Agos Kitap Kirk SAYI 4

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 23

Bitmeyen bir fliir,

ve Hrant ve Zahrad
S A Y I 4 • fi U B A T 2 0 0 9 • A G O S G A Z E T E S ‹ N ‹ N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
4 5
“Tehcir ve Taktil”: Her derde
Bir kitab›n öyküsü devad›r tarih editörden
V. N. Dadrian, T. Akçam Y. Hakan Erdem
Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›, Tarih-Lenk:
‹ttihat ve Terakki’nin Kusursuz Yazarlar Agos Kitap/Kirk’in dördüncü say›s›nda, iki y›l önce art
Yarg›lanmas›, 1919-1922 K⤛ttan Metinler arda yitirdi¤imiz Hrant Dink’i ve flair Zahrad’›, bir-
birleri için yazd›klar›yla an›yoruz.
TANER AKÇAM AMED GÖKÇEN Zahrad’›n fliirlerini Türkçeye kazand›ran ve ilk sa-
y›s›ndan bu yana Agos Kitap/Kirk’in sayfalar›n› çizim-
6-7 8 leriyle zenginlefltiren Ohannes fiaflkal, Ermenice fliirin
Geç Osmanl› Aflkta oldu¤u gibi 20. yüzy›ldaki en büyük ustalar›ndan biri olarak ka-
toplumunda cinselli¤in Gazze’de de önce bul edilen Zahrad’›n Ifl›¤›n› Söndürme Sak›n adl› kita-
sessizlefltirilmesi insanl›k kaybetti b› için yazd›¤› sunuflta, flunlar› söylüyor: “Zahrad ya-
z›yorsa, insan ‘fliir duygusu’nu, umudunu ve düfllerini
Dror Ze’evi Mahmud Dervifl hiç mi hiç yitirmesin diyedir.” Bu cümlede ifade edi-
Müslüman Osmanl› Toplumunda Biz Kaybettik len ruh sizce de Hrant Dink’i an›msatm›yor mu?
Arzu ve Aflk, 1500-1900 Aflk da Kazanmad› Agos Kitap/Kirk’in orta sayfalar›nda, Hrant
NAZAN MAKSUDYAN YEL‹Z KIZILARSLAN Dink’in, Zahrad’›n Ya¤ Damlas› adl› fliir kitab› üzeri-
ne 1993’te yazd›¤› bir yaz›yla birlikte, Zahrad’›n,
Hrant Dink’in öldürülmesinin ard›ndan, onun için
9 10
Gazze flehri Türkiye tarihinin yazd›¤›, ancak tamamlayamad›¤› fliire yer verdik.

oturmufl gayri resmi Ohannes fiaflkal, bu fliirden yola ç›karak, hem Zahrad
hem de Dink için bir yaz› kaleme ald›. Dosyada, Gar-
a¤l›yor resmigeçidi bis Horasanc›yan’›n Zahrad’›n fliirini ele ald›¤› bir ya-
z›s› da yer al›yor.
fiebnem ‹fligüzel
Pakrat ***
Resmigeçit
Estukyan’dan Bu say›da, geçti¤imiz ay yay›mlanan, Osmanl› tari-
bir Gazze a¤›d›... ROBER KOPTAfi hine dair ilgi çekici konular› ele alan baz› kitaplara
iliflkin yaz›lar da var: Amed Gökçen, Hakan Er-
dem’in, tarihçilerin yazd›klar›n› mercek alt›na ald›¤›,
12 - 13 DOSYA : VE HRANT VE ZAHRAD ‘tarih elefltirisi’ niteli¤indeki Tarih-Lenk adl› kitab›n›;
Zahrad’› anarken Nazan Maksudyan, Dror Ze’evi’nin, modern öncesi
GARB‹S HORASANCIYAN ve sonras› dönemde Osmanl› toplumunda cinsellik
söylemlerini konu alan Müslüman Osmanl› Toplu-
Bitmemifl bir fliiir ve munda Arzu ve Aflk adl› çal›flmas›n› ele al›yor. Taner
Hrant ve Zahrad Akçam ise, Dadrian’la birlikte yay›mlad›¤›, 1915 Fe-
OHANNES fiAfiKAL laketi’ne iliflkin yarg›lamalara odaklanan Tehcir ve
Taktil adl› kitab›n haz›rlan›fl sürecini anlat›yor.
Ermenice okumak, ***
Türkçe düflünmek Bu ay, edebiyat kitaplar› aç›s›ndan da zengin bir sa-
ÇUTAG y› haz›rlamaya gayret ettik. Rober Koptafl, fiebnem
‹fligüzel’in geçti¤imiz aylarda yay›mlanan ve ses geti-
14 15 ren son roman› Resmigeçit’i, Yusuf Balaban ise, Metin
dib u dar Chomsky’den Aktafl’›n Harput’taki Hayalet adl› roman›n› de¤erlen-
keskin ‘müdahaleler’ diriyor.
Ermeni fliirinin AL‹fiAN AKPINAR
Yeliz K›z›larslan’›n, Filistinli flair Mahmud Dervifl’i
ve flairin Türkçeye çevrilen fliirlerinden yap›lm›fl bir
fidanlar›
seçkiden oluflan Biz Kaybettik Aflk da Kazanmad› adl›
Trajedi kitab› konu alan yaz›s›na, Pakrat Estukyan’›n kaleme
ZAKARYA beklemiyordunuz herhalde! ald›¤› bir öykü efllik ediyor.
M‹LDANO⁄LU JANET BARIfi Zakarya Mildano¤lu ise çok erken yafllarda ölmele-
rine ra¤men Ermeni fliirine damga vuran befl ‘fidan›’
tan›t›yor.
20 - 21 ERMEN‹CE 22 ***
Bir minareye Gelecek aylarda, yine ilginizi çekece¤ini umdu¤u-
• Koçunyan’dan hapsedilmifl tarih muz dosya konular› ve makalelerle karfl›n›zda olaca-
tan›kl›klar ¤›z. Agos Kitap/Kirk’in katk›lar›n›zla zenginleflen bir
Metin Aktafl dergi olmay› hedefledi¤ini de lütfen unutmay›n.
• Zahrad’la söylefli Harput’taki Hayalet
• A’dan Z’ye Altu¤ Y›lmaz
YUSUF BALABAN
cep ansiklopedisi altug@agos.com.tr

‹ M T ‹ Y A Z S A H ‹ B ‹ A G O S Y a y › n c › l › k B a s › m H i z m e t l e r i S A N . v e T ‹ C . L T D . fi T ‹ . A D I N A Rahil Dink KURUCU • Hrant Dink


• SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Aris Nalc› • K‹TAP EK‹ ED‹TÖRÜ Altu¤ Y›lmaz • GÖRSEL TASARIM VE SAYFA DÜZEN‹
Leda Mermer • KAPAK FOTO⁄RAFLARI Müjgan Arpat - O¤uz Durmaz • REKLAM SORUMLUSU Linda Karin Özsu • reklam@agos.com.tr
• YÖNET‹M YER‹ Halaskargazi Caddesi Sebat Apt. No 74 (Eski No 192), Kat 1, Daire 2 Osmanbey 34371 ‹stanbul • Tel: (212) 296 23 64
- 231 56 94 - 219 50 82 Fax: (212) 247 55 19 • HTTP www.agos.com.tr • e-posta: agos@agos.com.tr • BASKI Star Medya Yay›nc›l›k A.fi.
‹nönü Cad. Bas›nekspres yolu Star Sok. No:2 ‹kitelli 34303 ‹ST. Tel: (212) 629 08 12 • YAYIN TÜRÜ Ayl›k Yayg›n Süreli Yay›n
“Tehcir ve Taktil”: Bir kitab›n öyküsü
TANER AKÇAM

say›s›n›n 60’›n üzerinde oldu¤unu tespit et- devreye girdi. Sonuçta, kitab› esas olarak
“T ehcir ve Taktil” – Divan-› Harbi
Örfî Zab›tlar›, ‹ttihat ve Terak-
ki’nin Yarg›lanmas› 1919-1922 adl› kitab›n
tim. Ayr›ca, gazetelerde son derece zengin
baflka bilgiler de bulunuyordu. Örne¤in, ilk
2005 sonunda bitirdik. Yay›nevi bulmak yi-
ne sorun oldu. Hrant, kelimenin gerçek an-
oldukça uzun bir hikâyesi var. Her fley 1991 iki dava olan Yozgat ve Trabzon davalar›n›n lam› ile kafam›n etini yiyor, “Ver, ben Agos
y›l›nda bafllad›. Ayn› y›l, Hamburg Sosyal oturumlar›n›n, gün gün, ayr›nt›l› hikâyeleri yay›n› olarak basay›m bunu” diyordu. Ben
Araflt›rmalar Enstitüsü’nde, ‹stanbul Di- mevcuttu. Bunun d›fl›nda, 1915 olaylar›na de direniyor, Hrant’a vermiyordum. So-
van-› Harbi yarg›lamalar› konusunda çal›fl- iliflkin son derece zengin an›lar, köfle yaz›la- nuçta, 2005 y›l›nda Bilgi Üniversitesi’nde
maya bafllam›flt›m. Bu çal›flma benim dok- r›, yorumlar vb. vard›. Günlük gazetelerde düzenlenen ‘Ermeni Konferans›’ s›ras›nda
tora tezim oldu. Tez, 1996’da Almanca ola- bugünkünden daha seviyeli ve sorumlu tar- Fahri Aral ile görüfltüm. Severek basaca¤›n›
rak, 1999’da ise, ciddi eklemeler ve genifllet- t›flmalar yap›l›yordu. Tüm bunlar› da bir söyledi. Bunun üzerine, 2005 yaz›nda, ‹s-
melerle, ‹nsan Haklar› ve Ermeni Sorunu: ‹t- dizi olarak yay›mlamay› akl›ma koydum. tanbul ve Ankara’dan bir grup arkadaflla,
tihad ve Terakki’den Kurtulufl Savafl›’na Önce Takvim-i Vekayi tutanaklar›n› ya- tüm belgeleri yeniden gözden geçirmeye ka-
ad›yla, Türkçe olarak yay›mland› (‹mge Ki- y›mlayacakt›m; bunu, Yozgat ve Trabzon rar verdik. Eksik kalan çeviriler tamamland›
tabevi Yay.). Bu kitab›n yeniden gözden ge- davalar›n›n günlük oturumlar›n›n yeniden ve daha da önemlisi, metinlere, orijinalleri
çirilmesi ve yeni bölümlerin eklenmesi ile A bas›m› takip edecekti. Bu flekilde, 3-4 kitap- bozulmadan, baz› kelimelerin modern
l›k bir proje haz›rlad›m. Amac›m Takvim-i Türkçe karfl›l›klar› eklendi. Dadrian ile bir-
Shameful Act: Armenian Genocide and the
Vekayiler ile günlük gazetelerde yer alan, likte yazd›¤›m›z önsözden de anlafl›laca¤› gi-
Question of Turkish Responsibility (Utanç
1915 hakk›ndaki zengin malzemeleri oku- bi, kitab›n bizimle ifli 2006 sonu itibar›yla
Verici Bir Eylem: Ermeni Soyk›r›m› ve
yucuya ulaflt›rmakt›. Bu s›rada, Türk ve Er- bitti. Art›k top Bilgi Üniversitesi’ndeydi.
Türk Sorumlulu¤u Meselesi; New York: içindekiler: Fahri Aral’›n yay›n plan›na göre, kitap
Metropolitan Boks / Henry Holt & Co., meni bilim insanlar› aras›nda akademik dü-
Kitap hakk›nda zeyde bir dizi toplant›lar yap›lmaya baflla- 2007’nin ortalar›nda veya sonuna do¤ru pi-
2006) adl› ‹ngilizce kitap ortaya ç›kt›.
(V. N. Dadrian - T. Akçam) m›flt›. Bu toplant›lar›n gösterdi¤i önemli yasaya ç›kacakt›. Orada da birçok aksilik,
1991’de bafllayan bu projenin önemli bir
fleylerden biri, akademisyenlerin etnik kö- hesapta olmayan sorunlar devreye girdi. Ve
aya¤›n› da, Takvim-i Vekayilerde yay›mlan- ‹stanbul Divan-› Harb-i Örfî’sinde Ermeni
Soyk›r›m› Konusunda Görülen Davalar ve keninin önemli olmad›¤› idi. Köken olarak kitap ancak 2009’un Ocak ay›nda, yani,
m›fl dava tutanaklar›n›n çevirisi oluflturu-
Verilen Kararlar Türk veya Ermeni olmak de¤il, ciddi bilim- planlanandan 2 y›l sonra yay›mlanabildi.
yordu. ‹lk elde ulaflabildi¤imiz tutanaklar
(V. N. Dadrian) sel çal›flmalar yapmakt› as›l mesele. Bugün Asl›nda benim hesab›ma göre, ilk haliyle
önce Osmanl›cadan Türkçeye, daha sonra
bile, kamuoyunda 1915 konusu tart›fl›l›r- 2000 y›l›nda bile yay›mlanabilecekti bu bel-
da Türkçeden Almancaya çevrildiler. Divan-› Harb-i Örfî’nin
Kuruluflu ve Faaliyetleri ken, hâlâ, “Türk görüflü”, “Ermeni görüflü” geler. Ama yay›nevi bulamad›¤›m için ya-
Transkripsiyonu ve çevirisi yap›lan davala-
(T. Akçam) laflar› s›kça kullan›l›r. Bu tür bir tan›mla- y›mlanmad›. Galiba iyi de oldu, çünkü
r›n say›s› s›n›rl› idi. ‘Ana dava’ diye adlan-
man›n saçmal›¤› ortada idi. “Acaba bu saç- Dadrian’›n projeye dahil olmas› çok anlam-
d›rd›¤›m, ‹ttihat ve Terakki Parti Merkezi Divan-› Harb-i Örfî’de Görülen Kararlar›n
Listesi: Ermeni Tehciri ve Öldürmeler ile mal›k nas›l afl›labilir?” sorusunu sordum l› oldu. Yazd›¤› önsözle hem ciddi bir katk›
Komite üyeleri ve Bakanlar Kurulu aleyhine
‹lgili Davalar kendime. Bunun yolunun, ‘Türk akademis- sa¤lad›, hem de galiba ilk defa bir ‘Türk’ ve
aç›lan davan›n ve Kâtibi-i Mesuller Dava-
(T. Akçam) yen’ - ‘Ermeni akademisyen’ ikilemini afl- ‘Ermeni’ akademisyen, ortak bir kitap yaz-
s›’n›n iddianame ve karar suretleri, ve –Tak-
maktan geçti¤ine inand›m. Ve, ‹stanbul m›fl oldu. Ayr›ca, geçen zaman içinde belge-
vim-i Vekayi’de yer ald›¤› kadar›yla– otu- Yarg›lamalara Yap›lan Baz› ‹tirazlar Üzerine
(T. Akçam) Duruflmalar› konusunda büyük bir otorite lerin eksiklerini tamamlad›k, yeni belgeleri
rum tutanaklar› çevrilmiflti. Bir de, üç ayr›
olan Vahakn Dadrian’la görüfltüm. Dadri- ekledik. Kitab›n son haliyle 2007 yerine
davan›n karar suretlerini çevirmifltik. Çevi- 1915 Olaylar›n› Organize Eden ve
2009’da yay›mlanmas› da kaderin garip bir
rileri, projede birlikte çal›flt›¤›m Hayrettin Uygulayan Baz› Fail ve Suç Ortaklar› an, gerek Takvim-i Vekayi transkripsiyon-
Hakk›nda Soruflturmalar ve Ak›betleri
cilvesi say›lmal›. Kim düflünebilirdi ki, ki-
Ayd›n yapm›flt›. lar›ndan, gerekse günlük gazete projemden
(V. N. Dadrian - T. Akçam) tap, ayd›nlar›m›z›n imza kampanyas› ile ay-
1993 sonras›nda, Türkiye’ye geri dön- haberdar idi. Ona, yukarda anlatt›¤›m dizi-
n› dönemde piyasaya ç›kacak...
mem ile birlikte, Takvim-i Vekayilerde ya- 8 Mart Sene 355 Târîhinde ‹râde-i Senîye-i yi birlikte yay›na haz›rlama önerisinde bu-
Sonuçta, 1991’de bafllayan bir proje,
y›mlanm›fl ama taraf›m›zdan çevrilmemifl Hazret-i Pâdiflâhîye ‹ktirân Eden lundum. Severek kabul etti. Bu dizi hem
Kararnâme ile Müteflekkil DÎVÂN-I 2009 y›l›nda, ilk kapsaml› ürününü vermifl
olan di¤er duruflma belgelerine ulaflt›m ve Türkçe hem de ‹ngilizce olacakt›. Bir iflbö-
HARB-‹ ÖRFÎ Muhâkemât› Zab›t Cerîdesi oldu. Dadrian ile birlikte yay›mlayaca¤›m›z
bir grup arkadaflla birlikte onlar›n da Türk- lümü yapt›k. Buna göre, ben söz konusu di-
di¤er belgelerin de ilgi ile karfl›lanmas› ümi-
çe transkripsiyonlar›n› yapt›k. Sonuçta, zinin Türkçe yay›mlanmas›ndan sorumlu
diyle.
Takvim-i Vekayilerde ve günlük gazetelerde Doktora çal›flmam s›ras›nda günlük gazete- idim; Dadrian da ‹ngilizce yay›mlama iflini
yer alan on üç dava hakk›ndaki iddianame- leri de çok s›n›rl› olarak taram›flt›m. Bu ga- üstüne ald›.
leri ve karar suretlerini içeren, oldukça genifl zetelerden, ‹stanbul’daki dava say›s›n›n Dadrian sadece bir sosyolog, bir tarihçi
bir külliyata sahip olmufltum. Davalar hak- Takvim-i Vekayilerde yay›mlananlar ile s›- de¤il, bir hukukçudur da. Ben, Dadrian’›n Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam (der.)
k›ndaki tüm teknik bilgileri bir araya getir- n›rl› olmad›¤›n› ö¤renmifl bulunuyordum. a¤›rl›kl› olarak davalar›n hukuki veçhesine “Tehcir ve Taktil” –
dim ve yay›nevi aramaya bafllad›m. Adlar› Bunun üzerine, 1998 y›l› itibar›yla devasa iliflkin bir de¤erlendirme yazmas›n› istiyor- Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›,
bende sakl› kals›n, birçok yay›nevinin kap›- bir ifle daha soyundum: 1919-1922 dönemi dum. Ama Dadrian konuya daha genifl yak- ‹ttihat ve Terakki’nin
bas›n›n›n sistemli bir taramas› ve dijital or- laflmay› tercih etti ve sonuçta, dönemin son Yarg›lanmas›, 1919-1922
s›n› çald›m; hiçbiri, bu resmi dava tutanak-
derece ayr›nt›l› bir hikâyesini yazd›. Ben de, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›,
lar›n› yay›mlamay› kabul etmedi. Art arda tama aktar›lmas›... O s›rada, eldeki teknolo-
kitapta yer alan di¤er makaleleri yazd›m. Aral›k 2008, 732 s.*
ret kararlar› ald›m, ki bu, 1999 ve 2000 y›l- ji, gazetelerin tüm sayfas›n›n filmini çekme-
lar›d›r. Yani o y›llarda bu kitab›n iskeleti mize müsait de¤ildi. Önce sadece mahkeme Düzenli aral›klarla bir araya geliyor, birbiri-
haz›r say›l›rd›, ama basacak yay›nevi yoktu. haberleri ile ilgili s›n›rl› bir tarama yapt›k; mizin yazd›klar›n› okuyor, fikir al›flveriflin-
* Agos okurlar›, kitab›, ‹stanbul Bilgi
Daha do¤rusu, bu yay›na Hrant talip ol- daha sonra, teknolojinin geliflmesi ile gaze- de bulunuyorduk.
Üniversitesi’nin Dolapdere kampüsündeki
du. “Ver ben basay›m” demeye 2000 y›l›n- telerin tüm sayfalar›n›n filmlerini çektik. Dadrian ile bu konuflmalar›m›z ve çal›fl- yay›nevi ofisinden, %30 indirimli olarak
da bafllad› ve bu iste¤ini, durmadan tekrar 2003 y›l› itibar›yla, ‹stanbul ve Ankara kü- maya bafllamam›z 2002-2003 y›llar›nda ol- temin edebilirler.
etti. “Ne kap› kap› geziyorsun, getir, bir ya- tüphanelerinde mevcut gazetelerin toplu bir mufltu ve asl›nda, yapt›¤›m›z plana göre,
‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›
y›nevi kural›m, oradan yay›mlayal›m” di- külliyat›na sahip olmufltum. 2003 y›l› sonu itibar›yla, Takvim-i Vekayi-
Kurtulufl Deresi Caddesi, No: 47
yordu. Kabul etmedim. Bu gazeteler üzerinde yapt›¤›m taramalar lerin yay›na haz›r hale gelmesi gerekiyordu. 34440 Dolapdere / ‹stanbul
Burada bir ek bilgi daha vermem gerekir: neticesinde, ‹stanbul’da görülen davalar›n Ama, elimizde olmayan birçok baflka sorun tel: (0212) 3115259/62

AGOS kitap 4 flubat 2009


Her derde devad›r tarih
AMED GÖKÇEN

getirilemez bir flekilde kaybolmufl”lar› ses- tidar›n giremedi¤i tüm alanlar, sizin küçük Hakan Erdem, Soner Yalç›n’›n Efendi:
Y. Hakan Erdem lendirmenin, sat›r aralar›ndakilerin, d›fllan- çapl›, s›cakkanl› araflt›rmalar›n›z sayesinde Beyaz Türklerin Büyük S›rr› (Do¤an Kitap,
Tarih-Lenk: Kusursuz Yazarlar m›fllar›n, tutunamayanlar›n sesi olman›n tüm kamuoyuna aç›k hale gelebilir. 2004, s. 120) adl› kitab›nda sordu¤u bu so-
K⤛ttan Metinler salt bir kulak verme de¤il, bafll› bafl›na bir Tüm bu tart›flmalar›n d›fl›nda, Y. Hakan runun cevab›n› flöyle veriyor:
Do¤an Kitap, Aral›k 2008, 360 s. kurucu iktidar edimi oldu¤unun da fark›n- Erdem’in son kitab› Tarih-Lenk: Kusursuz Henüz buharl›lar›n yeni piyasaya ç›kt›¤›
da olmak gerekir. Geçmiflle kurdu¤u bilinç- Yazarlar, K⤛ttan 1820’lerde bir kruvazörde
li/bilinçsiz iliflkiyle, tarihçinin mesleki bafla- Metinler’le birlikte olmak, olmayacak bir ni-
Tanr› bilgeleri flafl›rtmak için dünyan›n ap- r›s› ve varl›k sebebi, kendine biçti¤i misyon- görüyoruz ki siya- mettir. Çünkü... kruvazör-
talca fleylerini seçmifltir ve Tanr› güçlü olanla- dan ba¤›ms›z de¤ildir; tarihçi, olmayan› ol- sal organizasyonla- ler dünya donanmalar›nda
r› flafl›rtmak için dünyan›n zay›f fleylerini seç- durarak, görüneni görünmez/silik k›larak, r›n destek gücü XIX. yüzy›l›n ortas›ndan
duyulabilecek olan› sesten ve dilden mah- olan tarih disipli- sonra ortaya ç›km›fllard›r.
mifltir; ve dünyan›n afla¤›l›k fleyleri ve hor gö-
rum b›rakarak da kendine yeni/yine varl›k (…) Geriye ehemmiyetsiz
rülmüfl fleyleri Tanr› taraf›ndan seçilmifllerdir ni, yaz›m aflama-
bir mesele daha kald›; izle-
ve olmayan fleyler, olan fleylere yoklu¤u getir- sebepleri bulabilir. Görünür olan›n kendisi- s›nda da sorunlarla
nen güzergâh. Balt›k’taki
mek için seçilmifllerdir. ne iliflkin flüphelerimiz günbegün art›yor- karfl› karfl›yad›r. Petersburg’dan kalkan ge-
Korintoslulara I. Mektup I: 27-28 ken tarihçiden ›srarla geçmifli görünür k›l›p, Tarih, varoluflu ge- minin ‘Artvin’e ulaflmas›
buradan do¤acak kültür birikimiyle de gele- re¤i farkl› de¤er- için iki ihtimal var. Birinci-
ce¤e ›fl›k saçmas›n› beklemek nafiledir.
T oplumun gelece¤i ve refah› için kutsal
bir panzehir olarak de¤erlendirilen ta-
rih disiplini, elde edilecek panzehirin kimle-
Bilinmeyeni bilinenden, görünmeyeni
görünenden ba¤›ms›zm›fl gibi göstermekle
lendirmelere tabi
tutulabilir fakat
as›l sorun, tarihçi-
si akl› bafl›nda her geminin
gelece¤i gibi Cebelitar›k
Bo¤az›’n› geçerek gelmesi-
rin hayat›na mal oldu¤unun takipçili¤ini ve ne bilinmeyen bilinir, ne de görünmeyen nin geçmifl üzerin- dir. Eh, o zamanlar Os-
savunuculu¤unu yapan tarihçilerin sorular› görünür k›l›nabilir. ‘Bilinmeyen’ adland›r- den günümüze manl›’ya s›¤›nabilecek ilk
karfl›s›nda zor durumda. Walter Benjamin, mas›, her fleyin ve her yerin zaten o anda ve- uyarlad›klar›n›n liman Cezayir, diyelim ki
ya o co¤rafyada yaflayanlar taraf›ndan bilini- yaratt›¤› gerçeklik Rus denizcilerin gözü Ce-
Son Bak›flta Aflk adl› kitab›nda yer alan bir
yor olmas› sebebiyle, zaten problemli bir zayir day›s›n› tutmad›, Gi-
de¤erlendirmesiyle, muzaffer olan›n ma¤lup havas›ndad›r. Yeni
rit, ‹zmir, ‹stanbul. Say sa-
olan karfl›s›nda yaratt›¤› tarih anlay›fl›n›n yaklafl›md›r. Bilmeyen ve görmeyen, ‘biz’le- görme alanlar› aç-
yabildi¤in kadar. Osmanl›’ya s›¤›nmak is-
kendisini hangi koflullar alt›nda var etti¤ini riz. ‘Sesi duyulmayanlar›n sesi’, konuflma- mas› gerekirken geçmifli tahrip eden tarihçi- teyen birilerinin baflkenti s›y›r›p ‹stanbul
bir kez daha gösteriyordu bize: d›klar› için de¤il, gerçekten ne dedikleri an- nin yaratt›¤› ‘flahsi tarih’ anlay›fl› Tarih- Bo¤az›’n› ve tüm Karadeniz’i geçmeleri ne
Tarihçiler geçmiflten bir hazine, bir mi- lafl›lacak flekilde dinlenmedikleri için de du- Lenk’in elefltiri kayna¤›d›r: akla hizmettir? H›mm, ikinci ihtimale ba-
ras olarak söz ederler. Tarih’in ezilen s›- yulmuyor olabilir. Bu sebeple de, onlar, dil- Kesin ve tek bir tarih vard›r’ noktas›nda kal›m. Kaçgun Rus denizciler ülkelerinin
n›flar› içinse tarih bir enkaz, bir y›k›nt›- lendirilmesi gereken ‘fakir’ ve ‘cahil’ veya hiç de¤ilim. Farkl› tarihler oldu¤unun içinde bulundu¤u karmafladan yararlana-
lar y›¤›n›, bir talan alan›d›r. Bir dizi öy- ‘deli’, ‘hasta’, ‘çocuk’ ve ‘kad›n’ oluyorlar. bütünüyle bilincindeyim çünkü tarihin rak gemiyi s›rtlad›lar, bazen Viking atala-
künün birbirini do¤urarak bugüne do¤- Bu adland›rmalar› onlara yap›flt›rd›¤›m›z geçmiflin bizatihi kendisi de¤il, geçmiflin, r›n›n yapt›¤› gibi nehirleri kulland›lar,
ru ilerledi¤i bir birikim ve geçmiflin bu- andan itibaren, art›k onlar›n gerçekten ne insan haf›zas›n›n dolambaçl› yollar›ndan Azak Denizi’ne ve sonra Karadeniz’e indi-
güne kavuflmas› de¤il, bir öykünün bafl- dedi¤ini anlamak zorlafl›yor. Bu vas›flar›yla geçerek gelen yaz›l› anlat›mlar›n›n tümü- ler. Evet, evet bu ikincisi olacak. ‹ndiler ve
ka öyküleri tüketerek, unutturup yok ‘muhtaç’ ve ‘ma¤dur’ olduklar›ndan, ne de- nün toplam› oldu¤unu hiç unutmuyor. ‘Artvin liman› neredesin’ diye arad›lar,
ederek kendini tek k›lmas›, geçmiflin mek istediklerini anlayabilmemizi sa¤laya- Gerçek geçmiflte elbette ki bir olay on arad›lar. Bulamad›lar! Tanr›’n›n cezas› ha-
beklentilerinin yok edilmesidir. de¤iflik flekilde de¤il bir flekilde olur ama ritalar› yanl›flt›. Koca Karadeniz k›y›s› bo-
cak ve yine bizim ad›m›za alt okumalar ya-
Keith Jenkins ise, Tarihi Yeniden Düflün- bunun yeniden hat›rlan›fllar›n›n, sonraki yunca Artvin diye bir yer yoktu. (s. 113-
pacak biri(leri)ne ihtiyaç var. Buna da, tabii
mek adl› kitab›nda ulus-devletin objek- zamanlara tafl›n›fllar›n›n, izleyen kuflakla- 114)
ki, okumufl-yazm›fl kifli olarak akademis-
ra aktar›mlar›n›n son derece göreli, akta- Ulus-devlet yaratma sürecinin en önem-
tif/sübjektif destek gücü olarak de¤erlendi- yen/tarihçi karar verecek – ‘onlar’›n ne de- rana göre öznel ve bafll›ca siyasi olmak
rilen tarih disiplininin muhteviyat›na iliflkin mek istedi¤ine ve durumun kendisinin na- li kaynaklar›n› oluflturan ‘unutturma’ ve ye-
üzere türlü ihtiyaçlar do¤rultusunda kur-
benzer bir tespitte bulunuyor: s›l de¤erlendirilece¤ine. ni bir kimlik yaratma çabas›, inanma ve
gusal olabildi¤inin, hatta oldu¤unun ay-
‹fllerini; epistemolojik, yöntembilimsel, inand›rma süreçleriyle birlikte gelifliyor. Ta-
r›m›nday›m. Bir a¤aç bir flekilde devrilir
ideolojik ve pratik konumlar› aç›s›ndan fakat bu devrilmeye sonuçlar› itibariyle rihçilerin hatalar›n› gün yüzüne ç›karmakla,
karfl›l›kl› tan›nan yollarla yapan, ürünleri de¤iflik anlamlar yükleyen, devrilmesinde tarihçinin sahte belgeler ortaya koymas›n›n,
dolafl›ma sokuldu¤unda; mant›ken son- çeflitli nedensellikler kurgulayan on tane olmayan› oldurmas›n›n önü kesilebilir mi?
suz ama asl›nda herhangi bir verili anda devrilme anlat›m› ayn› anda mevcut ola- Ve son olarak, üniversitelerin tarih bö-
var olan ve egemen olandan marjinal ola- bilir. ‹sterseniz a¤aç yerine ‘‹kiz Kuleler’ lümlerinde yap›lacak yeniden yap›land›rma
na uzanan bir tayf üzerinde tarihlerin an- deyin. (s. 20) çal›flmalar›n›n, iddia edilenin aksine, tarih
lamlar›n› da¤›t›p yap›land›ran güç iliflki- yaz›m›na önemli bir katk›s› olmayabilir.
Tarih-Lenk, sadelefltirme sorunlar›, çevi-
lerine karfl›l›k gelen bir dizi yararlanma
ri hatalar›, olmayan olaylar, yerler ve kiflile- Tarihin siyasetle olan gönül ba¤›, her koflul-
ve suistimale konu olan, yaflad›klar› za-
Tarihçinin ‘iktidar’laflt›r›ld›¤› durumlara rin tarihsellefltirilmesi ve intihal örnekleriy- da, apaç›k görünene dahi kör gözlerle bak›l-
manlar taraf›ndan koflulland›r›lm›fl bir
iflçi taraf›ndan üretilen, görünüflte dün- verilebilecek en klasik örnek, galiba, Ameri- le, tarihçinin elindeki malzemeyi yans›t›r- mas›na yol açar.
yan›n bir yüzü, yani geçmifl üzerine, de- kan üniversitelerinin Japonya’y› kapsayan ken nas›l hatalar yapt›¤›n› ortaya koyuyor.
¤iflken, problematik bir söylemdir. ‘bölge çal›flmalar›’d›r. II. Dünya Savafl›’n›n Yazar, söz hakk›n› örneklere b›rakm›fl; kita-
Peki, tarih için tarih yapmad›¤›m›za gö- ard›ndan Japonya’da say›lar› sürekli artan b›n neredeyse tamam›, karfl›laflt›rmal› ör- de¤inilen kitaplar:
Amerikan destekli araflt›rmalar›n ço¤unda, neklere dayal› ‘tarihi metinler’den olufluyor.
re, kim ya da ne için tarih yapmaktay›z? Ta-
Kitapta yer verilen en ilginç ‘hata’lardan bi- Walter Benjamin
rihçi neden yazar? Tarihçinin kendisi, çeflit- bölge çal›flmalar›n›n ulusal devletleri ve çok
rini aktaral›m: Son Bak›flta Aflk:
li konular›, siyasi duruflunun verilerine da- uluslu flirketleri güçlendirecek bölgesel bilgi
Rus ‹brahim Pafla, XIX. yüzy›l›n bafl›nda Walter Benjamin’den Seçme Yaz›lar
yanarak de¤erlendiren, gören / görmezlik- ürettiklerinden bahsedilmiyor veya bu du-
Petersburg liman›ndan ayr›ld›¤› kruvazö- çev. Nurdan Gürbilek
ten gelen bir fikriyata sahip, veya maafl bor- rum gözden kaç›r›l›yor.
rüyle Artvin’e s›¤›nm›flt›. ‹brahim Pafla’n›n Metis Yay., Kas›m 2008
drosu, destekçileri, sponsorlar› ve burslar›y- ‹ktidar iliflkileri, tarih, antropoloji ve sos-
neden Ruslardan kaç›p Osmanl›’ya s›¤›n- (ilk bas›m: 1993), 192 s.
la, bir flekilde, bir yerlere ba¤l› olabilir. Mes- yoloji gibi disiplinleri tüm bu ‘normallik’,
d›¤› konusunda ailenin hiçbir bilgisi yok.
lek erbab› olarak tarihçinin yaflam›n› sür- ‘uygunluk’ ve ‘s›radanl›k’ çal›flmalar›n›n gö- Keith Jenkins
Pafla’n›n ‘Rus’ ad›n› bile bilmiyorlar.
nüllü, görgüsüz bir yaz›c›s› olarak görüyor. Tarihi Yeniden Düflünmek
dürmesini sa¤layacak ihtiyaçlar, di¤er mes- Kimdi bu Rus ‹brahim Pafla? San›r›m
çev. Bahad›r Sina fiener
lek erbaplar›n›n ihtiyaçlar›ndan farkl› de¤il- Do¤rudan iktidar a¤lar›n›n yan›nda olun Rusya tarihine bakarak bu sorunun ceva-
Dost Kitabevi Yay., fiubat 1997, 92 s.
dir. Ama öte yandan, “sesleri bir daha geri veya olmay›n, bunun hiçbir önemi yok. ‹k- b›n› bulabiliriz.”

flubat 2009 5 AGOS kirk


Herkesin bildi¤i s›rlar:
Geç Osmanl› toplumunda
cinselli¤in sessizlefltirilmesi
NAZAN MAKSUDYAN

nemde cinsellik dura¤an de¤ildi ve senaryo- devlet kanunlar›na, bu yolla da uleman›n sinde haz›rlanan 1840 ve 1858 ceza yasala-
lar sürekli de¤ifliyordu. Modernleflmeyle bir- kavramsal dünyas›ndaki uygun ve uygunsuz r›nda ise fleriattan bilinçli bir kopufl yaflan-
likte, Osmanl› toplumu “metne dayal› cin- davran›fllar alg›s›na odaklan›yor. Fouca- m›flt›. ‘Namus suçlar›’ bafll›¤› alt›nda ele al›-
sel söylemin bütün biçimlerinden kaçarak ult’nun iktidar›n bir yandan cinselli¤i bast›- nan cinsel suçlar bölümünde, önceki hukuk
utangaç bir sessizli¤e büründü.” (s. 26). r›rken di¤er yandan arzuyu tayin etti¤i fik- metinlerinde vazgeçilmez olan cinsiyet fark›
rinden yola ç›kan yazar, Osmanl› kanunla- göz ard› edilmifl ve kanun yap›c›lar eflcinsel-
Cinsellik senaryolar› r›ndaki cinsel suçlar› ve cezalar› inceliyor. likten bahsetmekten kaç›nm›flt›. Ze’evi’ye
Kitab›n ilk bölümü son derece ilginç; Ze’evi’nin bu bölümde alt›n› çizdi¤i önemli göre bu dönemde cinsel söylem alan› daral-
Ze’evi, bu bölümde, t›p literatürünü birincil nokta, padiflah kanunlar›n›n, Kanun-i Os- m›fl, eski kanunlardaki ayr›nt›l› anlat›mlar
kaynak olarak kullanarak, “beden senaryo- mani’den bafllayarak fleriatla uyumlu oldu¤u: yerini edepli kelimelere b›rakm›fl, sübyanc›-
su” ad›n› verdi¤i, erkek ve kad›n cinselli¤i, Kanunun buyruklar› fleriat›n belirledi¤i l›k veya eflcinsellik gibi konular kanun d›fl›
seksüel/aseksüel beden ve cinselli¤in meka- temel do¤ru ve yanl›fl kategorilerini de¤ifl- b›rak›lm›fl, cinsel-hukuksal metinler sessiz-
ni¤i konular›na de¤iniyor. ‹ncelenen t›p ri- tirmemiflti. (...) Ancak kanun önceki hu- leflmiflti. (s. 91)
kuk sistemlerinden çok farkl› bir toplum- Cinselli¤in inanç hayat›nda oynad›¤› rol-
saleleri, cinsel organlar, dürtüler, cazibe,
sal-cinsel metin öneriyordu. Kad›nlar›n le ilgili fikirsel tart›flmalara kat›lan mutasav-
üreme gücü, uygun iliflki biçimleri hakk›nda
cinsel ahlak çerçevesi içindeki konumunu v›flar›n yazd›¤› metinlerin incelendi¤i üçün-
zengin bilgiler ve çok say›da görsel malzeme düzeltmenin, hetero ve homoerotik seks-
içeriyor. Erkek ve kad›n› tek bir cinsiyetin cü bölüm, esas olarak “tüyü bitmemifl o¤-
te eflitli¤i artt›rman›n, fliddet içermeyen
üstün ve afla¤› örnekleri olarak gören Os- lanlar›n güzelli¤i sorunu” üzerinde duruyor.
cinsel suçlarda hoflgörülü cezalar uygula-
Dror Ze’evi manl› t›p literatüründe, erkek ve kad›n ikili Burada belirtmek gerekir ki, kitab›n ana te-
man›n yollar›n› ar›yordu. (s. 83)
Müslüman Osmanl› bir karfl›tl›k oluflturmay›p, bir süreklilik mas› modern öncesi cinsellik senaryolar›n›n
19. yüzy›ldaki hukuk reformlar› çerçeve-
Toplumunda Arzu ve Aflk 1500-1900 içinde alg›lan›yordu. Bu 19. yüzy›lda bast›r›lmas› olsa da,
çev. Fethi Aytuna çizgide, kad›nlar asl›nda Ze’evi öncelikli olarak homoerotik
Kitap Yay›nevi, Ocak 2009, 240 s. “kusurlu erkekler”di. senaryolar›n sessizlefltirilmesini ir-
Cinselli¤in böyle ‘tek’ deliyor. Ortodoks inanç ile tasav-
cins üzerinden kurgu- vuf aras›nda bariz bir çizgi çizmek-

C insellik üzerine tarihsel araflt›rmalar,


Michel Foucault’nun 盤›r aç›c› çal›fl-
mas› Cinselli¤in Tarihi’nin (l’Histoire de la
lanmas›, iki cinsiyete da-
yal› belirgin bir model
ten ziyade ortodoks ve heterodoks
mutasavv›flardan söz etmenin daha
olmay›fl›, homoseksüel- do¤ru oldu¤unu belirten Ze’evi,
sexualité; 1976-84) yay›mlanmas›ndan bu
lik ve heteroseksüellik baz› mutasavv›flara göre “tüyü bit-
yana, otuz y›ldan beri birçok araflt›rmac›n›n
aras›ndaki fark› büyük memifl” müritlerin seyre dal›nacak
ilgisini çekiyor ve bu konuda çok say›da de-
ölçüde azalt›yordu (s. bir aflk›n nesnesi olabildi¤inin alt›-
¤erli eser yay›mlan›yor. ‹lk zamanlarda mo-
35). n› çiziyor. Efl-fiabi’nin aktard›¤›na
dern devlet ayg›t› belirgin olan, iyi kötü bir
‹ncelenen eski risale- göre, Hz. Muhammed Abdü’l-
burjuva s›n›f› oluflturmufl Bat› toplumlar›na
lerin aç›k sözlülü¤üne Kays kabilesinden bir heyeti kabul
uygulanan Foucaultcu yaklafl›mlar, zaman
k›yasla, 19. yüzy›lda ya- etti¤inde içlerinde göz kamaflt›r›c›
içerisinde etki alan›n› geniflleterek, görece
z›lan kitaplar, cinsel gü- güzellikte bir delikanl› görür. Der-
daha geç modernleflmifl ve daha Do¤u’daki
toplumlar› anlamak için de kullan›l›r oldu. dülerin varl›¤›n› redde- hal çocu¤a önünden kalkmas›n› ve
Dror Ze’evi de, Müslüman Osmanl› Toplu- dip cinsel iliflkiyle ortaya arkas›nda bir yer bulmas›n› söyler
munda Arzu ve Aflk adl› çal›flmas›nda, Fo- ç›kabilecek hastal›klar› ve böylece, bir erke¤in cazibesine
ucault’nun iddialar›na s›k› s›k›ya ba¤l› kal- görmezden gelmiflti. kap›lman›n do¤al oldu¤unu belirtir
mak gibi bir kayg› tafl›masa da, benzer flekil- Son derece resmi, ayr›n- (s. 108). Dolay›s›yla, bu söylem
de, modernleflme, bürokratik devlet ayg›t› t›ya girmekten kaç›nan, içinde homoerotik çekicilikte bir
ve iktidar kavramlar› üzerinden, Osmanl› üstü kapal› bir üslup sap›kl›k ya da anormallik yoktur.
toplumunda modern öncesi dönemde son kullanan bu yeni söy- Di¤er söylemsel ba¤lamlarda ol-
derece zengin bir külliyat oluflturan cinsellik lem, asl›nda cinselli¤i t›p du¤u gibi tasavvuf söyleminde de
senaryolar›n›n (zihnimizdeki cinsel aray›fl ve dilinden uzaklaflt›rm›flt›. 19. yüzy›l sonras›nda erkekler aras›
cinsel eylemlerle ilgili içsel ve d›flsal tasar›lar, Avrupa’daki literatüre sevgi ve eflcinsel iliflkiler uygunsuz
s. 20) 19. yüzy›lda zapturapt alt›na al›nma- uyum sa¤layarak, tek kategorisinde de¤erlendirilmeye
s›, evcillefltirilmesi ve neticede yaz›l› kültür- cinsiyet teorisini bir ke- baflland›. Tasavvuf homoerotik içe-
den kaybolmas›n› inceliyor. nara b›rak›p iki cinsiyet ri¤i nedeniyle art›k ay›plan›yordu.
Ze’evi’nin alt› bölümden oluflan çok de- modelinin benimsenme- Heteronormal hale gelen cinsel söy-
¤erli araflt›rmas›, modern öncesi Osmanl› siyle homoseksüellik lem içinde, o¤lanlar›n güzelli¤ine
toplumundaki cinsellik kurgular›n› konu normal olmaktan ç›kar- aç›kça aflk ilan etmek art›k utan›la-
al›yor. Kat› bir zaman aral›¤›na ba¤l› kalma- ken, cinsellik konuflul- cak bir fleydi. Korku ve utanç, tüm
yan araflt›rma, erken dönemde görece aleni maz bir alana dönüfl- bir söylemsel kültürün susturulma-
ve do¤al olan cinsellik anlat›s›n›n, 19. yüz- müfltü. s›na yol açm›flt›. (s. 116)
y›lda nas›l tabulaflt›¤›n› ve sessizlefltirildi¤ini Hukuk metinlerine Kitab›n dördüncü bölümü, he-
sorguluyor. Yazara göre, modern öncesi dö- dayanan ikinci bölüm, nüz çok az araflt›rmac›n›n yararlan-

AGOS kitap 6 flubat 2009


caya çevrilince Osmanl› okurlar donup kal›r yazar›n vurgu yapt›¤› “utanç duygusu” üze-
ve bu söyleme karfl› koyma arzusu duyarlar. rinden anlamak mümkün görünmüyor. En
Dolay›s›yla, seyahatnamelerin 19. yüzy›l›n az›ndan söz konusu dönüflümün çift yönlü
ikinci yar›s›nda Osmanl› toplumundaki cin- oldu¤una vurgu yapmak gerekiyor. Osman-
sellik ve cinsiyet kavramlar› üzerinde çok l›lar sadece seyahatnameleri okuduklar› ya
büyük etkisi olmufl (s. 175), bilinen cinsel da Bat›l›lar›n kendileri hakk›nda ne düflün-
senaryolar “seyahatnamelerin sald›r›s› sonu- düklerini çok önemsedikleri için de¤il, ken-
cu” y›k›lm›flt›r (s. 194). Kendileri hakk›nda dileri de art›k daha Bat›l› olduklar›, o de¤er-
yaz›lanlardan rahats›zl›k duyan Osmanl›lar, leri zaman içinde içsellefltirdikleri için, ken-
yerleflik cinsel söylemleri bast›rma ve sustur- di kendilerine d›flar›dan bakma refleksi gelifl-
ma yoluna gider. Di¤er bir deyiflle, Osman- tirmifllerdi. Yani belki de esas mesele yaban-
l› toplumu Bat›l›lar›n bak›fllar› alt›nda ken- c› birilerinden bir fleyi saklamak de¤il, yal-
dini ç›plak hissetmifl, mahremiyeti ihlal edil- n›zken dahi aynaya bakamamakt›.
di¤i için utanm›fl, elleriyle edep yerlerini ört-
meye çal›flm›flt›.
Daha önce sorgulanmayan ve kültürel
dokunun bir parças› olan cinsel davran›fl-
lar, e¤ilimler ve tercihler, art›k bir luna-
park aynas›nda gibi çarp›k görünüyordu.
Bir utanç duygusu yarat›yordu. (s. 192)
Ze’evi’nin kitab›, modern öncesi dönem-
deki cinsellik senaryolar›n› gün ›fl›¤›na ç›ka-
Erke¤in ‘fazla büyümüfl’ gö¤üslerini alma ameliyat›. r›p analiz etmekte ve 19. yüzy›lla gelen de¤i-
(fierefeddin Sabuncuo¤lu, Cerrahiyyetü’l-Haniyye, Fransa Ulusal Kütüphanesi) flimi gözler önüne sermekte son derece bafla-
d›¤› çok zengin bir malzemeye, rüya tabirle- mundaki cinsellik senaryolar›n› derlemeye r›l› ve ufuk aç›c› bir çal›flma. Ancak de¤ifli-
rine dayan›yor. Yazarlar› erkek oldu¤u için, çal›flan Ze’evi, temel olarak befl alan›n (t›p, mi, yani geç Osmanl› toplumunda cinsellik
toplumsal cinsiyet diyalekti¤inin sadece bir hukuk, tasavvuf, rüya tabiri, gölge oyunu) söyleminin metinsel alanda bast›r›l›fl›n› aç›k-
yönünü göstermek gibi bir eksiklikleri olsa yaz›l› kaynaklar›n› kullan›yor. Tüm kaynak- lamakta kullan›lan “Bat›l›lar›n bak›fl›” iddia-
da, rüyalar›n, dolay›s›yla tabirlerinin kiflinin lar flüphesiz çok zengin ve araflt›rman›n öz- s›, tüm süreci aç›klamakta yetersiz kal›yor.
iç dünyas›n›n yans›mas› olarak görülebilece- günlü¤üne katk›lar› çok büyük. Di¤er yan- Seyahatname literatürünün neden Osmanl›-
¤i belirtiliyor. Ze’evi’nin bulgular›na göre, dan, metodolojik aç›dan düflünüldü¤ünde, lar için bunca önemli olabildi¤ini, birbirin-
rüya tabiri kitaplar›nda homoerotik iliflki yaz›l› metinler ile yaflanan cinsellik aras›nda- den çok farkl› alanlarda eser veren entelek-
heteroerotik iliflki kadar do¤al, meflru ve ge- ki uçurumu göz ard› etmemek gerekir. Bu tüellerin, bilim adamlar›n›n, uleman›n, ta- Kad›n ürogenital sistemi. Olas›l›kla, Vesalius’tan
leneklere uygun bulunmufltu (s. 136). Genel noktada, daha afla¤›dan, belki sözlü ve kay›t savvuf erbab›n›n, rüya tabircilerinin yazd›k- uyarlanm›fl, erkek (solda) ve kad›n (sa¤da)
anlamda normallik s›n›rlar›n›n henüz kat› lar›ndan nas›l birdenbire hicap duyup sessiz- tasvirleri. Figürler çift cinsiyetli;
alt›na al›namam›fl kaynaklar›n önemini be-
li¤e gömüldüklerini, cinsellik söylemini na- idrar yolu ve vulva penise benziyor.
hatlarla çizilmedi¤i bir söylemsel evren var- lirtmeliyiz. Ze’evi, 19. yüzy›ldan itibaren (fiemseddin el-‹tâkî, Teflrîhü’l- Ebdân, s. 166)
d›. bast›r›lan metinsel cinsel söylemin, mahalle s›l kapal› kap›lar ard›na itebildiklerini, salt
Osmanl› rüya yorumcular›n›n zihninde iliflkileri, kahve kültürü, erkeklerin ve kad›n-
cinsel cazibe ister heteroerotik ister ho- lar›n samimi arkadafl çevreleri gibi sözel va-
moerotik olsun, ister kad›nlar ister erkek- rolufl alanlar› buldu¤unu, ancak tekrar yaz›-
ler üstte olsun do¤al karfl›lan›yordu ve l› mecralara akamad›¤›n› belirtiyor. Bunu
ay›planm›yordu. Baz› davran›fllar yasakt› yaparken sanki yaz›l› ve sözel alanlar aras›n-
ama yine de normallik s›n›rlar› içindeydi. da bir hiyerarfli kurup birinciden ikinciye bir
(s. 142)
düflüfl yafland›¤›n› ima ediyor. Oysa, yaz›ya
19. yüzy›l›n sonu, 20. yüzy›l›n bafl› itiba- aktar›lmam›fl bilgi, geride b›rak›lan iz aç›s›n-
riyle rüya tabiri alan› genel anlamda yok ol- dan tarihçi için bir huzursuzluk kayna¤› ol-
mufl, kitaplar yeni eklemeler ve güncelleme- sa da, yaz›l› ve sözlü kaynaklar aras›nda bir
ler yap›lmadan bas›lm›flt›. Bundan da öte, ast-üst iliflkisi kurmak çok da sa¤l›kl› görün-
eflcinsel iliflki ve o¤lanc›l›k normdan sapma müyor. Ayr›ca, cinsellik tarihi söz konusu
olarak görülmeye bafllam›fl, yeni kitaplardan oldu¤unda, yaz›l› kültürün her zaman daha
eflcinsel davran›fllar› ve ensesti ele alan bö- s›n›rl› kald›¤›, aksine sözel kültürün kesinti-
lümler ç›kar›lm›flt›. siz olarak varl›¤›n› sürdürdü¤ü düflünülürse,
‹lk dört bölümde yüksek kültüre ait kay- bu tip araflt›rmalarda sözel aktar›mlara daha
naklara dayanan araflt›rma, beflinci k›s›mda fazla e¤ilmenin yeni aç›l›mlar getirece¤i afli-
gölge oyununu baz alarak karfl›-senaryoyu kârd›r. Hülya Adak, Ayfle Gül Alt›nay, Esin
gözler önüne seriyor. Bu anlat›da yerleflik Düzel ve Nilgün Bayraktar’›n haz›rlad›klar›
ahlak anlay›fl›yla alay ediliyor, kurmacan›n iflte böyle güzelim... (Sel Yay›nlar›, 2008) gi-
ard›na gizlenerek toplumla ilgili gerçekler bi istisnai çal›flmalar›n önemi de bundan
dile getiriliyordu. Yazara göre, Karagöz ve kaynaklan›yor.
Hacivat, halka cinsellik ve s›n›rlar› hakk›nda
bir fleyler söylüyordu (s. 149). Her iki cinsi
Bat›’n›n aynas› ve hicap
de flehvetli ve önüne gelenle iliflki kurmaya Kitab›n alt›nc› ve son bölümü, Osmanl›
merakl›, her zaman zevk ve seks peflinde ko- topraklar›n› ziyaret edenlerin yazd›klar› se-
flar halde gösteren gölge oyununda homo- yahatnamelere, dolay›s›yla d›flar›dan bakan-
erotik iliflki marjinaldir, ortadan kaybolma- lar›n gördüklerine ve anlatt›klar›na dayan›-
sa da çok az yer al›r (s. 165-6). 19. yüzy›lda yor. 16. 17. yüzy›llarda yaz›lan seyahatna-
hem hükümetin hem de yazarlar›n ciddi melerde Müslümanlar dindar ve ahlakl› ol-
sansürüne maruz kalan bu literatürden eli- duklar› için övülürken, Avrupa siyaseten
mize ulaflanlar, gölge oyunun erken döne- güçlendikçe seyyahlar daha yukar›dan bir dil
minden muhtemelen çok farkl› oldu¤u için kurmaya bafll›yor (s. 178). Avrupa t›p dün-
yöntemsel bir s›k›nt› yaratsa da, Ze’evi, ar- yas›na hâkim iki cinsiyet paradigmas›n›n da
keolojik katmanlar ba¤lam›nda kademe ka- etkisiyle, eflcinsellik, o¤lanc›l›k, çokefllilik,
deme sondaj çal›flmalar› yaparak bu sorunun kad›nlar›n toplumdan tecrit edilmesi, fahi-
afl›labilece¤ini belirtiyor. flelerin kötü durumu gibi konular elefltirili-
*** yor.
Özetlemek gerekirse, Osmanl› toplu- Ze’evi’ye göre, seyahatnameler Osmanl›-

flubat 2009 7 AGOS kirk


Aflkta oldu¤u gibi Gazze’de de
önce insanl›k kaybetti
YEL‹Z KIZILARSLAN

dün’e, oradan da Filistin Özerk Yöneti- aflk” olarak nitelendirdi¤i vatan›n›n flairi
Mahmud Dervifl
mi’ndeki Ramallah’a dönen Dervifl’in bun- –ya da tam tersine, davas›na ihanet eden bir
Biz Kaybettik Aflk da Kazanmad›
dan sonraki yaflam›, bu iki flehir aras›nda gi- hain– olma konumundan, yaln›z kalma ve
Arapçadan çeviren: Lütfullah Göktafl
dip gelmekle geçer. Dervifl, Ramallah’ta ya- kabul görmeme pahas›na kurtar›r kendini
Kitabevi Yay›nlar›, Aral›k 2008, 157 s.
flaman›n içindeki sürgün hissini dindirme- ve fliirini. Dervifl’in, Biz Kaybettik Aflk da
di¤ini söyler; onun için “en özgün sürgün, Kazanmad›’da da yer alan ‘Gecenin Ayak
insan›n kendi yurdunda yaflad›¤› gönüllü Sesleri’ adl› fliiri, onun edebi yolculu¤unda
F ilistinli flair Tevfik Zeyyid “Çat›flma or-
tam›nda çocuklar adam do¤ar” dedi¤in-
de, flüphesiz, Mahmud Dervifl’i de kastet-
sürgünlüktür.” 2008 A¤ustos’unda,
ABD’de geçirdi¤i kalp ameliyat› s›ras›nda
ulaflt›¤› noktay› belirginlefltirir. Dervifl’in,
Filistin’i, cefakâr bir anneden çok yasl› bir
miflti. Çat›flma ortam›nda birer yetiflkin ola- yaflam›n› yitirmeden hemen önce kaleme al- sevgiliye benzetti¤i bu fliiri, onun tüm Orta-
rak do¤an Filistinli çocuklardan biri olan, d›¤› son yaz›s›nda da, kalbinin Filistin için do¤u için duydu¤u bar›fl ve huzur özlemini
ça¤dafl Arap edebiyat›n›n en önemli flairle- atmaya devam etti¤i görülür. Dervifl’in, Ha- yans›t›rken, Filistin davas›n›n kör bir tut-
rinden Mahmud Dervifl, geçti¤imiz A¤ustos mas ile el-Fetih aras›ndaki çat›flmalar›n Fi- kuyla milliyetçili¤e tutsak olmaya bafllad›¤›
ay›nda yaflam›n› yitirdi ve ard›nda, fliirlerin- listin halk›n› birbirine düflürerek belirsiz bir anda yeflertti¤i masum bir ‘ilk aflk hissiyle’,
den taflan hüzünden daha da fazla keder ve gelece¤e sürükledi¤ini belirtti¤i bu yaz›s›, edebiyat›n›n insanl›ktan uzaklaflmad›¤›n›
çözülmemifl mesele b›rakt›. Gazze’de yafla- ölümünden birkaç ay sonra bafllayan, ‹sra- da gösterir. Dervifl, bu fliirinde, ulus-devlet
nan çat›flmalara maruz kalan pek çok çocu- il’in Filistin sald›r›lar›n› da adeta öncüller. inflas› için tabulaflt›r›larak kutsal anne im-
¤un, Dervifl gibi, bilge adamlar olarak do¤- gesine dönüfltürülmek istenen kad›n imge-
Ebedi sürgünlük fliirleri si yerine, Ortado¤u’nun ortak kültürünü
duklar› gerçe¤i, Zeyyid’in sözüyle birlikte
yeniden hat›rland›. Ça¤dafl Arap fliirinin kurucular›ndan yans›tan masal anlat›c›s› fiehrazad’›n imge-
1941’de, Akka’n›n bir köyünde do¤an olan Lübnanl› ve Suriyeli flairlerin olufltur- siyle buluflturdu¤u Filistin’in, art›k düflsüz,
l›k’taki ‹sa’n›n çarm›ha gerilme hikâyesini,
Dervifl, 1948’de uygulanan tehcir politika- du¤u el-Mehcer ak›m›ndan ve Endülüs Arap bedensiz ve ›ss›z kalan topraklar›ndan kay-
fliirsel bir ritmi olan Kur’an Arapças› ile an-
lar› nedeniyle, ailesiyle birlikte Lübnan’a fliirinden etkilenen Dervifl, romantizm ve naklanan kültürel çorakl›¤›na da bir çözüm
lat›r.
göç eder. Bir y›l sonra geri döndüklerinde simgecilik ak›mlar›n›, sosyalist gerçekçi bir sunar.
Mahmud Dervifl’in külliyat›ndan yap›-
köylerini yerle bir olmufl halde bulmalar›, anlay›flla birlefltirerek, anlat›sal yönü a¤›r Dervifl için kad›na atfedilecek de¤erle
lan özenli bir seçkiden oluflan Biz Kaybettik
Dervifl’in, tüm yaflam› boyunca edebiyat›n- basan fliirler kaleme al›r. fiiirlerinde, Orta- dönüflecek olan kültürün yarataca¤› fliirden
Aflk da Kazanmad›, fliirlerin Arapça asl›ndan
da belirleyici bir rol oynayacak olan sürgün- do¤u’da yaflanan ac›lar›, Filistin halk›n›n ç›kacak çözümler, belki de tüm dünyaya,
yap›lan çevirileriyle, geçti¤imiz ay, Kitabevi
lü¤ünü ve mültecili¤ini, Filistin halk›n›n yersiz-yurtsuzlaflt›r›lma ›st›rab›n›, özlemleri- Filistin sorunu için savafl, iflgal ve y›k›mdan
Yay›nlar› taraf›ndan Türkçe olarak yay›m-
özlem ve ac›lar›n› fliir arac›l›¤›yla anlatma baflka çözümler de gelifltirilebilece¤ini hat›r-
ni, umutlar›n› ve dile getiremedi¤i insanl›k land›. Kitapta yer alan ‘Celîle’de Ölüyor
latacakt›r. Bundan dolay› da, flair, ele geçi-
yolunu tercih etmesine neden olacakt›r. taleplerini, mevcut politikalar›n ötesinde, Kufllar’, ‘Kimlik Kart›’ ve ‘Pasaport’, Der-
rilmifl bedeninden ç›kan ruhunu yans›tan
Dervifl, yine ayn› nedenle,1961’de, Yahudi bir varolufl mücadelesi olarak an- vifl’in yaflam öyküsü ile Filistin meselesinin
gözleriyle sürgünde bile onu takip eden sev-
ve Arap gençlerinin birlikte mücadele lat›r. kesiflti¤i noktalar› ve flairin çeliflkilerini gös-
gilinin (fiehrazad) dinmeyen yas›, mavi göl-
verdi¤i ‹srail Komünist Partisi’ne fiair, yaz›lar›nda, 1960’l› y›l- termeleri aç›s›ndan benzersiz fliirler.
geli hüznü ve ç›k›fls›zl›¤› ile, “yeryüzünün
üye olarak, kendini Filistin’in sesi- lar›n ‘direnifl flairleri kufla¤›’ Dervifl’in, Filistin’in yaflad›¤› dram› anla-
son sürgünü” olan halklardan biri olma du-
ni tüm dünyaya duyurmaya adar. olarak adland›r›lan –Naz›m mak isteyenler için muazzam bir tan›kl›k
rumunu da ifade eder; sorunun as›l sebebi
Yurtd›fl›na ç›k›fl›n› engellemek Hikmet, Louis Aragon ve belgesi teflkil eden fliirlerinde zaman zaman olan iflgalcilerin “gecede sürekli yaklaflan
için kendisine kimlik ve pasa- Pablo Neruda’n›n da dahil ol- milliyetçi bir ton öne ç›kar. fiair, bu duru- ayak sesleri” ise, huzurun tüm di¤er halklar
port vermeyen ‹srail güçleri du¤u– bir kufla¤›n fliirlerinden mu sonraki y›llarda fark eder ve Filistin’in için de gerekli oldu¤unu gösterir. Ancak,
yüzünden yaflad›¤› sorun- de beslendi¤ini belirtir. Dervifl’in görünmez k›l›nmak istenen ac›lar›ndan tüm Ortado¤u için umut etti¤i bar›fla ulafl-
lar› “Bana bir filozof ge- ilk fliirleri ‘direnifl’ fliirleridir; son- kaynaklanan kimlik talebinin, bir süre son- man›n zorlu¤unun fark›nda olan Dervifl’in
tirin, kendisine varl›¤›- raki fliirleri ise sürekli bir de¤iflim ra milliyetçi bir siyasal kimli¤e dönüflme ris- ‘Yüzellibirinci Mezmur’ adl› fliirinde belirt-
m› kan›tlayaca¤›m” arzusunu yans›t›r. Savafl›n ve katli- kini de bar›nd›rd›¤›n› söyler: “Belirli koflul- ti¤i gibi, bir zamanlar Tevrat’ta özlemle an-
sözleriyle anlat›r. amlar›n yaratt›¤› trajedileri gözler lar alt›nda, muayyen bir yerde bulundu¤um lat›lan Yeruflalem, art›k “kanayan bir zeytin
1970’te Rusya’ya, önüne sermek için yazd›¤› simgeci fli- s›rada, kimlik hakk›n› savunan bir fliir yaz- flekline bürünerek” sadece ölüm ve savafl ge-
birkaç y›l sonra da M›- irleri nedeniyle, pek çok elefltirmen ve m›fl; ‘Kaydet! Arab›m’ demifltim. Nereye tirmektedir “Babil gecesine.” Ve tabii ki, fla-
s›r’a gider. Ard›ndan, Filistinli taraf›ndan davaya ve yurda iha- gitsem benden bu fliiri okumam› istiyorlar. irin ‘çarm›h›’ da “savafla durur”, hayalinde
dokuz y›l yaflayaca¤› netle suçlanan Dervifl , “davaya ihanet etme Bu tür taleplere boyun e¤en biri olsayd›m, bar›fl özlemi kokan Filistin topraklar›nda.
Beyrut’a tafl›nan Der- kayg›s›yla yaz›lmayan iyi fliirlerin, ne Filis- kendimi asla gelifltiremezdim.” Politik du- ‹srail’in Filistin halk›na yönelik tutumu-
vifl, yaflam›n› çeflitli tin davas›na ne de fliirin kendisine faydas› ruflunun, yaflamdaki aray›fl›yla ortaya ç›kan nu daima elefltiren Dervifl’in en yak›n dostu
Arap ve Akdeniz ülkele- olaca¤›n›” söyler. Müslüman bir Filistinli de¤iflimini fliir arac›l›¤›yla ifade eden Dervifl ve edebi kriteri, ‹srail’in ünlü flairi Yehuda
rinde ve Avrupa kent- olarak ‹branice ö¤renen ve fliirle- için sanat, öncelikle insan›n ve insanl›¤›n Amichai olmufltur. ‹ki flair aras›ndaki dost-
lerinde sürdürür. rinde bilhassa Filistin halk›n›n ya- evrensel trajedisine ›fl›k tutan yan›n› vurgu- luk ve gizli çekiflme, ayn› topraklar üzerinde
1993’te, FKÖ ile flad›¤› ac›y›, Yahudilerin Tevrat’ta lamal› ve sanat olarak kalmal›d›r. fiiiri son- yaflayan iki halk›n tarihlerinin nas›l farkl›
‹srail aras›nda im- yer alan peygamberlerine dert ya- suz bir evren olarak gören ve “fiair, Tan- flekillerde yaz›ld›¤›n›, ve insanl›k tarihi ka-
zalanan bar›fl ant- narak anlatma yolunu seçen Der- r›’n›n gölgesidir” diyen Dervifl, kendi varl›- dar eski olan kardefllik ve ihanet kavramlar›-
laflmas›nda arabu- vifl, metafizik bir aray›fl›n sonunda, ¤›n› kan›tlamak için ç›kt›¤› fliir yolculu¤un- n›n, Habil ile Kabil’in kavgas›ndan baflla-
lucu olarak görev kutsal kitaplar›n ortak diliyle, insanl›¤a ve da as›l arad›¤› fleyin vatan ya da Tanr› olma- yan zincirleme süreçte nas›l halkalar olufl-
al›r. Her ne kadar Filistin topraklar›n› iflgal d›¤›n›, bu yolculukta asl›nda hep fliiri arad›- turdu¤unu gösterir.
bar›fl yanl›s› olsa da, Filistin eden ‹sraillilere sesle- ¤›n› ve sonunda ona ulaflt›¤›n› söyler. Ve, insanl›k tarihi kadar eski olan bir
üzerine tahakküm koyan bu nir. ‘Ac›lar›n sonunda Bu yüzden de, topra¤› ve ülkesiyle aras›- baflka çeliflki, varl›¤›n› sürdürmektedir:
antlaflmay› elefltirdi¤i için FKÖ gelen yeniden do¤um’ na mesafe koymakla suçland›¤› zamanlarda Gazze’de birileri ‘kazanm›fl’ olsa da, her da-
ile aras› aç›l›r. 1996’da önce Ür- temas›yla, H›ristiyan- dahi, “çekici bir hapishane” ve “h›rç›n bir im önce insanl›k kaybeder!

AGOS kitap 8 flubat 2009


öykü

Gazze flehri oturmufl a¤l›yor


PAKRAT ESTUKYAN

lamad›m”, “A¤layan çocuklar› b›rak›p da


B ombard›man›n bafllad›¤› günden bu ya-
na, hastanenin ana kap›s›n› kapal› tut-
mak mümkün olmam›flt›. Karak›fl›n so¤u¤u
geldik, anlad›n m›?”
Tüm bu yak›nmalar Ömer’e yönelmiflti.
tüm fliddetiyle hüküm sürüyordu binan›n ‹nsanlar sanki yaflananlar›n hesab›n›
içinde. Kaloriferler çal›flm›yordu. Ameliyat- Ömer’e soruyorlard›. Kaçabilseydi keflke,
hanede ordu ifli bir sahra sobas› kurulmufltu. kaç›p uzaklaflabilseydi flu lanet yerden.
K›fl tatbikatlar›nda karargâh çad›rlar›n› ›s›t- Ama silah›n› alm›fllard›. Silah›n› b›rak›p
t›klar› benzin sobalar›ndan biriyle ›s›n›yordu nereye kaçar asker adam? Daha fazla daya-
ameliyathane. Hasta odalar›nda odun soba- namad›, gerilmifl sinirlerine daha fazla hâ-
lar› kurulal› iki ay olmufltu. Elektrikler on kim olamad›, boflald› h›çk›r›klarla. Herkes
günden beri kesikti kentte. flaflk›nl›¤a kap›ld›, ne yapaca¤›n› flafl›rd›.
Ameliyathanenin ayd›nlat›lmas› jenera- Leyla hemflire, ard›ndan da Lenki Kevork,
törle sa¤lan›yordu. C›l›z bir ›fl›k ve birkaç tutamad›lar gözyafllar›n›. A¤lamamak için
cihaz bu jeneratörün sa¤lad›¤› ak›mla çal›fl›- direnenler yavaflça yüzlerini kaç›rd›lar on-
yorlard›. Neyse ki hâlâ birkaç ay yetecek lardan, ama nafile, a¤lama nöbeti herkesi
kadar mazot stoku vard› jeneratörün. sarm›flt›. Hastane çal›flanlar›ndan biri orta-
Hasta odalar› gün ›fl›¤›yla ayd›nlan›yor- m›n sakinleflti¤ini görüp, silah›n› geri verdi
du. Günbat›m›ndan sonra mutlak karanl›k Ömer’e. Ömer sanki ufalm›fl, alçalm›flt›
hâkimdi odalarda. Zaten geceleri ayd›nlat- iyice. Akl›, beyni durmufltu sanki. Fark›n-
maya gerek de yoktu... Hastanede t›bbi hiz- kez, gidecek yerleri de kalm›yordu. Evleri- ve elindeki makineli tüfe¤in emniyet kilidi- da olmadan Leyla’n›n ellerini öpmeye bafl-
met, kap›dan içeri girdikten sonraki birkaç nin enkaz›ndan buraya geliyor, iyilefltikle- ni kapamadan geçirmiflti. Silah›n› omzun- lad›. Leyla bir kez daha h›çk›r›klara bo¤ul-
saat içinde verilebiliyordu ancak. ‹laç stoku rinde de, hasta odas› de¤ilse bile, yine has- dan asm›fl, gökten ölüm ya¤d›ran uçaklara du. Kat›la kat›la a¤l›yor, bir yandan da
iyiden iyiye azalm›flt›. En önemli t›bbi yar- tanenin içinde bir saçak alt› buluyorlard› karfl› naçar bir halde dolanm›flt› Gazze so- Ömer’in yana¤›n› okfluyordu usulca, biraz
d›m, kanamay› durdurmak ve cerrahi mü- kendilerine. O enkazlardan iki flekilde ç›k›- kaklar›nda. Her bombard›manda o da bir önce tükürdü¤ü yana¤›n›.
dahale idi. Ameliyat sonras› bak›m, yok de- yordu insanlar: Ya siyah naylon bir torba- kayay›, bir duvar y›k›nt›s›n› siper ediyordu, Lenki Kevork elini Ömer’in omzuna at-
necek kadar yetersizdi. ‹lk anda yap›l›rd› n›n içinde, ya da elinin, kolunun sarkt›¤› tehlike geçinceye kadar. t›, tane tane, duru bir Arapçayla anlatmaya
gerekli olanlar, elde kalan az say›daki a¤r› bir sedyenin üzerinde. Ço¤u kez ayn› en- Birkaç dakika önce zar zor buldu¤u bir bafllad›. Yar›m saat kadar önce bombalan-
kesicilerin sa¤layabildi¤i kadar›yla. Tüm kazdan sa¤ kurtulan bir akraban›n veya kamyonetin kasas›nda iki yaral› tafl›m›flt› m›fl bir eve gitmifllerdi. Eve yaklafl›rken,
bunlar›n d›fl›nda bir ifllevi daha vard› hasta- komflunun eflli¤inde var›yorlard› hastaneye. hastaneye. Tafl›d›klar›ndan biri can çekifl- içeriden çocuk feryatlar› iflitmifllerdi. Ama
nenin. Buraya getirilen yaral›lar›n, ço¤u Geceleri sessizlik hâkimdi. Yeni getirilenle- mekteydi, di¤eri ise h›zla kan kaybediyor- düflman üzerlerine atefl açm›fl, daha fazla
rin feryatlar› da bir süre sonra diner, ve bu du. Yaral›lar› kuca¤›nda içeri tafl›d›ktan yaklaflmalar›na izin vermemiflti. Uçuflan
koca yap› sessizli¤e bürünürdü. Böyle bir sonra fark etti girifl kap›s›n›n yan›ndaki mermiler aras›nda uzaklaflm›fllard› oradan.
sürü insan vard›, gündüzleri evinin enkaz›- bankta uyuklayan Leyla’y›. Müthifl öfke- Günün a¤armas›n› bekliyorlard›. Düflman
Gecenin Ayak Sesleri gün ›fl›¤›nda kendi mevzisine çekilirken, bir
n›n çevresinde dolafl›p, karanl›k bast›¤›nda lendi. Can› ç›km›flt› flu kamyoneti bulana
Sürekli yine hastaneye dönen. kadar, oysa ambulans kap›n›n önüne park yandan da uzaktan atefl aç›yordu.
yaklaflan ayak sesleri duyuyoruz geceleri Dünyada bunca uzun süre savaflla h›rpa- etmiflti, hemflire de uyukluyordu. Tüm bunlar› sanki eski bir masal anla-
Sürekli lanan kaç kent var acaba? Gazze, ilk akla Leyla, yana¤›nda patlayan tokad›n ac›s› t›rm›fl gibi, sanki o dehfleti kendi yaflama-
kap›lar f›rlay›p kaç›yor odam›zdan gelen olsa gerek. Halk on y›llar›n› y›k›ma ve flaflk›nl›¤›yla f›rlad› yerinden. Ömer, bu m›fl da, uzaktan seyretmifl gibi anlatt›. Son-
uzaklaflan bulutlar misali direnmekle geçirdi, kimse ömrünü do¤du- tokatla da yetinmemifl, ba¤›ra ça¤›ra küfret- ra, ceketinin cebinden, katlanm›fl, küçük
Yata¤›mdaki mavi gölgeni ¤u evde tamamlayamad› Gazze’de. Birkaç mekteydi: “Ne uyuyorsun vicdans›z oros- bir kitap ç›kartt›. Ömer’e uzatt›: “F›rsat
kim çekiyor her gece? y›lda bir evler y›k›l›r, insanlar yenilerini ku- pu! Halk sokaklarda kan revan içine yard›m buldu¤unda oku, bana iyi geliyor.”
Ayak sesleri geliyor rarlar. bekliyor, sen burada kaytarm›fl uyuyorsun!” ***
Gözlerin yurdumdur *** Leyla ise, bir yandan yedi¤i tokad›n, öte fiafakla birlikte ulaflt›lar y›k›nt›ya. Enkaz
Kollar›n bir çember, dolanm›flt›r bedenime Ard›na kadar aç›k duran büyük girifl ka- yandan u¤rad›¤› hakaretlerin verdi¤i ac›n›n sessizli¤e bürünmüfltü, tütüyordu. Lenki
Ayak sesleri geliyor p›s›n›n arkas›nda h›çk›ranlardan ilkidir içinde, a¤›z dolusu tükürdü Hamas milita- Kevork ve Ömer birlikte indiler araçtan, ar-
Ey fiehrazad! Leyla. Gönüllü hemflire Leyla asl›nda ö¤- n›n›n yüzüne. Öfkeden kudurdu Ömer. Eli kadan sedyeyi ç›kard›lar. Bu esnada Leyla
Niye kaç›yor beni resmeden gölge? retmendi. Ancak, uzun y›llar süren savafl hemen silah›na uzand›, ancak ayn› anda ceset torbalar›n› haz›rl›yordu. Üçü de ku-
Bir a¤aç ol, koflullar› içinde, Filistin yönetimi kurslar ambulans›n floförünün yumru¤u yap›flt› su- laklar›n› açm›fl, bir ses, bir yaflam belirtisi
gölgeni göreyim düzenleyerek pek çok kamu çal›flan›n› rat›na. Lenki Kevork ba¤›rd›: “Adam ol lan, duymay› ümit ediyorlard›, birkaç saat önce
Bir ay ol, hemflire olarak e¤itmiflti. E¤itim tümüyle serseri! Gebertirim flimdi seni burada!” b›rak›p kaçt›klar› sesleri tekrar duymay›…
gölgeni göreyim durmufl halde. Yönetim kalabal›k binalar- “O silah› bize do¤rultman için mi verdi- Üç küçük gövde ç›kard›lar enkazdan.
Bir hançer ol dan sak›n›yor. Düflman›n nereyi vuraca¤› ler sana?” diye hayk›r›yordu Leyla, “Asker- Üç küçük ceset torbas› yerlefltirdiler ambu-
Gölgeni göreyim gölgemde, belli de¤il. ‹lkesel olarak, ö¤rencilerin ken- sen git de düflmanla savafl!” lansa. Hastaneye dönüp, bir sonraki ça¤r›y›
Küller aras›nda bir gül biçiminde! di evlerinde daha güvenli olacaklar› kabul Hastane çal›flanlar›ndan ve hasta yak›n- beklemeye koyuldular.
Sürekli ediliyor. lar›ndan birkaç› da yetiflti, usulca silah› Ömer bir köfleye sinmifl, Lenki Ke-
yaklaflan ayak sesleri duyuyoruz geceleri Leyla, ambulans hemfliresi olarak çal›fl- kapt›lar Ömer’in elinden. Ayn› anda, ya- vork’un verdi¤i kitab›n sayfalar›n› çeviri-
Sürgün yerim oluyorsun ve hapishanem makta. Uyumadan, dinlenmeden, flehirde k›nmalar ya¤mur gibi ya¤maya bafllad›. yordu: yata¤›mdaki mavi gölgeni / kim çeki-
Ha gayret turlad›klar› üçüncü gündü bu. Lenki Ke- “Hemflire üç gündür gözünü k›rpmad›, ha- yor her gece? / ayak sesleri geliyor / gözlerin
öldür beni tek hamlede vork’la yaral› tafl›yorlard› sürekli, bir k›sm›- berin var m›?”, “Dün Hamas karargâh›n›n yurdumdur…
N’olur öldürme beni n› yetifltiremedikleri yaral›lar... Kevork da önünde dört saat nöbet bekledim bir depo Gün a¤arm›flt›, ancak 2009 Oca¤›n›n
yaklaflan ayak sesleriyle! Leyla gibi gönüllü olarak yap›yordu ambu- mazot almak için, biliyor musun?”, “A¤a- beflinci gününde günefl de ›s›tam›yordu Fi-
Türkçesi: Mahmud Dervifl
lans floförlü¤ünü. Ömer ise Hamas milita- beyimi ve ye¤enimi gömecek vaktim olma- listin topra¤›n›. ‹srail kara kuvvetleri, bom-
n›yd›. O da son üç günü uyku uyumadan d›, anlad›n m›?”, “Bütün gece bir sigara bu- balanm›fl kenti iflgal ediyordu.

flubat 2009 9 AGOS kirk


Türkiye tarihinin gayri resmi resmigeçidi*
ROBER KOPTAfi

Batan geminin mallar› lu’nun karfl›s›nda yüre¤i p›rp›r atan, 36 nu- mek kolay de¤il. Genç ve masum devrimci
mara ayakkab› giyen lideri Hüseyin Fey- Emin’e, bir zamanlar›n gariban›, sonralar›n
Resmigeçit, Türkiye’nin son 30 y›lda yaflad›- zullah. f›rlamas› Mühendis’e duydu¤u sempatiyi,
¤› siyasi çalkant›lar›n üzerine üzerine giden 1961’den bu yana görevde unutulmufl, buna karfl›n faflolara besledi¤i öfkeyi görebi-
bir roman. ‹fligüzel, kâh olaylar›n perde ar- 1.98 boyunda dev bir kad›n olan, yüzy›llar- liyorsunuz da (bunlar› saklamaya çal›fl›r bir
kas›na dair gün yüzü görmemifl bilgileri fâfl d›r, “yoksa Kanuni zaman›nda(n beri mi?)” hali de yok roman›n), o ‘pislik y›¤›n›’n› ya-
ediyor, kâh hepimizin bildi¤i ama anlaml› (s. 386) bu topraklarda olup bitenlere tan›k ratan siyasetçi kalabal›¤›na karfl› öyle aman
bir resim oluflturamad›¤› kimi olaylar› bir- olmufl ‹sveç Büyükelçisi Orlando. aman bir tiksinti hissetmiyorsunuz (belki, 5
birine ba¤layarak hayranl›k uyand›r›c› bir Denizin üzerinde, 301 kaz›¤›n üstüne fiubat darbesinin bir numaral› generali Ra-
bellek tazeleme çal›flmas›na girifliyor. Resmi- oturtulmufl Florya Deniz Köflkü’nün, ki sim Ökür istisna). Yazar, bir söyleflisinde
geçit, esas murad›n›, “Yak›n tarihi yaz›lama- batmakta olan cumhuriyeti temsil etmekte- “‹yi de benim flefkat gösterece¤im kahrama-
yan bir ulus kilidi bozuk bir el bagaj›d›r. dir, Atatürk’ten bu yana bütün reisicum- n›m yok ki...” dese de, sanki hayalleri karak-
Her an aç›l›r, içindekiler ortal›¤a saç›l›r” (s. hurlara hizmet etmifl, 1915’te mucizeler terlere dönüflüp k⤛da düfltü¤ünde, onlara
182) sözleriyle anlat›yor. Benzer bir vurgu- eseri hayatta kalan bir bebek olan hizmetli- mutlaka insani bir boyut kat›yor. Bu da Res-
yu Murat Uyurkulak’›n Har roman›ndan si Mustafa, nam› di¤er Mösyö Kevork Pa- migeçit’i çok katmanl›, incelikli bir metin
da an›ms›yoruz. pazyan. haline getiriyor.
Resmigeçit her fleyden önce bir 12 Eylül Kafas› ayr›ld›¤› örgütteki arkadafllar› ta- Hal böyle olunca, siyaseten hiç mi hiç
roman›. Darbeyle ülkenin girdi¤i karanl›k raf›ndan demir çubuklarla ezilip, nas›lsa tutmasan›z da, Nazl› Han›m›’n›n kundura-
tünelin ne kadar uzun oldu¤unu, militariz- ölür diye morga konulan, devrimcilikte an- c›ya olan aflk›n› bildi¤i halde vakar›n› yitir-
min memleketi nas›l içinden ç›k›lmaz ba- cak bir arpa boyu yol gitmifl, “yaflamak, aflk, meyen Ali Çoban’a, ha bire bast›rmaya ça-
fiebnem ‹fligüzel takl›klara sürükleyece¤ini, güzelim hayatlar› seks ve tatl› fleylerse e¤er” hiç yaflamam›fl, l›flt›¤› “akl›n›n frenk köflesi” hiç olmad›k
Resmigeçit nas›l söndürece¤ini –‹fligüzel’in Virginia “ama bir inanc› olmaksa yaflamak” çok yerlerde pörtleyen Süleyman Tel’e, anneci-
Do¤an Kitap, Eylül 2008, 633 s. Woolf’un Orlando’suna selam verdi¤i– za- uzun yaflam›fl (s. 81) genç sosyalist Emin. ¤inin yapt›¤› dolmalar› kar›s›ndan gizli lüp-
manlar ve cinsiyetler aras›nda seyahat eden 7 May›s cuntas›n›n, erkeklikten kad›nl›- leten Pertev’e, temel besin maddesi olan
karakteri Orlando’nun sözleri anlat›yor: ¤a geçme yolunda oldu¤u için koydu¤u sah- bisküvileri durmadan çay›n›n içine düflen
fi ebnem ‹fligüzel Resmigeçit’te az fley ba-
flarmam›fl. Her fleyden önce, siyasi ro-
man ya da tarihsel roman dedi¤imiz türlerin
Darbe olursa, ki olacak, bu defa çok uzun
sürecek. Çok fley de¤iflecek. O kadar çok
ne yasa¤›n› k›rmak için, ‘davet edildi¤i sün-
net dü¤ünlerinde’ oturdu¤u yerden flark›
Cevdet Kara’ya karfl› içinizde s›cak bir fley-
ler uyan›yor. ‹fligüzel’in karakterleri, bu tip
fley de¤iflecek ki, bu sizin için, ar› kovan›-
söyleyen, bir yandan da sürekli olay ç›kar›p bir sürü ayr›nt›yla boyut kazan›yor, k⤛t-
do¤as›na içkin risklerle bafl etmeyi, hatta on- (mesela hamile kal›p!) gündem yaratan Bü-
n›n içine bafl›n›z› sokmadan neler olaca¤›- tan, harften, mürekkepten ayr›l›p ete kemi-
lar› birer avantaja dönüfltürmeyi becermifl ve yent Paye: “halk›n akl› baflka yerde.”
n› bilmemeye benzeyecek. (s. 54) ¤e bürünüyor. Gerçek hayattaki hallerinden
böylece, ço¤u zaman roman› roman olmak- Kafas›n› uçurdu¤unuz fley demokrasi de- 26 Temmuz darbesinin bir numaral› ge-
tan ç›karan flablonlara, yaftalara, kliflelere bütünüyle farkl›lar elbette; roman›n gerçek-
¤ildi. Ama iyi bak›l›p itina gösterilseydi, nerali Rasim Ötür’ün dostu, Pakistanl› dar-
düflmekten kurtulmufl. li¤iyle gerçekli¤in gerçekli¤inin birbirine
hatalar› onar›lsayd› on y›l sonra demokra- beci Ziya Ülhak; gariban Kürt taksi floförü
Biliyoruz ki, romanc› konusunu gerçek fiehmus ve biricik Keje’si; zenginli¤i, göste- hem benzedi¤i hem benzemedi¤i, son dere-
si olabilirdi. Art›k bu ülkenin demokratik-
hayattan seçerse, hele birtak›m siyasi mese- rifli seven ve y›llar sonra milyonlarca müri- ce ‘romanesk’ bir durum bu.
leflmek için hiçbir flans› kalmad›. (s. 136)
leleri kurgusunun oda¤›na yerlefltirirse, bir diyle büyük bir güce eriflecek olan Hoca- Roman›n baz› hofl teknik sürprizleri de
‹fligüzel’in roman›, Türkiye’de yaflanan var. Metinde kimi flash-back’ler ve zaman
propagandiste, bir vaize dönüflme tehlikesi efendi; darbecilerin konuklar›n› ‘e¤lendi-
siyasi ve toplumsal geliflmelerin gayr› resmi ve mekânda geçifller çok zekice kurgulan-
de yan› bafl›nda onu bekler. Bu tür roman- ren’ Emer Sultan; seks filmlerinin unutul-
kronolojisi gibi. Bu tarihi yapanlar aras›nda
lar ço¤u zaman salt iyiyle kötüyü gösterir maz oyuncusu Banu Ball›. Ve daha nicele- m›fl. Sözgelimi, baflkentin çat›lar›n›n üze-
akl›n›za kim gelirse var orada. Resmigeçit’te-
bize. ‹yinin masumlu¤unu, kötünün gad- ri, niceleri… rinde kanat ç›rpan kumrular, bir o dama bir
ki karakter bollu¤unu flöyle kabaca s›rala-
darl›¤›n›... Bu romanlar› biz en çok, hakl›l›- bu pencere kenar›na konarak, bir bak›yor-
mak bile yazar›n roman helvas›n› nas›l zen- Kirli çamafl›rlar›n geçit resmi
¤›m›z›n yaz›l› belgeleri olarak görürüz. Ken- sunuz sizi Genelkurmay’a, hop Baflbakanl›-
gin bir malzemeyle piflirdi¤ini gösteriyor.
dimizle ve kendimizi ait hissetti¤imiz siyasi, Resmigeçit’te geçit resmine ç›kan, bir mem- ¤a ya da bir partinin genel merkezine götü-
Batmakta olan geminin mallar› bunlar:
kültürel, dini, ahlaki geleneklerle bir kez da- leketin kirli çamafl›rlar›. Ancak, ‹fligüzel’in rüyorlar. Mösyö Kevork, bizi hem tarihte
Otuz iki k›s›m tekmili birden.
ha gönenmek, gurur duymak, yeniden roman› salt siyasete, siyasetçiye, halka tak›k gezintiye ç›kar›yor, hem de Cumhuriyet’in
Siyasette taflran›n sesini duyuran barajlar
umutla ve enerjiyle dolmak, ve belki de de¤il. Tarihle ve yalanla ve dolanla, velhas›l, temellerinde bir yerlere gömülmüfl duran
fatihi Ali Çoban ve onun 365 çift ayakka-
kendimize ac›mak, gerçek hayatta u¤rad›¤›- flu kavanoz dipli memlekette e¤ri bü¤rü, ya- Büyük Felaket’in memleketin bilinçalt›nda
b›s›n› ceset gibi yata¤›n›n alt›na dizmifl, bir
m›z haks›zl›klar›n telafisini k⤛t üzerinde kundurac›ya vurgun kar›s› Nazl› Han›m. muk yumuk, kat›r kutur olan ne varsa ne kadar a¤›r bir yük oldu¤unu duyumsat›-
bulmak için. Siyasete “Kimse bende kuflkulanmas›n” onunla da derdi var: “Hangi ülkenin hal- yor. ‹sveç Büyükelçisi Orlando yüzy›llar
Bu romanlar›n yazar› elinde terazisiyle slogan›yla giren flair parti baflkan› Cevdet k›ndan gizlenen, yüzleflemedi¤i bir tarihi aras›nda gidip gelirken, ‹fligüzel, Woolf d›-
adalet da¤›tan yüce bir mahlûk, Allah’›n 99 Kara ve onu çay ve bisküviyle besleyen efli varsa, siyasetçilerden baflka duyan bilenin fl›nda, Rushdie, Nabokov, Marquez gibi
ad› gibi pek çok yüce s›fata sahip ve daha Reyhan Kara. kurfluna dizildi¤i bir s›rr› varsa, pislik y›¤›- sevdi¤i romanc›lara da s›k s›k göndermeler
ço¤una da talip bir Yarat›c›’d›r adeta: Âlim- “Kafadan 20 y›l dayan›r” diyerek yapt›¤›, n›n üzerinde oturuyordur o ülke.” yap›yor.
dir o romanc›, bedîdir, celîldir, evveldir, hâ- ama hâlâ bafl›m›z› duvarlar›na vurmaktan Resmigeçit’te Ermeni felaketine, Kürtlerin Resmigeçit, yukar›da sözünü etti¤imiz ka-
kemdir, kâdirdir, meliktir, vâciddir, zâhir- kurtulamad›¤›m›z 18 Kas›m darbesinin bir son isyan›na, 21 Mart darbesinin en karan- rakter zenginli¤i ve olay örgüsüyle, bir epik
dir ve daha bir sürü fley… numaral› generali, “canl› bir la¤›m çukuru” l›k cinayetlerinin ifllendi¤i Diyarbak›r Ce- roman olarak da de¤erlendirilebilir. Ancak
Oysa romanlar baflkalar›n› anlamaya ya- olan Rasim Ögür; nam› di¤er Rasim zaevi’ne, iflkencelere dair pek çok tarihsel somurtkan de¤il, nefleli, c›v›lt›l›, zaman za-
ramaz m› en çok? Karfl›n›zdakini haks›z, si- Ötün, Övün, Önün, veya Öfür. adaletsizlikten söz ediliyor. Ancak ‹fligüzel, man insana kahkahalar att›ran bir epik ro-
zin taraftakini hakl› ç›karman›n ve bafl› sonu Apolitik bir kuflak yaratmay›, insanlar›n “Ortada bir özür bile yokken, bu ac›n›n bir man bu. Memlekette daha önce kaleme al›n-
belli bu diyalektiksiz diyalekti¤i bir kez daha zararl› düflüncelerden kurtulmas› için pa- romana kenar süsü yap›lmas› haks›zl›k” (s. m›fl, pek ço¤u ihanet-sadakat, iflkence-kahra-
ispatlaman›n yeri midir roman sayfalar›? ‹yi- rayla sat›n alabilecekleri fleylerin tad›na var- 102) dedi¤i Ermeni meselesi baflta olmak
manl›k, çözülmek-çözülmemek meselelerine
li¤i yüceltmez, kötülü¤ü mahkûm etmez ki mas›n› sa¤lamay› görev edinen Pertev ve üzere, riyan›n de¤il samimiyetin arkas›nda
odaklanan siyasi romanlardan ise çok farkl›
roman; onlar› anlamaya çal›fl›r. Buradan ba- kar›s› fiermin. duruyor ve vicdani bir tav›r tak›n›yor. Mem-
bir yerde duruyor. fiebnem ‹fligüzel, Türki-
k›ld›¤›nda, romanc› için iyilik s›k›c›, kötü- ‹ktidar hevesine her kap›ld›¤›nda asker ta- leketin çivisi ç›km›fl halinin en a¤›r travma-
ye’de siyasi roman›n bundan sonraki macera-
lük ise vaatkârd›r. Roman›n ihtiyaç duydu- raf›ndan alafla¤› edilen, iskambil k⤛d›ndan lar› olarak her birine hak ettikleri a¤›rl›k ve
s› için farkl› bir yol öneriyor ve o yolun ilk
¤u heyecan verici her fley orada sakl›d›r. ‹ç yapt›¤› flatolar ordunun ‘puf’ demesiyle y›k›- sorumluluk duygusuyla yaklafl›yor.
tafllar›n› da Resmigeçit’le döflüyor.
g›d›klayan oyunlar›, bütün hinli¤i ve sürpri- lan, namaz›nda niyaz›nda Süleyman Tel. Çok boyutlu karakterler
ze aç›kl›¤›yla roman, hayal bile edilemeyenin Kurt partisinin herkesi korkutan ama * Yaz›da verilen tarihlerde kaymalar olabilir.
peflinde koflar, gerçekte olan›n de¤il. genç ve yak›fl›kl› çete lideri Reis Kurdo¤- ‹fligüzel’in kahramanlar›yla iliflkisini çöz- Lütfen al›c›lar›n›z›n ayar›yla oynamay›n.

AGOS kitap 10 flubat 2009


Heinrich Böll Stiftung Derne¤i
Türkiye’de 15 y›ld›r faaliyet gösteriyor.
Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i 15 y›ld›r süren faaliyetleriyle, Türkiye’nin de-
mokratikleflmesine katk›da bulunmaya çal›flmaktad›r. Türkiye toplumunun ve siyasi sisteminin de-
mokrasi aç›s›ndan öncelikli sorunlar› nelerse, onlar›n çözümüne ve genel olarak demokratikleflme-
sinin ilerlelemesine katk› ve destek sunmaya çal›flmaktad›r.
Faaliyet gösterdi¤imiz on befl y›ll›k süre içinde Türkiye demokrasi aç›s›ndan çok genifl bir de¤iflim
yaflam›flt›r ve demokratikleflmeye yönelik gereksinimler de, bu do¤rultuda farkl›laflm›flt›r. 1994 y›-
l›nda, derne¤imizin faaliyetleri Fügen U¤ur taraf›ndan bafllat›ld›¤›nda gerçek bir sivil toplumun
varl›¤›ndan söz edilemezdi. Zira 1980 darbesinden sonra, ‘sivil’ olarak adland›r›labilecek siyasi alan
ancak 80’li y›llar›n ikinci yar›s›nda yeniden oluflturulmaya bafllad›. Sivil toplum örgütlerinin olufl-
turulmas› ve faaliyetleri de bu dönemde gündeme geldi. Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye
Temsilcili¤i ilk kuruldu¤unda bu geliflmelere paralel olarak geliflen sivil siyasi alan›n ve onun bir
ifadesi olan sivil toplum kurulufllar›n›n geliflmesine ve onlar›n bir araya gelmesine odaklanm›flt›r.

Bugünkü Türkiye’ye bakt›¤›m›zda, demokratikleflme konusunda önde gelen sorunlardan biri, ana-
yasa ve yasalar›n reformudur. “12 Eylül Askeri darbesi ile oluflturulan rejimin ürünü olan 1982 Ana-
yasas›’na yürürlü¤e girmesinden itibaren, yap›l›fl sürecine, ruhuna, özgürlükler rejimine getirdi¤i
s›n›rlamalara hep karfl› ç›k›ld› ve yeni bir anayasaya olan ihtiyaç canl› bir tart›flma olarak gündemi-
mizde hep yer ald›. Yap›lan kapsaml› de¤iflikliklerle neredeyse dörtte biri de¤iflmifl olmas›na karfl›n
çeyrek yüzy›ld›r bu tart›flma canl›l›¤›n› eskitmedi.” (S. Tanr›kulu, 2007, “Yeni bir anayasada insan
haklar›na yeni bir bak›fl”, s. 5).

2007 y›l›nda Türkiye hükümeti taraf›ndan lanse edilen fakat bugüne dek yay›mlanmayan yeni ana-
yasa tasla¤›, bu tart›flmalara ivme kazand›rd›. Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i,
Diyarbak›r Barosu ve baflka kurum ve kurulufllarla birlikte, yeni anayasa hakk›ndaki talep, görüfl ve
vizyonlar ile ilgili fikir üretme sürecine destek sa¤lamaya çal›flt›. Bu ba¤lamda, bu sürecin nas›l yü-
rütüldü¤ü sorusu önem kazanmaktayd›. Sivil anayasa, özgürlükçü ve demokratik bir ruhla haz›rla-
narak, toplumun bütün kesimlerini, mümkün olan en genifl ölçüde anayasa tart›flmalar›na katarak
m› haz›rlanacakt›r, yoksa ancak dar bir anayasa hukukçular› çevresi içinde tart›fl›larak m› topluma
sunulacakt›r? Baflka bir deyiflle, ancak toplumun tüm sorunlar›n›n, toplumun çözüm gücüne güven-
le tart›fl›lmas› halinde ‘yeni’ anayasan›n ‘sivil’ bir nitelik kazanabilece¤i, sivil toplum taraf›ndan
ifade edildi.

Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i, bu nedenle, özellikle sivil toplumun ve uzman-
lar›n yeni anayasa ile ilgili fikirleri tart›flmas›n› sa¤lamaya çal›flt› ve bu tart›flmalar›n sonuçlar›n› ya-
y›n yoluyla genifl bir kitle ile paylaflmay› hedefledi. Ayr›ca, Uluslararas› ‹nsan Haklar› Beyanname-
si’nin 60. y›ldönümü vesilesi ile, Goethe Enstitüsü ve Türk-Alman Kültür ‹flleri Kurulu ile ortaklafla
düzenledi¤i ‘Demokrasinin Garantisi: ‹nsan Onuru ve ‹nsan Haklar›’ bafll›kl› konferans›n sonuçla-
r›n› içeren yay›n› haz›rlad›. Almanca ve Türkçe dillerinde yay›mlanan bu kitapta, 2008 y›l›nda hü-
kümette olan AKP’ye ve muhalefette olan DTP’ye karfl› Anayasa Mahkemesi’nde yürütülen kapatma
davalar› ile ilgili Venedik Komisyonu ve Avrupa Birli¤i’nin anlay›fl ve uygulamalar› konusunda
önemli bilgiler bulunmaktad›r. Böylece, Avrupa Birli¤i’ne do¤ru giden yolda olan Türkiye’nin bu
konuda Avrupa standartlar›na ne kadar yak›n oldu¤unu anlama f›rsat› yarat›lm›flt›r ve güncel olan
bir sorun, temel prensipler aç›s›ndan incelenmifltir. Bütün faaliyetlerimiz ile oldu¤u gibi bu iki ya-
y›n›m›z ile de Türkiye’nin demokrasi sorunlar›na yönelik farkl› görüflleri, –her ne kadar her ülke-
nin koflullar› farkl› olsa da– uluslararas› örnekler, deneyimler ve yeni fikirleri sunarak, cevap aray›-
fl›na katk› sa¤lamaya çal›flmaktay›z. Böylece, demokratikleflme sürecinde ortaya ç›kan t›kan›kl›kla-
ra, çözümsüz görünen ve kronikleflen sorunlara yeni bir bak›fl göstermekle, ç›k›fl ve çözüm yollar›-
n›n aç›lmas›na katk›da bulunmaya çal›flmaktay›z. Heinrich Böll’ün “Müdahil olmak gerçekçi kalma-
n›n tek yoludur” deyifli, bizi özellikle demokratikleflme faaliyetlerimizde yönlendirmektedir.

Ulrike Dufner

Yay›nlar›m›z›, Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i’nden


ücretsiz olarak siparifl edebilirsiniz.

Ayr›nt›l› bilgi için:


www.boell-tr.org veya info@boell-tr.org
Zahrad’› anarken Ermenice okumak, Türkçe düflünmek
*

GARB‹S HORASANCIYAN
ÇUTAG

Z ahrad’› her an›fl›mda, Zahrad’› her anlat›fl›mda, Zahrad’› her


okuyuflumda, büyük bir fliir ustas›ndan bahsetmenin, böyle
bir flairin eserlerini okuman›n mutlulu¤u ile dolar›m. O hannes fiaflkal’a, Zahrad’› çevirmeye
nas›l karar verdi¤ini sordum. “Önce
“Memnunum, çünkü neredeyse ilk kez
Ermeni bir flairin fliirleri Türkçe olarak ya-
de, olmamalar›n› tercih ederdim.
Yay›nevi, yenilikler arayan bir kurum.
Onun fliirlerinde yaflam var, mizah sonras› hüzün var, insan kendim için çevirdim” diye cevaplad›, ve ek- y›mlan›yor. Türk yay›nc›l›k dünyas›nda bu- Özellikle kitab›n tasar›m› ve kapa¤› bana
var, do¤up büyüdü¤ü, Zahrad oldu¤u ve ebediyete göçtü¤ü flehir ledi: nun baflka bir örne¤i yok. 1940’l› y›llarda ‘fazla yeni’ geldi. Kendime sormadan edeme-
olan ‹stanbul var, yaz boyu gezip dolaflt›¤›, denize girdi¤i, havas›- “Zahrad’› okurken, Ermenicelerini anla- Garbis Cancikyan ve Haygazun Kalustyan dim: Yenilik her zaman bu kadar gerekli mi-
n› teneffüs etti¤i K›nal›ada var. Yoksul insanlar var, sokaklarda s›k- makta güçlük çekti¤im kelimeleri Türkçeye do¤rudan Türkçe olarak kaleme ald›klar› fli- dir?”
ça rastlad›¤›m›z, her semtte bulunan zavall›lar›n simgeleflti¤i Gigo çevirmeye bafllad›m önce. Ard›ndan, bütün irlerini, kiflisel çabalar›yla, ‘Balk›s’ ad›nda bir fiaflkal’›n kayg›lar› yersiz de¤il, çünkü ne de
var dizelerinde. Sevgi var, aflk var. dizeyi çevirdim. Sonunda gördüm ki fliirler kitapta toplam›fllard›. Bu kitab›n, Orhan olsa “So¤an›n ac›s›n›, yiyen de¤il do¤rayan bi-
Her biri bir felsefedir fliirlerinin. Üzerinde uzun uzun düflünül- zaten Türkçeye çevrilmeye bafllam›flt›. Za- Veli’nin bafl›n› çekti¤i Garip Ak›m›’n›n te- lir.”
mesi, konuflulmas› gereken dizeler… man içinde, Zahrad’›n fliirlerinin büyük bö- meli ve bafllang›ç noktas› oldu¤unu söyle- Ancak, küçük hatalar›n bu önemli çal›fl-
Gigo, sokaklarda yaflayan, aklen ve maddeten yoksul insanlar›n lümü Türkçeye çevrilmiflti. Ama elbette ya- mek yanl›fl olmaz. Daha sonralar›, Ataol may› görmezden gelmemize neden olmama-
simgeleflti¤i bir tiplemedir r›m yamalak... O s›ralar, dünyan›n bütün Behramo¤lu’nun Dünya fiiir Antolojisi’nde s› gerekti¤ini düflünüyorum. Öncelikle, Er-
Zahrad’›n kaleminde. halklar›n›n önemli flairlerinden birinin kita- de yer alan Tumanyan’dan bir kaç örnek meniler olarak gurur duymal›y›z, Zahrad gi-
b›n› yay›mlama ifline giriflmifl olan Cevat Ça- görmemiz mümkün oluyor. Muhtemelen bi, ünü dünyan›n pek çok ülkesine yay›lm›fl
Aç›k havada çok yatt› Rusçadan çevrilmifl. Ne yaz›k ki hepsi bu ka- bir flaire sahip oldu¤umuz için. 17 yabanc›
pan, Ermeni bir flairin de kitab›n› Türkçe
biraz da topra¤›n alt›nda uyusun
olarak yay›mlamak istedi. Can Yücel’e bu Er- dar... dilin ard›ndan, nihayet Türkçeye de çevrildi.
huzur ayakkab›lar›na
meni flairin kim olabilece¤i konusundaki fik- Di¤er yandan, çok da memnun de¤ilim, Yaln›zca çevrilmekle de kalmad›. Zahrad’›n
(Gigo Öldü)
rini sordu. Can Yücel, kadim dostu ve edebi çünkü kitab›n bas›m aflamas›nda baz› talih- bu kitab›, Lorca, Brecht, Neruda, Octavio
‘Büyük fiehir’, onun do¤up yaflad›¤›, ayr› kalamad›¤›, yazmak- düzeyinden flüphe duymad›¤› Zahrad’› öner- sizliklerle karfl› karfl›ya kald›k. Önce uzun Paz gibi dünyaca ünlü flairlerin kitaplar›n›n
tan b›kmad›¤› ve sonunda topra¤› ile kucaklaflt›¤› megakent ‹stan- di, ki geçmiflte Zahrad’la beraber birkaç fliiri- süre bekledik, sonras›nda beklenmedik bir bulundu¤u bir dizinin içinde yer ald›.
bul’dur. ‘Büyük fiehir’, ayn› zamanda, Zahrad’› Zahrad yapan fliir ni çevirme denemeleri de olmufltu. Sonra be- aceleyle bas›lmas›na karar verildi. Yay›nevi, Öyleyse, bize de bu kitab›n yay›mlanma-
kitab›n›n ad›d›r, ve bu kitaptaki ilk fliirdir: ni fliirlerinden tamam›n› çevirmem konusun- kitab› Ekim ay›nda yap›lan TÜYAP Kitap s›nda çabas› olan herkesi takdir etmek dü-
da cesaretlendirdiler. Ben de çevirilerimi kez Fuar›’na yetifltirmek istedi. Bu acele berabe- flüyor.
Her fley büyüktür bu flehirde
rinde yaz›m hatalar›n› getirince kitap fuar- Zahrad’› Ermenice okumak.

Bitmemifl bir fliir ve Hrant ve Zahrad


zevkleri büyük daha gözden geçirdim ve Can Yücel’e teslim
ac›lar› büyük ettim. Böylece, ortaya bu kitap ç›kt›. Bunla- dan çekildi. Hatalar›n düzeltilece¤ine ve ki- Zahrad’› Türkçe okumak.
caddeleri ve binalar› gibi r›n hepsi iki y›l önce oldu ve iki y›l›n sonun- tab›n yeniden yay›mlanaca¤›na dair söz ve- ‹kisi aras›nda büyük farklar yok, e¤er
küçük insanlar ise da kitap nihayet yay›mland›. rildi. Öyle de oldu, fakat benim titizli¤im, onun ne dedi¤ini anlayabiliyorsan›z...
hiçbir zaman huzur alamayacaklard›r büyük flehirde fiaflkal’a sonuçtan memnun olup olmad›- baflka birtak›m küçük flekilsel hatalar› gör-
Siz hepiniz deniz, f›rt›nal› ve büyük
¤›n› sordum. “Bütünüyle memnun oldu¤u- mezden gelmeme engel oldu. O hatalar›n
Zahrad bu flehirde do¤mufl ve yaflam›fl, o aç›dan da huzur bu- OHANNES fiAfiKAL Ben o denizin içinde
mu söyleyemem” dedi, ve devam etti: baflkalar›n›n dikkatini çekmeyece¤ini bilsem
labilmifl bir insand›r, fakat Ben o denizin içinde bir ya¤ damlas›
onun mütevaz› karakterinde, bu flehirde kaybolan insanlard›r ‹kna ettiler güvercinleri. Kimse dediler, atefl açmaz Hrant’t› elbet. Ama ah o yürek… Ah o yü- Kat›fl›k ve üvey
önemli olan. üzerlerine. ‹nand› Hrant. Gerçi ürkekçe, rek…” * 17.12.1993 tarihli Marmara gazetesinde
Zahrad’›n fliirlerindeki etkin bir özellik de mizah›n hâkim olu- inand› bir güvercin oldu¤una. Benim de zaman zaman K›nal›ada’da yo- yay›mlanm›flt›r. (Ermeniceden çeviren: Tina Kopma)
fludur. Fakat o mizah›n ard›nda, düflünce ve hüzün vard›r. Bunu Gel gör ki, atefl açt›lar iflte! lum çak›fl›rd› Hrant’la… 2006 yaz›n›n son-
söylerken baflka bir flair ve yazar geldi akl›ma: fiiirlerinde ölüm te- Öngörmüfltü, bir kaç y›l önce söylemiflti bana: lar›yd›. Ada dönüflü, deniz otobüsünden Zahrad
mas›n› ifllemifl, ve sonunda intihar ederek kendini ölümün kuca¤›- - Ayakta olacak ölümüm, dimdik, Ya¤ Damlas›
inerken karfl›laflt›k. Yürürken sohbet etme
na atm›fl olan Ye¤ya Demircibaflyan… Demircibaflyan, bir yaz›s›n- Yatarak de¤il, yatakta... çev. Ohannes fiaflkal
imkân› bulduk. Son derece tedirgindi. Dava-
da, eserlerini ünlü mizah yazar› Hagop Baronyan’la k›yaslam›fl ve Yat›versin ›fl›klar içinde flimdi. ‹yi fieyler Yay›nc›l›k, 1993
Bize sorarsan›z, o hep muzaffer kalacak lar›n nas›l belal› bir hale getirildi¤inden, ama
flöyle demifltir: “Benim fliirlerimde gülümseme, hatta kahkaha var- buna ra¤men yurdu terk edemeyece¤inden
Lekesiz bir heykel gibi. Bir not:
d›r, Baronyan’›n eserlerinde ise hüzün ve gözyafl›.”
söz etti. Bir ara, kay›k iskelesi yan›nda gözü- Hrant Dink’in bu yaz›s›ndaki yan›tlar, benimle yapt›-
Zahrad’›n, mizahi bir üslup buldu¤umuz, hatta güldü¤ümüz ölümünden iki gün önceki gece duyacak; ziyaretine git-
fliirlerinin arkas›nda, insan›n trajikomik yaflam› var. Zahrad bunu
büyük bir ustal›k, harika bir k›vrakl›kla, gerçekçili¤i sembolizmle
Y ukar›daki sat›rlar, Hrant’›n aram›zdan kopart›l›fl›n›n
hemen ard›ndan, Zahrad taraf›ndan Hrant için yaz›-
lan ‘fliir’in Türkçe çevirisi... “fiiir” diyorsam, besbelli bit-
meyi düflünüp de gidemedi¤imiz günün ertesinde, sabah
5 sular›nda ölüm haberiyle sars›lacakt›k. O günlerin, su-
ne iliflen bir bal›kç› arkadafl›n›, samimiyeti-
nin içinde titreflti¤i o gür sesiyle selamlad›.
¤› telefon görüflmesine dayanmakta. Yaz› yay›mland›-
¤›nda, Ya¤ Damlas›’n›n yay›mlanma serüveniyle ilgili
bilgi yanl›fll›¤›n› fark edip Hrant’› aram›flt›m. Kiflileri
Bu ruh hali içinde bile, laf att› ona. fiakalafl-
birlefltirerek sunar bizlere: dan ç›km›fl bal›k gibi gezindi¤imiz gelgitli ruh hali için- kar›flt›rm›fl olaca¤›n› söyledi. Fakat, ikimiz de gazeteye
memifl bir fliirden, tamamlanamam›fl bir yaz›nsal metinden t›lar. Derken, Mimoza lokantas›n›n önüne
de, ne Zahrad’›n düflüflünden haberimiz olacakt›, ne de tashih yaz›p durumu aç›kl›¤a kavuflturma çabas›na gir-
Kedi ö¤retmen olmufl söz ediyorum. ‘fiiir’, çat›lamam›fll›¤› ve düzyaz› görünü- geldi¤imizde, o yan soka¤a sapmadan veda-
onu ziyaret etme f›rsat›m›z... medik. fiimdi, kar›fl›kl›¤› düzeltmek ad›na, serüveni
Bütün fareleri toplam›fl bafl›na, ders veriyor müyle, flairine özgü dilsel ve yap›sal özniteliklere muhtaç laflt›k. Sözümüz bitmemiflti ki, ayaküstü bir flöyle özetleyebilirim: De¤erlendirmeleri önemli bir
duruyor. Bafll›ks›z tek bir fliiri bulunmayan Zahrad’›n, fliir- ...
‹lk ders süre daha laflad›k. Neden sonra, iki eliyle k›stas teflkil edece¤inden, çevirileri Can Yücel’in gör-
de tire d›fl›nda noktalama iflaretlerini tercih etmedi¤i de 2005 y›l›, yaz sonunda, Zahrad, bir süre önce K›nal›a- mesini istiyordum. Onun Zahrad’› tan›mas› ve iki flii-
Kedinin pençesinden kurtulman›n kuvvetli bir biçimde omuzlar›ma bast›rarak,
düflünülürse, söz konusu ‘fliir’in bir taslak metin oldu¤u, da’da, Hrant’la aras›nda geçen ve fliirde sözü edilen o ko- rini Türkçelefltirmifl olmas›, cesaretlendirmiflti beni.
Yollar› “Hadi fiaflkal, ben buradan ayr›l›yorum, gö-
üzerinde bir daha çal›fl›lamad›¤› apaç›k ortada. Evet, tam nuflmadan söz açm›flt› bana. Yazl›k evlerinin düzayak sa- Onun gibi Kuzguncuk’ta oturan arkadafl›m ressam
Bütün fareler son derece dikkatli rüflürüz” diyerek, ç›nar a¤ac›n›n solundaki Artin Demirci’yi arad›m. Can Yücel’den randevu al-
anlam›yla, flairinin gerçek solu¤unu içinde hissedemedi¤i- y›l›r balkonunda Hrant’la s›kça gerçekleflen karfl›laflmala-
Hepsi de zeki yan yola se¤irtti. O dostlu¤unu, samimiyeti- mas›n› sa¤lad›m. Yücel’le bütün görüflmelerimiz, mü-
miz bu ‘fliir’, bir yandan da Zahrad’›n son fliiri olma özelli- r›n›n birinde, Zahrad her zamanki babacan tavr›yla, ona,
Hepsi de çal›flkan ni, iflte böyle de ifade ederdi. Hey gidi davimi oldu¤u, Kuzguncuk sahilindeki kafede gerçek-
Derslerini bir güzel ö¤renip ¤ini tafl›makta. onun ad›na endifle duydu¤unu söylemifl; kendine mukay- leflti. ‹lk sorusu, fliir yaz›p yazmad›¤›m oldu. Yazd›¤›-
Hrant... Ellerinin s›cakl›¤› omuzlar›mda hâ-
Alt›n harfli diplomalar›n› al›rlar Bilindi¤i gibi, Hrant’›n katlinden k›sa bir süre sonra, 21 yet olmas›n› ve kendini atefle atmamas›n› telkin etmifl. m› ama yay›mlatmad›¤›m› söyledim. Görmek istedi.
lâ… Bir daha görüflemedik... Onu son görü-
Kedinin elinden fiubat 2007’nin ilk saatlerinde, Zahrad da sonsuzlu¤a ka- Hrant’sa çok tehdit ald›¤›n›, deyim yerindeyse kelle kol- Bir sonraki buluflmada götürdüm. Ard›ndan çevirileri
flüm o oldu. dikkatle, tek tek okudu. Düzeltilecekler üzerine görüfl
nat açacakt›. 7 fiubat günü düflüp kalça kemi¤ini k›rmas›- tukta gitti¤ini, ölümünün yatakta de¤il ayakta olaca¤›n›
Gittikten sonra fareler, kedi ciddi ciddi bafllar düflünmeye ... bildirdi. fiiirlerin ruhuna uygun ve tav›nda, nas›l çev-
n›n ard›ndan yata¤a ba¤l› kalacak, düflmeden önce kaleme söylemifl. O an bunlar› duydu¤umda içim c›z etmiflti,
Büyük bir yanl›fl var bu iflte der kendi kendine Bitmemifl bir fliir ekseninde, bir arada an- rilebilece¤i konusunda ufuk aç›c› önerilerde bulundu.
ald›¤› taslak fliire tekrar dönme f›rsat› da bulamayacakt›. ama gaflet içinde oldu¤umu, ben de geç anlayacakt›m.
Büyük bir yanl›fl ama iflin neresinde ma f›rsat› buldu¤umuz bu iki s›ra d›fl› ve gü- Hiç dikte ettirmeden, kendine has kucaklay›c› üslu-
Hrant’›n görkemli ve bir o kadar da vakur cenaze tö- “Biz yaflad›¤› cehennemi cennete çevirmeye talip insan- buyla, uygun de¤ifliklikleri benim, kendi irademle
(Kedi Ö¤retmen) zel insan›n ard›ndan, geçmifl zaman kipinde
reninden on gün kadar sonra, Zahrad ve efli Anais, onla- lardand›k” diyebilecek kadar gözü pek Hrant, demek, tâ yazmak ne ac›! fiu ya da bu biçimde hayat›- yapmam› sa¤lad›. Üzerinde çal›flarak çevirileri bir da-
Zahrad, k›sa ve öz konuflan bir fliir ustam›zd›. Bu ‘az ve öz’ fel- r› ailece ziyaretimizde, söz konusu ‘fliir’den de söz açm›fl- o zamandan durumun yak›c›l›¤›n›n fark›ndayd›. “Ama ha kendisine götürmemi istedi. Götürdüm. Onlar› de-
m›za girmifl; dahas›, yaratt›klar› düflünsel ve
sefesi ço¤u fliirine yans›m›flt›r. Eserlerinin büyük bir k›sm› befl-alt› lard›. Anais Han›m, günlerce gözyafl› dökmüfl olmaktan ah o yürek… Ah o yürek…” ¤erlendirirken, fliirde ses, estetik üzerine uzun boylu
yaz›nsal, yeni ve bambaflka bir dille, yerleflik
dizeden oluflur. Uzun dizeleri son derece azd›r. konufltu¤umuzu hat›rl›yorum. Ayr›l›rken, bir anda,
bitkin bir haldeydi. Zahrad’sa Hrant’›n öldürülüflüne son 21 Ocak 2007 tarihinde “Dün ben yüre¤imi kaybet- alg›lar›m›z› sars›p, etik ve estetik boflluklar›- “Bunlar›” dedi, “bana dosya halinde getir, yay›mlata-
Zahrad, Cumhuriyet sonras› Türkiye Ermeni edebiyat›n›n derece tepkiliydi. Bir karabasan›n tam ortas›ndaki insan- tim…” diyen Etyen Mahçupyan, yaz›s›n›n bir bölümün- m›z› doldurarak hayat›m›z›n bir parças› hali- l›m.” Çevirileri, ‹yi fieyler Yay›nc›l›k’›n editörü Cevat
1940’l› y›llardan bugüne kadar uzan dönemine, ve ça¤dafl Bat› Er- lar gibi k›zg›n ve öfkeliydi... Onu hiç böyle görmemifl- de, Zahrad’›n fliirine gönderme yaparcas›na, can yak›c› ne gelmifl, gelebilmifl bu iki sahici, bu iki Çapan’a önerecekti. Yeniden yo¤un bir çal›flmayla son
meni edebiyat›na damgas›n› vurmufl, ekol olmufl bir flairdir. Genç tim. Giderken, “Yine gelin e mi...” demiflti. Ben de “Me- olan› flöyle ifade edecekti: “Hrant, ürkek bir güvercin ol- ‘gönlü gani’ yarat›c›y› sayg›yla selaml›yorum. biçimine kavuflan dosyay›, Cevat Çapan’a verilmek
flairler hep onu örnek alm›fllard›r. rak etmeyin, geliriz” demifltim. Onu son görüflümüz ola- may› kabullenirken, bu topraklarda güvercine dokunul- Onlar› tan›d›ktan sonra, biz art›k o eski biz- üzere Can Yücel’e teslim ettim. ‹yi fieyler Yay›nc›l›k’a
Zahrad’›n üslubunun, bu genç kalemlerde içselleflip, her biri- ca¤›n› nereden bilebilirdim? mad›¤›na güvendi¤ini söylerdi. Ama bu toplum güver- ler de¤iliz… hiçbir u¤ray›fl›mda Çapan’la karfl›laflmad›m. Onunla
nin kendine özgü üslubu ile birleflerek devam etmesini diler, bü- Ne ac›d›r ki, Zahrad’›n, ziyaretimizden üç-dört gün cinlere hep dokundu… Onlar› sürdü, kültürlerini ezdi, Onlar› bir daha göremeyecek olman›n de- y›llar sonra tan›flacakt›m.
yük üstad›n an›s›n›n önünde e¤ilirim. Ohannes fiaflkal
sonra, düflüp kalça kemi¤ini k›rd›¤›n›, yata¤a düfltü¤ünü, düpedüz öldürdü… Bunu en iyi bilenlerden biri de rin ac›s›yla...
AGOS kitap 12 flubat 2009 flubat 2009 13 AGOS kirk
dib u dar

Ermeni fliirinin fidanlar› ÖLÜMÜM

Solgun benizli ölüm mele¤i


S›n›rs›z bir gülüflle karfl›ma dikilse de,
Ac›lar›mla ruhum buhar olup uçsa da,
Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
ZAKARYA M‹LDANO⁄LU
Yast›¤›m›n ucunda eriyen
Soluk çehreli bir mum
So¤uk ›fl›n serpse de ah,
ren onlar› öncelikle seyi ‹stanbul’da, Getronagan Okulu’nda (1902-
K eflfedilmeyi bekleyen Ermeni hazinelerin-
den biri de Ermeni flairler ve fli-
irleridir.
birer fidan olarak ta-
n›d›k, ve bizim için hep
1905) okudu.
‘Masis’, ‘Hanrakidag’ (Ansiklopedik) ve ‘Are-
Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
Terli aln›mla
öyle kald›lar, hiç büyüme- velyan Mamul’ (Do¤u Bas›n›) gazetelerinde çal›fl- Tafl kesilmifl vücudumu,
Edebiyat ve sanat dünyas›
diler. fiiirle tan›flmaya bafl- t›. 1907’de ‹stanbul’da ‘Dziadzan’ (Gökkufla¤›), Kefene sar›p kara tabuta koysalar da,
öyle evrensel ve ortak özellik-
lad›¤›m›z ilkokul s›rala- ‘Nor Da¤er’ (Yeni fiiirler) derlemelerini yay›mlad›. Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
ler bar›nd›r›r ki, s›n›r, din,
dil, ›rk, co¤rafya tan›- r›nda Turyan, Medza- 22 yafl›ndayken hayat›n› kaybetti. Ac›mas›z ölüm mele¤inin titrek gülüflü
maz. Onlar, yaflam›- rents, Deryan, Zarifyan Dokunakl› çan›n çalmas›yla,
ve Cancikyan, bizim için
Matteos Zarifyan (1894-1924) Tabutum a¤›r a¤›r ilerlese de,
n›z›n beklenmedik
bir an›nda, bek- birer simge oldu. Biz de on- ‹stanbul Berberyan Oku- Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
lenmedik bir lar gibi gençtik, etkilemifller- lu’nu bitirdi. Kilik- Yas flark›lar› söyleyen insanlar,
biçimde kar- di bizi. Ezberledi¤imiz ilk flair- ya/Adana’da (1913- Siyah giysileri ve as›k suratlar›yla
fl›n›za ç›kar. lerin aras›nda onlar vard›. fiiir 1914) ve Berberyan Tütsü ve dualar yaysalar da,
Eserleriyle okuma yar›flmalar›nda onlar›n Okulu’nda (1919-1921) Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
sanki sizi m›sralar› ilk s›ralarda yer al›rd›. ö¤retmenlik yapt›. ‘Nava-
Çukurumu kaz›p beni gömseler de
anlat›r, sizi Fidanlar, bak›m, destek, daya- sart’ (Kadim Ermeni takvi-
Yasa bürünmüfl sevdiklerim
çizer, sevinç n›flma ister. Büyükleri duyars›z kal- minin ilk ay›, A¤ustos)
A¤lafl›p ayr›lsalar da
ya da hüzünlerinize mam›fl, onlara el uzatm›fllar; dönemin ve ‘Cagadamard’ (Mu-
Bilin ki hâlâ yafl›yorum.
ait bir türkü m›r›ldan›rlar. ‹lk heyecanla, yaza- önemli gazete ve dergileri, sayfalar›n› bu gençle- harebe) gazetelerinde
n›n, çizenin, söyleyenin, yontan›n kim oldu¤unu re açm›fl. Ancak, baflka bir bak›ms›zl›k, onlar›n çal›flt›. Ama e¤er bir köflede
sormak, onu tan›mak akl›n›za gelmez, ama onu çok genç yafllarda aram›zdan ayr›lmas›na neden ‘D›rdmutyan yev Unutulup giderse mezar›m,
kendinize yak›n hissedersiniz; kan›n›z ›s›n›r. olmufl. Bu fidanlar, 20’li, 30’lu yafllar›nda, eski- Ha¤a¤utyan Yerker’ Ve hat›ram da solarsa,
(Hüzün ve Bar›fl Tür- Matteos Zarifyan Ah iflte ben o zaman ölürüm.
Naz›m Hikmet böyle bir flairimizdi. Dili, di- den ‘ince hastal›k’ ad› verilen ve en çok da sanat-
ni, yaflad›¤› co¤rafya kimseyi ilgilendirmiyordu. ç›lara, flairlere yak›flt›r›lan veremin kurban› ol- küleri; 1921), ‘Gyanki yev Mahvan Yerker’ (Ya-
Bedros Turyan
O bir dünya vatandafl›yd›. Her dinden, dilden, mufl. flam ve Ölüm Türküleri; 1922) adl› derlemeleri
(Ermeniceden çeviren: Yervant Gobelyan)
her kuflaktan insan onu kucaklam›fl, dizelerinde Turyan, Medzarents, Deryan ve Zarifyan, Er- yay›mland›.
kendisini bulmufltu. Uydurma nedenlerle zin- meni edebiyat tarihinde “çors temker, sagayn Bu fidan ise 30 yafl›nda aram›zdan ayr›ld›.
danlara at›ld›, vatan›ndan uzaklaflt›r›ld›. Yetmi- meg cagadakir” (dört sima, tek yazg›) ifadesiyle Garbis Cancikyan (1920-1946)
yormufl gibi, vatandafll›ktan da ç›kar›ld›. Eserleri an›l›rlar. Ben, ayn› kuflaktan olmasa da Cancik-
Vahan Deryan (1885-1920)
Cancikyan hakk›nda, sözü, ilkokulda ö¤retme-
yasakland›, onu okuyanlar fifllendi. Türkiye, al- yan’› da onlar›n aras›na dahil ettim, çünkü ayn› Deryan da, bu topraklardan çok uzaklarda de¤il, nim olan Haygazun Kalustyan’a b›rakal›m.
n›ndaki bu kara lekeyi ancak y›llar sonra temiz- al›nyaz›s› onun için de geçerli olmufl. Gürcistan’da, Akhalkalak bölgesindeki Kantsa “1920’de Samatya’da do¤du. ‹lkokulu Sa-
ledi; Naz›m Hikmet’e vatandafll›¤›n› iade etti. köyünde do¤mufltur. 1899’da, Moskova Lazar- hakyan’da tamamlad›. 1934’te Getronagan Lise-
Bu ad›m›n, yüzlerce baflka kara lekenin temizlen- Bedros Turyan (1851-1872) yan Cemaran Okulu’na kabul edilir; 1906’da si’ne geçti. Okula ara verip bir ticarethanede me-
mesine öncülük etmesini dileriz. ‹stanbul, Üsküdar’da do¤du. Moskova Devlet Üniversitesi’nde tarih e¤itimine mur olarak çal›flt›. Her geçen günün kendisi için
Naz›m Hikmet’e yaklafl›m›n baflka bir türü- Üsküdar Cemaran Oku- bafllar; 1913’te tutuklan›r; ard›ndan Petersburg kay›p oldu¤unu, e¤itimden uzak-
nün, Ermeni edebiyatç›lara ve sanatç›lara karfl› lu’ndan mezun oldu. Eczac› Üniversitesi Do¤u Bilimleri Fakültesi’ne girer ve laflt›¤›n› düflünerek 1937’de
da sergilendi¤ini söyleyebiliriz. Onlarcas› bir ge- ç›rakl›¤›, kâtiplik ve özel ö¤- 1917’de mezun olur. ‹talyan Lisesi’nde e¤itime
cede derdest edilerek yok edildi. Zindanlara at›- retmenlik yapt›. ‘Orakir’ ‹lk edebi çal›flmalar›, ‘Huys’ (Umut) adl› el- bafllad›, 1939’da Getro-
lan, yurtd›fl›na göçmek zorunda kalan Ermeni (Günlük) gazetesinde editör yazmas› ö¤renci dergisinde yay›mlan›r. 1908’de, nagan Lisesi’ne döndü.
ayd›nlar›n, edebiyatç›lar›n say›s› az de¤il. Birço- yard›mc›l›¤› görevini üstlendi. Tiflis’te, ‘M›tnafla¤i Anurçner’ (Alacakaranl›k Ancak liseyi bitireme-
¤unun mezar›n›n yeri bile bilinmiyor; ya çölün fiiir ve oyunlar› gazetelerde Rüyalar›) bafll›¤› alt›nda yazd›¤› fliirlerle, Ermeni den, 1943’te tüberkü-
k›zg›n kumlar›, ya sarp kayal›klar›n dibindeki bir yay›mlan›rken Shakes- lirik fliirinde yeni bir loza yakaland›. 1946’da,
nehir onlar›n mezar› olmufl. Tüm bunlar›n ya- peare ve Victor Hu- dönem bafllat›r. 26 yafl›ndayken, ha-
n›nda devam eden, çok daha ac› verici bir yakla- go’dan Ermeniceye 1910-1912 y›l- yata gözlerini
fl›m daha var: Yok say›lmak, inkâr edilmek ya da çeviriler yapt›. lar› aras›nda, yumdu.
görmezlikten gelinmek. Bedros Turyan Bedros Tur- Aleksandr Mi- ‹lk fliirlerini
E¤itim kurumlar›m›zda, orta ö¤retim s›rala- yan, Bat› Ermeni asnikyan ve di- 1939’da, Pakarad
r›ndan bafllayarak Türk ve dünya edebiyat›ndaki edebiyat›nda yeni lirizmin öncüsü, ve sevgi te- ¤er arkadafllar›y- Tevyan’›n ‘Badger’ (Tab-
ak›mlar, dönemler anlat›l›r, seçkiler sunulur. mas›n› iflleyen ilk flair olarak kabul edilir. Ac›n›n, la birlikte Mosko- lo) adl› dergisinde, Garbis Cancikyan
Ama sunulanlar aras›nda, bir Ermeni edebiyatç›- gençli¤in, sevginin fliirini yazar. Sadece ilk e¤iti- va Edebiyat Gru- ‘Ore Or’ (Günden
n›n herhangi bir eserinden, birkaç sat›r olsun bu- mini tamamlayabilir; birçok flair gibi, edebiyat ve bu’nu kurar. Karun Güne) adl› köflede, ‘Araksi So¤omonyan’ mahla-
lunmaz. Yok saymak için, Balyanlar› ‹talyan Ba- sanat e¤itiminden yoksundur. Ancak çok iyi bir (Bahar) adl›, üç cilt- s›yla yay›mlar. Daha sonra ‘Yerçanig’ (Mutlu),
li, Ani’yi An› yapma gayretine düflülmüfl... gözlemcidir; içten gelen bir söylem ve halk dili lik bir edebiyat- haftal›k ‘Nor Or’ (Yeni Gün) ve günlük ‘Jamanag’
Tarih, Ermeni edebiyatç›lar, sanatç›lar için onun için yeterlidir. fiiirleri Rusça, ‹ngilizce, Al- sanat almana¤› (Zaman) gazetelerinde çal›fl›r. Ölümünden son-
de özür bekliyor. manca ve ‹spanyolcaya çevrilmifltir. Günümüze yay›mlar. ra, baz› fliirleri ‘Aysor’ (Bugün) ve ‘Carakayt’
Ermenilerin bu topraklarda yeflermifl onlarca Vahan Deryan
39 fliiri ulaflm›flt›r. 1912’de, Pan- (Ifl›n) gazetelerinde yay›mlan›r.
flairi var. Her biri önemli eserler b›rakm›fl, Tiyatro eserleri de yazm›flt›r. Vart u fiuflan teon adl› yay›n derne¤ini kurar. Deryan’›n çal›fl- Cancikyan gerçekçidir, ilericidir. Konular›n›,
kal›plar›n y›k›lmas›nda öncü- (Gül ve Zambak), Darakir i Siberia (Sibirya’ya malar›, ölümünden sonra dört ciltte toplanarak çevresindeki s›radan insanlar›n yaflam›ndan seçer
lük etmifl, eserleri onlarca Sürgün), Sev Ho¤er (Kara Topraklar), Ardafles yay›mlan›r. ve sat›rlar›na onlar›n ac›lar›n›, kayg›lar›n›, üzün-
dile çevrilmifl, araflt›rma Aflkharagal (Dünya Fatihi Ardafles) adl› oyunla- 1917 Ekim Devrimi’nde aktif rol alm›flt›r. tülerini yerlefltirir. Halk diliyle yazar, yerleflik ka-
konusu olmufl. Size bu r›nda, yurt sevgisi temas› öne ç›kar. Devrime, kendi ülkesi için de umutlar ba¤lar. l›plar› reddeder.”
topraklar›n Ermeni fi- Bu fidan, henüz 21 yafl›ndayken, hayata göz- Komünist Partisi Merkez Yürütme Kurulu’na ***
danlar›ndan, flairlerin- lerini yumdu. seçilir. Milletler Komitesi’nde Ermenistan Seksi- Ermeni flairler yok say›lsalar da, hâlâ bu toprak-
den ve eserlerinden bah- yonu’nun temsilcisi olur. Lenin’in önerisi ile, lar›n önemli bir zenginli¤i ve gerçe¤idirler; öyle
setmek istiyorum. Misak Medzarents (Mezaduryan) 1917-1918’de Ermenistan dan›flman› olarak olmaya da devam edecekler.
(1886-1908) Brest-Litovsk Bar›fl Antlaflmas› görüflmelerine ka- Turyan’›n bu sayfada yer verdi¤imiz dizeleri,
Fidanlar
Ag›n’›n (E¤in) Pingyan köyünde do¤du. t›l›r. 1919’da, Rusya D›fl ‹flleri Komitesi’nin öne- bize bir ça¤r›d›r. Umar›z üniversitelerimiz, arafl-
‘Fidan’ dememin bir Köyünde bafllad›¤› e¤itimini Sivas Aram- risi üzerine Türkmenistan’a gitmeye haz›rlan›r. t›rmac›lar›m›z, edebiyatç›lar›m›z, e¤itimcileri-
nedeni var. Biz, ço- yan Okulu (1894-1896) ve Merzifon Ana- Ancak, yakaland›¤› hastal›k nedeniyle, 1920 y›l›- miz, kap›n›n aralanmas› için çaba sarf eder, bir
cuklu¤umuzdan itiba- Misak Medzarents dolu Koleji’nde (1896-1901) sürdürdü. Li- n›n Ocak ay›nda, 35 yafl›nda hayat›n› kaybeder. ad›m atar ve bu zenginlikler gün ›fl›¤›na ç›kar.
AGOS kitap
14 flubat 2009
Chomsky’den keskin ‘müdahaleler’
AL‹fiAN AKPINAR

maye gruplar›n›n egemen terventions (Temmuz, 2007) ad›yla yay›m- bu olgular›n ana-ak›m içerisinde gizlendi¤ini
B ir muhalif entelektüel
olarak Noam Chom-
sky’den söz etmek asl›nda
oldu¤u ana-ak›m medyada
görünür k›lmaya yetmiyor,
lanan k›sa görüfl yaz›lar›n›n geniflletilmifl bir
derlemesini içeriyor. Orijinal bask›dan yak-
veya önemsizlefltirildi¤ini, dolay›s›yla okuyu-
cular taraf›ndan pek bilinmeyen vakalar oldu-
hiç kolay de¤il. Dilbilim çünkü gelifltirdi¤i toplum- lafl›k bir y›l sonra BGST taraf›ndan yay›m- ¤unu vurgulamakta yarar var. Chomsky’nin
ve uluslararas› siyaset alan- sal ve siyasi elefltiri çizgisi, lanan Türkçe bask›ya Chomsky’nin 2007- k›sa görüfl yaz›lar›n›n di¤er bir özelli¤i ise,
lar›nda iki ayr› mesleki bu medyan›n en liberal ka- 2008 y›llar› aras›nda yazmaya devam etti¤i uzun ve hacimli yaz›lar›nda rastlanan keskin
kimli¤e sahip bir akade- nad›nda müsamaha göste- görüfl yaz›lar›n›n da eklenmesi, kitab›n gün- ak›l yürütme ve ahlaki sorgulama biçiminin
misyen; insan beyninin rilen fikir yelpazesinin s›- cel önemini art›r›yor. Yaz›lar›n neredeyse hâkimiyetini korumas›. Di¤er yandan, eski
özgül iflleyifl biçimlerinin n›rlar›n› dahi afl›yor. Dev- tamam›, New York Times Haber Ajans› ta- f›kra yazarlar›nda görülen incelikli ve yer yer
keflfedilmesi yolunda 盤›r let iktidar›n›n ve büyük raf›ndan, dünyadaki çok say›da medya or- ironi dolu bir dil göze çarp›yor.
açan bulufllara imza atm›fl sermaye gruplar›n›n ilan gan›na da¤›t›lmak üzere, yaklafl›k on befl Kitap, Irak’›n iflgaline, Bush yönetimine,
bir bilim insan›; büyük etti¤i konseptler içerisinde günlük aral›klarla kaleme al›nm›fl. Yukar›da Filistin-‹srail sorununa, yükselen nükleer
sermaye ve devlet iktidar›- kalem oynatan ve köfle ya- özetledi¤imiz nedenlerle New York Times savafl tehlikesine, Latin Amerika’daki özgür-
n›n kamu bilincini nas›l z›lar› ve televizyon prog- ya da Washington Post gibi ABD ana-ak›m leflme rüzgârlar›na, ABD-‹ran ihtilaf›na ve
ve hangi araçlarla kontrol ramlar› arac›l›¤›yla her gün medyas›nda pek yer bulamayan bu yaz›lar, ABD’nin iç siyasetiyle ilgili çeflitli konulara
etti¤ini, flimdiye kadar yanl›fllanmayan yüz- evimize misafir olan yüzlerce kamusal ente- ABD karfl›tl›¤›n›n neredeyse bir devlet poli- de¤iniyor. Müdahaleler’i okuyarak yaln›zca
lerce olguya dayanarak kan›tlam›fl bir araflt›r- lektüelden farkl› olarak, Chomsky, iktida- tikas›na dönüfltü¤ü pek çok Latin Amerika bu konularda ve bask›c› ABD rejiminin hu-
mac›. Araflt›rmac› kimli¤inin ötesinde, de- r›n mant›¤›n› temelden sorgulayarak bunun ülkesinde, ana-ak›mda görünürlük kazana- susiyeti hakk›nda bilgilenmifl olmuyoruz.
mokrasi-için-e¤itim anlay›fl›n› tutkuyla savu- evrensel ahlaki ilkelerle nas›l çeliflti¤ini göz- bilmifl. Bunun d›fl›nda, ABD’de baz› yerel Çok daha önemlisi, ana-ak›m medya için
nan, ö¤rencilerine kendi kendine keflfetme- ler önünde seriyor. Sözgelimi, ABD ana- gazeteler arac›l›¤›yla, irili ufakl› pek çok tayin edilen tart›flma gündeminin asl›nda ne
nin ve ö¤renmenin kap›lar›n› aralayan bir ak›m medyas›nda Irak savafl›n›n en sivri muhalif internet sitesi ve blog üzerinden kadar k›s›r oldu¤unu; insanl›¤›n iklim krizi
ö¤retmen. Ayr›ca, dünya ölçe¤inde, özellikle muhaliflerine göre savafl karar› yanl›flt›r, dünya ölçe¤inde paylafl›ma aç›lm›fl. ve nükleer savafl tehdidiyle yok olufla do¤ru
ABD iktidar›n›n ma¤dur etti¤i halklarla güç- çünkü çok maliyetlidir ve art›k toplum bu Müdahaleler’deki yaz›lar› takip ederek, sürüklendi¤i ça¤›m›zda, insanl›¤›n bekas›na
lü bir empati kuran, ziyaret etti¤i pek çok ül- maliyeti kald›ramamaktad›r. Chomsky ise, 2002-2008 y›llar› aras›nda dünya siyasetine hizmet edecek gerçek alternatiflerin pekâlâ
kede ezilenlerin sevgisiyle karfl›lanan bir akti- esas olarak “ABD’nin orada ne ifli oldu¤u- egemen olan temel meseleleri ve ABD’nin bu mevcut oldu¤unu da görüyoruz.
vist. Ö¤rencisi C. P. Otero’nun sözleriyle nu” sorgular; ona göre temel mesele meseleler karfl›s›nda benimsedi¤i konumu
ifade edecek olursak, “do¤ruluk ve adalet ABD’nin neden baflaramad›¤› de¤ildir. ‹flgal Chomsky’nin bak›fl aç›s›yla ö¤renmek müm-
inanc› az rastlan›r ve eriflilmesi güç bir düze- yanl›flt›r, çünkü her fleyden önce gayri ahla- kün. Yaz›lar, köfle yaz›s› uzunlu¤unda olmala- Noam Chomksy
ye eriflmifl, ender ve eflsiz düzeyde sistematik kidir ve tüm iktidarlara has bir küstahl›k ve r›na karfl›n, sonradan bizzat Chomsky tara- Müdahaleler
bir düflünür ve bilim insan›.” kendini be¤enmiflli¤in tezahürüdür. f›ndan ilave edilen notlar›n da katk›s›yla, ol- çev. Taylan Do¤an, Nuri Ersoy
Ne var ki, Chomsky’nin sahip oldu¤u Müdahaleler, Noam Chomsky’nin, gusal bak›mdan son derece zengin bir içeri¤e BGST Yay›nlar›, Ekim 2008, 339 s.
entelektüel ve ahlaki prestij onu büyük ser- ABD’de City Lights Books taraf›ndan In- sahip. Titizlikle derlenip ba¤lant›lar› kurulan

W oody Allen’›n S›rf Anarfli adl› kitab›-


n›n arka kapak yaz›s›, “trajedi bekle-
miyordunuz herhalde” cümlesiyle tamamla-
Trajedi beklemiyordunuz külerden birinde, doland›r›c› bir yap›mc›-
n›n bir roman yazar›n› nas›l kand›rd›¤›n›,
sektörün detaylar›yla birlikte anlat›yor. Bil-
n›yor. Evet, Woody Allen sevenler bilirler,
onun dünyas›nda trajedi bile mizahla yo¤-
herhalde! di¤imiz ya da bilmedi¤miz karakterleri ka-
fas›nda farkl› bir k›l›¤a büründürüp okuyu-
cuya sunan Allen, Kafka ve Flaubert gibi ya-
rulur. Bu durum onun kitaplar›nda, yaz›la-
r›nda, senaryolar›nda, hep böyledir. JANET BARIfi zarlara da, yine ironik göndermelerde bulu-
Woody Allen genelde yönetmen olarak nuyor. Di¤er taraftan, Allen’›n bir yönet-
tan›n›r ama onun müzisyen ve yazar kimli- men gözüyle yaz›yor olmas›, olaylar›n, so-
¤i de önemlidir. Allen, çok yönlü bir karak- d›klar› da absürdlük üzerine kuruluyor. Ki- yormaya gerek yok, anlams›z yerlerden ç›- yut ya da absürd olsalar da, ister istemez
tere sahip ve elini att›¤› her konunun alt›n- mi karakterler kendisini ararken, kimi de kan absürd karakterlerin zamans›z tepkile- okuyucunun gözünde görsel bir hal almas›-
dan baflar›yla kalkabiliyor. Onun bu hüner- kavramlar aras›nda dolan›yor. riyle oluflan replikler toparland›kça keyif de n› sa¤l›yor.
li zekâs›n›n son örne¤i olan Vicky Cristina Bir kilise bülteninden ilham al›narak yaz›- verebiliyor. Yirmi y›ll›k bir yaz›
Barcelona adl› filmi geçti¤imiz ay sinemalar- lan öyküde, internette kifliye özel dua satan Allen’›n kalemi iyidir; suskunlu¤unun S›rf Anar-
da yerini al›rken, yirmi y›l aradan sonra ya- al›flverifl sitesi ince bir mizahla elefltiriliyor: birçok filmiyle, orijinal fli’yle geri dönmesi, üstelik
y›mlad›¤› son kitab› S›rf Anarfli de Siren Ya- Kusura bakmay›n bayan. fiikâyetler depart- senaryo dal›nda Oscar’a bu kitab›n yeni filmi viz-
y›nlar› taraf›ndan okuyucuya sunuldu. man›m›zla görüfleceksiniz. Tanr›’n›n akl›- aday olmufllu¤u vard›r. yona girmeden birkaç ay
S›rf Anarfli, Woody Allen dünyas›n›n ka- n›zdan geçen her fleyi size sunaca¤›na dair Bir ‘diyalog sihirbaz›’ ola- önce yay›mlanmas›, Al-
rakteristik özelliklerinin izlerini kelimeler garanti veremeyiz. O da elinden geleni ya- rak tan›mlayabilece¤imiz len’›n üretkenli¤inin de-
üzerinden sürüyor. Allen’›n k›sa öykülerin- p›yor sonuçta. Ama s›kma can›n› teyzeci- Allen’›n s›rad›fl› karakter- vam etti¤ini gösteriyor.
de, kendine özgü mizah anlay›fl›ndan ve ¤im. Kedini bulma ihtimalin hâlâ var. Yok, lerine kitaplar›nda da Woody Allen’›n k›vrak ze-
para iadesi olmuyor bizde. Dua sözleflme- rastlan›yor. Kalabal›k kâs›n›, ince mizah anlay›-
gündelik hayattan çok fley var. Baz›lar›n›n
nizde minnac›k harflerle yaz›yor. Tanr›’n›n cümleler aras›ndan c›m- fl›n› sevenler çok flansl›,
bafl›nda, New York Times’ta gündeme gel-
ve bizim yükümlülüklerimiz belli. b›zla çekip al›nacak bir- çünkü bu sürprizlerle dolu
mifl ilginç olaylardan al›nt›lar yap›l›yor. Böy-
lelikle, soyut kavramlar kullansa da gündelik Yani Allen’›n sinemas›ndan al›flk›n oldu- çok ironik söz var. ‘Böyle dünyaya hem filmler hem
hayat gerçekli¤ine yeniden yaklafl›yor Allen. ¤umuz, din, seks, flehirdeki yaln›zl›k, ente- T›k›nd› Zerdüflt’te, Ni- de kitaplar üzerinden ula-
Yaz›lar›na verdi¤i bafll›klar da birbirinden il- lektüellerin varolufl problemleri gibi tema- etzsche’nin diyetinden flabiliyorlar.
ginç: ‘Sat›l›k Kalem’, ‘Dikkat Kral Düflebi- lar, yaz›lar›nda da öne ç›k›yor. Son zaman- bahsedebiliyor mesela.
lir’, ‘Hadi fiark› Söyleyin Bakal›m Turtalar’, larda New York’u b›rak›p kameras›yla Av- Kitaptaki ilginç öykülerden biri de, Mickey
‘Hukukun Üstünde Somyan›n Alt›nda’, rupa’ya aç›lan Allen, yaz›lar›yla New York Mouse’un, aralar›nda Goffy, Donald Duck Woody Allen
‘Böyle T›k›nd› Zerdüflt’… Edebi olarak da çevresinde dolan›yor. S›radan bir okuyucu gibi arkadafllar›n›n da bulundu¤u kiflilerin S›rf Anarfli
biçimsel bir çeflitlilik söz konusu; yaz›lar, öy- için Allen’›n göndermelerini anlamak zor s›rlar›n› mahkemede a盤a ç›kard›¤› ‘Disney çev. S›la Okur
küden denemeye, zaman zaman tiyatrovari olabilir; çetrefilli dili konuyu dönüp dolafl- Davas›nda Sürpriz Geliflme’. Allen, içinde Siren Yay›nlar›, Kas›m 2008, 176 s.
diyaloglara evrilebiliyor. Karakterler ve yafla- t›rd›kça boflluklar aç›l›yor. Yine de çok kafa bulundu¤u film dünyas›n› da defliyor. Öy-

flubat 2009 15 AGOS kirk


Aleviler: Stanley Kubrick
Vali de Olmak
‹stiyoruz General de
(siyaset)
Oral Çal›fllar
Geçen ay›n kitaplar› (sinema)
der. Gene D. Phillips
çev. Neflfa Dereli
Agora Yay›nlar›,
Do¤an Yay›nlar›, 288 s., 22 TL
170s., 10 TL
sokuldu. Bu tarihin içinde büyük kahramanlar Edward Said’in fiarkiyatç›l›k’›ndan 25 y›l sonra Stanley Kubrick ile,
Kitap, Oral Çal›fllar’›n ve zavall› hainler yer al›yor, kahramanlar›n her yay›mlanan kitap, medeniyetler çat›flmas›n›n de- yönetmenin ölümüne
2008’de Radikal gaze- yapt›¤› do¤ru say›l›rken, kahraman olarak sunul- ¤il, medeniyetler, dinler ve kültürler aras›ndaki kadar süren yak›n bir
tesi için Alevilerin ön- mayanlar›n her tecrübesi reddediliyordu. E¤itim gerilimin ayr›nt›l› bir okumas›. (tan›t›m bülte- arkadafll›¤› olan ve
de gelen isimleriyle vas›tas›yla bu tarih anlat›s› kendinden baflka her- ninden) Chicago’daki Loyola Üniversitesi’nde kurmaca
yapt›¤› söyleflilerden olufluyor. Siyasetçilerden ifl kese, her toplulu¤a düflman bir milliyetçi dil ve * ve sinema tarihi dersleri veren Gene D. Phillips,
dünyas›na, sendikac›lardan dedelere, dernek yö- ideolojiyi benimseyerek serpildi, gerçek ‘tarih’ Bohemler Kubrick’in onay›yla haz›rlad›¤› kitapta, efsanevi
neticilerinden yazarlara farkl› kesimlerden 19 ki- oluverdi. Oysa bu ‘tarih’ sadece istedi¤i k›s›mla- (sanat tarihi) Amerikal› yönetmenle farkl› dergi ve gazetelerde
fli ile görüflen Çal›fllar, “Aleviler kimler, nereden r› öne ç›kar›yor, tarihsel bilginin önemli k›s›mla- Dan Franck yap›lan söyleflileri derlemifl. Filmlerinde ön plan-
geliyorlar, bugün ne haldeler, yar›na dair düflleri r›n› ‘sak›ncal›’ ya da ‘gereksiz’ sayarak gözlerden çev. ‹smail Yerguz lama ve senaryo yaz›m› aflamas›ndan post-pro-
ne?”, “Dün gizlenirlerken, bugün neden bu den- uzak tutuyordu. Cemil Koçak, Geçmifliniz ‹sti- Sel Yay›nlar›, düksiyona her fleyi kendisi yöneten Kubrick ile
li yüksek sesle konufluyorlar?”, “1938’de Der- nayla Temizlenir’de erken Cumhuriyet olarak 431 s., 30 TL yap›lan bu söylefliler 1959-1987 y›llar› aras› dö-
sim’de, 1978’de Kahramanmarafl’ta, 1993’te Si- adland›r›lan dönem boyunca Atatürk, ‹smet nemi kaps›yor. Kitapta, yönetmenin filmleri ile
vas’ta, 1995’te Gazi Mahallesi’nde onlar› hedef ‹nönü ve tek-parti hakk›nda ‘gerçek’ olarak su- “[N]ice ressam, mo- ilgili hikâyelerinin yan› s›ra, dinden nükleer
alanlar, kurflunlayanlar, katledenler kimler?” gibi nulan bilgileri, belgeler, an›lar, eserler ve gazete- del, flair ve yazara ev- enerjiye, psikanalizden satranca kadar, çok çeflit-
sorular soruyor. Kitab›n sonunda ‘Alevilerin tari- ler arac›l›¤›yla yeniden incelemeye girifliyor. Ta- sahipli¤i yapan Paris, li konular hakk›ndaki fikirlerini de okuyabilirsi-
hinden kritik sayfalar’ bafll›¤›yla bir kronoloji ve rihi yazanlar›n, tarihi yapanlar› nas›l tahrif etti¤i- Montmartre’›, Mont- niz.
‘Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n Alevili¤e Yaklafl›- ni gösterirken, geçmiflin temizlenmesi de¤il, bi- parnasse’›, sokaklar›, müzeleri, barlar› ve birbi- *
m›’ bafll›kl› bir bölüm de var. linmesi gerekti¤ini hat›rlat›yor.” (tan›t›m bülte- rinden ilginç karakteriyle Bohemlerin baflrolün- ‹klimler (sinema)
* ninden) de: Modern sanat›n tarihinin yaz›ld›¤› y›llarda Nuri Bilge Ceylan
Hrant Dink * Paris’te yaflanan bireysel mücadeleler ve genel Norgunk Yay›nc›l›k, 256 s., 25 TL
Cinayeti (siyaset) Geçmifli Kullanma olarak avangard sanat›n mücadelesi; gelece¤in
ed. Cem Küçük K›lavuzu ünlü sanatç›lar› aras›ndaki dostluklar, aflklar, k›s- Norgunk Yay›nevi, May›s S›k›nt›s›, Uzak ve Ka-
Profil Yay›nlar›, (siyaset felsefesi) kançl›klar ve kavgalar ve yüzy›l bafl›nda, Paris’i saba’n›n ard›ndan, Yönetmen Nuri Bilge Cey-
128 s., 8 TL Enzo Traverso bugünün efsanevi kenti yapan her fley... Picas- lan’›n dördüncü uzun metrajl› filmi olan ‹klim-
çev. Ifl›k Ergüden so’yla heyecanlanacak, Utrillo’yla içecek, Modig- ler’in seneryosunu çekimden önceki haliyle su-
“Bu çal›flma bu va- Versus Yay›nlar›, liani’yle hüzünlenecek ve daha nice ilginç karak- nuyor. Kitapta film üzerine yaz›lm›fl yaz›lardan
him cinayetle kimle- 130 s., 12 TL terin gerçek yaflam›ndan kesitlere tan›kl›k ede- al›nt›lar, yönetmen ve okuyucu ile yap›lm›fl söy-
rin ne amaçlad›¤›n›, ceksiniz.” (tan›t›m bülteninden) lefliler, Cannes Film Festivali ile ilgili bir bölüm,
en az›ndan fikir ba- Holokost ve totalita- * yap›m s›ras›nda tutulmufl günlükler de yer al›-
z›nda da olsa bir nevi rizm üzerine çal›flma- Küresel Is›nman›n yor. Ceylan’›n yönetti¤i ve oynad›¤› film
lar› bulunan ‹talyan K›r›lma Noktas›
beyin jimnasti¤i yapmak için çok önemli bir ye- 2006’da 59. Cannes Film Festivali’nde FIBRES-
tarihçi Enzo Traver- (çevre)
re sahip. Yasemin Çongar, Mehmet Altan, Avni CI Ödülü’nü, 2007’de 26. ‹stanbul Film Festi-
so’nun Marksistler ve Yahudi Sorunu’ndan James E. Hansen
Özgürel ve Etyen Mahcupyan’la yap›lm›fl röpor- vali’nde de En ‹yi Film Ödülü’nü alm›flt›.
(2001) sonra, Türkçeye çevrilen ikinci kitab›. der. ve çev.
tajlardan oluflan kitap, herkesin akl›ndan geçip *
“‘Güvenli ve huzurlu bir dünya’n›n s›n›rlar› için- Abdullah Y›lmaz
dillendiremedi¤i baz› gerçekleri gün yüzüne ç›- Susanlar (edebiyat)
de yaflarken, ‘geçmiflte kalm›fl geçmifl’ yalan›yla Ayr›nt› Yay›nlar›,
kar›yor.” (tan›t›m bülteninden) Bilge Karasu
belle¤imiz beslenir. Oysa ne sömürgecilik geç- 250 s., 25 TL
* yay. haz.
miflte kalm›flt›r ne Nazizm ve faflizmler, ne de
Frans›z Devrimi’ne Serdar Soydan
soyk›r›mlar ve ›rkç›-milliyetçi sald›rganl›klar... Kitapta, NASA’n›n
Bak›fl: ‹ki Yüzy›l Metis Yay›nlar›,
Kapitalizm ve emperyalizm bizlere ‘geçmek bil- Goddard Uzay
Sonra 256 s., 17,50 TL
meyen geçmifl’i yaflat›yor. Üstelik de iktidar-kar- Araflt›rmalar› Ensti-
Marseillaise’in
fl›t› bellekleri yok ederek, çarp›tarak, sinsi bir tüsü Baflkan› ve Co-
Yank›lar› (tarih) “Kitap, 1952-53 y›lla-
mücadele de sürdürüyor. Sömürgecilik-karfl›t› lumbia Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü ö¤-
Eric J. Hobsbawm mücadelenin an›s›, Avrupa’daki anti-faflist dire- r›nda ‘Seçilmifl Hikâ-
çev. Osman Ak›nhay retim üyesi James Hansen’›n, bütün güç odakla- yeler’ dergisinde ya-
nifllerin an›s› yoksay›l›yor, faflist-›rkç›-soyk›r›mc› r›n› karfl›s›na alma pahas›na yapt›¤› çal›flmalar-
Agora Yay›nlar›, politikalar iktidar merkezlerine yeniden kazand›- y›mlanm›fl ve daha
174 s., 15 TL dan seçilmifl baz› makaleler, tebli¤ler, konuflma- sonraki eserlerinde ele alaca¤› pek çok izle¤in,
r›l›yor, ‘itibarlar›’ iade ediliyor, faflizm kelimesini lar ve mektuplardan olufluyor. Ömer Madra’n›n
telaffuz etmekten bile kaç›n›yorlar... Ama bellek pek çok biçimsel denemenin ortaya ç›k›fl›n›, ge-
Marksist tarihçi Eric önsözüyle yay›mlanan kitapta, Hansen’in Oba- liflimini sergileyen sekiz öyküyü, Kedili Meryem
kimi zaman yeralt›nda da olsa kesinlikle elefltirel ma’ya yazd›¤›, ‘acil önlem plan›’n› da içeren aç›k
Hobsbawm, Frans›z Devrimi’nin 200. y›ldönü- baflka yollardan ilerliyerek, eflitlik, ütopya, tahak- öyküsünü, fliir denemelerini, Karasu’nun edebi-
mü sebebiyle 1989’da New Jersey’deki Rutgers mektup da yer al›yor. Hansen, “NASA’n›n bi- yata bak›fl tarz›n› dile getirdi¤i ‘Yazar-Okurun
küm karfl›t› isyan deneyimlerini aktar›yor.” (ta-
Üniversitesi’nde sundu¤u bir tebli¤inden hare- limsel aç›kl›ktan yana kararl› tutumu iklim de- Defteri’ metinlerini, kendisiyle yap›lm›fl söylefli-
n›t›m bülteninden)
ketle haz›rlad›¤› kitapta, Frans›z Devrimi ile ilgi- ¤iflikli¤i konusunda kamuoyunun aldat›lmas› leri ve Enis Batur’un bu kitap için kaleme ald›¤›
*
li yeni literatürü elefltirel bir gözle inceliyor ve sonucunu hiçbir biçimde etkilemifl de¤ildir. ‹l- sonsözü içeriyor. (…)[B]u derleme, yazar›n kur-
Garbiyatç›l›k:
Devrim’in kendisine de¤il, Devrim’den bugüne gili bilim insanlar› toplulu¤unun küresel ›s›n- maca dünyas›na girmek, düflüncelerini ve bak›fl
Düflmanlar›n›n
geçen süreçte Devrim’in nas›l alg›lan›p nas›l yo- madan anlad›¤› fleyle bilmesi gerekenlerin, ka- aç›s›n› kavramak aç›s›ndan pek çok ipucu tafl›yor
Gözünde Bat›
rumland›¤›n›n tarihine bakmaya çal›fl›yor. “[B]u muoyunun ve politik çevrelerin küresel ›s›nma bugünün okurlar› için.” (tan›t›m bülteninden)
kitap (...) 1789’dan sonra geçen iki yüz y›l›n gör- (siyaset felsefesi, tarih) hakk›nda bildikleri fley aras›nda da¤lar kadar
Ian Buruma, *
mezlikten gelinemeyece¤i inanc›yla yaz›ld›. Ke- fark var” diyor. Franklin Flyer
za, Frans›z Devrimi’nin insanl›k ve insanl›k tari- Avishai Margalits *
çev. Güven Turan (roman)
hi üzerindeki etkisinin hay›rl› oldu¤u görüflünü Sürgün Bahçesinin Solan Renkleri
Yap› Kredi Yay›nlar›, Nicholas Christopher
kendim de paylaflmama ra¤men, siyasal yarg›n›n Molokanlar (antropoloji)
121 s., 8 TL çev. Emrah ‹mre
analizden daha az önemli oldu¤u inanc›yla yaz›l- ‹. Y. Semyenov, Erkan Karagöz Helikopter Yay›nlar›,
d›” diyen yazar, kitab›n sonuna Gramsci’nin Ha- Su Yay›nlar›, 152 s, 10 TL
Bat› üzerine üretilen 358 s., 30 TL
pishane Notlar›’ndan ‘Jakobenizm Üzerine’ bafl-
l›kl› bölümü de eklemifl. söylemlerin kökenlerine ›fl›k tutan kitapta, yazar-
“Bugün üç milyona yak›n nüfusuyla dünyan›n Columbia Üniversitesi
* lar, Bat›’n›n temsilcisi oldu¤u modernli¤e muha-
lefetin aslen 18. yüzy›lda, Avrupa’da ortaya ç›- dört bir köflesine yay›lm›fl bir halk, Molokanlar ‹ngilizce Bölümü’nde
Geçmifliniz ‹tinayla Temizlenir (tarih)
Cemil Koçak k›p, ancak daha sonralar› Ortado¤u ve Asya tara- ve Dukhoborlar. Onlar pasifist olarak adland›r›l- profesör olarak görev
‹letiflim Yay›nlar›, 558 s., 29 TL f›ndan ithal ediliflinin izini sürüyorlar. Bat›’n›n, malar›na, bilinmelerine karfl›n savaflmay› redde- yapan ve Türkçeye daha
günahkârl›¤›n befli¤i oluflu, tüccarlar› fedakâr den, fliddete karfl› ç›kan, ancak boyun e¤meyen; önce Veronica ve Y›ld›zlara Yolculuk adl› kitap-
“20. yüzy›l boyunca kurulmufl ulus-devletler, ta- kahramanlara tercih edifli ve maddecili¤iyle, kar- kiliseyi ve ruhban s›n›f› kabul etmeyen, insanca lar› çevrilmifl olan Nicholas Christopher’›n bu
rih yazmak konusunda kendilerinden önce hü- fl›tlar› taraf›ndan yok edilmesi gereken bir fler ek- yaflamadan yana, komünal yaflam› savunan bir kitab›nda “1929’da Büyük Buhran sonras›nda
küm sürmüfl devletlerden daha zor görevler biç- seni olarak tan›mlan›fl›n›n izini Alman Roman- felsefeye sahiptirler. Bundan 130 y›l kadar önce oradan oraya savrulan bir mucit ve maceraperver
tiler. Türkiye Cumhuriyeti de bu geç ulus-dev- tik Hareketi, Ayd›nlanma, Avrupa Romantizmi, Çar’a, kiliseye kafa tutup, müthifl ac›lar› ve zor- olan Franklin’in hayat›, sar› flapkas›, zilyum’un
letlerden biri olarak, benzer bir yol tuttu kendi- Manicilik’e kadar süren yazarlar, modernite ve luklar› gö¤üsleyerek geldiler Kafkasya’ya. Bera- esrar›, çizgi romanlar, mükemmel kad›nlar, Jo-
ne. Önce resmî tarih, devletlûlarca bilinmesi is- düflmanlar› aras›ndaki savafl›n düflünsel bir oku- berlerinde bar›fl, hoflgörü, paylaflma kültürünü sephine Baker ve savafl, bir film noir üslubuyla
tenilenlerin sunuldu¤u bir tarih anlat›s› tedavüle mas›n› sunarak yeni bir tart›flma zemini aç›yor. de getirdiler.” (tan›t›m bülteninden) anlat›l›yor.” (tan›t›m bülteninden)

AGOS kitap 16 flubat 2009


Dünyan›n Aynal› Göl (öykü) Kopar›ld›¤›m›z Topraklar (roman) bi at›lm›fll›k, geçmifle saplan›p kalma ve bugünü
U¤ultusu (roman) Ferda ‹zbudak Ak›nc› Mahir Öztafl yakalama aras›nda bocalayan bir adam›n hüzün-
Behçet Çelik Everest Yay›nlar›, 112 s., 8 TL Yap› Kredi Yay›nlar›, 388 s., 21 TL lü öyküsü... (tan›t›m bülteninden)
Kanat Yay›nlar›, *
231 s., 16 TL Çeflitli dergilerde fliirleri, öyküleri, söyleflileri ve Mahir Öztafl bu üçüncü roman›nda 1970’ler Tehlikeli Bir Hayat (roman)
kitap elefltirileri yay›mlanan ve çok say›da çocuk Türkiyesi’nin kesif siyasi havas›n› solumufl bir Wartkes Tewekelyan çev. Gül Sabar
Gün Ortas›nda Arzu ad- kitab› bulunan Ferda ‹zbudak Ak›nc›, bu kita- kufla¤›n aray›fllar›n› anlat›yor. Özgürlük ve gü- Pencere Yay›nlar›,
l› kitab›yla 2008 Sait b›nda yer alan öyküleriyle 2005 Orhan Kemal vensizlik, hayalperestlik 329 s., 23 TL
Faik Hikâye Arma¤a- Öykü Ödülü’nü alm›flt›. “[Bu kitapta] yolunuz ve umutsuzluk, mutlu-
n›’n› kazanan ve halen art›k bir çan bile çalamayan yafll› bir zangoç ile luk ve karabasan, cinsel- “Ermenilerin 1908’lerde Osmanl› ‹mparator-
Virgül dergisinde yazan gerçe¤in ac›mas›z duvar›na toslamay› reddeden lik ve politika, bafl›bofl- lu¤u’nda bafllay›p Yunanistan, Beyrut, Sovyet-
Behçet Çelik, ilk roman› olan Dünyan›n U¤ul- yafll› bir kad›n›n ‘anlaman›n’ temelinde oluflan luk ve aidiyet duygusu, ler Birli¤i, Ermenistan’›n kurtuluflu, ‹kinci
tusu’nda “huzursuz bir dünyay› resmediyor. Bü- dostlu¤undan, bir ameliyathanenin herkesin aylakl›k ve örgütlü mü- Dünya Savafl› ve 1950’lere kadar olan serüven-
yük ve küçük krizlerin akrep ile yelkovan› aras›- kendi pay›na düfleni yaflad›¤›, ölümle yaflam ara- cadele, bir yere sçak›l›p lerini anlatmaktad›r. Tewekelyan, Hayat›n An-
na s›k›flm›fl, büyük ve küçük savafllar›n insanlar›- s›nda gidip gelen ç›pla¤›na, oradan da ‘göl sular› kalma korkusu ve yurt lam› roman›yla bafllad›¤› bu serüvene Tehlikeli
n›... Tuhaf zamanlara dair bir halet-i ruhiye ro- gibi s›¤ ve k›p›rt›s›z’ yaflamlara düflecek.” (tan›- özlemi, haritada savrul- Bir Hayat ile devam ediyor.” (tan›t›m bültenin-
man›, bir tür aflk hikâyesi.” (tan›t›m bülteninden) t›m bülteninden) ma iste¤i ve bir ‘safra’ gi- den)

Türkiye’den ve dünyadan... Bir imparatorluk edebiyat›


• Çukurova 2. Kitap Fuar› 10-18 Ocak aras›nda, Adana’da yap›ld›. 187 ya-
y›nevi ve sivil toplum kuruluflunun kat›ld›¤› ve Muzaffer ‹zgü’nün onur ko-
nu¤u oldu¤u fuar, 196 bin kifli taraf›ndan ziyaret edildi.
olarak Tanzimat
• ‹srail’in Gazze sald›r›lar›n›n hemen ard›ndan, 27 Aral›k’ta yay›mlad›¤› me-
YEPRAD VARTERES
sajda “‹srail ve Filistin halklar› aras›nda süren 60 y›ll›k çat›flman›n son –ve
belki de sondan bir önceki– fasl›na flahit oluyoruz. (…) Bugün, ‹srail'in Gaz- Kritik Edebiyat Elefltiri Dergisi,
ze'ye düzenledi¤i sald›r›lar ›fl›¤›nda, bu çat›flman›n arkas›ndaki her daim ör-
tülü duran esas muhasebe apaç›k bir flekilde ortaya döküldü: Bir ‹srailli kur-
A lt› ayda bir yay›mlanan ba¤›ms›z edebiyat elefltiri
dergisi Kritik’in ikinci say›s› geçti¤imiz haftalarda
ç›kt›. Bu say›n›n dosya konusu, son dönemlerde farkl›
Say› 2, Güz-K›fl 2008
‹çindekiler:
ban›n ölümü, yüz Filistinlinin öldürülmesini hakl› ç›karabilir. Bir ‹sraillinin bir ba¤lam içerisinde yeniden tart›fl›lmaya bafllayan
hayat›, yüz Filistinlinin hayat›na bedeldir. 20. yüzy›l Avrupa tarihinin en Tanzimat Edebiyat›. Evet, son dönemde sanatç›lar, dü- Johann Strauss Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Kimler,
uzun süreli iflgaline efllik eden ve onu meflrulaflt›ran bu iddia, dibine kadar flünürler, elefltirmenler, ayd›nlar Tanzimat’› yeniden Neleri Okurdu (19.-20. Yüzy›llar)?
›rkç›d›r” diyen ‹ngiliz romanc› ve sanat elefltirmeni John Berger, 10 Ocak’ta düflünmeye ve tart›flmaya ihtiyaç duymaktalar. Çokkül-
The Irish Times’ta yay›mlanan ‘A¤layan Bir Yer’ bafll›kl› yaz›s›yla da, sald›r›- Fatih Altu¤ 19. Yüzy›l Osmanl› Edebiyat›’nda
türlü imparatorluk geçmiflimize yönelik post-milliyetçi
ya göz yuman dünya güçlerini sert bir dille elefltirdi: “Dünyan›n en büyük ‹mparatorluk, Medeniyet,
bir ilgi uyanm›fl gibi görünüyor. ‹mparatorlu¤un da¤›l-
hapishanesi Gazze, bir mezbahaya dönüflüyor. ‘fierit’ kelimesi (Gazze fieridi), Yerlilik, Yabanc›l›k ve Din
ma sürecinde en keskin ve trajik biçimiyle yaflanan
65 y›l önceki getto kelimesi gibi, kanla ›slan›yor. (…) Dünyan›n her yerin- Johann Strauss Milletler ve Osmanl›ca:
uluslaflma/uluslaflt›rma süreçlerinin yaralad›¤› bilinçle-
den protesto sesleri yükseliyor. Ancak dünya bas›nlar›, ve gururla sahip ol- Osmanl› Rumlar›n›n Osmanl›
rimizin tepemizde dolafl›p duran hayaletlerle hesaplafla-
duklar› nükleer bombalar›yla, zenginlerin hükümetleri, ‹srail’i, Savunma Edebiyat›’na Katk›s›
ca¤› tuttu belli ki.
Güçleri’nin iflledikleri suçlar›n görmezden gelinece¤ine temin ediyor.”
Kritik’in Güz-K›fl 2008 tarihli ikinci say›s› da bu Olga Borovaya Yeniden Yaz›m Olarak Tefrika Roman:
hesaplaflman›n yap› tafllar›ndan biri olma iddias›yla, Ladino Edebiyat› Örne¤i
• Bakanlar Kurulu’nun 5 Ocak’ta verdi¤i kararla, Naz›m Hikmet’in Türk
Tanzimat Edebiyat›’n› kültürel ço¤ulcu bir bak›fl aç›-
vatandafll›¤›ndan ç›kar›lmas›na iliflkin 25 Temmuz 1951 tarihli Bakanlar Ku- Hüseyin Mevsim 19. Yüzy›l Bulgar Uyan›fl Ça¤› ve
s›yla ele almay› amaç ediniyor. Oysa bugüne kadar ede-
rulu Karar› yürürlükten kald›r›ld›. 10 Ocak’ta Resmi Gazete’de yay›mlanan Bulgar Kitaplar› Dergisi
biyat tarihimizi sadece ‘Türkçe’ olanla s›n›rlamay› ter-
kararla, büyük flair, ölümünden 45 y›l sonra tekrar ‘resmen’ TC vatandafl› ol-
cih etmifltik. Bu topraklarda ‘modern’ olan›n farkl› hal- Cristophe Balay Diasporadaki Fars Edebiyat›:
du…
kalar›n kültürel etkileflimlerinin flekillendirdi¤i bir ik- ‹stanbul 1865-1895
limde do¤du¤unu unutmufl görünüyorduk. Oysa fark-
• Gazeteci yazar Orhan Duru, 25 Ocak’ta, bir süredir tedavi gördü¤ü Surp Yakup Civelek Çok-kimlikli bir Osmanl› Arap Ayd›n›:
l› halklar›n ö¤retmenleri olmaya soyunan Osmanl› ay-
Agop Hastanesi’nde yaflam›n› yitirdi. Öykü ve deneme kitaplar›n›n yan› s›ra Dilci, Edebiyatç›,
d›nlar›n›n pek ço¤u, gerçekte çok-kimliklili¤i en do¤al Gazeteci Ahmed Faris efl-fiidyak
çeviri eserleri ve tiyatro uyarlamalar› da bulunan Duru, A¤›r ‹flçiler adl› öykü-
haliyle yaflayabilen, kendilerini sarmalayan cemaat ha-
süyle 1970 TRT Sanat Ödülleri Yar›flmas›’nda baflar› ödülü, Sarmal adl› öy- Geoffrey Roper Çevirmen ve Editör Olarak
lesinin d›fl›na taflabilen zengin bir kültürel donan›ma
kü kitab›yla da 1996’da Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü alm›flt›. Faris efl-fiidyak
sahip, derinlikli öznelerdi. Özellikle ‹stanbul’da hâkim
• Yay›nc› ve insan haklar› savunucusu Ayfle Nur Zarakolu, ölümünün ye- olan çok dilli ve çokkültürlü ortamdan beslenerek üre- Radwa Ashour Edebi Tarih ve Elefltiri Kurumu:
dinci y›ldönümünde, mezar› bafl›nda an›ld›. Anma etkinli¤inde, Ayfle Nur tiyor ve üretimlerini birbirleriyle paylafl›yorlard›. S›k fiidyak Örne¤i
Zarakolu’nun hayat arkadafl› yazar Rag›p Zarakolu, ‹HD ‹stanbul fiubesi s›k kavga ediyor ama birbirlerini ayn› düflünsel evrenin
Bo¤os Levon Bedros Turyan’›n fiiirinde Kiflisel Trajedi
Baflkan› Gülseren Yoleri, insan haklar› savunucusu Ayfle Y›lmaz ve Avukat parçalar› olarak görmekten vazgeçmiyorlard›. Bat› ile
Zekiyan ve Kültürel Arkaplan
Eren Keskin birer konuflma yapt›. Belge Yay›nevi’nin ve ‹HD ‹stanbul fiube- kurulan ikircikli iliflki içerisinde birlikte ö¤reniyor ve
gerekti¤inde birbirlerini taklit ediyorlard›. Hayata ge- Mehmet 19. Yüzy›l Osmanl›s›’nda Tarihsel Dram
si’nin kurucular›ndan olan Zarakolu, kolon kanseri tedavisi görürken, 28
çirdikleri her giriflim, içerisinde bulunduklar› toplum Fatih Uslu ve Kamusal Alan
Ocak 2002’de aram›zdan ayr›lm›flt›. Özlemle an›yoruz…
için yeni ve yabanc›yd›. Bir yandan öncülü¤ün omuz- Ayfle “Bat›”n›n Çevrilmesi Üzerine:
• fiiflli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Nedim Gürsel hakk›nda, son roma- lar›na yükledi¤i a¤›r yükün alt›nda ezilmemeye çal›fl›r- Banu Karada¤ Tanzimat Dönemi/Sonras› Çevirilerini
n› Allah’›n K›zlar›’nda “halk›n bir kesiminin benimsedi¤i dini de¤erleri afla- ken, di¤er yandan, toplumu tepeden modernlefltirme- “Medeniyet” Oda¤›yla Yeniden Okumak
¤›lad›¤›” iddias›yla dava açt›. fiiflli Cumhuriyet Savc›l›¤›, daha önce kitap ye çal›flan imparatorluk bürokratlar›n›n aksine, do¤ru-
Bülent Bilmez fiemsettin Sami Frasheri’nin
hakk›nda aç›lan soruflturmaya takipsizlik karar› vermiflti. Ancak mahkeme, dan tabanda çal›fl›yor ve zihinlerde etki b›rakacak bir
Baz› Metinlerinde Arnavut ve Türk
takipsizlik karar›na yap›lan itiraz› de¤erlendirerek, yazar hakk›nda dava aç›l- modernleflmecilik yolunu ilmik ilmik dokumaya çal›fl›-
“Biz”inin ‹nflas›na Katk›da Bulunan
mas›na karar verdi. Gürsel’in 6 y›la kadar hapis istemiyle yarg›land›¤› dava- yorlard›. Ancak siyasetin keskin t›rpan› onlar› olgun
Otantiklik ve köken Mitleri
n›n ilk duruflmas›nda fiiflli 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi –Agos’a aç›lan baflaklar misali biçti ve dört bir yana savurdu. Yükselen
davalara da bakan ve son olarak ‘Ermenilerden Özür Diliyoruz’ kampanya- ulusçuluklar ça¤›nda bu çok-kimlikli ayd›nlar kendi ta- F›rat Güllü “Gave”: fiemsettin Sami’den
s›yla ilgili suç duyurusunda bulunan– Hakk› Yalç›nkaya, davaya 5 May›s’ta raflar›n› seçmek ve kimliklerinin bir yar›s› u¤runa di¤e- Osmanl› Tiyatrosu’nu Politiklefltirme
devam edilece¤ini aç›klad›. rinden vazgeçmek zorunda kalacaklard›. Yolunda Özgün Bir Giriflim
‹flte son dönemde farkl› alanlarda kültürel ço¤ulcu Veysel Öztürk “Makber”de Kurucu Öznellik Olarak
• Kitap Çevirmenleri Meslek Birli¤i (ÇEVB‹R) taraf›ndan düzenlenen bir perspektifle yürütülmeye bafllayan araflt›rmalar, bu “Trajik Ben”
atölyelerin ikinci dönemi 7 fiubat’ta bafll›yor. Bu dönem yap›lacak atölyeler- savrulman›n çocuklar› olan bizleri, tüm ulusalc› sap-
Ahmet Sait Fuad Köprülü ve Jale Parla’da
de, çevirmen ve yazar Asl› Biçen edebiyat çevirisi alan›nda, çevirmen ve edi- lant›lar›m›zdan ar›n›p çokkültürlü kökenlerimizle ye-
Akçay Ulusal Edebiyat›n ‹nflas›
tör Tuncay Birkan ise çeviri editörlü¤ü ve redaksiyon alan›nda çal›flmalar yü- niden yüzleflmeye zorluyor. Kritik dergisinin ikinci sa-
rütecek. Sekiz hafta sürecek olan atölyeler, ‹stanbul-Galatasaray’daki Can y›s›, unutulmufl ama yok olmam›fl olan›n geri dönüflü- Sibel Kocaer Kanon Oluflumunda Eski ve Yeni:
Yay›nlar› Toplant› Salonu’nda, Cumartesi günleri, 11.00-14.00 ve 15.00- ne hizmet edecek bu tür giriflimlerin nitelikli örnekle- Eski Edebiyata Yeni Yaklafl›mlar
18.00 saatleri aras›nda yap›lacak. Ayr›nt›l› bilgi için bkz. www.cevbir.org rinden. Devam›n›n gelmesi dile¤iyle. Dizisinin ‹kinci Kitab› Hakk›nda

flubat 2009 17 AGOS kirk


Çocu¤un ‘gör’ dedi¤i

Yeni okudum, sizlere de öneriyorum Cesur Gazeteci


Bay Arditi
PINAR TERZ‹ (12)
ZEPÜR ALTINKAYA (11)

Jim Benton ‹simsiz mektuplar, skandallar, doland›r›c›lar, flantajlar,


Sevgili Salak Günlük,
tehditler… fiehirde flehir esrarengiz olaylar oluyor ve polis
Büyükler ‹nsan Olabilir mi?
çev. Sevin Okyay garip bir flekilde bunlara göz yumuyor. Ama Mickey ve
Alt›n Kitaplar, Mini bu kirli oyunlara dur demeye kararl›lar. fiehrin en
May›s 2008, 128 s. ünlü iki dedektifi gazeteci k›l›¤›na bürünüp gerçe¤i ortaya
ç›karmak için ifle koyuluyorlar ve her zaman oldu¤u gibi
Karin Karakafll›
gerçek, polise ra¤men su yüzüne ç›k›yor. (kapak yaz›s›n-
Ay Denizle Buluflunca
Gün›fl›¤› Kitapl›¤›, dan)
Ekim 2008, 119 s. Bay Arditi, cesur, do¤rular› yazan, hakl› oldu¤unu orta-
ya ç›karmak için çabalayan biri. Tahtabacak ise Bay Ar-
Mike Goldsmith diti’den intikam almak isteyen bir adam. Mickey ve Mi-
Mucitler ve Parlak Fikirleri
ni, Bay Arditi’nin hakl› oldu¤unu kan›tlamak için çaba-
(E¤lenceli Bilgi Serisi)
çev. Füsun Kan l›yor. Olaylar gazetede ve Tahtabacak’›n evinde geçiyor.
Timafl Yay›nlar›, Gazetenin ismi ‘Gerçek Yank›’.
Mart 2004, 208 s. Bir gün Mickey ve Mini, Tahtabacak’›n evine gidiyor-
lar. Orada pizza ›smarl›yorlar, Tahtabacak’›n pizzas›n›n
Ay Denizle Buluflunca De¤iflik mucitlerin de¤iflik icatlar›ndan bah- den Isabella’y› pek k›zd›rmasan›z iyi olur. Ja- içine uyku ila-
sediyor. Arflimet’in korkunç savafl aletleri, mie’nin annesi ise berbat bir aflç›, Jamie ve c› koyuyorlar.
‹lk önce flunu söylemeliyim ki bu kitap ke- Thomas Edison’›n ampulü, Wright Kardefl- babas› her zaman bir yöntem bulup yemek- Tahtabacak
sinlikle hayat›mda okudu¤um en güzel ki- ler’in uça¤›, Thomas Newcomen’›n buhar ten kaçmak zorunda kal›yorlar. fiimdi kitap- uykuya dal›n-
tapt›... Bu kitab› okudu¤umdan beri Karin makinesi ve daha fazlas›. :) E¤er icatlarla ilgi- ca, gerçekleri
tan birkaç sat›r yazaca¤›m ki kitab› okumak
Karakafll›’ya hayran›m. Kitapta Deniz ve Ay-
leniyorsan›z kesinlikle çok seveceksiniz. Ki- konusunda ikna edeyim sizi. :D ortaya koya-
k›z›’n›n maceralar› anlat›l›yor: Deniz’in an-
tab›n en sevdi¤im yan›ysa her bölümde baz› “Sevgili Salak Günlük, cak evraklar›
nesi öldü¤ü ve babas› baflka bi kad›nla evlen-
di¤i için Deniz teyzesi ve enifltesiyle kal›yor, karikatürler olmas›, gerçekten komikler. Sosyal Bilgiler ö¤retmenim Bay Van- al›yorlar ve ga-
babas›n› da yaz tatillerinde ziyaret ediyor. Okurken hiç s›k›lmayacaks›n›z yani… Doy hiç gülümsemiyor. Biliyorum, zeteye ilan ve-
Deniz’in a¤z›ndan duyuyoruz hikâyenin bi buna inanmak çok zor, çünkü herkes riyorlar. Böy-
k›sm›n›, annesine yazd›¤› gönderilemeyen Sevgili Salak Günlük, bir fleylere gülümser, de¤il mi? Örne- lece gerçekler
mektuplardan... Bi k›sm›n› da Ayk›z›’n›n ortaya ç›k›yor.
Büyükler ‹nsan Olabilir mi? ¤in; Isabella, erkek kardefllerinin bafl›
çok tan›mad›¤›, ölmüfl teyzesiyle ay yoluyla Ben ‘Gerçek
belaya girince gülümser. Angeline,
konuflmas› s›ras›nda... Olaylar Deniz’in ba- Sizce de süper bi soru de¤il mi? Kitab›n ken- Yank›’y› Agos
diyelim bir ça¤layandan ya da tek
bas›n› ziyaret etmesiyle bafll›yor, orda Ayk›- gazetesine,
disi de ad› kadar komik. Jamie’nin ö¤ret- boynuzlu attan ne kadar daha güzel
z›’yla tan›fl›p çok güzel bi arkadafll›k kuruyor- Bay Arditi’yi
menleri ve anne babas› hakk›nda ne kadar oldu¤unu düflününce gülümser. Ben
lar ama babas›n›n efli ‹dil’le aralar›ndaki ilifl-
at›p tuttu¤unu görünce siz de gerçekten çok ise tek boynuzlu bir at›n bir tekmede Hrant Dink’e
ki pek de iyi gitmiyor. Ama çok mutlu bi son
güleceksiniz. Ama tabii bütün kitap büyük- Angeline’i ça¤layandan afla¤› savur- Béatrice Nicodéme ve Pakrat enifl-
olaca¤›n› söyleyebilirim, hatta o kadar mut-
Cesur Gazeteci teme, Mini’yi
luydu ki mutluluktan gözlerim doldu, ama lerin saçmal›klar› hakk›nda de¤il. Jamie her du¤unu düflününce gülümserim. çev. Nilgün Birgiv, res. F. Guell, C. Yot
ben çok a¤lak bi insan oldu¤um için de ola- gün okulda olanlar› ve neler hissetti¤ini yaz›- Ama Bay VanDoy hiç mi hiç gülüm- Do¤an Egmont Yay›nc›l›k, 2002, 88 s. de Seta teyze-
bilir tabii… Her neyse, gerçekten fliddetle yor günlü¤üne. Çok görece¤iniz bir isim de semiyor! Acaba diyorum, büyük me benzettim.
önerdi¤im bir kitap, mutlaka okuyun, siz de Angeline; okulun en popüler, en güzel ve en olunca t›pk› difllerini, saçlar›n› ya da Bu kitab› gerçekten çok be¤endim. Be¤endim, çünkü
çok zevk alacaks›n›z. zeki k›z›. Jamie’nin nefret etti¤i çok kifliden moda duygunu kaybetti¤in gibi mi- anlatma flekilleri çok güzeldi, karakterler de. Daha önce
biri… Tabii bi de Jamie’nin en iyi arkadafl› zah duygunu da m› kaybediyorsun?” Mickey’in 5 tane kitab›n› okumufltum, onlar da çok gü-
Mucitler ve Parlak Fikirleri zeldi. Böyle bir kitab›n yay›mlanmas› çok hofluma gitti.
Isabella var, görebilece¤iniz en hain insan, Gördü¤ünüz gibi oldukça komik.
E¤lenceli Bilgi serisinin bütün kitaplar›n› se- sürekli erkek kardeflleriyle kavga ediyor ve Umar›m bu kitab› da okumaya karar Zaten ben tesadüfen okumam:D
viyorum ama bu kitap favorilerimden biri. her seferinde de intikam›n› al›yor. Bu yüz- vermiflsinizdir.

TÜB‹TAK taraf›ndan ‘Erken Çocuk-


o k u l ö n c e s i luk Kitapl›¤›’ bafll›¤›yla yay›mlanan
bir seri var. O¤luma bu seriden Farkl›

ILGAR’IN Olan› Bul isimli bir kitap alm›flt›m.


Kitab›n amac› benzerlikleri ve farl›l›k-
lar›, efllefltirme ve sayma yöntemiyle
K‹TAPLI⁄I ak›l yürütmeyi ö¤retmek. Kitapta, ço-
cu¤un, farkl› yönlere bakan nesneleri
bulmas›, farkl› renkleri birbirinden
YA⁄MUR BATTAL ay›rmas› için haz›rlanm›fl çok e¤lence-
li al›flt›rmalar; orta sayfada da, koca-
Yazar, borularda dolafl›p gürültü ya- man bir evin içine, yanl›fl yerlere yer-
B u ay kitapç›ya gitti¤imde Julio
Cortazar’›n çocuklar için yazd›¤›
Borulardaki Ay› adl› kitab›n› görünce,
pan›n bir ay› oldu¤unu kurguluyor ve
bu kurgusunu insanlar›n s›radan ev
lefltirilmifl eflyalar var.
Bir gece okuma mesaimizi tamamla-
birkaç ay öncesine kadar yaflad›¤›m›z halleriyle kaynaflt›r›yor: Yemek pifli- m›flt›k. Art›k Ilgar’›n uyuyaca¤›n› dü-
evi an›msad›m – bütün borular›ndan ren kad›n›n borulardan gelen sese tep- Julio Cortazar Jenny Tyler, Robyn Gee flünüp seviniyordum ki Ilgar bu kitab›
tuhaf sesler gelen evi. O¤luma, sesle- kisi, aç›k kalan musluklar, uyurken ç›- Borulardaki Ay› Farkl› Olan› Bul alm›fl, yan›ma geldi: “Anne seninle bu
kard›¤›m›z sesler, gürültücü ay›n›n çev. Saliha Nilüfer, res. Emilio Urberuaga çev. Bar›fl B›çakç›, res. Graham Round resmi tart›flabilir miyiz? Çat›ya hiç
rin nereden geldi¤ini, sesleri neden sa-
HayyKitap, Kas›m 2008, 28 s. TÜB‹TAK Yay›nlar›, A¤ustos 2001, 24 s. araba park edilir mi” dedi. Çok flafl›r-
dece bazen duydu¤umuzu anlatmakta anlat›m›yla “fliir gibi”… Kitab›n re-
oldukça zorlanm›flt›m. Bu kitab› Il- simleri de çok güzel. Ilgar, ay›n›n bo- d›m ve sevindim. Çünkü tart›flarak
gar’a ilk okudu¤umda, o da eski evi- rulardan nas›l t›rmand›¤›n› çok merak çocuk park›ndaki kayd›raktan, merdi- borulardan kaymas›n›, “kayd›raktan sonuca ulafl›labilece¤ini düflünüyor,
mizdeki sesleri hat›rlay›p, “Bizim ay›- ediyor. Her seferinde ay›n›n t›rman- venleri kullanmadan nas›l t›rmanabi- kayar gibi” diye yorumluyor. tart›flmay› kavga olarak alg›lam›yor-
m›z orada m› kald› anne?” diye sordu. ma resimlerini inceliyoruz. San›r›m lece¤ini kestirmeye çal›fl›yor. Ay›n›n *** du...

AGOS kitap 18 flubat 2009


‹hmal Amca *

ÇUTAG

Sevgili çocuklar, bugün size tan›tmak is- lini ve ruhunu kaybetmedi, ona hep ba¤l›
tedi¤im kifli ‹hmal Amca. kald›. Ne yaz›k ki hiç Ermenice yazmad›
‹hmal Amca’n›n ne kadar güzel hikâyeler ama mühim de¤il. Büyükleriniz sizin için
yazd›¤›n› bir bilseniz... Bak›n, Aziz Nesin çevirebilir veya belki de sizlerden biri bir
onun hakk›nda neler yazm›fl: gün büyüdü¤ünde Ermeniceye çevirebilir o
“‹hmal Amca’n›n bu masallardaki diline güzel hikâyeleri, neden olmas›n? Neden biz
dikkat ediniz. Ben, onun sözcüklerinin dizi- de okuyamayal›m ‹hmal Amca’y› Ermeni-
liflinde akide flekeri tad› buluyorum. O ne ceyle? Üstelik e¤er yan›lm›yorsam, Erme-
tatl› dil... ‘‹hmal Amca’, bu masallar›nda fli- nistan’da çevirisi zaten yap›ld›.
ir söylüyor tatl› tatl›...Bilirsiniz ya, akide fle- Bak›n ‹hmal Amca size ne diyor:
keri çi¤nenmez, difller aras›nda ezilmez, Sevgili çocuklar, ben çocukken bana hi-
emile emile yenir. Siz de ‹hmal Amca’n›n kâye anlatacak kimse yoktu. Oysa ben hikâ-
bu tatl› masallar›n› eme eme okuyun çocuk- ye dinlemek için deli olurdum. Ben hikâye
lar.” dinlemeyi bu kadar severken, annem bana
‹hmal Amca bir Ermeni. As›l ad› Vartan hep ayn› hikâyeyi anlat›rd›:
‹hmalyan. 1913’te Konya’da do¤an ‹hmal- “Bir varm›fl bir yokmufl, küçük bir k›z
yan, 1987’de, yurtd›fl›nda hayat›n› kaybet- varm›fl. Bu k›z çok merakl›ym›fl ve her fleyi ken k›z› tembihlemifl: yen küçük k›z dayanamam›fl ve hemen ku-
ti. Y›llarca ülkesinden uzakta yaflamak zo- bilmek istermifl. Bir gece babas› eve bir ku- “Sak›n bu kutuyu açma, ben yar›m saat tuyu açm›fl ve açar açmaz kutudan ç›kan kufl
runda kalmas›na ra¤men do¤du¤u yerin di- tu getirmifl. Ertesi gece babas› d›flar› ç›kar- sonra gelece¤im.” Ama her fleyi bilmek iste- kanatlan›p uzaklara uçmufl.”
Ayn› hikâyeyi dinlemekten çok s›k›lm›fl-
t›m. Bir türlü de sevemedim bu hikâyeyi.
Ama siz söyleyin, haks›z m›yd›m? Sizce de
anlams›z de¤il mi bu hikâye? Bir çocuk için
yeni fleyler ö¤renmekten, keflfetmekten da-
ha önemli ne olabilir ki?

* 30 Mart 1993 tarihli


Marmara gazetesinden al›nm›flt›r.
(Ermeniceden çeviren: Tina Kopma)

‹hmal Amca

Boyal› K›rlang›ç
res. Turgut Keskin
Can Çocuk, 2005 (Cem Yay., 1991), 107 s.

Günefle Vurgun Çocuk


res. Tan Oral
Can Çocuk, 1989 (Cem Yay., 1991), 112 s.

fieytan Uçurtmas›
Can Çocuk, 1990 (Cem Yay., 1993), 104 s.

BEYAZ ADAM K‹TABEV‹


BULAMADI⁄INIZ K‹TABI B‹ZE SORUN

Kitabevimiz ile ilgili her türlü konuda iletisim@beyazadam.com


adresinden; online sat›fl ile ilgili her türlü konuda ise
onlinesatis@beyazadam.com adresinden bize ulaflabilirsiniz.

Beyaz Adam Kitabevi LTD. fiT‹.

Merkez Pangalt› fiube


Adres: ‹stanbul Cad. No:1 Bak›rköy / ‹stanbul Adres: Halaskargazi Cad. Saks› Sok. No:19 Pangalt› / ‹stanbul
Tel: (212) 543 90 00 - (212) 543 95 95 Tel: (212) 241 51 43 - (212) 291 16 61
Fax: (212) 583 36 59 Fax: (212) 231 08 55
E-mail: iletisim@beyazadam.com E-mail: pangalti@beyazadam.com

flubat 2009 19 AGOS kirk


‰·óÎÅüÅ© ¶Å´ÒÅÂÅÔ·ıß´âÒ,
èÎÔ Ñ˚„·ı´âÅ´ï
ÍàÙÄ™ Óå®î¶å™§àÄ™

ÒÅÖÒ·ıëâÅ´ ßçÁ ÌÅ£è „ùÅ©Ø´ ßï≠Ô ©ÅÒÖâ- ´ÅùØç á·ıÒÎ Åó üÒÅÔÅÒÅùÅõ ç ´ùÅÒÅÖÒç: ä·Ò ˚Òï´Åù ‰çã-

Æñ óï ÎùãÉ·ı´˘ ßè èóóÅóç ãÅÔ` ÅÂÒ·ıÅõè


ÅÈÅ´Û ©âÔÅ°Öâó·ı ÅÒìâı·Òâó·ı, ãÅ©´ ÉÅ-
ÒâùÅß´âÒ·ı üâÔ ÉÅì´âó·ı ùâ´ÎÅùâÒÂï ßè´ Åó ÅÒÔÅ-
ÂÅÒÉâÒÅùÅ´´âÒ` ÆÄüÅóïØ´,
ƉÅÔùâÒØè (ÄıâÔïÎ Äóï˘ÎÅ´âÅ-
´ï üâÔ) âı ©Å©Ô´ï ÆÄÒ≠ÅıØè (Ôïù-
•âÅ´ï ùâÅ´˘ç´ ÅÈ´·ıÅõ
áÒ·ıÅÖ´âÒè, ·Ò·´˘ ùÅÒõâÎ ÅÒ-
°ÅÖÅ´Öè èóóÅ´ Åıâóï ˘Å´ 100-
©Å©Ô·ıëïı´´ ç, ã·Ò ¯ÅÎïß ·ÒÂçÎ ÅıÅ´á ë·£·ıÛÅõ ç ´·Á` ñïóï Ñ˚„ï üâÔ): ÅßâÅ© ÆÉÅßÉÅÎÅ´˘ïØ ßè: Ä©Î
ïÒßç âÔ˘ ÆíÅßÅ´ÅùØï £âùè ÎÔÅ´°´Åõ Å´°âÒ·ı´: *** üÅ´ÖÅßÅ´˘è „ï ´·ıÅãâÛ´âÒ
ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´` ßçùè 100-ÅßâÅ© ëâÒëï´ ·Îùï ˚£Åù- ¯Ò·´ïùè, Å´·ı´è ÌÒÅ´, ÂÅÔ- ÖÒ·ıÅõ˘ï´ è´ëâÈ´âóï·ıëâÅ´
´âÒç´, ·'„ ßïÅ©´ ïıÒÅÛ·ıÛÅõ ç ´ÅüÅÂâÔÅùÅ´ ôÒÅ- ß·ıëïı´è ìÅßÅ´ÅùÅÖÒâó·ı, Å´- üÅıÅ´ÅùÅ´·ıëïı´è. ÌâÒÁÅ-
Ôè, Å©ó ÉÅ´ ßè´ Åó Åıâóï á´âó·Ì Å´·Ò ÌÒÅ© ùÒÛÅõ ç Û·ıùè ß·ÈÛ·ıù „áÅÒ°´âó·ı ´ÂÅ- ÂçÎ ÖïÔç˘, ·Ò °âÒ ùÅÒáÅÛÅõè
Îâ˜ÅùÅ´âó, ïÒ Å´°´ÅùÅ´ ù´ï˘·Ì áÒ·≠ßâó ãÅ©´` ·£- ÔÅù´ ·ı´ï: ¶ï´„ ßÅÔâ´ÅÖïÒ ÂÅÔßÅÖïÔÅùÅ´ âÒù ßè „ç,
Á·ı´âó·Ì Å©á Åßâ´˘è, Å©Îï´˘´` ÅÈÅÒùÅ©ÅùÅ´è â´- ÂÅÔßï„´âÒè ïÒâ´Û ÅÂÒÅõ ìÅßÅ- ÉÅ©Û ãÅ©´ ùÅÒáÅóç ÌâÒÁ ùèÒ-
ëÅùÅ©ÅùÅ´ï ÌâÒÅõâó·Ì, ÅÒÔÅ©Å©Ôâó·Ì ùâÛ·ıÅõ˘ ´Åùè Îâ£ß Ô·£âÒ·Ì ùè ëÅ´°ÒÅÛ- ´Å˘ ߣ·ıïó ÉÅıÅÒÅÒâó·ı °âÒ
ßè áç¢ï ßè ùÅß áçߢï ßè ÅÈÁâı: ´çï´ ·„ôÅÒï ùÅß Å©õï üÅã·ıÅ- üâÔÅ˘Ò˘Ò·ıëïı´è, ·Ò·ı´
ÄÒÔÅ≠çÎ ¶ÅÒù·ÎâÅ´ï ù·£ßç üÒÅÔÅÒÅù·ıëâÅ´ ÖïıÔ ùÅ≠ï·Ì, ÅÒáï ÂÅÔßï„´âÒè` ÎùïãÉ áÒÅõ ç Ñ˚„·ı´âÅ´ï´
ÂÅÔÒÅÎÔ·ıÅõ üÅÔ·Òè ó·©Î ÔâÎÅõ ç ÆÄÒÅÎØç´` óÒÅÖÒ·£´âÒè, ·Ò·´˘ ˘ï„ ßè Åıâóï Ô·ßÎÅùè: (Ó⣴ ç Å©ÎÔ⣠ùÅ-
Ƈ£Á·©´ Åßâ´˘ï´. áçߢâÒ âı áç¢âÒØ ô·ÒÅÖÒ·Ì: ÉÅôÔÅı·Ò â´, Îâı ßâóÅ´è ùè ü·- ÔÅÒâó·ı ˜·˘Òïù •≠á·ıß ßè, ·Ò
î´„ÂçÎ ´≠·ıÅõ ç ÅÈÅÁï´ çÁâÒ·ı´ ÌÒÅ©, ÖïÒ˘è °˚´ ÎâÛ´â´ óÒÅÖÒï ë·ı£ëï´ ÌÒÅ©: üÅıÅ´ÅÉÅÒ ÌÒïÂÅõ ç üÒÅÔÅ-
ßè´ ç ÆíÅßÅ´ÅùØï 100-ÅßâÅùï´, ÆïÒ ïÎù õ·Ûç´ üÅ- ¶ï´„ ÌâÒÁï´ ÂÅÒÅÖÅ´ ·ßÅ´Û ÒÅùï„ç´: ÆÑïÔçïfl˘ ëç ´·ıÅ-
ÎÅõ ßÅß·ıóï ÎÂÅÎÅı·Òï ßè ÖÒ„ï ÅÒÔÅáÒ·ıëâÅßÉØ: ß˚Ô ÂÅÔ•ÅÈ ù˛èóóÅ© ÖÒÅß·ó·ı- Ö·£ ìÅßÅÛ·©Ûï ü´ÅÒï„è ÓïÖ-
äâÔ⣷ıÅõ â´ Ñ˚„·ı´âÅ´ç 100 ˘Ò·´ïù´âÒ` ÅÈ´·ıÅõ ëâÅ´, ·ßÅ´˘ Åó ùè áÅÈ´Å´ Åıâóï ÒÅ´ ‚·ıüÅ•âÅ´ï üÅ©Òè â£Åõ
üâ£ï´Åùï Ƈ£Á·©´ Åßâ´˘ï´Ø Îïı´Åùç´: ®Åıâó·ıÅ- ˜Å˜ùÅ´ùÅÔ` „„ÅÒÅ≠Åüâó·ı è´- ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´ çØï´ ßçÁ, çÁ 185-187, ÆÄÒ≠Åù
õï ÉÅìï´è ·ı´ï ëâÒëï Å©ìß·ı ÅıÅÖ ôßÉÅÖïÒ ùÒÔ- ëâÒÛ·£ï´ üÅßÉâÒ·ıëïı´è: ÏâÒ- Ç.Øè ´≠·ıÅõ ç ·ÒÂçÎ ‚·ıôÅ-
‡¢Ê‡®™ Ä¶à™¯î™
ÎâÒ´ ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´ï Æ™Åô˚Ò˚˘ ©Å©Ô´ï, ÎÅùÅ©´ Áï´´âÒ·ı ≠ÅÒ˘ç´ ç Ñ˚„·ı´âÅ´, •âÅ´ï ÅÈÅÁï´ âÒùÅÎïÒ·ı-
ÜçߢâÒ âı Üç¢âÒ
Å´Åù´ùÅóï ßè ôÅ´áÅÌÅÈ·ıëâÅßÉØ ©˚á·ıÅõè` Å©´˘Å´ ·Ò ÖÒÅõè âÒÉâß´ Ö·üÅ- ëïı´è, ÎÅùÅ©´ ßï´„ Å©á Å´ ©˚-
ÖÒ·ıÅõ 100-ÅßâÅùï´ ÅÈëïı: ÄÒÅ úïıóçÒï ´ùÅÒ´âÒè Û·ıß „ï ÔÅÒ ùÅß, óÅı ç èÎâó, üÅßè ÄÒÅÎ ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´, Òï´Åõ çÒ ÉÅãßÅëïı Ö·ÒõâÒ:
ùè üÅÒÎÔÅÛ´â´ ÖÒ˘ï´ É·ÌÅ´áÅù·ıëïı´è: ÉâÒÅ´´ïÎ ùè ß´Å©: ÜâùÔâßÉâÒ 2008, îÎëŴ·ıó, (272 çÁ) ‡ÒÂçÎ ÆÄÒ≠Åù Ç.Øï ÅıÅÒÔßÅ´
ûÅ© ßÅßó·© Æï ԣũ Ôï·ÛØ õÅÈÅ©Åõ Å´·ı´ ßè´ ç ûâ£ï´Åùï´ ÖÒâëç Åßâ´˚ÒâÅ© ë·ıÅùÅ´ ùè ßÅÔ´Å´≠·ıï
ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´ (1913-1996), ßâõÛÅõ` óÒÅÖÒÅùÅ´ ·£Á·©´´âÒè ùè ÉÅãßï´ üÅ´Ö·ıÛâÅó ùÅß ùâ´áÅ´ï 1908-è, âÒÉ ‚·ıôÅ•âÅ´ ÌÅ£·ıÛ ßâÈÅõ çÒ, äßïıÈ´ï-
ÅÎÂÅÒçãï´ ßçÁ, ´Åô ·ÒÂçÎ ÖÒÅ≠ÅÒ, ü·ıÎù ·ÒÂçÎ Å©´ÂïÎï Å´°âÒ·ı ÌÒÅ©, ·Ò·´˘ ùè ùÅãßⴠ·óÎÅüÅ© ·© ßçÁ, 1898-ï´: ®˚Òï´·£è ïÒ Å©Î ©Å©Ô´ï ˚˜çÒÅ´
ÅıÅÖ ôßÉÅÖïÒ: ¶ÅÒÔïÒ·Î Ñ˚„·ı´âÅ´ï Æ©·Ò·ÌÅ©´ç üÅÎÅÒÅù·ıëïı´ ù·„·ı·£ ÉÅ£ÅáÒâÅóè: îÒ ìÅßÅ´Å- ÅıÅÒÔÅõ ç 1868-ï´: ÆÄÒ≠Åù Ç.Ø ‚·ıôÅ•âÅ´ï ùâ´-
è´ÔÒâÅóØ ßè èóóÅó·ı´ ÆíÅßÅ´ÅùØï üÅßÅÒ` Ñ˚„·ı- ùï´ ùÅß ©âÔßÅü·ı Á·Á ïÎù â£Åõ èóóÅ© â´ëÅùÅ´` áÅ´·ıëâÅ´ âÒÉ⢠„ç ´âÒùÅ©ÅÛ·ıÅõ ÅßÉ·£Á·ı-
´âÅ´ ´Åô ï ÉÅÛÅùÅ©·ıëâÅ´ ïÒ ÅıÅÖ â£É˚Ò âı ÅÂÅ Åßç´ ÉÅ´ç ÅÈÅÁ üâ£ï´Åùï´ ßÔâÒïß´ èóóÅó·ı ©ÅÔ- ëâÅßÉ, Å©ó ßïÅ©´ 1945-ï´, àÒâıÅ´ï ßçÁ, ´·Ò ôßÉÅÖ-
Å´·Ò ßÅüç´ âÔ˘, ÎÔÅ´°´Åõ ç ëâÒëï´ £âùè` ÅÈÅ´Û ù·ıëâÅßÉ ˚ìÔâÅó ÅÈ˚ÒâÅ© Å´üÅÔ´ ç, ·Ò Ñ˚„·ı´âÅ- Ò·ıëâÅßÉ: Ñ˚„·ı´âÅ´ï ˜·ôÅ´ÛÅõ ÎôÅó Ôâ£âù·ı-
âÒÉ⢠èóóÅó·ı ùÛ·Òá, Å©ó ˘ÅÎïßÅüïß´ ùÔÅùï ï ùÅ- ´ï ÖÒ„ï´ ÔÅù ùè ´âÒùÅ©Å´Å© ÂÅÒã·ıëâÅßÉ, âÒÉâß´ ëïı´´âÒè ùÅÒâóï çÒ õÅ´˚ëÅÖÒ·ıëâÅßÉ ßè ßÅÔ´Å´-
ÔÅÒ ÅõßÅ´ üâÔÅß·ıÔ Åã´·ıÅÎïÒÔ ßè` áÅÈ´Åó·Ì ´·©´ïÎù ÅÈÔ´ï´ ùâ´ÛÅ£·Ì: Ä´·´˘, âÒÉâß´ ëçâı ≠âó âı ùÅß ·ı££Åùï ôßÉÅÖÒâó ÖÒ·ıÅõ˘è): ÇÅ´Åüïı-
è´ÔÅ´âùÅ´ ÅıÅ´á·©ë ÎÒÉÅÛ´·£ Å´°è: ñÒÅÖÒ·ı- ߣ·´´âÒ·Ì üâÈ·ı ïÒÅÒßç, ù˛Åߘ·˜·ıï´ ˘Ò·´ïùÅÖïÒ Î·ıëïı´ É·ıÒ·£ ÂÅÔßÅùÅ´ Åù´ÅÒù´âÒ·ı ù·£˘ï´
ëâÅ´ ·Òáè âÒÉ⢠üÅ´ÖïÎÔ „ç °ÖÅõ ãï´˘è. ÆíÅßÅ- ôßÉÅÖÒï ·£Á·©´ï ü·ÌÅ´ïï´ ÔÅù: úÅÒâı·Ò â´ ·„ ßï- ùÅ´ ·ı££Åùï ÅãÖÅÖÒÅùÅ´ ÅÒìç˘ ´âÒùÅ©ÅÛ´âóï˘
Å©´ Å©Î ·ı Å©ó ÉÅãßÅëïı Å´·ı´´âÒè, ´Åâı` Å©´ üÅÔ·ıÅõ´âÒ Åó, ï´„ÂçÎ` ÆÄ´·ı≠Å·ıÒ, Éçóëç âı
ÌÅ©ÒâÒè, ·Ò·´˘ ùè ÌâÒÅõ·ıï´ Éâßï ßè` ßâÒë ≠·£≠·- ãçÒÔçØ´ (çÁ 157-159) ùÅß ÅÈÅõï ùÅÒÖ Å´Û´âóï˘ Ô·-
£·ı´, ßâÒë üÅÎÅÒÅù: î´„ÂçÎ Å´°âÒè, ÌÅ©ÒâÒ´ Åó £âÒ·ı ©ï≠ÅÔÅù·ıß´âÒ` ÑÅÒÅùç˚ãâÅ´ ·ÒÉÅ´·Ûï
üâÈ·ı â´ ïÒÅÒßç, Å´ùÅÂÅùïÛ, ÉÅ©Û ùè óÒÅÛ´â´ Ô´˚Òç´ ÄÒÅß ™ïù·£·ÎâÅ´ï ÆÊ·ıÒè õÅßç, ˘·ı´è
ÂÅÔùâÒè Å©´ ‰·óη©, ·Ò ÅÎùç ©ïηı´ ÔÅÒï ßè ÅÈÅÁ ´·ıïÒÅùÅ´ çØï´ ´ßÅ´:
áâÈ ùè ÂÅÔùÅ´çÒ íê. áÅÒ·ı´: (ÜâÈ Å©Î âÒù·ı˘è` ***
Å´°âÒ´ ·ı ÌÅ©ÒâÒè ·ı´ï´ üâÈÅı·Ò·ıëïı´ ßè ßâãßç, ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´ï Ƈ£Á·©´ Åßâ´˘ï´. áçߢâÒ ·ı
´âÒùÅ©ï ß·ó·ÒÅõ, ˘ï„ ßè ≠·ıÅÒ·ı´, ùÅÒõâÎ •ÅßÉÅ´ áç¢âÒØè Å´ÎÅüßÅ´ ·ÌùïÅ´·Îç ßè ÅÈ´·ıÅõ ùÅëïó
ù·Òδ۷ıÛÅõ, ÎÅùÅıïù ßè ÅÁ ·ı ÅüâÅù ô·Ô·Ò·£ ßè´ ç ßïÅ©´: ÆíÅßÅ´ÅùØï ùÅß Å©ó ëâÒëâÒ·ı ÆÖâ-
üÅ´Ò·ıëâ´ç´, ·Ò Æ·'„ ü·´ ç, ·„ ü·ÎØ): ÄüÅ Å©ÎÂçÎ ùè ÒâãßÅ´´·ÛØï´ ßçÁ áâÈ Å©´˘Å~´ ßâÈâÅó´âÒ ùÅ´ ©Å-
ùÅãß·ıï ·óÎÅüÅ© ßÅ´ÒÅÂÅÔ·ıßè, èÎÔ Ñ˚„·ı´âÅ- Ò·ıëâÅ´ ÎÂÅη£... ÆíÅßÅ´ÅùØï 100-ÅßâÅùè âı
´ï: ´ßÅ´ ÔÅÒâáÅÒ°´âÒ ÂÅÔâü ÅÈïë´âÒ â´ Ââ£âó·ı
úÅÒâı·Ò ©ÅÔùÅ´ï≠ ßè´ Åó üâ£ï´Åùï´ õÅõù·ıÅõ Å´ÛâÅóè âı ó·©Îï´ ÉâÒâó·ı Ö·üÅÒ´âÒè: Ä©Î ÅÈ·ıß·Ì
ß´Åó´ ç Å©Î˘Å´ ≠ÅÔ ÂÅÔß·ıëâÅ´ ßçÁ: ¨ÅÔâÒ õÅ- ÄÒÔÅ≠çÎ ¶ÅÒù·ÎâÅ´ ·ı ÆÄÒÅÎØ ùÅÔÅÒÅõ â´ ≠´·Ò-
´˚ë Å´° ßè ÂÅÔßâó·ı ÂÅÔÒ·ıÅù·Ì, ïÒâ´˘ ãïÒâ´˘ üè´ùÅó Å≠ôÅÔÅ´˘ ßè:
ùè ÂÅÔßâ´ Å´ÖïÔÅùÛÅÉÅÒ (ÖïÔÅùÛÅÉÅÒ è´·£´âÒ îÒÅÂçÎ, ï´„ÂçÎ ù˛èÎç ÄÒÅ Ñ˚„·ı´âÅ´, Æ·Ò˘Å´
Åó ùÅ´), Å©´˘Å´ ·Ò è´ëâÒÛ·£è è´ëâÒÛÅ´·ıëâÅ´ ô·Òè ßÔ´â´˘ Å´ÔÅÈï´, Å©´˘Å´ ≠ÅÔ ˜Å©Ô ùè ÖèÔ-
è´ëÅÛ˘ï´ ùè ≠˜·ëç â´ëÅùÅ´ ·ı ÂÅÔß·£è: ÄÒÅ Ñ˚- ´â´˘ ì·£·Ìâóï˘Ø, ÉÅ©Û áìÉÅôÔÅÉÅÒ ÆÌÅÈÅÒÅ´èØ
„·ı´âÅ´ Å©áÂçÎ „ç ÉÅÒâÉÅôÔÅÉÅÒ âı ´·©´ïÎù, Å´- ßï≠Ô Åó ·ı´ï ÎÅüßŴŘÅù ÔÅÒ·£·ıëïı´. ´Åôè´Ô-
üÒÅìâ≠Ô·ıëâÅ´ ÂÅÒÅÖÅ©ï´, ïÒ ßÅÎï´ ùè ÖÒç âÒ- Òâóï´ ÂïÔï èóóÅ© è´ëâÒÛÅÎçÒï´ ·ı££Åùï Å©Î ÖïÒ˘è
Ò·Òá áçߢ·Ì, ùÅÒõâÎ ïÒßç á·ıÒÎ ßçùè ùè ´ùÅÒÅÖÒç: ÅÂÅü·Ìâó´ ·ı ùÅÒáÅóè` âÒçÛ´âÒè ˘ï„ ßè ©ï≠âó·ı üÅ-
*** ßÅÒ ïÒâ´Û ÅÂÒÅõ ˚ÒâÒè, ùÒÔÎâÒ´âÒè ηÒÌâó·ı üÅ-
™âÒùÅ´ ìÅßÅ´ÅùÅÖÒâó·ı ù·£˘ï´, ÄÒÅ Ñ˚„·ı´- ßÅÒ, ëç ï´„ ùè ùÅÔÅÒ·ıçÒ ïÒâ´Ûßç ÅÈÅÁ âı ùÅß ÌÅ-
âÅ´ ù·ı ÔÅ© ´Åâı Å´ÛâÅóè. ·„ ÎÅùÅ©´ ÂÅÔßÅÉÅ´ï ©âóâó·ı üÅßÅÒ üÅ©âÒç´ ÖïÒ˘ è´ëâÒÛâó·ı üÅ•·©˘è, ·Ò
ßè ´ßÅ´, Å©ó ùÅÒõâÎ ÉÅ´ÅüÅıÅ˘ï ßè áïßÅÛ ´ÎÔÅõ ß·ÈÛ·ıÅõ ìÅßÅ´Û´âÒ·ı ≠ÅÒ˘ï´ ùè áÅηıï Å©óâıÎ:
ÉÅ´ÅüïıÎ ßè èóóÅÒ: ‡•è ÅùÅ´ÅÔâÎï ç, ßÔâÒßïù, ¶ï ô˚΢·Ì` ÁâÒßÅ´âó·ı üÅßÅÒ ÂÅÒãÅÂçÎ Å©Î
ñ·ıÎÅ´ùÅÒ` ÄÄ úîÙñå
´·©´ïÎù âÒÉ ïÒßç áÅÒ ßè ÅÈÅÁ ÂÅÔÅüÅõ áç¢ ßè Û·ıÒÔ ˚ÒâÒ·ı´...:
Äú˙Í ˘ïëŘ 20 ˜âÔÒ·ıÅÒ 2009
Ä©É-¸ç ÆÑÒÂÅ´ï ûÅ´ÒÅÖïÔÅÒÅ´Ø
ÇÄÑÄÓ åÍ܇ÙÑàÄ™

ÒÂÅ´ï Óâ£âùÅÔ·ıØ ûÒçÅùÅ´, ûï´ ‰ÅÒÎ- ˘ÅÒÅ´°Åı´âÒè, ßâõÅÖ·©´ õ·ÌâÒè, õ·- ë·ıÅÒù·ıëïı´ç´ ÅÈÅÁ å. üÅãÅÒÅßâÅ-

ÆÑ Å´·ıÅ´Åõ ç ÄıâÔï˘
ÄıâÔïÎâÅ´ ïÎùÅ-
ÂçÎ Åó ÖÒÂÅ´ï ÔÅÒ·£·ıëâÅßÉ
ùÅùÅ´, ûï´ û´áùÅ-
ùÅ´, ûï´ ûÅ©ùÅùÅ´
âı ¸ÒÅ´ÎÅùÅ´ ®â-
ÌÅõ·ÛâÒè, ùÅÒâı·ÒÅÖ·©´ ´â£·ıÛ´âÒè,
©âÔ·© õ·Ì·ı Á·ıÒï ˘ïßïÅùÅ´ ÔÅÒÒâ-
Ò·ı üÅßâßÅÔ·ıëïı´è, ßë´·ó·ÒÔï´
ùç´ ·ı ùè üÅδï î. áÅÒ·ı ÅıÅÒÔï´:
û´ÅÒÅı·Ò ç Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ ÖÔ´âó
ùÒ˚´˘ï ßÅÎï´, ï´„ÂçÎ Ä≠ôÅÒüï üïß-
·ı „ŘâÒ·Ì ïÒ ·ıηıß´ÅÎïÒ·ı- £Å˜·ô·ıëâÅ´ ûÅ´- ùÅÈ·ıÛ·ıÅõ˘è: ´ÅùÅ´ ùÒ˚´´âÒè ô·ÒÅÖÒï´ ´âÒ˘âı
ëïı´è, ·Ò·ı´ ß˚Ô 350 çÁâÒ·ı´ ÒÅÂâÔÅùÅ´, ÑÒïÖ·Ò- Ä©ÎÔ⣠ßâãï üÅßÅÒ ≠ÅÔ ·ı≠ÅÖÒÅı ‰·ıÔÅ©ÅùÅ´·ıëïı´è, ¯ÒïÎÔ·´ç·ı-
ßçÁ ùÒÛÅõ ç ÂÅÒ˜Åùâó ÉÅãßÅ- âÅ´ ·ı ÌâÒÁÅÂçÎ Óï- ç Å©Î Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ·ı´, ùÅÒâóï ëïı´è, ¶ÅüßçÔÅùÅ´·ıëïı´è âıÅ©ó´:
ëïı ùâ´ÎÅùÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ: âãâÒÅùÅ´ (·ıÒ ßçù â£Åõ „Ř·Ì üÅ©âÒç´ ÉÅÈÅßëâÒ˘·Ì Ä©Î ÉÅì´ï´ Å´ßïÁÅÂçÎ ùè ©ÅÁ·Òáç
ê£ëÅÔâó·Ì Å©Î ˜·˘Ò ÖÅ´- âÒùÌÅ©ÒùâÅ´è üÅıÅ- ÉÅÛÅÔÒ·ıëïı´è: ÇÅ´ ßè ·Ò ©Å•Åô ùè ´Åô ûÈ·ßï ÂÅÂâÒ·ı âı üÅùÅÂÅÂâ-
°ÅÒÅ´ï´ çÁâÒè, è´ëâÒÛ·£è ùè ÎÅÒ ç 500 ÔÅÒ·ıÅ´) ÂÅùÎï ÖïÔÅùÅ´ ´ïıëâÒ·ı´ ÌâÒÅÉâÒ- Ò·ı ÛÅ´ùè âı ©âÔ·© ûÅ© ÄÈÅ˘âóÅùÅ´
üÅ´áïÂï Å©´ÂïÎï Öó·ıô´âÒ·ı ˚ÒÅÛ·©Û´âÒ·ı ©ÅÔ- âÅó ÖÒÅùÅ´·ıëâÅ´ ßçÁ: àùâ£âÛı·© ùÅë·£ïù·Î´âÒ·ı ÛÅ´ùè:
ùÅß ÉÅìÅ´ß·ı´˘´âÒ·ı, ·Ò·´Û ùÅ´≠ÅùÅ´ ÔÅÒÉâ- àÒùïÒè âı ÔïâãâÒ˘è É´·ıëÅÖÒâó·ı ‡ıηıß´ÅÎïÒ·ıëâÅ´ üâ£ï´Åùè` Äıâ-
áÅÎÅı·Ò·ıëâÅ´ ßÅÎï´ ´ÅôÅÂçÎ Ò·ıëïı´´âÒ·ı´: ®âÔ·© ù·ı ÖÅ© ·ıη- ù·„·ıÅõ Å©Î çÁâÒ·ı´ ùè ©ÅÁ·Òáç Æ˚ÒùÅ- Ôï˘ ÄıâÔïÎâÅ´ ˚ìÔ·ıÅõ ç ë·ıÅ©ï´ âı
ùÒ´Å© ÂÅÔùâÒÅÛ·ıß ïÎù „·ı´â´Åó: £ÅùÅ´ ÉÅìï´è, ·ıÒ ˚Òï´Åù´âÒ·Ì ÉÅ- ´ÅùÅ´ Å≠ôÅÒüØ ô·ÒÅÖÒï´ ´âÒ˘âı ùâ´- ˝ïãïùÅ©ï´ ÖïÔ·ıëïı´´âÒ·Ì âı ëç ó·ıÒÁ
àÒÉ ùè ≠ÅÒ·ı´Åùâ´˘ ë£ëÅÔâó üÅ´- ÛÅÔÒ·ıëïı´´âÒ ùè ÔÒ·ıï´ ë·ıÅÉÅ- áÅ´ï´âÒ·ı âı É·©ÎâÒ·ı áÅÎÅùÅÒÖßÅ´ üâÔÅ˘Ò˘Ò·ıëïı´ ·ı´ï ÖÒÅùÅ´·ıëâÅ´
ÒÅÖïÔÅÒÅ´ï´ çÁâÒè, ÅÈÅÁï´ ÅÈëïı ´ÅùÅ´ ´≠Å´´âÒ·ı ßÅÎï´: ê·ıÅÉÅ´·ı- ÖïÔ·ıëïı´è: úè ÉÅÛÅÔÒ·ıï ÔâÎÅù, â´- âı Öâ£ÅÒ·ıâÎÔï ´ùÅÔßÅßÉ: ûâ£ï´Åùï´
ùè õÅ´˚ëÅ´Å´˘ ®·ı´ÅùÅ´ ·ı ñÅÔï- ëâÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ·ı´ ùè ©ÅÁ·Ò- ëÅÔâÎÅù, ÔÅÒÅÔâÎÅù, °âı âı ©âÔ·© ÖïÔÅùÅ´ ·ı Öâ£ÅÒ·ıâÎÔÅùÅ´ ù·ıÔÅ-
´ÅùÅ´ Å©É·ıÉâ´´âÒ·ı´ âı ûÈ·ßçÅùÅ´ áâ´ âùÒńŘÅùÅ´ âı âÈÅ´ùïı´Å„Å- ÌâÒÔâÎÅùÅ©ï´ ßïÅı·Ò´âÒ` â´ëÅÛâ£, ù·ıß´âÒ·ı´ ÅÒáïı´˘ ´âÒùÅ©ÅÛ·£ Å©Î
ë·ıÅ´≠Å´´âÒ·ı´ üâÔ, ·Ò·´Û ùè ©ÅÁ·Ò- ˜ÅùÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒè: ¸ïãïùÅ©ï´ Ûâ£, â´ëÅè´ÔÅ´ï˘, â´ëÅùÅÒÖ, ùÅÒÖ, ·ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´è ùè ©Å´°´ÅÒÅÒâ´˘
áâ´ ìÅßÅ´Åùï áÅÎÅùÅÒÖßÅ´, ï´„- Ôâ£âù·ıëïı´´âÒç ©âÔ·© ù·ı ÖÅ© ßïÅ- â´ëÅáÅÎ, áÅÎ, â´ëÅÔï ùÅß â´ëÅÉÅ- Åßç´ Ô·ı´ç ´âÒÎ:
ÂçÎ` ç˝ïßâÒïÔÅùÅ´, ÅÎԣũï´, ÅÒâ- ı·Ò´âÒ·ı üÅÔ·ıÅõè: ìï´, Ôï ùÅß ÉÅìï´, ëÅÖÅı·Ò·ıëïı´ âı
ÖÅù´Å©ï´, üÅßÅ≠ôÅÒüÅ©ï´, Ôâ£Å- ÑÒ˘ï´ ßçÁ è´áÅÒ°Åù Ô⣠ÔÒÅßÅ- ÌâÒÁÅÂçÎ ùÅ©ÎÒ·ıëïı´: úÅ©ÎÒ·ıëïı´ ÄıâÔï˘ ÄıâÔïÎâÅ´,
ùÅ´, Ö˚ÔïÅùÅ´ âı Å©ó Ôâ£âù·ıëïı´- áÒ·ıÅõ ç Å≠ôÅÒüÅÖÒÅùÅ´ Ôâ£âù·ı- ÉÅÈè ùè üÅßÅôßÉç ·£Á É·ıÎÅùÅ´ âı ÑÒÂÅ´ï Óâ£âùÅÔ·ı
´âÒ, ©âÔ·© ˚ÒÅÛ·©Ûï ßÅÎï´ âı Å©ÎÂç- ëïı´´âÒ·ı: àÒùïÒ ß·ó·ÒÅùè ùè õÅ´˚- ùâ´áÅ´ÅùÅ´ Å≠ôÅÒüè: ûÅ´ÒÅÖïÔÅÒÅ´,
Î·Ì ÉÅıÅùÅ´ è´áÅÒ°Åù ÖïÔâóï˘´âÒ ëÅÛ·ıï ´Åô ïÒ ÛÅßÅ˘ÅßÅÎâÒ·Ì, ©â- Ä≠ôÅÒüï ÂÅÔß·ıëïı´è Å´≠·ı≠Ô ·Ò (ˆÅÎÔâÒ, ëïıâÒ, ïÒÅáÅÒ°·ıëïı´´âÒ).
ÔÅÒâÖÒ·ıëâÅ´ ßÅÎï´: Üì·ıÅÒ ç ·ıÒï≠ Ô·© ùè Ô·£Å´Ûâ´ Åßâ´Åßâõ ëâÒÅùè£- ãÅ´Û „ç ÅÈ´·ıÅõ âı ©ÅÔ·ıù ÉÅìï´ ßè
àÒâıÅ´ 2007 ÓïÖÒÅ´ ¶âõ
ßè ùâÒ üÅ´áïÂïó ûï´ àÖïÂÔÅùÅ´, ãï´âÒ´ ·ı óï•âÒè, Åßâ´ÅÉÅÒ°Ò ÁÒÌçì- ÔÒÅßÅáÒ·ıÅõ ç ìÅßÅ´ÅùÅÖÒ·ıëâÅ´:
ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´ 345 çÁ:
¨·ıßâÒÅùÅ´, ÇÅÉâó·´ÅùÅ´, ûï´ ´âÒè, Åßâ´ÅâÒùÅÒ ÖâÔâÒè, Åßâ´Åô·Ò íÅßÅ´ÅùÅÖÒ·ıëïı´è ùè ÎùÎï ßâÒ

ûÅÒÛÅãÒ·©Û äÅüÒÅÔï üâÔ


ÜÂÒâÌÅ´˘ï âÒù·ı ÎÅ´âÒ` ¶ÅÒÔïÒ·Î á·ıÒÎ ÌÈ´Ô·ıçï: ¶âÒ Ô·ı´è áÂÒ·Ûç´ ·Ò·Ì ëÅÒÖßÅ´·ıÅõ âß êÒ˘âÒç´, Ä´Ö- ÎïÒç˘ üÅ© ß≠Åù·©ëè âı ˘Å´ï ·Ò ùè Îï-
å´ùï´ âı ˆçóï´ ¸ïÔÅ´ 2005-ï´ üÅãïı üÅÒïıÒ ßâëÒ üâÈ·ı çÒ: ÇÅ©Û âÎ óïâÒç´ âı Å©ó 25 óâã·ı´âÒ·ı: Òç˘, °âÒ •ÅßÉÅ´ á·ı˘ ÂïÔï ·Ò·≠ç˘:
ûÅ© ÖïÒâÒ·ı ÖïıÔï 1600-ÅßâÅùï´ ·ÒÂçÎ Å≠ôÅÔÅÎçÒ Å≠ÅùâÒÔ, Åßç´ ˚Ò • ‡Ò·fl´˘ â´ °âÒ ´Åôè´ÔÒÅõ ÖÒ·£´â - • îfl´„âÒ ùè ô·Òüï˘ âı ùè ëâóÅáÒç˘
ÅÈëïı äÅü ÒÅÔï üâÔ ùÅÔÅÒâÛï´ áÅÎï ·ı≠ ù˛âÒëÅ©ï: ‰ÅÔß·ıëâÅ´ ·ı- Òè, ·Ò·fl´Û ÅãáâÛ·ıëâÅ´è ÔÅù ß´Å - áÂÒ·Û´âÒ·ı ßçÁ üÅ©âÒç´ï áÅÎÅıÅ´ -
ηıÛï„ ßè ·ı´çï´˘: Äßç´ Å´ÖÅß·ı´ ÛÅõ ç˘: á·ıëâÅ´ üÅßÅÒ:
üÅÒÛÅãÒ·©Û ßè, ·Ò·ı´ Ô⣠ù·ı ÔÅ´˘
ÆÑ´Å~ õ˚, Ô´˚Òç´ï´Ø ù˛èÎâÒ: àÎ Åó ä. à. – àÎ ÅãáâÛ·ıëâÅ´ ÔÅù „âß ä. à. – ê·£ Å´ïùÅ ·ıÒï≠´âÒ ô·Òüï´:
·£ÉÅÛâÅó ÉÅ´ÅÎÔâ£õï´, Ô£·Û ÂÅÒã
Ô´˚Òç´ï´ ù˛âÒëÅ©ï, ˘ï„ ÌâÒÁ ùÒùï´ ß´ÅÛÅõ, Å©ó ·ıÒï≠´âÒ ïß ÅãáâÛ·ı- Äßç´ ßÅÒá ïÒ Ö·Òõè è´ç: ™Åô ïÒâ´˘
·ı üÅÎÅÒÅù üÅÒÛ·ıß´âÒ·ı´ Ô·ıÅõ áÅÎï ù·ı ÖÅ©ï: Ä©Î ·ıηıÛï„è ˘ï„ ßè ëâÅ´Î ÔÅù ß´ÅÛÅõ â´, ùÅß Åó ˜·Ò- ÎïÒâ´, ·ÒÂçÎãï Å©á ÎçÒè ùÅÒâ´Å´ ˜·-
≠ÅüâùÅ´ ·ı É·ÌÅ´áÅùÅóïÛ ÂÅÔÅÎ - ô·ıó çÒ: ™Å©âÛÅ© ·Ò ÅÎÅ´ù ÂïÔï „âÒ- °Åõ â´ ß´Åó: ôÅ´Û´âó ïÒâ´Û Å≠ÅùâÒÔ´âÒ·ı´:
ôÅ´´âÒ·ı´ ÂÅÔ•ÅÈÅÌ: ëÅ©, ˚Ò ßè´ Åó ÖÅÛï âı ÅùÅ´Áï´ • Ñ Ò Å ù Å ´ Î â È â Ò ç ´ Å ßâ ´ ç ´ Å ı â ó ï · fl Ò • îfl´„ ùè ô·Òüï˘ Å©ìß·ı âÒïÔÅÎÅÒ -
òßÉÅÖÒ·ıëïı´ ÆSabah flerifleriniz hay›rl› olsunØ èÎï: ßçùç´ ù˛Åô·Òìï˘, ï´„·flı: á·ıëâÅ´ üÅ©âÒç´ ô˚Îâó·ı, ÖÒâó·ı,
¶ÅÒáè ùÅÒõâÛ ·Ò ùÅÒâı·Ò ÂÅÔÒ·ıÅù ä. à. – ®Å©Ô´ï ç ÅÒáç´, ÉÅ´ÅÎÔâ£- ùÅÒáÅó·ı üâÔÅ˘Ò˘Ò·ıëâÅ´ ßÅÎï´:
ûÅÒÛÅãÒ·©Û ßè ·ı´ïß: ƨÅÔ Å£çù, Ö´Å' âı Ôâ£á õ·ıëïı´: ‡ıÒï≠ ÉÅ´ „âß ÖïÔâÒ: ‡Ò·Ì- ä. à. – ÇÅ´ ßè´ Åó „âß ô·ÒüïÒ,
• †âÒ áÂÒ·ÛÅùÅ´ ≠ÒÁÅ´è ïfl´„ÂçÎ Å´ - ´ÎÔçØ èÎÅı: üâÔâı ÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëïı´è ÖÒâóç ÌâÒÁ ïÒâ´Û ÖïÔ´Åóï˘ ÉÅ´´ ç: àëç ùè üÅıÅ-
ÛÅõ ç, ·flÒ áÅÎâÒè Åıâóï ÎïÒÅõ ç˘: • îfl´„ÂçÎ ß·ıÔ˘ Ö·ÒõâÛï˘ ßâÒ ÖÒÅ - ßÅ˘·ıÒï ˘Å≠âóè ≠ÅÔ áïıÒï´ ç, ·Ò·Ìüâ- ÔÅ´ ëç Å©áÂçÎ ÂçÔ˘ ç, ë·£ Å©áÂçÎ
ä. àÄñÓéä§àÄ™. – àÎ ¶ôïëÅÒâÅ´ ùÅ´ Å´áÅÎÔÅ´ï´: Ôâı ≠ÅÔ Ô⣠âı ≠ÅÔ °âÈ˘ „ï ÉÈ´âÒ: è´â´: Ä©á ˜Å˜Å˘è °âÒ ßçÁç´ ÂïÔï
ÏÅÒìÅÒÅ´ç ≠ÒÁÅ´ÅıÅÒÔ â£Åõ âß ä. à. – ÑÅÛï á·ıÈè ãÅÒùï, ´âÒÎ „Å- • †âÒ ´Åôùï´ âı ´âÒùÅ© ÖÒ·ıëïı´´âÒè ÖÅ©:
1942-ï´: ‚·ÒÒ·Òá áÅÎÅÒÅ´ç´ ÎùÎâÅó Èï´, èÎï´ ·Ò ÆñÅı ÖÒ·£ „âÎØ: àÎ Åó âëç ÉÅ£áÅÔç˘, ï´„ÂïÎïfl ÔÅÒÉâÒ·ı - • îfl´„ ßïÁ·Û´âÒ ùè ëâóÅáÒç˘ âÒïÔÅ -
ßï≠Ô áÅÎÅÒÅ´ï´ ÅÈÅÁï´è â£Å©: ÉÅÒùÅÛÅ©, ÁÅ´ÅÛï Åıâóï óÅı ÖÒâó: ëïı´´âÒ ùè Ôâδç˘: Î Å Ò á · ı ë ï ı´ è Ö Ò Å ù Å ´ · ı ë â Å ´ ß ˚ Ô â Û -
ÜÂÒ·Ûè ≠ÅÔ ã˚ÒÅı·Ò çï, ßÅδÅı·ÒÅ- Üì·ıÅÒ â£Åı, ÉÅ©Û ï ÌâÒÁ·© áÈ´âÒè ä. à. – íÅßÅ´Åùï è´áÅÛ˘ï´ ßÅÒá ´âó·ı üÅßÅÒ:
ÉÅÒ ·ıη£·ıëâÅ´ áÅÎï´ ßçÁ: Ä©Î ùÈ´Åùï ÌÒÅ© ÉÅÛ·ıâÛÅ´: Ñ·Òõï´ Öç≠ Åıâóï ùè üÅηı´´Å©, ÉÅ©Û ßÅ©Ò Öïõè ä. à. – íÅßÅ´Åùï è´ëÅÛ˘ï´ ˚Ò Âï-
ÂÅÔ•ÅÈÅı Åó ùè ùÅÒõçï, ·Ò ˚Òï´ ßçùè ù·£ßè Å©´ ç, ·Ò ´âÒÎ ßÔ´ÅóâÎ ÌâÒÁ ùè ß´Å©: ÇÅ´ÅÎÔâÒõ·ıëâÅ´ ÂÅÒÅÖÅ- Ôï ÖÅ©, ·Ò á·ı˘ ˜Å˜Å˘ ÂïÔï ·ı´â-
•ÅÒÔÅÒÅÖçÔ ÂïÔï èóóÅß: ÇÅ©Û ùè áÈ´âÒè Åß·ıÒ ˜ÅùâÛï´, âÎ Åó ´âÒÎè ©ï´ âÎ ùè üÅıÅÔÅß ëç âÒÉ ßÅÒá âÒïÅ- ´Å˘, ˜·ôÅ´Åù Ô·óßÅ â˜âó·ı ùÅß Åó
ÔâÎ´ç˘ ·Ò ÉÅ´ÅÎÔâ£õ âß: ¯Å´ï ßè ß´ÅÛï: ÓÅùÅıï´ ü·´ âß: ÎÅÒá ç, ÖÒÅõ´âÒè Åıâóï üÅ£·ÒáÅùÅ´ ˜·˘âÒ ôÅ£Åó·ı:
ÔÅÒï Éì≠ùÅùÅ´ ˝Å˘ïıóëç ÖÅÛï, ÉÅ©Û • úÅÒâóïfl ç ô˚Îïó °âÒ ÖÒÅùÅ´ ÌÅÎÔÅ - ù˛èóóÅ´ âı Åıâóï ï´˘´ÅÔïÂ: • ûÅ© ÑÒâÒ·ı ÑïıÔï 1600 ÅßâÅùï´ ÅÈ -
ùïÎÅÔ ë·£·ıÛï: úè ã£ÁÅflß ÅÒáâ˚˘ ëç ùï´ ßÅÎï´: • îfl´„ ô·Òü·ıÒá ù·ıÔÅ˘ ßâãï, ßâÒ óâã- ë ï ı ï ´ „ â fl Ò â ´ ° â Ò ô· Ò ü Ò á Å õ · ı ë ï ı ´ ´ â -
·„, âÎ Åó ÔÅùÅıï´ „âß ·Ò·≠Åõ: ä. à. – ÇÅ©Û âëç ô˚Îïó ÎùÎïß, Å„˘ ıï âı ß≠Åù·©ëï üÅ´áç üâÔÅ˘Ò˘Ò·ı - Òè:
• †âÒ áÂÒ·ÛÅùÅ´ ùâÅ´˘ç´, °âãï üÅ - ÅÈç˘ ·Ò ßï´„âı ÅÈÔ·ı ÂïÔï ´ÎÔï˘: ëïı´è ÌÅÈ ÂÅüâó·ı üÅßÅÒ: ä. à. – ¨ÅÔ ùÅÒâı·Ò âı ûÅ© ÅãÖï´
ßÅÒ ùÅÒâı·Ò áÒ·ıÅÖ ßè ùÅÒâóïfl ç ´âÒ - ÑÒÅõ âß ßïÅ©´ ÉÅ´ÅÎÔâ£õ·ıëïı´´âÒ: ä. à. – Íâıè ˚•ÅÈè ïfl´„ è´ç, ôâıè üÅßÅÒ ùâ´ÎÅùÅ´ ÖïıÔ ßè´ ç: ‰çÔ˘ ç
ùÅ©ÅÛ´âó: ‡ıëè üÅÔ·Ò ÖïÒ˘ ·ı´ïß ÉÅ´ÅÎÔâ£- ôÒÅÔè ïfl´„ è´ç: àëç °âãï ôÒÅÔ´âÒ ÖïÔ´Å´˘ Ö´ÅüÅÔâó âı èÎÔ Å©´ß ëç'
ä. à. – ¨ÅÔ ÉÅÒï Å≠ÅùâÒÔ ßè´ çï õ·ıëâÅ´, ÉÅÛï Å´·´Ûßç, ·Ò·´˘ ôßÉÅ- ÔÅß, ÌÎÔÅüÅÉÅÒ áÈ´â´ âóóâóç ÌâÒÁ ·ıÒÅôÅ´Å´˘ âı ëç' âÒÅôÔÅÖïÔ·ı-
≠ÅÔ ùÅÒÖÅÂÅü: ÄÎïùÅ ÂÅÔ•ÅÈ ßè´ ÖÒ·ıÅõ â´ ûÅ©ÅÎÔÅ´ï ùÅß ‰ç©Ò·ıëï ÂïÔï ß·È´Å˘, ÉÅ©Û ˘Å´ï ·Ò Å©Î üÅÒ- ëâÅßÉ ô·´ÅÒüï´˘ Í. ¶âÎÒ·Âï´ ©ï≠Å-
çÒ, ·Ò ÖÒâëç Åßç´ áÅÎï´ áÅÎÅÒÅ´ç´ ßçÁ âı ÉÅÛï ëÅÒÖßÅ´·ıëïı´´âÒç´, Û·ıßè üÅÒÛ·ıÛï˘, ùè ´≠Å´Åùç ëç ùè ÔÅùï´ ÅÈÁâı:

˜âÔÒ·ıÅÒ 2009 21 Äú˙Í ÖïÒ˘


Bir minareye hapsedilmifl tarih
YUSUF BALABAN

Romanda yaflanan aflk


Metin Aktafl
gerçek bir öyküdür
Harput’taki Hayalet
Belge Yay›nlar›, A¤ustos 2006, 395 s. Yazar, romanda, Harput’taki Amerikan
F›rat Koleji’nde okuyan Ermeni Sato ile Sa-
rahatun Medresesi’nde okuyan Kürt Roc’un

M etin Aktafl 1956’da Tunceli - Ovac›k’a


ba¤l› Mankirek (Çayüstü) köyünde
do¤du. ‹lkokulu Ada köyünde okudu. Yat›l›
aflk›n› anlat›rken, bizi, yak›l›p y›k›larak yok
edilmifl, bir zamanlar›n gösteriflli ve önemli
bir kültür, sanat ve ticaret kenti olan Har-
olarak Tunceli Lisesi’nde okurken siyasi dü- put’un canl› y›llar›na götürür. Ayn› zaman-
flüncelerinden dolay› Hakkâri Lisesi’ne, ora- da, farkl› etnik aidiyetlere sahip bireylerin
dan da ‹zmir Urla Lisesi’ne sürülünce okul birbirleriyle kurdu¤u iliflkileri de sorgular.
hayat› sona erdi. 1994’te, oturdu¤u köy ve ev Binlerce y›l içinde oluflmufl komfluluk ve bir-
yak›larak sürgüne zorland›. Romanlar›nda, likte yaflama kültürünün, ‹ttihat ve Terakki
yok say›lan, asimilasyonla yok edilmeye çal›- Partisi taraf›ndan nas›l dinamitlendi¤ini, ör-
fl›lan az›nl›k halklar›n inançlar›n›, kültürleri- ise halk›n öykülerinde, türkülerinde, söylen- bu öykü.
neklerle ortaya koyar.
ni, yoksul insanlar›n yaflam›n› anlatan yaza- celerinde, masallar›nda, a¤›tlar›nda sakl›d›r. 1915’te Harput’ta Ermeni k›y›m› yaflan›r-
Romanda yer alan hikâyeler, asl›nda Har-
r›n yay›mlanm›fl on roman› var: Munzur Ef- ken, Ahmet Bey Camisi’nin müezzini sabah
Harput’taki hayalet roman›na putlular›n y›llar boyu sözlü olarak birbirleri-
sanesi, Gerçek ve ‹flkence, Hamal-Dersimli ezan›n› okumak için caminin minaresine
kaynak olan öykü ne aktard›klar›, yaflanm›fl hikâyelerdir. Yazar,
Bektafli, Ac› F›rat Asi F›rat, Sürgün, Cennetin ç›kt›¤›nda, minarenin içerisinde kar gibi be-
bu hikâyelerin izlerinden yola ç›karak, Ana-
Ölümü, Niflanc›, Dicle, Harput’taki Hayalet, E¤er bir gün yolunuz Harput kentine dü- yaz bir elbiseye bürünmüfl bir k›z›n hayaleti-
dolu’yu alt-üst eden ‹ttihat Terakki milliyet-
Cefr. flerse, yokuflu bitirip kente girdi¤inizde, yo- ni görerek delirir. Deli Hac›’n›n yerine mü-
çili¤ini sorgular. Bu sorgulamay› yaparken,
Romanlar›nda, yak›n tarihimizde yaflanan lun hemen sa¤ taraf›nda, tam ortas›ndan y›- ezzin olarak atanan müezzin de minareye
insan› insan yapan duygular›, ac›lar›, sevinç-
büyük toplumsal olaylar›, trajedileri anlatan k›lm›fl, betonla kapat›lm›fl kap›s›na çelikten ç›kt›¤›nda ayn› hayaleti görüp delirince, mi-
leri ve hayal k›r›kl›klar›n› anlat›r.
yazar›n ana kayna¤› halkt›r. Gerçe¤i, resmi bir kap› vurulmufl bir minare göreceksiniz. naredeki hayaletin söylencesi tüm Harput’a
tarihin kay›tlar›nda de¤il halk›n içerisinde Bir zamanlar kentin önemli camilerinden bi- yay›l›r. Hiçbir müezzin ç›k›p bu minarede Geçmiflteki Harput’ta neler
arar; gerçek tarihin orada sakl› oldu¤unu ri olan Ahmet Bey Camisi’nden artakalm›fl ezan okumak istemez. Bunun üzerine ezan yafland›, bugüne neler kald›?
gösterir bize. Resmi tarih, kazananlar›n tari- tek sa¤lam parçad›r bu minare. Bu minare- okumay› bilen kör bir adam bulunarak ca-
miye müezzin olarak atan›r, ama o da mina- Bugün Harput’a bakt›¤›m›zda, hiçbir
hidir. Ezilenlerin, zulme u¤rayanlar›n tarihi nin bir öyküsü var; romana ad›n› veren de,
reye ç›kar ç›kmaz delirir. Bunun üzerine Anadolu kentinde yaflanmam›fl ölçüde bü-
Harput’un büyük ulemas›, yük bir tahribat görürüz. Bu
muskac›s› ve hayalet kovucu- tahribat›n boyutlar› o kadar
su, üç gün üç gece caminin büyüktür ki Harput adeta
Bu kitap, Hrant Dink’in katillerine
çevresinde toplan›p hayalet haritadan silinmek istenmifl-
“katil” ve “Ermeni Soyk›r›m› vard›r”
kovma ayini düzenlerler. tir. Geçmiflin önemli mimari
dedi¤i için yarg›lanan birinin
Üçüncü günün sonunda, mi- eserlerinin yerinde düzlükler,
‘savunmalar’›ndan olufluyor. tümsekler ve tepeler vard›r.
naredeki hayalet k›z›n gidip
gitmedi¤ini ö¤renmek için Birçok eski yap›n›n üzerine
Aslolan odur ki, Türkiye’de ifade ve yeni konut alanlar› yap›lm›fl-
minareye ç›kan bir molla da
düflünce özgürlü¤ünün kocaman t›r. Güzelim fiehroz Mahalle-
delirince, art›k Ahmet Bey
bir yalan oldu¤u zaman kesitinde, si ve F›rat Koleji’nin bulun-
Camisi’ndeki hayaleti kova-
tarih bir kez daha resmi ideoloji mayacaklar›na inanan insan- du¤u yerler kuyumcu lokali
taraf›ndan mahkemelerde lar, minareyi ortadan y›kar, haline getirilmifltir. Harabe-
‘yarg›lanmakta’d›r. üzerini sa¤lam bir harçla ka- ler dahi dozerlerle yerle bir
pat›rlar, kap›s›na da çelik bir kap› takarak as- edilmifltir. fiimdi terk edilmifl, ›ss›z bir köye
Hem de, Sicilyal› Prens la aç›lmayacak flekilde kilitlerler. dönüflmüfl olan Harput’ta dolafl›rken Har-
Lampedusa’n›n “Hiçbir fleyi Minareye ç›kan insanlar›n delirmesine yol put’taki Hayalet roman›ndaki hayat canlan›r
de¤ifltirmemek için her fleyi açan, hayalet k›z›n çirkinli¤i de¤ildir. Tam gözlerimin önünde.
de¤ifltirmek gerekiyordu” tersine, bu genç k›z›n hayaleti öylesine güzel- Nerede o Ermenilerin, Süryanilerin,
deyiflindeki ‘mant›k(s›zl›k)’la dir ki yeryüzündeki hiçbir güzellik onunla Kürtlerin, Türklerin iç içe yaflad›klar›, kilise-
“de¤iflti” denen TCK 301’le mukayese edilemez. ‹nsanlar›n delirmelerine lerle camilerin yan yana kuruldu¤u Harput
ve hiçbir fley de¤iflmeden! yol açan, k›z›n söyledi¤i, en kat› yürekleri bile kenti? Daha 1915’e kadar Do¤u’nun en bü-
ac›dan parçalayan a¤›tt›r. Bugün bile, birçok yük kentlerinden, ticaret merkezlerinden bi-
insan, bu a¤›t› duymamak için, minarenin ya- ri olan bu güzelim kente, bu kentte yaflayan
Veya tam da bunun için
n›ndan geçerken kulaklar›n› kapat›r. Har- Ermeni, Süryani halklar›na ne oldu? San›r›m
de¤ifltirilme ihtiyac› büyürken
put’ta yaflayan ve bu öyküyü bilenler, mecbur Harput harabelerinde gezen her insan bu so-
var oldu bu kitap...
kalmad›kça, karanl›k çöktükten sonra bu mi- ruyu kendi kendine sormufltur.
narenin yak›n›ndan geçmezler. Ama bu sorunun sorulmas› y›llarca yasak-
Bildik bir öykü bu; Bruno’lardan land›. Harput halk›n›n, kentinin bafl›na ge-
Bugün bile derler ki, Harput’ta, Elaz›¤’da
Hallac-› Mansur’lara, ‹smail len o korkunç felaket gizlendi.1915 Ermeni
delilerin çok olmas›n›n nedeni Ahmet Bey
Beflikçi’den Hrant Dink’e uzanan... k›y›m›na yol açan tehcirle birlikte yak›l›p y›-
Camisi’nin minaresindeki bu genç k›z haya-
letidir; çünkü baz› geceler bu hayalet hapse- k›lan Harput’ta, Ermenilerden, Süryaniler-
dildi¤i minareden ç›kar ve o ac› sesiyle a¤›t- den kalan her fley yok edildi. Buna ra¤men,
lar dizerek sevdal›s›n›, ailesini, halk›n› ara- Harput’ta yaflam›fl Ermeni ve Süryani halkla-
maya ç›kar. ‹flte bu sesi kim duysa, yaflamdan r›n›n kültürü bu kentin da¤›na, tafl›na, suyu-
elini aya¤›n› çeker, delirir. Ahmet Bey Cami- na, havas›na sinmifltir; bugün Elaz›¤’da-Har-
Pêrî Yay›nlar› si’nin minaresinde hapsedilmifl bu genç k›z›n put’ta yaflayan insanlar›n yaflamlar›nda etki-
öyküsünde, Harput’ta 1915’te yaflanan, Er- sini sürdürür. En inkârc›, ba¤naz insanlar›n
Pavlonya Sok. Nuho¤lu ‹flhan›, No: 10 / 4, Kad›köy - ‹stanbul yaflamlar›nda bile, yok edilmifl bu halklar›n
meni ve Süryani halklar›n›n k›y›m ve tehcir
Tel&Fax: 0216 347 26 44, e-Mail: periyayinlari@yahoo.com.tr öyküsü sakl›d›r. kültürlerinden hâlâ bir fleyler var...

AGOS kitap 22 flubat 2009


MARENOSTRUM D‹Z‹S‹
Halklar›n denizine yolculuk
1998 Abdi ‹pekçi Türk-Yunan Dostluk Ödülü
2004 Norveç Yazarlar Birli¤i Ödülü
“Çok kültürlülük miras›n› savunmas› nedeniyle…”

Eva Groepler Yelda Sema Sandalc› Feryal Kaya


ANT‹-SEM‹T‹ZM ÇO⁄UNLUK AYDINLARINDA TANRILARIN ANADOLU SEN
Antik Ça¤dan Günümüze IRKÇILIK TOPLANTISI GÂVUR MUSUN?
Yahudi Düflmanl›¤› Tarihi
Türkçesi: Süheyla Kaya

Kirkor Ceyhan Dimitris Hacis Kozmas Politis Maria Yordanidu


KAPIYI ELVEDA MARGAR‹TA Y‹T‹K KENT‹N KIRK YILI LOKSANDRA
K‹MLER ÇALIYOR? Küçük Kentimizin Sonu Türkçesi: Osman Bleda ‹stanbul Düflü
Türkçesi: Üner Eyübo¤lu Türkçesi: Osman Bleda

Do¤an Akhanl› Anton fiammas Moris Karako Zabel Yesayan


KIYAMET GÜNÜ YARGIÇLARI ARABESKLER KALDERON A‹LES‹ S‹LAHTARIN BAHÇELER‹
(Almancaya çevirisi de Türkçesi: Jülide De¤irmenciler Önsöz: R›fat N. Bali Önsöz: Elif fiafak
yay›mland›) Türkçesi: Teri Sisa Galimidi Türkçesi: Jülide De¤irmenciler

BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK


Divanyolu Cad. Binbirdirek Han 15/1 Sultanahmet - ‹stanbul
Tel: +90 212 638 34 58 Faks: +90 212 517 44 53
belgekitapkulubu@yahoo.com www.belgeyayincilik.com

You might also like