Professional Documents
Culture Documents
E. P. Thompson'un Ahlak Ekonomisi Kavramı Üzerine, Özgür Balkılıç
E. P. Thompson'un Ahlak Ekonomisi Kavramı Üzerine, Özgür Balkılıç
Özgür BALKILIÇ1
Giriþ
2
Bu kavramýn Türkçe’ye doðru çevrilmesinde beni uyardýðý için Metin Özuðurlu’ya buradan teþekkürü
borç bilirim.
3
Bu anlamda Steinberg de sýnýf bilincinin sýnýf mücadelesi içinde yer alan aktörler tarafýndan bizzat
yaratýldýðýný söyler (1991: 176).
1750 yýlýndan sonra, her bir kýtlýk yýlý, serbest ticarete karþý olan ve meþruluklarýný
paternalist modelden alan yoksul insanlarýn çeþitli tepkilerine þahit oldu. Bir çok
toprak sahibi üst sýnýf (gentleman) veya kýrsal adalet ve yönetim memurlarý, simsar
13
Ayný minvalde, Cobb kalabalýklarýn otoritelerden açlýk zamanlarýnda kendileri için hayati önem arz
eden kurumlarý düzenlemelerini ve kontrol etmelerini beklediðini söyler (1972: 216).
16
Booth’un söylediði gibi: “Ahlak ekonomisi yaklaþýmýnýn teorik merkezi iliþtirilmiþ (embedded) ve
iliþtirilmemiþ (disembedded) veya özerk, pazar ekonomisinin tanýmlayýcý dikotomisidir.” Polanyi’nin
tezlerine dayanarak, Booth gömülmüþ olan ekonominin “insanýn doðayla yaptýðý karþýlýklý deðiþimin
toplumsal iliþkilere girdiðinden” bahseder. Bu ekonomide, üretim ve daðýtým insan yaþamýnýn
gereklilikleri üzerinden belirlenir. Buna karþýn, iliþtirilmemiþ ekonomilerde market düzenlemelerine
market yasalarý karar verir (1994: 653 ve 655-656). Bir baþka deyiþle, bu ekonomiler insanoðlunun
kontrolünden çýkmýþlardýr. Bu yeni ekonomi Brown tarafýndan “ahlak ekonomisine karþý olan”
olarak deðerlendirilir (1994: 305).
Thompson eylemlerin baþarýsý meselesinin bir baþka önemli sorunsal teþkil ettiðini
belirtir. Ayaklanma tehdidinin sadece açlýk zamanlarýnda deðil, ortalama hasat
zamanlarýnda da pazarýn durumunu etkilediðini iddia eder ve bunun sadece
ayaklanmaya geleneksel olarak yatkýn deðil, geleneksel barýþý korumaya yatkýn
þehirlerde de böyle olduðunu söyler (1993b: 239). O’na göre, ayaklanmalarda otoriteler
genellikle paternalizm elbisesini giyerlerdi. Yerel memurlarýn ayaklanmalara silahlý
birliklerle þiddetli bir þekilde müdahale ettiði durumlarda sonrada bu otoriteler ayný
bölgede yaþamaya devam ettiklerinden bir çok nefret dolu yüzle karþýlaþýrlardý, bazen
tehdit mektuplarý bile alabilirlerdi17; hatta kýrýlmýþ bir camýn sahibi bile olabilirlerdi
(1993b: 239). Dolayýsýyla, genelde Book of Orders’a göre davranýyorlardý ve fiyatlarý
kýrýyorlardý; mýsýrý pazara getirtiyorlardý veya kar etmek isteyenleri fiyatlarý düþürmeleri
için zorluyorlardý; hatta, zenginlere yerel yönetim birimlerinde yardým ve hayýrseverlik
mekanizmalarýný devreye sokmalarýný tavsiye ediyorlardý (1993b: 241-242). 1800’ün
ayaklanmalarýnda, hükümet yerelliklere yoksullara yardým olarak arpa, bezelye ve
patates daðýtýlmasý ve hayýrseverlilik kurumlarýnýn reform edilmesi direktifini gönderdi.
Fakat, bu perhizlik reformlara yoksullar ciddi anlamda direndiler (Brown, 1993: 308-
309). Otoritelerin ayaklanmalarý kaçýnýlmasý gereken kargaþalar olarak görmesi
durumunu da göz önüne alýrsak, Thompson’a göre, otoritelerin bu tavýrlarý bize
ayaklanmalarýn baþarýsýný gösterir. Otoriteler açýsýndan artan fiyatlar ve yoksullarýn
geleneksel ahlak noktalarý arasýnda bir ortak nokta bulunmalýydý; bu edim de yine
yerel memurlar ya da paternalistler tarafýndan gerçekleþtirilecekti (1993b: 245-246).
17
Thompson özellikle 1795 ve 1800 yýllarýnda meydana gelen yiyecek ayaklanmalarýnda anonim
tehdit mektuplarýnýn karakteristik bir form olduðunu söyler (2001: 378 ve 394).
18
Bu söylem Ýngiliz toplumunda geleneðin ne kadar etkili olduðunun bir baþka iþaretidir. Zira, levellerlar
Ýngiliz Parlamentosu’nda 1645-1649 yýllarý arasýnda etkili olmuþ radikal milletvekillerine verilen
addýr. Bu grup genel oy hakký, dinsel hoþgörü ve yazýlý anayasayý savunmuþtur. Ünlü Ýngiliz tarihçi
Christopher Hill 1640 Ýngiliz Devrimi adlý kitabýnda bu grubun taleplerini küçük burjuva talepler
olarak deðerlendirir (2005: 73).
19
Temel hedefi makineler olan 18. yüzyýlýn sonunda ortaya çýkan iþçi hareketi.
20
Brown bu ayaklanmalarda marketi kendi doðal iþleyiþine býrakma niyetlisi Adam Smith taraftarlarýnýn
ve problemleri eski ahlak ekonomisi çerçevesinde çözmeye çalýþanlarýn bir mücadele içerisinde
olduðunu belirtir (1993: 306).
21
Napolyon Savaþlarý.
“ ‘Endüstri öncesi’ bir toplumda pazarýn çatýþmalarý tabi ki, herhangi bir
ulusal deneyimden daha evrenseldir. Ve ‘mantýki fiyat’ýn basit düzeydeki
ahlaki düþünme biçimleri eþit derecede evrenseldir (…). Çok az folk
ritüelleri hasat-evinin ziyafetleri ve akþam yemekleri, festivalleri ve þölenleri
ile beraber alet edavatlarýnda olduðu gibi, bu etkililik ile onsekizinci
yüzyýl sonuna kadar yaþayabilmiþtir. Hatta manüfaktürel bölgelerde yýllar
hala bankalarýn deðil mevsimlerin ritmine uygun olarak iþliyorlardý. Açlýk
bu topluluklara her zaman derin bir ruhsal þok olarak geliyordu. Bu
eþitsizliklerin bilgisine eþlik ettiði zaman, ve manipüle edilmiþ bir kýtlýk
þüphesine, þok çok büyük kýzgýnlýklara dönüþüyordu” (Thompson, 1993b:
257).
Thompson’a göre, yeni ekonomi politiðin etkinliði eski ahlak ekonomisinin ortadan
kalkmasýna iþaret eder. Diðer taraftan, kalabalýðýn ahlak ekonomisi için yok olmasý
daha uzun bir zaman ister; bu miras erken kooperatif un deðirmenleri, Owenci
sosyalistler tarafýndan yerden kaldýrýlýr ve Toptancý Kooperatif Derneði’nin
(Cooperative Wholesale Society) baðrýnda yýllarca ikamet eder (1993b: 258).
Thompson’a Eleþtiriler
Scott’a göre, köylünün karý maksimize etmektense bir felaket olmasý ihtimalini
en aza indirmeyi tercih etmesi anlamýna gelen önce güvenlik ilkesi, köylülerin
bilinçliliðinin, yani yeterlilik ahlakýnýn, ana belirleyicilerinden bir tanesidir (1978: 18).
Diðer bir deyiþle, onlarýn esas kaygýsý yiyecek ihtiyaçlarýný güvence altýna almaktýr.
Bu kavram ayný zamanda ekip biçenin “risklerin potansiyel olarak faciaya yol
açabileceði anlayýþýyla alýnmadýðý yeterlilik rutinleri etrafýnda defansif bir að” örme
çabasýný ifade etmektedir (1976: 24). Baþka bir ifadeyle, köylüler ancak yeterlilik
seviyesinde yaþadýklarý ve ufacýk bir yanlýþ hesabýn hayatlarý açýsýndan bir felaket
anlamýna geleceði için, günlük faaliyetlerinde her zaman risk almaktan kaçýnmýþlardýr.
Bu çerçevede, köylü toplumundaki birçok kiþiler arasý iliþkiyi yöneten karþýlýklýlýk
“Burada kritik olan nokta, en baskýcý kýrsal sýnýf iliþkileri sistemleri hariç
bütün sistemlerde bir çeþit karþýlýklýlýk ve haklar kalýplarýnýn mevcut
olmasýdýr; ki bunu köylüler kýt kaynaklarý kontrol edenlerin görevi olarak
görür. Bu tarz normatif gelenekler ‘iyi’ efendi, adil kral ve saygýn toprak
sahibinin nasýl olacaðý hakkýndaki popüler anlayýþa da yansýmýþtýr. Her
türlü statü ve güç hiyerarþisi meþrulaþtýrmasý da bu durumda ahlaki aðýrlýk
taþýyan sorumluluk daðýlýmý yaratýsýný içerir. Bu anlamda statü ve güçte
farklýlaþmanýn kabulü her zaman olumsaldýr ve hiçbir zaman mutlak
deðildir” (1976: 181).
Ayný minvalde, Theda Skocpol, Scott’u yaklaþýmýnýn kolonyal dönem öncesi köylü
topluluklarýnýn içsel çeliþkilerini ve yarýþmacý iliþkileri göz ardý ettiðini söyleyerek
eleþtirir. Skocpol’e göre, Scott’un kültürel yaklaþýmý bütün çeþitlemeleri içermez
(1982: 360).
Açýktýr ki, Scott’un köylülerin ahlak ekonomisi üzerine olan tartýþmasý
Thompson’un tartýþmasýyla ortak noktalara sahiptir. Adas’ýn söylediði gibi,
Thompson’a benzer þekilde Scott örtük olarak sosyal bilimcilerden köylü sorunlarýna
karþý bir duyarlýlýk geliþtirmelerini ve onlardan köylü sorunlarýyla bir tür empati
kurmalarýný talep eder. Bununla birlikte, devlet veya hükümet Thompson’un
çalýþmasýnda, Scott’un modeline oranla daha paternalist bir yapýya sahiptir. Scott’un
analizinde paternalizmin aðýrlýðý büyük oranda yerel görevlilerin ve özellikle toprak
sahipleri ile zengin köylülerin omuzlarýndadýr. Thompson’a zýt olarak bu analizde
devlet yabancý bir güç gibi görülür. Bunun en önemli nedenlerinden biri, devletin
kolonyal karakteridir; yabancý ve kolonyal görevliler köylülerin ihtiyaçlarýna,
beklentilerine ve ahlak ekonomilerine duyarsýzdýr. Buna ek olarak, Trimberger, Scott’u
sadece anti-kapitalist sýnýf bilincini motive eden pre-kapitalist kültürün pozitif
taraflarýna bakmakla eleþtirmekte haklý görünür. Trimberger’e göre, Scott, çatýþmalý
kültürel formlar ve yapýsal koþullarýn arasýndaki iliþkiyi analiz etmekte çok da baþarýlý
sayýlmaz (2002: 237).
Köylüler ve Ahlak Ekonomisi
James C. Scott’dan farklý olarak, Eric M. Wolf kýrsal iliþkilerin ilkel formlarýndan
köylülüðün tanýmýna kadar köylülüðün hemen hemen tüm boyutlarýyla ilgilenmiþtir.
Bununla birlikte, O’nun köylülüðün kendine yeterlilik ekonomisinin özelliklerine
deðinen argümanlarý Scott’un kaynaklarýna benzer bir yerden beslenir.
Wolf’un köylülük tanýmýnda, ekili bölgedeki köylü emeðinin üzerindeki toprak
beylerinin taleplerine iþaret eden kira fonunun üretimi önemlidir. Ýlkel çiftçiden
köylüyü ayýrt eden bu fondur. Üst sýnýflara doðru akan bu fonun transfer yöntemleri
farklýlaþabilir fakat, artýðý kontrol eden insanla üretici arasýndaki bu asimetrik iliþki
Sonuç
“Marco Polo, tek tek her taþýyla bir köprüyü anlatýyor.
‘Peki köprüyü taþýyan taþ hangisi?’ diye sorar Kubilay Han.
‘Köprüyü taþýyan þu taþ ya da bu taþ deðil, taþlarýn oluþturduðu kemerin
kavisi,’ der Marco.
Kubilay Han sessiz kalýr bir süre, düþünür. Sonra ekler:
‘Neden taþlarý antýp duruyorsun bana? Beni ilgilendiren tek þey var, o da
kemer.’
Marco cevap verir: ‘Taþlar yoksa kemer de yoktur.’ “
Italo Calvino, Görünmez Kentler, s.127
Scott ve Wolf için bazý ekonomik parametrelerin yaný sýra köylülerin kültürel ve
toplumsal rolleri köylü hareketleri ve edinimleri kavramak için önemlidir. Onlarda
analizlerinde, Thompson’a benzer þekilde adalet ve eþitlik nosyonlarýna önem
vermiþlerdir. Bu iki araþtýrmacý da Thompson’un argümanlarýna paralel bir þekilde
geleneksel toplumlarý kapitalizmin dönüþtürmeye baþladýðý süreçlerde, alt sýnýflarýn
bu sürece olan tepkilerini incelemeye çalýþmýþlardýr. Bu minvalde Scott ve Wolf
köylülerin kendi ekonomik mantýklarýnýn, ki bu mantýk ayrýlmaz bir þekilde onlarýn
sosyal ve kültürel hayatý ile de iç içe geçmiþtir, kapitalistleþme süreçlerinde eski
geleneklere, adetlere, karþýlýklý haklar nosyonuna, kýsacasý Thompson’un kullanýmýna
benzer bir þekilde ahlak ekonomisine döndüðünü iþaret etmiþlerdir. Onlar, bizim
dikkatimizi ekonomik sebepler kadar, ahlaki ve kültürel alanlarýn da yaþamlarýný
tahammül edilebilir bir seviyede tutmaya çalýþanlarýn zihin dünyalarýný þekillendirdiðine
çekmeye çalýþmýþlardýr.
BÝBLÝYOGRAFYA
Adas, Michael. (1980) “ ‘Moral Economy’ or ‘Contest State’?: Elite Demands and the Origins of
Peasant Protest in Southeast Asia.” Journal of Social History, vol. 13, no. 4 (Yaz): 521-546.
Bohstedt, John. (1988) “Gender, Household and Community Politics: Women in English Riots, 1790-
1810.” Past and Present, no. 120 (Aðustos): 88-122.
Booth, William James. (1994) “On the Idea of the Moral Economy.” The American Political Science
Review, vol. 88, no. 3 (Eylül): 653-667.
Brown, Susan E. (1993) “’A Just and Profitable Commerce’: Moral Economy and the Middle Classes in
Eighteenth-Century London.” The Journal of British Studies, vol. 32, no. 4 (Ekim): 305-332.
Charlesworth, Andrew ve Randall, Adrian J. (1987) “Morals, Markets and the English Crowd in 1766.”
Past and Present, no. 114 (Þubat): 200-213.
Charlesworth, Andrew ve Randall, Adrian. (2000) “The Moral Economy: Riots, Markets and Social
Conflict”, Charlesworth, A.ve Randall, A. (der.), Moral Economy and Popular Protest: Crowds,
Conflict and Authority. Edited by. London: Macmillan Press.
Coats, A. W. (1972) “Contrary moralities: Plebs, Paternalists and Political Economists.” Past and
Present, no. 54 (Þubat): 130-133.
Cobb, R. C. (1972) The Police and the People: French Popular Protest 1789-1820. Oxford: Oxford
University Press.
Cohen, G. A. (2000) Karl Marx’s Theory of History: A Defence. Oxford: Clarendon Press.
Coles, Anthony James. (1978) “The Moral Economy of the Crowd: Some Twentieth-Century Food
Riots.” The Journal of British Studies, vol. 18, no. 1 (Güz): 157-176.