Professional Documents
Culture Documents
Kan Meleği
Kan Meleği
2
KAN MELEĞĐ
YAZAR
Gökcan Şahin
EDĐTÖR
Ozancan Demirışık
KAPAK TASARIMI
Gökcan Şahin
YAYIN TARĐHĐ
Ekim 2009
gerekiyordu.
Sabah kalktığımda bu rüyayı yazabileceğimi düşündüm. Kendi
öykümü oluşturabilirdim. Öyküye göre Jacky Jo, Couto ve Sally isimli üç
çocuk bir taş buluyor ve dinozorlar çağına gidiyorlardı. Oraya daha önce
oluşturmak için yedi renkte elması bulmaları gerekiyordu ve her bir elmas
farklı zamanlardaydı. Örneğin kırmızı elmas dinozorlar çağında, yeşil elmas
yakmak için kullandığını tahmin ediyorum, kendisi inkâr etse de) yazarlık
yolundaki tüm hevesimi kırmıştı ve üniversitede ancak toparlayacaktım
kendimi…
Yıllar sonra yazdığım ilk bilimkurgu öyküsü TBD’ye yollamak için
5
Kan Meleği
Doğuşu” oldu. Âdem ve Havva mitine dünya dışı varlıklarla ilgili yeni bir
bakış açısı getiriyordum bu öyküde.
Daha sonra “Bir Denizcinin Günlüğü’nden” isminde Acteto
yaşananlar hikâyesi, “Sınav Kâğıdı” adlı dünya üzerinde insan dışında bir
ırkın varlığıyla ilgili bir öykü ve “Lord Engord” adlı Mu ve Atlantis
döneminden bir savaş öyküsü yazdım. Tabii bunların yanında devasa SIFIR
dizisi (tam bilimkurgu olmasa da bilimkurgu yanı da var) ve birazdan ikinci
Gökcan Şahin
6
BÖLÜM BĐR
RQU-EX
Çevresinde terk edilmiş bir fabrika ve birkaç yıkık dökük kulübeyle
uçsuz bucaksız ayçiçeği tarlalarından başka bir şey olmayan eski bir depo,
On sene önce çıkan büyük bir yangında fabrika kullanılmaz hale gelince
***
2
Esad’ın “Güç Parkı” olarak adlandırdığı depo 150 m ’lik bir alan
üzerine kurulmuş, hazır betondan inşa edilmiş dikdörtgen biçiminde bir
güzel bir ring yaptırmış, etrafına da beş yüz kişi kapasiteli ahşap tribünler
kurdurmuştu.
O sırada bu ahşap sıraların yarısından fazlası doluydu ve iki adam
8
Gökcan Şahin
uyandıran dövüşçü haftalardır (hatta ringe ilk çıktığı günden beri) yenilgi
yüzü görmemişti.
Ringdeki kavganın yine çok uzun sürmeyeceği belliydi. Terminatör,
yüzünde büyük bir dikiş izi taşıyacaktı, çünkü sol şakağından yanağına
doğru uzanan bir kesikten süzülen kanlar çıplak omzunu birkaç saniyede
kıpkırmızı yapmıştı. Maça çıkarken kendine epey güvenen adam şimdi
sadece ringden nasıl sağ kurtulacağını düşünür olmuştu. Saldırmak aklına
dirseğiyle sırtına vurup yere yıktı. Uzun saçları yayılmış şekilde yerde
hareketsiz kaldı adam. Terminatör eğildi ve onu halter misali iki eliyle
kaldırıp bas bir zafer nidası attı. Boş bir çuval taşıyormuşçasına rahat
hareket eden adam baygın rakibini tek eliyle havada tutmaya ve diğer
9
Kan Meleği
Terminatör’e baktı.
10
Gökcan Şahin
“Adama arada bir yenilsin diye bir servet önerdim, oralı olmadı
şerefsiz. Belli, derdi para değil. Gelip burada adam dövüp stres atıyor
anasını satayım. Ah bir mucize olsa da şu adamı yenecek bir âdemoğlu
geçse elimize.”
Tekrar Süleyman’a döndü. “Yoksa çok yakında temizlememiz
“Ah, bir mucize olsa,” dedi yine Esad. “Biri çıksa da şunun kemiklerini
un ufak…”
***
gören birçok düşmanı vardı. Yeraltı âleminde yükselişe geçtiği son beş yıl
11
Kan Meleği
korumak için büyük yatırımlar yapmasına sebep olmuştu. Bir kale gibi
korunan Esad’ın özel malikânesi güvenlik bakımından en yüksek
irikıyım koruma görülebilirdi. Eğer siz görmezseniz emin olun onlar sizi
görürdü… Đzinsiz girmeye veya çıkmaya çalışan kişinin hayatta kalma
ama bu pek çok yönden oldukça riskli bir hareket olurdu. Ringde son
dövüşçüler kıran kırana dövüşüyor ve seyirciler de tüm dikkatleriyle bu
12
Gökcan Şahin
paniğe kapılmalarına neden olacaktı. Esad o gün için kaostan kurtulsa bile
kendini güvende hissetmeyen işadamları bir daha dövüşe gelmeye cesaret
etmezlerdi. Esad bu adamların çoğunun bir çocuk kadar tırsak olduğunu
sonra.
Kendilerine söylenenden bir maç daha fazlasını izleme şansını elde
13
Kan Meleği
Üçüncü hafta Esad daha önce denemediği bir şeyi denemiş ve aynı gece
içinde iki maç üst üste yaptırmıştı Terminatör’e. Rakiplerden biri, doping
yana en iyi dövüşçüleri bulmak için haber gönderdi ve büyük ödüller vaat
etti. Beşinci hafta kendine Herkül diyen iki metre boyunda yüz kiloluk bir
adam geldi ve ilk kez Terminatör’ü zorlar gibi oldu. Gerçekten de iki
insanın birleşimi gibi duran bu adam eğer sıradan bir dövüşçüyle
14
Gökcan Şahin
***
haklıydı. Rakibi hiç de iri cüsseli biri değildi. Belki gömleğinin altında güçlü
kasları olabilirdi ama Terminatör’le asla yarışamazdı.
15
Kan Meleği
***
“Ulan valla dualarım kabul oldu!” diye sırıttı Esad. “Baksana yirmi
dakikadır dövüşüyorlar, Terminatör yıkamadı adamı. Bu Siyahlı’da iş var!”
16
Gökcan Şahin
camiasında isim yapmıştı. Đlk başta çirkin suratıyla tanınıyordu ama önceki
yıl artık dayanamayacağını anlayınca yüzüne estetik yaptırmış, yakışıklı
olmasa da normale yakın bir görünüme kavuşmuştu. Simetrik çıkmayan
ettirebiliyordu.
“Pes etmeye niyetin yok mu?” dedi boş bir anda. “Bu arada çok
***
parçalayabilecek kadar sert indi. Acı ringin arkasında kalan iplerine çarptı,
ipleri kopardı, yere değmeden metrelerce gitti ve insanların “oooo” sesleri
17
Kan Meleği
Acı böyle bir duruma düşeceğine ihtimal vermemişti. Sol gözü bir
kararıp bir açılıyordu. Ağzı seğiriyordu ve dilinin üzerinde kırılmış iki dişini
hissediyordu.
çıktı.
Bu sırada Acı düşüncelerine hâkim olmaya çalışıyordu. Đki sene
sabit bir çınlama vardı. Birkaç saniye sonra çınlamayla boynunun sallanması
aynı anda sona erince rahatladı. Ağzındaki iki dişi tükürdü ve gözlerini
kendinden biraz daha kısa boylu ama epey kaslı rakibine dikti.
18
Gökcan Şahin
***
tercih ediyorum.”
19
Kan Meleği
***
robot için dövüşmekten daha kolay bir şey olmadığını düşünüp onun -yani
senin- bir robot olduğundan şüphelenmeye başladım. Kendine taktığın
lakabın Terminatör olması da ayrı bir destek noktasıydı. Bugün o iş
adamlarının arasına sızıp seni seyrettim ve kolayca yendiğin rakiplerinle
alay ederken kötülük ve nefret dolu kahkahalarını gördükten sonra…” Derin
bir nefes aldı. “Đşte buradayız.”
“Zehir Haluk yalan söylemiş,” dedi Terminatör renksiz bir ses
20
Gökcan Şahin
Ex koydular. Ama hafıza yongama işlenmiş asıl ve ilk ismim Udel Ser
Venter. Gördüğün gibi benim de az ismim yok.”
***
Acı, iki sene önce robot olduğunu öğrendiğinden beri ilk kez bu
kadar afallıyordu. Hiçbir şey düşündüğü gibi çıkmıyordu.
Rqu-02’den Rqu-Ex’e kadar her birini farklı suçlar işlerken yakalayıp
yok edeceğini hayal etmişti o ana kadar. Bir gün Rqu-02 bir banka
soymaya yeltenirken çıkacaktı karşısına. Bir gün Rqu-04 art arda yirmi
cinayet işlemiş bir seri katil olarak düşecekti sorgu odasına. Rqu-05 mesela
21
Kan Meleği
ilk karşısına çıkan o büyük kötü robot olmuştu ve Acı’ya gayet arkadaşça
durumun hiç de düşündüğü gibi olmadığını anlatmaya çalışıyordu.
Şimdi yaşadığı neydi peki? Hayal kırıklığı mı? Kahraman olma şansını
yitirdiği için üzüntü mü? Evet, kendine itiraf edemese de içinde yükselen
duygular arasında bunlar da vardı. Ayrıca resmen herkesin önünde dayak
yemiş, gururu incinmişti. Rqu-Ex’e öfkeli olması gerekirdi, ama o da
olmuyordu. Kendini bildi bileli -yani yaklaşık yedi senedir- böyle bir duygu
karmaşası yaşamamıştı.
“Sen öyle san,” diye gülümsedi savaşçı. “Bir dene bakalım kaç gün
uyanık kalabiliyorsun… Bu arada canını yaktığım için üzgünüm. Emin olmak
zorundaydım.”
“Emin olmak mı?”
22
Gökcan Şahin
dinleyeceksin.”
“Peki, anlat bakalım. Özrün kabul edildi bu arada.”
23
BÖLÜM ĐKĐ
KEŞĐF
16 Mart 1985’te Đç Anadolu’nun uçsuz bucaksız bozkırlarında her
gün yaptığı gibi koyunlarını otlatan bir çoban sevdiği bir türküyü
mırıldanarak dalgınca yürüyordu.
Đsa canı çok kolay sıkılan hiperaktif bir çocuk olduğundan ailesi
okula gitmediği zamanlar oyalansın diye Musa’nın yanına vermişti onu.
“Herkes öyle diyor da emmi… Đçim içimi yiyor işte, elimde değil.”
Çoban genci teselli etmek için bir iki laf düşünürken gözleri
alışılmadık bir şeye rast geldi. Yüz adım ötede, toprağın yukarı doğru
meyillendiği yerde daha önce hiç rastlamadıkları bir yarık vardı.
döndüler.
“Đsa sen malları kolla, ben bir içeriye bakıp geleyim,” dedi çoban.
25
Kan Meleği
verdi. Belli ki görecek bir şey yoktu. Taze taze kokan toprak ve yer yer
dışarı baş vermiş bitki köklerinden başka…
26
Gökcan Şahin
***
“Bilmem mi? Bizim Kara Mehmet işte… Çocukken her yeri eşeleyip
dururdu…” Gözü uzaklara daldı. “Vay be ne kadar zaman geçmiş görmeyeli.
***
mağaraya gidemediler ama sonraki gün on beş kişilik bir ahaliyle birlikte
yola koyuldular. Köy meydanında buluşup yola çıkmalarından iki buçuk
27
Kan Meleği
“Off, belli, küçük bir şey değil bu. Bari çağıralım dışarıdakileri de
yardıma gelsinler,” dedi Musa’ya.
28
Gökcan Şahin
Yaklaşık dört saatlik dikkatli bir çalışma sonucunda ortaya çıkan şey
Mehmet için bile yeterince şaşırtıcıydı:
Dokuz metre kenar uzunluklu devasa bir metal küp… Ne en ufak bir
girinti-çıkıntı, ne de içinde ne olduğunu belirten en ufak bir iz vardı.
mükemmel bir küp ancak insan eliyle yapılabilirdi ve köylüler fark etmeden
bu büyüklükte bir şeyin nasıl toprağın altına gömüldüğünü anlaması
olanaksızdı. Aklına tek bir çözüm geliyordu. Üniversiteden hocası olan Prof.
Dr. Merih Đnan’ı aramak. Ondan başka kimseye güvenemezdi. O sırada
çalıştığı şirkete bile…
***
babasının telefonunu kullanarak eski hocasını aradı. Ama elde ettiği şey
profesörün konu hakkındaki görüşleri değil, ölüm haberi oldu. Merih Đnan,
29
Kan Meleği
basmıştı.
Mehmet çok sevdiği hocasına mı üzülsün, yoksa insanlık tarihine
onu şaşırttı.
***
30
Gökcan Şahin
hayli şaşırttı. Tamam, o sıralar köyden kente göç adeta moda olmuştu ama
iş derdi olmayan, büyük tarlalara sahip olan ve üstelik köyün çeyrek asırdır
Biliyorsun, o senin gibi değil, okumaya niyeti yok. Burada kalsak ortaokulu
bile bitiremeyecek…”
lazım…”
“Tamam oğlum, sana gel demiyoruz. Đşin bitince gelirsin zaten. Hem
31
Kan Meleği
çalıştıklarına yordu. Kim bilir belki küpün sırrı bile çözülmüştü de açık
edilmiyordu. Küpün hâlâ açılamamış olması ama bilim adamlarının bunu
kurtulmak için harekete geçmeye karar verdi. Birkaç bilim adamı dışında
herkese kapalı olan SwSw odasına girmeyi kafasına koydu. SwSw’nun
anlamını bile bilmese de içeride ne olduğunu görmek zorundaydı. Bir
cumartesi gecesi herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra bilim
adamlarından birinden odanın anahtarını aşırmayı başardı. Hiçbir aksilik
yaşamadan odanın kapısını açtı ve içeri girdi. El fenerinin ışığında elektrik
düğmesini aradı. Bulup açtığında ve odayı gördüğünde gözbebekleri
32
BÖLÜM ÜÇ
KOPYALAR
“Dur tahmin edeyim,” dedi Acı. “SwSw eşittir SwanSword. Yani Kuğu
Kılıcı.”
“Doğru tahmin,” dedi Udel.
***
Kan Meleği
Bedeni soğuktu ama sıradan bir insan sertliğindeydi. Hiçbir yerinde yara izi
görünmüyor, ezilme, büzülme, morluk gibi şeyler göze çarpmıyordu.
onu görme isteği yatıyor, ama burada kalmak için de oldukça geçerli
34
Gökcan Şahin
bilmediğin için onlara hiç açılmadın. Anneni çok seviyorsun, ama babanı
çocukluğunda senin istediğin gibi davranmadığı için hiçbir zaman çok
“Kimsin sen?” dedi doğal bir tepkiyle. “Beni nasıl bu kadar iyi
tanıyorsun?”
“Ben, son hesaplarıma göre 7.152.243 yıl önce üretilmiş, gezegen
üzerindeki zeki yaşam varlığını sonsuza kadar korumakla görevli kırk bir
robottan biriyim. 30.012 yıl önceki son büyük çarpışmanın sonunda hayatta
kalan sekiz robotun lideriyim. Bana konulmuş ilk isim Udel Ser Venter. Üç
ay önce siz Yedinci Nesil insanlar tarafından konulan son ismim Rqu-08.”
35
Kan Meleği
gereken şey küpü taşıyıp başka bir yerde tekrar uykuya dalmak ama
insanlar küpte geri dönüşü olmayan hasarlara sebep oldu. Bizi kopyalayıp
36
Gökcan Şahin
güçlü bir robot. Sıradan bir insanın çaresizliği içinde odadan çıktı ve
bilinmeyen bir yere götürüldü.
***
yadsıyamam tabii.”
37
Kan Meleği
yanlarına gelen adamı fark etmemişlerdi. Acı kaşlarını çatarak camı indirdi.
Takım elbiseli bir adamdı gelen. Cama eğilince kravatı sarkmıştı.
Adamın karanlıkta kedi misali yeşil yeşil parlayan gözleri vardı. Daha Acı ne
istediğini soramadan “demek buradaydınız,” dedi. Ve biraz geriye çekilip
eğildi.
Acı ve Udel, onun ne yaptığını anlayamadan zeminin hareket ettiğini
***
38
Gökcan Şahin
Yine kanıyorum, diye düşündü. Aynı yere döndük. Yıllar sonra bir kez
daha kanlar içinde yüzüyorum. Bu tuhaf hayat yine gösterdi sihrini ve beni
yaşadıkları basit bir rüyaydı. Suyun yüzeyinde baygın kaldığı birkaç saat
39
Kan Meleği
içinde kendi kafasında uydurduğu bir hikâye belki de. Aynı yerdeydi işte.
Yine denizdeydi, yine kanıyordu, yine çıplak hissediyordu kendini… Ve yine
yüzüyordu sahile. Belki o kara parçasına ulaşmak her şeyi çözerdi. Belki
koca bir madeni küpün içinden çıkarılmış robot değil de teknesi batmış bir
balıkçıydı. Belki…
varmamıştı.
Lanet olsun, dedi gömleğini üzerinden söküp atarken. Her şey
gerçekmiş!
“Niye gerçek olmasın ki?” dedi kibar bir ses. “Sen robotsun, ben
robotum, insan olmasak da gerçeğiz.” Acı zar zor gördü cevap vereni.
Kumsala çekilip ters düz edilmiş ufak bir tekneye yaslanmış takım elbiseli
bir adamdı. Birkaç adım atınca adamın onları denize atan kişi olduğunu
fark etti.
“Rqu-02!” diye homurdandı Acı.
“Bravo, bildin, ama biraz eksik söyledin. Ben Rqu-02.3. Yani 02’nin
üçüncü kopyası.” Acı saf öfkeyle sarmalanmışken bu söyleneni pek
40
Gökcan Şahin
öndekini ısırsa da çıkaramadı. Ama çıkaran biri vardı ve onun sesi deniz
tarafından geldi: “Esad!”
tehdit edebilecek altı tane robot varken boş boş oturacaklar mıydı? Tabii ki
hayır. Amerika’da işler çok daha iyi gitti. Zaten epey ilerleme kaydedilmiş
olan çalışmalar sadece iki senede yeni kopyalar üretebilecek seviyeye geldi.
Bunun için sadece 02’yi kullandılar. 03’ü ise diğer robotları bulması için
41
Kan Meleği
adam bir sürpriz yaptı. Şimdi bir taşla iki kuş vurmuş olacağım. Sizinle aynı
güçte on bir robot var yanımda. Bakalım kaç dakika dayanabileceksiniz…
Beyler… Gebertin şunları!”
Etrafları sarılmıştı, on ikiye karşı ikinin kesinlikle şansı yoktu. Udel
diğerlerine göre biraz daha güçlü olabilirdi, ama yine de ne kadar
dayanabilirdi ki? Belki de o an için tek şansları kaçmaktı ki o da olanaksızdı
artık.
fakat Udel ona gayet yenilebilir biri olduğunu göstermişti depoda. On iki
düşman ağırdan alarak üzerlerine gelirken iki robotun tek yapabildikleri sırt
42
BÖLÜM DÖRT
KAN MELEĞĐ
Beş adam köşeyi dönüp birkaç sokak lambasının cılızca aydınlattığı
sokağa girdi. Etraf ıssızdı. Đnsanların bir kısmı çoktan uykuya dalmış, bir
kısmı da televizyon başında yavaş yavaş uyuklamaya başlamışlardı. Sıcak
kim lan?”
“Polis falan olmasınlar?” dedi bira şişesini sıkıca tutan diğer genç.
Kan Meleği
bir adam -aralarında tekin olmaya en yakın olan oydu- hızlı adımlarla
yürüyor, yan yana dört adam gayet sessiz ve düzenli bir şekilde ardından
geliyordu.
Eğer dikkatli bakılmazsa bu dört adam üç kişi sanılabilirdi. Çünkü
gibi duruyordu. Üzerinde lacivert bir gömlek vardı, ama kalkanlı mızraklı bir
savaşçı giysisi çok daha iyi yakışırdı.
44
Gökcan Şahin
ağır salladı:
“Biri bu adamlara borcunu ödemediyse boku yedi, söyliyim.”
***
Elli yaşını devirdiği aşikâr olan gri saçlı ve yer yer beyazlamış gri top
katmamışlardı.
45
Kan Meleği
üzereyken aşağıdan gelen açık kahverengi saçlı, uzun boylu bir adam
yollarına çıktı.
“Kimsiniz?” dedi tereddütle.
Adamlar onu umursamadan yanından geçip aşağı inmeye kalkınca
sesini yükseltti.
“Kimsiniz dedim! Ben Komiser Koray Çağlayan, hemen kimliklerinizi
görmek istiyorum.”
Yaşlıca adam belirgin bir sıkıntıyla dört adamın önüne geçip nüfus
“Öyle mi? Bir Çinli, bir zenci, bir mağara adamı ve bir Allah bilir
uzaylıyla gelmiş hiçbir tanıdığı olmayan bir adama bakıyorsunuz ve bunun
46
Gökcan Şahin
“Bakın!” dedi. “Bana her şeyi açık açık anlatın, yoksa bir yere
varamayız.” Mehmet Koray’ın izniyle önüne döndü ve ıstırap dolu bir
ifadeyle baktı.
47
Kan Meleği
şaşkınlıkla açıldı.
“Siz her şeyi biliyor musunuz?”
arıyordu.”
“Size her şeyi açıklamak isterdim ama zaman yok.”
48
Gökcan Şahin
“Bunlar da mı robot!”
Muhatap alınmadığı halde adamlardan biri cevap verdi bu soruya.
Çekik gözlü olanıydı ve gayet normal Türkçe konuşuyordu.
söylemişti. Daha doğrusu Zehir Haluk ona öyle söyledi. Yani Rqu-03 işte…”
Bariz şekilde kopuk konuşuyordu. Yıllardır böyle bir şaşkınlık yaşadığını
hatırlamıyordu ve bu kopuk konuşma doğal sayılabilirdi.
“Rqu-02 ve Rqu-03 dönüştürülmüş robotlardı. Onların dediğine
ve beyaz tenli olan), Lori Yun Demer (Çekik gözlü olan) ve Eravis Zen Esis
(siyah tenli).”
49
Kan Meleği
“Bir kişilik daha yer var mı?” Đki arabayla gitmektense tek arabayla
gitmek daha makul görünüyordu Koray’a.”
“Sıkışırız…”
simge vardı. Mehmet birkaç grafik kontrol etti, haritaya göz attı ve
sıkıntıyla konuştu. “Sinyal kesilmiş, artık fabrikada değiller.”
“Ee, ne olacak?”
“Eğer gittikleri yerde bir süre sabit kalırlarsa tekrar sinyal alabilirim.”
“Peki iki sinyal almanızın anlamı nedir?”
“Rqu serisinden bir robot daha onunla beraber. Geri kalan burada
olduğuna göre Rqu-Ex olmalı.”
Cip cüssesine göre bayağı hızlı görünüyordu. Bu işe yarayacaktı…
Sonuçta önlerinde 80 km yol vardı, hızlı olmaları gerekiyordu.
***
Udel Ser Venter ve Acı sırt sırta vermiş, birkaç saniye sonra
50
Gökcan Şahin
ister gibi ağır ağır geliyordu üstlerine. Kaçacak yer yoktu, çember artık çok
dardı.
Acı önce kimin saldıracağını tespit etmeye çalışırken sırtını dürten
bir şey dikkatini dağıttı. Hemen başını çevirdi. Arkasındaki hâlâ Udel’di ama
çıplak sırtında bir şeyler oluyordu. Kürek kemiklerinin olduğu bölgenin
Đğrenç görünümlü koca iki yarıktan akan kanlar. Ve Udel hiç hareket
etmiyor, Acı onun nefes aldığını bile duymuyordu. Acı hem Udel’in
attı. O anda iki çubuk iki metalik kol gibi yana doğru kıvrıldı ve üzerlerine
bulaşmış kan ve et parçalarından kurtulmak istercesine şiddetle titrerken
51
Kan Meleği
damarları gibi hızla büyüdü. Şimdiki görüntü bariz bir şekilde yarasa
kanadını andırıyordu, sadece metaller arası zarlar eksikti. Lakin onun da
tamamlanması uzun sürmedi. Metallerden çıkan beyaz iplikçikler adeta
örümcek ağı gibi tüm metal damarları saniyeler içinde birbirine bağladı.
Udel dönüşümünü tamamlamış; ama bu süreçte litrelerce ter
ki ilk darbe çok ani oldu. Acı’nın sırtına çarpan yumruk onu metrelerce
öteye fırlattı. Başını yerden kaldırdığında Udel kanatlarını bütün gücüyle
52
Gökcan Şahin
yere mahkûm olan robotları kolaylıkla alt edebilirdi. Tabii ona Acı da
yardım edecekti.
Acı az önceki ani darbeyi hiç almamışçasına ayağa kalktı ve bir boğa
***
bildiği her şeyi kısaca anlattı. 1985 yılında küpü nasıl bulduğunu,
Amerika’nın köylerine adeta yerleşke kurmasını, gizlice SwSw odasına girip
53
Kan Meleği
54
Gökcan Şahin
“Pek çok kez düşündüm. Onlara yardım edebilir miyim diye. Ama
aklıma herhangi bir çözüm fikri gelmiyordu. Robot meselesinden birine
bile söz etsem, o askerlerin gelip beni alnımın ortasından mıhlayacaklarıyla
işgalini hep korkuyla izledim. Eğer o robotlar bir kişinin dahi canını alırsa
kendimi affetmezdim.
***
“Bir gün içinde iki hezimet fazla…” diye mırıldandı Acı. Đki robot
üzerine çullanmış devrelerini parçalamaya çalışıyorlardı. Vücudunun pek
çok yerinden ince kablolar çıkmıştı. Her yeri kan içindeydi. Ayağa
kalkamasa da elinden geldiğince kendini savunmaya çalışıyordu. Artık
55
Kan Meleği
biraz daha iyi durumdaki sağ kolu, gelen darbeleri savuşturmak için pek de
yeterli olmuyordu. En fazla birkaç dakika daha direnebilirdi.
Udel ise üç adım ötesinde hareketsiz yatmaktaydı. Gözleri açıktı ve
olan yedi robot daha vardı. Udel ve Acı neredeyse bir saattir iyi
savaşmışlardı ama ancak beş tanesini etkisiz hale getirmeye güçleri
yetmişti. Uçmak Udel’e yeterli avantajı kazandıramamıştı. Havada
kullanabileceği ateşli bir silahı olmadığı için sürekli yere inmek zorundaydı
ve belli ki inmek ve kalkmak büyük bir enerji istiyordu. Sonunda bir kez
yeterince hızlı havalanamayınca iki robot tarafından yere serilmiş ve normal
bir insanı iki saniyede öteki tarafa gönderecek onlarca darbeyle yerinden
56
Gökcan Şahin
Evet, duymuştu. Her bir sözcüğü net bir şekilde algılamıştı kulakları.
Hemen Udel’e göz attı ama ses ondan gelmiyordu. Çünkü Esad ve diğer
robotlarla beraber o da yükseklerde bir yere bakıyordu. Acı de gözünü
onların baktığı yana çevirince kayalıklardan aşağı inen dört adamı fark etti.
Đki siluet de yukarıda bekliyordu. Siluetler Udel ile Acı’nın sonsuzluk kadar
uzun gibi gelen bir süre önce arabalarında sohbet ettikleri yerdeydiler.
***
“Dayan Acı, yetiştik!” diye bağırdı yukarıdaki iki siluetten biri. Ve Acı
onun kim olduğunu derhal ve kesin bir şekilde anladı. Koray’dı bu.
Đnanamıyordu ama Koray yardıma gelmişti.
Đlk anki sevinç dalgası çabuk söndü. Yedi robot düşmana karşı dört-
beş adam hiçbir şey yapamazdı. Üstelik tek bir yumrukla öbür dünyaya
göçerlerdi.
“Koray! Bunlar robot!” diye bağırdı can havliyle. “Adamları geri çek!
Bunlar robot!”
57
Kan Meleği
***
görünmez olan Eravis Zen Esis doğruca Acı’ya yönelip başındaki iki robota
saldırdılar. Kompor bir ağaç gövdesi kalınlığındaki koluyla robota öyle bir
vurdu ki, robotun bir ciğeri olsaydı sırtından çıkmıştı şimdi. Eravis ise çevik
hareketlerle diğer robotla alay eder gibi kapışmaya başladı. Acı robotların
elinden kurtulunca hemen doğruldu ve epey ağrıyan boynunu kütürdetti.
Burnundan soluyarak derisi yüzülmüş kollarını kontrol etti. Her ne kadar
iğrenç görünseler de herhangi bir güç kaybı yok gibiydi. Eskiden insansı bir
deriyle kaplı olan elleri, istediği hareketleri hâlâ yapabiliyorlardı. En azından
zaman kaybetmeden Udel’e doğru koştu. Koray’ın diğer iki adamı çekik
gözlü Lori Yun Demer ve tuhaf zayıf yaratık Gron Rey Aroor, Esad’ın
üzerlerine saldığı üç robotla dövüşüyordu. Lori öyle hızlı hareket ediyordu
ki aynı anda robotlardan birine yumruk atarken, diğerine tekmeyi
basabiliyordu. Kung Fu sanatında aşmış olmalıydı. Gron ise beklenmedik
bir şekilde karısındaki devasa robottan dayak yiye yiye denize doğru
geriliyordu. Robot, Gron’un işini bitirmek için tüm gücüyle üstüne gitse de
Birkaç dakika sonra metalik bir iskelet olarak kıyıya vuracaktı. Gron ise daha
58
Gökcan Şahin
önce kimsenin fark etmediği perdeli elleriyle zafer işareti yaparak çıkacaktı
sudan.
Lori iki robotu seri bir şekilde döverek, Gron ise suya çekip kendi
gücüyle koştu, rakibine beş metre kala zıpladı ve iki ayağıyla göğsüne sert
bir uçan tekme attı. Robot üç metre geriye savruldu ve kumların arasına
bir sol kroşe geçirdi. Esad ağzındaki dişlerden ikisini tükürüp iki eliyle Acı’yı
hızla itekledi. Acı kendini yere yapışmış buldu. O kadar ani bir hareketti ki
59
Kan Meleği
***
tutarak Acı’yı kurtarmaya, hiç olmazsa karşı koyabilmesi için fırsat vermeye
çalıştı. Esad’ın öfkeyle ittirmesiyle geriye savrulunca kum üzerinde iki takla
attı ve doğrulur doğrulmaz silahına sarıldı. Sahil üst üste silah sesleriyle
yankılandı. Esad kurşunların etkisiyle sendeledi ve Acı’yı bir anlığına da olsa
gömüldü ve bedeni tuhaf bir şekilde yamuldu. Kompor adamı bir daha
kaldırdı ve dizine tekrar indirdi. Esad’ı ikiye bölmeye kararlı görünüyordu.
60
Gökcan Şahin
“Đyi misin?”
Udel kanlı suratını gererek gülümsedi: “Đyiyim iyiyim. Her saniye
daha da iyileşiyorum.”
dönünce kır saçlı yaşlıca bir adam gördü. Koray’ın yanındaki siluetin sahibi
olmalıydı.
“Ne sandın?” dedi adam. “Đsteğini yanıtsız mı bırakacaktım Udel Ser
Venter?”
eline sarılmakta gecikmedi. Udel’in ona anlattığı yirmi beş yaşındaki genç
mühendisle karşı karşıya olduğuna inanamıyordu.
***
karar veririz.”
“Burada ev mi tuttun?” dedi Koray.
61
Kan Meleği
dedi. “Pek çok kez deneme fırsatım oldu. Metal iskelete bir şey olmadığı
sürece her türlü hasarı giderebilen bir yapım var. Omzumdan başlayarak
yeni kas ve deri dokusu oluşmaya başladı bile. Gerçi hiç bu kadar kötü
yaralanmamıştım ama yine de birkaç güne hiçbir şeyim kalmayacağına
eminim.”
Mehmet başını iki yana salladı. “Robotları iyi tanıyorum. Kolunun
derisi geri gelse de eskisi gibi olmayacak.”
“Nasıl yani?”
“Yüzündeki yara izlerinin nasıl oluştuğunu biliyor musun?”
“Hayır, o zamanlara dair hiçbir şey hatırlamıyorum.”
“Başındaki tüm deri ve et yok olmuştu. Yalnızca metalik bir kafatası
“Ne öğrendin?”
62
Gökcan Şahin
beklemek olanaksızdı.
“Đşte şu ev,” dedi kendi kaldığı evi görür görmez. Đndiler ve robotları
içeri taşıdılar. Aynı şeyi üç kere yapıp sahili eski haline getirdiklerinde saat
5’e yaklaşmış; güneş, ışınlarını tane tane göndermeye başlamıştı.
***
63
Kan Meleği
falan bir kurtarma ekibi getirip çıkarabiliriz. Gerçi durumu onlara nasıl
açıklayacağımı bilemiyorum ama.”
Kumsaldaki son kavga izlerini de yok ettikten sonra hepsi bir araya
toplanmıştı. Udel kendine gelmiş, kanatlarını tekrar sırtından içeri almış,
denizde üzerindeki tüm kanları temizlemişti. Vücudundaki yaralar da
kapanmaktaydı. Birkaç saate hiç iz kalmayacaktı.
istiyorum.”
Robotlar ve Koray, Mehmet’in öncülüğünde Acı’nın yazlığına gittiler.
***
dedi Udel.
64
Gökcan Şahin
65
BÖLÜM BEŞ
HALĐÇ SIRRI
17 Mayıs 2004’ün ilk saatlerinde Edward Brown isimli orta yaşlı bir
bilim adamı, proje başkanı John Crawer’ın odasına girdi. “Emir kodları Rqu-
01’e başarıyla aktarıldı efendim,” dedi.
göreviydi. Bir hafta önce, aylardır üzerinde çalışılan Rqu-01 ile ilgili
çalışmaların tamamlandığını patrona ileten de oydu. Artık Rqu-01’e
bilgisayar aracılığıyla verilecek herhangi bir emir yerine getirilebilecekti.
Gökcan Şahin
karşı bir suikast olduğunu biliyorum ama henüz görevin ayrıntıları gelmedi.
Ayrıntılar elime ulaştığında size bildireceğim. Mühendislerimiz olarak siz bu
67
Kan Meleği
bu akşam hava karardıktan sonra başlayacaktı. Đşte emir gelmişti. Şimdi tek
yapılması gereken bu son komutun verilmesiydi.
Ed günlerdir robotun yapacağı görev hakkında öyle sıkı çalışmıştı ki
artık ezbere biliyordu.
Hedef bir yunandı. Tam adı Vassilious Katsouranis olan adam kısaca
Vasilis diye çağırılıyordu. Yunanistan’ın sahil kentlerinden biri olan
kızıl saçlı ve fena halde çilliydi. Đri bir vücuda sahip olduğu söylenebilirdi,
ama bu irilik daha çok kastan değil yağdan oluşuyordu. Ailesi yoktu, hiçbir
akrabası hakkında bilgi yoktu, çünkü çok küçük yaşta ailesini kaybetmiş ve
yurtlarda yaşamıştı. Yirmili yaşlarında anarşist bir örgüte girmiş, otuz yaşına
basmadan bu örgütün lideri olmuştu. Daha sonra örgütün biçimini
değiştirip anti-emperyalist ve eylemci bir şekle sokmuştu. Pek çok kez
tutuklanmış ama delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştı. Bir süredir hiçbir
68
Gökcan Şahin
kontrol ederken onu yerinden sıçratan bir şey oldu. Robot aniden sol
kolunu hareket ettirip Ed’in eline dokundu. Ve geri çekti. Ed ani adrenalin
artışıyla derin derin nefesler alırken az kalsın çığlık atacaktı. Daha önce
hiçbir robotun hareket ettiğini görmemişti. Kendi istekleri dâhilinde
***
69
Kan Meleği
ve içinde pilot, iki asker ile robot dışında kimse olmayacaktı. Bulundukları
üste bir helikopter daha vardı ve Rqu-Ex’in planı bu helikopter üzerineydi.
mesafe iyice düşmüştü. Udel karanlıkta dahi iyi görmesini sağlayan özelliği
sayesinde helikopterdeki askerlerden birinin ona bir silah doğrulttuğunu ve
70
Gökcan Şahin
tenha bir alanda indi ve özgür yaşamına ilk adımı attı. Rqu-01’i yok etmiş
bile olsa Amerikanların robotları kullanmasını ve insan öldürmesini
engellemişti, üstelik tek bir adam bile öldürmesine gerek kalmadan. Đçinde
hiçbir vicdan azabı yoktu. Şimdi diğer robotları kurtarmaya çalışacaktı.
***
yürüyüşçüler ortaya çıkacak. Hele senin şu sol kolunu görürlerse durum hiç
iyi olmaz.”
71
KUĞU KILICI ÜÇLEMESĐ SONA ERĐYOR!
“ALACAKARANLIK EFENDĐLERĐ”
yakında BUZUL DÜNYA’da!
YAZAR
Gökcan Şahin, 3 Eylül 1988’de Sivas’ta doğdu. Đlköğrenim ve liseyi