Professional Documents
Culture Documents
Agos Kitap Kirk SAYI 4
Agos Kitap Kirk SAYI 4
Agos Kitap Kirk SAYI 4
ve Hrant ve Zahrad
S A Y I 4 • fi U B A T 2 0 0 9 • A G O S G A Z E T E S ‹ N ‹ N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
4 5
“Tehcir ve Taktil”: Her derde
Bir kitab›n öyküsü devad›r tarih editörden
V. N. Dadrian, T. Akçam Y. Hakan Erdem
Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›, Tarih-Lenk:
‹ttihat ve Terakki’nin Kusursuz Yazarlar Agos Kitap/Kirk’in dördüncü say›s›nda, iki y›l önce art
Yarg›lanmas›, 1919-1922 K⤛ttan Metinler arda yitirdi¤imiz Hrant Dink’i ve flair Zahrad’›, bir-
birleri için yazd›klar›yla an›yoruz.
TANER AKÇAM AMED GÖKÇEN Zahrad’›n fliirlerini Türkçeye kazand›ran ve ilk sa-
y›s›ndan bu yana Agos Kitap/Kirk’in sayfalar›n› çizim-
6-7 8 leriyle zenginlefltiren Ohannes fiaflkal, Ermenice fliirin
Geç Osmanl› Aflkta oldu¤u gibi 20. yüzy›ldaki en büyük ustalar›ndan biri olarak ka-
toplumunda cinselli¤in Gazze’de de önce bul edilen Zahrad’›n Ifl›¤›n› Söndürme Sak›n adl› kita-
sessizlefltirilmesi insanl›k kaybetti b› için yazd›¤› sunuflta, flunlar› söylüyor: “Zahrad ya-
z›yorsa, insan ‘fliir duygusu’nu, umudunu ve düfllerini
Dror Ze’evi Mahmud Dervifl hiç mi hiç yitirmesin diyedir.” Bu cümlede ifade edi-
Müslüman Osmanl› Toplumunda Biz Kaybettik len ruh sizce de Hrant Dink’i an›msatm›yor mu?
Arzu ve Aflk, 1500-1900 Aflk da Kazanmad› Agos Kitap/Kirk’in orta sayfalar›nda, Hrant
NAZAN MAKSUDYAN YEL‹Z KIZILARSLAN Dink’in, Zahrad’›n Ya¤ Damlas› adl› fliir kitab› üzeri-
ne 1993’te yazd›¤› bir yaz›yla birlikte, Zahrad’›n,
Hrant Dink’in öldürülmesinin ard›ndan, onun için
9 10
Gazze flehri Türkiye tarihinin yazd›¤›, ancak tamamlayamad›¤› fliire yer verdik.
oturmufl gayri resmi Ohannes fiaflkal, bu fliirden yola ç›karak, hem Zahrad
hem de Dink için bir yaz› kaleme ald›. Dosyada, Gar-
a¤l›yor resmigeçidi bis Horasanc›yan’›n Zahrad’›n fliirini ele ald›¤› bir ya-
z›s› da yer al›yor.
fiebnem ‹fligüzel
Pakrat ***
Resmigeçit
Estukyan’dan Bu say›da, geçti¤imiz ay yay›mlanan, Osmanl› tari-
bir Gazze a¤›d›... ROBER KOPTAfi hine dair ilgi çekici konular› ele alan baz› kitaplara
iliflkin yaz›lar da var: Amed Gökçen, Hakan Er-
dem’in, tarihçilerin yazd›klar›n› mercek alt›na ald›¤›,
12 - 13 DOSYA : VE HRANT VE ZAHRAD ‘tarih elefltirisi’ niteli¤indeki Tarih-Lenk adl› kitab›n›;
Zahrad’› anarken Nazan Maksudyan, Dror Ze’evi’nin, modern öncesi
GARB‹S HORASANCIYAN ve sonras› dönemde Osmanl› toplumunda cinsellik
söylemlerini konu alan Müslüman Osmanl› Toplu-
Bitmemifl bir fliiir ve munda Arzu ve Aflk adl› çal›flmas›n› ele al›yor. Taner
Hrant ve Zahrad Akçam ise, Dadrian’la birlikte yay›mlad›¤›, 1915 Fe-
OHANNES fiAfiKAL laketi’ne iliflkin yarg›lamalara odaklanan Tehcir ve
Taktil adl› kitab›n haz›rlan›fl sürecini anlat›yor.
Ermenice okumak, ***
Türkçe düflünmek Bu ay, edebiyat kitaplar› aç›s›ndan da zengin bir sa-
ÇUTAG y› haz›rlamaya gayret ettik. Rober Koptafl, fiebnem
‹fligüzel’in geçti¤imiz aylarda yay›mlanan ve ses geti-
14 15 ren son roman› Resmigeçit’i, Yusuf Balaban ise, Metin
dib u dar Chomsky’den Aktafl’›n Harput’taki Hayalet adl› roman›n› de¤erlen-
keskin ‘müdahaleler’ diriyor.
Ermeni fliirinin AL‹fiAN AKPINAR
Yeliz K›z›larslan’›n, Filistinli flair Mahmud Dervifl’i
ve flairin Türkçeye çevrilen fliirlerinden yap›lm›fl bir
fidanlar›
seçkiden oluflan Biz Kaybettik Aflk da Kazanmad› adl›
Trajedi kitab› konu alan yaz›s›na, Pakrat Estukyan’›n kaleme
ZAKARYA beklemiyordunuz herhalde! ald›¤› bir öykü efllik ediyor.
M‹LDANO⁄LU JANET BARIfi Zakarya Mildano¤lu ise çok erken yafllarda ölmele-
rine ra¤men Ermeni fliirine damga vuran befl ‘fidan›’
tan›t›yor.
20 - 21 ERMEN‹CE 22 ***
Bir minareye Gelecek aylarda, yine ilginizi çekece¤ini umdu¤u-
• Koçunyan’dan hapsedilmifl tarih muz dosya konular› ve makalelerle karfl›n›zda olaca-
tan›kl›klar ¤›z. Agos Kitap/Kirk’in katk›lar›n›zla zenginleflen bir
Metin Aktafl dergi olmay› hedefledi¤ini de lütfen unutmay›n.
• Zahrad’la söylefli Harput’taki Hayalet
• A’dan Z’ye Altu¤ Y›lmaz
YUSUF BALABAN
cep ansiklopedisi altug@agos.com.tr
say›s›n›n 60’›n üzerinde oldu¤unu tespit et- devreye girdi. Sonuçta, kitab› esas olarak
“T ehcir ve Taktil” – Divan-› Harbi
Örfî Zab›tlar›, ‹ttihat ve Terak-
ki’nin Yarg›lanmas› 1919-1922 adl› kitab›n
tim. Ayr›ca, gazetelerde son derece zengin
baflka bilgiler de bulunuyordu. Örne¤in, ilk
2005 sonunda bitirdik. Yay›nevi bulmak yi-
ne sorun oldu. Hrant, kelimenin gerçek an-
oldukça uzun bir hikâyesi var. Her fley 1991 iki dava olan Yozgat ve Trabzon davalar›n›n lam› ile kafam›n etini yiyor, “Ver, ben Agos
y›l›nda bafllad›. Ayn› y›l, Hamburg Sosyal oturumlar›n›n, gün gün, ayr›nt›l› hikâyeleri yay›n› olarak basay›m bunu” diyordu. Ben
Araflt›rmalar Enstitüsü’nde, ‹stanbul Di- mevcuttu. Bunun d›fl›nda, 1915 olaylar›na de direniyor, Hrant’a vermiyordum. So-
van-› Harbi yarg›lamalar› konusunda çal›fl- iliflkin son derece zengin an›lar, köfle yaz›la- nuçta, 2005 y›l›nda Bilgi Üniversitesi’nde
maya bafllam›flt›m. Bu çal›flma benim dok- r›, yorumlar vb. vard›. Günlük gazetelerde düzenlenen ‘Ermeni Konferans›’ s›ras›nda
tora tezim oldu. Tez, 1996’da Almanca ola- bugünkünden daha seviyeli ve sorumlu tar- Fahri Aral ile görüfltüm. Severek basaca¤›n›
rak, 1999’da ise, ciddi eklemeler ve genifllet- t›flmalar yap›l›yordu. Tüm bunlar› da bir söyledi. Bunun üzerine, 2005 yaz›nda, ‹s-
melerle, ‹nsan Haklar› ve Ermeni Sorunu: ‹t- dizi olarak yay›mlamay› akl›ma koydum. tanbul ve Ankara’dan bir grup arkadaflla,
tihad ve Terakki’den Kurtulufl Savafl›’na Önce Takvim-i Vekayi tutanaklar›n› ya- tüm belgeleri yeniden gözden geçirmeye ka-
ad›yla, Türkçe olarak yay›mland› (‹mge Ki- y›mlayacakt›m; bunu, Yozgat ve Trabzon rar verdik. Eksik kalan çeviriler tamamland›
tabevi Yay.). Bu kitab›n yeniden gözden ge- davalar›n›n günlük oturumlar›n›n yeniden ve daha da önemlisi, metinlere, orijinalleri
çirilmesi ve yeni bölümlerin eklenmesi ile A bas›m› takip edecekti. Bu flekilde, 3-4 kitap- bozulmadan, baz› kelimelerin modern
l›k bir proje haz›rlad›m. Amac›m Takvim-i Türkçe karfl›l›klar› eklendi. Dadrian ile bir-
Shameful Act: Armenian Genocide and the
Vekayiler ile günlük gazetelerde yer alan, likte yazd›¤›m›z önsözden de anlafl›laca¤› gi-
Question of Turkish Responsibility (Utanç
1915 hakk›ndaki zengin malzemeleri oku- bi, kitab›n bizimle ifli 2006 sonu itibar›yla
Verici Bir Eylem: Ermeni Soyk›r›m› ve
yucuya ulaflt›rmakt›. Bu s›rada, Türk ve Er- bitti. Art›k top Bilgi Üniversitesi’ndeydi.
Türk Sorumlulu¤u Meselesi; New York: içindekiler: Fahri Aral’›n yay›n plan›na göre, kitap
Metropolitan Boks / Henry Holt & Co., meni bilim insanlar› aras›nda akademik dü-
Kitap hakk›nda zeyde bir dizi toplant›lar yap›lmaya baflla- 2007’nin ortalar›nda veya sonuna do¤ru pi-
2006) adl› ‹ngilizce kitap ortaya ç›kt›.
(V. N. Dadrian - T. Akçam) m›flt›. Bu toplant›lar›n gösterdi¤i önemli yasaya ç›kacakt›. Orada da birçok aksilik,
1991’de bafllayan bu projenin önemli bir
fleylerden biri, akademisyenlerin etnik kö- hesapta olmayan sorunlar devreye girdi. Ve
aya¤›n› da, Takvim-i Vekayilerde yay›mlan- ‹stanbul Divan-› Harb-i Örfî’sinde Ermeni
Soyk›r›m› Konusunda Görülen Davalar ve keninin önemli olmad›¤› idi. Köken olarak kitap ancak 2009’un Ocak ay›nda, yani,
m›fl dava tutanaklar›n›n çevirisi oluflturu-
Verilen Kararlar Türk veya Ermeni olmak de¤il, ciddi bilim- planlanandan 2 y›l sonra yay›mlanabildi.
yordu. ‹lk elde ulaflabildi¤imiz tutanaklar
(V. N. Dadrian) sel çal›flmalar yapmakt› as›l mesele. Bugün Asl›nda benim hesab›ma göre, ilk haliyle
önce Osmanl›cadan Türkçeye, daha sonra
bile, kamuoyunda 1915 konusu tart›fl›l›r- 2000 y›l›nda bile yay›mlanabilecekti bu bel-
da Türkçeden Almancaya çevrildiler. Divan-› Harb-i Örfî’nin
Kuruluflu ve Faaliyetleri ken, hâlâ, “Türk görüflü”, “Ermeni görüflü” geler. Ama yay›nevi bulamad›¤›m için ya-
Transkripsiyonu ve çevirisi yap›lan davala-
(T. Akçam) laflar› s›kça kullan›l›r. Bu tür bir tan›mla- y›mlanmad›. Galiba iyi de oldu, çünkü
r›n say›s› s›n›rl› idi. ‘Ana dava’ diye adlan-
man›n saçmal›¤› ortada idi. “Acaba bu saç- Dadrian’›n projeye dahil olmas› çok anlam-
d›rd›¤›m, ‹ttihat ve Terakki Parti Merkezi Divan-› Harb-i Örfî’de Görülen Kararlar›n
Listesi: Ermeni Tehciri ve Öldürmeler ile mal›k nas›l afl›labilir?” sorusunu sordum l› oldu. Yazd›¤› önsözle hem ciddi bir katk›
Komite üyeleri ve Bakanlar Kurulu aleyhine
‹lgili Davalar kendime. Bunun yolunun, ‘Türk akademis- sa¤lad›, hem de galiba ilk defa bir ‘Türk’ ve
aç›lan davan›n ve Kâtibi-i Mesuller Dava-
(T. Akçam) yen’ - ‘Ermeni akademisyen’ ikilemini afl- ‘Ermeni’ akademisyen, ortak bir kitap yaz-
s›’n›n iddianame ve karar suretleri, ve –Tak-
maktan geçti¤ine inand›m. Ve, ‹stanbul m›fl oldu. Ayr›ca, geçen zaman içinde belge-
vim-i Vekayi’de yer ald›¤› kadar›yla– otu- Yarg›lamalara Yap›lan Baz› ‹tirazlar Üzerine
(T. Akçam) Duruflmalar› konusunda büyük bir otorite lerin eksiklerini tamamlad›k, yeni belgeleri
rum tutanaklar› çevrilmiflti. Bir de, üç ayr›
olan Vahakn Dadrian’la görüfltüm. Dadri- ekledik. Kitab›n son haliyle 2007 yerine
davan›n karar suretlerini çevirmifltik. Çevi- 1915 Olaylar›n› Organize Eden ve
2009’da yay›mlanmas› da kaderin garip bir
rileri, projede birlikte çal›flt›¤›m Hayrettin Uygulayan Baz› Fail ve Suç Ortaklar› an, gerek Takvim-i Vekayi transkripsiyon-
Hakk›nda Soruflturmalar ve Ak›betleri
cilvesi say›lmal›. Kim düflünebilirdi ki, ki-
Ayd›n yapm›flt›. lar›ndan, gerekse günlük gazete projemden
(V. N. Dadrian - T. Akçam) tap, ayd›nlar›m›z›n imza kampanyas› ile ay-
1993 sonras›nda, Türkiye’ye geri dön- haberdar idi. Ona, yukarda anlatt›¤›m dizi-
n› dönemde piyasaya ç›kacak...
mem ile birlikte, Takvim-i Vekayilerde ya- 8 Mart Sene 355 Târîhinde ‹râde-i Senîye-i yi birlikte yay›na haz›rlama önerisinde bu-
Sonuçta, 1991’de bafllayan bir proje,
y›mlanm›fl ama taraf›m›zdan çevrilmemifl Hazret-i Pâdiflâhîye ‹ktirân Eden lundum. Severek kabul etti. Bu dizi hem
Kararnâme ile Müteflekkil DÎVÂN-I 2009 y›l›nda, ilk kapsaml› ürününü vermifl
olan di¤er duruflma belgelerine ulaflt›m ve Türkçe hem de ‹ngilizce olacakt›. Bir iflbö-
HARB-‹ ÖRFÎ Muhâkemât› Zab›t Cerîdesi oldu. Dadrian ile birlikte yay›mlayaca¤›m›z
bir grup arkadaflla birlikte onlar›n da Türk- lümü yapt›k. Buna göre, ben söz konusu di-
di¤er belgelerin de ilgi ile karfl›lanmas› ümi-
çe transkripsiyonlar›n› yapt›k. Sonuçta, zinin Türkçe yay›mlanmas›ndan sorumlu
diyle.
Takvim-i Vekayilerde ve günlük gazetelerde Doktora çal›flmam s›ras›nda günlük gazete- idim; Dadrian da ‹ngilizce yay›mlama iflini
yer alan on üç dava hakk›ndaki iddianame- leri de çok s›n›rl› olarak taram›flt›m. Bu ga- üstüne ald›.
leri ve karar suretlerini içeren, oldukça genifl zetelerden, ‹stanbul’daki dava say›s›n›n Dadrian sadece bir sosyolog, bir tarihçi
bir külliyata sahip olmufltum. Davalar hak- Takvim-i Vekayilerde yay›mlananlar ile s›- de¤il, bir hukukçudur da. Ben, Dadrian’›n Vahakn N. Dadrian, Taner Akçam (der.)
k›ndaki tüm teknik bilgileri bir araya getir- n›rl› olmad›¤›n› ö¤renmifl bulunuyordum. a¤›rl›kl› olarak davalar›n hukuki veçhesine “Tehcir ve Taktil” –
dim ve yay›nevi aramaya bafllad›m. Adlar› Bunun üzerine, 1998 y›l› itibar›yla devasa iliflkin bir de¤erlendirme yazmas›n› istiyor- Divan-› Harbi Örfî Zab›tlar›,
bende sakl› kals›n, birçok yay›nevinin kap›- bir ifle daha soyundum: 1919-1922 dönemi dum. Ama Dadrian konuya daha genifl yak- ‹ttihat ve Terakki’nin
bas›n›n›n sistemli bir taramas› ve dijital or- laflmay› tercih etti ve sonuçta, dönemin son Yarg›lanmas›, 1919-1922
s›n› çald›m; hiçbiri, bu resmi dava tutanak-
derece ayr›nt›l› bir hikâyesini yazd›. Ben de, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›,
lar›n› yay›mlamay› kabul etmedi. Art arda tama aktar›lmas›... O s›rada, eldeki teknolo-
kitapta yer alan di¤er makaleleri yazd›m. Aral›k 2008, 732 s.*
ret kararlar› ald›m, ki bu, 1999 ve 2000 y›l- ji, gazetelerin tüm sayfas›n›n filmini çekme-
lar›d›r. Yani o y›llarda bu kitab›n iskeleti mize müsait de¤ildi. Önce sadece mahkeme Düzenli aral›klarla bir araya geliyor, birbiri-
haz›r say›l›rd›, ama basacak yay›nevi yoktu. haberleri ile ilgili s›n›rl› bir tarama yapt›k; mizin yazd›klar›n› okuyor, fikir al›flveriflin-
* Agos okurlar›, kitab›, ‹stanbul Bilgi
Daha do¤rusu, bu yay›na Hrant talip ol- daha sonra, teknolojinin geliflmesi ile gaze- de bulunuyorduk.
Üniversitesi’nin Dolapdere kampüsündeki
du. “Ver ben basay›m” demeye 2000 y›l›n- telerin tüm sayfalar›n›n filmlerini çektik. Dadrian ile bu konuflmalar›m›z ve çal›fl- yay›nevi ofisinden, %30 indirimli olarak
da bafllad› ve bu iste¤ini, durmadan tekrar 2003 y›l› itibar›yla, ‹stanbul ve Ankara kü- maya bafllamam›z 2002-2003 y›llar›nda ol- temin edebilirler.
etti. “Ne kap› kap› geziyorsun, getir, bir ya- tüphanelerinde mevcut gazetelerin toplu bir mufltu ve asl›nda, yapt›¤›m›z plana göre,
‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›
y›nevi kural›m, oradan yay›mlayal›m” di- külliyat›na sahip olmufltum. 2003 y›l› sonu itibar›yla, Takvim-i Vekayi-
Kurtulufl Deresi Caddesi, No: 47
yordu. Kabul etmedim. Bu gazeteler üzerinde yapt›¤›m taramalar lerin yay›na haz›r hale gelmesi gerekiyordu. 34440 Dolapdere / ‹stanbul
Burada bir ek bilgi daha vermem gerekir: neticesinde, ‹stanbul’da görülen davalar›n Ama, elimizde olmayan birçok baflka sorun tel: (0212) 3115259/62
getirilemez bir flekilde kaybolmufl”lar› ses- tidar›n giremedi¤i tüm alanlar, sizin küçük Hakan Erdem, Soner Yalç›n’›n Efendi:
Y. Hakan Erdem lendirmenin, sat›r aralar›ndakilerin, d›fllan- çapl›, s›cakkanl› araflt›rmalar›n›z sayesinde Beyaz Türklerin Büyük S›rr› (Do¤an Kitap,
Tarih-Lenk: Kusursuz Yazarlar m›fllar›n, tutunamayanlar›n sesi olman›n tüm kamuoyuna aç›k hale gelebilir. 2004, s. 120) adl› kitab›nda sordu¤u bu so-
K⤛ttan Metinler salt bir kulak verme de¤il, bafll› bafl›na bir Tüm bu tart›flmalar›n d›fl›nda, Y. Hakan runun cevab›n› flöyle veriyor:
Do¤an Kitap, Aral›k 2008, 360 s. kurucu iktidar edimi oldu¤unun da fark›n- Erdem’in son kitab› Tarih-Lenk: Kusursuz Henüz buharl›lar›n yeni piyasaya ç›kt›¤›
da olmak gerekir. Geçmiflle kurdu¤u bilinç- Yazarlar, K⤛ttan 1820’lerde bir kruvazörde
li/bilinçsiz iliflkiyle, tarihçinin mesleki bafla- Metinler’le birlikte olmak, olmayacak bir ni-
Tanr› bilgeleri flafl›rtmak için dünyan›n ap- r›s› ve varl›k sebebi, kendine biçti¤i misyon- görüyoruz ki siya- mettir. Çünkü... kruvazör-
talca fleylerini seçmifltir ve Tanr› güçlü olanla- dan ba¤›ms›z de¤ildir; tarihçi, olmayan› ol- sal organizasyonla- ler dünya donanmalar›nda
r› flafl›rtmak için dünyan›n zay›f fleylerini seç- durarak, görüneni görünmez/silik k›larak, r›n destek gücü XIX. yüzy›l›n ortas›ndan
duyulabilecek olan› sesten ve dilden mah- olan tarih disipli- sonra ortaya ç›km›fllard›r.
mifltir; ve dünyan›n afla¤›l›k fleyleri ve hor gö-
rum b›rakarak da kendine yeni/yine varl›k (…) Geriye ehemmiyetsiz
rülmüfl fleyleri Tanr› taraf›ndan seçilmifllerdir ni, yaz›m aflama-
bir mesele daha kald›; izle-
ve olmayan fleyler, olan fleylere yoklu¤u getir- sebepleri bulabilir. Görünür olan›n kendisi- s›nda da sorunlarla
nen güzergâh. Balt›k’taki
mek için seçilmifllerdir. ne iliflkin flüphelerimiz günbegün art›yor- karfl› karfl›yad›r. Petersburg’dan kalkan ge-
Korintoslulara I. Mektup I: 27-28 ken tarihçiden ›srarla geçmifli görünür k›l›p, Tarih, varoluflu ge- minin ‘Artvin’e ulaflmas›
buradan do¤acak kültür birikimiyle de gele- re¤i farkl› de¤er- için iki ihtimal var. Birinci-
ce¤e ›fl›k saçmas›n› beklemek nafiledir.
T oplumun gelece¤i ve refah› için kutsal
bir panzehir olarak de¤erlendirilen ta-
rih disiplini, elde edilecek panzehirin kimle-
Bilinmeyeni bilinenden, görünmeyeni
görünenden ba¤›ms›zm›fl gibi göstermekle
lendirmelere tabi
tutulabilir fakat
as›l sorun, tarihçi-
si akl› bafl›nda her geminin
gelece¤i gibi Cebelitar›k
Bo¤az›’n› geçerek gelmesi-
rin hayat›na mal oldu¤unun takipçili¤ini ve ne bilinmeyen bilinir, ne de görünmeyen nin geçmifl üzerin- dir. Eh, o zamanlar Os-
savunuculu¤unu yapan tarihçilerin sorular› görünür k›l›nabilir. ‘Bilinmeyen’ adland›r- den günümüze manl›’ya s›¤›nabilecek ilk
karfl›s›nda zor durumda. Walter Benjamin, mas›, her fleyin ve her yerin zaten o anda ve- uyarlad›klar›n›n liman Cezayir, diyelim ki
ya o co¤rafyada yaflayanlar taraf›ndan bilini- yaratt›¤› gerçeklik Rus denizcilerin gözü Ce-
Son Bak›flta Aflk adl› kitab›nda yer alan bir
yor olmas› sebebiyle, zaten problemli bir zayir day›s›n› tutmad›, Gi-
de¤erlendirmesiyle, muzaffer olan›n ma¤lup havas›ndad›r. Yeni
rit, ‹zmir, ‹stanbul. Say sa-
olan karfl›s›nda yaratt›¤› tarih anlay›fl›n›n yaklafl›md›r. Bilmeyen ve görmeyen, ‘biz’le- görme alanlar› aç-
yabildi¤in kadar. Osmanl›’ya s›¤›nmak is-
kendisini hangi koflullar alt›nda var etti¤ini riz. ‘Sesi duyulmayanlar›n sesi’, konuflma- mas› gerekirken geçmifli tahrip eden tarihçi- teyen birilerinin baflkenti s›y›r›p ‹stanbul
bir kez daha gösteriyordu bize: d›klar› için de¤il, gerçekten ne dedikleri an- nin yaratt›¤› ‘flahsi tarih’ anlay›fl› Tarih- Bo¤az›’n› ve tüm Karadeniz’i geçmeleri ne
Tarihçiler geçmiflten bir hazine, bir mi- lafl›lacak flekilde dinlenmedikleri için de du- Lenk’in elefltiri kayna¤›d›r: akla hizmettir? H›mm, ikinci ihtimale ba-
ras olarak söz ederler. Tarih’in ezilen s›- yulmuyor olabilir. Bu sebeple de, onlar, dil- Kesin ve tek bir tarih vard›r’ noktas›nda kal›m. Kaçgun Rus denizciler ülkelerinin
n›flar› içinse tarih bir enkaz, bir y›k›nt›- lendirilmesi gereken ‘fakir’ ve ‘cahil’ veya hiç de¤ilim. Farkl› tarihler oldu¤unun içinde bulundu¤u karmafladan yararlana-
lar y›¤›n›, bir talan alan›d›r. Bir dizi öy- ‘deli’, ‘hasta’, ‘çocuk’ ve ‘kad›n’ oluyorlar. bütünüyle bilincindeyim çünkü tarihin rak gemiyi s›rtlad›lar, bazen Viking atala-
künün birbirini do¤urarak bugüne do¤- Bu adland›rmalar› onlara yap›flt›rd›¤›m›z geçmiflin bizatihi kendisi de¤il, geçmiflin, r›n›n yapt›¤› gibi nehirleri kulland›lar,
ru ilerledi¤i bir birikim ve geçmiflin bu- andan itibaren, art›k onlar›n gerçekten ne insan haf›zas›n›n dolambaçl› yollar›ndan Azak Denizi’ne ve sonra Karadeniz’e indi-
güne kavuflmas› de¤il, bir öykünün bafl- dedi¤ini anlamak zorlafl›yor. Bu vas›flar›yla geçerek gelen yaz›l› anlat›mlar›n›n tümü- ler. Evet, evet bu ikincisi olacak. ‹ndiler ve
ka öyküleri tüketerek, unutturup yok ‘muhtaç’ ve ‘ma¤dur’ olduklar›ndan, ne de- nün toplam› oldu¤unu hiç unutmuyor. ‘Artvin liman› neredesin’ diye arad›lar,
ederek kendini tek k›lmas›, geçmiflin mek istediklerini anlayabilmemizi sa¤laya- Gerçek geçmiflte elbette ki bir olay on arad›lar. Bulamad›lar! Tanr›’n›n cezas› ha-
beklentilerinin yok edilmesidir. de¤iflik flekilde de¤il bir flekilde olur ama ritalar› yanl›flt›. Koca Karadeniz k›y›s› bo-
cak ve yine bizim ad›m›za alt okumalar ya-
Keith Jenkins ise, Tarihi Yeniden Düflün- bunun yeniden hat›rlan›fllar›n›n, sonraki yunca Artvin diye bir yer yoktu. (s. 113-
pacak biri(leri)ne ihtiyaç var. Buna da, tabii
mek adl› kitab›nda ulus-devletin objek- zamanlara tafl›n›fllar›n›n, izleyen kuflakla- 114)
ki, okumufl-yazm›fl kifli olarak akademis-
ra aktar›mlar›n›n son derece göreli, akta- Ulus-devlet yaratma sürecinin en önem-
tif/sübjektif destek gücü olarak de¤erlendi- yen/tarihçi karar verecek – ‘onlar’›n ne de- rana göre öznel ve bafll›ca siyasi olmak
rilen tarih disiplininin muhteviyat›na iliflkin mek istedi¤ine ve durumun kendisinin na- li kaynaklar›n› oluflturan ‘unutturma’ ve ye-
üzere türlü ihtiyaçlar do¤rultusunda kur-
benzer bir tespitte bulunuyor: s›l de¤erlendirilece¤ine. ni bir kimlik yaratma çabas›, inanma ve
gusal olabildi¤inin, hatta oldu¤unun ay-
‹fllerini; epistemolojik, yöntembilimsel, inand›rma süreçleriyle birlikte gelifliyor. Ta-
r›m›nday›m. Bir a¤aç bir flekilde devrilir
ideolojik ve pratik konumlar› aç›s›ndan fakat bu devrilmeye sonuçlar› itibariyle rihçilerin hatalar›n› gün yüzüne ç›karmakla,
karfl›l›kl› tan›nan yollarla yapan, ürünleri de¤iflik anlamlar yükleyen, devrilmesinde tarihçinin sahte belgeler ortaya koymas›n›n,
dolafl›ma sokuldu¤unda; mant›ken son- çeflitli nedensellikler kurgulayan on tane olmayan› oldurmas›n›n önü kesilebilir mi?
suz ama asl›nda herhangi bir verili anda devrilme anlat›m› ayn› anda mevcut ola- Ve son olarak, üniversitelerin tarih bö-
var olan ve egemen olandan marjinal ola- bilir. ‹sterseniz a¤aç yerine ‘‹kiz Kuleler’ lümlerinde yap›lacak yeniden yap›land›rma
na uzanan bir tayf üzerinde tarihlerin an- deyin. (s. 20) çal›flmalar›n›n, iddia edilenin aksine, tarih
lamlar›n› da¤›t›p yap›land›ran güç iliflki- yaz›m›na önemli bir katk›s› olmayabilir.
Tarih-Lenk, sadelefltirme sorunlar›, çevi-
lerine karfl›l›k gelen bir dizi yararlanma
ri hatalar›, olmayan olaylar, yerler ve kiflile- Tarihin siyasetle olan gönül ba¤›, her koflul-
ve suistimale konu olan, yaflad›klar› za-
Tarihçinin ‘iktidar’laflt›r›ld›¤› durumlara rin tarihsellefltirilmesi ve intihal örnekleriy- da, apaç›k görünene dahi kör gözlerle bak›l-
manlar taraf›ndan koflulland›r›lm›fl bir
iflçi taraf›ndan üretilen, görünüflte dün- verilebilecek en klasik örnek, galiba, Ameri- le, tarihçinin elindeki malzemeyi yans›t›r- mas›na yol açar.
yan›n bir yüzü, yani geçmifl üzerine, de- kan üniversitelerinin Japonya’y› kapsayan ken nas›l hatalar yapt›¤›n› ortaya koyuyor.
¤iflken, problematik bir söylemdir. ‘bölge çal›flmalar›’d›r. II. Dünya Savafl›’n›n Yazar, söz hakk›n› örneklere b›rakm›fl; kita-
Peki, tarih için tarih yapmad›¤›m›za gö- ard›ndan Japonya’da say›lar› sürekli artan b›n neredeyse tamam›, karfl›laflt›rmal› ör- de¤inilen kitaplar:
Amerikan destekli araflt›rmalar›n ço¤unda, neklere dayal› ‘tarihi metinler’den olufluyor.
re, kim ya da ne için tarih yapmaktay›z? Ta-
Kitapta yer verilen en ilginç ‘hata’lardan bi- Walter Benjamin
rihçi neden yazar? Tarihçinin kendisi, çeflit- bölge çal›flmalar›n›n ulusal devletleri ve çok
rini aktaral›m: Son Bak›flta Aflk:
li konular›, siyasi duruflunun verilerine da- uluslu flirketleri güçlendirecek bölgesel bilgi
Rus ‹brahim Pafla, XIX. yüzy›l›n bafl›nda Walter Benjamin’den Seçme Yaz›lar
yanarak de¤erlendiren, gören / görmezlik- ürettiklerinden bahsedilmiyor veya bu du-
Petersburg liman›ndan ayr›ld›¤› kruvazö- çev. Nurdan Gürbilek
ten gelen bir fikriyata sahip, veya maafl bor- rum gözden kaç›r›l›yor.
rüyle Artvin’e s›¤›nm›flt›. ‹brahim Pafla’n›n Metis Yay., Kas›m 2008
drosu, destekçileri, sponsorlar› ve burslar›y- ‹ktidar iliflkileri, tarih, antropoloji ve sos-
neden Ruslardan kaç›p Osmanl›’ya s›¤›n- (ilk bas›m: 1993), 192 s.
la, bir flekilde, bir yerlere ba¤l› olabilir. Mes- yoloji gibi disiplinleri tüm bu ‘normallik’,
d›¤› konusunda ailenin hiçbir bilgisi yok.
lek erbab› olarak tarihçinin yaflam›n› sür- ‘uygunluk’ ve ‘s›radanl›k’ çal›flmalar›n›n gö- Keith Jenkins
Pafla’n›n ‘Rus’ ad›n› bile bilmiyorlar.
nüllü, görgüsüz bir yaz›c›s› olarak görüyor. Tarihi Yeniden Düflünmek
dürmesini sa¤layacak ihtiyaçlar, di¤er mes- Kimdi bu Rus ‹brahim Pafla? San›r›m
çev. Bahad›r Sina fiener
lek erbaplar›n›n ihtiyaçlar›ndan farkl› de¤il- Do¤rudan iktidar a¤lar›n›n yan›nda olun Rusya tarihine bakarak bu sorunun ceva-
Dost Kitabevi Yay., fiubat 1997, 92 s.
dir. Ama öte yandan, “sesleri bir daha geri veya olmay›n, bunun hiçbir önemi yok. ‹k- b›n› bulabiliriz.”
nemde cinsellik dura¤an de¤ildi ve senaryo- devlet kanunlar›na, bu yolla da uleman›n sinde haz›rlanan 1840 ve 1858 ceza yasala-
lar sürekli de¤ifliyordu. Modernleflmeyle bir- kavramsal dünyas›ndaki uygun ve uygunsuz r›nda ise fleriattan bilinçli bir kopufl yaflan-
likte, Osmanl› toplumu “metne dayal› cin- davran›fllar alg›s›na odaklan›yor. Fouca- m›flt›. ‘Namus suçlar›’ bafll›¤› alt›nda ele al›-
sel söylemin bütün biçimlerinden kaçarak ult’nun iktidar›n bir yandan cinselli¤i bast›- nan cinsel suçlar bölümünde, önceki hukuk
utangaç bir sessizli¤e büründü.” (s. 26). r›rken di¤er yandan arzuyu tayin etti¤i fik- metinlerinde vazgeçilmez olan cinsiyet fark›
rinden yola ç›kan yazar, Osmanl› kanunla- göz ard› edilmifl ve kanun yap›c›lar eflcinsel-
Cinsellik senaryolar› r›ndaki cinsel suçlar› ve cezalar› inceliyor. likten bahsetmekten kaç›nm›flt›. Ze’evi’ye
Kitab›n ilk bölümü son derece ilginç; Ze’evi’nin bu bölümde alt›n› çizdi¤i önemli göre bu dönemde cinsel söylem alan› daral-
Ze’evi, bu bölümde, t›p literatürünü birincil nokta, padiflah kanunlar›n›n, Kanun-i Os- m›fl, eski kanunlardaki ayr›nt›l› anlat›mlar
kaynak olarak kullanarak, “beden senaryo- mani’den bafllayarak fleriatla uyumlu oldu¤u: yerini edepli kelimelere b›rakm›fl, sübyanc›-
su” ad›n› verdi¤i, erkek ve kad›n cinselli¤i, Kanunun buyruklar› fleriat›n belirledi¤i l›k veya eflcinsellik gibi konular kanun d›fl›
seksüel/aseksüel beden ve cinselli¤in meka- temel do¤ru ve yanl›fl kategorilerini de¤ifl- b›rak›lm›fl, cinsel-hukuksal metinler sessiz-
ni¤i konular›na de¤iniyor. ‹ncelenen t›p ri- tirmemiflti. (...) Ancak kanun önceki hu- leflmiflti. (s. 91)
kuk sistemlerinden çok farkl› bir toplum- Cinselli¤in inanç hayat›nda oynad›¤› rol-
saleleri, cinsel organlar, dürtüler, cazibe,
sal-cinsel metin öneriyordu. Kad›nlar›n le ilgili fikirsel tart›flmalara kat›lan mutasav-
üreme gücü, uygun iliflki biçimleri hakk›nda
cinsel ahlak çerçevesi içindeki konumunu v›flar›n yazd›¤› metinlerin incelendi¤i üçün-
zengin bilgiler ve çok say›da görsel malzeme düzeltmenin, hetero ve homoerotik seks-
içeriyor. Erkek ve kad›n› tek bir cinsiyetin cü bölüm, esas olarak “tüyü bitmemifl o¤-
te eflitli¤i artt›rman›n, fliddet içermeyen
üstün ve afla¤› örnekleri olarak gören Os- lanlar›n güzelli¤i sorunu” üzerinde duruyor.
cinsel suçlarda hoflgörülü cezalar uygula-
Dror Ze’evi manl› t›p literatüründe, erkek ve kad›n ikili Burada belirtmek gerekir ki, kitab›n ana te-
man›n yollar›n› ar›yordu. (s. 83)
Müslüman Osmanl› bir karfl›tl›k oluflturmay›p, bir süreklilik mas› modern öncesi cinsellik senaryolar›n›n
19. yüzy›ldaki hukuk reformlar› çerçeve-
Toplumunda Arzu ve Aflk 1500-1900 içinde alg›lan›yordu. Bu 19. yüzy›lda bast›r›lmas› olsa da,
çev. Fethi Aytuna çizgide, kad›nlar asl›nda Ze’evi öncelikli olarak homoerotik
Kitap Yay›nevi, Ocak 2009, 240 s. “kusurlu erkekler”di. senaryolar›n sessizlefltirilmesini ir-
Cinselli¤in böyle ‘tek’ deliyor. Ortodoks inanç ile tasav-
cins üzerinden kurgu- vuf aras›nda bariz bir çizgi çizmek-
dün’e, oradan da Filistin Özerk Yöneti- aflk” olarak nitelendirdi¤i vatan›n›n flairi
Mahmud Dervifl
mi’ndeki Ramallah’a dönen Dervifl’in bun- –ya da tam tersine, davas›na ihanet eden bir
Biz Kaybettik Aflk da Kazanmad›
dan sonraki yaflam›, bu iki flehir aras›nda gi- hain– olma konumundan, yaln›z kalma ve
Arapçadan çeviren: Lütfullah Göktafl
dip gelmekle geçer. Dervifl, Ramallah’ta ya- kabul görmeme pahas›na kurtar›r kendini
Kitabevi Yay›nlar›, Aral›k 2008, 157 s.
flaman›n içindeki sürgün hissini dindirme- ve fliirini. Dervifl’in, Biz Kaybettik Aflk da
di¤ini söyler; onun için “en özgün sürgün, Kazanmad›’da da yer alan ‘Gecenin Ayak
insan›n kendi yurdunda yaflad›¤› gönüllü Sesleri’ adl› fliiri, onun edebi yolculu¤unda
F ilistinli flair Tevfik Zeyyid “Çat›flma or-
tam›nda çocuklar adam do¤ar” dedi¤in-
de, flüphesiz, Mahmud Dervifl’i de kastet-
sürgünlüktür.” 2008 A¤ustos’unda,
ABD’de geçirdi¤i kalp ameliyat› s›ras›nda
ulaflt›¤› noktay› belirginlefltirir. Dervifl’in,
Filistin’i, cefakâr bir anneden çok yasl› bir
miflti. Çat›flma ortam›nda birer yetiflkin ola- yaflam›n› yitirmeden hemen önce kaleme al- sevgiliye benzetti¤i bu fliiri, onun tüm Orta-
rak do¤an Filistinli çocuklardan biri olan, d›¤› son yaz›s›nda da, kalbinin Filistin için do¤u için duydu¤u bar›fl ve huzur özlemini
ça¤dafl Arap edebiyat›n›n en önemli flairle- atmaya devam etti¤i görülür. Dervifl’in, Ha- yans›t›rken, Filistin davas›n›n kör bir tut-
rinden Mahmud Dervifl, geçti¤imiz A¤ustos mas ile el-Fetih aras›ndaki çat›flmalar›n Fi- kuyla milliyetçili¤e tutsak olmaya bafllad›¤›
ay›nda yaflam›n› yitirdi ve ard›nda, fliirlerin- listin halk›n› birbirine düflürerek belirsiz bir anda yeflertti¤i masum bir ‘ilk aflk hissiyle’,
den taflan hüzünden daha da fazla keder ve gelece¤e sürükledi¤ini belirtti¤i bu yaz›s›, edebiyat›n›n insanl›ktan uzaklaflmad›¤›n›
çözülmemifl mesele b›rakt›. Gazze’de yafla- ölümünden birkaç ay sonra bafllayan, ‹sra- da gösterir. Dervifl, bu fliirinde, ulus-devlet
nan çat›flmalara maruz kalan pek çok çocu- il’in Filistin sald›r›lar›n› da adeta öncüller. inflas› için tabulaflt›r›larak kutsal anne im-
¤un, Dervifl gibi, bilge adamlar olarak do¤- gesine dönüfltürülmek istenen kad›n imge-
Ebedi sürgünlük fliirleri si yerine, Ortado¤u’nun ortak kültürünü
duklar› gerçe¤i, Zeyyid’in sözüyle birlikte
yeniden hat›rland›. Ça¤dafl Arap fliirinin kurucular›ndan yans›tan masal anlat›c›s› fiehrazad’›n imge-
1941’de, Akka’n›n bir köyünde do¤an olan Lübnanl› ve Suriyeli flairlerin olufltur- siyle buluflturdu¤u Filistin’in, art›k düflsüz,
l›k’taki ‹sa’n›n çarm›ha gerilme hikâyesini,
Dervifl, 1948’de uygulanan tehcir politika- du¤u el-Mehcer ak›m›ndan ve Endülüs Arap bedensiz ve ›ss›z kalan topraklar›ndan kay-
fliirsel bir ritmi olan Kur’an Arapças› ile an-
lar› nedeniyle, ailesiyle birlikte Lübnan’a fliirinden etkilenen Dervifl, romantizm ve naklanan kültürel çorakl›¤›na da bir çözüm
lat›r.
göç eder. Bir y›l sonra geri döndüklerinde simgecilik ak›mlar›n›, sosyalist gerçekçi bir sunar.
Mahmud Dervifl’in külliyat›ndan yap›-
köylerini yerle bir olmufl halde bulmalar›, anlay›flla birlefltirerek, anlat›sal yönü a¤›r Dervifl için kad›na atfedilecek de¤erle
lan özenli bir seçkiden oluflan Biz Kaybettik
Dervifl’in, tüm yaflam› boyunca edebiyat›n- basan fliirler kaleme al›r. fiiirlerinde, Orta- dönüflecek olan kültürün yarataca¤› fliirden
Aflk da Kazanmad›, fliirlerin Arapça asl›ndan
da belirleyici bir rol oynayacak olan sürgün- do¤u’da yaflanan ac›lar›, Filistin halk›n›n ç›kacak çözümler, belki de tüm dünyaya,
yap›lan çevirileriyle, geçti¤imiz ay, Kitabevi
lü¤ünü ve mültecili¤ini, Filistin halk›n›n yersiz-yurtsuzlaflt›r›lma ›st›rab›n›, özlemleri- Filistin sorunu için savafl, iflgal ve y›k›mdan
Yay›nlar› taraf›ndan Türkçe olarak yay›m-
özlem ve ac›lar›n› fliir arac›l›¤›yla anlatma baflka çözümler de gelifltirilebilece¤ini hat›r-
ni, umutlar›n› ve dile getiremedi¤i insanl›k land›. Kitapta yer alan ‘Celîle’de Ölüyor
latacakt›r. Bundan dolay› da, flair, ele geçi-
yolunu tercih etmesine neden olacakt›r. taleplerini, mevcut politikalar›n ötesinde, Kufllar’, ‘Kimlik Kart›’ ve ‘Pasaport’, Der-
rilmifl bedeninden ç›kan ruhunu yans›tan
Dervifl, yine ayn› nedenle,1961’de, Yahudi bir varolufl mücadelesi olarak an- vifl’in yaflam öyküsü ile Filistin meselesinin
gözleriyle sürgünde bile onu takip eden sev-
ve Arap gençlerinin birlikte mücadele lat›r. kesiflti¤i noktalar› ve flairin çeliflkilerini gös-
gilinin (fiehrazad) dinmeyen yas›, mavi göl-
verdi¤i ‹srail Komünist Partisi’ne fiair, yaz›lar›nda, 1960’l› y›l- termeleri aç›s›ndan benzersiz fliirler.
geli hüznü ve ç›k›fls›zl›¤› ile, “yeryüzünün
üye olarak, kendini Filistin’in sesi- lar›n ‘direnifl flairleri kufla¤›’ Dervifl’in, Filistin’in yaflad›¤› dram› anla-
son sürgünü” olan halklardan biri olma du-
ni tüm dünyaya duyurmaya adar. olarak adland›r›lan –Naz›m mak isteyenler için muazzam bir tan›kl›k
rumunu da ifade eder; sorunun as›l sebebi
Yurtd›fl›na ç›k›fl›n› engellemek Hikmet, Louis Aragon ve belgesi teflkil eden fliirlerinde zaman zaman olan iflgalcilerin “gecede sürekli yaklaflan
için kendisine kimlik ve pasa- Pablo Neruda’n›n da dahil ol- milliyetçi bir ton öne ç›kar. fiair, bu duru- ayak sesleri” ise, huzurun tüm di¤er halklar
port vermeyen ‹srail güçleri du¤u– bir kufla¤›n fliirlerinden mu sonraki y›llarda fark eder ve Filistin’in için de gerekli oldu¤unu gösterir. Ancak,
yüzünden yaflad›¤› sorun- de beslendi¤ini belirtir. Dervifl’in görünmez k›l›nmak istenen ac›lar›ndan tüm Ortado¤u için umut etti¤i bar›fla ulafl-
lar› “Bana bir filozof ge- ilk fliirleri ‘direnifl’ fliirleridir; son- kaynaklanan kimlik talebinin, bir süre son- man›n zorlu¤unun fark›nda olan Dervifl’in
tirin, kendisine varl›¤›- raki fliirleri ise sürekli bir de¤iflim ra milliyetçi bir siyasal kimli¤e dönüflme ris- ‘Yüzellibirinci Mezmur’ adl› fliirinde belirt-
m› kan›tlayaca¤›m” arzusunu yans›t›r. Savafl›n ve katli- kini de bar›nd›rd›¤›n› söyler: “Belirli koflul- ti¤i gibi, bir zamanlar Tevrat’ta özlemle an-
sözleriyle anlat›r. amlar›n yaratt›¤› trajedileri gözler lar alt›nda, muayyen bir yerde bulundu¤um lat›lan Yeruflalem, art›k “kanayan bir zeytin
1970’te Rusya’ya, önüne sermek için yazd›¤› simgeci fli- s›rada, kimlik hakk›n› savunan bir fliir yaz- flekline bürünerek” sadece ölüm ve savafl ge-
birkaç y›l sonra da M›- irleri nedeniyle, pek çok elefltirmen ve m›fl; ‘Kaydet! Arab›m’ demifltim. Nereye tirmektedir “Babil gecesine.” Ve tabii ki, fla-
s›r’a gider. Ard›ndan, Filistinli taraf›ndan davaya ve yurda iha- gitsem benden bu fliiri okumam› istiyorlar. irin ‘çarm›h›’ da “savafla durur”, hayalinde
dokuz y›l yaflayaca¤› netle suçlanan Dervifl , “davaya ihanet etme Bu tür taleplere boyun e¤en biri olsayd›m, bar›fl özlemi kokan Filistin topraklar›nda.
Beyrut’a tafl›nan Der- kayg›s›yla yaz›lmayan iyi fliirlerin, ne Filis- kendimi asla gelifltiremezdim.” Politik du- ‹srail’in Filistin halk›na yönelik tutumu-
vifl, yaflam›n› çeflitli tin davas›na ne de fliirin kendisine faydas› ruflunun, yaflamdaki aray›fl›yla ortaya ç›kan nu daima elefltiren Dervifl’in en yak›n dostu
Arap ve Akdeniz ülkele- olaca¤›n›” söyler. Müslüman bir Filistinli de¤iflimini fliir arac›l›¤›yla ifade eden Dervifl ve edebi kriteri, ‹srail’in ünlü flairi Yehuda
rinde ve Avrupa kent- olarak ‹branice ö¤renen ve fliirle- için sanat, öncelikle insan›n ve insanl›¤›n Amichai olmufltur. ‹ki flair aras›ndaki dost-
lerinde sürdürür. rinde bilhassa Filistin halk›n›n ya- evrensel trajedisine ›fl›k tutan yan›n› vurgu- luk ve gizli çekiflme, ayn› topraklar üzerinde
1993’te, FKÖ ile flad›¤› ac›y›, Yahudilerin Tevrat’ta lamal› ve sanat olarak kalmal›d›r. fiiiri son- yaflayan iki halk›n tarihlerinin nas›l farkl›
‹srail aras›nda im- yer alan peygamberlerine dert ya- suz bir evren olarak gören ve “fiair, Tan- flekillerde yaz›ld›¤›n›, ve insanl›k tarihi ka-
zalanan bar›fl ant- narak anlatma yolunu seçen Der- r›’n›n gölgesidir” diyen Dervifl, kendi varl›- dar eski olan kardefllik ve ihanet kavramlar›-
laflmas›nda arabu- vifl, metafizik bir aray›fl›n sonunda, ¤›n› kan›tlamak için ç›kt›¤› fliir yolculu¤un- n›n, Habil ile Kabil’in kavgas›ndan baflla-
lucu olarak görev kutsal kitaplar›n ortak diliyle, insanl›¤a ve da as›l arad›¤› fleyin vatan ya da Tanr› olma- yan zincirleme süreçte nas›l halkalar olufl-
al›r. Her ne kadar Filistin topraklar›n› iflgal d›¤›n›, bu yolculukta asl›nda hep fliiri arad›- turdu¤unu gösterir.
bar›fl yanl›s› olsa da, Filistin eden ‹sraillilere sesle- ¤›n› ve sonunda ona ulaflt›¤›n› söyler. Ve, insanl›k tarihi kadar eski olan bir
üzerine tahakküm koyan bu nir. ‘Ac›lar›n sonunda Bu yüzden de, topra¤› ve ülkesiyle aras›- baflka çeliflki, varl›¤›n› sürdürmektedir:
antlaflmay› elefltirdi¤i için FKÖ gelen yeniden do¤um’ na mesafe koymakla suçland›¤› zamanlarda Gazze’de birileri ‘kazanm›fl’ olsa da, her da-
ile aras› aç›l›r. 1996’da önce Ür- temas›yla, H›ristiyan- dahi, “çekici bir hapishane” ve “h›rç›n bir im önce insanl›k kaybeder!
Batan geminin mallar› lu’nun karfl›s›nda yüre¤i p›rp›r atan, 36 nu- mek kolay de¤il. Genç ve masum devrimci
mara ayakkab› giyen lideri Hüseyin Fey- Emin’e, bir zamanlar›n gariban›, sonralar›n
Resmigeçit, Türkiye’nin son 30 y›lda yaflad›- zullah. f›rlamas› Mühendis’e duydu¤u sempatiyi,
¤› siyasi çalkant›lar›n üzerine üzerine giden 1961’den bu yana görevde unutulmufl, buna karfl›n faflolara besledi¤i öfkeyi görebi-
bir roman. ‹fligüzel, kâh olaylar›n perde ar- 1.98 boyunda dev bir kad›n olan, yüzy›llar- liyorsunuz da (bunlar› saklamaya çal›fl›r bir
kas›na dair gün yüzü görmemifl bilgileri fâfl d›r, “yoksa Kanuni zaman›nda(n beri mi?)” hali de yok roman›n), o ‘pislik y›¤›n›’n› ya-
ediyor, kâh hepimizin bildi¤i ama anlaml› (s. 386) bu topraklarda olup bitenlere tan›k ratan siyasetçi kalabal›¤›na karfl› öyle aman
bir resim oluflturamad›¤› kimi olaylar› bir- olmufl ‹sveç Büyükelçisi Orlando. aman bir tiksinti hissetmiyorsunuz (belki, 5
birine ba¤layarak hayranl›k uyand›r›c› bir Denizin üzerinde, 301 kaz›¤›n üstüne fiubat darbesinin bir numaral› generali Ra-
bellek tazeleme çal›flmas›na girifliyor. Resmi- oturtulmufl Florya Deniz Köflkü’nün, ki sim Ökür istisna). Yazar, bir söyleflisinde
geçit, esas murad›n›, “Yak›n tarihi yaz›lama- batmakta olan cumhuriyeti temsil etmekte- “‹yi de benim flefkat gösterece¤im kahrama-
yan bir ulus kilidi bozuk bir el bagaj›d›r. dir, Atatürk’ten bu yana bütün reisicum- n›m yok ki...” dese de, sanki hayalleri karak-
Her an aç›l›r, içindekiler ortal›¤a saç›l›r” (s. hurlara hizmet etmifl, 1915’te mucizeler terlere dönüflüp k⤛da düfltü¤ünde, onlara
182) sözleriyle anlat›yor. Benzer bir vurgu- eseri hayatta kalan bir bebek olan hizmetli- mutlaka insani bir boyut kat›yor. Bu da Res-
yu Murat Uyurkulak’›n Har roman›ndan si Mustafa, nam› di¤er Mösyö Kevork Pa- migeçit’i çok katmanl›, incelikli bir metin
da an›ms›yoruz. pazyan. haline getiriyor.
Resmigeçit her fleyden önce bir 12 Eylül Kafas› ayr›ld›¤› örgütteki arkadafllar› ta- Hal böyle olunca, siyaseten hiç mi hiç
roman›. Darbeyle ülkenin girdi¤i karanl›k raf›ndan demir çubuklarla ezilip, nas›lsa tutmasan›z da, Nazl› Han›m›’n›n kundura-
tünelin ne kadar uzun oldu¤unu, militariz- ölür diye morga konulan, devrimcilikte an- c›ya olan aflk›n› bildi¤i halde vakar›n› yitir-
min memleketi nas›l içinden ç›k›lmaz ba- cak bir arpa boyu yol gitmifl, “yaflamak, aflk, meyen Ali Çoban’a, ha bire bast›rmaya ça-
fiebnem ‹fligüzel takl›klara sürükleyece¤ini, güzelim hayatlar› seks ve tatl› fleylerse e¤er” hiç yaflamam›fl, l›flt›¤› “akl›n›n frenk köflesi” hiç olmad›k
Resmigeçit nas›l söndürece¤ini –‹fligüzel’in Virginia “ama bir inanc› olmaksa yaflamak” çok yerlerde pörtleyen Süleyman Tel’e, anneci-
Do¤an Kitap, Eylül 2008, 633 s. Woolf’un Orlando’suna selam verdi¤i– za- uzun yaflam›fl (s. 81) genç sosyalist Emin. ¤inin yapt›¤› dolmalar› kar›s›ndan gizli lüp-
manlar ve cinsiyetler aras›nda seyahat eden 7 May›s cuntas›n›n, erkeklikten kad›nl›- leten Pertev’e, temel besin maddesi olan
karakteri Orlando’nun sözleri anlat›yor: ¤a geçme yolunda oldu¤u için koydu¤u sah- bisküvileri durmadan çay›n›n içine düflen
fi ebnem ‹fligüzel Resmigeçit’te az fley ba-
flarmam›fl. Her fleyden önce, siyasi ro-
man ya da tarihsel roman dedi¤imiz türlerin
Darbe olursa, ki olacak, bu defa çok uzun
sürecek. Çok fley de¤iflecek. O kadar çok
ne yasa¤›n› k›rmak için, ‘davet edildi¤i sün-
net dü¤ünlerinde’ oturdu¤u yerden flark›
Cevdet Kara’ya karfl› içinizde s›cak bir fley-
ler uyan›yor. ‹fligüzel’in karakterleri, bu tip
fley de¤iflecek ki, bu sizin için, ar› kovan›-
söyleyen, bir yandan da sürekli olay ç›kar›p bir sürü ayr›nt›yla boyut kazan›yor, k⤛t-
do¤as›na içkin risklerle bafl etmeyi, hatta on- (mesela hamile kal›p!) gündem yaratan Bü-
n›n içine bafl›n›z› sokmadan neler olaca¤›- tan, harften, mürekkepten ayr›l›p ete kemi-
lar› birer avantaja dönüfltürmeyi becermifl ve yent Paye: “halk›n akl› baflka yerde.”
n› bilmemeye benzeyecek. (s. 54) ¤e bürünüyor. Gerçek hayattaki hallerinden
böylece, ço¤u zaman roman› roman olmak- Kafas›n› uçurdu¤unuz fley demokrasi de- 26 Temmuz darbesinin bir numaral› ge-
tan ç›karan flablonlara, yaftalara, kliflelere bütünüyle farkl›lar elbette; roman›n gerçek-
¤ildi. Ama iyi bak›l›p itina gösterilseydi, nerali Rasim Ötür’ün dostu, Pakistanl› dar-
düflmekten kurtulmufl. li¤iyle gerçekli¤in gerçekli¤inin birbirine
hatalar› onar›lsayd› on y›l sonra demokra- beci Ziya Ülhak; gariban Kürt taksi floförü
Biliyoruz ki, romanc› konusunu gerçek fiehmus ve biricik Keje’si; zenginli¤i, göste- hem benzedi¤i hem benzemedi¤i, son dere-
si olabilirdi. Art›k bu ülkenin demokratik-
hayattan seçerse, hele birtak›m siyasi mese- rifli seven ve y›llar sonra milyonlarca müri- ce ‘romanesk’ bir durum bu.
leflmek için hiçbir flans› kalmad›. (s. 136)
leleri kurgusunun oda¤›na yerlefltirirse, bir diyle büyük bir güce eriflecek olan Hoca- Roman›n baz› hofl teknik sürprizleri de
‹fligüzel’in roman›, Türkiye’de yaflanan var. Metinde kimi flash-back’ler ve zaman
propagandiste, bir vaize dönüflme tehlikesi efendi; darbecilerin konuklar›n› ‘e¤lendi-
siyasi ve toplumsal geliflmelerin gayr› resmi ve mekânda geçifller çok zekice kurgulan-
de yan› bafl›nda onu bekler. Bu tür roman- ren’ Emer Sultan; seks filmlerinin unutul-
kronolojisi gibi. Bu tarihi yapanlar aras›nda
lar ço¤u zaman salt iyiyle kötüyü gösterir maz oyuncusu Banu Ball›. Ve daha nicele- m›fl. Sözgelimi, baflkentin çat›lar›n›n üze-
akl›n›za kim gelirse var orada. Resmigeçit’te-
bize. ‹yinin masumlu¤unu, kötünün gad- ri, niceleri… rinde kanat ç›rpan kumrular, bir o dama bir
ki karakter bollu¤unu flöyle kabaca s›rala-
darl›¤›n›... Bu romanlar› biz en çok, hakl›l›- bu pencere kenar›na konarak, bir bak›yor-
mak bile yazar›n roman helvas›n› nas›l zen- Kirli çamafl›rlar›n geçit resmi
¤›m›z›n yaz›l› belgeleri olarak görürüz. Ken- sunuz sizi Genelkurmay’a, hop Baflbakanl›-
gin bir malzemeyle piflirdi¤ini gösteriyor.
dimizle ve kendimizi ait hissetti¤imiz siyasi, Resmigeçit’te geçit resmine ç›kan, bir mem- ¤a ya da bir partinin genel merkezine götü-
Batmakta olan geminin mallar› bunlar:
kültürel, dini, ahlaki geleneklerle bir kez da- leketin kirli çamafl›rlar›. Ancak, ‹fligüzel’in rüyorlar. Mösyö Kevork, bizi hem tarihte
Otuz iki k›s›m tekmili birden.
ha gönenmek, gurur duymak, yeniden roman› salt siyasete, siyasetçiye, halka tak›k gezintiye ç›kar›yor, hem de Cumhuriyet’in
Siyasette taflran›n sesini duyuran barajlar
umutla ve enerjiyle dolmak, ve belki de de¤il. Tarihle ve yalanla ve dolanla, velhas›l, temellerinde bir yerlere gömülmüfl duran
fatihi Ali Çoban ve onun 365 çift ayakka-
kendimize ac›mak, gerçek hayatta u¤rad›¤›- flu kavanoz dipli memlekette e¤ri bü¤rü, ya- Büyük Felaket’in memleketin bilinçalt›nda
b›s›n› ceset gibi yata¤›n›n alt›na dizmifl, bir
m›z haks›zl›klar›n telafisini k⤛t üzerinde kundurac›ya vurgun kar›s› Nazl› Han›m. muk yumuk, kat›r kutur olan ne varsa ne kadar a¤›r bir yük oldu¤unu duyumsat›-
bulmak için. Siyasete “Kimse bende kuflkulanmas›n” onunla da derdi var: “Hangi ülkenin hal- yor. ‹sveç Büyükelçisi Orlando yüzy›llar
Bu romanlar›n yazar› elinde terazisiyle slogan›yla giren flair parti baflkan› Cevdet k›ndan gizlenen, yüzleflemedi¤i bir tarihi aras›nda gidip gelirken, ‹fligüzel, Woolf d›-
adalet da¤›tan yüce bir mahlûk, Allah’›n 99 Kara ve onu çay ve bisküviyle besleyen efli varsa, siyasetçilerden baflka duyan bilenin fl›nda, Rushdie, Nabokov, Marquez gibi
ad› gibi pek çok yüce s›fata sahip ve daha Reyhan Kara. kurfluna dizildi¤i bir s›rr› varsa, pislik y›¤›- sevdi¤i romanc›lara da s›k s›k göndermeler
ço¤una da talip bir Yarat›c›’d›r adeta: Âlim- “Kafadan 20 y›l dayan›r” diyerek yapt›¤›, n›n üzerinde oturuyordur o ülke.” yap›yor.
dir o romanc›, bedîdir, celîldir, evveldir, hâ- ama hâlâ bafl›m›z› duvarlar›na vurmaktan Resmigeçit’te Ermeni felaketine, Kürtlerin Resmigeçit, yukar›da sözünü etti¤imiz ka-
kemdir, kâdirdir, meliktir, vâciddir, zâhir- kurtulamad›¤›m›z 18 Kas›m darbesinin bir son isyan›na, 21 Mart darbesinin en karan- rakter zenginli¤i ve olay örgüsüyle, bir epik
dir ve daha bir sürü fley… numaral› generali, “canl› bir la¤›m çukuru” l›k cinayetlerinin ifllendi¤i Diyarbak›r Ce- roman olarak da de¤erlendirilebilir. Ancak
Oysa romanlar baflkalar›n› anlamaya ya- olan Rasim Ögür; nam› di¤er Rasim zaevi’ne, iflkencelere dair pek çok tarihsel somurtkan de¤il, nefleli, c›v›lt›l›, zaman za-
ramaz m› en çok? Karfl›n›zdakini haks›z, si- Ötün, Övün, Önün, veya Öfür. adaletsizlikten söz ediliyor. Ancak ‹fligüzel, man insana kahkahalar att›ran bir epik ro-
zin taraftakini hakl› ç›karman›n ve bafl› sonu Apolitik bir kuflak yaratmay›, insanlar›n “Ortada bir özür bile yokken, bu ac›n›n bir man bu. Memlekette daha önce kaleme al›n-
belli bu diyalektiksiz diyalekti¤i bir kez daha zararl› düflüncelerden kurtulmas› için pa- romana kenar süsü yap›lmas› haks›zl›k” (s. m›fl, pek ço¤u ihanet-sadakat, iflkence-kahra-
ispatlaman›n yeri midir roman sayfalar›? ‹yi- rayla sat›n alabilecekleri fleylerin tad›na var- 102) dedi¤i Ermeni meselesi baflta olmak
manl›k, çözülmek-çözülmemek meselelerine
li¤i yüceltmez, kötülü¤ü mahkûm etmez ki mas›n› sa¤lamay› görev edinen Pertev ve üzere, riyan›n de¤il samimiyetin arkas›nda
odaklanan siyasi romanlardan ise çok farkl›
roman; onlar› anlamaya çal›fl›r. Buradan ba- kar›s› fiermin. duruyor ve vicdani bir tav›r tak›n›yor. Mem-
bir yerde duruyor. fiebnem ‹fligüzel, Türki-
k›ld›¤›nda, romanc› için iyilik s›k›c›, kötü- ‹ktidar hevesine her kap›ld›¤›nda asker ta- leketin çivisi ç›km›fl halinin en a¤›r travma-
ye’de siyasi roman›n bundan sonraki macera-
lük ise vaatkârd›r. Roman›n ihtiyaç duydu- raf›ndan alafla¤› edilen, iskambil k⤛d›ndan lar› olarak her birine hak ettikleri a¤›rl›k ve
s› için farkl› bir yol öneriyor ve o yolun ilk
¤u heyecan verici her fley orada sakl›d›r. ‹ç yapt›¤› flatolar ordunun ‘puf’ demesiyle y›k›- sorumluluk duygusuyla yaklafl›yor.
tafllar›n› da Resmigeçit’le döflüyor.
g›d›klayan oyunlar›, bütün hinli¤i ve sürpri- lan, namaz›nda niyaz›nda Süleyman Tel. Çok boyutlu karakterler
ze aç›kl›¤›yla roman, hayal bile edilemeyenin Kurt partisinin herkesi korkutan ama * Yaz›da verilen tarihlerde kaymalar olabilir.
peflinde koflar, gerçekte olan›n de¤il. genç ve yak›fl›kl› çete lideri Reis Kurdo¤- ‹fligüzel’in kahramanlar›yla iliflkisini çöz- Lütfen al›c›lar›n›z›n ayar›yla oynamay›n.
Bugünkü Türkiye’ye bakt›¤›m›zda, demokratikleflme konusunda önde gelen sorunlardan biri, ana-
yasa ve yasalar›n reformudur. “12 Eylül Askeri darbesi ile oluflturulan rejimin ürünü olan 1982 Ana-
yasas›’na yürürlü¤e girmesinden itibaren, yap›l›fl sürecine, ruhuna, özgürlükler rejimine getirdi¤i
s›n›rlamalara hep karfl› ç›k›ld› ve yeni bir anayasaya olan ihtiyaç canl› bir tart›flma olarak gündemi-
mizde hep yer ald›. Yap›lan kapsaml› de¤iflikliklerle neredeyse dörtte biri de¤iflmifl olmas›na karfl›n
çeyrek yüzy›ld›r bu tart›flma canl›l›¤›n› eskitmedi.” (S. Tanr›kulu, 2007, “Yeni bir anayasada insan
haklar›na yeni bir bak›fl”, s. 5).
2007 y›l›nda Türkiye hükümeti taraf›ndan lanse edilen fakat bugüne dek yay›mlanmayan yeni ana-
yasa tasla¤›, bu tart›flmalara ivme kazand›rd›. Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i,
Diyarbak›r Barosu ve baflka kurum ve kurulufllarla birlikte, yeni anayasa hakk›ndaki talep, görüfl ve
vizyonlar ile ilgili fikir üretme sürecine destek sa¤lamaya çal›flt›. Bu ba¤lamda, bu sürecin nas›l yü-
rütüldü¤ü sorusu önem kazanmaktayd›. Sivil anayasa, özgürlükçü ve demokratik bir ruhla haz›rla-
narak, toplumun bütün kesimlerini, mümkün olan en genifl ölçüde anayasa tart›flmalar›na katarak
m› haz›rlanacakt›r, yoksa ancak dar bir anayasa hukukçular› çevresi içinde tart›fl›larak m› topluma
sunulacakt›r? Baflka bir deyiflle, ancak toplumun tüm sorunlar›n›n, toplumun çözüm gücüne güven-
le tart›fl›lmas› halinde ‘yeni’ anayasan›n ‘sivil’ bir nitelik kazanabilece¤i, sivil toplum taraf›ndan
ifade edildi.
Heinrich Böll Stiftung Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i, bu nedenle, özellikle sivil toplumun ve uzman-
lar›n yeni anayasa ile ilgili fikirleri tart›flmas›n› sa¤lamaya çal›flt› ve bu tart›flmalar›n sonuçlar›n› ya-
y›n yoluyla genifl bir kitle ile paylaflmay› hedefledi. Ayr›ca, Uluslararas› ‹nsan Haklar› Beyanname-
si’nin 60. y›ldönümü vesilesi ile, Goethe Enstitüsü ve Türk-Alman Kültür ‹flleri Kurulu ile ortaklafla
düzenledi¤i ‘Demokrasinin Garantisi: ‹nsan Onuru ve ‹nsan Haklar›’ bafll›kl› konferans›n sonuçla-
r›n› içeren yay›n› haz›rlad›. Almanca ve Türkçe dillerinde yay›mlanan bu kitapta, 2008 y›l›nda hü-
kümette olan AKP’ye ve muhalefette olan DTP’ye karfl› Anayasa Mahkemesi’nde yürütülen kapatma
davalar› ile ilgili Venedik Komisyonu ve Avrupa Birli¤i’nin anlay›fl ve uygulamalar› konusunda
önemli bilgiler bulunmaktad›r. Böylece, Avrupa Birli¤i’ne do¤ru giden yolda olan Türkiye’nin bu
konuda Avrupa standartlar›na ne kadar yak›n oldu¤unu anlama f›rsat› yarat›lm›flt›r ve güncel olan
bir sorun, temel prensipler aç›s›ndan incelenmifltir. Bütün faaliyetlerimiz ile oldu¤u gibi bu iki ya-
y›n›m›z ile de Türkiye’nin demokrasi sorunlar›na yönelik farkl› görüflleri, –her ne kadar her ülke-
nin koflullar› farkl› olsa da– uluslararas› örnekler, deneyimler ve yeni fikirleri sunarak, cevap aray›-
fl›na katk› sa¤lamaya çal›flmaktay›z. Böylece, demokratikleflme sürecinde ortaya ç›kan t›kan›kl›kla-
ra, çözümsüz görünen ve kronikleflen sorunlara yeni bir bak›fl göstermekle, ç›k›fl ve çözüm yollar›-
n›n aç›lmas›na katk›da bulunmaya çal›flmaktay›z. Heinrich Böll’ün “Müdahil olmak gerçekçi kalma-
n›n tek yoludur” deyifli, bizi özellikle demokratikleflme faaliyetlerimizde yönlendirmektedir.
Ulrike Dufner
GARB‹S HORASANCIYAN
ÇUTAG
maye gruplar›n›n egemen terventions (Temmuz, 2007) ad›yla yay›m- bu olgular›n ana-ak›m içerisinde gizlendi¤ini
B ir muhalif entelektüel
olarak Noam Chom-
sky’den söz etmek asl›nda
oldu¤u ana-ak›m medyada
görünür k›lmaya yetmiyor,
lanan k›sa görüfl yaz›lar›n›n geniflletilmifl bir
derlemesini içeriyor. Orijinal bask›dan yak-
veya önemsizlefltirildi¤ini, dolay›s›yla okuyu-
cular taraf›ndan pek bilinmeyen vakalar oldu-
hiç kolay de¤il. Dilbilim çünkü gelifltirdi¤i toplum- lafl›k bir y›l sonra BGST taraf›ndan yay›m- ¤unu vurgulamakta yarar var. Chomsky’nin
ve uluslararas› siyaset alan- sal ve siyasi elefltiri çizgisi, lanan Türkçe bask›ya Chomsky’nin 2007- k›sa görüfl yaz›lar›n›n di¤er bir özelli¤i ise,
lar›nda iki ayr› mesleki bu medyan›n en liberal ka- 2008 y›llar› aras›nda yazmaya devam etti¤i uzun ve hacimli yaz›lar›nda rastlanan keskin
kimli¤e sahip bir akade- nad›nda müsamaha göste- görüfl yaz›lar›n›n da eklenmesi, kitab›n gün- ak›l yürütme ve ahlaki sorgulama biçiminin
misyen; insan beyninin rilen fikir yelpazesinin s›- cel önemini art›r›yor. Yaz›lar›n neredeyse hâkimiyetini korumas›. Di¤er yandan, eski
özgül iflleyifl biçimlerinin n›rlar›n› dahi afl›yor. Dev- tamam›, New York Times Haber Ajans› ta- f›kra yazarlar›nda görülen incelikli ve yer yer
keflfedilmesi yolunda 盤›r let iktidar›n›n ve büyük raf›ndan, dünyadaki çok say›da medya or- ironi dolu bir dil göze çarp›yor.
açan bulufllara imza atm›fl sermaye gruplar›n›n ilan gan›na da¤›t›lmak üzere, yaklafl›k on befl Kitap, Irak’›n iflgaline, Bush yönetimine,
bir bilim insan›; büyük etti¤i konseptler içerisinde günlük aral›klarla kaleme al›nm›fl. Yukar›da Filistin-‹srail sorununa, yükselen nükleer
sermaye ve devlet iktidar›- kalem oynatan ve köfle ya- özetledi¤imiz nedenlerle New York Times savafl tehlikesine, Latin Amerika’daki özgür-
n›n kamu bilincini nas›l z›lar› ve televizyon prog- ya da Washington Post gibi ABD ana-ak›m leflme rüzgârlar›na, ABD-‹ran ihtilaf›na ve
ve hangi araçlarla kontrol ramlar› arac›l›¤›yla her gün medyas›nda pek yer bulamayan bu yaz›lar, ABD’nin iç siyasetiyle ilgili çeflitli konulara
etti¤ini, flimdiye kadar yanl›fllanmayan yüz- evimize misafir olan yüzlerce kamusal ente- ABD karfl›tl›¤›n›n neredeyse bir devlet poli- de¤iniyor. Müdahaleler’i okuyarak yaln›zca
lerce olguya dayanarak kan›tlam›fl bir araflt›r- lektüelden farkl› olarak, Chomsky, iktida- tikas›na dönüfltü¤ü pek çok Latin Amerika bu konularda ve bask›c› ABD rejiminin hu-
mac›. Araflt›rmac› kimli¤inin ötesinde, de- r›n mant›¤›n› temelden sorgulayarak bunun ülkesinde, ana-ak›mda görünürlük kazana- susiyeti hakk›nda bilgilenmifl olmuyoruz.
mokrasi-için-e¤itim anlay›fl›n› tutkuyla savu- evrensel ahlaki ilkelerle nas›l çeliflti¤ini göz- bilmifl. Bunun d›fl›nda, ABD’de baz› yerel Çok daha önemlisi, ana-ak›m medya için
nan, ö¤rencilerine kendi kendine keflfetme- ler önünde seriyor. Sözgelimi, ABD ana- gazeteler arac›l›¤›yla, irili ufakl› pek çok tayin edilen tart›flma gündeminin asl›nda ne
nin ve ö¤renmenin kap›lar›n› aralayan bir ak›m medyas›nda Irak savafl›n›n en sivri muhalif internet sitesi ve blog üzerinden kadar k›s›r oldu¤unu; insanl›¤›n iklim krizi
ö¤retmen. Ayr›ca, dünya ölçe¤inde, özellikle muhaliflerine göre savafl karar› yanl›flt›r, dünya ölçe¤inde paylafl›ma aç›lm›fl. ve nükleer savafl tehdidiyle yok olufla do¤ru
ABD iktidar›n›n ma¤dur etti¤i halklarla güç- çünkü çok maliyetlidir ve art›k toplum bu Müdahaleler’deki yaz›lar› takip ederek, sürüklendi¤i ça¤›m›zda, insanl›¤›n bekas›na
lü bir empati kuran, ziyaret etti¤i pek çok ül- maliyeti kald›ramamaktad›r. Chomsky ise, 2002-2008 y›llar› aras›nda dünya siyasetine hizmet edecek gerçek alternatiflerin pekâlâ
kede ezilenlerin sevgisiyle karfl›lanan bir akti- esas olarak “ABD’nin orada ne ifli oldu¤u- egemen olan temel meseleleri ve ABD’nin bu mevcut oldu¤unu da görüyoruz.
vist. Ö¤rencisi C. P. Otero’nun sözleriyle nu” sorgular; ona göre temel mesele meseleler karfl›s›nda benimsedi¤i konumu
ifade edecek olursak, “do¤ruluk ve adalet ABD’nin neden baflaramad›¤› de¤ildir. ‹flgal Chomsky’nin bak›fl aç›s›yla ö¤renmek müm-
inanc› az rastlan›r ve eriflilmesi güç bir düze- yanl›flt›r, çünkü her fleyden önce gayri ahla- kün. Yaz›lar, köfle yaz›s› uzunlu¤unda olmala- Noam Chomksy
ye eriflmifl, ender ve eflsiz düzeyde sistematik kidir ve tüm iktidarlara has bir küstahl›k ve r›na karfl›n, sonradan bizzat Chomsky tara- Müdahaleler
bir düflünür ve bilim insan›.” kendini be¤enmiflli¤in tezahürüdür. f›ndan ilave edilen notlar›n da katk›s›yla, ol- çev. Taylan Do¤an, Nuri Ersoy
Ne var ki, Chomsky’nin sahip oldu¤u Müdahaleler, Noam Chomsky’nin, gusal bak›mdan son derece zengin bir içeri¤e BGST Yay›nlar›, Ekim 2008, 339 s.
entelektüel ve ahlaki prestij onu büyük ser- ABD’de City Lights Books taraf›ndan In- sahip. Titizlikle derlenip ba¤lant›lar› kurulan
ÇUTAG
Sevgili çocuklar, bugün size tan›tmak is- lini ve ruhunu kaybetmedi, ona hep ba¤l›
tedi¤im kifli ‹hmal Amca. kald›. Ne yaz›k ki hiç Ermenice yazmad›
‹hmal Amca’n›n ne kadar güzel hikâyeler ama mühim de¤il. Büyükleriniz sizin için
yazd›¤›n› bir bilseniz... Bak›n, Aziz Nesin çevirebilir veya belki de sizlerden biri bir
onun hakk›nda neler yazm›fl: gün büyüdü¤ünde Ermeniceye çevirebilir o
“‹hmal Amca’n›n bu masallardaki diline güzel hikâyeleri, neden olmas›n? Neden biz
dikkat ediniz. Ben, onun sözcüklerinin dizi- de okuyamayal›m ‹hmal Amca’y› Ermeni-
liflinde akide flekeri tad› buluyorum. O ne ceyle? Üstelik e¤er yan›lm›yorsam, Erme-
tatl› dil... ‘‹hmal Amca’, bu masallar›nda fli- nistan’da çevirisi zaten yap›ld›.
ir söylüyor tatl› tatl›...Bilirsiniz ya, akide fle- Bak›n ‹hmal Amca size ne diyor:
keri çi¤nenmez, difller aras›nda ezilmez, Sevgili çocuklar, ben çocukken bana hi-
emile emile yenir. Siz de ‹hmal Amca’n›n kâye anlatacak kimse yoktu. Oysa ben hikâ-
bu tatl› masallar›n› eme eme okuyun çocuk- ye dinlemek için deli olurdum. Ben hikâye
lar.” dinlemeyi bu kadar severken, annem bana
‹hmal Amca bir Ermeni. As›l ad› Vartan hep ayn› hikâyeyi anlat›rd›:
‹hmalyan. 1913’te Konya’da do¤an ‹hmal- “Bir varm›fl bir yokmufl, küçük bir k›z
yan, 1987’de, yurtd›fl›nda hayat›n› kaybet- varm›fl. Bu k›z çok merakl›ym›fl ve her fleyi ken k›z› tembihlemifl: yen küçük k›z dayanamam›fl ve hemen ku-
ti. Y›llarca ülkesinden uzakta yaflamak zo- bilmek istermifl. Bir gece babas› eve bir ku- “Sak›n bu kutuyu açma, ben yar›m saat tuyu açm›fl ve açar açmaz kutudan ç›kan kufl
runda kalmas›na ra¤men do¤du¤u yerin di- tu getirmifl. Ertesi gece babas› d›flar› ç›kar- sonra gelece¤im.” Ama her fleyi bilmek iste- kanatlan›p uzaklara uçmufl.”
Ayn› hikâyeyi dinlemekten çok s›k›lm›fl-
t›m. Bir türlü de sevemedim bu hikâyeyi.
Ama siz söyleyin, haks›z m›yd›m? Sizce de
anlams›z de¤il mi bu hikâye? Bir çocuk için
yeni fleyler ö¤renmekten, keflfetmekten da-
ha önemli ne olabilir ki?
‹hmal Amca
Boyal› K›rlang›ç
res. Turgut Keskin
Can Çocuk, 2005 (Cem Yay., 1991), 107 s.
fieytan Uçurtmas›
Can Çocuk, 1990 (Cem Yay., 1993), 104 s.
ÒÅÖÒ·ıëâÅ´ ßçÁ ÌÅ£è „ùÅ©Ø´ ßï≠Ô ©ÅÒÖâ- ´ÅùØç á·ıÒÎ Åó üÒÅÔÅÒÅùÅõ ç ´ùÅÒÅÖÒç: ä·Ò ˚Òï´Åù ‰çã-
ÒÂÅ´ï Óâ£âùÅÔ·ıØ ûÒçÅùÅ´, ûï´ ‰ÅÒÎ- ˘ÅÒÅ´°Åı´âÒè, ßâõÅÖ·©´ õ·ÌâÒè, õ·- ë·ıÅÒù·ıëïı´ç´ ÅÈÅÁ å. üÅãÅÒÅßâÅ-
ÆÑ Å´·ıÅ´Åõ ç ÄıâÔï˘
ÄıâÔïÎâÅ´ ïÎùÅ-
ÂçÎ Åó ÖÒÂÅ´ï ÔÅÒ·£·ıëâÅßÉ
ùÅùÅ´, ûï´ û´áùÅ-
ùÅ´, ûï´ ûÅ©ùÅùÅ´
âı ¸ÒÅ´ÎÅùÅ´ ®â-
ÌÅõ·ÛâÒè, ùÅÒâı·ÒÅÖ·©´ ´â£·ıÛ´âÒè,
©âÔ·© õ·Ì·ı Á·ıÒï ˘ïßïÅùÅ´ ÔÅÒÒâ-
Ò·ı üÅßâßÅÔ·ıëïı´è, ßë´·ó·ÒÔï´
ùç´ ·ı ùè üÅδï î. áÅÒ·ı ÅıÅÒÔï´:
û´ÅÒÅı·Ò ç Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ ÖÔ´âó
ùÒ˚´˘ï ßÅÎï´, ï´„ÂçÎ Ä≠ôÅÒüï üïß-
·ı „ŘâÒ·Ì ïÒ ·ıηıß´ÅÎïÒ·ı- £Å˜·ô·ıëâÅ´ ûÅ´- ùÅÈ·ıÛ·ıÅõ˘è: ´ÅùÅ´ ùÒ˚´´âÒè ô·ÒÅÖÒï´ ´âÒ˘âı
ëïı´è, ·Ò·ı´ ß˚Ô 350 çÁâÒ·ı´ ÒÅÂâÔÅùÅ´, ÑÒïÖ·Ò- Ä©ÎÔ⣠ßâãï üÅßÅÒ ≠ÅÔ ·ı≠ÅÖÒÅı ‰·ıÔÅ©ÅùÅ´·ıëïı´è, ¯ÒïÎÔ·´ç·ı-
ßçÁ ùÒÛÅõ ç ÂÅÒ˜Åùâó ÉÅãßÅ- âÅ´ ·ı ÌâÒÁÅÂçÎ Óï- ç Å©Î Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ·ı´, ùÅÒâóï ëïı´è, ¶ÅüßçÔÅùÅ´·ıëïı´è âıÅ©ó´:
ëïı ùâ´ÎÅùÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ: âãâÒÅùÅ´ (·ıÒ ßçù â£Åõ „Ř·Ì üÅ©âÒç´ ÉÅÈÅßëâÒ˘·Ì Ä©Î ÉÅì´ï´ Å´ßïÁÅÂçÎ ùè ©ÅÁ·Òáç
ê£ëÅÔâó·Ì Å©Î ˜·˘Ò ÖÅ´- âÒùÌÅ©ÒùâÅ´è üÅıÅ- ÉÅÛÅÔÒ·ıëïı´è: ÇÅ´ ßè ·Ò ©Å•Åô ùè ´Åô ûÈ·ßï ÂÅÂâÒ·ı âı üÅùÅÂÅÂâ-
°ÅÒÅ´ï´ çÁâÒè, è´ëâÒÛ·£è ùè ÎÅÒ ç 500 ÔÅÒ·ıÅ´) ÂÅùÎï ÖïÔÅùÅ´ ´ïıëâÒ·ı´ ÌâÒÅÉâÒ- Ò·ı ÛÅ´ùè âı ©âÔ·© ûÅ© ÄÈÅ˘âóÅùÅ´
üÅ´áïÂï Å©´ÂïÎï Öó·ıô´âÒ·ı ˚ÒÅÛ·©Û´âÒ·ı ©ÅÔ- âÅó ÖÒÅùÅ´·ıëâÅ´ ßçÁ: àùâ£âÛı·© ùÅë·£ïù·Î´âÒ·ı ÛÅ´ùè:
ùÅß ÉÅìÅ´ß·ı´˘´âÒ·ı, ·Ò·´Û ùÅ´≠ÅùÅ´ ÔÅÒÉâ- àÒùïÒè âı ÔïâãâÒ˘è É´·ıëÅÖÒâó·ı ‡ıηıß´ÅÎïÒ·ıëâÅ´ üâ£ï´Åùè` Äıâ-
áÅÎÅı·Ò·ıëâÅ´ ßÅÎï´ ´ÅôÅÂçÎ Ò·ıëïı´´âÒ·ı´: ®âÔ·© ù·ı ÖÅ© ·ıη- ù·„·ıÅõ Å©Î çÁâÒ·ı´ ùè ©ÅÁ·Òáç Æ˚ÒùÅ- Ôï˘ ÄıâÔïÎâÅ´ ˚ìÔ·ıÅõ ç ë·ıÅ©ï´ âı
ùÒ´Å© ÂÅÔùâÒÅÛ·ıß ïÎù „·ı´â´Åó: £ÅùÅ´ ÉÅìï´è, ·ıÒ ˚Òï´Åù´âÒ·Ì ÉÅ- ´ÅùÅ´ Å≠ôÅÒüØ ô·ÒÅÖÒï´ ´âÒ˘âı ùâ´- ˝ïãïùÅ©ï´ ÖïÔ·ıëïı´´âÒ·Ì âı ëç ó·ıÒÁ
àÒÉ ùè ≠ÅÒ·ı´Åùâ´˘ ë£ëÅÔâó üÅ´- ÛÅÔÒ·ıëïı´´âÒ ùè ÔÒ·ıï´ ë·ıÅÉÅ- áÅ´ï´âÒ·ı âı É·©ÎâÒ·ı áÅÎÅùÅÒÖßÅ´ üâÔÅ˘Ò˘Ò·ıëïı´ ·ı´ï ÖÒÅùÅ´·ıëâÅ´
ÒÅÖïÔÅÒÅ´ï´ çÁâÒè, ÅÈÅÁï´ ÅÈëïı ´ÅùÅ´ ´≠Å´´âÒ·ı ßÅÎï´: ê·ıÅÉÅ´·ı- ÖïÔ·ıëïı´è: úè ÉÅÛÅÔÒ·ıï ÔâÎÅù, â´- âı Öâ£ÅÒ·ıâÎÔï ´ùÅÔßÅßÉ: ûâ£ï´Åùï´
ùè õÅ´˚ëÅ´Å´˘ ®·ı´ÅùÅ´ ·ı ñÅÔï- ëâÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒ·ı´ ùè ©ÅÁ·Ò- ëÅÔâÎÅù, ÔÅÒÅÔâÎÅù, °âı âı ©âÔ·© ÖïÔÅùÅ´ ·ı Öâ£ÅÒ·ıâÎÔÅùÅ´ ù·ıÔÅ-
´ÅùÅ´ Å©É·ıÉâ´´âÒ·ı´ âı ûÈ·ßçÅùÅ´ áâ´ âùÒńŘÅùÅ´ âı âÈÅ´ùïı´Å„Å- ÌâÒÔâÎÅùÅ©ï´ ßïÅı·Ò´âÒ` â´ëÅÛâ£, ù·ıß´âÒ·ı´ ÅÒáïı´˘ ´âÒùÅ©ÅÛ·£ Å©Î
ë·ıÅ´≠Å´´âÒ·ı´ üâÔ, ·Ò·´Û ùè ©ÅÁ·Ò- ˜ÅùÅ´ Ôâ£âù·ıëïı´´âÒè: ¸ïãïùÅ©ï´ Ûâ£, â´ëÅè´ÔÅ´ï˘, â´ëÅùÅÒÖ, ùÅÒÖ, ·ıηıß´ÅÎïÒ·ıëïı´è ùè ©Å´°´ÅÒÅÒâ´˘
áâ´ ìÅßÅ´Åùï áÅÎÅùÅÒÖßÅ´, ï´„- Ôâ£âù·ıëïı´´âÒç ©âÔ·© ù·ı ÖÅ© ßïÅ- â´ëÅáÅÎ, áÅÎ, â´ëÅÔï ùÅß â´ëÅÉÅ- Åßç´ Ô·ı´ç ´âÒÎ:
ÂçÎ` ç˝ïßâÒïÔÅùÅ´, ÅÎԣũï´, ÅÒâ- ı·Ò´âÒ·ı üÅÔ·ıÅõè: ìï´, Ôï ùÅß ÉÅìï´, ëÅÖÅı·Ò·ıëïı´ âı
ÖÅù´Å©ï´, üÅßÅ≠ôÅÒüÅ©ï´, Ôâ£Å- ÑÒ˘ï´ ßçÁ è´áÅÒ°Åù Ô⣠ÔÒÅßÅ- ÌâÒÁÅÂçÎ ùÅ©ÎÒ·ıëïı´: úÅ©ÎÒ·ıëïı´ ÄıâÔï˘ ÄıâÔïÎâÅ´,
ùÅ´, Ö˚ÔïÅùÅ´ âı Å©ó Ôâ£âù·ıëïı´- áÒ·ıÅõ ç Å≠ôÅÒüÅÖÒÅùÅ´ Ôâ£âù·ı- ÉÅÈè ùè üÅßÅôßÉç ·£Á É·ıÎÅùÅ´ âı ÑÒÂÅ´ï Óâ£âùÅÔ·ı
´âÒ, ©âÔ·© ˚ÒÅÛ·©Ûï ßÅÎï´ âı Å©ÎÂç- ëïı´´âÒ·ı: àÒùïÒ ß·ó·ÒÅùè ùè õÅ´˚- ùâ´áÅ´ÅùÅ´ Å≠ôÅÒüè: ûÅ´ÒÅÖïÔÅÒÅ´,
Î·Ì ÉÅıÅùÅ´ è´áÅÒ°Åù ÖïÔâóï˘´âÒ ëÅÛ·ıï ´Åô ïÒ ÛÅßÅ˘ÅßÅÎâÒ·Ì, ©â- Ä≠ôÅÒüï ÂÅÔß·ıëïı´è Å´≠·ı≠Ô ·Ò (ˆÅÎÔâÒ, ëïıâÒ, ïÒÅáÅÒ°·ıëïı´´âÒ).
ÔÅÒâÖÒ·ıëâÅ´ ßÅÎï´: Üì·ıÅÒ ç ·ıÒï≠ Ô·© ùè Ô·£Å´Ûâ´ Åßâ´Åßâõ ëâÒÅùè£- ãÅ´Û „ç ÅÈ´·ıÅõ âı ©ÅÔ·ıù ÉÅìï´ ßè
àÒâıÅ´ 2007 ÓïÖÒÅ´ ¶âõ
ßè ùâÒ üÅ´áïÂïó ûï´ àÖïÂÔÅùÅ´, ãï´âÒ´ ·ı óï•âÒè, Åßâ´ÅÉÅÒ°Ò ÁÒÌçì- ÔÒÅßÅáÒ·ıÅõ ç ìÅßÅ´ÅùÅÖÒ·ıëâÅ´:
ûÒÅÔÅÒÅù„·ıëïı´ 345 çÁ:
¨·ıßâÒÅùÅ´, ÇÅÉâó·´ÅùÅ´, ûï´ ´âÒè, Åßâ´ÅâÒùÅÒ ÖâÔâÒè, Åßâ´Åô·Ò íÅßÅ´ÅùÅÖÒ·ıëïı´è ùè ÎùÎï ßâÒ