Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 50

Schachnovelle, Stefan Zweig

1997, Can Sanat Yaynlar Ltd. ti.


Tm haklar sakldr. Tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla
oaltlamaz.
1. basm: 1997
41. basm: Aralk 2013, stanbul
E-kitap 1. Srm Ocak 2014, stanbul
2013 tarihli 41. Basm esas alnarak hazrlanmtr.
Yayna hazrlayan: ebnem Sunar
Kapak tasarm: Aye elem Design
Kapak resmi: Shutterstock
ISBN 9789750721366

CAN SANAT YAYINLARI


YAPIM, DAITIM, TCARET VE SANAY LTD. T.
Hayriye Caddesi No. 2, 34430 Galatasaray, stanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 / 252 59 88 / 252 59 89 Faks: (0212) 252 72 33
www.canyayinlari.com
yayinevi@canyayinlari.com
Sertifika No: 10758

STEFAN ZWEIG

SATRAN
UZUN YK
Almanca aslndan eviren

Aya Sabuncuolu

Stefan Zweign Can Yaynlarndaki dier kitaplar:


Dnn Dnyas, 1985
Amok Koucusu, 1990
Yarnn Tarihi, 1991
Lyonda Dn, 1992
nsanln Yldznn Parlad Anlar, 1995
Gnlkler, 1997
Deiim Rzgr, 1998
Amerigo, 2005
Sabrsz Yrek, 2006
Marie Antoinette, 2006
Joseph Fouch, 2007
Rotterdaml Erasmus, 2008
Balzac, 2009
Bir Kadnn Yaamndan 24 Saat Bir Yrein lm, 2009
Macellan, 2010
Clarissa, 2010
Hayatn Mucizeleri, 2011
Montaigne, 2012

STEFAN ZWEIG, 1881 ylnda Viyanada dodu. Avusturya, Fransa ve Almanyada renim grd.
Sava kart kiiliiyle dikkat ekti. 1919-1934 yllar arasnda Salzburgda yaad, Nazilerin basks
yznden Salzburgu terk etmek zorunda kald. lk iirlerini 1901 ylnda yaymlad. ok sayda deneme,
yk, uzun yknn yan sra byk bir ustalkla kaleme ald yaamykleriyle de nldr. Psikolojiye
ve Freudun retisine duyduu youn ilgi, Zweign derin karakter incelemelerinde ifade bulur. zellikle tarihsel karakterler zerinde yazd yorumlar ve yaamykleri, psikolojik zmlemeler
bakmndan son derece zengindir. Zweig, Avrupann iine dt siyasi duruma dayanamayarak 1942
ylnda Brezilyada karsyla birlikte intihar etti.

AYA SABUNCUOLU, 1972de stanbulda dodu. Avusturya Lisesini ve Boazii niversitesi ngiliz Dili ve Edebiyat Blmn bitirdi. evirmenlik ve kitap editrl yapyor. Baz evirileri: Dokuz
Buukta Bilardo (Heinrich Bll), Amerika (Franz Kafka), Deniz yks (Joseph Conrad), Umut Tarlalar
(Jos Saramago), Dnyann lm (Daniel Kehlmann), Birbirimiz Olmadan (Martin Walser), Kardeimin
Glgesinde (Uwe Timm).

Satran tahtasnda bir Avrupal


Satran bugne kadar baka herhangi bir oyundan ok daha fazla ilgi eken ve hakknda
pek ok ey yazlan tek oyun olsa gerektir. Bu konudaki ilk yaptlarn XI. ya da XII. yzyla
dayanan ve satranca ilikin problemlerin akland elyazmalar olduu sanlmaktadr. Bu
tarihten gnmze kadar satranca ilikin literatr, problem aklamalar ya da problem
derlemeleriyle snrl deildir. Edebiyatn da ilgi alanna giren bir motiftir satran, bu
adan ele alndnda, pek ok nl yazarn yaptnn da konusudur. Szgelimi Gustav
Meyrinkin Golemi, Elias Canettinin Krlemesi, Samuel Beckettin Murphysi, Vladimir
Nabokovun Lujin Savunmas ve hi kukusuz, Stefan Zweign Satran bunlardan yalnzca birkadr.
Bununla birlikte biraz daha yakndan bakldnda, Zweign 1938-1941 arasnda, srgn yaamndaki son dura Brezilyada yazd ve 1942de Buenos Aireste yaynlad Satran, simgesellii ve ok boyutluluuyla bunlarn arasndan kendiliinden syrlr. Her eyden nce bir son yapttr Satran, Zweign edebiyata ama ayn zamanda yaama bir vedasdr, ei Lotteyle birlikte 1942 ylnn 22 ubat gn intihar etmeden nce, tamamlad son yapttr.
Yapt, gerilim dzeyi gittike artan yapsyla bile bir dram olma zelliini tar. Bu gerilim, yazarn ustas olduu yaznsal bir tr olarak uzun yknn en nemli niteliini
yanstsa da, Satran sz konusu olduunda, aslnda kaynan bambaka bir yerde bulur ve
Nazi dneminde Zweign politik tavr hakknda biraz da alelacele varlan bir karara kar
yazarn duruunu yanstr. Bu tepki, zellikle de srgndeki adalar tarafndan Nazi
rejimine kar net bir politik tavr almamakla, hatta kimilerince ibirliki olmakla sulanan
Stefan Zweign yaptlarnda da sk sk karmza kan, eylere ve olaylara mesafeyle yaklaan gzlem alkanlndan ileri gelir. Gerekten de gzle grlr, eylemlilikle llebilir
bir direni deildir Zweign direnii, daha ok rtk bir direni olarak tanmlanabilir.
Dolaysyla Zweign duruu aslnda birbirine kart iki kutup arasnda yer alr: Bir yanda
yalnzca Almanyada deil, dnyann drt bir yannda kitlesel kymlaryla Nazi rejimi yer
alrken, te yanda srgnde var olabilmeye ilikin korku ve kukular vardr.
Byk bir uurumdur bu ve belki de Zweign yaamn ve yaptlarn belirleyen tam
olarak budur. 1900l yllarn bandan itibaren Avrupann her kesine yapt seyahatlerin yan sra Rainer Maria Rilke, August Rodin, Romain Rolland, Paul Verlaine ve daha pek
oklaryla kurduu dostluklar, Zweign Avrupallk bilincini gelitiren en temel unsurlar
olmutur. Bununla birlikte Birinci Dnya Sava ncesinde btn Avrupann geleceini

7/50

belirleyen gerilim, Zweign varoluunda da kendine yer bulur: Zweig bir yanyla vatansever bir tutum iindedir bu dnemde. Bir yandan vatansever duygularn ar bast yazlar
yazarken ve daha sava patlak verir vermez, Sava Bakanlnda almak iin gnll
olurken, zel yaamnda ok daha farkl bir tutum sergilemekte, ulusal cokuyla hareket etmenin yaratt kukularn dile getirmektedir. Bu kukular en ok dostlarna, zellikle de
pasifist eilimlerinde byk rol oynayan Romain Rollanda yazd mektuplarda ortaya
kar. Bu yanyla, Birinci Dnya Sava yllar Stefan Zweign politik ve kiisel olarak nasl
tavr alaca konusunda kararsz kald yllardr. Sava kart ve pasifist olarak nitelendirilebilecek Jeremias yazarken, Sava Bakanlnn arivinde gizli belgeleri elden geirip
dzenlemektedir Zweig. Deyi yerindeyse her iki tarafa da adamtr kendini; vatanseverlik
ile pasifizm arasnda gidip gelen taraflardr bunlar. Sava yllar boyunca Zweign net bir
tavr taknd tek bir ey vardr, o da Yahudilik meselesidir. nan konularnda kat bir eitim almam olmasna ve o dnemlerde zellikle revata olan Siyonist eilimleri daha en
bandan reddetmesine ramen, Martin Bubere yazd mektuplar, son kertede onun
Yahudi cemaatine aidiyetinin birer gstergesi olarak deerlendirilebilir.
Oysa savan sonu bu durumu deitirecektir: Bir nefretin ift tarafl arlyla yere
serilmi durumdaym... savaa neden olan Almanyaya duyduum nefret ve savan galibi
olan Avusturyadaki Yahudilere duyduum nefret, diye yazar Aralk 1918de Romain Rollanda ve hemen ardndan yle devam eder:
Benim gibi insanlar yok edecekler, yaamak iin birazck hava bile brakmayacaklar. Peki
nereye kamal? Dnya bize kaplarn kapatacak, bense yabanc ve dman olarak hor grleceim bir devletin tutsaklnda yaamay istemiyorum. 1
Bu ngrs doru kacaktr. Bundan byle Zweig, Hitlerin baa getii 1933e kadar
dnsel birliktelikte buluan bir Avrupa ruhuna ilikin konferanslaryla uluslararas angajman yaratmaya alacaktr. 1933 ylnn, 27 ubat 28 ubata balayan gecesi Reichstag
yangnndan ksa bir sre sonra konutuu yayncsna, kitaplarnn artk Almanyada yaynlanabileceinden kuku duyduunu syler. Sizin kitaplarnz kim yasaklayabilir ki? olur
ald yant, ne de olsa Almanya aleyhinde tek bir kelime bile yazmam, politik saylabilecek hibir davranta bulunmamtr. 2 Oysa kitaplar, bundan yalnzca birka ay sonra, 10
Mays 1933 tarihinde yaklanlar arasnda yer alacaktr. Yine de bu tarihte bile Zweign tutumu ikirciklidir, dostlar oktan lkeyi terk etmi olsa da, o gitmek ve kalmak arasnda
tereddt etmekte, hi deilse olabildiince uzun sre kalmak istemektedir: Bylece tercihini nce kalmaktan, sonra da mecburen gitmekten yana kullanr.
Zweign vedas Satran ite byle bir gerilimden beslenir. Szn bittii yerdir Satran:
stelik yalnzca Zweig iin deil, yzyllardr kurduu ve koruduu deerleriyle btn bir
Avrupa iin de bu byledir. Satran oyunu erevesinde birbiriyle asla uzlamayacak
toplumsal deerleri, kart iki karakter Mirko Czentovic ile Dr. B. araclyla kmekte

8/50

olan bir dnyann iine yerletiren yapt, kendi simgesellii iinde, Avrupa kltrnn ve
Avrupalln k olarak da yorumlanabilir. Byle baknca gerek yapta adn veren satran oyununun gerek Mirko Czentovic ile Dr. B. rneinde figrlerin diziliminin kart
politik sistemleri temsil ettii sylenebilir. Satran ampiyonu Czentovic ilkelliiyle kk
bir Hitler modeli izerken, gerek Gestapo gzetiminde bir otel odasna kapatldnda
gerek Czentovic karsnda bile, aslnda hep kendine kar oynayan ve siyah olan ben ve
beyaz olan ben olarak kiilii ikiye blnen Dr. B. de yok olmaya mahkm edilen bir
dnyay simgeler. Byle baknca, Dr. B. insancl ve zgr bir yaam biimini temsil eden
dnya gryle, hi kukusuz Zweign kendini yanstt bir figrdr. Bu bakmdan Satran, Stefan Zweign iddetin egemenliine kar koyamayan ve mat edilen zgrl son
bir kez daha ele ald yapttr.
EBNEM SUNAR

1 . Romain Rollanda mektup, Aralk 1918; alnt iin bkz. Stefan Zweig. Leben und Werk, Stefan
Zweig. Ein Journal des. Fischer Verlags und des Fischer Taschenbuch Verlags, s. 5.
2 . Kar. Incipit Hitler, Die Welt von Gestern. Erinnerungen eines Europers, Frankfurt am Main
1992, s. 415.

Gece yars New Yorktan kalkp Buenos Airese gidecek olan byk yolcu
vapurunda, son saatin allm tela ve kouturmas yaanyordu. Karadakiler
arkadalarn geirmek iin itiip kakyor, eik kasketli telgraf ocuklar birtakm
adlar bararak yolcu salonlarnda oradan oraya koturuyor, bavullar ve iekler
srklenerek vapura ykleniyor, orkestra gvertede durup dinlenmeden alarken
ocuklar merdivenlerde merakla bir aa bir yukar kouuyorlard. Bu kargaann
biraz tesinde, gezinti gvertesinde bir tandkla laflyordum ki, yan bamzda iki
ya da kez keskin bir fla patlad; tam kalktan nce gazeteciler nl birini soru
yamuruna tutuyor ve fotoraflarn ekiyordu anlalan. Arkadam o tarafa bakp
glmsedi. Ender bulunan bir ku dm alarna, Czentovic. Bu aklamann
zerine ona anlamaz gzlerle bakm olmalym ki, ekledi: Mirko Czentovic,
dnya satran ampiyonu. Turnuva oyunlaryla doudan batya btn Amerikay
bucak bucak dolat, imdi de yeni zaferler kazanmak iin Arjantine gidiyor.
Bu gen dnya ampiyonunu ve hatta k hzyla ykselmesiyle ilgili baz
ayrntlar bile anmsadm o an; benden daha dikkatli bir gazete okuyucusu olan
arkadam, bu ayrntlar tamamlayan bir sr gln hikye biliyordu adamla ilgili. Bir yl kadar nce beklenmedik bir k yapan Czentovicin ad Alehin, Capablanca, Tartakower, Lasker, Bogolyabov gibi en saygn ustalarla birlikte anlr
olmutu. 1922de New Yorktaki satran turnuvasnda ortaya kan yedi yandaki
mucize ocuk Rzecewskiden bu yana, ad san duyulmam birinin anl anl satran loncasna girii hi bu kadar geni yank uyandrmamt. nk Czentovicin
zihinsel zellikleri, byle gz kamatrc bir ykselmenin ipularn kesinlikle vermemiti. ok gemeden bir sylenti yayld, bu satran ampiyonu zel yaamnda
herhangi bir konuma srasnda bir tmceyi dilbilgisi yanl olmadan kuramyordu
ve kzgn meslektalarndan birinin fkeli bir alayla sylediine gre, her alanda
evrensel bir kltrszlk iindeydi. Yoksul bir Slav Tuna gemicisi olan babasnn
ufack kayn bir gece bir tahl gemisi ezdi, o sapa blgenin papaz da o zamanlar
on iki yanda olan Mirkoya acyp babasnn lmnden sonra onun bakmn stlendi. yi yrekli papaz canla bala urap azn bak amayan, anlama gl
eken ocua ky okulunda renemedii eyleri evde zel dersler vererek retip
an kapatmaya alt.

10/50

Ama abalar sonusuz kald. Mirko, kendisine yz kez anlatlan harflere hl


bo bo bakyordu; ar ileyen beyninde, en basit ders konularyla bile uraacak
g yoktu. On drt yandayken bile, hesap yapmas gerektiinde parmaklarndan
yardm alyordu ve bir kitap ya da gazete okumak, yetime andaki bu ocuk
iin daha da ok aba gerektiriyordu. Bu konuda Mirkonun isteksiz ya da dik kafal olduu kesinlikle sylenemezdi. Ondan rica edilenleri kar kmadan yapyordu, su getiriyor, odun kryor, tarlada alyor, mutfa temizliyor ve insanlar
ileden karan bir yavalkla da olsa, verilen her grevi yerine getiriyordu, gvenilir bir ocuktu. Ama bu tuhaf olanda iyi yrekli papazn cann en ok skan ey,
ilgisizliiydi. zel bir ar almadan hibir ey yapmazd, hibir zaman soru
sormazd, baka olanlarla oynamaz ve bir ey ona ak bir dille buyurulmad
srece kendiliinden bir ura aramazd; Mirko ev ilerini bitirir bitirmez,
ayrdaki koyunlar gibi bo bo bakarak odada kprdamadan oturur, evresinde
olanlara en ufak bir ilgi bile gstermezdi. Papaz akamlar uzun ifti piposunu
tttrerek, her zamanki gibi jandarma avuuyla el satran oynarken, sar kafal
olan hi ses karmadan yanlarna melir ve arlam gzkapaklarnn altndan,
uyku akan ve kaytsz gzlerle kareli tahtaya bakard.
Bir k akam, iki kafadar gnlk oyunlarna dalmken, kyn ana yolundan
bu yana hzla yaklaan bir kzan kk anlar duyuldu. Kasketi karla kapl bir
ifti telala ieri dald, yal annesi lm deindeymi, papaz da ona son ayinini
yapmak iin hemen gelmeliymi. Papaz hi duraksamadan onu izledi. Birasn
daha bitirmemi olan jandarma avuu, onlar uurlarken yeni bir pipo yakt ve
uzun konlu, ar izmelerini giymeye hazrlanrken, Mirkonun baklarnn oyuna balanm satran tahtasna nasl dikildiini ayrmsad.
Ne o, oyunu tamamlamak m istiyorsun? dedi alayc bir sesle, uykulu
ocuun tahtadaki tek bir ta bile doru oynamay beceremeyeceinden son
derece emindi. Olan ekinerek ona bakt, sonra ban sallad ve papazn yerine
oturdu. On drt hamleden sonra jandarma avuu mat olmutu ve yenilgisinin
yanllkla yapt dikkatsiz bir hamleden kaynaklanmadn itiraf etmek zorunda
kald. kinci el de birinciden farkl olmad.
Vay canna! diye aknlkla bard papaz geri dndnde, iki bin yl nce
benzer bir mucizenin gerekletiini, bir dilsizin birdenbire bilgelik dilini bulduunu anlatt pek ncil okumayan jandarma avuuna. lerlemi saate karn
papaz, okuma yazma bilmeyen rencisine iki el oyun iin meydan okumaktan
kendini alamad. Mirko onu da rahatlkla yendi. Ar ar, dnp tanarak,

11/50

kararl bir biimde oynuyordu, geni alnn tahtadan bir kez bile kaldrmad. Ama
kar konulmaz bir kesinlik vard oyununda; ileriki gnlerde ne jandarma avuu
ne de papaz ona kar bir el kazanmay baardlar. rencisinin normalde yaad
zek geriliini herkesten daha iyi bilecek durumda olan papaz, bu tek yanl tuhaf
yetenein daha etin bir snava ne kadar dayanabileceini ciddi olarak merak etmeye balad. Mirkoya biraz olsun ekidzen vermek iin, saman sars fra gibi
salarn ky berberinde kestirdikten sonra, kzana bindirip kk komu kente
gtrd onu, ana meydandaki kafenin bir kesinde tutkulu satran oyuncularnn
toplandn biliyordu, kendisi onlar kadar deneyimli deildi. Papaz, zerine koyun krk, ayaklarna uzun konlu izmeler giymi on be yandaki saman sars
sal, krmz yanakl olan kafeden ieri iterek soktuunda, oturan toplulukta en
ufak bir aknlk bile uyanmad; ocuk satran masalarndan birine arlana
kadar, rkek rkek yere bakarak bir kede dikildi. Mirko, iyi yrekli papazdan Sicilya al denen eyi renmedii iin, ilk elde yenildi. kinci elde en iyi oyuncuyla berabere kald. nc ve drdnc elden balayarak hepsini birer birer
yendi.
Kk bir Slav tara kentinde heyecan uyandran eyler ok ender olur; bu
nedenle bu kyl ampiyonun ortaya k orada toplanm ileri gelenlerin
gznde hemen bir sansasyona dnt. Mucize ocuun ertesi gne kadar kesinlikle kentte kalmas gerektiine oybirliiyle karar verildi, bylece satran
kulbnn teki yeleri bir araya toplanabilecekti ve zellikle hasta bir satran
tutkunu olan yal Kont Simczicin atosuna haber ulatrlabilecekti. Yepyeni bir
vnle rencisine bakan, ama onun bu yeteneini kefetmekten duyduu
sevince karn, grevi gerei ynetmesi beklenen pazar ayinini karmak istemeyen
papaz, yeni bir deneme iin Mirkoyu orada brakabileceini syledi. Gen
Czentovic satran topluluunun hesabna otele yerletirildi ve o akam ilk kez bir
klozet grd. Ertesi pazar gn leden sonra satran salonu tklm tklm
doluydu. Drt saat kprdamadan satran tahtasnn nnde oturan Mirko, tek
szck etmeden ve ban bile kaldrmadan oyuncular birbiri ardna yendi; en
sonunda ezamanl bir oyun oynanmas nerildi. Ezamanl bir oyunda, tek bana
farkl oyuncularla karlamas gerektiini bu cahilin kafasna sokabilmek biraz zaman ald. Ama Mirko bu grenei kavrar kavramaz abucak ie koyuldu, ar,
gcrdayan ayakkablaryla yavaa masa masa dolat ve en sonunda sekiz elden
yedisini kazand.

12/50

Bylece byk tartmalar balad. Bu yeni ampiyon gerek anlamda kentli


olmamasna karn, kentin yerel vnc birden alevlendi. Harita zerindeki
varln imdiye dek pek kimsenin ayrmsamad kk kent, belki de ilk kez nl bir adam dnyaya kazandrma onuruna ulaabilecekti. Normalde yalnzca garnizon kabaresi iin antzler ve kadn arkclar ayarlayan Koller adnda bir menajer, bir yllk parasal yardm salanrsa, Viyanada tand byk bir ustann gen
adama satran sanatn retmesini salayabileceini syledi. Her gn satran oynad altm yl boyunca bu kadar kayda deer bir rakiple hi karlamam olan
Kont Simczic, gerekli paray hemen karlad. O gn gemici olunun artc ykselii balad.
Alt ay iinde Mirko satran tekniinin btn srlarn kavrad, bununla birlikte
sonralar uzman evrelerde oka gzlenen ve alay edilen tuhaf bir yetersizlii
vard. yle ki, Czentovic tek bir satran oyununu bile ezbere ya da uzmanlarn
dedii gibi krleme 3 oynamay bir trl beceremiyordu. Sava meydann
imgelemin snrsz alanna yerletirme yeteneinden tmyle yoksundu. Altm
drt kareli ve otuz iki tal siyah beyaz tahta her zaman elle dokunulur biimde
nnde olmalyd; n dnyaya yayldktan sonra bile, katlanabilir bir cep satran
tahtasn yanndan hi ayrmad, bylece usta ii bir oyunun tekrar zerinden
gemek ya da kendi kendine g bir durumu zmek istedii zaman, konumu
gzlerinin nnde oluturabiliyordu. Bu nemsiz gibi grnen eksiklik, onun hayal gcnn yetersiz olduunu gsteriyordu ve yakn evrelerde ateli tartmalara
yol ayordu; tpk mzisyenler arasndaki olaanst bir virtzn ya da efin,
notalara bakmadan almay ya da orkestray ynetmeyi becerememesi gibi. Ama
bu tuhaf zellik, Mirkonun artc ykseliini kesinlikle yavalatmad. Daha on
yedi yandayken bir dzine satran dl kazanmt bile, on sekizinde Macaristan ampiyonu oldu, en sonunda yirmisinde dnya ampiyonluunu ele
geirdi. Zek dzeyi, hayal gc ve ataklk asndan her biri ondan kat kat stn
olan en soukkanl ampiyonlar bile, onun kaya gibi dayankl akl karsnda pes
ediyorlard, tpk hantal Kutusow karsndaki Napolon ve Fabius Cunctator
karsndaki Hannibal gibi; Liviusun yazdna gre, Fabius ocukluunda da buna
benzer dikkat ekici hantallk ve zek gerilii belirtileri gstermi. Bylece akl
ynnden stn birbirinden deiik insanlar filozoflar, matematikileri, hesap
yapan, imgelemini kullanan ve ounlukla yaratc olan kiileri bir araya toplayan
satran ustalar galerisine, ilk kez tinsel dnyann tmyle dndaki biri girdi, en
yrtk gazetecinin bile azndan kamuoyuna ilgin gelebilecek tek szck almay

13/50

baaramad ar kanl, azn bak amayan bir kyl ocuu... Czentovic gazetelerden esirgedii ssl cmleleri, kendisiyle ilgili anekdotlar domasna meydan
vererek ksa zamanda bol bol telafi etti. nk tartmasz usta olduu satran
tahtasnn bandan kalkt an, korunmasz Czentovic tuhaf ve neredeyse gln
bir grnme brnyordu; bayramlk siyah takm elbisesine, biraz kstah bir inci
ine ilitirilmi albenili boyunbana ve zenle bakm yaplm parmaklarna
karn, devinimleri ve tavrlaryla kyde papazn odasn spren ayn zrl
kyl ocuuydu. Uzman meslektalarnn alayl ve kzgn baklar altnda
yeteneini ve nn aklszca ve hi utanmadan kabalkla kullanp dar grl ve
hatta baya bir agzllkle, kazanabildii kadar para kazanmaya alyordu.
Hep en ucuz otellerde kalarak kent kent dolayordu, creti karland srece en
dknt kulplerde bile oynuyordu, sabun reklamlarnda resmini kullandrtyordu
ve hatta tmceyi doru yazmay beceremediini ok iyi bilen rakiplerinin alaylarna aldrmadan, adn Satran Felsefesi adl bir kitap iin satt, gerekte bu kitab kendi halinde Galiyal bir renci paragz yaynclar iin yazmt. Btn
yontulmam varlklarda olduu gibi onda da gln bir kendini beenmilik
vard; dnya turnuvasndaki zaferinden beri kendini dnyann en nemli adam
olarak gryordu ve btn bu zeki, akll, gz kamatrc konumaclar ve yazarlar kendi alanlarnda yenmi olduunu, stelik onlardan daha ok kazandn bilmek, onun o eski gvensizliini souk ve ounlukla kabalkla gzler nne serilen
bir gurura dntrd.
Arkadam bana Czentovicin ocuksu kendini beenmiliinden birka klasik
rnek verdikten sonra, Ama byle hzla gelen bir n, byle bo bir kafay nasl
sersemletmez ki? diye balad sz. Yirmi bir yandaki Banatl bir kyl
ocuu, birdenbire bir tahta zerinde birka ta oynatmakla, btn kynn
odun keserek ve en ar ileri yaparak bir ylda kazandndan daha fazlasn bir
haftada kazanrsa, kendini beenmilik hastalna nasl kaplmaz? te o zaman bir
Rembrandt, bir Beethoven, bir Dante, bir Napolon hakknda en ufak fikri olmayan birinin, kendini byk bir insan sanmas aslnda o kadar kolaydr ki. Bu ocuk
duvarlarla evrilmi beyninin iinde yalnzca tek bir eyi biliyor, aylardr tek bir
satran oyununu kaybetmediini; ve dnyamzda satran ve para dnda baka
deerler de bulunduundan haberi olmamasndan tr, kendisinden etkilenmesi
iin her trl nedeni var.
Arkadamn bu anlattklar, zel merakm uyandrd. Sabit fikirli, kafasn tek
bir dnceye takm her trl insan, yaamm boyunca beni ekmitir, nk bir

14/50

insan kendini ne kadar snrlarsa, te yandan sonsuza o kadar yakn olur; ite byle
grnte dnyadan kopuk yaayanlar, zel yaplar iinde karnca gibi, dnyann
tuhaf ve ei benzeri olmayan bir maketini kurarlar. Bylece akl tek bir eye
alan bu zel rnei, Rioya kadarki on iki gnlk yolculuk boyunca daha
yakndan inceleme amacm gizlemedim.
Bununla birlikte arkadam, Pek ansnz olmaz, diye uyard beni. Bildiim
kadaryla, Czentovicten en ufak bir psikolojik bilgi koparmay kimse baaramad.
Bu kurnaz kylnn, derinde yatan yetersizliinin arkasnda ak vermeme
aklll gizleniyor, uygulad yntem de, kk meyhanelerde arayp bulduu,
kendi evresinden kyller dnda herkesle konumaktan kanmak. Yaknnda
kltrl bir insan hissettiinde, kabuuna ekiliyor; bylece hi kimse ondan
aptalca bir sz duymu ya da kltrszlnn snrsz derinliini kefetmi olmakla vnemiyor.
Arkadam gerekten hakl kt. Yolculuun ilk gnlerinde, kaba bir srnaklk
yapmadan Czentovice yanamann tmyle olanaksz olduu ortaya kt, srnak
davranmak da benim tarzm deildi. Geri bazen gezinti gvertesinde dolat
olurdu, ama hep gururla ellerini arkasnda kavutururdu, o nl resmindeki Napolon gibi; ayrca gverte turunu her zaman yle aceleyle ve paldr kldr
tamamlard ki, onunla konuabilmek iin peinden koturmak gerekirdi. te
yandan yolcu salonlarnda, barda, sigara salonunda hi boy gstermezdi; kamarottan edindiim gvenilir bilgiye gre, gnn byk blmn kamarasnda geirip
dev gibi bir satran tahtasnda altrma yapyor ya da eitli hamlelerin zerinden
geiyormu.
gn sonra gerekten kzmaya baladm, onun savunma yntemi benim ona
yaklama isteimden daha etkiliydi. Yaamm boyunca bir satran ustasyla
tanma frsatm hi olmamt ve imdi byle bir insan gzmde canlandrmak
iin ne kadar ok urarsam, btn bir yaam boyu yalnzca altm drt siyah
beyaz karenin evresinde dnen bir beyin eylemi bana o kadar akl almaz geliyordu. Geri kendi deneyimlerimden krallarn oyununun gizemli ekiciliini
biliyordum; insanolunun dnp bulduu oyunlar arasnda, rastlantnn her
trl despotluuna kar koyan ve zafer kupalarn yalnzca akla ya da daha ok
tinsel yetenein belirli bir biimine veren tek oyun. Ama satranca oyun demekle,
haksz bir kstlama yapm olmuyor mu insan? Satran ayn zamanda bir bilim,
bir sanat deil mi, yerle gk arasnda szlen Muhammedin tabutu gibi bu iki
kategori arasnda gidip gelmiyor mu, btn kart iftlerin bir kerelik bileimi

15/50

deil mi? Hem ok eski hem de yepyeni, dzenei hem mekanik hem de hayal
gcne bal, hem sabit geometrik bir alanla snrl hem de bileimleri snrsz,
hem srekli gelien hem de ksr, hibir eye gtrmeyen bir dnme, hibir eyi
hesaplamayan bir matematik, yaptlar olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir
mimari, bununla birlikte varlyla btn kitap ve yaptlardan daha dayankl
olduu su gtrmez, btn halklara ve btn zamanlara ait olan tek oyun; can
skntsn ldrmesi, zihni amas, ruhu canlandrmas iin hangi Tanrnn onu
yeryzne gnderdiini kimse bilmez. Balangc ve sonu nerededir? Her ocuk
onun temel kurallarn renebilir, her acemi onda ansn dener, ama yine de bu
deimez dar karenin iinde zel ustalar yaratr satran, teki insanlarn hibiriyle
karlatrlamaz bunlar, yalnzca satranca ynelik bir yetenei olan insanlar; gr,
sabr ve tekniin tpk matematikiler, airler ve mzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda, ama farkl katman ve balamlarda etkin olduu zgl dhiler. Fizyonomiye
duyulan tutkunun ilk zamanlarnda Gall 4 gibi biri, byle satran ustalarnn beyinlerini yararak bu satran dehalarnn beyninde, bu insann yeni bir gri ktlesi
iinde zel bir kvrm olup olmadn, baka beyinlerdekine oranla daha gelimi
bir satran kas ya da satran yumrusu bulunup bulunmadn aratrmtr belki
de. Bu zgl dehann, elli kiloluk ii bo bir kayann iindeki tek bir altn filizi
gibi, kesin bir akl tembelliinin iine szma benzedii bir Czentovic rnei,
byle bir fizyonomiciye nasl da ekici gelirdi! Byle olaanst, dhice bir oyunun ister istemez greceli ustalar yarataca gereini uzun zaman nce anlamtm; ama dnyay yalnzca siyah ile beyaz arasndaki dar yola indirgeyen,
otuz iki ta bir oraya bir buraya, bir ileri bir geri oynatarak hayatnn zaferini
kazanmaya alan kvrak zekl bir insann yaamn kafada canlandrmak ne
kadar g, ne kadar olanakszd; bu insann yeni bir oyuna balarken piyon yerine
at yelemesi olay yaratr ve bir satran kitabnn ufack bir kesinde adnn
gemesiyle lmszle ulamasn salar; bu insan, bu akl insan, akln karmadan on, yirmi, otuz, krk yl boyunca btn dnme gcn tekrar tekrar ayn
gln amaca yneltir: bir tahtann zerinde tahta bir ah keye sktrmak!
te imdi byle bir olay adam, byle tuhaf bir dhi ya da byle artc bir deli
ilk kez bu kadar yaknmdayd, ayn gemide alt kamara temdeydi ve aklla ilgili
eylere kar merak her zaman bir eit tutkuya dnen zavall ben, ona yaklamay bir trl beceremiyordum. En kak numaralar dnmeye baladm:
nemli bir gazete iin onunla sylei yapmak istediim yalann uydurarak gururunu okamak ya da ona skoyada krl bir turnuva nererek agzllnden

16/50

yararlanmak. Ama yabanhorozunu tuzana drmek iin avcnn bavurduu en


gvenilir yntemin, onun iftleme tn taklit etmek olduu geldi aklma en
sonunda; bir satran ampiyonunun dikkatini ekmek iin, insann kendisinin satran oynamasndan daha etkili ne olabilirdi ki?
Ancak ben yaamm boyunca hibir zaman ciddi bir satran sanats olmadm;
bunun basit bir nedeni var: nk satranla her zaman ylesine ve yalnzca elenmek iin ilgilendim; bir saat tahtann nnde oturursam, kesinlikle kendimi zorlamak iin deil, tam tersine, zerimdeki gerginlikten kurtulmak iin yaparm bunu.
tekiler, gerek satran oyuncular, satranc ciddiye alrken, ben szcn tam
anlamyla satran oynarm. Tpk ak gibi satran iin de bir e gereklidir ve
gvertede bizim dmzda satran merakllar olup olmadn daha bilmiyordum.
Onlar deliklerinden karmak iin sigara salonunda basit bir tuzak kurdum:
Benden daha kt oynamasna karn, karmla birlikte tiyatro oynar gibi bir satran tahtasnn bana oturduk. Gerekten de, daha alt hamle yapmamtk ki,
oradan geen biri durdu, bir ikincisi izlemek iin izin istedi; benimle bir el oynamak istemesiyle, beklenen e de en sonunda ortaya kt. Ad McConnord ve
sko bir yol mhendisiydi, sylediine gre Californiadaki petrol kuyularndan
byk bir servet kazanmt; sert, neredeyse keli ene kemii, iri dileri olan
gl kuvvetli bir adamd, yznn koyu krmz rengini, en azndan bir
blmn, bol miktarda viskiye borluydu herhalde. Gze arpan geni, neredeyse atletik omuzlar ne yazk ki oyun srasnda da gze batyordu, nk bu Mister
McConnor, en nemsiz oyunda bile yenilmeyi kiiliklerine yaplm bir hakaret
olarak gren o kendinden emin, baarl insanlardand. Yaamda nne kan
devirerek yol almaya alm ve somut baardan marm, kendi kendinin mimar
bu iriyar adam, stn olduu dncesine kendini yle kaptrmt ki, ona kar
koyulmasn kendisine kar haksz bir ayaklanma ve neredeyse hakaret olarak alglyordu. lk eli kaybedince fkelendi, uzun uzadya ve sert bir tavrla, bunun yalnzca bir anlk bir dikkatsizlik yznden olduunu aklamaya balad; nc
elde baarl olamamasn yan salondaki grltye balad; bir eli kaybeder kaybetmez hemen rvan istiyordu. Balangta bu hrs dolu fke beni elendirdi;
sonuta, dnya ampiyonunu masamza ekmek olan gerek amacma ulamak
iin bu, yapmam gereken ufak bir eydi yalnzca.
nc gn amacma ulatm, daha dorusu yar yarya ulatm. Gezinti
gvertesinde dolaan Czentovic pencereden bizi mi gzetledi, yoksa yalnzca
rastlantsal olarak m sigara salonunu varlyla ereflendirdi bilmiyorum, yle ya

17/50

da byle, biz acemilerin onun sanatn icra ettiimizi grr grmez bir adm daha
yaklat ve bu ll uzaklktan tahtamz yle bir gzden geirdi. McConnor
hamle yapmak zereydi. Ve bu tek hamle bile, acemi abalarmz daha fazla izlemenin onun gibi bir usta iin zaman kayb olduunu anlamasna yetmi gibiydi.
Bir kitapda kt bir dedektif romann, kapan bile amadan yerine koyarken
yaptmz doal devinimle masamzdan uzaklat ve sigara salonundan kt. Bizi
lp tartt ve ok hafif buldu, diye dndm, bu souk, kmseyici bak beni
biraz kzdrmt ve fkemi McConnordan karmak iin ona bakp Hamleniz
ustay pek etkilemie benzemiyor, dedim.
Hangi ustay?
Az nce yanmzdan geen ve oyunumuza burun kvrarak bakan o beyin, satran ustas Czentovic olduunu akladm ona. imdi de buna katlanmamz ve
bizi kmsemesine yreimiz szlamadan almamz gerektiini ekledim; biz zavalllar kaderimize raz olmalydk. Ama laf olsun diye sylediklerimin, McConnorn zerinde hi beklenmedik bir etki yapmas beni artt. Birden heyecanland, oyunumuzu unuttu, hrstan yerinde duramyordu. Czentovicin gemide
olduundan haberi yokmu, Czentovic kesinlikle onunla oynamalym. Bir keresinde krk kiiyle birlikte oynad bir ezamanl oyun dnda, hayatnda bir dnya
ampiyonuna kar hi oynamam; o oyun bile korkun derecede heyecanl
olmu ve McConnor az kalsn kazanacakm. Satran ustasyla tanyor
muymuum? Hayr, dedim. Onunla konumak ve yanmza armak istemez
miymiim? Czentovicin yeni insanlarla tanmaya pek hevesli olmad
gerekesiyle buna kar ktm. stelik, bizim gibi nc snf oyuncularla uramak bir dnya ampiyonuna ne zevk verirdi ki?
Bu nc snf oyuncular szn McConnor gibi hrsl bir adama sylememem gerekirdi. Kzgn kzgn arkasna yasland ve Czentovicin bir beyefendinin
nazik davetini geri evireceine kendi adna inanmadn syledi ters ters, bu iin
peine decekmi. stei zerine dnya ampiyonunun kiiliini ksaca betimledim ona ve hemen arkasndan, oyunumuzu yarda brakarak, sabrszlkla
Czentovicin ardndan gezinti gvertesine koturdu. Bu geni omuzlarn sahibi bir
kere kafay bir eye takt zaman, onu tutmann olanaksz olduunu hissettim
yine.
Olduka gergin bir bekleyi balad benim iin. On dakika sonra McConnor
geri dnd, keyfi pek yerinde deildi gibi geldi bana.
Eee? diye sordum.

18/50

Haklymsnz, diye yantlad biraz kzgn. Pek sevimli bir bey deil. Ona
kendimi tanttm, kim olduumu anlattm. Bana elini bile uzatmad. Bize kar bir
ezamanl oyun oynamak isterse hepimizin ne kadar onur duyacan ona anlatmaya altm. Ama hi yz vermedi; zr diledi, menajeriyle yapt anlamaya
gre, btn turnesi boyunca cretsiz oynamamas gerekiyormu. Oyun bana en
dk creti iki yz elli dolarm.
Gldm. Talar siyah kareden beyaza srmenin bylesine krl bir i olabilecei hi aklma gelmezdi. Eh, umarm, siz de ona kibar davranmsnzdr.
Ama McConnor hi istifini bozmad. Oyun yarn leden sonra saat te.
Burada, sigara salonunda. Umarm kolay havlu atmayz.
Nasl? Ona iki yz elli dolar verdiniz mi? diye bardm aknlkla.
Neden olmasn? Cest son mtier. 5 Diim arsayd ve gemide tesadfen bir di
doktoru olsayd, diimi bedavaya ekmesini isteyemezdim ya. Adam cretini yksek tutmakta ok hakl; her meslekte gerek profesyoneller ayn zamanda en iyi
iadamlardr. Bana gelince; bence i ne kadar ak olursa, o kadar iyidir. Bir Herr
Czentovicin bana iyilik yapmasna izin vermektense ve sonunda bir de ona
teekkr etmek durumunda kalmaktansa, para derim daha iyi. Sonuta
kulbmzde bir akamda iki yz elli dolardan fazlasn kaybettiim oldu ve bir
dnya ampiyonuyla da oynamamtm. Bir Czentovic tarafndan altedilmek
nc snf oyuncular iin utanlacak bir ey deildir.
nc snf oyuncu gibi ylesine sylenmi bir szle McConnorn gururunu ne kadar incitmi olduumu ayrmsamak beni elendirdi. Ama bu pahal
elenceyi karlamaya kararl olduu iin, en sonunda merakm giderecek olan
yersiz hrsna kar kmamn bir anlam yoktu. O na kadar kendilerini satran
oyuncusu olarak tantm olan drt-be beyi bu olaydan abucak haberdar ettik ve
oradan geecek yolcular tarafndan olabildiince az rahatsz edilmek iin yalnz
bizim masamz deil, komu masalar da nmzdeki ma iin nceden ayrttk.
Ertesi gn kk grubumuz kararlatrlan saatte eksiksiz topland. ampiyonun karsnda, ortadaki yer elbette McConnora ayrld; adam birbiri ardna purolar yakarak ve durmadan huzursuzlukla saatine bakarak sinirini yattrmaya
alyordu. Ama dnya ampiyonu arkadamn anlattklarndan tahmin ettiim
gibi en az on dakika bekletti bizi, bu da geliinin byk bir etki yaratmasn
salad. Sakin ve soukkanl bir biimde masaya yaklat. Kendini tantmadan
Kim olduumu biliyorsunuz, sizin kim olduunuz ise beni ilgilendirmiyor, demek oluyordu herhalde bu saygszlk profesyonellere zg bir kurulukla gerekli

19/50

dzenlemeyi yapmaya koyuldu. Gemide yeterli satran tahtas bulunmamas


yznden bir ezamanl oyun oynanmas olanaksz olduu iin, hepimizin birlikte
ona kar oynamamz nerdi. Her hamleden sonra, aramzda yapacamz
konumalar duymamak iin, salonun dip tarafndaki baka bir masaya gidecekmi.
Kar hamlemizi yaptmzda, ne yazk ki elimizde masa an bulunmad iin,
kakla bardaa vurmamz gerekiyormu. stediimiz baka bir zamanlama yoksa,
en uzun hamle zamannn on dakika olmasn nerdi. Her neriye utanga
renciler gibi uyduk elbette. Czentovic siyah seti; daha ayaktayken ilk kart
hamlesini yapt ve sonra hemen kendi nerdii bekleme yerine giderek kaytsz bir
tavrla arkasna yaslanp resimli bir dergiyi kartrmaya balad.
Oyundan sz etmenin pek anlam yok. Bitmesi gerektii gibi bitti elbette: Bir
gzel yenildik, stelik daha yirmi drdnc hamlede. Bir dnya ampiyonunun
yarm dzine orta ya da ortann alt dzeydeki oyuncuyu hi zorlanmadan yenmesi pek artc deildi; hepimizin cann skan ey, Czentovicin bizi zorlanmadan yendiini kafamza kakan kibirli tarzyd yalnzca. Her defasnda tahtaya
yalnzca yle bir gz atyordu, l, tahta yontularmz gibi kaytsz gzlerle
bakyordu bize ve bu kstah tavr hasta bir kpee yle bir bakp bir lokma yiyecek frlatmay andryordu ister istemez. Bence iinde biraz duygu olsayd, yanllarmza dikkatimizi ekebilir ya da dosta bir szle bize gayret verebilirdi. Ama
bu insan olmayan satran makinesi, oyun bittikten sonra da tek szck etmedi,
mat dedikten sonra, kendisinden ikinci bir oyun daha isteniyor mu diye masann
nnde kprdamadan bekledi. Duyarsz kabala kar insann her zaman iine
dt aresizlikle ayaa kalkp bu sona eren dolar iiyle en azndan benim amdan ilikimizin de bittiini ima edecektim ki, yan bamdaki McConnor ok
bouk bir sesle, Rvan! deyip beni sinir etti.
Meydan okuyan ses tonu beni neredeyse rktt; gerekten de McConnor o
an kibar bir beyefendiden ok, yumruunu indirmek zere olan bir boksr izlenimi veriyordu. Czentovicin bize kaba davranmasndan m, yoksa kendi hastalk
derecesindeki hrsndan m kaynaklanyordu bu, bilmiyorum, yle ya da byle,
McConnorn ruh durumu tmyle deimiti. Yz alnna den peremlere
kadar kzarm, burun delikleri fkeden imiti, gzle grlr bir biimde terliyordu ve kslm dudaklarndan kan keskin bir krk, kavgac bir havayla ne
km enesine doru uzanyordu. Gznde o denetlenemez tutkunun alevini okudum huzursuzlukla, insanlar ancak rulet masasnda avcunun iine alan tutkuydu
bu, hani hep iki katn yatrdktan sonra altnc ya da yedinci kez hl doru renk

20/50

gelmedii zaman devreye giren tutku. O an anladm ki, btn servetine mal olsa
da bu fanatik, hrsl adam en azndan tek bir oyun kazanana dek, Czentovice kar
oynayp duracakt. McConnor, Czentovic iin bir altn madeniydi ve Czentovic
sonuna kadar dayanrsa, Buenos Airese kadar birka bin dolar karabilirdi bu
madenden.
Czentovic yerinden kmldamad. Buyurun, diye yantlad kibarca. Beyler
imdi siyahla oynuyor.
kinci oyun da farkl bir tablo izmedi, bir ey dnda: Birka merakl sayesinde topluluumuz yalnz bymekle kalmad, hareketlendi de. McConnor
tahtaya yle sabit bakyordu ki, sanki talar iradesiyle kazanmak, mknatslamak
istiyordu; souk bakl rakibinin yzne byk bir zevkle, Mat! diye barmak
iin bin dolar da seve seve feda ederdi, adm gibi emindim bundan. nat
heyecannn biraz, farknda olmadan tuhaf bir biimde bize bulat. Her hamle
zerinde eskisine oranla daha tutkulu tartyorduk, Czentovici masamza geri
aran iareti vermeyi kararlatrmadan nce, son anda bile bir hamleden
vazgeip brn oynadmz oluyordu. Yava yava on yedinci hamleye yaklamtk ki, bizim iin inanlmayacak kadar iyi bir konumun olutuunu grdk
aknlkla, nk c izgisindeki piyonu sondan bir nceki c2 karesine getirmeyi
baarmtk; veziri almak iin piyonu c1e itmemiz yeterliydi. Bu fazlasyla belli
ans yznden iimiz pek de rahat deildi elbette. Grnte bizim elde ettiimiz
bu avantajn, ok daha ileriyi gren Czentovic tarafndan bilinli olarak bize atlan
bir kemik olduundan kukulanyorduk hepimiz. Ama hep birlikte iyice aramamza ve tartmamza karn, hilenin nerede olduunu anlayamadk. En
sonunda, izin verilen dnme sresi tam bitmek zereyken hamleyi yapmaya
karar verdik. McConnor piyonu son kareye srmek iin elini uzatmt ki, birisi
kolundan yakalad, alak sesle ve heyecanla fsldad: Tanr akna! Sakn ha!
Elimizde olmadan hepimiz dnp baktk. Krk be yalarnda bir beydi
konuan, neredeyse tebeir kadar beyaz olan ince uzun, sert yz daha nce
gvertede gzme arpmt, btn dikkatimizi hamleye ynelttiimiz son
dakikalarda yanmza gelmi olmalyd. Ona baktmz ayrmsayarak aceleyle
ekledi:
imdi veziri alrsanz, fili c1e srp piyonunuzu krar, siz de atnz geri
ekersiniz. Ama bu arada botaki piyonunu d7ye getirip kalenizi tehdit eder ve
atnzla ah mat deseniz bile kaybedersiniz ve dokuz on hamle sonra yenilirsiniz.

21/50

1922de Pistyaner Turnuvasnda Alehinin Bogolyubova kar oluturduu konumun hemen hemen ayns.
McConnor aknlkla elini tatan ekti ve cennetten inen beklenmedik bir
melek gibi yardmmza koan adama en az bizim kadar afallayarak bakt. Dokuz
hamle ncesinden mat hesaplayabilen birisi, birinci snf bir profesyonel olmalyd, hatta belki de ayn turnuvaya giden bir yarmacyd ve bu kadar can alc bir
anda aniden kagelip oyuna karmasnda neredeyse doast bir ey vard.
Kendini ilk toplayan McConnor oldu.
Ne nerirdiniz? diye fsldad heyecanla.
Hemen ilerlemeyin, geri ekilin! ncelikle ah g8 den h7ye alarak tehlikeli
izgiden kurtarn. Czentovic byk olaslkla br yandan saldracaktr. Ama
kaleyi c8den c4e getirip bunu savuturursunuz; bu onun iki kalesine, bir piyonuna mal olur ve bylece stnln yitirir. Botaki piyonlar kar karya kalr
ve doru savunma yaparsanz, oyun berabere biter. Daha fazlasn elde
edemezsiniz.
Bir kez daha arp kaldk. Hesaplamasnn hem hzl hem de kesin olmas bizi
afallatt; hamleleri bir kitaptan okuyup sylyordu sanki. Onun oyuna karmas
sayesinde bir dnya ampiyonuyla berabere kalmamz beklenmedik bir anst ve
sihirli bir denek etkisi yapt. Tahtay daha iyi grmesini salamak iin hep birden
kenara ekildik. McConnor bir kez daha sordu:
ah g8den h7ye, yle mi?
Aynen yle! ncelikle geri ekilin.
McConnor adamn dediini yapt ve bardaa vurduk. Czentovic o allm
sakin admlaryla masamza geldi ve bir bakta kart hamleyi lp tartt. Sonra,
tpk tanmadmz yardmcmzn nceden syledii gibi, ah kanadndaki piyonu
h2den h4e getirdi. Ve yardmcmz heyecanla fsldad:
Kale ileri, kale ileri, c8den c4e, o zaman nce piyonun nn kapatmas
gerekir. Ama bu onun iine yaramayacak! Botaki piyona aldrmadan atnz c3ten
d5e getirerek saldrrsnz ve eitlik yeniden salanr. Savunmak yerine btn
gcnzle saldrn!
Ne demek istediini anlamadk. Syledikleri inceydi sanki. Ama bir kere
kendini kaptran McConnor hi dnmeden syleneni yapt. Czentovici geri
armak iin yeniden bardaa vurduk. lk kez abucak karar vermedi, tahtaya
abucak bir gz att. Sonra yabancnn bize nceden bildirdii hamleyi aynen
yapt ve gitmek zere dnd. Ama uzaklamadan nce, yeni ve beklenmedik bir

22/50

ey yapt. Ban kaldrd ve baklarn zerimizde gezdirdi; kendisine kar


birdenbire byle canl bir diren gsterenin kim olduunu anlamak istiyordu
besbelli.
O andan balayarak heyecandan yerimizde duramaz olduk. O na kadar ciddi
bir umut beslemeden oynamtk, ama Czentovicin souk kibrini krma dncesi
yrek atlarmz hzlandrd. Ama yeni dostumuz bir sonraki hamleyi belirlemiti
bile, Czentovici geri arabilirdik; ka bardaa vururken parmaklarm titriyordu. Derken ilk zaferimizi kazandk. O na dek hep ayakta oynayan Czentovic,
duraksad, duraksad ve sonunda ar ar oturdu; bylece o na dek bize tepeden
bakan Czentovic, bizimle ayn dzeye inmi oldu. En azndan somut olarak bizimle ayn dzlemde bulunmaya zorunlu klmtk onu. Uzun uzun dnd, gzlerini hi kaldrmadan tahtaya dikti, yle ki siyah kirpiklerinin altndan gzbebeklerini grmek neredeyse olanakszd ve byle derin dnrken yava yava
az ald, yuvarlak yzne biraz bn bir ifade verdi bu. Czentovic birka dakika
dnp tand, sonra bir hamle yapt ve ayaa kalkt. Dostumuz yle fsldad:
Zaman kazanmaya alyor! yi akl! Ama pes etmeyin! Karlkl ta almaya
zorlayn onu, o zaman paay kurtaramaz ve beraberlie ularz.
McConnor onun dediini yapt. Sonraki hamlelerde ikisinin arasnda biz
tekiler oktan figranlara dnmtk bizim anlamadmz bir gidi geli
balad. Aa yukar yedinci hamlenin sonunda Czentovic uzun uzun dndkten sonra ban kaldrd ve, Berabere, dedi.
Bir an salonda t kmad. Anszn dalgalarn sesi ve salonu cazla dolduran
radyo duyuldu, gezinti gvertesinde atlan her adm ve aralk pencerelerden giren
rzgrn hafif, belli belirsiz uultusu geldi kulaklarmza. Hepimiz soluumuzu
tuttuk, bu inanlmaz ey ok ani olmutu ve bu tannmam adamn yar yarya
kaybedilmi bir oyunda dnya ampiyonunu dize getirmesi bizi akna evirmiti.
McConnor arkasna yasland, tuttuu soluu mutlu bir, Ah! sesiyle dkld
dudaklarndan. te yandan, ben Czentovici izliyordum. Son hamleler srasnda
yz solgunlat gibi gelmiti bana. Ama kendini denetlemeyi iyi biliyordu. Sakin
grnmn korudu ve talar ar devinimlerle tahtadan iterken kaytszca sordu:
Beyler nc bir oyun isterler mi?
Tam bir tccar azyla sordu bu soruyu. Ama iin tuhaf yan, bunu sorarken
McConnora bakmayp keskin gzlerini dosdoru kurtarcmza dikmi olmasyd.
Atn yeni, daha iyi bir biniciyi eyerde oturmasndan anlamas gibi, o da son hamleler srasnda asl gerek, rakibini ayrmsam olmalyd. Elimizde olmadan

23/50

baklarn izledik ve heyecanla yabancya baktk. Ama adam kafasn toplayp


yantlayamadan, McConnor zafer sarholuuyla bard ona:
Elbette! Ama imdi onunla tek banza oynamalsnz! Czentovice kar siz!
Ama o anda hi umulmadk bir ey oldu. Tuhaf bir biimde hl satran
tahtasna bakp duran yabanc, btn baklarn kendisine yneldiini ve bu
cokulu szlerin kendisine sylendiini anlaynca rkt. Yz allak bullak oldu.
Kesinlikle olmaz beyler, diye kekeledi gzle grlr bir utangalkla. Olanaksz bu... benim oynamam sz konusu bile olamaz... yirmi, hayr, yirmi be yldr
satran tahtasnn bana oturmadm ben... ve sizden izin almadan oyununuza
burnumu sokmakla ne kadar terbiyesizlik ettiimi ancak imdi anlyorum... Ltfen, kartm iin beni balayn... sizi daha fazla rahatsz etmeyeceim. Ve biz
aknlmz zerimizden atamadan, salondan kmt bile.
Ama bu olanaksz! diye haykrd ateli McConnor yumruunu masaya vurarak. Bu adam yirmi be yldr satran oynamam olamaz, kesinlikle olamaz! Her
hamleyi, her kar hcumu be-alt hamle nceden hesaplad. Byle bir eyi kimse
rastgele yapamaz. Bu kesinlikle olamaz, yle deil mi?
Son soruda McConnor elinde olmadan Czentovice dnmt. Ama dnya
ampiyonu hi istifini bozmad.
Bu konuda yorum yapamam. Beyefendi zgn ve ilgin bir oyun kard; bu
nedenle ben de bilerek ona bir ans verdim. Bunu sylerken kaytszca ayaa
kalkp o tccar tarzyla ekledi:
Beyefendi ya da beyler yarn yeni bir oyun isterse, saat ten itibaren
emrinizdeyim.
Byk altndan glmeden edemedik. Czentovicin tanmadmz yardmcmza
byklk edip de ans falan vermi olmadn, bu aklamann kendi
baarszln rtbas etmek iin uydurduu saf bir bahane olduunu hepimiz biliyorduk. Byle sarslmaz bir kibrin krldn grme isteimiz daha da artt. Bizim
gibi uysal, zararsz gemi yolcularnn zerine bir anda yabanl, hrs dolu bir
savama hevesi gelmiti, nk okyanusun ortasndaki gemimizde satran ampiyonunun tahtndan edilebilecei dncesi btn telgraf brolarnn tm dnyaya
ilan edecei bir rekor aklmz bamzdan almt. En can alc anda beklenmedik
bir biimde oyuna karan kurtarcmzn yaratt gizemli havann ekicilii ve
adamn neredeyse korku dolu alakgnlll ile profesyonel oyuncunun sarslmaz zgveni arasndaki kartlk da eklendi buna. Kimdi bu yabanc? Burada
rastlant, daha kefedilmemi bir satran dehasn gn na m karmt? Yoksa

24/50

nl bir usta anlalmaz bir nedenden dolay bizden adn m gizliyordu? Btn bu
olaslklar byk bir heyecanla tarttk, en lgn savlar bile, yabancnn akl almaz utangal ve artc aklamasn unutulmaz oyun yeteneiyle
badatrmaya yetecek kadar lgn gelmiyordu bize. Ama bir konuda dnce
birliine vardk: Yeni bir sava izleme zevkini kendimizden kesinlikle esirgemeyecektik. Yardmcmzn ertesi gn Czentovice kar bir oyun oynamas iin her eyi
yapmaya karar verdik, oyunun parasal tehlikesini gsleme iini McConnor stlendi. Bu arada kamarotun azn arayp da yabancnn Avusturyal olduunu
renince, yurtta olarak ricamz ona iletmek grevi bana kald.
Apar topar kaan yabancy gezinti gvertesinde bulmam uzun srmedi.
ezlonguna uzanm kitap okuyordu. Yanna yaklarken, onu inceleme olana
buldum. Keli ba, hafif yorgunluk belirtisi olarak, yasta dayanmt; yana oranla gen grnen yznn tuhaf solgunluu yine dikkatimi ekti, bembeyaz
salar akaklarn evreliyordu; neden bilmem, bu adamn birdenbire yalanm
olduu izlenimine kapldm. Yanna vardmda, kibarca doruldu ve kendini
tantt, soylu, eski Avusturya ailelerinden birine ait olan soyad hemen tandk
geldi bana. Bu soyadn tayan birinin Schubertin ok yakn bir dostu olduunu
ve eski imparatorun zel doktorlarndan birinin de bu aileden geldiini anmsadm. Kendisinden Czentovicin meydan okumasna karlk vermesini rica ettiimizi Dr. B.ye iletince, gzle grlr biimde afallad. O oyunda bir dnya
ampiyonunun, stelik dnemin en baarl, en nl ampiyonunun bulunduundan haberi olmad ortaya kt. Nedendir bilinmez, bu aklama onun
zerinde tuhaf bir etki yapt sanki, nk rakibinin gerekten de tannm bir
dnya ampiyonu olduundan emin olup olmadm tekrar tekrar sordu. Bu durumun grevimi kolaylatrdn ksa srede anladm ve ince ruhlu biri olduunu
hissedince, olas bir yenilginin getirecei parasal ykn McConnorn kasasndan
karlanacan ona sylememenin iyi olacan dndm. Uzun sre bocaladktan sonra Dr. B. en sonunda bir oyun oynamay kabul etti, ama becerisine pek
fazla bel balamamalar konusunda br beyleri bir kez daha uyarmam rica etmeyi de unutmad.
nk, diye ekledi dalgn dalgn glmseyerek, bir satran oyununu btn
kurallarna uygun olarak oynayp oynayamayacam gerekten bilmiyorum. Lise
yllarmdan beri, yani yirmi yldan fazla bir zamandan beri tek bir satran tana
dokunmadm sylediimde, yapmack bir alakgnlllk deildi bu, ltfen

25/50

inann bana. O zaman bile satran oyuncusu olarak ok zel bir yeteneim olduu
sylenemezdi.
Bunu yle doal bir biimde syledi ki, drstlnden en ufak bir kuku
duymadm. Bununla birlikte, birbirinden ok farkl ustalarn her hamlesini byle
kesin anmsayabilmesine ardm dile getirmekten kendimi alamadm; en
azndan kuramsal olarak satranla ok uram olmalyd. Dr. B. d grr gibi,
tuhaf tuhaf glmsedi yine.
ok uramtm! Tanr biliyor ya, satranla ok uratm sylenebilir. Ama
ok zel, ei benzeri olmayan koullar altnda oldu bu. Olduka karmak bir
hikye, iinde yaadmz bu byk zamanda pek szn etmeye demez belki.
Yarm saat sabrederseniz...
Yanndaki ezlongu gsterdi. Davetini seve seve kabul ettim. evremizde kimsecikler yoktu. Dr. B. okuma gzln kard, kenara koydu ve anlatmaya
balad:
Bir Viyanal olarak ailemin adn anmsadnz sylemeniz ok hotu. Ama
nceleri babamla birlikte, sonra da tek bama altrdm avukatlk brosunu
duymamsnzdr sanrm, nk gazetelerde boy boy yaynlanan davalarmz
yoktu ve ilke olarak yeni mvekkiller almyorduk. Gerei sylemek gerekirse,
doru dzgn bir avukatlk ii yapmaz olmutuk, ar sa partinin eski bir yesi
olan babamn ilikisi olduu byk manastrlarn hukuk danmanln ve ncelikle mali ynetimini yrtyorduk yalnzca. Ayrca bugn monari artk tarihe
kart iin bu konuda konuabilirim mparatorluk ailesinin baz yelerinin
anamallarnn ynetimi de bize verilmiti. Saray ve kiliseyle olan bu balant amcam imparatorun zel doktoruydu, baka bir amcam Seitenstetten Manastrnn
barahibiydi iki kuak ncesine uzanyordu; bizim yalnzca onu korumamz
gerekiyordu, bu babadan kalma grevi yrtmenin durgun, kendi halinde bir i
olduunu sylemek isterim, az sk ve gvenilir olmaktan baka pek bir ey
gerektirmiyordu aslnda, rahmetli babamda fazlasyla bulunurdu bu iki nitelik;
hem devrim dneminde hem de enflasyon yllarnda, iine gsterdii zen sayesinde mvekkillerinin hatr saylr servetlerini korumay baard. Ardndan Hitler
Almanyada ynetimi ele geirip kilise ve manastrlarn mlklerine el koymaya
balaynca, en azndan tanabilir mlkleri yamadan kurtarmak iin snrn te
yannda yaplan eitli grme ve ilemlerin tutanaklar elimizden geti ve kilise
ile sarayn baz gizli politik grmeleri hakknda kamuoyunun hibir zaman
duyamayaca kadar ok ey rendik ikimiz. Ama bromuzun dikkat ekmemesi

26/50

kapya bir tabela bile asmamtk ve ikimizin de btn monarik evrelere


girmekten belirgin bir biimde kanmamz, istenmedik basknlara kar en gvenli
korumay salyordu. Gerekten de btn bu yllar boyunca, sarayn gizli habercilerinin en nemli mektuplar her zaman drdnc kattaki, gze arpmayan
bromuzdan aldklarn ya da oraya verdiklerini, Avusturyadaki resm makamlarn ruhu bile duymad.
Bir sre sonra Nasyonal Sosyalistler, dnyaya kar ordularn glendirmeden
ok nce, btn komu lkelerde ayn derecede tehlikeli ve eitimli baka bir
ordu kurmaya balad; haklar inenmi, ihmal edilmi, gcendirilmi insanlar
ordusu. Her resm dairede, her iletmede adamlar yuvalanmt, tepedeki Dollfuss ve Schuschniggin zel odalarna kadar her yerde casuslar bulunuyordu.
Gze arpmayan bromuzda bile, ne yazk ki ok ge rendiime gre, adamlar
vard. Acnacak durumda ve yeteneksiz bir bro grevlisinden baka bir ey
deildi elbette, dardan bakldnda broya dzenli bir iletme grnts vermek iin, bir papazn nerisi zerine ie almtm onu; gerekte onu zararsz
habercilik ilerinden baka bir eyde kullanmyorduk, telefonlar yantlyor ve
dosyalar dzenliyordu, yani tmyle nemsiz ve tehlikesiz olan dosyalar. Postay
amas kesinlikle yasakt, btn nemli mektuplar, kopyalarn karmadan daktiloda kendi ellerimle yazyordum, her nemli belgeyi kendim eve gtryor ve
gizli grmeleri yalnzca manastrn barahibinin odasnda ya da amcamn kabul
odasnda yaptryordum. Bu nlemler sayesinde bu casusun nemli olaylardan
haberi olmad; ama anssz bir rastlantyla bu hrsl ve bo kafal delikanl, ona
gvenilmediini ve arkasndan bir sr dolap evrildiini anlad galiba. Belki de
benim yokluum srasnda habercilerden biri, kararlatrld gibi Baron Bern diyecei yerde, dikkatsizlikle Majesteleri dedi ya da pis herif amas yasak olan
mektuplar at; yle ya da byle, ben kukulanmay aklma bile getiremeden, bizi
gzetlemek iin Mnihten ya da Berlinden emir ald. lk balardaki kaytszlnn
son aylarda ani bir gayrete dntn ve mektuplarm postalamak iin birok
kez srar ettiini, tutuklandktan ok sonra anmsadm. Dikkatsizlik yapp
konumammdr diyemem, ama sonuta Hitler ynetimi en byk diplomatlarn
ve askerlerin bile sinsice azndan laf almam mdr? Gestaponun ne kadar
dikkatle ve istekle gzn zerime dikmi olduu sonradan elle tutulur biimde
ortaya kt: Daha Schuschniggin ynetimden ekildii akam ve Hitlerin Viyanaya girmesinden bir gn nce, SSler tarafndan tutuklanmtm. Neyse ki
Schuschnigg in veda konumasn duyar duymaz en nemli ktlar yakmtm;

27/50

manastrlarla ve iki aridkn yurtdnda saklanan mlkleriyle ilgili belgeleri de


bir amar sepetine saklayp yal, gvenilir hizmetimle amcama gnderdim; gerekten de adamlar kapm yumruklamadan nce, son anda yapmay baardm
bunu.
Dr. B. bir sigara yakmak iin durdu. Alevin nda, aznn sa kesinin sinirli sinirli seirdiini ayrmsadm, daha nce de dikkatimi ekmiti bu ve gzleyebildiim kadaryla birka dakikada bir tekrarlanyordu. Belli belirsiz bir devinimdi,
yle bir gelip geiyordu, ama adamn btn yzne tuhaf bir huzursuzluk
veriyordu.
Eski Avusturyamza bal kalan herkesin gnderildii toplama kampndan,
orada yaadm aalama ve ikencelerden sz edeceimi sanyorsunuz herhalde
imdi. Ama byle eyler olmad. Ben baka bir kategoriye girdim. Uzun zamandr
bastrlan bir hncn, bedensel ve ruhsal aalamalarla zerlerine kusulduu
ansszlarn arasna sokulmadm, Nasyonal Sosyalistlerin ya para ya da nemli bilgiler koparmay umduklar teki kck gruba girdim. Gestapo kendi halinde
yaantmla kesinlikle ilgilenmiyordu elbette. Ama onlarn en azl rakiplerinin
maas, adam ve sempatizan olduumuzu renmi olmalydlar ve bana antaj
yaparak kant toplamaya alyorlard: mlkleri hakknda yasad ilemler
yapldn kantlamak istedikleri manastrlara kar kantlar, mparatorluk ailesine
ve Avusturyada monariyi canla bala destekleyen herkese kar kantlar. Elimizden geen anamallarn nemli blmnn onlarn ulaamad bir yerlerde gizli
olduunu sanyorlard, pek de haksz saylmazlard dorusu; bu nedenle bilinen
yntemleriyle benden bu srlar zorla almak iin hemen ilk gn yakama yaptlar.
nemli bilgi ya da para koparlacak benim gibi insanlar bu nedenle toplama
kampna gndermediler, zel bir uygulama yaptlar. Akrabalarndan milyonlar koparmay umduklar Avukat Baron Rotschildin kesinlikle dikenli tellerin ardndaki
bir toplama kampna atlmadn, belirgin bir kayrmayla bir otele, Gestaponun
karargh olan Metropole Oteline yerletirildiini ve zel bir odas olduunu anmsarsnz belki. Benim gibi gze arpmayan bir adama da bu dl layk grld.
Bir otelde zel bir oda, alabildiine insancl geliyor kulaa, deil mi? Ama biz
nemli kiileri yirmier yirmier buz gibi bir barakaya tkmayp da olduka iyi
stlm, ayr bir otel odasnda barndrmaktaki amalar, kesinlikle insancl deil,
tersine kurnaz bir yntem uygulamakt, bana inanabilirsiniz. nk azmzdan
gerekli kant almalarn salayacak bask, kaba dayaktan ya da bedensel ikenceden daha incelikle uygulanmalyd: akla gelebilecek en zekice soyutlama

28/50

yoluyla. Bize hibir ey yapmadlar, bizi tmyle hiliin iine yerletirdiler,


nk bilindii gibi yeryznde hibir ey insan ruhuna hilik kadar bask yapmaz. Her birimizi tam bir bolua, d dnyaya sk skya kapal bir odaya hapsetmekle, eninde sonunda dilimizi zecek olan bask, dayak ve souk yoluyla
dardan deil ieriden yaratlacakt. Bana ayrlm oda ilk bakta hi rahatsz etmedi beni. Bir kap, bir yatak, bir koltuk, bir leen, bir parmaklkl pencere vard
odada. Ama kap gece gndz kilitliydi, masada hibir kitap, gazete, kt, kalem
durmasna izin yoktu, pencere bir yangn duvarna bakyordu; btn evreme ve
hatta kendi bedenime bile tmyle hilik egemendi. Elimden her nesneyi
almlard, zaman bilmeyeyim diye saati, yaz yazamayaym diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim diye ba; sigara gibi en ufak bir sakinletirici bile benden esirgendi. Tek bir sz sylemesine ve tek bir soruyu yantlamasna izin verilmeyen
gardiyandan baka bir insan yz grmedim, bir insan sesi duymadm; gz, kulak,
btn duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leen gibi
drt-be dilsiz nesneyle aresizlik iinde tek bana kalyordu; suskunluun siyah
okyanusundaki cam fanuslu bir dalg gibi yayordu insan, kendisini d dnyaya
balayan halatn kopmu olduunu ve o sessiz derinlikten hibir zaman yukar
ekilmeyeceini ayrmsayan bir dalg gibi hatta. Yapacak, duyacak, grecek hibir
ey yoktu, her yerde ve srekli hilikle evriliydi insan, boyuttan ve zamandan
tmyle yoksun bolukla. Bir aa bir yukar yrrd insan, dnceleri de
onunla birlikte bir aa bir yukar, bir aa bir yukar yryp dururdu. Ama ne
kadar soyut grnrlerse grnsnler, dnceler de bir dayanak noktasna
gereksinim duyarlar, yoksa kendi evrelerinde anlamszca dnmeye balarlar; onlar
da hilie katlanamaz. nsan sabahtan akama kadar bir ey olmasn bekler ve
hibir ey olmaz. Bekleyip durur insan. Hibir ey olmaz. nsan bekler, bekler,
bekler, akaklar zonklayana dek dnr, dnr, dnr. Hibir ey olmaz.
nsan yalnz kalr. Yalnz. Yalnz.
On drt gn boyunca zamann dnda, dnyann dnda yaadm. O arada bir
sava ksayd, hi haberim olmazd; dnyam yalnzca masa, kap, yatak, leen,
koltuk, pencere ve duvardan oluuyordu ve hep ayn duvardaki ayn duvar
kdna bakyordum; o kadar ok diktim ki gzm ona, dall budakl deseninin
her izgisi demir iviyle oyulmu gibi beynimin en i kvrmna dek iledi. Derken
en sonunda sorgulamalar balad. Gndz m gece mi olduunu anlayamadan anszn arlrd insan. arlr ve birka koridordan geirilirdi, nereye

29/50

gtrldn bilmezdi; sonra neresi olduunu bilmedii bir yerde beklerdi ve


evresinde birka niformal kiinin oturduu bir masann nnde bulurdu
kendini birden. Masann zerinde bir tomar kt olurdu: Ne ierdiklerini
bilmediiniz dosyalar; ve sonra sorular balard, gerek ve yapay sorular, ak ve
haince sorular, st kapal sorular ve tuzak sorular; insan bunlar yantlarken
yabanc, kt parmaklar insann ne ierdiklerini bilmedii ktlar kartrr ve bir
tutanaa bir eyler yazard, onlarn ne yazdn bilmezdi insan. Ama bu sorgulamalarn benim iin en korkun yan, Gestaponun bromda olanlar hakknda
gerekten ne bildiini ve azmdan ne almak istediini hibir zaman tahmin edememem ve hesaplayamamamd. Size daha nce de sylediim gibi, asl kant
olabilecek ktlar son anda hizmetimle amcama gndermitim. Ama ellerine
gemi miydi acaba? Ya gememise? O bro grevlisi yaptklarmzn ne kadarn
ispiyonlamt acaba? Mektuplarn ka tanesini ele geirmilerdi, ilerini yrttmz Alman manastrlarnn kimbilir kanda her eyden habersiz bir din
adamn sktrmlard bu arada? Ve sordular da sordular. Falanca manastr iin
hangi belgeleri satn almm, hangi bankalarla yazmalar yapmm, Bay
Falancay tanyor muymuum, svireden ve Steenookerzeelden mektuplar alm
mym? Ve ne kadarn bildiklerini kestiremediim iin, her yant beni ok byk
bir sorumluluk altna sokuyordu. Bilmedikleri bir eyi itiraf edersem, birisini bou
bouna bak altna gnderebilirdim belki. ok fazla eyi yadsrsam da kendime
zarar verirdim.
Ama en kts, sorgulama deildi. En kts, sorgulamadan sonra hiliime
geri dnmekti; ayn masann, ayn yatan, ayn leenin, ayn duvar kdnn
olduu ayn odaya. nk yalnz kalr kalmaz, hangi yant verseydim en akllca
olurdu diye ve belki dncesizce bir szle uyandrm olabileceim kukuyu gidermek iin gelecek sefere ne sylemeliyim diye uzun uzun dnyordum. Soruturma yargcna sylemi olduum her szc dnyor, gzden geiriyor,
lp tartyordum, onlarn sorduu her soruyu, benim verdiim her yant kafamda tekrarlyordum, anlattklarm hakknda tutanaa neler yazm olabileceklerini
kestirmeye alyordum, ama bunu hibir zaman renemeyeceimi biliyordum.
Gelgelelim bo odada bu dnceler bir kere harekete getiler mi, durmak
bilmeden kafamn iinde dnyorlar, hep yeni batan, hep baka bileimlerde
oluuyor ve uykuda bile peimi brakmyorlard; Gestaponun her sorgulamasndan sonra, o sorularn ve ac ektirmenin bana yapt ikence dncelerimde amanszca yer ediyordu, hatta bylesi daha da korkun oluyordu, nk o

30/50

sorgulamalar bir saat iinde biterken, dncelerimin hi sonu gelmiyordu, bunun


nedeni de yalnzln bana ektirdii o haince ikenceydi. Ve evremde hep yalnzca masa, dolap, yatak, duvar kd, pencere vard, beni oyalayacak bir ey;
kitap, gazete, yabanc bir yz, bir eyler yazmak iin kalem, oynamak iin kibrit,
hibir ey, hibir ey, hibir ey yoktu. Bu otel odas sisteminin ne kadar eytani
ve akllca, ne kadar psikolojik ikence amal olduunu ancak imdi anlyordum.
Toplama kampnda insan belki de elleri kanayana ve ayaklar donana dek el arabasyla ta tard, iki dzine insanla birlikte iren kokan buz gibi bir odaya
tklrd. Ama yzler grrd, burada hep ayn eyle, hep ayn korkun deimezlikle evrili olmaktansa, bir tarlaya, bir el arabasna, bir aaca, bir yldza, herhangi
bir eye bakabilirdi. Burada beni dncelerimden, kuruntularmdan, kafamda
yaptm hastalkl tekrarlardan uzaklatrabilecek hibir ey yoktu. Onlarn amac
da buydu zaten, boazma kadar dncelerime batp boulmalydm ve en
sonunda onlar kusmaktan, istedikleri her eyi sylemekten, kantlar ve insanlar
ele vermekten baka arem kalmamalyd. Bu hiliin korkun basks altnda sinirlerimin yava yava gevemeye baladn hissediyordum ve tehlikenin bilincine
vararak, oyalanacak herhangi bir ey bulmak ya da yaratmak iin sinirlerimi neredeyse koparana dek geriyordum. Kendime bir ura bulmak iin, bir zamanlar
ezberlemi olduum her eyi yksek sesle okumay denedim, ocukluktan kalma
ulusal marlar ve tekerlemeler, lisede okuduumuz Homeros, yurttalk kitabndan blmler. Sonra hesap yapmay denedim, rastgele saylar toplamay, blmeyi, ama belleim bolukta pek iyi almyordu. Hibir ey zerinde kafam toplayamyordum. Hep ayn dnce akyordu beynimde: Ne biliyorlar? Dn ne
syledim, gelecek sefer ne sylemeliyim?
Szcklerle anlatlamayacak bu durum drt ay srd. Eh, drt ay, yazmas
kolay: alt st birka harf! Sylemesi de kolay: drt ay, iki hece! eyrek saniye
iinde dudaklar byle bir sesi abucak uyduruvermi: drt ay! Ama bolukta,
zamanszlkta geen bir drt ayn ne kadar srdn hi kimse bir bakasna da
kendine de anlatamaz, lemez, gznde canlandramaz; insann evresindeki bu
hep ayn hiliin, bu hep ayn masa, yatak, leen ve duvar kdnn ve hep ayn
suskunluun, insana bakmadan yemeini ieri iten hep ayn gardiyann, insan
ldrtana kadar bolukta dnp duran hep ayn dncelerin insan nasl yiyip
bitirdiini ve yktn kimse kimseye anlatamaz. Kk ipularndan beynimin
dengesinin bozulduunu anladm kaygyla. Balangta sorgulamalar srasnda
kendimden emindim, sakin ve dnp tanarak vermitim ifadelerimi; neyi

31/50

syleyip neyi sylememem gerektiine ilikin ikili dnme yntemi ie yaramt.


imdiyse en basit tmceleri bile ancak kekeleyerek bir araya getirebiliyordum,
nk ifade verirken, kdn zerine bilgileri sralayan kalemden ayramyordum
gzm, sanki kendi szcklerimin peinden komak istiyordum. Gcmn
tkendiini hissediyordum, kendimi kurtarmak iin bildiim her eyi, belki de
daha fazlasn syleyeceim, bu hiliin beni bomasndan kurtulmak iin on iki
insan srlaryla birlikte ele vereceim ann giderek yaklatn hissediyordum,
oysa bunu yapmak bana bir anlk huzurdan fazlasn salamayacakt. Bir akam
gerekten de bu duruma geldim: Gardiyan tesadfen bu boulma n srasnda
bana yemeimi getirince, birden arkasndan bardm: Beni sorgulamaya gtrn!
Her eyi syleyeceim! Her eyi itiraf edeceim! Belgelerin nerede olduunu,
parann nerede saklandn syleyeceim! Her eyi syleyeceim, her eyi! Neyse
ki beni duymad. Belki de beni duymak istemiyordu.
Tehlike bu kadar byd srada beni kurtaran, en azndan belli bir sre iin
kurtaran, nceden tahmin edemeyeceim bir ey oldu. Temmuz sonuydu, karanlk, bulutlu, yamurlu bir gnd: Bu ayrnty ok iyi anmsyorum, nk sorgulamaya gtrlrken getiim koridordaki camlara vuruyordu yamur damlalar.
D odada sorgu yargcn beklemem gerekiyordu. Her sorgulamadan nce her zaman beklemek gerekiyordu: Bu bekletme de yntemlerinin bir parasyd. nce
gece yars apar topar hcreden alp gtrerek insann sinirlerini bozuyorlard,
sonra da, insan kendini sorgulamaya hazrladnda, direnmek iin btn bilincini
ve isteini topladnda, bedenini yormak ve ruhunun direncini krmak iin sorgulamadan nce bir saat, iki saat, saat bekletiyorlard insan. Ve o perembe gn,
27 Temmuzda, beni her zamankinden ok beklettiler, tam iki saat d odada
ayakta bekledim; bu tarihi bu kadar kesin anmsamamn zel bir nedeni var: ki
saat boyunca ayaklarma kara sularn indii oturmama izin yoktu elbette o d
odada bir takvim aslyd; baslm, yazl bir eylere duyduum alkla duvardaki
bu tek bir sayya, 27 Temmuza nasl da bakp durduumu size anlatamam; hemen beynimin iine kazdm onu. Sonra yine bekledim, bekledim ve ne zaman
alacan merak ederek kapya diktim gzm, bir yandan da sorgulama komitesinin bana bu kez ne sorabileceini dndm, tmyle hazrlksz olduum
bir ey soracaklarn biliyordum. Ama her eye karn bu ayakta beklemenin ektirdii ikence ayn zamanda benim iin bir iyilikti, bir zevkti, nk bu oda hi
olmazsa benimkinden baka bir odayd, biraz daha bykt ve bir yerine iki penceresi vard; ve yatak yoktu, leen yoktu, pencerenin pervazndaki, milyonlarca

32/50

kez baktm o bildik atlak yoktu. Kapnn rengi bakayd, duvarn nnde baka
bir sandalye duruyordu ve solda bir dosya dolabyla bir giysi dolab vard, bu ikincinin iindeki asklarda -drt slak asker paltosu, bana ikence yapanlarn
paltolar aslyd. Yani bakacak yeni, baka bir eyim olmutu en sonunda ve alktan lgna dnm gzlerim her ayrntya hrsla saldryordu. Bu paltolardaki her
kvrm gzledim, rnein slak yakalarn birinden sarkan bir damlay ayrmsadm ve bu size ok gln gelebilir ama, lgnca bir heyecanla bu damlann ne
yapacan bekledim, en sonunda kvrm boyunca aa m szlecekti, yoksa yerekimine biraz daha direnip olduu yerde mi kalacakt; evet, sanki yaamm buna
balym gibi, dakikalarca soluk almadan bu damlay izledim. Damla aa yuvarlandktan sonra, paltolardaki dmeleri tekrar saydm, bir tanesinde sekiz, tekinde de sekiz, ncde on tane vard, sonra tekrar manetleri karlatrdm;
btn bu gln, nemsiz ayrntlar a gzlerimi yle bir hrsla avcuna ald ve
kendinden geirdi ki, anlatamam. Ve birden baklarm bir eye taklp kald.
Paltolardan birinin yan cebinin biraz imi olduunu ayrmsadm. Yaklatm ve
kabarkln dikdrtgen biiminden, bu biraz imi cebin iinde ne olduunu anladm: bir kitap!
Dizlerim titremeye balad: BR KTAP! Drt aydr elime kitap almamtm ve
iinde insann art arda sralanm szckler, satrlar, sayfalar ve yapraklar grebilecei, baka, yeni, artc dnceleri okuyabilecei, tanyabilecei, beynine
alabilecei bir kitabn hayali bile insan hem coturuyor hem de uyuturuyordu.
Gzlerim bu kitabn cepte oluturduu kabarkla hi kprdamadan bakyordu,
sanki paltonun orasn yakp bir delik amak istercesine ldyorlard o ii grnmeyen yere doru. Kendimi daha fazla tutamadm; elimde olmadan yaklatm. En
azndan kuman zerinden ellerimle bir kitaba dokunabilmek dncesi bile, parmaklarmdaki sinirleri trnaklarma kadar uyuturdu. Neredeyse farknda olmadan
giderek yaklayordum. Neyse ki gardiyan bu tuhaf davranm ayrmsamad; iki
saat dimdik ayakta duran bir insann biraz duvara dayanmak istemesi ona doal
grnd belki de. En sonunda paltoya iyice yaklamtm ve fark ettirmeden ona
dokunabilmek iin ellerimi bilerek arkama saklamtm. Kumaa dokundum ve
gerekten de kuman arkasnda dikdrtgen bir ey, bklebilen ve hafife
hrdayan bir ey hissettim; bir kitap! Bir kitap! Ve anszn lgnca bir dnceye
kapldm: Kitab al! Belki becerirsin bunu, onu hcrene gizleyebilir ve sonra okuyabilirsin, okuyabilirsin, en sonunda yeniden bir ey okuyabilirsin! Bu dnce
aklma gelir gelmez, gl bir zehir etkisi yapt; bir anda kulaklarm uuldamaya

33/50

ve kalbim kt kt atmaya balad, ellerim buz kesti, titremelerini engelleyemiyordum. Ama ilk sersemlii atlattktan sonra, sessiz ve sinsice, gzlerimi gardiyandan ayrmadan daha da yaklatm paltoya, arkama gizlediim ellerimle kitab ite
ite cepten yukar karmaya baladm. Sonra elimi uzattm, hafife, dikkatle ektim ve kk, pek de kaln olmayan kitap birden elimdeydi. Ancak o zaman
korktum yaptmdan. Ama artk geri dnemezdim. Peki nereye koyacaktm kitab? Arkamdan kemerimin altna sokuturdum, oradan da yava yava kalamn
zerine ittim, bylece yrrken elimi asker gibi yanma yaptrp pantolon
dikiinin stnden tutabilecektim onu. lk deneme baarl oldu. Giysi dolabndan
uzaklatm, bir adm, iki adm, adm. e yarad. Kolumu skca kemerime
bastrrsam, kitab yrrken tutabiliyordum.
Derken sorgulama balad. Beni her zamankinden fazla zorlad, nk sorular
yantlarken sylediklerime aklm vermek yerine, her eyden nce kitab fark ettirmeden tutmaya alyordum btn gcmle. Neyse ki sorgulama bu kez ksa
srd ve kitab kazasz belasz odama gtrdm; btn ayrntlarla zamannz almak istemiyorum, ama yrrken kitap bir kere tehlikeli bir biimde pantolondan
kayd ve eilip onu tekrar kemerin altna itmek iin, ksrk tutmu gibi yapmam
gerekti. Ama bu kitapla cehennemime geri dnmek ne olaanst bir and, en
sonunda yalnzdm, ama hi de yalnz saylmazdm!
Hemen kitab kaptm, gzden geirdiimi, okuduumu sanyorsunuz herhalde. Kesinlikle hayr! Bir kitabm olmasnn sevincini doya doya yaamak istiyordum nce; bu aldm kitabn ne eit bir kitap olduunu dlemenin sevinci,
ardan almama yol ayor ve beni olaanst heyecanlandryordu. Her eyden
nce harfler ok kkt, ok ok fazlayd, bir sr ince yaprak vard, bylece
uzun uzun okuyabilecektim. Ve sonra beynimi zorlayacak, dz olmayan, basit olmayan, tersine insann renebilecei, ezberleyebilecei bir yapt olmasn
diledim, rnein bir iir kitab, en iyisi ne cretkr bir d! Goethe ya da
Homeros. Ama en sonunda hrsma, merakma daha fazla engel olamadm.
Gardiyan kapy aniden aacak olursa beni enselemesin diye yataa uzandm,
titreyerek kemerimin altndan kitab kardm.
Bakar bakmaz hayal krklna uradm, hatta youn bir fkeye kapldm: Bu
kadar byk bir tehlikeyi gze alarak ele geirdiim, bu kadar byk bir
beklentiyle sakladm kitap bir satran albmyd, yz elli ustann oyunundan
oluan bir toplamayd. Kilit altnda olmasaydm, o ilk fkeyle kitab ak bir pencereden frlatrdm, nk bu sama sapan eyle ne yapabilirdim ki? Delikanlyken

34/50

lisede tekilerin ou gibi benim de skntdan zaman zaman bir satran tahtasnn
yanna uradm olmutu. Ama bu kuramsal ey benim ne iime yarard ki? nsan
bir rakip olmadan satran oynayamaz ki, hele talar ve tahta olmadan hi
oynayamaz. Yine de belki okunacak bir ey, bir giri, bir ynlendirme yazs kefederim diye sayfalar isteksizce kartrdm; ama her bir usta oyununun plak, kare
diyagramlar ve altlarnda ilk nce anlayamadm a2-a3, Af1-g3 gibi iaretlerden
baka hibir ey bulamadm. Bunlarn hepsi anahtarn bulamadm bir eit cebir
gibi geldi bana. A, b, c harflerinin uzunlamasna sralar, 1den 8e kadar saylarn
da apraz sralar iin olduunu ve her bir tan o anki konumunu belirttiini yava
yava zdm; bylece salt grafik diyagramlar bir dile dnt. Belki de hcremde
bir eit satran tahtas kurabilir ve sonra bu oyunlarn aynsn oynamaya alabilirim, diye dndm; tpk gkten inmi bir mucize gibi, yatak arafmn
tesadfen iri kareli olduunu fark ettim. Doru katlaynca, altm drt kareyi
oluturmay baardm. nce ilk sayfasn koparp kitab somyann altna sakladm.
Sonra ekmeimden kopardm kk paralar birletirip gln ve yamuk yumuk satran talar yapmaya baladm, ah, vezir falan; bitmek bilmeyen bir
uratan sonra, en sonunda satran kitabnda gsterilen konumlarn aynsn kareli
yatak rtsnn zerinde oluturabilmeyi baardm. Ama btn oyunu yeniden
oynamaya alnca, tekilerden ayrmak iin yarsnn rengini tozla koyulatrdm gln ekmek-talarmla hibir ey beceremedim nce. lk gnlerde
srekli ardm; bu bir tek oyuna be kere, on kere, yirmi kere tekrar batan
balamam gerekti. Ama yeryznde kimin, hiliin klesi olan benim kadar
yararsz ve kullanlmayan zaman vard ki, kim bu kadar hrs ve sabrla doluydu?
Alt gn sonra oyunu hi armadan sonuna kadar oynadm, ondan sekiz gn
sonra satran kitabndaki konumlar gzmn nne getirmek iin yatak
arafndaki ekmek paralarna bile gerek duymadm ve bir sekiz gn daha sonra
kareli yatak araf da gereksiz oldu; balangta soyut gelen a1, a2, c7, c8 gibi
iaretler, beynimin iinde grsel, plastik konumlara dnt kendiliinden.
Deiiklik baaryla uygulanmt: Satran tahtasn talaryla birlikte beynimin
iine yanstmtm ve yalnzca formlleri kullanarak o anki konumu bir bakta anlyordum, tpk btn sesleri ve uyumlarn duymak iin notalara yle bir bakmann deneyimli bir mzisyene yetmesi gibi. Bunu izleyen on drt gnn
sonunda, kitaptaki her oyunu kolayca ezbere ya da profesyonellerin dedii gibi
gz kapal oynayabiliyordum; kstah hrszlmn bana ne kadar byk bir iyilik yaptn ancak anlamaya balyordum. nk birdenbire bir uram olmutu;

35/50

isterseniz mantksz, amasz olduunu syleyin, ama evremdeki hilii yok eden
bir urat bu, yz elli turnuva oyunuyla odann ve zamann boucu tekdzeliine
kar kusursuz bir silah gemiti elime. Yeni uramn ekiciliini korumas iin, o
andan balayarak her gn bir gzel bldm: sabahlar iki oyun, leden sonralar
iki oyun, akamlar da hzl bir tekrar. Daha nce jelatin gibi biimsizce uzayan
gnlerim bylece doldu, kendimi yormadan bir eyle uram oluyordum, nk
satrancn esiz bir yarar vard, tinsel enerjinin darack bir alana ynlendirilmesiyle
en ar dnce eyleminde bile beyni gevetmiyor, tersine kvrakln ve esnekliini artryordu. nceleri usta oyunlarn makine gibi oynarken, zamanla
iimde sanatsal, heves dolu bir anlay uyanmaya balad. Saldr ve savunmann
inceliklerini, hilelerini ve glklerini rendim; ileriyi grme, bileimler yapma,
abuk karlk verme yntemlerini kavradm ve insann bir airin dizelerini bir-iki
satrdan anlamas gibi, her bir satran ustasnn kiisel tarzn bir bakta tanr
oldum; yalnzca zaman doldurmak iin balayan bu ura zevke dnt ve Alehin, Lasker, Bogolyubov, Tartakower gibi byk satran otoriteleri yalnzlmda
bana candan dost oldular. Talarn sonsuz yer deitirmesi, sessiz hcreyi her gn
canlandryordu ve dzenli altrma yapmam sayesinde dnme yeteneim sarslm kesinliini yeniden kazand; beynimin tazelendiini ve hatta srekli dnmeye zorland iin sanki bilendiini hissediyordum. Daha kesin ve dikkatli
dnyor olmam her eyden nce sorgulamalarda ortaya kyordu; satranta
savunma yaparken blflere ve gizli hilelere kar bilmeden ustalamtm; o andan
balayarak sorgulamalarda bir daha ak vermedim, hatta Gestaponun bana yava
yava belirgin bir saygyla bakmaya baladn dnyordum. tekilerin hepsinin pes ettiklerini grnce, byle sarslmaz bir direnme gcn hangi gizli kaynaklardan aldm soruyorlard birbirlerine belki de.
O kitaptaki yz elli oyunu her gn dzenli olarak yeniden oynadm bu
mutlu dnemim aa yukar iki buuk ay srd. Sonra beklenmedik bir biimde
l bir noktaya geldim. Anszn yeniden hilikle kar karya buldum kendimi.
nk her bir oyunu yirmi ya da otuz kez oynadktan sonra, yeni olmann,
artc olmann getirdii ekicilii yitirdiler; nceleri beni heyecanlandran,
kanm kaynatan gleri zayflad. Her hamlesini oktan ezberlediim oyunlar
tekrar tekrar oynamann ne anlam vard ki? lk al yapar yapmaz, gerisi
kendiliinden aklmda beliriyordu, artk srpriz, gerilim, sorun kalmamt.
Kendimi oyalamak iin, artk onsuz olamadm dnsel zorlanmay yaratmak
iin, baka oyunlar ieren baka bir kitap gerekliydi bana aslnda. Ama bu

36/50

kesinlikle olanaksz olduundan, bu tuhaf lgnlktan kurtulmann tek bir yolu


kalyordu: Eski oyunlarn yerine yenilerini bulmalydm. Kendimle, daha dorusu
kendime kar oynamaya almalydm.
Bu oyunlar oyununun yaratt tinsel durum zerine ne dereceye kadar kafa
yorduunuzu bilmiyorum. Ama rastlantdan tmyle kopmu bir dnce oyunu
olan satranta, kendine kar oynamak istemenin mantksal adan bir samalk
olduunu anlamak iin fazla dnmeye gerek yok sanrm. Satrancn ekicilii
temelde bir tek eyden kaynaklanr: stratejisinin farkl beyinlerde farkl biimlerde
gelimesinden. Bu tinsel savata siyah, beyazn o an hangi manevray yapacan
bilemez ve srekli tahminler yrtmeye ve k yollar bulmaya alr, te
yandan beyaz da siyahn hain amalarn anlamaya ve baltalamaya urar. Siyah
ve beyaz ayn kii oynarsa, tutarsz bir durum ortaya kar, ayn beyin bir yandan
bir eyi bilmek, te yandan bilmemek durumundadr, beyaz olarak oynarken bir
dakika nce siyah olarak istedii ve amalad eyleri kafasndan silip atabilmelidir. Byle bir ikili dnme, bilincin tmyle blnmesini gerektirir aslnda,
beyin ilevinin mekanik bir alette olduu gibi istendii an alp kapanmasn ister;
yani satranta kendine kar oynamak, kendi glgenin stnden atlamak gibi bir
elikidir.
Sz uzatmayaym, aylarca aresizlik iinde bu olanaksz, bu sama ey zerinde altm. Ama keileri karmamak ya da bir akl hastalna yakalanmamak
iin, bu samalkla uramaktan baka seim ansm yoktu. evremdeki korkun
hiliin beni bomamas iin, kendimi siyah ve beyaza blmeyi en azndan denemek durumunda kaldm.
Dr. B. ezlongda arkasna yasland ve bir dakikalna gzlerini kapad. Rahatsz edici bir any zorla bastrmak istiyordu sanki. Denetleyemedii o tuhaf
seirme, aznn sol kesinde yeniden belirdi. Sonra ezlongunda biraz doruldu.
te byle, bu noktaya kadar size her eyi olduka anlalr bir dille akladm umuyorum. Ama gerisini de bu kadar ak anlatabileceimden pek emin
deilim ne yazk ki. nk bu yeni ura beyni yle ok zorluyordu ki, her trl
zdenetimi olanaksz klyordu. Satranc kendine kar oynamak istemenin bence
samalk olduunu size daha nce syledim; ama gerek bir satran tahtasyla bu
samaln bile ufak da olsa bir ans olurdu, nk satran tahtasnn gereklii
yine de belirli bir uzaklk, somut bir dsallk yaratr. Gerek talar olan gerek bir
satran tahtasnn banda insan dnmek iin ara verebilir, masann bir o
yannda, bir bu yannda durabilir ve bylece durumu bir siyah asndan, bir beyaz

37/50

asndan lp tartabilir. Ama bu kavgalar dsel bir alanda kendime kar ya da


diyelim ki, kendimle yapmak durumunda kaldm iin, altm drt kare zerindeki o anki konumu aklmda ok iyi tutmam gerekiyordu, stelik yalnz anlk
konumu deil, her iki rakibin ileriki olas hamlelerini de hesaplamalydm, hem de
btn bunlarn kulaa ne kadar sama geldiini biliyorum iki ve katn canlandrmalydm gzmde, hayr alt katn, sekiz katn, on iki katn; hem siyah
hem de beyaz iin hep drt-be hamle ilerisini grmeliydim. Bu lgnln
ayrntlarna indiim iin beni balayn, imgelemin soyut alanndaki bu oyunda
hem beyaz hem de siyah olarak drt-be hamleyi nceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun geliimi iinde ortaya kan sonular deta iki beyinle nceden
belirlemeliydim, beyazn beyni ve siyahn beyniyle. Ama yaptm lgn deneyin
en tehlikeli yan byle ikiye blnmem deil, oyunlar tek tek dnp bulurken
bir anda yerin ayaklarmn altndan kaymas ve bolua yuvarlanmamd. Geen
haftalarda yaptm gibi usta oyunlarn yeniden oynamam, sonuta tekrarlanan
bir i olmutu, var olan bir maddenin yeniden retilmesiydi ve iir ezberlemekten
ya da yasalar aklmda tutmaktan daha g deildi; snrl, disiplinli bir eylemdi,
bu nedenle de kusursuz bir tinsel altrmayd. Sabah ve leden sonralar
altm ikier oyunum, heyecan duymadan yerine getirdiim belli bir devdi;
benim iin normal bir uran yerini tutuyordu, stelik bir oyun srasnda yanlrsam ya da nasl devam edeceimi bilemezsem, her zaman kitaba bavurabilirdim.
Bu eylemin bozuk sinirlerime iyi gelmesinin ve beni yattrmasnn nedeni,
yabanc oyunlar yeniden oynamann beni oyunun iine sokmamasyd; siyah ya da
beyazn yenmesi benim iin fark etmiyordu, ampiyonluk kupas iin kapanlar
Alehin ya da Bogolyubovdu ve benim kendi benliim, aklm, ruhum izleyici, uzman olarak her oyunun zellikleri ve gzelliklerinin keyfini karyordu. Ama
kendime kar oynamaya kalktm andan itibaren, bilinsizce meydan okumaya
balyordum. Siyah ve beyazdan oluan her iki ben de yara girimeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak iin kendine gre bir hrsa, bir sabrszla
kaplyordu; siyah olan ben, beyaz olan benin yapaca her hamleyi heyecanla
bekliyordu. Bir tanesi bir yanl yapnca, teki ben sevinten havalara uuyor ve
ayn anda da kendi beceriksizliine kzyordu.
Btn bunlar mantksz grnyor ve gerekte normal bir insanda normal
koullar altnda byle yapay bir izofreni, tehlikeli boyutta bir uyarlmadan
kaynaklanan byle bir bilin blnmesi olmas dnlemez. Ama her trl normallikten zorla kopartlm olduumu unutmayn; susuz olmasna karn

38/50

hapsedilmi, aylardr tek bana braklarak kurnazca ikence yaplm bir tutukluydum ben, birikmi fkesini uzun zamandan beri herhangi bir eye boaltmak isteyen bir insandm. Ve kendime kar oynadm bu mantksz oyundan
baka bir eyim olmad iin, fkem, intikam hevesim fanatik bir biimde bu oyuna yneldi. imdeki bir ey hakl kmak istiyordu ve savaabildiim tek ey
iimdeki bu teki bendi; bylece oyun srasnda neredeyse delice bir heyecana
kaplmaya baladm. Balangta sakin ve dnp tanarak oynamtm, kendimi
fazla zorlamamak iin bir oyundan tekine geerken ara vermitim; ama gerilmi
sinirlerim yznden yava yava sabrm tkendi. Beyaz ben bir hamle yapar yapmaz, siyah ben hrsla saldryordu; bir oyun biter bitmez, hemen tekine koyuluyordum, nk her seferinde iki benden biri tekine yeniliyor ve rvan istiyordu.
O aylar boyunca hcremde bu lgnca enerjiyle kendime kar ka tane oyun oynadm yaklak olarak bile syleyemem; belki bin tane, belki de daha fazla.
Kendimi kurtaramadm bir dknlkt bu; gece gndz fil, piyon, kale ve
ahtan, a, b ve cden, mat ve ifte hamleden baka bir ey dnmyordum,
btn benliim ve duygularmla o kareli alana aklp kaldm. Oyun sevinci oyun
hevesine dnmt, oyun hevesi oyun drtsne, lgnla, yalnzca uyank
olduum saatleri ele geirmekle kalmayp yava yava uykuma da szan tutkulu bir
fkeye. Tek dnebildiim satrant; satran hareketleri, satran problemleriydi;
bazen alnmda ter damlacklaryla uyanp uykuda bile bilinsizce oynamay
srdrdm ayrmsyordum ve dmde insanlar grrsem, yalnzca filin,
kalenin hareketlerini, atn ileri geri atlamasn gerekletirirken gryordum onlar. Sorgulamaya arldmda bile, ifadem zerinde kafam toplayamyordum;
son sorgulamalarda kendimi olduka karmak dile getirdim sanrm, nk sorgulayclar bazen anlamsz gzlerle baktlar bana. Ama onlar soru sorarken ve
aralarnda konuurken, ben gerekte uursuz bir agzllkle hcreme geri
gtrlmeyi, bylece oyunumu, delice oyunumu srdrmeyi bekliyordum yalnzca; yeni bir oyun ve bir tane daha, sonra bir tane daha. Oyunumu yarda kesen
her ey bana batyordu; gardiyann hapishane hcresini temizledii on be dakika,
bana yemek getirdii iki dakika ateli sabrszlm krklyordu; bazen akamlar
kseye elimi bile srmyordum, oyun oynarken yemek yemeyi unutuyordum.
Bedensel olarak duyumsadm tek ey, korkun bir susuzluktu; srekli dnmenin ve oynamann yol at ate olsa gerekti bunun nedeni; ieyi tepeme iki
dikite bitiriyor ve biraz daha su getirmesi iin gardiyana yalvaryordum, bununla
birlikte bir an sonra dilim damam yine kurumu oluyordu. En sonunda oyun

39/50

oynarken zaten sabahtan akama kadar baka bir ey yapmyordum artk duyduum heyecan o kadar artt ki, bir an bile yerimde oturamaz oldum; oyunlar
zerinde kafa yorarken durmakszn bir aa bir yukar gidip geliyordum, oyunun
sonu yaklatka hep daha hzl, daha hzl, hep daha ateli gidip geliyordum;
kazanma, yenme, kendi kendimi yenme hrs yava yava bir eit fkeye dnt,
sabrszlktan titriyordum, nk her zaman iimdeki satran oyuncularndan biri
tekine gre yava oynuyordu. Biri tekini harekete geiriyordu; size ok gln
gelebilir, ama iimdeki benlerden biri tekine yeterince hzl karlk vermezse,
kendi kendimi azarlamaya balyordum; Daha hzl, daha hzl! ya da leri, ileri!
inde bulunduum bu durumun, tinsel adan ar uyarlmann btnyle patolojik bir biimi olduunu bugn ok iyi biliyorum elbette ve bunu tanmlamak
iin tbbn bilmedii bir addan bakas gelmiyor aklma: satran zehirlenmesi. En
sonunda bu tek ynl dknlk yalnzca beynimi deil, bedenimi de sarmaya
balad. Zayfladm, rahat uyuyamyordum, uyanrken kurun gibi gzkapaklarm
amak iin her seferinde zel bir aba gstermem gerekiyordu; bazen kendimi o
kadar gsz hissediyordum ki, elime aldm su bardan zar zor dudaklarma
gtryordum, ellerim ylesine titriyordu; ama oyun balar balamaz, delice bir
g saryordu beni: Ellerimi yumruk yapp bir aa bir yukar koturuyordum,
bouk ve kt bir sesle kendi kendime ah! ya da Mat! diye barm sanki bir
sis perdesinin arkasndan duyuyordum bazen.
Bu korkun, anlatlmaz durumun nasl patlak verdiini ben bile bilmiyorum.
Tek bildiim, bir sabah uyandm ve bu, ncekilerden farkl bir uyanmayd. Bedenim sanki benden ayrlmt, gevek ve rahat yatyordum. Aylardr tatmadm
youn, tatl bir yorgunluk kmt gzkapaklarma; yle scak ve ho bir duyguydu ki bu, gzlerimi ap amamaya ilk bata karar veremedim. Dakikalarca
uyank yattm ve zerimdeki bu arln, zevkten uyumu duyularla tembel tembel yatmann tadn kardm. Bir an arkamda sesler duydum sandm, bir eyler
syleyen insan sesleri, ne kadar sevindiimi bilemezsiniz, nk aylardr, yaklak
bir yldr sorgu hkimlerinin sert, keskin ve kt szlerinden baka bir ey
duymamtm. D gryorsun, dedim kendi kendime. D gryorsun! Sakn
gzlerini ama! Brak bu d devam etsin, yoksa evrende yine o lanet hcreyi,
sandalyeyi, leeni, masay ve o hep ayn desenli duvar kdn grrsn. D
gryorsun, grmeye devam et!
Ama merak ar bast. Yavaa ve dikkatle gzlerimi atm. Ve mucize: Baka
bir odadaydm, otel hcremden daha geni, daha ferah bir odada. Parmakl

40/50

olmayan bir pencereden ieriye zgrce k giriyordu ve donuk yzl yangn


duvarmn yerine aalar, rzgrda salnan yeil aalar grnyordu; beyaz ve
przsz duvarlar parlyordu, stmde beyaz ve yksek bir tavan vard; gerekti
bunlar, yeni, yabanc bir yatakta yatyordum, d deildi bu, arkamda insanlar
alak sesle fsldyordu. aknlkla elimde olmadan ani bir devinim yapm olmalym, nk arkamdan yaklaan admlar duydum. Bir kadn usulca yanma
sokuldu, banda beyaz balk olan bir kadn, bir hemire. ok heyecanlandm: Bir
yldan beri kadn yz grmemitim. Bu ho grntye baktm; yabanl,
kendinden gemi bir bak olsa gerekti bu, nk kadn, Sakin olun! Sakin olun!
diye yattrmaya alt beni. Ama ben yalnzca sesine kulak kabarttm; bu
konuan, bir insan deil miydi? Yeryznde beni sorgulamayan, bana ikence yapmayan bir insan var myd gerekten? stelik akl almaz bir mucize! yumuak,
scak, neredeyse sevecen bir kadn sesi. A gzlerle azna bakyordum, nk
sanki cehennemde geen bu bir yl iinde, bir insann baka biriyle iyilikle konuabileceine inanmaz olmutum. Bana glmsedi evet, glmsedi, demek iyilikle
glmseyebilen insanlar vard hl, sonra uyarr gibi parman dudaklarna
gtrd ve usulca uzaklat. Ama buyruuna uymadm. Bu mucizeye daha
doymamtm. Onun arkasndan bakmak, iyiliki olan bu mucizevi insann arkasndan bakmak iin, yatakta zorla dorulmaya altm. Ama yatan kenarna
dayanmay baaramadm. Normalde sa elimin, parmaklarmn ve bileimin
olduu yerde yabanc bir ey hissettim; kaln, byk, beyaz bir kabart, belli ki
geni bir sarg. Elimdeki bu beyaz, kaln, yabanc eyin ne olduunu anlamayarak
ardm nce, sonra nerede olduumu yava yava kavramaya ve bama ne gelmi
olabileceini dnmeye baladm. Birisi beni yaralam olmalyd ya da kendi
kendime elimi yaralamtm. Bir hastanedeydim.
len doktor geldi, sevimli, yalca bir beydi. Ailemin adn biliyordu ve imparatorun zel doktoru olan amcam yle saygyla and ki, hakkmda iyi eyler
dnd duygusuna kapldm hemen. Arkasndan bana akla gelebilecek her
trl soruyu sordu, zellikle bir tanesi beni ok artt: Matematiki mi, yoksa
kimyac mymm. Her ikisi de olmadm syledim.
Tuhaf, diye mrldand. Ateiniz varken hep c3, c4 gibi tuhaf formller
saykladnz. Hibirimiz ne olduklarn anlayamadk.
Bana ne olduunu sordum. Tuhaf bir glmseme yayld yzne.
Ciddi bir ey deil. Bir sinir krizi, dedi ve dikkatle evresine bakndktan
sonra, alak sesle ekledi: Haksz saylmazsnz. 13 Marttan beri, deil mi?

41/50

Bam salladm.
Bu yntemde alacak bir ey deil, diye mrldand. Siz ilk deilsiniz. Ama
kayglanmayn.
Yattrc bir sesle bana bunu fsldamasndan ve yumuak baklarndan, onun
yannda gvende olduumu anladm.
ki gn sonra iyi yrekli doktor olduka iten bir tavrla olanlar anlatt bana.
Gardiyan hcremde avaz avaz bardm duymu ve birinin ieri girdiini, benim
de onunla kavga ettiimi sanm nce. Ama kapya geldii anda zerine
saldrmm ve Oyna artk alak, korkak! gibisinden szler haykrmm ona,
grtlana sarlmm ve yle lgnca skmm ki, yardm armak zorunda
kalm. Byle kudurmu gibiyken beni srkleyerek doktora gtrdkleri srada,
birden ellerinden kurtulmuum, koridordaki pencereye saldrp cam krmm ve
elimi kesmiim, uradaki derin yara izini gryorsunuz. Hastanedeki ilk gecelerimi
bir eit beyin ateinin etkisi altnda geirmiim, ama imdi bilincimin tamamen
aldn dnyormu. Elbette, diye alak sesle ekledi, bunu efendilere
bildirmeyeceim, yoksa sizi eninde sonunda yine oraya gtrrler. Bana gvenin,
elimden geleni yapacam.
Bu yardmsever doktorun bana ikence yapanlara benimle ilgili ne anlattn
bilmiyorum. Her ne olursa olsun, ulamak istedii eye ulat: Serbest brakldm.
Kafamn iyi almadn sylemi olabilirdi ya da belki de bu arada Gestapo iin
nemsiz olmutum, nk Hitler o sre iinde Bhmeni ele geirmiti ve bylece
Avusturyann igali tamamlanmt. Yurdumuzu on drt gn iinde terk
edeceime ilikin belgeyi imzalamam gerekiyordu yalnzca ve bu on drt gn binlerce formaliteyle dolu geti, gnmzde eski bir dnya yurttann yurtdna
karken uramas gereken formaliteler gibi askerlik belgeleri, polis, vergi, pasaport, vize, salk karnesi, gemi hakknda fazla kafa yoracak zamanm olmad.
Besbelli ruhumuz iin yorucu ve tehlikeli olabilecek eyleri kendiliinden yok
eden gizemli gler var beynimizde, nk ne zaman geriye dnp hcre gnlerimi dnmek istesem, sanki beynimde k snyordu; bana neler olduunu
dnme yrekliliini ancak haftalar sonra, ite tam burada, gemide buldum.
Dostlarnza neden yle yakksz ve byk olaslkla anlalmaz davrandm
imdi anlayacaksnz. Dostlarnz satran tahtasnn banda otururken grdmde, sigara salonunda tmyle tesadfen geziniyordum; elimde olmadan aknlktan ve korkudan akldm kaldm. nk insann gerek bir satran tahtasnda,
gerek talarla satran oynayabileceini tmyle unutmutum, bu oyunda iki tane

42/50

tmyle farkl insann capcanl birbirlerinin karsnda oturduunu unutmutum.


Bu oyuncularn orada oynadklar eyin, aresizlik iinde aylarca kendime kar oynamaya altm oyunun ayns olduunu anlamam iin gerekten de birka
dakika gemesi gerekti. O korkun altrmalar srasnda bavurduum ifreler, bu
kemikten yaplm talarn yerini tutan simgelerdi yalnzca; talar tahtann zerinde oynatmann imgelemimde yaptm eyin ayns olduunu anladmda
yaadm aknlk, karmak yntemlerle kt zerinde yeni bir gezegenin yerini
hesaplayan ve sonra onu gerekten gkyznde beyaz, parlak, maddesel bir yldz
olarak gren bir gkbilimcinin yaad aknla benziyordu belki de. Mknatsa
kaplm gibi tahtaya bakyor ve orada diyagramlarm gryordum, at, kale, ah,
vezir ve piyonlar tahtadan yontulmu, gerek talard; oyunun konumunu anlamak iin, onlar elimde olmadan soyut ifreler dnyamdan hareketli talar
dnyasna uyarlamam gerekti nce. ki rakip arasndaki byle gerek bir oyunu
izleme istei sard iimi yava yava. Ve o utan verici ey oldu, btn kibarlm
bir yana brakarak, oyununuza kartm. Ama dostunuzun o yanl hamlesi
yreime bir ok gibi sapland. Onu engellemem igdsel bir davrant, insann
parmaklktan sarkan bir ocuu hi dnmeden tutmas gibi. inize burnumu
sokarak ne kadar yakksz davrandmn ancak sonradan farkna vardm.
Bu rastlantyla tanm olmamza ne kadar sevindiimize onu inandrmaya
altm ve bana gvenip de anlatt bunca eyden sonra, yarn hazrlksz yaplacak turnuvada onu izlemenin benim iin iki kat ilgin olacan syledim. Dr. B.
huzursuzca kprdand.
Hayr, gerekten fazla bir ey beklemeyin. Benim iin yalnzca bir deneme olmal bu... Normal bir satran oyunu; gerek bir satran tahtas zerinde, elle tutulur talar ve canl bir rakiple bir satran oyunu oynamay becerip beceremeyeceimi deneyeceim, nk oynadm o yzlerce, belki de binlerce oyun gerekten satran oyunlar myd, yoksa yalnzca bir eit d satranc m, bir trl emin
olamyorum. Bir satran ustasna, hem de dnyann bir numaras olan bir ustaya
kafa tutabileceimi iddia etmemi ciddi ciddi beklemiyorsunuz umarm. Beni ilgilendiren ve kafam kurcalayan tek ey, o zaman hcrede yaadm satran oyunu
muydu yoksa delilik mi, o tehlikeli kayaln hemen nnde miydim yoksa oktan
tesine gemi miydim, bunlar aa karmak iin duyduum gecikmi merak,
yalnzca bu, yalnzca bu.
O anda geminin k tarafndan, akam yemeini haber veren gong duyuldu.
Neredeyse iki saat laflam olmalydk; Dr. B. her eyi burada zetlediimden ok

43/50

daha ayrntl anlatmt bana. Ona candan teekkr ettim ve yanndan ayrldm.
Ama daha gvertenin br ucuna varmamtm ki, arkamdan geldi ve gzle
grlr bir sinirle, hatta biraz da kekeleyerek ekledi:
Bir ey daha! Beylere nceden bildirin ki, sonra terbiyesizlik ediyor gibi
grnmeyeyim; yalnzca tek bir oyun oynarm... eski bir hesabn altna konan biti
izgisinden baka bir ey olmayacak bu, kesin bir bitiri; yeni bir balang deil...
Geriye dnp baktmda yalnzca dehetle anmsadm bu tutkulu, ateli oyuna
ikinci kez kaplmak istemiyorum... stelik... stelik o zaman doktor da uyard
beni... kesin bir dille uyard. Ruhsal bir hastalk geiren herkes hep tehlike
altndadr, hele satran zehirlenmesi geirdiyse tmyle iyilemi de olsa satran
tahtasna yaklamamas iyi olur... Anlayacanz, yalnzca kendim iin bir deneme
oyunu oynayacam, o kadar.
Ertesi sabah tam kararlatrlan saatte, te sigara salonunda toplanmtk.
Saray oyununun iki seveni daha katlmt aramza, turnuvay izleyebilmek iin
gvertedeki grevlerinden izin alan iki gemi subay. Czentovic de nceki gnk
gibi bekletmedi, zorunlu renk seiminden sonra bu anlalmas g insann nl
dnya ampiyonu karsndaki unutulmaz oyunu balad. Yalnzca bizim gibi
tmyle yetersiz izleyicilerin karsnda oynandna ve mzik dnyasnn Beethovenn piyano doalamalarndan yoksun kalmas gibi, satran yllklarnn da bu
oyundan yoksun kaldna zlyorum. Geri bunu izleyen leden sonralar hep
birlikte oyunu belleimizden karp yeniden oluturmaya altk, ama bouna;
byk olaslkla hepimiz oyun srasnda oyunu izlemek yerine oyunculardan
gzmz alamamtk. nk her iki rakibin yaradllarndaki tinsel kartlk,
oyun ilerledike giderek daha somut olarak ortaya kt. in ustas Czentovic
btn oyun boyunca bir kaya gibi kprdamadan durdu, donuk gzlerini satran
tahtasndan ayrmad; onun iin dnmek, btn organlarnn en yksek dzeyde
almasn gerektiren fiziksel bir zorlanmayd sanki. Buna karn Dr. B.nin devinimleri son derece rahat ve kaytszd. Szcn tam anlamyla bir amatr olarak
yalnzca oyunun keyfini karrken kendini hi skmyordu, ilk verilen aralarda
bize aklamalar yapt; sakin sakin bir sigara yakyor ve sra ona geldiinde, bir
dakika dosdoru tahtaya bakyordu. Her seferinde rakibinin hamlesini nceden
bekliyor gibiydi.
Zorunlu al hamleleri olduka hzl geti. Ancak yedinci ya da sekizinci
hamlede belirli bir plan gelimeye balar gibi oldu. Czentovic dnme srelerini
uzatt; oyunu almak iin asl savan daha yeni baladn hissettik bunu grnce.

44/50

Ama dorusunu sylemek gerekirse, her gerek turnuva oyununda olduu gibi
durumun yava yava gelimesi biz acemileri epey hayal krklna uratt. nk
talar i ie girip tuhaf bir desen oluturduka, oyunun durumu bizim iin giderek
iinden klmaz oluyordu. Ne bir rakibin ne de tekinin amalad eyi ve
hangisinin avantajl olduunu anlayabiliyorduk. Dman saldrsn savuturmak
iin talarn bir oraya bir buraya gidip geldiini ayrmsyorduk yalnzca, ama bu
stn oyuncular her devinimi birka hamle ilerisini hesaplayarak yaptklar iin
bu gidi geliteki stratejik amac kavrayamyorduk. Temelde Czentovicin sonu
gelmeyen dnme srelerinin yol at ar bir yorgunluk da eklendi buna yava
yava; dostumuzu da gzle grlr biimde sinirlendirmeye balad Czentovicin
byle yapmas. Oyun uzadka Dr. B.nin giderek daha huzursuzca koltuunda
kprdann kaygyla izledim, bazen sinirden art arda sigara yakyordu, bazen de
baz notlar almak iin kurunkaleme uzanyordu. Sonra yine bir soda smarlad ve
bardaklar birbiri ardna yuvarlad; deiik bileimler dnmede Czentovicten
yz kat daha hzl olduu belliydi. Her seferinde Czentovic sonu gelmez bir
dnmeden sonra karar verip ar eliyle bir ta ileri srdnde, dostumuz uzun
zamandr bekledii bir eyin olduunu gren biri gibi glmseyip hemen karlk
veriyordu. Hzl alan zeksyla rakibinin btn olaslklarn kafasnda nceden
hesaplam olsa gerekti; bu nedenle Czentovicin karar vermesi uzadka, Dr.
B.nin sabrszl artyordu ve beklerken dudaklarnn evresinde sinirli ve neredeyse dmanca bir izgi beliriyordu. Ama Czentovic kesinlikle elini abuk tutmuyordu. natla ve sessizce dnyor ve tahta talardan temizlendike daha
uzun dnme aras veriyordu. Krk ikinci hamlede, tam bir buuk saat sonra,
hepimiz turnuva masasnn evresinde bezgin ve neredeyse ilgisiz oturuyorduk.
Gemi subaylarndan biri oktan gitmiti, baka birisi eline bir kitap alm, yalnzca
bir ta yer deitirirken bir an iin ban kaldrp bakyordu. Derken Czentovicin
bir hamlesi srasnda beklenmedik bir ey oldu. Dr. B., Czentovicin ata uzandn
grnce, sramak zere olan bir kedi gibi bzld. Btn bedeni titremeye
balad ve Czentovic at oynar oynamaz, veziri serte ileri srd, zafer kazanm
gibi, te! Tamamdr! diye bard, geriye yasland, kollarn gsnn zerinde
kavuturdu ve meydan okuyan baklarn Czentovice dikti. Anszn gzbebeinde bir k parlad.
Zafer kazanm gibi bildirdii bu hamleyi anlamak iin, elimizde olmadan
tahtann zerine eildik. lk bakta dorudan bir gzda grlmyordu. Demek
ki dostumuz bu hamlenin geliiminden sz ediyordu, biz iyi dnemeyen

45/50

acemiler de bunun ne olduunu kestiremedik. Aramzda o meydan okuma


karsnda kl bile kprdamam tek kii Czentovicti; o kadar kaytsz oturuyordu
ki, sanki o gcendirici Tamamdr szn duymamt. Hibir ey olmad. Hamle
sresini tutmak iin masaya bir saat konmutu, elimizde olmadan soluumuzu
tuttuumuz iin, bir an saatin tik taklarn duyduk. dakika oldu, yedi dakika,
sekiz dakika; Czentovic kprdamyordu, ama isel bir zorlanma yznden kabark
burun delikleri daha da genilemi gibi geldi bana. Bu suskun bekleme bize olduu
kadar dostumuza da dayanlmaz gelmiti anlalan. yle bir silkinip aniden ayaa
kalkt ve sigara salonunda bir aa bir yukar gidip gelmeye balad, nce ar ar,
sonra daha hzl, giderek daha hzl. Hepimiz onu akn akn izliyorduk, ama
ben herkesten daha kayglydm, nk bu gidi geliin btn iddetine karn
admlarnn hep ayn dzlemi kat ettiini ayrmsadm; sanki her seferinde odann
ortasndaki grnmez bir dolaba arpyordu, bu da dnmesini gerektiriyordu. Ve
bu bilinsizce gidi geliin bir zamanlar hcresinde yapt ey olduunu anladm
rpererek: Tutuklu kald aylar boyunca kafese kapatlm bir hayvan gibi byle
bir aa bir yukar gidip gelmi olmalyd, byle elleri kenetlenmi ve omuzlar
kslm; orada binlerce kez ite byle bir aa bir yukar gidip gelmi olmalyd,
donuk ama ateli baklarnda lgnln kzl klar yanarak. Ama dnme
yeteneini daha yitirmemi gibiydi, nk Czentovicin bu arada karar verip vermediine bakmak iin zaman zaman sabrszca masaya dnyordu. Ama dokuz
dakika, on dakika oldu. Derken en sonunda hibirimizin beklemedii bir ey oldu.
Czentovic, o na dek kprdamadan masada duran ar elini yavaa kaldrd.
Kararn grmek iin hepimiz heyecanla baktk. Ama Czentovic hamle yapmad,
elinin tersiyle kararl bir biimde btn talar yavaa tahtadan itti. Neden sonra
anladk: Czentovic oyundan ekilmiti. Gzmzn nnde mat olmamak iin
teslim olmutu. Olanaksz olan gereklemiti, dnya ampiyonu, saysz
turnuvann birincisi, yirmi yirmi be yldr satran tahtasna elini srmemi, tannmam bir adamn karsnda havlu atmt. Ad san duyulmam, kim olduu bilinmeyen dostumuz yeryznn en gl satran oyuncusunu herkesin ortasnda
yenmiti!
O heyecanla farknda olmadan art arda ayaa kalkmz. Sevincimizdeki rkek
havay datmak iin bir eyler sylememiz ya da yapmamz gerektiini hissediyorduk hepimiz. Kprdamadan sakin sakin oturan tek kii Czentovicti. Ancak
uzunca bir suskunluktan sonra ban kaldrd ve dostumuzu ta gibi sert baklarla
szd.

46/50

Bir oyun daha? diye sordu.


Elbette, diye yantlad Dr. B. houma gitmeyen bir heyecanla ve bir oyunla
yetinmesi konusunda onu uyarmama frsat brakmadan hemen yerine oturdu ve
ateli bir aceleyle talar yeniden dizmeye balad. yle heyecanla yerletiriyordu
ki onlar, iki kez piyonlardan biri titreyen parmaklarnn arasndan kayp yere
dt; doal olmayan heyecan karsnda duyduum sknt bir eit korkuya
dnt. nk nceleri o kadar sessiz ve sakin olan adamn zerine gzle
grlr biimde ar bir heyecan gelmiti; aznn kenar giderek daha sk seiriyordu ve bedeni nbet geiriyor gibi titriyordu.
Sakn! diye usulca fsldadm ona. Sakn ha! Bugnlk bu kadar yeter!
Kendinizi fazla zorlamayn.
Zorlamak m! Ha! diye kahkahalarla ve kt kt gld. Byle tembellik
yapacama, on yedi oyun oynayabilirdim bu arada! Bu tempoda ancak uyuyakalmamak iin zorlanrm! Evet! Balayn artk!
Son szleri kzgn, neredeyse kaba bir ses tonuyla sylemiti Czentovice. O ise
Dr. B.ye hi istifini bozmadan bakt, ama ta gibi sert baklar sklm bir yumruk
gibiydi. Bir anda iki oyuncu arasnda yeni bir ey olutu; tehlikeli bir gerilim,
tutkulu bir nefret. Yeteneklerini oyunlaryla birbirleri zerinde denemek isteyen
iki rakip deillerdi artk, birbirlerini yok etmeye yeminli iki dmandlar.
Czentovic ilk hamleyi yapmadan nce uzun sre duraksad, ben de bilerek bu
kadar uzun sre duraksad duygusuna kapldm. Belli ki bu eitimli taktik oyuncusu, yava oynayarak rakibini yoracan ve sinirlendireceini oktan renmiti.
Bylece btn allarn en normalini, en basitini yapmadan nce en az drt
dakika zaman geirdi, yapt da piyonu alld gibi iki kare ne srmekti. Dostumuz hemen piyonunu onun karsna dikti, ama Czentovic yine sonu gelmez,
dayanmas zor bir ara verdi; iddetli bir imein akmas ve insann yrei kt kt
atarak yldrm beklemesi gibiydi, ama yldrm bir trl dmek bilmiyordu.
Czentovic kprdamyordu. Sessizce, ar ar dnyordu, bunu sinsice
yaptndan giderek daha ok emin oluyordum; ama byle yaparak Dr. B.yi gzleyebilmem iin bana bol bol zaman vermi oluyordu. Dr. B. nc bardak suyu
mideye indirmiti bile; bana hcredeki ateli susuzluundan sz ediini anmsadm
ister istemez. Normal olmayan bir heyecann btn belirtileri belirgin bir biimde
ortaya kyordu; alnnn terlediini ve elindeki yara izinin kzarp derinletiini
grdm. Ama hl kendini kaybetmemiti. Ancak drdnc hamlede Czentovic
yine sonu gelmez bir dnme aras verince, sabr tat ve birden ona kt:

47/50

Eee, oynayn artk!


Czentovic souk souk bakt. Bildiim kadaryla hamle sresinin on dakika olmasn kararlatrdk. lke olarak daha ksa srede oynamam.
Dr. B. dudan srd; masann altnda ayann giderek daha skntyla yere
vurduunu ayrmsadm ve sama bir ey yapaca duygusuna kaplarak daha da
kayglandm. Gerekten de sekizinci hamlede yeni bir olay oldu. Beklerken
kendini yava yava kaybeden Dr. B., yaad gerilimi daha fazla gizleyemedi; ileri
geri sallanmaya ve parmaklarn bilinsizce masaya vurmaya balad. Czentovic
ar, kyl kafasn bir daha kaldrd.
Masaya vurmamanz rica edebilir miyim? Beni rahatsz ediyor. Byle
oynayamam.
Ha! diye ksaca gld Dr. B. Belli oluyor.
Czentovicin aln kzard. Ne demek istiyorsunuz? diye serte sordu.
Dr. B.den ksa ve sinsi bir gl daha geldi. Hibir ey. Belli ki ok sinirlisiniz
demek istiyorum.
Czentovic sustu ve ban yere edi.
Bir sonraki hamlesini ancak yedi dakika sonra yapt ve oyun bu l gibi tempoda srp gitti. Czentovic sanki giderek daha da talayordu; en sonunda bir
hamleye karar vermeden nce, hep dnme sresinin sonunu bekler oldu ve bir
aradan tekine getike dostumuzun davranlar daha da tuhaflat. Oyuna hi
katlmyormu da, bambaka bir eyle ilgileniyormu gibi grnyordu. Heyecanla
bir aa bir yukar koturmay brakt ve kprdamadan yerinde oturmaya balad.
Sabit ve neredeyse delice baklarn nndeki bolua dikip kendi kendine durmakszn anlalmaz szckler mrldanyordu; ya sonu gelmez bileimler kurarken
kendini kaybediyordu ya da en ok bundan kukulanyordum bambaka oyunlar
geiriyordu kafasndan, nk her seferinde, Czentovic en sonunda hamlesini
yaptnda, akl baka yerlerde olan Dr. B.yi uyarmak gerekiyordu. O zaman da
duruma uyum salamak iin bir dakika yetiyordu ona; aslnda deliliin bu souk
biimine brnmken Czentovici ve hepimizi unuttuu kukusuna giderek daha
ok kaplyordum; ve bu lgnlk aniden iddetle boalabilirdi. Gerekten de on
dokuzuncu hamlede kriz patlak verdi. Czentovic tan oynatr oynatmaz, Dr. B.
tahtaya doru dzgn bakmadan, aniden filini kare ne srd ve yle yksek
sesle bard ki, hepimiz yerimizden sradk:
ah! ah mat!

48/50

zel bir hamle beklentisiyle hemen tahtaya baktk. Ama bir dakika sonra,
hibirimizin beklemedii bir ey oldu. Czentovic ban ok yavaa kaldrd ve
baklarn zerimizde gezdirdi, daha nce hi yapmamt bunu. Bir eyin doya
doya tadn karyor gibiydi, nk dudaklarnda yava yava honut ve kibirli bir
glmseme belirdi. Bizim daha anlayamadmz bu zaferinin tadn sonuna kadar
kardktan sonra, yapay bir kibarlkla bize dnd.
zgnm, ama ben ah mat grmyorum. Acaba beylerden biri ah mat
gryor mu?
Tahtaya ve sonra skntyla Dr. B.ye baktk. Gerekten de Czentovicin ahnn
n bir ocuk bile bunu grebilirdi filin karsndaki bir piyonla tmyle tkanmt, yani ah mat sz konusu olamazd. Kayglandk. Dostumuz o heyecan
iinde bir ta bir kare fazla ileri ya da geri mi kaydrmt? Suskunluumuz Dr.
B.nin dikkatini ekti, o da tahtaya bakt ve telala kekelemeye balad:
Ama ah f7de olmal... durduu yer yanl, ok yanl. Yanl oynadnz! Bu
tahtada her ey ok yanl duruyor... piyon da g5te olmal, g4te deil... bu bambaka bir oyun... Bu...
Birden durdu. Serte kolunu tutmutum, daha dorusu kolunu yle sert imdiklemitim ki, o ateli lgnl iinde bile bunu hissetti. Dnd ve uykusunda
yryen biri gibi bakt bana.
Ne... istiyorsunuz?
Yalnzca, Anmsa! dedim ve ayn anda parman tutup elindeki yara izine
dokundurdum. Kar koymadan bana uydu, cam gibi gzleri kan krmzs ize
taklp kald. Sonra aniden titremeye balad ve btn bedeni sarsld.
Aman Tanrm, diye fsldad solgun dudaklaryla. Sama bir ey syledim ya
da yaptm m... sonunda yine mi ey oldum?..
Hayr, diye fsldadm usulca. Ama oyunu hemen brakmalsnz, tam
zaman. Doktorun size ne sylediini anmsayn!
Dr. B. silkinip ayaa kalkt. Dtm aptalca yanlg iin zr dilerim, dedi
o eski kibar sesiyle ve Czentovicin nnde eildi. Sylediim ey tam bir
samalk elbette. Oyun tabii ki sizin. Sonra bize dnd. Beylerden de zr dilemem gerek. Ama benden fazla bir ey beklememeniz konusunda sizi daha batan
uyarmtm. Bu rezalet iin zr dilerim, bu son satran oynaym olacak.
Eildi ve onu ilk grdmz zamanki alakgnll ve gizemli haliyle uzaklat. Bu adamn satran tahtasna neden bir daha asla elini srmeyeceini yalnzca
ben biliyordum, bu arada tekiler rahatsz edici ve tehlikeli bir eyle burun

49/50

buruna gelmenin verdii belirsizlik duygusuyla akn bakakaldlar. Lanet olasca


herif! diye homurdand McConnor hayal krklyla. Koltuundan en son
Czentovic kalkt ve yarlanm oyuna bir daha bakt.
Yazk, dedi ukalaca. Hamle o kadar da kt dnlmemiti. Aslnda amatr olduu dnlrse, olaanst yetenekli bu bey.

3 . Satran notasyonu yardmyla, satran takm olmakszn zihinden satran oynamak. (.N.)
4 . Franz Josef Gall: Sinir sistemi anatomisi zerine uzman olan nl Alman doktor. Her zihinsel
etkinlii beynin belli bir blgesine balayan ve insan yetilerinin durumunun kafatasnn biiminden
belli olduunu savunan frenolojiyi kurmasyla nldr. (.N.)
5 . (Fr.) Bu onun meslei. (.N.)

@Created by PDF to ePub

You might also like