Professional Documents
Culture Documents
Hans Freyer - Din Sosyolojisi
Hans Freyer - Din Sosyolojisi
LIV
DIN SOSYOLOJ S
Yazan
eviren
ANKARA UNVERSTES
ILAHIYAT FAKLTESI YAYINLARINDAN
LIV
DIN SOSYOLOJ S
Yazan
eviren
Ankara niversitesi
Hukuk Fakltesi Doenti
IINDEKILER
III
V
VII
IINDEKILER
NSZ
YAZARIN NSZ
I.BLM
UMUM SOSYOLOJ YE BR BAKI
l.Sosyal
Guruplar
2.Sosyal Tabakalar
a) Zmre Cemiyetleri
b) Snf Cemiyetleri
c) Kastlar
d) Modern snai cemiyetlerin tabakala ma yaps
19
21
22
24
24
3.Sosyal Vetireler
a) Sosyal Tabakalarn Seyyaliyeti
b) Sosyal Tabakalamann Tahavvl
c) Sosyal Guruplarn Bnyelerinin Tahavvl
27
27
28
28
II. B L M
DIN SOSYOLOJ S
l.Dini Guruplar Nazariyesi
I . Tabii Guruplar
a) Aile
b) Sop
c) Mahalli Birlikler: Ky ve ehirler
d) Kavim ve Millet
II . Dinden doan Guruplar
38
40
40
43
44
46
47
1959-60 ders ylnda Sayn Ord. Prof. Dr. Hans Freyer'in ilhiyat
Fakltesinde verdii "Din Sosyolojisi" derslerini tercme ile grevlendirildim. Dersler devam etti i mddete o zamanki lhiyat Fakltesi
Dekan Sayn Prof. Dr. Bedii. Ziya E emen'den grdm yakn alkadan cesaret alarak ve gene kendilerinin teklifi ile, Prof. Freyer'in takrirlerinin sadece misafir Profesr s fatyla ilhiyat Fakltesinde ders verdii ksa sre zarfnda Fakltede talebe olanlara inhisar etmeyip, gelecek talebe nesilleri ve din sosyolojisi ile ilgili evrelerin de istifadesine
arz maksad ile nerini kararlatrdk. Tercmenin tamamlanmas eitli sebeplerden 1963 y l sonuna kadar srd. Eseri Almanca asl ndan
evirirken lafz na ve ruhuna sad k kalmak hususunda muktedir olduum dikkat ve itinay gstermee alt m. Bu vesile ile beni eseri tercmeye te vik etmi olan Sayn Prof. Dr. Bedii Ziya E emen ile eserde yer
alan felsefi ve sosyolojik terimlerin Trke kar lklarnn tesbitinde benden kymetli yardmlarn esirgemeyen Say n Hocam Prof. Dr. Hamide
Topuolu ve ne ri gerekletiren ilhiyat Fakltesi Dekan Prof. Dr.
Neet aatay'a te ekkrlerimi bildirmei vazife sayar m.
Paris 1963
YAZARIN NSZ
Din Sosyolojisi hakkndaki bu muhtasar eser, 1960 senesi yaz smestrinde Ankara niversitesi lhiyat Fakltesinde misafir Profesr
olarak verdi im derslerin bir icmlinden ibarettir.
Derslerde nce Umumi Sosyolojinin asli baz mefhumlarn izah
etmek mecburiyeti has l olduundan, birinci ksmda bilhassa sosyal
guruplar nazariyesi ile sosyal tabakalara taalk etmekte olup da btn
sosyoloji mektepleri tarafndan kabul edilmi bulunan bir tak m neticeleri bir araya toplamak te ebbsnde bulunulmutur. phesiz bu k sm sosyolojinin tamamna eksiksiz bir giri olmak iddiasnda deildir.
Sadece bilhassa Din Sosyolojisi bak mndan arzetmekte olduklar ehemmiyet gznnde bulundurulmak suretiyle seilmi bir gurup sosyolojik
meseleleri ihtiva eder.
Din Sosyolojisine tahsis edilmi olan ikinci ksma da, eksiksiz bir
ders kitab deil, sadece bu filmin meseleleri ile onlar n vaz edili suretlerine bir giri nazariyle baklmasn istirham ederim. Bu ksmda balca; metodik esaslarn izah', dini guruplar n teekkl hakknda ksa
bir bilgi ve nihayet din ile dier kltr sahalar arasndaki karlkl tesirler meselesine yer verilmi tir. Din Sosyolojisi mefhumlarnn kendi dinlerine tatbiki rencilere braklmak iktiza etti inden misller kasden
slmiyet d ndaki dinlerden intihap olunmu tur. Eser bu manada Din
Sosyolojisi meselelerinin mstakil olarak d nlmesine bir balang
tekil etmek arzusundad r.
Wiesbaden 196o
VII
LBLM
UMUM SOSYOLOJ YE B R BAKI
Sosyoloji gen bir ilim dal dr. Doumunu tebir eden ilk emareler
18. asrn sonlarna doru zuhur etmi olup, 19 . asrn sonlarnda da ayr
bir ilim dal hviyetini kazanm tr. Bir ilim dal iin bir buuk as r, binlerce yllk maziye sahip di er baz ilmi disiplinlerle mukayese edildi i
taktirde hakikaten bir genlik ya dr.
Halen mevcut btn ilim kollar felsefeden ayrlarak mstakil duruma gelmilerdir. Ba langta hepsi felsefenin bir cz'n te kil etmekte yahut hi de ilse, felsefe erevesinde mtalaa edilmekte idiler. Ilim
dallarnn felsefeden uzakla arak mstakil hale gelmeleri ok erken tarihlerde ve mesela, Avrupa fikriyat nda daha Sokra t'tan nceki filozoflarla balamtr. Fizik, Astronomi, Kozmografya ve bilahare biyoloji
ve tbbn felsefeden ne suretle ayr ldklar kolaylkla izlenebilir. Matematik ise, P 1 a t o n zaman nda ve hatta onun akademisinde felsefeden ayrlmtr. Pythagoras zaman nda matematik henz felsefenin ayr lmaz
bir cz' telkki ediliyordu. Euklide s; "Ben filozof de il, riyaziyeciyim"
diyen ilk ahstr. Mteakiben skenderiye'de filoloji, dar manada felsefe gibi ilk manevi ilimler, felsefe tabir olunan kl'den ayr lmaa balad .
Yeni alarda bu olu daha da hzllat . Tarih, iktisad, sanat ve
sair btn kltr bilimleri mstakil ilim dallar haline geldi. I te bu tekamln son merhalelerinden birini 1800 seneleri civar nda sosyolojinin istildalini kazanmas keyfiyeti tekil eder.
Bugn sosyolojiyi mstakil bir ilim dal addetmek laz mdr. Halen
tpk nebatat, lisniyat, hukuk ve muhtelif san'at eserlerini inceleyen
birok ilimler gibi bir itimai tezahrler ilmi de mevcuttur ve sosyoloji,
mnferit ilim dallarnn tekil eyledi i sistemde kltr ilimleri meyannda salam bir mevki ihraz etmitir
Fakat sathi bir muhakeme dahi, sosyolojinin di er kltr ilimleri
ile olan mnasebetlerinin ilk nazarda zannedildi i kadar basit olmad n gsterir. ster maziye mal olmu bulunan, ister halen ya amakta
olan bir kltr ve mesela, 18. as rdaki Fransz kltr yahut bugnn
Trkiye'sindeki eitli kltrler, bir btn olarak nazar itibare alndklar taktirde, bnyelerinde muayyen faaliyet sahalar nn sarih olarak
birbirinden ayrld grlr. Mesela; mstakil san'at, hukuk, ilmi ara 1
trma ve kaza sahalar mevcuttur. Ayr ca bir iktisadi faaliyet sahas , yani
mallarn istihsal ve tevzii mevzuubahs olur. Bunun d nda retim, tantma ve siyaset sahalar vard r.
Bu afaki sahalar ayn bir kltr btn ierisinde yan yana yer al rlar. Geri bunlar ayn bir kltrn cz'lerini te kil etmeleri itibariyle
birbirinden tamamen ayr lm deildirler. Fakat btn ierisinde sarih
olarak yekdi erinden tefik edilebilirler. Hadd zatnda bu sahalar t pk
bir yelpazenin kanatlar gibi yan yana s ralanmlardr. Her mnferit
kltr eseri kat'i olarak mezkr sahalardan birine girer. Medeni Kanun
veya Ceza Kanunu hukuk sahas na, bir tablo yahut bir mzik eseri san'at
sahasna, ilmi bir eser ilim sahas na, bir okul eitim sahasna vs. dahildir.
Bir kltr ierisindeki itimai tezahrler (yani bir kltrdeki sosyal tabakalar, guruplarst birlik ve te ekkller) malrn oldu u zere,
sanat, ilim ve hukuk gibi ayr bir afaki kltr sahas tekil etmez; Yani
kltr btnn vdde getirdii yelpazenin mstakil kanatlar durumunda
deildir bilkis kltrn kendisine gre ekillendi i itimai kalplar, ayn
zamanda onun di er ksmlarnn zerinde oturdu u kaideyi, bu ksmlarm dayand insani temeli te kil eder. Zira bu kltrn cari oldu u
sahada vukua gelen herhangi bir hadiseyi, bilfarz iktisadi bir vak ay ,
mesela, mallarn istihsal ve mbadelesini tahlil etti imizde bu vakann
amillerinin daima insanlar ve filvaki muayyen bir itimai nizam ierisinde yaayan ferdler oldu unu grrz. limle itigal mevzubahs olduu
taktirde de bu i i yapanlar gene muayyen gurup, te ekkl ve messeseler ezcmle, niversiteler, Akademiler, Ara trma Enstitleri, Ilim Cemiyetleri, ksaca insanlarn tekil ettii sosyal topluluklard r.
Netice itibariyle sosyal ekiller dier kltr sahalar yannda yer
alan, onlar gibi birer kltr sahas deildir. Aksine bu sahalara dikey
durumda bulunur. Binnetice bir kltrn yap sn ema olarak yle
gstermek kabildir :
Bu husus her kltr sahas iin ona has bir sosyolojinin mevcudiyetini kabule sevkeder. Mesela; bir iktisad sosyolojisi, yani istihsalde bulunan iktisadi iletmelerin ve aslnda iktisadi hayat n ilerinde cereyan
ettii byk i topluluklarnn sosyolojisi mevcuttur. Bugn Sosyolojinin
2
muz dzenin, asl nda neden ibaret, neden maml oldu u meselesi, daima ayn zamanda onun bu ekli ile ihtiyalara uygun, adil ve insani olup
olmad yahut saylan evsaf haiz olabilmesi iin hangi artlar ihtiva
etmesi lazm geldii meselesi ile birlikte mtalaa olunur.
Mana ve mahiyet meselelerinin, vak a meselelerinden sarih olarak
tefriki, sosyolojinin felsefeden ayr lmasnda kat'i merhaleyi te kil etmitir. Modern sosyoloji, ilmi hviyetini muhafaza etmek istedi i mddete
bir itimai nizam n iyi veya kt oldu u hakknda hkm verme e mezn bulunmad na vakftr. Sosyoloji itimai nizam sadece oldu u gibi
tasvir, yapl tarz n tahlil ve neden bu yap da olduunu tesbit ile mkelleftir.
19. asrn balarnda sosyolojinin kurucular , biraz mbalagal olarak, onun insan cemiyetlerini t pk ar, karnca ve kunduz cemiyetleri
gibi tetkik etmesini istemi lerdir. phesiz bu talep, olduka a rdr.
ahsi itirakimizin olmas ve mukadderat mza tesir etmeleri itibariyle
itimai mnasebetlerin mana ve de erleri bakmndan da bizi alkalandrdklar hakikatini tamamen bir yana b rakamayz. Yalnz bu suretle anlat lmak istenen husus, asl nda bir ilim dal olarak sosyoloji ile
megul olduumuz taktirde de er meselesini parantez ierisine almak,
muvakkaten bir kenara b rakmak gerektiidir. Bu ok sun'i bir tecrit,
akas ilmin kendisini mahkrn etti i bir ikence olmakla beraber hakl ve zaruri bir istektir. Max Weber bu lzumu yle ifade etmi tir:
"Sosyoloji k ymet hkmlerinden ari bir surette d nmek mecburiyetindedir." Dier birok modern sosyolo lar da bu hususu ayn kat'iyetle tebarz ettirmilerdir.
te yandan modern sosyolojide temsil edilmekte olan btn ana
cereyanlar, onun esas itibariyle hangi byk vak a guruplar ile megul
olmas gerektii hususunda da ittifak halindedirler. Bugn sosyolojiyi
hakikaten me gul eden 3 byk mevzu vard r;
1) Sosyal guruplar nazariyesi
2) Sosyal tabakalar nazariyesi ve tabakala ma artlar (stratification)
3) Sosyal olular nazariyesi
I.Sosyal Guruplar
Sosyolojinin bu ksmn bugnk sistemlerde tamamen i lenmi
olarak bulmaktay z. Hele muasr Amerikan sosyolojisinde guruplar meselesi balca mevzulardan birini ve hatta ok kere asit mevzuu te kil
etmektedir. Btn sistemlerin zerinde durduklar mesele udur; Sosyal
bir gurup nedir? Birden ziyade kimselerin bir araya gelmesi daima bir
gurubun vcudunu inta eder mi; etmezse bir insan toplulu una gurup
haline ykselten ey nedir? itimai e'niyette sosyal guruplar n hangi tiplerine, hangi asli ekillerine rastlan r?
4
LETME DARES
Teknik dare
Pazar
etd
Plnlama
ve projeler
Ticari dare
M teri Sat
cebi
Idari K s m
rsal
__
malt
In a
Malzeme
brolar
kontrol
Zat
I leri
Muhasebe
Sosyal
Yardm Subesi
Dkmhane I
r] 11 [-
al ma Guruplari
I ) Bu ema derslerde ok teferruatl bir ekilde verilmi olup, tarafmza teslim edilen
manskriptte bulunamad ndan, eserin mellifine vaki mracaat zerine, onun tarafndan daha basit bir surette izilerek gnderilmi tir. Mellif ayrca bu hususta herhangi
bir letme iktisadi kitab na bavurulabileceini ve orada yer alan emalarn kfi derecede aydnlatc olduunu kaydetmektedir.
Grlyor ki, gurubun azas olan bin kiiden her birinin btn ierisinde muayyen bir mevkii vard r. Byklk itibariyle buna muadil bulunmak, yani onun gibi bin ki iden terekkp etmekle beraber bir smai i letme
deil de, tabur eklinde tekilatlanm olan bir itimai gurubu ele ald mz taktirde kurulu emas tamamen deiir. Geri bu ikinci halde de bir
kurulu emas izmek zor de ildir; fakat bu ema ilkinden ok farkldr.
Nihayet ayn byklkteki nc bir gurubu, mesela; bin ki ilik bir
ky veya beldeyi bir ema ile gstermek istersek, ilk iki emadakinden de
ayr bir kurulu tipi ortaya kar.
Birok i letmeler, resmi daireler ve sair byke messeselerde bu
teekkllerin kurulu unu gsteren emalar asldr. Bu gibi hallerde ilgili
sosyal gurubun kurulu u tam bir vuzuhla gz nne serilmi tir. Lkin
her zaman byle bir emann mevcudiyetine ihtiya yoktur. Biraz evvel,
nc olarak zikretti imiz bin kiilik bir belde mislinde bizzat bir te kilat emas meknzdur. (Bir belediye reisi, belediye meclisi azalan ve sair
makamlar). Fakat bunun d nda beldede ya ayan baz kimselerin hemehrileri nezdinde byk bir hrmet ve itibara mazhar olmalar ; buna mukabil dierlerinin daha az sayg grmeleri, hatta bir kama iyi nazarla
baklmamas ve onlarla temasdan ka nlmas dahi bu sosyal gurubun
kuruluuna messir olan hususlardand r. Vaka bu durumlar resmi bir
metinle tesbit edilmi deildir; fakat buna ra men gurubun kuruluuna
tesir edip, onun kendine has eklini almasna sebep olmulardr.
Demek ki, bir gurubun kurulu u vazh bir ekilde tayin ve tesbit
edilmi yahut sadece fiilen teesss etmi bulunabilir; yani sarih bir nizamname veya talimatname hkmne istinad edebilir veya byle bir esastan
mahrum olabilir. u kadar ki, her hal krda byle bir kurulu mevcuttur ve gurup azalar nn btn ierisindeki mevkiini tayin eder.
Daha ilk misllerimiz gstermi tir ki, guruplarn kurulu emalar
birbirinden ok farkl olabilir. Bu kabilden (mesela, bin azadan terekkp
eden) bir derne i ele aldmz takdirde, bunun da s nai iletme, tabur
veya beldeninkinden tamamen farkl , kendisine mahsus bir kurulu u
olduunu grrz. Mnferit hallerdeki farkl la ramen sosyal kurulu larn daima tekerrr eden muayyen tipleri mevcuttur ve i te sosyal guruplar nazariyesinin ba lca vazifelerinden biri, sosyal guruplara has tipik
kurulular bulup meydana karmaktr.
Sosyal guruplar biyolojik varlklarla mukayese etmek akla yak n
gelebilir. Nitekim bilhassa sosyolojinin yeni kurulmakta oldu u zamanlarda bu mukayeseyi en ince teferruat na kadar yaparak ondan sosyal
guruplar hakk nda da muteber baz neticeler istidlal edebileceklerini uman
bir takm mellifler ortaya kmtr. Mesela, ingiliz sosyolo u Her b er t
7
"Sosyal guruplarla biyolojik varlklar arasndaki en mhim fark, biyolojik uzviyette uurun sadece bir tek uzuvda temerkz etmi olmasna mukabil, sosyal gurupta bunun btn unsurlara dalm bulunmasndadr. Hcre ve nesiler tabii
olarak canl bir vcii da dahildirler, halbuki sosyal organizma mstakil ve
irade sahibi fertlerden terekkp eder. Bu fark biyolojik kanunlarn sosyal bnyelere tatbikini kat'i olarak nleyecek derecede ehemmiyetlidir." der.
zahlarmzn bu noktasnda, yukar danberi birok defalar kullanm
olduumuz bir terim, ezcmle ( rol ) mefhumu hususi bir ehemmiyet
kesbeder. Evvel Amerikan sosyolojisinde kullan lmaa balanp, halen
Avrupada da benimsenmi olan bu mefhum unu anlatr: Bir sosyal guruba dahil olan kimse, ancak muayyen bir rol deruhte etmek ve devaml
olarak oynamak suretiyle o gurubun hakiki bir azas haline gelir ve gurub
yaps ierisindeki yerini elde eder. "Rol" ve "Kurulu " birbirlerine tetabuk eden mefhumlard r. Gurubun btnnden hareket edildikte "kurulu" tesmiye olunan ey, mnferit azalardan hareket edildikte "rol" ismini
alr. Yukardaki emada (bak. sh . 6 daki ekil) "X" mevkiini i gal etmekte
olan kimse, sinai i letmenin kurulu unda "tat ileri mdr" yahut "montaj ksm ustabas" roln oynar. Bir beldenin kurulu unda "Y" mevkiini igal eden kimse, o beldenin "tahrirat lltibi" yahut "ok muteber bir hemehrisi" roln icra eder. Bu manada rol mefhumu, hem gurubun kuruluunun usulen bir ema ile akca gsterildii, hem de sadece fiilen
mevcut olduu hallere amildir. Yani buna gre bir sosyal gurubun "sosyal roller sistemi" olarak tarifi mmkndr. Geri bu ok ekli bir tarif
olur. Fakat sadece biyolojik bir te bihe istinad etmeyip, sosyal kurulu da
tek tek fertlerin ehernmiyetini hesaba katmas itibariyle isabetlidir.
8
rekkp eder, lakin kurulu u esas itibariyle ayn kalabilir. phesiz guruplarn kuruluu da baz tebeddl ve tahavvllere tabidir. Ancak bu daha
uzun vadeli ve herhalde insan mr iin mevzuubahs olandan daha farkl
bir ritm ierisinde cereyan eder. Hususiyle gurup onu te kil eden fertlerden daha uzun bir mre ve bu nisbette afaki, yani mnferit ahslardan
tecerrt etmi bir varl a sahiptir.
Bu nokta da biyolojik sosyolojinin istinad etti i hususlardan birini
tekil eder. Vaka canl bir organizman n maddi cz'lerini te kil eden
ksmlar da devaml surette de iir; eski hcreler bozulur, yenileri te ekkl
eder, hulsa muayyen bir devre sonunda uzviyet tamamen yeni unsurlardan terekkp eder. Fakat kurulu maddi aksamn tahavvlat ndan
mteessir olmaz. te muhtelif unsurlar n daimi tahavvlne ra men
btnn arzetti i bu deimezlik sosyal yap larda da mahede olunur.
ok uzun bir zaman zarfnda ehemmiyetsiz baz deiiklikler mstesna
asli kuruluu itibariyle ayn kalm , ierisinden on, yirmi veya otuz nesil
gelip getii halde mevcudiyetini idame ettirebilmi olan guruplar vard r.
Bu deimezliin misllerini bilhassa dini guruplarda buluyoruz.
Sosyal guruplar nazariyesinde ehemmiyetli ikinci nokta, "Mensubiyet
terimleriyle ifade olunan
husustur. Bu suretle itimai guruplar n enfusi cephesi, mnferit azalar n
gurubun temsil ettii btne ruhi bak mdan itirakleri kasdedilmektedir.
nce bu halin tam z ddn te kil eden "ibih Guruplar" ele alarak tetkik edelim. "ibih Gurup" ( = Quasigruppe ) tabiri, "sanki",
"sureta" manalarna gelen latince "Quasi" kelimesi ile te kil edilmitir. Bu
tabir ilk defa ingiliz sosyolo u Gi nsb e rg tarafndan kullanlmtr. Quasi
kelimesinin asil manas na uygun olarak ibih gurup, sadece zahiren gurupmu gibi grnp, hakikatte byle olmayan bir itimai mnasebettir.
Aslnda bu mefhumla ifade edilmek istenen husus udur: Byke bir
halk kitlesi ierisinde m terek evsaf haiz ve mesela, ayn yata, ayn meslekte veya ayl k gelirleri msavi yahut hepsi evli olan muayyen bir miktar
insan vard r. Byle mterek vas flar haiz kimselerin vcuda getirdikleri
guruplarn tesbiti istatisti in, hususiyle sosyal istatisti in vazifesidir. Bugn
eitli idari maksatlar iin her memlekette yap lmakta olan sosyal istatistik bize muayyen bir memlekette mesela, 70 ya nda ve bunun zerinde
ka kiinin mevcut oldu unu, okula gitme a nda ka ocu un veya geliri muayyen bir miktara bali olan ne kadar kimsenin vs. .. , . bulunduunu tam olarak gsterir.
imdi bu insanlar s rf mterek bir vasf haiz olmalar dolaysyla
bir sosyal gurup te kil ederler mi? Bu sualin cevab nn iki sebebten "hayr"
olmas gerekir: Evvela bunlar n kuruluu yoktur. Burada bir sosyal roller
10
sistemi teesss etmemi tir, aksine yalnz fertlerin teker teker say lmas
suretiyle bulunmu bir yekn, sadece bir toplam, bir y n mevzuubahstir. Saniyen bu toplama dahil olan fertlerde bir birlik hissi te ekkl etmemitir. Yani fertler kendilerini m terek hususiyetleri dolay syla bir
btn vcda getirecek surette birbirine ba lanm hissetmezler.
phesiz mterek hususiyetler bazan bir birlik hissinin do umuna
sebeb olabilir. Bu takdirde ibih gurup hakiki bir gurup haline inkilb
eder. Ancak bu netice m terek vas flar yan nda daha birok amillerin
tesiri ile vcda gelir. Muayyen bir sanayi kolunda al an iiler veya
orta halli memurlar yahut sars nt geirmekte olan bir iktisad ubesinde
faaliyet gsterenler de ba langta sadece kemmi bir okluk te kil eder.
Fakat m terek menfaatlerin idraki ile bu oklu a dahil olanlarda bir
birlik, bir mensubiyet hissi do abilir. Bu takdirde okluk byk bir ihtimalle tekiltlanacak, daha do rusu muayyen bir kurulua sahip olarak,
bir gurup haline inkilp edecektir.
Netice itibariyle ibih guruplar kendilerinden hakiki guruplarn doduu kaynaklar, te bih caizse, ierisinde guruplar n yetitii tarlalard r.
Mhim olan, bir toplulukta birlik uurunun te ekkl etmi olup olmamas
ve bunun teekklnn hangi amillere tabi oldu unun tayini meselesidir.
Mensuplarnda byle bir birlik, beraberlik hissinin mevcudiyeti sosyal
guruplarn mmeyyiz vasflarndand r. Bu cihet mevcudiyeti ile ademi
mevcudiyeti aras nda belirli bir fark olmayan psikolojik bir teferruat de il,
gurubu itimai bir gereklik haline ykselten unsurdur. Birlik hissi ok
farkl ekillerde tezahr ve muhtelif derece ve nanslar arzeder. Bir kimsenin kendisini bir guruba mensup hissetmesi, onun tam bir uur ve kat'iyet ve samimi bir kanaatla kendisini bu sosyal guruba merbut addetmesi
eklinde olabilece i gibi, sureta, s rf oyun bozanl k etmemek, di erlerine
uymak, tav'an veya kerhen gurubun kendisinden istedi i eyi yapmak
eklinde de tecelli edebilir. Nihayet bir guruba mensubiyet bir kimse iin
o kadar tabii bir ey olabilir ki, bunun iin ayrca bir karar almasna veya
bir tercihte bulunmas na ihtiya veya lzum yoktur. Netice itibariyle
birlik hissi uurlu bir davrantan basit bir tehammle; aktif bir tutumdan
passif bir katlan a kadar e itli dereceler arzedebilir. Ancak herhalde
mevcudiyeti arttr. Aksi takdirde gurup da lr, ruhi gdas kesilmi olduundan, tabir caizse lr.
Bu, dier kelimelerle ifade edilmek istendi inde, sosyoloji daima
ayni zamanda sosyal psikolojidir denebilir. Filvaki sosyal guruplar n kurulu kanunlarn ortaya koymak (bak. paragraf 1) sosyolojinin vazifesidir.
Fakat bunun d nda sosyoloji gurup hayat nn fertlerde tecelli ve tahakkuk suretini gsteren ruhi vak alar tetkik ve tesbit etmekle de mkelleftir. Yani mutlaka u sualin cevab n aratrmas lz mdr : Gurubun kurulu-
11
una insanlar hangi ruhi kuvvetlerle kat lrlar? Daha do rusu sosyal gurup
insan ruhunun hangi tabakalar na perinlenmitir?
Ayn sahada al an i adamlarnn vdda getirdii daimi bir birlik
eklinde te kilatlanm bir gurubu ele alalm. Burada bir te kilat kurulmu , bir bakan seilmi , bir bro tesis edilmi ve gerekli sair muameleler
tamamlanmtr. Bu gurup kurulu emas kolayca izilebilecek bir te ekkldr. imdi asl meseleye gelelim: Mnferit azalar n guruba itirakini
tevlid eden ruhi amiller nelerdir? Gurup azalar nn dnceleri udur:
suplarnn ok ba ka neviden ruhi kuvvetlerine hitap etti i izahtan varestedir. Bir siyasi parti de ferdi tamamen kendi hakimiyet ve nfuzu
altna alabilir, fakat asla dini bir birli in hitap etti i ruhi tabakalara
inemez.
u halde bir sosyal gurubun mahiyetinin kavranabilmesi ve hatta
dpedz tasviri iin dahi mutlaka gurubun azalar arasnda mevcut ruhi
rabtann nev'i ve mahiyetinin bilinmesi iktiza eder. Guruplar bu bak mdan da eitli ksmlara ayrlrlar. Bilhassa modern Amerikan sosyolojisi,
sosyal guruplar bu sosyo psikolojik zaviyeden s nflandrmaa ve aralarndaki tipik farklar bulmaa almtr. Bu yolda ilk incelemeleri
yapanlardan biri Alman sosyolo u Ferdi n. and T nnies 'dir. T n nies mezkr noktai nazardan guruplar , "cemaat" ve "cemiyet" olmak zere
ikiye ayrr. Ona gre btn sosyal guruplar "psikolojik cevherden mami'd
dokular" olmakla beraber, her birinin imal edildi i psikolojik cevher dierlerininkinden farkl dr. Cemaatleri vucde getiren psikolojik
cevher, btn ruhi k prdanlar , hisleri, kanaatlar , ahsi temaylleri,
biribirine olan hissi ballk, sadakat ve sevgileri ile insanlard r. T n n i e s 'e gre bir cemiyetin en su kat lmam misali, asil ekli, ailedir.
Cemiyetin kendisinden imal edildi i insani cevher ise, akli mlahazalar, tefekkr kabiliyeti ve gal bir tak m da vran lardr. Bir cemiyete
mensup olan fertler ona btn varl klar ile deil, bilakis sadece manevi
varlklarnn rasyonel ksm ile itirak ederler.Byle bir gurubun yelerinin birbirini sevmesi iktiza etmez; ahsiyetlerinin daha derin tabakalar nda birbirleriyle anlasm olmalarna da lzum yoktur. S rf bu gurubun
tegkilinin yelerin hepsi iin faideli olaca mlahazas , cemiyetin istinad ettii psikolojik cevheri teQkil eder. Tnnies bugnk smai cemiyetlerde hakim olan modern sosyal guruplar n esas itibariyle "cemaat" deil, "cemiyet" karakteri tan dklar iddiasnda d Geri modern cemiyetlerde de hala bir ok sahalarda cemaat karakteri ta yan guruplara
rastlamak kabildh, fakat cemiyet karakterindeki guruplar hakim durumdad r.
T nni es 'in "cemaat" ve "cemiyet" mefhumlar ile sosyal grupla
nazariyesine, bilhassa sosyal psikoloji ynnden ok mhim bir yard mda bulunduu inkr edilemez. Nitekim bu tefik hemen hemen btn
sosyolojik mektepler tarafindan benimsenmi olup, her iki mefhum bilcmle yabanc dillere tercme edilmi tir.
Tabii din sosyolojisinin hususi mevzuu bak mndan bilhassa cemiyet mefhumu ehemmiyeti arzeder. Dini (yahut dinden do an) sosyal
guruplarn kaideten T n n i es 'in anlad man ada cemaat karakterini
haiz olduklarn aada greceiz. Bunlar insanlar aras nda ok derin,
13
ok kuvvetli bir rab ta husule getirirler. Maml olduklar psikolojik cevher, gai mlhaza ve hareketler de il, ferdin btn mevcudiyetini kavrayan hayat tecrbeleridir.
Sosyal guruplar nazariyesinin zerinde durdu u 3. nokta "Messese" mefhumudur.
Yukarda 7. sahifede de bir nebze temas etti imiz gibi, bir sosyal gurubun bnyesi, ya gurup nizam n gsteren ekli bir tasarruf ve mesela;
iletme ynetmeli i, cemiyet nizamnamesi yahut esas te kilat kanunu
ile tesbit edilmi olur veya sadece rf ve adetle fiilen taayyn etmi bulunur.
Dier yandan serahaten tesbit edilmi bir gurup nizam da ya kanuni veya rfi, teamli, bir karakter arzeder. Gurup nizam nn muhafazas na icbar ve bunun ihlalini tecziye selahiyet ve kudretini haiz bir
merci mevcut oldu u taktirde,nizam hukuki bir mahiyet ta r. Buna
mukabil rf ve adetle taayyn eden nizam ,hukuki bir nizam gibi zecri
olmayp, ihlalini te kil eden hareketler iin muayyen cezalar derpi edilmemitir.
phesiz rf ve adetle taayyn eden bir nizama riayetsizli in de
baz meyyideleri vard r. Ancak rf ve adet husus! surette onun muhafazas na memur bir merci, bir resmi makam sayesinde de il, gurubun
umumi kanaat na istinaden ayakta durur. rf ve adete muhalif hareket eden kimse hor grlr, laakal tasvip edilmez ve bu durum, icab
halinde ve bilhassa kk guruplarda, t pk hukukun ihlali halinde verilen ceza gibi, messir bir zecir vas tas tekil edebilir.
Bir gurubun nizam bu iki suretten biri ile tayin ve tesbit edilmi olduu taktirde, gurub "messese" haline inklap eder. u hale nazaran
messese, sosyal gurup rab tasnn hukuk veya rf ve adet yahut bu ikisinin karmndan ibaret bir nizam vas tasiyle tahkim ve takviyesi demektir. Hususiyle messeseler gurubun kurulu unu tarsin ederler. Bu
sebepten bir gurubun kurulu unun aradan uzun yllar gemesine, o gurup
ierisinde yaayan fertlerle nesillerin tamamen de imesine ramen, sabit kalabilmesinin en mhim amillerinden biridirler. Bugnk sosyoloji,
sosyal messeseler mevzuuna bir ok bak mlardan layk olduu alakay
gstermemektedir. Frans z sosyololarndan E mil e D ur k h e i m sosyal
messeselerle sureti mahsusada me gul olmu ve bunlarn mahiyetleri
hakknda kayda deer baz mtalaa.lar ileri srm tr. Dier baz Fransz mdekkikleri ve mesela, hukuk filozofu D u g u i t 'yi de sosyal messeselerle megul olan mellifler aras nda zikretmek laz mdr. Alman sosyololarndan messesevi faktrn ehemmiyetini kavrayanlar n banda
14
ise M a x W e b e r gelir. Bu mellifler d nda, messeselerin insanl n sosyal hayat bakmndan arzetmekte olduklar byk ehemmiyet, bugnk sosyolojide maalesef lay k vehile idrak edilmemitir. Modern
sosYoloji, sosyal guruplar n karkas n tekil eden messeselerden ziyade
sosyal siyaset meseleleri, yani insanlar n birbirleriyle olan mnasebetleri
ile ilgilenmektedir. Fakat bilhassa bizim mevzuumuzda messese mefhumu zerinde dikkatle durmak laz mdr. Zira bu suretle din sosyolojisinin. hususi mevzuu bak mndan byk ehemmiyet arzeden bir vak a
izah edilmi olacakt r. Filhakika dinler ve hasseten yksek dinler daima, dini kuran ile onun tilmizlerinin meydana getirdi i tamamen ahsi
vasftaki baz cemaatler gibi, hi te kilatlanmam ve messesele memi
ekiller ierisinde zuhur ederler. Lkin byk dinlerin as rlar boyunca
devam dierleri meyannda dini cemaatlerin kadrolar nda yaadklar baz messeselerin vcde getirilmi olmas vakasna istinad eder.
Messeselerin sosyal guruplarn hayat zerindeki tesir ve ehemmiyetleri noktai pazar ndan u iki ana hali birbirinden ay rmak laz mdr:
Evvela, bir sosyal gurubun kendine has messeseye sahip olmas mmkndr. Mesela, yeni bir devletin kurulmas veya bir ihtilal sonunda
mevcut bir devletin tamamen yeni bir ekle girmesi gibi gurubun ba langtan .itibaren bir messese olarak tesisinde hal byledir. Byle hallerde messese veya messeselerle gurup ayn eydir; gurup tamamen
kendisine has messeselerin kabu u ierisinde ya amaktad r.
Bir messese e itli guruplarn fevkine ykseldii, bir ok sosyal guruplar iine ald taktirde ise, di er hal mevzuubahs olur. Bu son halde
messese, tabir caizse, ilgili guruplar n ierisinde faaliyet gsterdikleri
umumi ereveyi te kil eder. Mesela, aile hatta sadece modern aile deil, hemen hemen btn kltr seviyelerinde kar lalan eitli aile tipleri bu suretle messesele mi, yani bir hukuk messesesi haline gelmi
veya en az ndan hukuki yahut rfi bir tanzime mazhar olmu tur.
Mesele bu zaviyeden ele al nd taktirde sosyal messeseler nazariyesini ikmal etmek zere kullanlan, modern guruplar nazariyesinde
de benimsenmi, daha bir sr, din sosyolojisi bakmndan ehemmiyetli
mefhumlarla karlalr.
Yukardaki aile misalinde messeseler, mesela aileyi tanzim eden
eitli hkmler sadece bir ereve, hatta ok ekli bir ereveden ibarettir. Ailenin dahili hayat nda bu messeseler de il, yeleri aras ndaki
ahsi mnasebetler esast r. Bu guruba mensup olanlar bir arada tutan
ey, yalnz aile hukukunun aile iin derpi ettii belirli nizam deil, ayn
zamanda mensuplar nn kan hsm olmalar, birbirine yard m etmeleri,
birbirini korumalar ve sevmeleri vak asdr.
15
Srf azalan aras ndaki ahsi balha istinad eden, hususiyle messeseler olmakszn mevcudiyetlerini idameye muktedir sosyal guruplar
iin Amerikan sosyolojisinde "face to face group" (yz yze gurup)
mefhumu kullanlmaktadr. (Evvela Co ol ey tarafndan teklif edilip, bil&
hare ok e itli manalarda kullan lm olan bir istlah). Asil manas nda
bir face to face gurubun en kat ksz misalinin messese mefhumunun
tam aksini te kil eden hal olarak d nlmesi gerekir. Fakat bilhassa
byke guruplarda ok kere bu iki tipin gayet mudil bir sistem vcude
getirecek surette birle tikleri mahede olunur.
Bu mnasebetle nce i letme sosyolojisinde kullan lmaa balam
olmakla beraber, sonradan di er itimai tezahrlere de te mil edilen
iki mefhuma daha temas etmek laz mdr: Guruplar, ekli guruplar, tav'i
guruplar olarak ikiye taksim edilmekte ve bununla u kasdolunmaktad r:
Yukarda 6. sahifede yer alan ema sinai bir messesenin kuruluunu gsterir. Bu emada i aret olunan btn guruplar, i letme plannda derpi ,mterek al malar tanzim ve roller sistemi messesevi
nizamlarla tesbit edilmi tir. Binaenaleyh bunlar
"ekli guruplar" dr.
imdi byle bir gurupta da gurup azalar arasnda ahsi mnasebetlerin
teesss mmkn ve hatta muhakkakt r. Bu son ihtimal tahakkuk etti i
nisbette ekli gurup, "tav'i bir gurup" haline inklap eder. Bylece vcde
gelen, tav'i guruplar n ekli guruba tam tam na tetabuk etmesi gerekmez. Yeni gurup, ekli gurubun mesela, sadece bir k smn ihata edebilecei gibi mteaddid ekli guruplara amil de olabilir, bu kabilden dier
alma guruplarna dahil baz kimseleri de iine alabilir.
Tav'i guruplarn ar derecede messesele mi sosyal yaplarda da
ve hatta hasseten bu nevi yap larda kar mza kt ve sosyal gurubun
yapl bakmndan byk bir ehemmiyet arzetti i, daha nce de zikredildii gibi, kefini iletme sosyolojisine medyun oldu umuz bir hakikattir. Tav'I guruplar, iktisadi bir i letmede "iletme iklimi" denilen unsuru
tayin ve bir dereceye kadar, byke itimai topluluklar n hassas i yap sn tekil ederler.
Sosyal guruplar nazariyesinde calibi dikkat 4. ve son bir nokta
da, sosyal guruplarn, bizzat di er baz sosyal guruplardan terekkp
edebilmeleri vakasdr. Bilhassa byke guruplar ok sabit ve kendilerine has yaplar olan bir sr kk guruplar ihtiva edebilir.
Fertler bakmndan bu hal onlar n kk guruplara mensup olmakla, ayn zamanda o gurubun cz'n te kil eyledii daha byk guruplara da dahil olmalar neticesini tevlid eder. Bir bl e mensup olan asker,
bu suretle kendili inden o bl n bal olduu tabur ve alaya da da-
16
hilir. Bir montaj gurubunun iisi, haliyle o gurubun ba l olduu iletmeye de mensuptur.
Grlyor ki, burada daha yksek kurulu kanunlar, iki veya nc derecedeki sosyal yap lar kar mza kmaktadr. phesiz tali guruplarm birleerek geni gurublar tekil etmeleri de her mnferit hadisede
muayyen baz kurulu kanunlar dairesinde cereyan eder. Mevzuubahis
kanunlar ok e itlidir. Fakat burada sadece iki kutup, birbirinin tam
zddn tekil eden iki hal zerinde duraca z.
Bunlardan birincisi tali guruplar n btn ehemmiyetli meselelerde
byk guruba tabi olmalar , onun tarafindan sevki idare edilmeleri halidir. Tali guruplar btne dahil olmakla hususiyetlerini kaybetmezler ;
ancak geni gurupta oynayacaklar rol bizzat tayine selhiyetleri yoktur. Bu rol onlara dahil olduklar daha geni guruplar tarafindan verilir. Dier bir ifade ile "otonom" , yani kendi kanununa de il, onlarn
fevkinde bulunan bir btnn kanununa tabidirler.
kinci hal tali guruplarn davrannn btn meselelerde yukar dan tayin edilmeyip, onlar n esas itibariyle bizzat karar ittihaz edebilecek bir durumda bulunmalar kkndan ibarettir. Bu manada "muhtar" guruplar da byk guruba tabi olmakla beraber onlar n daha byk
btne itirkleri ksmen veya tamamen kendi iradelerine istinad
eder. Tali guruplar n muhtariyeti mesela, idareci ve memurlar n yukardan tayin edilmeyip, bizzat onlar tarafndan seilmesi, mamelek ve
gelirlerini bizzat idare ve gayelerini bizzat tesbit etmeleri vs. gibi hususlarda tecelli edebilir Bu tarzda te kilatlanm bir byk gurup "ademi
merkeziyet" esasna tabi demektir.
Byk guruplar sosyolojisinde "merkeziyet", "adem i merkeziyet" ve
"muhtariyet" mefhumlar hususi bir ehemmiyet kazanr. Mesela, tali
guruplara ,yani eyalet, kaza ve belediyelere tan nan muhtariyetin derecesi byk siyasi guruplar n bir nev'e ithalinde rol oynayan ba lca hususlardan biridir. Bu keyfiyet byk dini cemaatler iin de ayn
ehemmiyeti haizdir. Bunun iin mahalli cemaatlerin dinin umumi te kilat, yani kilise ile olan mnasebetlerini d nmek kifayet eder. Mnferit dini cemaatlerin muhtariyeti meselesi byk dinlerin tarihinde daima
ok mhim bir rol oynam tr.
Sosyolojinin me gul olduu en byk cz' tama "cemiyet nizam "
diyoruz 1). Bir itimai nizam her yerde say sz sosyal guruplarn birlemesi ile vucde gelir. Zira bu zeminde ya ayan btn sosyal guruplar
) Burada nizam bir "birim", "vahit" olarak tavsif eden Almanca metne sad k
kalnmtr : Die grssten Einheiten, mit denen es die Soziologie zu tun hat, nennen wir
"Gesellschaftsordnung".
17
u veya bu ekilde onun bir paras n ,bir uzvunu tekil ederler. Dolay syla burada daima u mesele kar mza kar: Mnferit guruplar itimai
nizamn btnne ne kadar s k, ne derecede merkeziyeti bir esasa tevfikan (veya ne derecede muhtar olarak) ba lanmlardr? Halen dnya
zerinde mevcut iki byk itimai sistem, bu mevzuda iki z d kutbu
tekil eder. Fransz sosyololarndan J u 1 es M o n n e r o t cemiyet nizamnn arka mahsus tipini tavsif etmek zere "monolitik" =yekpare
(yani "bir tek tatan yontulrnu" yahut "tek kal ptan dklm ") terimini
teklif etmiti. Haddzatnda bu tipi anlatmak iin kullanlmas mteamel tabir "totaliter" dir. Cemiyet nizam nn onu terkip eden tali guruplarla olan mnasebetini gsteren forml bu surette mkemmelen ifade
edilmi olur.Burada btn tali guruplar her trl muhtariyetden yoksundur. Hi bir zirai ve smai i letme hedeflerini bizzat tayin ve tesbit
etmez, bilkis be veya yedi y llk bir plan iletmeyi bunlarn tahakkuku
ile mkellef klar Hi bir belediye imar program n bizzat haz rlamaz
veya belediye reisini bizzat semez, aksine merkezi komite, komiserleri
vastasyla beldelerin dahili i lerine dorudan doruya mdahele eder.
Bedii gayeler takip eden dernekler, sanat ve edebiyat eserlerinin nevi ve
istikametini tayinden ziyade yukar dan emredilen bir kltr program n
tatbik etmekle mkelleftirler. Bu bilavas ta mdahele mesela, genlik
tekilat, okullar ve sair vastalarla ta aile oca na varncaya kadar tesirlerini gsterir.
L enin bu te kiltlanma prensibini gayet m ahhas bir tabirle "devir kay " eklinde tesmiye etmi tir Sovyet cemiyetinde btn alt gurublar, bir nevi devir kay olup merkezi kuvvet istasyonundan gelen
hareketi mnferit makinelere naklederler.
Bat itimai nizam sosyal tali gruplarn btnle olan mnasebetlerine
talluk etti i nisbette monolitik de il , p / r a iis t bir esasa gre ina edilmi
tir. (Bu mefhum sosyoloji edebiyat na ingiliz sosyolou ve devletler hukuku alimi H a r o 1 d La s k i tarafndan ithal olunmutur.) phesiz bat
sistemlerinde de daha byk bir btne, ondan vazife, talimat ve emir alacak surette ba l bulunan tali guruplar mevcuttur. Lkin bat itimai
nizamnn hususiyeti bilcmle tali guruplar n muayyen, hatta ksmen ok
geni bir muhtariyete sahip olmalar ve mnferit kltr sahalar nda hedeflerini bizzat tesbit ile kendi kendilerini idareye selhiyetli tamamen mstakil baz guruplara dahi rastlanabilmesinde mndemitir.
Bilfarz bir bat memleketinde mcerret (abstre) sanat n icra ve te viki
maksad ile bir sanat cemiyeti kuruldu u zaman bu bir "devir kayg "
gibi deil, kendi te ebbs insiyatifi ile hareket eder. Ayn ekilde
mnferit iktisadi zmrelerin te kil ettii menfaat birlikleri ile muayyen
meslek guruplarnn kurduu mesleki te ekkller ve sair birok birle meler de dahili meselelerine taallk etti i nisbette muhtard r.
18
2.
Sosyal Tabakalar
Tabakalama meselesi bugn Avrupa'da oldu u kadar Amerikada da sosyal guruplar nazariyesi yan nda en fazla i lenen mevzulardan
biridir. Son zamanlarda Amerika'da bu mevzu "stratification" kelimesi ile ifade olunma a balamtr.
Tabii vaziyette ya amakta bulunan halk toplulu u gibi ok basit
bir sosyal dokuda itimai tabakala ma hi veya hemen hemen hi teesss etmemitir Buna mukabil biraz geli mi btn cemiyetlerde alta
doru veya ste do ru sralanm birden ziyade sosyal kesitler mevcuttur. Yani bu nevi cemiyetlerde itimai bir st, itimai bir alt ve itimai
bir orta vard r. Bu itibarla alt tabaka, orta tabaka ve st tabakadan ibaret olmak zere yap lan l bir tasnif, bir cemiyetin yap sn gsteren
en basit emadr. Modern Amerikan cemiyetindeki tabakala ma problemine mtedair say sz tecrbi ara trmalar ile me hur bir mektebin
kurucusu, Amerikal sosyolo W. L. W a r n e r, tabakadan ibaret bir
ema ile almann maksad karlamaa kifayet etmeyece i kanaatndadr. Bu sosyolo aratrmalarnda asgari alt basamakl bir emay esas
alm , hususiyle bir alt ve st st tabaka, bir alt ve st orta
tabaka, bir alt ve st alt t ab ak a d an ibaret bir tasnif yapm tr.
W a r n e r ' e gre sosyal tabaka mefhumunun tamamen ekli bir tarifi,
bir cemiyet mensuplarnn tamamnn herhangi bir kstasa gre aralar nda
dald , birbirine nazaran stte veya altta olmak zere sralanm sosyal
kesitlerdir" mealinde olabilir. Bu durum bir ema ile gsterilmek istenildi i
taktirde u ekil karmza kar:
19
i
i
21
tiyazlarla tehiz edilmi hakiki bir zmre) bu metodu planl bir surette
tatbik etmi ve bu sayede asrlarca hayatiyetini muhafaza edebilmi tir.
Din sosyolojisinde itimai zmrelerin ierisinde ehemmiyetli bir rol
oynadklar btn cemiyetlerde bu zmreler zel bir zmre dininin
hamili olarak karmza karlar. Zira bittabii bir zmre, mensuplar
iin muayyen bir yaay tarz , muayyen eref mefhumlar ve hatta kendine has bir ahlaki birlikte getirir. Ekseriya muayyen dini kanaatlara
sahip olmak ve Malarn muhtevalarnda birlik de buraya dahildir. H om e r o s'un destanlar ndan tandmz efsanevi tanr lar alemi, bu destanlarn kendileri iin dzld asiller zmresinin dinini temsil ediyordu.
Fakat eski Yunan'da bu din yan nda, tamamen farkl tanrsal veya yar
tanrsal varlklara iman eden bir kyl s nfnn dini, bir halk dini de
mevcuttu. Grlyor ki, bizzat esatir zerinde dahi cemiyetin zmrelere ayr lmasnn tesirleri izlenebilmektedir.
b) Tabakalamann ikinci tipi Snf Cemiyetleri (Klassengesellschaft) dir. S nflar haklarda farkl lk deil, bilkis e itlik esasna dayanan tabakalard r. Snflar tayin eden unsur, fertlerin iinde bulunduklar iktisadi durumdur. Byk Frans z ihtilali ve esasen 19. asr n
btn halk ihtilalleri "Hrriyet ve Eitlik" uruna yaplmtr. "Hrriyet" den maksad, her eyden evvel "insanlar dier insanlara ahsen
tabi klan, bilfarz onlar n mal , klesi haline getiren sosyal durumlar n
lav" idi. "Eitlik" ise, imtiyazl zmrelere mahsus haklar n ilgas, yani
cemiyetin btn azalar nn ayn hukuki statye tabi olmalar manas nda kullanlyordu. Filvaki bu halk ihtilalleri, zmre esas na mstenid
cemiyetleri ortadan kald rmaa ve mesela, asiller zmresinin byk arazi
sahibi olabilmek hususundaki mutlak imtiyaz n bertaraf etme e ,muayyen mesleklerin mnferit mesleki zmrelere olan ba n koparmaa
ve btn makamlarn kaideten cemiyetin btn yelerine a k bulunmasn temine muvaffak oldu. Lakin bu hak e itlii beklenildii gibi,
mutlak bir msavatn teesssne mncer olmayp, bundan byle iktisadi farklar, sosyal tabakala ma yapsn tayin etmee balad . Bylece zmreler ortadan kalm ve fakat s nf fark ve ihtilflar ba gstermi
oldu.
19. asrda Avrupann sanayile mi memleketlerinde hakim olan
kapitalist cemiyet sistemi, s nf esas na, yani iktisadi durumlar yla birbirinden ayrlmakta olan sosyal tabakalara mstenid bir cemiyet niza=un en su katlmam mislini tekil eder. Vaktiyle kendilerini tavsif
iin "Proletarya" mefhumunun te kil edilmi olduu sanayi iilerinin
durumu ise bir s mfin tipik mislidir. te M a r x smai cemiyetin istikbalde daima daha kat'i surette iki byk itimai s nfa ve ezcmle; kapitalistler snf ile proletarya s nfna blnecei tezini bu tarihi artlar al22
tnda ortaya atmtr. Biraz ileride izah na gayret olunaca gibi, M a r x' n
tehisi hi bir vehile tahakkuk etmemi tir. Bununla beraber 19. as rda
Avrupann sanayile mi memleketlerinde mevcut itimai nizam , "snf cemiyeti" olarak tavsife mecburuz. Yani burada sosyal tabakalar
mensuplarnn eit yahut benzer iktisadi durumda bulunmalar ile temayz ederler.
Byle bir cemiyette itimai s nflarn birinden dierine geiin
ne surette cereyan etti i tetkike deer bir mevzudur. Acaba cemiyetlerin
bu "snf cemiyeti" olarak adland rdmz tipinde sosyal tabakalar aras ndaki snrlar ne derecede kapal veyahut a ktr?
Burada zmre esas na mstenid bir nizam mevzuubahs olmad cihetle, bir s nfa mensup fert ve ailelerin di er bir s nfa geebilmeleri iin
hukuki ve hatta messesevi takyitler mevcut de ildir. Muayyen bir nisbette dahili seyyaliyet s nf cemiyetinin mahiyeti iktizas ndandr. Zira
ok e itli yollardan ve ezcmle, al ma ve gayret sayesinde, inad ve
sebat ile, ok cretkrane hareket ederek yahut hususi bir beceriklilik
veya talih eseri iktisadi bir durumun iktisab ve ihraz mmkndr. Bunun gibi saysz hayat hadiseleri, fertler veya ailelerin iktisaden iyi veya
kt bir duruma ykselme veya d melerine sebep olabilir. Bu manada
snflar kapal deil, ak itimai tabakalard r. Fakat bazan iktisadi durumlar, o durumda bulunanlar iin do rudan doruya hviyet ve mevcudiyetlerini tayin eden bir unsur haline gelebilir, hatta fertlerin mensup olduklar snfn bilfiil esiri olmalar neticesini douracak surette
almas imkansz bir mania te kil edebilirler.
Snf cemiyetleri bilhassa bu son mevzuda byk farklar arzeder.
Mesela, iktisad n kuvvetli bir yay lma temayl ve inkiaf istidad gsterdii, imkanlar henz tkenmemi olan memleketlerde s nf cemiyetinin seyyaliyeti fazlad r, yani srf maddi bakmdan bir snftan dier
bir snfa geebilmek iin daha fazla imkanlar mevcuttur. Amerikada
hi deilse 19. asrn devam mddetince hal byle idi ve bu yzden de
orada itimai snflar asla Avrupa memleketlerinde oldu u gibi hissedilir surette birbirinden ayr lmad .
Sosyal snflar daha nce manas izah olunan bir tabirle "ibih gurup"lardr, , yani her eyden evvel ayn evsaf haiz (mevzuumuzda ayn
veya benzer iktisadi durumda bulunan) ki ilerden mte ekkil bir ktleyi anlatrlar; dolaysyla bir organizasyon, bir mensubiyet hissi veya
birlik uurunun mevcudiyetini icap ettirmezler. Di er yandan btn
ibih guruplar gibi, sa lam tekilatlanm guruplar iin msait bir zemin te kil ederler. Bu istikamette bir tekml te kiltlanm snf zddyetleri ve muhtemelen s nf mcadelelerinin zuhuruna mncer olur. Nitekim sn f cemiyetlerinde filhal byle bir inki af vukubulmutur.
23
Modern sosyoloji, bugnk cemiyetin bilhassa sinai bak mdan gelimi memleketlerdeki tabakala ma sistemini msbet olarak tarif ve tavsif edebilmek iin byk gayretler sarfetmektedir. Bu yolda yap lan almalar henz sonuland rlmamtr. Bununla beraber baz hususlarda
kat'i saylabilecek neticelere varmak kabil olmu tur.
Amerika Birle ik Devletlerinde mezkr ara trmalar "stratification"
tabakalara ay rma ad altnda yrtlmektedir. Bu sahada nderlii ise, uzun zamandanberi W. L. W a r ne r'in tesis etti i mektep yapmaktadr.
Modern smai cemiyetteki tabakala may gsteren bir ema yapabilmek iin mutlaka gelir nisbeti esas ndan hareket etmek gerekir.
deildir;
Filvaki bu cihet " tabakalamay tayin eden yegdne unsur"
fakat bu mevzuda esasl bir rol oynar. Zira modern cemiyetler muayyen
bir hayat standard nn prensip itibariyle btn mstehliklere a k olmas
esasna dayanr. Yani ferdin herkese a k bulunan hayat standard na
erime lsn geliri tayin eder. Bugn her memlekette gelir istatistikleri mevcut oldu undan, meslek sahibi halk n btnn gelir esas na gre
tasnifi kabildir.
Yalnz sosyal yap y az ok hakikata yak n bir surette tasvir edebilmek iin iptidaen baz dzeltmeler icras na ihtiya olduu aikardr.
Bir kere gelirin emniyet derecesini hesaba katmak laz mdr. Zira bittabii
biri mukannen ayl k, dieri ise sadece bir konjonktr kazanc ndan ibaret olan ayn ykseklikteki iki geliri msavi addetmek yanl neticelere
sevkedecektir. Bunun gibi istihdam mukavelesinin uzun mddetli olu u,
feshi ihbarn baz takyidata tabi tutulu u, i yerinde i emniyetinin sa lanm bulunuu gibi hususlar da daima nazar itibare almak laz mdr.
Ayrca gelirin bir insan n hayatnn hangi safhasnda kazanlmakta olduu cihetini de ihmal etmemek gerekir. Mtehass s bir sanayi i isi
istihsal kabiliyetinin en yksek oldu u devrede para ba na cret esasna gre ayda yksek bir ortalama tutturabilir. Fakat bu hayat mnhanisinde onun gelirinin en yksek olduu noktay tekil eder. Buna mukabil gen bir tabibin aa yukar ayn seviyede bulunan geliri onun sadece ba lang cretidir. te gelir seviyesinden itimai tabakala ma
sistemi hakknda baz istidlallerde bulunabilmek iin btn bu hususlarn gz nne al nmas iktiza eder.
Fakat i aret olunan bu tashihler yap ldktan sonra dahi, modern
sina cemiyetin tabakala ma yapsn gsteren, hakikata uygun bir ema elde etmek mmkn olmaz. nk e itli kaynaklardan ne et eden
gelirlerin (ve mesela; cretler, memur ve mstandem maa lar, mstakil iktisadi faaliyetten do an gelirler, serbest meslek erbab nn mesaisini
25
karlamak zere denen cretler vs. nin) ok de iik tarzlarda birle meleri veya kesi meleri bugnki cemiyetin hususiyetlerinden birini te kil
eder. Bu kesi melere bilhassa gelir tablosunun alt basamaklar nda ok
sk rastlan r. Bundan dolay tabakala ma problemi zerinde al an sosyololarn mterek kanaatlar sadece gelir seviyesi k stasnn hali haz rdaki cemiyetin sosyal tabakala masn tam olarak izaha kifayet etmeyecei merkezindedir. Bu gayeye ula abilmek iin daha ba ka kstaslara
mracaata da ihtiya vard r. Bu k staslardan birincisi istihlk tarz dr.
Bir ferd veya ailenin cemiyet ierisindeki mevkiinin tayini ve sosyal bakmdan snflar drlmasnda gelirinin miktar kadar, bu gelirle ne Yapmakta, onu nas l kullanmakta, ne suretle istihlk etmekte oldu u noktas da ehemmiyetlidir. stihlak kaidesi sosyal tabakadan sosyal tabakaya, bunlar birbirinden tefrik ve temyiz edecek surette de iir. Bu tarz
daima "tabakalara has"d r, yani bir kimsenin mensub oldu u sosyal
tabakay tayine imkn verir.
Bu manada mesela, bir aile btesinde ev masraflar nn nisbeti mmeyyiz bir unsurdur. Ailede ocuklar n tahsili iin yap lan masraflar
ise, tabakalara has olan, bunlara gre de ien hususlar n banda gelir. Bir an evvel ailenin geimini temine yard m etmeleri maksad ile ocuklar n mmkn mertebe k sa bir retime tabi tutulmalar ile ailenin
gelirinin bu suretle artt rlmasndan sarf nazar edilerek uzun bir tahsil
sresinin gze al nm olmas ok ehemmiyetli ve bilavas ta tabakalar
birbirinden temyiz eden bir husustur.
Kltrel ihtiyalar n tatmini maksad ile yaplan masraflar da ayni
ekilde tabakalara has, onlar birbirinden tefik ve temyiz eden unsurlardand r. Halen modern sosyoloji tecrbl metodlarla, mesela, rakl k
devresi geirmemi iiler zmresinde, mtehass s ii tipinde, memur
ve mstandemler tabakas nda, serbest meslek sahibi tipik orta tabakada ve ezcmle, btn sosyal tabakalarda istihlk nizam nn neden ibaret olduunu byk bir dikkatle ara trmaktadr.
Btn modern ara trmalarda esas ittihaz edilen di er bir kstas
da "itimai itibar" (Sosyal prestij) ibaresi ile ifade edilmektedir. Bu
mefhumun iki istikamette anla lmas lazmdr. Evvela, her ferdin kendisini muayyen bir sosyal tabakaya mensup ad' ve sosyal durumunu
muayyen bir surette telkki etmesi manas nda; saniyen onun dier kimseler tarafndan muayyen bir noktai nazardan s nflandrlmas manasnda. phesiz itimai itibar vak asnn objektif olarak tesbiti kolay deildir. Bu yzden mesela, tecrbe iin seilmi bir miktar ahstan, kk
kartonlar zerine kaydedilmi eitli meslekleri itimai itibar derecelerine gre s ralamalar n istemek gibi tecrbi baz metodlarla problemin
halline gayret edilmi tir. Filhakika bu nevi tecrbelerin hatal baz ta26
sini dourduu, sosyolojinin, modern snai cemiyetin tetkiki sonunda vasl olduu bir hakikattir. Bugnki cemiyette fert ve ailelerin ufki ve akul haraketleri fevkalade artm olup, bunlarn muayyen kanunlara irca
imkn dahiline girmi tir. Bu keyfiyet sosyal vetireler nazariyesinin me gul
olduu meselelerin banda gelir.
28
ILBLM
DiN SOSYOLOJ S
Din sosyolojisine balarken, sosyolojinin vak alar ilmi olduunu bir
kere daha hat rlatmak isteriz. Sosyoloji k ymet hkm vermeksizin d nmek mecburiyetindedir. Bu ilim dal nda kymet hkmleri ve hadiselere
kar taknlan ahsi tavrlarn bir kenara b raklmas ve vakalarn olduu
gibi ele alnarak tahlil edilmesi gerekir.
Fakat hassaten sosyoloji sahas nda bu metodik icab n is'af kolay
deildir. Zira itimai vak alar bir tabiat hadisesi gibi hariten m ahedesi
kabil, bize yabanc baz tezahrler de il, kendilerine ahsen de itirak
ettiimiz bir takm vakalardr.
Din sosyolojisi sahas nda bu glk daha da o aln Din ferdi ahsiyetin en derin tabakalar na kadar nfuz eder. yle ki; cferdin mutlak su-
rette btn mevcudiyeti ile i tirak ettii bir vak a mevcut ise o da dindir"
denilebilir. Bu yzden haddi zatnda dini tezahrlere kar tamamen objektif, kymet hkmlerinden ani ve ilmi bir tav r taknmann mmkn
olup olmad meselesini ciddi surette ara trmak lz mdr.
Bir sosyoloun modern itimai ve iktisadi hayat n ilerinde te kiltland menfaat birliklerini inceledi ini farzedelim. Bu sosyolog tetkikleri
neticesinde dier birok hususlar meyan nda, herhangi bir menfaat birli inin, muayyen bir iktisad ubesi mensuplarnn menfaatlerini muvaffakiyetle
temsil ve mdafaa etmekte oldu unu ve fakat buna mukabil, msbet olarak isbat kabil surette, itimai btnn menfaatlerine ayk r den baz
taleblerde bulundu unu tesbit etmek durumunda kalm olabilir. Mezkr
sosyolog bu tesbiti ile (belki de ok kudretli) bir gurubun a ikr menfaatlerine kar cephe alm bir vaziyete d ecektir. Bu tehlikeye ra men yaplan tesbitin, isabetli ve objektif olarak isbat kabil olmak art ile efkr
umumiyeye arzedilmesi icap eder.
Din sosyolojisi sahasnda ise, meselelerin tamamen objektif ve ilmi
bir tavrla ele al nmasna mani olan husus sadece harici glkler, yaln z
kymet hkmlerinden ani beyanlarla ba kalarnn maddi menfaatlerini
29
haleldar etmek endi esi deildir. Bilkis burada glkler dahilidir; bizzat
bizden, iimizden gelir. Zira bu meselelerin ara trlmasna girimekle,
ahsen bizim iin de mukaddes olan bir sahaya el atm oluyoruz. Fakat
her eye ramen burada da btn ilim dallar iin cari olan icaplara riayet etmek laz mdr. Bir dine itikad etmekle, o dini nazari bir tetkikin
mevzuu yapmak arasnda byk bir fark n mevcut oldu u inkr edilemez.
Bunun gibi son halde de mutlaka objektif hkmler vermek iktiza eder.
Geri bu yzden ilmi tefekkrmzn iten gelen bir tazyike maruz kald su gtrmez. Lkin modern din sosyolo lar aras nda dinleri tam bir
lkaydi ile muayyen k staslara gre ay rp, bir hayvanat aliminin bcek
veya kelebekleri tasnif etti i gibi snflandran baz larnn mevcut olduu
da bir hakikattir. Herhalde bu son durumda, bu kadar mesafeli ve alkasz bir davranla dini en'iyete varman n kabil olup olmad meselesini
teemml etmek gerekir. Zira asl nda meselenin srf nazari mtalaas nda,
mcerret d nlmesinde dahi hadiseye dahili i tirakimizi gsteren baz
kmldanlarn mevcudiyeti hissolunmal dr. Aksi takdirde sadece l baz
kalplara, dini olmayan en'iyete el atabilmi iz demektir. Fakat di er yandan kendimizi tamamen bitaraf, nazari hkmler verme e de zorlamam z
lazmdr. Bu iten, dahilden gelen bask y din sosyolojisi tetkiklerinden
skp atma a imkan yoktur; ondan korkmamal , aksine onu her defas nda
yeni batan yenme e almaldr.
Din sosyolojisi tetkiklerinde rastlan lan gln bir hususiyeti daha
vardr: Yeryznde, inanlar nn muhtevas , kudsiyet hakkndaki tasavvurlar ve bilhassa ayin ve ibadet tarzlar bakmndan biribirinden ok farkl
saysz dinler mevcuttur. Sadece halen ya amakta olanlar deil, insanln ilk devirlerinde hkm srm bulunanlar da nazar itibare aldmz takdirde bu cihet ayd nlanr.
Halen ya amakta olan dinler -ve hele bunlar n nisbeten eskice bir
tarihte zuhur etmi olanlar- aras nda bile bize klliyen yabanc gelenlerine, pek byk glklerle ancak yle byle nfz etmee muvaffak
olabildiklerimize rastl yoruz. Bunun gibi muhtelif dinler aras nda ok byk de er farklar da mahade ediyoruz: Bir yanda ilahi kudretler hakk nda ok basit ve kaba tasavvurlar, di er yanda yksek dinlerde ifadesini
bulan byk ve ulvi fikirler.
Din sosyolojisi insanl n dini hayatnda zuhur etmi bulunan btn
bu ekilleri gz nnde bulundurmak mecburiyetindedir; onun gr
zaviyesinin, e itli dinler aras ndaki derin farkllk ve deer ayrlnn inkar neticesini do urmayacak surette cihan uml olmas laz mdr. Tabii
halde yaamakta bulunan kavimlerin pek iptidai dinlerinin dahi din sosyolojisi tarafndan ihmal edilmesi caiz de ildir.
30
fndan da kabul edilmi olan bu tarife gre din, mukaddes olan n yaanmas (das Erlebnis des Heiligen) dr. Mezkr tarif ilk bak ta ok ekli
ve gayri vaz h grnd halde tamamen bo da deildir. Evvela ferdin
bir kudsi olan yaayabilme kabiliyetinin mevcudiyetini ve hatta bu tecrbenin onun varl icab bulunduunu ifade eder. Di er yandan bu
suretle dinin, daima nce tek tek fertlerin uurunda yerle tii hakikati
anlatlm olur. Zira tecrbeler her zaman bir uur, bir ruh, hususiyle muayyen bir kimse, bir fert ile irtibat halindedir.
Dinin iptidaen ve evleviyetle, tek bir ki iyi, ferdi alakadar eden bir
mesele ve hatta tamamen ahsi ve dahili bir husus olduu yksek dinler
dolaysyla hepimizin malumudur. Btn yksek dinlerde ferdi ruhlar n
mevzuubahs olmakta ve bunlar n imana davet edilmekte bulunduklar na
dair ok derin manal , gzel ve veciz szler vard r.
Bununla beraber, tecrbelerin ve hele bunlar n ok tesirli ve ehemmiyetli olanlarnn sadece fertlere inhisr etmesine imkn bulunmad
da aikardr. Bu tip tecrbeler mutlaka di er ahslara da sirayet eder.
Tecrbelerin di er ahslara da sirayeti, onlar n zahir olmas ve bu suretle
ilk hamilinden ayrlp, dier ahslarca da bilinir duruma gemeleri ile
vaki olur. te dini tecrbenin cemaat te kil edici tesirinin mebdei bu noktadr. nce dinin bervehipe in ferdi uura yerle ip, kk saldn tesbit
ettikten sonra, hemen arkas ndan, cemaat te kil edici tesirinden bahsetmemizde sadece zahiri bir tezad vard r. ki vaka arasndaki kpr, dini tecrbenin zahir olmas , tebli edilmesi, afakile mesi ile atlm olur.
Dini tecrbe muhtelif tarzda afakile ir.
ana hatlar ile izah edelim;
imdi bu istikameti
mevcut olduunu, ayr ayr hepsinin isimlerini ve sahip olduklar fevkcilbe er kudretleri biliyoruz". Nevama byle bir usturenin dahi inan lmayacak kadar
kuvvetli bir balayc tesiri vardr.
32
Yksek dinlerde fertleri birle tiren tasavvurlarm muhtevas n muahhas, maddi bir usture deil, bir nazariye te kil eder. Kaideten her dinde
dini inanlar, o dinin getirdi i nazariyenin zbdesini ifade eden bir itikad
forml halinde telhis olunur. Bilhare dine mensubiyet sadece bu formln tekrarlanmas ile beyan ve ifade edilir. Eski yunanda bu nevi bir
itikada "S ymbolo n" (senbol) deniliyordu. Bu suretle itikad dile getiren
formln (veya daha ziyade bu formlde ifadesini bulan dini gr n)
tpk bir senbol, herkesin arkas ndan gittii bir bayrak gibi, fertleri birle tirdii anlatlmak istenmitir.
Dini tasavvur ve fikirlerin heyeti mecmuas yahut dier bir ifade ile
bir dine has gr , ya bizzat dinin kurucusu tarafindan kendisine nazil
olan vahiylerin toplanmas suretiyle vucda getirilmi bir kitapta veya
onun talebeleri, tilmizleri yahut yak nlar tarafndan, gene onun kelm
esas tutulmak suretiyle uzunca bir zaman zarf nda tertip edilmi bir eserde tesbit edilmi bulunabilir. Kur'an bu hallerden ilkine, Ahdi Cedit ise,
ikincisine misaldir.
Mukaddes yaz lara daima, vazifesi onlar n nazari muhtevas n izah,
tefsir ve erh ile asil ve hakiki manalar n meydana karmaktan ibaret
olan bir din bilgisi, (teoloji) refakat eder.
Btn dinler nazariyelerini bir itikad forml eklinde olsun, bir mukaddes kitap halinde olsun, tesbit etmek temaylndedirler. Byk dinlerin
kurucularndan baz larnn, cemaatleri ierisinde "hoca", "stdd" namyla
anlmalar bu bakmdan calib-i dikkatt r. K onf y u s, L a o t s e ve
Manieizm'in kurucusu Mani hakknda varid olan bu husus bir dinin
nazariyesinin, zerinde birle ilen bir nokta, vandet sa layan bir prensip
olarak arzetti i ehemmiyeti gsterir.
Fakat ekseriya, itikad formlleri de dahil olmak zere dini metinler
zerinde yap lan almalar, baz gr ayrlklar, hatta z ddiyetlerinin
doumu neticesini tevlid etmi tir Bu e it ihtilaflara btn yksek dinlerde rastlan r. Neticede bu durum ayn bir din ierisinde birbirine tam
manasyla zt baz mektep ve istikametlerin ortaya kmasna sebeb olur.
Theb, Memphis ve Heliopolis ehirlerindeki byk dini mekteplerin biribirleriyle ihtilaf halinde bulunduklar eski Msr mislinden anlalaca
zere, daha ok tanr l dinlerin hkim olduu devirlerde bile vaziyet k smen
bu merkezde idi. Msrdaki ihtilaf esas itibariyle eski M sr tanrlar arasndaki silsile i meratibe taallk ediyordu. Bununla beraber din nazariyesinde
mnakaal dier baz noktalar da vard .
Mukaddes metinlerin mevcut oldu u her yerde, hususiyle btn yksek dinlerde dini mektep ve istikamet tezatlar ok eitlidir. Bu bakmdan
4., 5. ve mteakip asrlarda toplanan byk ruhani meclisler (din adam33
lar -ruhban- meclisleri, konsiller) ayan dikkattir. Sz geen meclislerde tezekkr ve mnaka a edilen balca mesele sa Peygamber ile Allah
aras nda hangi ontolojik mnasebetin mevcut oldu u hususu idi. H ristiyan kilisesindeki paralanma; merkezi Romada bulunan bat kilisesi ile
dou kilisesi aras ndaki byk ayrlk, bu meseledeki mnaka alarla balamtr.
Din nazariyesi ile alkal bu nevi ihtilflar, h rstiyanla inhisar etmeyip, dier btn yksek dinlerde grlm tr. Mahajana Budizmi ile
Hinayana Budizmi tefriki bunun misllerinden birini te kil eder. Dinin
umdelerinin tefsiri, fertler bak mndan ok ehemmiyetli olduu ve onlar
gayet yakndan alkadar etti i iin din nazariyesi fertleri tefrik edici bir
tesir de icra edebilir. Nitekim Ingilterede dini islahat devrinde baz noktalarda din nazariyesinin asl ndan inhiraf eden bir gr n taraftarlar
"dissenters" (M u t e ri z ler) tesmiye ediliyorlar -veya kendilerine
bizzat bu ismi vermi bulunuyorlar- d . Bu kabil inhiraflara btn yksek
dinlerde rastlan r ve bunlar ok defa dini vandetin paralanmas neticesini doururlar.
Dier yandan asl ndan inhiraf etmi bir inanc n salikleri aras nda
ok daha s k bir dayanma husle gelir. Grlyor ki, din nazariyesinin
birletirici ve ay rc tesirleri aras ndaki kar lkl mnasebet olduka mudildir.
b) Her din mukaddesat ile alkal muayyen baz tasavvurlar ve hatta yksek bir din mevzuubahs oldu u nisbette, muayyen baz fikirler ihtiva eder: Lkin hi bir din sadece bir tasavvurlar, fikirler toplam ndan
ibaret deildir. Din asla, mnhasran bir gr , tasavvur ve tefekkr meselesi, bir idrk mevzuundan ibaret olmam , bilkis daima ayn zamanda
bir his, iradi bir davran meselesi olarak kar mza kmtr.
Filhakika dinin sadece bir tak m tasavvurlardan ibaret oldu unu
mdafaa eden din felsefeyi nazariyeleri de mevcuttur. Bilhassa Rnesans
devrinde ve daha sonra 19. asr n baz mtefekkirleri tarafndan din bu
ekilde telkki edilmekte idi. Byle olunca din, bir " dnya gr" , bir
nevi felsefe, henz mcerret mefhumlara ula amayp, mahhas tasavvurlar seviyesinde kalm bir nevi ilim ncs mahiyeti arz ve iktisap eder.
Bu gr p en mtemayiz mmessili A u gus t e C o m t e' dur.
C omte'a gre insanl k tarihinde birbirini takip eden byk devre
vardr. Bu devrelerden her biri di erlerinden o devrede hakim olan dnya
gr, dn ve dnyay izah edi tarz ile ayrlr. Beeriyet tarihinin en
byk bir ksmn ierisine alan ilk devrede, insan muhitinde fevklbe er baz varlk ve kuvvetler tasavvur etmi tir. Bu devrede fert muhitinde cereyan
34
termi tir. Bu guruplarda dini bir kisveye brnm veya dini bir ayinle
sslenmi olmayan hi bir faaliyet yoktur. Bir ocu un domas , bir gencin cemiyetin yeti kin azalan meyanna kabl, izdiva, tedfin, ilan
harp, hasada ba lama, hasad n sonu gibi gurup hayat nn asli ve ehemmiyetli hadiseleri daima mustakar dini merasimler dairesinde cereyan eder.
Bu dini merasimler ekseriya irtibat halinde bulunduklar tasavvurlardan
daha devaml drlar. yle ki, zamanla byle bir merasime esas te kil eden
tasavvur ve fikirler uurda eski canllk ve vuzuhlar n kaybettikleri halde,
dini seremonilerin tamamen geleneklere uygun ve icab vehile icra edildikleri bir hakikattir. Btn bunlar dini ayin ve merasimlerin yahut dier bir ifade ile dini faaliyetin, din nazariyesi kadar, hatta ondan ok
daha kuvvetli bir birle tirici tesiri bulunduunu gsteren emarelerdir.
Bu bakmdan F r a n c i s Bacon' n "religio praecipium vinculum societatis" (= din cemiyetin en kuvvetli zinciridir) sz isabetlidir.
Yeri gelmi ken. K onfyus 'n tetkik etmekte oldu umuz mevzu ile
alakal bir tavsiyesine i aret etmek muvafk olacaktr. Bilindii gibi Konfuyanizm ziyadesiyle akli bir dindir. Hatta bu sebepten din bilgisinde
ok kere onun bir dinden ziyade bir felsefi mektep, bir nevi ahlak ilmi,
siyasi bir hikmet nazariyesi olup olmad mnakaa edilmitir. K o n fyus 'n yaz larnda, daima emredilen dini ayin ve merasimlerin hi
deitirilmeksizin aynen ifa edilmelerinin btn di er hususlara tekaddm
etti inin ifade olunmas ve devlet ve cemiyetin bekas nn her eyden evvel
buna istinad etmekte olduu fikrinin mdafaas ve sk sk tekrar, dini hareketlerin birle tirici tesiri d rld taktirde, ok manidard r. Bu ikazda dini hareketlerin birle tirici tesirine tam bir vukuf m ahede olunur.
Bugn birok dinlerde bu hakikatin fark na varlmtr. Nitekim
btn dnyada bunun say sz misallerini gryoruz. Bilfarz Katolik
kilisesinde takriben elli senedenberi dini merasim ve ayin usllerinde
ve mesela, merasimlerde okunacak dua ve yap lacak ayinlerin s rasna
riayet ve inkiyad kuvvetlendirmee ve ksmen eski usulleri ihya etme e
matuf bir cereyan ba lam bulunmaktadr. Dou kilisesinde ve ayrca
mesela, Mahayana Budizminde' de buna m abih cereyan ve temayller mevcuttur.
c) Her dinin, bilhassa her byk-yksek dinin, mnhas ran din
olan, yani dinin zatna taallk eden hususlar d nda, hayat n btn
ehemmiyetli meseleleri hakk ndaki hkmlerle, btn mhim dnyevi
hadiselere kar taknlan tavrlarn mecmuundan ibaret gayet zengin
bir fikri muhtevas vard r. Din muayyen bir "ruh" getirir, btn mutekitler bu ruha iman edip onu payla rlar ve uuri veya gayri uuri olarak bu ruh onlar n hayatna tesir eder. Bu husus dinin birle tirici tesirleri zaviyesinden zerinde durulmas iktiza eden nc noktad r.
37
Tabii bir dinin ruhunu kelimelerle anlatmak, onu terkip eden unsurlar tadad etmek kolay bir i deildir. Cihan uml dinlerin ruhunu
ifade veya hi de ilse misallerle izaha te ebbs etmesi, Max W e b e r' in
ilme yapt byk hizmetlerden birini te kil eder. Bir din, ferdin dini
olmayan meselelere kar muayyen bir tav r taknmasn ve mesela, tabiat, tarih ve kltr muayyen bir zaviyeden de erlendirmesi neticesini
tevlid eder. Her eyden evvel, uhrevi hususlarla dnyevi hususlar aras ndaki hududun tesbiti dahi bir dini tefik ve temyiz eden unsurlardand r.
Mukaddes olmayan (profane) alemin bir btn olarak kymetlendirili tarz, mesela, iyi yahut kt bir ey veyahut kendisinden iyi bir ey yap labilecei kadar kt bir ey de yap lmas mmkn, bizzatihi kymeti haiz
olmayan bir madde olarak kabl ve telkki edilmesi do rudan do ruya
bu tesbite ba ldr. Hint dininin en eski vesikalar ndan olan Veda'lar
dnyann haddzatnda iyi bir ey (bir nimet) oldu u telkkisine misal
tekil ederler. Buna mukabil Budizm tamamen, kainat n fenalk ve ac larla dolu, hatta, her trl hakikatten yoksun, bo ve geici bir hayal
olduu gr zerine bina edilmi tir.
Dnyaya kar taknlan bu msbet ve nikbin tav rla, onu klliyen
red ve inkr eden bedbin tav r arasnda birok mutavass t durumlar yer
alabilir. Gerek islam, gerekse h ristiyanl kda ve musevilikde ifrat ve
tefriti ifade eden bu iki tav rdan biri benimsenmemi tir. Bu dinler noktai
nazarndan laduni alem her ne kadar mukaddes de ilse de, kutsile me
kabiliyetini haizdir; yani btn tezahrleri ile iyi olmamakla beraber
iyiyi kabule mstaiddir. Mezkr dinlerin ruhu a a yukar bu ekilde
ifade edilebilir. Bir din mensuplarnn hepsinin dnyaya kar taknlan
belirli bir tavr benimsedikleri ve ba ka bir zaviyeden bu keyfiyetin dine
insanlan birletirici ve e itli millet ve kltrleri ayn esaslara gre ekillendirici bir kudret bahsetti i izahtan varestedir.
I. TABII GURUPLAR
a ) Aile
Btn insan topluluklar ve her kltr safhas nda, aile messesesine,
yani ana-baba ve ocuklar ve bazan kan h sm durumunda bulunan dier birtak m ahslarn sk bir hayat birli i vucde getirecek surette birlikte yaamalar vakasna rastlyoruz. Aileyi guruplar byk itimai
yaplarn tulalar mesabesindedir.
Aile messesesinin, btn kavim ve kltrlerde mevcudiyetine rastlanacak kadar umumi ve yayg n olmasna mukabil, aile ekilleri ok eitlidir. Bugn medeni milletlerde grlen aile tipi asla tarih ierisinde
mevcut olagelmi yegane tip de ildir. Bilkis ailenin bunun yan nda
daha birok, say sz, ekilleri mevcuttur. Din sosyolojisi iin arzetmekte
olduklar ehemmiyete binaen burada modern sosyolojinin epeyce i lenmi blmlerinden birini te kil eden aile sosyolojisine dahil iki ana mesele zerinde durmak gerekir.
Bunlardan birisi; byk aile-kk ail e tefrikidir. Bugn modem smai cemiyetin icablar , bilhassa byk ehirlerdeki hayat artlar dolaysyla kk aile tipi hakim bulunmaktad r. Yani gerekten bir hayat
birlii vudde getirecek surette birlikte ya ayanlar, sadece iki nesilden,
ksaca ana, baba ve ocuklardan- daha do rusu henz yeti memi , i
tutmayan ocuklardan- ibarettir. Pek muhtelif sebepler, bu meyanda
mesela, byk ehirlerdeki mesken durumu kadar modern i hayat nn
icaplar da, bugn kk aile tipinin hakim olmas n inta etmi tir.
Ancak kk aile tipi hi bir zaman yegane aile ekli olmam, hatta
birok kltrlerde istisnai durumu te kil eylemi tir. Kk ailenin mukabili, gene bir ok nevi ve ekilleri mevcut olmakla beraber, daima gerekten bir hayat birli i vucde getirecek surette bir arada ya ayan kimseler manas nda ailenin, kan h smlarndan mteekkil daha geni bir
evreyi iine almas ile temayz eden byk aile tipidir.
Byk aile tipine bugn de ve bilhassa ta rada rastl yoruz. Vaktiyle byk aile tipi kaideyi te kil ediyordu ve gayet s k bir surette nizamlanm, belirli ekilleri mevcuttu. Kimlerin byk aileye mensup
olduklar hususu ya bizzat hukuk nizam tarafndan veya rf ve adetle
yahut her iki surette birden kat'i olarak tesbit edilmi bulunuyordu.
Byk aile kk aileye nazaran daha fazla ki ilerden terekkp
etmekte olduundan, kendi bnyesi ierisinde istihsalde bulunma a daha
msait, daha muhtar ve mustakildir. Eski byk aile, modern kk ai40
41
phesiz efsane, yani dini tasavvurlar n muhtevas ve mesela, mevcudiyetine iman olunan ilhlar alemi, her yerde ailenin fevkine ykselmi, insanlardan mrekkep ok daha geni bir guruba malolmu tur. Fakat aile daima tanr lar taziz iin yap lan ayin ve merasimlerin oca
olarak kalmtr. Bu kabilden, ailede muayyen zamanlarda m tereken
yenen yemeklere, adaklar ve dualarla ba lanlm ve yemein sonunda
gene ayn merasim icra edilmitir. almann balamas ve nihayete
ermesi ve ezcmle, gnlk hayat n mutad vakalar iin de bir tak m
ayin ve merasimler derpi edilmitir. Nihayet bir sene zarfnda cereyan
mutad vakalara ve mesela, mahsulun ekilme e balamas ve hasad na ise,
ncekilerden daha farkl baz ayin ve merasimlerin refakat esas kabul
olunmutur. Ksacas aile, birlikte ya ayan ve i blm neticesinde birbirine bal kimselerden mrekkep bir birlik olarak, daima btn bu nevi
merasim ve ayinlerin ierisinde cereyan etti i tabii muhiti te kil etmitir.
Bu keyfiyet bir mddet sonra sadece aile de il, ayn zamanda evin
de dini bir mana ve ehemmiyet iktisab etmesini mucip olmu tur. Evin
aile fertlerinin etrafnda topland merkezi noktas olarak ocak, tanr lara adanan kurban ve adaklar n yerine getirildi i bir mahal haline gelmi ve hatta evin e ii, kaps ve sair baz yerleri ve mesela, tanr larn
resimlerinin durmakta oldu u raflar, gzler dahi dini bir mana kazanmtr. Birok yerlerde evi himaye eden hususi tanr lar da tasavvur olunur. Mehur Romal air Vir giliu s'un byk destan nda Aenea s' n
tahrip edilen Troja ehrinden kaarken s rtnda yal babas ile birlikte
ev tanrlarnn resimlerini de tad hikaye edilir. Bu resimlerin imha
veya tahrip edilmeleri yahut d man eline gemeleri caiz olmay p, mutlaka kurtar lmalar ve yeni yurda ta nmalar iktiza ederdi. air bu hususu Aenea s' n dine olan ballnn bir delili olarak zikretmi tir. Aile ve
evin, bir ayin ve ibadet birli i olarak arzetti i mana ve ehemmiyeti
gsteren ne mkemmel bir sembol!
Ailenin nevi, bu mevzuda da tesirini gsterir. Baba hkimiyetine
dayanan ailelerde ayin ve merasimlerin en ehemmiyetli simas aile babasdr. Ayinleri baba idare veya tek ba na icra eder. Bu dini grevlerle
tavzif edilmi olmas, aile babasnn hakimiyet ve kudretini ok artt rmtr. Ana hakimiyetine mstenid ailede ana, aile reisinin dini grevlerini de tekabbl eder, ayinleri ynetir, kurbanlar keler. Dinler ve kltr
tarihi ile alakah bir ok kaynaklarda baba hakimiyetine dayanan ailede,
oullarna ileride icra etmeleri gereken dini seremonileri retmenin,
babann vazifeleri cmlesinden oldu u ehemmiyetle tebarz ettirilmitir. Bunun gibi ana hakimiyetine mstenid ailelerde, k zlarn dini
ayin ve ibadete mtedair meselelerde tenvir etmek de anaya terettp
eden bir vazifedir.
42
Aile ve ev, ocuklarn doduu, evlenmelerin akdedildi i, insanlarn ld ve gmld yerlerdir. Btn bu hadiseler muayyen dini
merasim ve ayinler dairesinde cereyan eder. Aile, bu hususlara talluk
ettii nisbette de dini merasim ve ayinlerin tabii surette ierisinde cereyan etti i muhittir. Mesela, yeni doan ocuklara isim konulmas daima
muayyen bir dini merasim refakat nda olur. Tekris merasimi Initiationsrite tabir olunan, buhia eren erkek ocuklar n kahil erkekler meyanna kablune teferru eden merasim ve ayinler, hemen hemen buna
mmasil bir mana ta r; aradaki fark, bu ikincilerin yaln z aile deil,
btn sop tarafndan icra olunmalardr. Zira gen erkeklerin silah tayacak yaa gelmeleri, phesiz btn sop hayat bakmndan ehemmiyet arzeden bir hadisedir.
Buna mukabil, ayin ve ibadetin icras tarz bir ok yerlerde aileye
kalm bir meseledir. En iptidai dinlerde, tap nma hareketleri, a a yukar daima llerin mdahalelerini bertaraf etmek yahut hediye ve adaklarla lleri teskin ve tatmin etmek maksad na matuftur. Biraz daha tekml etmi halk dinlerinde llere itikad ve tapma tamamen farkl bir
mahiyet kesbeder : Burada ller, ailenin ecdad olarak dini bir ta'zim
mevzuu te kil ve bu suretle aile ierisinde ya amaa devam ederler. Bylece esatiri tanr lar yannda ecdada da tap nlmaa balanr. Ecdada
itikad ve tap nma, birok eski yksek kltrlerde ve mesela, eski Peruda, Japonyada, inde ve hatta eski Avrupa kltrlerinde en bariz ekli
ile mahede olunur.
b) S o p
Ecdada itikad ve tap nma mevzuu, bahsi, birden ziyade aileleri
ierisine alan daha byk insan topluluklar na intikal ettirmek iin iyi
bir vesiledir. Zira ecdad ve bilhassa nceki nesillerin ecdad daima
birden ziyade ailelerin m terek asllardr. Geri soplar, normal olarak
aileler gibi ok s k bir hayat birli i husle getirecek surette birlikte yaayan kimselerden terekkp etmez, fakat bir sop eklinde birleme vakas da bir ok kltrlerde gayet mhim bir rol oynar.
Soplarda da nemli baz dini grevler itima eder. Bunu bilhassa
gelimi gebe kavimlerde m ahede ediyoruz. ok kere sop, ferdin en kuvvetli sosyal deste idir. Her eyden nce mensuplar na hukuki himaye
baheder. Bir ok kavimlerde ayn sopun mensuplar birbirini (kelimenin
asli manasnda) "d o s t" diye a rrlar ve kar lkl olarak birbirine hukuki yardmda bulunmakla mkelleftirler. Di er baz yerlerde sop mensuplar arasnda gene bu manada "kar d e " kelimesi kullanlr.
43
lerde ayr bir hviyete brnmeleri yahut bir m ntkann muayyen baz
noktalarnn kendilerine mahsus tanr larnn mevcut olduunun farz ve
kabul edilmesi suretiyle olur. Mesela, bir p narn perisinin, bir nehir veya dan tanrsmn tasavvur olunmas gibi. Esatir bu ekilde memleketin her noktas n ilahi varlklarla iskn ederek, arazi ile muayyen bir unsiyet peyda eyler.Mahalli tanr lar, isimlerinden de anla laca zere
bilhassa mahalli guruplarda byk bir hrmet ve itibara mazhar olurlar, burada onlara tap lr, burada onlar en yksek de ilse de, kendilerine en nce mracaat edilen, en yak n tanrlard r. Bu suretle nce sadece
komuluk esasna dayanan birlikler ayn zamanda dini guruplar haline
gelmi olur. Dini ibadet ve merasimler ya cemaat reisi tarafndan idare
edilir veya bu i i grmek iin hususi baz merciler ihdas olunur; fakat
herhalde dini ayin ve merasimleri daima btn gurup birlikte icra eder.
Eski dinlerin hepsinde mahalli birliklerce tertiplenen dini tren ve bayramlara rastlan r. ehirler gibi meskn mahallerde bunlar en ince teferruat na kadar nizamlanm tr. Mesela, erkek ocuklar n, yetikinler safna alnmas -yani aileden daha byk birli e girmeleri- daima
ehir tanr larnn tamamna takdim edilmeleri sureti ile olur. Bu genler
ancak mihrap nnde hem ehrilik yemini ettikten sonrad r ki, ehir
halkndan addolunurlar.
Izahlarrruzn bu noktasnda Max Weber' in din sosyolojisinde temas ettii bir hususu teferruat yla incelemek lzumuna inan yoruz. Mez" Din Sosyolojisi" isimli byk eserinde dnya tarihinde
kr
belirli bir iz b rakm btn kltrlerle, binlerce yzy ldan bize intikal
eden muazzam bir vak alar hamlesini hukuk sosyolojisi, ekonomi ve
bilhassa din sosyolojisi bak mlarndan i liyerek vudda getirdi i gayet
mufassal bir "ehir Sosyolojisi" ksmna yer vermi tir. Bu ksmdaki izahlaryla Weber -o zamana kadar malm olmayan- u irtibat ortaya
karmaa muvaffak olmutur:
Btn ehirler ve bilhassa bykleri, ta radan vaki gler neticesinde zuhur etmi tir. Byle bir teksfn sebebi, ehrin kale duvarlar
ile evrilmi olmas dolaysyla, kiiye kyn temin edemedi i emniyeti
bahetmesi yahut esnaf ve zanaatkarlar cezbeden msait bir pazar olmas
veya saraylar n ehirlerde kurulmas sebebiyle byk insan kitlelerinin
buralara toplanmas olabilir. ehre hicret edenlerin burada da daha nce
oturmakta olduklar yerde cari itimai artlar dairesinde ya adklar aikardr. Bunlar ehre kendileri ile birlikte, daha evvelki itimai mnasebetlerinden doan baz zaruretleri ve bilhassa bir sopa mensubiyetin
tahmil ettii vecibeleri de getirirler.
te ehir karakteri bak mndan e itli kltrler aras nda mevcut
farklarn balang noktas budur. Bir sopa mensubiyetten do an balarn
45
d) Kavim ve Millet
Kavim de bir guruptur ve nesebe, kan h smlna olduu kadar
komuluk esasna da dayanabilir. Kavmin de kendisine has bir dini olabilir; nitekim hemen hemen btn ok tanr l dinler kannt dinler mahiyetindedir.
46
sup olmakta devam ederler. Ancak bu suretle, keyfiyet itibariyle ncekilerden farkl , yeni bir cemaat, mevcuda inzimam etmi , eski sosyal dzenin messeseleri meyan na girmi olur.
Dinden doan guruplara, tamamen istisnai mahiyette tezahrler
olarak, ok tanr l halk dinleri evrelerinde de rastlanabilir. ok tanr l
halk dinlerinde bu nevi guruplar ba lca iki ekilde karmza karlar;
Gizli cemiyetler ve S r cemiyetleri.
Kz lderili kabilelerinde ve Malenezya'da oldu u gibi iptidai kltrlerde byk bir rol oynamalar itibariyle, etnoloji gizli cemiyetlerle
uzunca bir zamandanberi me gul olmaktadr. Bu mevzuda yaz lm saysz
eserlerden H u t t on W e b s t e r'in
"Secret Societies" adl kitab zikre
ayand r.
Airetlerin sosyal te kilatnda aileler ve mahalli topluluklar yan nda yaln z erkeklerden mte ekkil baz birlikler erkek birlikleri de yer
alr. Erkek birlikleri a iret hayatnda umumiyetle ba ta harp olmak zere, byk hayvan av , tekne ina vs. gibi eitli grevlerin ifas n deruhte
eder. Bu taktirde ok kere, a iretin yallar ile erkek birliklerinin reisleri
arasnda bir ikilik hatta bir z ddyet ba gsterir. Bul a eren erkek ocuklarn dine kabulu maksad ile yaplan merasimin, yani gen boy mensuplarnn erkek birli inin saflarna alnmasna refakat eden ayin ve merasimlerin icras ekseriya bu birli in inhisar altndad r.
Erkek birlikleri, bir yandan mesela, baz kabahatler ve kk sularn cezaland rlmasn deruhte etmek, di er yandan git gide daha fazla
dini grevler yklenmek suretiyle gizli bir cemiyet haline de inkilap edebilirler. Birlie giri iin hemen hemen daima ok kar k baz merasim
ve ustillerin derpi edilmi olduu grlr. Ayr ca birlie dahil olduktan
sonra da geirilmesi gereken adeta mason te kiltm hatrlatr muhtelif
derecat mevcuttur. mann muhtevasna taallk etti i nisbette ise, bu
nevi birliklerde ekseriya sopun umumi inanc ndan inhiraf ile hususi baz
tanrlara tap lmakta ve farkl bir tarzda ibadet edilmekte oldu u mahede edilir. Bu suretle gizli cemiyetler dinden do an guruplar n ilk
asil eklini tekil ederler.
Gelimi eski kltrlerin o unda sr cemiyetlerine tesadf edilir. Bunlar ksmen sosyal gayeler bilfarz m kl durumlarda kar lkl yard mlama gibi de takip edilebilir, ancak asil gayeleri daima dinidir. Eleusis Sr Cemiyeti bunun bir mislini te kil eder. Bu s r cemiyeti klasik devirde btn Yunanistan'a yay lmt . Cemiyetin senelik trenleri, Atina'nn civarnda Eleusis ehrinde yaplmaktayd . Sr cemiyetinin inan48
cnn asln ; ziraat, o alma ve bereket tanr as D e m e t er ile alakal efsane te kil eder. Aslnda D em et er umumi Yunan dininin tanr larndan
biridir Efsaneye gre D em et e r'in k z, yer alt tam s tarafindan karlm olup, annesinin rica ve yalvarmalar zerine senenin yar sn yer altnda geirmek art ile serbest braklmtr Bylece ilkbaharda yeryzne kt zaman nebatlar ieklenmekte, tarlalar ye ermektedir; sonbahar'da yer alt na dnmee mecbur oldu u zaman ise, bitkiler canl ln ve aalar yapraklar n kaybetmektedirler. Mevsim de iikliinin
efsanevi bir tasviri !
Grlyor ki, Eleusis Sr Cemiyeti, aslnda Yunan umumi halk dininin efsanelerinden birini alarak derinle tirmi, ahlkiletirmi, bir umumi vucd zeval, daha do rusu hayat lm dirili nazariyesi haline
sokmu, birtakm ahlak ve adap kaideleri ve teharet esaslar ilavesiyle
ikmal eylenitir. yle ki, insanlar temiz kalmak ve hemcinslerine kar
drst davranmakla mkelleftirler, ancak bu taktirde yeniden do mak
dirilmek ansn kazanabilirler. Faziletleri kadar kusur ve gnahlar da
mstakbel hayatlar zerinde messirdir. Efsane bu ekilde ikmal edilmekle, artk umumi halk dininin bir cz' olmaktan km , aksine sr
cemiyetini, dinden ay ran bir husus haline gelmitir. Binnetice art k ierisinde ya ad muhit, tabii guruplar; yani aile, sop, belde, ehir deil,
byk dini cemaat ierisinde yer alan, hasseten dinden do ma guruplardr.
Her hr vatanda esas itibariyle bir s r cemiyetine de girebilmek
hakkn haizdir. Ancak sr cemiyetine giri hususi baz imtihanlarla,
kabul merasiminin icras na vabeste olup, dini gurubun azas haline gelmeden evvel s r cemiyetinin inanlar hususunda tenvir edilmi olmak
gerekir. Ilgililer s r cemiyetinde icra olunan hususi ayin ve ibadetler
hakknda suktu muhafaza ile mkelleftirler. Bu ayinler muhtemelen s r
cemiyetinin inanc na esas te kil eden efsanenin dramatik bir tasviri ile
ahlaki senbolik muhtevas nn tefsir edilmesinden ibarettir. Ayr ca buna
hususi baz teharet ve kefaret merasimleri de inzimam edebilir. K sacas bu suretle ok tanr l bir halk dini zemininde ve bizzat bu dinin malzemesinden istifade ile daha yksek evsafta bir din vucde getirilmektetedir.
Eleusis Sr Cemiyeti, nazara muhtevas bakmndan olduu kadar
gurup tekilat itibariyle de bu teka nl basamanda bulunan evrelerde
rastlamlan sr cemiyetleri iin tipiktir. Eski kltrlerde zuhur eden tarikatlarn hemen hemen hepsinde lm, yeniden do u, ruhlarn lmszl ve tenash nazariyeleri merkezi bir rol oynar ve teharet, kefaret ve ok kere gnah karma usul ve kaideleri ehemmiyetli unsurlar
49
51
53
radiftir. Her iki kelime bilfarz "siyasi maksatlara matuf halk topluluu"
nu da anlatr, fakat sonradan sadece dini cemaati ifade etmek zere
kullanlmaa balanmtr.
Btn yksek dinlerin, Roma Katolik veya Ortodoks Kiliseleri manasnda hakiki kiliseler eklinde tekiltlanmam olduklar dorudur. Bununla beraber git gide daha geni sahalara yay lan ve mensuplarnn
says artan btn yksek dinler, zamanla muayyen bir te kilta da sahip olurlar. Bu te kilat ok gev ek olabilir; mandut messeselerle yetinerek mnferit dini cemaatlere geni bir muhtariyet bah edebilir. Bu
gibi hallerde baz din sosyololar " kilise benzeri" bir tekilattan veya
"yara kilise" te kilatndan bahsederler. Di er baz lar ise, " did teskiltn
biri azam", dieri asgari iki hudud arasnda muhtelif dereceler arzedebileceini
ve ancak azami haddin hakiki manada kilise olarak tavsif edilebilece ini"
kaydederler.
Mamafih btn yksek dinlerde u veya bu tarzda bir te kilat mevcuttur. Dini guruba zahiren de, yani a k hkmleri muhtevi bir stat
ile de, objektif olarak tesbit edilmi bulunan bir nizam verilmitir. Bu suretle din bir messese haline gelmi tir, daha do rusu din bizzat bir
messese haline gelmeyip, bir messese kadrosuna sokulmu tur. Birinci
ksmda izah ettiimiz vehile messeseler itimai en'iyette ok byk bir
rol oynar. Bir guruba uzun bir zaman hi de imeden bnyesini muhafaza edebilmek kabiliyetini veren ey, evvelemirde messeselerdir. Dini
guruplar iin de ayn esas cari olup, bunlar n yz ve hatta bin y llar boyunca devamn messeseler salamtr.
imdi yksek dinlerde mustakar messeselerin te ekkln haz rlayan, yani dinin kilise olmak yolunda inki afin salayan e itli amiller
zerinde duraca z.
Bu amillerden ilki, bizzat din nazariyesi dir. Filhakika din nazariyesi vahiy yoluyla nazil olmu ve dinin kurucusu tarafndan mminlere
tefhim edilerek nihai eklini almtr. Fakat sonradan bu nazariye zerinde byk bir dikkatle tekrar tekrar durulmas ; neticede onun bir tertibe sokulmasn, muhtelif ksmlarnn biri biriyle ahenkdar khnmasm
ve bilhassa vahyolunmu bir metne taallk etti i nisbette, bu metnin
alelcle kimseler iin de anla labilir bir hale getirilmesini, yani tefsirini
icap ettirmitir. Bu ise bir mddet sonra mstakil bir ilim dal haline gelecek olan, din nazariyesinin sistematik tefsirine iptidar olunmas , yani
Din Bilgisi (Theologie) ile i tigal edilmesi demektir.
Byle bir tekmle sevk ve hatta icbar eden dier bir mil de dinin
sair dinler ve felsefi nazariyelerle olan temas dr.
Yksek bir dinin vaz'etti i esaslar teolojik bak mdan ilenirken, ekseriya
54
55
58
Budizminde de ileri derecede bir silsilei meratibe mstenid kademele me, hususiyle a r bir kilise tipi teesss etmi bulunuyordu.
te yandan bir dinin ar kilise tipine iltifat etmeyerek daha serbest kalplar ierisinde te kiltlanmas nn da saysz mislleri mevcuttur. Bittabii byle bir te kiltlanma dinin ilk ortaya kt zamanlarda
deil, bilhare tedricen vaki olur. Burada da dini memuriyetlere ve hi phesiz din nazariyesi ve ayin ve ibadet usllerinin asil' ekillerini kaybetmemesine dikkat eden baz makam ve mercilere rastlan r; fakat silsilei
meratibe istinad eden bir nizam teesss etmemi tir. Mnferit dini cemaatler geni bir muhtariyete sahiptir; ruhanilerle ayn dine mensup
alelde kimseler aras nda kesin bir tefrik yap lmamtr veya bu tefrik
cemaat ierisinde iki ayr smfn vucde gelmesi neticesini tevlid edecek
kadar ileri gitmemi tir. Hinayana Budizmi ile e itli hristiyan mezhepleri bu nevi bir tekiltn rnekleridir. slm da ilkinden ziyade, bu ikinci
tekilt nev'ine dahildir.
Din sosyolojisinin mevzuuna giren tezahrlerden, umumiyetle "'ikazlar" tesmiye olunan byk bir ksm , btn dinlerin tarihinde ok mhim bir rol oynar ve gerekte bir dinin zlme e balad veya zeval
bulmak zere oldu una deil, aksine dahili hayatiyetini muhafaza eylediine dellet eder.
Bu tezahrlerin manas n anlayabilmek iin dinin cevheri itibariyle
daima fertlerin deruni bir tecrbesi oldu u esasndan hareket etmek lzmchr. Geri bu dini tecrbe bilhare mutlaka fertlerin d na taar
ve bylece dini cemaatlerin te ekklne mil olur, fakat dini guruplar n
teekkl etti i ve hatta sabit ve mstakar bir te kilta sahip olduklar
yerlerde dahi, ferdi ruh daima dinin kayna kalmakta devam eder.
te bizzat bu durum baz hallerde bir i k a z'a, dini guruba ve onun
messeselerine kar bir mukavemetin do masna vesile olur. Bu kabilden dini cemaatin ok geni lemesi halinde, ekseriya "bu kilisede dini ciddiye
almayan baz kimseler var" yahut "bizim cemaat mzda dinin icabat sadece
zahiren icra ediliyor, bunlarn gerektirdii dikkat ve ballk gsterilmiyor" gibi
bir takm itirazlar duyulma a balar. Bu suretle gerekte dine kar deil,
bilkis dinin iyilii iin baz ikazlarda bulunulmaktad r. Umumiyetle bu
kabil bir ikaz n kendilerinden sad r olduu kimseler bilhassa tabiaten
dindar olan cemaat azalar dr.
imdi hangi hususlar n bir dini ikaza mevzu te kil edebilecei, yahut di er bir ifadeyle, dini ikaz n hangi hususlara matuf olabilece ini
tetkik edelim.
Byle bir ikaz bervehipe in, din nazariyesinden vaki inhiraflar'a
taallk edebilir. Ezcmle; sa lam bir kilise te kiltna sahip byk bir
59
halen seldhiyetli mercilerin onu yo umladklar ekli ile dini tesis edenin keldm na uygun mudur? Acaba ilmi keldm, hadd zatnda hakiki ve asit muhtevas na
dahil olmayan baz hususlar ona ithal etmiyor mu?" Din nazariyesi ile al
kah bu ikaz, onu sonradan yap lan ilave ve tahriflerden temizleyerek,
saf ve asil ekline irca etmek gayesini gder.
Saniyen dini ikaz, ayin ve ibadet usClleri'ne taallk edebilir. Bir din
vasi sahalara yay larak cihanuml bir mahiyet ald zaman ibadet ve
ayinlerin de ok zengin bir tarzda tertiplendi i ezcmle; mabetlerin
emsalsiz bir ihti ama brnd , dini merasimlerin icras nda btn
sanatlardan istifade edildi i grlr. Bu durum da u mealde baz ikazlara hedef te kil etmi tir: "Ayin ve ibadetler bu suretle asit ekillerinden
ehemmiyetli bir tarzda ayrlm olmuyorlar m ?" Ksaca burada da ayin
ve ibadetlerin ilk cemaatler veya mritler gurubundaki basit ekillerine
irea temayl dile getirilmektedir. H ristiyanlktaki btn protestan
reformlar bu noktaya mteveccih olup, ayin ve ibadet usllerinin katolik kilisesine nisbeten esasl suretle basitle tirilmesini sa lamtr. Dini
ibadet ustllerinde sadeliin muhafazasna balangtan itibaren byk
bir itina gsterdi i cihetle slam, tarihi boyunca bu nevi ikazlara h ristiyanliktan ok daha az nisbette maruz kalm tr.
Fakat dini ikazlar sadece ayin ve ibadetlerin ok kar k ve tantanal bir hale sokulduklar deil, fazla sathile tikleri noktas na da matuf
olabilirler. Bu taktirde ikaza sebep olan husus, e itli ayinler ve merasimin haricen hala ayn surette icra edildikleri halde dini mana ve ehemmiyetlerini kaybetmi bulunduklardr. Meziffir ikaz n, dini ayin ve
merasim icras nn asil manasn hatrlatma temin maksad ile bilhassa mutaass p kimselerden geldi i aikard r.
kazlara mevzu te kil eden nc nokta, dinin vazettii baz ahlak
kaide ve dusffirlardr. Zuhur ettikleri kk muhitin hudutlar n aarak ktle te kilat haline gelen ve hele merkezi vaziyetteki byk ehirlere yaylan btn dinler, ya ay tarz ile alakal ahlaki mahiyetteki
baz emir ve kaidelerinin, kltrel muhite intibak mecburiyeti ile gevemesi tehlikesine maruz kal rlar. Bu ise muhite baz tavizler verilmesi,
bir takm uzlamalara yana lmas eklinde cereyan eder. Mesela, bir k sm dinler bidayette mensuplar arasnda, umumiyetle veya sadece din
karde leri arasndaki muamelelere mnhas r olmak zere, adi mesailde faiz yasa koymulardr. imdi dinin zirai toplumlardan byk ticaret ehirlerine yay lmaa balamas ile faiz yasan bertaraf etmek
60
mutlak riayet vs. gibi hususlard r. Tarikata giri ihtiyari ve fakat tarikat
mensuplarnn riayeti mecburi bilcmle mkellefiyetlerin "tekabbl edildiine mtedair bir yeminin icras na vabestedir. Tarikat mensublar nn
mkellefiyetleri daima dine mensup olan alelde kimselerin mkellefiyetlerinden a rdr.
Keiler arasnda ve sureti umumiyede tarikatlerde mmtaz dini
ahsiyetlere s k sk rastlanr. Byk vaizler, dini hayat n byk islhat
ve tanzimat lar hep bunlar aras ndan yeti mitir. Haddi zat nda tarikatler de byk dini cemaatten ayr lnm olduunu ifade etmez, aksine
ayn camia ierisinde daha kesif bir dini hayat anlatr. Tarikatler cemaat ierisinde muayyen baz grevlerin icras n da tekabbl etmi olabilirler. Mesela, hastalara bakmak, onlara efkat ve ihtimam gstermek
vazifesini zerine alm olan tarikatler mevcuttur, buna mukabil esas
itibariyle btn gayretlerini dinin yay lmasna hasreden baz tarikatler
de vard r. Nihayet dier bir guruba giren tarikatler ba lca; okullar tesisi,
dini metinlerin tetkiki, i lenmesi vs. gibi ilmi almalarla i tigali gaye
edinmilerdir. arkta da, garpda da ilk yksek okullar n kurulmas tarikatlerin tarihi ile ilgilidir. Btn klasik devir filozoflar nn ve bu arada mesela,
A r i s t o t e 1 e s'in fikirlerinin o zamanlar en iyi bir ekilde manastr ve tarikatlerce bilinmekte olduu ve hatta bat dnyasna Ar istoteles felsefesinin slam alimleri tarafindan tan tld, Orta a Avrupa Kltr Tarihinin herkese malm bir vakasdr.
imdiye kadar mevzuubahs edilen e itli guruplarn mterek hususiyeti byk dini camiann iinde kalm olmalardr. Fakat dini ikaz,
muterizler gurubunun byk dini camiadan maddeten de ayr lmas neticesini tevlid edebilir. Bu hal btn cihan innul dinlerde bir veya mteaddid defalar vaki olmu tur. Yunanca bir kelime ile buna " isma"
(=itizal), yani ayrlk, blnme tabir olunur. Bu suretle dini camian n
tekil ettii klden bir para koparak ayr lm, 11 . asrda Dou Kilisesinin, Roma Kilisesinden ayr lmasnda olduu gibi mstakil bir kilise
yahut mezhep haline gelmi tir.
Ekseriya balangta bir ayrlma istei mevcut deildir Aksine dini
camia ierisinde kalmak ve onu islah etmek fikri hakimdir Sadece baz
messeselere ve asl ndan inhiraf ettiine inanlan baz noktalara itiraz
edilmektedir. ihtilafh noktalar n bir zlme neticesini tevlid edecek
derecede ehemmiyetli olmas mmkndr. yle ki; nihayet ya mteriz- ler gurubunun. bizzat "art k yeter!" deyip dini cemaati terketmeleri yahut
temsil ettikleri gr n, dallet veya dini ayin ve ibadetin asil eklinden
inhiraf telkki olunarak kendilerinin byk dini cemaatten tardedilmeleri suretiyle ayr lk gerekle ir.
63
kilisenin de iine doar ; buna mukabil bir mezhebe girmek kiz m gelir, yani bir
mezhebe mensubiyet ferdin serbest iradesine dayan r."
Bu tesbit yzde yz isabetli de ildir. Zira bir kiliseye sonradan intisap olunabilecei gibi, birok byke mezheplere nesiller boyunca
sadk kalnmas da mmkndr. Mezhebi tarif iin yap lan dier teebbsler, onlarn ekseriya byk kiliselerle devlet aras ndaki s k bahla
muhalif olmalar ve daima devletten ayr , tamamen hususi vas fta
dini guruplar olarak kalmaa itina gstermeleri vakasndan hareket
ederler. Lakin bu kstas da her zaman do ru netice veren bir l de ildir. Zira kiliseler de devletten uzak kalabilirler ve hatta gnmzde
aslolan budur. Nihayet baz byk mezheplere taallk etti i nisbette
mnferit hallerde bir mezhebin mi, yoksa bir kilisenin mi mevcut olduu ciddi tereddd ve mnakaalara yol aabilir.
tekil eder. Bir vakalar ilmi olan din sosyolojisi bu meselenin tecrbi
olarak aratrlmasyla grevlidir.
Basit dinlerle yksek dinler aras nda bu mevzuda da kat'i bir tefik
yapmak gerekir. Materyalist din sosyolojisinin en byk hatas , bu tefriki
yapmamas, ok tanrs halk dinleri ile yksek dinler aras ndaki muazzam tarihi fark inkr etmesidir.
Esatiri halk dinlerinde dini inanlar n ziyadesiyle maddi hayat
artlar ve iktisadi ve itimai amillerin tesirinde kald bir ok misllerle
sabit olmu bir keyfiyettir. iftilikle u raan kavimlerin esatirinde daima, iftilerin koruyucusu yahut verimlilik ve bereket tanr s olarak kendisine tap nlan bir tak m tanrlara rastlan r. Birok eski ark dinlerinde
en yal ve en hrmete ayan ilh "toprak ana" isimli tanrad r. Muharip kavimlerde ise, harp, arp ma ve zafer tanr alar daha mhim
bir rol oynar.
Esatiri halk dinlerinin tanrlar ile ilgili tasavvurlarda oldu u gibi,
dini bayram ve trenlerde icra olunan ayinler zerinde de maddi hayat artlar nn tesirleri m ahede olunur. Topra a balanarak iftilikle itigal etme e balayan kavimlerde, ayin ve ibadetler hassaten tarlalarn srlmesi (ekin) ve mahslun toplanmas (hasad); obanl kla geinen kavimlerde, mesel, ehli hayvanlar n yavrulamas yahut koyun
krkma zamannn gelmesi vs. mnasebetiyle icra olunur. (Gebe halde
yaayan eski yahudi kavimlerinde koyun k rkma zamannn gelmesi mnasebetiyle yap lan bayram, en byk dini bayramlardan biri idi). Muharip kavimlerde dini ayin ve bayramlar daha ziyade harp ve arp ma
hadiseleriyle ilgilidir. Bir deniz veya deniz yolculu u tanrsna tabiatiyle
ancak denizci bir kavmin esatirinde rastlanabilir. Eski Yunan esatirindeki H e r m e s gibi bir ticaret tanr s ise, phesiz yaln z ticaretin ok erken bir tarihte inki af etti i kavimler iin mevzuubahistir.
Aile yaps ile din aras ndaki sk rabtadan yukarda bahsedilmi ti.
Ana esasna mstenid ailenin hakim oldu u cemiyetlerde, kad n tanrlar
esatirde ehemmiyetli bir mevki i gal eder. Buna mukabil baba esas na
dayanan ailelerin hakim oldu u yerlerde en yksek rtbeli tanr lar erkek tanrlardr.
Netice itibariyle, esatiri halk dinlerinin geni lde itimai ve iktisadi mnasebetlerin tesirinde kald , bir ok misllerle, tecrbi olarak
isbat kabil bir keyfiyettir. Bu dinler tabii guruplarda ya amalarndan
da anlalaca zere halk n mterek hayat na intibak ederler. itimai
bnyenin onlar zerinde do rudan doruya tesirler icra etmesi bu sebebtendir.
66
Yksek dinlerde de durumun bu merkezde olup olmad cai sualdir. Modern din sosyolojisi meseleyi istikra metodu ile halle al maktadr.
Max W e be r'in Din Sosyolojisi isimli eserinde zerinde durduu balca
meselelerden biri, yksek dinlerin esas itibariyle zuhur ettikleri memleketlerdeki itimai ve iktisadi mnasebetlerden mteessir olup olmad klar ve eer oluyorlarsa, bunun derecesinin tayini hususlar dr.
Btn aratrmalar, yksek dinlere intisap edenlerin ba langta
daima muayyen itimai tabakalardan gelmekte olduklar n gstermitir.
Bu tabakalar ehir halk , kyller, cemiyetin mreffeh s nflar veya fakirler zmresi olabilir. Mesela, Konfyanizm'in ilk salikleri edebi kltr
yksek in devlet memurlar snfna mensupdur.
Hinduizm de bidayette cemiyetin yksek tabakalar na mensup olanlar aras nda yaylm ve tutulmu bir dindir. Mslmanlkla Hristiyanlk ise, balangta daha ziyade ehir halk arasnda taraftarlar bulmu tur. Bir din ile muayyen bir itimai tabaka aras ndaki alka, aynen
mezhepler iin de varittir. Mesela, Budizmin Japonya'da ok ehemmiyetli bir rol oynayan Zen mezhebi, bilhassa Samurai, yani Japon as lzade ( valye) s nfnn mensuplar arasnda yaylmtr.
Max W e b e r btn bu alka ve mnasebetleri ke federek "Din Sosyolojisi" isimli eserinin ikinci cildinde neretti. Lakin onun bu vak alardan istinta etti i neticelerle, istidlline cevaz grmedi i hususlar, belki
yapmaa muvaffak oldu u keiflerden de ehemmiyetlidir. W e b e r; "Izah-
larmn gayesi, asla, bir dinin vasf ve muhtevas nn onun karakteristik temsilcisi olan tabakann ierisinde yaad sosyal statlerin dpedz bir fonksiyonu
olduunu isbat deildir. Bilkis yksek dinlerin hususiyetleri mnhas ran dini kaynaklar, yani nazil olmu ve tefhim edilmi muhtevalarna gre taayyn eder."der.
Dolaysyle W e b e r'in vas l olduu netice, din nazariyesinin muhtevas nn, asla, sadece dinin ilk saliklerinin geldi i sosyal tabakalar n iktisadi
ve itimai menfaatlerine gre taayyn etmedi idir. Btn yksek dinlerin pek abuk ilk taraftarlar nn mensup olduu sosyal tabakan n dna
sirayetle farkl sosyal evreleri ihata etmesi vak asn W e b e r bu iddiasnn bariz bir delili addeder.
Filvaki ok kere ehirler gibi merkezi noktalarda zuhur eden dinler
bilahare ovalar n gebe veya iftilikle u raan halk arasnda yaylr
yahut nce cemiyetin a a tabakalarna mensup olanlar aras nda taraftarlar bulan baz dinler ok gemeden hakimiyeti elinde tutan tabakalara hulal eder. Btn bu hallerin yksek dinlerin tarihinde say sz misalleri vard r. Hatta bazan dinlerin ok farkl itimai dzenler ierisinde
yaayan, birbirinden ok ayr yapdaki kavimlere ve mesela, iftilikle
uraan bir kavimden, ehirlerde ya ayan medeni bir kavme veya aksine,
67
ok medeni bir kavimden basit bir ova te kilatna sahip airetlere yay lmas gibi daha calibi dikkat durumlara da rastlan r. Eer din dpedz
bir itimai nizamn fonksiyonu olsa yahut din nazariyesi muayyen baz
sosyal artlara tabi bulunsayd , phesiz btn bu hallerin tahakkukuna asla imkan olmazd .
Yksek dinler ferde fert olarak hultil eder ve onu hakimiyeti alt na
alr. Binnetice sosyal artlardan tecerrt etmi olarak da, onlardan istifade suretiyle de fertleri tesir ve nufzu alt nda bulundurur. Birok yksek dinlerin nazariyelerinde bu cihet sarahaten ifade edilmi tir. Yksek
dinler kiileri, ifti, zanaatkr, orta veya yksek tabaka mensubu olarak
snfland rmaz Aksine din nazariyesi ve emirleri "mutlak" surette, yani
itimai artlardan ari olarak, istisnas z herkes, s rf insan olmalar hasebiyle btn insanlar hakknda mevzudur.
Bu hususla ok yak ndan ve zaruri surette ilgili di er bir vaka daha
mevcuttur. Btn yksek dinlerde yay lmak, yani her ne surette olursa
olsun intiar etmek kudret ve temayl vard r.
Fakat bu mevzuda da ok tanr l halk dinleri ile yksek dinler arasnda esasl bir fark grlr. ok tanr l halk dinleri umumiyetle ierisinde zuhur ettikleri kavmin d na yaylmak arzu ve temayl gstermezler. Daha nce de izah edildi i gibi, tabii guruplara sk skya baldrlar. Tanrlar ierisinde zuhur ettikleri kavmin, devletin tanr lardr.
Buna mukabil yksek dinlerde durum ok farkl dr. Bunlar tabii guruplara bal olmayp, cihan umldur, hususiyle btn insanla hitap eder.
Binnetice dini yaymak (misyon) onlar n tabiatlar icabndandr. Nitekim
yksek dinlerin ok farkl kltr basamaklar nda bulunan, tamamen ayr
cemiyet nizamna sahip e itli milletlere yayldklar bir vakadr Mezkr dinler muayyen bir sosyal tabakaya inhisar etmedikleri gibi, baz
kavim ve rklara da mahsus de ildirler. Bilhassa Mslmanl k ve Hiristiyanlk, yksek dinlerin zuhur ettikleri m ntkalardan ok ba ka mahallerde, hatta uzak k t'alarda bile mminler bulduklar vakasnn misllerini te kil ederler. Budizm de byledir : Asl nda Hindistan'da zuhur
ettii halde in'de ve Japonya'da milyarlarca taraftar kazanm tr. Bugn ierisinde mslman veya hiristiyan unsurlar n hakim olduu millet ve devletler nazara al nrsa, bunlar aras nda da ok e itli kltr basamaklar nda bulunan, ok farkl iktisadi ve sosyal bnyeye sahip millet ve memleketlerin mevcut oldu u grlr.
Ksacas dinin mnferit baz hallerde, bahusus esatirin umumiyetle
cemiyet hayat n aksettirdi i ve sosyal dzenin ve mesela, aile te kilat
ve toprak nizam nn din zerinde derin tesirler gsterdi i basit ve esatiri dinlerde, harici bir tak m faktrlerin, daha do rusu itimai yap ile
68
iktisadi mnasebetlerden ne et eden fili baz millerin tesiri alt nda kald dorudur. Fakat bu tesirler de kar lkldr. Bu kabilden ana hkimiyetine dayanan bir aile te kilatnn esatirde kad n tanrlarn hususi
bir ehemmiyet kazanmalar n salamasna mukabil, bu nevi bir esatir de
cemiyet ierisinde ana esas na dayanan ailenin mevkiinin tahkim ve tarsini neticesini do urur.
Fakat yksek dinler hi bir zaman muayyen bir itimai nizama
yahut mesela, ilk taraftarlar nn mensup olduu sosyal tabakaya ba l
kalmam veya aralar ndaki ill bir rabta neticesinde bunlara gre taayyn etmemitir. Bir yksek dinin nazari muhtevas nn sosyolojik bakmdan izah' imkans zdr. Mezkir muhteva s rf dini sebeplerle taayyn
etmi olup, cihanumfldur ve herhalde ierisinde zuhur etti i itimai
artlarn basit bir ifadesinden ibaret de ildir.
Bu netice itimai nizamn din zerinde ill baz tesirleri olup olmad sualinin esas itibariyle menfi bir ekilde cevapland rlmas demektir. Ancak phesiz ilimde menfi bir cevap dahi, en az msbet olan kadar kymetli bir neticedir.
imdi bu noktaya, modern snai cemiyetler ve bilhassa s nai bakmdan ok gelimi memleketlerde grlen cemiyet tipi ile ilgili ksa bir ilave yapacaz. Misal olarak hali haz rdaki Amerikan cemiyetini ele alal m ve
yukarda 19. ve mteakip sahifelerde sylenenleri bu misle tatbik edelim.
Neticede bugnki Amerikan cemiyetinde mevcut sosyal tabakalar n kelimenin hakiki manas nda ne snf, ne zmre olduklar n greceiz. Geri iktisadi durum burada da messir bir faktrdr, fakat hi bir zaman yegne
amil deildir. Cemiyetin sosyal tabakalara blnmesinde onun d nda
kalan bir sr sebepler daha rol oynar. Bilfarz sosyal prestij, yani insan n
kendisi ve bakalar tarafndan takdiri bu sebepler aras ndadr. Sosyal itibar her eyden evvel dier kimselerle muntazam temaslarda bulunmak
mesela; muayyen dernek, birlik, klub, vs. ye aza olmakla ihraz olunur.
Amerikan sosyolojisi, saysz aratrmalar neticesinde bir dine mensubiyetin daima itibar tayin eden sosyal unsurlardan biri oldu unu
meydana karmtr. Bylece mesela, numune olarak seilen baz hallerde stn bir sosyal itibare mazhar olan ailelerin ekseriyetle ngiliz veya
sko Yksek Kilisesine, buna mukabil di er bir tak m sosyal tabakalar n
mesela, Katolik Kilisesine, ba ka bir tak mlarnn ise Protestan Kilisesi veya mezheplerinden birine mensup olduklar tesbit edilmi tir. Bu bilhassa
modern smai cemiyette, dini inan ile sosyal tabakala ma arasnda muayyen bir alakan n mevcut olduunu ve hatta (Amerikan sosyolojisinde
umumiyetle kabul edildii gibi) sosyal tabakala mann din zerinde
tayin edici bir tesirinin bulundu unu anlat r. Burada sadece son zikre69
imdi sra, din ile cemiyet aras nda mevcut kar lkl mnasebetin
dier bir cepheden tetkikine ve ezcmle, dinin cemiyet hayat zerinde ne
gibi tesirler icra etti i sualinin cevapland rlmasna gelmi bulunmaktadr.
Her dinin, bahusus byk-yksek dinlerin mnhas ran teolojik hususlar dnda kalan ok zengin bir fikri muhtevas vardr. Ksacas din,
hayatn bir sr ehemmiyetli meseleleri ile alakal hal tarzlar , insanlar
ilgilendiren e itli hususlar ve problemlere kar tutum ve davran lar
ihtiva eder. Her byk din, mesela, tabiat , tabii hadise ve ihtiyalar
muayyen bir zaviyeden de erlendirir ve bylece ferdin tabii vak alara
kar belli bir tavr taknmasn mucip olur. Bu tav r ya bir red, inkr, feragat veya bir tasvip, kabl, kran dolu bir teslimiyet eklinde tecelli eder.
En saf ekli ile Budizmin btn tabii alemi, dpedz bir hayal, ilahi
hakikati gizleyen, aldat c bir tl'den ibaret telkki etmesi, din dolay syla tabii aleme kar taknlm olan bir tav rdr. Bu telakkinin zaruri
neticesi, ferdin ilahi hakikatlere ula abilmek iin maddi alemden tecerrd etmesi, el etek ekmesi gerekti idir.
Dier baz yksek dinlerde -ve mesela, Musevi Dininde, H ristiyanlkta ve hatta Islam'da- ise, mukaddes nazariye dnyay tanrnn eseri
addeder ; dolay syla dnya, insan n bir an evvel kendisinden kurtulmas
lazm gelen bir yk, aldat c bir hayalden ibaret de ildir. Fakat bu, tabii olan her eyin, ayn zamanda iyi de olduu manasna gelmez. Yer
yznde fenalk ve gnah n, sefalet ve tedenninin mevcudiyeti inkr olunamaz. Ancak asl nda dnya iyilie mstaid, iyilik zerine messesdir.
Fertlerden tabii aleme i tirak ile orada faaliyet gstermelerinin; iyili i
tevik ile eksik ve noksanlar ikmal ve tashih etmelerinin taleb olunmas
bu telkkinin zaruri bir neticesidir. Demek ki, bu dinler tabii aleme kar
inkr ve red eden, passif bir tutumu deil, aksine aktif bir davran gerektirmekte ve bu keyfiyet bir tesadf eseri olmay p, din nazariyesinin
cevherinden ne et etmektedir.
Dinin, kltr hayatnn din dnda kalan ksmlar zerindeki tesirlerinin mebdeini bu noktan n tekil ettii uzun izahlara ihtiya gstermeyen bir husustur. Bir dine has zihniyetin o dine itikad edenler arasnda paylalmas ve yaylmas neticesinde mminler normal dnyevi
hayatlar n srer ve mesela, gndelik i lerini grr ve hatt tabiat seyrederken dahi bu zihniyetin tesiri alt nda kal rlar. Dnyaya kar takn.dklar tavrn dinden ileri geldi inin uuruna vak f olsunlar veya olmas nlar, harici alemi daima dinlerinin altnda grrler. Bu "zihniyet"
dinin insan hayatnda etraf snrlarla evrili kapal bir blge te kil etmeyip, kltr ve cemiyet hayat nn din dnda kalan ksmlarnda da mstemirren mevcudiyetini hissettirmesinin ba lca sebeplerindendir.
W e b er Din Sosyolojisi isimli eserinde bu mevzu ile alakal izahlarda
ok ie yarayan bir mefhum teklif etmi tir Bu mellif bir dine mahsus
71
zihniyetin sadece tabiata kar deil ve fakat ayn zamanda evlilik ve aile,
i ve meslek, iktisad ve devlet gibi bir tak m itimai vakalara kar da
muayyen bir tavr taknlmasn mucip olduu kanaat ndadr. Buna
kendisi "cihansuntil dinlerin iktisad ahlkz" ismini verir ve yukarda bahsettiimiz eserinin byk bir ksmn bu ahlakn bulunup, meydana karlmasna tahsis etmi tir.
Hemen i aret etmek laz mdr ki, iktisad ahlaki mefhumu, W e be r'in
anlatmak istedii hususu ifade iin ok dard r. Zira iktisad ahlaki ile
kasdolunan, sadece iktisadi mnasebet iin mevzu ahlaki esaslar de il,
bunlar yan nda aile nizam, hukuk, kazai tekilat gibi hususlard r. E itim ve devlet de daima buraya dahildir. Yani bu suretle cihan uml bir
dinin getirdii iktisadi ve sosyal ahlak, bir btn olarak ifade edilmek
istenmitir. Nas l tabii alemi red veya kabul etmek; bir hayal, bir vehimden ibaret addederek silkip atmak veya tanr tarafndan yaratlm farzederek kabul ve tasdik etmek bir dinin zihniyetine taallk etmekte ise,
sosyal hayatn ehemmiyetli hadiselerine kar muayyen bir tav r taknlmas da gene dinin zihniyetinden ne 'et eden bir husustur. Burada Yunanca bir kelime olan "Ethos" (=Ahlk) In asil manas n hatrlamak lazmdr. Modern dilde "ahlk" , felsefenin mant k, bediiyat, ontoloji gibi
ksmlar yannda yer alan bir cz'n ifade eder. Fakat eski Yunancada "Ethos" kelimesinin ok daha umumi bir manas vard r; bir insan
veya insan toplulu unun hasletini, karekterini, mesela; muayyen bir milletin seciyesini (halk karakterini) yahut halen bir insan toplulu unun
(bir gurubun) "zihniyeti" tesmiye olunan hususu ifade eder.
Bu zaviyeden bakld taktirde Max W e be r, iktisadi faaliyet, mai et
salama, sosyal nizam, kaza ve siyasetle alakal meselelerde bir dine has
Ethos'u ara trmaktad r. Weber' in bir dini temyiz eden zihniyetin tabiata kar taknlan tavrda olduu kadar bu meselelerde de tecelli edeceine inanmas gayet isabetlidir.
Bu cmleden olarak her yksek dinin mesela, meslek hayat nn vakalarna kar muayyen bir tutumu vard r. Mnferit mesleki faaliyetin
deerlendirili tarz ve hatta bizzat mesleki al ma vakasuun sureti
telkkisi, ezcmle, onun sadece bir hayat idame ve mai eti temin vas tas saylp saylmamas yahut mesleki al maya ahlaki bir de er de izafe edilip edilmemesi, hep, geni lde bir dinin zihniyetine gre taayyn
eden hususlardand r.
Yksek dinlerin baz lar ruhani mesleklere o kadar byk bir k ymet atf ve izafe ederler ki, bunun yan nda dier btn meslekler tamamen deilse bile, olduka a a seviyede bir tak m faaliyetler olarak kal rlar. Bilhassa rahiplerle dinin alelade mntesipleri aras nda tam bir tefrik yaplmakta olan cemiyetlerde hal byledir. Mesela, Hindu dininde
72
rum addolunur ve yaln z mukabilini te kil eden bu sosyal mkellefiyetlerle birlikte deruhte edildi i taktirde dini manada k ymetlenir.
Mal ve mlk sahibi olmak veya olmamak vakasnn sadece iktisadi bir hadise telkki edilmeyerek, ona terettp eden sosyal mkellefiyetlerle birlikte d nlmesi bilhassa aktif dinlerin iktisadi ve sosyal ahlaki= balca hususiyetlerinden birini te kil eder. Aktif dinlerde mesela,
hemcinsine ac may maddi dnyann cazibesinden kurtulman n ilk adm sayan Budizm'den ok farkl olarak acma hissi eklinde tecelli eden
fazilet de buna benzer bir surette telkki olunur. Aktif dinler servetin
fakirlere yard m iin bir vas ta olduunda mttefiktirler. Bu husus sadakann mal mlk sahibi olanlarca denmesi gerekli bir nevi vergi addedildii Islam'da en a k ifadesini bulmutur.
Bu noktada kapitalist devrin iptidas nda, sosyal problem ortaya
kt, sanayiin ve byk ehirlerin zuhuru ile ktle sefaletinin tamamen yeni bir takm ekillerinin grlmee balad zamanlarda, mezkfir sosyal meselelerle ilk i tigal edenlerin gene kiliseler ve dini guruplar olduunu hatrlatmak laz mdr. Devletin kanun yolu ile itimai meselelerin halline tevessl etmesi, tarih itibariyle ok daha sonrad r. Hatta
bunun iin gerekli tahrik ve te vikler de gene dini guruplardan gelmi tir.
Mal edinme vakasnn din tarafndan telkki edili tarz , Weber' in
uzun uzad ya zerinde durarak inceledi i ok ehemmiyetli bir mevzudur. Servete kar msbet bir tav r taknan dinlerde dahi, ekseriya iktisab iin gayret sarfetmenin insanlar mevcut mallarnn idaresinden daha
fazla i gal etti i fikrine rastl yoruz. Bu durum baz aktif dinlerde ve
mesela, Luteryanizm'de ki inin iktisab abas ierisinde kaybolup gitmemesi, aksi taktirde "baz manevi kay plara duyar olaca" ihtarnn yaplmasna sebep olmutur. Byk h ristiyan mezhepleri aras nda sadece
Kalvinizm'in bu meselede hususi bir tutumu vard r. ktisap iin sarfolunan gayretler ve bilhassa mesleki al ma neticesinde elde edilen
maddi muvaffakiyetin, mesela, bir i adamnn kazanc nn, onun hakiki
hayatta bozulmad n gsteren bir unsur oldu u grnn aslnda
Kalvinizm'den geldiini Max Weber isbat etmi tir. Demek oluyor
ki C a 1 v i n, dinde hakim olan gr n aksine, sulh ve sldn ierisinde
kesine ekilerek babadan kalma servetin nimetlerinden isifadeyi takbih ile durup dinlenmeksizin al mak lzumunu ihtar etmi tir. Max
Web e r, Kalvinizm'in iktisadi ve sosyal ahlaki= kapitalist iktisadi sistemin te ekklnde rol oynayan ba lca amillerden oldu u yolundaki
mehur iddias n bu noktadan hareketle ortaya atm tr. Bilindii zere
bu sistem mteebbisin mevcut serveti ile iktifa etmesi de il, aksine mtemadiyen servetini artt rmak yolunda gayretler sarfetmesi esas na dayanr. Binnetice bu mstemirren iktisap maksad ile alma ahlaki,
74
75
srf iktisadi esaslara gre hareket edilir; sanat sahas nda bedii kstaslardan baka bir l mevcut de ildir vs. Bu paralanma ve tecrit ameliyesi, kltr seviyesindeki ykselmenin zaruri bir neticesidir. Mnferit sahalarda ihtisas sahibi ki ilerin zuhuru da bu hadise ile ilgilidir. Neticede mesela, yaln z iktisadi meselelerde ihtisas sahibi kimseler, hatta iktisadn sadece bir kolunda derinle mi eksperler ortaya kar. Hukuk, mesleki eitime tabi tutulmu kimselerin eline ve ihtimamna tevdi olunur.
Bylece ilmin mnferit ubeleri gittike birbirinden uzakla an mesleki
disiplinler haline gelir. Bu hadiseye mutaden "kltrel faaliyetin ileri derecede ihtisaslamas" denir.
Mezkr durum, dolay syla dinin kltr sahalar zerindeki tesirlerinin (hi de ilse dorudan doruya tesirlerinin) zay flamas neticesini de
dourur. htisaslama sonunda kltr kollar , kltr btnnden uzakla tklar gibi, dinden de tecerrt ederler. Bu yzden mevzuubahs hadiseyi
"Saecularisierung" = d n y ev il e me terimiyle ifade ediyoruz. Latince
saeculum" kelimesi hadd zatnda "asr", "a" manas na gelir. Eski h ristiyan ilahiyat larnn lisannda bu terim kilise mefhumunun aksini
ifade etmek zere kullan lyordu. Onlarca kilise, ebedi, ezeli, zaman n
stnde bir kudretti. Buna mukabil "Saeculum" ise tehavvl eden, fani
olan, ierisinde kuvvetler durumu ve kltr nevilerinin mtemadiyen
deimekte bulundu u, din d (profane) alemi anlatyordu. Bylece
"Saeculum" mefhumu dini olan mukabili "dnyevi" yi ifade etmee balad . Bu gelimeye muvazi olarak "Saecularisierung"da mnferit kltr
kollarnn kendilerine has bir tak m prensiplere gre te kiltlanarak,
birbirleriyle vaki mnasebetlerinde oldu u kadar, dine kar da bamszlklarn kazanmalar, tamamen dnyevi sistemler haline inkilab eylemeleri manas n iktisab etti.
Dier yandan "dnyevile ne" kelimesi, btn yksek dinlerde zuhurlarndan muayyen bir zaman sonra husule gelmekte ve bilhassa modern
smai kltrlerde bariz bir surette gze arpmakta olan bir vetireyi anlatmak zere de kullan lmaktadr. Eskice kltrler ve mesela, Orta a daki durumla bir k yaslama yap ld taktirde mesele kendili inden tevazuh edecektir. Bu son zikredilen evrelerde dini fikir ve saiklerin,
btn kltr sahalar n, onlar zerindeki bilavas ta tesirleri kolayca hissedilecek surette, hkimiyet ve nufuzlar altna alm olduklar malmdur. Bu devirde de sanat n byk terkkiler kaydetti i, srf bedii bakmdan da zirve te kil eden ok k ymetli eserlerin vucde etirildii inkr
edilemez. Fakat bunlar n ksm azamnn mevzular dini olduu gibi,
gene byk bir ksm srf dini maksatlarla vucde getirilmi tir. Bu devirde din, kltrn sanat d nda kalan sahalar na da nufz eylemi tir. Bilfarz hukukun, aile hukuku, miras hukuku ve ilh. gibi hacim itibariyle
76
ok ykl baz ksmlar , dini esaslarla tanzim edilmi bulunuyordu. Ticaret hukuku, iktisad hukuku gibi tamamen dnyevi baz hukuk kollarnn dahi dinin tesirlerinden masun kald iddia edilemez. Mesela; Orta ada semen-i mebi'in yahut faiz nisbetinin s rf iktisadi mlhazalarla
tayin edilmeyip, aksine dini esaslara gre de "Mil" bir fiatn tesbiti, ahval-i adiye'dendi.
Buna dier bir misal verelim: Asr mzda itimai ahlak ve muavenetin istikametleri devlet tarafndan tayin edilmekte ve bu sahada zaruri tedbirleri ve te kilatn temellerini anayasaya uygun olarak isdar
edilen kanunlar tesbit etmektedir. Halk sa l ve sosyal adalet mlhazalar ile insani i gcnn maksada uygun bir surette kullan lmasna
dikkat etmek, bu sahada kendisinden hareket olunan ba lca esaslardan
biridir. Bu mevzuda ittihaz olunan tedbirlerin tatbiki ile mkellef makamlar, amme messeseleri ve belediyelerdir. Gemi te ise, itimai muavenet tamamen kilise ve sair dini cemaatler tarafindan yrtlyor
ve bu hizmetin ifasnda sadece dini saikler rol oynuyordu.
Grlyor ki, modern kltrlerde btn bu sahalar dnyevile mi,
yani klliyen dini esaslardan uzakla larak tanzim olunmu tur. Bu durum karsnda kendiliinden akla gelen bir soru vard r: Din bakmndan, bu yeni vaziyet bir kayb , bir daralmay , bir boalmay m ifade
eder, yoksa yalnz dinin sair kltr sahalar ile olan mnasebetlerinde
bir deiiklik mi husle gelmitir?
Bir ok kltrel faaliyetlerin dnyevile mesi neticesini tevlid etmi olan bu gelime, nlenmesi kabil olmayan zaruri bir gidi tir. Hi bir
modern kltr kendisini bu ak tan kurtaramaz. Bugnn s nailemi
memleketlerinde oldu u kadar kark bir iktisadi sistem, maddi meselelerle teker teker me gul olan bir hukuk nizam ve idari mekanizmaya
ihtiya gsterir. Hatta denebilir ki, seyri seferin tanzimi, dvizlerin idaresi, i pazarnn dzenlenmesi gibi baz meselelerin hallinin dinden
beklenmesi, nevama onun tahrifi, hi de ilse kendisine tamamen yabanc
baz vazifelerle tahmil edilmesi demektir. Bu ve buna benzer say sz meseleler iin mnhasran teknik ve maddi esaslara dayanarak mu lak
hadiselerin cereyan n tanzim edecek hususi te ekkllerin vucde getirilmesi zarurettir.
Bylece dinin kltr camias ndaki yeri gerekten esasl bir deiiklie uramtr. Dinin etrafnda adeta, tamamen dnyevile mi sahalarn
tekil ettii geni ve gittike daha da geni lemekte olan bir daire vard r.
Lkin din, bu sfatla insanlara hull ederek onlar hakimiyeti altna alma kudretini kaybetmedike, kltr hayat nn merkezi kalmakta devam
eder ki, ehemmiyetli olan da budur. Zira malm oldu u zere, btn
afaki kltr sahalar nihayet insanlar tarafndan vucilde getirilir ve de77
vam ettirilir. Ferd bu sahalardan her birine sadece muayyen bir nisbette, umumiyetle varl nn mandut bir ksm ile itirak eder. Bilfarz iktisadi hayata yaln z alc veya sat c sfatyla kat lr; Mali makamlar huzurunda sadece bir vergi mkellefidir. Hukukta yaln z muayyen baz
hak ve mkellefiyetlerin hamilidir. K sacas her defas nda ahsiyetinin
kk ve kesin olarak s nrland rlm bir ksm, bir paras , mevzuubahs olmaktad r.
Buna mukabil dinde durum farkl dr. Ferd bir dine iman etmekte
ise, ona ahsiyetinin tamamiyle ba lanm demektir. Yani dinin, hi de ilse yksek dinlerin insan ahsiyetinin en ite bulunan tabakalar na kadar
nufz ederek burada yerle mesi vakasnda bugne kadar hi bir de iiklik vudde gelmemitir. Bundan insan n, ahsiyetini, dolaysyla dini
tutumunu her zaman farkl sahalarda dile getirmek imkan na sahip olduu gibi ok ehemmiyetli bir netice kar. Daha nce de belirtildi i
zere, bu sahalar ondan varl nn tamamn deil, bir ksmn gerekletirmesini, di er bir tabirle klli de il, ksmi bir tak m edalarda bulunmasn taleb ederler. Fakat phesiz ilgilinin tutumuna ahsiyetinden
de bir eyler ilave etmek suretiyle istenilenden daha fazlas n vermesine
bir mani yoktur.
Modern kltrlerde as l tehlike, kltr sistemi gibi insan ahsiyetinin de bir takm mstakil kompartmanlara, birbirinden tecrid edilmi
baz ksmlara ayrlmas , paralanmas ihtimalidir. Bu taktirde insan,
tabir caizse sadece iktisadi bir mahlk, dar ve asli manas nda bir memur
(Funktionaer), muazzam bir makinan n ufack bir ark haline gelir yahut
umumiyetle ifade edildi i gibi bir "ktle adam" olur. Ktle sadece bir
ok kimselerin toplu halde bir mahalde bulunmalar n anlatmaz, ayn
zamanda insanlar n ahsiyetlerinin btn ile de il, i varlklarnn itirak etmedi i, harici, mtehavvil, arizi bir tak m mnasebetler vesilesiyle karlamalarn, bir araya gelmelerini de ifade eder.
Netice itibariyle dinin bilhassa modern s nai cemiyette kazanm
olduu mana u ekilde telhis edilebilir : Din fertleri, ahsiyetlerinin paralanmas tehlikesine kar korur; onlar mukaddesat ile kar karya
getirerek ahsiyetlerinin vandetini saklar ve bir cz' tam haline gelmelerine yard m eder. Bilahare ferd, bu tam ve mtecanis ahsiyetini, bir
retmen, bir tabib, bir vatanda , bir hemehri yahut bir aile ferdi olarak dnyevi hayat n muhtelif sahalar nda deerlendirmek imkann
bulur. Filhakika modern kltrleri, az farkl lam kltrlerden tefrik
eden husus bu son uncularda dinin btn kltr sahalar n dorudan
doruya hkimiyeti alt nda bulundurmay dr. Fakat dini ahsiyet dolaysyla din, gene btn kltr sahalar zerinde tesir gstermekte ve
bu manada kltrn merkezi olarak kalmakta devam etmi tir.
78
Comte, Auguste
Cooley, H. Charles
Durkheim, Emile
Eliade, Mircea
1925.
.
James, William
Mensching, Gustav
Otto, Rudolf
Spencer, Herbert
Toennies, Ferdinand
Troeltsch, Ernst
Van Der Leeuw, G.
1902
1947
1873
1887
Wach, Joachim
: Sociology of Religion,
Weber, Max
Worms, Rene
: Organisme et Socit'16,
3 cild, 1920-1921
1896
79
aatay, T.) :
81