İbn Rüşd'ün Felsefesi - Fasl-ül-Mekaal Ve Kitab-ül-Keşf - Terc - Nevzad Ayasbeyoğlu PDF

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 178

ANKARA N VERS TES LAIIIYAT FAKLTESI

YAYINLARINDAN
X

BN R D'N FELSEFES
BN

I. Fasl-l-Mekaal..

Re D

Kitab-l-kef..
tercmesi.

JUIA L)..2i, 2.

NEVZAD AYASBEYO LU

TRK TARIH KURUMU BASIMEVI- ANKARA

9 5 5

ANKARA UTN VERS TES ILAHIYAT FAKLTES


YAYINLARINDAN
X

BN R D'N FELSEFES
BN RS
I.

Fasl-l-Mekaal..

NEVZAD

2-Kitab-l-ke f..
tercmesi.
AYASBEYO LU

TRK TARIH KURUMU BASIMEV - ANKARA


9 5 5

DZELTME

Bu eser baslrke dizi provalar, bana defalarca gnderildi. Tashihte elbirli iyle gsterdiimiz itinaya ra men dikkatimizden kam baz hatalar bulunabilir. Bu neviden
yanl, burada dzeltiyorum
Eserin ( - 34) sayfalar arasndaki ksm , "Fasl-lMekaal" ba l altnda (Birinci Kitab) ve bunun zeylini,
bundan sonraki ksm da "Ikinci Kitab" tekil etmektedir.
Sayfa stlerinde grlen "Fasl-l-Mekaal" ile "Birinci Kitab" n,
yukardaki blne uygun olmyarak "35 - i 5o"inci sayfalar
arasnda da sayfa ba larna konulmas na devam edilmesi, bir
sehiv eseridir. Bu yanl n dorusu "Kitab-l-ke f" ve "Ikinci
Kitap"or.
18 inci sayfann 12 inci sat rnda grlen "hata, Velhasl"n dorusu, - kolayca anla labilece i gibi - "Velhasl,
hata"dr.
2 -

3 Baz ayetlerin yan nda sre ad olarak grlen "Al-i


Umran" n dorusu, "Al-i Imran"d r.
Bunlardan ba ka hata varsa, okuyucular n dorusunu
kolaylkla bulabilecekleri mahiyette olsa gerektir.

NEVZAT AYASBEYO LU

IINDEKILER
Sayfa
IX

nsz
Bas lrken-Y llarca sonra-2

XV

Balang, eserde gzetilen maksad.


er'a gre felsefede ve mant kdaki nazar n hkm
Akli ve er'i kyas' n kullanlmasna tevik iin varid olan
er'i nass
.

Mevcudata nazar tevik etmeye dair olan er'i nasslar.


Itibar; "mehul, malmdan k yas yoluyla karmak" t r.
Kudemnn kitaplar na bakmak, eriatte vaciptir.
Brhni nazar, er'a muhalif de ildir.

3
6
8

Te'vil hakknda.

eriatte bir zhir ve bir bt n vardr. Bu hususta vrid olan deliller. ..

12

Alemin kdemi ve hudisu meselesiyle bu hususta savab olan n tahkiki


iymna davet hususunda varid olan yol.
eriatten zahirinin te'vili caiz olan ve olm yanlar.
Kendisine zhire iyman farzolan iin te'vil, kfrdr.
Te'villerin ancak brhan kitaplar nda zikri caizdir.
Ameli ilim iki ksmdr : Bedeni fiiller, nefsi fliller.

i8
ig
21
21
22

Avm ve havss aras nda mterek olan tasdik yollar.

23

nsanlar, te'vile ehliyet ynnden s nfa ayrlrlar.


Doru te'vil, insan n yklendii emanettir.
Yukarda geen mterek yollar, eriatte varid olanlard r.

24
27

Kur'andaki ekavil (beyan) lar n i'cz derecesinde bulundu una dellet


eden hassa.

28
29

Mellifin zikrettii "ilm-i kadim" meselesine zamime (lhika): Kitab n


zeyli.
31
Milletin akidelerine taallk eden menahic'i edillenin (delil yollar nn)
ortaya konulmas hakknda kitap.
er' akideler ynnden drt taife vard r.
"Haviyye"nin yollar.
"E'ariyye" nin yollar .
"Sofiyye"nin yolu.

35
36
37
38
51

VI

IINDEKILER
Sayfa

"Mu'tezile" nin yollar .

52

Snii bilmek hakk ndaki er'i yol, iki nevidir : nayet, ihtira'

53

Sniin varl na dellet hakk nda varid olan yetler, nevidir.


Vandaniyete dair.

55

Vandaniyyete dair olan er'i yol.


nc fas l: Sfatlara dair : ili Y sfat.
Hayat, irade, kelm s fatlar .

58
58
63
64-65

Kur'n, kadimdir, onun lfz mahlktur; Mushaftaki harfleri de bizim


iin yap lmtr.
Semi' ve basar s fatlar .
Sfatlar, zat n kendisi midir, yoksa zat zerine zit midir?.

66
68

Bu hususta E ariyye ve Mu'tezile mezheplerinin gr leri

69

Bu meselede h ristiyanlar n ayaklar nasl kaymtr?.

7o

Bu makamda mezheplerin gr lerini telhis.

7o

Sfatlar bahsinde cumhura tasrihi caiz olan.


Drdnc fasl: Tenzih bilgisi (Marifet-i tenzih).
riin tenzih baksinde tuttu u yollar.
Cismiyyet sfat hakkdaki szlerin tahkiki.
Cihete dair.
Allah Tal'ya cihet nisbetinin eri'de ve ak lda sbit olmas
eri'de tevil kap sn ilk aan
R 'yet meselesi.
Beinci fen: Fiiller bilgisi (marifet-i ef 'l)
Birinci mesele: lemin hudusuna dair.
nin lemin hudusunu istidllde tarikati.

68

7o
7o
7o-71
73
79
81
85-87
88
94
94
95

Mevcudatta tabii kuvvetlerin varl n ve bunlar n sniin varlna


to5
en ok dellet eden eyler olduunu isbat.
kinci mesele: Peygamberlerin gnderilmesi (ba'si).
08
Mu'cizeye dair szlerin tahkiki

i o9

Peygamber (Salla-al-lah aleyhi ve sellem), Kur'andan ba ka hi


113
bir mucize ile tehaddide bulunmam (meydan okumam)tr.
Kur'na hs bulunan i'caz ynleri.
117
Kur'andaki i'caz ile--ba ka mucizelerdeki i'caz n fark.
121
nc mesele: Kaza ve kader. eriatte buna dair olan deliller.
122
Bu meselede biribiriyle mter z olan delillerin telifi (Uzla trlmas)
126
Cz-i-ihtiyri (irade-i cziyye) hakk ndaki szlerin tahkiki.
28

I CINDEK LER

VII
Sayfa

Drdnc mesele: Cevr ve adl (zulm ve adalet).


Bu hususta biribiriyle arp an delillerin telifi.

133

Bu hususta biribiriyle arpan delillerin irad olunmas nm hikmeti.


Beinci mesele: Mad, mad n halleri (Ahiret hayat ).

34
137
139

Bu eriat, al-el- tlk btn eriatlerin en mkemmelidir.

eriatlerin, ahirette said (mesud) olanlarla akiy (bedbaht)


olanlarn hallerini temsil hususundaki

1 42

Mslimler, mada dair olan temsilleri anlay ynnden frkaya


ayrlmlardr.
Nefs'in (ruhun) bakas n (lmezliini) isbata dair bahis.
eriatte te'vili caiz olan ve olm yan .
Kitabn htimesi.
Lugate.

41

4
45
1 47

14
1

150
151

ONSZ
-

I -

Byk slam feylesofu bn R d'n "Faal-l-mekaal fi-ma


l.Acj JU1.I J.,42:40
beyn-el-hikmeti ve' -eriati min-el-itti3a1
ismindeki eseriyle bunun zeyli, bir de ( ( .11...4..ril
"El-Kef an-menhic-il-edille fi akaid-il-mille ve tarif ma
vakaa fila bihaseb-it-te'vili min-e -beh-il-mzigati ve-l-akaidj";_, lJ l ..UL.;p
il-mudlle -

unvan.11 tasnifi ; bir ((;i1-,..1. .-k,U...t/I3

j1.I

j!.

-"~"4

arada "Kitab felsefet-il-kad -l-fadl Muhammed ibn. Ahmed bn


Ls ::, 1n11
narmyle Msrda, "Ma tbaa-i Hamidiyye-i M sriyye" de (((s.,..1...131
teb'ed lmi bulunuyor. Elimdaki nshan n tabi' tarihi, H. 3 9
(M. 1901) dur. te Trkeye " bn Rd'n felsefesi" un.v niyle
terceme etti im eserin asl budur. Biyografisini bildiren eserlerde de grld vehile bn Rd'n felsefeye mteallik daha
pek ok telifleri varsa da o iki risalesinde felsefi ve dini fikirlerinin esaslar ve bu esaslarn metafiziki mesaile suret-i ta tbik
mnakkah bir sliip ve mmtaz bir kudret-i fikriyye ile gsterilmitir. u itibarla onlar n ikisine birden "Ibr. Rd'n felsefesi" umumi unvan n veren tbi' veya mstensih, her kim ise,
bu tesmiyede isabetsizlik etmi olmuyor.
bn Rd, "Fasl-l-mekaal" de ilim ve bilhassa felsefeyle
din arasndaki mnasebet ve ittisalden bahsetmektedir. Ona
gre, felsefeyle mant k ilimlerindeki nazar-i aklinin eriatteki
kymeti, "vcb" dur. Feylesof, "Fa'tebir y
yet-i kerimesine ve emsaline iitinad
jj1
ederek bu neticeye var yor ve nazar i aklinin kyas tarikiyle vaki
olabileceine, kyasn en mkemmel ekli de "brhan" bulunduuna nazaran brhn n er'an vcubunu istinbt ediyor. Bu mu-.
ha.kemesinde "kiyas-i fktl" nin eriat nazarnda makbuliyeti de
kendisinin balca istinatgahlar ndan biridir. Feylesofun btn
-

NSZ

temhidat ; ilimle din aras nda bir taruz bulunmad n ve


mslman olmayan milletler arasndaki felsefi ve ilmi hareketlerden istin edilemiyece ini gstermee mteveccihtir. Filvaki' slm dinine gre, akl ile nakil aras nda taruz olamaz;
nakil, akla munz grnrse akl esas tutulur ve nakil, akla
irc olunur. Zaten, "menat- teklif" te ak ldr ve "akl olmyann
dini yoktur". Kur'n-i Kerim, tebligat nn ka Dul edilmesini
daima muhataplar n akl ve iz'anndan, tezekkr kaabiliyetind.en
beklemi, teblilerini beerin hassa-i taakkuluna bina etmi tir.
te byk feylesof bn Rd de dinin akla verdi i bu payeyi
esas ittihaz ederek ilim ve felsefeyle din aras nda ittisl bulunduunu kuvvetli bir muhakemeyle isData al maktadr. Onun,
bu meselede dikkat etti i bir nokta daha vard r: "Tasclik-inanma" hususunda insanlar n tabiatleri, muhteliftir. Kimi, brhanla
inanabilir; Kmi "cedell" szlere istinadeder, kimi de "hitabi"
szler ister. uhalde her ferd; bu yollardan hangisi kendi ftratna uygunsa oradan giderek inanabilecek, saadete eri ecek
demektir. te isln eriati, bu ycllarin kffesini mutazammindir.: "Ud'u il-sebili rabbike bi-'1-hikmeti ve-'1-mev'izati"
JI 21yeti kerimesi o yollara i a,

ret ediyor. Feylewfun bu mesele etraf ndaki tahlil ve terkipleri,


pek derin bir nfuz-i nazara dellet eder. u szleri ne kadar
hakbinnedir:
"Bu eriatler hak ise ve hakka tealluk-i marifeti meddi
bulunan nazara davet etmekte ise, biz mslmanlar, suret-i
kat'iyyede biliriz ki nazar-i brhni, eriatin tebligatine muhalefeti mstelzim bulunmaz. nk hak, hakka kar zd dmez;
belki uygun gelir ve biri dierini meyyid bulunur."
bn Rd, bir defa bu esas vaz'ettikten sonra eriatle hrhann muktazas arasnda adem-i tevafuk bulundu u zaman,
te'vil yoluna gidilebilece ini sylyor. Fakat Feylesofun te'vil
bahsinde de gayet derin tetkikat vard r. O, bu yolu, alelitlk
herkese ak grmyor. Bu vadideki tahkikat nda ilerliye ilerliye nihayet te'vil hakk n insanlardan yalnz "ilimde rsih
olanlar"a veriyor. Te'vil, bn Rd'e gre "hakikat" ten ibarettir ve ancak brhna mstenid olabilir. Feylesof, bu mnasebetle, mm-i Gazali'nin "Tehaft-l- felsife" sinde feylesof-

NS Z

XI

lar meselede tekfir etmesi bahsine intikal ediyor. Bu mesele; lemin k demine, 2 - Allahn cz'iyyat bilmediine kaail
olmak, 3 - Ecsadin ha ri ve ahval-i mad hakk ndaki tebligatn
te'viline girimekten ibarettir. lk iki meseleyi muhakkikane,
yksek ve serbest bir tarz- tefekkrle mnakae etmektedir:
Ona gre, Mtekellimin ile Feylosoflar aras ndaki ihtilf; daha
ziyade lfzidir. Bundan ba ka, zhir-i er'a gre, lemin sureti
hakikaten muhdes ise de "vcud ve zaman" n kendisi, iki taraftan mstemir yani gayr-i mnkat 'dr. Feylesof, bu mddeasn iki yet ile de tevsik ediyor.
bn Rd, insanlarn fikri seviyyelerine gre "tasavvur"
ve "tasdik" hususunda takip edebilecekleri yollar tesbit ettikten sonra eriat-i islmiyyenin btn be eriyyete hitab etmesi
dolaysiyle tebligatnda bu yollarn cmlesini ihtiva ettiini,
"te'vil" meselesinde de bu seviyye fark nn nazar-i dikkate al nmas lzmgeldiini -gayet limane ve mdekkikane te rihat
ve intikadat ile -ileriye sryor. Bu tahliller aras nda pek kymetli tasnifler de vard r: Feylesofa gre, "tasdik yollar ndan bir
ksm , isanlarn ekseriyyetine mil bulunur, yani ekseriyyet
o yollardan giderek tasdika vs l olabilir. Bu yollar, hitabi ve
cedelidir. Hitabi tarik de cedeli tarikten daha umumidir. Yine
tasdik yollarndan bir ksm da insanlar iinde ekalliyete hst r.
Bu da brhani tariktir. eriatin birinci derecede matlbu ise
-havass da ikazdan gafil bulunmamakla beraber- daha ziyade
ekseriyyete itin gstermek oldu undan onda musarrah olan
yollardan daha o u, ekseriyyet aras nda "tasavvur" ve "asdik"
in vukuu nokta-i nazarndan mterek bulunan yolla rd r. te
bu yollar da eriatte, drt s nf te kil etmektedir." Bu szler;
bn Rd'n nazar ndaki nfuzu, karihas ndaki ciyadet ve
vs'ati, dncesindeki serbestiyi gsterir. Feylesof, cumhur-i
nasa veya ehli olm yanlara "te'vil" den sarahaten bahsedilmesi,
cumhra mahsus kitaplara, onlar n anlyamyacaklar veya
fena anlyacaklar te'villerin girmesi, bilhassa bir tak m fsid
tevillerin inti ar yznden slm leminde hs l olan te evvt ve ihtilfat ve bunun intac etti i perianlklar ; mddeasn teyiden ileriye sryor, "E 'ariyye" ve "mu'tezile" taifelerini, bu mnasebetle de iddetli surette tahtie ve muahaze

XII

NSZ

ediyor. Daha sonra Kurn n gsterdii yollar takib etmek ve


te'vil hususunda da ifrta d memek lzmgeldiin.i sylyor.
bn Rd'n "Fasl-l-mekaal" risalesindeki bu tetkik ve tahlilleri, onun "din" mefhumunu nas l anladn da gsterebilir.
Bu anlay ; ok derin ve geni tir, daha ok amelidir; er'i teblileri daha ziyade kabil-i tefehhm bir hale getirdi i gibi onlarda zaten mevcud olan kuvve-i inbisat yyeyi de art rr. "Din"
in mihveri "akl" olunca, tasdikte brhandan ba ka cedel ve
hitab yollar da kabul edilerek bu suretle hissiyyata da byk bir
hssa verilince "iman" mefhumu, ruhiyyat n bugnk tetkikat
ve tarifat na uygun bir mahiyyet kesbetmi oluyor. Hele seviyye
farkla rnn nazar-i dikkate al nmas ve teblilere muhatab olmak
nokta-i nazarrdan "ekseriyet" in muteber grlmesi ok amell
bir tefekkr tarz dr.
bn Rd; "Fasl-l-mekaal" risalesine nihayet verdikten
sonra bu risalede bilmnasebe temas etti i "ilm-i Kadim"
meselesi iin ayrca bir "lhika" yazmtr. Bu lhikadaki muhakemeleri, mnaka eleri daha ziyade iskolastik vadisindedir.
Bu, esasen mevzun o tarza ok mustaid ve tamamiyle n ba'det-tabii ve mcerred olmas ndan ileri gelmektedir. Maamafih,
feylesof, bunda da kendine hs bir tefekkr kudreti gsteriyor
ve feylesoflara isnad edilen "Cenab- Hak, cz'iyyat bilmez"
sznden maksad ne oldu unu muvaffakiyetle te rih ediyor.
bn Rd, "Kitb-l-ke f an-men hic-il-edille akaid-ilmille"((ZULU Uip 3 Z1.5 I LA jA,.;,..<3 s namndaki ikinci risa^

lesinde lzumsuz ve yersiz te'villerle hakk- Bride muhtelif


itikadlara shib olan baz mezhebi firkalarn tefekkr tarzlarn mnakae ve intikad etmektedir. Mkellefe vcib olan ilk
marifet; "Sniin varl " oldu undan evvel bu marifete varmak
iin her firkan n slik olduu yolu ortaya koymak lz mdr.
Haviyye, E'ariyye, Batniyye firkalar" Allah" fikrine hangi
yollardan gidiyorlar, bu yollar n eriatin tebligatiyle mnasebeti
nedir, insanlarn seviyye-i fikriyye ve hissiyesiyle derece-i alkas
ne olabilir? te bn Rd, bu noktalar gayet nfiz bir nazarla
tedkik ve mnaka e ettikten sonra kendine hs olan yolu ileriye
sryor. Allhn varln isbat etmek zere buldu u delillere
"Delil-i inyet" ve "Delil-i ihtira' " adlar n veriyor. Bu delillerin

NSZ

XIII

menbai Kur'an-i Kerimdir, tabii hdiselerin mutazammin


bulunduu manalard r. Feylesof, Allah' n birlii ve dier
sfatlar bahsinde de "E 'ariyye" ve "Mu'tezile" firkalar nn
bir takm nazariyyat ve muhakemat n intikad ettikten sonra
kendi fikirlerini ve temayllerini ortaya at yor. Bu mnasebetle,
Allah'n sfatlaryla zat arasndaki mnasebeti, me hur "Allah' n sfatlar, zatnn ayni midir, gayri midir, bu sfatlar nefsi
midir, ma'nevi midir" meselesini mnaka e ediyor. "Manifet-i tenzih" ad altndaki faslda, Cenab hakkn mnezzeh
bulunduu -naksa dellet eden- s fatlar mevz-i bahistir. Feylesofun, bu mnasebetle "cismiyyet" ve "cihet" mefhumlar
zerinde icra etti i tahliller, bilhassa cumhurun anlay nokta-i
nazarnda:D serdetti i mlhazalar ok bkir fikirlere istinad
etmektedir. Hele Allah' n mahiyyeti mevz-i bahs olunca
cumhra kar, eriate istinaden "Allah, nurdur" cevab n vermek rnuvalik olaca hakkndaki m.utalaalan, Allah'a cihet isnadna mtaallik muhakemeleri, ve bu mnasebetle insanlar
aras nda buldu u mertebeler, mezhebi firkalar n tuttuklar
muhtelif yollar yznden mslmanl a riz olan peri anlk
hakkndaki temsilleri, izahlar , Ebu Hmid Gazali'ye tevcih
ettii intikadler, Allah' n grlmesi meselesine ait te rihleri;
feylesofun tarz- tefekkrndeki bekaret ve mmtaziyyeti, karihasndaki vs'at ve ihatay gsteren kuvvetli misallerdir. bn
Rd, "Ma'rifet-i Ef'al " fasl nda da lemin hudsu, Peygamberlik, kaz ve kader, zulm ve adl, maad meselelerini tetkik
etmektedir. Bu mevzlara ait intikadat ve ahsi fikirleri de
ok geni bir gr ve bulu nmunesidir.
bn Rd, peygamberlik mefhumu hakk ndaki te rihatiyle
"din"den anlad rnanay biraz daha tenvir etmi oluyor. Onun;
"Hair" meselesi hakkndaki muhtelif fikirleri birer birer gsterdikten sonra vaz'etti i kaidenin ml ve besatati, "din"
anlayndaki kudret ve ihatan n semerelerinden biridir. Kitabn sonunda "caiz olan ve olm yan te'viller" dolay syla eriatteki manalan be snfa ayran feylesof, bu s nflar zerindeki
tedkikatiyle kendi nokta-i nazar ndan "Kuran" nasl anlamak,
nasl tefsir etmek, itikadi ahkam nasl istinbat eylemek laz mgeldiini de gstermi oluyor.

XIV

NSZ

bn Rd, slam dininir "mebde' " lerindeki kuvve-i inbisatyyeyi, dorudan doruya Kur'na temessk etmek suretiyle sezmi ve dncelerini ona gre yrtm tr. "Allah"
tan, "Muhammed" den ve "Kur'an" dan keml-i tazim ve huls
ile bahseden bu byk slam Feylesfunu tekfire kalkanlarn
gaflet ve dalleti pek elimdir. Bunlara sadece ac mak lz mdr.
Kfrn lzumu de il, iltizam kfrdr. bn Rd'n klr
iltizam etmesi yle dursun, szlerinden, d ncelerinden onun
kfre d t bile istintac ve isbat olunamaz. Byle byk
bir mtefekkirin kfrne kail olmak; byk bir kfrand r, bir
kebire-i idrk ve iz'nd r. bn Rd; akliyle ne bulmu sa, dinden ne anlamsa, Kur'an ve hadisten ne man karabilmise
onu sylemitir. Bulduklar, anlad klar bazan ilmin ve felsefenin seviyye-i hz rasna temas edecek derecede ykseliyor.
Nazan o kadar keskin, tahlil kudreti o mertebe nafizdir.
Yaad mz asrn terbiye-i ilmiyye ve felse iyyesiyle mcehhez olanlar, bn Rd'n bu eserinden pek ok eyler anlyaeaklar, aleltlk dini ve hssaten mslmanl daha fazla bir
"inirah-i sadr" ile kavr yacaklardr. Akla hitab eden din-i
islamn her eyden evvel istedi i de budur; be eri saadeti
temin edecek yolda anla lmasdr.
1926
Abdlldrif Neozad Ayasbeyo lu

BASILIRKEN...

- Yllarca sonra ( bn R d'n felsefesi) ni, delikanl lk amda, Mlkiye-i


ahane (Mercan) idadisine devam ederken arapa metninden
dilimize evirmeye zenmi tim: birka sahifesini evirmi tim
de.. Bu cesaretli te ebbse o zaman ilmi, felsefi ve dini bhelerimin bir buhran halini almaya balamas yznden giri mitim:
Mektep dersleri, beni doyuram yordu; hem gnlm, hem zihnim a kalmt. Buhrandan kurtulmak iin kendilerine gvenmek ve dayanmak istedi im byk apta mtefekkirlerden
biri de bn Rd olmutu. *
( bn Rd'n felsefesi); Telif ve Tercme Heyeti Azas ndan bulundu um srada, 1341 (1925) senesinde Maarif Vekaletince, "Telif ve tercme edilecek asar hakk ndaki 24 kanunisani 1341 tarihli talimatnamenin birinci maddesi mucibince
tanzim edilen umumi ne riyyat defterinden 341 senesi zarfnda
ilan olunmak zere tefrik k lnan eserleri muhtevi cedvel" in
"Felsefe ve Terbiye" k smna konulmu ve hizasna benim taraf mdan tercme edilece i de kaydolunmu tu.
Eseri Arapa metninden 1926 y l iinde tercme etmi tim.
Maarif vekaleti; tercmeyi, kabul muamelesi tekemml ettikten sonra 1927 y l iinde, bas lmak zere hemen stanbul Darlfnunu'na gndermi ti. Orada yllarca kald . Nihayet, niversite Rektrl nden bana yollan lan 14/2/1939 tarihli ve
o 3/748 No. lu yaz da:
* 1953 yl iinde Konya Belediyesince kurulan "Mevlna ihtifalini
tertip heyeti" ; ayni y lda Konya'da "680. lm y ldnmnde Mevlna"
balyla neretti i kitab haz rlarken benden de bir yaz istemiti. O kitabn iinde (S.13) "Ak Kurban kn be-pi-i Mustaf balyla yeralan yaz mda, bana henz bir orta tahsil rencisiyken " bn
Rd" n felsefesini dilimize tercme etmek ihtiyac n duyuran siklerden
de etrafl ca bahsetmi tim. Bu sikler, Maarif ve Terbiye tarihimizi de yak ndan ilgilendcir.

XVI

BASILIRKEN

"Tercme etti iniz ( bn Rd felsefesi) nin ilmi ara trmalarmaza ok yard m olacaktr. Ancak niversite tercme
ettirilen eserlerin bas m iiyle hi megul olmuyor. Baslacaklar
ayrma dorudan doruya Veklete aittir.
Eski tercmeyi bu sraya koyabilmek iin Veklete mra
caatleri zaruri oldu unu arz eder, sayg larm sunarm."
Deniliyordu. Esasen 1938 ylnda, yeni harflere evrilmek
vesilesiyle, tercme eseri niversiteden geri alm bulunuyordum. Ancak 1939 yl iinde Mebus seilmi olduum iin Mebusluumun devam mddetince, B.M.M. indeki geni ve srekli
almalar= dolaysiyle; bu hizmetten ayr ldktan sonra da
bir ka yl, Maarif Vekletince bast rlp neredilmi bulunan
"Trkiye Cumhuriyeti Milli E itimi. Kurulu lar ve Tariheler" balkl - 745 sahifelik - eseri haz rlamakla megul olduumdan
tr "bn Rdn Felsefesi" ni yeni harflere evirmeye vakit ve
firsat bulamam tm.
1952 yl iinde bahis konusu tercme eserinin, Ankara
niversitesi Ilahiyat Fakltesince bastrlmasnn uygun grld bu Faklte Dekanl ndan bana gnderilen 24 kas m
1952 tarihli ve 96o sayl yazyla bildirildi. Bu yaz y aldktan
sonra :
Tercme edilmi eseri, bizzat yeni harflere evirdim.
2 - 1926 da dilimize evirirken ifadenin sadeli ini ve a kln' iltizam etmi bulundu um iin tercmenin metni zerinde
bir daha ilemee pek fazla ihtiya yoktu. O zaman baz terimlerin Trkelerini yanlar na koymutum, bunlardan bir o u
iin not (hiye)lar da eklemitim. (Btn hiyeler tarafimdan
yazlmtr).
3 Ancak aradan geen y llar iinde yeti en yeni nesillerin anlaylarn kolaylatrmak zere eserin sonuna bir de
lgate ekledim. zerinde tarih bulunmamakla beraber tercmeme esas tuttu um nshadan sonra basldn kuvvetle tahmin
ettiim yine Msr basmas baka bir nshann sonundaki fihristi de tercme ve ilave ettim.
4 Arapa metinde, nakl olunan ayetlerin, bulunduklar
srelerle say lar gsterilmedi inden. bunlar da her ayetin yanna koydum.
5 1926 da bn Rd hakknda okurlara toplu bir fikir
vermek, ona dair gr ler iin Do u ve Bat dnyalarndan bi-

BASILIRKEN

XVII

rer rnek gstermek zere (Kamus-l`A'lam) in ( bn Rd)


maddesini ayniyle, (La Grande Encyclopedie) nin (Averroes)
maddesini de dilimize evirerek, tercrnenin ba tarafina koymutum. Bunlardan sonra eserin konusu hakk nda bir (nsz) de
yazmt m. Tercmeyi bas ma haz rlarken, onlara Trke
( slam Ansiklopedisi)nin bn Rd maddesini de eklemitim.(X).
Bu maddeyi eklemekte gzetti im balca maksatlar unlardr:
a) bn Rd hakk ndaki Dou ve Bat grlerine bir rnek
daha gstermi olmak;
b) Sz konusu olan slam Ansiklopedisindeki ( bn Rd)
maddesinin, . (Din felsefesi) fikras nda:
. . . eriat ile felsefenin telifine dair fikirlerini bilhassa
(Fasl-al-makal ve ka f an manahic al-adilla.) adl kitaplarnda
toplamtr (bu kitaplar 1859, da M. J. Mller tarafindan,
Mnih'te, bast rld. 1942, de L. Gauthier tarfindan Traite
decisif ad ile franszcaya, 1934 te Nevzad Ayas taraf ndan,
Trkeye tercme edildi ise de, sonuncusu hala ne redilememitir)." (XX)
Denilmekte olduu iin bu szlerin benimle ilgili olan
ksmndaki "hala" kelimesinin mutazammn bulunduu ince
teessr ve tereddd, yukar da nerin gecikmesi sebebine dair
yazdklarmla karlatrarak Do u ve Bat dnyasnn bu gibi
meseleleri takibeden mtefekkirlerini ayd nlatmak, o maddeyi
yazan muhterem meslektamz Hilmi Ziya lken'e tercmeye
kar gsterdii yakn alka dolaysiyle memnunluumu ve teekkrm belirtmek.
Bu mnasebetle, u dncemi de ortaya .koymally m:
Yine slam Ansiklopedisindeki ( bn Rd) maddesinin
bn Rd felsefesinin buhran ) balkl son fkrasnda:
"Btn islam ve hristiyan orta a felsefesinde oldu u gibi
bn Rd felsefesinde de merkezi bir buhran noktas grlmektedir. Bu da grek d ncesi ile sami dinlerin uzla trlmas mec(x) Kamus'l-'lm), (Grande Encyclopdie) ile ( slm Ansiklopedisi)
nden aldm maddeler, eser bas lrken karlmtr. Isteyen, yerinde okuyabilir
(XX) Eser, 1926 da tercme edilmi tir. (1934) te bir dizi yanl s olsa
gerek..

XVIII

BASILIRKEN

buriyetidir. Greklere gre, lem, tanr lar gibi, ezelidir. Tanr ,


lemin yaratcs deil, yalnzca ona nizam veren (demiurgos)
dir. Greklere gre, tabiatta akli bir nizm vard r: ba ka tabir
ile lem makuldr. Halbuki smi dinlere gre, (yahudilik,
hristiyanlk, islmiyet), lem yoktan (ex nihilo) var olmu tur.
Allah bu alernin 'yarat csdr. Hadiseler mutlak bir nizama
deil, Allahn iradesine tabidir. Grlen zahiri nizam, ilahi
iradenin itiyadi eklinden (adat Allah) ibrettir. Byle olmas
zaruri de ildir. Baka trl de olabilirdi. slam feylesoflar ve
bilhassa bn Rd bu iki zt doktrini uzlatrmann, hi deilse zhiren te'lifinin buhran iindedirler. Kelmc lar ve bilhassa Gazali, aktan aa din yolunu tutmular, felsefeden ancak
bunu te'kit etti i nisbette istifade etmi lerdir. Feylesoflar ise
grek mtefekkirlerinden ayr lmamlar, fakat ezeliyetilik ile
hilkatilik rarasndaki derin tezad te'vil iin byk glkler
ile karlamlardr. Farabi ve bn Sina Yeni Efltunculu un
sudr, tecelli veya feyezan (procession) nazariyesinden istifade
ettikleri iin, iki z t grn yaklatrlmasna, bir dereceye kadar
imkan olmutur. Bu yzden de tasavvuf mesleklerine yakla mlardr. bn Rd ise do rudan doruya Aristocu oldu undan
te'life imkan kalmam , ancak zahiri te'vil yollar na bavurmu,
bundan dolay da kelmclar ile iddetli mcadelelere kap almtr."
Denilmektedir. Bu szlerin, bn Rd'n -tercme etti imeserinde eriat ile hikmet (felsefe) aras ndaki ittsal belirtmek
iin ileriye srd fikirlerle karlatrlmasn, okurlara brakyorum. Ancak onlarn bu karlatrmalarda u ryavaklar
glklerden ve d ecekleri phelerden bir dereceye kadar kurtulmalarna yardm etmi olmak midiyle, bu bahis etrafindaki
kendi gr m de imdilik ksaca yaz yorum:
1926 ylndan bu yana benim dini, felsefi ve dinifelsefi tefekkr sahas nda eriebildiim merhalenin snrlar iindeki anlayma gre; bn Rd'n ve emsali Islam feylesoflarnn eriatle felsefe aras ndaki mnasebet bahsinde, iine d m veya tutulmu gibi grndkleri buhrann balca sebebi;
islam dininin iki temel kayna olan Kur'n ile hadis'in felsefeye
ve ilme temas eden hkmlerini; Sokrat, Eflatun ve bilhassa
Aristo aklcl (rasyonalism) ndaki akl mefhumuna dayanarak

BASILIRKEN

XIX

kurmaya u ratklar bir islamc aklclk (islami rasyonalism)


sistemiyle anlamak istemi olmalardr. Hele bn Rd, Aristo'ya hayranl kta pek ileriye Bitmi tir. O, Tabiiyyttt kitabna yazd balangta, Aristo'nun, mant kn da tabiiyyat' n da, metafizik'in de hem kurucusu, hem tamamlay cs olduunu syledikten sonra :
. . . Kurucusu, dedim; nk ondan evvel, bu ilimlere
dair ortaya konulan kitaplar n hepsi onun eserlerinin yan nda
anmaya bile de mez. Tamamlaycs, dedim; nk ondan sonra
yaayan feylesoflarn cmlesi o zamandan bugne kadar, yani
bin beyz yldan beri onun meydana koyduklar na bir ey
ekliyemedikleri gibi onda yanllk ta bulamamlard r. Bir insanda bu kadar filmin toplanmas phesiz hayret verecek bir
hldir. Ona be er de il, ilahi bir melek denilse yeridir. te bunun
iin, eskiler onu, ilahi Aristo diye anarlard ."
Demektedir. bn Rd'n Yunan feylesoflarna ve bu arada
Aristo'ya bu derecede hayran kalmas na ve gvenmesine bn
Teymiyye de ili mitir. (Er-redd al-felsefeti bn Rd, Mnakaat bn Teymiyye. Felsefet-bni-R d, S. 133)
Kur'n'da (ak l) kknden gelen bir ok sigalar, hitaplar
vardr. Baz hadislerde de ak l ok de erlendirilmitir. Fakat
Kur'nda da, hadiste de ak l, sarih bir tarife ba lanm deildir. Kur'an'da "akl" den ne kasdedildi ini yine Kur'n' n btnl iindeki "taakkul ve ve tefekkr sistemi"nden karmak,
bu sistemle "vahy" hac:lisesi aras ndaki mnasebeti de yine
Kur'an'da ara trp ortaya koymak laz mdr.
Kur'anin; aklm yan banda bir de "gaybe iman cebhesi
vardr ki yine Kur'n'daki ak l mefhumuyla bu gaybe iman
da karlatrp aralarndaki mnasebeti bulmak gerekir.
Ite Mevlana'nn Kur'n'm ve hadis'in akla hitab etti ini
bildii halde "Akl kurban kn be-pi -i Mustafa"- 5.5- 4:)l,
demesi, Kant' n da ondan yzyllarca sonra mahz- o j...,44
aklla ykt metafizi i, ameli aklla yeni batan ve ahlaki iman.a
dayanarak, mahz- akl , imana ve ahlka feda ederek kurmaya
mecbur oluu da bundandr.
Akl'm ilkeleri hakkndaki eski statik gr n yan banda
bir de dinamik gr n belirmesi ve bu ikincinin gitgide geli-

XX

BASILIRKEN

mesi, o ilkelerin en sa lamlar saylan zdelik (aynilik) ve elimezlik (tenakuzsuzluk) in zamamm zda ilim ve felsefe alanlarnda sarsntya uram bulunmas, nedensellik (illiyyet) ilkesine dayanan ve filmin ba lca artlarndan biri olan gerekircilik (determinism)in bilginler aras ndaki anlama ve uzlamadan
doan bir konut (postulat) de erinde saylmas, hayati hadiselerin incelenmesinde erekciliin (gaiyyecili in) tekrar itibar kazannnya balamas ve hayatta akl ile kavran lamyan bir (mantkszlk-illojism) cephesinin de bulunduunun meydana kmas ; din ve akl mnasbetlerinin yeni gr lerin altnda
tetkiki laz mgeldiini belirtmektedir.
Ben, byle etin bir tetkika, "Din nedir?" ba lyla yazmay tasarladm bir eserde girimek istiyorum. Tevfik,
Allah'tandr.
1955
A. Nevzad Ayasbeyo lu

BRiNC KITAP

131SM-L-L 'AH-IR-RAHMAN R -RAH M


"FASL-L-MEKAAL"
Pek byk, pek mmtaz, ok alim ve ok yksek bir Fakih,
pek adil bir Kad olan (Eb-ul-Velid Muhammed ibn Ahmed
ibn Muhammed ibn Ahmed ibn Ahmed ibn R d (Allah kendisinden razi olsun ve kendisini rahmetine mazhar buyursun),
demi tir ki :
Allah'a btn mahamidiyle hamd ettikten, kendisinin ok
pk ve gzide bir kulu ve Peygamberi olan Muhammed'e salavat getirdikten sonra,
Bu szlerden maksad mz ; felsefe ile mant k ilimlerindeki
nazar, eran mbah m , memnu mu, yoksa memurn bih midir;
son ikka gre bu memuriyet ; mendubiyeti mi, yahut vcubu
mu mtazammndr ? te bunu eriat nokta-i nazar ndan
aratrmaktr. Binaenaleyh, deriz ki :
Felsefenin i i ; mevcudata bakmak ve onu delleti cihetinden, yani masnu olmak nokta-i nazar ndan nazar-i itibare
almaktan ibarettir. nk, mevcudat, ancak nas l yapldna
marifetin tallku halinde sania dellet edebilir. u halde mevcudattaki sanata mteallik marifet, nekadar tam olursa snia
mteallik marifet de o derecede tm olur. eriat ise mevcudata
nazar-i ibretle bakmay istihsan etmi ve buna tergbeylemitir:
Bu tergibin eriatte ya (vacib) veya (mendubnileyh) manas na
dellet edebilece i aikardr. Dier taraftan eriat ; mevcudat ,
akl vastasyla nazar- itibare almay ve ona ait bilginin yine
akl vastasyla istihslini istemektedir. Bu, Allah' n kitabndaki "Fe'tebir Y j
gibi birok yetlerden msteband r. Bu ayet, "Kyas-i akli" nin
u halde ey basar sahipleri, bir eyin, bir hdisenir yalniz grnne
bakmakla kalmayn, ondan dikkat ve muhakemeyle neticeler, ba ka hkmler de istihrcedin. Sre: Ha r (59) (ayet: 2).

FASL-L-MEKAAL

yahut kyas-i akliyle erinin birlikte istimli vacib olduunu


gsteren bir "nas" t r. Yine bu cmleden olan "Evelem yenzuru
fi melekt-is-semvti v-el-arz ve m halaka-al-lah min ey
-

L5,4

Lu j -L.,

yet-i kerimesi de btn mevcudata nazar-i ibretle bakmaya


teviki mutazammin bir nast r.
u da bilinmelidir ki, Allah' n bu ilm ile hiz-i htss ve
eref kld insanlardan biri de Hazrat-i brahim'dir : "Ve
kezlik nri brahime melekt-es-semavti v-el-ard 4s/
-,aI^I 3 Efel yanzurun
,

hulikat ve il'es-semi keyfe rfiat 4

keyfe

-;;I>

"Ve yetefekkerne fi halk-is-semvti


v-el-ard

)) 3

gibi saysz bir-

ok yetler bu mddey isbt eder.


er'in mevcudata ak l tarikyle bakma ve onu nazar-i
itibare alma vcib kld u suretle sbit olunca, bu nazar-i
itibare almak keyfiyetinin de "malmdan mechulu istinbt ve
istihrc etmek" -ki bu da k yastan ibarettir veyahut k yas vas tasyla olur-ten ba ka birey olmad mlm bulununca, mevcudta "K yas-i akli" ile nazar eylememiz de art k vcib olur.
er'in davet ve tergib etti i byle bir nazar n da kiyasn en
mkemmel nevilerini kullanmak suretiyle elde edilen en tm
bir nazar bulundu u aikrdr6 . te bu da "Brhn" nam
verilen kiyastan ibarettir. Mdem ki eriat, Cenab-i Hakk'a ve
mevcudta mteallik bilginin brhne mstenid bulunmas na
bizi tergbeylemitir. u halde (Allah) ve sair mevcudat br2

Gklerde ve yerde cri olan hkmranl a, Allahn yaratt hereye

dikkatle bak p muhakeme etmiyorlar m ? (Sre: Arf. 7 yet: 185).


3

Ibrahim'e gklerle yerdeki hukmranl ite yle gsteririz (Sre:

En'am. (6) yet: 75).


4 "Deveye nas l yarat lm diye, gke byle nas l ykseltilmi diye dikkatle bakm yorlar m ? (Sre: G iye: 88. yet:
Ve gklerle yerin yarat lmas hususunda dnrler (Sre: Al-i Umran: 3 yet: 191).
Nazari, husul nazara ve kesbe tevakkuf edendir: Nefsi ve akl tasavvur,
lemin hdis olduunu tasdik gibi (Tarifat-Seyyid).

BIRINCI KITAP

hanla bilmek istiyen kimsenin evvela bu i e haz rlanmas, brhanlarn nevilerini ve artlarn , "kiyas-i brhni" nin "kiyas-i
cedelis", "kiyas-i hitahi" ve "k yas-i mugalti" ye ne suretle
muhalif oldu unu bilmesi daha muvafk ve hatta zaruri bir
keyfiyet olur. Bu da ancak di er bir istihzar ile yani evvel-i emirde "kiyas-i mutlak" n neden ibaret oldu unu, nevilerini, bunlarn hangilerinin kiyas olabilece ini, hangilerinin de olamyacan renmekle mmkndr. Bu malmat ta ancak di er
baz bilgilerin tekaddmyle kaabil-i istihsldir. O bilgiler ise
kiyasn kendine tekaddm eden czlerini yani "mukaddemat"
ile nevilerini bilmekten ibarettir. Binaenaleyh, er'in "mevcudata nazar" hakk ndaki emriyle imtisal eden mmin iin "nazar" dan evvel, nazara nisbetle, amele gre "Mat" menzilesinde
bulunan bu eylere vukuf has l etmek vacib olur. Fakih, "Ahkmda tefakkuh" a ait bulunan emirden nas l btn fikh mikyaslara ve bunlardan "k yas" olanlarla olmyanlara marifetin vcubunu istinbt ediyorsa "rif" in de "mevcudata nazar"
hakkndaki emirden kiyas-i akli ile bunun nevilerini bilmenin
vcubunu istinbt etmesi kendi zerine vacib olur ; hatta. rif,
bu istinbata daha mstah ktr. nk fakh, "Fe'tebir' y
l- il-ebsar"
kavl-i keriminden "kiyas-i fikhi" ye marifetin vcubunu istinbt edebiliyorsa "rif
b-il-lah" ayni yetten "kiyas-i akli" ye marifetin vcubunu
evla b-it-tarik istinbat eder 7 . Bundan baka kimse, "sadr-i
evvelde bulunmad iin kyas-i akl tarikiyle nazar, bidattir"
de diyemez. nk, kyas-i fikhi tarikiyle nazar ve enva da
sadr evvelden sonra istinbt edilmi bir keyfiyet oldu u halde
bidat grlmemektedir. te bu suretle, kyas-i akl tarikiyle
7 Kyas, birtakm kaz yyelerden mrekkep bir szdr ki bu kaz yyeler
teslim olununca kendiliinden dier bir szn de kabul edilmesi lz mgelir:
(Alem, mtegayyirdir ve her mtegayyir hdistir) sz gibi. Zira bu, iki
kazyyeden mrekkep bir szdr. Bu iki kaz yye teslim olununca "Alem hdistir" sznn de o iki kaz yyedeki hakikate gre kabul edilmesi iycabeder.
Bu tarif, mant k lara nazarendir. "Ehli usl" nazar nda kyas; mezkr
olan eyler hakkndaki hkmn bir mislini, di er bir hkmdeki illetinin
misliyle meydana karmakt r. Bu tarifte "Isbat etmektir" yerine "Meydana
karmakt r"denilmesine sebep udur ki; k yas, hkm ispat deil, izhr eder.
"Mezkr olan eyler" denilmesine de k yasn mevcuda da, maduma da temilini temin iindir." (Tarifat-Seyyid).

rASL-L-MEKAAL

nazara itikad etmemiz de vcub kesbetmi olur. Bunun bir sebebi


vardr ki, o sebebe mevzii zikir, bu bahis de ildir. Ne hacet,
"Haviyye" mezhebi mensuplar ndan kk bir taife mstesna.
olmak zere, bu milletin ekser ashab , "kyas-i akli" yi kabul
etmektedirler. O taifenin aleyhine de nasslarla ihticac edilmi tir.
er' an, kyas-i fkhi tarikiyle nazar nas l vacib ise kiyas-i akli
ve envana gre nazarn da ylece vacib olduu tekarrr edince,
bizden evvel gelenlerden hibir kimse, kiyas-i akli hakk nda
tefahhusatta bulunmam sa buna balamann bizim zerimize
vacib olaca aikardr. Bundan baka bu ite mtekaddim
olann mtaahhir olandan istine etmesi lzumu da zhirdir.
T ki, bu husustaki marifet tekemml edebilsin. nk, bir
adamn tek bana bu ii baarabilmesi ve muhta bulundu u
btn hususata birden ba lyabilmesi g yahut ta imkans zdr.
Nitekim, kyas-i fkhrnin nevilerini ihata edebilmek iin muktaz btn malmat bir insann yalnz bana istinbat edebilmesi de zordur. Hatt bu cihet, k yas-i akli hakknda daha
ziyade variddir. Bizden bakalar kyas-i akli hakknda tefahhusatta bulunmu iseler, u halde bizim, bu hususta bize tekaddm
edenlerin tetkikat ndan kendi vadimizde istine etmemiz de
vacib olur. Bu mtefahh slar, ister millet (din) itibariyle bizimle
marik (hemdin) 8 olsunlar, ister olmasnlar. nk kendisiyle
tezkiye sahih olan bir Metin tezkiye hususunda kullan lmasnn
doru olup olmamas meselesinde,e er haddi ztinde o alet, urtit-i
shhati cami bulunmakta ise bizimle hemdin olanlara ait bulunup bulunmamas nn tesiri yoktur. Dince gayr-i m rik olanlar
(hemdin olmyanlar) dan maksad m da islam milleti (dini)nden
evvel, kudemdan (eskilerden) bu eylere nazar etmi bulunanlardr. Madem ki hal byledir ve akli mikyaslara nazar iin
8 Millet, din kitaplarmzda dini camiay ifade eder. Hatt do rudan
doruya eriat ve din mnas na da kullan lr. Biz, son zamanlarda "millet"i
"kavm" mnas na naklettiimiz iin, hem mellifin istimlini muhafaza
etmek, hem de iltibasa mahal b rakmamak iin byle mutariza iinde maksadn izahn muvafk buldum. Seyyid, Tarifat' nda "din ve millet" iin yle
diyor: "Zat nokta-i nazar ndan mttehid, itibaren muhteliftirler. Zira eriat;
mut olmak haysiyetiyle, "din"; toplay c olmak haysiyetiyle, "millet";
kendisine dnlmek haysiyetiyle de "mezhep" tesmiye olunur. Dinle millet
arasndaki fark, yle de ifade olunuyor: Din, Allah'a; Millet, Peygambere;
mezhep, mctehide mensuptur".

B R NC KITAP

ihtiya hissedilen kaffe-i hususat kudem taraf ndan hakkyle


tefahhus edilmi bulunmaktadr. u halde onlann kitaplar na
elatmamz ve ne dediklerine bakmam z mnasib olur. Eer bu
hususta sylediklerinin hepsi do ru ise kabul ederiz ; ilerinde
doru olmyan da varsa alkadaran iykaz eyleriz. Bu tarzda
nazardan farig olunca ve mevcudat ile mevcudattaki sanat n
dellet etti i mnaya nazar-i ibretle bakma a bizi muktedir
klan 'aletler elimize geince,-nk sanat bilmiyen masnuu, masnunu bilmiyen de sahi bilmez-art k brhani mikyaslara mteallik
bilgi dolaysyla edindiimiz "smaat" ten bilistifade tuttu umuz
tertip ve nahv (usul) 9e gre mevcudat zerinde tefahhusata
balamamz vacib olur. Bu maksad n, ancak mevcudat birer
birer tefahhus etmekle ve bu hususta mteahhirinin, mtekaddiminden yardm istemesiyle temin olunabilece i de ikardr.
Nitekim ulm-i taalim (riyaz yyat) ta hal byledir. nk,
mesela. zamanmzda hendese s naatnn madm olduunu,
ilm-i heyet s naatnn da yine byle ortadan kalkt n ve herhangi bir adamn kendi kendine ecram-i semviyyenin cesamet
ve ekillerini ve biribirlerinden nekadar uzak bulunduklar n
anlamya kalktn farzetsek bu adam n bunlar, mesel arza
nisbetle gne in cesametini ve dier kevakibin sahalarn idrak
etmesine, en zeki bir insan olsa bile, imkn tasavvur olunamaz.
Meer ki, vahiy veya vahye benzer bir tarikle ola. Hatt byle
bir adama, gne in, arzdan yzelli veya yz altm kere byk
olduu sylense o, bu sz, kaaili iin eser-i cinnet addeder.
Halbuki, mesele, ilm-i heyete bilbrhn sabit olmu tur ve
o filmin ehli olanlar, bu hususta asla. pheye dmezler. Bu
nokta-i nazardan s naat-i taalim (riyaz yyat) ile temsile muhtac
olan, usul-i fikh snaatdr. Fikhn kendisine mteallik olan
nazar, ancak aradan uzun bir zaman getikten sonra tekemml
edebilmitir. Bugn bir adam kalkp ta kendi kendine -Magrib
mstesna olmak zere - ekser mslman memleketlerinde muh9 Mellif, burada ve daha birok yerlerde (nahv)i, "methode" manas nda
kullanmtr. lk felsefe Muallimlerinden merhum Emrullah Efendi de (methode) mukabilinde "nahv"i kabul etmi ti. Fakat sonralar , bu makamda
"usul" taamm etmitir. zmirli Hakk Bey tarafndan "minhc", Babanzde
Naim Bey tarafndan "Tarik" de ileriye srlmtr. Bunlar da mnasip
mukabiller olmakla beraber tekarrr edememi tir.

FASL-L-MEKAAL

telif mezheblerin erbab-i nazar arasnda mnazara mevzuu


tekil eden "mesail-i hilf" hakknda yine bu nazar erbab nn
istnbat ettikleri btn huccetlere vak f olmak istese, bu hareketiyle sadece gln olmaya liyakat kesbetmi olur. nk, bu
giritii i, ilerlemi olmakla beraber yine mmtenidir.
Bu, haddi zatinde yal nz sanayi-i ilmiyye iin deil, sanayii ameliyye iin de tamamiyle a ikar bir keyfiyettir. nk
bunlarn arasnda hibir snaat 1 yoktur ki onu tek bana bir
adam aynen meydana getirebilmi olsun. u halde "snaatlerin
smaat" olan hikmet iin bunun aksi nas l tasavvur olunabilir ?
Bu byle olunca, bizden evvel gelip geen mmetlerin
11 - erait-i burhann muktazasna gre - mevcudata nazar- itibar atfettiklerini grrsek bu hususta ne sylediklerine,
kitaplarnda neler isbat ettiklerine, bakmam z zerimize vacib
olur. Bunlardan hakka muvafk olanlar, memnuniyet ve kran
ile kabul, hakka muvafk olmyanlar hakknda da alakadaram
iykaaz ve tahzir eder, kaaillerini de mzur grrz. Bundan
anlalyor ki, kudemn n kitaplarndaki maksad ve gaye, eriatin
bizi tevik eyledi i maksad ve gayeden ibaret bulunduka bu
kitaplara bakmak, era'n vacib olur. Bundan ba ka bu kitaplara
bakmak ehliyetini hiz olanlar - ki biri zekay-i frti, dieri adalet-i eriyye, faz let-i ilmiyye ve hulkiyye olmak zere iki s fat
nefsinde cemetmi bulu:lan.lard r -onlarla itigalden menetme e
kalkan kimse; insanlar , eriatin, "marifet-ul-laha" a davet
iin at kapya girmekten menetmi olur. Bu kap da -Allah'a
hakkyle marifetin taallkunu meddi bulunan"nazar" kap sdr.
Byle bir harekete tasaddi; en byk bir cehalet eseridir, Allah'tan pek ziyade uzak d meyi intac edecek bir keyfiyettir. F tri
bir nakisa dolay siyle, yahut usul ve tertip dairesinde nazar
edememek, yahut kendi hava ve hevesine ma lb olmak, yahut
ta bu kitaplarn mndericat n anlamak hususunda kendisine
rehberlik edebilecek bir muallim bulamamak yznden veyahut
o Snaat, nefsani bir melekedir ki, ihtiyari filler, kendisinden reviyyetsiz sdir olur. S naat hakk nda "keyfiyyet-i amele mteallik ilimdir" de
denilmitir. (Tarifat-Sayyid). Mellifin s naat tarz istimli, bugnk telkkilere tamamiyle uymuyor. Maamafih kaabil-i telif baz cihetleri vard r..
il Eski i3timlde "mmet", bir dereceye kadar bizim "millet"le ifade
ettiimiz mnaya tekabl eder.

BIRINCI KITAP

bu sebeplerin kffesinin veya birden ziyadesinin bir araya gelmesi neticesinde yolunu aran ve aya kayan baz adamlar
bulunduuna bakp ta ehliyyet-i matlbeyi haiz olanlar da bu
kitaplarla i tigalden menetmek laz mgelmez. nk, onlardan
bu nokta-i nazara gre gelecek zarar ; zt itibariyle de il, arazi
bir surette lahik olmu bir eydir : Hadd-i ztinde, mahiyyeten
nafi olan bir eyden, kendisinde araz halinde mevcut bir mazarret dolay siyle sarf- nazar edilmesi iycabetmez. te bunun
iindir ki, karde ine ishlini kesmek iin tavsiye-i peygamberi
mucibince bal iirip te ishalin artt n gren ve bu halden ikyete gelen bir adama Resul-i Ekrem (Aleyh-is-selm),
-Allah, do ru, karde inin karn da yalan syledi) cevab n vermiti. Hatt diyebiliriz ki, baz pespaye kimselerin bu kitaplarla i tigal yznden dallete d tklerini
zannederek haiz-i salhiyet olanlar da hikmet (felsefe) 12 kitaplarn mutalaadan men'e kalk mak ; a.det baz larnn, suyun
boaza tkan p durmas yznden ldklerini vesile ittihaz
ederek susayan insan , tatl ve souk su imekten men.etmeye
ve nihayet susuzluktan lmne sebebiyyet vermeye benzer.
nk, suyun bo aza tkanp durmas yznden has l olan
ja.3 u iS9

12 "Hikmet, e yann hakikatlerinden varl kta olduu gibi, takat-i be eriyye dairesinde bahseden ilimdir Hikmet; nazari, geyr-i li bir ilimdir.
Bundan ba ka hikmet; kuvve-i akliyye-i ilmiyyenin cerbeze ile beldet aras ndaki mutavass t derecesinin heyeti mnas na da gelir. Cerbez, kuvve-i
akliyyenin ifrat , beldet te tefritidir. bn Abbas, Kuran'da hikmeti, "Hall
ile haramn taallm" diye tefsir etmi tir. Hikmet iin, lugat mnasiyle,
"amel ile birlikte ilimdir" de denilmitir. Bundan ba ka hikmetin yle bir
tarifi daha vard r: " nsann takat derecesinde nefs-el-emirde hak ne ise kendisinden anlalan eydir" (Tarift-Seyyid).

Hikmet, vaktiyle felsefe mukabilinde ve ona mradif olarak kullan l yordu.


Bu istimle, Merutiyetten sonra Garp felsefesiyle- eskisine nisbetle daha
genie -temasa ba lad mzda da devam edilmek istenildi. Fakat, felsefe,
galebe etti. Bugn mtaammirn olan da odur. "Fizik" e mukabil kulland mz "Hikmet-i tabiiyye"de n ehcr olmutur, yerini fizik'e b rakm tr.
Felsefe'yi Seyyid, Tarifat' rda yle tarif ediyor: (Saadet-i ebediyyeyi
tahsil iin takat-i be eriyye dairesinde Allah'a benzemektir. Hazret-i Peygamberin "41,3),I;- l y ris -Allah' n ahlklyle tahalluk ediniz" hadisiyle
emretti i gibi ki, maksat, "Malmat ihata ve cismniyyattan tecerrd hususunda Allah'a benzeyiniz" demektir.)

FASL-L-MEKAAL

lm, bir emr-i nzidir, susuzluktan lmek ise zati ve zaruri


bir keyfiyettir.
Bu snaate nz olan keyfiyyet, di er sanayia da anz olagelmitir : Nice Fakihler vard r ki, fkh, zhd takvalarmn azlna ve dnyaya dal p gitmelerine sebeb olmu tur ; hatt Fukaha'nn ounu bu halde gryoruz. Halbuki, s naatleri, haddi
zatinde faz let-i ameliyyeyi mstelzim bulunmaktad r. u halde
fazlet-i ameliyyeyi istilzam eden snaate anz olan halin, faz let-i
ilmiyyeyi mstelzim bulunan snaate de anz olmas mstebat
grlemez.
Btn bu meseleler serdetti imiz esaslar dairesinde tekerrr edince : Madem ki biz mslmanlar, bu ilahi eriatimizin
hak olduuna ve -Allaha, mahlkatna taalluk-i marifetten
ibaret bulunan- saadet hususunda bizi iykaza ve o yola davet
edenin de yine o "hak eriat" ten ibaret bulundu una itikad
ediyoruz ; madem ki her mslman kendi ftrat ve tabiatine
uygun olan tasdik yolundan o saadete eri ebilecektir. (nk,
tasdik hususunda insanlarn tabiatleri mtehaliftir : kimi brhanlat tasdik eder, kimi "ekavil-i cedeliyye" ye istinaden adeta
brhan sahibi gibi bir tasdika nail olur ; Zira bundan fazlaya
istidad yoktur. Kimi de "ekavil-i h tabiyye" ile brhan sahibinin
"ekavil-i brhaniyye" ye mstenid olan tasdik gibi bir tasdika
mazhar bulunur) 13 ve madem ki bizim bu ilahi eriatimiz de
insanlar o yoldan tasdika davet etmi bulunmaktadr. uhalde bu tarz tasdik n btn insanlara m ve amil bulunmas
lazmgelir. Srf bir eser-i teannd olmak zere lisanen tarik-
inkara sapanlarla mnhas ran kendi gafletleri yznden Allaha
13 Brhan, yakiniyyattan mrekkep olan k yastr. Bu yakiniyyat, ister
ibtidaen olsun -ki zaruriyyatt r- ister bir vas taya mstenit bulunsun- ki
nazariyatt r-. Brhan, "inni" ve "limmi" olmak zere iki k smdr: lletten
malle istidll "Brhan-i limmi", mallden illete istidll "Brhan-i inni"dir.
Cedel, mehrat ve msellemattan mrekkep olan kiyast r. Bundan
maksat; hasm ilzam etmek, brhan n mukaddematn idrakten ciz olanlar
susturmakt r.
Htabe, herhangi bir ahsn maznuniyyet veya makbuliyyetine mutakid
olduu mukaddemattan terekkp eden kiyast r. Bundan maksat ta halk ,
-hatplerle vizlerin yapt gibi- dnya ve ahiret nokta-i nazar ndan kendilerine nfi olan hususata tergip ve te viktir. (Tarifat-Seyyid).

BRNC KITAP

davet yollarna vakf olmyanlar, phesiz birer istisn te kil


ederler. Peygamberimizin. (ahmer ve esvede) yni btn urk-i
beere mebusiyetle haiz-i htsas olmasnn sebebi de ite budur,
yni eriatinin Allaha davet yollar nn kffesini mutazammin
bulunmasdr. Bu cihet, 2 )

14

ayet-i kerimesinde musarraht r.

Bu eriatler 15 hak ise ve hakka taallk-i marifeti meddi


bulunan "nazar"a davet etmekte ise biz mslmanlar, suret-i
katiyyede biliriz ki nazar-i brhan i, eriatin tebligine muhalefeti mstelzim bulunmaz. nk, hak, hakka kar zd dmez,
belki uygun kar ve biri dierini meyyid bulunur. u halde
nazar-i brhani, herhangi bir mevcuda marifetimizin taallkunu meddi bulundu u zaman bu mevcut, iki ktan hali
olamaz: ya, eriatte meskt-n-anh geilmi tir, yahut mevzu-i
bahis olmutur ve bildirilmi tir. Meskt-n-anh geilmi olan
hususat nevinden ise taruz varit de ildir ve artk o, ahkm-i
fikhiyyeden esasen meskt-n-anh olup ta "Fakih" taraf ndan
kyas- eri tarikyle istnbat olunanlar menzilesinde bulunur.
Yok, eriat o mevcuttan bahsetmi se bu bahis te iki ktan hali
olamaz : Bahsin zhiri, brhan n meddi bulunduu surete
ya muvafk olur, yahut muhalif. Muvafk ise diyecek yoktur.
Muhalif ise "tevil" taleb olunur. Tevilin manas ise : Arap lisannda, bir eyin, ebihiyle, yahut sebebiyle, yahut lahikiyle,
yahut kelm-i mecazinin enva n tarif srasnda gsterilen dier
eylerle tesmiyesini caiz gren itiyad ihlal etmemi olmak artiyle, lafzn. delletini, dellet-i hakikiyyeden dellet-i mecaziyyeye nakl etmektir. 16 Fakih, ahkam-i eriyyenin bir o unda
14 "Rabbinin yoluna hikmetle, gzel meviza ile a r ve onlarla en
tatl ve gzel yollarla mnaka a et." (S. Nahl: 6-A. 125) Mellifin siyak-
ifadesinden bu ayet-i kerimedeki (hikmet)i brhana, (mevize-i hasene)yi
htabiyyata, (ahsen ile mcadele)yi cedele mukabil tuttu u anlalyor.
15 Mellifin "bu eriatler"den maksad , ya btn semavi kitaplar n
tebli ettii eriatlerdir; yahut islam dinindeki ahkarnd r.
16 Tevil, aslnda "terci" manas nadr.
eri inanan da udur: Lafz ,
zhir manas ndan delletine ihtimal verilebilecek bir mnaya -bu ihtimal
de kitap ve snnete muvafk ise -sarf ve nakl etmektir: (En'am: 6-95. Rm:
30-19) (
-kavl-i kerimi gibi ki, bundan, yumurtadan ku un
kar ld anlalrsa tefsir olur; kfirden mmin, yahut cahilden alim karmak manas verilirse tevildir. (Tarifat-Seyyid).
)

FASL-L-MEKAAL

byle hareket etmekte olmas na nazaran, brhana ilmi lahlk


olanlarn ayni eyi yapmas evleviyyetle varit grlr. nk,
fakihin sadece "kyas-i zanni" si vard r; rif ise "kyas-i yakini"ye sahiptir. Dier taraftan biz, brhan n icabiyle "zahir-i er"'
arasnda tehalf vaki olduka o zahirin "tevil-i arabi" kanunu
zere tevil kabul edece ine suret-i katiyyede kaani bulunmaktayz. Bu kaz yyede hibir mslman pheye demez, hibir mmin tereddd edemez. Bu mnaya taraftar olup ta tecrbeye girien ve "makul" ile "menkul" birle tirmekteki
maksad o yolda anlyan kimsenin yakini pek ziyade artm
olur. Hatt deriz ki eriatte mevzu-i bahs olup ta zahiriyle brhann mstelzim bulundu u surete muhalif d en hibir ey
yoktur ki, eriate dikkatle atf- nazar edildii ve sair aksam
gzden geirildi i zaman zahiriyle, orada tevilin lzumuna
ehadet eden veya hi olmazsa ehadete yakla an elfaz bulunmasn .. te bunun iindir ki, ehl-i islam aras nda "elfaz-
er'iyyenin kaffesini zahirine haml etmek vcib olmad gibi
bunlarn cmlesini tevil tarikiyle manay- zhirinden harice
karmak derece-i vcupta bulunmad na" icama hasl olmu
ve yaln z "Mevvel" ile "Gayr-i mevvel" in hangileri olduunda ihtilafa d lmtr Mesela, E ariler, ( stiva) 17 .yetiyle (Nzul) 18 hadisini tevil, Hanbeliler ise bunlar zahirine
hamlederler. eriatin zhir ve bat n muhtevi olarak vrud
etmesine sebep, (tasdik) nokta-i nazar ndan insanlar n ftratndaki ihtilaf ve karihalar ndaki tebayndr. Yine eriatte biribiriyle mtearz grnen zavahirin vruduna sebep te ilimde
rsuh ve meleke sahiplerini, bu taaruzlar telif edebile
cek olan tevil hususunda uyand rmaktr. te bu maksada,
.... ,2>

L".4

.>z_<11

j..tS U yt )

ayet-i kerimesinde i aret vard r 19 .


17

(Taha - zo - 5 )

L6,z-

( 4 - 7o Maaric b!;.

gibi.
Rabbimiz her gice dnya ggne iner. bU.:-.,.1t
.
Ayet yledir :
t.
4:51.& t1-

18

19

41.11 4717

_ ;4,1
cs:,31.

r....,; 3

.3
_ y1.1Y1 1),1

,:y:131 Uk..9 .

351_pk (,..313

-Kitab sana indiren odur. Onda baz ayetler vard r ki, kitab n asl n

B R NB KITAP

Biri kp ta " eriatte yle eyler vard r ki ehl-i slam bunlarn zahirlerine hamli hususunda icm 2 etmilerdir. Yine bir
takm eylerin tevili hususunda da aralar nda icm has l olmutur. Bundan baka ihtilafa d tkleri eyler de mevcuttur. u
halde brhan ; acaba bunlardan zahiri hakk nda icm hasl
olmu bir eyin teviline veyahut tevilinde iema bulunan bir
maddenin zahirine hamline sebep olabilir mi ?" dese biz de
buna mukabil deriz ki : "Bir eyde icm (yak n) tarikiyle vaki
olmusa brhann onun hilfinda messir olmas doru deildir.
Yok, zan tarikiyle vuku bulmu sa brhana gre hareket do ru
olabilir. te bunun iindir ki, Ebu Hamid, Eb-ul-maali ve sair
eimme-i nazar; bu gibi hususlarda icm tevil tarik yle bozanlarn suret-i katiyyede kfrne hkm olunam yaca n a kaaildirler. Bu hal, icman, ameliyyat sahasnda mmkn olmas na
mukabil nazariyyat sahasnda "tarik- yakini" ile takarrr
edememesini sana gsterir. Filhakika, 'herhangi bir mesele
hakknda, herhangi bir as rda icman takarruruna imkn has l
olabilmek iin o asrn bizce tamamiyle hasr ve zabt alt na alnmas, o asrda bulunan btn alimlerin ahslar ve adetleriyle
bizce mlm bulunmas, her birinin mevzu-i bahis mesele hakkndaki zihabnn "tevatr" tarik yle bize nakl edili olmas
lazmdr. Bundan baka o zamanda mevcut bulunan alimlerin,
eriatte (zahir) ve (bt n) bulunmad , her meseleye mteallik
filmin hibir kimseden asla ketm olunam yaca ve ilm-i eriatte
btn insanlar iin yal nz bir yol bulunduu hususlarnda
ittifak ettiklerinin bizce mtehakkik bulunmas da iktza eder.
,

(yani ahlm-i e -sasiyyeyi) tekil ederler. Di er baz ayetler daha vard r ki,
bunlar, mteabihtirler, yani (vcuh-i adideye muhtemil olan, anla lmasnda
tereddt bulunan) ayetlerdir. Kalplerinde phe olanlara gelince: Bunlar,
fitne karmak ve tevil yolunu tutmak arzusuyla ("mm-l-kitap olan ayetlerle mteabih olan ayetler aras ndaki mnasebeti nazar- dikkate alm yarak) bunlardan yal nz mte abih olanlara ittiba ederler. Halbuki, bu
mteabihlerin tevilini ancak Allah ile ilimde rsuhu olan kimseler bilirler.
limde rasih olanlar derler ki: "Biz bu kitaba inand k, her taraf, btn ayetleri rabb mzdandr". Ancak akl ve reviyyet sahibi olanlard r ki, btn bilgilerini zihinlerinde topl yarak dnrler, hakikati bulurlar. (Al-i Umran
3-6.)
20 cma, bir as rda bulunan mmet-i Muhammediyye mctehidlerinin
bir emri dini zerinde ittifak etmeleridir. (Tarifat-Seyyid).

FASL-L-MEKAAL

12

Halbuki sadr- evvelde bulunan alimlerden bir o unun eriatte


bir (zhir ve btn.) grdkleri ve ehli olm yanlar iin "btn"
bilmenin vacib olmadna ve esasen ehliyyetsizin onu anlamaa kudreti taallk edemiyece ine kaail bulunduklar nakledilmektedir. te Buharrnin Hazret-i Ali (Rad ye-el-lahu anh)den rivayet etti i u sz, o kabildendir :
-

Insanlara bildikleri, anl yabilecekleri eylerden bahse-

diniz. stermisiniz ki Allab ve Resuln


(43 9-`'i
tekzibe kalks nlar ?) Seleften bir cemaate isnaden rivayet olunan baz szler de byledir. Binaenaleyh, herhangi bir asr n,
eriatte btn insanlar n hakikaten ilim has l etmeleri layk
olmyan birtak m mevad bulunduuna kaail alimlerden hali
olamyacan suret-i katiyyede bildi imiz halde, bize nakl
olunan mesail-i nazariyyeden baz lar hakknda icm hasl olmas nasl tesavvur edilebilir? Fakat ameliyatta hal, byle
deildir. nk, btn insanlar, alesseviyye herkese bunlar n
ifas lzumuna kaaildirler. Bu hususta icm has l olmas iin
de, fiae hibir hilf nakl olunmaks zn, meselenin inti ar etmi
olmasiyle iktifa kln r. Zira, ameliyyatta icma husul iin bu
kafidir. Fakat "ilmiyyat" ta i byle deildir.
Bu mlhazata mukabil :
" lmiyyatta icm mutasavver olmamas na gr,e tevil
tarikiyle ic na' tecavz etmek mucib-i tekfir olmay nca Ebu
Nasr, bn Sina gibi mslman filozoflar hakknda ne dersin ?
nk Ebu Hamid, "Tehaft" namiyle maruf kitab nda 21
n meselede tekfirlerine hkmetmi tir. Bu meseleler bunlar
de lemin kidemine, Allah- taala'n n cziyyat bilmediine- ki
21 mam Gazali (vefat : 505 H.) "Tehaft-l-felsife" ismindeki eserinde eski felsefenin ilhiyyata ve mabad-et-tabii mesaile temas eden nazariyat n mnaka a ve reddetmek istemi tir. bn Rd, (vefat : 595 H.) ; bu
eseri ele alarak tenkid etmi tir. Tenkidnmesinin ismi, "Tehaft-t-tehaft"
tr. Hocazde (vefat : 893 H.) de yine "Tehaft" nam altnda bir kitap
telif ederek ilk iki tehaftte mevzu-i mnaka a olan mebahis hakkndaki
fikirlerini bildirmitir. Bu kitab , bir arada, M sr'da Matbaa-i Hayriyye
basmtr. lk iki kitap, metin, nc de hmi halinde kenardad r. Elimdeki
nsha, birinci tab dr ve ( 319H.) tarihlidir. Bu nshada her kitab n nvan
da "Tehaft-l-felsife" gsterilmi tir.

BIRINCI KITAP

13

Allah bundan mnezzehtir- kaail olmak, ha r-i ecsad ve ahval-i


mead hakkndaki tebligat-i eriyyeyi tevile girimekten ibarettir".
dersen, biz de cevaben deriz ki :
"Ebu Hamid'in bu husustaki sznden zhir surette anla lan, o meselelerde o iki filozofu suret-i katiyyede tekfir de ildir.
nk "Tefrika" kitab nda icma tecavz dolaysiyle tekfirde
bir ihtimal bulundu unu tasrih etmektedir. Di er taraftan bizim, bakalarndan sarf-i nazar, "selef-i evvel" e mensup ricalin
bir oklarndan rivayet olunan eylere istinaden bu gibi meselelerde icm takarrr edemiyece i hakkndaki szmzden de
byle yerlerde ancak tevil hususunda haiz-i ehliyyet olanlara
almas iycabeden bir takm teviller bulunduu tebeyyn
etmitir. Bu ehliyyeti haiz olanlar da "ilimde rasih bulunanlar"dr. nk bizce muhtar olan, (
kavl-i
J
keriminde tevakkuftur. Zira ehl-i ilm olanlar, tevili bilmemi olsaydlar, ehl-i ilm olmyanlarda bulunmyan ve kendilerinin tevile inanmalar n mucib olan bir "meziyyet-i tasdik"
haiz olamazlard. Madem ki, Cenab- Hak, kendilerini, ona
iman edici olmakla tevsif etmektedir; bu iman, ancak brhana
mstenid olan bir imana kaabil-i hamldir; bu da yaln z tevile
ilmin lhukuyle olabilir. nk, mminlerden ehl-i ilm olmyanlar; yine iman etmekte iseler de bu imanlar , "min kibelil-brhan" yni brhana mstenit de ildir: u halde Cenab-
Hakkn alimleri vasfetti i bu iman, kendilerine hs ise bunun
brhana istinad lazm gelir. Brhana istinad dahi ancak tevili
bilmekle olur. Zira, Cenab- Hak, mevzu-i bahs olan ayetlerin
bir tevili olduunu haber vermektedir. Bu tevil de hakikatten
ibarettir. Brhan ise ancak hakikat zerine ikame edilebilir.
Hal byle olunca Cenab- Hakkn ulemya tahsis buyurdu u
tevilt hakknda bir "icm-i mstefz" n takarrr mmkn
olamaz. Bu, munsf olanlar iin kendiliinden aikar bir keyfiyettir. Bununla beraber Ebu Hmid, "hkemay-i Me aiyn"e,
"Cenab- Hak, cziyyat asla bilmez" szn isnad etmek
hususunda da yanhrutr. Bu hkema, yle dememi ler, belki,
Cenab-i Hakk n, cziyyat bizim cziyyat hakk ndaki ilmimizin
cinsinden olmyan bir ilimle bildiine kaail olmulardr. yle

14

FASL-L-MEKAAL

ki : Bizim ilmimiz "mlm-n-bih" olan madde iin malldur


ve uhalde o maddenin hudusyle muhdes ve yine onun tagayyryle mtegayyirdir. Zat-i Sbhaninin vcude taallk eden
ilmi ise buna tekabl eden bir mahiyettedir; zira (mevcut) tan
ibaret olan malm iin bir illettir. Binaenaleyh, bu iki ilimden
birini dierine benzeten ; "zevat-i mtekabilt" 22 ile bunlarn
hassalarn bir eyden ibaret saym olur. Bu hareket ise cehliri
son mertebesidir. u hale gre (ilim) ismi, "muhdes ve kadim
ilm" e mil olarak sylendi i yak t o mnada ancak ismi mahzn itirakiyle "mekuul" yni mahml olur 22 Nitekim birok
isimler, mtekabillerine mahml olmaktad rlar : Hem "azim"
hem de "sagir" e mekuul olan "celel" ile "z ya ve zlmet" e
birden mekuul olan (sarim) gibi. I te bunun iin, zaman mzdaki mtekelliminden baz larnn tevehhm ettii gibi burada
her iki ilme tamamiyle mil olabilecek bir had yoktur. Bu
mesele hakknda baz arkada larmzn tevikiyle ayrca tetkikatte bulunduk ve syliyece imizi syledik. Me ilerin "Zat-i
SbhnI, ilm-i kadim ile cziyyat bilmez" dedikleri nas l tevehhm olunabilir ki, onlar, "r'yay-i sdika" n n, mstakbelde
hdis olacak cziyyat hakk nda birtakm "hzar" lar mutazammin bulunduuna ve bu "ilm-i mnzir" in insanda uyurken
hereyi idare etmekte olan, her eye mstevli bulunan "ilm-i
ezeli" cihetinden hs l olduuna kaaildirler. Onlar, Allah' n
yalnzca cziyyat bizim bildiimiz ekilde bilmediini kabul
etmemekle kalmamaktad rlar ; klliyyat iin de ayni fikirdedirler. nk bizce mlm olan klliyyat ta mevcudun tabiati
.

22 Bir eyde bir cihetten ictima etmiyen iki mnaya "mtekabiln"


derler. Mtekabiln, drt k smdr : Zddan, mtezayifan, mtekabiln bildem velmeleke, mtekabiln biliycab vesselb. nk demler aras nda tekabl olmad ndan iki mtekabil eyin ademi olmalar mmkn deildir.
u halde bunlar n ya ikisi de vcudi yahut biri vcudi, di eri ademi olur.
kisi de vcudi olduklar vakit, ya bunlardan her biri di eri olmaks zn taakkul
olunabilir-ki bunlar "z ddan" tekil ederler. -yahut ta her biri ancak di eriyle birlikte taakkul olunabilir ki bunlar da "mtezayifan"d rlar. Biri vcudi,
dieri demi oldu u zaman da ademi, ya mevzu-i kaabilden emr-i vcudinin
ademidir- ki bunlar, mtekabiln biladem velmelekeyi te kilederler, yahut
ta mutlak surette ademdir ki bunlar da mtekabiln biliycab vesselb'dir.
(Tarifat-i-Seyyid).

BIRINCI KITAP

15

itibariyle mali'ldr. lm-i Bari hakknda ise bunun aksi variddir.


te brhan, ilm-i lhiyi "Klli" veya "czl" likle mevsf
olmaktan tenzihi istilzam etmesi, bundan ileri gelmektedir.
u halde bu meselede yni onlar tekfir edip etmemekte ihtilafa
dmenin de manas kalmaz.
Alemin kdemi veya hudusu meselesine gelince :
Bana gre bu meselede E ariyye mtekelliminiyle hkemay-i n tekaddimin arasndaki ihtilaf, -bilhassa baz kudem
nazar-i dikkate alnnca- hemen hemen tesmiyeye rci bir ihtilaftan ibaret gibidir. yle ki : Esasen her iki zmre, kinatta
snf mevcudat bulundu u ve bu s nftan ikisinin (tarafeyn)
ve birinin bu iki taraf aras nda "vasta" tekil ettii noktasnda
mttefiktirler. Bundan ba ka tarafeynin keyfiyyet-i tesmiyesinde
de ittifak etmektedirler. Ihtilaf ise vas tadadr. Bu iki taraftan
biri ; yle bir mevcuddur ki, kendinin gayri di er bir eyden,
bir "sebeb-i fail" den ne et etmi, maddeden vcut bulmu tur.
Kendine yani varl na zaman mtekaddimdir. Bu hal, tekevvnleri ; su, hava, arz, hayvan ve nebat n, tekevvn gibi his
ile idrk olunan cisimlerde grlr. Mevcudattan bu s nfa
"muhdes" nam verilmesinde btn kudema ile E ariler mttefiktirler. Buna mukabil olan taraf ta yle bir mevcuttur ki bir
sebeb-i failden ne et etmemi, maddeden var olmam tr, ve
kendine zaman tekaddm etmemi tir. Her iki firkaya mensup
olanlarn kaffesi de bu snf mevcudun "kadim" tesmiyesinde
ittifak etmi tir. Bu mevcut ; brhan ile idrak olunur ve her eyin
faili, mucidi ve hafz olan "Allah- taal" dan ibarettir. Bu iki
snf arasnda bulunan mevcuda gelince : O da yle bir mevcuttur ki dier bir eyden tekevvn etmedi i gibi kendine zaman
da tekaddm etmemi tir. Ancak dier bir eyden yani bir (fail)
den ne et etmitir. Bu da "btn Mem" den ibarettir. Her iki
frka mensuplar, umumiyetle "Mem" de bu s fatn varl
hususunda da mttefiktirler. nk mtekellimin, lem zerine"
zamann mtekaddim olmad n teslim etmektedirler ; yahut,
nokta-i nazarlar na gre, bunu teslim etmeleri laz mgelir. Zira
onlara nazaran "zaman" harekt ve ecsama mukarin olan bir
eydir. Yine Mtekellimin "zaman-i mstakbel" in, kezalik

EASL-L-MEKAA L

"vcud-i mstakbel" in nmtenahi oldu u hususunda da kudema ile mttefiktirler. Ihtilflar , ancak "zaman-i naz" ile
"vcud-i maz" dedir. Mtekellimin, bunlar n mtenahi olduuna kaaildirler. Eflatun ve taraftarlar nn mezhebi de budur.
Aristo ile mensuplar ise onlarn mstakbelde oldu u gibi gayri
mtenahi bulundu una zahiptirler. u halde bu son mevcudun,
"vcud-i kin-i hakiki" ile "vcud-i kadim" e benzer bir hal
ald aikardr. Bu vaziyet kar snda mevzu-i bahis mevcuttaki
kadime benzeyi halini, muhdese benzeyi haline galip gren,
onu, kadim; bilakis muhdese benzeyi halini fazla gren, "muhdes" tesmiye etmitir. Hakikat-i halde ise o, ne "hakiki muhdes"
ne de "hakiki kadim" dir. nk "hakiki muhdes" olmas ,
bizzarure fasiddir ; "hakiki kadim" in ise illeti olmamak laz mgelir. Hkemdan baz lar da "ezeli muhdus" namn vermilerdir. Bunlar da Eflatun ile taraftarlar dr. nk onlara gre,
zaman, maz tarafndan mtenahidir. u halde Mem hakkndaki
muhtelif mezhepler; baz lar tekfir olunabilecek derecede, biribirlerinden pek ziyade uzakla mamaktad rlar. Tekfir olunamaz;
nk, byle tekfiri intacedebilecek reylerin di erlerinden ok
uzak dm olmas, yani dier reylerle aralar nda tekabl
bulunmas iycabeder. Nitekim mtekellimin, bu meselede byle
bir zanna d erek btn lem hakk ndaki "kdem" ve "hudus"
isimlerini "mtekabil" telkki etmi lerdir. Halbuki i in byle
olmad yukarki szlerimizden tebeyyn etmi tir. Byle olmakla beraber lem hakkndaki o reyler "zhir-i er' " a muvafik
deildir. nk, zhir-i er' gzden geirilirse, "icad-i lem"den haberdar etmek zere varid olan yat-i kerimeden
"suret-i Mem" in "hakikaten muhdes" bulundu u, "vucud
ve zaman" n kendisine gelince : Iki taraftan mstemir
yani gayr-i mnkat' olduu meydana kar. yle ki : 23
)
ayet-i kerimesinin zahiriyle ; bu varl ktan evvel bir varl k-ki
ar ve sudan ibarettir -ve bu zamandan- hareket-i felekin adedinden ibaret olan ve bu varl n suretine mukterin bulunan zamandan-evvel bir zaman bulunmas ktza etmektedir.
23 "Gkleri ve yerleri; ar i su zerinde bulunmakta iken, alt gnde
halk eden de odur". (Hd- 1-7).

BRINCI KITAP

I]

fi 24 kavl-i kerimi de yine


zahiriyle, bu varlktan sonra ikinci bir varlk bulunmasn muktaz dir. fi
L
kavl-i celili ise zahiriy?,

))

25

le, semavatn bir " ey" den yaratlm olmasn istilzam eder.
u halde, Mtekellimin de lem hakkndaki szlerinde "zhir-i
er' " e uyfru deildirler, belki "mteevvil" dirler. nk,
eriatte Cenab- Hakkn adem-i mahz ile birlikte var oldu una
dair bir haber yoktur ve bu hususta katiyyen bir nass mevcut
deildir. Artk, hkemdan bir zrnre, -yukar da gsterdiimiz"vcud-i 'lem" hakk ndaki "zhir-i er" a uygun bir fikre kaail
olduklar halde Mtekelliminin bu yetleri tevilleri zerinde
" cam" n mnakid olduu nasl tasavvur edilebilir ?
Bu derin meselelerde ihtilafa d enlerin vaziyeti u iki
ktan hali deil gibi de grnebilir : yle ki; bunlar, ya musip
ve u halde me'curdurlar; yahut ta muht ve mazurdurlar.
nk, bir eyi, nefiste kendini gsteren bir delile istinaden
tasdik etmek, ihtiyari de il ztrari bir harekettir. Yni, mesela,
oturmak veya kalkmak elimizde oldu u halde o yolda tasdik
etmek veya etmemek bizim ihtiyarlar mza tbi de ildir. Madem
ki "ihtiyar", "teklif" in artlarndandr; u halde, kendine arzbulunan bir phe dolaysiyle tasdikte hataya d en kimse, ehli ilimden ise mazr olmak laz mgelir. te bunun iindir ki Peygamber
(Aleyhisselm) ; c: I, 4..)1 ./..1 alt uL 1
U I .A.f...r1 I:51)
,

-Hkim ictihad edip te hkmnde musib olursa iki, hataya


derse bir ecre naildir" demi tir. Vcut hakknda " yledir
veya yle deildir" hkmn verenden daha byk hkim
kim olabilir ? O hakimler de i te Cenab- Hakkn kendilerini
"tevil" de sahib-i ihtisas kld alimlerdir. - eriatte nazar-i
msamaha ile grlen hata da, eriatin kendilerini nazar ile
mkellef klmasna binaen derin ve mud l eyleri tetkik ederken
alimlerden sdir olan hatad r. Bu snf haricinde kalan insan24 "Arz, arzdan ba ka bir eye (yahut baka bir arza), semavat ta ba ka
bir eye (yahut baka semavata) tebdil edildi i vakit..." ( brahim: 14-48,)
25 "Sonra, dhan (yahut me hur nazariyyenin tabiriyle kaos-Chaos)
halinde iken semya tevecch (yahut semyi istil) etti.. " (Fuss let (Secde):
- I.)

Fasl-ul-Mekaal F. 2

FASL-L-MEKAAL

larda vaki olan hata ise, gerek lazarl ve gerek ameli hususata
mteallik bulunsun, s rf gnaht r. Snnetin (hadisin) cahili
bulunan Hkim (Kad ) hkmnde hataya d t zaman nasl
mazr grlmezse mevcudat hakk nda hkm veren bir hkim
de kendisinde hkm artlar bulunmad takdirde mazr
deil, ya gnahkr, ya, kfir olur. Hall ve haram hakk nda
hukm veren Hkimde esbab-i ictihad n -ki usule ve usulden
kyas tarikiyle stnbata marifetten ibarettir- mctemi bulunmas art tutulunca, mevcudat hakk nda hkm veren hkimin
de bir artla mukayyet bulunmas evveliyyetle kabul edilir.
Bu art ta onun, akli evil (mebdeler, prensipler) i ve bunlardan
stnbat tarikn bilmesinden ibarettir. hata, Velhs l, eriatte
iki nevidir : I) Ya hatan n vaki olduu ey hakknda esasen
nazara ehil bulunan kimsenin duar oldu u hatadr ki sahibi,
-mhir bir tabibin t p snaatnda, mahir bir Hkimin hkmnde
yan ld zaman vaki oldu u gibi- mazr tutulur; fakat bu ehliyette bulunmyanlar mazr grlemezler. 2) Yahut hibir
kimsenin mazfir tutulam yaca hatadr. Hatt bu, mebadi-i
eriatte ( eriat prensiplerinde) vaki olursa kfr, mebdelerden
sonra gelen mura taallk ederse bida'tt r. Hatan n bu nev'i;
delil yollarnn her nev'i, kendini marifete isl eden ve bu suretle
herkes ;tarafndan bilinmesi imkn dahiline giren eylerde vaki
olan hatalard r : Allah (Tebarek ve taal) ya, Peygamberli e
taallk eden hususat (nbvvat ), ahiretteki saadet ve bedbahtiyi ( ekaay ) ikrr etmek gibi.. nk, bu as l, hibir kimsenin marifetiyle mkellef bulundu u bir maddeye taallku
hlinde tasdiktan frig olam yaca delile istinadetmektedir.
Bu delillerden maksat ta, h tabi, cedeli ve brhanil delillerdir.
Bu gibi eyleri inkr eden kimse ; e er bu ey 5cl-I asllardan
bir asl ise, kalbiyle deil de yal n z lisaniyle, yahut delilini ele
geirmek ve bilmek hususunda d t gaflet yznden kfir-i
munittir. nk byle bir kimse, brhan erbab ndan ise brhan tarikiyle, cedel erbab ndan ise cedel ile, mevze ehlinden
ise mevze ile tasdik etmek iin kendisine yol a k bulunuyordu.
Ite bunun iindir ki, (Aleyhisselm) Hazretleri, J. <3 1 c-',7 1
.C.1 N11 431
(j
. - . Lil-insanlarla, Allahtan ba ka
Allah yoktur, deyinceye ve bana iyman edinceye kadar mukatele

BIRINCI KITAP

etmekle memurum" buyurmu ve ( nevi iyman yolundan


hangisi kendilerine tesadf ederse onunla iyman) demek istemitir.
Pek gizli olduu iin ancak brhan ile bilinebilen e yaya
gelince : Ya fitratlan, ya adetleri, yahut ta esbab-i teallmden
mahrum bulunmalar yznden brhan yolu kendilerine a k
olmyanlar iin ltf-i ilahi, bu gibi e yann emsal ve e bah hakknda darb- meseller iradetmek ve kendilerir i, -herkes iin
mterek olan deliller yani cedeli ve h tabi deliller tarikiyle
tasdik vaki olabildi i takdirde- o mesellerle tasdika davet eylemek eklinde tecelli etmi tir. te eriatin (zhir) ve (bt n) a
mnkasim olmasna sebep te budur. nk (zhir); i te o manalar iin darb olunan meseller ; (bt n) da anacak brhan erbabna mnceli olabilen yine o manalard r. Ebu Hamid'in "Tefrika" kitabnda zikretti i drt veya be sn f mevcudat ta bunlardr.
Yukarda sylediimiz gibi bireyi binefsihi, tarik ile
bilmemiz myesser olursa art k onun hakknda meseller darbna
ihtiyacmz da bulunmaz ve zhiri itibariyle ona tevil de varid
olmaz. Byle bir zhir, usule tealllk ederse onu tevile kalk an
kfirdir : (Bu alemde uhrevi ne saadet ve ne de bedbahti vard r.
Ahiret hakkndaki szden maksad, insanlar n birbirlerinden
beden ve havas itibariyle mutazarrir olmamalar , selmette
kalmalardr. Ahirette saadet ve bedbahti sz bir hiyleden
baka birey deildir. nsan iin mahss olan varl ndan baka
bir gaye yoktur) itikad nda bulunan kimse gibi. Bu, byle olunca, "ite eriatin bir (zhir) ciheti vard r ki tevili caiz olmaz.
Bu gibi yerlerde tevile giri mek, mesele mebdelere (prensiplere)
tealltik ediyorsa kfrdr; mebdelerden sonra gelen hususata
mteallik bulunuyorsa bidattir" demekten maksad mzn ne
olduu tebarz eder. Yine eriatte yle bir (zhir) vard r ki
brhan erbabna onu tevil etmek vacib ve zhirine hamleylemek
kfrdr. Brhan erbab olmyanlarn onu tevile, zahirinden
karmaya kalkmalar ise ya kfr veya bidat'tir. ( stiva) ayetiyle (nzul) hadisi bu snftandr. te bunun iindir ki, Peygamber (Aleyhisselm); zenciyye hakk nda Ac-il j

tt ( Z-43A Yl ) t

..> 1))

l -Cenab- Hakkn semada bulunduun-

20

FASL-L-MEKAAL

dan haberdar olmas , onun iyman iin kfidir. Art k kendini


azdetmelisin" buyurmu tur. nk o, brhan erbab ndan
deildir. Bunun sebebine gelince : Kendilerinde (tasdik), ancak
(tehayyl) tarikiyle vaki olan yni bir eye ancak tehayyl ettikleri hususata gre inanabilen insanlar, kaabil-i tehayyl bir eye
mensub olmyan bir mevcudu glkle tasdik edebilirler. Bu
nisbet namna (m6can) dan ba ka birey anlamyanlarm zihnine, birinci snfn mertebesini cismiyyet itikad nokta-i nazarndan biraz d rmek istiyenlerin vehmi de girer. Bu gibi hususatta bylelerine verilecek cevap ; "Ayet, mte abihattandr.
(Z lY
kerimesinde vakf vard r" dan ibarettir.
Brhan erbab , bu snfn "mevvel" beyanattan olmas
noktasnda mttefik iseler de "tevil" hususunda ihtilafa d mlerdir. Bu da onlardan her birinin, brhana ait bilginlerindeki
mertebe tefavtnden ilerigelmektedir. eriatte bir de nc
snf vardr ki, vaziyyet itibariyle o iki s nf arasnda bulunmakta
ve her ikisine girip kmaktadr. Bu hal, pheden tevelld ettii
iin erbab- nazardan baz lar bu nc snf, (tevili caiz olmyan zhir) e, baz lar da (ulem iin zhire hamli caiz olm yan
batl) a ilhak ederler. Bu da mezkr s nfta mkilt ve itibah
bulunmasndan neet etmektedir. Bu hususta ulemadan hataya
denler de mazr tutulurlar.
" eriatin bu nokta-i nazardan mertebeyi haiz bulunduu meydana knca (med) n evsaf ve ahvline teallk eden
tebligat, size gre bu mertebenin hangisindendir ?" denilirse,
deriz ki :
Bu mesele, aikardr ki, muhtelefnfih snftandr. nk,
kendilerini brhana mensup telkki eden bir zmre gryoruz
ki "vacib olan zhirine hamlidir, nk burada zhirin muhl
olduunu isbat edecek bir brhan yoktur" diyorlar. Bu, "E ariyye" nin salik olduu yoldur. Brhan ile alkadar di er bir
zmre de onu tevil ediyorlar Lkin bunlar da tevil hususunda
birok ihtilflara d mlerdir. Ebu Hmid ile mutasavvifeden
biroklar, bunlardan saylr. Ilerinde bazilari da vard r ki,
-Ebu Hamid'in baz kitaplarmda yapt gibi- meselede iki
tevili bir araya getirirler. Bu meselede ulemadan hataya d enlerin mazr, isabet gsterenlerin de me kr yahut mecr olma-

BIRINCI KITAP

21

lar da varid gibi grnr. Bu da (vcud) u itiraf ettikten sonra


tevil yollarndan birine slik olmakla me ruttur; yani burada
tevil ; meadin varlnda de il keyfiyetinde cari olabilir. Tevil,
bu varln nefyini meddi bulunmaz. Bu hususta varl inkr,
kfrden ba ka birey deildir. nk, bu inkr, eriatin asllarndan birine teallk etmektedir. Bu as l da, kara ve krmz
renklilere varncaya kadar (Arap ve Acem) btn efrad-i be er
arasnda mterek bulunan yoldan biriyle zerine tasdik n
vaki olabilece i hususattandr. Ilim erbabndan olmyanlara
gelince : Bunlar iin vacib olan, onu zabirine hamletmektir ;
tevile giri meleri, kendi haklar nda kfrdr; nk kfre
mncer olur. Binaenaleyh, fikrimize gre, insanlardan zahire
iyman zerlerine farz olanlar n tevil yoluna dmeleri, kendileri
iin kfrdr; nk bu yol, kfre mntehidir. O zhirin tevilini kendine ifa etmeye kalk an tevil erbab da onu kfre davet
etmi olurlar; kfre davet eden ise kfirdir. te bunun iindir
ki, tevillerin ancak brhan kitaplar nda tesbit olunmas iktiza
eder. nk, brhan kitaplar na inhsar ettike onlara ancak
brhan erbabndan olanlar, destres olabilirler. Fakat bunlar,
Ebu Hmid'in yapt gibi brhan kitaplarndan baka kitaplarda da mevzu-i bahsedilir ve hitabi yahut cedeli tarikler
istiml olunursa eriat ve hikmete kar hataya d lm olur.
Vaka onun bu hareketi, mnhas ren ehl-i filmin o almasn
istemek gibi bir maksad- hayre matuf bulunuyordu ; fakat ilim
erbab ok olmakla beraber yine o hareket yznden fesad
artmtr. Bundan baka yine ayni hareket yznden baz lar
hikmetin, di er bir zmre eriatin, nc bir zmre de her
ikisinin aleyhinde bulunmak yolunu tutmu tur. Ebu Hamid'in
kitaplarnda takip etti i maksatlardan biri de bu imi gibi grnyor. Onun, bu tarz- hareketle, ftratlar (istidatlar) uyandrmak istemi olmasnn delili de kitaplarnda muhtelif mezheplerden hi birini iltizam etmiyerek E arilerle E ari, Sofilerle Sofi,
Feylosoflarla feylosof olmas dr. O, bu haliyle, adeta :
,

,:yr
tf-ui

,31 3

"Bir Yemenliyi bulunca yemeni, bir Maaddiy ile bulu unca

22

FASL-L-MEKAAL

da adnani oluyorsun" beytine msadak olmu gibidir. Eimme-i


mslimine vacib olan ise, ilmi mutazammin bulunan kitaplar n
ancak ilim erbab ndan bulunanlara tahsis etmek ve byle olmyanlar onlarla i tigalden nehyeylemektir. Yine bu eimme,
ehil olmyanlar , brhan kitaplariyle tevaggulden menetmelidirler; velevki efrad-i nse brhan kitaplar ndan gelecek zarar
daha hafif olsun. Zararn hahfliine sebep te bu nevi kitaplara
ekseriya yksek istidat sahiplerinin muttali bulun mas dr. Ancak
bu snf insanlarda da fazilet-i ilmiyyeden mahrumiyyet, tertipsiz mutalaa, bir muallimin rehberliOnden istifade edememi
olmak gibi mnialar vard r. Nihayet bunlarn mesaisi, er'in
davetine mani olur. nk bu hareket; insan s nflar= en
fazletlisine, esnaf-i mevcudat n efdalna kar bir zulm tekil
eder. Zira esnef-i mevcudat n efdalna kar dilne hareket
etmek; onu knhyle bilmek iin haz rl bulunanlarn istiknah
edebilmesidir. Bunlar da insan s nflarnn en faziletlileridir.
Bir mevcudun azameti ne nisbette ise ona rev grlecek zulmn
bykl de o nisbette artar. Zulm ise onu oilmemekten,
onun cahili kalmaktan ibarettir. Bunun iindir ki, Cenab-
j,:J1,:)1 - irk denilen ey, byk bir zulmHak,
dr" (Lokman : 31- 3), buyurmu tur.
te nazarn bu nevi, yni eriat ile hikmet (felsefe) aras ndaki mnasebet ve eriatte ahkm- tevil hakknda tesbit etmek
istediimiz eyler bundan ibarettir. E er bu bahisler ve zikrettiimiz meseleler halk aras nda pek ziyade mnte ir bulunmasayd bu hususta bir harf bile yazmay tercih etmezdik ve
ehl-i tevile kar itizara da lzum grmezdik. nk bu meselelere yaraan, brhan kitaplar nda zikredilni olmaktr. Doruyu bulmak iin hidayet ve tevfik veren de Allahtr.
unu da bilmen mnasip olur ki, er'in maksudu ; hak
ilmi, hak ameli retmekten ibarettir. Hak ilim ; Hak Taaly ,
sair mevcudat ve bilhassa bunlardan eriati ; almhiye aleyh,
olduu gibi bilmektir, uhrevi saadet ve ekaveti bilmekrit.
Hak amel de saadeti istilzam eden ef'ale imtisal ve bedbahtiyi
intac eyliyen harekttan ictinapt r. Bu fiilleri bilmek te " lm-i
ameli" denilen bilgiyi te kileder. Bu da iki ksma ayrlr : Bir
ksm bedeni ve zhiri bir tak m fiillerdir. Bunlara teallk eden

BIRINCI KITAP

23

ilim, "fkh" denilen eyden ibarettir. kinci ksm da kr,


sabr gibi birtakm nefsani fiillerle eriatin emir veya nehyetti i
dier birtak m hulklar (ahlak) t r. (Zhd) ve ahiret ilimleri de
buna teallk eden ilimden ibarettir. Ebu Hmid de kitab nda
bu yolu tutmutur. nsanlar, birinci ksmdan yzevirerek
ikinci ksma dalm olduklan gibi bu ksm saadetin sebebi
olan takvaya daha ziyade bis bulundu u iin kitabna
(
) namn vermitir. Lkin biz bu szlerle

sadedimizden ayrlm oluyoruz. u halde maksada dnelim ve


diyelim ki; er'in maksudu, madem ki hak ilim ile hak ameli
retmekten ibarettir ; madam ki "Talim" de, "kelam" hakk nda sahib-i ilim olanlarn beyan vechile "tasavvur" ve "tasdik"
namlariyle iki snftan ibarettir ve insanlar iin mevcut olan
tasdik yollar, brhani, cedeli, hitabi namiyle ; tasavvur
yollar da bir eyin ya zati veya misali olmak zere iki k smdan
terekkp etmektedir; madem ki insanlar n kffesi ne brhanlar, ne de brhadiden sarf- nazar cedri szleri bile kabul edebilecek bir istidada sahip de ildirler (esasen ilerinde brhani
szleri renmee istidad bulunanlar bile bu hususta mklta
maruz ve uzun zamana muhtat rlar) ve madam ki, eriatin
maksad herkese retmektir. u halde onun; "tasdik" ve "tasavvur" yollarnn btn usul (nahiv) lerini mtemil bulunmas iycabeder.
Tasdik yollarndan bir ksm insanlarn ekseriyetine amil
bulunur, yni ekseriyyet, o yollardan giderek tasdika vas l olabilir. Bu yollar ; hitabi ve cedelidir. Hitabi tank te cedeli tankten daha umumidir. Yine tasdik yollar ndan dier bir ksm da
insanlar iinde yalnz ekalliyete hast r. Bu da brhani tariktir.
eriatin birinci derecede matlbu ise -havass da ikaazdan
gaafil bulunmamakla beraber- daha ziyade ekseriyyete itina
gstermek oldu undan onda musarrah olan yollardan daha
ou, ekseriyyet aras nda tasavvur ve tasdik n vukuu noktai
nazarndan mterek bulunan yollard r. te bu yollar da eriatte
drt snf tekil etmektedir : Bunlardan birincisi, m terek olmakla beraber her iki cihete de hs bulunmak yni, esasen hitabi
ve cedeli iken tasavvur ve tasdikte yakin'i olmakt r. Bu kyaslar
(mikyaslar), yle kyaslardr ki, mukaddematna, mehr veya

FASL-L-MEKAAL

maznun olmakla beraber yakinilik ; neticelerine de misali yerine


zat-i maddeyi almak matuf bulunmaktad r. erl szlerin bu nev'i
iin tevil yoktur. Bunlar , inkr veya tevil eden kfirdir. kinci
snf, mukaddemtn mehr veya maznn olmakla beraber yakini bulunmas , neticelerin de intac maksud olan mre birtakm
misller tekil etmesidir. Bu nevi szlerin neticeleri iin tevil
varid olabilir. nc s nf da bunun aksidir ki, neticelerin
bizzat intac maksud olan murden ibaret bulunmas , mukaddemelerin ; yakinilikleri mevzu-i bahs olmaks zn, mehr veya
maznn olmasdr. Bunlarn neticeleri iin tevil yoktur, fakat
mukaddemeler hakknda bazan tevile giri ilebilir. Drdncs
de mukaddemelerinin yakinilii mevzu-i bahs olmaks zn, mehr veya maznn olmas , neticelerinin de intac maksud olan
eye birtakm misller tekil eylemesidir. Bu snf szler de havas
iin farz olan, tevile giri mek, cumhur-i nse farz olan da zhirine gre yrtmektir. Hlsa, bunlardan tavile tabi olabilecek
ksmlar ancak brhan ile idrk Munabilece inden havassa
terettp eden farz, i te bu tevilden ibaret kal r. Cumhur iin de
her iki cihette, yni gerek tasavvur ve gerek tasdikte onu zhirine hamletmek farz olur. nk bunlar n tabii kaabiliyetleri
daha fazlasna mtehammil
Bazan eriate atf- nazar edenlerin, m terek yollar aras nda
tasdik itibariyle grlen tefadul dolay siyle de bir takm tevillere
girimek vaziyetinde kald klar vkidir. Bu hl, tevil delilinin,
zhir delilinden daha tam grnd zaman hsl olur. Bu gibi
teviller cumhuridir ve nazari kuvveleri ; cedel derecesine blig
olabilenlere mahsus bir "farz" suretinde telkki edilmesi de
mmkndr. E arilerin ve-ekseriya szleri daha mevsk olmakla
beraber- Mutezilenin baz tevilleri bu cinstendir. H tabi zlerden daha fazlas na kudreti taallk etmiyen cumhura gelince:
Bunlara farz olan, zhirine gre yrtmektir. Onlar n bu
tevilleri bilmeleri asla caiz olamaz. u halde insanlar,
snfa ayrlm oluyorlar : Birinci snf, tevile asla
ehil olmyanlardr ki, cumhur-i galibi (ekseriyyeti) te kil
eden " hitabiler " dir. Bu nevi tasdikten hali olabilecek
hibir akl-i selim sahibi yoktur.
kinci snf, cedeli
tevile ehil bulunanlardan te ekkl eder. Bunlar, tab'an veya
tab'an ve adeten cedeli olanlard r. nc snf ta tevil-i yaki-

25

BIRINCI KITAP

niye ehil olanlardr. Bunlar da tab'an ve s naaten -yni hikmi


(felsefi) s naat itibariyle- brhanidirler. Bu nevi tevilin; cumhurdan sarf-i nazar, cedel erbab na bile tasrihi muvafk olamaz.
O tevillerden, bilhassa -m terek bilgilerden uzak olan-brhanl
tevillerden bir ey, ehli olmyanlara tasrih edilince bu hareket,
tasrih edenin de kendisine tasrih olunan kimsenin de kfrne
mncer olur. Sebebi de musarrih n zhiri ibtal ve mevveli
isbat etmek istemi olmasdr. Esasen, zhir erbab ndan olan
bir kimsenin nazarnda zhiri ibtal edip te mevveli isbat edememek ise, mesele, eriatin asllarna teallk eylemekteyse, onun
kfryle neticelenir. u halde, tevillerin, cumhura kar tasrih
edilmemekle beraber Ebu Hamid'in yapt gibi hitabiyyat ve
cedeliyyata mteallik kitaplarda yani, beyanat bu iki cinse
dahil olan eserlerde tesbit olunmamas da mnasib olur. te
bunun iindir ki, bu nevi asarda, maruz bulundu u ikal ; her
kes iin binefsihi a ikar olmasndan ve yine herkes iin tevilini
bilmek imkansz bulunmasndan ibaret olan "zahir" hakk nda,
onun, "mteabih" olduu cihetle hakikati ancak Allah'a malm bulunduunu ve (Al-i Umran : 3-6) W) 41J.9t7
t.)

kavli keriminde vakf iktiza etti ini tasrih ve ifade eylemek laz mgelir. Cumhur-i nasn anlyamyaca mur-i gmiza hakknda
iradedilecek suallere de yine bu suretle cevap verilir: 2.1_,*

) L} ; C9) 1 ..1P " ayet i kerimesinde olduu gibi. O tevilleri ehli olmyanlara tasrih edenler, hele
bunlar, bilhassa eriatin asllarna teallk eden bir tak m fsit
eylerden ibaret bulunursa, halk kfre davet etmi olacaklar
cihetle kafirdirler ve bu hareketleri, ariin davasna muhalefet
mahiyetindedir. Nitekim bu hal, zaman mzdaki insanlardan
bir zmreye riz olmu bulunmaktad r. nk biz, ylelerini
gryoruz ki, bunlar; tefelsf ettiklerini (feylesofla tklarn),
kendi acip hikmetleriyle (felsefeleriyle) her nokta-i nazaradan
eriate muhalif olan, yni tevil kabul etmiyen birtak m eyleri
idrak edebildiklerini ve bu eyleri cumhur-i nase sarahaten
bk:

C.r

26 "Sana ruh hakk nda sual de iradediyorlar. Sen de ki: ruh, Rabbimin
ilerinden biridir. Size ilim nam na ancak pek az bir ey verilmitir". ( srail
" sra" 17-85.)

26

AASL-L-MEKAAL

bildirmek vacib olduunu zann etmi lerdir. Bunlar, o fsit itikatlar cumhura tasrih etmekle gerek kendilerinin ve gerek cumhurun dnya ve ahirette mahv olmalar na sebebiyet vermi lerdir. Bu gibilerin maksad ile ariin maksad arasndaki adem-i
tevafuk yle bir misal ile izah olunabilir: Farz edelim ki bir
adam km , bir mahir tabibe mracaatte bulunarak ondan
btn insanlarn shhatlerini muhafaza ve hastal klarn izale
iin takib etmeleri laz mgelen hatt-i hareketi ve ekinmeleri
gereken hususat , her insan n anlyabilecei ve mtereken tasdik edebilece i birtakm ifadelerle bildirmesini istemi . Dnm ki, bu insanlar n hepsi tabib olamazlar; s hhati muhafaza
ve hastalklar izale eden eyleri brhane mstenit usullerle
bilmek ise mnhas ren etbban n kandil.. Sonra, nasa : "Bu
tabibin size gsterdi i yollar doru deildir" diyerek onlarn
ibtalna kalkm ve nihayet buna da muvaffak olmu ; yahut
ta "Bu szlerin bir tak m tevilleri vard r" demi, muhataplar
da bu tevillerden bir ey anlamamlar ve tabii amel bir surette
bireye de inanamarr lar. imdi u vaziyette b raklan insanlarn s hhate nafi olabilecek veya hastal izale edebilecek
hareketlerden hi birini yapmalar meml olabilir mi ?,
yahut kendilerine itikatlar n ibtal edebilecek yolda tasrihatta
bulunan adamn onlarla birlikte h fzsshha kaidelerini tatbik
etmesi beklenebilir mi ? Hay r, ne o, ne de bunlar tatbik ve
istifade edemezler ve her iki taraf ta mahv olur. gider. Bu,
onun doru bir tak m teviller ileriye srd ne gre, bunlar,
muhataplarnca anlalamyaca iin tahakkuk edecek bir
kibettir ; ya bu teviller fazla olarak bir de fsit olursa o zaman
i btn btn vehamet kesbeder. nk art k buna muhatap
olan insanlar ; s hhat muhafaza ve hastal klar izale edebilecek
bir takm tedbirler bulunabilece ini anlamaktan sarf- nazar,
muhafazas lazmgelen bir s hhat ve izalesi iktza eden bir hastalk mevcud olduunu bile anlyamyacak bir derekeye d rlm olurlar. te cumhur-i nasa veya ehli olm yanlara tevilden sarahaten bahsedenlerin, eriate nisbetle, mevkii budur.
Bu gibiler eriate fesat kar trm ve insanlar eriat yolundan
evirmi olurlar. eriat yolundan eviren kimse ise kfirdir.
Bu misalimizin iiri deil, mnhasren yakini olduunu da syliyelim ki, kimseye bu nokta-i nazardan bir sz d mesin. n-

BIRINCI KITAP

27_

k, misalimizle, zat-i mesele aras ndaki mnasebet, do rudur.


Bu mnasebet te tabib ile cismani s hhat arasndaki nisbetin
ri' ile ruhani s hhat aras ndaki nisbetle kar latrlm olmasndan ibarettir. yle ki : Tabip, bedenin s hhatini, mevcud
oldu u takdirde muhafazaya ve yoklu u halinde istirdad etmeye alan kimsedir. ari' de, ayni eyi nefsin (ruhun) s hhat
hakk nda yapmak istiyendir. Bu ikinci shhat ise (takva') nam
verilen mnevi s hhatten ibaret bulunuyor. Kitab-i Aziz'de bu
nevi shhate eri amellerle ragbet gsterilmesi lzumu birden
fazla yetlerle tasrih olunrn

) c 27 (
29

) G 28 (

4.5 .,2:11 411;,.

ve dier bu mnay mutazammin ayat-i kerime gibi. u halde


ari', " er'i ilim" veya " er'i amel" ile bu s hhatin teminini
istiyor, demektir. Kendisine uhrevi saadet ve aksine uhrevi
ekavet (bedbahti) terettb eden s hhat te ite bu shhatten
ibarettir.
Bu izahat mzdan artk doru tevillerden cumhure mahsus
kitaplarda bahsolunmamas iktza edece i msteban olu tur.
Nerede kald ki fasit tevillerden bahsolunsun. "Do ru tevil"
de btn mevcudatn yklenmekten korkup ve ekinip te insan n
deruhte etti i emanettir, ;i;l;)11 )
(

"
Ji--13 Biz emaneti gklere, yere ve da lara arzettik te
(Ahzb : 33-72) yet-i kerimesinde mezkr ola: emanettir.
.

Bu tevillerle bunlarn eriatte mutlaka tasrih olunmas


iycabedece i zann na dlmesi yznden ve bilhassa fasit teviller dolaysiyle islam aras nda biribirini tekfir eden veya
"bidat" irtikabiyle mttehem gren birtak m firkalar tremi tir. "Mutezile" firkas , bir ok ayet ve hadisleri tevil etmi ve
27 "Mttaki olas nz diye, sizden evvel gelip geenler gibi size de oru
farzk lnmtr". (Bakare: 2-183).
28 "O kurbanlar n elleri veya kanlar Allah tarafndan kabul olunmaz.
Fakat sizin takvan z, salhnz kabul olunur". (Hac: 22-37).
29 " uras muhakkakt r ki namaz, her nevi fenal ktan, akl-i selime
uymyacak hareketlerden insan al kor, vazgeirir". (Ankebut: 29-45)

28

FASL-L-MEKAAL

bu tevilleri cumhura da tasrih eylemi tir. "Eariyye" firkas


da -daha az nisbette olmak zere- yine yle hareket etmi tir.
Binnetice, bu firkalar, halk biribirine drerek mubagazalara,
hatt muharebelere sebep olmu lar, eriati paralam lar ve
islam cemiyetini da nk bir hale getirmi lerdir. Btn bunlara
ilaveten, unakisalar da vardr : Tevillerini ispat iin slik
olduklar yollarda ne cumhur ile, ne de havas ile beraber
dirler. nk dikkat olununca brhan eraitini cami bulunmad grlr. Brhan n artlarn bilen, en az bir teemml ile
derhal buna vak f olabilir. Hatt "E ariyye" firkas n n bilgilerini zerine bina etti i "asl" larn ou, "sofestai" dir. nk
bu firka, "arazlar n sbtu", "e yann mtekabilen yekdi eri
zerine tesiri", "msebbebat iin bir tak m zaruri esbab n
vcudu", "suver-i cevheriyye ve vesait" gibi bir tak m zaruriyyat inkr etmektedir. Onlar n bu nokta-i nazardan tetkikata
giri enleri, hatt mslmanlara tecavz bile etmi , Eariyye
firkasndan bir zmre, Cenab- Hakkn varln kendi kitaplarnda vazettikleri usule gre bilmiyenleri tekfire kalk mlardr. Hakikat-i halde ise, kafir olan, dallete d en asl kendileridir. Yine bu yzden, yni hangi yollar n, btn insanlar arasnda mterek ve ari' tarafndan umume kade bulundu unu
bilmemeleri dolaysiyle da birtakm ihtilaflar hdis olmu ve
bazlar, "birinci derecede vacib olan nazard r", dier bir tife
de "birinci derecede vacib olan iymand r" iddiasnda bulunmutur. Bunlarn ga.letleri, eriatte hakikate vusul iin gsterilen
muhtelif yollar, bir yol zannederek ariin maksad n anlamak
hususunda hataya d melerinden ilerigelmi , kendileri dallette
kald gibi bakalarn da dlal eylemilerdir. Buna mukabil :
"-Nazar erbab ndan ne E ariyye firkas nn, ne de dier
firkalarn tuttuklar yollar ; ariin cumhur-i nas talim iin
kasdetmi olduu yollar -ki onlarn baka yollarla talimine imkn
yoktur- de ilse, bunlar, eriatimizde hangileri olabilir?"
Denilirse, deriz ki :
Bunlar, mnhas ren Kuran-i Kerimde sbit olan yollard r.
Filvaki, Kitab-i Azize dikkat olununca onda btn insanlara
aid olan yol ile, insanlar n ekseriyetini ve havas s nfin talime
teallk eden m terek yollarn mevcut bulunduu grlr. Bu

BIRINCI KITAP

29

hususta iml-i fikir edilirse filhakika cumhuru talim iin Kuran-i


Kerimde mezkr olan mterek yollardan daha iyisi bulunamyaca da meydana kar. u halde bunlar, kendi kendine
ak olmyan veya mn.enin seviyyesine gre daha vaz h grnmiyen -ki zaten byle birey yoktur- teviller ile tahrife kalk an
kimse, o yollardan iltizam olunan hikmeti ve saadeti insaniyyenin
temini emrinde kasdedilen tesiri ibtal eylemi olur. Zaten bu
nokta-i nazar sadr- evvelde bulunanlar ile onlardan sonra gelenle
fili haline bakld takdird. dahi aikar bir surette teeyydeder.
Zira Sadr- Evveldekiler o yksek fazilete ve takvya Kurandaki
bu nevi szleri tevil yoluna gitmeksizin istiml etmek suretiyle
vasl olmular, hatt ilerinde herhangi bir tevile vak f olanlar
bile onu aka meydana vurma muvafik grmemilerdir.
Onlardan sonra gelenler ise, tevil usuln tatbik edince takva
itibariyle za'fa u ramlar ve birok ihtilflara d mlerdir.
Bundan baka aralarndaki muhabbet zil oldu u gibi birtakm
firkalara da ayrlmlard r. Binaenaleyh, eriatten bu bidat'i
kaldrmak istiyen, do rudan doruya kitab-ul-lah'a istinadetmeli, itikadiyle mkellef oldu umuz hususata dair onda mevcut istidlalat birer birer toplamal , onlar tetkik ederken de
mmkn mertebe zahirine bakarak tevili cihetine sapmamal dr.
Lakin tevil, kendiliinden aikar, yni herkes iin m terek
olabilecek derecede a k ise o zaman istisnai bir surette tevile
giriilebilir. nk, iyice d nlrse insanlara baz hakikatleri
retmek iin eriatte mevzu olan szlere kar gsterilecek
mzaheretin ; brhan erbab ndan olmadka, onlardan zahiren
anlalan manadan harice kmak derecesine kadar gtrlmesi,
yine eriate de matlp de il gibi grnr. Bu, yle bir hassad r
ki, baka szlerde bulunmaz. u halde Kitab-i Azizde herkes
iin musarrah bulunan szlerin i'caza dellet eden hassas
var demektir : Birinci hassa, herkeesin kanaat ve tasdik n temin
hususunda onlardan daha tam bir eklin bulunmamasdr.
Ikincisi, o szlerin, tabiatiyle mzahereti kabul edebilmesidir.
Bu mzaheretin hududu da udur ki, eer o sz, tevile mtehammil ise buna ancak brhan erbab ndan olanlar vakf olabilirler.
nc hassa da ehl-i hak olanlar , "hak tevil" iin ikaz mutazammin bulunmas dr. Tevilde arad mz bu kaytlar ise ne
Eariyye, ne de Mutezile mezheplerinde vard r. Demek isterim

30

FASL-L-MEKAAL

ki, bunlarn tevilleri, ne mzaheret kabul eder, ne hak hususunda ikaz mutazammindir. Esasen o tevillerin kendisi de hak
deildir. Bidatlerin o almas da ite bu yzdendir. Bu mevzu
zerinde ilemeyi, gnlmz pek ziyade isterdi. naallah, mrmz msaid olursa -bize myesser olabilecek derecede- bu husustaki mutalaalarmz tesbite al acaz. Umanm ki, bu,
bizden sonra gelecekler iin bir ba lang tekil eder. nk,
bu eriate birtak m fasit meyelnlar ve bozuk itikatlar ar z olmas, hele bunlarn iinde kendilerini hikmete (felsefeye) mensup grenler tarafindan ihdas olunmu birtakm eyler de bulunmas, nefse pek byk bir hzn ve elem vermektedir. nsann dostundan grd eza, dmanndan grd ezadan
daha fazla messir oluyor. Demek istiyorum ki, hikmet, eriatin
arkadadr ; det stkarde idir. Bunlar, tab'an, cevher ve garize itibariyle iki arkada , iki dost olduklarndan aralar nda
dmanlk, bugz ve niza' nam na ne vaki olursa olsun, birinin
dierine irs edebilece i eziyyet, ezalarn en iddetlisi olur. eriati, kendine mensubiyyet iddias nda bulunan bir ok cahil dostlar da mteezzi etmektedirler. Bunlar da mevcut firkalard r.
Cenab- Hak, herkese do ruluk ihsan buyursun, cmleyi kendine muhabbet hususunda muvaffak k lsn, kendisinden korkmak hususunda cmlenin kalplerini birle tirsin, kendi fazl-
rahmetiyle aralar ndaki bugzu ve daveti kald rsn. Hak Taal,
esasen o erlerden, cahilliklerden ve insan yoldan karan _mesleklerden o unu bu emr-i galip ile ortadan kald rm ve bilhassa
nazar yolunu tutan ve hakk bilmee ragbet gsteren s nf o
suretle birok hayrlara mazhar buyurmu tur. nk, bu snf;
cumhuru, "marifet-ul-lah" a, mukallitlerin d t derekeden
yksek, mtekelliminin fitne ve fesat tahriklerinden uzak, mutavasst ve mutedil bir yoldan davet etmi ve havass, eriatin
asln tam bir nazarla tetkikin vacib oldu u hususunda ikaz
eylemitir.

"FASL-UL-MEKAAL" DA MEVZU- BAHIS OLAN


"LM- KADIM" MESELESINE LAIIIKA
lm-i ilhinin muhdes eyaya teallk etti i halde kadim
bulunmas meselesine ar z olan pheye vak f olabilecek derecede do ru bir gr e sahip olduunuz ve zihninizdeki ciyadet,
tabnzdaki keremkarlk sayesinde bu ilimlerle megul olanlarn
ouna kar faikiyyet kesbettiiniz iin Allah, sizi aziz olmakta berdevam etsin, feyzinizi artt rsn ve sizi musibetlerden muhafaza buyursun.
Hak namna ve bu phenizin izalesi nam na artk evvela
ekki takrir ve sonra onu halleylemek bize vaciptir. nk,
rabt (terkibi) bilmiyen, halli (tahlili) de ba aramaz Bu ek,
u yolda kendini gstermektedir : Btn bu kinat ve hdisat
tekevvn etmeden evvel ilm-i Sblniye dahil idiyse, tekevvn
esnasnda da, tekevvnden evvel nas l ilm-i ilahi lhik olmu sa
yine o suretle ilm-i ilahi dahilinde midir? Yoksa, bunlar vcut
bulurken ilm-i ilahlye, vcut bulmadan evvelki ilm-i Sbhaniye
uymyacak ekilde mi dahil olmaktadr ? Eer "vcut bulduu
srada ilm-i ilhye mevcudiyetinden evvelki ilm-i Sbhaniye
uymyacak tarzda dahildir" dersek, ilm-i kadim'in mtegayyir
bulunmas , kinat ve hdisat yokluktan varl a ktktan sonra
bir "ilm-i zid" in hdis olmas lazmgelir ki, "ilm-i kadim"
iin bu mstahildir. "Bunlara her iki halde de teallk eden ilim
birdir" dersek, o zaman da yle bir sual karsnda kalabiliriz :
"Bu mevcudat-i hadise, mevcud olmadan evvel de kendili inden mevcud olduu esnadaki halinde midir?". Bu sale kar :
"Vcud bulmadan evvel, kendiliinden vcud bulduu .esnadaki halinde de ildir" dememiz laz mgelir. nk, aksi takdirde "vcud" ile "ma- dm" un bir olmas ktza eder. Has m, bunu
teslim ederse kendisine denilir ki : "Hakiki ilim ; varl , al
mhvealeyh (oldu u gibi) bilmek demek deil midir?". Buna
mukabil "Evet", derse, " u halde birey, kendiliinden deitii takdirde ona lahik olan ilmin de de imesi lazmgelir. Aksi
takdirde o, al gayri mahvealeyh (olmad gibi) bilinmi
olur. Bu seretle de iki halde/ birinin vukuu iycabeder : Ya ilm-i
,

32

FASL:GL-MEKAAL

kaidm, kendiliinden deiir; yahut hdisat kendisi iin gayr-i


mlm kalm olur. Bu klarn ikisi de hakk- Sbhanide mstahildir. Insanda grlen hal de bu ekki teyidedecek mahiyettedir. " yle ki: Bir insann, mdum olan birtak m eylere,
bunlarn vcud bulaca farz olunarak ilmi lhik olsa, sonra
onlara bir de var olduktan sonra ilmi teallk etse kendili inden
aikardr ki bu iki ilim, mtegayyir d er ; aksi takdirde o insan,
mevzu-i bahis eyann vcud buldugu s rada varln bilmemi olur". Mtekelliminin bu meselede mutad olan cevaplar da yine
insan pheden kurtarmaz. O cevap, yledir: "Cenab- Hak;
eyay, tekevvnnden evvel, tekevvn esnas nda, zaman,
mekan ve bir mevcudun varlna mahsus dier bilmum evsaf
itibariyle nasl olacaksa ylece bilir". Buna mukabil onlara denilir ki : "Bu eya var olduu srada bir tegayyr hdis olmu
oluyor mu, olmyor mu ? Bu tegayyrden maksad da bir eyin
yokluktan varla kmasdr". Eer "Hdis olmyor" derlerse
mkbere yoluna d m olurlar. Yok, "Bir tegayyr hdis
oluyor" derlerse bu defa da kendilerine, "Bu tegayyrn hudsu ilm-i kadim iin malfm mudur, de il midir" diye sorulur
ve bu suretle evvelki ek yine bagstermi olur. Elhasl, birey
hakknda vcud bulmadan ve vcud bulduktan sonra lhik
olan filmin, ayniyle bir ilimden ibaret oldu unu tasavvur etmek
gtr. te size sebkeden vaadimiz vechile mevzu-i bahsolan
ekkin imkn dahilindeki en belig tarz- takriri bundan ibarettir.
Bu ekkin halli uzun sze muhtat r. Bizim burada maksad mz,
medar- hall olan nkteye temastan ibarettir. Ebu Hmid,
"Tehaft" ismindeki kitab nda onu, kanaat-bah olabilecek
hibir eyi ihtiva etmiyen bir yolda halletmek istemi tir. Bu
hususta syledi i szn mfad, yle oluyor : Onun zu'muna
gre ilim ile maliim biribirine muzaf eylerdir. Nas l iki muzaftan biri tegayyr etti i halde dieri kendiliinden deimiyebilirse ilm-i ilahideki e yaya da ayni halin ar z olmas mmkn
gibi grnr, yni bu e ya, zati itibariyle de itii halde ona
lhik olan ilm-i Sbhni de imez. zafet nokta-i nazar ndan
bunun misali udur : Ayni ustuvne "Zeyd" in evvela sa
tarafnda iken sonra sol tarafna geebilir. Halbuki Zeyd, zati
itibariyle de 'imemitir. Bizce bu, do ru deildir. nk,
izafet, hadd-i zatinde de imitir. Saa teallk eden izafet, sola

BIRINCI KITAP

33

intikal etmitir ; burada de imiyen izafetin mevzuu, yni


onun hamilidir ki bu da "Zeyd" den ibarettir. E er bu byle
ise ve ilim de nefs-i izafetten ibaret ise onun, mlmun tegayyr
ile mtegayyir olmas lazmgelir. Nas l ki ustuvanenin Zeyde
izafeti, onun tegayyr ile y ni sada iken sola gemesiyle
mtegayyir olmutur.
Bize gre bu ekkin halline medar olabilecek ey; ilm-i
kadimin mevcuda nazaran haliyle, ilm-i muhdesin mevcud
nokta-i nazarndan halini, yani bunlarn mevcuda nisbetle
mevkiini kartrmamak, ayr eyler olduunu bilmektir. yle
ki : Mevcudun vcudu ; bizim ilmimiz iin illet ve sebeptir.
lm-i kadim ise mevcud iin illet ve sebep olmaktad r. Mevcud
yok iken var olduu zaman, ilm-i kadimde muhdeste
olduu gibi -bir "ilm-i zid" hdis olsayd ilm-i kadimin mevcud
iin illet deil , mll olmas lazmgelirdi. u halde bu halin
vukuunda ilm-i muhdeste olduu gibi ilm-i kadimde de bir
tegayyr hdis olmamas iycabeder. Yanl lk, mnhasren
ilm-i kadimin ilm-i muhdese kyas edilmesinden neet etmitir.
Bu hareket ise gaibin 3 ahide 31 kiyas gibidir ki bunun fsid
olduu malffindur. Nas l mefulu vcuda geldi i zaman failde
bir tegayyr -ondan evvel o halde bulunmamak manas na bir
tagayyr -hdis olmyorsa, mlmu kendinden hdis oldu u
vakit te ylece " lm-i Kadim-i Sblni" de bir tegayyr huds
bulmaz. u halde phe de halledilmi demektir. Bu tarz-
muhakemeye gre, ilm-i kadimde tegayyr hdis olmamasiyle
bu ilmin ; mevcudu, hudsu srasnda al mahvealeyh (oldu u
gibi) bilmemesi lazmgelmez. Laz mgelen; ancak o mevcudu,
hini hudusunda ilm-i muhdes ile de il, ilm-i kadim ile bilmesidir.
30
Bu eserde " ahid" ve "gaib" tbirleri ok kullan lmtr. (TarifatSeyyid)e gre:
" ahid, lugatte haz r manas nadr. Kavmin (mutasavvife demek ister)
stlahnda ise insan kalbinde haz r olan ve ok zikredilen eydir. Eer bu
ok zikredilmek hususunda galebe ilimde ise insan, " ahid-l-ilm", galib
olan "vecd" ise " ahid-l-vecd", galib olan Hak ise " ahid-l-Hak" olur.
Mellif, bu iki tbiri felsefi manalar nda kullanyor: " ahid"den maksad, havass n saha-i teallukuna dahil olan eydir. "Gaib"de havass n saha-i
teallukuna dahil olmyan eydir. Bu mnalara gre ahid, zamanmzdaki
felsefi stlahattan "maddi" ile "msbet"e, "afaki"ye, gaib de, "manevi"
ile "gayri msbet"e, "enfsi"ye yakla m oluyor.
, 31

Fas1411-Mekaal F. 3

34

FASLXL-MEKAAL

Zira mevcudun tegayyr ile ilimde de tegayyr hdis olmas ;


mevcuda nisbetle maltll mevkiinde bulunan ilimde arttr ki
bu da ilm-i muhdesten ibarettir. u halde ilm-i kadim, mevcuda
ancak ilm-i muhdesin teallku esnas nda muttas f bulunduu
sfatn gayri bir sfatla teallk eder; yoksa feylesoflara isnad
olunduu gibi o, mevcuda asla gayri mteallik de ildir. Filvaki,
Feylesoflarn, bu ekke mukabil "Cenab- Hak, czziyyat
bilmez" dedikleri hikaye olunmakta ise de i , byle deildir ve
o nakil, bir tevehhmden ibarettir. Feylesoflar ; Cenab- Hakkn, czziyyat , -czziyyatn hudsu ile kendisinin de hdis
olmas merut bulunan - ilm-i muhdes ile bilmediine kaaildirler.
nk, ilm-i ilahi, ilm-i muhdes gibi o czziyyatn mallti
illetidir. Bu ise hakk ilhide itiraf olunmas lazmgelen en yksek bir tenzih derecesidir. nk, brhan n muktazasna gre,
Cenab- Hak ; e yay, yalnz mevcud veya u sfatla mevcud
olmas cihetinden deil, o eyann kendisinden suduru, kendisinin alim olmasndan ileri geldi i cihetle, alim olmas itibariyle
3,L4 32
bilir. Nitekim, Hak Taal
buyurmutur. Yine brhan, Cenab- Hakkn eyay, ilm-i muhdesin sfatn haiz bir ilimle bilmedi ini de gstermektedir. u
halde mevcudat iin tekeyyf kabul etmiyen, de imiyen baka
bir ilim bulunmas iktza ediyor ki bu da "ilm-i kadim-i sbhani" den ibarettir. Art k hkemdan "Me aun" taifesinin,
" lm-i kadim, czziyyat ihata etmez" fikrinde bulunduklar
nasl tasavvur olunabilir ki bunlar; o ilm-i kadimin, uykulardaki inzarlara33, vahye ve dier nevi ilhamata sebep oldu una
kaaildirler.
te bu ekkin halli iin bize grnen yol, bundan ibarettir;
bu da ekk pheden ridir. Do ru yola gtren, hakk bulduran ise ancak Allah't r. Allah'n rahmeti, berekt ve selam
senin zerine olsun. Savab daha ok bilen Allah'tr ; dnp
dolap kendisine snacamz ztiyyet-i mukaddese de yine
odur.
32 Yaratan bilmez mi? O, Ltift r, haberdard r (eyann iyzn,
dyzn, hakayik ve dekayik n bilir) (Mlk: 67-14).
33 "Rya tarikiyle" demek istiyor.

MILLETIN AKDELERYLE ( NANLARIYLA) ILGILI DEL LLER N M NHACLARINI (YNTEMLERINI)


ORTAYA KOYAN VE BU AKDELERDE TEVL DOLAYIS YLE VAKI OLAN DNDRC PHELERI
VE YOLDAN IKARICI B DA'TLER BILDIREN KITAP.

ZLI.1

" eyh Eb-ul-Velid Muhammed ibn Ahmed ibn Muhammed ibn Ahmed ibn Rd" demitir ki :
Diledii kimseyi kendi hikmetine muhtas k lan, onlar
eriatini anlama a ve kanununa tbi bulunma a muvaffak
buyuran ; yine onlar ; ilm-i meknunundan, vahyinin mefhumundan ve Peygamberini insanlara gndermekteki maksad nd an, -mille tind en sap tanlarn saptkanlna, mmetind en
erbab- butlann tahriflerine vak f olmalarn ve Allah'Ia Resulnn icrasna izin vermedii birtakm tevillerde bulunulduunu anlyabilmelerini temin edecek derecede agh k lan
Cenab- Hakk'a hamd ve vahyinin emini, peygamberlerinin
hatemi olan hazret-i Muhammed (Aleyhi-is-selm) ile onun
Mine ve cemaatine tam bir surette takdim-i salvat ettikten
sonra sze ba larm :
"Hikmet" in " eriat" e mutabk olduunu ve eriatin
hikmeti emretti ini bundan evvel at mz bir bahs-i mahsusta
beyan etmi ve " eriat, (zhir) ve (mevvel) olmak zere iki
ksmdr. Zhirin iinde cumhura farz olan cihetler vard r.
Mevvel de ulemya mahsus farzd r. Cumhura gelince : Mevvel'de onlara farz olan, zhirine hamletmek ve tevilden sarf-1
nazar eylemektir. Ulem iin de bu k smn tevilini cumhura
amak hall olmaz. Nitekim, Hazret-i Ali (Rad ye-el-lah anh)
(Insanlara anlad klar eylerden bahsediniz. ster misiniz ki,
Allah ve Resuln tekzibe kalk snlar?) demitir" 34. Demitik.
34

Z5.,-4,kls okj% ly.u.

36

FASL-L-MEKAAL

Bu kitapta eriate cumhurun mkellef tutulmas maksut olan


zhir akideleri aratrmak istedim. Btn bunlarn iinde cehd
ve isttaatmza gre ari' (Salla-al-lah Aleyhi ve Sellem) in
maksad n bulmaa alacaz. nk halk, eriat karsnda
o nokta-i nazardan cidden byk bir ztraba dmtr.
Nihayet bu yzden dallette kalm frkalar (firek- dalle), bir
takm mezhebi sn flar tremitir. Bunlarn her birerleri fikirlerinin " eriat-i ula." ya yni eriatte ilkin vaz olunan esaslara
uygun olduu iddiasndadrlar. Kendilerine muhalif olanlar n
da ya bidat'i mretkip birer "mbtedi' ", yahut -kan ve mal
mbah- birer kfir olduklar na kaaildirler. Halbuki bunlar hep
ariin maksadndan geriye do ru dnmek demektir. Sebebi de
o gibilerin eriatin maksad n anlamak hususunda d tkleri
dallettir. Zamanmzda bunlann en me hurlar u drt taifedir :
) "Eariyye" denilen taife ki, bugn ekser insanlar bunlarn Ehl-i Snnet olduklarna kaail bulunmaktadrlar.
2) "Mutezile" nam verilen taife,
3) "Batniyye" tesmiye olunan taife,
4) "Haviyye" debilen taife.
Bu taifelerin cmlesi, Cenab- Bri hakknda muhtelif
itikatlara sahiptirler. eriatin birok lafizlann zhirinden
evirerek o itikatlara men e tekil eden birtakm tevillere sapmlardr. Bunlar da herkesin inanmakla mkellef tutuldu u
"eriat-i itikatlar zu'mederek slik olduklar yoldan inhiraf edenleri ya kfir, yahut "mbtedi'-bidati" telkki eylemi lerdir. Onlarn btn itikatilariyle er'in maksad hakkiyle tetkik
olununca grlr ki, bunlar n pek ou sonradan iycad olunmu birtakm szlerden ve bid'at mahiyetinde birtak m tevillerden ibarettir. Ben, onlardan eriatte vacib (zaruri) akideler
mahiyetinde olan ve iyman ancak kendileriyle tam olabilen
ksm zikredece im ve doru olmyan birtakm tevillere istinaden eriatten bir "as l" veya Peygamberin akidelerinden bir
akide imi gibi saylan eyleri deil, dorudan doruya ari'
(Sall-al-lah Aleyhi ve Sellem) in maksad m arayacam. Bunun kin de ari'ce cumhurun hakk- ilahi'de nasl bir itikada
sahip olmas maksud bulunduunu ve bunun iin Kuran-
Kerim'de onlara gsterdi i yollar tarif ile balyacam. Bu

BIRINCI KITAP

37

bahse sani'in varln istilzam eden yola mteallik marifetle


iptidar etmek muvafk olur. nk, mkellefin renmesi iycab
eden ilk marifet budur. Lkin, bundan evvel de yukar da saydmz mehur firkalar n bu husustaki fikirlerini zikretmemiz
mnasip der. u halde deriz ki :

HAVYYE
"Haviyye" nam verilen firka slikleri, "Allah Taal'n n
varln bilmenin yolu; akl deil, semi'dir. Yni insanlarn
mkellef tutulduu (Allah' n vcdne iyman) , Sahib-i eri'den
telkki etmek ve -akln methaldar olamad - (ahval-i mead) a
ve sair bu kabil hususata nas l Peygamberden duyulmakla
inanhyorsa buna da ylece iyman edivermek kfidir" derler.
Bu firkan n, Cenab- Hakkn varln mstelzim olup herkes
iin alm olan ve o varl n tasdik hususunda cmleye takip
edilmek zre gsterilen yoldan ari'in maksad ne olduunu
kavrayamad aka anlalyor. nk, Kuran- Kerim'deki birok yat-i kerimeden, eriatin halk ; vucud-i Bari'yi
yine Kuran'da manss olan birtak m akli delillerle tasdika davet
ettii tebeyyn eylemektedir :
) 35,
Ir
j..k:..c.1
r.-(1.
4.5.111
) 36 ve bu bapta vrid olan di er
yat-i kerime gibi. Biri kp ta :
"Bu ; her Allaha iyman eden kimseye vacib olsayd , yni
onun iyman bu delillere istinad etmedike sahih olmasayd ,
Peygamber (Sall-al-Allah Aleyhi ve sellem) in her islma davet
ettii kimseye bu delilleri gstermesi lz mgelirdi" Diyemez.
nk btn Araplar, vcud-i Bari'yi ikrar etmekteydiler.
Kuran- Kerim'de j)"
buyrulmas da ite bunun iindir. Maamafih, insanlarn iinde
35 "

Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet edin" (Bakare:

2-21).
"Gkleri yaratan Allah' n varlnda phe var m ?"(Ibrahim: 4- o)
"Onlara: (Gklerle yeri kim yaratt ?) diye sorarsan, elbette (Allah)
derler." (Lokman: 31-25).
36
37

38

FASL-L-MEKAAL

Hazret-i Peygamberin cumhura gsterdi i delillerden hi bir


ey anlayamyacak derecede aklen ve karihaten zaif olanlar n
bulunmas da imkansz deildir. Fakat bu, niz bir ekalliyet
te kil eder. Bu gibiler iin farz olan da Allah'a simaen (naklen)
iyman etmektir. te zhir-i er'a nispetle Ha viyyenin hali
bundan ibarettir.

EARYYE
E ariler, vcud-i Bari'yi tasdikm ancak aklen vaki olabileceine kaaildirler. Lkin bu hususta yle yollara slik olmu lard r ki, bunlar, Cenab- Hakk' n nazar- dikkatimize vaz'ettii ve bizi vas tasiyle iymana davet eyledi i eri yollar de ildir.
yle ki : Earilerin me hur tarih, "lem hdistir" fikri zerine
ibtina etmektedir. Onlara gre, lemin hudsu da "Ecsam,
cz-i layetecezza'dan mrekkeptir. Tecezzi kabul etmiyen cz
ise muhdestir. u halde, czlerinin hudusuyle cisimler de muhdestir" szne mbteni bulunmaktad r. "Cz-i lyetecezza""cevher-i ferd" dedikleri eydir- bahsederken takip ettikleri yol da o kadar sarpt r ki, cumhurdan sarf- nazar, cedel
sanatnda mmarese sahibi olanlardan pek o u bile onun zerinde mkilta urar. Bundan ba ka o yol, ne brha ddir, ne
de vcud-i Bari hakk nda yakin verebilecek bir mahiyettedir.
yle ki: Alemi muhdes farzedersek, onlar n dedii gibi, onun
iin phesiz bir "fail-i muhdis" bulunmak laz mgelir. Lkin
bu muhdisin varlna -kelm s naatindeki kuvvetin nne
geemiyece i- bir ek anz olmaktadr. O ek te undan ibarettir:
Biz bu muhdisi, ne ezdi, ne de muhdes telkki edebiliriz. nk,
muhdes telkki edersek, bir muhdise iftikar etmi olur; o muhdisin de bir muhdisi olmak laz mgelir ve bu silsile nmtenahi
devam eder ki, i muhle mncer olmu demektir. Ezeli olmas na
gelince : Bu halde meflta teallk eden fiilMin de ezdi olmas
iycabeder. Binaenaleyh, meflt da ezeli olmak laz m gelir.
Halbuki "Hdis" in varl bir "fiil-i hdis" e mteal]ik bulunmak iycabeder. Yalnz Eariler, bir fail-i Kadimden bir fiil-i
hdis vcud bulabilece ini teslim ederlerse i deiir. nk,
mefle mutlaka failin fiili teallk etmek laz mgelir. Lkin onlar,

BIRINCI KITAP

39

bunu teslim etmezler. Zira, "hdisata r z bulunan eylerin de


hdis olmas "; kabul ettikleri esaslardan biridir. Failin bazan
ilediini, bazan da i lemediini kabul edersek o zaman bu iki
hlden birini tercih iin bir illet bulunmas lzmgelir. O illet
hakknda da ayni sal variddir : lletin illeti sorulur ve mesele
yine gayr-i mtenahili e mncer olur. Mtekelliminin buna
kar "Fiil-i hdis, irade-i kadime ile vaki olur" eklinde verdikleri cevap ta bu pheden insan kurtaracak mahiyette de ildir.
nk, irade; mefle teallk eden fiilden ba ka bir eydir; mefl
hdis ise onun iycad na teallk eden fiilin de hdis olmas iycabeder. radeyi gerek fiile tekaddm etmek zere kadim, gerek
fiil ile birlikte bulunmak zere hdis farzedelim; nas l olursa
olsun, herhalde "kadim" hakk nda u ktan birini tecviz
etmeleri lz mgelecektir : Hdis bir irade ve hdis bir fiil,
2) Hdis bir fiil ve kadim bir irade, 3) Kadim bir fiil ve kadim
bir irade. Halbuki, hdisin, bir irade-i kadime ile vcud bulduunu teslim etsek bile onun bil vas ta bir fiil-i kadlinden
mtekevvin olmas mmkn deildir. Iradenin kendisini, mefule teallk eden filin yerine koymak ta gayr-i makul bir eydir.
Bu; failsiz mefl demek olaca iin kfre mncer olur. nk,
fiil ; failden, meflden, iradeden ba ka bir eydir. Irade, fiilin
kendisi deil, onun artdr. Bundan ba ka, hdisin gayr-i mtenahi bir mddet iinde madm bulundu unu kabul edince, bu
kadim iradenin ; hdisin gayr-i mtenahi bir mddet zarf nda
ademine teallk etmesi ktza eder ve uhalde, onun iycad ktza
ettii zaman, irade-i kadime, ancak gayr-i mtenahi bir mddetin hitamndan sonra "mrad" na teallk etmi bulunur.
Halbuki, gayr-i mtenahi olan ey, mnkaz olamaz. Binaenaleyh, ya "mzad" n fiil hline gelmemesi, yahut ta gayr-i
mtenahi bir mddetin mnkaz olmas lzmgelir. Bu ise mmtenidir. Mtekellimin, "deverat-i felek" in hudsu hakk nda
istinad ettikleri "brhan" da aynen byledir. unu da syliyelim ki : "Mrad" a tekaddm ve yine bir vakt-i mahsusta ona
teallk eden iradede, murad iycadedildi i vakit, o zamandan
evvel kendisinde bulunmayan bir "iycada azm" in hdis olmas
ktza eder. nk, "mrid-iradeci" de fiilin vukuu esnas nda,
iradenin, "adem-i fiili" i muktaz bulunduu zamana nisbetle
bir "hlet-i zaide" bulunmazsa o fiilin, o zamanda irade sahi-

40

FASL-IGL-MEKAAL

binden vcud bulmas, yokluundan evl olamaz. te E arilerin tuttuklar istidlal yolunda mmeden sarf- nazar, ilm-i
kelm ve felsefede meharet sahibi alimlerin bile kurtulam yaca byle birtakm danklklar ve halli m kil pheler vardr. Cumhur, bu yollar zerinden ilim ile mkellef tutulsa
(malayutak-tahamml edilemiyecek) bir teklif kar snda kalm olur. te onlarn "hudus-i lem" bahsinde slik olduklar
yollar, u iki vasf birden cami bulunmaktad r : Yani, bir taraftan cumhur, onlar kabul edebilecek bir istidad haiz bulunmamaktadr; dier taraftan o yollar, brhani de de ildir. u halde ne
alimler, ne de cumhur iin elveri li olamaz. Bu nokta hakk nda
birtakm mlhazalar daha serdetmek isteriz :
Deriz ki : Bu hususta onlar n slik olduklar yollar; iki
trldr : Birincisi -ki umumiyetle istinadettikleri en me hur
yoldur- mukaddeme zerine ibtina eder. Bu mukaddemeler,
intacetmek istedikleri "hudus-i lem" maddesi iin "esas"
inenzilesindedirler. Birincisi udur : Cevherler, arazlardan
mnfek olamaz. Yani, ondan hali kalamazlar. kincisi yledir:
Arazlar, hdistir. ncs de undan ibarettir : "hdis" lerden ayrlamyan, yni hali olamyan ey de hadistir.
Birinci mukaddeme -ki cevherlerin arazlardan ri olam yacana dairdir- eer bu cevherlerden maksatlar ; bizatihi
kaaim olan ve kendine i aret edilebilen cisimler ise do ru bir
mukaddemedir. Yok, cevherle, ink sam kabul etmiyen "cz"
kasdediyorlarsa -ki "cevher-i ferd" dedikleri de budur- o zaman
ortaya pek te zaif olm yan bir phe kar. O da undan ibarettir: Gayr-i mnkasim bir cevherin varl i binefsihi mal:C m deildir. Bunun mevcudiyeti hususunda biribirine z d ve iddetle
mtehlif birtak m szler vard r. "Snaat-i kelm", bu ihtilaflerin iinden do ruyu bulup karmak iktidarn hiz deildir.
O, ancak "s naat-i brhan" n kardr. Bu snaatn erbab da
pek azdr. Earilerin bunu ispat hususunda kulland klar deliller ise ekseriyyetle "h tabi" dir. Onlarn mehur istidlalleri
u yoldadr ; derler ki :
Mesela, kendisinde bulunan czler, kar ncadaki czlerden ziyade oldu u iin, fil hakknda "kar ncadan byktr"
deriz. Bu da bizim iin "makmat-i vel-ilk mahlmlar" dand r.

BIRINCI KITAP

41

Byle olunca filin, o czlerden mrekkep olmas ve bir "vahid-i


basit" ten ibaret bulunmamas lzmgelir. Cisme fesad ar z
olunca o czlere inhill eder ; cisim terekkp etti i zaman da
onlardan mterekkip olur.
Eariler, bu yanl la "kemmiyet-i munfas la" y "kemmiyet-i muttasla" ya benzetmek yznden d mlerdir.
"Kemmiyet-i munfas la" da lz mgelen ey, "kemmiyyet-i
muttasla" da da lzmgelir, zannetmi lerdir. Halbuki, bu
ancak adetler iin do ru olur ; yni kendisinde bulunan cezan n
(vahitlerin) oklu una bakarak herhangi bir adet hakk nda
dier adetten daha oktur, diyebiliriz. Kemmiyyet-i muttas laya gelince: Onun hakk nda ayni ey do ru olamaz. Bunun
iin kemm-i muttas l'dan bahsederken "daha azd r, daha oktur" demeyiz de "daha kocamand r, daha byktr" deriz.
Bilkis adetten bahsederken de "daha byktr, daha kktr" demeyiz de "daha oktur, daha azd r" deriz. E arilerin
o szne gre btn e yann adetlerden ibaret bulunmas ve
ortada asla "muttas l byklk" kalmamas iycabeder. u halde
"hendese snaat" da aynen "adet s naat " ndan ibaret olur.
Halbuki, kendiliinden malm olan hususattand r ki, her (byklk) ; iki nsfa inkisam eder. Bundan maksad m, "a'zam-i
selase- byklkler" dir ki bunlar da hat, sat h ve cisimden
ibarettir. Bundan ba ka "kemm-i muttas l" ; kendisine, ortas nda
-her iki ksmn iki tarafnn (ularnn) yekdieriyle telkki
edebilece i- bir "nihayet" r z bulunan eydir. Halbuki, bu,
adet iin mmkn deildir. Lakin buna muhalif d en u cihet
te vardr: Cisim ve "kemm-i muttas l" n sair czleri inksam
kabul eder. Her mnkasim ise ya mnkasim olan veya geyr-i
mnkasim olan dier bir eye inksam edebilir. E er "gayr-i
mnkasm" e inksam ederse artk inksam kabul etmiyen cz'
bulmu oluruz ; e er bilkis "mnkas m" e inksam ederse o
zaman yine bu mnkasim hakknda da ayni suale dnmemiz
iycab eder : Bu mnkas m olana m, gayr-i mnkasim olana
m inksam etmektedir ? E er gayr-i mtenahi surette ink sam
kabul ederse mtenahi olan bir eyde gayr-i mtenahi czler
bulunmas lzmgelir. Halbuki, "mtenahinin czleri de mtenahidir" kaz yyesi "malmat-i vel" dendir.

42

FAS-L-MEKKAAL

Earilere, laz mgelen mkil phelerden birini daha ifade


etmek zere yle bir sual de irad olunabilir :
"Cz-i lyetecezza" hdis olunca hudsun kendisini kabul eden nedir ? nk, huds, arazlardan bir arazd r. Hdis
vcud bulunca "hudiis" ta ortadan kalkar. Halbuki onlar n
kabul ettii esaslardan birine gre "Arazlar, cevherlerden infikk edemez". Bu suretle de "hudils" u herhangi bir mevcuttan ve herhangi bir mevcut iin vazetmek ztrarna derler.
Bundan baka kendilerine u sual de tevcih olunur : E er "mevcud" "ademsiz" vcuda gelirse failin fiili neye teallk eder ?
nk, onlara gre "adem", ile "vcud" aras nda bir "vasat
yoktur. Hal byle olunca ve onlara nazaran failin fiili ademe
mteallik olmamakla beraber vcud bulan ve vcudundan
farig olan bir eye de teallk edemeyince art k onun, "adem"
ile "vcud" aras nda mtavass t bir "zat" a teallk etmesi
mnasib olur. I te Mutezile taifesini"ademde bir nevi zatiyyet
vardr" demekte muztar b rakan da budur. Onlar n bu fikri
kabul edilirse, bilfiil mevcud olmyan eyin, bilfiil vcud bulmu bir mevcud olmas lazmgelir. Nihayet her iki taifenin de
"hala" ya kaail olmalar iycabeder. Grlyor ki, bu pheleri
halletmek "cedel s naat" nn kudreti haricindedir. u halde o
mukaddimenin "marifet-ul-lah" iin, bilhassa cumhura gre
"mebde' " ittihaz edilmemesi iycabeder : nk, a adaki
szlerimizden msteban olaca vecile "marifet-ul-lah" yolu,
ondan pek ok daha vazhtr.
Ikinci mukaddemeye gelince : Bunun ifade etti i "btn
arazlar, muhdestir" fikri de ok phelidir. Arazlar n hudsundaki haf, cisimlerin hudsundaki hafya benzer. yle ki :
Biz, ancak baz cisimlerin muhdes oldu unu mahede ettik
yine ylece m ahedemiz, ancak baz arazlarn muhdes bulunmasna mnhas rdr. Her ikisinde de " ahid" den "gaib" e intikal hususunda fark yoktur. E er arazlarda " ahid-mahede
altnda" olan bir araz hakk ndaki hkmmz, "gib-m ahede haricinde" olan bir araza nakletmemiz laz msa, yni
arazlardan m ahede etmediklerimiz hakk nda da mahede
ettiklerimize kyasen "hudils" hkmn vermek laz mgeliyorsa
ayni hareketin cisimlerde de yap lmas iycabeder ve uhalde

BIRINCI KITAP

43

ecsam n hudsunu arazn hudsundan istidlle de ihtiyac mz


kalmam olur. yle ki: Cism-i semayi -ki( ahid) e ilhak mekktr-, bunun arazlarm n hudsundan pheye dmek,
bizzat kendinin hudisun.dan phelenmek gibidir. Zira, ne
kendinin, ne de arazlarm n hudlsu, bizce mahsts deildir.
u halde cism-i semayi hakk ndaki tefahhusat mz, onun hareketi nokta-i nazar ndan icraetmeliyiz. Bu, saliklerini, "yakin" ile
marifet-ul-lah'a gtrebilecek bir yoldur. Havass n (Has kiilerin) yolu da odur. Cenab- Hakkn brahim (Alayhi-is-selm) a
38 (
c
s]
yet-i kerimesiyle tahsis etti i yol da ayni yoldur. nk btn
pheler ancak ecram-i semaviyye hakk ndadr. Birok erbab-i
nazar, fikirlerini nihayet oraya kadar gtrebilmi ler ve bunlarn "alihe" olduklarna itikad etmi lerdir.
Bundan baka "zaman" da arazdand r. Fakat bunun hudsunu tasavvur da gtr. yle ki: Her "hadis" e zaman
itibariyle "adem" in tekaddm etmesi laz mgelir. nk, bir
eye, kendi yoklu unun tekaddm ancak (zaman) itibariyle
kabil-i tasavvurdur. Bir de her meknda mtekevvin olan eyin
bir sabik varsa "ailem" in tekvinedildi i (mekan) in hudsunu tasavvur etmek te gle ir. nk o sabik ; "hala" y
mekndan ibaret grenlere nazaran, hala ise bunun da -hdis
farz olunduuna gre- hudfsuna dier bir hala= tekaddm
etmesi iycabeder ; yok, ikinci bir reye gre, mekan, "mtemekkini ihata eden cismin nihayeti" diye kabul edilirse o zaman
o cismin de bir mekanda bulunmas lazmgelir ve bir cisim dier
bir cisme muhta olarak bu suretle i gayr-i mtenahili e mncer olur. Bunlarn hepsi, pek kark ve m kil-l-hal phelerdir. Aramn kdemini ibtal iin serdettikleri deliller de ancak
arazlardan hudsu mahss bulunanlar n kdemine kaail olanlara, yni btn arazlar gayr-i hadis telakki edenlere kar
iradolunabilir. nk, onlar, evvela : "hissen hdis oldu u
grlen arazlar, hdis olmasalard , u iki ktan hali bulunmazlard : Ya bir mahalden di er mahalle mntakil olurlar, yahut
38 " te Ibrahim'e gklerde ve yerdeki hkmranl mz (yahut mugayyebat ) yle gsteririz; bu da kendisinin iykan sahiplerinden olmas n
temin iindir" (En'm: 6-75).

44

FASL-L-MEKAAL

daha zhir olmadan evvel, meydana geldikleri mahalde karnin


(gizli) bulunurlard" diyorlar ; sonra bu iki kk da ibtal ederek
bu suretle btn araz n hudissunu ispat ettikleri zannma d yorlar. Halbuki o szlerinden. ; ancak hudsu zhir olm yan
veya -ecram-i semaviyyedeki harekt ve e kal arazlar gibine olduu mekk bulunan arazlar n de il yalnz hudsu zhir
olan arazlarn hdis bulundu u tebeyyn etmektedir. Btn
arazn hudsuna amil olan delilleri, gaibi, ahide kyas etme e
raci olur. Bu ise hitabi bir delildir ; me er ki, ahidden gibe
bu intikal hadd-i zatinde makul bulunsun. O makuliyyet te
ahid ile gaibin tabiati msavi oldu unu yakinen bilmekle tahakkuk edebilir.
nc mukaddemeye gre, "havadisten hali bulunm yan
ey de hdis olur". Bu m terek-l-ism bir mukaddemedir.
yle ki: Bu mukaddeme iki mnaya gre anla labilir; birincisi udur : "Havadisin cinsinden hali bulunmay p ahdinden
hali bulunan ....". kinci mna da yledir : "Havadisin muayyen ve kendisine -det el ile gsterilerek i te siyahl k, denildii gibi- iaret kaabil olan herhangi bir vahidinden hali bulunmyan....". Bu ikinci mefhm, do rudur. Yani, kendisine
iaret olunabilen bir arazdan -ki bu araz n da hdis bulunmas
lazmgelir- hali bulunmyan eyin o araza mevzunleh olmak
itibariyle hdis olmas lz mgelir. nk, kadim olsa o arazdan
hali kalmas iycabederdi. Halbuki, biz kendisini ondan gayr-i
hali farzetmi tik. Bu farz mza muhalif d ecei iih imkansz
olur. Birinci meihma gelince : as l kasdettikleri budur. Mukaddeme bu mnaya al nd takdirde, cinsi havadisten hali
olmyan mahallin hudsu laz mgehrez. nk, mahall-i vahidin yani cismin zerinde -biribiriyle mtezad veya gayr-i mtezad-namtenahi araz n taakubu kaabil-i tasavvurdur. Mesela,
(gayr-i mtenahi hareketler) denildi i gibi. Nitekim kudemadan bir o u, lemin byle, yni, bir mevcut di erini takip etmek suretiyle tekevvnetti ine kaaildirler. te mtekelliminin
mteehhirleri ; bu mukaddemenin vahili ini idrak ettikleri
iin onu kendi zuumlerine gre u yolda takviye etmek istemi lerdir. Derler ki : Bir mahal zerinde gayr-i mtenahi arazin
taakubu mmkn de ildir. nk, bu taakup, vaki olsa -zuumlarna nazaren-bir mahalde -kendisine kaabil-i i aret -herhangi
,

BIRINCI KITAP

45

bir al-az bulundu mu art k orada o arzdan evvel gayr-i mtenahi arzlar bulunmas lazmgelirmi. Bu da o arzlardan mevcud- yani kendisine i aret kaabil- olann imtinan meddi olurmu. nk, "namtenahi" nihayet bulmad ka onun da vucud bulmamas iycabedermi . Namtenahi olan ey iin de
inkza mutasavver olam yaca cihetle o-kendisine i erat kaabil
olan yani mevcud farz olunan- ara= da mevcud bulunmamas
iktza eylermi. Bunun misali de udur : Cirm-i semavide bugn
mevcud olan hareket ; e er bu hareketten evvel gayr-i mtenahi
hareketler bulundu ise art k mevcud olmamak iycabeder. Bunu,
u yolda temsil ediyorlar : Bir adam farzedelim ki, ba ka bir
adama : "Sana bu elimdeki alt n, ondan evvel gayr-i mtenahi
altnlar vermedike vermem", demi olsun. Artk bu elindeki
-kaabil-i i aret- alt n ona vermesi ebediyyen imkans zdr. Lakin, bu temsil doru deildir. Bunda evvela ortaya bir mebde'
ile nihayet konmu , sonra aralar na bir gayr-i mtenahi sokulmutur. nk o mefruz adam n sz, mandut bir zaman
iinde vaki oldu u iin "altn vermenin" de mandut bir
zaman iinde vukubulmas iycabeder. Halbuki, alt n vermek
iin, yle bir "zaman" art olarak ileriye srmektedir ki o
zamanla szn syledii zaman aras nda gayr-i mtenahi
mddetler bulunacakt r. O mddetler de kendisine gayr-i
mtenahi altnlar verece i zamanlar gstermektedir. Bu ise
mstahildir. Mevzu-i bahs temsilin, benzetildi i meseleye benzemedii de kendiliinden zhirdir.
"Gayr-i mtenahi eylerin vcud bulmas ndan sonra mevcud olan eyin varl imkanszdr", demelerine gelince : Bu da
her nokta-i nazardan do ru deildir. nk, biri dierinden
evvel bulunan eyler, u iki suretten biriyle vcuda gelir : Ya
(devir) yahut (istikamet) cihetiyle. Devir cihetiyle vcud bulan
eyin -kendisine bu hususta bir mani arz olmadka- gayr-i mtenahi olmas iycabeder. Bunun misali udur : Tulu' olursa
gurup ta olur. Gurub olursa tulu' da olur. uhalde tulu' olursa
evvelce de tulu' vaki olmu demektir. Yine bylece : Bulut bulunursa arzdan yukarya doru kan bir buhar var demektir.
Arzda byle bir buhar- sid varsa, toprak slanm demek olur.
Toprak slanxnsa u halde yamur yamtr. Yamur yamsa, demek ki, bulut ta vard r. u halde bulut varsa evvelce
de bulut bulunmu demektir.

46

FASL-L-MEKAAL

" stikamet" cihetiyle vcud bulman n misali de bir insann, dier insandan, onun da di er bir insandan mtekevvin
bulunmasdr. Bu, bilaraz olsa bile, bir ilk sebep bulunmad ka
son sebep te vcut bulam yaca iin, bizzat olursa gayr-i mtenahi surette devam doru olmaz. Bunun misali de udur :
nsan, hakikat-i halde, -kendisine suret veren- babas ndan gayri
bir failin eser-i tekvinidir. Baba, Sania nisbetle alet menzilesinde
kalr. Fakat bu byle olmakla beraber, yni, namtenahi surette i yapan bir fail mevcud bulunmakla beraber, o failin mtebeddil birtak m aletlerle gayr-i mtenahi surette e has meydana getirmesi mmteni de ildir. Szmzn buralara kadar
getirilmesine mahal yoktu. Bahsi byle ileriye srmemiz ; mevzu-i bahsimiz olan zmrenin szlerinin iinde brhan k ymetinde vehmettikleri eylerin hakikat-i halde brhan mahiyetinde
bulunamad gibi, cumhure kar irad mnasib olan szlerden, yani, -Cenab- Hakkn btn kullarm kendisine iyman
hususunda temesskle mkellef tuttu u- basit brhanlardan da
olmadn gstermek maksad na mebnidir. u suretle artk bu
birinci tarikn, "brhani-i smai" de, er'i de olmad tebeyyn
etmi oluyor.
kinci tarika gelince : (Eb-ul-Maali) nin "Nizamiyye"
namiyle maruf risalesinde ist nbat ettii yoldur. Bu yol, iki
mukaddeme zerine bina olunmaktad r :
Birinci mukaddemeye gre : Alem, btn muhteveyat yla
caiz (mmkn) dir. O nanaya ki, imdi bulunduu halin temamen maksu bir halde de bulunmas mmkndr. Mesela,
imdi bulunduu hale nisbetle daha kk olabilece i gibi daha
byk te olabilir ; imdi haiz bulunduu ekilden baka bir
ekil de alabilir ; cisimlerinin adedi bugnk haline nisbetle
baka miktarda da olabilir; onda mteharrik bulunan hereyin hareketi imdikine nisbetle zd bir istikamete de tevecch
edebilir. O kadar ki mesela, bir ta n, atld zaman aaya
decek yerde yukar ya kmas, atein, yand nda yukarya
kalkacak yerde a a tarafa tevecch, arka mteveccih bir
hareketin garba, garba mteveccih oir hareketin arka ynelmesi imkn dahilindedir.
kinci mukaddeme de u dur: Caiz (mmkn) olan, muhdestir ve onu, yekdi erine nisbetle biri di erine racih olan iki

BIRINCI KITAP

47

mmkn vaziyyetten birine gre vcuda getiren bir muhdis


vardr.
Birinci mukaddeme, hitabidir. Evvel-i emirde bu mukaddemenin lernin czlerinden baz lar nokta-i nazar ndan kizbi
(vakia adem-i mutabakat) kendiliinden zhirdir : nsann
imdi haiz bulunduu yaratln gayri bir yaratlta mevcud
olmasn tasavvur gibi. Alemin dier baz czleri itibariyle de
mesele phelidir : arka mteveccih hareketin garba, garba
mteveccih hareketin de arka tevecch gibi. nk, bir defa
byle bir hl kendiliinden msellem deildir. Sonra, vukuunu
farzetti imiz takdirde bile bunun binefsihi vcudu ikr olmyan, yahut insana gre gizli kalan illetlerden bir illeti olmak
lzmgelir. nsana, evelemirde e yaya nazar etti i zaman
rz olacak hl ; deta sanat erbab ndan olmad halde masnuatn czlerine nazar eden bir kimseye r z olacak hale benziyebilir. nk bu vaziyette bulunan kimse, bir kere o masnuatta bulunan btn teferruatm veya bunlardan biro unun ;
o srada bulunduu hlden baka bir halde de bulunabilece i
ve bununla beraber yine o masnudan meydana getirilmesine
sebeb olan fiilin yni gayenin vcud bulabilece i zannna dm olduu iin artk onun nazarnda bahsedilen masnuun
hikmet itibariyle bir mevkii kalmaz. Lkin o masnuun saniine
ve bu sanie o sanata taallk eden ilim nokta-i nazar ndan biraz
mareketi bulunan kimseye gelince : Bunlar, i i tamamen
berakis grrler ve masnudaki btn tertibat n zaruri ve vacip
mhiyette eyler olduuna ve zaruri olmasa bile masnuat n
daha ziyade tam ve haiz-i rchan olmas n temin edecek kymette bulunduuna kaail olurlar. "Snaat" n mnas, zaten
ite bundan ibarettir. Zhir olan da mahlts katn bu nokta-i
nazardan zikretti imiz masnua benzemesidir. O byk yaratcy btn nakisalardan tenzih edelim. u izahata gre mevzu-i bahis mukaddeme, htabi olmak itibariyle herkesi iknaa
yaryabilir ; fakat yalan ve saniin hikmetini iptal edecek mhiyette olduu iin de yine herkese faideli olmaz. Hikmeti iptl
etmesi undan ileri gelmektedir :
Hikmet, bir eyin illetlerini bilmekten baka bir ey deildir.
Eer herhangi bir ey iin o eyin mensup olduu neyin mevcudiyetine medar olan bir s fatla vcud bulmas n istilzam eden

48

FASL-L-MEKAAL

zaruri sebepler yoksa bu i te, bakalarndan sarf- nazar, Halik-i Hakim'e mahss herhangi bir bilgiye de mahal kalmaz.
Bundan baka masnu olan mur iin birtak m zaruri sebepler
bulunmadka ortada sani'a isnd olunabilecek ne bir s naat,
ne de bir hikmet kal r. snad, ancak sani' olm yan hakknda
varid olabilir. E er insandan sdir olan btn fiiller ve ameller
rastgele herhangi bir uzuvdan, yahut ta uzuvsuz meydana gelebilseydi, mesela grmek fiili, gzle oldu u gibi kulakla da husule
gelseydi, koklamak fiili burunla oldu u gibi gzle de hasl olsayd ortada ne hikmet kalrd !
Btn bunlar, hikmeti ve Cenab- Hakkn bizzat kendine
verdii (Hakim) namn iptal edebilecek mahiyette fikirlerdir.
"Allah" n isimleri bundan mnezzehtir. bn Sina'nn bu
mukaddemeyi baka bir vecihle kabul etti ini gryoruz. Ona
gre, filin gayri herhangi bir mevcud, kendi zati itibariyle
nazar- dikkate al mrsa mmkin ve caizdir. Bu cizler, iki s nftr : Birinci s nf, fiili itibariyle cizdir. kinci snf, fiili itibariyle vcib, zati itibariyle mmkindir. Her cihetten vcib olan
da ilk faildir. Bu sz, pek d k bir szdr. nk, zati ve cevheri itibariyle mmkin olan bir eyin ; mmkinin tabiati, zarurinin tabiatine inkilbetmedike, fiili itibariyle zarurili e dnmesi imkan dahilinde deildir. Buna mukabil ; "Zati itibariyle
mmkinden maksad , fiili mrtefi farzolundu u zaman kendi
de mrtefi olur, demektir" denilirse biz de cevaben deriz ki :
" te bu irtifa da mstahildir". Esasen, bu bahis, o zat ile sze
giriilecek yer deildir. Lakin onun ihtira etti i baz eyler zerinde sz sylemek iin hissetti im iddetli arzu, mecray kelm bu tarafa do ru sevketmi bulundu.
Biz, yine szmz braktmz noktaya dnelim : "Caiz,
muhdestir" eklinde bulunan ikinci kazyyeye gelince : Bu da
kendiliinden aikar olmyan bir mukaddemedir. Ule na, bu
hunsta ihtilafa d mlerdir Eflatun, caiz bir eyin ezdi
olmasn tecviz ediyor. Aritto, bunu mmteni gryor. Esasen,
bu halli mkl bir meseledir. Onun hakikati, ancak "Brhan
snaat" na sahib olanlara beyan edilebilir. Onlar da Cenab-
Hakkn, kendi ilmiyle hiz-i htsas kld ve Kitab-i Azizinde
ehadetlerini kendi ehadetiyle meleklerinin ehadetine karin
buyurduu alimlerdir

BR NC KITAP

49

Eb-ul-Maali'ye gelince : O, bu mukaddemeyi, di er birtakm mukaddemelerle iyzah etmek istemi tir. Bu mukaddemelerin birincisi udur : "Mmkin olan eyin -biri dierine mreccah olan- iki caiz vas ftan birini haiz olabilmesi iin bir (muhasss) a ihtiyac vardr." kinci mukaddeme de yledir : "Bu
muhasssn mutlaka mrid (irade sahibi) olmas ktza eder"
nc mukaddeme de undan ibarettir : " radeden vcud
bulan ey de hdis olur". Bundan sonra da cizin, iradeden
yni fil-i mridden sdir olacan u suretle ifade etmektedir :
Her fiil, ya tabiatten, yahut iradeden ne eteder. Tabiatten de
biribirine benziyen iki mmkinden yal = biri sudur etmez,
yani tabiat, iki mmasilden yal nz birini yap p o birini brakmaz, belki ikisini birden yapar. Bunun misali udur: (Sikmunya)
denilen madde ; bedenin sol tarafndaki safray brakp ta sa
tarafndakini cezbetmez. Irade ise byle de ildir ; bir eyin
mmsiline deil , hassaten kendisine taallk eder. Daha sonra,
bu beyanata, unu ilave eylemektedir : Alemin halkedildii
mevzde bulunmas, yine onun, iinde halkolundu u cevvin
herhangi bir tarafnda bulunmasna mmasildir. (Cev) den
maksad da, "hala"dr 39 . nk Mem, o halnn iinde baka
bir mevz de bulunmaktadr. te bu suretle lemin irade ile
mahlk olduunu istintac ediyor.
39 Hala, Efltuna gre, "Bu'd-i maftr"den, Mtekellimine nazaren
de "fezay-i mevhm"den ibarettir. Fezay-i mevhm'den maksat ta, vehmin,
bir cismi dier bir cismin ihata etmesine bakarak isbat ve idrak etti i fezadr:
Su ile igal edilmi olan boluk ile desti iindeki hava gibi. te bu mevhum
boluk; onlar n nazar nda, kendisinde cismin husule gelmesi itibariyle o
cisme zarft r ve bu nokta-i nazardan cisim iin "hayyiz"dir. Cismin kendisini
igaletmesinden farig olabilmesi, yani bo kalabilmesi nokta-i nazarndan
da yine o bo luk, hal'dr. uhalde Mtekellimine gre, hala, cisimlerden
hi bir agl kendisini igal etmemek kaydiyle ite bu boluktan ibaret kalr
ve binaenaleyh bir " ey-i mahz" olamaz, tabir-i di erle "la ey-i mahz" olur.
Zira onlara nazaren, mevhm bo luk, harite mevcud de ildir, bir emr-i
mevhumdan ibarettir. Haricte vcudu olsayd "bu'd-i maftr" olurdu, halbuki, kendileri buna kaail de ildirler. Hukema, haln n imtinana, mtekellimin imkanna zahiptirler. "Muhadded"in arkas nda ise "bu'd" yoktur.
nk, muhadded ile bu'dler nihayet bulmu oluyor, artk orada "ziyade"
ve "noksan" kaabiliyeti yoktur. nk, oras , "laey-i mahz"d r. Binaenaleyh, bu iki manadan her birine gre hala olamaz. Hala olsa olsa "havi"
nin varln ve "mahvi"nin yoklu unu mstelzim bir ey olabilir. Fakat
bu da mmkin deildir. (Tarifat-Seyyid).

FashrP ~nal F. 4

5o

FASL-L-MEKAAL

Bu mukaddemelerden, iradenin, iki mmasilden birine


taalltik edece ini mutazammin bulunan , dorudur. (Alem,
kendini ihata eden bir hala iindedir) eklinde bulunan mukaddemeye gelince : Bu, kziptir, yahut binefsihi a ikr deildir.
Bundan ba ka bu "hala" ortaya karlmakla, kendi nokta-i
nazarlar na gre merdud olan bir maddeye temas edilmi olur.
O da (hala) nn kadim olmasndan ibarettir. nk, hala, muhdes olsayd bir (hala) ya daha muhtac bulunmas lazmgelirdi.
" radeden, ancak muhdes bir mrad sdir olur" eklindeki
mukaddemeye gelince : Bu da a ikar olmyan (gayr-i beyyin)
bir eydir. yle ki : Fiile karin olan irade, mrad n kendi fiiliyle
beraber bulunacakt r. nk irade, muzaf kabilindendir. Halbuki u da tebeyyn etmi tir ki iki muzaftan biri bilfiil vcud
bulduu takdirde, dieri de vcud bulur : (Baba ile (o ul) gibi :
Onlardan biri bilkuvve mevcud olursa di eri de bilkuvve mevcuddur. u halde bilfiil yani fiile karin bulunan irade hdis ise,
muhakkak (murad) n da bilfiil hdis olmas lazmgelir ; bilfiil
(fiile karin) olan irade kadim ise bilfiil mrad n da kadim olmas iycabeder. (Mrad) a tekaddm eden iradeye gelince :
Bu, "bilkuvve irade" dir, yani murad fiil haline gelmemi bir
iradedir. nk, o iradeye murad n hudsun.0 mucib olan fiil
henz iktiran etmemi tir. Bundan da aikar bir surette u kar :
Demek ki bu irade, murad kendinden sdir olduktan sonra
evvelki yani murad n suduruna tekaddm eden haline nisbetle
yeni bir mevcudiyet ibraz etmi olacaktr. nk, mrad n,
fiilin tevassutuyle hudsuna o sebeb olmu oluyor.
Bu mlhazaya gre, Mtekellimin, "Irade hadistir"
eklinde bir kaide vazetmi bulunsalar, murad n da mutlaka
muhdes olmas iycabedecektir.
Fakat, eriatten a ka anlalan da udur ki : Bu bahsin
cumhur iin bu kadar derinle tirilmesine lzum grlmemi tir.
Bunun iin onda ne " rade-i kadime", ne de "Irade-i hdise"
hakknda bir sarahat yoktur. Yal nz meselenin daha a k olan
ciheti tasrih edilmi tir. Bu da iradenin, birtak m hadis mevcutlara vcud vermi olmasndan ibarettir. I 1:1 ji lc I )
(v

jS al J.,:a.; c:JI ol; J I

40 ayet-i kerimesi ite bunu

40 "Bir eyin vcud bulmas na irademiz taalluk etti mi, art k szmz,
ona (ol) demekten ibaret kal r, o ey de derhl oluveri ". (Nahl: 16-4o).

BIRINCI KITAP

51

gstermektedir. Kur'an-i Kerimde bu cihetin iltizam buyurulmas, cumhurun bir "kadim irade" den birtak m hdis mevcutlar kmasn anlyamamas ndan ileri gelmektedir. En do rusu, iradenin hucliisu veya kidemi meselesi ekseriyet iin "mteabihat" nevinden bir ey olduu cihetle eriat, onun ne huchisundan, ne de kideminden sarahaten bahse mahal grmemitir. Bundan ba ka Mtekelliminin elinde, hdis bir iradenin,
kadim bir mevcudda k yamnn mstahil bulunduunu isbat
edecek kali bir brhan da yoktur. nk, iradenin bir mahall-i
kadimde kyamn nefy hususunda istinad ettikleri esas, yukarda beyan eyledi imiz esastan ibarettir ki bu da "Havadisten
hli olmyan, hdistir" eklinde idi. (Irade) bahsinde bu noktay
daha etrafl bir surette tetkik edece iz.
Btn bu izahatmzdan E arilerin (Marifet-ul-lah) hususunda slik bulunduklar mehur yollarn ; ne "nazari ve yakini" ne de " er'i ve yahni" mahiyette tarikler olmad tebeyyn ediyor. Kitab-i Aziz'de bu mevzu zerine, yani Sni'in
varln bilmek bahsinde serd olunan ikazkr delillerin enva n
nazar- teemmle alanlar iin bu, gayet a ikar bir keyfiyettir.
nk, dikkat olununca grlr ki, seri yollar ; ekseriyetle iki
vasf cami bulunmaktad r : Bu vas flardan biri, o yollarn yakini
bulunmas, ikincisi de basit, gayr-i mrekkep yani mukaddemat az olmasdr. Mukaddemat byle az olunca neticeler de ilk
mukaddemelere yakla m bulunur.
SOF YYE
Sofiyye taifesinin "nazar" hususundaki yollar , nazari
yani birtakm mukaddemelerden mrekkep de ildir. Bunlarn
zu'muna gre, Cenab- Hakka ve Cenab Hakkn gayri mevcudata taallfik eden marifet; nefsin ehvani birtak m rizalardan
tecrid edilerek matlb olan mevzua fikretle tevcihinde kendisine ilka olunan bir eydir. Bu fikirlerini do ru karmak iin de
eriatten birok zavahir ile ihticac ederler :

(:)1)

52

FASL-L-MEKAAL

41 (aW

.4531;2;1. ) , 42(U,,

kavl-i kerimleriyle buna mmasil birok yetler gibi. Bu yetler, mevzu-i bahis olan fikri meyyid zannolunur. Biz de
deriz ki :
Bu yol, varln teslim etsek bile, btn insanlara, -insan
olmak itibariyle- mil olabilecek bir yol deildir. Eer insanlar
iin maksud olan yol, o yol olsayd nazar tarih bt l olur ve
bunun insanlarda varl abes derdi. Halbuki Kur'an, ba tan
baa nazara ve itibara davetten, nazar yollar hakknda efkr
iykazdan ibarettir. Evet, nazar n doruluu hususunda ehevatn ldrlmesi art olmas n inkr edecek de iliz ; nitekim,
bu hususta "shhat" te bir art olarak kendini gsterir. nk
ehvetlerin ldrlmesi ; bir arttan ibaret bulunmakla beraber
bizatihi marifet iin faideli olan bir eydir. Nasl ki shhat, taallm iin faideli olmasa bile bir arttr. te eriatin bu yola
davet etmesi, bu hususta terg batta bulunmas , yani bu yolda
amele tevik eylemesi, srf bu cihettendir ; yoksa Sofiyyenin
zannetti i gibi, bu yolun kendi ba na kfi grlmesinden nai
deildir. Bu yol, ancak "nazar" iin, syledi imiz ekilde nfi
olabilir. Bu da meseleyi insaf ile nazar- teemml ve itibara
alanlar iin aikr bir keyfiyettir.
MUTEZLE
Bulunduumuz bu cezirede 44, Mutezile taifesinin kitaplarndan-bu hususta slik olduklar yollara vukufumuzu temin
edecek-hi biri bize vs l olmad. htiml ki, bunlarn yollar
da Eariyye taifesinin slik olduklar yollar nevindendir. imdi:
"Btn bu yollardan hibirinin ; eriatin, muhtelif fitratlarda bulunan btn insanlar , kendisi zerinden vcud-i Briyi
"Allah'tan saknnz ki Allah ta size retsin" (Bakare: 2-282).
"Bizim uurumuzda mcahede edenlere de kendi yollar mz elbette
gsteririz". (Ankebt: 29-69).
43 "Allah'tan saknrsanz o size hak ile bat ln tefrik na medr olacak
ilm-i tafs liyi verir". (Enfl: 8-29).
44 Mellif Endlsl olduu iin spanya yarmadasn kasdetmi
oluyor. Ada ile yarmadann Arapada byle bir kelimeyle ifade edildi i
vkidir: (Ceziret-l-Arab) gibi.
41
42

BIRINCI KITAP

53

ikrara davet etti i yol olmad tebeyyn edince ; Kitab- Aziz'in


zerine nazar- dikkati celbetti i ve Sahabenin (Allah hepisinden raz olsun) istinad eyledi i er'l yol hangisidir ?"
diye sorulursa biz de deriz ki :
Kitab-i Aziz'in zerine nazar- dikkati celbetti i ve herkesi slik olma a davet eyledi i yol ; yine Kitab-i Aziz istikra
edilince, yani yat-i Kerimesi birer birer tetkik olununca grlr ki, iki neva mnhas rdr:
Birincisi, insan hakk naki inayete ve btn mevcudat n bu
inayet namna yaratlm bulunmasna vukuf yoludur. Bunu
(inayet delili) tesmiye edelim.
kinci tarik, mevcud e yadaki cevahirin ihtiranda aikr
olan hldir : Cemadatta hayat n, idrakt-i hissiyenin ve akl n
ihtira gibi. Buna da ( htira' delili) namn verelim.
Birinci tarik, iki esasa ibtina eder : Birincisi ; arz mzdaki
btn mevcudat n insann varlna uygun olmasdr. kincisi
de bu muvafakatin, bir kasd ve irade sahibi fil taraf ndan sud "runun zaruri bulunmas dr. nk byle bir muvafakat n
(uygunluun) tesadfen vaki olmas mmkn deildir. Mevcudatn, insann varlna uygun olmas esasna gelince : Geceyle gndzn, gnele ayin, drt zaman n (mevsimin), bulunduu meknn -ki arzdan ibarettir- insan n ihtiyacatna tevafuku nazar- itibara alnnca bu hususta yakin hsl olur.
Bundan baka hayvanat, nebatat ve cemadattan biro u ;
yamurlar, nehirler, denizler gibi birok hdisat-i cziyye,
hlsa toprak, su, ate , hava 45 insann ihtiyacat na uygunluk
hususunda birer misl te kil ederler. Bedenimizdeki za ile
hayvann uzuvlarnda hayat ve vcud nokta-i nazar ndan grlen uygunluk ta aikr birer inayet eseridirler. Hlsa, bunlar ,
yani "menafi-i mevcudat " bilmek bu tarika girer. te bunun
iindir ki Cenab- Hakk tam bir marifetle bilmek istiyen kimseye mevcuddat n menfaatlerini tefahhus vacib olur.
" htira' delili"ne gelince : Btn hayvanat ile nebatat ve
semavatn varl bu delile dahil olur. Bu yol da btn insan,

45 O zaman muteber olan drt unsur ki bunlara (Ist ksat) nam verilmekteydi. Istaks, Seyyid'in tarifat na gre, "As l" rnnas nda bir lafz- Yunani imi .

FASL-L-MEKAAL

54

larn ftratlannda (istidatlar nda) bilkuvve mevcud olan u iki


esasa ibtina eder :
Birinci esas yledir: Grd mz mevcudat ihtira' olunmutur. Bu keyfiyet, hayvanat ve nebatatta binefsihi bilinir.
Cenab- Hak ta ii., 1 b ICji & 14.)P L:r

( 'd
" buyurmutur. Birtakm cemad halinde cisimler gryoruz ki, bilhare kendilerinde "hayat" hdis oluyor ;
bundan anlyoruz ki, o hayat icad ve ihsan eden bir "mucid
ve mn'im" vardr. O da "Allah Taal" dan ibarettir. Semavat n da asla ftur getirmiyen (durmak bilmiyen) hareketlerinden buradakilere inayet ile memur oldu unu ve bize "msahhar" bulundu unu anlyoruz. Memur ve msahhar olan
ey ise bizzarure kendinin gayri bir mevcud tarafndan ihtira'
edilmi olur.
kinci esas; "Her rruhtera' n bir muhtarii vard r" eklindedir. Bu iki esastan yle bir netice karlmas da doru olur :
"Her mevcudun bir fail-i muhteri'i vard r". Muhteraat n miktar hakknda bu cinsten birok deliller bulunmaktad r. te
bunun iindir ki marifet-ul-laha hakk yla sahib olmak, Allah'
en do ru bir bilgiyle bilmek istiyen kimseye, btn mevcudattaki hakiki ihtiraa vakf olabilmek iin eyann cevherlerini
bilmek vacib olur. Zira bir eyin hakikatini bilmiyen, ihtira n
hakikatini de bilemez. I te

A.4

-Gklerde ve yerde cari olan hkmranl a


)" 411 ,31-4(veya mugayyebata), bir de Allah' n her yaratt eye nazar
etmiyorlar m ? (Araf : 7-185). Ayet-i kerimesinde buna i aret
buyurulmutur.
L

Bir mevcudun varl ndaki hikmeti, yani yaratlmas n


iycabeden sebeple h lkattan maksud olan gayeyi tetkik ve tetebbu eden kimsenin inayet deliline vukufu daha ziyade tam
olur.

46 "Sizin Allah' brakp ta kendilerine yalvarp yakard nz kimselerin


kffesi toplanarak u rasalar bile bir karasinek olsun yaratamazlar". (Hac:
22-73)

BIRINCI KITAP

55

te bu iki delil, eriatin delilleridir. Kur'an-i Kerim'de

Sani'in varln mstelzim olan deliller hakknda bizim nazar-


dikkatimizi celbeden ayet-i kerimeler de bu iki cins delile mnhasr bulunmaktad r. Kitab-i Aziz'de o hususa dair varid olan
yat-i Kerimeyi tetkik eden kimse iin bu hakikat, gayet a ktr.
yle ki Kitab- Kerim'de bu mevzua taallk eden ayetler tetkik
olununca, grlr ki bunlar nevidir : ) nayet deliline nazar-i dikkatimizin celbini mutazammin bulunan ayetler, 2)
htira deliline nazar-i dikkatimizin celbini tazammun eden
ayetler, 3) Her iki delili cemeden ayetler.
Yalnz inayet delilini mutazammin olan yetlere misal :

ut2

,; _31

T.D +.

-Biz arz dek ve dalar birer kaz k imi gibi yaratmad k m ?


ve a alar sklktan biribirine karm
baheler bitirmi olalm..) (Nebe' : 78-6, 7, 16). J

(.52 )

-Semada birtak m ( L;;;:,4


.7.
burlar ve yine onda z yadar bir cisim, nur veren bir kamer
bulunduran Allah), (Furkan : 25-61), ( 44tAio
)
Artk insan, yedi i eye dikkatle baks n.. (Abese : 8o-24)
ayet-i Kerimeleri gibi. Bu nevi yat-i Kerime, Kur'anda
oktur.
Yal nz ihtira delilini mutazammin bulunan teylere misal : -Artk insan, ken- ( jib
)
dinin neden yarat ldna dikkatle baks n. O, fkran bir su
(meni) dal yaratlmtr. (Tark : 86-5, 6)

-Devenin nasl yaratldna dikkatle bak-

myorlar m ?) (Giye: 88- 7), AJ

j!

(
,:),, Jj WL: ) Ey insanlar, gznz a n, sizin maksad kolaylkla anlamanz iin bir
misal gsterildi, artk ona kulak verin : Sizin Allah' brakp ta
kendilerine yalvar p yakardnz (yahut kendilerine tap ndnz) mahlkat (yahut kimseler) ; bir araya toplanarak u rasalar bile bir karasinek olsun yaratamazlar. (Hac : 22-73),
-

FASL-L-MEKAAL

56

ayet-i kerimeleri gibi. Hazret-i brahim'in szn hikaye etmekte


bulunan ( L,;..)

J^c.ill

J c.3 i )

-Ben,

suret-i katiyyede yzm, gklerle arz yaratana do ru evirdim). (En'am: 6-79) ayet-i kerimesi de bu kabildendir. Bu delile
taallk eden daha pek ok yetler vard r.
Her iki delili birletiren yetler de oktur; hatta bunlar, ekseriyyeti tekil ederler. Misal:'11.-~ (..5 2
(4:) .4.1x3.

Iri L )

..

-Ey ns, sizi ve


c.5.4
sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibadet ediniz; Azaptan sak nm olasnz.ORabbiniz ki, yeri size d ek, gk de yksek bir tavan
yapm, gkten ya mur yadrarak onunla size r zk olmak
zere meyvalar karmtr. Artk bile bile Allah'a hibir eyi
emsal tutmayn. . ). (Bakare:
L:r
(

2-21,

22) Burada

dellet-i ihtiraa,

cs:11)
csii

'k-J) dellet-i inayete i arettir. M1l L,0;.J

( (:)J15-11. a '"- tfr...4

t> 1-,:;;;- -Onlar iin bizim u kuru


topra diriltip te iinden kendilerine g da tekil eden hubu-

bat karmamz da bir delildir. (Yasin : 36-33),


)4 1 .3
Stio b 1.1.z

4:).,y(*z:::..,

()U

-Gklerle yerin nas l yarat ld meselesini d np te


"Rabbimiz, sen bunlar manas z, hikmetsiz yaratmad n, bundan mnezzehsin; u halde bizi ate in azabna uramaktan
esirge . " (diyenler) (Al-i umran: 3-191) yetleri de bu nevidendir.
Bu hususta varid olan yat-i kerimenin en o unda her
iki nevi delil bulunur. te bu yol ; Cenab- Hakk' n insanlar
kendi varln bilmek iin takibe davet etti i srat- mstakimdir. Esasen onlara bu manay idrak iin verdii istidat ile
de o yolun isabetine nazar- dikkatlerini celbetmi oluyor. Beerin ftratnda ve tabiatnda meknz bulunan bu derin istidada

)
Hani Rabbin, beni demin s rtlarndan zrriyyetlerini ahzeylemiti. Onlar kendilerine ahid tutup, "ben sizin Rabbiniz

BIRINCI KTAP

57

deil miyim ?" dedi. Onlar da, "evet Rabbimizsin, kendimize


ahid olduk" dediler. (Araf: 7-172). kavl-i keriminde i aret buyurulmutur. Binaenaleyh, gayesi, -varl na iyman ve Peygamberleriin tebligatna imtisl etmek suretiyle- Allah'a itaat olan
kimsenin bu yola slk etmesi lz mgelir; t ki Allah' n rbubiyyetine-yine Allah' n kendi nefsine, meleklerinin kendi varlna ehadetiyle birlikte- ahid olabilsin :

r..41

4.111

r,J1

kni 4; 1

;.,5u. ,

-Allah, melekler ve ilim sahipleri; ondan ba ka bir ilh bulunmadna keml-i adaletle ehadet etmektedirler. Evet, o
aziz ve hakim olan Allahtan ba ka ilh yoktur. (Al-i Umran:
3-17) yet-i kerimesinde buyuruldu u gibi.
-Kinatta hi bir ey yoktur ki
(.4.'-:.!-5
onu kran ile tenzih etmesin, lkin, onlar n bu tenzihini siz
fark etmezsiniz". ( srail : 17-44) kavl-i keriminde i aret buyurulan "tesbih" te vcud-i sbhniye her iki cihetten vaki olan
delletler cmlesindendir.
Sniin vcuduna dellet eden bu delillerden anla lyor ki,
bunlar, "delil-i inayet" ve "delil-i ihtira" namlariyle iki neva
mnhasrdr. Bundan ba ka o delillerin, aynen hem havas hem
de cumhur iin elveri li olduu da tebeyyn etmi tir. Havastan
maksadm, limlerdir. Her iki tarafn bilgisi aras ndaki fark,
sadece "tafsil" e rcidir. Yani cumhur-i ns ; "inayet ve ihtira"dan yahnz insann "ilm-i hissi" ye iptina eden ilk bilgi (marifet-i
l) siyle iktifa eyledikleri halde limler, mevzu olan e yadan
his ile idrk olunanlara, brhan ile idrak edilebilenleri de ilve
ederler. Tabii, burada e yaya taaltik eden idrakten maksat,
inayet ve ihtira, nokta-i nazarndan hs l olan idraraktir. Bu
idrak, o kadar tevessu edebilir ki bir lim ; insan ve hayvan n
azas hakknda ulemada hs l olan bilgilerin, bu uzuvlarda
yle byle binlerce menfaat bulundu unu gsterecek derecelere
blig olduunu sylemitir. Demek ki, eri ve tabii olan yol,
bu yoldur ; Peygamberlerin getirdi i, mnzel kitaplarn .bildirdii yol, yine i te bu yoldur.
Bu iki istidlli icra ederken limler, cumhura yal nz kemiyyet itibariyle tefevvuk etmezler ; bir eyin kendisine taallk

FASL-L-MEKAAL

58

eden marifetin tamik nokta-i nazarndan da temeyyz ederler.


Cumhurun mevcudata nazar ; deta nas l meydana geldiini
bilmedikleri birtakm masnuata bakmalarna benzer : nk
cumhur, "masnuat" In yal nz "masn" olduunu ve mevcud
bir snii bulunduunu bilirler. Alimler ise, bu hususta, birtakm masnat, nasl yapldn ve niin yap ldn bir
dereceye kadar bilerek m ahede eden kimseler gibidirler.
phesiz masnuata ilimlerinin taallku nokta-i nazar ndan
bu vaziyette bulunan kimseler ; snii, sni olmak itibariyle,
dier vaziyette bulunan, yani masnuat n sadece masn olduunu bilmekle kalan kimselerden daha fazla bilirler. Sanii
inkr eden dehriyyun (maddiyyun) un vaziyetine gelince :
Onlar da masnuat grp te onun masn oldu unu itiraf etmiyen
ve onda grd asar-i sanat "tesadf" e ve "kendili inden
hdis olma" ya atfeden kimselere benzerler.
VAHDANYYETE DAIR
"Halikn varln bilmek iin er'i yol, bu yol ise onun
birliini gsteren er'i yol da nedir ? Bu birlikten maksat,
( > yl 431 '51 -Ondan baka ilh yok ) olduunu bilmektir.
Zira bu nefy, kelime-i tevhid'in tazammun etti i "ycab" a
munzam bir manadr. ycab ise bundan evvelki bahiste ispat
edilmiti. imdi burada matlup olan nefyin sbutudur" denilirse, deriz ki :
Allah'tan bakasndan lhiyetin nefyi hususundaki er'i
tarik ; Zat-i Sbhanrnin Kitab-i Azizinde manss olan yoldan ibarettir. Bu da yette gsterilmi tir : Birincisi,
( Z4.3T ) -E er onlarda, Allah'tan ba ka
birtakm ilhlar bulunsayd fesada u rarlard. (Enbiya : 21-22).
kincisi,
Lc 411 j5- k.... -U
,43, 1.:Ci:1 L.
-Allah, kendisi
1".-:" ver' jC' r<r". 5kAi
(
iin herhangi bir ocuk edinmi deildir. Kendisiyle birlikte herhangi bir ilh ta yoktur. yle olsayd , her ilh, kendi yaratt
eylerle kendine gre bir yol tutar; ilhlardan biri di erine
kar faik ve hakim vaziyyette bulunurdu. Allah, onlar n bu
nevi tavsfatndan mnezzehtir." (M'minin: 23-92). ncs
4

BR NC K TAP

de

59

j,k1S- Z4.11- AAA v tS,,1 jj)

-De ki: Sizin syledi iniz gibi onunla birlikte birtak m ilhlar
bulunsayd arn sahibi olan hakiki Allah ile te rik-i mesai
etmek arzusunda bulunurlar ve o yolu tutarlard ". ( srail :
7-42). yet-i kerimesidir.
Birinci ayetin dellet etti i keyfiyet, ftratlarda tabii bir
surette meknz bulunuyor. yle ki : Kendili inden aikr
bir keyfiyettir ki, bir memlekette iki hkmdar bulunsa ve her
biri, dierinin iiyle me gul olsa bunlar n tedbirleriyle bir "Medine" nin idare olunmas mmkn olamaz. nk, bir neviden
olan iki filden bir fiil sdir olmaz. u halde bunlarn ikisi birden
ileyince o medine i lerinin fesada u ramas , alt st olmas
lazmgelir. Me er ki biri ileyip o biri atl kalsn. Bu da lhiyet
sfat na mnafi bir haldir. Bir neviden iki i bir mahal zerinde
ictima ederse bizzarilre o mahal, fesada u rar. te \d :., c..)
( 1s.1 LuNI g11 kavl-i keriminin Inanan budur.
(

) Kavl-i kerimine gelince : Bu, efali

muhtelif birok Hal-11er kabul edenlere kar reddi mutazammndr. Zira, biri obirine itaat etmiyen, efali muhtelif olan
ilhlardan "bir" mevcud sdir olamaz. lem ise "bir" oldu un
dan trl trl i ler yapan birtak m ilhlardan vcud bulmamas iycabeder.
'. ) )1_,;.71.5

Kavl-i

kerimi de birinci ayet gibidir. Yani kendilerinden bir fiil sdir


olan iki ilahn mmteni bulundu una brhand r. Bu yetin
manas da yle oluyor : Mevcud olan Allah'tan gayri lemin
halk ve iycad na kaadir birtak m ilahlar bulunsayd ve bunlar
Meme nisbetle halik mevkiinde olsayd ar te de birlikte bulunmalar iycabederdi. u halde biribirine benziyen ve ayni mahalle ayni surette mensup bulunan iki mevcudun var olmas
lazmgelirdi. Halbuki, biribirine benziyenler, bir mahalle bir
nisbet dahilinde mensup olamazlar. Zira nisbet ittihad edince
mensup da mttehid olur. Yani iki mmasil ey, nisbet itibariyle
ayni mahalde ictima edemezler. Nitekim bunlar, mahal i gal
edebilecek mahiyette iseler ayni mahalde de bulunamazlar.

6o

AASL-L-MEKAAL

Allah' n are nisbeti yle bir nisbetten ibaret oldu una, yani
Allah ar ile kaaim deil, fakat ar Allah ile kaaim bulundu una
gre de hal byledir. te bunun iindir ki, Hak Taal,
-Onun ilmi ve (
L;
4:-.";
kudreti ; gklerle yeri kaplar, onlar n hfz kendisi iin ar bir
i te de ildir) (Bakare : 2-255) buyurmu tur.
Vandaniyete dair tabii ve er-1 delil i te budur. Mezkr
delil nokta-i nazarndan alimlerle cumhur aras ndaki farka
gelince : Alimler, lemin iycad ve onun czleri aras nda -deta
bir cesd imi gibi- mevcud rab talar hakknda cumhurun bildiinden daha fazla eyler bilirler. Ayetin sonundaki 4;"?-:-)
43

jgTilp

IAP

-Allah, onlarn sylediklerinden pek yksek bir surette mnezzeh ve mtelidir. Onu, yedi gk ile yer ve bunlardaki
mevcudat tenzih ederler. Zaten, kinatta hibir ey yoktur ki
onu kran ile tenzih etmemi olsun. Lkin siz, onlar n tenzihini fark etmezsiniz. Allah, muhakkak ok hilm ve magfiret
sahibidir. ( srail : i 7-43, 44) "Kavl-i keriminde i te bu noktaya
iaret vard r.
Earilerin bu yetten klfetli bir surette ist nbat ettikleri
delil-ki buna "mmanaat delili" nam n verirle-tabii ve er'i
deliller arasnda yertutacak mahiyette de ildir. Tabii olamamas, bu hususta syledikleri szlerin (brhan) olmamas ndan
neet eder. Seri deliller s rasnda bulunmamas da unun iindir
ki, yine buna dair szlerini cumhur ; bir kanaate esas ittihaz
etmekten sarf- nazar anlamaya bile kaadir olamazlar. Zira,
onlar, diyorlar ki : mefruz Allahlar en ok iki bile olsalar ihtilafa
dmeleri imkn dahiline girer. Ihtilafa d tkleri zaman
da bu ihtilaf, ktan hali olamaz ; bunun bir drdncs
yoktur. O klar da unlardr : ) kisinin murad tamamiyle
hasl olur. 2) Her ikisinin de murad hasl olmaz. 3) Birinin
murad hasl olur, dierinin olmaz. Sonra da derler ki : kisinden
birinin muradnn husle gelmemesi mstahildir. nk byle
olsayd, yani her ikisinin de murad hasl olmam bulunsayd
Mem ne mevcud ne de madm olurdu. Her ikisinin muradlar -

BIRINCI KITAP

61

nn birlikte has l olmas da mstahildir. Zira bu halde lemin


madm bir mevcud olmas iycabederdi. u halde yalnz ikisinden birinin murad nn hasl ve dierinin batl olmas kk kalm oluyor. Byle olunca da iradesi bat l, yani hkmsz olan n
ciz olmas iycabeder. Aciz ise ilh olamaz.
Earilerin bu delillerindeki za'f undan ilerigelmektedir :
Bu iki ilahn -bizce hid yani mahss olan iki irade sahibine
kyasen- ihtilafa d meleri aklen imkn dahilinde oldu u gibi
bunlarn ittifak etmeleri de mmkndr. Esasen ilhlar iin
ihtilaftan ziyade ittifak layk der. Alemi yapmak hususunda
ittifak ederlerse bir "masn" u meydana getirmek iin ittifak
etmi iki sni gibi olurlar. Hal byle olunca da behemehl "Bunlar ittifak etmi olsalar bile fiilleri, bir mahalle mteveccih
bulunduundan, biribirlerine yard m mahiyetindedir" denilebilir. Meer ki, biri kp ta "Belki biri iten bir ksmn, dieri
de o bir ksmn yapyor ; yahut ta yekdi erini mteakip (mdavele tarikiyle) al maktad rlar" demi bulunsun. Lkin
byle phelere marz tutulmak ta cumhur iin mnasip olmaz.
Erbab-i cedelden ortaya byle bir phe atanlara verilecek
cevap udur: Bir eyin bir ksmn ihtira> edebilen, hepsini ihtiraa
da kaadir bulunur. u halde, i, her iki mefruz ilahm da her
eye muktedir bulunmalar neticesine varr. Bunlar, gerek ittifak
etmi olsunlar, gerek ihtilafa d m bulunsunlar, iin iinde
taavn vardr. "Tedavl" e gelince, o da her biri hakk nda
"naks" tazammun eder.
u tarz- istidlal daha mnasip gibi grnr : ki Allah,
olsayd, iki Mem bulunurdu. Madam ki Mem birdir. Fail de
birdir. nk, bir fiil, ancak "bir" den sdir olur. u halde
5L1 9 ) kavl-i kerimindeki faikyyeti, yal(
nz fiillerde ihtilaf nokta-i nazar ndan anlamak mnasip
dmez ; fiillerde ittifak n da nazar- itibara al nmas iycabeder.
nk, hl-i ittifakta olan Eller ; bir mahalle varid (messir)
olduklar yakt, biribirlerine yard m etmek vaziyetindedirler.
Nitekim, bu taavn, muhtelif fiiller iin de variddir. te (Ebul-Maali) nin ifadesinde bizim sylediklerimize bir i aret bulunmakla beraber yetten bizim anlad mzla Mtekelliminin
anladklar man aras ndaki fark budur. Mtekelliminin. yetten

62

FASL-L-MEKAAL

anladklar delilin, yetin mutazamm n bulunduu delil olmad, ununla da anla labilir ki : onlarn delillerinin istilzam
ettii "mhl" ; yetteki delilin mstelzim bulundu u muhalden baka bir eydir. yle ki : Zuumlar na gre, yete rci olan
delilin mstelzim bulundu u muhl, birden fazlad r. nk,
ortaya k karmlardr. Ayette ise byle bir taksim yoktur.
Kullandklar delil; (mant k) erbab nn "Kyas- art-i munfasl" dedikleri, kendilerinin de -s naatlerinde- "sebr ve taksim"
namn verdikleri delildir. Halbuki yetteki delil, "mant k snaat" nda " art-i muttas l" namiyle maruf olan delildir ki " art-i
munfasl" dan baka bir eydir. Mezkr s naate kk bir dikkat atfedenler ; her iki delil aras ndaki fark anlarlar. Bundan
baka onlarn delillerinin mstelzim bulundu u muhaller ;
Kurandaki delilin mstelzim bulundu u muhlden ba ka bir
eydir. yle ki : Delillerinin mstelzim bulundu u muhl ;
lemin, ya (ne mevcud ne de madm), yahut (bir madn mevcud-mevcuden madmen), (
yahut ta
(ilahn ciz ve maglup) olmas dr. Bunlar, birden fazla ve devaml mstahillerdir. Kurandaki delilin istilzam etti i muhl
ise aleddevam istihleyi mutazamm n deildir; onda istihale,
bir vakt-i mahsusa talik edilmitir. O da lertin vcud bulmak
esnasnda fesada u ramas, altst olmas dr. Hak Taal, det
)

41'5/1
(*-)L5.-,1) -Onlarda Allah'tan
baka ilhlar bulunsayd , lem, daha var olurken fesada u rard" buyurur gibi olmu , sonra da lemin "gayr-i fsid" bulunmasn istisn etmi ve u suretle bir Allah'tan ba ka ilh
mevcud olmamas lazmgelmitir.
Bu szlerimizden, eriatin insanlar, -Allah' n varln ve
Allah'tan ba kasndan lhiyetin nefyini ikrar iin-takibe davet
ettii yollar tebeyyn etmi tir. Bu nefy ve isbat ta (,13. N1411'5)
dan ibaret olan "Kelime- tevhid" in mutazamm n bulunduu iki manadr. u halde, kelime-i tevhide bizim vasfettiimiz tarik ile nazar eden ve onun mutazamm n bulunduu
manalar da yine ayni yoldan tasdik eyliyen kimse ; akidesi
islam akidesi olan "hakiki mslim" dir ; akidesi bu delillere
ibtina etmiyen kimse de "kelime-i tevhid" i tasdik etse dahi
mslim-i hakiki ile itirak-i isim nokta-i nazar ndan mslimdir.

BIRINCI KITAP

63

NC FASIL

SIFATLAR
Kuran-i Kerim'in, lemin sun' ve iycad hususunda Allah' n
muttasf bulunduu sfatlardan bahsederken tasrih buyurdu u
vasflar ; insanda da mevcud olan kernl vas flardr. Bunlar
da yedidir :Ilim, hayat, kudret, irade, semi', basar, kelm.
Bunlardan ilme vech-i dellet Kuran'da
(

(:r4

yl

-O, yaratt n bilmez mi ? O, ltftir,

haberdard r. Mlk : 67 - 4 ) kavl-i kerimiyle bildirilmi tir.


Bu vech-i dellet yle iyzah olunur : Masn ; eczas nda bulunan tertip itibariyle, yani bu czlerden baz larnn dier bazlar iin yaplm olmas ve heyeti umumiyesinin maksut olan
menfaate uygun bulunmas nokta-i nazarndan ; kendisinin,
"tabiat" ten ibaret bir sniden hdis olmad na, kendisini
ihdas eden sniin, gayeden evelki eyi, yine gayeden evvel tertip
eden, yani illetlerle neticeleri birbirine gayet muntazam bir
surette ba lyan bir sni oldu una dellet eder. u halde onun,
yapt eye ilminin taallk etmesi, alim olmas lazmgelir. Bu,
yle bir misl ile de tavz h edilebilir : Insan bir eve bak p ta
temelin dvar iin, dvarn dam iin yapldn idrak ederse
o evin, ina sanatn bilen bir kimse tarafndan meydana getirildiini anlam olur. Bu sfat, kadim bir sfattr. nk zat-i
sbhninin onunla yalnz herhangi bir zaman zarfnda muttasf
bulunmas ciz olamaz. Lakin bu bahsi tamika giri ip te Mtelliminin syledikleri gibi "Cenab- Hak, (muhdes) i hudusu
esnasnda kadim bir ilimle bilir" demek, mnasip olmaz. nk
bu mutalaya gre, "muhdes" e gerek ademi ve gerek hudsu
annda taallk eden ilmin, bir ilimden ibaret olmas lazmgelir
ki, bu, gayr-i makul bir eydir. Zira ilmin, mevcuda tbi olmas
vacip olur. Halbuki, mevcud ; bazan bilfiil ve bazan bilkuvve
var olduu cihetle her iki varl a taallk eden ilmin de muhtelif
bulunmas vacip olur. Zira o mevcudun bilkuvve mevcud oldu u
yakt, bilfiil var olduu vaktten gayri bir eydir; yani bu varl kTann zaman mttehit de i dir. Lkin bu, ariatin tasrih etmedi i
bir keyfiyettir; hatt eriatte musarrah olan bunun hilfid r.
O da Cenab- Hakkn muhdesat hin-i hudusunda bilmesidir :
,

64

FASL-L-MEKAAL
4.:411;

C7

kinattaki ilmi o kadar


4-3
mulldr ki onun ilmi lh k olmakszn bir yaprak bile d mez. Ne arz n derin karanl klarnda bir habbe, ne kuru, ne
ya, .. onun ilmi haricinde kalamaz. Btn bunlar, bir "kitab-
Mbin" dedir. ( En'am : 6-59 ) Kavl-i Keriminde buyurulduu gibi. u halde, eriatte buna dair vazolunan esas n yle
olmas mnasiptir : "Cenab- Hak, bir eyin henz vaki olmadan evvel vukubulaca n bilir. Bir ey vaki olduu zaman da
onun vukuuna ilmi lhk olur. Telef olan bir eyin de telef
olduu vakit telefine ilmi taalliik eder." Seri esaslar n muktaz
bulunduu ey, ite bundan ibarettir. Bunun byle olmas da
cumhurun, ahid (mahss) olan lemden bundan ba ka bir
mna anlyamamalarndandr. Mtekellimininin elinde ilim s fatnn baka bir vasf hiz bulunduunu ispat edecek bir delil
de yoktur. Yalnz onlar, "mevcudat n tegayyryle mtagayyir olan ilim, muhdes olur. Hak Taal ise, kendisiyle bir
hdisin kaim bulunmasndan mnezzehtir" derler. nk,
zuumlarna gre, havadisten mnfek olm yan ey de hdistir.
Halbuki, biz, bu mukaddemenin kizbini (vakia ademi mutabakatm), evvelce de beyan etmi tik. Binaenaleyh ilim hakkndaki kaaidenin yukar da tesbit ettiimiz vecihle Kuran- Kerimde varid olan ekle muvafk bir surette kararla trlmas
lzmdr. Bundan baka "Cenab- Hak, muhdesatn hudusunu
ve fesad bulan eylerin fesad n ne muhdes, ne de kadim olan
(muhdeste kadim de olm yan) bir ilimle bilir." demek te doru
deildir. nk, bu, islmda bir bidat olur : (
C-) L(14..")
-Senin Rabbin unutgan da de ildir.) (Meryem : 19-65).
Hayat sfatnn varl ilim sfatna baklnca ikr olur.
nk, hid (mahss) olanlara nazaran (hayat) n ilmin artlarndan biri olduu meydandadr. Mtekellimin nazarnda
ise, art hakknda hid (mahss) den gib (gayr-i mahss) e
intikalen hkm verilmesi ikt za eder. Bu husustaki szleri de
dorudur.
Cenab- Hakkn irade ile muttasf bulunmas da aikrdr.
nk, bir eyin, lim olan filden suduru iin o Milin o eyin
suduruna iradesi taallk etmek lz mgelir. Bundan baka bu

BIRINCI KITAP

65

sudurun tahakkuku iin o Milin "kaadir" olmas da iycabeder.


(Cenab- Hak, muhdes olan umuru kadim bir irade ile diler)
sz bidattir. Bu, uleman n makul grmedii ve "cedel" mertebesine eri en cumhurun kanaat has l edemedii bireydir. Mnasip olan ; (Cenab- Hakkn, bir eyin vukubulmasna vukuu
srasnda iradesi taallk eder, o eyin vukubulmad vakit te
onun vak olmamasn irade etmi tir) denilmesidir : 1.1- ); tel )
vSa1 -J j,.2.; 451 ol; J I 1.51 "L3:.J -Bir

eye irademiz taallk


etti mi, ona szmz "Ol" demekten ibaret kal r; o da derhal
oluverir. (Nahl : 16-4o) kavl-i Keriminde buyuruldu u gibi.
nk, cumhura nazaren kendilerini, Mtekelliminin eseri
vehmi olan (kendisiyle havadis kaaim olan ey, hdistir) dsturundan tutturarak (Cenab- Hak, muhdesat kadim bir irade
ile diler) demeye mecbur edecek bir ey yoktur.
Kelm sfat, hakk- ilhide ne suretle sbit oluyor ? denilirse, biz de deriz ki : Kelm s fat, onunla ilim s fatnn kyamndan mtevellittir, kudret s fat da ihtiraa iptina eder. Zira
kelm ; mtekellimin, kendi nefsindeki bilginin muhatab nda
husulne dellet edecek bir i yapmasndan, yahut ta muhatab ,
nefsindeki o ilim kendisine mnke if olabilecek bir hale getirmesinden ba ka bir ey deildir. Bu da filin fiilleri cmlesindendir. Fil-i hakiki olmyan mahlk yani insan, alim ve kaadir
olmas itibariyle bu ii yapabilirse bunun fail-i hakikiden suduru
evleviyetle iycabeder. Mahsustta bu fiilin husul iin ba ka
bir art ta vard r ki, o da bir vasta ile hasl olmasndan ibarettir;
bu vasta da (lafz) dr. Hal byle olunca Ceba- Haktan sudur
eden bu fiilin seme (gzide) bir kulunda herhangi bir vas ta
ile husul ktza eder. Ancak, bu szn lafz halinde olmas
iycabetmez; lakin phesiz kendi tarafndan yaratlm olacaktr. Kelam- ilahi nefse bir melek vas tasiyle ilka edilmi olabilecei gibi vahiy tarkiyle yani kendi halk etti i bir lafz vastas
araya girmeksizin maksut mana= samia mnke if olmasn
temin edecek bir fiilin taraf- ilhiden icras suretiyle de nefiste
husule gelebilir. Bundan baka kelam- ilahi ; Cenab- Hakkn
kendi szne muhtas k ld herhangi bir insan n samiasnda
halk ettii bir lafz vastasiyle da hasl olabilir. te bu safFatl-lMekaal F. 5

66

FASL-L-MEKAAL

haya ut

( 4=-3.

cl ii ,:y4

la 4; A
. .

-Efrad- beerden herhangi


birine Allah' n sz sylemesi, esas itibariyle varid de ildir ; bu
syleme iycab na gre, ancak u ekilden biriyle olabilir :
Ya vahiy tarik yle, yahut bir hil arkas ndan, yani lfizlar
vastasiyledir, yahut ta bir eli gnderir, o da Allah' n izniyle
o beere yine Allah' n istediini vahyeder ( r. : 42-51).
Kavl-i Keriminde i aret vard r. Buradaki vahiy "; maksut mnann, kendisine vahy olunan kimsenin nefsinde, Allah' n halk
ettii bir lfiz vas tasiyle de il, muhatabn nefsinde yine Allah' n iledii bir fiille mnkeif olmak suretiyle husule gelmesidir. (

3 L:P

Lse" jti

t:J.0

- ki kavs kadar, yahut daha yak nd ; mteakben kuluna ne


vahyettiyse etti, (Necm : 53-g, o) Kavl-i Keriminde buyurulduu gibi. (
) -rt (hail) arkas ndan) da
maksat, szn; Allah' n kendi szne muhatap olmak zere
setii bir zatn nefsinde, yine Allah' n halk ettii lfizlar vas tasiyle husule gelmesidir. te "kelm- hakiki" budur. Cenab-
Hak, bunu, Hazret-i Musa'ya tahs setmitir ve bunun iin
) -Allah, Musa'ya, "kendini de syletecek
1.9.0y>
vecihle" yahut a kca sz syledi). (Nisa: 4-163) buyurmu tur.
) -Yahut ta eli gnderir) ifade-i kerimesiyle
(
de nc ksm gsteriliyor. Bu da, melek vas tasiyle olan
szdr. Cenab- Hakkn ; Peygamberlerin vrisleri olan alimlere brhanlar vas tasiyle ilka etti i eyler de kelm-ul-lah
nevinden olabilir. Kuran' n kelm-ul-lah olmas , ulema nazarnda bu suretle tahakkuk etmi tir.
Artk bu izahatmzla, kelm---ul-lah olan "Kuran" n
kadim ve ona dellet eden lfz n beer tarafndan deil, Allah
tarafndan mahlk oldu u tebeyyn etmi tir. te Kurandaki
lfz ile, Kurann haricinde medar- nutuk olan elfaz aras ndaki fark ta bundan ileri gelir, yani, bu lfizlar ; Allah' n izniyle
bizim eser-i fiilimiz oldu u halde Kuran' n lfular, dorudan
doruya Allah tarafindan yarat lm bulunmaktadr. Meseleyi
bu vecihle derpi etmiyenler; bu tarz-1 muhakemeyi anlam ya-

BRNC KITAP

67

caklar gibi Kuran hakknda (Kelm-ul-lah) denilmesini de


anlyamyacaklardr. Mushaf- eri'teki hardere gelince : Onlar
da izn-i ilahiyle bizim eser-i sunumuzdur. Bunlara taz m edilmesi, ancak mahluk- ilahi olan lfza ve gayr-i mahlk olan
mnaya dellet eylemesi dolaysiyle lazmgelir. Yal= lfza
bakp ta mallar b rakanlar, yani ikisi aras ndaki fark gzetmiyenler ; (Kuran, mahlktur) demi lerdir ; laf= dellet
etmekte bulundu u mnaya bakanlar da Kuran' n gayr-i mahlk olduuna kaail olmulardr. Halbuki, dorusu, bu iki fikri
birletirmektir.
Eariler, mtekellimin, kelm n fiili olmasn nefy etmi lerdir. nk, hayallerine gre, bu esas teslim ederlerse Allah'in kendi kelmnn fiili olmasn da kabul etmeleri laz mgelecektir. Halbuki dier taraftan "mtekellim, kelm kendi
zatiyle kaaim olandr" itikadnda bulunduklar iin bu iki esas
bir araya getirince, "Allah' n da kendi zatiyle kaaim olan kela= fiili olmas ve u suretle zatinin havadise mahal bulunmas" lazmgelir, zarnuna dmlerdir. te bu dnce neticesinde de "Mtekellim, kelm n fiili deildir. Kelm da ilim
ve sair sfatlar gibi zat-i Barinin bir s fat- kadimesidir" demilerdir. Bu fikir, "kelam- nefsl" iin doru olabilirse de nefisteki
mnaya dellet eden sz, yani lafiz itibariyle kziptir.
Mutezile ; kelm , mtekellimin yapt fiil zannettikleri
iin, "kelm lfizdan ibarettir" demi lerdir. te bu dnceye
gre de Kuran' n mahlk olduuna kaail olmu lardr. Onlara
gre, lafzn, fiil olmak itibariyle, filiyle kaaim bulunmas merut deildir. Eariler ise mtekellimle kaaim bulunmak ; onun
artlarndan biri olduu esasna mtemessiktirler. ahid (mahss) e gre her iki kelm, yani kelm nefsiyle ona dellet eden
lafz nokta-i nazarndan bu fikirleri do rudur. Halika gelince :
Onun kelam- nefsIsi, kendisiyle kaaim oland r. Fakat o kelarn-
nefsiye dellet eden ey, zat-i Sbhnisiyle kaaim
Eariler ; kelmn, alehtlk mtekellimle kaaim bulunmas n
art ittihaz ettikleri iin mtekellimin alel tlak kelmn fiili
olmasn inkr eylemilerdir. Mutezile taifesi de mtekellimin,
aleltlak kelmn fiili olmasn art kldklar iin keln- nefsiyi
inkr etmilerdir. Bizim izahatmzdan anlald veihle her
iki taifenin szlerinde haktan ve bat ldan birer para vard r.

68

FASL--LMEKAAL

(Semi') ve (basar) s fatlarna gelince : Bu s fatlarn eriatte


sbit bulunmalar, bunlarn mevcudatta akln idrak edemiyecei birtakm maani-i mdrekeye muhtas olmalar nokta-i
nazarndandr. Sniin, masnuatta bulunan her eyi idrak etmesi merut olduundan kendisinde bu iki idrakin de bulunmas
iycabeder. u halde hasar n mdrektm, semin mdrekat m
bilmesi lzmgelir. nk bunlar, kendi masnuat dr. Btn
bu sfatlarn varlna eriatte zat-i Barinin ilim ile itt saf cihetinden nazar- dikkatimiz celbedilmitir. Hulsa, kendisine
(ilh) ve (mabud) nam verilen bir mevcudun btn idrakt
ile mdrik bulunmas iycabeder. Zira, insan n kendi ibadetinden bihaber bulunan bir mevcuda kulluk etmesi bes olur :
J

1-) -Ey babac m,

iitmiyen, grmiyen, senin hibir ihtiyacn temin etmiyen eye


niin kulluk ediyorsun ?) (Meryem : 19-43), (:->3

4:y

1 '
-Allah' brakp ta size hibir
menfaati dokunmad gibi zarar da vermiyen eye mi ibadet
ediyorsunuz ?) (Enbiya : 21-66) kavl-i kerimlerinde buyurulduu gibi.
Cenab- Hakkn tavsf ve tesmiye buyuruldu u evsaf ve
esmadan mevzu-i bahs edilenler ; er'in, cumhur tarafindan
bilinmek zere -manss bir halde- tebli buyurduu miktardan
ibarettir.
-4

BU HUSUSTA HADIS OLAN B D'ATLARDAN


u sual, bir bid'ate mene te kil etmektedir :
"Allah' n sfatlar, Allah'n zatinden mi ibarettir, yoksa
zati zerine zid mi, munzam m dr ; yani bu s fatlar, nefsl
sfatlar mdr, yoksa manevi s fatlar mdr ? Sfat- nefsiyyeden
maksat ta zatin, kendisinde yine kendi zerine zid bir mnan n
kyam itibariyle de il de srf kendiliinden mevsuf bulundu u
sfattr : (vahid ve kadim) dememiz gibi. S fat- mneviyye de
zatn, kendisinde kaaim bulunan bir mana itibariyle mevsuf
bulunduu sfattr."
Earllere gre bu s fatlar, manevi sfatlard r, zat zerine
munzam sfatlard r. Binaenaleyh, onlar, "Cenab- Hak, ahid

BIRINCI KITAP

(mahss) de olduu gibi zati zerine munzam bir ilimle limdir,


zati zerine munzam bir hayat ile haydir" derler. Bu fikirlerine
nazaran, halik n cisim olmas lazmgelir. nk, ortada bir
sfat ile mevsuf, bir J amil ile mahml vardr. Bu da cisme mahsus bir hldir. Zira onlar elbette "zat, zatiyle kaaimdir, s fatlar
da o zat ile kaaimdir" diyeceklerdir. Byle demezler de "Bunlardan her biri kendi nefsiyle kaaimdir" derlerse o vakit bu
sz, birok ilahlarn kabulne mncer olur. Bu ise " uknum
vardr : Vcud, hayat, ilim uknumlar " zu'munda bulunan
hristiyanlarn szdr. Cenab- Hak, bu hususta
(

-Allah, n ncsdr, diyenler, kfrettiler) (Maide : 5-76) buyurmu tur. Eer E ariler, "ikisinden biri zatiyle kaaimdir" derlerse meydanda bir
cevher ve araz n bulunmasn vacip k larlar. nk cevher,
zatiyle kaaim olan, araz da gayriyle kaaim bulunand r. Cevherle arazdan mrekkep bulunan eyin cisim olmas da zaruridir.
Mutezile'nin bu suale mukabil, "zat ile s fat bir eydir"
eklinde verdikleri cevap ta "Maarif-i vel-ilk bilgiler" den
uzak bir eydir, hatt onlara z t olduu bile zannedilebilir. Zira
zannolunduuna gre ilk bilgilerden biri de udur : "Ilim,
alimin gayri olmak iycabeder. lmin limden ibaret olmas
mmkn de ildir. Meer ki iki muzaftan birinin karine olmas
ciz bulunsun : (Eb) ile ( bn) in ayniyle bir mnada bulunmas gibi." Bu d nce ise cumhurun anlay ndan ok uzaktr. Onu meydana karmak ta bid'at olur. nk cumhurun
iradndan sarf- nazar, dallette kalmas na sebep olabilecek
mahiyettedir. Her mevcuttan evvel olan zat-i Bari hakk nda
bunun vacib bulundu una dair Mutezilenin bir brhan da
yoktur. Zira zat-i Sbhani'den cismiyyetin nefyi hususunda
Mutezile de, Mtekellimin de delile mlik de illerdir. Onlara
gre cismiyyetin nefyi ; cisim hakknda cisim olmak itibariyle
hudsun zarurilii esasna ibtina eden bir hatadan ibarettir.
Halbuki bu kitab n iptidalarnda ellerinde buna dair bir brhan
bulunmadn tebyin etmitik. Bu hususta brhana sahip olanlar, ancak limlerdir.

7o

FASL--LMEKAAL

Hristiyan (Nasrani) lar n aya da ite bu noktada kaymtr. yle ki : Onlar, evsafn okluuna itikad etmi ler ve bu
vasflarn, gayriyle deil, belki zat gibi nefsiyle kaaim bir tak m
cevherlerden ibaret bulundu una inanmlardr. Yine onlarn
itikatlarna nazaran, bu vas fta bulunan sfatlar, ikidir : lim
ve hayat. te bu dnceye gre, "Allah, cihetten birdir"
demilerdir. Bir taraftan onun mevcut, hay ve alim olmas cihetle
"" olduunu, dier taraftan da bu n mecmuu bir ey olmas cihetinden "vahit" bulundu unu sylemek istemilerdir.
u halde buhususta mezhep bulunuyor, demektir :
Bir mezhebe gre s fatlar zat n kendinden ibarettir ve art k
burada okluk yoktur. Di er mezhebe nazaran okluk vard r.
Bu mezhep erbab da iki ksmdr : Bir ksm, kesreti zatiyle
kaaim klmaktadr. kinci ksma nazaran o kesret, gayriyle
kaaimdir. Bunlarn cmlesi, eriatin maksadndan uzaktr.
Binaenaleyh cumhur iin bu s fatlar hakknda bilinmesi mnasip olan, yalnz er'in tasrih etti i eyden ibaret bulunmak iycabeder. O da byle birtak m tafsilta giri meksizin dorudan
doruya onlarn varln itiraftir. Zira bu bahiste cumhur iin
yakn husulne asla imkn yoktur. Burada cumhurdan maksadm da, kendisinde kelm s naat bulunsun, bulunmas n,
brhani sanayi ile me gul olmyan her kimsedir. nk, insan ,
marifette bu derece-i vukufa iysal etmek, "kelm s naat " nn
iktdar haricindedir. Kelm s naatnn en yksek derecesi ;
brhani deil, nihayet cedeli hikmet olmakt r." "Cedel s naat-"
nin kudreti ise, bu hususta hakka vak f olmaa msait de ildir.
Bu iyzahatmzdan, artk cumhur iin tasrih olunan manifetin derecesiyle bu marifete vusul iin onlara gsterilen yollar
anlalmtr.

MAR FET- TENZH HAKKINDADIR


eriatin halk talim hususunda gsterdi i bu minhaclarla,
evvela, Halikn varl ; saniyen zat-i Bari hakk nda bir erikin
nefyini mutazamm n yollar ; salisen Cenab- Hakkn sfatlarma
marifetimizin taallkunu temin eden yollarla bunlar n her birine
mteallik marifetten tasrih olunan derece-ki bu, kendisine bir

BIRINCI KITAP

71

ey zammolundu u, kendisinden birey tenk s edildii tahrif


veya tevile u ratld takdirde umum iin m terek olan saadetin husuln temin edemiyecek bir miktar ifade etmektedirtakarrr eylemi bulunuyorsa artk geriye; er'in, halik nekaastan tenzih hususunda insanlara gsterdi i yollarla bu tenzihten
tasrih etti i hududu ve bu hudud ile iktifa eylemesinin sebebini
bilmemiz kalyor. Bundan sonra da eriatin insanlara Allah' n
fiillerine marifet has l.etmek iin gsterdi i yollar ve bunun da
derecesini zikrederiz. Bu suretle istihdafetti imiz maksat ta
husul bulmu olur. u halde, Deriz ki :
,

Bu hususa mteallik marifet-ki tenzih ve takdisten. ibarettirKuran- Kerimin birok yetlerinde musarraht r. Bunlarn
en ak ve tanm,

) -Ona

benzer hibir ey yoktur, i iten ve gren de odur.) ( ra : 42Kavl-i Kerimidir. (

) Yaratan, yarat-

myana benzer mi ?) (Nahl : 16-17) kavl-i- kerimi de


t. 41:: 5"' Ly4 ,
yle ki,
kavl-i keriminin brhan dr.
( LS'
ey
meknuzdur
ki
Halik
;
hibir
her kesin fitrat nda
halk etmiyenin evsaf haricinde s fatlar cami bulunmak
ktza eder. Yoksa halk edenin, halik olmamas lazmgelir. Bu esasa (mahlk, halik de ildir) kaz yyesi de ilave olununca artk mahlktaki sfatlarn, ya haliktan tamamiyle mntefi olmas, yahut ta bunlarn halikta ; mahlkta bulundu u
vecihten baka bir vecih ve suretle bulunmas iycabeder. "Baka
bir vehile" dedik ; nk haliktaki s fatlarn iinde yle sfatlar
vardr ki, biz onlarn vcudunu eref-i mahlkatta -ki insandan
ibarettir- bulunan s fatlarla istidlal etmi bulunuyoruz : Hakk-
Baride ilim, hayat, kudret, irade ve di er bu kabil s fatlarn
)

isbat gibi. Peygamber (Aleyh-is-selm) n

<.-51

jP -Allah, muhakkak Ademi kendi suretine gre


yaratmtr) sznden kan mna da budur.
u suretle eriatin halik ile mahlk aras nda mmaseleti
sarih bir surette nefyetmekle beraber bunu mucip olan brhan
da tasrih eyledi i sbit oluyor. Mmaseletin nefyinden de iki
ey anlalr: Birincisi, halikta; mahlkun s fatlarndan bir o-

FASL--LMEKAAL

72

unun ademidir. kincisi, halikta; mahlltta bulunup ta a ikar


bir surette naksay tazammun eden s fatlarm bulunmamas dr.
Bu kabil sfatlarda biri de "lm" dr.

csu-1 JP

-Ve lmiyen diriye tevekkl et.) (Furkan : 2558) kavl-i keriminde buyurulduu gibi. Uyku ile idrak ve rnevcudat muhafaza husustar nda sehiv ve gafleti intac eden di er
nakisalar da bunlardand r. Bu da (
)
-O, ne uyuklamya, ne de uykuya tutulur) (Bakare : 2-255)
kavl-i kerimde musarraht r. Nisyan ve hata da bu kabildendir :
-Ona aid ilim,
(9--t r i L3.)
4.1P
Rabbimce bir kitapta takrir Olunmu tur. Rabbim, ne aar,
ne de unutur.) (Tah : 2o-51) kavl-i keriminde buyuruldu u
gibi. Bu n.alcIsalarn hakk- Baride intifas na vukuf, "ilm-i zaruri" ye yak n bir bilgidir. Bunlarn iinde ilm-i zaruriye pek
yaklam bir bilgiyle anlalabilecek olanlar ; eriatin zat-i
Sbhani hakknda sarih bir surette nefyetti i sfatlardr. Lkin
bunlardan, "Maarif-i vel-i zaruriyye- ilk zaruri bilgiler" e
uzak d enler hakk nda yalnz insanlardan pek az nn ilmi
lahlk olabilece i bildirilmekle iktifa edilmi tir : Kuran- Kerim'in birok yetlerinde -Lkin

J.,.?. 1

insanlarn daha o u bilmezler) (Arf : 7-187) buyurulmas ,


ite buna iarettr. (

_) 5*-1 Lyo

. ,~31

:)

Gklerle yerlerin yarat lmas insanlarn


yaratlmasndan daha byk bir i tir. Lkin insanlarn daha
ou bilmezler. (M'min : 40-57) (
;.1.1' I jl2:0 )
(

-Allah' n

insanlar, yaratmak hususunda esas ittihaz etti i bir tabiat


(f trat) t r. Allah' n yarat asla de itirilemez. te insan
her nokta-i nazardan gzetecek olan din, bu esas zerine mebnidir. Lkin insanlar n ekseriyeti bilmezler) ( Rm : 3o-3o )
kavl-i kerimlerinde olduu gibi.
Bu nakisalarm zat-i Bariden nefyi hakk ndaki delil, yani
delil-i eri nedir ? Denilirse, deriz ki :

BIRINCI KITAP

73

Bunun delili, mevcudat , ihtil1 ve fesattan ri olarak mahfuz bir halde grmemizdir. E er Halikta hata, nisyan veya sehiv
bulunsayd mevcudata ihtill r z olurdu. Bu noktaya Hak
Tal, Kitab- Keriminde birok yetlerle nazar- dikkati celbeylemi tir: (.';$) C-A.).4-4 31 !-1,c LA 4.J 1 )
(Ftr "Melike" : 35-39, 4o) -Muhakkaktr ki, Allah; gklerle yeri, mevkilerinden ayr lmalarna
mni olacak surette tutar. Mevkilerinden ayr lsalar da onlar,
Allah'tan ba ka kimse tutamaz.)
s-. - 1J.Rilyo i
Bakare : 2-255) -Onlar syanet etmek, Allah iin a r bir i
deildir. Yksek ve byk olan da odur) kavl-i kerimlerinde
buyurulduu gibi.
Cismiyyet sfat hakknda ne dersin ? Bu sfat, eriatin
nefyini tasrih eyledi i sfatlardan m dr, yoksa mesktnanh
olanlardan mdr ? Denilirse, deriz ki :
Cismiyyetin eriatte mesktnanh s fatlardan oldu u aikrdr. Maamafih bu s fat ; eriatte nefyinden ziyade ispat
tasrih olunmu bir mevkidedir. Zira eriat, Kuran- Kerimde
birden fazla yetlerde Hakk- Baride (vech ve yedeyn-yz ve
iki el) tasrihetmitir. Bu yetler, cismiyyetin, halikta mahlka
nisbetle daha mkemmel bir halde bulunan s fatlardan olmas n
iyhmedebilir. Nitekim, irade, kudret ve di er halikla mahlk
arasnda mterek s fatlar, halikta daha tam bir surette mevcut
bulunmaktad r. te bunun iindir ki, ehl-i slmdan bir oklar ,
bu noktada Halikn, dier cisimlere banzemiyen bir cisim olduunu itikada kadar varm lardr. Hanbelilerin itikad bu yoldadr. Bu itikatta kendilerine uyanlar da oktur. Benim nazarmda bu sfat hakknda takibi lz mgelen hatt- hareket ; eriatin tuttu u yola gre, nefy cihetine de, isbat cihetine de gitmemek, her ikisini de tasrih etmemektir. Cumhurdan bu hususta sual iradedenlere de (

`43:'
ver: )
( tir : 42 T ) -Ona benzer hibir ey yoktur, iiten ve gren de
odur) kavl-i kerimiyle cevap verilir. Bundan ba ka o sualin
irad bile nehy olunmal dr. Bunun da sebebi vard r :
-

Birincisi ; cismiyyetten anlalacak mnann ; kendiliinden


bilinen hakikatlere ne birinci, ne ikinci, ne de nc derecede

74

FASL--LMEKAAL

yakn bulunmamasdr. Zaten byle oldu u Mtekelliminin


bu hususta slik olduklar yoldan da sana tebeyyn ediyor.
Onlar derler ki : "Allah' n cism olmadna delil, her cismin
muhdes olmasnn meydana kmasdr". Kendilerine, her
cismin muhdes bulunduuna hangi tarikle vukuf hs l olduu
sorulunca da evvelce zikretti imiz "arz hdistir, havadisten
ri olamyan da hdisfir" yolunu tutarlar. Lkin bu yolun,
brhani bir yol olmad evelce sana tebeyyn etmi ti. Bu yol
brhani olsa bile cumhur s mfina dahil olan insanlarn seviyyesi,
ekseriyet itibariyle bundan bir ey anlama a msait deildir.
Bir de Mtekellimin ; Zat-i Sbhni'yi "Zat ve zat zerine
zit sfat" diye vasf edince, kendisinden-hudsun mntefi olmas deliliyle-cismiyyeti nefyeylemi olmaktan ziyade onun
cismolmasn istilzam edecek bir giriveye d m oluyorlar.
te eriatte Allah' n cism olmadnn tasrih edilmemesine
birinci sebep budur.
kinci sebep : Cumhurun nazar nda mevcut ; mahss
ve mtehayyel olan eydir. Tehayyl edilemiyen, hissedilemiyen
ey de yokluktur. Kendilerine "Bir de cisim olm yan mevcut
vardr." denilince, bu mevcudu tehayyl edemezler ve u
suretle, nazarlarnda o, madm kabilinden bir ey olur. Bahusus o mevcudun, lemimiz 47 in dahilinde de haricinde de,
altnda da stnde de bulunmad sylenilirse artk bsbtn
bir ey anlayamyacak hale gelirler. te bunun iindir ki,
Hakk- Bri'de cismiyyeti kabul eden tife, onu inkr eden
taifenin de "msbit" yani cismiyyete kaail bulundu unu
itikad etmi ; bilkis cismiyyeti nefyeden zmre de kabul eden
taifenin "mksir" yani kesret-i ilha kaail bulundu una
inanmtr.
nc sebebe gelince : Cismiyyet, sarahaten nefyolunsayd, eriate mad ve saire hakk ndaki beyanat nokta-i nazarndan birtakm ekler nz olurdu. Bu suretle pheye maruz
olacak eylerden biri de sbit bir hadis (Snnet-i Sbite) de
mevzu-i bahs olan "ryet" meselesidir. Cismiyyetin nefyini
tasrih edenler, Mutezile ve E ariyye firkaland r. Mutezile, bu
47 Tercmeye esas te kil eden nshada
Siyaki ifadeye gre, bu (ilim), (lem) olacakt r.

yazldr.

BIRINCI KITAP

75

itikat dolaysiyle "ryet" i de nefyetmi tir. E arilere gelince :


Onlar da iki ciheti birle tirmek istemi ler, fakat bunda da m kilta uradklar iin birtakm sofestai szlere istinad etme e
kalkmlardr. Bu szlerin ne derecede zaif oldu u "r'yet"
ten bahsedilirken gsterilecektir.
Cenab- Hakkn cisim olmamas , yeknazarda hakk- Baride
cihetin de intifas n muciptir. Fakat bundan da eriatte bir "mteabih" kar. yle ki: Enbiyann ba'si ; vahyin kendilerine
semadan nazil olmas fikrine istinadeder. Bizim eriatimiz de
buna mbtenidir, yani Kuran- Kerim, semadan nazil

oL351 l;I ) -Biz, onu mbarek bir


olmutur : (
gecede indirdik. (Duhan : 44-3). Kavl-i Keriminde buyurulduu gibi. Vahyin semadan nzul fikri de Allah' n semada
bulunmas fikrine iptina eder. Meleklerin semadan nzil ve
semaya sid olmas fikri de byledir :

4-P )

( _1'2-_,-...A 1 9 -Ho szlerle iyi i ona ykselir. (Melike :


35-1 ) ve ( I c....9) 1 9 ;L<..5.3'ffi c. 90j ) -Meleklerle ruh ona
uruceder". (Maric : 7o-4) Kavl-i Kerimlerinde oldu u
gibi. Hulsa, "cihet" ten bahsederken syliyece imiz gibi cihetin nefyine kaail olanlar n bu itikat dolay siyle uryacaklar
mkilt oktur.
Cismiyyetin nefyi sarahaten mevzu-i bahs olunca, nefyi
tasrih olunmak kt za eden hususattan biri de harekettir. Fakat
hareketin nefyi tasrih olununca "ha r" tavsf edilirken Hak
Taal'nn "Ehl-i Har" e kp hisaplarn bizzat grmesi hakkndaki seri beyanattan mna karmak gle ir :
)

( ln.v R,oJ 19 -Rabb n da saf saf meleklerle birlikte geldi.


(Fecr : 89-22) Kavl-i keriminde buyuruldu u gibi. Nz'l hadis-i mehurunun tevili de budur. Bu tevil, -ha re dair olan
beyanat, eriatte tevatr derecesinde bulunmakla beraberhare mteallik olmaktan daha ziyade hadis-i nzle vrid
grlrse de mskilt ortadan kalkm olmaz.
u izahatmza nazaren, cumhur iin, btn bu zavahiri
iptal etmelerine mncer olacak derecede tasrihata giri memek
iycabeder. Zira, bunlar n, cumhurun ruhlar zerindeki tesiri,

76

FASL--LMEKAAL

zhirlerine hamlolunduka tahakkuk edebilir. Lakin tevillerine


giriilirse, u iki neticeden biri hs l olur :
Ya buna ve emsline tevil taslit olunur ki, bu takdirde
eriat te ba tan ba a paralanm, iinden klmaz bir hale
getirilmi 61ur ve binnetice eriatten maksad olan hikmet te
butlana urar. Yahut ta bunlar n hepsi hakk nda "Mteabihattandr" hkm verilir ki, bu da, eriate kar irtikbedilen
cinayetin azametini anlamaks zn, onu iptal etme e, gnllerdeki hkimiyyetini izale eyleme e mncer olur. Esasen bu gibi
beyanat tevile kalkanlarn istinad ettikleri deliller tetkik olununca bunlarn umumiyetle "Gayr-i brhani" olduklar ,
eriatteki zavahirin o tevillerden daha ziyade kannatbah yani
ekseriyyetin tasdikna mukarin bulunduklar anlalr. Hakk-i
Bari'de cihetin nefyi iin istinad ettikleri brhan hakk nda ileride syliyece imiz szlerle bu nokta iyice tebeyyn edecektir.
eriate bu sfatn cumhure kar nefyi maksud olmad
undan da anla lr ki, yine o sfat, yani cismiyyet (nefs-ruh)
hakknda da mntefi oldu u iin eriat, cumhura "ruh" un
mahiyyeti hakk nda da tasrihatta bulunmanu , Kitab- Kerimde ruh iin sadece : _)/1
ruh hakknda sul iradederler. De ki, ruh, Rabbimin bir i idir. Size, ilimden ancak
az bir ey verildi". (Israil "Isr" : 17-85) Buyurulmakla iktifa
edilmitir. Zira cumhur iin zatiyle kaaim olan ve cisim olm yan
bir mevcudun varl hakknda brhan ikamesi gtr. O s fatn
intifas, cumhurun vak f olabilecei bir keyfiyyet olsayd brahim-l-Halil (Aleyh-is-selm) n kfire kar delil iradederken
bu noktaya temas ile iktifa eylemesi lz mgelirdi : Hazret-i
brahim, Kuran- Kerim'de hikye buyuruldu u vechile
( 3?L'13
-

A ..^3. 9 U>,

(-;.)

-Sana

($4:. (5i,JC-;.))-ldren de dirilten de benim Rab( ..


bimdir) Bakare 2-258 ) dedi i vakit kfir buna kar
Ls."-1 11 ) -Ben diriltir ve ldrrm. (Bakare : 2-258)
cevabn vermiti. Cismiyyetin nefyi maksad anlatmaya yarasayd Hazret-i brahim de bilmukabele, -E ariiyenin yapt gibi- "Sen cisimsin, Allah ise cisim de ildir. Zira her
cisim muhdestir" yolunda cevap verme i kfi grrd. Keza-

BRNC KITAP

77

lik ulhiyyet iddias hakknda Firavn'le mnaka a ederken


Musa (Aleyh-is-selm) n da bu sfata istinad maksad temin
edebilirdi. Yine bylece, Hazret-i Peygamberin Deccl hakknda mslmanlar irad ederken onun Allahl k iddiasn tekzip
iin "O, cisimdir, Allah ise cisim de ildir" dernekle iktifa
etmesi lz mgelirdi. Halbuki, Cenab- Peygamber, byle
sylememi,
-Rabb nz kr de ilL)4.
dir" diyerek, onun yalanc lna byle nakisaya dellet
eden bir sfatn delil olabileceini gstermekle iktifa buyurmu tur. Bu nakisa, yle bir s fattr ki, onun hakk- Baride mntefi
olmas lmngeldiini her akl sahibi bilbedahe anlyabilir.
Btn bunlar, grlyor ki, slmda hdis olmu birtakm
bidatlerdir. Cenab- Peygamber'in mmetinin ayrlacan
) hadisiyle haber verdi i frkalar da i te bu
(
yzden meydana kmtr.
imdi bu izahatmz zerine biri kp ta dese ki :
"Madam ki eriat, Cenab- Hakkn cisim olduunu da
cism olmad n da tasrih etmiyor. Cumhur, " uhalde nedir?"
diye bir sual irad edince ne cevap verilecektir ? Ziza byle bir
sual insan iin gayet tablidir ve onu izhardan kimse kendini
alamaz. Bunun iin varl kabul olunan bir mevcud hakk nda
"Onun mhiyyeti yoktur" yolunda bir cevap vermek, cumhuru
ikna edemez. nk, "mahiyyeti olm yan eyin, zati de yoktur."
Buna cevaben biz de deriz ki :
Bu hususta vacib olan, cumhura eriatin cevabiyle mukabele etmek ve "Allah, Nrdur" demektir. Zira, Nr, Cenab-
Hakkn, Kitab-i Keriminde -bir eyin zatndan ibaret olan bir
sfatla vasfi eklinde-kendini tavs f etti i bir sfattr :

-Allah, gklerle yerin Nrudur. (Nr :


24-35) Kavl-i Kerimi, bunu gsteriyor. Peygamber (Aleyhis-selm) da Zat-i Bariyi "Hadis-i Sabit" te, o suretle tavs f-

etmitir : Rivayet olundu una gre, kendilerine : ..f.1 .) jfi' )


-

4.)

-Rabbn grdn m ?" denilmi , kendileri de

cevaben ( ! c.0 i]

) -O, bir Nrdur, onu nas l gr-

78

FASL--LMEKAAL

rm !" buyurmu lardr. Hadis-i sra'da da


jk11 .:,..

L.

J...L.3i

(...4..tS

j.L

LtrJ. I -Hazret-i Muhammed, "Sidret-l-Mnteh" ya yakla nca, Sidreyi Nr kaplad ; o derecede ki, art k
Peygamberin gzne hil oldu, ona bakamad ." deniliyor.
Kitab-i Mslim'de de yle bir hadis vard r:
'31 )
l
i
L.
44?)
( o -41.! 4 J Ls4g;
_> J; (:)'4 -Allah' n
Nrdan bir rts vard r. Bu rt kald rlsayd onun yzndeki azamet ve celal, kendisine bakanlar yakard ." Bu
hadise mteallik baz rivayetlerde (-).9 ;
)
-Nrdan yetmi rt) denilmektedir.
unun da bilinmesi mnasip olur ki, bu misal ile Halik
Taal aras ndaki mnasebet pek kuvvetlidir. nk, Zat-i
Sbhani hakk nda bir taraftan "Gzlerin ve mfekkirelerin
idrakinden ciz oldu u bir mahs'stur", di er taraftan da "Bununla beraber o, cisim de ildir" diyoruz. Cumhur nazar nda
ise, varl k, "mahstss" ten, mad'm de "gayr-i mahss" ten ibarettir. te Nr misali, bu iki tavsfi cem' ve telif edebilecek bir
haldedir. (Nr) mahssat n en erifi olduu iin kendisiyle
mevcudatn en erifini temsil etmek laz mgelmi tir. Burada
Cenab- Hakkn "Nr" tesmiyesini ktza eden di er bir sebep
daha vard r. O da undan ibarettir : Cenab- Hakkn ; limde
rsih olan alimlerin kendisine akllaryla nazar etmeleriyle anladklar varl k hal ve am ; adeta basarlar n (grme hasselerinin) hatt daha iyisi yarasa gzlerinin gne e baklar nda
ve gne karsnda uradklar hali andrr. Bu izahata nazaren, Zat-i Bari iin bu Nr vasfi, insanlardan her iki s nf
itibariyle de lay k ve hak oluyor. Cenab- Hak ; madam ki,
mevcudat n sebeb-i vcududur, mevcudat bizim idrak edebilmemizin sebebi de yine Zat-i Sbhanisidir ; madam ki "Nr"
da renklere nisbetle ayni mevkidedir ; yani, renklerin hem sebebi vcududur, hem de onlar grebilmemizin sebebidir.
u halde Zat-i Barinin nefs-i Sbhani'sini "Nr" tesmiye etmesi
pek do ru olur. Hak Taal iin "Ntirdur" denilice, (Maad)
da yani ldkten sonra dirilince vaki olaca bildirilen "ryet"
meselesine de ek nz olmam olur.

BIRINC KITAP

79

te bu szlerimizden, bu eriatte, cismiyyet s fat hakkndaki ilk itikad ile bundan sonra hdis olan bid'atler, tebeyyn
etmi oluyor. eriatin, bu sfat hakknda skit kalmas ; (Gib) de
yani gayr-i mahss olarak bulunan bir mevcut hakk nda "cisim deildir" hkm verilemiyece i, onun cisim olmamasna
inanlamyaca iindir. Buna, ancak ( hid) yani mahss olarak ayni sfatta bir mevcut bulundu unu brhan ile idrak eden
kimse inanabilir. Byle bir mevcud da (Nefs-Ruh) tur. Madam
ki ruhun bu s fatna, bu mnas na vakf olmak ta cumhur iin
mmkn olmyan eylerdendir. u halde onlarn cisim olmyan
bir mevcudun varlna akl erdirmeleri de imknszdr. Bu
hususta yakin derecesinde bir bilgi hs l etmee kendi seviyyeleri
hil olunca artk Hakk-i Bride byle bir mefhuma eri mee
de yine kendi seviyyelerinin hil bulundu unu da anlam
oluruz.
CHET HAKKNDA :
Bu sfat, eriat erbab Hakk- Bride tedenberi kabul etmekteydiler. Sonra Mutezile firkas , bu isbat nefyetti. Daha
sonra nefy hususunda E arilerin mteahhirleri de onlara tbi
oldular. Bu mteahhirler, ezcmle Eb-ul-Maali ile onun szne
uyanlardr. eriatin btn zevahiri ise cihetin isbat n mstelzim bulunmaktad r: (71::n;
-O vakit Rabbinin arini onlarn stnde sekiz (melek veya kuvvet)
yklenecektir". (Hkka : 69-17),
JAYi.t.! )
(Secde : 32-5) (
f
-Gkten yere do ru cereyan eden umuru, tedbirleriyle
idare eder, sonra -sizin hisab nzla bin senelik bir mddet
tutan-bir gn zarfnda yine ona ykselir.)
)

cj

-Meleklerle ruh ona uruceder), (Maric : 7o-4),

-Semada ola()_.g Lsib


nn, sizi yere geirece inden (yahut geirmiyece inden)
emin misiniz ? Bir de bakars n ki yer sallanr) (Mlk :
67-16) ve bunlara mmasil di er yat-i kerime gibi ki bunlar n
hepsine birden tevil taslt olunursa eriat, ba tan baa "mevvel"
)

8o

FASL--LMEKAAL

bir hale gelir. Bunlar hakk nda "Mte abihattandr." denilirse, o zaman da btn eriatler mte abihattan ibaret kal r
Zira eriatlerin kffesi ; (Allah, semadad r. Melekler, vahyi,
Peygamberlere Allah'tan indirirler. Kitaplar, semadan inmi lerdir) fikri zerine messestir. Cenab- Peygamberin, Sidretl-Mnteh'ya yakla ncya kadar Mirac gecesi gitti i yer de
orasdr. Allah ile meleklerin semada oldu una btn eriatler
ittifak ettikleri gibi bu hususta btn hukema da mttefiktirler.
Ciheti nefy edenleri bu inkra sevk eden ey ; cihet isbat
etmenin mekn isbat n, mekan isbatnn da cismiyyet isbat n
iycab eyliyece ine mutekid bulunmalardr. Bize gre, bunlarn
hibiri lazmgelmez. Zira, cihet mekndan baka bir eydir.
yle ki : Cihet, ya bir cismin kendisini muhit olan sat hlandr
ki bunlar, alt adetten ibarettir ve buna nazaran "bir zihayat n
yukars, alt ; sa, solu ; n, arkas vardr" deriz. Yahut ta
alt cihetli bir cismi ihata eden di er bir cismin sat hlandr.
Bunlardan birincisi, yani bir cismin kendisinde bulunan sat hlardan ibaret olan cihetler ; o cismin kendisi iin asla mekn
deildirler. Fakat o cismin kendisini ihata eden di er cisimlerin
sathlar onun iin mekand rlar : insan muhit olan havan n
sathlar ; havann sathlarn ihata eden felekin sat hlar gibi
ki birincisi insana, ikincisi havaya mekand rlar. Yine bylece
felekler de biribirini muhit olduklar iin yekdierlerinin mekamdrlar. Lakin "Felek-i Hric" in sath na gelince : Bunun
dnda bir cisim bulunmad bilbrhan sbittir. Zira, bir
cisim bulunsayd o cismin haricinde de ba ka bir cisim bulunmas ve iin bu suretle nmtenahili e mncer olmas iycabederdi. u halde lemin cisimlerinden en sonunun sath asla
mekn deildir. nk, orada bir cisim bulunmas mmkn
deildir. Zira her "mekan" olan yerde bir cisim bulunmas
imkan dahilindedir. Binaenaleyh bu cihette bir mevcudun
varlna brhan kaaim olursa o mevcudun "gayr-i cisim" olmas iycabeder. Orada varh mmteni olan ey ; zannolunan n
aksidir ki bu da, "cisim olm yan mevcud" de il, "cisim olan
mevcud" dur. Bu fikrin muhalifi olanlar ; "lemin haricinde
(hala) vard r" da diyemezler. yle ki : nazari ilimlerde halann imtina (imkanszl) tebeyyn etmi tir. Zira "hala" isminin dellet etti i ey ; kendilerinde cisim bulunmyan birtakm

BIRINCI KITAP

buutlerden, yani tl, arz ve umktan ba ka bir ey de ildir.


nk "hala" dan buudler de kald rlrsa artk "yokluk" olur.
u halde "hala" y mevcud menzilesinde grrsek cisim olm yan
eyde birtakm arazlarn bulunmas lazmgelir. Buna sebep te
buudlerin ; her halde kemiyyet nevinden birtak m arazlardan
ibaret olmasdr. Fakat eski fikirlere, gemi eriatlere gre ;
zikredilen mevzi, "Ruhanilerin meskeni" dir. Ruhanilerden
maksatlar da "Allah ve melekler" dir. nk o mevzi, mekn
deildir. Kendisini zaman da ihtiva etmemektedir. Kendisini
zaman ve mekan ihtiva eden her ey, fsiddir. u halde o mevzde bulunann, "gayr-i fsid" ve "gayr-i kin" olmas lazmgelir.
Bu mna, benim szlerimle de tebeyyn etmi oluyor. yle ki :
Bu alemde u "mevcud-i mahss" ten yahut "adem" den
baka bir ey yoktur. Halbuki, -kendili inden malmdur kimevcud, ancak vcuda nisbet olunabilir, yani mevcud hakk nda
"o, mevcuddur, vcuddedir" denilir. Zira onun iin "o, ademde
mevcuddur" denilemez. u halde, bu alemde mevcudat n en
ereflisi olan bir mevcut var ise, bunun, "mevcud-i mahss" ten
en erefli bir cz'e nisbet olunmas iycabeder. Bu da "Semavat-"
tam ibarettir. Bu nisbet, semavat iinde de en erefli varl a
taallk etmek laz mgelir. Cenab- Hak, bu erafet hakk nda
itSe. L ,4
Kuran- Kerimde :
Gklerle yerin - (M'min: 4o-57)
yaratlmas, insanlarn yaratlmasndan daha byk bir i tir.
Lakin insanlarn ekseriyyeti bilmezler.) buyurmu tur. Bunlarn
hepsi tam bir surette ilimde rsih olan alimler iin zhir olur.
Serdettiimiz iyzahattan u meydana kmtr ki : er'an
ve aklen Cenab- Hakka cihet isna d iycabeder. erait, bunu
teblig etmi ve bu fikir zerine iptina eylemi tir. Bu kaaideyi
iptal etmek, eriatleri de iptal etmek demek olur. Cihet fikrinin
-cismiyyetin nefyiyle birlikte- anla lmasndaki glk ; bu
halin, (yani cisimsiz cihetin) ahidde (mahssat iinde) misali
bulunmamasndan ileri gelmektedir. Bu, ayniyle, eriatin hakki Baride cismiyyetin nefyini tasrih etmemesine de sebep te kil
etmektedir. Zira, cumhurun 013 (gayr-i mahss) hakk ndaki
hkme mteallik tasdiki, ancak o gibin varl ahid (mahss)e
nazaren malm bulundu u vakit vaki olur: Ilim gibi ki ahid
Faal-l-Melcaal F. 6

FASL--LMEKAAL

(mahss) olan sniin vcudunda art olduu iin gib (gayr-i


mahsils) olan Sniin varl na da art tekil ettii anlalmtr.
Lkin gib hakkndaki hkmn vukuu, ahide nazaran ekseriyyete gayr-i malm bulundu u ve bu hkme yal nz ilimde
rsih olan alimlerin ilmi taallk edebildi i vakit eriat, u iki
ktan birine gre hareket eder : Cumhurun onu bilme e ihtiyac yoksa renmek istemesini meneder : Ruh hakk nda ilim
hasletmek gibi. Onu bilmee, cumhurun saadet nokta-i nazarndan ihtiyac varsa ahide gre misaller darb (serd) eder ;
velev ki bu misaller anlatlmas maksut bulunan "nefs-l-emir"
den ibaret olmas n... Mad hakknda vaki olan beyanat gibi.
Hakk- Baride ciheti nefyedenlerin bu hususta d tkleri
pheyi, Cumhur; bahusus, zat-i Sbhaninin cisim olmad
kendilerine tasrih olunmazsa tefattun edemezler. u halde btn
bunlarda eriatin hareketine imtisal olunmak iycabeder. Aksi
takdirde eriatin tevilini tasrih etmedi i eylerin teviline giriilmi olur. nsanlar, eriatteki bu nevi mesail nokta-i nazar ndan mertebede bulunurlar :
Birinci snf ; mevzua ve bilhassa eriatte bu kabil eyleri
zahiri zerine brakan beyanata nz olan lpheleri idrak etmiyenlerdir. Bunlar, ekseriyyeti te kil eden "cumhur" dan
ibarettir.
kinci snf ; bu meselelerde zihinlerine phe anz olan,
fakat bu phenin halline muktedir olam yan zmredir. Bunlar ; mmenin fevknde ve alimlerin dununda bulunurlar.
eriatte "te abh" e uryan ve Allah tarafndan zemmolunan
snf, bu snftr. Ulema ile cumhura gelince : Bunlara gre,
eriatte "te abh" yoktur. "Te abh" n ite bu mnaya gre
anlalmas mnasib olur. Bu ikinci s mfin eriate kar vaziyeti,
yle bir misal ile iyzah olunabilir :
Mesela, buday ekmei ekser bedenler iin nfi bir gda
olduu halde-pekaz miktarda-baz bedenler iin de muzr olabilir. te bunun gibi eriatin talimat da ekseriyyet iin nfi
olduu halde pekaz miktarda bulunan baz insanlar iin
yl 4J j-g?'.
zarar verebilir. ( Bakare : 2 - 26 ) (> L
-Onunla ancak fas klar dallete d rlr.,, ayet-i kerimesinde
buna iaret vard r. Lakin bu hal, yat-i Kuraniyyenin pek az n-

BIRINCI KITAP

83

da vardr ve pek az insanlar iin vriddir. Onlar n ou da


gibde (gayr-i mahs'sat leminde) bulunup ta hidde (mahssat leminde) misali olm yan eyadan haber verme i mutazammn olan yetlerdir ki bunlar da - u vaziyete nazaran- o
eyler, mevcudat aras nda kendisine en yakn ve en mmasil
olan " hid" ler ile ifade ve tabir olunmu tur. te byle ayetlerde baz insanlar, mmesseln bihi, misalin kendisi yerine
alarak hayrete ve pheye derler. eriatte "mte bih" denilen ey de budur. Bu hal, ne alimlere, ne de cumhure anz
olur. nsanlarn, -hakiki olarak-iki s nfm bunlar te kil ederler.
Bu iki snf hl-i shhattedirler. Mlyim g dalar da ancak hl-i
shhatte bulunanlar n bedenlerine muvafk gelir. Lkin dierleri hastadrlar. Hastalar ise ekaliyyette bulunurlar. te bunun
iindir ki, Hak Taala, Kitab- Keriminde :
)
j. -Kalplerinde sapklk
olanlara gelince : Bunlar, fitne arzusuyla o beyanattan mteabih olanlara balanp kalrlar." Umran : 3-6) buyurmutur. te onlar, "Cedel ve kelm erbab " drlar. Bu snf
yznden eriate 'am olan en iddetli "yanl anlay" udur
ki, bunlar, zhiri zere olmad n zannettikleri birok ayetleri
tevil etmiler, sonra da "Bu tevil, maksudn bih olan de ildir.
Cenab- Hakkn bu mevzuu, "mte abih" surette teblig etmesi,
kullarn imtihana tabi tutmak, yoklamak iindir" demi lerdir.
Biz, byle bir zandan Allah'a s nr da deriz ki : Allah' n Kitab- azizi, vuzuh ve ifade nokta-i nazar ndan i'caz mertebesinde
nazil olmutur. u halde mteabih olmyan bir eye mte abih
deyip te sonra o mte abihi zu'muna gre tevile kalk an ve
btn insanlara : "Size farz olan, bu tevile itikad etmektir"
diyen kimse, er'in maksad ndan nekadar uzak d m olur! . .
Nitekim, ( Lif.; ) -"Ar zerine istil" hakkndaki
yetlerle "zhiri mte abihtir" dedikleri di er baz ayetler
karsnda byle eyler sylemi lerdir. Nihayet, kaillerinin
"er'in maksudu budur" zu'muna d tkleri tevillerin bir o u,
dikkat olunursa grlr ki, brhan ile teyid olunabilecek mahiyette de ildirler ; bundan ba ka, cumhurun kabul ve mucibince ameletmesi nokta-i nazanndan "zhir" in yapt tesiri
de icra edememektedirler. nk, ilimden cumhur iin maksud
4.g+ La v,x s j

84

FASL--LMEKAAL

olan ilk ey, (amel) dir. u halde amel itibariyle daha menfaatli
olan ey, daha layk der. Ulem iin "ilim" den birinci derecede maksud olan ey ise her iki husustur, yani, ilim ve ameldir.
eriatten bir eyi tevil edip te bu tevilini, eriatin maksad ndan
ibaret zu'm eyliyen ve onu cumhura da sarahaten bildiren
kimselerin bu hareketleri, yle bir misal ile iyzah olunabilir :
Bir adam farzedelim ki, eline, herkesin veya ekser insanlarn shhatini muhafaza etmek zere bir tabib-i mhir tarafndan tertip olunmu bir ila gemi olsun. Sonra, meydana
bir adam ksn; mizacndaki -ancak insanlar n pek azna arz
olan- bir redaetten dolay o pek byk bir itina ile tertip edilmi
ila kendine mlyim gelmesin .. O da buna bakarak ilk tabibin, menfaati herkese m ve amil olan o ilacn terkibinde dahil
bulunduunu sarahaten bildirdi i devalardan birinin isminden,
lisan-i caride o devaya dellet etmek zere kullan lan isimle
anlalan eyi kasdeylemedii, ancak o tasrih etti i isimle, kendisinden uzak bir istiare tarikiyle bahsetmek te mmkn olan
baka bir devay bildirmek istedii zu'muna d m bulunsun.
Bu dnceye gre de o pek mhim olan ilk tertipte dahil
bulunan devay kaldrarak tabibin as l maksudu zannetti i
maddeyi onun yerine koysun. Sonra da halka, " te ilk tabibin
kaydettii iltr" desin. Halk ta o tevilcinin kendi teviline gre
tertip edilmi olan bu ilac kullanarak, birok insann mizacna
bu yzden fesad ar z olsun. Sonra, bakalar gelerek o mrekkep
ilacn tesiriyle birtak m insanlarn mizac bozulduunu anlam
ve onu slah etmek istemi olsunlar. Lakin bunlar da bu ikinci
tertipteki devalardan baz larnn yerine ilk tertipte dahil bulunmyan baz edviye koymu bulunsunlar. Bu yanl hareket yznden de halka, ilk hastal ktan baka bir hastalk azr olsun.
Sonra, bir nc adam daha ksn. O da bu ilac n terkibi
hususunda birinci ile ikincinin yolundan ba ka bir tevil yolu
tutsun. Bu suretle de halka nc nevi bir hastal k arz olsun.
Daha sonra, drdnc bir "mteevvil" ksn ; yine tevil
tarikiyle, evvelki devalardan ba ka birtakm devalar birletirerek ilac tertip etsin. Bu yzden de insanlar, ilk nevi hastalktan baka drdnc bir hastal a daha tutulsunlar. Nihayet,
bu "mrekkeb-i Azam", tertibi zerinden uzun zamanlar getike, birtakm insanlarn onun mrekkibat hakknda ileriye

BIRINCI KITAP

85

srdkleri teviller yznden tamamiyle ba kala m, deimi


bulunsun. Binnetice, halka da onun istimli zerine trl trl
hastalklar rz olsun ve nihayet, tertibinden insanlar n ekseriyyeti iin maksud olan menfaat te fesada u rasn...
te o yolu tutarak meydana kan firkalarn eriat kar sndaki vaziyeti buna benzer. Zira, bu firkalardan her biri, eriatte dier bir firkan n teviline uymyan birtakm tevillere giri mitir ve eriate maksud olan n da kendi tevilinden ibaret
bulunduunu zu'metmi tir. Bu yzden de eriat ; darmada n,
perian bir hale gelmi tir, ilk vaziyetinden ok uzakla mtr.
Sahib-i eriat "Salla-al-lahu aleyhi ve sellem", eriatine byle
bir halin mutlaka r z olaca n bildii iin L.4-.

" mmetim, yetmi iki


J
Li 415- `t; Ji
(
firkaya ayrlacaktr. Bunlarn, ilerinde biri mstesna olmak
zere hepsi ate tedir" buyurmu tur. O mstesna olan birden
maksad ; eriatin zhirine gre yol tutan, o zhiri, halka da
sarahaten bildirmek suretiyle, tevil etmiyen firkad r. Sen de bu
zamanda tevil yznden eriate r z olan fesad iyice dnrsen, mislimizin do ru olduunu anlarsn. eriatin "deva-
azam" n ilk tagyir eden "Havaric" taifesi, sonra, "Mutezile"
firkas dr. Bunlardan sonra da s rasyla "E ariyye" ve "Sofiyye"
gelir. Nihayet "Ebu Hmid" de karak bu yolda pek ok ileri
gitmitir. yle ki : O, (Makas d) ismindeki kitab nda, kendi
anlayna gre, btn hikmeti ve hukemn n fikirlerini cumhura tasrih etmi tir. Bu kitab n da ancak hukemya kar bir
reddiye olmak zere telif etti i zu'mundad r. Bundan sonra,
"Tehaft-l-Felsife" nam yla maruf kitab n ortaya koyarak
bunda Feylesoflar , zu'munca, icm' bozduklar iin, meselede tekfir etmi ve baz meselelerde bid'atle itham eylemi tir,
Bundan baka ayni kitapta insana ek verecek birtak m huccetler, hayrette b rakacak birtakm pheler serdetmi tir ki, bunlar, birok kimseleri, gerek hikmet ve gerek eriat nokta-i nazarndan dallete drmlerdir. Daha sonra, "Cevahir-lKuran

namiyle maruf kitab nda da : "Tehaft-

t kitab nda syledi im eyler, birtak m cedell szlerdir.


Hakk , (414' l
de, yani (Ehli olmyanlara esirLs1".

86

FASL--LMEKAAL

genmesi lz mgelen eylerden bahseyliyen) kitapta isbat ettim


demitir. Daha sonra, "Mi kt-l- Envar) namiyle maruf kitab nda da "rif billh" lar n mertebelerini zikrettikten sonra (Di erleri, perde arkas ndadr. Bundan mstesna olanlar; Zat-i Sbhninin (Semay-i l) y tahrik etmediine mutekit olanlard r. Zat-i Bari, i te bu "Muharrik"
kendisinden sdir oland r) demitir. Bu sz, a ka Feylosoflarn ulm-i ilhiyyeye mteallik mezheplerindeki itikaddan
ibarettir. Halbuki kendisi, birok yerlerde onlar n ilhiyyata
mteallik ilimlerinin; birtak m tahminattan ibaret bulundu unu, dier ilimlerinde ise i , bunun hilfinda oldu unu sylemitir.

J3k-,J

Ismini verdii kitabna gelince :

Bunda da hukemya tevecch ederek, filmin, ancak halvet


(uzlet, inziva) ve fikret ile hs l olduuna, bu mertebenin
de Peygamberlerin ilimdeki mertebeleri nevinden bulunduuna iaret eylemi tir. Bunu, ayniyle

ismini

verdii kitabnda da tasrih etmi tir. te insanlar da bu


teevv ve karklk yznden iki firkaya ayr lmlardr : Bir
firka, hukemy ve hikmeti zemmetmek yolunu tutmu tur.
Dier firka da er'in tevilini ve hikmete gre anla lmasn kabuletmitir. Halbuki, bunlar n hepsi hatad r. Mnasib olan,
eriatin ; zhiri zere kabul edilmesi, cumhura eriatle hikmetin
birletirilmesi nokta-i nazar ndan tasrihatta bulunulmamas dr.
Zira, bu tasrih ; hikmetin neticelerini de bu hususta bir brhana shib olmad klar halde kendilerine a ka bildirmek
demek olur ki, bu, yani hikmetin neticeleri hakk nda brhana
mlik bulunmyanlara o netayici tasrih etmek, ne hall ne de
cizdir. nk, bu vaziyete giren kimse, ne er' ile akl cem ve
telif eden limler zmresinden olabilir, ne de erin zhirine
tbi kalan cumhurden. . Her iki tak mdan ayrlm olur.
Ebu Hmid, bu hareketiyle, birtakm insanlara gre her
iki cihete, yani hem eriate ve hem de hikmete halel getirmi
ve dier baz insanlar itibariyle de iki taraf da tutmu , muhafaza etmi tir. eriati ihlal etmesi ; zhar lzmgelmiyen tevilleri
meydana karmak ; hikmete halel getirmesi de ancak brhan

BIRINCI KITAP

kitaplarnda tasrihi iycabeden baz mevaddan yerinde olmakszn aka bahsetmek cihetinden vaki olmu tur. ki taraf da
tutmasna gelince : Insanlardan bir o u, hikmetle eriat arasnda -onun giri tii "cem' ve telif" nokta-i nazar ndan- bir
taaruz bulunduuna vakf de ildirler. Fakat kendisi, telifin
vechini gstermekle byle bir taaruz bulundu unu tekidetmi
oluyor. (
rbk,..;51 1
) namn verdii kitabnda
ite bu yolda hareket etmi tir. yle ki : Bu kitapta, tevillerin,
snflarn saym ve "tevil hususunda icmaa muhalefet
etmi olsa bile mevvil kfir de ildir" deyip kmtr.
u halde, onun bu hareketleri, bir nokta-i nazardan eriate, bir
nokta-i nazardan da hikmete, di er bir nokta-i nazara gre de
her ikisine zarar verecek mahiyettedir. Bu adam n yaptklar
iyice tetkik olunursa, eriate ve hikmete haddi zatinde zararl
fakat nzi bir surette nfi oldu u meydana kar. yle ki :
hikmetten, ehli olmyana aka bahsetmek haddi zatinde (mahiyyeti itibariyle), ya hikmetin, yahut eriatin iptalini istilzam
eyliyen bir harekettir. Ayni bahis; ikisinin cem ve telifini bazan,
ancak nzi surette mstelzim olur. Do rusu, cumhura, hikmetten sarih bir surette bahsetmemek idi. Fakat bir defa bu
tasrih vaki olunca art k cumhurdan eriati hikmete muhalif
gren firkan n, bu iki ey arasnda muhalefet bulunmad n
bilmesi muvafik olur. Kezalik, hikmete intisabedenlerden hikmeti eriate muhalif grenlerin de ikisi aras nda ihtilf olmadn bilmeleri maslahata uygun d er. Bu da o iki firkadan
her birinin; ikisinin de yani hem eriatin, hem de hikmetin hakikatte knhne vak f bulunmadn ve eriatte bulunup ta hikmete muhalif olduuna inanda bir fikir (rey) in, eriatin aslnda mevcud olmay p sonradan ihdas (ibtida') edilmi veyahut
hikmetin yanl anlalm, yani -cziyyata ilmin taallku ile
dier baz meselelerde oldu u gibi- yanl bir tevile uram
olduunu bilmesiyle olur. te bunun iindir ki, biz, bu kitapta
" eriatin asllar" n bildirmeyi zaruri grdk. Zira, eriatin
usul (esaslar) ; teemml olununca anla lr ki, onun tevile
uratlm eklinden daha ziyade hikmete mutab ktr. Hikmetin
eriate muhalif oldu u yolunda bir zanna d lmesine sebep
te -dikkat olununca grlr ki- hikmetin de, eriatin de ilmen

FASL--LMEKAAL

88

kavranmam olmasdr. Yine bunun iindir ki, JI-111

-"Hikmetin eriate muvafk olduuna dair


kestirme sz unvaniyle bir bahis amakta muztar kalm tk.
Artk bu cihet tebeyyn edince, bulundu umuz noktaya dnelim:
unu da syliyelim ki, bu bahiste zikredilecek me hur meselelerden geriye kalan "r'yet" meselesidir. Zira, bu meselenin
de bir cihetten bahsimize dahil oldu u zannna denler vard r.
"La.

Bu zan da ()La'.
3J
S.- a'y ) -Basarlar onu
idrak etmez de o basarlar idrak eder.) (En'am: 6- o3) yet-i
kerimesine istinad etmektedir. Yine bunun iindir ki, Mutezile
frkas, "r'yet"i inkr etmi ve eriatte buna dair varid olan
haberleri, bunlar ok ve me hur olmakla beraber, reddeylemi tir.
O firka, bu yzden irkin bir vaziyete d mtr. eriatte byle
bir phenin hudusuna sebep te udur: Mutezile-malmdur
ki-zat-i Sbhani hakk nda cismiyyetin intifas na itikad ederler
ve bunun btn mkellefine tasrihi lz mgeldiine de kaaildirler. Dier taraftan, kendilerine gre, "cismiyyet" intifa ederse
"cihet" in de mntefi olmas iycabeder. Cihet mntefi olunca
"r'yet te mntefi olur. nk, her grlen ey, grenin bir
cihetinde bulunur. te bu dnceyle, " er'-i-menkul" n reddinde muztar kalmlardr ve buna dair hadisleri de, "Bunlar,
(haber-i ahd) d r; ahdn haberleri ise ilmi mucib de ildir"
diye ta'lil etmilerdir. Bundan ba ka, Kuran n zhiri, yani
(fil 2'Y 4-5:)
Basarlar, onu idraketmez) kavl-i kerimi de
ona muarzdr.
Earilere gelince: Bunlar da iki itikad , yani cismiyyetin
intifasiyle hissen cisim olmyan bir eyin grlmesi imknna
dair olan itikatlar telifetmek istemilerdir, fakat bu hususta
mkilta uryarak vehmi ve sofestai birtak m delillere bavurmak mecburiyetinde kalmlardr. Sofestal hccetler; insana
grnte "sahih" vehmini verip te hakikat-i halde "kzip"
olan hccetlerdir. Hccetlerde bulunan evsaf ta insanlar n baz
hallerine benzetilebilir. Demek isterim ki, nas l insanlar aras nda
evvel tam ve kmil "faziletliler", sonra bu birinci dereceye
nisbetle daha dn mertebede "erbab- fazilet" ve nihayet hakikati halde faz letli olmadklar halde kendilerini faz letli gs-

BIRINCI KITAP

89

terenler, yani mrailer bulunursa, bylece hccetler iinde de


tam "yakin" mertebesinde olanlar, "yakin" den a a derecede
bulunanlar ve nihayet "mrai hccetler" vard r. Bunlar; kendilerini "kzip" olduklar halde "yakin" vehmettiren hccetlerdir. Earilerin bu meselede syledikleri szlerden bir k sm,
Mutezilenin delillerini ref'a; di er bir ksm da cisim olmyan
eyin r'yeti imkanna ve bu r'yeti farz etmekle tasavvuru
muhal bir fikre d lm olmyacana dairdir. Mutezilenin,
(Her grlen ey, grene nisbetle bir cihette bulunur) eklindeki
fikirlerin kar -muanede kabilinden- delil olmak zere, E arilerden bir ksm yle derler: "Bu, ahid (mahss) iin varid
olabilecek bir fikirdir, gib (gayr-i mahss) iin de il... Bir de
bu mevki; ( hid) hakkndaki hkm, gibe de nakletmek
lazmgelmiyen mevkilerdendir. Bundan ba ka insan iin "gz"
bulunmakszn srf kuvve-i mubsrenin kendisiyle grmek mmkn olunca bir cihette bulunm yan eyi grmek te imkn dahilinde demektir". Bunlar, "akl" n idrakiyle "basar" n idrakini
biribirine kartrmaktadrlar. Zira bir cihette yani meknda
bulunmyan eyi idrak eden ak ldr. Basarn idrakine gelince:
Bu idrakin has l olabilmesi iin "mer'i" nin yani grlen eyin
ona nisbetle bir cihette bulunmas , hatt yalnz rastgele bir
cihette bulunmas deil, muayyen bir cihete kain olmas ak
bir arttr. te bunun iindir ki, "basar" in "mer'i" ye nisbetle
alehtlak herhangi bir vaziyyette bulunmas yla husule gelemez.
"R'yet" vaki olabilmek iin "rai" ile " ner'I" aras nda muayyen vaziyetler ve artlar bulunmak ta iycabeder. Bu da eyden
ibarettir: Birincisi z yann vcudu, ikincisi basar ile (mubsarbaklan ey) arasnda cizm-i effafn tavassutu, ncs de
(mubsar) n renkli olmasdr. Bu artlar zaruridir. Ryet hdisesi hakk ndaki bu malmatn reddolunmas ; herkesin tabii
surette bildii "evail"i yani akli mebdelerle btn menaz r
ve hendese ilimlerinin inkarn mstelzim olur.
Bundan baka o taife, yani E ariler demilerdir ki: " ahide
ait hukmn gaibe intikalini istilzam eden mevkilerden biri de
"art" t r. Mesela, "Her alim, diridir" hkmn veriyoruz.
nk, ahid'de hayat, ilim iin bir art olarak meydana kmaktadr". Eer byle ise biz de kendilerine deriz ki: " te
"allid" de de bu eylerin ryet iin art olduu anlald

go

FASL--LMEKAAL

cihetle muhalhleriniz, bu meselede sizin tuttu unuz esasa uygun


bir surette "gaib"i " ahid"e ilhak etmi lerdir".
Ebu Hmid, "Mekaas d" ismiyle maruf kitab nda bu
mukaddimeye, yani, "Her mer'i, "'al' nin bir cihetinde bulunur" fikrine kar u yolda mukabele etmek istemi tir: " nsan,
kendini aynada gryor. Halbuki, kendisi aynaya nisbetle mukaabil cihetten ba ka bir cihette de ildir. yle ki: Madam ki
kendini gryor ve madam ki kendi mukaabil cihette bulunan
aynaya hulfl etmi deildir. u halde kendini cihetsiz bir yerde
gryor, demektir". Fakat bu sz bir mugalatad r. Zira, aynaya
bakan kimsenin grd , kendinin hayalidir. Kendinin hayali
ise bir cihet i gal etmektedir. Zira, o hayal, aynadad r, ayna
da bir cihette vakidir.
Earilerin cisim olmyan eyin grlebilecei hakknda
iradetmek istedikleri hccetlere gelince: Bu hususta aralar nda
mehur olan iki hccet vard r. Bunlardan daha me hur olan
birincisi udur: "Bir ey; ya renkli, ya cisim, yahut renk, yahut
ta mevcud olmak cihetiyle grlr. Bunlar n birinden hali
olamaz." (E ariler, ihtimal ki, bunlardan baka ryet iin di er
cihetler de saym lardr.) Bunu syledikten sonra da yle derler: "O eyin, cisim olmak cihetinden grlmesi bt ldr. nk,
yle olsayd "renk" grlmezdi. Onun "levn" oldu u iin grlmesi de btldr. Zira, yle olsayd "cisim" grlmezdi.
Ryet hususunda bu tevehhm olunan cihetlerin kffesi bat l
olunca artk geriye bir eyin ancak mevcud olmak itibariyle
grlmesi kalm olur." Bu szdeki mugalata a ikardr. nk
grlen, eylerin arasnda "biztihi mer'i" olan da vard r ki
ite renkle cismin yekdi erine kar vaziyyeti bunu iyzaheder.
Zira, renk, biztihi grlr; cisim de renk cihetinden
Bunun iin rengi olmyan ey, grlmez. E er herhangi bir
ey, yalnz "mevcud" olmak itibariyle grlseydi "savt" In,
dier be nevi mahssatn da grlmesi iycab ederdi ve u suretle bas ra, samia ve saireden te ekkl eden be hasse, bir hasseden ibaret kal rd . Btn bunlar ise ma'kuul hilafndadr. Mtekellimin, ite bu ve buna m abih meseleler karsnda renklerin iitilmesi ve seslerin grlmesi mmkn olduunu teslime
mecbur olmulardr. Btn bunlar da, tabiat n ve insan iin
mmkn olan hudud-i taakuln haricine kmaktr. Zira, ai-

BIRINCI KITAP

kardr ki, basar hassesi, semi hassesinden ba ka bir eydir; bunlardan birinin "mahss"u, di erinin mahsusna uymaz Yine
bunlardan birinin aleti (vas tas), dierinin letinden ba ka bir
lettir. Basar n sem'a inkilp etmesi mmkn de ildir; nitekim,
rengin ses olmas na da imkn yoktur. "Sesin, herhangi bir zamanda grlmesi mmkndr" diyenlere kar yle bir sual
iradedilmeli, denilmelidir ki:
"Basar nedir? Onlar, buna mukabil elbette : "yle bir
kuvvettir ki, onunla "mer ler, renkler ve saire idrak olunur"
diyeceklerdir. Bundan sonra da "Semi nedir?" sulini irad
etmelidir. Buna kar da elbette, "yle bir kuvvettir ki, onunla
sesler idrk olunur" cevab n vereceklerdir. Bu cevaplar ortaya
koyduktan sonra da kendilerine u yolda bir sual tevcih edilmelidir: "Basar, sesleri idrk ederken yal nz basar m, yahut yalnz
semi' midir?" Bunun zerine "yal nz semi'den ibarettir" derlerse, onun renkleri idrk etmedi ini de teslim eylemi olurlar.
Yok, eer "yal= basardan ibarettir" derlerse u halde sesleri
idrk etmiyor, demektir. Binaenaleyh, sesleri idrak etti i iin
yalnz basar, renkleri idrak eyledi i iin de yalnz semi' olamyacaktr. u halde birlikte yani hem semi; hem basar olacakt r.
Bu dnceye gre btn e ya, hatt bunlardan biribirine z d
olanlar bile " ey-i vahid" haline gelecektir. Bu da yle zannederim ki, milletda larmz (dindalarmz) olan mtekelliminin
teslim edecekleri, yahut kendileri iin teslim edilmesi laz m
gelen bir eydir. te bu, kudema'dan (safsata) ile me hur bir
zmreye raci, yani sofestai bir fikirdir.
Mtekelliminin, r'yetin cevaz hakknda slik olduklar
ikinci yola gelince : Bu, "Eb-ul-Maali" nin " rad" namiyle
maruf kitabnda ihtiyar etti i bir yoldur. yle telhis olunabilir:
"Hasseler; ancak e ya= zatlerini idrk eder. E yann biribirinden medar-i infisal (temeyyz) olan hususat, "zat" olm yan birtakm hallerdir. Binaenaleyh, hasseler, onlar idrak etmezler, yalnz "zat" idrak ederler. "Zat" ise btn mevcudatta mterek olan as l "mevcud" dan ibarettir. u halde hasseler; bir eyi yalnz "mevcud" olmak itibariyle idrak ederler".
Btn bu szler, tamamiyle fsiddir. Bunlar n fesadn
meydana karacak en aikar fikirlerden biri de udur: Basar,
yalnz eyay idrak etmekle kalsayd beyaz ile karay biribirinden

92

FASL--LMEKAAL

ayramazd . Zira e ya, yekdierinden aralar nda mterek bulunan evsaf itibariyle ayr lmazlar. Nihayet, hasseler e yann
evsafn biribirinden seemez. Mesela, semi', savt n fasllarn ;
ta'm (zika), matnatn Tadlan eylerin) tenevvuat n tefrik
edemezdi. u suretle, mahssattan al nan idrk; cins itibariyle
bir eyden ibaret kalr, semi' ile basar n mdrekat arasnda
fark bulunmazd Btn bunlar ise, insann taakkulatndan
tamamiyle haritedir. Hasseler; kendilerine i aret kaabil olan
eyamn zatlarn ; ancak onlarn kendilerine hs olan mahssat
idrk etmek suretiyle idrak eyler. Bu szdeki mugalata, "zati"
olarak idrk edilen eyin "biztihi mdrek" olarak telkki edilmesinden ileri gelmektedir. Bu szlere ve bunlar syliyenleri
byk grme e kar bir temyl olmasayd , onlar, ikn' namna
hibir netice veremez ve ftrat selim olan hibir kimse tarafndan tasdik olunamazd . eriatte byle zuumlar nca ona mzaheret gstermek istiyenleri ; -mant lk szlerin envan temyiz
iin kk bir vakit sarfedenler nazar nda bile- gayet gln
ve irkin birtakm szler syleme e mecbur edecek derecede
hasl olan hayretin sebebi; Allah' n ve Resulnn aka sylenmesine izin vermedi i bir eyi eriatte tasriha kalk maktr
ki, bu da cumhura, cismiyyetin nefyinden sarahaten bahsetmekten ibarettir. Zira "alemde cisim olm yan bir mevcud vard r"
fikriyle "O mevcut ebsar ile grlebilir" fikrinin bir itikad halinde toplanmas , bir araya gelmesi gtr. nk hasselerin
mdrekat ya cisimde bulunur, yahut do rudan doruya cisimden ibaret olur. te buna binaendir ki, dier bir zmre de bu
r'yetin, o vakitte "ilmin artmas " ndan ibaret bulundu una
kaail olmulardr. Cumhura bu fikrin de a lmas mnasip
deildir. Zira cumhurda "ak l", "tehayyl" den ayr lmad,
hatt tahayyl edemedikleri ey onlarn nazarnda ademden
ibaret bulundu u ve u suretle cisim olm yan bir eyi tehayyl
etmek, tehayyl olunamyan bir eyin varlna inanmak, onlara
gre imkn haricinde kald iin eriat, bu hususta kendilerine
tasrihatta bulunmaktan sarf- nazar eylemi ve kaabil-i tahayyl
olan mevcudattan hi birinin Zat-i Sbhanrye mcanis ve
mabih olmadn kendilerine bildirmekle beraber yine zat-i
Bri'yi onlarn kuvve-i hayaliyyelerine mlyim gelecek- semi',
basar, vecih ve saire... gibi- baz evsaf ile vasflandrmtr.

BIRINCI KITAP

93

Maksat, cumhura, Cenab- Hakkn cisim olmadn bildirmek


olsayd eriat, o yolda hibir tasrihte bulunmazd . Hayr, kaabil-i tehayyl olan mevcudat n en ykse i "nr" olduu iin
eriatte cumhura onunla bir misl bile darb (ibrz) edilmi tir.
Zira nr, gerek his ve gerek hayale gre mevcudat n en me hurudur. te cumhurun "mad"a taallk eden hususat anl-yabilmesi de bu neviden tasavvurlarla mmkn olabilmi tir, yani
o hususat, kendilerine birtak m mtehayyel ve mahsfs mevad
ile temsil olunmutur. u halde eriatte Allah' n evsafna taalluk
eden beyanat, zhirine gre al nd vakit buna ne byle ve ne de
baka trl bir phe rz olur. Zira Cenab- Hak iin Kur'anda
ve sbit snnetlerde varid oldu u vehile "Nrdur" ve "Onun
nrdan bir perdesi vard r" denildikten sonra 4;9.1
*J-

-Mminler Ahirette onu, gne

nasl grnrse ylece greceklerdir" denilirse buna, ne cumhur,


ne de limler nazar nda ek ve phe rz olur. Zira ulemaya
gre o halin "Mezid-i ilin-ilim artmas " olduu bilbrhn sabittir. Lkin bu keyfiyyet, cumhura tasrih olundu mu, art k
onlarn nazar nda eriat tamamile batl olur, yahut ta kendilerine o yolda tasrihatta bulunan kimseyi tekfire kalk rlar. Binaenaleyh, bu eyler de eriatin minhac ndan ( ehrahndan) harice
km olanlar; do ru yolu, arrlar. eriat iyice tetkik olununca grlr ki, o, bu gibi hususata, dair cumhura -kendileri
iin onlarn mnalarm anlamak nokta-i nazar ndan gayr-i
kaabil-i istign olan -birtak m misller serdettii gibi ulemaya
da byle cumhura misaller darb yla anlatlmak istenilen manalarn dorudan do ruya kendisini bildirmitir. u halde, "Talim" yolunda eriatin snf snf tyin etti i hadler zerinde tevakkuf eylemek iycabeder. Aksi takdirde bu mesaile dair olan
"talimat", her iki snf iin karmakark bir hale gelir, bu yzden de "Hikmet-i er'iyye-i Nebeviyye" bozulmu olur. te
bunun iindir ki, Hazret-i Muhammed (Aleyh-is-selm),
1;1)
t; JAI
(eirS.); J-;
-Biz Peygamberler zmresi, insanlar n fikri kudreti hangi menzilede ise oraya kadar inmekle, onlara ak llarnn mertebesine
gre htabeylemekle memuruz" buyurmu tur.

94

FASL--LMEKAAL

nsanlar "talim" nokta-i nazar ndan ayni seviyyede farzetmek, onlar herhangi bir amelde de evsaf-i mtesaviyeyi
hiz telkki eylemek gibidir. Halbuki btn bunlar; mahsts
ve makul hilfindadr. Artk serdedilen mutalalardan anla lmtr ki, "r'yet" a k bir mnadr. eriatin hakk- lhideki
beyanat shirine gre al nnca, yani cismiyyetin nefyi de, isbat
da tasrih olunmaynca "r'yet" meselesi hakk nda da hibir
phe rz olmaz. Art k bu suretle eriatin tenzihe dair olan
ilk akideleriyle bunlardan cumhurun talimi hususunda kfi
grd mikdar ve bu yolda tuttu u mikyas tebeyyn etmi
oluyor.
imdi de kitab mzn, Hak Taal'nn fiillerine marifeti
mutazammin bulunan ksmna doru yrmemiz mnasip
olur. Bu da bahsetti imiz fenlerin be incisini te kil edecektir
ve bununla sylemek istedi imiz szler bitmi olacaktr.
BE INCI FEN MAR FET-I EF'ALE DA RDR
Bu fende yal nz be mesele zikredece iz. Bunlar da btn
mevzu-i bahsedilecek hususat n mihveri olan esaslard r:
Birinci mesele: Alemin yaratldn isbata,
kinci mesele: Peygamberin gnderilmesine,
nc mesele: Kaza ve kadere,
Drdnc mesele: Tecvir ve tadile (zulm ve adle),
Be inci mesele: Made (ldkten sonra dirilmek, ahiret)
dair olacaktr.

BRNC MESELE:

(ALEM N HUD-C1SU)
Bilmelisin ki, eriatin "Marifet-i lem -lem bilgisi" den
kasdetti i ey, undan ibarettir: "Alem, Cenab- Hakkn masn
ve muhtera' d r; yani, onun tarafndan yaplm ve ihtira olunmu bir eserdir. Tesadfen ve kendi kendine vcuda gelmemitir".
eriatin, bu esas takrir etmek iin halka tutturmak istedi i
yol, E ariyye firkas nn yolu deildir. Earilerin takibetti i yollar; ne limlere hs bulunan "Turuk- yakiniyye" den, ne de

BIRINCI KITAP

95

umum arasnda mterek bulunan "Turuk-i mme" dendir.


Bunu, evvelce beyan etmi tik. eriatin yollar, basit tariklerdir.
"Basit tarikler" den makasad m; hem mukaddemat az, hem
de neticeleri binefsihi maltsm bulunan mukaddemata yak n
olan yollardr. Mtenevvi esaslara mstenid uzun ve mrekkep
mikyaslarla vaki olan beyanata gelince: Bunlar , eriat, cumhurun talimi hususunda kullanm deildir. Cumhura, o nevi
yollardan, yani "turuk- baste" dan ba ka bir yol tutturan
ve bunu eriate atfeden kimse, eriatin maksad n bilmiyor,
demektir. Bu gibiler, do ru yoldan inhiraf etmi lerdir. Bir de
eriat, bu gibi mikyaslarla da ancak hidde bir misli bulunan
ve cumhura beh.emeha1 tarif edilmesi lz mgelen hususat bildirmi ve onlar, kendilerine m abehet itibariyle en yakn olan
eya ile temsil eylemitir: "Ahval-i Mad" de oldu u gibi. Bunlarn iinden, kendilerince bilinmesine ihtiya bulunm yan
mevada ilimlerinin lhk olamyaca da cumhura anlat lmtr:
Ruh hakkndaki kavl-i Kerim, i te buna bir misldir.
Bizce bu yolda bir esas tekarrr edince, art k eriatin, cumhura "hudus-i lem"i talim hususunda tuttu u yolun, herkes
tarafndan anlalan ve teslim edilen "turuk- basite" den biri
olmas ve lemin hudsu iin " hid-mahs's" de bir misal yoksa
bunu temsil hususunda yine eriatin, mahede olunan e yann
hudsunu istiml eylemesi iycabeder. imdi ariatin, "lem,
Allah' n masnudur" fikrini cumhura retmek iin slik olduu yola gelelim:
Bu hususu tazammun eden yetler, iyice teeml ve tetkik
olunursa bunlarda tutulan yollar n "Tarik- inayet" ten ibaret
bulunduu grlr. Bu da Hlik Taal'mn varlna delil olduunu evelce syledi imiz yollardan biridir. yle ki:
nsan, "mahss" bir eye bakp ta onun ekli, miktar,
vaziyeti itibariyle tamamiyle kendisinde mevcut bir menfaate
ve kendisinden beklenilen bir gayeye uygun bir surette yaz' ve
tertip olunduunu grr ve u hale nazaren o eyin o ekle, o
vaziyete, o miktara mugayir bir tertipte bulunmu olsayd kendisinde yle bir menfaatin de bulunamam olacan teslim
ederse onu yapan bir sni' bulundu unu ve i te bunun iin
ekli, vaziyeti, miktar mevzu-i bahs menfaate uygun d tn,

96

FASL--LMEKAAL

btn bu evsafn menfaate muvafk bir surette toplanmas


tesadfen vaki olam yacan suret-i katiyyede bilir. Bu, yle
bir misal ile de iyzaholunabilir: Bir insan, yer zerinde bir ta
grp te onun ekli, vaz' ve hacmi itibariyle oturma a elverili
olduunu anlarsa artk onu yapan bir "Sni" bulundu unu
ve o mekna, o vaziyet ve hacimde koyan n da o sni oldu unu
bilir. Lkin onda byle oturma a elveri li olmak nokta-i nazarndan hibir vasf grmezse, onun orada herhangi bir s fatla
bulunmasnn, tesadfen ve kendisini oraya bir fail koymaks zn
vaki oldu unu kestirir. te btn Mem de ayni haldedir. Zira
yine o insan, bu lemin muhteveyat na dikkatle bakp ta bunlardan mesela, gne , ay ve sair yldzlarn; drt mevsimin,
geceyle gndzn, yamurlarla sular n, rzgarlar n sebeb-i
tekevvnn; aksam-i arz n bis-i mamriyeti; insanlar n, hayvanat ve nebatat ile sir mkevvenat n sebeb-i vcudu oldu unu; topran, kendi zerinde insanla sair berri hayvanlar n;
suyun, mal hayvanlann; havan n da uucu hayvanlarn barnmasna ve yaamasna uygun bulunduunu, bu hlkatten ve
bnyeden herhangi birey haleldar olursa oradaki hayvanat n
varl da muhtel olaca m anlarsa suret-i katiyede bilir, hkmeder ki: Alemin btn cezas arasnda insan, hayvan ve nebat
iin grlen bu uygunluk tesadfen vaki olamaz; bu, mutlaka
bunun byle olmas n kasdeden bir "kaas d" n, yle olmasn
irade eden bir "mrid" in eseridir. Bu da Allah (Azze ve celle)
den ibarettir. Bundan ba ka lemin masn' bulundu unu da
kestirir. Zira zaruri surette bilir ki; e er bunun varl bir "Sani" in eseri olmasayd , tesadfen vaki olsayd kendisinde bu
umumi uygunluk vcud bulamazd .
Bu delilin katiyyet ve besatatine gelince; u yazdklarmzdan aikar bir surette anla lr.
yle ki : Onun
mebnas, herkes tarafndan msellem olan u iki asldan
ibarettir. Bunlar n birincisi yledir: "Adem, btn eczasiyle
insann ve kendisinde bulunan btn mevcudat n varlna
muvafiktr". kincisi de udur: "Btn eczasiyle bir fiile uygun
ve ayni gayeye do ru mteveccih olarak mevcud bulunan her
eyin bizzarure masn olmas ktza eder". Bu iki asldan da
bittabi u netice kar: "Alem, masndur. Onun bir snii vardr." nayet delili, i te byle iki hususa birden dellet etti i iin
sniin varlna dellet eden delillerin en ereflisidir.

BR NC KITAP

97

Bu tarzdaki istidlalin, Kuran-i Kerimde bulunan tarik- istidMiden ibaret bulundu u da hilkatin balangcna dair olan birok
yetlerden aikar bir surette meydana kar : 64A Lg;..>

J1,47.1., -Biz, arz dek ve dalar birer kaz k imi gibi yaratmad k m, . . . ve aalar sklktan biri
birine karm baheler... (Nebe': 78-6, 7) Kavl-i kerimi i te
bunlardan biridir. Zira bu ayet, d nlrse anlalr ki, eczay-i
lemin, insann varlna uygun olduu noktasna nazar- dikkati celbetmektedir. yle ki: O, beyaz, siyah btn biz insanlarca kendili inden msellem bulunan bir madde zerine dikkatimizi celbetmekle, bu. hususta bizi iykaz eylemekle ba lyor.
Bu madde de arz n bizim ikametimize elverili bir surette yaratlm bulunmasdr. nk, arz, mteharrik 48 yahut hiz
bulunduu eklin gayri bir ekilde, yahut i gal etmekte oldu u
mevkiden ba ka bir mevkide, yahut imdiki hacminden fazla
veya eksik bir hacimde bulunsayd bizim, onun stnde ne vcud bulmam za ne de yarat lmamza imkan olabilirdi. te btn
u,;>..)1
) kavl-i keriminde mnbu mnalar ; (
demitir. Zira (mihad-fira , dek) kelimesi, ekil, skn ve
yaz' itibariyle uygunlu u cmidir. Bundan baka onda "yumuaklk ve istirahat) manas da vard r. Bu, ne hayretbah bir
i'cazd r, 'ne yksek bir saadettir, ne vaz h bir toplay tr!. Zat-i
Sbhani, "Mihad" lafz nda insann arz zerinde bulunmas
iin elveri li olan btn hususat cem' ve teksif ediyor. Halbuki,
bu, alimler nazar nda ancak tertibi uzun birok szlerle ve
az olmyan bir zaman zarf nda tamamiyle tebeyyn etmi bulunuyor: (Bakare: 2-105)
ati k ) Allah,
Kavl-i
kendi rahmetini dilediklerine tahs s eder.) 61-731
kerimiyle de arz n, dalar dolaysiyle sakin olmasndaki menfaate nazar- dikkat celbedilmektedir. yle ki: Arz n hacmi,
olduundan daha kk takdir edilseydi da lara nisbetle dn
bir halde bulunurdu ve bu yzden "Ist ksat-drt unsur) un
mtebaki iki k smdan yani su ile havan n hareketlerinden dep48 bn Rd, arzn mtaharrik olduuna kaail de ilmiydi? Belki de
(mteharrik) vasfn , grne nazaren kullanm tr.

Fas!-uPIVIelfaai F. 7

98

FASL--LMEKAAL

renme e, yerinden kmldamaya balar, bu suretle de sars ntya


urayarak kendi mevz inden kard ; byle olunca, hayvan (canllar)da bizzarure helk bulurdu. Demek ki, onun hl-i sknda
bulunmasnn zerindeki mevcudata uygunlu u; yle tesadfen
deil, ancak bir "kaasd" In kasdyla ve bir "mrid" in iradesiyle hs l olmu bir haldir. u halde, onun, o kaas dn eser-i sun'u
olmas, zerindeki mevcudata uygun gelmek iin takdir etti i evsaf ile yine o kaas d tarafndan vcuda getirilmi bulunmas zaruridir. Bundan ba ka zat-i Sbhani, geceyle gndzn hayvan
(canl) iin uygunlu una nazar- dikkati celbederek

1 -Geceyi, mah( rvb,A it41- 1


(Nebe' : 78- o,
lkat iin libas, gndz de ya ama vastas (sebeb-i mai et
kldk) buyurmutur. Bununla geceyi, dnyadaki mevcudat
iin gnein hararetine kar bir rt, bir libas gibi k ld n
ifade etmek istemi tir. Zira, gne, gece gibolmasayd Cenab-
Hakkn, hayatlarn gnele kaaim eyledi i mevcudat helk
olurdu. Bu mevcudat ta hayvan ile nebattan ibarettir. Libas;
bir rt olmakla beraber hararetten de muhafaza edebildi i
iin, gecede de bu hassalar n her ikisi bulunduu cihetle Cenab-
Hak, onu "libas" tesmiye buyurmu tur. Bu, en bedi' bir istiaredir ! Gecede hayvan (zihayat) iin ba ka bir menfaat daha vard r:
Hasseleri zhir-i bedene do ru tahrik eden z ya artk ortadan
ekildii ve u suretle uyan klk vastalarndan biri kalkt iin
insann uykusu iyice derinleebilmi olur. Kur'anda, (Nebe' :
-Uykunuzu gayet derin k ldk.)

78-9) -(

buyurulmas ite bunun iindir. () den maksad,


"gece karanl dolaysyla rnstagrak bir halde" demektir.
T
.; Lx: ) (Nebe': 78 - 12, 13)
Sonra da
.
st tarafnzda gayet metin yedi
"sema veya seyyare" de bina ettik; bundan ba ka bir de gayet
parlak bir menba-i z ya bulundurduk.) buyurulmu tur. Burada
"bnyan" lfz yla, semavattaki mnay-i ihtira' ile ahenk, nizam
ve tertip ifade edilmek istenilmi tir. " iddet" te yine orada
bulunup asl ftur ve mella u ramyan, damlar ve yksek
binalar gibi dmesinden korkulma a meydan b rakmyan
(

BIRINCI KITAP

99

hareket kuvvetini beyan iin kullan lmtr. ta...

(Enbiya :

21-32) -(
-Semay,
mahfuz "masr "
bir bina rts "dam" gibi k ldk) kavl-i keriminde de
ite buna iaret vard r. Btn bunlardan makasad; seman n,
ad'ad, ekl, evza' ve harekat itibariyle arz n zerinde ve etrafnda bulunan eylere uygun olduuna nazar- dikkati celbetrnektir. Bu muvafakat ve ahenk, o derecededir ki, mesela, ecram-i
semaviyyeden biri bir lahza tevakkuf ediverse, yeryzndeki
eylere de fesad ar z oluverir. Nerede kald ki hepsi birden tevakkuf etsin... Bir zmre, i te buna bakarak "Sa'ka" ya 49
sr" un, felekin tevakkufundan ibaret bu- sebpolan"NAhlunduunu zu'metmi tir. Bundan sonra da, Zat-i Sbhanl;
gnein menfaat-i mahsusas na ve yeryzndeki mevcudata
1
uygunluuna nazar- dikkati celbederek :
.-1

(Nebe': 78-13) -Gayet parlak bir ziya menba da bulundurduk


buyurmutur. Gne e, "Sirac-lamba, kandil gibi, ule veren
alet" tesmiye olunmas nn sebebi udur ki, asl olan, zulmet'tir; ziya, gecenin karanl na tri olmaktad r. "Sirac" olmasayd, insan basrasyla gece karanl nda mntefi' olamazd .
Yine bylece gne bulnmasayd, zihayat mevcutlar; bas ralar ndan hi istifade edemezlerdi. Onun; Gne in dier birok menfaatleri iinde yal nz bunun zerine nazar- dikkati
celbetmesine sebep te, gne in btn faideleri aras nda en ereflisi ve en aikar olmasdr. Bundan ba ka Cenab- Hak, yamur
yamasndaki inayete nazar- dikkati celbetmitir: Yamur,
nebat ve hayvan iin ya ar. Yamurun yamas ; nebatat n
yetimesi iin mandut miktarlarda ve muayyen zamanlarda
vaki oluyor; bu ise tesadfen husule gelemez. Bunun sebebi,
buradaki mevcudata "inayet" ten ba ka birey deildir. te
UUJI
(Nebe' : 78-14, 15, 16) - Bulutlardan seyyal su indirdik: Onunla topraktan dane ve nebat karmak, s k aal baheler
meydana getirmek iin.) Kavl-i erifi de bunu mutazammindir.
(4g) "Anszn oluvermek"demektir. Seyyid'e gre tasavvufi mans da
udur: Masivay yakan bir nur ile \ arid olan tecelli-i zati zerine hak
uurunda fena bulmak.

Too

FASL-L-MEKAAL

Kuran- Kerimde bu hususa nazar- dikkati celbeden ayetler


oktur :

0;1;

111:1' :-'

& 1 :,14-

JJ; (Nuh: 71-

15, 16, 17) -Grmyor musunuz ki Allah, tabaka tabaka yedi


semay (seyyareyi) nas l yaratmtr; kameri, o semalarda (seyyarelerde) nas l bir nr, gne i de bir menba-i z ya klmtr! Yine
o Allah, sizi, arzdan, nebat bitirir (inbat eder) gibi bitirmi tir
(inbat etmi tir) ve (
4c,-,3 t;"bi
c(lj"." LS13
(Bakare: 2-22)-Size, arz fira, semay bina halinde bulunduran
Allah...) kavl-i kerimleri gibi.
Bu nevi yetleri birer birer gstermek ve her birinin sana
ve masntia dellet eden inayetlere nazar- dikkati nasl celbettiini tafsil eylemek yolunu tutarsak bunun iin ciltlerce kitap
bile kfi gelemez. Zaten, bu kitaptaki hedefimiz de bu de ildir.
Allah, ecele frsat verdirirse, bo vaktimiz de bulunursa Kuran-1
Kerimin nazar- dikkatimizi celbeyledi i "inyet" lere dair
ayr ca bir kitap yazmam z da memuldur.
unu da bilmen mnasip olur ki, istidllin bu nev'i; E arrlerin, insan "marifet-ul-lah"a gtren yol zu'mettikleri tarik-
istidlla tamamen z dd r. yle ki: Onlarn zu'muna gre,
mevcudat n zat-i Bari'ye delleti, "inayet"i mstelzim bulunan
bir hikmet dolaysiyle deil, (cevaz-imkn) cihetinden, yani
btn mevcudatn u sfatta veya onun z dd olan dier bir
sfatta bulunmas nn aklen mmkn olmas itibariyledir. Lkin
bu cevaz, alesseviyye her noktaya te mil olunursa o zaman
ortada bir hikmet bulunm yaca gibi insan ile lemin eczas
arasnda ahenk te kalamaz. Zira, bu mevcudat n, zu'mlarna
gre imdi bulunduklar hal zere olmalar nasl imkan dahilinde ise onun gayri bir hal zere bulunmalar da mmkn
olsayd artk bu alemde insan ile mevcudat aras nda uygunluk
olamazd . O mevcudat ki, Cenab- Hak, onlarla imtinan etmi ,
yani onlar birer nimet diye say p gstererek insana bunlara
mukabil kretmesini emreylemi tir.
Earilerin fikrine nazaren, insan n bu lemden bir cz olarak
yaratlmas mmkn olduu gibi, -kendilerine gre mevcud
olan-"hala" da yarat lmas da imkn dahilinde bulunmak

BIRINCI KITAP

IOI

iycabeder. Hatt onlar n nazar nda, insann baka bir ekil ve


hilkatte olmakla beraber kendisinde yine "insan fiili" nin vcuda getirilmesi de mmkndr. Yine onlara gre, insan n,
mahiyet ve teferruat itibariyle bu leme muhalif bir , lemin
cz' olmas da imkan dahiline girebilir. Art k hal byle olunca,
bu alemde insana nimet ve ihsan diye gsterilecek, imtinan
edilecek birey kalmaz. Zira insan, kendisi iin zaruri olm yan
ve kendi varl iin en mnasip bir ekilde bulunmyan eylere
kar mstagnidir. Onun istigna gsterdi i bir eyin vcudu ise
kendisi iin bir in'am olamaz. Halbuki, btn bunlar, insan n
ftratndaki eylere uym yan birtakm tasavvurlard r. Hulsa,
nasl sanayia mteallik ilerde "msebbebat" n varl, birtakm sebepler zerine mrettep oldu unu inkr eden veya bunu
anlamyan kimse; sanat hakk nda da, sni' hakknda da ilmi
olm yan bir adam ise bylece, bu alemde "msebbebat" n
esbab zerine mrettep oldu unu inkar eden kimse de Sani-i Hakim olan Cenab- Hakk inkr etmi bir adam demek
olur. Allah ise, bundan ok rntaali ve mnezzehtir. Onlarn, "Bu sebeplerle Allah (aclat) icra etmi oluyor. Esasen, kendi izniyle sebeplerin msebbebat zerinde tesirleri
yoktur" eklindeki szleri de hikmetin mukte-zas ndan pek
uzaktr, hatt onu iptal edecek mahiyettedir. Zira, msebbebatn, bu sebeplerle olabildi i derecede bunlardan ba ka
sebeplerle de vcud bulmas mmkn ise, bu sebeplerle mevcud olmasnn hikmeti nedir? "Msebbebat" n sebeplerden
vcud bulmas, u vecihten hali de ildir : ) Ya esbab n
msebbebat iin vcudu ztraridir: nsann mtegaddi olmas,
gibi. 2) Yahut, msebbebat n daha ziyade tam ve mkemmel
olmasn temin iindir: nsann iki gze mlik olmas gibi. 3)
Yahut ta msebbebat; esbaptan, mkemmeliyeti temin iin de,
bilztrar da sdir olmu deildir. u halde bu sudr, tesadfen
ve kastsz vukua gelmi olur. Artk bunda asla bir hikmet aran lamyaca gibi bir snia dellet te katiyyen mevzu-i bahsolmaz.
O, sadece tesadfe dellet eder. Bunu, yle bir misal ile de iyzah
edebiliriz : Mesela, insan elinin ekli, parmaklar nn adedi, hacmi; kendine mahsus olan "tutmak", muhtelif ekillerdeki btn eyay "kavramak" fiilleriyle "sanayia mteallik btn aletleri kullanma" ya elveri li olmak nokta-i nazarndan zaruri de,

IO2

FASL--LMEKAAL

daha ziyade mkemmeliyeti memmin de bulunmasa, elden, ekline, aksamna, hacmine gre sudur eden fiillerin
tesadfen vukua gelmi olmas iycabeyler. Bu byle olsayd ,
insana bir "el" tahs s etmekle, bir "hfire-davar t rna", yahut
hayvanlardan her birine kendi fiiline uygun surette verilen
uzuvlardan birini tahsis eylemek aras nda hibir fark kalmazd .
Hulsa, esbap ile msebbebat bir defa ortadan kald rdk m ,
artk tesadfe kaail olanlara, yani "Bu alemde sni yoktur.
Burada hdis olan eylerin kffesi, maddi sebeplerden sdir
olmaktadr" diyenlere kar , red mahiyetinde sylenebilecek
bir sz bulunamaz. Zira, iki mmknden birinin bir fil-i muhtardan sdir olarak vukuundan daha ziyade tesadfen vaki
olmas dorudur. yle ki: Eari; "iki mmkinden veyahut
birok mmkinlerden birinin vcudu, ortada bir (tahsis edici
Mil) bulunduuna delildir" derse buna mukabil, tesadfe kaail
olanlar da: "mevcudat n iki veya daha ziyade mmkinden birinin zerine vcud bulmas tesadf eseridir. Zira, "irade", sebeplerden bir sebebin tercihi iin i ler. Sebepsiz ve illetsiz olan ey,
tesadften mtevellittir. Birok eyler gryoruz ki, bu yolda
hdis olmaktad r: (Istksat-Drt unsur)da oldu u gibi. Bunlar,
tesadfen imtiza ederler; Bu imtizactan da tesadfen herhangi
bir mevcut hdis olur. Sonra, yine ayni unsurlar, tesadfen
baka trl imtiza ederler. Tesadfen vaki olan bu imtizatan
da tesadfen di er bir mevcut huds bulur. te bu suretle,
btn mevcudat tesadften hdis olmu olur" diyebilirler.
Bize gelince: Biz "bu alemde -bundan daha sa lam ve daha
mkemmel olamyacak derecede- bir nizam ve tertip vard r.
mtizalar da mandut ve mukadderdir. Bu imtizalardan hdis
olan mevcutlar da zaruridir. Bu, daim bir hldir; halel bulmaz." dediimiz iin, lemin tesadften vcud bulmas mmkn olamaz. Zira tesadften vcud bulan ey; zarurili i en az
derecede olan bir eydir. te ( L9::
45
)
(Nemi : 2 7-88) -"Her eyi muhkem ve sbit bir surette meydana getiren Allah' n sun'u ( ii, yaps ) " ayet-i kerimesinde
buna iaret buyurulmaktadr.
Eer mevcudat, dedikleri gibi byle cevaza mstenit olsayd
onda, (itkan-muhkemlik, sa lamlk) namna ne bulunurdu aceba
-

-131

B R NC K TAP

103

bir bilsem... nk, caiz, z ddna nisbetle evl olan ey deildir. Buna da (51
j 4_5)
jl;z7
ok merhametli olan Allah n yarat- (Mlk : 67-3) nda hibir nisbetsizlik gremezsin; gzn bir kere
evir de bak, onun yarat nda hibir halel grebilir misin?)
kavl-i keriminde i aret buyuruluyor. Btn e yann, baka
sfatlarla vcud bulmas imkn dahilinde oldu u halde imdi
grd mz tarzda mevcud olmas ndan daha byk "tefavt"
var mdr? Eya iin o madm olan s fatlarn bu mevcud s fatlardan daha ziyade mkemmeliyeti temin edebilecek mahiyette
olmas ihtimal dahilinde de il midir? u halde arka mteveccih
hareketin garba ve garba mteveccih olan n arka tevecch
etmesi aras nda "lemdeki sanat" nokta-i nazar ndan fark
bulunmad zu'muna d en kimse; hikmeti iptal etmi olur.
Bu fikirde olan adam; "hayvan n sa taraf sol, sol taraf da
sa olsayd , onun yap lp vcuda getirilmesi itibariyle bu iki
hal arasnda bir fark bulunmazd " zu'mundaki insan gibidir.
Zira, "ik caiz" hakknda "u mevcud, iki caizden birine gre
bir (fil-i muhtar) dan sdir olarak vcud bulmu tur" denilebilece i gibi onun, iki caizden birine gre vcud bulmas nn
mnhasren tesadf eseri oldu u da sylenilebilir. Biz, caizattan
bir ounun, faillerinden, iki caiz itibariyle, tesadfen sdir
olduunu gryoruz. Sen de bilirsin ki btn insanlara gre
"masnilat-i hasise-kaba eserler"; umum nazar nda, olduundan
baka trl de yap lmas mmkn grlen eylerdir. Bu telkki
o dereceye varmtr ki, bu halde olan masnuattaki (hasasetkabalk), onlar n, tesadfen husule geldi i zannn bile verir.
nk, artk buna gre, erefli masnat; snii tarafndan yaplan tertip ve heyetten daha tam ve mkemmel bir ekilde
vcuda getirilmesini mmkn grmedikleri eserlerdir. te
bunun iin, Mtekelliminin o fikirleri, eriate ve hikmete z d
dmektedir.
"Cevaza kaail olmak; sani'den hikmeti selbettikten ba ka
onun, vcudundan ziyade nefyine delil olabilecek bir fikirdir"
dememizin manas da udur ki:
Masnatta, mebdeler ile gayeler aras nda, gayelerin vcudu
kendi zerine mterettip birtak m vasatlar bulundu u taakkul

10

FASL-CL-MEKAAL

edilmezse artk bu alemde nizam ve tertip kalmaz. Nizam ve


tertip te olmazsa bu mevcudat n "mrid" ve "alim" bir fili
bulunduuna dellet edecek bir mana aran lamaz. Zira, mevcudatn "ilim ve hikmet" ten sdir bir eser oldu una dellet edebilecek ey; ancak tertip ve nizam ile msebbebat n esbap zerine
binas dr. Caizin, iki caizden birine gre vcud bulmas na gelince : Bunun, hakim olmyan bir filden tesadfen sac:lir olmas ,
imkn dahilindedir : Bir tan kendi arl zerine braklvererek, mesela, u cihet yerine ba ka bir cihete, u mevki yerine
baka bir mevkie, u vaziyette de il de baka bir vaziyette d mesi gibi. nk, bu fikir, bizzarure, ya alehtlak filin, yahut
ta hakim ve alim bir filin varl n iptal ile neticelenir. Zat-i
Bari ise bundan mnezzehtir.
Cenab- Hakkn, mevcudatta nfus ve bunun gibi sair
messir sebepleri nasl birletirmise onlarda, yine bylece terkip
eyledii tabii kuvvetlerin tesirine kaail olmaktan pek ziyade
kandklarn gsteren byle bir sz syleme e Earileri sevkeden eye gelince :
Esbaba kaail olmaktan evvela, bu alemde Allah'tan ba ka
fail birtakm sebepler bulundu unu da dolaysiyle kabul etmi
olmamak iin ka nmlardr. Lkin, Allah'tan ba ka bir fail
bulunmas nekadar uzak bir fikirdir!. Zira, o sebepleri ihtira
eden kendisidir; onlar n messir olmas da kendi izniyle ve
varlklarn muhafaza etmesiyledir. (Bu noktay , "kaza ve kader"
meselesinde daha ziyade tetkik edece iz.) Bundan ba ka Eariler;
tabii sebeplere kaail olmakla bunun z mn nda lemin bir "sebeb-i tabii" den suduru fikrini de kabul etmi olmaktan korkmulardr. Onlar; tabiat n "masn" oldu unu ve sniin varlna, muhkemiyyet itibariyle, bu s fat hiz bir mevcuttan
daha kuvvetle dellet edebilecek hibir ey bulunam yacan
bilselerdi, tabiat nefye kaail oln kimsenin; Allah' n mevcudatndan bir cz' inkar etmekle vcud-i snia istidlal hususunda
esas tekil eden varlklardan byk bir ksm kymetten d rm
olduunu da anlarlard . yle ki : Mevcut olan mahlkattan
bir n.ev'i inkar eden, halkn fiillerinden bir fiili de inkar eylemi olur. Bu da onun sfatlarndan bir sfat inkara yakn bir
fikirdir. E arilerin bu d nceleri, "badiy-r-re'y" den yani, ilk
grnten alnmtr. Badiy-r-re'y", insana ilk bak ta anz olan

BR NC KITAP

1 05

birtakm zan.lardan terekkp eder. te byle ilk baka gre


"irade", ancak bir eyi ve zddm yapmaa kaadir olanlar hakknda tlk olunabilir bir isim grnd iin bunlar da: "Mevcudat cizdir" eklinde bir dstr vazetmezlerse, "irade sahibi
bir ail in varlna kaail olam yacaklarn grmler ve fil
olan "meb'de"in "mrid" de oldu unu isbat etmi olmak iin:
"Btn mevcudat cizdir" demi lerdir. Bu sz sylerken, s nai
iler, bir irade sahibi filden -ki sni'den ibarettir- sdir oldu u
halde bu ilerdeki tertibin yine zaruri bulundu unu grmyorlarm gibi davranmlardr. Bundan baka Eariler, byle bir
fikri kabul etmekle, ya sniden hikmetin nefyini, yahut ta mevcudata "tesadfi sebeb"in dhuln kabul etmek vaziyetine
dtklerinden de gfildirler. Zira, iradenin hibir eye yani
hibir gayeye tevecch etmeksizin yapt iler, abestir ve tesadfn.evindendir. Evvelce de syledi imiz gibi eer onlar, tabiatn, fiilerindeki intizam itibariyle, ancak lim bir sni'den
vcud bulabilece ini, aksi taktirde ondaki nizamn tesadtifi
olaca n bilselerdi, tabiat n fiillerini ve binnetice Allah' n, bir
ok mevcudat iycad ve hfz iin teshir etti i askerlerden
bir askeri (yani tabiat ) inkra da muhta kalmazlard .
yle ki: Cenab Hak, kendileri iin teshir etti i birtakm
sebeplerle birlikte birtakm mevcudat yaratm tr. Bu sebeplerin
bir ksm haritedir ve "semav cisimler" den ibarettir. Di er
bir ksm da o mevcudat n kendilerinde vcuda getirilmitir
ki, "nfus-ruhlar" ile "kuvay-i tabiiyye" deri ibarettir. te
bu suretle de o mevcudat n varlklar mahfuz kalm ve hikmet
tam olmutur. Hikmeti ibtal ve Allah'a kar kizbi iftira eden
kimseden daha zlim kim olabilir!. eriate gerek bu hususta
ve gerek evvelce beyan etti imiz ve -inaallah- ileride beyan
edeceimiz hususatta r z olan tagyirat n hudud ve mul i te
byledir. Artk bu iyzahatmzla, tebeyyn etmi tir ki:
Cenab- Hakkn, kullanm, lenin kendi mahlk ve masnu olduunu bilmeleri iin at er' yollar; lemdeki btn
mevcudatta ve bilhassa insanda ikr bir surette grlen "hikmet" ve "inayet"tir. Bu, yle bir yoldur ki, vuzuh noktai nazar ndan gne in hisse nisbeti nas l ise, onun da akle nisbeti yledir.
Bu hususu tasavvur edebilmek iin Allah' n cumhura tutturdu u
yol, " ahid-mahss " ile temsilden ibarettir, velevki, mevzuun,

FASL--LMEKAAL

106

" ahid" de misali bulunmas n... Zira, ahidde misali bulunmyan


bir eyi, knhyle tasavvuretmek, cumhur iin imkans zdr.
te bunun iindir ki, Hak Taala, alemi bir zaman zarf nda
halkettiini ve onu bir " ey" den halkeyledi ini haber vermektedir. Zira " ahid" de hibir "mkevven" yoktur ki, keyfiyyet-i tekevvn bu suretle bilirmi olmasn.. Yine bunun
iindir ki, Zat-i Sbhani, lemin kevninden (bulunmas ndan)
evvel kendisinin ne halde bulundu undan haber verirken
Onun ar su zerinde iken....) (Hud: 1-7)
buyurmu tur. Bunlardan ba ka Zat-i Bri, ayni mevzua dair ,:.) )
-

(Araf: 7-54,Yunus:

(.61

Sizin Rabbiniz gklerle yeri alt gnde yaratan Allah't r) ve


(Fussilet "Secde" : 4 ) _
u,a3
JI
Sonra dhan ( sehab-i muzi, kaos ) halinde iken, semya
hkmn yrtt ) buyurmaktad r. Kur'an- Kerim'de buna
dair baka ayetler de vard r. Binaenaleyh, cumhur nm na
bunlardan hibir ey tevil etmemek ve temsilleri ba ka ekillere evirmek teebbsnde bulunmamak iycabeder. Zira
bunlar tagyir eden, "hikmet-i eriyye" yi ibtal eylemi olur.
Cumhura kar : " eriatin Mem hakk ndaki akidesi; onun
muhdes olmasndan, ( ey ) siz, yani maddesiz ( yoktan ) ve
zamansz ( zamanla mukayyed olnuyarak ) halk edilmi bulunmasndan ibarettir." denilmesine gelince: Bu; cumhurdan
sarf- nazar, alimlerin bile tasarvur edemiyece i bir eydir. u
halde evvelce de sylediimiz gibi, eriatin cumhur iin vazettii "tasavvur" dar inhiraf etmemek ve ondan ba ka tasrihatta
bulunmamak mnasib olur. Zira lemin yarat lmasna dair
olan bi nevi temsiller; Kur'anda da, Tevratta da, sair "ktb-i
mnzele" de de mevcud bulunan temsillerdir. Bu hususta insana
hayret veren nokta; eriatte hilkat-i lem hakk nda varid olan
temsilin " ahid" deki "huds" man.as na mutabk bulunmas
ve ukadar ki, eriatin bu fiili "huds" lafzyla tasrih eylememesidir. Bu; huds- lernin, " ahid" deki hudusa benzer bir
ey olmadna alimlerin nazar- dikkatini celbetmek
Filvaki, Kur'an-i Kerimde, lemin yarat lmasndan bahsedilirken, bu hadise, "halk" ve "futr" lafizlanyla ifade edilmi tir.

BIRINCI KITAP

107

Bu lafizlar ise, her iki mnan n., yani " ahid" deki "huds'
ile "ulen nazar nda brhann m.stelzim bulundu u gibdeki
huds"un tasavvuru iin elveri lidir. u halde, "huds" veya
"kidem" lafzlarnn istimli; eriatte bir bidattir ve cumhuruu,
bilhassa bunlardan "cedeli" olanlar n akidelerini bozacak
byk bir phenin bisidir. te ehli milletimizden (dinda lar mzdan) olan Mtekellimini, yani E arileri,pek byk hayret
ve pelere d recek bir vaziyetin hudsu da bu yzdendir.
yle ki:
Onlar; Allah' n "irade-i kadime" ile "mrid" oldu unu -ki
bu, evvelce syledi imiz vecihle bidattir- tasrih ve "Alem muhdestir" dsturunu vazedince, kendilerine yle bir sul tevecch etmitir: "Bir kadim iradeden hdis bir mrad nas l sdir
olur?" Onlar, buna kar : "Kadim irade; o mrad n iycadna
bir vakt-i mahsusta taall lk etmi tir. Bu vakit te mevcud oldu u
vakitten ibarettir" demi lerdir. Bilmukabele, kendilerine yle
denilmitir: "Eer irade sahibi filin, muhdese, ademi esnas ndaki nisbeti, ayniyle iycad zamanndaki nisbetinden ibaret
ise o muhdese, vcud buldu u vakit, kendisinin ademi esnasnda mntefi bulunan bir fiil taallk etmedike yine bu muhdesin vcud buldu u zamandaki mevcudiyeti, ba ka bir zamandaki varlndan evl olmamak lz mgelir. Eer o nisb:4 muhtelif ise bizzarure orada bir "irade-i hdise" nin bulunmas iycabeder. Aksi takdirde bir "fiil-i kadim" den bir "mef'ul-i muhdes" sdir olmas iktza eyler". Zira bu hususta fiile ne terettp
ediyorsa, iradeye de terettbeder. yle ki: Onlara, "o muhdes,
vakti yani varolmas zaman hulul edip te vcud bulunca, bir
"fiil-i kadim" ile mi, yoksa bir "fiil-i muhdes" ile mi mevcud
olmutur? "diye sorulur. Onlar, (fiil-i kadim ile) derlerse, muhdesin bir "fiil-i kadim" ile vcud bulmas n tecvizetmi olurlar.
("Fiil-i muhdes" ile) derlerse, orada bir "irade-i muhdese"
bulunduunu kabul etmi olurlar. "Irade, filin kendisinden
ibarettir" derlerse, muhl bir ey sylemi bulunurlar. Zira,
irade, "mrid" de filin sebeb-i husuldr. E er mrid; herhangi bir eyi, herhangi bir vakitte irade edip te o ey, vakti
hultil edince kendisinden irade-i mtekaddimeye gre sdir
olmu bir fiil ile vcud bulmam ise yine o eyin filsiz mevcudiyet kesbetmi olmas lzmgelir. Bundan ba ka u da

o8

FASL- L-MEKAAL

zannolunabilir : rade-i hdiseden hdis bir murad sdir olmas iycabederse "irade-i kadime" den de kadim bir murad n
suduru ktza eder. Aksi takdirde irade-i kadime ile irade-i hadisenin murad bir eyden ibaret olur. Bu da mstahildir.
slam dininde, btn bu pheleri, Allah' n izin vermedii
hususat tasrih eylemek suretiyle Kelmc lar (Ehl-i kelm),
harekete getirmi lerdir. Zira eriatte Zat-i Sbhanrnin ne irade-i hadise ye ne de irade-i kadime ile mrid oldu una dair
bir ey yoktur. Kelmc lar, bu meselelerde ne, efin zavahirine
ittiba ederek, saadet ve n.ecat zahire tebaiyyette bulanlardan
olabilmiler; ne de ehl-i yakinin mertebesin e ererek saadeti yakin
ilimleriyle bulanlarn zmresine girebilmi lerdir. I te bunun iin,
ne ulemadan, ne de mmin ve musaddik olan cumhurdand rlar.
Onlar, ancak kalblerinde inhiraf, yine kalblerinde hastal k olanlardr. Zira "nutk- harici" ile yle eyler sylemilerdir ki, yine
kendilerindeki "nutk- batni", onlara muhaliftir. Bunun sebebi
de "asabiyyet" ve "muhabbet"tir. Bazan bu kabil szler (ekavil) e
almak, makulttan ayrlmaya sebep oluyor. Nitekim, bu hali
Earilerin tuttu u yolda meharet kesbeden ve ocukluklar ndan beri "o yolda yeti tirilen" kimselere 'am olmu grmekteyiz. Bunlar, phesiz adet ve mene' rtleriyle rtnp kalmlardr.
Bu mesele hakk nda, maksadmza gre, sylediklerimiz
kfidir. Artk ikinci meseleye geelim.
KINCI MESELE
Peygamber ba'sedilmesi
Bu mesele, iki nokta-i nazardan tetkik olunur : Birincisi,
Peygamberlerin isbat ; ikincisi de peygamberlik iddia eden u
zatn da 50 onlardan biri oldu u ve bu davas nda yalanc olmaddr.
Insanlarn arasnda byle bir Peygamberler s nf bulunduunu bazlar, kyas tarikiyle isbat etmek istemi lerdir. Bunlar da Mtekellimindir. Diyorlar ki: "Allah' n, mtekellim,
mrid ve kullarna mlik olduu sbit olmutur. " ahid"de,
5

Hazreti Muhammed (Aleyh-is-selm)1 kasdediyor.

BIRINCI KITAP

109

mtekellixn, mrid ve kullarna mtaallik' ilere mlik olan


bir kimsenin; tahti temellknde bulunan kullara bir Eli gndermesi mmkndr. Bu keyfiyetin, "gaib" de de mmkn olmas iycabeder."
Mtekellimin, bu nokta-i n.azan, "Berahime" taifesinin,
resul kabul etmek yznden laz mgeleceini ileriye srdkleri
"muhalat"1 ibtal etmek suretiyle de takviye eylemi lerdir. Mtekellimin, szlerine u yolda devam ediyorlar: "Bunun, ahidde
olduu gibi, gibde de imkan-1 vcudu meydana kmakla
beraber yine zhire nazaran bir adam n, hkmdarn huzurunda
kalkp ta (Ey insanlar, ben size hkmdann Elisiyim) demesi
ve zerinde Melike ait almetler zuhur etmesi zerine art k o
resuln davas doru olduunu teslim etmek lzumu da a ikar
bir keyfiyettir".
Yine Mtekellimin diyorlar ki : "Bu alamet, resuln elinde
bir mucizenin bulunmasdr".
Bu yol, hem mukni, hem de baz cihetlerden cumhur iin
mnasib ise de tetkik olununca, bu esaslara bina ettikleri birtak m
ifadat yznden baz karklklar da meydana kmaktad r.
yle ki:
Hkmdar namna elilik iddia eden kimseyi tasdik etmemiz,
ancak onun zerinde hkmdar n Elilerine mahsus birtak m
almetler zuhur etti i takdirde do ru olabilir. Bu da ya, onun,
tebaasna, "Bana mahsus olan almetleri her kimin zerinde
grrseniz biliniz ki o, benim tarafm.dan-gnderihni bir Elidir" demesiyle, yahut yine hkmdann adetine gre o alametlerin ancak kendi elileri zerinde zuhur edece i maltum bulunmasiyle anla lr. Bu, byle olunca, biri kp ta: "Baz insanlarn elinde zuhur eden mucizelerin Peygamberlere hs alametler olduu neden bellidir?" diyebilir. Zira, bu, ya er'an, yahut
aklen idrk olunabilecek bir keyfiyettir. Ancak, eriat, henz
sabit olmadndan ona istinad edilemez. Akl n da bu almetin
Peygamberlere hs oldu una hkmetmesi mmkn de ildir;
meer ki, Pergamberlikleri teslim edilmi olan baz kimselerde
bu almetlerin vcudunu defaat ile idraketmi balunsun, yine
bu almetler, bakalarnn elinde de zuhuretmemi
yle ki: Peygamberliin sbutu, iki mukaddeme zerine ibtina
eder. Bu mukaddemelerden birincisi, yledir: "Bu Peygamber-

I O

FASL-e-I,MEKAAL

lik iddia eden kimsenin elinde mucize zuhur etmi tir"., ikincisi
de udur: "Her kimin elinde mucize zuhur ederse, o Peygamberdir". te bu iki mukaddemeden bizzarure "Bu da Peygamberdir" neticesi zuhur eder. Peygamberlik iddia eden kimsenin elinde mucize zuhur ettti ine dair olan mukaddeme iin "histen
alnm tr" diyebiliriz. Fakat bunu syliyebilmek iin de evvela
mahlklarm (insanlar n) elinden ne saniin acib bir sanatiyle,
ne de herhangi bir hassa ile meydana gelemiyece i muhakkak
olan birtakm iler ktn ve bunlarn tahayylt kabilinden
eyler olmadm teslim etmi olmamz lazmdr. "Her kimin
elinde mucize zuhur ederse o, resuldr" eklindeki mukaddeme
de ancak Peygamberlerin vcudu ve mucizelerin yaln z risaleti
sahih olanlardan sdir olaca teslim edildikten sonra do ru
olur. "Bu mukaddeme, ancak risaletin ve mucizenin varl n
teslim edenler nazar nda sahih olur" deyi imizin sebebi de mnhasran undan ileri gelmektedir: "Kavl-i haberi"nin mahiyeti
budur. Yani nazar nda, mesela, lemin muhdes oldu u sbit
olan kimseye kendili inden lemin ve muhdesin mevcud oldu u
da mutlaka malm bulunmu olmaldr. Bu, byle olunca biri
kp ta diyebilir ki:
"Risaletin henz varl sbit olmadan evvel, her elinde
mucize zuhur eden kimsenin Peygamber olaca hakkndaki
szmz, nasl doru olabilir? "Bu da mucizenin, mucize
olmasn istilzam edecek bir surette mevcudiyetini teslim
ettikten sonra sylenilebilir. Bu szdeki czlerin yani mbted
ile haberin vcutlar ; onlarm yekdieri zerine hkmndeki
shhati kabul etmeden evvel mutlaka teslim edilmi bulunmaldr. Peygamberlerin varl aklen mmkn oldu u iin biri
kp ta: "Peygamberlerin vcuduna ak l dellet ediyor" diyemez.
Zira, bu szde iaret edilen "imkan"; mesela ya murun yamas
da yamamas da mmkndr" sznde olduu gibi tabiat-i
mevcudatta bulunan cevaz de il, cehilden ibarettir. yle ki:
Mevcudun tabiat nda dahil bulunan cevaz (imkan); bir eyin,
bazan mevcud ve bazan mefkud oldu unun hissedilmesidir:
yamur yamasnda olduu gibi. te bu takdirde, yani bir eyin
bazan mevcud bazan mefkud oldu u hissedilince artk akl,
bu tabiatn tagayyr ve ink laba uramazs imkansz bulunduuna suret-i katiyyede hkmeder. Has m, herhangi bir zamanda,

BIRINCI KITAP

IlI

bir peygamberin vcudunu teslim etseydi Peygamberli i,


vcudu caiz olan hususattan oldu u meydana kard . Lakin
o, henz bu varl n hissedilmediini iddia eylemektedir. uhalde iddia olunan (cevaz) da iki mtekaabile, yani imkan ile imtinaa cehilden ibaret kal r. Nazarlarnda Peygamberlerin imkan
vcudu doru olan insanlar da bu mevkidedirler. Me er ki,
"insanlar aras nda Eliler bulunmas nn mahssiyyeti, Halik'ten
gnderilmi birtakm peygamberlerin mevcudiyetine de dellet
eder. Nitekim, Amir'den bir Elinin bulunmas, onun Zeyd'dende gnderilmesinin imkan na dellet etti i gibi", demi olalm.
Fakat bu da iki tabiat n tesavisini istilzam etmektedir. te onda
da bu mkil vardr.Bu imkan ; mstakbelde de olsa binefsihi
(hadd-i zatinde) farzetsek, bu takdirde de o, bizim ilmimize gre
deil, ie gre (bihaseb-il-emr) bir imkn olur. Mtekabileynden
birini, yani imkan, vcud bulmu farzetsek bu imkn da bizim
ilmimize mnhasr kalr; hadd-i zatinde maslahat, iki mtekaabilden birine yani gnderilmi olup olmamaya gre mtekarrir-l-vcud'dur. Bunun neticesi de bizim iin cehilden
baka bir ey de ildir: Amr'in vaktiyle Eli gnderip gndermediinde phe etmek gibi.. Bu, Amr hakknda, yarn Eli
derecek midir, gndermiyecek midir? eklinde pheye d menin hilafinadr. Zira, mesela, Zeyd'in gemi zamanda Eli
gnderip gndermedi inin cahili isek her kimin zerinde Zeyd'in
almeti zuhur eder ise onun Zeyd'in Elisi oldu una hkm
vermemiz doru olmaz. Meer ki, o almetin, onun elisine
mahsus bir alamet oldu u bilinmi olsun... Bu da o almetin,
onun elisine ait bir alamet oldu u bilindikten sonra olur. Bu
"bilmek" ise, onun eli gnderdi i malm olduktan sonra tahakkuk eder ve bu, byle devameder gider. uhalde risalet ve mucize
mevcud olduunu teslimetsek bile, elinde mucize zuhur eden
her kimsenin, Peygamber oldu unu nasl doru diye kabul edebiliriz? Bu hkmn, "semi'- nakil" den al nmas mmkn deildir. nk bu esastan evvel semi' sabit olmam bulunuyor.
u halde, sem'a istinad edersek, bu hareketimiz (Tashih- -ey
binefsihi-bir fikri, yine kendine istinaden do ru karmak)
kabilinden olur ki, bu, fsiddir.
Bu mukaddemenin do ruluunu, tecrbeye ve dete nazaran
iddia etme e de yol yoktur. Me er ki, Peygamberlerin, yani

112

FASL-L-MEKAAL

risaletlerinin varl teslim edilen kimselerin elinde mucizelerin


zuhuru m ahede edilmi olsun da, bakalarnn elinde zuhuru
grlmemi bulunsun... Bu takdirde mucizeler; Allah'tan gnderilmi, peygamber olan kimseyi, hakikat-i halde peygamber
olmyandan, yani davas nda sadk olanlar, davas kzip bulunanlardan temyiz iin kat'i bir alamet olur.
Btn bu izahatmzdan anla lyor ki Mtekellimin; "mu'ciz"in delleti hususunda dikkat edilecek ciheti gzden ka rmlardr. yle ki: imkan , yani cehilden ibaret olan imkan ;
vcud makam na ikame etmiler, sonra da bu kaz yyeyi, yani
"kendisinde mucize olan her kimse Peygamberdir " fikrini do ru
karmak istemilerdir. Halbuki bu, doru deildir. Meer ki
mucize; hem risaletin kendisine, hem de peygambere dellet
etmi olsun. Bundan baka herkesin Allah'a mensubiyetini kabu etti i harikulade ve hayret-bah bir akl; risaletin varl na,
katiyye ile ancak, kendisinde bu gibi eyler zuhur eden
kimsenin faziletli olduuna ve faziletli adam n da yalan syleemiyeceine itikad edilmesi nokta-i nazar ndan dellet edebilir.
Yine yle bir ak l, yalnz risaletin bir emr-i mevcud oldu u ve
bu gibi havarkn Peygamber olmad ka faziletli insanlar n hi
birinde zuhur etmedi i teslim edildii takdirde, o sfatta bulunan
bir zatn Peygamber olduuna dellet eder. Bir de mucize, risalete delil deildir. nk, akl; risaletle mucize aras nda bir irtibat, bulunduunu idrak etmemektedir. Me er ki, nasl "ibra'ifayabetmek", t bba ait ilerden biri ise ylece mucizenin de
risalete ait i lerden biri olduu teslim edilmi bulunsun. Zira, her
kimden "ibra' " fiili zuhur ederse bu, t bbn varlna ve onun
tabib olduuna dellet eder. te o tarz- stidlalde bulunan zaaflardan biri budur. Bundan ba ka cehilden ibaret olan imkan ,
vcud menzilesinde tutmak suretiyle risaletin varl n teslim ettiimiz ve mucizeyi, Peygamberlik iddia eden ahsn doruluuna
delil ittihaz eylediimiz takdirde bu delaletin ; mucizenin hazan.
Peygamber olmyanlarn elinden kmasn da mmkn grenler
nazarnda ayni eyi istilzam etmemesi bizzarure laz mgelir. Nitekim Mtekellimin, bu mevkidedir. Zira onlar; mucizenin, sihirbazn ve velinin elinde de zuhur etmesini imkan dahilinde grmekte ve buna mukabil yle bir art koymaktadrlar: "Mucize,
ancak Peygamberlik davas na mukaarin olduu takdirde risalete

BIRINCI KITAP

dellet edebilir. Peygamber olm yan, elinde mucize zuhur edebilecek halde bulunan bir kimse, risalet iddia etse, kendisinden
mucize skfir olmaz.,, Bu art, defilsiz bir dava mahiyetindedir.
Zira, bu, yani elinden mucize kabilecek halde bulunan bir
adam n, kazp bir davada bulundu u takdirde art k elinden
mucize zuhur etmemesi, semi'ce de ak l nokta-i pazarndan
da malim bir keyfiyet degildi . Lakin evvelce de syledi imiz
gibi, sdir olan mmteni eylerin, ancak kendileri matlb-i ilahi
olan birtak m faziletli kimselerden sudur edebilece i d nld takdirde vaziyet de iir. O kimseler, yalan sylyorlarsa
faziletli deildirler. u halde de ellerinden mucize kmaz. Ancak
bu ifadedeki ikna kuvveti; mucizenin sihirbaz n elinden de
kmasn mmkn grenler iin varid de ildir. Zira sihirLaz,
faziletli de ildir. te o istidlal yolundaki za'f ta bundan ibarettir.
Binaenaleyh, baz lar, ba vaziyet kar snda en mnasib hatt-
hareketin; havarik n ancak Peygamberlerin elinde zuhur edecegine ve sihrin. (kalb-i a-yr-eyaxn cevherini, aynini deitirmek)
mahiyetinde bir fiil olmay p tehayylden ibaret bulundu una
inanmak olduu fikrindedirler. Yine onlardan bir ksm ; ayni
nokta-i nazardan "keramet"leri de inkar etmi lerdir. Sence
de mal'mdur ki, ari' (Salla-al-lah aleyhi ve sellem), insanlardan hibir kimseyi, mmetlerden hibir mmeti; kendi
Peygarnberli ine ve teblig etti i ahkarna iyman iin, kendilerine
bir maddeyi ba ka bir maddeye kalbetmek gibi harikulade
iler gstermek suretiyle davet etmemi tir. Marnileyhin
ellerinden kan harikulade kerametler; onlarla kimseye meydan okumaks zn, kendine mteallik cereyan-i un arasnda
zuhur edivermitir. Buna vi

( sr "Israil" 17 go, g , 92, 93)Onlar dediler ki, sen bize


yerden bir pnar aktmadka sana asla iyman
etmiyecegiz. Sen de de ki, Rabbim, btn nakisalardan mnezzehtir. Ben, nev-i be ere mensup bir resuldan ba ka bir
1:,*:,
ey miyim) ve (c:).,I
tr
(Isra "Israil" : 7-59) - Bizi, mucizeler gndermekten al koyan ey, eski kavin lerin mucizeleri tekzibetmi olmasdr)
Fas1-81-Mekaal F. 8

11 4

FASL- L-MEKAAL

kavl-i karimleri de dellet etmektedir. Cenab- Peygamberin,


herkese meydan okudu u eye gelince: Bu, Kur'an- Kerim'den
ibarettir: Kur'an Kerim'de Cenb- Hak,
,:;.1
)
,...)15:91.,

jr_):11

"De ki: bi Kur'an' n mislini (Isr :

1,A.
17

- 88)

jp
Lj ,CLA,A

meydana getirmek iin btn insanlarla cinler (gze grnen


ve grnmiyen mahlukat mdrike) bir araya toplansalar, yine
milini meydana getiremezler; velev ki birbirlerine zahir olsunlar (te rik-i mesai etsinlcr) ve (Hd: -- 3)
_
(Siz, bu Kuran iin eseri iftira mi diyorsu- -4 1 4 J.)-4
nuz) " u halde byle iftira eseri olarak, Allah'a yalan yere
isnad edilerek ona benzer on sre meydana getirin (bari de
grelim )" buyuruyor. Bu, byle olunca hazret-i Resuln,
cmleye kar meydan okuduu ve davasnn doruluuna delil
ittihaz ettii ey, Kur'an- Kerim'den ibaret kal r. Buna mukabil :
"Bunun byle olduu aikardr. Lakin sen; mucizenin,
sahibi bulunan ahsn temyizinden sarf- nazar, peygamberli in
varlna bile delleti zaif oldu unu sylediin halde art k Kuran Kerimin mu'ciz ve hazret-i Muhammed'in Peygamberli ine
delil olduu nasl anlalr? Bundan baka, Kur'an-i Kerim'in
ne cihetten mucize oldu unda da ihtilafa d lmtr. Zira
bazlar, bir eyin muciz olabilmesi iin mutad olan fiillerin
cinsinden olmamas art bulundu una kaaildirler. Kur'an ise,
btn masnu szlere faik olmakla beraber, yine sz oldu u iin
-onlara gre- efal-i mutadedendir. Bunlar derler ki: Kur'an
(sarf- vazgeirmek) tarikiyle, yani insanlar n bir mislini meydana getirmekten ciz kalmas yla derece-i icazdad r, yoksa,
fesahat nokta-i nazar ndan yksek bir mertebede bulunmass yla
deil... Bu halde bulunan ey ise "mutad"e cins itibariyle deil, ekseriyyet cihetinden muhalif olur. Ekalliyet ve ekseriyyete
gre mutehalif olan eyler ise bir cinstendirler. "Baz lar da
Kur'arun "sarf" dolay syla deil, binefsihi muciz oldu u fikrindedirler. Bunlar bir eyin harikulade olmas iin efal-i mutadeye cinsen muhalefetini art tutmazlar. Bunlara gre, bir fiilin

BIRINCI KITAP

11

havariktan olmas iin btn insanlarn eriemiyecei bir derecede olmak zere mutad fiillerden bulunmas kafidir denilirse, deriz ki :
Btn bunlar, itiraz sahibinin dedi i gibidir. Lakin i , o
szleri syliyenlerin tevehhm ettikleri yolda de ildir. Bizce
Kur'an- Kerimin, Hazret-i Muham=d (Aleyh-is-selm) n
sdk- nbvvet-ne delleti iki esasa ibtina eder. Bu esaslar zerine Kuran- Kerim, nazar- dikkati celbeylemi tir. Onlardan
biri, udur: "Rsl" ve "enbiya" nam altnda bir "snf" bulunduu kendiliinden malmdur. nsanlar arasnda bu snf;
yine insanlar iin, insani bir taallm ile de il, taraf- ilhiden
bir vahy ile eriatler vazederler. Bunlar n varln ; ancak -mahede etmediimiz dier nevi hususatn ve hikmetle me hur
kimselerin varl gibi- mur-i mtevatirenin vcudunu inkar
edenler, mnkirdir. Btn insanlarla feylosoflar ittifak etmi lerdir ki, bu dnyada insanlardan, halka, medar- saadetleri
olan ilme ve gzel ilere mteallik baz hususat emr ve teblig,
yine halk birtakm bozuk itikatlarla fena hareketlerden nehy
etmeleri kendilerine vahyolunan birtak m kimseler vard r. Bunlar da Peygamberlerin i idir. Buna kaail olmak hususunda yalnz "Dehriyye" taifesi istisna te kil eder ki, onlar n da szleri
haiz-i ehemmiyet deildir.
kinci esas ta yledir: "Taraf- ilhiden vahy ile eriat
vazetmek" ten ibaret bulunan bu fiil kendisinden sdir plan
her kimse, Peygamberdir. nsann ftratna gre bu esasta da
pheye dlemez. Zira, nasl "tb"bn ii, "ibra'-ifa vermek"
den ibaret olduu ve kendisinden "ibra' " fiili sdir olan kimsenin tabib bulundu u kendiliinden malm ise, ylece Peygamberlerin ii, vahy-i ilahi ile eriat vazetmekten ibaret oldu u
ve kendisinden bu fiil sdir olan kimsenin Peygamber bulunduu da kendiliinden malm hakikatlerdendir.
Kur'an- Kerim, birinci esas zerine LU,11 L r ol 1;1)

Y5-

-, --bu. (.:r
(Nisa': 4-162, 163) - Nuh ile kendisinden sonraki Peygamberlere
nasl vahy etti isek sana da ylece vahy ettik... Allah, Musa'ya
sz syledi.) ve (Ahkaf: 46-9) _
Ly.i)

116

FASL-L-MEKAAL

De ki: Ben, grlmemi , iitilmemi bir ey deilim; bende dier


Peygamberler gibi bir Peygamberim.) kavl-i Kerimleriyle nazar-
dikkati celbetmi tir.
kinci esasa gelince: Muhammed (Salla-al-lah aleyhi ve
sellem) den Peygamberlerin fiili sdir olmu tur. O fiil de insanlar iin vahy-i ilahi- ile eriat vazetmekten ibarettir. Bu, Kitab-
Aziz ile malm bulunmaktad r. te bunun iin de Kur'an
kerimde
:
lrl
(Nisa: 4 - 173) - Ey insanlar (uyan nz) size, Rabbinizden
brhan geldi. Bir de size, apa k (gayet ru en) bir nur
(Kuran- Kerim) indirdik.) ve
J:S Ly ..biqr 1
(Nisa: 4-169) -

r(!)

-Ey insanlar, (uyan nz), Peygamber, size Rabbinizden


hak getirmi tir, art k siz de ona inan n ki, hakknzda hayrl olan bu iymandr ve (c);.311) r4:
(Nis' : 4 - 160 (

1.4 .3

- Lkin, onlarn ilimde haiz-i rsuh olanlar ve m'minler, sana


indi ilen, ve senden evvel de indirilmi olan (kitaplara, tebligata)
inanrlar.) ve ;'t5U.I .3
43:
Lc
11..)-(5
- Lkin sana indiri- (Nis : 4 - 165) (L.:4].:,
lene (kitaba), Allah, ehadet eder. Onu, ilmiyle inzaletmi tir.
(Allahtan baka) melekler de buna ahiddirler. Zaten, Allah' n
ehadeti de kfidir.) buyurularak bu esas zerine nazar- dikkat
celbedilmektedir.
"Birinci esas -ki dnyada Allahtan vahy ile eriat vazeden
insanlar bulundu undan ibarettir- ne ile malmdur; sonra,
ikinci esas -ki Kuran' n mutazammn bulunduu itikad ve
amellerin vahy-i ilahiye mstenit bulunmas dr- bu da neden
malmdur? denilirse, buna u yolda mukabele edilir:
Birinci esas, u suretle malm oluyor: O insanlar, henz
vcud bulmam olan birtak m eylerin varl 'Q' n ; "hzar
-korkutmak" tarikiyle haber veriyorlar. Sonra o eyler,
bildirdikleri halde ve sfatta ve bildirdikleri vakitte mey-

BIRINCI KTAP

17

dana kyor. Bundan ba ka idrak tarikiyle edinilen ve bilinen


marifet ve amellere benzemiyen bittak m fiillerin icra s n emretmekte ve birtak m filmlerden haber vermektedirler. yle ki :
Harikulade olan ey; eriat vaz na .mteallik marifet nokta-i
nazarndan hrika ise o eriat yaz fiiliMn, taallm tarikiyle de il,
vahy-i ilhiyle i lenildiine dellet eder. Bu da "Nbvvet-Peygamberlik" denilen eyden ibarettir. Do rudan doruya eriat
yazma taallk etmiyen, denizin karaya ink lab gibi ve buna
mmsil hareketler, "nbvvet" nam verilen bu s fata
zaruri bir surette dellet edemez. Byle hareketler nbvvete,
ancak birinci dellete iktiran halinde delil olabilir; yal nz
bana hasl olmu ise ona dellet edemez. Binaenaleyh, kendilerinde yalnz byle hrikalar zuhur eden kimselerin
bu hrikalar, Peygamberliklerin.e delil telkki olunamaz.
Zira, harikan n dier ksm -ki asl dellet-i katiyye ile delil
olan odur- kendilerinde yoktur. te mucizenin Peygamb die
bu yolda anlaman mnasib olur. Yani
nbvvet sfatna katiyyen dellet edebilecek olan ey; ilim
ve amel itibariyle mu'ciz bulunand r. Dier fiiller nokta-i nazar ndan husule gelen mu'cizeler, nbvvet davas iin (ahid) ve (mukavvi) kabilindendirler. Art k bu ifadelerimizle, insanlar iinde
Peygamberler smfinn mevcud oldu u anlalmtr. Bunlar n
varlklarna inssanlarm ilmi nas l taallk etti i de tebeyyn
eylemi tir. te bu suretle, hukem ile hikmet ve sair insan s nflar gibi onlarn varlklar da bize tevatr tarikiyle nakl olunmu bulunmaktad r.
"Kuran, kendisinin, Peygamberlik s fatna kati surette
dellet eden hrikalar nevinden bir hrika ve mucize oldu una
nasl dellet ediyor? Bu harikadan maksad m; Peygamberlik
iinde dahil olan ve ona-bir t p i i olan "ibra' "nn t bbe delleti
gibi- dellet eden eydir" denilirse biz de deriz ki:
Buna, mtaaddit vecihlerle vukuf has l olur:
Evvela, Kuran' n mutazammn bulundu u ilim ve amele
mtaalik ahkamn, taallm ile de il, vahy ile iktisab mmkn
olan eylerden oldu u bilinmekle,
Saniyen, gaybdan haber vermeyi mutazamm n bulunmasyla,

18

FASL-L-MEKAAL

ahsen, nazmuun fikir ve reviyyetle meydana gelen naz mlar


haricinde olmasyla. Bundan maksat, nazm- Kuran' n ; Arap
lisaniyle konuan belig kimselerin nazmi nevinden bir nazrn
ihtiva etmemesidir. Bu beligler, gerek arapa konu may taallm
ve snaat tarikiyle elde etmi olsunlar-ki bunlar an'as l Arap olmyanlard r- ve gerek men e itibariyle Arap bulunsunlar-ki bunlar da asl Araplardr.
Mezkr vecihler aras nda en kuvvetlisi, birincisidir.
"Kur'andaki ilmi ve ameli erayiin (ahkam n, kanunlarn)
vahy-i ilhiye mstenit oldu u, nasl bilirmi te onun "Kelam-ul-lah" flama) a istihkak teslim edilmitir ?" denilirse,
deriz ki :
Buna da baz tariklarla vukuf has l olur :
Evvela: eriat yaz hakkndaki marifete, insan; ancak Allah'a, insann saadetine ve bedbahti ( akaa') nine, saadetin bisi
olan iki trl iradi ilere -ki hayrat ve hasenattan ibarettir- saadetten alkoyan ve uhrevi bedbahtiye sebeb olan eylere -ki
bunlar da rur ve seyyiattan ibarettir- marifet has l etmekle
nil olabilir. nsann saadetini ve bedbahtisini bilmek te u hususlara marifetin taallkunu istilzam eder: Ruh (nefs) nedir,
onun cevheri nedir, onun iin bir uhrevi saadet ve uhrevi ekavet
var mdr, yok mudur? Varsa, bu saadetle bedbahtinin hududu
nedir; hasenat, saadete ne derecelerde sebeb olur? Agdiye,
ne miktarda ve ne vakit kullan lrsa kullanlsn aleltlak
shhatn sebebi olamyaca , muayyen miktarlarda kullan lmas lazm gelecei gibi, hasenat ve seyyiat n keyfiyet-i
tatbikn da tayin etmek ikt az eder. te bunun iin
btn bunlar n eriatlerde mandut ve muayyen oldu unu
gryoruz. Halbuki, bunlar n kffesi yahut pek o u,
ancak vahy ile tebeyyn edebilir. Yahut vahy ile tebyini
daha iyi olur. Bundan ba ka hakk- ilhide tam bir marifet husul de ancak btn mevcudat hakk nda marifet has l ettikten
sonra tahakkuk edebilir. Bir de eriat vaz olan zat; bu bilgilerden ne kadariyle cumhurun mesud olabilece ini, onlara bu
hususta hangi yollar tutturmak laz mgeldiini de bilmek ihtiyacndadr. Bunlarn cmlesi, hi olmazsa en o u, taallmle
de, snaatle de, hikmetle de idrk olunabilecek eyler deildir.

BIRINCI KTAP

11

Bunun byle olduunu ulm ile ve bilhassa eriatleri yaz', kanunlar takrir ile i tigal edenler ve ahval-i maad hakk nda tetkikatta bulunanlar yakinen bilirler. Btn bunlar n, imkann
en tam derecesinde Kur'an- Kerim'de mevcud oldu u grlnce, art k vahy-i ilahi eseri oldu u, Kur'an' n da yine
Allah' n, Peygamberinin lisan na ilka etti i kendi kelmndan ibaret bulundu u bilinmitir.
te Zat-i Sbhani bu cihet zerine nazar- dikkati celbederek :
1,3,/b J
I L c;; J.
)
-De ki, ins ile (Isr "Israil" : 17-88) ( . . . alt vhy
cin (gze grnen ve grinmiyen btn mahlkat- mdrike),
bu Kuran' n mislini meydana getirmek iin toplansalar, mislini
meydana getiremezler). buyurmu tur.
u noktaya da ttila hasl olunca Hazret-i Muhammed
(Aleyh-is-selm) n Peygamberlii iyice teeyydeder, teeyyd
etmekle de kalmaz katiyyet ve yakin derecesine vas l olur: Hazreti Muhammed (Aleyh-is-selm) mmi idi; mmi, mi, bedevi
bir mmet (millet) iinde yeti ti. Bu mmetin ilimde asla mmaresesi yoktu, kendisine hibir ilim nisbet edilmi deildi; Yunaniler veya aralar nda, uzun as rlar iinde hikmet mazhar-
tekemml olmu dier milletler gibi mevcudat hakk nda tefahhusata giri memiti. te bu cihete )
(Ankebt: 29-48) (
-Ondan evvel sen ne bir kitap okurdun, ne de kendi elyaz nla
bir kitap yazard n; yle bir ey olsayd, senin davam ibtal
etmek istiyenler pheye d ebilirlerdi.) kavl-i kerimin de i aret
vardr. Yine bunun iindir ki, Hak Taal, Peygamberinde
byle bir s fat bulunduunu birden ziyade yetle kullar na
L52 .. a)
bildirmitir: (Cum'a: 62-2) j
-Okuyup yazmas olmyanlara yine kendilerinden Peygamber
L5:.11 J j11
)
gnderen odur.) ve (Arf:
-Okuyup yazmas olmyan, Allahtan haberler getiren eliye tbi
-Olanlar...) kavl-i Kerimleri byledir.
Meseleye di er bir tank ile de vukuf has l olabilir. Bu tarik
te bu eriati, di er eriatlerle mukayese etmekten ibarettir. yle

120

FASL-L-MEKAAL

ki: Btn Peygamberlerin varl klarna ve bu suretle de eriatlerin


doruluuna kaail olanlar nazar nda, Peygamberleri Peygamber
yapan fiilin; "vahy-i ilhiyle eriat vaz' "dan ibaret bulundu u
bir emr-i mukarrer olunca, Kuran' Kerim'in; ilim ve amel ve
bunlar dolaysyla da saadet iin mutazamm n bulunduu ahkmn tetkiki ve di er kitaplar ve eriatler ile mukayesesi neticesinde onlara gayr-i mtenahi surette fik oldu u grlr. Hulsa,
eer bu dnyada birtakm eri ahkm ihtiva ederek varid olmu
ve insan sz nevinin haricin e kmak, hayretbah olmak, ilim
ve amel namma mutazamm n bulunduu eylerle de insani
eserlerden temeyyz etmek suretiyle "Kelm-ul-lah" nam na liyakat kesbetmi kitaplar varsa Kuran- Kerim'in byle bir nama
azaf- muzafa ile daha ziyade lay k ve haiz-i rchan oldu u
ikrdr. O nevi kitaplara yani Tevrat'a ve ncil'e vak f isen
bu hakikat senin nazar nda da tebarz eder. nk, bu ki taplar n
tamamiyle de itirilmi olmalar mmkn deildir. Bir eriatin
dier bir eriate, biz Mslmanlar iin te ri olunan eriatin,
Yahudiler ve Nasranilerin eriatine mreccah bulundu unu
ve "Allah" ile "Mad"a ve bunlar n arasndaki hususata marifetinfizin taallku iin bize retilen eylerin dierlerine fik
olduunu tafsile giriirsek, bu zeminde - aczimizi itiraf etmekle
beraber - ciltlerce kitap yazmak lz mgelecektir. te bunun
iindir ki, slam eriati hakknda " eriatlerin htimesi" denilmi
ve Hazret-i Muhammed (Aleyh-is-selm) da )
-Musa, zaman ma yetiseydi, bana tbi olmak- j.L.;I

I.

tan baka birey yapamazd ) buyurarak bu hakikati bildirmi tir.


Kuran- Kerim'deki talimat ile ahkmn umumi, yani herkese
elverili bulunmas dolaysyla slm eriati, btn insanlara
m ve mil olmutur. Bunun iin Kuran- Kerim'de :
(Arf: 7-158) j(31 Ly.l;,11 l L J.9) -De ki :
Ey insanlar (gznz a n), ben sizin hepinize birden Allah' n Resulym) buyurulmaktadr. Hazret-i Muhammed
(Aleyh-is-selm) da
) -(krmzya, siyaha
(btn insanlara) ba'solundum) buyurmu tur. Zira eriatler,
deta gdalara benzer. yle ki: gdalardan bir ksm nasl
btn insanlara veya ekseriyete mlyim gelirse eriatler

BIRINCI KITAP

121

de yledir. te bunun iin bizim eriatimizden evvelki


eriatler, yalnz birer kavme tahsis edilmekte iken bizimki, btn
insanlara m ve mil olarak teklif klnmtr. Hazret-i Muhammed (Aleyh-is-selm), btn, zikrolunan hususatta di er Peygamberlere kar haiz-i efdaliyet olmu tur. Bu rchniyet, do rudan doruya bir Peygamberin Peygamberlik uvvan na medar-
istihkak olan "vahy" deki efdaliyyete istinad etmektedir. Buna
binaendir ki, m arnileyh, min taraf-il-lh haiz-i ihtisas oldu u
o nokta zerine nazar- dikkati celDederek
L5; &A )
j,.ts)i

_( Z.1,2

jpU '..*>
).51 c:),1

I &A

;.)
asil

Hibir Peygamber yoktur ki, kendisine, btn efrad- beerin


inanabilecei yetlerden bir yet (mucizelerden bir mucize)
verilmemi bulunsun. Bana verilen yet (mucize) de ancak
"vahy"dir. Kyamet gnnde tbiini en ok Peygamber ben
olacam, mid ederim) buyurmaktad r.
Btn bunlar, byle -tasvir etti . rniz gibi- olunca, artk
Kuran' n. Hazret-i Muhammed (Aleyh-is-selm) m Peygamberliine delletinin.; "asn n plana inklbl" keyfiyetinin Hazret-i
Mus (Aleyh-is-selm)m. ve "ly diriltme"nin, beras (miskinlik, abralk) hastalna mbtel olanlarla anadan doma
krleri ifyebetmen.in de Hazret-i sa'nn Peygamberli ine
delleti gibi bir ey olmad tebeyyn eder. Zira bu iki Peygamberden sdir olan i ler; her nekadar ancak peygambnlerde
zuhur edebilecek hareketlerden olup cumhur iin kanaat-bah
ise de yalnz bana kald takdirde, Peygamberli e "dellet-i
katiyye" ile dellet edecek mhiyette biere fiil de ildir. nk,
onlar, Peygambere Peygamber ismi verilmesini mstelzim olan
sfata dellet eden fiiller haricindedir. Kuran'a gelince: Onun
bu sfata dellet etmesi, "ibra"n n tbba delleti gibidir. Bu,
yle bir misal ile iyzah olunabilir: ki ahs, tbabet (tabiplik)
iddiasnda bulunsalar; biri, "Benim tabib oldu uma delil udur
ki, ben, suyun zerinde yrrm", di eri de delil olmak
zere " u hastalara if veririm" demi olsalar, hastalar
iyi edenin tabibli ini brhan ile, su zerinde yryenin tabibli ini de "tarik- evl ve elyak" ile, kanaatle tastik ederiz. Cum-

122

FASL-L-MEKAAL

hura ba hususta ar z olabilecek zannn menei, yle bir d ncedir (Sun-i be er haricinde bulunan su zerinde yrmek
fiili kendisinden sdir olan kimsenin, sun-i be er dahilindeki
"ifa vermek" fiiline de muktedir olmas evleviyyetle kabul edilir )
Peygamberlik sfatyla alkadar olmyan fiillerden bulunan
"mucize" ile Peygamberin, Peygamberli e medar- istihkak
olan sfat ki- "vahy"den ibarettir- aras ndaki vech-i irtibat i te
byledir. Nefiste vaki olacak yle bir mlhaza da Peygamberlik sfatna dellet edebilir: "Byle insan hayrette b rakan
bir ii yapabilmek iin mintaraf-il-lh kendisine kudret verilen
ve zamanmdaki insanlar aras nda yine Allah tarafndan byle
bir i yapmak iin intihab edilmi olan kimsenin iddia etti i gibi
vahy-i lahiye mazhat bulunmas da mstebad grlemez".
Hulsa, "Peygamberler vard r ve Harikulade fiiller, ancak
onlardan sdir olur" eklinde bir esas vaz olununca mucize,
Peygamberi tasdik hususunda bir delil olur. Buradaki mucizeden maksad m, Berrani mucize -Hissi mucize, haric mucize"
dir. Bu berrani mucize, Peygamberin Peygamber tesmiye edilmesine medr olan s fata yara maz. Berrani mucize cihetinden
tasdik vaki olmas, yalnz cumhura mahsus bir yol gibi grnyor.
Bu halde "mnasib mucize"lerle tasdik te cumhur ile alimler
arasnda m terek bir tank olur. Zira, "Berrani mucize"ye
tevcih etti imiz o phelerle itirazlara cumhurun uuru taalluk edemez. Lkin eriat iyice tetkik olununca grlr ki onun
istinad etti i mucize ; "Berrani mucize" de il, "Ehli ve dahili
mucize"dir.
Bu mesele hakk nda sylediklerimiz de, hem bizim gayemiz itibariyle, hem de do rudan doruya hak nokta-i nazar ndan kfidir.
NC MESELE.
KAZA VE KADER
Bu mesele, er meselelerin anla lmas en g olanlarndan
biridir. yle ki : Bu husustaki se n'i (nakli) deliller tetkik olununca bunlarn mtearz olduklar grlr. Akli huccetler aras nda
da byle taaruz vard r.

BIRINCI KITAP

1 23

Semi delillerin taaruzu "kitap ve snnet"tedir. Kitab'da


yani Kuran- Kerim'de bir ok ayetler vard r ki, insann kendi
ileri zerinde bir iktisab olduuna ve onun, i lerini yaparken
cebir altnda bulunmadna delletederler. Btn i lerin zaruri ve kader ile mesbuk olduuna dellet eden yetlere gelince :
js"."11 )
Biz, her eyi bir (Kamer: 54-49) ( j....:2, 0 ULL.4
-

kadere gre yaratt k) ve ( Ra'd: 3-8) (


-Her ey, ona gre bir miktar- muayyene tbidir) ve
,31
)
(Hadid : 57-22) (
- Ne arzda ne de sizin nefislerinizde hdis olmu (ne afaki nede enfsi) bir mus bet yoktur ki biz onu yaratmadan evvel bir
kitabta tesbit edilmi bulunmasn. Bu Allah iin kolay bir i tir.)
Kavl-i Kerimleriyle ayni hususu mutazamm n bulunan dier baz
ayat- kerime bu kabildendir.
Insanda bir " ktisab" hassas bulunduuna, i lerin hadd-i
zatnda zaruri de il, mmkn olduuna dellet eden ayetler de:
- Yahut ( ura : 42 34) - (
jAit? .3
:rer"LP. .y.
kazanlarna gre onlar ihlakeder; bir oklar n (birok hareketleri) de afveyler. (Al-i mran: 3-182), - te o netice, kendi ellerinizle (kendi te cbbsnzle) taktim
ettiiniz "ileri srd nz" amellere gre has l olmutur.),
- Fenalklar kazanan- (Yunus : o-27) ( . .
lar da...), (Bakare- 2-286) (

LL)

- O nefsin btn kazand klar, hep kendi lehinde ve aleyhindedir. ( Bundan, ba ka kimse mesul deildir ) ve
-Semud kav- (Fussilet: 41-17) ( L5.41Ijcmna gelince: Biz, onlara do ru yolu gsterdik de onlar, hidayete dalleti tercih ettiler.) kavl-i Kerimleri gibidir.
Hatt bazan ayni ayette bile bu hususta taaruz grnyor:
..up
U. I)
(j
(Al-i mran: 3 165 ) - Siz, (Bedir gn) onlar iki kat

12 4

FASL-L-MEKAAL

musbete uratm iken size bir mus bet gelince mi bu, neden
byle oldu ? dediniz. Onlara de ki : Bu hezimet, kendinizden oldu.) denildikten sonra ayniyle bu hadise hakk nda:
bi)
"- ki ta- (Al-i mran: 3-166)
ry.
km bulutuu zaman sizin u radnz hal, Allah' n izniyle (takdi,Cz1
,!...I.! Lo I b.)
riyle)dir" buyuruluyor.
-Sana iyilik namma ne dokunmu sa, (Nisa' : 4-77)
Allah tarafindandr, fenal k namma ne dokunmu sa o da kendi
J.;
nefsinden (yzndendir) ve (Nisa' : 4-76) (ell-Lp c y.
-De ki : Her ey, Allah tarafndandr,) kavl-i Kerimleri de
byledir.
.) _Aya J55
Bu husustaki hadisler de mutaar zdr : Jp.
o l^ s >12 S1)
-Her doan, yaratl ma gre
(ftrat dini olan islam zere) do ar. Sonra onun ebeveyni, kendisini ya yahudi, yahut nasran1 yaparlar.)
- te (.

unlar (bir tak m insanlar), cennet iin yarat ldlar da ehl-i


cennete layk amelleri ilemektedirler. unlar (di er takm insanlar) da ate iin yaratldlar; bu yzden ate ehline uygun
amelleri i lerler.) hadisleri aras ndaki taruz gibi. Zira, birinci
hadis, kfrn sebebi; ehl-i kfr iinde yeti mek, iymann sebebi
de insann cibilleti oldu una dellet etmektedir. kinci hadis
ise "masyet" ile "kfr"n Allah' n mahlku olduuna ve insann
bunlara mecburen d tne delildir.
te bu taruzlar kar snda Mslmanlar, iki firkaya ayr lmlardr :
Birinci frkann itikadna gre, insanui iktisab ; "masyet"in.
de "hasene"nin de sebebidir. Kendisine i te bu iktisab nokta-i
nazarmdan kaab ve sevap terettb eder. Buna kaail olan f rka,
"Mutezile"dir.
kinci frkann itikad ise birincisininkinin nakizdr. Bunlara
gre insan ilerini mecburen ve mahkuren i ler. Buna kaail olan
da "Cebriyye" frkasdr.

BIRINCI KITAP

125

Eariyye'ye gelince: Bunlar, yukar daki iki fikir arasnda


mutavasst bir itikad edinmek istemi ler ve: " nsann iktisab
vardr. (Mtesebnbih) olan eyle (Kesb) Allah' n mahlklardr,
yani Allah tarafindan yarat lrlar" demi lerdir. Lkin bu szn
de mnas yoktur. nk "iktisab"da, "mkteseb" de Zat-i
Sbhni tarafndan yaratlnca insann iktisab nda mutlaka
mecbur olmas lz mgelir.
Bu meseledeki ihtilfin sebeplerinden biri, nakli deliller
aras ndaki bu taaruzdttr. Evvelce de syledi imiz gibi, ihtilf
iin bundan ba ka bir sebep daha vard r ki, o da ayni meselede
akli deliller aras nda da taaruz bulunmas dr. yle ki: nsann
kendi fiillerini iycad ve halketti ini farz edersek, bu dnyada
Allah' n meiyyeti ve ihtiyar zerine cereyan etmemi olan birtak m iler de bulunmas iycabeder. u halde Allahtan gayri
bir hlik bulunmu olur. Byle d nenler, bu noktaya gelince
diyorlar ki: Halbuki Cenab- Haktan ba ka hlik bulunmadna
Mslmanlar bilittifak kaaildirler.
nsann kendi ilerini iktisabetmedi ini farzedersek, bu
i leri ilemee mecbur olmas lzmgelir. nk (cebr) ile (iktisab) aras nda bir (vasat) yoktur. nsann ilerinde mecbur
olduu kabul edilirse, mkellefiyetin mlyutak yani insan n
iktidar haricinde bir ey olmas k tiza eder. nsana takat getiremiyece i bir ey teklif olunursa, kendisini mkellef tutmakla
cemadat mkellef klmak aras nda bir fark bulunmaz. Zira
cemadatn isttaat olmad gibi insann da ylece takat
haricinde eyleri yapmaya isttaat yoktur. te bunun iindir ki cumhur, tbk akl gibi isttaatn da mkellefiyet artlarndan biri oldu u neticesine varm tr. Yine bunun iindir
ki, "Eb-ul-Maali"nin, "Nizamiyye"sinde:
" nsann fiillerinde iktisab , fiilin.e de isttaat vardr" demakte oldu unu gryoruz. Eb-ul-Maali, bu fikrini, insan n
takati haricinde eylerle mkellef tutulmas nn imtina esasna
bina etmitir. Lkin bu, Mutezile'nin menetti i noktadan ba ka
bir cihete nazarand r.
Earilerin kudemsma gelince: Bunlar; "mlyutak" n
teklifini mmkn grm lerdir. Buna sebep, mutezilenin, o yzden nefyetti i esastan ka nmak istemi olmalardr. O esas
ta, insann "mlyutak" ile mkellef tutulmas nn, aklen kabih

26

FASL-L MEKAAL

(fena) olmas dr. Earilerin mtaahirleri; bu hususta kudemaya


muhaliftirler. Bir de insan, iktisabdan mahrum olunca, art k
(hayr) ile ( er) in hibir manas kalmaz ve uhalde, gayesi,
hayr ve menfaati isticlb olan ziraat ve sair btn sanatlar bat l
olur. Harb, bahriyecilik (gemicilik), t b gibi tahaffuzu ve def-i
mazarrat isthdaf eden bilmum sanatlar da butlana u rar.
Btn bunlar ise insan n taakkult haricinde eylerdir. Bu byle
olunca "mesm' - menkul" ilc "ma'kuul"un ayr ayr kendi aralarnda mevcud olan bu taaruz, nas l telif olunabilir?
Denilirse, deriz ki:
yle grnyor ki, eriatin maksad ; bu iki itikad ayrmak
deil, onlar bu meselede hak olan mutavass t bir noktada birletirmektir. yle ki: Cenab- Hakkn bizde, biribirine z d baz
eyleri iktisabetmemize medar olacak birtak m "kuvve"ler halkettii aikardr. Lakin bu eyleri iktisab m z. ancak yine Cenab-
Hakk n bize hariten teshir etti i birtak m sebeblere mutavaatla ve onlara ar z olabilecek mnialarn zevaliyle tam olduu
cihetle bize mensub olan filler, her iki cihetin birle mesiyle
husule gelebiliyor, demektir. Bu, byle olunca, yine bize mensub
bulunan fillerin ilenmesi; bizim irademizle ve onun haricinde
bulunan fillerin de uygun d mesiyle tam olabilir. Bu "hariteki fillerin muvafakati" de "Allah' n takdiri" dedi imiz eyden
ibarettir. Cenab- Hakkn bize hariten teshiretti i o sebebler;
bizim yapmak istedi imiz filleri yalnz itmam veya menetmekle
kalmaz, iki mtekabil taraftan birini irade etmemize sebeb de
olur. Zira, irade, bizde herhangi bir tehayylden (tasavvurdan)
veya bir eyi tasdik etmekten has l olan evktir. Bu tasdik ise,
bizim ihtiyar mza tbi de ildir; belki o, hariteki birtak m
iler (umur) den bize ar z olan bir eydir. Bunu, yle bir misal
ile iyzah edelim :
Harite bizim itihamz (arzumuzu), celbedecek bir ey
grsek, ihtiyarsz, zaruri bir surette onu isteriz ve ona do ru
hareket ederiz. Yine bylece bize hariten kendisinden ka nlmas lazmgelen bir ey tri olsa bilztrar ondan ekiniriz
ve kaarz. Bu, byle olunca bizim irademiz; hariteki umur
ile mahfuz (mukayyed) ve onlara merbut demektir. te
(Ra'd:
)
5, 4.;

BRNC KITAP

127

-"Onu, nnden, arkas ndan (her tarafndan) takibedenler vardr ki, kendisini emr-i ilahi ile (yahut mukadder olan umurden) korurlar 51" kavl-i Keriminde buna i aret vard r.
Madem ki hariteki sebepler, muayyen bir nizam, s k
bir yertib zere cereyan etmekte ve kendisini halkeden kudretin
takdiratna tabi oldu u cihetle o nizam asla ihlal edememektedir;
ve madem ki, bizim irademiz ve fiillerimiz, nihayet, ancak hariteki sebeplerin de muvafakatiyle tam olabilmekte ve vucud
bulabilmektedirler. uhalde, bizim ilerimizin de muayyen
bir nizam zere cereyanetmesi, yani muayyen vakitlerde, muayyen miktarda vcudbulmas iycabeder. Byle iycabetmesi,
ancak fiillerimizin hariteki sebeplerin eseri, (msebbeb)i
olmasndan ilerigelmektedir. Zira, mandud, mukadder sebeplerle husule gelen her eser (msebbeb) ; bizzarure mandud ve mukadder olur. Bu irtibat; yaln z bizim fiillerimizle harici sebepler
arasnda mevcud deildir; o fiiller ayni zamanda Cenab- Hakkn
bedenlerimizin iinde yaratt sebeplere de merbuttur. te
bu dahili ve harici sebeplerin tbi bulundu u muayyen nizam,
yani bu sebeplerin haleldar olamay ;Allah'n kullar iin yazd
kaza ve kaderdir. Bu da "Levh-i Mahfuz"dan ibarettir. Cenab-
Hakk n bu sebepleri bilmesi de ilm-i ilahinin o sebeplerin vcudu iin illet olmas n istilzam eder. te bunun iindir ki, yine bu sebepleri, ancak ilm-i ilahi ihata edebilir ve yine bunun
iindir ki, hakikati vechile gaybi bilen yaln z odur, kendisidir:
(Nemi: 27-66) ji)
(De ki: gayb (his haricinde olan eyi), gklerde ve yerde Allah
tan baka bilen hibir mevcud yoktur). Kavl-i keriminde buyurulduu gibi. Esbaba marifetin taallitku; gayb bilmekten ibarettir. nk gayb; mevcudun mstakbelde vcudunu veya (la
vcud) unu yani vcud bulup bulmyacan bilmekten. ibarettir. Madem ki, bir eyin herhangi bir vakitte vcud bulmas n
ve yine o vakitte vcud bulmamas n yani yokluunu istilzameden ey, ona taallk eden sebeplerin tertib ve nizam dr. u
51 bn Rd'n anlayna gre mana, u olmak lazmgeliyor : " nsann iradesi zerinde bir naz m gibi messir olan ve kendisini her taraftan
ihata eden bir tak m esbab hariciyye vard r ki, onun harekat n' tanzim
ve takyid ederler.,,

128

FASL-e-LMEKAAL

halde, herhangi bir eyin sebeplerini bilmenin; o eyin herhangi


bir zamanda vcud bulup bulm yacan bilmekten ibaret olmas iycabeder. Sebeplere alehtlk ilmin taallku ise, btn
zaman iinde bulunan vakitlerden herhangi bir vakitte o sebeplerden vcud bulacak ve bulmyacak olanlar bilmektir. Mevcudatn btn sebeplerini ihtiraan ve ilmen ihata eden Allah' ,
bu mnasebetle takdis ve tenzih ed?,lim. te
-"Gayb anahtarlar (his haricinde (En'am: 6-59) ( j>751 1
mevcudlerin, vaki olacak hdiselerin sebeplerine mteaallik ilim,
illetten mahilun istihrac na taallk eden kanunlar) ondad r.
O anahtarlar, kendinden ba ka bilen hibir mevcud yoktur".
Kavl-i Keriminde tyin buyurulan "Gayb anahtarlar " da i te bu
sebeplerdir. Btn bunlar, tasvir etti imiz gibi olunca, artk
bizim nasl bir "iktisab"a mlik oldu umuz ve btn mktesebatmzn nasl sabik bir kaza ve kaderle vukua geldi i ortaya
kar. te eriatin, mtar z zannedilen o umumi yat ve ahadis
ile kasdettii cem ve telif te bundan ibarettir. Bu yetlerle hadislerdeki umumiyyet, iyzahat mzdaki mnya gre tahsis olunursa
artk taruz kalmaz. Akli huccetlerin taruzundan mtevellit
btn pheler de bu suretle halledilmi olur. Yani bizim irademizle vcuda gelen eylerin; bizim irademizden ve bir de hariteki sebeplerden ibaret iki messirle tam olarak varolabilmesi
o pheleri de izale eder. E er bizim fiillerimiz, bu iki milden
aleltlk yalnz birine nisbet edilseydi o zaman evvelce zikredilen ekler yine lhik ve varid olurdu.
Buna mukabil: " yzahnz gzel bir cevapt r. Buna gre,
eriat, akla muvafk bulunuyor. Lkin, o szler, bu dnyada
merl birtakm msebbebler iin fil birtak m sebebler bulunmas esasna istinad ediyor. Mslmanlar ise Allah'tan ba ka
fil bulunmadna bilittifak kaaildirler." Denilirse, deriz ki:
"Mslmanlarn zerinde mttefik bulunduklar ey, dorudur. Lkin, buna kar iki cevap vardr; bunlardan birincisi,
yledir
- Lfile ill-al-lah-Allah`tan ba ka fil yoktur ( 4..ir1r1
)
sznden iki mna anla labilir; birinci mana udur Allah'
tan ba ka fil yoktur. Allah'tan ba ka mevcud olan ve yine

BIRINCI KITAP

1 29

Allah tarafndan teshir edilen sebeplere "fil" denilmcsi, mecazdan ba ka bir ey deildir. Zira bu sebeplerin varl , ancak
onunla kaaimdir; onlara sebep olmak zere vcud veren kendisidir, onlarn fil olmak sfatyle varlklarn muhafaza eden,
tesir ettikten sonra merllerini de h fzeyliyen, esbaba iktirannda o mef'llerin cevherlerini de ihtira eden ve yine bylece,
o cevherleri de koruyan, hep Hak Taal'd r. Hifz- lahi olmasayd, bunlarn hibiri kaabil-i iaret olan bir vakitte, yani idraki mmkn bulunan en az bir zamanda bile vcud bulamazd ".
Ebu Hmid, yle diyor: "(Fil) ve (fiil) isimlerinde Cenab-
Hakka herhangi bir sebebi te rik eden kimse; (yaz ) fiilinde kalemi, ktibe te rikeden, yani "Kalem, ktiptir; insan da ktiptir"
diyen kimseye benzer. Demek isterim ki, nas l (yaz) ismi fiil
ile file ismde i tirak itibariyle "mekuul" ise, yani bunlar,
nasl hadd-i zatinde pek mtebyin olduklar halde yalnz
mnada itirak edebilen iki lafzdan ibaret ise "fil" ismi, hem
Cenab- Hakka, hem de sair sebeplere tlk olundu u halde
ayni vaziyet tahadds eder.,,
Biz de buna mukauil deriz ki: "Bu temsilde msamaha
vardr. Eer temsil yle bir telakkiye Ltinad etseydi o zaman
vzh olurdu: Ktip, kalemin cevherini ihtira etmi tir. Kalem
oldu i mddete de onun muhafzdr. Bundan ba ka yazdan
sonra o, yaz nn muhafz olduu gibi, kalemin yaz ya iktiran srasnda da yine yaz nn muhteriidir. te bu tarz-
temsil, ileride beyan edece imiz u ekl-i iyzaha uyar: Btn
eylerin cevherlerini ihtira' eden Allah't r. O eylere de cereyan-i
dete gre "yine o eyler iin sebeblerdir" denilen esbab iktiran
eder. ( 4.1311
_ Allahtan ba ka fil yoktur) dsturundan
bu vechile anla lan mana, yle bir mefhumdur ki, his te,
akl da, eri'de onun lehine ehadet eder:
Hisle akln ehadeti yledir: His ve akl; bu dnyada birtakm eylerin yine birtakm eylerden tevelld etmekte oldu unu,
mevcudatta cari olan nizam n iki cihete tbi bulunduunu gryor: Bu cihetlerden biri; Cenab- Hakkn o mevcudatta terkib
ettii tabiatler ve nefsler (ruhlar) dir. kincisi de ayni mevcudat
hariten ihata eden di er mevcutlardr. Bunlarn en mehuru,
ecram- semaviyyenin hareketidir. Zira geceyle gndzn, gFas-u1'Mekaal F. 9

130

FASL-L-MEKAAL

nele kamerin ve sair y ldzlarn bize msahhar k lnd ve h'ikin onlarn hareketine verdi i nizam ve tertib sayesinde gerek
bizim mevcudiyetimizin ve gerek yeryznde bulunan di er
eylerin varlnn mahfuz kald ikrdr. O derecede ki onlardan birinin ortadan kalkt , yahut ba ka bir mevkie geti i,
yahut hacminin de itii, yahut ta kendisine mukadder olan
sratin gayri bir srat ald farz olunsa yeryznde bulunan
mevcudatn kffesi de bozulur. Bu da Cenab- Hakkn onlar,
yle bir tabiatte ve arz mzdaki mevcudat da onlardan mteessir olacak mahiyette yapm olmasndan ilerigelmektedir. Bu,
gnele ayn arzmz zerinde icra etti i tesirlere gre gayet a k
bir keyfiyettir. Sularda, rzgrlarda, ya murlarda, denizlerde,
hulsa btn ecsam-i mahsusede bu tesir bariz bir surette grlr.
Hele nebatatn, hayvanlardan pek o unun, daha dorusu btn
hayvanatn (canllarn) hayatndaki tesirleri; en ziyade zaruretle
hissedilen bir ihtiyatr. Bundan ba ka u da ikrdr ki, e er
Cebab- Hakkn cisimlerimize verdi i teaddi (ba ka eylere tesir)
yahut : tegaddi - Besilenme) ve ihsas gibi kuvveler bulunmasayd cisimlerimiz, bozulurdu. Calinos ve sair Hakimler,
bunu tasdik ederek: "Allah' n, hayvanatn cisimlerine verdii
kuvvelerin, onlar n zerlerinde tedbir ve tesiri olmasayd bu
cisimlerin vcud bulduktan sonra bir saat bile kalmalar mmkn olamazd" demektedirler. Biz de deriz ki: Hayvanat ve
nebatat n cisimlerindeki kuvvetlerle btn bu lemde sri olan
ecram- semaviye harekt rdan mtevellit kuvvetler bulunmasayd, bunlarm, bir lhza bile ortada kalmalar na imk olamazd . Ltif ve her eye gh olan Allah' bu mnasebetle de
tenzih edelim.
Cenab- Hak, bu hususa kitab nda birden fazla yetlerle
nazar- dikkati celbetmi tir:
j tiAl j
(Nahl: 16u) geceyle gndz, gne le ay da rmetmi tir. ),
(.)Iji)
(Kasas. 28-71) (Z..f.,2:31 .
- (Size

"De ki : ne dersiniz ? ( te grdnz;) Allah, giceyi, kyamet


gnne kadar sizin zerinizde devam ettirseydi...",
(Kasas: 28 - 73)

j4j1

BIRINCI KITAP

13 1

- (Kendi asr-i rahmetinden olmak zere giceyle gndz, sizin


iin badi-i skn ve istirahat k lm, onun fazl ve kereminden de rzk araman za medr eylemi tir,),
Btn gk- (Casiye: 45-13)

Li

lerde ve yerde bulunan eyleri, size msahhar (rm) k lmtr.) ve


(brahim: 14-33) j4:Jli
- (Gnele ay, hareketlerine muvaz b bir halde size rmetmi tir.
Size giceyle kndz de rmetmi tir.) Kavl-i Kerimleriyle bu
melde olan di er ayat-ikrime gibi .
Eer bu kuvvetlerin, bizim dnyam z zerinde bir tesiri
olmasayd, varlklarnda imtinan mucib bir hikmet bulumazd, bunlarn bize bir nimet olarak gsterilmesine ve bizim
in bis-i kran olmasna sebeb kalmazd .
kinci cevaba gelince; deriz ki;
Hdis olan mevcutlarn bir ksm, "cevahir ve yn, "dier bir ksm da "hareket, shunet, brudet" hulsa " a'raz"
halindedir. Bunlar'dan cevahir ve &yan ancak Zat-i Sphani
tarafmdan ihtira' olunabilir. O cevherlere iktiran eden sebepler
ise o "ayn lerin cevherlerinde de il, ancak arazlarnda messir
olur. Bu, yle bir misal ile iyzah olunabilir : "Meniy" kad na
veya "tms (hayz) kan" na ancak hararet verebilir; "cenin" i
yaratmak ve onun ruhunu -ki hayattan ibarettir- vermek, mnhazsren Allahn eser-i atas dr. Kezalik, ifti, ancak topra
srer, yahut onu slah eder ve iine tohum taar; ba aa
hlkat veren ise Zat-i Baridir. uhale gre. d31NI
- Allahtan ba ka hlik yoktur). Zira m.ahl lkat, hakikat-i halde
cevherlerden ibarettir. te 411 )^...z...Ai J, ,o

(Hac: 22-73) (4....),,21.1 .,

k:A

o 3.1;:3-3:)1

- "Ey insanlar, bir misal ibraz (darb) olundu. Ona. kulak veriniz.
Sizin, Allah' brakp ta kendilerine yalvarp yakardnz eyler,
bir araya toplan p alsalar bile bir sinek olsun yaratamazlar.
Sinek, onlardan herhangi bir ey alsa elinden kurtaramazlar.

32

FASL-L-MEKAAL

Talip'te matlup'ta zaaf indedirler" kavl-i keriminde buna i aret buyurulmu tur.
Kuran- Kerim'de hikaye buyuruldu u vechile kafirin, brahim (Aleyh-is-selm) a: ( Bakare: 2-258 ) j L9>1- 1;1
-Yaratan da ldren de ben-im) diyerek yapmak istedi i mugalata da bi noktadand r. Hazret-i brahim, onun, bu iyzah
ettiimiz rkteyi anlamad n grnce-yine Kuran- Kerime
nazaran-ba ka bir delile intikal ederek onu ilzameylemi tir:
LA a lJls )
(Bakare: 2-258) }k11,: jA
"- u muhakkakt r ki, Allah, gnei merik tarafindan getiriyor,
sen de magrib tarafndan getir . "
Hulasa, Mil ve hlik bu yolda anla lnca art k nakilde
de aklda da taaruz kalmaz. te bunun iindir ki "Hlik" unyannda mahlk; Cenab- Hakka ne karib ve ne de baid bir
istire tarikyle itirak edemez. Zira, Hal kn Inanan, "cevherlerin muhterii"dir. Bunun iin Hak Taalk,1.).1....J14 .3
(Sffat: 37-96) -Allah, sizi de, yapt klarnz da yaratmtr)
buyuruyor.
unu da bilmen mnasib olur ki, sebeblerin, msebbebleri
zerinde, Allah' n izniyle, messir oldu unu inkreden; hikmeti
de ilmi de iptletmi olur nk, ilim, eyay sebebleriyle birlikte bilmekten ibarettir. Hikmet te gib (gayr-i mahss) sebebleri
bilmektir. Btn sebeblerin inkar na kaail olmak, insanlarn tab'larna (istidatlar na) nisbetle gayet yabanc bir fikirdir. ( ahid)
de sebebin nefyine kaail olan bir kimse iin (gib) de bir" fail
scbeb" bulundu unu ispata da yol kalmaz. Zira, bu hususta
(gib) hakknda verilecek hkm, ( allid) hakknda verilecek
hkm kabilindendir. u suretle artk (marifet-ul-lah) iin de
yol bulunmaz. nk, byle dnenlerin, her filin bir Mili
olduunu teslim etmemeleri laz mgelir. Bu, byle olunca Mslmanlarn bilicna' kabul ettikleri - Allah'tan
baka Mil yoktur) dsturundan, ( ahid) de Milin varln
suret-i katiyyede nefy manas n.1 anlamak mmkn de ildir.
Zira "Gib" deki (Mil) in varl na , " alfid" deki (Mil)
in varlndan istidlal etmi bulunuyoruz. Lakin bir kerre gib
bir Milin vcudu bizce tekarrredince, onun ztine marifetimizin

BIRINCI KITAP

133

taalluku nokta-i nazar ndan, kendisinden ba ka hi bir eyin;


izni ve meiyyeti lahlk olmad ka, (fail) olam yaca da meydana kar.
Btn bu iyzahat mzdan, bizde ne cihetten (iktisab) bulunduu, da tebeyyn eder; bu meselede iki taraftan birine kaail
olan kimsenin de Mutezile ve Cebriye frkalar gibi hataya decei anlalr. (Eariye) frkasnn ileriye srmek suretiyle hak
sahibi olmak istedi i "mutavasst" ekle gelince: Bunun da asla
vcudu yoktur. Zira, bunlar insanda, "iktisab" nm na, elin
bir ra' eye u ramak yznden titremesiyle, insan n onu kendi
ihtiyaryla titretmesi aras nda idarak etti imiz farktan ba ka
bir ey grmyorlar. Onlar; "bu hareketlerin her ikisi de bizim
tarafimzdan deildir deyince, bu fark kabul etmelerinin de
manas kalmyor. Zira, bu hareketler, bizden sdir olmuyorsa,
onlardan imtina' etme e de kudretimiz yok, demektir. uhalde
ilemee muztarrz. Binnetice, "titreme" hareketiyle, "kesbli"
namn verdikleri hareket, mn itibariyle bir eyden ibaret
kalr; aradaki fark ta sade lafza mnhas r bulunur. Lafzdaki
ihtilflar ise mahiyetler hakk nda bir hukm mucib olamaz.
Btn bunlar, kendili inden aikar eylerdir. uhalde va'dettiimiz meselelerden ne kald ysa onlara geelim.
DRDNC MESELE
CEVR VE ADL
(Zulm ve adalet)
Eariyye firkas ; Zat-i Sbhani iin mevzu-i bahs olan (cevr
ve adl) hakk nda akl ve eri'nokta-i nazar ndan pek garib bir
fikre zhibdir. Demek istiyorum ki, E ariler, bu meselede eriatin tasrih etmedi i, hatt sarahaten. aksini bildirdi i bir fikir
ortaya atmlardr. yle ki: Onlara gre, bu hususta (Gib),
(ahid) in hilafindad r. Zira, zu'm ederler ki, ( ahid) in adl ve
cevr ile muttas f olmas, onun fiilleri zerine eriat tarafndan
mevzu bulunan hacr((kayd) den ilerigelmektedir ve insan, eriat nokta-i pazar ndan (adl) telkki edilen bir ey yapt m,
"adil" ve er'an (cevr) grlen bir ey yapnca da cir (zalim)
olur. Bunu syledikten sonra da derler ki: Mkellef olm yan
ve eriatin hacri alt nda bulunmyan mevcuda gelince; onun

1 34

FASL-L-MEKAAL

hakknda (cevr) veya (adl) denilebilecek bir fiil vrid olamaz.


Onun btn fiilleri (adl) dir. Bundan ba ka E ariler, bu alemde
"hadd-i zatinde adl" ve "hadd-i zatinde cevr" olan hi bir ey
bulunmadn da iltizamederler. Bu, so nderecede eni' bir fikirdir. Zira byle d nnce artk bu alemde "hadd-i zatinde
hayr" ve hadd-i zatinde er" olan hi bir ey kalmaz. nk,
kendiliinden bilinen hakikatlerdendir ki, adl, hay rdan; cevr
de erden ibarettir. uhalde o fikir kabul olununca, Allaha erik ko mak; hadd-i zatinde de il, fakat yaln z eriat nokta-i
nazarndan cevr ve zulm olmak laz mgelir. yle ki, bu d nceye gre, eriat, Allaha erik komay tebligetmi olsayd bunun
(adl), yine eriat Allaha isyan etmeyi bildirmi olsayd bunun
da (adl) olmas iycabedrdi. Bu tarz- tefekkr ise hem mesmu'
(menkuul) e, hem de ma'kuule muhaliftir. Mesmua muhalif
olmas undandr ki, Cenab- Hak, kendisini kitabnda (adl)
ile tavsfetmi ve nefsinden zulm nefyeylemi tir!:
(Al-i mran: 3-17) -

tc"1;

1 )1 j l i

-"Allah, melekler, erbab-i ilm; onun kendisinden ba ka adl


ile kaaim bir Allah bulunmad na ehadet etmektedirler.",
- Senin Rabbin, kullara (Fuss let: 41-46) .x.:.;*),J
zulmkar da de ildir.) ve - uras muhakkak tr ki, Allah, (Yunus: o-44)

Ly,L11

insanlara asla (hi bir vechile) zulmetmez; lakin insanlar,


kendi nefislerine zulmederler.)
Buna kar : "(Kullar dallette b rakmak) meselesine ne
dersin? Bu da cevr mi, yoksa adl midir? Allah, Kuran- Kesiminde, birden fazla ayetlerde kendisinin ((dallet ve hidayet
verdiini) bildiriyor: "Allah, diledi ini I Ll.4,.
dallette b rakr, dilediini de (Mddesir: 74

31)

hidayete erdirir.) ve (Secde: 32 13) bbl..1>


"Si
-Biz, dileseydik her nefse, kendisine mahsus hidayeti verirdik.)
kavl-i kerimleri gibi." Denilirse, biz de cevaben deriz ki:
Bu ayetlerin zahirlerine hamli mmkn de ildir. nk
zahirlerine gre bunlara rnuar z olan daha bir ok ayetler vard r :

BIRINCI KITAP

135

Zat-i Sbhani'nin nefsinden zulmn nefyine dir olan yet- Kullarnn kflerle (Zmer: 39-7) j..aJ I 3.5
rne raz olmaz.) yeti gibi. Bu, onlar dlletmediine
delildir. Earilerin "Raz olmad eyi ilemek, istemedi i eyi
emretmek, Allah iin mmkndr." demelerine gelince: Zat-i
Sbhani hakknda byle bir itikade d mekten Allah'a s nrz.
Bu fikir, kfrdr. nsanlarn dll edilmediklerine ve dallette
jti )
kalmak iin yarat lmadklarna; .13. 15 .)2;
Yzn, muvahhid-i pk (Rum: 3o-3o) (l.1. p
olduun halde dine, Allahn ns meftr kld ftrata dndr.),
4, ,.3,A
4
(..T
( Arf : 7 i 72 )
- Hani Rabbin, Adem oullarmn srtlarndan zrriyetlerini
ahzeylemiti). Kavl-i kerimleriyle (. )2;23 I ciPJij .5 J1 .74
"Her do an, ftrat zere (tabii evsaf hiz ve din hakk nda
erifi de
tesirat-i hariciyyeden zde olarak) do ar.,,
dellet eder. Madam ki, byle bir taruz vard r; bunlarn
arasn akln iycabna gre telifetmek lz mgelir. uhalde
deriz ki:
kavl-i kerimi; (Nahl : 16-93) ( 4::,? vA S 9 tl a vA cj.";2'?)
enva-i mevcudat aras nda yolunu arm, yani kendi tabiatleriyle dallete haz rlanm, dahil ve hariten kendilerini ihata
eden esbab- mudlle ile dallete sevkolunrnu birtakm inanlar bulunmas n ktza eden "meiet-i sbika"dan bhistir.
kavl-i kerimi, (Secde: 32-13) l>1..),A,

j5-

"Ya tabiatleri itibariyle, yahut hariten gelmi sebebler dolaysyla, yahut ta her iki nokta-i nazardan, kendilerine dallet rz olacak surette haz rlanm kimseler halk etmemek
isteseydi yle yapard " mnasnadr. Dallete mstaid olup
olamamak itibariyle tabiatlerin yarat l muhtelif olduundan,
baz yetler birtak m kimseler iin dalletkr ve di er birtakmlar
iin de hidayetbah olmutur. Zira bu yetler kendisiyle dll
kasd olunan yetlerdedir:
"Onunla bir oklar n dallete d - (Bakare :2-26) (,: jk:o.....U1'11 4.!
n hidayete eri tirir ; onunla dallete d rlenler,r,biokla

36

ancak fasklardr.",

FASL-L-MEKAAL

4i.11

- "Sana gsterdi imiz r'- (Isra: 7-6o) (,...)L .,111 j


yay ve Kurandaki ecere-i meluneyi, nasa ancak bir fitne
yaptk.) ve ate meleklerinden bahs olunmas n takibeden
Lf
(Mddessir: 74-31) g.U:.?
-" te Allah, byle, diledi ini dallete d rr, dilediini de
hidayete eri tirir.) kavl-i kerimleri gibi ki, maksad, erir olan
tabiatler iin bu ayetlerin dalletkar olmas varid bulunduunu
ifadedir. Nitekim, redaet hlinvde bulunan bedenlere, faideli
gdalarn zarar verdi i vakidir.
Buna mukabil: "Mahlukattan tabiatleriyle dallete mheyya olan bir snf yaratmaa ne hacet vard ; bu, en byk
bir zulm de il midir?" denilirse, yle cevap verilir
Hikmet-i lhiye yle olmasn ktza etmitir. Baka trl
olsayd, zulm olurdu. yle ki: nsann yaratld tabiat, haiz
bulunduu terkip, insanlardan baz laznn-ki bunlar ekalliyeti
tekil ederler - bittab ' erir olmasn ktza etmitir. Kezalik insanlarn mazhar-i hidayet olmas na hariten teretb eden bir
takm sebepler, ekseriyet iin mr id olmakla beraber baz insanlar iin dalletkar olmak vaziyetinde kalm tr. Muktazay-i
hikmete gre u iki hlden biri mutlaka vaki olacakt : Ya kendilerinde erler ekalliyette, hayr ekzeriyyette bulunan bir tak m
neviler halk olunm yacak ve uhalde ekseriyyet mevkiinde bulunan hayr, ekalliyet mevkiinde bulunan er yznden mnadim olacakt ; yahut ta bu neviler halkedilecek ve kendilerinde
ekalliyetteki er ile beraber ekseriyet halinde hay r bulunacak
t. Kendili inden malumdur ki, ekseriyet halindeki haynn ekalliyyetteki er ile birlikte vcudu; ekalliyetteki errin varl yznden ekseriyetteki hayr yoketmekten daha iyidir. te bu ekalliyet halindeki errin hikmetini kavrayamadklarn in, Kuran- Kerimde, Beni Ademin yeryznde "halife" yap laca
kendilerine bildirildii zaman meleklerin verdikleri cevap, u
yolda hikaye buyurulmu tur :

- "Dediler ki : Biz, ( Bakare : 2 3o ) _

pl

BRNC KITAP

37

seni hamd ile tenzih ve takdis etmekte iken, yeryznde fesad


karan ve kan dken bir mahluk mu bulunduracaks n (yaratacaksn)? ,,. Bu yet-i kerimede meleklerin u noktaya ilimlerinin lhk olamad bildirilmek istenilmitir: "Mevcudattan bir eyin varl, hem hayr hem de er olur; fakat o
varlkta hayr, glib bulunursa hikmetin muktazas , onun
idam deil iycaddr."
Bu iyzahatmzdan, Allaha, "adl ile ve zulmn nefyi
ile beraber dlln nasl isnadedilebildii anlalmtr. Bundan
baka u da tebeyyn etmi tir ki; Allah, dallin sebeblerini,
bunlardan dalletten daha ok hidayet vcud buldu u iin
yaratmtr. yle ki: Mevcudat aras nda yleleri vard r ki,
kendilerine verilen esbab- hidayet, bir s nf ekalliyete zarar
nz olmasn intacedebilecek hldedir. Zira bu ekalliyet s nfmn, teekkllerine gre daha fazlas na hlleri msait deildir.
te insan byledir.
Buna mukabil,"Bu hususta byle mtenz yetler varid
olmasnn hikmeti nedir? Bunlar, nihayet tevil etmek zttar
hsl oluyor. Halbuki, sen, her yerde tevili nefyedersin." Denilirse, biz de deriz ki:
Bu zaruret; cumhura i i olduu gibi anlatmak ihtiyac ndan
hslolmutur. yle ki: Cumhur; Allah' n adl ile mevsuf olduunu, hayr olsun, er olsun her eyin hlik bulunduunu bilmek
ihtiyacmdadr. Dallette kalm bir takm mmetmer; bu lemde biri hayrn, dieri errin hlik olmak zere iki ilh bulunduuna mutekid olduklar iin buna kar cumhur, Allah'n,
her iki taraf da, yani hayr da erri de yaratt n bilmilerdir.
"Idll", er olmakla beraber onu, Allahtan ba ka yaratan bulunmad iin, errrin halk gibi dlln da ona nisbet olunmas
iycabetmitir. Lkin bunu, aleltlak anlamak mnasib olamaz;
u yolda anlamaldr: Allah, hayrn, "zat-i hayr" iin hlkdr;
errin de hayr iin, yani kendisine ktiran eden bir hayr iin
hlikdr. u suretle, erri yaratmas ; kendisi iin bir eser-i adalettir. Bunu, yle bir misl ile iyzah edelim: Ate ; ancak mevcudiyetleri kendisiyle kaaim olabilecek bir tak m mevcudatn
medar- vcudu olduu iin yaratlmtr. Fakat dier taraftan
baz mevcudat bozmas da onun tabiatinde bulunan bir ar zadr. Ancak kendi eseri olan fesad ile-ki erdir-vcudun-ki hay r
,

138

FASL-L-MEKAAL

dr-aras mukayese olunursa onun varl, yokluundan daha


iyi kar ve uhalde "ate", "hayr" olur.
-"O, yaptndan mesul deil- (Enbiya:

2 I -2 3)

dir, onlar ise mesuldurlar.,, -Kavl-i kerimine gelince:


Bu; (Bir i i, kendi zerine vacib olduu iin yapmaz) manasmadr. Zira, o halde bulunan ey, o i e muhta demek olur.
Bu byle olunca da, o ey, varlnda, ya zaruri bir ihtiyala,
yahut kendisinin tam olmas na medar olacak surette o i e muhta
bir vaziyete d er. Zat-i Bari ise, bundan mnezzehtir. nsan,
adilden kendine bir hay r kararak istifade etmek iin adalet
eder; adalet icra etmese, kendisi iin o hay r da vcud bulmam
olur. Zat-i Sbhani ise, zati o adaletle tekemml edece i iin
deil, zatindeki keml, esasen adalet etmesini muktaz bulunduu iin adalet eder. Mesele bu yolda anla lnca, artk Allah'in, adaletle, insan n ittsaf vechile muttasf olmad meydana
kar. Lakin bu byle oldu u iin de Mtekelliminin zann vechile; "Allah, adaletle asla ttsaf etmez. Btn kendinden sudur
eden fiiller; ne adl, ne de zulm olur", denilmesi iycabetmez.
Zira bu szde insan n taakkul etti i bir eyi ve eriatin zahirini
iptal etmek tehlkesi vard r. Lkin bu cemaat, bir noktaya
akl erdirmiler ve altndan kamamlardr. yle ki Allah'n
asla adletle muttas f olmadn farz etsek, akl mzn delleti
vechile bu dnyada hadd-i zatinde adl ve hayr bir tak m eyler,
yine haddi zatinde zulum ve er dier bir takm eyler bulunmas
batl olur. Onun; adaletle, insan n ttsaf vechile muttasf olduunu farzedersek Zat-i Sbhanisinde bir nakisa bulunmas
laz mgelir. Zira adalet yapan bir eyin varl ; hakknda adalet
icra etti i ey iindir. Binaenaleyh, o; adil olmak itibariyle ba kasna hdim demektir.
unu da bilmen mnasib olur ki: Tevilin bu derecesi, btn
insanlarca bilinmesi vacib olan bir ey deildir. Bunu bilmeleri
iycab eden kimseler; o hususta keneilerine ek arz olanlard r.
Halbuki cumhurdan her ferd; o umumi tebligattaki taaruzlarm
farknda olamaz. Bu gibiler iin de o umumi ifadelere; zahirine
gre inanmak d er. Bu umumiyytn vruduna ba ka bir sebep daha vardr. O sebepte undan ibarettir: Cumhur, mstahili,
mmkinden temyiz edemez. Cenab- Hak ise mstahile de kud-

BIRINCI KITAP

139

reti taalluk etmekle tavs f olunamaz. uhale gre, cumhura;


hadd-i zatinde mstahil olup ta onlar n nazarnda, yani onlarn
zanlarna gre, mmkin grlen bir ey hakknda "Cenab-
Hak, bu eye kudreti taalluk etmekle tavs f olunamaz" denilse,
onlar, bu szden, Allah'a naks ve acz isnad ediliyormu gibi bir
mana tehayyl ederler. nk mmkine kudreti taalluk edemiyen ey, cizdir. te cumhurun nazar nda btn mevcudatn
varl erden azde ve mmkin oldu u iin Hak Taal,
j1/41;)1
1.14b
j_)
- (Dileseydik, her (Secde: 32-13) _

;:..471

nefse kendine mahsus hidayeti verirdik. Lkin "cehennemi btn


cinlerden, insanlardan dolduraca m" diye benim szm sabit olmutur.) buyurmu tur. Bundan, cumhur ile havass n anladklar manalar, ayr dr. Havasn anlad yledir: Zat-i
Sbhani zerine varhklarma er iktiran eden bir halk (mahlukat)
yaratmak vcib de ildir. uhalde jSe
-Dileseydik, her nefse kendine mahsus hidayeti verirdik.) dan
maksat, "Dileseydik varl klarna er iktiran etmi bir halk
vcutlar hayr- mahz olan halk yaratrdk; bu suretle her
nefse kendi hidayeti verilmi olurdu.) fikrinden ibaret kal r.
Bu mesele hakknda da bu derece iyzahat kfidir. Art k
beinci meseleye geelim.
BE INCI MESELE
Mad, ahval-i mad
"Mad", eriatlerce varl mttefekunaleyh olan ve aliniler tarafndan hakknda brhan ikame edilmi bulunan hususattandr. eriatler, maad n keyfiyyet-i vcudu hskk nda ihtilafa
dmlerdir. Bu ihtilaf ta mnhas ren (gib) olan bu hadisenin temsili iin gsterilen ( ahid) eylerdedir. yle ki: eriatlerden baz lar , madi "ruhani" yani s rf ruhlars mtaallik bir hal manasna almlardr, baz lar da hem cisimlere hem
ruhlara mahsus diye kabuletmi lrdir.
Bu meseledeki ittifak; vahiydeki ittifak ile bu hususta ikameedilmi olan zaruri brhanlar zerinde umumiyetle mev-

FASL-L-MEKAAL

cud olan ittifaka ibtinaetmektedir. Yani insan iin uhrevi ve


dnyevi olmak zere iki saadet bulundu unda her kes mttefiktir. Bu ittifak ta umumiyetle, her kese msellem olan baz
esaslara mbtenidir. O esaslardan biri udur: " nsan, mevcudatn bir oklar ndan daha ereflidir". Di er bir esas ta, yle
ifade olunur: "Her mevcudun abes olarak yarat lmad, ancak
kendisinden matlub olan bir fiil iin halk edildi i ikrdr. Bu
fiil de o mevcudun semere-i vcududur. nsan ise buna her eyden daha ziyade ly ktr". Cenab- Hak, btn mevcudatta
byle bir gaye
. mevcud oldu una Kuran-1 kerimde nazar-1 dikkati celbederek :
j Ly;
j)
5,W.!
(S - Sd: 38-27) (

1j)

-"Gklerle yeri ve bunlar n arasnda bulunan eyleri batl (mnsz


yere) yaratmad k. Bu, kfir olanlarn d t bir zandr. uhalde
o kfirlere te ten veyl...) buyurmu tur. Yine Zat-i Sbhani,
bu varlktan matlub olan gayeyi teslim ('tasdik) eden limleri
sena ederek
14:1 411I

1,:

31>

-(Allahl, ayakta iken, otu- (Al-i mran : 3-19 ) _( J L.II


rurken, yatarken ananlar ve "Ey Rabbimiz, sen, bu kinat
bo yere yaratmad n; sen, btn nakisalardan mnezzehsin,
uhalde bizi ate in azabndan koru" diyerek gklerin ve yerin
nasl yaratldn (yaratlmas meselesini) d nenler... buyurmutur.
Insanda gayenin varl , dier btn mevcudattan daha
ikrdr; Cenab- Hak, bu hususa da birden fazla yetlerle
nazar-1 dikkati celbetmi tir: 1:4

LC:

!)

-"Yoksa sizi, ancak abes olarak - (Mminin 23-116)


(bo yere) halk ettik ve art k bize dnmiyeceksiniz zann na m
dtnz?) ve (K yame: 75-36)
- nsan, kendi hline (ba bo ) braklacak m zannediyor?)
ve (Zriyat : 5 -56)
_
j)
-Cin ile insi (gze grnmiyen ve grnen mahlukat ), ancak

BIRINCI KITAP

I 41

bana kulluk etsinler diye yara tt m.) Bu sonuncu kavl-i kerimde


maksud olan, mevcudatn Cenab- Hakk bilen nevidir. Yine
Zat-i Bari, Hal k bilmek nokta-i nazar ndan ibadetin vcubu
aikar olduuna da u yolda nazar- dikkati celb buyurmu tur:
-(Beni yaratan, sizin de
4J J j j12.; L5.:01 -L;PI y jtA j)
kendisine dneceiniz mevcuda (Allaha), ben niye (bana ne
oluyor ki) ibadet etmiyeyim.) (Yasin: 36-22).
(

nsann, maksudnbih olan baz filler iin yarat ld meydana knca, bu fillerin bir mhiyet-i hassas olmak iycab edecei de anla lr. nk mevcudattan herhangi birinin, ancak
kendinde bulunan ve ba kasnda bulunmayan, yani kendine hs olan filler Iin yarat ldn gryoruz. Bu byle olunca, insann, kendisine has olan fiillerindeki gayesi de di er hayvanlarn gayesinden ba ka olmak iycabeder. Bunlar da "nefs-i
natka"ya mahsus olan fiillerdir. Nefs-i nat ka ise, "cz-i amen"
ve "cz-i ilmi" olmak zere iki paradan ibaret bulundu u
iin kendisinden birinci derecede matlub olan ey; u iki kuvvede, yani "fezail-i ilmiyye" (52) ve "fezail-i nazariyye"de
kemal derecesinde bulunmak ve nefse bu iki faziletin kazandrd filler hayrat ve hasenattan, onu al koyduu filler de
rur ve seyyiatttan ibaret olmak laz mgelir. Bu fillerin tesbiti
de ekseriyetle "vahy" ile vaki olabilece inden eriatler, onlar
tesbit ve tarif etmi , insanlara ikna ve terg b tarikiyle faziletleri
emir, reziletleri nehyeylemi , btn incsanlar iin ilm ve amelde
bdi-i saadet olacak hududu yani saadet-i m terekeyi, nazara
hususattan btn insanlar n mutlaka renmeleri laz mgelen
eyleri ki-bunlar da Allaha, meleklere, erif mevcudlara, saadete
marifetin taallukundan ibarettir -bildirmi tir. Bundan baa,
eriatler; ruhlar n ameli faziletlerle tahalli ederek "faziletlilik"
derecesine ykselmesine medar olan fillerin hududunu da gstermi tir. Btn bunlar , bilhassa bizim eriatimiz bildirmi tir.
Zira onun, dier eriatlerle mukayesesi halinde, alehtlak " eriat-i
kmile" olduu anla lr. eriatlerin htimesi olmas na sebeb
de ite bu kemlidir.
eklindedir. Lakin
52 Tercmeye esas olan nshada
sivak- kelma gre bunun (k,L.,..3 S;L.k.13 ) olmas mnasip dyor : Tab'da veya istinsahta bir sehiv vukua gelmi olabilir.

42

FASL--LMEKAAL

Vahy, btn eriatlerde ruhun baki oldu unu ileriye srerek, inzar ve tahvif etmi , yani insanlar, nazar- dikkatlerini
bu noktaya celbetmek suretiyle uyand rmak istemitir. Alimlerce
de ruhun bakas zerine brhanlar ikame edilmi tir. Ruhlar
iin lmden sonra cismani ehvetlerden (arzulardan) zde kalmak ta bir emr-i lah ktr. yle ki ruhlar; zaten tahir bulunurlar sa taharetleri, cismani ehvetlerden ari kalmakla iki kat olur;
habis iseler o ehvetlerden ayr lmak, habasetlerinin artmas na
sebebiyyet verir. Zira iktisab ettikleri reziletler yznden ezaya
urarlar, bedenden ayrlmadan evvel temin-i taharet iin ka rdklar frsatlar dolay siyle iddetli bir tehassr hissederler. Zira
ruhlarn ancak bedenle birlikte bulunduka iktisab etmeleri
imkn altndadr. Bu noktaya j, j'ffl 1.Js.
J jj2. ;vl
(Zmer: 39-56)-

kl

-(Nefs-i kaasran n; "eyvah bana, Allah n yannda (taatnda)


kusuretmiim; ben, (Kuran ve mslmanlar ) maskarala
alrdm" demesi vardr, sonra.) kavl-i ke irninde iaret buyurulmutu .
te bunlara binaen, eriatler, o hali insanlara bildirmek
noktasnda ittifak etmiler ve yine o hale (saadet-i ahire-son
saadet) ve ( aka-i ahir-son bedbaht1) namm vermilerdir. Ancak, yine bu halin ( ahid) de bir misali bulunmad gibi her
Peygamberin vahiy tarikiyle bu hususta idrak edebildi i eylerin hududu, -Peygamberler aeas nda vahiy nokta-i nazarmdan tefavt bulunmas na binaen-muhtelif oldu undan eriatler;
lmden sonra mes'ud olan nefislerle bedbaht olan nefisler iin
vuku bulacak ahvli temsil hususunda ihtilafa d mlerdir.
eriatlerden baz lar ; lmden sonra thir ruhlar n nall olacaklar lezzeti, bedbaht ruhlar n urayacaklar ezay temsil etmiyerek
btn bunlar n ruhani bir tak m haller ve meleki lezzetler olduunu tas ih eylemilerdir. Baz lar da mahede olunan hususat
ile temsiline giri milerdir. Yani bunlar; hayatta idrak olunan
lezzetleri kendilerine iktiran edebilecek herhangi bir ezadan ve
yine hayattaki ezay da yine hayatta kendisine Milli olabilecek
herhangi bir rahatten tecrid ettikten sonra kabl-el-mevt bu mcerret halde duyulan lezzet ve ez ile lmden sonraki lezzet
ve ezay birbirine benzetmi lerdir. Bu zmreye mensub olanlar ;

BRNC KITAP

1 43

ya valy tarikiyle, mevzu-i bahs ahvalden vcud-i ruhani ile temsil eden zmrenin idrak edemedi i baz eyler daha idrak etmi ,
yahut m.ahssat ile temsil usulnn meseleyi cumhura anlatmak iin ve cumhurun hissiyat n tahrik nokta-i nazar ndan da
ha messir bir ekil olduinu grm olacaklar ki, Cenab-
hakkn mes'ud ruhlar ; cesetlere iade ederek bunlar n orada
mahssat lemindeki nimetlerin en kuvvetlisiyle mtemadiyen
mtena'im olacaklar n-ki bu nimet te mesela cennettir,- bedbaht ruhlar da yine O'nun ceetlere iade ederek bunlar n da orada mahstsisat lemindeki ezalar n en iddetlisiyle mtemadiyen mteezzi olacaklar n -ki bu da mesela ate tir- haber vermilerdir. te bahsetti imiz halin temsili nokta-i nazar ndan
eriatimiz-ki islmdr- bu yol zerindedir. Bizim Kitab- Azizimizde bu hallerin imkan- vukuu hakknda herkes iin m terek-t-tasdk deliller varid olmu tur. Zira akl, bu eylerden,
"umum iin mterek olan idrak" itibariyle imkandan fazla bir
ey anlamaz. Bunlar n hepsi de bir msavinin imkan- vcudunu
kendi msavisinin vcuduna, yani varl a kmasna ve "ekal"
ve "ekser" in imkan- vcudunu, "azam" ve "ekber" in v)
cuda kmasna kyas etmek kabilindendir :
- "Kendisinin nas l yaratldn (Yasin 36-78) (
unuttu da bize misal ibraz na kalkt". Kavl-i kerimi gibi.
Zira bu hususa mteallik ayetlerdeki huccet, "avdet" i
"bidayet"e kyas etmek nevindendir ki bunlar da mtesavi eylerdir. u ayette ise "avdet"in imkan n msbit
olan bu kyasla beraber, bidayetle avdet aras nda fark
bulunduundan tutturarak o fikri kabul etmiyen inatc nn
phesini krmak ta istenilmitir :
L5.4 (s.:01)
( - Yeil aatan size ate yapan. .) (Ysin: 36-8o) (..
Buradaki phe, "bidayet"in hararet ve rutubetten, "avdet"in
souktan ve kuruluktan olmas dr. te bu pheye kar : "Allah,
nasl bir eyi, kendine benziyen di er bir eyden yarat yorsa,
O'nun, bir eyi, kendine z d olan dier bir eyden karlabildiini de hissediyoruz." yolunda mukabele olunmutur.
"Ekall"in imkan-1 vcudunu, "ekser"in varl na kyas
etme e gelince : Bunun misali de
)

44

FASL-L-MEKAAL

(yasin: 36-81) ( ,JI c3

lyj J, t+b, A :;14:

- "Yerleri ve gkleri yaratan, onlar n mislini (onlara benziyenleri) de yaratma a kaadir de il midir; evet, kaadirdir.
ok yaratan, her eyi bilen de odur". Kavl-i kerimidir. Bu ayetler, ba'se ve ba'si inkr edenlerin huccetini ibtle rci olmak
zere iki delili muhtevi bulunmaktad r. Kuran- Kerimde
ba'si isbat ve mnkirlerin delillerini nakzetmek in vrid
olan ayetlerin hepsinden bahis yolunu tutarsak szmz uzar.
Zaten bu ayetlerin cmlesi, tavs f ettiklerimizin cinsindendirler.
uhalde, evvelce de syledi imiz gibi btn eriatler, ruhlar in lmden sonra ya saadet, yahut bedbahti nevinden
baz haller vaki olaca noktasnda mttefik bulunuyorlar.
Yalnz bu halleri temsil ve bunlarn varln insanlara tefhim
husuusnda ihtilaf etmektedirler. yle grnyorki, bizim eriatimizdeki temsil; insanlar n ekseriyetine tefhim ve yine bu ekseriyetin ruhlarn bad-el-mevt has l olacak ahvale kar tehyi ve
tahrik nokta-i nazanndan daha tam ve daha messir bir yoldur.
eriatlerde birinci derecede istihadaf edilen ise "ekseriyyet"tir.
Temsil-i ruharlye gelince: Bunun, ahval-i ahiret nokta-i
nazarr.dan cumhur zerindeki tahrik kaabiliyeti daha az gibidir. Cumhur, temsil-i cismniye n.azaren temsil-i ruhaniye
daha az ra bet gsterir ve bundan daha az korkar. te bunun
iin, yle grnr ki, temsil-i cismani, ahval-i ahiret itibariyle
temsil-i ruhaniden daha iddetle tahrik hassas n hizdir. Temsili ruhani de insanlar aras ndaki mcadeleci Mtekellimin
nazarnda daha ziyade makbuldr. Bunlar ise ekalliyeti te kileder. Buna, mebnidir ki, ehl-i islam, ahval-i maade dair dinimizde varid olan temsili anlamak hususunda firkaya ayr lmlardr
Bir firka, ahiretteki varl n, nimet ve lezzet itibariyle ayniyle bu lemdeki varl ktan ibaret oldu una kaaildirler. Yani
nazarlarnda, bu iki Mem, bir cinstendir. ki varlk, ancak devam ve inkta' nokta-i nazanndan ayr lr; yani ahiretteki varlk, daimi olduu halde buradaki mnkat 'dr. Dier bir taife
de bu mahssat ile temsil olunan varln, ruhani olduuna
ve bu yolda temsiline sebep, a ka anlatmak maksadndan
ibaret bulundu una kaaildir. Bu taifenin eriatten bir ok huc-

BIRINCI KITAP

1 45

cetleri vardr. Bunlar, burada saymakta mana yoktur. nc


taife de cismani oldu una kaaildir. Lakin orada mevcud olan
cismniyyetin, buradaki cismniyete muhalif bulundu una da
mu'tekittir. Buna gsterdikleri sebep de, bu lemdeki cismniyetin ryp ortadan kalkt halde o lemdeki cismniyetin
baki bulunmasdr. Bu fikir iin de eriatte bir tak m huccetler
vard r. Ibn. Abbs ta bu reyde gibi grnyor. Zira, onun yle
syledii rivayet olunmu tur : ( cy. J L,4 -Dnyada, ahiretten ancak isimler vard r.). Bu fikir, havass iin
en layk bir fikir gibi grnr. yle ki: Bunun imkan, her kes
nazarnda mnaza-un-fih olm yan bir takm hususata ibtin
etmektedir. Bunlardan birincisi, ruhun bki olmas dr. kincisi
de udur: Ruhun ba ka bir takm cisimlere avdet etmesi; cisimlerin ayniyle tekrar vcud bulmas fikrine terettb eden
"muhal"i mstelsim deildir. nk dnyadaki cisimleri te kil
eden maddelerin bir cisimden di er cisme intikal ve bir cisimden
sonra dierini takibetti i grlyor. Yani, bir madde, ayniyle
muhtelif vaktlerde bir ok ahslar zerinde bulunuyor. Bu
cisimlerin birer misillerinin hep birden bilfiil vcud bulmas ,
imkanszdr. Zira onlar n maddesi birdir. Bunu yle bir misal
ile iyzah edelim:
Herhangi bir adam lr, cismi topra a istihleeder. Bu
toprak, nebata tehavvl eyler. Ba ka bir insan da o nebat ile
tegaddi eder. Kendisinden, ba ka bir insan tevelld etti i zaman da bu gdan n eseri onda bulunur. Lkin ba ka cisimlerin
vcud bulaca farz olunursa art k bu halin varid olmas na
mahal kalmaz.
Bu meselede hak olan; her bir insana kendi d ncesinin
(nazarnn) gsterdii eye inanmakt r. Fakat, bu, asl n ibtalna
mncer olmamakla meruttur. Bu ibtal de tekrar var olmay
tamamiyle inkretmekten ibarettir. Zira byle bir itikad, sahibinin tekfirini inucib olur. Bunun sebebi de insan iin "tekrar
vcud bulma" halinin, yine insanlara eriatler tarafindan bildirilmi ve bu suretle kendisinde o meseleye dair hem eriat,
hem de akl tarikiyle ilim husule gelmi olmasdr.
Btn bu fikirler, "ruhun bekas " zerine istinadeder.
uhalde: " eriatte, ruhun bekas hakknda bir delil var m dr
Fas1-141'Mekaal F. 10

1 46

FASL-L-MEKAAL

veya bunun zerine nazar- dikkat celbedilmi midir?" denilirse; deriz ki:
"Evet, bu, Kuran- Kerim'de vardr:
-"Nefisleri ken- (Zmer: 39-42) (. . .1.4A L 4

j.., 43.11 )
4.; J ty:y3

dileri ldkleri (bedenle tasarruflar ve taalluklar kesildii zaman), ancak Allah al r ;O, lmeyenleri de uyku halinde iken al r
da, sonra lmelerine hkm verilmi bulunanlar alkor (ba'se
kadar tutar). tekileri (henuz haklar nda lm hkm verilmemi olup ta uykuda bulunanlar) da msemma (mukadder)
bir ecele (lecekleri vakte) kadar sal verir. (Bylece hem lm
hem uyku halinde o nefisler, Allah' n hkm altnda tutulmu
olur.)
Bu ayetteki delletin vechi udur ki : Allah, burada uyku ile
lm, nefse mteallik fiilin tatil edilmi olmas nokta-i nazar ndan msavi tutmutur. lmde nefisteki fiilin atlete u ramas,
nefse alet olan eyin (bedenin) tegayyrnden de il de nefsin
kendisinin fesadndan (bozulmasndan) ilerigelmi olsayd,
nefsin uyku halinde iken at l kalmas (ilememesi) de yine kendisinde bir fesad n bagstermesi yznden vukua gelmi olmak
iycabederdi. Bu byle olunca da nefis, uyan ld zaman heyeti
sabikasyla dnmezdi. Madam ki o heyetiyle dnyor; bundan
anlyoruz ki, taattul (durgunluk, i lemezlik); kendisine cevheri
itibariyle eklenen bir emir (tesir) dolay syla an olmu bir
hal deildir de srf aletinin (bedeninin) muattal kalmas (ilemezlii) yznden husule gelmi bir eyden ibarettir. Yine
bundan, alet (beden) atlete u raynca, nefsin muattal kalmas
gerekmiyece ini de anlyoruz. Mevt ise taattul (durgunla ma,
ilemezlik) den ibarettir. uhalde, aletin (bedenin), lmde
de uykudaki hali and ran bir halde bulunmas lazmgelir. Hakim'in dedii gibi: "Ihtiyar, gencin gz gibi bir gz bulsayd
gen gibi grrd".
te bu milletin-ki bizim milletimiz olan ni:am milletidirakideleri hakknda ortaya karp tesbit etmek istedi imiz hususat bundan ibarettir. imdi artk, va'dettiimiz eylerden yalnz u meseleler kalm oluyor:

BIRINCI KITAP

47

TEV L MESELELERI
ER ATTE CAIZ OLAN VE OLMIYAN TEVIL NEDIR?
CAIZ OLAN TEV LLER, KIMLER IIN
CAIZ OLABILIR?
Artk bu meselelere ait szlerle kitab mz nihayet bulmu
olacak. Deriz ki:
eriatteki manalar, be struftr; yle ki: Bu manalar, evvela
umumiyetle iki s nfa inksam eder. Bunlar n birincisi, gayr-i
mnkasimdir. Ikincisi drt s nfa taksim olunur.
Gayr-i mnkasim olan ilk s nf; tasrih olunan m'ann n,
bin.efsihi mevcud olan manarun ayni olmas dr. Mnkasim
olan ikinci snf ta, eriatte musarrah olan man.n n; mevcud
olan mana olmay p bunun yerine temsil tarikyle bedeli alnm bulunmasdr. te bu snf, drt ksma inksam eder:
Birincisi: Misali tasrih olunan manaya ait varl n ancak
pek uzak, mrekkep, uzun zamanda renilebilir bir takm
mikyaslar ve bir ok sanatlarle bilinmesidir. Bunlar da ancak
yksek ftratlarn kabul etmesi mmkndr. Bu hususta tasrih
olunan misalin "mmessel" den ba ka bir ey olduu da ancak
bu tasviretti imiz uzaklk dolaysyla bilinir.
Ikinci ksm: Bu, birincinin. mukabilidir. Bu da her iki
hususu da, yani tasrih olunan eyin misal bulunduunu
ve niin misal oldu unu bir "ilm-i karip" ile bilmektir.
nc ksm: O tasrihin bir eye misal olduunu, bir
kar'ip" ile ve niin misal bulundu unun bir "ilm-i bak"
ile bilinmi olmasdr.
Drdncs de bunun aksidir ve tasrih olunan eyin, niin
misal bulunduunun bir "ilm-i karip" ile, misal oldu unun da
bir "ilm-i bak" ile bilinmesidir.
Ilk iki smftan birincisinde tevil, phesiz hatad r. kinci
snfn birinci ksm-ki her iki hususta da bak oland r-bunun
tevili, ilimde rsih olanlara hast r; ilimde rsih olanlardan ba ka
kimselere bu tevilin tasrihi caiz olmaz. Buna mukabil olan k sm-ki her iki hususta karip oland r-bunun tevili, kendisinden
maksud olan bir eydir, tasrihi de iycabeder.

1 48

FASL-L-MEKAAL

nc ksma gelince : Bunda i yle de:ldir. Zira bu


ksmda, temsil yolunun tutulmas ; cumhurun anlayndan
uzak olmasndan de il, ancak ruhlarn o mevzua doru tahrik
edilmesi maksad na mebnidir. Bu, (
L'".c
Hacer-i esvet, Allah n, yeryznde sa elidir.) Hadis-i erifiyle,
kcndiliind, n veya bir ilm-i karib ile misal oldu u ve bir ilm-i
bait ile niin misal oldu u bilinen buna benzer di er er'i tebliler gibidir. Bu ksma dahil olan man.alar, ancak havass ile
alimlerin tevil etmesi iycabeder. Misal oldu una uurlar taalluk
edip te niin misal olduunu bilmee ilmi ehliyetleri bulunmyanlara kar da ya: "Bunlar, ancak rsih alimlerin bilebilecei mtebih meselelerdendir", denilmeli; yahut ta mevcud
olan temsil; onlarn derece-i irfanlar na gre misal oldu unu
kavryabilecekleri bir ekle nakl olunmaldr. Bu tarz, nefiste
hasl olan pheyi izale nokta-i nazar ndan evla gibi grnr.
O nokta-i nazardan tatbik edilecek dstur; (Ebu Hmid) in
"Tefrika" ismindeki kitab nda tuttuu yoldur. yle ki: Bu
snfa, ayni eyin be trl varl olduu bildirilmelidir.
Ebu Hmid, bu be vcudu u suretle tesmiye etmektedir:
Zati vcud, hissi vcud, hayali vcud, akli vcud, ibhi vcud.
ulalde mesele, ortaya kt zaman, kasdedilen eyin vcud-i
zati yani "hariteki varl k" olmasn mstahil telkki
eden snfa mtebaki drt varl ktan hangisinin daha ziyade
kanaat verebilece i teemml olunur. Bundan sonra imkan-
vcudu hakknda o snfa zann- galip hasl olan hangi varl k
ise o yoldan bir temsile giri ilir. u hadis-i erifler, ite bu nev'a
dahildir: ( )1:11, Z-47A <>- 1.1)5

j-t;

4 1 e j l I v, 4.54 1.)

- (Benim grmedi im hibir Peygamber yoktur ki u makamunda


onu grmemi bulunaym; hatt cennet ile nar bile grdm.) ve
c.9.419"
ZJ:1 O L ;y4 `t..; i i c.S.:-
- "Havzmla minberim aras nda cennet bahelerinden bir
bahe vardr ve minberim havz m zerindedir.) ve
- (Ademo lunun her tarafn
toprak yer, yalnz bedeninden "kuyruk sokumu", bundan mstesnadr.) Zira bunlarn cmlesinin, ilm-i karib ile birer misal ol-

BIRINCI KITAP

14

duklar idrak olunur; fakat niin birer misal olduklar ancak ilm-i
baid ile idrak olunabilir. Binaenaleyh byle mevkilerde insanlardan buna uuru taalluk edenlere kar o drt varlktan m abehet
itibariyle hangisine en ziyade yakn ise i te ona gre bir
seviyye tayin ederek iyzahat vermek iycabeder. Tevilin bu yolda
olanlar, byle mevkilerde ve bu vech zere kullan hrsa eriat
nazarnda da ciz grlr. Lakin bu mevkilerden ba ka yerlerde
kullamlrsa hata olur. Ebu Hmid, bu hususta tafs lta girimiyor. Mesela, her iki cihet te yani misal oldu u ve niin misal
olduu ilm-i baid ile bilinip te ilk grn e gre misal olduunu
iyhm edecek bir de phe bulunduu takdirde ne yaplaca n
gstermiyor. Byle yerlerde o phe btldr. Zira, art k byle
bir vaziyette, bu kitab n bir ok yerlerinde bildirdi imiz vechile,
phenin batl olmas ve tevile giriilmemesi iycabeder. Tevilde
mevzu-i bahs etti imiz hal, Mtekellimine, yani E ariyye ile
Mutezileye r z olmutur.
Drdnc ksma gelince: nc ksmn mukabilidir.
Bu da misal olmasmn ilm-i baid ile malm bulunmas , ancak
misal olduu teslim edildikten sonra niin misal oldu unun
ilm-i karib ile meydana K kmasdr. drakleri, yalnz misal
ise, niin misal olduunu anlamak derecesine vs l olan ve misal olduunu ancak bir phe ve "emr-i mukni' " ile anlyan
snfa gre bu ksmn tevili de cay-i nazard r. nk, bu s nf,
ilimde rsih olan limlerden de ildirler. Bunlara kar "eriati
daha ziyade muhafaza nokta-i nazar nda')." o yoldaki tebligat n
teviledilmedi ini sylemek muhtemil olur. Bu halde o tebli in
misal olmasn zannetmelerine medar olan hususat ta nazarlarnda butlana u rar. Bu tarak, evld r. Bir de mevzu-i bahs
olan ey ile "mmessel-n-bih" aras ndaki m abehetin kuvvetli olmasna binaen kendilerine tevil yolunun alel tlak alvermesi ihtimali vard r. Ancak bu iki snf, o haldedir ki, ne
zaman bunlarda tevile giri ilmesi mubah grlm ise garip
ve eriatin zahirinden uzak bir tak m itikadat tevelld etmi tir.
Bunlarn meydana karak cumhur tarafndan inkr edilmi
olmas da pek mmkindir. Sofiyye ile limlerden bu yolu tutanlara arz olan hal ite budur. eriatimizde bu mevz lar ve
insanlar aras nda kendilerine tevilden bahs edilmesi caiz olan
snfi temyiz eyleyemiyenler "tevil" i ine tesallut edince, rneselede

5o

FASL-L-MEKAAL

mkilt, karklk hdis olmu ve aralarnda biribirini tekfir


eden firkalar tremi tir. Btn bunlar, eriatin makasadm
bilmemektir ve ona tecavz etmektir. Bizim szlerimizden,
artk tevil yznden vaki olan hatan n derecesine vakf oldun.
Bu iyzahatmz, btn ekavil (tebligat)-i er'iyyeye tatbik etme i
gnlmz ister; yani "bunlardan tevili mnasib olanlar, olm yanlar nedir, tevili mnasib olanlar kimlere gre tevil olunabilir ?" meselelerinden, Kuranda ve hadisteki btn m killerden
bahsetmek ve bunlar n kffesinin gsterdi imiz drt snfa (ksma) nasl rci' olduunu bildirmek iin frsat bulmak isteriz.
Bu kitapta istihdaf etti imiz gaye, ham' oldu. Onu takdim
ediimizin sebebi, er'i mekasdn en mhimmi olarak grmemizdir. Dorulua muvaffak eden, ltf ve merhametiyle sevab n
kefili olan; Allah'tr.

Ankara. 3o A ustos 1926.


Pazarertesi : Saat-8, Dakika-14.

L G A T E
A
AletAra, vas ta.
Alt--Aralar, vas talar.
ArifTanyan, bilen, marifet edinmi
olan.
Alkadaran lgililer.
AraziAraz halinde, geici, ilinikli.
AliAletle, vas tayla, arala ilgili.
Am Genel olan, herkesi, her eyi
kaplyan, kamuyu ilgilendiren.
ArazCevher (tz) kar t .
AniAyrlm , plak hale getirilen,
soyulmu olan, ark.
AgdiyeGdalar, besiler.
AmiAvamdan olan, bilgisi kt
veya bilgisiz.
Az'af- muzaafaKat kat, ift ift.
AtaVeri, veri, vergi : Allah vergisi.
AbesBo una, manas z, faydas z,
gayesiz, sama.
Al-el-tlakMutlak (salt k) olarak,
mutlak surette, kay tsz arts z
olarak.
AzadeAzatlanm , babo , serbest
kalm , b raklm.
AvdetDnme, dn .

BedbahtiBahts zlk, umduu saadeti


bulamamak, bahtkaralk, talihsizlik (mutlulu un, saadetin
kart).
BinefsihiKendili inden, dorudan
doruya kendi iinden (had-dizatinde).
BaisSebab olan, davet eden, gnderen, karan.
Bid'atDinin asl nda olmyan, ona
sonradan sokulan, tre.
Besatat Basitlik, sadelik, yal nlk,
dpedzlk.
BeligBelagatli, hale, makama en
uygun ekilde sylenen ve maksad gzel bir slup ile anlatan
sz veya insan.
BedeviMedeni olmyan, medeniyette geri kalm olan, henz
kabile (boy) veya a iret (uruk,
z) hayat yayan, badiyede,
lde gebelik devrinde bulunan.
BdiBir eye sebep ve ba lang.
Bidayet Ba lama, balang.

C
B
ok yar lgayan, ac yan, esirgiyen (nimetlerin en byklerini
ve en incelerini ba lyan)
Allah' n adyla, Ona gvenerek.
Bina-en-aleyh Bunun zerine, ona
dayan larak.
Brhan Belgitleme,

CihetYn, yan.
CiyadetSafl k, aklk, tazelik.
CevherAraz kar t : Tz. Ayinlerde bulunduu zaman hibir
mevzuda kain olm yan mahiyet; kendinden, kendi kendine
var olarak, vas flar kendi stne
alm bulunan.
Cami'Toplyan, toplayc .

Lngatler, eserde gei sras yla ertiplenmi tir.

FASL-L-MEKAAL

152

Cereyan-i tine'nlerin, gerek


olgularn ak , oluu.
CebrZorlama, hrriyetsizlik, bir
ii kendi iradesiyle serbeste yapamamak hali.
CariCereyan eden, ak ta olan.

D
Duar olmakTutulmak, d mek,
bir hale u ramak.
Darb- meselMesel gstermek, anlay kolaylatrmak ve tesirini
arttrmak iin benzetme yoluyla
misal vermek.
Dest-res olmakEleri mesi, ele geirme.
DalletkarDallette b rakan, saptran, doru yolu artan.

E
Evla b-it-tarik Yolca daha iyi,
ye, stn olarak, haydi haydi,
elbette.
Ehl-i uslUsl-i fkhclar, islam
hukuku yntemiyle (metoduyla) megul olanlar.
Ecram-i SemaviyyeSemavi cirimler, gkteki cirimler, her trl
yldzlar.
EkserDaha ok.
EkavilKavl'in o ulu, szler.
EvleviyyetleDaha kuvvetli sebeplerle, daha nceden, daha uygun
olarak (haydihaydi).
Ebahibh'in oulu: Benzemeler,
benzeyiler.
Eimme mamlar.
EbsarBasarlar, grme duyusunun
alet ve eseri.
EnbiyaNebiler, Peygamberler.
EfdaliyyetDaha faz letli, daha stn olu .
EvaDaha uygun, daha iyi, daha
layk.

Ezaznt, s knt, zme, s kma.


Ekaldaha az.
EkberDaha byk. (A'zam: daha
koca).

F
Fasl-ul-mekaalSzkesimi : Bir dnceyi kestirme yoldan ortaya
koyup amak, kesinletirmeye
almak.
FakihFkhla (Islam hukuku ile)
megul olan, bu hukuka mensup ve bal olan.
Farig olmakFeragat etmek, bir
iten vazgemek, bir i i bitirip
baka bir ie balamaya sragelmi olmak.
Faikstn.

G
Gzide Sekin.
Gayr-i mtenahi Sonsuz, sonu olmyan, sonu gelmiyen, bitip tkenmiyen.

H
HemdinBir dinden, ayni dinden
olan.
Had-di-zatindeAsl na, tabiatine,
mahiyetine gre, kendi temel
varl ynnden.
HaysiyetiyleYnnden, o yandan.
HudsYoktan varedilmi, yarat lm olmak, varl zerinden
belli bir zaman gemi bulunmak, evveli olmak, yoktan var
olu.
HasseDuyu.
Harik-ul-adeAdeti a an, olaanst.
Hayret-bah Hayrette b rakan, artan.

153

BR NC KITAP
HavarikHarikalar, ola anst hadiseler, iler.
HuccetDelil, kan t.
Hasene yilik, yararl hareket, dinin emrine uygun amel.
Hidayet-bah Hidayet verici, do ru yola gtrc.
Habilsok kt.
Habasetok kt harekette bulunu.

stihsanBeenmek, ho, gzel, doru bulmak.


stihracinden karmak.
stnbatBir hkmden baka bir
hkm karmak: bir nevi istidlal.
stihzarHaz rlanma, haz rlama.
stihsalHusule getirmek, ele geirmek, retmek.
mtisalYolunu tutmak, kendine
rnek bildii bir eye, bir yola
uymak.
ihticacHuccet gstermek, isbat iin
ileri srmek.
IstianeYard m istemek.
hataKaplamak, kavramak.
ykazUyandrmak, uyarmak.
istimalKullanmak.
ntacNetice vermek, sonuland rmak.
nzarekindirme, sak ndrma, korkutma.
stiknahBir eyin knhn, mhiyetini aratrmaya al mak.
stirdatGeriye almak, geri verilmesini istemek.
btina'zerine kurulmak, zerine dayanlmak.
ntifaOlumsuzluk, menfilik, menfi
olu.
yham etmekVehim, tehayyl,
tahmin ettirmek, phelendirmek. Edebiyatta: ki manal

olan bir kelimenin en az hat ra


gelen mana= kasdetmek.
lkaKoymak, brakmak, eritirmek.
htsasBir ite, bir bilgide al a
ala ilerlemek, o ii tamamiyle
benimsemek.
ktisapKazanmak, emek vererek
yapmak, ele geirmek.
kaabKtl n, suun karl,
ceza; ahiretteki ceza.
sticlibCelbini istemek, davet- etmek, getirmek.
stihdafHedef, ama tutmak, maksad edinmek.
hsasDuyum.
ttm'nanyice kavray p inanma,
pheden kurtulma, kanma.
IdlalDalalette b rakmak, sapttrmak, yoldan karmak, da'Mete drmek.
Ikna'kanaat vermek, inand rmak,
kandrmak.
nkta'Kesiklik, kesilme.
Munkati'Kesik.
stihaleBir halden ba ka bir hale
gemek, ekildeiimi.
stitaatGc yetmek, yapabilmek.

K
KazwyeOnerme.
KadeA lm, a k.
KaasdKasdeden, emel edinen.
Bir gayeye gre i liyen.
Kanaat-bahKanaat veren, inandran, kandran.
KamilErgin, tam, eksiksiz.
Kuvve-i mubs raGsterici KUVN e.

L
Levh-i MahfuzSakl levha; Kitabi Mbin ve klli nefs manasna gelen levhin drt neyin-

FASL-L-MEKAAL

54

den biri; aklievvelin ve kaderin


levhi ki nefs-i nt ka-i klliyenin levhi demektir. Mukadderatn yazl bulunduu ezdi kitap.

M
MmtazSekin.
MehmidMahmidetler, meler,
beenmeler.
MbahYap lmas veya yaplmamas hakknda er'i. bir emir
bulunmyan.
Memur-n-bihYap lmas emredilmi bulunan.
MendubiyyetYap lmas,
eriate,
yaplmamasna tercihedilmi bulunmak, terki de caiz olmak.
Masn'Yaplm, yaratlrm olmak.
Mtaalliklgili, alkal olan.
MstebanBelli, a k, anlalan.
M'min nanan.
Menzile Mertebe, derece, var lacak yer.
MstahikHak sahibi olan, hakl
olmay isteyen.
MevcudVar olan.
Ma'dmYok olan.
Mevz -i -zikrBahsetme, anma yeri.
Mtekaddimnce gelen, nceki.
MteahhirSonra gelen, sonraki.
Muktaz ktiza eden, gereken.
Malmat Bilgiler, bilinenler.
MtefahhsDerinden ara trc.,
MarikOrtak, birlik olan.
Muta'Kendisine itaat edilmi ,
uyulmu .
Mctehidictihadeden,dini, ve dinihukuki konularda bir gr e ve
bulua sahip olan, bir retisi
(doktirini) bulunan.
MeddiSebep olan, zemin hazrlam olan.
MahiyyetNelik, iyz, tabiat, doa. Bir eyin ne ise o olmas n

gerektiren ve belirten kendine


has varl.
Msteb'adOlabilmekten uzak grnen, uzak say lan.
Mesktit-n-anhHakknda susulmu,
bir sz sylenilmemi olan.
Ma'kuulAkln erebildii, akla s an, akla uyan.
MenkuulNakledilmi olan dini
hkm.
MukateleKar lkl ldrme, ldresiye arp ma.
MnceliAydn, a k, belirgin.
Muhtelef-n-fi hzerinde ihtilfa
dlm olan, zerinde anla maya var lmyan.
Mntehiyle veya byle bir
neticeye, bir sona varan, eri en.
MaksudKasdedilmi , istenilmi olan.
MubagazaKar lkl bugzetme,
urap didime, hnlama.
MteezziEziyete u ryan, zlen.
MtegaayirBiribirinin gayri olan,
birbirine uym yan.
MkbereBir hakikati kabul etmemek iin bouna srar: Bir
ilmi meselede hakikati belirtmek
iin deil, hasm (kar taraf)
susturmak, ilzam etmek iin ekimek. (Hakka bilgi edindikten
sonra onu savunmak mansmda
da kullanlr).
Mfadfade edilmi olan, anlalan.
Muhtaszglenmi , zg.
MeknnGizli, sakl , dizilmi.
MnfekAyrlm , syrlm , kopmu.
Mstahilmknsz, olamyan, olmas akla veya deneye smyan.
MeknzHazine gibi saklan lm,
gmlm .
Mnzel ndirilmi
Mtemessik Yapan, tutunan, sarlan.


BRNC KITAP
MtehayyelTehayyl edilen, hayalde olan ve beliren
MukarinKarin olan, yaknnda
bulunan, yanyana, yana k.
Mmessel-n-bih Kendisiyle benzetilmi, kendisiyle bir misal verilmi olan.
Maksud-un-bihKendisiyle kasd edilen, bir mna anlat lmak istenilen.
MteevvilTevilci, evirici. Dinde: Kelimeyi veya sz zhir
mnasndan, yakan, ihtimal iinde bulunan, kitap ve snnete
uygun grnen ba ka bir mnaya eviren.
MevvilTevil eden.
Muanedemnaka ada ii inada
evirmek, bir ilmi meselede kendisinin ve karsndakinin sz
hakknda bilgisi olmad halde
ekiip durmak.
Mer'iGrlen ey.
MahslsDuyumlanan, ihsas edilen.
MinhcYntem (metod), dosdo ru ve ak yol, ehrah.
Mridrade eden, crileyen.
MebnaTemel, zerine bir ey
kurulan, bina edilen 'yer.
Mntefi'ntifa' eden, menfaatlenen,
faydalanan.
MtaaliYcelen.
MstagniBir eye kendini muhta grmiyen, ona nisbtle kendini zengin sayan, doyumsam.
Mehde' lke, prensip, baSalng .
Mkevven Tekvin edilmi , kendisine varlk verilmi .
Mnzele ndirilmi olan: Ktb-i
mnzele: Indirilmi kitaplar, ilahi, sentavi kitaplar.
MuhdesVarl nn balangc olan,
varl bir maddeye dayanan, varl zerinden zaman
gemi bulunan.

1 55

Muhl Mmkin'in kart : imkansz, olamaz. Mstahil:


imkanszMmkin olmyan.
MuradDilenilmi, istenilmi , irade edilmi olan.
Mukni'Kanaat verici, kand ric .
MefkuudMevcud olm yan, ortada
grnmiyen.
Mtekarrir-l-vcudVarl tekarrr etmi , kararla m olan.
Mu'ciznsani ciz brakan, tabiat
nizamn am grnen, mucize
nevinden olan hal, hadise.
Mnkirnkar eden, inanmyan,
kabul etmiyen.
MukavviTakviye edici, kuvvetlendirici.
Mak:IGeri dnlecek, avdet edilecek yer. Dinde: Ahiret gn,
ahiret hayat.
MmareseBir i te meharet kazanmak, ona almak iin onu anlayl surette tekrarlay p durmak, yordam.
(Emr-i) mukarrerKararla m i,
dnce.
Min taraf-ihlaliAllah' tarafndan.
Mte ..rzBiribirine uymyan, biribirini tutmyan.
MesbkSebkedilmi, nce olmu ,
zerinden gemi : Kaderle mesbk.
Ma'slyetAsi olu, bilerek dinin
emrine uymaz harekette bulunur: Gnah,
Mkteseb-n-bihKendisiyle kazanlm olan.
Mktesep Kazan lan.
Meiyyet (Meiet)steyi , dileyi.
Dinde: Allah n dileyii, iradesi,
takdiri.
Mutavass tOrta derecede olan,
iki ey aras nda bulunan.
MalyutakYklenilemez, takat g-

FASL-L-MEKAAL

156

trlemez, alt ndan kalklamaz


olan.
Mutavaatitaat edi , boyun ei,
uyu.
ManiaEngel.
MtebyinBiribirine uym yan, aralarnda ok fark olan, kar t.
MheyyaHazrlanm.
Mridrad eden, doru yolu gsteren, o yola gtren.
Mn'adim Kendiliinden yok olan
Mttefak-un-aleyhzerinde ittifak edilmi, dnce birliine
varlm olan.
M sellemTeslim edilen, doruluu kabul edilen.
Mtena'imNimet bulan, nimete
nail olan, nimetlenen.
MteezziEza, cefa gren, zlen,
sklan.
MnzirSaknd ran, ekindiren,korkutan (Peygamberler iin kullanlr).
Mterek-t-tasdikBirlikte, bir arada, ortaklaa inanlm olan.
Mu'tekidnanan, itikad eden.
Mnaza-n-fihzerinde niza' edilen, ekiilen; anla maya varlamam olan.
MnkasimBlnm olan.
MmesselKendisine benzetilen.
MntefiNefy edilmi , olumsuz.

N
NazarBak, gr.
Nokta-i nazarGr noktas , yn.
NakisaEksiklik, kusur.
Nafi' Menfaatli, i e yarayan, yararl.
NaksTm, kmil olmamak, eksiklik.
Nefh-i srSr denilen Mete flemek: Ahiret hayat nda llerin
dirilmesine balang saylan ha-diselerden biri.

NakizBir kavram n eliii, onun


tam tersi, tutmaz .
Nefs-i Nat ka--Dnen, dndn syliyen nefs, ruh. Maddeden zati ynnden soyut, fakat ileme ynnden onunla birlikte olan cevher.
NakzBir dncenin, bir delilin
yanlln' meydana karmak,
onu rtmek, onun aksini ortaya koymak ve isbat etmek.
Bozmak.

P
PespayeDk seviyeli, aalk,
soysuz.

R
RaiGren, grc.
Rci'Dnen, ynelen, ilgili bulunan, zerine.
RslResuller, Peygamberler, Yalvalar.
Reviyyetini gcn dnp
kavramak.
RchanDaha a r gelmi, ar
basm olmak: stnlk, yeglik.
Redaeti e yaramazl k, ktlk,
alaklk, pislik.
ReziletFazletin kart ; ahlak kaidelerine uym yan hareket: Ktlk.
RasihRsh sahibi olan, bir ey
zerinde ok iliyerek ve kendisini ona al trarak meharet kazanan.
S
SalavatSalat' n oulu. SaMt :
Namaz; Peygambere dua, onun
iin dnya ve ahirette yceltme
(taz m) istemek.
SabitDelile ba lanm, isbat edilmi, yerinde duran.

BIRIN C I KITAP

157

Sadr-i evvelslmn ilk devirle- Teannd nadetmek, ayak diremek,


direnmek.
rinden biri (rneklik say lr)
Shhat--Sahihlik, do ruluk, gereklik. TebaynBiribirine uymamak, birbirinden ok farkl olmak.
Snaat Fen, teknik, zanaat; (gzel
TarikYol, yntem (metod).
sanat).
TevaggulMegul olmak, urap
SeyyiatSeyyieler, kt ameller,
durmak.
ktlkler.
TefadulFarkhlamak, birinin teSari--Sirayet eden, bula an hal ve
kinden farkl veya stn bulunhareket.
mas : ki ey arasndaki nisbet
SemereMeyva, eser.
fark.
derinletirmek.
Ta'mikncelemeyi

TebeyynOrtaya, meydana kma,


kendilinden belirme.
urutartlar.
TaslitMusallat
k lmak, baa sareriatDin yolu; Islam nomu:
mak.
slam dininin btn itikadi ve
TefattunBir meseleyi kolayl kla,
ameli hkmleri.
fetanetle anlay vermek.
ebihBenzer.
TaakkulAkl erdirmek, bir eye
ekavetSaadetin kart : karabahtakln yatmas , akl erdiri .
llk, ahiret hayat nda sorumTaniSonradan
bir eyin zerine
luluk, sululuk.
gelen; yay lan, kaplyan.
rurerler, ktlkler, ahlak kaTerik-i mesai etmek birlii yapidelerine uymyan hareketler.
amilmll olan, kaplyan, iimak, ortakla a al mak.
ne alan, kapsal.
TaallmOrenmek.
eni'ok kt, irendirici, alak.
TaruzBiribirine uymamak, birierirerri kendine huy edinmi
birini tutmamak.
olan, az l kt, azgn kt. TahaffuzKorunmak, sak nmak.
TeshirElegeirme, hkmalt na alma.
T
TehalliSslenme, bezenme.
TahvifKorkutmak.
TergibRagbet ettirmek, isteklenTaharetTemizlik.
dirmek, evklendirmek.
TahirTemiz.
TefakkuhAhkmda tefakkuh : IsTehassrHasret ekmek, zlemek.
lam dininde hkmlerin itikadi,
ahlaki, hukuki deerini bulup TefhimAnlatmak.
TeheyycHeyecanlanmak.
renmek, iyice kavramak.
Tefahhus, tefahhusatAra trma, a- TahrikHarekete getirmek, i letmek.
TaattulAtalet, durgunluk halinde
ratrmalar.
bulunmak, duraklamak.
TezkiyeArlama, temize karma,
bir kiinin ahlaki hayatn soruturana cevap verme.
Tahzirekindirmek, sak ndrmak.
TasaddiGirimek, elatmak, kalk - mmiAnasndan doduu halde
mak.
kalan, okuma yazma bilmiyen.

158

FASL-L-MEKAAL

VilcubOlmas gerekli: d ta varolmann zorunluluu. slam hukukunda: Kesin bir delil (dini
hkm) le, yahut kesim yak n
pheli bir delille inkellefiyet,
devlilik.
Vacib--Vcub halinde olan, gerekli.
VaridGelen, olabilen, yerinde ve
ihtimal iinde grlen, say lan.
VadiTutulan yol, gidi , dere.
VahyEsin Bir manan n nefse
gizli olarak douvermesi. Dinde:
Allah'n Peygambere bildirisi.

ZahirAk, belli, belirin, dyz,


grnen.
Zhd--takvaKtlklerdet syrlmak ve korunmak iin dnyann maddi 'nenfaatlerinden ve
zcvklerinden -olabildi i kadarelekip bir manevi mcahedeye
koyulmak, kendini Allah yolunda amele, ibadete (kullu a)
vermek.
ZikaTatma duyusu.
Zahir olmakArkalamak, arkadan
tutmak, desteklemek.

Fiyat : 5 Lira

You might also like