Professional Documents
Culture Documents
Kurtuluş Cephesi, Sayı: 86
Kurtuluş Cephesi, Sayı: 86
KURTULUÞ CEPHESÝ
Zafer Bizim Olacaktýr !
YIL
THKP-C/HDÖ
.
30
TÜRKÝYE
DEVRÝMÝNÝN
ACÝL
SORUNLARI
I
ERÝÞ YAYINLARI
30. Yýlýnda
Türkiye Devriminin Acil Sorunlarý-I
Yeni-Sömürgecilik
Ýfþa Ediyoruz:
Marie Antoinette de,
Sultan Vahdeddin Han da
Hain Deðildiler!
[Peki Neydiler?]
IRA
[Ýrlanda Cumhuriyetçi Ordusu]
Aydýn Doðan
Nasýl Yurtsever Oldu?
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
THKP-C/HDÖnün stratejik
görüþlerinin ortaya konulduðu Türkiye
Devriminin Acil Sorunlarý-Iin 30. YILINDA
!
yayýnlanýþýnýn otuzuncu yýlý nedeniyle TÜRKÝYE DEVRÝMÝNÝN
yazýlmýþ önsöz. ACÝL SORUNLARI-I
deðerlendirme.
ÝFÞA EDÝYORUZ:
Depolitizasyonun bir parçasýný
oluþturan, kitlelerin tarih bilincini
MARÝE ANTOÝNETTE DE,
bulanýklaþtýrýlmasýna yönelik tarihsel SULTAN VAHDEDDÝN HAN DA
gerçeklerin çarpýtýlmasýný ele alan bir
irdeleme. % HAÝN DEÐÝLDÝLER!
[PEKÝ NEYDÝLER?]
#
savunucusu ve parçasý olmuþ olan STKLAR BÝLE
bir küçük-burjuvanýn iç çekiþleri YOZLAÞMIÞ!
üzerine bir yazý.
IRA
IRAnýn tüm þiddet eylemlerine [ÝRLANDA
son verme kararý üzerine bir deðer-
&
CUMHURÝYETÇÝ
lendirme.
ORDUSU]
30. Yýlýnda
Türkiye Devriminin
Acil Sorunlarý-I
Otuz yýl önce, Aðustos 1975de, illega- tamalarý esas alýnmýþtýr. Bir baþka ifadey-
lite koþullarýnda Türkiye Devriminin Acil le, bir bütün olarak emperyalizmin tahlili
Sorunlarý-Iin ilk baskýsý yapýldý. Sadece ve buna baðlý olarak saptanan anti-emper-
300 tane basýlmasýna raðmen ülkenin her yalist ve anti-oligarþik devrim stratejisi TD-
yanýna yayýldý ve büyük yanký uyandýrdý. AS-Iin içeriðini oluþturur.
TDAS-I, THKP-Cnin stratejik çizgisi olan TDAS-Iin hazýrlandýðý ve yayýnlandýðý
Politikleþmiþ Askeri Savaþ Stratejisinin teo- dönemin en temel özelliði, 1971 yenilgi-
rik temellerini ortaya koyan bir metin ola- sine raðmen silahlý devrimci mücadeleye
rak, 1971 yenilgisinden sonra solda güç- yönelik büyük bir sempatinin ortaya çýkmýþ
lenen her türden sað-pasifist ve oportünist olmasýdýr.
görüþleri teþhir eden bir teorik metindir. Bu Her ne kadar 1971-72 döneminde silahlý
teorik metin, 30 Mart 1972de önder ve yö- devrimci mücadele THKO ve THKP-C tara-
netici kadrolarýný kaybeden THKP-Cnin ye- fýndan yürütülmüþse de, ortaya çýkan sem-
niden örgütlenmesinin ve merkezi bir ör- pati büyük ölçüde THKP-Cye yönelikti. Bu
gütsel yapýya kavuþturulmasýnýn bir bildir- nedenle, bu dönemde devrimci mücade-
gesi olmuþtur. leye sempati duyan ve devrim mücadele-
TDAS-Iýn yayýnlanmasýyla birlikte, 1972- sine katýlmak isteyen hemen herkes kendi-
1975 arasýnda daðýnýk ve grupsal düzeyde sini Cepheci olarak tanýmlýyordu.1
sürdürülen örgütlenme çalýþmalarý bütün- THKP-Cye yönelik bu sempati karþýsýn-
leþtirilmiþ ve merkezileþtirilmiþtir. Böylece
kamuoyunda Acilciler olarak bilinen Tür- 1
Bu dönemde THKP-Cye sempati duyan hemen
kiye Halk Kurtuluþ Partisi-Cephesi/Halkýn herkesin kendisini Cepheci olarak tanýmlamasý,
Devrimci Öncüleri (THKP-C/HDÖ) örgütü THKP-Cli olmak ile Cepheci olmak arasýndaki far-
ortaya çýkmýþtýr. ký, yani bir örgütün üyesi olmak ile bir örgüte sem-
pati duymak arasýndaki farký çok iyi bildiklerini gös-
THKP-C/HDÖnün ideolojik, politik ve
terir. RSDÝP içinde bolþevik-menþevik ayrýþmasýna
stratejik görüþlerini ortaya koyan TDAS-Iin yol açan parti üyeliðine iliþkin Leninist saptama
çýkýþ noktasý, bir ülkede devrim yapma- bu tutumun nedenidir. Bilindiði gibi, Leninist parti
nýn ilk þartý, doðru emperyalizm tahlili- üyesi tanýmý, her profesöre, her yüksek okul öð-
dir. rencisine, her grevciye, kendini parti üyesi ilân et-
me olanaðý tanýyan menþevik tanýmdan farklýdýr.
Ýçinde yaþanýlan dünyanýn doðru bir Menþeviklerin sözcüsü Martova göre, Rus Sosyal-
tahlili yapýlmadýðý sürece, dünyanýn doðru Demokrat Ýþçi Partisinin üyesi, parti programýný ka-
olarak kavranamayacaðý, dolayýsýyla onu bul ederek, parti organlarýnýn denetim ve yönetimi
deðiþtirmenin doðru bir yolunun bulunama- altýnda, partinin amaçlarýný gerçekleþtirmek için faal
olarak çalýþan kiþidir. Leninin tanýmý ise þöyledir:
yacaðýný ifade eden bu bakýþ açýsýyla, önce- Parti üyesi, parti programýný kabul eden ve hem
likle Mahir Çayan yoldaþ tarafýndan Kesin- mali yönden, hem parti örgütlerinden birine bizzat
tisiz Devrim II-IIIde ortaya konulan emper- katýlarak partiyi destekleyen kiþidir. (Bkz. Lenin, Bir
yalizmin III. bunalým dönemine iliþkin sap- Adým Ýleri Ýki Adým Geri.)
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
da, baþta SBKPye (Sovyetler Birliði Komü- þullarýnda, III. bunalým dönemine iliþkin
nist Partisi) baðlý revizyonistler olmak üze- saptamalara yönelik revizyonist saldýrýlar,
re, her türden sað-pasifist görüþlerin saldýrý bir dizi ekonomik istatistiklerle, arada bir
ve demagojileri THKP-Cnin ideolojik, poli- inip çýkan grafiklerle legal sol basýnda ala-
tik ve stratejik çizgisine yönelmiþtir. Bu sað- bildiðine yoðunlaþmýþtýr.
pasifist görüþlere göre, silahlý devrimci mü- Revizyonistlerin THKP-Cnin emperyaliz-
cadele, goþistlerin anarþist ve macerape- min III. bunalým dönemine iliþkin sapta-
rest eylemlerinden baþka bir þey deðildir. malarýna karþý tüm savlarý, emperyalizmin
Bu goþistler ne denli yiðitçe ve kahra- bizatihi kendisinin bunalým olduðu, dolayý-
manca savaþmýþ olurlarsa olsunlar, her sýyla emperyalizmin bunalým dönemlerin-
durumda içinde yaþanýlan dünyadaki ge- den söz edilemeyeceðinden ibarettir.
liþmeleri ve deðiþmeleri kavramamýþ sol TDAS-Ide yer alan emperyalizm ve bu-
sapýk görüþ sahipleridir.2 nalým dönemlerine iliþkin tahliller ve sap-
Bu temelde, revizyonizmin silahlý dev- tamalar, revizyonistlerin bu savlarýnýn ne
rimci mücadeleye karþý ideolojik-teorik sal- denli dayanaksýz ve anti-marksist olduðu-
dýrýlarý emperyalizm konusunda yoðunlaþ- nu ortaya koymuþtur. Bu yönüyle TDAS-I,
mýþtýr. revizyonist emperyalizm tahlillerine (ve
Gerek 1971 sonrasýnýn ilk legal partisi de tahrifatlarýna) verilmiþ bir yanýttýr.
olan TSÝPde (Türkiye Sosyalist Ýþçi Partisi) Revizyonistler, bu teorik saldýrýlarýn ya-
toplaþmýþ olan revizyonistler haftalýk Kitle ný sýra, öðrenci hareketinin örgütlenmesi-
ve aylýk Ýlke dergileriyle, gerek TSÝP dýþýnda ne bir dizi yasak ve engel getiren 12 Mart
yer alan illegal TKPli revizyonistlerin le- yasalarýnýn getirmiþ olduðu legal avantaj-
gal yayýn organlarýyla (Sosyalist Birlik vb.) larla dernekler kurmaya baþlamýþlardýr. Ýs-
emperyalizmin deðiþmediðine iliþkin yayýn- tanbulda ÝYÖKD3 ve Ankarada ADYÖD4,
lar yapýlmaya, THKP-Cnin stratejik çizgisi- TSÝP revizyonistlerinin gençlik örgütlenme-
nin dayandýðý emperyalizmin bunalým dö- si olarak ortaya çýkmýþtýr. Legal parti olma-
nemleri tahlili çürütülmeye çalýþýlmýþtýr. nýn avantajlarýný deðerlendiren TSÝP, bu ör-
Ancak bunlarla da yetinilmemiþ, ellerinde- gütlenmeler aracýlýðýyla öðrenci hareketini
ki tüm legal olanaklarý kullanarak dernek- kendi denetimi altýna alacaðýný hesaplamýþ-
ler kurmaya, solun tanýnmýþ isimlerini bir týr. Karþýlarýndaki tek engel, 1971-72 silahlý
araya getiren seminerler, paneller düzen- devrimci mücadelesinin yaratmýþ olduðu
lemeye baþlamýþlardýr. büyük sempatidir. Dolayýsýyla teorik sal-
Oya Baydar, Tekdaþ Aðaoðlu gibi döne- dýrýlar, pratik amaçlarýn ayrýlmaz bir parça-
min meþhurlarý yanýnda, THKO ve THKP- sýný oluþturmuþtur.
C saflarýnda yer almýþ, ancak 12 Mart son- Öðrenci dernekleri yanýnda DÝSKin kö-
rasýnda SBKP revizyonizminin saflarýna geç- þe baþlarýný tutmuþ olan revizyonistlerin ge-
miþ cazip þöhretler de (E. Korkmaz gibi) niþ maddi olanaklarý karþýsýnda, ellerinde
piyasaya sürülmüþtür. sadece 64 adet teksirle çoðaltýlmýþ Mahir
Tekdaþ Aðaoðlunun Ne O Emperya- Çayan yoldaþýn toplu yazýlarý dýþýnda hiç bir
lizm mi, Neo-Emperyalizm mi? yazýsýyla legal ve maddi olanaða sahip olmayan bir
baþlayan emperyalizmin deðiþmezliðine avuç THKP-Cli vardý. Onlar, ülkenin her ya-
iliþkin yayýnlarla, Kesintisiz Devrim II-IIIde nýndaki Cephecileri, revizyonizmin ideo-
(adý anýlmaksýzýn) yer alan emperyalizmin lojik saldýrýsýna karþý eðitmek ve örgütle-
III. bunalým dönemi tahlilleri, çürütülme- mek için, bulduklarý her olanaðý deðerlen-
ye ve deðersizleþtirilmeye çalýþýlmýþtýr. dirmeye çalýþmýþlardýr.
1974 Petrol kriziyle baþlayan emperya- Bu tarihlerde TÝBin (Tüm Ýktisatçýlar
list sistemin dünya ekonomik bunalýmý ko- Birliði) revizyonistlerin denetiminden çýkar-
týlmasý, yeni bir olanak yaratmýþtýr. Bu dö-
2
Bu revizyonist görüþ sadece ülkemizde THKP-Cye nemde yayýnlanan TÝB broþürleri, özellikle
yönelik bir suçlama deðildir. Küba Devrimi ve Che Günümüzde Emperyalist Sömürü Meka-
Guevara, uluslararasý modern revizyonizm tarafýn-
nizmasý broþürü, eðitim ve örgütlenme ça-
dan küçük-burjuva devrimciliði olarak suçlanmýþ-
týr. Bu görüþ, o dönemde Mao Zedung düþüncesi-
ni kabul eden maoistler tarafýndan da aynen benim- 3
Ýstanbul Yüksek Öðrenim Kültür Derneði.
" senmiþtir. 4
Ankara Demokratik Yüksek Öðrenim Derneði.
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
inandýrýlmýþ insanlarýn pasifize edilmiþliði- tün oluþturur. Dolayýsýyla hiç kimse TDAS-
nin tarihidir.13 Iin bir bölümünü diðer bölümünden soyut-
Bu gerçeði günümüzde þöyle itiraf et- layarak baþka amaçlar için kullanamamýþ-
mektedirler. týr. Bu nedenle, otuz yýllýk geçmiþine karþýn,
Seksen öncesinin yoðun silahlý akademik yayýnlar da dahil hiçbir yayýnda
çatýþma ortamý içinde Devrimci Yol- adýna yer verilmemiþ olmasý tesadüf deðil-
un ortamý gerginleþtiren deðil fren- dir. Bunda Acilciler adýnýn tavizsiz ve uz-
leyici bir siyasi çizgi izlediði söyle- laþmaz mücadeleyle özdeþleþmiþliði de et-
nebilir... Yetmiþlerin sonlarýna gelir- kili olmuþtur.
ken Devrimci Yolun aþýrý saldýrgan THKP-C/HDÖnün pratiði, her zaman ve
eylem eðilimlerine karþý kimi za- her yerde TDAS-Ide ortaya konulmuþ olan
man frenleyici ... bir siyaset ve ey- devrimci çizgiye uygun olarak yürütülmüþ-
lem çizgisi (izlemiþtir).14 (abç) tür. Teori ile pratik arasýndaki bu tutarlýlýk
Bugün Yeniden sayfalarýnda aþýrý sal- kolayca gerçekleþmemiþtir. Solda egemen
dýrgan eylem eðilimleri olarak ifade ettikle- olan sað oportünist ve revizyonist görüþlerin
ri, 1977-80 döneminde kullandýklarý acele- kitleler arasýndaki etkisi karþýsýnda, zaman
ciler söyleminden baþka birþey deðildir. zaman örgütsel faaliyetin yönünün ve rota-
Kendi kitleleri üzerinde acele edilmeme- sýnýn deðiþtirilmesi gerektiðini düþünenler
sini söyleyerek gerçekleþtirdikleri pasifiz- ortaya çýkmýþtýr. Bu saðcý görüþler, kendi-
min, bugün frenleyici olarak ifade edil- lerine TDAS-Ide dayanak bulmaya çalýþ-
mesine de þaþýrmamak gerekir. mýþlarsa da, TDAS-Iin bütünselliði karþýsýn-
DYnin yaptýðý en önemli iþ, THKP-Cnin da çareyi örgütten ayrýlmakta bulmuþlardýr.
1971-1972 yýllarýnda sürdürdüðü Öncü Sava- TDAS-Iin yayýnlanmasýndan günümüze
þýnýn yaratmýþ olduðu sempatinin THKP- kadar geçen otuz yýl içinde, gerek ülkemiz-
Cnin ideolojik-politik çizgisi etrafýnda de, gerekse dünyada pek çok geliþme ve
örgütlenmesini engellemek olmuþtur. deðiþme ortaya çýkmýþtýr. Oligarþinin 12 Ey-
TDAS-I, DY çizgisinin bu niteliðini sergi- lül askeri darbesiyle silahlý devrimci müca-
leyen en temel metindir. Ancak gerek DY- dele büyük kayýplara uðramýþtýr. Devrimci
nin ideolojik mücadele paravanasý altýnda mücadele saflarýnda yer alan milyonlarca
yaptýðý demagojiler ve ihbarlar, gerekse ille- insan, 12 Eylül askeri yönetiminin aðýr baský
gal aygýtýn kendi sýnýrlýlýðý nedeniyle, geniþ ve terörü altýnda ezilmiþler ve düzenin ko-
kitleleri örgütlemekte yeterince baþarýlý olu- þullarýna boyun eðmeyi bir yaþam tarzý
namamýþtýr. olarak benimsemiþlerdir. Sivil toplumcu-
TDAS-I, solda ilgili herkesin çok iyi bil- luk teorilerinden globalizm propaganda-
diði, ancak bilmezlikten geldiði tehlikeli larýna kadar emperyalizmin yoðun ideolojik
madde olmuþtur. TDAS-I, emperyalizm ve saldýrýlarý karþýsýnda Marksist-Leninist ideo-
onun bunalým dönemlerini tahlil eden eko- loji bile savunulamaz hale gelmiþtir. Sovyet-
nomik bir metin olmaktan öte, ayný zaman- ler Birliðinin daðýtýlmýþlýðýyla birlikte ortaya
da bu tahlilden çýkan politik sonuçlarý ve çýkan büyük moral bozukluðu, devrime
daha da önemlisi devrim stratejisini de içe- olan inançlarý yýkmýþ, devrimin yapýlabi-
rir. TDAS-Ideki emperyalizm tahlili ile dev- lirliðine olan bilinci tahrip etmiþtir.
rim stratejisi birbirinden ayrýlamaz bir bü- Çað deðiþti, Marksizm öldü demago-
jisi, Mevlanadan alýnma cancaðýzým yeni
13
Yýllar sonra þöyle yazabilmiþlerdir: þeyler söylemek lazým tekerlemeleriyle es-
Devrimci Yolun THKP-C Hareketi ve Mahir Ça- ki kuþaklarýn ve gençlerin zihinlerinin de-
yanýn teorik çözümlemeleri konusundaki, onu ka- rinliklerine öylesine kazýnmýþtýr ki, hiç kim-
lýplaþmýþ formüller halindeki bir dogma olarak deðil,
geliþtirilmesi gereken ve devrimci mücadelenin so-
se neyin deðiþtiðini araþtýrmaya bile ge-
mut sorunlarýný çözmede kullanýlabilecek ve yeni- rek duymaz hale gelmiþtir.
den üretilecek bir çýkýþ noktasý olarak kavrayan yak- Bu koþullarda TDAS-I, ortaya koyduðu
laþýmlarý, onu daha çok Öncü Savaþý, Suni Denge, emperyalizm tahlilleriyle ve bu tahlillerde
PASS vb. kavramlara ait bir formüller ve tanýmlar
kullandýðý yöntemle olduðu kadar, bu tahlil-
kataloðu olarak benimseyen genç-sempatizan ke-
simler arasýnda yeterince kavranamamýþtýr. (Yeni- lerden çýkan ideolojik, politik ve askeri so-
den, Devrimci Yol Dosyasý, Sayý: 24, s: 35.) nuçlarýyla da önemini korumaktadýr. Ancak
14
Yeniden, Devrimci Yol Dosyasý, Sayý: 24, s: 14. TDAS-Ie karþý sürdürülen suskunluk fesa- %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
15
Suskunluk fesatý, gerek akademik çevrelerde,
gerekse politik alanda rakiplerin yazýlarýný ve gö-
rüþlerini görmezlikten gelerek önemsizleþtirme ve
deðersizleþtirme yöntemidir. Özellikle küçük-bur-
juva akademisyenlerin sýkça kullandýklarý bu yön-
temle, karþýt görüþler için sözü edilmeye deðme-
yecek þeyler olduðu kanýsý uyandýrýlmaya çalýþýlýr.
Marksýn Kapitali böyle bir suskunluk fesatý ile
yüzyüze kalmýþtýr. Engels bu fesatý kýrabilmek için
deðiþik isimlerle Kapitale iliþkin yazýlar kaleme al- 16
Sen kendi yolunda yürü ve býrak ne derlerse de-
& mak zorunda kalmýþtýr. sinler! (Dante, Ýlâhi Komedya, Araf, 5. þarký.)
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Yeni-Sömürgecilik
edilmesine dayanýr. Diðer bir ifadeyle, eski- ihraç ve transferi ile pazar sorununu
sömürgecilik, emperyalist ülkelerin ucuz halledebiliyordu. Onun için dünya
hammadde ve tarým ürünleri temin etmek bu kadar küçülmüþ (pazarlar daral-
amacýyla ülkeleri sömürmesidir. Ucuz ham- mýþ) ve de talep eksikliði bugünkü
madde ve tarým ürünleri kaynaðý olarak gö- korkunç seviyeye gelmiþ deðildi. Bu
rülen sömürge ve yarý-sömürge ülkeler, bu bakýmdan emperyalizmin sömürge
sömürü iliþkisi içinde hiçbir sermaye biri- ülkelerde pazar geniþletmesi diye bir
kimine sahip olamamýþlardýr. Bu nedenle sorunu yoktu. Mevcut yapý koruna-
de, kapitalist geliþmeyi saðlayacak olan ya- rak tabi belli ölçülerde feodalizm
týrýmlar gerçekleþtirilememektedir. Emper- çözültülüp, komprador-burjuvazi ya-
yalizmin bu sömürü yöntemi çerçevesinde ratýlmýþtý feodalizmle ittifaka giren
sömürge ve yarý-sömürge ülkelere ihraç et- emperyalizm sömürüsünü rahatlýkla
tiði sermaye, belli ölçülerde kapitalizmin sürdürebiliyordu.*
geliþmesine yol açmýþsa da, geliþen kapi- Ancak II. yeniden paylaþým savaþýndan
talizm komprador niteliktedir. Ýhraç edi- sonra dünya, burjuva araþtýrmacýlarýnýn II.
len sermaye, nakit sermaye olarak ihraç sanayi devrimi, Marksist araþtýrmacýlarýn
edilir ve karþýlýðýnda hammadde üretimi ve ise, bilim ve teknik devrim çaðý dedikle-
tarým ürünleri ticareti yapýlýr. Ucuz iþgücüne ri bir çaða girmiþtir.* Bu çaðýn özelliði, yeni
dayanan bu üretim sonucunda elde edilen bilimsel ve teknik buluþlarýn üretim süre-
ürünlerin (hammadde) satýlmasýyla (em- cinde kullanýlmasý ve bunun sonucu ola-
peryalist ülkelere ihracýyla) elde edilen kâr, rak üretimin olaðanüstü artmasýdýr.
tümüyle emperyalist sermayeye aittir. Bu Üretimde meydana gelen bu artýþ, ayný
kârlar emperyalist sermaye birikimini hýz- oranda ve ölçüde tüketimle karþýlana-
landýrmakla birlikte, sermayenin ihraç edil- mamýþtýr. Bugüne kadar burjuva iktisatçýla-
diði ülkelerde hiçbir biçimde sermaye ha- rýnýn inandýklarý Say Kanununun (her arz
line dönüþmez. Bunun sonucu olarak yerli kendi talebini yaratýr) sýradan bir iktisatçý
sermaye birikimi ortaya çýkmadýðý için imaný olduðu anlaþýlmýþtýr. Arzdaki artýþ
yerli burjuvazi (kapitalistler) de ortaya çý- (üretim artýþý) kendisi için gerekli talebi ya-
kamaz. Varolan burjuvazi, emperyalist sö- ratmadýðý koþullarda, kapitalizmin irsi has-
mürünün gözcüsü ve yürütücüsü olan talýðý olan aþýrý-üretim bunalýmý kaçýnýl-
emperyalizmin iþbirlikçilerinden ibarettir. mazdýr. (Zaten Say Kanunu, burjuva ikti-
Bu dönemde emperyalist sermaye ucuz satçýlarý tarafýndan aþýrý-üretimi inkar etmek
hammadde ve tarým ürünleri temin etmek için uydurulmuþtur.)
için ihraç edildiðinden, ihraç edilen ülke- Üretilmiþ metalar için pazar bulma soru-
deki halk kitlelerinin gelirlerinde önemli bir nu, yani satýlmasý, sermayenin olmaz-sa-ol-
yükselmeye, dolayýsýyla tüketimlerinde bir maz koþuludur. Üretilmiþ, ancak satýlama-
artýþa yol açmaz. Sýnýrlý sayýdaki iþbirlikçi- mýþ her mal, üretime para yatýrmýþ kapita-
lerin gelirlerindeki artýþ da, doðrudan lüks listin parasýnýn baðlanmasýna yol açar, dola-
tüketime yönelir. Hammadde üretiminde yýsýyla kârýný (artý-deðer) gerçekleþtirmesini
çalýþan iþçiler, hem sayýsal olarak az, hem engeller. Üretilmiþ mallara baðlanmýþ olan
de çok düþük ücret aldýklarýndan pazar para-sermaye, satýlamadýðý sürece meta-
için önemli bir talep yaratmazlar. Zaten sermaye olarak vardýr, ama para-sermaye
emperyalizmin bu dönemde pazar geniþ- haline dönüþmemiþtir. Artýk kapitalist için
letmek diye bir sorunu da mevcut deðil- tek ve tüm sorun, mallarýnýn satýlmasýdýr.
dir. Pazarda alýcý kitle ise, kapitalistler ve
I. ve II. genel bunalým dönem- emekçilerden baþkasý deðildir. Mallarýn sa-
lerinde uluslararasý kapitalizmin pa- týlmasý, pazarda alýcý ya da tüketici
zarlarý, III. bunalým döneminde oldu- olarak yer alan emekçi kitlelerin bu malla-
ðu gibi iyice daralmýþ deðildi. Daha rý satýn almalarýyla olanaklýdýr. Ama bunun
önce belirttiðimiz gibi, teknoloji ve için de alýcýnýn elinde para olmasý gere-
de sermayenin yoðunlaþýp, temerkü- kir. Bu da onlarýn gelirleriyle baðlantýlýdýr.
zü bu seviyede deðildi. Bu yüzden Bilindiði gibi iç pazar emekçile-
uluslararasý kapitalizm, sömürge ül-
kelere emtia ihracý ve nakit sermaye * Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III.
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
zamanda içsel bir olgu haline gel- lerinin büyük þevk ve neþeyle üstüne atla-
miþtir.* dýklarý bu formül sayesinde, emperyalist ül-
Yeni-sömürgecilik yöntemlerinde diðer kelerden yapýlan ara-mallarý ithalatýyla dýþ
bir özellik, yerli sanayi için gerekli nakit ser- pazarlar için üretim yapýlacak ve ihracat
maye ihtiyacýnýn dýþ borçlanma yoluyla yoluyla elde edilen dövizlerle ara-mallarý
devletler tarafýndan temin edilmesidir. ithalatý finanse edilecektir.
Ve 1970lere gelindiðinde bu yeni-sö- Oysa ihracatýn gerçekleþtirildiði ülkeler
mürgecilik yöntemleriyle geliþtirilen pazar- varolan pazarlardýr ve büyük ölçüde em-
lar yeni ve o güne kadar karþýlaþýlmamýþ peryalist ülkelerin pazarlarýdýr. Bu durum-
ölçekte sorunlar ortaya çýkarmýþtýr. da, bir emperyalist tekelin geri-býraktýrýlmýþ
En temel sorun dýþa baðýmlý sanayinin ülkelerdeki iþbirlikçileri aracýlýðýyla ürettiði
ihtiyaç duyduðu ara-mallarý ithalatýnýn sü- mallarý kendi iç pazarýnda satarak ya da
rekli kýlýnmasýdýr. Dýþa baðýmlý sanayileþme- sattýrarak daha az bir kâra sahip olacaðý
nin geliþmesine paralel olarak ara-mallarý açýktýr. Üretimde kullanýlan ara-mallarý da,
ithalatý sürekli artmýþ, dolayýsýyla bu ithala- bunlarýn üretimi için kullanýlan yatýrým
tý karþýlayacak döviz ihtiyacý büyümüþtür. mallarý da, para-sermaye de kendisine ait
Ekonomi dilinde dýþ ticaret dengesi ve olduðu halde neden daha az bir kârla ye-
cari iþlemler dengesi içinde görülen dö- tinmeyi kabul edeceði ise hiç hesaplanma-
viz ihtiyacý, baðýmlý ülkelerin (artýk dýþ di- mýþtýr.
namikle kapitalizmin geliþtiði ülkeler olduk- Yine hesaplanmamýþtýr ki, geri-býraktýrýl-
larý için geri-býraktýrýlmýþ ülkeler haline dö- mýþ ülkelerdeki üretim ihraç edildiðinde, ül-
nüþmüþlerdir) dýþ borçlarýnýn sürekli art- ke içi pazarlar için gerekli mallar nereden
masýna yol açmýþtýr. Eski-sömürgecilik dö- bulunacaktýr. Ortada ihracata yönelik sa-
neminden kalma hammadde ve tarýmsal nayilerde çalýþanlar ve bunlarýn gelirleriy-
ürün ihracatý ile elde edilen ihracat gelir- le ortaya çýkan bir talep mevcuttur, oysa
leri, ara-mallarý ithalatýný finanse etmeye tüm üretim ihraç edildiðinde bu talep karþý-
yetmediðinden, dýþ borçlar artmaya devam lanamaz.
etmiþtir. Ve 1980lere gelindiðinde, baþta Bu zekice yeni formüle raðmen borç
Türkiye, Meksika, Brezilya ve Arjantin ol- krizi çözümlenememiþtir. Ýhracata yöne-
mak üzere tüm geri-býraktýrýlmýþ ülkeler dýþ lik sanayileþme sonucunda artan ihracat
borçlarýný ödeyemez hale gelmiþlerdir. Böy- gelirleriyle ara-mallarý ithalatý finanse edilse
lece günümüze kadar süren borç krizi bile, borç stoku olduðu gibi kalmaktadýr.
dönemi baþlamýþtýr. Varolan borçlarýn (eski borçlar) faiz öde-
Diðer bir ifadeyle, emperyalizmin yeni- meleri için gerekli kaynak mevcut deðildir.
sömürgecilik yöntemleri 1980 yýlýndan Her ne kadar borç krizi koþullarýnda geri-
itibaren aðýr bir bunalýma girmiþtir. býraktýrýlmýþ ülkelerin dýþ borç ana-para
Geri-býraktýrýlmýþ ülkelerin ara-mallarý it- ödemeleri azaltýlmýþsa da, faiz borçlarý art-
halatý, emperyalist ülkelerdeki tekellerin maya devam etmiþtir.
aþýrý-üretimlerini emen önemli talep un- Diðer yandan, yerli üretimin tümüyle
suru olduðu için, bu ithalatýn dýþ borçlan- ihracata yönelik olmasýyla ortaya çýkan iç
mayla finanse edilemez hale gelmesi, ayný arz eksikliði, tüketim mallarý ithalatýný zo-
zamanda emperyalist ülkelerin yeni ve da- runlu hale getirmiþtir. Böylece tüketim mal-
ha aðýr bir aþýrý-üretim bunalýmýna girmele- larý ithalatýndaki artýþlarla dýþ ticaret den-
rine yol açmýþtýr. gesi yeniden bozulmaya baþlamýþtýr. Bu
Bu koþullarda ilk bulunan formül ihra- dengeyi korumak için bir kez daha ithala-
cata yönelik sanayileþme olmuþtur. týn finansmaný için dýþ borçlanmaya gidil-
Artýk ülke içi üretim iç pazar için de- me zorunluluðu ortaya çýkmýþtýr.
ðil, dýþ pazarlar için yapýlacaktýr. Böylece Ve belli baþlý geri-býraktýrýlmýþ ülkeler
ihracat gelirleri artýrýlarak dýþ borçlarýn çev- (Meksika, Brezilya, Arjantin, Türkiye ve
rilebilirliðinin saðlanacaðý umulmuþtur. serbest bölge olarak Güney Kore, Singa-
Tüm burjuva ve küçük-burjuva ekonomist- pur, Malezya, Endonezya, Filipinler) ihraca-
ta yöneldikleri ölçüde, dünya emtia fiyatla-
rý sürekli düþmeye baþlamýþtýr. (Arz-talep
* Mahir Çayan, Kesintisiz Devrim II-III. yasasý gereðince.) Miktar olarak ihracat ar- !
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
tarken, ihraç mallarýnýn fiyatlarýnýn düþmesi mýþtýr. Yerli sanayi kuruluþlarý kapatýldýk-
ihracat gelirlerinin azalmasýna yol açmýþtýr. ça, geri-býraktýrýlmýþ ülkelerde iþsizlik art-
Dünya fiyatlarýndaki gerileme karþýsýnda mýþ, dolayýsýyla iç pazardaki talep düþmüþ-
tek çýkýþ, geri-býraktýrýlmýþ ülkelerdeki ma- tür. Zaten ihracata yönelik sanayileþme
liyetlerin düþürülmesidir. Bu ise, iþçi ücret- demagojisiyle iþçi ücretleri aþaðý çekildi-
lerinin düþürülmesinden baþka bir anlama ðinden, iç pazardaki talep daralmasý daha
gelmez. da artmýþtýr.
Ýþçi ücretlerinin düþmesi ise, iç pazar- Ancak kamu bankalarýnýn yerli ser-
da talebin düþmesine, dolayýsýyla iç pazar mayeye devredilmesiyle (özelleþtirilme)
için ithalatýn azalmasýna ve sonuç olarak banka kredilerinde büyük bir geniþleme
dýþ ticaret açýðýnýn azalmasýna yol açtýðý için ortaya çýkmýþtýr. Daha sonraki yýllarda ban-
yararlý bulunmuþtur. Ama bu kez de, em- ka hortumlama olarak suç haline getiri-
peryalist ülkelerden yapýlan tüketim mallarý len bu kredi geniþlemesi sonucunda, birbiri
ithalatý azaldýðýndan, emperyalist ülkelerde- ardýna yeni naylon þirketler kurulmuþtur.
ki tüketim mallarý sektörü resesyona gir- Naylon þirketlerin sayýsýndaki artýþ ayný
miþtir. zamanda hizmetler sektöründe çalýþanla-
Böylesine çoklu ve çok yönlü yeni so- rýn sayýsýnda önemli bir artýþa yol açmýþtýr.
runlar üreten yeni-sömürgecilik yöntemle- Naylon þirketlerin ofis kadýnlarý ve ofis
rinin bunalýmý koþullarýnda daha yeni ve boylarý iç talepte artýþa yol açmýþtýr. Diðer
yepyeni formüller icat edilmiþtir. bir ifadeyle, ihracatý teþvik primleri ve ih-
Diðer bulunan formül özelleþtirmedir. racat kredileri, bu sektörde çalýþanlarýn
Emperyalist ülkelerin geri-býraktýrýlmýþ sayýsýnýn artmasýna yol açarak yeni bir ta-
ülkelerden tahsil edemedikleri alacakla- lep ortaya çýkarmýþtýr. Birbiri ardýna inþa
rýnýn karþýlýðýnda yerli sanayi kuruluþlarý edilen towerlar, plazalar üretmeden tü-
satýþa çýkartýlmýþtýr. Borç tahsilatý amacýyla ketmenin birer simgesi haline gelmiþtir.
yapýlan bu satýþ iþlemleri sonucunda yerli Ve borsa, ülkenin onlarca yýlda birik-
sanayi yabancýlarýn eline geçmiþtir. miþ olan toplumsal sermayesinin el deðiþ-
Yine de sorun çözümlenememiþtir. tirdiði yeni araç olmuþtur. Dýþ borçlanma
Özelleþtirme sonucunda yerli sana- yerine iç borçlanmaya yönelinmesiyle, ka-
yinin sahibi olan yabancýlar, ayný zaman- mu kaðýtlarýnýn yüksek faizleri, kamu ge-
da ayný sanayinin kendi ülkelerindeki sa- lirlerinin özelleþtirilmesine ve özel ke-
hipleridirler. Sahip olduklarý sanayi kuru- simler tarafýndan tüketilmesine hizmet et-
luþu sayýsý, eðer dün bir idiyse, þimdi iki miþtir. Popüler ifadeyle, paradan para ka-
olmuþtur. Ve dün bir sanayi kuruluþu için zanma devri baþlamýþtýr.
yeterli talep bulamayan emperyalist tekel, Paradan para kazanma yoluyla elde
þimdi iki sanayi kuruluþu için talep bulmak edilen rant, lüks tüketime ve ithal mallara
zorundadýr. Kendisini iktisatçý zanneden- olan talebi artýrmýþtýr. Böylece iþsizliðin or-
lerin verdikleri akýlla, özelleþtirmeden al- taya çýkarmýþ olduðu talep daralmasý, hiz-
dýklarý ikinci sanayi kuruluþunun ülke için- metler sektörü çalýþanlarýnýn sayýsal artýþýy-
de hazýr bir talepi olduðu varsayýlmýþtýr. la meydana gelen taleple telafi edilmiþtir.
Ama pratik insan olan kapitalist kýsa süre- Ülkemizde de görüldüðü gibi, bunun da
de bunun böyle olmadýðýný görmüþ ve ömrü birkaç yýl sürmüþtür. Varolmayan pa-
özelleþtirme yoluyla sahip olduðu ikinci ralarýn, özelleþtirilmiþ bankalar aracýlýðýy-
sanayi kuruluþunu kapatmýþtýr. Bu ikinci la, kredi ve ücret ödemesi olarak piya-
sanayi kuruluþunun yerli talepini karþýla- saya sürülmesiyle yaratýlan talep patlama-
mak için birinci (kendi ülkesindeki) sanayi sý yeni bir enflasyon dönemini baþlatmýþ-
kuruluþunun üretimini artýrmýþ ve artan týr. Bugüne kadar devletin karþýlýksýz para
üretimini geri-býraktýrýlmýþ ülkelere ihraç et- basmasýyla ortaya çýkan enflasyon, özel-
meye baþlamýþtýr. Özelleþtirme yoluyla leþtirilmiþ finans kuruluþlarýnýn karþýlýksýz
satýn alýnan ve daha sonra kapatýlan sana- kredileriyle beslenmiþtir.
yi kuruluþlarýnýn arazisini de, ihraç malla- Monetarizmin ideolojik etkisiyle emis-
rýnýn pazarlanmasý için alýþ-veriþ merkezi yon hacmindeki geniþlemeye (ekonomist
(ya da depo) haline dönüþtürmüþtür. dilinde M0 ve M1) baðlý olarak ortaya çýktýðý
" Þimdi yeni bir sorun daha ortaya çýk- kabul edilen enflasyon, þimdi gözle görül-
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
meyen baþka kaynaklarca (özel finans yali sermaye yoluyla yaratýlan yapay talep
kuruluþlarýnýn karþýlýksýz kredileri) beslen- artýþýnýn sona ermesidir. Sorun, geri-býrak-
meye baþlamýþtýr. týrýlmýþ ülkelerin (en irilerinin) emperya-
Meksikadan Brezilyaya, Arjantinden list ülke mallarýna olan talebindeki düþme-
Türkiyeye kadar tüm geri-býraktýrýlmýþ ülke- dir. Bu talep düþüþü halk kitlelerinin gelir-
lerde ortaya çýkan bu banka hortumla- lerindeki düþmeyle belirlendiðinden, tale-
maya dayalý gizli enflasyonla ortaya çý- bin artýrýlabilmesinin tek yolu, yine halk kit-
kan talep geniþlemesinin yarattýðý tüketim lelerinin gelirlerinin artýrýlmasýndan geç-
patlamasý (ertelenmiþ talep adýyla sunul- mektedir. Ancak artýk ithal ikameci sanayi-
muþtur) birkaç yýl sürmüþtür. leþme döneminde olduðu gibi insanlarýn
Birkaç yýllýk geniþleme dönemini kriz- çalýþabilecekleri iþyerleri de bulunmamak-
ler dönemi izlemiþtir. Meksikada Tekila tadýr. Bu koþullarda, ya yeniden ithal ika-
krizi Brezilya ve Arjantin krizlerini tetik- meci sanayileþmeye dönülecektir, ya da
lemiþ, ardýndan IMF devreye girmiþtir. geçici de olsa yeni yollar denenecektir.
Bizde de Aralýk 1999, Kasým 2000 ve ni- Bulunan yeni ve geçici bir yol, turizm-
hayetinde Þubat 2001 krizleriyle I. globa- dir. Geri-býraktýrýlmýþ ülkelerdeki turizm
lizm tüketim patlamasý dönemi sona er- patlamasý, üretmeden tüketen* topluluklar
miþtir. için yeni yaþam öpücüðü olmuþtur. Ama
Özelleþtirmenin maðdurlarý sadece yine arz-talep yasasý iþlemeye baþlamýþ, ar-
iþçiler olmamýþtýr. Ayný zamanda yerli iþ- tan turizm, fiyatlarýn hýzla düþmesine ne-
birlikçiler de sürekli gelir kapýsýndan mah- den olmuþtur.
rum kalmýþlardýr. Bir dönem özelleþtirme- Böylece geri-býraktýrýlmýþ ülkelerde bel-
den saðlanan gelirlerin rantýný yemiþlerse li bir nüfus, yeni-sömürgeciliðin bunalýmýy-
de, bir süre sonra hazýra dað taþ dayan- la baþlayan süreçte yeni fýrsatlar yakala-
mamýþ, giderek yoksullaþmaya baþla- yarak yeni yaþam tarzýna sahip olurken,
mýþlardýr. geniþ halk kitleleri artan oranda gelenek-
Þimdi, iþsiz iþçiler kervanýna, iþsiz iþbir- sel yaþam tarzýna geri dönmeye baþlamýþ-
likçiler katýlmýþtýr. lardýr.
Ýþsiz iþbirlikçilerin imdadýna yeniden Özetlersek, emperyalizmin, özel olarak
iktisatçýlar yetiþmiþtir. Birer ideoloji üre- Amerikan emperyalizminin II. yeniden pay-
tim merkezi gibi çalýþan psiko-ekonomist- laþým savaþýndan sonra yürüttüðü yeni-sö-
ler, her iþte bir hayýr vardýrdan yola çýka- mürgecilik yöntemleri, dýþ borçlanma yo-
rak, krizler yeni fýrsatlar yaratýr demeye luyla geri-býraktýrýlmýþ ülkelerde iç pazarýn
baþlamýþlardýr. Yeni fýrsat, doðrudan ya- geniþletilmesini hedeflemiþtir. Bu pazar ge-
bancý sermaye yatýrýmlarýdýr. niþletilmesi dýþ borçlarýn büyümesine ve
Ama bunun da kendilerini kurtarama- ödenemez hale gelmesine yol açarak, yeni-
yacaðýný yavaþ yavaþ öðrenmeye baþlamýþ- sömürgeciliði bunalýma itmiþtir. Yeni-sö-
lardýr. Ne de olsa sermayenin sahibi ve yö- mürgecilik yöntemleri sonucu geri-býraktý-
neticisi yabancý olunca, kârdan küçük de rýlmýþ ülkelerde yukardan aþaðýya geliþti-
olsa pay alan iþbirlikçi ortaka ihtiyaç bu- rilen kapitalizm, gerek kapitalizmin irsi has-
lunmamaktadýr. (Ýþbirlikçi artýklarýnýn Rei- talýklarý nedeniyle, gerekse çarpýk geliþim
nada yaptýklarý yeni-sömürgecilik muhab- nedeniyle bunalýma girmiþtir. Yeni-sömür-
betinin nedeni budur.) geciliðin temeli yapay talep yaratýlmasýna
Görüldüðü gibi, 1980de baþlayan yeni- dayandýðý ölçüde, bunalým derinleþmiþ ve
sömürgeciliðin bunalýmý, yapýlan her türlü her aþamasýnda daha fazla yapay uyarýcý-
müdahaleye ve yeni uygulamalara raðmen lara ihtiyaç duyar hale gelmiþtir. Bugün ge-
sona erdirilememiþ ve yerine yeni bir þey ri-býraktýrýlmýþ ülkelerin kuþaklardýr (emper-
de bulunamamýþtýr. yalist sömürüye raðmen) biriktirdikleri top-
Emperyalist ülkelerde 2000de baþlayan
resesyonla (durgunluk) yeniden günde-
* Üretmeden tüketmenin en tipik olgusu, cep tele-
min birinci sýrasýna oturan aþýrý-üretim bu-
fonlarýdýr. Üretimden kaynaklanan hiçbir gelire sahip
nalýmý, geri-býraktýrýlmýþ ülkelerdeki krizlerle olmayan milyonlarca genç tarafýndan kullanýlan cep
belirlenmiþtir. Bunun nedeni, 1991-1995 ve telefonlarýnýn yarattýðý talep hayali talepten baþka
1998-2000 yýllarýnda özelleþtirme ve ha- birþey deðildir.
#
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
$
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Ýfþa Ediyoruz:
Marie Antoinette de,
Sultan Vahdeddin Han da
Hain Deðildiler!
[Peki Neydiler?]
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle baþla- baþa býrakarak, kendi bireysel çýkarýnýn pe-
yan, Sovyetler Birliðinin 1991 yýlýnda res- þine düþer.
men daðýtýlmýþlýðýyla süre giden ve globa- Dönekler de çeþitlidir.
lizm propagandalarýyla günümüze kadar Mücadelenin herhangi bir aþamasýnda
gelen tarihsel dönemin en tipik özellikle- üzerine düþen görevi yapmayarak düþman
rinden birisi dönekliktir. saflarýna geçen dönekler olduðu gibi, mü-
Döneklik, her hangi bir mücadelenin cadelenin temsil ettiði sýnýftan düþman sý-
yenilgiye uðradýðý bir dönemde, yenilenle- nýflarýn safýna geçen dönekler de vardýr.
rin saflarýnda görülen bir olgudur. Bu olgu- Birinci durumdaki dönekler, mücadeleye
nun tipik özelliði, mücadelenin geliþtiði ve ve mücadele edenlere doðrudan ihanet et-
zafere ulaþacaðý umutlarýnýn arttýðý dönem- tikleri için birer haindirler. Ýkinci durum-
de mücadele saflarýna katýlmýþ kiþilerin, en da ise, ihanet sýnýfa karþý olduðu için bi-
keskin biçimde mücadeleyi savunmalarý ve rincisi kadar kesin bir sýfat haline dönüþ-
zafer umutlarýnýn azaldýðý ya da yenilginin mez.
ortaya çýktýðý koþullarda ayný keskinlikle Ancak bir üçüncü döneklik türü daha
saflarý terk etmeleridir. Ancak bu tipik özel- vardýr. Bu döneklik türü, bireyin belli za-
lik, dönekliki kavramak için tek baþýna mana kadar kabul ettiði ve savunduðu dü-
yeterli deðildir. Döneklik, içinde yer aldýk- þünceyi ve düþüncesini terk etmesidir. Ge-
larý mücadeleyi en keskin biçimde savu- nellikle küçük-burjuva aydýnlarý arasýnda
nanlarýn saf deðiþtirmesinin ötesinde, karþý görülen bu dönek tipi, kendi öz düþünce-
saflara geçtikten sonra, eski mücadeleleri- si olarak kabul ettiði düþünceyi terk ede-
ne karþý en keskin ve en saldýrgan tutum rek karþý düþüncenin saflarýna geçmek þek-
takýnmaktýr. Bir bakýma döneklik, yenen- linde olduðu için, bireyin tüm geçmiþini,
lerin karþýsýnda diz çökmek ve onlara kö- geçmiþ yaþantýsýný reddetmesini gerektirir.
pek sadakati ile baðlanmak demektir. Geç- Bu küçük-burjuva aydýn dönekliði, ay-
miþ mücadelelerini kolayca ve bir çýrpýda ný zamanda dönekde sürekli bir tedir-
reddettikleri için, yeni efendilerine sada- ginlik duygusuna yol açar. Bu durumu bir
katlerini her gün ve her saat kanýtlamak zo- dönek þöyle açýklar:
rundadýrlar. Varoluþun karmaþýklýklarý orta-
Döneklik, toplumsal deðil, bireysel bir sýnda þimdiye kadar yol göstericile-
olgudur. Dolayýsýyla dönek, birlikte müca- rimiz olan rahatlatýcý formüllerimizi
dele ettiði topluluðu kendi kaderiyle baþ kaybedince, ... yeni bir tutamak bu- %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
nette öne atýlýr. Ne de olsa Fransýz Devri- ülkelerinde, Marie Antoinette, döneminin
minin Marie Antoinettenin ekmek bulamý- Leydi Disi olarak sunulur. Böylece tarih
yorlarsa pasta yesinler sözüyle baþladýðý yeniden yazýlmaktadýr.
söylenir. O zaman, devrimi geri alabilmek Yeni tarihte, Marie Antoinettenin ne-
için, önce Marie Antoinettenin böyle bir den Fransýz Devriminden dört yýl sonra
söz söylemediði gün ýþýðýna çýkartýlmalýdýr. idam edildiði þüphesiz yer almayacaktýr. Ve
Ve Marie Antoinettenin böyle söylediðine yine bu yeni tarihte, onun, 1791de Al-
iliþkin hiçbir teyp ya da video kaydý bulu- manyanýn Wiesbaden þehrinde toplanmýþ
namadýðýndan, kendisine iftira atýldýðý, bu olan kaçak aristokratlar ile Avusturya ve
iftirayla ayaktakýmýnýn galeyana getiri- Prusyayla kurduðu karþý-devrimci komplo
lerek ayaklandýrýldýðý ispatlanmýþ olur. Ar- da bulunmayacaktýr. Ayný þekilde 1791de
týk Marie Antoinette de, burjuva aydýn dö- Avusturya ve Prusyanýn Fransaya savaþ
nekler de rahatça uyuyacaklardýr. ilan ettiðinin de bu yeni tarihte yeri yok-
Ayþe Düzkanýn* çevirisiyle Türkçe ya- tur.
yýnlanan Marie Antoinette adlý kitabýn ta- Böylece Fransanýn düþmanlarýyla iþbir-
nýtýmýnda bu durum þöyle ifade edilir: liði yapmýþ Marie Antoinettede vatan hai-
14 yaþýndaki Marie Antoinettei ni olmaktan kurtulmuþ olur!
1770 yýlýnda Fransaya gelin gönde- Ýttihat ve Terakkinin silahþörü Yakup
ren annesi Avusturya Ýmparatoriçesi Cemilin torununun (Hasan Cemal) Ýttihat
Maria Teresa, Fransýz halkýna o ka- ve Terakki düþmanlarýnýn tetikçisi olduðu
dar çok iyilik yap ki, benim onlara bir dönemde, döneklerin yeni tarihi,
bir melek göndermiþ olduðumu söy- Türkiye tarihine de el atmalýydý ve öyle de
lesinler... demiþti, ama 23 yýl sonra oldu.
Fransýzlar bu meleðin kafasýný giyo- Bir zamanlarýn en keskin solcularýnýn
tinde koparacaklardý. toplaþtýðý, Amerikan emperyalizminin finan-
Oysa kendisiyle özdeþleþtirilen se ettiði Tarih Vakfý, bu yeni tarihin ya-
Ekmek yoksa pasta yesinler! sözü zýlmasýnýn temiz vakfý olarak ortaya çýk-
onun aðzýndan çýkmamýþtý. Tümüy- mýþtýr. Revizyonist kesimlerin döneklerin-
le masum deðilse de bu sözün ima den Oya Baydara sendikalar ansiklopedi-
ettiði kadar da sorumsuz sayýlmaz- sini hazýrlattýran onlardýr. Ancak onlar gö-
dý, ama günün propaganda makinesi revlerini kendilerini finanse eden emper-
öyle etkili çalýþtý ki, sonuçta yine de yalist ülkenin istemlerine uygun olarak yeri-
Fransýz halkýna annesinin hiç düþü- ne getirdikleri için, temel iþlevleri global-
nemeyeceði bir biçimde hizmet et- leþen dünyanýn yeni tarihinin propagan-
miþ oldu! Onun üzerinden halkta dasýndan ibarettir. Ýstenilen ve beklenilen,
yaratýlan öfke ve nefret Fransýz Dev- bu propagandanýn etkisiyle deðiþik tarihçi-
riminin geliþmesine katkýda buluna- lerin ideolojik etki altýna alýnmasý ve bu
caktý. Hatta o kadar ki, dönemin etki çerçevesinde baðýmsýz tarihçiler, yani
Fransadaki ABD elçisi ve daha son- kendi kurumlarý içinde yer almayan ta-
ra ABDnin üçüncü cumhurbaþkaný rihçiler aracýlýðýyla yeni tarihi yaygýnlaþtýr-
olan Thomas Jefferson, Kraliçe ol- maktýr.
masaydý Fransýz Devrimi diye bir þey Tarih Vakfý, deðiþik projeler üreterek
de olmazdý diye yazacak kadar ile- binlerce iþsiz eski solcuya yeni iþ ola-
ri gitmiþti.** naklarý yaratarak dönekleþmeyi teþvik
Ulusal devletlerin sonunun ilan edildiði ederken, Osmanlý tarihini ve Cumhuriyet
globalizm çaðýnda, kaçýnýlmaz olarak ulu- tarihini yeniden düzenlemeye koyulmuþtur.
sal devletin çözülmesiyle birlikte ulusal bir- Ýþe baþladýklarý yer Yalçýn Küçükün tez-
liðin yerini alacak yeni birliðin temsilcisi lerinin bittiði yerdir. Böylece 12 Eylül son-
olarak öne çýkartýlan krallar ve kraliçeler rasýnda Yalçýn Küçükle baþlayan amatör
tarih yazýmý kurumlaþtýrýlmýþtýr.
Cumhuriyet dönemine iliþkin ilk büyük
* Ayþe Düzkan, kendi tanýtýmýyla radikal feminist,
Radikal gazetesi yazarý, ÖDPli ve 2005 Nobel Barýþ tarih keþfinin onuru Yalçýn Küçüke ait-
Ödülüne aday gösterilen 1000 kadýndan biri. tir.
** Marie Antoinette, Aykýrý Yayýncýlýk, Aralýk 2003. Yalçýn Küçükün bu keþfine göre, Kur- '
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
tuluþ Savaþýnýn ilk düzenli ordu çatýþmasý ye uðradýktan sonra Yunan ordusuna sýðýn-
olarak bilinen I. Ýnönü Savaþý (Ocak 1921) mýþ olmasýna raðmen, milli orduya karþý
hiç gerçekleþmemiþtir. Mustafa Kemalin savaþmayý bile kabul etmemiþti. Böylesine
cephe komutaný Ýsmet Paþaya siz orada onurlu bir vatanperver nasýl hain ola-
düþmaný deðil, milletin makus talihini yen- bilirdi ki!
diniz sözleriyle ünlenen II. Ýnönü Savaþý Bu yeni tarih okunduðunda sanýlýr ki,
ise, gerçek bir savaþ deðildir. Çerkez Ethem, Ankara hükümetine karþý
Yalçýn Küçüke göre, Ankarada, Çerkez savaþa girmemiþ, milli orduyla savaþma-
Ethemin Kuva-ý Seyyaliyesine karþý düzenli mýþtýr. Onun tek yaptýðý, Yunan ordusuna
ordu kurulmasýný isteyen Mustafa Kemal, sýðýnmaktan ibarettir! Bunun nedeni de,
BMMdeki muhalefet karþýsýnda zor durum- Kemalistlerin kendisini ele geçirdiðinde
da bulunduðundan bir baþarýya ihtiyaç idam edecek olmalarýdýr. Yani hayati teh-
duymuþtu. Böylece I. Ýnönü zaferi icat like nedeniyle güzelim vatanýný terk ede-
edilmiþti! Ayný þekilde II. Ýnönü savaþý, Yu- rek Yunan ordusuna sýðýnmýþtýr.
nan ordusunun havanýn savaþa uygun ol- Böylece Kurtuluþ Savaþý tarihinin za-
madýðýný görerek çekilmesiyle ortaya çýk- ferleri ile hainlikleri yeniden yazýldý.
mýþ bir durumdan ibaretti. Dolayýsýyla Ve globalizme karþý yeni ve eski Os-
buna da sa-vaþ, sonucuna da zafer de- manlýcýlarýn ortaya çýkmasýyla birlikte,
nilemezdi.* son padiþah Sultan Vahdeddin Han
Kýrmýzý kaþkollu Yalçýn Küçükün bu hazretlerinin ihanetine sýra geldi.
ilk tarih keþfiyle birlikte Cumhuriyet tari- Sultan Vahdettin, eðer fedakar-
hi mercek altýna alýnmýþtýr. Artýk her iste- lýk yaparak yurtdýþýna çýkmasa idi iç
yen, bu tarihte yer aldýðý söylenen her ol- harp çýkardý. O, Anadolu hareketini
guyu istediði gibi yorumlamaktan öte, yok baþlangýcýndan itibaren destekledi.
kabul edebilir hale gelmiþtir. Ýleriki safhalarda birtakým geliþme-
Daha sonraki her türden yazýlý ve söz- lerden sonra, içeride kalmasý halin-
lü tarih çalýþmalarýna emsal teþkil eden de iç savaþ çýkabileceði düþüncesi
bu Yalçýn Küçükvari tarih yazýmý, amatör ile fedakarlýk yaparak vatanýndan
tarihçilerin, ne tarih bilgisine, ne de ilgili ayrýlmayý tercih etti. Vahdettin, ba-
konuya iliþkin bilgiye sahip olmaksýzýn fi- þýndan beri Mustafa Kemal Paþaya
kir ortaya atabilecekleri bir tarihçilik süre- destek veriyordu. Mustafa Kemal,
ci baþlatmýþtýr. Sultanýn bilgisi ve emirleri ile hare-
Sürecin devamýnda Çerkez Ethem dos- ket ediyordu. Ýstanbuldaki iþgal kuv-
yasý tozlu raflardan indirilmiþtir. Çerkez vetlerine karþý, Biz Anadoludaki ha-
Ethem bir hain miydi? sorusunu yanýtla- reketi desteklemiyoruz demesine
mak için kollarý sývayan tarihçilerin bul- raðmen, sürekli olarak Anadoluda-
duklarý þey, Çerkez Ethemin ne kadar va- ki geliþmelerden haberdar oluyor,
tanperver olduðu, Anadolu iþgaline ne maddi ve manevi destek veriyordu.
denli karþý çýktýðý ve bu uðurda yaþamýný Yani Anadoludaki hareketin güçlen-
bile feda etmekten çekinmediði, abilerinin mesi ve tesirli hale gelmesi için za-
sözleriyle, yaþayanlarýn sözlü tanýklýðýyla man kazanmaya çalýþýyordu. Hatta
gösterildi. Böylesine vatanperver bir kiþi, Mustafa Kemalin Samsuna çýkabil-
þüphesiz hain olamazdý! Üstelik Ankara- mesi için, Ýngilizlerden ve Fransýzlar-
nýn milli ordu güçleri karþýsýnda yenilgi- dan izin bile almýþtý.**
Görüldüðü gibi, son Osmanlýya göre,
Vahdettin büyük bir fedakarlýk yaparak,
* Silahlý kuvvetlerin belirli bir noktada toplanmasý
baþlý baþýna bir muharebeyi mümkün kýlar, fakat bu
ülkede bir iç savaþ çýkmasýný engellemiþ
o muharebenin mutlaka cereyan edeceði anlamý- bir handýr. Öyle ki, Vahdettin han, Ana-
na gelmez. Þimdi bu olanaða bir gerçek, bir fiili du- dolu hareketini maddi ve manevi olarak
rum gözü ile bakmak gerekir mi? Kuþkusuz. Çünkü desteklemiþ bir vatanperver olmanýn öte-
sonuçlarý bakýmýndan öyledir, ve bu sonuçlar, ne
sinde, Mustafa Kemal bile Sultanýn bilgisi
olurlarsa olsunlar, kendilerini göstermemezlik ede-
mezler. Ýmkan dahilindeki çarpýþmalara, sonuçlarý
bakýmýndan, gerçek çarpýþmalar gözü ile bakýlmalý- ** Ertuðrul Osman, Son Osmanlý Anlatýyor, Za-
dýr. (Clausewitz, Savaþ Üzerine, s. 210, May Yay..) man, 3 Aðustos 2004.
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
nen tanýtlarla zararlý sonuçlarýný ken- Onlara denildi ki, yabancý sermaye iyi-
disine gösterdikleri bu yerçekimi ya- dir, yabancý sermaye ne kadar çok gelir-
nýlsamasýna karþý savaþtý durdu.* se, o kadar çok iþ ve aþ olacaktýr. Ve onlar
Burada yeni tarih yazýcýlarýnýn bireysel sessiz biçimde bu söylenenleri kabul et-
düþüncelerini ve bu düþüncelerinin ifadesi tiler.
olan bireysel ya da topluluksal çýkarlarýný Onlara denildi ki, kamu kuruluþlarý
bir yana býrakarak, yapmak istediklerini özelleþtirilmelidir. Aksi halde bu kamu ku-
þöyle özetleyebiliriz: ruluþlarýnýn zararlarýný ödemek zorunda
Bu ülkenin insanlarý, kendilerinin boðul- kalacaksýnýz. Bu da sizlerin daha fazla ver-
masýna yol açan yanlýþ tarih bilgisinden gi ödemesi, daha az gelir sahibi olmanýza
kurtarýlacak olurlarsa, Ermenilere, Pontus yol açacak. Bunu da kabul ettiler.
Rumlarýna ve diðer azýnlýklara karþý soyký- Onlara hep söylenildi ve onlar hep söy-
rým yaptýklarýný; Anadolunun gerçek sahi- lenilenleri sessizce kabul ettiler.
bi olmayýp, bu topraklarýn iþgalcisi oldukla- Þimdi oyunun son perdesine gelindi.
rýný; Osmanlýlarýn bin yýl deðiþik dil, din ve Maddi dünyadan manevi dünyaya geçil-
ýrktan insanlarý ahenk içinde bir arada di. Her zaman olduðu gibi globalizm dün-
tuttuðunu kabul ederlerse yerçekimi dü- yasýnýn yeni iþbirlikçileri küçük-burjuva ay-
þüncesinden kurtulmuþ olacaklardýr. Dola- dýnlarýnýn baþýný çektiði yeni tarih felsefe-
yýsýyla bir daha boðulma tehlikesini yaþa- si, manevi dünyanýn temel taþý yapýldý.
mayacaklardýr. Bu topraklar üzerinde, bu Globalizm karþýsýnda Türk ulusal devle-
coðrafyada binlerce yýl dostluk ve barýþ tinin, tanýmlanamayan bir Türk ulusu na
hüküm sürecektir. Rum Türke, Türk Erme- dayanarak daha fazla ayakta duramaya-
niye, Kürt Türke, Türk Kürte düþman ol- caðýna inandýrýlmýþ küçük-burjuvalar, bu
mayacaktýr. yeni tarih felsefesine ve onun popülist
Böyle olsun diyecektir Anadolu insa- tarih yorumuna dört elle sarýldýlar. Üni-
ný, yüzyýllarýn ezilmiþliðiyle ve bu ezilmiþli- ter Türk devletinin ayakta kalabilmesi için
ðin getirdiði yorgunlukla. Eðer tüm sorun- yeni bir temele, daha kapsayýcý bir temele
lar, Sultan Vahdeddin Hanýn hain ol- sahip olmasý gerekiyordu. Ve dinin böy-
madýðýnýn kabul edilmesiyle çözümlene- le bir temel olabileceði düþünüldükçe,
cekse, varsýn hain olmasýn diyeceklerdir. milliyetçilikin yerine ümmetçilik daha
Eðer 1919-1922 Kurtuluþ Savaþý, Anadolu- kapsayýcý bir temel olarak ortaya çýkýyor-
nun Türkler tarafýndan ikinci kez iþgali ol- du. Ama ümmetçilikin þeriatçý özü la-
duðunun kabul edilmesiyle sorunlar hal- ik küçük-burjuvalarý korkutuyordu. Ýþte bu-
ledilecekse, ikinci kez iþgalci olmayý da rada ortaya atýlan çözüm Osmanlýcýlýk ol-
kabul edeceklerdir. Hatta Ermeni soykýrý- du. Artýk Türk ulusunun korkmasý gere-
mýný kabul ettikten sonra soykýrým tazmi- ken bir þey kalmamýþtý. Yapýlmasý gereken
natý olarak toprak verilmesi gerekirse, ge- tek þey, cumhuriyetten saltanata, monarþik
cekondusunun karþýsýndaki kamu arazisi- yönetime geçmekten ibaretti. Bu monarþik
nin onlara tahsis edilmesinden de hiçbir ra- yönetim meþruti monarþi olmalýydý. II.
hatsýzlýk duymayacaktýr. Yeter ki kendileri- Abdülhamitten Vahdettine kadarki dö-
ne de gecekondusunun tapusu verilsin. nemde olduðu gibi meþruti monarþi, yeni
Onlar, alýþýlagelmiþ sol söylemle ifade Türkiyenin birliðini ve beraberliðini saðla-
edersek, yol, su, elektrik, kanalizasyon, iþ yabilecek tek çözümdü. Bu çözüme hila-
ve aþ istemektedirler. Kendi yaþadýklarý fet makamý da eklendiðinde, tüm islam
topraklarda yoksulluktan, aþaðýlanmaktan, dünyasý, Baðdat halýsý gibi, Türklerin ayak-
devlet memurlarý tarafýndan adam yerine larýnýn altýna serilecekti. Hem zaten Bulga-
konulmamaktan þikayetçidirler. Eðer Sul- ristanda böyle yapýlmamýþ mýydý? Kral ül-
tan Vahdeddin Han hainlikten kurtarýlýn- kesine dönüp, demokratik seçimler so-
ca kendilerinin bu sorunlarý sona erecek- nucunda cumhurbaþkaný olup, ülkesinin
se, Sultan Vahdeddin Haný cumhurbaþka- ABye girmesini saðlamamýþ mýydý?
ný bile yapmaya razý olacaklardýr. Ýþte Sultan Vahdeddin Han, dinin biri-
cik haný hainlikten kurtarýlarak Osman-
lýlýða doðru bir adým daha atýlmýþtýr. An-
* Marks-Engels, Alman Ýdeolojisi. cak ortada bazý sorunlar vardýr. Neo-Otto- !
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
man devleti için bir baþ lazýmdý. Ama rih adýna tarihin yargýçlarý ortalýkta dolaþ-
Osmanlý hanedanýndan arta kalanlardan maya devam etmektedir. Adlarýnýn Murat
böyle bir baþ bulmak neredeyse imkan- Belge, Murat Bardakçý ya da Bülent Ecevit,
sýzdý. Avrupanýn kraliyet ailelerinden yapýla- Fettullah Gülen olmasýnýn bir önemi yok-
cak bir transferle bu sorun çözümlene- tur. Onlar tarihin yargýçlarý olarak görev
meyeceðinden, baþsýz bir neo-ottoman baþýndadýrlar. Onlara söylenebilecek son
devletine razý olmak gerekiyordu. Bu da, söz, ünlü Ýtalyan burjuva aydýný (Gramsci-
ister istemez cumhuriyetin kalmasý de- ci dille ifade edersek geleneksel büyük
mekti. Cumhuriyet yeni tarih felsefesiy- aydýn) Croce tarafýndan söylenmiþtir:
le yeniden tanýmlanmalýydý. Suçlamada bulunanlar þu
Bu aþamadan sonra iþ felsefe alaný- önemli noktayý unutuyorlar ki (ister
na girdiði için, halkýn ilgi alanýnýn dýþýna çý- adliye, ister ahlak mahkemesi anla-
kar. Felsefe, halkýn deðil, felsefecilerin iþi- mýna), bizim mahkemelerimiz, yaþa-
dir. Halk denilen insanlar, doðar, büyür ve yan, eylemde bulunan ve tehlikeli
ölür. Onlarýn felsefe yapmaya da, felse- olabilen kimseler için kurulmuþ za-
fe dinlemeye de bilgileri ve zamanlarý yok- manýmýzýn mahkemeleridir; oysa
tur. Küçük-burjuva aydýnlarýnýn ve kendile- öteki kimseler, kendi zamanlarýnýn
rini tarihçi zannedenlerin tüm inançlarý- mahkemelerinde yargýlanmýþlardýr
na ve iddialarýna karþýn, tarihi yapanlar ise ve ikinci kez mahkum edilemez ya
onlardýr. Ne denli reddedilirse reddedilsin, da baðýþlanamazlar. Onlar her ne
tarih, sýnýf mücadelelerinin tarihidir ve olursa olsun, herhangi bir mahkeme
halk, bu mücadelede yer alan aþaðýdaki huzurunda sorumlu tutulamazlar;
sýnýflarýn ortak adýdýr. Küçük-burjuva aydýn- salt þu nedenledir ki, artýk huzura er-
larý kendilerini halkýn sözcüsü olarak ne miþ geçmiþin insanlarýdýr ve bu sý-
denli görürlerse görsünler, toplum mühen- fatla ancak tarihin konusu olabilirler
disliði yapabileceklerine ne denli inanýrlar- ve yaptýklarýnýn ruhuna nüfuz eden
sa inansýnlar, tarihi yapanlar halklardýr. Ta- ve onlarý anlayan yargýçlar dýþýnda
rih göstermiþtir ki, halklarý güdülecek ko- hiç kimse tarafýndan yargýlanamaz-
yun sürüsü olarak görenler, her zaman ka- lar... Tarih anlatýyoruz diye yargýçlýk
falarýný iyi korumalýdýrlar, aksi halde o gü- taslayýp, tarihin görevi bu olduðu
zelim fikirlerle dolu güzelim kafalarýný giyo- inancýyla þunu mahkum edip bunu
tinde kaybetmeleri kaçýnýlmazdýr. baðýþlayanlar ... genellikle, tarih duy-
Tarihin bu gerçeðine raðmen, yine ta- gusundan yoksundurlar.*
Yýllar ve yýllar önce, bugünkü gençliðin baþlamýþtý. Onun adýnýn geçtiði yerlerde
daha yeni emeklemeye baþladýðý günlerde, üreticiler ve satýcýlar hizmette kusur ey-
1983lerde Cumhuriyet gazetesinde bir yýl- leyemezlerdi. Ýtibarýnýn zirvesine ulaþtý.
dýz doðuyordu. Adý saný o güne kadar faz- Bir süre sonra tüketici haklarýndan
la bilinmeyen bu yýldýz, tüketici haklarý tüketici hizmetlerine doðru büyük bir sal-
savunucusu olarak Cumhuriyette yazma- to atan Meral Tamer, artýk küçük insan-
ya baþladýðý andan itibaren ünlendi. larýn daha iyi hizmet almasý için savaþan
Sonra yýldýzý daha da parlayan bu tü- bir savaþçýydý.
ketici haklarý savunucusu, yüksek transfer Muslukçudan televizyon tamircisine,
ücreti karþýlýðýnda gazetesini deðiþtirdi. Ar- tüpçüden ekmekçiye kadar tüketici hak-
týk Abdi Ýpekçinin gazetesinde Aydýn Do- larýný hiçe sayanlara karþý savaþýyordu. O,
ðanýn hizmetindeydi. Ama olsundu, o yeni yýlmaz tüketici haklarý savaþçýsý olarak
gazetesi sayesinde daha geniþ kitlelere ula- kendisini aþan biri olduðu için, ithalatýn
þabilecekti ve daha fazla tüketicinin hak- tümüyle serbest býrakýlmasýyla konu sýkýn-
kýný savunabilecekti. týsý çekmeye baþladýðýnda trafik canava-
12 Eylül askeri yönetiminin terörünün rýna karþý savaþa girdi. Marmara Depremi
alabildiðine sürdüðü, aylar süren iþkencele- sonrasýnda en hýzlý müteahhit avcýsý oldu.
rin yapýldýðý ve insanlarýn idam edildiði bir Bu uðurda ceza bile aldý. Gazetedaþý Ece
dönemde, ülkedeki ilk sivil insiyatifin baþ- Temelkuran Porto Allegroya giderken, o
latýcýsý olan bu tüketici haklarý savunucu- Davos zirvesinde tüketici haklarýný savu-
su Meral Tamerden baþkasý deðildi. nuyordu. Davosta ülkeye yatýrým yapmayý
Yeni gazetesinde tüketici þikayetlerini, düþünen uluslararasý þirket yöneticilerine
sizi gazetemde teþhir ederim diyerek teh- tüketici haklarý dersleri verirken, yerli iþ-
ditle halleden ve bu tehdit yoluyla tüketi- birlikçilerinin uluslararasý yatýrýmlarýnýn en
ci haklarýnýn yýlmaz savunucusu haline hararetli destekçisi oldu. Ne de olsa, yerli
gelen Meral Tamerin ünü ve geliri sürekli iþbirlikçiler onun tüketici haklarý kamçý-
arttý. Her zaman gazeteye yazý konusu ola- sýyla eðitilmiþlerdi, artýk dünyanýn hiç bir
bilecek bir tüketici hakký buldu ve yazdý. yerinde hak yiyemezlerdi. Onlara yardým
Tüm þirketler ve þirket yöneticilerinin kor- etmeyip de kime edecekti?
kulu rüyasý, tüccar ve esnafýn tüketiciye Rusyada maðaza açan ünlü Beymenin
kötü davranýþlarýna göz yummayan bu sahibi ve sivil toplum hareketinin savaþ-
sivil insiyatif baþlatýcýsý Meral Tamer, gide- çýsý Cem Boynerin þu sözlerine, büyük bir
rek ününü uluslararasýlaþtýrdý. Artýk ülkede iþ yapmýþ olmanýn verdiði iç huzurla kö-
faaliyet yürüten ve yürütecek olan her ulus- þesinde yer veriyordu:
lararasý þirket onun kapýsýný aþýndýrmaya, Rusya maðazamýzý açarken bü-
telefonlarýný çaldýrmaya ve ondan randevu tün personeli Ruslardan seçtik. An-
alabilmek için araya adam koymaya bile cak onlarý müþteriye çok özel servis #
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
vermek üzere eðitmemiz çok zor ol- riyer planlamasý yapacak olan her kiþi, ko-
du. Mesela ayakkabý reyonundaki layca planlama listesine sivil toplum örgüt-
personel, Þimdi ben müþteriye lerini ekleyebilirdi. Böylece sivil toplum
ayakkabý giydirirken yere mi eðile- kuruluþlarý (STK) üst düzey kariyer ola-
ceðim diye soruyor. Tabii eðilecek- naklarý sunan iþyerleri haline geldi.
sin, ayakkabý baþka türlü giydirilmez Sonra Bülent Ecevitin DSPsine yönelik
ki... Açýlýþta onlara örnek olsun diye toplum mühendisliðinden sonra sýra De-
ben de Rus müþterilerimizin önün- niz Baykal ve CHPye gelince, tüketici hak-
de yerlere eðileceðim...* larý savunucusu Meral Tamer de, Doðan
Böylece Meral Tamerin tüketici hak- medya holdingin bir mensubu olarak, iþ-
larýyla baþlayan, daha iyi hizmeti esas baþý yaptý. Ne de olsa siyaset, halka hiz-
alan tüketici hizmetleri ile süren sivil in- met demekti, halka hizmetin olduðu yer-
siyatifi, hizmetçi-uþak zihniyetiyle inkiþaf de tüketiciler vardý ve tüketicilerin oldu-
etmiþ ve nihayetinde daha iyi hizmet daha ðu yerde o da olmalýydý. Kambersiz dü-
iyi hizmetçi ile mümkündüre ulaþmýþtýr. ðün olamazdý..
Bu amaca boyun eðmeyenlere boyun eðdi- Böylece siyaset tüketicileri için siya-
rilecektir. sete el attý.
12 Eylülün iþkence ve idamlarý sürer- Önce, Sol öldü ve yeniden doðmaya-
ken tüketici haklarýyla ünlenen Meral Ta- cak fetvasýný verdi. (19 Ocak 2005) Sonra
mer, her zaman siyaset dýþý (apolitik) bi- köþesini Prof. Dr. Ýlhan Tekeliye açtý. Prof.
risi olmamýþtýr. Onun inancýna göre, tüke- Dr. Ýlhan Tekelinin, tüm geçmiþ sol kari-
tici haklarýna saygýsý olmayan birisinin in- yerine meydan okurcasýna, iktidar olmayý
san haklarýna saygýsý hiç olamazdý. Týpký hedeflemeyen sol parti için, TÜSES, SO-
hayvanlarý sevmeyenlerin insanlarý seveme- DEV, SDD ve TESAV gibi sosyal demokrat
yeceði tekerlemesi gibi. O ve onu izleyen- sivil toplum kuruluþlarýnýn katýlýmýyla si-
ler ne yaptýlarsa tüketici insan için yaptý- vil insiyatif baþlattýðýný, siyaset tüketicile-
lar. Bu amaçla politikaya da bulaþtýlar, po- ri, Meral Tamer sayesinde öðrendiler. Ar-
litika da yaptýlar. Týpký kariyer de yaparým, týk siyaset, son dönemde etkinlikleri artan
çocuk da yaparým diyen reklam filminde STKlarýn içinde yer aldýklarý örgütlenme-
olduðu gibi. lere dönüþecekti.
Türkiyenin ABye entegrasyon sürecin- Ve bugüne gelindi.
deki donanýmlý eleman açýðýnýn kapanma- 22 Temmuzda Meral Tamer, STKlarý
sýna yardýmcý olmak üzere Boðaziçi Üniver- tartýþmaya var mýsýnýz? baþlýklý köþe yazý-
sitesinde Avrupa Çalýþmalarý Master Prog- sýyla yeni bir evreye girdi. Yazýsýnda, üye
ramýnýn tanýtýmýný yaparken þöyle yazýyor- aidatlarýyla ayakta duran ve halkýn taleple-
du: rini seslendiren STKlarýn yerini, parayý ve-
Programa katýlanlar AB kurum- renin düdüðünü çalan STKlarýn aldýðýndan
larý, Avrupa Konseyi, Avrupa Güven- þikayet ediyordu. Bu yeni evreye girerken
lik ve Ýþbirliði Teþkilatý gibi uluslar- Meral Tamer özgeçmiþini þöyle özetliyor-
arasý kurumlarýn yaný sýra, özel sek- du:
tör firmalarý, medya, tanýtým, danýþ- Yýl 1983: Türkiyede tüketici hak-
manlýk, araþtýrma ve düþünce üreti- larýnýn korunmasý hareketini, Cum-
mi þirketleri, sivil toplum örgütleri ve huriyette baþlatýyoruz. Bir kaç ay
üniversitelerde Avrupa baðlantýlý üst sonra da, o dönemde tek kanal olan
düzey kariyerler için gerekli donaný- TRTde tüketicinin bilinçlenmesi ve
mý kazanabilecekler.** haklarýna sahip çýkmasý için prog-
Böylece sivil toplum örgütlerinin Av- ramlar hazýrlamaya baþlýyorum.
rupa baðlantýlý üst düzey kariyer olanak- Yýl 1990: Tüketici artýk kalitesiz
larý sunduðunu ilan etti. Bundan sonra ka- malýn kader olmadýðýný kavramýþ,
bilinçlenmiþ; arkasýnda Cumhuriyet
gibi o dönemde 135 bin tirajlý ve çok
* Meral Tamer, Cem Boyner bugün, Ruslarýn önün-
de yerlere eðilecek!, Milliyet, 2 Aralýk 2004. prestijli bir desteðin de verdiði gü-
** Meral Tamer, AB için, lokomotif insan gücü, venle, hakkýný aramakta kararlý hale
$ Milliyet, 13 Mayýs 2003. gelmiþ. Cumhuriyette 7 kiþilik eko-
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
nomi servisimizin bulunduðu oda- ki, bir felaket yaklaþýyor. Çokuluslu þirketler
mýz, artýk haklarýný arayan tüketici- gelmeden STKlar gelip araziyi iþgal ediyor-
lerin taleplerine dar geliyor. Ve so- lar gerçeðiyle yüzyüze gelmiþtir.
runlarý birlikte çözmeye çalýþtýðýmýz Diyor ki:
sevgili Ayþe Akman, Cumhuriyet Çoðu STK; parayý verenin düdü-
okuru tüketicilerle birlikte Türkiye- ðünün çalýndýðý, toplumsal sorumlu-
nin ilk tüketici derneði TÜKODERi luk projesi görüntüsü altýnda þirket
kurarak Kadýköye taþýnýyor. reklamýnýn yapýldýðý etkinliklere imza
Ben, 7 yýllýk çabamýn meyvesi atar hale geldi.
olan bu derneðe, baþlangýçta üye bi- Bilmem farkýnda mýsýnýz? Artýk
le olmuyorum. Çünkü bana, Gaze- STK yöneticiliði diye bir meslek var.
teci, her kesime belli bir mesafede Yöneticiyseniz kazancýnýz ayda 4-5
durmalý diye öðretilmiþ! milyardan baþlýyor. Bazý danýþmanlýk
1-2 yýl sonra TÜKODERe üye ol- þirketlerinin 3-5 aylýk pahalý sertifika
dum tabii. Hatta baþka dernek ve programlarýna katýlarak STK yöneti-
vakýflara da: Alman Liseliler Derneði, cisi olabilmek mümkün.**
Tarih Vakfý, Teknoloji Yönetimi Der- Artýk Meral Tamer de uyanmýþtýr. STK
neði, Bilim Merkezi Vakfý, Spor Ya- larýn paralarýnýn þirketlerden geldiðini, þir-
zarlarý Derneði, ENKA Spor... ketlerin imajlarýný düzeltmenin birer ara-
Yýl 1993: Artýk ben Cüzdanýnýzda cý olduðunu vs. nihayet anlamýþ görün-
kaç derneðin üyelik kartý var? diye, mektedir.
okurlarýmý dernek üyeliðine teþvik Þüphesiz bir küçük-burjuva soltrak ay-
edecek yazýlar yazar olmuþum. 8 dýnýnýn yýllar sonra bazý gerçekleri gör-
milyon nüfuslu Ýsveçte 50 milyon ci- müþ olmasý da bir þeydir.
varýnda dernek üyelik kartý bulundu- Yýllarca Amerikada tüketici kral diye
ðuna iþaret edip, Her Ýsveçlinin ce- yazýlar yazan, Beymen gibi tüketici hakla-
binde 6-7 tane dernek kartý var tü- rýna saygýlý þirketlerin imaj makerlýðýný
ründen hatýrlatmalar yapýyorum. gönüllü olarak yerine getiren (ama yine
Amerikada üye sayýlarý 4-5 milyonu de kursaðýnda hiç þirket parasý olmadýðýný
bulan ve salt üye aidatlarýyla ayakta yemin ederek söyleyebilir) bir kiþinin, yýl-
duran güçlü tüketici örgütleri saye- lar sonra gerçekleri gördüðünde ondan
sinde Amerikalý tüketicinin kral oldu- beklenen, üyesi olduðu dernek ve vakýf-
ðunu yazýyorum.* larýn gerçeklerini yazmasýdýr. Üstelik isim
Ama o, þimdi düþ kýrýklýðý yaþýyordur. ve adres vererek. Ancak bu gerçekleri
Kendi deyiþiyle, Haziran 2005de gazete- yazmaya, 12 Eylül askeri cuntasýnýn tek
sinin baþlattýðý Baba Beni Okula Gönder kanal olan TRTnin kapýsýný kendisine ne-
kampanyasýyla, kamuoyunda saygýn bili- den açtýðýný açýklamakla baþlamalý, temiz
nen bazý STKlarýn, aslýnda gönüllülükle hiç vakýflarýn neden temiz olmadýklarýný da
alakalarýnýn olmadýðýný ve tamamen bir þir- anlatmalýdýr. Tabii üyesi olduðu ENKA Spor
ket gibi çalýþtýklarýný öðrenmiþtir. Bu düþ un ENKA þirketiyle ve onun reklamýyla hiç-
kýrýklýðýyla STKlarý tartýþmaya açmýþtýr. bir iliþkisi olmadýðýný da. Aksi halde, STK
O, Davosta olduðundan tanýþamadýðý, gerçekleri üzerine köþesinde tüm yazdýk-
Ece Temelkuranýn Porto Allegra toplantýlarý larý ve yazdýrtýlanlarýn, profesyonelleþmiþ
sayesinde tanýþtýðý aktivistler sayesinde, STKlar içinde eski itibarýný yitirmesinin ya-
STKlar kolonyal dönemin misyonerleri gi- rattýðý düþ kýrýklýðýndan ve itibarýný yeni-
bi kullanýlýyorlar artýk. ABD nereye gidecek- den kazanma çabasýndan baþka bir anlamý
se, önceden STKlar gidiyor. Ne kadar çok olmayacaktýr.
STK görürseniz o kadar emin olabilirsiniz
* Meral Tamer, STKlarý tartýþmaya var mýsýnýz?-I, ** Meral Tamer, STKlarý tartýþmaya var mýsýnýz?-
Milliyet, 22 Temmuz 2005. II, Milliyet, 23 Temmuz 2005. %
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
IRA
[Ýrlanda Cumhuriyetçi Ordusu]
belli bir toplumda, tarihin belli bir anýnda býrakmadýkça, yani aralarýnda bir barýþ ak-
o toplumdaki sýnýflar ve güçler arasýndaki detmedikçe, bu düþmanlýk ister istemez
kuvvet dengesinin objektif durumuna, yani sürecektir. Taraflardan biri ancak bir tek
politik konjonktüre ya da aktüel uðraka nedenle bu düþmanlýðýn etkisinden sýyrýla-
göre saptanan taktikler birbirine karýþtýrýldý- bilir: o da harekete geçmek için daha uy-
ðýnda, artýk taktik strateji haline dönüþür. gun aný kollamaktýr. Oysa, bu nedenin ta-
Dolayýsýyla bir stratejik mücadelede ne ka- raflardan sadece biri için geçerli olabileceði
dar taktik ortaya çýkarsa, o kadar strateji- açýktýr, çünkü diðeri için zorunlu olarak ters
den söz edilmeye baþlanýlýr. Böylece stra- yönde bir etki yaratacaktýr. Taraflardan bi-
tejik bir mücadele yürüttüðünü iddia eden rinin harekete geçmekte çýkarý varsa, diðe-
örgüt, tarihin belli bir anýnda ortaya çý- rinin çýkarý beklemekte olacaktýr.**
kan sýnýflar ve güçler arasýndaki kuvvet Hangi sýnýf tarafýndan ve hangi sýnýfsal
dengesindeki deðiþikliklere göre strateji çýkarlara uygun olarak yürütülüyor olursa
deðiþtirir. Daha tam ifadeyle, taktikler stra- olsun, yakýn tarihin tüm gerilla savaþlarýn-
tejinin yerine ikame edilmiþtir. da ortaya çýkan en temel sorun harekâ-
Strateji ile taktik, somut tarihsel koþullar týn durdurulmasýna iliþkin olmuþtur. Ýster
ile somut güncel koþullar birbirine karýþtýrýl- hareketin temsil ettiði sýnýfýn çýkarlarýnýn
dýðý, devrimin stratejik amaçlarý ile taktik azami ölçüde gerçekleþtiði düþünülerek,
amaçlarýnýn birbirinin yerine ikame edildiði ister daha avantajlý bir durum yaratmak
her durumda yenilgi kaçýnýlmazdýr. amacýyla olsun, her durumda gerilla savaþý-
Savaþlarý ve savaþ tarihini inceleyen her- na ara verilmesi (ateþ-kes gibi) iç ayrýþma-
kesin kolayca görebileceði gibi, stratejik larý ve çatýþmalarý beraberinde getirmiþtir.
güçlerin hazýrlanmasý ve düzenlenmesi, Bu da, güçlerinin bölünmesine yol açarak,
taktik güçlerin hazýrlanmasý ve düzenlen- savaþýn kaybedilmesine neden olur.
mesinden çok daha farklý koþullara ve za- Ancak IRA olayý tüm bu stratejik ve tak-
mana gereksinme gösterir. Stratejik güç- tik konularýn dýþýndadýr.
ler, stratejik hedefe, belirlenmiþ rotaya uy- IRAnýn silahlý mücadeleyi terk etme-
gun olarak, belirli mücadeleler verildiði öl- si olayýnýn doðru olarak anlaþýlabilmesi
çüde ve belirli bir zamanda harekete geç- için, öncelikle IRAnýn proletaryanýn sýnýf ör-
mek üzere düzenlenir ve buna uygun ola- gütlenmesi olmadýðý, dolayýsýyla da prole-
rak mücadelede yer alýrlar. Bu stratejik taryanýn sýnýf mücadelesini yürütmediði
güçleri, stratejide ortaya konulmuþ müca- gerçeði gözönünde bulundurulmalýdýr. Baþ-
deleler verilmeksizin hazýr bir güç olarak ta da belirttiðimiz gibi, bir örgütün silahlý
kabul edilerek taktik bir mücadelenin içi- mücadele yürütmesine bakarak o örgütü
ne sokmak, bu güçleri üstesinden geleme- devrimci bir örgüt, yani proletarya devri-
yecekleri görevlerle donatmak demektir. minin bir örgütü olarak algýlamak tümüyle
Yenilgiyi kaçýnýlmaz kýlan, bu stratejik güç- yanlýþtýr.
lerin mücadele kararlýlýðýnýn yetersizliði de- IRA, Ýrlandanýn baðýmsýzlýðý için sava-
ðil, onlarýn taktik amaçlar için kullanýlmasý- þan bir örgüt olarak ortaya çýkmýþtýr. Daha
dýr.* sonra Serbest Ýrlanda olarak özel statü
Yine savaþlarýn ve devrimlerin tarihinin verilen ve bugün Ýrlanda Cumhuriyeti ola-
gösterdiði diðer bir gerçek, savaþ harekâ- rak tanýnan devletin ortaya çýkmasýyla bir-
týný durdurabilecek tek neden vardýr ve bu likte IRAnýn baðýmsýzlýk mücadelesi belli
neden taraflardan sadece biri için geçerli- bir aþamaya gelmiþtir. Ýrlanda adasýnýn bü-
dir. Clausewitzin ifadesiyle, Ýki taraf mu- yük bir bölümünün Ýrlanda Cumhuriyeti sý-
harebe için silahlanmýþ ise, aralarýnda bir nýrlarý içinde olmasýna karþýn, Kuzey Ýrlan-
düþmanlýk var demektir. Silahlarýný elden da Ýngiliz egemenliði altýnda kalmýþtýr. Bu
aþamadan sonra IRAnýn mücadelesi, Ku-
* Savaþlarýn ve devrimlerin tarihi göstermiþtir ki, bazý zey Ýrlandanýn Ýngiliz egemenliðinden kur-
taktik hedefler stratejik nitelik kazanabilir. Böyle tarýlmasý ve Ýrlanda Cumhuriyetinin bir par-
durumlarda yeterince hazýr olmasalar da tüm stra-
çasý haline gelmesini hedeflemiþtir. Artýk
tejik güçler bu taktik hedefler için harekete geçiri-
lir. Ancak sonuç taktik nitelikte deðil, stratejik nite- IRA, Ýrlanda sorununun deðil, Kuzey Ýr-
liktedir. Dolayýsýyla ortaya çýkan zafer ya da yenilgi
! de stratejik nitelikte olur. ** Clausewitz, Savaþ Üzerine, s. 56, May Yay.
Temmuz-Aðustos 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
landa sorununun örgütü haline dönüþ- mýna gelmiþtir. Ya eski tutumunu devam
müþtür. Böylece IRAnýn mücadelesi ulu- ettirecektir, ya da silahsýzlanmayý kabul
sal sorundan ulusal azýnlýk sorununa ev- edecektir. IRAnýn siyasal kanadý Sinn Fe-
rilmiþtir. IRA, ister ulusal, ister ulusal azýnlýk inin sözcüsü Gerry Adamsýn Nisan 2005
hareketi olsun, her durumda ulus çerçe- de IRAnýn silahsýzlanmayý kabul etmesi
vesinde yer alan tüm sýnýflarýn ortak istem- yönünde çaðrý yapmasýyla birlikte karar
lerinin ifadesi olmuþtur. Bu nedenle, IRA aný gelmiþtir.
içinde ulus bünyesinde yer alan her sý- Eski tutumunu sürdürmeye devam etti-
nýftan insanlar yer almaktadýr. Ýçlerinde ði sürece, ortak istemlerini ifade ettiði ulu-
Marksist-Leninistler olduðu gibi, en gerici sal ve sýnýfsal kesimlerin desteðini kay-
ve en baðnaz katolik rahipleri, ABDdeki Ýr- bedeceði açýkça ortaya çýkmýþtýr. Özellikle
landalý kapitalistler de yer almaktadýr. IRA, ABDdeki Ýrlanda lobisi, IRAnýn silahsýz-
onlarýn ortak istemlerini ifade ettiði süre- landýrýlmayý kabul etmemesi halinde tüm
ce, onlarýn tek örgütü olarak ortaya çýkmýþ- politik ve mali desteðini sona erdireceðini
týr. Zaman zaman Kuzey Ýrlanda proletar- bizzat Ted Kennedynin aðzýndan ilan et-
yasýnýn ayrý örgütlenmesine gidilmiþse de, miþtir.* Bu koþullarda, IRA birkaç ay süren
bu örgütlenmeler uzun soluklu olamamýþ- iç hesaplaþmasý sonrasýnda, her tür þid-
týr. det eylemine son verme kararý almýþ ve
IRA, 1996 yýlýnda Ýngiliz iþgalcileriyle böylece silahsýzlandýrýlmayý kabul ettiðini
ateþ-kes görüþmelerine baþlamasý ve ar- ilan etmiþtir.
dýndan kýsa süren bir ateþ-kesin ilan edil- IRA, Ýrlandanýn kurtuluþ mücadelesinin
mesiyle yeni bir evreye girmiþtir. Bu yeni en kararlý ve en uzlaþmaz silahlý örgütü ola-
evrede, yeni çatýþmalar ve yeni ateþ-kesler rak, uzun ve onurlu bir tarihe sahiptir. Bu
yaþanmýþ, ancak her durumda Kuzey Ýr- tarihe bakarak, bugün silahlý mücadeleyi
landa sorununun Ýngiliz iþgalcileriyle gö- býraktýðýný açýklamasýný yargýlamak þüphe-
rüþmeler yoluyla çözümlenmesi yoluna gi- siz olanaklýdýr. Ancak IRAnýn ulusal ve sý-
dilmiþtir. nýfsal yapýsý, içerdiði sýnýf ittifaklarý bir yana
1999 yýlýnda ilan edilen yeni ateþ-kesle býrakýlarak, sadece onun kararlý ve uzlaþ-
birlikte IRAnýn siyasal kanadý Sinn Fein maz mücadelesinin bir uzlaþmayla, daha-
aracýlýðýyla sürdürülen görüþmelerde va- sý uzlaþmaya boyun eðmesiyle sonuçlan-
rýlan anlaþmalara uygun olarak seçimler ya- dýðýna bakarak bir yargýya varmak yanlýþ
pýlmýþ ve Kuzey Ýrlandada ortak parlamen- olacaktýr. Kuzey Ýrlanda sorunu IRAnýn
to oluþturulmuþtur. Kurulan yeni Kuzey Ýr- uzlaþmaya boyun eðdirilmesiyle ve IRA-
landa hükümetinin temel görevi IRAnýn nýn silahsýzlandýrýlmasýyla ortadan kaldýrýla-
silahsýzlandýrýlmasý olduðu için, tüm gö- bilir bir sorun deðildir. Sorunun özünde ya-
rüþmelerin temel konusu da bu olmuþtur. tan Ýngiliz sömürgeciliði ve Ýngiliz aristokrat
Görüþmelerin týkandýðý nokta, IRAnýn ýrkçýlýðý ortadan kaldýrýlamadýðý sürece, ya-
silahsýzlanmayý kabul etmemesinden pýlacak her türlü biçimsel deðiþiklikler soru-
deðil, diðer politik taleplerin yerine getiril- nun çözümünün bir baþka döneme erte-
mesine paralel olarak silahsýzlanmaya gi- lenmesinden baþka bir sonuç vermeyecek-
deceðini ilan etmesidir. Yýllarýn mücadele- tir. Ve o gün geldiðinde, yeni koþullarýn ve
sinden edindikleri derslerle çok iyi bildikleri yeni sýnýf iliþkilerinin üzerinde yükselen ye-
gibi, kendisini ve kitlesini bir kez silahsýz- ni bir IRAnýn ortaya çýkmasý kaçýnýlmaz
landýrdý mýydý, istekleri yerine getirilmedi- olacaktýr.
ðinde yeniden silahlandýrmak o kadar ko-
lay olmayacaktýr. Bu nedenle IRA, önce po-
litik taleplerin yerine getirilmesini, sonra si-
lahsýzlandýrmanýn gerçekleþtirilmesini sa- * Sinn Fein, boynuna dolanmýþ IRA albatroslarýyla
vunmuþtur. Bu tutumu bir süre kendi kit- kendisini ayýrmadýðý sürece tam anlamýyla demok-
lesi tarafýndan da desteklenmiþtir. Ancak ratik bir parti olamaz diyen Massachusetts senatörü
Ted Kennedy, IRAnýn silahsýzlandýrmayý kabul et-
uzayan görüþmelerin yarattýðý zaman için-
memesini gerekçe göstererek, 15 Mart 2005de Ger-
de kitlelerin tutumu deðiþmeye baþlamýþ, ry Adamsla olan görüþmesini iptal etmiþtir. Bu geliþ-
iç ve dýþ baskýlar yoðunlaþmýþtýr. meden sonra, Gerry Adams 6 Nisan 2005de IRAya
2005 yýlýna girildiðinde IRA bir yol ayrý- silahsýzlandýrmayý kabul etmesi çaðrýsý yapmýþtýr.
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Temmuz-Aðustos 2005
Aydýn Doðan
Nasýl Yurtsever Oldu?
dilik elinde biraz medya kuruluþu ve PO ye ihtiyaç duymaz hale geldiðini algýlama-
vardýr. Dolayýsýyla bunlarla iþ yapmayý da ya baþlamýþlardýr. Amerikan emperyalizmi
sürdürecektir. Enerji oyununun adýný ko- ile stratejik ortaklýkýn da iþe yaramadýðýný
yan PO ortaya çýktýðýnda, milliyetçi ce- hissetmektedirler. Bu durumda tek yol si-
nahtan PKKye karþý mücadelenin yeni ne-i millete dönmektir. Ama unuttuklarý
taktikleri üretilmeye baþlanmýþtýr. tek þey, paranýn dini olmadýðý gibi, milleti-
Bu yeni taktike göre yapýlmasý gere- nin de olmadýðýdýr. Anýmsayamadýklarý ise,
ken tek þey, Habur kapýsýnýn kapatýlmasý milletle yola çýkanlarýn ancak milliyetçi-
ve bu yolla Kuzey Irakla olan her türlü tica- like ulaþabileceðidir. Milliyetçiliðin yolu ise,
retin (özellikle mazot ticaretinin) sona erdi- yurtseverliðin tam karþýtýna çýkar.*
rilmesidir. Böylece Kuzey Irak Kürt yöneti- Dün dini politikaya alet edenlerden, ki-
mi büyük bir gelir kapýsýndan mahrum ka- þisel çýkarlarý için dini kullananlardan söz
lacaðý için, PKKnin Kuzey Irakta barýnma- edilirken, þimdi vatan, millet, Sakarya yet-
sýna izin vermeyecektir. Öte yandan Tür- mezmiþ gibi, yurtseverlik de politikanýn
kiye üzerinden lojistik saðlayan ABD de Ha- ve kiþisel çýkarlarýn hizmetine sunulmuþtur.
burun kapatýlmasýyla birlikte hizaya gele- Belki de Aydýn Doðan ve hempalarý-
cektir. nýn** hiç de kötü niyetleri yoktur! Onlar
Bu milliyetçi taktikler uygulandýðýnda belki de, ülkenin makus talihini yenerek,
istenilen sonuçlarýn ortaya çýkýp çýkmaya- ülkenin ilk milli burjuvasý olmaya karar
caðý bilinemese de, Habur üzerinden ülke- vermiþlerdir! Belki de, eski dönemin anti-
ye giren kaçak mazotta büyük bir azalma emperyalist milli burjuvalarý gibi milliyetçi
olacaðý kesindir. Kaçak mazot ticaretinin olmaktansa, yurtsever olarak ulusal bur-
durmasýndan kârlý çýkacak olan ise, hiç juva diye anýlmak istemektedirler. Kim bi-
þüphesiz petrol daðýtým þirketleri olacaktýr. lebilir ki!
Amerikan emperyalizminin Irak iþgalinin ilk Þüphesiz bu bir bilmece deðildir.
günlerinde komþuda piþer bana da düþer Popüler ifadeyle medya-siyaset-mafya
diyen Aydýn Doðan, þimdi kendin piþir iliþkisi çerçevesinde varolmuþ, kökeninde
kendin ye ile tanýmlanan yurtseverliðe 12 Eylül askeri darbesi yatan bir holdingin,
geçiþ yapmýþtýr. 12 Mart holdinglerinin kaderini paylaþacaðý
Tüm bu stratejik düþünceler ve buna kesindir. Bütün sorun misyonunu tamam-
baðlý yurtsever konsepti, kendi yanýnda layýp tamamlamadýðýdýr. Misyonunu ta-
istihdam ettiði eski solcu danýþmanlarýn mamlamýþ hiç bir þey, kendi kendine uy-
engin bilgi ve irfanlarýnýn ürünleridir. Rei- durduðu yeni misyonlarla varlýðýný uzun
nada yeni-sömürgecilik muhabbeti ya- süre devam ettiremez.
pan bu danýþman kadrosu, ABden umudu Bu da iþbirlikçilerin tarihinin küçük bir
kesmiþ, yabancý sermayenin artýk iþbirlikçi- dersidir.
Ýnternet Adresi:
www.kurtuluscephesi.com
www.kurtuluscephesi.org
www.kurtuluscephesi.net
E-Posta Adresi:
kurcephe@kurtuluscephesi.org
erisyayinlari@kurtuluscephesi.org