Her ey ne kadar gerek! diyor Tm bu zerinde dnce retme abasnda olduumuz alan ya da konu da dhil bu karmaadan syrlmann yolu ne olmal sorusuyla bizi dnmeye ynlendiriyor Melda Gngl, sayesinde deneyimleyebildiimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanlmas ve hakikate varabilmek iin yol edilmesi gereken bir fazlalk olduu yalann benimsemi bilin dzeyimizden ayrlmamz gerektiini sylyor Hep beden dilinden bahsediyorduk. Ferda Dilin Bedeni balkl yazsnda dilin bedeninden bahsediyor Yabanc isimli iiriyle Gl zge yine esiz bir anlatmla yreimize dokunuyor Her zaman olduu gibi, Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derlediimiz Felsefe Ekibi imzal yazlara yer verdik. Yazlaryla katk veren tm yazarlarmza teekkr ediyoruz Keyifli okumalar

*Ahmet Cevizci- Paradigma Felsefe Szl

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Algsal nan

Zeynep SAVAIN

Alg, Merleau-Ponty'nin felsefesinin balang noktasdr ve onun eserlerinde merkezi bir kavram olma statsn hi kaybetmemitir. Ancak algy felsefe gelenei iinde ele alnd gibi dnmek, Merleau-Ponty'nin kurduu yeni yapy anlamada iimizi kolaylatrmaktan ok zorlatrr. Bunun en belirgin nedeni ise, Merleau-Ponty'nin felsefesinde algnn yeni bir tanmnn yaplmasndan ok, algsal yaantnn betimlenilerine yer verilmesidir. Alg bir aklk olarak kar karmza: Dnyaya almn akl olduu kadar, dnyann alndaki aklktr bu. Alg hem eyleri bana, alglayan bedenime tar hem de eyleri aar ve kendileri haline getirir. Dnyada ilk yaantladm ey, algmn bana sunduu bir kesinliktir. Algm, "bir ey var", "ben varm", "dnya var" gibi inanlarmn olutuu yerdir. Dnya ve eyler zerine dncelerim bu inancn zerinde ekillenirler. Ben eyleri dncemle anlamlandrmaya balamadan nce, dokunuum ve bakm onlarla ilksel bir iliki kurmutur oktan. Bedenimin dnya ile olan bu temasyla bir anlamlar a rlmtr ki bu ilksel sentez, daha sonra benim bilincimde kurarak, dnyaya kattm anlamlar nceler. Merleau-Ponty'nin "eylerle sessiz temasmz" derken kastettii ey ite bu ilksel ilikidir. Anlam, "...onlar sylenmi eyler olmadan nce...", algsal yaantda "eylerin sessiz dili" iinde oluur (VI, 61). Merleau-Ponty'nin hedefi alg ile dnce arasndaki bu ba kurmaktr. Alg, bizi dnyaya balayan gbek bamzdr. Bedenimizle dnyada bulunuumuz sonucu oluan algsal inancmz dncemizi nceler. Merleau-Ponty, algsal inancmzla uzlaacak, refleksiyon ncesi, varlkla kurduumuz temas gzden karmayacak ve bu ilksel temasta varln bizim iin ne olduu sorusunu barndrabilecek bir felsefenin izini srer. Grnr ve Grnmez'in daha ilk sayfalarnda bunu yle dile getirir: ...dnce aka ortada olan tarihini yadsyamaz, kendi anlamnn douunu kendine dert etmelidir. Duyumsanr dnya, zndeki anlam ve yap gerei, dnce evreninden "daha yaldr", nk birincisi grnr ve nispeten srekliyken, grnmez ve kesintili olan ikincisi, ilk bakta bir btn oluturmaz ve ancak dierinin kanonik yaplarna yasland srece hakikatine sahip olur. (VI, 28). () Deneycilikte, alg d gerekliin kendini sunuudur, ya da Merleau-Ponty'nin szleriyle sylersek, "nesnel dnce algnn znesini tanmaz" (PP, 240). Entelektalizmde ise bu tez tersine evrilir, "...dnya, bir dnya dncesinin balla (correlati/) haline gelir ve bir kurucudan bakas iin varolmaz" (PP, 241). Grlyor ki idealizm ve realizm, her biri dierini dlayacak ekilde, algsal inancn iki kutbunda yer alr. Ve algsal inancn iinde barndrd, algmn bir yandan benim algm oluu, bir yandan eylere szmas gibi bir ifte olabilirlii, algsal inanc tez haline getirmekle birbirlerinden keskin bir biimde ayrrlar. zne-nesne, beden-tin ve z-varolu ikiliklerinin ortaya knn altnda yatan da bu ayrltr aslnda. Refleksif felsefe, zellikle de Merleau-Ponty'nin Grnr ve Grnmez'de ele ald ekliyle, Descartes ve Kant ile balayan znellik zerine kurulu felsefeler, hatta Sartre'n negativist felsefesi ve Husserl fenomenolojisi bile znenin bu dnyada bedenli varoluunu grmezden gelmi, felsefeyi, "doal insann kendini orada artk hi tanmad", beni dnyaya balayan balarn koparlm olduu bir yere tamlardr (VI, 18). Bilimin de tavr ayndr. Sonu olarak hem felsefede hem de bilimlerde mutlak kuatc bir seyretme (survol absolu) halindeki zne, dncesinde yeniden bir dnya kurar. Ama bunu yaparken, algsal inancmz gerei varolan bu duyumsanr dnyadan yola karak bir dnceler evrenine ykseldiinin farknda

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

deildir. Kant'n "eer bir dnya mmkn olacak ise" deyiinde ierden ihtimal, bu dnyada oluumuzdan itibaren dnlebilir ancak. Descartes'n cogito'ya dayanarak yeniden kurduu gereklik, bu dnyann gerekliinin izlerini tar, algsal inancmzda temellenir. "Hakikatin iinde olma gvencemiz, dnyada oluumuzla birdir," der Merleau-Ponty (VI, 28). Bu szlerinde, onun, Heidegger'in felsefesiyle yaknln duymazlktan gelmek mmkn deildir. Heidegger'e gre, Aristoteles'ten sonra onu yorumlayan felsefe gelenei upuygunlua (adquation) dayanan mantksal doruluk anlayyla ilksel hakikatin stn rtmtr. Ayn zamanda varolanlarn varlnn stnn rtlmesi sonucuna da yol amtr bu. Varolanlarn kendilerini gsterebilmeleri iin, bir rty aan ve rts alan olmaldr. () Bilim, kendi payna, algsal inancn paradokslaryla uramay, tm varolanlarn srrn zecei bir gne erteler. Bilim adam iin "gerek, nesnel olandr" (VI, 31). Nesnel olana ulamak adna, eylerle kurduumuz temasta onlara kattmz anlamlar, belirlemeler bilim tarafndan ayklanr. Bilimsel yntem, eylere "mutlak kuatc bir bakla" yneliin yntemidir. Nesneyi her tarafndan kavrayabileceimizi, onu tm perspektiflerinden grebileceimizi varsayan bu bak, temelinde bedenli oluumuza dayanr. Byle bir bakla nesnelere yneliim, "yapabilirim"in (je pevc), yani bedenimin meknsallnn bir sonucudur (VI, 60). Nesneyi kuatan, onu her tarafndan grebileceimi varsayan bak, bedenimin nesne etrafndaki hareketinin verdii bir imkndr aslnda. Merleau-Ponty, Algnn Fenomenolojisinde, eylerin farkl perspektiflerden grnlerini bir btnde toplamann, yaayan bedenin (corps propre) onlarla kurduu ilikinin bir sonucu olduunu savunur. Bir kbe farkl yzeylerinden bakabilirim. Ancak yine de kbn kendisi bu farkl perspektiflerin toplamndan fazla bir eydir. Yaayan bedenim ve eyler bir sistem oluturur. Bu sistem iinde yaayan bedenimi tandm gibi tanrm eyleri de. Bedenimin blmleri arasndaki "yaayan birlik"in dnya, eyler ve bedenim arasnda da olduunu syler Merleau-Ponty. "Darnn algs ve yaayan bedenin algs beraberce deiir, nk onlar ayn edimin iki farkl yzdr" (PP, 237). Bilim ise, mutlak kuatc bakyla bir ideal anlamlar dzeni kurarken, bu bakn bedenimin bir imkn olduunu, ksacas algsal inancn k noktas olan bedenli varoluu unutur. Yaanan, tm yaanmlndan syrarak, onu kendinde ey aratrmasnn konusu olan "saf nesne" haline getirir. () "Refleksif zmleme, dnya zerinde olan deneyimimizden yola kar, ondan farkl bir olanak koulu olarak zneye ykselir", bu znenin dnyay bilincinde yeniden kurarak oluturaca "evrensel sentezi gz nne sermek" uruna, dnya ile olan ilikimizi, her an gereklemekte olan o deneyimi feda eder (PP, iv; AF, 28). Refleksif dncenin znesi, bedensiz bir znedir. Oysaki deneyim yoluyla beni dnyaya aan, "dnya zerindeki bak am olan" alglayan bedenimdir (PP, 85). () Doal algda bak alarmdan grrm dnyay. Dnyay btnnde grebilmemin koulu, onun dnda durmaktr. Refleksif felsefe, znenin bu darda duruunun mmkn olduunu sanr. Oysa doal algda bedenin imknlar, dnyay bir bak as ynnde aar, bu ann dnda kalanlar karanlktadr, orada dnya kendini gizler adeta. Yine doal alg iinde, yanlglar da gerekler kadar dnyann bir alma kouludur. Fenomenolojik dnya bir dorunun gereklemesidir; yanlg da bu gereklemenin iinde bir dorudur, dnyay alglaymn bir trdr yanlg. yle grnyor ki Merleau-Ponty, yanlgy, sz geen rtlme imknna dahil etmitir. Algda yaanan yanlg silinmeksizin, bir dorunun onun yerini alamayacandan bahseder. Doal alg iinde zne, mutlak bilin olarak deil, alglad anda alglad eye bir anlamda hapsolmu, neredeyse o alg edimi ile tanmlanm halde bulunur. Denebilir ki her alg edimi, bu znenin farkl zel halleridir. Hatta alglayan ve alglanan, aralarnda her an yeniden kurulan ba sayesinde, her alg ediminde bir yeniden douu, bir baka alg edimine gemek iin ba koptuunda ise, o algda lm yaar gibidir. Bir dieri onun yerini almakszn, yanlg bile olsa, yaanmakta olan alg silinmez ve her bir alg iinde bulunduumuz gerein farkl bir yzdr adeta. Bu da "...her deneyimin ayn dnyaya aidiyetidir, ayn dnyann olanaklar olarak, onu ifa etmedeki eit yeterlikleridir" (VI, 64). () Merleau-Ponty'nin dncesi, bedenli varoluun dncesidir. Tin-beden ilikisinin yeniden ele alnd bu dnce iinde tinin egemenlii yklmtr. Ancak beden de onun yerini almaz. "Tinin bir bedeni vardr ve bedenin bir tini ve aralarnda bir kesiim" (VI, 313). Beden yalnzca varoluun bir ekli olmakla kalmaz, algy mmkn klan olarak, kendisinin eylerle iletiimimin yolu olduunu da bildirir bana. Alglayan olduu kadar alglanandr da. Bedenimde, algnn bu ifte varolu imknn bana kantlayan ey, dokunan elime dokunmamn deneyiminde, alglayann alglanana dnmesi ya da bakasnn baknn bedenli varoluumu ispatlarcasna, beni eyler arasnda bir ey klmasdr. Bedenden bahsederken yle der Merleau-Ponty: "...o, temelde ne yalnzca grlen eydir, ne de yalnzca gren, o Grnrlktr..." (VI, 181).

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

"Ten"dir bu "Grnrlk". eylerle aramdaki bir geililik, tersine evrilebilirlik ilikisinden ortaya kan ve her an kurulmakta olan Ten. Merleau-Ponty grenin ayn zamanda grnr oluunu "eylerle akrabalm" olarak ifade eder. Bu akrabalktr Ten'i aan. Dokunulur oluum dokunabilmemin koulu gibidir. "Bedenin kalnl", "eylerin kalbine gitmemin tek yolu"dur ona gre (VI, 178). Algnn Fenomenolojisi'nde, yaayan bedenimi tanymn adeta eyleri tanmamn koulu olduunu sylerken kastettii, bu geililik ilikisinden baka ne olabilir? Yaayan bedenle eyler arasndaki birliktir bu geililik ilikisi. Algda benden dnyaya, dnyadan bana akann, gemie, imdiye ve gelecee yaylndan kar Ten. Bedenim grnr alglar, bakmn dokunuunda tenselleir eyler, dnce -grnmez olan- ben'den dolaymlanarak tene katlr, sz'de beden bulur, dncenin bedenidir sz, onun grnr yzdr. "Szn basit bir sabitleme arac ya da hatta dncenin klf ve giysisi olduunu syleyemeyiz," der Merleau-Ponty (PP, 212). Sz ve dnce, grnr ve grnmez birbirinde zarflanmlardr. Teni dz bir sath olmaktan kurtarp, onu derinliine frlatan, grnrden aldm grnmez klarak grnre geri veriimde yaanan, bu srekli geililik halidir. eylerden bana, benden onlara geendir. Ben dnya olurum, eyler tenselleir (VI, 178). Bu anlamda tenin kalnl srekli bir derinlemeden ibarettir belki de. Grnr ve Grnmez 'de "Ten"i u szlerle betimler Merleau-Ponty: Suskun grme sze aktnda ve karlnda sz, adlandrlr ve sylenilir olann alann aarak kendi hakikatine uygun bir ekilde bu alanda yerini aldnda, ksaca, grnr dnyann yaplarn dntrp kendini tinin bak kldnda, bu her zaman hem sz hem dilsiz algy tutan ve tenin bir yceltiliiymiesine idenin neredeyse tensel varoluuyla beliren geililik fenomeni gerei olur (VI, 203). Tenin betimlendii blm boyunca, alg ve dnce ya da beden ve tin arasndaki iliki, "grnr" ve "grnmez" terimleri zerinden kurulur. Dnyada grnr alglarm. Grnmeyenim olan dnceden dolaymlanan algm sz iinde grnr klarak yeniden dnyaya katarm. "denin neredeyse tensel bir varolua" brnmesi budur ite. Ten'i belirleyen zellikler olarak, ayn anda alma ve rtlme, gren ve grlenin evrilebilirliindeki i ie gemilik, neredeyse ayrt edilemezlik, bilimin ya da refleksif felsefenin kesin olarak belirlenmi varlnn imknlar olamaz. Ten, zne-nesne ikiliinden syrlm bir yap iinde algsal varoluu betimler bize. yleyse bu algsal varolu, algsal inancn paradokslaryla yzleecek bir felsefenin kaplarn aar m diye sormalyz.

PP: Phnomeologie de la Perception (Algnn Fenomenolojisi) VI: Le visible et linvisible ( Grnr ve Grnmez) Dnyann Teni, Hazrlayan Zeynep Direk, Metis Yaynclk Not: Toplam 23 sayfalk metinden baz blmler alntlanmtr. Amacmz Ponty felsefesinde nemli bir yer tutan alg balamnda beden in yeniden dnlmesini dikkatlere sunmakt. Konuya ilgi gstereceklere, ayn yaptta yer alan, Grlmeyeni Grmek: Et Kavram zerine balkl blm de neriyoruz. Felsefe Ekibi.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BEDEN: ESTETKTEN ARZUYA Gken YAAYAN

Beden ruhun mezardr. (Platon) Bedeniniz, Kutsal Ruhun mabedidir. (St. Paul) Beden bir makine olarak tanmlanabilir. (Descartes) Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim. (Sartre) Beden ile olan ilikimiz yzyllar boyunca deimitir ve farkl fiziksel, simgesel, sosyokltrel, vs kodlar altnda ele alnmtr. Bugn pek ok balk altnda tartlmaktadr: Spesifik fiziksel karakteristiklerin vcut imajnda, kiileraras iletiimde, psikososyal alanlarda etkileri (vcut lleri, ekicilik, grne bal dier konular) Kltrler aras vcut imaj farkllklar (apraz kltrel ve etnik almalar) Salk alannda fiziksel grn ve vcut imajnn etkileri (Kozmetikler, estetik cerrahi, nroloji, dermatoloji gibi) Vcut imajna bal olan rahatszlklar (Yeme bozukluklar, sosyal fobi gibi) Vcut imaj ile davran durumlar arasndaki iliki Kuramsal alan (Davransal, bilisel, fenomenolojik, psikodinamik, sosyokltrel, feminist kuramlar gibi) Tarihe baktmzda, Antik dnemde bedenin yceltildiini gryoruz. Tanrlarn ve tanralarnn gc ve mkemmellii, bedenlerinin kusursuzluuyla simgesellemitir. Hedonizmin kurucusu Aristippusa gre bedensel zevkler, akli zevklere gre daha tatmin edicidir. Sokratese gre ise beden, ruhun hapishanesidir. Ruh beden iinde yardm alamayan mahkmdur, ellerinden ve ayaklarndan bedene zincirlenmitir. Beden ve ruh sadece ayr deildir, ayn zamanda zttrlar ve eit deillerdir. Ruh, bedenden stndr, beden ruhun ancak glgesi olabilir. Bu yzden de lmden korkmaz. lm ruhun bedenden zgrlemesi olarak ele alnr, bylece hapishaneden kurtulup lmsz olur. Sokrates, Platon ve Aristotelesin dalizm almlar, yzyllarca beden algsn belirleyen kavramlarn balang noktasdr. Beden ortaa boyunca aalanm, ilecilikle ve kat kurallarla bedeni zevklere, bedenin nemsenmesine olumsuz baklm, bu konuda kat kurallar konulmu ve uymayanlar cezalandrlmtr. Kzlelik yazsnda yle der: Byk Gregorius bedeni, ruhun u iren giysisi olarak adlandrmt. Saint Louis Joinville ise bedene dair yle demiti: nsan ldnde u beden czamndan kurtulur. Yine, Ortaa insanlarnn rnek ald keilerin ile uygulamalarnda da beden srekli aalanan bir eydi. Bilindii zere, ermiler iin kir byk bir erdemdi. Ortaan dinsel motifleri ve manastr kurallar, banyo ve temizlik bakmlarn, lks ve rehavet kabul ederek en aza indirmilerdi. Rnesansla beraber beden tekrar kefedildi. Botticelli, Leonardo da Vinci, Michelangelo,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Raphael ve Titian bedeni tekrar gzel olarak tasvir ettiler. Gzellik, ruhani iyiliin yansmas olarak ele alnmaya balad. Beden artk bir dman yerine gzel, iyi, kiisel ve znel gibi kavramlarla anlmaya baland. Rnesans, ortaadaki bedene ait grlerin tamamen yerini almad. Ignatius Loyola (14911536) bu dnemde yaamtr ve Spiritual Exercises adl kitabnda kendimizi terbiye etmemiz gerektiini syler. Yemek ve uykudan vazgemek, bedene (demir zincirler ve benzeri ac veren aletlerle dvmek) ac ektirmek, bu terbiye etmek kavramnn kapsamndadr. Modern felsefenin babas saylan Descartes, bedeni bir makine olarak ele alr. Etten ve kemikten yaplm bir makinedir beden. Ayrca bedeni bir saat olarak da dnr; zekadan yoksun alan bir saat. Descartese byk bir eletiri Spinoza tarafndan gelmitir. Liebnize yazd mektupta yle der: Descartes akldan balad. Ben tanrdan baladm. 19. yy.da beden zerine tartmalar farkl alanlarda Feuerbach, Marx, Darwin, Nietzsche ve Freud tarafndan yaplmtr. Marx ve Engels iilerin vcutlarnn yok olmasn, makineletirmesini ve hayvanlatrlmasn aratrd. Kapital Vol.1de Descartesin iinin bilinli olarak 'Makinenin bir eki olmas'n asla tasarlamadn yazar (Marx ve Engels, 1967:87). 'inin, bir makinenin dzeyine battndan beri, o, bir yarmac olarak makine ile karlanabilir'. Ve 'i iin ok altrlmak ve zamansz lmek kanlmaz sonutur, ' (Marx, 1964:69,68). Vcutlar, kullanldktan sonra atlabilir (disposable) varlklardr. Charles Darwin sosyal bir perspektiften ziyade bir biyolojik perspektiften insanlar hayvanlar olarak niteledi. Evrimden bahsedip atalarmz olarak hayvanlar iaret etti. Darwin insanlarn sadece dier hayvanlardan evrimleen olan hayvan olmadn, hala vcutlarmzn evrimletiinden bahsetti. Darwin ok etkili olarak, Viktoryen deerleri alabora etti, artk akl, vcutla ve dier hayvanlarla balatland. Darwinden sonra Platondan Descartese uzanan dnemdeki ikili yaplar olan akl/beden, insan/hayvan, st/alt gibi ayrmlar sadece reddedilmedi, hatta baz kabuller tersine dnd. Friedrich Nietzsche de bedenden bahsetti. Hristiyanl ve Hristiyanln beden ideolojisini reddetti. Byle Buyurdu Zerdtn Bedeni Kmseyenler stne adl blmnde yle der: Bedeni kmseyenlere seslenmek istiyorum. Bildiinizi deitirmeyin ve bana yeni bir ey retmeyin, yalnz vcudunuza hoa kal deyin yani susun. Ben beden ve ruhtan ibaretim. Byle der ocuk. Neden ocuklar gibi konumamal? Fakat uyank ve bilgin adam yle der: Ben tamamen bedenden ibaretim. Baka hibir eyim yok. Ve ruh ancak bedende olan bir eyin addr. Beden; byk bir akl, tek hedefli bir okluk, bir sava ve bir bar, bir sr ve bir obandr. Kardeim, senin kk akln da bedeninin bir parasdr. Ruh dediin ey, bedeninin byk aklnn bir paras ve oyuncadr. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlanyorsun. Fakat bundan daha by ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk akldr. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettii, aklnn anlad kendiliinden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amac olduklarna seni inandrmaya alrlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktrlar. Bunlarn ardnda asl varlk vardr. Bu varlk; duygularn gz ile arar, ruhun kucaklaryla dinler. Bu varlk srekli arar ve dinler. Nietzsche vcudun zerinde akln stnlnn geleneksel tanmn evirir. Bylece insanlarn ayrc zellii, artk akl deil, bedenidir. Sigmund Freud, psikolojik olgularn, fiziksel olgulara dndrlebildii, histeri ile ilgili almalarnda gsterdi. Vcut ve akl, birdir. Ruhsal durum analiz edildiinden itibaren, somatik bulgular kaybolur. Bylece terapinin baarsnn gstergelerinden biri de bedendir. Bu yaklam, geleneksel Kartezyen dalizmindeki zihin-beden ayrlnn baka bir adan daha sorgulanmasna da neden oldu. 1900l yllardan sonra ekonomi, salk, siyaset vb. alanlarda Kartezyen dalizmin zayflamas, bedene yeni bakn gnlk hayatta yansmalarna neden oldu. N almalar, gzellik yarmalar, gnelenme, dans, Hollywood filmlerindeki gzel kadnlar ve yakkl erkekler gnlk hayatn paras olmaya balad. Spermen 1933de hayatmza girdi. (Bkz. lk Spermen) Bedenin alglanmas deiti. Tptaki ve sanayideki ezamanl gelimeler, tp camiasnda bedenin bir tr organik makine olarak da deerlendirilmesini salad. 1943de Sartre yle der: Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim.. Bu cmle, Descartesin Dnyorum, yleyse varm szne taban tabana zttr. Varoluu yaklam insanlarn ya, cinsiyet, rk gibi nedenlerle yarglanmasnn politik ve pratik nedenlerle

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

yapldn, bedenin ayn zamanda politik bir nesne olduunu ortaya koymutur. Hitler dneminde bedenin politik nesne olmas olduka gz nndedir, saf rka ulamak amacyla pek ok beden katledilmi, sakat braklmtr. Dolaysyla kiinin kendi bedenini sevmesi ya da nefret etmesinde, ksaca kiinin bedeniyle ilikisinde politik unsurlar olduka belirleyicidir. Bunun dnda gnlk hayatta binyllardan beri her kltrde l bedene saygyla davranlr. Trenler yaplr. lmden sonra kalan beden, kiinin simgesidir. Kiilerin lmlerinden sonra da bedenleri zerinde haklar vardr. Kadavralar zerindeki almalarn zorluu, bu nedenledir. Beden bilimin ilerlemesiyle artk tekrar tasarlanabilen plastik ve biyonik bir nesne olarak tekrar ina edilmitir. Plastik ameliyatlar ile beden artk verilmi deildir, seilmitir. Kalple ilgili materyaller, titanyum kalalar, polimer damarlar, elektronik gz ve kulak, silisyum lastik derileri ile beden biyoniklemitir de. Diyaliz makinelerine, yapay akcierlere, yaam destek sistemlerine balyz. Beden paralarmz artk organ nakilleriyle yer deitirebilir. Beyin ld halde bile beden canl tutulabilir. Klonlama teknolojisi artk durumlar daha da karmaklaabilir. Canetti Beden-iktidar ilikisini ele alr. Kitle ve ktidar (s: 350) adl yaptnda yle der: Ka dnmleri, yararsz olduklar hissedildii iin terk edilince melankoli balar. Melankoli durumundaki bir kii kovalamacann bittiini ve oktan ele geirildiini hisseder. Kaamaz, yeni metamorfozlar bulamaz. Giriimde bulunduu her ey bo kar; kaderine raz olur ve kendisini bir av olarak grr; nce bir av olarak, sonra yemek olarak ve son olarak da le ya da dk olarak. Kendi kiiliini giderek daha da deersiz klan kymetten dme sreci mecazi olarak sululuk duygusu diye ifade edilir... nsan birine borluysa o borcun bykl kadar o kiinin iktidar altndadr. Kendini sulu hissetmek ve bir av olarak dnmek bylelikle temelde ayn eydir. Melankolik insan yemek yemek istemez ve yemei reddetme gerekesi olarak da bunu hak etmediini syleyebilir. Ama asl neden kendisini yenmi hissetmesidir; yemee zorlanrsa bunu hatrlar. Kendi az kendisine doru dner; sanki nne bir ayna tutulmutur ve bu aynada kendi azn grm, bir eyin yendiini grm gibidir. Ama bu bir ey kendisidir. Her zaman yemi olmann cezas birdenbire ve kanlmaz bir biimde nne kar. Yenen bir eye dnm btn ka sona erdiren son dnmdr. Bu dnm, hangi ekli alrsa alsn, yaayan eylerin kamasn nleyecektir. ktidarn bedenle ilikisi son derece eski ve dayatmacdr. ktidar, nce kiinin kendi bedeni zerinde iktidar kurmasyla balad. Kendi bedeninde iktidar kurabileceini kavramak, dier bedenler zerinde iktidar kurulabileceinin iaretini tar. Ele geirmek, yakalamak, kavramak gnlk hayatta ayn zamanda bir iktidar iaret eden szcklerdir, ayn kendini bakasnn ellerine brakmakda olduu gibi. ktidarn aralarndan olan iddetin en eski formu elle yaplr; vurulur, ezilir vs. Bugn kendi bedeni zerinde sz sahibi olma/olmama durumu pek ok platformda ele alnabilir. Bu soru unu da dndryor: Bedenimiz hakknda kendi kararlarmz verdiimizden nasl emin olacaz? Bedene dair sylemler en ok namus, bekret gibi cinsellikle ilgili konularda gz nnde olmakla birlikte, geleneksel sylemlerden u feminist sylemlere, ecinsellie, iddete, siyasete, ekonomiye, sosyolojiye, reklmlara, modaya kadar pek ok konunun gndemindedir. Kiinin bedeniyle iliki yollar eitlidir ve unlar kapsayabilir: Kendi bedeni zerindeki haklar ak ve dorudan, sisteme ya/da sistemin szcsne teslim edilebilir veya bedenin bu ak teslimine kar klabilir. kincisi, sistemin silahlarn kuanarak sistem szcsnn haklarna kar kmak, bylece kendi bedeni zerinde sz sahibi olmak iin sistemin gnlls olmak ya da bu teslim alan-teslim alnan ilikisine daha radikal bir tepki koyup bu oyunun dna kmaya almak ve bu eylemin zorluklarn gslemek (ki bu zorluklar bedenin zarara uramas ve hatta lm gibi yine bedeni hedef alan iktidar alannda olabilir) ya da sisteme dahil oluyormu gibi yapp aslnda olmadna inanmak ve bylece kar kmann zorluklarn da devre d brakmak eklinde olabilir. En son bahsettiim pasif direni, pasif bir kabul olarak deerlendirilebilir mi, dnlmelidir. Kurumsal yaplanmalarda yine beden n plandadr: Hapsedilme, krba yeme, yaklma gibi bedensel aclar sz konusudur. Evlilik kurumu yasalarla yceltilir ve toplumsal olarak kabul edilmeyen bedensel eylemler yasalarla cezalandrlr. Sistem ayn zamanda bedeni farkl ekillerde de kullanr. Grselliin olduka n plana kt bu zamanlarda, beden artk pazarlanabilir bir eydir ve beden zerinden arzularmz satn alrz. Reklmlarda, modada bu elle tutulabilecek kadar aktr. Kadnlar tarafndan arzulanan o adam olmak iin o arabay satn alr, muhteem fizie sahip o kadn olmak iin bu elbiseyi satn alrz. Aldmz o rnle birlikle reklmdaki imgeye sahip olma

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

yanlsamasn yaarz. Artk Zeus benim. Beden ayn zamanda aidiyetimizin altn izmek iin de bir aratr. Byk ve sakal varl/ yokluu ve biimi, salarn sar m yoksa dier renklerde mi olduu, dvmeler, piercing, giysilerin biimleri ve renkleri ilk bakta karmzdaki kiinin kim olduu hakknda karar vermemizi salar: Metalci midir, solcu mudur, geleneklerine bal mdr? Hangi sosyal kesimdendir, kendini nereye ait hissetmektedir? Beden ile aidiyetimizin snrlar nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr klmak gerekli midir, dnlmelidir. Kaynaklar Synnott, A., The Body Social: Symbolism, Self and Society, Routledge, 24-36, 1993 Nietzsche, F., Byle Buyurdu Zerdt, ev. Deniz Sara, Kapadokya Yaynlar, 28, 2002 Canetti, E., Kitle ve ktidar, ev: Glat Aygen, Ayrnt Yay., 2003 Prof. Dr. Sezgin Kzlelik, Kreselleme, Beden ve izofreni, C.. Tp Fakltesi Dergisi 25 (4), 2003 zel Eki (http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/496.pdf) Cash, T.F., Body mage: past, present and future, Elsevier, Body Image 1 (2004) 15 Grseller http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Roman_sculpture.jpg http://en.wikipedia.org/wiki/File:Reign_of_the_Superman.jpg http://www.zimbio.com

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Beden zerine Sylei


akir ZDORU, Gken YAAYAN

G.Y. Beden diyalektikiler ve diyalektiki olmayanlarca farkl alglanyor; ruh beden yarlmas, zihin beden yarlmas gibi. Nietzsche, beden tarafn tutuyor ve bedenden zekaya gidiyor ama ayn zamanda durumun Diyonisosu taraf da var, bu adan bedeni ara olarak kullanmyor mu? Ve bedene bu bak amanlarda bu nasl? amanlarda esas olan ruh deil mi? .. amanlarda ruh/beden ayrm gibi kesin bir ayrm yok. Bizim bildiimizin, aslnda n kabullerle elde ettiimizin kkeni de Descartes a dayanan bir Kartezyen ayrm. Biz ister istemez bunu byle dnmek iin koulluyuz, ama senin evirdiin o yazda da* bu aslnda biraz geiyor. Mitosun iinde yaarken nesne ve zne gibi ayrm sz konusu deil. Bir ruh var ama bu nesneden bamsz dnlebilen bir ruh deil, aslnda nesne ile de dnlmesine gerek yok; aslna bakarsan bir forma sahip olmak zorunda deil. Nietzsche ksmna gelirsen ise iler biraz karmaklayor, nk o da beden ve ruh arasna kesin bir ayrm ekmiyor. G.Y. Nietzsche Ruh dediin ey, bedeninin byk aklnn bir paras ve oyuncadr. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlanyorsun. Fakat bundan daha by ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk akldr. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettii, aklnn anlad kendiliinden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amac olduklarna seni inandrmaya alrlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktrlar. Bunlarn ardnda asl varlk vardr. Bu varlk; duygularn gz ile arar, ruhun kucaklaryla dinler. Bu varlk srekli arar ve dinler der. .. Tamam, ama bu kesinlii olan bir ayrm deil. Bence bunun da kkeni aslnda Spinozada. Bengi dn olayn da bir anlamda kadercilikten karan bu, ayn 'kendi' mekanizmas zaten, ama ben Nietzschede dorudan doruya bir beden politikasna pek rastlamadm. G.Y. Antik dnemde de beden nemli. Muhteem heykeller yapmlar. Hristiyanlkla ruh devreye giriyor ve ruh ayr bir nem kazanyor. imdiki dnemi de gsterge anlamnda geriye dn

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

olarak m okuyorsun, bedenin tekrar retime girmesi ve imaj kltr balamnda? .. Geri dn deil aslnda, bedeni tekrar unutturmann bir biimi olarak bakyorum ben buna. G.Y. Gz nnde ok fazla tutarak grlmesini engelleme mi? .. Sanki arzu bedenin retimi deil de onun dndaki eylerden gelen bir eymi gibi. Bir yn deitirme, saptrma diyelim. G.Y. Bir de bu zamanda yarlmann zerinden devam eden bir yan da var bedenin, yarlmann uzants olarak. .. Rahatsz mym, aslna bakarsan rahatsz da deilim. letiimsel bir olgu, ala ilgili bir ey. Heideggerci bir dnyada yaamaktansa, byle bir dnyada yaamak daha keyifli bence. Aslnda, dorudan bedene ynelik politikalar aydnlanma ile balyor, modernizm bedenin kendi kendine dnmesinin tarihi gibi okunabilir. Hasan Blent Kahraman yazyor bunu. G.Y. Bedenin antik zamann estetiinden, bugnn arzusuna dn. .. Antik zamandaki o ar estetii de ben imaj kltr dnda pek okuyamyorum. O dnemde insanlar, normal bir insann yle olmadn biliyordu, orada da gayet idealize edilmi imajlar sz konusu idi, ama onun en arpc yan, tanrlarn ya da kahramanlarn insan biimli idealize edilmi varlklar olmas, sonuta orada heykeli yaplan her figr doast kimi iler yapm kiiler. Bir mlekinin heykeli yok mesela orada. Kaslar, beden hareketleri, asaletleri, bu da bir eit idealize etme, baka bir deyile ar gerek olma iddias tamyor mu? G.Y. Evet kesinlikle. Bu durum, bu zamanda artk pazarlanabilir bir ey de. .. Tabi ki, pazarlamadan te ayran ya da birletiren kimi etkileri de var. Btn alt kltrlerin bir giyim kodu, bir aksesuar kodu, beden hareketlerini kullanma biimleri var. Mesela buna en fena rneklerden bir tanesi nezaket kurallar. Bizde belki o kadar nemli bir ey deil ama sekinler arasnda zellikle Viktoryen ngilterede ok nemli bir olgu. Asn, nnde duran bir para et var ve sosyal bir stat nedeniyle o eti bedenini eitli biimlerde kullanarak yemek zorundasn. G.Y. Aidiyet? O zaman bugnk duruma estetiin art plannda arzunun sentezi diyorsun? .. O kadar alengirli bir ey syleyemiyorum u an. Ama yle bir ey var, biz artk bedenimizi dolaymsz olarak alglayamyoruz, bunu iddia ediyorum. Zaten pek de alglayamadk. Beden bizim iin hep dolaymlanarak farkna vardmz bir ey oldu ki bu, sen benden daha iyi biliyorsun. Bedenim ac ekiyor ve hi anlamadm zellikleri olan kk eylerle bu ac diniyor. Ya da karmdakinin bedenini saran krmz bir kuma var eitli yerleri kapanyor, eitli yerleri akta kalyor ve benim libidonal eilimlerimi aa karyor, bu beden sunumu. G.Y. Ama u var: lk rnekte bu, bedeni paralara ayrarak, analitik yolla tanmlamay getiriyor. Bu, baz durumlar anlamamz salyor, ama tam da bu yol ie yaradndan bu noktada byk resmi karabiliyoruz da. .. Ama ampirik tedavi yntemlerinin bizim iin mistik kalan bir taraf bu yzden hep oluyor. Karn aryan birine zencefil iirmekle aa yukar ayn kapya kyor bu yaptmz, oysa zencefilin duyumlar zerindeki etkilerini de gz nnde bulundurarak uygulanyor bu yntem. G.Y. Ama bu durumda, eskiden farkl olarak mistik alan, bilim topraklarna ait oluyor, bilim iinde

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

yer buluyor. Kod alanlarnn deiimi sz konusu. .. Biraz daha btncl bir yan var. Son dnem beden ve imaj ilikisini kurcalamak istiyorum. Bedenin girdii ekiller, bedene dorudan etkiyen etiketler, bunlarn duyumsal alanlar vs. G.Y. Bu zamanlarn, her eyi iine eken birbirine kartran zellii de var. ine ne gelirse onu kullanyor. .. Post modern durum diyoruz ya. G.Y. Estetik ve arzunun snrlarn izmek mmkn deil gibi. Aslnda bu gerekli mi, bilmiyorum. .. Ben ok da ikayeti deilim. Viyana Okulunun feminist bakn gelitirilmesine ynelik olarak birok bedeni konu edinen performanslar var. Diane Arbus adl fotoraf, kadn estetiin dnda yer alan, aslnda toplumun dnda yer alan bedenleri, ilikileri fotoraflyor.

Yeni dnemden de, Nan Goldin diye bir fotoraf, yine bedene ve ilikilerine ynelik iler yapyor; bence gayet eletirel almalar bunlar. Orada estetik tartlmaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

balanyor, kabul edilen estetiin dnda kalanlarn beden kullanmlar. Bir de yle bir durum var, beden bize nceden veriliyor, biz kendimiz onu tanyoruz ve toplumsallaarak onu nasl kullanabileceimizi reniyoruz. Buradaki kod okumalarn yanl yaptnda beden kullanmnn yznden toplum dna itiliyorsun. Kapitalizminse yle bir uygulamas var; senin toplum d alann bir zellik haline getirip, yceltiyor ve sana bunu tekrar satyor. Oysa bir de bedenler var ki, bunlara bedenlerini istedikleri gibi kullanma yetenekleri verilmemi, rnein siyam ikizleri, cceler, hilkat garibeleri. Eskiden bunlar kapatlrd, modern zamanlarn en gzde zellii zaten bunlar grnmez hale getirmekti. En basitinden, btn eyler retilirken grmezden gelinen bir kesim vardr: Belediye otobsleri eitli boy standartlarnda yaplr, masalar, sandalyeler belirli beden llerini referans alrlar. Bunun dnda kalanlar yok saylmak zorundadr.

G.Y. Neden bu durumu kolayca kabul ediyoruz? Korkuyoruz da galiba. .. nk yabancs, o bedenin iinde ne olduunu bilmiyor, onun normal bir insan olabileceini kabul etmiyor. Yzletiinde kendini onun yerine koymaktan korkuyor bence. O an gerekten korku balyor; ne yapacan bilemiyor. Kardan gelebilecek herhangi bir saldr yznden deil de, kendi iinde yaad bir skma yznden bu. Her gn ayna karsnda grd beden formunun tamamen deiik bir prototipi, ama ayn dnyay ayn biimde yayorlar. Bunu kabullenmek istemiyor, nk imaja dkn insanlarda yle bir sav vardr; onlar da kendine bakarlarsa, benim yaptklarm yaparlarsa benim gibi olabilirler; kendine gven kaynakl bir his. Ama karndaki ne yaparsa yapsn onun gibi olamayacak. G.Y. Birinin bedeni zerinde byle tahakkm kurmak ya da kendinde buna izin vermek, ele geirilme deil mi? maja teslim olunca ele gemi oluyorsun. Kendine gven dedin ama kabul grme, beenilme istei temelli deil mi bu? .. Gven zaten etkileimli bir alanda ortaya kan bir ey deil mi? G.Y. Evet, ama bu salksz bir yol. .. Eer kabul gryorsa kii, beeniliyorsa ve bu ynde kuruyorsa btn dnyasn kendine gvenecektir elbette, ama buna zarar verebilecek herhangi kk eylerden de kaar. Burada dipte duran o bastrlm korkularla yzlemek sz konusu bence. G.Y. Evet, daha ok iktidar alan bu, g deil. Syleinin geri kalan ksmn sizin tamamlamanz dileklerimizle. * Yeni Medyada Mit, Akl, Anlam, Fatima Lasay, Felsefe Ekibi Dergisi, Say: 11

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Beden
Felsefe Ekibi

Canl varlklarn cisimsel yaps; insan varlnn ya da znenin duyulara grnen somut yz; tek tek varlklarn ya da bir btn olarak varln duyulan, alglanan, dokunulan somut biimi; insan tinine ya da zihnine kart bir konuma yerletirilerek dnlen fiziksel gereklik boyutu; Aristoteles metafiziinde tini/ruhu biimleyen varlk formu; Descartes felsefede tinle/ ruhla birlikte insann ya da canl varlklarn zsel bileeni olarak tasarlanan ikinci tz. Bat dillerinde beden ile cisim ounluk ayn szckle karlandndan, canl bir varln bedensel gereklii ile cansz bir varln fiziksel gereklii ayn kavram altnda dnlmektedir. Felsefe tarihinde ortaya konmu pek ok felsefe anlay, beden konusunu hep zihnin karsna yerletirerek dnm, zihne ykledikleri btn olumlu niteliklere kar salt zihinsel olmadndan bedensel olan ou durumda olumsuz niteliklerle birlikte anmlardr. Geleneksel olarak beden ile zihin ayrmnn yaplmasna yol aan bu genel tutumda, beden zihnin doasn, yetilerini, ileyiini bozan olarak tasarlandndan, deme bir felsefe almasnn ynelmesi beklenen sorun daarcnn ok byk lde dna iteklenmi ya da atlmtr. Nitekim beden, daha Eski Yunan Felsefesi'nden balayarak, bu-dnyadaki yaam boyunca insan tinini (ruhunu) tutsa olarak kendi iinde tayan bir kafes olarak grlmtr. Buna bal olarak filozoflarn ok byk bir blm, insan tinini bedenden ya da bedensel olandan ayrarak dnmeye, bedeni hep zihinle taban tabana zt bir konuma yerletirerek anlamaya ayr bir zen gstermilerdir. Yine ayn biimde ortaa felsefesine btnyle egemen dinsel ya da tanr-bilimsel ynelimli dn, Tanr'nn yce deerleri karsnda insan bedenini ktlklerin ana kayna olarak grm, bedensel istekleri br-dnyada vaad edilen yaama ulamak adna bu dnyada yerine getirilmesi gereken devlerin nndeki en byk engel olarak deerlendirmitir. Szgelimi, insann ahlaksal deerini btnyle tinsel yaamnn niteliiyle tartya karan Hristiyan dncesi, srekli bedensel hazlarn, zellikle de alaltc bulduu cinsel hazlarn peinde koan bir insan gnahkr olmakla sulamlar. Bedenin felsefeden dlanmasna varan bu ktcl beden baknn en iyi grlebilecei yerler arasnda Pytbagoraslk, Platonculuk, idealizm, Usuluk, Ortaa Skolastik Felsefesi gelenekleri ba ekmektedir. Buna kar felsefe tarihinde bedene ynelik bu olumsuz yaklama, bata Stoaclk ile Spinozaclk olmak zere eitli felsefe retilerince kesin izgilerle kar kld, zihin ile beden ayrmnn btnyle yadsnd, zihin ile bedenin birbirleriyle zdeletirecek denli yakn bir iliki iinde kavrandklar da grlmektedir. Bunun yannda felsefe tarihinin iki byk anlay Maddecilik ile idealizm, genel durular ile temel savunularna bal olarak, beden sorunu karsnda btnyle birbirleriyle kart savlar ileri sryor olmalarna karn, bu ikisinin son zmlemede ayn sonuca varm olmalar dikkate deerdir. Nitekim maddecilik tinsel kendiliklerin varln yadsyarak zihni btnyle maddenin bir ilevi ya da trerimi olarak temellendirirken, buna kar idealizm ise hem bedeni hem de bedensel eleri zihnin ya da bilincin ierikleri olarak deerlendirirken, her ikisi de sorunu beden gereini bir biimde yoksayarak zme yoluna gitmilerdir. Bu balamda ister zihinde ztrlerek kavranyor olsun ister maddenin uzants olarak tanmlansn, maddeci ya da idealist indirgemeci yaklamlarn hemen tamam btn ynleriyle bedeni kavrama srecinde byk amazlarla karlamaktadrlar.

Hi kukusuz ortaa Hristiyan tanrbilimi ile idealist felsefe yaklamlar bata olmak zere bedene ynelik tarihe mal olmu bu olumsuz bakn gerisinde

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Pltoncu felsefenin temel tasarmlar, varsaymlar ve retileri yatmaktadr. Platon'un beden stne grlerinin derli toplu-bir biimde grlebilecei yerlerin banda, temelde hazzn doasnn tartld Philebos syleimi gelmektedir. Sz konusu syleimde Platon, bir yanda tartmann ana atsn haz yaamnn znde' bedene ait bir yaant m yoksa tine ait bir yaant m olduu sorusu stne kurarken, br yanda hazzn fiziksellie deil, gerek bilgiye yakn olan tinsellikle ilintili bir yaant olduunu gstermeye almaktadr. Bu balamda Platon'un konuturduu Sokrates, doru bir haz yaantsndan ne anlalmas gerektiini belirginletirmek iin ncelikle yaplmas gerekenin, srasyla "duyum" un, "bellek"in" ve "arzu"nun tek tek doalarn kavramak olduu belirlemesinde bulunarak hazzn doasn tartmaya balamaktadr (Philebos, 38a40). Buna gre haz, gerek anlamda bir duyum biimi olarak yalnzca bedende deneyimlenebilir bir eydir. Her trden duyum iin belli bir beden teki gerekiyor olsa da, yalnzca ne zg bir etkinlik iinde olmak duyuma yol amaktadr. Tam bu nokta bedenin btn bir felsefe tarihi boyunca dlanmasna yol aan Pltoncu dnceyi grebilmek bakmndan olduka nemlidir: u ya da bu duyuma maruz kalmak dnda hibir ilevi olmadndan, beden btnyle edilgen, dirensiz, adeta tepkisiz bir uzamdr. Buna kar tin bedenin bilmediklerini bilmek, yapamadklarn yapmak gibi bir yetiyle donatlm olduundan, bedenden bamsz olarak tek bana btn duyumlar "etkin" bir yolla kurmaktadr. Pltoncu beden aklamas, kesin izgilerle birbirleriyle ilintisiz grlen beden ile zihin ayrm stne kurulmakta, bu ilintisizlie bal olarak Pltoncu erevede duyum, her koulda bedende yer alan ama asla bedene indirgenemeyecek tinsel bir etkinlik olarak tasarlanmaktadr. Platon'un gznde tinden baka birey olmayan duyum, zihnin bedenin etkilenimlerini kavranr klmasyla meydana gelmektedir (Philebos, 35d 37). Nitekim bir baka syleimde Platon, bedenin duyumun beii olmasna karn, zihinsel anlamda duyuma hibir katks olmadn sylemektedir (Pbidon, 96b). Bu sylenenlerden de aka grlecei zere, Platon gerek duyum etkinliini gerekse tinin ileyilerini btnyle bedenden bamsz bir konumda dnm, bylelikle de tinsel yaamn nndeki en byk engel olarak grd tinin bedene bamlln krp onu zgrletirmenin yolunu gsteren bir felsefe kaps aralamtr. Philebos'ta sunulan haz incelemesine gre, tini bedenden kurtarmann tek yolu, hazz fiziksel bir etkilenim olarak yaamaktan btnyle vazgeerek, tinsel bir ykseliin devindiricisi olarak alglamaya geip zihin kaynakl haz anlarn olabildiince oaltmaktan gemektedir.

Modern Felsefe'ye gelindiindeyse felsefe tarihinin iki nemli okulundan ilki "Kta Usuluu"na bal dnrlerin beden sorununu genellikle tz metafizii erevesinde ele aldklar, buna kar dier okul "ngiliz Deneycilii"ne bal dnrlerinse ayn soruna daha ok duyum ya da alg bal altnda bilgikuramsal bir erevede zm aradklar grlmektedir.

ou kaynakta bu dnemin kendisiyle balatld Descartes, kendinden nceki tz dncesi geleneinde nemli bir krlma gerekletirerek, res cogitans olarak adlandrd dnen tzn karsna res extensa olarak nitelendirdii bedensel/cisimsel (uzamsal) tz yerletirmitir. Aka zihinsel olan bedensel olandan ayr olarak dnmeleriyle znde "Descartes kilik" stne kurulmu btn retiler, Descartes'n iki ayr tz olarak tasarlad zihin ile beden arasndaki ilikiyi aklamada yaad glklerin hepsine konudurlar. Bu glklerden kurtulmak amacyla nerilmi, btnyle birbirine kart savlar ileri sren iki konum bulunmaktadr. Bunlardan ilki her durumda beden ile zihnin aralksz bir etkileim iinde olduunu, koparlamayacak bir iielikle birbirlerine bal olduklarn savunan etkileimciliktir. Etkileimcilikte bedende olan en ufak bir kprtnn dahi zihinde bir karlnn bulunduu, ayn biimde zihinsel olan her eyin de bedensel bir etkisi ya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

da deergesinin sz konusu olduu dnlmektedir. kincisiyse, zihinsel olanla bedensel olann birbirlerine hibir etkide bulunmakszn varolduklarn dnen, dolaysyla da zihin ile bedeni iki ayr alan olarak tasarlayan koutuluktur. Koutulukta, zihinde olanlar ile bedende olanlar arasnda ilkece nedensel bir iliki kurmann olanaksz olduu dnldnden, etkileimciliin yapt gibi zihinsel olann bedensel karln ya da bedensel olann zihinsel deergesini aratran her trden abann felsefi bakmdan "kategorik yanl" stne kurulduu ne srlr. Daha nce sylenenlerden de anlalaca gibi, felsefe tarihinde beden stne yaplan zmlemelerin nemli bir blmnn, "bedensel duyumlar" diye adlandrlan beden deneyimleri stne younlamak yoluyla gerekletirildii grlmektedir. Geni anlamyla bedensel duyum denince, gdklanma, kanma, karncalanma gibi bedensel etkilenimler; ac, ar, haz gibi bedensel duygular; yorgunluk, bitkinlik, gllk gibi bedensel izlenimlerin konu olduu olduka geni bir bedensel duyu yelpazesi anlalmaktadr. Bu balamda pek ok filozof, bedensel duyumlarn d dnyann duyu organlar araclyla elde edilen alglarndan kesin izgilerle ayr bir yerde durduklarn dndklerinden, bedensel duyumlar alglardan ayr klann bu duyumlarn duyulmakta olduunun farkndalyla birlikte olumas olduunu ne srmektedirler. te yanda, bu genel yaklama kart bir gr, her duyumun kiinin kendi bedenine ynelik bir farkndalk kipine karlk geldiini ileri srmektedir. Sz konusu grte, duyumlar btnyle kiinin kendi bedeninin zellikleri ile durumlarn alglamasyla zde bir konumdadrlar. Ama her durum da bedensel duyumlar, doa bilimlerince temellendirildii biimiyle maddi dnyann bir uzants olarak grlen zihnin aklanmas abas nnde ciddi bir sorun olarak durmaktadrlar.

Gemi felsefelerde "zihin ile beden ikilii" sorunu erevesinde sunulan grler dnda neredeyse bedene ynelik kapsaml bir felsefe yaklam sunulmam olmas gereine karn, ada felsefede beden konusunun alabildiine youn bir ilgiye kaynaklk ettii, beden stne yaplan almalarda patlama derecesinde bir artn olduu grlmektedir. Nitekim XX. yzyl felsefesinde, bedensel srelerin ileyii ile dnsel srelerin ileyii arasnda stnden atlanamayacak bir balant olduu dncesi geni lde olurlanmaktadr. Yine bu balamda, dilci felsefelerden grngbilimci felsefelere, postyapsalc felsefelerden yorumbilgici felsefelere ou eletirel stfelsefe anlay, zihin ile beden arasnda ne amala olursa olsun belli bir ayrm yapmann felsefi bakmdan son derece byk yanllar dourduuna dikkat ekmektedirler. Szgelimi varoluu felsefeciler, kendisini en iyi davranlarda aa vurduunu dndkleri bedeni, bakasyla ya da bakasnn beni'yle girilen ilikinin temel belirleyeni olarak yeniden tanmlamaktadrlar. Bu balamda, beden zihnimizin dnda, dmzdaki dnyann paralan olarak aklanp bir kenara braklabilecek bir nesne deildir.

Bu yaklam erevesinde zellikle grngbilimde yrtlen almalar, gemiten gelen nyarglardan bamsz olarak bedeni kavramaya ynelik son derece deerli dnceler ortaya koymaktadrlar. Kukusuz bu dnsel izgi dorultusunda insan bedeni stne yaplm en ayrntl alma Merleau-Ponty'nin Algnn Grngbilimi (1962) adl yaptdr. Merleau-Ponty'nin dmzdaki eyleri alglarken bedenin deergesi sorusu temelinde gelitirdii beden aklamasnn ayr bir yeri bulunmaktadr. Merleau-Ponty sz konusu beden aklamasnda, fizyolojik bir kendilik olarak deerlendirilebilecek "nesnel beden" ile asla fizyolojik bir kendilik olarak dnlemeyen, deneyimlediim biimiyle bedenime karlk gelen "grngsel beden" arasnda btn bir beden tasarmmz deitirecek denk nemli bir ayrm yapmaktadr. Bu balamda bedenin beki bir uzam kesitinde yanyana gelmi organlarn toplam olmadn dnen Merleau-Ponty, "bedenim beni dnyaya aan, dnyada bana belli bir durum aldrandr" tmcesinden de grlebilecei gibi insan bedenini asla cisimsellie indirgenemeyecek bir dzlemde yeniden yaplandrmaktadr. MerleauPonty'nin aklamasna gre, bedenin alglay ya da beden yoluyla alglama kafann ierisindeki bir bak asndan deneyimin salt edilgen bir yolla almlanmasna bal bir alc konumunda gereklemez. Bedensel varolu, varoluun olmazsa olmaz bileeni olmas nedeniyle, duyu organlar tayan, bu organlar araclyla dnyay deiik biimlerde alglayan bir edilgenlik olarak tasarlanamaz. Tersine, devinim ile uzam farkndalnn canl bireimcisi olarak hep

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

etkin bir durumdadr. Bu anlamda kiinin bedenini alglay, zne ile nesne ayrm yaparak bunlar birbirinden koparan "dnl dnme" geleneine kar yeni bir felsefe bakyla yaklamay gerekli klmaktadr.

Beden konusu stne yaplan almalar, zellikle XX. yzyln ikinci yarsnda ortaya konmu post-yapsalc pratikler ile postmodern yazn ya da sanat rnleriyle son derece deerli yeni almlar kazanmtr. Kukusuz beden stne yaplan almalarn doasnda meydana gelen bu krlmann en temel nedeni, teden beri birtakm metafizik, etik ve varlkbilgisel varsaymlar dorultusunda anlalan bedenin, toplumsal, tarihsel ve kltrel etmenlerin etkisiyle deien bir kendilik olduunun kukuya yer brakmayacak bir aklkta tantlanm olmasdr. Bu balamda, post-yapsalc felsefe erevesinin, bedeni nasl temsil ettiimize, bedeni nasl kurduumuza ynelik getirdii zmlemelerle beden anlaymza ynelik nemli katklar bulunmaktadr. Sz konusu erevenin nde gelen dnrlerinden Foucault yapt kazbilim almalaryla, insan bedeninin salt biyolojik olarak verili bir kendilik olmadn, her durumda toplumsal olarak kurulup yaplandn aklkla gstermitir. Foucault ayrca bedene ynelik yazd soy ktklerde, cinsellikten kapatmaya, disiplinden denetime deiik iktidar pratikleriyle bedenin nasl yapldn, sylemlere ilemi iktidar/bilgi rejimlerince bedensel deneyimlerin nasl yeniden retildiini ortaya koymutur. Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BEN-BEDEN-EVREN Yetkin IIK

Yunan felsefesinde, uzak dou dncesinde ve her ne arar isen kendinde ara, sen seni bil sen seni dizeleri rneklerinde olduu gibi, Anadolu tasavvuf kltrnde tekrar tekrar dile getirilen, dnce tarihinin en eski ve en ok bilinen mottolarndan biridir, kendini bil! nk insana seslenen byk dnce sahipleri ncelikle ona nasl yaanmas gerektii sorusunun cevabn aramak durumundadr. Hikmet sahibi bilge insan da insann en ge tand, hatta belki hibir zaman tanyamayaca kiinin kendisi olduunu bilir. Aslnda insan olmann en trajik yan belki de tmden yanl yaanm bir mrn sonunda kendisini iyi tandndan emin olamamasdr; bunun iin bir mr yetmeyebilir nk. Bu temel paradoks, insann gzlerini dnyaya a anndan balamaktadr: insan kendinden nce tekini grmekte, kendi bedeninden nce baka bir bedeni fark etmektedir. Kiiyi en yaknndan ayran, birey yapan, farkllklarn depoland, dncenin mekan olan beyin, onun en mahrem organdr. Ne var ki dncelerin gizlenmesi mmkn olsa da bedenin kendisi dnceyi aa vuran bir dildir. Snfsal, cinsi ve kltrel farkllklara, tarihsel ve uzamsal eitlilie gre biimlenmi dnce, bedenlerde yansr. Bu farkllk zenginlii, durularda, bakta, giyim tercihlerinde, yz mimik ve jestlerinde grnr. Dnceyi, yani ele geirilemez olan, mahremiyeti, tarihsel ve mekansal farkllklar (dolaysyla kimlii) gsteren iaretler tablosu olmas dolaysyla beden, okunan ve zmlenen bir metindir. Dolaysyla da balamsaldr. Bu metinden klarak adm adm tekinin duygu ve dncesinin derinliine ulalmaya allr. plak ve l bir bedende bu gstergeler silinmitir. nk gstergeler, yaamn yani tarihin, dilin ve anlamlarn dlamasdr. plak bir beden, baka plak bedenlerden farkszlam, anlam oluturma kapasitesini kaybetmitir. plakln sradan ve -grsel aralar sayesindeyaygn oluu ile tm dnyada kltrel-bireysel eitliliin yok olup insann birrneklemesinin ayn an iki belirleyici unsuru olmas anlamldr. Beyazn renksizliin rengi olmas gibi plaklk da dilsizliin bedenidir. lm, plaklk ve beyaz renk tabiatta ve insan mrnn sonunda buluur. Tarihsel ve dilsel varlklar alanna gzlerimi, alglarm, giderek zihnimi atmda balar gerei bulma/anlama aray. Bu arayta bedenim de benden ok nce var olan doann, tarihin, dilin. ekillendirdii bir nesne olarak karma kar. stelik srekli deiim halinde olan, dinamik bir akn parasdr. Beden, sahibi onu tanmaya balamadan nce toplumsal, tarihsel, simgesel, ekonomik vs. bir varlk haline gelmitir; ben yani dnen zne, bylece, beden ve evren arasndaki zorlu diyalektik ilikinin ortasnda srekli kendini yakalamaya alan, oluan ve deien sre olarak kalr. Dolaysyla kendisi hakkndaki fikri daima yanl, arpk, en azndan, eksiktir. nsann yzlerce yllk kendisini bulma abas bu yzden daima gncel bir dsturdur. Beden hakkndaki dncenin nce d dnya ile doa veya evren ile yzleip sonra insann kendisine geri yansmas, dncenin iinde geliip byd doal ve simgesel evren tarafndan arptlmas sreci dikkate alnrsa, arptlm dncenin bedeni de arpk kavrad/bildii kabul edilir. nsann kendisini d dnya dolaymyla tanmas, kendine ynelen bakn nce d dnyaya gidip oradan kiiye geri dn ile insann dnce tarihinde insann ne olduu bilgisinin doann ne olduu bilgisinden sonra olumaya balamas arasnda bir paralellik kurulabilir. Baka bir deyile, tr olarak insann da kendisini bilmesi henz bir dtr. nsann dnce tarihi, onun kendisi hakkndaki bilgisinin de tarihi olduundan bu noktadan baklarak bir tarihi dnemletirme yaplabilir. Buna gre, rnein totemsel evre, insann kendisini doadan tmyle ayrmad ilk evre

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

olabilir. Daha sonraki evrelerde giderek bir simgesel varlk haline geldike soyut dnce geliecek, insan kendi bedenini de simgesel bir evren iinde, yani soyut tasavvurlaryla rtl olarak alglayacaktr. Bylece ruh ve beden ayrm ve her ikisi iin farkl alemler tasavvur edilirken insan bedeni sylenlerde, dini metinlerde ya da spontane sanatsal abalarda arzu, hayl ve umutlarn dili olarak vazgeilmez yerini alacaktr: ite yunan tanr heykelleri, bedensel imgeler zerine oturtulmu efsane ve masallar, riteller, danslar, yoga veya namaz bu en eski dilin eitli terennmleridir. Orta ada beden ve ruh ayrm ve ruhun lmszlk ve kutsall dolaysyla ncelii bedenin hazlarn, dolaysyla da eytann mekn olarak grlmesine neden olur. Kendi bedenine onun doal arzularn tatmin etmeyerek eziyet, ileci terbiye ya da dorudan ikence ederek veya dverek ac ektirme yntemleri, eytann mekn olan gnahkr bedeni arndrmay, kutsallatrmay ve ruhu yceltmeyi amalamaktadr. Bedenin hor grl, Orta a dini uygulamalarnda, gzlere varncaya dek btn bedenini rtmeye zorlanan kadn bedeninin grnmez klnmas, resim-heykelin, yani beden imgelerinin yasaklanmas ve cad avlarnda insanlarn diri diri yaklmas uygulamalarnda en u snrlarna ular. Aydnlanma dneminde ruh-beden ikiliinin yerine akl-beden ikilii geer. Bedenin terbiye edilii deil akln onun zerinde tahakkm kurmas, bedenin akln inceleme alan, nesnesi haline gelii, sz konusudur artk. Beden tm doa gibi matematiksel ve giderek mekanik ileyiiyle el alnp incelenir. Beden zerinde akln tahakkm giderek akln ve kamusal akln temsilcisi olan devletin bedenler zerinde tahakkmne dnecektir. Bu denetim aklszln snrlarn zorlayacak otoriter ve rk boyutlara varr: Irk retim iftlii dncesi, jeni politikalar, psikolojik mekanizmalarn koullandrlmas, hapishaneler ve eitim kurumlar modern akln bedeni terbiye etme abalarna rneklerdir. Ardndan tplama gelecektir. Tplama olgusu yirminci yzyln ikinci yarsndan sonra, tp teknolojilerinin (ya da lmszlk teknolojisi!) gelimesinden sonra balar. Artk ruhun deil bedenin lmszlk araydr sz konusu olan. mr uzatma, ldkten sonra tekrar dirilme ya da hi lmemenin mmkn olup olmad gibi konular, bilim insanlarn megul edecektir. nsann kendini arama macerasnda geldii son aama, onun belki de tarihteki en gln adr. Yzyllarca zgrl arayan insan ok kolay denetlenip ynlendirildii toplumsal rgtlenmelere sahiptir artk. Grsel kltr olarak da adlandrlan ve yirminci yzyln sonlarnda hzla gelien iletiim teknolojileriyle de ilikili olan gnmz kltrnde beden, grntlenme teknolojileri ile uzaktan- denetlenmektedir. Gerek, grnt demektir; grnyorum o halde varm! Ne i yapyorsanz yapn, ne kadar ok i baarmsanz baarn televizyonda grnmyorsanz kimsenin sizin abalarnzdan haberi olmaz; toplumla medya araclyla ba kurabilirsiniz. te yandan beden en nemli tartmalara, kltrel aratrmalara konu olurken ngiliz bilimci Terry Eagletonun dedii gibi, nedense alk eken bedenler deil sevien bedenler sz konusudur. Dnya kaynaklarnn sonuna kadar kullanld bu ada a insanlarn saysndaki art da glntr. Bundan sonrasn hzla zetlemek gerekirse, gnmzn popler konular ve belki acnas insani ironi u konular etrafnda dmlenmektedir: obezite ve alk (kresel besin krizi), ar tketim ve kanser, medya maniplasyonu ve cinsel istismar, ocuklarn erken yata okullarda denetim altna alnmas ve iddet yann giderek klmesi, tehirciliin ve bireyci haz (keyif) kltrnn art ve dine yneliin yaygnlamas oaltlabilir. Geriye dnp baktmzda bin yllar iinde bedenine yabanclam, bedeni ile baa kmak iin uraan, gln ve aresiz akl grebiliyoruz. Akl, zaman iindeki geliim srecinde, doaya ve doal olan her eye; lme, cinsel hazza ve giderek bedensel kusurlara yabanclat. Bugn beden deyince estetik, salkl ve kusursuz olmas gereken, gze hitap etmesi beklenen eyler akla geliyor. Bu, belki de kanlmaz, yabanclama, insann dnyadaki basit gereklii, daha nce kendi aklnda yaratp oluturduu bir soyut/simgeseldnyann penceresinden grmesinden mi? Bugn kar ilikileri zerine kurulu toplumsalsiyasal dzenin mdahale ederek insann kendini arayn arptt, maniple ettii iliki de bu simgesel dnya ile doal olgusal- gereklik arasndaki ilikidir. nsan, kendisini evrendeki bir varlk olarak, ryen lml bir beden olarak, bedene mahkm bir akl olarak yani var olan var olan olarak alglamayp kendisini arpk aynalarda grmeyi srdrdke, kendine giden yolun bilgiden ve dnceden getiini gremedike kendinden her geen gn daha da uzaa dmektedir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bir hikaye neleri deitirebilir?


Melda GNGL

nemli olan beden deil, ruh gzellii ne kadar ok duyduumuz bir cmledir. Beden ve ruh inde birer kar kutup olduklarna dair gl bir inancn yuvaland, birini arzulamann slk, dierini vmenin erdem sayld bu bertaraf edilmesi zor anlay nasl olutu? nsann bir btn olduu gereini, sadece ve sadece kurgusal bir abayla iki paraya ayrp, kar karya koymak nelere sebep oldu? Ve bu ikilik neye hizmet etti tarih boyunca? Bamz sadece bat dnce dnyasna evirdiimizde, ilk gnah bedene balayan ve bedenin tm ktlklerin kayna olduunu vurgulayan Hristiyan retisinden ok nce bu dalitenin olutuunu gryoruz. Bedenin ruhun hapishanesi olduu ve ruhun esenlii iin ondan kurtulmamz gerektii dncesini belki de en net biimde dile getirmi olan Platon, bu dncesini Phaidon adl eserinde yle ifade ediyor: yle grnyor ki bizi amacmza ulatracak olan lmdr nk araymz boyunca bedenin ruhla birleik halde olmas ve ruhun byle bir ktle maruz kalmasndan dolay istediimiz eye yani hakikate ulaamayz. Bedeni doyurma zorunluluu bir yana onunla birlikte birok hastalk da gelir. Hakikati aray yolculuumuzda bize ayak ba olur. Ak, arzu, kayg, kuruntunun her eidi, saysz aptallkla bizi ylesine doldurur ki onun yznden hakiki anlamda dnemez hale geliriz. Sava, anlamazlk ve kavgalarn sebebi bedendir nk mal mlk biriktirmek iin savarz ve mal mlk biriktirme ihtiyacnn kayna odur. Ona hizmet ederken, onun klesi oluruz. En kts bizi serbest braktn sandmz ve hakikati sorgulamaya baladmz anlarda bile mdahale eder, sknt ve karmaa yaratr, doruyu yanltan ayrabilmemizi engeller. Bir eyin saf bilgisine ulaabilmek iin bedenden ayrlmamz gerektii kantlanmtr. Grnen o ki bilgelie ldkten sonra ulaabiliriz, (beden iinde kaldmz) bu hayatta deil. Tm bat felsefesinin Platona dlm bir dipnot saylabildiini de hatrlayarak, ruhun iyi bedenin kt olarak nitelendirildii bu Platoncu grn, dinlerin de onu benimsemesiyle, ahlak anlaymza da korkun bir ekilde nfuz ettiini gryoruz. Kurtulunmas gereken bir ey haline dnen beden haliyle bir utan kayna. Baka sebeplerden dolay hissettiimiz utan duygusu bile; ryalarmzda kalabalk iinde, tm gzler size evriliyken rlplak kalma haliyle ifade buluyor. Ac ekenin ruh, haz duyann beden olduuna dair oluan arpk bir dnceyle; keyif ve zevk veren hemen her ey bizde bir sululuk duygusu yaratmyor mu? Arzularmzn, meydan okuyamayacamz kadar byk kudreti ile vicdan azabnn krbac arasnda strap eken insan bu ksr dngden nasl kurtulabilir? Platonun Hakikatten anlad bizim dmzda olan bir eydi. Bu hakikate ulama yolunda bedeni bir engel deil; onsuz hakikate asla ulaamayacamz bir vasta olarak yceltseydi, bugn nelerin farkl olabileceini dnmekten alamyor insan kendini. Bedene giri, brahim dinlere gre; iyinin ve ktnn bilgisinin aacndan meyve yemek suretiyle Tanrnn yasan ineyen Adem ile Havvaya verilen bir cezayd. Eer bu dinler balangta; mutlak iyi olan ruhun, kendisinin ne olduunu deneyimleyebilmesine olanak salamak adna, onun mutluluu iin, dalist bir madde evren ina eden bir Tanry anlatan hikayeler retseydi ne olurdu? zmzde barndrdmz tm erdemlerin farkndal iin bedenlenmeyi, bir d yerine bir ykseli serveni olarak okusaydk Yasaklarla cezalandran deil, olanaklarla dllendiren, kucaklayan bir Tanrnn evreninde ruh ile bedenin bir btn olduu bildirilseydi Ruhsuz bedenin bo, bedensiz ruhun kr kalacan bilseydik Balangtan gnmze, binlerce yl sonunda dilden dile, toplumdan topluma bu ekliyle aktarlm olsayd, nasl bir yaam sryor olurduk?

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Sayesinde deneyimleyebildiimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanlmas ve hakikate varabilmek iin yok edilmesi gereken bir fazlalk olduu yalann benimsemi bu bilin dzeyinden ayrlmaya karar verdiimiz gn, hakikat yoluna girdiimiz gndr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Biyo-iktidar
Felsefe Ekibi

18. yzyln sonuna gelindiinde cezalandrma artk monarik hukuktaki gibi, izleyicileri dehete dren bir hkmranlk treni ve iddet gsterisi deildir. Giderek gizlilik gerektirir hale dnen ve ilevleri, kurallar, teknikleri asndan zerk yeni bir cezalandrma biimi olumaya balamtr. Foucaultya gre bylece cezann mdahale amac, artk suun hakikatini ortaya karmak ve hkmrann iktidarna verilen zarar, izleyenlerin nnde bedensel azapla onarmaktan kmtr. Artk mdahalenin alan bireyin davran biimleridir, amac da bu davran biimlerinin slah edilmesidir. Eski mdahale biiminin aralar, daraalar, kzgn kerpetenler, kaynar yalar vb. yerini, dzenli etkinlikler, orta alma, sessizlik, sayg ve iyi alkanlklara brakmtr. Ama, itaatkr, kurallara, dzene ve kendini kuatan otoriteye boyun emi ve otoriteyi iselletirmi bir birey yaratmaktr. Foucault, bu deiimin nedenini 18. yzyldan itibaren Bat toplumlarna hkim olan yeni bir iktidar biimi olarak grr. Olumsuz snrlayc olan ve hkmrann yaam almak ya da affetmek hakkyla belirlenen, eski iktidar biimlerinin tersine, bu yeni iktidar biimi olumlu, retken ve yaamn desteklenmesine yneliktir. Foucault, bu yeni iktidar teknikleri ve mekanizmalarna biyo-iktidar adn verir. Biyo-iktidar, Foucaultnun ynetebilirlik adn verdii eyin doasnda gereklemi olan bir dizi dnm ierir. Bu terim Rnesanstan beri, ilk kez olarak, ak bir biimde Makyavellinin Hkmdarnda ifade edilen daha dar hikmet-i hkmetin yan sra gelitirilmi olan giderek daha zerk bir ynetsel rasyonaliteye gnderme yapar. Ayrca bir biimde, modern olan bu ynetim biiminin douuna politika bilimi ve idare konusunda, 17. yzyldan itibaren yaplm olan bir dizi alma nemli bir katk yapmtr. Politika ya da idare bugn normalde devletin dpedz bastrc olan ileviyle birletirilse de Foucault, bize onlarn balangtaki daha geni anlamlarn anmsatr. Biyo-iktidar iki ana biimde gelimitir: nsan bedenine bir makine olarak yaklaan birinci biimi disiplinci bir iktidardr; amac bedeni disipline etmek, yeteneklerini gelitirmek ve ekonomik denetim sistemleriyle btnletirmektir; ikinci biimiyse insan bedenine bir doal tr olarak yaklar ve nfusu dzenleyici bir denetim zerinde younlar biyo-iktidar kapitalizmin zerinde younlar. Biyo-iktidar kapitalizmin gelimesinde vazgeilmez bir unsur ve olmazsa olmaz bir kouldur. Foucaultya gre biyo-iktidar, kapitalizmin, bedenlerin, retim srelerinin iine rnga edilii ve nfus olgusunun, iktisadi srelere gre ayarlan olmakszn mmkn olmazd. Biyoiktidarn amacnn iki bileeni vardr: insann bedeni ve nfus iktisad olarak biyokapitalizm. Burada iki kutuplu bir stratejiye ulalr: Nfusun biyo-politii ve bedenin anatomo-politii. Bu stratejilerden ilki olan nfusun biyo-politii; insan trnn, biyolojik srelerinin zemini olarak hizmet veren, beden zerine younlar. reme, doum ve lm, salk dzeyi, lm ya ortalamas, yerleim, g. Bunlar biyopolitii ilgilendiren ana sorunsallardr. Bunlar dzenleyici, denetime ve iktisadi gzleme tabidirler. Nfus biliminin domas, insan yerleimlerindeki kaynaklarn insanlar arasndaki ilikinin deerlendirilmesi, bu deerlendirmeleri analiz eden tablolarn oluturulmas, istatistik biliminin ortaya k, bedenlerin sahip olduu gler toplam olan nfusu denetlemeye dair abalardr. Bu abalar neticesinde nfusun biyo-politiinin kitleleri dzenleyici, denetimi mmkn klnmtr. kinci strateji olan bedenin kullanmyla ilgilidir: Bedenin disipline edilii, yeteneklerinin optimum hale getirilii ve iktisadi denetim sistemleriyle btnletirilmesi, ksaca bedenin anatomopolitii, bireylerin bedenlerini yararl fabrika ellerine dntrmeyi aklar.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

18. yzyln balarndan itibaren meydana gelen bu gelimeler neticesinde insan bedenine, cinsellie, aileye, okula, orduya, fabrikalara vb. yaylan bir iktidar alar dizisi meydana gelmitir. Foucaultya gre Modern ruh, birey ve insan kavramlar da iktidarn insan bedenini kuatma biiminde meydana gelen bu deiikliklerin rndr. Foucault, Bat toplumunda beden bir iktidar ilikileri anda yer alr; nk retim biimi gerei, beden emek gcne dntrlmeli ve retim gc olarak kullanlmaldr der. Bu retim biimi iin gereken itaatkrlkta, bu yeni disiplinci iktidar tarafndan, bedenin kuatlmasyla elde edilir. Foucault, disiplinleri, bedenin ilemesini bir denetim altna almay mmkn klan ve bedenin aralksz itaatini salayan yntemler olarak tanmlyor. Bu yntemlerin meydana getirdii iktidar da birbirinden farkl kk ve dank srelerden ortaya kmtr. Bu modern an bireyini reten disiplinci iktidarn itaat ettirme biimidir. nk modern an bireyi, bu yeni iktidar biiminin cezalandranlar, denetlenenler, ehliletirenler, slah edilenler, deliler, ocuklar ve yaamnn sonuna kadar ayn yerde ayn ii yapmaya mahkm olanlar zerindeki ileyiinin bir rndr. Foucaultya gre biyo-iktidarn getirdii bir baka yenilik, iktidar yasayla zdeletiren eski iktidar biimlerinin aksine, yasa ikinci plana gemitir ve iktidarn belirledii normlar n plana kmtr. Bylece de biyoiktidar bir normalizasyon toplumu oluturur, bireyleri norma uymaya zorlayan onlar normalletiren bir toplum. Normalizasyon toplumunda birey ve znellii; bilimsel disiplinci mekanizmalar tarafndan, oluturulmu ve biimlendirilmi bir bilgi nesnesi ve znesi olarak ortaya kar. Bu toplumda hapishane, okul, aile, ordu, akl hastanesi bireyi normalletiren ve retim srelerine uygun klan kurumlar olarak grev yaparlar. Foucault, biyo-iktidarn niin bedensel iddeti dlayp onun yerine hkmly, itaatkr ve retken hale getiren yapy tercih ettiini, bireyin biyolojik yaam ve onun ynetilmesinin iktidarn vazgeilmez bir unsuru olduuna balar. ktidar, bu yaamn sahip olduu gleri engellemek ve yok etmek yerine, tevik etmek, glendirmek, denetlemek, en iyi ekilde kullanmak ve rgtlemek zorundadr. Hkmrann sulunun yaamn alma hakk, yerini iktidarn yaam koruma, emniyete alma ve gelitirme hakkna brakmtr. Bunlardan dolay da bu yeni iktidar, yaatma iktidar olarak tanmlanr. Hkmran ldrp, yaama izin veriyorken, biyo-iktidarsa tersine yaatmaktan, ldrmeye izin vermekten oluuyordu. Biyo-iktidarn sonu ve snr lmd. Biyo-iktidarn lm zerinde; ancak genel ve kresel istatistik olarak etkisi vardr. Bu balamda sosyolog ve tarihiler, lmn gnmzde saygnln yitirmesini, lmn biyoiktidarn snr ve sonu olmasna balyorlar. rnek olarak da; lme ilikin kamusal trenlerin 18. yzyl sonlarndan itibaren yok olduu ve gnmzde, lm trenlerinin, bireylerin ailenin grubun neredeyse btn toplumun katld parlak trenler yerine lmn saklanan, utanlan bir ey haline geldiini gsteriyorlar. Biyo-iktidarda asl nemli olan yaam bytmek, sresini uzatmak, imknlar artrmak, kazalar nlemek ya da zarar telafi etmekse byle bir iktidar nasl ldrlebilir? Biyo-iktidara dayal siyasi bir sistemde ldrme yetkisi nasl uygulanr? Bu soruya verilecek yant rklktr. Irkl devlet mekanizmasna sokan ey biyo-iktidarn douudur. Biyolojik trden rklk, bu iktidarda lme meruluk verir. Irklk ncelikle iktidarn stlendii bu yaam alanna bir kopukluk sokma aracdr. Irklarn ortaya k, rklarn farkllamas, rklarn hiyerarisi, baz rklarn iyi olarak deerlendirilirken, bazlarnn aa olarak nitelendirilmesi, tm bunlar biyoiktidarn nfus iinde gruplar birbirine gre ayarlamasnn yoludur. Irkln ilk ilevi biyo-iktidarn yneldii biyolojik sreklilik iinde duraklar yaratmak ve paralara ayrmaktr. Irkln ikinci ileviyse biyolojik trden bir ilikinin yerlemesini salamak yani yaamak istiyorsan ldrebilmelisini iletmektedir. Bu ileyi biyo-iktidarn uygulamalaryla a badamaktadr. nk aa trler yok olduka, anormal bireyler de ortadan kalkacaktr; tr iinde ne kadar az yozlam insan olursa, tr olarak o kadar ok yaarm, gl olurum, salkl olurum, o kadar uzun yaayabilirim. Yani yaam, daha salkl ve katksz klacak olan tekinin lm, aa rkn lmdr. Biyoiktidar sisteminde ldrme ve lm emri, siyasi rakipler zerinde zafere deil, biyolojik tehlikenin ortadan kaldrlmasna ve bu ortadan kaldrmaya dorudan bal olarak trn kendisinin ya da rkn glendirilmesine ynelirse kabul edilebilir. Biyo-iktidar mekanizmasnda, bir suluyu lmle kar karya brakmann ve kapatmann mmkn olduu andan itibaren, sululuk da rklk terimleriyle dnlmeye balanr. Delilik ve anormallikler iin de durum ayndr. Kadife Karanlk 21. yzyl iletiim an aydnlatan kuramclar- Su Yaynevi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Hazrlayanlar: Prof. Dr. Nurdoan Rigel Do. Dr. Gl Batu Yrd. Do. Dr. Gleda Ycedoan Bar oban

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Descartesda Zihin ve Beden


Felsefe Ekibi

Descartes 'zihin' (Franszca esprit, Latince mens) ya da 'ruh' (Franszca me, Latince anima) terimini bilinli, dnen ben'e iaret etmek iin kullanr -Yntem zerine Konuma'da belirttii gibi (AT VI 330: CSM 1 127) "sayesinde benim ben olduum bu 'Ben' "Daha sonra, Meditasyonlar'da bu kavray daha tam hale getirir: kinci Meditasyon'da 'yleyse ben neyim?' diye sorar ve yant verir: "Ben kati anlamyla yalnzca dnen bir eyim (res cogitans), yani ben bir 'zihin veya zek veya akl veya ratioyum* (mens, sive animus, sive intellectus, sive ratio, AT VII 27: CSM II 18). Daha sonra, 'dncenin' tanm iradi ve akl faaliyetleri ierecek ekilde geniletilir: "yleyse ben neyim? Dnen bir ey. Bu (ey) nedir? Kuku duyan, idrak eden, evetleyen, reddeden, isteyen ve istemeyen bir ey ..." (AT VII 28: CSM II 19; bu pasajda, imgeleme ve duyusal algya sahip olma 'dnen bir eyin' yaptklarnn listesine eklenir, ancak bu son iki yeti, daha sonra, Altnc Meditasyon'da kendilerine ait zel bir kategoride incelenmeyi (ele alnmay) gerektirir hale gelir; Descartes'n "dnce" genel yaftas altnda snflandrd akl ve irad faaliyetler hakknda Meditasyonlarn sonunda ortaya kacak merkezi olgu bunlarn cisimden tamamyla ayr bir tze ait olduklardr. "Bir yandan, yalnzca dnen, uzama sahip olmayan bir ey olduum denli, kendimin ak ve seik bir ideasna sahibim ve dier yandan yalnzca uzama sahip, dnmeyen bir ey olduu denli, ak ve seik bir cisim ideasna sahibim" (Altnc Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'n zihnin cisimsel olmad tezi, zihnin bedenden zsel ayrkl, en arpc ve ihtilafl retileri arasndadr. Muhtelif sebeplerden tr bu teze doru ynelii grlmesine ragmen, bu tez iin verdii saf metafiziksel uslamlamalar zayftr. Birinci olarak, varolduundan kuku duyamazken bir bedene sahip olduundan kukulanmaya muktedir olmasnn "(kendisinin) btn z ya da doas dnmek olan bir tz olduunu ve varolmak iin herhangi bir yere ya da maddi eye gerek duymadn ve... beden varolmasa dahi ne ise o olmaktan kmayacan" gsterdiini ileri srer (Yntem zerine Konuma, Blm IV, AT VI 33: CSM I 127). Uslamlama tatminkr deildir, nk kendimi bedenim olmakszn hayal etme kabiliyetim sadece kendi gerek doam hakknda bilgisiz oluuma bal olabilir; eer daha fazlasn bilseydim, btn uslamlamann gsterdii gibi, cisimsiz sregiden bir varolu varsaymnn badak olmadn grebilirdim. COGITO ERGO SUM'a ynelen Kartezyen sistematik kuku program esasen dnmenin, bu programn en ar uygulamalar tarafndan bile, benden 'ayrlamayacan' gstermektedir (AT VII 27: CSM 11 18); ancak benim zmn, 'yalnzca' szc benim doama ait olduu sylenilebilecek baka her eyi dta brakt zaman, yalnzca dnmekten ibaret olduunu gstermemektedir (Yntem zerine Konumaya ada bir eletirmeni tarafndan yaplan, Descartes'n Meditasyonlar'a nsz'de tartt itirazla karlatrn, AT VII 8: CSM II 7). Descartes'n kendisi Konuma'daki uslamlamann uygun olmadn kabul etmitir ancak bu uslamlamay tamamlamak iin Meditasyonlar'da sunabildii tek ey benimin uzama sahip olmayan, dnen bir ey olarak ve bedenin dnceye sahip olmayan uzama sahip bir ey olarak 'ak ve seik' (ve ilahi olarak gvence altna alnm [underwritten] kavraylarna sahip olduum iddiasdr (Altnc Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'n dikkatli eletirmeni Antoine Artaud'nun iaret ettii gibi, bununla ilgili sorun alglarmz Tanr gvence altna alm olsa da Y olmakszn X'i aka alglama kabiliyetimiz Y'nin gerekte X'ten ayrk olmasn gerektirmez. Geometriye dair hibir bilgisi olmayan birisi dik al genin zsel niteliklerinden bazlarna, -hipotens zerine izilen karenin dier kenarlara izilenlerle (izilenlerin toplamyla) eit olmas zelliine- dik al genin zorunlu olarak sahip olduunu alglamakszn, aka alglayabilirdi; benzer ekilde, dncenin doas hakkndaki ak alglardan yaplan Descartes'n akl yrtmesi, Descartes tarafndan alglanmayan bir dizi balantnn dncenin ortaya kmas iin bedenin zsel olduunu aa karabileceine dair olanak tarafndan zedelenmeye aktr (kar. Drdnc Grup tiraz, AT VII 202-3: CSM II

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

142). Zihin ve beden arasnda 'gerek ayrm' iin Descartes'n son bir uslamlamas vardr, beden dnceden farkl olarak, her zaman blnebilir (AT VII 86: CSM II 59); ancak dncenin zsel blnemezlii ncl, kabul edilse bile, dnceyi ifa eden eyin ya da tzn kendisinin blnemez olduu sonucunu gerektirmez (maddenin zsel BLNEBLRLKinin kendisi de ihtilafsz deildir). Arnauld'nun yukarda belirtilen itirazn karlamak iin Descartes, grnen odur ki, yalnzca uzama sahip tzden ayr dnen tzn ak bir kavrayna deil, ayn zamanda, uzama sahip olan tzle uyumayan ya da uzama sahip olan tz mantksal olarak dta brakan dnen tzn ak bir kavrayna (conception) da sahip olduumu gstermelidir (kar. Drdnc Grup Yant, AT VII226: CSM II 159). Bunu gstermek, insan olarak doamzn hem zihinsel hem de fiziksel zniteliklerin ayrlamaz bir bileimini ieriyor olarak grlmesi sebebiyle, Descartes iin ok zordur. Bu hususta Descartes'a bir kez daha meydan okuyan Arnauld'dur: Descartes 'cisimsel olan hibir eyin zmze ait olmadn ve insann sadece akl bir ruh olduunu ve bedenin ruh iin sadece bir tat olduunu savunan) Pltoncu gre - "bedeni kullanan ruh" olarak insan tanmna yol aan gre - geri dnmeyi mi istiyordu? (AT VI 203: CSM II 143). Descartes meseleyi bu biimde koymakta gnlsz olmasna ramen, saf akletme ve irade sz konusu olduunda her halkrda konumu buna dner; ancak duyusal zniteliklere - grme, duyma, alk hissetme, ac deneyimleme ve benzeri gelince bedenle olan balantmzn daha dorudan ve sk olduu grnmektedir: Descartes'n kendisinin de onaylad gibi biz "gemideki bir denizci gibi bedene yalnzca yerlemi deiliz ancak bedenle ok yakn bir ekilde balanm ve onunla i ie gemi gibiyiz" (AT VII 81: CSM 56; ). Birbirini karlkl olarak dta brakt varsaylan tzler, zihin ve beden, arasndaki ilikiler bylelikle Descartes iin iddetli bir biimde problematiktir; uyumaz olmalarna ve tamamiyle ayr doalarda olmalarna ramen, hissetmeye sahip insan biimlendirmek iin balanm ve i ie gemitir - Descartes daha sonra daha kuvvetli bir terim olan "birlemi" terimini kullanr. Zihin ve beden arasndaki "tzsel birleim" kavramn Descartes, kendisine "yalnzca dnen bir tz olarak ruhun bedenin irad fiiller icra etmesini nasl belirleyebildiini" soran Prenses Elizabeth'le olan yazmalar srasnda gelitirmitir; Descartes Elizabeth'in sorusunu 'Ekselanslarnn bana ynelttii bu soru, yaynlanm yazlarm karsnda sorulabilecek en uygun sorudur' diye yantlar (21 Mays 1643 tarihli mektup, AT II 664: CSMK 217). Daha sonraki bir mektupta uslamlamalarnn imdiye dek ounlukla ruh ve beden arasndaki ayrm tesis etmekle ilgilendiini aklar, ancak, bu ayrma uygun dmemesine, hepimiz 'her birimizin felsefe yapmakszn kendi iinde mtemadiyen deneyimledii' beden ve ruh arasndaki birleim kavramna sahibiz. Descartes, "herkes, dncenin doa(s) gerei bedeni hareket ettirebilecei ve bedenin maruz kald eyleri hissedebilecei ekilde balanm bir bedene ve ruha sahip tek bir insan olduunu hisseder" diye srdrr (28 Haziran 1643 tarihli mektup, AT III 664: CSMK 228). Kartezyen sistemde neticede ortaya kan paradoks akln bize bir ey (ayrm) deneyimin ise bir baka ey (birleim) sylemesi ve her ikisinin de doru olmasdr. Descartes yine de (tm bunlara ramen/her eye ramen/none theless) ilgili btn olgularn kendi snflandrc emasna yerletirilebileceini iddia etmeyi srdrr: "eylere dair yalnzca iki nihai snf biliyorum, ilki akl veya dnen eyler ve ikincisi maddi eyler i.e. uzama sahip tze veya cisme ait olan eyler. Uzama sahip tze, byklk yani uzunluk, derinlik ve genilie sahip uzam, ekil, hareket, konum, bileen paralarn blnebilirlii ve benzeri ait iken, alg, irade ile alglamann ve iradenin btn kipleri dnen tze isnat edilir. Ancak iimizde yalnzca zihne ya da yalnzca bedene affedilmemesi gereken baz baka eyleri de deneyimleriz. Bunlar zihnimizin bedenle olan sk birleiminden kaynaklanr ve ilk olarak alk, susuzluk benzeri istekleri, ikinci olarak zihnin yalnzca dnceden ibaret olmayan, fke, sevin, znt ve sevgi gibi tutku veya heyecanlarn ve son olarak da ac, haz, k, renk, ses, koku, tat, sertlik ve dier dokunmaya ait niteliklerin duyumlar gibi tm duyumlar ierir' (lkeler, Blm I, mad. 48, vurgular eklenmitir). nc kategoride yer alan ve zihin ile bedenin tzsel birleimine balanan tm eylerin tam bir aklamasn verme greviyle ayrntl bir biimde, Descartes'n son byk almas olan Ruhun Edilgileri'nde (1649) uralmtr. Bu almann isteklerin, heyecanlarn ve tutkularn ortaya kt artlara dair fizyolojik ve psikolojik zengin ayrntlar salasa da bylesi olaylar mmkn klmak iin yabanc iki tzn nasl birleebilecekleriyle ilgili temel felsefi zorluu zmek hususunda ok az giriimi vardr. Edilgiler'de, Descartes sklkla hem ruhun beden hususunda nedensel glere (bedenin hareket etmesine neden olabilir) hem de bedenin ruh itibariyle nedensel glere sahip olduunu (rnein edilgiler ve duygular, kandaki ve sinir sistemindeki cisimsel olaylar tarafndan 'harekete geirilmitir'; ayn zamanda Blm I, mad. 42, AT XI 360: CSM I 344 ile karlatrnz) iddia eder bir biimde konuur. Descartes, epifiz bezindende bir kez balatldktan sonra hareketlerin, beynin ve bedenin dier blgelerine aktarlabilecei bir dizi mekanizmay temin etmeyi dzenler; cisimsel olmayan bir ruhun bu trden hareketleri ilk olarak nasl balatabilecei merkez meselesiyle uramad grlmektedir. Ayn sorun nedensel ak dier ynde olduu zaman da geerli olacaktr. Descartes muhtelif trdeki

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

cisimsel uyarlarn, sinir sisteminde ve beyinde ruhu fke ya da korku benzeri duygular hissetmeye 'ynelten' deiimlere neden olan fizyolojik mekanizmalar tasvir eder. Ancak fizyolojik balanglar ne kadar karmak olursa olsun, yalnz beyin olaylarnn zihinsel alanda olaylar balatma ya da tahrik etme gcne nasl sahip olabildiini aklamaz. Descartes'n, basit olarak, yabanc tzler arasnda nedensel bir etkileim ideasnn problematik olduunu kabul etmedii yolunda baz deliller vardr. Clerselier'ye yazd 12 Ocak 1646 tarihli mektupla karlatrn: "Zihin ve beden doalar farkl iki tz ise, bu iki tz birbirlerini etkilemekten (interacting) alkoyar varsaym, yanl ve hibir ekilde ispatlanamayacak bir varsaymdr" (AT IXA 213: CSM II 275; kar. 'Hyperaspistes' 'e Austos 1641 tarihli mektup, AT III 424: CSMK 190). Yine de, Descartes'n nedensel etkileimin insan akl iin bir anlamda saydam olmas gerektiini varsaydn gsteren pasajlar vardr. Ruhun Edilgileri'nde tasvir edilen zihin-beden etkileimlerinde bu trden bir saydamlk mevcut olamazd. Saydam balantlar fizyolojinin alannda kaldmz mddete amlanabilir ve duyu organlarmzn uyarlmasnn nasl "hayvansal tinlerde", sonuta epifiz bezindeki hareketlerde deiimlere neden olduunu izleyebiliriz. Ancak hikyenin sonunda, basit olarak ruhta "ortaya kan" bir zihinsel olay olacaktr. Zihin-beden bantlar Descartes'n 'normal' bilim kavraynn tesine der; ilgili olaylar kesin anlamyla nedensel etkileimler deildir, ancak ilah olarak irade gsterilmi ballamlardr (korelsyonlar); Yukardakilerin hepsinde grlebilecei gibi, Descartesn zihin ve beden aklamasndan kaynaklanan balca sorun snf vardr: lk grup zihin ve beden arasndaki tzsel ayrm iin uslamlamalarnn geerlilii ile; ikinci grup bir kez tesis edildikten sonra bu ayrmn zihin ve bedenin 'tzsel birleimi' tezi ile uzlatrlmas ile ve ncs bu birleim ve zellikle ierilen psikofiziksel etkileimlerin doasna dair verdii aklamann yaps ile ilgilidir. Descartes Szl, John Cottingham, Doruk Yaynclk,

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

DLN BEDEN Ferda

Her eyin stne ykseldikten sonra ve her eye yukardan bakarak ironi alr, ama kii kendisinin stnde ykselip, bylece gerek irtifasn bularak o ba dndrc ykseklikten kendi hiliinde kendini grebilirse olur bu ancak(*1):Cogito dergisinin ironi zel says zerinden, Prenses Brambilla lk kt zamanlarda, bedenin dili adndaki kitaplar olduka revatayd ve ok okunuyordu. Ayak bacak stne u ekilde atarsanz, bunun anlam udur veya u kiilik yapsna sahipsiniz, konuurken salarnz savurursanz, erkee u mesaj veriyorsunuzdur, konuma srasnda ellerinizi u ekilde kullanyorsanz, yle-bylesinizdir v.s. Bu trden kitaplar ylesine bi kartrdktan sonra hep unu dnmmdr; bu trden kitaplar okuyup da bunlarn ieriklerine inananlar, kitaplar okuduktan sonra acaba bedenlerini nasl kullanmaya baladlar? Th len, bak ellerimi yine yle yapmay unuttum, oturma srasnda yanl aya yanl bacan stne attm Tam ci-em ylmazlk bir durum, bunu kullanmmdr ki! Bu durum sanrm ironi-denilenin en tipik rneksemelerinden birisidir. Son-ilk sz ayrmna gerek yok Sadece ylecene yazmal-sylemeli insan Giderek diline uyarlanan insan, yine giderek bu uyarlanmlnn uyarlmlk hali ile, bedenini diline uyarlamaya alt, eline, beline, diline hakim ol deer-tayclar ile birlikte. Freud amcam, uygarlk basklann tarihidir diyor, bu tarihsel sre iinde insan denilen, haz-ilkesinden, olgusallk ilkesine geirilmeye alld, allyor Ortalktaki k-alntlara, takozlara baklr ise, bu uurda azmsanamayacak bir mesafe kat-edilmi durumda, bu yolda atlm her admn ayaklarnn altnda, katl-i vacip olarak grlen bedenin inleyileri vardr ideal araynn hibir ideali yoktur, zira her ideal, yerinde bir alegoriden daha fazla bir ey deildir, bu alegori kendinden daha yksek bir ideali gizler ve bylece sonsuza dek srp gider. air bylelikle ne kendisinin soluk alp dinlenmesine izin verir ne de okurun, zira dinlenme iirsel edimin tam tersidir. Sahip olduu tek dinlenme, iirsel sonsuzluktur, bu sonsuzlukta ideali grr air, ama bu sonsuzluk zamana bal olmadna gre ve bu yzden ideal- bir an sonra alegoriye dntne gre. Bir hiliktir (*2):Cogito dergisinin ironi zel says zerinden, S.Kierkegaard, Der Begrif der ronia nsan beden-denilene yneldiinde kala-kalyor, szleri nerden nasl balatabileceinin karmaasn yayor. Karsnda tm zamanlarda boyun edirilmeye, idi edilmeye, yaamsal olanaklar srekli olarak elinden alnmaya allan bir yap var. Daha da tesi srekli horgrlen, aalanan, trplenip kalplandrlmaya, yaplatrlmaya allan bir alan. Platonik ide-alizme gre (platonik, platona ne kadar da uyuyor) insan denilen ifte-koumlu bir at arabas, arabaya bal bir siyah bir de beyaz at var, beyaz at ha bire arabay idealar, tinsel alana doru tamak isterken, siyah at arabay srekli madde-karanlk alana doru ekmek istemektedir. E deyile insan denilen, ruhuyla, tinseliyle gklere, bedeniyle de maddelerdnyasna, sanlar alemine yakndr, yle ya bu dnya en nihayetinde bir sanlar-dnyasdr. in ilginci, platon zelinde tm idealist rasyonalistler ve st balamndaki realistler, uydurmasanlarn gerek-kabul ederken, geree, deneyim alanna daha yakn olan hor-grp, iteleyip kaka-lamlardr, oysa kakalar, onlarn bu steril-idealize hallerini dinlemeden darkmaya devam etmilerdir. Bu platonik incelme-hali tm dinsel inanlara s-inmitir. Dinlerin tmnde, bir steriltemizlenme abas vardr ki sormayn gitsin, beden terbiyesine dair bin-bir envai eidinden denetim altna alma, basklama teknolojileri retilmitir, akla ve hayale sabilecek trden. Sanrm Foucault, bat deil de dou kltrleri iinde yaam olsayd, beden denetimi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

teknikleri konusunda, daha ilgin ve belirgin zmlemeler retebilirdi sanrm Snnetinden tutun da, abdestine, oru tutmaya kadar Bunlar, bedeni giydirme abalarnn grnr ksm, en dip-derinlerde yaplyor asl ilemler. Bedeni, zapt- rapt altna alp, onu slah etme abalar, sadece kutsal olduu sylenen dinsel sylemlere dair deildir, bunlarn tesinde ve buna kar tepki olarak doduu sylenen seklerizme dayal modernizm de, dinsel alanda olduu kadar kaba ve grnr olmasa da, beden zerinde incelikli, sezdirmeden slah etme teknolojileri uygulayarak, bilincin bala olan tinsellii yceltmeye almtr, yle ya, insan denilen bilinci-tinselliiyle dnyadaki dier varlklardan ayr ve stndr. Ksacas, dinin bedenin iine sokuturduu ve ayn zamanda ona kart-kld tanrsal z olan ruhunyerine, bilin-tin denilen cevheri koymutur, yap deil sadece bir yer-deiimi ilemine bavurmutur. Zaten psikoloji-denilen bilimin szce anlam da ruhun bilimidir. Bu ruh denilene ince ayarlar yaplarak, onun yerine aktrlmadan tin/bilin geirilmitir. Grld gibi, tarih denilen arenada, beden-denilen, dilin-metnin dzlemine alnd ve dilindili ile okunmaya baland. Bu okuma biiminden beri, bedence susulan dilce konu-ulan alarda yaar olduk. Bir tr kesik-ba halinde olan zombilerdik ve artk. Yaammz dediimiz, boazndan kafas koparlm tavuklarn reflexif-edimlerine benziyordu. Dilce adna beden-denilen, metnin yap-latrc tezgahnda armha-gerilmiti. sa'nn kabaca-ivilenmesinden te, ok incelikli, titiz bir cerrahi operasyonla beden, idi-edilmeye allyordu Onun iindeki ehvetli ayartc ve batan karc ksacas eytani ve ykmc tm unsurlar, yreine kazklar sokularak dar karlmalyd. sann gvdesinin armha gerilii, sanld gibi tinsel-ykseliinin deil, tin-sellik denilen adna bedene bedel detilmesinin sembolyd. Daha neler yaplmad ki, insan denilen tinsel idealleri iin insan kurban-etmeyi dahi merulatrmaya alr iken, ara-besk bir kvrtma ile son anda arkederek, ko-kurban etmeyi merulatrd.

http://desires.com/2.2/Art/Miller/p1/smiller1.html Beden byk akldr, ortak kabul gren okluktur, bir bar ve sava halidir, sr ve obandr. Tinim diye adlandrdn o kk akln senin ey kardeim, bedenin bir aygtndan baka bir ey deildir, hem de kk bir aygt, senin byk aklnn bir oyunca (Zerdt, Nietzsche) Bir yanda yaam-istencine tabi ve bunu olumlamaya, sreen klmaya ayarl byk akl, dier yanda cogito-kaynakl kk akl. Kk akln varlk-var olu gerekesi, byk akla hizmettir. k noktasnda ve sonrasndaki o ilk zamanlarda kk akl, efendisine boyun emi ve ona hizmet eder durumdayd, tarihsel denilen sre iinde giderek bu kk akl, sorun-karmaya balad. Gcn ve yapsn ve ereini byk akldan alan bu kk akl ne ve nasl oldu da, byk akl balamnda sorunsall-hale geldi? Daha da tesi gelebildi mi?

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

Tmel-tikel, btn para balamlarnda aldmzda, bu sorunsal nihai olarak zndrmek olanakszdr, nk bu balama getiimizde artk speklatif-alana kaym oluyoruz. Kk akl, insann bilincini, byk tmel akl balamnda nereye konumlandracaz? Bu byk akln, kanlmaz, zorunlu, sonuna kadar doal/yapsal bir son-ucu muydu yoksa kanlabilir, konjonktrel bir durum muydu? Bu sorgulamalar zaten kk-akl alannn sorunlu olan ynlerinden birisi, bu anlamda da speklatif bir durum. Yani bu trden soru ve sorunlar karsnda nihai bir zm bulmak olanakszlktr. Bu saptamalar, sorundan ka veya stn rtmek deil, sorunu netletirip snrlandrmak abasnn rndr. nsann bedensel-dirimsel, byk akln bir yana brakr isek (nk orada bir sorun yok), kk aklnn, kozmotik veya kaotik olan evren iindeki durumu nedir? nsan denilen bilinci ile, bilinlenmek ile, doadan koptu mu yoksa bu haliyle hala onun doal-yapsal uzants m? Bu sorgulamalar bizi neyin doal-yapsal, pozitif stat, neyin yapay-negatif stat olduu sorgulamasna gtrr ki, bu sorgulamay nihai-olarak bitirmek olanakszlktr. Tm bu speklatif-tartmalarn tesinde, beriye, yaam alanna geldiimizde, kesinolarak unu gzlemleyip yaamaktayz, daha uygunu unu yaadmz iin u gzlemi yapmak durumunda kalyoruz veya daha da uygunu, unlar yaadmz iin unu grmek durumunda kalyoruz; kk akl, byk bedensel akln hcrelerinin iinde her geen zamanda giderek ve artarak bir kanser-virs gibi yaylp, onun baklk sistemine zarar vererek, yaamsal ritminde, metabolizmasnda aksaklklara yol aabilmektedir. Bu saptama speklasyonu iermiyor mu diye soranlara, cevabm kesinlikle hayr-olacaktr. An be an kk akln yaratm olduu sorunlarla bouuyoruz, yaamn her bir alannda. Adna insan denilen varlk, yaad sorunlar-zorlanmalar karsnda ilk olarak u dzlemlerde zndrme yapt; insan ifte-karakterli bir varlktr, bir yanyla (ruhu) tanrsal ve saltk iyi-olana, dier yanyla da, (nefsi) tanr dolayml ama yine de saltk kt olan eytana meyleder. Dnya yaam, iyi-ile ktnn (hak-batl) sava arenasdr, bu arenada bazen eytan (ktlk) bezen de tanr (iyilik) kazanr, bu savam srecinde insan iradesine-znelik ksmna den ey, eytan ayartmalar karsnda uyank olmak, tanrsal inayete ynelmek, eytann ayartmasna her zaman ak olan nefsini-bedensel itihasn trpleyerek, yaam ve bedeni zerinde, tinsel-ruhsal glerin hkim olmasna yardmc olmak Gel zaman git zaman dnya zerinde bazlar unun farkna vard. Dnya iinde olup-biten her eyin faili ve varsa ereksel ve formsal nedenleri yine bu dnyann iindedir, cennet de cehennem de, sava-da bar ta bu dnyann iindedir. Dnya d ve akn var-olduu dnlen glerin (onlar sahiden de varsa bile) bu dnyadaki olan-bitenler ile iliii yoktur ve olamaz da, bu dnya iinde bizler bizlerle ba-baayz. Seklerizm denilen bu dnyeviletirme hareketi, yaamsal sorunlar u ekilde tanlamaya balad; cogito-kaynakl kk akl denilen, yapsal-olarak sorunlu deildir, onun baz kullanm-biimleri sorunludur. Tanr lmt ve iyilik ile ktlk merkezsizlemiti. Eski dnya, yeni duruma nispeten daha belli ve netti, bir yanda salt iyi istence sahip ve onun kayna olan tanr dier yanda eytan vard, savan balam ve bu balamda yaplacak olanlar ayanyla beyan durumdayd. Bu eski dnyann yerinden edilmesiyle birlikte, insan denilen youn bir ekilde, iyi ve kt zerine tartamaya balad. Modern-ite denilen yenisanlan dnya dzeni balangta umutlu ve iyimserdi, zerine oturmaya alt rasyonalitenin, bu ve ilgili dier tm glkleri aabileceini dnyordu. Yine gel-zaman git zaman oldu ve modern dnya denilen alan, 20. yzylda dnya-savalarna tank oldu Modern zamanlarn skntlar giderek, post-modern durumlar ve sylemleri yeertmeye balad. Akla olan umut ve inan giderek akl eletirisine dnt. Tanrl yerinden eden akl, imdi kendisiyle bouuyordu Ortalk olduka karmt. Modern zamanlarda yaplatrmann ve eletirinin arac olarak konumlandrlan akl denilen giderek kendisini-mercek altna alp didiklemeye balad. Bu sre hala devam etmektedir. Eski zamanlara gre, imdiki zamanlarda durum olduka karmak ve zordur. Eski zamanlarda, bir ekilde hakim bir paradigma vard ve gerek yaplar gerekse eletiri yoluyla ykmlar bu paradigma zerinden yaplyordu, modernizm sonras post-modern zamanlarda ise, paradigmann-kendisi sorgu konusu yaplmaya baland ve bu durum da insanlk denilene tam bir keme-kei sundu. Eski zamanlarn geleneksel ve dinsel dnyasn savunabilecek durumda olmayan, te yandan liberalizm balamnda seklarize ve rasyonalize edilmi yeni dnyadan da memnun olmayanlar, eletirel-yaklam olanaklarn ellerinde bulundurmaya devam ettiler. te bunlar arasnda sk tartmalar balad. Sorun rasyonalitenin kendisinden mi yoksa onun kullanm biiminden mi kaynaklanyordu? Zurnann zrt dedii veya danann kuyruunun kopma noktas burasyd ite, her trden yaplatrlmann ve eletiri olanann temel dayana olarak kabul gren ve ilan edilen akl denilen sorgu konusu yapldnda durum ne hal alacakt? Aklnda sorgu konusu yaplmasyla birlikte, akla dayanlarak oluturulmu olan tm yaplar da yerinden edilmeye baland. Akln kriz girdaplarna srkleniyor olmas, akl tutulmasn yaayanlar iin tam bir ba-belas

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

durumdu, te yandan bu kriz, byk-bedensel akl iin olduka kritik ve nemli ilevleri yklenebilirdi, bu krizin izleinden gidilerek, kaybettiklerimize yeniden kavuma olanan elde etmi oluyorduk; Her organizmann dnd, btn organik oluumlarn dnmeye, hissetmeye istemeye katldklar, dolaysyla beynin yalnzca devasa bir toplama aygt olduu burada kabul edilmitir (Nietzsche, Fragmanlar-40) Rasyonalistlerin, akln insanda nsel-apriori olduu tezine kar, ampiristler, beynin doutan tabula-rasa durumunda olduunu, insann giderek, duyumlar ve tecrbeleri sonucunda akllandn sylerler. E deyile, akl denilen, deneyimsonu(deneyim zerine geri bildirim)yeni deneyim eklindeki dngselliiyle devam eder, etmesi gerekir. Bu dngsellik krldnda veya dz-izgi halinde almaya balandnda sorun ortaya kar. Modern zamanlar, kendilerini hazrlayan dinamiklerin etkisiyle, insan akln-beynini, gvdesinden ve barsaklarndan koparmtr, merkezi sinir sistemi denilen beyin, aa-taraflarndan tamamen kopartlarak, insan denilen bir kesik-ba zombi haline getirilmitir, salt-kafa, iire, sanata, duyumsamaya uzak, konformist pragmatizme ayarl bir dnce. te tam da bu noktada, akln tutulmas ve krize srklenmesi, tm bu durumlarn fark-edilebilmesi noktasnda ilevsel olabilecektir, deilse de can-alc olmaya devam edecektir. (Ltfen yaznn giriindeki alnty tekrar okuyunuz) Her eit canlnn harikulade balants, st faaliyetler ile alt faaliyetlerin bir birine uyarlanma ve btnleme tarz, krcesine ya da mekanik olmayan, ama eletirel ihtiyatl titiz, hatta isyankar olan bu ok biimli boyun ei; cebir arpm tablosundan nasl stnse, bedenin tm fenomenleri de entelektel adan bilincimizden, tin-im-izden, bilinli bir dnme, isteme ve hissetme tarzlarmzdan stndr.(Nietzsche, Erk stenci-266) Son dnem psrk-romantikleri hep unu der, iindeki sese kulak ver, yreinin gtrd yere git, iindeki ocuu fark et v.s. Akl tutulmasna yakalanan bazlar, zm yrekdedikleri snaa kaarak kurtulmaya alrlar, oysa onlarn yrek dedii, tam da bir aklartdr, akldan psrka kan arac haline getirilmeye allan sezgi denilen ey, oysa tm bunlarn yerine ikame edilmesi gereken ey, yaamsal-igdlerdir, eer sahiden de i-sel bir sesimiz var ise, bu tamahkar tarihin ger-gafleri zerinde armha gerilen ve itina ile zerine tinsel-alann, sahtekarca boyal ilmekleri ile dmler atlan yaamsaligdlerimizin sesidir ve onlar dinlemek gerekir. Akln ve akla tutuklu yrek denilenin deil, yaamsal istencin sesine kulak vermek gerekiyor; Deha i-gdde yatar, iyilik de. Yalnzca i-gdsel edim kusursuz olabilir (Nietzche, Erk stenci, I-276) Dnyay ve yaam de-ifre edebilmek iin, bedenin bak as iine yuvalanabilmemiz gerekir. Bunun baka da bir yolu yoktur. Hep diyorum, yaamak ve onun adna direnmek iin bize, akl-fikir, dnce deil, deli-kanlca bir yrek gerekir. Entuisyonistlerin szn ettii o sezinin-kayna olarak dnlen yrek deil bu, yaamn yrei, yayor ve onu istiyor olmann nefesiyle krkledii gmbr-gmbr atan bir yrek, ite bu yrek yaamsal-sorunu anlar ve gerektiinde onun iin ve onun adna direnie geebilir. Mdrike ve genel olarak bilinli tin yetileri, bedenin ilettii talimatlara bal olarak, ancak tesadfi biimde mdahale etmek zere arlmlardr.(Nietzsche, Erk stenci, I-278) -alar boyunca sus-tur-ulan, zeri eitli rtlerle kapatlp, ke-bucak ortalk yerlerden karlmaya allan beden, modern zamanlardan itibaren, serbest braklarak, serpilip boy gstererek piyasa-edildi. zellikle de adna kadn denilenlerin bedeni, kala-kala, gsgs, porno-grafi mezesi yaplmaya baland. Maskeli plaklk, rt-severlie tercih edildi. amz artk (veya artk-amz), cilal imaj-tehirciliinin boy gsterdii, rntgenci bir kltre dnt. Bunlar beden zerine oynanan oyunlarn, suyun zerindeki grnen ksmyd. Asl sular, saman altndan yrtlyordu, okul ve klalardaki jimnastik eitimleri, uygun adm yryler, vcut gelitirme, gzelletirme sektrleri, beden terbiyecisi salk ve doktorlar v.s. sanki yz-yllardr dnya zerinde yaamasn bilen-beceren, arlarn, brt bceklerin, aylarn doktorlar da varm gibi. (Bunu yazdm ya, imdi baz akl- evveller, hemen unu der, bu gerzek hayvanla-geri dnmemizi istiyor, sanki hayvanlktan-teye adm ata-bilmiiz gibi) Tm bunlar kk-aklmzn bize oynad oyunlardr. Bizim bu kk aklmz, doa-denilen o muhteem-kusursuz olanaklar karsnda hep aknl ve rpertiyi yaar rperi, ne kadar da ho-ilgin bir szce, su karsnda rperi, da karsnda rperi, karnca kolonisi karsnda rperi, okyanuslar karsnda rperi u dikkatimi ekti, yakn evremde iki insan var ve bu iki insan da gndeliin rutininde olabilecek en berbat sorunlar yayorlar, yuvalar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

dalmak zere v.s ve bu birbirini tanmayan iki insan da, bulduklar her bo zamanda, deliler gibi, tutkuyla bulmaca zyorlar, gazetelerin bolca olan o bulmaca eklerini hep yanlarnda tayorlar, ite ironi bu yaamsal zeminde param-para olmu olan insan, zihinsel zeminde tamlk-yanlsamas yaratarak kendisini rahatlatmaya alyor. Kk akl denilen, tarihsel sreci iinde giderek byk-akln hizmetisi olmak konumundan ayrlarak, anlamsala-ynelmitir, anlam arar, anlamla doyum bulmaya alr hale gelmitir. Ha bire dnyaya, olmakta olanlara, olay ve eylere belli trden anlamlar-ykler, bununla da kalmaz bu anlamlar, st-balamda bir-letirmek ister. Anlam doymaz veya kendine-ramen bir sanal-simlatif doygunluk, yayor-mu gibi his-durum yaratlr. Mu gibi yaamak, giderek nevrozlar ve psikozlar retir ve insan asndan dnya denilen bir tmar-haneye veya hapis-haneye dnr. Kk akl, nihai-olarak arad tanrsaln bulup, onunla vuslat mmkn klamaz, kendi doyumsuzluu iinde kala-kalr. Byk akl, beden onu zaman zaman uyarr, kendi yapsndan kaynakl kzgnlnn, huzursuzluunun oluturduu fkeyi (psikenin doum-lm an) bedenine ynelterek, rahatlamaya alr. Kk akln durumu, yapsal ve zorunlu ve kanlmaz olarak, ironik ve trajik durumdadr. Bu durum, trajik-ironik, tysz-maymun tiplemesi olan insani-durumu getirir. Maymundan yana kmseyici, tyszlnden yana yceltici. Bu ksmen-*de olsa tyszmaymun, geri kalan dier tylerini de yolarak steril-yceltilmi insan klna brnmeye alyor, amzn ty-alma teknikleri olduka gelitirilmi durumda. En son-*sz olarak; kim konuuyor?! ve eklemek gerekiyor bu soruyu cevaplamadan, ne denildiini anlayabilir miyiz!?

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Dardan Grnen nsan


Maurice Merleau-Ponty (Alglanan Dnya)

imdiye dek uzama, bu uzamda yaayan canl cansz eylere algnn gznden bakmaya altk, onlar gayet doal bulmamz salayan o pek uzun tankl unutup onlara naif bir deneyimde grndkleri gibi bakmaya altk. Ayn eyi insann kendisine ynelik olarak yapmaya almamz gerekiyor. 3000 yl akn sredir insan stne birok eyler sylendi sylenmesine; gene de bulunanlarn ou dnme yoluyla bulunmu eyler. Diyeceim, insann ne olduunu anlamaya alrken Descartes gibi bir filozof elindeki dnceleri, rnein ruh ve vcut dncelerini eletiri szgecinden geiriyordu. Descartes bu dnceleri damtyordu, onlardaki her trl bulankl ya da karkl kap dar ediyordu. Ruh denince bundan ou insan ok uucu bir madde, bir buu ya da bir soluk gibi bir ey anlar ve bu bakmdan ilkellerin rneini izler, oysa Descartes ruhun hi de byle bir ey olmadn, bambaka bir doas olduunu nefis bir biimde gsterdi: buu ya da soluk ne kadar uucu da olsa kendilerince birer eydirler, oysa ruh kesinlikle bir ey deildir, nk uzamda yer almaz, yaylm yoktur; tersine, ruh dertop olmutur, paraszdr, hemen kendi iine ekilip toparlanan ve kendi kendini bilen bir varlktr. Saf bir ruh ve saf bir madde ya da cisim kavramna ulalm olur bylelikle. Ama u ak bir ey ki bu saf ruhu ancak kendimde buluyorum, deyim yerindeyse ona ancak kendimde temas ediyorum. Baka insanlar benim iin asla saf ruh deildir: baklar, davranlar, szleri yani ksacas vcutlar araclyla tanrm bakalarn. Bir bakas benim gzmde vcuduna indirgenemez doallkla; bakasn dndmde anmsadm ey, onun manevi portresini izen ey, binbir trl ynelimle kpraan ve birok eyleme ya da niyete hizmet eden vcududur. Ama sonuta ne kadar istesem de birisini siluetinden, ses tonundan, aksanndan ayrt edemem. Bire bir yaarak ya da bakalarndan duyarak onun hakknda rendiklerimi alt alta sralayacak olsam, asla onu bir dakika grnce bildiim kadar iyi canlandramam. Baka biri bizim gzmzde bir vcuda dadanan bir ruhtur; bu vcudun btnnn grnnde byk bir olanaklar kmesi varm gibi gelir o kii bu olanaklarn orada bulunuudur. Dolaysyla insana dardan baknca, yani bakalarna baknca, ruh vcut gibi temel grnen kimi ayrmlar herhalde gzden geirmemiz gerekecek. Bir rnek zerinde dnerek iin aslnn ne olduunu grelim. Bir nedenden dolay bana korkun fke duyan biriyle kar karyaym diyelim. Bu kii sinirleniyor, ben de bu kiinin bu fkesini iddetli szlerle, el kol hareketleriyle, barp ararak davurduunu fark ediyorum. fke nerede peki? Diyebilirler ki fke karmdaki kiinin ruhunda. Bu o kadar da ak bir ey deil. Baklarndan okuduum bu ktl ve acmaszl el kol hareketlerinden, szlerinden, vcudundan ayr dnemiyorum ki. Burada olup bitenler dnyann dnda, fkeli insann vcudunun tesinde cra bir makamda olmuyor ki. fkenin patlak verdii yer resmen buras, bu oda, bu nokta; fke ikimiz arasndaki uzama yaylyor. Karmdakinin fkesi, belki demin gzyalarnn dkld gibi ya da birazdan aznda bir kaslmann oluabilecei gibi suratnda olumuyor,tamam ama sonuta fke karmdaki kiide barnyor, rengi atan benzine vuruyor, o kzaran yanaklara, kanlanan gzlere, incelen sese yansyor Bir an iin fkeyi dardan gzlemleme tutumunu brakp da fkenin ben fkelendiimde bana nasl grndn anmsamaya alrsam, durumun farkl olmadn itiraf etmem gerekir: kendi fkem zerinde dnnce gryorum ki fkem vcudumdan ayrlabilecek ya da ona yaptrlm ama karlabilecek bir ey deil. Paule kar fkemi anmsaynca, fkemi ruhumda ya da dncemde bulmuyorum, fkemi aramzda buluyorum, oturduu yerden beni alayc bir ifadeyle sakin sakin dinleyen pis Paul ile barp aran benim aramzda buluyorum. fkem benim Paul yok etme giriimimden baka bir ey deildi bu giriim eer barl biriysem sz dzeyinde kalr, hele kibar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

biriysem duruma gre bir incelik bile olabilir, ama sonuta fke bende deildi, yumruklamak yerine tarttmz ortak alanda gerekleiyordu. fkenin ne olduu zerine sonradan sonradan kafa yorunca ve bakas hakknda (olumsuz) bir deerlendirme tadn o zaman fark edince yle sonular karyorum: fke denen ey eninde sonunda bir dnce; fkelenmek demek de bakasnn nefret edilecek bir insan olduunu dnmek demek; Descartesn da gsterdii gibi bu dnce tpk br dnceler gibi hibir madde parasnda bulunamaz dolaysyla fke ruhtan geliyordur. Ama istediim kadar byle dneyim, bu dnceme neden olan fke vcudumun dnda olmadn, fkemin vcudumu dardan kprdatmadn, fkemin anlatlamaz bir biimde vcudumla olduunu sylemek zorunda kalyorum. Btn byk filozoflarda olduu gibi Descartesta da her ey var; nitekim ruhla vcudu birbirinden kesin izgilerle ayran Descartesn yle dedii de olur: ruh bir geminin kaptan gibi vcudun bakomutan deil, ruh vcutla o kadar ili dl ki ruh acy vcudun iinde ekiyor diim aryor dediimiz gibi. Ama u var ki Descartesa gre ruhla vcudun bu birlii pek sze gelmez, bu birlii ancak yaammzn iinde kullanmak yoluyla deneyimleyebiliriz; ona gre, olgusal durumumuz ne olursa olsun, vcutla zihnin bir karm halinde yayor olsak bile, bu demek deil ki deneyimimizde btnlemi olan eyleri kesin izgilerle birbirinden ayramayz. Birlemi olsalar da zihinle vcudu temelden ayrt etmeye hakkmz var, insan dolaysz yapsn gz nne almadan yalnzca dncede belirdii biimiyle vcudunun dzeneine bir biimde bitiik bir zihin diye tanmlayabiliriz ve bu karmn ne vcudun mekanizmasn ne de zihnin saydamln bozmadn syleyebiliriz. Descartesn ayak izlerini en yakndan izleyenler bile, dncemizin, yani insan hakkndaki dncemizin en batan beri balym gibi grnd koullardan kendini nasl kurtarabildiini sormutur denebilir. Bu koullar betimleyen gnmz psikologlar yaamaya kendimizin ya da eylerin bilinci ierisinde deil, bakas deneyiminin ierisinde baladmz olgusuna parmak basyor. Varolduumuzu duyumsuyorsak, ancak oktan bakalaryla temasa girmi olduumuz iin duyumsuyoruz; dncemiz de hep kendimize bir geri dn bakasyla alveriimize ok ey borlu bir geri dn. Birka aylk bir bebek bakasnn yzndeki sevecenlii, kzgnl ve korkuyu kolayca ayrt eder, oysa bu duygularn fiziksel gstergelerini o yata kendi vcudunu inceleyerek renmi olamaz. Demek ki bakasnn vcudu farkl farkl hareketleriyle o bebein gzne bandan beri duygusal bir anlamla ykl grnyor, ruhun ne olduunu kendi iine bakarak reniyor. Yetikin insan da kendi yaamnda kltrnn, eitiminin, kitaplarn ve gelenein kendisine grmeyi rettii eyleri bulguluyor. Hep belli bir kltr zerinden temas ediyoruz kendimize; en azndan dardan edindiimiz ve kendimizi tanmamzda bize rehber olan bir dil zerinden temas ediyoruz. Bundan dolaydr ki arasz tarihsiz saf benlik ya da zihin her ne kadar evremizden gelen dncelerin bizi dpedz belirlemesinin karsna kardmz eletirel bir makam ise de, tamamlanp etkili bir zgrle kavumas ancak ve ancak dil aracn kullanmakla ve dnyann yaamna katlmakla olur. te bu dnceden kan insan ve insanlk tablosu, ilk bata yola ktmz halindekinden ok farkl. nsanlk bir bireyler toplam deil; hepsinin zlerinde dnmeklik var diye herkesin herkesle anlaabileceinden emin olduu bir dnrler topluluu deil. nsanlk, bireylerin oulluunun eriyip gittii ve ister istemez yutulduu tek bir Varlk da deil doallkla. nsanlk ilke gerei sallantl bir zeminde: herkes ancak ite ie gerek olduunu grd eye inanabilir ama ayn zamanda bakalaryla sk ilikileri ierisinde dnp karar alr ve seimlerini o dorultuda yapar. Hem herkes yalnzdr, hem de hi kimse bakalarndan vazgeemez srf bakalar kendisine yararl olduu iin deil (o baka bir konu), ancak o yolla mutlu olabildii iin. Hibir toplu yaam yok ki kendimiz olma ykn omuzlarmzdan alsn ve bizi bir fikir sahibi olmaktan bak klsn; ama hibir i yaam da yok ki bakasyla ilikilerimizin bir ilk denemesi gibi olmasn. Hem bireysel hem toplu bir gemiimiz ve vcudumuz olduundan dolay dtmz bu ikircikli durumda asla kesin bir dinginlik bulamayz, ayrlklarmz hep azaltmaya almamz gerekir, anlalmam szlerimizi aklamamz gerekir, bizde gizli sakl kalan aa vurmamz ve bakasn alglamamz gerekir. Akl ve uzlama geride braktmz bir yol deil, nmzde kendisini stlenip yrmemizi bekleyen bir yol; bunlara kesin olarak ulaamadmz gibi onlardan vazgemek de elimizde deil. Anlalan o ki, asla bitmemi, bitemeyecek bir ie soyunan ve bu ite grece baar bile elde edemeyebilecek olan trmz bu durum karsnda hem kayglanyor hem yrekleniyor. Aslnda bu ikisi ayn ey, nk kayg duymak dikkatli olmak demektir, yaplanlar ve olup bitenleri yarglamak ve bilmek istemektir. yicil bir alnyazs olmad gibi ktcl bir alnyazs da yok; yreklilik de kendine ve bakalarna bel balamaktr, nk fiziksel ve

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

toplumsal durumlardaki btn farkllklara karn bakalarnn tutum ve ilikilerinde hep ayn kvlcm kendini gsterir ve o kvlcm sayesindedir ki bakalarn tanyabiliyoruz, onlarn onayna ya da eletirisine gereksinim duyuyoruz, onlarla yazgmz ortak. Bununla birlikte geen yzyllardaki tartmaszlk tutumu yok bu insanclkta. Saf zihinlerden oluan bir topluluk olmakla vnmeyelim artk, toplumlarmzda birbirimizle kurduumuz ilikilerin gerekten ne olduunu grelim: ounlukla kle-efendi ilikileri bunlar. yi niyetimizi mazeret gstermeyelim, iyi niyetli davranlarn bir kere elimizden ktktan sonra ne hale geldiklerini grelim. Burada trmze yneltmeyi nerdiimiz bu yabanc bakta salkl bir eyler var. Voltaire Micromegasda baka bir gezegenden bir devin yeryzne inip yaaymz grdn ve yaaymzn bizden daha yksek bir zekya ister istemez sama geldiini anlatmt zamannda. Kendimize yukardan bakp acmaszca yarg vermek yerine, bir biimde aalardan bakp kendimizi yarglamak bizim zamanmza nasipmi. Kafkada adamn biri bcee dnp aileye bir bcein asndan bakar, bir kpek bir anda karsna kan insan dnyasnda aratrmalar yapar, toplumlar kendi kurduklar geleneklerin kabuunda tkl kalr, gnmzde Maurice Blanchotda da bir kent kendi koyduu yasalarn penesine der ve herkes o kadar uysallar ki sonunda kendi farklln da bakalarnnkini de duymaz hale gelir. nsan dardan grmek zeletiri demektir ve ruh sal demektir. Bundan maksat da Voltaire gibi her eye sama demek deil, Kafka gibi insan yaamnn hep tehdit altnda olduunu anmsatmak ve insanlarn birbirlerini tanyp bulduklar o tek tk deerli anlar mizah yoluyla hazrlamak.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

DOAN ZLEM VE EVRENSELC AKLIN ELETRS Dr. Mustafa GNAY*

Doan zlemin felsefe almalarnn, geni bir problemler alanna ilikin olduunu gryoruz. Ancak hangi kavram ya da problemle ilgili olursa olsun zlem, felsefe almalarn hermeneutik (yorumbilgisi) gelenei iinde srdren bir felsefecimizdir. ncelikle, onun, bizde pek ilenmeyen tarih felsefesi ve kltr felsefesi gibi felsefe disiplinlerinin konu ve problemlerini dile getirdiini ve bunu da yine bizde pek yaygn olmayan bir yaklamla gerekletirdiini syleyebiliriz. Bu yaklam, tarihselci/hermeneutik bilim ve kltr felsefesinin yaklamdr. zlemin de eserlerinde zaman zaman belirttii gibi, lkemizde uzun yllar bilimden anlalan ey, doa bilimleri olmu, bu bilimler tek ve biricik bilme etkinlii olarak grlm ve baka bir bilim anlaynn da bulunduu neredeyse unutulmutur. te bu saptamadan hareketle, Doan zlemin eserlerini ve felsefi tutumunu, pozitivizmin dar ve tek yanl bilim anlayna yneltilen bir eletiri ve sorgulama olarak yorumlayabiliriz. zlem, bilim anlaynda tarihselci, kltr ve tarih felsefesinde insanc ve btn konularn ve problemlerini ele alma yntemi bakmndan ise hermeneutik bir tutumla hareket etmesiyle dikkati ekmektedir. zellikle kltr bilimleri felsefesinin problemleriyle ilgilenmekle birlikte, genel olarak bilim kavram zerine ve doa bilimleri zerine de yaz, kitap ve evirileri bulunmaktadr. Hem bir ifade ekli hem de bir deerlendirme lt olarak hermeneutik (yorumlamac-anlamac) bir syleme sahiptir. Hermenutiki bir felsefeci olarak, ortaya koyduu yaklamda ve buna bal olarak ortaya kan eserlerinde dikkati eken baz zellikler saptamak mmkndr. Bunlarn neler olduunu ksaca belirlemek gerekirse, zlemin hermeneutik yaklamna dayal olarak, mutlakla kar relativist, ezeli ebedi ve teki hakikat anlayna kar tarihselci, evrenselcilie kar tekilci ve kesinlikilie kar septik tavrlarn yn verdii bir felsefe anlayna sahip olduu grlmektedir. zlemin felsefe anlaynn kurucu unsurlar olarak tarihselcilik, insanclk ve yorumsamaclk, onun bilim felsefesinde pozitivizmi ve neo-pozitivizmi, kltr ve tarih felsefesinde doalcl ve belirlenimcilii (onlarn trl biimlerini) ve aklamac-yasac (nomotetist) yaklamlar eletirmesine, bunlara kar bir akademisyen ve aydn olarak mcadeleye girimesine yol amtr. zlemin zellikle son almalarnda ise, bilim felsefesi ve siyaset felsefesi bata olmak zere, hermeneutik adan bir evrensellik/evrenselcilik, kreselleme ve postmodernizm eletirisini gndeme getirdiini saptayabiliriz. zclk/nominalizm kartlnn da, onun bu balamda inceledii problemlerin banda geldii grlmektedir. zlemin evrenselcilie ve evrenselci akla/aklsalla ynelttii eletirilerin ok ynl olduunu saptamak mmkndr. zlem, felsefe kavramndan balayp, hemen her alandaki evrenselci yaklamlar hermeneutik ve tarihselci adan yorumlamakta ve deerlendirmektedir. Bir bakma evrenselciliin yalnzca felsefe ve bilim alannda egemen bir eilim ve bak as olmakla kalmayp, ayn zamanda bir dnya gr, bir ruh hali olarak kltrel gereklii etkilemekte olduunu syleyebiliriz. Evrenselci eilimlerin ve dnce tarznn yaygnl, zellikle felsefe, bilim ve siyaset alanlarnda daha belirgin durumdadr. zlem, tarihsellik kavramndan yola karak, tarihselci/hermeneutik yaklamla sz konusu evrenselciliin eletirisini ve deerlendirmesini gerekletirmektedir. zlem, felsefenin evrensel olup olmad biimindeki bir soruyu yle yantlar: Felsefe, orijini

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

itibariyle bir evrenseli aray olarak ortaya kmtr. Evrensellik fikri, ideas; insanlarda, insan zihninde ortak olarak mevcuttur. Ama orada, yani zihinde mevcuttur. Biz onu doada, sosyal hayatta, yaammzn herhangi bir alannda da bulmak, grmek, bilmek veya bulamasak da kendi abamzla gerekletirmek istiyoruz.(zlem 1997:80) zlem burada olgular ve deerler arasnda bir karlatrma yaparak, evrenseli arama istemini aklamaya almaktadr: Tm insanlar eittir, zgrdr derken; esasnda tm insanlar eit olmal, zgr olmal demek istiyoruz. Yani olan bir eyi deil, olmas gerekeni kastediyoruz. Bu, etikte, hukukta, siyasette de bir evrenseli dnme ve onu reelletirme abasna srklyor bizi.(zlem 1997,8081) zlem, felsefede karlatmz evrenseli arama ynndeki eilimin varln kabul etmekle birlikte, ne doada ne de tarih ve kltrde sz konusu evrenselliin gerekletiine ilikin bir kant ya da iaret bulunmadn ve ayrca felsefe tarihinde pek ok filozofun evrensellik dncesine kar km olduklarn da hatrlatr. Bunlar arasnda zellikle septikler, irrasyonalistler, relativistler ve nominalistler dikkati ekmektedir. Buradan hareketle, felsefeden sz ettiimizde yalnzca tek tip bir felsefeyi dnmemek gerekir. Bu konuda zlem unlar syler: Felsefe douu itibariyle evrenselci bir k noktasna, evrenseli arayc bir tavra sahiptir. Kiisel olarak hemen her felsefeci de felsefeye evrenselci bir tavrla balar. Fakat yol zerinde gidilirken, sk sk baka yollara girilir, hatta evrenseli bulmak iin yola kanlardan nemlice bir ksm, sonradan septik, rltivist, irrasyonalist bir izgiye gelirler.(1997,8081) zlem, evrenselci felsefenin yaygnln, bu felsefenin insan ruhunu en fazla tatmin eden felsefe tipi olmasyla aklar. Ancak felsefe alannda farkl tutumlar ve eilimler de mevcuttur. Fakat felsefe alan, bu tipin, trn genie olmakla birlikte en nihayet snrl bir yer igal ettii engin bir alandr. Alan olarak felsefeyi hibir felsefe tipinin tekeline brakmamak gerekir.(1997:90-81) Zaten felsefe tarihine baktmzda, bir felsefeler okluu ile karlayoruz. Hatta evrenseli arama konusunda da farkl yaklamlarn olduu aktr. Dnce tarihi, bir bakma eitli evrenselciliklerin de atma alan durumundadr. Bu nedenle zlem, felsefe kavramna olduu kadar, felsefe tarihine de tarihselci bir yaklamla ynelmek gerektiini ortaya koymaktadr. Felsefe tarihini hermeneutik bir yaklamla gzden geirip deerlendiren zlem, bu alandaki grleri/yaklamlar balca iki gruba ayrr: evrenselci felsefe ve tekilci felsefe. Bunlar tm felsefe tarihinde karlatmz iki felsefe yapma tarz ve tipidir. zleme gre, birinci tarz (evrenselci) veya tip, felsefe tarihinde baat ve en yaygn tarz ve tip olarak karmza kyor. Bu tarz ve tip ierisinde Platondan Aristotelese, slam ve Bat Ortaalarnn filozoflarna, Yenian balarnda Descartestan, Spinozadan Leibnize, Aydnlanma ann hemen tm filozoflarna ve 19. Yzyln ortalarna ve gnmze kadar (...) ok sayda filozofu anmak mmkndr. kinci tarz veya tip ierisinde yer alan filozoflarn says birinciye gre olduka azdr. Bununla birlikte Grek septiklerini, Pyrrhonu, nl sofistler olarak Protagoras, Gorgias; ge dnem Bat Ortaa felsefesinin nominalistlerini, zellikle bir Ockhaml William; Yenian birok duyumcu filozofunu, zellikle felsefesinin ilk evresiyle Berkeleyi, felsefi hermeneutiin ilk nemli filozoflar Schleiermacheri ve Dilthey; irrasyonalizmin filozofu Nietzscheyi ve 20. Yzylda hermeneutie kendine zg bir yn vermi olan Heideggeri anmaktadr.(zlem 1999,57) Felsefi hermeneutiin kurucularnn ve ona en uygun ereveyi izenlerin Schleiermacher ve Dilthey olduunu belirten zlem, hermeneutik gelenek karsndaki tutumunu yle ifade eder: Heidegger hermeneutik miras kendi keyfince yorumlamtr ve hermeneutii kendi felsefesine uyarlamtr. Oysa hermeneutik herhangi bir felsefeye uyarlanamaz; tersine o felsefelerin nelii stne de gerekletirilen bir yorumlama faaliyetinin retisi, bu ynyle felsefenin felsefesidir. Gadamer de, 20. Yzylda hermeneutiin Almanya dnda ve tm dnyada tannmasna byk hizmeti gemi olsa da, Heideggerin bir rencisi olarak, hermeneutii ana amacndan saptrarak, onu bir eit doruluk (hakikat) retisine dntrmek istedi. En nl yaptnn ad (Doruluk ve Yntem) bile, onun niyetini belli eder. Oysa hermeneutik, binlerce yllk tarihine baktmzda, her eyden nce bir yorumlama retisi ve sanatdr. Schleiermacher ve Diltheyla birlikte bir felsefe, ama varolan yntem retisine k tutan ve her trl bilme ediminin temellerini ve niteliklerini iaret eden bir felsefe de hermeneutie eklendi." zlem, hermeneutikten ey anladn belirtir: 1.binyllarn yorum sanat, yntemi ve teknii, 2.bu sanat, yntem ve teknie k tutan bir yorum retisi, 3.bu yntem retisini temellendiren felsefe. Burada tartma, esasen hermeneutiin bu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

nc grnm, onun felsefe olmak bakmndan nelii zerinde younlayor. O, felsefeyi ve felsefeleri de anlamay amalar; bu ynyle felsefenin felsefesi grnmne de sahiptir. Geri unu da belirtmek gerekir ki, felsefenin felsefesi de, en nihayet bir felsefedir. Ama hermeneutik, bana gre, bir felsefe olmaktan ok, bir felsefe yapma tarzdr. Bu bakmdan hermeneutik, dier felsefe yapma tarzlar arasnda yer alan bir felsefe yapma tarz ve en nemlisi bir felsefi eletiri tarz olarak da grlmelidir.(zlem 2001:Sylei) zleme gre, hermeneutiin pozitivizme kar kn, bir rekabet ya da cephelemenin sonucu olarak grmemek gerekir. nk hermeneutik faaliyet, insan eli ve dncesinden km olan hereyi anlamak ve yorumlamak gibi bir grevi yerine getirmekle ykmldr. Dolaysyla pozitivizm de, tm grnmleriyle, hermeneutik yorumlamann bir nesnesidir. Ne var ki, ayn pozitivizm, insan, tarihi ve toplumu kavramak konusunda pek s ve sekter bir akm olmas dolaysyla, hermeneutiin anlamac tavr yannda ayn zamanda eletirel tavrla da yaklamak zorunda kald bir akm olmutur.(zlem 2001:sylei) zlem, tekilci dnce izgisinde yer alan septik, agnostik, sofist, relativist, nominalist, nihilist ve irrasyonalist nitelikteki filozoflar iin felsefeden anlalan eyin farkl olduunu belirtir: bunlarn ortak ynleri, felsefeyi evrenselin bilgisine, Hakikate ulama abas olarak anlamay reddetmeleridir. zellikle rltivistler ve irrasyonalistler, bir yeti olarak sahip olduumuz (byk harfle) Akln ve mantksal dnmenin, evrenin kendisinde bir aklsalln ve mantksalln bulunduunun kant olamayacan; tam tersine, aklsalln ve mantksalln, ancak evrenin akld ve mantkd bir alan olduunun grlmesine araclk edebileceklerini ileri srmlerdir.(zlem 1999,5657) Aristotelesten Hegele ve hatta gnmze kadar, birok filozofun rasyonel olan gerek, gerek olan rasyonel olarak kabul ettiini saptayabiliriz. Bu ayn zamanda evrenselci felsefenin bir slogan/ilkesi durumundadr. Gerek rasyonel ise yaplacak ey bunu empirik ve rasyonel yntemlerle aratrmak, bulgulama yoluyla ortaya koymaktr. Modern bilim de, ite bu evrenselci felsefe tipi rneinden ve modelinden hareket etmitir. Ama bunun, felsefe alan ierisindeki felsefelerden yalnzca biri olduunun unutulmamas gerekir. nk felsefe alannda rasyonel tip felsefeler yannda mistik tip felsefeler, irrasyonel tip felsefeler, septik tip felsefeler ve daha eitli felsefeler vardr. Bu nedenle zleme gre, bu felsefeler okluu ierisinde belli bir felsefeyi, felsefenin tm gibi sunma hakkna tarihsel olarak sahip deiliz.(zlem 2002:321) Ancak rasyonel tip felsefenin, Bat kltrne damgasn bast da yadsnamayacak bir olgudur. Bununla birlikte, zlem, bu kez de bir gereklik hakknda birden ok rasyonalite ile karlalmas durumundan sz eder: Peki gerek bir ise ve bu gerekliin tek bir rasyonel yansmas var ise bu kuramlar okluu nedir? O zaman gerekliin tek olduunu kabul etmemiz halinde bile, gereklik hakkndaki konseptlerin okluunu kabul etmemiz gerekiyor.(zlem 2002:322) Rasyonalitenin bir kenara atlamayaca grne katldn belirten zleme gre, burada nemli olan, rasyonalitenin ne yolla ve hangi amala kullanlacadr: Rasyonaliteyi bir kenara atmak deil, tekilin tmelliini anlamak gibi bir amala kullanrsak o zaman doru kullanacamz kanaatindeyim ben. Ama rasyonaliteyi tmelin, evrenselin bilgisine ulamann arac olarak anladmz taktirde kmazlardan kurtulamayacamz grndeyim.(zlem 2002:334) Bu nedenle zlem, akl kavramn baka bir ierikle kullanmann gerekli olduuna iaret etmektedir: Akl, en nemli yanyla, evrenselin sadece mantk dzleminde kalan bir fikir olduunu, onun doada ve sosyal hayatta bir karlnn bulunmadn bize reten yeti olarak anlalmaldr artk. En azndan, bir evrenselci akl yannda bir tikelci/tekilci akl olduunu artk grmemiz gerekir. zlem bir hermeneutiki olarak, akl kavramnn kkenlerine de uzanr ve bu kavramn tarihsel olarak edindii anlamlar gzden geirir. Akln Greke karl olan logos, ok anlaml olan bir terimdir. Logos; evrensel akl, akl yasas, evrenin aklsal dzeni, tanrsal ruh, dzenleyici g, bilgece bilgi, bilim, tanr sz ve ve nihayet sadece sz anlamlarna gelir. zlem, bu anlamlarn iinden bazlarnn deiik dnemlerde arlk kazandklarn, dier anlamlarn ise geri planda kaldklarn belirtir ve logosun ierdii sz anlamnn yeniden n plana karlmas gerektiini vurgular: Bilimi de, felsefeyi de, ortak bir konu veya problematik stne konuma tarzlar olarak grmeliyiz. Kendimizi, evrensel zmler peinde koan deil de, bir konu veya problematik hakknda sz alveriinde bulunan insanlar olarak grelim. Kendimizi felsefede, bilimde, ahlakta, tarihte, siyasette, evrenselin peinde koar vaziyette tuttuumuz srece, evrenselcilerin iddialarnn tersine, asgari mterekler bile retemeyen, en alt dzeyde bile bir uzlamay gerekletiremeyen bir konuma mahkm etmeye devam ederiz. Logosu sz olarak anlayalm; karlkl konumay, tam ve eksiksiz bir uzlama beklentisine girmeden srdrmeyi salayacak, asgari mterekler temelinde yaamamza zemin hazrlayabilecek bir erdem haline getirelim. Aksi halde, felsefi, bilimsel, dinsel veya ideolojik ynelimli eitli rakip evrenselcilikler arasnda srp gelmi olan kavgay devam ettirmeye, bunlardan gc dierlerine yetenlerinin totalitarizmlerine mahkm olmaya yazgl kalrz.(zlem 1997,9091)

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

Akln evrenselci eilimler ve erekler dorultusunda kullanlmasn ve felsefede zellikle akl kavramndan yalnzca evrenselci akln anlalmasn eletiren zlem, Tekilin tmellii biimindeki, Rothacker ve Cassirerin kullanm olduu bir terimden yararlanarak, akln tekilci ynde kullanmn sorgulamaktadr. Ad geen filozoflar tarihsel ve toplumsal olan her eyin tekil olduunu, ama insann zihinsel yaps gerei, bu tekili, tmellikle ele almak zorunda olduunu belirtmilerdir. zlem de bu terimi amlamak iin yle bir rnek verir: rnein Cumhuriyet dnemi Trkiyesi ile bir tarihi olarak ilgileniyorsanz, o tekili kendi tmellii ile ele alma ansna sahipsinizdir. Ama bunun dnda bir tmellik elde etmeye izniniz ve hakknz yoktur. nsanlk tarihi hakknda, tm toplumlar hakknda, tm kltrler hakknda global konumaya hakknz yoktur.(zlem 2002:332) zlem, bu ekilde anlalan tikelciliin, geree daha uygun bilgi elde etmenin yolu ve yntemi olduunu ifade eder. Tekilcilik, tarihselci bilgi ve bilim felsefesinin ayrt edici bir zelliidir. zleme gre, bilgi (ve bilimsel bilgi), bizim deiebilir olan a priorilerimize gre biimlenen bir eydir ve bu nedenle de, insanln geirdii eitli evrelere bal tarihsel bir olaydr. Sonu olarak biz, tek bir nesneler dnyas tasarlamak zorundayz; ama deimez a priorilerden rlm tek bir akl, tek bir aklsallk (rasyonalite) yoktur. Biz, eitli aklsallk trlerinden veya eitli teorik akllardan hareketle nesneler dnyasn yorumlayagelmekteyiz.(zlem 1993,95) Tarihselciliin bir bilgi felsefesi olmakla birlikte, ncelikle bir insan felsefesi olduunu vurgulayan zleme gre, o, insann yapp ettikleri temelinde, yani tarihte tannabileceinden, tarih-d ve tarih-st bir konumdan hareketle insan hakknda konuulamayacandan hareket eder.(...) Tarihselcilik, en nemli ynyle, insan varoluunun sabit, deimez, ezeli-ebedi nitelikleri bulunmad, onun bir znn olmad veya bu zn, paradoksal olarak, ancak ve sadece insana zg ve ona ait zamansallk olarak tarihsellik olduunu iddia eden felsefe anlaydr.(zlem 1999:164165) zleme gre, Tarihselcilik, insan kendi gerekletirdikleri temelinde kavramay/anlamay esas alan tutumuyla, ncelikle bir insan felsefesi olduu kadar, felsefeyi tarihin ierisine almak ve onu orada deerlendirmekle, bir felsefenin felsefesi konumuna da sahiptir.(zlem 1999:202) zlemin deyimiyle, felsefe tarihinde evrenselci/aklsalc felsefelerle septik, rltivist, nominalist, irrasyonalist felsefeler birbirleriyle ekiip durmu, hatta baz dnemlerde evrenselci/aklsalc felsefelerin kendi dndaki felsefelere kar acmasz bir sava yrtt dnemler olmutur. Evrenselci/aklsalc felsefe unu grememi ya da grd halde rtbas etmitir. Bizzat felsefeler aras bu ekime ve sava olgusunun kendisi, felsefenin tarihselliinin kantdr. Ancak felsefenin tarihselliinin gstergesi olarak felsefeler okluu, kendi ierisindeki eitlenmeleriyle yine bizzat bir felsefe, evrenselci/aklsalc felsefe tarafndan ortadan kaldrlmak istenmitir.(zlem 1999:194195) Tarihselci ve hermeneutik felsefe geleneinde, bilimin tekilci yn vurgulanrken, bunun karsnda evrenselci ve tmelci bir bilim paradigmas yer almaktadr. Baka bir deyile, eitli felsefeler arasnda zellikle geen yzyldan bu yana srp giden tartmada, bilimin nitelii ve yntemi konusunda balca iki paradigma ortaya kmtr: nomotetik ve idiografik bilim paradigmalar. Bu iki paradigma ayn zamanda, bilim kavramnn tanmn ve kapsamn iki farkl dorultuda belirleyen iki byk gelenek anlamna gelir. Bu konuda zlemin yapt baz saptamalar ve deerlendirmeleri yle sralayabiliriz: Birinci gelenek, bilim kavramn doa bilimleri modeline gre tanmlayan ve (kendi verdii adla) sosyal bilimleri de bu modele gre tanmlayan, konumlayan ve deerlendiren bir ana tutuma baldr. Bu gelenek ierisinde, (...)Viyana evresinin neopozitivizminin yan sra deiik izmler de ortaya kmtr. Fakat tm bu izmler okluuna ramen, bu gelenek, bilim kavramn doa bilimi modeline gre ele almaya devam etmitir. kinci gelenek ise, nce, birinci gelenek ierisinde sosyal bilimler olarak adlandrlan bilimler grubunun doa bilimi modeline gre konumlanamayaca, bu bilimler grubunun konu ve yntem bakmndan doa bilimi modelinden farkl bir bilim modeline gre konumlanp temellendirilebilecei iddiasndan hareket etmitir. Bu amala nce birinci gelenek tarafndan kullanlan sosyal bilim(ler) terimi yerine tarih bilimleri, tin bilimleri, insan bilimleri (beeri bilimler), hermeneutik bilimler ve nihayet kltr bilimleri gibi terimler kullanmaya zen gsteren bu ikinci gelenek, geen yzyln ortalarndan bu yzyln ilk on yllarna kadar, byk lde, bu bilimler grubunun doa bilimi(leri)nden bamszln gstermeye alm, bir bakma bu bilimler grubunun emanzipasyonuna ynelik bir aba ierisinde olmutur. Bu gelenek ierisinde 1930lu yllardan gnmze daha da nemli ve kktenci admlar atlm ve doa bilimi(leri)nin de bir tr hermeneutik bilim olduu iddia edilerek, genellikle bilim, bir hermeneutik etkinlik tr ve biimi saylmtr.(zlem 1995,13) zleme gre, gnmzde (globalleen dnyada) genellikle bilim ve zellikle sosyal bilim problematii zerine epistemolojik ve yntembilimsel irdeleme ve deerlendirme yapabilmek iin, geen yzyln sonlar ile bu yzyln balarnda gerekletirilen fakat ne yazk ki AngloAmerikan dnyasndan beslenen bizim gibi lkelerin bilim kamuoylarnda hala yadrgama ve hatta yabanlk duygusu uyandran youn almalar ve tartmalar baz almak bir zorunluluktur. Bu nedenle zlem, zellikle geen yzyldan beri tekilci sylem iindeki kltr

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

bilimlerini temellendirme ve epistemolojik ynden belirleme giriimlerini de gndeme getirmitir. Onun deyimiyle, Tekilci sylem ierisinde en az yz yldr dile getirilen, fakat suskunlua brnm veya susturulmu, bastrlm dncelerin kaderini paylaarak bu sre ierisinde etkili olma frsatn (zellikle Anglo-Ameriken dnyasnda) bulamayan temel iddia, tarih ve toplumla ilgilenen bilimlerin dayand epistemolojinin yerini yeni bir epistemolojinin almas gerektiidir.(zlem 1999:116) Felsefe ve bilim alanlarnda evrenselcilie yneltilen eletiriler amzn tartmalarnn odanda yer almaya devam etmektedir. Evrenselcilik, bu felsefi tartmalar erevesinde, epistemolojiyi gd(m)leyen bir ideoloji olarak tarihsel bir ilev de grmtr. Bat uygarlnn kresel dzeyde kurumsallamasna da zemin hazrlamtr. Diltheyn felsefi abasnn temel bir motifi olarak tarihsel akln eletirisi, felsefe ve bilim alannda evrenselci dncenin etkinliini sorunsallatrarak gnmzde tarihelci/hermeneutik felsefenin, evrenselci kuatmaya ynelik tutumunun etkili olmasn salamtr. Doan zlemin felsefi almalar da, Trkiyede bu tartmalarn derinletirilmesine, kendi tarihsel balam ierisinde bir anlam kazandrmtr.

KAYNAKLAR Doan zlem, Felsefe Yazlar, Anahtar Kitaplar Yaynlar, 1993. ......................, Felsefe ve Doa Bilimleri, zmir Kitapl yaynlar, 1995. ......................, Sivil taatsizlik Kollokyumu, Tartma Tutanaklar, 8 Kasm 1997, Uluda niversitesi, 1997. ......................, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, nklap Kitabevi, 1999. ......................, Doan zlemle Sylei, Marjinal Dergisi, Haziran 2001. ......................, Kavramlar ve Tarihleri I, nklap Kitabevi, 2002.

* Dr. Mustafa Gnay, ukurova niversitesi Eitim Fakltesi, Felsefe Grubu Eitimi ABD, mgunay@cu.edu.tr

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Editrden Selma YILDIZ

Merhaba, Beden; insann zihin ya da ruhuna kart olan vcudu, organizmas ya da maddi tz.* Beden, XX. yy.n ikinci yarsnda, toplumsal, tarihsel ve kltrel boyutlar iinde ele alnarak ok farkl ynleriyle tartmaya almtr. Felsefe tarihine baktmzda, zihin-beden ilikisi erevesinde bir problemin, zellikle de bir beden probleminin, buna karlk, bir Beden ve tin ikiliinin de bir sorunsal olarak ortaya ktn grrz. Beden, insan tinine ya da zihnine kart bir konuma yerletirilerek dnlm ve bu balamda olumsuz armlarla deerlendirilmi, tabi farkl grler de beden diyalektiinde yer bulmutur. Beden bir olanak m? Yoksa bizi tutuklu klan cisimsel bir varlk m? Bir takm tekniklerle ekillendirilen, disipline sokulan nesne mi, yoksa alglayan bir zne mi? Bedeni tm ynleriyle felsefece dnmenin masasna yatrdmz bu saymzda, deerli akademisyenlerimizden Dr. Mustafa Gnay, bedenin insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline geldiini, birbirleriyle karlaan, yz yze gelen insanlarn ayn zamanda bir gstergeler topluluuyla da karlamakta olduunu, bu gstergeler araclyla iletiim ve diyalog kurduklarn sylyor. nsann/insan bedeninin bir gsterge taycs durumuna gelmesi, arasallatrlmas ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesinin asl sorun olduuna dikkatimizi ekerken, bedenimize sahip olan tketim kltrnn ruhumuza da sahip olup/olmad sorusuyla bizleri ba baa brakyor Yazarlarmzdan Berkay Dibek, Tango: Bedenin Dans Hali balkl yazsnda, dansn bedenin sanatsal bir formu olduunu, toplumsal cinsiyet farkllklarnn da bedenden doduunu sylyor. Bedenin hareketinin rtk bir talep ierdiinden, bedenlerin atmasnn, toplumsal pratiklerin gerekletii somut meknlarn ve zamanlarn egemenliini kazanmaya ynelik bir atmaya dntnden bahsediyor Gken Yaayan, Beden: Estetikten Arzuya balkl yazsyla; Beden ile aidiyetimizin snrlar nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr klmak gerekli midir sorusunu dnmemiz gerektiinden bahsediyor akir zdoru ve Gken Yaayan beden zerine yaptklar syleilerinde, beden zerinde tahakkm kurmann ve buna kendimizde izin vermenin, imaja teslim olmann bir ele geirilme olduunu, buna neden olan, dipte duran bastrlm korkularmzla yzlememiz gerektiini sylyorlar Yetkin Ik, kendimizi arpk aynalarda grmeye devam ettiimiz, kendimize giden yolun bilgiden ve dnceden getiini gremediimiz srece kendimizden her geen gn daha da uzaa deceimizi bize tekrar hatrlatyor Nejdet Evren, tm canllarn ortak bir tinin biimlenmeleri olduunu sylyor. Oyunbaz, Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi balkl yazsyla, Spinozann pratie, bir eit hayat tecrbelerine dayal dncelerinden bedeni anlamaya alyoruz

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Nilsun Urall, Her ey ne kadar gerek! diyor Tm bu zerinde dnce retme abasnda olduumuz alan ya da konu da dhil bu karmaadan syrlmann yolu ne olmal sorusuyla bizi dnmeye ynlendiriyor Melda Gngl, sayesinde deneyimleyebildiimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanlmas ve hakikate varabilmek iin yol edilmesi gereken bir fazlalk olduu yalann benimsemi bilin dzeyimizden ayrlmamz gerektiini sylyor Hep beden dilinden bahsediyorduk. Ferda Dilin Bedeni balkl yazsnda dilin bedeninden bahsediyor Yabanc isimli iiriyle Gl zge yine esiz bir anlatmla yreimize dokunuyor Her zaman olduu gibi, Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derlediimiz Felsefe Ekibi imzal yazlara yer verdik. Yazlaryla katk veren tm yazarlarmza teekkr ediyoruz Keyifli okumalar

*Ahmet Cevizci- Paradigma Felsefe Szl

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ktidar ve Beden

Michel FOUCAULT

"Pouvoir et corps", Quel Corps?, no 2, Eyll-Ekim 1975, s. 2-5 (Haziran 1975 tarihli sylei) Gzetleme ve Cezalandrma'da kraln bedeninin temel bir rol oynad siyasi bir sistemi aklyorsunuz... On yedinci yzyl toplumu gibi bir toplumda kraln bedeni bir metafor deil, siyasi bir gereklikti: Kraln fiziksel varl monarinin ileyii iin gerekliydi. Peki ya "blnmez bir btn" olan cumhuriyet? Bu, Girondenlere kar, Amerikan tarz bir federalizme kar dayatlan bir formldr. Ancak asla kraln bedeninin monari koullarnda tad ileve sahip deildir. Cumhuriyetin bedeni yoktur. Buna karlk, on dokuzuncu yzyl boyunca yeni ilke haline gelen ey, toplumun bedenidir. Neredeyse tbbi bir biimde korunmas gerekecek olan ey bu bedendir: Monarkn bedensel btnlnn yeniden canlandrld ritueller yerine, hastalarn ortadan kaldrlmas, bulac hastalklarn kontrol edilmesi, sulularn dlanmas gibi tedavi yollan, reeteler uygulanacaktr. kence yoluyla ortadan kaldrmann yerini de mikropsuzlatrma yntemleri almtr: Kriminoloji, soyartm, "soysuzlam" olanlarn ayr tutulmas... Farkl kurumlar dzeyinde bedensel bir fantasma sz konusu mudur? Sanyorum ki en byk fantasma, istenlerin evrenselliiyle oluturulan toplumsal bir beden fikridir. Oysa, toplumsal bedeni ortaya karan ey konsenss deildir, bizzat bireylerin bedenleri zerindeki iktidarn maddiliidir. On sekizinci yzyl, zgrleme asndan ele alnd. Siz ise onu gvenlik blgelerinin yerletirilmesi olarak tarif ediyorsunuz. Biri, dieri olmadan olabilir mi? ktidar ilikilerinde hep olduu gibi, diyalektiin Hegelci biimine uymayan karmak fenomenlerle kar karyayz. Bedene hkim olma, beden bilinci, ancak iktidarn bedeni kuatmasyla elde edilebilmitir: Jimnastik, idmanlar, kas gelitirme, plaklk, gzel bedenin yceltilmesi... tm bunlar, ocuklarn, askerlerin bedeni zerinde, salkl beden zerinde iktidarn uygulad kararl, / inat, titiz bir almayla insan kendi bedenini arzulamaya gtren hattadr. Ancak, iktidar bu etkiyi yaratr yaratmaz, bizzat iktidarn bu kazanmlaryla ayn hatta iktidara kar bedenin talep edilmesi, ekonomiye kar saln talep edilmesi, cinselliin, evliliin, erdemin ahlki normlarna kar zevkin talep edilmesi kanlmaz olarak ortaya kar. ktidarn glenmesine neden olmu olan ey, \ ayn anda, saldrya uramasnn da nedeni olur... ktidar bedenin iinde mesafe katetmitir, yine bedenin iinde saldrya uram bulur kendini... Toplumsal beden kurumlarnn (doktorlar, politikaclar) serbest iliki ya da krtaj fikri karsnda duyduklar panii hatrlayn... Aslnda, iktidarn kararszlk gsterdii izlenimi yanltr, nk iktidar geri ekilebilir, yer deitirebilir, baka yeri kuatabilir... ama sava srer. Bedenin pornografi tarafndan, reklm tarafndan, u pek mehur "geri alnmas"nn aklamas bu olmal. "Geri alnma"dan sz etme konusunda tamamen hemfikir deilim. Bu, bir mcadelenin normal stratejik geliimidir... Belirgin bir rnek olarak oto-erotizmi ele alalm. Mastrbasyon denetimleri Avrupa'da ancak on sekizinci yzyl boyunca balamtr. Aniden, panik yaratan bir tema ortaya kt: Genler mastrbasyon yapyor. Bu korku adna ocuklarn bedeni zerinde -

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

aileler araclyla; ama kaynanda aileler yoktu- bir denetim oluturuldu, cinsellik gzetlenmeye, bedenlere ikence edilmesi yoluyla nesnellik altna alnmaya baland. Fakat gzetim ve denetimin hedefi olarak, bir kayg ve analiz nesnesi haline gelen cinsellik, ayn zamanda, herkesin kendi bedeni iin, kendi bedeninde ve kendi bedeni zerinde duyduu arzularn younlamasna yol at... Beden, ocuklarla aileler arasnda, ocukla denetim mercileri arasnda bir mcadele konusu haline geldi. Cinsel bedenin isyan bu gelimenin kar-etkisidir. ktidarn buna yant nedir? Erotiklemeyi, bronzlama rnlerinden porno filmlere kadar iktisadi (ve belki de ideolojik) olarak smrmek... Hatta bedenin isyanna yant olarak, artk denetim-bask biiminde deil, denetim-tevik biiminde kendini gsteren yeni bir kuatmayla karlarsnz: "rlplak soyun... ama zayf, gzel, bronz tenli ol!" ki rakipten her birinin hareketine dierinin hareketi yant verir. Ancak, solcularn szn ettii anlamda bir "geri alma" deildir bu. Mcadelenin tanmszln kabul etmek gerekir... Bu, bir gn sona ermeyecei anlamna gelmez... ktidar ele geirmeye ynelik yeni bir devrimci strateji, bir beden siyasetinin yeni tanmndan gemez mi? Beden sorunu, giderek daha srarc bir ekilde, siyasi bir srecin -bu, devrimci bir sre mi, bilmiyorum- ak iinde ortaya kt. 1968'den beri olup bitenlerin -ve yle grnyor ki, 1968'i hazrlam olanlarn- son derece anti-Marksist olduu sylenebilir. Avrupa'daki devrimci hareketler "Marx etkisi"nden, on dokuzuncu ve yirminci yzyla zg kurumlardan nasl kurtulacaktr? Bu hareketin ynelimi buydu. "Marksizm = devrimci sre" zdeliinin, bir tr dogma oluturan bu zdeliin yeniden sorgulanmasnda beden temel nemde deilse de, nemli paralardan biridir. Kitlelerle devlet aygt arasndaki bedensel ilikinin evrimi nedir? ncelikle, burjuva ve kapitalist toplumlarmzda iktidarn, ruh, bilin, ideallik adna bedenin gerekliini yadsd eklindeki ok yaygn bir tezden uzaklamak gerekir. Gerekten de, iktidarn uygulanmasndan daha maddi, daha fiziksel, daha bedensel hibir ey yoktur... Bizimki gibi bir kapitalist toplumun ileyii iin gerekli ve yeterli olan bedensel kuatma tr nedir? On sekizinci yzyldan yirminci yzyl bana kadar iktidarn bedeni ar, etkili, sabit, titiz bir ekilde kuatmas gerektiine inanld kansndaym. Okullarda, hastanelerde, klalarda, atlyelerde, sitelerde, konutlarda, ailelerde rastlanan bu korkun disipline edici rejimler buradan kaynaklanr... sonra, altml yllardan itibaren, bu kadar zahmetli bir iktidarn sanld kadar elzem olmadnn, sanayi toplumlarnn beden zerinde ok daha gevek bir iktidarla yetinebileceinin farkna varld. Bundan byle, cinsellik zerindeki denetimlerin yumuatabilecei ve baka biimler alabilecei kefedildi... Geriye, gnmz toplumunun hangi bedene ihtiya duyduunun incelenmesi kald... Sizin bedene gsterdiiniz ilgi gncel yorumlardan ayrlyor mu? Ben, hem Marksist perspektiften hem de Marksizm yanls perspektiften yeterince ayrldm kansndaym. Marksist perspektifle ilgili olarak, iktidarn etkilerini ideoloji dzeyiyle snrlandrmaya alanlardan deilim. Gerekten de, ideoloji sorununu ortaya atmak yerine, beden ve iktidarn beden zerindeki etkileri sorununu inceleyerek daha fazla materyalist olunabileceini dnyorum. nk, ideolojiye ayrcalk tanyan bu analizlerde beni rahatsz eden ey, modelini klasik felsefenin sunduu ve iktidarn ele geirecei bir bilinle donanm insan znesinin her zaman varsaylyor olmasdr. Fakat Marksist perspektif, iktidarn alma ortamndaki beden zerindeki etkisinin bilincindedir. Elbette. Fakat hak taleplerinin cretlilikle olmaktan ok cretli bedenle ilgili olduu gnmzde bu tr szler pek iitilmemektedir... Sanki, Marksist analizlere gnderme yapan ritel temalar "devrimci" sylemlere nfuz etmi gibi cereyan etmektedir her ey. Ve, Marx'ta beden zerine ok ilgin eyler olsa da -tarihsel gereklik olarak- Marksizm bilince ve ideolojiye ayrcalk tanyarak bunu fena halde glgede brakmtr... Bask kavramna abartl bir rol bien Marcuse gibi Marksizm yanllarndan da uzak durmak gerekir. nk, iktidarn tek ilevi bastrmak olsayd, iktidar byk bir st-ben tarznda, yalnzca sansr, dlama, engel, ie atma kipiyle iliyor olsayd, yalnzca negatif bir biimde uygulanyor olsayd, ok dayanksz olurdu. ktidar eer glyse, arzu dzeyinde -bu da artk anlalmaya balanmtr- ve bilgi dzeyinde pozitif etkiler rettii iin byledir. ktidar, bilmeyi engellemek bir yana, onu retir. Beden zerine bir bilginin retilebilmi olmas, askeri ve eitsel disiplinler btn sayesindedir. Fizyolojik, organik bir bilgi ancak beden zerindeki iktidardan yola karak mmkn olmutur. ktidarn kk salmas, iktidardan kurtulma konusunda hissedilen glkler tm bu balardan kaynaklanr. Bu nedenle, iktidar mekanizmalarnn genel olarak indirgendii bask nosyonu bana pek yetersiz ve hatta tehlikeli gelmektedir. Siz zellikle gndelik yaam dzeyinde uygulanan mikro-iktidarlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

inceliyorsunuz. Devlet aygtn gz ard etmi olmuyor musunuz? Gerekten de, on dokuzuncu yzyl sonundan beri Marksist ve Marksizan devrimci hareketler, mcadelenin hedefi olarak devlet aygtn ne kardlar. Bu durum, sonu olarak, neye yol at? Yalnzca bir hkmetten ibaret olmayan devlete kar mcadele edebilmek iin devrimci hareketin kendini politik-askeri terimlerle devletin eiti klmas gerekir, dolaysyla parti halini almas, devletle ayn disiplin mekanizmalaryla, ayn hiyerarilerle, ayn iktidar rgtlenmesiyle bir devlet aygtn -ieriden- model almas gerekir. Bu ar bir sonutur. kinci olarak, devlet aygtnn ele geirilmesi muhtemel deiimlerle birlikte devlet aygtnn basite igal edilmesi olarak m kabul edilmeli, yoksa devlet aygtnn ortadan kaldrlmasnn vesilesi olarak m? Bu sorun, Marksizm iinde bile byk bir tartma yaratt. Bu sorunun sonuta nasl zme balandn biliyorsunuz: Devlet aygtn kertmek gerekir, ama sonuna kadar deil, nk snf mcadelesi proletarya diktatrl kurulur kurulmaz bitmeyecektir... Dolaysyla, devlet aygtnn snf dmanlarna kar kullanlabilecek kadar salam olmas gerekir. Bylece ikinci sonuca varlr: Devlet aygt, en azndan belli bir noktaya kadar, proletarya diktatrl sresince varln srdrmelidir. Nihayet, nc sonu: gal edilecek ama paralanmayacak bu devlet aygtlarn altrmak iin teknisyenlere ve uzmanlara ar yapmak uygun olur. Ve bu aygtlar altrmalar iin, bunlara alk olan eski snf, yani burjuvazi kullanlr. SSCB'de olup biten kukusuz budur. Devlet aygtnn nemsiz olduunu asla ne sryor deilim, fakat bence Sovyet deneyimine yeniden balamamak iin, devrimci srecin tkanmamas iin bir araya getirilmesi gereken tm koullar arasnda, ilk kavranmas gereken ey, iktidarn yerinin devlet aygt olmad ve devlet aygtlarnn dnda, stnde, yannda ok daha kk dzeyde ilev gren iktidar mekanizmalarnda deiiklik yaplmad takdirde toplumda hibir eyin deimeyeceidir. Tam da insan bilimlerine, zellikle psikanalize geliyoruz... Psikanalizin durumu gerekten de ilgintir. Psikanaliz, belli bir psikiyatri trne (yozlama, soyartma, soyaekim psikiyatrisine) kar olumutur. Psikanalizin nemli lde zemzemle ykanm olmas, -Fransa'da Magnan'n temsil ettii- bu pratik ve bu teoriden kaynaklanr. Bu durumda, gerekten de, (zaten gnmz psikiyatrlarnn psikiyatrisi olmaya devam eden) bu psikiyatri karsnda psikanaliz zgrletirici bir rol oynad. Ve hl baz lkelerde (aklma Brezilya geliyor) psikanaliz, psikiyatrlar ile iktidar arasndaki su ortakln tehir edici, pozitif bir siyasal rol oynuyordu. Dou lkelerinde olup bitene bakn. Psikanalizle ilgilenenler, psikiyatrlarn en disiplinlileri deildir... Ne var ki, bizim toplumlarmzda sre devam etmektedir ve gcn baka trl ynlendirmektedir... Psikanalizin, baz sonular asndan, denetim ve normalletirme kapsamna giren etkileri vardr. Bu ilikileri deitirmek ya da bunlardan yaylan iktidar etkilerini kabul edilemez klmak baarlrsa, devlet aygtlarnn ileyii ok daha g klnr... En kk dzeydeki ilikilerin eletirisini yapmann bir dier avantaj udur: Devrimci hareketlerin iinde devlet aygtnn imgesi yeniden ina edilmemi olur. Delilik ve hapishane zerine incelemeleriniz yoluyla giderek daha disiplinci bir toplumun inasna tank olmaktayz. Bu tarihsel evrim neredeyse kanlmaz bir mantn rehberliinde sanki... Sanayi toplumlarnn ortaya knda cezalandrc bir aygtn, normallerle anormaller arasnda snflandrc bir dispositifin nasl yerletiini analiz etmeye alyorum. Daha sonra, on dokuzuncu yzylda olup bitenin tarihini yapmam, bir dizi saldr ve kar-saldr, etki ve kar-etki arasndan, u anki ok karmak gler ilikisine ve mcadelenin mevcut profiline nasl gelindiini gstermem gerekecek. Badaklk, bir projenin gn na karlmasnn deil, birbirine kart stratejilerin mantnn sonucudur. nsan bilimlerinin arkeolojisini, bedenleri, tavrlar, davranlar kuatm olan iktidar mekanizmalarnn incelenmesinde kurmak gerekir. Ayrca, bu arkeoloji ortaya knn koullarndan birini de burada bulur: On dokuzuncu yzyln gsterdii byk normalletirme ve disipline etme abas. Freud bunun farkndayd. Normalletirme konusunda dierlerinden daha gl olduunun bilincindeydi. O halde, psikanalizin normalletirmeyle hi ilikisinin olmadn syleyen bu kutsallatrc utan neyin nesi? Militan pratikte entelektelin rol nedir? Entelektel artk t vericilik rol oynayamaz. Proje, taktikler, saptanmas gereken hedefler; bunlar bulmak iin rpnyorlar ve bunlar iin mcadele ediyorlar. Entelektelin yapabilecei ey, analiz aralar vermektir ve gnmzde bu esasen tarihinin roldr. Gerekten de, imdiki zaman hakknda, dayankszlk izgilerinin nerede olduunu, gl noktalarn nerede olduunu, -bu-yz elli yllk olan bir rgtlenmeye gre- iktidarlarn nelere bal olduunu, nereye yerletiklerini ortaya karmay salayan youn, uzun bir alg gerekmektedir. Baka deyile, mcadelenin topografik ve jeolojik bir lmn yapmak gerekmektedir... Entelektelin rol budur. Ama "sizin yapmanz gereken budur", demek deildir kesinlikle. Beden siyaseti faillerinin eylemini koordine eden kimdir? Bu, son derece karmak bir btndr; bu btn tek bana dnebilecek kimse yokken,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

sonu olarak, nasl bu kadar incelikli bir datma, mekanizmalara, karlkl denetime ve ayarlanmaya sahip olabildiini kendi kendimize sormak zorundayz. Arapsana dnm bir mozaiktir bu. Baz dnemlerde, balant failleri ortaya kar... On dokuzuncu yzyl bandaki insanseverlik rneini ele aln: nsanlar bakalarnn yaamlarna, salklarna, beslenmelerine, barnmalarna karmaya balarlar... Daha sonra, kiiler, kurumlar, bilgiler... kamu sal, denetiler, sosyal danmanlar, psikologlar bu karmakark ilevden tremitir. Daha sonra da, imdi, sosyal grevliler kategorisinin yaygnlamasna tank olmaktayz... Doal olarak, tp ortak payda olarak temel bir ilev grd... Tp sylemi kiiden kiiye geiyordu. Evlerin nasl ina edildiine tp adna bakld, ama ayn zamanda bir deli, bir sulu, bir hasta da tp adna fileniyordu... Fakat, tm bu "sosyal grevliler"in mozaii -gerekten de- insanseverlik gibi karmak bir ana kalptan yola karak olumutur... lgin olan ey, tm bunlara nclk eden projeyi deil, paralarn nasl yerine yerletiini strateji terimleriyle grmektir.' Michel Foucault, ktidarn Gz, Seme Yazlar 4, eviri Ik Ergden, Ayrnt Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NSAN BEDEN
Nejdet EVREN

nsan bedeni nedir sorusu, bedensiz insan m olur kar sorusunu artrmaktadr. Beden ve canl, ekil ve ierik olarak ayrtrlamayacana gre, insan tanm baka bir noktaya dmektedir. nsan denilen canl trn her eyden nce bu ayrma noktasnda insan olmayan tanmndan ekip kartmak gerekir. Hayvanlarn ve bitkilerin de bir bedenleri vardr. Evrimleme srecinde elini alet gibi kullanmaya balad andan itibaren insan trnn dil ve beyin kapasitesindeki gelimeye bal olarak dier trlerden ayrmaya balad bilinen bir olgudur. lkin izgiler ile balayan soyutlama yeteneinin giderek harfler ve kavramlar ile ekillenmeye balad da bir gerektir. Gn ve gece, karanlk ve aydnl temsil ediyorlard. Gnn koruyuculuu ve scaklna karn, gecenin vahi ve souu ikili ve ztlarn dngsyd. Soyutlama yetenei gelitike insan tr hem kendisini hem de dier canl trlerini ve ayrca iinde bulunduu evreni tm srlaryla anlamak, zmlemek, ondan yararlanmak iin gzlemlemeye balad ve bunlar not etti. Bulduu keifler ve aletler ile evresindeki olgu ve canllar deitirebileceini, ynetebileceini fark edince de kendisini onlardan ayrd. nsan artk bir st kategoriydi ve efendiydi. Aydnlk ve karanlk onda dalist bir dncenin soyutlamasna neden olmutur. nceleri korku ve koruyucu tanrlarn yer-gk, ktlk-bereket, sava-bar, ksr-retken, kt-iyi olarak tanmlam olmasna neden oldu. Kendisini alglayan homo/insan duygulanmalarnn, alglamalarnn ve hislerinin gzlemcisi, aratran ve tanmlayan da oldu. Soyutlayarak yaratt tanrlar ile kendisini, kendisi ile soyutlad gerei ayrtrd. Dncesini, duygularn ve hislerini kendisinden ayrtrdnda ise, beden dna karak tm dierlerine tin/ruh dedi. Yok olmay bir dnm olarak grmek istemediinden olsa gerek bedensel rmenin/yok olmann aresizlii karsnda ruh unu srdrme dncesi ile onu/tin-i kendisinden ayrtrmak suretiyle lmszletirmek istedi. Bu durum ona, mutlak bir huzur vermekteydi. Duyumsad iin beden var olmamaktayd oysa. Beden duyumsad iin bedendi. Biyo/kimyasal olarak bedenin varl atom-alt paracklarn devinimlerine bal geliirken duyumsama ve alglama yetisi canl trleri arasnda farkllamaktadr. Soyutlama yetisi dier trlere gre daha ok gelime olana bulan insan trnn alglamasnn farkl olmas kanlmazdr. (-Bu durum trler aras bir hiyerari gerektirmemektedir. Yoksa beyin kapasiteleri insan beyin kapasitesinin yaklak 1/3 olan maymun trlerinin sosyolojik-koruma duygularnn daha gelikin olmas nasl aklanabilir ki? rnein sokaklarda yaamaya terkedilmi, sokaklarn tm elikilerinden fazlasyla nasiplenen milyonlarca ocuk vardr. Oysa hibir maymun topluluunda terkedilmi bir ye/ocuk bulunmaz. Tm yeler yekdierini sahiplenir ve korurlar.-) Bu gelimeye bal olarak beyin hcreleri ve kapasitesi artan insan artk tarihsel bir bellee sahiptir. Kaltm yolu ile sadece fizyo/biyolojik zellikler aktarlmaz, yannda tarihsel bir bellek de her dlte, hem de olumaya balad andan itibaren aktarlr. Bu nedenle, insann tinsel zenginliinin, yaam periyodundan ve grdklerinden ok te olmas yadrganamaz, anlalamaz da deildir. Tin/ruh birleerek oluumunu srdrd bedenle bir var olur; ondan ayrlamaz. Ancak yine ayn sreteki alglama eitlilii, farkll, boyutlarna bal olarak nronlar aras elektriklenmeye bal olarak dnce dzleminde farkl grntler ortaya kartrlar. Kiilerin farkllamas buna baldr. Elbette yetitii evrenin ve koullarnn kiiler zerindeki etkilemeleri hibir zaman yok saylamaz. Ruh/tin bedene sktrlm bir olgu, bedeni de onu kapsayan ekil olarak yorumlamamak gerekir. Aslnda, toplumsal genel alglama biiminin kiinin tarihsel ve zengin bellei ile akmasndan/ztlamasndan kaynaklanan bastrlma tin ve beden arasndaki elikinin temel tan oluturur. Tm dncelerin eylem pratiine dklmemesi bu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

geliirmi olduu esnek yapsn ortaya koyar. Tm organlardan ayrtrlm salt beyin dokusu hibir eyi alglayamaz. Beyin dokusundan arndrlm dokular da ayn ekilde hibir ey alglayamazlar. Demek ki, tm duygularn, alglarn, deerlendirmelerin topland, ilenerek kategorize edildikleri, eitli blgelerinde kaytlarn tutulduu dncenin/dinin/ruhun laboratuar konumundaki beyin ile bunlarn oluumunu salayan, ileten dier tm organlar/beden bir btndr. Bedenin fizyolojik/kaltmsal yapsnn ve var olma biiminin devinim yetisi d/duygularn devinim yetisinden daha snrl olmas beden ile d ve tinin ayr olduklarna kant gsterilemez. Tm insanlarn dil organlarn bir an iin yok sayalm. O zaman snrl saydaki harf dizgelerinden snrszlaan szckler, kavramlar asla yaratlamazd. Beden ve ruh/tin birlikte doar, birlikte yaar ve birlikte dnrler; bir dieri bir dierinden ayrtrlamaz. Beden, tinin kendisini gerekletirdii olgudur. Tinin zlem ve istekleri beden tarafndan karlanr. Biimsel olan beden tin ile sonsuz z-n znesi, belirleyeni, etkiyeni haline gelir. Beden ve tin srekli birbirlerine yansyan, bir-birlerini gerekletiren z-devinim alannn rten tamlayanlardrlar. Bir ceketin nndeki dmeler ile kollarndaki dmelerin farkl olmas gibi. Koldaki dmeler ilevsiz ancak grntsel bir deer tarlar. Oysa ndeki dmeler ilik ile bir araya deldiklerinde biimde/grntde bir farkllk yaratrlar. Dmeler ilikler ile bir araya gelmeden nceki biim onlarn bir araya gelmesi ile deimektedir. te tam da bunun gibi insan bedeni tin-i ile rttnde ortaya koyduklar yeni ekil toplumsal olarak insan trnn znel yaps, kiiliidir. Beden ve tinin tamamen rten birlikteliinden zgr bir yap ortaya kar. Tam anlamyla bir rtme yoksa o zaman sosyo-ekonomik yapya gre tanm deise bile klelik kanlmazdr. lik genilii yeterli olmadnda dmeleme annda yaanan zorluk ya da kuman paralanmas gibi ya o dmeyi iliklemekten vazgeilmesi ya da dar kalplarn yklmas gibi iki farkl sonucu zorunlu klar. Tarihin ve sosyal yapnn znesi olan kii en gl, en zor ve en sessiz sava kendisi ile yapar. Beden ve tinin gerek anlamda barkl salanamaz ise zgrlk kaps asla aralanmaz. zgrlk frtnas bedene arpmadka ruhlarn hep kle kalmas bundandr. Sonsuzlaan z biimsizdir. Beden ve tin birliktelii z-n snrlar belirlenen durumudur. z ve biim ayn anda vardrlar ve birinin varl dierini zorunlu olarak iinde barndrr. Byle olunca sonsuz z-n biimsiz olmas kendi biimi olarak biim ile rtmektedir. Ayn ekilde snrlar belirli maddeler de z-n snrsz ve sonsuz biimlerinden olmakla sonsuz dnm ile z-le rtmektedir. z ve biimlerin rttkleri, ayrmadklar grlmektedir. Biimlerin z- yok etme olasl yoktur. Maddenin temel talar ekil deitirseler de z olarak ayn kalrlar. Isya dnen enerji kimyasal tepkime ile suyu buhara dntrdnde oksijen ve hidrojen elementleri aa kar, serbest kalrlar, ekil deitirseler de z olarak ayndrlar. Biimler yalnzca biim olarak yok olabilirler. ekilsiz olan sonsuz z bilinten bamsz olarak var-olandr. Genel zn ekilsiz olmas onun ey olarak bilinmez olduu anlamna gelmez. Baka bir deyile genel z bir ey deildir. zn belirginletirdii ve birlikte sonsuzlat zamanla rten biimler de tanmlanabildikleri iin bir ey deildirler. Buradan hareketle ne z n ne de biim in bir ey olmad sonucu rahatlkla kartlabilmektedir. Ve tersinden hareketle ki buna zt kavram da diyebiliriz- ey aslnda gereklik deildir. ey bir hitir. Dilin devinimine bal olarak gelitirilen bir soyutlama tm alglanabiliri kapsayan geni adan bir kullanm olsa bile tanmlamakta zorlanlan aklamak iin yaratlm bir dil oyunudur. Bu dil oyunu tmden kaldrldnda alglanabilen her sre artk ey olmaktan kacaktr. yle ise kii bedeni bir ey deildir. Beden sadece biyolojik bir biim de deildir. nsan/kii bedeni denildii zaman ona bir atf yaplm bir deer yklenmi olunur. Bu atf onun tarihin znesi olmasna ynelik bir atftr. Demek ki tin ve bedenin birliktelii zneyi belirginletirmekle kalmaz, onun var-olu ekline gre tarihsel bir yer edinmesini de salar. Tarihsel bellek olarak aktarlan tinsel yap bedeni geriye dnmsz bir ekilde biimlendirir. Australopitecus Africanus-larn vcutlarn d etmenlerden koruyan tylenme artk gereklemez. Ayrca geliimin getirmi olduu gnen ilkel zor koulu benimsemez ve istemez. Canl trlerinin beden biimlerine gre tinsel yaplar, tinsel yaplarna gre de beden biimleri farkllamazlar. Btn canl trlerinde duyumsama ve alglama boyutlar var-olduuna gre bunlarn nicelik ve niteliklerindeki farkllamaya gre gelitirdikleri ve gelitirecekleri biimsel deimelerin fazla bir nemi yoktur. Canl trleri arasnda hiyerari yaplamaz. Buradan hareketle tm canllarn ortak bir tin-in biimlenmeleri olduklarn rahatlkla syleyebiliriz. Bu son tanmlanmaya baklarak bir ilk olandan sz edilemez. Sonsuzluk z-n biimsiz ekli olduuna gre ilk ve son, ncesiz nce yoktur. Tm canllarn ortak bir tin-i tam olmalar da ite tam bu noktada sonsuzluun z-n ortaya koyar. nsann/kiinin ve tm canl-doann bir-btn olarak korunmas tm bedensel-tin-lerin ortak paydasdr. 24 Aralk 2008 Kksu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 6

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NSAN BEDEN: MASSA CONFUSA* Nilsun URALLI

(Massa Confusa* Latince: Karmakark ktle) Sorgulayan akl, yaamda bir kiinin sahip olabilecei en deerli hazinelerden biridir. Bu nedenle, Aristonun dne kulak vermek akllca olacaktr: Bir kii kendisini eitmek isterse, ilk i olarak kuku duymaldr. nk gerek, ancak kuku duyularak bulunabilir. Charles M. Wynn Arthur W. Wiggins HANIUWELE Yeni Gineye ait adalardan biri olan Ceramda, E. Jensen tarafndan kaydedilen bir yk Mitsel zamanlarda, Ameta adnda bir adam, avdayken bir hindistancevizi bulur. O gece ryasnda da, ayn hindistancevizini grr ve ryasnda kendisine, onu ekmesi iin emir verilir. O da ertesi gn buyruu yerine getirir. gn ierisinde bir hindistancevizi aac yetiir, bundan gn sonra da aa iek aar. Ameta, ieklerden koparmak ve kendisine bir iecek hazrlamak iin aaca kar. Ama parman keser ve kan da iein zerine damlar. Dokuz gn sonra iein zerinde bir kz ocuunun durduunu fark eder. Ameta bu kz, hindistancevizi aalarnn yapraklarna sarp sarmalar ve bytr. gn ierisinde kk kz, gelinlik aa gelir. Ameta bu kza, Haniuwele (hindistancevizi aacnn dal) adn verir. Byk festival sresince Haniuwele, dans edilen alann merkezine yerletirilir ve dokuz gece boyunca, dans eden erkeklere armaanlar datr. Ancak dokuzuncu gn erkekler, dans alannn ortasna bir ukur kazarlar ve Haniuweleyi iine atarlar ve ukurun stn kapatp, zerinde dans etmeye balarlar. Ertesi gn Haniuwelenin eve dnmediini gren Ameta, onu arar, ama ancak cesedini bulur. Cesedi topraktan karr ve her bir parasn farkl yerlere gmer ve btn bu paralar da, insanlarn beslenmesini salayan bitkilere dnr. Ameta, Haniuwelenin sadece kollarn gmmez ve onlar, tanrsal bir varlk olan Sateneye gtrr. Satene, dans alannn zerine dokuz burgulu bir sarmal yerletirir ve Haniuwelenin kollaryla buraya bir kap yapar ve festivalde dans eden btn erkekleri de buraya toplar ve tanrsal bir varlk olmasna ramen yle der: Mademki size bunca deerli besinler sunan Haniuweleyi ldrdnz, o halde ben de artk burada yaamak istemiyorum. Hatta hemen bugn gideceim Aranzdan bu kapdan gemeyi baaranlar, insan olarak yaamaya (bir bedene ve ruha sahip olmaya) hak kazanacaklar, geemeyenler ise hayvan (sadece bedene sahip olmak anlamnda) olacaklardr. Ve Satene, tm bunlar syledikten sonra, insanlara bir daha onlarla ancak ldkten sonra (yani sadece bir ruha sahiplerken) rastlaabileceklerini haber verir ve Yeryzn terk eder

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 6

nsan, evrende bilinen akl sahibi tek varlk olmakla birlikte, dier tm gelimi canllar gz nnde bulundurulduunda grlmektedir ki, fiziksel olarak doadaki en gsz varlktr da aslnda Bu anlamda bir kedi ya da kpek yavrusunun, doduu andan itibaren yaamn idame ettirebilecek fiziksel ve igdsel donatya sahip olduunu bilmekteyiz. Ancak yine bilindii zere insan; ne bebeklik dneminde, ne ocukluk, ne genlik ve dahi ne de yetikinlik dnemlerinde, temel fiziksel/bedensel ihtiyalarnn karlanmas gereklilii dolaysyla, bakalarna baml olmadan yaamn srdremez. Yetikin bir insan olarak, ben, dier insanlarla birlikte deil de, tek bama ve bir da banda yaamak istiyorum, desek bile bugnden sonras iin, o aamaya kadar gelebilmek ve sonrasnda yaammz devam ettirebilmek adna, yine dier insanlara ihtiya duymamz sz konusu olacaktr. Bu, insann akl sahibi olmakla birlikte, bir bedene sahip olmasnn ve bedenin kanlmaz kld ihtiyalarn ve bugn biroumuz iin yaam amac haline gelen zaaflarn bir sonucu olarak grlp; beden ruh msabakasn -grnen ky klavuz istemez misali- daha ilk saniyelerde ruh kazanacak grdnz zere gibi bir yanl yargya ya da yargya kaplmaya neden olmamal mutlaka ki. Deil mi ki u noktada yol gsterici olarak kendimize Aristoyu setik, o halde yazdmz ya da sylediimiz, yazacamz ya da syleyeceimiz her eyden kuku duymak gibi bir gereklilii de devre d brakmamz sz konusu olamaz/olmamaldr. Geri ayn bak asyla, ayn kukucu yaklama da kukuyla bakp, sonuta ruh bedenden evla olduu iin Tanr cennetine bedenlerimizi deil, ruhlarmz alacaktr da denilebilir Neticesinde zellikle gnmz insannn, brakn ruh beden sorgulamasnda bulunup kendinde derinlemesini; kendi bedenini, dier bedenlerle ilikilerinde hangi noktaya oturtmas gerektiini bilmesi bile sz konusu olamamtr, hatta bylesi bir gerekliliin dahi ayrmnda deildir ne yazk ki. Gnmz popler kltr ve popler sanat(!) anlaynn dayatt zorunlu karamsar bak asyla grnen tablo bu ynde ne yazk ki, deilse i dnyama ilikin bunaltlarmn/bulantlarmn, vesile bulmuken aa kartlmas abalar deil tm bunlar mutlaka ki EVREN AACI Yakutlara gre Evren Aac, yaayan ve yaatan bir aa olarak tasarlanr. Bu aa, yerin gbeinde ykselen sekiz dall bir aatr ve bir tr ilk Cennettir. Zira ilk insan orada domu ve yar yarya aacn gvdesinden kan bir Kadnn style beslenmitir. Holmberg, bylesi bir imgenin, Kuzey Asyann sert ikliminde yaayan Yakutlardan ziyade, prototiplerine Antik Douda, Hintte ve randa rastlanan mitlere dayandn ileri srer. (Rig Veda: lk insan Yama, mucizeli bir aacn dibinde, Tanrlarla birlikte imektedir./Hint & Yasna Ve Videvdat: Yima, Evren Aacnn zerinden, insanlara ve hayvanlara lmszlk datr./ran) Tunguzlar, doumdan nce ocuklarnn ruhlarnn, kk kular gibi Evren Aacnn dallarnda beklediklerini ve amanlarn gidip oradan onlar getirdiklerini sylerler. aman adaylarnn srra erme ryalarnda grlen bu mitsel motif, bununla birlikte sadece Kuzey Asyaya zg de deildir, rneklerine Afrikada ve Endonezyada da rastlamak sz konusudur. Trklerin Orta Asyada yaarlarken, Yazglar Kitab inann temel almalar dorultusunda da, benzer temelleri grmek mmkndr. Bu mite gre de, Hayat Aacnn bir milyon yapra olup, her birisinin zerinde bir insan yazgs bulunmaktadr ve her bir insann lmnde, aatan bir yaprak eksilmektedir. Ve aman, topluluun geleceini ve insan yazgsn sorgulama hakkna sahiptir. Bu balamda Mircea Eliade, ruhun bedenden nce var olduu ya da z olann varolutan nce geldii dncesinin/anlaynn, salt eski mitlere zg olmadn belirtir Mitlerin zellikleri adl kitabnda. Ona gre Homo Religiosus (dindar insan) iin, hangi zamanda ya da hangi yerde yaanldndan bamsz olarak, z olan varolutan nce gelir dncesi hkimdir. Mircea Eliadeya gre bu gr, ilkel insan ve Doulu toplumlar iin olduu kadar; Yahudi, Hristiyan ve Mslman olanlar iin de geerlidir. nsan ncesinde nasl belirlenmi ise, sonrasnda da o olacaktr o halde, bu anlay temelinde bir bak asyla deerlendirmede bulunursak Yani belirlenmilikler (!) temelinde yaamak ya da yaadn dnmek, insann iine gelmektedir demek ki. Neden iine gelmektedir? nk yaadklarnzn/yaadklarmzn bizim haricimizde bir tanr ya da tanrlar tarafndan belirlenmi olmas, yapp-etmelerimizin veya yapamayp-edemediklerimizin sorumluluunu da bizden alp, o tanrya ya da tanrlara yklemektedir. zellikle gnmzde yaadklarndan/gemiinden ikyet etmeyi temel dstur edinmi insann, hatalar ya da olumsuz olarak nitelendirdii yaanmlklar iin, Neden yaptm? sorusunu sormasnn gereklilii kalmaz bu anlayla. Aslnda bu noktada sorumluluunu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 6

stlenmesi gereken, ama bir o kadar da sorumsuz yaamay temel sorumluluk (!) olarak alglama eiliminde olan kii; yaptklar/yapamadklar, yaadklar/ yaayamadklar, sevdikleri/sevemedikleri, birlikte olduklar/kavuamadklar, istedikleri/ istemedikleri/isteyemedikleri vs. erevesinde, arl tayamaz hale gelir ki, bu da onu ya akli dengesini yitirmesine veya lmne srkler. nk Sophoklesin de syledii gibi, En zoru tm yaptklarmzn bizden kaynaklandn kabul etmektir. Ama bu noktada, nceden Tanr tarafndan bir anlamda formatlanarak yeryzne gnderilen ruhlarn, bedenden nce var olduunu kabul etmek iin kolay tarafdr ki, Tanr da sanki durmadan insanlarn bana ne tr olumsuzluklar getirebilirim diyen ve bu tr belirlemelerde bulunan bir varlkm gibi Mircea Eliadeye gre Homo religiosusun grevi, kendisinden nce gelen bu z olan belirlenimleri, bedeni vastasyla ya da davranlarla ortaya karmaktr. Ancak mitsel zamanlarda kararlatrlm bu nsel belirlenimlerin ieriinin, bir dinsel anlaytan dierine deitiini grmek/sylemek mmkndr. Bu durumdan bir k arayan A. Gehlen, rk antropolojisine kar ve biyolojik temele dayanan bir gr ortaya atmtr. Ksaca belirtmek gerekirse bu gre gre, Biyolojik yaps bakmndan organ ilkelliine sahip bir eksiklikler varl olan insan, bu eksiklii gidermek iin hayvandan farkl olarak davranlarn etikletirmek ve rasyonelletirmek yoluyla ruhsal ya da psikolojik ynn devreye sokar ve bir kltr ortaya koyar. Mengolu bu noktada Gehleni, Kantn, nsann doal donatm bakmndan savunmasz bir varlk olduu dncesinden kalkp metafizik sonulara varmas ve insann tm yapp etmelerini biyolojik bir temele dayandrmas nedeniyle eletirir. Mengoluna gre bu bak tarz, nsann yapp etmelerini yneten deerleri anlamada yetersiz kalr. nsann problemlerle dolu olan bu yann hemen ve kolayca zveren bu teori, insann gerekliini fenomenlerini- doru ekilde grp kavrayamaz. nk Takiyettin Mengoluna gre insan, biyopsiik bir varlktr. Yani, insann bir biosu ve bir de psychesi vardr. Fakat insann biosu ve psychesi arasndaki iliki bir eklenti deil, bir btnlk arz eder ve insan, bu iki enin bir toplam deil, bilakis birbirinden ayrlamaz bir btnlnden ibarettir. Ona gre yzyllar boyunca insan, kaynaklar ve varlk nitelikleri bakmndan, birbiriyle ilgisi olmayan iki heterojen alandan oluan bir varlk olarak deerlendirilmitir ve bunlardan birisine ruh, bir dierine de beden ad verilmitir. Sonrasnda da ruh ve bedenin zellikleri ya da ilevleri gsterilmeye allmtr, ama bir btn olarak insann deerlendirilmesi eksik braklmtr. nsann kendi varl zerine dnmeye balamas, felsefi dnce tarznn ilk rneklerini tekil etmektedir mutlaka ki Bu anlamda insann kendi varl ve kendisini btnleyen/tamamlayan yaplar zerinde dnmesi, insan olgusu kadar eskidir ve kkleri ilk insann varlna kadar dayanmaktadr. Bu anlamda biz gnmz insan olarak, bilindii zere kendimizi uygar insan olarak nitelendirmekteyiz ve oklukla da bizden nceki her dnemde yaayan insan da bizden daha az uygar ya da ilkel insan olarak nitelendirme eilimine sahibiz, yanl bir yargnn srarndan bir nebze bile phe duymadan Ancak yine gnmz insannn ya da bizlerin, kendisi ya da kendi varl zerinde sorgulama dzeyinin neredeyse dibe vurduu gerekliinden yola karak, kim daha ilkel ya da kim daha uygar noktasnn tartmaya almasnn gereklilii kanlmaz olmaldr. Mengolu, insann dalizm balamnda deerlendirilmesine ilikin olarak, nsan Felsefesinde yle der: Bu balamda, yani felsefe alannda dal grn ve koutuluun tarihsel babas Descartestr. lk kez Descartes yalnz insan ontik olarak iki alana ayrmakla kalmam; ayn zamanda, varolan dnyay da iki total heterojen alana ya da iki heterojen substansa blmtr. Descartes, bunlardan birine res extensa, dierine de res cogitans adn verir. Res extensadan Descartes, maddesel ve organik dnyay anlar ve res extensa mekanik yasalar tarafndan ynetilir. Bylece beden ya da insan organizmas da, mekanik yasalar tarafndan deerlendirilen bir alann kapsam ierisinde yer alr. Ancak insan insan yapan e, insann ruhudur, yani res cogitanstr. Descartestan sonra, res cogitans kavram yerine, geist ya da akl kavramlar kullanlmaya balanmtr. Fakat Descartes, ruh beden ilikisinin koutluunda ve bununla ilintili olan dalitede, byk glklerle karlatn kendisi de dile getirmitir. Husserl de, bedensel zihinsel yaamn, bir btn ya da anonim olduunu sylemitir. Bununla anlatmak istedii ey, bir btn olarak zihinsel yaamn, etkin benlik tarafndan

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 6

retilmediidir. Benlik, daha kapsayc nitelikteki, anonim zihinsel yaamn ierisine yerlemitir ve onun, yalnzca bir parasn etkin olarak retir. Dier bir anlatmla; Benin (ego) iinde yaad, zihinsel yaamdr. Yaantlarn bu birleik btn, Benin onun bir paras olmas anlamnda benimkidir. O, birlemi bir btndr ve Ben bu btnn bir paras olarak, onunla btnlemi durumdaymdr. Fakat zihinsel yaam, bu i zaman sreleriyle kendisini birletirmesine ek olarak, bir bedenin varlyla kendi varlnn bireimini yapar. Zihinsel olaylar; grsel, iitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal algsal yneliler araclyla gelen, eitli bedensel fenomenlerle bireime sokulurlar. Bylece, kolumu hareket ettirme ynndeki kararm, hareket eden kol ve elimdeki devinduyusal (kinestetik) yaantlarla ve hareket eden kol ve elimin grsel algsyla birletirilir. Kendilik kavram, anlalmas zor bir kavramdr ve kendisini kavrama ve anlama abalarnn her zaman iin bir adm nndedir. Manfred Spitzer, Felsefe Ve Psikopatoloji adl kitabnda yle der: Kendilik, artc bir ekilde kendini yanstma sreci ile ortaya kan bir ruhsal yap olarak tanmlanabilir. Yani kendilik, ayn zamanda hem zne, hem de nesnedir. Buradaki paradoks, kendiliin tanmnda gz ard edilebilecek bir ey deildir. Dngsellik, dolaysz bir biimde kendilik fenomeninin zne yneliktir ve kendiliin kendisi, kendine dnl, yineleyici ve kendi zerinde katlanan bir sretir. Kendilik farkndalnn kendilii, srekli bir biimde varlk bulur. Bylesi bir sre, kimi zaman psikopatolojik bir hal alabilir. Mesela Descartes, epistemolojik temelini Dnyorum da bulmutur. Bylesi temel eleri sorguladmz zaman, zeminin altmzdan kaydn hissetmek sz konusu olabilir. Bylesi bir durumun yaratt psikozla, yaantmzn iyeliini kaybetmek de olasdr, yani tm bunlar bedenimde karncalanmalarn olumasna neden oluyor gibi Yani soru, Ben kimim? sorusu deil, Duyumsadm gerekten ben miyim? gibi sorgulamalarn temelini oluturmaya aday olabilir: Kendimle nasl eduyum yapabilirim ve benim bir blmmn bana ait olmayabilir ya da olamaz oluu durumunda neler hissetmekteyim? Sonuta ruhla ilgili olarak, kiinin yaantlad ve ilikilendirdii ve ruhunu etkileyen, d kaynakl molekllerce deitirilen anlamlara ilikin karmakark yan etkileri, onu nasl etkiler? Kendilik, iki farkl yabanc yaant trn ayrt etmektedir: Birisi psikoz iindeki kendilik yaps iinde yabanc, ama tandk; dieri, yabanc ve yeni trdr. Bu aamada unu sorabiliriz: Kendilik spirali iine alnan yabanc bir sre, gerekten de kendiliini istermi gibi arzu edilebilir mi? Tm bunlarla birlikte, insann gerekte kim olduunu merak ediinde, kavramsal olarak belirsiz ya da paradoksal herhangi bir sorun yoktur aslnda: nsan ya da kii, tam olarak kendisindeki eilimler, dnceler, duygular, eylemler vs. hakknda bildiklerine gnderimde bulunma isteminde ve araynda olan bir varlktr ve bunu, genel deerlendirmelerde bulunarak yapmas da en dorusudur mutlaka ki Nasl ki, ellerimi grsem ve onlar hakknda dnsem de dnmesem de, iki elim var olmaya devam edecektir ki, onlar benim kendilerini dnmemle ya da dnmememle, duyumsamamla ve duyumsamamla var olmayacaklardr ya da var olmaya devam etmeyeceklerdir, kendiliim ve btnl de, ben onu dnsem de, dnmesem de vardr ve var olmaya devam edecektir. Kukusuz, bana ait bu zellikleri deerlendirme yoluyla baz dzeltmelere gitme ynnde kararlar verebilirim; fakat bu deiimler, dnl (refleksif) edimlerin sonucu olsalar da, bu edimler asndan zgl ya da znde sorunsallk tayan herhangi bir lt bulunmamaktadr. Sonuta, salt bylesi bir problemde/sorunsalda deil, baka sorunlardan tr sknt duyduum anlarda da, ayn eyi yapma ve tutarszlklar saptama ve dzeltme ynnde baz abalar harcarm. Hegel, bu soruna yle bir yaklamda bulunmaktadr: Deneysel (empirical) psikoloji, genel olarak ruhu ele ald kadar, gzler nne serebilmek iin, blmlenmi olan zel yetileri de incelemektedir Deneysel Psikolojideki, ruhun blmlendii ve birbirinden kat bir biimde farkl tutulan zel ksmlar (particularizations) bunlardr. Ruh, her biri ancak karlkl bir biimde yerleen ve bu nedenle dieriyle dsal iliki gsteren, bamsz glerden kurulu ve yaln bir birleik yap olarak ele alnmaktadr. Derinlik inversiyonu fenomeni, Disneylanddaki Perili Kkde, arpc bir ekilde sergilenmeye devam etmektedir ve ziyaretileri, kendileri yrdke btnyle dner grnen bir ift insan yzyle kar karya brakmaktadr. Gerekte bu yzler, yanl olarak normal yzler eklinde alglanan boyutlu i d maskelerdir. Binokler derinlik inversiyonunun yaratt bu yanlsama, 19. Yzylda Helmholtz ve Mach tarafndan aratrlmtr. Temel mekanizmalara ilikin sorunlar, Gregory tarafndan da tekrar ele alnmtr. zellikle Yellottun deneylerinde, grsel yaantlarn ve grsel yaantlarla deneyimlenen srelerin, Nesnelerin, gzn atabakasndaki imgelerin salad kantlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 6

ilemin sonucu olduu ortaya konulmutur. Binokler derinlik inversiyonu, ters yz boyutlu nesnelere ilikin olarak, tm koullarda ortaya kmaz. Sadece, Yalnzca derinlikte ters yz grnd zaman, normal grnen son derece inanlmaz bir gerek biimin sz konusu olduu durumlarda gerekleir. Yani aslnda gerek problem u olmal: Her ey ne kadar gerek! Tm bu zerinde dnce retme abasnda olduumuz alan ya da konu da dhil Peki, bu sreten/karmaadan kurtulmann/syrlmann yolu nedir/ne olmaldr? Felsefe desem, tm alternatiflerin zerinde yer alan felsefeyi bu noktada sunmak, ne denli felsefenin hakkn veren bir sylem olur, bilemiyorum aslnda Tm bunlarn bir yolculuk olduunu sklkla hatrlatma abasnda olan Jaspers, unu syler bize bu noktada da ve Niin felsefe? sorusunu sorduumuzda: Ne bilinir ve bu nasl bilinir ve bilinmeyen nedir? dediiniz vakit, cevap biliniz ki felsefedir. Adger Allan Poe ve llerin Ruhlar: I Karanlk dnceleri iinde, gri mezar tann Ruhun, yapayalnz bulacak kendisini Bir tek kii bile kalabalktan zlemeyecek senin, gizlilik saatini. II Ses karma o sszlkta Bir yalnzlk deil bu nk yaamda nn sra Duran llerin ruhlar lmde de yine evreni alr ve onlarn stekleri glgeler seni ses karma. III Kalarn atacak gece, berrak da olsa Ve yldzlar gkteki tahtlarndan Iklaryla, lmllere verilen umut gibi Bakmayacaklar aaya. Hlbuki prltsz kpkrmz gzlerin Sonsuza dek tenine yapacak, Bir ate ve humma gibi Grnecek, bkkn ruhuna. .. Steven Mithen, Akln Tarihncesi adl kitabnda yle der: Gemiimizi Agatha Christienin ya da Jeffrey Archerin yazd bir roman olarak deil, bir Shakespeare tiyatrosu olarak dnmelisiniz ve onu, oyunun sonunu nceden bilmenin, onunla ilgili anlaynz ve ondan aldnz zevki zenginletiren bir yk olarak deerlendirmelisiniz. Bylece, bundan sonra ne olaca konusunda endielenmenize gerek kalmayacaktr. Bunu yerine, olaylarn neden meydana geldii konusuyla, yani aktrlerin aklsal durumlaryla ilgilenebilirsiniz. Macbethi, onun Duncan ldrp ldrmeyeceini renmek iin seyretmeyiz ya da Hamletin, yaayp yaamayaca zerine bahse girmeyiz. Onun yerine, yani onlarn neler yapp yapmadklaryla ilgilenmek yerine; onlarn davranlarnn, aklsal durumlar konusunda bize neler anlattyla ilgilenmek, mutlaka ki daha yerinde olacaktr. Felsefenin ilevleri arasnda, mutlaka ki sevgi, dostluk, vefa kavramlarnn anlamn kavramak ve balarn glendirmek yer almaktadr. Bu erevede, felsefenin vesile olduu bu anlamlar yine/yeniden kavramama yardmc olan Felsefe Ekibi Dergisine ve editrmz Selma Hanma, gemi yllarda rencim olma ansna sahip olduum ve bugn bunu zellikle hissedebildiim Gkhan Beye ulama konusunda bana yardmc olmalar adna teekkr etmek isterim. Felsefe, benim yaam amacm Yaam amacm seviyorum Felsefeyle birlikte yaamm/varoluumu anlaml ve beni gl klan tm dostlara ve tm sevgimle Ve her yazmn sonunda belirttiim gibi, benim hala umudum var!

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 6

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

nsan Felsefesi Balamnda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden


Mustafa GNAY

Beden zerine konumak hem kolay hem de zordur. Beden hem gereklik hem de imge/kavram olarak ele alnabilecek bir eydir. Bedeni tanmlama konusunda Patocka unlar syler: Beden anatomik ya da fizyolojik aratrmann deil, ama znel bir fenomen olarak, insan bedeni, yaama deneyiminin konusu olan ve yaadmz bir eydir. Yaayan beden anatomik ve fizyolojik bedenin farknda olduumuz varln varsayar. Bylece znel beden nesnel bedenin yalnzca bir refleksiyonu deildir. O zneldir, ama ayn zamanda zorunlu bir yaama koulu/yaama deneyimi anlamnda nesneldir.1 Barthesa gre, bir deil, birok bedenden sz etmek gerekir: ok basit bir eymi gibi grnyor insan gvdesi, ok nesnel, ok fizikselmi gibi geliyor ilk bakta bu konuda herhangi bir anlamazla debileceimiz kimsenin aklnn ucundan bile gemiyor-, oysa, birbirinden ok ayr bilimlerin, bilim dallarnn kendilerine gre birer gvde setikleri, bu gvdelerin de, nasl diyeyim, kendi aralarnda iletiim kurmakta zorluk ektikleri bir gerek.2 Bedeni inceleyen, belli blmleri zerine odaklanan pek ok bilimsel disiplin vardr. Tarih boyunca bedenin bilimsel bir nesne haline dnm sz konusudur. Farkl bak alar ve anlaylar dnda, bilimler de insan belli yanlaryla, yani paral olarak ele alrlar. Bu nedenle, biyokimyadan ekolojiye, anatomiden paleontropolojiye, dilbilimden tarihe, arkeolojiye kadar insana ilikin sz olan her bilim, aratrmalar gerei paralara blerek anlamaya altklar insan, btnyle yeniden anlamak iin felsefi bir insan kavramna gereksinim duyarlar. nsana ilikin tek yanl belirlemelerden olabildiince uzak durmaya alan insan ve kltr felsefesi ise, bilim verilerini ekleyici deil, ayklayc bir tutumla birletirir ve anlamlandrr.3 Elbette beden kavram her zaman ruh kavramyla birlikte dnlm ve ele alnmtr. yle ki ounlukla ruh kavramnn glgesinde kaldn ve ancak modernlikle birlikte bedenin ruhun glgesinden karak gereklik, imge ve gsterge olarak kendini ortaya koyduunu syleyebiliriz. Bu ortaya kn izlerini felsefi ve edebi metinlerde bulmak mmkndr. Varolmann Dayanlmaz Hafifliinde Kundera unlar syler: ok uzun zaman nce, insanolu gsndeki dzenli vurularn sesini aknlk iinde dinler, ne olduklarn aklna bile getiremezdi. Kendisini beden gibi yabanc, tandk olmaktan uzak bir nesneyle zdeletirmek gelmezdi elinden. Beden bir kafesti ve bu kafesin iinde bakan, dinleyen, korkan, dnen ve hayretlere den bir ey vard; bu bir ey, beden karldktan sonra geriye kalan, ruh idi. Gnmzde, beden tandk olmaktan uzak bir ey deil artk hi kukusuz; gsmzdeki vuruun kalp olduunu, burnun akcierlere oksijen gtrmek zere bedenden dar frlayan bir hortum az olduunu biliyoruz. Yz, bedenin tm ileyilerini kaydeden bir alet tablosundan baka bir ey deil; sindirim, greme, duyma, terleme, dnme. nsanolu bedeninin her bir parasna bir ad vermeyi rendi reneli, beden giderek daha az

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

dert oldu bana. Ruhun eylem halindeki gri beyin hcrelerinden baka bir ey olmadn da rendi. Eskinin ruh ve beden ikilii bilimsel terimlere brndrld, imdi artk buna yalnzca modas gemi bir nyarg diyerek glp geiyoruz.4 Felsefe tarihine baktmzda ruh-beden ikiliinin ve sz konusu ikilii/dualizmi ama giriiminin pek ok rneini bulmak mmkndr. Modern felsefenin kartlkla, dnyorum, yleyse varm szckleriyle baladn ve bunun kendini onaylayan dnce olduunu belirten Patockaya gre, Modern felsefe (Descartes), Benle balar. Descartes, zbilinle, benin bilinci ile balar. ve bu felsefe, onlarn bedenlerinin kiisel karakterini henz kefetmemiken, insanlarn kiiliini kefetmitir.5 nsan bedeninin ve tarihinin bir dierini (tekini) varsaydn belirten6 Gatens, modern dnemin nemli filozoflarndan Spinozaya ilikin olarak unlar syler: Spinozann bedenin imgesi olarak zihin nosyonu, bireysel bedenlerin seiciliinden ayrlm olarak entelektel etkinlik konumuna ynelik bir reddi temsil eder. Beden/zihin kartlnn bozulmas, bireysel ahlaktan ok, toplumsal olann vurgulanmasyla bantldr.7 Aristotelesden Descartesa kadar pek ok filozofun varlk anlaylarndaki dualizm, insan anlaylarn da etkilemi ve giderek insann dual bir varlk olarak grlmesine yol amtr. Felsefedeki dualizm dinsel reti ve sylemlerde de karmza kar. rnein, birok dinler, zellikle Hrstiyanlk ve slamiyet de insan dual bir varlk olarak grrler. nsan beden ve tutkularyla gelip geici; kt olan; ruhu ile iyi ve lmsz olan bir varlk olarak ele alrlar. Bu nedenle insan ve kltr felsefesinin, paralayc gr alarn terkederek insan bir btn olarak grmesi gereklidir.8 nsan ve kltr felsefesinin balca probleminin insan nedir? sorusudur. Ancak bu sorunun ok farkl biimlerde ele alnm olmas, zerinde durulmas gereken yeni sorunlara ve tartmalara da yol amaktadr. nk insan konu edinen btn bak alar bir bakma onu blmekten yana grnrler. Bylesi yaklamlarda, insana ya kendinde bulunan niteliklerinden tr iki yan olan bir varlk gzyle baklr ya da yapp etmelerinden yalnzca birine arlk verilir ve dolaysyla onun btnl byk lde gzden karlr.9 nsan bir btn olarak grebilmek, insana ynelen btn felsefi, bilimsel ve sanatsal/edebi disiplinlerin yerine getirmesi gereken en nemli ilev ve amalardr. Ancak bu kolay bir ey deildir. nk insan tanma ve anlama konusundaki ou giriimin/denemenin tek yanllk ve indirgemecilik kmazna saplanmasna tank oluruz. Bu noktada dalist yaklamlarn eletirel okumasnn, insana bak alarmz ve ufkumuzu genilettiini sylemek mmkndr. Felsefi, bilimsel ve dinsel sylemlerin birbirine etkisi de yadsnamaz. Aydnlanma ve dnyevilemenin gerek insan anlayn gerekse insann beden kavrayn radikal biimde deitirmesi sz konusudur. Ancak modern dnya grleri iinde, dinsel gelenek ve inanlarn kendilerini gncelleyerek srdrebildikleri de unutulmamaldr. Beden konusunda artk sz ve iktidar bilim(ler) alm grnse de, gemiten/gelenekten gelen eilimler biim deitirerek de olsa, varln srdrmektedir. Barthes, kutsal ile ilikisi bakmndan beden konusunda unlar syler: Geleneksel byk dinlerde, rnein Hristiyanlkta fiziktesi ve ahlaksal bir sorun olarak ele alnr gvde; ama yalnz bu dinlerde deil, irek retiler gibi, zellikle de simya gibi dinin yan grnmlerinde insan gvdesi betimlemeleri stne ok derin dncelere rastlyoruz.10 Bedenin kutsall sorunu, Barthesa gre, modern yaamda farkl grnmlerle karmza kmaktadr: Gvdenin kutsall sorunu, yaantmzn ok laik, ok ada grnmlerinde de su yzne kyor imdilerde: gvdemizin bilinli olarak, yani iten gelitirilmesini amalayan jimnastik gibi, yoga gibi, beden eitimi gibi giriimlerde; gvdemizi yalnz altrmakla yetinmeyip gvdemiz stnde dnmemizi salamaya ynelik abalarda, dinsel bir dncenin laik alana aktarlmasn gryorum ben: sz konusu olan, derin fizyolojisi bakmndan insan gvdesi ile kabaca doa diye adlandrabileceimiz o ey arasnda bir eit uyuma, bir eit dengeye varmak.11 nsann belli yanlaryla ele alnmas gibi, bedenin belli yanlarnn ele alnmas ya da belli yanlar zerinde odaklanlmas sz konusudur. Tarihsel-kltrel deimeler hem insann bedene bakn hem de beden imgesini/tasarmn etkilemitir. Gnmzde bir tr genlik rklnn yaygnlatn belirten Barthesa gre, ince, krpe insan bedeninin rnek gsterilmesi, yallar dlayan ada toplumun yaratt tehlikeli bir lmszlk ddr. Yzyllar boyunca lmszl ruhta, ruh bakmnda arayan insan, artk lmszlk dn ya da daha uzun yaama arzusunu bedeninde, bedeni araclyla gerekletirmeye almaktadr. Bir ideolojiye ve endstriye dnen salkl yaama stratejileri, beden zerinde hegemonyalarn kurmu durumdadrlar. Sz konusu lmszlk dnn yol at ayrmclk konusunda Barthes unlar syler: ada gvdenin ayrt edici zelliklerini yakalamak ok zor, ama hi deimeyen, hi amayan bir zellii var: gen gvde ile yal gvde arasndaki kartlk ve yal gvdenin toplumca dlanmas. Bal bana bir d (mit) bu, ada bir d. Gnmz toplumunda yalnz gen gvdelere yer var. Reklamclk, sinema ya da fotoraf bunlara kltr teknikleri diyorum ben- ne zaman insan gvdesini ele alsalar,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

insanolunu lmsz bir yaratk olarak grmek istercesine ille de krpe gvdeleri seiyor, deerlendiriyorlar.12 ada yaamda kltr endstrisin gen beden imgesini dayanmas ve bu imgeyi hayatn her alannda bir ideal olarak sunmas, kiilerin kendi bedenleriyle ilikilerinin sorunsallamasna yol amakta ve sosyal-psikolojik vb. problemler yaanmasna da zemin hazrlamaktadr. Bu noktada bedenin i tedirginliinden sz eden Barthesa gre, ada toplumda, sinema, dans ya da reklam araclyla tam bir huzur iindeymi gibi grntleniyor insan gvdesi, ama znel dzeyde oumuzun kendi gvdesiyle bark olmad bir gerek. Gvdenin bu i tedirginlii, kendi gvdemizin bizde kt bir grnt duyumunun uyandrmas birok sinircenin kaynadr, bu yzden de gvdenin evresinde birok iblis dolanr durur: gln olmak, gvdemiz yznden gln dmek korkusu, bakasnn gvdesine ktlk yapabilme olana13 nsann bedeni yznden gln duruma dmesine bir rnei, Kunderann romannda buluruz. Terezann Tomas ile bulumasnda karnnn guruldamas, zneler aras ilikilerde bedenin ihmal edilemeyecek bir gereklik olduunu gsterir. Tomasnn evine ilk gidiinde, karn guruldamaya balad Terezann. Bunda alacak bir yan da yoktu stelik; sabah kahvaltsndan beri, trene binmeden nce alelacele yedii bir sandviten baka bir ey girmemiti midesine. Akln tmyle kendisini bekleyen gzpek yolculua vermiti; yemek yemeyi unutmutu. Oysa bedeni gz ard ettiimizde, onun kurban olmamz daha da kolaylar. Tomasnn nnde durmu, midesinin ektii sylevi dinlerken bandan aa kaynar sular boald. Alamak geldi iinden.14 Beden insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline gelmitir. Birbiriyle karlaan, yz yze gelen insanlar, ayn zamanda bir gstergeler topluluuyla da karlamakta ve bu gstergeler araclyla iletiim kurmakta ve diyalog kurmaktadrlar. Ancak buradaki en nemli sorun, insann/insan bedeninin bir gsterge taycs durumuna gelmesi, arasallamas ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesidir. nsan bedenine sahip olan tketim kltrnn, onun ruhuna/tinine de sahip olmadn syleyebilir miyiz? Dipnotlar: 1 Jan Patocka, Body, Community, Language, World, Open Hourt, s. 3, 1997. 2 Roland Barthes, nsan gvdesi stne balkl sylei, ev. Adnan Benk, ada Eletiri, Ocak 1984. 3 Ulu Nutku, nsanlar nsanlktan Ne ster, Art dergisi, Aralk 1992. 4 Milan Kundera, Varolmann Dayanlmaz Hafiflii, ev. Fatih zgven, s. 50, 1986, letiim Yaynlar. 5 Jan Patocka, age., s. 9-10. 6 Moira Gatens, Power, Bodies and Difference, Continental Feminism Reader iinde, Edit: Ann J. Cahill and Jennifer Hansen, Rowman and Littlefield, s. 269, 2003. 7 Moira Gatens, age., s. 256. 8 Takiyettin Mengolu, Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, s.267, 1983. 9 Betl otuksken, Felsefeyi Anlamak Felsefe ile Anlamak, Kabalc Yaynlar, s.12, 1995. 10 Roland Barthes, age. 11 Roland Barthes, age. 12 Roland Barthes, age. 13 Roland Barthes, age. 14 Milan Kundera, age., s. 49.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

indekiler Editrden nsan Felsefesi Balamnda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden Tango: Bedenin Dans Hali Beden: Estetikten Arzuya Beden zerine Sylei Ben-Beden-Evren nsan Bedeni Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi nsan Bedeni: Massa Confusa Bir Hikaye Neleri Deitirebilir? Dilin Bedeni Dr. Mustafa Gnay Berkay Dibek Gken Yaayan akir zdoru, Gken Yaayan Yetkin Ik Nejdet Evren Oyunbaz Nilsun Urall Melda Gngl Ferda

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Doan zlem ve Evrenselci Akln Eletirisi Yabanc Algsal nan ktidar ve Beden k Bir Ambalaj Kad Olarak nsan Derisi Dardan Grnen nsan Descartes'da Zihin ve Beden Beden Biyo-ktidar Paralanm Beden Ruh-Beden

Dr. Mustafa Gnay Gl zge Zeynep Savan Michel Foucault Yaar ubuku M. Merleau-Ponty Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Paralanm Beden
Felsefe Ekibi

() Tm insanlar, diye hatrlatr bize Lacan, vaktinden erken doarlar. Tam bir motor denetim salamalar ve baaryla istemli hareketlerde bulunma yeteneine erimeleri uzun zaman alr. Bir Ben serab olan ayna-imgesi, bireyin gizil egdmleme yetisinin zamanla gerekleeceini vaat eder ve gerekten de, bu yetinin geliimini tetikleyen bir role sahiptir. Buraya kadar gayet iyi. Ancak Benin yabanclatrc menzili yle bir eydir ki birey srgit kendisiyle uyumsuzdur: Ben hi durmakszn dondurulamaz bir znel sreci dondurmak, insan arzusunun hareketli sahasna durgunluk getirmek gayretindedir. te yandan, insan trnn giderilemez yabanclamasnn yks sadece melez bir felsefe diliyle deil, Gotik bir masal andran bir tonda anlatlr. Prgnance (g, potansiyel, anlam ya da ima ykl olma) szc ngilizce pregnancy [gebelik] szcne bulaarak olsa gerek dourmakla ilgili bir ey olup kmtr. Daha kendisi yeni domu olan ocuk bir canavar dourur: bir model, biri otomaton, yapma bir ey. Freudcu kuram egonun kurulmuluundan, onun kurulduu yer olarak atmal bir gler alanndan ve korunmas iin gerekli savunma aygtndan uzun uzadya sz etmiti; fakat burada o szler Dr. Frankensteina tandk gelecek terimlerle ilenerek sunulmaktadr. nsan znesinin iinde, yedek paralardan mamul, kendine zg kt alkanlklar ve ykc beeniler gelitiren zrhlarla donatlm, mekanik bir yaratk retilmektedir. Freuda gre ilk kez ryalarda aklk kazanan bireyin z blnml imdi Lacan tarafndan yeniden dnlmekte ve stelik bir kbus olarak tasavvur edilmektedir. Psikanalizin mutat dilinden daha keskin bir kopuu, Lacann paralanm beden (corps morcel) kavramn ileyiinde grmek mmkndr. Bireyin ilk fiziksel uyumsuzluk algsnn hatrasn canl tutmaya ara olmas bakmndan, bu fantezinin benin yabanclatrc kimliiyle belirgin bir yapsal ilikisi vardr. Bir kere paralarna ayrlm, darmadan bir halde grlm olan beden ve bu annn artrd endie, bireyin gvenli bir bedensel benin sahibi ve mukimi olma arzusunu ateler. Bene ynelik bu tasarmlar srekli olarak geriye bakl, paralanmaya dnk bir ekimin tehdidi altndadr; benin zrhnn sertlii birey zerinde bir zorlama olarak ileyip onun disjecta membrasn [paralarn] darmadan edebilir. Lacan burada sz konusu olann, gerek bedensel uzuvlarla ilgili basit bir anlar kmesinden ok, fantezinin Janus-yzl yaps olduunda srarldr. zne ister ileriye, yani bene doru, isterse geriye, yani corps morcelye doru ynelmi olsun, dnd ey bir inadr deiik aamalaryla hep ayn ina. Fakat Lacan bu yapsal karlkl bamll betimlerken bile iin ounu imgelere ykar. Beden morcel [paralanm] haldeyken paralarna ayrlan ey, bir fiziksel organizmadan ok, deiik paralardan oluan bir manken, Barok tarzda bir oyuncak bebek, kollar bacaklar olan bir ganimettir (Family Copmplexes, 60). Dr. Frankensteina Profesr Spalanzi katlmtr E.T.A Hoffmannn The Sandman masalnn lgn oyuncaks Profesr Spalanzi. Lacann burada bir araya getirdii tuhaf szel figr metne sapkn bir haz [jouissance] havas getirir: sade bir kuramsal kavram, karanlk bir arzu nesnesi olarak kendini gsterir. Lacana gre, paralanm beden hibir yerde Hieronymus Boschun resimlerinde olduu kadar unutulmaz biimde resmedilmemitir; insan imgelemini taciz eden bedensel felaketlere ilikin Lacann szl anlatlar da hadm etme, iktidarszlama, yaralama, uzuvlarn kopmas, yerinden kmas, barsaklarn deilmesi, bedenin yutulmas ve patlayarak iinin dna kmas imgeleri bilinli olarak Boschun resim motiflerini yanklamaktadr:

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

srasnda belli bir dzeyde saldrgan bir zlmeyle karlald noktada ve genellikle ryalarda kendini gsterir. Kanatlanp uan, barsak demek iin silah kuanm kopuk uzuvlar ya da eksoskopide resmedildii gibi bytlm, yerinden km organlar, tpk hayalperest Hieronymus Boschun onbeinci yzyldan modern insann imgeleminin doruuna kn resimlerinde kalc biimde sabitletirdii eyin ta kendisi olarak grnrler. stelik bu biim, daha elle tutulur bir biimde, fantezinin anatomisini tanmlayan krlganlama hatlaryla, histerinin izoid ve kaslmal belirtilerinde grld gibi organik dzeyde de gsterir kendini. Boschun resimlerinde cehennemin gzenekli bir yaps vardr: tek tek azap ve ikence sahneleri bir mozaik halinde bir araya getirilir ve bir st anlatyla deil de resim motiflerinin iyi tasarlanm bir karlkl etkileimi sayesinde btnletirilir. Lacann tmyle saldrganla ayrd bir yazsnda, paralanm beden insan ykclnn balca timsali haline gelir ve birok deiik balamda tamamen yeniden tasavvur edilir. Histeriin muhayyel bedeni, ocuk oyunlarnn sembolizmi, dvme, snnet, vcuda kesik atmak gibi ilkel riteller, btn bunlarn yan sra modann ekle emale sokucu [Procrustean] keyfilii, btn bunlarn bu rahatsz edici ve derine kksalm fantezi asndan anlalmas gerekir. Ancak, bu klinik ve toplumsal olgularn sunumunda tartmaya yer verilmez. Ne dengeleyici herhangi bir bulgu ne de alternatif aklama yntemleri deerlendirilir: temel ruhsal btnleme ve paralanma diyalektii Lacann tartmakta olduu fantezilerin aynn okurda harekete geiren gzenekli bir imge rgsn destekler. Bu da Lacann Dnyevi Zevkler Bahesidir. Aldatc btnlk ve cehennemi paralan arasnda skp kalm olan ben bahtsz bir hayat srer. Bene olaan neesini veren ve kiinin bir plan yapp uygulamas gibi basit eyler yapmasna olanak tanyan her ne varsa kuramsal resmin kenarlarna itilmitir. Gerek Freud, gerekse Lacan kuramlarn Sokrates-ncesi filozoflarn kozmolojik kurgularnda oktan belirtilmi eyler olarak sunar. Freud, Analysis Terminable and nterminable (1937) balkl almasnda Empedoklesten alnt yaparak kendi ileri srd ilksel gler olan Eros ve lm igdsnn Empedoklesi atan ilkeler Sevgi ve Kavga olarak zaten bilinen eyler olduunu teslim ederken, Lacan Kavgann ncelliini ilan etmi biri olarak Herakleitos u anar. Kendi fikirlerini desteklemek iin Antikadan kehanet deerinde kantlar arayan Lacan iin Empedokles de pekl ve belki ok daha iyi i grebilirdi. nk Empedoklesi fizik sisteminde, canllarn nce bir morcellement [paralanma] srecinden getii evrimin ilk aamas imgeleri bakmndan Boschun dnyasyla artc bir benzerlik iindedir: te boynundan kopup frlam nice yzler, omuzlarndan ayrlm dolaan kollar ve alnlarn yitirmi, yerinden uram gzler. Bylesi imgelerin Antik dnyann yazlarnda yer almas pek kuku gtrmeyen bir eyi, yani paralanma fantezilerinin farkndal olan uzuvlu her canlnn tad bir yk olduunu ve insan bedeninde yaayan herkesin o bedenin iine krlganlama hatlar ektiini dorulama eilimindedir. Kaynak Malcolm Bowie Lacan Dost Kitabevi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

RUH BEDEN Felsefe Ekibi

Descartes () zce birbirinden ayr olan ruh ile cisim arasndaki balanty nasl kurmal? Ruhun temelnitelii dnme idi, cisimdeki de yer kaplama. Bunlar da bir araya gelemeyen, birbiriyle badaamayan nitelikler: Bilinli olan yer kaplamaz, yer kaplayann bilinci yoktur. Ancak, insanda bu iki cevher bir arda bulunurlar. Biri tekinde olupbitenlerin nedeni olmayan, bal balarna ayr birer gerek alan iki tzn burada aralarnda herhalde bir balant olacak. Bu balanty ne olarak dnmeli? Kendisinden sonraki felsefeyi ok uratracak olan bu ruh ile beden arasndaki balanty Descartes, iki ayr ey arasndaki bir almabirlii olarak tasarlar. Bunlar, srekli olan bir karlkl etki ba ile birbirine ballar: Ruh, bedenin bir takm uyarmalarn dorudan doruya duyar ve onlara birtakm duyumlarla tepkide bulunur; ruhun birtakm eilimlerini, yani isten edimlerini de beden baz hareketler olarak gerekletirir. Buna gre, ruh ile beden birbiri karsnda, hem etkin hem de edilgin olabilen birer etmen durumundadrlar. Ruh ile beden birbirini nasl etkiliyorlar? Descartesa gre, insan bedeninin her yan ruhla karlkl etki halinde deil; yalnz bu etkilere araclk eden beyin, dorudan doruya ruh ile deme halindedir. nk duyu organlarna gelen etkilerin ruhta bir renk, ses, koku vb. duyumu olabilmeleri iin, beyne ulatrlmalar gerekir; bedenin istenli hareketleri de, beyinden kan sinirlerin getirdikleri itiler (impulsus) ile olabilir. Descartes beden ile ruhun beyindeki karlamalarn aklamak iin, beynin merkezini, daha dorusu bu karlamann olduu tek bir noktay arar ve ararken de yle dnr: Ruh uzamszdr, blnemez bir btndr; ruhun etkide bulunmas ve etki almas bu yaps ile iliikli olacaktr; dolaysyla ruhun beyin zerinde etkileri beynin tek bir noktasndan olabilir; bedenden gelen uyarmalar da ruha ancak bu tek noktadan geebilirler; bu yle bir nokta olacak ki, isten edimlerinin itilerini eitli organlara gtren sinirler de buradan balayacak, uyarmalar beyne ulatran sinirler de burada bitecek. Descartes bu noktay, bildiine gre, beynin biricik ift olmayan organ kozalaks bez (glans pinealis) de bulmu olduuna inanr. Buras ruhun yeridir, ruh burada yerlemitir. Ancak, buradaki yer szn dildeki anlamyla almaldr; nk Descartesa gre ruh uzamszdr, bir yer kaplamaz, dolaysyla ruhun yeri olamaz; ruh herhangi bir yerde, beyinde filan bulunamaz. Burada Descartes yer derken, ruhun etkilerinin kendisinden kt, ruha gelen etkilerin kendisine ulat beynin bir noktasn anlamaktadr. Ruhun dorudan doruya kendi ileyii ve grevleri konusunda Descartes, ruhun grevlerini actionlar (eylemler) ve passionlar (edilgiler) diye ikiye ayrr. Actionlar dorudan doruya kendimizden kan haller olarak yaarz. Passionlar ise bir yandan ruhla, br yandan da bedenle ilikili olan olaylardr; passionlarn nedeni bir ksmyla bedendedir. Descartes ruh retisinde zellikle duygulanmlar (affection) zerinde durmutur. Bunlarn asli ve ikinci derecede olanlar var. Temel duygulanmlar alt tanedir: ama, sevgi, tiksinme, iddetli istek, zgnlk ve sevin. Geri kalan btn duygulanmlar, bu temel duygulanmlarn birlemelerinden ya da birer eidinden baka bir ey deildirler. Duygulanmlar bir yandan ruhla, br yandan bedenle ilgili olaylardr. rnein korku, salt fizyolojik olarak, yani yalnz bedende olupbiten bir olay olarak grldkte, korku veren bir eyi grmeden domu olan ve kaslar bir kama hareketine gtren bir ititir (impulsus). Psiik bakmdan ise, korkan kimsenin ayn zamanda kamay istemesidir. Burada bedenin bir eilimini ruh da bu hareketi onaylyor. Occasionalistler

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

() Descartes felsefesinin gr ve anlay iinde yetien baka bir takm dnrler de, bu felsefenin baka bir ana dncesini, dualizmini kendilerine k-noktas yapmlar, balca bu sorunu zmeye uramlardr. Descartes gerei cismin dnyas ve ruhun dnyas diye ikiye blmt. Cisim ile ruh iki ayr tzdrler, yap ve zce birbirinden kkten ayrlrlar: cisim yer kaplar, ruh dnr. Bunlar da birbirleriyle badaamayan niteliklerdir: bilinli olan (dnen) yer kaplamaz, yer kaplayann bilinci yoktur. Ama bu iki ayr tz insan adn verdiimiz varlkta bir arada bulunmaktadrlar; insann rgs bu ikisinden dokunmutur. yle ise bu iki tz arasndaki balanty ne diye anlamal? Descartes kendisi bu balanty empirik bir olgu diye kabul etmi, karlkl bir etki, bir ibirlii diye anlamt. Ancak, bununla iin gl giderilmi olmuyordu; Descartesnki inandrc bir aklama deildi. ki tz ylesine bir kesinlikle birbirinden ayrmt ki, bu ayrlk almaz bir uurum gibi grnyordu. Kendi ilerine kapal olan bu dnyalardan her birinde olup bitenleri anlamak kolayd: Cismin dnyasndaki btn deimeler hareket yzndendi; ruhun dnyasndaki btn olular, bilincin trl haller almas idi, bir dncenin nedeni baka bir dnce idi. Ancak, dardaki bir hareket nasl bir duyumun nedeni olabilir? Bilincin iindeki bir isten edimi, dndaki bir hareketin nasl nedeni olabilir? Bir rengi grmemek, cisimler dnyasndaki bir olayn ruhta bir etki yaratmas demektir. Kolumu kaldrmam da, bilin erevesinde olupbiten bir olayn (istemenin) bilin dndaki dnyada bir etki yaratmas demektir. Oysa bu iki dnya almaz snrlarla birbirinden ayrlmt. Bu dnyadan tekine gei nasl oluyor? Descartesn ak brakt bu ruh (mens) ile cisim, beden (corpus) arasndaki balant problemi, onun izinde yryen bir takm dnrlerin balca konusu olacaktr. Geulincx () Ona gre, bilincin halleri (modus) iki bee ayrlrlar: Duymak, istemek, yargda bulunmak gibi bizim kendimizden treyen, kendimizin yarattmz (yaratyoruz diye yaadmz) haller, bir de duyumlar. Bu sonuncular bilinte yaratlm olmayp bize verilmilerdir; bunlar biz yaratmadmza gre nedenleri de bilincin dnda olacaktr. nsan nasl yaratldn, nasl meydana geldiini bilmedii eyi de kendisi yaratm olamaz. Kendi vcudumdaki hareketleri, hele baka cisimlerdekini nasl meydana getirdiimi kesin olarak bilemiyorum; sinirlerin uyarlnca bir ruh olayn nasl yan bir takm tasarmlarn bende meydana getirildiini deneylerimle biliyorum. Ama bu deneyler de, bu etkiyi meydana getirenin kim olduunu bana bildirmiyor; bunun zerine bir ey renemiyorum; ben kendim burada yalnz seyirciyim, aktr deilim; vcudum da sadece bir alet. Vcudum ruhumdaki duyumun nedeni olmad gibi, ruhumda meydana gelen isteme de vcudumun hareketinin dorudan doruya bir nedeni deildir. Dmdaki uyarma ile iimdeki isteme, bunlar, ruhumda bir duyum, vcudumda bir hareket yaratmak iin yalnz birer vesile (occasio)dirler, bunlar asl nedenler deil, vesile nedenler (causa occasionales)dir. Bu olaylarn asl nedeni Tanrdr. Tanr, bedenimdeki uyarma dolaysyla, bu vesile ile ruhumda bir tasarm meydana getirir; bu isteme vesilesi ile vcudumda bir hareket yaratr. Ruh ile beden (vcut) arasndaki ilgiyi byle anlayan bu gre occasionalism, bundan yana olanlara da occasionalistler denir. Tanr her vesile ile dorudan douya ie karyor mu? Yoksa beden ile ruhun birbirine uygun ilemesini batan beri mi byle ayarlam Bu anlaylarn ikisi de Geulincxte var. Daha dorusu, balanglarda Tanrnn her vesile ile ie kartn, araclk ettiini kabul ederken, sonralar beden ile ruh arasndaki balanty batan beri byk bir ustalkla birbirlerine gre ayarlanm iki saatin birlikte ilemelerine benzetir birinin ilemesinin nedeni teki olmadan. Malebranche () Geulincx gibi Malebranche iin de, ruhi tz ile maddi tzn birbiri zerinde bir etkileri olamaz; bsbtn ayr yaplar olan iki tz arasnda bir ba kuran, Tanrnn aracldr. Bu dncenin tad sonucu da Malebranche tam bir kesinlikle ortaya koyar: Sonlu tzler, ne ruh ne de cisim, etkin deildirler; btn etkinliin tek nedeni sonsuz tzdr, Tanrdr. Evrende eylemde bulunan tek varlk Tanrdr; burada btn olupbitenlerin gerek nedeni Odur: Beden ile ruh arasndaki balanty kurup dzenleyen de, cisimler arasndaki etkilere araclk eden de Odur. Ruh da bamsz bir tz deildir, ruhta da olupbitenler ancak vesile nedenlerdir (causes occasionelles). Spinoza () Beden ile ruhun ilgileri sorunu, Descartes felsefesinin geriye brakt bir glkt. Descartesn kendisi beden ile ruhu yap ve ileyi bakmndan birbirinden bsbtn ayr olan iki tz diye ayrm, bunlarn arasndaki balanty bir birlikte ileme, bir karlkl etki olarak anlamt. Hatta beyindeki kozalaks bezi iki ayr ynden gelen etkilerin ayarland merkez diye gstermitir. Descartesn bu aklamas, daha nce birbirinden kesin olarak koparlp ayrlm olan bu iki tz birbirine yeniden balamak iin inandrc bir zm deildi. Descartestan sonra bu sorunun gln kendilerine balca bir kayg edinen occasionalistler (Geulincx ile Malebranche) gl yenmek iin iin iine Tanr kartrmlard. Onlara gre beden ile ruhun birbirleriyle dorudan doruya bir balantlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

yoktur, bunlar kendi balarna aralarnda bir balant kuramazlar; onlar birbirine balayp birlikte ilemelerini salayan Tanrnn aracldr. Ancak, byle demekle occasionalistler de sorunu zm olmuyorlard. Ruh ile bedeni bylesine birbirinden ayrnca, iin iine Tanr da karsa, bunlarn ibirlii etmelerini anlamak gtr. Descartesnkinden de, occasionalistlerinkinden de baka olan tz retisi ile Spinoza bu sorunu kolaylkla zer. Descartesn balbana birer tz sayd ruh ile cisim onun felsefesinde tz olmaktan kp tek, sonsuz tzn (Tanrnn) birer z-nitelii (attributum) olmulard. Ama her attributum da, iindeki moduslarla kendi iine kapal bir balant idi; onun iindir ki uzamn bir modusu dncenin bir modusuna ya da tersine balanamazd. Ancak, birbirine kapal birer sistem gibi olan attributumlar sonunda Tanrsal tzde birleiyorlard. Her attributum ruh olsun, madde olsun kendi moduslar sistemiyle, Tanrnn znden zorunlulukla kmt. Tanrnn z de her eyde ayn kalp ayn olduuna gre attributumlardaki moduslarn sistemi birbirine paralel olacaklardr; baka bir deyile: Bir attributumdaki her bir modusa teki attributumdaki bir modus paraleldir. Attributumlardan birindeki moduslarn oluuna teki attributumdaki moduslarn oluu da paraleldir; Spinozann deyiiyle: Gerek dnyann (nesnelerin) dzeniyle ideal dnyann (idelerin) dzeni birdirler. Ruh ile bedenin grnrde birbirleri zerine etkileri var: nk bunlar zorunlu olan olularnda birbirlerini her an karlarlar, her an birbirlerine paralel bulunurlar. Bu paralelizm yznden maddi dnyadaki her fenomen, ruhta kendisini karlayan bir temsilci bulur. Bir igdy duyduumuzda, ya da bir karar verdiimizde madde dnyasnda hareket ve durgunluk yasalarna gre bir eyler olur. Yalnz, bu arada olanlar, hep ayn bir tzde olupbiten ayn eylerdir Ama baka baka attributumlar asndan, yani eitli bakmlardan grlmektedirler. Aralarnda Descartesta olduu gibi karlkl bir etki deil de, yalnz bir paralelizm olan insann fizik ynyle psiik yn, Spinozaya gre, gidileri bakmndan birbirlerine tamamyla uygundurlar; birincisinin yetkin ya da eksik olmas, tekisini de yetkin ya da eksik yapar; fizik organizma salam ve gl ise ruhi hayat da buna uygun bir nitelik kazanr vb Leibniz () Ruh ile beden arasndaki balanty da Leibniz nceden kurulmu uyum teorisi ile aklar: Ruhun monadlar ile bedenin monadlar arasnda hibir nedensellik (causalit) balants yoktur; ama ruh her an bedende olupbiten ayn eyleri tasarmladndan bedeni etkiliyor ve bedenden birtakm etkiler alyormu gibi grnr. Beden ile ruh arasndaki ilikileri aydnlatmak iin Leibniz, Geulincxde de bulduumuz birbirine paralel ileyen iki saat rneini ele alr: Bu iki saat, ya ilemelerinde birbirine karlkl olarak baldrlar; ya ilemelerini bir usta boyuna dzenliyorlardr; ya da daha balangta birbirine paralel olarak kurulmulardr ve bundan byle de hep paralel olarak ileyeceklerdir. Birinci olasl Descartes ileri srmt: Ruh ile beden karlkl etki halindedirler. kincisi occasionalistlerin dncesi idi: Ruh ile beden arasndaki balanty her an kurup dzenleyen Tanrdr. ncs de Leibnizindir: Bu iki saatin batan beri ayarlar birdir; bylece aralarnda nceden kurulmu bir uyum vardr. Tanr yalnz beden ile ruhu deil, btn varlklar, srekli bir uyum iinde bulunacak gibi dzenlemitir. Bundan dolay Tanr ikide-birde evrenin dzenine karmak zorunda kalmaz. Kaynak: Felsefe Tarihi Prof. Macit Gkberk

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

SPNOZA, ETKA ve BEDENN BLGS Oyunbaz

Spinoza 17.yy. felsefesinin tam merkezinde durur. Rnesansn salad birikimi derleyip toparlayarak, bundan birlii btnl olan bir dnce balants gelitirir. Felsefesi pratie dayal olup, verdii rnekler gnlk yaama aittir. Spinozann tm yazdklar sanki bir eit hayat tecrbesine dayanyor gibidir. O her eyi olua bal olarak dnr, kendi duygulanlarnn uuruna sahiptir. Bir Bedeni olduunu ve Beden hayatnn hangi artlarda aktn gzlemleriyle destekleyerek ortaya koyar. Etikay benzersiz klan da tam budur: Ortada olan salt ahlaka dair yazlm bir kitap deil, bir doa felsefesinin, fiziin, bir davran biliminin, siyaset, din felsefesinin, varlkbilimin harmanland, kendini ve dnyay anlama klavuzu vardr. Spinoza, Etikay felsefeye dair bilgiler ieren bir kitap olarak deil, bir sanat eseri, hayatn geometrisi olarak tasarlamtr. Be ayr blm halinde yazlan Etika; bu dnya ve sonsuzluk iinde var olan insan hayatnn geni, sonsuz bir arka plann veren nermeler ile ie balar. Spinoza tmelden, Tanrdan balayarak tm bilgileri tmdengelimli bir yol olan geometrik yntem ile bu temelden retir. kinci blmde mekanik olan bir tabiat anlay gelitirir. nsan bilgisinin incelenmesine, zihin-beden ilikisine geer. Zihnin kayna nedir? sorusuna cevap verebilmek iin dnen ile dnlenin ne olduklarn incelemeye giriir. eylerle fikirlerin mnasebetlerine dair sarih kurallar ortaya koymaya alr. nc blmde ise duygularn, tutkularn doasn inceler. Amac ruh adn verdii duygular ve hisleri salam bir nedensellik zincirine balamaktr. Arzu, sevin ve keder ilk nedenler bakmndan temel duygulardr. tekiler bu duygulantan gelmektedir (Spinoza, s.140). Duygularn nefsi koruma eilimi ile mnasebetlerini, fikirlerin etkisi ile onlarn nasl ekil deitirdiklerini gsterir. Son iki blm ise insan varoluunun klece hallerine ve buradan kurtulmann yollarna aittir. nszde Spinoza nce duygularmz ve vcudumuz verili olduunda "iyi" ila "kt"nn, yetkin olmay ve yetkinlik arasndaki farkn reel bir fark olmadna, yani greli olduuna dair nermelerini sralar. Spinoza der ki; biz her eyden nce tutkularmzn tutsayz: Ama tutku tutsakl demek, insanlarn dnyasnda, insann snrl olan kuvvetinden gelir; biz ou varlktan daha "iyi" durumda olsak bile yine de greli olarak "gszz", nk sonlu varlklarz. stelik pasif duygularmz (nefret, korku, fke, acma) bizi dnyadan yabanclatrrlar 'biz de bu yabanclama yznden yanl iyiliklerin ve doru ktlklerin peine deriz ve bunlar bizim iin en gl tutkular haline gelebilirler' Byle bir karmaada Spinoza tek arenin "erdem" denen eyin doa tarafndan zaten salanm olan temelini formle edebilmek ve ona uygun yaamak olduunu syler: Mutlak olarak erdem ile ilemek bizde akln ynetimi altnda asl faydalnn aranmas ilkesine gre varln korumak, ilemek ve yaamaktan baka bir ey deildir(Spinoza,s.216). Beinci kitapta, sadece istemekle akln bizi kt duygulardan, tutkulardan kurtaramayacan, insann kendi nefsine, evresine ve Tanrya kar sevin-saadet iinde olmasn mmkn klan yollar, aralar sralamaya balar. Bedenini tanmak, yetilerini gelitirmek ve zerinde denetim kurabildiin bir hayal etme tarzna sahip olmakla.Her kimin ok sayda eyleri yapma yetisinde olan bir Bedene sahipse, o kimse kt olan duygulanlarn pek az hkm altnda kalr ve bylece onda zihin iin geerlilii olan bir dzene gre bedenin duygulanlarn dzenlemek ve zincirlemek gc vardr. (Spinoza, s. 289). BR BEDEN NELERE MUKTEDRDR? Spinoza her trl dnmenin, duygulanmann, arzuyu hissetmenin bedensel olduunu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

dnr. Bedensel varolu bir muktedirlik halidir, arzular ve duygulanmlar retebilme yeteneidir. Bedenin ruha boyun eeceini, onun iradesine tabi olacan syleyen Descartesin tersine ruh ile maddeyi zdeletiren Spinoza iin ne beden ruhu, ne de ruh bedeni dnmek bakmndan gerektirmez(Spinoza, s.132) den ibarettir. nsan ruhunu meydana getiren fikrin objesi bir beden ise, bu bedende ruh tarafndan kavranmayan hibir ey olmayacaktr. Ruhumuzun objesi varolan bedenden ibarettir ve baka bir ey deildir. nsan can ve tenden ibarettir ve insann teni onun hakkndaki duygumuza uygun olarak vardr(Spinoza, s.89). Beden ve ruhun birbirlerine olan stnlkleri yerine paralelliklerini savunur Spinoza. Spinoza net bir dille beden hakknda unu syler; "imdiye kadar kimse bedenin gcn tespit edemedi; Bedeni Ruhtan bamsz olarak ortaya karan bir deney ortada mevcut deildir. Beden yalnz kendi tabiat kanunlaryla Ruhu hayrete drecek bir ok eyler yapabilirHenz hi kimse btn fonksiyonlarn anlayabilecek derecede yetkin olarak bedenin yapln anlam deildir. (s.133) Sonra hi kimse Ruhun ne, hangi tarzda aralarla bedene hareket getirdiini, ona hangi derecede hareketler verebildiini, ne de onu hangi hzla kmldatabildiini bilmektedir. Ardndan Ruhta dnmek zellii olduunu, susmann, szn, ve Bedene dair bir ok etkileimin de ruhun iradesine bal olduunu syleyenlere kar, Beden uykuya dald zaman Ruhun btn yetkileri bolukta deil midir ve uyankken ki gibi dnme gcne sahip midir? Onlar, Bedenin ne yapabileceini ve yalnz onun tabiatndan hangi akl yrtmelerin kabileceini bilmiyorlar (Spinoza, s.134) der. Spinoza temsil edici olmamas kaydyla her dnme tarzna duygu adn verir. Duygu bir idea-fikir varsayar. dea, bir ey temsil eden ya da temsil edici bir dnme tarzdr. Ancak bir eyi temsil ettii lde nesnel gereklie sahiptir. Spinoza amlad geometrik grnm iinde yaam iinde fikirlerimizin srekli olarak birbirini izlediini anlatr. Spinoza varolmak kavramn, varolma kuvvetine (Vis extendi) ya da eyleme kudretine (potentia agendi) eitler. Baz idealar varolma kudretini artrr bazlar ise azaltr. Bir fikir bir bakasnn yerini aldnda ve bu deiim srekli olduunda durmadan bir yetkinlik derecesinden bir bakasna geilir. Bu anlamda bir fikir bir duygudan ncedir. Tabiatn iinde, sokaklarda, insanlar arasnda dolatmzda Spinoza bize srekli bir duygulanm deiiklii iinde olacamz syler. Ama fikir ve duygu doalar bakmndan farkl iki eydir. Duygu (affectus) idealarn-fikirlerin akl yolu ile karlatrlmasna indirgenemez. DUYGU bir yetkinlik derecesinden bir bakasna fikirlerle belirlenmi yaanm bir geile oluturulur, ancak duygunun kendisi asla bir fikir deildir. Sonu olarak bizde bir tarafta d eyleri temsil eden fikirler varken, te tarafta bu fikirlerin belirledii ruhsal haller yani duygular vardr. Burada mesele duygular ve hisleri nedenleri bakmndan kavramaktr. Spinoza ncelikle duygularn dorudan ve ilk nedenlerini aratrmaya giriir; bir duygu hem zihnin hem de bedenin aktiflii ya da pasifliidir. Spinoza eyleme kudretimizi azaltan her tutkuya keder (znt), artn salayan her tutkuya da sevin adn verir. nsan bedeninin gcn arttran ya da eksilten daha pek ok sayda duygulann varln kabul eden Spinoza rnein, fkenin bizi tahrik ettiini, kederin bizi engellediini ifade eder. Ayrca tm duygularn niha olarak haz ve acya dayal olarak tanmlanabileceini de ekler. Sevgi bir d nedenin fikri ile birlikte olan sevinten baka bir ey, kin de bir d neden fikriyle birlikte olan kederden baka bir ey deildir. (Fikirler yalnzca farkl kuvvetlere sahip olmakla kalmazlar, ayn zamanda, Spinoza'nn deyiiyle "belirledikleri" "duygulanlar" da srekli bir deiim hali yaratrlar. Bu evrensel insanlk durumunu Spinoza "fluctuatio animi", cann (ruhun) dalgalanlar terimiyle ifade eder.(Baker, U. Etikann sunuluu) Spinoza bir cisim neye muktedirdir? diye sorar. Ruh ve zihin hakknda o kadar gevezelik ederiz ama bir bedenin ya da cismin neler yapabileceini bilmiyoruz der. Bir beden onu oluturan bantlarn toplamyla ve ayn kapya kmak zere duygulanma, etkilenme kudretine gre tanmlanmaldr. Bir bedenin etki alma kudretini bilmediiniz srece, bunu yalnzca tesadf karlamalarda renebilecek durumda kaldnz srece, bilgece bir hayatnz olamaz, bilge olamazsnz.Bedende tek mesele bu etki alma kudretidir. Bir kurbaay bir maymundan ayran nedir? Spinozaya gre bu asla tre ya da cinse ait karakterler deildir. Ayn duygulanlara muktedir olamaylardr (Deleuze, s.32). SPNOZADA BLME BMLER Spinoza iin btn fikirler bir bilgidir. nsan ruhu yalnz Bedenin duygulanlarn deil, ayn zamanda bu duygulanlarn fikirlerini de alglar.(Spinoza, s.102). Spinoza trl bilme biimi olduundan sz eder. Duygulan (Affectio) bilgileri Mevhumlar (Notion) bilgileri ze dair bilgiler.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

Sokakta kardan gelen k olduum kiiyi grdmde bu benim bedenim zerinde olumlu bir etki yaratrken ruhumda da bir sevin uyandrr. Bu durum sevdiim kiinin beni ho bir biimde duygulandrd anlamna gelir. Burada bedenlerin birbirini etkilemesi, ruhlarn karm sz konusudur. Bir cismin baka bir cisimle duygulanm olduu btn tarzlar, hem duygulanm cismin tabiatndan hem de onu duygulayan cismin tabiatndan karlar (Spinoza, s.92). Sevdiim kii ile karlamalara bal olarak bir etkilenme yaadmda ya zntyle (kederle) ya da sevinle duygulanmmdr. Duygulan bir duyguyu kuatr. Sevinle duygulandmda, bedenim, beni kuatan bantlara ya da artlara uygun olarak etkilenmitir. znt ile duygulandmda, (belki akmz ksa bir sre nce sona ermi ya da aramzda iimi zntyle dolduracak bir olay vuku bulmutur), Bedenim bana uygun bantlar erevesinde etkilenmemitir. Ruh elinden geldii kadar, Bedenin etki gcn arttran ya da onu tamamlayan eyi hayal etmeye alr, yani Bedenin sevdii eyi hayal etmeye alr. Yani sevdiinin yok olduunu hayal eden kederlenecektir. Tersine, onun var olarak kaldn hayal eden sevinecektir(Spinoza, s.146) Kabaca sylemek gerekirse; sevinle duygulandmda eyleme kudretim artarken, zntyle duygulandmda eyleme kudretim azalacaktr Aslnda kendi bedenimi ancak baka cisimler tarafndan etkilendiinde kavramaya balarm. Yani diyelim ki sevgilinin bende konuan imaj yoluyla. Bedenimizde onun etki gcn arttran ya da eksilten, tamamlayan ya da tutan her eyin fikri Ruhumuzda dnme gc zerine ayn etkiyi yapar (Spinoza, s.139) (Burada sanki g istenci erevesinde bir Nietzsche alm var). imdiye kadar ortaya konan eyleme gcm arttran ya da azaltan duygulanmn bir tutku olduunun altn izmek gerekir. Sevinli tutkular ya da kederli tutkular. Hayat, ak, ilikiler bu tutkular iinde cereyan eder. Baz snrlar iinde olmak kaydyla, sahip olduum duygulan biimlerine bal olarak, eyleme kudretimin varyasyonlarnda (sevin-znt) gezinirim. Etki alma kudretim her an gereklemi, ilemi olur. Bunlar etkilenme, duygulan bilgileri, bilme biimleridir ve Spinozaya gre sebebin bilgisini vermezler. Spinoza'nn Ethika'da yapt ayrma gre ikinci trden bilgi, akl (ratio) bilgisidir. Akl bilgisi btn eylerde ortak olan ve tekil eyin zn oluturana ilikin btn insanlarda var olan ortak kavramlara (notiones communes) dayanr (Spinoza, s.114). Bu ortak mefhumlar, duygulanlarn bilgisiyle ayn anlama gelmemektedir. Birinci guruptaki genel fikirler hayal gcmn eseridirler ve bunlar upuygun deildirler. Oysa akl bilgisi olan ortak kavramlar upuygundur. ounlukla hayatmz sevin ve zntnn srekli birbirini izledii duygusal varyasyonlara kapatlm gibidir. Peki, bu duygulan biimlerinin bize verdii eyleme kudretimizin artmas ya da azalmasndan mteekkil olan pasif duygulardan nasl kabiliriz? Duygusal ilikiler alan kararsz bir hayat alandr. Tek yapabileceimiz, duygularn ilk nedenlerini tanmaya almak olmaldr. Nedenler konusunda uygun bir fikrimiz olduunda o zaman sevinli duygular kendimizin bilinli bir biimde retme ansmz olabilir. Spinoza buna aktif duygular, aktif sevinler diyor. zntler ise her zaman pasiftirler. Spinoza yle der; duygulan deyince Bedenin etkileme (tesir etme) gcnn artmasna veya eksilmesine, tamamlanmas ya da indirilmesine sebep olan bu Beden duygulanlarn, ayn zamanda bu duygulanlarn fikirlerini anlyorum. Bu duygulanlardan birinin upuygun bir sebebi olabildiimiz zaman, duygulan deyince bir etki (action); baka durumlarda bir edilgi (passion) anlyorum (Spinoza, s.131)" Edilgi olan bir duygulan, onun hakknda ak seik bir fikir edinir edinmez, bir edilgi, bir pasif hal olmaktan kar. Diyelim ki sevdiimle aramzda hi bir sorun yok, bu karlamadan sevinle duygulandm. Sevgi bir d nedenin fikriyle birlikte bulunan bir sevintir (Spinoza, s.182) Bu durumda sevdiimin bedeni kendi bantsn benimki ile birletirerek etki eder. O andan itibaren, her ey benim bedenimle sevdiimin bedeni arasnda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturur. Bir MEFHUM ideas artk bir cismin bedenim zerindeki etkisiyle ilgili deildir. ki cismin karakteristik bantlar arasndaki uygunluk ya da uygunsuzlukla ilgilenen ve bunu konu alan bir ideadr(Deleuze, s.37). Sevin duygular ruhumuzda bir srama zemini yaratr. Sadece zntler olsayd kendimizi snrladmz iin aamayacamz bir eyin tesine geebilmemizi salar. Etki alan bedenle, etki eden beden arasnda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturmaya, gelitirmeye tevik eder. znt etkisi aldmda k olduum kiinin bedeni benim bedenim zerinde bana ve bantma uygun olmayan bir tarzda, koullar altnda eyliyor demektir. Bu durumda hibir ey bizi ortak bir mefhum oluturmaya gtrmez. Bu yzden znt snrlaycdr, znt balaynca ak hap yutmutur. Bir bedeni anlamak demek, onun baka bedenlerle iine girecei temaslar ve karlamalar kavrayabilmek demektir. Cinsel iliki arzusu ister ll olsun, ister olmasn, ona ehvet deriz. ehvet dknl de bedenlerin birlemesi arzusu ve sevgisidir (Spinoza, s.194).

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

Spinoza iin sevgi gibi ehvet de ar olabilir. nk bunlar her eyden nce bir beden etkileimi, etki-tepki meselesidir. Eylem her durumda erdemdir. Sz konusu olan sevimek bile olsa, eylem bir erdemdir. Neden? nk bu bedenimin yapabilecei bir eydir; Vcudumun kudreti dhilindedir. yleyse bir erdemdir nk bir kudretin ifadesidir(Deleuze, s.52). Sevginin kiileraras doasnn farkndadr Spinoza. nk sevgi farkl bir bedenin etkisi altnda yaanan bir duygudur ve btn insan toplumsallnn kaynanda yer alr. Spinoza, yz yldan daha uzun bir sre nce, cinsel ak hangi anlamda ciddiye alabileceimizi kesin bir ekilde ortaya koymutur. Vcudun ve zihnin baka etkileimlerine ket vurmayan, arya varmayan bir efkat ilikisi. efkati anala, burjuva aile deerlerine ykleyip yok eden bir dnem Spinoza felsefesini unutturdu. (Baker, U. Akn Diyalektii). Spinozada semek, birletirmek yani hangi bantlarn benimkilerle birleebileceini deneyim yoluyla bulmak ve bundan sonular karmak. Bir beden ne yapabilir sorusunun cevab sanki tam da buradadr. Kabiliyeti tecrbe etmeye almak ve tecrbe ederken ayn zamanda oluturmaya almak (Deleuze, s.81) Snr durumlar ve alldk durumlar arasndaki bir farka iaret etmektedir. (Tam da Batailleye gei noktas sanki). Semeye ynelik bu eilime, birleecek ve birleemeyecek bantlar renme eilimine Spinoza, akln gayreti, bireyin iinde tad isel g CONATUS der. (Spinoza, s.137) Spinoza buna bir sre olarak grd her zaman daha iyi olma abasn ekler. Srecin iinde olan tasarlanm yetkin insan engelleyen ne varsa ktdr, tersi iyidir. Akln nderliinde zgr ve yetkin bir hayat srme esas hedef olduu iin, zgrln kaybolmas yetkinliin kaybolmas demektir. Yetkinliin olmazsa olmaz olan zgrln kaybolmasna yol aan imgesel ya da ideolojik klelikleri de reddeder Spinoza. Bilinli olduu srece arzu bata olmak zere dier duygulanmlar da conatus' dur der. Bir eyi nc trden, z itibariyle bilme abas duygulanlar bilgisi ile deil, ortak mefhum, akl araclyla olan bilme trnden treyebilir. (Spinoza, s.283). Yani tek tek varlklarn meydana getirdii sistemli btn top yekn kavramak anlamna gelir. Ancak bu tr bir bilgi insan erdemli ve mutlu klar. nsann duyabilecei sevinci saadete evirir. Spinoza nc bilgi tryle eyleri bilmekle erdem ve mutluluk arasnda kurduu balantnn yannda, kiinin yetkinliini (perfectio) de buna balamtr (Trkylmaz, .). Bu bilgi ayn zamanda, bizim eyler ya da duygular karsnda etkin olmamz, onlar karsnda edilgin kalmamamz salar Bu anlamda anlalan etkinlii salayan ey ise nedenlerin tam bilgisidir. Bu bilgiye eritikten sonra en yksek mutlulua (beatitudo) da erimisiniz demektir : Bu sezgiyle bilmek demektir 'her eyi ve kendini ebediyetin bak asndan kavramak, tanmak. O zaman Tanrya kar "zihinsel" bir sevgi doacaktr (Amor Dei intellectualis) ve bu aslnda hem kendini seven Tanrnn sevgisidir, hem de kendimizi "Onun" bizi sevdii gibi sevmektir. Bu artlar altnda zihnimiz ve ruhumuz korkulardan, vcudun kstllklarndan kurtularak kendi zn gerekletirmeye zgr olarak giriecektir. Spinoza'nn kitabn bitirirken yapt son uyar felsefesinin doruudur: Mutlu ve erdemli olabilmek iin balangta "yetkin" olmanz gerekmez; nk "erdem" mutluluu verecek bir dl deil, mutluluun ta kendisidir... (Baker, U. Spinozann Ethikasnn sunuluu) SCOLIE ok kimse gerekten, ehvet duygularna boyun emelerine yol verildii derecede hr olduklarn ve tanrsal kanunun emirlerine gre yaamay kabul ettikleri nispette de haklarndan vazgemi olduklarn zannediyorlar. yle ise Ahlak ve Din ve mutlak olarak sylenince Ruh kuvvetine ait olan her eyin, kleliklerinin (yani ahlak ve dinin) mkfatn almak iin lmden sonra zerlerinden atacaklar ykler olduunu zannediyorlar ve i kklkleri ve gszlklerinin imkn verdii kadar Tanrsal kanunun emirlerine gre yaamaya onlar ikna eden yalnz bu umut deil, ayn zamanda lmden sonraki korkun ikencelerle cezalandrma korkusudur ve eer, insanda bu umut ve korku bulunmasayd, tersine ruhlarn bedenle birlikte mahvolduuna inansalard, bu umutlar ve korkular olmayacakt ve ahlakn yk altnda ezilmi olan mutsuz insanlarn nlerinde hibir gelecek hayat olmayacak, kendi yaradllarna ve bnyelerine dnecekler, her eyi ehvet arzularna gre yneltmek ve kendilerinden ziyade kadere boyun emek isteyeceklerdir. Bana bunlardan daha az sama grnmeyen bir ey de bir kimsenin bedenini ezeli lemde iyi gdalarla besleyebileceine inanmad iin zehirler ve ldrc maddelerle ya da ruhun ezeli ve lmez olduuna inanmadklar iin bunak olmay ve aklsz yaamay daha ok sevmeleridir; bunlar ortaya konmaya pek de demeyen samalklardr( Spinoza, s.292). KAYNAKA BAKER, Ulus Spinoza ve Akn Diyalektii nternet makalesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

BAKER, Ulus DELEUZE, Gilles SPNOZA, Baruch TRKYILMAZ, etin

Spinozann Ethikasnn Sunuluu Spinoza zerine Onbir Ders ETKA, ev: H.Z.lken Spinozada zgrlk Zorunluluk Balants,

nternet makalesi Kabalc yaynlar 2004 Dost yaynlar 2006 nternet makalesi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

k Bir Ambalaj Kd Olarak nsan Derisi


Yaar UBUKU

Gnmzde bireyin doa ve dier insanlarla arasndaki snr oluturan derisi, "d yzeyi" uzak bir gemite ok farkl bir nitelie sahipti. lksel topluluklarda insan derisi yerkrenin derisinden, kabuundan henz kopmamt. Bugn "bitki rts" olarak adlandrlan ey ok eskiden insan derisiyle benzer anlamlara gelen kelimelerle ifade ediliyordu. Biddle'n da belirttii gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) yerliler iin deri, zerinde yaadklar toprak parasyd, atalarnn adlarn tayan aalard, hayvanlard. Bedenle doa arasndaki snrlarn belirsizliine canllarla ller arasndaki snrlarn belirsizlii elik ediyordu. Le Breton'un da dikkat ektii gibi lm baka bir varolu ekliydi; l, kabilenin dsel hayatnn, ryalarnn bir paras olarak varln srdryor, lnn hayvan ya da aa eklinde yaamna devam edebildii varsaylyordu. Bireysel kiilik, beden "yoktu." Beden "kalnln," hacmini, "doluluunu" dier kabile yeleriyle birlikte kolektif bir varolu hali iinde kazanyordu, doaya ve dier insanlara karm, onlarn iinde erimiti. Yerliler bedenlerinin, derilerinin, d yzeylerinin "farknda deillerdi." Ancak smrgeci Bat'yla (tekiyle) karlatklarnda bir derileri olduunu "anlayacak" ve onlara "bedeni bize siz getirdiniz" diyeceklerdi. Bedene ve deriye "sahip olmayan" yerliler Bat'nn "icat ettii" yze de "sahip deildi." Baudrillard'n bahsettii "benim her yerim yzmdr" diyen Hintli, Bat'dakinden farkl olarak yzn bedenin geri kalan ksm karsnda ayrcalkl klnmad, dnyann yzyle bedenin yznn henz ayrmad, doaya ve birbirlerine temas eden, bakan vcutlarn bir btnn paralar olduu bir gereklii dile getirmekteydi. te yandan dnyann bedeninin bir paras olan ilksel beden, modernliin gszletirilmi bedeninden farkl olarak byk bir anlam zenginliine sahipti. Bugnn antropolojisinin diliyle ifade edildiinde, ilksel insann vcudunda onlarca "bedensel emann yazl olduu" gzlemlenmekteydi, ilksel beden zerine yaplan izler, iaretler, dvmeler, yarklar, kabartmalar, bugnn eitlerin mbadelesine dayal bir sistemden beslenen bedensel gstergelerinden ok farklyd, ilksel bedensel izler tanrlarla ve kabile yeleri arasnda gerekleen sembolik dei tokuun, tek tarafl vermeye dayal "armaan ekonomisinin" bir parasyd. Baudrillard'n da belirttii gibi o dnemde bugnden farkl olarak gsteren/gsterilen emas mevcut deildi, ilksel beden zerine kazman, boyanan bu "ocuksu" izler bedenin erojen duyarln oaltmann, zenginletirmenin aralaryd ayn zamanda. Postmodernliin dz, przsz, kaygan bedeninin aksine ilksel beden kesiklerle, yarklarla, kabuklarla, eritlerle, oyulan "deliklerle", "dolgularla" bir "engebeli araziye" dntrlmt. Bu bedensel corafya-harita vcudu doadakine benzer bir biimde "przl bir yzey" olarak dzenlemekteydi. Bylece bedenin yzeyi "artrlmakta," beden cinsel younluklarn olutuu, dolat, akt bir blgeler okluu olarak kurulmaktayd. Gndelik hayatn tm izlerini tayordu bu beden; aclar, nazlar, sevinleri neredeyse dorudan bir biimde ifade ediyordu. Azlarn, dudaklarn "oaltld," terleyen, kanayan, kabuk balayan bir delikler okluuna dntrlmt. Bedenin izleri bireysel gstergeler deildi, onu, kolektifin bir paras klan younluk noktalaryd; kolektif transn, arln, ritellerin, ihtiyalarn ifade bulduu bir tr iddet blgeleriydi.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Modernliin bedene, onun d yzeyine, deriye yaklam yukarda anlatlanlardan tamamen farklyd. Modernlik bedenin dier blgeleri karsnda yz ne kard. Buna elik eden ikinci bir hiyerari bu kez yz zerinde oluturuldu. Hayvanilii artran az deerden drlerek gzlere nem kazandrld. Le Breton'un da belirttii gibi bak modernliin, onun kltrl insannn en nemli zelliklerinden biri haline geldi. Yz, vcudun en fazla bireysellemi blmyd. XVII. yzyldan sonraki modernleme, uygarlama srecinde portre ve yze dayal kimlik glendi. Bireysel bedene gelince, artk o bir kolektifin, kaynam bir sosyal bedenin ayrlmaz bir paras deildi; kendi derisi, snrlar iine sktrlm, kendi farklln nemseyen, izole bir bedendi, insann d yzeyi, derisi onun dier insanlarla arasnda snr oluturan bir bariyer haline geldi. Yeni bedenin ayrt edici zellii eskisinden farkl olarak dokunma deil bakt. Eski bedenin teri, kokusu, salglar doann, yerkrenin kokularna, svlarna karm, onlarla i ie gemiti. Modernlik iinse bedenin kokusu, salglar, dklar rahatszlk verici, bastrlmas gereken olgulard. Modernlik "mulk, ele avuca smayan, istikrarsz" bedeni disiplin altna almak iin elinden geleni yapacakt. Descartes'n bedeni bir makine olarak ele alan yaklam, tenin yalanmasna, krmasna, lmllne, krlganlna tahamml edemeyen modernliin bedeni teknikletirme yolundaki abalarnn bir ncsyd. Modernlik kadavralar aarak, bedeni rntgen nlarna maruz brakarak bakn onun iine, derinliklerine yneltecek, onun iindeki esrar zmeye, onu effaf klmaya alacak, tp vastasyla onu tamiri mmkn bir makineye dntrmek isteyecekti. Batl modern beden dier bedenlerden net izgilerle ayrlm, kendi derisinin snrlar iinde gven altna alnm dzenli bir bedendi. Shildrick'in de belirttii gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) koruyucu bir zar olarak dnlen Batl deri, bedenler arasndaki geilere izin vermemekteydi. Geirgenlie, yaralanabilirlie kar bir kalkan olarak tasarlanan modern deri ayn zamanda eitli ayrmclklara temel oluturacakt. Bunlardan birincisi derinin rengine bal olarak gerekleen rksal ayrmclkt. Irklk modern Batl beyaz derinin "ilkel, hayvani, renkli" deriyi aalamasna dayanyordu. kinci ayrmclk cinsiyet ayrmclyd; bu kez "tekinsiz" svlar salglayan, "snrlarn koruyamayan" kadn bedeni sz konusuydu. ncs, snf ayrmclyd; "kokan, terleyen, kirli" yoksul derisi modernliin fkesine maruz kalacakt. Drdncs, ya ayrmclna zemin hazrlayan, kran, buruan yal derisiydi. Ve elbette tr ayrmclnn kaynakland hayvan derisi. Bu ayrmclklar daha da oaltlabilir, ancak neredeyse hepsinde ortak bir eksen var: Kltrle eletirilen modern bedene kar doayla eletirilen "ilkel" beden. Modernliin sylemi, Foucault'nun da belirttii gibi, bedenlerin zerine kltrn iktidarn yazacak, kazyacak, onlar disiplin altna almaya alacakt. Dokunmay deerden drerek bak ycelten modernlik derinin, yzeyin alglanma biimini de deitirdi. Egemen bakn iselletirildii lde yalanma duygusu "dardan gelen" bir boyut kazand ve katlanlmas ok daha zor bir durum haline geldi. Benzer bir durum Fanon'un dile getirdii siyah olma konumu iin de geerliydi. "Doaya ait olann" eskiden "fark etmedii" z yzeyi modernliin kltrel (ayrmc) basnc altnda katlanlmas zor bir arla dnt. Farkn sylemsel inas srecinde siyahlk teki olarak tanmland; vcuda yapm bir niformaya dntrld. Fanon'un da ifade ettii gibi beyazlarn laboratuvarlar derinin rengini aacak serumlar retmeye ynelmilerdi. Siyahlk bedenin zerine kmaz boyayla boyanm bir lanet haline getirilmeye allmaktayd. Eski Yunan'da kleler, "sulular" nasl damgalanp dlanyorsa rklkta da siyahlar derilerinin yzeyine, rengine indirgenip damgalanyor, aalanyordu. Modernliin bakna elik eden yadrgatc/yabanclatrc mesafe duygusu sadece bedenin yzeyini deil, doann ve eylerin yzeyini de "dzletirdi," seyirlik hale getirdi, her ey da "gstermek zorunda olduu" bir yz, cephe kazand. Bu bazen bir fotoraf, bazen bir ekran, bazen bir binann d cephesi, bazen de dzenlenmi bir parkt. Mimari, dnyann doal derisini "bozup" onu "bak

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

kltrnn" gereksinimlerine gre ekillendirdike yeryznn kabuu "bysn" kaybetti, insann derisiyle dnyann derisi arasndaki dorudan iliki koptu. Dorudan temasla, acyla, iddetle, tinsellikle, sihirle, sevin ve cokuyla buluamayan insansal-doasal yzey eyleti. Modernliin gdkletirdii bedene yeniden hayatiyet kazandrmak isteyen muhalifler yok deildi. Marquis de Sade bedeni girintili, kntl bir arazi olarak grecek, onun tm deliklerine iddet ve cinsellik dolaymyla girmeye alacakt. Beckett'in Adlandrlamayan adl kitabnda dile getirdii ekilsiz, biimsiz, "yzsz" beden modernliin dzgn, snrlar izilmi bedenine kar bir tepkiyi ifade ediyordu. nsann bedenine "vahetin dolaymyla yaklamaya alan" Artaud soyut, uysal, temsili bir figr haline getirilen modernliin bedenini bozmaya, ona ac ve dehet vastasyla dirimsellik kazandrmaya almaktayd. lksel topluluklarda bedenin tinsellii sadece onun kendi yzeyiyle, derisiyle olan ilikisinden kaynaklanmyordu. Henz d ve i olarak ayrmam bedenin ruhu, doann ve tanrlarn ruhuyla i ieydi ve kolektif tinselliin bir parasyd. Cerrahi ve nsal aralarla bedenin yzeyini delip onun iine giren modernliin tbb onun ruhunu da bilim araclyla kavrayp akla kavuturmak istiyordu. Her ne kadar uygarln huzursuzluundan bahsettiyse de Freud uygarlktan yanayd; ilksel bedeni gelimemi bulmakla kalmyor, kadn bedenini "kara kta" olarak adlandryordu. Freud "Ego ve Id" adl yazsnda bedenin yzeyindeki algsal uyarmlarn etkisi araclyla egonun kendini yava yava id'den ayrdn syleyecekti. Ego bedenin yzeyinden kaynaklanan duyumlara bal olarak olumaktayd, bedenin yzeyinin zihinsel projeksiyonuydu, bir tr isel perdeydi. ok daha sonra Anzieu, Freud'un bu konudaki grlerinden yola karak "deri egosu" kavramn gelitirecekti. Anzieu'ye gre znellik, bir deriye sahip olunduunun hissedilmesiydi; deriye yaplan psiik bir yatrmd. Bilinalt bir beden gibi rgtlenmiti. Bylece deri egosu psieyle beden arasnda, kendi ile teki arasnda bir ara yz oluturuyordu. Beden ve yzeyi modernlik iin bir tekinsizlik kaynayd ve bu nedenle tbbi, bilimsel sylem ve pratiklerce disiplin altna alnmas gerekmekteydi. Ama ten, Balzac'n Tlsml Deri'si gibi, bilimin hamlelerini boa karyor, insana lmlln, krlganln hatrlatmaya devam ediyordu. te yandan bedenin yzeyini sarsc bir yaralanabilirlik olarak kuran da modernliin kendisiydi. Piyasann atomize edici gcne karn bireysel hayatlar doumdan lme kadar sren lineer bir devamllk, "ie kapal bir biyografi" olarak ina edilmekteydi. /d, ben/teki vb. kartlklar "kovulmu, lanetlenmi" olann gcn "eytani" klyordu. mr boyu ayn ii, ayn evlilii, ayn elenceleri srdren, hayatn izgisel, isel btnl olan bir biyografi olarak yaayan biri derisinin burumasn, krmasn, sarkmasn grp de nasl dehete dmez? Benzer bir yaam izgisini srdren eski arkadalarnn ayn akibetini ve lmlerini izleyip nasl sarslmaz? Tenin knn yol at deheti azaltmann yolunu postmodernlik bulacakt! Basit bir "zmd" bu. Bireysel hayat ylesine fragmanlara ayrlsn ki hibir an -gemi- bir dier ann izini, arln, iddetini, acsn tamasn, gelecek anlara kendi dehetini bulatrmasn. Her an hafiflesin. Yaam boyu sren biyografiyi, dostluklar, kalclklar paralamak; her an ntr, keyif verici bir ekilde yaamak; teni, deriyi, d yzeyi gemiten bu yana gelen bir devamllk olarak alglamaktan vazgemek; sadece bedenin derisinin deil, mahallenin derisinin de "yalanmasna" kar "renovasyon" almalarna hz vermek; eer nostalji yaanacaksa bunu ac verici bir duygulanma olarak deil, keyif verici tketimsel bir hafiflik olarak yaamak; sadece bedenin yzeyinin tandkln deil, uzunca bir sre iinde yaanan meknn, mahallenin yzeyinin tandkln da yok etmek; tm yzeyleri dzletirmek, ntrletirmek, acsz ve sevinsiz klmak. Bedeni ve teni her ann deien koullarna kolayca uyarlanabilecek bir fitness durumu iinde tutmak. Postmodernlik modernliin "bedeni yok etme" ynndeki hareketini hzlandrd. Ulam aralarnn ulat hz, bedeni bir yerden baka bir yere vakit kaybetmeden nakledilmesi gereken bir hacme dntrd. Beden alverii kalabaln hareketini zorlatran, hzl ve evik bir ekilde hareket ederek yzeyini kltmesi beklenen bir otomat haline geldi. Postmodern toplumun ideal bedeni gen, esnek, bronzlam, sk tenli, hijyenik, formda bir bedendi. Deriye gelince, dz ve parlak olmal, kiisel biyografiyi yanstan izler, krklklar, lekeler tamamalyd. Postmodernlik bir yandan sanal ortam yaygnlatrarak tenin gerekliliini neredeyse yok ederken; te yandan, onu ticari gstergelerle donatarak yceltiyordu. Artk beden ve yzeyi oklu piyasa kimliklerini yanstan bir metne, sayfaya, ekrana, gstergeler toplamna dnmt. Modernliin gizlemeye alt hamile kadnn plak karn bir reklam deeri kazanmt. Deri dvmelerle, piercing ile, bronzlamayla, makyajla, kozmetikle srekli olarak bireyselletirilmeye, ticariletirilmeye allyordu. Baudrillardin da belirttii gibi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

piyasann erotik klmaya alt ten, dzgn hatlara sahip olan, kaygan, saydam, przsz, kusursuz ve hatasz bir grnm sergileyen tendi. Bacaklara yapan effaf oraplar, vcuda yapan etek ve giysiler bu adal ve bakml tene adeta ikinci bir deri kazandrmakta, bedene bir vitrin grnts veren saydam bir eride benzemekteydi. Ten kokmayan, terlemeyen, przsz, "klimatize edilmi" taze bir ten olmalyd. Deliklerden, yarklardan, benlerden, sivilcelerden, lekelerden azade, kaygan bir deriydi bu. k bir ambalaj kdyd, her dem taze kalmas, lmsz olmas beklenen soyut bir yzeydi. Bu deri zerine yazlan, yaptrlan izler ona bir deiim ve gsterge deeri kazandryor, bedeni fetiletiriyordu. Postmodern toplumda bedenin yzeyine yazlan kltrel gstergeler ilksel topluluklarn yelerinin bedenlerinde oluturduklar izlerden tamamen farkldr, ilksel bedenin izleri kolektif yaamn, tinselliin, topran, bitkilerin, hayvanlarn, suyun, tanrlarn izlerini tayordu. Postmodern toplumda ise bedenin tad izler yerkrenin ve canllarn teninden kopuk, soyut, ticari gstergelerdir. Dorudan bedenin yaamsallna, enerjisine, cinselliine iaret eden gstergeler bile teni "canlandramamakta," deri nakli ve ticareti protezlerden oluan mekanik bir beden imgesini glendirmektedir. te yandan deriyi bir tr tahribata maruz brakan, onun zerine yazl egemen adlandrmalar silerek, yrtarak bozan (Punk, Orlan vb) kar klar vardr. nemli olan tenin acsn dnyann geri kalannn acsyla yzletirmektir. Bu yzleme Lingis'in de bahsettii gibi bazen gzlerin bir bakyla, ellerin bir jestiyle, bazen de bir selamlama szyle gerekleir. nsanlarn birbirlerine bedenlerini bir strap yzeyi olarak atklar yer, tenin yaralanmaya ak krlgan younluklar, yaklaan lmn basncnn kaydedildii krklklar derinin hakikatinin, tlsmnn iinde yatt yerlerdir. Toplumsaln Snrnda Beden, Kanat Kitap, 2004

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 13

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

TANGO: BEDENN DANS HAL Berkay DBEK

EPOS Tango ehvete meyillidir bedeni iaret eder. Kendisine bedenler aras bir zemin yaratr ve o zemin zerinde; bakmann ve baklmann, hazzn ve arzunun zihinsel mekn oluur. Bu mekn dz, yekpare ve statik deildir. Her beden krklklar, kopukluklar arasnda kendi merkezini aramakta, dansn meknn uzak bir kutsallkla ilikilendirmektedir. br tutkular gibi Tango da kendini ierden tantr. Bedende bir merkezden tekine srayan, u ya da bu organ tetikte tutan, yaamn tm enerjisini o merkeze odaklayan bir duru gerektirir. BedenlerOrthosun dnyasnda devinirler. Balangta her ey bir diyalog sreci gibi grnse de her beden kendine dokunmann hazzna ve utancna gmlr ksa srede. Tek bir figr iinde skan bedenler kendini tekinde erittiinde kendisine yabanclar. Eer doa ve kltr arasnda bir ayrm mevcutsa aralarndaki snr noktas bedendir. Snr noktalarnda ve bedende ortaya kan erotizm, bedenin varolula ilikisinin gerilimini yanstr. Tango, her zaman bir ilk anlama sahiptir; ekiciliin ve tutkunun hayret ettiren oyunun soluu kesen ve baar arzusunun ynettii, almayla kar karya gelen ve anlam her eyden nce arzuya boyun eme, tutkuya yant verme olan oyunun ilk anlamna Oyunun ad Kazanan Kaybeder, temel stratejisi Batan karmadr. Tangoyu bir tren, bir ritel, bir strateji ve bir iktidar olarak kuran bu oyunun kazanan tarihsel ataerkil dzen iinde erkek gibi grnse de sonu ancak biten bir tangonun sonunda ortaya kar. Erkek ynetir kadn uyar. Grnrde tangonun dzeni budur. Ama bedenlerin ilikisine szm olan erotizm her zaman dzen iinde kurulmu olan biimlerin yklna yol aar. Erkek fanteziyi kuran, iktidar ise bu fantezinin zeminidir. Bu zeminde ortaya kan fanteziler kadn tekiletirir, bedenini erkein fantezisinin nesnesi haline getirir. Ama kadn direnirerkee teslim ettii bedenini bir bakla geri alr. ktidar bedenden baka, erkekten kadna gemitir. Hayal gc danstaki dzenin dmandr ve tango da asl yaratclk teslimiyetin ak masumiyetinde deil, yasak olann gizli gnahkrlndadr. Zihin kendisini tekinin baknda kurar. tekinin gzlerinde aranlan kendi bedeninin yansmasdr. nk atlan her adm, balatlan her figr; ahlk ve adb- muaereti yok sayarak dierinin bedenine bir saldr balatr. Dans esnasnda ortaya kan erotizmin kayna bedenlerin zorlanmasdr. Bedenlerin i ielik ilikisine gizlenmi olan erotizm iddeti grnr klar. Bu saldry izleyen ve karlk veren bedene yol gsterense GZdr. Saldrnn farkndalnn hatta meydan okumann taycs bak ancak tekinin bakyla karlatnda amacna ular. Sz gerekli deildir dil, zihin ile beden arasnda bir yerlerde durur, beden dili rter, gerilimi yaratr, youn bir dorudanlk etkisi retir ve evresindeki her eyi zamann dna karr. Her dokunu bedenin zirvesi ve yalnzldr. Doduunda btnlkten koparlm olan insan, bedenlerin temasnda eksikliini tamamlar ve o btnle geri dndn hisseder. Ak zamana kar gl bir savunma olsa da, varoluun sakncalarndan korumaz bizleri. Ak da erotizm de cinsellikle beslenir. Erotizm zamana ve pornografiye yenik der ama ak da alkanln ve rekabetin saldrsna aktr. Tangonun iindeki her ey uzlamlara dayanr. Ama Tangonun artrd, gizledii iddet uzlamlara aykrdr. Erkein kadnn bedenini ynetmesi, ona kendi zihninde dahi egemen olmas, kadnn bedenini erkein arzusuna teslim etmesi, bedenleri iddetin patlamal, inili yokulu mstehcen srecine dhil eder. Dansn temelindeki uzlam ancak, kadnn kendisine erotik bir iddet uygulanmasna rza gstermesiyle salanr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 13

Tango erotik bir oyundur oynayanlar iin kapal bir dnya yaratrken, izleyenlerin algsna kendisini aar. zleyiciler tangonun icras esnasnda bedenlerin ifade ettii ANLAMIN bir paras olma noktasnda, baklaryla dansa katlrlar ve ancak onlarn katlm, tangoyu gerek varlyla grnr klar. Bu btnleme tangoyu bir snrlar zorlama oyununa dntrr. Tabularn, bedensel dilin, g gsterilerinin, basknn direniin snrlarnda erevelenen bir oyuna bir dansa belki de bir ayine. nsan gnlk yaamnn iinde birden bir snr olguyla karlap varoluunun ne olduu hakknda ipular elde eder. te varln yaad bu olaylara Bataille i deneyim ad verir. Snr am bir tabuya iaret eder. nk tabu olarak bir snr kavramnn ortak bakn zeminin de ortaya kmas sadece almas ve zorlanmas durumunda mmkn olabilir. Almayan bir snr varsa, orada toplumsal kurallar geerlidir ve snr korumann basksn bir iktidar sylemi olarak ortaya koyarlar. Bu anlamda tango sadece bir dans deil; beden politikalarnn iktidar balamnda tartlabilecei bir zemindir. MTOS Kadim alarda by, kader, tapnmalar, riteller; bedene ait olan hazlarn eylem iinde yaanlan dnyay evreleyen bir kutsalda eriyiini ortaya koyarlard. Mitoslar grkemli anlatlarla bu kutsaln tezahr ediini anlatyor, imgelem de belirsiz bir karlkl iliki oyununa gre doann byk evrimlerinden edindii yaama ve lme dair simgeleri, bedenin hazlarn yanstan cinsel simgelere dntrrlerdi. Bu dnyann temel edimi olan yknmenin kkeninde, yknen bir zne deil, varln kendini dile getirme istei belirmekte olup, varln kendisini dile getirme istei karsnda yknen znenin edilginleerek, kendi znelliinden feda etmesi gerekirdi. Uzun bir ryann sonunda tek tanrclk ile iyilik ve ktlk tanrlarnn insan dncesinin dna atlmas, bedeni doadan, cinsellii kutsal znden arndrd. Dans, insann yaratt kutsal evrenin bir yansmasdr. Bedenlerden yaylan g, kozmik nesnelerle temsili zdelik, kutsalla ilikili anlam, simgesel deerlerle ykldr. Dnya insanla konuur, bu dili anlamak iin de mitleri bilmek, simgeleri zmek gerekir. Sonunda ortaya kan dnya, artk rastlantsal olarak bir araya gelmi, dnyaya frlatlp atlm nesnelerden oluan bir yn deil; yaayan, eklemli bir btnl olan ve anlam tayan bir kozmostur. Sonuta dnya dil olarak belirir. nsan ile kendi z varolma biimi, kendi yaplar, kendi ritimleri araclyla konuur.(ELIADE, 1993, s.135). Dnyann merkezinde yer alan bir da, bir aa, bir temel direi simgesi hemen tm kltrlerde grlr. Merkez simgeciliinin en yaygn eidi, evrenin merkezinde bulunan ve dnyay (yeraltn, yeryzn ve gkyzn ) bir eksen zerinde birletiren kozmik hayat aacdr. Yani simgesel olarak bir dinsel tren esnasnda kutsallatrlan tm ayinsel aalarn, direklerin ya da ona yknen bedenlerin(amann) bysel olarak dnyann merkezine uzandklar kabul edilmektedir. Bir merkezin evresinde dnen danslar, merkeze uzanan mistik bir yolculua karlar. Bu yolculukta aynen amanlarda olduu gibi, kutsal mekn, bedenler ve mziin ritmi kullanlmaktadrlar. Atlan her adm, bedenin her devinimi ok zengin bir simgeciliin taycs olmaktadr ve bir var olu tarzndan baka birine geii mmkn klan dzey kopmasn biimsel olarak temsil etmektedir. ember hem bir merkeze sahiptir hem de kaosla logosu ayran bir snrdr. emberin iinde evrimsel zaman hkm srer. emberin d bilinmeyendir. i by araclyla ve bedenin kullanmyla dzenlenmeye allmaktadr.. Ortaya kan oyun bizleri, hayatn ve lmn dorusallndan kurtarr. Kutsal yer bir mikro kozmostur, kozmik peyzaj tekrarlar. Temel olarak, meknda kutsaln tezahr etmesi dnyay ontolojik olarak kurmaktadr. Tm kltrlerde merkezi bir objenin ya da zn kutsanmas ve ona tapnma amacn gden bir byl ember dans vardr. Bir merkez etrafnda dnerek dans, danslarn younlamas ve dnya zerinde kendi merkezlerini bulmalar iin gereklidir. Ama ayn zamanda emberin iinde, kendi bedenini kozmik hayatla kesime noktasnda bir mikro kozmos olarak kurma olanana sahiptir. emberin iinde ayn hayatn iinde olduu gibi geilmesi gereken noktalar vardr her zaman. nsan bedeni tm ynleri iinde tar ama bunlar hissetmek iin ember zerindeki deiik noktalardan gemesi olaslklar tketmesi gerekmektedir. Her dans emberi kendi enerjisine uygun bir hzda dolar. Birlikte bir ember izerlerken ayn zamana da kendi balarna da bir ember-daire hareketi yaparlar ve her zaman saat ynnde, dnyann dn ynnde dnerler.(Tango gney Amerika kkenli olduu iin Arjantinde saat ynnde dnen dans, kuzey yarmkrede tersine dnmek durumunda kalmtr) Danslar emberin iinde hareketsiz durmazlar, durduklarnda mikromakro kozmos arasndaki enerji ak, engellenir, ember krlr. Kutsalln gemite kaldn dnmemiz, onun uzak ve akn olmas anlamn tamaz. Eliadenin kutsal; bugnk gndelik yaammzda kutsallkla ilikisini kuramadmz pek ok eyi ierir, yaam alanmz doldurur. Kutsal ister bir tata ya da bir aata ya da bir insanda tezahr ederek grnsn, her zaman ayn eylem; doal dnyamzdan tamamen farkl, fakat orada bulunan doal bir nesnede apak ve belirgin olan bir gerekliin yani kutsaln ortaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 13

kn ifade eder. Modernleen insann kesintisiz biimde kutsal olanla ve uzak gemiiyle arasna mesafe koymu olsa da hayal gcnn matrislerini kramamtr. Gnlk yaamn her alannda devasa bir mitolojik yn yeni olann iinde varln srdrmektedir., Eliadeye gre; Modern insanbir antropo-cosmos olan bedenin simgeciliini yeniden bulabilir. Yaplmas gereken onlar yeniden canlandrmak ve bilincin eiine getirmektir. Modern insan kendi antropokozmik simgeciliinin bilincine vararak yeni bir varolusal boyut elde edebilir.(ELIADE, 1993, s.14). Simgeler dzeninin bir ayan kutsal oluturuyorsa dier ayan oyun oluturur.Dans ile kutsal, dans ile oyun arasndaki balant bir katlmaya deil, bir kaynamaya, esasa dair bir zdelie ilikindirdans, kelimenin tam anlamyla en mkemmel oyun, oyunsal biimlerin en saf ve tam olanlarndan birinin ifadesi olarak kabul edilebilir.(HUIZINGA, s.209) Huizingaya gre dans; hareket ve ritim unsurlarna dayand iin mzikaldir ama yine de insan bedeninin oluturduu malzemeye bal olduu iin plastiktir.Dansn gzellii bedene ait olmasndadr.. (HUIZINGA, s.211) Dans eden bir bedene baktmzda her eyden nce iki deimez ve zorunlu e buluruz onda; bir imgeler karmaas ve bu imgeleri canlandran bir duygu. Bu iki e dans esnasnda bedende btnleir.Bedenden yansyan duygular imgelere dnr.. Bu yzden dnlen, zlen ve alan bir duygudur bu. Bu nedenle, ne duygu, ne imge ne de ikisinin toplamdr dans duygunun dnlmesidir. Ama Tangoda sadece oyun olan ey nemli deildir, orada oynayan, dans eden birey zne deil, bizatihi oyunun kendisidir. Bu anlamda oyuncular oyunun zneleri deildir, tersine OYUN, temsiline(darstellung) oyuncular vastasyla ular sadece( GADAMER, s.143). Oyun hakiki varln, oynayan kiiyi deitiren bir tecrbe olmasnda bulur. Bunun da nedeni oyunun kurallarnn keyfi olmas, bir hakikati gizlememesidir. ORTHOS Antik dnem Atinallarna gre bir erkein kendi bedenini tehir etmesi bir yurtta olarak sahip olduu vakarn toplumsal alanda gsterimidir. Bedenin bir g kayna olarak, iktidar balam iinde konumlanmas gnmze dein eril kltrn en nemli yaptalarndan biri olagelmitir. Bedenden duyulan gururun kayna, Antikitede sahip olunan vcut ss ile ilgili inanlarda yatar. Scak vcut, souk ve miskin bir vcuda gre bakalarna daha rahat tepki verebiliyordu ve daha ateliydi; tepki verdii kadar harekete geebilecek sya sahip olan scak vcutlar glyd. ( SENNET, s.27) Kadnlarn, klelerin, kyllerin beden scaklklarnn farkl olduu dnlr, Atinal yurtta erkein bedeninin de en scak beden olduu varsaylrd. Her zaman iki beden arasnda arzulanan ey bedensel srtnmenin sonucu olan syd. Hatta Pagan tanrlarn bile birbirlerini, insanlar batan karmalarnn, batan karlmalarnn temelinde yatan ey buydu. Bedensel ilikilerin yaratt enerji araclyla kltrlerini btnlkl hale getirirler, simgesel dnyalarn dengede tutarlard. Yunanca'da "dans ederim" anlamna gelen "koro" szc ilk olarak, sahnede dans eden, syledikleri arklarla oyunu aklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanmlamak iin kullanld. Danslar tasarlamak ve dzenlemek anlamna gelen koreograf szc de buradan gelir. Dans uygar olmann gstergesi olarak grlrken, bedenin eitiminin de nemli bir parasyd. Ge Antik a dnrlerinden Lukianosun duygu, tutku ya da eylemin davranlarla canlandrl olarak grd dans ile konuma sanatnn(retorik) arasndaki ortak paydann karakter ve tutkular canlandrmak olduunu belirtirken, gerek bir mimesis yaratabilen dans sanatlarnn felsefe, etik gibi bir dizi baka bilgi dallarnda da yetkin olmalar gerektiinin altn iziyordu.( NALBANTOLU) Grekler iin dans dinsel ritellerin nemli bir parasyd. Bununla birlikte onlar iin dansn anlam; bedenin tm hareketlerini, ifadelerini, taklit elerini, akrobasiyi hatta zel tarzda yry biimlerini iermesi zihinsel yaratcl artrmasyd. Festivallerde usta danslar dllendirilir, tm yurttalar katlmaya tevik edilirdi. Her dinsel kltn kendi ritellerini ieren farkl danslar vard. Anthema, Bookholos, Epicredros gibi. obanlar, kyller, her blge kendi kltrel zelliklerini tayan, gnlk hayatn bedensel ritimlerini ieren danslara sahipti. Antik alardan gnmze 200'den fazla dans ve isimleri kalmtr. Eski Yunanda Appolonian dans ile Dyonisionian dans arasnda kesin bir ayrm vardr. Appolonian dans, lyres, lutes ve kitharos denilen bir grup alg eliinde yaplrd. Bu dini festivallerde yaplan klt danslara gre daha yava, trensi zellikleri ar basan bir danst. Dionysian ya da Bacchanalian ad verilen dans ise, Dionisos klt ile ilgili olup, tutkulu, cokulu ve bedende gizlenen arzuyu da vuran bir danst. Amac, dans edenleri kutsal olana ve birbirine balamak olup,z olarak trajikti. Ayn zamanda erotikti, esritici bir dzensizlik iinde erotikti.(BATAILLE, 1997, s41) Bu iki dans arasndaki gerilim sanatn evriminde nemli bir adm olup, tragedyann doumunda ve antik tiyatronun ortaya knda nemli bir rol oynad. Yunanllar beden ss kavramn cinsiyetle ilikilendirmeyi Msrllardan hatta belki de

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 13

Smerlerden renmi olmallar. Msrllardan kalma bir papirste kemikler eril, et de dii ilkeye atfedilir .Aristoteles, erkei hareket ve yaratm ilkesine, kadn ise madde ilkesine sahip olarak niteliyordu; bu da bedendeki aktif ve pasif gler arasndaki kartln rnyd. (SENNETT, s.34) Antikite diil ve eril olann bedensel bir srekliliin iki kutbunu temsil ettiine inanmaktayd. Agorada bedensel davranlar orthos ynlendirirdi. Bir yurtta dier bedenlerin oluturduu kalabalk iinde dik yrr, beden dili yolu ile kiisel dinginliini da vurmaya alrd. Bir Yunanl erkek toplum iinde tehir ettii bedenini bir hayranlk nesnesi haline getirmiti ama kadnlar ehirde plak olarak boy gstermiyor, bedenlerini bir erkek gibi sergileyemiyorlard; stelik sanki ksz i meknlar onlarn fizyolojilerine ak gneli alanlardan daha uygunmu gibi ounlukla ev ilerine kapanyorlard. Beden ile politik durum arasndaki iliki kadim zamanlardan beri kurulan bir badr. Yurtta erkek, orthosun simgeler dnyasna ait iken geriye kalan dierleri pathosun dnyasna aittirler. Antik dnemin bu vcut ss anlay insanlar arasndaki utan ve erefle ilgili baz kalplar da retmitir. Diil souk, pasif ve zayftan, eril scak, gl ve girikene uzanan bir izgi zerinde insani deerin aadan yukarya doru artt bir yapy merulatryordu. Eski Yunan sanatlar arasnda hitabet, teatral ak, metaforlarn ve dil oyunlarnn zihinlerde yaratt derin inlemeler, mimlerin ve pantomimlerin enerji ykl beden kaslmalar orthosun temsil alanndadr. Tragedyada ise, acnn eip bkt bedenler ve zengin bir ritel toplam, pathosun karmak simge dnyasn oluturur. Yunan tragedyas, insan bedenini gllk ve btnlk idealinden en uzaa dt zamanlarda doal olmayan bir pathos hali iinde gsteriyordu. Bu anlamda pathos, orthosa karyd.( SENNETT, s. 51) Ac eken beden Antikitede grsel sanatlarn ilgi alanna ok girmeyen bir imgedir Gzellikle haysiyetin el ele verdii o arzulanan o soylu yalnlk ve sessiz ycelik, ac, rk, dehet, tiksinti, ksnllk gibi sinir sistemini bire bir uyaran duyarllklarn ve duygularn gsterilmemesi, en ok st rtk bir biimde hissettirilmesiyle mmkndr. Bu yzden estetiin ilk kural dnyay amaszca gzelletirmek ve sslemek deil, toplumun iinde ortaya kabilecek dman duyu ve duygular estetik olarak grnrle kavuturmamak, denetime almaktr. Gzellik buyruu, niha olarak ahlki bir buyruktur (SAYIN 2000, s. 164165). PATHOS Pagan toplumlarn insan, duyularyla yaad Aisthesis uzamnda yer alr. Fenomenleri duyulara ve duygusalla gdml klar. Aisthesisin alannda yaantlanan bir beden, kendi deerini bedensellii zerinden kurduu iin pathosa aittir. Pathos, tutku, iddet, ihtiras, dknlk ve arzu anlamna gelir. Vurgusu deitiinde ise; grm geirmi kii, hayatta bedel demi, tecrbe kazanm kii anlamna gelir. Bedeni bedensellie mahkm klan pathostur. Ac, ehvet, vahet ve elbette arzu bunlarn tm insan bedeniyle ilikilidir. Tragedya kahramanlar lmszl arzulayarak snr aarlar. Ancak snrn te yannda insann lml olduu bilgisinden baka bulunacak bir ey yoktur. O halde Pathos kanlmazdr. Atinallar insan hayatnn karanln ve krlganln bildikleri halde bedenin gcn yceltmilerdir Bir yandan yce, insann erefinin taycsdr, te yandan, hastalkl, lml olduu iin Pathosa aittir. Paradoksu gren filozoflar, iki zt eyin ayn anda var olacan, hatta varlk iin bunun kanlmaz olduunu dnerek, bu durumu tanmlamak iin Harmonia dncesini gelitirmilerdir. Romallar ise insan bedeninde kefetmi olduklarn dndkleri simetriler ve grsel dengeler sistemine dayal bir toplumsal tahayyle sahiptiler. Romallar bu bedensel geometriyi hkm srdkleri dnyaya dzen getirmek iin kullanrlard. Hristiyanlar ise glerini, bedeni hor grmekten alrlard. noli mi tangere sann Mecdeli Meryeme grndnde syledii bana dokunma(bedenime dokunma) sz hem nemli bir iman deeri ls olur hem de antik an sahip olduu beden imgesinden nemli bir kopuu ifade eder. Antik alarn bedenini sergilemekten gurur duyan, dokunmaktan ve dokunulmaktan haz alan bak ve inan, ya da bak ve itaat et mottosuna sahip insan, Hristiyanln bedenden duyulan bir utan hissine sahip olan, dokunmadan, grmeden, sadece duyumsayarak inanmay tercih eden bir insana dntrd. Pagan dnyasnda bedensel ac insann olgunlamasnn bir lt saylmazd. nsanlar strapla karlaabilirler, ondan bir eyler renebilirlerdi ama onu aramaya da kalkmazlard. Hristiyanlkla birlikte bedensel strap yeni bir manevi deer kazand. Amalanan; bedenin yaratt zilletten uzaklap, Tanrya daha ok yaklamakt. Kilise Babalarna gre; bedenin artk arzulamamas, dokunmamas, gzel eylerin tadn ve kokusunu almamas iin her trl duyumsal uyarnn kesilmesi gerekiyordu. Ksacas beden gnahkrd ve gnahn bedenden temizlenebilmesi iin bedenin ve hazlarnn terk edilmesi artt. Hristiyanlk dnyay ynettii lde onu erotizmden kurtarmaya almtr anlk zevke bir sululuk anlamndan baka bir ey brakmamtr( BATAILLE, 1997, s48). Din iin eytan batan karmann simgesiydi. eytan bu stratejiyi bir byc ya da k olarak tasarlar, bedenleri gnaha sokar, ruhlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 13

cehenneme gnderirdi. Hristiyan bedenleri bir melankoli sarmt ve bu melankoli insanlar, ac ekmelerine neden olan ktlkler ve gnahlar ile kilisenin vaat ettikleri zerinde dnmeye itiyordu. Hristiyanlk Pathosla yine beden zerinden bir iliki kuruyordu ama bu iliki Kadim dnyada grlmemi bir iliki biimiydi. Genel olarak Pathos evreninde, politik olmayan bir dnyada smrye, baskya isyan etmek yerine insanlarn kendi sessizliklerine gmlmesi ve tepkilerini farkl biimlerde oluturulmas gelenei vardr. Kadim dnya Pathosun bu dnyadan yok olacana asla inanmamtr. Zaten tam da bu yzden acy tanabilir klan yollar aranmtr. Riteller, mistik ve panteist almlar bu yolun konaklama yerleridir. Ritel, toplumun alt tabakalarnn kar karya kaldklar aalama, hor grme,, disipline edilme siyasetine kar tepki verme biimlerinden biridir; riteller daha genelde bedeni zgrletirerek yaamann ve lmenin getirdii aclar katlanabilir klarlar.Ritel bir toplumsal form oluturur; insanlar bu form iinde reddedilmeyle pasif kurbanlar olarak deil aktif failler olarak baa kmaya alrlar ( SENNETT, s. 69). Mzik, sz ve dans, Pathosun dnyasnn beden zerinden resmedilmesinin aralardr. Beden simgelerin taycs beden iktidarn merkezindedir. Pathos dnyasnn balca stratejisi batan karmadr. Batan kartma simgeler evrenine hkmetmeyi temsil eder; oysa iktidar, gerek evrene hkmetmeyi temsil etmekten ibarettir(BAUDRILLARD, s.17). Batan karlmak, kendi arzunuzdan vazgemeyi gerektirir. Batan karmak tekini kendi arzusunun dna ittirmektir. ETHOS Erken modern dnem iki kart tutumu iinde barndrr. Bir yanda Hristiyanlktan gelen bedene olan gvensizlik, onu ktlkle, gnahla, dle, lmle zdeletiren bir bak as varken, bedenin grn ve cinsellii konusunda erdem taslaycl revatayken, te yanda, Rnesans bedenin plakln yeniden kefedilmesini ve fiziksel gzellik kavramnn yeniden itibar kazanmasn salar. Dnya zerindeki kltrlerin ounda pre-modern ethos (Cemaat ethosu) beden zerinden kurar kendini. Bedenin gndelik alkanlklar, riteller, bunlarn yan sra treler, namus kavram zellikle kadnn bedeni zerinden grnr olurken, eref erkein tad ve gcnn kayna olduunu varsayd bedeniyle toplum iinde grnr kld bir kavramdr ve elbette ki bedenin kendi evresinde kurduu iktidarla ilikilidir. Aydnlanma dncesi, Pathos zerinden kazanlan erefin yerine, Pathostan kurtulmay hedefleyen bir haysiyet anlayn yerletirdi. Akl ve bilim, insan strab karsnda zm retme vaadinde bulunuyor, Pathosun evreninde mevcut ritellerin saaltc, acyla aktif olarak ilgilenmesi yerine, ona kar zafer kazanmay istemekteydi. Kanta gre haysiyetli olan ey, her trl greceliin tesinde yer alan bir eydir. Kiinin btn dsal belirlenimlerin tesinde kendini isel olarak gerekletirerek kendi mutlak deerini oluturmasna baldr ve isellii denetimsiz biimde etkileyen btn duyular, bu mutlakln oluturulmasna engeldir. Kiinin kendini isel olarak gerekletirebilmesi ise, kendi iindeki haysiyetli ve evrensel insanlk merkezini bulmas ve kavramas anlamna gelir.(SAYIN 2000, s.165). Bu haysiyet dncesi bir yandan Orthosa (dik yrme, doru dnme) gnderme yaparken, te yandan kiinin kendi iindeki genellik merkezini kefetmesini ifade eder. Beden zerinden kurulan bir eref anlaynn yerini genel bir haysiyet anlaynn almas sz konusudur. Haysiyet artk eref gibi kazanlan bir ey deil, isel bir keif sonucu herkesin dahil olabilecei genellemi bir algdr. Bu bak Kant ahlaknda ilgin bir sonuca yol aar: Haysiyetlilik uruna bedeni duyumsallndan etmeli ve kiinin bedene dair duygusall hor grlmelidir. Haysiyet, duruma msait yanardner bir deikenlik olmad iin, bedenin duruma msait olan yannn, aistihesis uzamna bal grngselliinin bilinli olarak yenilmesi gerekir. nk kii, duyularyla yer ald aistihesis uzamnda grnglere kendi tasavvurlar erevesinde yaklamakta ve haysiyet gibi mutlak bir deeri, duyusalla ve duygusalla gdml klmaktadr. Oysa aisthiesis alannda yaantlanan bir beden, bedensellii almad ve kiiye mutlak bir deer bahetmedii srece pathosa ilikin ve patetiktir. Haysiyet uruna patolojik nesnenin apatikletirilerek pathostan indirgenmesi, znenin mesafeye davet edilmesi gerekir bedeni ona bakan zneye dair her trl pathostan erkin klmak gereklidir haysiyetlilik adna. ( SAYIN 2000, s.173) Bedeni bedensel zelliklerinden syrarak, kiiyi pathosa bal her eyden uzaklatrarak, bedenin tesinde var olan bir eye ulamaya alan Kant, bedensel arzuyu da buna dahil eder. Arzu, dier bedeni, en yce ve haysiyetli ey olan insan bedenini zevk alnabilir bir eye, zevk alma zellii ile de doaya aykr bir eye yani tiksinti verici bir nesneye dntrmektedir. Arzulayan insan bedeni -Kant yle der-, kendini dayatr. Kendi tesinde bir eye gnderme yapacana kendi zevki ve kar iin kendini dayatan bir beden ise tiksinti uyandrcdr. tahn denetleyemeyen ve apatikleemeyen bir bedendir bu; oysa estetik uzlam uruna bedeni zneye gdml bir pathostan kurtarmak gerekir. ( SAYIN 2000,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 13

s.174) nk Pathos bedeni eip bker, bata ifadesi olmak zere gzel olan paralar. Bedensel btnln ortadan kalkmas bedenin haysiyetini zedeleyen bir eydir. Hristiyanlkla, Antik Yunan harmanlayan Aydnlanma tasavvurunda beden, tam eklini alm, btnlne kavumu bir ey olduu iin ve olduu srece gzel ve haysiyetlidir. Burada, tamamlanm, snrlar belirlenmi, dardan bir birey olarak grlen bir beden bulunur ve bu bedenden taanlar, fkranlar, szanlar yok edilmi, gizlenmi veya terbiye edilmitir. Kltr tarihinin nemli bir blmnde, moderniteye kadar; fizyolojisi ok souktan ok scaa, ok kadnsdan ok erkeksiye uzanan tek bir beden imgesi zerinde az ya da ok bir uzlama sz konusudur. Modernite ile birlikte kesin olarak kadn erkek beden imgeleri birbirinden ayrlm, kadnlar ve erkekler neredeyse ayr trler olarak grlmeye balanmtr. Bunun nedeni Aydnlanmann filozoflarnn beden zerinde ikili bir sylem gelitirmeleridir. Erkekler zerine erkek ve kadnlar zerine erkek sylemi. Bylece kadn ve erkek iin iki ayr konuma, betimleme ve tanmlama tarz ortaya kt. Bu sylemin znesi elbette, znel duruundan vazgemeksizin kendisini kendi syleminin nesnesi olarak da alan erkekti. Kadn dsal bir stratejik noktay muhafaza ederken onu snflandran bir sylemin nesnesiydi ( DUBY-PERROT, s.306) Cinsiyet hibir zaman yalnzca maddi, biyolojik farkllklarn bir sonucu deil, sylemsel pratiklerle biimlenen ve iaretlenen bir eydir. nsann toplumsal varoluuna btn ynleriyle ekil verir ve tm eitsiz g ilikilerine model oluturur. COSMOS Simgeselliin egemen olduu bir dnyada yaayan pre-modern toplumlarda mevcut sistemin iinde st snflara ait olan, ancak iktidar ilikileri erevesinde kendini kuran ve tamamen toplumsal stat zerinde konumlanan bir EREF grnn yan sra; kavgac, gururlu, sk sk hapse giren; yar kyl ya da rnein Buenos Airesin kenar mahallelerinde yetimi bir portenoolan kabaday Gaucho veya Compadrelerin beden zerinden deklare ettikleri bir EREF algs daha vardr. Gmenlerle tka basa dolu pansiyonlarnda yasalara aykr ilerin dnd, sokaklarnda arap ve eker kam raklarnn iilip ya erkek erkee dans olan Bailetesin ya da sonu lmle bitebilen kavgalarn yapld, muhabbet tellal cafishio nun, ya da kenar mahalle dilberi milonguitalarn boy gsterdii sokaklarda ve ac, tutku ve elencenin birbirine yaratt batakhanelerde talyanca, Franszca ve Almanca szcklerin karmyla ve bazen de uydurma szcklerle oluan, olduka kfrl bir dil olan Lunfardo ile, buna elik eden ve gcn kayna olarak beden gsterimi biiminde bir dans ortaya kar. Tm durular, hareketler, ifadeler kendi cosmosunu kuran bir tr mzikli mim tiyatrosu gibidir. Batan karma, meydan okuma ve oyun her figrn iine szm, bedenin acsn, tutkusunu, cinselliini edepsizce da vurmaktadr. Tango bir yanyla erosun, te yanyla thanatosun arasnda bir yerlerdedir. Erotizm; ritel, batan karc, kkrtan bir eylem olarak ortaya karken, lm de meydan okumann tamamlannn alameti farikasdr. Tangonun ethosu, Goucho, compadre nin ya da milonguerann pathosudur. Tango etik, estetik ve adalet duygusuna deil, kar, g, atmaya dayanan bir ethosa sahiptir. Tangonun tek nesnesi tm simgesellii iindeki insan bedenidir. Tangonun kkenlerine baktmzda orada spanyol kkenli mziin, yerli dans ve ritimleriyle karm eklinde ortaya km olan Habaneray grrz. Orada, gnmzde hala varln srdren milongay buluruz. Milonga, o devirde Montevideo ve Buenos Airesde bulunan zencilerin (Afrika'nn ve Gney Amerika'nn yerlilerinden sz ediyor) Candombe adl kareografik gsterilerinin ritmiyle Habanerann melodik yapsnn birlemesinden oluan dans ve mzik trdr. (AKGN, s.9) lk dneminde tangonun folklorik bir yaps vardr. Bu yap iinde MAUSSun deyiiyle teknik eylem, fiziksel eylem ve byseldinsel eylem ajan (dans) asndan birbirine karr.Eylemin geleneksel ve etkili olmas gerekir. Eer gelenek yoksa hibir teknik ya da hibir aktarm sz konusu deildir. (MAUSS s.474) Bu anlamda Tangonun ilk dneminde ortaya kan, bedenin ayinsel davran ve belli bir zihinsel duruma balanabilecek psikolojik momentumdur. Bedenin ve ahlki ya da zihinsel sembollerin akt bir zeminde tango, kendini hem kutsaln, hem oyunun iinden, bedenlerin arzusunu yanstacak figrler araclyla var eder. Tangonun modernleme srecinde ilk dnm, melez bir kalabaln oluturduu byk Latin Amerika kentlerinde ortaya kar. Bedenin geleneksel anlatm olanaklarndan fazla uzaklamamakla beraber ok daha erotik bir yapya kavuacaktr. Burada ortaya kan erotizm, hala bedenin varolula ilikisinin gerilimidir. Bir alt kltrn temsilcileri, bedenleri araclyla varlklarn grnr klma arzusundadr. Genelev dnyasnda, sokaklarda balayan ve erotik ve saldrgan yapsyla orta ve st snflar rahatsz eden bu dans ksa zaman iinde kk burjuva ailelerinin rabet ettii ak hava elence gazinolarnda biraz daha edepli haliyle artk yadrganmamaktadr.( AKGN, s.7) Bedene yklenen anlam biraz farkllam,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 7 of 13

pornografik ve saldrgan figrler yerlerini batan kartmaya ve snr olgusunu ihlal etmeye aran hareketlere brakmtr. 1516. yy.lar iinde, bedensel kodlar yava yava ortaya kmaya balayan sosyal danslar; kurulmakta olan yeni bir dnyann ilk gstergelerindendir. 15. yy.da dans hakkndaki ilk klavuzlar grlmeye balanr. Bu metinler dans esnasnda duygularn bastrlmas, bedenin hareketlerinin disipline edilmesi, bedenin farkl duruu ve hareket teknikleri hakknda ilk prensipleri ortaya koyuyorlard. Kurall dans, ynetici snflarn alt tabakalarla aralarna izdikleri snr belirleyen ritellerdendi. Bu danslar daha dik bir postrle ve daha az belden aa hareketlerle icra ediliyordu. (ERTEM,) Hareketi tamamlamaya, btnlemeye arlk veren bu danslar, popler danslarn temelini tekil eden belli duygular canlandran hareketlerden, mimiklerden, dansn iinde hareketin ynlendiricisi olan evren imgelerinden, kltrel gelenein iinde yer alan byden arndrlm, byk lde seklarize edilmeye balanmtr. Modernletirilen dansn tarihi, kapitalist rasyonelletirme ve dzenleme srecinin beden zerindeki tasarrufudur. Ayn zamanda bir asli insan faaliyeti olarak oyunun da terbiye edilmesini ieren bir sretir bu. Tangoda bat merkezli uygarlatrlma, rasyonelletirilme srecinden kurtulamamtr. Bu srete etnik-folklorik, otantik niteliklerinden uzaklam, evrensel bir nitelik kazanmtr. Tango eitimi bir dans tekniinin bedeni nasl oluturduunu, dntrdn, ekillendirdiini bize hikye eder. Tekrara dayal altrmalarn bedeni nasl etkilediini, bedeni her bakmdan yeniden yaratmak zere dzenlediini ve bunlarn sonucunda bedeni tarif etmeye yarayan imgeler, simgeler toplamnn da nasl deiebileceini bize anlatr. Bedeni gelitirme yntemleri, yani bedeni kalba dken, ekillendiren, dntren ve aslnda yeniden yaratan tm disiplinler; duruu, davran tarzn, grg kurallarn, eyleme biimlerini, bedeni gsterme ekillerini tm pratikleri etkiler ve kapsar. nsan davranlarnn kltrler aras farkllklarna ve renilmiliklerine dikkat eken M.MAUSS olmutur. (MAUSS, s.471). Bize doal gelen genellikle neden ve nasl yaptmzn farknda olmadmz ama gndelik hayatmz srdrmemizi mmkn klan birok hareketin doal ve kendiliinden deil, renilmi olduunu syler. Sonraki dnemlerde Foucault ve Bordieunun yapt bedensel disiplinler ve tekniklerle ilgili almalara nclk eder. Yeni teknolojilerin yedeklemesiyle ivmesi artm bulunan kltr endstrisi, dans da pek ok dier yaam etkinlii gibi seri retim dzeninin ileyiine tabi klmtr. Danslarn bedenlerinin ve ruhlarnn(bodysoul) bir makine gibi alglanarak mkemmellik kazanmas iin altrlmasdr. Sadece bedenin devinim biimine odaklanan bu yntemi danslarn da rahatlkla kabullenmesidir. "Kendi bedencanlarna yabanclaarak, onlar kuatan koullar, nesnel durumu bilmeden kanksar, dahas iselletirirler. (NALBANTOLU, s.4) Bedeni tanlan giysi, kullanlan aksesuar gibi salt maddeye indirgeyerek, hareketi de niceliksel olarak llebilir ve standartlatrlabilir bir izgiye ekerek kurulan yeni bir beden imgesinde, beden bir retilebilir malzemeye, bir yap-boz meknna dnmektedir. Ann tesinde bir etki brakmayan, bir gz boyama bir sahte etkinlikten teye geemeyen makinebedenlerin sergiledikleri salt teknik beceriklilik, gsteriden ok gsterie ynelik tavrnn olduu yerde, bedenini tkr tkr ileyen bir makine, kullanlabilir bir malzeme gibi grmek yerine" kendi bedencann ayn bedenin dirimgcnn dansa zg biimde vcd bulmasna izin verecek ekilde alglayp hissederek, gereken duyarllkla hazrlamak (NALBANTOLU, s.11) gerekir. Tango bir ekilde balangta sahip olduu otantik yapy terk edip, kltr d bir eyemodaya, mamul bir rn baaryla taklit etmeye alan insanlarn abalarna dnt. Bu gnn tangosu, figrlerinin karklna ramen olduka monotondur. Her adm her hareket amacndan sapmadan, pathosun dnyasndan etkilenmeden, kendini brakp snrlar ihlal etmeden mkemmellik iinde yaplmaldr dncesinin egemenlii sz konusu. nk tango yapanlar yaptklarnn ancak seyredildii lde bir deer kazandnn farkndalar. Baklanla kurulan iliki aslnda bir seyir ilikisidir. Birok eyin gsterildii iin grnd, grld kadaryla var olduu, sergilendii iin seyredildii ve izlenildii kadaryla deer kazand bir toplumu iaret eder. Bu durum da bedenle ve bedenler arasnda kurulabilecek bir yaknlk ilikisinin tm imknlarn ortadan kaldrmakta. Tango ne glnn enerjisi, ne zayfn tepkisidir. zerlerinde birbirlerine kar yrdkleri ve birinin, dierine yenik dt, teslim olmaya hazrland bir sahnedir grnen. Bedenlerin arasnda alan mesafelerin simge ykl olduu, danslarn birbirine karlkl tehditler savurduklar, bedenin tekinin bakna sunulduunda, bak tatmin etmek ya da kkrtmak iin rgtlendiinde engebeli zor, fakat bedenlerin birbirine yaslandnda sevecenliin lts gzlerde yansdnda da dz ve kolay bir hayali mekndr tango. Ama onu eitler aras bir mcadelenin gerekletii kapal bir alan olarak grme hatasna da dmemek gerekir. EROS "Nesne burada olsa da, olmasa da, istek her zaman ayn deil midir? Nesne her zaman uzakta deil midir? Kendinden geme bir deildir, iki szck vardr: Pothos, burada olmayan varla

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 8 of 13

duyulan istek bir de Himeros, buradaki varla duyulan istek, daha yakcs." (Barthes,s22) Platonun Kratylos diyalogunda; Pothos ve Himeros Erosun oullar olarak geer. Yani Eros, erotizmin oyunlarnn ve akn sevecenliinin ifte olanadr. Eros, uzun devirler nce kayplara karm bir kutsaln tehlikeli ve yasak gcnden kalma bir eyler tamaktadr kendinde. Kutsaln iinden domu erotizm, dil ncesi yaamla ilintilidir. Erostur o, logostan ncedir. Eros okunu atar ve bedeni yaralar. inde bulunduumuz ada bir trl kabuk balayamayan bir yaraya sebep olur. Szden, Tanrdan, imgeden ayrlmaz bir bedenin varln unuttuumuzu, bu unutmann bir bedeli olduunu derinlerde bir yerde hatrlatr bize. Siyasal yasayla, toplumsal kurallarla beden zerinden bir ethos yaratm olan akn kutsal (tek tanrl dinler), Erosu haysiyetli bir bedensel ahlkn etkisiyle evlilik yasasna uymaya zorlad. Bedensel olann bastrlp arzunun eksik kald bir izgide Erosun toplumsallatrlmasnn bedelleri ise ar oldu (Ricoeur,). Erosun oullarndan Himeros gzetim altna alnrken, Pothos gklere karld. Bu durum gnmzde birbiriyle atan iki ayr davran gzergh yaratt. Birincisi akn kutsallatrlmas, dieri bedenin kutsallatrlmas. Ak kendi kutsaln, kurumsallk kltr iinde sevecenlik, adanma (AGAPE) balam iinde eritmeyi denerken, evlilik yoluyla hiyerarik olmayan cinsel arzu, hiyerarik ilikilere uygun efkate dayal bir sevgiye dnt. Beden; alkanlklarn, bastrmalarn, ikiyzl ballk sisteminin nesnesi haline geldi. Bedenin kutsallatrlmas ise bir beden fetiizmine dnerek bir yanyla porno endstrisini yaratt, teki yanyla anlamszl reten medya dnyasn besleyen bir imge retme merkezi haline geldi. Her iki durumda da beden younluunu ve aurorasn yitirdi darald ve saydamlat. 1960lardaki feminist hareketler kadn erkek karsnda kleletiren, ona kendinden vazgeme ethosunu alayan basmakalp romantik ak eletiriyorlard. Vurgu aktan arzunun tatminine, engelsiz haz duymaya doru kayyor, ama bu durum cinsellikle duyguyu eskiden beri ayr olgular olarak ele alan erkeklerin tketme arzusuyla birleince baka trl bir smrye yol ayor; kadn bedeninin nesnelemesi hzlanyordu. Ardndan eve kapallk ve kendini adama syleminden syrlm bir ak ve sevgi anlayna yaklaan kadn hareketleri, yaknlk, samimiyet, sreklilik, iten bir iletiim gereksinmesi gibi deerlere nem veriyor bedenlerin erotik etkilenme srecine vurgu yapyorlard. Psikolojik kltrn n plana kmasyla birlikte ak bireyselci kltrel niteliklerle, zerklikle, mahrem mutlulukla, duygusal younlukla, tekine doru kendini amayla bir arada dnlyordu. Ama bireyselci kltr kadnlar ve erkekleri farkl biimlerde etkiliyor, kadndan farkl olarak erkein batan karma yaklamnda bir kendisi iin tketmek arzusu, bir gnen hedonizmi yatyor. Gnmzde her iki cinsiyetin konumlarndaki yapsal ayrlk devam etmekle birlikte, serbestlik marjlar, rollerdeki dalgalanmalar artk sistemin bir paras oldu. Batan karma bir tutku olarak yaanmyor, sadece talep ediliyor, arzuya bavuruluyor ve gerekletiriliyor; bir deiim deeri gibi iliyor ve toplumsal ilikilerin cilalanmasnda kullanlyor. (BAUDRILLARD, s.215) Tango, bedenin snrlarn tenin tesine tar tenin snrlarn yeniden izer. Burada bedenin btnsellii, bu btnln limitleri, bedenin nerede balayp nerede bittii, bedenin teki bedenle ve dnya ile ilikileri farkllar. Salt bir birlikte hareket etme, uyum gsterme estetii olmayp daha ok bedenler aras bir younlama ilikisine dikkat eker. Bir tango sahnesinin etkili olmasn salayan, yce ile i ielii ve bundan kaynaklanan younluudur. Eer dansn iindeysek gerekletirmekte olduumuz ya da ardmzda braktmz her figrn iine szm, yce ile ilikisi olan ve bizi alt st eden o duyguyla iletiim kurabildiimiz birka saniye vardr. Gzel snrl ve belirli yarglar ifade ederken, YCE snrszl ifade eden yargdr. Gzellik hayal gcmz ve anlama yeteneimizin uyumu sonucu ortaya karken ycelik bu iki yetinin uyumsuzluu ile ortaya kar. Yce iddetin estetii ve erotizmini ierir. artr, rpertir. sel bir cokudan kaynaklanr, isel bir gcn kendini dlatrmas, gstermesi ve bedenden yansmasdr. Erotik tutku, bir bakasna teslim olmay, bedenlerin bulumasnn yaratc boyutuna kaplarn amay ierir. Varl kuatan edep duygusu bir sreliine askya alnr. Bamsz bir zne olarak zlenen, ideal bir ben gizlendii yerden sahne klarnn altnda durur, arzu tm hametiyle gelir ve bedenin tm savunma tertibatlarn ele geirir. zne yeniden olumayla, yitip gitme arasnda, kendini hazza brakmayla denetimi tekrar ele alma arasnda, yarglamaktan ve akln gzetiminden vazgemekle bedenin ve zihnin snrlarn yeniden kefetme arasnda tereddtte kalr. Alldk olann rahatlna dnmek yerine, hayal gcnn karanlk dehlizlerinde savrulmaya balar. Bataillede esrime ile birlikte insan iin en nemli i deneyim olan erotizm, birey olarak varoluun yadsnmas olaydr isel bir paralanma vardr. Erotizmde ve esrimede varolu bir snr noktaya gelir, ayrr, ayn anda bilin kaybolur, sreklilik gerekleir.(BATAILLE 1995, s. 15). Bilimin rasyonel paradigmasnn alg kaplarndan geriye evrilen o yakc. lmcl deneyim hemen orada, bedenin iinde gerekleir. Tangonun ortaya koyduu deneyim snrlar ortaya karan bir arzuya alr. Her trl ince ve buyurgan bir iktidar karsnda ksnllk arklar syler.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 9 of 13

Birini arzulamak, kendinden vazgeile, tekinde varolmak arasnda bir yerlerde kalmak anlamn tar. Arzunun karmak ve bazen paradoksal yapsn tanmak ve znde iddet ieren doasn zmek gerekir. Bir tutkuyu yaayan her birey, bir bakasnn bedenine sahip olmak ve bakas tarafndan sahip olunmak ya da bakasn ynetmek ve bakas tarafndan ynetilmek arasnda gidip gelir. Bu itkisel yap, itkiler ve yaratt iddet tarafndan ele geirilme ihtimalini de mmkn klar. iddet, doamzn bir parasn oluturmakla beraber, hayatmz sresince az ok ynetmeyi rendiimiz, denetim altna almaya altmz ama asla tam anlamyla ondan kurtulamadmz bir itkidir. Evrensellik iddiasnda bulunan her cinsel etiin gz nne almas gereken ey udur: Bakasyla erotik ilikinin ierdii tensel duyarlk, jest, etkilenme ve etkileme iinde kii kendisi iin daha evvelden izdii erotik snrlar aabilir, yeni snrlar icat edebilir. Bedensel snrlarmz zamansaldr ve bakasyla erotik karlama bu snrlarn dnmesi imknn iinde tar (DREK, s.6). Bedene ynelen iddetin bir tahrik ve arzu unsuru olduunu, znde cinsel bir nitelik tad fikrini savunmak farkldr, tutkunun ierdii, consensusa bal iddeti kabul etmek farkldr. nk bakasnn arzusu bizim arzumuzun dlatrlmasyla ortaya kar. Her tutkulu ilikide bireyler arzunun hem znesi, hem de nesnesi konumundadr. Ama taraflardan biri dieriyle ayn haklara ve ayn konuma sahip olduunu inkr ettii takdirde ilikinin zemininde dz iddet ortaya kmaya balar. Bedenin kullanmnda grnr olan tek ahlki lt RIZA kavram gibi grnyor olmasna ramen rzann temeli olan karar verme yetisinin zgr olup olmadn nasl bilebiliriz? Herhangi bir nedenle paraya ihtiyacmz olduunda, kazanmak iin bir seim yaptmzda rzamz zgr mdr? Kendisine herhangi nitelikte bir tazminat denen her birey bedenini nesneletirmekte deil midir? Bedenin nesnelemesi, kimliin de nesnelemesi anlamna gelir mi? Bununla birlikte bedeni sahip olduumuz bir nesneymi gibi dnmek, bir ev, giysi gibi ele almak, ona btnyle yabanclamann nn ayormu gibi grnmektedir. Her trl insan ilikisinin sadece bedenden getiini ve ancak beden araclyla retilebildiini ama her bireyin tabi olduu var olusal engellerin mevcudiyetini unutmamalyz. Mutlak bir zgrle ancak bedensiz ruhlar sahip olabilir. Erosun ilgisi bedenin iine ynelikse, logos bedenin dyla ilgilenir. D beden bir snrllk deildir ama normatif ve temsiliyettir kamusal alandadr. KAOS Erkek ynetir, kadn uyar, grnrde tangonun dzeni budur. Bu bir iktidar ilikisinin, dzen adna dans eden bedenler arasnda kendisine bir yer bulmasdr. ktidar, taraflar arasndaki herhangi bir iliki biimi deildir. Erkein kadna birilerinin tekilerine ynelik eylemlerinin tarzdr. Elbette srekli yapsal bir olanaklar uzam iinde yer alr ama iktidar ancak edimler olarak vardr, birileri tarafndan dierlerine uygulanan bir eylemdir. Bir iktidar ilikisini tanmlayan ey, teki beden zerinde dolaysz olarak etkide bulunan edimlerden ziyade, bakalarnn davranlarn, eylemlerini etkileyen, ekillendiren, ynn tayin eden bir eylem tarz olmasdr. Beden zerinde, eyler zerinde eyleyen bir iddet ilikisidir. Bir tango figrnde olduu gibi, zorlar, eip bker, tekinin tm olanaklarn elinden alr ya da daha en batan izin vermez. Kar kutbu ancak edilgenlik olabilir. Her dzeyde grnrl olan oyun-dans bir sreklilik iinde ortaya kar gibidir. Yneten erkek ve ynetilen kadn tarafndan gerekletirilen figrler; mekna iaretlerini koyar, bedenlere eril bir bellein izlerini kazr, tarihin iinde olumu bir syleme srekli gndermeler yapar ve tm bunlar byk oranda gsterge retimi ve dei tokuu yoluyla ilerler. Fakat kesinlikle iletiim ilikilerine indirgenemez. ktidarn kendine zg bir nitelii vardr. Belli terbiye teknikleri, tahakkm sreleri, itaat elde etme biimleri gibi amal etkinlikleri de ierir ( FOUCAULT 1998, s.160). ktidar, rza zerinde kurulu bir iliki deildir. Kendi iinde iktidar zgrlkten feragat, bir hakkn aktarlmas, tek tek herkesin sahip olup vekletini birka kiiye verdii bir ey olarak tanmlanamaz. Bununla beraber bu, rzann iktidar ilikisinin var olmas ve kendisini srdrmesi iin bir koul olamayaca anlamna da gelmez. ktidar ilikisi nceden beri var olan ya da srekli bir rzann sonucu olabilir. Ancak doas gerei bir mutabakatn ifadesi deildir (FOUCAULT 1998, s.161). Ama kendini gizleyen her iktidar ilikisi bir mutabakat grntsnn altna saklanr. Elbette, iktidar ilikisinin olduu yerde mutabakat salamak kadar iddet kullanmak da vardr. nk bunlarn olmad yerde iktidarn varlndan sz etmek gtr. Ynlendirme terimi bir dansn mekn iinde yuvalanm iktidar ilikilerini daha iyi anlayabilmemizi salar. Ynlendirme, ayn zamanda hem dierlerini (u ya da bu derecede kat olan zor mekanizmalaryla) istenilen yere srkleme edimi, hem de u ya da bu lde ak olanaklar alannda davranma biimi demektir. ktidar uygulamas ynlendirmeleri ynlendirmeyi ve olaslklar dzene koymay ierir.(FOUCAULT 1998, s.162) Aslnda hayatta da tangoda da iktidar olgusu belli bir zemin zerinde karlama ve taraflarn birbirine cephe almasndan ziyade bir ynetim dzenlemesinin iinde ortaya kar. Burada artk ynetim bedenler arasndaki uzlama dayanan basit bir egemenlik ilikisini deil de, zerinde nceden dnlm, hesaplanm, tekilerin davran rgtlemesini ynlendirmeye uzanan bir eylem klavuzu nitelii tamaya balyordu.Bu anlamda ynetmek, bakalarnn eylem alanlarn yaplandrmaktr. (FOUCAULT 1998,s.162). Tam bu noktada iin iine zgrlk dncesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 10 of 13

admn atmaktadr. Modern iktidar ancak zgr zneler zerinde ve zgr olduklarn dndkleri srece uygulanabilir. Yani bir anlamda zgrlk ve iktidar bir dlama ilikisi iinde olmayp, birbirine ihtiya duyan ve ayn zeminde beslenen iki kavramdr. zgrlk sadece iktidarn n koulu olmakla kalmayp, iktidarn tm katmanlara yaylabilmesinin de nedenidir. Ama ayn zamanda snrlarn belirlemeye alan iktidar uygulamasna kar kmadan varln grnr klamaz. Aslnda zgrlk ne snrllkla ne de snrszlkla ilgilidir. Heideggerin deyimiyle zgrlk, varln kendisini gerekletirmesine izin vermektir. Ama ancak snrlara ulalnca her ey mmkn hale gelir. ktidarn temel sorunu da gnll olarak bedenin tekine teslim edilmesi deildir. zgrlk iktidarn ileyebilmesi iin gereklidir, zgrl iktidar ilikisinden ektiiniz anda bu salt ve kaba bir iddet, tahakkm ilikisine dner ve o noktada iktidardan sz edilemez. Bu yzden zgrlk, iktidarn bir n kouludur ve ona ikindir. Direnme, kanma, kurtulma ihtimalinin bulunmad bir iktidar ilikisinden sz edilemez. ktidar ilikisi, iktidarn sahip olduu ak ya da rtk iddet ve zgrln snrlar ama arzusu ayn potada erimek durumunda kalr ktidar ve zgrlk bu noktada kendilerini kabullenme ya da atma ilkesi zerinde deil, kkrtma zerinde kurmaktadrlar. Tangonun varlnn nedeni olan batan karma post-modern tketim toplumlarnda simgesel niteliini kaybetmi ve bir tr ayartma srecine dnmtr. Cinselliin dna tarlp, yaamn tm alanlarna bir sel gibi yaylarak slatrlm bir batan karma replikasna ya da Baudrillardn deyimiyle simulakrna dnerek, hayat dzenlenmi bir vitrin olarak ve Disneyde geen bir elence gibi tahayyl eden insanlar iin, tm bir hayat kaplayan zihinsel bir srece dnmtr. Sistemin daha nceki simgesel dei toku evrenine ait bir sre olan batan karma adl meydan okuma biimi salt bir ekonomik olguya indirgendiinde, beden geri plana itilmi, nesneletirilmitir. Beden nesneleirken, nesne kiiselletirilmektedir. Modaclarn, reklamclarn, medyann ve her alana zg tasarmcnn nesneyle zne arasnda ve onlarn evresinde kurduklar aprak ilikiler a, ieriinden koparlm nesnelere ve elbette bedenlere, stat, prestij, biriciklik algs yklemektedir. Tangoda erkein iktidarn tehirinin ve kadnn iktidarn grnrln krmasnn ya da paralamasnn ve tekrar retmesinin gerekletii zemin kkrtmadr. Kkrtmann kendisi kaotik bir yapdadr ama bir yandan erosa (tutku),dier yandan Logosa(sylem) alr. Kkrtma, kendini douran batan kartmann hem tetikleyicisi hem sonucudur. Hem arzusu, hem su ortadr, tekini sizin gl olduunuz alana ekme stratejisidir. LOGOS Logos grnr klma demek olduundan doru veya yanl olabilmektedir. Heidegger Antik tiyatroda, eylemi ifade eden sz-Logos, akln, bilginin, l, denge ve uyumun genelde anlamn kurucu esidir. Modern zamanlarda ise bilimsel saylann szclne soyunan Logos, hem dzeni kurarken, hem rasyonel akl kurumlatrrken, hem de ada moral deerlerin kayna olarak, kendisini artk neredeyse beden ve onun uzants olarak cinsellikle birlikte tanmlamaya balamtr. Dans bedenin sanatsal bir formudur; toplumsal cinsiyet farkllklar da bedenden doar. Dansa dair temel yaklam; beden imgelerinin temsil ve sunum biimleri ve bu imgelerle bireylerin toplum iindeki rolleri ve konumlar arasndaki ilikinin iaret edilmesidir. Beden bir kurgudur. ktidar ve arzu oda, toplumsal olann ve biyolojik olann birbirine kart, birbirini belirledii bir mekndr. Eril ya da dii bedenle doarz. Ama toplumsal cinsiyet(gender) biyolojik cinsiyetle rtmez, kendini onunla snrlamaz. rnein erkein toplumda bir erkek olarak tanmlanmas salt onun bedeninin zelliklerinden ortaya km bir ey deildir. Bu srete beden, iktidar rejimleri tarafndan dzenlenen, kurgulanan ana edir. Foucault bu noktada sylemsel zne kavramn gelitirir. zne sylemler araclyla ina edilir ve bir sylem biimi olarak insan bedeni yalnzca fizyolojik bir kendilik deil, ama kltrel bir kendiliktir. Bu ynyle de o, gstergesel bir nitelik sergiler. Beden, sylemin maddilemesi, sessiz dilidir. Farkl ideolojilerin insan tasarm ve dnya gr, oluturduklar beden imgesinde ve bu imgenin somut belirileri olan gndelik var olu ve eylemlerinde dsallar, grnr hale gelir. nsan bedeninde ideoloji sanki elle tutulur gzle grlr bir form kazanr. Bu duyusallk ve alglanabilirlik formu iinde dnsel atma bedensel atmaya dnr. Duru, oturu biiminiz, giyini stiliniz, yz ifadeleriniz beden dilinin bir paras olur ve kart ideolojilere bir mesaj iletir: te, temsil ettiim sylem tm somutluu ile karnda. Ben buradaym diyen bir mesaj. Her ne kadar Tango tek bir figre san iki bedene ait gibi grnse de, anlamlar herkes kendi iinde bulur, kendi tekilliinden karr. Taraflardan birinin dlatrd anlam tekince bastrldnda dans; bir bedenin ve rettii, rettii anlamlarn tutuklanmasna, bastrlmasna yol aar. Tango iinde bedenler bir temsil srecinde kendi sylemlerini kurarlar. Bedenlerin duruu, yz ifadeleri, erkein kadnn bedenini eip bkmesi toplumsal cinsiyete anlamn veren bu jestler, hareketler ve temsillerdir. Bu kurgu sylemler iinden ve

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 11 of 13

onun vastasyla olur. Ama toplumsal cinsiyetin kendisi de zdeleme sreleri de retilmitir, imalttr. Burada sylem, sylemsel pratikleri belirleyen kurallara gre oluurken bir zne iin konumlar amakta ve bireyler bu konumlarn iini doldurmaktadr. Bu cinsiyet kurgusu sadece bir norm olarak ilev grmez. Ayn zamanda hkmettii bedenleri de retir. Onu ayrr, datr ve farkllatrr. Bu normatif beden dzenlemeleri beden zerinde tekrarlamalarla zorla damgalanr. Yani toplumsal cinsiyet kltrel anlamda ina edilip tketilen bir sre olmayp, insann tm yaam sresince beden zerinde ileyen iktidar ve ona elik eden sylem iinde kurulur. zleyen ve izlenenin konumunu biyolojik cinsiyet fark etmeksizin- toplumsal cinsiyet ekillendirir. zlenen pasif bir konumda olup geleneksel olarak kadndr. zleyen ise, sergilenen imgeyi tketen, ona sahip olma hakk olduunu dnen, iktidar konumundaki erkektir. Erkekler kadnlar seyreder, kadnlar ise seyredililerini seyrederler. Bu durum yalnzca kadn-erkek ilikilerinde deil, kadnlarn kendileriyle, kendi bedenleriyle olan ilikilerini de belirler. Kadnn iinde yer etmi olan erkek bak, srekli olarak kadn gzlemektedir. Bylece kadn kendisini seyirlik, grsel bir nesneye dntrm olur. Bu tr bir seyir ilikisi; birok eyin gsterildii iin, grld kadaryla var olduu, sergilendii iin deer kazand bir toplumu iaret eder. Bir gsteri olarak vuku bulan tangoda da, merkezi unsur tehirdir. Kadnn giysileri bile baklacak olan iaret eder. Giysiyle bedenimizi de giyeriz ya da bedensizleiriz. Ama burada vurgulanan bir zne olarak dans deil, bir seyir nesnesi olarak kadn bedenidir. Tango da toplumsal cinsiyet, iktidarn yayld mekn olarak da grlebilir. Bedenin hareketi, bulunduu mekn ve zamann iyeliini ele geirmeye ilikin rtk bir talep ierir. Bedenlerin atmas, bylece toplumsal pratiklerin gerekletii somut meknlarn (yerlerin) ve zamanlarn egemenliini kazanmaya ynelik bir atmaya dnr. Konunun merkezinde temsil/sunum meselesi durmaktadr. Kadn bu sisteme cinsiyet farklndan, kadnlndan vazgeerek, erkek olarak girer sistem iinde ancak erkee greli bir bakal olabilir. Bu hikyenin temel eksenini kuran heterosekselliktir onun ilksel kld ikiliin ortadan kaldrld, cinsiyet farkllklarnn oald durumda, greli dii bakaln klasik belirleniminin biricikliinden kurtulmak mmkn olabilir.(DREK s.5). Tangoda kadn, tarihsel sylemin zerine ykt ileyi stlenir ve bunu bedeninin en kk hcrelerine dek yaar. Erkekse bedenini kendi arzusuna eitler. Kadn bedenini bir imge retecine dntrerek cevap verebilirse erkein kaba arzusuna kar incelikli bir erotizm gelitirerek iktidarn varln grnmez klabilir. Beden ve onun eleriyle, onun yzeyleri, hacimleri ve younluklaryla disipline edilmemi bir erotizm bulmak gerekiruan ve yzen durumdaki bedenin rastlantsal bulumalarn ve hesaba kitaba gelmez hazlarn barndran bir erotizm (FOUCAULT 1992, s.137). Burada sz konusu olan bedenin oullamas, en kk blmlerinin, paracklarnn barndrd en kk olanaklarn, bir lde zerk bir tavrla, snrlar belirsiz klma yaklamyla vurgulanmasdr. ktidarn onu arad yerde bulunmamak, arzu edildii yerde olmamak..iktidarn kurduu zihinsel mekan terk etmek. Bu bedende gerekletirilen hiyerarilerin, yerletirmelerin, adlandrmalarn sorgulanmasna, ortaya karlmasna ve giderek ykmna yol aan bir yaklam olabilir. Figrlere hkim olan, farkl figrleri tek bir anlamn birbirini takip eden biimleri olarak deil, yerini pozisyon al, mesafe koyma ve anlam kaydrlar, beklenmedik yaklamlar ve alt st edileri olarak kullanan, onlar keyfilikleri iinde ters yz ederek yaratclarna-uygulayclarna kar evirebilmek iin klk deitirebilenler logosun tesinde erosun iinde bir tango-dans ilikisini kurabilirler. TELOS "btn aa kmalar telosa olduklar ey olduklar iin borlanrlar Heidegger Bu yaz, tango gibi simgeselliklerle ykl bir dansn arka plannda belirli gzerghlara bal kalmadan kendi keyfince dolaan bir meraklnn notlar olarak okunmal. Batan sona doru okunduunda bedenin tarih iinde kurulma ve anlamlandrlma srelerini kabaca izlemeye alyor. Okunduktan sonra sondan geriye doru dnldnde ise bugnden balayarak bir dansn, tangonun; toplumsal, kltrel, bedensel yaptalarn ortaya koymay amalyor. Bat sanat perspektifi kefettiinde dnya kurulduundan beri ilk kez farkl grlmeye balanr. Merleau Pontye gre dnyamzn iindeki nesneler e zamanll yitirmitir. Ayn zamanda dnyann uyumu da yitmitir, nk dnyaya bakta uyumlu bir dzen iinde olmas gereken nesneler birbirleriyle atr, rekabet eder, birbirlerinin nne gemek ve benim gzme daha iyi, deerli grnmek, beni batan karmak iin mcadele eder olmulardr. Bu yzden birbirleriyle rekabet eden farkl nesneleri perspektif sayesinde uyumlu bir uzamda dile getiren klasik Bat sanat asla nesnellik ve gerekilik arz etmemekte, tersine perspektif sayesinde nesnelerin aslnda sahip olmadklar bir uyum yanlsamasn dile getirmektedir (SAYIN 1998, s.15) Bu bak dnyann olduu gibi olmasna yknen bir bak deildir. Artk insan merkeze alan, nesneleri ona gre ayrtrd, snflandrd ve hiyerarik

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 12 of 13

bir yapda dzenledii bir baktr bu.dier bir deyile grntlenen dnya zerinde egemenlik kurma isteinden baka bir ey deildir perspektif (SAYIN 1998, s. 15). Artk dnyann iinde olup evresiyle birlikte dnyay temaa eden bir insan yerine dnyann dnda, ona bir pencerenin ardndan bakarak pencerenin dndaki nesneleri istedii gibi dzenlemekte, dnyay kurmakta olan bir insan vardr. Ancak bu sayede kendini dnya karsnda emniyette hissetmekte nk bakn sahibi olarak iktidar olmaktadr. Perspektif insan, bedenini, bakn; iinde yaamakta olduu dnyadan alm, kendi tasarlad, temsili bir dnyayla ba baa brakmtr. Kartezyen felsefe dnyay ve doay insana gre ayarlamay dnmse ardndan gelen bilim eylerle, onlarla ilikiye girmeden yaklamakta (MERLEAU-PONTY, s.13), ise, perspektif de dnyann ezamanlln, dz izgisel bir ardkla dntrmekte, nesneyi gzden ayrmakta ve nesneyi insan iin anlalr olmaktan kararak, tanmlanabilirlie srklemitir. yknmeyle temsil arasnda ortaya kan bir ayrmn nedenidir perspektif. Dnya zerinde pek ok deiimin, bu arada tangoda ortaya kan deiimin de krlma noktas budur. Tango da oyun ve kutsalla ilikisinden kaynaklanan yknmeci yann, yeni bir dnyaya uyum salamak iin trplemi ve bir temsile dntrmtr. Bylelikle modernleebilmi, evrenselleebilmitir. Ama elbette o eski simgeler evreninden pek ok eyi de birlikte yannda getirerek. Bedenin zmleme almas tek kiinin gze alamayaca, snrlar mulk, hatta sonu olmayan bir alma gibi grnmektedir. Bylesine bir ie girien biri tek bir analiz erevesi ile yetinemez. Evrensel olarak bilinen ve snanm zmleme yntemleri daarcna sahip olmann tesine gemesi gerekir. unu da eklemek gerekir ki bedeni bir metin olarak okumak, zmlemek ok da doru olmayabilir. rnein dildeki neden sonu ilikisini tangodans zemininde beden zerinde kurmak mmkn deildir. nk "dans ortaya karan bedenler basit bir gsterge vericisi gibi yorumlanamazlar. Danslarn bedeninde enerji, arzu ynlendirmesi, itkilerin ykselii, younluk ya da ritim olarak adlandrlan etkiler ortaya kar ( PAVIS, s.89) Bedenin hareketinin iinde ortaya kt meknn atmosferi de nemlidir. Dans eden bir beden metnin tesinde bir deneyimdir.

KAYNAKA AKGN Fehmi, BARTHES Roland, BATAILLE Georges BATAILLE Georges, BAUDRILLARD Jean, DREK Zeynep , DUBY G., PERROT M. ELIADE Mircae, ELIADE Mircae, ERTEM Gurur, FOUCAULT Michel, FOUCAULT Michel, GADAMER, H.G HUIZINGA Johan, MAUSS Marcel, NALBANTOLU H.. MERLEAU-PONTY M, PAVIS Patricia, RICOEUR Paul, SAYIN Zeynep, Yllar Boyunca Tango, Pan yaynclk 1993 Bir ak syleminden Paralar, Metis yaynlar 1992 deney, YKY 1995 Erosun Gzyalar, Gebe yaynlar 1997 Batan karma zerine, Ayrnt yaynlar 2001 Snrlar ve ufuklar, nternet makalesi Kadnlarn Tarihi C.3, T. Bankas Kltr yaynlar 2005 mgeler simgeler, Gece yaynlar 1992 Mitlerin zellikleri, Simavi yaynlar 1993 Dansistan, Blogspot nternet makalesi Dostlua Dair, Telos yaynlar 1992 zne ve ktidar Defter dergisi s.34 1998 Hakikat ve Yntem, Paradigma yaynclk 2008 Homo Ludens, Ayrnt yaynlar 1995

Sosyoloji ve Antropoloji, DouBat yaynlar 2006 Trkiyede bir dans sosyolojisi iin perev, nternet makalesi. Gz ve Tin, Metis yaynlar 1996 Gsterimlerin zmlenmesi, Dost Kitabevi yaynlar 2000 Cinsellik, Esizlik, Yanlg, Bilmece, nternet makalesi Bedenin temsiliyetinde haysiyet ve zillet, Defter Dergisi s.39 2000

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 13 of 13

SAYIN Zeynep, SENNETT Richard,

yknme ve temsil-imge ve benzeim, Defter dergisi S.34 1998 Ten ve Ta, Metis yaynlar 2001

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 1

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

yabanc
M. Gl ZGE

hepsi gitti slaklnda yellerin an suskun yalnzlklar biz de gittik, satknln gemii yabanc artk herkes orada... sustur susturabildiince bilinci bir kr bir sar bir dilsiz renginde tadmlk duyular sisli ayrlklar... adsz bahelerde dolatka dilcensin su inleten kuyular bir karanlk bir slak yitirdim rahmimi yitirttiler bilgimi... hepsi gitti slaklnda ellerin...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y18.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ktidar ve Beden

Michel FOUCAULT

"Pouvoir et corps", Quel Corps?, no 2, Eyll-Ekim 1975, s. 2-5 (Haziran 1975 tarihli sylei) Gzetleme ve Cezalandrma'da kraln bedeninin temel bir rol oynad siyasi bir sistemi aklyorsunuz... On yedinci yzyl toplumu gibi bir toplumda kraln bedeni bir metafor deil, siyasi bir gereklikti: Kraln fiziksel varl monarinin ileyii iin gerekliydi. Peki ya "blnmez bir btn" olan cumhuriyet? Bu, Girondenlere kar, Amerikan tarz bir federalizme kar dayatlan bir formldr. Ancak asla kraln bedeninin monari koullarnda tad ileve sahip deildir. Cumhuriyetin bedeni yoktur. Buna karlk, on dokuzuncu yzyl boyunca yeni ilke haline gelen ey, toplumun bedenidir. Neredeyse tbbi bir biimde korunmas gerekecek olan ey bu bedendir: Monarkn bedensel btnlnn yeniden canlandrld ritueller yerine, hastalarn ortadan kaldrlmas, bulac hastalklarn kontrol edilmesi, sulularn dlanmas gibi tedavi yollan, reeteler uygulanacaktr. kence yoluyla ortadan kaldrmann yerini de mikropsuzlatrma yntemleri almtr: Kriminoloji, soyartm, "soysuzlam" olanlarn ayr tutulmas... Farkl kurumlar dzeyinde bedensel bir fantasma sz konusu mudur? Sanyorum ki en byk fantasma, istenlerin evrenselliiyle oluturulan toplumsal bir beden fikridir. Oysa, toplumsal bedeni ortaya karan ey konsenss deildir, bizzat bireylerin bedenleri zerindeki iktidarn maddiliidir. On sekizinci yzyl, zgrleme asndan ele alnd. Siz ise onu gvenlik blgelerinin yerletirilmesi olarak tarif ediyorsunuz. Biri, dieri olmadan olabilir mi? ktidar ilikilerinde hep olduu gibi, diyalektiin Hegelci biimine uymayan karmak fenomenlerle kar karyayz. Bedene hkim olma, beden bilinci, ancak iktidarn bedeni kuatmasyla elde edilebilmitir: Jimnastik, idmanlar, kas gelitirme, plaklk, gzel bedenin yceltilmesi... tm bunlar, ocuklarn, askerlerin bedeni zerinde, salkl beden zerinde iktidarn uygulad kararl, / inat, titiz bir almayla insan kendi bedenini arzulamaya gtren hattadr. Ancak, iktidar bu etkiyi yaratr yaratmaz, bizzat iktidarn bu kazanmlaryla ayn hatta iktidara kar bedenin talep edilmesi, ekonomiye kar saln talep edilmesi, cinselliin, evliliin, erdemin ahlki normlarna kar zevkin talep edilmesi kanlmaz olarak ortaya kar. ktidarn glenmesine neden olmu olan ey, \ ayn anda, saldrya uramasnn da nedeni olur... ktidar bedenin iinde mesafe katetmitir, yine bedenin iinde saldrya uram bulur kendini... Toplumsal beden kurumlarnn (doktorlar, politikaclar) serbest iliki ya da krtaj fikri karsnda duyduklar panii hatrlayn... Aslnda, iktidarn kararszlk gsterdii izlenimi yanltr, nk iktidar geri ekilebilir, yer deitirebilir, baka yeri kuatabilir... ama sava srer. Bedenin pornografi tarafndan, reklm tarafndan, u pek mehur "geri alnmas"nn aklamas bu olmal. "Geri alnma"dan sz etme konusunda tamamen hemfikir deilim. Bu, bir mcadelenin normal stratejik geliimidir... Belirgin bir rnek olarak oto-erotizmi ele alalm. Mastrbasyon denetimleri Avrupa'da ancak on sekizinci yzyl boyunca balamtr. Aniden, panik yaratan bir tema ortaya kt: Genler mastrbasyon yapyor. Bu korku adna ocuklarn bedeni zerinde -

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

aileler araclyla; ama kaynanda aileler yoktu- bir denetim oluturuldu, cinsellik gzetlenmeye, bedenlere ikence edilmesi yoluyla nesnellik altna alnmaya baland. Fakat gzetim ve denetimin hedefi olarak, bir kayg ve analiz nesnesi haline gelen cinsellik, ayn zamanda, herkesin kendi bedeni iin, kendi bedeninde ve kendi bedeni zerinde duyduu arzularn younlamasna yol at... Beden, ocuklarla aileler arasnda, ocukla denetim mercileri arasnda bir mcadele konusu haline geldi. Cinsel bedenin isyan bu gelimenin kar-etkisidir. ktidarn buna yant nedir? Erotiklemeyi, bronzlama rnlerinden porno filmlere kadar iktisadi (ve belki de ideolojik) olarak smrmek... Hatta bedenin isyanna yant olarak, artk denetim-bask biiminde deil, denetim-tevik biiminde kendini gsteren yeni bir kuatmayla karlarsnz: "rlplak soyun... ama zayf, gzel, bronz tenli ol!" ki rakipten her birinin hareketine dierinin hareketi yant verir. Ancak, solcularn szn ettii anlamda bir "geri alma" deildir bu. Mcadelenin tanmszln kabul etmek gerekir... Bu, bir gn sona ermeyecei anlamna gelmez... ktidar ele geirmeye ynelik yeni bir devrimci strateji, bir beden siyasetinin yeni tanmndan gemez mi? Beden sorunu, giderek daha srarc bir ekilde, siyasi bir srecin -bu, devrimci bir sre mi, bilmiyorum- ak iinde ortaya kt. 1968'den beri olup bitenlerin -ve yle grnyor ki, 1968'i hazrlam olanlarn- son derece anti-Marksist olduu sylenebilir. Avrupa'daki devrimci hareketler "Marx etkisi"nden, on dokuzuncu ve yirminci yzyla zg kurumlardan nasl kurtulacaktr? Bu hareketin ynelimi buydu. "Marksizm = devrimci sre" zdeliinin, bir tr dogma oluturan bu zdeliin yeniden sorgulanmasnda beden temel nemde deilse de, nemli paralardan biridir. Kitlelerle devlet aygt arasndaki bedensel ilikinin evrimi nedir? ncelikle, burjuva ve kapitalist toplumlarmzda iktidarn, ruh, bilin, ideallik adna bedenin gerekliini yadsd eklindeki ok yaygn bir tezden uzaklamak gerekir. Gerekten de, iktidarn uygulanmasndan daha maddi, daha fiziksel, daha bedensel hibir ey yoktur... Bizimki gibi bir kapitalist toplumun ileyii iin gerekli ve yeterli olan bedensel kuatma tr nedir? On sekizinci yzyldan yirminci yzyl bana kadar iktidarn bedeni ar, etkili, sabit, titiz bir ekilde kuatmas gerektiine inanld kansndaym. Okullarda, hastanelerde, klalarda, atlyelerde, sitelerde, konutlarda, ailelerde rastlanan bu korkun disipline edici rejimler buradan kaynaklanr... sonra, altml yllardan itibaren, bu kadar zahmetli bir iktidarn sanld kadar elzem olmadnn, sanayi toplumlarnn beden zerinde ok daha gevek bir iktidarla yetinebileceinin farkna varld. Bundan byle, cinsellik zerindeki denetimlerin yumuatabilecei ve baka biimler alabilecei kefedildi... Geriye, gnmz toplumunun hangi bedene ihtiya duyduunun incelenmesi kald... Sizin bedene gsterdiiniz ilgi gncel yorumlardan ayrlyor mu? Ben, hem Marksist perspektiften hem de Marksizm yanls perspektiften yeterince ayrldm kansndaym. Marksist perspektifle ilgili olarak, iktidarn etkilerini ideoloji dzeyiyle snrlandrmaya alanlardan deilim. Gerekten de, ideoloji sorununu ortaya atmak yerine, beden ve iktidarn beden zerindeki etkileri sorununu inceleyerek daha fazla materyalist olunabileceini dnyorum. nk, ideolojiye ayrcalk tanyan bu analizlerde beni rahatsz eden ey, modelini klasik felsefenin sunduu ve iktidarn ele geirecei bir bilinle donanm insan znesinin her zaman varsaylyor olmasdr. Fakat Marksist perspektif, iktidarn alma ortamndaki beden zerindeki etkisinin bilincindedir. Elbette. Fakat hak taleplerinin cretlilikle olmaktan ok cretli bedenle ilgili olduu gnmzde bu tr szler pek iitilmemektedir... Sanki, Marksist analizlere gnderme yapan ritel temalar "devrimci" sylemlere nfuz etmi gibi cereyan etmektedir her ey. Ve, Marx'ta beden zerine ok ilgin eyler olsa da -tarihsel gereklik olarak- Marksizm bilince ve ideolojiye ayrcalk tanyarak bunu fena halde glgede brakmtr... Bask kavramna abartl bir rol bien Marcuse gibi Marksizm yanllarndan da uzak durmak gerekir. nk, iktidarn tek ilevi bastrmak olsayd, iktidar byk bir st-ben tarznda, yalnzca sansr, dlama, engel, ie atma kipiyle iliyor olsayd, yalnzca negatif bir biimde uygulanyor olsayd, ok dayanksz olurdu. ktidar eer glyse, arzu dzeyinde -bu da artk anlalmaya balanmtr- ve bilgi dzeyinde pozitif etkiler rettii iin byledir. ktidar, bilmeyi engellemek bir yana, onu retir. Beden zerine bir bilginin retilebilmi olmas, askeri ve eitsel disiplinler btn sayesindedir. Fizyolojik, organik bir bilgi ancak beden zerindeki iktidardan yola karak mmkn olmutur. ktidarn kk salmas, iktidardan kurtulma konusunda hissedilen glkler tm bu balardan kaynaklanr. Bu nedenle, iktidar mekanizmalarnn genel olarak indirgendii bask nosyonu bana pek yetersiz ve hatta tehlikeli gelmektedir. Siz zellikle gndelik yaam dzeyinde uygulanan mikro-iktidarlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

inceliyorsunuz. Devlet aygtn gz ard etmi olmuyor musunuz? Gerekten de, on dokuzuncu yzyl sonundan beri Marksist ve Marksizan devrimci hareketler, mcadelenin hedefi olarak devlet aygtn ne kardlar. Bu durum, sonu olarak, neye yol at? Yalnzca bir hkmetten ibaret olmayan devlete kar mcadele edebilmek iin devrimci hareketin kendini politik-askeri terimlerle devletin eiti klmas gerekir, dolaysyla parti halini almas, devletle ayn disiplin mekanizmalaryla, ayn hiyerarilerle, ayn iktidar rgtlenmesiyle bir devlet aygtn -ieriden- model almas gerekir. Bu ar bir sonutur. kinci olarak, devlet aygtnn ele geirilmesi muhtemel deiimlerle birlikte devlet aygtnn basite igal edilmesi olarak m kabul edilmeli, yoksa devlet aygtnn ortadan kaldrlmasnn vesilesi olarak m? Bu sorun, Marksizm iinde bile byk bir tartma yaratt. Bu sorunun sonuta nasl zme balandn biliyorsunuz: Devlet aygtn kertmek gerekir, ama sonuna kadar deil, nk snf mcadelesi proletarya diktatrl kurulur kurulmaz bitmeyecektir... Dolaysyla, devlet aygtnn snf dmanlarna kar kullanlabilecek kadar salam olmas gerekir. Bylece ikinci sonuca varlr: Devlet aygt, en azndan belli bir noktaya kadar, proletarya diktatrl sresince varln srdrmelidir. Nihayet, nc sonu: gal edilecek ama paralanmayacak bu devlet aygtlarn altrmak iin teknisyenlere ve uzmanlara ar yapmak uygun olur. Ve bu aygtlar altrmalar iin, bunlara alk olan eski snf, yani burjuvazi kullanlr. SSCB'de olup biten kukusuz budur. Devlet aygtnn nemsiz olduunu asla ne sryor deilim, fakat bence Sovyet deneyimine yeniden balamamak iin, devrimci srecin tkanmamas iin bir araya getirilmesi gereken tm koullar arasnda, ilk kavranmas gereken ey, iktidarn yerinin devlet aygt olmad ve devlet aygtlarnn dnda, stnde, yannda ok daha kk dzeyde ilev gren iktidar mekanizmalarnda deiiklik yaplmad takdirde toplumda hibir eyin deimeyeceidir. Tam da insan bilimlerine, zellikle psikanalize geliyoruz... Psikanalizin durumu gerekten de ilgintir. Psikanaliz, belli bir psikiyatri trne (yozlama, soyartma, soyaekim psikiyatrisine) kar olumutur. Psikanalizin nemli lde zemzemle ykanm olmas, -Fransa'da Magnan'n temsil ettii- bu pratik ve bu teoriden kaynaklanr. Bu durumda, gerekten de, (zaten gnmz psikiyatrlarnn psikiyatrisi olmaya devam eden) bu psikiyatri karsnda psikanaliz zgrletirici bir rol oynad. Ve hl baz lkelerde (aklma Brezilya geliyor) psikanaliz, psikiyatrlar ile iktidar arasndaki su ortakln tehir edici, pozitif bir siyasal rol oynuyordu. Dou lkelerinde olup bitene bakn. Psikanalizle ilgilenenler, psikiyatrlarn en disiplinlileri deildir... Ne var ki, bizim toplumlarmzda sre devam etmektedir ve gcn baka trl ynlendirmektedir... Psikanalizin, baz sonular asndan, denetim ve normalletirme kapsamna giren etkileri vardr. Bu ilikileri deitirmek ya da bunlardan yaylan iktidar etkilerini kabul edilemez klmak baarlrsa, devlet aygtlarnn ileyii ok daha g klnr... En kk dzeydeki ilikilerin eletirisini yapmann bir dier avantaj udur: Devrimci hareketlerin iinde devlet aygtnn imgesi yeniden ina edilmemi olur. Delilik ve hapishane zerine incelemeleriniz yoluyla giderek daha disiplinci bir toplumun inasna tank olmaktayz. Bu tarihsel evrim neredeyse kanlmaz bir mantn rehberliinde sanki... Sanayi toplumlarnn ortaya knda cezalandrc bir aygtn, normallerle anormaller arasnda snflandrc bir dispositifin nasl yerletiini analiz etmeye alyorum. Daha sonra, on dokuzuncu yzylda olup bitenin tarihini yapmam, bir dizi saldr ve kar-saldr, etki ve kar-etki arasndan, u anki ok karmak gler ilikisine ve mcadelenin mevcut profiline nasl gelindiini gstermem gerekecek. Badaklk, bir projenin gn na karlmasnn deil, birbirine kart stratejilerin mantnn sonucudur. nsan bilimlerinin arkeolojisini, bedenleri, tavrlar, davranlar kuatm olan iktidar mekanizmalarnn incelenmesinde kurmak gerekir. Ayrca, bu arkeoloji ortaya knn koullarndan birini de burada bulur: On dokuzuncu yzyln gsterdii byk normalletirme ve disipline etme abas. Freud bunun farkndayd. Normalletirme konusunda dierlerinden daha gl olduunun bilincindeydi. O halde, psikanalizin normalletirmeyle hi ilikisinin olmadn syleyen bu kutsallatrc utan neyin nesi? Militan pratikte entelektelin rol nedir? Entelektel artk t vericilik rol oynayamaz. Proje, taktikler, saptanmas gereken hedefler; bunlar bulmak iin rpnyorlar ve bunlar iin mcadele ediyorlar. Entelektelin yapabilecei ey, analiz aralar vermektir ve gnmzde bu esasen tarihinin roldr. Gerekten de, imdiki zaman hakknda, dayankszlk izgilerinin nerede olduunu, gl noktalarn nerede olduunu, -bu-yz elli yllk olan bir rgtlenmeye gre- iktidarlarn nelere bal olduunu, nereye yerletiklerini ortaya karmay salayan youn, uzun bir alg gerekmektedir. Baka deyile, mcadelenin topografik ve jeolojik bir lmn yapmak gerekmektedir... Entelektelin rol budur. Ama "sizin yapmanz gereken budur", demek deildir kesinlikle. Beden siyaseti faillerinin eylemini koordine eden kimdir? Bu, son derece karmak bir btndr; bu btn tek bana dnebilecek kimse yokken,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

sonu olarak, nasl bu kadar incelikli bir datma, mekanizmalara, karlkl denetime ve ayarlanmaya sahip olabildiini kendi kendimize sormak zorundayz. Arapsana dnm bir mozaiktir bu. Baz dnemlerde, balant failleri ortaya kar... On dokuzuncu yzyl bandaki insanseverlik rneini ele aln: nsanlar bakalarnn yaamlarna, salklarna, beslenmelerine, barnmalarna karmaya balarlar... Daha sonra, kiiler, kurumlar, bilgiler... kamu sal, denetiler, sosyal danmanlar, psikologlar bu karmakark ilevden tremitir. Daha sonra da, imdi, sosyal grevliler kategorisinin yaygnlamasna tank olmaktayz... Doal olarak, tp ortak payda olarak temel bir ilev grd... Tp sylemi kiiden kiiye geiyordu. Evlerin nasl ina edildiine tp adna bakld, ama ayn zamanda bir deli, bir sulu, bir hasta da tp adna fileniyordu... Fakat, tm bu "sosyal grevliler"in mozaii -gerekten de- insanseverlik gibi karmak bir ana kalptan yola karak olumutur... lgin olan ey, tm bunlara nclk eden projeyi deil, paralarn nasl yerine yerletiini strateji terimleriyle grmektir.' Michel Foucault, ktidarn Gz, Seme Yazlar 4, eviri Ik Ergden, Ayrnt Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NSAN BEDEN
Nejdet EVREN

nsan bedeni nedir sorusu, bedensiz insan m olur kar sorusunu artrmaktadr. Beden ve canl, ekil ve ierik olarak ayrtrlamayacana gre, insan tanm baka bir noktaya dmektedir. nsan denilen canl trn her eyden nce bu ayrma noktasnda insan olmayan tanmndan ekip kartmak gerekir. Hayvanlarn ve bitkilerin de bir bedenleri vardr. Evrimleme srecinde elini alet gibi kullanmaya balad andan itibaren insan trnn dil ve beyin kapasitesindeki gelimeye bal olarak dier trlerden ayrmaya balad bilinen bir olgudur. lkin izgiler ile balayan soyutlama yeteneinin giderek harfler ve kavramlar ile ekillenmeye balad da bir gerektir. Gn ve gece, karanlk ve aydnl temsil ediyorlard. Gnn koruyuculuu ve scaklna karn, gecenin vahi ve souu ikili ve ztlarn dngsyd. Soyutlama yetenei gelitike insan tr hem kendisini hem de dier canl trlerini ve ayrca iinde bulunduu evreni tm srlaryla anlamak, zmlemek, ondan yararlanmak iin gzlemlemeye balad ve bunlar not etti. Bulduu keifler ve aletler ile evresindeki olgu ve canllar deitirebileceini, ynetebileceini fark edince de kendisini onlardan ayrd. nsan artk bir st kategoriydi ve efendiydi. Aydnlk ve karanlk onda dalist bir dncenin soyutlamasna neden olmutur. nceleri korku ve koruyucu tanrlarn yer-gk, ktlk-bereket, sava-bar, ksr-retken, kt-iyi olarak tanmlam olmasna neden oldu. Kendisini alglayan homo/insan duygulanmalarnn, alglamalarnn ve hislerinin gzlemcisi, aratran ve tanmlayan da oldu. Soyutlayarak yaratt tanrlar ile kendisini, kendisi ile soyutlad gerei ayrtrd. Dncesini, duygularn ve hislerini kendisinden ayrtrdnda ise, beden dna karak tm dierlerine tin/ruh dedi. Yok olmay bir dnm olarak grmek istemediinden olsa gerek bedensel rmenin/yok olmann aresizlii karsnda ruh unu srdrme dncesi ile onu/tin-i kendisinden ayrtrmak suretiyle lmszletirmek istedi. Bu durum ona, mutlak bir huzur vermekteydi. Duyumsad iin beden var olmamaktayd oysa. Beden duyumsad iin bedendi. Biyo/kimyasal olarak bedenin varl atom-alt paracklarn devinimlerine bal geliirken duyumsama ve alglama yetisi canl trleri arasnda farkllamaktadr. Soyutlama yetisi dier trlere gre daha ok gelime olana bulan insan trnn alglamasnn farkl olmas kanlmazdr. (-Bu durum trler aras bir hiyerari gerektirmemektedir. Yoksa beyin kapasiteleri insan beyin kapasitesinin yaklak 1/3 olan maymun trlerinin sosyolojik-koruma duygularnn daha gelikin olmas nasl aklanabilir ki? rnein sokaklarda yaamaya terkedilmi, sokaklarn tm elikilerinden fazlasyla nasiplenen milyonlarca ocuk vardr. Oysa hibir maymun topluluunda terkedilmi bir ye/ocuk bulunmaz. Tm yeler yekdierini sahiplenir ve korurlar.-) Bu gelimeye bal olarak beyin hcreleri ve kapasitesi artan insan artk tarihsel bir bellee sahiptir. Kaltm yolu ile sadece fizyo/biyolojik zellikler aktarlmaz, yannda tarihsel bir bellek de her dlte, hem de olumaya balad andan itibaren aktarlr. Bu nedenle, insann tinsel zenginliinin, yaam periyodundan ve grdklerinden ok te olmas yadrganamaz, anlalamaz da deildir. Tin/ruh birleerek oluumunu srdrd bedenle bir var olur; ondan ayrlamaz. Ancak yine ayn sreteki alglama eitlilii, farkll, boyutlarna bal olarak nronlar aras elektriklenmeye bal olarak dnce dzleminde farkl grntler ortaya kartrlar. Kiilerin farkllamas buna baldr. Elbette yetitii evrenin ve koullarnn kiiler zerindeki etkilemeleri hibir zaman yok saylamaz. Ruh/tin bedene sktrlm bir olgu, bedeni de onu kapsayan ekil olarak yorumlamamak gerekir. Aslnda, toplumsal genel alglama biiminin kiinin tarihsel ve zengin bellei ile akmasndan/ztlamasndan kaynaklanan bastrlma tin ve beden arasndaki elikinin temel tan oluturur. Tm dncelerin eylem pratiine dklmemesi bu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

geliirmi olduu esnek yapsn ortaya koyar. Tm organlardan ayrtrlm salt beyin dokusu hibir eyi alglayamaz. Beyin dokusundan arndrlm dokular da ayn ekilde hibir ey alglayamazlar. Demek ki, tm duygularn, alglarn, deerlendirmelerin topland, ilenerek kategorize edildikleri, eitli blgelerinde kaytlarn tutulduu dncenin/dinin/ruhun laboratuar konumundaki beyin ile bunlarn oluumunu salayan, ileten dier tm organlar/beden bir btndr. Bedenin fizyolojik/kaltmsal yapsnn ve var olma biiminin devinim yetisi d/duygularn devinim yetisinden daha snrl olmas beden ile d ve tinin ayr olduklarna kant gsterilemez. Tm insanlarn dil organlarn bir an iin yok sayalm. O zaman snrl saydaki harf dizgelerinden snrszlaan szckler, kavramlar asla yaratlamazd. Beden ve ruh/tin birlikte doar, birlikte yaar ve birlikte dnrler; bir dieri bir dierinden ayrtrlamaz. Beden, tinin kendisini gerekletirdii olgudur. Tinin zlem ve istekleri beden tarafndan karlanr. Biimsel olan beden tin ile sonsuz z-n znesi, belirleyeni, etkiyeni haline gelir. Beden ve tin srekli birbirlerine yansyan, bir-birlerini gerekletiren z-devinim alannn rten tamlayanlardrlar. Bir ceketin nndeki dmeler ile kollarndaki dmelerin farkl olmas gibi. Koldaki dmeler ilevsiz ancak grntsel bir deer tarlar. Oysa ndeki dmeler ilik ile bir araya deldiklerinde biimde/grntde bir farkllk yaratrlar. Dmeler ilikler ile bir araya gelmeden nceki biim onlarn bir araya gelmesi ile deimektedir. te tam da bunun gibi insan bedeni tin-i ile rttnde ortaya koyduklar yeni ekil toplumsal olarak insan trnn znel yaps, kiiliidir. Beden ve tinin tamamen rten birlikteliinden zgr bir yap ortaya kar. Tam anlamyla bir rtme yoksa o zaman sosyo-ekonomik yapya gre tanm deise bile klelik kanlmazdr. lik genilii yeterli olmadnda dmeleme annda yaanan zorluk ya da kuman paralanmas gibi ya o dmeyi iliklemekten vazgeilmesi ya da dar kalplarn yklmas gibi iki farkl sonucu zorunlu klar. Tarihin ve sosyal yapnn znesi olan kii en gl, en zor ve en sessiz sava kendisi ile yapar. Beden ve tinin gerek anlamda barkl salanamaz ise zgrlk kaps asla aralanmaz. zgrlk frtnas bedene arpmadka ruhlarn hep kle kalmas bundandr. Sonsuzlaan z biimsizdir. Beden ve tin birliktelii z-n snrlar belirlenen durumudur. z ve biim ayn anda vardrlar ve birinin varl dierini zorunlu olarak iinde barndrr. Byle olunca sonsuz z-n biimsiz olmas kendi biimi olarak biim ile rtmektedir. Ayn ekilde snrlar belirli maddeler de z-n snrsz ve sonsuz biimlerinden olmakla sonsuz dnm ile z-le rtmektedir. z ve biimlerin rttkleri, ayrmadklar grlmektedir. Biimlerin z- yok etme olasl yoktur. Maddenin temel talar ekil deitirseler de z olarak ayn kalrlar. Isya dnen enerji kimyasal tepkime ile suyu buhara dntrdnde oksijen ve hidrojen elementleri aa kar, serbest kalrlar, ekil deitirseler de z olarak ayndrlar. Biimler yalnzca biim olarak yok olabilirler. ekilsiz olan sonsuz z bilinten bamsz olarak var-olandr. Genel zn ekilsiz olmas onun ey olarak bilinmez olduu anlamna gelmez. Baka bir deyile genel z bir ey deildir. zn belirginletirdii ve birlikte sonsuzlat zamanla rten biimler de tanmlanabildikleri iin bir ey deildirler. Buradan hareketle ne z n ne de biim in bir ey olmad sonucu rahatlkla kartlabilmektedir. Ve tersinden hareketle ki buna zt kavram da diyebiliriz- ey aslnda gereklik deildir. ey bir hitir. Dilin devinimine bal olarak gelitirilen bir soyutlama tm alglanabiliri kapsayan geni adan bir kullanm olsa bile tanmlamakta zorlanlan aklamak iin yaratlm bir dil oyunudur. Bu dil oyunu tmden kaldrldnda alglanabilen her sre artk ey olmaktan kacaktr. yle ise kii bedeni bir ey deildir. Beden sadece biyolojik bir biim de deildir. nsan/kii bedeni denildii zaman ona bir atf yaplm bir deer yklenmi olunur. Bu atf onun tarihin znesi olmasna ynelik bir atftr. Demek ki tin ve bedenin birliktelii zneyi belirginletirmekle kalmaz, onun var-olu ekline gre tarihsel bir yer edinmesini de salar. Tarihsel bellek olarak aktarlan tinsel yap bedeni geriye dnmsz bir ekilde biimlendirir. Australopitecus Africanus-larn vcutlarn d etmenlerden koruyan tylenme artk gereklemez. Ayrca geliimin getirmi olduu gnen ilkel zor koulu benimsemez ve istemez. Canl trlerinin beden biimlerine gre tinsel yaplar, tinsel yaplarna gre de beden biimleri farkllamazlar. Btn canl trlerinde duyumsama ve alglama boyutlar var-olduuna gre bunlarn nicelik ve niteliklerindeki farkllamaya gre gelitirdikleri ve gelitirecekleri biimsel deimelerin fazla bir nemi yoktur. Canl trleri arasnda hiyerari yaplamaz. Buradan hareketle tm canllarn ortak bir tin-in biimlenmeleri olduklarn rahatlkla syleyebiliriz. Bu son tanmlanmaya baklarak bir ilk olandan sz edilemez. Sonsuzluk z-n biimsiz ekli olduuna gre ilk ve son, ncesiz nce yoktur. Tm canllarn ortak bir tin-i tam olmalar da ite tam bu noktada sonsuzluun z-n ortaya koyar. nsann/kiinin ve tm canl-doann bir-btn olarak korunmas tm bedensel-tin-lerin ortak paydasdr. 24 Aralk 2008 Kksu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 6

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NSAN BEDEN: MASSA CONFUSA* Nilsun URALLI

(Massa Confusa* Latince: Karmakark ktle) Sorgulayan akl, yaamda bir kiinin sahip olabilecei en deerli hazinelerden biridir. Bu nedenle, Aristonun dne kulak vermek akllca olacaktr: Bir kii kendisini eitmek isterse, ilk i olarak kuku duymaldr. nk gerek, ancak kuku duyularak bulunabilir. Charles M. Wynn Arthur W. Wiggins HANIUWELE Yeni Gineye ait adalardan biri olan Ceramda, E. Jensen tarafndan kaydedilen bir yk Mitsel zamanlarda, Ameta adnda bir adam, avdayken bir hindistancevizi bulur. O gece ryasnda da, ayn hindistancevizini grr ve ryasnda kendisine, onu ekmesi iin emir verilir. O da ertesi gn buyruu yerine getirir. gn ierisinde bir hindistancevizi aac yetiir, bundan gn sonra da aa iek aar. Ameta, ieklerden koparmak ve kendisine bir iecek hazrlamak iin aaca kar. Ama parman keser ve kan da iein zerine damlar. Dokuz gn sonra iein zerinde bir kz ocuunun durduunu fark eder. Ameta bu kz, hindistancevizi aalarnn yapraklarna sarp sarmalar ve bytr. gn ierisinde kk kz, gelinlik aa gelir. Ameta bu kza, Haniuwele (hindistancevizi aacnn dal) adn verir. Byk festival sresince Haniuwele, dans edilen alann merkezine yerletirilir ve dokuz gece boyunca, dans eden erkeklere armaanlar datr. Ancak dokuzuncu gn erkekler, dans alannn ortasna bir ukur kazarlar ve Haniuweleyi iine atarlar ve ukurun stn kapatp, zerinde dans etmeye balarlar. Ertesi gn Haniuwelenin eve dnmediini gren Ameta, onu arar, ama ancak cesedini bulur. Cesedi topraktan karr ve her bir parasn farkl yerlere gmer ve btn bu paralar da, insanlarn beslenmesini salayan bitkilere dnr. Ameta, Haniuwelenin sadece kollarn gmmez ve onlar, tanrsal bir varlk olan Sateneye gtrr. Satene, dans alannn zerine dokuz burgulu bir sarmal yerletirir ve Haniuwelenin kollaryla buraya bir kap yapar ve festivalde dans eden btn erkekleri de buraya toplar ve tanrsal bir varlk olmasna ramen yle der: Mademki size bunca deerli besinler sunan Haniuweleyi ldrdnz, o halde ben de artk burada yaamak istemiyorum. Hatta hemen bugn gideceim Aranzdan bu kapdan gemeyi baaranlar, insan olarak yaamaya (bir bedene ve ruha sahip olmaya) hak kazanacaklar, geemeyenler ise hayvan (sadece bedene sahip olmak anlamnda) olacaklardr. Ve Satene, tm bunlar syledikten sonra, insanlara bir daha onlarla ancak ldkten sonra (yani sadece bir ruha sahiplerken) rastlaabileceklerini haber verir ve Yeryzn terk eder

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 6

nsan, evrende bilinen akl sahibi tek varlk olmakla birlikte, dier tm gelimi canllar gz nnde bulundurulduunda grlmektedir ki, fiziksel olarak doadaki en gsz varlktr da aslnda Bu anlamda bir kedi ya da kpek yavrusunun, doduu andan itibaren yaamn idame ettirebilecek fiziksel ve igdsel donatya sahip olduunu bilmekteyiz. Ancak yine bilindii zere insan; ne bebeklik dneminde, ne ocukluk, ne genlik ve dahi ne de yetikinlik dnemlerinde, temel fiziksel/bedensel ihtiyalarnn karlanmas gereklilii dolaysyla, bakalarna baml olmadan yaamn srdremez. Yetikin bir insan olarak, ben, dier insanlarla birlikte deil de, tek bama ve bir da banda yaamak istiyorum, desek bile bugnden sonras iin, o aamaya kadar gelebilmek ve sonrasnda yaammz devam ettirebilmek adna, yine dier insanlara ihtiya duymamz sz konusu olacaktr. Bu, insann akl sahibi olmakla birlikte, bir bedene sahip olmasnn ve bedenin kanlmaz kld ihtiyalarn ve bugn biroumuz iin yaam amac haline gelen zaaflarn bir sonucu olarak grlp; beden ruh msabakasn -grnen ky klavuz istemez misali- daha ilk saniyelerde ruh kazanacak grdnz zere gibi bir yanl yargya ya da yargya kaplmaya neden olmamal mutlaka ki. Deil mi ki u noktada yol gsterici olarak kendimize Aristoyu setik, o halde yazdmz ya da sylediimiz, yazacamz ya da syleyeceimiz her eyden kuku duymak gibi bir gereklilii de devre d brakmamz sz konusu olamaz/olmamaldr. Geri ayn bak asyla, ayn kukucu yaklama da kukuyla bakp, sonuta ruh bedenden evla olduu iin Tanr cennetine bedenlerimizi deil, ruhlarmz alacaktr da denilebilir Neticesinde zellikle gnmz insannn, brakn ruh beden sorgulamasnda bulunup kendinde derinlemesini; kendi bedenini, dier bedenlerle ilikilerinde hangi noktaya oturtmas gerektiini bilmesi bile sz konusu olamamtr, hatta bylesi bir gerekliliin dahi ayrmnda deildir ne yazk ki. Gnmz popler kltr ve popler sanat(!) anlaynn dayatt zorunlu karamsar bak asyla grnen tablo bu ynde ne yazk ki, deilse i dnyama ilikin bunaltlarmn/bulantlarmn, vesile bulmuken aa kartlmas abalar deil tm bunlar mutlaka ki EVREN AACI Yakutlara gre Evren Aac, yaayan ve yaatan bir aa olarak tasarlanr. Bu aa, yerin gbeinde ykselen sekiz dall bir aatr ve bir tr ilk Cennettir. Zira ilk insan orada domu ve yar yarya aacn gvdesinden kan bir Kadnn style beslenmitir. Holmberg, bylesi bir imgenin, Kuzey Asyann sert ikliminde yaayan Yakutlardan ziyade, prototiplerine Antik Douda, Hintte ve randa rastlanan mitlere dayandn ileri srer. (Rig Veda: lk insan Yama, mucizeli bir aacn dibinde, Tanrlarla birlikte imektedir./Hint & Yasna Ve Videvdat: Yima, Evren Aacnn zerinden, insanlara ve hayvanlara lmszlk datr./ran) Tunguzlar, doumdan nce ocuklarnn ruhlarnn, kk kular gibi Evren Aacnn dallarnda beklediklerini ve amanlarn gidip oradan onlar getirdiklerini sylerler. aman adaylarnn srra erme ryalarnda grlen bu mitsel motif, bununla birlikte sadece Kuzey Asyaya zg de deildir, rneklerine Afrikada ve Endonezyada da rastlamak sz konusudur. Trklerin Orta Asyada yaarlarken, Yazglar Kitab inann temel almalar dorultusunda da, benzer temelleri grmek mmkndr. Bu mite gre de, Hayat Aacnn bir milyon yapra olup, her birisinin zerinde bir insan yazgs bulunmaktadr ve her bir insann lmnde, aatan bir yaprak eksilmektedir. Ve aman, topluluun geleceini ve insan yazgsn sorgulama hakkna sahiptir. Bu balamda Mircea Eliade, ruhun bedenden nce var olduu ya da z olann varolutan nce geldii dncesinin/anlaynn, salt eski mitlere zg olmadn belirtir Mitlerin zellikleri adl kitabnda. Ona gre Homo Religiosus (dindar insan) iin, hangi zamanda ya da hangi yerde yaanldndan bamsz olarak, z olan varolutan nce gelir dncesi hkimdir. Mircea Eliadeya gre bu gr, ilkel insan ve Doulu toplumlar iin olduu kadar; Yahudi, Hristiyan ve Mslman olanlar iin de geerlidir. nsan ncesinde nasl belirlenmi ise, sonrasnda da o olacaktr o halde, bu anlay temelinde bir bak asyla deerlendirmede bulunursak Yani belirlenmilikler (!) temelinde yaamak ya da yaadn dnmek, insann iine gelmektedir demek ki. Neden iine gelmektedir? nk yaadklarnzn/yaadklarmzn bizim haricimizde bir tanr ya da tanrlar tarafndan belirlenmi olmas, yapp-etmelerimizin veya yapamayp-edemediklerimizin sorumluluunu da bizden alp, o tanrya ya da tanrlara yklemektedir. zellikle gnmzde yaadklarndan/gemiinden ikyet etmeyi temel dstur edinmi insann, hatalar ya da olumsuz olarak nitelendirdii yaanmlklar iin, Neden yaptm? sorusunu sormasnn gereklilii kalmaz bu anlayla. Aslnda bu noktada sorumluluunu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 6

stlenmesi gereken, ama bir o kadar da sorumsuz yaamay temel sorumluluk (!) olarak alglama eiliminde olan kii; yaptklar/yapamadklar, yaadklar/ yaayamadklar, sevdikleri/sevemedikleri, birlikte olduklar/kavuamadklar, istedikleri/ istemedikleri/isteyemedikleri vs. erevesinde, arl tayamaz hale gelir ki, bu da onu ya akli dengesini yitirmesine veya lmne srkler. nk Sophoklesin de syledii gibi, En zoru tm yaptklarmzn bizden kaynaklandn kabul etmektir. Ama bu noktada, nceden Tanr tarafndan bir anlamda formatlanarak yeryzne gnderilen ruhlarn, bedenden nce var olduunu kabul etmek iin kolay tarafdr ki, Tanr da sanki durmadan insanlarn bana ne tr olumsuzluklar getirebilirim diyen ve bu tr belirlemelerde bulunan bir varlkm gibi Mircea Eliadeye gre Homo religiosusun grevi, kendisinden nce gelen bu z olan belirlenimleri, bedeni vastasyla ya da davranlarla ortaya karmaktr. Ancak mitsel zamanlarda kararlatrlm bu nsel belirlenimlerin ieriinin, bir dinsel anlaytan dierine deitiini grmek/sylemek mmkndr. Bu durumdan bir k arayan A. Gehlen, rk antropolojisine kar ve biyolojik temele dayanan bir gr ortaya atmtr. Ksaca belirtmek gerekirse bu gre gre, Biyolojik yaps bakmndan organ ilkelliine sahip bir eksiklikler varl olan insan, bu eksiklii gidermek iin hayvandan farkl olarak davranlarn etikletirmek ve rasyonelletirmek yoluyla ruhsal ya da psikolojik ynn devreye sokar ve bir kltr ortaya koyar. Mengolu bu noktada Gehleni, Kantn, nsann doal donatm bakmndan savunmasz bir varlk olduu dncesinden kalkp metafizik sonulara varmas ve insann tm yapp etmelerini biyolojik bir temele dayandrmas nedeniyle eletirir. Mengoluna gre bu bak tarz, nsann yapp etmelerini yneten deerleri anlamada yetersiz kalr. nsann problemlerle dolu olan bu yann hemen ve kolayca zveren bu teori, insann gerekliini fenomenlerini- doru ekilde grp kavrayamaz. nk Takiyettin Mengoluna gre insan, biyopsiik bir varlktr. Yani, insann bir biosu ve bir de psychesi vardr. Fakat insann biosu ve psychesi arasndaki iliki bir eklenti deil, bir btnlk arz eder ve insan, bu iki enin bir toplam deil, bilakis birbirinden ayrlamaz bir btnlnden ibarettir. Ona gre yzyllar boyunca insan, kaynaklar ve varlk nitelikleri bakmndan, birbiriyle ilgisi olmayan iki heterojen alandan oluan bir varlk olarak deerlendirilmitir ve bunlardan birisine ruh, bir dierine de beden ad verilmitir. Sonrasnda da ruh ve bedenin zellikleri ya da ilevleri gsterilmeye allmtr, ama bir btn olarak insann deerlendirilmesi eksik braklmtr. nsann kendi varl zerine dnmeye balamas, felsefi dnce tarznn ilk rneklerini tekil etmektedir mutlaka ki Bu anlamda insann kendi varl ve kendisini btnleyen/tamamlayan yaplar zerinde dnmesi, insan olgusu kadar eskidir ve kkleri ilk insann varlna kadar dayanmaktadr. Bu anlamda biz gnmz insan olarak, bilindii zere kendimizi uygar insan olarak nitelendirmekteyiz ve oklukla da bizden nceki her dnemde yaayan insan da bizden daha az uygar ya da ilkel insan olarak nitelendirme eilimine sahibiz, yanl bir yargnn srarndan bir nebze bile phe duymadan Ancak yine gnmz insannn ya da bizlerin, kendisi ya da kendi varl zerinde sorgulama dzeyinin neredeyse dibe vurduu gerekliinden yola karak, kim daha ilkel ya da kim daha uygar noktasnn tartmaya almasnn gereklilii kanlmaz olmaldr. Mengolu, insann dalizm balamnda deerlendirilmesine ilikin olarak, nsan Felsefesinde yle der: Bu balamda, yani felsefe alannda dal grn ve koutuluun tarihsel babas Descartestr. lk kez Descartes yalnz insan ontik olarak iki alana ayrmakla kalmam; ayn zamanda, varolan dnyay da iki total heterojen alana ya da iki heterojen substansa blmtr. Descartes, bunlardan birine res extensa, dierine de res cogitans adn verir. Res extensadan Descartes, maddesel ve organik dnyay anlar ve res extensa mekanik yasalar tarafndan ynetilir. Bylece beden ya da insan organizmas da, mekanik yasalar tarafndan deerlendirilen bir alann kapsam ierisinde yer alr. Ancak insan insan yapan e, insann ruhudur, yani res cogitanstr. Descartestan sonra, res cogitans kavram yerine, geist ya da akl kavramlar kullanlmaya balanmtr. Fakat Descartes, ruh beden ilikisinin koutluunda ve bununla ilintili olan dalitede, byk glklerle karlatn kendisi de dile getirmitir. Husserl de, bedensel zihinsel yaamn, bir btn ya da anonim olduunu sylemitir. Bununla anlatmak istedii ey, bir btn olarak zihinsel yaamn, etkin benlik tarafndan

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 6

retilmediidir. Benlik, daha kapsayc nitelikteki, anonim zihinsel yaamn ierisine yerlemitir ve onun, yalnzca bir parasn etkin olarak retir. Dier bir anlatmla; Benin (ego) iinde yaad, zihinsel yaamdr. Yaantlarn bu birleik btn, Benin onun bir paras olmas anlamnda benimkidir. O, birlemi bir btndr ve Ben bu btnn bir paras olarak, onunla btnlemi durumdaymdr. Fakat zihinsel yaam, bu i zaman sreleriyle kendisini birletirmesine ek olarak, bir bedenin varlyla kendi varlnn bireimini yapar. Zihinsel olaylar; grsel, iitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal algsal yneliler araclyla gelen, eitli bedensel fenomenlerle bireime sokulurlar. Bylece, kolumu hareket ettirme ynndeki kararm, hareket eden kol ve elimdeki devinduyusal (kinestetik) yaantlarla ve hareket eden kol ve elimin grsel algsyla birletirilir. Kendilik kavram, anlalmas zor bir kavramdr ve kendisini kavrama ve anlama abalarnn her zaman iin bir adm nndedir. Manfred Spitzer, Felsefe Ve Psikopatoloji adl kitabnda yle der: Kendilik, artc bir ekilde kendini yanstma sreci ile ortaya kan bir ruhsal yap olarak tanmlanabilir. Yani kendilik, ayn zamanda hem zne, hem de nesnedir. Buradaki paradoks, kendiliin tanmnda gz ard edilebilecek bir ey deildir. Dngsellik, dolaysz bir biimde kendilik fenomeninin zne yneliktir ve kendiliin kendisi, kendine dnl, yineleyici ve kendi zerinde katlanan bir sretir. Kendilik farkndalnn kendilii, srekli bir biimde varlk bulur. Bylesi bir sre, kimi zaman psikopatolojik bir hal alabilir. Mesela Descartes, epistemolojik temelini Dnyorum da bulmutur. Bylesi temel eleri sorguladmz zaman, zeminin altmzdan kaydn hissetmek sz konusu olabilir. Bylesi bir durumun yaratt psikozla, yaantmzn iyeliini kaybetmek de olasdr, yani tm bunlar bedenimde karncalanmalarn olumasna neden oluyor gibi Yani soru, Ben kimim? sorusu deil, Duyumsadm gerekten ben miyim? gibi sorgulamalarn temelini oluturmaya aday olabilir: Kendimle nasl eduyum yapabilirim ve benim bir blmmn bana ait olmayabilir ya da olamaz oluu durumunda neler hissetmekteyim? Sonuta ruhla ilgili olarak, kiinin yaantlad ve ilikilendirdii ve ruhunu etkileyen, d kaynakl molekllerce deitirilen anlamlara ilikin karmakark yan etkileri, onu nasl etkiler? Kendilik, iki farkl yabanc yaant trn ayrt etmektedir: Birisi psikoz iindeki kendilik yaps iinde yabanc, ama tandk; dieri, yabanc ve yeni trdr. Bu aamada unu sorabiliriz: Kendilik spirali iine alnan yabanc bir sre, gerekten de kendiliini istermi gibi arzu edilebilir mi? Tm bunlarla birlikte, insann gerekte kim olduunu merak ediinde, kavramsal olarak belirsiz ya da paradoksal herhangi bir sorun yoktur aslnda: nsan ya da kii, tam olarak kendisindeki eilimler, dnceler, duygular, eylemler vs. hakknda bildiklerine gnderimde bulunma isteminde ve araynda olan bir varlktr ve bunu, genel deerlendirmelerde bulunarak yapmas da en dorusudur mutlaka ki Nasl ki, ellerimi grsem ve onlar hakknda dnsem de dnmesem de, iki elim var olmaya devam edecektir ki, onlar benim kendilerini dnmemle ya da dnmememle, duyumsamamla ve duyumsamamla var olmayacaklardr ya da var olmaya devam etmeyeceklerdir, kendiliim ve btnl de, ben onu dnsem de, dnmesem de vardr ve var olmaya devam edecektir. Kukusuz, bana ait bu zellikleri deerlendirme yoluyla baz dzeltmelere gitme ynnde kararlar verebilirim; fakat bu deiimler, dnl (refleksif) edimlerin sonucu olsalar da, bu edimler asndan zgl ya da znde sorunsallk tayan herhangi bir lt bulunmamaktadr. Sonuta, salt bylesi bir problemde/sorunsalda deil, baka sorunlardan tr sknt duyduum anlarda da, ayn eyi yapma ve tutarszlklar saptama ve dzeltme ynnde baz abalar harcarm. Hegel, bu soruna yle bir yaklamda bulunmaktadr: Deneysel (empirical) psikoloji, genel olarak ruhu ele ald kadar, gzler nne serebilmek iin, blmlenmi olan zel yetileri de incelemektedir Deneysel Psikolojideki, ruhun blmlendii ve birbirinden kat bir biimde farkl tutulan zel ksmlar (particularizations) bunlardr. Ruh, her biri ancak karlkl bir biimde yerleen ve bu nedenle dieriyle dsal iliki gsteren, bamsz glerden kurulu ve yaln bir birleik yap olarak ele alnmaktadr. Derinlik inversiyonu fenomeni, Disneylanddaki Perili Kkde, arpc bir ekilde sergilenmeye devam etmektedir ve ziyaretileri, kendileri yrdke btnyle dner grnen bir ift insan yzyle kar karya brakmaktadr. Gerekte bu yzler, yanl olarak normal yzler eklinde alglanan boyutlu i d maskelerdir. Binokler derinlik inversiyonunun yaratt bu yanlsama, 19. Yzylda Helmholtz ve Mach tarafndan aratrlmtr. Temel mekanizmalara ilikin sorunlar, Gregory tarafndan da tekrar ele alnmtr. zellikle Yellottun deneylerinde, grsel yaantlarn ve grsel yaantlarla deneyimlenen srelerin, Nesnelerin, gzn atabakasndaki imgelerin salad kantlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 6

ilemin sonucu olduu ortaya konulmutur. Binokler derinlik inversiyonu, ters yz boyutlu nesnelere ilikin olarak, tm koullarda ortaya kmaz. Sadece, Yalnzca derinlikte ters yz grnd zaman, normal grnen son derece inanlmaz bir gerek biimin sz konusu olduu durumlarda gerekleir. Yani aslnda gerek problem u olmal: Her ey ne kadar gerek! Tm bu zerinde dnce retme abasnda olduumuz alan ya da konu da dhil Peki, bu sreten/karmaadan kurtulmann/syrlmann yolu nedir/ne olmaldr? Felsefe desem, tm alternatiflerin zerinde yer alan felsefeyi bu noktada sunmak, ne denli felsefenin hakkn veren bir sylem olur, bilemiyorum aslnda Tm bunlarn bir yolculuk olduunu sklkla hatrlatma abasnda olan Jaspers, unu syler bize bu noktada da ve Niin felsefe? sorusunu sorduumuzda: Ne bilinir ve bu nasl bilinir ve bilinmeyen nedir? dediiniz vakit, cevap biliniz ki felsefedir. Adger Allan Poe ve llerin Ruhlar: I Karanlk dnceleri iinde, gri mezar tann Ruhun, yapayalnz bulacak kendisini Bir tek kii bile kalabalktan zlemeyecek senin, gizlilik saatini. II Ses karma o sszlkta Bir yalnzlk deil bu nk yaamda nn sra Duran llerin ruhlar lmde de yine evreni alr ve onlarn stekleri glgeler seni ses karma. III Kalarn atacak gece, berrak da olsa Ve yldzlar gkteki tahtlarndan Iklaryla, lmllere verilen umut gibi Bakmayacaklar aaya. Hlbuki prltsz kpkrmz gzlerin Sonsuza dek tenine yapacak, Bir ate ve humma gibi Grnecek, bkkn ruhuna. .. Steven Mithen, Akln Tarihncesi adl kitabnda yle der: Gemiimizi Agatha Christienin ya da Jeffrey Archerin yazd bir roman olarak deil, bir Shakespeare tiyatrosu olarak dnmelisiniz ve onu, oyunun sonunu nceden bilmenin, onunla ilgili anlaynz ve ondan aldnz zevki zenginletiren bir yk olarak deerlendirmelisiniz. Bylece, bundan sonra ne olaca konusunda endielenmenize gerek kalmayacaktr. Bunu yerine, olaylarn neden meydana geldii konusuyla, yani aktrlerin aklsal durumlaryla ilgilenebilirsiniz. Macbethi, onun Duncan ldrp ldrmeyeceini renmek iin seyretmeyiz ya da Hamletin, yaayp yaamayaca zerine bahse girmeyiz. Onun yerine, yani onlarn neler yapp yapmadklaryla ilgilenmek yerine; onlarn davranlarnn, aklsal durumlar konusunda bize neler anlattyla ilgilenmek, mutlaka ki daha yerinde olacaktr. Felsefenin ilevleri arasnda, mutlaka ki sevgi, dostluk, vefa kavramlarnn anlamn kavramak ve balarn glendirmek yer almaktadr. Bu erevede, felsefenin vesile olduu bu anlamlar yine/yeniden kavramama yardmc olan Felsefe Ekibi Dergisine ve editrmz Selma Hanma, gemi yllarda rencim olma ansna sahip olduum ve bugn bunu zellikle hissedebildiim Gkhan Beye ulama konusunda bana yardmc olmalar adna teekkr etmek isterim. Felsefe, benim yaam amacm Yaam amacm seviyorum Felsefeyle birlikte yaamm/varoluumu anlaml ve beni gl klan tm dostlara ve tm sevgimle Ve her yazmn sonunda belirttiim gibi, benim hala umudum var!

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 6

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

nsan Felsefesi Balamnda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden


Mustafa GNAY

Beden zerine konumak hem kolay hem de zordur. Beden hem gereklik hem de imge/kavram olarak ele alnabilecek bir eydir. Bedeni tanmlama konusunda Patocka unlar syler: Beden anatomik ya da fizyolojik aratrmann deil, ama znel bir fenomen olarak, insan bedeni, yaama deneyiminin konusu olan ve yaadmz bir eydir. Yaayan beden anatomik ve fizyolojik bedenin farknda olduumuz varln varsayar. Bylece znel beden nesnel bedenin yalnzca bir refleksiyonu deildir. O zneldir, ama ayn zamanda zorunlu bir yaama koulu/yaama deneyimi anlamnda nesneldir.1 Barthesa gre, bir deil, birok bedenden sz etmek gerekir: ok basit bir eymi gibi grnyor insan gvdesi, ok nesnel, ok fizikselmi gibi geliyor ilk bakta bu konuda herhangi bir anlamazla debileceimiz kimsenin aklnn ucundan bile gemiyor-, oysa, birbirinden ok ayr bilimlerin, bilim dallarnn kendilerine gre birer gvde setikleri, bu gvdelerin de, nasl diyeyim, kendi aralarnda iletiim kurmakta zorluk ektikleri bir gerek.2 Bedeni inceleyen, belli blmleri zerine odaklanan pek ok bilimsel disiplin vardr. Tarih boyunca bedenin bilimsel bir nesne haline dnm sz konusudur. Farkl bak alar ve anlaylar dnda, bilimler de insan belli yanlaryla, yani paral olarak ele alrlar. Bu nedenle, biyokimyadan ekolojiye, anatomiden paleontropolojiye, dilbilimden tarihe, arkeolojiye kadar insana ilikin sz olan her bilim, aratrmalar gerei paralara blerek anlamaya altklar insan, btnyle yeniden anlamak iin felsefi bir insan kavramna gereksinim duyarlar. nsana ilikin tek yanl belirlemelerden olabildiince uzak durmaya alan insan ve kltr felsefesi ise, bilim verilerini ekleyici deil, ayklayc bir tutumla birletirir ve anlamlandrr.3 Elbette beden kavram her zaman ruh kavramyla birlikte dnlm ve ele alnmtr. yle ki ounlukla ruh kavramnn glgesinde kaldn ve ancak modernlikle birlikte bedenin ruhun glgesinden karak gereklik, imge ve gsterge olarak kendini ortaya koyduunu syleyebiliriz. Bu ortaya kn izlerini felsefi ve edebi metinlerde bulmak mmkndr. Varolmann Dayanlmaz Hafifliinde Kundera unlar syler: ok uzun zaman nce, insanolu gsndeki dzenli vurularn sesini aknlk iinde dinler, ne olduklarn aklna bile getiremezdi. Kendisini beden gibi yabanc, tandk olmaktan uzak bir nesneyle zdeletirmek gelmezdi elinden. Beden bir kafesti ve bu kafesin iinde bakan, dinleyen, korkan, dnen ve hayretlere den bir ey vard; bu bir ey, beden karldktan sonra geriye kalan, ruh idi. Gnmzde, beden tandk olmaktan uzak bir ey deil artk hi kukusuz; gsmzdeki vuruun kalp olduunu, burnun akcierlere oksijen gtrmek zere bedenden dar frlayan bir hortum az olduunu biliyoruz. Yz, bedenin tm ileyilerini kaydeden bir alet tablosundan baka bir ey deil; sindirim, greme, duyma, terleme, dnme. nsanolu bedeninin her bir parasna bir ad vermeyi rendi reneli, beden giderek daha az

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

dert oldu bana. Ruhun eylem halindeki gri beyin hcrelerinden baka bir ey olmadn da rendi. Eskinin ruh ve beden ikilii bilimsel terimlere brndrld, imdi artk buna yalnzca modas gemi bir nyarg diyerek glp geiyoruz.4 Felsefe tarihine baktmzda ruh-beden ikiliinin ve sz konusu ikilii/dualizmi ama giriiminin pek ok rneini bulmak mmkndr. Modern felsefenin kartlkla, dnyorum, yleyse varm szckleriyle baladn ve bunun kendini onaylayan dnce olduunu belirten Patockaya gre, Modern felsefe (Descartes), Benle balar. Descartes, zbilinle, benin bilinci ile balar. ve bu felsefe, onlarn bedenlerinin kiisel karakterini henz kefetmemiken, insanlarn kiiliini kefetmitir.5 nsan bedeninin ve tarihinin bir dierini (tekini) varsaydn belirten6 Gatens, modern dnemin nemli filozoflarndan Spinozaya ilikin olarak unlar syler: Spinozann bedenin imgesi olarak zihin nosyonu, bireysel bedenlerin seiciliinden ayrlm olarak entelektel etkinlik konumuna ynelik bir reddi temsil eder. Beden/zihin kartlnn bozulmas, bireysel ahlaktan ok, toplumsal olann vurgulanmasyla bantldr.7 Aristotelesden Descartesa kadar pek ok filozofun varlk anlaylarndaki dualizm, insan anlaylarn da etkilemi ve giderek insann dual bir varlk olarak grlmesine yol amtr. Felsefedeki dualizm dinsel reti ve sylemlerde de karmza kar. rnein, birok dinler, zellikle Hrstiyanlk ve slamiyet de insan dual bir varlk olarak grrler. nsan beden ve tutkularyla gelip geici; kt olan; ruhu ile iyi ve lmsz olan bir varlk olarak ele alrlar. Bu nedenle insan ve kltr felsefesinin, paralayc gr alarn terkederek insan bir btn olarak grmesi gereklidir.8 nsan ve kltr felsefesinin balca probleminin insan nedir? sorusudur. Ancak bu sorunun ok farkl biimlerde ele alnm olmas, zerinde durulmas gereken yeni sorunlara ve tartmalara da yol amaktadr. nk insan konu edinen btn bak alar bir bakma onu blmekten yana grnrler. Bylesi yaklamlarda, insana ya kendinde bulunan niteliklerinden tr iki yan olan bir varlk gzyle baklr ya da yapp etmelerinden yalnzca birine arlk verilir ve dolaysyla onun btnl byk lde gzden karlr.9 nsan bir btn olarak grebilmek, insana ynelen btn felsefi, bilimsel ve sanatsal/edebi disiplinlerin yerine getirmesi gereken en nemli ilev ve amalardr. Ancak bu kolay bir ey deildir. nk insan tanma ve anlama konusundaki ou giriimin/denemenin tek yanllk ve indirgemecilik kmazna saplanmasna tank oluruz. Bu noktada dalist yaklamlarn eletirel okumasnn, insana bak alarmz ve ufkumuzu genilettiini sylemek mmkndr. Felsefi, bilimsel ve dinsel sylemlerin birbirine etkisi de yadsnamaz. Aydnlanma ve dnyevilemenin gerek insan anlayn gerekse insann beden kavrayn radikal biimde deitirmesi sz konusudur. Ancak modern dnya grleri iinde, dinsel gelenek ve inanlarn kendilerini gncelleyerek srdrebildikleri de unutulmamaldr. Beden konusunda artk sz ve iktidar bilim(ler) alm grnse de, gemiten/gelenekten gelen eilimler biim deitirerek de olsa, varln srdrmektedir. Barthes, kutsal ile ilikisi bakmndan beden konusunda unlar syler: Geleneksel byk dinlerde, rnein Hristiyanlkta fiziktesi ve ahlaksal bir sorun olarak ele alnr gvde; ama yalnz bu dinlerde deil, irek retiler gibi, zellikle de simya gibi dinin yan grnmlerinde insan gvdesi betimlemeleri stne ok derin dncelere rastlyoruz.10 Bedenin kutsall sorunu, Barthesa gre, modern yaamda farkl grnmlerle karmza kmaktadr: Gvdenin kutsall sorunu, yaantmzn ok laik, ok ada grnmlerinde de su yzne kyor imdilerde: gvdemizin bilinli olarak, yani iten gelitirilmesini amalayan jimnastik gibi, yoga gibi, beden eitimi gibi giriimlerde; gvdemizi yalnz altrmakla yetinmeyip gvdemiz stnde dnmemizi salamaya ynelik abalarda, dinsel bir dncenin laik alana aktarlmasn gryorum ben: sz konusu olan, derin fizyolojisi bakmndan insan gvdesi ile kabaca doa diye adlandrabileceimiz o ey arasnda bir eit uyuma, bir eit dengeye varmak.11 nsann belli yanlaryla ele alnmas gibi, bedenin belli yanlarnn ele alnmas ya da belli yanlar zerinde odaklanlmas sz konusudur. Tarihsel-kltrel deimeler hem insann bedene bakn hem de beden imgesini/tasarmn etkilemitir. Gnmzde bir tr genlik rklnn yaygnlatn belirten Barthesa gre, ince, krpe insan bedeninin rnek gsterilmesi, yallar dlayan ada toplumun yaratt tehlikeli bir lmszlk ddr. Yzyllar boyunca lmszl ruhta, ruh bakmnda arayan insan, artk lmszlk dn ya da daha uzun yaama arzusunu bedeninde, bedeni araclyla gerekletirmeye almaktadr. Bir ideolojiye ve endstriye dnen salkl yaama stratejileri, beden zerinde hegemonyalarn kurmu durumdadrlar. Sz konusu lmszlk dnn yol at ayrmclk konusunda Barthes unlar syler: ada gvdenin ayrt edici zelliklerini yakalamak ok zor, ama hi deimeyen, hi amayan bir zellii var: gen gvde ile yal gvde arasndaki kartlk ve yal gvdenin toplumca dlanmas. Bal bana bir d (mit) bu, ada bir d. Gnmz toplumunda yalnz gen gvdelere yer var. Reklamclk, sinema ya da fotoraf bunlara kltr teknikleri diyorum ben- ne zaman insan gvdesini ele alsalar,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

insanolunu lmsz bir yaratk olarak grmek istercesine ille de krpe gvdeleri seiyor, deerlendiriyorlar.12 ada yaamda kltr endstrisin gen beden imgesini dayanmas ve bu imgeyi hayatn her alannda bir ideal olarak sunmas, kiilerin kendi bedenleriyle ilikilerinin sorunsallamasna yol amakta ve sosyal-psikolojik vb. problemler yaanmasna da zemin hazrlamaktadr. Bu noktada bedenin i tedirginliinden sz eden Barthesa gre, ada toplumda, sinema, dans ya da reklam araclyla tam bir huzur iindeymi gibi grntleniyor insan gvdesi, ama znel dzeyde oumuzun kendi gvdesiyle bark olmad bir gerek. Gvdenin bu i tedirginlii, kendi gvdemizin bizde kt bir grnt duyumunun uyandrmas birok sinircenin kaynadr, bu yzden de gvdenin evresinde birok iblis dolanr durur: gln olmak, gvdemiz yznden gln dmek korkusu, bakasnn gvdesine ktlk yapabilme olana13 nsann bedeni yznden gln duruma dmesine bir rnei, Kunderann romannda buluruz. Terezann Tomas ile bulumasnda karnnn guruldamas, zneler aras ilikilerde bedenin ihmal edilemeyecek bir gereklik olduunu gsterir. Tomasnn evine ilk gidiinde, karn guruldamaya balad Terezann. Bunda alacak bir yan da yoktu stelik; sabah kahvaltsndan beri, trene binmeden nce alelacele yedii bir sandviten baka bir ey girmemiti midesine. Akln tmyle kendisini bekleyen gzpek yolculua vermiti; yemek yemeyi unutmutu. Oysa bedeni gz ard ettiimizde, onun kurban olmamz daha da kolaylar. Tomasnn nnde durmu, midesinin ektii sylevi dinlerken bandan aa kaynar sular boald. Alamak geldi iinden.14 Beden insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline gelmitir. Birbiriyle karlaan, yz yze gelen insanlar, ayn zamanda bir gstergeler topluluuyla da karlamakta ve bu gstergeler araclyla iletiim kurmakta ve diyalog kurmaktadrlar. Ancak buradaki en nemli sorun, insann/insan bedeninin bir gsterge taycs durumuna gelmesi, arasallamas ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesidir. nsan bedenine sahip olan tketim kltrnn, onun ruhuna/tinine de sahip olmadn syleyebilir miyiz? Dipnotlar: 1 Jan Patocka, Body, Community, Language, World, Open Hourt, s. 3, 1997. 2 Roland Barthes, nsan gvdesi stne balkl sylei, ev. Adnan Benk, ada Eletiri, Ocak 1984. 3 Ulu Nutku, nsanlar nsanlktan Ne ster, Art dergisi, Aralk 1992. 4 Milan Kundera, Varolmann Dayanlmaz Hafiflii, ev. Fatih zgven, s. 50, 1986, letiim Yaynlar. 5 Jan Patocka, age., s. 9-10. 6 Moira Gatens, Power, Bodies and Difference, Continental Feminism Reader iinde, Edit: Ann J. Cahill and Jennifer Hansen, Rowman and Littlefield, s. 269, 2003. 7 Moira Gatens, age., s. 256. 8 Takiyettin Mengolu, Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, s.267, 1983. 9 Betl otuksken, Felsefeyi Anlamak Felsefe ile Anlamak, Kabalc Yaynlar, s.12, 1995. 10 Roland Barthes, age. 11 Roland Barthes, age. 12 Roland Barthes, age. 13 Roland Barthes, age. 14 Milan Kundera, age., s. 49.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Paralanm Beden
Felsefe Ekibi

() Tm insanlar, diye hatrlatr bize Lacan, vaktinden erken doarlar. Tam bir motor denetim salamalar ve baaryla istemli hareketlerde bulunma yeteneine erimeleri uzun zaman alr. Bir Ben serab olan ayna-imgesi, bireyin gizil egdmleme yetisinin zamanla gerekleeceini vaat eder ve gerekten de, bu yetinin geliimini tetikleyen bir role sahiptir. Buraya kadar gayet iyi. Ancak Benin yabanclatrc menzili yle bir eydir ki birey srgit kendisiyle uyumsuzdur: Ben hi durmakszn dondurulamaz bir znel sreci dondurmak, insan arzusunun hareketli sahasna durgunluk getirmek gayretindedir. te yandan, insan trnn giderilemez yabanclamasnn yks sadece melez bir felsefe diliyle deil, Gotik bir masal andran bir tonda anlatlr. Prgnance (g, potansiyel, anlam ya da ima ykl olma) szc ngilizce pregnancy [gebelik] szcne bulaarak olsa gerek dourmakla ilgili bir ey olup kmtr. Daha kendisi yeni domu olan ocuk bir canavar dourur: bir model, biri otomaton, yapma bir ey. Freudcu kuram egonun kurulmuluundan, onun kurulduu yer olarak atmal bir gler alanndan ve korunmas iin gerekli savunma aygtndan uzun uzadya sz etmiti; fakat burada o szler Dr. Frankensteina tandk gelecek terimlerle ilenerek sunulmaktadr. nsan znesinin iinde, yedek paralardan mamul, kendine zg kt alkanlklar ve ykc beeniler gelitiren zrhlarla donatlm, mekanik bir yaratk retilmektedir. Freuda gre ilk kez ryalarda aklk kazanan bireyin z blnml imdi Lacan tarafndan yeniden dnlmekte ve stelik bir kbus olarak tasavvur edilmektedir. Psikanalizin mutat dilinden daha keskin bir kopuu, Lacann paralanm beden (corps morcel) kavramn ileyiinde grmek mmkndr. Bireyin ilk fiziksel uyumsuzluk algsnn hatrasn canl tutmaya ara olmas bakmndan, bu fantezinin benin yabanclatrc kimliiyle belirgin bir yapsal ilikisi vardr. Bir kere paralarna ayrlm, darmadan bir halde grlm olan beden ve bu annn artrd endie, bireyin gvenli bir bedensel benin sahibi ve mukimi olma arzusunu ateler. Bene ynelik bu tasarmlar srekli olarak geriye bakl, paralanmaya dnk bir ekimin tehdidi altndadr; benin zrhnn sertlii birey zerinde bir zorlama olarak ileyip onun disjecta membrasn [paralarn] darmadan edebilir. Lacan burada sz konusu olann, gerek bedensel uzuvlarla ilgili basit bir anlar kmesinden ok, fantezinin Janus-yzl yaps olduunda srarldr. zne ister ileriye, yani bene doru, isterse geriye, yani corps morcelye doru ynelmi olsun, dnd ey bir inadr deiik aamalaryla hep ayn ina. Fakat Lacan bu yapsal karlkl bamll betimlerken bile iin ounu imgelere ykar. Beden morcel [paralanm] haldeyken paralarna ayrlan ey, bir fiziksel organizmadan ok, deiik paralardan oluan bir manken, Barok tarzda bir oyuncak bebek, kollar bacaklar olan bir ganimettir (Family Copmplexes, 60). Dr. Frankensteina Profesr Spalanzi katlmtr E.T.A Hoffmannn The Sandman masalnn lgn oyuncaks Profesr Spalanzi. Lacann burada bir araya getirdii tuhaf szel figr metne sapkn bir haz [jouissance] havas getirir: sade bir kuramsal kavram, karanlk bir arzu nesnesi olarak kendini gsterir. Lacana gre, paralanm beden hibir yerde Hieronymus Boschun resimlerinde olduu kadar unutulmaz biimde resmedilmemitir; insan imgelemini taciz eden bedensel felaketlere ilikin Lacann szl anlatlar da hadm etme, iktidarszlama, yaralama, uzuvlarn kopmas, yerinden kmas, barsaklarn deilmesi, bedenin yutulmas ve patlayarak iinin dna kmas imgeleri bilinli olarak Boschun resim motiflerini yanklamaktadr:

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

srasnda belli bir dzeyde saldrgan bir zlmeyle karlald noktada ve genellikle ryalarda kendini gsterir. Kanatlanp uan, barsak demek iin silah kuanm kopuk uzuvlar ya da eksoskopide resmedildii gibi bytlm, yerinden km organlar, tpk hayalperest Hieronymus Boschun onbeinci yzyldan modern insann imgeleminin doruuna kn resimlerinde kalc biimde sabitletirdii eyin ta kendisi olarak grnrler. stelik bu biim, daha elle tutulur bir biimde, fantezinin anatomisini tanmlayan krlganlama hatlaryla, histerinin izoid ve kaslmal belirtilerinde grld gibi organik dzeyde de gsterir kendini. Boschun resimlerinde cehennemin gzenekli bir yaps vardr: tek tek azap ve ikence sahneleri bir mozaik halinde bir araya getirilir ve bir st anlatyla deil de resim motiflerinin iyi tasarlanm bir karlkl etkileimi sayesinde btnletirilir. Lacann tmyle saldrganla ayrd bir yazsnda, paralanm beden insan ykclnn balca timsali haline gelir ve birok deiik balamda tamamen yeniden tasavvur edilir. Histeriin muhayyel bedeni, ocuk oyunlarnn sembolizmi, dvme, snnet, vcuda kesik atmak gibi ilkel riteller, btn bunlarn yan sra modann ekle emale sokucu [Procrustean] keyfilii, btn bunlarn bu rahatsz edici ve derine kksalm fantezi asndan anlalmas gerekir. Ancak, bu klinik ve toplumsal olgularn sunumunda tartmaya yer verilmez. Ne dengeleyici herhangi bir bulgu ne de alternatif aklama yntemleri deerlendirilir: temel ruhsal btnleme ve paralanma diyalektii Lacann tartmakta olduu fantezilerin aynn okurda harekete geiren gzenekli bir imge rgsn destekler. Bu da Lacann Dnyevi Zevkler Bahesidir. Aldatc btnlk ve cehennemi paralan arasnda skp kalm olan ben bahtsz bir hayat srer. Bene olaan neesini veren ve kiinin bir plan yapp uygulamas gibi basit eyler yapmasna olanak tanyan her ne varsa kuramsal resmin kenarlarna itilmitir. Gerek Freud, gerekse Lacan kuramlarn Sokrates-ncesi filozoflarn kozmolojik kurgularnda oktan belirtilmi eyler olarak sunar. Freud, Analysis Terminable and nterminable (1937) balkl almasnda Empedoklesten alnt yaparak kendi ileri srd ilksel gler olan Eros ve lm igdsnn Empedoklesi atan ilkeler Sevgi ve Kavga olarak zaten bilinen eyler olduunu teslim ederken, Lacan Kavgann ncelliini ilan etmi biri olarak Herakleitos u anar. Kendi fikirlerini desteklemek iin Antikadan kehanet deerinde kantlar arayan Lacan iin Empedokles de pekl ve belki ok daha iyi i grebilirdi. nk Empedoklesi fizik sisteminde, canllarn nce bir morcellement [paralanma] srecinden getii evrimin ilk aamas imgeleri bakmndan Boschun dnyasyla artc bir benzerlik iindedir: te boynundan kopup frlam nice yzler, omuzlarndan ayrlm dolaan kollar ve alnlarn yitirmi, yerinden uram gzler. Bylesi imgelerin Antik dnyann yazlarnda yer almas pek kuku gtrmeyen bir eyi, yani paralanma fantezilerinin farkndal olan uzuvlu her canlnn tad bir yk olduunu ve insan bedeninde yaayan herkesin o bedenin iine krlganlama hatlar ektiini dorulama eilimindedir. Kaynak Malcolm Bowie Lacan Dost Kitabevi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

RUH BEDEN Felsefe Ekibi

Descartes () zce birbirinden ayr olan ruh ile cisim arasndaki balanty nasl kurmal? Ruhun temelnitelii dnme idi, cisimdeki de yer kaplama. Bunlar da bir araya gelemeyen, birbiriyle badaamayan nitelikler: Bilinli olan yer kaplamaz, yer kaplayann bilinci yoktur. Ancak, insanda bu iki cevher bir arda bulunurlar. Biri tekinde olupbitenlerin nedeni olmayan, bal balarna ayr birer gerek alan iki tzn burada aralarnda herhalde bir balant olacak. Bu balanty ne olarak dnmeli? Kendisinden sonraki felsefeyi ok uratracak olan bu ruh ile beden arasndaki balanty Descartes, iki ayr ey arasndaki bir almabirlii olarak tasarlar. Bunlar, srekli olan bir karlkl etki ba ile birbirine ballar: Ruh, bedenin bir takm uyarmalarn dorudan doruya duyar ve onlara birtakm duyumlarla tepkide bulunur; ruhun birtakm eilimlerini, yani isten edimlerini de beden baz hareketler olarak gerekletirir. Buna gre, ruh ile beden birbiri karsnda, hem etkin hem de edilgin olabilen birer etmen durumundadrlar. Ruh ile beden birbirini nasl etkiliyorlar? Descartesa gre, insan bedeninin her yan ruhla karlkl etki halinde deil; yalnz bu etkilere araclk eden beyin, dorudan doruya ruh ile deme halindedir. nk duyu organlarna gelen etkilerin ruhta bir renk, ses, koku vb. duyumu olabilmeleri iin, beyne ulatrlmalar gerekir; bedenin istenli hareketleri de, beyinden kan sinirlerin getirdikleri itiler (impulsus) ile olabilir. Descartes beden ile ruhun beyindeki karlamalarn aklamak iin, beynin merkezini, daha dorusu bu karlamann olduu tek bir noktay arar ve ararken de yle dnr: Ruh uzamszdr, blnemez bir btndr; ruhun etkide bulunmas ve etki almas bu yaps ile iliikli olacaktr; dolaysyla ruhun beyin zerinde etkileri beynin tek bir noktasndan olabilir; bedenden gelen uyarmalar da ruha ancak bu tek noktadan geebilirler; bu yle bir nokta olacak ki, isten edimlerinin itilerini eitli organlara gtren sinirler de buradan balayacak, uyarmalar beyne ulatran sinirler de burada bitecek. Descartes bu noktay, bildiine gre, beynin biricik ift olmayan organ kozalaks bez (glans pinealis) de bulmu olduuna inanr. Buras ruhun yeridir, ruh burada yerlemitir. Ancak, buradaki yer szn dildeki anlamyla almaldr; nk Descartesa gre ruh uzamszdr, bir yer kaplamaz, dolaysyla ruhun yeri olamaz; ruh herhangi bir yerde, beyinde filan bulunamaz. Burada Descartes yer derken, ruhun etkilerinin kendisinden kt, ruha gelen etkilerin kendisine ulat beynin bir noktasn anlamaktadr. Ruhun dorudan doruya kendi ileyii ve grevleri konusunda Descartes, ruhun grevlerini actionlar (eylemler) ve passionlar (edilgiler) diye ikiye ayrr. Actionlar dorudan doruya kendimizden kan haller olarak yaarz. Passionlar ise bir yandan ruhla, br yandan da bedenle ilikili olan olaylardr; passionlarn nedeni bir ksmyla bedendedir. Descartes ruh retisinde zellikle duygulanmlar (affection) zerinde durmutur. Bunlarn asli ve ikinci derecede olanlar var. Temel duygulanmlar alt tanedir: ama, sevgi, tiksinme, iddetli istek, zgnlk ve sevin. Geri kalan btn duygulanmlar, bu temel duygulanmlarn birlemelerinden ya da birer eidinden baka bir ey deildirler. Duygulanmlar bir yandan ruhla, br yandan bedenle ilgili olaylardr. rnein korku, salt fizyolojik olarak, yani yalnz bedende olupbiten bir olay olarak grldkte, korku veren bir eyi grmeden domu olan ve kaslar bir kama hareketine gtren bir ititir (impulsus). Psiik bakmdan ise, korkan kimsenin ayn zamanda kamay istemesidir. Burada bedenin bir eilimini ruh da bu hareketi onaylyor. Occasionalistler

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

() Descartes felsefesinin gr ve anlay iinde yetien baka bir takm dnrler de, bu felsefenin baka bir ana dncesini, dualizmini kendilerine k-noktas yapmlar, balca bu sorunu zmeye uramlardr. Descartes gerei cismin dnyas ve ruhun dnyas diye ikiye blmt. Cisim ile ruh iki ayr tzdrler, yap ve zce birbirinden kkten ayrlrlar: cisim yer kaplar, ruh dnr. Bunlar da birbirleriyle badaamayan niteliklerdir: bilinli olan (dnen) yer kaplamaz, yer kaplayann bilinci yoktur. Ama bu iki ayr tz insan adn verdiimiz varlkta bir arada bulunmaktadrlar; insann rgs bu ikisinden dokunmutur. yle ise bu iki tz arasndaki balanty ne diye anlamal? Descartes kendisi bu balanty empirik bir olgu diye kabul etmi, karlkl bir etki, bir ibirlii diye anlamt. Ancak, bununla iin gl giderilmi olmuyordu; Descartesnki inandrc bir aklama deildi. ki tz ylesine bir kesinlikle birbirinden ayrmt ki, bu ayrlk almaz bir uurum gibi grnyordu. Kendi ilerine kapal olan bu dnyalardan her birinde olup bitenleri anlamak kolayd: Cismin dnyasndaki btn deimeler hareket yzndendi; ruhun dnyasndaki btn olular, bilincin trl haller almas idi, bir dncenin nedeni baka bir dnce idi. Ancak, dardaki bir hareket nasl bir duyumun nedeni olabilir? Bilincin iindeki bir isten edimi, dndaki bir hareketin nasl nedeni olabilir? Bir rengi grmemek, cisimler dnyasndaki bir olayn ruhta bir etki yaratmas demektir. Kolumu kaldrmam da, bilin erevesinde olupbiten bir olayn (istemenin) bilin dndaki dnyada bir etki yaratmas demektir. Oysa bu iki dnya almaz snrlarla birbirinden ayrlmt. Bu dnyadan tekine gei nasl oluyor? Descartesn ak brakt bu ruh (mens) ile cisim, beden (corpus) arasndaki balant problemi, onun izinde yryen bir takm dnrlerin balca konusu olacaktr. Geulincx () Ona gre, bilincin halleri (modus) iki bee ayrlrlar: Duymak, istemek, yargda bulunmak gibi bizim kendimizden treyen, kendimizin yarattmz (yaratyoruz diye yaadmz) haller, bir de duyumlar. Bu sonuncular bilinte yaratlm olmayp bize verilmilerdir; bunlar biz yaratmadmza gre nedenleri de bilincin dnda olacaktr. nsan nasl yaratldn, nasl meydana geldiini bilmedii eyi de kendisi yaratm olamaz. Kendi vcudumdaki hareketleri, hele baka cisimlerdekini nasl meydana getirdiimi kesin olarak bilemiyorum; sinirlerin uyarlnca bir ruh olayn nasl yan bir takm tasarmlarn bende meydana getirildiini deneylerimle biliyorum. Ama bu deneyler de, bu etkiyi meydana getirenin kim olduunu bana bildirmiyor; bunun zerine bir ey renemiyorum; ben kendim burada yalnz seyirciyim, aktr deilim; vcudum da sadece bir alet. Vcudum ruhumdaki duyumun nedeni olmad gibi, ruhumda meydana gelen isteme de vcudumun hareketinin dorudan doruya bir nedeni deildir. Dmdaki uyarma ile iimdeki isteme, bunlar, ruhumda bir duyum, vcudumda bir hareket yaratmak iin yalnz birer vesile (occasio)dirler, bunlar asl nedenler deil, vesile nedenler (causa occasionales)dir. Bu olaylarn asl nedeni Tanrdr. Tanr, bedenimdeki uyarma dolaysyla, bu vesile ile ruhumda bir tasarm meydana getirir; bu isteme vesilesi ile vcudumda bir hareket yaratr. Ruh ile beden (vcut) arasndaki ilgiyi byle anlayan bu gre occasionalism, bundan yana olanlara da occasionalistler denir. Tanr her vesile ile dorudan douya ie karyor mu? Yoksa beden ile ruhun birbirine uygun ilemesini batan beri mi byle ayarlam Bu anlaylarn ikisi de Geulincxte var. Daha dorusu, balanglarda Tanrnn her vesile ile ie kartn, araclk ettiini kabul ederken, sonralar beden ile ruh arasndaki balanty batan beri byk bir ustalkla birbirlerine gre ayarlanm iki saatin birlikte ilemelerine benzetir birinin ilemesinin nedeni teki olmadan. Malebranche () Geulincx gibi Malebranche iin de, ruhi tz ile maddi tzn birbiri zerinde bir etkileri olamaz; bsbtn ayr yaplar olan iki tz arasnda bir ba kuran, Tanrnn aracldr. Bu dncenin tad sonucu da Malebranche tam bir kesinlikle ortaya koyar: Sonlu tzler, ne ruh ne de cisim, etkin deildirler; btn etkinliin tek nedeni sonsuz tzdr, Tanrdr. Evrende eylemde bulunan tek varlk Tanrdr; burada btn olupbitenlerin gerek nedeni Odur: Beden ile ruh arasndaki balanty kurup dzenleyen de, cisimler arasndaki etkilere araclk eden de Odur. Ruh da bamsz bir tz deildir, ruhta da olupbitenler ancak vesile nedenlerdir (causes occasionelles). Spinoza () Beden ile ruhun ilgileri sorunu, Descartes felsefesinin geriye brakt bir glkt. Descartesn kendisi beden ile ruhu yap ve ileyi bakmndan birbirinden bsbtn ayr olan iki tz diye ayrm, bunlarn arasndaki balanty bir birlikte ileme, bir karlkl etki olarak anlamt. Hatta beyindeki kozalaks bezi iki ayr ynden gelen etkilerin ayarland merkez diye gstermitir. Descartesn bu aklamas, daha nce birbirinden kesin olarak koparlp ayrlm olan bu iki tz birbirine yeniden balamak iin inandrc bir zm deildi. Descartestan sonra bu sorunun gln kendilerine balca bir kayg edinen occasionalistler (Geulincx ile Malebranche) gl yenmek iin iin iine Tanr kartrmlard. Onlara gre beden ile ruhun birbirleriyle dorudan doruya bir balantlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

yoktur, bunlar kendi balarna aralarnda bir balant kuramazlar; onlar birbirine balayp birlikte ilemelerini salayan Tanrnn aracldr. Ancak, byle demekle occasionalistler de sorunu zm olmuyorlard. Ruh ile bedeni bylesine birbirinden ayrnca, iin iine Tanr da karsa, bunlarn ibirlii etmelerini anlamak gtr. Descartesnkinden de, occasionalistlerinkinden de baka olan tz retisi ile Spinoza bu sorunu kolaylkla zer. Descartesn balbana birer tz sayd ruh ile cisim onun felsefesinde tz olmaktan kp tek, sonsuz tzn (Tanrnn) birer z-nitelii (attributum) olmulard. Ama her attributum da, iindeki moduslarla kendi iine kapal bir balant idi; onun iindir ki uzamn bir modusu dncenin bir modusuna ya da tersine balanamazd. Ancak, birbirine kapal birer sistem gibi olan attributumlar sonunda Tanrsal tzde birleiyorlard. Her attributum ruh olsun, madde olsun kendi moduslar sistemiyle, Tanrnn znden zorunlulukla kmt. Tanrnn z de her eyde ayn kalp ayn olduuna gre attributumlardaki moduslarn sistemi birbirine paralel olacaklardr; baka bir deyile: Bir attributumdaki her bir modusa teki attributumdaki bir modus paraleldir. Attributumlardan birindeki moduslarn oluuna teki attributumdaki moduslarn oluu da paraleldir; Spinozann deyiiyle: Gerek dnyann (nesnelerin) dzeniyle ideal dnyann (idelerin) dzeni birdirler. Ruh ile bedenin grnrde birbirleri zerine etkileri var: nk bunlar zorunlu olan olularnda birbirlerini her an karlarlar, her an birbirlerine paralel bulunurlar. Bu paralelizm yznden maddi dnyadaki her fenomen, ruhta kendisini karlayan bir temsilci bulur. Bir igdy duyduumuzda, ya da bir karar verdiimizde madde dnyasnda hareket ve durgunluk yasalarna gre bir eyler olur. Yalnz, bu arada olanlar, hep ayn bir tzde olupbiten ayn eylerdir Ama baka baka attributumlar asndan, yani eitli bakmlardan grlmektedirler. Aralarnda Descartesta olduu gibi karlkl bir etki deil de, yalnz bir paralelizm olan insann fizik ynyle psiik yn, Spinozaya gre, gidileri bakmndan birbirlerine tamamyla uygundurlar; birincisinin yetkin ya da eksik olmas, tekisini de yetkin ya da eksik yapar; fizik organizma salam ve gl ise ruhi hayat da buna uygun bir nitelik kazanr vb Leibniz () Ruh ile beden arasndaki balanty da Leibniz nceden kurulmu uyum teorisi ile aklar: Ruhun monadlar ile bedenin monadlar arasnda hibir nedensellik (causalit) balants yoktur; ama ruh her an bedende olupbiten ayn eyleri tasarmladndan bedeni etkiliyor ve bedenden birtakm etkiler alyormu gibi grnr. Beden ile ruh arasndaki ilikileri aydnlatmak iin Leibniz, Geulincxde de bulduumuz birbirine paralel ileyen iki saat rneini ele alr: Bu iki saat, ya ilemelerinde birbirine karlkl olarak baldrlar; ya ilemelerini bir usta boyuna dzenliyorlardr; ya da daha balangta birbirine paralel olarak kurulmulardr ve bundan byle de hep paralel olarak ileyeceklerdir. Birinci olasl Descartes ileri srmt: Ruh ile beden karlkl etki halindedirler. kincisi occasionalistlerin dncesi idi: Ruh ile beden arasndaki balanty her an kurup dzenleyen Tanrdr. ncs de Leibnizindir: Bu iki saatin batan beri ayarlar birdir; bylece aralarnda nceden kurulmu bir uyum vardr. Tanr yalnz beden ile ruhu deil, btn varlklar, srekli bir uyum iinde bulunacak gibi dzenlemitir. Bundan dolay Tanr ikide-birde evrenin dzenine karmak zorunda kalmaz. Kaynak: Felsefe Tarihi Prof. Macit Gkberk

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

SPNOZA, ETKA ve BEDENN BLGS Oyunbaz

Spinoza 17.yy. felsefesinin tam merkezinde durur. Rnesansn salad birikimi derleyip toparlayarak, bundan birlii btnl olan bir dnce balants gelitirir. Felsefesi pratie dayal olup, verdii rnekler gnlk yaama aittir. Spinozann tm yazdklar sanki bir eit hayat tecrbesine dayanyor gibidir. O her eyi olua bal olarak dnr, kendi duygulanlarnn uuruna sahiptir. Bir Bedeni olduunu ve Beden hayatnn hangi artlarda aktn gzlemleriyle destekleyerek ortaya koyar. Etikay benzersiz klan da tam budur: Ortada olan salt ahlaka dair yazlm bir kitap deil, bir doa felsefesinin, fiziin, bir davran biliminin, siyaset, din felsefesinin, varlkbilimin harmanland, kendini ve dnyay anlama klavuzu vardr. Spinoza, Etikay felsefeye dair bilgiler ieren bir kitap olarak deil, bir sanat eseri, hayatn geometrisi olarak tasarlamtr. Be ayr blm halinde yazlan Etika; bu dnya ve sonsuzluk iinde var olan insan hayatnn geni, sonsuz bir arka plann veren nermeler ile ie balar. Spinoza tmelden, Tanrdan balayarak tm bilgileri tmdengelimli bir yol olan geometrik yntem ile bu temelden retir. kinci blmde mekanik olan bir tabiat anlay gelitirir. nsan bilgisinin incelenmesine, zihin-beden ilikisine geer. Zihnin kayna nedir? sorusuna cevap verebilmek iin dnen ile dnlenin ne olduklarn incelemeye giriir. eylerle fikirlerin mnasebetlerine dair sarih kurallar ortaya koymaya alr. nc blmde ise duygularn, tutkularn doasn inceler. Amac ruh adn verdii duygular ve hisleri salam bir nedensellik zincirine balamaktr. Arzu, sevin ve keder ilk nedenler bakmndan temel duygulardr. tekiler bu duygulantan gelmektedir (Spinoza, s.140). Duygularn nefsi koruma eilimi ile mnasebetlerini, fikirlerin etkisi ile onlarn nasl ekil deitirdiklerini gsterir. Son iki blm ise insan varoluunun klece hallerine ve buradan kurtulmann yollarna aittir. nszde Spinoza nce duygularmz ve vcudumuz verili olduunda "iyi" ila "kt"nn, yetkin olmay ve yetkinlik arasndaki farkn reel bir fark olmadna, yani greli olduuna dair nermelerini sralar. Spinoza der ki; biz her eyden nce tutkularmzn tutsayz: Ama tutku tutsakl demek, insanlarn dnyasnda, insann snrl olan kuvvetinden gelir; biz ou varlktan daha "iyi" durumda olsak bile yine de greli olarak "gszz", nk sonlu varlklarz. stelik pasif duygularmz (nefret, korku, fke, acma) bizi dnyadan yabanclatrrlar 'biz de bu yabanclama yznden yanl iyiliklerin ve doru ktlklerin peine deriz ve bunlar bizim iin en gl tutkular haline gelebilirler' Byle bir karmaada Spinoza tek arenin "erdem" denen eyin doa tarafndan zaten salanm olan temelini formle edebilmek ve ona uygun yaamak olduunu syler: Mutlak olarak erdem ile ilemek bizde akln ynetimi altnda asl faydalnn aranmas ilkesine gre varln korumak, ilemek ve yaamaktan baka bir ey deildir(Spinoza,s.216). Beinci kitapta, sadece istemekle akln bizi kt duygulardan, tutkulardan kurtaramayacan, insann kendi nefsine, evresine ve Tanrya kar sevin-saadet iinde olmasn mmkn klan yollar, aralar sralamaya balar. Bedenini tanmak, yetilerini gelitirmek ve zerinde denetim kurabildiin bir hayal etme tarzna sahip olmakla.Her kimin ok sayda eyleri yapma yetisinde olan bir Bedene sahipse, o kimse kt olan duygulanlarn pek az hkm altnda kalr ve bylece onda zihin iin geerlilii olan bir dzene gre bedenin duygulanlarn dzenlemek ve zincirlemek gc vardr. (Spinoza, s. 289). BR BEDEN NELERE MUKTEDRDR? Spinoza her trl dnmenin, duygulanmann, arzuyu hissetmenin bedensel olduunu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

dnr. Bedensel varolu bir muktedirlik halidir, arzular ve duygulanmlar retebilme yeteneidir. Bedenin ruha boyun eeceini, onun iradesine tabi olacan syleyen Descartesin tersine ruh ile maddeyi zdeletiren Spinoza iin ne beden ruhu, ne de ruh bedeni dnmek bakmndan gerektirmez(Spinoza, s.132) den ibarettir. nsan ruhunu meydana getiren fikrin objesi bir beden ise, bu bedende ruh tarafndan kavranmayan hibir ey olmayacaktr. Ruhumuzun objesi varolan bedenden ibarettir ve baka bir ey deildir. nsan can ve tenden ibarettir ve insann teni onun hakkndaki duygumuza uygun olarak vardr(Spinoza, s.89). Beden ve ruhun birbirlerine olan stnlkleri yerine paralelliklerini savunur Spinoza. Spinoza net bir dille beden hakknda unu syler; "imdiye kadar kimse bedenin gcn tespit edemedi; Bedeni Ruhtan bamsz olarak ortaya karan bir deney ortada mevcut deildir. Beden yalnz kendi tabiat kanunlaryla Ruhu hayrete drecek bir ok eyler yapabilirHenz hi kimse btn fonksiyonlarn anlayabilecek derecede yetkin olarak bedenin yapln anlam deildir. (s.133) Sonra hi kimse Ruhun ne, hangi tarzda aralarla bedene hareket getirdiini, ona hangi derecede hareketler verebildiini, ne de onu hangi hzla kmldatabildiini bilmektedir. Ardndan Ruhta dnmek zellii olduunu, susmann, szn, ve Bedene dair bir ok etkileimin de ruhun iradesine bal olduunu syleyenlere kar, Beden uykuya dald zaman Ruhun btn yetkileri bolukta deil midir ve uyankken ki gibi dnme gcne sahip midir? Onlar, Bedenin ne yapabileceini ve yalnz onun tabiatndan hangi akl yrtmelerin kabileceini bilmiyorlar (Spinoza, s.134) der. Spinoza temsil edici olmamas kaydyla her dnme tarzna duygu adn verir. Duygu bir idea-fikir varsayar. dea, bir ey temsil eden ya da temsil edici bir dnme tarzdr. Ancak bir eyi temsil ettii lde nesnel gereklie sahiptir. Spinoza amlad geometrik grnm iinde yaam iinde fikirlerimizin srekli olarak birbirini izlediini anlatr. Spinoza varolmak kavramn, varolma kuvvetine (Vis extendi) ya da eyleme kudretine (potentia agendi) eitler. Baz idealar varolma kudretini artrr bazlar ise azaltr. Bir fikir bir bakasnn yerini aldnda ve bu deiim srekli olduunda durmadan bir yetkinlik derecesinden bir bakasna geilir. Bu anlamda bir fikir bir duygudan ncedir. Tabiatn iinde, sokaklarda, insanlar arasnda dolatmzda Spinoza bize srekli bir duygulanm deiiklii iinde olacamz syler. Ama fikir ve duygu doalar bakmndan farkl iki eydir. Duygu (affectus) idealarn-fikirlerin akl yolu ile karlatrlmasna indirgenemez. DUYGU bir yetkinlik derecesinden bir bakasna fikirlerle belirlenmi yaanm bir geile oluturulur, ancak duygunun kendisi asla bir fikir deildir. Sonu olarak bizde bir tarafta d eyleri temsil eden fikirler varken, te tarafta bu fikirlerin belirledii ruhsal haller yani duygular vardr. Burada mesele duygular ve hisleri nedenleri bakmndan kavramaktr. Spinoza ncelikle duygularn dorudan ve ilk nedenlerini aratrmaya giriir; bir duygu hem zihnin hem de bedenin aktiflii ya da pasifliidir. Spinoza eyleme kudretimizi azaltan her tutkuya keder (znt), artn salayan her tutkuya da sevin adn verir. nsan bedeninin gcn arttran ya da eksilten daha pek ok sayda duygulann varln kabul eden Spinoza rnein, fkenin bizi tahrik ettiini, kederin bizi engellediini ifade eder. Ayrca tm duygularn niha olarak haz ve acya dayal olarak tanmlanabileceini de ekler. Sevgi bir d nedenin fikri ile birlikte olan sevinten baka bir ey, kin de bir d neden fikriyle birlikte olan kederden baka bir ey deildir. (Fikirler yalnzca farkl kuvvetlere sahip olmakla kalmazlar, ayn zamanda, Spinoza'nn deyiiyle "belirledikleri" "duygulanlar" da srekli bir deiim hali yaratrlar. Bu evrensel insanlk durumunu Spinoza "fluctuatio animi", cann (ruhun) dalgalanlar terimiyle ifade eder.(Baker, U. Etikann sunuluu) Spinoza bir cisim neye muktedirdir? diye sorar. Ruh ve zihin hakknda o kadar gevezelik ederiz ama bir bedenin ya da cismin neler yapabileceini bilmiyoruz der. Bir beden onu oluturan bantlarn toplamyla ve ayn kapya kmak zere duygulanma, etkilenme kudretine gre tanmlanmaldr. Bir bedenin etki alma kudretini bilmediiniz srece, bunu yalnzca tesadf karlamalarda renebilecek durumda kaldnz srece, bilgece bir hayatnz olamaz, bilge olamazsnz.Bedende tek mesele bu etki alma kudretidir. Bir kurbaay bir maymundan ayran nedir? Spinozaya gre bu asla tre ya da cinse ait karakterler deildir. Ayn duygulanlara muktedir olamaylardr (Deleuze, s.32). SPNOZADA BLME BMLER Spinoza iin btn fikirler bir bilgidir. nsan ruhu yalnz Bedenin duygulanlarn deil, ayn zamanda bu duygulanlarn fikirlerini de alglar.(Spinoza, s.102). Spinoza trl bilme biimi olduundan sz eder. Duygulan (Affectio) bilgileri Mevhumlar (Notion) bilgileri ze dair bilgiler.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

Sokakta kardan gelen k olduum kiiyi grdmde bu benim bedenim zerinde olumlu bir etki yaratrken ruhumda da bir sevin uyandrr. Bu durum sevdiim kiinin beni ho bir biimde duygulandrd anlamna gelir. Burada bedenlerin birbirini etkilemesi, ruhlarn karm sz konusudur. Bir cismin baka bir cisimle duygulanm olduu btn tarzlar, hem duygulanm cismin tabiatndan hem de onu duygulayan cismin tabiatndan karlar (Spinoza, s.92). Sevdiim kii ile karlamalara bal olarak bir etkilenme yaadmda ya zntyle (kederle) ya da sevinle duygulanmmdr. Duygulan bir duyguyu kuatr. Sevinle duygulandmda, bedenim, beni kuatan bantlara ya da artlara uygun olarak etkilenmitir. znt ile duygulandmda, (belki akmz ksa bir sre nce sona ermi ya da aramzda iimi zntyle dolduracak bir olay vuku bulmutur), Bedenim bana uygun bantlar erevesinde etkilenmemitir. Ruh elinden geldii kadar, Bedenin etki gcn arttran ya da onu tamamlayan eyi hayal etmeye alr, yani Bedenin sevdii eyi hayal etmeye alr. Yani sevdiinin yok olduunu hayal eden kederlenecektir. Tersine, onun var olarak kaldn hayal eden sevinecektir(Spinoza, s.146) Kabaca sylemek gerekirse; sevinle duygulandmda eyleme kudretim artarken, zntyle duygulandmda eyleme kudretim azalacaktr Aslnda kendi bedenimi ancak baka cisimler tarafndan etkilendiinde kavramaya balarm. Yani diyelim ki sevgilinin bende konuan imaj yoluyla. Bedenimizde onun etki gcn arttran ya da eksilten, tamamlayan ya da tutan her eyin fikri Ruhumuzda dnme gc zerine ayn etkiyi yapar (Spinoza, s.139) (Burada sanki g istenci erevesinde bir Nietzsche alm var). imdiye kadar ortaya konan eyleme gcm arttran ya da azaltan duygulanmn bir tutku olduunun altn izmek gerekir. Sevinli tutkular ya da kederli tutkular. Hayat, ak, ilikiler bu tutkular iinde cereyan eder. Baz snrlar iinde olmak kaydyla, sahip olduum duygulan biimlerine bal olarak, eyleme kudretimin varyasyonlarnda (sevin-znt) gezinirim. Etki alma kudretim her an gereklemi, ilemi olur. Bunlar etkilenme, duygulan bilgileri, bilme biimleridir ve Spinozaya gre sebebin bilgisini vermezler. Spinoza'nn Ethika'da yapt ayrma gre ikinci trden bilgi, akl (ratio) bilgisidir. Akl bilgisi btn eylerde ortak olan ve tekil eyin zn oluturana ilikin btn insanlarda var olan ortak kavramlara (notiones communes) dayanr (Spinoza, s.114). Bu ortak mefhumlar, duygulanlarn bilgisiyle ayn anlama gelmemektedir. Birinci guruptaki genel fikirler hayal gcmn eseridirler ve bunlar upuygun deildirler. Oysa akl bilgisi olan ortak kavramlar upuygundur. ounlukla hayatmz sevin ve zntnn srekli birbirini izledii duygusal varyasyonlara kapatlm gibidir. Peki, bu duygulan biimlerinin bize verdii eyleme kudretimizin artmas ya da azalmasndan mteekkil olan pasif duygulardan nasl kabiliriz? Duygusal ilikiler alan kararsz bir hayat alandr. Tek yapabileceimiz, duygularn ilk nedenlerini tanmaya almak olmaldr. Nedenler konusunda uygun bir fikrimiz olduunda o zaman sevinli duygular kendimizin bilinli bir biimde retme ansmz olabilir. Spinoza buna aktif duygular, aktif sevinler diyor. zntler ise her zaman pasiftirler. Spinoza yle der; duygulan deyince Bedenin etkileme (tesir etme) gcnn artmasna veya eksilmesine, tamamlanmas ya da indirilmesine sebep olan bu Beden duygulanlarn, ayn zamanda bu duygulanlarn fikirlerini anlyorum. Bu duygulanlardan birinin upuygun bir sebebi olabildiimiz zaman, duygulan deyince bir etki (action); baka durumlarda bir edilgi (passion) anlyorum (Spinoza, s.131)" Edilgi olan bir duygulan, onun hakknda ak seik bir fikir edinir edinmez, bir edilgi, bir pasif hal olmaktan kar. Diyelim ki sevdiimle aramzda hi bir sorun yok, bu karlamadan sevinle duygulandm. Sevgi bir d nedenin fikriyle birlikte bulunan bir sevintir (Spinoza, s.182) Bu durumda sevdiimin bedeni kendi bantsn benimki ile birletirerek etki eder. O andan itibaren, her ey benim bedenimle sevdiimin bedeni arasnda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturur. Bir MEFHUM ideas artk bir cismin bedenim zerindeki etkisiyle ilgili deildir. ki cismin karakteristik bantlar arasndaki uygunluk ya da uygunsuzlukla ilgilenen ve bunu konu alan bir ideadr(Deleuze, s.37). Sevin duygular ruhumuzda bir srama zemini yaratr. Sadece zntler olsayd kendimizi snrladmz iin aamayacamz bir eyin tesine geebilmemizi salar. Etki alan bedenle, etki eden beden arasnda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturmaya, gelitirmeye tevik eder. znt etkisi aldmda k olduum kiinin bedeni benim bedenim zerinde bana ve bantma uygun olmayan bir tarzda, koullar altnda eyliyor demektir. Bu durumda hibir ey bizi ortak bir mefhum oluturmaya gtrmez. Bu yzden znt snrlaycdr, znt balaynca ak hap yutmutur. Bir bedeni anlamak demek, onun baka bedenlerle iine girecei temaslar ve karlamalar kavrayabilmek demektir. Cinsel iliki arzusu ister ll olsun, ister olmasn, ona ehvet deriz. ehvet dknl de bedenlerin birlemesi arzusu ve sevgisidir (Spinoza, s.194).

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

Spinoza iin sevgi gibi ehvet de ar olabilir. nk bunlar her eyden nce bir beden etkileimi, etki-tepki meselesidir. Eylem her durumda erdemdir. Sz konusu olan sevimek bile olsa, eylem bir erdemdir. Neden? nk bu bedenimin yapabilecei bir eydir; Vcudumun kudreti dhilindedir. yleyse bir erdemdir nk bir kudretin ifadesidir(Deleuze, s.52). Sevginin kiileraras doasnn farkndadr Spinoza. nk sevgi farkl bir bedenin etkisi altnda yaanan bir duygudur ve btn insan toplumsallnn kaynanda yer alr. Spinoza, yz yldan daha uzun bir sre nce, cinsel ak hangi anlamda ciddiye alabileceimizi kesin bir ekilde ortaya koymutur. Vcudun ve zihnin baka etkileimlerine ket vurmayan, arya varmayan bir efkat ilikisi. efkati anala, burjuva aile deerlerine ykleyip yok eden bir dnem Spinoza felsefesini unutturdu. (Baker, U. Akn Diyalektii). Spinozada semek, birletirmek yani hangi bantlarn benimkilerle birleebileceini deneyim yoluyla bulmak ve bundan sonular karmak. Bir beden ne yapabilir sorusunun cevab sanki tam da buradadr. Kabiliyeti tecrbe etmeye almak ve tecrbe ederken ayn zamanda oluturmaya almak (Deleuze, s.81) Snr durumlar ve alldk durumlar arasndaki bir farka iaret etmektedir. (Tam da Batailleye gei noktas sanki). Semeye ynelik bu eilime, birleecek ve birleemeyecek bantlar renme eilimine Spinoza, akln gayreti, bireyin iinde tad isel g CONATUS der. (Spinoza, s.137) Spinoza buna bir sre olarak grd her zaman daha iyi olma abasn ekler. Srecin iinde olan tasarlanm yetkin insan engelleyen ne varsa ktdr, tersi iyidir. Akln nderliinde zgr ve yetkin bir hayat srme esas hedef olduu iin, zgrln kaybolmas yetkinliin kaybolmas demektir. Yetkinliin olmazsa olmaz olan zgrln kaybolmasna yol aan imgesel ya da ideolojik klelikleri de reddeder Spinoza. Bilinli olduu srece arzu bata olmak zere dier duygulanmlar da conatus' dur der. Bir eyi nc trden, z itibariyle bilme abas duygulanlar bilgisi ile deil, ortak mefhum, akl araclyla olan bilme trnden treyebilir. (Spinoza, s.283). Yani tek tek varlklarn meydana getirdii sistemli btn top yekn kavramak anlamna gelir. Ancak bu tr bir bilgi insan erdemli ve mutlu klar. nsann duyabilecei sevinci saadete evirir. Spinoza nc bilgi tryle eyleri bilmekle erdem ve mutluluk arasnda kurduu balantnn yannda, kiinin yetkinliini (perfectio) de buna balamtr (Trkylmaz, .). Bu bilgi ayn zamanda, bizim eyler ya da duygular karsnda etkin olmamz, onlar karsnda edilgin kalmamamz salar Bu anlamda anlalan etkinlii salayan ey ise nedenlerin tam bilgisidir. Bu bilgiye eritikten sonra en yksek mutlulua (beatitudo) da erimisiniz demektir : Bu sezgiyle bilmek demektir 'her eyi ve kendini ebediyetin bak asndan kavramak, tanmak. O zaman Tanrya kar "zihinsel" bir sevgi doacaktr (Amor Dei intellectualis) ve bu aslnda hem kendini seven Tanrnn sevgisidir, hem de kendimizi "Onun" bizi sevdii gibi sevmektir. Bu artlar altnda zihnimiz ve ruhumuz korkulardan, vcudun kstllklarndan kurtularak kendi zn gerekletirmeye zgr olarak giriecektir. Spinoza'nn kitabn bitirirken yapt son uyar felsefesinin doruudur: Mutlu ve erdemli olabilmek iin balangta "yetkin" olmanz gerekmez; nk "erdem" mutluluu verecek bir dl deil, mutluluun ta kendisidir... (Baker, U. Spinozann Ethikasnn sunuluu) SCOLIE ok kimse gerekten, ehvet duygularna boyun emelerine yol verildii derecede hr olduklarn ve tanrsal kanunun emirlerine gre yaamay kabul ettikleri nispette de haklarndan vazgemi olduklarn zannediyorlar. yle ise Ahlak ve Din ve mutlak olarak sylenince Ruh kuvvetine ait olan her eyin, kleliklerinin (yani ahlak ve dinin) mkfatn almak iin lmden sonra zerlerinden atacaklar ykler olduunu zannediyorlar ve i kklkleri ve gszlklerinin imkn verdii kadar Tanrsal kanunun emirlerine gre yaamaya onlar ikna eden yalnz bu umut deil, ayn zamanda lmden sonraki korkun ikencelerle cezalandrma korkusudur ve eer, insanda bu umut ve korku bulunmasayd, tersine ruhlarn bedenle birlikte mahvolduuna inansalard, bu umutlar ve korkular olmayacakt ve ahlakn yk altnda ezilmi olan mutsuz insanlarn nlerinde hibir gelecek hayat olmayacak, kendi yaradllarna ve bnyelerine dnecekler, her eyi ehvet arzularna gre yneltmek ve kendilerinden ziyade kadere boyun emek isteyeceklerdir. Bana bunlardan daha az sama grnmeyen bir ey de bir kimsenin bedenini ezeli lemde iyi gdalarla besleyebileceine inanmad iin zehirler ve ldrc maddelerle ya da ruhun ezeli ve lmez olduuna inanmadklar iin bunak olmay ve aklsz yaamay daha ok sevmeleridir; bunlar ortaya konmaya pek de demeyen samalklardr( Spinoza, s.292). KAYNAKA BAKER, Ulus Spinoza ve Akn Diyalektii nternet makalesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

BAKER, Ulus DELEUZE, Gilles SPNOZA, Baruch TRKYILMAZ, etin

Spinozann Ethikasnn Sunuluu Spinoza zerine Onbir Ders ETKA, ev: H.Z.lken Spinozada zgrlk Zorunluluk Balants,

nternet makalesi Kabalc yaynlar 2004 Dost yaynlar 2006 nternet makalesi

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

k Bir Ambalaj Kd Olarak nsan Derisi


Yaar UBUKU

Gnmzde bireyin doa ve dier insanlarla arasndaki snr oluturan derisi, "d yzeyi" uzak bir gemite ok farkl bir nitelie sahipti. lksel topluluklarda insan derisi yerkrenin derisinden, kabuundan henz kopmamt. Bugn "bitki rts" olarak adlandrlan ey ok eskiden insan derisiyle benzer anlamlara gelen kelimelerle ifade ediliyordu. Biddle'n da belirttii gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) yerliler iin deri, zerinde yaadklar toprak parasyd, atalarnn adlarn tayan aalard, hayvanlard. Bedenle doa arasndaki snrlarn belirsizliine canllarla ller arasndaki snrlarn belirsizlii elik ediyordu. Le Breton'un da dikkat ektii gibi lm baka bir varolu ekliydi; l, kabilenin dsel hayatnn, ryalarnn bir paras olarak varln srdryor, lnn hayvan ya da aa eklinde yaamna devam edebildii varsaylyordu. Bireysel kiilik, beden "yoktu." Beden "kalnln," hacmini, "doluluunu" dier kabile yeleriyle birlikte kolektif bir varolu hali iinde kazanyordu, doaya ve dier insanlara karm, onlarn iinde erimiti. Yerliler bedenlerinin, derilerinin, d yzeylerinin "farknda deillerdi." Ancak smrgeci Bat'yla (tekiyle) karlatklarnda bir derileri olduunu "anlayacak" ve onlara "bedeni bize siz getirdiniz" diyeceklerdi. Bedene ve deriye "sahip olmayan" yerliler Bat'nn "icat ettii" yze de "sahip deildi." Baudrillard'n bahsettii "benim her yerim yzmdr" diyen Hintli, Bat'dakinden farkl olarak yzn bedenin geri kalan ksm karsnda ayrcalkl klnmad, dnyann yzyle bedenin yznn henz ayrmad, doaya ve birbirlerine temas eden, bakan vcutlarn bir btnn paralar olduu bir gereklii dile getirmekteydi. te yandan dnyann bedeninin bir paras olan ilksel beden, modernliin gszletirilmi bedeninden farkl olarak byk bir anlam zenginliine sahipti. Bugnn antropolojisinin diliyle ifade edildiinde, ilksel insann vcudunda onlarca "bedensel emann yazl olduu" gzlemlenmekteydi, ilksel beden zerine yaplan izler, iaretler, dvmeler, yarklar, kabartmalar, bugnn eitlerin mbadelesine dayal bir sistemden beslenen bedensel gstergelerinden ok farklyd, ilksel bedensel izler tanrlarla ve kabile yeleri arasnda gerekleen sembolik dei tokuun, tek tarafl vermeye dayal "armaan ekonomisinin" bir parasyd. Baudrillard'n da belirttii gibi o dnemde bugnden farkl olarak gsteren/gsterilen emas mevcut deildi, ilksel beden zerine kazman, boyanan bu "ocuksu" izler bedenin erojen duyarln oaltmann, zenginletirmenin aralaryd ayn zamanda. Postmodernliin dz, przsz, kaygan bedeninin aksine ilksel beden kesiklerle, yarklarla, kabuklarla, eritlerle, oyulan "deliklerle", "dolgularla" bir "engebeli araziye" dntrlmt. Bu bedensel corafya-harita vcudu doadakine benzer bir biimde "przl bir yzey" olarak dzenlemekteydi. Bylece bedenin yzeyi "artrlmakta," beden cinsel younluklarn olutuu, dolat, akt bir blgeler okluu olarak kurulmaktayd. Gndelik hayatn tm izlerini tayordu bu beden; aclar, nazlar, sevinleri neredeyse dorudan bir biimde ifade ediyordu. Azlarn, dudaklarn "oaltld," terleyen, kanayan, kabuk balayan bir delikler okluuna dntrlmt. Bedenin izleri bireysel gstergeler deildi, onu, kolektifin bir paras klan younluk noktalaryd; kolektif transn, arln, ritellerin, ihtiyalarn ifade bulduu bir tr iddet blgeleriydi.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Modernliin bedene, onun d yzeyine, deriye yaklam yukarda anlatlanlardan tamamen farklyd. Modernlik bedenin dier blgeleri karsnda yz ne kard. Buna elik eden ikinci bir hiyerari bu kez yz zerinde oluturuldu. Hayvanilii artran az deerden drlerek gzlere nem kazandrld. Le Breton'un da belirttii gibi bak modernliin, onun kltrl insannn en nemli zelliklerinden biri haline geldi. Yz, vcudun en fazla bireysellemi blmyd. XVII. yzyldan sonraki modernleme, uygarlama srecinde portre ve yze dayal kimlik glendi. Bireysel bedene gelince, artk o bir kolektifin, kaynam bir sosyal bedenin ayrlmaz bir paras deildi; kendi derisi, snrlar iine sktrlm, kendi farklln nemseyen, izole bir bedendi, insann d yzeyi, derisi onun dier insanlarla arasnda snr oluturan bir bariyer haline geldi. Yeni bedenin ayrt edici zellii eskisinden farkl olarak dokunma deil bakt. Eski bedenin teri, kokusu, salglar doann, yerkrenin kokularna, svlarna karm, onlarla i ie gemiti. Modernlik iinse bedenin kokusu, salglar, dklar rahatszlk verici, bastrlmas gereken olgulard. Modernlik "mulk, ele avuca smayan, istikrarsz" bedeni disiplin altna almak iin elinden geleni yapacakt. Descartes'n bedeni bir makine olarak ele alan yaklam, tenin yalanmasna, krmasna, lmllne, krlganlna tahamml edemeyen modernliin bedeni teknikletirme yolundaki abalarnn bir ncsyd. Modernlik kadavralar aarak, bedeni rntgen nlarna maruz brakarak bakn onun iine, derinliklerine yneltecek, onun iindeki esrar zmeye, onu effaf klmaya alacak, tp vastasyla onu tamiri mmkn bir makineye dntrmek isteyecekti. Batl modern beden dier bedenlerden net izgilerle ayrlm, kendi derisinin snrlar iinde gven altna alnm dzenli bir bedendi. Shildrick'in de belirttii gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) koruyucu bir zar olarak dnlen Batl deri, bedenler arasndaki geilere izin vermemekteydi. Geirgenlie, yaralanabilirlie kar bir kalkan olarak tasarlanan modern deri ayn zamanda eitli ayrmclklara temel oluturacakt. Bunlardan birincisi derinin rengine bal olarak gerekleen rksal ayrmclkt. Irklk modern Batl beyaz derinin "ilkel, hayvani, renkli" deriyi aalamasna dayanyordu. kinci ayrmclk cinsiyet ayrmclyd; bu kez "tekinsiz" svlar salglayan, "snrlarn koruyamayan" kadn bedeni sz konusuydu. ncs, snf ayrmclyd; "kokan, terleyen, kirli" yoksul derisi modernliin fkesine maruz kalacakt. Drdncs, ya ayrmclna zemin hazrlayan, kran, buruan yal derisiydi. Ve elbette tr ayrmclnn kaynakland hayvan derisi. Bu ayrmclklar daha da oaltlabilir, ancak neredeyse hepsinde ortak bir eksen var: Kltrle eletirilen modern bedene kar doayla eletirilen "ilkel" beden. Modernliin sylemi, Foucault'nun da belirttii gibi, bedenlerin zerine kltrn iktidarn yazacak, kazyacak, onlar disiplin altna almaya alacakt. Dokunmay deerden drerek bak ycelten modernlik derinin, yzeyin alglanma biimini de deitirdi. Egemen bakn iselletirildii lde yalanma duygusu "dardan gelen" bir boyut kazand ve katlanlmas ok daha zor bir durum haline geldi. Benzer bir durum Fanon'un dile getirdii siyah olma konumu iin de geerliydi. "Doaya ait olann" eskiden "fark etmedii" z yzeyi modernliin kltrel (ayrmc) basnc altnda katlanlmas zor bir arla dnt. Farkn sylemsel inas srecinde siyahlk teki olarak tanmland; vcuda yapm bir niformaya dntrld. Fanon'un da ifade ettii gibi beyazlarn laboratuvarlar derinin rengini aacak serumlar retmeye ynelmilerdi. Siyahlk bedenin zerine kmaz boyayla boyanm bir lanet haline getirilmeye allmaktayd. Eski Yunan'da kleler, "sulular" nasl damgalanp dlanyorsa rklkta da siyahlar derilerinin yzeyine, rengine indirgenip damgalanyor, aalanyordu. Modernliin bakna elik eden yadrgatc/yabanclatrc mesafe duygusu sadece bedenin yzeyini deil, doann ve eylerin yzeyini de "dzletirdi," seyirlik hale getirdi, her ey da "gstermek zorunda olduu" bir yz, cephe kazand. Bu bazen bir fotoraf, bazen bir ekran, bazen bir binann d cephesi, bazen de dzenlenmi bir parkt. Mimari, dnyann doal derisini "bozup" onu "bak

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

kltrnn" gereksinimlerine gre ekillendirdike yeryznn kabuu "bysn" kaybetti, insann derisiyle dnyann derisi arasndaki dorudan iliki koptu. Dorudan temasla, acyla, iddetle, tinsellikle, sihirle, sevin ve cokuyla buluamayan insansal-doasal yzey eyleti. Modernliin gdkletirdii bedene yeniden hayatiyet kazandrmak isteyen muhalifler yok deildi. Marquis de Sade bedeni girintili, kntl bir arazi olarak grecek, onun tm deliklerine iddet ve cinsellik dolaymyla girmeye alacakt. Beckett'in Adlandrlamayan adl kitabnda dile getirdii ekilsiz, biimsiz, "yzsz" beden modernliin dzgn, snrlar izilmi bedenine kar bir tepkiyi ifade ediyordu. nsann bedenine "vahetin dolaymyla yaklamaya alan" Artaud soyut, uysal, temsili bir figr haline getirilen modernliin bedenini bozmaya, ona ac ve dehet vastasyla dirimsellik kazandrmaya almaktayd. lksel topluluklarda bedenin tinsellii sadece onun kendi yzeyiyle, derisiyle olan ilikisinden kaynaklanmyordu. Henz d ve i olarak ayrmam bedenin ruhu, doann ve tanrlarn ruhuyla i ieydi ve kolektif tinselliin bir parasyd. Cerrahi ve nsal aralarla bedenin yzeyini delip onun iine giren modernliin tbb onun ruhunu da bilim araclyla kavrayp akla kavuturmak istiyordu. Her ne kadar uygarln huzursuzluundan bahsettiyse de Freud uygarlktan yanayd; ilksel bedeni gelimemi bulmakla kalmyor, kadn bedenini "kara kta" olarak adlandryordu. Freud "Ego ve Id" adl yazsnda bedenin yzeyindeki algsal uyarmlarn etkisi araclyla egonun kendini yava yava id'den ayrdn syleyecekti. Ego bedenin yzeyinden kaynaklanan duyumlara bal olarak olumaktayd, bedenin yzeyinin zihinsel projeksiyonuydu, bir tr isel perdeydi. ok daha sonra Anzieu, Freud'un bu konudaki grlerinden yola karak "deri egosu" kavramn gelitirecekti. Anzieu'ye gre znellik, bir deriye sahip olunduunun hissedilmesiydi; deriye yaplan psiik bir yatrmd. Bilinalt bir beden gibi rgtlenmiti. Bylece deri egosu psieyle beden arasnda, kendi ile teki arasnda bir ara yz oluturuyordu. Beden ve yzeyi modernlik iin bir tekinsizlik kaynayd ve bu nedenle tbbi, bilimsel sylem ve pratiklerce disiplin altna alnmas gerekmekteydi. Ama ten, Balzac'n Tlsml Deri'si gibi, bilimin hamlelerini boa karyor, insana lmlln, krlganln hatrlatmaya devam ediyordu. te yandan bedenin yzeyini sarsc bir yaralanabilirlik olarak kuran da modernliin kendisiydi. Piyasann atomize edici gcne karn bireysel hayatlar doumdan lme kadar sren lineer bir devamllk, "ie kapal bir biyografi" olarak ina edilmekteydi. /d, ben/teki vb. kartlklar "kovulmu, lanetlenmi" olann gcn "eytani" klyordu. mr boyu ayn ii, ayn evlilii, ayn elenceleri srdren, hayatn izgisel, isel btnl olan bir biyografi olarak yaayan biri derisinin burumasn, krmasn, sarkmasn grp de nasl dehete dmez? Benzer bir yaam izgisini srdren eski arkadalarnn ayn akibetini ve lmlerini izleyip nasl sarslmaz? Tenin knn yol at deheti azaltmann yolunu postmodernlik bulacakt! Basit bir "zmd" bu. Bireysel hayat ylesine fragmanlara ayrlsn ki hibir an -gemi- bir dier ann izini, arln, iddetini, acsn tamasn, gelecek anlara kendi dehetini bulatrmasn. Her an hafiflesin. Yaam boyu sren biyografiyi, dostluklar, kalclklar paralamak; her an ntr, keyif verici bir ekilde yaamak; teni, deriyi, d yzeyi gemiten bu yana gelen bir devamllk olarak alglamaktan vazgemek; sadece bedenin derisinin deil, mahallenin derisinin de "yalanmasna" kar "renovasyon" almalarna hz vermek; eer nostalji yaanacaksa bunu ac verici bir duygulanma olarak deil, keyif verici tketimsel bir hafiflik olarak yaamak; sadece bedenin yzeyinin tandkln deil, uzunca bir sre iinde yaanan meknn, mahallenin yzeyinin tandkln da yok etmek; tm yzeyleri dzletirmek, ntrletirmek, acsz ve sevinsiz klmak. Bedeni ve teni her ann deien koullarna kolayca uyarlanabilecek bir fitness durumu iinde tutmak. Postmodernlik modernliin "bedeni yok etme" ynndeki hareketini hzlandrd. Ulam aralarnn ulat hz, bedeni bir yerden baka bir yere vakit kaybetmeden nakledilmesi gereken bir hacme dntrd. Beden alverii kalabaln hareketini zorlatran, hzl ve evik bir ekilde hareket ederek yzeyini kltmesi beklenen bir otomat haline geldi. Postmodern toplumun ideal bedeni gen, esnek, bronzlam, sk tenli, hijyenik, formda bir bedendi. Deriye gelince, dz ve parlak olmal, kiisel biyografiyi yanstan izler, krklklar, lekeler tamamalyd. Postmodernlik bir yandan sanal ortam yaygnlatrarak tenin gerekliliini neredeyse yok ederken; te yandan, onu ticari gstergelerle donatarak yceltiyordu. Artk beden ve yzeyi oklu piyasa kimliklerini yanstan bir metne, sayfaya, ekrana, gstergeler toplamna dnmt. Modernliin gizlemeye alt hamile kadnn plak karn bir reklam deeri kazanmt. Deri dvmelerle, piercing ile, bronzlamayla, makyajla, kozmetikle srekli olarak bireyselletirilmeye, ticariletirilmeye allyordu. Baudrillardin da belirttii gibi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

piyasann erotik klmaya alt ten, dzgn hatlara sahip olan, kaygan, saydam, przsz, kusursuz ve hatasz bir grnm sergileyen tendi. Bacaklara yapan effaf oraplar, vcuda yapan etek ve giysiler bu adal ve bakml tene adeta ikinci bir deri kazandrmakta, bedene bir vitrin grnts veren saydam bir eride benzemekteydi. Ten kokmayan, terlemeyen, przsz, "klimatize edilmi" taze bir ten olmalyd. Deliklerden, yarklardan, benlerden, sivilcelerden, lekelerden azade, kaygan bir deriydi bu. k bir ambalaj kdyd, her dem taze kalmas, lmsz olmas beklenen soyut bir yzeydi. Bu deri zerine yazlan, yaptrlan izler ona bir deiim ve gsterge deeri kazandryor, bedeni fetiletiriyordu. Postmodern toplumda bedenin yzeyine yazlan kltrel gstergeler ilksel topluluklarn yelerinin bedenlerinde oluturduklar izlerden tamamen farkldr, ilksel bedenin izleri kolektif yaamn, tinselliin, topran, bitkilerin, hayvanlarn, suyun, tanrlarn izlerini tayordu. Postmodern toplumda ise bedenin tad izler yerkrenin ve canllarn teninden kopuk, soyut, ticari gstergelerdir. Dorudan bedenin yaamsallna, enerjisine, cinselliine iaret eden gstergeler bile teni "canlandramamakta," deri nakli ve ticareti protezlerden oluan mekanik bir beden imgesini glendirmektedir. te yandan deriyi bir tr tahribata maruz brakan, onun zerine yazl egemen adlandrmalar silerek, yrtarak bozan (Punk, Orlan vb) kar klar vardr. nemli olan tenin acsn dnyann geri kalannn acsyla yzletirmektir. Bu yzleme Lingis'in de bahsettii gibi bazen gzlerin bir bakyla, ellerin bir jestiyle, bazen de bir selamlama szyle gerekleir. nsanlarn birbirlerine bedenlerini bir strap yzeyi olarak atklar yer, tenin yaralanmaya ak krlgan younluklar, yaklaan lmn basncnn kaydedildii krklklar derinin hakikatinin, tlsmnn iinde yatt yerlerdir. Toplumsaln Snrnda Beden, Kanat Kitap, 2004

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 13

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

TANGO: BEDENN DANS HAL Berkay DBEK

EPOS Tango ehvete meyillidir bedeni iaret eder. Kendisine bedenler aras bir zemin yaratr ve o zemin zerinde; bakmann ve baklmann, hazzn ve arzunun zihinsel mekn oluur. Bu mekn dz, yekpare ve statik deildir. Her beden krklklar, kopukluklar arasnda kendi merkezini aramakta, dansn meknn uzak bir kutsallkla ilikilendirmektedir. br tutkular gibi Tango da kendini ierden tantr. Bedende bir merkezden tekine srayan, u ya da bu organ tetikte tutan, yaamn tm enerjisini o merkeze odaklayan bir duru gerektirir. BedenlerOrthosun dnyasnda devinirler. Balangta her ey bir diyalog sreci gibi grnse de her beden kendine dokunmann hazzna ve utancna gmlr ksa srede. Tek bir figr iinde skan bedenler kendini tekinde erittiinde kendisine yabanclar. Eer doa ve kltr arasnda bir ayrm mevcutsa aralarndaki snr noktas bedendir. Snr noktalarnda ve bedende ortaya kan erotizm, bedenin varolula ilikisinin gerilimini yanstr. Tango, her zaman bir ilk anlama sahiptir; ekiciliin ve tutkunun hayret ettiren oyunun soluu kesen ve baar arzusunun ynettii, almayla kar karya gelen ve anlam her eyden nce arzuya boyun eme, tutkuya yant verme olan oyunun ilk anlamna Oyunun ad Kazanan Kaybeder, temel stratejisi Batan karmadr. Tangoyu bir tren, bir ritel, bir strateji ve bir iktidar olarak kuran bu oyunun kazanan tarihsel ataerkil dzen iinde erkek gibi grnse de sonu ancak biten bir tangonun sonunda ortaya kar. Erkek ynetir kadn uyar. Grnrde tangonun dzeni budur. Ama bedenlerin ilikisine szm olan erotizm her zaman dzen iinde kurulmu olan biimlerin yklna yol aar. Erkek fanteziyi kuran, iktidar ise bu fantezinin zeminidir. Bu zeminde ortaya kan fanteziler kadn tekiletirir, bedenini erkein fantezisinin nesnesi haline getirir. Ama kadn direnirerkee teslim ettii bedenini bir bakla geri alr. ktidar bedenden baka, erkekten kadna gemitir. Hayal gc danstaki dzenin dmandr ve tango da asl yaratclk teslimiyetin ak masumiyetinde deil, yasak olann gizli gnahkrlndadr. Zihin kendisini tekinin baknda kurar. tekinin gzlerinde aranlan kendi bedeninin yansmasdr. nk atlan her adm, balatlan her figr; ahlk ve adb- muaereti yok sayarak dierinin bedenine bir saldr balatr. Dans esnasnda ortaya kan erotizmin kayna bedenlerin zorlanmasdr. Bedenlerin i ielik ilikisine gizlenmi olan erotizm iddeti grnr klar. Bu saldry izleyen ve karlk veren bedene yol gsterense GZdr. Saldrnn farkndalnn hatta meydan okumann taycs bak ancak tekinin bakyla karlatnda amacna ular. Sz gerekli deildir dil, zihin ile beden arasnda bir yerlerde durur, beden dili rter, gerilimi yaratr, youn bir dorudanlk etkisi retir ve evresindeki her eyi zamann dna karr. Her dokunu bedenin zirvesi ve yalnzldr. Doduunda btnlkten koparlm olan insan, bedenlerin temasnda eksikliini tamamlar ve o btnle geri dndn hisseder. Ak zamana kar gl bir savunma olsa da, varoluun sakncalarndan korumaz bizleri. Ak da erotizm de cinsellikle beslenir. Erotizm zamana ve pornografiye yenik der ama ak da alkanln ve rekabetin saldrsna aktr. Tangonun iindeki her ey uzlamlara dayanr. Ama Tangonun artrd, gizledii iddet uzlamlara aykrdr. Erkein kadnn bedenini ynetmesi, ona kendi zihninde dahi egemen olmas, kadnn bedenini erkein arzusuna teslim etmesi, bedenleri iddetin patlamal, inili yokulu mstehcen srecine dhil eder. Dansn temelindeki uzlam ancak, kadnn kendisine erotik bir iddet uygulanmasna rza gstermesiyle salanr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 13

Tango erotik bir oyundur oynayanlar iin kapal bir dnya yaratrken, izleyenlerin algsna kendisini aar. zleyiciler tangonun icras esnasnda bedenlerin ifade ettii ANLAMIN bir paras olma noktasnda, baklaryla dansa katlrlar ve ancak onlarn katlm, tangoyu gerek varlyla grnr klar. Bu btnleme tangoyu bir snrlar zorlama oyununa dntrr. Tabularn, bedensel dilin, g gsterilerinin, basknn direniin snrlarnda erevelenen bir oyuna bir dansa belki de bir ayine. nsan gnlk yaamnn iinde birden bir snr olguyla karlap varoluunun ne olduu hakknda ipular elde eder. te varln yaad bu olaylara Bataille i deneyim ad verir. Snr am bir tabuya iaret eder. nk tabu olarak bir snr kavramnn ortak bakn zeminin de ortaya kmas sadece almas ve zorlanmas durumunda mmkn olabilir. Almayan bir snr varsa, orada toplumsal kurallar geerlidir ve snr korumann basksn bir iktidar sylemi olarak ortaya koyarlar. Bu anlamda tango sadece bir dans deil; beden politikalarnn iktidar balamnda tartlabilecei bir zemindir. MTOS Kadim alarda by, kader, tapnmalar, riteller; bedene ait olan hazlarn eylem iinde yaanlan dnyay evreleyen bir kutsalda eriyiini ortaya koyarlard. Mitoslar grkemli anlatlarla bu kutsaln tezahr ediini anlatyor, imgelem de belirsiz bir karlkl iliki oyununa gre doann byk evrimlerinden edindii yaama ve lme dair simgeleri, bedenin hazlarn yanstan cinsel simgelere dntrrlerdi. Bu dnyann temel edimi olan yknmenin kkeninde, yknen bir zne deil, varln kendini dile getirme istei belirmekte olup, varln kendisini dile getirme istei karsnda yknen znenin edilginleerek, kendi znelliinden feda etmesi gerekirdi. Uzun bir ryann sonunda tek tanrclk ile iyilik ve ktlk tanrlarnn insan dncesinin dna atlmas, bedeni doadan, cinsellii kutsal znden arndrd. Dans, insann yaratt kutsal evrenin bir yansmasdr. Bedenlerden yaylan g, kozmik nesnelerle temsili zdelik, kutsalla ilikili anlam, simgesel deerlerle ykldr. Dnya insanla konuur, bu dili anlamak iin de mitleri bilmek, simgeleri zmek gerekir. Sonunda ortaya kan dnya, artk rastlantsal olarak bir araya gelmi, dnyaya frlatlp atlm nesnelerden oluan bir yn deil; yaayan, eklemli bir btnl olan ve anlam tayan bir kozmostur. Sonuta dnya dil olarak belirir. nsan ile kendi z varolma biimi, kendi yaplar, kendi ritimleri araclyla konuur.(ELIADE, 1993, s.135). Dnyann merkezinde yer alan bir da, bir aa, bir temel direi simgesi hemen tm kltrlerde grlr. Merkez simgeciliinin en yaygn eidi, evrenin merkezinde bulunan ve dnyay (yeraltn, yeryzn ve gkyzn ) bir eksen zerinde birletiren kozmik hayat aacdr. Yani simgesel olarak bir dinsel tren esnasnda kutsallatrlan tm ayinsel aalarn, direklerin ya da ona yknen bedenlerin(amann) bysel olarak dnyann merkezine uzandklar kabul edilmektedir. Bir merkezin evresinde dnen danslar, merkeze uzanan mistik bir yolculua karlar. Bu yolculukta aynen amanlarda olduu gibi, kutsal mekn, bedenler ve mziin ritmi kullanlmaktadrlar. Atlan her adm, bedenin her devinimi ok zengin bir simgeciliin taycs olmaktadr ve bir var olu tarzndan baka birine geii mmkn klan dzey kopmasn biimsel olarak temsil etmektedir. ember hem bir merkeze sahiptir hem de kaosla logosu ayran bir snrdr. emberin iinde evrimsel zaman hkm srer. emberin d bilinmeyendir. i by araclyla ve bedenin kullanmyla dzenlenmeye allmaktadr.. Ortaya kan oyun bizleri, hayatn ve lmn dorusallndan kurtarr. Kutsal yer bir mikro kozmostur, kozmik peyzaj tekrarlar. Temel olarak, meknda kutsaln tezahr etmesi dnyay ontolojik olarak kurmaktadr. Tm kltrlerde merkezi bir objenin ya da zn kutsanmas ve ona tapnma amacn gden bir byl ember dans vardr. Bir merkez etrafnda dnerek dans, danslarn younlamas ve dnya zerinde kendi merkezlerini bulmalar iin gereklidir. Ama ayn zamanda emberin iinde, kendi bedenini kozmik hayatla kesime noktasnda bir mikro kozmos olarak kurma olanana sahiptir. emberin iinde ayn hayatn iinde olduu gibi geilmesi gereken noktalar vardr her zaman. nsan bedeni tm ynleri iinde tar ama bunlar hissetmek iin ember zerindeki deiik noktalardan gemesi olaslklar tketmesi gerekmektedir. Her dans emberi kendi enerjisine uygun bir hzda dolar. Birlikte bir ember izerlerken ayn zamana da kendi balarna da bir ember-daire hareketi yaparlar ve her zaman saat ynnde, dnyann dn ynnde dnerler.(Tango gney Amerika kkenli olduu iin Arjantinde saat ynnde dnen dans, kuzey yarmkrede tersine dnmek durumunda kalmtr) Danslar emberin iinde hareketsiz durmazlar, durduklarnda mikromakro kozmos arasndaki enerji ak, engellenir, ember krlr. Kutsalln gemite kaldn dnmemiz, onun uzak ve akn olmas anlamn tamaz. Eliadenin kutsal; bugnk gndelik yaammzda kutsallkla ilikisini kuramadmz pek ok eyi ierir, yaam alanmz doldurur. Kutsal ister bir tata ya da bir aata ya da bir insanda tezahr ederek grnsn, her zaman ayn eylem; doal dnyamzdan tamamen farkl, fakat orada bulunan doal bir nesnede apak ve belirgin olan bir gerekliin yani kutsaln ortaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 13

kn ifade eder. Modernleen insann kesintisiz biimde kutsal olanla ve uzak gemiiyle arasna mesafe koymu olsa da hayal gcnn matrislerini kramamtr. Gnlk yaamn her alannda devasa bir mitolojik yn yeni olann iinde varln srdrmektedir., Eliadeye gre; Modern insanbir antropo-cosmos olan bedenin simgeciliini yeniden bulabilir. Yaplmas gereken onlar yeniden canlandrmak ve bilincin eiine getirmektir. Modern insan kendi antropokozmik simgeciliinin bilincine vararak yeni bir varolusal boyut elde edebilir.(ELIADE, 1993, s.14). Simgeler dzeninin bir ayan kutsal oluturuyorsa dier ayan oyun oluturur.Dans ile kutsal, dans ile oyun arasndaki balant bir katlmaya deil, bir kaynamaya, esasa dair bir zdelie ilikindirdans, kelimenin tam anlamyla en mkemmel oyun, oyunsal biimlerin en saf ve tam olanlarndan birinin ifadesi olarak kabul edilebilir.(HUIZINGA, s.209) Huizingaya gre dans; hareket ve ritim unsurlarna dayand iin mzikaldir ama yine de insan bedeninin oluturduu malzemeye bal olduu iin plastiktir.Dansn gzellii bedene ait olmasndadr.. (HUIZINGA, s.211) Dans eden bir bedene baktmzda her eyden nce iki deimez ve zorunlu e buluruz onda; bir imgeler karmaas ve bu imgeleri canlandran bir duygu. Bu iki e dans esnasnda bedende btnleir.Bedenden yansyan duygular imgelere dnr.. Bu yzden dnlen, zlen ve alan bir duygudur bu. Bu nedenle, ne duygu, ne imge ne de ikisinin toplamdr dans duygunun dnlmesidir. Ama Tangoda sadece oyun olan ey nemli deildir, orada oynayan, dans eden birey zne deil, bizatihi oyunun kendisidir. Bu anlamda oyuncular oyunun zneleri deildir, tersine OYUN, temsiline(darstellung) oyuncular vastasyla ular sadece( GADAMER, s.143). Oyun hakiki varln, oynayan kiiyi deitiren bir tecrbe olmasnda bulur. Bunun da nedeni oyunun kurallarnn keyfi olmas, bir hakikati gizlememesidir. ORTHOS Antik dnem Atinallarna gre bir erkein kendi bedenini tehir etmesi bir yurtta olarak sahip olduu vakarn toplumsal alanda gsterimidir. Bedenin bir g kayna olarak, iktidar balam iinde konumlanmas gnmze dein eril kltrn en nemli yaptalarndan biri olagelmitir. Bedenden duyulan gururun kayna, Antikitede sahip olunan vcut ss ile ilgili inanlarda yatar. Scak vcut, souk ve miskin bir vcuda gre bakalarna daha rahat tepki verebiliyordu ve daha ateliydi; tepki verdii kadar harekete geebilecek sya sahip olan scak vcutlar glyd. ( SENNET, s.27) Kadnlarn, klelerin, kyllerin beden scaklklarnn farkl olduu dnlr, Atinal yurtta erkein bedeninin de en scak beden olduu varsaylrd. Her zaman iki beden arasnda arzulanan ey bedensel srtnmenin sonucu olan syd. Hatta Pagan tanrlarn bile birbirlerini, insanlar batan karmalarnn, batan karlmalarnn temelinde yatan ey buydu. Bedensel ilikilerin yaratt enerji araclyla kltrlerini btnlkl hale getirirler, simgesel dnyalarn dengede tutarlard. Yunanca'da "dans ederim" anlamna gelen "koro" szc ilk olarak, sahnede dans eden, syledikleri arklarla oyunu aklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanmlamak iin kullanld. Danslar tasarlamak ve dzenlemek anlamna gelen koreograf szc de buradan gelir. Dans uygar olmann gstergesi olarak grlrken, bedenin eitiminin de nemli bir parasyd. Ge Antik a dnrlerinden Lukianosun duygu, tutku ya da eylemin davranlarla canlandrl olarak grd dans ile konuma sanatnn(retorik) arasndaki ortak paydann karakter ve tutkular canlandrmak olduunu belirtirken, gerek bir mimesis yaratabilen dans sanatlarnn felsefe, etik gibi bir dizi baka bilgi dallarnda da yetkin olmalar gerektiinin altn iziyordu.( NALBANTOLU) Grekler iin dans dinsel ritellerin nemli bir parasyd. Bununla birlikte onlar iin dansn anlam; bedenin tm hareketlerini, ifadelerini, taklit elerini, akrobasiyi hatta zel tarzda yry biimlerini iermesi zihinsel yaratcl artrmasyd. Festivallerde usta danslar dllendirilir, tm yurttalar katlmaya tevik edilirdi. Her dinsel kltn kendi ritellerini ieren farkl danslar vard. Anthema, Bookholos, Epicredros gibi. obanlar, kyller, her blge kendi kltrel zelliklerini tayan, gnlk hayatn bedensel ritimlerini ieren danslara sahipti. Antik alardan gnmze 200'den fazla dans ve isimleri kalmtr. Eski Yunanda Appolonian dans ile Dyonisionian dans arasnda kesin bir ayrm vardr. Appolonian dans, lyres, lutes ve kitharos denilen bir grup alg eliinde yaplrd. Bu dini festivallerde yaplan klt danslara gre daha yava, trensi zellikleri ar basan bir danst. Dionysian ya da Bacchanalian ad verilen dans ise, Dionisos klt ile ilgili olup, tutkulu, cokulu ve bedende gizlenen arzuyu da vuran bir danst. Amac, dans edenleri kutsal olana ve birbirine balamak olup,z olarak trajikti. Ayn zamanda erotikti, esritici bir dzensizlik iinde erotikti.(BATAILLE, 1997, s41) Bu iki dans arasndaki gerilim sanatn evriminde nemli bir adm olup, tragedyann doumunda ve antik tiyatronun ortaya knda nemli bir rol oynad. Yunanllar beden ss kavramn cinsiyetle ilikilendirmeyi Msrllardan hatta belki de

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 13

Smerlerden renmi olmallar. Msrllardan kalma bir papirste kemikler eril, et de dii ilkeye atfedilir .Aristoteles, erkei hareket ve yaratm ilkesine, kadn ise madde ilkesine sahip olarak niteliyordu; bu da bedendeki aktif ve pasif gler arasndaki kartln rnyd. (SENNETT, s.34) Antikite diil ve eril olann bedensel bir srekliliin iki kutbunu temsil ettiine inanmaktayd. Agorada bedensel davranlar orthos ynlendirirdi. Bir yurtta dier bedenlerin oluturduu kalabalk iinde dik yrr, beden dili yolu ile kiisel dinginliini da vurmaya alrd. Bir Yunanl erkek toplum iinde tehir ettii bedenini bir hayranlk nesnesi haline getirmiti ama kadnlar ehirde plak olarak boy gstermiyor, bedenlerini bir erkek gibi sergileyemiyorlard; stelik sanki ksz i meknlar onlarn fizyolojilerine ak gneli alanlardan daha uygunmu gibi ounlukla ev ilerine kapanyorlard. Beden ile politik durum arasndaki iliki kadim zamanlardan beri kurulan bir badr. Yurtta erkek, orthosun simgeler dnyasna ait iken geriye kalan dierleri pathosun dnyasna aittirler. Antik dnemin bu vcut ss anlay insanlar arasndaki utan ve erefle ilgili baz kalplar da retmitir. Diil souk, pasif ve zayftan, eril scak, gl ve girikene uzanan bir izgi zerinde insani deerin aadan yukarya doru artt bir yapy merulatryordu. Eski Yunan sanatlar arasnda hitabet, teatral ak, metaforlarn ve dil oyunlarnn zihinlerde yaratt derin inlemeler, mimlerin ve pantomimlerin enerji ykl beden kaslmalar orthosun temsil alanndadr. Tragedyada ise, acnn eip bkt bedenler ve zengin bir ritel toplam, pathosun karmak simge dnyasn oluturur. Yunan tragedyas, insan bedenini gllk ve btnlk idealinden en uzaa dt zamanlarda doal olmayan bir pathos hali iinde gsteriyordu. Bu anlamda pathos, orthosa karyd.( SENNETT, s. 51) Ac eken beden Antikitede grsel sanatlarn ilgi alanna ok girmeyen bir imgedir Gzellikle haysiyetin el ele verdii o arzulanan o soylu yalnlk ve sessiz ycelik, ac, rk, dehet, tiksinti, ksnllk gibi sinir sistemini bire bir uyaran duyarllklarn ve duygularn gsterilmemesi, en ok st rtk bir biimde hissettirilmesiyle mmkndr. Bu yzden estetiin ilk kural dnyay amaszca gzelletirmek ve sslemek deil, toplumun iinde ortaya kabilecek dman duyu ve duygular estetik olarak grnrle kavuturmamak, denetime almaktr. Gzellik buyruu, niha olarak ahlki bir buyruktur (SAYIN 2000, s. 164165). PATHOS Pagan toplumlarn insan, duyularyla yaad Aisthesis uzamnda yer alr. Fenomenleri duyulara ve duygusalla gdml klar. Aisthesisin alannda yaantlanan bir beden, kendi deerini bedensellii zerinden kurduu iin pathosa aittir. Pathos, tutku, iddet, ihtiras, dknlk ve arzu anlamna gelir. Vurgusu deitiinde ise; grm geirmi kii, hayatta bedel demi, tecrbe kazanm kii anlamna gelir. Bedeni bedensellie mahkm klan pathostur. Ac, ehvet, vahet ve elbette arzu bunlarn tm insan bedeniyle ilikilidir. Tragedya kahramanlar lmszl arzulayarak snr aarlar. Ancak snrn te yannda insann lml olduu bilgisinden baka bulunacak bir ey yoktur. O halde Pathos kanlmazdr. Atinallar insan hayatnn karanln ve krlganln bildikleri halde bedenin gcn yceltmilerdir Bir yandan yce, insann erefinin taycsdr, te yandan, hastalkl, lml olduu iin Pathosa aittir. Paradoksu gren filozoflar, iki zt eyin ayn anda var olacan, hatta varlk iin bunun kanlmaz olduunu dnerek, bu durumu tanmlamak iin Harmonia dncesini gelitirmilerdir. Romallar ise insan bedeninde kefetmi olduklarn dndkleri simetriler ve grsel dengeler sistemine dayal bir toplumsal tahayyle sahiptiler. Romallar bu bedensel geometriyi hkm srdkleri dnyaya dzen getirmek iin kullanrlard. Hristiyanlar ise glerini, bedeni hor grmekten alrlard. noli mi tangere sann Mecdeli Meryeme grndnde syledii bana dokunma(bedenime dokunma) sz hem nemli bir iman deeri ls olur hem de antik an sahip olduu beden imgesinden nemli bir kopuu ifade eder. Antik alarn bedenini sergilemekten gurur duyan, dokunmaktan ve dokunulmaktan haz alan bak ve inan, ya da bak ve itaat et mottosuna sahip insan, Hristiyanln bedenden duyulan bir utan hissine sahip olan, dokunmadan, grmeden, sadece duyumsayarak inanmay tercih eden bir insana dntrd. Pagan dnyasnda bedensel ac insann olgunlamasnn bir lt saylmazd. nsanlar strapla karlaabilirler, ondan bir eyler renebilirlerdi ama onu aramaya da kalkmazlard. Hristiyanlkla birlikte bedensel strap yeni bir manevi deer kazand. Amalanan; bedenin yaratt zilletten uzaklap, Tanrya daha ok yaklamakt. Kilise Babalarna gre; bedenin artk arzulamamas, dokunmamas, gzel eylerin tadn ve kokusunu almamas iin her trl duyumsal uyarnn kesilmesi gerekiyordu. Ksacas beden gnahkrd ve gnahn bedenden temizlenebilmesi iin bedenin ve hazlarnn terk edilmesi artt. Hristiyanlk dnyay ynettii lde onu erotizmden kurtarmaya almtr anlk zevke bir sululuk anlamndan baka bir ey brakmamtr( BATAILLE, 1997, s48). Din iin eytan batan karmann simgesiydi. eytan bu stratejiyi bir byc ya da k olarak tasarlar, bedenleri gnaha sokar, ruhlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 13

cehenneme gnderirdi. Hristiyan bedenleri bir melankoli sarmt ve bu melankoli insanlar, ac ekmelerine neden olan ktlkler ve gnahlar ile kilisenin vaat ettikleri zerinde dnmeye itiyordu. Hristiyanlk Pathosla yine beden zerinden bir iliki kuruyordu ama bu iliki Kadim dnyada grlmemi bir iliki biimiydi. Genel olarak Pathos evreninde, politik olmayan bir dnyada smrye, baskya isyan etmek yerine insanlarn kendi sessizliklerine gmlmesi ve tepkilerini farkl biimlerde oluturulmas gelenei vardr. Kadim dnya Pathosun bu dnyadan yok olacana asla inanmamtr. Zaten tam da bu yzden acy tanabilir klan yollar aranmtr. Riteller, mistik ve panteist almlar bu yolun konaklama yerleridir. Ritel, toplumun alt tabakalarnn kar karya kaldklar aalama, hor grme,, disipline edilme siyasetine kar tepki verme biimlerinden biridir; riteller daha genelde bedeni zgrletirerek yaamann ve lmenin getirdii aclar katlanabilir klarlar.Ritel bir toplumsal form oluturur; insanlar bu form iinde reddedilmeyle pasif kurbanlar olarak deil aktif failler olarak baa kmaya alrlar ( SENNETT, s. 69). Mzik, sz ve dans, Pathosun dnyasnn beden zerinden resmedilmesinin aralardr. Beden simgelerin taycs beden iktidarn merkezindedir. Pathos dnyasnn balca stratejisi batan karmadr. Batan kartma simgeler evrenine hkmetmeyi temsil eder; oysa iktidar, gerek evrene hkmetmeyi temsil etmekten ibarettir(BAUDRILLARD, s.17). Batan karlmak, kendi arzunuzdan vazgemeyi gerektirir. Batan karmak tekini kendi arzusunun dna ittirmektir. ETHOS Erken modern dnem iki kart tutumu iinde barndrr. Bir yanda Hristiyanlktan gelen bedene olan gvensizlik, onu ktlkle, gnahla, dle, lmle zdeletiren bir bak as varken, bedenin grn ve cinsellii konusunda erdem taslaycl revatayken, te yanda, Rnesans bedenin plakln yeniden kefedilmesini ve fiziksel gzellik kavramnn yeniden itibar kazanmasn salar. Dnya zerindeki kltrlerin ounda pre-modern ethos (Cemaat ethosu) beden zerinden kurar kendini. Bedenin gndelik alkanlklar, riteller, bunlarn yan sra treler, namus kavram zellikle kadnn bedeni zerinden grnr olurken, eref erkein tad ve gcnn kayna olduunu varsayd bedeniyle toplum iinde grnr kld bir kavramdr ve elbette ki bedenin kendi evresinde kurduu iktidarla ilikilidir. Aydnlanma dncesi, Pathos zerinden kazanlan erefin yerine, Pathostan kurtulmay hedefleyen bir haysiyet anlayn yerletirdi. Akl ve bilim, insan strab karsnda zm retme vaadinde bulunuyor, Pathosun evreninde mevcut ritellerin saaltc, acyla aktif olarak ilgilenmesi yerine, ona kar zafer kazanmay istemekteydi. Kanta gre haysiyetli olan ey, her trl greceliin tesinde yer alan bir eydir. Kiinin btn dsal belirlenimlerin tesinde kendini isel olarak gerekletirerek kendi mutlak deerini oluturmasna baldr ve isellii denetimsiz biimde etkileyen btn duyular, bu mutlakln oluturulmasna engeldir. Kiinin kendini isel olarak gerekletirebilmesi ise, kendi iindeki haysiyetli ve evrensel insanlk merkezini bulmas ve kavramas anlamna gelir.(SAYIN 2000, s.165). Bu haysiyet dncesi bir yandan Orthosa (dik yrme, doru dnme) gnderme yaparken, te yandan kiinin kendi iindeki genellik merkezini kefetmesini ifade eder. Beden zerinden kurulan bir eref anlaynn yerini genel bir haysiyet anlaynn almas sz konusudur. Haysiyet artk eref gibi kazanlan bir ey deil, isel bir keif sonucu herkesin dahil olabilecei genellemi bir algdr. Bu bak Kant ahlaknda ilgin bir sonuca yol aar: Haysiyetlilik uruna bedeni duyumsallndan etmeli ve kiinin bedene dair duygusall hor grlmelidir. Haysiyet, duruma msait yanardner bir deikenlik olmad iin, bedenin duruma msait olan yannn, aistihesis uzamna bal grngselliinin bilinli olarak yenilmesi gerekir. nk kii, duyularyla yer ald aistihesis uzamnda grnglere kendi tasavvurlar erevesinde yaklamakta ve haysiyet gibi mutlak bir deeri, duyusalla ve duygusalla gdml klmaktadr. Oysa aisthiesis alannda yaantlanan bir beden, bedensellii almad ve kiiye mutlak bir deer bahetmedii srece pathosa ilikin ve patetiktir. Haysiyet uruna patolojik nesnenin apatikletirilerek pathostan indirgenmesi, znenin mesafeye davet edilmesi gerekir bedeni ona bakan zneye dair her trl pathostan erkin klmak gereklidir haysiyetlilik adna. ( SAYIN 2000, s.173) Bedeni bedensel zelliklerinden syrarak, kiiyi pathosa bal her eyden uzaklatrarak, bedenin tesinde var olan bir eye ulamaya alan Kant, bedensel arzuyu da buna dahil eder. Arzu, dier bedeni, en yce ve haysiyetli ey olan insan bedenini zevk alnabilir bir eye, zevk alma zellii ile de doaya aykr bir eye yani tiksinti verici bir nesneye dntrmektedir. Arzulayan insan bedeni -Kant yle der-, kendini dayatr. Kendi tesinde bir eye gnderme yapacana kendi zevki ve kar iin kendini dayatan bir beden ise tiksinti uyandrcdr. tahn denetleyemeyen ve apatikleemeyen bir bedendir bu; oysa estetik uzlam uruna bedeni zneye gdml bir pathostan kurtarmak gerekir. ( SAYIN 2000,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 13

s.174) nk Pathos bedeni eip bker, bata ifadesi olmak zere gzel olan paralar. Bedensel btnln ortadan kalkmas bedenin haysiyetini zedeleyen bir eydir. Hristiyanlkla, Antik Yunan harmanlayan Aydnlanma tasavvurunda beden, tam eklini alm, btnlne kavumu bir ey olduu iin ve olduu srece gzel ve haysiyetlidir. Burada, tamamlanm, snrlar belirlenmi, dardan bir birey olarak grlen bir beden bulunur ve bu bedenden taanlar, fkranlar, szanlar yok edilmi, gizlenmi veya terbiye edilmitir. Kltr tarihinin nemli bir blmnde, moderniteye kadar; fizyolojisi ok souktan ok scaa, ok kadnsdan ok erkeksiye uzanan tek bir beden imgesi zerinde az ya da ok bir uzlama sz konusudur. Modernite ile birlikte kesin olarak kadn erkek beden imgeleri birbirinden ayrlm, kadnlar ve erkekler neredeyse ayr trler olarak grlmeye balanmtr. Bunun nedeni Aydnlanmann filozoflarnn beden zerinde ikili bir sylem gelitirmeleridir. Erkekler zerine erkek ve kadnlar zerine erkek sylemi. Bylece kadn ve erkek iin iki ayr konuma, betimleme ve tanmlama tarz ortaya kt. Bu sylemin znesi elbette, znel duruundan vazgemeksizin kendisini kendi syleminin nesnesi olarak da alan erkekti. Kadn dsal bir stratejik noktay muhafaza ederken onu snflandran bir sylemin nesnesiydi ( DUBY-PERROT, s.306) Cinsiyet hibir zaman yalnzca maddi, biyolojik farkllklarn bir sonucu deil, sylemsel pratiklerle biimlenen ve iaretlenen bir eydir. nsann toplumsal varoluuna btn ynleriyle ekil verir ve tm eitsiz g ilikilerine model oluturur. COSMOS Simgeselliin egemen olduu bir dnyada yaayan pre-modern toplumlarda mevcut sistemin iinde st snflara ait olan, ancak iktidar ilikileri erevesinde kendini kuran ve tamamen toplumsal stat zerinde konumlanan bir EREF grnn yan sra; kavgac, gururlu, sk sk hapse giren; yar kyl ya da rnein Buenos Airesin kenar mahallelerinde yetimi bir portenoolan kabaday Gaucho veya Compadrelerin beden zerinden deklare ettikleri bir EREF algs daha vardr. Gmenlerle tka basa dolu pansiyonlarnda yasalara aykr ilerin dnd, sokaklarnda arap ve eker kam raklarnn iilip ya erkek erkee dans olan Bailetesin ya da sonu lmle bitebilen kavgalarn yapld, muhabbet tellal cafishio nun, ya da kenar mahalle dilberi milonguitalarn boy gsterdii sokaklarda ve ac, tutku ve elencenin birbirine yaratt batakhanelerde talyanca, Franszca ve Almanca szcklerin karmyla ve bazen de uydurma szcklerle oluan, olduka kfrl bir dil olan Lunfardo ile, buna elik eden ve gcn kayna olarak beden gsterimi biiminde bir dans ortaya kar. Tm durular, hareketler, ifadeler kendi cosmosunu kuran bir tr mzikli mim tiyatrosu gibidir. Batan karma, meydan okuma ve oyun her figrn iine szm, bedenin acsn, tutkusunu, cinselliini edepsizce da vurmaktadr. Tango bir yanyla erosun, te yanyla thanatosun arasnda bir yerlerdedir. Erotizm; ritel, batan karc, kkrtan bir eylem olarak ortaya karken, lm de meydan okumann tamamlannn alameti farikasdr. Tangonun ethosu, Goucho, compadre nin ya da milonguerann pathosudur. Tango etik, estetik ve adalet duygusuna deil, kar, g, atmaya dayanan bir ethosa sahiptir. Tangonun tek nesnesi tm simgesellii iindeki insan bedenidir. Tangonun kkenlerine baktmzda orada spanyol kkenli mziin, yerli dans ve ritimleriyle karm eklinde ortaya km olan Habaneray grrz. Orada, gnmzde hala varln srdren milongay buluruz. Milonga, o devirde Montevideo ve Buenos Airesde bulunan zencilerin (Afrika'nn ve Gney Amerika'nn yerlilerinden sz ediyor) Candombe adl kareografik gsterilerinin ritmiyle Habanerann melodik yapsnn birlemesinden oluan dans ve mzik trdr. (AKGN, s.9) lk dneminde tangonun folklorik bir yaps vardr. Bu yap iinde MAUSSun deyiiyle teknik eylem, fiziksel eylem ve byseldinsel eylem ajan (dans) asndan birbirine karr.Eylemin geleneksel ve etkili olmas gerekir. Eer gelenek yoksa hibir teknik ya da hibir aktarm sz konusu deildir. (MAUSS s.474) Bu anlamda Tangonun ilk dneminde ortaya kan, bedenin ayinsel davran ve belli bir zihinsel duruma balanabilecek psikolojik momentumdur. Bedenin ve ahlki ya da zihinsel sembollerin akt bir zeminde tango, kendini hem kutsaln, hem oyunun iinden, bedenlerin arzusunu yanstacak figrler araclyla var eder. Tangonun modernleme srecinde ilk dnm, melez bir kalabaln oluturduu byk Latin Amerika kentlerinde ortaya kar. Bedenin geleneksel anlatm olanaklarndan fazla uzaklamamakla beraber ok daha erotik bir yapya kavuacaktr. Burada ortaya kan erotizm, hala bedenin varolula ilikisinin gerilimidir. Bir alt kltrn temsilcileri, bedenleri araclyla varlklarn grnr klma arzusundadr. Genelev dnyasnda, sokaklarda balayan ve erotik ve saldrgan yapsyla orta ve st snflar rahatsz eden bu dans ksa zaman iinde kk burjuva ailelerinin rabet ettii ak hava elence gazinolarnda biraz daha edepli haliyle artk yadrganmamaktadr.( AKGN, s.7) Bedene yklenen anlam biraz farkllam,

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 7 of 13

pornografik ve saldrgan figrler yerlerini batan kartmaya ve snr olgusunu ihlal etmeye aran hareketlere brakmtr. 1516. yy.lar iinde, bedensel kodlar yava yava ortaya kmaya balayan sosyal danslar; kurulmakta olan yeni bir dnyann ilk gstergelerindendir. 15. yy.da dans hakkndaki ilk klavuzlar grlmeye balanr. Bu metinler dans esnasnda duygularn bastrlmas, bedenin hareketlerinin disipline edilmesi, bedenin farkl duruu ve hareket teknikleri hakknda ilk prensipleri ortaya koyuyorlard. Kurall dans, ynetici snflarn alt tabakalarla aralarna izdikleri snr belirleyen ritellerdendi. Bu danslar daha dik bir postrle ve daha az belden aa hareketlerle icra ediliyordu. (ERTEM,) Hareketi tamamlamaya, btnlemeye arlk veren bu danslar, popler danslarn temelini tekil eden belli duygular canlandran hareketlerden, mimiklerden, dansn iinde hareketin ynlendiricisi olan evren imgelerinden, kltrel gelenein iinde yer alan byden arndrlm, byk lde seklarize edilmeye balanmtr. Modernletirilen dansn tarihi, kapitalist rasyonelletirme ve dzenleme srecinin beden zerindeki tasarrufudur. Ayn zamanda bir asli insan faaliyeti olarak oyunun da terbiye edilmesini ieren bir sretir bu. Tangoda bat merkezli uygarlatrlma, rasyonelletirilme srecinden kurtulamamtr. Bu srete etnik-folklorik, otantik niteliklerinden uzaklam, evrensel bir nitelik kazanmtr. Tango eitimi bir dans tekniinin bedeni nasl oluturduunu, dntrdn, ekillendirdiini bize hikye eder. Tekrara dayal altrmalarn bedeni nasl etkilediini, bedeni her bakmdan yeniden yaratmak zere dzenlediini ve bunlarn sonucunda bedeni tarif etmeye yarayan imgeler, simgeler toplamnn da nasl deiebileceini bize anlatr. Bedeni gelitirme yntemleri, yani bedeni kalba dken, ekillendiren, dntren ve aslnda yeniden yaratan tm disiplinler; duruu, davran tarzn, grg kurallarn, eyleme biimlerini, bedeni gsterme ekillerini tm pratikleri etkiler ve kapsar. nsan davranlarnn kltrler aras farkllklarna ve renilmiliklerine dikkat eken M.MAUSS olmutur. (MAUSS, s.471). Bize doal gelen genellikle neden ve nasl yaptmzn farknda olmadmz ama gndelik hayatmz srdrmemizi mmkn klan birok hareketin doal ve kendiliinden deil, renilmi olduunu syler. Sonraki dnemlerde Foucault ve Bordieunun yapt bedensel disiplinler ve tekniklerle ilgili almalara nclk eder. Yeni teknolojilerin yedeklemesiyle ivmesi artm bulunan kltr endstrisi, dans da pek ok dier yaam etkinlii gibi seri retim dzeninin ileyiine tabi klmtr. Danslarn bedenlerinin ve ruhlarnn(bodysoul) bir makine gibi alglanarak mkemmellik kazanmas iin altrlmasdr. Sadece bedenin devinim biimine odaklanan bu yntemi danslarn da rahatlkla kabullenmesidir. "Kendi bedencanlarna yabanclaarak, onlar kuatan koullar, nesnel durumu bilmeden kanksar, dahas iselletirirler. (NALBANTOLU, s.4) Bedeni tanlan giysi, kullanlan aksesuar gibi salt maddeye indirgeyerek, hareketi de niceliksel olarak llebilir ve standartlatrlabilir bir izgiye ekerek kurulan yeni bir beden imgesinde, beden bir retilebilir malzemeye, bir yap-boz meknna dnmektedir. Ann tesinde bir etki brakmayan, bir gz boyama bir sahte etkinlikten teye geemeyen makinebedenlerin sergiledikleri salt teknik beceriklilik, gsteriden ok gsterie ynelik tavrnn olduu yerde, bedenini tkr tkr ileyen bir makine, kullanlabilir bir malzeme gibi grmek yerine" kendi bedencann ayn bedenin dirimgcnn dansa zg biimde vcd bulmasna izin verecek ekilde alglayp hissederek, gereken duyarllkla hazrlamak (NALBANTOLU, s.11) gerekir. Tango bir ekilde balangta sahip olduu otantik yapy terk edip, kltr d bir eyemodaya, mamul bir rn baaryla taklit etmeye alan insanlarn abalarna dnt. Bu gnn tangosu, figrlerinin karklna ramen olduka monotondur. Her adm her hareket amacndan sapmadan, pathosun dnyasndan etkilenmeden, kendini brakp snrlar ihlal etmeden mkemmellik iinde yaplmaldr dncesinin egemenlii sz konusu. nk tango yapanlar yaptklarnn ancak seyredildii lde bir deer kazandnn farkndalar. Baklanla kurulan iliki aslnda bir seyir ilikisidir. Birok eyin gsterildii iin grnd, grld kadaryla var olduu, sergilendii iin seyredildii ve izlenildii kadaryla deer kazand bir toplumu iaret eder. Bu durum da bedenle ve bedenler arasnda kurulabilecek bir yaknlk ilikisinin tm imknlarn ortadan kaldrmakta. Tango ne glnn enerjisi, ne zayfn tepkisidir. zerlerinde birbirlerine kar yrdkleri ve birinin, dierine yenik dt, teslim olmaya hazrland bir sahnedir grnen. Bedenlerin arasnda alan mesafelerin simge ykl olduu, danslarn birbirine karlkl tehditler savurduklar, bedenin tekinin bakna sunulduunda, bak tatmin etmek ya da kkrtmak iin rgtlendiinde engebeli zor, fakat bedenlerin birbirine yaslandnda sevecenliin lts gzlerde yansdnda da dz ve kolay bir hayali mekndr tango. Ama onu eitler aras bir mcadelenin gerekletii kapal bir alan olarak grme hatasna da dmemek gerekir. EROS "Nesne burada olsa da, olmasa da, istek her zaman ayn deil midir? Nesne her zaman uzakta deil midir? Kendinden geme bir deildir, iki szck vardr: Pothos, burada olmayan varla

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 8 of 13

duyulan istek bir de Himeros, buradaki varla duyulan istek, daha yakcs." (Barthes,s22) Platonun Kratylos diyalogunda; Pothos ve Himeros Erosun oullar olarak geer. Yani Eros, erotizmin oyunlarnn ve akn sevecenliinin ifte olanadr. Eros, uzun devirler nce kayplara karm bir kutsaln tehlikeli ve yasak gcnden kalma bir eyler tamaktadr kendinde. Kutsaln iinden domu erotizm, dil ncesi yaamla ilintilidir. Erostur o, logostan ncedir. Eros okunu atar ve bedeni yaralar. inde bulunduumuz ada bir trl kabuk balayamayan bir yaraya sebep olur. Szden, Tanrdan, imgeden ayrlmaz bir bedenin varln unuttuumuzu, bu unutmann bir bedeli olduunu derinlerde bir yerde hatrlatr bize. Siyasal yasayla, toplumsal kurallarla beden zerinden bir ethos yaratm olan akn kutsal (tek tanrl dinler), Erosu haysiyetli bir bedensel ahlkn etkisiyle evlilik yasasna uymaya zorlad. Bedensel olann bastrlp arzunun eksik kald bir izgide Erosun toplumsallatrlmasnn bedelleri ise ar oldu (Ricoeur,). Erosun oullarndan Himeros gzetim altna alnrken, Pothos gklere karld. Bu durum gnmzde birbiriyle atan iki ayr davran gzergh yaratt. Birincisi akn kutsallatrlmas, dieri bedenin kutsallatrlmas. Ak kendi kutsaln, kurumsallk kltr iinde sevecenlik, adanma (AGAPE) balam iinde eritmeyi denerken, evlilik yoluyla hiyerarik olmayan cinsel arzu, hiyerarik ilikilere uygun efkate dayal bir sevgiye dnt. Beden; alkanlklarn, bastrmalarn, ikiyzl ballk sisteminin nesnesi haline geldi. Bedenin kutsallatrlmas ise bir beden fetiizmine dnerek bir yanyla porno endstrisini yaratt, teki yanyla anlamszl reten medya dnyasn besleyen bir imge retme merkezi haline geldi. Her iki durumda da beden younluunu ve aurorasn yitirdi darald ve saydamlat. 1960lardaki feminist hareketler kadn erkek karsnda kleletiren, ona kendinden vazgeme ethosunu alayan basmakalp romantik ak eletiriyorlard. Vurgu aktan arzunun tatminine, engelsiz haz duymaya doru kayyor, ama bu durum cinsellikle duyguyu eskiden beri ayr olgular olarak ele alan erkeklerin tketme arzusuyla birleince baka trl bir smrye yol ayor; kadn bedeninin nesnelemesi hzlanyordu. Ardndan eve kapallk ve kendini adama syleminden syrlm bir ak ve sevgi anlayna yaklaan kadn hareketleri, yaknlk, samimiyet, sreklilik, iten bir iletiim gereksinmesi gibi deerlere nem veriyor bedenlerin erotik etkilenme srecine vurgu yapyorlard. Psikolojik kltrn n plana kmasyla birlikte ak bireyselci kltrel niteliklerle, zerklikle, mahrem mutlulukla, duygusal younlukla, tekine doru kendini amayla bir arada dnlyordu. Ama bireyselci kltr kadnlar ve erkekleri farkl biimlerde etkiliyor, kadndan farkl olarak erkein batan karma yaklamnda bir kendisi iin tketmek arzusu, bir gnen hedonizmi yatyor. Gnmzde her iki cinsiyetin konumlarndaki yapsal ayrlk devam etmekle birlikte, serbestlik marjlar, rollerdeki dalgalanmalar artk sistemin bir paras oldu. Batan karma bir tutku olarak yaanmyor, sadece talep ediliyor, arzuya bavuruluyor ve gerekletiriliyor; bir deiim deeri gibi iliyor ve toplumsal ilikilerin cilalanmasnda kullanlyor. (BAUDRILLARD, s.215) Tango, bedenin snrlarn tenin tesine tar tenin snrlarn yeniden izer. Burada bedenin btnsellii, bu btnln limitleri, bedenin nerede balayp nerede bittii, bedenin teki bedenle ve dnya ile ilikileri farkllar. Salt bir birlikte hareket etme, uyum gsterme estetii olmayp daha ok bedenler aras bir younlama ilikisine dikkat eker. Bir tango sahnesinin etkili olmasn salayan, yce ile i ielii ve bundan kaynaklanan younluudur. Eer dansn iindeysek gerekletirmekte olduumuz ya da ardmzda braktmz her figrn iine szm, yce ile ilikisi olan ve bizi alt st eden o duyguyla iletiim kurabildiimiz birka saniye vardr. Gzel snrl ve belirli yarglar ifade ederken, YCE snrszl ifade eden yargdr. Gzellik hayal gcmz ve anlama yeteneimizin uyumu sonucu ortaya karken ycelik bu iki yetinin uyumsuzluu ile ortaya kar. Yce iddetin estetii ve erotizmini ierir. artr, rpertir. sel bir cokudan kaynaklanr, isel bir gcn kendini dlatrmas, gstermesi ve bedenden yansmasdr. Erotik tutku, bir bakasna teslim olmay, bedenlerin bulumasnn yaratc boyutuna kaplarn amay ierir. Varl kuatan edep duygusu bir sreliine askya alnr. Bamsz bir zne olarak zlenen, ideal bir ben gizlendii yerden sahne klarnn altnda durur, arzu tm hametiyle gelir ve bedenin tm savunma tertibatlarn ele geirir. zne yeniden olumayla, yitip gitme arasnda, kendini hazza brakmayla denetimi tekrar ele alma arasnda, yarglamaktan ve akln gzetiminden vazgemekle bedenin ve zihnin snrlarn yeniden kefetme arasnda tereddtte kalr. Alldk olann rahatlna dnmek yerine, hayal gcnn karanlk dehlizlerinde savrulmaya balar. Bataillede esrime ile birlikte insan iin en nemli i deneyim olan erotizm, birey olarak varoluun yadsnmas olaydr isel bir paralanma vardr. Erotizmde ve esrimede varolu bir snr noktaya gelir, ayrr, ayn anda bilin kaybolur, sreklilik gerekleir.(BATAILLE 1995, s. 15). Bilimin rasyonel paradigmasnn alg kaplarndan geriye evrilen o yakc. lmcl deneyim hemen orada, bedenin iinde gerekleir. Tangonun ortaya koyduu deneyim snrlar ortaya karan bir arzuya alr. Her trl ince ve buyurgan bir iktidar karsnda ksnllk arklar syler.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 9 of 13

Birini arzulamak, kendinden vazgeile, tekinde varolmak arasnda bir yerlerde kalmak anlamn tar. Arzunun karmak ve bazen paradoksal yapsn tanmak ve znde iddet ieren doasn zmek gerekir. Bir tutkuyu yaayan her birey, bir bakasnn bedenine sahip olmak ve bakas tarafndan sahip olunmak ya da bakasn ynetmek ve bakas tarafndan ynetilmek arasnda gidip gelir. Bu itkisel yap, itkiler ve yaratt iddet tarafndan ele geirilme ihtimalini de mmkn klar. iddet, doamzn bir parasn oluturmakla beraber, hayatmz sresince az ok ynetmeyi rendiimiz, denetim altna almaya altmz ama asla tam anlamyla ondan kurtulamadmz bir itkidir. Evrensellik iddiasnda bulunan her cinsel etiin gz nne almas gereken ey udur: Bakasyla erotik ilikinin ierdii tensel duyarlk, jest, etkilenme ve etkileme iinde kii kendisi iin daha evvelden izdii erotik snrlar aabilir, yeni snrlar icat edebilir. Bedensel snrlarmz zamansaldr ve bakasyla erotik karlama bu snrlarn dnmesi imknn iinde tar (DREK, s.6). Bedene ynelen iddetin bir tahrik ve arzu unsuru olduunu, znde cinsel bir nitelik tad fikrini savunmak farkldr, tutkunun ierdii, consensusa bal iddeti kabul etmek farkldr. nk bakasnn arzusu bizim arzumuzun dlatrlmasyla ortaya kar. Her tutkulu ilikide bireyler arzunun hem znesi, hem de nesnesi konumundadr. Ama taraflardan biri dieriyle ayn haklara ve ayn konuma sahip olduunu inkr ettii takdirde ilikinin zemininde dz iddet ortaya kmaya balar. Bedenin kullanmnda grnr olan tek ahlki lt RIZA kavram gibi grnyor olmasna ramen rzann temeli olan karar verme yetisinin zgr olup olmadn nasl bilebiliriz? Herhangi bir nedenle paraya ihtiyacmz olduunda, kazanmak iin bir seim yaptmzda rzamz zgr mdr? Kendisine herhangi nitelikte bir tazminat denen her birey bedenini nesneletirmekte deil midir? Bedenin nesnelemesi, kimliin de nesnelemesi anlamna gelir mi? Bununla birlikte bedeni sahip olduumuz bir nesneymi gibi dnmek, bir ev, giysi gibi ele almak, ona btnyle yabanclamann nn ayormu gibi grnmektedir. Her trl insan ilikisinin sadece bedenden getiini ve ancak beden araclyla retilebildiini ama her bireyin tabi olduu var olusal engellerin mevcudiyetini unutmamalyz. Mutlak bir zgrle ancak bedensiz ruhlar sahip olabilir. Erosun ilgisi bedenin iine ynelikse, logos bedenin dyla ilgilenir. D beden bir snrllk deildir ama normatif ve temsiliyettir kamusal alandadr. KAOS Erkek ynetir, kadn uyar, grnrde tangonun dzeni budur. Bu bir iktidar ilikisinin, dzen adna dans eden bedenler arasnda kendisine bir yer bulmasdr. ktidar, taraflar arasndaki herhangi bir iliki biimi deildir. Erkein kadna birilerinin tekilerine ynelik eylemlerinin tarzdr. Elbette srekli yapsal bir olanaklar uzam iinde yer alr ama iktidar ancak edimler olarak vardr, birileri tarafndan dierlerine uygulanan bir eylemdir. Bir iktidar ilikisini tanmlayan ey, teki beden zerinde dolaysz olarak etkide bulunan edimlerden ziyade, bakalarnn davranlarn, eylemlerini etkileyen, ekillendiren, ynn tayin eden bir eylem tarz olmasdr. Beden zerinde, eyler zerinde eyleyen bir iddet ilikisidir. Bir tango figrnde olduu gibi, zorlar, eip bker, tekinin tm olanaklarn elinden alr ya da daha en batan izin vermez. Kar kutbu ancak edilgenlik olabilir. Her dzeyde grnrl olan oyun-dans bir sreklilik iinde ortaya kar gibidir. Yneten erkek ve ynetilen kadn tarafndan gerekletirilen figrler; mekna iaretlerini koyar, bedenlere eril bir bellein izlerini kazr, tarihin iinde olumu bir syleme srekli gndermeler yapar ve tm bunlar byk oranda gsterge retimi ve dei tokuu yoluyla ilerler. Fakat kesinlikle iletiim ilikilerine indirgenemez. ktidarn kendine zg bir nitelii vardr. Belli terbiye teknikleri, tahakkm sreleri, itaat elde etme biimleri gibi amal etkinlikleri de ierir ( FOUCAULT 1998, s.160). ktidar, rza zerinde kurulu bir iliki deildir. Kendi iinde iktidar zgrlkten feragat, bir hakkn aktarlmas, tek tek herkesin sahip olup vekletini birka kiiye verdii bir ey olarak tanmlanamaz. Bununla beraber bu, rzann iktidar ilikisinin var olmas ve kendisini srdrmesi iin bir koul olamayaca anlamna da gelmez. ktidar ilikisi nceden beri var olan ya da srekli bir rzann sonucu olabilir. Ancak doas gerei bir mutabakatn ifadesi deildir (FOUCAULT 1998, s.161). Ama kendini gizleyen her iktidar ilikisi bir mutabakat grntsnn altna saklanr. Elbette, iktidar ilikisinin olduu yerde mutabakat salamak kadar iddet kullanmak da vardr. nk bunlarn olmad yerde iktidarn varlndan sz etmek gtr. Ynlendirme terimi bir dansn mekn iinde yuvalanm iktidar ilikilerini daha iyi anlayabilmemizi salar. Ynlendirme, ayn zamanda hem dierlerini (u ya da bu derecede kat olan zor mekanizmalaryla) istenilen yere srkleme edimi, hem de u ya da bu lde ak olanaklar alannda davranma biimi demektir. ktidar uygulamas ynlendirmeleri ynlendirmeyi ve olaslklar dzene koymay ierir.(FOUCAULT 1998, s.162) Aslnda hayatta da tangoda da iktidar olgusu belli bir zemin zerinde karlama ve taraflarn birbirine cephe almasndan ziyade bir ynetim dzenlemesinin iinde ortaya kar. Burada artk ynetim bedenler arasndaki uzlama dayanan basit bir egemenlik ilikisini deil de, zerinde nceden dnlm, hesaplanm, tekilerin davran rgtlemesini ynlendirmeye uzanan bir eylem klavuzu nitelii tamaya balyordu.Bu anlamda ynetmek, bakalarnn eylem alanlarn yaplandrmaktr. (FOUCAULT 1998,s.162). Tam bu noktada iin iine zgrlk dncesi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 10 of 13

admn atmaktadr. Modern iktidar ancak zgr zneler zerinde ve zgr olduklarn dndkleri srece uygulanabilir. Yani bir anlamda zgrlk ve iktidar bir dlama ilikisi iinde olmayp, birbirine ihtiya duyan ve ayn zeminde beslenen iki kavramdr. zgrlk sadece iktidarn n koulu olmakla kalmayp, iktidarn tm katmanlara yaylabilmesinin de nedenidir. Ama ayn zamanda snrlarn belirlemeye alan iktidar uygulamasna kar kmadan varln grnr klamaz. Aslnda zgrlk ne snrllkla ne de snrszlkla ilgilidir. Heideggerin deyimiyle zgrlk, varln kendisini gerekletirmesine izin vermektir. Ama ancak snrlara ulalnca her ey mmkn hale gelir. ktidarn temel sorunu da gnll olarak bedenin tekine teslim edilmesi deildir. zgrlk iktidarn ileyebilmesi iin gereklidir, zgrl iktidar ilikisinden ektiiniz anda bu salt ve kaba bir iddet, tahakkm ilikisine dner ve o noktada iktidardan sz edilemez. Bu yzden zgrlk, iktidarn bir n kouludur ve ona ikindir. Direnme, kanma, kurtulma ihtimalinin bulunmad bir iktidar ilikisinden sz edilemez. ktidar ilikisi, iktidarn sahip olduu ak ya da rtk iddet ve zgrln snrlar ama arzusu ayn potada erimek durumunda kalr ktidar ve zgrlk bu noktada kendilerini kabullenme ya da atma ilkesi zerinde deil, kkrtma zerinde kurmaktadrlar. Tangonun varlnn nedeni olan batan karma post-modern tketim toplumlarnda simgesel niteliini kaybetmi ve bir tr ayartma srecine dnmtr. Cinselliin dna tarlp, yaamn tm alanlarna bir sel gibi yaylarak slatrlm bir batan karma replikasna ya da Baudrillardn deyimiyle simulakrna dnerek, hayat dzenlenmi bir vitrin olarak ve Disneyde geen bir elence gibi tahayyl eden insanlar iin, tm bir hayat kaplayan zihinsel bir srece dnmtr. Sistemin daha nceki simgesel dei toku evrenine ait bir sre olan batan karma adl meydan okuma biimi salt bir ekonomik olguya indirgendiinde, beden geri plana itilmi, nesneletirilmitir. Beden nesneleirken, nesne kiiselletirilmektedir. Modaclarn, reklamclarn, medyann ve her alana zg tasarmcnn nesneyle zne arasnda ve onlarn evresinde kurduklar aprak ilikiler a, ieriinden koparlm nesnelere ve elbette bedenlere, stat, prestij, biriciklik algs yklemektedir. Tangoda erkein iktidarn tehirinin ve kadnn iktidarn grnrln krmasnn ya da paralamasnn ve tekrar retmesinin gerekletii zemin kkrtmadr. Kkrtmann kendisi kaotik bir yapdadr ama bir yandan erosa (tutku),dier yandan Logosa(sylem) alr. Kkrtma, kendini douran batan kartmann hem tetikleyicisi hem sonucudur. Hem arzusu, hem su ortadr, tekini sizin gl olduunuz alana ekme stratejisidir. LOGOS Logos grnr klma demek olduundan doru veya yanl olabilmektedir. Heidegger Antik tiyatroda, eylemi ifade eden sz-Logos, akln, bilginin, l, denge ve uyumun genelde anlamn kurucu esidir. Modern zamanlarda ise bilimsel saylann szclne soyunan Logos, hem dzeni kurarken, hem rasyonel akl kurumlatrrken, hem de ada moral deerlerin kayna olarak, kendisini artk neredeyse beden ve onun uzants olarak cinsellikle birlikte tanmlamaya balamtr. Dans bedenin sanatsal bir formudur; toplumsal cinsiyet farkllklar da bedenden doar. Dansa dair temel yaklam; beden imgelerinin temsil ve sunum biimleri ve bu imgelerle bireylerin toplum iindeki rolleri ve konumlar arasndaki ilikinin iaret edilmesidir. Beden bir kurgudur. ktidar ve arzu oda, toplumsal olann ve biyolojik olann birbirine kart, birbirini belirledii bir mekndr. Eril ya da dii bedenle doarz. Ama toplumsal cinsiyet(gender) biyolojik cinsiyetle rtmez, kendini onunla snrlamaz. rnein erkein toplumda bir erkek olarak tanmlanmas salt onun bedeninin zelliklerinden ortaya km bir ey deildir. Bu srete beden, iktidar rejimleri tarafndan dzenlenen, kurgulanan ana edir. Foucault bu noktada sylemsel zne kavramn gelitirir. zne sylemler araclyla ina edilir ve bir sylem biimi olarak insan bedeni yalnzca fizyolojik bir kendilik deil, ama kltrel bir kendiliktir. Bu ynyle de o, gstergesel bir nitelik sergiler. Beden, sylemin maddilemesi, sessiz dilidir. Farkl ideolojilerin insan tasarm ve dnya gr, oluturduklar beden imgesinde ve bu imgenin somut belirileri olan gndelik var olu ve eylemlerinde dsallar, grnr hale gelir. nsan bedeninde ideoloji sanki elle tutulur gzle grlr bir form kazanr. Bu duyusallk ve alglanabilirlik formu iinde dnsel atma bedensel atmaya dnr. Duru, oturu biiminiz, giyini stiliniz, yz ifadeleriniz beden dilinin bir paras olur ve kart ideolojilere bir mesaj iletir: te, temsil ettiim sylem tm somutluu ile karnda. Ben buradaym diyen bir mesaj. Her ne kadar Tango tek bir figre san iki bedene ait gibi grnse de, anlamlar herkes kendi iinde bulur, kendi tekilliinden karr. Taraflardan birinin dlatrd anlam tekince bastrldnda dans; bir bedenin ve rettii, rettii anlamlarn tutuklanmasna, bastrlmasna yol aar. Tango iinde bedenler bir temsil srecinde kendi sylemlerini kurarlar. Bedenlerin duruu, yz ifadeleri, erkein kadnn bedenini eip bkmesi toplumsal cinsiyete anlamn veren bu jestler, hareketler ve temsillerdir. Bu kurgu sylemler iinden ve

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 11 of 13

onun vastasyla olur. Ama toplumsal cinsiyetin kendisi de zdeleme sreleri de retilmitir, imalttr. Burada sylem, sylemsel pratikleri belirleyen kurallara gre oluurken bir zne iin konumlar amakta ve bireyler bu konumlarn iini doldurmaktadr. Bu cinsiyet kurgusu sadece bir norm olarak ilev grmez. Ayn zamanda hkmettii bedenleri de retir. Onu ayrr, datr ve farkllatrr. Bu normatif beden dzenlemeleri beden zerinde tekrarlamalarla zorla damgalanr. Yani toplumsal cinsiyet kltrel anlamda ina edilip tketilen bir sre olmayp, insann tm yaam sresince beden zerinde ileyen iktidar ve ona elik eden sylem iinde kurulur. zleyen ve izlenenin konumunu biyolojik cinsiyet fark etmeksizin- toplumsal cinsiyet ekillendirir. zlenen pasif bir konumda olup geleneksel olarak kadndr. zleyen ise, sergilenen imgeyi tketen, ona sahip olma hakk olduunu dnen, iktidar konumundaki erkektir. Erkekler kadnlar seyreder, kadnlar ise seyredililerini seyrederler. Bu durum yalnzca kadn-erkek ilikilerinde deil, kadnlarn kendileriyle, kendi bedenleriyle olan ilikilerini de belirler. Kadnn iinde yer etmi olan erkek bak, srekli olarak kadn gzlemektedir. Bylece kadn kendisini seyirlik, grsel bir nesneye dntrm olur. Bu tr bir seyir ilikisi; birok eyin gsterildii iin, grld kadaryla var olduu, sergilendii iin deer kazand bir toplumu iaret eder. Bir gsteri olarak vuku bulan tangoda da, merkezi unsur tehirdir. Kadnn giysileri bile baklacak olan iaret eder. Giysiyle bedenimizi de giyeriz ya da bedensizleiriz. Ama burada vurgulanan bir zne olarak dans deil, bir seyir nesnesi olarak kadn bedenidir. Tango da toplumsal cinsiyet, iktidarn yayld mekn olarak da grlebilir. Bedenin hareketi, bulunduu mekn ve zamann iyeliini ele geirmeye ilikin rtk bir talep ierir. Bedenlerin atmas, bylece toplumsal pratiklerin gerekletii somut meknlarn (yerlerin) ve zamanlarn egemenliini kazanmaya ynelik bir atmaya dnr. Konunun merkezinde temsil/sunum meselesi durmaktadr. Kadn bu sisteme cinsiyet farklndan, kadnlndan vazgeerek, erkek olarak girer sistem iinde ancak erkee greli bir bakal olabilir. Bu hikyenin temel eksenini kuran heterosekselliktir onun ilksel kld ikiliin ortadan kaldrld, cinsiyet farkllklarnn oald durumda, greli dii bakaln klasik belirleniminin biricikliinden kurtulmak mmkn olabilir.(DREK s.5). Tangoda kadn, tarihsel sylemin zerine ykt ileyi stlenir ve bunu bedeninin en kk hcrelerine dek yaar. Erkekse bedenini kendi arzusuna eitler. Kadn bedenini bir imge retecine dntrerek cevap verebilirse erkein kaba arzusuna kar incelikli bir erotizm gelitirerek iktidarn varln grnmez klabilir. Beden ve onun eleriyle, onun yzeyleri, hacimleri ve younluklaryla disipline edilmemi bir erotizm bulmak gerekiruan ve yzen durumdaki bedenin rastlantsal bulumalarn ve hesaba kitaba gelmez hazlarn barndran bir erotizm (FOUCAULT 1992, s.137). Burada sz konusu olan bedenin oullamas, en kk blmlerinin, paracklarnn barndrd en kk olanaklarn, bir lde zerk bir tavrla, snrlar belirsiz klma yaklamyla vurgulanmasdr. ktidarn onu arad yerde bulunmamak, arzu edildii yerde olmamak..iktidarn kurduu zihinsel mekan terk etmek. Bu bedende gerekletirilen hiyerarilerin, yerletirmelerin, adlandrmalarn sorgulanmasna, ortaya karlmasna ve giderek ykmna yol aan bir yaklam olabilir. Figrlere hkim olan, farkl figrleri tek bir anlamn birbirini takip eden biimleri olarak deil, yerini pozisyon al, mesafe koyma ve anlam kaydrlar, beklenmedik yaklamlar ve alt st edileri olarak kullanan, onlar keyfilikleri iinde ters yz ederek yaratclarna-uygulayclarna kar evirebilmek iin klk deitirebilenler logosun tesinde erosun iinde bir tango-dans ilikisini kurabilirler. TELOS "btn aa kmalar telosa olduklar ey olduklar iin borlanrlar Heidegger Bu yaz, tango gibi simgeselliklerle ykl bir dansn arka plannda belirli gzerghlara bal kalmadan kendi keyfince dolaan bir meraklnn notlar olarak okunmal. Batan sona doru okunduunda bedenin tarih iinde kurulma ve anlamlandrlma srelerini kabaca izlemeye alyor. Okunduktan sonra sondan geriye doru dnldnde ise bugnden balayarak bir dansn, tangonun; toplumsal, kltrel, bedensel yaptalarn ortaya koymay amalyor. Bat sanat perspektifi kefettiinde dnya kurulduundan beri ilk kez farkl grlmeye balanr. Merleau Pontye gre dnyamzn iindeki nesneler e zamanll yitirmitir. Ayn zamanda dnyann uyumu da yitmitir, nk dnyaya bakta uyumlu bir dzen iinde olmas gereken nesneler birbirleriyle atr, rekabet eder, birbirlerinin nne gemek ve benim gzme daha iyi, deerli grnmek, beni batan karmak iin mcadele eder olmulardr. Bu yzden birbirleriyle rekabet eden farkl nesneleri perspektif sayesinde uyumlu bir uzamda dile getiren klasik Bat sanat asla nesnellik ve gerekilik arz etmemekte, tersine perspektif sayesinde nesnelerin aslnda sahip olmadklar bir uyum yanlsamasn dile getirmektedir (SAYIN 1998, s.15) Bu bak dnyann olduu gibi olmasna yknen bir bak deildir. Artk insan merkeze alan, nesneleri ona gre ayrtrd, snflandrd ve hiyerarik

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 12 of 13

bir yapda dzenledii bir baktr bu.dier bir deyile grntlenen dnya zerinde egemenlik kurma isteinden baka bir ey deildir perspektif (SAYIN 1998, s. 15). Artk dnyann iinde olup evresiyle birlikte dnyay temaa eden bir insan yerine dnyann dnda, ona bir pencerenin ardndan bakarak pencerenin dndaki nesneleri istedii gibi dzenlemekte, dnyay kurmakta olan bir insan vardr. Ancak bu sayede kendini dnya karsnda emniyette hissetmekte nk bakn sahibi olarak iktidar olmaktadr. Perspektif insan, bedenini, bakn; iinde yaamakta olduu dnyadan alm, kendi tasarlad, temsili bir dnyayla ba baa brakmtr. Kartezyen felsefe dnyay ve doay insana gre ayarlamay dnmse ardndan gelen bilim eylerle, onlarla ilikiye girmeden yaklamakta (MERLEAU-PONTY, s.13), ise, perspektif de dnyann ezamanlln, dz izgisel bir ardkla dntrmekte, nesneyi gzden ayrmakta ve nesneyi insan iin anlalr olmaktan kararak, tanmlanabilirlie srklemitir. yknmeyle temsil arasnda ortaya kan bir ayrmn nedenidir perspektif. Dnya zerinde pek ok deiimin, bu arada tangoda ortaya kan deiimin de krlma noktas budur. Tango da oyun ve kutsalla ilikisinden kaynaklanan yknmeci yann, yeni bir dnyaya uyum salamak iin trplemi ve bir temsile dntrmtr. Bylelikle modernleebilmi, evrenselleebilmitir. Ama elbette o eski simgeler evreninden pek ok eyi de birlikte yannda getirerek. Bedenin zmleme almas tek kiinin gze alamayaca, snrlar mulk, hatta sonu olmayan bir alma gibi grnmektedir. Bylesine bir ie girien biri tek bir analiz erevesi ile yetinemez. Evrensel olarak bilinen ve snanm zmleme yntemleri daarcna sahip olmann tesine gemesi gerekir. unu da eklemek gerekir ki bedeni bir metin olarak okumak, zmlemek ok da doru olmayabilir. rnein dildeki neden sonu ilikisini tangodans zemininde beden zerinde kurmak mmkn deildir. nk "dans ortaya karan bedenler basit bir gsterge vericisi gibi yorumlanamazlar. Danslarn bedeninde enerji, arzu ynlendirmesi, itkilerin ykselii, younluk ya da ritim olarak adlandrlan etkiler ortaya kar ( PAVIS, s.89) Bedenin hareketinin iinde ortaya kt meknn atmosferi de nemlidir. Dans eden bir beden metnin tesinde bir deneyimdir.

KAYNAKA AKGN Fehmi, BARTHES Roland, BATAILLE Georges BATAILLE Georges, BAUDRILLARD Jean, DREK Zeynep , DUBY G., PERROT M. ELIADE Mircae, ELIADE Mircae, ERTEM Gurur, FOUCAULT Michel, FOUCAULT Michel, GADAMER, H.G HUIZINGA Johan, MAUSS Marcel, NALBANTOLU H.. MERLEAU-PONTY M, PAVIS Patricia, RICOEUR Paul, SAYIN Zeynep, Yllar Boyunca Tango, Pan yaynclk 1993 Bir ak syleminden Paralar, Metis yaynlar 1992 deney, YKY 1995 Erosun Gzyalar, Gebe yaynlar 1997 Batan karma zerine, Ayrnt yaynlar 2001 Snrlar ve ufuklar, nternet makalesi Kadnlarn Tarihi C.3, T. Bankas Kltr yaynlar 2005 mgeler simgeler, Gece yaynlar 1992 Mitlerin zellikleri, Simavi yaynlar 1993 Dansistan, Blogspot nternet makalesi Dostlua Dair, Telos yaynlar 1992 zne ve ktidar Defter dergisi s.34 1998 Hakikat ve Yntem, Paradigma yaynclk 2008 Homo Ludens, Ayrnt yaynlar 1995

Sosyoloji ve Antropoloji, DouBat yaynlar 2006 Trkiyede bir dans sosyolojisi iin perev, nternet makalesi. Gz ve Tin, Metis yaynlar 1996 Gsterimlerin zmlenmesi, Dost Kitabevi yaynlar 2000 Cinsellik, Esizlik, Yanlg, Bilmece, nternet makalesi Bedenin temsiliyetinde haysiyet ve zillet, Defter Dergisi s.39 2000

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 13 of 13

SAYIN Zeynep, SENNETT Richard,

yknme ve temsil-imge ve benzeim, Defter dergisi S.34 1998 Ten ve Ta, Metis yaynlar 2001

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 1

Say :12 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

yabanc
M. Gl ZGE

hepsi gitti slaklnda yellerin an suskun yalnzlklar biz de gittik, satknln gemii yabanc artk herkes orada... sustur susturabildiince bilinci bir kr bir sar bir dilsiz renginde tadmlk duyular sisli ayrlklar... adsz bahelerde dolatka dilcensin su inleten kuyular bir karanlk bir slak yitirdim rahmimi yitirttiler bilgimi... hepsi gitti slaklnda ellerin...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y18.html

17.03.2009

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

indekiler

1 -> 2

23.12.2009 19:13

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

Editrden Mekanlar Sorunsal: Kentler-ehri Bilmek, Sokaklarn Bilmektir. Edebiyattan Mekanlar iir ve Mekan Mekan/zaman/snr/yer Heidegger'in Kiracs Mekan Cennet-Eylemek Varlk ve Mekan Kant ve Etkile(n)me Sorunu Mekn-Zaman Ve Mimarlklar Alglanan Dnyay Bulgulamak: Uzam

Nilsun Urall Gken Yaayan Dr. Mustafa Gnay Nejdet Evren Berkay Dibek ferda Mustafa Resa Becan eviren: Tamer Ertangil Blent Tanju (Felsefe Ekibi) Maurice Merleau-Ponty (Felsefe Ekibi) Sibel Demirta, Blent Diken, tar B. Gzaydn ( Felsefe Ekibi) Semra Aydnl (Felsefe Ekibi) Michel Foucault (Felsefe Ekibi) Muharrem Yldrm Tan Doan

Mekan ve tekiler

Mekndan "Meknsal"a: Meknn Zamansall/Zamann Meknsall

Baka Mekanlara Dair

iir Futbol ve Felsefe zerine Birka Sz

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

23.12.2009 19:13

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y0.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Editrden Selma YILDIZ

Merhaba, Dergimizin 13. Says konusu Mekan Mekn, ilk bakta onu tasarmlamakla dorudan ilikili mimarlk disiplininin ilgi alannda grnyor. Mekn tasarmnn imgelemimizde dnmsel bir etkinlik sonucu gerekletiini syleyebiliriz. Meknn insan tr hatta tm canllar asndan varolusal bir anlam da var. Ana rahmi oluum srecimizin en gizemli meknlarndan biri. Dnyaya gzlerini aan insanolu srekli bir meknn iinde geliimini srdryor. nsan ve mekn arasnda etkileimli bir iliki, derin bir ba var. Tarihe baktmzda, insanlk; hayat anlamak, anlamlandrmak iin insan ve mekn arasndaki bu ilikiyi hep gz nnde tutmutur. Felsefe tarihinde de ayn ekilde filozoflar zaman ve mekn kavram zerinde tartm ve dnceler ortaya koymutur. Esasen soyut kavramlar olan Zaman ve Meknn kimlik mekan gibi soyut kullanmlar da var. Szcklerimizin varolduu dilsel meknlardan, kendi mekn sanlarmzdan bahsedilebilinir. Mekn kavramna felsefece bak ynelttiimizde ok boyutlu yaklamlarla karlaacamz sezgisiyle yazarlarmz dnmeye davet ettik: Yazarlarmzdan Nilsun Urall, meknlar sorunsalna kendi penceresinden bakarak yant aryor. Yaanlan mekanlar anlaml klacak dostluklardan ve paylamlardan uzak kalmamak gerektiini, ehri bilmenin, sokaklar bilmek olduunun altn izerek bize hatrlatyor. Gken Yaayan, Edebiyattan Meknlar yazsnda edebiyattaki simgelere, imgelere, meknsal zmlemelere dair bir alma sunuyor. l manzaras ile mesafe duygusu yok olurken, labirent ile simgesel olarak, dardan ieriye, biimden dnceye, okluktan birlie, uzamdan uzam yokluuna, zamandan zaman yokluuna doru bir hareketin saptandndan bahsediyor. Mustafa Gnay, iir ve Mekan balkl yazsnda, iirsel mekn ya da meknn iirsellii kavramnn anlam nedir? Bir meknn iirsellii ne demektir? Bu tr meknlarn rnekleri nelerdir? sorularna kendinden, kendi bulunduu mekanlar ve hissettiklerinden yola karak yant veriyor; mekanlarn dili ve bize syledikleri, iimizdeki estetik ve kltrle, dlerimiz ve tasarmlarmzla bulutuunda bazen hi olmadk ortamlarda, mekanlarda iir yazlabilir. Nejdet Evren, MEKN/ZAMAN/SINIR/YER balkl yazsyla bu kavramlar kendi meknndan tanmlarken Mekn, bir zemin midir? zerinde baz olgularn/eylemlerin gerekletii, arpt, dt ve kalkt bir zemin... Evet, mekn bir ynyle bir zemindir; yle bir zemindir ki, her olguyu zerinde tar. Bu genilikteki mekn sonsuzluun kendisidir...

1 -> 2

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::


Bu mmkn mdr? sorularyla bizi dnmeye yneltiyor.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y0.html

Tamer Ertangil, KANT ve ETKLE(N)ME SORUNU balkl eviri yazsyla dergimize katk veriyor. FerdaMEKNI brakmyor. CENNET-EYLEMEK balkl yazsyla bu saymzda da bizleri yalnz

Mustafa Resa Becan, Varlk ve Mekan balkl yazsnda, varln zamandan nce mekanla tantn, buradaki nce nin bile bir zamansallk vurgusu olduunu belirtiyor. u an bilebildiimizin, mekanla birebir rten zamann imdiki zaman ve insann imdiki anla paradoksal bantsnn da mekanlar tketme drtsnde gizli olduu tespitini yapyor. Muharrem Yldrm, yine esiz bir anlatmla kendi iirsel meknndan szcklere dklen bir iirini bizimle paylayor. Tan Doan Futbol ve Felsefe zerine Birka Sz balkl yazsn bizlerle paylayor. Her zaman olduu gibi, Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derlediimiz Felsefe Ekibi imzal yazlara yer verdik. Yazlaryla katk veren tm yazarlarmza teekkr ediyoruz Keyifli okumalar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y1.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

MEKNLAR SORUNSALI: KENTLER EHR BLMEK, SOKAKLARINI BLMEKTR Nilsun URALLI

Bu oyunun tr nedir diye soruyorum kendime. Gldr m? nsan gldrecek tek bir sz yok iinde Trajedi mi? Korku, merhamet ve dier byk tutkularn hi sz edilmemi. Yine de, ilgi uyandryor. Uyandracak da Glmsemeyen bir mizah, titretmeyen bir tehlikeye ramen, znenin baat olduu, ozann nemli olaylarda benimsediimiz tonu tutturduu ve eylemin, trl karmaa ve engele ramen yol ald her dramatik kompozisyonda olduu gibi Zira tm bunlar bana, yaamn en sradan eylemleri gibi grnyor.
DIDEROT Kentlerin ilk rneklerine, M. . nc ve ikinci binlerde, Mezopotamya ile Nil, ndus ve Sar Irmak vadilerinde, verimli tarm rnlerinin biriktirilmesi ve fazlasnn takas edilmesi iin bir komuta merkezi oluturulmas sonucu rastlanlmaktadr. Mitolojiyi tarihten ayran bu olayn getirdii yenilik, ilk yazl kaynaklarda da yer almaktadr: Gksel hkmdarlk yeryzne gelir gelmez, Eriduda geliti. Bu dnemde, dnyay iki farkl paraya blen izgi olarak nitelendirilen ky ve kent arasndaki snr, zihinsel ve kurumsal rgtlenme kadar, uzun sre egemenliini devam ettirmitir. Yunan uygarl da, kenti kendi btnsellii ierisinde, hem insanoluna yakan hem de krsal alanla dengeli bir iliki kurmay salayan bir yap olarak deerlendirmi ve yeniden kefetmitir. Bu noktay ya da rgtl kent yaamn Aristoteles de, u szlerle desteklemektedir: ncelikle, bir bakas olmadan var olamayanlar, bir birlik kurmaldrlar; mesela bir erkekle bir kadn Ve doal ynetici ile uyruu; bylece her ikisi de korunabilirler. Bu iki ilikiden de ortaya kacak ilk ey, ailedir. Ancak birok aile birletiinde ve birlik, gndelik gereksinimlerini karlamaktan daha ounu amaladnda, oluacak ilk toplum kydr. Ve birok ky, tek ve eksiksiz bir topluluk olarak birletiinde, devlet ortaya kar. . Bu noktada, bir toplumda yaayamayan ya da kendi kendisine yettiinden dolay buna gereksinim duymayan insan, ya hayvan ya da tanr olmaldr. Kentlerin belki de bugnk anlamyla douu, Bat Avrupa tarihinde yeni bir dnemin balangcn belirlemitir, der Henri Pirenne Ortaa Kentleri adl kitabnda Kentlerin ortaya kna dek toplumsal yap ve dzen, farkl bir sistematie endeksli olarak varln gerekletirmekteydi. Bu anlamda da, toplumun temel dinamiklerini belirleyen iki snf sz konusuydu: Rahipler snf ve soylular. Bu iki snfn yannda orta snf da, toplumsal yap ierisinde greli daha kk bir etkiye sahipti. Aslnda rahipler snf ve soylular gibi, orta snfn da baz ayrcalklara sahip olduunu sylemek mmkndr. zellikle Ortaan sonlarna doru, yani zgrlk orta snfn gszlnn bir nedeni olana dek, bu snfa gre bir tekel olarak deerlendirilmekteydi. Ancak bu dnemde orta snfn varolu olgusu, krsal blgelerde yaayan snflar bask altnda tutmaya yetmemi, kendisinin neden olduu ve yok olmakszn durduramayaca bir evrimin nne geememitir. Kent yaamnn kendisini hissettirmeye balamasyla birlikte, ekonomik rgtlenmelerde de farkllamalarn grlmesi kanlmaz hale gelmitir. Mesela, o gne dek krsal kesimin tarmsal retimleri, sadece kendisine ve efendisine yetecek dzeydeydi ve bu noktada da bir sorun yaanmad dnlmekteydi. Ancak, kasaba ve kale kentlerin kk pazarlar;

1 -> 5

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y1.html

alclarn saysnn artmasna ve dolaysyla da, kylnn tketebileceinden daha fazla retmesine ve satabileceine ilikin gven duymasna neden olmutur. Ancak bu durum, mutlaka ki kylnn kendisinden daha ok, derebeyinin iine yaramtr denilebilir. nk derebeyi, bu yerleri iletmek ve bunlar araclyla doan ve saylar gittike artan kentler sayesinde, daha karl ve yeni kazan yollar salamaktayd. Bu yeni ve ekonomik anlamda daha gl ve zgr (!) kyl tipi, en belirgin zellikleri kle olmak olan eski kyl tipinden ok daha farklyd. Bu zgrlklerinin temeline de, kentlerin zgrlk anlayn yerletirmilerdi ya da yle olduunu dnmekteydiler. nk bu yeni kasabalarda oturanlar, dar anlamda krsal kentsoylu (burgenses kasabal) idiler. Bu yeni zgrlk anlay, yeniden rgtlenmi bir toplumsal dzene de kaynaklk etmitir. Mesela derebeyleri artk, uzun zamandan beri topraklarn kirayla ileyen kyllerin klelikten karak, zgr olmalarna izin vermeye balamlardr. Topran ynetim biiminde grlen bu deiim, kanlmaz olarak halkn ynetim biimini de sorgulanmasna ve neticede deimesine zemin hazrlamtr. Yani bir noktada gnmz yaam modeli, bugn ok ayrmnda olmasak da, bylesi bir temelin zerine ina edilmitir, denilebilir. Krsal blgede yaayan halkn ya da genel olarak kyl snfn zgrlne kavumas, elbette ki ekonomik canlanmalarn yol at sonulardan yalnzca birisidir. Bu olgu, paraya evrilebilen sermayenin, gittike daha fazla nem kazanmasyla da ayn dneme rastlamaktadr. Mesela Ortaan dirlik rgt dneminde, tanmaz mallardan baka bir servet edinme ekli sz konusu deildi. Topran mutlak sahipleri olan din adamlar ve soylular, ynettikleri kyllerin emei ile yaamlarn srdrmekteydiler. Yani, ya toprak sahibi olup efendi olmak ya da efendi sahibi olup kle olmak gerekmekteydi. Sermayenin ki, tek sermaye topraktr demitik, her ey demek anlamna gelmesi bugnlere tekabl etmektedir. Ancak toprak gibi bir sermayenin anlam kazanmas da, mutlaka ki nakit sermayeyi nemli klmtr/klmaktadr. Nakit sermaye, para ya da parayla llebilen mallardan oluan ticari servet anlayn da beraberinde getirmitir. Bu da, daha 11. yzylda Avrupada, kapitalistlerin ortaya kmasn salamtr. "Kent kapitalistleri olarak nitelendirebileceimiz bu kesim, ok gemeden karlarn yatrm yaparak deerlendirmeyi de akl etmilerdir ki, bu da servetlerine servet katmann en iyi yolu olarak onlara fazlasyla kazan salamtr. Ancak daha fazla para edinme hrslar, bir noktada da kendi sonlarn hazrlamtr. nk para dolamnn hzlanmas, parann deerinin dmesine ve dolaysyla da fiyatlarn ykselmesine neden olmaya balamtr. Bu da hayat pahallnn, kentlerin oluumu ile yine ayn dneme gelmesi gibi bir gerei ifade etmektedir. Bu dnemde, tpk gnmzde olduu gibi, ylesine byk bir likidite ak sz konusuydu ki, krallar bile, byk tutarlarda borlar veren tefecilere bavurmak durumunda kalabilmekteydiler. Mesela 12. yzylda William Cade adl bir tefeci, ngiltere Kralna bor vermekle nlenen bir tefeci olarak tarihteki yerini almtr. Rahip Augustusun saltanatnn balarndaki Arras kenti de, Britanyal William tarafndan, u ekilde tanmlanmaktadr: Atrabatum potens urbs plena Divitiis, inhians lucris et feonore gaudens. Zenginliklerle, kazan hrs ve ok sayda tefecilerle dolu gl kent. Kentlerde younlaan ve paraya kolayca evrilebilen sermayenin bu gc, sadece ekonomik anlamda bir ykselmeyi salamakla kalmam, siyasal yaama da katlabilmeyi salayan bir g olarak etkili olamaya balamtr. Mesela feodal hiyerari, tmyle toprak mlkiyetine dayanmaktayd. Parann bu gc, ne mutlu ki bugn bizlere (!), icra memurlarnn da ortaya kmasna zemin hazrlamtr ki, tam da bu dnemde, 13. yzylda, icra memurlar borlularn kapsnda grnmeye balamlardr. cra memurlar, tam anlamyla bir memurdular ve prenslerin, kamu ynetimini salkl ve nitelikli(!) bir ekilde kurmalarna katk salamay ve yine ne mutlu ki bizlere vazife edinmilerdi. Bu vazifeleri de onlara bu sefer ne mutlu ki onlara feodal hiyerarinin dnda bir yer edinmelerini de salamt. Bu yeni ve modern (!) kent yaam, zorunlu olarak prenslerle tefeciler arasnda bir ba kurulmasna dayanan yeni bir siyasal modeli de beraberinde getirmitir. Evet, sadece zorunluluk(!) Artan bu zenginliklerin, insanlara gittike artan nemler kazandrmas, binlerce kiinin bu uurda savamay gze almasn da beraberinde getirmitir ki, kentlerin bu noktadaki etkisi de, mutlaka ki gz ard edilmemelidir. Tm bunlarn yannda kentlerin dnsel kltr, Rnesansa dek, bamsz bir aba ortaya konulmasn engelleyen pratik dncelerin/karlarn egemenlii altnda/glgesinde kalmtr.

2 -> 5

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y1.html

Kentler, tpk elektrik transformatrleri gibidir; basnlar arttrmakta, mbadeleleri hzlandrmakta, insanlarn hayatn nihayetsiz bir ekilde kavramaktadrlar. blmlerinin en eskisinden, en devrimcisinden domu deiller midir; bir yanda tarlalar, dier yanda kentsel denilen faaliyetler? der Fernand Braudel Maddi Uygarlk ve Kapitalizm: XV. XII. Yzyllar Gndelik Hayatn Yaplar adl kitabnda, Kentler alt bal ierisinde Ve Karl Marxn u szleriyle devam eder: Kentle kr arasndaki ztlk, barbarlktan uygarla, kabileler dzeninden devlete, yerellikten ulusa geile balar ve gnmze kadar tm uygarlk tarihi boyunca grlr. nk der Braudel, Kent; kesi, kopu ve dnyann kaderidir. Yaz ile birlikte, tarih dediimiz eyin kaplarn amtr. 11. yzylda Avrupada yeniden doduunda, dar ktann ykselii balamtr. talyada ieklerini atnda, Rnesanstr. Sitelerden, Klasik Yunann polisinden, Mslman fethinin medinelerinden, gnmze dek bu byle devam etmitir. Btn byk anlar, kendilerini kentsel bir patlama ile ifade etmilerdir. Kentlerin durumunu, Georges Gurvitch perspektiflerin karlkll ile deerlendirir Braudel; Kent genilemeyi yaratr, ama onun tarafndan yaratlr da Ama her zaman oyunu kendi karlarna uygun olarak yrtr. Mesela, tketimin gelimesinde ve eitlenmesinde, kentlerin rol gz ard edilemez. Mesela, koruyucu olma iddiasna ramen, baskc olmayan kent iktidar da yoktur. Bu anlamda tm kentler, kent olmak adna, zorunlu olarak ayn dili konuurlar. Ama bazlar efendi, bazlar da kle olarak varlklarn devam ettirirler. Ve bir kent kent olarak, tpk efendi kle ilikisinde olduu gibi ancak kendisininkinden daha alt bir hayatn desteiyle var olabilmektedir. Yani kendi kyleri, kendisine eklenmi/eklemlenmi krsal hayat paralar olmayan, kendi krna dayanmayan hibir kent yoktur. Mesela ktisat Tarihisi W. Abele gre, 11. yzyldan itibaren, 3.000 nfuslu bir merkezin yaayabilmesi iin, 10 kadar ky toprana, yani tarmn dk verimli olduu dncesiyle, kabaca 8,5 kilometrekareye ihtiya duymas sz konusu olacaktr. Bir kent, salayabildii insan sirklsyonu ile varln devam ettirebilir, der Braudel. Kent bu sirklsyonu salayacak insanlar ekebilecek sunumlara sahip olabilmelidir bu anlamda Ve bu insanlar ou zaman, kentin abartl klarna, grnteki zgrlklerine ve daha iyi (!) cretlerine endeksli olarak, kendiliklerinden kent yaamna dhil olmaya balarlar. Mesela, zellikle 1788 ylnda, Pariste ar ii olarak alanlarn tmnn, gmen ya da yabanc olduklar ya da zaten hlihazrda kentte yaamadklar saptanmtr. zellikle 15. yzyldan 18. yzyla kadar kentlerin hemen hemen hepsi, byl gizemlere sahip olduklarn gstermek istercesine, surlarla evrilmilerdir, zde kendilerini bir hapishaneye evirmek suretiyle Bu surlarn temel nedeni, mutlaka ki gvenlii salamakt. Ancak ironik bir ekilde bu surlar, kentleri tehdit eden bir tehlikenin var olmad durumlarda bile ina edildiine gre, herhalde bizzat kentlilerin gzetim altnda tutulmalar adna ina edilmilerdi. Dier taraftan kentler, her daim ait olduklar uygarlklarn bir gstergesi olma niteliini/zelliini de tamlardr. Fransz bir seyyah olan R. Mantran, 1766 ylnda stanbul sokaklar iin u satrlar kaleme almtr: Sokaklar, eski kentlerimizde olduu gibi dardr ve genelde de pistir. ki kenarda kaldrmlar olmakszn, kt havalarda ok kullansz hale gelirler bu sokaklar ki kii kar karya geldiinde, birinin sokaa inmesi ya da kap eiine kmas gerekir. Kap eiklerinde, ayn zamanda yamurdan korunulur. Evler genellikle, zeminde knt yapan tek bir kata sahiptirler ve hemen hepsi badanaldr. Bu ssleme, duvarlar daha az karanlk ve hznl hale getirmektedir, ama hemen her zaman uursuz bir grntedir. Padiahnki ve en zengin Trklerinki de dhil olmak zere, btn bu evler, ahap ve kiremit ile yaplm ve kire ile kaplanmtr. Yangnlarn, ksa zamanda byk felaketler dourmas da, mutlaka ki bundan kaynaklanmaktadr. Yazlmayan tarihimiz, objektiflere yansmayan fotoraflarmz ve resmedilmemi simalarmz Kentlerimiz Klasik dnyann knn belli bal unsurlarndan birisi, kent sisteminin girdii krizdir, der Leonardo Benevolo Avrupa Tarihinde Kentler adl kitabnda. Mesela mparatorluk Devletinin k, adn tad kentin, Romann yklmasyla zetlenir. Bu anlamda rgtl toplumun paralanmas da fiziksel ifadesini, kentin doa grnmnn ykma uramasnda bulur. Aziz Ambrosiusda, 387 ylnda Kuzey talyaya yapt yolculuunu, semidirutarum urbitum cadavere (yars yklm kentlerin cesedi) olarak zetler. "Non tempora summus..." / "Biz kendimiz zamanz..." Augustinus Hafza meknlar Bir tarih iindeki anma bilincinin srp gittii u tarz. Ulusu ortaya karan ey, dnyann ritellerden arndrlmasdr. Batan aa, deiime ve tazelenmeye srklenmi bir toplumun, oyunla ve bilerek kard, kurduu, dzenledii, ilan ettii ve srdrd eydir bu. Doas gerei; yeniyi eski zerinde, genci yal, gelecei gemi

3 -> 5

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y1.html

zerinde saymak demektir bu. Mzeler, arivler, mezarlklarla koleksiyonlar, bayramlar, yldnmleri, anlamalar, tutanaklar, antlar, kutsal yerler, dernekler; bunlar bir baka an tanklar, sonsuzluk hayalleridir. Hafza meknlar, kendiliinden hafzann olmad dncesinden doarlar. Pierre Nora Hafza Meknlar Baudelaire de, zde aslnda sadece mekn deil, zaman sorunumuymu gibi ele alnan bu durumdan, yani modern kentin melankolisinden, ya bireysel bellein yardm ile gemie ya da dlerin daha da krlgan mekanizmas yardm ile gelecee kamann yollarn aradn belirtir. 1861 ylnda yazd Paris D adl almasnda, modern kentin kendisinde yaratt yabanclamann artk ok byk olduunu dile getirmektedir ve allm egzotik ve Delacroix vari betimlemelerle, gelecein ufak bir parasn yakalar gibi olduunu belirtir: Uyku mucizelerle doludur! Tuhaf bir kapris yznden, Kural d bitkinin Bu grnmlerini srgne yolladm Ve dehamdan gurur duyan ressam Tablomda tadn karacam Maden, mermer ve suyun Sarho eden tekdzeliini. Bu byk almann, Maxime du Campa ithaf edilmi Le Voyage (Yolculuk) blm de, imdiki zamandan, ne belirtilmi ne de belirtilebilen bir yere kan hem znel hem de nesnel anlamlarla yklenmi simgesi olarak karmza kmaktadr: Au fond de lInconnu pour trouver du nouveau! Yeniyi bulmak iin, Bilinmeyenin derinliinde! Yeninin kefedilmesi iin, bandan beri giriilen bir aratrmann yan sra, imdiki zamanla daha ok daha yakndan bal olan ve kentin sorunlarna bilimsel yaklamlar getirmeyi amalayan yeni yntemler de sz konusudur gnmzde Mesela, kentin var olan elikileri karsnda, birikerek artan bir dizi eletiri Post liberal kentin, bireysel arpkln dzetmeyi hedefleyen eletiriler Kentlerin, kamu hizmetlerini yerine getirecek meknlardan yoksun kalmasna neden olan younluklarna ve kalabalklna ilikin eletiriler Sanayilemenin dnda kalma zorunluluuna endeksli olarak, kentlerin daha uzak mesafelere kurulmasna ynelik eletiriler Yksek ev kiralarna yneltilen eletiriler Bahesiz evlerde yaamak zorunda braklmla ilikin eletiriler Kentin, sanayi kenti olarak tasarlanmlna ynelik eletiriler Hatta bunlarn salt eletiri olarak kalmasna ynelik eletiriler Dii ehirler, erkek kentler der, Mehmet Ali Klbay ehirler ve Kentler adl kitabnda ve ekler; baz kentler bana erkekmi gibi gelir ki onlara kent diyorum dierleri de diiymi gibi ki onlara da ehir diyorum . Uygarl da dii bir olay olarak deerlendirdiini belirtir Klbay ve bu nedenle de, ehirlerin uygarlk yanlar ar basan yerleim yerleri; kentlerin ise, daha ok insan ve bina yn olarak ortaya ktklarn belirtir; Kendini ve yaad mekn, olduundan baka bir biime brndrme eylemi olarak nitelendirebileceimiz ssleme tavr, daha ok kadnlarn gayretleriyle sz konusu olmutur bugne dek Bununla birlikte erkek yaam tarz da, balangc itibariyle uygarln dnda yer almtr; nk en mkemmelinden erkek ekonomisi olan avclk, ne doay dntrr, ne de belli bir meknda sabitlemeyi gerektirir. Uygarlk, evi icat eden kadnn damgasn, her daim tayacaktr. Erkek sre ierisinde, kendi kent modelini oluturmutur ve sadece erkek kentler kurmutur. Sonu yerine Herkes kendi dii ehirlerini ve erkek kentlerini kendi lleri ierisinde retebilir. Ancak, yaadmz alanlara sahip kabilmenin ve onlara, sadece maruz kalan edilgen yaratklar olmaktan uzaklaabilmenin yollarndan biri de bu olsa gerek Mehmet Ali Klbay Penceremden darya baktmda, bulunduum ehirden ok, sadece gkyzn grmek

4 -> 5

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y1.html

istiyorsam ve aslnda hangi kentte yaadm nemli olmamaya baladysa, artk yaayp yaamyor olmam da nemli olmamaya balam demektir, diye dnyorum. Bulunduu kenti, sadece yaama mekn olmaktan karmak ve ehir haline getirmek yaamn ierisinde kendisi olarak yer aldn ve bunun nemli olduunu anlamasn salayacak meknlar haline getirebilmek; mutlaka ki, varoluunu gerekletirmek isteyen ve bunun kaygsn tayan insan iin nemli olmal Yaanlan meknlar anlaml klacak dostluklardan ve paylamlardan uzak kalmamak, bize ait olmayan yaamlara tank olmamak, kendisi olamayan benlerin bir toplam olmaktan kmak adna, mademki ehrin her bir soka aslnda bizi yanstmakta, nce yaad ehrin sokaklarn tanmal insan nk ehri bilmek, sokaklarn bilmektir Ve bilinmeyen bir yere ilikin, nasl doru bir karar verilebilir ki insan? Ve her yazmn sonunda belirttiim gibi, dostluklarmz ve paylamlarmz adna, biliyorum ki bunu salayabileceiz. Benim hala umudum var Nilsun URALLI/Ankara

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

23.12.2009 19:15

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

EDEBYATTAN MEKANLAR Gken YAAYAN

l l manzaras en ok afan ya da gurubun o yarm altnda gzeldir. Mesafe duygusu yok olur o zaman. Yaknlardaki bir dizi kaya, ok uzaklardaki sra dalara dnr, en kk ayrnt, bu engin diyarn yinemelerle dolu senfonisinde ok nemli bir ezgisel eyi oluturur. Gnn yaklamas bir deiiklik vaadi tar, ancak gn iyice geldikten sonra insan bunun yine hep geri dnen ayn gn olduunu anlamaya balar. Uzun sreden beri tekrar tekrar hep ayn gndr yaanan. Zamann andramad, lekeleyemedii, gzleri kr edecek kadar parlak ayn gn. Kit derin soluklar ald, evresinde kk kumullarn oluturduu yumuak silueti gzden geirdi, madeni bir kenarn zerinden ykselen kocaman katksz a dnd, palmiye ormannn hala karanlklar iinde kalm rengine bakt ve bunun ayn gn olmadn hemen anlad. Ortalk tmyle aydnland, koca gne kendini gsterdii, kumlar, aalar ve gkyz yava yava allm gndelik grnmne kavutuu zaman bile, bunun yeni ve ok farkl bir gn olduundan zerrece kuku duymad (Bowles, P.). Labirent Yine geleneksel olan labirent simgesi de, birok metine sadece seilmekle kalmayp gelitirilmitir. Daidalos tarafndan Minotaurosu hapsetmek ve korumak iin yaratlan labirent, bir bakma kart ve byleyicidir; canavar korumak iin ina edilen bir sur ve kmasn engellemek iin bir hapishane. elikili yer, simgesel olarak, dardan ieriye, biimden dnceye, okluktan birlie, uzamdan uzam yokluuna, zamandan zaman yokluuna doru bir hareketi saptar. Ayrca bilinen bir ilerlemeyle ieriden darya kart hareketi de gsterir. Labirentin merkezinde ise ya canavar bulunuyor ya Tanr (nk canavarslk kimi zaman ilahi bir niteliktir); ama giz her zaman vardr. Labirent bylece, gelenee gre, insan zekas tarafndan ynetilen bir kaosun, kendi anahtarna sahip, istemli bir dzensizliin betimlemesine dnr. Ayrca doay pek insansal olmayan grnmleriyle, (sonsuz bir nehir, bir su labirentidir; bir ormansa bitki rts labirenti) hem de insan yaplarn (bir ktphane ve byk bir kent birer labirenttir) betimler. Bu simge, ayn zamanda gze grnmez gereklii, insan yazgsn ya da tanrnn istemini, sanat yaptnn gizini artrabilir.

1 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

Btn bu antrmalar Borgesin yaptnda doal olarak vardr. Sevdii yazarlardan bazlar (Joyce ve Kafka), labirent temasna zel bir yer vermitir. Bu ikisinin iinde Joyce, simgeler konusunda Borgese en yakn olandr. rlandal mit yazcsnda (mythographe), labirent simgesini olduu gibi kent simgesini (Ulysses), amanszca yinelenen bir dng gibi insan yazgsn (Finnegans Wake) ve bir kelimeler labirenti yaratcs olarak sanat dncesini (Ulyssesde ve Sanatnn Bir Gen Adam Olarak Portresindeki Stefan Dedalus) bulmak mmkn. roni ve parodinin sistemli kullanm, garip ve biraz da kahince bilgi, zeka oyunlar ve cinaslar, yazn palimpsest olarak dnmek gibi baka akmalar da iki yazar birbirine yaklatran etkenler. Ama grleri ok farkl. Joycevari labirent ve merkezin aray anlaynda, her zaman gizli olarak bir epifani ve bir deneyst vahiy dncesi vardr ama orada saklanan tamamen farkl bir eydir; orada baka bir giz daha vardr. Kafkada da insan yazgsn dncesini tedirgin edici ve belki de baarszla adanm bir hesaplama olarak bulmak mmkn olsa da ek romancyla Borges arasnda hem daha kesin hem de tuhaf bir ekilde ok ynl benzerlikler vardr. Kafkada labirentin merkezinde her zaman amansz bir tanr bulunur. Borgesde ne Tanr vardr ne de Tanr aray, ama ihtiya duyduunda oluturduu ve daha iyi rtmek amacyla birbirleriyle attrd Tanrbilimler vardr. Tahmin edileceinin tam tersine Borges, labirent imgesine yava yava ulamt. 1938 Noelindeki, yaamna mal olabilecek kazay takip eden dnemde sk sk bu imgeyi kullanyordu. 1940a doru, Tln, Uqbar, Orbis Tertius u ve Babil Piyangosunu, Babil Kitapln kaleme almt ama bu imgeye belki de en iyi ifade biimini birka yl sonra lmsz adl uzun yksnde verdi. Labirent imgesi, hem yknn k noktas olan lmszlerin canavars betimlemek hem de, ayn anda Homeros, maara adam, bir Roma yargc, bir antikac ve sonunda bir gebe Yahudi olan kahramann yazgsn gstermek iin kullanlyordu. Btn bu kurmacalarn ardnda, insanlarn, kaostan ve dzenden, mantktan ve mantkszlktan, zevkten ve acdan, needen ve korkudan oluan ift yzl grnmyle kurduu gerekliin, gizli bir merkezin arayndan baka bir ey olmad dncesi yatar. Labirent Borgesin iirinde nispeten ge bir dnemde kendini gstermitir. Bahsinin getii ilk iir, Del inferno y del cio (Cehennemden ve Gkten) 1942 tarihli ama bu tarihten itibaren sk sk kullanlmtr. Labirent gibi yazg da en iyi metinlerinden birinde, atalarndan biri olan doktor Francisco Lapridann dmanlar goolar tarafndan kafalarnn uurulaca an zerine dncelerini ieren Poema conjecturalda (Tahmini iir) ortaya kmtr (Monegal, E.R.). Havadar bir mezarlk Ve kendi iimde her boyutta, ama srekli senin admlarnn ritminde uzun uzun yryerek, beni ylesine aclara srkledin ki, hayatta kalabilmek iin donuk ve aldrsz bir insan oldum. Kaytsz toprak. stediin gibi sahiplenebilirsin beni, nitelii seninkinden ayr olmayan bir topra sahiplenirsin. Biraz olsun ykmdan korunmak iin, hala kullandn grnte tarafsz kaynaklardan yararlanyorsun sadece. Ama imdi maskelerini oluturduun, kahramanlarnn

2 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

kkenlerini bulduun bu hareketsiz madde yok oluunun belirtisi deil midir? Ve sen yaamdan yoksun hava katmanlaryla evrili olduunda tm yaam deviniminden yoksun kalm olmayacak msn? Bu grnmeyen mezarlar, bu fark edilmeyen kuma paralaryla donanm halde ilerlerken yaklatn her eye lm getiriyorsun. Ve en kts de bu bugn: hayatla kartrlan lm. Ele geirmek ve kendini korumak amacyla bana zorla kabul ettirdiin ve artk bizi yalnzca bir canl varlklar grnmne eviren lm. Ve tutkularnn iddetiyle o kadar ok ac ektim ki, huzurlu bir dinginlik bile sk sk sabrm taryor. Cansz ama lmn yaamaktan hala mahrum. lm iinde belli belirsiz. Kendini lmsz klmak amacyla iinde beni srekli evirdiin yas tl. Kesinlikle hi lmeden lmn iinde kalarak senin iin saklyorum bu d bedenini aabilmek. Ve bu ideali hayatn getiini hissetmemek. Kendisini oluturan ve bozan madde yznden ac ekmemek, hatta hayal bile etmemek bu maddeyi. Ve sana kalcln sorusunu yneltmek iin varlnn derinliklerine inmek. Neyin iinde yaayan biriyim ben?, bu her zaman yle sormak iin kandn soru deil mi: Nasl yaayabilirim? Srekli imdiki vaktinin tesinde duruyorsun (Irigaray, L). ..... Dolayordum. Kendimi bir karnca gibi kck duyumsuyordum; metalik gkdelenlerin ykseldii mekanik bir kentin sokaklarnda dolaan akn bir yolcu gibi (Eco, U). Seyir defteri Dolunay o kadar canl bir k sayor ki bu satrlar lambaya bavurmadan yazabiliyorum. Cuma ayaklarmda tortop olmu uyuyor. Gerekd ortam, evremdeki allm her eyin ortadan kalkm olmas, tm bu yoksunluk dncelerime bir hafiflik, uuculuklarnn dnledii bir dayankszlk veriyor. Bu tefekkr yalnzca hafif bir gece yemei olacak. Ave spiritu (Selam akl!), lecek olan dnceler seni selamlar! Kendi parltsnn yldzlar sildii gkyznde, sarl Byk Yldz dev bir yumurta akna benzeyen parlak ve yapkan bir damla gibi yzyor. Geometrik ekli kusursuz; ama maddesi, alma halindeki barsa hatrlatan kvrmlar oluturarak hareketlenmi. Yumurta akndan beyazlnn iinde, ar ar kaybolacak hayal meyal yzler beliriyor, sonra her ey stms bir alkalanmada eriyor. Ksa bir sre sonra girdaplar hareketsiz grnecek kadar dnmelerini hzlandryor. Titremenin arlndan sanki Ay peltemsi kvamn bulmu gibi gzkyor, zerinde beliren birbirlerine dolam izgiler yava yava belirginleiyor. Yumurtann zt kutuplarn sanki iki odak igal ediyor. Bir arabesk oyunu birinden dierine kouyor. Odaklar baa, arabeskler ise iki bedenin balantlarna dnyor. Benzer varlklar, Ayda domaya hazrlanan ikizler, Aydan doan ikizler. Birbirlerine dmlenmi, ar ar, yzyllk bir uykudan uyanrmasna hareket ediyorlar. nce, yumuak ve dnceli gibi grnen

3 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

hareketleri tamamen ters yne dnyor: imdi birbirlerinden kopmaya urayorlar. Her biri kaln ve raht brakmayan glgesiyle, bir ocuun nemli, ana karanlklara kar savat gibi savayor. Ksa bir sre sonra, birbirlerini brakp dyorlar, yalnz ve honut olarak dikeliyorlar ve el yordamyla yeniden kardee ilidllklarna dnyorlar. Ledann, Jpiterin Kuusu tarafndan dllenmi yumurtasndan, Gne kentinin ikizleri, Dioskurlar dodu. nsan ikizlerinden daha yakn karde onlar; nk ayn ruhu paylayorlar. nsan ikizleri okruhludur. Astrolojinin ikizleri ise tekruhludurlar. Bu nedenle etleri grlmemi younluktadr; insan ikizlerinden iki kat daha az ruha sahip, iki kat daha az gzenekli, iki kat daha az ar ve etlidirler. te lmsz genlikleri, insanca olmayan gzellikleri buradan gelir. Onlarda cam, metal, parlak, cilalanm yzeyler, canl olmayan bir parlaklk vardr. nk onlar tarihin deikenlikleri arasnda bir nesilden dierine srnen bir soyun halkalar deiller. Onlar Dioskurlar, gktalar gibi gkten dm, dikey ve sarp bir nesilden gelen yaratklardr. Babalar Gne onlar kutsuyor, alevi onlar saryor ve lmszln veriyor. Batdan doan kk bir bulut, Ledann yumurtasn bulanklatryor. Cuma, buna aknbir yzle bakyor ve olaanst hzl bir sesle tutarsz cmleler sylyor, sonra, bacaklar korkaka karnna doru ekilmi, yumruklar sklm ve kara bann her iki yanna konmu olarak yeniden uykusuna dalyor. Vens, Kuu, Leda, Dioskurlar Bir metafor ormannda el yordamyla kendimi aryorum (Tournier, M).

..
Lucien, anszn, iinde sesini -kukusuz ok zarif ve ok tatl sesini- duyuramayaca, yeraltnda bir yere kapatlm gibi grnd bana. Hareketsiz kalm bir bedenin dibinde ruhu ac eken, felli biriydi sanki. Ama sonunda sertliini eriten ey, yerinden km omzuyla ilgili olarak bana daha nce syledii bir sz oldu: Benim suum deil. Bu zr yle alakgnll bir tonla sylemiti ki, gece, karanlkta, onun kzardn sanmtm Ne olursa olsun, iirsel diye adlandrdm ok zel heyecan ruhumda gitgide azalan bir korku izi brakyordu. Gece, bir sesin mrlts ve denizde grnmeyen kreklerin grlts, zel durumumda beni altst etmilerdi. Ben de, bir beden aray iinde kaygl bir ruh rnei, bana kendilerini kaydedecek ve hissedecek bir bilincin aray iindeymi gibi grnen o gebe anlar yakalamaya dikkat ettim. Bunlar bu bilinci bulunca duruyorlard: Ozan dnyay tketir. Ama baka bir dnya neriyorsa, bu ancak kendi kafasnn yaratt bir dnya olabilir. La Sant hapishanesinde yazmaya baladmda, bu ie, hibir zaman heyacanlarm, cokularm yeniden yaamak ya da bunlar aa vurmak amacyla deil, bunlar kendilerinin zorla kabul ettirdikleri bir biimde dile getirerek, (nce benim de) bilmediim, bilinmeyen (ahlaksal) bir dzen oluturmak amacyla kalktm (Genet, J).

..
Yksek tavanlarn byltt uultular arasnda ocukluuna degin apak sesler duyuluyor. Kesik kesik grntler grntler diriliyor gzlerinin nnde. Donmu grntler. Belleinin ve yaamnn orasna burasna serpitirilmi, ya da hep orda duran. Bekleyen. Hzlanyor. Telala kouan insanlarn arasndan kendini, ocukluunu syrmaya alyor. (Ayn zamanda iki yan tozlu kitap raflaryla dolu dar koridorlardan) Bu trenin son tren olduunu dnyor. Ge kalmaktan bu kez de, son kez de ge kalmaktankorkuyor. (tren slklar: anlar onun iin alyor) lerlerken tkezliyor. (En byk korkusu) (Mungan, M).

..

4 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

Bylece abucak kent dna ulatlar. O ynde kent aniden bitiyor, tarlalar balyordu. Dtan hala kenttekileri andran bir evin hemen yaknnda ssz ve terk edilmi kk bir ta oca gze arpyordu. Adamlar, ya balangta setikleri hedef oras olduu iin, ya da daha fazla ilerleyemeyecek kadar yorgun olduklarndan, durdular. Ky braktlar, o da sessizce bekledi. Silindir apkalarn karp terli alnlarn mendilleriyle silerken, bir yandan da ta ocan inceliyorlard. Ay , baka hibir a nasip olmayan sessizlii ve doallyla her yeri aydnlatyordu (Kafka, F). Bir kyn ortasndan geiyorlard imdi. Donmu amarlarn asl olduu evin nne vardlar, amarlarn tekini bile gremediler. Tepeden trnaa beyazlara gml, stnde kar bulutlar uuan ot ynnn nnden getiler. Sonra ac ac uluyarak allar saa sola savrulan st aalarna vardlar. En sonunda, alttan stten karlarn kaynat, azgn bir denizde buldular kendilerini. Frtna o denli iddetliydi ki, kzaa yandan arpt zaman hem at, hem onlar ileri frlatyordu (Tolstoy, L.N.).

..
Peki Dnya Kral nerede oturuyor? Yukarda deil, aada (Eco, U). Kaynaka Paul Bowles, lde ay (Esirgeyen Gkyz), Simavi Yaynlar, 2. Bask, ev. Belks orak, 240, stanbul, 1991 E. Rodriguez Monegal, Borgs, Genda A.., ev. ule Demirkol, 7476, stanbul, 2000 Luce Irigaray, Nietzschenin deniz a, Kabalc Yaynevi, ev. smail Yerguz, 4344, stanbul, 2000 Umberto Eco, Foucault Sarkac, Can Yaynlar, 5. Basm, ev. adan Karadeniz, 541; 100, stanbul, 2000

5 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y2.html

Michel Tournier, Cuma ya da Pasifik Araf, Metis Yaynlar, 3. Basm, ev. Melis Ece, 185186, stanbul, 2004 Jean Genet, Hrszn Gnl, Ayrnt Yaynevi, ev. Yaar Avun, 132;144, stanbul, 1997 Murathan Mungan, Krk Oda, Metis Yaynlar, 10. Basm, 48, stanbul, 1999 Franz Kafka, Dava, Varlk Yaynlar, ev. Funda Reit, 202, stanbul, 2004 Lev N. Tolstoy, Efendi ve Ua, van lyiin lm, Can Yaynlar, ev. Mehmet zgl, 438, stanbul, 1983

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

6 -> 6

23.12.2009 19:16

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y6.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

R VE MEKN Mustafa GNAY

iirsel mekn ya da meknn iirsellii kavramnn anlam nedir? Bir meknn iirsellii ne demektir? Bu tr meknlarn rnekleri nelerdir? 2003 yl Eyllnde Kastamonuya gittiimde, tarihsel evler arasnda, sokaklarda dolarken, kimi onarlm, kimisi de yklmak zere olan o evlerin, tarihten ve zamann sert rzgrlarnn izleriyle yorgun dm evlerin bir iirsellii olduunu dnmtm. imde kprdanan imgeler ve dizeler oldu... imdilerde otel olarak kullanlan bir konak ve avlusundaki ay bahesinde serin bir glgede ay itiimde de iirsellii duyumsamtm... Ancak nedense dile getirememitim o iirsellii ve sonraya brakmtm... Sonraya braklan iirler ne zaman gelir bilinmez... Demek ki meknn gzellii kadar tarihsellii de iirsellik ieriyor. nk tarih ayn zamanda yaamn kendisidir, yaananlarn unutulmu ya da hatrlanan bir birikimidir... Belki o evler kadar o evlerin iinde gemi ve gemekte olan mrler de sz konusu iirsellii uyandryordu... Pek ok mekn ya da ortam iirsellik tayabilir: Parklar, parklardaki ay baheleri iirseldir: Akhisar (Manisa) park, Bornova (zmir) park iirseldir. Otobs garajlar-otogarlar deil ama tren garlar iirseldir, rhtmlar ve vapur iskeleleri de yle...(Bakakalrm giden geminin ardndan/Atamam kendimi denize, dnya gzel/Serde erkeklik var alayamam diyen Orhan Veliyi hatrlyorum.) Duraklar da, bekleyi meknlar da youn bir iirsellik ykldr...(Ge Bakma Dura iirini hatrlayalm Turgut Uyarn.) Eski ve yeni grnmyle zmir Konak Meydan iirsel bir mekndr. Kprler de iirsel meknlar arasnda saylabilir... Seyhan (Adana) nehri zerinde yeni kurulan turuncu asma kpr, gecenin koynunda kl bir kolye gibi parldar... Kentin ara sokaklar, dar sokaklar, hele denize doru iniliyorsa ta kaldrmlardan, iirsellik kokmaz m? Balkonlar da iirseldir, iirlere alabilir... Baz kafeler, pastaneler de iirsel olabilir, dostlarla arkadalarla oturup konutuumuz ya da sevgilimizle bulutuumuz... Trenler, otobsler de iirsel meknlar olabilir, ancak daha ok uzun yolculuklarda, ehirleraras yollarda... Oteller de iirseldir...(Edip Cansever pek ok irinde otellerden sz etmitir, bir kitabnn ad da Oteller Kentidir.) (Baka bir airimizde bir iirine u ad koymutur: Otel ayrln br addr-Onur enli.) Ancak bazen meknn ya da ortamn iirselliini hisseder, ama yazamayabiliriz, benim

1 -> 2

23.12.2009 19:17

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y6.html

Kastamonuda yazamadm gibi. Ama dile gelmek isteyen dnceler ve duygular iir olarak deil, dzyaz olarak ortaya kt yine de... Bazen de hi olmadk ortamlarda, meknlarda iir yazlabilir. iirsel olmayan meknlarda yazmmdr belki ou iirlerimi, ama belki de onlarn yazlmasnda, farknda olmasam da, yaadm-grdm ya da zlediim iirsel meknlarn etkisi vardr diye dnyorum. yle ya, yalnzca varolan meknlar m iirseldir, dlenen-tasarlanan meknlarn iirsellii yok mudur? iir yaamdan, varolandan yola kar elbette, ama bir yanyla da varolmayana ya da varolmas gerekene ynelmez mi? te bu noktada iirsellik ve estetik olan ile etik ve topik olan bulumaz m?

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

23.12.2009 19:17

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y10.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

MEKN/ZAMAN/SINIR/YER Nejdet Evren

Mekn denilince ilkin snrlar izili ve dier nesnelerden kesin izgilerle ayrlm bir yer boyutu dnlmektedir. Oysaki bu sadece onun varlk biimidir ve temelinde bir snrlandrmay ierir. Bu snrlandrma, znde bir egemenlik alann ve bir yasaklamay iersinde barndran sosyolojik bir olguyu ifade etmektedir. Hiyerarik yapda olsun, olmasn en knden en byne kadar tm mekn-lar mlk-iyet ile ilgilidir. Buradan hareketle denilebilir ki, mekn eittir mlk ve eittir egemenlik... Bu egemenlik olgusaldr ve snrlar belirlenmekle kendisini ifade eder ve tekilere verilen bir uyar niteliini tar. Egemenlik bir mekn denetim altnda tutmay gerektirir. Egemenlik kurmak isteyen tm canl trlerinin mekn-larn iaretlemeleri bu nedenledir. Snrlandrlm ve dierinden izgilerle ayrtrlm alan donuk deildir. Donmu varlklar zerinde egemenlik kurulamaz; o ancak hareket eden varlklar ile hayat bulabilir. Demek ki her mekn/ayrlm olgu zaman denilen olgu ile birlikte vardr ve her meknn kendince bir zaman vardr. Bu nedenledir ki, her mekn kendi zaman dilimini tayan geleri iinde barndrr; dierlerini darda tutar. Bu durum, meknn kapal olduunu gsterir; hibir mekn yoktur ki snrsz ve sonsuz olsun. Meknn soyutlanmas ile sahiplenme/sahip olma erki ve duygusu ortaya kar. Bu erkin bilinte yer etmesi ile mekn kendi belirgin/grnen snrlarndan/itlerinden kurtularak beyin dokusuna/d dokusuna yerleir. Tam da bu aamada artk o denli gl bir snra sahip olur ki, o duvarlar ykmak kolay olmaz. Bu balamda mekn, dncenin kendi ierisindeki lokal/blmlenmi alanlarn oluturur. Meknn tekilere ynelik dlama uyars bir adan yasaklayc bir emirdir ve cezalandrmay/yaptrm iersinde barndrr. Her mekn/snrlandrlm ekilsel ve dsel alan, dierine ynelik bir gizli korku tar/yneltir. Dn-selin snrl alanlarnda sinsice uyuyan tabu-lar bu temelde ykselirler. Uzay/zaman erisinde snrszlk ierisinde bulunan sonsuz snrl ve devingen paracklar zaman-seli ierisinde akarlar. Bu ak, sonsuzluk ile ifade edilebilir/ne ilki ne de sonu olmayan bir zamansal aktr sz-konusu olan. Bu sonsuz akn mekn yoktur; meknszdr o... demek ki, mekndan sz edildiinde iinde bulunulan bir olgu ile iinde bulunan olgular ayrtrmak gerekecektir. Baka bir anlatmla, mekn bir baka olgu ierisinde bulunan snrlandrlm bir zaman/erisini ifade etmektedir. Bu nedenledir ki, sonsuzluk bir mekn deildir. Meknn imdiye kadar ki gelerini sayacak olursak; 1- snrlar kesin izgilerle izilmi bir alan, 2- sahiplenmeyi, 3- otorite ve egemenlii, 4- yaptrm ve korkuyu, 5- sonsuzluk ile rtmemeyi, 6- soyutlanarak dnsel bir boyuta dnebilirlii, 7- zamansz/zamandan basz olmayan

1 -> 3

23.12.2009 19:17

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y10.html

ierisinde barndran sosyal/taihsel/fiziksel bir olgu ile karlatmz sylemek olanakldr. Mekn, bu kadar snrl bir kesit midir? Meknn kavramsal olmas onun soyutlanmasnn bir sonucudur. Soyutlanmayann meknsal tanm olmayacaktr. Mekn bu yn ile dnceyi soyutlayan trlerin belirledii bir zaman/erisidir. Dnce bu belirlemeyi soyut olarak somuttan yaratr ancak bu onun gerek olarak benimsedii bir soyutlama olmaktan kurtulamaz. Egemenlik alan olarak izilen snrlarn soyutlamaya fazla gereksinimi olmayabilir. Dier trlerde bu ynde bir eilim gzlemlenmektedir. ince bulunulan ortam/uzay-zamann tm uzay zamanndan ayrtrmak dn-selin gelitirdii/gelimi soyutlamas sayesinde yaplmaktadr. Bu balamda mekn soyut bir olgu olarak karmza kar. Dn-selinin kullanm amacna uygun olarak yaamsal pratikleri onun alanlar snrlandrmasn retmi ve bunlardan yaralanmtr. Sonsuz lekleri snrl sayda blmek, yaam kolaylatrmann bir yntemi olarak grlmtr. Mlk olgusu ayn zamanda ait olma olgusunu da ierisinde barndrmaktadr. nsan snrlandrrken egemen olduu kadar ait olma duygusunu soyutlayarak mekn/lar yaratmtr. nsan bu yn ile bir yandan doaya kar egemenlik kurma yneliminde bir yer/mekn edinirken sosyal/tarihsel olarak o uzay-zaman diliminde o yere ait olduu dncesini gelitirmek suretiyle de kle olmutur. Bu balamda meknn bir klelik-halkas olduunu sylemek zor olmasa gerek. O zaman mekna yeni unsurlar ekleyebiliriz; 8- ait olmay, 9- klelii, barndrmaktadr. Meknn ierisine girdiimizde ne greceiz? Kapatlm bir uzay-zaman erisi ierisinde bulunan ve egemenlik ile ynetilen oksijensiz toplumsal bir klelik olgusunu greceiz. Alet yaparak kullanan trn aletlerine alet olmasn greceiz. Bu olgu halkalaarak eklendiinden mekn i-ie kapanan snrlandrlm hiyerarik dzeneklerle var olacaktr. Demek ki mekn dier bir yn ile zgrlk kartdr. 10- meknlar zgrlk kartn ierisinde barndrr. Mekna gereksinim duyan insan trnn bunda bir karnn olmas gerekir. Austrolopitecus Africanuslar ormann bereketli sunumundan her hangi bir ekilde mahrum kaldklarnda g dengesizliini fazlasyla duyumsamaya baladlar. Tyleri, peneleri ve dileriyle korunuyor ve besleniyorlard. Karlarndaki homojen kitlelerin saysal ounluunda bir g gryorlard. plak arazide snabilecekleri alan/yer/mekn olarak maaralar buldular. Maaralarn koruyucu kalkanlar onlar snrszlktan snrlya, sonsuzluktan sonluya doru devirdi. O maara senin bu maara benim demeye balayacaklard. Ve hi biri kendi maarasn yitirmeyi dnmyor ve istemiyordu. Yeniden var-olma ansn yakalam olmann sevinciyle snrlandrmay/blmeyi rendiler. Onlar maaralardan ktklarnda, snrlandrma iliklerine kadar ilemiti... Olgular snrlandrarak ve izgisel olarak grme/gsterme/alglama eilimini tayorlard. Mekn bir koruma olgusu olarak doumunu tamamlamt. 11- mekn bir koruma salar. Meknn koruma yaps ayn zamanda ayrtrma yapsn da iinde barndrmaktadr. Bir yandan korurken dier yanda da koruma dnda brakr. eriye ynelik korumas darya dnk kaotik yapya iaret eder. Meknn bu ynden bir ekim kuvveti vardr. Kiiyi kaotik ortamdan uzaklatrmaya ynelik bir ekim kuvvetidir bu... 12- mekn bir ekim kuvvetine sahiptir. Zaman her olguyu ypratr. meknn bundan kurtulma ans yoktur. Mekn da ypranr. Mekn hem zaman ierisindedir ve hem de zaman ona kardr. Snrlandrlann snrlar srekli deime ve ypranma eilimi tar. Bu balamda, meknn snrlar zaman gesi ile srekli deiiklie urar. 13- meknn snrlar zaman ile etkileime girdiinde srekli deiir. Mekn/zaman/snr/yer denkleminde, zaman kapsayc bir zellik tar. Meknn zaman ve snr ve de yeri var ise de zamann mekn yoktur. Zaman meknszdr. 14- mekn zamansz olmaz, ancak zamann mekn yoktur. Mekna smayan insan bedeni deildir. Mekna smayan d-selidir. Her ne kadar meknlar snrl alanlar/zeminleri olutursalar da ierisine sdrdklar olgular tutma yeterliliine sahip olmayabilirler. Meknn daraltlm yaps onun tesinin grlemeyecei/alglanamayaca anlamna gelmez.

2 -> 3

23.12.2009 19:17

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y10.html

15- mekn daraltlm alanlardr; ancak alamaz deildir Mekn, bir zemin midir? zerinde baz olgularn/eylemlerin gerekletii, arpt, dt ve kalkt bir zemin... Evet, mekn bir ynyle bir zemindir; yle bir zemindir ki, her olguyu zerinde tar. Bu genilikteki mekn sonsuzluun kendisidir... Bu mmkn mdr? 16- mekn sonsuzluktur! Bat, 19 Temmuz 2009

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

23.12.2009 19:17

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

HEDEGGER N KRACISI Berkay Dibek

Felsefe sla zlemidir. nsann kendisini her yerde evinde hissetme isteidir. Novalis

KEHRE Heidegger bize bir evden sz eder. Evimiz/Yuvamz diyebileceimiz bir yaknlktr, bizim yeryzyle olan bamz, dnyadaki kemizdir o. Bunu dediimizde ev konumaya balar. Bize kendi imgesini sunar. Bir diyalog ortaya karsa ev temellerini iimize atar. Evin varl bize kendi varlmzm gibi gelir. Ev bizi ele geirir. Evden uzaktaysak sla zlemi ekmeye balarz, evi arrz. arma dil ile olur. Karlk verme, ardan kaynaklanr ve kendini zn arsna brakr. Kendi dilimizin yeni bir varl ortaya kar. Dile getirdii eyi bize sorarak bizi de dile getirmeye balar. Ortaya kan hem bir anlatmn oluumu hem de kendi varlmzn oluumudur. Burada anlatm Varl yaratr. Varlk da evi. Neye benzer bu ev? Kadim alarda yaayanlarn kutsaln altnda snrlarn izdii, temellerini att insanlarn kendileriyle, kendi hkikati(varoluun hkikati) arasnda engellerin bulunmad bir zamanda duvarlarn rd ve atsn iirle attklar bir evdir sz edilen. Bu evin iinde kutsalla i ie yaanan yaam airane, dncenin inas iirsel ve iirin kendisi bilinen tek szd. Sonra zamann zerine gecenin karanl kt. Ama nce Tanrlar gkyzn terk etti, kutsaln, varl aydnlatan snd hakikati grmemizi salayan zaman yok oldu. Kutsaln snp gece bastrdndan Varlkn yeryzne den glgesi bile grnmez oldu(PLT/91-93). atsn dven deli yamurlarn, duvarlarna saldran vahi rzgrlarn etkisiyle evimiz harabeye dnd. nsan gurura kapld ve dnya iindeki eylerin efendisi olduunu dnmeye balad. kamet etmekten vazgetiinde de evim/yuvam dedii, metruk bir halde uzak bir ormann izi yolu belirsiz bir kesinde unutulmulua terk edildi. Terk edilen ev, Varln ihmaline, unutulmuluuna sebep oldu. Varln unutulmuluundan kabilmek, evsiz/yurtsuz olmaktan kurtulabilmek iin bavurabileceimiz bir dnce ve bu dnceyi aabilecek bir soru mevcut mudur? Esas olarak peine dlmesi gereken budur. Sorulacak olan dier tm sorular bu sorunun iinde durur. Yaplmas gereken varln anlamna ilikin soruyu ortaya koyabilmektir. Eer varln anlamna ilikin soru sormamz gereken temel soruysa, ie oradan balamak lazmdr. Her soru sorma, bir aramadr. Aranlan, aramaya ncesel olarak yol gstermektedir. Soruyu sormak, varolan, ylelii ve neden-nasllyla bilmek iin aramak demektir... Her soru sorma bir eye ilikin soru sorma demek olduundan bir sorulana sahiptir. te yandan bir eye ilikin her soru sorma; o eye soru sorma anlamna gelir. Dolaysyla soru sormaya, sorulann yan sra sorgulanan da aittir (VZ/6). Sz konusu soruda, varlk, sorulan grevini ifa ettii mddete, Varlk sorusunun soruturulan varolann bizatihi kendisi olacaktr. Hakknda konutuumuz, bir kanaat sahibi olduumuz, herhangi bir tarzda iliki kurduumuz her ey bir varolandr. Neliimiz ve nasllmz iindeki bizler de bir varolanz. Evin yolunu arama dncesine sahip olan, baka varlk imknlarnn yan sra soru sorma varlk imknna da sahip olan ve bizzat bizler olan bu varolana Dasein diyoruz. Varlk Daseinin varlnda

1 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

zaman olarak almasnn imknn lmde bulur. Daseinin varoluu iin tek belirlenim olan lm bylece Varlk sorusunun anlalabilme akldr. Varlk ise, ylelik ve neden-nasllkta, gereklikte, mevcut oluta, kalclkta, geerlilikte, Daseinda, vardr da yatmaktadr (VZ/6).Varlk- ki ne tanr ne de kozmik bir plandrsessiz arsn dinlemeye arr bizi. O bizim evimizdir. Sorulmaya deer olann dnlmesi Varln evine davet edilmek demektir. Davet edilmek ikamet etmek deildir. Ama yine de orada ikamet etmenin gereklemesinin yolu, var-olanla Varl birletiren dnme yolunda ortaya kar. Dncenin patikalarnda gerekleir. Nerededir bu ev? Heidegger kendine zg bir tarzda Yeryz ve Gkyzn, Tanrsal olanlar ve lmlleri kendinde bir araya toplayan bir evin olduunu, o evin yolunu bulmamz, yuvamz diye ardmz yere dnmemiz gerektiini, ancak eve ulaabildiimizde btnleip, tamam olabileceimizi syler. Her arayan evi bulamaz ama bulanlar arayanlardr. Aramak, sadece sadeliin sahiciliinde durmaktr. Ama bir yandan da biliriz ki yeri belirsiz ormanlarn sakl bir kesinde, yeryznn ve gkyznn arasnda duran unutulmulua braklm bu ev gizlilie aittir ve kendisini bizden saklar. Heideggerin eve giden yol olarak tarif ettii; yksek aalarn arasndan uzanp giden rengrenk ieklerle bezenmi dzgn bir yoldan ziyade, alacakaranlkta belli belirsiz seilebilen birbirine dolanan patikalardr. Olagelen her ey bu patikalarda vuku bulmaktadr. O patikalarda sadece sadeliin sahiciliinde duran yolcudur. Burada iki nerme vardr. Birincisi her ey bizim hazr bulduumuz ve zerinde hareket ettiimiz yolda olmaktadr. kincisi olan gr sahibi olduumuz her eyin kendini sadece yolda ilerlerken gsterdiini sylemektir. Hangi gre ulayorsak yolda yrrken ulayoruzdur. Her gr yola ve bir durum iin gerekli olarak ortaya kan yere ilikindir.; dolaysyla her gr konumumuza, o anda ulatmz noktaya vb. baldr. Her konu yol tarafndan, yolun izildii dorultudan ortaya konulur, alr (Patikalar/89). Yol uzayp giden srekli bir olutur. Dnmenin bizden talep ettii yuvamza dntr. Yani bu yol bizi evimiz/yuvamz olana geri getirebilecek olandr. Biz bunu bilmeyiz, sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. Yol bir labirenttir. Dncenin patikalar efsunlu bir tarzda evini/yuvasn aramaya karar vermilere farkl geitler aar, olmayan uurumlar var eder. Biz sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. Bu dnmede, yanl yola sapma, oturduu aacn altnda uzun ylar sren bir uykuya dalma ihtimali elbette vardr. Bu dnme asla matematik bilgi gibi kesinlik belirtmez. Yol tekinsizdir ve bilinir ki yol kendini kurar. Biz sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. Bazen yle biz an gelir ki zorlukla seilebilen yol dediimiz de bitiverir. Evini arayan karanlk bir sszln ortasnda, umarszcasna kendisine evin yolunu gsterecek bir iz arar. Korku onu arr. Biz bzrz ama sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. inde bulunduu hal sknt, endie, kayg, halidir. O noktada yola denin yeterli cesareti varsa asl yry balar. Henz almam patikalarda, geenin bulunmad topraklarda kukulu karaltlar arasndan duyulmayan bir ezgiyi dinlercesine yrnr. Ay usul usul ykseldiinde ssz ve yabans tepelerde ateler yakp, izler brakarak bazen neeyle bazen tasayla yol alnr. Alanr veya glnr, sevilir ya da nefret edilir. Biz sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. Gkyznn gneinin nurlu , sk dallar aralayp yeryznde yryen lmlnn zerine der. lmlnn glgesi de onun nne der. Glge yol gsterir. allar ve sk aalar ihtimamla geri ekilirken yolcu glgeyi izler, glge yolcuyu bekler. Gne str, yolcu yrr glge sadece sadeliin sahiciliinde durur. Onlarn yazgsdr birliktelik. Yolda olmak her zaman elenceli bir macera olmayp, dnmede yle bir yere doru savruluruz ki, oras karanlktr. Karanln iindeki karaltlar ok yaknmzdadrlar ki- nefesimiz daralr, soluumuz kesilir- ama onlar yine de hibir yerdedir. Biz karanln kuytuluklarna daha fazla ekiliriz. Karanlkta kendi dnyamz olmayan kendi dnyamzla karlarz, karanlk bizim snamz olur. Karanlkta da sadece sadeliin sahiciliinde dururuz. Yol dz giden bir ey deildir. Bir dneme dnverir, karanlk bitiverir. Aalar seyrekleir yolcu bir akla gelir. Orman, yolu, kendisini anlamak iin aklkta durmak, aklkta almak gerekir. Aklk aa karak tm aa km olanlar aar. Aklkta olmak, ark sylemek tatl bir rzgr olup esmektir, alnacak bir baka nefestir ve bu nefes hibir ey iindir. Yolcu, yola kendisini kendisine at ve aklkta kalp tm gizlediklerini aa kard iin sadece sadeliin sahiciliinde durarak teekkr eder. Dikkat edilmesi gerekenlerin ok fazla olduunu, ama yolun da tekinsiz ve dar olduunu, lmn oralarda bir yerlerde olduunu unutmadan amas imknsz grnen derelerin zerine kprler kurarak, sk allarn arasndan geitler aarak yrnr eve doru. Eve yaklaldnda Hlderlinin bir dizesi ularsa sana: Aradn yakndadr, imdi gelip karlyor bile seni eve dnmenin heyecan sarmsa belki daha ancak yolun balangcdr oras. Yine de evin yoluna dm gezgin, bir ihtimal daha grm geirmi olacaktr. Ama eve varan, yine de sadece sadeliin sahiciliinde durup arayan olarak kalacaktr. Peki, ev diye dndmz ama evimize benzemeyeni tanr myz?

2 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Evin aranmas ve bulunmas iki ekilde yaplabilir. Birincisi evin-yuva-olann bizler tarafndan grlmese bile orada olduunu kuvvetle hissettiren gemiin mirasn terk etmeyerek, evin-yuva olann harap olup yklmasn nlememizdir. kincisi ise baktmzda ev-olmayan, ona benzemeyeni tanmamz yani nasl varolduunu ve belirlendiini bilmemiz lazmdr. ncelikli olan, yuvaya-benzemeyenin iindeki srekli tehdidi ve dnyay nnde srkleyen etkin gc tm aklyla grmektir (YHK/47). Bizleri gn getike daha ok etkisi altna alan bu durum; insann evim dedii eyi artk tanmadn, artk ona gerek duymadn bize gsterir. Evimiz nce harap olup sonra ykldnda, yok olduunda ne olur? O zaman geldiinde imdi tercih edilmekte olan ey de, insan iin yuva-olmayan, eve benzemeyen de yoktur artk. Ya sonra; geriye sadece insann srekli kar oyunlaryla urunda yart, srekli talep edilen yeniden, en yeniye bir ilerleme var demektir (YHK/47). Eer bugn gecenin doduu yerden gelen modern teknolojinin olanaklar, baarlar ve yararlar bize sunulmaktaysa, ncelikle onlarn etkisiyle ev-yuva olandan yuvaya-benzemeyenin iine itilip itilmediimiz sorusunu mutlaka sormak zorundayz. Adorno iinde yaadmz ada bir ev ina etmeyi olanaksz grr. Ona gre ev gemite kalmtr. Bir evin sahibi olma arzusuna yenik dmemeyi hala en doru davran biimi olduunu dnr. Toplumsal dzenle ilikimizi kendi ihtiyalarmz izin verdii srece zel yaammz srdrmek, ama onun hala toplumsal bir dayana ve bireysel bir anlam olduu yanlsamasna kaplmamak gerektiini syler. Uzun yllarn lkesinden, anayurdundan hayli uzaklarda geirmek zorunda kalm Adorno, bir Yahudi-Alman olarak lkesine dndnde doduu topraklardaki tm yaananlardan sonra bir evinin olamayacana neredeyse emindir. Bu yzden Adorno bir ev ina etmenin gerekliliine hibir zaman inanmamtr. Mlteci olarak uzun yllarn geirdii otel ya da pansiyonlarn kendi ikametghna sahip olmann sorumluluunu tamak demek olmadn sylemekle yetinir. Tek sorumlu davran biimi u olabilir: Kendi bireysel varoluumuzu bir ideolojiye dntrmekten kanmak ve zel yaammz da en alakgnll, en iddiasz ve grltsz biimde srdrmek-ama artk iyi yetimi olmann bir gerei olarak deil, bu cehennemde hala soluyabilecek bir hava bulabiliyor olmann utancndan tr( Adorno/134). Heideggere gre en azndan aba gsterilmelidir. Yeryznn, Gkyznn, Kutsal olanlarn ve lmllerin sade birliinde duranlar, yola dmekle, karanlk bir ormann kuytu bir kesinde virane halde durmakta olan evi bulmakla ve onu yeniden ina etmekle ykmldr. nk kadim alardan kalma bir alkanlktr eve dnmek. Hep geri dneriz oraya, kuun yuvaya, kuzunun ala dnmesi gibi, oraya dnmeyi dleriz (Bachelard/157).Peki bu atlmlktan kurtulma, evimize dnme(KEHRE) olanakl mdr? Yol kehre ile yakndan ilikilidir. Kehre insandan Varla (Von Dasein zum Sein) bir dntr. Kahre bir perspektif deiimidir ve Varlkla insan arasndaki ilikinin yeniden belirlenmesidir. Tm bunlar olurken biz sadece sadeliin sahiciliinde bekleriz. Evimiz diye ardmz armzn yakarsna cevap verir mi? Heidegger iin insanlardaki yersiz-yurtsuzluun nedeni Varlktan uzaklam olmaktr. Yersiz-yurtsuzlar evini yitirmi olanlardr. Evsizlik, varlklar(var-olanlar beings) tarafndan Varlkn ( Being) terk edilmi olmasdr. Evsizlik Varln unutulmuluun belirtisidir. nk burada Varln hakikati dnlmez. Varln unutulmuluu, kendini, insann sadece varolanlar inceleyip, onlarla baa kabilme gereinde gsterir.(LH/14)Tam da bu yzden bu mahrumiyet anda insani varoluun bir zemini bile grnmez olmutur. Kutsaln ndan mahrum, nursuz kalm bu yeryznde varolann sahici bir eve sahip olmas varoluun hakikatinin zeri rtl olduundan imkn dhilinde deildir. nk varolan Varl unutmutur. Varlk tm nesnelerin toplam olmad gibi, ne bir akl rn ne de evrensel, tanrsal bir kavramdr. Varlk bilinte kalnarak anlalamaz. nsann Varlkla karlat yer bilin deil, dildir. Sz edilen dil varoluun dnda kendi iinde ileyen bir dil deil, iinde Varln olageldii zaman olarak kavranmaldr. Bu anlamda Dil Varln evidir. Ev, dil ve Varl birbirine rapteder. Dilin evinde insan ikamet etmektedir. Yani Varlk ve insan dilin iinde birbirlerini ararlar. Evi gzeten, koruyan da iirin szdr. (LH/1/313) Dil konuur (PLT/198). Ev diye imledii eyi ev diye adlandrr. Adlandrma arr. arma ard eyle buluur. Bununla birlikte, bu arma ard eyi, yalnzca mevcut olan/varolmakta olan eye en yakn konuma arr. nsann ev diye adlandrd eyle bulumas onun o evde ikamet etmesi demek deildir. Burada ar yakna arr. Bylece o nceden bir yaknla arlmam bir eyi mevcut hale getirir. ar kendisini arr ve dolaysyla burada ve oradadr-burada mevcudiyete orada yoklua aryor demektir. ardklarmz insanlarla ilikileri olabilsin diye arlan eylerdir. Peki, ama ey nedir? * Dnya bir ey deildir. Dnya eylerin toplam ya da btn de deildir. eyler modern zne denilen tarihsel kurmacann bir trnn onlar tasvir etmesine ve dzenlemesine uygun olarak dile gelmezler. eyin sadece bir nesne olarak grlmesi, onun kendi bamszl ve

3 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

btnl iinde varolduunu gzlerden saklar. Oysa eye ey olma zelliini veren, onu bizden ve kendisinde baka her eyden ayran niteliidir. Yani herhangi bir eye eylik nitelii kazandran, ona bakyor, onu seyrediyor olmaktan nce, onu kullanyor olmaktr. te bu yzden biz de bir eyizdir. Yani biz de her zaman bir ey iin olan-z-driin olduumuz o eyin ne olduunu bilmediimiz durumlarda bile(Savar/179). Dnya, eylerin anlaml klnd bir ilikiler btnnn almdr. Dnyann anlamn dnyaya veren bylelikle kendini aa kartan Daseindr. eylerin zn aa karabilecek olan Daseindr. Dasein bunu eyleri yakna ararak yapar. eylemek dnyann yakla(trl)mas, yaklama yaknln zdr. Yaknln yokluunda ey, ey olmaktan kar. eyi ey olarak dnrken onun yaknnda ikamet etmeye balarz. Ama bu yaknlk, insann kendisini evimde/yuvamda hissediyorum diyebilecei bir yaknlk da deildir. Bu ada mesafeler ksalmakta, en uzakta olan yaknmza gelmektedir. Ama yaknlatka da her ey bizden uzaklamaktadr. Mesafe bakmndan llemeyecek denli bizden uzakta olan eyler, aslnda ok yaknmza gelebilir. nk yaknlk mesafenin ksal demek deildir. Ama mesafenin uzunluu da uzaklk deildir. Bu noktada u soruyu soran Heideggere kulak vermemek elde deildir: Byk mesafelerin ortadan kalkmasnn sonucunda her ey eit derecede uzak ve eit derecede yakn hale geldiinde, burada olup biten nedir? Her eyin ne yakn ne de uzak olduu sanki mesafenin ortadan kalkt bu tekbiimlilik nedir? Btn mesafeler fethedilmise, en uzak olan hemen yan bamzda beliriveriyorsa, eylerin yaknlnn yine de aa kmamas olgusunda gizlenmi olan aa karmak gerekir. nce bakmamz gereken yaknlnne olduudur?(PLT/181) Topra sulayan yamur, insanlar geceleri karanla gmlen gkyznn altna yerletirir. Uzaklardan yanklanan ezan sesi onlar lmller olarak Tanrnn huzuruna getirir. Adlandrlan dolaysyla arlan eyler, kendilerini gkyz ve yeryz, lmller ve kutsal olanlarla bir araya getirir. Bunlar drdn birliidir. eyler drtlye birlikte ikamet imkn verirler. Bu bir araya gelme, toplanma, birlikte ikamet etme eylerin eylemesidir. eylerin eylemesinde ikamet eden gkyz, yeryz, lmller ve kutsal olanlardan oluan drtlye biz dnya adn veriyoruz. Dnya kendini dilde ifa eder ve o bizim evimizdir. ey eyler. eylerken, o, yeryz ve gkyz, lmller ve tanrsal olanlar olarak durakalr. Durakalnca, ey drd uzaklklarnda, birbirlerinin yaknna getirir. Bu yakna-getirme yaklatrmaktr. Yaklatrmak, yaknln zdr. Yaknlk uza yakna getirir, hem de uzak olarak. Yaknlk uzakl korur. Uzakl korurken, yaknlk bu uzakl yaklatrmasnda yaknln zn srdrr. Bu ekilde yakna getirmekle yaknlk kendini gizler ve kendi tarznca, en yaknda kalr (PLT/177). Ev yaknlktr. Ev dnyaya mahsustur; dnya iine kurulur ve dnya iine kurulduundan bu dnyay aar, kurar, kollar ihtimam gsterir. Ev kendisini oluturan eylerle ey olur. Ev yeryzne ait eylerden bir dnya kurarken, onlar yok etmez. Tersine olduklar gibi aa karr, grnr klar. Bu yeryznn zgrlemesidir. Bununla da kalmaz; yeryznn eylerinden ina edilirken, hem kendinin dnya ile ilikisini kurar, hem de eylere anlam vererek o dnyay anlamlandrr. Evin ats, duvarlar, odalar vardr. Ama evi oluturan eyler bunlar deildir. Duvarlarn ve atnn arasnda saklanan boluktur. Boluun iine serpitirilmi, imgeler, anlar, hayaller dir evi, ev/yuva yapan. Boluun iinde dnce durur. Evin iinde yaam ve lm durur. Felaket ve talihsizlik ile talih birlikte oturur. Evin iinde enlik olur, oyun kurulur, barnda frtnalar kopar pencerelerinde martlar uar. (Bachelard/96). Ev iine doldurulan alr, tutar, sonra tm kaplarn, pencerelerini aar darya dker, saar. Geldii yere geri gnderir. Bu ama ve dna sama bir armaandr. Armaan dnce olduunda onda dnce ikamet eder. nk dnce dile baldr. Dncenin aknda yer ve gkn dn durur. Evin znde yer ve gk, kutsal olanlar ve lmller birlikte durur. Orada gkyzne ykselen duvarlar, yeryzne tutunan temeller kendi tarzlarnda durur. Orada kutsal olanlar kutsaln nda kendi tarzlarnda durur. lmller dahi kendi tarzlarnda durur. Evin znde yer ve gk, kutsal olanlar ve lmller olarak birlikte durur. Her ey sadece sadeliin sahiciliinde durur. Bu drdn birliidir. Biz ona ev deriz. Her eyden nce lmller olarak yalnz insanlar, dnya olarak dnyaya, evlerinde ikamet ederek bir balarna ular. Sadece dnyadan tr sadeliin sahiciliinde durabilen gnn birinde ey olur. ey de, su durur. Su da kaya durur kayada yamuru ve gn iyini alan topran koyu uykusu durur. Topran uykusunda asma byr. Pnarn suyu, asmann meyvesinin iinde durur. Topran besleyiciliinde ve gn gneinin altnda arap olur. Suyun, armaannda, arabn armaannda her seferinde yer ve gk durur. Ve sadece drdn birliinin sadeliinin sahiciliinde durabilenler ey olur. Ancak ey olan, eyler. eylerken, o, yeryz ve gkyz, kutsal olanlar ve lmller olarak durakalr. Durakalnca, ey, drd uzaklklarnda, birbirlerinin yaknna getirir. Bu yaklatrmadr. Yaklatrma yaknln zdr. Yaknlk uza yakna getirir, hem de uzak olarak. Yaknlk

4 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

uzakl korur. Uzakl korurken, yaknlk bu uzakl yaklatrmasnda yaknln zn srdrr. Bu ekilde yakna getirmekle yaknlk kendini gizler ve kendi tarznca, en yaknda kalr Yaknlk eyin eylemesi olarak, yaklatrmada hkm srer. eyleyen ey birlikteki drtte, yeryz ve gkyz, tanrsal olanlar ve lmller olarak durakalr drtlnn birliinde, sadece sadeliin sahiciliinde. Dnyann drt alannn aa kmas, sylemesi (ifas) olan dildir. Dil dnyay-devindiren syleme olarak btn ilikilerin ilikisidir. O dnya alanlarn yz yze geliini anlatr, devam ettirir, sunar, takviye eder. Ve onlar kendi kendisini yedekte tutan eyde- Syleme iinde- bir araya getirir ve birletirir (DD/ 42) .Dnyann drt alannn Sylemesi olarak dil, o dnyann iinde ikamet eden lmller olarak lm lm olarak tecrbe edebilenler- ve dile yalnz biz karlk verebildiimiz iin bizimle balantldr. Dnyann drt alannn yolunu aan devinim olarak Syleme, her eyi yz yze geliin yaknlnda bir araya getirir ve bunu hem zamann zamanlat, uzayn uzaylat hem de zaman-uzay oyununun gereklemesi lsnde sessizce yapar. Sylemenin dnya-ilikisini kendi yoluna sokmas yoluyla bu sessiz bir araya gelme arsna biz sessizliin nlamas deriz. O varln dilidir ( DD/43). .. bulutlarn, gkyznn bulutlar olmas gibi (LH/ (*) aretli ksmda; Heideggerin Poetry, Language and Thought kitabndan, The Thing makalesinin esnek bir evirisi kullanlmtr. DASEIN Kat ettiimiz yolun sonunda bulduumuz evde ikamet edecek olan kimdir? Elbette evin arsn duyup yola dm olan, yeryznn, gkyznn, lmllerin ve kutsal olanlarn birliini kendinde tayan ikamet edecektir. O Daseindir. Kimdir Dasein? Ne olduuna tanklk etmesi gerekendir. Tanklk etmek bildirmek demektir. Bildirimde bildirilmi olan sorgulamakla Dasein kendisi olandr nk o sorabilir. eyleri arabilir, yan yana getirebilir. Varln iinde, baka varlk imknlarnn yan sra soru sorma varlk imknna da sahip olup, hep bizzat bizler olan bu varolan Dasein diye armaktayz. Dasein kendini kendi varl iinde anlamak suretiyle bu varla rabtalanan bir varolandrDasein varolmaktadr te yandan Dasein hep kendim olan bir varolandr (VZ/55). Bu varolu anlay; ne bir nesneler stnde/tesinde varolan bir zneyi, ne de znelerden bamsz bir dnya stne dnen, karar veren bir bilinci ierir. Dasein znenin ierikleri deildir. Tanr, Cagito, ruh, ego, zne, kii ya da herhangi bir nesne Daseini imlemez. O ne bir tr ussallktr ne de znellik. Daseini Dasein diye armamz Daseinin varoluunda Varln ontolojik almdr. Varln sorgulanmasn kendi varlnda yapan varlk olarak Dasein kendini dier varlklardan ayrr. Dasein fiziksel manada dnyada bulunan varlk deildir. nsan Daseini, asla nesneletirilemeyecek bir varolan olarak anlam yaratandr. Dasein olarak varolmak, eylerin arsna ak olmak demektir. Bu yzden Dasein varolmay kendi varlnda gerekletirme gcne sahiptir. Dasein olarak ele alnan insan varoluu, kendisini bir anlamlar dnyasnda bulur ve bu yzden insan varoluu Daseini bir imkn olarak kavrayp kendini dnyada etkileim iinde olduu eylerin taleplerine ak tutar. Dnyadaki eylerin arsna ak olmak demek; onlarla birlikte varolan bir insan olarak onlara kar sorumlu ve ihtimam gsterir olarak onlarla dnya-iinde birlikte olmak demektir. Heideggere gre; Dasein iki varolua birlikte sahiptir. Ontik olarak, gndelik yaam iersinde bulunan insann nesne olarak varolmasdr. Ontolojik varolu ise, Varln rtsn aralayandr. Dasein olan kimdir? Sorusuna verilecek cevab oluturacak fenomenin istikametini izleyerek yaplacak tahkikat, Daseinin dnya-iinde-varolma ile ayn derecede asli olan u iki yapsna kavuturacaktr bizi: birlikte-olma ile birlikte-Dasein. Bu varlk minvali bize gndelik Dasein ya da kendi-olmann halini verecektir (VZ/120). Bylelikle gndelik Daseinin znesi diyebileceimiz ey, anonimlik, yani herkes grnr klnacaktr. Dasein, hep ben kendim olandr, varlk hep benim kendimindir. Ama ayn zamanda sz konusu varolann bir bakas deil de bir ben olduuna dair ontik bir bildirimi de ierir. Dnya-iinde- varln fenomenolojik almnda onun gndeliklii iinde kim olduu ya da kimlii sorgulanr. eylerle iliki iine giren Dasein, Varlkn stndeki rtnn almasn ve gizinin aa kmasn salar ve bunun ayrtna varabilir. Ama Daseinin kendisini kuramsal olarak bilmesi, onun kendi varoluunu bilmesine gre ikincildir. Heideggere gre kuram yaama gre ikincildir. Daseinin yaam onun Dnya-iinde-varlk olmasdr. Dnya-iinde-varlk olmak bir yerde nesnelerle ve insanlarla anlaml iliki iinde olmaktr. Bir ey-iinde-varlk olmak a priori olarak kendi varln fark etmek veya bilmektirBu nedenle dnyay bilmek Daseinin temel olgusudur. Daseinin temel olgusu olarak dnyay bilmek, ontolojik ve varolusaldr (en/61). Dasein dnyay onun dnda, onu inceleyen bir zne olarak biliyor deildir. Dasein dnyay bilir nk bilme Dnya-iinde-varlk olarak Daseine aittir. Varlk

5 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

olmadan bilme etkinliinin olmas mmkn deildir. Dnya-iinde-varlk olmakla Dasein her eyden nce dnyann yapsn grnr ve anlalr klar. Bu minvalde bilmek bir birlikte varlk formudur. Dnya Dasein in evi midir? Dnya; eylerin toplam olarak ontik nesneler dnyas olarak kavranldnda insanlar o dnyada konutlar retip, onlar kullanma sunar. Ya da dnya; belli nesnelerin ontolojik zelliklerin kullanm yeri olarak kavranldnda daha gzel evlerin mobilyalarn hayallerini kuran mesela ev kadnlarnn dnyas olarak alglanr. Ama Dnya; ontolojikvarolusal(existential) bir kavram olan dnyasall ifade ediyorsa; ite Dasein, kendini bu dnyada aar. Zira dnya, Dasein olmayan bir varolann belirlenimi olmayp bizatihi Daseinin bir karakteridir (VZ/66). Yoksa Dasein olarak arlan bir varolan ile ismi Dnya olan dier bir varolanla yan yanal diye bir eyden sz edilemez. Dasein kendisini Dnyaiinde bulmutur. Dnya-iinde olmak onun varolusal karakteridir. Onun kim olduunu bize syleyen bu varolusal yapdr. Bu durum Daseini varlk yapar. Dnya iindeki Daseinin kategorik yaps ise bize onun ne olduunu verir. Ama kimlik ve nelik Daseinin varolmasnn iki deiik boyutudur. Dasein ancak Dnya-iinde varolabilir. Dnya-iinde varlk olmak, terimden olumasna ramen bize Daseinin birlii ve tekliini bildirir. Daseinin varlnn teklii yine ontolojik olarak onun dnyasnda var olan dier varlklar da ortaya karr. Dasein, Dnya-iinde varlk olarak dnyas ve bakalaryla birlikte vardr. Dnyay dier varolanlarla paylar. Ama bu karlamada Dasein kendini dierlerinin bilgi nesnesi haline getirmez. Dierlerinin nne srayarak onlarla rasgele bir ilgilenim iinde olmakl bir kenara brakarak onlara itina gsterir. Ancak itina gstermeklikle, kendini onlardan ayrarak kendisi olmak durumundadr. Ve bylece ona Varln evi iinde barnma hususunda bir ikamet izni balanm olur. Yeri belirsiz bir evi aramak ve meakkatli bir yolculuktan sonra birinin kendi evine dn, ok uzun bir zaman ve belki de her zaman iin, insann (insan varoluunun) evinde ikamet etmeyecei anlamna gelir ve bu da insann ev yerini nemsemedii, inkr ettii ve reddettii-belki de reddetmesi gerektii-anlamna gelir. Eve dn bu nedenle tekilie doru geitir. Daseinin burada/dnyada bulunu olarak ele alnd srece tanm; dier varolanlarla birlikte(insanlar da dhil) dnya-iinde yer tutua dairdir. Bu anlamda evde olmak ve evden uzakta olmak birbirlerini dlayan kart seenekler deil, birbirlerini var eden bir ilikinin, iindedirler. Evde olu da, evde olmay da vardr, evi aray da. (patikalar/50) Dnya-iinde bir varolan olarak Dasein gndelik yaamnda dier varolanlarla ilikisi neticesinde kendinden uzaa dmek yerine kendi iine dmektedir. Ancak bu Daseinin kendinde sakl olan imknlarnn farkna varabilme durumunda mmkndr. Daseinin kendi varoluunu kavramas ve sradanln tesine gemesi onun varoluunu sahiciletirir. nmzde duran aklkta dnlmesi gereken; Orada-Varlk olarak Dasein kendi hareket tarzn sahip olduu imknlar aa kararak, onlar sahici(otantik) ynelmilik olarak m kavrayacaktr yoksa kendini dknln skneti iine kapayp sahip olduu Varlk potansiyelini inkr edip sahici olmamay m seecektir? Dasein in imknlar nelerdir? Dasein bulunduu dnyaya birtakm imknlarn iinde atlm ve frlatlmtr. Hatta bu atlmlk iinde dalm ve salmtr. Daseinin bu varlk karakterine, yani ylelik haline, Daseinin frlatlml diyoruz. Bylece Dasein dnya-iinde-varolma olarak urada var olmaktadr. Bu onun varolusal yaps gereidir.Daseinin bundan ka yoktur. Dnyaiine-atlmlk, Daseinin yazgsdr Daseinin d nasl onun temel varoluuna ait ise, Daseinin otantik varoluuna ulamas da o kadar onun temel varolu yapsna aittir (en/78). nk Dasein zaten hep belirli imknlarn iine dvermitir. inde var olduu, var olabilirlii yznden baka olabilirliklerin kap gitmesine neden olmutur. Dasein hep varlnn imknlarna dnk olarak onlar yakalamaya alrken, onlar bu sre iinde kap gidivermektedirler. Ama bu zaten Daseinin imkn-olmaklna dhildir. nk Dasein zaten kendisine emanet edilmi bir mmkn-olmaklktr. Bu mmkn-olabilirlik hali Dasein iin eitli olas hallerde aa kmaktadr. Dasein kendi varlk imknlarn anlar ya da anlamaz ama Dasein daima bu varolma tarzlarndan birinde varolur. Gnlk hayatn btn somut yorumlar ve anlamlar Dasein tarafndan retilir. Anlam var-olanlarn sahip olduklar bir ey deil, Daseinin varolusal zelliidir..Anlaml ya da anlamsz olabilecek olan yalnzca Daseindir. Bu hal iinde Dasein kendi varlk olanaklarn bilir. Ama bu anlama Daseinin uradanlnn varlna aittir. Dasein, fiili Dasein olarak, bu anlama iinde dnyay da anlam olur. Buna Daseinin bak denir. Daseinin uradanlna ait olan bak sadece ben-merkezli kendini aldatmalara dayanmakla kalmaz, ayn zamanda dnyay bilmemeye de dayanr. Ama Dasein varlk imknnn ta kendisidir. Bu durumda Dasein kendi varolmasn seerek kendi varolmasn varlk yapsnn temeline koyar. Otantik-sahici olup olmamas, Daseinin temel varolma durumlardr. Otantik olmama hali Daseinin varln yok etmez sadece kendi imknlarn fark etmeyen ve otantik olmayan varlk yapar. notantiklikte

6 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

kendisi olmayan Dasein zgr de deildir. Olanaklar iinde seim yapyor gibi olsa bile, aslnda, nceleri bakalar tarafndan belirlenmi seenekler arasnda bir seim yapmaktadr (Levinas/25).Otantik olmayan varlk yaps gndelik Daseininde ortaya karken ayn zamanda otantik varlk yaps imknlar olarak Daseinde gizlidir. Otantik varolu varln anlamn aa karacak imknlarn Dasein tarafndan bilinmesidir. Bu onun geleceidir. Otantik olma durumunda bir varolu durumu vardr ki, bundan Daseinin kararll ve cesareti ya da azmi olarak sz edilebilir. Dasein en temel, en ilksel, otantik-sahici varolu hakikatini evim dedii yerde bulur. Evim diye ardnda ikamet eyleyen halis-sahici-sahih varlk, en temel hakikatin anlamn kavrar. nsan yaamn kuatan her ey, kararllk iin, hakikatin rtsn kaldrmaya nesne olabilir..nk ama hakikatin aranmasndan ok (rty kaldrma) eylemin kendisindedir (Tekeliolu/43). Gndelik hayatta Dasein hep baka Daseinlerle varolur. Dnya onun her zaman dierleriyle paylat yerdir. D ise sahip olduu imknlar fark etmeyip nesneler dnyasna geri ekiliindedir. Dasein bu dnya iinde kendisine bir ev ina eder, satn alr ya da kiralar. Bu evde yaayacak bir aile kurar ya da kurmaz. Eyalar biriktirir. Onlar yaad hayatn delilidirler. Komular edinir, seyahatlere kar ve herkes gibi dostluklar kurar. Bunlar yaparken kendini herkesten farkl olarak kavrar. Bir Daseine gndelik hayat iinde Dasein kimdir dediimizde Onlardr cevabn alrz. nk herkes bakasdr ve kimse kendi deil (VZ/135). DAS MAN Kimdir bu herkes, bakalar ya da onlar dediimiz? Das-Mandr. Herkes Das Mandr. Bakalar Das Mandr. Onlar, tekiler dediimiz Das Man dr. Otantik olmayan Das Mandr. DasMan herkestir ama hi kimsedir de. Hem kendi Daseinimla, hem de bakalarnn birlikte-Daseinyla, ncellikle ve ounlukla evreleyen-dnyada, ilgilendiim birlikte-dnyam iinde karlarm(VZ/132). Fakat Dasein, ilgilenilen dnya iinde eriyip giderken artk kendisi olmaz. Gndeliklik iinde Dasein Das Mann etkisi altna girer. Bakalar yapp ettikleri bakmndan vardrlar. Daseinn varln etkileyen bakalar belirli birileri deil hep bakalarnn yerini alan bakalardr. Tam da bu yzden Dasein farknda olmayarak bakalarnn gze batmayan hkimiyetini kabul etmekte, aslnda Dasein kendisi de bakalarna katlmaktadr. Kim bu bakalar diye sorduumuzda Dasein kendisi dnda herkes diye cevaplamaktadr bu soruyu. Birbirine benzeyen eyalarn doldurduu konutlarnda oturan ve ayn televizyon programlarn seyredip, parkta birlikte gezinen herkes, herkes gibi olmaktadr. Dasein de herkes gibi konutunu demekten, saksda iek yetitirmekten keyif alp elenir. Herkes gibi alverilere kp, ehirlerin gizli kelerinde dolanmay sever. Hatta tm dnya, tm gizlerini herkese amakta ve herkes gidip dnyay kefedebilmektedir. Herkes de bu gizleri zapt etmek adna her eyin fotorafn eker, herkesin ve her eyin iinde olduu dnyay belgeler. Herkes belirli deildir ama herkestir. Hergnkln varlk minvalini tayin eden herkestir(VZ/134). Das Man nerede ikamet eder? Gndelik hayatn iinde savrulan, dibe doru ktn hisseden Daseinin barnacak bir yuvas, hayattan yorulduunda dnecek bir evi yoktur. Varolu imknlarnn farkna varp kendisine bir ev ina etmeyi aklna getirmez. Onun zm herkes gibidir. Das Man bir konut satn alr kendine ya da kiralar. ini sevdii eyalarla dekore eder. Bunun iin mimarlara deme yapar, dekorasyon dergilerine, gazete eklerine abone olur ya da komusuna, ahbaplarnn dediklerine kulak verir. Konutunun herkesten farkl dekore edilmi olmasn arzular. ar Pazar dolar beendii, sevdii nesneleri satn alr. Onlar herkesin grebilecei biimlerde konutunda sergiler. Sevdikleri, tandklar ziyaretine geldiinde tm zihinsel becerilerini kullanarak dedii konutunun beenilmesinden haz duyar. Beeniler hep karlkldr. Bylece herkes, hergnklk iindeki Daseini ibra etmi olur. Onaylanm olmak das Man konutuna, arabasna, envai eit eyasna daha ok balar. Das Mann varl varoluu gerei vasatla dayanr. Yaplan her eyi aleladeletiren bir vasatlktr bu. Gadamerin dedii gibi zaten bilineni, her yerde olan, kolay yenilir yutulur olan, anlamlar ina etmeye izin vermeyeni pasif zevke sunandr bu vasatlk. eyin kendisinde deil, glgesinde ikamet eden bir vasatlktr bu. Ama konutta oturann glgesine; duvarlarda, banyonun ke bucanda, ekmecelerde, dolaplarda, yerde, her yerde bir an bile rastlanmaz; bir kimsenin, bir kimliin izi yoktur, hatta bir sesin, bir elin, bir bakn izi bile yoktur, ne bir an kalnts, ne de bir yaam yapbozunu meydana getiren alkanlklar orada varln srdrr(Sottsass/114). Herkes bakasdr ve kimse kendi deildir. Her gnk Dasein kim diye sorduumuzda cevabmz Das Mandr. Herkes, Daseinin beraber-olmaklk iinde

7 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::


kendini teslim ettii hi kimsedir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

inde bulunduumuz zaman herkesi hi kimse yaparken herkes kendini farkl klmak iin bir slup, imaj peinde koar. Herkes konutunu bir slup erevesinde dekore etmeyi arzular. Yaamn yaannda das Man kendini dnyaya bir biimde alt izilmi, belirginletirilmi bir slupla sunmaya gayret eder. Biliyoruz ki kadim zamanlarda, iinde yaanlan dnyada bir slup vard. Kullanlan allm(gndelik) nesneler henz ilerindeki iiri yitirmemilerdi. Dzyazda yansyan hayat ile iirsel hayat birbirinden ayrlmamt. Bizim gndelik hayatmz ise, sluba kar duyulan nostalji, slupsuzluk ve inatla bir slup aranmas gibi zellikleriyle ne kar. slubu yoktur; eski sluplar kullanmaya ya da bu sluplarn kalntlar, ykntlar ve anlar iinde yerlemeye ynelik abalara ramen kendine bir slup yaratmakta baarsz kalr(Lefebvre/36). nk dnyay tasvir etmeyi stlenen sz, iirsellikten kopmu haliyle her eyi; metinleri, yazlanlar, yazlanlarn yannda nesneleri istila etmi, onlar dzletirmi, vasatlatrmtr. iirle ina edilen bir evin ve bu evde oturarak evi enlendiren Dasein gevezelikle, yavan szle, dipsiz bir meraka dayal bir akl gezdirmekle(maymun itahllkla) ve iine dt tuhaf belirsizlikle itigal etmeye baladnda kendine bir slup aramaya da balamtr. Modernlik sadece insann evinden kovulmas deil, bu durumun bir bakma tuhaf karlanmamasdr. Modern konutlarn doldurduu ehirler, yalnzca evsiz/yurtsuz kalm kkszlerin yaad meknlar deildir. Bizatihi kkszlk zerine kurulan yeni bir yaam biimidir. Herkes tekine yabancdr. Hi kimse konutuna bir yabancy barndrmak istemez. Kalabalk sokaklarda kimse kimseyi tanmaz. Ev dediimizin snrlarnn dnda, insanlardan ve nesnelerden olumu tuhaf bir l balar. Bildik olmayan bir baka hayat, konutun devam olarak orada durur. Her ey bize ok yakndr ama ayn zaman zarfnda ok da uzaktr. Uzaklk yaknlkta sakl kalr. Biz bunu bilmeyiz. Her trl konfora haiz konutlarnn iinde ve darlarda eyleen-elenen insanlar evlerini yitirmiler, evsizlemilerdir. Herkes yabancdr ve konut ev diye ardmza yabancdr. Ama biz bunu bilmeyiz. Hayat boyunca ideal ev ini arayan Dasein ne yapar? Gsteri kendini hem bizzat toplum olarak, hem toplumun bir paras olarak ve hem de bir birletirme arac olarak sunar. Gsteri, toplumun bir paras olarak, zellikle btn bak ve bilinleri bir araya getiren sektrdrGsteri bir imajlar toplam deil, kiiler arasnda var olan ve imajlarn dolaymndan geen bir toplumsal ilikidir ( Debord/36). Gsteri toplumunun temeli iletiime dayaldr.letiim dolanm iinde szn bo lafa dnmesi, Daseinin zaten zerinde zorlukla durduu zeminin kaymasna yol aar.Ayn dekorasyonu taklit eden, slup sahibi olma arzusu iinde kvranan her konutta olduu gibi, temelsiz bir yapda kelimelerin yan yanal ve birlikteliidir bo laf. Dekorasyon dergilerinde dekore edilmi konutlarnn nnde poz veren nllerin giysileri, kullandklar eyalar, markalar eliinde kodlanan ve herkesin kullanlan markalara, konutlarn dekore edilme biimlerine hayretle ve hasretle baktklar ve kendi konutlarnda da olmasn arzu ettikleri nesneleri kullanma sokan bir iletiim ann temel yap tadr bo laf. Tabi sahip olunan yzeysel bir merakla desteklenmesi kouluyla. Merak sebatla, kararllkla srdrlerek varoluun imknlarn ortaya kartmann bir yolu olarak deil de tam tersine, huzursuzlukla, durmakszn yeni ama gncel, aktel olan her eyi koklayarak, izini srmeyle ayrt etmeksizin her yeni ve deiik olanla tanma datklyla ykldr bu merak.(patikalar/187).Bu trden bir merak Daseinin Dnya-iinde-var-olanlarla olan ilikisindeki ihtimam-gstermelik durumunundan kendini ayrr. Artk ihtimam-gstermeklik, dnyay sadece grn bakmndan grerek onda huzur iinde bulunma imknlaryla ilgilenme haline dnr (VZ/182). Artk Dasein, ideal bir ev-dnya kurmann peinde dnyann sadece grnyle srklenip gider. Kendini bo lafa emanet eden merak, Gndeliklik iindeki Daseine capcanl, mthi bir hayat vaadeder. Ama Daseine kalan ve onun tm varln kaplayarak gndelik hayatn iine reklenmi bir belirsizliktir. Belirsiz olan neyin sahici anlalmas gerektiidir. Her ey bir yandan gerekten anlalm, kavranm gibi gzkrken, te yandan ve ayn zamanda aslnda byle olmad eklinde ya da tersine, her ey gerekten anlalmam, kavranmam gibi gzkt halde aslnda byle olduu eklinde bir iki-anlamllk kazanr. Bu tarz bir iki-anlamllk, otantik olanla olmayan birbirinden ayrma konusunda das Man dnyasnda herhangi bir ltn bulunmayndan ileri gelir. Herkesin her eyi syleyebilmesi, her eye dair bir fikri olmas ve tm eylerin elini uzatsa deebilecei bir uzaklkta olduunu sanmas karsnda ortaya kan belirsizliin dnyay sarmas, gndelik yaam bulanklatrmas karsnda Dasein tm imknlarn Gndeliklik iinde bomu olur. Burada ima edilen; bo zaman denen eyin ounlukla merak, gevezelik ve belirsizlikle doldurulmu olduudur. Bu hale alma zamann da eklerseniz Daseine kendi varlnn imknlarn aa kartabilmesi iin zaman kalmamaktadr. Dasein ncelikle herkestir ve ounlukla da yle kalr (VZ/136). ANGST Hayat gailesi iinde olmak ne demektir?

8 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Dasein dnya iinde bir eylerle urar, belli amalarn peinde koar. Kendisini ve ailesini yaatmak iin alr abalar, didinir. Hayat gailesi ilk olarak kendini bir eitlilik, danklk iinde gsterir. Heideggerin deyimiyle; dnya-iine doru olmay ihmal etmeyiz. -g-dertler-istekler-amalar-kurallar gndeliklik iinde birbirine balanm hatta nem srasna gre listeleniyor olabilir. Herkesin kafasndaki listeler gerekletirilmeyi bekliyor olabilir. Hayatn gailesi herkesi sarp sarmalyor olabilir. te bu hayat gailesi iinde bo laf, merak ve belirsizlik Daseinin gndeliklik iindeki varoluunu karakterize eder. Bu karakterlerin varolusal olarak ortaya kmalar sonucunda adna Daseinin dknl ya da otantik olmama hali ortaya kar. te yandan gndelik hayat iinde Dasein hep bir ruh hali iindedir. Keyifsizlik iinde olduunda, uradaln, dmln varl kendisini bir yk olarak belli eder. te yandan olumlu bir ruh haline girdiinde varln hissedilen yk srtndan kalkm gibi olur. Fakat bu halet-i ruhiye imkn, yk kaldrc olduu halde aslnda bir bakma Daseinin yk olma niteliini aklar bize. Halet-i ruhiye halin niceliini bariz klar. te bu halin nicelii iinde keyif, varl kendi uradalna tar(VZ/142). Daseinin halet-i ruhiyesi onun varolusal yapsn belirleyen onu o yapan imkndr. mknlarnn farknda olmak bilmek demek deildir ama tam da en hergnklk kaytszl iinde debelenirken Daseinin varl plak bir ylelik ve olmaklk halinde kabuunu krp meydana kabilir (VZ/142). Dasein iin tam anlamyla Varlkn iinde ikamet edebilecei bir evi ina etmesi imkn dhilinde deilse de o bir ev ina etme abasyla Varlkta ikamet eder. nk Varlkta ikamet etmek srekli olarak kendi varolmamzda olup bitmektedir. inde oturduumuz evimiz/yuvamz olarak deil de iinde barndmz bir konut olarak alglasak da gndelik hayat ne denli paralanm, rselenmi grnrse grnsn, Varlk hala glgede de olsa, Yeryznn, Gkyznn, Kutsal olanlarn ve lmllerin drtllnn birliinde tutar. Hatta bizim eylerle ya da kendimizle uramadmz zaman, hem de tam o zaman, bu btnylebizi kaplar; rnein asl i skntsnda(MN/33). Ama televizyon seyrederken ya da yemek piirirken ya da doldurmay bir trl beceremediimiz bir zaman diliminde iimizin skldn hissettiimizde asl i sknts hala bizden hayli uzaktr. Varlkn uurumlarnda sessiz bir sis gibi oradan oraya yaylan derin i sknts btn eyleri, btn insanlar ve bunlarla birlikte bir insann kendisini de garip bir kaytszlk iine srkler. Bu i sknts Varlk btnnde aa karr (MN/33). Varlkn bylesine bir aa knn bir baka imkn da birlikte yaanlan, sevilen bir Daseinin varlndan duyulan sevintir. Heidegger buna Die Angst der. Daseinin gndelik yaam iinde herkes gibi yaayp giderken kendi sahip olduu imknlarn farkna varmasn ve bylece yeni bir varolu halini ortaya karan ruh durumu korkudur. Korku Daseinin kendi gizemliliinde kendisini tanmasn salayan varolu imknlarndan biridir. Dasein a kalmaktan, lmekten, gelecekten, Tanrdan, dmanlarndan, bilinmeyenden, tekilerden ve daha birok eyden korkmaktadr. Ama korkuyu ne yaratr? Burada sormamz gereken soru udur: Korku ne hakknda korkmaktadr? Korku, varolann(yani Daseinn) kendisi hakknda korkmaktadr. Kendi varl iinde kendisini mesele eden varolanlar korkabilir sadece. Korkmak bahse konu varolan tehlikeye dml, bizahiti kendisine temlik edilmilii iinde amlarDasein ncelikle ve ounlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadr.Bunun tehlikeye dmesi, beraberinde var olmann tehlikeye dmesi demektir.Korku Daseini ncelikle olumsuzlayan bir surette amlar.artr ve kafa karmasna neden olurnihayetinde korku yatnca Dasein, kafasn yeniden toparlamak zorunda kalr (VZ/149). Korku dnya-iinde varolandr. Korkunun ecele faydas olabilir mi? Angst ile korku farkldr. Her eyden nce Angst korkuya nceldir. Korkmak, bir eyden ve bir ey adna ile snrl olduundan korkan korktuu ey tarafndan hapsedilir. Angst byle bir aknla izin vermez. Daha ok kendine zg bir sessizlii birlikte getirir. te evini ina etmeye karar veren Daseinin evinini temellerinin ykselecei zemin budur. Heidegger; gnlk yaamda gerekten kendini kurabilme, ben(Ich) diyebilme ans gitgide elinden alnan ve yalnzca kalabalktaki biri(Man) olmasna izin verilen insann bir d sergilediini, ievuruk, yarar salayc eyler(Zuhandene) bata gelmek zere, u ya da bu var-olana(Seiend), ya da hakiki(otantik) olmaktan uzak bir biimde kendi egosuna tutunmaya altn ve bu ka nedeniyle de, neyin ne olduu hakkndaki kararllk sergileyen, sahih, hakiki(otantik) bir karlama yakalama ansn byk lde yitirdiini yazyordu. Bu durumda ve ender zamanlarda ve ok ksa srelerde belirli temel ruh durumlarnn kkte salnmlarn insan Hilik(Das Nicht) ile yzyze brakmak suretiyle, eylerin tm dnyasn, var-olanlarn tmn yani Varlk(Das Sein) sorusunu yeniden dnme olana saladna dikkatleri ekiyordu. (Nalbantolu 2004/289) Heidegger bize Angstn, insan Daseinin temel ruhhali olduuna iaret ediyordur. Her ey yolunda gidiyordur. Dnya ire arzularmz tatmin olmakta olup, keyfimiz yerindedir.

9 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Yine de sokakta yrrken, bazen evde otururken bir huzursuzluk iten ie, derinden derine gelir bizi yoklar. o hep uradadr-ama yine de hibir yerdedir. O kadar yaknmzdadr ki, iimizi skar ve nefesimizi daraltr- ama yine de hibir yerdedir (VZ/197). u sebeptendir, bu ey yzndendir diyemediimiz, net olarak tanmlayabileceimiz bir ey deildir aslnda.Dile getiremediimiz,tanmlamay beceremediimiz nedeni falan olmayan ama tm varlmz kapladn duyumsadmz bir zamann iine dmekliimizdir bu. Bu bize ait bir nedenden dolay deildir. Belirsizlik, tanmlanamay vs. Angstn znde olan bir eydir, birdenbire ortaya kvermesindedir.Bu nedensiz Angst bir an iin bile olsa, Hilik iine itilmemizin ve orada sallantda, asl kalmamzn yolunu aar. Sonuta Angstn aa kard nedir? Hakiki, katksz, btn plaklyla Hilik kukusuz (Nalbantolu/289). Yaadmz bu isel deneyim-zgnolay(Das Ereignis) bulunuunun bir hali olarak her eyden nce dnyay dnya olarak amlamaktadr. Yani Angst dnyann bizatihi kendisi, dnyaiinde varolmann kendisidir. Angst Daseini lmle kar karya getirir. Korkunun tersine Angstn dnyada olan bir nesnesi veya sebebi yoktur. Angst Daseinin tm dengesini yitirmesine sebep olur. Dasein geriye ekilir. Dasein bu haldeyken dnyaya gsterdii ilgi sona erer, dnya ire eyler ilikiselliklerinden kopup, anlamszlarlar. Neden? nk bu geri ekilme durumunda Dasein kendi varoluunun temelinde yatan Hilik ile karlar. Bu yzleme sonucunda kimileri dnyevi faaliyetlere yaslanarak kurtulmay dener. Ama bu tepki aldnda; Daseinin kendini dnyadaki u ya da bu iliki, ey, ilgi ya da kar nesnesi araclyla anlamay brakmas ve kendine en has olma potansiyelini(lm) stlenmesi En has imknn stlenilmesi tm dier imknlar iinde gerekten benim olanlarn olmayanlardan ayrt edilmesini salar. Angst dnyay gndeliklikten boaltt iindir ki, Daseini zgrl iin serbest klar(Levinas/22). Angst, insann snrll gibi geiciliini de ortaya karr. Yani lm ynndeki varln ortaya karr. Burada kast edilen; biyolojik bir lm deildir. lm artk tm yaamn iine yaylm yaamn kendisinde var-olan bir imknllktr. Burada lm gelecekle ilgilidir. lm ngrs hayat yeniden yaplandrabilecek imknlarn zeminidir. Dasein lmle yz yze geldiinde gndeliklie kaar, kendini dnya ilerine vurur. Kamazsa onu bir zlme, grme an beklemektedir. Bir an iinde Dasein, kendi imknlarnn olduunu, olma potansiyelinin ne olduunu grmtr. Heidegger gibi Levinasda kararllk anndaki bu grmeyi en st aydnlk diye niteler(Levinas/25). Grme annda kendi varoluunu anlayan Dasein, kendini, kendi imknlarna yneltir. Kendini anlama abas Daseinin kendisini yorumlamas halidir. Yorumlama anlama ve bilmeye dayanr. Dasein nsel olarak anlayan ve yorumlayandr. Anlama Daseinn temel ruh durumu olarak Varln atlmldr. Anlama Daseinin varoluundaki farkl imknlar kavramas, kendisini var etmek iin bu olanaa sahip Varla doru ynlendirmesidir. mknlara ynelme gelecekseldir. Gelecee atlm olan Dasein her durumda kendi imknlarn ve varoluunu kavramaya alan kararll ile otantik olabilir. POIESIS ** Dnya vardr diyemeyiz. Dnya iinde ey vardr da diyemeyiz. nsan vardr da diyemeyiz. Ama dnya iinde eylerle birlikte olan Daseinin varoluunda dnya vardr diyebiliriz. ey dnyay eyler dnya dnyalanr. Dnya dnyalandnda zn srdrr. eyi dnyalayan dnyann eylemesinde zn srdrmesine braktmzda, eyi ey olarak dnrz. Bu ekilde dnerek, ey tarafndan ey olarak arlrz. nsann dnyay aklama isteine dnm dnce, dnyalamann sade birliinin sadeliine ulaamaz. Dnya, yer ve gk ile kutsal olanlarn yaknlklarnda dnya olur. Bunlar btn uzaklklar iinde birliktedirler; nk her biri teki yle birlikte dnyalanr. Dnya dnyalar onlar (Aruoba/232). Yeryz hizmet eder, tar, bir arada tutar. Aalarda aan iekleri, meyvelere dntrr. Sular, kayalklar onda yaylr yaylmnda bitkiler ykselir, hayvanlar dolar. Yeryz hepsini besleyendir. Sular ve kayalar, olgunlaan meyveleri, bitkileri ve hayvanlar gzetendir. Yeryz dediimizde onunla birlikte dier n de dnrz. Ama drdn birliinin sadeliini dnmeyiz. Gkyz gnein yoludur. Ayn hilalden dolunaya dn, yldzlarn prlts, yllarn ve mevsimlerin deiimidir. Gnn ve kararmas, gecenin karanl ve aydnlanmasdr. Havann yumuakl ya da sertlii, bulutlarn g, mavinin derinliidir. Gkyz dediimizde, onunla birlikte dier n de dnrz. Ama drdn birliinin sadeliini dnmeyiz. Kutsal olanlar kutsaln n tayanlardr. Kutsaln kutsallnda ortaya kan k, grnr ya da grnmez rtnmlne geri ekilir. Kutsal olanlar dediimizde onunla birlikte dier n de dnrz. Ama drdn birliinin sadeliini dnmeyiz. lmller insanlardr. lmller diye arlr nk onlar lebilirler. lmek lm lm olarak bilerek lebilmektir. Yeryznde gkyznn altnda ve kutsal olann nda kald

10 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

mddete yalnzca insan lr. Hayvan sonlanr. lml olduunu fark eden sadece insandr. Eer fark edebilirse, lm sadece insann nnde ya da arkasnda durur. Biz lmller dediimizde, onunla birlikte dier n de dnrz. Ama drdn birliinin sadeliini dnmeyiz. Drdn birliinin sadeliinde ikamet edeni biz drtl olarak arrz. lmller bu drtl iinde durur ama koruyarak, ihtimam gstererek ikamet ederler. Drdn her biri kendi tarznda durur. Her biri tekinin zn yanstr. Drdn birliinin sadelii iinde kendi tarzlarnda yanstr. Yanstma drdn her birini aydnlatarak aralarnda bir yanstma-oyun balatr. Olagelen yanstma, drdn her birini kendi iinde aa karr, varoluunu almaya brakr. zlerini zgrletirir, olagelilerini birbirine balar. Bu olagelen bir arada olu, drtlnn ayna oyunudur. Drtlnn okluundan drtlnn birliinin sadeliine varlr. Biz olagelmekte olana dnya deriz. lmller yeryzn koruduklarnda ikamet etmi olurlar. Koruma sadece bir eyleri tehlikeden korumak deildir. Korumak; gerekte bir eyleri kendi varoluunda serbest brakmaktr. Yeryzn korumak onu buyruuna altna alp efendisi olmak deildir. Bu onun ykma doru adm adm ilerlemesidir. Sadece sadeliin sahiciliinde ve eylere buyurmadan dnlerek ikamet edildiinde bir iir kurabiliriz. iirle ev ina edebiliriz. Varlmza yer aan yeryzdr. Yeryz evi aar. Byle aan yeryz drdn sade birliinde ikamet eder. Biz; gkyzn gkyz olarak kabul ettiimizde ikamet ederiz. Gnei ve ay kendi yolculuklarnda, yldzlar ltlarnda, mevsimleri kendi geilerinde, gn ve geceyi kendi glge oyunlarnda braktmzda ikamet ederiz. Biz, kutsal olann kutsallnn tezahrnde kutsaln n bekleyerek ikamet ederiz. Ne kendimizi bir Tanr yaparz ne de putlara taparz. Yeryzn korumakla, gkyzn olduunca kabul etmekle, kutsaln n beklemekle, lm kabullenmekle drtlnn sadeliinde ikamet ederiz. Korumak ve ihtimam gstermek yeryznde ve gkyznde kutsaln altnda ve lml olanlar arasnda ikamet etmek, korumak ve gzetmek olarak yeterli deildir. kamet etmek daima eylerle birlikte ortaya kar. Korumak olarak ikamet etme, drtlnn birliini lmllerin ikamet ettii yerde saklar; eylerin iinde. kamet etmek, drtlnn birliini eylerin iine getirerek korur ama eylerin kendileri kendi varolularna brakldklarnda drtlnn korumasnda ikamet ederler. kamet etme, eyleri drtlnn korumasnda tutarak ina ettiklerinde ortaya kar. eylerin kendi zlerinde ararak ina ettiimiz, yeryz, gkyz, kutsal olanlar ve lmlleri kendinde bir araya toplar. Biz ona ev deriz. Ev bir eydir. Her eyden nce lmller olarak sadece insanlar, dnya olarak dnyaya ikamet ederek katlr. Sadece dnyayla birlemi olan, gnn birinde ey olur. Bir ey olarak evde drtlnn birlii sadece sadeliin sahiciliinde ikamet eder. eyler bulunduklar yerden insanlarn armalar ya da yapmalaryla yakna gelmez. Onlar biz yakna arrz ama dikkatlilikle. Onlarla biz eyleriz ama ihtimamla. Dnmek sahici eylemektir, eylemek ise, varln zne dokunmak, ona iinde kendisini ve zn dile getirecei evi ina etmektir. Dnya-iinde olan Dasein Dnya-iinde karlat eylerle kurduu ilikinin yaratt imknlar kullanarak yapar bunu. nk Dasein dnya iinde bir varlk olarak kendi ina ettii evin hem oturan hem bir parasdr. Var-olmakla ayn manay paylaan ev-kurmak; zgrlne brak, zgrl iinde huzuru kuru, koruyu, doasna-oluuna, akna-brak ile yani bir dinginlik, bir sknet, bir hrriyet iinde oluan yaratm ile eleir na etmek kendinde ikamet etmektir. Drdn birliinin eylerde aa kmas ina etmedir. Ev ina edilir, drtly iine alr saklar. ine aldklarn geri brakr saar. Bu evin armaandr. Ta tatr ama kendi bana duvar olamaz. Talarn birou bir araya gelip duvar olalm, ev yapalm demez. Onlar Dasein arr. Ev yapmak iin duvarn iine yerletirmek iin onlar yakna arr. Ta taa uzak durur. Birbiriyle konuamazlar. Uzaklk, mesafeyle deil iletiimsizlikle ortaya kar. Dasein onlar arr. Ard ardna, yan yana ya da st ste koyar, birbirine kavuturur. Birbiriyle konuturur. Talar yan yana durur ve birbirine dokunur olur. Daseindir onlar yaknlatran, buluturan, kavuturan. Ta duvar iin seilmitir. Daseindir onu seen. Bylelikle ta talktan karm duvar haline getirmitir. Ta artk herhangi bir ey olarak ta deildir. O temelde ya da duvarda duran bir tatr ve Dasein tarafndan anlaml klnmtr. Daseinin evinin bir parasdr. Dasein ilgisini taa yneltmi, onu arm ve o da Daseinle bir ev kurmak, ayn zamanda o evin bir paras olmak iin arya icabet etmitir. Birinci ta temelin drt kesinden doudakine. Tm varln armaan yeryznde. Topraa su, aaca meyve, tarlaya ekin, insana ocuk. Yeryznn eitliliinden topran bereketine. kinci ta temelin drt kesinden batdakine. Ulu bir aacn glgesinin dt yere. Dallar gkyzne ulaan ama kkleri yeryznde. Gkyznde gne ve ay durur yldzlar ve gezegenler durur ta temelde durur ama tala birlikte tm evren durur. nc ta nc keye. Kutsal olanlar kutsaln nda, insanlar ise karanlkta. Kutsal olanlar kutsal olanda, insan ise insanda. Dururlar her biri kendi yerinde ama birlikte kendi

11 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

evinde. Drdnc ta drdnc keye. Sreli bir hayat verilmitir lmllere, kendi lmnden kaamaz hi kimse. nk lm durur hayatn hiliinde. Doum-yaam-lm-doumyaam-lm srer gider her biri kendi biiminde. Dasein ard drt ta, evin drt kesine koyar. Drt keden kan drt duvar yapar. Drt duvarn stne aty koyar. at ile temel arasna bir merdiven balar. Dasein ta temel olmas iin arr. Duvarlar aty tamas iin, aty evi kurmak iin. Merdiveni hepsini birbirine birletirmesi iin. Ta drtlde durakalr. Buna drdn birlii denir. Ev kutsaln nda ina edilir. Sahici iir, yeryzn ve gkyzn ler, varln evinin snrlarn sezer. Kendini lebildii srece varlk evde anlam bulur. insan olarak insan her zaman kendisini kutsal olan bir eyle ya da kutsaln nda snar. Kutsallk, gkyznn altnda, topran stnde ikamet ettii srece, insann lsdr. (PLT/221) Varlk, kutsal olan ile lml olan arasnda bir yerlerde ikamet eder. Ama zaten yeryznde olmak, gn altnda olmak demektir. Her ikisi birden ve kutsaln altnda duran, nurlanm olann tekilere ait olmas demektir. Gkyz ve yeryz, kutsal olanlar ve lmller drdn birliinde durur, hepsi birbirine balanrlar. Sadece sadeliin sahiciliinde ikamet ederler. Bir ev kurma-ina etme dncesi neeli olma hali verir. Neeli iirlenendir. Neeli needen iire uyarlanandr. Bylelikle de neelendirilen ve bylelikle de neelendirendir (YVH/20). na edilecek bir ev olduu dncesi, gkyznn kprdanan aydnln aar, bulut ak duran aydnlktan baktrr kendine Bulut iir kurar. Needir bu. Neenin kaynaktaki z, kaynaa yaknlk iinde ikamet etmektir. Yaknla yaknn srrn ifa etmekle gelir. Kendisine bakana baktndan, iirledii bouna ina edilmi ve uydurulmu deildir. iir kurma bir bulmadr. iir eyleri bulur yakna arr kamet edilecek olan aa karr kurar. Bulut en olana alr. Onun iirledii neeli ak olandr. Neeli zn amakta olan ende bulur. air alr iir varln evini ina eder, evi enlendirir. enlendirme o evde ikamet etmedir. iir ile kurulan evde ikamet etme iir gibi hayat srme dncesinin iinde oturur. Evi yapan iir hakikati ortaya karr. iirin ortaya kard hakikatle insan yaamn lmek, iirsel olarak ikamet etmenin zdr. Yaplann iirle yaplmas Poiesistir. Poiesis; ortaya karma, ifa etme, kef, varln kendini amas, st rtl olann rtsnn kaldrlmas abasdr. Sadece bir sanatnn, zanaatnn, bir airin yaptklarna, rettiklerine deil drdn birliinin sadeliinde ikamet eden eylerin de varolularnda ortaya kardklardr. Bu hakikatin ortaya kmasdr. na etmenin, yapmann, retmenin sanatn z iirdir. iir tam da bu sayede kendine bir ev ina eder, kendisini ifa eder. Dnr Varl syler. air kutsal olan adlandrr airin iirde grdn, dnr de dil de grr(MN/55). znde esin(poesie) olan tm varolanlar, ikamet edilende kendilerini aa karr. nk esin(poesie) en geni anlam ile yani eylerin dil ve szcklerle isel ilikisi olarak dnlrse, var-olanlarn kendilerini ilk kez neyseler yle gsterdikleri ak bir yer yaratr. Dil ki, znde iirdir, var olanlar adlandrdnda onlar hemen sze ve Varla kavuturur; eyleri Varlklarndan ararak, Varlklar adna grevlendirir. (Patikalar/145) Bir evin inas mutlaka sanat olmay gerektirmez ama her ina faaliyetinde bir para esin, yarat, sanat vardr. Varlkn sahip olduu imknlardan henz ortaya kmam olan karmak, rtl olann rtsn kaldrmak, eyleri kendi zleri iinde yaknlatrmak iirle oluyorsa, iirletirilerek yaratlan eyin iinde dil- iir-varlk-dnce-siyaset-hayat srolagelmekte olan her ey mevcuttur. Onu aa karmak, grnr klmak Daseine aittir. Dasein hakikati aa karandr. Hakikatin var olabilmesi ancak ve sadece Daseinin var olabilmesiyle mmkndr. Kendi hakikatleri iinde eyleri birbirine balayan ve kendi varoluunun gizini zecek olan Daseindir. (**) Heideggerin Poetry, Language&Thought adl kitabndaki Building, Dwelling; Thinking makalesinin esnek bir evirisi kullanlmtr. ALETHEIA Sokrates ncesi filozoflar doruluun zn, aletheia ve logos da grmlerdir. Platon ve ardllar doruluu varln aklndan alp, iki ayr eyin uygunluunda aramlardr. Doru ey, gerek olandr der bize metafizik. eyin doruluu onun olmas gerektii gibi olmas ya da grnmesi dir. Yani eyin her ne ise o olarak, kendisi olarak gereklemesi demektir. Metafizik gelenek iin, her ne ise o olan ey dorudur ve gerektir. Varlktan alnan doruluk, kendini yargda, hkm vermeyle i ie dncede bulmutur. Bu anlamyla doruluk, doru nermelerin bir karakteri olarak deil, fakat varln Varlk olarak akla kmasyla olanakl olur. Aklk olarak doru, Daseine aittir. Onda temellenir, onda aa kar. Biz onu aletheia olarak adlandrrz. Doruluun temeli zgrlktr. zgrlk insana ait olarak deil, onun varoluunda hakikat olarak ortaya kar. Varlklar her durumda olmas gerektii biiminde varlk yapar.

12 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Dasein kendi varolu anlarnda doan gnein geceyi kovalamas gibi Varl aydnlatr ve Varln aa kmasn salar. Bu varolan kefedilmi olan olur. Biz buna hakiki olan deriz. Ama hakikilik kefedici olan Daseininden gelir. Hakiki olmak(hakikat) kefedici varlk olmak demektir.varolan kendi mahfuzluu iinden ekip karmak ve onu kendi kendi mahfuz olmayl (kefedilmilii, amlanml) iinde grnr klan, aa karan, kendi kefedilmiliinin nasll iindeki varolandr(VZ/231). Biz onu Dasein diye arrz. Yunancada aktaki her eye, zgr olann sregiden zgrleimine a-letheia yani al denir. Bu szck gizlenii tmyle ortadan kaldrmaz. yle ki, al her zaman kapall, gizlilii gereksinir. O gizlilie aittir ve kendisini saklar. Gizleyerek sunduu ve sunarak gizledii ey tarihi olanakl klandr. Mutlak bir sunma ya da mutlak bir gizlenme Varln tarihini olanakszlatraca iin olanakszdr; bu, Varln kendi yaratc koullarn da rettii aklk alan, kendini gsterebilecei oyun alann ortadan kaldrmas demektir. Her ey, Varln grnebilecei aklk alannn yerletirilmesi ile olanakldr. Bu oyun-alan ise bize kendini gizleyerek sunan ey temelinde belirlenir. Yani tarihin z, bize kendini, Varln yazgdzenini (Geschick) temelinde geri ekerek sunan ey temelinde belirlenir. Her ikisi de, sunma ve geri ekilme tektir ve ayn eydir. Geri ekilme, ortadan kalkmas deil, Varln kendisini buradalatrarak ortaya koymasdr. Atmz sandmz her kap, Varln evine alabilecek baka birok kapy gizlemekten baka bir ey deildir. Her ama, her kendini gsterme bir gizlenmedir de. Varlk kendisini grnen eyin ltsnda gizler. Varln kendini gizlemesi, ancak onun kendini bize amasyla, Varln ldamasyla mmkndr. Eer Varlk ldamazsa, orada bir yetki alan kurulamaz. Yetki alannn kurulmas ile sylenen ey Varln ldad yere yerletirilen oyun alanyla ayn eydir. Her oyun alan bir yetki alandr. Yaam olanakl klan da, oynarken kullandmz, Varln kullanmamza izin verdii yetkinin ta kendisidir (Patikalar/92-96). Varln her kendini a bir gizlenme ve bir varolan olarak kendini bir armaan olarak sunmasdr. Varolan kendini Varln evi olan dilde aar. Da-seinin zn kuran, onu dier varolanlardan ayran dil-dnyada, yani yeryz, gkyz, kutsal olanlar ve lml olanlar bir araya getiren sylem-syleide yerlemedir. nsann ancak Varln hakikatini kendi evinde, dnce ve szcklerle kurulan evde gsterebilmesi ile varolanlarn hakikatine ulalabilir. Evin bize bir i dnya balarken ayn zamanda bir i sknts da verdiini, bir i dnyas olmann bedelinin bir i sknts olduunu fark ettiimiz zaman m ev bizim iin ev olur?..mr boyu bize elik eden mutluluk imgelerimiz olduu kadar, kurtulmak iin aba harcayacamz korkularmzn, datmak iin her yolu denediimiz i skntmzn da kayna deilse bile ilk sahnesi buras. Evden sz edeceksek mutlaka buraya, bu mutluluk meknnn arka bahesine, birok dn olduu gibi birok iirin, yknn, romann da imgelerini toplad bu arka baheye uramamz art (Grbilek/140).Hayli uzak yoldan geldiimizde, n kapy kapal bulduumuz durumlarda, bir de evin arka kapsn yoklamakla, hayli uzun zamandr bize kaplarn kapatm olan eve girebilmenin bir yolu bulunmu olur. Ev bize hem dank imgeler, hem de bir imgeler btn sunar. mgeler bir tr ekim gcyle evin boluunda younlar, iir olur. mgeler evin deiik kelerinde toplar, dnce onlar birbirine balar, yk olur. Ocakta ate yanyordur, glgeler ile suskunluklar arasnda ince balar kurulur. Hzn olur. Ktphanede cildi ypranm bir kitap d gren bir ocuun dnde grd pastadan evi anlatyordur. Mutluluk olur. Yal bir bellek, gemi bir dnyada almakta, pimanlklarn dn kurmaktadr. Yalnzlk olur. iirde dler, dnceler, anlar, nesneler, bellekler birbirine dokunmu, birlikte dokunmutur. air d grr, dn imgenin kalplarna dker, iiri ina eder. D airi, air iiri, iir okuyucusunu, insan ve dnyasnn birbirine dokunduu bir snr durumuna tar. Tek bir kelimenin armnda giderek byyen ykler gizlenir ya da byk sessizlik dalgalar evin iinde titreir. Hzn olur, mutluluk olur, yalnzlk olur. Bir zaman sonra air de susar, kendi imgeleriyle konumaya balayan evdir. KAPI Duvar suskundur, kap ise konuur. Kap, insanlarn mekn ve onun dnda kalan her ey arasnda iliki kurduundan ierisi ve dars arasndaki ayrm ortaya karr. Kendisiyle zgrlk arasna koyduu snr yine kendisi ortadan kaldrr.(Simmel/3) Kap konuur nk o bir oyunun ba aktrdr. Sahnesi geldiinde ortaya kp bir eyin bittiini ama arkasndan bir bakasnn baladn haber verir bize. Yaamla lm arasnda srekli alr kapanr kap. Bir taraf douma, yaama alrken teki taraf lmn ardndan kapanr. Kap kapanmasn alma olanana dayanarak sergiler. Hayat varsa lm de vardr. Bir kap al bir kap kapanr, hayat lmle anlam kazanr. Kap kapatarak gizlediini, aldnda gsterir. Bu yanyla artk varoluun gizemini iinde tar. Heideggere gre,kap eyleri snrlayarak kendi zlerine geri verir. Kaplar zaten snrlandrlm olann i ve z uzamna almakta ve bylece bize ieri giri gvencesi

13 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

vermektedir. Uzak bir ormann karmak patika yollarnda dolanan bir yolcu, arad evi bulduunda karsna bir kap kar. Yolu bitiren kapnn hemen alvereceini sanmak saflktr. Sihirli szc sylemek gerekir. Ki amzn en sihirli szckleri bilim, teknoloji ve bilgi adr- sylesek bile o kap almaz. (Patikalar/89) Tek yapabileceimiz kendimizi olagelenin gvensizliine brakmak ve kapnn almasn bekleyerek sihirli szn ne olduunu dnmeyi srdrmemizdir. nsann evi teki dediine yabancdr. Her evin kaps dnyaya; hem ieriye hem darya baka trl alr. ama ayn zamanda dnyann olanaklarnn imdi-buradaldr. nk her ev yalnzca baka bir ev deildir, baka bir evden baka evlerden baka olan evdir. Bylece evler dnyay kendi duvarlarnn iine aldklar lde darda brakabilirler. Bu alma ve ayn zamanda darda-brakma kapnn iidir, nk kap her iki ilevini de mutlaklatrmaktan kaar Kap bize varl aar. Kapdan gide gele anlarz ki, varlk bir geittir. Kapnn yeri bize bu geidi anlatmak ister. Yalnzca geirgenlii nedeniyle, yani bir geit olmas nedeniyle, varlk, bakasnn(yani kendimizin) yeri haline gelir. (Szer/126). ODA Evin iinde bir oda, odann iinde bir imgeimge de bir oda. inde gemie dair armlar barndran. Biz odada otururuz, iir imgede konaklar ve evleri, odalar imgeleyen iir sayesinde biz iimizde oturmay reniriz. Bu oyun o denli dourgandr ki odaya ilikin imgelerin tad armlar farkl oyunlarn da yaratcs olur. Bir odadan tekine geerken bir hzn huzmesi sarar insan. Terk edilen odada braklan anlar, nesneler, armlar bir yk olup biner insann srtna. Ama oda, insann mezardr da. Ayn odada uzun sre oturduunda, odadaki nesneleri ve onlarla birlikte kendini de nesneletirir insan. Evin kalabalklndan, dnyann saldrganlndan kap snlabilinecek, neredeyse hi kalmam bir zel hayatn son savunma mevzii olarak kalan kk bir oda, Ama snana dnyadan byk. Odalarda farkl iklimler hkm srmeli. Bir oda yaz odas bir oda k odas. Bir oda imgelerin dnyas, tekisi darya kapal, penceresiz kelebein kozas. En gzeli bahar odas. Tam bir neeli oyun alan. inde yaadmz odalar farkl benlerimiz arasndan seim yapsn. klimler deisin, sakladmz ne varsa ortaya ksn. Gizli kalm bir yanmz grnr klp yeni bir oda asn. PENCERE Pencere nnde, ev ile dars arasnda yaar insan.(Simmel/3) Bir yanyla evdedir, teki yanyla darda. Pencerede bir lamba bekler. Bir tek yla bile insancadr ev. Bir insan gibi grr, geceye alm bir gzdr ev.(Bachelard/75) Darya karanlklara baktmzda, ierde kendimizi gvende hissederiz. Dardaki karanln bizi yutmasna engel olur pencere. Bamz dnp bilinmeyenin iine decek olduumuzda, dmemizi engeller. Ama ya tersi bir durum varsa. Evde olann hayatnn u ya da bu annda mutlaka soraca sorudur bu. Ya k darda, karanlk olan evse? Ya gzetleyen, geceleyen, gren darda (sokakta ya da bozkrda) gzetlenen evdeyse? ( Grbilek/139).D dnya eve, ona doru alm olan pencereden szar. Bize bakar. Ev havasn tkettiinde, nefes alamaz olduunda imdada pencere yetiir. Kendini dnyaya aar, farkl dnme biimlerini evin iine alr, havasn temizler. Pencere zamana alr. Zamann ak evin iinde hissedilmez. Pencereden grdklerimiz, dars, zaman belli eder. Herkes kendi penceresini aar, Bylece dnyann btn pencereleri kendilerini aar ve peteklerinin binlerce gznde, zaman sktrlm olarak tutar.(Bachelard/43). Bizler de gemiin an, olay yntsndan istediimizi seer alrz. Buna tarih deriz. Tarihe herkes kendi penceresinden bakar. MERDVEN Merdiven dnyalar arasnda kurulur. Bodrumun merdiveni inilmek iindir, at katnn ki klmak iin. Bodrumun merdiveni, evi karanlk ve sknt dolu bir mekna balarken, atnn merdiveni dingin, zlenen bir yalnzla karr.(Bachelard/64) Orta katn merdivenini hem ineriz hem karz. Apartmanda oturanlar iin durum karktr. Apartman merdivenleri anonim bir yapnn surat anmsanmayan kiiliksiz memurlar gibidir. Bize hizmet eder ama bizim iin mahremiyetleri yoktur, onunla ilgili d kurmayz. Hzl hareket eden dar bir mekn olarak asansr ba dmandr merdivenin. Hz hayatn, teknoloji doann, devasa kentler dnyann dmandr. Asansrde bedenler yakn ama zihinler uzaktr. mge Her zaman betimleyici deildir. Bazen de esinleyici olur. Merdiven bizi gkyzne tar. Bulutlarn arasndan kutsaln gnlmze vurur. Merdiven, kutsal olanla lml olan yeryznn ve gkyznn arasnda birletirir. Biz buna drtlnn birlii deriz. Drt katl bir dnyann arasndaki merdivenlerde olagelir her ey. Ama sahanlkta dama deil de, merdivenin korkuluunda kaymaca oynayan bir ocuktur zaman.

14 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

GET/GE/KORDOR ki arada bir derede kaldmzda olduu gibi aradalk; arada kalmak varolusal bir durumdur. Mutlak olarak snrn bir tarafnda olmamak olarak da okunabilir. Koridor bir ara mekndr. Bir odadan bir odaya, bir ruh halinden bir dierine geitir. Hem skntya, karabasana gidilebilir, hem de aydnlk bir odada pembeli, krmzl am bir sardunyann yanna. Koridora alan her kap, evin kendisini bize amas, gizinin kk bir parasn vermesidir. Ev kendini oda oda geilere, geitlere atka btnleir. Ama aldka da kendini gizler. nk gei sadece odadan odaya deil, evden eve de olur. Her bir paras ayr, birbirine dolanan koridorlar, geitlerle bal ev iinde evler, tek bir odaya samayacak birden ok yk kurar. Aradalk, modern yaamla ortaya kan kamusal zel alan ayrmn da imledii gibi, bu ayrmla yaamn; i zaman-bo zaman, alma zaman-oyun zaman ya da ev yaam-ev d yaam gibi blnmlklerini, aralarndaki geileri anlatr, balantlar kurar. Adornonun dedii gibi yazar bir ev kurar metninde. Ktlar, kitaplar, kalemleri ve evraklar bir odadan tekine tayp dururken, yol at kargaann aynsn dncelerinde de yaratr. Kh memnun, kh huzursuz, iine gmld eyalardr bu dnceler. Onlar efkatle okar, kullanr, eskitir, kartrr, yerlerini deitirir, tahrip eder. Artk bir yurdu kalmam kii iin yaanacak bir yer olur yaz(Adorno/89) Dnceden dnceye geiler yapar, koridor dediinde eleir. Bazen dar odalarda skm dnceyi aabilen bir gizli geidi kefediverir. Bir imek akar, Varlk ldar. OCAK Ocan iinde trdayarak yanan ate evi str. Dars souktur. Byle dnnce ev daha scak, daha sevilesidir. Huzur, ocan nnde oturanlarn arasnda kvrlverip masal dinlemek isteyen bir ocuk gibidir. Uzun k gecelerinde ocak banda toplananlarn birbirlerine bilinmedik ykler anlatmasnn sebebidir ocuk. Kutsaln dr evi aydnlatan, ocan alevinden yklere yaylan. Ev artk yalnzca yaanan ann evi deildir. Huzur, ocuk, kutsal ve ev ayn yknn-zamann iinde buluur. yklere tutunmu dler sayesinde tm bir gemi yeni bir evde yaamaya balar. Ocaktan ykselen alevler, metafor ve imge olarak kendini dncenin bilinmedik snrlarna tar. Uzaklardaki o blgede bellek ile imgelem birbirine olmadklar kadar dostturlar. Ocakta yanan bir ate, mumun alevi, airin evrende oturmasn salar. Ya da evren gelir onun evine yerleir (Bachelard/96). air, kendisine ait olmayan bir gemi dnyann henz snmemi atelerinde yaar, iirini yazar. Ate airi besler, air atei. SZLK GB Anlamak: (Verstehen) Yenian bilen znesinden farkl olarak, varoluun tm potansiyel elerini varlk dolaym ile aa karlmas, bir durum olarak Daseini imknlarna tamasdr. Anlama hem yorum un hem yargnn olanadr. Durum: (Stimmung) Daseinin varlnn aa kma anlarnn ve bu balamda Daseinin edimlerinin gerekletii zemindir. Dnya-Yeryz : (World-Earth) Heidegger dnya ile yeryzn ayrr. Yeryz bir barnma alann, bir korunma meknn imlerken, dnya, yalnzca yeryzn evreleyen bir boluk, bir arka plan olarak dnlr. Yeryz bir indirgenemezlii, bir snrsz olaslk ufkunu srekli yeniden kurulmay tasvir eder. Dmlk-Varolu-Olgusallk: Daseinin varolusal yaplar. Dmlk(Werfallen-fall) D Daseinin hayat gailesi iinde kaybolmuluudur. Dmtr nk atlmlkta kalmtr. Zamann imdi de karldr. Varolu(Existenzialitat-Existence), Varln kendini var-olu anlarnda ortaya koymas, seimler yapabilmesidir. Zamann gelecek boyutuna denk gelir. Olgusallk(Faktiziat-Facticity) Frlatlmlk ve atlmlk Daseinin olgusalldr. Dasein dmln kendi hamurunda tar. Frlatlan Dasein Otantik olmayan bir varolmaya sahiptir. Seimlerimizi tanmlasak bile, istediimizi seemeyebiliriz. Zamann gemi boyutuna denk gelir. Ev : (Heim-Dwelling-place) Yurt-sla-memleket-doup bynen ve ait olunan, varln kendi varoluunu ortaya koyduu yer. Bir duygunun iinde, bir yerde, dilde ikamet edilen yer. Gizem de ayn kkten (Geheimhis) gelir. Gizli tutmak, evde tutmak Fenomenoloji: Gizli olann gizini kaldrmak, o eyi kendinde aa kararak, kendini kendi olarak gsteren bir yaklamdr. Fenomenolojik tasvir bir tr yorumlama abasdr. Herhangi bir tmevarm metodunu kullanmaz. Fenomenolojin vard sonu, yalnzca ekillendirme yoluyla varl mahiyetine uygun form ve fenomenler iinde tasvir etmektir. Yani sonu bir tm deil, bir terkip iidir.

15 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Kayg-htimam: (Sorge) Varoluun temel yaplarndandr. Kayg, ilgi ve ihtimam gsterme birlikte dnlmelidir. Heidegger, Daseinin varlnn gndelik amlanmasn ve Dasein,n dnyasyla bir btn olarak anlalmasn gerekletirecek olan fenomenal temeli Sorgede bulur. Daseinin varl kendisini sorge olarak aa karr. Olagelme/Olay : (Ereignis) Sradan olay anlamnda kullanmaz Heidegger, Olagelme Varln varolma durumudur. Varolma bir olagelmedir. Bir anda ortaya kan durumun yaratcs zgn-olay anlamn da tar. Hakikat, Dildeki Ereignisin aa karlmasdr. Ontik : (ontical) Varolua sahip olmayan nesnelere verilen genel ad. Bilgi asndan ele alnan eyler ve nesneler. Temel Ontoloji : :Ancak fenomenoloji ile olanakl olan, Dasein veya Varln temel varolusal karakterlerini ortaya koyan varlkbilim alan. Heideggere gre; Dasein kendi ontikliinde ontolojik varolmay aabilen ve varolmann anlamn olanakl klan varlktr. Bu anlamyla Dasein, insan varl deil, insan olma olanadr. z : (Essenz-Essence) Varl varlk yapan ey veya zellik. Daseinin z onun varoluunda temellenir. Geleneksel felsefede z ve Varlk iki ayr kavramken Heideggerde ikisi birdir. z ve Varlk varoluta ortaya kar. Varlk: (Sein-Being) Varlk varoluunu kendisi ortaya koyar. Varlk olarak Varlkn anlamn sorgulayan Daseinin varoluunda kendisini aa karr. Yazgdzen : (Geschick) Bir yazgy ifade ederken, basit bir biimde kanlmaz olarak karmza kacak bir ey olarak yazgy deil, ayn zamanda bir dzeni de kuran, bir dzenlilii ve anlam ak eden, anlam ve dzeni bizlere brakan bir sreci adlandrmaktadr. zgrlmzn sorumluluk tadn ve seimlerimizin snrl olduunu syler. Zaman : (Zeit-Time) Heidegger iin zaman, Daseinin olanaklaryla ya da olanaklar araclyla varlnn kendisi olarak aa kmasdr. Zaman Onun olanakl varln biimlendiren bir yapya sahiptir. Dasein zamanda deildir. Bu nedenle zamann kendisi zamansal olandr. Varln ontolojik anlam.

KAYNAKA Adorno, W.T. Minima Moraliadan 132-136)Metis yaynlar, st.1997. Aruoba, O., 2001. Bachelard, G., en, A.K. Debord, G., Grbilek, N., Heidegger, M., 2008. Heidegger, M., Ankara 2009. Heidegger, M., Heidegger, M., Heidegger, M., stanbul 2002. seme paralar, Defter dergisi S.30(sh

Heidegger,Adam,Dn, Defter Dergisi s.44(sh.227-237) Metis Yaynlar Uzamn Poetikas eviren Han Tmertekin, thaki yaynlar stanbul 2008. Heideggerde Varlk ve Zaman, Asa Kitapevi 2003. Gsteri Toplumu evirenler: A.Ekmeki-O.Takent, Metis Yaynlar 2006. Ev devi Defter Dergisi s.30(sh.138-148) Metis Yaynlar 1997 Varlk ve Zaman(VZ), eviren: Kaan H. kten, Agora Kitapl, stanbul Metafizik Nedir?(MN) eviren: Yusuf rnek, Trkiye Felsefe Kurumu,

Poetry, Language and Thought(PLT), Harper&Row, New York 1971. Early Greek Thinking(EGT), HarperSanFransisko 1984. Dilin Doas(DD), nsan Bilimlerine Prolegomena, Paradigma Yaynlar,

Heidegger, M., YurdaVar/Hsmlara (YVH), Defter Dergisi s.25 (sh.18-31)Metis Yaynlar, stanbul 1995. Heidegger, M., Yurtakamnda Hemehrilerle Konuma (YHK), Defter Dergisi s.42, Metis Yay.st. 2001 Heidegger, M., Letter on Humanism.,(LH) net kaynakl.

16 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y15.html

Heidegger, M., kitapevi1997. Lefebvre,H., Levinas, E., 2005.

Sanatn

Douu

ve

Dncenin

Yolu,

Patikalar(sh.11-31)mge

Modern Dnyada Gndelik Hayat eviren I.Grbz, Metis Yaynlar 1998. Zaman ve Baka, yayma hazrlayan: Z. Direk, Metis Yaynlar, stanbul

Nalbantolu,., Patikalar Martin Heidegger ve modern a, Makaleler toplam, mge Yaynevi, Ankara 1997. Nalbantolu,., stanbul 2004. Savar, . stanbul 2000. Simmel, G., 1994. Angst zerine bir not D.zlem Armaan (sh283-296), nklp Yaynlar Heideggerin lii, Defter Dergisi s.40(sh.173182), Metis Yaynlar, Bridge and Door, Theory, Culture&Society Vol.II sh.5-10 SAGE London

Szer, ., Yuvaya Dnte Kap Sorunu-Simmel ve Heidegger, Cagito s.18 (sh116-127), YKY 1999. Sottsass, E., Tekeliolu,O., Yaynlar 1995 Bo Evler Kime Ait Cagito s.18 (113-115) YKY 1999. Haller, iir Hali ve Dasein, Defter Dergisi s.25 (sh. 3964), Metis

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

17 -> 17

23.12.2009 19:18

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

MEKNI CENNET-EYLEMEK
ferda

Yer kalmayncaya kadar evi eve katanlarn ve tarlay tarlaya birletirenlerin vay haline (ncil:aya) Aratrmaktan vazgemeyeceiz Ve tm aratrmannn sonunda Baladmz yere dndmzde Oray ilk kez tanyacaz (T. S. Eliot: Kk Gidding) KAVRAMSAL SERMLEME Szlkler, szcelerin ilgili dilsel notasyonlardaki, -zerinde uzla salanm- anlamsal ierikleri ortaya koymaya alr. Bu lkede, TDK denilen kurulu, szcelerin genel uzlamsal anlamlarn, kendisinin dayanmaya alt, dilbilimsel balam szgecinden geirerek yaymlamaktadr. Mekn szcesinin, hangi anlam balamlarnda kullanldn grmek iin, TDKya bavurdum. te durum; mekn Ar. mekn a. (mek:n) 1. Yer, bulunulan yer. 2. Ev, yurt. 3. gk b. esk. Uzay.(Grld gibi, mekn szcesi, kendisini uzaya havale etmi, gidelim bakalm, uzay kendisini nereye havale etmi) uzay a. gk b. 1. Btn varlklarn iinde bulunduu sonsuz boluk, feza, mekn. 2. Btn gk cisimlerinin iinde bulunduu snrsz boluk.(Gncel Trke Szlk) uzay bk. Boluk (BSTS / Bilgisayar Terimleri Karlklar Klavuzu)

uzay ng. Space inde bir cismin bulunabilecei yerlerin tmn gsteren kavram, btn var olanlar iinde bulunduran ey. // Felsefenin temel bir kavram olarak daha eski Yunan atomcularnda bile vardr. Bununla birlikte uzayn z ve gereklii bakmndan ne olduu, kendinde bir varl olup olmad, yalnzca znel bir ey mi olduu, nesnelerden nce mi, yoksa onlarla birlikte mi bir gereklii olduu, sonlu mu, sonsuz mu olduu gibi sorularla uzay, felsefenin en ok tartlan sorunlarndan biridir. Gnmzn felsefe, matematik-doabilimi ve ruhbilim tartmalarnda deiik uzay kavramlar ortaya kmtr: 1. Matematiksel uzay: Alglanmaya gereksinme gstermez, yalnzca kavramlarla dnlebilir, boyutlar ten ok olabilir. 2. Fiziksel uzay: Gerek nesnelerin dzenlenme biimi. 3. Alg uzay: Algnn koulu. 4. Yaant uzay: Somut ben'le ilgili ve kiisel deerlemelerle belirlenmi. 5. Fiziktesi uzay: Bilimlerden nce var olan ve uzay algmzn, uzay yaantmzn ballak kavram. (BSTS / Felsefe Terimleri Szl) uzay ng. space uzaysal ve biri zamansal olmak zere drt-boyutlu snrsz srem. (BSTS / Fizik Terimleri Szl) uzay ng. space Btn gkcisimlerinin iinde bulunduu byk oylum. (BSTS / Gkbilim Terimleri Szl) uzay ng. Space 1. evremizi saran ve sonsuza kadar uzad kabul edilen hacim. 2.

1 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

boyutla tanmlanan blge.(BSTS / Kimya Terimleri Szl [II]) uzay ng. space 1. boyutlu klit uzay. 2. Dilemsel bir soyut uzay. (BSTS / Matematik Terimleri Szl) uzay ng. space gkbilim: Btn gkcisimlerinin iinde bulunduu byk oylum.(BSTS / Uygulaym Terimleri Szl) Uzay Kken: T. Erkek veya kadnlara verilen ad (Kii adlar szl)

Uzay 3. Bir cismin Uzay iinde doldurduu akla o cismin Hacm denir. Misal : Bir rafta yanyana dizilmi olan bir ka kitabn ortasndan birini ektiimiz zaman, o kitaplar arasnda kalan akla, ektiimiz kitabn Hacm denir. (BSTS / Geometri) KAVRAMSAL DEERLENDRME Grlecei zere, mekn/uzay szceleri ya gndelik san anlam balamnda, ya da teknik, ok eitli alanlarn anlam balamnda terimsel olarak kullanlp, i grlmeye allmaktadr. Ahir zamanlarda olumu ve bu gne kadar gelebilen bir ayrm vardr, gk-yz ve yer-yz. nsan denilen, ncelikle, ayann altndakini yeri-yurdu olarak, bann zerindekini ise, gk-yz, feza-uzay alan olarak grmtr. Bu konumlandrma-biimi, gndelik hayatn psiko-patolojisinin iine yerlemi ve ok da derinliklerinde kk salm haldedir. nsanolunun gkyz ile yeryz arasndaki bu kesif-ayrm, nce dnsel olarak, sonra da edimsel olarak almaya balad zamanlardan beri, mekn/uzay kavram ve kavramn gstermeye alt kayplara karm, bilim ve felsefe iin tam anlamyla bir muamma olup kmtr Bizler, gndelik hayatn rutini iinde, srekli eitli trden meknlar, arasnda ve zerinde hareket ede dururken, bilimciler ve felsefeciler ok hararetli biimde bu kavramn neye delalet ettiini tartmaya devam etmektedirler. Bu tartmalar balamnda, mekn, fiziksel gereklik dzleminde var-sayanlar, var-saydklar bu meknn nelii ve nasll konusunda anlaamamaktadrlar. Bazlarna gre mekn, eylerle ilikisinden bamsz, saltk bir ktlesellik olarak vardr ve eyler bu ktlenin iinde, stnde yer alrlar. Yani bunlara gre, hibir ey olmasa bile, mekn yine de vardr. Bunlar da meknn snrlar konusunda ihtilafa dmlerdir, bazlarna gre mekn sonludur, bazlarna gre de sonsuzdur. Baz dnrler de mekn ey-ile ilikisi balamnda, saltk deil de, greli balamda ele alr. Saltklarn aksine, bunlara gre mekn denilen, eyler dnyas olmadan var olmaz, eyler dnyasnn var olmasyla birlikte, mekn da, onlarn arasnda-olarak var olmaya balar Bazlar ise, mekn tamamen reddetmiler, bunun bir tr san-doxa olduunu dile getirmilerdir. rnein, Parmenidese gre, sadece ve sadece, her-yeri tka-basa dolu olan, bolua ve dolaysyla da harekete izin vermeyen, bir varlk vardr, bu varln dnda, tesinde, altnda stnde, yannda yresinde hibir ey yokturdur Daha kristalize dnen bazlar ise, meknn nesnel gereklik olarak deil de, bir tr mantksal-yapm, veya anlaa verilmi, a priori/nsel bir gr olarak var olduunu ileri srmlerdir. Ksacas, bilim ve felsefe insanlarn bu balamda uratran sorunsallar unlardr, mekn fiziki gereklik olarak m yoksa gr/mantksal olarak m vardr? Fiziki gereklik olarak var ise, bu fiziki gereklii nedir, nerdedir ve nasldr? KAVRAMSAL KARGAAYA DAR ZM NERS Aktel, gncellemi anlam balamnda mekn kavram herhangi bir eyin bulunduu yere iaret eder. Gndelik dilde, ey balamna alnmadan, saltk bir mekndan sz etmek olanakszlktr. Bilimciler ve felsefecilerin, eitli kayglar yznden, mekn ey referesinden bamsz bir biimde dnmek ve anlamak istemelerine karn, dil denilenin gndelik kullanmsal balam asndan byle bir eyi dnmek olanakszlktr Aktellemi gncel hayat asndan durum ok da basittir aslnda, ey ile mekn arasnda bir grelilik bants vardr. Bu balamda aldmzda, gndelik hayat asndan hibir ey, saltk, tek bana olarak, ne ey halindedir, ne de mekn-yer halindedir. Ben zerimde tadm elbiselere gre bir meknm, elbiselerin durduu yer, konu mankeni gibi bir durumdaym. Elbiselerime gre bir mekn olan ben, halya gre bir eyim, hal bana gre mekn, odann zeminine gre bir eydir, odann zemini, halya gre mekn, binaya gre eydir, bina odaya gre mekn, arsaya gre eydir, arsa binaya gre mekn, mahalleye gre eydir, mahalle arsaya gre mekn, ehre gre eydir, ehir mahalleye gre mekn, lkeye

2 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

gre eydir, lke ehre gre mekn, Dnya'ya gre bir ey ilemi grr, Dnya lkeye gre mekn, gne sistemine gre ey ilemi grr, gne sistemi galaksiye gre ey, Dnya'ya gre mekn ilemi grr, galaksi gne sistemine gre yer, gre eydir ve bu bylece ulaabildiklerimiz lsnde uzayp gider Bir kurgu rnek zerinden, yukardaki durumu daha da belirgin klmaya alacam. Evrende sadece ve sadece sizin ve bir de, karnzda sonuna kadar idealize, przsz, kesiz, dzlemsiz bir kresel yapnn olduunu varsaynz. Varsayalm ki siz, boyutsuz, ktle ve hacimsiz olarak, sadece ve sadece bir gr olarak varsnz. stelik kreye baktnzda, -Dnya'dan Ay'a bakarken rnein, grdmz ve adna gk-yz dediimiz- bir mavilik alan da yok, yani ksaca boyutsuz olarak siz varsnz ve karnzda da, -onun haricinde hi-bir belirtinin olmad- bir kre var. Bu durumda, sizin bu krenin yerine, durumuna, hareketli olup olmadna, ne ekilde, nasl olduuna karar verebilmeniz olanakszdr. Bu kre, byk mdr, kk mdr, renkli midir, renksiz midir, boyutlu mudur, boyutsuz mudur Tek bana, mekndan yaltlm olarak ey-denilenin veya eyden yaltlm olarak, mekn denilenlerin, bu biimlerde ele alnyor olmas, bir tr idealize, meta-fizik yaklamdr ve dile kullanmsal deil de, anlamsal-tzc adan yaklayor olmann beraberinde getirdii bir yanlsama durumudur. Bu gndelik, kullanmsal, . gre-noktas kaybedildiinde, dilin kullanmsal anlamndan klr, soyut-anlamsal dzleme geilir ve orada-aray balar, tek-bana hibir ey var-edilemeyince, bulunamaynca da, ondan sonra balar ite nelik, nerdelik, nasllk sanclar. Tam da bu noktada sorun aslnda, dil-denilen karsnda insann konumlan biimiyle ilgilidir, bu biimde, dili-yaamak adna kullanmas gereken insan, giderek dilin sahici-sand anlamlar dnyas tarafndan kullanlyor olmaya balyor KNT OLARAK mekn Dilin kullanmsal ilevi asnda, karlkl uzlamaya dayal olarak ortaya kan, uzlamsalknt noktalar, eer bu noktadan sonra, belli treden anlamsal/paradigmal yaplar balamnda ereve iine alnp, sylemsel-ideolojik formasyonlara dntrlrse, dilsel knt, kapitone-noktalar (Lacan) giderek sylemsel, paradigmal knty beraberinde getirir ve paradigma iine gireni, -kanlmaz olarak- kendi nnde diz-ktrp, kendisine ram olmaya zorlamamaya balar. Srecin bu ekilde iletilmesinde, giderek mekn kavram da kendi payna deni alr ve bir noktadan sonra, sadece dilsel-kullanmsal bir ilev olan mekn, giderek tahakkm edici, faizan bir yapya brnmeye balar. rnein, toplumsal balamda, belli bir insan grubunun yaad mekn imleyen, yurt-lke gibi kavramlar uruna can alp vermek, mekn kavramnn giderek fetiistik ve faizanca bir yapya brndnn gsterenidir. Milliyetilik anlam balamna alnan yurt, vatan, lke denilenleri savunmaya veya geniletmeye almak, bu noktadan sonra, yaam ve yaam alann savunmak deil, o lkedeki egemenlerin iktidarn savunmak anlamna gelmektedir ve o lkenin egemenleri, kendi iktidarnn kitlelerce savunulabilmesi iin, vatann, kar topra, bir para kayal iin, gerekirse o lke insannn cann feda etmesi gerekir. in ilginci, byle diyen egemenler, o lke topraklarna ynelen bir tehdit olduunda, simle yollardan kandrd, vatan, millet bayrak akyla yaktrd, bu ekilde bytp besledii, zinde glerini davullu-zurnal ritellerle en ileri saflarda cephe savalarna srerken, kendisi en geride durmaktadr. Savan kaybedilme riski belirdiinde de, tasn-taran toplayp, -fareler gibi- ilk svanlar yine bu iktidar sahipleri olmaktadr. (Farelerden zr dilerim) Tm bu sylemsel formasyonlarn paradigmal-anlamsal kntlerinin tesinde, dilseli uzlamsal kullanm asndan aldmzda, rahatlkla unu syleyebiliriz, bu Dnya denilen alan biz insanlarn, -en azndan imdilik- yaam alan, yeri-yurdu, evi bark konumundadr. Dnya d alanlarda gurbet ellere kamadmz iin, henz bu Dnya'da sla-zlemi ekmiyoruz. Eer bu Dnya'y yok etmez ve giderek bu Dnya alan bize dar gelmez, nfus art bir ekilde dengelenmeye devam eder ise veya Dnya'dan skldm ben biraz da gidip Mars havas almak istiyorum diyen akl- evvel kapitalistler ortaya kmaz ise ki aslnda km durumda, baka yerleim, tatil alanlar aranyor, gelecek zamanlarda, dolmu ofrlerinin, Aksaray, Aksaray, Dolmabahe Aksaray eklinde rtkanlk yapmas gibi, uzay dolmularnn muavinlerinin, Mars Mars, Jpiter Vens rtkanl yapmas olduka muhtemel bir durum- Dnya bize ev-sahiplii yapmaya devam edecektir. Dnya bizim vatanmz, yurdumuz, evimiz barkmzdr deyiine, bu da bir tr dnyasal milliyetilik deil mi itiraz eklen gelebilir. Hayr deil, nk henz Dnya d bir teki-yaam yurdu, lkesi ortaya kmad ve eer bir gn, Dnya d bir gksel varlk zerinde, bir yaam-formu ortaya kar ise ve bizler bu duruma bal olarak, Dnya yurdu, topra, bu Dnya yurdu, lkesinin bir kar topra iin canm veririm nutuklar atmaya balar isek eer, ite o zaman bu vurgu, fetiistik ve faizanca bir yapya brnr. Burada da ilgin bir ayrm noktas var aslnda, bu deyi, bir iktidar-yaplamasnn sylemibalamnda ekilleniyor ise, fetiistik ve faizancadr, deilse eer, bu dnya insan, bir

3 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

iktidar yaplamas balamnda deil de, topyekn hep birlikte, bu dnyadaki yaam olanaklarn tehdit eden, dsal bir kt-niyetli dmana kar direnmesi, yaam alann savunmas, fetiistik ve faizan karakterli deil, yaamsal-kaynakl bir direni biimidir. DNYA'YI KRESEL plk KILMA ABASI nsann kkeni sorunsal bir yana, insan denilen bu yeryznde nce, kavmiyetler, klanlar, airetler, boylar halinde yaamaya balad. Meknda birbirine yakn olarak yaayan grupuklar, toprak kavgas yapar halde idiler, bu toprak kavgas giderek ilgili toplumsal birimler arasnda ittifaklar ve bu ittifaklar da imparatorluklar getirdi. Sanayi devrimi srasnda ve srecinde giderek yaam ritim-hz kazand ve imparatorluk yaplar bu durum karsnda olduka hantal kalmaya balad. Burjuva demokratik devrimleri, ulusuluk balamnda mantar gibi Dnya zerinde bitiverdi. Bu, ulus biiminde ve ayn zamanda emperyal olan devletler, pazar, smrge kavgalarna tutumaya balad ve bu durum bu Dnya'ya, iki Dnya Sava'n yaatarak, Dnya'y kan glne evirdi. Marksist istencin etkisiyle, burjuva demokratik devrimlerde olduu gibi, sosyalist devrimler zinciri balad ve sonraki srete Dnya uzunca bir sre, A.B.D nderliindeki kapitalist blok ile S.S.C.B nderliindeki sosyalist blok arasnda, souk savan gerilimi altnda yaad. Kapitalizmin kar devrimci hareketleri ve reel sosyalizmin kendi iinde yaad sorunlar, tkanmalar yznden, giderek sosyalist bloun nderlik-kurumu kt Bu k srecinden sonra, kapitalizm, sermayeyi kreselletirmeye balad. Kendi kanltarihinden ders karabilmi, uyanmt. Dnya nimetleri iin egemenler arasndaki ulusalsavalara gerek yoktu ama dier gelimemi 3. Dnya lkelerini denetim altnda tutmak ve onlara kendi yardmlarn dayatmak iin, bu lkeler iindeki etnik, dinsel farkllklar kamak, mezhepsel ve etnik atmalar ortaya karmak gerekiyordu. Bu sayede, bir ta atarak, saysz ku avlama olanaklarn elde ediyorlard. Hem onlarn lkelerindeki, silah reticisi tekeller, bu kan-zerinden sat yaparak para kazanyorlard, hem de bu medeni bat karsnda, medeni olmayan, kavgac ve grltc bir grnt oluturuyorlard. Bu durumda, beyaz-bat avc kltrnn onlara, demokrasi medeniyet taycl yapmas gerekiyordu. Dnya'nn egemenleri, bir zamanlar egemenlik alanlar iin savar halde iken, zamanmzda i-birlii yaparak lkeleri igal eder hale geldiler, Irak'taki, Afganistandaki igalci glerin ad, bar kuvvetleri olarak kondu Ksacas kapitalizm giderek bu dnyay, sermayenin vatan yapmaya alyor, distopialar, giderek birer utopia olmaktan kyor. Bu sre bir ekilde engellenemez ise, tm dnyadaki tm sistemler, bir avu uluslar aras egemen glerin ve onlarn yerel-blgesel ibirlikilerinin kontrolne geecektir. FLKSLER VE TERRTORYALLETRME ABALARI: Bana yle geliyor ki, tm anlamsal kargaalarn temel nedeni, yine anlamsal dnyalarn kendisinden kaynaklanmaktadr. Tm szceler dnyas, belli nesnel gereklikleri ve onlarn yapsal-zelliklerini, nelik ve nasllklarn ve dahi faili kimliklerini bildirmek iin deil de, sadece ve sadece kullanmak iin vardr. Bu duruma en uygun szcelerden birisi de aslnda mekn szcesidir. Gibi szcesinde olduu g i b i, bu szce de onun kadar olmasa da, hemen hemen her szcenin yanna konulandrlabilir; nk yeriolmayan, ne bir varlk-denilen, ne de o varlklarn nitelikleri vardr, sz edilen her-eyin, kanlmaz ve zorunlu olarak bir yeri vardr, -yerinin bilmesek de, gitmesek, gelmesek de, o yer bizim yerimizdir misali- tanrnn bile Peki, neden ve nasl oluyor da, soyut somut, fiziksel meta fiziksel, madde veya olay, olgu balamlarnn tm iin bir yer-durumunu dnmeden edemiyoruz Bu sanrm yine anlamlar-dnyasnn dourduu kanlmaz bir sonu Eer bir insan, belli anlamsal ierikler balamnda, dnmek durumunda ise, bu kiinin baz n-kabulleri olmak zorundadr, nk dnce ve anlam denilen, geriye-dnl olarak, kendi tredii kayna, sonsuza kadar gtrp de tketemez, eninde-sonunda bir yerde srecini kesintiye-uratp, orada elemek durumundadr, deilse anlam-balamn kapatp da, belli anlamsal ierikleri olan bir dizgeli yap ortaya koyamaz. Genel olarak, anlamn sonsuzca, uar yzer-gezerliinden ve bunun getirisi olacak olan anlam dnyallar iin- i bulantdan kanma, anlam denilenin belirli noktalarda raptiyelenip sabite alnarak, kntye-uratlmasnda (lacan) olduu g i b i, mekn denilenin sonsuzluunda, konar-ger biimde, seyr- sefa halinde olmaktan korkanlarn, tez-elden kendine bir yer-yurt edinme isteinin sonucunda gelir aslnda mekn-aray ve o mekna yerleme ve yerleik yaama istei. Yerleik yaama geme, yerli-yurtlu olma isteinin gerisinde ise, yaamsal flkslerin insan ve sistem denilene dayataca zorlanmalardan kanma abas yatar. nk, yzergezer ve

4 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

konarger halde olan denetlemek her zaman zordur. imdi Osmanlnn konarger Yrkleri yerleik hayata zorlamas, (kodlama ve territoryalletirme, deleuze) durumu art, Osmanlnn onlar, konargerlikten al koyarak, yerleik hayat halindeki medeni-le-tirme abas sanrm bu kayglarnn rn olarak ortaya kt. Ayn ekilde, yerleik olmayan, konar-ger hallerde yaayan ingenelerin, ilerine girdikleri toplumlar, sosyal evrelerce pheyle karlanmasnda da bu trden kayglarn etkisi vardr. Toplumsal sistemlerin, toplumsal dzeni iktidar- salamak adna, toplumsal kodlamalardan kamaya alan akkanlklar-flksler kodlayp denetim altna alma istei, gayet de ak anlalabilir bir durumdur. Toplumsal balanmlyla deil de, insan denileni bundan yaltk olarak aldmzda bile, aslnda insan denilenin, her trden akkanlk hali ile ak-nefret birliktelii trden bir ilikisi vardr. nsan denilen bir yanyla, akp-gitmek, coup sel gibi yaamak isterken, bir yanyla da yerleik, durgun duraan yaamak ister. Cokunca, gmbr-gmbr, homurdanarak akan bir rman kenarnda hi bulundunuz mu bilmiyorum, bylesi bir akkanln karsnda insan, korku, endie ve cokuyu ayn anda birlikte yaar imdi bir film sahnesi art, adn unuttum, evlenmesi gereken bir erkein, evlilik durumunun her aktellemesinde, ona kout olarak imgeleminde ylesi bir sahne canlanyor, dolu dizgin koan atlar var, o muhteem kaslar ve yaam-doluluunu belirten halleriyle, ter, kou, nefeslemeler, kaslarn devinimi ve tm bu harekete doru frlatlan bir kement in ilginci, -ahane Bekr diye bir filmdi galiba- erkein ok da sevdii ve evlenip birlikte bir mekn-yuva kurmak istedii bir kadn var hayatnda, kadn evlenme teklifi bekliyor artk ve adamn aklna her evlenmesi gereklilii geldiinde, bu sahne canlanyor kendiliinden nsan neden bir rknt-rperti duyar akkanlktan, bir yanyla onu isterken, dier yanyla neden korkar ondan? Bu durumu kodlamaya almak pek kolay olmasa da, yle diyesim geliyor; yaamla lm antagonizmas sanrm burada da devreye giriyor, bir yanmzla, yaamak sabitesi iinde, bu sabite hi bitmeyecek, sonlanmayacakm gibi, cokunca, deli-dolu yaamak isterken dier yanmzla, bu sabitenin iindeki grl-grl akmaya alan enerjiden rkyoruz, nk her deiim, dnm, hareket hali ayn zamanda bizim iin bir lm-artrcs halini alabiliyor Aslnda bu yorumsama fazlaca psiko-analitik oldu, sanrm sre bu denli de bilin dlarnda ilemiyor, bir yanda yaam-istenci -ki bu isten her zaman deli-dolu durumdadrdier yandan da bize dardan dayatlan, simgesel dnyann hizaya sokucu kalplar Durumumuz aynen una benziyor, ocuk okula baladnda, hizaya-girmekte zorlanr, srada uzun sreli oturmakta zorlanr, o sadece kpr-kpr hareket etmek ister, oysa iinde bulunduu kurumun kendi iletim sistemini yrrle sokabilmesi iin, onun bu kpr-kpr akkanlnn, kurumsal dzene entegre edilmesi, onun yerinin-yurdunun, oturduu srann ve oturma biiminin ve zamanlarnn belirlenip, yerli-yurtlu hale getirilmesi gerekir. te bylelikle balar atma, bir yanda vahice, gem-almaz, etmez, dinlemez yaam istei, dier yanda bu cokuya gem-vurarak onu dizginleme abas meknLARIN GDEREK DEOLOJZE EDLMES ABASI, Bir zamanlar evli-idim. (Trke'deki, birlikte-yaama isteinin evli-lik eklinde kod altna alnmas, aslnda tam da, toplumsal sistemin iktidarnn- kiileri evlendirmek istemesinin gerisinde yatan kayglarla rtmektedir) Sosyal iliki am, giderek bu konuma gre ekillenmeye balad, bekrken var olan a dald, yerini yeni biim ve ierikler almaya balad. Sonra gel zaman git zaman, birlikte yaadm, hayat paylatm insanla, ilikinin evlilik-balam ortadan kalkt. O sralarda unu gzlemlemitim, ben tekrar bir bekr haline geldiimde, buna bal olarak, evliyken oluan sosyal iliki a da dald. yle ya, onlar evli-barkl, ben ise onlarn konumuna gre, daha akkan-durumdaydm, benim bu akkan durumum, onlarn konumluluuna, territoryallemi hallerine gre, belirsiz, kod altna alnamayacak bir durumdu ve onlar da bunun gereini yapp, benimle olan iliki biimlerinde gereken deiiklikleri yapma, ilikiyi bekr-evliler kodlamasna gre, yaamaya balamlard. Grld gibi, belli iktidarlar balamnda ekillenen toplumsal yaplanmalarda toplumsal ilikiler, iktidar kayglar dorultusunda retilen ve tanmlanan meknlara transfer edilmekte ve oralarda denetim altnda tutulmaya allmaktadr. Bu durum una benziyor, dnyaya yeni gelen bir ocuk var ve bu ocuk, toplumsal kural, deer, yasak, norm ksaca toplumsal kodlama biimleri- nedir bilmiyor, nne geleni krp-geiriyor. Aslnda bu noktada ortaya kan sorunun zm ok da basit bir hamle ile halledilebilir durumdadr, o haaryaramaz ocuu, var olan meknn durumuna gre davranmaya zorlamaktan vazgeip, mekn o ocuun durumuna gre dzenlemek, rnein onu, keli nesnelerin veya nesnelerin olmad, taban yumuak bir eylerle kapl olan bir odaya brakmak, ksaca onun hareketliliini-akn engelleyecek unsurlar o meknda bulundurmamak.

5 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

Buradaki ayrm noktas, olduka hayati-nem tayor ve ylesi bir ikilemi ieriyor, hayat- ocuksu cokuyu- retilmi mekna m uyduracaz, yoksa mekn hayata ocuksu akkanlk- gre mi dzenleyeceiz Hangi kururlu-dzen bunu baarabilecek kapasitededir? Hangi dzen bu kayg dorultusunda yaplatrlabilir? Maaralardan ehirlere, metropollere, gk-delenlere doru sreen ve sarma-dola evrilme ve devrilme srecinde, insanolu, kendisini d denilen dnyann zarar verici fiziksel etkilerinden korunmak adna kendisine hep barnak yapma ihtiyac duymutur. Bu barnaklar insana en temelde yaam-meknlar salama ilevini yklenmitir. nsan en fazla varsa eer- kendi evinde kendi-kendisiyle ba baa kalabilir. Evin dna kan insan, hep ve srekli tetiktelik halindeki bir kaslma-gerilim halini yaar, dnp evine gelince de, kendisini salar. Ev denilen, d tehditlerin, tehlikelerin sfrland deil ama tehdit edici risklerin azald alandr ve bu azalma orannda insan kendini brakr. Kasarak, gererek ve gerilerek yaamak, insanda nevrotik ve psikotik sorunlara yol aar. Balangta, evinin-maarasnn dna kan insan, d dnyann sadece fiziksel tehditlerini ve bunun getirdii gerilim halini yayordu. Sonraki srelerde, kltr ve uygarlk denilen yaplarn ortaya kmasyla birlikte, d dnyann fiziksel tehditlerinin yanna, bir de kltrel tehditler eklenmeye baland. Evinin dndaki, kentin meknna kan insan, o meknda toplumsal-kodlamalar dorultusunda hareket etmek durumundayd, rnein bir ocuk-gibi seke-seke yrmek istese bile, iinden bu gelse bile, bunu iinde-tutmak veya iine yutmak zorundayd Bu balamda, kasma, kaslma gerilim halleri, hem niceliksel hem de niteliksel olarak artt ve oald. Buna bal olarak da, nevrotik ve psikotik sreler Toplumsal kodlar, gizli-ben olarak, insann iini mekn eyledi ve insan bu kodlamalar btnn kendisi-sand . Artk ben-likler, toplumsal kontrol meknizmalarnn mekn-haline gelmitir. Getirilen bu haliyle insan asla baramad, baramaz da, nk onun istedii bu deildi. Bylelikle insan, btnlkl, ok da normalmi gibi grnen bir izoid yap haline geldi. Bu yap-da ters-gsteren olarak, kendisini nevroz ve psikozlarda aa vurdu, vuruyor ve vurmaya da devam edecek. Balangta, yaamak-adna ve onun iin oluan meknlar, giderek birer iktidar-taycs haline geldi. Kentler, kentlerdeki sokaklar, mahaller, evler, evlerin mutfa, banyosu, oturma odas v.s tm unsurlar, dikey-hiyererik iktidar yaplarnn, bire-bir simetrisi olarak konumlandrld. Hatta en ileri dzeyde ve en temelde u bile sylenebilir, varlk-denilen ve bunun ilgili mekn, sylem-taycs olarak retilmek zorunda kald ve ban-ba burada olutu. Kinattan galaksiye, galaksiden gne sistemine, gne sisteminden Dnya'ya, Dnya'dan lkeye, lkeden ehre, ehirden ileye, ileden mahalleye, mahalleden eve, evden odalara doru ekilme-bzme srelerinde, bu yaratlan-retilen meknlara benzemeye baladk giderek ve bizle birlikte tm hayatlarmz, birer konu-mankeni halini almaya balad, evlerimizdeki misafir odalar gibi, biz de Dnya'nn ve hayatn iinde misafirmi gibi yaamaya baladk, -yzszce- bir saygllk eliinde, ezik-bzk, ekingen ve mahcup . Oysa bu dnyada, misafirmi gibi deil de, kendi evindeymiesine, sere-serpe yaamak vard hayat. Ne yazk ki, ingenelik de kalmad artk, ingeneler de yerleince Bu balamda sanrm yaplmas gereken ey, bu dnyada bir ingenelik-direnii balatmak Egemenlerin parsel-parsel eyledikleri bu dnyann, duvar-snr noktalarna abanp, dnyadaki hayat ve mekn konar-ger, yzer-gezer hale getirmek abas iine girmek Bize zincir vuran o lgnlar, yine bize vurduklar zincirleri kullanarak lgna evirmek ve hep bir azdan, az-dolusu, avaz avaz barmak;

Bizler birer Dnya vatandayz ve lke, ehir, alan, cadde sokaklaryla birlikte,
igal altnda tuttuunuz tm olas meknlar bizim, u andan itibaren, bizler tm Dnya'y istiyoruz, snrlarnz kaldrn

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

6 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y13.html

7 -> 7

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y11.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

VARLIK ve MEKN Mustafa Resa BECAN

nsan varlnn ilk belirii bir saf olutur ve dnyasal zamandan nce dnyasal meknla tanr. Aladna baklrsa bir rahatsz edilmilik sz konusudur, ait olduu yerden koparlm gibidir. Dnyaya gelmesi iin saf meknn terki gerekmitir ve belki de bu kopuun izi peinden gelecektir hayat boyunca. Zaman iinde bir bilinmezin takibindeymi gibi srekli yer deitirme minvalinde olan varlk, meknlarda bedenini dolatrr. zin ardndan giderek deil de iz tarafndan ynelimsellie zorunlu klnarak. Belki iz yerine hayalet, glge, hatta belki de k diyebiliriz, bedeni olmayan soyut bir ey. Varln peini brakmadna gre karanlk bir k olma ihtimali de dikkate alnmal. Kavramn oksimoron karakteri bir yana, niyeti mphem anlamnda bir karanlktr zuhur eden. Ama varlk da karanlktan a gelir ne ilgintir ki ve karanlktan ald pay bir yerlerde sakl olmaldr. Sadece dnceye kolaylk salamak amacyla daha nce ok kere yapld gibi n bilince, karanln da bilin dna denk dtn varsayalm. Bu ayrm birinin dierine stn kabul edildii anlamna gelmemektedir. Hele n karanla tercihi eklindeki bir eilimin kabul edilemez olduunu zellikle vurgulamak gerekir, nk varln sonsuzluk meknlar olan doum ncesi ve lm sonrasnda k olduuna dair deneysel bir bilgimiz yoktur. Sanatn ve ilahiyatn konuyla ilgili tasarmlarn imdilik tartma d brakarak varln yokluk meknlarnn karanla daha yakn olduunu ngrmek mmkndr. Bir kartlk biiminde ele almamak n kouluyla, Ik-Varlk Bilin ve Karanlk-Yokluk-Bilin D kmelerini tanml kabul etmek, varln kendi sonluluu sresince gerekletirdii meknsal seyrin anlalmasna katkda bulunabilir. O halde birinci kmeyi bilincin, ikinciyi de bilin dnn meknlaryla ilintilendirmek ve yine basit bir karmla yukarda sz konusu edilen zi ikinci kmeye zdelemekte saknca yoktur. Saf meknn, mutlak karanln izidir bu. Peki bu durumda tarafszlk szmz bozup karanla tannan bir ayrcala vesile olmuyor mu bu tanm? Ama bir izden sz edildiine ve belirsizlik de iz tarafndan ierilen bir olumsuzluk olduuna gre szn belirsizlii de olaan karlanmal. z tam bir madde saylmasa bile maddesel bir gerekliin iaretidir, ama zaman olarak nde grnen bir gerekliin. Gereklik bir mekna ait olduuna gre iz de meknsaldr ve zamansal gerilii yanlsamadan ibarettir. O, izi brakanla ezamanldr. Zaman bakmndan geride olan izleyicidir. Ama burada izleyicisi olmayan bir iz tanm yaplmtr, daha dorusu iz ayn zamanda izleyicidir, karanln hayaleti ya da karanlk glgedir. Kopuun izi olduunu sylediimize ve kopu elle tutulamayacana gre soyut karakterdedir. Somut ilevi ise, varl, doumla kaybettii saf karanln lmde bulmaya ynlendirmektir. Ona, ynlendirecek kadar yakn, farknda olunamazln koruyacak kadar uzaktr ve kendini duyumsatt tek yer, bilin dnn ciddiye alnmayan meknlar, yani ryalardr. Ryann grlebilir olmas bildiimiz anlamda bir aydnln varlna gnderme yapmaz. inde renk tayf bulunmayan ve yaama kart bir anti-kla grlr rya mekn. Karanlk k demek ne kadar abart olur bilemem. Rya mekn da daha ok bir meknszl imler. Bilincin meknlarnn beden tarafndan alglanmas, grme, dokunma ve iitme duygularndan en az birine sahip olmasna baldr. Ama teoriler ideal artlar dikkate alyorsa, tam alg duyunun da mevcudiyetini gerektirir. Oysa insan uyurken gremez, duyamaz ve dokunduunu bilemez. O halde btn bunlarn yokluunda ryada kendini var eden nedir? Varl kendi meknnda izleyen sonsuz karanln hayalet izidir belki. Belki onun gerekten olabildii tek meknn oras, lm sonras olduunu hatrlatmaktadr, nk doum ncesine dn imkanszdr. Heideggerci bir lm in Varlkla kendi aynlnn bakal olan lmle ilikiyi hatrlatan

1 -> 2

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y11.html

Levinas arasnda bir yerde. Her hatrlatmada bir yn verme arzusu yatar. Kendisine bir ey hatrlatlann onu deil de bunu yapmas, oraya deil de baka bir yere ynelmesi beklenir. Varln peindeki karanlk iz kendini ryada ve bellekte hatrlatr. Bu noktada meknn zamansallna da deinmek gerekir. Varlk zamandan nce meknla tanr dedik. Oysa buradaki nce bile bir zamansallk vurgusudur. Bebek zamann bir annda mekna doar, gzleri kapal olsa da mekn duyar, bedeniyle hisseder. Zaman sfrlanm gibidir ama sfrda kalmas uzun srmez. Sadece balangta, meknn zamana farknda olunmaklk asndan stnl vardr. Bu stnlk ortadan kalktnda da hep bir meknn iinde olunur, mekna karlk gelen bir zaman elbette mevcuttur ama varln zaman iinde olduunu tasarlamakta sorunlu bir yan vardr sanki. Zaman iinde olann varln kalc hali, yani yokluk olduunu varsaymak akla daha yakn. Akl her zaman hakl mdr peki? Benim u an bilebildiim, meknla birebir rten zamann imdiki an olduudur. nk bellein hatrlad anda kesin olan mekndr, o meknla ilikilendirdii bakalardr ve o mekndaki kendidir. O meknn zamannn kestirimi ise her zaman mmkn olmaz. Zihin ve beden tekrar orada olmay arzular. Oysa bir daha yeniden orada olabilecei an gelecekteki baka bir andr. nsann imdiki anla paradoksal bants, peini brakmayan ve bilin dnda yaplanan o ilk kopuun itkisiyle, bir daha dnemeyecei gemiini gelecekte yeniden bulmay hayal ederek meknlar tketme drtsnde gizlidir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

23.12.2009 19:19

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

KANT ve ETKLE(N)ME SORUNU Claude Pich, Montral niversitesi eviren: Tamer Ertangil

1. Vaihingerin lemi Bir yzyldan fazla bir zamandr sregiden bir tartmay zetlerken, nl Commentar (1892)nn ikinci cildinde Hans Vaihinger, Kantn felsefesinde etkilemenin kaynann aklannda eit lde yetersiz- yolun varolduu vargsna ulamt. Etkileyen nesne ile 1. Ya kendinde eyi; 2. Ya uzaydaki nesneleri kastederiz; 3. Ya da kendinde eyler yoluyla akn ve uzaydaki nesneler yoluyla grgl olan bir ikili etkilemeyi kabul ederiz. 1 Son seenek, ilk ikisine ikin olan glkleri gidermek iin zellikle tasarlanmtr. Fakat onun en nemli savunucusu haline gelmi olan Erich Adickes, ikili etkileme kuramnn ciddi bir sorun, e.d. bizzat Kantn metninde kant bulamamas, ierdiini kabul etmek zorunda kalmt. 2 Bu yzden biz onu bir kenara brakp ilk ikisi zerine odaklanacaz. Yine de, lemin birinci ve ikinci blmleri de grne baklrsa stesinden gelinemez sorunlara neden olur gibidir. Gerekten Vaihinger onlarn her birinin, Kantn kendi retilerine arszca kar gelen birer i eliki ierdiini iddia eder. lk durumu ele alrsak, bilen znenin etkilenmesinin kkeninde kendinde-eyin olduu sylenir: Kant kendinde-eyin duyusallk zerine bu nfuzunu nedensellik bakmndan tanmlamaktan kanamaz. imdi, Aenesidemus-Schulzeun abucak kefettii gibi, neden (Ursache) kategorisi meru olarak yalnzca deneyim alannda kullanlabilir, bu yzden onun kendinde-eye uygulanmas aka Aknsal Analitikin sonularyla ve zelde kinci Deneyim Analojisi ilkesiyle elikilidir. 3 Benzer glkler, etkilemeyi meydana getirenin uzaydaki grn olduunu ngren, lemin ikinci dalndan doar. Eer, Kantn kendi tanmna gre, bir grn bizdeki salt bir temsilden fazlas deil ise nasl bu ayn grn duyusallmz dardan etkileyebilir ve bilinte bir temsil retebilir? Grnlerin etkilenmenin rnleri olduunu reten Kant deil midir? Bu bize Jacobi tarafndan ykseltilen nl itiraz hatrlatr. 4 Dikkatimizi, ileri srlen elikilerden kurtulmak adna bir nc yol arayna odaklamaktansa, ilk iki aklamaya, srf her ikisi de Kantta metinsel kant bulduu iin, daha yakndan dikkat vermek yararl olabilir. Dier bir deyile, Kantn Ar Usun Eletirisinin sznn, onun z olduu dnlen eyle dzeltilmeye allmasndan ziyade, niin z ile szn badatrlmasnn olanakl olup olmadna bakmayalm? Dahas, Eletiride ortaya serildikleri ekliyle, etkilenme sorununun bu iki zm arasnda niin uyum oluturmay denemeyelim? zellikle ilk aklamada olduu gibi baz durumlarda Kant tekrar tekrar neden (Ursache) ve zemin (Grund) szcklerini kendinde-eyin insan duyusall zerindeki etkisini tanmlamak iin kullanrken, metnin sznn ciddiye alnmamas gerektiine inanmak iin hibir neden yoktur. 5 Nedensellik kategorisinin aknsal bir kullanmnda bulunarak, Kantn, bile isteye kendi eletirel felsefesiyle byle apak bir tarzda

1 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

eliebileceini dnmek olanakl mdr? Daha ziyade, Kantn bu terimlere bavurmasnda kendini hakl hissettii bir anlam olsa gerektir. Bu yzden bu terminolojiyi, ne ona Kant tarafnca formlletirmedeki yer yer geveklii, ne de Kantn etkilenme retisini aklama kipinin yanltc olmasn atfederek gzden karmak zorunda brakan bir neden vardr. 6 Henry Allison, Kantn aknsal idealizmini savunmasnda, lemin ilk kolunun dourduu sorunlar zmek adna birok soruya neden olan bir tarzda giriimde bulunur: Herkesin kabul ettii gibi, Kantn gizemli bir ekilde grnlerin aknsal bir zeminine ya da nedenine gnderdii birok paragraf vardr. Baka bir yerde tarttm gibi, yine de bu durum grne kann grgl olmayan aklamasna bir bavuru olarak deil fakat daha ziyade bu gibi aklamalar bo olduu gerekesiyle yadsmak iin bir aygt olarak alnmaldr. 7 Aslnda Allison, Kants Transcendental Idealisminde bir tr metafizik aklama olarak tanmladklarn eleyerek, aknsal zemin ya da neden kavramn evreleyen gizemi datmaya kalkr. Dier bir deyile, (bilen znenin etkilenmesinin nedeni olarak) kendinde-ey sorununa herhangi bir bilgi formuna bavurarak bir zm salamay reddeder. O, (burada aknsal bir zemin olarak etkide bulunan) neden kategorisinin, salt dnlebilen fakat bilinemeyen aknsal bir nesneyle olan bir ilikiyi iaret eden, e.d. yalnzca san olarak mantksal anlamnda anlalrsa izin verilebilir olduunu kantlamak iin bilme (Erkennen) ve dnme (Denken) arasndaki Kant ayrm vurgular. Bana gelince, salt bir kavrama yaplan gnderme, o kavramn zorunluluuna yaplsa bile, Kantn buradaki uslamlamasn karakterize etmek iin yeterli olmadn kantlamaya almak istiyorum. 8 Benim grmde, Kantn eletirel sylemi zgl bir bilgi formu ve doruluk iin meru bir iddia iermektedir. zleyen blmlerde, Ar Usun Eletirisinde bulduumuz gibi bir aknsal sylemin, aklamann grgl-olmayan elerine gnderdii zaman hangi kstlamalara tabi olduu grlecektir. Soru udur: hangi koullar altnda kendinde-ey, etkilenmenin nedeni olarak alndnda, insan bilgisinin koullarnn aklanmasnn bir paras olarak kabul edilebilirdir? Bylece, birinci Eletiri ierisinde, srasyla kendinde-eylerin ve grnlerin rollerinin bu bakmdan tutarl bir aklamasna gtrerek etkilenme sorunsalna k tutabilecek eler varolmaldr. Eletiride etkilenmenin grnler ya da kendinde-eyler hususunda akland tm durumlar snflandrarak ve tartarak balamak yerine, her iki formdaki aklamann birbiriyle ekiir grnd tek bir durum zerinde odaklanmak daha iyi olabilir. Bu yzden, duyumun kendinde-eyden olduu kadar algnn nesnesinden de kaynaklanan bir etkilenme olarak yorumlanabileceini gstermek iin Alg ncelemeleri [Anticipations of Perception] incelemesiyle balayacam. Bu ilk bakta aka z-elikili olmasa da kafa kartrc grnebilen ift-ynl aklama yalnzca aknsal sylem dzeyi grgl olandan dikkatlice ayrt edildiinde kabul edilebilirdir. Kuku yok ki aknsal sylem, kendinde-eye aknsal bir nesne olarak gnderimde bulunmak gibi baz ayrcalklar iermektedir; yine de daha nemlisi udur ki byle bir sylem, aslnda Kantn aknsal felsefesinde mevcut olan ve yalnzca eletirel usun kendisi tarafndan tahsis edilebilir olan belli kstlamalara tabidir. Bizim grevimiz onlar a tutmak olacaktr. Aksi halde, eer aknsal sylem dzeyi her snrlamann almasna ve dogmatik metafiziin yeniden kurulmasna basite bir davet olsayd, Strawson, etkilenmenin kendinde-ey hususunda aklanmasnn, ilk bata insan bilgisi zerine san snrlamalar koymay hedeflemi bir felsefeye yalnzca sapknlk getireceini iddia etmekte hakl olurdu. Kantn duyumun snrlaryla deneyimin snrlarnn kendisine gre akt kendi imlem ilkesini hangi anlamda inemedii grlmek zere duruyor. 9 Eer bu dnce izgisini izleyerek aknsal nedenselliin zor sorusuna (e.d. Vaihingerin leminin ilk blmne) makul bir yant bulunabilirse, ya da dier bir deyile eer bu zel durumda neden kategorisinin aknsal kullanm meru karsa, kendisine gre grnn de etkilenmenin kayna olarak grlebilecei lemin ikinci kolunun kabul edilebilir bir okumasnn salanmas olanan aabilir. Benim ileri srdm ey Ar Usun Eletirisi boyunca salm eler zerinde durarak etkilenme sorunsaln yeniden-kurmak olarak dnlebilir. Daha zgl olarak, Kant tarafndan kendinde-eyi iaret etmek iin kullanlan neden kavramnn dinamik bir ilkeye ait olduunu ve bu yzden onun, ar usun Antinomilerinin eletirel aklamasnda belirginleen zel ayrcalklara sahip olduunu kantlamaya almak istiyorum. rnein, neden kavram etkisinden tmyle farkl (trde-olmayan) bir eye gnderebilir, bylelikle duyum da eletirel bir bak asndan- deneyimin snrlarn aan bir eye atfedilebilir. 2. Realitas phaenomenon/realitas noumenon Her ne kadar etkilenme sorunu Aknsal Estetiin daha banda ortaya serilse de, eldeki soruya, e.d. etkilenmenin kaynana ilikin soruya dair rendiklerimiz Eletirinin bu blmnde deildir. ou durumda Kant etkilenmenin nedeninin ne olduunu kesin olarak

2 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

belirlemez. Kant, onu genel olarak nesneye (Gegenstand, Objekt) ya da ruha (Gemth) atfeder. stisnai bir paragrafta etkilenmeden kaynaklanan grn, kendinde-ey ile ilikilendirilmitir (B 61). Fakat etkilenme szcnn vuku bulduu dier yerler iin okuyucunun etkileyen nesnenin ne olabileceini tahmin etmekten baka pek az seenei vardr. Bu soruyu kavramann bir yolu, etkilenme sorunuyla yakn bir ilikisi olan bir temay gz nne almaktr: duyum. Aknsal Estetiin ilk sayfasnda duyum, bilen zne zerine yaplan etkilemenin sonucu olarak betimlenir. Duyum, etkileyen nesnenin grgl etkisi olarak tanmlanr. Bir nesnenin temsil yetimiz zerindeki etkisi, ondan etkilenmekte olduumuz srece duyumdur. (A 19-20/B 34, vurgu Kantn) Bu nesnenin duyumun nedeni olmasnn tesinde onun hakknda daha kesin hibir ey renmeyiz. Eer Kantn Ar Usun Eletirisinde youn bir ekilde duyum temasyla urat blme dnersek ok farkl bir durumla kar karya kalrz. zin verin ilk olarak Alg ncelemeleri ilkesinin formlletirilmesi zerinde duralm. Bildiimiz kadaryla, bu ilkenin merkezi kategorisi olgusallktr [reality] ve bu ilkenin birinci baskdaki anlatm biimi, sz konusu olgusalln doasna ilikin bir iaret verir. Tm grnlerde duyumun ve nesnede ona karlk gelen olgusaln (realitas phaenomenon) yein bir bykl, e.d. bir derecesi vardr. (A 166, vurgu Kantn.) Yukarda ad geen, duyuma karlk gelen olgusallk grngseldir, alg nesnesine aittir. Kantn birka sayfa sonra yazd gibi: grgl sezgide duyuma karlk gelen ey olgusallktr (realitas phaenomenon) (A 168/B 209). Bu tanmlar yakndan incelemek nemlidir nk ematizme dair blmde olgusallk sorununun formlletirilmesine dnnce btnyle farkl bir tablo kefederiz. Zaman, sezginin ve bylece grnler olarak nesnenin salt formu olduundan, nesnelerde duyuma karlk gelen ey kendinde-eyler olarak tm nesnelerin aknsal gerecidir. (eylik [Sachheit], olgusallk). (A 143/B 182, gzden geirilmi eviri.) Soru, yukarda ortaya serilen ilkenin formlletirilmesiyle kabaca ayn terimlerle ortaya konmutur fakat yant artcdr. Artk, duyuma karlk gelen ey grngsel olgusallk deil fakat daha ziyade kendinde-eylerin aknsal gerecidir. Bu yant, zellikle onu, olgusalln srekli grgl olarak gnderimde bulunulduu Alg ncelemelerinde benimsenen izgiyle karlatrdmzda olduka kafa kartrcdr. Eer ematizmin bu paragraf, birinci Eletiride grnlerin nedeni olarak kendinde-ey ile ilgilenen baka birounda yinelenmiyor olsayd, onu Kant adna bir dil srmesine atfetmenin ekiciliine kaplabilirdik. Etkilenmenin kaynana ilikin bu atan grlerden bir anlam kartmann yolu var mdr? Realitas phaenomenon ve realitas noumenon arasnda bir seim yapmak zorundayz gibi grnyor. Bu sorunun nemi Kant yorumcularnda yitmi deildir. Norman Kemp Smith, ematizm blmnde yer alan olgusallk kategorisine ayrlm paragraf zlmesi ar lde g bulur ve bu yzden daha kesin ve daha az mulak olan, Alg ncelemelerinin sonularn tercih eder. 10 Bu durum, Onun, olgusallk emasnn betimlenmesinde ierilen, kendinde-eye gndermedeki rtk glklerin tamamen farknda olduu anlamna gelir. Her halkrda Kemp Smith, meseleyi, kendisinin 1927 tarihli Ar Usun Eletirisi evirisinde, Wille tarafndan daha nce nerilmi olan metin deiikliini yaparak hallecekti. Willein nerisini izleyerek yukarda alntlanan tmceye bir olumsuzlama ekledi, bylece olgusallk emasna dair paragraf imdi nesnelerde duyuma karlk gelen ey kendinde-eyler olarak tm nesnelerin aknsal gereci deildir (A 143/B 182), ev., 184) olarak okunuyor. H. J. Paton, kendi adna, Wille tarafndan ortaya konulan dzeltmeyi ikna edici bulmaz. Kemp Smith gibi, O da ematizme dair blmdeki tanmn sunduu gln tam kapsamn gz nne almay dener. Bylelikle O, olgusalln iki farkl bak asndan grlmesi olanan tasavvur etmeye varr: grngsel nesnenin gereci ve kendindeeylerin gereci. 11 Yine de O, bazlarnn kapld gibi kendinde-eyler ifadesini fiziksel anlamnda yorumlayarak, ikincisini gzden karmaya hazr deildir. Patona gre, sz konusu gerecin Kant tarafndan aknsal olarak karakterize ediliyor oluu, byle bir yorumu olanaksz klar. 12 Bu iki sekin Kant uzmanna yaplan gnderme, duyumun aklanmasnn ne kadar incelikli ve Kemp Smithin durumunda, kendinde-eyin nedenselliini eleme eiliminin ne kadar gl olduunu aka gsteriyor. Aknsal Estetiin giri ksmlarna gre duyumun, kaynan -belirlenmek zere duran- bir nesnede bulan bir etki olduunu grdk. Fakat Alg ncelemeleri ilkesi, sz konusu nesnenin grngsel olgusalla sahip olduunu apak bir ekilde ifade eder. Bu durum, duyular zerindeki etkinin bir derecesi[ni] (B 208) ortaya koyann, algnn grgl nesnesi olduunu gsterir. Her ne kadar nedensellik kategorisinin ele alnmas aslnda kinci Deneyim Analojisine ait olsa da, Kant daha nce Alg ncelemelerinde, duyumun meydana gelmesinde grgl olgusalln roln aklamak iin, nedensellik

3 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

ilkesinden yararlanr: Eer bu olgusallk gerek duyumun gerekse grn alanndaki baka bir olgusalln, rnein deiimin nedeni [Ursache] olarak grlrse, bu durumda neden olarak olgusalln derecesi moment adn alr, rnein atlk momenti. 13 Fakat eer ncelemeler, grgl nesnenin duyumun nedeni olarak grlmesi gerektiini doruluyorsa, unutmamalyz ki bu, Eletirinin tek olanakl okumas deildir. Daha nce deinilen olgusallk emasnn yansra, drdnc Paralojizm (birinci bask) dahilinde, kendinde-eyin grnlerin nedeni olarak ilan edildii pek ok paragraf vardr. kinci Analojinin metni bile, nedensellik kategorisinin grgl kullanmn ele alrken, etkilenmenin kaynann kendinde-ey olduunu aka ortaya koyar. 14 Bu, sorunumuzu zmez fakat sadece her iki uslamlama yolunun da Ar Usun Eletirisinde bulunduunu ve Kantn her ikisiyle birlikte yaamaya hazr grndn gsterir. Aslnda O her ikisini de ayn anda desteklemektedir. Eer Vaihingerin, etkilenmenin zaten z-eliik olan iki kuramnn kanlmaz bir ekilde daha te elikilere gtrdn savunan, bir anlamda ihtiyatsz yargsn benimsemeyi istemiyorsak, altnda her iki aklamann da Kant iin eit lde kabul edilebilir grnecei koullar soruturmak iin hazr olmalyz. 3. Grgl ve Aknsal Sylemler Kendisini duyumda aa vuran etkileme, az nce grdmz gibi, kendinde-eye olduu kadar grne de atfedilebilir. Fakat deneyim asndan, dorusunu sylemek gerekirse grnler ve kendinde-eyler arasnda bir ayrm yapmaya gerek yoktur. Fiziksel kendinde-ey olarak yamur taneleri ile onlarn grn olarak gkkua arasnda yerinde bir ayrm yapabiliriz (A 45/B 62-62), fakat bu ayrm grgl bir dzeyde kalrd ve o, Ar Usun Eletirisinde yer alan etkilenme sorunsalyla dorudan ilgili deildir. ki etkileyen nesnenin ayrt edilmesi, yalnzca aknsal felsefeyle dorudan ilgilidir. Uzaydaki grnlerin aknsal kavram, dier bir yandan, uzayda sezilen hibir eyin kendinde-ey olmadnn, uzayn, kendinde-eylere, onlarn znl bir zellii olarak ikin olan bir form olmadnn, kendinde nesnelerin bizim iin tamamen bilinemez olduunun ve dsal nesneler olarak adlandrdklarmzn, formunun uzay olduu duyusallmzn salt temsillerinden baka bir ey olmadnn, eletirel hatrlatcsdr. Duyusalln gerek balla, kendinde-ey, bu temsiller yoluyla bilinmez ve bilinemez; ve deneyim dahilinde ona ilikin hibir soru sorulmaz (A 30/B 45). Deneyimin bak asndan, her karlatmz nesnenin bir grn olduunu bilmenin bir yarar yoktur. Tam tersine, bu grgl bak asndan gndelik yaammzda uratmz eylerin olgusal eyler, kendinde-eyler olduuna kaniyizdir. Deneyim alannda doabilecek btn sorunlarda, onlarn (grnler olarak olanakllklarnn esas zeminini dert etmeksizin, bu grnlere kendinde nesnelermi gibi muamele ederiz. 15 Grnlerin olanakllk zeminine ilikin soru aktr ki grgl deildir, o yalnzca aknsal felsefeyle dorudan ilgilidir. Eer aknsal anlamnda grn kavram eletirel bir hatrlatc olarak sunuluyorsa, bu durum basite bu grnlerin zeminine ilikin sorunun Kantn Ar Usun Eletirisinin giriimine zgl olduunu gsterir. Fakat imdi akla kavuturulmas gereken nokta aknsal szcnn anlamnn kendisidir. Kantn bazen szc akn ile eanlaml olarak kulland iyi bilinir, yine de, onu gerekten tanmlarken, Kant, Eletiride yer alan soruturmann zel durumuna gnderimde bulunur. Eletirel soruturma, dorudan nesneye doru ynlenmemi olmak bakmndan tm dier bilgi trlerinden ayrlr. Aknsal felsefe nesnenin dolaysz bilgisine ilikin deildir ve bu yolda dier tm bilimlerden, tam da nesnelerinin znn anahatlarn ihtiyatszca izmeye alan metafizikten bile ayrlr. Kant, metafizii, szcn kendisinin, kendi bilisel aralarn daha nce bir eletiriye tutmam bir soruturma srecini betimlemesi bakmndan dogmatik olarak grme eilimindedir. Eletirel soruturma per defenitionem dogmatik kartdr nk o, nesnesine eriebilirlii sorgulamakszn kabul ederek ie koyulmaz. Nesnelerden ziyade, a priori olanakl olduu srece nesnelere dair bilgimizin kipiyle ilgilenen tm bilgiyi aknsal olarak adlandryorum. 16 Aknsaln Ar Usun Eletirinin ikinci basksndan alnma bu tanm apaktr: szck, bilinecek nesneden ziyade, bilgimizin kipi zerine odaklanan bir soruturma durumunun hatlarn izer. Ksacas, aknsal bir sylem bilgimizin bilgisi[ne] ilikindir. Bu yzden, bilgi hakknda zel trde bir dnm balatr. Bu dnm, aratrlan bilginin bizim a priori bilgimiz olmas bakmndan zgldr. Daha net olarak, aknsal soruturma, sentetik a priori bilgiye dair sorumuzu yantlamaya yneltilmitir (B 40). Bu anlamda aknsal, Kantn kuramsal felsefesinin ana sorusunun simgeselidir: Sentetik a priori nermeler nasl olanakldr?

4 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

Bu soru, Humeun, nedensellik yasasnn zorunluluuna ve evrenselliine ilikin kukuculuu tarafndan ortaya konan meydan okumann geerliliini kabul etmenin dier bir yoludur. Kanta gre, Hume aknsal bir soru ortaya koymutu fakat onu yantlamak iin gerekli olan kavramsal aralara sahip deildi. Aknsal sylem, o hlde, Humeun sorusuna yant vermek iin bir giriimdir. Deneyim sylemiyle karlatrldnda, bu sylem daha yksek bir dzeyde konumlanr. Maclachlann nerdii gibi bu iki dzey, -Tarskici terimlerle- st-dil ve onun nesne-dili arasndaki ilikiye benzetilebilir. 17 st-dil dahilinde ilgilenilebilecek noktalar vardr ki muhtemelen nesne-dilinin bak asndan formlletirilemezler. Bu anlamda aknsal eletiri, zellikle ilk dzey bilginin, e.d. deneyimin olanaklln aklamak iin tasarlanm bir st-bilgidir. Bu tam olarak, grn ve kendinde-ey arasndaki ayrmn kendisine bal olarak iledii tarzdr. Fakat aklmzda tutmalyz ki byle bir eletiri ayn zamanda bir bilgi formunu da temsil eder. Bu olgu, yukarda alntlanan tanmda sorgulanmakszn kabul edilmitir: Tm bilgiyi aknsal olarak adlandryorum Prolegomena aknsal felsefeyi yeni bilim olarak, dier her bilim gibi bir doruluk iddiasnda bulunan bir bilim olarak tantr. 18 Bu durumda, nesrlen kesinlik salt greli ya da varsayml deil, apodiktik(felsefi) kesinliktir (A XV). Byle bir soruturmann sonucu, bilginin geresel olduu kadar biimsel koullar da gerektirdiidir. Bildiimiz gibi, tm biimsel koullar a prioridir ve bilen zne tarafndan nesneye uygulanrlarken, geresel koullar her zaman a posterioridir. Geresel koullarla kar karya kaldnda, zne, biimsel koullarla(viz. uzay, zaman ve kategoriler) olann tersine deneyim nesnesindeki okluyu kendisinin oluturmadnn farkna varr. Bu oklu duyum yoluyla grgl olarak verilmelidir. Fakat duyum yalnzca uzay ve zaman erevesi dahilinde ortaya kabileceinden, baka bir deyile, duyumun biimi olduu kadar gereci de yalnzca znede temsiller olabileceinden, tam da bu duyum grnler alannn dndaki olgusal bireyle, e.d. kendinde-eyle ilikili olmaldr. Daha dorusu, burada varlan sonu san olarak, bilgi yetisinin ve deneyim nesnesinin temel bileenlerinin bir z-incelemesinin rndr. Tam da, bilen zne, eletirel sre yoluyla deneyimin ortaya knda kendisinin etkin mdahalesinin snrlarn lt iin, alg nesnesine uygulanan uzay-zamansal erevenin, [alg nesnesine] karlk olarak, grng dnyasnn tesinde bilinmeyen bireyin varoluunu gerektirdiini kabul etmeksizin yapamaz. 19 znenin bilincindeki grnlerin geresel koulu olarak duyumun zorunluluunu aklamak iin, Kant, bu geresel koullarn aknsal bir nedeninin edimselliini nesrmek zorunda kalr ve bunu yapmak iin elinde yalnzca anlak tarafndan a priori salanan aralar vardr: neden (ve varolu) kategorisi. Kant onu, aknsal bir varlk olarak kendinde-eye uygulad iin, aka onun aknsal bir kullanmnda bulunur bir kullanm ki bizi Vaihingerin leminin ilk kolunda karlalan gln kalbine geri gtrr. 20 4. Kategorilerin Aknsal Kullanmlarnn eitli Trleri Birinci Eletiride Kant srekli olarak kategorilerin aknsal kullanmna izin verilemeyecei olgusunu vurgular. Bu kategoriler, Analitiin bize rettii zere, yalnzca deneyim alan dahilinde geerlidir. u soruyu sormalyz: Niin Kant kendinde-eyi grnlerin balla olarak dnrken nedenselliin aknsal bir kullanmnda bulunmak zere kendisine izin verecekti? Bu kullanm kukusuz aknsaldr nk kategori deneyim alannn, e.d. uzay ve zamann dnda yatan bir eye uygulanmaktadr. Niin Kant byle bir istisnay hogrecekti? Hereyden nce, kabul edilmelidir ki bu aknsal kullanm biricik bir durumu haizdir, bu yzden o, Eletirinin knad, aknsal kullanmn temel trleriyle zdeletirilemez. Bu yasaklanm kullanmlarn ilki Analitie Ekte bulunabilir: Dnm Kavramlarnn Amfibolisi. Orada, Kant, duyulur ve dnlr temsillerin ontolojik farkn ciddi olarak ele almayan felsefeyi eletirir. Temsillerimizin doasnn bu ncelikli incelenmesinin yokluununda, Leibniz, iinde grnleri anlksallatrd, dnyann anlksal bir dizgesini nerdi. Leibniz anlan kavramlarn aknsal bir ekilde kulland nk bilgimize eriebilen nesnelerin zgll dikkate alnmamt(A 270-1/B 326-7, A 289/B 345). Ayn ey, neden kategorisinin sz konusu kullanm iin sylenemez, nk Kantn kullanm, bize duyusallk araclyla elde edilebilir olan nesnelerin doasnn ta kendisini aklamak iin, kesin bir ekilde eletirel bir bak asndan yaplmtr. Bu kullanm bu nedenle bir amfiboli zerinde temellenmez; tersine, zellikle karkl akla kavuturmaya hedeflenmitir. Ayn durum Aknsal Diyalektikte yaplan, kategorilerin aknsal kullanm iin de geerlidir. 21 Bu kullanm salt bir yarg hatasna bal olmak yerine usun, balangtan beri aknsal olarak ilan edilen, kendi ilkeleri tarafndan zorlanmtr. Ayr bir yeti olarak us mutlaa, e deyile, deneyimdeki koullarn tm zincirlerini birletiren koulsuza doru ynelir (A 326/B 382, A 307-8/B 364). Ksaltlm tasmlarn bir dizisinin yardmyla, ar usun ideas, zneye koulsuzun kendisinin bilgisini edinmesini emreder. rnein nc antinomide dogmatik metafizik, yargy, zgr bir nedene ve drdncsnde dnyadaki tm eylerin nihai koulunun taycsna, e.d. mutlak olarak zorunlu varla aktarmaya kalkr. Bu durumlarda Kantn eletirel zm, kategorilerimiz yoluyla koulsuz hakknda herhangi bir ey bilemeyeceimizi, kendiliinden bir nedenin nasl etkide bulunabileceini bile, mutlak zorunluluun kipsel kavramna herhangi bir anlam ilitirebilmemizden daha fazla

5 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

anlayamayacamz ifade etmeye dayanr. Usun aknsal ideas dogmatik metafiziin tutkularn temsil eder ve Kant bu alandan hibir bilgi beklenemeyeceini gsterir. Sz konusu ussal ilkeler herhangi bir nesnel bilgi salamaz, salt dzenleyici ilkeler olarak hizmet ederler. Herey hesaba katldnda, grnlerin balla olarak kendinde-ey sorununun formlletirilmesi, ar usun idealarnda yaplan, kategorilerin aknsal kullanmna hibir benzerlik tamaz. Kant grnlerin ballann koulsuz olduunu iddia etmez, ne de onun koullu olup olmadn biliriz; bilmemize gerek yoktur: Dier bir yandan, tm eyleri grngler olarak deil fakat kendinde-eyler ve salt anlan nesneleri olarak grdmde, o zaman onlarn tz olmalarna ramen onlar, varolular bakmndan yabanc bir nedene bal olarak grlebilirler. 22 Aknsal felsefe olanakl bilginin alann aklamada yalnzca grnlerin bilinmeyen bir nedenini iaret ederken, dogmatik metafizikiler akn nesnelerin(ruh, dnya, Tanr) bir bilimini tesis etmek istedi. Eletirel felsefeci deneyimin olanaklln aklamak iin daha fazlasn bilmek zorunda deildir. Bu anlamda, kendinde-ey her kategorinin uygulanmasnn nihai koulu olan aknsal tamalgnnkinden farkl bir konum iddiasnda deildir. Tamalgnn aknsal birlii, aknsal felsefenin en yksek noktas (B 134) olarak grlse de o hibir biimde mutlak olarak ilan edilmez. Bu durum usu diyalektik bir ifadeye bulatrrd -bir ifade ki aka birinci Paralojizmde olan durumudur. Aknsal karsamada, aknsal zne, kendisi tmyle bilinmez, e.d. genelinde salt bir ey (A 355) olarak kalrken, kendi ilevlerini yerine getirebilir. Aknsal zne ve aknsal nesneye dair her sylem iin lt deneyimin olanaklldr. Aknsal zneye ve nesneye yalnzca onunla olan ilikisinde gnderimde bulunulur. Onlar deneyimin olanakllnn nihai koullarn temsil ederler: birincisi biimsel koullarn nihai koulu olurken ikincisi deneyimin geresel koullarnn nihai artalandr. Kendinde-eyin sorgulanmas yalnzca bu anlamda zorunlu hale gelir. Eer yukarda ksmen alntlanm olan uslamlamann sonunu okursak, bu zorunluluun felsefi karakteri aka ortaya kar. Deneyim alannda doabilecek btn sorunlarda, onlarn grnler olarak) olanakllklarnn esas zeminini dert etmeksizin, bu grnlere kendinde nesnelermi gibi muamele ederiz. Fakat bu snrlarn tesine gemek iin, aknsal bir nesnenin kavram kanlmaz bir ekilde gerekirdi. (A 393) Kukusuz, Vaihingerin leminin ilk kolunun ortaya koyduu esas sorun henz zlmedi. Her ne kadar (Diyalektiin idealarnda olduu gibi) kendinde-eyin konumunun koulsuz olduunu kantlamann gerekli olmadn grm olsak da, yine de burada neden kategorisinin yaplm aknsal bir kullanm vardr, bu yzden Kantn orada, Analitiin -kategorilerin meru uygulama alanna ilikin- apak dersleriyle eliip elimediine dair soru zlmemi olarak durmaktadr. Esas olarak meru bilginin alannn snrlarn izmeyi hedefleyen aknsal felsefenin geliimi dahilinde, bu daha st dzey sylem iin kurallarn bazlarnn -kefedilemeseler dengrlebilmeleri olanakl olmaldr. Bu, olduu haliyle eletirel felsefeyle deil fakat Lewis White Beckin ar usun st-eletirisi diye adlandrd eyle dorudan ilgilidir. u anda kar karya olduumuz sorunun zmnde bize biraz yardm olup olmayacan grmek iin Beck tarafndan ifade edilmi olan programatik szleri aklda tutmak isterim. Zihnin ilemlerini ve yetilerini ya da yeteneklerini nasl olup da bildiimize dair [Kantn] apak bir kuram yoktur. Onun biimsel-olmayan prosedrnn ayrntl bir eklemlenmesi, yine de, ar usun bir st-eletirisini, ama eletirel felsefenin kendisiyle sreklilik [arz eden] dahili bir st-eletiri olutururdu. nanyorum ki o, kabaca hatlarn izdiim biimi alrd ve Ar Usun Eletirisinin herhangi bir olumlu retisiyle atma iinde olmazd. zellikle o, bizden, Eletirinin sahip olamayacamz rettii bilgiye sahip olmamz istemezdi. 23 Kantn, aknsal felsefenin yntembilimsel sorunlarna yeterince dikkat vermediini farkettikten sonra, Beck, giderek yalnzca bu yntembilim ile Eletirinin olumlu retileri arasnda hibir atk olmamas gerektiini deil fakat ayrca aknsal ilkeler ile onlar formlletiren sylem arasnda bir sreklilik olmas gerektiini iddia eder. Bu szler, daha nce baka bir yerde gelitirmeye baladm, Rdiger Bubneri izleyerek Kantn aknsal felsefesinin kendine-gnderimsellii[self-referentiality] olarak adlandrlabilecek bir dnce izgisiyle uyum iindedir. 24 Kendini-dnebilirliin[self-reflexivity] bu biimi basite, daha st dzey bir sylem olarak aknsal soruturmann, kendi nesne-sylemi -e.d. grgl onaylamay bulabilecei bir yer olarak deneyim- tarafndan ynetilemeyecei, fakat bir bakmdan kendisi tarafndan [ynetilebilecei] anlamna gelir. Dier bir deyile, tam da eletirel soruturma esnasnda kefettii aknsal ilkeler tarafndan ynetilmelidir: baka hibir yolgsterici yoktur. u anki durumda nedensellik ilkesinin de kendinde-ey sorununun amlanmas iin balayc olup olmadn ki bir anlamda akla kavuturulmak zere bekliyor- ve eer balaycysa bu grevi nasl yerine getirdiini sormak yararl olabilir. 5. Dinamik Kategorilerin zel Durumu Aenesidemus-Schulzeun Kant meru-olmayan bir ekilde kullanmakla sulad

6 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

nedensellik kategorisi (ve burada bir kenara braktm varolu kategorisi)nin zgl bir trde olduu not edilmelidir. O, Kantn matematiksele kart olarak dinamik diye adlandrd kategorilere aittir. Kant bu ayrm Analitikte tekrar tekrar kurar nk o, aknsal ilkeler izelgesinde nemli bir blmlemeye iaret eder. Bildiimiz gibi, ilk iki ilke matematiksel olarak ele alnrken, Deneyim Analojileri ve Grgl Dncenin Koyutlar dinamik ilkelerdir. Bu sonuncular grnlerin olanakl lmlerinden ziyade onlarn, ncelemede bilinemeyen varoluuyla ilgilenir. Nesne olgusal olarak kabul edilmek iin nce grgl olarak verilmelidir, bu yzden dinamik ilkeler, ilkin alg yoluyla, e.d. a posteriori verilmesi gereken grnlerin varoluunu a priori dzenler. O, grnlerin varoluunu a priori kurallarn altna getirmeye alan [e.d. dinamik, C.P.] ilkelerden olduka baka trl durur. Varolu ina edilemeyecei iin, bu ilkeler yalnzca varoluun ilikilerine uygulanabilir Eer, yine de, bir alg baka bir algya bir zamanilikisinde veriliyse, o zaman bu sonuncu belirsiz olsa bile ve biz sonu olarak onun a priori ne olduuna ya da onun byklnn ne olabileceine karar veremesek de, yine de onun, varoluunda zorunlu olarak bu zaman kipinde daha nceki olan ile balantl olduunu nesrebiliriz. 25 Verili algnn ballann belirsiz oluuna dikkat ekilmelidir. Bu, dinamik iliki kategorilerinin nemli bir zelliidir ve etkileyen nesne sorunuyla ilgili olduu ortaya kacaktr. Kant bu ballan ne olabileceinin a priori belirlenmesinin olanaksz olduunu vurgular. Bu zellikle, iinde etkinin verililiinin, onu zamanda nceleyen bir noktaylailikide olmasn gerektirdii ve onun genel olarak baka bir eye [etwas anderes berhaupt] gnderdii, nedensellik ilkesinin amlanmasnda belirgin hale gelir. 26 Dinamik kategorilerin karakterize edilmesinde kaydedilmeye deer ikinci nokta ise ierilen terimlerin trde-olmaydr. Sentezin nesnesinin uzay ve zamann ar ve trde sezgisi olduu matematiksel ilkelerle karlatrldnda, nedensellik ilkesinin ballaklar arasndaki bant trde-olmayan elerin bir sentezidir (B 201). Neden ve etkinin durumuna ilikin bu zellik Hume tarafndan oka vurguland 27 ve nedensellik ilkesi trde-olmamakln, Prolegomenay yineleyecek olursak, k nlar saan gne ile zerinde belirli derecede bir scakln duyumsand ta arasnda varolan doadaki fark gibi anlald- deneyim alan dahilinde i grd srece zel bir ilgiyi hak etmez. Yine de, Analitii terk edip Aknsal Diyalektie girer girmez bu iki zellik ekici hale gelir. Dinamik kategorilerin, nesnelerinin varoluunu a priori ina edememesi aslnda bir stnlk olarak ortaya kar. liki kategorileri (matematiksel kategorilerde olduu gibi) trde paralara snrl olmadndan, onlarn nc ve drdnc Antinomilerdeki aknsal kullanm, matematiksel Antinomiler aka elikili olarak sonulanrken, usun bu diyalektik atmalarnn olumlu bir zmne olanak tanr. 28 Benim tutumum yledir: eer kii nedensellik kategorisinin kendinde-eyle balantl aknsal kullanm hakknda daha fazla ey renmek isterse, o kiinin, ad geen kategorinin dnlr nedensellik sorununun kapsaml bir ekilde ele alnd- nc Antinomiye zgl olan aknsal kullanmna bavurmas pekala nerilebilir. Dier bir deyile, Estetikte ortaya kt ekliyle kendinde-ey sorunu ile Diyalektikteki, bir nedensellik formu olarak aknsal zgrlk sorusu arasnda bir koutluk izmeyi neriyorum. Kii elbette bu iki sorunsaln bir araya getirilmesini bir koutluktan daha fazla bir ey olarak anlama biimindeki daha nce uyardm tehlikenin bilincinde olmaldr. Nedenselliin bu iki aknsal kullanm aslnda farkldr, fakat nc Antinominin eletirel amlamas ve zm, kendileriyle kendinde-eyin nedenselliinin aknsal bir gr noktasndan anlalabilecei, vazgeilmez kavramsal aralar salar. Yalnz, ikinci sorunun, grnlerin duyusal bakmdan koulsuz koulu (A 557/B 585, italik eklendi) olarak zgrlkle ilgili olan nc Antinomide ykseltilen soruyla ayn olmadn aklmzda tutmak zorundayz. Daha nce grdmz gibi, grnlerin nedeni olarak kendinde-eyin, kendisinin koullu olmasyla ilgisi yoktur ne de koulsuz olmasyla ilgisi vardr. in bu yan tamamen belirsiz kalr. nc Antinominin eletirel zm bir ve ayn etki [eben derselben Wirkung] (A 536/B 564) iin iki aklama yoluna izin vermesi bakmndan ilgintir. Bu, olgusallk emasnda ve Alg ncelemelerinde amlanan iki aka ekien- duyum aklamasn anmsatr. nc Antinomide betimlendii kadaryla kendiliinden bir nedenin sorunu, aknsal gerekiliin bak asndan zgr neden ile grgl deneyime hkmeden belirlenimcilii uzlatrmann hibir yolunun olmamas olgusunda yatar. Aslnda, grgl nesne uzaysal ve zamansal zellikleriyle birlikte gerek ey, e.d. kendinde-ey olarak grld srece aknsal gerekilik, ortak duyunun grdr. Yalnzca aknsal idealizm, Kant savunur ki, bize grgl nesneyi kendinde bir ey olarak deil fakat bir grn olarak dnmeyi buyurmak bakmndan zgrlk sorunsalna bir zm getirir. Bu zm retmek iin benimsenen bak as aknsal felsefecininkinden, e.d. kiinin, salt grnlerin tesinde onlarn zemini olarak i gren bireyin var olmas gerektiini kabul etmeye zorland bak asndan, bakas deildir. Eer aadaki paragrafn kendiliinden bir nedenin olana sorusuna zm aryor olmasn bir kenara brakrsak, eletirel zmn sunulu yolu etkileyen nesne

7 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

sorunumuza da aynen uygulanabilir. Eer, dier bir yandan, grnler edimsel olarak olduklarndan daha fazla bir ey olarak alnmazlarsa; eer kendinde-eyler olarak deil fakat grgl yasalara gre balanm salt temsiller olarak grlrlerse, onlarn kendilerinin, kendileri grnler olmayan zeminleri olmaldr. Byle bir dnlr nedenin etkileri grne kar ve buna gre dier grnler yoluyla belirlenebilir, fakat onun nedensellii byle belirlenmez. Etkiler grgl koullarn dizisinde bulunurken, nedensellii ile birlikte dnlr neden bu dizinin dndadr. Bu yzden etki, dnlr nedeni bakmndan ve ayn zamanda doann zorunluluuna gre onlardan kaynakland grnler bakmndan zgr olarak ele alnabilir. (A 536-7/B 564-5) Eer etkileyen nesne ve duyum sorununun Analitikte iki aklama yoluna olanak verdiini anmsarsak, Diyalektikten alnan ve yukarda nerilen zm, eer aknsal felsefesi dahilinde grnlerin nedeni olarak kendinde-eyin apak bir aklamasn sunmak iin abalam olsayd, Kantn verebilecei bir yant olarak okunabilirdi. Sonuta, nc Antinominin durumunda ikili bir aklamaya maruz kalan bir ve ayn olay, bir ve ayn etkidir; tpk, etkilemenin sonucu olan duyumun, Analitikte bir grgl ve bir aknsal olmak zere iki ayr nedensel aklamaya maruz kalm olduu gibi. Bu yzden, Adickein su gtrr ikili etkileme kuramnda olduu gibi, ortada iki ayr etkilemenin varolduunu koyutlamaya gereksinim yoktur. Daha nce sylendii gibi, byle bir koutluk yalnzca ihtiyatla izilebilir, nk zgrlk ve kendinde-ey farkl sorunlara gnderir. Aknsal Diyalektiin, tm aknsal idealara olduu gibi, zgrln konumuna ilikin vargs onlarn hibir bilgisine eriemeyeceimizdir: tamamen belkili kalrlar. Fakat bu varg esasen, dnyada zgr bir nedenin varoluunu ya da varolmayn bildirmekte duraksamayan dogmatik metafizikilerin bilmiliklerine kar yneltilmitir. Kant iin zgr bir nedenin iliyor olmas belkilidir, tpk, lmsz bir ruh ve tm olgusallkla donatlm zorunlu bir varln kuramsal bir konumdan zlemez bir sorun olarak kalmas gibi. Usun diyalektik ideasnda, akn bir nesnenin i doasna dair dogmatik birer ifadede bulunulmaktadr: rnein, ruhun yalnl, zgrln olgusall ve omnitudo realitatis olarak tanmlanan bir varln zorunluluu. Bu bakmdan, ayn sylem dzeyinde, e.d. aknsal felsefe dzeyinde ele alnmas gerekse de, etkileyen nesne sorunu kkten bir biimde farkldr. Etkilemeyi ve -onun etkisi olan- duyumu kendinde-ey hususunda aklarken Kant yrrlkte olan nedensellik tipine dair herhangi bir bilgi ortaya koymay amalamaz, grnn ballan, onun trde-olmadn 29 ve belirsiz olduunu, e.d. bilgimizin eriminin kesin olarak dnda kalan salt bir ey (A 277/B 333) olduunu sylemenin tesinde, belirlemeye de almaz. Nedensellik ilkesini, meydana gelen, e.d. olmaya balayan herey, bir kurala gre ardndan gelecei herhangi bir eyi nvarsayar (A 189) diye belirten grgl kullanmnda izleyerek, Kant, nedensellik kategorisini kendinde-ey iin kullanmakla, kural ya da yer alan nedensel edimin trn aka belirtmeyi ve etkide bulunan nedenin zn belirlemeyi reddeder. Bylece, Ar Usun Eletirisinde nedensellik kategorisini kendinde-ey iin kulland zaman, Kant, aktr ki aknsal bir kullanma ilitirilmi mtevazi iddialar hibir biimde amaz. Kategorilerin tek aknsal kullanm, bu yzden, aslnda [herhangi bireyi bilmek iin: Nachtrge, CXXVII] hibir kullanm deildir ve hibir belirli nesnesi, salt formu bakmndan bile belirlenebilir bir nesnesi yoktur. (A 247-8/B 304, vurgu eklenmitir.) Grnlerin balla olarak kendinde-ey belirsiz kald iin onun varoluunun kendisinin belkili olduu sonucuna varmak yanl olurdu. Eletirel felsefeci grnn tesinde bir eyin olduunu bilir fakat onun ne olduunu bilmez. Daha Estetikte, belkili olduu sylenen, kendinde-eyin yalnzca doasdr -onun edimsellii deil (A 38/B 54). Yine de, kendinde-eyin tam da bu varoluunu, onun doasyla birlikte, btnnde belkili ilan etmenin gl bir cazibesi vardr. Kii, kendinde-eyi, olduu haliyle durumu aka belkili olan noumen ile zdeletirdii zaman bu vargya ular. Fakat vurgulanmaldr ki Kant noumenin durumunu yalnzca olumlu anlamnda alndnda belkili olarak tasarlar. Bu anlama gre noumen -yaps insanolu iin btnyle bilinemez kalan- anlksal sezginin bir nesnesi olarak dnlr. Bu yzden, tam da bu sezgi kipi tamamen belkili olduu iin anlksal sezginin bir nesnesi olarak noumen belkilidir. hibir sezgimiz yoktur, aslnda kendisi yoluyla duyusallk alannn dndaki nesnelerin verilebilecei bir olanakl sezgi kavrammz bile yoktur (A 255/B 310) Fakat bunun, grnlerin tesinde salt bireyin, e.d. kendinde-eyin varoluunun bilgisine sahip olduumuz eklindeki eletirel nesrm ile pek az ilgisi vardr. Kendinde-eyi salt bir mantksal olanak 30 olarak dnmede karlalan dier bir tehlike, kiiyi, onu ar usun idealaryla ayn dzeyde ele almaya gtrebilmesidir. Ar usun diyalektik kullanmna Kantn eletirel zmyle uyum iinde, kii, aknsal idealara atfedilenle benzer ekilde, kendinde-eye dzenleyici bir rol atfetmeye varabilir. rnein Eva Schaper, kendinde-eyi, aslnda dzenleyici kullanmlarnda usun belkili idealar iin Kant tarafndan sakl tutulan, bulgulatc[heuristic] kurgular bal altnda snflandrr. 31 Rescher, kendinde-eyi (tam olarak anlaa ait olan nedensellik ilkesine kart biimde) usun idealarna

8 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

karlk gelen aknsal grevleri karakterize etmek iin uygun olan dzenleyici bir ilke olarak Yeter Neden lkesi ile iliki iinde yorumladnda benzer bir noktaya deinir. 32 Ben buna karn grnlerin nedeni olduu sylendii srece kendinde-eyi deneyimin olanakll bakmndan dzenleyici deil fakat oluturucu olarak tasarlama eilimindeyim. Eer dzenleyici rollerinde usun idealar koulsuzun, e.d. deneyimin koullarnn tamamlanm bir dizisinin aratrlmasna tahsis edilmilerse, o zaman kendinde-eyin ar usun bu aknsal grevleriyle yapacak hibir eyi yoktur fakat [kendinde-ey] her bir deneyimin olanak koullarnn erevesine aittir. O en az aknsal znenin kendisi kadar deneyimi oluturucudur. Bu yzden kendinde-ey kesinlikle Diyalektiktekilere deil fakat (yalnzca Estetikte ykseltilen bir soruya olmasa da) Eletirinin ilk yarsndaki uslamlamalara aittir. Bilen zne z-incelemenin felsefi sreci sayesinde, eer sentetik a priori yarglar olanaklysa, e.d. eer evrensel ve zorunlu doruluklar olacaksa, bilgi nesnelerinin grnler olmas gerektiini kefeder. Fakat grgl nesneler, salt grnler olmalarna ramen yine de bize verilidirler. Bu durum, eer oklusu bilen znenin kendisi tarafndan oluturulmayan bir grn meydana geliyorsa, o zaman her ne kadar bilinemez olsa da dsal bir nedenin varolmas gerektii anlamna gelir. Baka bir deyile, kendinde-ey dzenleyici deil fakat tam da deneyim olanan oluturucudur ve bu yzden, aknsal bir gr noktasndan, onun varoluu salt belkili deil fakat nesrmldr. dealizm sulamasna kar Kantn birok ifadesinin oka belirttii gibi. 33 nceki blmlerde, kiinin, etkileyen nesne olmakszn Kant dizgeye giremeyeceini fakat tam da bu nvarsaym temelinde dizgenin iinde kalamayacan dillendiren Jacobinin nl deyiinin yanl olduunu gstermeye altm. Tam tersine Kant, etkilenme kuramyla -her ne kadar bu kuram iki ayr aklama kipine olanak verse de- btnyle rahattr. Bu -grnte atan- aklama kiplerinin hangi anlamda insan bilgisinin koullarnn tutarl bir aklamasnn paras olabileceini, daha net olarak, hangi anlamda her ikisinin de gerekli olduunu gstermek iin abaladm. Herey dnldnde, Kant ar neden kavramn kendinde-eyin duyusallk zerindeki etkisini tasvir etmek iin kullandnda ihmalkrlkla sulanamaz. Ad geen kategorinin bu aknsal kullanm, grdmz gibi, izin verilebilirdir. En azndan, eer aknsal felsefe asndan kategorilerin bu gerekten olaand kullanmn merulatrmay dnseydi, Kantn salayabilecei bir uslamlamann yeniden inas yoluyla ondan bir anlam karmaya altm. imdi, Kant bu merulatrmay apak bir ekilde sunmamtr. Bu yzden kendinde-eye uygulanm haliyle neden kavram uygunsuz grnmektedir, zellikle kategorilerin aknsal kullanmna ilikin Eletirinin yasaklamalar bakmndan. Bu anlamda, Kantn ihmalkrlndan kukulanlabilir. Yine de byle bir merulatrmann yokluu, grdm kadaryla, iki nedenle aklanabilirdir: ilkin, grnn balla olarak dnlen kendinde-ey, deneyimin geresel koullaryla ilikiliyken, Eletiride yalnzca biimsel koullar n plana gelir grnmektedir; ikincileyin, Ar Usun Yntembiliminde, ar usun st-eletirisine dair ya da yle demeyi yelersek, felsefi syleminin ileyiine dair Kantn szleri pek nadir yer alr ve kendine-gnderimsellik temasyla burada kabaca tasla izilen trden bir yeniden-inay gereksinir. Bu makalenin katks, grnlerin aknsal zemini olarak kendinde-eyden bir anlam karmaya alm olmamdr. Allisonn grnde olduu gibi kendinde-eyi basite zorunlu bir kavram olarak dnmekten ziyade benim amacm, Kant iin grnlerin nedeni olarak kendinde-eyin edimselliinin zorunlu olarak ortaya konmas gerektiini tantlamakt. Kendinde-ey yalnzca dnmek zorunda olduumuz bilgisel[epistemic] bir koul deildir, o, yaplmas gereken eletirel-metafiziksel bir varsaymdr ve bylece felsefi bilginin bir paras haline gelir: eletirel felsefeci bilir ki grnlerin tesinde bir ey vardr. Fakat eldeki durumda, bilgimizin kendisinin aknsal aklamas tarafndan gerektirildii iin byle bir varsayma ilikin dogmatik hibirey yoktur. Nedensellik kategorisinin, etkilenmeyi kendinde-eye -bu daha st uslamlama dzeyinde bile, byle bir kavramn iaret ettii kstlamalar (e.d. ballan trde-olmamakl ve belirsizlii) dikkate alnd srecebalayan meru bir felsefi kullanmnn varolduunu kantlamaya altm. Byle bir aknsal sylemin kural koyan kstlamalar grgl olamaz, ne de onlar halis bir icat rn olabilir. Burada tasla izildii ekliyle felsefenin kendine-gnderimsellii, san olarak, deneyimin olanakl hale geldii tek yolun aklamasnn bak asndan, kategorinin aknsal kullanmnn izin verilebilir olmasn gerektirir. eviren: Tamer Ertangil 1- Hans Vaihinger, Commentar zu Kants "Kritik der reinen Vernunft", cilt 2 (Stuttgart/Berlin/Leipzig: Union
deutsche Verlagsgesellschaft, 1892), 53.

2- Erich Adickes, Kants Lehre von der doppelten Affektion unseres ich als Schlssel zu seiner Erkenntnistheorie
(Tbingen: J. C. B. Mohr, 1929).

3- Gottlob Ernst Schulze, Aenesidemus oder ber die Fundamente der von dem Professor Reinhold in Jena
gelieferten Elementar-Philosophie (1792; yenibask, Berlin: Reuther & Reichard, 1911), 199.

9 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

4- Friedrich Heinrich Jacobi, "Ueber den transzendentalen Idealismus", David Hume ber den Glauben, oder Idealismus und Realismusa ek. Ein Gesprch, Werke iinde, ed. Friedrich Roth ve Friedrich Kppen, cilt. 2 (Darmstadt: Wissenschaftliche Buchgesellschaft, 1976), 291-310. 5- "Ursache" iin bkz., Kritik der reinen Vernunft (buradan itibaren, ngilizce alntlanan paragraflar Norman Kemp Smithin Ar Usun Eletirisi evirisinden alnacaktr), A 288/B 344, A 372, A 387, A 391, A 393, A 394, A 494/B 521; ve "Grund" iin bkz., ayn kitap, A 49/B 66, A 277/B 333, A 380, A 393, A 538/B 566, A 613/B 641. Bu makalenin hedeflerinden tr, kendinde-eyi aknsal nesneden daha net olarak ayrdetmeye gerek duymuyoruz. Yukarda alntlanan paragraflar kaytszca hem Ding an sich, Sache an sich, Gegenstand an sich, Objekt an siche hem de transzendentaler Gegenstand ve transzendentales Objekte gnderir. Rescherin, Kantn burada nedeni zemin anlamnda kulland nk bu szcn salt dnlebilir ve dzenleyici bir Yeter Neden lkesini iaret etmek iin ie koulduu ynndeki iddiasna katlmyorum. Bu yoruma daha sonra dneceim. Bkz. Nicholas Rescher, "Noumenal Causality," Kant's Theory of Knowledge iinde, ed. Lewis White Beck (Dordrecht/Boston: Reidel, 1974), 176. Bunda Rescher, John Visintainer tarafndan izlenmitir, "Kant's Problem of Causality and the Ding-an-sich," Auslegung 21 (1997): 19-33.
6 - Rescher, "Noumenal Causality," 178. Gerd Buchdahl, Reading Kant iinde "Realism and Realization in a Kantian Light,". New Perspectives on Transcendental Arguments and Critical Philosophy, ed. Eva Schaper ve Wilhelm Vossenkuhl (Oxford: Blackwell, 1989), 240, ayrca 244.

7- Henry Allison, "Transcendental Idealism: The 'Two Aspect ' View", New Essays on Kant iinde, ed. Bernard den
Ouden vd. (New York: Peter Lang, 1987), 168, vurgu benim. Ayrca bkz. Kant's Transcendental Idealism: An Interpretation and a Defense (New Haven & London: Yale University Press, 1983), 250-254. 8- Henry Allison, "Transcendental Idealism: The 'Two Aspect' View", 173.

9- P. F. Strawson, The Bounds of Sense. An Essay on Kant's "Critique of Pure Reason" (London: Methuen, 1966), 249, 254, 256.

10- Norman Kemp Smith, A Commentary to Kant's "Critique of Pure Reason" (New York: Humanities Press, 1950), 350-351.

11- H. J. Paton, Kant's Metaphysic of Experience. A Commentary on the First Half of the Kritik der reinen Vernunft, cilt 2 (New York: Macmillan, 1936), 50-51, not 1. Eletirinin yaymlanmasndan dokuz yl sonra, Kant, Eberharda kar yazm olduu makalesinde, burada kullanlanla ok benzer olan bir hususta duyum sorununa geri dnecekti: gere szc yerine, malzeme szcn kullanr: kendinde-eyler olarak nesneler grgl sezgilere malzemeyi[Stoff] verir..." Kant, ber eine Entdeckung nach der alle neue Kritik der reinen Vernunft durch eine ltere entbehrlich gemacht werden soll, AK VIII, 215.
12- Batrice Longuenesse, kendinde-ey ifadesinin burada daha zayf anlamnda, e.d. grgl kendinde-ey olarak okunmasn nerir. Ona gre, bu yorum arkaplanda- gl anlamnda kendinde-eyin bulunuunu dlamaz. Bkz. onun Kant et le pouvoir de juger. Sensibilit et discursivit dans l'Analytique transcendantale de la Critique de la raison pure (Paris: Presses Universitaires de France, 1993), 344.

13- Kritik der reinen Vernunft, A 168/B 210, gzden geirilmi eviri, vurgu eklendi; kinci Deneyim Analojisinde karlk gelen paragrafa bkz., A 208/B 254.

14- Kritik der reinen Vernunft, A 190/B 235. Kendinde-eyin grnlerin kayna olarak ilan edildii dier paragraflar iin yukardaki 6 numaral nota bkz.

15- Kritik der reinen Vernunft, A 393. Ayrca bkz. Kant, Preisschrift ber die Fortschritte derMetaphysik, AK. XX, 269. 16- Kritik der reinen Vernunft, B 25, vurgu Kantn; ayrca bkz. Prolegomena, AK IV, 293, 374. 17- D. L. C. Maclachlan, "The Things in Themselves Appear in a Meta-Language," Proceedings of the Eighth International Kant Congress iinde, ed. Hoke Robinson, cilt 2, blm 1 (Milwaukee: Marquette University Press, 1995), 156. 18- Prolegomena, AK IV, 279, 317. 19- Bkz. Kant, Grundlegung zur Metaphysik der Sitten, AK IV, 451. Der philosophische Kritizismus adl kitabnda, Alois Riehl, kendinde-eyin olgusallnn eletirel bir uslamlamadan kaynaklandn doru olarak farketmiti: Grnn ve onun balla olan kendinde-eyin yntembilimsel kavramlarna dair aklamamzn sonucu udur ki Kant, en ufak bir tereddt olmakszn eylerin varoluunu retmitir basite onu [e.d. kendinde-eyi, C.P.] yoksayarak amak [sublate, n] iin hibir neden bulamadndan deil fakat a priori bilgi ve onun kurulumuna dair soruturmann balangcnda, eylerin varoluu, temellendirilmek zere ortaya kt iin. Alois Riehl, Der philosophische Kritizismus. Geschichte und System, cilt. 1, Geschichte des philosophischen Kritizismus, 3. bask. (Leipzig: Krner, 1924), 563. Bu, vurgulanmas gereken nemli bir noktadr, kii onsuz, Adickesin yapt gibi, Kantn kendinde-eye ilikin varsaymlarn aknsal bir motife deil fakat ruhbilimsel bir motife atfetmenin ekiciliine kaplabilir. Adickes, Kantn gerekiliini, eletirel soruturmayla ilikili felsefi bir zorunluluk olarak deil fakat onun kiiliinin varolusal bir bileeni olarak grr. Kendinde-eyin varoluuna ya da varolmayna dair bilimsel (e.d. aknsal-felsefi) olarak temellendirilmi nesrmler salamaktaki Kantn kapasitesine ilikin onun kukuculuuyla san olarak uyum iinde olan, Kantn "stark realistisch gefrbten Art seines Erlebens"ine gnderimde bulunur. Bkz. Erich Adickes, Kants Lehre von der doppelten Affektion unseres ich, 2, 36, 45; ayrca

10 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

bkz. onun kitab, Kant und das Ding an sich (Berlin: Pan Verlag Rolf Heise, 1924), 16, 60, 93. George Schrader de zel bir gr olarak Kantn gerekiliine vurgu yapar: "The Thing in Itself in Kant's Philosophy", Kant. A Collection of Critical Essays iinde, ed. Robert Paul Wolff (New York: Doubleday, 1967), 174, 177. Bana gelince, kart tutumu taknmay ve kendinde-eyin varoluunun dorulanmasnn, bir btn olarak deneyimin olanakllna dair Kantn sunmay amalad aklama tarafndan zorunlu olarak gerektirildiini kantlamaya almay isterim. 20- Nedensellik ve varolu kategorilerinin aknsal kullanmnn ortaya koyduu sorundan kanmak iin, ok cazip bir alternatif, grn ve kendinde-ey arasndaki ilikiyi Grngler ve Noumenler arasndaki ayrma adanm olan blmn yardmyla yorumlamaya dayanr. Kendinde-eyi grnlerin balla olarak dnmek zorunda olduumuz iin, neden kendinde-eyi ar bir dnce nesnesi, bir ens rationis, bir Verstandeswesen, zetle bir Noumen olarak tasavvur etmeyelim? Moltke S. Gram, buna karn, kendinde-ey ve noumen arasnda kesin bir farklln olduunu ikna edici bir ekilde gstermitir. Gerekten, kendinde-ey duyusallmzda grne kar, grnn ballayken, noumen sezgi kiplerimizi etkilemez . Bkz. onun The Transcendental Turn: The Foundation of Kant's Idealism (Gainesville: University of Florida Press, 1984), 46. Bu yalnzca, Aknsal Estetikte ortaya konan kendinde-ey sorunsal ile Grng ve Noumen zerine olan blmdeki sorunsal arasndaki farkll vurgular. lk durumda kendinde-ey, grnn kanlmaz balla roln oynarken, ikinci durumda Noumen, duyusalln e.d. grgcln- iddialarn dizginlemek iin tasarlanm snrlayc bir kavram olarak tantlr. (Bkz. Critique of Pure Reason, A 255/B 311). Kukusuz, her iki sorunsal da zaman zaman Grngler ve Noumenler blmnde yer alr, fakat bu durum grnlerin ballan dnce-eyler olarak (Nicholas Rescher, "On the Status of 'Things in Themselves' in Kant", Synthese 47 (1981): 299), salt bir koyut olarak (Rescher, "Noumenal Causality," 181) ya da snrlayc bir kavram olarak (Schrader, "The Thing in Itself in Kantian Philosophy," 181, not 1) yorumlamak iin yeterli bir neden deildir. Kantn kendinde-eyi yalnzca dnebileceimiz bir ey olarak (Hoke Robinson, "Two Perspectives on Kant's Appearances and Things in Themselves," Journal of the History of Philosophy 32 (1994): 431, 435, 441) ele alp bylelikle ona yalnzca bir dnsel varolu (Horst Seidl, "Bemerkungen zu Ding an sich und transzendentalem Gegenstand in Kants Kritik der reinen Vernunft," Kant-Studien 63 (1972): 307) atfetmi olabileceine inanmak zordur.

21- Bu balamda, Kant daha zgl olarak anlan akn bir kullanmndan szeder. Bkz. Prolegomena 45, AK. IV, 333.

22- Kritik der reinen Vernunft, A 206/B 251-252, vurgu eklendi. Bu nedenle, Nicholas Rescher, grnlerin balla olarak kendinde-ey sorununu koulsuzun aratrlmasyla ilikilendirdiinde, ona katlamyorum: Fakat algnn koullu nesnesi kavramnn balla, koulsuz bir noumene gider. Bu kavram mazur gsterilir ve merulatrlr nk bir Yeter Neden lkesinin ylmaz taleplerini karlar (usun zorunlulukla ve hakl olarak, koullarn dizisini tamamlamasn talep ettii koulsuz.) "Noumenal Causality," 176. 23- Lewis White Beck, "Towards a Meta-Critique of Pure Reason," Proceedings of the Ottawa Congress on Kant in the Anglo-American and Continental Traditions iinde, ed. Pierre Laberge, Franois Duchesneau & Bryan Morrisey (Ottawa: University of Ottawa Press, 1976), 192-193, vurgu Beckin. 24- Bkz. benim "Self-Referentiality in Kant's Transcendental Philosophy," Proceedings of the Eighth International Kant Congress iinde, cilt 2, blm 1, 259-267; ve Rdiger Bubner, "Was heisst Synthesis?," Antike Themen und ihre moderne Verwandlung (Frankfurt: Suhrkamp, 1992), 110. 25- Kritik der reinen Vernunft, A 179/B 221-2, vurgu Kant'n. A priori ifadesinin ikinci kullanm Kemp Smirthin evirisinde kartlmtr, 210-211. 26- Kritik der reinen Vernunft, A 194/B 239, vurgu Kantn. Bkz ayn kitap, A 368: "imdi, verili bir etkiden belirli bir nedenin karsanmas her zaman kukuludur, nk etki birden fazla nedenden tr olabilir."(vurgu benim) Ayrca bkz. Kritik der Urteilskraft, 88, AK. V, 457.

27- David Hume, An Enquiry Concerning Human Understanding, Kesim IV, Blm I, Enquiries iinde, ed. L. A. Selby-Bigge (Oxford: The Clarendon Press, 1902), 29.

28- Kritik der reinen Vernunft, A 530-531/B 558-559: "Fakat bu idealarn altnda yatan anlak kavram, ya srf trde olanlarn (ki her bykln bileiminde ve blnmesinde ayn olduu nvarsaylr) ya da trdeolmayanlarn bir sentezini ierebilir. nk trde-olmayanlar dinamik sentez durumunda, tpk nedensel bantda olduu gibi zorunlunun olumsal ile olan bantsnda da, en azndan olanakl olarak kabul edilebilir. Bu yzden grnlerin dizisinin matematiksel bantsnda duyulur bir kouldan bakas kabul edilebilir deildir, dier bir deyile, duyulur koullarn dinamik dizisinde, kendisi dizinin bir paras olmayan fakat ar olarak dnlr olan ve byle olmakla dizinin dnda olan trde-olmayan bir koula izin verilebilir. Bu yolla, anlak tarafndan buyurulan ilkeleri ineyerek ne grnlerin deimezcesine koullu karakteri bozulur, ne de onlarn dizisi ksaltlrken, us doyum elde eder ve koulsuz, grnlerin ncesine konur. 29- Prolegomena, 57, AK, IV, 355. 30- Ermanno Bencivenga, "Identity, Appearances, and Things in Themselves," Dialogue 23 (1984): 430, 18 ve 19 numaral notlar.

31- Eva Schaper, "The Kantian Thing in Itself as a Philosophical Fiction," The Philosophical Quarterly 16 (1966): 238: "Kantn kendisi,birinci Eletiridebulgulatc kurgular olarak kabul ettii tek kavram grubu olan usun idealar arasna kendinde-eyi katmamt. Benim onu katmamsa Vaihingerde olduu gibi-, bu kavramn ve Kantn kendisinin yalnzca dzenleyici ilkelere gtrdn iaret ettii [dier kavramlarn], mantksal davranndaki benzerliinde temellenir.

11 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y8.html

32- Rescher, "Noumenal Causality," 178. 33- rnein bkz. Prolegomena, AK IV, 289; ev. L. W. Beck, Prolegomena to any Future Metaphysics[Gelecekte Bilim Olarak Ortaya kabilecek Her Metafizie Prolegomena, Ankara, Trkiye Felsefe Kurumu, 2002, ev. oanna Kuuradi ve Yusuf rnek, 38-39], New York, The Liberal Arts Press, 1951, 36-37: "Buna gre kukusuz itiraf ediyorum ki, bizim dmzda cisimler bulunmaktadr, yani kendi balarna ne olduklar bakmndan tamamyla bilgimizin dnda kalmakla birlikte, duyusallmz etkilemelerinin bize salad tasarmlar araclyla bildiimiz eyler vardr; biz bunlara cisim adn veririz, ki bu szck sadece, bizce bilinmeyen ama buna ramen gerek olan nesnenin grn anlamna gelir. Buna idealizm denebilir mi? Bu onun tam tersidir nk grnen bir eyin varl, asl idealismde olduu gibi ortadan kaldrlmyor, sadece bizim, onun kendi bana nasl olduunu duyularmzla hi bilemeyeceimiz gsteriliyor." Ayrca bkz., ayn kitapta, AK IV, 293-294; ve Kritik der reinen Vernunft, B XX: "Bu durum, yine de, tam da sayesinde dolayl olarak usun a priori bilgimizin ilk dncesinin doruluunu kantlayabildiimiz deneyi, e.d. byle bir bilginin yalnzca grnlerle ilgili olduunu ve kendinde-eyi, aslnda, olduu haliyle olgusal [wirklich] olarak fakat bizim iin bilinemez brakmas gerektiini ortaya karr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

12 -> 12

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Mekn-Zaman Ve Mimarlklar Blent Tanju Felsefe Ekibi

Dnyann kabaca 19. yzyln ikinci yarsndan itibaren ne kendisinin ne de paralarnn birbirleri ile ilikisinin -tek tek bireylerin tesinde, yaygn bir kamusallk/toplumsallk alan iinde- daha nce olageldii biimde kavramsallatrlamaz hale geldii rahatlkla sylenebilir. "Tanr", "Doa" ya da hangi dolaymla tanmlanrsa tanmlansn "Gereklik" gibi geleneksel aknlk amblemleri ikinletirici/dnyeviletirici modern sreler sonucu zlmlerdir. Sz konusu zlme, bilgi, alg ve temsil srelerinde radikal ontolojik deiimlere yol amtr. "Mutlak" kavramnn erimesi tm toplumsal pratiklerin srekli olarak yeniden-dzenlenmesini, toplumsal alana yeniden-datlmasn ve bunlarn tmnn yeniden-deerlendirilmesini zorunlu klmtr. Mekn ve zaman, hem kendi balarna kavranabilir olmalarn salayan sabit kategorilerini hem de ieriklerini daha nce sahip olduklar dzenlilik iinde yerlerine yerletirme/datma glerini yitirmilerdir. Daha da nemlisi, birbirlerinden ayr kategoriler olarak var olmak bir yana, birbirlerinin iine geerek o tarihten bugne geen sreyi karakterize eden, henz eksiksiz bir haritas oluturulamam ve olaslkla hibir zaman da oluturulamayacak yeni bir alan yaratmlardr. Aka heterojen bir pratikler yn olmalarna ramen, sz konusu yeniden-dzenleme, datma ve deerlendirme stratejileri olarak modernizmler -ikisi oka katedilmi, biri ise ihmal edilmi- eksen ve bu eksenlerin birbirleri ile dmlenmesi sonucu ortaya kan melez patikalar olarak betimlenebilir. Her eksenin kendine zg, dier eksenlerden farkllaan bellek, dil, bilin, anlam, kken ve tarih kurgular vardr. Bir anlamda klasik modernist eksenler olarak tanmlanabilecek ikisi, zamansal ve meknsal eksenler olarak, buna karlk henz az eskitilmi olan ncs ise hareket/okluk ya da g ekseni olarak isimlendirilebilir. Metin, zerine yaslanaca ksa bir ontolojik "modernlik" tanmndan sonra, dier pratiklerden soyutlamadan mimarlk pratiklerinin genellikle izledikleri ilk iki patikaya ksaca deinerek asl arln radikal bir perspektivizm olarak da tanmlanabilecek g eksenini ve bu eksenin "bildiimiz mimarlk" zerindeki olas etkilerini tartmaktadr. Bir mimarlk tarihisi olarak, zaman-mekn temal mimarlk ve felsefe toplantsn bir sredir youn bir ekilde ilgilendiim bir dnr ve onun kavramsal aralar aracl ile mimarlk ve mimarlk tarihi zerine dnme denememin bir paras haline getirmek istiyorum. Dnr, ad deneysel dnce ya da eletirel dnce ile birlikte anlr olmu olan Gilles Deleuze. zellikle son on, on be yldr farkl pratiklerin ve bilgi alanlarnn iinde gerekleen eletirel retimde Deleuze'e ynelik hatr saylr bir ilgi var. Bu durum ok da artc deil. Yaam boyunca dncesini, bir yandan hem moda ana akmlarn hem de akademik dogmann uzanda tutmu, te yandan ise dncesinin ham maddesini meslek olarak felsefe ile snrlamam bir dnrden sz ediyoruz. Dncesi, belki de tm adalarndan daha fazla, bir tr ilikisel dnmenin sonucu. Mimarla ilikin, sinema ya da resim zerine olanlara benzer kapsaml bir yapt yok Deleuze'n.1 Buna karn, mimarlk dncesinin ya da en azndan mimarlk tarihyazmnn Deleuze ile onun kendi asl alannn d ile kurduuna benzer bir ilikisel dnme etkileimine girmesi verimli olabilir. Deleuze dncesinin, ok genel olarak, Bat dncesinin platonik aknlk anlatlar ile bir hesaplama olduu sylenebilir; metafizik ama/ykselme anlatlarnn eletirisi olarak bir tr ampirik deneycilik. Kanl canl; gvde, ta, toprak zerine ya da daha dorusu en genel anlamyla madde ve maddenin halden hale ak zerine bir dnce Deleuze'nki. ronik olan, byle bir dnceye belki de en ok gerek duyan pratiklerden birinin mimarlk olmasdr. ster istemez akla Bataille zerine yazan Denis Hollier

1 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

geliyor; ona gre mimarlk brakn taa topraa dokunmay, maddeye yaknl, platonik aknln ta kendisi olmaya soyunmucasna uzaktr hayata. Bat dillerindeki mimarlk szcnn arche neki ile mimarln vazgeilmez kavramlarndan strktr bir araya getirerek bir dil oyunu yapar Hollier. Archistructure ismini takar mimarla, btn bir dnyann akn dzeninin/yapsnn kurucu metaforudur mimarlk.2 Oysa Flix Guattari ile ortak rn Felsefe Nedir?'de, Deleuze tam tersi bir gereke ile mimarln tm sanatlarn arasnda nemli yere sahip olabileceine iaret eder. Her trl aknlk araynn kart bir eletirelliin, deneyselliin nitelikleri mimarln da nitelikleridir, onlara gre; mimarlk kanlmaz olarak maddeyle, kirle, somutla ve gvdesel deneysellikle ilikilidir. 3 Soyut ile somut, kuramsal ile eylemsel arasna sokulan yar reddeden bir dnce biimi, belki de mimarlk dncesinin en fazla yarar salayaca dnce biimidir. Bu metin, Deleuze'n zaman, mekn ve imge kavramlarna verdii biim ile mimarlk pratiini ilikilendirmeye alacak.4 1. Mekn sanat ya da mekna dair bir pratik olarak tanmlanagelen mimarln zamanla ilikisi nedir? Ya da, daha aka sormak gerekirse, modern tarihleri boyunca birbirlerinden bamsz iki soyut kategori olduklar varsaylan zaman ve meknn birbirleri ile ilikisi nedir? Ayn ayrma ve soyutlamann sonucu olan zamann meknsallatrlmas ya da zamann mekna tbi klnmasndan vazgemek mimarlk iin ne anlama gelir? Dolaysyla yle de sorulabilir: Zaman temsil etmekten ok, ortaya karan bir mimarlk ne demektir? Ve belki tm bu sorular birbirine balayan soru: nsel her trl verili tanm ve hareketten, her trl tanr ya da doa imgesinden veya anlatsndan bamsz, zaman ve mekn nedir? Bu sorular, sorabilmek ve sonrasnda tartabilmek iin gerekli iki varsaym da hemen balangta dile getirmekte yarar var. Birinci varsaym, zaman ve meknn birbirlerinden ayrlabilir iki soyut kategori olmadklardr. Saf olarak kendi balarna ele geirilemezler, aksine her zaman bileik (composite) olarak bir arada var olurlar. kincisi ise, saf olarak ele geirilememelerine karn, bileik varlklar iinde iki farkllk eilimini olutururlar; her ikisi de farkllk retir, ancak mekn niceliksel, zaman ise niteliksel farklln reticisidir.5 Dolaysyla zamann mekndan dlanmas niteliksel farkllklarn dlanmas demektir. 2. Gilles Deleuze'n biri sinema, dieri mzik pratiklerine ilikin iki konferansn Trkeye evirerek ki Konferans bal altnda yaymlayan Ulus Baker, bu kk kitaba yazd nsz "Mzik de sinema da kendi alanlarnda dnen-imalatlardr" cmlesi ile bitirir.6 Ayn kitaptaki ilk konumasnda ise Deleuze bir anlamda dnen-imalatn ne dndn sorar: "Sinemada bir fikri olmak ne demek? ... 'Bak, bir fikrim var' dendiinde ne oluyor?"7 Balangtaki sorunsallar zerine konumaya balamak iin ie yarar iki ipucu bunlar: Dnen-imalat olarak pratikler kavram (dnen-imalat olarak mimarlk) ve mimarlkta bir fikri olmann tesinde, daha genel olan ikinci soru; '"Bak, bir fikrim var' dendiinde ne oluyor?" Kimi zaman unutmak istesek ya da unutmak eiliminde olsak da, daha nemlisi ou zaman unutmak zorunda braklsak da, sadece sinema ya da mzik deil, tm toplumsal/kltrel pratiklerin doaya sonradan eklenen imalat, yapntlar olduunu aklda tutmak gerekiyor. Benzer ekilde, tm bu pratikler, yine "biz" farkna varsak da varmasak da, kanlmaz olarak kendi alanlarnda bir dnme eylemini ve bu eylemin yol at/yaratt niteliksel farkll ierirler. Bilinen tarihi boyunca tm insan retiminin bu anlamda bir imalat olduunu ve bu imalatn da o ya da bu biimde bir tr dnme ve farkllk ierdiini/rettiini sylemek mmkn. Sz konusu imalatn tarihin sreklilii olduu da sylenebilir. Ancak bu srekliliin trde, dorusal bir tarihe dnmesini engelleyen bir tr sreksizlik de var: malat, imalatn doaya eklemlenme biimini ve en genel anlamyla insann iinde kendini bulduu dnyay kavrama biimini dzenlemeye, bir dzleme yerletirmeye, bir yere dntrmeye alan disiplin rejimleri. Dolaysyla efektif ve eletirel bir tarih anlats asndan sorunsal, dnenimalatlarn tarihsel olarak retilme, anlamlandrlma ve deerlendirilme biimlerini dzenleyen rejim ile bu rejimi ayakta tutan gler ve bu rejimi potansiyel olarak baka rejimlere aan ka izgileri zerine konuabilmektir.8 malat, daha dorusu farklln imalat srer, ama imalatn ne ve nasl olduu, neyi nasl dnd hem art zamanl hem de e zamanl (ya da zamana ve mekna bal) olarak deiir. nemli olan, Deleuze'n dilinde sylenirse, imalatn nasl ilediidir. Bu balamda, "Bak, bir fikrim var" dendiinde ortaya kan, her eyden nce, dierlerinden kkten bir biimde farkllaan, farkl ileyen bir disiplin rejimidir. Rejimin dierlerinden kkten farkll, ierdii tm imalatn virtel ve aktel farkllklarn akn bir btnsellik rts, yanlsamas altnda toplayamamasdr.9 Denenmedii iin deil, tam tersine rejimin tarihi sresince saysz deneme yapld ve yaplyor, fakat rejimin kendisini dierlerinden farkllatran ey aknlk rtsnn ya da yanlsamasnn zlmesi olduu iin imalat akn bir btnsellik altnda toplanamyor. Dnen-imalatn ierdii farkllklar rten aknlk

2 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

rtsnn/yanlsamasnn erimesi, altnda gizlenen okluun grnr hale gelmesidir. Hardt ve Negri'nin deyimi ile en genel anlam ile imalatn dnyevilemesi, imalat rejiminin darda, yukarda, tede deil, imdi ve burada ortaya kmas, imalat rejiminin gndergelerinin aknlk dzlemi yerine ikinlik dzlemine yerlemesidir.10 Hibir ekilde imalat oluturan pratiklerden herhangi birine ya da imalatn herhangi bir vehesine indirgenemeyecek, herhangi biri ile zdeletirilemeyecek bu ontolojik kaymann ad modernliktir. Yukardaki iki ipucu-kavram sz konusu kaymann iki nemli bileenine iaret ediyor. ncelikle, dnenimalat kavram tm insan etkinlikleri ve rnlerinin herhangi bir aknlk dzleminden kaynaklanmak yerine, ikinlik dzleminde ya da basite hayatn iinde canl emek tarafndan imal edildiini anmsatyor. Modern imalat yapntsal niteliini srekli aa karr, her biri srekli olarak baka trl olulara aktr. Herhangi bir pratik iinde bir fikir sahibi olmak ise, imalatn ve imalat sonucu ortaya kan olayn niteliksel farkllk retme potansiyelinin bilincinde bir znellik ina sreci ya da zne olu srecidir. Bir pratiin iinde zgl bir fikir retme potansiyelinin farknda olma ve bunu ifade edebilme durumu ile ifade edilen bu fikrin yeni toplumsal kontrol biimleri, dnen-imalatlarn yaratlmasn dzenleyen tarihsel rejimlerdeki kkl deiime; modern duruma iaret eder. Her pratiin, dier pratiklerle karlkl etkileimini de ieren, kendi zgl ve uzun tarihinde farkl gzerghlar, eikler, patikalar oulluunu kateden bu deiimin pek ok figratif iaretini ya da ifadesini, yine bu pratikler ve dnen imalatlar iinde bulmak mmkn. Bunlarn arasndan biri, bir tiyatro figr -Hamlet- ve onun bir ifadesi, sz konusu rejim deiiklii balamnda, zellikle anlaml grnyor. Babasnn amcas tarafndan ldrlm olduunu, yine babasnn hayaletinden renen Hamlet'in ontolojik evi/yurdu, bu evin/yurdun retimini, anlamn ve deerlerini dzenleyen rejim dalmtr. yle yorumlar Hamlet kendisini iinde bulduu yknty: "Zaman zvanadan km".11 Sz konusu yknt ontolojik bir krize iaret ediyor ve hemen belirtmek gerekiyor ki, buradaki kullanmlar ile ne yknt ne de kriz hibir olumsuz anlam ya da arm iermiyor. Aksine, modernlik tam da rejimi nceleyen, ona btnsellik yanlsamasn veren, tanrsal ya da doal tm imge ve anlatlarn, akn merkezin yklmasndan, okluun gizlenemez bir biimde ortaya salmasndan ibarettir; kriz modern durumun kurucu motorudur.12 Seilmi bir gruba ya da ideal olarak tm insanlara dardan, bir aknlk dzleminden tanmlanarak verilmi mutlak ve ebedi zaman-mekn kurgusu iinde, bu kurgu uyarnca gerekletii varsaylan imalatn yerini, kendisi ikinlik dzleminin, zaman ve meknn kolektif ve bitimsiz kuruluunun ta kendisi olan imalat alr. Toplumsal pratiklerin, zaman ve meknn bitimsiz kuruluunun etkin ajan olmas, bu imalatn srekli olarak yeniden-dzenlenmesini, zaman-mekn ikilisine yeniden-datlmasn ve tmnn yeniden-deerlendirilmesini, hem mmkn hem de zorunlu klmtr. Baka bir anlatmla, modern dnen-imalatn tarihi tm bu yeniden-dzenleme, datma ve deerlendirme mcadelelerinin tarihidir. 3. Aka heterojen bir pratikler yn olmalarna karn, sz konusu modern yenidendzenleme, datma ve deerlendirme stratejileri -ikisi oka katedilmi, biri ise ihmal edilmi- eksen ve bu eksenlerin birbirleri ile dmlenmesi sonucu ortaya kan melez patikalar olarak betimlenebilir. Her eksenin kendine zg, dierlerinden farkllaan btnsellik kurgusu, rejimi vardr. Bir anlamda, ok inenmi klasisist modern eksenler olarak tanmlanabilecek ikisi, zamansal ve meknsal eksenler olarak, buna karlk henz az eskitilmi olan ncs ise hareket/okluk ya da g ekseni olarak isimlendirilebilir.13-14 Kabaca 18. yzyldan itibaren Bat corafyalarnda yaygnlk kazanan erken modern dnenimalatn byk bir ounluu yerlerinden oynayan/kayan paralar, ortala salan okluu bir kez daha sabit bir zaman-mekn kurgusuna -o ya da bu ekilde- yerletirmeye alr. Kukusuz, zlmekte olan modern-ncesi imalat rejimlerine, basite sahip olduklar disiplin gcn ve aralarn yitirdikleri iin, itibar edilmeyecektir. Ancak, kendi bana bir olumsuzluk olarak kavranan krizin de, yeni aralarla almas umulmaktadr. Zaman ve mekn aknlk dzlemine balayan modern-ncesi btnsellik rtsnn yerine, bu kez ikinlik dzleminin kendisi trdeletirilerek btnselletirilecektir. Zaman ve mekn ile onun reticisi canl emein imalat, ksacas tm okluu ile hayat disipline edilecek, bir anlamda tanrnn kentinin dzeni (disiplini) yerine insann kentinin dzeni (disiplini) kurulacaktr. Bu durum, bir yandan Foucault'nun disiplin toplumu olarak hikyesini anlatt modern imalat rejiminin erken tarihidir. te yandan da, Deleuze'n yorumuyla 20. yzyln olgun modernliine, denetim toplumuna srklenecek akn ncesidir.15 lk izlenimde edinilen tm karamsar grnmne karn ne Foucault'dan ne de zellikle Deleuze'n Foucault yorumundan okluun tamamen kapatlarak denetlenebilecei sonucunu karmak olanakl.16 Aksine, modern okluk btn denetim, trdeletirme giriimlerine basite dnen-imalat ile direnir. Deleuze'n, olaslkla okluun mekn olarak grd, kent balamnda yazdklar biraz bklerek tekrarlanabilir: Tanrnn kentinin aksine, insann kenti ayn anda ve yerde pek ok kenttir, bir kentin iinde her zaman birden fazla kent vardr. Mesleki bir pratik olarak, disiplin toplumunun imalat rejimi zerine kurulmu olan mimarlk, kendi okluunun virtel ka izgilerine alarak farkl mimarlk olular denemek yerine,

3 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

kentin iindeki birden fazla kenti denetlemeye, denetleyemediinde ise grmemeye alr. Daha nce deinildii gibi bu mimarla zg bir durum deil, tm mimarlk pratiinin erken modern tarihinin benzer bir ak uyarnca anlatlmas mmkn. Mimarlk pratii ve bu pratiin retimi de, ksmi ersofz'lar olarak, boluk olarak meknn (ve zamann) yenidendzenlenmesi, doldurulmas, disipline edilmesi srecine katlr. Giderek bu katlm balamnda, mimarlk pratii modern bir meslek olarak tanmlanr. Meslek olarak mimarlk, eksik olan, henz var olmayan bir halka seslenmek yerine, okluu oktan orada olan, verili bir halka evirir. 4. Daha nce de belirtildii gibi, aka indirgenemez bir heterojenlik ve melezlik iermesine karlk, modern imalat iki eksen etrafnda ylr. Birbirlerinden ayr(trl)m boluklar olarak kavranan mekn ve zaman bu eksenleri tanmlar. Meknsal ekseni, kabaca tarafsz boluk olarak tanmlanan meknn nesnel dzenlenmesi eilimi tanmlar. Temel varsaym, bir yandan zne ve znenin zamansall ile karmaklnn dlanmasna, te yandan nesnenin bir tr aknlatrlmasna, nesne ile bilgisinin (hayat ile temsilin) bir tr effaflk ilkesi uyarnca birbirleri ile e ve ayn olabileceklerine dayanr. zne ve zamandan arndrlm sabit, itiraz kaldrmaz (opodictic) biimler/temsiller -biimsel mantk, matematiksel ve geometrik dzenlilikler, rasyonel biimlendirici sistemler- bu eksen etrafnda ylan imalatn retici makineleridir.20 Klasik, yeni ve mantksal her trl pozitivizm, yapsalclk, tm trleri ile biimcilikler, Rnesans'tan balayarak Le Corbusier'nin Modulor'una kadar tm oran sistemleri, Durand'dan balayarak btn eklektisist mimarlklarn tasarm yordam olan rasyonalist kompozisyon sistemleri, zamandan arndrlm sorgulanamaz kltrel standartlara yaslanan tm klasisist anlatlar, Ledoux'nun Chaux kentsel tasarmndan Hilberseimer'in modern kentine kentsel tasarm, zamann ve znelliin bozucu etkisinin dland topyalar, modernist mimarlk, konstrktivizm, kbizm ksmen ya da tmden bu eksenin etrafnda/yaknnda yer alrlar. Modern imalatn zamansal ekseni ise, bu kez boluk olarak tanmlanan zamann znel dzenlenmesi eilimi ile tanmlanabilir. Bu kez aknlatrlan, verili ve tanml bir tutarlla sahip olan bireysel ya da toplumsal znedir. retime, kefe, anlamaya yarayan etkinlikler olarak yoruma zemin kazandran temel kavramsal makineler anlam, kken ve gelenektir. Bu aralar ile donanan zne, bilginin olanakllnn zemini ve ortamdr. Burada zaman her zaman -bireysel ya da toplumsal- znel zamandr, gelenek ya da tarih her zaman zne iin gelenek ya da tarihtir. Kltrel topografyann bu ksmnn ieriini anmsatmak iin saymak gerekirse; psikanaliz, fenomenoloji, her trl biimi ile romantizm, Rnesans'tan bu yana sren dhi ve deha klt, her trl historisist ve sembolist modern imalat, millet/milliyetilik, gelenek/gelenekilik anlatlar, Pugin'in Ortaa cemaatiliinden Schmitthenner'in kan ve toprak milliyetiliine tm kltralist/kimliki mimarlk retimi ve zsel kltrel kimlik koruma paranoyas ile farkl imalat alanlarnda srekli ba gsteren her tr muhafazakrlk. Kukusuz, dnen imalatn hibirinin sadece bu eksenlerden biri ile tanmlandn sylemek mmkn deil; hepsinin yolculuklarna bir tr saflk hayali ile balayp melez arabiimler ile yolculuklarn tamamladklarn kabul etmek gerekiyor. Belki topografyay eksenler yerine, zamansal ve meknsal iki tepe/srt arasnda yer alan bir vadi ve vadiye dalm tekil imalat olarak betimlemek daha baarl olabilir. Modern dnen-imalat rejiminin, retilen farkllklar gizlemek yerine srekli aa karmakta olduunu, btn imalatn hedefinin yeni "bir fikrim var" nermesi olduunu sylemek mmkn. Yeni "bir fikrim var" nermelerini srekli klan, fikirlerin tkenmesini engelleyen ey, aknlk yanlsamas yaratan hem modern ncesi ikonografik temsiliyet biimlerinin tkenmesi hem de yerlerine geen meknik-matematiksel modern temsiliyet sistemlerinin temsil ettikleri hayat ile effaf bir iliki vaatlerinin yerine getirilememesidir. Daha dorusu, temsiliyet sistemlerinin nesneyi basite temsil etmekten ok, nesne ile ilikisi karmak tarihsel kurgular olduklarnn, hedefi ne olursa olsun, her modern imalat ile yeniden aa ktn sylemek mmkn. Vadiyi snrlandran iki tepenin/srtn zirveleri ise, nesnelerin eksiksiz bilgilerini/temsillerini vermesi umut edilen st-anlatnn akn pozisyonu olarak betimlenebilir, bir anlamda bunlar hayali, yok-zirvelerdir. Yok-zirveler, ersatz anlatlarn -perspektife bal olarak- yitirildii ya da henz kefedilemedii varsaylan asl mekndr. Dolaysyla, imalat ve fikirler zamansal ve meknsal eksenlerin belirleyici aknlk varsaymlarna bal kalmak iin uratka, bir uta kitsch ve nostalji, dier uta ise teknokratik suskunluk tarafndan snrlanan bir arala kapanrlar. Bu kapal alan, ayn zamanda, meslek olarak mimarln alandr. 5. hmal edilmi olduu sylenen nc eilim ise, zaman-mekn ya da zne-nesne ikili kartl, gerilimi arasna skm bir aralk olarak betimlenen ikinlik dzleminin, zerinde ilikisel glerin, hareketlerin yer ald snrsz/eksensiz/merkezsiz bir plato/dzlem olarak betimlenmesi; basite deinilen ikili kartlk emasndan (vadi betimlemesinden)

4 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

vazgeilmesidir. Platonun epistemolojik ilkesi, ne akn bir -bireysel ya da toplumsalznelliin tarih ve gelenek yorumu ne de yine akn bir nesnelliin rasyonalist/mekanik yaratcldr; bu ilke bir tr radikal perspektivizm olarak tanmlanabilir. Perspektivizm, hem ikinlik dzleminin hibir zaman bo olmadn hem de dzlemin zerinde gerekleen imalatn eksiksiz ve btncl gzlemlenmesine olanak verecek dsal, ayrcalkl bir bak noktasnn (merkezin, tepenin, zirvenin) var olmadn varsayar; dzlemin temsili dzlemin zerinde, imalatn arasnda yer alan oul bak noktalarndan yaplabilir. Bir anlamda, temsiliyet temsil ettiinin dnda/zerinde deil, aksine -onlardan ayrlamaz bir biimdeonlarla bir aradadr; temsiliyet de bir dnen-imalattr. Bu perspektif oulluu, ne zne ne de nesne zerine ina edilebilir. Daha ok, btn dnen-imalatn isel olarak beklenmedik, ngrlmedik farkllklar rettiini varsayan dinamik bir okluk kavrayndan kaynaklanr. Zamansal ve meknsal eksenlerin kurmaya altklar dikey hiyerarinin yerini, yatay bir gler a, yatay bir akkanlk alr. Bu a iinde, geici durulmalar, tekil olaylar ortaya kar, zne ve nesne bu durulmalarn sonucudur. Ancak, bu durulmalar zne ve yandan nesneyi, ne tamamlanm bir tanma kavuturur ne de onlar kesin bir hareketsizlie gmer; akn ngrlemezlii, imalatn bitimsiz farkllk retme nitelii nedeni ile srekli baka olulara aktrlar. Byle bir retimin kefe, anlamaya yarar modeli, ne yorumsal ne de tmdengelimedir; olsa olsa soyktksel/kartografiktir. 6. lan Buchanan, Deleuze zerine kitabnda, Deleuze dncesini akn ampirizm olarak adlandrr.21 Ampirizm terimi geleneksel olarak bilginin deneyim yolu ile edinildii bir sreci iaret eder. Bilgi sadece balang noktas olarak deneyime dayanmaz, tamamen deneyimden edinilen, bir anlamda edinilmi deneyimlerin toplam olarak tanmlanr, ite, Deleuze de kendi Hume okumasnda iki nemli ampirizm eletirisi gelitirir. Bunlardan ilki, geleneksel ampirizmin bilgi tanmna ilikindir. Ona gre, klasik ampirizmin hayati sorunu bilginin bir ama olarak tanmlanmasdr; nk der, bilgi bir pratik etkinlie onu gerekletirmenin arac olarak skca baldr. Ortaya kard eylemle ilikisi dnda bilgi yoktur; deneyim dolaym ile bilmek bastrlamaz biimde eyleme srkler ya da bilmek ama bilinene ilimeden eylemek olanakszdr. Kukusuz -kolayca kestirilebilecei gibi- bu iliki bir ncelik-sonralk ya da temel ilikisi deildir, dolaysyla sylenmek istenen bilginin eylemin temeli, ncl olduu deil, basite birbirleri ile skca ilikili olduklar, sras ngrlemez bir biimde birbirlerini izledikleri, bilmenin bir tr eylem ya da eylemin bir tr bilgi olmasdr. Bu eletiri, kendi kuramna kart (kuram) ile olan ilikisinin farkl arasndaki sk ba, teori ile sorunsallatrlmasna yol aar, ki bir manevradr. olarak tanmlanagelen mimarlk benzeri her pratiin bilgisi biimde yeniden tanmlanmasna yol aar. Bilgi ile eylem pratik arasnda varolduu kabul edilegelen ayrmn bu her tr eletirel etkinlik adna potansiyel olarak verimli

kinci olarak, Deleuze'e gre, geleneksel ampirizm ilikilerin roln grmez. Sadece deneyim zerine ina edilerek, grnglerin ilikisel ynlerini ihmal eder, daha dorusu ilikilerin grnglere ikin olduklarn varsayar. Oysa, ona gre, ampirizmin tek olas tanm ilikilerin grnglere dsal olduu kabul ile olanakldr. Baka bir ifade ile, eyler arasnda kurulan ilikiler eylere ikin deildir, batan onlarn iinde deil, aksine dsaldrlar ve kendi meknlarn igal ederler. Dolaysyla, Deleuze sadece deneyim tarafndan tanmlanan deil, fakat ilikiler tarafndan tanmlanan bir ampirizm kavramsallatrr. Bu nermenin sonucu, dnyann deneyimlenmesinin alglar arasnda ilikiler kurulduu srece anlaml olduu ve anlama eyleminin de tam bu farkl deneyimlerin, aralarnda kurulan ilikiler yolu ile kartrlmas/birletirilmesi srecinden ibaret olduudur. Deneyimler ile aralarnda kurulan ilikilerin aka ayrtrlmas, ayn zamanda deneyimlerin kendileri ile znel deneyim biimleri arasndaki ayrmn kavramsallatrlmasn salar. Bu ayrm, verili olan tarafndan kurulan zne verili olan nasl aabilir biimde ifade edilebilecek klasik ampirist soruna farkl bir yant verilmesini salar: zneyi kuran ilikiler ile, verili olann deneyimlenmesi ayrtrlmtr; bu kavramsallatrma, bir yandan zneyi verili olana gmer, konumlandrrken, te yandan ikisi arasnda bir ayrm oluturur. Bylece, verili olandan ykselerek, verili olann akn bilgisine erimek olarak betimlenebilecek klasik aknlatrc yant yassltlarak bir yzey zerinde/iinde harekete dntrlr; zne ve ilikileri ikinlik dzleminin dnda, yukarsnda olmak yerine iinde konumlanr. Verili olan, zne ve aralarndaki ilikiler, eit nemde ve birbirlerinden ayr kendilikler olarak ayn dzlem zerinde yer alrlar. Bu kavramsallatrma, znenin ilikisel niteliini merkeze alr; zne ilikiler kurma sreci iinde ve bu srele ortaya kar, ilikilerle kurulur. zne verili olan tarafndan biimlendirilmek yerine, verili olanla bir dizi retici, yaratc karlkl iliki iine girer ve iinde bulunduu evresini biimlendirirken kendisi de biimlenir. Her tr etkinlik, pratik ve yaratc, dnen bir imalattr; balamnn sonucu olan ya da balamn nceleyen zne kavram yerini yaratc bir ilikisellik iinde imalat ile kurulan zne kavramna brakr. 7.

5 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

Yatay g ilikileri ile, ikinlik dzlemi iinde verili olanla yaratc ilikiler kurarak hareket eden zne nosyonu, Deleuze'n zaman kavramsallatrmasnn sonucudur; zne zamansal olarak bir yrtlmann, ikiye blnmenin sonucudur, bir anlamda znenin hikyesi zamansal bir maceradr. Zamansal yrtlma sadece zneyi ortaya karmakla kalmaz, ayn zamanda iine dtmz ilikiler a ile kurulan yaratc ilikinin dolaym olan dnce srecinin, eletirinin, tm insan imalatnn dnen-imalat olmasnn olanakllk kouludur; zaman dnceyi kkrtr, giderek dnmeye zorlar. Zamann niceliksel ve meknsallatrlm, dolaysyla dorusal ve trde kavranndan radikal bir farkllk gsterir bu kavray, ilkinde, zaman sabit, bo ve tarafsz mekn iinde fiziksel bir hareket ve eylem olarak kavramsallatrlr. imdi, srekli dnmekte olduu gemi ile srekli yerini almakta olan gelecek arasnda konumlanr bu modele gre; zaman imdiden iki yne doru dorusal ve trde bir lek ile uzanr. Deleuze'n Bergson'dan yola karak gelitirdii ikinci model ise, zaman dorusal ve trde olmayan, hareket kavram ile ilikisi karmak bir g olarak kavrar.23 Bu kavramsallatrma, ayn zamanda Hamlet'in zvanadan kan zamannn, ykntsnn, krizinin olumlu betimlemesidir. Mekn iindeki fiziksel hareket olmak yerine, zihinsel bir hareket, anmsama (recollection) olarak tanmlar zaman Deleuze. imdi, srekli olarak gemie dnt, gemekte olduu iin, bu kayma, geme eyleminin ta kendisidir. kisini birbirinden ayrt etmek, zaman dorusal bir ak olarak kavramak olanakszdr der Bergson: "Bu gei ne dorusal, ne de kronolojiktir, nk zaman srekli olarak ikiye yrtlr, bir yandan belirsiz bir gelecek ynne kayarken te taraftan mutlak bir gemi iinde kaybolur."24 Deleuze'e gre bu durum zamann temel ilemidir; her an gemekte olan bir imdiye ve saklanan bir gemie blnr. Bu nedenle her an, bir anlamda ift katmanldr -gemi (bir zamanlar olduu) imdi ile birlikte var olur, kronolojik olmayan bir zaman yn, virtel ariv olarak korunur. Bu yolla zaman aktel ile virtel, alg ile hafza arasndaki kyaslanamaz, ortak bir lye indirgenemez niteliksel ayrm oluturur: Aktel, gemii virtel bir imgeye dnen imdidir. imdi ile birlikte var olan bu virtel imge, imdinin bir yandan alg, te yandan ise anmsama olarak ift katmanl olmasnn nedenidir ve zamansal bir blnmenin sonucu olarak zne kavram buradan kaynaklanr. Bir anlamda, zne olu sreci ben'in srekli bir teki oluu, tekine akdr: Virtel hafza (gemi), aktel algy (imdiyi) biimlendirir, ynlendirir ve seime zorlarken, ezamanl olarak aktel alg (imdi) virtel hafzaya (gemie) yazlarak/kaydedilerek onu yeniden-biimlendirir.25 Burada sz konusu olan bir tr tinsel otomatik sretir. Hibir kiisellik barndrmayan bu otomatik sre sonucu kiilik aa kar. Bu balamda farkllk retimi, dnen-imalat verili bir kimliin (persona'nn) ifadesi olmak yerine ancak onun yklmas, terk edilmesi ile mmkndr; bir anlamda kiisel deildir (impersonal).26 Her trl dnce, eletiri ve dnen-imalat virtel ile aktel, hafza ile alg arasndaki bu gidi-geli srecinin, ezamanlln iinde, ift katmann arasndaki kck aralkta/ayrmda ortaya kar. Bu aralkta ortaya kan her imalat farkl bir gereklik nermesidir, dolaysyla teki gereklik nermeleri ile karmak bir karlkl iliki a iinde yer alr. Gereklik nermelerinin farkllamas pozisyonlar sabitleerek aknlam znelerin (superject'lerin) bak alarndan kaynaklanmaz, bu anlamda znel bir grecilik deildir sz konusu olan. Aksine, hem zneler hem de nesneler srekli bir dizi (continuum) oluturan maddenin kesintisiz ak iindeki varyasyonlardr. Gereklik, varyasyonun gerekliidir, dolaysyla zne ve nesne sabit olmak yerine srekli hareket eden zne ve nesnedir (subjectile ve objectile).27 Bunun dnda, tek bir gerekliin var olabilmesi hareketsiz ve deimeyen bir dnya ile mmkndr ve bu Deleuze'e gre, ancak hayatn statik gstergelere/iaretlere indirgendii bir dnya, yani iinde canl emein, dnen-imalatn kalmad bir dnya demektir. Bu anlamda, zamann zihinsel hareketi srekli olarak daha nceki gereklik nermelerini bozar, yerinden oynatr. Zamann gc, gereklik nermelerini krize sokar. Modern gereklik nermelerinin dierlerinden fark, bu imgelerin gereklik ile zaman arasnda dorudan, ikonografik bir iliki, yanlsama yaratma glerinin kalmam olmasdr. Tekrar anmsatmak gerekirse, bu krizin aa kmas modern imalat rejiminin, modernliin kurucu gcdr. Zamanla paralanm zne ve ayn yrtn iinde ortaya kan dnen-imalat kavramlar balamnda mimarlk pratii gzden geirildiinde, tartlmas daha fazla aba ve yer isteyen pek ok sorunsal akla geliyor. Her eyden nce, zamansal bir blnmenin yol at srekli bir olu olarak zne nosyonu, mimarlk retimi ile dorudan ilikili deneyim, alg ve yaratm konularna ynelik bir dizi sorunsal ortaya karyor. Mimarlk hep sylenegeldii gibi yaratc bir etkinlikse, dnen-imalat olma potansiyeli olumlanarak kullanlacaksa, ncelikle mimarl kurumsallam, katlam -dolaysyla l- gereklikler olarak kavrayan mesleki stasisten syrlmak, bu kurguyu ve kurgunun temsillerini krize itmek gerekiyor. Bu stasisi deerli, anlaml klan glerin yorumlanmas, hangi g isteminin onlar ayakta tuttuunun belirlenmesi gerekiyor. Baka bir anlatmla "kim bu gereklii istiyor ve bununla ne yapmak istiyorlar" sorularnn sorulmas, dnen-imalat olarak mimarln, henz dnlmemi olann nnn almas anlamna geliyor. Henz dnlmemi olann nnn almas, ayn

6 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

zamanda, mimarlarn uzunca bir sredir gndeminde olan toplumsal sorumluluk ve etik tartmalarnn da nn aar. Ne toplumsal sorumluluk ne de etik, herhangi bir aknlk gndergesi zerinden, herkes ve tm zamanlar iin geerli kategorik emirler ya da sabit ilkeler olarak tanmlanamazlar, byle bir tanm olsa olsa sorumluluk ve etik sorunsallarnn iptal edilmesine, akn bir merciye havale edilmesine yol aar. Aksine, deerler pratikler iinde, her imalat annda yeniden mzakereler ve uzlamalar ile retilirler; mzakereden vazgemek imalatn da dnen-imalat olmasndan vazgemektir.28 Kukusuz srekli bir kriz halidir bu durum; modernliin kurucu krizi. Doallama, kalclama eilimindeki tm uzlamalara tarihselliklerini anmsatan pratikler ise modern pratiklerdir. Benzer ekilde, ayn zne kavramsallatrmas aracl ile deneyim ve algnn sorunsallatrlmas, kartezyen mekn/zaman ve zne/nesne ikilikleri zerine kurulmu mimarlk, mimar ve mimarlk rn nosyonlarn ilemez hale getirir. zne olarak mimar, meknn dnda ayrcalkl, btnsel ve sabit bir pozisyona/kimlie, bilgiye ve temsil aralarna sahip olduu iddias ile meknn ve mimarlk nesnesinin tek/akn egemeni olma iddiasn yitirir. Daha da nemlisi, temsili mekn ile gvdesel olarak deneyimlenen aktel meknn akmadn fark etmek durumunda kalr. Mimar znenin aknln yitirerek ikinlik dzlemine gmlmesi, onun nesnesi ve dier znelerle olan ilikisini de dntrr. Nesnesi; bo, zamandan artlm ideal bir mekna yerletirilen, tamamlanm, yatllm bir biim olarak artk kavranamaz hale gelir. Aksine, nesne mimarn da iinde bulunduu ilikiler a srekliliine atlm yeni bir dmdr ve dm atld andan itibaren kendi ilikilerini, kendi sresini kurmaya balar; "Gerek olan biimin srekli deiimidir: Biim, bir akn yalnzca anlk grntsdr."29 Mellifinden onaysz dokunulmamas, dntrlmemesi, hibir eyin eklenip karlmamas, ideal annda dondurularak korunmas gereken bir nesne, ikinlik dzleminin ilikiselliinden yaltlm, l bir nesnedir. Dolaysyla dondurulmu bir an iine hapsolan, hi gemeyecek o an ile idealize edilerek tanmlanan bir biim ve o biimin iliki-sellikten arndrlm mekn iine yerletirilmesi olarak tanmlanabilecek imalat, dncesini/anlamn yitirir. Daha dorusu, kukusuz bir anlam vardr; mesleki etkinlik, okluun disiplin arac olarak mimarlk meslei. te yandan nesnenin zgnlnn kayna, otoritesi olarak mimar kimlii de anlamn yitirir; daha dorusu mimarn nesnesi ile ilikisi bir ncelik sonralk ilikisi deildir. Kukusuz mimarlk nesnesi mimar dolaym ile ortaya kar, ancak mimar da nesnenin ortaya kmasndan nceki yerinde deildir artk; dolaysyla mimar da nesne tarafndan dolaymlanr. Benzer bir durum mimar olmayan zneler ile olan ilikiler iin de geerlidir. Bir yandan meslek olarak mimarlk, retiminin insanlar iin olduunu varsayar, ama dier yandan teki zneler, tpk nesneye yapld gibi, ideal bir an iinde hapsedilerek zamansal niteliklerinden ayklanr ve temsil edilebilir hale getirilirler. Bir anlamda, mimarlk imalat, canl emek iin deil, kurutulmu temsiller iin yaplr. Bu kurutulmu insan temsilleri, dondurulmu formlar iinde saklanrlar. Neyse ki, btn zne ve nesneler her zaman temsillerinden baka trl davranrlar; ne zneler kurur ne de nesneler lr, hepsi meslek adamlarn srekli kzdrmak pahasna saysz ngrlemeyecek, beklenmedik ilikiler kurarlar, dnrler. Zamansal bir yarlma ile ortaya kan zne nosyonu, dnen imalatlarn tmnde btnselletirici kimlik kurgular ve anlatlarnn gzden geirilmesini, giderek bu anlatlarn terk edilmesini zorunlu klyor. ster rasyonel-nesnel anlatlar ekseninden, isterse yorumsamac-znel anlatlar ekseninden kurulsun; tm trdeletirici kimlik anlatlarna her trde imalat iinde direnmek gerekiyor. Dnen-imalat olarak mimarlk, her zaman iin verili kimlikler yerine henz ortaya kmam teki olular iin yaplabilir ancak; ne, szgelimi Almanlar Schmitthenner'in kan ve toprak mitine yaslanarak imal ettii Alman evine ya da Trkler Sedad Hakk Eldem'in imal ettii Trk evine mecburlar ne de her ikisi de zaman ve mekndan bamsz herhangi bir evrenselci ev imalatna mahkmlar. Tersine, bu imalatlarn her birinin srasyla trdeletirilmi Alman, Trk ve insan temsillerinin, kimliklerinin retimi, dnen-imalatn disipline edilmesi pratikleri olduklarn aklda tutmak gerekiyor. 8. Deleuze dncesi iin mekn maddesel yaylmdr ve zne ile dnen-imalatn ortaya kmasnda zaman kadar vazgeilmez neme sahiptir. Zamann bilinci alg ve hafza olarak ikiye blmesi ayn zamanda meknsal bir durumdur, nk alg gvdesel yaylm olarak bir mekn sorunudur; zaman ve mekn birbirlerinden ayrtrlarak kavranamazlar. Oysa, daha nce deinilen meknsal ve zamansal eilimlerin her ikisi de, gvde ve mekn ilikisini, boluk olarak mekn iine yerleen kesintisiz, dolu (solid) gvdeler olarak kavrar. Sz konusu kavramsallatrma, gvdeyi tm akkan niteliklerinden, zamandan soyutlayarak aka tanmlanm dolu bir ie, mekn ise bu isellii tayan/kapsayan bir da, dsalla evirir. Bu kopma, zamann meknsallatrlmasdr; zaman ancak bir gvdenin bo ve llebilir mekn iindeki hareketi, yer deitirimi olarak alglanabilecektir. Oysa, Deleuze'n alg kavram ise mekn ve zaman birletirir; zneyi meknsal yaylmn iine, maddeye yerletirirken hafza ile olan zamansal ilikisi nedeniyle meknsal deneyimi srenin deneyimi

7 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

ile dolayszca ilikilendirir. Byle bir kavramsallatrma bir yaylm olarak, kendi dolaymsz meknsall ile gvde ve -gvdeye dsal olarak tanmlanagelen- evresi arasnda ok sk ve zel bir iliki tanmlar; meknsal deneyim her zaman gvdesel bir deneyimdir. Bu, kurumsallam i ve d ayrmn ters yz eden kavramsal bir manevradr. nceden verilmi, hazr, bo meknn iinde hareket eden gvdelerin drdnc boyutu olarak kavranan zaman modelinin yerine, zamana bal olarak deneyimlenen yaylm olarak mekn modelini geirir. ki model arasndaki temel farkllk, maddenin yaylm olarak meknn hibir zaman temsili mekna indirgenemeyeceinde yatar, nk temsili mekn, meknn zaman ile ilikisini gevetir, giderek koparr. Bu sonu, hem en genel anlamda hem de mimarlk balamnda temsiliyet sistemlerinin hiyerarik yaplarnn sorgulanmasn gerektirir. Ayn zamanda, mimarlk ve kentler balamnda, gvdeler ve meknlar arasnda farkl kavramsal bir iliki hayal edilmesini olanakl klar; hem gvdesel deneyime duyarl bir mekn hem de indirgemeci temsil aralarnn gsteremedii zaman ve meknn karmak ilikisine ak bir dnen-imalat kavraynn ve belki de devamnda grsellik ile tanmlanm bir mimarln tesini dnmenin balangc olabilir bu saptamalar. Meknn gvdesel deneyimi balamnda, en azndan u iki acil soru formle edilebilir: Her ne kadar temsiliyet hiyerarisi eletirilse bile temsiliyet sistemlerinden kurtulmak olanaksz olduuna gre, tm ikin zamansall iinde, gvdenin dolaymsz meknsal deneyimini anlamaya alan bir mekn kuram, meknn yeni, farkl ve hiyerarik olmayan bir temsiliyet biiminin kurulmasna yol aabilir mi?30 Bu soruya verilebilecek radikal bir yant, iki nemli duraktan gemek durumunda gibi grnyor: ncelikle, temsiliyet kavramnn yerinden edilerek yeniden-temellk edilmesi (re-appropriation), belki de daha iyisi hi temellk edilememesi gerekiyor. Bunun anlam u: Kavramn ima ettii hemen her eyin unutulmas gerekiyor. Temsil aralar, ne ou zaman varsayld gibi, basite temsil ettiklerinin yerine, onlar zamansal ve deneyimsel niteliklerinden soyutlayarak nesnel bir biimde geerler ne de onlar znel bir bak asndan kurarlar. Daha ok, tm temsil aralar, ak halindeki gerekliin ilikiler zerinden farkl ve kiisel olmayan kaytlar olarak yeniden kavramsallatrlmak durumunda; ne znel ne de nesnel olmayan ama hem zneyi hem de nesneyi akn o noktasnda/annda ortaya karan bir tr kayt makinesi olarak. kinci duran ise, bu makinenin somut kayt teknolojisine likin olduu sylenebilir. Byle bir teknolojik dnmn, tpk dnen malat rejimlerinin modern ncesi ve modern kayt/hafza teknolojileri arasndaki szl/yazl ayrmna benzer bir niteliksel farkllama ile ortaya kmas olas.31 Eer btn bunlar mmknse, meknn byle bir temsilinin mimarln mekn kavray ve zellikle dnen-imalat (tasarm sreci) zerinde nasl bir sonu dourabilecei ise, ikinci acil soru olarak ortaya kyor. Bu sorunsallar tartmaya amak, en bata deinilen Deleuze'n mge kavramsallatrmas zerinden olas, ancak bu baka bir zaman ve yerin ii. Notlar 1. Gilles Deleuze; Cinema 1: The Movement-image, ev.: Hugh Tomnson & Barbara Habberjam, University of Min-nesota Press, Minneapolis, 2001 (1986). Gilles Deleuze; Cinema 2: The Time-image, ev.: Hugh Tomlinson & Robert Galeta, University of Minnesota Press, Minneapolis, 2001 (1989). Gilles Deleuze; Francis Bacon: The Logic of Sensation, ev.: Daniel W. Smith, University of Minnesota Press, Minneapolis, 2005. Deni Hollier; Against Architecture: The Writings ofGeorges Bataille, ev.: Betsy Wing, MT Press, Cambridge & London, 1998 (1989), s. 33.

Gilles Deleuze & Flix Guattari; Whatis Philosophy?, ev.: Graham Burchell & Hugh Tomlinson, Verso, London & New York, 1999, s. 186. Deleuze'n zaman ve mekn kavramsallatrmas imge kavram ile dolayszca ilikili, bu nedenle imgeye ilikin kimi olas almlar metin iinde mevcut. Ancak, bu metinde olabildiince zaman ve mekn zerine younlalacak. Gilles Deleuze; Bergsonism, ev.: Hugh Tomlinson & Barbara Habberjam, Zone Books, New York, 1999. Deneyimin composite (bileik, karma, kark dolaysyla 'asal' olmayan) yaps, niteliksel-niceliksel farkllk ayrm ve bunlarn zaman ve mekn ile ilikisi iin zellikle kitabn "Intuition as Method" balkl birinci blm, s. 13-35. Ulus Baker; nsz, (Deleuze, Gilles; ki Konferans, Norgunk,stanbul, 2003 iinde), s.14. Gilles Deleuze; iki Konferans, ev.: Ulus Baker, Norgunk, stanbul, 2003, s. 17. Mitchell Dean; Critical and Effective Histories: Foucault's Methods and Historicat Sociology, Routledge, London & New York, 1997, s. 20.

8 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

Virtel ve aktel szcklerini zellikle kullanyorum. Virtel szc kuvve'den fiile gememi olana; zmn, akta olmayan kuvvete; muktedir olmaya iaret ediyor. Benzer ekilde, aktel de kuvve'den fiile km olana. Burada nemli olan, olanakllk/gereklik ilikisinden tamamen farkllaan bir kavramsallatrmann sz konusu olmasdr. Olanakl olann kendi bana herhangi bir gereklii olmad varsaymna karn (olanakl olan gerekleir), virtel olan henz aktalize olmam olmasna karn tamamen gerek olarak kavranr (virtel olan aa kar ya da muktedir olunan fiiliyata geer). Olanakl olan ve gerekleme kavramsallatrmas, kavramlar arasnda nceden var olma ya da nceden biimlenmeye dayanan bir benzerlik ilikisi kurar; gereklik ile olanakl olan benzeirler. Oysa aktel(ler), virtel olan(lar) ile benzemez, aralarnda benzerlik olarak tanmlanabilecek bir iliki yoktur; daha ok her karmak, tekil olayn (aktalizasyonun) biricik ve yeni olmasn salayan bir farkllama, bulu ve yaratclk ilikisi vardr. Zaman iinde ve zamanla ortaya kan yaratclk ile nceden olanakl olan basite gerekletirme eylemleri birbirlerine indirgenemezler. Giderek olanakl olan gerekletirme kavramsallatrmasnn niteliksel anlamda yenilii yok ettii ya da daha dorusu disipline ettii, zamann bozucu olarak kavranan etkisini ortadan kaldrmaya alt sylenebilir. Btn imalatn, dnen-imalat olmasn salayan, nasl ve hangi aralar ile kontrol edilirse edilsin, her zaman olanakl olann gerekletirilmesinden daha fazlasna muktedir olmalarndan kaynaklanr. 10. Michael Hardt & Antonio Negri; Empire, Harvard University Press, Cambridge & London, 2001, s.70-74. 11. William Shakespeare; Hamlet, ev.: Blent Bozkurt, Remzi Kitabevi, istanbul, 2005, s.77. ingilizcesi: "The time is out of joint." Penguin Books, London, 2001, s.54. Cmlenin tamam daha da arpcdr; zamann zvanadan kt saptamas onun yeniden dzenlenmesi gereklilii ile birlikte gelir. Hamlet, bu dzenlemeye ilikin zorunlu olarak bir fikir gelitirmek durumundadr: "Zaman zvanadan km; Ne kara talihim varm ki, Bana dyor onu dzeltmek." (vurgu benim). Ayn sahnede, hayalet ile yzletikten sonra, kendi bana kalan Hamlet iinde bulunduu yerin/yurdun dalma durumunu betimler: "Siz ey gktekiler! Ey yeryz! Ne kald baka? Cehennemi de kataym m? Seni unutmak m? Asla, zavall hayal; ii allak bullak olmu u krede Bellek denen eye yer olduka, asla! Unutmak m seni? Hibir zaman! Her eyi sileceim aklmdaki defterden: Tm budalaca notlar, kitaplardan alnma deyileri, Tm fikirleri, gemiin izlenimlerini, Genlikte gzleyip kaydettiim her eyi." (s. 72, vurgular benim.) Ve yine hemen devamnda, Horatio ve Marcellus'a hitaben: "Ama bakn imdi, Tanr akna, siz siz olun, bundan byle. Davranlarm ne kadar tuhaf olsa da--nk, belki de, olmadk tavrlara gireceim"- (s. 76, vurgular benim.) diyerek onlar batan uyarr. Bundan sonraki eylemleri, zlen rejimin deerleri ile anlamlandrlamayacaktr artk. 12. Michael Hardt & Antonio Negri; Empire, Harvard University Press, Cambridge & London, 2001, s.74-78. Aslnda Hardt ve Negri bir tr ift kriz tanmlyorlar: Aknln zlmesi, bir ikinlik dzlemi olarak dnyann belirmesi anlamnda olumlu bir olay olarak modernliin kurucu krizi ve okluun (herhangi) bir aknlk dzlemine referansla yeniden btnselletirilmesini amalayan modern anlatlarn, disiplin rejimlerinin yol at modernliin olumsuz i krizi. Bu arada geerken eletiri ile krizin (crisis-critical) etimolojik olarak ayn kkten geldiini anmsatmakta yarar var: "Krinein"; karar vermek, yarglamak, ayrmak. Akn, tarih-st, mutlak imalat rejimleri zldklerinde, baka bir anlatm ile ikinlik dzleminde, her karar/yarg an olumlu bir krize iaret eder, "Bak, bir fikrim var"lara, dnen-imalatn farkllk retme potansiyelinin aa kmasna yol aan durum budur. Aknlk dzleminden kaynaklanan eletiri, mutlak doruyu gstererek karar/yarg anndaki krizi ortadan kaldrrken, ikinlik dzleminde i gren eletiri kendisini doallatran, aknlatran kararlar/yarglar krize sokar, baka olulara aar. 13. Klasisizm kavram ile, yeri/yurdu sabitlenmi, modernlik iinde olabildiince disiplin altna alnm, snrlar geirmemek zere izilmi durumlar kastediyorum. Bu anlamda bir kavramsallatrma iin bkz.: Jean-Franois Lyotard & Jean-Loup Thbaud; Just Gaming, ev.: Wlad Godzich, University of Minnesota Press, Minneapolis, 1994 (1979), s. 9. Modern heterojen imalat eksen ve melezleri zerinden betimlemek Sanford Kwinter'in

9 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

fikri. Sanford Kwinter; Architectures of Time, MT Press, Cambridge & London, 2002, s. 38. Gilles Deleuze; Postscript on Control Societies, (Negotiations, ev.: Martin Joughin, Columbia University Press, New York, 1995 iinde) s. 177-182. Gilles Deleuze; Foucault, ev.: Sen Hand, University of Minnesota Press, Minneapolis, 1998. Jean-Franois Lyotard; The Postmodern Condition: a Report on Knowledge, ev.: Geoff Bennington & Brian Massumi, University of Minnesota Press, Minneapolis, 1984 (1979). Kitapta Lyotard, modern akn st-anlat imalatnn nasl kanlmaz olarak kendi kendini imha ettiini anlatr. Trkiye'de genel olarak alglanmak istendii gibi st-anlatlarn sonu tarihin ya da ideolojinin sonunu ima etmez; aksine farkllaan yeni anlatlan, "Bak, bir fikrim var"larn nn aan aknlk anlatlarnn zlmesidir. Akn anlatlar tarihin ve farkl perspektifleri ortaya koyan ideolojilerin sonunu arar. Dolaysyla, st-anlatlarn glerini byk oranda yitirdikleri postmodern durum, ona gre, modern durumun gbeidir, sonu ya da sonras deil. Benzer biimde, modern sanat olarak adlandrlan tm pratikler, hem Lyotard'a hem de Deleuze'e gre bu bilincin zerine ina edilirler. Webster's katkda bulunuyor: "icon: an object of uncritical devotion: IDOL" (vurgu benim). Webster's Ninth New Collegiate Dictionary, Merriam-Websters Inc., Springfield, 1991, s. 596. Ersatz, ngilizce'de de kullanlan Almanca bir szck; yedek, ihtiyat, ikmal, taviz, bedel, tazminat gibi anlamlar var. Buna karlk ngilizce kullanm, Almanca'nn iermedii bir olumsuzluk vurgusu ieriyor: Webster's szc "being a usu. artificial and inferior substitute or imitation" olarak tanmlyor ve en erken yazl kullanm tarihi olarak 1875'i veriyor (vurgular benim, Webster's, age., s. 423). Redhouse'un artificial' "yapma, suni, taklit; yalan, yalanc, sahte, zoraki", inferior'u ise "aa; adi, baya; mevki veya rtbede aa; ikinci derecede, ehemmiyeti az" olarak karladn anmsamakta yarar var (Redhouse, ed.: R. Avery ve dierleri, Redhouse Yaynevi, istanbul, 1990, s. 46 ve 503). Modern imalat, akn modern-ncesi mutlak metinlerin yerini doldurmaya soyunduka "ersatz"lar. Kayp gemi ve asl, zgn metin saplants ayn zamanda tm modern kltrel retimin sahtelii saplants, paranoyasdr. Szgelimi, Herbert Read The Philosophy of Modern Art adl kitabnda yle yazar: "All we can create in that way is an ersatz culture, the synthetic product of those factories we call variously universities, colleges or museums?" (vurgu benim, Herbert Read; The Philosophy of Modern Art, Faber and Faber, London & Boston, 1988 (1964), s. 69). Kukusuz, okuduunuz bu metinde ersatz olumlu bir vurgu ile kullanld; hem mevki olarak aasnda kalnan yukars/tesi, hem de suni (artificial/yapntsal) olmayan imalat kavramlar metnin pozisyonuna yabanc. Kukusuz anmsatmaya gerek yok; buradaki rasyonel "akln yolu birdir"in rasyoneli. Eer tarihin ya da ideolojinin sonu merak ediliyorsa, bir st-anlat olarak bu rasyonel'e kulak vermek gerekiyor. lan Buchanan; Deleuzism: A Metacommentary, Edinburgh University Press, Edinburgh, 2000, 3. Blm, zellikle s. 83-86. znelliin ve dncenin retiminin ikinlik dzlemi zerinde/iinde bir hareket/eylem olarak baarl bir betimlemesi iin bkz.: Branka Arsic; Thinking Leaving, (Deleuze and Space, ed.: lan Buchanan & Gregg Lambert, Edinburgh University Press, Edinburgh, 2005 iinde) s. 126-143. Deleuze; Bergsonism ve D.N. Rodowick, G///es Deleuze's Time Machine, Duke University Press, Durham & London, 1997, zellikle s. 122-138. Aktaran Rodowick; s. 125-6. Deleuze; Bergsonism, s. 40-43. impersonal: denoting the verbal action of an unspecified agent and hence used with no expressed subject (as methinks) or merely a formal subject (as rained in it rained) (vurgu benim, Webster's, age., s. 604). "Subject" szcnn ikili anlamndan (tbi ve zne) yola karak u da sylenebilir: Modern ncesi imalat rejimi, farkllk retiminin aktrlerini (canl emei) herhangi bir aknlk anlatsna (st-anlatya) tbi klabilirken, modern durum bu anlatlarn krize girmesidir; tbi olan zne'ye dnr. te yandan, zne herhangi bir anlatnn sonucu ortaya kmakla yetinmez; kendisini ve anlatsn aknlatrmann saysz modern versiyonunu retir. Bir anlamda eskiden subject olan superject olmann yollarn arar. Niteliksel farkllk reten impersonal life kavram iin bkz. Arsic, age., zellikle s. 133 ve sonras. Gilles Deleuze; The Fold: Leibniz and the Baroque, ev.: Tom Conley, Continuum, London & New York, 2003 (1993). zellikle; "The Folds in the Soul" balkl ikinci blm, s. 14-26. Ayrca bkz. Bernard Cache; Earth Moves: The Furnishing of Territories, ev.: Anne Boyman, MIT Press, Cambridge & London, 1995, Subjectile/Objectile balkl 8. blm (s.87-99) ve zellikle Body and Soul balkl 10. blm (s. 119-131).

10 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y3.html

Gianni Vattimo; Nihilism and Emancipation, ev.: William McCuaig, Columbia University Press, New York, 2004 (2003), s. 66-69. Bergson'dan aktaran Kwinter; age., s. 33. Modern imalatn tarihi, tm pratiklerin mecralarnn btnselletirici, aknlatrc alkanlklarna kar retim olarak okunabilir. Bu balamda, modern sanat ve edebiyat zellikle nemli bir retim alan olarak ne kyor. Modern ncesi ve modern kayt/hafza teknolojileri arasndaki szl/yazl ayrm iin bkz. Walter J. Ong; Ora-lity and Literacy: The Technologizing of the World, Routledge, London & New York, 1988 (1982). Benzer bir niteliksel farkllamann analog ve saysal teknolojiler balamnda tartlmas iin bkz. Mark Poster; What's the Matter with the Internet, University of Minnesota Press, Minneapolis, 2001. Zaman Mekn, Yem Yaynlar, 2008

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

11 -> 11

23.12.2009 19:20

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y4.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

ALGILANAN DNYAYI BULGULAMAK: UZAM Felsefe Ekibi

Modern dncenin ve modern sanatn zor olduu sylenmitir sklkla: Picasso'yu anlayp sevmek, Poussin ya da Chardin'i anlayp sevmekten zordur; Giraudoux ya da Malraux ise bir Marivaux'dan, bir Stendhal'den zordur. Dahas modern yazarlarn "Bizansl" olduklar, srf syleyecek bir eyleri olmad iin zor olduklar ve ilk bakta anlalmayan incelikleri sanat diye yutturduklar sonucunu karanlar da oldu bundan. Sayn Benda'nn La France Byzantine'de (Bizansl Fransa) yapt gibi.2 Bu kadar kr bir yarg olamaz. Modern dnce zor, saduyuya aykr geliyor ama modern dnce doruluk diye bir derdi olduu iin yapyor bunu; saduyunun huzur bulaym diye tutunduu ak seik ya da basit dncelere bel balamay deneyimin gerei olarak drstlkle badatramad iin yapyor bunu. En basit fikirlerin byle karklamasna, modern dncenin klasik kavramlar deneyimlerimizin nda elden geirmesine rnek olarak, ilk bakta son derece akm gibi grnen bir fikri ele almak istiyorum bugn: uzam. Klasik bilim, uzamla fiziksel dnya arasnda yaplan ak bir ayrm stne kurulmutur. Uzam eylerin boyuta yayldklar ve yer deitirmelerine karn zdeliklerini koruduklar homojen ortamdr. Bir nesnenin yerinin deimesiyle zelliklerinin de deitii sk sk olur: rnein kutuptaki bir nesneyi ekvatora gtrnce nesnenin arlnn deitiini gryoruz, s art yznden o nesnenin biiminin de deitiini gryoruz. Ama arlkla biimdeki bu deiimler yer deiikliine balanamaz; uzam kutupta neyse ekvatorda da odur; arada farkllk gsteren ey fiziksel s koullardr; geometrinin alanyla fiziin alan hep bakla kesilmi gibi ayr ayr durur; dnyann biimiyle ierii birbirine karmaz; bir nesnenin iinde bulunduu fiziksel koullar deikenlik gstermeseydi, nesnenin geometrik zellikleri yer deiiminden sonra da ayn kalrd. te klasik bilimin varsaym buydu. Ne zaman ki "Eukleides-d" geometrilerle birlikte uzayn kendisinde bir eiklik tasarland, ne zaman ki srf yer deitirdikleri iin eylerde bir deiiklik olduu tasarland, ne zaman ki uzamn paralarnn heterojen olduu, uzamn boyutlarndan birinin brnn yerini tutmad ve devinen nesnelerde kimi deiikliklere yol at dnld, ite o zaman her ey deiti. zdelik alanyla deiim alannn kesin izgilerle ayrlp farkl ilkelere bal klnd bir dnya yerine, nesnelerin kendi kendileriyle mutlak bir zdelik iinde bulunamayaca bir dnya var karmzda: Biimle ieriin sanki belirsizleip birbirine buland bir dnya, Eukleides'in homojen uzanmdaki o kat ereveyi sunmayan bir dnya bu. Uzamdaki eyleri uzamn kendisinden, saf uzam dncesini de duyularmzn bize verdii somut grnmden kesin hatlarla ayrt etmek olanaksz artk bu noktada. Baknz, modern resimdeki aratrmalar biliminkilerle ilgin bir biimde rtyor. Klasik eitimde* desenle renk birbirinden ayrlr: Nesnenin uzamsal emas izilir, sonra da bu ema renklerle doldurulurdu. Oysa Czanne yle diyor: "nsan renk srd lde desen izer."3 Demek istiyor ki alglanan dnyada da, bu dnyay davuran tabloda da nesnenin konturunu ve biimini renklerin bittii ya da deitii noktadan ayramayz, her eyi (nesnenin biimini, kendine zg rengini, fizyonomisini, yanndaki nesnelerle ilikisini...) ieren renk cmbnden o konturu ve biimi kesin izgilerle ayramayz. Doa nesnelerin konturunu ve biimini gzlerimizin nnde nasl meydana getiriyorsa, Cezanne da onlar yle meydana getirmek ister: renklerin dzenleniiyle. Renklerin dokusuna sonsuz bir zenle ileye ileye resmettii bir elma da bu yzden sonunda ier ve akll uslu desenin dayatt snrlara smayp atlar. Klasik sanatn ald btn nlemler dnyay iinde yaarken nasl kavryorsak yle kavramaya ynelik bu abada tuzla buz olur. Klasik resim eitimi perspektife dayanr - yani ressam rnein bir manzarann karsna geerken, grdnn tamamen uzlamsal bir

1 -> 3

23.12.2009 19:21

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y4.html

yansmasn tuvaline tamaya oktan karar vermitir. nce yaknndaki aac grr, sonra gzn uzaa diker, yola bakar, sonunda da gzn ufka evirir ve bakn hangi noktaya odaklarsa br nesnelerin grnen boyutlar da her seferinde ona gre farkllk gsterdii halde ressam bu farkl grntler arasnda bir uzlama zemini bulup tuvale yalnzca onu yanstmaya alr, btn bu alglarn ortak paydasn arar; bunun iin de her nesneye ona odakland andaki boyunu, renklerini ve grnn vereceine, manzaradaki btn hatlarn ufukta yaknsad bir ka izgisine odaklanm bir gzn grecei uzlamsal bir boy ve grn verir ona. Byle resmedilen manzaralar sonsuzlua odaklanm bir bakn egemenliinde olduklar iin huzurlu, derli toplu ve edepli grnrler. zleyici karsnda mesafeli dururlar, onu kendilerine ekmezler, uslu uslu otururlar,* bak manzarann stnde rahat rahat szlrken manzara da kendisine egemen olan bu sakin bak uratrmaz. yi ama algyla temas ettiimiz dnya kendini yle sunmuyor ki! Bakmz grnty tararken her an belli bir bak asnn boyunduruu altna giriyoruz ve manzarann belli bir parasndan art arda gelen bu anlk grntleri stste koymak da olanakl deil. Ressam bu grsel izlenimler dizisini alt edip ondan tek bir sonsuz manzara karmay baarrken grmenin doalln da sekteye uratr: arada srada bir gzn yumar, bir ayrntnn grnteki bykln kalemiyle ler, lnce de o ayrnty deitirir ve btn ayrntlar bu zmleyici baka balayarak tuval zerinde manzarann o serbest grsel izlenimlerden hibirine tam olarak uymayan bir temsilini oluturur, izlenimlerin aksak akn zapteder ama bu arada titreimlerini ve canllklarn da ortadan kaldrr. Cezanne'dan beri birok ressamn geometrik perspektif yasasna bakaldrmasnn nedeni, manzarann gzlerimizin dibinde nasl doduunu yakalayp yanstmak istemeleri, zmleyici bir yaklamn tesinde grsel alg deneyiminin verdii duyguya ayak uydurmak istemeleridir. Bu yzden de bu ressamlarn tuvallerinin farkl blmleri farkl farkl bak alarndan grnr, dikkatsiz izleyiciye "perspektif hatalar" varm izlenimi verirler; oysa dikkatle bakanlara duyumsattklar dnya, iki nesnenin asla ayn anda grlmedii, bakmzn uzamn bir parasndan brne gemesi iin gerekli srenin hep uzam paralarnn arasna girdii ve varln verili olmayp zaman prizmas iinden grnd ya da szd bir dnyadr. Btn eylere ayn yaknlkta, bak as olmayan, vcutsuz, konumsuz mutlak bir gzlemcinin, yani sonuta saf zihnin boyunduruk altna alabilecei bir ezamanl eyler ortam deil demek ki uzam. Yenilerde Jean Paulhan'n dedii gibi modern resmin uzam, gnl gzne grnen uzamdr,4 bizim de konumlandmz, bize yakn olan ve organik balarla bal olan uzamdr. unu ekliyor Paulhan: Teknik lme kendini adam ve nicelik akyla yanp tutuan bir ada kbist resim, zihnimizden ok gnlmze seslenen bir alanda dnyayla insann sarma dola oluunu kendince sessiz sakin kutlam sanki.5 Grnen o ki bilim ve resimden sonra felsefe de, zellikle de psikoloji, uzamla aramzdaki balarn, vcutsuz saf bir zneyle uzaktaki bir nesne arasndaki balar gibi deil, uzamda barnan kiilerin doal evreleriyle arasndaki balar gibi olduunun farkna vard. rnein Malebranche'n inceledii nl gz yanlgsn ele alalm: ufukta ay daha doarken, tepeye vard zaman grndnden ok daha byk grnr bize.6 Malebranche'n varsaymna gre bu rnekte insan algs bir tr akl yrtmeyle ayn bykln abartr. Gerekten de karton bir borudan ya da bir kibrit kutusundan baknca bu yanlg ortadan kalkyor. Demek ki ay doarken krlarn, duvarlarn, aalarn tesinde grnnce aradaki birok nesne bizi ayn ne kadar uzak olduuna duyarl klyor, biz de bundan hareketle bu kadar uzakta olmasna karn bu kadar byk grndne gre ayn ok byk olmas gerektiini karsyoruz da o yzden byle bir yanlsama oluyor. Buna gre, alglayan zne yarg veren, kestirim yapan ve sonu karan bir bilimci gibidir az ok; alglanan byklk de aslnda hakknda yarg verilen bir byklktr. Bugnn psikologlarnn ou ufuktaki ay yanlsamasn byle anlamyor. Sistematik deneylerle elde edilen bulgulara gre, alg alanmzn genel bir zellii uyarnca alg alanmzda yatay dzlemde grnen byklkler dikkat ekici biimde sabit kalyor, oysa dikey dzlemde bu byklkler uzaklatka hzla klyor; doallkla bunun nedeni de bizim gibi dnyal varlklarn yaamsal deviniminin ve etkinliinin dzleminin yatay dzlem olmas. Bylelikle Malebranche'n saf bir zihnin etkinlii diye yorumlad eyi bu gelenekten gelen psikologlar bizim alg alanmzn doal bir zelliiyle, bizim gibi vcutlu varlklarn yeryz zerinde devinmek durumunda olmasyla ilikilendirmilerdir. Geometride olduu gibi psikolojide de vcutsuz bir zihnin nnde uzanan yekpare, homojen bir uzam dncesinin yerini, vcudumuzun zellikleriyle ve dnyaya frlatlm varlklar olarak bizim durumumuzla iliki kuran, ayrcalkl dorultular olan heterojen bir uzam ald. nsan bir vcut ve bir ruh deil, bir vcut ile bir ruhtur. nsan vcudu adeta eylere akl olduu iindir ki onlarn hakikatine erebiliyoruz - bunlar yeni yeni aklmza geliyor bizim. Bir sonraki sohbetimizde greceimiz gibi bu yalnzca uzam iin geerli deil, dmzdaki her varla ancak ve ancak vcudumuz zerinden eriebiliyoruz; dmzdaki her varlk da bylelikle insan zelliklerine brnp bir ruh ve vcut karm haline geliyor. 2. Julien Benda, La France Byzantine ou le Triomphe de la littrature pure, Mallarm, Gide, Valry, Alain, Giraudoux, Suars, les surralistes, essai d'une psychologie originelle du littrateur, Paris, Gallimard, 1945; yeni basm: Paris, UGE, "10/16" dizisi, 1970.* Kaytta: "Klasik resim eitiminde" S.M.

2 -> 3

23.12.2009 19:21

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y4.html

3. Emile Bernard, Souvenirs sur Paul Czanne, Paris, la rnovation esthtique, 1921, s. 39; sonradan u ciltte yer ald: Joachim Gasquet, Czanne, Paris, Bernheim-Jeune, 1926; yeni basm: Grenoble, Cynara, 1988, s. 204. * Kaytta: "deyim yerindeyse, uslu uslu otururlar" S.M. 4. Jean Paulhan, "La Peinture moderne ou l'espace sensible au cur", La Table ronde, 2. say, ubat 1948, s. 280; "gnl gzyle uzam" deyiminin getii bu makale sonradan deitirilmi haliyle La Peinture cubiste'ts yer ald (La Peinture cubiste, 1953, Paris, Gallimard, "Folio essais" dizisi, a.g.y., s. 174). 5. La Table ronde, a.g.y., s. 280. 6. [Nicolas de] Malebranche, De la recherche de la vrit, 1.1, 7. blm, 5, y.h. G. Lewis, Paris, Vrin, 1. cilt, 1945, s. 39-40; uvres compltes, Paris, Gallimard, "La Pliade" dizisi, 1979, 1. cilt, s. 70-71. Alglanan Dnya, Maurice Merleau-Ponty, Metis Yaynlar, 2005

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

23.12.2009 19:21

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y5.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

MEKN VE TEKLER Sibel Demirta, Blent Diken, tar B. Gzaydn Felsefe Ekibi

Bu yazda, balkta da ifade edildii gibi, iki anahtar kavram mekn ve teki. Elbette tekinin sz konuu edildii yerde zne kavram da zorunlu olarak kullanlacak bir kavram. Bu yaz erevesindeki kavramlar, "kent"; kentin de "kamusal alanlar"nda somutlayor. Richard Sennett, en basit kent tanmnn "yabanclarn karlama ansnn yksek olduu bir yerleim" olduunu sylyor.1 Bu anlamda kentin kamusal alanlar, farkllklarn kar karya geldii, gelme olaslnn en yksek kabul edildii, gelebilecei bir mekn. Baka bir deyile, kentsel yaam ve "farkllklarn karlamas" arasnda dolaysz bir iliki var. Yani kamusal alanlar znenin varolduu, tekinin kendini varetmeye alt yer. Bylece, kamusal alanda retilen yaam, tekiyle karlama sanat. Peki zne ve teki ne? ZNE kural koyan yazan konuan planlayan strateji gelitiren aklc olan snrlar tanml olan kat olan TEK kurallara tabi olan okuyan dinleyen planlamaya uymas beklenen taktik gelitiren duygusal olan oynak, deiebilir, mulak olan, esnek olan zne, iktidara sahip, dolaysyla strateji gelitirebilme gcne. teki ise bunun karsnda taktik gelitiriyor. znenin gszl ise, kendini tanmlayabilmek iin mutlaka bir teki'ne gereksinim duymas. Tabii teki de, kendi tekisini ya da tekilerini seebiliyor ve setii anda/yerde zneleiyor. Bylece mikro iktidarlar, farkl ve yeni tanml tekiler srekli olarak yeniden retiliyor. Her yerde herkes, kendi yabanc'sn seer ve onu dlamann yollarn arar, tarih boyunca. ncelikle uluslar ve budunlar balamnda kesinlemitir ayrma; sonra da blgeler, kentler, mahalleler, sokaklar katnda mevziler edinmitir. zne'deki teki paranoyas yalnzca korunma ve ie kapanma boyutlarnda bir geri-duru getirmemitir stelik: Hal ve hasz

1 -> 4

23.12.2009 19:22

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y5.html

mant, bir yandan da ileri kmtr ikide bir: Talan, istila, smr felsefesi yakn ve uzak komular, yabanc ile dman aktrmaktan kendini alkoyamamtr. 2 teki, "hem ierde hem darda olan",3 tam da bu nedenle biz/onlar ya da zne/teki ikiliini bozan, zneyi greceletiren, baka bir deyile snrlarn, kurgusal olduuna iaret eden bir kavram. 4 Srekli olarak yeniden retilen tekiler, kanlmaz olarak, farkllklar beraberinde getirmekte. Kent bu farkllklarn greceli olarak en fazla retildii mekn. nk, toplumsal etkileimin en fazla yaand yer. Bu yazda ne kardmz dnce, kentteki kamusal alanlarn bugnk durumuyla "farkllklarn karlamas" anlamnda yeterli bir zemin oluturmadklar ve planlamann da farkllklar yaatmaktan ok "ntrletirici" bir ilev gsterdii. Bu tehisimizi, sz ettiimiz somut alanlardan yola karak ayrntlandrmaya alacaz; bu arada eletirilerimizin olumsuz bir tonda gelimesini nlemek iin, alternatif dnceler de retmeye alacaz. 15. yzyln sonunda yenilgilere uram ve tehdit altndaki Venedik'te gnah keisi olarak Yahudiler grlyor ve ilk reform hareketi, Hristiyanln anti tezi olarak "kirli" ve "oryantal'' grlen Yahudiler yani tekiler iin ilk gettonun ina edilmesi oluyor. "Kentin muktedirleri, farkl olanlar ayrmakla, artk onlarla temas iinde olmamak ve grmek zorunda kalmamakla, kentlerinin bar ve onuruna yeniden kavuacan umuyorlard." 5 Venedikli Yahudiler'in, oturduklar ve altklar kentte "yabanc" olarak tanmlandklar ak. Yani modernit ncesi toplumlarn, farkllklar yok saymak ya da ntrletirmek gibi bir sorunu yok. Oysa modern an ynetim biimi olarak ortaya kan ulusal devlet, etnik, dinsel, cinsel, kltrel tm farkllklar tasfiye ederek birlikte yaanlan mekn lke ve kentleri onun mikro birimleri olarak tanmlyor. Yani kentler, modern an ulusal devleti iin her trl farklln eritildii, tekte btnletirilmeye alld birer kazan. Oysa, bugn kentlerin farklar konuuluyor, kentler yaryor. Planlama da modern an mekna mdahale biimi olarak ortaya kyor. Ulusal devlet anlay erevesinde, lke leinde bir btnlk ve dzen aray mevcut. Amacn da "kamu yarar" olduu sav ileri srlmekte. Modern aa zg planlama anlay erevesinde teki ile bitlikte yaamann en genel kabul gren yntemi, meknda mulakl ve rastlantsall rutinletirmek, yabanclarn karlamasndaki srprizi "gereksizletirmek" oldu. Bunun nedeni tekilerin hem "byleyici" bulunmas hem de "tehlike" olarak alglanmas. Tehlikeyi yok etmek iin sosyal ve fiziki meknda farkllklar, mulaklklar, karmaa yani teki izole edildi. Kent, bylece farkllklarn karlaabilecei bir mekn olmaktan kp "ntr kent" haline geldi. Ntralize etme, ayrmann merulatrma arac olarak kullanld.6 Izgara planlama ya da zonlama, sosyal yaamn ve kentin farkl alanlarn fonksiyonel olarak birbirinden ayrarak ya da kopararak heterojen meknlar homojen ve soyut kentsel araziye dntrd. Modern aa zg planlama anlay, konu ve referans ne olursa olsun "merkezi/herkes iin geerlie sahip" dorularn varolduunu kabul eder; dier bir ifadeyle, dayatmay. Bauman modern kent planlamasn "tekine kar giriilen bir sava" olarak tanmlamakta.7 Bylelikle modernit ncesi kentinin muktedirlerinin ak ve kendi iinde "drst" tavr, modern ada zmni olarak tekrarlanmakta. Oysa dayatlanlarn artk sindirilemeyecei bir noktaya ulalmas neredeyse kanlmaz. Daha fazla sindirilemeyen noktada da ayrma beliriyor. Ayrmayla, tekilerin kendilerini tanmladklar kimlikler arasnda en ar basan tercih ermeleri doal. Bunun muhtemel sonucu da etnik, dinsel ya da kltrel beklemeler ve bu topluluklarn kendi ilerine kapanmalar, katlamalar ve tekilere tmyle yabanclamakt. Modern aa zg planlama anlay iinde birileri adna karar verildiini syledik. Oysa, teki de kendi dinamikleriyle, giderek takrikleriyle "baka bir durum" yaratabilmekte. Kentsel yerleim sorunu ve zellikle kente gn zorlad bu sorun nedeniyle retilen, ulusal devletin hukukuna aykr zmler bunun en bariz gstergesi. Srekli olarak ortaya kan "hukuki dzenleme"/"fiili durum" ikilemiyle normlar anlamszlamakta; iktidarn asli gcne ar bir darbe indirilmekte. Peki, en belirginine deindiimiz bu zlme iaretlerinin yani farkllamann, odaklamak istediimiz kamusal alanlarn deerlendirilmesi balamnda bize salad ipular neler? En byk hrs, dzen yaratmak, dzensizlii, kaosu dzenlemek olan modern'in, genelde tekini kendi merkezinden grdn ve ancak kendine benzedii oranda kabullendiini syleyebiliriz. Kald ki, tekinin tekiliini diyalog ya da bir tr dokunma/temas olmakszn kabul eden bir oulculuk, baka bir deyile tekini "mutlak teki" olarak gren bir oulculuk da hl baskc olabilir. Byle bir alglamada, erkek-erkek olmayan ikiliinde olduu gibi ortaya hi de masum olmayan bir durum kyor, nk ikiliin elemanlar arasnda kolaylkla dlayc ve hiyerarik bir iliki kurulabilir. Derrida byle bir sreci "znenin ekonomisi" olarak adlandryor: teki burada artk doal, farkl bir teki deil; zneye gre "eksiklikleriyle" tanmlanan bir teki.8 Byle bir hiyeraride tekinin tek ans "aynlamak" yani asimile

2 -> 4

23.12.2009 19:22

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y5.html

olmak. Bunlara karlk, tekini, mutlak teki olarak grmeyen, "hem ierde hem darda" ya da hem bizden hem onlardan olarak snrlara zg melezlemi -hybrid- bir teki olarak alglayan bir oulculuk yapc olabilir. Bhabha, zne ve teki arasndaki mekn farklln mekn olarak alglyor ve melezleme zonlarnn nemini vurguluyor.9 Melezlemenin temastan kaynaklanmas ve hem zneden hem de tekinden farkl olmas nemli. Byle bir meknda, zne ve teki arasndaki ilikinin asla bir zne-nesne ilikisi deil, bir zne-zne ilikisi olmas gerekiyor. Baka bir ekilde soyutlarsak, kamusal alanlar, sosyal olarak dnldnde "tekileri" nesne olarak deil, zne olarak kavramlatrmal. Peki bu bak asyla, fiziki planlamann yapabilecekleri ve kanmas gerekenler neler olabilir? En bata, tekilerin ve znenin arasnda "temas" olanaklar gerekiyor. Hem herkesin kendisi olarak gvenle varolabilecei, hem de farklarla karlaabilecei, buluabilecei, temas edebilecei meknlar gerekiyor ki, zaten kamusal alanlarn ilevi de bu. Kamusal alanlarn canl melez zonlar olabilmeleri iin farkllklar ntrletirmek yerine, temas, kozmopolitlii destekleyen meknlar olmalar gerekiyor. Planlama "herkes" iin yaplsa bile herkes iindeki/arasndaki farklar gzetilmezse, standartlatrc, ayrlatrc ve fiziki mekn homojenletirici stratejiler ortaya kyor. Bu noktada yaplacak ey, tasarm yaklamnda kullancnn tek tip olmadn gze alarak kendisi deimeden, deiik amalara hizmet edebilecek ok amal/ok fonksiyonlu ve "polyvalenr" mimari formlar gelitirmek olabilir.10 Baka bir deyile kamusal alanlar fiziki olarak da "yoruma ak" olabilmeli. Tasarmda, kullanl biimlen hatta "kullanc" tipleri batan dikte edilmemeli. Kamusal alanlar ok byk oranda "ticari" meknlar (alveri merkezleri gibi) ve belli tip insanlara ak. Tketicilerin kamusal yaam iin nemli olsalar bile tketemeyenlerin de kamusal mekna ihtiya duyduklar ortada! Aslnda irdelenmesi gereken kavram belki de "kentsel tasarm"n kendisi. Sanki nce planc, mimar ya da "kentsel tasarmc" kenti kavryormu, kuruyormu da daha sonra bakalar kullanyormu gibi bir yanlsamann egemenlii sz konusu. Bu aslnda Trke'ye evrilmesi pek olanakl olmayan ngilizce bir kavramla nitelenebilir: faction. Burada bir kelime oyunu var: kurgu anlamndaki fiction ile veri/vaka/gerek anlamndaki fact kartrlarak ortaya karlan bir szck; anlam "sre iinde artk gerekmiesine alglanan, gerein yerine geen kurgu". Operasyon biimi olarak planlama/planc stratejik dnyor. Oysa stratejinin belli bir merkezden yola kan, hedefe ynelen bir tavr olduunu syledik. Srratejinin mmkn olduu an, znenin kendisini evreden izole edebildii andr. Gndelik yaamda, n kabulle muhtemel plan kullanclarnn; yani tekilerin de taktik bir operasyon biimi gelitirdiklerini syledik. Stratejiler ne olursa olsun gndelik yaamda kullanclarn, taktik olarak mdahale ederek deitirebildikleri/oynayabildikleri/ynlendirebildikleri ve -planda amalanan ne olursa olsun kendi "patikalarn" oluturabildikleri oranda planlar kullanabildiklerinden bahsettik. Bylesi bir durum zne/modern iin her ne kadar "kaotik" ve dolaysyla mdahale gerektiren bir durum olsa da, aksinin "baskc" ve farkllklara msamahayla yaklamayan bir bak olduu, kendine srekli bir teki/yabanc yarataca hep aklda tutulmal. Bunun yan sra tekini diyalog ya da bir tr dokunma/temas olmakszn kabul eden bir oulculuun hl baskc olabilecei de unutulmamal. Peki tekine kar msamaha ne anlama geliyor? "Msamahaya, farklln kabulleniliinden te, ancak bir arada yaama sz konusu olduunda ihtiya duyulmakta... msamahaya, monolog eilimlerine kar konulmaya allarak bir diyaloga gerek duyulduunda muhta olunmakta; msamahaya, yalnzca tekinin teki olduu kabullenildiinde de deil (bu da yetmez!), tekinin karlarnn meru olarak algland; dahas tekinin de karlarn gtmeye hakk olduuna ve buna sayg gsterilmesi gerektiinin farkna varldnda ihtiya var."11 Son szmz yzyllar ncesinden; Aristoteles'den: "A city is composed of different kinds of men; similar people cannot bring a city into existence" / "Bir kent birbirinden farkl insanlarn bir araya gelmesinden oluur; benzer/ayn tip insanlar bir kenti varedemezler."12 *Bu yaz, VI. Kentsel Tasarm ve Uygulamalar Sempozyumu'na verilmi bildiri metnidir: "Kentsel Tasarm ve Kentsel Mikro Ortam Tasarm", 16-17 Mays 1995 / MS - Mimarlk Fakltesi ehir ve Blge Planlama Blm, stanbul. 1. Richard Sennett; The Fail of Public Man, Faber and Faber, Londra, 1986, s. 39. 2. Enis Batur, "Sis ile Yamur Aras Avrupa(l)", Avrupa Nerede Bitiyor?, Helsinki Yurttalar Dernei Yayn, stanbul, 1993, s. 22.

3 -> 4

23.12.2009 19:22

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y5.html

3. Georg Simmel, "The Stranger", On Individuality and Social Forms, Ed. D. N. Le-vine, The University of Chicago Press, Chicago andLondon, 1971, s. 143. 4. Zigmund Bauman, Thinking Sociologically, Blackwell, Oxford, 1990, s. 54. 5. Richard Sennett, Flesh and Stone, Faber and Faber, Londra, 1994, s. 216. 6. Richard Sennett, The Conscience of the Eye, Faber and Faber, Londra, 1991, s. 65. 7. Zigmund Bauman, "The Stranger Revisited-and Revisiting", Konferans Metni 1994, s. 3. 8. Jacques Derrida, Dissemination, Athlone Press, Londra, 1981, s. 41. 9. Homi K. Bhabha, The Location of Culture, Routledge, Londra, 1994, s. 186. 10.Herman Herteberger, Lessons for Studenti Architecture, Uitgeverij Publishers, Rotterdam, 1991. 11.Z. Bauman, Intimations of Postmodernity, Routledge, Londra, 1992, s. xxi. 12.Atfta bulunan: Richard Sennett, Flesh and Stone.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

4 -> 4

23.12.2009 19:22

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Mekndan "Meknsal"a: Meknn Zamansall/Zamann Meknsall Semra Aydnl Felsefe Ekibi

"Mekn zamann bzmesi, zaman ise meknn genilemesidir" Bergson Mimarln bir mekn yaratma sanat olduu sylenir. Mekn algs mekn deerlendirme; mekn geometrisi ise mekn lme arac olarak, mekna dair bilginin retilmesinde belirli bir alan tanmlar. Bu balamda mekn, koordinat sistemi olarak alglanan bir gerekliktir; kesin deerleri ierir. Zaman ise bu koordinat sisteminin eylem halindeki eylere blnmesi ya da drdnc koordinat olarak kabul edilmesidir. Oysaki gnmz metropolnde, yaam kuatan her yerde, zaman ve mekn matrisinin bir ilevi olarak ortaya kan "mekn"a ya da "zaman"a dair bilgiyi ak net olarak yakalamak olas deildir. XXI. yzyl bilgi toplumunun deien deer yarglar ve yaam biimi, mekn-zaman ilikisine farkl bir pencereden bakmamz ngrr; mekn-zaman ilikisi, birbirini btnleyen, biri dierinin yerine geebilen bir yanlsama olarak alglanr. Bu adan bakldnda mutlak "mekn" yerini, mulak olan "meknsal"a brakr. Mekna dair bilgiye ulamada "alg"nn yerini, ok katmanl mekn oluumunu temsil eden "deneyim" alr. Bu balamda dnen bir paradigma olarak meknsal olan, disiplinleraras bir platformda tartlr. Gnmz sanal mekn olgusu da btncl mekn deneyiminin -meknsal deneyimin- bir uzants olarak kabul edilebilir. "Meknn zamansall/zamann meknsall" paradigmasnda gerek, sanal ile diyalektik bir iliki iindedir; bir dierini grnr klan, birbirini var eden, "n" boyutlu meknsal olan anlama olana salar. Bu bildiri, meknn zamansall/zamann meknsall paradigmasn anlama ve aklama, ksaca alglayan ile alglanann durumsal birlikteliini -almlama ediminihermeneutik zerinden tartan bir deneme olarak dnlebilir. nsz 1998 ylnda ANY (Architecture New York) Grubu, Ankara'da, mimarlk, mekn, zaman kavramlar arasndaki ilikileri tartt; gnmz mimarlnn mekn-zaman ilikileri balamnda farkllk gsterecei konusuna dikkat ekti. Disiplinler arasndaki snrlarn giderek mulak olmasnn mimarlk iin bir krlma noktas olduuna iaret eden konumaclar, mekn-zaman ilikilerini kltrel mekn, meknn iirsellii, meknn retimi, meknn gc, politik mekn, meknn toplumsal mant gibi temalar zerinden tarttlar. Mimarlk d disiplinlerde genel olarak, dnme ve yapma edimi arasnda bir ara form olarak tanmlanan meknn, tarih boyunca ekonomik-politik gcn bir yansmas olduu; bu nedenle iktidarlarn genel olarak kendilerini mekn zerinden, onunla birlikte tanmlad vurguland. Mimarla mimarln dndan bakan birok dnr, aratrmac ve uygulamac mimar, meknn iinde barndrd kartlklara ve oluturduu gerilimle yaratlan cokuya dikkat ekti. ANY toplants, aradan geen bunca yl iinde, mekn, gnmz deerleri balamnda yeniden dnmeye ve znenin meknla kurduu ilikiyi yeniden tanmlamaya yardmc oldu; mekn ait olduu ortamn koullarnda deerlendirmeye, sanal dnyann sunduu olanaklarn iinden mekn ve zaman ilikilerini eitli platformlarda sorgulamay salad. Bugn, "XXI. yzyl bilgi toplumunun deien deer yarglar ve yaam biimi mekn-zaman ilikisini nasl farkllatrr?" sorusu eitli almlar sunan bir tartma platformu oluturur. Bu adan bakldnda mekn kavram, zaman ile bir arada "yaanan bir gereklik" olarak yeni anlamlar kazanr. Deiimin mekn yersizletirme, eyletirme eilimi olumsuz olarak alglansa da, bu olgu aslnda yeni bir farkndalk yaratarak "entropi" oluturur. Dier bir deyile, deiimin olumsuz sonular, zihinsel konstrksiyonu harekete geiren bir motor

1 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

olarak, mekn-zaman ilikilerini yeni bir grme biimi ile yeniden dnmemizi salar. nsancl deerlerin kendiliinden evrimlemesine olanak salayan farkl bir pencereden bakmamz ngrr. Bu balamda "mutlak mekn" kavram yerini "mulak" olan "meknsal"a brakr; zaman iinde bir uzanm olan "meknsal"a dair bilgiye ulamada "alg"nn yerini "deneyim" alr. Meknsal olann deiime ve geliime ak bulmaca verileri, mutlak deerler erevesinde tartlan mekn bilgisinden olduka farkldr. nk meknsal deneyim, alg tesi bir olgudur; sezgisel kavrayla algy artkle edebilen -eklemlenerek oaltabilen- zne nesne diyalogu sonucu ortaya kar. Ezamanl mekn, zaman ve yaam ilikisi, "meknsal deneyim"in derin anlamn aklar. Bu bak asna gre zaman, mekn iinde yer alan tm etkinliklerin olup bittii gemii imdiye, imdiyi gelecee balayan bir olgu olarak kabul edilir. inde bulunduumuz meknn "imdi" ile ilikisi, "gemiin hatrlanmas" ve "gelecein sezinlenmesi" ile bir arada olduunda mekn, "meknsal" olana dnr. Olu, durmama, srekli olma hali yaratan meknn varlk karakteri, allagelen mekn kavray ile yakalanamaz. Dier bir deyile ikili dnya grnn ngrd dorusal dnce sistemi ile btncl bir yap sergileyen "meknsal" olan anlamak olas deildir. Bu bildiride, ou kez gerekliin dar alglamalar sonucu "mekn" yerine kullanlan "meknsal" szcnn ok katmanl anlam, meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas zerinden sorgulanmaktadr. Mekn-zaman ilikisine dair paradigma dnm, ncelikle "gereklik" sorgulamasna yeni bir bak as ngren fizik alannda karmza kar. Bu yeni paradigmaya gre, mekn ve zaman arasndaki iliki, birbirini var eden, bir dierini grnr klan bir btn yanstr. Heisenberg'in balatt sistem bazl dnce, kuantum mekanii ile gereklii anlamada "belirsizlik kuram"n ortaya koyar (Capra, 1983). Bilindii gibi, kuantum mekaniinde paracklarn hareketlerini saptamak iin mekn-zaman koordinatlar referans noktalar olarak kullanlr. Bu koordinatlar gzlemcinin konumuna gre deitiinden grecelidir; bu balamda, gereklii yanstan mulak ilikiler bilim alanna da girmi olur. Belirsizlik kuram, Descartes'n paralara blerek btn kavrama paradigmas -indirgemeci dualistik paradigma- ile yer deitiren, "btn, paralarn niteliklerinden daha fazla bir eydir" olarak ifadelendirilen "holistik paradigma" ile paralellik tar. "Ya o, ya bu" mantnn uzants olan dualistik paradigmada mekn ve zaman vurgusu ayr ayr n plana kartlr; oysaki "hem o, hem bu" mantn yanstan holistik paradigmada deiimin temel gerilimi mekn-zaman arasndaki ilikide yakalanr. Btncl bir bak asn yanstan bu paradigmaya gre, mekn-zaman ilikisi kendine zg bir btn olutururken ayn zamanda kendisi de daha byk bir btnn bir paras olarak alglanr. Holistik paradigmaya gre, meknn zamansall/zamann meknsall, bir btn oluturan kartlklar anlamlandran figr-zemin ilikisi balamnda deneyimlenir. Dier bir deyile, mekn salt betimlenen nesnel zellikleriyle deil, ayn zamanda da betimleyen konumundaki znenin anlama ve aklama ediminin birbirini grnr klan ilikisi balamnda, tpk Getalt oluumlarnda birbiriyle yer deitiren figr-zemin algsndaki dinamik yapda olduu gibi, deneyimlemek olasdr. Btncl deneyimde zne-nesne ilikisi diyalektiktir; dier bir deyile, meknn insan ile ilikisi pratik hayatn iinden srekli beslenen ak ulu bir sarmal iliki iinde evrimleir. Bu yaklamla mekn kavramnn birok paradoksu ieren ok katmanl yapsn yakalamak kolaylar. Benzer ekilde, mekn-zaman ilikisinin birbirine eklemlenerek oalan yapsn anlama ve meknn ok katmanl okumasn yapma, btncl bir deneyim olan "meknsal deneyim" gerekli klar. Ayrca tersten okumaya, sre ve rnn birbirini var eden birlikteliine de dayanan bu paradigma dnmne iaret eden "meknsal deneyim" iin mekn yorumu da farkldr. Meknsal deneyimi -meknn zamansalln/zamann meknsalln- anlam katmanlar zerinden anlama ve aklama iin, znel ve nesnel deerlerin ezamanl birlikteliini ve tm ilikilerin sarmal dngsn ngren hermeneutik anlama yntemine, "yorumbilim"e bavurulur. Bugn yaadmz evrelerde geleneksel anlamda meknsal deneyime olanak salayan bir ortamdan sz etmek olduka zor. inde yaadmz ortam, "hz ve haz" a olarak tanmlanyor. Zaman ve mekn yaam sktryor; her ikisini de alglamak gleiyor; gelip geici hazlarla yetinmek durumunda kalyoruz. Mekn-zaman skmas: "Mekn zaman deforme eder; zaman da mekn bozar" (Harvey, 1997) argman aslnda gnmzde yaanan metropol deneyimini aklyor. XXI. yzyl iletiim toplumunda metropol yaam, ulam ve iletiim sistemlerindeki deiime paralel, elektronik ekranlar aracl ile yeni bir zaman ve mekn ilikisi ortaya koyar. Srekli bir "imdi" yaanr; anlk eriim ile artk gemi zaman ve gelecek zaman anlamn yitirir. Paul Virilio ya gre, gnmz metropol deneyiminde "hz" zamansal ve meknsal deikenleri belirleyen ncelikli bir kavramdr (Virilio, 1997). Newton fiziinde zamana bal bir deiken olan "hz" (km/sa) metropol deneyiminde, zaman kavramndan bamszlaarak, zaman kavramn kendine baml hale getirmitir. Bu anlamda deien hz-zaman algs, yeni metropol dzeninin dayatt ulam ve iletiim sistemleri nedeniyle mekn algsn temelden sarsyor. Dier taraftan mimarlk ve ehircilik kuramlar tanml, kalc zaman ve mekn kavramlar ngrrken, kendi dinamikleriyle oluan metropol, tm dengeleri alt st ederek mekn-zaman ilikilerine farkl boyutlar katyor. letiim aralarnn yaratt "yeni elektronik zaman" ve ulam aralarnn hz kentte alglanan zaman da dntryor; meknsal deneyim kendine zg diyalektik ilikilerle yeniden biimleniyor. Bu durumda gereklie nereden ve nasl baktmz nem kazanyor; her an'n

2 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

gerek duruma gelmek zere bekler olmas, dier bir deyile herhangi bir sanal an'n var olma olaslnn gerek on'dan bamsz olmas ve birbirinin yerine geme potansiyeli yaanan gereklii temsil ediyor. Bu nedenle, gnmz metropol deneyimine, meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas penceresinden bakmak ve gnmz gerekliinin bir uzants olan sanal mekn-zaman deneyiminin paradoksal ve meknsal potansiyelini anlamak gerekiyor. Gnmz metropol ortamnda mekn-zaman deneyimi stanbul, kendi i dinamikleri ile allmn dnda bir meknsal deneyime olanak salayan metropol olma zellii tar. Onun bu meknsal karakteri her eye ramen stanbul'u kendine zg klar. Yaamn paradoksal yaps iinde devinen bireyin bu kente dair deneyimlerinin, anlarnn ve hayal ettiklerinin bir birleimi olan kentsel bellek canlln korur. stanbul'da kentsel meknn gereklii, onun kurmaca boyutu tarafndan giderek egemen hale gelen bir yanlsamaya dnr. Boaz'n iki yakasn gemek sz konusu olduunda kprde, evreyolunda yaanan mekn-zaman ilikileri, kentin ara sokaklarnda yaanandan farkldr. stanbul'un kendi i dinamiklerinden kaynaklanan bu olgu meknsal deneyimi farkllatrr. Boaz' salnarak geen vapurlar, kimi zaman kentin, dolaysyla kentlinin hzna ayak uyduramazlar. Metropol hznn dnda kalmak istenildiinde, vapuru tercih etmek ve zaman yavalatan bir su yolculuunu yaamak da olasdr, istanbul'da kent algsn srekli deiken klan ulam, kimi zaman, mekn algsnda zenginlikler sunarken, kimi zaman da derinlii olmayan, dolaysyla iz brakmayan yzeysel bir deneyime neden olur. Metropol yaamnn bir baka mekn-zaman paradoksu ise metrodur: Hayatmza hz kazandran metro hatt, mesafeleri ksaltmasna karn yere bamll, o yere ait olma duygusunu azaltmaktadr. Kentin yaam damarlarn oluturan metro hatt ne yazk ki kendini kimliksiz ve tanmsz bir konumda kentliye sunar. Yeraltnda yolculuk ederken yer ve zaman kavramndan kopan kentli, oryantasyon duygusunu yitirir; meknsal geileri, meknsal akkanl deneyimleyemez. Buna karn yaad kenti otobsle ya da arabayla bir yerlere yetimeye alrken deneyimleyen kentli, pencereden seyrederken de kenti yaamak yerine onun iinden geip gider. Bu anlamda yaanan zaman-mekn skmas, anlam kaymalarna, kentsel mekn insancl deerlerden koparmaya, insan giderek evresine yabanclatrmaya itmektedir. Buna karn metropol yaantsn temsil eden meknn zamansall ve zamann meknsall paradoksu, yaratt gerilim ve farkndalk ile bireyin evresiyle olumsuz ilikisini tersine evirme potansiyeli tar. Bu nedenle stanbul gibi hibrid bir yap sergileyen metropol yaants, gnmz hz ve haz ann rn olan allmn dnda bir meknsal deneyimi anlamada nemli ipular tar. stanbul'da zaman-mekn skmasn hissettiren Aksaray, ili, Mecidiyeky, Levent, Bykdere Caddesi, Badat Caddesi gibi baz kentsel meknlarn deneyimi ontolojik olmayan bir varolu biimi sergiler. nceleri znesi ile buluan bir meknsal varlk karakteri ieren sz konusu kentsel meknlar, bugn kentte varolu biimleriyle deer ve yarg retimine neden olamadndan, ontik btnlk sergileyemezler. Dier bir deyile, olagelen ve sregiden bir btnselliin kaybolmas sonucu kullanc ile kentsel mekn arasnda empatik bir iliki kurulamaz; bu durumda zaman-mekn ilikisi ile yaratlan yanlsama, geici bir haz duygusuna neden olur. Grselliin n plana kartld bu tr yerlerde mekn, alg ve dnce sarmalnda temaa edilerek deneyimlenemez. Bu nedenle, ticari ekiciliini szde-mekn deneyimi sunarak gerekletiren bu tr meknlar "meknsal" szc ile tanmlamak ya da betimlemek yanltc olabilir. Otantik olma abasyla, "m gibi" deneyimler sunan baz tarihi kent meknlarnda da meknsal varlk karakterini deneyimlemek olduka zordur. stanbul'da koruma adna zaman ve mekn ilikilerini "sahnelenmi otantiktik" zerinden sunan, ontik btnlk sergilemeyen meknsal oluumlara rastlamak olasdr. Bu balamda meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas, tarihi evrelerde kltrel kodlar anlama ve yorumlama abalarnda, mekn'\ meknsal'a dntrme potansiyeli araynda, nemli ipular tayabilir. Gadamer (1998), kltrel deerlerin gelenekselden moderne geii srasnda urad deformasyonlarn herme-neutik/yorumbilim alanndaki almalarla alabileceine dikkat eker. Yorumbilim, salt problemi "anlama" deil onun ortaya k koullarn aratran bir yntem olduundan (Sayn, 1999), meknsal olann ortaya k srecini aklayan meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas, belli bir ilevi, anlam ve yapsal zellikleri, rnt iliki balamnda deifre eden, btncl "anlama"ya dayal bir yorum almas olarak dnlebilir. Mekn indirgenmi bir nesne olarak anlamak kadar, meknn znesinin kkensel ilikisini de betimlemek nem kazanyor, meknn zamansallnn ve zamann meknsallnn gizemli ifresini zebilmek iin. Srekli yeniden yaplanan toplumun meknsal retiminde ve yorumlanmasnda meknn zamansall/zamann meknsall paradigmasnn bir uzants olan kltrel almalarn verileri kullanlr. Heidegger (1971) "Teknolojinin iindeki lty sanatn ortaya kartma ans vardr" derken, tekniin salad olanaklar ortaya karabilmek iin onun kstlayc zelliklerini dengeleyecek kar bir gce, iire gereksinim olduunu vurgular. Metropol hznn getirdii mekn-zaman skmasnn olumsuzluklarn dengelemek iin kent iindeki es noktalarn, duraklama anlarn mekn-zaman-yaam birlikteliinde deneyimlemek, benzer bir kar g oluturabilir.

3 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

Metropol yaamnn hzn dengeleyecek unsur yine metropoln kendi dinamikleri iinden kar. Bu ve benzeri sorunlar, son yllarda farkl disiplinlerde retilen mekn-zaman kavramlar balamnda eitli platformlarda tartlyor. Zamann ak ile meknn artk alglanan mekndan farkl olduu; meknsal bir karakter kazanmas gerektii tartlan konularn ana eksenini oluturuyor. Mekn kavramndan farkl olarak, meknsal oluum bizim onu yaadmz, onunla iliki kurduumuz "zaman"dr; meknsal olan alglanmadan, deneyimlenmeden var olamaz. Mekn alglarken onunla kurduumuz ilikide mekn iselletiririz; o an meknsal deneyimdir. Meknn Zamansall/Zamann Meknsall Paradigmas Meknn zaman ile birlikte varoluu, zamann da meknsal olan iselletiren bir "an" oluu, birbirini var eden bir entropi oluturur. Burada sz konusu olan iki kar duruun birbirini grnr klmas, mekn-zaman ilikisinde bir paradigma dnmne iaret eder. Bu adan bakldnda, meknn zamansall ve zamann meknsall paradigmas olumsuz olan olumluya evirme potansiyeli tar; Harvey'in "zaman-mekn skmas" argman da gnmzde yeniden biimlenen meknsal deneyimi anlamada itici bir g oluturur. Harvey'e gre, zaman-mekn skmas bir tr zamanszlk olarak da alglanr; zaman "an" gibi ksa bir birimin iine skr. An gibi "zamansal konfgrasyon" iinde kiinin gelecei "imdi'nin iinde erir (Harvey, 1997). rnein teknolojinin bir rn olan "hz" doay insana baml klar; kentlinin, hayatn gnlk hznda metropol iinde eylemeye balayan doaya dnp bakacak vakti de olamaz. Dier taraftan gelip geici hazlar yaratan yapl evre, eitli platformlarda tartma konusu olan "gereklik" sorgulamasna neden olur; gerekliin kendisini paralayan ve onu kukulu bir hale dntren simulakrum retimini tetikler. Gnmzde bir tketim nesnesi konumuna getirilen mimari mekn/kentsel mekn bundan byle simulakrum olarak yeni bir gereklik kazanr. Simulakrum, gereklik anlayn yzeysel hale getirerek olup biten her eye kaytsz olma hali yaratr ki, bu olgu bireyi evresel duyarllk ve sorumluluk bilincindenuzaklatrr. Gelip geici heveslerle ilgi alanlar sk sk deien, o yere ait olma duygusundan yoksun bireylerden oluan toplumda, hz ve deiim uzun vadede gv ensizlik yaratr; deer yarglarn temelden sarsar. Bu adan bakldnda, ok geni fenomenler yelpazesini kapsayan kavramlar, olaylar ve ritimler yn olarak sanal mekn, zamann mekn ile ilikisini meknsal deneyim zerinden yeniden dnmemize olanak salar. Saysal kltr, meknn zamansall/zamann meknsalln apak klan, gereklik ve olaslk diyalektii ile ortaya kan meknsal deneyimi yeniden biimlendirir. Bu yeni durum olumsuz koullar tersine evirecek bir ivme yaratr; gerekliin uzants olan sanal mekn deneyimiyle ortaya kan farkndalk, mevcut deerleri tersine evirmede nemli rol oynar. Sanayi devrimini izleyen teknolojik devrim ve bilgi toplumu, mekn ve zaman gibi insan yaamnn temel ltlerini dntrr. Bilgi teknolojilerinin sunduu snrsz hayal gc ve iletiim olanaklar ufuk aan, eitli almlar olan patikalarda ilerlememizi salar. Castells (1989) bizleri i dnyalarmzdan d evrene doru sanal mekn kltr zerinden yeni deneyim dnyalarnn kefine davet eder. Yerini sanal mekna brakan fiziksel meknlar, allagelen kimi ilevlerini yitirirken yeni ilevler kazanr. Ayrca saysal kltrn bir uzants olan sanal mekn, "Gereklik nedir?" sorusunu yeniden sormamza olanak salad iin, gnmz mekn-zaman ilikilerini anlamada ve meknsal olann bilgisinin retiminde nemli rol oynar. Sanal mekn bize yeni bir gereklik kategorisi sunar. Fizik dnyada mekn, kendini snrlandran evresel faktrler, ilev, yapm teknolojileri ve sreleri gibi etkenlerle biimlenir ve hareketin duyularda yol at deiiklikle alglanr. Oysaki sanal mekn, kartezyen meknn koordinat sisteminin snrlarna bal olmak zorunda deildir; meknn snrlar, dokular, renkleri srekli deiebilir. Bu balamda oluan zihinsel konstrksiyon aracl ile, meknn zamansall ile zamann meknsall birbiri ile yer deitirir; mekn bitimsiz bir dng ile kendi bilgisini reterek evrimleir. Fizik dnyann metaforlarn sanal ortamda meknsallatrma, hayal gcn harekete geirmesi, bireyin i dnyasnda gezinmesini salamas asndan, nemli bir potansiyeldir. Gnlk yaamn sunduu tm deneyimler, bireylerin "an"lar zerine kurulu yeni zaman algs edindiklerini gsterir. Tpk Virilio'nun (1997) elektronik gn olarak tanmlad zaman-mekn ilikisinde olduu gibi, gerek ile sanal meknn st ste aktrlmasyla ortaya kan ortam, gnmz yaam biiminin yeni bir ilevi olarak kabul edilebilir. Bu nedenle, nesnel olana duyulan ilgi sonucu aklcln iselletirildi-i, znel deerlerin, hayal gcnn dsallatrld bir yaklamla sanal meknn salad olanaklarn farknda olamayz. Saysal kltrn nedensellii, gerek ve sanal, zne ve nesne arasndaki apraz iliki -btnsellik, olu, eliki ve deiim ilkeleriyle ortaya kan diyalektik iliki- balamnda sorgulanabilir. "Tersyz" olma durumundaki diyalektik ilikilere de gnderme yapan meknn zamansall/zamann meknsall paradigmasnn meknsal deneyimi nasl biimlendirdiini "arayz" kavram ile aklamak olasdr. Bugn teknolojiyi karakterize eden "arayz" kavram ile mekn, gzleyen zne ve gzlenen nesneyi ayn koda balayan anlk ileti arac olarak dnlebilir. Snrlarn ortadan kalkt, snrlarn geitlere, ayrc elemanlarn temasa dnt ortamda mekn sonsuz biimde kendini yeniden retir (Lefebre, 1991). Mekn artk salt bir boluk olarak deil; beden tarafndan mesken edinilen, kavranan ve retilen bir olgu olarak betimlenir. Bu balamda

4 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

sanal meknn gereklik ve olaslk deneyimi, meknn zamansall/zamann meknsall zerine kurgulanan bir esneklik ve grecelilik tar. Nesne konumundaki meknn snrszl ve oulluu, znenin hayal gcn harekete geirir, mekn anlamlandrmada bir metafor olarak "arayz" nosyonu bedeni ynlendirir; zne ve nesne arasndaki mesafeyi ortadan kaldran arayz snrlar bulank hale getirdii anda mekn, "meknsal" olana dnr. Meknsal olann "btncl kavray hali" szcklerin fizik dnya ile olan ban, alglanan evre ile olan ilikisini -gzleyen ve gzlenen arasndaki dinamikleri- tanmlayan a metaforu ile aklanabilir. A ilikileri, ayn zamanda, mekn ve zaman arasndaki snrlar ortadan kaldran, birbirine dnm olana salayan bir "arayz" oluturur. Bu arayz ortamnda zaman, mekn iinde ona bir hareket alan saladnda, dier bir deyile birinin dierine stnl ortadan kalktnda, birbirini belirleyici hale gelir. Ve meknsal deneyim birletirilmi organik btnn kefine dnr; her defasnda yeni deneyimlere olanak salar. Bu adan bakldnda, meknsal olan hem nedensellii hem de olasl zerinden anlamak, onun yeniden retimi asndan nem kazanr. Nedensellii sorgulama ve olasl dleme, mekn zaman ile i ie geirir. Olagelen ve sregiden durumu kavramak iin nedensellik ve olaslk anahtar kavramlardr. elikiler ieren, mulak ilikilerle beslenen nedensellik ve olaslk arasndaki iliki an anlamak iin akln yetkinliini bedenle kavraya dntrmek gerekir. Meknsal olana ait dzenin doasnda var olan olaslk potansiyeli mekn yeniden okuma iin itici g oluturur (Alexander, 2002). Mekn okuma, okuru etken, bamsz bir zne; mekn ise okurun ilgi duyduu edilgen bir nesne konumunda tutan bir tavrla gerekleemez. Mekn okumada, okur ve mekn arasndaki iliki, mekn, zaman ve yaam boyutlarnn karlkl etkileim srecinin bir btn olarak alglanmasn gerekli klar. Alglayan ile alglanann ezamanl birliktelii, mekn zaman iinden, zaman da meknla birlikte, okuma olana salar. Bu durumda meknn zamansall/zamann meknsall, ortaya kan elikilerin yaratt gerilimle dinamik bir yap kazanr ve ezamanl olarak deneyimlenen bir paradigmadr. Bu paradigma balamnda, alglanan mekn ve alglayan zne arasndaki karlkl ilikide ortaya kan meknsal deneyim, aslnda gemi, imdi ve gelecek zaman iine alan "bedensel kavray"tr (Merleau-Ponty, 1962); bu kavray meknn bir metin olarak okunabilmesine olanak salar. Meknsal deneyimde ynelmilik, meknn nedenselliini okuyabilme ve olaslklarn yakalayabilme potansiyelini iinde barndrr. Yorumcunun ufku ve meknn salad olanaklar arasnda, soru-cevap diyalektii ile elikileri ortadan kaldrarak ilerleyen bir iletiim ortam oluur. Bu anlamda bir deneyime olanak veren kent ve mimarlk, yaam "meknsal" anlat yoluyla bir st dile evirme etkinlii olarak tanmlanabilir. Btncl bakla, aklc yaklamlarn yan sra, onun tesine geebilen, maddi olmayan -metafizikdeerler ve dnsel temeller zerine ina edilen bir st dil, evresel duyarlln geliimine ve birok toplumsal sorunu amaya yardmc olabilir. Heidegger (1971), meknsal olan "yer" nosyonu zerinden anlatrken, ait olma duygusunu bilin durumuna getiren pratik bilgilerle mekn anlama -kendi dna karak gereklii anlama- moduna dikkat eker. Bu balamda meknsal olann dili, insan ve fiziksel dnya arasndaki geileri yanstan bir anlam strktrne sahiptir. Bu durumda "anlama" sadece dilbilimsel kodlarla ve ilikilerle deil; metaforlar, retorikler gibi derin iz brakan, armlarla farkl almlara neden olabilen esnek alg rgleri ile gerekleir. Dili sze, dz anlam yan anlama dntren bir kurgu, dizimsel olduu kadar armsal ve balamsal bir "a ilikisi" ierir; yaanan meknsal gereklii aklar. Meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas balamnda da meknsal gereklik, belirsizlik ve deiimi ngren kavramlar arasndaki ilikiler a olarak alglanr. Farkl ynlerden gelen ve ada kesien sreler, balamsal dnme biimine yol aarlar. Bu adan bakldnda, mekn oluumuna katkda bulunan tm bileenler ancak ait olduklar btnn balam iinde anlalabilir. Meknsal olan "anlama", duygu ve dnce sarmalnda ilerleyen bir kavray -dnce retme ve ideal olan ortaya kartma srecini- gerektirir; bir a ilikisi iinde balamna gre deien yeni bir grme biimi ile gerekleir. Benzer ekilde gerek ile sanal arasndaki karlkl ilikinin sorgulanmas, toplumsal ve kltrel dinamikleri bir arada anlamamza ve dntrmemize yardmc olur. Burada sz konusu olan st dil, gereklik deneyiminde oluan kavramsal ereve balamnda byk resmi grebilme yetisi ile ortaya kar. Doadaki tm oluumlarda olduu gibi, meknn zamansall/zamann meknsall paradigmasn "anlama" srecinin tm dinamiklerini kapsayan sarmal rg ilikisi, meknsal gereklii aklar. Meknn fiziksel zellikleri ile yaamn ilevsel srecinin, duygusal, dnsel davran biimleri arasndaki sarmal rg ilikisi ile mekn srekli yeni bir anlam kazanr. Meknn zamansall/zamann meknsall, kullancnn ufku ile tm mekn kodlarn kapsayan tarihsel ufkun birbiriyle kaynamas sonucu ortaya kar. Bu balamda anlam, zamansal ve meknsal ilikiler ile ortaya kan olgunun yaanmas ile deneyimin bir paras haline gelir; tm evresel gereklii derinlemesine grebilme yetisi ile yakalanr. Hermeneutik anlama, her olgu karsnda farkl bir strateji gelitirme yntemi olduundan, meknn zamansall/zamann meknsalln anlamada bir ereve model ngrr. znel deneyim ve nesnel gereklik arasnda oluan gerilimle ortaya kan Hermeneutik anlama, toplumsal yaplarn, kltrel deerlerin, dncelerin deien dinamiklerini "anlama"da nemli ipular tar.

5 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

Son Sz... an ruhu, her alanda olduu gibi mekn-zaman ilikilerini de yeniden dnmemizi gerekli klyor. Bugn meknn gstergelere ve imajlara dayal kimlik deeri kullanm deerlerinin nne gemitir. Modern yaamn karmaklk ve elikilerini yanstan sylemler meknsal ortamn retiminde etkin rol oynamaya balamtr. Mimarlk tarihi ak iinde bir dnem, meknn insanla ilikisi gz ard edilmi; znesi olmayan bir nesne olarak kurgulanan mekn, belleksiz hale getirilmi; insann temel gereksinimlerinden biri olan ait olma duygusu krelmitir. Mekn tketmek adna gelip geici hazlar reten bu tr meknlarda bir yabanclama, yersiz yurtsuzlama ortaya kmtr. Bu ve benzeri sorunlar, yukarda betimlenen anlamda bir meknsal deneyim yaratacak ortamn nasl tasarlanabilecei sorusunu beraberinde getirir; sorunsal olarak belirtilen eyi tersine evirerek olumsuz zerinden yeniden dnme olana salar. Meknsal deneyimi anlama ve meknsal ortamn bilgisinin retimi iin btncl bir yaklam olan "Hermeneutik anlama"/yorumbilimsel anlama bir bavuru kayna olabilir. Bugn Hermeneutik anlama yntemi ile meknn nedenselliine, sahip olduu olanaklara ve olaslklara ilikin sorgulamalar giderek ncelik kazanyor. Bu balamda mekn yerini meknsal olana brakyor; katlam, eylemi gerekliin dntrlmesi, meknsal retimin olaslklarn snrsz klyor. Meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas, olaslklar dinamik klan tm olaylarn birbirine geiini yanstan yaamn bir rgs olarak dnlebilir; meknsal olann varlk karakteri tam da bu noktada kendini gsterir. Meknsal deneyimin vazgeilmez iki bileeni, meknn zamansall, zamann meknsall sarka hareketi ile birbirine ivme kazandran zt noktalar barndrr. Meknsal olanda ztlklarn karlkl ilikisi -tpk geleneksel mimarln arketip mekn karakteri olan, "ierisi kendisini darda, dars ise kendisini ieride tanmlar" argmannda olduu gibi- birbiriyle kart olan durumlarn bir dierini grnr klmas, var etmesi ile dinamik bir yap kazanr. Bu ve benzeri meknsal kartlklar bir tr gel-git, sarka hareketi ile srekli birbirinin yerine geer; sarmal bir dng zerinde ilerleyen bir diyalog ile Hemeneutik anlama gerekleir. Heidegger (1971), varlk kavramn olagelen, sregiden varolu/oluum zerinden aklarken fizik ve metafizik ilikilerin evresel sorumluluk iin ne denli nemli olduunu bize'fiatTrlatr. Fizik dnyann grnmeyen, szle ifade edilmeyen metafizik deerlerinin birbirini grnr klan bir gereklik ilikisini yakalamak, fark edebilmek iin eitli patikalar nerir. Bu balamda mekn-zaman ilikilerini meknn zamansall/zamann meknsall paradigmas zerinden anlama ve yorumlama iin u sorular sorabiliriz: Mekn kendini nasl bakalarna aar? Mekn-zaman ilikilerinde kefedilmeyi bekleyen, grnmeyeni grnr klan sakl boyutlar neler olabilir? Bedenle kavray meknn yeniden retilmesinde nasl rol oynar? Meknn nedensellii olasla nasl dntrlebilir? Meknsal olana ait dzenin doas, tad potansiyel ncelikle kendini bakana gsterir: Bakm alan, bakan ve baklan arasndaki ilikidedir. Dier bir deyile zne meknsal olann dnda deil, iinde yer alr; mekn bedensel bir kavrayla eylerin iinde deneyimler. Bedenle kavray, farkl bir alglama ve dnme becerisini -duygu ve dnce sarmalnda ortaya kan sezgiyi- gerekli klar. Bu adan bakldnda, mekn ile onu almlayan kullanc arasnda oluan bir tr oyundur meknsal deneyim. Deneyimin oluumuna neden olan tm kartlklar arasndaki -zellikle zne ve nesne, duygu ve dnce arasndaki- snrlarn ortadan kaldrlmasn ngren Hermenuetik anlamann dngsel yapsyla kartlklar i ie geiren bir oyun. Bu oyunda meknsal olan, zne ve nesnenin, akl ve bedenin dngsel bir iliki iinde olduu devingen bir ortamdr; bir anlamda bedenle kavraytr. Descartes'n bedensiz dnen znesinden kaynaklanan sorunlar, kullanc-mekn ilikisini ilevsel btnler kategorisine indirgemi; mimarn iinde bulunduu an, kltrn, snfn konumuyla belirlenen kanlmaz bir adan -zorunlu bir uzaklktan-bakmasn engellemitir. Oysa bugn gerek olann yerine "gereklik" kavram gemekte; gnmz tasarm dnyasnda boyutlu mekn yerini "n" boyutlu meknsal olana brakmaktadr. Gereklik kavraynda "meknn zamansallamas 'zamann meknsallamas" paradigmas, gerek olann karsna sanal mekn kartmaktadr. Sanal mekn gereklik sorgulamas yaplmadan kavramak olas deildir. Sanal mekn, gerek meknla kurduu diyalektik ilikide birbirini var eden bir meknsal deneyim yaatr; sanal ve gerek arasnda oluan gerilim kendi kendini reten yeni meknsal deneyimler iin itici g oluturur. Fizik dnyann karsna sanal dnyay getirebilme, her ikisinin ezamanl kavrayn, mekn-zaman gerilimi zerinden yakalayabilme Hermeneutik anlama ile olasdr. Hermeneutik anlama, meknn zamansall ve zamann meknsall paradoksunun yaratt mulaklk ile meknsal retimi srekli klan ve farkl patikalarda ilerlememizi salayan yeni almlar salayacaktr. Kaynaklar Alexander, C, The Nature of Order: The Process of Creating Life, Bookl, Berkeley, California, 2002. Adorno T.W., Aesthetic Theory, translated by Robert Hullot-Kentor, University of Minnesota

6 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y7.html

Pres, 1997. Castells, M., The informational City: InformationTechnology, Economic Restructuring, and Urban- Regional Process, B. Blackwell, Oxford, UK, 1989. Capra, F., The Turning Point, Flamingo Pres, London, 1983. Evensen, T.T., Archetypes in Architecture, Oxford University Press, London, 1987. Gadamer, H.G., Truth and Method, trans, by Weinsheimer, J. Continuum, New York, 1998. Harvey, D., Postmodernliln Durumu: Kltrel Deiimin Kkenleri, Metis Yay., 1997. Heidegger, M., Being and Time, Harper& Row, New York, 1971. Lefebre, H., Production of Space, trans. D. Nicholson Smith, Blackwell, Oxford, 1991. Merleau - Ponty, M., Phenomenology of Perception, trans. C. Smith, Routledge, London, 1962. Sayn, ., Metinlerle Sylei, Multilingual Yaynlar, 1999. Virilio, P., "The Overexposed City", Rethinking Architecture, (ed.) Neil Leach, Routledge, London, 1997. Urry, J., Meknlar Tketmek, Ayrnt Yaynlar, 1999. Zaman Mekn, Yem Yaynlar, 2008

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

7 -> 7

23.12.2009 19:23

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y9.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BAKA MEKANLARA DAR Michel Foucault

On dokuzuncu yzyln byk saplants, bilindii gibi, tarihti: gelime ve duraklama temalar, kriz ve dng temalar, gemiten gelen birikim, lmlerin ar artmas, dnyay tehdit eden souma temalar. On dokuzuncu yzyl, mitolojik kaynaklarnn zn termodinamiin ikinci ilkesinde buldu. inde bulunduumuz dnem, belki de, daha ziyade, mekan dnemidir. Ezamanlnn dnemindeyiz, yan yana koyma dnemindeyiz, yakn ve uzak dneminde, yan yanann, kopuun dnemindeyiz. Bence dnyann kendini, zaman boyunca gelien uzun bir mrden ziyade, noktalarn birbirine balayan ve kendi yuman ren bir a gibi hissettii bir dnemeyiz. Belki de, gnmzn polemiklerini ynlendiren kimi ideolojik atmalarn, zamann inanl evlatlaryla mekann kararl sakinleri arasnda cereyan ettii sylenebilir. Yapsalclk ya da en azndan, az ok genel bu ad altnda toplanan ey, zaman dolaymyla bltrlebilen elemanlar arasnda, bunlarn yan yana, karlkl, birbirlerini ierimleyecek biimde, ksaca bir tr birleim olarak ortaya karlabilen bir ilikiler toplam oluturma abasdr; ve dorusu bunu derken, yapsalclk zaman inkar etmemektedir; bu, zaman denilen eyi ve tarih denen eyi ele almann belli bir biimidir. Yine de, gnmzde kayglarmzn, teorimizin, sistemlerimizin ufkunda ortaya kan mekann bir yenilik olmadn grmek gerekir; Bat deneyiminde mekann kendisinin bir tarihi vardr ve zamann mekanla olan kanlmaz kesimesini bilmezlikten gelmek mmkn deildir. Mekann bu tarihini kabaca belirtirsek, Ortaada, hiyerarik bir yerler btn olduunu syleyebiliriz; kutsal ve dnyevi yerler, korunakl yerler ve tersine ak ve korumasz yerler, kentsel yerler ve kylk yerler (ite, bu insanlarn gerek yaam iindir); kozmolojik teoriye gre, gksel yerlerin karsnda st-gksel yerler vardr; ve gksel yerler dnyevi yerlere kartt; iddetli bir ekilde yer deitirmi eylerin yerlemi bulunduklar yerler olduu gibi, tersine eylerin doal mevkilerini ve dinginliklerini bulduklar yerler de vard. ok kabaca ortaa mekan denebilecek ey- bir yere yerletirilmenin mekan- tm bu hiyerari, tm bu kartlk, tm bu kesimedir. Bu yerletirilme mekan Galileoyla birlikte paraland; nk Galileonun eserinin asl byk gnah, Dnyann Gne etrafnda dndn kefetmi, daha dorusu yeniden kefetmi olmas deil, sonsuz ve son derece ak bir mekan kurmu olmasdr; yle ki, Ortaa yeri bir anlamda bu mekanda erimi, bir eyin yeri artk hareketi iindeki bir noktadan ibaret hale gelmitir, tpk bir eyin duruyor olmasnn son derece yavalam hareketinden baka bir ey olmamas gibi. Baka deyile, Galileodan itibaren on yedinci yzyldan itibaren- uzam yerletirilmenin yerine gemitir.

1 -> 5

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y9.html

Gnmzde ise, yerletirilmenin yerini alm olan uzamn yerine mevki geti. Mevki, noktalar ya da unsurlar arasndaki yaknlk ilikileriyle tanmlanr; biimsel olarak bu ilikiler, diziler, aalar, kafesler olarak betimlenebilir. Dier yandan, ada teknikte mevki sorunlarnn nemi biliniyor; enformasyonun ya da bir hesabn ksmi sonularnn, bir makinenin hafzasna depolanmas, tesadfi kl ayr ayr unsurlarn dolam (rnein, karayolundaki trafik, hatta telefon hattndaki sesler gibi), kimi zaman tesadfi bltrlm, kimi zaman tek anlaml bir snflandrmaya dahil edilmi, kimi zaman da ok anlaml bir snflandrmaya gre snflandrlan bir btnn iinde iaretlenmi ya da kodlanm unsurlarn saplanmas, vs. Daha somut bir biimde, yer ya da mevki sorunu demografi terimleriyle insanlarn karsna kar; bu mevki sorunu, sadece dnyada insana yeterince yer olup olmadn bilme sorunuok nemli bir sorun olsa da- deildir; bu, ayn zamanda, belirli bir durumda belirli bir amaca ulamak iin hangi yaknlk ilikilerinin, insani unsurlarn hangi depolama, dolam, saptama ve snflandrmalarnn tercihen aklda tutulmas gerektiini de bilmektir. Mekann, bizim mevkilendirme ilikileri biiminde sunulduu bir dnemde yayoruz. Her durumda, gnmzdeki kaygnn kukusuz zamandan ziyade, esas olarak mekanla ilgili olduu kansndaym; zaman, muhtemelen, mekanda bllen unsurlar arasnda mmkn olan dalm oyunlarndan biri olarak karmza kar. Oysa, ada mekan, onu kuatan tm tekniklere ramen, onu belirlemeye ya da biimlendirmeye yarayan btn bilgi ana ramen on dokuzuncu yzylda kutsallktan arndrlm bulunan zamandan kukusuz farkl olarak- belki henz tmyle kutsallktan arndrlm deildir. Elbette, (Galileonun eserinin iaret ettii) mekann teorik olarak kutsallktan arndrlmas bir lde meydana gelmitir, fakat mekann pratik olarak kutsallktan uzaklatrlmasna belki henz erimedik. Ve belki yaammz hala dokunulmazln koruyan, kurumun ve pratiin dokunmaya cesaret edemedii baz kartlklarn hkm altndadr: veri olarak kabul ettiimiz kartlklar: rnein, zel mekanla kamusal mekan arasnda, aile mekan ile toplumsal mekan arasnda, kltrel mekan ile yararl mekan arasnda, bo vakit mekan ile alma mekan arasndaki kartlklar; bunlarn hepsi hala aka belli olmayan bir kutsallatrmayla ynetilirler. Bachelardn engin- eseri ve fenomenologlarn tanmlar, homojen ve bo bir mekanda deil; tersine, tamamen niteliklerle dolu bir mekanda, belki fantazmalarn musallat olduu bir mekanda yaadmz bize rettiler; temel algmzn mekan, dlerimizin, tutkularmzn mekan baz ikin niteliklere kendilerinde sahiptir; bu, ya hafif, uucu, effaf bir mekandr ya da karanlk, przl, dolu bir mekandr: yukardan bir mekandr, doruklarn mekandr ya da tersine, aadan bir mekandr, amur mekandr, su gibi akabilen bir mekandr ya da ta gibi, kristal gibi sabitlenen, dondurulabilen bir mekandr. Bununla birlikte, bu analizler, ada dnce iin ok nemli olsalar da, zellikle i mekanla ilgilidirler. imdi size szn etmek istediim ey, d mekandr. inde yaadmz, bizi kendimize eken, zellikle yaammzn, bizi kendi dmza eken, zellikle yaammzn, zamanmzn ve tarihimizin erozyona urad mekan, bizi kemiren ve andran bu mekan, heterojen bir mekandr. Baka deyile, iinde bireylerin ve eylerin yerletirilebilecei bir tr boluk iinde yaamyoruz. Il l farkl renklerle boyal bir boluun iinde yaamyoruz, birbirine asla indirgenemez olan ve asla st ste konamayan mevkiler tanmlayan bir ilikiler btn iinde yayoruz. Elbette, bu mevkiyi tanmlamada kullanlacak ilikiler btnnn ne olduunu arayarak, bu farkl mevkileri tanmlamaya giriebiliriz. rnein, pasajlarn, sokaklarn, trenlerin mevkilerini tanmlayan ilikiler btnn betimlemek (Bir ten, iinden geilen bir ey olduu iin, ayn zamanda bir noktadan dierine gemek iin kullanlan ve dahas kendi de geen bir ey olduundan olaanst bir ilikiler adr). Geici, ara mevkiler olan kafeler, sinemalar, pasajlar, bu mevkileri tanmlamay salayan ilikiler a dolaysyla betimlenebilir. Ev, oda, yatak, vs. nin oluturduu kapal ya da yar ak dinlenme mevkisi de, ilikiler a dolaysyla betimlenebilir. Fakat tm bu mevkiler iinde beni ilgilendiren, tm dier mevkilerle ilikide olmak gibi ilgin bir zellii olan; ama belirttikleri, yansttklar ya da temsil ettikleri ilikiler btnn erteleyen, etkisizletiren ya da tersine eviren mevkilerdir. Tm dier mevkilerle bir anlamda ilikide olan, yine de tm dierlerini yadsyan bu mekanlar iki ana tre ayrlr. nce, topyalar vardr. topyalar, gerek yeri olmayan mevkilerdir. Bunlar, toplumun gerek mekanyla dorudan ya da tersine dnm, genel bir analoji ilikisi srdren mevkilerdir. Bu, ya mkemmellemi toplumdur ya da toplumun tersidir; fakat her halkarda, bu topyalar znde esas olarak gerekd olan mekanlardr. Yine ve muhtemel btn kltrlerde, btn uygarlklarda gerek yerler, fiili yerler vardr, bizzat toplumun kurumlamasnda yer alan ve kar-mevki trleri olan, fiilen gereklemi topya trleri olan yerler vardr-gerek mevkiler, kltrn iinde bulunabilecek tm dier

2 -> 5

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y9.html

gerek mevkiler bunlarn iinde hem temsil edilir hem de tartlr ve tersine evrilir-, bunlar fiili olarak bir yere yerletirilebilir olsalar da btn yerlerin dnda olan yer eitleridir. Bu yerler, yansttklar ve szne ettikleri tm mevkilerden kesinlikle farkl olduklarndan, bunlar, topyalara kart olarak heterotopya olarak adlandryorum; ve sanyorum ki, topyalarla kesinlikle farkl olan bu mevkiler, bu heterotopyalar arasnda bir tr karma, ortak deneyim vardr ki bu aynadr. Ayna, sonuta, bir topyadr; nk yeri olmayan yerdir. Aynada kendimi olmadm yerde grrm, yzeyin ardnda sanal olarak alan gerekd bir mekanda grrm, oradaymdr, olmadm yerde, kendi grnrlm bana veren, olmadm yerde kendime bakmam salayan bir tr glge; Ayna topyas. Fakat, gerekten var olduu lde ve benim bulunduum yerde bir tr geri dn etkisine sahip olduu lde, ayna ayn zamanda bir heterotopyadr; kendimi orada grdmden, bulunduum yerde olmadm aynadan yola karak kefederim. Aynann te yznde olan bu sanal mekann dibinde, bir anlamda bana ynelen bu bak dolaysyla kendime geri dnerim ve gzlerimi kendime doru yneltmeye ve yeniden kendimi bulduum yerde oluturmaya yeniden balarm; ayna, aynaya baktm anda igal ettiim bu yeri hem kesinlikle gerek-evreleyen btn uzamla iliki iinde- hem de kesinlikle gerekd kld anlamda-nk alglanmak iin oradaki bu sanal noktadan gemek zorundadr- bir heterotopya gibi iler. Kelimenin gerek anlamyla heterotopyalara gelince, bunlar nasl tanmlanabilir, ne anlamlar vardr? Verili bir toplumda, bu farkl mekanlarn, bu baka yerlerin incelenmesini, analizini, betimlemesini, -gnmzde sevilen deyimle- okunmasn konu edinmi olan bilim demiyorum nk bu gnmzde fazlasyla heder edilmi bir kelimedir- bir tr sistematik tanmn, yaadmz uzamn hem mitik hem de gerek bir tr tartmasn dnebiliriz; bu betimleme, heterotopoloji diye adlandrlabilir. Birinci kural, muhtemelen, dnyada heterotopya oluturmayan tek bir kltrn bile olmamasdr. Bu, her insan gurubu iin bir deimezdir. Fakat, heterotopyalar elbette ok eitli biimler alr ve belki, mutlak anlamda evrensel olan tek bir heterotopya bile bulunmaz. Yinede, iki byk tr halinde snflandrlabilirler. lkel denen toplumlarda kriz heterotopyalar diye adlandrdm belli bir heterotopya biimi vardr, yani toplum karsnda ve insanlarn iinde yaadklar insani ortamlarda kriz durumunda bulunan bireylere yeni yetmeler, adet dnemindeki kadnlar, hamile kadnlar, yallar, vs.-Ayrlm ayrcalkl, kutsal ya da yasak yerler vardr. Bizim toplumumuzda bu kriz heterotopyalar, hala baz kalntlara rastlansa da, kayboluyorlar. rnein, erkek cinselliinin ilk belirtilerinin zellikle aileden baka yerde vuku bulmu olmas gerektiinden, on dokuzuncu yzyldaki biimiyle yatl okul ya da erkek ocuklar iin askerlik hizmeti kesinlikle byle bir rol oynamlardr. Gen kzlar iin, yirminci yzyln ortasna kadar balay seyahatleri diye adlandrlan bir gelenek vard; bu, atalardan gelen bir temayd. Gen kzn bekaretini kaybetmesi hibir yerde olabiliyordu ve o dnemde, tren, balay oteli, bu hibir yerin yeriydi, corafi koordinatlar olmayan bir heterotopyayd. Fakat bir gn bu kriz heterotopyalar gnmzde yok olmaktadr ve sanyorum, onlarn yerine sapma diye adlandrlabilecek heterotopyalar almaktadr: Davran, ortalamaya ya da istenen norma gre sapma olan insanlarn iine yerletirildii heterotopya. Bunlar dinlenme evleri, psikiyatri klinikleridir; bunlar, ve elbette, hapishanelerdir de ve kukusuz, kriz heterotopyasnn ve sapma heterotopyasnn bir anlamda snrnda olan nk ne de olsa bir krizdir fakat ayn zamanda bir sapmadr, nk bo zamann bir kural olduu toplumumuzda aylaklk bir tr sapmadr huzur evlerini de ekleyebiliriz. Heterotopyalarn bu betimlenmesinin ikinci ilkesi, bir toplumun, tarih boyunca, var olan ve var olmaya devam eden bir heterotopyay ok farkl biimde iletebileceidir; gerekten de, her heterotopyann toplum iinde belirgin ve kesin bir ilevi vardr ve ayn heterotopya, iinde bulunduu kltrn ezamanllna gre, u ya da bu ilevi edinebilir. rnek olarak, ilgin bir heterotopya olan mezarl alyorum. Mezarlk, kukusuz, sradan kltrel mekanlara gre baka bir yerdir, yine de kentin, toplumun ya da kyn btn mevkileriyle ilikide olan bir uzamdr, nk her bireyin, her ailenin mezarlkta akrabalar olabilir. Bat kltrnde mezarlk, pratik olarak, her zaman var oldu. Fakat nemli deiimler geirdi. On sekizinci yzyln sonuna kadar mezarlk kentin ortasnda, kilisenin yannda bulunuyordu. Burada, olabilecek her tr kabir hiyerarisi mevcuttu. Cesetlerin, bireyselliklerini en ufak izine varncaya kadar kaybettikleri kemiklikler var olduu gibi, baz kiisel mezarlar ve kilisenin iinde bulunan mezarlar vard. Bu sonuncu mezarlar iki eitti. Ya bir iareti olan basit kapak talar ya da antlar olan mozoleler. Kilisenin kutsal mekannda bulunan bu mezarlk modern uygarlklarda tamamen farkl bir grnm edinmitir ve ilgin biimde, uygarln kabaca bir ifadeyle- tanrtanmaz olduu dnemde Bat kltr l klt denen eyi balatmtr. Aslnda, bedenlerin diriliine ve ruhun lmszlne fiilen inanlan dnemde lden arta kalan eye byk bir nem verilmemi olmas ok doald. Tersine, insann bir ruha sahip olduuna, bedenin dirileceine pek inanlmad dnemden itibaren, sonuta dnyadaki ve

3 -> 5

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y9.html

lmller arasndaki varoluumuzun tek izi olan, lden kalanlara belki daha fazla dikkat etmek gerekmitir. Her halkarda, on dokuzuncu yzyldan itibaren herkesin kendi kiisel kalnts iin kk bir kutuya sahip olma hakk oldu; fakat, dier yandan, ancak on dokuzuncu yzyldan itibaren mezarlklar ehirlerin d snrna konmaya baland. lmn bu bireyselletirilmesi ve mezarln burjuvazi tarafndan sahiplenilmesiyle birlikte, hastalk olarak lm taknts dodu. Yaayanlara hastalk getirenlerin ller olduu varsayld ve llerin evlerin hemen yaknndaki, kilisenin hemen yaknndaki, neredeyse sokan ortasndaki varl ve yaknlnn lm yayan ey olduu varsayld. Mezarlklardan salgn yoluyla yaylan hastalk temas, bu byk tema on sekizinci yzyl sonunda da varln srdrd; ve mezarlklarn kenar mahallelere doru tanmasna ancak on dokuzuncu yzyl iinde baland. Bu dnemde mezarlklar kentin kutsal ve lmsz rzgarn deil, her ailenin kendi karanlk ikametine sahip olduu teki ehiri meydana getirir. nc lke. Heterotopyann, birok mekan, birok mevkiyi kendi ilerinde badamaz olan birok mekan tek bir gerek yerde yan yana koyma gc vardr. rnein tiyatro birbirine yabanc bir dizi yeri, sahnenin dikdrtgeni zerinde art arda geirir; rnein sinema ok ilgin, drtgen eklinde bir salondur, dibindeki iki boyutlu bir ekranda boyutlu bir mekann yansd grlr; fakat belki de eliik mevkiler biimindeki bu heterotopyalarn en eskisi, en eski rnek bahedir. Gnmzde binlerce yllk gemii olan artc yarat eseri bahenin Douda ok derin ve st ste konmu anlamlar olduunu unutmamak gerekir. Geleneksel Acem bahesi, drt kesinde dnyann drt diyarn bir araya getiren kutsal bir mekand, merkezinde ise, dierlrinden daha kutsal olan, dnyann ortasndaki gbek gibi olan bir mekan vard (havuz ve su fskyesi buradayd); ve bahedeki btn bitkiler bu mekanda, bu mikrokozmosta pay edilmiti. Hallara gelince, onlar, aslnda, bahenin rprodksiyonlaryd. Bahe, tm dnyann simgesel mkemmelliinin gerekletii bir haldr ve hal ise, mekan boyunca hareket eden bir tr bahedir. Bahe, hem dnyann en kk paras hem de tmdr. Bahe, antikan bandan beri mutlu ve evrenselletirici bir tr heterotopyadr (bizim hayvanat bahelerimiz buradan kaynaklanr). Drdnc ilke. Heterotopyalar, genellikle, zamann blnmesine baldrlar, yani katksz simetriyle, heterokroni diye adlandrlabilecek eye alrlar; insanlar geleneksel zamanlaryla bir tr mutlak kopma iinde olduklarnda heterokroniler tam olarak ilemeye balar; bylece, mezarln son derece heterotopik bir yer olduu grlr, nk mezarlk, bir birey iin yaamn kayb anlamna gelen ve yok olmaya, silinmeye devam ettii o yar ebedilik olan bu garip heterokroniyle balar. Genel anlamda, bizimki gibi bir toplumda, heterotopya ve heterokroni grece olarak karmak bir biimde rgtlenir ve dzenlenir. ncelikle, sonsuza dek biriken zaman heterotopyalar vardr, rnein mzeler, ktphaneler; mzeler ve ktphaneler, zamann ylmaya ve kendi zirvesini amaya devam ettii heterotopyalardr, oysa ki on yedinci yzylda, on yedinci yzyl sonuna kadar mzeler ve ktphaneler kiisel bir tercihin ifadesiydi. Buna karlk, her eyi biriktirme fikri, bir tr genel ariv oluturma fikri, btn zamanlar, btn dnemleri, btn biimleri, btn zevkleri bir yere kapama istenci, zamann dnda yer alacak ve zamann zarar veremeyecei bir yer oluturma fikri, kmldamayacak bir yerde zamann bir tr kalc ve sonsuz birikimini rgtleme projesi; tm bunlar bizim modernliimize aittir. Mze ve ktphane, on dokuzuncu yzyl Bat kltrne zg heterotopyalardr. Zamann biriktirilmesine bal olan bu heterotopyalarn karsnda, tersine, en nemsiz, en geici, en erelti olan eydeki zamana bal heterotopyalar vardr; ve bu, enlik kipindedir. Bunlar, ezeli olmayan, fakat kesinlikle kronik heterotopyalardr. Tpk panayrlar gibi; ehirlerin kysndaki bu olaanst, bo mevkiler, ylda bir ya da iki kez barakalarla, sergilerle, tuhaf nesnelerle, greilerle, ylan-kadnlarla, falc kadnlarla dolarlar. Yine, ksa sre nce, yeni bir kronik heterotopya kefedildi, bunlar tatil kyleridir; ky sakinlerine kk hafta boyunca ilkel ve ezeli bir plaklk sunan u Polinezya kyleri; ve ayrca burada, heterotopyann iki biiminden enlik ve biriken zamann ezelilii heterotopyasnn i ie girdii grlr. Djerbadaki saz kulbeler bir anlamda ktphanelerin ve mzelerin akrabasdr, nk Polinezya yaamna kavuarak zaman ortadan kaldrlr; fakat ayn zamanda bu kavuulan zamandr, sanki tm insanlk tarihine dolaysz bir tr byk bilgi gibi kavumuuzdur. Beinci ilke. Heterotopyalar her zaman bir alma ve kapanma sistemi gerektirirler; bu, heterotopyalar hem tecrit eder hem de nfuz edilebilir klar. Genel olarak, heterotopik bir mevkiye bir deirmene girilir gibi girilmez. Ya orada zorla kalnr; klann, hapishanenin durumu budur ya da kurallara ve arnmalara boyun emek gerekir. Oraya ancak belli bir izinle ve belirli davranlar yerine getirdikten sonra girilebilir. Ayrca, bu arnma faaliyetlerine tmyle adanm heterotopyalar da vardr; Mslmanlarn hamamlarnda olduu gibi yar-dinsel, yar-salkla ilgili arnma ya da skandinav saunalarnda olduu gibi grnte tamamen salkla ilgili arnma. Tersine, dpedz ak olan, fakat genel olarak, ilgin dlamalar gizleyen baka

4 -> 5

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y9.html

heterotopyalar da vardr; bu heterotopik mevkilere herkes girebilir, fakat, dorusu, bu bir yanlsamadr: nsan girdiini sanr, oysa girilmi olunduu iin bile dlanlmtr. rnein, Brezilyann ve genel olarak Gney Amerikann byk iftliklerinde var olan u nl odalar dnyorum. eri girmek iin kullanlan kap, ailenin yaad esas odaya almyordu ve oradan geen herkesin, her yolcunun bu kapy ama, odaya girme ve orada bir gece uyuma hakk vard. Oysa, bu kaplar yle yaplmt ki, ieri giren kii asla ailenin ortasna ulaamyordu, kesin olarak tanr misafiriydi, gerek anlamda davetli deildi. Bizim uygarlklarmzda artk pratik olarak kaybolmu olan bu tr heterotopyay belki Amerikan motellerinin nl odalarnda bulabiliriz. Arabayla, yannda metresle girilir ve gayri meru cinsellik hem mutlak anlamda emniyet altnda hem de mutlak anlamda gizli kapakl yaplr ve bu arada akta yaplmasna izin verilmez. Nihayet, heterotopyalarn gizli zellii, geri kalan mekan asndan da bir ilevlerinin olmasdr. Bu ilev, ki ar u arasnda yaylr. Ya bir yanlsama mekan yaratarak, insan yaamnn blmlere ayrld tm mevkileri, tm gerek mekan daha gerek bir yanlsama olarak tehir ederler. Artk mahrum oluumuz u nl genelevlerin uzun sre oynadklar rol buydu belki. Ya da tersine, bizim mekanmz ne kadar dzensiz, ne kadar kt yerletirilmi ve karmakark ise o kadar mkemmel, o kadar titiz, o kadar dzenli olan teki mekan, teki bir gerek mekan yaratrlar. Bu, yanlsamann deil; dllendirmenin heterotopyas olur ve baz koloniler az da olsa bu ilevi grm olabilirler. Baz durumlarda, koloniler, yeryz mekannn genel rgtlenme dzeyinde, heterotopya rol oynamlardr. rnein, on yedinci yzylda, birinci smrgecilik dalgas srasnda ngilizlerin Amerikada kurduklar ve tamamen mkemmel teki yerler olan u priten topluluklarn dnyorum. Yine, Gney Amerikada kurulmu olan u olaanst Cizvit kolonilerini dnyorum: nsan mkemmelliinin fiilen gerekletii, son derece kurall, harikulade koloniler. Paraguay Cizvitleri, yaamn her noktada kurala baland koloniler kurmulard. Ky, drtgen bir meydann etrafnda kat bir dzenlemeye gre dalmt. Ortada kilise vard; bir yanda okul, dier yanda mezarlk, kilisenin karsndan bir ana cadde geiyordu ve bir dieri dik a ile bunu kesiyordu; ailelerin evleri bu iki eksen buyunca uzanyordu ve bylece, sann iareti tam olarak kopya edilmi oluyordu. Hristiyanlk, temel iaretiyle Amerikan dnyasnn uzamn ve corafyasn belirliyordu. Kiilerin gndelik yaam ddkle deil, anla dzenleniyordu. Herkesin kalk saati aynyd, alma herkes iin ayn saatte balyordu; yemekler leyin ve saat beteydi; sonra yatlyordu ve gece yars, elerin kalk denen ey vard, yani manastrn al aldnda iftler grevlerini yerine getiriyorlard. Genel evler ve koloniler, heterotopyann iki ar trdr; ve geminin, kendi zerine kapal ve ayn zamanda denizin sonsuzluuna terk edilmi ve bahelerde gizli en deerli hazineler uruna limandan limana, bir rotadan dierine, genelevden geneleve, kolonilere kadar giden, kendi bana mevcut, yzen bir mekan paras, yersiz bir yer olduu dnlrse, geminin, on altnc yzyldan gnmze kadar niin sadece elbette- iktisadi gelimenin en byk arac deil (bugn bundan sz etmiyorum) ayn zamanda en byk hayal gc rezervi de olduu anlalr. Gemi, mkemmel bir heterotopyadr. Gemisiz uygarlklarda dler kurur, macerann yerini casusluk, korsanlarn yerini de polis alr. Not: Des espaces autres, Cercle detudes architecturalesda konferans, 14 Mart 1967, Architecture, Mouvement, Continuit, no.5, Ekim 1984, s. 4649 M. Foucault, 1967 ylnda Tunusta yazlm bu metnin yaynna ancak 1984 ilkbaharnda izin verilmitir. Michel Foucault, zne ve ktidar - Seme Yazlar 2, Ayrnt Yaynlar, 2. Bask, ev. Ik Ergden, 291302, stanbul, 2005

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

5 -> 5

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y14.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Muharrem YILDIRIM

intihar gibi yaadm yaam gibi lyorum son anmn tereddd ol lk lk tut ellerimden da da sarl boynuma korkma bahar koynuna den tenimden boncuk boncuk terimdir ki bu zalimlikler ortasnda kan kan dnen dnyada pr pr rkek yreim prl prl ellerinde senin en korkusuz yerimdir

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar...

1 -> 2

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y14.html

Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

2 -> 2

23.12.2009 19:24

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y12.html

Say :13 Yl: 2009

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Futbol ve Felsefe zerine Birka Sz tan doan

Anamalclk, 3 F, Erk ve Dnr Anamalcln yeryuvar kuatt, yaylmacln ve smrcln insanla dayatt bir ada, uyuturucu listesinin ban yine futbol ekmekte. ngiliz oyunu Amerikan futbolunu bastrm olsa da, Amerikan yaylmacl ngiliz, Fransz, Alman, talyan, spanyol demeden, tm dnyay tekeline alm durumda. Edeyile, ma, tek kale; Amerika-tekiler karlamas/ma. imdilik hkmen yenilmeler sz konusu; sahadan ekilmeler ve sahaya kmamalar. Seyirci (az-ok), stad (amur-im), krampon (aa-metal ivi), top (naylonderi)... sorunlar / ka nedenleri. Oyunda / sahada (Hamlete) olmak ya da olmamak olgusu. Yaamak ya da lmek denli keskin bir konum; bir de lgnlk... Ne var ki sryor ma: Sahada ya da saha dnda... ABD gdml buyurgan/diktatr Salazarn Portekizinde g/uyuturucu dendiinde, 3 F gelirmi usa: Fiesta , Fado ve Futbol . nsandan yana bir siyasa, yaamdan yana bir dinlence/elence ne denli gerekliyse, bir beden varl da olan insan iin spor, o denli gereklidir. Oysa sz konusu olgu insandan ve yaamdan yana olmak yerine, ama iin her eyi ara klmaya ynelik bir smr sylemini gelirtirmitir. Edeyile, her eyin biricik vargs erk olmutur. nsann tarihsel sreci irdelendiinde, insanca bir yaam ereklemekten ok, gc, ynetimi, ekonomiyi, ekini elde tutma ve bunun sonucunda varsllama istencinin ne karldyla karlalmaktadr. Halkn tresi, tzesi, mutluluu iin deil de, tek yneticinin ya da ynetenler beinin mutluluu iin siyasalar oluturulmu ve yaama geilmitir. Topraksoylusu konumundan kentsoylusu konumuna dnen erke, bunun iin n, para, konum olgularndan yararland denli, ekin, din gibi deerler dizgesinden yararlanmay da gz ard etmemitir. Erk olabilmek ve erki yitirmemek iin her trl bask, dayatma, kyn/ylg ortamn ve de aracn uygulamaktan ekinmeyen, dahas, bunu dncelerine uyduran nice prense, hakana krala, hkmdara, padiaha... denk gelinmitir. Smrye, yaylmacla, anamalcla kar koyan, insan ve yaam savunan, erkle srekli atan ve bu atmalarn sonucunda acl bir yaam sren, kyn gren, topraklarndan uzaklatrlan/srgne gnderilen, dlanan; iple, giyotinle, silahla... ldrlen nice filozofun/dnrn de varlna tank olmutur tarih... Felsefe ya da Bilgidostluu Philosophiann, edeyile Bilgidostluu nun (philo: dost, sevgi; sophia: bilgi) ad babas dnr Pythagorastr (M. . 580-500). Dnr ya da filozof da, bilgisever, bilgidostu anlamna gelmektedir ki, bu da bilginin ardna dmeyi, aramay, irdelemeyi/incelemeyi, soru sorarak yolda olmay iermektedir; bilgelii, dahas bilgilii deil...

insanca bir yaam ve gzel insanlk iin felsefe yapma y yaam biimine
dntren, bu uurda ac eken ve len nice dnrn payndandr: M. . yaayan ve seslerini/dncelerini 21. yzyla uzatan Anaximenes, Anaximandros, Herakleitos; Sokrates, Platon, Aristotales...ve M. S. da siyaset, trebilim (ahlak/etik), gzelduyu(estetik/sanat), din, bilim... zerine felsefe yapan Bacon, Descartes, Locke;

imdilerde insandan yana neden sz ayorsak, yz yllar boyunca kelle koltukta yaayan,

1 -> 3

23.12.2009 19:25

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y12.html

Laibniz, Bergson, Spinoza; Kant, Hume, Russell; Kierkegard, Heidegger, Sartre... n payndandr. Onlara yrek borcumuzu deyebilmek, felsefelerini anlamaya almaktan gese de, savaan, smren, ldren bir ada, onlara ve felsefelerine gereken nemi vermediimiz ak-seik ortada; felsefeyle yaamak/yaatmak varken, felsefeyi yok saymalara, alaysamalara, felsefe yapma! bayalklarna ynelim daha da artmaktadr. Anamalcln yaylmcl yeryuvar sarmalarken, salt dngsn (ideolojisini) dayatmad, tutumbilimsel (ekonomik) yapsyla, ekin anlayyla da bunu destekledii grlmektedir. Deerler dizgesinin gnden gne trplendii, yozlat imdilerde, dnen kafalar yerine, balln bildiren ve dayatmaya uyan insanlar ve ii uluslar yaratlmaktadr. Bu balamda, sanattan, yazndan (edebiyattan), bilimden, felsefeden yana olan ve sorarak, sorgulayarak, eletirerek yaayan birey ler yerine, sr igdsyle ve yn anlayyla (en fazla karn tokluuna/lmemesine) yaatlan insan topluluklar istenmektedir. zce, erk olmak ve bunu korumak/kollamak iin her eyin/her yolun geerli sayld bir dng adna savaa, ala, yaylmacla, smrye ve lme evet! diyen bir anlay dayatld insanla... ve imdilerde, tepkisizliin ve lmn/ trnn yokluunun eiinde olan insanlk, her eye karn bir baka biimde de uyutuluyor (belki de, byk sona doru kendini avutuyor) ve futbol oynuyor/ futbol izliyor... Gooolll... Uyuturucunun, ten bezirganlnn, silah tecimenliinin yaygnlat gnmzde, futbolun, bir yaln oyun olmann tesinde, kitleleri ardna drd, yeil alanlara ektii, yandalar (taraftarlar) oluturup, bir gzel de dvtrd (yaralatp ldrtt) irkin yzne ve gereine, us yitimine ve bilindla uramlar kr olabilir ancak. Para babalarnn klp ynetimine savaarak geldii, trilyonlarca para aktt; takmlarna taraftar, stadlarna izleyici ekebilmek iin her trl reklam yapmaktan ekinmedii bir konuma ulaan futbolda, ekonomi denli siyasa da gnden gne etkin olmakta; sanayicilerin, iadamlarnn yan sra babakanlarn da klp iyesi olduuna denk dlmektedir. Franconun spanyasndaki 3 F den biri olan Fiesta nasl uykuyu/uyutmay amalyorsa ( Flemenko da salt mzii deil, mzik, iki ve cinsel smr yoluyla elenceyi, uyutmay amalamaktadr), futbol da, ayn balamda, kitlelerin toplumsal, ekonomik, siyasal, ekinsel, sanatsal; zce yaamsal olgulardan uzak tutulup, bilindik siyasalarn szclne soyundurulmaktadr. ocuklarn ve genlerin i/meslek seimlerinde yarnlara dnk bilimsel ve dnsel erekler edinmeleri, yeryuvar gzelletirecek, daha insanca bir gelecei oluturmalar amalarna ynelik bir eitim-retim kazanmalar yerine, n, paray, konumu ne karan ve ksa zamanda baarya ulaacaklarn krkleyen bir anlay iersinde, futbol ve futbolcu olmalar da zendirilmektedir. Bu balamda varsllk (para), cinsellik (mankenler dnyas), kentsoyluluk (ev, araba, iki, kumar vb.) grntleri ve yazlar da grsel ve yazl (boyal) basnda yer bulmaktadr. Emeksiz kazanm a ynlendirilenler, anamalc smrnn ve yaylmacln tuzanda nce kendi, zaman ierisinde de toplumlarnn geleceklerine tutu (ipotek) koyacaklarnn ayrdnda olmamalar, futbolla yatp-futbolla kalkmalar, bu olgunun nasl da insanlarn ve toplumlarn (dahas hemen hemen tm lkelerin) ruhuna ilediinin bir gstergesidir. Oysa, bundan kazanl kanlar, varsllaanlar kar-k, yamur-amur, bahar-yaz demeden kentler, dahas lkeler arasnda, stelik de paralarn, zamanlarn vererek yolcu (ve paral televizyon yaynlarna ye) olanlar , lmeye, lmeye, lmeye geldik deyip, kimi zaman da lenler deil, birka futbolcu, birka futbol klb yesi (sahibi)-yneticisi ve teknik adamnn yan sra (grnte ve sylemde olmasa da ya da kar olsalar da) anamalcl iselletirmi siyasalar, siyaset adamlar; dahas, voleyi vuran, kendini paralayan futbolcu grnse de, iten ie sevinen, smren ve varsllaan, Gooolll... diye lk la haykran erktir. Bugn Futbol .. ya Yarn?... nsan, yeryuvara kendi isteiyle, seimiyle, zgr istenciyle (iradesiyle) gelmese de, var olmaktan var olua dnme srecinde, ussal dirim (canl) olduunun ayrdna varrken, yaamnn anlamn bulmaya abalar. Ana gereksinimlerini karlama yol ve yntemlerini ararken, bir yandan da kendi olmann ardna der. Buna bilinlenme sreci denir ki, birey olmann da nkouludur. Ne var ki, Rnesansla yeniden doan insan, smrye kar bayraklamken, imdilerde yeniden Ortaa karanlna srklenmekte ve lgnletirilmektedir. Felsefenin insancl dngleri sunmaya ura verdii erdemli, zgr, mutlu bir yeryuvar zlemi yerine, tekelci anamalcln, bir (ya da birka) ulus dnda tm uluslar yok sayd ve yeryuvar jandarmalna/erkliine soyunduu bir ada futbol, salt bir spor, bir elence/dinlence tr, hoa zaman deerlendirme biemi (tarz) olmaktan ok, bireysel ve kitlesel uyuturucu konumuna dntrlmtr. Anamalclk ve anamalc dngy savunanlar, bugn futbol diyor. Yarna kalrlar m, sav karsavla bir baka dngye yenilir ve insanlk kurtulur ve gelecee umutla ynelir mi, yoksa gz gre gre trnn yok oluuna izleyici kalnr m, kestirmek g (deil). Ne var ki, futbol olgusunun ilevinin dnsel ve dngsel irdelemesinin yaplmas yadsnamaz bir

2 -> 3

23.12.2009 19:25

:::FELSEFE EKB DERGS:::

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s13_y12.html

gerek olarak karmza dikilmekteyken uyumak ve baka uyuturuculara gebe kalmak ne ussal, ne insansal, ne de yaamsaldr. Bugn Futbol diyor erk. Ya yarn ?!...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

3 -> 3

23.12.2009 19:25

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

indekiler

Editrden Zihin Felsefesi Asndan Bilin Kavramna Bir Bak Bilincin "imdi"si nsan ve Tarih Bilinci Nazm Hikmet'in iirlerinde Tarih Bilinci ve nsan Pan Kunun PireleriNin Uygarlk Ve Ahlak Bilinci Marksist Metafizik Balaminda Zihin ve Beden zerine Bir Deneme Bilin/siz/lik Sara elik Ulu Nutku Mustafa Gnay Mustafa Gnay Nilsun Urall

Abdullah evki Nejdet Evren

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

d-Ego-Sperego Kendisini Bilmeye alan Bilin..!" Var Olu Anlamszdr Bilin Bilincin Yeri Nerede? Kendinin Bilinci ve tekinin Bilinci Bir Doa Olay Olarak Fenomenal Bilin Nasl Mmkndr? Bilin zerine Bir Sylev Felsefe Tarihinde Bilin Bilin (Kavramsal ereve) Bilin ve Bilinalt Kentleri Yakyor nsanlar Dnya

Cneyt Kse ferda Deniz Denizel Volkan Yurtseven Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Felsefe Ekibi Yasemin Solmaz M.G. zge

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 1

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Editrden Selma YILDIZ

Merhaba, ngremediimiz sorunlardan dolay gecikmeli de olsa Bilin konulu saymzla yeniden birlikteyiz. Bilin olgusunu disiplinleraras bir yaklamla amaya altk. Yazarlarmz deneyimlerini de katarak bizleri dnmeye sevk ederken, biz de felsefe ekibi olarak, bilin konusunda farkl yaklamlardan bir seki oluturduk. Gri alan geni olan bilin sorunsalnda, sizlerde farkl pencereler aralayabilirsek, amacmz bir lde gereklemi olacak. Bu saymzda da bizleri yalnz brakmayan, desteklerini esirgemeyen deerli akademisyenlerimizden sevgili Mustafa Gnay, Sara elik ve Ulu Nutku hocalarmza, Yazlaryla ve bizleri srekli motive eden szleriyle sevgili Nilsun Urall ve Nejdet Evrene, Forumumuzun aktif yazarlarndan, dnceleriyle dndren yelerinden Cneyt Kse ve ferdaya, Bu saymza destek olan, desteklerinin devaml olmasn dilediimiz Abdullah evki, Deniz Denizel, Volkan Yurtseven ve Yasemin Solmaza, Sevgili ekip arkadamz Gl zgee teekkr ediyoruz. Sevgilerimizle

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y0.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 7

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Zihin Felsefesi Asndan Bilin Kavramna Bir Bak Sara ELK

1) GR: Zihin felsefesi insan doasn genel anlamda zihin (mind) kavram zerinden aydnlatmaya alan felsefi bir aratrma alandr. Bu alana felsefi psikoloji de denir. nsan denen varlkta insan olma asndan zihin ok nemli bir yer tutmaktadr. Bu nedenle zihnin nelii, yaps, ileyi biimi ve ilevsellii insan doasn aydnlatma bakmndan birincil neme sahip bir konudur. Ancak bu alanda gnmze gelene dek ok dikkate deer bir yol alnabildii de sylenemez. Bu alanda henz yaplacak ok i vardr. Zihni zellikle bedenle olan ilikisi iinde aklamaya almann zorunluluu da geen zaman iinde kendisini tam olarak aa koymutur. nk insan bir canl tr olarak her eyden nce bir bedendir, canllnn tm ilevleri bu bedende olup bitmektedir ve bedenin salkll ve iyi ilemesi olmakszn zihnin ileyiinden de pek sz edilemeyecektir. Ne var ki zihnin kendisi gibi, zihin-beden ilikisi de dnce ve bilim tarihinin balanglarndan bu yana ele alnmasna karn, doyurucu bir biimde aklanma olanana kavuamamtr. Bu konu zihin felsefesinde halen zihin-beden sorunsal ad altnda gndem maddesinin en banda yer alarak zlmeyi beklemektedir. Bu adan felsefe tarihinde birbirine zt ok eitli yaklamlar ortaya kmtr, ancak bunlardan herhangi birisi gerek anlamda doruluunu ya da geerliliini kantlayabilmi deildir. Her biri de inan dzeyinde savunulmaya devam edilmektedir. zellikle zihin-beden dalizmi olarak bilinen ve zihni bedenden tmyle farkl yapda bir varlk ya da bir tz olarak kabul eden yaklam yaygn olarak taraftar bulmasna karlk, kanmca bilimsel adan savunulmas ya da gelitirilmesi en zor olan yaklamlardan birisidir. nk zihin ve bedeni farkl yapda birer tz olarak tmyle birbirinden kopardktan sonra bunlarn uyumlu ve tutarl bir birlikteliinden sz etmek hi de inandrc olmamaktadr. Oysa zihin-beden ilikisi aydnlatlmaya allrken insan varl btnsel olarak ele alnmak zorundadr: Bir baka deyile zihin ve beden birbirinden koparlmadan, bedenin zihinselliinden ya da zihnin bedenselliinden sz etmeye olanak verecek ekilde konuya yaklamak uygun olacaktr. Sorunu bu tarzda ele alanlar varolmakla birlikte, bu konu halen daha ileri dzeyde gelitirilmeyi beklemektedir. u aamada bizim birincil ilgimiz bu konuda derinlemek ya da bir takm aklamalara girimek deildir. En temelde zihnin bedenle kanlmaz balants olduunu ve beden tarafndan beslendiini gz ard etmeksizin, zihin denen varlk zerine bir ka temel saptama yaptktan sonra bilin konusuna ynelmek daha aklayc olacaktr diye dnyorum. 1.Zihnin Nelii: Zihin nedir? Bu soru gemiten bugne halen gerek anlamda bir yant beklemektedir. Ne var ki soru bu ekilde geni kapsaml olarak sorulunca u an bizim iin de yantlamak iyiden iyiye zorlamaktadr. Kendimize uygun bir yol aabilmek iin soruyu biraz daha farkl bir biimde sorabiliriz. Hangi koullar altnda bir canlnn bir zihine sahip olduunu syleyebiliriz? Aalarn bir zihni var mdr? Felsefi ya da bilimsel bak bir tarafa brakalm saduyusal bir bakla bile bu canllarn zihne sahip olmadklarn pek de kukuya dmeden syleyebilmek iin ok iyi nedenlerimiz var gibi grnyor. Art, amip gibi ok dk yapl hayvanlarn da zihinselliinden sz etmek sanrm byk lde kukuludur. u halde bu savlarmzn geerlilii iin ve biraz yukarda sorduumuz sorumuzun yant olmak zere, bir canlnn hangi koullar altnda bir zihne sahip olmasnn ne srlebilecei konusunu belirlemeye alalm: u tanm ya da betimleme olduka uzlamsaldr: Eer bir canl bir amaca ynelik davranlar sergileyebiliyorsa, amacna ulamaya alrken nne kan engelleri aabiliyorsa ya da karlat problemleri zebiliyorsa, almak stratejiler gelitirebiliyorsa byle bir canlnn bir

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 7

zihin varl olduunu kabul edebiliriz. ( Beardsley. 1972; s 80) nk bir zihin sahibi olmak tam da bu edimleri gerekletirebilmekle ok yakndan ilikilidir. nsan bireyleri ve yine kedi kpek gibi baz hayvanlar, bir amaca ynelik davranlar sergileyebilmektedir. Bu duruma maksatllk, niyetlilik ya da ereksellik zellii denmektedir. Bu tr maksatl ya da niyetli davranabilmek, bir tr dnme, plan proje retme ve uygulamaya koyma istekliliini iermektedir. Ayrca, bu szck (ister bilinli ister bilinsiz olsun), zlemleri, tutkular, umutlar, korkular, (Searle. 1996, s.20) ksacas her trl duygular ve duygusal ynelimleri de anlatmaktadr. Dikkat edilirse tm edimlerde bir amallk, maksatllk aka kendini gstermektedir. Karmza kan amallk, niyetlilik, tasarlama, seim yapma gibi nitelikler, bu edimleri mekanik ya da bitkisel canllk edimlerinden ayrt eder olarak grnmektedir. ncelikle unu belirtelim: Beardsley, bu niyetlilik ya da ynelimsellik anlamnda zihin anlaynn, deneysel psikologlarn zek ad altnda lmlemeye altklar ey olduunu belirtir. Buna gre, zek ya da zihinsel kapasite lmlemeleri insanlarda yapld gibi, baz hayvan trlerinde de uygulanma yoluna gidilmektedir. nk insan kadar baz hayvan trlerinin de bir zekya ya da zihne sahip olduu ngrlmektedir. Bu adan zek denen ey canllar arasnda ve zellikle insanlar arasnda daha az ya da daha ok bulunabilir, ama canllar dnyasnda bir zihne ya da zekya sahip olma balamnda evrimin insanda ulat dzey, bildiimiz kadaryla en yksek aama olarak kabul edilmektedir. Ne var ki ulalan bu dzey acaba gerekten trsel bir farklla iaret etmekte midir? Yoksa bu noktada sadece bir derece farkndan m sz etmemiz gerekmektedir? Bu soruya doyurucu bir yant vermek kukusuz pek kolay gibi grnmyor. Aristoteles bu fark trsel olarak grm ve zihinsel bir fark olarak insan akll hayvandr tanmn yapmtr. Baz dnrler halen bu tanma bal olabilir, ama modern psikoloji byle bir tanmdan yana grnmemektedir. nk akll bir hayvan, akl yrten, uslamlama yapan bir hayvan olarak ele alndnda, deneysel psikologlara gre, akl yrtme bir empanzenin poker ktlarn kullanmay renirken ya da bir farenin kafese giden yolu bulmaya alrken yapt eyden farkl bir ey deildir. (beardsley. 1972; s.80) Bu durumda insann akl yrtmesi bu hayvanlarnkinden radikal olarak farkl olabilir mi? Bu nedenle deneysel psikologlar trsel ayrm kabul etmezler, sadece bir derece ayrmn kabul etmekten yanadrlar. 20. yzylda Ernst Cassirer ve onun gibi dnenler insan ve hayvan zihinsellii arasndaki en temel ayrmn insann sembolleri kullanma yeteneinde yattn ne srmlerdir: bu kavrama sadece uyarclara uygun tepkide bulunmak deil, dili oluturmak ve kullanmay renmek, soyutlamalar gelitirmek, zamanda ve uzayda uzak bir mesafede bulunan bir eyi iaretlerin yardmyla yorumlamak girmektedir. Bu yaklama gre insan sembol kullanan hayvandr. Gerekten de dnme, tasarmlama, usavurma gibi sreler sembolik yani dilsel sreler olmaldr, nk dncelerimizi szcklerle ve teki sembollerle formle etmek suretiyle onlar gzden geirebilecek duruma gelmekteyiz. nsann zihinselliinin ok nemli ve teki canllardan ayrt edici bir nitelii olarak insann bir kii (ahs) olmasndan sz edilir. Bazen bir kedi ya da kpein de kiisel zellikler gsterdii zellikle sahipleri tarafndan dile getirilir. Ancak bu durum hibir zaman kii teriminin gerek anlamnda olan bir ey deildir. nk bir kii olmann ne anlama geldii kavramn aklamak hi kolay olmasa da unlar sylenebilir: Tm zamanlar boyunca ayn kendi olmann farkndal, hedeflere ve amalara sahip olma, teki insanlarla iliki iinde bir statye ya da role sahip olduunun farknda olma bir insan bireyini bir kii haline getirmektedir. Bu betimlenen hususlar ise hibir hayvanda yoktur. u halde szcn gerek anlamnda bir kii olmak, en azndan bir blmyle toplumsal eylemlerde bulunma kapasitesine sahip olmay iermektedir. Zaten, Aristoteles zaman zaman insan akll hayvandr yerine insan toplumsal hayvandr tanmn da kullanmtr ve yine Aristoteles, zaman zaman insann konuan hayvan olduunu da sylemitir. Konumak, sembol kullanmak anlamna geldiine gre, Erns Cassirerin yaklam bir bakma Aristotelesin insan tanm tarafndan ierilmektedir, denebilir. Ayrca dil ve kltr, insan kiiler aras bir varlk haline de getirmektedir. Bylece insan iin bir zihne sahip olmann en nemli sonucu, ak fikirli bir zihne sahip olan her insann ayn zamanda bir kii olmas, bir kiilik haline gelmesidir. Hayvann belli dzeyde bir zekya ya da zihne sahip olduundan sz etsek bile bu zeka dzeyi hayvan bir kii haline getirmemektedir. Ayrca, betimlenen biimiyle tm sz edilen bu zihinsel edimler, bunlarn ne olduunun farkna varlmadan gerekletirilebilecek eyler deildir. Bu nedenle bir canlnn bir zihin sahibi olmasnn temelinde ncelikle o canlnn bilinli olmas olgusu yatar. Her eyden nce bilincin evrende ortaya ktn kabul etmek gerekir. rnein kafatasmzn iindeki o vck vck madde, nasl olur da bilinli olabilir? (Searle. 1996; s. 19) Gerekten bilinlilik insan varoluunun temel dayanadr. Bilin olgusu varolmadan insan yaam varolamazd.Ancak bu konuda ie en bandan ve yalnl iinde balayalm: 2. Bilincin Nelii: Bilin ya da bilinlilik zihinsel olan canl yaamnn en temel olgusudur; ve belki henz zihni olmayan baz hayvanlarda da belli bir bilin dzeyi olduundan kesinlikle sz edilebilir. Bununla ne demek istediimiz aadaki aklamalar balamnda daha kolay anlalacaktr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 7

Bilin, bilinlilik ya da bilinli olma nedir? Bilin, yani bir eyin bilincinde olma terimi zihin felsefesi bakmndan uyank olma, farknda olma, duyarl olma terimleriyle eanlaml kabul edilir. Bu terimlerin nda, bilinli olmak, duygular, dnceler, duyumlar ve teki deneyimlere sahip olma durumu iinde olmaktr. ( Beardsley. 1972; s.79) denebilir. Bilinli olmay nce uyank olma ile e anlamll iinde ele alalm: Buna gre uykuda, baygn ya da koma halinde olmak, bilinli olmak ile badamaz. Tersine uykudan uyanm olmak bilinli duruma gelmi olmak ile kendini belli eder. u halde uyanm ve uyank olmak bir bakma bilinli olmay anlatr. nk insanlar uyank iken d dnyadaki varlklardan birtakm duyumlar ve buna bal olarak etkiler almaktadrlar ve aldklar bu duyum ve etkilerin farknda olmaktadrlar; bylece tm eylemleri ve edimleri anlaml hale gelmektedir. Oysa uyku halinde iken bu dediklerimizin hemen hemen hibirisi gereklememektedir. Bu durumun nemini milattan nce 6. yzylda yaayan Herakleitos da fark etmi grnyor: Ona gre tm evrende evrensel akl (logos) hkm srer. nsann zihinsel edimlerini yerine getirebilmesi de bu evrensel akl ( logos) ile iliki iinde olmasna baldr. Bir baka deyile bu evrensel akldan pay almasna baldr. Bu nasl olanakl oluyor? Biz insanlar uyank iken nefes aldmz esnada ve d dnyaya alm olan duyu organlarmz araclyla, tanrsal akl iimize ekiyoruz, bylece bilinli hale gelerek, dnme ve akl yrtme edimlerini gerekletirebiliyoruz. Oysa uykuda iken duyularmz d dnyaya kapand iin, evrensel akl ile bamz kalmyor ve bu ekilde bilinsiz hale geliyoruz ya da bir baka deyile bilinli edimlerimiz yok oluyor. Uyku esnasnda d dnya ile sadece nefes almak eklinde bir bamz kalyor; tpk bir aacn kk gibi. (Capelle. 1994; s. 131) Grld gibi, Herakleitos, insann zihinselliini ve bilinliliini metafizik bir temele balasa bile, zihinsel edimlerin ortaya kmasn ve ilevsellik kazanmasn gerek anlamda uyank olmaya (uyku halinde olmamaya) dayandrmaktadr. nk uyank iken duyularmz ve bilinli zihinsellik birlikte almaktadr. Buradan kan sonu; uyanklk demek, bir bakma bilinli olmay kendiliinden getiriyor. nk evremizde olan eylerin farknda olma devreye giriyor. u halde, Bilinli olma ile e anlaml olan bir dier terim farknda olma terimidir. Uyank iken alnan duyumlarn ve etkilerin farkndayz, bir baka deyile bu duyum ve etkilerin bilincindeyiz. Farknda olma, bir eyin ya da eylerin farknda olmadr. Yani duyumlarn, duygularn, dncelerin, bililerin ve teki zihinsel deneyimlerin farknda olmaktr. Farknda olmadan bir bilinlilikten ve genel anlamda bir zihinsellikten sz edilemezdi. Uyanklk da dahil, bu anlamda bilinli olma yani farknda olma salt insanlara zg bir ey deildir. Farknda olma, d dnyadaki nesnelerden duyu organlarmza gelen duyu verilerinin etkisi olarak zihnimizde oluan duyumlarn, duygularn, dncelerin ve tm teki zihinsel edimlerin neliini alglamak ve bunlar birbirinden ayrt edebilmek demektir. Her trl duyum ve duyguyu ve etkileri hissetme ya da alglama, bunlarn farknda olma ile zde bir edim olarak ele alnabilir. Felsefe tarihinde bilin kavram temelde salt bu adan ele alnmtr: zihin kendi edimlerinin farkndadr. Lockea gre, bilin, bir insann kendi zihninin iinden geen eyleri alglamasdr. Locke buna i-alg anlamnda yansma (reflection) demektedir. Kendimizin bir aynada kendimize verilmesi gibi zihinsel edimler de bu yanstma edimi ile kendi kendimize verilmektedir. Saduyusal bir anlatmla, zihnin edimleri kendisi iin ak, parlak ve saydamdr; zihin dnyor mu, alglyor mu yoksa imgeliyor mu ya da bir eyleri mi anmsyor. Tm bu edimlerin aracsz olarak farkndadr, ayn zamanda bunlarn ieriklerinin de farkndadr. Locke, bunu da u ekilde ifade etme yoluna gitmitir: herkes dndnn ve dnd srada zihninin urat eyin ideler olduunun bilincinde olduuna gre, insanlarn zihninde aklk, dnme, devim, adam gibi szcklerin anlatt idelerin bulunduu kukusuzdur. Grld gibi insan hem bir eyleri dnyor hem de dnmekte olduunu biliyor. Yani i-alglama, yanstma (refleksiyon) yapyor. Bu duruma daha sonralar iebak (introspection) denmitir, ama ikisi arasnda aklama olarak ok fazla bir fark yaplmamtr. Refleksiyon ya da iebak ne dersek diyelim, bilin kavramna bu bak asna pek ok dnr tarafndan kar klmtr; bu durumda insan zihni iki blme ayrlyor denmitir. Sz gelimi, zne-zihin hem bir eyleri alglyor, hem de ayn zamanda bir eyleri alglamakta olduunu alglyor yani biliyor; buna gre ayn anda iki ayr edim gerekletiriliyor olmaktadr. Oysa pek ok dnre ve szgelimi G. Rylea gre, zihin ayn anda iki ayr edimi gerekletiremez. rnein bir eylere fkelenirken ayn anda fkelenmekte olduumuzu dnme olarak ilemden geiremeyiz. Olsa olsa ksa bir sre sonra geriyebak (retrospection) biiminde bir z-eletiri yapabiliriz. u halde zihnin gerekletirdii edimlerin farknda olmas anlamnda bililinlilik, salt dnlen, alglanan, imgelenen, bilinen, ya da istenen eyin farknda ya da bilincinde olmay anlatmaktadr. Bilinlinin duyarl olma ya da birtakm etkileri hissetme terimleri ile zaman zaman eletirilme yoluna gidilmesi birtakm duyumlar ya da duygularn farknda olmay ve bu farkndaln ksa ya da uzun belli bir zaman aralna yaylmln anlatmaktadr; hatta bazen zamansal bir sreklilii de anlatabilir: Hayvanlarn ok byk bir blm duyumlar, duygular etkileri hissetme zelliine ya da duyarllna sahiptirler. Bir solucan ya da kurtuun genel anlamda bilinli olup olmadndan kukulanabiliriz ama, eer bir balk oltasnn engeline taklm iseler, bunlar ok dk dzeyde de olsa, bir ac duyumu hissedebilirler ve bu anlamda bir bilince-etkileri hissetme dediimiz tarzda bir bilince- sahip olduklar sylenebilir. Ayrca acy hissetmekle aldklar duyumlarn farknda olduklarn da kabul etmemiz gerekir. Bu noktada

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 7

unu syleyebiliriz; bilinliliin bu dzeyinde olan canllarda yukarda akladmz anlamda bir zihin (kii olma zelliini tayan) olmasa bile, bir bilin dzeyi bulunmaktadr. Bundan dolay, bilimsel yaklama bal baz zihin filozoflar, bilinci insan ve belirli hayvan beyinlerinin biyolojik bir zellii olarak kabul etmektedirler. Buna gre,bilin, nrobiyolojik sreler tarafndan ortaya konmaktadr ve doal biyolojik dzenin fotosentez, sindirim ve mitos blnme gibi birtakm zellikleri arasnda bir zelliidir. ( Searle. 1994; s.90) Bu balamda bazlar bilincin bir tr madde olduunu bu maddenin iebek yetisi tarafndan bilindiini ve bu nedenle de iebaksal yetinin bir tr nesnesi ya da konusu olduunu ne srmektedirler (Searle. 1994;s.104). Buna karlk Searle gibi dnenler ise bilincin bir tr madde olmadn nasl ki suyun bir akclk zellii varsa tpk buna benzer ekilde beynin bir nitelii ya da zellii olduunu dile getirirler. (Searle. 1994; s.105). Ne var ki biz burada bu tartmalara girecek deiliz. Ancak u kadarn syleyebiliriz ki, bilin olgusu sinir sisteminin bir zellii olunca, bu sistemin evrimsel skaladaki gelimilik dzeyine bal olarak, hayvanlardaki ve insanlardaki bilin dzeyi farkllklarn kavramak kolaylamaktadr. Gerek bilin ve gerekse de bir zihne sahip olma bakmndan hibir hayvan insanla yarabilecek bir durumda deildir. Bilinlilik, duyumun keskinlii, duygularn derinlii, dncenin konu alannn genilii, younluu ve akl bakmndan insan bireyleri arasnda da farkllklar gstermektedir. Bir bireyin kendisinde de bu dzeyler zamandan zamana farkllaabilir. u halde insandaki bilinliliin eitli kullanm farkllklarna biraz daha yakndan bakabiliriz. ncelikle bilinlinin bedensel koul ile yakndan ilikili olan bir kullanm biimi ile ie balayabiliriz. Burada da yine temelde duyum alma ve etkileri hissetme ya da duyarllk anlamnda bir bilinli kullanm sz konusudur. G. Ryle, Zihin Kavram adl yaptnda bilinli teriminin eitli kullanmlarn ele ald srada szn ettiimiz bu anlam boyutuna u ekilde yer vermektedir; uyumu ya da anestezi altnda bir kiinin ayaklarndan dizlerine dek bilincini yitirmi olduu sylenir. Bu kullanmda bilinli duyarl ya da duygulu, bilinsiz ise yar baygn ya da duyarsz ile e anlamldr. Bir insann herhangi bir grme, iitme, tat ve koku duyarll sona erdii zaman biz onun bu ynden bilinliliini yitirdiini syleriz (Ryle. 2009;s.139). Grld gibi burada belli bir duyumun ya da duyularn ilerlii bilinlilik, bu adan ilerlik yitimi ise bilinsizlik olarak ele alnmaktadr. Bu balamda, organ ya da dokularn duyarl olmas ya da duyarlln yitirmesi yani duyarszlamas sz konusu edilmektedir. Bu olgu yine bilincin hayvanlarla paylalan bir katmann dile getirmektedir. nk ayn duyarllk ya da duyarszlk hayvanlar iin de geerlidir. Rylea gre bu kullanmla yakndan ilikili olmakla birlikte, ondan biraz farkl bir kullanm yolu da udur: Bir kiinin dikkatini vermedii zaman bir duyumun bilincinde olmad sylenebilir. Ateli bir tartmaya dalm olan bir yry su kabarc toplayan topuundan gelen duyumlarn farknda olmayabilir ve bu satrlarn okuyucusu, kitab okumaya balad zaman olaslkla, boynunun arkasndaki ya da sol dizindeki deri ve kas duyumunun bilincinde olmayabilir. Bir kii yine kalarn attnn, mzie tempo tuttuunun ya da mrldandnn bilincinde ya da farknda olmayabilir. (Ryle. 2009; s.139) Grld gibi burada artk bilinliliin anlam bakmndan insansal katmana geilmi gibidir. nk burada bilinli terimi dikkat etmekle e anlaml olarak kullanlmaktadr. Hayvanlarn bir konuya dikkatlerini ynelterek var olan bir duyumun bilincinde olmadklarn sylemek ne derecede mantkl olur bunu belirlemek hi kolay grnmyor. Ryle, dikkate bal bilin dzeyleri konusunda u saptamalar yapmaya devam eder: Duyum lml dzeyde ise, kiinin dikkati gl bir biimde bir baka ey zerinde topland zaman bu duyuma glkle dikkat edilir. Tersine, bir kii tmyle imgesel duyumlara ok ar bir biimde dikkat edebilir. rnein bir kii apandisit ars ektii zaman ok keskin bir biimde bunun bilincinde olacaktr ve bu durumda mide arlar hibir biimde ak olmayacaktr; ve yine bu anlamda kii, kukudan doan bulant, endieden doan sanc gibi duygularn iddetle bilincinde olabilir, glkle bilincinde olabilir ya da bunlar zerinde olduka bilinsiz olabilir. (Ryle. 2009; s. 140) Ryle, bu konuda u nemli noktaya da dikkat ekmekten geri durmaz. Bir kiinin organik duyumlarna ya da duygularna dikkat etmesi, onun, onlara ilikin olarak hatadan arnm olmasn gerektirmez; onlarn nedenleri zerine hata yapabilir. stne stlk, hipokondriyaklarn yapt gibi, onlarn gerek ya da imgesel olup olmadklar zerine de hata yapabilir. Dikkat etme bilisel kesinliklerin zel bir kanalna iaret etmez. (Ryle. 2009;s.140) u halde baz duyumlara ne denli dikkat edersek edelim bunlarn gerek bir nedene dayanp dayanmad ve ayrca yerlerini belirleme bakmndan hatal sonulara ulalmas her zaman iin bir olaslktr. Bir konuya dikkat etmek, onun epistemolojik doruluu beraberinde getirdii anlamna gelmemektedir. Bir eyin bilincinde olmak bir baka deyile bir eyi alglamak, onunla ilgili doru bilgiyi dourmayabilir. Grld gibi bilinlinin bu anlam ok byk lde dikkat etmekle e anlaml olmaktadr. Dikkat olgusu tmyle insana zg bir zihin durumu olarak kabul edilir. Olduka ileri dzeyde bir zihne sahip olduu kabul edilen hayvanlarn bile bir eylere dikkat edip etmedikleri son derecede problematik bir konudur. u halde bilinlinin bu anlam ile salt insansal dzeye atladmz kabul edebiliriz.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 7

3. Ben-Bilinci (z-Bilin): nsanlarda u ana dek szn ettiimiz bilin dzeylerinin stnde ykselen bir bilin durumu olarak, ben-bilinci, z-bilin ya da kendilik-bilinci (self- consciousness) ve yine bunun bir uzants olan kendilik-bilgisi (self-knowledge) diyebileceimiz, insana zg zel farkndalk durumular sz konusudur.. Gerekte bu ikisi arsndakli fark da tam anlamyla ak deildir. Bunlar zaman zaman birbirinin yerine kullanlmaktadr. Ben-bilinci ya da ben-bilgisi bu balamda bizim iin ok fazla bir fark yaratmamaktadr. Bu nedenle burada daha ok benbilinci terimini kullanmay yeliyoruz. u halde ben-bilinci nedir? Eer bir insan iinde bulunduu ortamn farknda ise ve kendine ilikin belirli bir tasarm varsa bu insann benbilincine sahip olduunu syleyebiliriz. Bu tarz bir bilinlenme kendi iinde sreklilik tayan bir bilinlenme tarz olduu iin, ocukluktan balayarak oluan ve gelien bir yap gsterir. Bu konuda yine Rylen belirlemeleri u ekildedir: nsanlar, bilinli ve kendinin-bilincinde olmay (self- conscious), zellikle gen bireyler tarafndan sergilenen bir sknty betimlemek iin kullanrlar. Bu genler kendi karakter ya da zihin niteliklerine ilikin olarak bakalarnn tad fikirler asndan endielidirler; ekingenlik ve nazllk bu balamda, kendinin-bilincinde olmann doal olarak sergilendii yollardr. (Ryle.2009;s.138) Grld gibi bu anlamda gen bir insan bireyi kendisine degin birtakm duygu, dnce, inan, istek ve zlemlere ulamtr ve ayrca bunlar konusunda teki insanlarn grlerini merak etmektedir. Bu aama ben-bilincinin olumaya balad ilk basama gstermektedir. Buna yakn olmakla birlikte bilinlinin daha genel bir kullanmn ise Ryle, u ekilde dile getirir: Birisinin kendi karakter ve zihin niteliklerine dikkat yneltebilecek aamaya ulatn gstermek iin de bilinli terimi kullanlr. Birey teki insanlarn bu niteliklere ilikin deerlendirmeleri konusunda merak iinde olabilir, ama bir ocuk kendisinin aritmetik merakls olduuna ya da daha az memleket zlemi duymaya baladna dikkat ettii zaman szcn en geni anlamnda kendisinin bilincinde olma dzeyine gelmi demektir. (Ryle. 2009;s.139.) Ryle, bu geni anlamda ben-bilincinde olmann (self- consciousness) bireyin yaam bilgisi bakmndan ok nemli olduunu belirtir. nk kavram bu ekliyle etik alannda da nemli olmaktadr. Geri Ryle bu konuya hi girmez. Sadece unu belirtir. Bir kiinin kendi karakter ve zihin nitelikleri ile ilgili dncelerini nasl oluturaca ve gzden geirecei ya da arkada ve yaknlarnnkilerle nasl karlatraca konusunda hibir zel retiden yardm almaya gereksinimi yoktur. Onun kendi ak yrekli itenlikli ynelimi bu konuda yeterli olacaktr. Ryle, burada, zellikle Freudu retiye gndermede bulunmaktadr. nk Freudun bilind ve bilinalt gibi terimlerle bilinlinin anlamn iyiden iyiye bulank bir hale getirdiine inanmaktadr. Grld gibi bilinliliin insan dzeyinde karmza kan grnm, her bir insann kendi varlna ilikin z-bilinliliini oluturmu olmasdr. Kukusuz bu bilinliliin insandan insana deien farkl dereceleri ya da grnmleri vardr: Alnan eitim ve mesleki yetime tarz bu bilinliliin grnmn belirleyecektir: Bir roman yazar ya da bir psikolog kendi duygusal durumlarnn sradan insanlara gre ok daha derinlemesine ve srekli bir farkndalna sahip olabilir. Bir mantk inanlarnn sregiden evriminin daha detayl bilincinde olabilir; bir ressam grsel duyumlarnn yapsn daha keskin olarak tanyabilir ve byle devam eder. Benbilinci ok byk lde renilmi bir yaptana sahiptir. (Churcland.1984; 73) te bu nedenle her bir kiinin dnyaya bak, olup-biteni deerlendirmesi ya da yorumlay benbilincinin ona salad perspektif ya da bak asndan olacaktr Bir bireyin karakterinin rengi, onun tad ben-bilincinin rengi ile boyanacaktr, ister istemez. Burada unu srarla vurgulayalm: Ben- bilinci dnyaya daima bir perspektif iinden bakar. Belirli bir grnm erevesi iinde teki kiilere ular. Ben bilinci insann belirli bir kiilik grnm izmesinin temel etkeni durumundadr. Ben-bilincinin, daha dorusu insandaki bilinlilik dzeyinin genel nitelikleri nelerdir? Bu nitelikleri ok ksaca ve zet olarak grmeye alalm: Ben-bilincinin en temel zellii znel olmasdr. znellik, gerekte tm zihinsel srelerin olmazsa-olmaz zelliidir; her birey kendi bilinli zihinselliini salt kendisi yaar ve bilir; bu sreleri bakalaryla yaant olarak paylaamaz. rnein ar duyumu kiinin salt kendisi tarafndan yaanr ve herhangi bir gzlemci tarafndan bu duyuma eit dzeyde bir giri yaplamaz. Her bilin durumu daima birisinin bilin durumudur. rnein bir ayak da birisinin ayadr ama ayan yerine bir baka ayak konabilir, yani bu alanda transplantasyon olanakldr, ama, bir ar duyumunun yerine baka birisinin bir ar duyumu konulamaz (Searle. 1994; s. 94). u halde bilin durumlar d gzlemciye kapaldr. Sadece kiinin kendisi bunlarn bilincindedir ve bunlar zerine bir bilgiye sahiptir. Ama bilgiye sahip olmas demek bunlarn kanlmaz olarak doruluunu getirmiyor. Bilin durumlar indirgenemezlik zelliine sahiptir; bunlar maddesel temele indirgemek olanakl deildir. rnein bir cismin sonul anlamda molekl gruplarndan, bunlarn da DNA molekllerinden baka bir ey olmad gsterilebilir. Oysa bilin durumlar gerek bir temel oluturan fiziksel srelerin bir grnmnden baka bir ey deildir. Ve yine, grnm denen ey fiziksel srecin kendisine indirgenemez. nk grnm, grnmdr, baka

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 7

hibir ey degildir. Bu nedenle fiziksel srecin kendisine indirgenemez. Felsefe tarihinde sz geen ikincil nitelikler de nesnenin birtakm grnmlerinden baka bir ey deildirler. Bu nedenle, renk ses, koku ve tat gibi eyler de indirgenebilir deildir. Ynelimsellik (intentionalite) bilin edimlerinin bir baka nemli zellii olarak dikkati ekmektedir: Bilin edimlerinin ok byk bir blm ynelimsel (intentional) bir nitelik tamaktadr. Pek ok durumda bir bilin bir eyin bilincidir; bylece bilincinde olunan ey ile varolu kazanm olur. Aslnda pek ok dnr zihni tmyle ynelimsel bir yap olarak grrler. Bu adan alglamak bir eyin alglanmas, dnmek bir eyin dnlmesi, imgelemek bir eyin imgelenmesidir ve bu ekilde devam eder. Bu ynelimsellik zellii sz gelimi, bir eyin belli bir perspektiften alglanmasn, bir baka deyile grnmsel bir biim iinde alglanmasn da beraberinde getirir. Ancak ynelimsel olmayan zihinsel olgularn varlndan da sz edildii iin baz teorisyenler, bu zellii tartma konusu yapmaktadrlar. Ve yine, bilin durumlar snrl tarzlarda karmza kar: Bunlar, grme, iitme, koklama, tatma ve dokunma duyular olmak zere be duyu alan ve ayrca altnc duyu olarak denge duyusu ve yine bedensel duyularn alglan ve dnme ak eklinde belirginlemektedir u halde insann doadan gelen yapsna bal olarak bilinlilik bu sz edilen snrl tarzlar iinde yaanan bir olgu olmaktadr. Ayrca bilin durumlarn birbirleriyle i ie gemi bir durumda deil de ba sonu belli bir btnlk iinde/olarak yaadmz ne srlmektedir. Bilimsel bir bak asndan gnmz zihin felsefesinde, bilin olgusunun belli bal niteliklerinden olmak zere, bu szn ettiklerimizle yetinebiliriz. Ne var ki gnmzde baz kaynaklarda bilinliliin eitli zellikleri sralanrken, Descartesden bu yana pek ok filozof tarafndan geleneksel olarak ele alnan u iki zellie de deinmeden gemeyelim: Bunlardan birisi bilin edimlerinin doalar gerei gizlilik ya da kiisel dokunulmazlk (privacy ) zelliine sahip olduunun stne basarak ifade edilmesidir. Bu adan unlar ne srlr: Tm fiziksel olaylar d gzleme aktr; bir baka deyile pek ok kii bunlar ayn anda ya da farkl zamanlarda gzlemleyebilir. Oysa bir bilin durumu ya da bir zihinsel edim sayca iki gzlemciye ak deildir: salt o zihinsel edimi gerekletiren kii tarafndan i gzlem yoluyla gzlemlenebilir. Bunun sonucu olarak zihinsel olaylar bir baka deyile bilin durumlar gizlidir, dardan bakanlar tarafndan asla grlemez ve bu nedenle de dokunulamazlk zelliine sahiptir. Bu edimlere hi kimse yaand esnada ortak olamaz; onlar zerinde diledii gibi oynayamaz. Bir baka deyile bir zihne sadece onun sahibi tarafndan ayrcalkl giri yaplabilir. Baka hi kimse bu ayrcalkl girie izinli deildir. Gerekte bu zellik, grld gibi, biraz yukarda szn ettiimiz znellik niteliinin olduka abartlm ve arptlm bir durumunu yanstmaktadr. Ayrca bilin durumlar dzeltilemez (incorrigible) bir zellie sahiptirler. Bir baka deyile bunlar salt birinci-ahs nermelerde dile gelirler. rnein bir kii bam aryor, diyebilir, ama bir baka kii, ban aryor diyemez: teki insanlar bizim zihin durumlarmz hakknda yanlabilirler. Oysa bam aryor, diyen birisinin bu sznn gerek anlamda doru mu yoksa yalan m olduunu hi kimse bilemez. Kiinin doru sylediine ve bu adan syleyene inanmak zorunluluu vardr. Bu nedenle dzeltilemez bir nitelie sahip olduklar sylenmektedir. John Searle ve Gilbert Ryle gibi dnrler bu iki noktaya da kar kmaktadrlar. nk bu iki nokta da onlara gre, kabul edilemez olan zihin-beden dalizminin bir sonucu olarak ortaya konulmaktadr. Ryle, bir kiinin kendi zihnine ayrcalkl giri yapmas ve bu zihnin teki kiilere kapal kalmas ve dzeltilemez olmas noktalarna iddetle kar karken, buradaki sorunun, ele alnan kii ya da kiilerin gzleme ak ve gzleme kapal davranlar ile ilgili belirli trden yasa-benzeri nermelerin nasl oluturulaca ve nasl uygulanaca konusundaki basit yntemsel bir sorun olduunu ne srer ve unlar syler: Bir satran oyuncusunun ustaln ve taktiklerini, onun ve teki oyuncularn satran oynayn izleyerek deerlendirebilecek bir duruma gelebilirim. Belirli bir rencimin tembel, tutkulu, zeki olup olmadn almasn izleyerek, zrlerine dikkat ederek, konumasn dinleyerek ve performansn teki rencilerle karlatrarak renirim. (Ryle. 2009; s 150) Buna gre, bir kiinin zihinsel alkanlk, kapasite ve ynelimlerini aratrma ii tmevarmsal bir sretir; gzlemlenen eylemlerden, yasa-benzeri nermeleri karmlayan bir tmevarmsal alma sz konusudur. Bu uzun sreli niteliklerin doruluunu anlamak iin, byle bir tmevarmn sonucunu yeni rnee uygulamakla zel bir eylemi ya da tepkiyi aklam oluruz; eletirel nyargsz ve insancl gzlemcilerin, pek ok deneyime sahip olarak ve byk lde ilgi duyarak gerekletirdikleri karakter deerlendirmeleri ve davran aklamalar hem hzl hem de gvenilir olma eilimindedir. Sonu olarak, gerek yaamda insanlara deer bime teknikleriyle olduka tank olduumuz sylenebilir. (Ryle. 2009; s.153) Yani burada yle sylendii gibi hibir gizemlilik yoktur. Rylen zihin felsefesi alanndaki duruu mantksal davranlk olarak nitelenmektedir. Bunun kabaca anlam udur; bir kiinin tm gzlemlenebilir davran ve edimlerinden yola karak, o kiinin zihinsel kapasite, yeti, yetenek ve ynelimlerini ve yine karakter zelliklerini kefetmi oluruz. Kald ki zihin denen ey, bir insann tm davran ynelimlerini bir btn olarak

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 7 of 7

anlatan bir kavramdr. Ryle, bu ekilde bir zihnin kendilik-bilinci ve kendilik-bilgisi konusunda yaps gerei daima gizli, gizemli, dokunulamaz ve dzeltilemez olarak kalaca iddialarna kktenci bir biimde kar kmaktadr. Kukusuz Rylen her eyin anahtarn ak ve gzlemlenebilir davranlarda bulan yaklamna da kar klar olmaktadr. Rylen zihinbeden dalizmine ve bununla balantl birtakm zihin kavramlarna kar k gerekten yerinde ve doru bir yaklam olarak grnyor. Ama zihinsellii salt davranlarda yansyan ya da dlaan bir yatknlklar ya da eilimler toplam olarak grmeye almas gerekten tartmaya ak bir konudur. Bugn gelinen noktada, Searlen, zihni tmyle bilin durumlarna indirgemeye alan yaklam da henz tartmalara ak durumdadr. Bilinli zihinsellik kavramnn yan sra bilinsiz zihin durumlar olmas olasl akla olduka yakn grnmektedir. Ancak bu olgunun tmyle Freudu bir jargonla ele alnmas ayr bir konudur ve yine birtakm tartmalar beraberinde getirmektedir. u halde bilin ve zihinsellik konular kolayca bir zme balanabilecek gibi grnmemektedir: Zihin ve beyin ilikileri balamnda anti-dalist bir yaklamla srdrlen aratrma ve incelemeler, bu alanda doru sonuca ya da gerek olana ulama bakmndan teki yaklamlara gre ok daha umut verici grnmektedir. Kaynaka 1. Beardsley, Elizabeth L. Beardsley,Monroe C. (1972) Invitation to Philosophical Thinking, U.S.A. New York: Harcourt Brace Jovanovich,Inc. 2. Capelle, Wilhelm. (1994) Sokratesden nce Felsefe I, ev. Ouz zgl, stanbul: Kabalc Yaynevi 3. Churchland,Paul M. (1984) Matter and Consciousness, London: A Bradford Book The MIT Press 4. Locke, John. (1996) nsan Anl zerine Bir Deneme, ev. Vehbi Hackadirolu stanbul: Kabakc Yaynevi 5. Ryle,Gilbert. (2009) The Concept of Mind, New York: Roudledge 6. Searle, John. (1996) Akllar Beyinler ve Bilim, ev. Kemal Bek, stanbul: Say Yaynlar 7. Searle, John. (1994) The Rediscovery of The Mind, London; A Bradford Book The MIT Press

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y13.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BLNCN MDS* Ulu NUTKU

nsan zaman boyutunda birden yayor: Eylemesiyle imdide, anmasyla gemite, umut etmesiyle gelecekte. Canl duyumlamalarn ve duygulanmalarn imdiden gelecee ynelmesiyle birlikte bilincin zaman gerek zamann tersine, imdiden gemie doru akabiliyor; gemii imdiye getirebiliyor ve gerek zamana yerletirebiliyor. Hatta, gemii imdiden daha canl yaayabiliyor. Kerbela olayn anarken srtna zincirler vurarak kendine ac ektiriyor, yahut sann aclarn ekmek iin kendini armha gerdirtiyor. Bellek, hayal ve tasavvur yetileri gemii imdiletirmeyi gerekletirebiliyor. Bellek bitmi olan yinelerken hayal gemii canlandrmaya, eskiden olan ayn duyum ve duygularla yeniden yaamaya, gemite brakmamaya, bitirmemeye alyor. Tasavvur yeniden yaanlmas istenilenleri umuda balayarak gelecee uzatyor. Bilincin ift ynl hareketi (gemie ve gelecee) insan gerek zamann dna karyor. Bilginin gerei olan, gerei olduu gibi anlama ile inanmann, inanma isteinin gerei olan, gerein bilinmeyen ularn sanki varcasna, sanki biliniyorcasna anlama i ie geiyor. nanmann bilme kadar temel bir zellik olduu dnlrse, gereklikle gereklik d olann bilinte nasl kaynat anlalabilir; nk insanlar doallkla birbirlerine inanrlar. Bilimsel bilgi gnlk hayatn bu geni zemini zerinde ykselir. Bilimin konusu olan, zamann bilinebilir kesitindeki neden-etki balar, inancn, bilinmeyen zamandaki ilk ve son ularna, bir canl trn, insann yaama gerei olarak eklenir. kisinin krdm olduu yerler vardr. Bu yerler bilinemez olann biliniyor sanld yerlerdir. Bu durum tek yanl bir dm atma deildir. nsan bildiine inanmadn syleyemiyor. En keskin eletirel bak bile mutlak kukuya dnmyor, inanmaya bir pay brakyor. Dier yandan, neye inanyorsa onu bilgi olarak da kabul etmek istiyor; inancn bilgiyle doldurma gereini duyuyor; inanc iin bilgide delil ve destek aryor. Bylece bilginin tarihselliine kart ynde bir g harekete geiyor. imdideki bilgilerin kutsal kitaplarda, simgesel anlatmlarla da olsa, zaten var olduu inanc, bilincin birbirine kavuan ift ynl hareketinin bir sonucu, bilginin mutlaklatrlmasyla inancn kutsallatrlmasnn i ie geiriliidir. Bilincin doal ak iinde kavrayabilecekleri, ancak ve ancak alg ierii olan srelerdir. En nce ve en sonra (ilk ve son) kavramlar ile bunlarn kartndaki ncesiz-sonrasz (balangsz-bitimsez) kavramlar -her iki kavram ifti- alg ieriinden yoksundur. lerini doru gtmek iin alglarna tutunmas gerektiini bilen insan, ayn zamanda ieriini somutlatramayaca kavramlarla gdlmek istiyor. Oysa bilim, zamann ilk ve son sayfalarn okumaya kalkmaz. Buna ancak inan giriir, ama temelli bir atkya da dm olur; nk ilk olann balamam olmas gerekir (nceki bir ilk onu balatmam, ncekini de daha nceki bir ilk balatmam). Oysa balamam olan, var olamaz da. lk olan ayn zamanda sonsuzsa, ilk deildir de. nsann zaman ve varolu girdabnda kaybolmamas iin elini uzatt Tanr dncesi iki atky bir arada barndrr: Tanr hem ncesizdir, ilktir ve her eyi balatandr; hem de sonsuzdur ve her eyi sona erdirebilendir. Bylece bilin doal akn brakr, gerek zamann dna kar. Bu noktadan sonra inanlan zaman balar. Bilinen zaman ile inanlan zaman arasndaki snr, bilincin ileriye geriye gidi gelilerinde kayganlaabilir. ki soru tarz vardr: Bilim ii ve bilim d. Bilim d soru tarz bilimsel soru tarz kadar nemlidir, ama bilim d sorulara verilecek cevaplar bilimselletirilmeye allrsa, sorular da cevaplar da anlamszlar. Tanr var m, yok mu? sorusu bilimsel cevap beklerse anlamszlar; nk soru ne felsefenin varolma-varolmama sorununun (varolann deimesi, bakalamas sorunu) ne de bilimin hata-hakikat sorununun ( hatann hakikatten -bilgidenayklanmas sorunu) iindedir, nk inancn sorusu aknla ilikindir ve ancak amacalar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y19.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

kurularak cevaplandrlabilir. Ayn ekilde, eer Tanrnn gc her eyi var edebilir ve yok edebilirse, Tanr kendisini de yok etmeye muktedir midir sorusu, inan-iidir ve yrtlecek mantk zihne ikindir, nesnel gereklikle ilgisizdir. Tanr kendisini yok etmeye muktedirse, mkemmel olann eksilmesi elikisi; muktedir deilse, mkemmel de deildir elikisi (birbirini tamamlayan tanmlarn birbirine kar gelmesi) zihin ve inan-iidir, gerek nesneler dnyasna uzanmaz. Bunlarn bilimsel cevaplar yoktur. Felsefece nemli soru, bu elikiler iinde insann ne yapmak istediidir. Bu tr sorular anlamsz deildirler ve cevap olarak sunulan anlam bekleri, insan inanlaryla yaayn nasl yourmutur, slubu ve baars nedir sorusunda toplanr. Felsefe iin birincil nemdeki konu, zaman bilincinin ve zamann imdi kesitinin deerlerle balantsdr. yi-kt kartlnn greliliinin dndan bakldnda, hibir insann deer verme yetisinden (yeti, yetenek deildir, trn her bireyinde vardr) yoksun olmad grlebilir. Ykc bir eylem de bir deere tutunur ve onu gerekletirmek ister; asl deerli olann farknda olmadan kendi olumlad deer ynnde eyler. Bu nedenle greli deerler birbirleriyle atrlar; ama hepsi gresiz, temel deerler dayananda btnsel anlam kazanabilirler de. Eer btn deerler greli olsayd (kltrlere gre deiseydi), temel deerlerden sz edilemezdi, genel olann farkna varlamazd bile. O halde grelilik ve gresizlik birbirini dlayan kartlar deil, gerektiren kartlardr. Bu olgu gzden karlrsa, gresiz/temel deerler, greli/deiken olann dnda, baka bir yerde, baka bir dnyada aranr. Oysa birincisi (btn zaman-mekanlar iin) ikincisinin (imdi-burada olan iin) iinde durur, hareketlenir ve ekilip karlmay bekler. Bir insann bir bakasna kendi trelerine gre sayg gstermesi, yalnz tanlar iin deil, tresine gre tan olabilecek herkes iindir de. Elini kaldrp yavaa sallayarak selam verme ile elini gsne koyarak selam verme, selamlamadaki genellii kurar. ncelikle bize gre deerli olann imdi iinde yer aldmzdan (yere basmamz, yreselliimiz bu ncelii ister), somut gereklilikle karlamadka, salt kavramdan kalkarak genele ynelmeyiz. Bilin yerelden genele aldka, genletike, yresi, mekan geniler, dnyay sarar, her insann selamn alr. Zaman bilinci deer bilinciyle bezenmedike botur. Deerler hep imdide srekli tanmay gerektirirler (srtmza binmilerdir- Nietzsche). Bu sreklilik her imdide insan hayatna yaylr, her bireyin mrn kaplar. Burada bir paradoks i bandadr: temel insani deerlerin (daima bir bakasn selamlamaya ynelik) kalclyla zamann geiciliinin biraradal. nsann gemii imdiye getirmek istemesi, temel deerler tarafndan belirlenmilii nedeniyle, imdiyi isterken hep gemiiyle karlamasndan ve kalcln, imdilerin btnl olduunu derinden duymasndan trdr. Kendi bana bir gemiin, imdide yaanmayan bir tarihin anlam yoktur. Bir bilgisayar uzman, elindeki becerinin, Ta Devri insannn yonttuklarnn imdiletirilmesi olduunu sze dkmeden, iten kavrayabilir. Anlam, imdide yeniden yaratlmadka, yaamaya yabanc kalr, onu gtmez. Yeniden yaratlmayan anlamlar artk yaanmayan gemite kaldklarndan, imdileri yoktur, gelecekleri de olmaz. Umut edilen gelecek, imdide anlamlandrlan, yaanlmas, llmesi istenen bir zaman boyutudur. Yaanan an, zamann br iki boyutunu kendine eker. Yukarda sz ettiim paradoks, geici olann deersiz (rn. fani dnya, lml beden), kalc olann da deerli (rn. ebedi br dnya, lmsz ruh) saylmasyla inan tarafndan zlmeye alld. Ayn tarzda alg, deiken ve yanltc sanldndan, deerden drld; kavramn deimezlii bilgi kaygsnn dna tarld, kutsand. Kutsama en bylteciyle pekitirildi: en byk, en gzel, en iyi. nsan bunu neden yapt, neden imdi-burada en canl yaamasnn stne kavram rtleri gerdi? Cevabm: Gemiinden devirip lmlerini sard anmasnn gelip gememesi ve kkn sklmez bir yerde srdrmesi iin zaman durdurmas gereinden. Zaman ancak deimeyen kavram durdurabilir (Platonun esiz kavray) ve insana bir eit lmszlk vaat edebilir. Kutsallatrmann kayna bu hayat oyununda yatsa gerek. Bilincin, gemii imdiye getirerek durdurmasyla, gemi artk gememi olur. Gene de, Nicolai Hartmannn iaret ettii gibi, btn bunlar yaanan imdi iindir, gereklikte gelip geenin hep yakalanabilmesi iin. nsann en gerek bilgisi mrnn bir defalk olmasdr ve lm, zaman boyutlarnn bilinte bir anda dmlendii en etkin olay. mrnn biricikliini anlamlarla sslemezse, zamanda ve mekanda an ve yeri olmayacan bilir. Anlamlarn paylalmadka sregitmeyeceklerini, onlarn imdilerden getiini bilir. Gemiteki imdiler mrnn bir yars, gelecekteki imdiler br yars olmak zorundadr.

*lkin 1993de yaymlanan bu yazm flsf iin yeniden yazdm. . Kaynak: flsf -Isparta niversitesi Felsefe Blm Dergisi- say 5, 2008, s. 1-5.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y19.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y19.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NSAN VE TARH BLNC Mustafa GNAY

nsan zaman iinde yaayan bir varlktr. nsanda zaman bilincinin bulunmas da, bu durumun farknda olduunun gstergesidir. Gemi, imdi ve gelecek, zamann boyutlardr. imdi, hem gemii hem de gelecei kapsayan bir zaman kesitidir. nk insan Leibnizin szlerinde ifadesini bulduu ekliyle, gemiin ykn tayan ve gelecee ynelen bir varlktr. nsann zaman boyutunda birden yaamas sz konusudur: Eylemesiyle imdide, anmasyla gemite, umut etmesiyle gelecekte. Canl duyumlamalarn ve duygulanmalarn, imdiden gelecee doru ynelmesiyle birlikte bilincin zaman, gerek zamann tersine, imdiden gemie doru akabiliyor; gemii imdiye getirebiliyor ve gerek zamana yerletirebiliyor. Hatta gemii imdiden daha canl yaayabiliyor.(Nutku 1998: s.45) nsan gemile gelecek arasndaki konumuyla dndmzde unu da sylemek gerekir: Gemiteki imdiler mrnn bir yars, gelecekteki imdiler br yars olmak zorundadr.(Nutku 1998:s.50) nsan tarih bilincine sahip olan tek varlktr. Ancak insann zaman, tarihsel zaman olarak kavramas, tarih bilincinin douuyla mmkn olmutur. nceleri Augustinusun Hristiyan teolojisi balamnda ifade ettii tarih bilinci ve tarih felsefesi, laik bir ereveye brnerek, insann, kendisine ve dnyaya baknda rol oynamaya devam etmitir. Hristiyanlk, insani varoluu, ba ve sonu olan bir defalk bir sre iinde ele almakla, Bat dncesindeki tarihsel zaman ve tarihsel sre kavramlarn ana nitelikleriyle belirlemitir.(zlem 2001: s.32) Tarih bilinciyle birlikte insan, kendi hayatnn ve tarihin anlamn ve ereini soruturmaya ve sorgulamaya da balamtr. nsan tarihsel bir varlktr. Tarih bilinci insana, kendisinin tarihsel bir varlk olduunu anlama, bunun bilincine varma olanan vermitir. Nereden gelip nereye gidiyoruz? sorusunun yant, artk tarih bilincinin nda aranr olmutur. Doal dnyann bir uzants olarak grlen tarihsel/kltrel dnya, tarih bilincinin douuyla birlikte, kendine zg bir yaps olan bir gereklik olarak grlmtr. Tarih bilinciyle birlikte insan, hakikati/doruluu doada olduu kadar, tarihte de aramaya ynelir. Bylece insan kendi kurmu/meydana getirmi olduu tarihsel/kltrel dnyay bilme ve anlama imkanlarn aratrmaya ve sorgulamaya girimitir. Tarih bilincinin geliiminde nemli bir yeri olan talyan filozof ve filolog Vicoya gre, biz ancak kendimizin neden olduu ve kendimizin yapt eyi doru ve temelli olarak bilebiliriz.(...) Doay yaratmadmza, tersine yaratlm bir ey olduumuza gre, doay dorudan ve yetkin olarak bilmek bize zorunlu olarak kapaldr. Ancak bununla birlikte, tarih ve kltr dnyas hakknda kesin ve doru bilgiye, hakikate ulama imkan ise insana aktr. Viconun szleriyle, Gzlerimizi olduka uzakta kalm eski alara evirdiimizde gzlerimizin nn rten bulutlarla kapl bu karanlkta, hibir kukuya yer brakmayacak bir biimde, u doruluun sonsuz parldar: Bu toplumsal-sivil dnya tamamen insanlar tarafndan yaplmtr. Bu yzden biz dnyann ilkelerini, kendi zgl insani tinimizin ynelimleri iinde bulabiliriz ve bulmak zorundayz.(Lwith 2001:s.266-267)

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y3.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

Tarih bilinci insan doasnn sorgulanmasna yol amtr. Tarih bilinciyle, insan nedir?, insann doas nedir? gibi sorularn yeni bir k ve yeni bir bak asyla ele alnmas da sz konusudur. nsann bir doa varl olduu, insann doas gerei iyi (Rousseau) ya da kt (Hobbes) bir varlk olduu eklindeki grler, tarih bilinci asndan sorgulanr olmutur. nk insann tarihsel bir varlk olmas, belli bir insan doasndan sz etmeyi zorlatrmakta, nemli bir problematik yaratmaktadr. nk bir eyin doasndan sz ettiimizde, deimeyen, hep ayn kalan ve ayn ekilde tekrarlanan bir yapy ya da nitelikleri/zellikleri ifade etmek isteriz. Ama insann tarihsel bir varlk olduu dncesi, insan doas kavramnn yeniden yorumlanmasn gerektirir. nsann tarihsel bir varlk olduu dncesinden hareketle, deimez ve genel bir insan doas anlayn reddeden en etkili ve kapsaml yaklam Alman filozof ve kltr tarihisi Wilhelm Diltheyda buluruz. Hermeneutik ve tarihselci felsefenin balca temsilcisi Diltheya gre, nsann ne olduunu bize yalnzca tarih syler. nsann tarihsel bir varlk olmas Dilthey iin balca iki anlama gelir: 1)nsann kendisini yalnzca igzlem yoluyla deil, ama yaamn nesnellemeleri yoluyla anlayabliriz. 2)nsann doas deimez bir z demek deildir. Diltheyn szleriyle, nsann doasnn btnl yalnzca tarihtedir.(Palmer 1983:s.16-17) Baka bir deyile, nsann yaratlarnn/nesnelletirmelerinin nnde yer alan ve bunlardan bamsz bir genel insan varl, bir genel insan doas yoktur. Tam tersine, insan, ancak ve sadece kendi yaratlarnn/nesneletirmelerinin totalitesi iindeki insandr.(Bollnow 1995:s.115) Diltheyn ortaya koyduu dnce izgisini 20. Yzylda srdren nemli spanyol filozoflardan Ortega y Gassetye gre, nsan kendi bandan geen eydir, kendi yapt eydir. Bana baka eyler de gelmi olabilirdi, baka eyler de yapm olabilirdi, ama gerekten bana gelmi olan, gerekten yapt eyler ite burada, ard sra srkledii kanlmaz bir deneyimler dizisi, (...) Bu yzdendir ki insann olabilecei eylere snr koymann anlam yoktur. Olanaklarnn, doas bulunmayanlara zg snrszlnda, bizi yanltabilecek, nceden belirlenmi bir veri olarak, bir tek deimez izgi vardr: gemi. Yapt yaam deneyimleri insann geleceini daraltr. lerde ne olacan bilmesek de, ne olmayacan biliriz. Gemii gz nne alarak yaarz biz. Ve Gasset yle devam eder: Szn ksas, nsann doas yoktur....tarihi vardr. Ya da, ayn kapya kan: Doa ile nesnelerin arasnda ne iliki varsa, -gerekletirilmi iler olarak- Tarih ile insan arasnda da ayns vardr. Gasset, Augustinusun Tanrnn doas yapm olduu eydir. Szn yle deitirir: nsann da yapm olduu eylerden baka doas yoktur.(Gasset 1998: s.107) Gemii yorumlamak da gelecei biimlendirmek de, ancak tarih bilinciyle olanakldr. Tarih bilinci, insann hem gemii yorumlamasnda, hem de gelecei kurmasnda, ona yn vermesinde rol oynamaktadr. Tarihi, kendi deerleri, amalar ve eylemleriyle kurduunun bilincine varan insan, gelecei de kendi idealleri ve beklentileri ynnde ayn bilinle belirlemek ister. Tarih bilinci, insann tarihsel srece bilinle katlma imkan anlamna gelir. Ama elbette bireyin, tekil insann tarihe istedii yn tmyle vermesi mmkn deildir. Tarih insanlarn yaptklaryla olumu olsa da, bu oluan eyde bireylerin ama, niyet ve zlemleriyle uygun dmeyen ve rtmeyen gelimeler de olduka fazla yer alr. nk nsann, kendi dnce ve emeiyle yaratt ve bir kez yaratldktan sonra tekil insandan bamszlap nesnelleen simgesel yaplar olarak, devlet tipleri, sanat anlaylar, bilim paradigmalar, felsefe tipleri ierisinde, kendisinin oluturduu bir dnya, tarih ve kltr dnyas dediimiz bir dnya iinde yaar.(zlem 1999:s.199) Ancak insan tarihselliinin farknda olmayabilir ya da unutabilir. Bu taktirde o sadece fiziksel zaman yaar, tarihsel zaman ve tarihsellii deil. Yine de o, farknda olmasa da, kendi oluturmu olduu tarihselliin koullar iinde bulunmaya devam eder.(zlem 1999:s.205) Tarihte insan, onun baar ya da baarszlklarn, ykselilerini ya da dlerini grdmz iin, tarih zerine dnmek, ayn zamanda insan zerine dnmek demektir. Bundan dolay insan dnrken, insann deerlerini ve eylemlerini anlamaya alrken, belli bir tarih felsefesine ve tarihsel bir bilince dayanmyorsak, dncelerimizde hep bir eksiklik ve temelsizlik sz konusu olacaktr. Tarihsellie dayanan insani varoluu, bu temeli gz ard ederek anlama olanan bulmak mmkn grnmemektedir.(Gnay 2000:s.115-116) Tarih bilinci, bilincin tarihselliini de ierir. Tarih bilinci insann kendisini tarihsel bir varlk olarak kavramasnn yansra, kendi aklna, aklsallna ve bilincine de tarihsel bir yaklamla ynelmesini salamtr. Tarih bilinciyle birlikte insan, kendini ve dnyay dnd ve ifade ettii kavramlarn, yntemlerin ve bizzat bilincinin de tarihselliin bir rn olduunun farkna varmtr. Bizde tarih bilinci ne durumdadr? Tarih bilinci gelimemi insanlarn ve toplumlarn, baz gl lkelerin ve eilimlerin dayatmaclna maruz kalmalar ve direnme imkan bulamamalar da sz konusudur. zellikle kreselleme(globalleme) gibi kavramlarn sorgusuz sorusuz kabullenilmeye ve genel geer klnmaya alld gnmz dnyasnda, tarih bilincinin varolusal bir nemi vardr. Bu noktada u soruyla yazm bitirmeyi yerinde buluyorum: Acaba bizim insanmz ve lkemiz tarih bilinci asndan nasl bir durumda bulunmaktadr? Gemiimizi yorumlamada ve geleceimize yn vermede, bu soruya vereceimiz yant hi kukusuz ok nemlidir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y3.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

NOTLAR VE KAYNAKA *Otto F. Bollnow, fade ve Anlama ev. Doan zlem, Hermeneutik (Yorumbilgisi) zerine Yazlar iinde, Ark yaynlar 1995. *Ortega y Gasset, Tarihsel Bunalm ve nsan, ev. Neyire Gl Ik, Metis yaynlar, 1998. *Mustafa Gnay, Akl, Aydnlanma ve Tarihsellik, Bedia Akarsu Armaan iinde, Edit. D. zlem-B. otuksken, nklap yaynlar 2000. *Karl Lwith, Vico, Tarih Felsefesi iinde, nklap yaynlar 2001. *Ulu Nutku, nsan Felsefesi almalar, Bulut yaynlar 1998. *Richard E. Palmer, Hermeneutics, Interpretation Theory in Schleiermacher, Dilthey, Heidegger and Gadamer, Nortwestern University Press, 1983. *Doan zlem, Hermeneutik (Yorumbilgisi) zerine Yazlar, Ark yaynlar 1995. *-----------------, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, nklap Yaynlar 1999. *-----------------, Tarih Fesefesi, nklap Yaynlar 2001

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y3.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

NAZIM HKMETN RLERNDE TARH BLNC VE NSAN Mustafa GNAY

Nazm Hikmet pekok iirinde yaama sevgisini ve balln dile getirir; yaamann dnda ve tesinde hibir ey beklemeden yaamak istediini syler. Ancak bu yaama sevgisi, belli bir tarih bilinciyle de bantldr. Yalnzca hayatta olmaktan kaynaklanan honutluunu deil, 20 yzyln insan ve airi olmann anlamn da yanstr dizelerine. Nazm Hikmet en gzel ve en gerek eyin yaamak olduunu bildii halde, yzn bile grmedii insanlar iin lebilmekten de sz eder. Onun iirlerinde tarih bilinci kadar nemli bir boyut da, ite bu humanist tutumudur. Diyalektik-materyalist felsefeye dayanan bir tarih bilinci ve insan/lk sevgisi onun iirlerinde nemli bir yer tutar. Yaam ve lm, birbirine baldr. Biri olmadan dierini dnmek olas deildir. Nazm Hikmet de lmekten korktuunu gizlemez, ama ona inanmaz, yaamn ar bastn belirtir:

Yani, ylesine ciddiye alacaksn ki yaamay, yetmiinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de yle ocuklara falan kalr diye deil, lmekten korktuun halde lme inanmadn iin, yaamak, yani ar bastndan. Nazm Hikmet, birok iirinde yaad an bir yorumunu ve deerlendirmesini de yapmtr. Yaamdan sz ederken, bu yaamn belli bir tarihsel dnemde ve belli koullar iinde yaandnn bilincindedir. 20. Yzyl insan olmaktan duyduu honutluu dile getirse de, yaad a tmyle onaylamaz. nk insann insanca yaamas yolunda, bu ada ok nemli admlar atlmasna karn, insanlk adna utan duyulacak olaylar da meydana gelmitir. Asrm sefil, asrm yz kzartc, asrm cesur, byk ve kahraman.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y4.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

te bu dizelerde de grld gibi, Nazm Hikmet, iinde yaad an tankln yaparken, yalnzca olgularn ve sorunlarn iirsel bir betimi dzeyinde kalmamakta, tarihsel diyalektik dnya gr asndan, bu tankln toplumsal bir dntrme eylemeyle birletirir. Onun tarih bilinci, iirlerinde getirdii sorunlar, dnyann durumunu ve insani durumlar/manzaralar, tarihsel sre iindeki yerlerini gz nnde tutarak ifade etmesinde belirginlik kazanr. Nerden Gelip Nereye Gidiyoruz iirinde de onun tarih bilinciyle insann yirminci yzylda karlat sorunlarn, korkun durumlarn betimiyle birlikte, gelecee ynelik kayg ve umutlarn da grrz. Ykan da yaratan da insan olduuna gre, bu durum, insan gelecek karsnda sorumlu klmaktadr. Nazm Hikmet bu noktada, can alc bir soru sorar: Bir cehennem kmaznda m sona erecek nmzdeki yollar? Ancak insanln kar karya bulunduu tehlikeler/kmazlar, yine insanlar tarafndan alabilir. Gelecee ilikin dncelerinde iyimserlik ve umut sz konudur Nazm Hikmetin: ocuklarn avularnda gnlerimiz sra bekler gnlerimiz tohumlardr avularnda ocuklarn ocuklarn avularnda yeerecekler. Nazm iin yirminci yzyl, afak lklaryla sona eren mthi gecedir. Ancak iinde bulunduumuz yeni yzylda bu gecenin daha da uzun srmemesi iin, onun iirlerindeki yaama sevgisine, humanist yaklama, gemiten gelecee insana ve evrene ynelirken dayand tarih bilincine ihtiyacmz olduu aktr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y4.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

PAN KUNUN PRELERNN UYGARLIK VE AHLAK BLNC Nilsun URALLI

Balangta, ok eski bir in metnine gre, Pan ku adnda bir yaratk varm. Pan ku, her gn on ayak bymeye devam etmi ve ldnde, bedeninin eitli paralar bizim yaadmz dnyaya dnm. Bir gz gne olmu, dieri ise ay. Sesi gk grlts; soluu rzgr ve bylece devam etmi Ancak insanlar, Pan kunun hangi parasndan olumu dersiniz? inlilerin inancna gre, herkes Pan kunun pirelerinden gelmekte... Gnmzde sz konusu olan uygarlk ve ahlak bilinci de, onun pirelerinin bilin dzeyinden nsann Rahat ve Mutluluu in, Bildiklerimizi Aklamak Grevdir. Francis Bacon nanyorum ki artk insan, inandn dndklerine bile inanmayan / inanmay baaramayan bir varlktr. nanyorum ki her insan, inandklar dorultusunda yaam genel ve zel anlamda cennete evirebileceini dnmekte, ama neden eviremediini anlamlandramamakta ki; aslnda bunun da, inandn dndklerine yeterince inanmadndan inanmay baaramadndan kaynaklandn bile anlayamamaktadr. nsan; tarihin hibir dneminde, inandklar / dndkleri dorultusunda yaamn bu denli deitirebileceini dnmemi olmasna ramen, yine yaamnn kontroln bu denli elinde tutamad bir baka dneme de tanklk etmemitir. Bugnk durumuna da pek tanklk denemez ya aslnda Yakalasa zaman ve zamann ierisinde bunca kaybolan ama aslnda, kaybolduunun bile farkna varamayacak denli kayp olan kendisini, belki tanklk edecek haline / halimize Seenekleri ok artk insann, ne mutlu ki ona (!). Bunca seenein ierisinde yer almak, kafasn kartrd Pan kunun Pirelerinin Hangisini semeli acaba? ok zor bir soru mu bu cevaplamak adna? Hayr. Peki, ok kolay bir soru mu? O da deil. Tm bu seenekler arasndan, ncelikle kendisini semesi gerektiini bilen insan iin zor bir seim olmayacaktr. Ama bu seeneklerden, hangisinin ierisinde yer aldn bilmeyen insan iin sonu muallk grnmekte Daha da zoru, seilen artk bireysel bir seim olmayacaktr / olmamaktadr. Yine insan, seimleri dorultusunda insanl bu denli etkileyebilecek tercihlerle kar karya kalmamt hi Birok insann hayatn idame ettirebilmesi adna ihtiya duyulabilecek her ey / birok ey, tek bir insann hayatnda mevcut artk. Zoru, bir insan ancak bir insanlk kadar yaamn srdrebilir. Karmza ayn anda kan birden fazla seenek, birden fazla insan olmay gerektirmekte ki, bu da hangisi olmay seeceini bilemeyen insan iin, ya hibirini sememek / seememek ya da hepsini birden semek gibi bir karmaay beraberinde getirmekte O zaman insan, bugn kendisini kkten deitirmek durumunda olan bir varlk mdr? Birok insan, yksek yaam kalitesine sahip (!). O halde deitirmemeli hibir eyi Bilimsel ve teknolojik gelimeler sayesinde, birok hastaln tedavisi mmkn (!). O halde deitirmemeli hibir eyi Gemi dnemlere gre, alk ve yokluk daha az hkm srmekte dnyada (!). O halde deitirmemeli hibir eyi Her ey daha adil (!). O halde deitirmemeli hibir eyi Artk ilkel deil, uygar insanlarz (!). O halde deitirmemeli hibir eyi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y20.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

nsan atomu paralarken, yreine de karm olmal ki bir ya da birka parasn, yreini paralad bu atom alt paracklar insann Deilse bunca parampara etme abas her eyi, baka nasl bir duygu / dnce ve bilin halinden kaynaklanyor olabilir ki? Bu denli birbirine endeksli ya da baml yaamak durumunda kalan / braklan insann, bu kalabala ramen yaad yabanclama nedendir o zaman? Deerlerimiz de neticesinde, bu ok kllk (ya da oktan semeli, ho birilerinin oktan setiini biz neden yeni batan semek durumunda kalyorsak) durumundan payn alm durumda elbet. Nedir insann zmlemesi gerekenler; bir, insanln varoluunu aklamakla megul insan; iki; yaam ierisindeki yerini / konumunu / deerini aklamak durumunda insan; ; iyinin ve ktnn ayrmn belirlemek durumunda insan; drt, gzelin ve irkinin ayrmn belirlemek durumunda insan; be, dorunun ve yanln ayrmn belirlemek durumunda insan; alt, yaam standardnn nasl olmas gerektiini ve hep daha iyi olmasn salamaya almakla megul insan; yedi Yok artk yemiyor insan! (Balayn ltfen) Yemiyor ve tm bunlar dnmek gerekliliini de duymuyor akas. Hangi model cep telefonunu almas gerektiini dnyor nk artk insan, internette arkadalk / dostluk (!) kurduu insanlara hangi yalanlar syleyeceini, izledii dizilerin son blmne ilikin ne tr senaryolar oluturmas gerektiini, kazandndan daha fazlasn harcadnda ay sonunu nasl getireceini dnyor artk insan, buzdolab demelerini bitirdikten sonra, arabasn hangi model bir baka arabayla deitireceini dnyor, ha bir de 20 yl sonra ne olacan ok da bilmezken 20 ylda deyecei ev kredisi taksitlerini Seeneklerinizi bakalar belirliyorsa, seim size ait olamaz. Bugn bakalarnn setikleri, ama bakn tercih hakk sizin edasyla bize sunduklar dorultusunda ve bunca artk her eyi daha fazla fark etmesine / farkndalk dzeyinin artmasna ramen insan, bu ekilde yaamaya devam edememektedir. nk fark etmek durumdadr ki insan, aslnda fark etmesine ramen farknda deilmi gibi yaadka / yaamaya devam ettike, kendisine olan saygsn kaybetmeye balamtr / balayacaktr ki; bu da, yaamaya devam edebilmemiz adna, su ve ekmekten daha elzemdir aslnda bizim iin. nk biz bunca farknda deilmiiz gibi yaamaya devam etmeye altka; zayflklarmz, korkularmz, bilgisizliimiz de daha fazla hkim olmakta tm benliimize. Aslnda bunca zayf, bunca korkak ve bunca bilgisiz olmamamza ramen Bu nedenledir ki, bildiklerini ncesinde kendisine aklamak, insann en byk grevidir. Bu grev, bir bakasnn ifa etmesi gereken ya da bir bakasndan beklenecek bir grev de deildir. Bizzat insan, kendisine kar bu grevi yerine getirme ykmllne sahiptir. Pek ok ey Hayret Vericidir, Ancak Hibiri nsann Kendisinden Daha Hayret Verici Deildir Sofokles nsann en nemli sorunu ya da en nemli sorunlarndan birisi belki de, bu dnyaya ne denli ait olduunu ve bu dnyadaki varlnn nelere bal olduunu kavrayamam / anlayamam olmasndan kaynaklanmaktadr. Peki, iin z nedir? Taoizmin temsilcisi Lao Tse, konuyla ilgili olarak yle der; Biz insanlar, evrenin ya da onun varolu kanunlarnn ve kendi ahengine uyan doann bir paras, hatta ok kk birer parasyz. Yaamak iin en doru yol, doaya ve zmze boyun emek olmaldr. Ancak bu ekilde kendimizi kendimize ve olduumuz gibi ifade edebiliriz. nk bu, insanolu tarafndan ina edilmi ve doamzn / zmzn iddetle arzulad ne varsa, kuatp engellemeye alan yapay bir durumdur. nsann kurtuluu; toplumsal karmaadan ekilip / uzaklap, kendi zn kefetmesi ve yalnzca sezgilerle / iinden gelen sesle alglanabilen ve szlerle tanmlanamayan zne ulamasyla mmkn olabilecektir. Yani insan znde, kendisine bir yaam kurabilmek adna, kendisinin ya da bir bakasnn ya da bakalarnn yaam hakkna kast etmek zorunluluunda olan bir varlk deildir. Onun varl, bir bakasnn varl zerine kurgulanm ve konumlandrlm deildir. Hindu kutsal metinleri arasnda kabul edilen Kutsanm Olann arks yle demektedir;

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y20.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

Be karde olan Pandavalar ile kuzenleri Kauravalar arasndaki savata, Pandavlardan biri olan Arjuna, sava arabasnda giderken, kar tarafta sralanm akrabalarn grr ve ldrmek ya da lmek arasnda bir seim yapmak zorunda olduunu bilerek, anszn fikir deitirir ve srcsne; Yaknmz olan bu insanlar ldrmek zorunda deiliz, nk kendi akrabalarmz ldrerek nasl mutlu olabiliriz ki? der. Kutsanm Olann arksnn byk bir ksm, Arjunay erkeklie yakmayan bir ekilde davranmak ve korkak olmakla sulayan, ama sonra da Arjunann kavgasn hakl klan nedenleri gsteren srcnn yantn ierir. nk src, Tanr Krinadr ve Arjunaya hak vermektedir. Bat uygarlnda ise, insana ilikin olarak Douda grlen bu tek kutupluluk, yerini iki, ya da ok kutuplulua brakmaktadr. imde iki ruh stnlk iin ekiiyor der bu durumu ifade etmek adna Goethede. Bu ok kutupluluk neticesinde insan; ilimi, bilimi ve teknolojiyi alet edebilmitir kendi karlarna. Yapt almalarn ya da genel anlamda bilimsel almalarn, insanlk tarafndan ne denli yersiz kullanlacan dndndendir ki Leonardo da Vinci de yle demektedir; Yiyeceksiz durabildiim kadar uzun bir sre, suyun altnda kalabilme yntemimi aklamyorum; deniz altnda gemilerin altn delip, tayfalaryla birlikte batmasna yol aarak, alaka adam ldrmeye kalkabilecek kt niyetli insanlar olabilecei iin, bunu yaynlamyorum ve duyurmuyorum. Bu bilgiye sahip olsayd eer, yapar myd peki bunu insan? Mutlaka ki Leonardo da Vinci, doru bir zmlemede bulunmutur. nsann ahlaki ynnn sorgulanmas gereklilii erevesinde, yle der Uygarln Ahlaki Bunalmlar adl kitabnda Leslie Lipson; Ahlaki yaratclk diye bir olgu var mdr? Yani ahlaki geliimimizde; sanat, edebiyat, bilim ve teknolojide olduu gibi, benzer ve kendisine zg Altn alar geirmi midir? Ahlak da kendi Michelangelolarn kartm mdr? Hamletin, Tac Mahalin, Dokuzuncu Senfoninin, zafiyet Teorisinin dengi olan bir eyleri, ahlak alannda da gstermek olas mdr? Beynin ve hayal gcnn parlak baarlarnda kendisini gsteren insan ruhu; sosyal giriim, toplumsal yaam ve birbirimizle olan ilikilerimiz alannda, nerede ve ne zaman, nasl ve niin bizden / insann kendisinden uzaklam ve szlerek gkyzne ykselmitir? nsanolunun doal olarak rekabeti ve saldrgan olduu argmanna dayanan Hobbes gibi dnrler, insan denetim altnda tutabilmek iin, ok gl snrlamalar gerektii anlayn savunmulardr. Bu anlay da neticesinde, mutlak gleri olan bir ynetim anlaynn temelinin atlmas sonucunu dourmutur. Kendi kendisini snrlayan ve aslnda snrlarn kendisini zihninde / bilincinde sktrmasndan ok sonra snrlardan nefret ettiini anlayan insan; tpk evren gibi, tek snrnn snrszl olduunun ayrmnda olmayan insan; ahlaki bir ilerleme olasl varken, bu olasl yine kendi kurduu ahlak sistemleri ile yok etmeye alan insan ve Schopenhauern alegorik Bir Grup Oklu Kirpi hikyesinde kirpi olan insan; Bir grup oklu kirpi, ok souk bir k akamnda, donarak lmemek iin, birbirlerinin ssndan yararlanmak amacyla, iyice kaynaarak toplarlar. Fakat ok gemeden birinin dikeni, dierine batmaya balaynca, ayrlmaya zorlanrlar. Ve imdi, ne zaman snma ihtiyac onlar bir araya getirse, ikinci ktlk yine ortaya kar. te bu yzden, bir dertten dierine gidip gelirler, ta ki dayanabildikleri bir uzaklk buluncaya kadar. Trmzn, sivri oklarn karan yaratklar olarak tanmlanmas, Freudun iki dnya sava arasnda yazd, Uygarlklar ve Honutsuzluklar adl eserinde ana fikri oluturmutur. Wagnervari bir ana motif gibi, nakarat pe pee tekrarlanr durur Freudun szleri; bu saldrgan zulm, bu saldrganla eilim, insann insana dmanl, saldrganlk igds ve zetle; Bunlarn arkasnda yatan gerek kiinin iddetle yadsd insann nazik, sevgi arayan, dosta yaratklar olmaddr. nk insanlar arasndaki btn sevgi ve dostluk ilikilerinin temelinde saldrganlk vardr Teneke ta giyen ba, amurdan ayaklar destekler. nsan, bunca eye hayret ederken, en fazla hayret edilmesi gereken eye, kendisine hayret etmedike, teneke ta giyen balar destekleyen amurdan ayaklar olmaktan kurtulamayacaktr. Bu nedenledir ki insann ikinci grevi; kendisini, tenekeden ta giyen balar destekleyen amurdan ayaklar olmaktan kurtarmak olmaldr demek, yle dnyorum ki yanl olmayacaktr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y20.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

Doa, nsan Yeteneklerinin Mkemmellemesine Hibir Snr Koymamtr. nsann Mkemmelleebilirlii Gerekten Snrszdr Condorcet Tarih gibi, insann izledii yol da yer yer ve zaman zaman paradokslarla doludur. Bu erevede denilebilir ki; evet ahlak da, tpk sanat gibi, tpk edebiyat gibi ve tpk bilim ve teknoloji gibi, ilerleme olasl ieren bir alandr ve tpk sanat gibi, tpk edebiyat gibi ve tpk bilim ve teknoloji gibi, ne yazk ki gerileme olasl da iermektedir. Neticesinde gz ard edilmemesi gereken, ahlakta da dier alanlarda olduu gibi, ilerleme ya da gerilemenin lt olan birtakm gstergeler mevcuttur ve insan iin, bir Ahlak Devrimi sz konusu edilebilir. Tpk bir Rainboro Albaynn, 17. yzylda, ngilterede yaayan insanlar iin sylediklerini, tm insanlk adna genellemenin mmkn olmas gibi; Dorusu dnyadaki en yoksul kiinin, zengin bir insan gibi yaanacak bir yaam olduunu dnyorum. Benmerkezcilikten kp, toplumdaki herkesin refah ve onuru iin kayg duymak; zgrln, sadece belirli zgrlklerin eit datlmasndan ibaret olmadn anlamak ve buna boyun ememek; yaamn kontroln gizli ellere ya da Pazar glerine brakmamak; ruhsal blnmelerini, kendi mkemmelliinin snrszlnda amaya almak; sahip olduklarnn yannda, sahip olmadklarnn / olamadklarnn da anlamn kavramak nk Myersinde syledii gibi; Hibir an ya da halkn ahlak, sonradan grmelere kar duramamtr. Geri bilinmektedir ki, hibir hak yoktur ki, onunla ilgili bir de grev olmasn. Bu iki kavram, bir madalyonun n ve arka yz gibidir. Kimi dnemde devler n yz olarak kabul edilmi, kimi dnemde de haklar ya da zgrlkler. Mesela Aydnlanma a ncesinde, ncelikle zerinde durulmas gerekenlerin devler olduu dncesi hkim olmu; Aydnlanma a ve zellikle Fransz Devrimi ile birlikte de, haklar ya da zgrlkler gndeme gelmitir. Peki, Ahlaki Devrim, bunlardan hangisi ile gerekleebilir. Yzyllar boyunca, neyin iyi neyin kt olduunu hep sermaye sahiplerinin belirledii bir dzen ierisinde, ncelikle yaplmas gereken, salt birine prim veren sylemlerden uzak durmak ve Edmund Burkenin de syledii gibi u durumu fark etmek olmaldr; valyelik a bitti. Bu a; safsataclarn, ekonomistlerin ve hesaplarn a. Benzer bir ruh durumuyla Wordsworth da yle der; Dnya ok fazla bizimle; er ya da ge, Kazanp harcayarak, tketiriz glerimizi. Dnerek artk yaammzn yalnzca sslenmek olduunu Gsteri iin; baya zanaat ustann, ann Ya da uan! Bir dere gibi akmalyz parldayarak Gn nda, yoksa ktyz: Aramzdan en iyisi, en zengini. Sonu olarak, yine Leslie Lipsonun kitabnda televizyon ile ilgili olarak yer verdii anlatmlara, yaam bak as ile bakmak yerinde olacaktr; nsanolunun gelitirdii iletiim aralar arasnda, en gl etkiye sahip olann televizyon olduu konusunda, herhalde herkes ayn fikirdedir. Televizyon, grsel olduu iin etkisi annda ve gldr. Normalde bir televizyon program, birbiri ardna gzn nnden geen grntlerden oluur. Bu da, eletirel bir yaklamla seyretmek iin olduka hzldr. Eer bilgece kullanlp dikkatle denetlenseydi, televizyon eitim iin deerli bir yardmc olabilirdi. Fakat ne yazk ki televizyon, okumann yerini almtr. Gnmz kltrnde ok fazla sayda ocuk ve gen, okuyucu deil, izleyicidir ve bu dev bir fark yaratmaktadr zleyiciler edilgendir; ekran tarafndan gerekten hipnotize edilmilerdir. Bu da onlarn eletiri yeteneklerini ldrmektedir. Oysa okuyucular etkendir. Okuyucu denetimi kaybetmez, hzn kendisi saptar ve baslm sayfada yazlanlar zerinde, eletirel bir tutumla dnebilir. Yaam da bu erevede dnrsek; sadece izleyici durumunda olduumuz ya da seyirci kaldmz bir yaam srdrmek yerine; okuyabildiimiz, satr aralar zerinde dnebildiimiz ve zerinde yorum yaptmz bir yaam ve insann kendi yaamna seyirci kalmamas. nsann, kendisine ve insanla kar en nemli grevi de bu olsa gerek. Bunu baarabilen insan, mutlaka ki kendi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y20.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

Ahlaki Devrimini de gerekletirebilmi, gerek Uygarlk Bilincini yakalayabilmi ve kendi Aydnlanma an yaayan insan olabilecektir. nk; Eer ahlaki bir ilerleme varsa, bu insanolunda yeni igdlerin ya da drtlerin geliiminde veya eski ve kt igdlerin kaybolmasnda deil, daha ziyade toplumun ilerleyii ile birlikte, tm ayrntlaryla dnlm, daha tutarl ve etraflca uygulanan ahlak ilkelerinin ussallatrlmasnda bulunacaktr. Hobhouse Herkesin, kendi yaamnn parltsnda akmas ve kendi Aydnlanma an yakalayabilmesi dileimle. nsanlk iin, artk benimle birlikte umut eden dostlara ve zellikle kendi yaamlarnn parltsnda akmay baarabilen dostlarm Alexe ve Gizeme sevgiyle

Nilsun URALLI Haziran 2010 / Ankara

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y20.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

MARKSST METAFZK BALAMINDA ZHN VE BEDEN ZERNE BR DENEME Abdullah EVK

Materyalizmin metafiziine gre gerek dnya dmzdaki maddi dnya, zihin de maddi bir organ olan beyinin rndr. Marksist kuram asndan epistemolojinin dnda bilin ve madde arasnda Kartezyen dualizmin belirttii trden ztln herhangi bir deeri yoktur. Sadece madde vardr. Vladimir Lenin, maddenin nesnel gereklie hizmet eden bir felsefi kategori olduunu sylemitir. Yine Lenin, kendi epistemolojisinde madde ve nesnel gereklii eitleyen bilince kardr. Ona gre Kartezyen-dualist anlamda bilin ve madde ikilii yoktur. Madde, yani atomlar, molekller, canl hcreler, aalar, insanlar ve nihayet toplum karmak varlklar biimlendirmeye ynelik olarak srekli evrim halindedir. Diyalektik evrim dairesel deil dorusaldr. Dnce kendi kendine var olamaz. D dnya ile etkileimli olarak beyin tarafndan retilmi dnlm madde olmaldr. Dnce bilincin zel karakteristik bir gstergesidir(Dubrovsky, 1988). Marksist tekilie (monizme) gre maddi dnya tek gerekliktir ve trdetir (homogenous). kicilik/dualizm ve oulluk/pluralizm yanl anlay ve yaklamlardr. Zihin ya da bilin epifenomenden (bir glgeden) maddenin bir kopyas, bir yansma, bir fotoraftan baka bir ey deildir. Kanmca, evrendeki anti-madde rnei var olan, ilevsel ama grlemeyen bir olgudur bilin. Bedensiz olamayan bilin maddi beynin rndr. Bilin beynin d dnya ile karlkl etkileimi olarak ortaya kar. Zihinsel olaylar hibir zaman fiziki olaylara neden olmadklar gibi baka zihinsel olaylara da yol amazlar. zgrlk-Hegelde olduu gibidoann yasalar dahilinde zorunluluklarn anlalmasdr. Madde bilinci dorudan etkilemez ama toplum araclyla iler. Toplum ve insanlar aras ilikiler bilincimizi belirler. nsann dnceleri, istekleri, dilekleri hep son zmlemede toplumsal gereksinimlerince belirlenir. Nesne, zneden bamszdr. Bilgi maddenin zihindeki kopyas, yansmasdr. Marksist epistemoloji emprist zellikli bir realizmdir. Bilgi Marksizme gre bilim araclyla elde edilen bilgidir. Bu nedenle, beynin zihinle zdelii bakmndan sinirbilimin (neuroscience) bulgular idealist zihin felsefesi kuramlarnn speklasyonlarndan nde gelmektedir. Zihin-beyin zdelii, maddi bir zdelik olarak bilimin konusudur. Beyin madde olmasayd zerinde bilimsel incelemeler yaplamazd. Materyalist metafizie gre sadece madde ve fiziksel zellikler var olabilir. Maddi olmayan zihin ve zihinsel zellikler var olamaz. Bu bakmdan bihevyorizm de materyalist bir grtr rnein. Bihevyorizme gre zihin ve zihni karakteristikler zerine tm konumalarmz davranlarmzla ilgilidir. Zihin/ bilin deneyimi yoktur sadece insan davranlar vardr (Mc Lnerney, 1992, s. 98). nl davran filozof Gilbert Ryle (1900-1976), The Concept of Mind (Zihin Kavram) adl kitabnda makine beden, hayalet zihin diyerek bedenimizi makine iinde hayalet olarak adlandrmtr. Davranlar, zihinsel faaliyetlerimizi davranlarmzn betimlemesi, davran eilimlerimizi anlatmann ksa yolu olduu bu nedenle ayr bir zihin etkinlii dndmz grndedirler. Davranlk btn zihin hallerini davranlara indirgerken qualiay darda brakr (Warburton, 2000, s. 149). nsan bilinci temelde gerekliin diyalektik yaps ile balantldr. Dnce, geliiminde, yetkinliin en yksek derecesine erimi, kendisi de doann bir rn olan insann beyninin rndr. Beyin de dncenin organdr. Dnce gereklii yaratmaz, tam tersine dnsel olan insan beynine aktarlm maddeden (dnlm somuttan, yani dnlm gereklikten) baka bir ey deildir. Evreni ve yasalarn bilme olanan yadsyan idealizme kart olarak maddeci diyalektik, evrenin ve yasalarnn tmyle bilenebileceini varsayar. Deneyle dorulanm bilgilerimiz nesnel bir doruluu gsterir. Evreni, olaylarn birbirine bal olduu, birbirlerini karlkl koutlandrdklar birlikli bir btn olarak ele alan diyalektik maddeci kuramda, evrende bilinemez bir ey yoktur. Sadece imdilik bilinmeyen eyler vardr. Bu bilinmeyenler de

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y6.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

geliim dorultusunda bilim ve teknik araclyla bulunacak ve bilinir duruma gelecektir (Akarsu, 1975). Beden ve kafa birbirine baml olmakla birlikte kafa bedenden ayr ve farkldr. Kafa bedeni hareket ettirir. D dnyann etkilerini kabul eder ve ona tepki gstermek iin bedenin organlarn kullanr. Kafann varl bedene baml deildir. Kafa baz faaliyetlerinde bedeni kullanr bazlarnda da kullanmaz. rnein: Kafa bedeni duyumsal eylemlerde kullanr. Ancak, daha saf aklsal ve ruhsal eylemlerinde kullanmaz. Kafa ile bedenin ruhsal varlk ve maddi varlk olarak ikiye ayrld genel olarak kabul gren popler, dinsel olan da ieren bir grtr. Yukarda da belirttiim gibi maddi varlk beden, somuttur, arl vardr ve bolukta hareket eder. Ruhsal varlk ya da kafa dnr, hisseder ve bilir. Duyumsama ve dnme etkinlikleri her ne kadar bedenle balantl olsa da, aslnda bedenden farkl olan, maddi olandan ayr zihne dein etkinliklerdir. dealist dnce sistemleri, dnceler, hisler ve benzeri eylerin hibir maddi srecin rn olmadklarn ileriye srerler. Dnyor, hissediyor ve bilinli davranyorsak bu davranlarmz-Kartezyen dualizmin grnde olduu gibi- maddi varlmzn koullaryla deil zihnimizin bamsz ileyiiyle aklanabilir. Kafa bedeni hareket ettirse bile, bilinli davran, bedenin maddi olmayan bir ilke ya da bir ruhsal varlk, yani kafa tarafndan hareket ettirildii olgusundan kaynaklanmaktadr. Oysa, btn zihinsel ilevler onlarla ilgili bedensel organlara baldrlar ve onlar olmakszn bir ey yapamazlar.Bu tr faaliyetler kafann kendine zg rnleri, kafa da maddenin en yksek rndr. Btn insanlarn bilinli etkinliklerinin temelinde maddi nedenler vardr. Kafa hayatn evrimsel srecinin bir rndr. Hayvanlarda grld gibi, sinir sistemi belli bir gelime dzeyine ulam canl bedenler bilinlilik biimleri gelitirmektedir. Evrim sreci boyunca bu bilinlilik, sonunda dnce aamasna, insan beyninin faaliyetine ulamtr. En basitinden en yksek dzeye kadar zihinsel ilevler bedenin, yani maddenin ilevleridirler. Kafa ok yksek rgtlenme dzeyindeki maddenin bir rndr. Bedensiz bir kafa dnlemez. Kafa bedenden soyut olarak var olamaz. Bu nedenle kafann ya da ruhun bedenden ayr, onu yaatabilir olduu, sonra ekip gidebilecei anlay olanakl deildir. Kafa, bilinlilik, dnce, irade, hissetme, duyum birer gerektir. Kafa, bedenden ayr bir ey ya da bir varlk deildir. Birine ne dnyorsun? sorusu sorulduunda bu ne yapyorsun sorusunun bir trdr ve hibir biimde bedenden ayr olarak bir kafann varln dndrmez. nsann dnmesi, hissetmesi, arzu etmesi, bir maddi varln, rgtl bir bedenin uygun bedensel organlara baml faaliyetleri ve ilevleridir. Bedeni ve onun organlarla uyumlu faaliyetlerini ortadan kaldrdmzda bu faaliyetler de ksmen ya da tamamen aksar. Maddeden ayr olarak kafann rnleri olduu sylenen btn zihinsel faaliyetler ve ilevler, yaayan maddi bir organizmann ilevleri ya da faaliyetleridir. Kafa maddi organizasyonun bir rndr. Kafann ortaya kmas, hayvanlardaki merkezi sinir sisteminin geliimiyle ilgilidir. Canl bedenler sinir sistemini, sinir sistemi de beyni gelitirince duyum zerine merkezileen kafann temel ilevleri ortaya kmtr. Beynin gelimesiyle-cerebral cortex-daha yksek kafa ilevleri, dnce ilevleri ortaya kmtr. Beyin dnmenin organdr. Dnme beyin tarafndan ortaya konulan bir ilevdir. Vladimir Lenin, zihinsel srelerin bir analiz ve aklamasna ulaabilmek, onlarn doalarn ve kkenlerini anlayabilmek iin zihinsel fenomenin, sinirsel srelerin maddi tabakalarnn dorudan incelenmesinin gerekli olduunu savlamtr (Lenin, 1996, Blm1.). Rus fizyolugu van Pavlovdan nce, sinir sistemine, organizmann deiik ksmlarnn hareketi dzenleme ilevini yerine getiren bir sistem olarak baklyordu. Sir Charles Sherrington, bunamerkezi sinir sisteminin btnsel hareketi adn veriyordu. Pavlov ise, sinir sistemini, organizmann tek tek paralar arasnda deil, organizma ile evresi arasnda iliki kuran bir sistem olarak gryordu. Merkezi sinir sisteminin ilk grevi, organizmann deiik paralarnn ilevlerini dzenlemek deil, organizmann ilevini, evresine baml olarak bir btn halinde dzenlemektir. Duyum organlarn etkileyen bir uyarcnn (stimulus) kas tepkisi dourduu en basit refleks biimi, hayvan ile evresi arasnda bir iliki ya da bant meydana getirir. Belli uyarlarn belli tepkiler dourmas hayvann evresiyle olan aktif ilikisini tanmlar. Pavlov, hayvann evresiyle olan aktif ilikisinin, artsz refleks dedii, hayvanla d dnya arasndaki belirli, saptanm ve basit bantlardan baladn ve artl refleks dedii, geici, deiken bantlarn kurulmasyla gelitiini gstermitir. Pavlov, reflekslerin geliimini izlemek amacyla bir kpek ve zille ok bilinen artl refleks deneyimini gerekletirmitir. artsz refleksler, trlerin evrimi srasnda gerekleen, hayvann soya ekiminin bir paras olduu halde (rnein: gz krpmak), artl refleksler hayvanla evresi arasnda, hayvann yaam sresince kazanlm, geici, son derece deiken bantdr ve byle olduklar iin de deitirilebilir ve yok edilebilirler. artlar deiirse bu tr bantlar da deiir. Mesela maymunlar nerelerden besleneceklerini bilirler. artsz refleks beynin duyum ve motor merkezleri arasnda var olan sabit ve srekli bantya dayanr. artrl refleksler de hayvann yaam sresince duyum ve beynin motor merkezleri arasnda meydana getirilen geici, deiken ve artl balantlarn zerine kurulmutur. Hayvann beynindeki duyum ve motor merkezleri arasndaki bu tr bantlar; hayvanla d dnya arasndaki bantlar meydana getirir. nk hayvann beynindeki bantlarn ilevi, hayvan, d olaylarla yeni evresiyle bantlamaktr. Pavlov, beyni, hayvann d dnyayla en karmak ilikilerinin organ olarak tanmlamtr (Cornforth, 1975).

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y6.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

Nesneler hayvan iin bir anlam kazanmaya baladktan sonra zihinsel faaliyet balamaktadr. Zihinsel faaliyet, artl reflekslerin sonucu olarak hayvann bir ey ile bir baka ey arasnda balat kurmay renmesiyle gerekleir. Hayvan nesnelerin aktif biimde farkna varr. Nesnelerin farknda olmak aktif bir durumdur ve hem nesneleri etkilemek hem de onlardan etkilenmektir. znel ve nesnel olan arasndaki farkllk, hayvan nesnelerin farknda olmaya balar balamaz ortaya kar. artl reflekslerin olumasyla ortaya kan nesnelerin aktif biimde farknda olunmas, hayvann gerekte onu dorudan doruya etkilemeyen teki eylerle birlikte alglad uyarlar birbirine balyabilmeyi renmesi anlamna gelir. Bylece hayvan, ihtimaller oluturabilir, deneme yanlma yoluyla renebilir. Nesnel znelden nceliklidir. Nesnelerin var olmalar, onlarn farkedilmelerinin bir kouludur. Yoksa, nesnelerin farknda olmak, onlarn var olmalar iin ncelikli bir koul deildir. Nesneler onlarn farkna varlmalarndan ok nce de vardrlar. Bilinlilik, sinir sisteminin faaliyetinden d dnya ile karmak ve deiken ilikiler kurma faaliyetinden doar. Bilinlilik, beynin yaam sreci tarafndan etkilenmi olan hayvann d dnya ile ilikisinin zel bir niteliidir. Bu iliki, beynin deiik merkezlerinin uyarlar yoluyla ve beyinde meydana gelen balantlarla hayvann evresinin farknda olduu bir iliki haline gelir. artl reflekslerin oluturulmas yoluyla hayvann ald uyarlar, kendisi iin iaretler grevini yerine getirmeye balar. Kendisi de bu iaretleri renip davranlarn onlara uygun olarak dzenlerse, hayvann sinir hcrelerinde yeni bir nitelik, yani bilinlilik ortaya kar. Bilinlilik, beynin maddi yaam srecine paralel olarak yan yana ortaya km mistik/gizemli bir ey deildir. Hayat srecini ayran yeni bir niteliktir. Beyin sreci, hayvann d dnya ile olan en karmak ilikilerinin organ denen beyin ilevinin bir sonucu olarak bilin sreci haline gelir. Beyin sreci ya da beyin srecinin bir blm duyu organlarnn uyarlarnn duyumlar biimini ald bir bilin sreci haline gelmitir. Pavlova gre gelien hayvan dnyas insan aamasna ulat zaman gelimi zihin faaliyeti mekanizmasna son derece nemli bir ekleme yaplm olur. Bu ekleme konumann gelimesini ierir. Konuma, duyumlar yoluyla farkna varamadklarmza ilikin olarak bir soyutlama ve genelleme eylemi ortaya koyar. Dolaysyla da planlarn, fikirlerin ve tm gelimi dnce faaliyetinin iletiimini mmkn klar. Doal olarak, insanlarn br hayvanlarla ortak sahip olduklar duyum olmakszn konuma ve dnme olamaz. nk bunlar insann duyum faaliyetinden geliir. Ayn zamanda insan duyumunun gelimesi de konuma ile deitirilmitir. Bizim duyumsal farknda olmamz, fikirler tarafndan koullandrlr ve ynetilir. Bunun iin sadece cevap verdiimiz grme, ses, dokunma vb. duyumlarna sahip deiliz. Bu duyumlar, mahiyetleri hakknda fikrimiz olan ve adlarn bildiimiz nesnelerin alglamalar haline dnmtr. Sadece duyumlarmz deil, tm dncelerimiz ve fikirlerimiz, insann btn gelimi aklsal, ruhsal faaliyetleri de insan organizmasnn maddesel srelerinden kaynaklanr. Kendilerinin birer fonksiyonu olduu bedensel organlara baml olurlar. Beynin gelimi sinirsel faaliyetiyle ynlendirilen insan organizmasnn doa ve toplumsal evreleriyle olan ilikilerinden doarlar. Zihinsel ilevler, son derece gelimi maddenin, yani beynin ilevleridir. Zihinsel sreler, beynin sreleri, maddi, bedensel bir organn sreleridir. dealizm, bilinliliin salt kafaya ait olduunu dnmekte, bilinliliin bir aklamasn yapabilmek iin de, yukarda da belirttiim iebak (introspection) yntemine dayanmaktadr. Bu yntem, insann kendi bilinliliine bakma yntemi ve orada ne bulduunu analiz etmeye almas demektir. dealist felsefe, bilinliliin ieriini meydana getiren alglar ve dncelerin bizim bilinliliimizin dndaki nesnelerin maddesel varlklarndan farkl olarak, zihinsel varlklar olan zel cinsten nesneler olduklar sonucuna varmaktadr. Bu tr idealist felsefecilere gre bilin hayatmzda farknda olduumuz eyler asla maddi eyler deildir. Biz sadece eylerin fikirlerini biliriz. Kendi iindeki eyleri (things in themselves) bilemeyiz. Johne Locke,nsan Anlay zerine Deneme (Essay On Human Understanding) adl yaptnda: Btn dncelerinde ve usavurumlarnda, kafann kendi bana dnen ya da dnebilen kendi fikirlerinden baka hibir eyi yoktur. dncesindedir. dealistler, kendi iindeki eylerin niteliklerini sadece Tanrnn bilebilecei grndedir. nk, onlar, bizim duyum ve fikirlerimizi, bilinliliimizin iinde, onu d dnyadan ayran bir duvar olarak kabul ediyorlar. Bazlar bir adm daha ileriye gidiyorlar. Dsal maddesel eylerin var olduklarna inanmaya hibir neden olmad sonucuna varyorlar. Kafalarmzdan, ve duyumlarmzdan, kafalarmzdaki fikirlerden baka bir eyin var olmadn sylyorlar. George Berkeley, nsan Bilgisinin lkeleri (Principles of Human Knowledge) adl yaptnda: Eer dsal bedenler olsayd onlar bilmemiz mmkn olmazd. Eer olmasalard, var olduklarn dnmek iin yine herhangi bir neden olmazd. biiminde yazar. Marx ve Engelsin Alman deolojisi adl yaptlarnda ok ak biimde ifade ettikleri gibi bilinlilik, daima bilinli var olutur. Bilinliliin sreleri, kendimizi d dnyayla ilikili kldmz srelerdir (Marx-Engels, 1989). Duyumlarmz ve dncelerimiz dsal nesneleri kavramamza engel olmaktan tede, onlar anlamamzn aralardrlar. Vladimir Lenin: idealist felsefenin sofizmi, duyumu bilinlilik ve d dnya arasndaki bir ba olarak grmeyip, bir duvar, bilinlilii d dnyadan ayran bir perde olarak kabul etmesi olgusunda ortaya kar demektedir (Lenin, 1976, 1. Blm). Dndmz, hissettiimiz, algladmz zaman iki ayr sre- beynin ve bilinliliin maddi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y6.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

sreci faaaliyetlerimizi gizemli olmaktan kurtaracaktr. Kafatasmzn iindeki beyin, tm ileyiinde, bilince, bilinlilie neden olmaktadr. Bilin ve beyin zdetir. Felsefede antik alardan beri zihnin nelii konusunda speklasyonlar, yorumlar karmaas yaanmasna karn, bilincin bilimsel balamda maddi bir olgu olduu gereklii giderek pekimektedir. Zihin etkinliklerimizin maddenin yansmas ama onun tpatp ayn olamayan olgular olarak grlmesi gerektii dncesindeyim. Daha da nemlisi, sinirbilimciler, beyin cerrahlar, nrologlar, beynin organik yaps zerindeki aratrmalarna, zihin felsefesinin sorularna, yorumlarna aldrmakszn devam ediyorlar. Bana gre krmz rengin krmzl, renklerin neden yle deil de byle grld, ksaca, qualia emsiyesi altndaki zihinsel etkinliklerimiz, en sonunda fizyolojik, niceliksel, organik-kimyasal nrolojik sreler olarak bulunacaktr. Beyin ile zihin faaliyetlerinin tbbi ynden de bir ve ayn eyin tezahr olduu genel kabul grmektedir. Searlen belirttii gibi, beyinde grnmez tmcelerden oluan dnce dili, bilisel anlamda bilgisayar program, ilevselcilik erevesinde nedensel ilikiler ve eleyici materyalizme gre hibir eyin olmamas halihazrda srp giden tartmalardr (Searle, 2004). Cognitive bilim ve tptaki gelimelerin bir gn zihin felsefesinin idealist yaklamlarn btnyle geersiz klacan dnyorum. Zira, idealist dnceler erevesinde bilim deil din dncesi ve pratii gelitirilebilir ancak. Velmans, bedenimizin ve deneyimlerimizin evrenin btnleik birer paras olduunu, hibirimizin bundan kuku duyamayacamz yazyor (Velmans, 2006, s. 280). Ona gre, biz evrenin kendisini gzlemlemesi srecine katlan zneleriz. Catalano da tm bedenin bilinlilii erevesinde buna benzer dnceler retiyor. Evren bizimle birlikte deneyimin hem znesi hem de nesnesi olmaktadr. Bilin ve madde beyinin yapsnda i iedir. Maddenin evrimi bilinci biimlendirmi; bilin bylelikle maddi evrenin dnlm somut biiminde yeniden retimi balamnda en yksek rn olarak insan ortaya kartmtr. nsan evrende bilinlilik reten en gelimi ve rgtl organik maddedir. Bilin etkinliklerimiz bir sre daha karanlklar giyinmi olarak kalacak olsa bile, bilim, felsefenin doyumsuz sorularna karn, kendi yolunda ilerleyerek zihinsel olann maddi srelerden baka bir ey olmadn kantlayacaktr.

KAYNAKA Akarsu, Bedia (1975) TDK Felsefe Terimleri Szl, Ankara, A. . Basmevi. Cornforth, Maurice (1975) Bilgi Teorisi, stanbul, Maya. Dubrovsky, David (1988) The Problem of the Ideal: The Nature of Mind and Its Relationship and Social Medium, Trans: Vladimir Stankevich, Progress Publishers. Lenin, Vladimir I (1996) Halkn Dostlar Kimlerdir?, stanbul, Sol Yaynlar. Lenin, Vladimir . (1976) Materialism and Emprio-critisism: Critical Comments on a Reactionary Philosophy, University Press of Pacific. Marx, Karl-Engels, Friedrich (1989) The German Ideology, London, Lawrence and Wishart. Mc Lnerney, K. Peter (1992) Introduction To Philosophy, s. 81-90, New York, Harper Collins Publications. Searle, John R. (2006) Zihin, Dil, Toplum, stabul, Littera Yaynclk. Searle, John R. (2004) Zihnin Yeniden Kefi (Zihin Felsefesi), stanbul, Littera Yaynclk. Warburton, Nigel (2000), Felsefeye Giri, stanbul, Paradigma.Velmans, Max (2006) Understanding Consciousness, East Sussex, Routledge.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y6.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 5

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BLN/SZ/LK Nejdet EVREN

Bilin, insan denilen iki ayakl memeli canlnn imgelerin peinden koarken kendisi iin bitii ekilsiz dondur. ini doldurmak iin rpnp duran da yine kendisi olmutur. Tam kartnda duran bilin/siz dedii canl trlerinin yaam iin verdikleri mcadeleyi doallklarn kmseyerek izlemesi bundan olsa gerek. Doa tm canllara eit koullarda acmal/acmasz davranmtr; doann eitliini bozan insandr. Eitlii bozduu oranda kltr adn verdii yabanclama bilincine kaznm, izgiler oluturmu ve nceleri snd maara duvarlarn beyninin en cra dokularna ileyerek dnselini prangalamtr. Bilin, insan trn dier trlerden ayran dnsel bir olgudur. O, doann zor koullarna uyum salamay deil doay kendisine uyarlamay hedefleyen bir birikimdir. Ta yontarak kesici alet yaptnda bunun srrn sonraki kuaa aktarrken kskan davranm ve gzlem/deneylerinin sonucunu bakalarndan gizlemitir. Derken bakrn eridiini, kalay ile kartnda daha yetkin olan tun alamn kefettiinde atein gizemiyle yaratt imgeleri bir snak ve tanrsal bir gce dntrmtr. Bilin, insan trnn tm yaratlarn ve iindeki kendisini yeniden yorumlayarak yaamna bir anlam yklemesinin, bir dayanak aramasnn bilge-sevgisi dedii felsefesinin yorulduu ortak amurdur. Bu amur bilinen hibir amura, topra hibir topraa benzemez; nk bu, doada saf olarak bulunmayan bir amur eklidir ki, insan yaratsdr. nsan, doa karsnda kazanm olduu bu baardan dolay yknmekte hakl ve gururludur. Bu kazanm hoyrata kullanmak eilimini tarken her eyi kendi etrafnda dndrme eilimi tar. Tm canl trlerinin hiyerarik sralamasnda en ste kendisini koyar. Canllar insanlar, hayvanlar ve bitkiler diye kategorize eder. kiyzelli milyon yl ncesine geri dndmzde bilin denilen olgu yoktu. Doal trler var olma savamlarn kendince vermekteydiler. nsan tr de dierlerinden pek farkl deildi. Saysal olarak insan ok az ve snrlyd. Trn srdrlmesi iin gerekli dourganlk oran, byme zaman ynlerinden dier trlerden daha az yaama ansna sahip grnmekteydi. Ormanda, besin zincirinin bol olduu dnemlerde bir sknts olmayan bu tr, llemeye balaynca/kuraklk dnemi ile birlikte orman dna srklendi. rl-plakt. Yldrmn yakt aacn gizemli ateini maarasna tad, sonra onu denetimi altna ald. Srekli avlanarak gn-birlik yaamak yerine avlad hayvanlar bir it ile evreledi ve istediinde avlayaca bir denetimli yap oluturdu. Baz trlerin evcilletiklerini grd. Topran yapsn deitirdi, taneli bitkileri iledi, oaltt, bir k mevsimini geirebilecei birikimi yaratt. anak, mlek ile atein,topran renkli dansn ve ekil deitirmesini gzlemledi, madenlerin ekillendirilmesi ile yeni aletler gelitirdi; tm bunlar aktaraca ortak bir dil yaratmak zorundayd ve bunu nce ivi ile tabletlere iledi; imgeler nce temsil ettikleri nesnelerin eklinde iken giderek soyut biimlere dntler; dil doumunu mutulamaktayd. nsan dil ile dodu. Bilin insan trnn ortak dilidir. Bilgi, en kutsal hazine olarak kuaklar-aras aktarlrken tarihsel bir doku rlmekteydi; tarihsel bellek. Tarihsel bellek, tm insan trnn dnya gezegenindeki tm kazanmlarnn, birikimsel ve imgesel bilgilerinin kuaklar-arasnda aktarm ile varln srdrmesidir. Kendi olgusunun farkna varmak ancak bilinsel bir srecin yaanmas ile olanakldr. Bu bilin, kadnn yerine kara-sabana koulan kzn neolitik dnemden klmas ile kurulan rahipdevletlerinden gnmze kadar sofralardaki yerini deitirmeye yetmemitir. Bilin bu ynyle bir kleliktir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y1.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 5

Bilin, yklmas gereken bir kleliktir. Neden mi? Kabullenmek sadece bilinli saylan insan trnde vardr; dier trlerde kabullenmek yoktur ve daha zgr davranlar yaratrlar. Bilin bilgisel bir birikim olduu kadar farknda olmay ve deitirmeyi gerektirirken, kendi kleliinin farknda olmayarak insan trnn ykmas gereken bir duvar/ayak-ba olduunu da alglamak durumundadr. Varln farkna varmak iin bilinli/bilgi donanml olmak gerekli deildir. Tm canllar varl fark edip etki/tepkilerini gelitirirler. Kimileri bunu refleks olarak kimileri de i-gdsel yapar. Ancak, olgular hi de yle deildir. Olgular yaratan ve var eden/alglayan/fark eden bilintir. Bilin bu yn ile kolektif bir emein rn olarak tarihsel/sosyolojik/kltrel bir aktarmdr ki, insan trne gkten zembille bahedilmi bir alglama deildir. Kolektif bilinci, insanlama srecindeki kltrel evrimini srdren ve on-binlerce yl abalayarak yaratan insann kendisidir. Her bir bireydeki doru alglama/deerlendirme/sonu karma ve karar vermeyi salayan bireysel bilgi donanm/bilin bu kolektif bilincin bir sonucu ve ona dnerek bu bilince kiisel abalar ile bir eklemlenme ile ortaya kar. Bilin, insann kendisi iin yaratt bir donanm olmakla karsnda duran bilin/siz/lik de dier trler iin olmasa gerek. Bilin/siz/lik tamamen insan tr iin kullanlan bir olgudur. Bilinci ve bilinsizlii yaratan yine sosyal/tarihsel/ekonomik/kltrel/politik evredir; tarihsel bellek bu toprakta/evrede yaam alan bulur; topran/evrenin tm koullar onu etkiler; ancak o da bo durmaz, dner o da onlar etkiler. Tm bireyler tarihsel bellek ile dnyaya gelir ve o yetimekte olan bir iek gibidir; onu besleyip bytecek ortam ise ierisinde yaad toplumsal dokudur. Onun kendisini gerekletirmesi iin toplumsal dokunun ona yer amak dnda baka bir ilevi olamaz. Ne ki, durum byle deil ne yazk ki! Toplumsal doku tutucudur. Bu durum tersine evrilmesi gereken bir ata-sznden anlalabilir; "aa ya iken eilir". Bu sz karsnda biraz durmak gerekir. Tersine eviriliinde u sonu ortaya kar: "aa ya iken eilmez, dzeltilir." lkinde zgrlkten yoksunluk, ikincisinde ycelme vardr. Dorusu eitim/retimin aaca bak as, toplumun bileik-kaplar prensibinden basz olmamakla birlikte, baszlamasna engel bir durum da yoktur. Her eyi insan yaratr! Tarihsel bellek kavram ierik olarak her doan insan trne ilikin kiinin "tabula rasa"/bo levha olarak dnyaya gelmediine dairdir. Bu gnk belleimiz kaltmsal olarak bilgi ykldr. Bu nedenle ilkel trlerden daha gelikin bir dnsel kapasitemiz vardr. lkel insan ile bugnn insann ayn kefeye koymak hakszlk olacaktr. Beynin hacimsel olarak da farkl olduu antropolojik almalar ve fosiller ile lmlenmi bulunmaktadr. Tm bu nedenlerden dolaydr ki, gdlerimizi denetlemek konusunda ok gelikin bir yapdayz. Fiziin zorlanmas insan dncesi ile olasdr. Dncenin nesneden, ruhun bedenden ayrtrlp birine ncelik tanyarak olgular aklamak ayn sonuca ulaacaktr. Teokratik ve pozitivist yaklamlar determinist kavakta bulumak durumundadrlar. Alm ayrtrmada deil birletirmede olmaldr. renme, alglama, ezber ve yorumlama olgularn ayrtrmak gerekir. Doutan tarihsel bellee sahip bireyin alglarn yetileri ile gelitirme sreci, deneysel bir renme srecidir. Emekleyen bebein yrmeye balamas gibi. Bu bize renmenin ya ve snr olmadn da gsterir. Alglama biimi kiinin ierisinde bulunduu doal/toplumsal/kltrel etkiler ile birlikte kiinin hazr bulduklarn sorgulama istei/gerei/ynelimi ile ekillenir. Sre anne karnnda balar ve biyolojik dnme dek srer. Dokmanter bilginin depolanmas bir renme deildir. Bunlar ancak renme srecinde kullanlacak bilgi topluluu ilevi grebilirler. Yorumlama ise kiinin srece bal gzlem ve deneysel bilgisi ile tarihsel belleine yeni ve farkl dnceleri katmas srecidir. Anlam gelecek ile deil an ile ilikilidir. Olas gelecekten sz edebiliriz ancak kesin gelecekten sz edemeyiz. Olaslklar arasnda seim yaparak tercih edileni kurgulamak ise tarihsel belleimiz ve ynelimlerimizle ilgilidir. Evrenin ak ya da kapal olmasna gre deiik ekillere de olsa canl trlerinin bir baka biime dneceini bilmek "an" olan anlamsz klmamaldr. nk u an iin anlaml olan o an iin yoktur. Bu iki olgu asla karlamazlar. Evrenin sonsuzluuna bakarak bilinen/henz bilinmeyenin sonsuz olduunu sylemek mmkndr; ancak, bilin bir bilgi birikimi olduuna gre n ak snrl bir alan/zemini ifade eder. nsan tr, atom-alt paracklarn s/nem/basn/enerji/kuvvetlerin etkisinden bamsz olarak tarihsel bellei ile bilinli tercihler yapabilme yetisini kazanmtr. Dorusu bu yetinin sonlandn sylemek yanltc olacaktr. nk son yoktur ve olmayacaktr da. Ancak, gelinen aamada doal ve toplumsal yabanclama olarak tanmlanan insann hem kendi retimine hem kendisine hem de toplumsal yapya yabanclamas kanlmaz olarak varolma/yaama deerini olumsuz ynde etkilemeyi srdrmektedir. Bu u demektir; nemsendii sanlan yaam ki, en kutsal/vaz-geilmez deerlerden saylyor- kleletirilmi bedenler ierisinde kald srece bir deer tamamaktadr. Baka bir deyile; yaamak canl trleri iin bir var-olma biimi ise tm canl trleri yaam hakkna e-deerde sahiptirler. Canl trleri arasnda yaplacak bir hiyerarik stnlk aslnda ve bir yn ile canl doadan kopma ve yabanclaarak tkenmekten baka bir ey deildir. nsan trnn el-dil-beyin diyalektiine bal olarak yaama savamnda dier trlerden daha ileri bir dzeyde dnsel birikim salam olmas onun tm trlere ve canl-doaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y1.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 5

yabanclaarak onu ve onunla birlikte kendisini yok etme sefaletine dnmemelidir. Doaya dn bir ynyle insann doa ile barmas, kaynamas ve rtmesi demektir. Sosyolojik olarak insan gelikin bir trdr. Antropoloji bize insan trnn son kuak trlerinden olduunu ve dier trlerden farkl olarak iinde bulunduu yer/zaman dilimine gsterdii tepkiye gre kltrel bir doku oluturduunu ve buna bal olarak da trn srdrebildiini gstermektedir. Ayrca, insanmslarn tr olarak evrimselleme sreleri Homo Sapiens olarak tanmlanan insan trne devirildiinde, insann yaad evreye kendini uyarlamak yerine yaad evreyi kendine uyarlayarak varln srdrebildiini gstermektedir. Bunun gerekleebilmesi iin ncelikle insanlama srecinin doal evreye egemen olmakla balad nermesi ar bir tesbit olmasa gerek. Atei denetim altna alabilmek, besin maddelerini trn gnlk gereksinimlerinin tesinde elde edip depolayabilmek, yabanl hayvanlar denetleyerek evcilletirmek ve tm doal engellere biimsel/aletsel dnmler salayarak ayak-direyebilmek iin yaanlan tm evrenin kolektif olarak denetim altna alnmas gerek ve kanlmazdr. nsanlama srecindeki homonidler homo-sapienslere devirilirken egemenlik kolektif olarak doal glere kar ve bunlar zerinde kurulmulardr. Kolektif yaratnn sembolik dnce ile soyutlanmas ve dil diyalektii ile bu egemenliin kolektif yapdan soyutlanmas iktidar olgusunu kitle dnda bir fenomene dntrmtr. nsanlama srecindeki soyutlama sreci o kadar uzun bir zaman dilimi ierisinde evrimlemitir ki, srecin tamamlanmas aamasnda soyut dnceler birer idea olarak kitleden ayrlm ve k kayna unutulmutur. Yartanr krallar/yneticiler/kitlede sz-sahibi olan yallar/rahipler zinciri bu soyutlanm iktidar dlemesinin ilk somut grnenleri/etkiyenleridirler. ktidar olgusu insann insanlamaya balad zaman dilimine kadar geriye giden bir fenomen olarak karmzda var-ola gelmitir Bilin/siz/lik, bilinli insann yok etmeye/tketmeye ynelik sefaletidir. Bilin her koulda dnp kendine bakmak zorundadr/bakar da. Ben olgusu bilincin merkeze koyduu en ar tatr ve tm dier talar onun etrafnda dnerler. Beni belirleyen ise sen, o ve teki denilen olgulardr. Onlar gren de bilintir ve onlardan kendine bakan da... Dildngsn kefeden insan tr o gn bu gndr hep konuur; bkmadan usanmadan imgelerin peine taklr. Gn gelir yle bir hal alr ki bu imgeler iinden klan ve yaratlan gelere dnrler. nsan insann aynas olur ve aynadan yansyan grnt demeti deil ses demeti olur... Grntnn dili farkl sesin dili farkldr. Kardan yansyan ben bendeki ben ile tam rtmemektedir. Bendeki ben in ondaki ben ile elikisini ben yaar. Bu eliki bedendngsn yaratr/zorlar/dourur. Aslnda beden-dngs dil dngsnden nce vardr zaten. Beden-dngs bu iki ben arasndaki fark giderip sentezleyemez ise dil-dngsnn dnce-dngs ile yabanclat/rtmedii ortaya kar. Ayna gerei grme eilimindedir ve bu ynelim dnce, dil ve beden dnglerinde bir uyumluluk gerektirir. Aynann saflk derecesi geri yansyan benin grntsndeki safl belirler. Bu aamada ise bendeki onun yansmas ona geri gider. Karlkl aynalarn saflk dereceleri eit ya da ok yakn ise benler ve olarda krlma olmaz; deilse ben ya da odan biri mutlaka krlacaktr. Baklarn ben zerindeki etkileri yamur damlasnn ten zerindeki etkisi gibidir. Her ikisinden de asla kanlamaz. Yamurun hzna, miktarna gre adm-saylarmzn artmas ya da deimemesi benin tercihidir. Ben her koulda bu tercihi yapabilecek gtedir. Baklarn younluuna ben, sen ve o nun verecei tepki de aynen byledir. Admlarn hzlanmas yamurun etkisini, deimemesi ise benin etkisini gsterir. Hastalanmak ve grnme korkular aldnda yamur slatacak ve gzler deecektir; ancak, yryn ekli asla deimeyecektir. Baklarn korku yaratmalar ounlukla ben ile ilgilidir. Korkular beni hapseden kaln duvarlara benzer. Ben sendeki odur ve ondaki sendir. Bendeki sen o dur ve bendeki o sendir. Ben, sen ve ondaki sen, ben ve o bir sonutur ve hepsi bendir. Ben kendi yansmasn ve gizledii basklarn z-benliine bir deer olarak aktardnda kendisini/deerini belirlemi ve buna gre de dier/o kii tarafndan grlerek yanstlm olur. Bir yn ile ben yansd olgudaki netlik derecesini de belirleme gcne sahiptir. Tarihsel biriken kavga/atma/didime ve buna bal olarak toplumun ve bireylerin kolektif ve bireysel karlar zerinde cereyan eden bireysel ve kolektif korku ve endieleri ben doduunda hazr bulur. Hatta daha ileriye giderek unu da sylemek mmkndr ki, kaltm ile ben zerine yklenen sadece fizyo/biyolojik zellikler deildir. Kaltm tarihsel bellei bene dlt olumaya balad andan itibaren aktarmaya balar. Her ben bu bellek ile dnyaya gelir. Bu nedenledir ki tarihsel basklar ou kez kiinin/benin kendisine ilikin sanlr. Ben neden sorusu ile bunun farkna varabilir. Buna farknda olmak denebilir. Ben i dnyasndaki o savam bark olarak zmleyemez ise gerek bar yakalayp, yaratacak zne konumuna asla gelemez. Bilin vard, bilinsizlik de vard, yle ise bunun bir de alt, st olmalyd. Baz olgular bilinalt denilen karanlk denizde basklanmal ve gn-yzne kacak zaman dilimlerini kovalamas

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y1.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 5

beklenmeli/izlenmeliydi. yle de oldu; ember tamamlanm halka olumutu artk. Tanrlar vard hem gk-yznde hem de yer-yznde ve dahas yer-altnda...Saylar da oktu ilk zamanlarda; iyilik tanrlar, ktlk tanrlar, ak tanrlar, sava tanrlar. Teolojik dncesinde insan hep iyilik tanrlar ile ktlk tanrlarn savatrmtr; bunu yaparken kendi var-olmas ile ilgili bir aray srklemitir. nsan denen canl nedir? Kimdir? Kimin hizmetindedir? Kt olarak belirlediini nasl yok edebilir? Bir yandan tanrlar savarken dier yandan insanlar savamlarn srdrmekteydiler; yle bir zaman dilimi gemiti ki, artk insanlar tm savamlarnn tanrsal bir buyruktan kaynaklandna inanmaya balamlard... Ortasnda-kalmt-an... Zemberek tersinden dnyordu. Zeusun yokluunu kantlamaya almak onun varln kantlamayla elemeye balad. Aydnland sylendi yer-diliminin; gne bir yerlerden domu ve dnya da efendice etrafnda dnmeye balamt bir kere... Aydnlanmaclar demilerdi ki her doan insan, salt bu nedenle haklara sahiptir... Gzler bir kere kamamaya grsn. Yalan bile gerek grrler o zamanlar... Giyotinler aydnlanmaclarn enselerinde arpacakt zaman... Sz ve eylem rtmeyecek ve salt insan domakla hak sahibi olmak ayracakt. Tanrlar gkten indirilmiti. Merkeze konulan insan olmutu. Bir haymatlos ile tabiyetli kii arasnda haklar asndan fark ortaya ktnda yeryz-cennetinde yeni din ortaya km saylrd. nsan hala teolojiden kurtulamam ve farkl bir ynde onun esareti altna girmiti. Teolojinin stnlne diyecek yoktu. Bilin maddi olguya dayanmakla kendisini teolijik dnceden uzaklatrmak eilimindeydi. Bu materyalist yaklamn teolojiye devirilmesi elbette kolay deildi ve bir zekay gerektiriyordu. Freud hayranlk verecek bir zeka ile maddi bilinci bilin-alt-na ekerek bir yandan maddeci dnya grn korurken dier yandan tersi kantlanamayacak bir teolojik veriyi sundu. Grnt insan haklar gibi gz kamatrcyd. Yeni bir din ve onu dile getiren temsilcisi bulunmutu. nsanlar rahatlayabilir ve evlerine huzurla gidebilirlerdi. Bilin-altlarnda gizli olan ne o ne dieri ne de Freud bilmese de?!... Bilin-alt yeni bir dinsel doktirin olarak ortaya kt. Zeus ile yaratl aklamak ile bilin altna sktrlan libido ile tm retim ilikilerini aklamak arasnda znde bir fark yoktur. nsan tr gz kamatran olgulara oldum olas hayranlk duymutur. Aynay kefetmeden nce sudaki resmine hayranlkla bakan insan tr bundan o kadar etkilenmitir ki, tersini gsterse de aynalara hayran kalm ve onun arpklna teslim olmutur. Tm insanlar salarn ayna karsnda dzeltirler!? Bilin-alt, olmayan bir alandr/yoktur. Bilin ve tarihsel bellein kendisi tm edimleri/davranlar/duygular aklamaya yeterlidir ve buna gc yeter. Aklayamadklarn da karanlk ve bilinmeyen bir noktaya odaklamadan sabrla aklamak iin aratrmalarn srdrr. Bilinenler bilinmeyenlerin yannda bir hi-tir... nsan tr, olan- aklamak isterken tarihsel belleini kullanr ve bu da bilinsel bir sretir. Bilincin olumasndaki maddi doku onun olguyu aklamasna engel deildir. Psikanaliz yaklamda bilin-alt bastrlan duygularn sapma eklinde ortaya klarndan sz eder. lm korkusunun iselletirilip bir kyda saklanmasnda bastrlan bir duygu yoktur. Drtlerin bastrlmas ile korkularn gizlenmeleri ayn olgular olmasa gerek. Bilin-alt denilen olguya, psikyatrislerin kiiyi uyutarak/hipnoz ederek ocukluuna inmeleri suretiyle ulalabilecei ve bu duygulardan bastrlanlarn aa kartlmas ile tedavinin yaplaca temel mantna dayanmaktadr. Hasta hi bir zaman kendi bilin-alt denilen olgusunu gremez; bir aktarcya gereksinim duyar. Onun sylediklerine inanmaktan baka ans yoktur. stelik, bireysel tm sapmalarn neredeyse cinsel bastrlmalarn bilin-alt denilen alanda sktrlm olmasndan kaynakland tezine yer verilmektedir ki, retim ilikilerinin hi kymeti harbiyesi kalmamaktadr. Duygu ve dncelerin bastrlmas olasdr ki bilinle ulalabilir ve nedenleri bilinebilir olgulardr; bunlar anlamak ve zmlemek iin tanm yaplamayan karanlk bir noktadan/bilin-altndan sz etmek bilimsel olmaktan uzaktr. Her ne kadar dnce/idea maddenin zorlamasna dayanr ve bu ynyle fizik-tesi ise de maddeden basz deildir. Mikro/makro evrendeki kozmosun devinim yasalar ve devingen kuarklar dnce/idea-dan nce vardrlar ve hala o dnceyi douran beyin dokusunda milyarlarca parack olarak devindikleri iin dnce var-olabilmektedir. Bu nedenle rahatlkla sylenebilir ki fizii zorlayan dnce fizik tesini yaratamaz. Dncenin bir topya/hipotez olarak maddi gereklii etkilemesinin fizik-tesi ile yakndan ilgisi yoktur. mgesel alglama/dnme/aktarma alkanln trn srdrlmesi iin yaratabildikleri iin insan u anlam ierir. nsan dnceyi/sz/imgeyi deitirdii iin insan oldu yoksa bir tr olarak farkna bile varmayacakt. ierisinde bulunan koullarda insanmslar tr varln koruyup gelitirebilmitir. Bu yaratt iin bu ynde doay etkiyip ya var olacak ya da yok olacakt. Bunun

Ne pozitivizmin, ne idealizmin ne de psikanalizmin tek ynl pencerelerinden baklarak insanlama sreci aklanamaz. Bilin-alt tam anlamyla pozitivizmin rtl, dokunulmaz totemidir. Bilinmeyenden hareketle bilineni aklamaya kalkmak ve tm var-oluu buna indirgemek diyalektii grmezlikten gelmek ve bilimi teolojinin kucana atmaktr. Dil/el/ayak/beyin diyalektii hi de sylendii gibi libido-dan kaynaklanan bir sre deildir. nsanolu retileri ezberlemeyi ok sever ve bu alkanlk da ilkel dnemlerden kalma zanaatlarn zanaatlarnn srlarn raklarna retmeleri kadar eskiye dayanmaktadr. Ve yine bunlar ezberledii oranda kendisini gerekletirdii sansna kaplr. Bununla cokulu bir aka kaplr ki demeyin keyfine... ve retilere kar gelenin vay haline?! Erich Fromm

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y1.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 5

sevme sanatnda bilin-altna ciddi eletiriler yneltse de onu ama eilimi tamamtr. yle ya koskocaman Freud bir kere demi ya bilin-alt, tamamd reti ve tm dnceler bunun etrafnda dnmek zorunda braklmlardr. Tersini syleyene, hemen birileri kalkp senin ocukluuna gidelim ve gemiini irdeleyelim, bastrlan duygularn zelim diye mdahale etme gereini duyumsayacakt. Birileri kalkp da bir dierini hipnoza tabi tutarak bilin-altn irdelediinde bilin-alt irdelenenin bilin-altndakilerini asla grme/bilme ans yoktu ve tamamen hipnozcusunun anlattklarna inanmak zorundayd; ve buna da koskocaman bilim etiketi taklmt. ok eski alarda -ki, bar-bar-toplumlar denildii de oluyor- bu grevi yrten bycler vard ve ruhlarla iliki kuruyorlar ve ktcl ruhlar kovalayarak insan iyiletiriyorlard, sonradan onlarn yerlerini baka adlarla bakalar ald ve gne gelindi. Bilin, bilinsizlikten dodu durduracak olan da bilintir. ve bilinsizleerek yok olma eilimi tamaktadr; bunu

Bat, 14 Aralk 2009 Nejdet Evren

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y1.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

d-Ego-Sperego Cneyt KSE

Yaamda bir trl dolduramadmz boluklardan, tamamlayamadmz eksiklerden sz ederken, boluk/eksik fikrini kafamzda ekillendiren ey nedir? Tam da bu baarszlk deneyimimiz deil midir? Hangi tr baarszlktan sz ediyoruz? Arzularmzla taleplerimiz/isteklerimiz arasndaki mesafe: Arzu kendini tam anlamyla doyuracak nesnedilden yoksundur. Arzunun dile getirilii talepler/istekler olarak ortaya kar ve tikel-somut nesnede ierik kazanr. Talepler tikel nesnede doyuma ular, ama arzu hala tatminsiz boluumuz olarak kalr. Hatta ikisi arasnda paradoksal bir kartlk da tanmlayabiliriz: Talepler doyurulduka arzularmzn boluu daha da byr. Yani her baarszlk deneyimi, iine dtmz, dtke byttmz boluun deneyimlenmesidir. Arzularmzla taleplerimiz (dil) arasndaki bu boluu kapatmak iin devreye fantezilerimiz girer. Biz bu sayede akl banda tutarl bir hayat yaarz. Daha dorusu arzularn karanlk dehlizlerinden, kaotik ve lmcl boluundan kendimizi syrrz. Bizzat bu syrma deneyimi sayesinde kendimizi de meydana getirmi oluruz. Boluk karsnda kendimizi ontolojikletiririz; varlk haline getiririz. Bu adan bakarsak,insanlarn zgrl deil, zgrlkten varln dzenine katn sylemek mmkndr. Fantazilerimiz de varlkla boluk arasndaki atlaklar kapatan bir hartr. Ve bu fanteziler hakknda iyi-kt (etik), gzel-irkin (estetik), doru-yanl (epistemolojik) yarglarda bulunulabilir. nk bunlar bir tr yceltme de olabilir, sapknlk da Belki Freudu bir yol izleyerek (kestirme yol zaten almken ayn yere kan yeni yollar amaya ne gerek var, deil mi?), fanteziyi idin kontras olarak dnebiliriz. d hayvani igdlerden lm drtsne dek uzanan skala iinde dnlebilir. Sosyalleme olgusu idi basklar; fanteziyi bastrlan idin geri dn olarak yeniden tanmlam olalm. Ama bu nasl olur? Hayvani igd olarak id saf hayatta kalma gdsdr. Yaama iki elle sarlmamz salayan libido Ne var ki, lm drts buna kart bir deneyim demektir: lm drtsn dz bir ekilde lm korkusu anlamna getiremeyiz. Bilakis, Kirkegaard anlamda o lmszlk korkusudur. nsann yce bir anlam uruna hayatn feda edebileceini anlatr. Bunu Hegelci Tin/z mant asndan ele alrsak: Sosyallemenin ilk aamasnda insan, hayvani igdlerini bastrr ve bu bastrma sonucu bilind / bilin blnmesi oluur. Bu ilksel bastrma aamasnda bastrlan ey sapkn fanteziler olarak geri dner ve bilindna dahil olur. Temelde fanteziyi bu sapkn dnceye indirgeyebiliriz. Ayn eyi Aziz Agustinci bir dille de anlatabiliriz: Gnahlar yasan ihlali deil, onun rettii fazlalklardr, geri dndr te bu sapkn fantezilerimiz bizim speregomuzdur da. Yasann ve toplumun beenisine sunduumuz yzmz ise ego ya da benlik dediimiz eydir. kinci aama ise, bu sapkn fantezilerin yceltme yoluyla katedilmesidir. Fantazilerle yceltme yoluyla baa kamadmzda onunla zdelemi oluruz. Bu da sapkn fantezilerimizi hayata geirmek demektir ki, bu iyi bir ey deildir:) Lacanc tabirle Yceltme sradan tikel bir nesneyi yce nesne (evrensel) statsne tamak demektir. Bunu yaznn bandaki bolukla ilikilendirecek olursak, yce nesne (yceltme), sradan tikel bir nesnenin/anlamn gelip bu boluku tam tamna doldurmas demektir. Bu boluk ne kadar bykse yceltme de (ve hala fanteziye dahiliz) o derece gereklikten uzak, soyut, tzsel bir ekle brnr; Bunun en tipik rnei tabi ki, Tanrdr. yle devasa bir boluk ki, onu ancak kadir-i mutlak bir Tanr doldurabilir. (burada, srasyla Yunanllarn, Yahudilerin, Hristiyanlarn ve slamn Tanrs arasndaki nemli farklar sakl tutuyoruz) Ama en genel anlamda Tanrnn tikel ifadesi peygamberler ve kitaplardr. Tabi ki, ak da bir yceltmedir; ve yine tikel ifadesini sradan bir insan olan sevgilide bulur; ya da sradan bir cinsellii (cinsellik kendi iinde zaten irentir) aka dntrrz (her deneyimin bir znesi vardr; zne bu deneyim demektir). Marksizmi de bir tr yceltme olarak okuyabiliriz (dlananlarn perspektifinin yceltimesi); o da tikel ifadesini Leninde bulur. Bir ok yceltme biimi saylabilir. Yceltme tikeli

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y5.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

evrenselletirme deneyimidir. Ve hepsi akla dolaymlanmtr. Ak, evrensel ile tikelin byl rtmesinin deneyimidir; sradan, hatta iren bir cinsellik deneyimini bile yce bir deneyime dntrr, falan filan Fantaziyi zneleme (znel dolaym) yoluyla sapknlktan yceltmeye giden bir sre olarak tanmlasak bile, bu sapknlk boyutunun tamamen dsallatrlarak almas anlamna gelmez; bunu Hegelci diyalektik mantk iinde dnmek gerekir. Burada ama ya da Lacanc tabirle katetme iererek ama/katetmedir. Sosyallemenin ilk admnda id dsallatrlarak alr, yani 'isel'i bir sosyal tz (ahlaki ve hukuki yasaklar ya da dip) olarak dsallatrr. Bu trden dsallatrma tekiletirmedir de. Yani ben ve tekinin yzeysel blnmesidir. Oysa iererek ama ya da (Derridac tabirle) isel dsallatrmada tekiletirilen iselletirilerek/ierilerek alm olur. Yani blnme iki ayr varlk arasndaki yzeysel-sahte blnme olmaktan kar, varln kendi iindeki derin blnme deneyimine dnr (bir anlamda buna 'z-bilin/zbenlik' denebilir: dsallatrd kedini tekrar iine alma anlamndaki totolojik hareket ya da Nie'nin diyecei gibi 'bengi-dn'). Bylece varlk boluu/eksii tam da barna tam olur. Yani Varlk eksiklikle malul hale gelir, sorunsallar. Bylece Hegelin Tz ayn zamanda znedir szne aklk kazandrm olduk. Demek ki, yceltmeyi de aamalandrmak gerekiyor: Tanr hala iselin yaln bir tzletirilmesi, tekiletirilmisidir. Hegelci son aama onu iselletirip amaktan geiyor ki, bu da Marksist yceltmenin alanna giriyor: Tanrsal, nceden belirlenmi kaderimiz, benim Tanry dsal bir tz haline getirmemin sonucunda geerli bir gereklik boyutu kazanr. Yani tanrnn kadiri mutlak dsal ve belirleyen olduuna inanrsam kader dediim ey bu inanma edimim sayesinde beni belirler (dsal dnce); bylece nesnelemi olurum. Oysa dsal Tanrya atfettiim yaratc gcn benim varlm blen isel-yaratc bir deneyim olduunu kavrarsam (kavram da bizzat deneyim olarak alyoruz) kaderin benim varlm belirleme biimini belirlemi olurum (belirleyici dnce). Yani znel dolaym yoluyla nesnel kaderimi belirlemi olurum Bu aamalar ayran ey ise travmatik deneyimleridir. Ayn toplum biimlerini ayrann devrimci deneyimler olmas gibi Bu adan baktmda bugnn postmodern dnyasn pornografikleme olarak tanmlayabileceimizi dnyorum. din zerindeki egosal bask kalkm ve sapkn fanteziler boanp gerekliimiz haline gelmi Freudyen bir dille, id ile speregoyu ayran ve bizim normalliimiz olan ego ortadan kalkm ya da kalkmak zeredir. d bastrlm fantastikkurgusal boyutunu kaybetmi, iren bir pornografiye dnmtr ki, yaln cinsellik bile yannda masum kalr. Ksacas dilimiz bile pornografiktir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y5.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

KENDSN BLMEYE ALIAN BLN..! ferda

Bilin-denileni sorgu konusu yapmaya baladmzda ne ile kar-karya gelmi oluyoruz? En son sylenecek olan en bata syleyip, bunu andrmaya almak daha isabetli olacaktr, _bylelikle sz-israfndan da kanm olacaz_ Bilincimin bilincinde miyim? Veya daha genel olarak, bilin-denilen kendi-sinin farknda olabilir mi? ncelikle ey, olay, olgu <--dedikleri zerinde edimselleen bilin-denilen daha sonraki srelerde giderek kendi-zerine dnmeye ve kendi-kendisini sorgu konusu yapmaya balamtr ve bu srecin zirve-noktas da Hegelyen kurgul dntr. Bu balamda, kendizerine dnp, kendisini dnmeye, anlamaya, bilmeye alan bilince dair olarak, Hegelin sylediklerinin stne sylenebilecek hi-bir ey yoktur, tarihin sonunu deil, ama bu balamda Hegel, szcelerin sonunu getirmitir. Bilin denilenin hem ne-liini, hem de tarihsel sre iindeki seyrini-devinimini, edimselleme yoluyla belirgin hale geli biimini _ki bu sre ayn zamanda onun ne-liidir, yani bilincin ne-lii, kendi-kendisini kuru srecidir_ anlam olacaktr, bilin-denileni anlaya-bilmenin baka da bir reetesi-yoktur. Kendi dna ynelen bilin alannda veya bilincin bu durumunda, halinde pek de bir sorun yok, konulan kadim aksiyomlar temelinde, bilin denilen bu alanda yol-almaya alyor. Ne yapyor, ne yne gidiyor, ilerliyor mu, yoksa geriliyor mu, doru yolda m, yanl yolda m, bilin denilen iin doru/yanl yolda olmak ne anlama gelir, bunlarn parametreleri nelerdir vs. tr sorular, yine kendi-zerine evrilen-dnen bilincin sorunlar. ey, olay, olgularla cebelleen, bu alandaki sorunlarn bir ekilde halletmeye alan bilin, kendi-zerine dndnde yaad sorunlar aabilecek midir? Bu sorunun, yani kendizerine dnen bilincin, kendisiyle yaad sorunlarn zmnn, eylere ynelen bilinhaliyle bir ilikisi var mdr? Yani, eer bir ekilde, ey, olay ve olgularla olan sorununu halledebildiinde, kendisiyle olan sorunlarn halledebilecek midir? Yoksa ey olay ve olgularla sorunlu olmas, yine kendisiyle sorunlu olmasnn bir yan sorunu mudur? Hangisi hangisini getirmektedir? Bilin iki dzlemde yol almaya alyor, bir yandan ey, olay ve olgular ele geirmeye alrken, dier yandan da kendi-kendisini ele geirmeye alyor. Gelinen nokta itibaryla bakldnda, henz bu iki kulvarda da karlam olduu, yaad sorunlar halledebilmi deil, yani bilin-denilen, bir ekilde de olsa, bilincinde-olmaya erekte olduuna gre, henz kendi ereklediini yerine getirebilmi deil. Bu durumda unu demek gerekiyor, bilin denilen hem, ey, olay ve olgular, hem de kendisi zerinden kendisini kurmaya alyor. Ak-seik olarak ortaya konabilecek tek yarg durumu bu. Peki, bilin denilen bu kendi-kendisini _dolayml veya dorudan_ kurma ilemini nihayete erdirebilecek mi? Bu soru yine bilin-denilenin kendi-kendisi ile boumas sorunu ile ilgili. Benim tm bunlar nda, bu balamda syleyebileceim, ortaya koyabileceim tek-yarg durumu udur; nsanlk denilen _insan bilinci ilikisi sorunsal bir yana_ kendi srecinde, bilincim-farkndalm dedii konusunda acele-pein hkm vermitir. Bu tarihsel yanlg, insan denilenin bana olmadk iler amtr ve amaya da devam etmektedir. Kendimin ve eylerin ve olaylarn ve bilincimin-bilincindeyim diyen, bunu peinen kabul eden insanlk denilen, tarihsel bir yanlgya da imza atmtr. Tam da bu tarihsel yanlg nedeniyledir ki, okbilmi zneler ortal sarmtr, gereksiz, ar, ikin ama ii bo bir insanlktasarm alg biimi ortaya kmtr

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y2.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Hegel her ne kadar insanlk bilincinin kendisine kadar olan srete ok da mesafeler kat ettiini, sylese de ve kendisi de bu mesafeyi kat-edip, saltk-bilin noktasna erip, bu sreci tamamlamak istese bile, srecin bilincin-erekledii biimde kapatlabildiini dnmyorum. (Bu srecin, araln, kapatlp-kapatlamayaca sorunu, yine bilincin kendikendisiyle boumas sorunu ile ilgili) Bu balamda, yukarda szn ettiim sorunlar ortadan kaldrmann biricik yolu, eylerin ve bilincimin bilincindeyim ve bunu biliyorum eklindeki tarihsel yanlgnn, erken hkm koymann geri-ekilmesi ve askya alnmasdr, vakti zaman geldiinde, -gelirse eer- tekrar devreye sokulmasdr. u tmceyi kurmadan da edemeyeceim; bilin denilen kendisini bulduunda, ayn zamanda kendisini de bitirmi olacaktr.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y2.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 6

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Var Olu Anlamszdr Deniz Denizel

Nereden ve neden geldiimizi bilmediimiz, nereye gittiimizi bilmediimiz ve ne yapmamz gerektiini bir trl idrak edemediimiz bir lemde var olmak, dan birinde yaayan ve hibir ey bilmeyen bir obann -zaten hibir zaman gereklemeyecek- kr bir hayali olmaktan baka bir ey deildir Nereden geldiimizi bilmiyoruz Bilimsel olarak alt milyar yllk bir var olu sresi Bilim, be duyumuzla elde ettiimiz veriler ve bu verilerle ispatladmz gerekler btndr. Be duyumuz ise beynimize alglad verileri ileten bir aratr. Bir gereklik dnn ki, sadece be duyuyla ve bir de varsaym halinde olan altnc duyu ile alglansn Btn bunlarn yanndaysa yine bilimin syledii ekilde pek ok alg ekli ve farkna varmadmz duyularn olduu varsaym ile birlikte, sadece boyut ile yaadmz kendi yaammzda otuz beinci boyutlara kadar saptand iddia edilen dzeyler olsun Burada bana den ne kstlanm duyular az bulmak, ne de srekli yeni bulgular saptayan bilimin yaptklar varsaym olarak nitelendirip onu eletirmek olacaktr. Sadece sylemem gereken eyler olacaktr Bilim hep en geriyi irdeleyecektir. Alt milyar yldan daha ncesi de kefedilecektir. Hatta bu farkl boyutlarda da aklanacaktr. Daha da ncesi bilinecektir. Fakat ne yazk ki, bu kefedi hibir zaman son bulmayacaktr. Hep yeni bir eski bulunacaktr. Bunun sonunun olmamas bize iki mutlak nerme sunar; Her zaman gemile ilgili bilmediimiz bir ey olacaktr ve hibir zaman mutlak balang bilinemeyecektir. Buna kart olarak bize nce spritel verilerin sonra da kuantum fiziinin sunduu bir zaman grm biimi vardr. Ona gre zaman balangl ve sonlu klan, mantk yasamzdr. Yani elbet bir balang olmaldr nermesini yaptran mantktr. Baz spiritelist retilere gre kesin ve kuantuma gre byk yzdeli olarak yle olan zaman, ileriye ve geriye doru sonsuzdur. Buradan nce ve sonra oradayzdr. Sadece bu lemde var olan snrl bir zamana tabidir. Btn bunlar kendime antitez oluturmak iin yazmadm. Sadece, benim sylediime en byk antitez olabilecek eyin, bir varsaymdan teye gidemeyeceini sylyorum. Belki de balang hibir suretle bilinemeyecei iin oluturulmu alternatif bir teoriden ibarettir Bunu da bilmiyorum. Bu retiye cevabm ise, Balang olmadysa nasl buradayz? sorusu olacaktr. Bu soru asla yantlanamaz. Ancak baka bir soruyla konu uzatlabilir; Balangc olmayan bir ey var olamaz m? Bu teknik olarak imknszdr. Var olma olasl sadece yaratc kavramnda ortaya kar. Eer mmkn ise, sadece onun iin geerlidir, bizim iin deil. Buna ikinci alternatif olarak dini mitler ve dnce sistematikleri karmza kar. Dine gre balangcn geriye doru sonsuza kadar tesinde yaratc ve onun vardr. Dahas bunu din sembolik bir ifade olarak sunmaz, ona gre bu fiziksel bir eydir. Bu bilimsel sistematie gre bir teori bile deildir. nk teorinin temellendirildii noktalar vardr. Bunda o temellendirme de yoktur. Bu yzden bu sadece bir iddiadr. Snrszca olaslkla kendini var eden bir olaslktr. Gerek olma olasl kelimelerle ifade edilemeyecek kadar ok dktr, nk olasl ok dktr. Toplumda dile getirildii zaman deli veya izofren damgas yiyeceimiz teoriler de retilebilir. rnein, balangcmzla ilgili her zaman bizim evrenimizden nceki bir baka

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 6

evrende var olmu bir trn teknolojisinin gelimesiyle yapt bir mikro evren deneyinde olumu, onlara gre mikro bir evrende yanllkla var olmu olduumuzu dnmmdr. nk bu kadar problematik bir varlk ancak byle bir yanlla olmu olabilir benim iin. Bu deney nedir diye sorarsak, bizim imdi yaptmz atomlar arptrma deneyine benzer bir eyin daha gelimii olduunu varsayabilirim. Evet, ben izofrenim. Sonu olarak, en balangc hibir suretle bilemeyeceiz. nk hep daha nceki bir bilinmeyen olacaktr. Bunun sebebi karmak akl sistematiimiz de olsa, gerekten evrenin ve zamann kaotik yaps da olsa, bu byledir. Bu, anlamszln balangcdr. Bir eyin balangc yani z bilinmedii srece, o zihnimizde bir karart ve var oluumuzda kara bir leke olarak kalacaktr. Neden geldiimizi bilmiyoruz Neden sorusunu irdelemeden nce sylemek istediim, var oluumuzda bir neden olup olmadnn ve varsa o nedenin ne olacann hibir suretle bilinemeyecei gereidir. Eer var ise, bilemeyeceimiz bu neden ilahi bir ey olmayabilir. Yine ayn yere geliyoruz. nsan her zaman kendi var oluunu ilahi bir konumla deerlendirmi ve nitelendirmitir. Bu dini ve spiritelist inan sistematiklerinde grdmz mantktr. Din ve spiritalizmin temeli, yumuak diktalarnn yannda kendi mantk ve bilin sistemlerinde oluturduklar nedenselcilik kuramdr. Her eyin bir nedeni olmas gerektiine inanr, her eyi bir nedene balarlar. Elbet biraz doru olmaldr. Belki daha fazlas dorudur. Ancak sorunumuz, dnebildiimiz her eyi kendi imgelerine gre oluturduklar bir nedene tabii tutmalardr. Syledikleri her eyin doru olmas olaslkszdr. Veya nedensellik olgusu her eyi kapsamaz. nk, her eyin bir nedeni olmak zorunda deildir. Bu mantk sistemimizin yaratt bir yanlsamadr. Mantk aklar ile doludur. Be duyumuzu aklamak ve ynetmek iin olumu bir sistemdir. Sadece doum, yaam ve lm periyodu iin geerlidir. Yani ruhsal deil, beyinsel yani fizyolojik bir fonksiyondur. Doru determinist mantk bu deildir. Daha dorusu, bu ayn zamanda determinist mantk ierisindeki bir aktr. Evet, olgu ve olaylar bir suretle birbirine baldr, belirli nedenler belirli sonular yaratr, birok zaman ayn nedenler ayn koullarda ayn sonucu verir, fakat her ey bir nedene bal kalarak aklanamaz ve her eyin bir nedeni olmas gerekmez. Bu dnem iinde kstlanm baz fonksiyon ve zelliklerle, bu sorunun cevabn bilimsel olarak asla veremeyiz. Sadece baz imgelerin gereklik olaslklarn yksek klp onlara inanabiliriz. nan ise bilimsel deildir. Burada bize den, hibir eye inanmayp, bu byk nedeni, bu dnyada hibir suretle bilemeyeceimizi kabul etmektir. kinci boyut; Nedenin yokluu sama deildir. Eer ihtimal verdiim gibi ortada bir neden yoksa, bu yokluk bir mantk koullanmas olarak anormallik tekil eder. Bunun anormal olup olmadn tartmak yersizdir. nk bu isimlendirmenin tesine geemeyecektir. Daha ok her anormalliin sama olup olmad dnlmelidir. Norm d olmak kt olmak demek deildir. Sadece genele gre farkl olmaktr. Sistemin doal bir getirisidir. Her alanda standart normlarn dnda kendini var eden bir ey vardr. Bu denge sistemine dayal bir durumdur. Bunun dnda her norm d grnen gerekten anormal deildir. Bir ksm norm stdr, yani srnormal. Norm st her hangi bir yap, farkl norm deerlerinin tesinde farkllara ve normallere gre stndr. Nedenin olmama olasln stn kldm sylemiyorum. Sadece bu olasln anormal olmadn sylyorum. Rahatsz ettiim iin zr dilerim. Eer var ise nedenin bilinemeyecek olmas, anlamszln ikinci evresidir. Kendi var olu nedeninin bilinemiyor olmas her eyi bilebileceini iddia eden insan iin bir hayal krkldr. Bu insann telafi edemeyecei bir eydir. Var oluu anlamsz klar. Nereye gittiimizi bilmiyoruz En ok olasla sahip konudayz Yllar boyunca geici bir sreliine bilin kayb yaadktan sonra bir eyler grdn iddia eden insanlarn hikyelerini duymuuzdur. Mistisizm ve spiritalizmle ilgilenen baz insanlarn hep lm sonrasyla ilgili bir teorisi olmutur. Parapsikologlar pek ok ey iddia etmitir lm sonrasyla ilgili. Medyumlarn ise bir ksmnn kendi dinlerine gre, bir ksmnn gelitirdii inan sistemleri vardr, lm ve sonras ile ilgili. Ve pek tabii ki, din adamlarnn syledikleri mevcuttur. Her din mensubu kendi dinine gre bir eylere inanr ve dierlerini reddeder. Onlara gre daha ok fantastik topyalar bizi beklemektedir. Hinduizm, Eski Msr ve Tibet inanlarna gre de lm sonras daha ok sinematografik, yani sanki bir hikyenin ierisindeymi gibi sral ve ritelistik olacaktr. Bir de olmu olduklar varsaylan Atlantis ve Mu ktalarndaki dine gre de -ki bunun o dnem din olmad varsaylmaktadr- gnmzn mutlak dinlerinde lm sonras yaayacamz iddia edilen eylerin bir kolaj ve aranjman bizi beklemektedir. lm sonras yaam, bilim insanlarnn kimisine gre kesindir, kimisine

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 6

gre deildir. Bunlarn kimisi reenkarnasyona sahiptir, kimisi snrl reenkarnasyona sahiptir, kimisi de sadece tektir Yeniden ayn noktaya geleceiz, inan. Btn bunlarn birou, eer varsa mantki deerlerinin tesinde, sadece inantr. Bizim bir eye inanmak yerine, onu bilmemiz gerekir. Bilmediin eye inanrsn, inandn eyi ise bilmezsin. nan, gereklii ispatlanmad veya inanlan teorinin kendini var ettii btn dier -onunla elien- teorilerin gerek dl ispatlanmad srece, ne kadar mantki ve vicdani de olsa, oluturulan hayali bir imaj olma niteliini hibir suretle geemez. Btn bunlarn yannda, bu kadar olaslktan bir tanesini seip inandmz zaman, bu inancn hibir getirisi olmayacaktr. Bu da oluturulmu bo bir iddiadr. Bunu sadece spiritelist ve mistik retilerde bahsi getii ekilde ele alabiliriz. Yani, bir eyi isteyince onun gerekleme olaslnn bymesi durumu. Bir eyi istemek de tam olarak inanmak saylmaz. Sayld baka anlamyla, -ki bu istentir- buradaki inan kavramnn fiiliyat daha farkldr. Bir imaj oluturup milyonlarca olaslktan bir tanesine balanmaktan ziyade gerekleme veya olma olasl bir topya olmayan, o an bulunduun dnyada kendi konum ve koulunun daha iyi yne dnmesi dncesini salayan bir oto veya bilinli gdmdr. Hayal kurmak olaslklarn arasndan bir tanesini seip ona bo bir umutla balanmak deil, kendi olasln yaratmaktr. Sistemin bizden bekledii ey bundan baka bir ey deildir. Bizi lm sonras neyin beklediini veya nereye gideceimizi bilmek, yaadmz varsaydmz u an ve koul itibaryla imknszdr. Bunu bilmek iin nce lm yaamamz gerekmektedir. Bu hibir suretle bilinemeyecei iin, bu konuyla ilgili bir olasla inanmak yanltr. Baz insanlar da bilmediim iin inanyorum zaten mantna sahiptir. Bu dnce mantki vicdana, rasyonalizme, bilime ve akli tutarlla tamamyla karttr. znde duygusal bir gdmdr. Nedenini bilmediimiz ekilde bir eye inanrz bazen. Bu byk ihtimalle o konuya bilinaltmzda bir duyarlla sahip olduumuz iin yledir. O duyarllk, gdm ve koullanma yaratr. Bilinmeyen bir eye inanmak, o eyin baka bir ey olma ihtimalini ortadan kaldrmaktr. Bunu yaptn anda, kompleks insan bilincinin kurduu tuzaa dm olursun. Btn bunlarn tesinde, bir eyin bizi bekleyip beklemedii de muammadr. Orada baka bir yer olmal nermesini veren yine mantk yasalardr. Bu da bir koullanmadr. Belki de mutlak son bizi beklemektedir, ki bu da olaslktr. Yaam serveninin sonunda olacak eyi bilememek, varln nc anlamszldr. Kendi sonunu bilemeyen insan iin btn balang ve sonlar yanszlar. nk btn o balang ve sonlar bilmeye yarayan yaam srecinin sonunda ne olaca bilinmemektedir. Yaptmz eyleri neden yaptmz bilmiyoruz Yok artk deil mi? Bir bebek doduunda, yeni sahip olduu bir bilinle bu dnyaya gelir. Ruh yani enerji salt bilintir. Fiziki beden ve beyin, salt bilinsiz bir hitir. Beden ve ruh birleince, sadece bu dnya iin bir kombinasyon meydana gelir. Bu birleim tek bilin oluturur. Fakat enerji iin bir problem vardr O bu tek bilin ierisinde mutlu deildir. nk o her eyi bilerek gelmitir, beden bu bilgileri yok saymaktadr. Mantk yasalar ile ynlendirilmeye balanmtr. Be kstlanm duyu ile kstlanmtr. Ego ile bilinci karartlmtr. Bu yzden ruh znde bedeni her zaman reddeder ve ikisi her daim bir sava ierisindedir. Bu sava ou zaman beyin fonksiyonlar kazanr. Beyin mant kendi yaratr, sonra da der ki, Benim dnyamda yayoruz, tek bilincin benim istediim gibi ynelmesi daha mantkl Bu nerme kadar doru bir ey yoktur aslnda. nk buradayzdr. Bu yzden ruh her zaman ac ierisindedir Bebekliin ilk yllar ou bilim insanna gre dnyay tanma sresidir. Bu sre benim iin beynin d dnyay tanma sresi, ruhun ise iine hapsolduu eyi tanma sresidir. Bu sre ierisinde yaanm anlarmz pek hatrlamayz Bunun elbet bilimsel ynl bir aklamas vardr. Ancak, konu daha derindir. Bedenle ruhun birbirine alma sresi bir travmadr. Bu sre ierisinde beyin ok hzl alr ve bilin tam olarak ak deildir. Bir otokontrol mekanizmas ve sezgisel gdm ierisinde hareket eder bebek. Yani programlanm gibidir. Bu sre, insan olumsuz ynde kompleks klan bilinaltnn en hzl gelitii dnemdir. Bu dnem esnasnda alg daha gelimekte olsa da, ok aktr. Sylenen her sz, yaanan her ey, ufak bir grnt, nemsiz grnen baka bir ey bile o bilincin derinine ilenip gelecein temel kodlar haline gelir. Bugn, yaptmz birok hareketi o dnemde olumu bilinalt kodlamalarna gre yaparz. Son derece olaan, sradan ve normal olan bir davranmz bile bize o ekilde olacana ilikin nceden bir kodlamadr. Bu kodlamalar, bilincimize yani davranlarmza hkmedemediimiz bir dnemde gelimilerdir. Karanlk bir dnemde elimizde olmadan gelien kodlamalarla imdiyi yayoruz. Bu yaptmz eyleri neden yaptmz bilemeyeceimiz dorultusunda salt bir veridir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 6

Pek tabii ki, yaptmz eyleri neden yaptmz bildiimiz anlar da vardr. Mesela mantki sebeplerle gn ierisinde pek ok ey yaparz. imdi daha nemli bir konuya geliyoruz. Sistem Kodlamas Sistem kodlamas, bilin sahibi olan sistemin kendi iinde var ettii unsurlar her hangi bir mantki ve akli kalba uyduramayacamz sistematik bir kaosla dzenlemesi ve ynetmesidir. Bu ayn zamanda tanrsal bilintir. Mantk ve aklla zlemez, anlam bizim iin yoktur. Nedenini ve amacn hibir suretle zemeyiz. Bunu kader diye tarif edilen eyin daha farkl donanml bir versiyonu gibi dnebiliriz. Aklmza bir ey geldiinde, bu dnce nedensizmi gibiyse, bu byk ihtimalle bir sistem kodlamasdr. Bu isimlendiremediim bir dzeni sistematize eden bir kodlamadr. Kaos teorisi ile anlatlan dzen bunun ierisinde vardr. zerine eklenmi hali; Kaos teorisinde kendi seimlerinle yaptn ufak bir mdahale bile dnyada birok eyi deitirebilir. Sistem kodlamasnda da yaptn ufack bir ey bile dnyay deitirebilir, fakat bu seimmi gibi grnen ey sistem tarafndan aklna sokulan yalanc gdm kodlamalar olabilir. Sistem zaten senin iin uygun olan eyi semitir ve onu senin aklna sokar. Dnebildiimiz eyler bizim kontrol mekanizmamz dnda bir anda aklmza gelirler. Burada bana den, sistemin belirledii veya niyet ve istencimizle yarattmz zel anlarda gerek seim ansna sahip olmamz gerektiini dnmemdir. Bunun da sadece farkl ve/veya stn insanlarn ayrcalkl nitelii olduundan eminim. Gerisi istatistiktir. Sistemin kendi yazd senaryonun dnda verilmi veya kazanlm seim, bir sonraki denklemin nkodlardr. Bu yeni kodlamayla birlikte bir sonraki hamlenin ne olacan bekleyen denklemler zinciri etki-tepki, saaklanma ve dzen ierisindeki kaosa dayal bir ekilde deiir. Saaklanan yepyeni bir denklem haritas oluur. Bu suretle kaderle arasndaki en byk fark; kader teorisinde her ey nceden bizim admza izilmitir, fakat sistem kodlamas teorisinde zel insanlarn baz seimlerine gre srekli ritmik aralklarla yenilenerek oluan ve birok eyi etkileyen izgeler vardr. Sistem kodlamas ile kaos teorisini ayn denklemin ierisine koymam elikili bir ifade olarak alglanabilir. Her ey sistem tarafndan maniple ediliyor ise zgr seim ansna gre ekillenen kaos teorisinin ne anlam vardr? sorusu pek tabii ki sorulmaldr. Bunu kaos teorisinin zerine ekillenen yeni bir versiyon olarak grebiliriz. Bahsettiim o nadir zgr seimdeki deiime indirgeyebilir, gerisini ise sadece yaplan aksiyonun -sistem tarafndan kodlananlarn da- teknik aklamas olarak ele alabiliriz. Yani, yaplan eylerin getirisi ngrlemez noktalara varabilir ve her eyi deitirebilir, fakat kendi irademizle yaplmam olabilir. Daha salt bir aklamayla, kaos teorisinin anlam sistemin ileyiini ve neden-sonu ann ngrsnn aklamasdr. Kaos teorisinin znesi zgr seim deil, her seim aksiyonunda oluan sonularn kompleks ve oklu bir domino etkisi gibi gelien gidiat ve getirisinin teknik aklamasdr. Sistem kodlamas kaderin farkl ve daha gelimi bir aklamasdr. Yaptmz eyleri neden yaptmz bilmediimiz ve seimlerimizin bizim admza sistem tarafndan dzenlendii bir sistemde var olmak biimi bozulmu bir gerekliin yaratt oyunda figran olma trajedisidir. Bu var oluu anlamsz klan drdnc evredir. imdi en mutlak geree geliyoruz Biroumuzun bir gn aile kurma ve ocuk sahibi olma istei vardr. Dini retilerde aile kurma ve ocuk sahibi olmann kutsallndan bahsedilir. Fizyolojik yap itibaryla hepimizin iinde zaten reme igds mevcuttur. Bu adan sadece remek iin yaarz. Mantki adan insan trnn devam iin remek ideal dncedir. Aslnda btn her ey, remek iin uygun hale getirilmi ve tasarlanmtr. zgnm ocuk yapmak etik deildir Bilmemiz gereken en mutlak gerek, ocuk sahibi olmann ahlaka uygun olmaddr. Kim bana bu lemde var olmak istemi olduunu syleyebilir? Birine var olup lmamak istediini sormadan onu var etmek hibir akli, mantki ve vicdani duyarlla uymaz. Her daim iyilikten bahseden insan iin mutlak bilince sahip bir enerjiyi hibir zaman iinde olmak istemeyecei fiziki bir bedene hapsetmek ve aclar ile dolu bir leme getirmek ne kadar iyidir? Baz spiritelist retilerde ruhun buraya gelmeden nce kendi isteiyle buraya yolland sylenmektedir. Hangi ruh bunu ister? O zavall, lene dek maddi ve manevi gereksinimleri hi bitmeyen, ego ile lanetlenmi, duyusal ve boyutsal olarak belli bir snr aamayan, zaman ile ehliletirilmi ve mutluluk yanlsamasyla mrn harcayan bedenin ierisine, o bedenin normlarna gre ok uzun bir sre hapsolmay isteyen ruh, tpk o beden gibi zavalldr. reme ile ilgili kurduumuz her hayal, gzel dnce, gdm, koullanma ve mantki adan sebep gsterme ve istek; remek iin kodlanm fizyolojik yapmz ve kalplam genetik

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 6

kodlama ile vcutta yaratlan hormonlar (testesteron ve strojen) yzndendir. Bu sre ve seleksiyonun paras olmak ayn olmaktr. Btn bunlarn tesinde eer yle bir seim ans verildiyse veya var olmak isteyip istemedii sorulduysa, -ki bu topik bir retro izofrenidir- var olmamay dilemi olmay istemelidir insan. nk bu saatten sonra sadece yok olmay dilemek yetmez, ki zaten yok olmak iin varz. Kendi varlnn ve senden bir sonrakini var etmenin etik olmad bir olasszlk sentezinde kendini var saymak ve sanmak, var oluun sonuncu ve en dramatik anlamszl, hatta imknszldr. Ondan ncekilerle arasndaki diyalektik, yine anlamszln aralarndaki zne olmasdr. Bir baka boyut Buna ek olarak, etik olaslkszlnn dnda, ocuk yapmak gnmz dnyasnda bir lks olmaldr. Bozuk ve problematik genlerin bir sonraki kuaa gemesi insanlk, doa ve organizmann kendisi iin sorun ve tehdit tekil etmektedir. Doru genetik kodlamann yannda, getirilecek olan insann geleceinin her ynden dnlmesi ve ona gre pozisyon alnmas gerekir. Birinci faktre uymayan durumda ve birinciye uyup da ikinciye uyamayan durumda kiinin ocuk yapma hakk olmamaldr. Varken yok etmek etie aykrdr lakin yok iken var olmasn engellemek tamamyla yansz ve mantkidir. Zaten yksek ivmeyle artan poplasyon ve aallk orannn dmesi yznden oksijen oran dmektedir. Her yeni varlk, yeni bir yaam alan gereksinimi demektir. Her yeni yaam alan, doann yok olmas demektir. Doa yoksa, insan da yoktur. Ve doay yok eden insan gelecei yok eder. Bunlardan sonra Hi kimse ocuk yapmazsa insanolunun devam olmaz gibi bir ey sylenmesi olasdr. Benim buna cevabm ise Devam gerekli mi? sorusunu sormaktr. yle bir varlk dnn ki, var oluunun her evresinde bir eyleri yok etmi, doay yok etmi, yakm ve ykm, yok edecek hibir ey bulamadnda kendi trn yok etmi, her daim kendi varln kendi yaratt yalan teorilerle ilahi ve kutsal klm, kendini kandrm, be duyu ile kstlanm, ego ile lanetlenmi, mantk yasalaryla durdurulmu, ak ile uyuturulmu, bo hayalleriyle kendi gzn boyam, kendine yenilmi, kendi kendini ektii trajedi filmini izleyip onu epik bir hikye sanm olsun nsan mutlak yetisi bilimi yok etme, klonlama, robotik evren topyasyla yazlmlar ve robot retme ynnde ve zaman krlmalarnn zerine giderek kullanmtr. En byk gnah cehalettir. nsan hibir zaman gnahsz olamamtr. nsan olarak bilmemiz gerekenlerin ne kadarn biliyoruz? Eitim seviyesi bilim ltlerinden yalnzca biridir, ki o da bizim oluturduumuz kriterlere gre nitelik kazanan bir eydir. Tek ve mutlak lt olan evren ltne gre neyi, nasl ve ne ekilde biliyoruz? Asl sorunsal budur. En byk hyanet kendini kandrmaktr. Her eyi bildiimizi sandmz en muhteem anlarmzda bile kendimizi kandrmyor muyuz? Bu utan verici gerei nce kendimizden, sonra etrafmzdakilerden saklamaya almyor muyuz? Hangimiz kendinden en emin olduu anlarda bile hibir suretle kendini kandrmadn iddia edebilir? Veya kendini kandrd gereini doru manada kim idrak edebilir ve bunu nce kendine, sonra da etrafndakilere itiraf edebilir? Oluturduumuz maskeler her daim z benliimizin nne geer ve bu savan galibi olur. Bu da kendi kendine yenilmektir. Byk stat Nietzsche de bundan bahsetmitir. nsan kendini kandrr. Bu yzden kendinizi kandrmaynz. En byk adaletsizlik kendi trn ve kendini yaratan dnyay yok etmektir. nsan, kendine ve onu var eden doaya bitmek tkenmek bilmeyen bir hrsla hyanet iinde olmutur. Dierleriyle arasndaki en byk fark, dnmeyi hak ettii deerde baaramamtr. Erdem sahibi olma, kudretli olma ve bilgiye vakf olmay olmas gerektii gibi baaramamtr. Olumsuz ynleri her daim olumlu ynlerinden stn olmutur. Kendinin dna her hangi bir ey iin hibir ey yapmamtr. Bu bencillik ve egoizmin grnr hiper dinamiklerini hi kaybetmeyen mutlak izofrenisidir. nsan, bu dnyann ve kendinin bana gelmi en byk problemdir. imdi tekrar soruyorum; Devam gerekli mi? Btn bunlara ramen eer devam gerekliyse, yine zgnm nsanolunun devamllnn gereklilii, insann yakn zamanda kendi kendini her hangi bir yolla yok edecei gereini hibir suretle deitirmemektedir. Byle bir olasszlk ve karamsarlk sentezi ierisinde bize den, burada ac ekmek iin olduumuzun -ki bu ruhu evrimletirir, glendirir ve yceltir- idrakyla, felsefi, sanatsal ve doru anlamda bilimsel ynde kendimize, hak ettiini dndmz insanlara ve/veya insanla ve mutlak suretle dnyaya yani doaya elimizden geldiince yksek nitelik ve boyutta bir eyler katmak ve var etmektir. Gerekten yetenekli ve bir o kadar cretkr isek zaten tarihe bir suretle geeriz. Biraz daha iyi iler baarrsak da hatrlanrz. Bir eyi yapabilmek veya var etmek, o alandaki yetiden ok imgeleyebilmek ve cret etmekle alakaldr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 6

Var olu her daim anlamszln, ihtimal dln ve imknszln muhafaza edecektir. Kendi yaratt tek tarafl ok ynl dizgeyle baland nokta yok olutur. Varlk yok olmak iin vardr. Varl imknl klan tek ey yok olutur. Var oluun anlamszl burada balar, irdelemi olduum be evreyle biter. Burada biten sadece var oluun anlam deil, ayn zamanda var olutur.

Deniz Denizel / 2009

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y17.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bilin Volkan Yurtseven

Merhaba, ben bu yazda size bilin hakknda belirli bir gr vermektense, zt kutuptaki grleri de ieren farkl kaynaklardan baz alntlar paylamak istedim. lk olarak, olaya materyalist bir bak asyla yaklaan Francis Crickin artan Varsaym adl kitabyla balamak istiyorum. Kitabn girii bilincin tanmyla balyor: "Bilin: Alglar, dnceleri ve duygular olma durumu, farknda olma. Bu terim, bilincin ne olduu kavranmadan anlalamayacak birtakm baka terimlerle tanmlanabilir ancak. Birok kii, bilinci zbilinle e tutma, yani bilinli olmak iin yanlzca d dnyann farknda olmann yeterli olduunu sanma tuzana dyor. Oysa bilin, byleyici ama anlalmas zor bir olay; ne olduunu, nasl ilediini, ya da nasl olutuunu belirlemek olanaksz. Hakknda okunmaya deecek bir ey yazlm deil henz." Stuart Sutherland, Uluslararas Ruhbilim Terimleri Szl Yazar, varsaymn u ekilde dile getiriyor: Siz, neeleriniz, zntleriniz, anlarnz, ihtiraslarnz, benlik ve zgr iradeniz ile aslnda ok sayda nron ve bunlarn birbirleriyle olan aktivitelerinden ibaretsiniz. Yazara gre bilimle uraanlar, bilin faaliyetlerini aklarken asla ruh gibi bir kavrama ihtiya duymazlar, zira byle bir varsaymn gereksiz olduunu dnrler. Yine yazara gre, darda bizden bamsz bir dnya bulunmaktadr ve onu asla tamamyla bilemeyiz, ama duyularmz kullanarak ve beynimizi altrarak onun zeliliklerinin baz ynlerine ilikin bilgiler edinebiliriz. Beyin-bilin ilikisinden de bahseden kitapta, beyindeki tm srelerin bilinli olmadna da dikkat ekiliyor. Dikkat, bellek, grme, zgr irade gibi bilinle ok yakndan ilikili kavramlara da deinen kitap bilince daha ok biyolojik bir ekilde yaklayor. Filozoflarn bilinle ilgili grleri de dikkate deerdir. Descartes, bedenle ruh arasndaki ilikiden bahsederken aslnda bilinten mi bahsediyordu irdelemek lazm. Spinoza da hereye sonsuzluk asndan bakmak gerektiini sylerken acaba bilincin sonsuzluundan ve kozmik bilin gibi bireyden mi bahsediyordu? Empirizmin ncs John Locke ise bilincimizin ilk doduumuzda bir tabula rasa, yani beyaz bir tahta gibi bombo olduunu iddia eder. Ona gre duyusal deneyimler edinmeden nce hibir bilince sahip olamayz ve bilin, deneyim edindike byr. Yani dnyay algladka onun hakknda bireyler bilmeye, bilinlenmeye balarz. Bilin konusuna, evrim ve kuantum teorisinin gznden yaklamann da farkl bir bak as vereceini dnyorum. Burda ise Richard Dawkinsin Tanr Yanlgs adl kitabna gidiyoruz. Yazar kitabn 340. sayfasnda 20.yy filozofu Ludwig Wittgensteindan bir alnt yapyor. Wittgenstein arkadana sorar: Syle bana, neden herkes dnyann gne etrafnda dndn sanmak yerine gnein dnya etrafnda dndn sanmann daha doal olduunu sanar? Arkada cevaplar nedeni basit, nk gne dnyann etrafnda dnyormu gibi gzkr. Wittgenstein devam eder, peki syler misin, dnya dnyormu gibi gzkseydi nasl gzkrd? Arkada sessizce kalverir. te, der Dawkins, beynimiz yle evrimlemitir ki, bireyleri baka bireymi gibi grme eilimindeyizdir. Yani dnyay gr tarzmz beyinlerimizin kendisinin evrimlemi organlar olmas yzndendir. Hayatta kalmamz etkileyen nesnelerin ne ok kk ne de ok byk olduu bir dnyada hayatta kalmamza yardmc olmak iin evrimlemi yerleik beyinler; nesnelerin ya hareketsiz durduu ya da k hzna oranla yavaa hareket ettii bir dnya; ve ok ihtimalsiz bir eyin

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y18.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

gvenle imkansz olarak ele alnabildii bir yer. Zihinsel penceremiz dardr, nk atalarmzn hayatta kalmasn salamas iin daha geni olmas gerekmiyordu. Bilim bize, btn gelimi sezgilerimizin aksine, kristaller ve kayalar gibi grnte kat olan cisimlerin neredeyse tamamen boluktan olutuunu retmitir. Bilindik bir rnekle, atomun ekirdei, byk bir stadyumun ortasndaki sinekle betimlenmitir. Komu atomlar stadyumun dndadr. En sert, en kat ve sk kayalar bile gerekte hemen hemen tamamen boluktan olumulardr. yleyse neden kayalar sert ve kat gzkr? nk beynimiz, dnyada gezinmemize yardmc olmak zere vcudumuzun alt lekte evrimleti. Asla atomik dnyada gzeinmek iin evrimlemedik. Eer byle olsayd, muhtemelen beynimiz kayalar byk bir boluk olarak alglard. Kayalar elimize sert ve delinmez bir his verir, nk elimiz bu kayalar delemez. Ellerimizin kayalar delememesinin sebebi, ebatlardan ve maddeyi oluturan paracklarn farkllklarndan ileri gelmez. Aslnda, bu kat maddelerdeki ok boluklu parakclarla balantl g alanlar ile ilgilidir. Beynimiz iin katlk ve delinemezlik gibi kavramlar oluturmak ok yararldr nk byle kavramlar, iinde birbirinin yerini dolduramayan maddelerin bulunduu dnyada gezinebilmemiz iin yararldr. Kuantum teorisine biraz deinmiken, What the bleep do we know? (Ne biliyoruz ki?) belgesel-filmine deinmemek olmaz. Bu filmde de sylendii gibi, Kuantum fizii bilin ve zihin konularnda net, ak, rahatlatc cevaplar vermez ama kesinlikle ciddiye alnmaldr. Filme gre, dnce gcne itibar etmek gerekir. D dnyann, i dnyamzdan daha gerek olduunu inanmaya koullanmzdr ama Kuantum Fizii tam tersini syler: imizde olan dmzdakini yaratacaktr. Bilin ve beyinin gereklik retici etkisiyel ilgili baz deneylere deinen filmde evremizdeki hereyin aslnda bilincin olas hareketlerinden baka birey olmad anlatlmaya allyor. Ama bunu dnmek ok zordur, dnyann kendi deneyimimizden bamsz olarak zaten bulunduuna o kadar eilimliyizdir ki, byle dnmek ok zor gleiyor. Kuantum Fizii, olaslklar fiziidir, peki bu olaslklar ortaya karan nedir? Bilin ve gzlem. Yani kunatum dnyasnda gzlemcinin varl ok nemlidir. Bu filmdeki dnceyle Stefano E. DAnnann Tanrlar Okulundaki ana karakterin, Dreamern, hemfekir olduunu syleyebiliriz. Dreamern birok sayfada geen meydan okumalarn aadaki gibi zetleyebiliriz. Btn deneyimlediin olaylar, senin benlik durumlarnn bir iaretidir, iinde tadn dncelerin sahnelenen temsilidir. Dta olan hibirey yok, dnya senin cildindir. Dnya sensin, dier herkes, herey senin dndaki sendir. Onlar senin zaman iinde dalm paralarndr. Dnya, senin benlik durumlarnn mkememel gstergesidir. Dnya, sen byle olduun iin bu halde, yoksa sen dnya byle olduundan byle deilsin. Yukardaki kaynaklara ek olarak Donah Zoharn Kuantum Benlik, John Searlen Akllar, Beyinler ve Bilim ve Erwin Schrdingerin Yaam Nedir ile Akl ve Madde ve Adam Zemann Bilin Kullanm Klavuzu kitaplarndan da faydalanrak daha geni bir bak as edinebilirsiniz. Bata da belirttiim gibi, bilin konusunda net olarak aklanan ok fazla birey yok. Ancak unu da akldan karmamakta fayda var ki, bilim tarihinin pl bireyi anlamann asla mmkn olamayacan belirten szlerle doludur. O yzden felsefi bir ekilde dnmeye ve bilimsel ekilde aratrmalar yapmaya devam etmeliyiz. Sevgiyle kaln...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y18.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 3

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bilincin Yeri Nerede? Felsefe Ekibi

Beynin durumunun, bilin olgusu ile ilikisi hakknda farkl birok gr bildirilmitir. nemi aka grlen byle bir olgu ile ilgili olarak dikkat ekici lde az gr birlii vardr. Ancak, beynin tm blgelerinin bilin olayna ayn derecede katkda bulunmad bir gerektir. rnein, beyincik beyine gre daha ok kendi kendini kontrol eden bir 'otomaton'dur. Beyinciin kontrol altndaki eylemler, hemen hemen 'istemsiz' olarak, nceden tasarlanmadan, 'dnmek' gerekmeksizin, oluurlar. Bir yerden bir yere yrmeye bilinli karar verdiimiz zaman, kontroll bir eylem gerekletirmek iin gerekecek ayrntl kas hareketlerinin zenli plannn ou kez farknda olmayz. Ayn ey istemsiz hareketler iin sylenebilir. rnein, scak sobadan elimizi ekmemiz gibi refleksler beyin tarafndan deil, omurgann st ksmndan kontrol edilebilir. Buna gre, bilin olgusunun da, beyincik veya omurilikle deil, beynin ileviyle ilikili olabilecei dnlebilir. te yandan, beynin, bilinli davranlarmz zerinde her zaman etkili olduu aka kantlanamaz. rnein, kaslarmzn ve bacaklarmzn ayrntl eyleminin bilincinde olmadmz normal bir yrme eyleminde, (beynin teki blgelerinin ve omuriliin yardmyla) daha ok beyinciin kontrolnde gerekleen eylemde, beynin birincil kontrol blgelerinin de devreye girdii anlalyor. stelik ayn ey, birincil duyum blgeleri iin de geerli olabilir: Yrrken, ayak tabanlarmzda deien basncn farknda olmayabiliriz ama, beynin beden duyumu blgesindeki ilgili blgeler bu konuda srekli uyarlmaktadr. Gerekten de, ABD/Kanadal beyin cerrah Wilder Penfield (1940'larda ve 1950'lerde, insan beyninin hareket ve duyum blgelerinin ayrntl haritasn karmtr), insan bilincinin sadece beyinsel etkinliklerle ilikili olmadn ileri srmtr. Bilinci yerinde hastalar zerinde gerekletirdii saysz beyin operasyonlarndan edindii deneyime dayanarak, st beyin kk adn verdii ve byk lde talamus ile orta beyinden oluan (geri Penfield'in asl ilgi alan as yapyd) bir blgenin, bir anlamda, 'bilincin yeri' olarak kabul edilebileceini nerdi. st beyin kk, beyinle iletiimlidir ve Penfield, 'bilinli uyarlma' veya 'bilinli istemli hareket'in, beyin kknn bu blgesinin, beyin korteksinin uygun blgesi ile, yani belirli duyumlar, dnceler, anlar veya o anda uyarlan veya bilinli olarak alglanmakta olan eylemlerle ilgili blge ile dorudan iletiim kurmasndan kaynaklandn savunmutur. rnein, hastann sa kolunu oynatmas iin beyin korteksinin hareket blgesini uyardnda (ve sa kol gerekten de hareket etmektedir) uyarmann, hastann sa kolunu hareket ettirmeyi istemesine neden olmadn belirtmitir. (Hasta, belki de sol koluyla uzanp, sa kolunun hareketini durdurmak bile isteyebilir - Peter Sellers'in sinemada Dr. Strangelove karakterini canlandrrken yapt gibi!) Penfield'e gre hareket istemi, beyin korteksinden ok talamusun ynetiminde olabilir. Bilincin, st beyin kknn ilevinin bir sonucu olduunu iddia etmesine karn, bilincinde olunacak bir nesnenin de var olmas gerektii iin, bilin olgusuna katkda bulunan sadece beyin kk olamaz; beyin korteksinde herhangi bir blge, st beyin kkyle o anda iletiimli olan ve faaliyeti, bilin durumunun konusunu (duyu veya an) veya amacn (istemli eylem) temsil eden bir blge de katkda bulunmaktadr. Baz nrofizyologlar da, zellikle as yapnn bilincin 'yerini', gerekten byle bir yer varsa, oluturduu grndedirler. Ne de olsa, as yap beynin genel uyanklk durumundan sorumludur (Moruzzi ve Magoun 1949). Bu a zedelendii takdirde, bilin yitimi meydana gelir. Beyin ne zaman ki uyank bilin durumundadr, as yap faaliyet halindedir; uyank bilin durumunda olmad zaman ise a sistemi aktif deildir. A sisteminin ilemi ile 'bilinli' olarak nitelediimiz bir insann durumu arasnda gerekten aka grlen bir iliki grlyor. Ancak, d grme durumunda konu biraz karmaklamaktadr: D grme esnasnda insan aslnda 'farknda olma' durumundadr, en azndan grd dn farkndadr, oysa a sistemi grnte faal durumda deildir. Evrimsel ynden beynin en eski paras onursal niteliinin bu sisteme verilmesi insanlar dndrmektedir. Bilinli olmak iin ihtiyacmz olan sadece

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y7.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 3

aktif bir as yap sistemi ise, kurbaalar, kertenkeleler ve hatta morina bal bile bilinli demektir! Ben, bu son gr ok gl bir gr olarak kabul etmiyorum. Kertenkelelerin ve morina balnn, dk dzeyde de olsa bir eit bilince sahip olmadklarna dair elimizde ne gibi kant var? Gezegenimizin, 'bilinli olma' gibi gerek bir yetenekle kutsanm yegne canllar olduumuzu iddia etmeye ne hakkmz var? Yeryznn yaratklar arasnda 'bilinli olmak' olaslna sahip varlklar olarak yalnz biz mi varz? Bundan kukuluyum. Geri, kurbaalara, kertenkelelere ve zellikle morina balna baktm zaman, 'orada birinin' beni ayn gzlerle szdne dair pek gl bir duyguya kaplmyorum ama, bir kpee veya kediye baktm zaman, zellikle hayvanat bahesinde bir maymun veya empanze bana bakt zaman, 'bilincin varln' gerekten gl bir ekilde duyuyorum. Onlarn, benim hissettiim gibi hissetmelerini beklemiyorum, ne de hissettiklerinde olgunluk aryorum. 'Varlklarnn farknda olmalarn' da beklemiyorum (ancak, 'varlnn farknda olmak' unsurunun var olabileceini tahmin ediyorum). Btn istediim bazen sadece hissetmelere. D grme durumuna gelince, bir tr bilincin, fakat ok dk dzeyde bir bilincin varln kabul ediyorum. A sisteminin ksmlar, herhangi bir ekilde, bilinli olma durumundan tmyle sorumlu iseler, d grme esnasnda, dk bir dzeyde de olsa, aktif olmak zorundadrlar. Bir baka gr (O' Keefe 1985), bilinlilikten daha ok hipokampusun sorumlu olduunu savunur. Daha nce deindiim gibi hipokampus, uzun dnemli anlarn yerletirilmesi ilevinde ok nemli bir rol stlenmitir. Srekli anlarn yerletirilmesi ile bilin arasnda ilinti kurulursa ve bu doruysa, hipokampus, gerekten, bilinli olma durumunda balca sorumluluu stlenebilir.

Baka grler, bu konuda sorumluluun beyin korteksinin kendisine dtn ileri srmektedir. Beyin insann vn kayna olduuna, (Yunuslarn beyni insannki kadar byk olsa da!) ve zek ile yakndan ilikili ussal faaliyetlerin beyin tarafndan yrtld kabul edildiine gre, yleyse insann ruhunun beyinde yer ald kukusuzdur! Gl Al grnn ulat sonu da bu olmal, rnein. 'Bilin', sadece, bir algoritmann karmaklnn bir zellii, ya da belki 'derinlii' veya kolay kavranamayan dzeyde bir 'nitelii' ise, bu durumda, gl Al gr uyarnca, beyin korteksinde uygulanan karmak algoritmalar, beyin korteksi zerindeki blgeleri, bilinci kontrol eden en gl aday konumuna getirecektir. Birok filozof ve psikolog, insan bilincinin, insann konuma dilini kullanma becerisiyle ilikili olduu grndedir. Buna gre, insanlarn en byk zellii olan dnme ve iinden geenleri dile getirme inceliine yalnz konuma yeteneimizle ulaabiliriz. Bu gr uyarnca konuma, bizi teki hayvanlardan ayran zelliimizdir ve bu nedenle gerektiinde onlar zgrlklerinden yoksun brakmak ve ldrmek iin bahanemizi tekil eder. D dnyann ve ayn zamanda kendi varlmzn bilincinde olduumuzu bakalarna kantlamamzn, dnce ve duygularmz anlatmann bir aracdr konumak. Konuma yeteneimiz, bu gr uyarnca, bilinli olma durumumuzun en nemli unsurudur. imdi, konuma merkezlerimizin (insanlarn ounda) beynimizin sol tarafnda (Broca ve Wernicke alanlar) yer aldn anmsayalm. Biraz nce zetlediimiz gr, bilinci, beyin korteksinin sa taraf ile deil sadece sol taraf ile ilikilendirmektedir! Gerekten birok nrofzyolog da (zellikle John Eccles 1973) grnte ayn kany paylamaktadr. Meslein dnda birisi olarak ben bu gr, aklayacam nedenlerle, biraz tuhaf buluyorum. * empanzelerin aynalarla oynamas salanarak yaplan deneyler, empanzelerin bilinli davrandklarna dair bir lde inandrc kant sunmaktadr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y7.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 3

Us Nerede, Roger Penrose, TBTAK Yaynlar,1997

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y7.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 6

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Kendinin Bilinci ve tekinin Bilinci Felsefe Ekibi

Bir sinir biyolou olan J.P. Changeux ile filozof Paul Ricoeurn Dnme konusuyla ilgili yaptklar tartma Neden Nasl Dnrz balyla kitaplatrld. Aadaki metin, bu yapttan alntdr. Kendinin Bilinci ve tekinin Bilinci 1.Bilinli Uzam (Espace Conscient) JEAN-PIERRE CHANGEUX- Karlkl iletiim ve anlam etkinlii uyank ve bilinli zneler arasnda gerekleir. imdi ihtiyat da elden brakmayarak "bilin" kavramnn kard problemleri ele alalm. nce bilinli uzam diyeceim eyi, yani snrlar henz sinir bilimleri (nroloji) tarafndan tam izilememi olan ve beynimizle sinir sistemimizin dier -bilinsizblgelerindekilerden nitelike farkl ilemlerin yapld i beyin ortamn tanmlamaya alacam. Bu benzetim (simulation) ve sanal eylemler uzam, alt omurgallardan insana kadar adeta imek hzyla gelimitir. Organizmann iinde yer almakla birlikte, bir bakma d dnyayla organizmann "arasna sokulmu" durumdadr. Niyetler, amalar, projeler, eylem programlar, her biri ayr ayr nron sistemlerini devreye sokan (en az) drt kutupta srekli iliki iinde, bu dzeyde deerlendirilir: d dnyayla edimsel etkileim(sizin de szn ettiiniz dnyaya alm); kendilikve beraberinde bellee alnm olaylar, kiinin kendi yaam hakknda derlenip kurgulanm anlat, duygusal nitelikleriyle bedene (soma) etkide bulunmu nceki deneyimlerin ans eklinde tm bireysel tarih; ve son olarak iselletirilmi toplumsal kurallara uzlamlarile ayn ekilde herkesin sessizce iinde tad o tmel insan ve toplum tasarm.Burada sizin bilin tanmnz aklma geliyor: "ahlak yargsnn varsaymsal modda iledii dnce deneylerinin mzakere edildii uzam".1 Bana gre ok uygun bir tanm. Filozofla biyolog nihayet ayn zeminde bulumu oluyor! Bilincin modellenmesi iine tutkuyla atlan sinir biyologlarnn yan sra (Edelman, Llinas, Crick, Zeki, Dehaene ve ben) filozoflarn says da az deildir (Dennett, Searle vb.)- Gvenilir nirengi noktalar olarak elimizde, teyakkuz ve dikkat, uyanklk ve uyku hallerini denetleyen gayet farkl nron sistemleri; kimyasal amilller yani daha nce bahsettiim, dnya grmz ve bilin hallerimizi deitiren bamllk yapc ilalar; etkinlik hallerini egdmleyen ve byk nron topluluklarnn ilevsel tutarln salayan "balama" mekanizmalar; ve son olarak, kendi'den kendi olmayan'a iki ynl geii salayan deerlendirme sistemleri (uyank maymun zerinde yaplan aratrmalara gre sonradan renilebilen sistemlerdir bunlar) bulunuyor. Bu verilerden hareketle bilincin nronal temellerinin anlalabilmesi iin daha pek ok kuramsal ve deneysel almann yaplmas gerekiyor. Buna karlk, bilincin organizmann yaam asndan ilevi ise apak grnyor: dnya zerine etki olaynda hatr saylr bir tasarruf. PAUL RICOEUR- Burada da nronal modelinizin kuruluu bana, deneysel olarak dorulannn bir hayli nnde grnyor ve bu nde oluu da nronal bilimlerden hibir ey almam disiplinlerde gerekleen ilerlemelere borlusunuz. Onlarn ulat sonular, temel ncllerinizle uyum halinde kalmaya alarak sisteminize alyorsunuz. Ama bu ncller, dn alnan analizlerin erimini snrlyor: Edimsel ve sanal etkileimlerce biimlendirilmi bir dnyaya doru gittike genileyen bir almn beklendii yerde, btn bunlarn beyinde olup bittiini sylemek zorunda kalyorsunuz. Benzetim uzamnn, "organizmann iinde olmakla birlikte", bir bakma d dnyayla organizmann "arasna sokulmu durumda" bulunduunu sylyorsunuz. Ayn anlamda, "bilinli uzamn modellenmesi"nden de kabul kesinlemi bir olay gibi sz ediyorsunuz. Daha ihtiyatl bir ifade olan "bilincin nronal temeli" formlnz

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 6

gnlden kabul ediyorum. Fakat burada yeniden, nronal ile ruhsal arasndaki iliki stne daha nce yapm olduumuz tartmaya dnm oluyoruz. Sadece problem, sz uzatmamak iin "bilin" adn verdiimiz eyin kapsamn geniletmemiz yznden daha nazik bir hale gelmi oluyor. J.-P. C "Btn bunlar beyinde oluyor" demekle, analizimin erimini snrlam olduum fikrindesiniz. Gerekten de yle oluyor. Bu konuda, sras gelince tartmay geniletme zgrlm sakl tutarak, sinir bilimlerinin aratrma alan iinde kalmak isterim. Bu balamda, biri entelektel davran ve uygulamalar, br -daha ciddisi- ierik veya z hakknda olmak zere iki noktaya iaret edeceim. nsan bilimlerinin aratrma alannda Freud'a ve psikanalize gnderme yapan yazarlar pek bol. Siz de yazlarnzda durmadan bunu yapyorsunuz. Buna karlk, sinir bilimleri alanndaki aratrma almalar ayn yazarlarca hemen hi zikredilmiyor, ya da aralarnda sr gibi kalyor. Beyinden fazla bahsetmekle hi bahsetmemek arasnda, kimin hakl kimin haksz olduuna karar vermeyi size brakyorum! erik konusunda, beynimizde uzun vadeli olarak "yazya gemi" tutum ve davranlar, eylem programlar, eitli duygusal renklere boyanm anlar "evreni"nin nemini kmsemek hata olur. Marx'n dedii gibi, "lm kuaklarn arl yaayan kuaklarn zerine kmektedir". Gerekten de, ansefalimizde isellemi tm tarih ve kltr izleri sayesinde durum byledir. Sperber ve Wilson' un duruma uygunluk stne dnceleri gibi sizin balamn nemine yaptnz vurgular da, birok durumda d dnyadan aldmz sinyallerin ancak "ynelimsel bir erevede", yani beynimize gre isel olan ve referanslarn uzun vadeli anlarmzdan olumu o ok zengin repertuardan alan bir erevede anlam kazandklarn gsteriyor. Beyinlerimiz bu sayede, imdiki ve gemiteki d dnyann ok ve eitli kaynaklarn ie koarak, birbirleriyle dankllk iinde etik tartmas srasnda bu konuya tekrar dneceiz-bu srece etkili biimde mdahil olabiliyorlar. P. R.- Bellekten bahsetmeden nce, sizin "bilinli uzam" kavramnza dnmek istiyorum. Gerekten de canl deneyimde uzamla zaman birbirine sk skya baldr. Uzam fenomenolojiyi iki adan ilgilendirir. Yaanan uzam bir yandan "zg bedenin" uzam, onun organlarnn uzants olarak alglanan, onun konum ve devinimlerinde, yer deitirmelerinde, ama bundan baka haz ve elemin bedensel derinliinde de duyulup yaanan uzamdr; bir baka yandansa ufka kadar yaylp giden evredeki uzam dr. Bedenin dndaki bu uzama gre, beden hibir yerde deildir; daha dorusu, ona kar bir oras'nn, sizin bulunduunuz o yerin var olduu mutlak burasn tanmlar; ayrca iinde eylerin birer yere sahip olduu, bizim de yer aldmz ve yer deitirdiimiz ortak bir uzam da vardr. Bu uzam ynelimlidir, aktif olarak aratrlr, yrnebilir yollarla ve az ok alabilir engellerle rlmtr. Bu, iinde yaanabilen uzamdr. mdi, nesnel bilginin grevi, bu zel ve ortak, bedensel ve kamusal uzam geometrik ve fiziksel bir uzamdaki soyut bir yer sistemiyle ilikilendirmektir; burada sz konusu yerler corafi "sitler", buras ve oras da herhangi birer yer olur. Szn ettiiniz "isel beyin ortam" ile ikimizin de ele aldmz "benzetim uzam" ite bu nesnel uzamda yer alr. Bellein zaman da buna benzer bir problem karacaktr. imdiden denebilir ki, sinir bilimleri iin beyin, "iinde" maddesel izlerin (kalntlarn) depoland son derece dikkate deer bir uzamdr. z kavramyla, uzamla zaman arasndaki iliki daha da sklar. J.-P. C- Birlikte daha nce, "hastaln bilmeme" durumu vesilesiyle, kiinin kendi bedenini ve kendi imgesini alglamasnn nrolojisinden bahsetmitik. Ayn ekilde, insanda lezyonlarn analizi ve hayvanda elde edilen fizyolojik kaytlar da bizi, bu benmerkezci alglamay, bedenin -en bata beynin pariyetal lobunu devreye sokand uzamdaki "tekimerkezli" (allocentrique) alglanmasndan ayrmaya sevk etmektedir. Bu eitli geometrik koordinat sistemlerinin birbirleriyle denkletirilmesi nemli bir renme srecinin konusu olur ve bunlarn uzam ve zamandaki tutarllklar, gerek devinimler olarak edimsellemeden nce, bilinli uzamdaki benzetim deneyleri esnasnda snanr. 2. Bellek Sorunu (..) 3. Kendini anlamak, tekini anlamak. J.-P. C- Tartmamz esnasnda kiinin kendisiyle ve tekiyle olan ilikisini sz konusu ettiniz. Bunun insanda zellikle gelimi olan bir bilisel dzenee denk geldiini dnmek bana makul grnyor: tekine eitli ruh halleri -ektii aclar, eylem planlar, niyetleratfedebilme veya bunlar tasarlayabilme kabiliyeti. Premack ve Woodruff nl bir metinde, kendinin ve bakalarnn davrann tekinin ruh halleri (arzular, niyetleri, inanlar, bilgileri) stne karmlar araclyla yorumlama kabiliyetinin insana zg olup olmad sorusunu soruyorlar. "empanzenin de bir ruh (zihin) kuram var mdr?" diye yazyorlar. Onlara gre kuram szc, tekinin ruh hallerinin zne tarafndan dorudan gzlenemedii lde burada yerindedir. znenin tekinin davranlar stne ngrlerde bulunabilmesi iin, bu hallerin varsaymsal veya kuramsal bir biim altnda "tasarlanmalar" gerekir. Bu atfetme kabiliyeti bebekte yava yava geliir. ocuk iki aylkken anneyle arasnda bir iletiim kurulur ve ilk yan sonunda ocukla yaknlar arasnda baklarda egdm meydana gelir. ocuk jestlerle iletiim kurar, nesne ve durumlar eliyle gsterir. Grsel ve iitsel bir bilgiyi kullanabilir. Nihayet, birinci ve nc ahslar arasndaki ynelimsel ilikileri tasarlayabilecek duruma gelir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 6

kinci ya boyunca, ocuk gizlenmi nesneleri aramaya balar, artzamanl taklitler yapar, oyun olarak rol yapar, dili kullanr, alglad olaylar yorumlamak ve onlara karlk vermek iin bellemi olduu tasarmlara bavurabilir. Gemie ait bellek nesneleriyle gncel gereklii karlatrmak iin imgelemi yardma arabilir. Yetikin empanzelerin yapt gibi kendini aynada grnce tanyabilir. Bir buuk yandan kk bebekler bir baka bebein ac ektiini alglayabilir ve onunla birlikte alamaya balarlar. Fakat bu yatan sonra davran deitirir ve ac ekmekte olan bebein karsnda bu kez kendiliinden rahatlk belirtileri gsterirler. Piaget ile Kohlberg'in ne srdkleri gibi, bir "merkez kaymas" meydana gelir. Bebek bakalarnn duygularnn kendininkilerden farkl olabileceini ve kendi tutumunun bunlar deitirebileceini anlar. Bakalarnn ruh halleri zerinde etkide bulunmak iin bu halleri "imgeler" (tasavvur eder). Baldwin'in daha 1894'te fark ettii gibi, kendini anlama, tekine ilikin (imgelenen ama gerek) anlaya kout olarak geliir. Kendini bilme ile empati-sempati arasnda apak bir iliki kurulur. Premack'lar k bir video animasyon dzenei yardmyla on aylk ve daha yukar yataki ocuklarn son derece yaln, kendi kendine gidebilen nesnelere (rnein farkl renklerde toplar) bir bakma "insana zg" niyet ve amalar atfettiklerini gstermilerdir. Okama bebek tarafndan olumlu, iddetli bir vurusa olumsuz olarak kodlanr. Amal/niyetli bir nesnenin bir bakasna (rnein kapal bir yerden kurtulmas iin) "yardm" olumlu, kamay engellemesiyse olumsuz olarak deerlendirilir. Bebek, nesnenin sakl olduu yerden kma "zgrl"n olumlu olarak kodlar. Amal/niyetli nesnelere bir "isel neden" atfeder ve olumlu bir jestin olumlu karlk grmesini takdir eder (A B'yi okarsa, B'nin de A'ya olumlu davranmasn bekler). yi zplayan bir topu iyi zplamayan topa yeler. ok kk ocukta kendiliinden, ibirlii ve sempatiyi deer sayan bir ahlaki deersistemi, hatta ahlaki deerlerden ayr estetik tercihlerbile vardr. Yirmi drt aydan itibaren ocuk, grr, ister ve inanr sayd amal/niyetli nesnelere inanlar atfetmeye balar. Drt yanda ruh "kuram"na ular. Bu konuda belirleyici snama yanl inan testidir. ocuk bir baka ocuun yeni bir duruma uygun bilgilere sahip olmad, kendisininse gayet yeterli bilgiye sahip olduunu bildii bir durumu hayal etmeyi baarr. mgeleminde iki tasarm, yani tekinin bilgilerini ve kendi sahip olduu bilgileri kyaslar. Otistik ocuklar sosyal iletiim ve duygusal temaslar, empati ve sempatiyi etkileyen ar bilisel gelime bozukluklar gsterirler. Leslie, Utah Frith ve Baron-Cohen'den oluan ngiliz ekibine gre, otistiklerde ruh kuram yoktur; birinci ve nc ahslarda bilgi karm yapamazlar ve yeni domu bebein bilisel dzeyinde taklp kalmlardr. Ruh kuramnn beyindeki bantl karlklarn beyin grntleme tekniiyle (pozitron kamerasyla) tanlamak iin eitli denemeler yaplmtr. Belli ruh hallerim gsteren terimlerin tannmasna dayal psikolojik testleri temel alan eitli yazarlar, prefrontal korteksin ruh kuramyla dorudan ilikili olduunu gstermilerdir. Bu zaten beklenirdi, nk oras insan ansefalinin evrim asndan en yakn zamanda gelimi blmdr. P. R - Yazl/kayt kavramndan kltrel tasarm kavramna getiniz. Bana yle geliyor ki bu geile birlikte bilimsel disiplin deiiklii de yaplm oluyor ve bu deime ift ynl bir problem ortaya karyor: [bellek izlerinin] bir yandan sinir bilimleri alannda, br yandan yorumlayc insan bilimleri alannda nasl almlanaca sorunu. Ne Birinde ne brnde "beyinden beyine iletiim"' gibi genel bir formlle yetinilemez. nce sizin alannzda, bana yle geliyor ki, arlk merkezi nrolojik biyolojide olan bir bilimle, kendini sosyal veya kltrel antropoloji olarak tanmlayan bir sosyal davran bilimi arasnda bir "arayz" problemi var. Bana yle geliyor ki her disiplinin kendi gndemine hkim kalmasnda yarar var; bu gndem de iki eyden oluuyor: bir yanda o bilimde nihai gnderge deeri tayan eyin -burada nronal organizasyon, orada iletiimin sosyal formlartanmlanmas; br yanda, ele alnan bilimsel iletiimde geerli kabul edilen -hipotezlerin hazrlan, modelleme ve hipotezlerin snanma/rtlme testleriyle ilgili- prosedrlerin belirlenmesi. Kuhn' un gsterdii gibi, yrrlkteki modellemeye bakaldran yeni olgular yerleik paradigmada bir devrimi zorunlu klmadka, birtakm kabul kurallar o paradigmann geerliliini gvencede tutar. Her belli bilgi alan bylece belli bir disipline tahsis edilmise, o zaman sonularn karlatrlmasn ve gerekirse tamamlanmasn mmkn klan rtme blgelerini ortaya karmak disiplinleraras tartmaya der. Hibir bilim, bu disiplinleraras alma dnda, kendi alanyla komu bilim alanlar arasndaki ilikilerin karaca problemleri kendi iinde zebilir grnmyor. Bu disiplinleraras almaya bavuru bana, her bilimin balantl dier bilimlerin alanlarn kendi terimleriyle yeniden tanmlamak gibi hegemonyac bir eilime sahip olmas yznden de hakl ve yerinde grnyor, ki siz de ayn eyi sosyal antropoloji konusunda yapmaya yelteniyorsunuz. "Sosyal tasarm" kavram, o nl "zihinsel nesne" ile birlikte, sinir bilimlerinin terim daarcnda yer alabilir, ama yalnz orada deil bilisel bilimlerin ve kltrel antropolojininkinde de... mdi, bu szckte vahim bir mulaklk var. Kh nrologun, dier doa bilimleri tarafndan daha nce betimlenmi olan d evreden alnan enformasyona yant olarak beyin tarafndan gelitirilmi sayd isel imge; kh bilisel bilimlerin, "X istiyor ki", "X inanyor ki" vb. biiminde nermeler olarak formllendirdii arzular, inanlar vb. sz konusu oluyor. Ve bazen de bununla iletiim ilevleriyle dolayszca tanmlanan sosyal formasyonlar kastediliyor. Bunlarn "paylalmak zere olumu kltrel

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 6

tasarmlar" olduunu sylyorsunuz. Dan Sperber tarafndan kendi disiplini erevesinde nerilen snflama da, kendinin, tekinin ve teki-karsndakendinin etik "tasarm" ynnde sizin nerdiiniz btn uzantlaryla birlikte tamamen konuyla uyumlu. Ancak yine "tasarm" szcnn mulakl zerinde szck oyunu yaplyor. Bu mulaklk, Piaget, Khler veya Premack'larla birlikte ocuk geliimi bilimleri gibi komu bilimleri devreye soktuunuzda daha da artyor. Bildiim kadaryla onlar betimledikleri davransal olgularn nronal yazl/kayd problemiyle ilgilenmiyorlar. Son aamada sz konusu ettiiniz, "ruh kuramnn beyindeki bantl karlklarn tanlamak" iin yaplan giriimler bende, yukarda zihinsel nesne konusunda dile getirdiim ayn ekinceleri uyandryor. J.-P. C- Bu sonucun da vurduu geriye dn dorusu beni artyor. Bir yandan, zihinsel nesneler konusunda, yaptmz diyalog bizi szn ettiiniz mulakl ama noktasna getirmiti. Her ey boa m gitti acaba? Sonra, sizin disiplinleraras, benimse okdisiplinli dediim -yani bilimin ve zellikle sinir bilimlerinin yeni bulularna ak- bir aratrmann zarureti zerinde mutabk kalmtk. Belki de beyin bilimlerindeki gelimeler bir hegemonya korkusu uyandrabilecek kadar nemli. Ama benim tutumum kesinlikle bu deil. Bulunduumuz aamada, gndem belirlemekle uraacak yerde, bilgi alverii ve diyalog yoluyla karlkl olarak birbirimizi zenginletirmeyi dnmek daha verimli grnyor. te yandan, "tasarm" szc stne yaplan "dil oyunlar" benimle ilgili deil. Ben asl z konusunda bilgimizin gelimesine nem veriyorum, biim stne tartmaya ilgim ok daha az. ma ettiinizin aksine, Piaget sinir bilimlerine ve "nronal kayt" konusuna gerek bir ilgi gsteriyordu, Premack'lar da farkl deillerdi. Chomsky'yle "dil ve renme" konusundaki tartmas esnasnda, Piaget giriinin genie bir blmn "bilginin biyolojik kkleri"ne ayrmt. Hatta sonsznde, benim sunmu olduum "sinapslarn seimi yoluyla fonksiyonel epigenez" kuramn kendi dncelerine eklemlemiti. Antropolojiyle sosyoloji arasnda da verimli balar kurulabileceini sanyorum. Sosyal tasarmlara yksek dzeyli zihinsel nesne stats vermek elbette "felsefi" riskler almaktr. Disiplinler arasndaki knma hatlarn aarken, elbette yanl veya haksz yorumlamalara dme tehlikesine maruz kalnr, ama ayn zamanda nemli keifler yapma ans da denenmi olur! Habitus kavram bence, Bourdieu'nn bize sunduu ekliyle, birletirdii eitli disiplinlerde potansiyel olarak yararl "kpr-kavramlardan saylr (yalnz kpr-szcklerden deil). Bu kavram, tam tamna szn ettiimiz sosyal tasarmlar balamnda, renme kavramn sosyokltrel evrenin damgas kavramna balar. Bourdieu habitus'u tam da byle, yani edinilmi, srekli ve kalc, dourucu ve dzenleyici yetenekler, uygulamalar ve tasarmlar olarak tanmlar. Ben onu, renmenin -doutan gelen ve insan soyuna zg nronal karlama yaplarn seferber ederek- belirleyici bir rol oynad, dilin edinilmesi modeline gre anlyorum. Nronal renme sreleri Bourdieu'de yle nemlidir ki, Meditations pascaliennes (Pascalc Meditasyonlar) adl eserinde aka "sinaps balantlarnn kuvvetlenmesi veya zayflamas"ndan bahseder! Nihayet, Broca tarafndan beyindeki dil blgelerinin kefiyle ayn dneme (1865) rastlayan, frontal lobun nropsikolojisiyle ilgili almalar da ahlaki tutum ve davranlarn beynin rgtlenii iinde kk salm olduunu gsteriyor. 1868'de Harlow, Massachusetts Demiryolu irketi'nde alan, kafasna bir demir ubuun saplanmas sonucu beyninin n blmnde meydana gelen ar lezyona karn sa kalan ii Phineas Gage'in vakasn betimler. Gage' in kiiliinde meydana gelen bozukluklar arasnda, Harlow onun kabalatn, bazen en aza alnmaz kfrleri ettiini, dostlarna artk hi sayg gstermediini kaydeder. Geirdii kazadan sonra Gage sosyal uzlamalara aldr etmez, en geni anlamyla "ahlak" umursamaz ve karlarna hizmet etmeyecek kararlar verir olmutur. Frontal lob stne aratrmalar da Harlow'un gzlemlerini dorulamtr. Hatta Rus nrolog Aleksandr Luria frontal lobdan "uygarlk organ" diye bahseder. Demek ki sosyal tasanmlarm, zellikle de kendi ve teki hakkndaki etik tasarmlarn nronal yazl konusunda aratrmalar gelitirmek ivedi bir grev olmaktadr. P. R - Piaget ya da Chomsky'nin biyolojiye ilgi gstermedii fikri benden uzak olsun! Disiplin ii probleme dnmelerine izin vermek istemediim disiplinleraras snrlar problemlerine ben de sizin kadar ilgi duyuyorum. Sosyal tasarmlarn nronal yazlna ilikin nrobiyoloji almalarnn daha fazla hesaba katlmas lehindeki savunmanza, fenomenolojinin -biliminsanlar ve filozoflarca biraz fazla kolaylkla genel kabul grm saylan - "tasarm" kavramna ynelttii eletirinin yapc olacan umduum bir serimlemesi ile karlk vermek isterim. Bir yandan, sadece eletirel bir adan, sorgulanan ey yaplp bitmi bir dnyaya ait bir d gerekliin kafamzdaki zihinsel modeli (tpks) fikridir; baka deyile, bilincin "iine" resmedilmi reel bir tablo gibi dnlen zihinsel ide problem yaratmaktadr. Bu "idelerle dolu ruh" kavram kt bir kartezyen mirastr; bu ideler ngiliz ampirizminde ve sonrasnda Kant idealizminde tasarmlara dnecektir. Bunlara dair en sert eletiri Heidegger'dedir. Heidegger'e gre, [bilincin] dnyayla en temel ilikisi kayg ilikisidir ve "durum iindeki" varln edilgin etkileniminden dil-ncesi ve dilsel anlamaya kadar, zamann geiiyle ilgili tm tutumlar (nceleme, tekrarlama vb.) dahil, geni bir bileenler yelpazesini kapsar. Bu

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 6

grn bizim tartmamza etki veya katklar karmak olup, Heidegger'in gelitirdii Dasein ontolojisiyle bizim tartma planmz arasnda birok dolaymlar gerektirecektir. Bunlar arasndan, ayn zamanda tasarm krizinin daha yapc bir versiyonunu da neren bir tanesini ele alacam. Bunu daha nce bir kez, zihinsel nesne stne tartmamzda sz konusu etmitim. O zaman, kuramsal plandan ("empanzenin kuram"ndan bahsetmediniz mi?) uygulamal plana doru bir kayma neriyordum. Eylem kavram evresinde oluan yeni disiplin nmzde, sizin yukarda tasarmlar dzeyinde ana hatlaryla izdiinize paralel geni bir yol ayor: Balangta, dnyann eitli yol ve engellerle rlm eyleme elverili bir ortam olarak "konfigrasyon"una, ksaca iinde yaanabilir bir dnya oluturmaya katkda bulunan yn belirleme (orientatiori), yakalama ve tutma edimleri, motor/devimsel mdahale eylemleri yer alacaktr. Husserl'in az nce bahsettiim baslmam yazlar arasnda bulunan, bazen kendi kendine mrldanarak bazen cokuyla haykrarak izdii taslaklar, "yaam dnyas"na hasrettii nl byk eseri Krisis'tek (Kriz) sezgilerini besleyip geniletecektir. J.-P. C- Sinir bilimlerinin eylem kavramnn anlalmasna yapabilecei katk nemlidir. Rizzolatti'nin "ayna nronlarndan ve eyleme hazrlanma ve bunun taklidi konusundaki grntleme ve elektrofizyoloji almalarndan yukarda bahsetmitim. P. R - Andnz, kltrel tasarmlara ait mkemmel analizler her halkrda, ad geen "dnya pratikleri"nde kendilerine uygun bir ereve bulacaklardr. nemli bir durak noktas, Clifford Geertz'inki gibi bir kltrel yorumbilgisi ynnde aranabilir; bunu Dan Sperber'in kltrel antropolojisiyle karlatrmak da ilgin olabilir. nc dnya kltrlerinin bu byk uzman da, deneklerin kendi dnya vizyonlar ve pratiklerine dair yaptklar yorumlara kar rahat bir konuma, bir aktif paylama tutumu benimser. Demek ki kltrel yorumbilgisiyle geniletilmi bir eylem felsefesi, aradmz disiplinleraras tartmaya "sosyal tasarmlar"n pratikler dzeyinde alverii erevesinde yaplm bir yorumunu sunabilir. Bundan baka, nerdiim kuramsal alandan uygulama (pratik) alanna kaymann da, epistemolojik problemden ahlak problemine getiimizde yararl ve verimli olacan sanyorum. J.-P. C- Uygulamalar ynndeki bu almnzla mutabkm ve tabii "zihinsel nesne" terimine devimsel programlar, planlar, eyleme ynelik isel halleri de dahil ediyorum. Tartmamz, filozofun dnceleriyle kuramc sinir biyologunun denemeleri arasndaki tamamlaycl gsteriyor. Filozof fethedilecek kaleleri aa karyor, glkleri ortaya koyuyor, sinir bilimleri ve bilisel psikoloji alannda halen yrmekte olan almalardaki ar basitletirici tutumun altn iziyor. Mihenk ta ynelimsellik olarak kalyor, sorulan soru da u: Ynelimsellik "doallatrlabilir" mi? Bu sorunun yant olumlu gibi grnyor. kimiz de ynelimsellii, insan davranlarn ynlendiren, eylem planlarn, projeleri, dnya grn belirleyen en yksek dzeydeki tasarm olarak anlyoruz. P. R - Ynelimsellik kavramnn tasarm kavramna indirgenip o snrlar iinde kapanp kalmasna raz olamam. Az nce kuramsal alandan pratik alana doru bir yer deitirme lehinde konutum. Bununla sadece inceleme alannn geniletilip projeleri, eylem planlarn, istemli ynelimleri de kapsamasn deil, dnyada yol ve ynn bulmaya alan, orada onu etkileyen birtakm huy ve eilimlerin, uygulad glerin merkezini kefeden bir znenin en ilkel yetenek ve eilimlerinin aratrlmasn da kastettim; bu glerin bazlar yeni becerilerin renilmesine yarayan bir temel gler demeti oluturur. Bu geniletme, eylem kuramnn gerektirdii bir yer deitirmeyle edeerlidir, nk bizim "tasarm" dediimiz ey de bir gcn, bir kabiliyetin alanna girer ki, biz bunu "yapabilirim" duygusunda hisseder, yaarz. Ynelimselliin hedefini kendi dna tayan da ite bu "yapabilirim" duygusudur. "Yapabilirim" le -belki daha ok "dnyorum"la- ben oradaymdr, kafamn iinde deil eylerin yanndaymdr. J.-P. C- Niyetlerin douu ve eylem programlar halinde edimsellemesi, beynin ileyiinin projektif bir modeli erevesinde yorumlanr. Ynelimsel etkinlik uyank znede srekli olarak kendini gsterir. Organizmann hayatta kalmas iin temel nem tayan "duygusal" bir tabanetkinliin, gdlenmenin (motivation) zerine alanmtr. Belli bir anda baskn olan niyet, bir tr genel formel plana, hiyeraride bir st basamakta bulunan ve daha snrl, daha "somut" niyet ve programlar iine alan, ama edimsellemelerinde bunlara belli bir "zgrlk" de brakan istikrarl bir tasarma tekabl eder. Hatta bu eilim ve kabiliyetler sanal bir nronal organizma eklinde, frontal korteksi devreye sokan gayet snrlayc bir grev erevesinde, uygulamaya bile konmutur: Londra Kulesi oyunu. Acaba bu modellemenin ilkesini daha genel bilisel srelere temil etmek doru olur mu? rnein tam u srada her ikimiz de, herhangi bir programa tabi olmakszn argmanlarmz ortaya koyma zgrlmz de brakmadan, tartmay srdrme ve ilerletme niyetini paylayoruz. Bu niyet, alk ya da ailevi grevler tarafndan baka bir niyet lehine iptal edilinceye dek, saatler boyunca olduu gibi kalacaktr. Ama bu arada binann ats tutuursa, ortak niyetimiz hemen iptal olur, diyalog kopar ve hi gecikmeden binay terk ederiz. P. R - Elbette ben ynelimsellii ok daha kapsayc bir anlamda almtm, nk projelerde, algda olduu gibi duygu ve heyecanlarda da ynelimsellik vardr. Ynelimsellik dnl dnce deil, tekine ynelmi bilincin genel karakteridir. Bu vesileyle unu da belirtmek isterim ki, "bilin" szcnn byle hi ayrm yaplmadan, kh dnl

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 6

dnce, kh uyanklk, kh niyet veya eilim anlamlarnda kullanlmas, "blnm beyin" (split brain) fenomeni vesilesiyle ortal kasp kavurmu olan tartma gibi anlamsz tartmalarn basorumlusudur. Bu vakada sinir biyologlarnn, beynin yarmkrelerinden birine veya brne almakl olarak bilin atfettiklerini gryoruz. Sa ya da sol yarmkrenin, kr ya da "uykuda" olan brnn haberi olmakszn alglayabildii syleniyor. Durmadan vurgulayarak knadm semantik kafa karklndan baka, u ya da bu yarmkreye atfedilen bilin kavram zerinde de yanlgya dlyor. Bir kere, deneklerin (sradan sohbet koullarndan ok farkl deneysel ve klinik koullarda) tabi tutulduklar testler ve dier sorgular esnasnda verdikleri szel "raporlar" sorunu hesaba katlmyor. Bu durumda kimin konutuu sorulsa yeridir. Herhalde bir yarm-beyin deil, klinik bak asndan tek bir vcuttaki tek bir kafatasnn iinde beyninin sadece yars baat etkinlik halinde bir kii olmaldr bu, yoksa beyni blnm bir insandan sz edilmezdi. Burada "bilin" ad verilen ey kimlik kavramn da zmnen ierir ve izler burada birbirine karr. Gerekten de kimlik kavram hayli glk karan bir kavramdr, ama pein hkmlerle dolu olan popler psikoloji, birlik ya da oulluk sorununu basit bir sorunmu gibi ele alr. Sradan deneyim edebiyat, felsefe veya dinler tarafndan yaratlm bir kltrel tarihin yan banda gider, bazen de onu tar. Kiisel kimlik kavram, sradan deneyimin kltrn bin yllk tarihiyle i ie oluunun zellikle arpc bir rnei ve gstergesidir. Kimlik kavram bylece, zamann snamasyla srekli olarak krlganlat, ideologlarca manipule edildii veya topyaclarca yceltildii lde, san/kan (prsomption) statsyle hakkn arama (revendication) stats arasnda gidip gelir. Adlar ister Locke, ister Hume veya Nietzsche olsun, filozoflar burada, daha kaotik olmasna bizzat katkda bulunduklan maynl bir arazi zerinde ilerlemektedirler. Ya edebiyata ne demeli, Montaigne'den Musil'e, Proust'a kadar?.. Burada edebiyat, sradan konumalarn henz tahamml edilebilir bir "atlak sesli uyum" halinde tuttuu eyi daha yksek bir sorunsallk dzeyine tamaktadr. Bu aamada, bilisel bilimlerle fenomenoloji ayn yafta altnda buluur. Her kim psikiyatri literatrn okumusa, sadece beynin iki yarmkresine deil, birbirlerinden ayr nronal mimari yaplarla korelasyonlu zihinsel fonksiyon gruplarna da para para kiilikler atfetmeye kalkmann, "Bir topluine banda ka melek dans edebilir?" sorusuna cevap aramaya benzediini syleyen Patricia ve Paul Churchland'n alaylarn anlayabilir. Neden Nasl Dnrz?, Jean Pierre Changeux, Paul Ricoeur, Metis Yaynlar, 2009

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y8.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 10

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bir Doa Olay Olarak Fenomenal Bilin Nasl Mmkndr? Felsefe Ekibi

Maddi bir sistem olarak insan nasl oluyor da fenomenal bilince sahip olabiliyor? Yirmi be yl akn hekimlik, ondan da nce rencilik yaammda btn rendiklerime ramen beyin denen u et parasnn nasl olup da dnd, hissettii, k olduu, ac ektii veya sevdii beni hep derinden artan bir soru oldu. Bu organa baknca garip, yal grntsnn nasl bir gizemi barndrdn anlamak zor. Nasl oluyor da bu yal dokunun fenomenal bir bilinci, bir i yaants olabiliyor? Bu soru en zor ve temel ontolojik sorulardan biri deil yalnzca; mevcut sinirbilimsel veya nro-psikolojik almalar ilgilendiren nemli bir epistemolojik sorun ayn zamanda. nk her ne kadar pek ok psikolojik ilev bilinsiz nral mekanizmalarla yerine getiriliyor, bu nedenle de sz konusu ilevleri fiziko-kimyaya dayanan biyolojik ilevler erevesinde ifade etmek mmkn oluyorsa da, fenomenal bilincin elik ettii psikolojik ilevleri ayn sorunsuz epistemolojik izgide ele alamyoruz. Basite ifade edebilmek iin, nro-psikolojik bir alma yaptmz dnelim. Gerekten de eitli renme veya hafza ilevlerinin psikolojik adan ilevsel tanmlarn yapabiliriz. Bu tanmlar yapmak iin de denein fenomenal bilincinin olup olmadna bakmamza gerek yok. Tam bir davran gibi ele alabiliriz olay; girdiler ve ktlar mant geerlidir bu dzeyde. Mesela eer denek renmise deney koulunda neyi yapp neyi yapmayacan lt olarak alabiliriz. Yani bu dzeyde psikolojik bir ilevi, mesela dikkat veya hafza ilevlerini yerine getiren bir organizma (diyelim insan) ayn ilevleri yerine getiren bir bilgisayar gibi ele alnmtr. lk sorunumuz ilevi net bir ekilde tanmlamaktr. Daha sonra bu ilevleri yerine getiren nral alarn nasl dzenlendiini bulmaya, bunlar modellemeye alrz. Son aamada da beyindeki bu sinir devrelerinde nasl fiziksel ve kimyasal olaylarn getiini saptamaya yneliriz. Burada epistemolojik bakmdan nemli bir sorun yoktur; bir bilgisayarn, hatta sradan bir makinenin belli bir ilevi nasl yerine getirdiine ilikin bir problemi zmeye alan mhendisinkinden ok da farkl deildir nmze koyduumuz vazife. Oysa ayn srelerden bazlarna, mesela deklaratif-epizodik hafza sisteminin ilevine (yani gnlk dilde hafza dediimiz edime en ok yaklaan hafza ilevine) ayn zamanda fenomenal bilincin elik etmesini de benzeri ekilde aklamaya alrsak epistemolojik bir hata yapm oluruz. nk d gzlemci olarak denein i yaantsn hesaba katmadan fonksiyonel tanmn yaptmz psikolojik ilevlerini tpk bir makinenin ilevlerini aklar gibi aklamakta saknca yoktur. Ama denein i yaants sz konusu olunca farkl bir epistemolojik dzeyi hesaba katmamz gerekir artk; nk fenomenal bilin fiziksel olarak ifade edilebilir bir ey gibi durmamaktadr. Demek ki bilin devreye girdiinde indirgemeci aklamamz zmsz bir kalnt brakacaktr geride. Sorunu yle de ifade edebilirim: gnmzde bilgisayar teknolojisinin geliim hzn hesap eden uzmanlar, insann yapt her eyi yapan gelimi bir Yapay Zek'y en ge nmzdeki elli yl iinde gerekletirebileceklerini dnmekteler. Bir an iin bu tespitin doru olduunu varsayalm. Acaba ilevsel adan insana zde bu bilgisayarn bir fenomenal bilinci olacak m? Yoksa bugn kullandmz bilgisayarlarda olduunu sandmz gibi ii "karanlk" m olacak bu maddi sistemin? Akas, fenomenal i yaants olan bir sistemin (insan beyninin) ilevlerini eksiksizce taklit etmek zere yaplacak bu maddi sistemin gerekten de bir bilincinin olup olmadn onu tasarlayan mhendis kadrosu bile bilemeyecektir. nk maddi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 10

bir sistemde fenomenal bilincin nasl ortaya ktn henz bilmiyoruz. Eer insana ilevsel olarak zdese, grnte bu Yapay Zek da bir i yaants olduunu syleyecek, mesela cannn acdn veya midesinin bulandn anlatacaktr. Hatta "dnyorum, o halde varm" ilkesini bulacak, fenomenolojiyi tartacaktr. Ama sahiden bu i yaantlara sahip olabilecek midir? Eer bilincin ortaya kmas bir yazlm sorunuysa, hangi yazlm bilinci ortaya karabilir? Akas maddi bir sistemin fenomenal bilincinin ortaya kmasn salayacak bir yazlm bilmiyoruz. Ben beynin tm psikolojik ilevlerinin u ya da bu ekilde bilgisayarsal bir yazlmla karlanp karlanamayacan tartmayacam. Bu konuda baz nemli itirazlar olmakla birlikte insan beynine ilevsel adan zde ama baka tip malzemeden baka bir maddi sistemin de yaplabileceini dnebiliyorum. Ama bu sistemin bir i yaantsnn olup olmamasnn yazlma deil donanma, yani malzemeye, yani bizzat maddenin rgtleni tarzna bal olacan sanyorum.Bir bilgisayar mhendisi nasl bir yazlmla fenomenal bilinci ortaya karacan izah ettiinde bu kanaatimden vazgemeye de hazrm. Eer fenomenal bilin donanmn, yani maddenin bir zellii olarak ortaya kyorsa ve henz maddenin en temel bilimi olan fiziin madde anlayndan bilinci aklayacak bir teori karamyorsak madde anlaymz ne ynde deitirmeliyiz? Bazen yant bulmann yolu nce soruyu uygun ve net bir ekilde tanmlamaktan geer; bu koul salandnda ou kez yant soruda ierilmitir zaten. O halde biz de soruyu netletirelim nce. nce fenomenal bilin problemini buradaki amacmza uygun ekilde yeniden tanmlamak istiyorum. Burada ele alacamz biimde fenomenal bilin problemine giriin en kolay yollarndan biri tartmaya birinci ahs-nc ahs problemiyle balamak olabilir. Fiziki-d gzlemci nc ahs olarak bakasnn fenomenal bilincini (znelliini, i yaantsn) dorudan gzleyemeyiz; sadece davranlarndan, konumalarndan vs. yola karak onun da bir bilinci olduunu varsayabiliriz. Oysa dorudan birinci ahs perspektifine yerleip bilince ikinci blmde verdiimiz tanm asndan bakarsak tm kendi yaantmz, dorudan tanklmz olan her ey fenomenal bilin ieriklerinden ("fenomenlerden") ibarettir. (Burada znel gzlemcinin kart olarak niin nesnel gzlemci terimini deil de fiziki-d gzlemci terimini tercih ettiimi aklayacak yerim yok, ancak "nesnel gzlemci" teriminin ciddi epistemolojik sorun yarattn belirtelim.) Beyin-bilin problemini birinci ahs-nc ahs perspektifinde incelemeyi srdrmek iin kitabn ikinci blmnde ele aldmz "alg" olayn tekrar ele alalm. Bildiiniz gibi alg olaynda d dnyadaki enerji deiiklikleri nce duyu organlarndaki reseptrleri ve bunlar araclyla ilgili sinirleri uyararak beyne elektriksel sinyaller halinde enformasyon iletilmesine yol aar. Beyin de fiziko-kimyasal srelerle (nronal aktivitelerle) bu enformasyonlar muhtemelen geni algoritmik mekanizmalarla ilerken d dnya hakknda bilgi edinir. Buraya kadar aklamada hibir sorun yok; nk hep ayn objektivist epistemolojik dzeyde (yani nc ahsn fiziki-d gzlemci teorik inceleme dzeyinde) kalyor aklama. Nitekim ayn ilkelere gre alarak d dnyadaki enerji deiiklikleri hakknda enformasyon elde eden, hatta bu enformasyonlara gre nceden programland amalara gre davranan bir bilgisayar-robot da dnebiliriz rahatlkla. Mars'ta aratrma yapan robotlar aa yukar byle almyor mu? Yukarda da deindiim gibi bu dzeyde aklama epistemolojik adan sorunsuzdur. Ama bu dzeyden baknca beyinde geen sreler muhtemelen algoritmik bir program ifa edecek ekilde dzenlenmi fiziko-kimyasal mekanizmalardan ibaret kalyor; byle bir fiziki -d gzlemci perspektifinde beynin bir i yaants, bir znellii, bir fenomenal bilinci olmas ifade edilemez hale geliyor. Zaten alg olaynda beyin-bilin sorunu d dnya hakkndaki bu enformasyonlarn birinci gzlemci olarak i dnyamzda fenomenal olarak nasl temsil edildii noktasnda balyor. Eer basit bir bilgisayar gibi ii "karanlk", i yaants olmayan maddi bir organizasyon olsayd beynimiz, sorun kalmazd. Ama yle deil, maddi sistemler olarak bir i yaantmz, fenomenal bir bilincimiz var bizim. Nasl olabiliyor bu doa olay? Sorunun nasl gizemli bir evren sorunu oluturduunu anlamak iin znel gzlemci (birinci ahs)-"fiziki-d gzlemci" (nc ahs) elikisinden kaynaklanan bu problemi biraz daha netletirelim. Ama nce bu netletirme operasyonu iin yeni bir dilsel ifade gelitirelim. Mesela kendimizi "beyin" kavramyla dnmeye, byle ifade etmeye alalm biraz. "Beyin"ler olarak biz, alg yoluyla gerekleenler de dahil bizde oluan hibir nral aktivitemizi bilin dzeyimizde nral aktivite olarak fark etmiyoruz aslnda. Bir beyin olarak siz algyla ilgili olanlar da dahil hangi nronunuzun nasl atelendiini hissediyor musunuz? Tabii ki hayr. "Beyin'ler olarak bizim bilinlilik dzeyinde fark ettiimiz, yaantmz olan eyler nral aktivitelerimiz deil; eitli duyumlar, d dnyann, uzamn ve bedenimizin panoramik-btnsel-holografk bir fenomenal imgesi, hislerimiz, dilsel dnce, i yaantlarmz ve benzeri eyler. Ama kitabn birinci ksmnda grdmz gibi, btn bu bilinli fenomenlerin, fenomenal yaant dnyamzn nral korelatlar, nral haritalar var beyin olarak bizde. Demek ki beyin olarak kendimizde geen nral (fziko-kimyasal) sreleri bir fiziki-d gzlemcinin bizi izlerken gzlemleyebilecei gibi fiziksel bir sre olarak gzlemlemiyor, fark

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 10

etmiyor, yaant oluturmuyor, dnmyoruz. Oysa sz konusu d gzlemci uygun cerrahi koullarda beyin olarak bizi aa karp ayrntl bir fizyolojik incelemeye tbi tutsayd, mesela grsel alg olaynda d dnyann k enerjisi deiikliklerinin bizim belli bir anatomik blgemizde (kabaca oksipital blgemizde diyelim) belli bir nral aktiviteye neden olduunu syleyecekti bize. Artk baz ayrntlarna kadar biliyoruz bu nral sreci. Ama beyin olarak biz bu nral aktiviteleri deil, birer i yaant fenomeni olan grsel duyumlar, renkleri vs. alglyoruz. Yani maddi d dnyann ta kendisini deil, bu maddi d dnyadaki enerji deiikliklerinin beyin-benler olarak bizde harekete geirdii nral aktivitelerimizden kaynaklanan bilincimizdeki fenomenal tasvirini, temsilini gryoruz aslnda. Nasl meydana geliyor olabilir bu ilgin doa olay? te sorunumuz bu. Bilin aratrmalar bakmndan birinci ahs-nc ahs problemi bizi epistemolojik bir sorunla kar karya brakyor. Bilincin fenomenal yapsn tam olarak gzleyebildiimiz tek konum birinci ahsn fenomenolojik tutumu. Buna karlk bilimde nc ahs perspektifine yerleerek inceliyoruz olaylar; bilimin klasik metodolojisi bu esasa dayanyor. Gktalarn, atomlar, yarasalar vs. hep nc ahs perspektifinden inceleriz bilimde. Toplum bilimlerindeki pozitivizmle yorumsamaclk-tarihselcilik tartmas da bu saptamayla ilgilidir aslnda, ama konuyu datmayalm. Konumuz asndan nemli olan u: Klasik doabilimsel yntemi bilinci incelerken kullandmzda bilin doa bilimi tarafndan ele alnabilir bir nesne olmaktan kyor, birdenbire gzlenemez hale geliyor. Nasl zeceiz bu problemi? Bilincin fenomenal doasn klasik doa bilimi perspektifinde nasl ele alacaz? Daniel Dennett (1991) bilinci doa bilimi erevesinde ele almak iin heterofenomenoloji adn verdii bir yntem ileri srmt. Gnmz bilin biliminin tartmalarnn temelinde yer alr bu tez; ok etkili olmu, ok eletirilmi, ok tartlmtr. Ama aslnda kendisinin de belirttii gibi ok da yeni bir yntem deildir nerdii. Bizim psikiyatrik veya nrolojik muayene srasnda ahsn bilin ieriklerini anlamak iin kullandmz yntemlerin flozofik ekilde yeniden tarif edilmesinden ibarettir bu yntem. Dennett'e gre insani i yaantlar doabilimi erevesinde incelemenin tek yolu bu i yaantlarn ahsn davranna, konumasna yansyan ynyle ele almaktr. Heterofenomenoloji kendi bilincini deil bakasnn i yaantsyla ilgili olarak sylediklerini, tanmlarn ciddiye alp bunlar hakknda bilgi sahibi olmaya alma esasna dayanr. Dikkat edilirse bylece (mesela davranlarn yapt) gibi hem bilin bsbtn yoksanmam, doabilimsel incelemenin dnda braklmam olur hem de doa biliminin klasik aratrma yntemi (nc ahs perspektifi) terk edilmemitir. Demek ki Dennett'e gre bilinci bir doa bilimi nesnesi olarak ele almann tek yolu bu. Ancak bu durumda da bilincin fenomenal zellii grnmez ve incelenemez hale gelir. ncelenebilen bilin, farkndalktan ibarettir. nk ahsn syleminde ifadesini bulan bilin durumu tanmlar, fenomenlerin doas konusunda bize hibir bilgi vermeyecektir. Bir baka deyile farkndalk, farknda olunan eyin (fenomenlerin) zgn kozmik doas hakknda konumamza imkn tanmayacaktr. Bu durumda da doa bilimi erevesinde bilincin ahsn davranlarna, sylemine, hafzasna vs. yansyan, eriilebilir ve gzlenebilir yn dnda zgn fenomenal bir ierii olduunu sylemek anlamszdr Dennett'e gre. Bu tutum da minimalist bir bilin anlayn benimsememizi gerektirir. Dennett'in bilin anlayn tartmay bu blmn daha sonraki aamalarna brakarak nce sadece farkndaln deil bizzat fenomenal bilincin de ilkece klasik doa bilimi yntemleriyle ele alnabileceini gstermek istiyorum. Bence Dennett'in tutuculuu alabilir. Hem doa biliminin nc ahs perspektifini korumak hem de fenomenleri fenomen olarak gzlemek mmkndr bence. Nasl? Kendi zerine deney yapan beyin deneyi Demek sorumuz u: nce klasik doa bilimi erevesinde beyin-fenomenal bilin problemini deney konusu haline getirebilecek bir koul dnp, sonra bu problemi zmeye ynelik bir varsaym ileri srmek mmkn m? nce problemi doa bilimi koullarnda daha net grmemizi salayacak bir dnce deneyi tasarlayalm: fiilen yaplmas mmkn bir deney. Bu dnce deneyine kendi zerinde deney yapan beyin deneyiadn verelim. Kendi zerinde deney yapan beyin deneyini tantmadan nce ksaca bir anmdan sz etmek istiyorum. Otuz bir yl nce, tbbiyenin ikinci snfndayken beyin fizyolojisi dersinde bana ok arpc gelen bir deney serisi renmitim. Kendi zerinde deney yapan beyin deneyi argman da bu deneylere dayanyor. Fizyolojide Penfield-Rasmunssen deneyleri olarak bilinen bu deneyler 1930'lar ve 40'larda gerekletirilmiti. Bugnk beyin ilevsel haritalandrlmasnn temellerinin atld bu deneylerde beyin cerrahlar Penfield ve Rasmunssen lokal anestezi altnda, yani uyank ve bilinleri ak olarak ameliyata aldklar epileptik hastalarn beyinlerini zararsz elektriksel uyaranlarla uyarm ve hastalara neler deneyimlediklerini sormulard. Hastalar uyarlan blgeyle balantl olarak kimi kez bir k, kimi kez bedenlerinin bir blmnde bir uyuma, kimi kez belli bir duygu hissetmi, kimi kez belli bir any veya yaantlamay, mesela bir mzik parasn canl bir ekilde deneyimlediklerini anlatmlard.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 10

Deneyler ilgimi ok ekmiti. O zamanlar ciddi bir felsefe okumas da yapyor, ngiliz deneyci filozoflarn alyordum. Bana ilgin gelen uydu: ki kii bir ve ayn gibi duran bir olay biri (hasta) ieriden, dieri (cerrah) dardan gzlemliyor, tamamen farkl eyler gryorlard. D gzlemci konumundaki beyin cerrah ameliyat ettii beyne adeta "imdi ben uranda elektriksel bir olay meydana getirdim, ieriden sen bunu nasl yayorsun?" diye soruyordu. Cerraha gre verdii elektriksel uyaranlarla belli nronlar ateleniyordu yalnzca. Hastabeyinse bu nronlarnn atelenmesiyle belli bir ansn yaantlyordu. Bir ve ayn gibi duran bir olayn biri ieriden (yani fenomenal), dieri dardan (yani nral) byle iki farkl grnmnn olmas ilginti. te beni bilin zerine dnmeye bu deneyler sevk etti. Daha nce de sz ettiim gibi, o zamanlar felsefe veya fizik renimi grmek istiyordum; tbb ksmen psikanalize olan ilgim ksmen de ailemin arzusu nedeniyle semitim. te gen yata beni byleyen bu deneyler sayesinde tpla felsefe, hatta biyofizik zerinden fizik arasnda bir ilikiyi kurabileceimi grm oldum sanrm. imdi kendi zerinde deney yapan beyin deneyine bakalm. Bir an iin beyin cerrah Wilder Penfield'in epileptik olduunu ve bizzat kendisinin ameliyat masasna yattn, yakn alma arkada Rasmunssen'in de lokal anesteziyle uygun cerrahi koullarda kafatasn aarak beynini ortaya kardn varsayalm. imdi Penfield-beyin eitli ayna ve kamera dzenekleriyle ilk kez kendini gryor. Tabii ki Penfield-beyin kendini romantik tasvirlere brakmak yerine kendi zerindeki elektro-fizyolojik deneylerine geiyor hemen ve ellerini kullanarak eitli elektrotlarla, kimyasal molekllerle kendinde baz fiziko-kimyasal reaksiyonlar oluturuyor. Sonra bir yandan eitli monitrlerden kendinde meydana gelen fiziksel deiiklikleri izlerken znel i yaantlamasnda, fenomenal bilincinde neler olduunu da izliyor. Mesela Penfield-beyin kendi zerinde belli bir noktay uygun ekilde uyardnda diyelim, sol bacanda ar hissettiini gzlyor. imdi bu olay nasl meydana geliyor olabilir? Bu deneyi nasl aklayabiliriz? Bu deneyi aklayacak varsaym retebilirsek nemli bir aama kaydedeceiz bilin konusunda. Ancak deneyi aklayacak varsaym ileri srmeden nce bu deney koulunun doa biliminin klasik nc ahs perspektifine uygun olup olmadn, yani bu dnce deneyinde fenomenal bilincin klasik doa bilimi deney koullarnda ele alnm kabul edilip edilmeyeceini tartalm. Fizyoloji asistanlm srasnda tp rencilerine mikroskopta kan hcrelerini gstermek iin kendimizden aldmz kan rneklerini kullanrdk genellikle. Kendi hcremi incelemekle doa biliminin nc ahs perspektifini inediimi, tp rencilerine yanl bir ey rettiimi sanmyorum. imdi kendi EEG kaytlarm veya beyin MR'm inceleyip beynimde bir tmr olup olmadn aratrsam doa biliminin yntemlerine ters den bir ey mi yapm olurum? Akas Penfield kendi akcierini, bbreini hatta kendisinden elde ettii bir atomu veya molekl incelemi olsayd nc ahs perspektifini inemi olmazd. Keza kendi zerinde deney yapan beyin deneyi koullarnda mesela beyin damarlarnn yapsn aratrsayd da klasik deney koullarn inememi olurdu. Bence bu deney koulunda Penfield-beyin kendini fiziksel olarak uyarrken kendinde meydana gelen fenomenal yaant deiikliklerini incelediinde de gene klasik nc ahs perspektifinde kalm olur. Belki yle bir itirazda bulunulabilir: Kendi zerinde deney yapan beyin sadece kendi fenomenal bilincini gzlyor ve bir bakas ayn fenomenleri izlemek ansna sahip deil. Evet ama btn biyologlar ayn hcreyi, btn fizikiler ayn atomu mu gzlemliyor? Her bilim insannn ilkece kendi beyni zerinde deney yapabilir olmas istenen koulu karlar bence. Eer kendi zerinde deney yapan beyin deneyi ilkece klasik nc ahs perspektifinin korunduu ama birinci ahsn i yaantsnn, fenomenal bilincinin dorudan gzlendii bir deney kouluysa bilincin fenomenal ierikleri doa biliminin meru nesnesi olabilir demektir. Demek ki Dennett fenomenal bilincin doa biliminin nesnesi olamayacan, sadece ulalabilir bilinle yetinmemiz gerektiini sylerken yanlyor. Doada fenomenler var ve ilkece belli bir deney ortamnda gzlenebiliyorlar. O zaman bunlarn kozmik statsn sorgulamamzda da bir saknca yok; doa biliminin meru snrlarndayz. Elbette kendi zerinde deney yapan beyin deneyini fiilen gerekletirmekte eitli glkler var. Ama bilinci konu alan her deneyin bu zor koullan salamas gerekmiyor elbette. Bu dnce deneyi bize fenomenlerin fenomen olarak doa biliminin meru nesnesi olduunu gstermise vazifesini tamamlam demektir. Bilin fenomenlerinin bir doa bilimi nesnesi olduunu gsterdikten sonra yukarda ele aldmz deneyi nasl bir varsaymla aklayabileceimize bakalm. leri srdmz deney koulunda beyin-fenomenal bilin problemi nasl bir varsaymla aklanabilir? Kendi zerinde aklayabiliriz? deney yapan beyin deneyinde elde ettiimiz sonucu nasl

lk taslak olarak varsayalm ki en azndan imdilik bilmediimiz baz maddi (muhtemelen kuantum) zelliklerimizden dolay beyinler olarak biz, kendimizde gerekleen baz nral aktivitelerimizi (dolaysyla kendimizde geen baz fiziko-kimyasal srelerimizi) teknik anlamda "bilin fenomeni" olarak alglyoruz. yleyse fenomenal bilin, beynin henz bilmediimiz bir maddi organizasyonunun gene beyinde geen kimi maddi sreleri

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 10

(nral aktiviteleri) alglama tarz olmal. Yani bilin, beynin kendi nral srelerinden bazlarn fenomen olarak alglamasyla oluur. ncelikle bu varsaym taslanda beni iddetle rahatsz eden bir ifade kullanmak zorunda kaldm belirteyim. Alglamak derken neyi kastediyorum? Alglamak kavram genellikle maddi olmayan bir eyin zellii olarak arm yapyor ilk planda. Ama sradan dilde bile beynimizin algladm sylediimizde maddi bir eyin algladn kabul etmi olmuyor muyuz? Buna ramen alglamak kavram yerine baka bir kavram kullanmay tercih ederdim dorusu, ileride alglamak kavramnn daha uygun bir kavramla deitirilebileceini umuyorum. imdi bu varsaymla neyi kastettiimi daha ak anlatmaya alaym. Hemen yaadnz durumdan bir rnekle balayalm: Kitabnzdaki bu satrlar gryorsunuz, yani kitabnza bakarken sinir yollaryla beyninize ulaan elektrik sinyaller sayesinde beyninizde belli nronlarn atelenmesiyle fenomenal bilincinizde bu sayfann fenomenal uzamdaki grnts oluuyor. Eer beyninizi baz mikroelektrotlarla ayn nral aktiviteye yol aacak ekilde uyarmann bir yolunu bulsaydm, kitaba bakmasanz da bilincinizde bu sayfann ayn fenomenal grntsn oluturabilirdim ilke olarak. Nronlarnz uyarmak iin imdilik bildiim tek yntem kitap yazmak. Demek ki beyniniz aslnda kitabn bu sayfasn dorudan alglamyor; kitabn bu sayfas nedeniyle beyninizde (kendinizde) meydana gelen deiiklikleri (nral atelemeleri) alglyor fenomen olarak aslnda. Bir baka deyile fenomenal bilinciniz, beyninizin kendini (nronlarnn atelenmesini) fenomen olarak alglamasyla oluuyor. Bu varsaymla nasl bir aklama sunduumu bir kez daha anlatmak iin gene kk bir dnce deneyi tasarlayacam. Diyelim ki uygun cerrahi yntemlerle bir denein kafatasn ap beyin zarlarn da ayrdktan sonra beynini iyice aa kardk. imdi denek-beynin uyuduunu, rya grdn dnelim. Biz de ayrntl nro-fizyolojik tekniklerle bu beyinde geen nral aktiviteleri saptayalm. Gzlemci-beyin olarak bize gre maddi bir organizasyon olan denek-beyinde nronlar dzeyinde baz fiziko-kimyasal sreler meydana gelmektedir sadece; hemen hemen bilgisayarmzn iini ap baktmzda greceimize benzer sreler. Oysa denek-beyin tamamen bir fenomenal bilin durumu olan rya i yaantsn alglamaktadr, nitekim uyandrrsak bize grd ryay anlatacaktr. Demek ki bir ve ayn sre biri gzlemci, dieri gzlenen iki beyin tarafndan iki farkl ekilde grlmektedir. Bu paradoksu amann epistemolojik olarak en ekonomik (yani materyalist) yolu yukarda ileri srdm varsaym kabul etmektir: Denek-beyin kendinde geen baz nral (fzikokimyasal) faaliyetleri bilin fenomeni (rya) olarak alglamaktadr. Diyelim ki varsaymmz anahatlaryla doru. Ama ok genel, pek de nemli bir ey sylemeyen bir varsaym deil mi bu? leride bu basit varsayma dayanarak baz problemleri nasl zebileceimizi greceiz. Ama imdi sz konusu varsaymn, daha incelikli varsaymlara nasl imkn verdiini grelim. nce fenomenal bilinle ilgili olarak bu varsaymn bize ne gibi yeni bir pencere atn grmek iin abartl ve felsefi incelikleri gzetmeyen bir cmle kurmama izin verin; gene etrafnza bakmanz isteyeceim sizden. Grdnz ey kendi beyniniz, daha dorusu beyniniz kendini gryor yalnzca. Ama beyniniz kendinde geen nral sreleri grrken d dnyay grdn sanyor. imdi elbette abartl bu ifade. nk demek ki zaten beynimizin d dnyay fenomenal olarak grmesi, d dnyann duyu organlar araclyla kendisinde (beynimizde) meydana getirdii nral deiiklikleri ikinci bir dzeyde fenomenal olarak alglamas, grmesi anlamna geliyor. Bir baka deyile beyinler olarak biz d dnyann bizde meydana getirdii fiziksel (nral) deiikliklerden yola karak fenomenal bir bilin oluturuyoruz ve kendimizde (beynimizde) meydana gelen deiikliklerden yola karak d dnyada ne olup bittiini reniyoruz, hatta kurguluyoruz. Yani bu varsaymla bilinli alg olaynn aklamasn klasik anlaytan bir adm daha geriye ekmemiz gerektiini ileri srm oluyorum. Klasik anlaya gre duyu organlarndan gelen elektrik sinyaller uzam ve bedeni temsil eden nral haritalar uyarrlar ve bylece nasl olursa olur bu uyarlma da sz konusu nral haritalarda bilinli algya yol aar. Oysa ben bu nral uyarlmann ikinci ve beyindeki daha derin (kuantum dzeyinde) bir doa olayyla fenomenal bir ierik kazanyor olmas gerektiini savunuyorum. Yani fenomenal olarak alglayanlar nronlar deil, onlardan daha derin bir yaplanma olmal. Bu kk gibi grnen fark bilinci bilimsel olarak aklamamza imkn verebilir. Nasl? Bu varsaym bize ne salar? Bilin fenomenleri konusunda doa biliminin ilerlemesine nasl bir katkda bulunabilir? Bu varsaym sayesinde bilinci doabilimsel olarak daha ayrntl olarak ele alnabilecek, deneysel olarak aratrlabilecek bir doa olay olarak dnebilir hale getirmi oluyor muyuz? Bence evet. nk bu varsaym sayesinde deneysel olarak ele alnabilecek ve ilkece deneysel olarak yantlanabilecek en az soru sorabiliyoruz. Birinci olarak beynin hangi tip nral faaliyetlerini fenomen olarak algladn deneysel olarak aratrmaya giriebiliriz. nk beyin btn nral faaliyetlerini

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 10

fenomenal bilin olarak alglamyor; bilinsiz bir zihinsel ilevi de var beynin. Acaba hangi nral faaliyetler bilin fenomeni olarak alglanyor beyin tarafndan? Sanrm bu soruya yant olmaya en yakn aday, birinci ksmda szn ettiimiz fenomenal balamay salad dnlen 40 Hz.lik senkronize osilasyonlar. Beyin tarafndan fenomen olarak alglanan tamamen baka tipte nral faaliyetler de olabilir tabii. kinci olarak u soruyu sorabiliyoruz. Beyinde baz nral faaliyetleri fenomen olarak alglayan nasl bir fiziksel yaplanma olabilir? Mesela bu yaplanma acaba kuantum yerel -olmamasyla (non-locality) balantl olabilir mi? Akas bu sorunun yantnn yakn bir gelecekte verilebileceini sanmyorum. Ama bu sorunun ilkece yantsz kalmasn gerektirecek bir sebep de gremiyorum. Bu soruya yant bulmamz birka yzylmz bile alabilir. Ama ilkece yantlanamaz grnmyor. Bilmecemsi bir soruyla kafalar kartrmak yerine bu aamada durup fenomenal bilincin beynin kuantum yerel-olmamasyla alakal bir zelliinden kaynaklanabileceini dnme sebebimi aklayaym. nce nedir yerel olmama? zleyen blmde kuantum mekaniinin biraz daha ayrntl bir zetini bulacaksnz. Burada ksaca yerel olmamayla alakal baz bilgiler vereyim. Kuantum mekanii Klasik kuantum mekanii kuramna gre deney (lm) yaplmadan nce paracklar llebilir zellikleri bakmndan bir olaslk durumundabulunur. Ne demek bu? imdi makro -fizik dzeyinde bir lm yaplmadan nce de baz olaslklar sz konusudur; mesela evden karken kapy ak brakm olabilirsiniz. Kapnn ak olup olmadn anlamann yolu gidip kapy kontrol etmektir (lm yapmaktr). Ama makro-fiziksel dnyada kapnn kendisinin bir olaslk durumunda olduunu dnmezsiniz; aslnda kap ya aktr ya da kapal. Olaslk durumunda filan deildir yani. Grnrdeki olasl yaratan sizin bu konudaki bilgilerinizin eksikliidir. Gidip kapy kontrol ettiinizde (lm yaptnzda) zaten ak ya da kapal olan kapnn durumunu saptam, eksik bilginizi tamamlam olursunuz, hepsi bu. Oysa kuantum dzeyinde olaylarn tamamen farkl seyrettiini dndrecek bulgular var. Bir parack zerinde baz parametreler asndan lm yapmadan nce onun bir olaslk durumunda bulunduunu sylediinizde lmn sonucuyla kapatacanz bir bilgi eksikliinden sz etmiyorsunuz. lm ncesinde kuantum gerekliinin bizzat kendisi bir tr olaslk durumundadr; bilginiz eksik deildir yani. Kuantum mekaniinde paracklarn bu olaslk durumuna dalga fonksiyonu veya durum vektr ad veriliyor. Parac olaslk durumundan karp belli bir deer almaya sevk eden de bizatihi uyguladnz lm olacaktr; yani dalga fonksiyonundaki paracn makro-fiziksel lm aracyla etkileime girmesi olacaktr. Bylece lm sayesinde olaslk durumundaki parack makro-fiziksel uzayzamanda belli gerek bir deer alr. Kuantum mekaniinde bu olaya dalga fonksiyonun kmesi veya durum vektrnn indirgenmesi deniyor. Durumun sama denecek kadar saduyumuza ters olduunun farkndaym. Ama inanlmaz deneyler kuantum dzeyindeki evrenin byle kurulduunu iddetle telkin ediyor. Sylediklerimi yanl anlamadnz gstermek iin yle ak bir rnek vereyim. Eer makrofiziksel ortamda kuantum dnyasnn kurallar geerli olsayd kapnn ak olup olmadn kontrol etmediiniz durumda kap ak veya kapal deil belli bir olaslkla ak ve kapal olurdu ayn anda, yani kapnn bizzat kendisi bir olaslk durumunda bulunurdu. Ve onu belli olaslkla ak veya kapal olmaya sevk eden de bizzat sizin kapy kontrol etmeniz (lm yapmanz) olurdu. Bylece dalga fonksiyonu ker, kap belli somut bir deeri (ak veya kapal deerlerinden birini) alrd. nanlmaz, farkndaym. Yerel-olmamaya gelince. Einstein daha sonraki blmde ele alacamz sebeplerle kuantum mekaniinin zellikle 1920'lerden sonra girdii yoldan memnun deildi ve bu teorinin tamamlanmadn, henz bilinmeyen baz "sakl deikenlerin" bulunmas gerektiini iddia ediyordu. Bu mekaniin tamamlanmam olduunu gstermek iin de 1935 ylnda baz alma arkadalaryla birlikte EPR deneyi ad verilen dnce deneyini ileri srd; yerelolmama ilkesi bu dnce deneyinin rndr. Yerel-olmamay anlamak iin bir de kuantum dolanklndan sz edelim. Baz zel durumlarda, mesela bir atomun yrngesindeki elektronlarn durumu gibi birbirleriyle ilikiye gemi paracklar sz konusu olduunda, bunlar zerinde yaplan lmler birbirleriyle balantl sonu verir. Mesela momentumun korunumu ilkesi kuantum fizii dzeyinde de geerlidir ve ayn atomun elektronlar bu ilkeye gre birbirleriyle balantl momentum deerleri alabilir ancak. imdi A ve B gibi birbiriyle dolank iki parac, mesela ayn atomun ayn yrngesindeki iki elektronu ele alalm. Belli bir fiziksel parametre asndan lm yaplmadan nce A parac diyelim (1/2, -1/2) gibi bir olaslk durumunda olsun. Yani A parac zerinde deney (lm) yapldnda 1/2 veya -1/2 deerlerinden birini alaca biliniyor ama parack dalga fonksiyonunda (olaslk durumunda) olduu iin lm ncesinde her iki olasla da sahip durumda bulunuyor. Ayn ekilde B de ayn parametre asndan (1/2 , -1/2) olaslk durumunda bulunuyor olsun. Buraya kadar sorun yok. Ancak A ve B paracklar yle dolank bir durumdan seilmi olsun ki A 1/2 deerini aldnda B zorunlu olarak -1/2 deerini, A -1/2 deerini aldnda B zorunlu olarak 1/2 deerini alsn. imdi durumu kavramak iin

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 7 of 10

abartl bir rnek verelim; A ve B paracklarn galaksinin en uzak iki ucuna gtrdmz ve A parac zerinde ilk lm yaptmz dnelim. Olaslk durumunda bulunan A'ya lm uygulandnda dalga fonksiyonu kecek ve A 1/2 veya -1/2 deerlerinden birini alacaktr. Diyelim A 1/2 deerini ald. Bu durumda galaksinin teki ucundaki ancak onunla dolank olan B de nnda A'nn ald deere bal olarak -1/2 deerini almaldr. Peki ama B galaksinin br ucundaki A zerinde deney yapldn ve deney sonucunun 1/2 olduunu nasl haber alabilir? Bu olaydan nnda nasl etkilenebilir? EPR'nin esas budur. Matematik olarak mmkndr bu. nk fizikiler bildiimiz uzay-zamanda farkl yerlerdeki bu dolank paracklarn "Hilbert karmak saylar ok boyutlu faz uzaynda" bir tek durum vektrnden ibaret olduunu syleyeceklerdir. Biraz kark olan bu ifadeyi izleyen blmdeki aklamalar erevesinde yeniden deerlendirmeniz gerekebilir. Einstein nl EPR paradoksunun kuantum mekaniinin tamamlanmadnn bir belirtisi olduunu dnyordu. Oysa bu konuda elli yl boyunca devam eden tartmalar ve incelikli deneyler kuantum dzeyindeki olaylarn yerel-olmadn, yani birbirleriyle dolank paracklarn aralarndaki mesafeye ramen bir tek nokta gibi, tek paral bir btn gibi davrandklarn gsterdi. 1990'larda Penrose (1994, 1997) ve Hameroff (1994) beyinde nemli bir kuantum dolankl olabileceini iddia etmilerdi. Eer beyinde yerel-olmayan byle bir kuantum sistemi varsa; mesela beynin farkl yerlerinde geen nral sreleri (diyelim farkl blgelerde ama senkronize nral atelemeleri) bir tek fenomenal btnde balayarak alglayan yerel-olmayan bu kuantum sistemi olabilir diye dnyorum. Bu bilhassa zerinde durulabilecek bir neri bence. nc olarak da beynin, hangi alt tipte nral faaliyetlerini, hangi modalitede fenomenler olarak algladn sorabiliriz. Grsel fenomenler olarak alglanan nral faaliyetlerle iitsel fenomenler olarak alglanan nral faaliyetler arasnda nasl bir fark var? Bu sorulan yantladmz zaman bir doa olay olan bilinle ilgili pek ok sorunu zm olacaz. Demek ki fenomenal bilin bir doa olay olarak ele alnp deneylenebilir. Burada hemen belirtmeliyim ki ileri srdm varsaymn ierimi ve temeli olan daha derin ve maddenin doasna ilikin bir varsaym daha ileri srm oluyorum rtk olarak. Bu varsaymn doru olmas iin, muhtemelen en azndan beyin tipi, henz bilmediimiz belli kuantum durumlarndaki madde, fenomenal anlamda alglyor olmal. Akas fizik biliminin tanmlad haliyle maddenin fenomenal anlamda algladna veya alglayabileceine ilikin hibir belirti yok. Ancak eer biz maddi sistemlersek maddenin byle bir zellii olmadan nasl alglyor olabilirdik? Fenomenal bilinci olan maddi sistemler olarak biz, kendi ilgin doamz aklamak iin maddenin byle bir zelliinin olduunu kabul etmek gerektiini dnmek zorunda kalyoruz. Tabii, bir ekilde maddi sistemler olmayabiliriz de. Ama bu son varsaym imdilik bir kenara koyduk. leri srdm varsayma Dennett'in kmseyici bir ekilde kulland terimle "kartezyen materyalizm" de denebilir mi? Bence evet, denebilir; hatta belki de kartezyen materyalizmin iyi rneklerinden biridir bu tez. Ama bu kartezyen materyalizmle Dennett'in teorisi bsbtn badatrlamaz m? Birbirinin alternatifi mi bunlar. nce Dennett'in kendi teorisinden, oul taslaklar (multiple drafts) modelinden sz edelim kabaca ve kartezyen materyalizme ne bakmdan kar olduunu grelim. Sonra acaba oul taslaklar modeli benim nerdiim kartezyen materyalizmle bir lde de olsa badamaz m sorusuna dnelim. Dennett'in oul taslaklar modelini incelemeye bir deneyde elde edilen ilgin sonular tartarak balayalm. Karanlk bir ortamda birbirine olduka yakn, dolaysyla denek tarafndan kk bir a farkyla gzlenebilen iki k kayna alalm. Bu k kaynaklar renkli olsun, mesela biri yeil dieri krmz. Sonra bu k kaynaklarn bir saniyeden ksa bir zaman farkyla yakp sndrelim; nce yeili hemen sonra krmzy. Bu deney koulunda denekler u ilgin olay gzlediklerini bildirirler: nce yeil bir k belirmi ve bir izgi boyunca yana doru hareket etmeye balam, izginin tam ortasnda aniden krmzya dnm ve bir sre de krmz k olarak gittikten sonra durmu ve snmtr. imdi belli ki bu deney srasnda denek-beyin yeil ve krmz klarn yanmasn belli bir ekilde yorumlayarak bir yanlsama oluturuyor bilincinde. yi de hayali izginin tam orta noktasnda, daha krmz k yanmadan yeil n krmzya dntn nasl syleyebiliyor denek? Belli ki krmz k da yandktan sonra oluturmu bu yanlsamal senaryoyu beyin. Ama nasl? Bu deneyle ilgili iki trl aklama ileri srlm. Dennett bunlardan birine Stalinci, dierine Orwellci aklama diyor. Stalinci aklamay anlamak iin genliimizde pek moda olan bir fkray hatrlataym: CIA alt ay sonraki Sovyet seimlerinin sonularn ele geirmi. Stalinci aklamaya gre beyin, Stalin dneminin nceden planlanp sonradan sahnelenen dzmece mahkemelerinde olduu gibi nce iki n yand enformasyonunu almakta, sonra bunlar bilinsiz dzeyde (sahne arkasnda) tek bir olayda btnletiren yanlsamal bir senaryo oluturup bilin alanna, yani "kartezyen sahneye" kartp sergilemektedir. Eer beyin Orwellci stratejilere gre alyorsa yanlsamann oluumu farkl olmal. Orwell'in 1984 adl romanndaki diktatrlk rejimi, tarihi, yeni durumlara gre geriye dnk olarak

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 8 of 10

yeniden yazmaktayd. Eer beyin bu stratejiye gre alyorsa yeil ktan sonra krmznn yandn grnce hafzasnda olay geriye dnk olarak yeniden kurgulayacak, olay yeil n hareket edip krmzya dnt sonra durduu eklinde hatrlayacaktr. "Kartezyen sahne" olan bilinte bu oyunun ans kalacaktr. Dennett'e gre her iki aklama da aslnda ayn hatay paylamaktadr ve dolaysyla deneysel olarak ayrt edilemez durumdadr. Her iki aklama da beyinde bilinsiz srelerin "kartezyen sahne" olan bilinte sergilenecek, yer alacak senaryolar oluturduunu dnmektedir. Dennett'e gre bu tezler kartezyen materyalizme dayanmaktadr. Nedir kartezyen materyalizmince Descartes'n tezlerini hatrlayalm. eitli akl yrtmelere dayanan Descartes maddi beyinle iletiime geen maddi olmayan (bolukta yer kaplamayan) bir zihin (ya da bir ruh) olduunu dnyor ve bunlarn karlkl olarak birbirini etkilediini ileri sryordu. Bu etkilemenin yeri de beyinde simetrii olmayan tek bir blge olmalyd Descartes'a gre. nk zihin veya ruh olarak biz her iki beyin yarkresinin ayr ayr rnlerini bir tek btnlemi yaant olarak alglyorduk. Bu birleme de beyinde simetrii olmayan bir noktada, mesela epifz bezinde yaplyor olmalyd bu mantk erevesinde. te gerek Stalinci gerek Orwellci modelleri savunanlarn, hatta ada pek ok filozof ve bilim insannn kafasnda aka itiraf etmeseler de byle kartezyen bir model vardr Dennett'e gre. Ancak artk maddi olmayan bir ruhtan, zihinden sz edilmiyor tabii. Bu nedenle materyalist tezler bunlar. Ama beyinde bilinli olan bir blge, belki de yaygn nral bir a (kartezyen sahne) olduunu dnyorlar ve beyindeki bilinsiz nral srelerin bu blgeyi aktive etmesiyle bilinli yaantlarn ortaya ktn sanyorlar. Oysa beyinde byle bir blge ve yaygn bir nral a, "kartezyen sahne" yoktur. Yerine ve durumuna gre beynin her tarafna dalm olan tm nral sreler bilinli olabilir. Dennett heterofe-nomenolojik yntemi gerei bilinli zihinsel faaliyetleri dier zihinsel faaliyetlerden kesin snrlarla ayrmaz. nerdii oul taslaklar modeline gre beyin srekli olarak evreyle etkileim halinde yaygn uyaranlara maruz kalr ve bunlar anlamlandrmak zere srekli olarak aklayc ve eyleme dnk taslaklar oluturur. Mevcut duruma gre bu taslaklardan bazlar n plana kar, harekete, davrana, konumaya etkide bulunur ve hafzada iz brakr. te bizim bilinli dediimiz zihinsel faaliyetler bunlardr; izleyen eylem ve tutumlarda iz brakanlar. Dolaysyla tek bir heterofenomenolojik Fenomenlerden uzun bilintir Dennett'inki; kartezyen sahne yoktur Dennett'e gre. stelik bilin de sadece ifadelere yansd haliyle var saylabilir doa bilimi asndan. uzun sz etmek, bunlarn doasn aratrmak anlamszdr. Minimalist bir sinirbilimin mtevaz amalarn karlar.

imdi bence Dennett'in modelinin stn taraf beynin her tarafndaki nral faaliyetlerin bilinli olabileceini sylemesi. Ama oul emalardan hangisi, niin n plana kyor ve daha nemlisi nasl oluyor da bilinli bir i yaant haline geliyor? Dennett bu sorular, bilhassa ikincisini yantlamak yerine grmezden gelmeyi tercih etmitir. Fenomen olarak bilincin nasl ortaya kt sorgulanamaz Dennett'in modelinde; bilincin kozmik adan esas ayrt edici yn olan fenomenal doas nc ahs tarafndan dorudan gzlenebilir davranlarn ve sylemlerin ardnda gzden kaybolur. Oysa ben burada maksimalist bir bilin anlaynn da doabilimsel olarak ele alnabileceini ve aklanabileceini gstermeye altm. Bir baka deyile aada greceimiz gibi benim ileri srdm model Dennett'in aklad her eyi aklar ama onun modeli benim akladm her eyi (fenomenal bilinci) aklayamaz; sadece yok veya en azndan zerinde konuulmaz sayabilir. nk burada gerekten de bir tr kartezyen materyalizmi savunmakla beraber bilincin, beynin kendisinde geen nral sreleri fenomen olarak alglamasyla olutuunu sylediimde beyinde alglayan belli bir yeri veya yaygn nral bir a kastetmiyorum; beynin btnn (muhtemelen yerel-olmayan kuantum zellikleriyle balantl) maddi bir zelliinin sz konusu olduunu ileri sryorum. Bu model oul taslaklar modeliyle de badar. Dolaysyla Dennett'in minimalist bilin modelinin btn avantajlar ortadan kaldrlabilir. Nasl? Aklayaym. Bir an iin ileri srdmz gibi beynin nral faaliyetleri fenomenal olarak alglayan maddi yapsnn btn beyne yayldn dnelim. yleyse fenomenal bilinci oluturacak maddi yap, zerinde nral srelerin getii sessiz (makro-fiziksel ve nrolojik olarak gzlenemeyen) bir fon oluturacaktr. Bu alglayan sessiz fon zerine oul taslaklar modeline gre alan bir nral faaliyet ilave edelim. te benim beyin modelim aa yukar bu. Burada taslaklar reten nral aktivitelerden belli bir zellii karlayanlar maddi fon tarafndan bilin fenomeni olarak alglanacak, n plana kacaktr. Bu durumda Dennett'in modelini tercih etmemizi gerektirecek ne gibi bir avantaj geriye kalm olabilir? Demek ki burada ileri srdm model hem potansiyel olarak beynin her tarafnda geen nral srelerin bilinli olabileceini, hem sinirbilimsel olarak beynin srekli olarak oul

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 9 of 10

taslaklar reterek altn, hem de yerine ve duruma gre bunlardan bazlarnn bilinli olduunu kabul etmekle elimez. Bir baka deyile Dennett'in tm katksn ierir ve kabul eder. Demek ki Dennett'in modelinin avantajlarn korumak iin fenomenal bilinci aratrmaktan vazgememizi gerektiren bir sebep yok; oul taslaklar modeli burada ileri srdm model tarafndan da ieriliyor zaten. stelik Dennett'in modelinde grmezden gelinen fenomenal bilin problemi de aklanabiliyor bu model erevesinde. Fenomenal bilinci eksik brakmasna ramen Dennett'in oul taslaklar modeli birok bakmdan cazip grnyor bana; en nemlisi bu model beynin alma tarzyla alakal olarak bildiklerimize uyuyor geni lde. Ancak bu modele bir ey ilave etmemiz gerektiini dnyorum; bu taslaklardan hangisinin n plana kacan belirleyen az ok merkezi bir yaplanma olmas gerektiini, yani dikkat mekanizmalarn da modele ilave etmek gerektiini savunuyorum. Zaten birinci ksmda ileri srdm beyin modeli ksmi bir merkeziyetilik zellii gsteriyordu. Bir baka deyile beyin bir yandan oul taslaklar retirken bunlardan hangisinin n plana kaca az ok merkezi bir zellik gsteren motivasyon-dikkat mekanizmalaryla belirleniyor olmaldr. Bu saptama bilinle ilgili aratrmamzn dier sonularyla da uyumludur. kinci blmde maksimalist bir bilin kavram, yani fenomenal bilin kavram ileri srmtm ve bilincin bu kavrannn da doa-bilimsel olarak aklanabileceini savunmutum. Bu iddiam az ok karlayabildiimi sanyorum. Geri fenomenal bilinci tam olarak aklayamadm tabii. Ama bilimsel olarak aklanabileceini, byle bir aklamann mmkn olduunu gsterdiimi sanyorum. Eer fenomenal bilin beynin kendisinde geen nral sreleri alglamasyla oluuyorsa btnlkl fenomenal dnyamz (bilincimiz) beynimizin kendindeki bir yansmasndan ibaret. Demek ki beyin fenomenal olarak sadece kendini alglarken kendisinde nral mekanizmalarla temsil edilen d dnyay ve bedeni de dolayl olarak alglam oluyor. Fenomenal bilincin aklamasnn anahtar bu. Beynin organize nral yaps d dnyay ve bedeni temsil ettii iin beynin kendi nral srelerini fenomenal olarak alglamas dorudan d dnyay ve bedenimizi algladmz yanlsamasn temellendiriyor. Bylece kendi bilincimizin bir ksmn d dnyann ta kendisi sanyoruz doal tavrmzda. Aslnda bu blmde karmza kan tuhaf gereklik zerinde biraz durmakta fayda var. imdi tekrar etrafnza bakmanz isteyeceim sizden. kinci blmde d gerekliin ta kendisini deil, onun bilincimizdeki fenomenal temsilini grdmz sylemitim. Bu blmde ileri srdm varsaym doruysa aslnda beyin olarak biz kendi nronlarmzn baz atelemelerini fenomenal bilincimiz olarak gryoruz. Elbette beyin olarak kendi nronlarmzn faaliyetine fiziksel-fizyolojik mekanizmalar araclyla yol aan maddi bir d gereklii de kabul ediyoruz. Ama biz bu d gereklii deil beyin olarak bizde bu d gereklii temsil eden nron faaliyetimizin fenomenal temsilini gryoruz. ki dereceli bir temsil sistemi bu. Mesela urada bilincimizdeki imgesine tpatp uyan krmz bir koltuk yok aslnda. Orada olan maddi ey beyin olarak bizde onu temsil edecek baz nronlarn atelenmesine yol ayor. Bir baka zelliimiz, muhtemelen belli bir kuantum zelliimiz bu nral faaliyetimizi krmz bir koltuk olarak temsil ederek alglyor. Sonu olarak biz kendi nronlarmzn faaliyetini alglam oluyoruz. Ama onlar nron olarak deil, fenomen olarak alglyoruz. Tekrarlarsak alg olaynda aslnda iki kez temsil ediliyor d dnya.ncelikle beyin olarak bizim nronlarmzn faaliyetinde temsil ediliyor. Sonra bu nral temsil de bir baka dzeyde fenomenal olarak temsil ediliyor. Acaba doada bu ikinci temsile gerek var m? "Niin bilgisayarmz gibi bizim iimiz de karanlk deil?" sorusunun bir benzeri bu soru. Alg olaynda beyin kendi nronlarnda meydana gelen deiiklikler sayesinde oluan birinci (nral) temsili kullanabilirdi sadece ve sonu deimezdi. Acaba beyin-ben olarak ikinci temsili, yani fenomenal temsili kullanyor muyuz sahiden' Bize kullanyoruz gibi geliyor. Mesela "urada krmz bir gl var" dediimizde sahiden de krmz fenomeninden sz ettiimizi sanyoruz. Yani beyin-ben olarak sahiden fenomenlerden sz ettiimizi sanyoruz. Ama ya bu da bir yanlsamaysa? Bizler beyin olarak fenomen-krmzdan deil, kendimizdeki kimi nronlarn atelemesinden sz ediyorsak sadece; yani aslnda tpk ii karanlk bir bilgisayann yapaca gibi yalnzca birinci (nral) temsil sistemini kullanyor, ama bilin dzeyinde fenomenlerden sz ediyor sanyorsak kendimizi? Pekl mmkn bu. yle dnelim: Dil sistemimizi oluturan nronlar grme alanmzdaki nronlardan kimi elektrik sinyaller alyor ve bunlardan hareketle "krmz"dan sz ediyor olabilir sadece. stelik "krmz" grdn syleyen bir beyni ap elektrotlarla inceliyor olsak saptayacamz fiziksel sre tam da bu olacaktr. Dil sistemimiz grsel alandan gelen kimi sinyallere "krmz" demeyi "renmi" olabilir. Biz kendimizi krmz fenomeninden sz ediyor sanrken, grsel alandan gelen kimi nral enformasyonlardan sz ediyor olabiliriz aslnda. Bir bilgisayar da byle konuabilir, evresindeki olaylardan bu mekanizmayla sz edebilirdi. O zaman fenomenlere ne gerek var evrende? Tuhaf bir doa olayyla karlayoruz kendimizde. Neden acaba? Bilinle ilgili bir baka temel soru da u: Maddi bir organ olan biz beyinlerin znel i yaantlamamz (yani kendimizi alglama tarzmz) olan bilin fenomenleri maddi yapmzn

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 10 of 10

fiziksel esaslara dayal alma tarzn henz bilmediimiz bir ekilde etkiliyor olabilir mi? Yoksa bilincimiz hibir fiziksel, dolaysyla zihinsel, biyolojik srecimize etkide bulunmayan, baz maddi nral srelerimize sadece elik eden paralel ama etkisiz bir epifenomen mi? zgr iradeye sahip maddi sistemler miyiz? Yoksa sadece doal yollardan olumu otomatlardan m ibaretiz? Histerik Bilin, Saffet Murat Tura, Metis Yaynclk, 2007

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y9.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bilin zerine Bir Sylev Tarih ve Tin, Joel Kovel (Felsefe Ekibi)

ster psikolojik olarak grlsn ister fizyolojik olarak, bilin kapal bir gizdir. Freud, bilin fenomenini tamamen doal ve bilimsel bir temelle, yani organizmann (varlmzn sre, uzam ve ktleye sahip yn) bir zellii olarak aklamaya alt 1895 tarihli Bilimsel Bir Psikoloji Projesi'ni bir kenara braktnda da ayn sonuca varyordu. Freud, doa bilimsel varglarn, terk etmesine ramen, bu "Proje"nin dn biiminin mahkmu olarak kald. rnein psieyi betimlemek iin "zihinsel aygt" terimini kullanrken bu ok belirgindir.14 Yine de bilin sinir dokular tarafndan bir salgym gibi retilmez. Bilincin beyin tarafndan toplandn sylemek daha iyidir. Radyosunun dmesini aarak hi kimse elektromanyetik dalgalar konusunda bir ey renemez ne de olsa. Bilgi tamak iin dalgalarn baz zellikleri kullanlr; radyo da bu dalgalar toplayarak karmak bir biimde iler. Dalgalarn yaylmalarnn doas ise dnyann temel fenomenlerinden biri olarak kalr. Radyo, uygun dalga boyundaki yayn alrken biz de grsel aralktaki elektromanyetik yaylm grr ve kullanrz. Ama grmek bilin deildir, bilincin bir formu da deildir. Grmek daha ok grsel elektromanyetik verilerin bilin zerinde brakt izlenimdir. Bilin dier fiziksel enerji formlaryla da snrl deildir. Duyma, koku ve tat alma ve hissetme bilin deildir. Duyular, organizmann deiik fiziksel verileri dntrmesiyle bilin zerinde elde edilen izlenimlerdir. Bu fiziksel veriler elektromanyetik yaylm, mekanik dalgalar, kimyasal tayclar (elektromanyetik yaylmn dier bir biimi olarak) ve yerekimi olabilir. Organizmann duyular yoluyla fiziksel dnyay kendi iine eken aralar gelitirmi olduu grlyor. Ancak bilin gzn grmesi ya da kulan duymasndan bamszdr; aksi takdirde kr ve sar kiilerin bilinci olmazd. Duyum yokluu durumunda, benlikle d dnya arasndaki btn alglanabilir farkllklardan yoksun braklan kii bilincini yitirmez; ancak grece ie dnk, dolaysz bir bilince geer. Bu nereden gelir? En basit gzlem Descartes'n zerine felsefesini ina ettii olguyu desteklemektedir: Bilin benliin iinden ya da kiinin nasl baktna bal olarak, kafasnn iinden doar. Bir adamn kafasna yeterince sert vurduunuzda bilincini yitireceine phe yoktur. Bilincin beynin iinden geliyormu gibi grnmesi birok kiiyi onu sinir dokularnn bir zellii olarak dnmeye itmitir. Ancak bu bize bilin hakknda, televizyona vurduktan sonra grntnn kaybolmasnn elektromanyetik dalgalar zerine sylediinden daha fazla bir ey sylememektedir. Psikoloji benlii, fizyoloji ise beyni bilincin yeri yapmtr. Ama ikisi de ana noktay karmaktadr. Geleneksel zihin-beden ikilii bilin problemini zmede baarsz olduu gibi bu ikiliin iki yars da yetersiz kalr. Beden ya da zihinden birini semek zorunda olmadmz fark etmek bizi rahatlatr. Yalnzca bu ikisinin de birer kurgu olduunu fark edebilmeli ve gerekliin daha tatminkr bir temsilini (representation) aramalyz. Ksacas, bilin syleminde zihin-beden kartlndan sz etmekten daha iyi bir eyler yapabiliriz. Bu, bilincin yaayan varlklarn (hem de daha gelimi canllarn) ikin bir zellii olduunu yadsmak demek deildir, yle ki hangi ynmzn bilinli ynmz olduunu belirleyecek bir ayrm yaplmaldr. Eer bilin ikinse, niin genelde organizmaya, yani varln maddesel boyutuna baldr? Ontolojik bir boyut da vardr. Biz organizma olduumuz kadar varlklarz da; eer varlmz maddesellikten kaamyorsa, organizmamz da varln tinsel boyutundan kaamaz. Bu yzden hibir Fiziksel ya da kimyasal hesaplamann tamamen anlayamad bir "olmaklk" (isness) zelliine sahibiz. Modern analitik felsefenin nceki btn felsefelerin urat varlk sorusundan el ekmesi bu soruyu geersiz klmaz; varlk sorusunun braklmasnn nedeninin ideolojik olduu gsterilebilir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y10.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

Bu varln gerekliini organizmamzn dnda bir ey olarak deil de ona bal, varlkorganizmann iinde bir ey olarak kabul edemez miyiz? Eer byle olursa varlk, doal dnyann bir paras olur ve bu doal dnyann zelliklerini ierir. Varlk-organizmadan sz ettiimizde beden ile zihin arasndaki eski Bat dalizmini baka bir dalizmle deitirmiyoruz. Sylediimiz, evrenin bizim varolu noktamzda, henz anlayamadmz bir biimde, kendini "varlksallk" (beingness) ve organizmasal doa olarak farkllatrddr. Varlk ve organizma birbirine baldr. Burada bir boyut dierinden kopmakszn farkllar. Buradaki problem, zamann niin "uzay-zaman" birlii iinde bir boyut olarak varolduu sorunundan ne daha az ne de daha fazladr. Zaman boyutu, gzlerimize grnen uzay boyutundan farkldr; ancak uzay-zamanda birlemilerdir. Benzer biimde, varlk ve organizma farkl eylerdir; ancak iimizde birlemilerdir. Organizma uzay-zamann, maddenin, fiziksel uzam ve srenin mevcudiyetini temsil eder. Varlk, mevcudiyeti bilinte verili olan farkl bir eydir. Zihin ve beden diye bir kopu dnmek yerine varlk ve organizma arasnda bir farkllama olduunu dnebiliriz, farkllama noktas da bilin olarak kendini gsterir. Eer bu farkllama reddedilirse, durum bir zihin-beden kopuu grnm kazanacaktr. Bilincin organizmadan ok varln bir yn olduu sylenebilir. Ancak bilin farkllamann bir fonksiyonu olduu iin organizmaya da aittir. Bilincin, varln kendini organizmaya sunu biimi olduunu sylemek daha dorudur. Bilin varln sadece bir zellii deildir. O, varlk-organizma'daki tire iaretidir. Evrenin varl ile duyu organlar ve sinir sisteminin almas yoluyla alglanan evrenin organik tzsellii arasndaki badr. Bu konuyu biraz uuk, ancak yararl bir speklasyonla srdrelim. Bilincin varlkla olan ilevsel ilikisinin yerekimi ile madde arasndaki iliki gibi olduunu dnelim. Eer yerekimi ayr madde merkezleri arasndaki ekici g ve tek bir uzay-zaman dizisi halinde maddeyi bir arada tutan evrensel kuvvet ise bilin varlk dzeyinde benzer olamaz m; yani evrensel varln bireysel varlklara tepkisi? Bu grte, bilin dier btn varlklarn ve kendi varlk durumunun her varlktaki kayddr. Bu nemli bir dnceye yol aar: Bilin, varln, varlklarn ayr oluunu ifade eden ve ayn zamanda bu ayrl bozan bir yndr. Yani dier varlklarn bilincinde olan bir varlk, onlar kendisine sunulmu bir ekilde bulur. Bilincin sunumu ayrlm olan eyleri yeniden yakalar. Varlklar belli bir uzaklktan balantya sokar. Ayr oluun olmad yerde bilin de yoktur; yle ki varlklar birbirine zdetirler ya da daha dorusu tek bir byk varlkta zmsenmitirler. Varlklarn birbirlerinden ayrld yerde, bilin bu ayrmn bir yn olarak ortaya kar. Bilin, bir varlk iinde, dier varlklarn yokluunu ilan eden ve bu yokluu ortadan kaldran eydir. nsan rneinde -bunun insanlar iin neredeyse tanmlayc nitelikte bir ey olduunu syleyebiliriz-, ayrlma ve birleme zerindeki youn gerilim bilin iin gereken benzersiz koullar yaratr. nsanlar iin bilin, uyarmlar alan hareketsiz bir zar ya da ekran olamaz.15 Trmzn genel durumunu, varln geri kalan ile aramzdaki sreksizlii belirten etkin bir sretir. nsan varl Varlk'la ayn ey deildir, kendi trne has zellikleri vardr. Organizmamz doann bir paras olsa da varlk formumuz doadan kopuktur ve bilincimiz bu kopukluun canl bir ifadesidir. Doa ile olan kopuun yaand insan bilincinin kurucu esi dildir. Bizim grmze gre dili yalnz ilevsel olarak dnmek yeterli deildir. Yani dil, sayesinde kltrn oluturulduu ve "insann doaya egemen olduu" harika bir ara deildir. Bu eylerin dilin kurumlamas ile olduunu inkr etmiyoruz. Bizim srarmz dilin kurumlamasnn sadece nral ya da pragmatik olay olmad (her ne kadar bunlar doru da olsa), ayn zamanda ontolojik bir olay olarak da grlmesi gerektiidir. Freud'un bu konudaki derin grne gre bilincin kendsi bilind dnyadaki "ey-temsiller"in yerine koymak zere "szcktemsilleri" edinmektir.16 Bu grte sz, insan varlnn Evrensel Varlk'tan oluumunu anlatr. Bu edinim Prometeus'unki gibi bir eylemdir, logosun gcn anlatr. Szck sayesinde, evren sunulandan daha fazla bir ey olur. zerinde sonsuz bir biimde almay olas klan bir biimde bize yeniden sunulur. Ama ayn zamanda dil, szc eyin dorudan kavrannn nne koyarak varln ayrlmln kurumsallatrr. Eer varln bilinteki sunumu bu ayrlml bozma yolunda bir aba ise varln szckle temsili ayrlml yeniden retir. Dnyay daha da yitirme pahasna ona hkmeder. Bu, iir, dua ve tinsel konumann amaya alt, soyutlama trajedisidir. Her durumda dil bir yabanclamadr ve varlk karsnda saydam deildir. Konumaclar yalan sylemeyebilir, ama konu: mann kendisi syler. Bu durum dil felsefesini ada dncenin n planna karmtr. Kendi tinselliinden umutsuzlua kaplan ve varlk sorusundan uzaklaan bir a, bunun yerine dil ve temsili daha yakndan incelemeyi geirir. Ancak- bilin, dier varlklarn dil yoluyla bir temsili olduu kadar, kendisinin de bilincidir. Yani, bakalarna olduu kadar kendine de dnktr. nsana zg bir zellik olan kendine-dnk znellik, bilin alann bilen zne ve bilinen nesneye gre ya farkllatra ya da yarlmaya yol aar. Blnme kiiliin ayrc yan olur ve bu kiilik de bilen zneyi saran ve "benlik" (self) denen bilin blmnde yansr. Ancak bu blnme benlii temelden Problematik hale getirir. Bilin iindeki temel farkllama ya da kopu yznden benlik kendini hibir zaman tam olarak bilemez. te yandan, biz fark etmesek de benlik kendisinden daha fazlasn bilmektedir. "Sezgi",

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y10.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

"zneleraraslk" veya "empati" gibi deiik balklarla gsterilen btn bir bilme alan, znde, dorudan varlktan varla iletiim kuran bir dzeydeki bilintir ve burada organizmann katklar gerekli olsa da ikincil nemdedir. Btn bu bilme formlarnn zellii, dilin dolaysz mdahalesi olmakszn ortaya kmalardr. Szck sezgisel ve empatik bilgiyi izler ve kodlar; ontolojik dil grmzden beklediimiz de budur. Bu alan anlatrken Pascal yle yazyor: "Yrein, akln hi bilmedii kendi nedenleri vardr."17 Benliin varln bir tr tortusu olduunu gzledik. Benlik oluurken bir varlk paras (quantum) geride braklr deta. Bu artk varlk, kendi kendinin temsiline balanmakszn bilin alanna dahil edilir. Bu benliin geride brakt, ancak hl arzulad eydir. Sz konusu ilksel tekilik bilin alannda kalan yerlere yerletirilir. Bilin alannda kalan bu yerler (bilinen nesneler) homojen deildir ve kendinde eyler olan ve benlik tarafndan nesne olarak kullanlan (kalem, tabak, bu masa ve artk varlka kullanlan dier her ey) nesneler biiminde farkllar ya da kopuurlar. Birinci tr nesneler kendinde varlklardr, dierleri de her ayr varlk nasl varlksa yle varlktrlar; ancak ayrca bir arzu yatrm ierirler. Bu ikinci kategori tekilik boyutunu oluturur. ki nesne snf arasndaki pratik ayrm deer kavramnca verilir. Herhangi bir eski kalem bir nesnedir; benim deer verdiim kalemin ise artk varl vardr; tekilik zelliine sahiptir. Bir kaleme sahip olsam da onu tamamen temellk edemem. tekilii somutlayan bu varlklarn eksiklii, kayp olarak yaanr. Bu deneyim ilk varlk kaybnn temsilidir ve insann, bilincini oluturan ayrlmaya ho gzle bakmadna iaret eder. Kaybetme duygusu ile kaybolan eyi karlayacak bir ba doar: Arzu. Bu konuyu drdnc blmde daha yakndan inceleyeceiz. teki varlklarn bilincinin snr, sezgi ve empatiyi (dile bal olmayan bilgi formlar) ap "duyularst alg" denilen eye dek geniler. Burada asl olarak organizmann dolaym olmakszn oluan teki varlklarn bilincine varrz. Bunun nasl olduunu biliyormuum gibi davranmak istemem. Ancak olduunu dnyo-rum ve geni bir bilin kuramnn organizma tesi dnya alglarna da yer vermesi gerektiini savunuyorum. Duyularst algy (DA) sk bir bilimsel kukuculuk adna kk grenler bana gre sorunu karanlkta brakmaktadrlar. Kaytlara gemi duyularst alg deneylerinin ou batl inanlara dayanabilir (hatta bazen gln bile olabilirler); ancak bunlar bilin ile fiziksel dnya arasndaki bantlar yeniden kavramlatrmamz gerektii konusunda sahici bir rnek olutururlar. O zaman bilincin varoluunu niin belli organizmik etkilerden ayrmak zorunda olduumuzu anlarz ve bilincin varln "ayrlmlnn" bir zellii olduunu (tpk yerekiminin ktlelerin "ayrlml"nn bir zellii olduu gibi) grrz. Gereklemi DA olaylarnn az rastlanr tesadfler olduunu ya da madde gibi bir ortama ve ona bal duyu organlarna ihtiyac olmayan bir bilin intikali tarz olduunu kabul edebiliriz. Ben ikinci varsaym kabul ediyorum. Bu sadece bir varsaymdr; bu tr eyleri kantlayacak salam kantlar yoktur ve kukucular ikna edecek bir yol bulmak da mmkn deildir.19 DA'nn geerli rneklerinin genellikle annelerle ilgili olduu sylenir. Annelii doatesi bir igd dzeyine ykselterek, onun deerini fazla abartmak istemiyorum. Dnya dinlerinde yaygn olarak grlen anne figrlerinin anlam psikolojik olarak aklanabilir. Ancak annelie zg baka eyler vardr. Baka bir varln retilii ve doumu, youn bir ballk ve ayrlma a oluturur deta. Bu durumun annelik bilincini "atelediini" ve daha sonraki ayrl anlarnda yeniden canlanma imkn yarattn syleyebiliriz. Bu etkinlemi bilincin kiinin "baland" dier bir varla bir zarar geldiinde ya da kaybolduunda bunu annda alglamasnn doal olacan ileri sryorum. Buradaki "balanma" bir metafor deildir; bireysel organizmik varoluun srmesi iin zorunlu olan ayrln maskelendii fiili bir varlk durumudur. Bu da benim grm, ancak henz beni ikna eden daha iyi bir aklama bilmiyorum. 14. Marcel Mauss, "A Category of the Human Spirit", The Psychoanalytic Review 55, no. 3 (1968) : s. 457-81. 15. Paul Radin, Primitive Man as Philosopher, (New York: Dover, 1957), s. 259. Bu almada gelitirilen bak asna gre Ego terimi, benliin, kapitalist modernlie zg, tin kart formu olarak dnlecektir. 16. a.g.y., s. 258. 17. insann varlk olarak olumasnda, tin-varlk gibi rasyonel olmayan bir eyin rol oynad iddiasna herhalde Marx kesinlikle dmanca bir tavr taknrd. Kanmca bu yaklam Marx ve Marksist gelenekte kartezyenclliin brakt izin sonucudur ve hem teorik hem de pratik adan pahalya mal olmutur. Tarih ve Tin, Joel Kovel, Ayrnt Yaynlar, 1994

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y10.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y10.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 4

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Felsefe Tarihinde Bilin Felsefe Ekibi

Felsefe tarihi boyunca hemen btn filozoflar birincil deerde nemli bir konu saydklar bilince ynelik son derece deiik aklamalar getirmilerdir. Nitekim ilka felsefesi dneminde, bilin taycs znenin kendi zerinde, yapp etmeleri zerinde kuku gtrmez bir egemenlik kurma yetisi tad dnlmektedir. Szgelimi, bu "btncl" bilin tasarmnn en gl savunucularndan Aristoteles, ister dnsel olsun ister duygusal, bilinci insamn btn etkinliklerini kapsayacak denli ok geni bir anlamda kullanmaktadr. Tin stne de (De Anima) Aristoteles, gnmz felsefesinde bilinci kavramaya alrken yant aranan pek ok sorunun ilk biimlerini ortaya koyar. Bu erevede, gryor olmann farkndalnn bize "gr" ediminin kendisinden mi yoksa grten baka bir yerden mi geldiini soran Aristoteles, eer gryor olmaya ilikin farkndalmz gr dnda bir baka yerden ediniyorsak, o vakit ya sonsuz bir ksrdngye deceimizi ya da zorunlu olarak bir yerde durup grn bir biimde kendi kendisinin farknda olduunu varsaymak durumunda kalacamz sylemektedir (Tin stne, 425b). Aristoteles, bu iki seenek arasndan ikincisini daha uygun bulmakla birlikte, bir eyin farknda ya da bilincinde olmann nelii balamnda "farkndalk"n ya da bilincin deergesi sorununun balbana erekbilgisel bir yaklam erevesi iinde kalarak "neden aratrmas" yapmay gerekli kldn bildirmektedir. Aristoteles ayrca, bu sorunun "ayn nesneleri dnd biimde kendi kendisini de dnebilen zihin" tasarmnda da bagsterdiine dikkat ekmitir (Tin stne, 430a, 2). Aristoteles sonras iki byk felsefe okulundan biri olan Stoaclk da yine benzer bir kullanmla bilinci, insann kendi tininden gelen "dolaysz sezgi" yle zde grmektedir. Felsefe tarihinde XVII. yzyldan nce "bilin"e karlk gelen zgl bir felsefe teriminin olmad grlmektedir. Kukusuz byle bir terimin olmaynn gerisinde yatan, bilincin zihnin ya da duyularn bir nitelii olmaktan ok, btnyle eylemlerin bir zellii olarak dnlm olmasdr. Nitekim Descartes bilinten hep bilin oluum edimleri diye sz ederken, Spinoza tinin kendi edimlerinin farkna varn "duyarlk" diye tanmlamaktadr. Bilin terimini bugnk anlamna ok yakn bir anlamda ilk kez kullanan Locke, "kiinin zihninden geeni alglamas" olarak tanmlad bilinci dorudan bilin edimlerinden tretmitir. Bu noktada Locke'un temel derdi, bilinci znenin temeli yapmak, bilin olgusuna dayanarak "kiisel zdelik" olgusunu temellendirmektir. Nitekim Locke kiisel zdelik temelli bilin anlayn kendi szleriyle u biimde dile getirmektedir: "nsan kendisine kendisi klan da bu ayn bilin deil midir ki zaten... kiisel zdeliin dayand bir ey varsa o da bilintir... Zihnin ya da duyularn etkinliklerinden doan bilin, teki btn bilin etkinliklerinin koulu olma grevini yerine getiren 'z-bilin'e dnmektedir." Bilin konusu, Descartes felsefenin "zne ile nesne ayrm"nn doal bir sonucu olarak, modern felsefe dneminde yaplan hemen btn dnsel tartmalara damgasn vurmutur. Descartes felsefesinde bilin, kendisi de iinde olmak zere hem ruhun zn hem de dncenin kendisini oluturmas bir yana, varolan her eyin de ana kaynadr. Bilin, bir baka modern filozof Leibniz'e greyse, tzn gerek doasn, tinin zn kavramaya olanak tanyan en yksek dnsel sezgidir. lk bakta bilin konusuna bir hayli kukuyla yaklamas beklenen deneyciliin kurucularndan Hume'un gzndeyse bilin, kendimizde sezgisine ulatmz ak seik olgular okluunun toplamdr. Kant'n eletirel felsefesinde ise bilin, ilkece hibir koulda "kendinde eyler alan"nn bilgisini ya da kavrayn sunma yetisi tamayan, nsel bir forma karlk gelen "i duyum" olarak tanmlanmaktadr. Bu anlamda btn tasarmlar tek bir bilinte bir araya geldiklerinden, bilin olmadan hibir eyin dnlmesi, grp tannmas olanakl deildir. Bu durumu Kant kendi szleriyle u biimde dile getirmektedir: "Bilincin biimsel birlii btn

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y11.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 4

bilgilerin nesnel kouludur. Ona gerek duyuum salt herhangi bir nesneyi grnce tanmak iin deildir; ama bununla birlikte hibir sezgi bu koul olmakszn nesne durumuna gelemez nk bu bileim olmadka eitlilik tek bir bilinte toplanamayacaktr." Kant bilinci, genelde btn bilme etkinliklerinin evrensel koulunu biimlendiren "bende zaten bulunan bir tasarmn tasarm" olarak tanmlamaktadr. Btn bilmeleri olanakl klan bilin bu anlamda ancak bilmelerin doasn ya da neliini belirlemekten ok, biimlerini ya da nasl olanakl olduklarm aklamaya ynelik bir yaklam iinde ele alnabilecek bir konudur. Bylelikle Kant kendisini, bilmenin "koulu" ya da "nasl olanakl olduu" deyileriyle, teden beri aka bilincin kesin deergesini belirleme aray iinde olmu felsefe geleneinin dnda eletirel bir felsefe konumuna tam olmaktadr. Kant bu noktada, bilinci bilin yapann, zbilince ya da kiisel zdelie ilikin gnderimlerde bulunmakszn, btnyle biimsel nitelikleri olduu saptamasyla yola koyulmaktadr. Nitekim bu balamda, Ar Usun Eletirisi'nde, kendime ilikin bilincimin zdeliinin, deiik zamanlarda yalnzca dncelerimin, bunlarn arasndaki tutarlln biimsel koulu olduunu belirterek, hibir bakmdan zneliimin zdeliiyle bir ilintisi olmadn ileri srmtr. Bu biimsel koulun btnyle "kendiliindenlik" ediminin bir rn olduunu dnen Kant, tasarm ya da dnmeyi ortaya karan, teki btn tasarmlarla birlikte ortaya kma yetisi tayan, kendisinde btn bilincinde olunanlarn bir ve ayn olduu bu zbilincin kendisinin bir baka tasarm yoluyla dnlmesinin olanaksz olduunu savunmutur. Bu edimin de son zmlemede "tam alg" ile zde olduunu, dolaysyla da deneyimin hem bu biimsel koulu hem de onunla birlikte olan ama kendisi olanakl bir deneyim nesnesi olmayan "z-bilin"in aknsal birliini rettii sonucuna varmtr. Deneyim yarglarnn bir bilin ierisinde tasarmlar birletirip btnletirmekten te bir karl bulunmayan a priori ufku izdiini, bu yzden de uygulamal ruh-bilimin temel konusu sonlu varlklarn deneysel bilinten kesin izgilerle ayrlmas gerektiini vurgulamtr. te yanda, Kant'n yaad dnem boyunca en azndan Alman felsefesinde son derece etkili bir konumda bulunan "Wolffu Okul", bilin denilen insan yetisini her durumda bilincinde olma edimiyle zde grmtr. Nitekim okulun nde gelen dnrlerinden Meissner, bu durumu daha da aarak bilinci "dnmekte olduumuzu kendisi araclyla bildiimiz edim" diye tanmlamtr. Kant'n hemen ardndan gelen Kant sonras felsefeciler kuann da "z-bilin"i kendi felsefelerinin "en yksek ilkesi" konumuna tayarak kavramsallatrdklar grlmektedir. Szgelimi Schelling, btn bilgiler iinde bizim iin en temel olan bilginin hibir kukuya yer brakmayacak bir kesinlikte kendimize ilikin bilgi ya da "kendilik bilgisi" olduunu ne srmtr. Buna kar Hegel, hem bilin felsefesinin iinden hem de dndan almaya gayret gstererek, bir nesneyle ilikisi olan bilin ile bir zneyle, bir baka z-bilinle ilikisi bulunan z-bilin arasnda bir ayrma gitmitir. Bu noktada Kant ile Fichte'ye kar bilin ile zbilin arasndaki ayrm skaladklar eletirisini getirerek, bu iki dnrn de ilkece hibir zaman bilinmesi olanakl olmayan ama buna kar teki btn z-bilinlere sanki birer eylermi gibi yaklaan btnyle egemen bir kendilik bilincinin koyutlanmas gibi istenmeyen bir duruma yol atklarn dile getirmitir. Hegel, Tinin Gorngbilimi'nde, gerek bilincin gerekse zbilincin nasl ortaya ktn, her zaman iin bir baka zbilincin tanmas araclyla kefedilen zbilincin btngcyle verdii tannma mcadelesi ya da arzusu dorultusunda aynntlaryla ortaya sermitir. z-bilince ilikin olarak kuramsal dzenlenimden ayr olarak Hegelci felsefe yoluyla gerekleen bu geliim, XX. yzylda bilin felsefesi alannda yaplan pek ok alma stnde olduka deerli almlar dourmu olmas bakmndan nemlidir. Bilin zerine her biri deiik balamda, deiik gerekelerle ortaya konmu btn bu bilin konumlarndan da anlalaca zere, modern felsefede bilin tek tek durumlardan ya da yaantlardan hareketle oluan bir parallktan ok, btn bir evreni kucaklayan tekpara bir btnln yaratc, etkin ve canl kavray olarak saltk bir kaynaa ya da tanrsal dzeyde bir aknla balanmaktadr. Buna kar ada felsefede zne ile nesne ayrmnn sorun haline getirilmesiyle birlikte, znenin bilin dolaymyla kendi stnde kurduu egemenliine dayal yetkinlik kurgusu da son derece kukulu bir konuma dmtr. Hi kukusuz znenin zerinde bilin kaynakl bylesi bir g kurulmasnn ilkece olanaksz olduunu en ak biimde gsterenlerin banda Nietzsche gelmektedir. Nietzsche bilincin ou durumda gerekleri grmek yerine bunlar iine geldii gibi yorumlayp algladna ya da bile isteye grmezden geldiine ynelik saptamasyla, bilince btn bir felsefe tarihini darmadan edecek denli sert bir eki darbesi indirmitir. Nietzsche'nin gznde btn bir tarih boyunca bilincin gerekliinin kavranmas iin baklmas gereken biricik yer "erk istenci"nin kendisini nasl ve hangi klklar ya da maskeler altnda aa vurduudur. Bu balamda Nietzsche'nin ortaya koyduu "bilin soykt"ne gre, bata "saltklk" olmak zere kendisine bir yn deerin atfedildii, btn bir felsefe tarihi boyunca kzlca kyametin koparld "bilinlenme" lksnn arkasnda insanlarn hep daha gl olmay istemelerinden daha te bir ey yoktur. Nietzsche' nin nceli Schopenhauer, kr bir istencin tutsa olarak tanmlad insann kendi bilinciyle ilikisini son derece baka bir dzleme, bilinaltna tayarak zmlemitir. Bayapt sten ve Tasarm Olarak Dnyada sunduu, istencin kaynaklarnn bilinaltnda yattna ynelik antrmalaryla Schopenhauer, bilinalt diye bir eyin varlndan ilk sz

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y11.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 4

eden olmakla kalmam, gemite hep dnldnn tersine, bilinaltna gitmeksizin "bilincin bilin olarak" anlalamayaca sonucuna varmtr. Schopenhauer'un bilincin bilindl anlayndan esinlenen Freud bu dnceyi daha da ilerilere tayarak bilincin ou durumda eylemlerin ana dayana olamayacam, insann pek ok davrannn kaynanda bilince kmam bilinalt itki ve drtlerin olduunu ileri srmtr. Nitekim Freudcu ruhzmleme ynteminin sz-daarnda bilin, "sperego"nun ("st-ben"in) vicdan ("trel bilin") gibi kimi ynlerine ek olarak, byk lde "ego" nun ("ben'in) dnme, tasarlama, alglama gibi bilisel srelerine karlk gelmektedir. Bu arada yeri gelmiken, Franszca'daki conseknee szcnn yerine gre "bilin", yerine gre de kiinin kendi eylemlerini yarglama yetisine karlk gelen "vicdan" anlamnda kullanldna da dikkat ekmek gerekir. te yanda yakn dnemlerde yaplan almalarda, bilincin kiilii oluturan btn edimlere ikin olduunun dnlmesine bal olarak, bilinli davran ile bilind davran arasnda yaplan ayrmn btnyle terk edildii gzlenmektedir. Ayrca yine bu yakn dnemlerde nrofizyoloji ynelimli bilisel bilim kuramclan, d grme de dahil olmak zere deiik bilin durumlarn bellek ile bilin arasnda koparlamayacak denli iice gemi ilikiye younlamak yoluyla aklamaya almaktadrlar. Bilincin amaz kesinlikte bilgi vereceine ya da kavray sunacana ynelik geleneksel varsaym, post-yapsalc felsefeden byk eletiriler almtr. Szgelimi, bu erevede Nietzsche' den ald esinle dnmeye koyulan Fransz felsefeci Bataille, hibir yanlgs olmadyla vnen btn bilin ifadelerinin bulank bir bilincin sabuklamalar olmaktan te bir deerleri olmadm ne srmektedir. Felsefe tarihinde bilin stne yaplan almalann doasnda Husserl'in "kesin bir bilim" olarak temellerini att grngbilimsel felsefe yntemiyle derin bir krlma yaanmtr. Nitekim "bilin her zaman ve her durumda hep belli bir eyin bilincidir" szyle Husserl, bilincin doas gerei tamak durumunda olduu ynelmitik, niteliine dikkat ekerek, bilincine varlan ile bilincine varan arasndaki ilikinin (klasik felsefenin diliyle "zne" ile "nesne" arasndaki ilikinin) asla birinin dierine indirgenmesi yoluyla kavranamayaca gereini dile getirmi olmaktadr. Buna gre, kaytsz koulsuz ynelmilik yoluyla kendisini aa vuran bilin, bata verili bir yeti olmayp ancak bakann baktna etkin biimde ynelmesiyle kurulan, yani ina edilen bir kavraytr. Bu yzden Husserl'in gznde her bilin yle ya da byle ynelinen belli bir nesnenin bilinci olduu gibi, her ynelinen nesne de ona ynelen belli bir bilincin nesnesidir. En azndan yntem-bilgisi bakmndan Husserl'in at yoldan yryen bir baka nemli grng-bilimci Merleau-Ponty, Bedenin Grng-bilimi balkl bayaptnda, eyler ile bilin arasnda kesin bir ayrma gidilmesi gerektiini u szleriyle temellendirmektedir. "varolan her ey ya ey olarak vardr ya da bilin olarak, bunlarn dnda bir nc durumun, bir orta noktann olmas sz konusu bile edilemez." te yanda btnyle baka bir dnsel iklim olan Marx gelenekte bilin, nesnel dnyann, yani iinde yaanlan gerek dnyann bilinci olmakla birlikte, bundan ok daha nemlisi bu bilincin doast kaynaklardan deil de dorudan dnyann kendisinden edinilmi olmas nedeniyle dnyay dntrmek gibi son derece nemli ve devrimci bir gizilgc olmasdr. Nitekim bu erevede bilin, teki her ey bir yana, ncelikle bir "snf bilinci"dir. Marks kuramn hem btnnde hem de snf bilinci aklamasnda bilin konusu btnyle siyasal bir anlam kazanmtr. Bu balamda Lenin, Lukacs ve Adorno'nun ban ektii bir dizi Marks dnr, Marxci zmlemelerde geen bilin tasarmn en ince ayrntsna dek ileyerek olduka ilerilere tamlardr. Marx ile Engels'in de belirttii zere, geleneksel felsefede sanldnn tersine yaam belirleyen bilin deil, bilinci belirleyen yaamn kendisi, yaamn kendi ak dengeleridir. Bu balamda, Marx'n "filozoflar imdiye dek dnyay yorumlamakla yetindiler, oysa imdi asl yaplmas gereken dnyay deitirmektir" yollu "11. Tez" olarak tarihe geen nl sz, dorudan Marx bilin tasarmnn manifestosu deerindedir. Bu Marxc manifestoda ierimlenen bilin anlaym yine Marx'n kendi szlerine bavurarak daha da belirginletirmek olanakldr: "Bilinci yeniden dzenlemek gerekiyor demek, dnyay bilinli klmak, dnyay kendi dlerinden uyandrp kurtarmak demektir." Son zmlemede Marxlktan varoluulua, yorumbilgisinden grngbilime hemen btn ada akmlarda bilin batan verili, olmu bitmi bir yetkinlik durumu olarak tasarlanageldii geleneksel felsefenin tersine kendisinde btn bir gemii tayan, ileride gerekleecek btn olanaklar ierimlemek anlamnda hep gelecee alan, asla yaanan "an"la ve "buradalk"la snrlanamayacandan zamanla deien, dnen, bakalaan, olua ak bir kategori olarak bambaka bir ereveye oturtularak deerlendirilmektedir. Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y11.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 4

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y11.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Bilin (Kavramsal ereve) Felsefe Ekibi

Kiinin kendisine, yaantlarna, evresine, teki kiilere, bir btn olarak iinde yaad dnyaya ilikin farkndal, yaanan deneyimlerden kendiliinden doan kendinin ayrdnda olma grngs; znenin duygularna, alglarna, bilgilerine ve kavraylarna bal olarak kendini anlama, tanma ya da bilme yetisi; bilme edimi ile bilinen ierik arasndaki ilikiyi her ikisini de ierecek biimde bir st dzeyde kurabilme becerisi; ac ekme, isteme, bekleme, d krklna urama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunan btn "geili" yaama edimlerini olanakl klan ana ilke; dnen znenin kendi stne dnerek, kendisini kendi dnceleriyle kavramas, kendisine bir bakas olarak dardan bakmas durumu; "iebak" yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerekliini kavrama edimi; zihinsel yaamn gemi duyumlar, alglar, bilgileri bellekte tutma yetenei; kiinin kendi iinde yaadklanna ya da danda olup bitenlere ynelik incelmi sezgisi, btn yaadklanna ilikin genel grs; znt, sevin, hzn gibi tek tek yaant durumlarna ilikin kendilik izlenimleri, eylerin kiiye nasl grndne ynelik grngbilimsel yaantlar btn. Kant sonras ada felsefede bilin konusu, ingilizce konuulan lkelerin felsefesinde "zillin felsefesi" bal altnda, buna kar byk lde Almanya'da kklenen kta felsefesindeyse "felsefi ruhbilim" ats altna konarak incelenmektedir. Bilin terimini en iyi biimde kavramann yollarndan biri, eitli felsefe balamlarnda, farkl gerekelerle yaplm deiik bilin ayrmlar ile blmlemeleri stne younlamaktan gemektedir. Buna gre, ben'in tek tek yaadklar stne izlenimi ya da btn yaadklar zerinden oluan genel kavray konumu, yerine gre kimileyin zbilin, kimileyin kendilik bilinci, kimileyin de znel bilindiye tanmlanrken, kiinin kendisi dndaki eyler zerine edindii bilin ise nesnel bilindiye adlandrlmaktadr. Yaplan bir baka ayrma greyse ynelinen nesnenin dolaysz duyumundan hibir aracya konu olmakszn edinilen dolaysz izlenim kendiliinden bilin, buna kar dolaysz duyumun ya da dolaysz izlenimin kendi stne dnmesiyle edinilen bilincin nedenlerini, doasn ve anlamn soruturmak yoluyla edinilen bilinse dnl bilinya da dnmsel bilindiye tanmlanmaktadr. Bu balamda kiinin kendisiyle bilisel bir iliki iine girmedii, bilgikuramsal bir ierii olmaktan ok varlkbilgisel bir karl bulunan bilin ise dnmsel olmayan bilinya da dnm ncesi bilindiye adlandrlmaktadr. Felsefe metinlerinde sklkla geen bir bilin tr de dorudan bilincin dzeyini belirtmek amacyla kullanlmaktadr. Bu erevede kendiliinden bilin dzeyinin altnda kalan, dkl ya da donukluuyla neredeyse bitkilerde ya da hayvanlarda grlen salt duyum haline karlk gelen bilin nbilindiye adlandrlmaktadr. Yine sklkla yaplan ayrmlardan biri de bilincin kapsam alann nitelemek amacyla kullanlmaktadr. Nitekim belli bir alanda salt stne younlat eyle yetinen, younlat eyin dnda baka bir eye younlamayan bilin snrl bilin ya da dar bilin, varolan btn her eyi aralarndaki ilikileri de kapsayacak biimde kavrama savndaki bilinse snrsz bilinya da geni bilindiye anlmaktadr. Terimin byk tartmalara konu olduu ruhzmleme szdaarndaysa, bastrlm isteklerin, stbilince kmam drtlerin, aa kmam komplekslerin (karmaalarn) oluturduu bilin durumu, kimileyin rtl bilin, kimileyin alt-bilin, kimileyin de bilinalt olarak deerlendirilmektedir. Varl ilk kez Schopenhauer tarafndan dile getirilen bu bilin trne, Freud tarafndan ruhzmleme kuramnn kilit deerde nem tayan bir terimi olarak yeni bir kimlik kazandrlmtr. Ruhzmleme kuramnda, bilincin bilinmesinde kullanlan yntemler araclyia altbilin ieriinin bilinmesi olanakl olmad dnldnden, altbilincin ancak armlarn, dil srmelerinin, dlerin zmlenip

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y12.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

yorumlanmasyla bilinebileceine ynelik bambaka bir yntembilgisinin iletilmesinin gerei savunulmaktadr. Bu arada ounluk yanl bir biimde bilinalt terimiyle eanlaml olarak kullanlan bilind ise bilin alannn dnda kalanlara, bilin yoluyla kavranmas olanakl olmayanlara gndermede bulunmaktadr. Nitekim tam bu noktada, zellikle zihin felsefesi almalarnda karlalan temel bir ayrm da bilin ierii ile bilin alan arasndadr. Buna gre, bilincine varlan eyler, yaantlar, dnceler bilin ieriiolarak tanmlanrken; bilince ilkece ak olan, bilin yoluyla kavranma olana tayan tinsel, dnsel, yaamsal btn grngler bilin alanolarak nitelendirilmektedir. zellikle felsefe tarihinin nasl okunmas gerektii noktasnda nemli kolaylklar salayan bir baka bilin blmlemesi de "tarih bilinci", "gereklik bilinci", "olaslk bilinci" arasnda yaplmaktadr. Bu balamda tarih bilinci, insann son zmlemede tarihsel bir varlk olduunu bilmesiyle, her bakmdan varln belirleyenin tarih olduunun ayrdna varmasyla edinilen bir bilin aamasdr. Tarihsel bilin ya da tarih bilinci, ilki Sokrates ncesi, ikinci Sokrates sonras, ncs ortaa olmak zere klasik felsefenin farkl dnemindeki "arkaik bilin", "saltk bilin", "tanrsal bilin" diye anlan zamand bilin tasarmlarndan ayr olarak, btnyle modern dnemin bir rn, modem bireyin bilin durumudur. Nitekim tarihsellik dncesinin grece ok yeni olmas nedeniyle, tarihsellik bilincinin kkleri de ok ok iki yzyl geriye dek gtrlebilmektedir. Tarihsellik bilincinin gemite izini en iyi srenlerin banda gelen Mircea Eliade bu duruma yle bir aklama getirmektedir: "Son zmlemede yabanl topluluklar da meydana getiren belli belirsiz bir tarihsel srecin ileyiidir ama onlar modern toplumlardan kesin izgilerle ayran tarih bilinlerinin olmaydr." Yaplan blmlemede yer alan ikinci aama gereklik bilinci, nesnel dnyann varlna ynelik olarak edinilmi bir bilin kipidir. Sz konusu bilin, gerek ile gerek olmayan, gerek ile gerekd (ya da gerekst) olan arasnda ayrm yapmaya olanak tanmas bakmdan son derece nemlidir. Nitekim biroklarna gre, arkaik topiumlarn "doa durumu"ndan kurtularak modern toplumlarn uygarlk dnyalarna geebilmesini salayan da yine bu bilintir. Blmlemenin nc ve son aamas olaslk bilinci, varolanlardan ve varolana ynelik bilinten hareketle gelecee dnk kestirimlerde ya da ndeyilerde bulunabilmeyi salayan ve yine modern dnyada edinilmi bir bilin kipidir. Modern ncesi toplumlarda yaayan insanlarn, hep "imdi"de yaayan insanlar olmalar nedeniyle gelecein barndrd olaslklara ynelik bu trden bir bilin tamalar kendilerinden beklenemeyecek bir farkndalktr. Nitekim bu balamda, pek ok ada felsefe akmnn, zellikle de varoluuluun, olaslk bilincinden hareketle, modern bireyin zgrln gelecekle ilgili beklentileri karsnda nne kan olanaklar semesiyle temellendirme yoluna gittii gzlenmektedir. Bu noktada zellikle son dnemlerde kendisiyle ska karlalan bir bilin tanm daha bulunduunu belirtmekte yarar vardr. lkin toplumbilimci Durkheim tarafndan tanmlanan bu bilin ortak bilin ya da ortaklaa bilin diye adlandrlmaktadr. Bu bilin tr, deiik tanmlama.abalaryla eitli ynlerde srekli gelitirilmi olsa da Durkheim'n kendi zgn tatlm yledir: "Belli bir toplumun sradan bireylerinde ortak olan inanlar, duygular, deerler yoluyla kendine zg bir yaam biimi oluturan dizge." Felsefe Szl- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yaynlar

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y12.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 6

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

BLN VE BLNALTI Metapsikoloji Sigmund FREUD (Felsefe Ekibi)

1.2. Ruhsaln bilinli olana ve bilinsiz olana ayrdedilmesi ruh zmlemenin temel varsaymdr ve ruhsal yaamda sk olduklar denli de nemli olan patolojik sreleri anlama ve onlar bilimin erevesi iersinde dzenleme olanan yalnzca bu varsaym salar. Bir kez daha ve baka trl belirtirsek: Ruhzmleme ruhsal olann zn bilince yerletirmez, ama zorunlu olarak bilinci ruhsaln yle bir nitelii olarak grr ki, baka niteliklere ek olarak bulunabilir ya da uzakta kalabilir. 1.3. Eer ruhbilime ilgi duyan herkesin bu yazy okuyacan dnebilirsem, kendimi okurlarmdan bir blmnn daha bu noktada taklp kaldklarn ve daha ileri gidemediklerini grmeye de hazrlamam gerekir, nk ruhzmlemenin ilk parolas buradadr. Felsefede eitimli pek ok insan iin ayrca bilinli de olmayan ruhsal herhangi bir ey dncesi ylesine anlalmazdr ki, onlara sama olarak ve salt mantk yoluyla rtlebilir olarak grnr. nanyorum ki, bunun biricik nedeni, bu gr - patolojik belirilerden btnyle ayr olarak - zorunlu klan ilgili hipnotizma ve d fenomenlerini hibir zaman incelememi olmalardr. Bunlarn bilin ruhbilimleri d ve hipnoz sorunlarn zmeye yeteneksizdir. 1.4. Bilinli olma ilk olarak en dolaysz ve en pekin alg zerine dayanan salt betimleyici bir terimdir. Deneyim bize bir ruhsal enin, rnein bir tasarmn, genellikle uzun bir sre bilinli olmadn gsterir. Tersine, bir bilin durumunun ok geici olmas tipiktir; imdi bilinli olan bir tasarm bir kp sonra artk byle deildir, ama kolayca yaratlan belli koullar altnda yeniden bilinli olabilir. Arada tasarmn ne olmu olduunu bilmeyiz; gizli olmu olduunu syleyebiliriz, ve bununla her zaman bilinli olma yeteneinde olduunu demek isteriz. Ya da, bilinsiz olmu olduunu sylersek de doru bir betimleme vermi oluruz. Bu 'bilinsiz' o zaman 'gizli ve bilinli olmaya yetenekli' ile akr. Felsefeciler hi kukusuz kar kacaklardr: Hayr, bilinsiz terimi burada uygulanabilir deildir; tasarm, gizlilik durumunda olduu srece, ne olursa olsun ruhsal bir ey deildi. Burada onlarla elimek bize hibir ey kazandramayacak bir szckler tartmasna gtrecektir. 1.5. Ama bilinsiz terimine ya da kavramna ilerinde ruhsal dinamiin bir rol oynad deneyimleri irdeleyerek baka bir yoldan ulatk, ok gl ruhsal srelerin ya da tasarmlarn varolduunu rendik - ki kabul etmek zorunda kaldk demektir -, ve ilk olarak burada irdelemeye nicel, ve dolaysyla ekonomik bir etmen girdi. Bu sre ya da tasarmlarn tm de ruhsal yaam iin sradan tasarmlarla ayn sonular retebilseler de ki bunlarn arasnda tasarmlar olarak yeniden bilinli olabilen sonular da bulunur -, buna karn kendileri bilinli olmazlar. Daha nce sk sk amlanm olan eyleri burada ayrntl olarak yinelemek gerekli deildir. Bu noktada ruhzmleme kuramnn ieri girdiini ve byle tasarmlarn bilinli olamamalarnn nedeninin belli bir kuvvetin onlara kar direnmesi olduunu, yoksa bilinli olabileceklerini ve o zaman aka ruhsalolduklar kabul edilen baka elerden ne denli az ayr olduklarnn grleceini ileri srdn sylemek yeterlidir. Ruhzmleme uygulaymnda direnen kuvvetin ortadan kaldrlmasna ve ilgili tasarmlarn bilinli klnmasna yardmc olabilecek bir aracn bulunmu olmas bu kuram rtlemez yapar. Tasarmlarn bilinli klnmadan nce iinde olduklar duruma bask diyoruz ve basky yerletirmi ve srdrmekte olan kuvvetin ruhzmleme ii srasnda diren olarak duyumsandn ileri sryoruz. 1. 6. Bylece bilinsiz ierik kavrammz bask retisinden elde ediyoruz. Basklanan bizim iin bilinsizin n-imgesidir. Ama iki tr bilinsiz ieriin olduunu grrz; biri gizli ama bilinli olmaya yetenekli ve teki basklanan ve kendinde ve dorudan doruya bilinli olmaya

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 6

yetenekli olmayan. Ruhsal dinamik zerine bu gr terminoloji ve betimleme zerinde etkisiz kalamaz. Dinamik anlamda deil ama salt betimsel olarak bilinsiz olana nbilinli diyoruz; bilinsiz anlatmn dinamik olarak bilinsiz basklanma snrlyoruz, yle ki imdi nmzde anlamlar bundan byle salt betimleyici olmayan terim vardr: Kabul ediyoruz ki, b B'ye B.siz'den ok daha yakn durur, ve B.siz'e ruhsal dediimiz iin, gizli b'ye ruhsal demede daha da az duraksama gstereceiz, Ama niin bunun yerine felsefecilerle anlamyorve b'yi de tpk B.siz gibi tutarl olarak bilinli ruhsaldan ayrdetmiyoruz? Felsefeciler o zaman b'nin ve B.siz'in 'psikoid'in iki tr ya da evresi olarak betimlenmesini nerecekler, ve birlik salanacaktr. Ama biricik nemli olgu, bu iki tr 'psikoid'in hemen hemen tm baka noktalarda ruhsalolduu kabul edilenle akmas bu 'psikoid'lerin ya da en nemli yanlarnn henz bilinmedii bir zamandan kalma bir nyargnn karna arkatasara srlecektir. 1. 7. imdi, betimleyici anlamda iki tr, ama dinamik anlamda yalnzca bir tr bilinsizin olduunu unutmadmz srece, terimimizle - b, b ve b.siz _ rahata oynayabiliriz. Birok amlama amac asndan bu ayrm gzard edilebilir, ama bakalar asndan doallkla vazgeilemezdir. Ayn zamanda, bilinsizin bu ikircimine az ok almzdr ve onunla olduka iyi anlarz. Grebildiim kadaryla, bu ikircimden kanmak olanakszdr; bilinli ve bilinsiz arasndaki ayrm en sonunda evet ya da hayr ile yantlanmas gereken bir alg sorusudur ve alg ediminin kendisi bize bir eyin hangi zeminde algland ya da alglanmad konusunda hibir bilgi vermez. Hi kimsenin dinamik etmenin grngde ancak ikircimli bir anlatm bulmasndan yaknmaya hakk yoktur. 1 1. 8. Ama ruhzmleme almasnn daha te geliiminde bu ayrmlar bile elverisiz ve klgsal olarak yetersiz olduklarn gsterdiler. Bunu gsteren durumlar arasnda belirleyici olduu aa kan udur. Bir insandaki ruhsal srelerin tutarl bir rgtleniinin olduu dncesini gelitirdik ve bu rgtlenmeye onun beni diyoruz. Bilin bu bene baldr; benin devinebilirlie eriebilme, e deyile uyarlarn dsal dnyaya boalmn salama gc vardr; ona ait tm blmsel sreler zerinde denetim uygulayan ruhsal yapdr ki, gece uyku durumuna girer ve o zaman bile dler zerinde sansr uygulamay srdrr. 'Bu benden basklar da doar ve onlar araclyla belli ruhsal eilimlerin yalnzca bilinten deil ama ayrca baka etkililik ve etkinlik trlerinden de dlanmas gerekir. Bask yoluyla bir yana atlm olan bu eilimler zmlemede ben ile kartlk iinde dururlar, ve zmleme benin basklanm gerele ilgilenmeye kar sergiledii direnleri ortadan kaldrma grevi ile kar karya kalr. imdi zmleme srasnda nne belli grevler koyulan hastann glklere dtn gzleriz; basklanm gerece yaklatklar zaman armlar baarszla urarlar. Ona o zaman bir direncin egemenlii altna girdiini syleriz; ama kendisi bu konuda hibirey bilmez, ve hazszlk duygularndan imdi kendisinde bir direncin ilemekte olduunu tahmin etse bile, onu tanmlamay ve belirtmeyi baaramaz. Ama bu diren hi kukusuz onun beninden kaynaklandna ve bu bene ait olduuna gre, nceden grlmeyen bir durumla kar karyayzdr. Benin kendisinde yle bir ey ile kar karyayzdr ki o da bilinsizdir ve tam olarak basklanm ierik gibi davranr; e deyile, kendisi bilinli olmakszn gl etkilere anlatm verir ve bilinli klnmas zel bir abay gerektirir. zmleme klgs asndan bu deneyimin sonucu, eer alldk anlatm yollarmza sarlrsak ve rnein sinirceyi bilinli ve bilinsiz arasndaki bir atmaya indirgemeyi istersek, sonu gelmez bulanklklara ve glklere dmek olacaktr. Bu kartln yerine ruhsal yaamn yapsal koullar zerine igrmzden alnan bir bakasn, tutarl ben ve ondan kopmu basklanan ierik arasndakini geirmemiz gerekecektir. 1. 9. Ama sonular bilinsiz zerine grmz asndan daha da nemlidir. Dinamik irdeleme bizi ilk dzeltmeye gtrd; yapsal igr ise ikincisine gtrr. B.siz'in basklanm ile akmadn kabul ediyoruz; tm basklanmn b.siz olduu doru kalr, ama tm B.siz ayrca basklanm da deildir. Benin bir blm de -ne denli nemli olduunu yalnzca Tanr bilir- b.siz olabilir, ve hi kukusuz b.siz'dir. Ve bu benin bu B.siz'i b'in anlamnda gizli deildir; eer olsayd, b.li olmakszn etkinletirilemezdi, ve onu bilinli klma sreci byle byk glklere dmeyebilir. Kendimizi basklanmam bir nc B.siz'i konutlama zorunluu karsnda bulduumuz zaman, bilinsiz olma karakterinin bizim iin nemini yitirmeye baladn kabul etmeliyiz. Birok anlam olan bir nitelie dnr ki, ne denli umudetmi olsak da, uzak erimli ve kanlmaz varglar karmamza izin vermez. Gene de bu zellii gzard etmekten kanmalyz, nk en sonunda bilinli olma ya da olmama karakteri derinlik ruhbiliminin karanlklarndaki biricik ktr. BEN VE O 11. 1. Patolojik aratrma ilgimizin basklanma gereinden te ynelmesine neden oldu. imdi benin de szcn asl anlamnda bilinsiz olabileceini bildiimiz iin, hakknda daha ok ey renmek istiyoruz. imdiye dek aratrmalarmz srasnda elimizdeki biricik ipucu bilinlinin ya da bilinsizin ayrdedici zelliiydi; sonunda bunun nasl ok anlaml olabileceini grmeye baladk. 11. 2. imdi tm bilgimiz her zaman bilince baldr. B.siz'i bile ancak bilinli klarak bilebiliriz. Ama durun! Bu nasl olanakldr? Bir eyi bilinli klmak ne demektir? Bu nasl olur?

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 3 of 6

11. 3. Bu bantda hangi noktadan balamamz gerektiini daha imdiden biliyoruz. Demitik ki bilin ruhsal aygtn yzeyidir; e deyile onu bir ilev olarak bir dizgeye ykledik ki, uzaysal olarak dsal dnyadan ilkin ona ulalr. Dahas, burada 'uzaysal' yalnzca ilev anlamnda deil, ama bu kez ayrca anatomik kesimleme anlamnda da geerlidir. Aratrmalarmz da bu alglayc yzeyi balang noktas olarak almaldr. 11.4. Dardan alnan tm alglar (duyusal-alglar) ve ierden alnan duyumlar ve duygular dediimiz tm alglar bandan b.li'dirler. Ama kabaca ve sanlk olmakszn - dncesreleri olarak biraraya toparlayabileceimiz o i srelerin durumu nedir? Kendilerini aygtn iersinde bir yerlerde eyleme geme yolundaki ruhsal erkenin yerdeiimleri olarak gsteren bu sreler bilincin ortaya kmasna neden olan yzeye ilerler mi? Yoksa bilin mi onlara doru gider? Bu aktr ki ruhsalolaylarn uzaysal ya da topografik tasarmlarn ciddiye aldmz zaman kendini gsteren glklerden biridir. Her iki olanak da eit lde tasarlanamazdr, ve bir nc durum olmaldr." 11.5. Baka bir yerde b.siz bir tasarm ve b.li bir tasarm (bir dnce) arasndaki edimsel ayrmn birincinin kendisini bilinmeyen kalan bir gere zerinde yer alrken, ikincinin ise (b.li olann) ek olarak szck-tasarmlar ile bant iine getirilmesinden olutuunu ileri srmtm. Bu b ve B olarak iki dizgenin bilin ile ilikileri dnda bir baka ayrdedici zelliklerini daha belirtmek iin ilk giriimdir. 'Birey nasl bilinli olur? sorusu bylece amaca daha uygun olarak 'Birey nasl nbilinli olur?' biiminde bildirilir. Ve yant 'Ona karlk den szck-tasarmlar ile balanma yoluyla' olacaktr. 11. 6. Bu szck-tasarmlar an kalntlardr; bir zamanlar alglar idiler, ve tm 'an kalntlar gibi yine bilinli olabilirler. Doalarn daha te ele almadan nce, ancak bir kez b.li alg olmu olan bireyin bilinli olabilmesi ve duygulardan ayr olarak ierden doup da bilinli olmaya alan herhangi bireyin kendini dsal alglara dntrmek zorunda olmas zerimize yeni bir igr gibi doar. Bu an kalntlar ile olanakl olur. 11.7. An kalntlarn A-B dizgesine dolayszca bitiik dizgelerde kapsanyor olarak dnrz, yle ki o kalntlara yatrm ierden kolayca bu dizgenin eleri zerine yaylabilir. Burada hemen sanrlar, ve en diri annn her zaman bir sanrdan ve bir dsal algdan ayrdedilebilir olmas olgusunu dnrz," ama ayn zamanda hemen grrz ki bir an yeniden yaand zaman yatrm an dizgesinde kalrken, bir algdan ayrdedilemeyen sanr ise yatrm yalnzca an kalntsndan A -esi zerine yayld zaman deil ama btnyle zerine getii zaman doabilir. 11. 8. Szel kalntlar zsel olarak iitsel alglardan kaynaklanrlar, yle ki bu yolla bir bakma b dizgesi iin zel bir duyu-kayna verilir. Szck tasarmlarnn grsel bileenleri ikincildir, okuma yoluyla kazanlr, ve ilk olarak gzard edilebilirler; ve bu sar ve dilsizler dnda destek imleler roln oynayan szcklerin devim-imgeleri iin de geerlidir. Szck gene de aslnda iitilmi szcklerin an kalntsdr. 11.9. Belki de yalnlatrma gibi bir ama uruna, eylere ilikin olduklar zaman grsel an kalntlarnn nemini unutmaya, ya da dnce-srelerinin grsel kalntlara bir geri dn yoluyla bilinli olmalarnn olanakl olduunu ve birok insan durumunda bunun gzde yntem olarak grndn yadsmaya gtrlmemeliyiz. J. Varendonck'un gzlemlerine gre, dlerin ve nbilinli dlemlerin incelemesi bize bu grsel dnmenin kendine zg yan konusunda bireyler anlatabilir. Onda ounlukla yalnzca dncenin somut gerecinin bilinli olduunu, ama dnceleri zel olarak nitelendiren ilikiler iin grsel bir anlatmn verilemeyeceini reniriz. mgelerde dnme yleyse bilinli olmann yalnzca ok eksik bir yoludur. Ayrca belli biryolda bilinsiz srelere szcklerde dnmeden daha yakn durur ve hi kukusuz hem zgeliimsel hem de soygeliimsel olarak szcklerde dnmeden daha eskidir. 11.10. yleyse, uslamlamamza geri dnersek, kendinde bilinsiz olann nbilinli olma yolu bu ise, basklanm olan bireyi nasl (n)bilinli yaparz sorusunun yant yledir: Bu byle b.li halkalar zmleme almas yoluyla kurarak yaplr. yleyse bilin kendi yerinde kalr; ama te yandan B.siz ise B'ye ykselmez. 11. 11. Dsal alglarn ben ile ilikileri btnyle akta yatarken, isel alglarn ben ile ilikileri zel aratrmay gerektirir. Bir kez daha tm bilinci yzeysel bir A-B dizgesi ile ilikilendirmenin doru olup olmad kukusunu yaratr. 11. 12. alglar ruhsal aygtn en byk trll gsteren ve hi kukusuz ayrca en derinde olan katmanlarndaki srelerin duyumlarn verirler. Bunlar konusunda ok az ey bilinir, ve haz-hazszlk dizisine ait olanlar henz en iyi rnekleri olarak grlebilir. Dsal olarak doan alglardan daha kkensel, daha eseldirler ve bulank bilin durumunda bile ortaya kabilirler. Bu duyumlar tpk dsal alglar gibi ok-yerlidirler; ezamanl olarak deiik yerlerden gelebilirler ve buna gre deiik ya da giderek kart nitelikler tayabilirler. 11. 13. Haz verici duyumlarn kendilerinde itici hibir zellikleri yokken, buna kar hazszlk duyumlar bu zellii en yksek derecede gsterirler. kinciler deiime, boaltma doru basn yaparlar, ve bu yzden hazszl erke yatrmnn bir ykselmesi olarak ve hazz ise bir

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 4 of 6

alaltlmas olarak yorumlarz. Haz ve hazszlk olarak bilinli olan ruhsal sreteki nicel-nitel bir 'baka' olarak adlandralm; ve byle bir 'baka' acaba tam olduu yerde bilinli olabilir mi, yoksa A dizgesine dek iletilmesi zorunlu mudur diye soralm. 11. 14. Klinik deneyim ikinciden yana karar verir. Bu 'baka'nn basklanm bir drt gibi davrandn gsterir. Drtc kuvvet uygulayabilir, ve bunu benin zorlamay saptamas olmakszn yapabilir. Ancak zorlamaya diren ya da boaltma tepkisinin durdurulmas bu 'baka'y hemen hazszlk olarak bilinli klar. Gereksinimlerden doan gerginliklerin bilinsiz kalabilmeleri ile ayn yolda, ac da bilinsiz kalabilir; ve ac i ve d alg arasndaki bir halkadr ki, d dnyadan kaynakland yerde bile bir i alg gibi davranr, yleyse duyumlarn ve duygularn ancak A dizgesine ulama yoluyla bilinli olmalar olgusu doru olarak kalr; eer ilerleme yolu kapatlrsa, duyumlar olarak ortaya kmazlar, stelik uyar srecinde onlara karlk den 'baka' yine o ayn 'baka' olsa da. O zaman ksaltlm ama btnyle doru olmayan bir yolda bilinsiz duyumlardan sz ederiz, ve bilinsiz tasarmlarla btnyle hakl olmayan bir andrma sarlrz. Ayrm yledir: b. siz tasarmlar B dizgesine getirebilmek iin ilkin balant halkalarnn yaplmasnn gerekmesine karn, buna kar kendilerini dorudan ileten duyumlar iin bu gereksizleir. Baka bir deyile, B ve b arasndaki ayrm duyumlar iin hibir anlam tamaz; b burada konu ddr, ve duyumlar ya bilinli ya da bilinsizdir. Szck-tasarmlarna bal olduklar yerde bile, bilinli olular bu durumdan tr deildir; tersine, dorudan doruya bilinli olurlar. 11. 15. Szck-tasarmlarnn rolleri imdi btnyle aktr. Araclklar yoluyla, i dnmesreleri alglara evrilir. Bu tm bilgi dsal algdan kaynaklanr nermesinin tantlanmas gibidir. Dnmenin bir ar-yatrm durumunda dnceler edimsel olarak - sanki dardan geliyorlarm gibi - alglanrlar ve dolaysyla gerek saylrlar. 11. 16. ve d alg ve yzeysel A-B dizgesi arasndaki ilikilerin bu durulatrlmasndan sonra, ben tasarmmz kurma iine geebiliriz. Grdmz gibi, ekirdei olarak A dizgesinden yola kar ve ilk olarak an artklarna dayanan b'yi kucaklar. Ama ben de, grdmz gibi, bilinsizdir. 11. 17. imdi sanrm kiisel gdlerden yola karak salam ve yksek bilim ile hibir ilgisinin olmadn kibirle ileri sren bir yazarn uyarsn izlemekten byk lde kazanl kacaz. Benimiz dediimiz eyin yaamda zsel olarak edilgin davrandn, ve onun anlatmna gre bilinmeyen ve denetlenemez gler tarafndan "yaanrz" demekten hibir zaman bkp usanmayan Georg Groddeck'ten sz ediyorum. Hepimiz ayn tr izlenimleri edinmiizdir; stelik bize tm bakalarnn dlanmas dzeyine dek egemen olmam olsalar da, ve Groddeck'in buluu iin bilimin yapsnda bir yer bulma konusunda duraksama gstermemiz gereksizdir. A dizgesinden doan ve ilkin b.li olan varla Ben/Ego diyerek, ve ruhsal yapnn iine bu varln uzand ve b.siz olarak davranan teki parasn, Groddeck'in kullanmna gre, O/Id olarak adlandrarak bu buluu dikkate almay neriyorum.

11. 18. Bu grten hem betimleme hem de anlama asndan yararlar salayp salayamayacamz ok gemeden greceiz. imdi bir birey bizim iin bilinmeyen ve bilinsiz bir ruhsal O'dur ki, yzeyinde ben yerlemitir, A-dizgesi ekirdek olarak ondan gelimitir. Eer imgesel bir betimlemesini yapmaya abalarsak, benin O'yu btnyle kuatmadn, ama onu ancak A dizgesinin benin yzeyini oluturduu dzeye dek az ok dlt diskinin yumurta zerine oturmas gibi kuattn ekleyebiliriz. Ben O' dan keskin olarak ayrlm deildir; alttan onunla kaynar. 11. 19. Ama basklanm ierik de O ile kaynar, yalnzca onun bir parasdr. Basklanm ierik ancak basknn direnleri yoluyla benden keskin olarak koparlr; O yoluyla ben ile iletiim kurabilir. Hemen anlyoruz ki patolojinin uyars zerine izdiimiz snr izgilerinin hemen hemen tm de ruhsal aygtn yalnzca yzeysel katmanlar ile bizim tarafmzdan bilinen biricik katmanlar ile ilgilidir. Bu ilikiler iin bir taslak izge verebiliriz. Burada izgiler hi kukusuz yalnzca betimlemeye hizmet ederler ve hibir zel yorum isteminde bulunmazlar. Belki de ekleyebiliriz ki, ben beyin anatomisinden rendiimiz yolda yalnzca bir yanda olan bir iitme takkesi giyer. Deyim yerindeyse, onu arpk takar.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 5 of 6

11.20. Benin O'nun A-B aracl altnda dsal dnyann dorudan etkisi tarafndan deikiye uratlm paras olduunu, belli bir lde yzey ayrmlamasnn bir srdrlmesi olduunu grmek kolaydr. Dahas, Ben dsal dnyann etkisine O ve amalar zerinde geerlik kazandrmakla urar, ve O'da kstlanmadan hkm sren haz ilkesinin yerine olgusallk ilkesini geirmeye abalar. Alg Ben iin O'da igdye den rol oynar. Tutkular kapsayan O ile kartlk iinde, Ben us ve saduyu denebilecek olan eyi temsil eder. Tm bunlar hepimizin tand halksal ayrmlar ile bir izgiye der, ama ancak ortalama olarak ya da ideal olarak doru saylacaklardr. 11. 21. Benin ilevsel nemi normal olarak devinebilirlie yaklamlar zerindeki denetimin ona baml olmas olgusunda anlatm kazanr. Bylece O ile iliki iinde, atn stn kuvvetini dizginlemesi gereken bir binici gibidir. Aralarndaki biricik ayrm binicinin bunu kendi kuvveti ile yapmaya alrken, benin dn kuvvetleri kullanmasdr. Bu andrm bir para daha ileri gtrlebilir. Binicinin atndan ayrlmak istemediinde sk sk onu da gitmek istedii yere gtrmekten baka yapacak bireyinin olmamas gibi," Ben de genellikle O'nun istencini sanki kendininmi gibi eyleme evirir. 11. 22. Benin douunda ve O' dan ayrlnda A dizgesinin etkisinden baka bir etmen daha rol oynam grnr. Birinin kendi bedeni ve her eyden nce onun yzeyi hem dsal hem de isel alglarn kaynaklanabilecei bir yerdir. Bir baka nesne olarak grlr, ama dokunmaya iki tr duyum reterek karlk verir ki bunlardan biri bir i algya edeer olabilir. Ruhbilimsel -fizyoloji birinin kendi bedeninin alg dnyasnda [baka nesneler arasnda] hangi yollarda belirginlik kazandn yeterince tartmtr: Ac da burada bir rol oynuyor grnr, ve acl hastalklar srasnda rgenlerin yeni bir bilgisinin kazanl yolu belki de genel olarak birinin kendi bedeninin bir tasarmna ulama yolunun modelidir. 11. 23. Ben her eyden nce bedensel bir bendir; salt yzeysel bir varlk deil, ama tersine kendisi bir yzeyin izdmdr. Eer onun iin anatomik bir andrm bulmay istersek onu anatomistlerin "beyin-insancklar'' ile beyin kabuunda kafas st duran, topuklarna doru uzanan, geriye bakan ve bilindii gibi konuma blgesini solda tayan "kortikal homonkulus"lar ile zdeletirmek en iyisidir. 11. 24. Benin bilin ile ilikisini yineleyerek ele aldk; gene de burada yeniden betimlenmesi gereken birka nemli olgu vardr. Toplumsal ya dil trel bir deerlendirme tarafndan belirlenen bak asn gittiimiz her yere yanmzda gtrme gibi bir alkanlmz olduu iin, alt tutkularn etkinliklerinin bilinsizin alannda yer aldn iitince armayz; ama ruhsal ilevler bu deerler cetvelinde ne denli yukarda duruyorlarsa, bilince gvenilir bir giri yolu bulmalarnn o denli kolay olacan bekleriz. Ama burada ruhzmsel deneyim bizi aldatr. Bir yandan baka bakmlardan sk derin dnce gerektiren ince ve g entellektel emein bile nbilinli olarak ve bilince kmakszn yerine getirilebilecei konusunda kantmz vardr. Bu durumlar btnyle ikircimsizdir; szgelimi uyku srasnda yer alabilirler ve rnein biri uyandktan hemen sonra bir gn nce hibir sonu alamadan uram olduu g bir matematiksel problemin ya da baka bir problemin zmn bildiini grr. 11. 25. Ama ok daha tuhaf olan bir baka deneyim vardr. zmlemelerimizde kendilerinde z-eletiri ve duyun yetilerinin, dolaysyla genel olarak yksek deer verilen ruhsal yetilerin bilinsiz olduklar ve bilinsiz olarak ok nemli etkiler rettikleri insanlar olduunu reniriz; zmlemede direncin bilinsiz kal yleyse hibir biimde bu trden biricik durum deildir. Ama bizi salam eletirel igrmze karn bir bilinsiz sululuk duygusundan sz etmeye zorlayan bu yeni deneyim bizi tekinden ok daha fazla artr ve zellikle byk bir sayda sinircede bu tr bilinsiz, bir sululuk duygusunun ekonomik olarak belirleyici bir rol oynadn ve iyileme yoluna en gl engelleri kardn aamal olarak grmeye baladmz zaman, nmze yeni bilmeceler karr. Eer bir kez daha deerler cetvelimize geri dnersek, yalnzca en altta olann deil ama en yukarda olann da bende bilinsiz olabileceini sylememiz gerekecektir. Sanki bu yolda bilinli ben konusunda ileri srdmz ey, onun hereyden nce bir beden-ben olduu gr tantlanm gibidir.
1- Bilinsizin eletirisinin tuttuu yeni yn burada irdelenmeye deer. Ruhzmlemenin olgularn tanmay reddetmeyen ama bilinsizi kabul etmeye isteksiz olan birok aratrmac bilinsizde bir fenomen olarak yeinlik ya da duruluk asndan byk bir dereceler trll saptamann olanakl olmas gibi hi kimsenin kar kmad bir olgunun yardmyla gl amann bir yolunu bulur. Tpk ok diri, gz kamatrc ve ele gelecek denli bilinli srelerin olmas gibi, ancak zayf olarak, glkle belirgin olarak bilinli olan bakalarn da yaarz; ve en zayf olarak bilinli olanlar kendilerine ruhzmlemenin o uygunsuz 'bilinsiz' szcn uygulamak istedii durumlar olacaktr. Ama bunlar gene de bilinli ya da "bilinte"dirler, ve eer onlara yeterince dikkat edilecek olursa tam olarak ve gl olarak bilinli klnabilirler. Ya uylama ya da duygusal etmenlere baml olan bu tr bir soru zerine karar uslamlamalar yoluyla etkileyebilmenin olanakl olduu dzeye dek, unlar belirtebiliriz. Bilincin duruluk derecelerine gnderme hibir biimde balayc deildir ve rnein yle andrml nermelerden daha te bir tantlama gc yoktur: 'Aydnln en gz kamatrc ktan en snk parltya dek birok dereceleri vardr, ve dolaysyla genel olarak karanlk diye birey yoktur'; ya da: 'Deiik dirilik dereceleri vardr, ve dolaysyla lm diye birey yoktur.' Byle nermeler belli bir yolda anlaml olabilirler, ama onlardan rnein 'yleyse k yakmak gereksizdir,' ya da, 'yleyse tm rgensel varlklar lmszdr' gibi belli sonular tretilecek olduunda, klgsal olarak deersizdirler. Dahas, dikkate arpmayan bilinsiz olann altna almak btnnde elimizde ruhsalolana ilikin olarak bulunan biricik dolaysz pekinlii altst etmekten baka birey deildir. Gene de, hakknda hibireyin bilinmedii bir bilin bana bilinsiz bir ruhsal durumdan ok daha sama grnr.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 6 of 6

Son olarak, dikkate arpmam olan bilinsiz olanla bu eitleme giriimi aktr ki ruhzmlemeci gr formle etmede belirleyici etmenler olan ilgili dinamik koullar hesaba katlmakszn yaplr. nk burada iki olgu gzard edilir: ilk olarak, bu tr dikkate arpmayan birey zerinde dikkati yeterince younlatrmak ar lde gtr ve ok byk aba gerektirir; ve ikinci olarak, bu baarld zaman daha nce dikkatten kam olan dnce imdi bilin tarafndan kabul edilmez, ama sk sk ona btnyle yabanc ve kart grnr ve onun tarafndan hemen reddedilir. Bylece bilinsizden kap ok az dikkate arpana ve hi dikkate arpmayana snmak gene de yalnzca ruhsaln bilinli olanla zdeliini tam olarak saptanm gren nyargnn bir trevidir.

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y14.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

KENTLER YAKIYOR NSANLAR Yasemin Solmaz *

Atei alyor insanlar Tanrdan, kentleri yakyorlar Hnca hn dolu yrekleriyle, isyanlarn dvyorlar rsleriyle! nce yukardan iniyorlar dlere, doalca Sonra kaplar mhrleniyor gnahlarna Ninovann duygular yanyor, kanyor Yanan kentlerde yeni bir Tanrsallk, isyana zde kalyor Seyyahlar yeni yollar kefediyor Ve kara yapkan satlyor Nil Deltalarnda Babilin gzlerini yazmak iin Aden bahelerinde ekinler boy veriyor saraylara... Semiramis'in salaryla savruluyor ihanetin yelekenleri Kahramanlar bo yere lrken, Alamut dlerinde Bir l ku douyor sonunda, Londra sokaklarnda Tm itenliini yitiriyor, Spartaksn atlak ellerinde masallar syan ateini yakanlar yeniden douyor ok katl sktrlm odalarda Han duvarlarndaki rmcekler, araplaryla savayor Paris Aristokratlaryla lkel silahlaryla, yaratyorlar prmiyer kahramanlar Ve kentler yanyor yreimde Dtan ie isyan durmu gibi, ite kara yapkan satlyor Atei alyor Prometeus insanlar iin Oysa Kentleri insanlar yakyor, iten da. * YT, Mimarlk Fakltesi, ehir ve Blge Planlama Bl. Dr. rencisi

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y16.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y16.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 1 of 2

Say :14 Yl: 2010

Ana Sayfa

Kitaplk

Ariv

forum

site

sanat

iletiim

Dnya MG. zge

sabah, dlerinizde ykanm anlar yordu rttm stlerini grm mydnz beni? akam, glgelerinize ksm keler eiklerinde atm yollarn duymu muydunuz beni? kimi serenin gagasnda kimi ssz yalnzlklar aryordum her eyi bilemediim... bilmediim...

dn, kafeslerinize sinmi glckler alyordu rttm kendimi beklemeden yarn, yokluunuzun salksz savaclar kkleniyordu atm kendimi zlemeden kimi serenin gagasnda kimi ssz yalnzlklar aryordum her eyi bilmeden... bilmeden...

Felsefe Ekibi SOLS'in salam olduu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadr. 2001-2010 Felsefe Ekibi Tm haklarn sakl tutar... Yaymlanan yazlar kaynak gsterilerek alnt yaplabilir. Yazlarn her trl sorumluluu yazarlara aittir.

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y15.html

24.10.2010

:::FELSEFE EKB DERGS:::

Page 2 of 2

http://www.felsefeekibi.com/dergi/s14_y15.html

24.10.2010

You might also like