Professional Documents
Culture Documents
İbn Rüşd'ün Felsefesi - Fasl-ül-Mekaal Ve Kitab-ül-Keşf - Terc - Nevzad Ayasbeyoğlu PDF
İbn Rüşd'ün Felsefesi - Fasl-ül-Mekaal Ve Kitab-ül-Keşf - Terc - Nevzad Ayasbeyoğlu PDF
İbn Rüşd'ün Felsefesi - Fasl-ül-Mekaal Ve Kitab-ül-Keşf - Terc - Nevzad Ayasbeyoğlu PDF
YAYINLARINDAN
X
BN R D'N FELSEFES
BN
I. Fasl-l-Mekaal..
Re D
Kitab-l-kef..
tercmesi.
JUIA L)..2i, 2.
NEVZAD AYASBEYO LU
9 5 5
BN R D'N FELSEFES
BN RS
I.
Fasl-l-Mekaal..
NEVZAD
2-Kitab-l-ke f..
tercmesi.
AYASBEYO LU
DZELTME
Bu eser baslrke dizi provalar, bana defalarca gnderildi. Tashihte elbirli iyle gsterdiimiz itinaya ra men dikkatimizden kam baz hatalar bulunabilir. Bu neviden
yanl, burada dzeltiyorum
Eserin ( - 34) sayfalar arasndaki ksm , "Fasl-lMekaal" ba l altnda (Birinci Kitab) ve bunun zeylini,
bundan sonraki ksm da "Ikinci Kitab" tekil etmektedir.
Sayfa stlerinde grlen "Fasl-l-Mekaal" ile "Birinci Kitab" n,
yukardaki blne uygun olmyarak "35 - i 5o"inci sayfalar
arasnda da sayfa ba larna konulmas na devam edilmesi, bir
sehiv eseridir. Bu yanl n dorusu "Kitab-l-ke f" ve "Ikinci
Kitap"or.
18 inci sayfann 12 inci sat rnda grlen "hata, Velhasl"n dorusu, - kolayca anla labilece i gibi - "Velhasl,
hata"dr.
2 -
NEVZAT AYASBEYO LU
IINDEKILER
Sayfa
IX
nsz
Bas lrken-Y llarca sonra-2
XV
3
6
8
Te'vil hakknda.
12
i8
ig
21
21
22
23
24
27
28
29
35
36
37
38
51
VI
IINDEKILER
Sayfa
52
Snii bilmek hakk ndaki er'i yol, iki nevidir : nayet, ihtira'
53
55
58
58
63
64-65
66
68
69
7o
7o
68
7o
7o
7o-71
73
79
81
85-87
88
94
94
95
i o9
I CINDEK LER
VII
Sayfa
133
34
137
139
1 42
41
4
45
1 47
14
1
150
151
ONSZ
-
I -
j1.I
j!.
-"~"4
NSZ
NS Z
XI
lar meselede tekfir etmesi bahsine intikal ediyor. Bu mesele; lemin k demine, 2 - Allahn cz'iyyat bilmediine kaail
olmak, 3 - Ecsadin ha ri ve ahval-i mad hakk ndaki tebligatn
te'viline girimekten ibarettir. lk iki meseleyi muhakkikane,
yksek ve serbest bir tarz- tefekkrle mnakae etmektedir:
Ona gre, Mtekellimin ile Feylosoflar aras ndaki ihtilf; daha
ziyade lfzidir. Bundan ba ka, zhir-i er'a gre, lemin sureti
hakikaten muhdes ise de "vcud ve zaman" n kendisi, iki taraftan mstemir yani gayr-i mnkat 'dr. Feylesof, bu mddeasn iki yet ile de tevsik ediyor.
bn Rd, insanlarn fikri seviyyelerine gre "tasavvur"
ve "tasdik" hususunda takip edebilecekleri yollar tesbit ettikten sonra eriat-i islmiyyenin btn be eriyyete hitab etmesi
dolaysiyle tebligatnda bu yollarn cmlesini ihtiva ettiini,
"te'vil" meselesinde de bu seviyye fark nn nazar-i dikkate al nmas lzmgeldiini -gayet limane ve mdekkikane te rihat
ve intikadat ile -ileriye sryor. Bu tahliller aras nda pek kymetli tasnifler de vard r: Feylesofa gre, "tasdik yollar ndan bir
ksm , isanlarn ekseriyyetine mil bulunur, yani ekseriyyet
o yollardan giderek tasdika vs l olabilir. Bu yollar, hitabi ve
cedelidir. Hitabi tarik de cedeli tarikten daha umumidir. Yine
tasdik yollarndan bir ksm da insanlar iinde ekalliyete hst r.
Bu da brhani tariktir. eriatin birinci derecede matlbu ise
-havass da ikazdan gafil bulunmamakla beraber- daha ziyade
ekseriyyete itin gstermek oldu undan onda musarrah olan
yollardan daha o u, ekseriyyet aras nda "tasavvur" ve "asdik"
in vukuu nokta-i nazarndan mterek bulunan yolla rd r. te
bu yollar da eriatte, drt s nf te kil etmektedir." Bu szler;
bn Rd'n nazar ndaki nfuzu, karihas ndaki ciyadet ve
vs'ati, dncesindeki serbestiyi gsterir. Feylesof, cumhur-i
nasa veya ehli olm yanlara "te'vil" den sarahaten bahsedilmesi,
cumhra mahsus kitaplara, onlar n anlyamyacaklar veya
fena anlyacaklar te'villerin girmesi, bilhassa bir tak m fsid
tevillerin inti ar yznden slm leminde hs l olan te evvt ve ihtilfat ve bunun intac etti i perianlklar ; mddeasn teyiden ileriye sryor, "E 'ariyye" ve "mu'tezile" taifelerini, bu mnasebetle de iddetli surette tahtie ve muahaze
XII
NSZ
NSZ
XIII
XIV
NSZ
bn Rd, slam dininir "mebde' " lerindeki kuvve-i inbisatyyeyi, dorudan doruya Kur'na temessk etmek suretiyle sezmi ve dncelerini ona gre yrtm tr. "Allah"
tan, "Muhammed" den ve "Kur'an" dan keml-i tazim ve huls
ile bahseden bu byk slam Feylesfunu tekfire kalkanlarn
gaflet ve dalleti pek elimdir. Bunlara sadece ac mak lz mdr.
Kfrn lzumu de il, iltizam kfrdr. bn Rd'n klr
iltizam etmesi yle dursun, szlerinden, d ncelerinden onun
kfre d t bile istintac ve isbat olunamaz. Byle byk
bir mtefekkirin kfrne kail olmak; byk bir kfrand r, bir
kebire-i idrk ve iz'nd r. bn Rd; akliyle ne bulmu sa, dinden ne anlamsa, Kur'an ve hadisten ne man karabilmise
onu sylemitir. Bulduklar, anlad klar bazan ilmin ve felsefenin seviyye-i hz rasna temas edecek derecede ykseliyor.
Nazan o kadar keskin, tahlil kudreti o mertebe nafizdir.
Yaad mz asrn terbiye-i ilmiyye ve felse iyyesiyle mcehhez olanlar, bn Rd'n bu eserinden pek ok eyler anlyaeaklar, aleltlk dini ve hssaten mslmanl daha fazla bir
"inirah-i sadr" ile kavr yacaklardr. Akla hitab eden din-i
islamn her eyden evvel istedi i de budur; be eri saadeti
temin edecek yolda anla lmasdr.
1926
Abdlldrif Neozad Ayasbeyo lu
BASILIRKEN...
XVI
BASILIRKEN
"Tercme etti iniz ( bn Rd felsefesi) nin ilmi ara trmalarmaza ok yard m olacaktr. Ancak niversite tercme
ettirilen eserlerin bas m iiyle hi megul olmuyor. Baslacaklar
ayrma dorudan doruya Veklete aittir.
Eski tercmeyi bu sraya koyabilmek iin Veklete mra
caatleri zaruri oldu unu arz eder, sayg larm sunarm."
Deniliyordu. Esasen 1938 ylnda, yeni harflere evrilmek
vesilesiyle, tercme eseri niversiteden geri alm bulunuyordum. Ancak 1939 yl iinde Mebus seilmi olduum iin Mebusluumun devam mddetince, B.M.M. indeki geni ve srekli
almalar= dolaysiyle; bu hizmetten ayr ldktan sonra da
bir ka yl, Maarif Vekletince bast rlp neredilmi bulunan
"Trkiye Cumhuriyeti Milli E itimi. Kurulu lar ve Tariheler" balkl - 745 sahifelik - eseri haz rlamakla megul olduumdan
tr "bn Rdn Felsefesi" ni yeni harflere evirmeye vakit ve
firsat bulamam tm.
1952 yl iinde bahis konusu tercme eserinin, Ankara
niversitesi Ilahiyat Fakltesince bastrlmasnn uygun grld bu Faklte Dekanl ndan bana gnderilen 24 kas m
1952 tarihli ve 96o sayl yazyla bildirildi. Bu yaz y aldktan
sonra :
Tercme edilmi eseri, bizzat yeni harflere evirdim.
2 - 1926 da dilimize evirirken ifadenin sadeli ini ve a kln' iltizam etmi bulundu um iin tercmenin metni zerinde
bir daha ilemee pek fazla ihtiya yoktu. O zaman baz terimlerin Trkelerini yanlar na koymutum, bunlardan bir o u
iin not (hiye)lar da eklemitim. (Btn hiyeler tarafimdan
yazlmtr).
3 Ancak aradan geen y llar iinde yeti en yeni nesillerin anlaylarn kolaylatrmak zere eserin sonuna bir de
lgate ekledim. zerinde tarih bulunmamakla beraber tercmeme esas tuttu um nshadan sonra basldn kuvvetle tahmin
ettiim yine Msr basmas baka bir nshann sonundaki fihristi de tercme ve ilave ettim.
4 Arapa metinde, nakl olunan ayetlerin, bulunduklar
srelerle say lar gsterilmedi inden. bunlar da her ayetin yanna koydum.
5 1926 da bn Rd hakknda okurlara toplu bir fikir
vermek, ona dair gr ler iin Do u ve Bat dnyalarndan bi-
BASILIRKEN
XVII
XVIII
BASILIRKEN
BASILIRKEN
XIX
XX
BASILIRKEN
mesi, o ilkelerin en sa lamlar saylan zdelik (aynilik) ve elimezlik (tenakuzsuzluk) in zamamm zda ilim ve felsefe alanlarnda sarsntya uram bulunmas, nedensellik (illiyyet) ilkesine dayanan ve filmin ba lca artlarndan biri olan gerekircilik (determinism)in bilginler aras ndaki anlama ve uzlamadan
doan bir konut (postulat) de erinde saylmas, hayati hadiselerin incelenmesinde erekciliin (gaiyyecili in) tekrar itibar kazannnya balamas ve hayatta akl ile kavran lamyan bir (mantkszlk-illojism) cephesinin de bulunduunun meydana kmas ; din ve akl mnasbetlerinin yeni gr lerin altnda
tetkiki laz mgeldiini belirtmektedir.
Ben, byle etin bir tetkika, "Din nedir?" ba lyla yazmay tasarladm bir eserde girimek istiyorum. Tevfik,
Allah'tandr.
1955
A. Nevzad Ayasbeyo lu
BRiNC KITAP
FASL-L-MEKAAL
L5,4
Lu j -L.,
keyfe
-;;I>
)) 3
BIRINCI KITAP
hanla bilmek istiyen kimsenin evvela bu i e haz rlanmas, brhanlarn nevilerini ve artlarn , "kiyas-i brhni" nin "kiyas-i
cedelis", "kiyas-i hitahi" ve "k yas-i mugalti" ye ne suretle
muhalif oldu unu bilmesi daha muvafk ve hatta zaruri bir
keyfiyet olur. Bu da ancak di er bir istihzar ile yani evvel-i emirde "kiyas-i mutlak" n neden ibaret oldu unu, nevilerini, bunlarn hangilerinin kiyas olabilece ini, hangilerinin de olamyacan renmekle mmkndr. Bu malmat ta ancak di er
baz bilgilerin tekaddmyle kaabil-i istihsldir. O bilgiler ise
kiyasn kendine tekaddm eden czlerini yani "mukaddemat"
ile nevilerini bilmekten ibarettir. Binaenaleyh, er'in "mevcudata nazar" hakk ndaki emriyle imtisal eden mmin iin "nazar" dan evvel, nazara nisbetle, amele gre "Mat" menzilesinde
bulunan bu eylere vukuf has l etmek vacib olur. Fakih, "Ahkmda tefakkuh" a ait bulunan emirden nas l btn fikh mikyaslara ve bunlardan "k yas" olanlarla olmyanlara marifetin vcubunu istinbt ediyorsa "rif" in de "mevcudata nazar"
hakkndaki emirden kiyas-i akli ile bunun nevilerini bilmenin
vcubunu istinbt etmesi kendi zerine vacib olur ; hatta. rif,
bu istinbata daha mstah ktr. nk fakh, "Fe'tebir' y
l- il-ebsar"
kavl-i keriminden "kiyas-i fikhi" ye marifetin vcubunu istinbt edebiliyorsa "rif
b-il-lah" ayni yetten "kiyas-i akli" ye marifetin vcubunu
evla b-it-tarik istinbat eder 7 . Bundan baka kimse, "sadr-i
evvelde bulunmad iin kyas-i akl tarikiyle nazar, bidattir"
de diyemez. nk, kyas-i fikhi tarikiyle nazar ve enva da
sadr evvelden sonra istinbt edilmi bir keyfiyet oldu u halde
bidat grlmemektedir. te bu suretle, kyas-i akl tarikiyle
7 Kyas, birtakm kaz yyelerden mrekkep bir szdr ki bu kaz yyeler
teslim olununca kendiliinden dier bir szn de kabul edilmesi lz mgelir:
(Alem, mtegayyirdir ve her mtegayyir hdistir) sz gibi. Zira bu, iki
kazyyeden mrekkep bir szdr. Bu iki kaz yye teslim olununca "Alem hdistir" sznn de o iki kaz yyedeki hakikate gre kabul edilmesi iycabeder.
Bu tarif, mant k lara nazarendir. "Ehli usl" nazar nda kyas; mezkr
olan eyler hakkndaki hkmn bir mislini, di er bir hkmdeki illetinin
misliyle meydana karmakt r. Bu tarifte "Isbat etmektir" yerine "Meydana
karmakt r"denilmesine sebep udur ki; k yas, hkm ispat deil, izhr eder.
"Mezkr olan eyler" denilmesine de k yasn mevcuda da, maduma da temilini temin iindir." (Tarifat-Seyyid).
rASL-L-MEKAAL
B R NC KITAP
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
bu sebeplerin kffesinin veya birden ziyadesinin bir araya gelmesi neticesinde yolunu aran ve aya kayan baz adamlar
bulunduuna bakp ta ehliyyet-i matlbeyi haiz olanlar da bu
kitaplarla i tigalden menetmek laz mgelmez. nk, onlardan
bu nokta-i nazara gre gelecek zarar ; zt itibariyle de il, arazi
bir surette lahik olmu bir eydir : Hadd-i ztinde, mahiyyeten
nafi olan bir eyden, kendisinde araz halinde mevcut bir mazarret dolay siyle sarf- nazar edilmesi iycabetmez. te bunun
iindir ki, karde ine ishlini kesmek iin tavsiye-i peygamberi
mucibince bal iirip te ishalin artt n gren ve bu halden ikyete gelen bir adama Resul-i Ekrem (Aleyh-is-selm),
-Allah, do ru, karde inin karn da yalan syledi) cevab n vermiti. Hatt diyebiliriz ki, baz pespaye kimselerin bu kitaplarla i tigal yznden dallete d tklerini
zannederek haiz-i salhiyet olanlar da hikmet (felsefe) 12 kitaplarn mutalaadan men'e kalk mak ; a.det baz larnn, suyun
boaza tkan p durmas yznden ldklerini vesile ittihaz
ederek susayan insan , tatl ve souk su imekten men.etmeye
ve nihayet susuzluktan lmne sebebiyyet vermeye benzer.
nk, suyun bo aza tkanp durmas yznden has l olan
ja.3 u iS9
12 "Hikmet, e yann hakikatlerinden varl kta olduu gibi, takat-i be eriyye dairesinde bahseden ilimdir Hikmet; nazari, geyr-i li bir ilimdir.
Bundan ba ka hikmet; kuvve-i akliyye-i ilmiyyenin cerbeze ile beldet aras ndaki mutavass t derecesinin heyeti mnas na da gelir. Cerbez, kuvve-i
akliyyenin ifrat , beldet te tefritidir. bn Abbas, Kuran'da hikmeti, "Hall
ile haramn taallm" diye tefsir etmi tir. Hikmet iin, lugat mnasiyle,
"amel ile birlikte ilimdir" de denilmitir. Bundan ba ka hikmetin yle bir
tarifi daha vard r: " nsann takat derecesinde nefs-el-emirde hak ne ise kendisinden anlalan eydir" (Tarift-Seyyid).
FASL-L-MEKAAL
BRNC KITAP
14
FASL-L-MEKAAL
L".4
.>z_<11
j..tS U yt )
(Taha - zo - 5 )
L6,z-
( 4 - 7o Maaric b!;.
gibi.
Rabbimiz her gice dnya ggne iner. bU.:-.,.1t
.
Ayet yledir :
t.
4:51.& t1-
18
19
41.11 4717
_ ;4,1
cs:,31.
r....,; 3
.3
_ y1.1Y1 1),1
,:y:131 Uk..9 .
351_pk (,..313
-Kitab sana indiren odur. Onda baz ayetler vard r ki, kitab n asl n
B R NB KITAP
Biri kp ta " eriatte yle eyler vard r ki ehl-i slam bunlarn zahirlerine hamli hususunda icm 2 etmilerdir. Yine bir
takm eylerin tevili hususunda da aralar nda icm has l olmutur. Bundan baka ihtilafa d tkleri eyler de mevcuttur. u
halde brhan ; acaba bunlardan zahiri hakk nda icm hasl
olmu bir eyin teviline veyahut tevilinde iema bulunan bir
maddenin zahirine hamline sebep olabilir mi ?" dese biz de
buna mukabil deriz ki : "Bir eyde icm (yak n) tarikiyle vaki
olmusa brhann onun hilfinda messir olmas doru deildir.
Yok, zan tarikiyle vuku bulmu sa brhana gre hareket do ru
olabilir. te bunun iindir ki, Ebu Hamid, Eb-ul-maali ve sair
eimme-i nazar; bu gibi hususlarda icm tevil tarik yle bozanlarn suret-i katiyyede kfrne hkm olunam yaca n a kaaildirler. Bu hal, icman, ameliyyat sahasnda mmkn olmas na
mukabil nazariyyat sahasnda "tarik- yakini" ile takarrr
edememesini sana gsterir. Filhakika, 'herhangi bir mesele
hakknda, herhangi bir as rda icman takarruruna imkn has l
olabilmek iin o asrn bizce tamamiyle hasr ve zabt alt na alnmas, o asrda bulunan btn alimlerin ahslar ve adetleriyle
bizce mlm bulunmas, her birinin mevzu-i bahis mesele hakkndaki zihabnn "tevatr" tarik yle bize nakl edili olmas
lazmdr. Bundan baka o zamanda mevcut bulunan alimlerin,
eriatte (zahir) ve (bt n) bulunmad , her meseleye mteallik
filmin hibir kimseden asla ketm olunam yaca ve ilm-i eriatte
btn insanlar iin yal nz bir yol bulunduu hususlarnda
ittifak ettiklerinin bizce mtehakkik bulunmas da iktza eder.
,
(yani ahlm-i e -sasiyyeyi) tekil ederler. Di er baz ayetler daha vard r ki,
bunlar, mteabihtirler, yani (vcuh-i adideye muhtemil olan, anla lmasnda
tereddt bulunan) ayetlerdir. Kalplerinde phe olanlara gelince: Bunlar,
fitne karmak ve tevil yolunu tutmak arzusuyla ("mm-l-kitap olan ayetlerle mteabih olan ayetler aras ndaki mnasebeti nazar- dikkate alm yarak) bunlardan yal nz mte abih olanlara ittiba ederler. Halbuki, bu
mteabihlerin tevilini ancak Allah ile ilimde rsuhu olan kimseler bilirler.
limde rasih olanlar derler ki: "Biz bu kitaba inand k, her taraf, btn ayetleri rabb mzdandr". Ancak akl ve reviyyet sahibi olanlard r ki, btn bilgilerini zihinlerinde topl yarak dnrler, hakikati bulurlar. (Al-i Umran
3-6.)
20 cma, bir as rda bulunan mmet-i Muhammediyye mctehidlerinin
bir emri dini zerinde ittifak etmeleridir. (Tarifat-Seyyid).
FASL-L-MEKAAL
12
BIRINCI KITAP
13
14
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
15
EASL-L-MEKAA L
"vcud-i mstakbel" in nmtenahi oldu u hususunda da kudema ile mttefiktirler. Ihtilflar , ancak "zaman-i naz" ile
"vcud-i maz" dedir. Mtekellimin, bunlar n mtenahi olduuna kaaildirler. Eflatun ve taraftarlar nn mezhebi de budur.
Aristo ile mensuplar ise onlarn mstakbelde oldu u gibi gayri
mtenahi bulundu una zahiptirler. u halde bu son mevcudun,
"vcud-i kin-i hakiki" ile "vcud-i kadim" e benzer bir hal
ald aikardr. Bu vaziyet kar snda mevzu-i bahis mevcuttaki
kadime benzeyi halini, muhdese benzeyi haline galip gren,
onu, kadim; bilakis muhdese benzeyi halini fazla gren, "muhdes" tesmiye etmitir. Hakikat-i halde ise o, ne "hakiki muhdes"
ne de "hakiki kadim" dir. nk "hakiki muhdes" olmas ,
bizzarure fasiddir ; "hakiki kadim" in ise illeti olmamak laz mgelir. Hkemdan baz lar da "ezeli muhdus" namn vermilerdir. Bunlar da Eflatun ile taraftarlar dr. nk onlara gre,
zaman, maz tarafndan mtenahidir. u halde Mem hakkndaki
muhtelif mezhepler; baz lar tekfir olunabilecek derecede, biribirlerinden pek ziyade uzakla mamaktad rlar. Tekfir olunamaz;
nk, byle tekfiri intacedebilecek reylerin di erlerinden ok
uzak dm olmas, yani dier reylerle aralar nda tekabl
bulunmas iycabeder. Nitekim mtekellimin, bu meselede byle
bir zanna d erek btn lem hakk ndaki "kdem" ve "hudus"
isimlerini "mtekabil" telkki etmi lerdir. Halbuki i in byle
olmad yukarki szlerimizden tebeyyn etmi tir. Byle olmakla beraber lem hakkndaki o reyler "zhir-i er' " a muvafik
deildir. nk, zhir-i er' gzden geirilirse, "icad-i lem"den haberdar etmek zere varid olan yat-i kerimeden
"suret-i Mem" in "hakikaten muhdes" bulundu u, "vucud
ve zaman" n kendisine gelince : Iki taraftan mstemir
yani gayr-i mnkat' olduu meydana kar. yle ki : 23
)
ayet-i kerimesinin zahiriyle ; bu varl ktan evvel bir varl k-ki
ar ve sudan ibarettir -ve bu zamandan- hareket-i felekin adedinden ibaret olan ve bu varl n suretine mukterin bulunan zamandan-evvel bir zaman bulunmas ktza etmektedir.
23 "Gkleri ve yerleri; ar i su zerinde bulunmakta iken, alt gnde
halk eden de odur". (Hd- 1-7).
BRINCI KITAP
I]
))
25
le, semavatn bir " ey" den yaratlm olmasn istilzam eder.
u halde, Mtekellimin de lem hakkndaki szlerinde "zhir-i
er' " e uyfru deildirler, belki "mteevvil" dirler. nk,
eriatte Cenab- Hakkn adem-i mahz ile birlikte var oldu una
dair bir haber yoktur ve bu hususta katiyyen bir nass mevcut
deildir. Artk, hkemdan bir zrnre, -yukar da gsterdiimiz"vcud-i 'lem" hakk ndaki "zhir-i er" a uygun bir fikre kaail
olduklar halde Mtekelliminin bu yetleri tevilleri zerinde
" cam" n mnakid olduu nasl tasavvur edilebilir ?
Bu derin meselelerde ihtilafa d enlerin vaziyeti u iki
ktan hali deil gibi de grnebilir : yle ki; bunlar, ya musip
ve u halde me'curdurlar; yahut ta muht ve mazurdurlar.
nk, bir eyi, nefiste kendini gsteren bir delile istinaden
tasdik etmek, ihtiyari de il ztrari bir harekettir. Yni, mesela,
oturmak veya kalkmak elimizde oldu u halde o yolda tasdik
etmek veya etmemek bizim ihtiyarlar mza tbi de ildir. Madem
ki "ihtiyar", "teklif" in artlarndandr; u halde, kendine arzbulunan bir phe dolaysiyle tasdikte hataya d en kimse, ehli ilimden ise mazr olmak laz mgelir. te bunun iindir ki Peygamber
(Aleyhisselm) ; c: I, 4..)1 ./..1 alt uL 1
U I .A.f...r1 I:51)
,
Fasl-ul-Mekaal F. 2
FASL-L-MEKAAL
larda vaki olan hata ise, gerek lazarl ve gerek ameli hususata
mteallik bulunsun, s rf gnaht r. Snnetin (hadisin) cahili
bulunan Hkim (Kad ) hkmnde hataya d t zaman nasl
mazr grlmezse mevcudat hakk nda hkm veren bir hkim
de kendisinde hkm artlar bulunmad takdirde mazr
deil, ya gnahkr, ya, kfir olur. Hall ve haram hakk nda
hukm veren Hkimde esbab-i ictihad n -ki usule ve usulden
kyas tarikiyle stnbata marifetten ibarettir- mctemi bulunmas art tutulunca, mevcudat hakk nda hkm veren hkimin
de bir artla mukayyet bulunmas evveliyyetle kabul edilir.
Bu art ta onun, akli evil (mebdeler, prensipler) i ve bunlardan
stnbat tarikn bilmesinden ibarettir. hata, Velhs l, eriatte
iki nevidir : I) Ya hatan n vaki olduu ey hakknda esasen
nazara ehil bulunan kimsenin duar oldu u hatadr ki sahibi,
-mhir bir tabibin t p snaatnda, mahir bir Hkimin hkmnde
yan ld zaman vaki oldu u gibi- mazr tutulur; fakat bu ehliyette bulunmyanlar mazr grlemezler. 2) Yahut hibir
kimsenin mazfir tutulam yaca hatadr. Hatt bu, mebadi-i
eriatte ( eriat prensiplerinde) vaki olursa kfr, mebdelerden
sonra gelen mura taallk ederse bida'tt r. Hatan n bu nev'i;
delil yollarnn her nev'i, kendini marifete isl eden ve bu suretle
herkes ;tarafndan bilinmesi imkn dahiline giren eylerde vaki
olan hatalard r : Allah (Tebarek ve taal) ya, Peygamberli e
taallk eden hususat (nbvvat ), ahiretteki saadet ve bedbahtiyi ( ekaay ) ikrr etmek gibi.. nk, bu as l, hibir kimsenin marifetiyle mkellef bulundu u bir maddeye taallku
hlinde tasdiktan frig olam yaca delile istinadetmektedir.
Bu delillerden maksat ta, h tabi, cedeli ve brhanil delillerdir.
Bu gibi eyleri inkr eden kimse ; e er bu ey 5cl-I asllardan
bir asl ise, kalbiyle deil de yal n z lisaniyle, yahut delilini ele
geirmek ve bilmek hususunda d t gaflet yznden kfir-i
munittir. nk byle bir kimse, brhan erbab ndan ise brhan tarikiyle, cedel erbab ndan ise cedel ile, mevze ehlinden
ise mevze ile tasdik etmek iin kendisine yol a k bulunuyordu.
Ite bunun iindir ki, (Aleyhisselm) Hazretleri, J. <3 1 c-',7 1
.C.1 N11 431
(j
. - . Lil-insanlarla, Allahtan ba ka
Allah yoktur, deyinceye ve bana iyman edinceye kadar mukatele
BIRINCI KITAP
tt ( Z-43A Yl ) t
..> 1))
20
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
21
,:yr
tf-ui
,31 3
22
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
23
FASL-L-MEKAAL
25
BIRINCI KITAP
kavli keriminde vakf iktiza etti ini tasrih ve ifade eylemek laz mgelir. Cumhur-i nasn anlyamyaca mur-i gmiza hakknda
iradedilecek suallere de yine bu suretle cevap verilir: 2.1_,*
) L} ; C9) 1 ..1P " ayet i kerimesinde olduu gibi. O tevilleri ehli olmyanlara tasrih edenler, hele
bunlar, bilhassa eriatin asllarna teallk eden bir tak m fsit
eylerden ibaret bulunursa, halk kfre davet etmi olacaklar
cihetle kafirdirler ve bu hareketleri, ariin davasna muhalefet
mahiyetindedir. Nitekim bu hal, zaman mzdaki insanlardan
bir zmreye riz olmu bulunmaktad r. nk biz, ylelerini
gryoruz ki, bunlar; tefelsf ettiklerini (feylesofla tklarn),
kendi acip hikmetleriyle (felsefeleriyle) her nokta-i nazaradan
eriate muhalif olan, yni tevil kabul etmiyen birtak m eyleri
idrak edebildiklerini ve bu eyleri cumhur-i nase sarahaten
bk:
C.r
26 "Sana ruh hakk nda sual de iradediyorlar. Sen de ki: ruh, Rabbimin
ilerinden biridir. Size ilim nam na ancak pek az bir ey verilmitir". ( srail
" sra" 17-85.)
26
AASL-L-MEKAAL
bildirmek vacib olduunu zann etmi lerdir. Bunlar, o fsit itikatlar cumhura tasrih etmekle gerek kendilerinin ve gerek cumhurun dnya ve ahirette mahv olmalar na sebebiyet vermi lerdir. Bu gibilerin maksad ile ariin maksad arasndaki adem-i
tevafuk yle bir misal ile izah olunabilir: Farz edelim ki bir
adam km , bir mahir tabibe mracaatte bulunarak ondan
btn insanlarn shhatlerini muhafaza ve hastal klarn izale
iin takib etmeleri laz mgelen hatt-i hareketi ve ekinmeleri
gereken hususat , her insan n anlyabilecei ve mtereken tasdik edebilece i birtakm ifadelerle bildirmesini istemi . Dnm ki, bu insanlar n hepsi tabib olamazlar; s hhati muhafaza
ve hastalklar izale eden eyleri brhane mstenit usullerle
bilmek ise mnhas ren etbban n kandil.. Sonra, nasa : "Bu
tabibin size gsterdi i yollar doru deildir" diyerek onlarn
ibtalna kalkm ve nihayet buna da muvaffak olmu ; yahut
ta "Bu szlerin bir tak m tevilleri vard r" demi, muhataplar
da bu tevillerden bir ey anlamamlar ve tabii amel bir surette
bireye de inanamarr lar. imdi u vaziyette b raklan insanlarn s hhate nafi olabilecek veya hastal izale edebilecek
hareketlerden hi birini yapmalar meml olabilir mi ?,
yahut kendilerine itikatlar n ibtal edebilecek yolda tasrihatta
bulunan adamn onlarla birlikte h fzsshha kaidelerini tatbik
etmesi beklenebilir mi ? Hay r, ne o, ne de bunlar tatbik ve
istifade edemezler ve her iki taraf ta mahv olur. gider. Bu,
onun doru bir tak m teviller ileriye srd ne gre, bunlar,
muhataplarnca anlalamyaca iin tahakkuk edecek bir
kibettir ; ya bu teviller fazla olarak bir de fsit olursa o zaman
i btn btn vehamet kesbeder. nk art k buna muhatap
olan insanlar ; s hhat muhafaza ve hastal klar izale edebilecek
bir takm tedbirler bulunabilece ini anlamaktan sarf- nazar,
muhafazas lazmgelen bir s hhat ve izalesi iktza eden bir hastalk mevcud olduunu bile anlyamyacak bir derekeye d rlm olurlar. te cumhur-i nasa veya ehli olm yanlara tevilden sarahaten bahsedenlerin, eriate nisbetle, mevkii budur.
Bu gibiler eriate fesat kar trm ve insanlar eriat yolundan
evirmi olurlar. eriat yolundan eviren kimse ise kfirdir.
Bu misalimizin iiri deil, mnhasren yakini olduunu da syliyelim ki, kimseye bu nokta-i nazardan bir sz d mesin. n-
BIRINCI KITAP
27_
) c 27 (
29
) G 28 (
"
Ji--13 Biz emaneti gklere, yere ve da lara arzettik te
(Ahzb : 33-72) yet-i kerimesinde mezkr ola: emanettir.
.
28
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
29
30
FASL-L-MEKAAL
ki, bunlarn tevilleri, ne mzaheret kabul eder, ne hak hususunda ikaz mutazammindir. Esasen o tevillerin kendisi de hak
deildir. Bidatlerin o almas da ite bu yzdendir. Bu mevzu
zerinde ilemeyi, gnlmz pek ziyade isterdi. naallah, mrmz msaid olursa -bize myesser olabilecek derecede- bu husustaki mutalaalarmz tesbite al acaz. Umanm ki, bu,
bizden sonra gelecekler iin bir ba lang tekil eder. nk,
bu eriate birtak m fasit meyelnlar ve bozuk itikatlar ar z olmas, hele bunlarn iinde kendilerini hikmete (felsefeye) mensup grenler tarafindan ihdas olunmu birtakm eyler de bulunmas, nefse pek byk bir hzn ve elem vermektedir. nsann dostundan grd eza, dmanndan grd ezadan
daha fazla messir oluyor. Demek istiyorum ki, hikmet, eriatin
arkadadr ; det stkarde idir. Bunlar, tab'an, cevher ve garize itibariyle iki arkada , iki dost olduklarndan aralar nda
dmanlk, bugz ve niza' nam na ne vaki olursa olsun, birinin
dierine irs edebilece i eziyyet, ezalarn en iddetlisi olur. eriati, kendine mensubiyyet iddias nda bulunan bir ok cahil dostlar da mteezzi etmektedirler. Bunlar da mevcut firkalard r.
Cenab- Hak, herkese do ruluk ihsan buyursun, cmleyi kendine muhabbet hususunda muvaffak k lsn, kendisinden korkmak hususunda cmlenin kalplerini birle tirsin, kendi fazl-
rahmetiyle aralar ndaki bugzu ve daveti kald rsn. Hak Taal,
esasen o erlerden, cahilliklerden ve insan yoldan karan _mesleklerden o unu bu emr-i galip ile ortadan kald rm ve bilhassa
nazar yolunu tutan ve hakk bilmee ragbet gsteren s nf o
suretle birok hayrlara mazhar buyurmu tur. nk, bu snf;
cumhuru, "marifet-ul-lah" a, mukallitlerin d t derekeden
yksek, mtekelliminin fitne ve fesat tahriklerinden uzak, mutavasst ve mutedil bir yoldan davet etmi ve havass, eriatin
asln tam bir nazarla tetkikin vacib oldu u hususunda ikaz
eylemitir.
32
FASL:GL-MEKAAL
BIRINCI KITAP
33
Fas1411-Mekaal F. 3
34
FASLXL-MEKAAL
ZLI.1
" eyh Eb-ul-Velid Muhammed ibn Ahmed ibn Muhammed ibn Ahmed ibn Rd" demitir ki :
Diledii kimseyi kendi hikmetine muhtas k lan, onlar
eriatini anlama a ve kanununa tbi bulunma a muvaffak
buyuran ; yine onlar ; ilm-i meknunundan, vahyinin mefhumundan ve Peygamberini insanlara gndermekteki maksad nd an, -mille tind en sap tanlarn saptkanlna, mmetind en
erbab- butlann tahriflerine vak f olmalarn ve Allah'Ia Resulnn icrasna izin vermedii birtakm tevillerde bulunulduunu anlyabilmelerini temin edecek derecede agh k lan
Cenab- Hakk'a hamd ve vahyinin emini, peygamberlerinin
hatemi olan hazret-i Muhammed (Aleyhi-is-selm) ile onun
Mine ve cemaatine tam bir surette takdim-i salvat ettikten
sonra sze ba larm :
"Hikmet" in " eriat" e mutabk olduunu ve eriatin
hikmeti emretti ini bundan evvel at mz bir bahs-i mahsusta
beyan etmi ve " eriat, (zhir) ve (mevvel) olmak zere iki
ksmdr. Zhirin iinde cumhura farz olan cihetler vard r.
Mevvel de ulemya mahsus farzd r. Cumhura gelince : Mevvel'de onlara farz olan, zhirine hamletmek ve tevilden sarf-1
nazar eylemektir. Ulem iin de bu k smn tevilini cumhura
amak hall olmaz. Nitekim, Hazret-i Ali (Rad ye-el-lah anh)
(Insanlara anlad klar eylerden bahsediniz. ster misiniz ki,
Allah ve Resuln tekzibe kalk snlar?) demitir" 34. Demitik.
34
36
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
37
HAVYYE
"Haviyye" nam verilen firka slikleri, "Allah Taal'n n
varln bilmenin yolu; akl deil, semi'dir. Yni insanlarn
mkellef tutulduu (Allah' n vcdne iyman) , Sahib-i eri'den
telkki etmek ve -akln methaldar olamad - (ahval-i mead) a
ve sair bu kabil hususata nas l Peygamberden duyulmakla
inanhyorsa buna da ylece iyman edivermek kfidir" derler.
Bu firkan n, Cenab- Hakkn varln mstelzim olup herkes
iin alm olan ve o varl n tasdik hususunda cmleye takip
edilmek zre gsterilen yoldan ari'in maksad ne olduunu
kavrayamad aka anlalyor. nk, Kuran- Kerim'deki birok yat-i kerimeden, eriatin halk ; vucud-i Bari'yi
yine Kuran'da manss olan birtak m akli delillerle tasdika davet
ettii tebeyyn eylemektedir :
) 35,
Ir
j..k:..c.1
r.-(1.
4.5.111
) 36 ve bu bapta vrid olan di er
yat-i kerime gibi. Biri kp ta :
"Bu ; her Allaha iyman eden kimseye vacib olsayd , yni
onun iyman bu delillere istinad etmedike sahih olmasayd ,
Peygamber (Sall-al-Allah Aleyhi ve sellem) in her islma davet
ettii kimseye bu delilleri gstermesi lz mgelirdi" Diyemez.
nk btn Araplar, vcud-i Bari'yi ikrar etmekteydiler.
Kuran- Kerim'de j)"
buyrulmas da ite bunun iindir. Maamafih, insanlarn iinde
35 "
2-21).
"Gkleri yaratan Allah' n varlnda phe var m ?"(Ibrahim: 4- o)
"Onlara: (Gklerle yeri kim yaratt ?) diye sorarsan, elbette (Allah)
derler." (Lokman: 31-25).
36
37
38
FASL-L-MEKAAL
EARYYE
E ariler, vcud-i Bari'yi tasdikm ancak aklen vaki olabileceine kaaildirler. Lkin bu hususta yle yollara slik olmu lard r ki, bunlar, Cenab- Hakk' n nazar- dikkatimize vaz'ettii ve bizi vas tasiyle iymana davet eyledi i eri yollar de ildir.
yle ki : Earilerin me hur tarih, "lem hdistir" fikri zerine
ibtina etmektedir. Onlara gre, lemin hudsu da "Ecsam,
cz-i layetecezza'dan mrekkeptir. Tecezzi kabul etmiyen cz
ise muhdestir. u halde, czlerinin hudusuyle cisimler de muhdestir" szne mbteni bulunmaktad r. "Cz-i lyetecezza""cevher-i ferd" dedikleri eydir- bahsederken takip ettikleri yol da o kadar sarpt r ki, cumhurdan sarf- nazar, cedel
sanatnda mmarese sahibi olanlardan pek o u bile onun zerinde mkilta urar. Bundan ba ka o yol, ne brha ddir, ne
de vcud-i Bari hakk nda yakin verebilecek bir mahiyettedir.
yle ki: Alemi muhdes farzedersek, onlar n dedii gibi, onun
iin phesiz bir "fail-i muhdis" bulunmak laz mgelir. Lkin
bu muhdisin varlna -kelm s naatindeki kuvvetin nne
geemiyece i- bir ek anz olmaktadr. O ek te undan ibarettir:
Biz bu muhdisi, ne ezdi, ne de muhdes telkki edebiliriz. nk,
muhdes telkki edersek, bir muhdise iftikar etmi olur; o muhdisin de bir muhdisi olmak laz mgelir ve bu silsile nmtenahi
devam eder ki, i muhle mncer olmu demektir. Ezeli olmas na
gelince : Bu halde meflta teallk eden fiilMin de ezdi olmas
iycabeder. Binaenaleyh, meflt da ezeli olmak laz m gelir.
Halbuki "Hdis" in varl bir "fiil-i hdis" e mteal]ik bulunmak iycabeder. Yalnz Eariler, bir fail-i Kadimden bir fiil-i
hdis vcud bulabilece ini teslim ederlerse i deiir. nk,
mefle mutlaka failin fiili teallk etmek laz mgelir. Lkin onlar,
BIRINCI KITAP
39
40
FASL-IGL-MEKAAL
binden vcud bulmas, yokluundan evl olamaz. te E arilerin tuttuklar istidlal yolunda mmeden sarf- nazar, ilm-i
kelm ve felsefede meharet sahibi alimlerin bile kurtulam yaca byle birtakm danklklar ve halli m kil pheler vardr. Cumhur, bu yollar zerinden ilim ile mkellef tutulsa
(malayutak-tahamml edilemiyecek) bir teklif kar snda kalm olur. te onlarn "hudus-i lem" bahsinde slik olduklar
yollar, u iki vasf birden cami bulunmaktad r : Yani, bir taraftan cumhur, onlar kabul edebilecek bir istidad haiz bulunmamaktadr; dier taraftan o yollar, brhani de de ildir. u halde ne
alimler, ne de cumhur iin elveri li olamaz. Bu nokta hakk nda
birtakm mlhazalar daha serdetmek isteriz :
Deriz ki : Bu hususta onlar n slik olduklar yollar; iki
trldr : Birincisi -ki umumiyetle istinadettikleri en me hur
yoldur- mukaddeme zerine ibtina eder. Bu mukaddemeler,
intacetmek istedikleri "hudus-i lem" maddesi iin "esas"
inenzilesindedirler. Birincisi udur : Cevherler, arazlardan
mnfek olamaz. Yani, ondan hali kalamazlar. kincisi yledir:
Arazlar, hdistir. ncs de undan ibarettir : "hdis" lerden ayrlamyan, yni hali olamyan ey de hadistir.
Birinci mukaddeme -ki cevherlerin arazlardan ri olam yacana dairdir- eer bu cevherlerden maksatlar ; bizatihi
kaaim olan ve kendine i aret edilebilen cisimler ise do ru bir
mukaddemedir. Yok, cevherle, ink sam kabul etmiyen "cz"
kasdediyorlarsa -ki "cevher-i ferd" dedikleri de budur- o zaman
ortaya pek te zaif olm yan bir phe kar. O da undan ibarettir: Gayr-i mnkasim bir cevherin varl i binefsihi mal:C m deildir. Bunun mevcudiyeti hususunda biribirine z d ve iddetle
mtehlif birtak m szler vard r. "Snaat-i kelm", bu ihtilaflerin iinden do ruyu bulup karmak iktidarn hiz deildir.
O, ancak "s naat-i brhan" n kardr. Bu snaatn erbab da
pek azdr. Earilerin bunu ispat hususunda kulland klar deliller ise ekseriyyetle "h tabi" dir. Onlarn mehur istidlalleri
u yoldadr ; derler ki :
Mesela, kendisinde bulunan czler, kar ncadaki czlerden ziyade oldu u iin, fil hakknda "kar ncadan byktr"
deriz. Bu da bizim iin "makmat-i vel-ilk mahlmlar" dand r.
BIRINCI KITAP
41
42
FAS-L-MEKKAAL
BIRINCI KITAP
43
44
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
45
bir al-az bulundu mu art k orada o arzdan evvel gayr-i mtenahi arzlar bulunmas lazmgelirmi. Bu da o arzlardan mevcud- yani kendisine i aret kaabil- olann imtinan meddi olurmu. nk, "namtenahi" nihayet bulmad ka onun da vucud bulmamas iycabedermi . Namtenahi olan ey iin de
inkza mutasavver olam yaca cihetle o-kendisine i erat kaabil
olan yani mevcud farz olunan- ara= da mevcud bulunmamas
iktza eylermi. Bunun misali de udur : Cirm-i semavide bugn
mevcud olan hareket ; e er bu hareketten evvel gayr-i mtenahi
hareketler bulundu ise art k mevcud olmamak iycabeder. Bunu,
u yolda temsil ediyorlar : Bir adam farzedelim ki, ba ka bir
adama : "Sana bu elimdeki alt n, ondan evvel gayr-i mtenahi
altnlar vermedike vermem", demi olsun. Artk bu elindeki
-kaabil-i i aret- alt n ona vermesi ebediyyen imkans zdr. Lakin, bu temsil doru deildir. Bunda evvela ortaya bir mebde'
ile nihayet konmu , sonra aralar na bir gayr-i mtenahi sokulmutur. nk o mefruz adam n sz, mandut bir zaman
iinde vaki oldu u iin "altn vermenin" de mandut bir
zaman iinde vukubulmas iycabeder. Halbuki, alt n vermek
iin, yle bir "zaman" art olarak ileriye srmektedir ki o
zamanla szn syledii zaman aras nda gayr-i mtenahi
mddetler bulunacakt r. O mddetler de kendisine gayr-i
mtenahi altnlar verece i zamanlar gstermektedir. Bu ise
mstahildir. Mevzu-i bahs temsilin, benzetildi i meseleye benzemedii de kendiliinden zhirdir.
"Gayr-i mtenahi eylerin vcud bulmas ndan sonra mevcud olan eyin varl imkanszdr", demelerine gelince : Bu da
her nokta-i nazardan do ru deildir. nk, biri dierinden
evvel bulunan eyler, u iki suretten biriyle vcuda gelir : Ya
(devir) yahut (istikamet) cihetiyle. Devir cihetiyle vcud bulan
eyin -kendisine bu hususta bir mani arz olmadka- gayr-i mtenahi olmas iycabeder. Bunun misali udur : Tulu' olursa
gurup ta olur. Gurub olursa tulu' da olur. uhalde tulu' olursa
evvelce de tulu' vaki olmu demektir. Yine bylece : Bulut bulunursa arzdan yukarya doru kan bir buhar var demektir.
Arzda byle bir buhar- sid varsa, toprak slanm demek olur.
Toprak slanxnsa u halde yamur yamtr. Yamur yamsa, demek ki, bulut ta vard r. u halde bulut varsa evvelce
de bulut bulunmu demektir.
46
FASL-L-MEKAAL
" stikamet" cihetiyle vcud bulman n misali de bir insann, dier insandan, onun da di er bir insandan mtekevvin
bulunmasdr. Bu, bilaraz olsa bile, bir ilk sebep bulunmad ka
son sebep te vcut bulam yaca iin, bizzat olursa gayr-i mtenahi surette devam doru olmaz. Bunun misali de udur :
nsan, hakikat-i halde, -kendisine suret veren- babas ndan gayri
bir failin eser-i tekvinidir. Baba, Sania nisbetle alet menzilesinde
kalr. Fakat bu byle olmakla beraber, yni, namtenahi surette i yapan bir fail mevcud bulunmakla beraber, o failin mtebeddil birtak m aletlerle gayr-i mtenahi surette e has meydana getirmesi mmteni de ildir. Szmzn buralara kadar
getirilmesine mahal yoktu. Bahsi byle ileriye srmemiz ; mevzu-i bahsimiz olan zmrenin szlerinin iinde brhan k ymetinde vehmettikleri eylerin hakikat-i halde brhan mahiyetinde
bulunamad gibi, cumhure kar irad mnasib olan szlerden, yani, -Cenab- Hakkn btn kullarm kendisine iyman
hususunda temesskle mkellef tuttu u- basit brhanlardan da
olmadn gstermek maksad na mebnidir. u suretle artk bu
birinci tarikn, "brhani-i smai" de, er'i de olmad tebeyyn
etmi oluyor.
kinci tarika gelince : (Eb-ul-Maali) nin "Nizamiyye"
namiyle maruf risalesinde ist nbat ettii yoldur. Bu yol, iki
mukaddeme zerine bina olunmaktad r :
Birinci mukaddemeye gre : Alem, btn muhteveyat yla
caiz (mmkn) dir. O nanaya ki, imdi bulunduu halin temamen maksu bir halde de bulunmas mmkndr. Mesela,
imdi bulunduu hale nisbetle daha kk olabilece i gibi daha
byk te olabilir ; imdi haiz bulunduu ekilden baka bir
ekil de alabilir ; cisimlerinin adedi bugnk haline nisbetle
baka miktarda da olabilir; onda mteharrik bulunan hereyin hareketi imdikine nisbetle zd bir istikamete de tevecch
edebilir. O kadar ki mesela, bir ta n, atld zaman aaya
decek yerde yukar ya kmas, atein, yand nda yukarya
kalkacak yerde a a tarafa tevecch, arka mteveccih bir
hareketin garba, garba mteveccih oir hareketin arka ynelmesi imkn dahilindedir.
kinci mukaddeme de u dur: Caiz (mmkn) olan, muhdestir ve onu, yekdi erine nisbetle biri di erine racih olan iki
BIRINCI KITAP
47
48
FASL-L-MEKAAL
zaruri sebepler yoksa bu i te, bakalarndan sarf- nazar, Halik-i Hakim'e mahss herhangi bir bilgiye de mahal kalmaz.
Bundan baka masnu olan mur iin birtak m zaruri sebepler
bulunmadka ortada sani'a isnd olunabilecek ne bir s naat,
ne de bir hikmet kal r. snad, ancak sani' olm yan hakknda
varid olabilir. E er insandan sdir olan btn fiiller ve ameller
rastgele herhangi bir uzuvdan, yahut ta uzuvsuz meydana gelebilseydi, mesela grmek fiili, gzle oldu u gibi kulakla da husule
gelseydi, koklamak fiili burunla oldu u gibi gzle de hasl olsayd ortada ne hikmet kalrd !
Btn bunlar, hikmeti ve Cenab- Hakkn bizzat kendine
verdii (Hakim) namn iptal edebilecek mahiyette fikirlerdir.
"Allah" n isimleri bundan mnezzehtir. bn Sina'nn bu
mukaddemeyi baka bir vecihle kabul etti ini gryoruz. Ona
gre, filin gayri herhangi bir mevcud, kendi zati itibariyle
nazar- dikkate al mrsa mmkin ve caizdir. Bu cizler, iki s nftr : Birinci s nf, fiili itibariyle cizdir. kinci snf, fiili itibariyle vcib, zati itibariyle mmkindir. Her cihetten vcib olan
da ilk faildir. Bu sz, pek d k bir szdr. nk, zati ve cevheri itibariyle mmkin olan bir eyin ; mmkinin tabiati, zarurinin tabiatine inkilbetmedike, fiili itibariyle zarurili e dnmesi imkan dahilinde deildir. Buna mukabil ; "Zati itibariyle
mmkinden maksad , fiili mrtefi farzolundu u zaman kendi
de mrtefi olur, demektir" denilirse biz de cevaben deriz ki :
" te bu irtifa da mstahildir". Esasen, bu bahis, o zat ile sze
giriilecek yer deildir. Lakin onun ihtira etti i baz eyler zerinde sz sylemek iin hissetti im iddetli arzu, mecray kelm bu tarafa do ru sevketmi bulundu.
Biz, yine szmz braktmz noktaya dnelim : "Caiz,
muhdestir" eklinde bulunan ikinci kazyyeye gelince : Bu da
kendiliinden aikar olmyan bir mukaddemedir. Ule na, bu
hunsta ihtilafa d mlerdir Eflatun, caiz bir eyin ezdi
olmasn tecviz ediyor. Aritto, bunu mmteni gryor. Esasen,
bu halli mkl bir meseledir. Onun hakikati, ancak "Brhan
snaat" na sahib olanlara beyan edilebilir. Onlar da Cenab-
Hakkn, kendi ilmiyle hiz-i htsas kld ve Kitab-i Azizinde
ehadetlerini kendi ehadetiyle meleklerinin ehadetine karin
buyurduu alimlerdir
BR NC KITAP
49
Eb-ul-Maali'ye gelince : O, bu mukaddemeyi, di er birtakm mukaddemelerle iyzah etmek istemi tir. Bu mukaddemelerin birincisi udur : "Mmkin olan eyin -biri dierine mreccah olan- iki caiz vas ftan birini haiz olabilmesi iin bir (muhasss) a ihtiyac vardr." kinci mukaddeme de yledir : "Bu
muhasssn mutlaka mrid (irade sahibi) olmas ktza eder"
nc mukaddeme de undan ibarettir : " radeden vcud
bulan ey de hdis olur". Bundan sonra da cizin, iradeden
yni fil-i mridden sdir olacan u suretle ifade etmektedir :
Her fiil, ya tabiatten, yahut iradeden ne eteder. Tabiatten de
biribirine benziyen iki mmkinden yal = biri sudur etmez,
yani tabiat, iki mmasilden yal nz birini yap p o birini brakmaz, belki ikisini birden yapar. Bunun misali udur: (Sikmunya)
denilen madde ; bedenin sol tarafndaki safray brakp ta sa
tarafndakini cezbetmez. Irade ise byle de ildir ; bir eyin
mmsiline deil , hassaten kendisine taallk eder. Daha sonra,
bu beyanata, unu ilave eylemektedir : Alemin halkedildii
mevzde bulunmas, yine onun, iinde halkolundu u cevvin
herhangi bir tarafnda bulunmasna mmasildir. (Cev) den
maksad da, "hala"dr 39 . nk Mem, o halnn iinde baka
bir mevz de bulunmaktadr. te bu suretle lemin irade ile
mahlk olduunu istintac ediyor.
39 Hala, Efltuna gre, "Bu'd-i maftr"den, Mtekellimine nazaren
de "fezay-i mevhm"den ibarettir. Fezay-i mevhm'den maksat ta, vehmin,
bir cismi dier bir cismin ihata etmesine bakarak isbat ve idrak etti i fezadr:
Su ile igal edilmi olan boluk ile desti iindeki hava gibi. te bu mevhum
boluk; onlar n nazar nda, kendisinde cismin husule gelmesi itibariyle o
cisme zarft r ve bu nokta-i nazardan cisim iin "hayyiz"dir. Cismin kendisini
igaletmesinden farig olabilmesi, yani bo kalabilmesi nokta-i nazarndan
da yine o bo luk, hal'dr. uhalde Mtekellimine gre, hala, cisimlerden
hi bir agl kendisini igal etmemek kaydiyle ite bu boluktan ibaret kalr
ve binaenaleyh bir " ey-i mahz" olamaz, tabir-i di erle "la ey-i mahz" olur.
Zira onlara nazaren, mevhm bo luk, harite mevcud de ildir, bir emr-i
mevhumdan ibarettir. Haricte vcudu olsayd "bu'd-i maftr" olurdu, halbuki, kendileri buna kaail de ildirler. Hukema, haln n imtinana, mtekellimin imkanna zahiptirler. "Muhadded"in arkas nda ise "bu'd" yoktur.
nk, muhadded ile bu'dler nihayet bulmu oluyor, artk orada "ziyade"
ve "noksan" kaabiliyeti yoktur. nk, oras , "laey-i mahz"d r. Binaenaleyh, bu iki manadan her birine gre hala olamaz. Hala olsa olsa "havi"
nin varln ve "mahvi"nin yoklu unu mstelzim bir ey olabilir. Fakat
bu da mmkin deildir. (Tarifat-Seyyid).
FashrP ~nal F. 4
5o
FASL-L-MEKAAL
40 "Bir eyin vcud bulmas na irademiz taalluk etti mi, art k szmz,
ona (ol) demekten ibaret kal r, o ey de derhl oluveri ". (Nahl: 16-4o).
BIRINCI KITAP
51
gstermektedir. Kur'an-i Kerimde bu cihetin iltizam buyurulmas, cumhurun bir "kadim irade" den birtak m hdis mevcutlar kmasn anlyamamas ndan ileri gelmektedir. En do rusu, iradenin hucliisu veya kidemi meselesi ekseriyet iin "mteabihat" nevinden bir ey olduu cihetle eriat, onun ne huchisundan, ne de kideminden sarahaten bahse mahal grmemitir. Bundan ba ka Mtekelliminin elinde, hdis bir iradenin,
kadim bir mevcudda k yamnn mstahil bulunduunu isbat
edecek kali bir brhan da yoktur. nk, iradenin bir mahall-i
kadimde kyamn nefy hususunda istinad ettikleri esas, yukarda beyan eyledi imiz esastan ibarettir ki bu da "Havadisten
hli olmyan, hdistir" eklinde idi. (Irade) bahsinde bu noktay
daha etrafl bir surette tetkik edece iz.
Btn bu izahatmzdan E arilerin (Marifet-ul-lah) hususunda slik bulunduklar mehur yollarn ; ne "nazari ve yakini" ne de " er'i ve yahni" mahiyette tarikler olmad tebeyyn ediyor. Kitab-i Aziz'de bu mevzu zerine, yani Sni'in
varln bilmek bahsinde serd olunan ikazkr delillerin enva n
nazar- teemmle alanlar iin bu, gayet a ikar bir keyfiyettir.
nk, dikkat olununca grlr ki, seri yollar ; ekseriyetle iki
vasf cami bulunmaktad r : Bu vas flardan biri, o yollarn yakini
bulunmas, ikincisi de basit, gayr-i mrekkep yani mukaddemat az olmasdr. Mukaddemat byle az olunca neticeler de ilk
mukaddemelere yakla m bulunur.
SOF YYE
Sofiyye taifesinin "nazar" hususundaki yollar , nazari
yani birtakm mukaddemelerden mrekkep de ildir. Bunlarn
zu'muna gre, Cenab- Hakka ve Cenab Hakkn gayri mevcudata taallfik eden marifet; nefsin ehvani birtak m rizalardan
tecrid edilerek matlb olan mevzua fikretle tevcihinde kendisine ilka olunan bir eydir. Bu fikirlerini do ru karmak iin de
eriatten birok zavahir ile ihticac ederler :
(:)1)
52
FASL-L-MEKAAL
41 (aW
.4531;2;1. ) , 42(U,,
kavl-i kerimleriyle buna mmasil birok yetler gibi. Bu yetler, mevzu-i bahis olan fikri meyyid zannolunur. Biz de
deriz ki :
Bu yol, varln teslim etsek bile, btn insanlara, -insan
olmak itibariyle- mil olabilecek bir yol deildir. Eer insanlar
iin maksud olan yol, o yol olsayd nazar tarih bt l olur ve
bunun insanlarda varl abes derdi. Halbuki Kur'an, ba tan
baa nazara ve itibara davetten, nazar yollar hakknda efkr
iykazdan ibarettir. Evet, nazar n doruluu hususunda ehevatn ldrlmesi art olmas n inkr edecek de iliz ; nitekim,
bu hususta "shhat" te bir art olarak kendini gsterir. nk
ehvetlerin ldrlmesi ; bir arttan ibaret bulunmakla beraber
bizatihi marifet iin faideli olan bir eydir. Nasl ki shhat, taallm iin faideli olmasa bile bir arttr. te eriatin bu yola
davet etmesi, bu hususta terg batta bulunmas , yani bu yolda
amele tevik eylemesi, srf bu cihettendir ; yoksa Sofiyyenin
zannetti i gibi, bu yolun kendi ba na kfi grlmesinden nai
deildir. Bu yol, ancak "nazar" iin, syledi imiz ekilde nfi
olabilir. Bu da meseleyi insaf ile nazar- teemml ve itibara
alanlar iin aikr bir keyfiyettir.
MUTEZLE
Bulunduumuz bu cezirede 44, Mutezile taifesinin kitaplarndan-bu hususta slik olduklar yollara vukufumuzu temin
edecek-hi biri bize vs l olmad. htiml ki, bunlarn yollar
da Eariyye taifesinin slik olduklar yollar nevindendir. imdi:
"Btn bu yollardan hibirinin ; eriatin, muhtelif fitratlarda bulunan btn insanlar , kendisi zerinden vcud-i Briyi
"Allah'tan saknnz ki Allah ta size retsin" (Bakare: 2-282).
"Bizim uurumuzda mcahede edenlere de kendi yollar mz elbette
gsteririz". (Ankebt: 29-69).
43 "Allah'tan saknrsanz o size hak ile bat ln tefrik na medr olacak
ilm-i tafs liyi verir". (Enfl: 8-29).
44 Mellif Endlsl olduu iin spanya yarmadasn kasdetmi
oluyor. Ada ile yarmadann Arapada byle bir kelimeyle ifade edildi i
vkidir: (Ceziret-l-Arab) gibi.
41
42
BIRINCI KITAP
53
45 O zaman muteber olan drt unsur ki bunlara (Ist ksat) nam verilmekteydi. Istaks, Seyyid'in tarifat na gre, "As l" rnnas nda bir lafz- Yunani imi .
FASL-L-MEKAAL
54
( 'd
" buyurmutur. Birtakm cemad halinde cisimler gryoruz ki, bilhare kendilerinde "hayat" hdis oluyor ;
bundan anlyoruz ki, o hayat icad ve ihsan eden bir "mucid
ve mn'im" vardr. O da "Allah Taal" dan ibarettir. Semavat n da asla ftur getirmiyen (durmak bilmiyen) hareketlerinden buradakilere inayet ile memur oldu unu ve bize "msahhar" bulundu unu anlyoruz. Memur ve msahhar olan
ey ise bizzarure kendinin gayri bir mevcud tarafndan ihtira'
edilmi olur.
kinci esas; "Her rruhtera' n bir muhtarii vard r" eklindedir. Bu iki esastan yle bir netice karlmas da doru olur :
"Her mevcudun bir fail-i muhteri'i vard r". Muhteraat n miktar hakknda bu cinsten birok deliller bulunmaktad r. te
bunun iindir ki marifet-ul-laha hakk yla sahib olmak, Allah'
en do ru bir bilgiyle bilmek istiyen kimseye, btn mevcudattaki hakiki ihtiraa vakf olabilmek iin eyann cevherlerini
bilmek vacib olur. Zira bir eyin hakikatini bilmiyen, ihtira n
hakikatini de bilemez. I te
A.4
BIRINCI KITAP
55
ut2
,; _31
T.D +.
(.52 )
j!
(
,:),, Jj WL: ) Ey insanlar, gznz a n, sizin maksad kolaylkla anlamanz iin bir
misal gsterildi, artk ona kulak verin : Sizin Allah' brakp ta
kendilerine yalvar p yakardnz (yahut kendilerine tap ndnz) mahlkat (yahut kimseler) ; bir araya toplanarak u rasalar bile bir karasinek olsun yaratamazlar. (Hac : 22-73),
-
FASL-L-MEKAAL
56
J^c.ill
J c.3 i )
-Ben,
suret-i katiyyede yzm, gklerle arz yaratana do ru evirdim). (En'am: 6-79) ayet-i kerimesi de bu kabildendir. Bu delile
taallk eden daha pek ok yetler vard r.
Her iki delili birletiren yetler de oktur; hatta bunlar, ekseriyyeti tekil ederler. Misal:'11.-~ (..5 2
(4:) .4.1x3.
Iri L )
..
2-21,
22) Burada
dellet-i ihtiraa,
cs:11)
csii
4:).,y(*z:::..,
()U
)
Hani Rabbin, beni demin s rtlarndan zrriyyetlerini ahzeylemiti. Onlar kendilerine ahid tutup, "ben sizin Rabbiniz
BIRINCI KTAP
57
r..41
4.111
r,J1
kni 4; 1
;.,5u. ,
-Allah, melekler ve ilim sahipleri; ondan ba ka bir ilh bulunmadna keml-i adaletle ehadet etmektedirler. Evet, o
aziz ve hakim olan Allahtan ba ka ilh yoktur. (Al-i Umran:
3-17) yet-i kerimesinde buyuruldu u gibi.
-Kinatta hi bir ey yoktur ki
(.4.'-:.!-5
onu kran ile tenzih etmesin, lkin, onlar n bu tenzihini siz
fark etmezsiniz". ( srail : 17-44) kavl-i keriminde i aret buyurulan "tesbih" te vcud-i sbhniye her iki cihetten vaki olan
delletler cmlesindendir.
Sniin vcuduna dellet eden bu delillerden anla lyor ki,
bunlar, "delil-i inayet" ve "delil-i ihtira" namlariyle iki neva
mnhasrdr. Bundan ba ka o delillerin, aynen hem havas hem
de cumhur iin elveri li olduu da tebeyyn etmi tir. Havastan
maksadm, limlerdir. Her iki tarafn bilgisi aras ndaki fark,
sadece "tafsil" e rcidir. Yani cumhur-i ns ; "inayet ve ihtira"dan yahnz insann "ilm-i hissi" ye iptina eden ilk bilgi (marifet-i
l) siyle iktifa eyledikleri halde limler, mevzu olan e yadan
his ile idrk olunanlara, brhan ile idrak edilebilenleri de ilve
ederler. Tabii, burada e yaya taaltik eden idrakten maksat,
inayet ve ihtira, nokta-i nazarndan hs l olan idraraktir. Bu
idrak, o kadar tevessu edebilir ki bir lim ; insan ve hayvan n
azas hakknda ulemada hs l olan bilgilerin, bu uzuvlarda
yle byle binlerce menfaat bulundu unu gsterecek derecelere
blig olduunu sylemitir. Demek ki, eri ve tabii olan yol,
bu yoldur ; Peygamberlerin getirdi i, mnzel kitaplarn .bildirdii yol, yine i te bu yoldur.
Bu iki istidlli icra ederken limler, cumhura yal nz kemiyyet itibariyle tefevvuk etmezler ; bir eyin kendisine taallk
FASL-L-MEKAAL
58
BR NC K TAP
de
59
-De ki: Sizin syledi iniz gibi onunla birlikte birtak m ilhlar
bulunsayd arn sahibi olan hakiki Allah ile te rik-i mesai
etmek arzusunda bulunurlar ve o yolu tutarlard ". ( srail :
7-42). yet-i kerimesidir.
Birinci ayetin dellet etti i keyfiyet, ftratlarda tabii bir
surette meknz bulunuyor. yle ki : Kendili inden aikr
bir keyfiyettir ki, bir memlekette iki hkmdar bulunsa ve her
biri, dierinin iiyle me gul olsa bunlar n tedbirleriyle bir "Medine" nin idare olunmas mmkn olamaz. nk, bir neviden
olan iki filden bir fiil sdir olmaz. u halde bunlarn ikisi birden
ileyince o medine i lerinin fesada u ramas , alt st olmas
lazmgelir. Me er ki biri ileyip o biri atl kalsn. Bu da lhiyet
sfat na mnafi bir haldir. Bir neviden iki i bir mahal zerinde
ictima ederse bizzarilre o mahal, fesada u rar. te \d :., c..)
( 1s.1 LuNI g11 kavl-i keriminin Inanan budur.
(
muhtelif birok Hal-11er kabul edenlere kar reddi mutazammndr. Zira, biri obirine itaat etmiyen, efali muhtelif olan
ilhlardan "bir" mevcud sdir olamaz. lem ise "bir" oldu un
dan trl trl i ler yapan birtak m ilhlardan vcud bulmamas iycabeder.
'. ) )1_,;.71.5
Kavl-i
6o
AASL-L-MEKAAL
Allah' n are nisbeti yle bir nisbetten ibaret oldu una, yani
Allah ar ile kaaim deil, fakat ar Allah ile kaaim bulundu una
gre de hal byledir. te bunun iindir ki, Hak Taal,
-Onun ilmi ve (
L;
4:-.";
kudreti ; gklerle yeri kaplar, onlar n hfz kendisi iin ar bir
i te de ildir) (Bakare : 2-255) buyurmu tur.
Vandaniyete dair tabii ve er-1 delil i te budur. Mezkr
delil nokta-i nazarndan alimlerle cumhur aras ndaki farka
gelince : Alimler, lemin iycad ve onun czleri aras nda -deta
bir cesd imi gibi- mevcud rab talar hakknda cumhurun bildiinden daha fazla eyler bilirler. Ayetin sonundaki 4;"?-:-)
43
jgTilp
IAP
-Allah, onlarn sylediklerinden pek yksek bir surette mnezzeh ve mtelidir. Onu, yedi gk ile yer ve bunlardaki
mevcudat tenzih ederler. Zaten, kinatta hibir ey yoktur ki
onu kran ile tenzih etmemi olsun. Lkin siz, onlar n tenzihini fark etmezsiniz. Allah, muhakkak ok hilm ve magfiret
sahibidir. ( srail : i 7-43, 44) "Kavl-i keriminde i te bu noktaya
iaret vard r.
Earilerin bu yetten klfetli bir surette ist nbat ettikleri
delil-ki buna "mmanaat delili" nam n verirle-tabii ve er'i
deliller arasnda yertutacak mahiyette de ildir. Tabii olamamas, bu hususta syledikleri szlerin (brhan) olmamas ndan
neet eder. Seri deliller s rasnda bulunmamas da unun iindir
ki, yine buna dair szlerini cumhur ; bir kanaate esas ittihaz
etmekten sarf- nazar anlamaya bile kaadir olamazlar. Zira,
onlar, diyorlar ki : mefruz Allahlar en ok iki bile olsalar ihtilafa
dmeleri imkn dahiline girer. Ihtilafa d tkleri zaman
da bu ihtilaf, ktan hali olamaz ; bunun bir drdncs
yoktur. O klar da unlardr : ) kisinin murad tamamiyle
hasl olur. 2) Her ikisinin de murad hasl olmaz. 3) Birinin
murad hasl olur, dierinin olmaz. Sonra da derler ki : kisinden
birinin muradnn husle gelmemesi mstahildir. nk byle
olsayd, yani her ikisinin de murad hasl olmam bulunsayd
Mem ne mevcud ne de madm olurdu. Her ikisinin muradlar -
BIRINCI KITAP
61
62
FASL-L-MEKAAL
anladklar delilin, yetin mutazamm n bulunduu delil olmad, ununla da anla labilir ki : onlarn delillerinin istilzam
ettii "mhl" ; yetteki delilin mstelzim bulundu u muhalden baka bir eydir. yle ki : Zuumlar na gre, yete rci olan
delilin mstelzim bulundu u muhl, birden fazlad r. nk,
ortaya k karmlardr. Ayette ise byle bir taksim yoktur.
Kullandklar delil; (mant k) erbab nn "Kyas- art-i munfasl" dedikleri, kendilerinin de -s naatlerinde- "sebr ve taksim"
namn verdikleri delildir. Halbuki yetteki delil, "mant k snaat" nda " art-i muttas l" namiyle maruf olan delildir ki " art-i
munfasl" dan baka bir eydir. Mezkr s naate kk bir dikkat atfedenler ; her iki delil aras ndaki fark anlarlar. Bundan
baka onlarn delillerinin mstelzim bulundu u muhaller ;
Kurandaki delilin mstelzim bulundu u muhlden ba ka bir
eydir. yle ki : Delillerinin mstelzim bulundu u muhl ;
lemin, ya (ne mevcud ne de madm), yahut (bir madn mevcud-mevcuden madmen), (
yahut ta
(ilahn ciz ve maglup) olmas dr. Bunlar, birden fazla ve devaml mstahillerdir. Kurandaki delilin istilzam etti i muhl
ise aleddevam istihleyi mutazamm n deildir; onda istihale,
bir vakt-i mahsusa talik edilmitir. O da lertin vcud bulmak
esnasnda fesada u ramas, altst olmas dr. Hak Taal, det
)
41'5/1
(*-)L5.-,1) -Onlarda Allah'tan
baka ilhlar bulunsayd , lem, daha var olurken fesada u rard" buyurur gibi olmu , sonra da lemin "gayr-i fsid" bulunmasn istisn etmi ve u suretle bir Allah'tan ba ka ilh
mevcud olmamas lazmgelmitir.
Bu szlerimizden, eriatin insanlar, -Allah' n varln ve
Allah'tan ba kasndan lhiyetin nefyini ikrar iin-takibe davet
ettii yollar tebeyyn etmi tir. Bu nefy ve isbat ta (,13. N1411'5)
dan ibaret olan "Kelime- tevhid" in mutazamm n bulunduu iki manadr. u halde, kelime-i tevhide bizim vasfettiimiz tarik ile nazar eden ve onun mutazamm n bulunduu
manalar da yine ayni yoldan tasdik eyliyen kimse ; akidesi
islam akidesi olan "hakiki mslim" dir ; akidesi bu delillere
ibtina etmiyen kimse de "kelime-i tevhid" i tasdik etse dahi
mslim-i hakiki ile itirak-i isim nokta-i nazar ndan mslimdir.
BIRINCI KITAP
63
NC FASIL
SIFATLAR
Kuran-i Kerim'in, lemin sun' ve iycad hususunda Allah' n
muttasf bulunduu sfatlardan bahsederken tasrih buyurdu u
vasflar ; insanda da mevcud olan kernl vas flardr. Bunlar
da yedidir :Ilim, hayat, kudret, irade, semi', basar, kelm.
Bunlardan ilme vech-i dellet Kuran'da
(
(:r4
yl
64
FASL-L-MEKAAL
4.:411;
C7
BIRINCI KITAP
65
66
FASL-L-MEKAAL
haya ut
( 4=-3.
cl ii ,:y4
la 4; A
. .
3 L:P
Lse" jti
t:J.0
BRNC KITAP
67
68
FASL--LMEKAAL
4:y
1 '
-Allah' brakp ta size hibir
menfaati dokunmad gibi zarar da vermiyen eye mi ibadet
ediyorsunuz ?) (Enbiya : 21-66) kavl-i kerimlerinde buyurulduu gibi.
Cenab- Hakkn tavsf ve tesmiye buyuruldu u evsaf ve
esmadan mevzu-i bahs edilenler ; er'in, cumhur tarafindan
bilinmek zere -manss bir halde- tebli buyurduu miktardan
ibarettir.
-4
BIRINCI KITAP
-Allah, n ncsdr, diyenler, kfrettiler) (Maide : 5-76) buyurmu tur. Eer E ariler, "ikisinden biri zatiyle kaaimdir" derlerse meydanda bir
cevher ve araz n bulunmasn vacip k larlar. nk cevher,
zatiyle kaaim olan, araz da gayriyle kaaim bulunand r. Cevherle arazdan mrekkep bulunan eyin cisim olmas da zaruridir.
Mutezile'nin bu suale mukabil, "zat ile s fat bir eydir"
eklinde verdikleri cevap ta "Maarif-i vel-ilk bilgiler" den
uzak bir eydir, hatt onlara z t olduu bile zannedilebilir. Zira
zannolunduuna gre ilk bilgilerden biri de udur : "Ilim,
alimin gayri olmak iycabeder. lmin limden ibaret olmas
mmkn de ildir. Meer ki iki muzaftan birinin karine olmas
ciz bulunsun : (Eb) ile ( bn) in ayniyle bir mnada bulunmas gibi." Bu d nce ise cumhurun anlay ndan ok uzaktr. Onu meydana karmak ta bid'at olur. nk cumhurun
iradndan sarf- nazar, dallette kalmas na sebep olabilecek
mahiyettedir. Her mevcuttan evvel olan zat-i Bari hakk nda
bunun vacib bulundu una dair Mutezilenin bir brhan da
yoktur. Zira zat-i Sbhani'den cismiyyetin nefyi hususunda
Mutezile de, Mtekellimin de delile mlik de illerdir. Onlara
gre cismiyyetin nefyi ; cisim hakknda cisim olmak itibariyle
hudsun zarurilii esasna ibtina eden bir hatadan ibarettir.
Halbuki bu kitab n iptidalarnda ellerinde buna dair bir brhan
bulunmadn tebyin etmitik. Bu hususta brhana sahip olanlar, ancak limlerdir.
7o
FASL--LMEKAAL
Hristiyan (Nasrani) lar n aya da ite bu noktada kaymtr. yle ki : Onlar, evsafn okluuna itikad etmi ler ve bu
vasflarn, gayriyle deil, belki zat gibi nefsiyle kaaim bir tak m
cevherlerden ibaret bulundu una inanmlardr. Yine onlarn
itikatlarna nazaran, bu vas fta bulunan sfatlar, ikidir : lim
ve hayat. te bu dnceye gre, "Allah, cihetten birdir"
demilerdir. Bir taraftan onun mevcut, hay ve alim olmas cihetle
"" olduunu, dier taraftan da bu n mecmuu bir ey olmas cihetinden "vahit" bulundu unu sylemek istemilerdir.
u halde buhususta mezhep bulunuyor, demektir :
Bir mezhebe gre s fatlar zat n kendinden ibarettir ve art k
burada okluk yoktur. Di er mezhebe nazaran okluk vard r.
Bu mezhep erbab da iki ksmdr : Bir ksm, kesreti zatiyle
kaaim klmaktadr. kinci ksma nazaran o kesret, gayriyle
kaaimdir. Bunlarn cmlesi, eriatin maksadndan uzaktr.
Binaenaleyh cumhur iin bu s fatlar hakknda bilinmesi mnasip olan, yalnz er'in tasrih etti i eyden ibaret bulunmak iycabeder. O da byle birtak m tafsilta giri meksizin dorudan
doruya onlarn varln itiraftir. Zira bu bahiste cumhur iin
yakn husulne asla imkn yoktur. Burada cumhurdan maksadm da, kendisinde kelm s naat bulunsun, bulunmas n,
brhani sanayi ile me gul olmyan her kimsedir. nk, insan ,
marifette bu derece-i vukufa iysal etmek, "kelm s naat " nn
iktdar haricindedir. Kelm s naatnn en yksek derecesi ;
brhani deil, nihayet cedeli hikmet olmakt r." "Cedel s naat-"
nin kudreti ise, bu hususta hakka vak f olmaa msait de ildir.
Bu iyzahatmzdan, artk cumhur iin tasrih olunan manifetin derecesiyle bu marifete vusul iin onlara gsterilen yollar
anlalmtr.
BIRINCI KITAP
71
Bu hususa mteallik marifet-ki tenzih ve takdisten. ibarettirKuran- Kerimin birok yetlerinde musarraht r. Bunlarn
en ak ve tanm,
) -Ona
) Yaratan, yarat-
<.-51
FASL--LMEKAAL
72
csu-1 JP
-Ve lmiyen diriye tevekkl et.) (Furkan : 2558) kavl-i keriminde buyurulduu gibi. Uyku ile idrak ve rnevcudat muhafaza husustar nda sehiv ve gafleti intac eden di er
nakisalar da bunlardand r. Bu da (
)
-O, ne uyuklamya, ne de uykuya tutulur) (Bakare : 2-255)
kavl-i kerimde musarraht r. Nisyan ve hata da bu kabildendir :
-Ona aid ilim,
(9--t r i L3.)
4.1P
Rabbimce bir kitapta takrir Olunmu tur. Rabbim, ne aar,
ne de unutur.) (Tah : 2o-51) kavl-i keriminde buyuruldu u
gibi. Bu n.alcIsalarn hakk- Baride intifas na vukuf, "ilm-i zaruri" ye yak n bir bilgidir. Bunlarn iinde ilm-i zaruriye pek
yaklam bir bilgiyle anlalabilecek olanlar ; eriatin zat-i
Sbhani hakknda sarih bir surette nefyetti i sfatlardr. Lkin
bunlardan, "Maarif-i vel-i zaruriyye- ilk zaruri bilgiler" e
uzak d enler hakk nda yalnz insanlardan pek az nn ilmi
lahlk olabilece i bildirilmekle iktifa edilmi tir : Kuran- Kerim'in birok yetlerinde -Lkin
J.,.?. 1
_) 5*-1 Lyo
. ,~31
:)
-Allah' n
BIRINCI KITAP
73
Bunun delili, mevcudat , ihtil1 ve fesattan ri olarak mahfuz bir halde grmemizdir. E er Halikta hata, nisyan veya sehiv
bulunsayd mevcudata ihtill r z olurdu. Bu noktaya Hak
Tal, Kitab- Keriminde birok yetlerle nazar- dikkati celbeylemi tir: (.';$) C-A.).4-4 31 !-1,c LA 4.J 1 )
(Ftr "Melike" : 35-39, 4o) -Muhakkaktr ki, Allah; gklerle yeri, mevkilerinden ayr lmalarna
mni olacak surette tutar. Mevkilerinden ayr lsalar da onlar,
Allah'tan ba ka kimse tutamaz.)
s-. - 1J.Rilyo i
Bakare : 2-255) -Onlar syanet etmek, Allah iin a r bir i
deildir. Yksek ve byk olan da odur) kavl-i kerimlerinde
buyurulduu gibi.
Cismiyyet sfat hakknda ne dersin ? Bu sfat, eriatin
nefyini tasrih eyledi i sfatlardan m dr, yoksa mesktnanh
olanlardan mdr ? Denilirse, deriz ki :
Cismiyyetin eriatte mesktnanh s fatlardan oldu u aikrdr. Maamafih bu s fat ; eriatte nefyinden ziyade ispat
tasrih olunmu bir mevkidedir. Zira eriat, Kuran- Kerimde
birden fazla yetlerde Hakk- Baride (vech ve yedeyn-yz ve
iki el) tasrihetmitir. Bu yetler, cismiyyetin, halikta mahlka
nisbetle daha mkemmel bir halde bulunan s fatlardan olmas n
iyhmedebilir. Nitekim, irade, kudret ve di er halikla mahlk
arasnda mterek s fatlar, halikta daha tam bir surette mevcut
bulunmaktad r. te bunun iindir ki, ehl-i slmdan bir oklar ,
bu noktada Halikn, dier cisimlere banzemiyen bir cisim olduunu itikada kadar varm lardr. Hanbelilerin itikad bu yoldadr. Bu itikatta kendilerine uyanlar da oktur. Benim nazarmda bu sfat hakknda takibi lz mgelen hatt- hareket ; eriatin tuttu u yola gre, nefy cihetine de, isbat cihetine de gitmemek, her ikisini de tasrih etmemektir. Cumhurdan bu hususta sual iradedenlere de (
`43:'
ver: )
( tir : 42 T ) -Ona benzer hibir ey yoktur, iiten ve gren de
odur) kavl-i kerimiyle cevap verilir. Bundan ba ka o sualin
irad bile nehy olunmal dr. Bunun da sebebi vard r :
-
74
FASL--LMEKAAL
yazldr.
BIRINCI KITAP
75
4-P )
76
FASL--LMEKAAL
A ..^3. 9 U>,
(-;.)
-Sana
BRNC KITAP
77
4.)
cevaben ( ! c.0 i]
78
FASL--LMEKAAL
L.
J...L.3i
(...4..tS
j.L
LtrJ. I -Hazret-i Muhammed, "Sidret-l-Mnteh" ya yakla nca, Sidreyi Nr kaplad ; o derecede ki, art k
Peygamberin gzne hil oldu, ona bakamad ." deniliyor.
Kitab-i Mslim'de de yle bir hadis vard r:
'31 )
l
i
L.
44?)
( o -41.! 4 J Ls4g;
_> J; (:)'4 -Allah' n
Nrdan bir rts vard r. Bu rt kald rlsayd onun yzndeki azamet ve celal, kendisine bakanlar yakard ." Bu
hadise mteallik baz rivayetlerde (-).9 ;
)
-Nrdan yetmi rt) denilmektedir.
unun da bilinmesi mnasip olur ki, bu misal ile Halik
Taal aras ndaki mnasebet pek kuvvetlidir. nk, Zat-i
Sbhani hakk nda bir taraftan "Gzlerin ve mfekkirelerin
idrakinden ciz oldu u bir mahs'stur", di er taraftan da "Bununla beraber o, cisim de ildir" diyoruz. Cumhur nazar nda
ise, varl k, "mahstss" ten, mad'm de "gayr-i mahss" ten ibarettir. te Nr misali, bu iki tavsfi cem' ve telif edebilecek bir
haldedir. (Nr) mahssat n en erifi olduu iin kendisiyle
mevcudatn en erifini temsil etmek laz mgelmi tir. Burada
Cenab- Hakkn "Nr" tesmiyesini ktza eden di er bir sebep
daha vard r. O da undan ibarettir : Cenab- Hakkn ; limde
rsih olan alimlerin kendisine akllaryla nazar etmeleriyle anladklar varl k hal ve am ; adeta basarlar n (grme hasselerinin) hatt daha iyisi yarasa gzlerinin gne e baklar nda
ve gne karsnda uradklar hali andrr. Bu izahata nazaren, Zat-i Bari iin bu Nr vasfi, insanlardan her iki s nf
itibariyle de lay k ve hak oluyor. Cenab- Hak ; madam ki,
mevcudat n sebeb-i vcududur, mevcudat bizim idrak edebilmemizin sebebi de yine Zat-i Sbhanisidir ; madam ki "Nr"
da renklere nisbetle ayni mevkidedir ; yani, renklerin hem sebebi vcududur, hem de onlar grebilmemizin sebebidir.
u halde Zat-i Barinin nefs-i Sbhani'sini "Nr" tesmiye etmesi
pek do ru olur. Hak Taal iin "Ntirdur" denilice, (Maad)
da yani ldkten sonra dirilince vaki olaca bildirilen "ryet"
meselesine de ek nz olmam olur.
BIRINC KITAP
79
te bu szlerimizden, bu eriatte, cismiyyet s fat hakkndaki ilk itikad ile bundan sonra hdis olan bid'atler, tebeyyn
etmi oluyor. eriatin, bu sfat hakknda skit kalmas ; (Gib) de
yani gayr-i mahss olarak bulunan bir mevcut hakk nda "cisim deildir" hkm verilemiyece i, onun cisim olmamasna
inanlamyaca iindir. Buna, ancak ( hid) yani mahss olarak ayni sfatta bir mevcut bulundu unu brhan ile idrak eden
kimse inanabilir. Byle bir mevcud da (Nefs-Ruh) tur. Madam
ki ruhun bu s fatna, bu mnas na vakf olmak ta cumhur iin
mmkn olmyan eylerdendir. u halde onlarn cisim olmyan
bir mevcudun varlna akl erdirmeleri de imknszdr. Bu
hususta yakin derecesinde bir bilgi hs l etmee kendi seviyyeleri
hil olunca artk Hakk-i Bride byle bir mefhuma eri mee
de yine kendi seviyyelerinin hil bulundu unu da anlam
oluruz.
CHET HAKKNDA :
Bu sfat, eriat erbab Hakk- Bride tedenberi kabul etmekteydiler. Sonra Mutezile firkas , bu isbat nefyetti. Daha
sonra nefy hususunda E arilerin mteahhirleri de onlara tbi
oldular. Bu mteahhirler, ezcmle Eb-ul-Maali ile onun szne
uyanlardr. eriatin btn zevahiri ise cihetin isbat n mstelzim bulunmaktad r: (71::n;
-O vakit Rabbinin arini onlarn stnde sekiz (melek veya kuvvet)
yklenecektir". (Hkka : 69-17),
JAYi.t.! )
(Secde : 32-5) (
f
-Gkten yere do ru cereyan eden umuru, tedbirleriyle
idare eder, sonra -sizin hisab nzla bin senelik bir mddet
tutan-bir gn zarfnda yine ona ykselir.)
)
cj
8o
FASL--LMEKAAL
bir hale gelir. Bunlar hakk nda "Mte abihattandr." denilirse, o zaman da btn eriatler mte abihattan ibaret kal r
Zira eriatlerin kffesi ; (Allah, semadad r. Melekler, vahyi,
Peygamberlere Allah'tan indirirler. Kitaplar, semadan inmi lerdir) fikri zerine messestir. Cenab- Peygamberin, Sidretl-Mnteh'ya yakla ncya kadar Mirac gecesi gitti i yer de
orasdr. Allah ile meleklerin semada oldu una btn eriatler
ittifak ettikleri gibi bu hususta btn hukema da mttefiktirler.
Ciheti nefy edenleri bu inkra sevk eden ey ; cihet isbat
etmenin mekn isbat n, mekan isbatnn da cismiyyet isbat n
iycab eyliyece ine mutekid bulunmalardr. Bize gre, bunlarn
hibiri lazmgelmez. Zira, cihet mekndan baka bir eydir.
yle ki : Cihet, ya bir cismin kendisini muhit olan sat hlandr
ki bunlar, alt adetten ibarettir ve buna nazaran "bir zihayat n
yukars, alt ; sa, solu ; n, arkas vardr" deriz. Yahut ta
alt cihetli bir cismi ihata eden di er bir cismin sat hlandr.
Bunlardan birincisi, yani bir cismin kendisinde bulunan sat hlardan ibaret olan cihetler ; o cismin kendisi iin asla mekn
deildirler. Fakat o cismin kendisini ihata eden di er cisimlerin
sathlar onun iin mekand rlar : insan muhit olan havan n
sathlar ; havann sathlarn ihata eden felekin sat hlar gibi
ki birincisi insana, ikincisi havaya mekand rlar. Yine bylece
felekler de biribirini muhit olduklar iin yekdierlerinin mekamdrlar. Lakin "Felek-i Hric" in sath na gelince : Bunun
dnda bir cisim bulunmad bilbrhan sbittir. Zira, bir
cisim bulunsayd o cismin haricinde de ba ka bir cisim bulunmas ve iin bu suretle nmtenahili e mncer olmas iycabederdi. u halde lemin cisimlerinden en sonunun sath asla
mekn deildir. nk, orada bir cisim bulunmas mmkn
deildir. Zira her "mekan" olan yerde bir cisim bulunmas
imkan dahilindedir. Binaenaleyh bu cihette bir mevcudun
varlna brhan kaaim olursa o mevcudun "gayr-i cisim" olmas iycabeder. Orada varh mmteni olan ey ; zannolunan n
aksidir ki bu da, "cisim olm yan mevcud" de il, "cisim olan
mevcud" dur. Bu fikrin muhalifi olanlar ; "lemin haricinde
(hala) vard r" da diyemezler. yle ki : nazari ilimlerde halann imtina (imkanszl) tebeyyn etmi tir. Zira "hala" isminin dellet etti i ey ; kendilerinde cisim bulunmyan birtakm
BIRINCI KITAP
FASL--LMEKAAL
BIRINCI KITAP
83
84
FASL--LMEKAAL
olan ilk ey, (amel) dir. u halde amel itibariyle daha menfaatli
olan ey, daha layk der. Ulem iin "ilim" den birinci derecede maksud olan ey ise her iki husustur, yani, ilim ve ameldir.
eriatten bir eyi tevil edip te bu tevilini, eriatin maksad ndan
ibaret zu'm eyliyen ve onu cumhura da sarahaten bildiren
kimselerin bu hareketleri, yle bir misal ile iyzah olunabilir :
Bir adam farzedelim ki, eline, herkesin veya ekser insanlarn shhatini muhafaza etmek zere bir tabib-i mhir tarafndan tertip olunmu bir ila gemi olsun. Sonra, meydana
bir adam ksn; mizacndaki -ancak insanlar n pek azna arz
olan- bir redaetten dolay o pek byk bir itina ile tertip edilmi
ila kendine mlyim gelmesin .. O da buna bakarak ilk tabibin, menfaati herkese m ve amil olan o ilacn terkibinde dahil
bulunduunu sarahaten bildirdi i devalardan birinin isminden,
lisan-i caride o devaya dellet etmek zere kullan lan isimle
anlalan eyi kasdeylemedii, ancak o tasrih etti i isimle, kendisinden uzak bir istiare tarikiyle bahsetmek te mmkn olan
baka bir devay bildirmek istedii zu'muna d m bulunsun.
Bu dnceye gre de o pek mhim olan ilk tertipte dahil
bulunan devay kaldrarak tabibin as l maksudu zannetti i
maddeyi onun yerine koysun. Sonra da halka, " te ilk tabibin
kaydettii iltr" desin. Halk ta o tevilcinin kendi teviline gre
tertip edilmi olan bu ilac kullanarak, birok insann mizacna
bu yzden fesad ar z olsun. Sonra, bakalar gelerek o mrekkep
ilacn tesiriyle birtak m insanlarn mizac bozulduunu anlam
ve onu slah etmek istemi olsunlar. Lakin bunlar da bu ikinci
tertipteki devalardan baz larnn yerine ilk tertipte dahil bulunmyan baz edviye koymu bulunsunlar. Bu yanl hareket yznden de halka, ilk hastal ktan baka bir hastalk azr olsun.
Sonra, bir nc adam daha ksn. O da bu ilac n terkibi
hususunda birinci ile ikincinin yolundan ba ka bir tevil yolu
tutsun. Bu suretle de halka nc nevi bir hastal k arz olsun.
Daha sonra, drdnc bir "mteevvil" ksn ; yine tevil
tarikiyle, evvelki devalardan ba ka birtakm devalar birletirerek ilac tertip etsin. Bu yzden de insanlar, ilk nevi hastalktan baka drdnc bir hastal a daha tutulsunlar. Nihayet,
bu "mrekkeb-i Azam", tertibi zerinden uzun zamanlar getike, birtakm insanlarn onun mrekkibat hakknda ileriye
BIRINCI KITAP
85
86
FASL--LMEKAAL
J3k-,J
ismini
BIRINCI KITAP
kitaplarnda tasrihi iycabeden baz mevaddan yerinde olmakszn aka bahsetmek cihetinden vaki olmu tur. ki taraf da
tutmasna gelince : Insanlardan bir o u, hikmetle eriat arasnda -onun giri tii "cem' ve telif" nokta-i nazar ndan- bir
taaruz bulunduuna vakf de ildirler. Fakat kendisi, telifin
vechini gstermekle byle bir taaruz bulundu unu tekidetmi
oluyor. (
rbk,..;51 1
) namn verdii kitabnda
ite bu yolda hareket etmi tir. yle ki : Bu kitapta, tevillerin,
snflarn saym ve "tevil hususunda icmaa muhalefet
etmi olsa bile mevvil kfir de ildir" deyip kmtr.
u halde, onun bu hareketleri, bir nokta-i nazardan eriate, bir
nokta-i nazardan da hikmete, di er bir nokta-i nazara gre de
her ikisine zarar verecek mahiyettedir. Bu adam n yaptklar
iyice tetkik olunursa, eriate ve hikmete haddi zatinde zararl
fakat nzi bir surette nfi oldu u meydana kar. yle ki :
hikmetten, ehli olmyana aka bahsetmek haddi zatinde (mahiyyeti itibariyle), ya hikmetin, yahut eriatin iptalini istilzam
eyliyen bir harekettir. Ayni bahis; ikisinin cem ve telifini bazan,
ancak nzi surette mstelzim olur. Do rusu, cumhura, hikmetten sarih bir surette bahsetmemek idi. Fakat bir defa bu
tasrih vaki olunca art k cumhurdan eriati hikmete muhalif
gren firkan n, bu iki ey arasnda muhalefet bulunmad n
bilmesi muvafik olur. Kezalik, hikmete intisabedenlerden hikmeti eriate muhalif grenlerin de ikisi aras nda ihtilf olmadn bilmeleri maslahata uygun d er. Bu da o iki firkadan
her birinin; ikisinin de yani hem eriatin, hem de hikmetin hakikatte knhne vak f bulunmadn ve eriatte bulunup ta hikmete muhalif olduuna inanda bir fikir (rey) in, eriatin aslnda mevcud olmay p sonradan ihdas (ibtida') edilmi veyahut
hikmetin yanl anlalm, yani -cziyyata ilmin taallku ile
dier baz meselelerde oldu u gibi- yanl bir tevile uram
olduunu bilmesiyle olur. te bunun iindir ki, biz, bu kitapta
" eriatin asllar" n bildirmeyi zaruri grdk. Zira, eriatin
usul (esaslar) ; teemml olununca anla lr ki, onun tevile
uratlm eklinden daha ziyade hikmete mutab ktr. Hikmetin
eriate muhalif oldu u yolunda bir zanna d lmesine sebep
te -dikkat olununca grlr ki- hikmetin de, eriatin de ilmen
FASL--LMEKAAL
88
Bu zan da ()La'.
3J
S.- a'y ) -Basarlar onu
idrak etmez de o basarlar idrak eder.) (En'am: 6- o3) yet-i
kerimesine istinad etmektedir. Yine bunun iindir ki, Mutezile
frkas, "r'yet"i inkr etmi ve eriatte buna dair varid olan
haberleri, bunlar ok ve me hur olmakla beraber, reddeylemi tir.
O firka, bu yzden irkin bir vaziyete d mtr. eriatte byle
bir phenin hudusuna sebep te udur: Mutezile-malmdur
ki-zat-i Sbhani hakk nda cismiyyetin intifas na itikad ederler
ve bunun btn mkellefine tasrihi lz mgeldiine de kaaildirler. Dier taraftan, kendilerine gre, "cismiyyet" intifa ederse
"cihet" in de mntefi olmas iycabeder. Cihet mntefi olunca
"r'yet te mntefi olur. nk, her grlen ey, grenin bir
cihetinde bulunur. te bu dnceyle, " er'-i-menkul" n reddinde muztar kalmlardr ve buna dair hadisleri de, "Bunlar,
(haber-i ahd) d r; ahdn haberleri ise ilmi mucib de ildir"
diye ta'lil etmilerdir. Bundan ba ka, Kuran n zhiri, yani
(fil 2'Y 4-5:)
Basarlar, onu idraketmez) kavl-i kerimi de
ona muarzdr.
Earilere gelince: Bunlar da iki itikad , yani cismiyyetin
intifasiyle hissen cisim olmyan bir eyin grlmesi imknna
dair olan itikatlar telifetmek istemilerdir, fakat bu hususta
mkilta uryarak vehmi ve sofestai birtak m delillere bavurmak mecburiyetinde kalmlardr. Sofestal hccetler; insana
grnte "sahih" vehmini verip te hakikat-i halde "kzip"
olan hccetlerdir. Hccetlerde bulunan evsaf ta insanlar n baz
hallerine benzetilebilir. Demek isterim ki, nas l insanlar aras nda
evvel tam ve kmil "faziletliler", sonra bu birinci dereceye
nisbetle daha dn mertebede "erbab- fazilet" ve nihayet hakikati halde faz letli olmadklar halde kendilerini faz letli gs-
BIRINCI KITAP
89
go
FASL--LMEKAAL
BIRINCI KITAP
kardr ki, basar hassesi, semi hassesinden ba ka bir eydir; bunlardan birinin "mahss"u, di erinin mahsusna uymaz Yine
bunlardan birinin aleti (vas tas), dierinin letinden ba ka bir
lettir. Basar n sem'a inkilp etmesi mmkn de ildir; nitekim,
rengin ses olmas na da imkn yoktur. "Sesin, herhangi bir zamanda grlmesi mmkndr" diyenlere kar yle bir sual
iradedilmeli, denilmelidir ki:
"Basar nedir? Onlar, buna mukabil elbette : "yle bir
kuvvettir ki, onunla "mer ler, renkler ve saire idrak olunur"
diyeceklerdir. Bundan sonra da "Semi nedir?" sulini irad
etmelidir. Buna kar da elbette, "yle bir kuvvettir ki, onunla
sesler idrk olunur" cevab n vereceklerdir. Bu cevaplar ortaya
koyduktan sonra da kendilerine u yolda bir sual tevcih edilmelidir: "Basar, sesleri idrk ederken yal nz basar m, yahut yalnz
semi' midir?" Bunun zerine "yal nz semi'den ibarettir" derlerse, onun renkleri idrk etmedi ini de teslim eylemi olurlar.
Yok, eer "yal= basardan ibarettir" derlerse u halde sesleri
idrk etmiyor, demektir. Binaenaleyh, sesleri idrak etti i iin
yalnz basar, renkleri idrak eyledi i iin de yalnz semi' olamyacaktr. u halde birlikte yani hem semi; hem basar olacakt r.
Bu dnceye gre btn e ya, hatt bunlardan biribirine z d
olanlar bile " ey-i vahid" haline gelecektir. Bu da yle zannederim ki, milletda larmz (dindalarmz) olan mtekelliminin
teslim edecekleri, yahut kendileri iin teslim edilmesi laz m
gelen bir eydir. te bu, kudema'dan (safsata) ile me hur bir
zmreye raci, yani sofestai bir fikirdir.
Mtekelliminin, r'yetin cevaz hakknda slik olduklar
ikinci yola gelince : Bu, "Eb-ul-Maali" nin " rad" namiyle
maruf kitabnda ihtiyar etti i bir yoldur. yle telhis olunabilir:
"Hasseler; ancak e ya= zatlerini idrk eder. E yann biribirinden medar-i infisal (temeyyz) olan hususat, "zat" olm yan birtakm hallerdir. Binaenaleyh, hasseler, onlar idrak etmezler, yalnz "zat" idrak ederler. "Zat" ise btn mevcudatta mterek olan as l "mevcud" dan ibarettir. u halde hasseler; bir eyi yalnz "mevcud" olmak itibariyle idrak ederler".
Btn bu szler, tamamiyle fsiddir. Bunlar n fesadn
meydana karacak en aikar fikirlerden biri de udur: Basar,
yalnz eyay idrak etmekle kalsayd beyaz ile karay biribirinden
92
FASL--LMEKAAL
ayramazd . Zira e ya, yekdierinden aralar nda mterek bulunan evsaf itibariyle ayr lmazlar. Nihayet, hasseler e yann
evsafn biribirinden seemez. Mesela, semi', savt n fasllarn ;
ta'm (zika), matnatn Tadlan eylerin) tenevvuat n tefrik
edemezdi. u suretle, mahssattan al nan idrk; cins itibariyle
bir eyden ibaret kalr, semi' ile basar n mdrekat arasnda
fark bulunmazd Btn bunlar ise, insann taakkulatndan
tamamiyle haritedir. Hasseler; kendilerine i aret kaabil olan
eyamn zatlarn ; ancak onlarn kendilerine hs olan mahssat
idrk etmek suretiyle idrak eyler. Bu szdeki mugalata, "zati"
olarak idrk edilen eyin "biztihi mdrek" olarak telkki edilmesinden ileri gelmektedir. Bu szlere ve bunlar syliyenleri
byk grme e kar bir temyl olmasayd , onlar, ikn' namna
hibir netice veremez ve ftrat selim olan hibir kimse tarafndan tasdik olunamazd . eriatte byle zuumlar nca ona mzaheret gstermek istiyenleri ; -mant lk szlerin envan temyiz
iin kk bir vakit sarfedenler nazar nda bile- gayet gln
ve irkin birtakm szler syleme e mecbur edecek derecede
hasl olan hayretin sebebi; Allah' n ve Resulnn aka sylenmesine izin vermedi i bir eyi eriatte tasriha kalk maktr
ki, bu da cumhura, cismiyyetin nefyinden sarahaten bahsetmekten ibarettir. Zira "alemde cisim olm yan bir mevcud vard r"
fikriyle "O mevcut ebsar ile grlebilir" fikrinin bir itikad halinde toplanmas , bir araya gelmesi gtr. nk hasselerin
mdrekat ya cisimde bulunur, yahut do rudan doruya cisimden ibaret olur. te buna binaendir ki, dier bir zmre de bu
r'yetin, o vakitte "ilmin artmas " ndan ibaret bulundu una
kaail olmulardr. Cumhura bu fikrin de a lmas mnasip
deildir. Zira cumhurda "ak l", "tehayyl" den ayr lmad,
hatt tahayyl edemedikleri ey onlarn nazarnda ademden
ibaret bulundu u ve u suretle cisim olm yan bir eyi tehayyl
etmek, tehayyl olunamyan bir eyin varlna inanmak, onlara
gre imkn haricinde kald iin eriat, bu hususta kendilerine
tasrihatta bulunmaktan sarf- nazar eylemi ve kaabil-i tahayyl
olan mevcudattan hi birinin Zat-i Sbhanrye mcanis ve
mabih olmadn kendilerine bildirmekle beraber yine zat-i
Bri'yi onlarn kuvve-i hayaliyyelerine mlyim gelecek- semi',
basar, vecih ve saire... gibi- baz evsaf ile vasflandrmtr.
BIRINCI KITAP
93
94
FASL--LMEKAAL
nsanlar "talim" nokta-i nazar ndan ayni seviyyede farzetmek, onlar herhangi bir amelde de evsaf-i mtesaviyeyi
hiz telkki eylemek gibidir. Halbuki btn bunlar; mahsts
ve makul hilfindadr. Artk serdedilen mutalalardan anla lmtr ki, "r'yet" a k bir mnadr. eriatin hakk- lhideki
beyanat shirine gre al nnca, yani cismiyyetin nefyi de, isbat
da tasrih olunmaynca "r'yet" meselesi hakk nda da hibir
phe rz olmaz. Art k bu suretle eriatin tenzihe dair olan
ilk akideleriyle bunlardan cumhurun talimi hususunda kfi
grd mikdar ve bu yolda tuttu u mikyas tebeyyn etmi
oluyor.
imdi de kitab mzn, Hak Taal'nn fiillerine marifeti
mutazammin bulunan ksmna doru yrmemiz mnasip
olur. Bu da bahsetti imiz fenlerin be incisini te kil edecektir
ve bununla sylemek istedi imiz szler bitmi olacaktr.
BE INCI FEN MAR FET-I EF'ALE DA RDR
Bu fende yal nz be mesele zikredece iz. Bunlar da btn
mevzu-i bahsedilecek hususat n mihveri olan esaslard r:
Birinci mesele: Alemin yaratldn isbata,
kinci mesele: Peygamberin gnderilmesine,
nc mesele: Kaza ve kadere,
Drdnc mesele: Tecvir ve tadile (zulm ve adle),
Be inci mesele: Made (ldkten sonra dirilmek, ahiret)
dair olacaktr.
BRNC MESELE:
(ALEM N HUD-C1SU)
Bilmelisin ki, eriatin "Marifet-i lem -lem bilgisi" den
kasdetti i ey, undan ibarettir: "Alem, Cenab- Hakkn masn
ve muhtera' d r; yani, onun tarafndan yaplm ve ihtira olunmu bir eserdir. Tesadfen ve kendi kendine vcuda gelmemitir".
eriatin, bu esas takrir etmek iin halka tutturmak istedi i
yol, E ariyye firkas nn yolu deildir. Earilerin takibetti i yollar; ne limlere hs bulunan "Turuk- yakiniyye" den, ne de
BIRINCI KITAP
95
96
FASL--LMEKAAL
BR NC KITAP
97
Bu tarzdaki istidlalin, Kuran-i Kerimde bulunan tarik- istidMiden ibaret bulundu u da hilkatin balangcna dair olan birok
yetlerden aikar bir surette meydana kar : 64A Lg;..>
J1,47.1., -Biz, arz dek ve dalar birer kaz k imi gibi yaratmad k m, . . . ve aalar sklktan biri
birine karm baheler... (Nebe': 78-6, 7) Kavl-i kerimi i te
bunlardan biridir. Zira bu ayet, d nlrse anlalr ki, eczay-i
lemin, insann varlna uygun olduu noktasna nazar- dikkati celbetmektedir. yle ki: O, beyaz, siyah btn biz insanlarca kendili inden msellem bulunan bir madde zerine dikkatimizi celbetmekle, bu. hususta bizi iykaz eylemekle ba lyor.
Bu madde de arz n bizim ikametimize elverili bir surette yaratlm bulunmasdr. nk, arz, mteharrik 48 yahut hiz
bulunduu eklin gayri bir ekilde, yahut i gal etmekte oldu u
mevkiden ba ka bir mevkide, yahut imdiki hacminden fazla
veya eksik bir hacimde bulunsayd bizim, onun stnde ne vcud bulmam za ne de yarat lmamza imkan olabilirdi. te btn
u,;>..)1
) kavl-i keriminde mnbu mnalar ; (
demitir. Zira (mihad-fira , dek) kelimesi, ekil, skn ve
yaz' itibariyle uygunlu u cmidir. Bundan baka onda "yumuaklk ve istirahat) manas da vard r. Bu, ne hayretbah bir
i'cazd r, 'ne yksek bir saadettir, ne vaz h bir toplay tr!. Zat-i
Sbhani, "Mihad" lafz nda insann arz zerinde bulunmas
iin elveri li olan btn hususat cem' ve teksif ediyor. Halbuki,
bu, alimler nazar nda ancak tertibi uzun birok szlerle ve
az olmyan bir zaman zarf nda tamamiyle tebeyyn etmi bulunuyor: (Bakare: 2-105)
ati k ) Allah,
Kavl-i
kendi rahmetini dilediklerine tahs s eder.) 61-731
kerimiyle de arz n, dalar dolaysiyle sakin olmasndaki menfaate nazar- dikkat celbedilmektedir. yle ki: Arz n hacmi,
olduundan daha kk takdir edilseydi da lara nisbetle dn
bir halde bulunurdu ve bu yzden "Ist ksat-drt unsur) un
mtebaki iki k smdan yani su ile havan n hareketlerinden dep48 bn Rd, arzn mtaharrik olduuna kaail de ilmiydi? Belki de
(mteharrik) vasfn , grne nazaren kullanm tr.
Fas!-uPIVIelfaai F. 7
98
FASL--LMEKAAL
78-9) -(
BIRINCI KITAP
99
(Enbiya :
21-32) -(
-Semay,
mahfuz "masr "
bir bina rts "dam" gibi k ldk) kavl-i keriminde de
ite buna iaret vard r. Btn bunlardan makasad; seman n,
ad'ad, ekl, evza' ve harekat itibariyle arz n zerinde ve etrafnda bulunan eylere uygun olduuna nazar- dikkati celbetrnektir. Bu muvafakat ve ahenk, o derecededir ki, mesela, ecram-i
semaviyyeden biri bir lahza tevakkuf ediverse, yeryzndeki
eylere de fesad ar z oluverir. Nerede kald ki hepsi birden tevakkuf etsin... Bir zmre, i te buna bakarak "Sa'ka" ya 49
sr" un, felekin tevakkufundan ibaret bu- sebpolan"NAhlunduunu zu'metmi tir. Bundan sonra da, Zat-i Sbhanl;
gnein menfaat-i mahsusas na ve yeryzndeki mevcudata
1
uygunluuna nazar- dikkati celbederek :
.-1
Too
FASL-L-MEKAAL
0;1;
111:1' :-'
& 1 :,14-
BIRINCI KITAP
IOI
IO2
FASL--LMEKAAL
daha ziyade mkemmeliyeti memmin de bulunmasa, elden, ekline, aksamna, hacmine gre sudur eden fiillerin
tesadfen vukua gelmi olmas iycabeyler. Bu byle olsayd ,
insana bir "el" tahs s etmekle, bir "hfire-davar t rna", yahut
hayvanlardan her birine kendi fiiline uygun surette verilen
uzuvlardan birini tahsis eylemek aras nda hibir fark kalmazd .
Hulsa, esbap ile msebbebat bir defa ortadan kald rdk m ,
artk tesadfe kaail olanlara, yani "Bu alemde sni yoktur.
Burada hdis olan eylerin kffesi, maddi sebeplerden sdir
olmaktadr" diyenlere kar , red mahiyetinde sylenebilecek
bir sz bulunamaz. Zira, iki mmknden birinin bir fil-i muhtardan sdir olarak vukuundan daha ziyade tesadfen vaki
olmas dorudur. yle ki: Eari; "iki mmkinden veyahut
birok mmkinlerden birinin vcudu, ortada bir (tahsis edici
Mil) bulunduuna delildir" derse buna mukabil, tesadfe kaail
olanlar da: "mevcudat n iki veya daha ziyade mmkinden birinin zerine vcud bulmas tesadf eseridir. Zira, "irade", sebeplerden bir sebebin tercihi iin i ler. Sebepsiz ve illetsiz olan ey,
tesadften mtevellittir. Birok eyler gryoruz ki, bu yolda
hdis olmaktad r: (Istksat-Drt unsur)da oldu u gibi. Bunlar,
tesadfen imtiza ederler; Bu imtizactan da tesadfen herhangi
bir mevcut hdis olur. Sonra, yine ayni unsurlar, tesadfen
baka trl imtiza ederler. Tesadfen vaki olan bu imtizatan
da tesadfen di er bir mevcut huds bulur. te bu suretle,
btn mevcudat tesadften hdis olmu olur" diyebilirler.
Bize gelince: Biz "bu alemde -bundan daha sa lam ve daha
mkemmel olamyacak derecede- bir nizam ve tertip vard r.
mtizalar da mandut ve mukadderdir. Bu imtizalardan hdis
olan mevcutlar da zaruridir. Bu, daim bir hldir; halel bulmaz." dediimiz iin, lemin tesadften vcud bulmas mmkn olamaz. Zira tesadften vcud bulan ey; zarurili i en az
derecede olan bir eydir. te ( L9::
45
)
(Nemi : 2 7-88) -"Her eyi muhkem ve sbit bir surette meydana getiren Allah' n sun'u ( ii, yaps ) " ayet-i kerimesinde
buna iaret buyurulmaktadr.
Eer mevcudat, dedikleri gibi byle cevaza mstenit olsayd
onda, (itkan-muhkemlik, sa lamlk) namna ne bulunurdu aceba
-
-131
B R NC K TAP
103
bir bilsem... nk, caiz, z ddna nisbetle evl olan ey deildir. Buna da (51
j 4_5)
jl;z7
ok merhametli olan Allah n yarat- (Mlk : 67-3) nda hibir nisbetsizlik gremezsin; gzn bir kere
evir de bak, onun yarat nda hibir halel grebilir misin?)
kavl-i keriminde i aret buyuruluyor. Btn e yann, baka
sfatlarla vcud bulmas imkn dahilinde oldu u halde imdi
grd mz tarzda mevcud olmas ndan daha byk "tefavt"
var mdr? Eya iin o madm olan s fatlarn bu mevcud s fatlardan daha ziyade mkemmeliyeti temin edebilecek mahiyette
olmas ihtimal dahilinde de il midir? u halde arka mteveccih
hareketin garba ve garba mteveccih olan n arka tevecch
etmesi aras nda "lemdeki sanat" nokta-i nazar ndan fark
bulunmad zu'muna d en kimse; hikmeti iptal etmi olur.
Bu fikirde olan adam; "hayvan n sa taraf sol, sol taraf da
sa olsayd , onun yap lp vcuda getirilmesi itibariyle bu iki
hal arasnda bir fark bulunmazd " zu'mundaki insan gibidir.
Zira, "ik caiz" hakknda "u mevcud, iki caizden birine gre
bir (fil-i muhtar) dan sdir olarak vcud bulmu tur" denilebilece i gibi onun, iki caizden birine gre vcud bulmas nn
mnhasren tesadf eseri oldu u da sylenilebilir. Biz, caizattan
bir ounun, faillerinden, iki caiz itibariyle, tesadfen sdir
olduunu gryoruz. Sen de bilirsin ki btn insanlara gre
"masnilat-i hasise-kaba eserler"; umum nazar nda, olduundan
baka trl de yap lmas mmkn grlen eylerdir. Bu telkki
o dereceye varmtr ki, bu halde olan masnuattaki (hasasetkabalk), onlar n, tesadfen husule geldi i zannn bile verir.
nk, artk buna gre, erefli masnat; snii tarafndan yaplan tertip ve heyetten daha tam ve mkemmel bir ekilde
vcuda getirilmesini mmkn grmedikleri eserlerdir. te
bunun iin, Mtekelliminin o fikirleri, eriate ve hikmete z d
dmektedir.
"Cevaza kaail olmak; sani'den hikmeti selbettikten ba ka
onun, vcudundan ziyade nefyine delil olabilecek bir fikirdir"
dememizin manas da udur ki:
Masnatta, mebdeler ile gayeler aras nda, gayelerin vcudu
kendi zerine mterettip birtak m vasatlar bulundu u taakkul
10
FASL-CL-MEKAAL
BR NC KITAP
1 05
FASL--LMEKAAL
106
(Araf: 7-54,Yunus:
(.61
BIRINCI KITAP
107
Bu lafizlar ise, her iki mnan n., yani " ahid" deki "huds'
ile "ulen nazar nda brhann m.stelzim bulundu u gibdeki
huds"un tasavvuru iin elveri lidir. u halde, "huds" veya
"kidem" lafzlarnn istimli; eriatte bir bidattir ve cumhuruu,
bilhassa bunlardan "cedeli" olanlar n akidelerini bozacak
byk bir phenin bisidir. te ehli milletimizden (dinda lar mzdan) olan Mtekellimini, yani E arileri,pek byk hayret
ve pelere d recek bir vaziyetin hudsu da bu yzdendir.
yle ki:
Onlar; Allah' n "irade-i kadime" ile "mrid" oldu unu -ki
bu, evvelce syledi imiz vecihle bidattir- tasrih ve "Alem muhdestir" dsturunu vazedince, kendilerine yle bir sul tevecch etmitir: "Bir kadim iradeden hdis bir mrad nas l sdir
olur?" Onlar, buna kar : "Kadim irade; o mrad n iycadna
bir vakt-i mahsusta taall lk etmi tir. Bu vakit te mevcud oldu u
vakitten ibarettir" demi lerdir. Bilmukabele, kendilerine yle
denilmitir: "Eer irade sahibi filin, muhdese, ademi esnas ndaki nisbeti, ayniyle iycad zamanndaki nisbetinden ibaret
ise o muhdese, vcud buldu u vakit, kendisinin ademi esnasnda mntefi bulunan bir fiil taallk etmedike yine bu muhdesin vcud buldu u zamandaki mevcudiyeti, ba ka bir zamandaki varlndan evl olmamak lz mgelir. Eer o nisb:4 muhtelif ise bizzarure orada bir "irade-i hdise" nin bulunmas iycabeder. Aksi takdirde bir "fiil-i kadim" den bir "mef'ul-i muhdes" sdir olmas iktza eyler". Zira bu hususta fiile ne terettp
ediyorsa, iradeye de terettbeder. yle ki: Onlara, "o muhdes,
vakti yani varolmas zaman hulul edip te vcud bulunca, bir
"fiil-i kadim" ile mi, yoksa bir "fiil-i muhdes" ile mi mevcud
olmutur? "diye sorulur. Onlar, (fiil-i kadim ile) derlerse, muhdesin bir "fiil-i kadim" ile vcud bulmas n tecvizetmi olurlar.
("Fiil-i muhdes" ile) derlerse, orada bir "irade-i muhdese"
bulunduunu kabul etmi olurlar. "Irade, filin kendisinden
ibarettir" derlerse, muhl bir ey sylemi bulunurlar. Zira,
irade, "mrid" de filin sebeb-i husuldr. E er mrid; herhangi bir eyi, herhangi bir vakitte irade edip te o ey, vakti
hultil edince kendisinden irade-i mtekaddimeye gre sdir
olmu bir fiil ile vcud bulmam ise yine o eyin filsiz mevcudiyet kesbetmi olmas lzmgelir. Bundan ba ka u da
o8
FASL- L-MEKAAL
zannolunabilir : rade-i hdiseden hdis bir murad sdir olmas iycabederse "irade-i kadime" den de kadim bir murad n
suduru ktza eder. Aksi takdirde irade-i kadime ile irade-i hadisenin murad bir eyden ibaret olur. Bu da mstahildir.
slam dininde, btn bu pheleri, Allah' n izin vermedii
hususat tasrih eylemek suretiyle Kelmc lar (Ehl-i kelm),
harekete getirmi lerdir. Zira eriatte Zat-i Sbhanrnin ne irade-i hadise ye ne de irade-i kadime ile mrid oldu una dair
bir ey yoktur. Kelmc lar, bu meselelerde ne, efin zavahirine
ittiba ederek, saadet ve n.ecat zahire tebaiyyette bulanlardan
olabilmiler; ne de ehl-i yakinin mertebesin e ererek saadeti yakin
ilimleriyle bulanlarn zmresine girebilmi lerdir. I te bunun iin,
ne ulemadan, ne de mmin ve musaddik olan cumhurdand rlar.
Onlar, ancak kalblerinde inhiraf, yine kalblerinde hastal k olanlardr. Zira "nutk- harici" ile yle eyler sylemilerdir ki, yine
kendilerindeki "nutk- batni", onlara muhaliftir. Bunun sebebi
de "asabiyyet" ve "muhabbet"tir. Bazan bu kabil szler (ekavil) e
almak, makulttan ayrlmaya sebep oluyor. Nitekim, bu hali
Earilerin tuttu u yolda meharet kesbeden ve ocukluklar ndan beri "o yolda yeti tirilen" kimselere 'am olmu grmekteyiz. Bunlar, phesiz adet ve mene' rtleriyle rtnp kalmlardr.
Bu mesele hakk nda, maksadmza gre, sylediklerimiz
kfidir. Artk ikinci meseleye geelim.
KINCI MESELE
Peygamber ba'sedilmesi
Bu mesele, iki nokta-i nazardan tetkik olunur : Birincisi,
Peygamberlerin isbat ; ikincisi de peygamberlik iddia eden u
zatn da 50 onlardan biri oldu u ve bu davas nda yalanc olmaddr.
Insanlarn arasnda byle bir Peygamberler s nf bulunduunu bazlar, kyas tarikiyle isbat etmek istemi lerdir. Bunlar da Mtekellimindir. Diyorlar ki: "Allah' n, mtekellim,
mrid ve kullarna mlik olduu sbit olmutur. " ahid"de,
5
BIRINCI KITAP
109
I O
FASL-e-I,MEKAAL
lik iddia eden kimsenin elinde mucize zuhur etmi tir"., ikincisi
de udur: "Her kimin elinde mucize zuhur ederse, o Peygamberdir". te bu iki mukaddemeden bizzarure "Bu da Peygamberdir" neticesi zuhur eder. Peygamberlik iddia eden kimsenin elinde mucize zuhur ettti ine dair olan mukaddeme iin "histen
alnm tr" diyebiliriz. Fakat bunu syliyebilmek iin de evvela
mahlklarm (insanlar n) elinden ne saniin acib bir sanatiyle,
ne de herhangi bir hassa ile meydana gelemiyece i muhakkak
olan birtakm iler ktn ve bunlarn tahayylt kabilinden
eyler olmadm teslim etmi olmamz lazmdr. "Her kimin
elinde mucize zuhur ederse o, resuldr" eklindeki mukaddeme
de ancak Peygamberlerin vcudu ve mucizelerin yaln z risaleti
sahih olanlardan sdir olaca teslim edildikten sonra do ru
olur. "Bu mukaddeme, ancak risaletin ve mucizenin varl n
teslim edenler nazar nda sahih olur" deyi imizin sebebi de mnhasran undan ileri gelmektedir: "Kavl-i haberi"nin mahiyeti
budur. Yani nazar nda, mesela, lemin muhdes oldu u sbit
olan kimseye kendili inden lemin ve muhdesin mevcud oldu u
da mutlaka malm bulunmu olmaldr. Bu, byle olunca biri
kp ta diyebilir ki:
"Risaletin henz varl sbit olmadan evvel, her elinde
mucize zuhur eden kimsenin Peygamber olaca hakkndaki
szmz, nasl doru olabilir? "Bu da mucizenin, mucize
olmasn istilzam edecek bir surette mevcudiyetini teslim
ettikten sonra sylenilebilir. Bu szdeki czlerin yani mbted
ile haberin vcutlar ; onlarm yekdieri zerine hkmndeki
shhati kabul etmeden evvel mutlaka teslim edilmi bulunmaldr. Peygamberlerin varl aklen mmkn oldu u iin biri
kp ta: "Peygamberlerin vcuduna ak l dellet ediyor" diyemez.
Zira, bu szde iaret edilen "imkan"; mesela ya murun yamas
da yamamas da mmkndr" sznde olduu gibi tabiat-i
mevcudatta bulunan cevaz de il, cehilden ibarettir. yle ki:
Mevcudun tabiat nda dahil bulunan cevaz (imkan); bir eyin,
bazan mevcud ve bazan mefkud oldu unun hissedilmesidir:
yamur yamasnda olduu gibi. te bu takdirde, yani bir eyin
bazan mevcud bazan mefkud oldu u hissedilince artk akl,
bu tabiatn tagayyr ve ink laba uramazs imkansz bulunduuna suret-i katiyyede hkmeder. Has m, herhangi bir zamanda,
BIRINCI KITAP
IlI
112
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KITAP
dellet edebilir. Peygamber olm yan, elinde mucize zuhur edebilecek halde bulunan bir kimse, risalet iddia etse, kendisinden
mucize skfir olmaz.,, Bu art, defilsiz bir dava mahiyetindedir.
Zira, bu, yani elinden mucize kabilecek halde bulunan bir
adam n, kazp bir davada bulundu u takdirde art k elinden
mucize zuhur etmemesi, semi'ce de ak l nokta-i pazarndan
da malim bir keyfiyet degildi . Lakin evvelce de syledi imiz
gibi, sdir olan mmteni eylerin, ancak kendileri matlb-i ilahi
olan birtak m faziletli kimselerden sudur edebilece i d nld takdirde vaziyet de iir. O kimseler, yalan sylyorlarsa
faziletli deildirler. u halde de ellerinden mucize kmaz. Ancak
bu ifadedeki ikna kuvveti; mucizenin sihirbaz n elinden de
kmasn mmkn grenler iin varid de ildir. Zira sihirLaz,
faziletli de ildir. te o istidlal yolundaki za'f ta bundan ibarettir.
Binaenaleyh, baz lar, ba vaziyet kar snda en mnasib hatt-
hareketin; havarik n ancak Peygamberlerin elinde zuhur edecegine ve sihrin. (kalb-i a-yr-eyaxn cevherini, aynini deitirmek)
mahiyetinde bir fiil olmay p tehayylden ibaret bulundu una
inanmak olduu fikrindedirler. Yine onlardan bir ksm ; ayni
nokta-i nazardan "keramet"leri de inkar etmi lerdir. Sence
de mal'mdur ki, ari' (Salla-al-lah aleyhi ve sellem), insanlardan hibir kimseyi, mmetlerden hibir mmeti; kendi
Peygarnberli ine ve teblig etti i ahkarna iyman iin, kendilerine
bir maddeyi ba ka bir maddeye kalbetmek gibi harikulade
iler gstermek suretiyle davet etmemi tir. Marnileyhin
ellerinden kan harikulade kerametler; onlarla kimseye meydan okumaks zn, kendine mteallik cereyan-i un arasnda
zuhur edivermitir. Buna vi
11 4
FASL- L-MEKAAL
jr_):11
1,A.
17
- 88)
jp
Lj ,CLA,A
BIRINCI KITAP
11
havariktan olmas iin btn insanlarn eriemiyecei bir derecede olmak zere mutad fiillerden bulunmas kafidir denilirse, deriz ki :
Btn bunlar, itiraz sahibinin dedi i gibidir. Lakin i , o
szleri syliyenlerin tevehhm ettikleri yolda de ildir. Bizce
Kur'an- Kerimin, Hazret-i Muham=d (Aleyh-is-selm) n
sdk- nbvvet-ne delleti iki esasa ibtina eder. Bu esaslar zerine Kuran- Kerim, nazar- dikkati celbeylemi tir. Onlardan
biri, udur: "Rsl" ve "enbiya" nam altnda bir "snf" bulunduu kendiliinden malmdur. nsanlar arasnda bu snf;
yine insanlar iin, insani bir taallm ile de il, taraf- ilhiden
bir vahy ile eriatler vazederler. Bunlar n varln ; ancak -mahede etmediimiz dier nevi hususatn ve hikmetle me hur
kimselerin varl gibi- mur-i mtevatirenin vcudunu inkar
edenler, mnkirdir. Btn insanlarla feylosoflar ittifak etmi lerdir ki, bu dnyada insanlardan, halka, medar- saadetleri
olan ilme ve gzel ilere mteallik baz hususat emr ve teblig,
yine halk birtakm bozuk itikatlarla fena hareketlerden nehy
etmeleri kendilerine vahyolunan birtak m kimseler vard r. Bunlar da Peygamberlerin i idir. Buna kaail olmak hususunda yalnz "Dehriyye" taifesi istisna te kil eder ki, onlar n da szleri
haiz-i ehemmiyet deildir.
kinci esas ta yledir: "Taraf- ilhiden vahy ile eriat
vazetmek" ten ibaret bulunan bu fiil kendisinden sdir plan
her kimse, Peygamberdir. nsann ftratna gre bu esasta da
pheye dlemez. Zira, nasl "tb"bn ii, "ibra'-ifa vermek"
den ibaret olduu ve kendisinden "ibra' " fiili sdir olan kimsenin tabib bulundu u kendiliinden malm ise, ylece Peygamberlerin ii, vahy-i ilahi ile eriat vazetmekten ibaret oldu u
ve kendisinden bu fiil sdir olan kimsenin Peygamber bulunduu da kendiliinden malm hakikatlerdendir.
Kur'an- Kerim, birinci esas zerine LU,11 L r ol 1;1)
Y5-
-, --bu. (.:r
(Nisa': 4-162, 163) - Nuh ile kendisinden sonraki Peygamberlere
nasl vahy etti isek sana da ylece vahy ettik... Allah, Musa'ya
sz syledi.) ve (Ahkaf: 46-9) _
Ly.i)
116
FASL-L-MEKAAL
r(!)
1.4 .3
BIRINCI KTAP
17
18
FASL-L-MEKAAL
BIRINCI KTAP
11
Bunun byle olduunu ulm ile ve bilhassa eriatleri yaz', kanunlar takrir ile i tigal edenler ve ahval-i maad hakk nda tetkikatta bulunanlar yakinen bilirler. Btn bunlar n, imkann
en tam derecesinde Kur'an- Kerim'de mevcud oldu u grlnce, art k vahy-i ilahi eseri oldu u, Kur'an' n da yine
Allah' n, Peygamberinin lisan na ilka etti i kendi kelmndan ibaret bulundu u bilinmitir.
te Zat-i Sbhani bu cihet zerine nazar- dikkati celbederek :
1,3,/b J
I L c;; J.
)
-De ki, ins ile (Isr "Israil" : 17-88) ( . . . alt vhy
cin (gze grnen ve grinmiyen btn mahlkat- mdrike),
bu Kuran' n mislini meydana getirmek iin toplansalar, mislini
meydana getiremezler). buyurmu tur.
u noktaya da ttila hasl olunca Hazret-i Muhammed
(Aleyh-is-selm) n Peygamberlii iyice teeyydeder, teeyyd
etmekle de kalmaz katiyyet ve yakin derecesine vas l olur: Hazreti Muhammed (Aleyh-is-selm) mmi idi; mmi, mi, bedevi
bir mmet (millet) iinde yeti ti. Bu mmetin ilimde asla mmaresesi yoktu, kendisine hibir ilim nisbet edilmi deildi; Yunaniler veya aralar nda, uzun as rlar iinde hikmet mazhar-
tekemml olmu dier milletler gibi mevcudat hakk nda tefahhusata giri memiti. te bu cihete )
(Ankebt: 29-48) (
-Ondan evvel sen ne bir kitap okurdun, ne de kendi elyaz nla
bir kitap yazard n; yle bir ey olsayd, senin davam ibtal
etmek istiyenler pheye d ebilirlerdi.) kavl-i kerimin de i aret
vardr. Yine bunun iindir ki, Hak Taal, Peygamberinde
byle bir s fat bulunduunu birden ziyade yetle kullar na
L52 .. a)
bildirmitir: (Cum'a: 62-2) j
-Okuyup yazmas olmyanlara yine kendilerinden Peygamber
L5:.11 J j11
)
gnderen odur.) ve (Arf:
-Okuyup yazmas olmyan, Allahtan haberler getiren eliye tbi
-Olanlar...) kavl-i Kerimleri byledir.
Meseleye di er bir tank ile de vukuf has l olabilir. Bu tarik
te bu eriati, di er eriatlerle mukayese etmekten ibarettir. yle
120
FASL-L-MEKAAL
I.
BIRINCI KITAP
121
_( Z.1,2
jpU '..*>
).51 c:),1
I &A
;.)
asil
122
FASL-L-MEKAAL
hura ba hususta ar z olabilecek zannn menei, yle bir d ncedir (Sun-i be er haricinde bulunan su zerinde yrmek
fiili kendisinden sdir olan kimsenin, sun-i be er dahilindeki
"ifa vermek" fiiline de muktedir olmas evleviyyetle kabul edilir )
Peygamberlik sfatyla alkadar olmyan fiillerden bulunan
"mucize" ile Peygamberin, Peygamberli e medar- istihkak
olan sfat ki- "vahy"den ibarettir- aras ndaki vech-i irtibat i te
byledir. Nefiste vaki olacak yle bir mlhaza da Peygamberlik sfatna dellet edebilir: "Byle insan hayrette b rakan
bir ii yapabilmek iin mintaraf-il-lh kendisine kudret verilen
ve zamanmdaki insanlar aras nda yine Allah tarafndan byle
bir i yapmak iin intihab edilmi olan kimsenin iddia etti i gibi
vahy-i lahiye mazhat bulunmas da mstebad grlemez".
Hulsa, "Peygamberler vard r ve Harikulade fiiller, ancak
onlardan sdir olur" eklinde bir esas vaz olununca mucize,
Peygamberi tasdik hususunda bir delil olur. Buradaki mucizeden maksad m, Berrani mucize -Hissi mucize, haric mucize"
dir. Bu berrani mucize, Peygamberin Peygamber tesmiye edilmesine medr olan s fata yara maz. Berrani mucize cihetinden
tasdik vaki olmas, yalnz cumhura mahsus bir yol gibi grnyor.
Bu halde "mnasib mucize"lerle tasdik te cumhur ile alimler
arasnda m terek bir tank olur. Zira, "Berrani mucize"ye
tevcih etti imiz o phelerle itirazlara cumhurun uuru taalluk edemez. Lkin eriat iyice tetkik olununca grlr ki onun
istinad etti i mucize ; "Berrani mucize" de il, "Ehli ve dahili
mucize"dir.
Bu mesele hakk nda sylediklerimiz de, hem bizim gayemiz itibariyle, hem de do rudan doruya hak nokta-i nazar ndan kfidir.
NC MESELE.
KAZA VE KADER
Bu mesele, er meselelerin anla lmas en g olanlarndan
biridir. yle ki : Bu husustaki se n'i (nakli) deliller tetkik olununca bunlarn mtearz olduklar grlr. Akli huccetler aras nda
da byle taaruz vard r.
BIRINCI KITAP
1 23
LL)
- O nefsin btn kazand klar, hep kendi lehinde ve aleyhindedir. ( Bundan, ba ka kimse mesul deildir ) ve
-Semud kav- (Fussilet: 41-17) ( L5.41Ijcmna gelince: Biz, onlara do ru yolu gsterdik de onlar, hidayete dalleti tercih ettiler.) kavl-i Kerimleri gibidir.
Hatt bazan ayni ayette bile bu hususta taaruz grnyor:
..up
U. I)
(j
(Al-i mran: 3 165 ) - Siz, (Bedir gn) onlar iki kat
12 4
FASL-L-MEKAAL
musbete uratm iken size bir mus bet gelince mi bu, neden
byle oldu ? dediniz. Onlara de ki : Bu hezimet, kendinizden oldu.) denildikten sonra ayniyle bu hadise hakk nda:
bi)
"- ki ta- (Al-i mran: 3-166)
ry.
km bulutuu zaman sizin u radnz hal, Allah' n izniyle (takdi,Cz1
,!...I.! Lo I b.)
riyle)dir" buyuruluyor.
-Sana iyilik namma ne dokunmu sa, (Nisa' : 4-77)
Allah tarafindandr, fenal k namma ne dokunmu sa o da kendi
J.;
nefsinden (yzndendir) ve (Nisa' : 4-76) (ell-Lp c y.
-De ki : Her ey, Allah tarafndandr,) kavl-i Kerimleri de
byledir.
.) _Aya J55
Bu husustaki hadisler de mutaar zdr : Jp.
o l^ s >12 S1)
-Her doan, yaratl ma gre
(ftrat dini olan islam zere) do ar. Sonra onun ebeveyni, kendisini ya yahudi, yahut nasran1 yaparlar.)
- te (.
BIRINCI KITAP
125
26
FASL-L MEKAAL
BRNC KITAP
127
-"Onu, nnden, arkas ndan (her tarafndan) takibedenler vardr ki, kendisini emr-i ilahi ile (yahut mukadder olan umurden) korurlar 51" kavl-i Keriminde buna i aret vard r.
Madem ki hariteki sebepler, muayyen bir nizam, s k
bir yertib zere cereyan etmekte ve kendisini halkeden kudretin
takdiratna tabi oldu u cihetle o nizam asla ihlal edememektedir;
ve madem ki, bizim irademiz ve fiillerimiz, nihayet, ancak hariteki sebeplerin de muvafakatiyle tam olabilmekte ve vucud
bulabilmektedirler. uhalde, bizim ilerimizin de muayyen
bir nizam zere cereyanetmesi, yani muayyen vakitlerde, muayyen miktarda vcudbulmas iycabeder. Byle iycabetmesi,
ancak fiillerimizin hariteki sebeplerin eseri, (msebbeb)i
olmasndan ilerigelmektedir. Zira, mandud, mukadder sebeplerle husule gelen her eser (msebbeb) ; bizzarure mandud ve mukadder olur. Bu irtibat; yaln z bizim fiillerimizle harici sebepler
arasnda mevcud deildir; o fiiller ayni zamanda Cenab- Hakkn
bedenlerimizin iinde yaratt sebeplere de merbuttur. te
bu dahili ve harici sebeplerin tbi bulundu u muayyen nizam,
yani bu sebeplerin haleldar olamay ;Allah'n kullar iin yazd
kaza ve kaderdir. Bu da "Levh-i Mahfuz"dan ibarettir. Cenab-
Hakk n bu sebepleri bilmesi de ilm-i ilahinin o sebeplerin vcudu iin illet olmas n istilzam eder. te bunun iindir ki, yine bu sebepleri, ancak ilm-i ilahi ihata edebilir ve yine bunun
iindir ki, hakikati vechile gaybi bilen yaln z odur, kendisidir:
(Nemi: 27-66) ji)
(De ki: gayb (his haricinde olan eyi), gklerde ve yerde Allah
tan baka bilen hibir mevcud yoktur). Kavl-i keriminde buyurulduu gibi. Esbaba marifetin taallitku; gayb bilmekten ibarettir. nk gayb; mevcudun mstakbelde vcudunu veya (la
vcud) unu yani vcud bulup bulmyacan bilmekten. ibarettir. Madem ki, bir eyin herhangi bir vakitte vcud bulmas n
ve yine o vakitte vcud bulmamas n yani yokluunu istilzameden ey, ona taallk eden sebeplerin tertib ve nizam dr. u
51 bn Rd'n anlayna gre mana, u olmak lazmgeliyor : " nsann iradesi zerinde bir naz m gibi messir olan ve kendisini her taraftan
ihata eden bir tak m esbab hariciyye vard r ki, onun harekat n' tanzim
ve takyid ederler.,,
128
FASL-e-LMEKAAL
BIRINCI KITAP
1 29
Allah tarafndan teshir edilen sebeplere "fil" denilmcsi, mecazdan ba ka bir ey deildir. Zira bu sebeplerin varl , ancak
onunla kaaimdir; onlara sebep olmak zere vcud veren kendisidir, onlarn fil olmak sfatyle varlklarn muhafaza eden,
tesir ettikten sonra merllerini de h fzeyliyen, esbaba iktirannda o mef'llerin cevherlerini de ihtira eden ve yine bylece,
o cevherleri de koruyan, hep Hak Taal'd r. Hifz- lahi olmasayd, bunlarn hibiri kaabil-i iaret olan bir vakitte, yani idraki mmkn bulunan en az bir zamanda bile vcud bulamazd ".
Ebu Hmid, yle diyor: "(Fil) ve (fiil) isimlerinde Cenab-
Hakka herhangi bir sebebi te rik eden kimse; (yaz ) fiilinde kalemi, ktibe te rikeden, yani "Kalem, ktiptir; insan da ktiptir"
diyen kimseye benzer. Demek isterim ki, nas l (yaz) ismi fiil
ile file ismde i tirak itibariyle "mekuul" ise, yani bunlar,
nasl hadd-i zatinde pek mtebyin olduklar halde yalnz
mnada itirak edebilen iki lafzdan ibaret ise "fil" ismi, hem
Cenab- Hakka, hem de sair sebeplere tlk olundu u halde
ayni vaziyet tahadds eder.,,
Biz de buna mukauil deriz ki: "Bu temsilde msamaha
vardr. Eer temsil yle bir telakkiye Ltinad etseydi o zaman
vzh olurdu: Ktip, kalemin cevherini ihtira etmi tir. Kalem
oldu i mddete de onun muhafzdr. Bundan ba ka yazdan
sonra o, yaz nn muhafz olduu gibi, kalemin yaz ya iktiran srasnda da yine yaz nn muhteriidir. te bu tarz-
temsil, ileride beyan edece imiz u ekl-i iyzaha uyar: Btn
eylerin cevherlerini ihtira' eden Allah't r. O eylere de cereyan-i
dete gre "yine o eyler iin sebeblerdir" denilen esbab iktiran
eder. ( 4.1311
_ Allahtan ba ka fil yoktur) dsturundan
bu vechile anla lan mana, yle bir mefhumdur ki, his te,
akl da, eri'de onun lehine ehadet eder:
Hisle akln ehadeti yledir: His ve akl; bu dnyada birtakm eylerin yine birtakm eylerden tevelld etmekte oldu unu,
mevcudatta cari olan nizam n iki cihete tbi bulunduunu gryor: Bu cihetlerden biri; Cenab- Hakkn o mevcudatta terkib
ettii tabiatler ve nefsler (ruhlar) dir. kincisi de ayni mevcudat
hariten ihata eden di er mevcutlardr. Bunlarn en mehuru,
ecram- semaviyyenin hareketidir. Zira geceyle gndzn, gFas-u1'Mekaal F. 9
130
FASL-L-MEKAAL
nele kamerin ve sair y ldzlarn bize msahhar k lnd ve h'ikin onlarn hareketine verdi i nizam ve tertib sayesinde gerek
bizim mevcudiyetimizin ve gerek yeryznde bulunan di er
eylerin varlnn mahfuz kald ikrdr. O derecede ki onlardan birinin ortadan kalkt , yahut ba ka bir mevkie geti i,
yahut hacminin de itii, yahut ta kendisine mukadder olan
sratin gayri bir srat ald farz olunsa yeryznde bulunan
mevcudatn kffesi de bozulur. Bu da Cenab- Hakkn onlar,
yle bir tabiatte ve arz mzdaki mevcudat da onlardan mteessir olacak mahiyette yapm olmasndan ilerigelmektedir. Bu,
gnele ayn arzmz zerinde icra etti i tesirlere gre gayet a k
bir keyfiyettir. Sularda, rzgrlarda, ya murlarda, denizlerde,
hulsa btn ecsam-i mahsusede bu tesir bariz bir surette grlr.
Hele nebatatn, hayvanlardan pek o unun, daha dorusu btn
hayvanatn (canllarn) hayatndaki tesirleri; en ziyade zaruretle
hissedilen bir ihtiyatr. Bundan ba ka u da ikrdr ki, e er
Cebab- Hakkn cisimlerimize verdi i teaddi (ba ka eylere tesir)
yahut : tegaddi - Besilenme) ve ihsas gibi kuvveler bulunmasayd cisimlerimiz, bozulurdu. Calinos ve sair Hakimler,
bunu tasdik ederek: "Allah' n, hayvanatn cisimlerine verdii
kuvvelerin, onlar n zerlerinde tedbir ve tesiri olmasayd bu
cisimlerin vcud bulduktan sonra bir saat bile kalmalar mmkn olamazd" demektedirler. Biz de deriz ki: Hayvanat ve
nebatat n cisimlerindeki kuvvetlerle btn bu lemde sri olan
ecram- semaviye harekt rdan mtevellit kuvvetler bulunmasayd, bunlarm, bir lhza bile ortada kalmalar na imk olamazd . Ltif ve her eye gh olan Allah' bu mnasebetle de
tenzih edelim.
Cenab- Hak, bu hususa kitab nda birden fazla yetlerle
nazar- dikkati celbetmi tir:
j tiAl j
(Nahl: 16u) geceyle gndz, gne le ay da rmetmi tir. ),
(.)Iji)
(Kasas. 28-71) (Z..f.,2:31 .
- (Size
j4j1
BIRINCI KITAP
13 1
Li
k:A
o 3.1;:3-3:)1
- "Ey insanlar, bir misal ibraz (darb) olundu. Ona. kulak veriniz.
Sizin, Allah' brakp ta kendilerine yalvarp yakardnz eyler,
bir araya toplan p alsalar bile bir sinek olsun yaratamazlar.
Sinek, onlardan herhangi bir ey alsa elinden kurtaramazlar.
32
FASL-L-MEKAAL
Talip'te matlup'ta zaaf indedirler" kavl-i keriminde buna i aret buyurulmu tur.
Kuran- Kerim'de hikaye buyuruldu u vechile kafirin, brahim (Aleyh-is-selm) a: ( Bakare: 2-258 ) j L9>1- 1;1
-Yaratan da ldren de ben-im) diyerek yapmak istedi i mugalata da bi noktadand r. Hazret-i brahim, onun, bu iyzah
ettiimiz rkteyi anlamad n grnce-yine Kuran- Kerime
nazaran-ba ka bir delile intikal ederek onu ilzameylemi tir:
LA a lJls )
(Bakare: 2-258) }k11,: jA
"- u muhakkakt r ki, Allah, gnei merik tarafindan getiriyor,
sen de magrib tarafndan getir . "
Hulasa, Mil ve hlik bu yolda anla lnca art k nakilde
de aklda da taaruz kalmaz. te bunun iindir ki "Hlik" unyannda mahlk; Cenab- Hakka ne karib ve ne de baid bir
istire tarikyle itirak edemez. Zira, Hal kn Inanan, "cevherlerin muhterii"dir. Bunun iin Hak Taalk,1.).1....J14 .3
(Sffat: 37-96) -Allah, sizi de, yapt klarnz da yaratmtr)
buyuruyor.
unu da bilmen mnasib olur ki, sebeblerin, msebbebleri
zerinde, Allah' n izniyle, messir oldu unu inkreden; hikmeti
de ilmi de iptletmi olur nk, ilim, eyay sebebleriyle birlikte bilmekten ibarettir. Hikmet te gib (gayr-i mahss) sebebleri
bilmektir. Btn sebeblerin inkar na kaail olmak, insanlarn tab'larna (istidatlar na) nisbetle gayet yabanc bir fikirdir. ( ahid)
de sebebin nefyine kaail olan bir kimse iin (gib) de bir" fail
scbeb" bulundu unu ispata da yol kalmaz. Zira, bu hususta
(gib) hakknda verilecek hkm, ( allid) hakknda verilecek
hkm kabilindendir. u suretle artk (marifet-ul-lah) iin de
yol bulunmaz. nk, byle dnenlerin, her filin bir Mili
olduunu teslim etmemeleri laz mgelir. Bu, byle olunca Mslmanlarn bilicna' kabul ettikleri - Allah'tan
baka Mil yoktur) dsturundan, ( ahid) de Milin varln
suret-i katiyyede nefy manas n.1 anlamak mmkn de ildir.
Zira "Gib" deki (Mil) in varl na , " alfid" deki (Mil)
in varlndan istidlal etmi bulunuyoruz. Lakin bir kerre gib
bir Milin vcudu bizce tekarrredince, onun ztine marifetimizin
BIRINCI KITAP
133
1 34
FASL-L-MEKAAL
tc"1;
1 )1 j l i
Ly,L11
31)
BIRINCI KITAP
135
Zat-i Sbhani'nin nefsinden zulmn nefyine dir olan yet- Kullarnn kflerle (Zmer: 39-7) j..aJ I 3.5
rne raz olmaz.) yeti gibi. Bu, onlar dlletmediine
delildir. Earilerin "Raz olmad eyi ilemek, istemedi i eyi
emretmek, Allah iin mmkndr." demelerine gelince: Zat-i
Sbhani hakknda byle bir itikade d mekten Allah'a s nrz.
Bu fikir, kfrdr. nsanlarn dll edilmediklerine ve dallette
jti )
kalmak iin yarat lmadklarna; .13. 15 .)2;
Yzn, muvahhid-i pk (Rum: 3o-3o) (l.1. p
olduun halde dine, Allahn ns meftr kld ftrata dndr.),
4, ,.3,A
4
(..T
( Arf : 7 i 72 )
- Hani Rabbin, Adem oullarmn srtlarndan zrriyetlerini
ahzeylemiti). Kavl-i kerimleriyle (. )2;23 I ciPJij .5 J1 .74
"Her do an, ftrat zere (tabii evsaf hiz ve din hakk nda
erifi de
tesirat-i hariciyyeden zde olarak) do ar.,,
dellet eder. Madam ki, byle bir taruz vard r; bunlarn
arasn akln iycabna gre telifetmek lz mgelir. uhalde
deriz ki:
kavl-i kerimi; (Nahl : 16-93) ( 4::,? vA S 9 tl a vA cj.";2'?)
enva-i mevcudat aras nda yolunu arm, yani kendi tabiatleriyle dallete haz rlanm, dahil ve hariten kendilerini ihata
eden esbab- mudlle ile dallete sevkolunrnu birtakm inanlar bulunmas n ktza eden "meiet-i sbika"dan bhistir.
kavl-i kerimi, (Secde: 32-13) l>1..),A,
j5-
"Ya tabiatleri itibariyle, yahut hariten gelmi sebebler dolaysyla, yahut ta her iki nokta-i nazardan, kendilerine dallet rz olacak surette haz rlanm kimseler halk etmemek
isteseydi yle yapard " mnasnadr. Dallete mstaid olup
olamamak itibariyle tabiatlerin yarat l muhtelif olduundan,
baz yetler birtak m kimseler iin dalletkr ve di er birtakmlar
iin de hidayetbah olmutur. Zira bu yetler kendisiyle dll
kasd olunan yetlerdedir:
"Onunla bir oklar n dallete d - (Bakare :2-26) (,: jk:o.....U1'11 4.!
n hidayete eri tirir ; onunla dallete d rlenler,r,biokla
36
ancak fasklardr.",
FASL-L-MEKAAL
4i.11
pl
BRNC KITAP
37
138
FASL-L-MEKAAL
2 I -2 3)
BIRINCI KITAP
139
;:..471
FASL-L-MEKAAL
1j)
1,:
31>
LC:
!)
BIRINCI KITAP
I 41
nsann, maksudnbih olan baz filler iin yarat ld meydana knca, bu fillerin bir mhiyet-i hassas olmak iycab edecei de anla lr. nk mevcudattan herhangi birinin, ancak
kendinde bulunan ve ba kasnda bulunmayan, yani kendine hs olan filler Iin yarat ldn gryoruz. Bu byle olunca, insann, kendisine has olan fiillerindeki gayesi de di er hayvanlarn gayesinden ba ka olmak iycabeder. Bunlar da "nefs-i
natka"ya mahsus olan fiillerdir. Nefs-i nat ka ise, "cz-i amen"
ve "cz-i ilmi" olmak zere iki paradan ibaret bulundu u
iin kendisinden birinci derecede matlub olan ey; u iki kuvvede, yani "fezail-i ilmiyye" (52) ve "fezail-i nazariyye"de
kemal derecesinde bulunmak ve nefse bu iki faziletin kazandrd filler hayrat ve hasenattan, onu al koyduu filler de
rur ve seyyiatttan ibaret olmak laz mgelir. Bu fillerin tesbiti
de ekseriyetle "vahy" ile vaki olabilece inden eriatler, onlar
tesbit ve tarif etmi , insanlara ikna ve terg b tarikiyle faziletleri
emir, reziletleri nehyeylemi , btn incsanlar iin ilm ve amelde
bdi-i saadet olacak hududu yani saadet-i m terekeyi, nazara
hususattan btn insanlar n mutlaka renmeleri laz mgelen
eyleri ki-bunlar da Allaha, meleklere, erif mevcudlara, saadete
marifetin taallukundan ibarettir -bildirmi tir. Bundan baa,
eriatler; ruhlar n ameli faziletlerle tahalli ederek "faziletlilik"
derecesine ykselmesine medar olan fillerin hududunu da gstermi tir. Btn bunlar , bilhassa bizim eriatimiz bildirmi tir.
Zira onun, dier eriatlerle mukayesesi halinde, alehtlak " eriat-i
kmile" olduu anla lr. eriatlerin htimesi olmas na sebeb
de ite bu kemlidir.
eklindedir. Lakin
52 Tercmeye esas olan nshada
sivak- kelma gre bunun (k,L.,..3 S;L.k.13 ) olmas mnasip dyor : Tab'da veya istinsahta bir sehiv vukua gelmi olabilir.
42
FASL--LMEKAAL
Vahy, btn eriatlerde ruhun baki oldu unu ileriye srerek, inzar ve tahvif etmi , yani insanlar, nazar- dikkatlerini
bu noktaya celbetmek suretiyle uyand rmak istemitir. Alimlerce
de ruhun bakas zerine brhanlar ikame edilmi tir. Ruhlar
iin lmden sonra cismani ehvetlerden (arzulardan) zde kalmak ta bir emr-i lah ktr. yle ki ruhlar; zaten tahir bulunurlar sa taharetleri, cismani ehvetlerden ari kalmakla iki kat olur;
habis iseler o ehvetlerden ayr lmak, habasetlerinin artmas na
sebebiyyet verir. Zira iktisab ettikleri reziletler yznden ezaya
urarlar, bedenden ayrlmadan evvel temin-i taharet iin ka rdklar frsatlar dolay siyle iddetli bir tehassr hissederler. Zira
ruhlarn ancak bedenle birlikte bulunduka iktisab etmeleri
imkn altndadr. Bu noktaya j, j'ffl 1.Js.
J jj2. ;vl
(Zmer: 39-56)-
kl
BRNC KITAP
1 43
ya valy tarikiyle, mevzu-i bahs ahvalden vcud-i ruhani ile temsil eden zmrenin idrak edemedi i baz eyler daha idrak etmi ,
yahut m.ahssat ile temsil usulnn meseleyi cumhura anlatmak iin ve cumhurun hissiyat n tahrik nokta-i nazar ndan da
ha messir bir ekil olduinu grm olacaklar ki, Cenab-
hakkn mes'ud ruhlar ; cesetlere iade ederek bunlar n orada
mahssat lemindeki nimetlerin en kuvvetlisiyle mtemadiyen
mtena'im olacaklar n-ki bu nimet te mesela cennettir,- bedbaht ruhlar da yine O'nun ceetlere iade ederek bunlar n da orada mahstsisat lemindeki ezalar n en iddetlisiyle mtemadiyen mteezzi olacaklar n -ki bu da mesela ate tir- haber vermilerdir. te bahsetti imiz halin temsili nokta-i nazar ndan
eriatimiz-ki islmdr- bu yol zerindedir. Bizim Kitab- Azizimizde bu hallerin imkan- vukuu hakknda herkes iin m terek-t-tasdk deliller varid olmu tur. Zira akl, bu eylerden,
"umum iin mterek olan idrak" itibariyle imkandan fazla bir
ey anlamaz. Bunlar n hepsi de bir msavinin imkan- vcudunu
kendi msavisinin vcuduna, yani varl a kmasna ve "ekal"
ve "ekser" in imkan- vcudunu, "azam" ve "ekber" in v)
cuda kmasna kyas etmek kabilindendir :
- "Kendisinin nas l yaratldn (Yasin 36-78) (
unuttu da bize misal ibraz na kalkt". Kavl-i kerimi gibi.
Zira bu hususa mteallik ayetlerdeki huccet, "avdet" i
"bidayet"e kyas etmek nevindendir ki bunlar da mtesavi eylerdir. u ayette ise "avdet"in imkan n msbit
olan bu kyasla beraber, bidayetle avdet aras nda fark
bulunduundan tutturarak o fikri kabul etmiyen inatc nn
phesini krmak ta istenilmitir :
L5.4 (s.:01)
( - Yeil aatan size ate yapan. .) (Ysin: 36-8o) (..
Buradaki phe, "bidayet"in hararet ve rutubetten, "avdet"in
souktan ve kuruluktan olmas dr. te bu pheye kar : "Allah,
nasl bir eyi, kendine benziyen di er bir eyden yarat yorsa,
O'nun, bir eyi, kendine z d olan dier bir eyden karlabildiini de hissediyoruz." yolunda mukabele olunmutur.
"Ekall"in imkan-1 vcudunu, "ekser"in varl na kyas
etme e gelince : Bunun misali de
)
44
FASL-L-MEKAAL
- "Yerleri ve gkleri yaratan, onlar n mislini (onlara benziyenleri) de yaratma a kaadir de il midir; evet, kaadirdir.
ok yaratan, her eyi bilen de odur". Kavl-i kerimidir. Bu ayetler, ba'se ve ba'si inkr edenlerin huccetini ibtle rci olmak
zere iki delili muhtevi bulunmaktad r. Kuran- Kerimde
ba'si isbat ve mnkirlerin delillerini nakzetmek in vrid
olan ayetlerin hepsinden bahis yolunu tutarsak szmz uzar.
Zaten bu ayetlerin cmlesi, tavs f ettiklerimizin cinsindendirler.
uhalde, evvelce de syledi imiz gibi btn eriatler, ruhlar in lmden sonra ya saadet, yahut bedbahti nevinden
baz haller vaki olaca noktasnda mttefik bulunuyorlar.
Yalnz bu halleri temsil ve bunlarn varln insanlara tefhim
husuusnda ihtilaf etmektedirler. yle grnyorki, bizim eriatimizdeki temsil; insanlar n ekseriyetine tefhim ve yine bu ekseriyetin ruhlarn bad-el-mevt has l olacak ahvale kar tehyi ve
tahrik nokta-i nazanndan daha tam ve daha messir bir yoldur.
eriatlerde birinci derecede istihadaf edilen ise "ekseriyyet"tir.
Temsil-i ruharlye gelince: Bunun, ahval-i ahiret nokta-i
nazarr.dan cumhur zerindeki tahrik kaabiliyeti daha az gibidir. Cumhur, temsil-i cismniye n.azaren temsil-i ruhaniye
daha az ra bet gsterir ve bundan daha az korkar. te bunun
iin, yle grnr ki, temsil-i cismani, ahval-i ahiret itibariyle
temsil-i ruhaniden daha iddetle tahrik hassas n hizdir. Temsili ruhani de insanlar aras ndaki mcadeleci Mtekellimin
nazarnda daha ziyade makbuldr. Bunlar ise ekalliyeti te kileder. Buna, mebnidir ki, ehl-i islam, ahval-i maade dair dinimizde varid olan temsili anlamak hususunda firkaya ayr lmlardr
Bir firka, ahiretteki varl n, nimet ve lezzet itibariyle ayniyle bu lemdeki varl ktan ibaret oldu una kaaildirler. Yani
nazarlarnda, bu iki Mem, bir cinstendir. ki varlk, ancak devam ve inkta' nokta-i nazanndan ayr lr; yani ahiretteki varlk, daimi olduu halde buradaki mnkat 'dr. Dier bir taife
de bu mahssat ile temsil olunan varln, ruhani olduuna
ve bu yolda temsiline sebep, a ka anlatmak maksadndan
ibaret bulundu una kaaildir. Bu taifenin eriatten bir ok huc-
BIRINCI KITAP
1 45
1 46
FASL-L-MEKAAL
veya bunun zerine nazar- dikkat celbedilmi midir?" denilirse; deriz ki:
"Evet, bu, Kuran- Kerim'de vardr:
-"Nefisleri ken- (Zmer: 39-42) (. . .1.4A L 4
j.., 43.11 )
4.; J ty:y3
dileri ldkleri (bedenle tasarruflar ve taalluklar kesildii zaman), ancak Allah al r ;O, lmeyenleri de uyku halinde iken al r
da, sonra lmelerine hkm verilmi bulunanlar alkor (ba'se
kadar tutar). tekileri (henuz haklar nda lm hkm verilmemi olup ta uykuda bulunanlar) da msemma (mukadder)
bir ecele (lecekleri vakte) kadar sal verir. (Bylece hem lm
hem uyku halinde o nefisler, Allah' n hkm altnda tutulmu
olur.)
Bu ayetteki delletin vechi udur ki : Allah, burada uyku ile
lm, nefse mteallik fiilin tatil edilmi olmas nokta-i nazar ndan msavi tutmutur. lmde nefisteki fiilin atlete u ramas,
nefse alet olan eyin (bedenin) tegayyrnden de il de nefsin
kendisinin fesadndan (bozulmasndan) ilerigelmi olsayd,
nefsin uyku halinde iken at l kalmas (ilememesi) de yine kendisinde bir fesad n bagstermesi yznden vukua gelmi olmak
iycabederdi. Bu byle olunca da nefis, uyan ld zaman heyeti
sabikasyla dnmezdi. Madam ki o heyetiyle dnyor; bundan
anlyoruz ki, taattul (durgunluk, i lemezlik); kendisine cevheri
itibariyle eklenen bir emir (tesir) dolay syla an olmu bir
hal deildir de srf aletinin (bedeninin) muattal kalmas (ilemezlii) yznden husule gelmi bir eyden ibarettir. Yine
bundan, alet (beden) atlete u raynca, nefsin muattal kalmas
gerekmiyece ini de anlyoruz. Mevt ise taattul (durgunla ma,
ilemezlik) den ibarettir. uhalde, aletin (bedenin), lmde
de uykudaki hali and ran bir halde bulunmas lazmgelir. Hakim'in dedii gibi: "Ihtiyar, gencin gz gibi bir gz bulsayd
gen gibi grrd".
te bu milletin-ki bizim milletimiz olan ni:am milletidirakideleri hakknda ortaya karp tesbit etmek istedi imiz hususat bundan ibarettir. imdi artk, va'dettiimiz eylerden yalnz u meseleler kalm oluyor:
BIRINCI KITAP
47
TEV L MESELELERI
ER ATTE CAIZ OLAN VE OLMIYAN TEVIL NEDIR?
CAIZ OLAN TEV LLER, KIMLER IIN
CAIZ OLABILIR?
Artk bu meselelere ait szlerle kitab mz nihayet bulmu
olacak. Deriz ki:
eriatteki manalar, be struftr; yle ki: Bu manalar, evvela
umumiyetle iki s nfa inksam eder. Bunlar n birincisi, gayr-i
mnkasimdir. Ikincisi drt s nfa taksim olunur.
Gayr-i mnkasim olan ilk s nf; tasrih olunan m'ann n,
bin.efsihi mevcud olan manarun ayni olmas dr. Mnkasim
olan ikinci snf ta, eriatte musarrah olan man.n n; mevcud
olan mana olmay p bunun yerine temsil tarikyle bedeli alnm bulunmasdr. te bu snf, drt ksma inksam eder:
Birincisi: Misali tasrih olunan manaya ait varl n ancak
pek uzak, mrekkep, uzun zamanda renilebilir bir takm
mikyaslar ve bir ok sanatlarle bilinmesidir. Bunlar da ancak
yksek ftratlarn kabul etmesi mmkndr. Bu hususta tasrih
olunan misalin "mmessel" den ba ka bir ey olduu da ancak
bu tasviretti imiz uzaklk dolaysyla bilinir.
Ikinci ksm: Bu, birincinin. mukabilidir. Bu da her iki
hususu da, yani tasrih olunan eyin misal bulunduunu
ve niin misal oldu unu bir "ilm-i karip" ile bilmektir.
nc ksm: O tasrihin bir eye misal olduunu, bir
kar'ip" ile ve niin misal bulundu unun bir "ilm-i bak"
ile bilinmi olmasdr.
Drdncs de bunun aksidir ve tasrih olunan eyin, niin
misal bulunduunun bir "ilm-i karip" ile, misal oldu unun da
bir "ilm-i bak" ile bilinmesidir.
Ilk iki smftan birincisinde tevil, phesiz hatad r. kinci
snfn birinci ksm-ki her iki hususta da bak oland r-bunun
tevili, ilimde rsih olanlara hast r; ilimde rsih olanlardan ba ka
kimselere bu tevilin tasrihi caiz olmaz. Buna mukabil olan k sm-ki her iki hususta karip oland r-bunun tevili, kendisinden
maksud olan bir eydir, tasrihi de iycabeder.
1 48
FASL-L-MEKAAL
j-t;
4 1 e j l I v, 4.54 1.)
BIRINCI KITAP
14
duklar idrak olunur; fakat niin birer misal olduklar ancak ilm-i
baid ile idrak olunabilir. Binaenaleyh byle mevkilerde insanlardan buna uuru taalluk edenlere kar o drt varlktan m abehet
itibariyle hangisine en ziyade yakn ise i te ona gre bir
seviyye tayin ederek iyzahat vermek iycabeder. Tevilin bu yolda
olanlar, byle mevkilerde ve bu vech zere kullan hrsa eriat
nazarnda da ciz grlr. Lakin bu mevkilerden ba ka yerlerde
kullamlrsa hata olur. Ebu Hmid, bu hususta tafs lta girimiyor. Mesela, her iki cihet te yani misal oldu u ve niin misal
olduu ilm-i baid ile bilinip te ilk grn e gre misal olduunu
iyhm edecek bir de phe bulunduu takdirde ne yaplaca n
gstermiyor. Byle yerlerde o phe btldr. Zira, art k byle
bir vaziyette, bu kitab n bir ok yerlerinde bildirdi imiz vechile,
phenin batl olmas ve tevile giriilmemesi iycabeder. Tevilde
mevzu-i bahs etti imiz hal, Mtekellimine, yani E ariyye ile
Mutezileye r z olmutur.
Drdnc ksma gelince: nc ksmn mukabilidir.
Bu da misal olmasmn ilm-i baid ile malm bulunmas , ancak
misal olduu teslim edildikten sonra niin misal oldu unun
ilm-i karib ile meydana K kmasdr. drakleri, yalnz misal
ise, niin misal olduunu anlamak derecesine vs l olan ve misal olduunu ancak bir phe ve "emr-i mukni' " ile anlyan
snfa gre bu ksmn tevili de cay-i nazard r. nk, bu s nf,
ilimde rsih olan limlerden de ildirler. Bunlara kar "eriati
daha ziyade muhafaza nokta-i nazar nda')." o yoldaki tebligat n
teviledilmedi ini sylemek muhtemil olur. Bu halde o tebli in
misal olmasn zannetmelerine medar olan hususat ta nazarlarnda butlana u rar. Bu tarak, evld r. Bir de mevzu-i bahs
olan ey ile "mmessel-n-bih" aras ndaki m abehetin kuvvetli olmasna binaen kendilerine tevil yolunun alel tlak alvermesi ihtimali vard r. Ancak bu iki snf, o haldedir ki, ne
zaman bunlarda tevile giri ilmesi mubah grlm ise garip
ve eriatin zahirinden uzak bir tak m itikadat tevelld etmi tir.
Bunlarn meydana karak cumhur tarafndan inkr edilmi
olmas da pek mmkindir. Sofiyye ile limlerden bu yolu tutanlara arz olan hal ite budur. eriatimizde bu mevz lar ve
insanlar aras nda kendilerine tevilden bahs edilmesi caiz olan
snfi temyiz eyleyemiyenler "tevil" i ine tesallut edince, rneselede
5o
FASL-L-MEKAAL
L G A T E
A
AletAra, vas ta.
Alt--Aralar, vas talar.
ArifTanyan, bilen, marifet edinmi
olan.
Alkadaran lgililer.
AraziAraz halinde, geici, ilinikli.
AliAletle, vas tayla, arala ilgili.
Am Genel olan, herkesi, her eyi
kaplyan, kamuyu ilgilendiren.
ArazCevher (tz) kar t .
AniAyrlm , plak hale getirilen,
soyulmu olan, ark.
AgdiyeGdalar, besiler.
AmiAvamdan olan, bilgisi kt
veya bilgisiz.
Az'af- muzaafaKat kat, ift ift.
AtaVeri, veri, vergi : Allah vergisi.
AbesBo una, manas z, faydas z,
gayesiz, sama.
Al-el-tlakMutlak (salt k) olarak,
mutlak surette, kay tsz arts z
olarak.
AzadeAzatlanm , babo , serbest
kalm , b raklm.
AvdetDnme, dn .
C
B
ok yar lgayan, ac yan, esirgiyen (nimetlerin en byklerini
ve en incelerini ba lyan)
Allah' n adyla, Ona gvenerek.
Bina-en-aleyh Bunun zerine, ona
dayan larak.
Brhan Belgitleme,
CihetYn, yan.
CiyadetSafl k, aklk, tazelik.
CevherAraz kar t : Tz. Ayinlerde bulunduu zaman hibir
mevzuda kain olm yan mahiyet; kendinden, kendi kendine
var olarak, vas flar kendi stne
alm bulunan.
Cami'Toplyan, toplayc .
FASL-L-MEKAAL
152
D
Duar olmakTutulmak, d mek,
bir hale u ramak.
Darb- meselMesel gstermek, anlay kolaylatrmak ve tesirini
arttrmak iin benzetme yoluyla
misal vermek.
Dest-res olmakEleri mesi, ele geirme.
DalletkarDallette b rakan, saptran, doru yolu artan.
E
Evla b-it-tarik Yolca daha iyi,
ye, stn olarak, haydi haydi,
elbette.
Ehl-i uslUsl-i fkhclar, islam
hukuku yntemiyle (metoduyla) megul olanlar.
Ecram-i SemaviyyeSemavi cirimler, gkteki cirimler, her trl
yldzlar.
EkserDaha ok.
EkavilKavl'in o ulu, szler.
EvleviyyetleDaha kuvvetli sebeplerle, daha nceden, daha uygun
olarak (haydihaydi).
Ebahibh'in oulu: Benzemeler,
benzeyiler.
Eimme mamlar.
EbsarBasarlar, grme duyusunun
alet ve eseri.
EnbiyaNebiler, Peygamberler.
EfdaliyyetDaha faz letli, daha stn olu .
EvaDaha uygun, daha iyi, daha
layk.
F
Fasl-ul-mekaalSzkesimi : Bir dnceyi kestirme yoldan ortaya
koyup amak, kesinletirmeye
almak.
FakihFkhla (Islam hukuku ile)
megul olan, bu hukuka mensup ve bal olan.
Farig olmakFeragat etmek, bir
iten vazgemek, bir i i bitirip
baka bir ie balamaya sragelmi olmak.
Faikstn.
G
Gzide Sekin.
Gayr-i mtenahi Sonsuz, sonu olmyan, sonu gelmiyen, bitip tkenmiyen.
H
HemdinBir dinden, ayni dinden
olan.
Had-di-zatindeAsl na, tabiatine,
mahiyetine gre, kendi temel
varl ynnden.
HaysiyetiyleYnnden, o yandan.
HudsYoktan varedilmi, yarat lm olmak, varl zerinden
belli bir zaman gemi bulunmak, evveli olmak, yoktan var
olu.
HasseDuyu.
Harik-ul-adeAdeti a an, olaanst.
Hayret-bah Hayrette b rakan, artan.
153
BR NC KITAP
HavarikHarikalar, ola anst hadiseler, iler.
HuccetDelil, kan t.
Hasene yilik, yararl hareket, dinin emrine uygun amel.
Hidayet-bah Hidayet verici, do ru yola gtrc.
Habilsok kt.
Habasetok kt harekette bulunu.
K
KazwyeOnerme.
KadeA lm, a k.
KaasdKasdeden, emel edinen.
Bir gayeye gre i liyen.
Kanaat-bahKanaat veren, inandran, kandran.
KamilErgin, tam, eksiksiz.
Kuvve-i mubs raGsterici KUVN e.
L
Levh-i MahfuzSakl levha; Kitabi Mbin ve klli nefs manasna gelen levhin drt neyin-
FASL-L-MEKAAL
54
M
MmtazSekin.
MehmidMahmidetler, meler,
beenmeler.
MbahYap lmas veya yaplmamas hakknda er'i. bir emir
bulunmyan.
Memur-n-bihYap lmas emredilmi bulunan.
MendubiyyetYap lmas,
eriate,
yaplmamasna tercihedilmi bulunmak, terki de caiz olmak.
Masn'Yaplm, yaratlrm olmak.
Mtaalliklgili, alkal olan.
MstebanBelli, a k, anlalan.
M'min nanan.
Menzile Mertebe, derece, var lacak yer.
MstahikHak sahibi olan, hakl
olmay isteyen.
MevcudVar olan.
Ma'dmYok olan.
Mevz -i -zikrBahsetme, anma yeri.
Mtekaddimnce gelen, nceki.
MteahhirSonra gelen, sonraki.
Muktaz ktiza eden, gereken.
Malmat Bilgiler, bilinenler.
MtefahhsDerinden ara trc.,
MarikOrtak, birlik olan.
Muta'Kendisine itaat edilmi ,
uyulmu .
Mctehidictihadeden,dini, ve dinihukuki konularda bir gr e ve
bulua sahip olan, bir retisi
(doktirini) bulunan.
MeddiSebep olan, zemin hazrlam olan.
MahiyyetNelik, iyz, tabiat, doa. Bir eyin ne ise o olmas n
BRNC KITAP
MtehayyelTehayyl edilen, hayalde olan ve beliren
MukarinKarin olan, yaknnda
bulunan, yanyana, yana k.
Mmessel-n-bih Kendisiyle benzetilmi, kendisiyle bir misal verilmi olan.
Maksud-un-bihKendisiyle kasd edilen, bir mna anlat lmak istenilen.
MteevvilTevilci, evirici. Dinde: Kelimeyi veya sz zhir
mnasndan, yakan, ihtimal iinde bulunan, kitap ve snnete
uygun grnen ba ka bir mnaya eviren.
MevvilTevil eden.
Muanedemnaka ada ii inada
evirmek, bir ilmi meselede kendisinin ve karsndakinin sz
hakknda bilgisi olmad halde
ekiip durmak.
Mer'iGrlen ey.
MahslsDuyumlanan, ihsas edilen.
MinhcYntem (metod), dosdo ru ve ak yol, ehrah.
Mridrade eden, crileyen.
MebnaTemel, zerine bir ey
kurulan, bina edilen 'yer.
Mntefi'ntifa' eden, menfaatlenen,
faydalanan.
MtaaliYcelen.
MstagniBir eye kendini muhta grmiyen, ona nisbtle kendini zengin sayan, doyumsam.
Mehde' lke, prensip, baSalng .
Mkevven Tekvin edilmi , kendisine varlk verilmi .
Mnzele ndirilmi olan: Ktb-i
mnzele: Indirilmi kitaplar, ilahi, sentavi kitaplar.
MuhdesVarl nn balangc olan,
varl bir maddeye dayanan, varl zerinden zaman
gemi bulunan.
1 55
FASL-L-MEKAAL
156
N
NazarBak, gr.
Nokta-i nazarGr noktas , yn.
NakisaEksiklik, kusur.
Nafi' Menfaatli, i e yarayan, yararl.
NaksTm, kmil olmamak, eksiklik.
Nefh-i srSr denilen Mete flemek: Ahiret hayat nda llerin
dirilmesine balang saylan ha-diselerden biri.
P
PespayeDk seviyeli, aalk,
soysuz.
R
RaiGren, grc.
Rci'Dnen, ynelen, ilgili bulunan, zerine.
RslResuller, Peygamberler, Yalvalar.
Reviyyetini gcn dnp
kavramak.
RchanDaha a r gelmi, ar
basm olmak: stnlk, yeglik.
Redaeti e yaramazl k, ktlk,
alaklk, pislik.
ReziletFazletin kart ; ahlak kaidelerine uym yan hareket: Ktlk.
RasihRsh sahibi olan, bir ey
zerinde ok iliyerek ve kendisini ona al trarak meharet kazanan.
S
SalavatSalat' n oulu. SaMt :
Namaz; Peygambere dua, onun
iin dnya ve ahirette yceltme
(taz m) istemek.
SabitDelile ba lanm, isbat edilmi, yerinde duran.
BIRIN C I KITAP
157
158
FASL-L-MEKAAL
VilcubOlmas gerekli: d ta varolmann zorunluluu. slam hukukunda: Kesin bir delil (dini
hkm) le, yahut kesim yak n
pheli bir delille inkellefiyet,
devlilik.
Vacib--Vcub halinde olan, gerekli.
VaridGelen, olabilen, yerinde ve
ihtimal iinde grlen, say lan.
VadiTutulan yol, gidi , dere.
VahyEsin Bir manan n nefse
gizli olarak douvermesi. Dinde:
Allah'n Peygambere bildirisi.
Fiyat : 5 Lira