Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 112

Platon-Devlet

DEVLET

I-II

Bu kitabn hazrlanmasnda DEVLET I ve II'nin MEB Yunan Klasikleri dizisindeki 2. basklar temel alnm ve
eviri dili gnmz Trkesine uyarlanmtr.

PLATON

DEVLET

I-II

Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Klasik Filoloji

Bakan Prof. Dr. Georg Rohde'nin ynetiminde,

doktora rencileri Azra Erhat, Samim Sinanolu ve Suat Sinanolu tarafndan aslndan evrilmitir.

Eski Yunanca zel adlarn yazl hakknda not

Yunan eserlerinin evirisinde tanr, insan ve lke adlarn, asllarndaki gibi yazmay uygun bulduk; bunun iin
de bugn Avrupa lkelerinin hemen hepsinde kullanlan evriyaz yntemini aldk. Yunancann her harfi,
aadaki cetvelde gsterildii gibi, tek veya ift harfle karlanmtr. "Th" ve "kh" gibi ift harfleri kullanmaya
gerek vard; nk Yunancann Q'sn da, T 'n da "t" ile gsteremezdik, ikisini ayrmak zorunluydu. "X" iin de
yalnzca "h" harfini alsaydk Yunancada bazan sesli harflerin nne gelen ( ' ) iareti ile karabilecekti.

"Ph" ift harfine gelince, Yunanca'nn F harfini Avrupallar teden beri byle gsterirler; eski Romallar da yle
gstermiler; demek ki o harfin sylenii Romallarn "" harfinin syleniine tmyle uymuyormu.

Romallar ve bugnk Avrupa lkeleri, Yunanca'nn X harfini de "x" ile gsterirler; ancak "x" harfi bizim
alfabemizde yok; bu yzden "x" yerine "ks" ift harfini kullanmay daha uygun bulduk.

Yunancada "y" harfi sessiz deil, sesli harftir ve "" okunmas gerekir. Ancak bu syleyi kesin de deil.
Bugnk Yunanllar onu "i" diye okuyorlar.

ift sesli harfleri de gene ift olarak gsterdik. Ancak (ou) yerine tek bir "u" koyduk; bu imdiki uluslararas
evriyazda da byledir.

Yunan Alfabesi:

A A H E N N T T

B B Q Th X Ks Y Y

G G I O O F Ph

Sayfa 1
Platon-Devlet
D D K K P P X Kh

E E ? L P R Y Ps

Z Z M M S SW O

DEVLET

"DEVLET"N I. KTABI HAKKINDA

evirisine baladmz eser, Symposion ve Phaidon'la birlikte Platon'un btn eserlerinin en yksek noktasn
oluturur. Platon'un hemen hemen hibir genlik dnemi diyalou yoktur ki, herhangi bir ynyle "Devlet"i
hazrlam olmasn; son diyaloglar arasnda hemen hemen hibiri yoktur ki kkleri Devlet'te bulunmasn, ya da
hi olmazsa onunla ilgili olmasn. V'inci kitabn sonlarna doru, yani btn eserin tam ortasnda okunan ana
cmle unu ileri srmektedir: "Ya hkmdarlar filozof, yahut da filozoflar hkmdar olmaldrlar; byle
olmazsa, devlet ve insanlk iin mutluluk beklenemez. "Bu sz, felsefe tarihinin son derece nemli olaylarndan
biri olan Sokrates'in lmne Platon'un verdii son yanttan baka bir ey deildir.

Devlet, elimizde bulunan el yazmalarnda 10 kitaba ayrlmtr. Fakat bu ayrma Platon'un kendisinden deil,
mparator Tiberius zamannda yaam olan astrolog ve filozof Trasyllos'tan kalmadr. Platon'un, eseri nasl
bldn bilmiyoruz. Eserin 10 kitaba ayrlm olmas, onun kuruluuna iyi uymuyor. Yalnzca I'inci ve X'uncu
kitaplar, fikir bakmndan, bir btn meydana getirmektedir.

I'inci kitap, rnein Lakhes ve Lysis gibi, aporetik yani kmazl denen diyaloglara pek benzer. Bu gibi
diyaloglar tekilerden ayran taraf, bunlarda baz kavramlara, -Lakhes'te cesarete, Lysis'te dostlua- ait
birtakm tanmlarn arka arkaya gzden geirilmesi, fakat ele alnan sorunun znn bununla ortaya
karlamamasdr. Bu diyaloglarn sonucu olumsuzdur; bir aporia'ya, bir kmaza varlr. Bunun gibi, devletin
1'inci kitabnda da doruluun baz tanmlar arka arkaya ele alnmaktadr. Hepsi iin u anlalmaktadr ki,
bunlar, doruluun zn tam olarak kavramyorlar. Bylece 1'inci kitap, doruluun znn ortaya
karlamad gibi olumsuz bir saptamayla sona ermektedir. Devletin 1'inci kitabyla kmazl diyaloglar
arasndaki bu benzerlik hi de rasgele deildir. 1'inci kitabn teki kitaplardan epey zaman nce, yani ona
benzer diyaloglar yazld sralarda tasarlanm olduuna phe yoktur. Platon'un, bu diyaloa
"Thrasymakhos yahut doruluk" adn vermi olmas pekl dnlebilir. Sonralar Platon bu diyalou,
Devlet'e giri olarak kullanmtr.

Hem yalnzca btnnn kuruluunda deil, sanat bakmndan ileniinde de, kmazl diyaloglarla devletin
1'inci kitab arasnda byk bir benzerlik vardr. Konumann iinde getii evre, konumada pay olan kiiler
byk bir zarafetle ve gze arpacak biimde canlandrlmlardr.

Platon, doruluk hakkndaki konumay Pire'ye koyuyor; bunun ne demek olduunu aratrmalyz. Bir kere
konumann k noktas, doruluun tccarca kavranmasdr. te ticaret limannn havas bu kavrama
tmyle uymaktadr. Ama bununla kalmyor: Platon'un kendi siyasal gelimesi iin pek nemli olan 404-3 yllar
olaylarnda, oligarkhln (oligarinin) yerlemesiyle demokratln yeniden kabulnde, bu kent nemli bir rol
oynamtr. Bu bakmdan buras Platon'a doruluk ve Devlet zerine yrtlen bir konuma iin ayrca anlaml
bir yer olarak grnm olabilir. Fakat Platon'u buna karar verdiren baka bir neden, zel bir neden olsa
Sayfa 2
Platon-Devlet
gerek. Konuma, Polemarkhos'un evinde oluyor. Bununla Platon, bu kiiye adeta bir ant dikmek istemitir.
nk Polemarkhos, bir erilik ( hakszlk) kurban olmutur: Byk servetini ellerine geirmek iin, oligarkhlar,
yani Otuzlar, onu ldrtmlerdir. Bylece, Polemarkhos'un lm ile, hakszlk bakmndan oligarkhlardan fark
olmayan demokrasinin kurban Sokrates'in lm arasnda bir benzerlik beliriyor. Onun iindir ki Platon,
Polemarkhos'u Sokrates'le hep yan yana gsteriyor ve ona, ancak her ikisinin aln yazs gz nnde tutulunca
anlalabilen u szleri syletiyor: Ben seninle birlikte savamaya hazrm.

Birinci kitaptaki konumay iyice anlamak iin, konuan kiileri gzmzde canlandrmalyz. Burada, birbiriyle
ilikiye giren grup insan vardr; birinci grubu Sokrates'le iki rencisi:Glaukon ve Adeimantos; ikinci grubu,
ihtiyar Kephalos'la olu Polemarkhos; ncsn ise sofist Thrasymakhos'la onun peinden gelen renciler
meydana getirmektedir.

Glaukon'la Adeimantos, Ariston'un oullar ve Platon'un kardeleridir. Bunlar, II'nci kitabn bandan hemen
sonra konumann balca kiileri oluyorlar; durmadan Sokrates'in, konuyu daha etraflca ele almasn istiyor ve
kantn glkleri karsnda kaamak yollara sapmasna gz yummuyorlar; doruluun zn kesin olarak
meydana karmak iin Sokrates'in grnn tam kartn, byk bir kararllkla savunuyorlar. Sokrates'le
dp kalkma sayesinde diyalektikte elde ettikleri ustalk, onlara, bu gr asl benimseyenlerden daha
keskin dnce ile, fikirlerinde daha byk tutarllkla ilerlemek imknn veriyor. II'nci kitabn banda
Glaukon'la Adeimantos'un konumalar, adeta heybetli birer kapdr; Okuyucu bu kaplardan girince,
Sokrates-Platon felsefesinin i yapsna girmi oluyor. Acaba Platon haklarnda hemen hemen hibir ey
bilmediimiz bu iki kardeine Devlet'te neden bu kadar nemli bir rol vermitir? Onlar, unutulmaktan
kurtarmak istemitir, dendi. Fakat bu iki kii araclyla kendi z varlnn baka baka ynlerini gsterdiini
sylemek daha doru olur. O, kendi adn ileri srmemek iin byle davranyor. u da belli ki, II'nci kitapla
konu, Platon'a zg bir biimde ele alnmaktadr; burada artk Platon'un kendisi Sokrates'e sorular soruyor,
Sokrates de Platon'un sansna gre, yaasayd nasl cevap verirse yle cevaplar veriyor.

kinci grubu, dediimiz gibi, Sokrates'ten pek byk bir sayg gren ihtiyar Kephalos'la olu Polemarkhos
oluturuyor. Polemarkhos'un kardei nl hatip Lysias konumada hazr, ama sze karmyor. Kephalos,
doutan Atinal deil, Siracusal zengin bir silah tccardr. Perikles onu Atina'ya armt: Attika'nn o
zamanki yksek kltrnn ekiciliine dayanamayan bu adam, daveti kabul etmi, Pire'ye yerlemiti.
ocuklarna brakt byk servet, onlarn felaketlerine sebep olmutur: Polemarkhos'a Otuzlar zehir iirmiler,
Lysias ise kaabilmitir. Platon, Polemarkhos'a 1'inci kitabn banda Kephalos'un varisi olma konusunda akalar
yaptrarak, bu konuya, yanl anlalmayacak kadar ak bir ekilde deinmektedir.

Sokrates'in bu grupla olan balar dostadr. Bu gruptakiler filozofa dnmeyen kimselerdir. Ama felsefeye
henz ihtiyac olmayan, bilmeden doru davranan, doru duyan, hayatn btn temellerinin sofistler
tarafndan rtlmesini henz yaamam olan bir kuaktandrlar. Onun iin bu adamlarla tartlamyor.
Kephalos, konuma filozofa olmaya balar balamaz kurbanlarna gidiyor. Polemarkhos ise konumada bir
para rol alyor; ama Sokrates'in asl hasmlar ortaya knca ekiliyor. Miras szc, ayn zamanda
Polemarkhos'un, babasnn namusunun mirasna da konmu olmasyla ilgilidir. Fakat Platon'un aka
gstermek istedii udur ki: dnn insanlarnn anlad gibi namuslu olmak, yani neden iyilik ettiini bilmeden
iyilik etmek, artk yetmez; Sokrates'in dneminde gerek hayattan pay almak isteyen, Glaukon'la Adeimantos
gibi filozofa dnmelidir.

nc ve sonuncu grubu sofist Tharsymakhos'la rencileri oluturmaktadr. rencilerden Kleitophon tek bir
defa sze karyor; Kharmantides batan sona kadar sessiz duruyor. Khalkedon'lu (imdiki Kadky)
Thrasymakhos en nemli sofistlerden biridir. 430'da Atina'ya gelmi ve 5'inci yzyl sonuna kadar orada
almtr. Bu adamn nemi, retorik sanat ile bu sanat zerindeki derslerinden ileri gelmektedir; "period"lu
cmleler yaz ve onlar ritimli sonlarla bitiriinin Hellen sanat dzyazn zerinde byk etkisi olmutur. Bu
zatn ahlak alanndaki grlerini, hemen hemen sadece Platon'dan aktarld kadaryla biliyoruz. Onun iin,
Platon'un onun hakkndaki betimlemesinin nesnel olup olmadn bilmiyoruz. Doruluu glnn hakk olarak
tanmlayan, doruluk hakkndaki en ileri gr, Gorgias'ta Kallikles tarafndan savunulmaktadr. Zaten Devlet'te
de Thrasymakhos'un kiilii ve grevi, Kallikles'in Gorgias'taki kiiliine ve grevine pek benzemektedir.
Bununla beraber, her ikisinin savunduu grlerin incelikleri arasnda nemli farklar vardr: Bylece,
Platon'un, Devlet'in 1'inci kitabnda, tarihteki Thrasymakhos'un gerek grlerini bildirmi olmas olasdr. u
var ki, bunlarda, Kallikles'in grlerinin keskinlii ve btnl hi yoktur. Bunlar, Sokrates'in diyalektik sanat
ile ortaya karlmas g olmayan elikilerle doludur. Bu durum, kitabn ana fikrine ok iyi uymaktadr;
Sayfa 3
Platon-Devlet
biliyoruz ki, kitapta doruluk hakknda bilinen grlerin birer birer gzden geirilmesi isteniyor. Bu grler
arasnda sofistlerinki de vardr. Thrasymakhos'un dnceleri, i btnlk bakmndan kusurlar dolaysyla bu
ie pek elverilidir. Onun iindir ki Thrasymakhos'la yrtlen tartma, Kallikles'le olan tartma kadar ciddi
deildir ve hep "undan bundan konuma" olarak srp gider. Bu alanda sofistler, sonuna kadar mcadeleyi
beceremezler; bunu ancak Akademia'da yetimi gen filozoflarn kendileri yapabilir.

Platon, Kephalos'un evindeki konumay belli bir yla koymu ve o yl diyaloun banda tam olarak bildirmitir.
Bu yl, Pire'de Tanra Bendis erefine ilk kez byk bir alayla, atl ve fenerli bir kouyla geceleyin kutlanan
byk bayramn yapld yldr. Bayramn hangi yl Atina'ya alndn, ne yazk ki bilmiyoruz. Bununla birlikte,
Alkibiades'in zaferleriyle Atina ticaretinin ve Pire Liman'nn yeni bir gelime yaadklar 410 ve 409 yllarn
dnebiliriz. Yeni bir bayramn kabul, umutla dolu bir zamana iyi uyuyor. 408 ylnda Olympia oyunlarnda
kazanan atlet Pulydamas'n adnn gemesi de bu zamana iarettir.

Devlet'in ne zaman kaleme alnd kesin olarak sylenemez; zaten Platon'un diyaloglarnn yazlma tarihleri
iin elimizde birtakm karsamalardan baka ara bulunmuyor. Bununla birlikte, eserin 372'de bitmi olduunu
kabul edebiliriz. O yl Platon 56 yandayd. Tabii, Devlet gibi bir eser ksa zamanda yazlm deildir. Platon'un
eseri ne zaman tasarladn, ne zaman ie baladn da bilmiyoruz. almalar on yla, yahut daha uzun bir
zamana yaylmtr diyelim; o zaman, Devlet'teki baka diyaloglarla olan birok kesime noktas kolayca
anlalabilir.

Profesr Dr. GEORG ROHDE

SOKRATES anlatyor:

Dn Ariston'un olu Glaukon'la Pire'ye indim. Niyetim tanraya (1) dua etmek hem de ilk defa kutlanan
bayramnn nasl olacan grmekti. Yerlilerin dzenledikleri alay pek gzel buldum, ama Thrak'larnki de
parlaklktan yana onlarnkinden aa kalmad. Dualarmz bitirmi, alay seyretmi, ehre dnyorduk. O anda
Kephalos'un olu Polemarkhos eve dnmek zere yola ktmz uzaktan grm, bizi durdurmak iin ocuu
nden koturdu. ocuk arkamdan elbisemi yakalayarak "Polemarkhos kendisini beklemenizi diliyor" dedi.
Dndm. "Efendin nerede?" diye sordum. "te, arkadan size doru geliyor, ltfen bekleyiniz" dedi.Glaukon da
"Peki, bekleriz" dedi.

Biraz sonra Polemarkhos bize yetiti; yannda Glaukon'un kardei Adeimantos, Nikias'n (2) olu Nikeratos ve
alaydan dnen daha birka kii vard.

Polemarkhos "Sokrates, yanlmyorsam, ehre dnmek zere yola ktnz" dedi.

"Hayr, hi yanlmyorsun" dedim.

"Bizi gryor musun ka kiiyiz?" diye sordu.

"Grmez olur muyum?"

"yleyse ya bizimle baa karsnz, ya burada kalrsnz" dedi.

"Peki, bunun baka bir yolu daha yok mu? Ya biz sizi ikna eder de, siz bizi serbest brakrsanz?..." dedim.

Sayfa 4
Platon-Devlet
"Dinlemesek de, gene ikna edebilir misiniz?" diye sordu.

Glaukon "Edemeyiz" dedi.

"yleyse sizi dinlemeyeceimizi aklnza koyun!"

Adeimantos da "Akama tanrann erefine atl bir meale kousu olacandan da m haberiniz yok?" diye
sordu.

"Atl m?" dedim, "Bu da yeni birey; yani koucular mealeleri elden ele geirerek at zerinde yaracak; bunu
mu demek istiyorsun?"

Polemarkhos "Evet" dedi, "Bundan baka grlmeye deer gece enlikleri de olacak. Zaten biz yemekten
sonra kacak, enlikleri seyredeceiz; orada birok genle buluacak, konuacaz. Haydi vazgein de kaln."

Glaukon da "Anlalan, kalmak gerekiyor" dedi.

"yle istersen, yle olsun" dedim.

Bunun zerine Polemarkhos'un evine gittik; Polemarkhos'un kardeleri Lysias'la Euthydemos'tan baka
Kalkhedon'lu Thrasymakhos, Paiania'l Kharmantides, Aristonymos'un olu Kleitophon da oradayd.
Polemarkhos'un babas Kephalos da evdeydi. Onu pek ihtiyarlam buldum; kendisini grmeyeli ok olmutu.
Sandalye zerinde bir minderde oturuyordu; az nce avluda kurban kestii iin banda hl bir elenk vard.
Yanna oturduk; orada epeevre sandalyeler diziliydi.

Kephalos beni grr grmez selamlad, "Sokrates, Pire'ye inip bize uradn yok" dedi, "Halbuki gelmeliydin;
nk ben ehre kolayca gidebilseydim, buna gcm yetseydi, sen buraya gelmesen de olurdu; biz sana
gelirdik. Ama imdi bize daha sk gelmelisin. Belki bende bedenin hazlar azaldka, konuma istei ve ondan
aldm zevk o lde artyor: Beni dinle: Sen gene u genlerle bulu, ama biz de senin candan dostlarnz,
bize de sk sk ura."

"Dorusu Kephalos, ya ok ilerlemi insanlarla sohbet etmeyi severim" dedim. "Bence onlar, belki bizim de
yryeceimiz bir yolda epeyce ilerlemilerdir, onun iin, onlardan bu yolun nasl olduunu renmeliyiz.
Acaba etin ve yorucu mu, yoksa rahat ve dz m? te senden de bu konuda ne dndn renmek
isterim; nk airlerin 'ihtiyarln eii (3)' dedikleri bir a vardr; senin mrn de bu noktaya vard. Bana
syler misin, bu a sence mrn skntl, g bir dnemi midir, deil midir, ne dersin?"

"Zeus hakk iin! Ben sana ne dndm syleyeyim, Sokrates" dedi. "Bazen biz, aa yukar yat
ihtiyarlar, eski ata sznn (4) doruluuna rnek olarak bir araya geliyoruz. Toplandmz zaman
arkadalarmzn ou alar durur, genliin zevklerini, ak, arab, cmbleri, o an buna benzer daha
baka hazlarn hatrlar, zlerler. Sanki byk nimetlerden mahrum kalmlar, vaktiyle pek iyi yaadklar halde,
imdi hi yaamyorlarm gibi kederlenirler. Kimi, yal olduu iin yaknlarndan kt muamele grdne
zlr, bunca aclara neden olan yallktan tr szlanp durur. Ama bana yle geliyor ki gsterdikleri neden
asl neden deildir, Sokrates; nk btn bunlar yallk yznden olsayd, ben de, ben yata olan herkes de,
yalandmz iin ayn aclar ekerdik. Oysa ayn aclar ekmeyen baka yallar da grdm. Bir gn air
Sophokles'le beraberdim, biri gelip ona 'Akla aran nasl? Hl kadnlarla ilikide bulunabiliyor musun?' diye
sordu. O da 'Sus, arkada! Ondan kurtulduuma bilsen ne kadar seviniyorum!' dedi, 'Sanki deli ve zalim bir
efendiden yakam syrmm.' Sophokles'in bu szn o gn doru bulduum gibi, bugn de doru buluyorum.
Gerekten, yallk bu eylerde byk bir rahatlk ve erkinlik verir; nk hrslar, istekler gerginliklerini kaybedip
geveyince, tam Sophokles'in dedii olur. nsan kendini birok deli zorbadan kurtarr. Ama bu dertlerin, hi
deilse yaknlardan ekilen dertlerin bir tek nedeni var Sokrates, o da yallk deil, insanlarn kendi huyudur.
ll, uysal olsalar, yallk da o kadar zorlarna gitmez. Halbuki yle olmayanlara yallk da genlik de ar
gelir."

Ben de, Kephalos'un bu szleri ok houma gittii iin, devam etmesini istiyor, onu kkrtyordum "Kephalos,
dedim, bence seni dinleyenlerin ou bu szlerini doru bulmayacak; huyundan dolay deil, byk bir servet
sahibi olduun iin yallk ykn kolayca tayorsun, diyecekler; nk zenginler kendilerine birok avuntu
Sayfa 5
Platon-Devlet
bulurlarm."

"Haklsn, dedi, szlerimi doru bulmayacaklar. Onlar da hakl, ama sandklar kadar deil. Bak, Themistokles'in
u sz ne kadar yerindedir! Themistokles'e hakaret etmek iin, 'an ve erefini kendine deil, yurduna
borlusun' diyen Seriphos'luya, o u cevab verdi: 'Evet, ben Seriphos'lu olsaydm, nl olamazdm; ama sen
Atinal olsaydn, ne olurdun?' (5) te bu sz, gerekten, zengin olmayan, yalln ykne de zor dayanan
kimselere ok uygundur; nk uslu akll bir adam, yoksullukla birlikte yallk ykn pek kolay
tayamayaca gibi, uslu akll olmayan biri de, zenginlese bile, gnlnde huzur bulamayacaktr."

Ben de "Kephalos, dedim, imdiki servetinin ou miras yoluyla m eline geti, yoksa onu sen kendin mi
kazandn?"

"Ne kazandm ki?... dedi. Ben Sokrates, para ilerinde byk babamla babam arasnda bir yerdeyim; nk
adn tadm byk babam, tutar benim bugnk servetim kadar olan bir miras birka katna karmken,
babam Lysanias servetini imdi elimde bulunandan da aa drmt. Ben ise kalan miras u oullarma
daha klm deil, biraz daha bym braksam memnun olurum."

"Bak bunu sana niye sormutum: Sen paraya hi dkn grnmyorsun da ondan" dedim, "Halbuki paray
kendileri kazanmayanlar ou zaman byle olurlar; kazananlara gelince, onlar paray iki kat severler; nk
airler iirlerini, babalar oullarn nasl severlerse, kendi emekleriyle servet edinmi olan kimseler de paraya
kendi eserleri imi gibi dkndrler; bir de, herkes gibi ilerine yarad iin severler paray. Bu yzden onlarla
bir araya gelmek bile hoa gitmez; nk zenginlii vmekten baka bir ey bilmezler."

"Hakkn var" dedi.

"yledir; dedim, ama sen bana bir de unu syle: Zengin olmakla elde ettiin en byk nimet sence nedir?"

"Bunu sylersem, biroklar inanmayacaktr; sen unu bil ki Sokrates, leceini aklna getiren insann iine,
nceleri hi aklndan gemeyen eylerin korkusu, kaygs girer. nk o zamana kadar 'Bu dnyada ktlk
edenler Hades'te cezalarn ekecekler' gibi, Hades'te olup bitenler hakknda sylenen szlere glerlerken,
zaman gelir, ya bu szler doruysa diye onlar bir korku alr, ruhlarnda azap duyarlar. nsanlar ya yalln
verdii dermanszlk yznden, yahut kendilerini teki dnyaya daha yakn grdklerinden, orada olup bitenler
zerinde daha fazla kafa yorarlar. Bylece ileri kuku ve korkuyla dolar, artk birine hakszlk edip
etmediklerini hesaplar, aratrrlar. Hayatlarn gzden geirip birok hakszlk ettiklerini gren kimseler ocuklar
gibi sk sk uykudan uyanr, rker, kt bir bekleyi iinde yaarlar. Halbuki hibir zaman hakszlk etmediklerini
bilenlerde daima tatl bir umut, Pindaros'un (6) dedii gibi, 'yall besleyen' iyi bir umut vardr. Gerekten,
Sokrates, bu air ne gzel sylemi; mrnn sonuna kadar doru, dinli bir insan olarak yaam olana, 'Gnl
holandran, yall besleyen umut yoldalk eder. O umut ki, insanlarn hi durmadan saa sola sapan aklnn
dmenini tutmakta her eyden nce gelir' der. Ne doru, ne hayran olunacak bir sz! te bunun iindir ki ben
servet edinmenin ok nemli bir ey olduunu iddia ediyorum; ama herhangi bir kimse iin deil, ancak uslu
akll ve dengeli bir insan iin. nk, istemeyerek de olsa, hi kimseyi aldatmamak veya kimseye yalanc
kmamak, tanrya kurban, insana para borlu olup Hades'e korka korka gitmemek... te elde bulunan para
buna ok yardm eder. Sonra daha baka yararlar da vardr. Ama Sokrates, her eyi tarttktan sonra ben unu
diyebilirim ki, akl banda bir insan iin zenginlik en ok bu ie yarar."

"ok gzel sylyorsun, Kephalos! dedim; "Ama, u senin dediin eyi, doruluu (7-8), nasl anlatacaz?
Sadece, gerei sylemek ve bir kimseden alnan bir eyi geri vermek diye mi? Yoksa byle davranmak bazan
doru, bazan eri saylabilir mi? rnein biri, akl banda bir arkadann silahlarn emanet alsa, sonra
arkada ldrp emanetini geri istese, bu gibi emanetlerin geri verilmemesi gerektiini, geri verenin de doru
adam olmadn herkes syler; bir lgna gerei tam olarak sylemek isteyen de doru adam deildir."

"Haklsn" dedi.

"Demek oluyor ki doruluk 'gerei sylemek, emaneti geri vermek' le snrl deildir" dedim.

Polemarkhos sze atlarak, "Hayr, bununla snrldr Simonides'e (9) inanmak gerekirse, tam bu snrlara girer,
Sokrates!" dedi.
Sayfa 6
Platon-Devlet

Kephalos da "Evet, evet" dedi. "Ben sz size brakyorum. imdi kurbanlarla (10) uramam lazm."

Polemarkhos, "yleyse senin varisin benim, deil mi?" diye sordu.

O da glerek,

"Evet" dedi ve kurbanlarna gitti.

"Madem ki szn varisi sensin, syle bakalm" dedim. "Simonides doruluk zerine ne diyor da, sen onu hakl
buluyorsun?"

"Herkese bor olan vermek dorudur, diyor ve bence byle sylemekle iyi sylemi oluyor" dedi.

"Evet, Simonides'e inanmamak kolay deil", dedim; "nk o tanr gibi akll uslu bir insandr. Ama onun
szlerini belki sen Polemarkhos anlyabilirsin; ben anlayamyorum. Demin, biri birine bir ey emanet eder de,
teki artk akl banda deilken emanetinin geri verilmesini isterse, o eyi vermeli mi vermemeli mi diye
konumutuk; belli ki Simonides bunu kastetmitir. Bununla birlikte bu emanet bir bortur, deil mi?"

"Evet."

"Emanetini akl banda olmayan biri geri isteyecek olursa, o zaman asla vermemeli, deil mi?"

"Evet" dedi.

"O halde, borcun geri verilmesi dorudur, demekle; anlalan Simonides baka bir ey sylemek istiyor."

"Zeus hakk iin! Gerekten, baka bir ey sylemek istiyor" dedi. "nk onun fikri udur: Dorularn borcu
dostlara iyilik etmektir, ktlk etmek deil?"

"Anlyorum" dedim. "Alanla veren dostsa, vermekle almak da zararl olursa, altnn emanet etmi olana geri
veren, borlu olduu eyi geri vermi olmaz. Sence Simonides'in demek istedii bu deil mi?"

"Tam da bu."

"Peki, dmana bir ey borluysak, geri vermeli miyiz?"

"phesiz, ne borluysak, onu vermeliyiz" dedi. "Dman dmana, bence ancak ktlk borludur; ona
den de budur."

"Grlyor ki Simonides doruluun ne olduunu bir bilmece eklinde airce syledi; nk besbelli ki o,
doruluk herkese hakkn vermektir demek istiyor; buna da 'bor' diyor" dedim.

"Peki, buna bir diyecein var m?" diye sordu.

"Ey Zeus!" dedim, "biri yle sorsayd: 'Simonides, bir sanat, hekimlik adn almak iin, neye neyi bor ve hak
olarak vermelidir?' Simonides ne cevap verirdi sanrsn?"

"phesiz, 'bedenlere ila ve yiyecek, iecek vermelidir' derdi."

"Bir sanat, alk adn almak iin, neye neyi bor ve hak olarak vermelidir?"

"Katklara tuz, biber vermelidir."

"Peki, yleyse, kimlere ne veren sanata doruluk denebilir?"

"nce dediklerimize uymak gerekirse Sokrates, dosta fayda, dmana zarar veren sanata."
Sayfa 7
Platon-Devlet

"O halde Simonides, 'doruluk dosta iyilik, dmana ktlk etmektir' demek istiyor deil mi?"

"yle sanrm."

"Peki, hastalk salk konularnda, hastalklarnda dosta iyilik dmana ktlk etmek en ok kimin elinden
gelir?"

"Hekimin."

"Ya deniz yolculuklarnda, tehlike bagsterince, dosta iyilik, dmana ktlk en ok kimin elinden gelir?"

"Dmencinin."

"Doru adama gelince, onun hangi ite, hangi baarlarda dosta faydas, dmana zarar dokunabilir?"

"Savata, dmana saldrmak, dosta yardm etmekte, sanrm."

"Peki ama, azizim Polemarkhos, hasta olmayanlara hekim faydaszdr, deil mi?"

"Doru."

"Deniz yolculuuna kmayanlara da dmenci faydaszdr, deil mi?"

"Evet."

"Savamayanlara da doru adam faydaszdr, deil mi?"

"Hi de bu fikirde deilim."

"O halde doruluk barta da faydaldr, deil mi?"

"Evet, barta da faydaldr."

"iftilik de faydaldr, deil mi?"

"Evet."

"rn elde etmek bakmndan, deil mi?"

"Evet."

"Ya ayakkabclk, o da faydaldr, deil mi?"

"Evet."

"Bize ayakkab salad iin mi dersin?"

"phesiz."

"Dorulua gelince, sence o, bar zamannda neyin kullanlmasnda veya salanmasnda faydaldr?"

"Ticaret szlemelerinde Sokrates."

"Ticaret szlemelerinden ortakl m anlyorsun, yoksa baka bir eyi mi?"

"phesiz, ortakl."
Sayfa 8
Platon-Devlet

"Peki, tavla oyununda hangisi daha iyi, daha faydal ortaktr? Doru adam m, yoksa iyi oyuncu mu?"

"yi oyuncu."

"Ya tulalar ve talar yerine koymakta doru adam duvarcdan daha faydal, daha iyi i orta mdr dersin?"

"phesiz hayr."

"Kitharac mzrab iyi kullanmakta doru adamdan stn olduuna gre, doru adam bir ortakla yaplan hangi
ite kitharacdan daha iyi bir ortaktr?"

"Para ileri ortaklnda, sanrm."

"Yalnz, Polemarkhos, paray harcamakta, mesela parayla ortaklaa bir at almak veya satmak gerektii zaman,
doru adam iyi bir ortak deildir; o zaman, bence iyi ortak attan anlayandr. yle deil mi?"

"Sylediklerimizden bu kyor."

"Bir gemi almak veya satmak gerekirse, en iyi ortak gemi yapcs veya dmencisidir, deil mi?"

"yle."

"Gmn veya altnn ortaklaa ilerde kullanlmas gerekirse, bu ilerin hangilerinde doru adam
bakalarndan daha faydal olacaktr?"

"Parann bir yana konup emniyette bulunmas gerektii zaman Sokrates."

"Yani para hi kullanlmaynca, ilemeyince demek istiyorsun, yle mi?"

"phesiz yle."

"Demek ki doruluk, parann bir ie yaramad zaman faydaldr."

"yle olacak."

"O halde bir ba ban saklamak gerekirse, doruluk hem ortakla, hem de bireye faydaldr, ama ba
kullanmak gerekirse baclk faydaldr, deil mi?"

"Sylediklerimizden bu kyor."

"Bir kalkan veya bir lyray saklamak, hi kullanmamak gerektiinde, doruluk faydaldr diyeceksin; ama onlar
kullanmak gerekirse hoplit sanat (11) veya mzik faydaldr, deil mi?"

"yle olmak gerek."

"Dier btn ilerde de doruluk bir ey kullanld zaman faydasz, o ey kullanlmad zaman faydaldr,
deil mi?"

"yle olacak."

"Demek ki dostum, doruluk, kullanlmayan eylerde faydalysa, onun bir deeri olmasa gerek. imdi unu
aratralm: Yumruk dnde veya baka bir dte vurmasn ok iyi bilen, kendini korumasn da ok iyi
bilir, deil mi?" (12)

"phesiz."

Sayfa 9
Platon-Devlet
"Ya hastalktan korunmasn bilen, onu bakalarna gizlice alamasn herkesten iyi bilmez mi?"

"Bilir sanrm."

"Sonra, dmann niyetlerini gizlice renen, btn srlarn alan kimse, ayn zamanda ordunun iyi bir
koruyucusudur, deil mi?"

"phesiz yledir."

"O halde bir eyin usta koruyucusu, bekisi, ayn zamanda o eyin usta hrszdr."

"Evet."

"yleyse, doru adam, paraya bekilik etmesini biliyorsa, almasn da bilir."

"Ne diyeyim? Sylediklerimizden bu kyor" dedi.

"O halde, sonunda doru adamn bir hrsz olduu ortaya kyor. Bunu Homeros'tan renmie benziyorsun;
nk o da Odysseus'un ana tarafndan dedesi Autolykos'u (13) ver, hrszlkta, yalan yere yemin etmekte
btn insanlardan stn olduunu syler. Anlalyor ki hem sana, hem Homeros'a, hem Simonides'e gre
doruluk bir tr hrszlk sanatdr, tabii dosta faydal, dmana zararl olmak artyla... yle demek istiyordun,
deil mi?"

"Hayr, Zeus hakk iin! Ne dediimi artk bilmiyorum. Bir bildiim varsa o da, doruluun dosta yarad,
dmana zarar verdiidir."

"Peki, sen kime dost dersin? Sana iyi adam grnenlere mi, yoksa yle grnmeseler de gerekten iyi olanlara
m? Bunun gibi, kime dman dersin?"

"Tabii, insan iyi sand adamlar sever, kt sand kimselerden nefret eder" dedi.

"Peki, birok kimseyi iyi olmadklar halde iyi sanmakla; biroklarn da aksine, kt olmadklar halde kt
bilmekle insanlar yanlmyorlar m?"

"Yanlyorlar."

"Demek ki, onlar iyiyi dman, kty dost sanyorlar, deil mi?"

"Evet."

" tersine dnd; demek ki imdi doruluk ktye iyilik, iyiye ktlk etmek oluyor."

"yle anlalyor."

"Ama iyiler dorudurlar, hakszlk edemeyecek yaratltadrlar, deil mi?"

"Evet"

"Hah! Senin szlerine gre, doruluk hi hakszlk etmeyenlere ktlk etmektir."

"Hi de deil, Sokrates! nk bu szler besbelli ki yanltr."

"O halde, dedim, doru olmayanlara zarar vermek, doru olanlara faydal olmak dorudur."

"Bu sz bence deminkinden daha gzel."

"Demek ki, Polemarkhos, biroklar iin, insanlar hakknda yanlan herkes iin, doruluk dosta zararl, dmana
Sayfa 10
Platon-Devlet
faydal olmaktr; nk biroklar gerek dostlarn kt, dmanlarn ise iyi adam sanrlar. Bylece
Simonides'in demin sylediimiz sznn tam tersini ileri srm oluyoruz."

"Evet, phesiz yle oluyor" dedi.

"O halde deitirelim. Anlalan, dostu dman iyi anlatamadk."

"Nasl anlatmtk, Polemarkhos?"

"Dost, hem iyi grnen, hem iyi olan insandr; iyi grnen ama iyi olmayan insan ise dost grnr, ama dost
deildir diyelim. Dman da tpk byle anlatabiliriz."

"Bu szmzden iyi adamn dost, kt adamn dman olduu kyor."

"Evet."

"Demek doruluk zerine demin sylediklerimize bir ey katmamz istiyorsun. nceden 'doruluk dosta iyilik,
dmana ktlk etmektir' demitik; imdi unu, yani 'dosta, iyiyse iyilik etmek; dmana, ktyse ktlk
etmek dorudur' dememizi istiyorsun."

"Bana kalrsa, byle sylenince, pek gzel sylenmi olur."

"Peki, herhangi bir insana ktlk etmek doru adama yakr m?"

"Evet, hem kt, hem dman olanlara tabii ktlk edilmelidir."

"Ama atlara ktlk edersek, daha iyi mi olurlar, daha kt m?"

"Daha kt"

"Kpein iyilii (14) bakmndan m, yoksa atn iyilii bakmndan m?"

"Atn iyilii bakmndan daha kt olurlar."

"O halde, ktlk grrlerse, kpekler atn iyilii bakmndan deil, kpein iyilii bakmndan daha kt
olurlar, deil mi"

"Diyecek yok."

"nsanlara gelince, dostum, ayn eyi syleyemez miyiz? Ktlk grrlerse, onlar da insann iyilii bakmndan
daha kt olurlar."

"phesiz."

"Peki, doruluk insann iyilii deil midir."

"Buna da bir diyecek yok."

"O halde, dostum insanlardan ktlk grenlerin doruluklarndan bir ey kaybetmeleri kanlmaz."

"yle grnyor."

"Peki, mzikle uraanlar, sanatlarn kullanarak birini mzikten anlayamaz hale getirebilirler mi?"

"Getiremezler."

"Ya biniciler, binicilikte, birini ata binemez klabilirler mi?"


Sayfa 11
Platon-Devlet

"Olamaz."

"Peki, dorulukta doru insanlar birini doruluktan ayrabilir mi? Yahut, szn ksas, herhangi bir iyilikle iyiler
birini kt edebilirler mi?"

"Yoo... edemezler."

"nk bence soutmak scakln deil, kartnn iidir."

"Evet."

"Islatmak kuruluun deil, kartnn iidir."

"phesiz."

"Ktlk etmek iyinin deil, kartnn iidir."

"yle."

"Ama doru adam iyidir, deil mi?"

"phesiz."

"Demek ki, Polemarkhos, dostuna ve baka birine ktlk etmek doru adamn deil, kartnn, yani doru
olmayan adamn iidir" dedim.

"Szlerini her bakmdan doru buluyorum, Sokrates!" dedi.

"O halde biri, doruluk herkese verilmesi gerekeni, yani bor olan vermektir, der de, bundan doru adamn
dmana ktlk, dosta iyilik borlu olduunu anlarsa, bu sz syleyen uslu deildir, nk gerei sylemi
olmaz; nitekim bir kimseye ktlk etmenin hibir durumda doru olmadn grdk."

"Bu konuda sana hak veriyorum" dedi.

"Demek ki biri Simonides'in, Bias'n, Pittakos'un (15) veya uslu, mutlu adamlardan birinin byle bir ey
sylediini iddia ederse, seninle ben yanyana ona kar savarz, deil mi?"

"Ben, kendi hesabma, seninle birlikte savamaya hazrm" dedi.

"Fakat bu sz, yani 'doruluk dostlara faydal olmak, dmanlara ktlk etmektir' diyen sz kimindir, biliyor
musun?" dedim.

"Kimin?"

"Bence ya Periandros'un, ya Perdikkas'n, ya Kserkses'in, ya Thebaili Ismenias'n (16) ya da kendini ok gl


sanan zengin adamlardan birinindir."

"ok doru" dedi.

"Peki, dedim, madem ki doruluun da dorunun da, bu son dediimiz olmad ortaya kt, o halde doruluk
baka ne olabilir?"

Biz daha konuurken Thrasymakhos (17) birka defa atlp sze karmak istemi, yannda oturanlar sz
sonuna kadar dinlemek istedikleri iin buna engel olmulard. Benim szlerimden sonra, biz konumamza ara
verince, kendini artk tutamad, vahi bir hayvan gibi toparlanp bizi paralayacakm gibi zerimize saldrd.

Sayfa 12
Platon-Devlet
Polemarkhos'la ben korkudan irkildik. O, herkese dnerek "Ey Sokrates!" dedi, "nedir bu sizin deminden beri
iine daldnz bo szler? Hem birbirinizin karsna geip gsterdiiniz bu saflklar, bu karlkl eilmeler de
ne oluyor? Doruluun ne olduunu gerekten renmek istiyorsan, yalnzca sormakla kalma; biri bir cevap
verirse, alk toplamak iin onun szn rtme. Bilirsin ki sormak, cevap vermekten kolaydr; sen de cevap
ver bakalm! Syle: Doruluk sence nedir? Bak ama bana, doruluk yok grevmi, yok faydaym, yok ie
yarayan eymi, yok kazanm, yok insann iine gelenmi falan demeyeceksin. Bir syleyecein varsa, aka
ve tam syle; nk byle sama szler sylersen, ben kabul etmem."

Bunlar duyunca aakaldm, yzne korka korka baktm; hem sanyorum ki benim bakm o bana bakmadan
nce zerine dmeseydi, dilim tutulacakt (18). yi ki szlerimiz onu ileden karmaya balad zaman, ilk
olarak ben ona baktm da cevap verebildim. Hafife titreyerek, "Thrasymakhos", dedim, "bize kzma; bu
meseleyi aratrrken biz ikimiz yanlyorsak, bil ki istemeyerek yanlyoruz. Altn arasaydk, aratrmamzda
birbirimizin karsnda eilmeye, bylece onu bulmak frsatn elden karmaya raz olur muyduk? Aradmz
doruluk -deeri birok altn klesinden yksek olan doruluk- olunca, ezilip bzlerek birbirimize bylesine
aptalca yol verdiimizi, doruluu elimizden geldii kadar ortaya karmaya uramadmz sanma.
Uratmzdan emin ol dostum! urayoruz, ama anlalan elimizden gelmiyor. Onun iin sizin gibi yaman
adamlarn bize darlmas deil, acmas ok daha doru olur."

Bu szlerim zerine alayl bir kahkaha att, dedi ki: "Aman Herakles! te Sokrates'in o her zamanki ironisi!
(19) Ama ben bunu biliyordum ve buradakilere nceden sylemitim ki sen cevap vermek istemeyeceksin, ii
ironiye dkeceksin. Bir soru karsnda cevap vermektense her eyi yapacaksn."

Ben de "Sen ok kurnazsn da ondan, Thrasymakhos!" dedim. "Birine on iki nedir, diye sorsaydn, sorduktan
sonra da 'Ama bak, arkada, on iki iki kere altdr, yok kere drttr, yok alt kere ikidir, yok drt kere tr
demeyeceksin; nk byle bo szler sylersen, ben kabul etmem' diye ona nceden ihtar etseydin, byle bir
soruya kimsenin cevap veremeyeceini herhalde bilirdin!Ama ya sana 'Ey Thrasymakhos, ne demek istiyorsun?
nce yasak ettiin cevaplardan hibirini vermeyeyim mi? Ya doru cevap onlardan biriyse ne yapaym, ey
acayip adam? Doruyu deil de baka bir eyi mi syleyeyim? Yoksa ne buyuruyorsun?' diye sorsayd, sen
onun bu szlerine ne derdin?"

"Brakalm bunu, bu dediklerinle benimkiler arasnda bir benzerlik var m ki" dedi.

"Niin olmasn? dedim, ama bir benzerlik olmasa da soruya cevap verecek adam varsa, yasak etsek de
etmesek de bildiini sylemekten ekinecek mi sanrsn?"

"Demek ki sen de byle yapacaksn", dedi. "Sana yasak ettiim cevaplardan birini vereceksin, deil mi?"

"Olur a!" dedim, "Dnp tanr, doru olduunu grrsem."

"Peki, ya ben doruluk hakknda btn bunlardan baka bir cevap, bunlardan stn bir cevap karrsam,
kendine hangi cezay layk grrsn?" (20)

"Bilmeyene yaraan cezadan baka bir cezay deil herhalde!" dedim. "Ona yaraan ceza da bilen birinden
renmektir; ite ben kendime bunu layk gryorum."

"Ne mr adamsn!" dedi, "Bil ki renmekten baka bir de para cezas vermelisin."

"Yeter ki param olsun" dedim.

Glaukon "Para var, para var!" dedi, "Haydi Thrasymakhos, i paradaysa konu! Hepimiz paymza deni
Sokrates'e vereceiz."

"Tabii, tabii...Siz bunu, Sokrates adetine bal kalsn, kendi cevap vermesin, ama biri cevap verince, ortaya
atlan sz eline alsn, rtsn diye istiyorsunuz."

"A dostum!" dedim,"insan sana nasl cevap versin? Bir kere bildii bir ey yoksa, bilmediini de itiraf ediyorsa;
sonra bir fikri varsa, deersiz olmayan bir adam da ona dndklerini sylemeyi yasaklyorsa, nasl cevap
Sayfa 13
Platon-Devlet
versin? Dorusu sz sana der; nk sen bildiini, syleyecek szlerin olduunu iddia ediyorsun. Haydi
buyur! Hatrm iin cevap ver! Glaukon'un da, tekilerin de renmesini ok grme!"

Bu szlerim zerine Glaukon ve tekiler raz olmasn dilediler. Zaten Thrasymakhos'un alk toplamak iin
konumaya can att besbelliydi. Elinde ok gzel bir cevap bulunduunu dnyor; sadece cevaplar bana
verdirmek iin inat eder gibi tavrlar taknyordu. Sonunda raz oldu ve "te Sokrates'in hneri!" dedi, "kendisi
retmek istemez, ona buna gider, renir, kimseye minnettarlk gstermez."

"Bakalarndan rendiimi sylyorsun, Thrasymakhos! Haklsn. Ama minnettarlk gstermediime gelince


bunda yanlyorsun; ben elimden geldii kadar minnet borcumu dyorum. Elimden de sadece vmek gelir..
Param yok ki! Ama bunu candan yaptm, birinin iyi konutuunu grrsem, onu candan vdm, sen hele
bir konu hemen grrsn; nk eminim, iyi konuacaksn" dedim.

"Dinle yleyse!" dedi. "te benim fikrim: Doruluk glnn iine gelen eydir, baka bir ey deil. Ee, niin
vmyorsun! Tabii vmek istemezsin!"

"Ne demek istediini bir anlayaym da yle", dedim. "imdilik daha anlamadm. Sen, doruluk glnn iine
gelen eydir diyorsun? Peki Thrasymakhos, bunu sylerken acaba ne demek istiyorsun? rnein pankration
pehlivan Pulydamas (21) bizden gl olduuna ve sr eti gcn korumak iin ona yaradna gre, bu
besin onun kadar gl olmayan bizler iin de hem yararl, hem de dorudur; bunu mu demek istiyorsun?"

"Sen insan irendiriyorsun, Sokrates!" dedi. "Szm ne kadar yanl anlamak mmknse, o kadar yanl
anlyorsun."

"Hi de yle deil, dostum"; dedim. "Yalnz ne demek istediini daha ak syle!"

"Sokrates, sen kentlerde tiranlk, demokrasi, aristokrasi gibi deiik hkmet ekilleri olduunu gerekten
bilmiyor musun?"

"Bilmez olur muyum?"

"Her kentte iktidar, hkm sren unsurun elindedir; yle deil mi?"

"phesiz."

"Her hkmet yasalarn kendi iine geldii gibi yapar: Demokrasi demokratla uygun yasalar, tiranlk tiranla
uygun yasalar koyar, dierleri de tpk byledir. Bu yasalar koyarak, kendi ilerine gelenin ynetilenler iin de
doru olduunu sylerler; kendi ilerine gelenden ayrlan da, yasaya, hakka kar geliyor diye cezalandrrlar.
te dostum, benim dediim udur: Doruluk her yerde birdir, yani oradaki hkmetin iine gelen eydir; g
onun elindedir. Doru drst akl yrtmesini bilen bir adam, bundan unu karr: Doru olan hep ayndr,
yani glnn iine gelen neyse, odur."

"Ne demek istediini imdi anladm. Ama iin gerekten byle olup olmadn renmeye alacam. Demek
Thrasymakhos, sen de 'doruluk ie gelen eydir' cevabn verdin; halbuki bana byle bir cevap vermeyi
yasaklamtn; ama dorusu, szne bir de 'glnn' szcn kattn."

"Anlalan nemsiz bir szck katmm!" dedi.

"nemli mi, nemsiz mi bu henz belli deil; fakat belli olan bir ey varsa, o da sylediinin geree uygun
olup olmadn aratrmak gerektiidir. Madem ki sen dorunun ie gelen bir ey olduunu sylyorsun, ben
de bu fikirdeyim; ama sen bir ey daha katyor, glnn iine gelen eydir, diyorsun. Ben bunu bilmiyorum;
onun iin aratrmak gerekiyor."

"Aratr" dedi.

"Hepsi olacak", dedim. "Sen yalnz una cevap ver: Tabii, ynetenleri dinlemenin de doru olduu fikrindesin,
deil mi?"
Sayfa 14
Platon-Devlet

"Evet."

"Peki, acaba kentlerin banda bulunanlar hi yanlmazlar m? Yoksa onlarn da yanld olur mu?"

"Onlar da bazen yanlabilirler" dedi.

"Demek ki, yasa koymaya giritiler mi, bazlarn doru, bazlarn yanl koyabilirler, deil mi?"

"yle sanrm?"

"Tabii, doru yasa koymak kendi ilerine geleni, yanl yasa koymak da kendi ilerine gelmeyen yasalar
koymaktr diyeceksin; deil mi?"

"yle."

"Ama nasl bir yasa koyarlarsa koysunlar, ynetilenler ona uymaldr, doru olan budur."

"Kuku yok."

"Demek ki, szlerine baklrsa, doru olan ey yalnzca glnn iine geleni yapmak deil, kartn da, yani
iine gelmeyeni de yapmaktr."

"Ne? Ne diyorsun sen?"

"Senin sylediklerini sanrm. Ama konuyu daha iyi aratralm. Syle, anlamam mydk? Ynetenlerin
ynetilenlere, unu bunu yapmay buyururken, bazan kendi gerek karlarnn ne olduunda yanldklar, fakat
ynetilenlerin batakilerin emrini yerine getirmelerinin doru olduu zerinde anlamam mydk."

"Anlamtk sanyorum" dedi.

"yleyse unu da bil ki, ynetenler kendilerine zararl olan eyler buyururlarsa, sen de bu buyruklarn yerine
getirilmesini doru buluyorsan, demek ki ynetenlerin ve gllerin iine gelmeyeni de yapmann doru
olduunu kabul etmi oluyorsun. te o zaman bundan yle bir sonucun kmas gerekmez mi? Senin
sylediklerinin kartn yapmak doru olmaz m? nk gryorsun ki gszlerin zararna olan bir ey
emrediliyor."

Polemarkhos "Zeus hakk iin doru! meydanda Sokrates" dedi.

Kleitophon da, "Tabii, sen ona tanklk edersen" diye sze atld.

Polemarkhos "Tana neden ihtiyac olsun?" dedi. "Ynetenlerin bazan kendilerine zararl olan eyler
buyurduklarn, ynetilenlerinse bu buyruklar yerine getirmelerinin doru olduunu Thrasymakhos kendisi
kabul etmedi mi?" diye sordu.

"Evet, Polemarkhos, dorudur; ama Thrasymakhos yalnzca 'ynetenlerin buyruklarnn yerine getirilmesi
dorudur' demiti."

"yi ama, Kleitophon; o, unu da, yani glnn iine gelenin doru olduunu da sylemiti. Bu iki szle,
gllerin bazan kendileri iin zararl olan eyleri gszlere, ynetim altnda olanlara buyurduklarn da kabul
etmiti. Bunlar kabul ettiine gre, glnn iine gelmeyen ey de glnn iine gelen ey kadar
dorudur."

Kleitophon "yi ama, Thrasymakhos 'glnn iine gelen ey' demekle glnn iine gelir sand ey demek
istiyordu; gszler bunu yapmaldr, doruluk da budur, diye iddia etmiti" dedi.

Polemarkhos da "Peki ama, daha nce byle bir ey sylenmedi" dedi.


Sayfa 15
Platon-Devlet

"Zarar yok, Polemarkhos! Thrasymakhos bunu byle sylyorsa, byle kabul edelim" dedim.

"Syle bakalm, Thrasymakhos! Senin demek istediin bu mudur? Yani doruluk, glnn iine gelsin
gelmesin, iine geldiini sand ey midir? Fikrin budur, diyebilir miyiz?"

"Yok, yok! dedi. Ben yanlana, tam yanld anda gl der miyim?"

"Dorusu, ynetenlerin yanlmaz kimseler olmadklarn, bazan yanldklarn kabul ettiin zaman, ben bunu
demek istediini sanmtm."

"Sen, Sokrates, insann szlerini arptyorsun. Bak, rnein sen, hastalar hakknda yanlan bir hekime,
yanld iin mi hekim dersin? Yahut da hesabnda yanlan bir muhasebeciye, yanld zaman, byle yanld
iin mi muhasebeci dersin? Bence 'hekim yanld, muhasebeci yanld, retmen yanld' birer deyi tarzdr.
Bence onlarn hibiri, eer verdiimiz ada layksa yanlmaz. Dncemi daha tam sylemem gerekirse -sen de
zaten tam szlerden holanyorsun- yle diyeceim: Sanat sahiplerinin hibiri yanlmaz; yanlan, bilgisi
yetmeyince yanlr, ama o zaman zaten sanat sahibi deildir. Sonunda hibir sanat sahibi, hibir bilgin, hibir
ynetici -ynetici olduka- yanlmaz; ama lem 'hekim yanld, ynetici yanld' diyebilir. te imdi verdiim
cevab sen byle anlamalsn; en tam ekliyle dncem udur: Ynetici, ynetici olduka yanlmaz, yanlmad
iin de kendine en faydal olan buyurur; ynetilene de bunu yapmak der. Gryorsun ya, daha batan
sylediim gibi, doruluk, glnn iine geleni yapmaktr."

"yle mi, Thrasymakhos? Szlerini evirdiimi mi dnyorsun?" dedim.

"Elbette" dedi.

"Demek ki sen, sorularm, sana tartmada bir oyun oynamak iin kt niyetle sordum sanyorsun, yle mi?"

"Eminim, yledir"; dedi, "ama bir ey elde edemeyeceksin; nk ne oyununu benden gizleyebiliyorsun, ne de
-gizleyemediin iin- beni sznn gcyle yenebiliyorsun."

"Ey mutlu Thrasymakhos!" dedim, "ben buna girimem bile. Ama, byle bir ey bir daha bamza gelmesin
diye unu syle: Hem ynetici, hem gl olan insan ne anlamda anlyorsun? Herkesin anlad gibi mi, yoksa
tam anlamyla m? Tam anlamyla anlyorsan, o, demin dediin gibi, yle bir adamdr ki, gl olduu iin,
gszn onun iine geleni yapmas dorudur."

"Tam anlamnda, tam anlamyla bir ynetici demek istiyorum", dedi. "Bunun zerinde oyna, szlerimi evir.
Senden aman dilemiyorum; ama bir ey yapamayacaksn?"

"Sen beni o kadar deli mi sanyorsun? Ben hi aslan krkmaya (22), Thrasymakhos'a oyun oynamaya kalkr
mym?"

"Demin kalktydn ya! Ama bunu yine baaramadn!"

"Yeter", dedim, "bu konuyu kapatalm. imdi sen syle bana: O senin daha nce szn ettiin 'tam anlamyla
hekim nedir? Para toplayan biri mi, yoksa hastalara bakan biri mi? Ama gerekten hekim olan hekimi anlat!"

"Hekim hastalara bakan biridir."

"Ya kaptan nedir? Gerek anlamda bir kaptan, gemicilerin ba mdr, yoksa bir gemici midir?"

"Gemicilerin badr."

"Demek gemide seyahat ettii hesaba katlmamal, ona 'bir gemici' dememeli; nk ona, denizde
seyrettiinden deil, sanatndan ve gemicilerin banda olduundan tr kaptan denir."

"Doru."
Sayfa 16
Platon-Devlet

"Bunlarn her birinin iine yarayan bir ey yok mudur dersin?"

"Var tabii."

"Hatta sanat da herkesin iine yarayan arayp onu salamak iin domu deil midir?"

"Evet, bunun iin domutur."

"Peki, her sanatn, mkemmel olmann dnda, iine yarayan baka bir ey var mdr?"

"Bu soruyla ne demek istiyorsun?"

"unu: rnein bana, 'bedene beden olmak yeter mi, yoksa baka eye ihtiyac var m?' diye sorsan, yle bir
cevap veririm: 'Herhalde baka eye ihtiyac var ki hekimlik sanat bulunmu; nk beden aciz bir eydir ve
ona yalnzca beden olmak yetmez. te bu sanat onun iine gelenleri, yani ona yarayan eyleri salamak iin
meydana getirilmitir.' Byle sylemekle sence doru mu sylyorum, yoksa yanl m?"

"Doru" dedi.

"Peki sonra, hekimliin kendisi de aciz midir? Yahut baka herhangi bir sanatn ayrca bir gce ihtiyac olabilir
mi? rnein gze grme, kulaa iitme gc gereklidir; bu yzden de gzn ve kulan, kendilerine yararl
olan aratracak ve salayacak bir sanata ihtiyalar vardr. Peki sanatlarda da yle midir? Sanatn kendisinde
bir eksiklik var m? Her sanatn kendi iine geleni aratracak baka bir sanata, bu aratrann da bir tekine
ihtiyac var mdr? Bunun sonu gelmez mi? Yoksa kendine yararl olan kendi mi salar? Yetersizliini gidermek
iin kendine de, baka bir sanata da ihtiyac yoktur, nk sanatta hibir yetersizlik, hibir kusur yoktur, deil
mi? Sanatn da, kendi alanndaki eyden baka bir eyin yararna olan aratrmas gerekmez mi? Bir sanat,
salam olduka, yani btn olarak zn koruduka, kusursuz ve saf deil midir? Sorunu demin
konutuumuz 'tam anlama' gre aratr da syle: Byle midir, yoksa deil midir?" (23)

"Byledir sanyorum."

"O halde hekimlik hekimliin yararna olan deil, bedenin yararna olan gzetir" dedim.

"Evet" dedi.

"Binicilik biniciliin yararna olan deil, atlarn yararna olan gzetir. Bir sanat da, kendi hibir ihtiyac
olmadndan, kendinin deil, sanat olduu eyin yararna olan gzetir."

"yle olacak" dedi.

"Fakat, Thrasymakhos, sanatlar, sanat olduklar alanda egemen ve stndrler..." dedim.

Bunun zerine istemeye istemeye "evet" dedi.

"... O halde hibir bilgi stn olann iine geleni deil, kendi ynetimi altnda bulunann, yani gszn
yararna olan gzetir ve emreder" dedim.

Sonunda dediime geldi, ama nce kar gelmek istemiti. Raz olunca, "O halde hibir hekim, hekim olduka,
hekimin yararn gzetmez, hastann yararn gzetir, emreder; deil mi? Nitekim gerek anlamda hekim
olann, bir tccar olmayp bedenlere bakan bir insan olduunda anlamtk; yoksa anlamam mydk?"
dedim.

"Anlamtk."

"Gerek kaptan tayfa deil, tayfalarn badr demitik, deil mi?"

Sayfa 17
Platon-Devlet
"Evet."

"O halde byle bir kaptan, yani yneten biri, kaptann yararn deil, tayfann, yani ynetilenin yararn
gzetecek, emredecektir."

Bu fikre glkle yanat.

"Demek ki, Thrasymakhos, hibir kimse, ynetici olduka hibir ynetimde kendi yararn gzetmez. Urunda
alt, ynetilen kiilerin yararn gzetir ve emreder. Ve bu adam ne sylerse, ne yaparsa, bu hedefle -yani
ynetilenin yararna uygun olan gzeterek- syler ve yapar."

Tartmamz bu noktaya gelince ve herkes dorunun ne olduunda da tam ters bir sonuca varldn grnce,
Thrasymakhos cevap vermek yerine, "Sokrates syle bana, senin bir stninen var m?" diye sordu.

"Bu da ne!" dedim. "Bunlar soracana, cevap vermen daha iyi olmaz myd?"

"Olmazd, nk stninen senin smn gremiyor, ok ihtiyacn olduu halde, burnunu silmiyor. Beendin
mi, ite koyunlarla oban ayrt edemiyorsun."

"Ne demek istiyorsun?" dedim.

"unu demek istiyorum: Sana gre, obanlarla srtmalar koyunlarla kzlerini efendilerinin ve kendilerinin
yarar iin deil, sadece koyunlarla kzlerin yarar iin besler, onlarn yararn gz nnde tutarak bakarlar.
Tpk bunun gibi, sen yle sanyorsun ki, kentlerde gerekten egemen olan yneticilerin ynetilenler hakknda
gece gndz dndkleri, srnn bandaki obann dnd gibi, nelerinden yararlanacaklar deildir.
Sence onlar baka trl dnrler. Sen doru ile doruluu, eri ile erilii tanmaktan o kadar uzaksn ki,
unu bilmiyorsun: Dorulukla doru gerekten bir bakas iin yararl olan, yani glnn, egemen olann iine
gelen eydir; itaat edenin, hizmet grenin zararnadr. Erilikse tam tersinedir; gerekten saf ve doru olanlara
hkmeder. Gl stn olduu iin, ynetilenler de glnn yararna olan yaparlar; hizmetleriyle kendi
mutluluklarn deil, ancak onun mutluluunu salarlar. Ey Sokrates, saf adam, una dikkat etmelisin ki, doru
adam her ite, doru olmayann karsnda zararl kar. nsanlarn, aralarnda yaptklar anlamalar ele alalm:
Ortaklar byle iki insan olduka, ortaklk dald zaman, dorunun doru olmayandan daha ok kazandn
hi gremezsin; zarar ettiini grrsn. Devletle olan ilerinde, vergi vermek gerekirse, ikisinin mal eit olduu
halde, doru adam ok, teki az verir; ama almaya gelince, biri hi kazanmaz, teki ok kazanr. nk
ynetime gelince, doru, baka bir zarar grmese de, en azndan ihmali yznden evi, ailesi kt bir duruma
der; doruluu, onun devlet malndan faydalanmasna engel olur; stelik dorulua aykr bir i yapmak
istemedii zaman, hsmlarnn, akrabalarnn nefretini kazanr. Doru olmayan insan iin durum tam tersinedir.
Biraz nce de sylediim gibi, ben eri insan demekle pek byk kazanlar elde edebilen kimseyi anlyorum.
te sen, doru olmaktansa doru olmamann insann kendisi iin ne kadar kazanl olduunu anlamak
istiyorsan, byle bir adam gz nnde tutmalsn. Bunu renmek iin de en kolay yol eriliin sonuna kadar
gitmektir; o erilik ki, yapan son derecede mutlu, hakszlk grp erilik etmek istemeyeni son derecede
sefil eder. Eriliin son aamas tiranlktr. O, bakalarnn mallarn azar azar deil, dzenbazlk ve iddet
yollarya birden zapteder; bu mallarn tanrlara veya insanlara, devlete veya bireye ait olup olmadklarna
bakmaz. Oysa herhangi bir kii bu trden erilikler yaparken yakalanacak olursa, cezasn grr, pek ok da
ayplanr; nk eitli yolsuzluklarda bulunanlar, tapnak soyan, insan tccarl yapan, duvar delen,
soygunculuk, hrszlk edenler, iledikleri sulara gre ad alrlar. Ama yurttalarnn mallarna el srmekle
kalmayp onlar klelie de srkleyenlere bu irkin adlar verilmez. Yalnzca kendi vatandalar deil, erilik
yaptn bilenlerin hepsi ona mutlu derler; nk erilii ayplayanlar erilik etmekten deil, ona uramaktan
korktuklar iin erilii ayplarlar. Bylece, Sokrates, olduka ileri giden bir erilik hr adama doruluktan daha
ok yakr; bylece daha gl, daha efendi olur; ve balangta sylediim gibi, doruluk glnn iine
gelendir, erilikse kendine yararl olan, kendi iine gelendir."

Thrasymakhos bunlar syleyerek, bir yn sz bir natr gibi kulaklarmza bol bol dktkten sonra, ekilip
gitmek niyetindeydi; ama orada bulunanlar onu brakmadlar, kalmaya ve sylediklerinin incelenmesini kabule
zorladlar. Ben de ok rica ettim ve "Ulu Thrasymakhos," dedim, ortaya byle bir sorun attktan sonra, bu
sorunun senin iddia ettiin gibi mi, yoksa baka trl m olduunu yeterince retmeden veya renmeden
mi gitmek istiyorsun? Yaadka izlememiz gereken, izlediimizde bize iyi bir yaam salayacak olann ne
Sayfa 18
Platon-Devlet
olduunu anlatmaya girimekle basit bir i mi ele aldn sanyorsun?"

Thrasymakhos "Ben basit mi diyorum?" dedi.

"yle dermi gibi grnyorsun," dedim. "Ya da bize aldrmyorsun ve o senin bilirim dediin eyleri biz
bilmediimiz iin, iyi mi yaayacaz, kt m yaayacaz, bu seni ilgilendirmiyor. Haydi, dostum, raz ol, bizi
de aydnlat! Biz o kadar ouz ki, bize edecein iyilik senin iin hi de kazansz bir i olmayacak. Ben sana
kendi fikrimi syliyeyim: Erilie engel olmayp onun her istediini yapmasna izin versek bile, eriliin
doruluktan daha kazanl olduuna ben akl erdiremem, inanamam. Bak dostum, biri haksz olsun, gizliden
gizliye yahut aka ve zorla erilik yapabilsin, yine beni eriliin doruluktan daha kazanl olduuna
inandramaz. Zaten, belki de yalnz deilim, iimizde byle dnen bir bakas da var; onun iin, mutlu adam,
doruluu erilikten stn tutmakla yanl dndmz yeterince ispat et, bizi inandr."

"Peki, seni nasl inandraym?" dedi. "Madem ki deminden beri sylediklerime inanmyorsun, artk ne
yapabilirim? Yoksa szlerimi kafana zorla m sokaym?"

"Zeus hakk iin! Bunu yapma. Ama her eyden nce szlerini deitirme, deitireceksen de, bunu aka yap
ve bizi aldatma. imdi, biraz nceki szler zerinde duralm: Gryorsun ki ilkin gerekten hekim olan
anlattn halde, Thrasymakhos, sonradan gerek oban hakknda verdiin tanma bal kalmaya gerek
grmedin. oban olmak sfatyla obann, koyunlarnn iyiliini dnen bir oban gibi deil de, boazna
dkn bir adam gibi ziyafette iyi yiyebilmek iin, yahut da bir ticaret adam gibi koyunlarn satabilmek iin
onlar gzettiini sanyorsun. Oysa oban, banda bulunduu srye en byk iyilii nasl salayacan
dnr, baka tasas da yoktur; nk obanlk sanat, znden bir ey kaybetmedike kendi ihtiyalarn
kusursuz olacak kadar, yeterince salamtr. Bunun gibi u nokta zerinde de anlamamz gerektiini
sanyordum: Her ynetim, ynetim olarak ister devlet yaamnda olsun, ister tek insann yaamnda olsun, bir
bakasnn iyiliini deil, ancak ynettii ve bakmn zerine ald eyin iyiliini gzetir. Sen kentleri
ynetenlerin, gerekten ynetenlerin bu ii seve seve yaptklarn m sanyorsun?"

"Zeus hakk iin! Sanmakla kalmyorum, eminim."

"Ne sylyorsun, Thrasymakhos," dedim. "Kimsenin ynetim grevlerini isteyerek zerine almadn, aksine,
onlarn bu ynetim grevlerinden kendilerine deil, ynetilenlere bir fayda kaca iin cret istediklerini
grmyor musun? Sen yalnz una cevap ver: Biz daima 'her sanat dierinden farkl klan ey, her birinin
dierinden farkl bir baarma gc olmasdr' demedik mi? Hem dndne aykr cevap verme de biraz
ilerleyelim, olmaz m mutlu Thrasymakhos?"

"Evet, fark budur" dedi.

"yleyse, her bir sanatn bize salad yarar ayn deil, baka bakadr. rnein hekimlik salmz korur,
kaptanlk denizlerde gvenliimizi salar; tekiler iin de byle deil midir?"

"Evet."

"yleyse cret alma sanat (24) da cret salar, deil mi? nk onun baars bundadr; yoksa sence
hekimlikle kaptanlk bir midir? Ya da, demin nerdiin gibi, biri kaptanlk yapar da, denizlerde sefere kmak
ona yarad iin sal yerine gelirse, sen bu yzden onun sanatna hekimlik demeyi daha doru mu
bulacaksn?"

"Hayr."

"Biri cret alrken sal dzelirse, gene de cret alma sanatna hekimlik diyemezsin, sanrm."

"Tabii diyemem."

"Ya sonra? Biri hastaya bakar da cret alrsa, hekimlie cret alma sanat m dersin?"

"Hayr."
Sayfa 19
Platon-Devlet

"Demek her sanat kendine gre ayr bir yarar salar. Bunda anlatk m?"

"yle olsun" dedi.

"O halde btn sanat sahiplerinin ortak bir yarar varsa, kukusuz bunu ayrca ortak bir eyi kullanmakla
edinirler."

"yle grnyor."

"te biz de diyoruz ki, sanat sahiplerinin cret alarak yarar salamalar, kendilerinin ayrca cret sanatyla
uramalarndan ileri geliyor."

Bunu glkle kabul etti.

"Demek oluyor ki, her sanat sahibi o yarar, yani cret almay, kendi sanatndan karmaz. Noktas noktasna
aratracak olursak hekimlik salk, cret alma sanat ise cret salar. Ev kurma sanat, ev; cret alma sanat
ise ona e olarak cret salar; tekiler de bylece kendi iini grr ve banda bulunduu eye yararl olur.
Ama sanat sahibine ayrca bir cret verilmeyecek olursa, o sanatndan faydalanabilir mi?"

"Sanmam" dedi.

"Ama o parasz i grd zaman da faydal olmaz m?"

"Bence olur."

"imdi, Thrasymakhos, u belli oluyor ki hibir sanat, hibir ynetim kendine yarayan salamaz. Deminden
beri sylediimiz gibi, glnn yararn deil, gsz olduu iin, kn yararn gzeterek, ynetilenin
yararna olan salar ve buyurur. te dostum Thrasymakhos bunun iindir ki ben demin, kimsenin ynetmeyi
gnlden istemediini, bakalarnn kt durumlarn dzeltmek iin uramaya raz olmadn, cret
isteyeceini ileri sryordum. nk sanatyla baarlar elde etmek isteyen kimse sanatna uygun ekilde
davrandka, kendine en iyi olan deil, daima ynetilene en iyi olan yapar ve buyurur. te, bu ekilde
ynetmeyi gze alacak olanlara bir cret verilmelidir: Para veya eref; ynetimden kanrlarsa, ceza."

Glaukon, "Sokrates ne demek istiyorsun," dedi. "Saydn cretlerin ikisini tanyorum, ama bu ceza nedir? Hem
nasl oluyor da onu cretten sayyorsun, anlayamadm."

"Sen en iyi insanlarn creti nedir bilmiyorsun," dedim. "En deerli kimseler yneticilie raz olduklar zaman,
ite o cret iin ynetirler. Yoksa erefe, paraya dkn olmann ayp sayldn, gerekten de yle olduunu
bilmiyor musun?"

"Tabii biliyorum" dedi.

"te bu yzden iyiler, ne para iin ynetmeye raz olurlar, ne de eref iin; nk ynetmelerine karlk cret
isteyecek olurlarsa, kendilerine ' cret klesi' derler diye korkarlar. Ynetim mevkiinden faydalanarak gizlice
para ekecek olurlarsa, 'hrsz' derler diye korkarlar. eref iin de raz olmazlar; nk erefe dkn
deildirler. Bu yzden ynetimi zerlerine almak iin karlarnda bir zor, bir ceza bulunmas gerekir. Belki bu
yzden, bir insann yneticilik iine kendiliinden, zorlanmay beklemeden atlmas ayp saylmtr. Cezann en
by de, kendimiz ynetmek istemediimiz zaman, daha kt biri tarafndan ynetilmemizdir. Bence deerli
insanlar ynettikleri zaman, ilerinde bu korkuyla ynetirler. te o zaman bir nimete konmak, rahatlarn
salamak iin deil, ynetimi emanet edecek kendilerinden daha iyi veya kendilerine e kimseler
bulamadklarndan ister istemez ynetimi zerlerine alrlar; nk sadece iyi insanlarla dolu bir kent
kurulabilseydi, insanlar herhalde imdiki gibi ynetmek iin deil, ynetmemek iin urarlard. Hem o zaman
gerek yneticinin gerekte kendi iine geleni deil, ynetilenin iine geleni gzeten bir adam olduu belli
olurdu. yle ki, akll bir adam bakasna yararl olmak iin zahmete katlanmaktansa, bakasndan yarar
grmeyi yelerdi. Ksaca, Thrasymakhos, 'doru glnn iine gelendir' szn hi de kabul etmem. Fakat
bunu bir dahaki sefere de inceleyebiliriz. Hem Thrasymakhos'un az nce syledii sz bana ok daha nemli
Sayfa 20
Platon-Devlet
grnyor: Doru olmayann hayat dorununkinden daha iyiymi. Sen, Glaukon, iki fikirden hangisini
seiyorsun? Hangisini geree daha uygun buluyorsun?"

"Ben, doru kiinin yaam daha iyidir, diyorum" dedi.

"Az nce Thrasymakhos'un, doru olmayan kiinin yaamnda nice nimetler sayp sraladn iittin mi?"

"Evet, iittim, ama inanmyorum."

"Elimizden gelirse, bir yolunu bulalm da, sylediinin doru olmadna onu inandralm, ister misin?"

"stemez olur muyum."

"imdi bak," dedim. "Onun szne karlk olarak, doru olmann btn nimetlerini sayp uzun szler sylersek,
o da bir daha sz alr; biz de gene uzun szlere giriirsek, o zaman nimetleri saymak ve her birimizin ne kadar
saydn lmek gerekecek; hem de karar verecek hakemlere ihtiyacmz olacak. Ama konuyu deminki gibi,
birbirimizle uyuarak aratrrsak, ayn zamanda hem hakem, hem avukat oluruz."

"Dorudur" dedi.

"yleyse bu aratrmalarn hangisini beeniyorsun" diye sordum.

"kincisini" dedi.

"Haydi yleyse, Thrasymakhos," dedim. "Batan balayalm, sen de cevap ver. Gerek erilik, gerek
doruluktan daha elverili midir dersin?"

"Tabii, dedi; sebebini de syledim."

"Peki, dorulukla erilik konusunda ne dersin? Birine iyilik, tekine ktlk m dersin?"

"Elbette."

"Dorulua iyilik, erilie ktlk, yle deil mi?"

"A iki gzm, yle olsayd, erilik elverilidir, doruluk elverili deildir der miydim?"

"Peki, yleyse ne diyorsun?"

"Tam tersini" dedi.

"Doruluk ktlk mdr?"

"Hayr, ama doru insana ok saf ve iyi yrekli derim."

"O halde eri insana kt yrekli mi dersin?"

"Hayr, iini bilen bir insan derim."

"Sence, Thrasymakhos, doru olmayanlar uslu ve iyi insan mdrlar?"

"Evet, tam anlamyla erilik edebilenler; kentleri de, uluslar da altetmeye gc yetenler uslu ve iyidirler;
halbuki sen belki yankesicilerden sz ettiimi sanyorsun. Elbette bu gibi iler de gizli kaldka yarar salar.
Ama demin sylediklerimin yannda onlardan sz etmeye demez" dedi.

"Evet, evet," dedim. "Ne demek istediini anlamyor deilim, ama bir eye ayorum: Erilie iyiliin,
usluluun; dorulua da kartlarnn yannda yer vermene."
Sayfa 21
Platon-Devlet

"asan da amasan da, benim verdiim yer budur."

" etinleiyor dostum" dedim. "Buna verilecek cevap artk kolay bulunamaz; nk eriliin elverili olduunu
ileri srmekle beraber baka baz kimseler gibi sen de onun kt ve ayp olduunu kabul etseydin, syleyecek
sz bulur, dierlerinin kansna bavururdum. Ama imdi madem ki erilii iyiliin, usluluun srasna
koymaktan bile ekinmedin, besbelli ki onun hem gzel, hem gl olduunu syleyeceksin ve bizim dorulua
yklediimiz zelliklerin hepsini ona ykleyeceksin."

"Senin de her ey iine douyor" dedi.

"Bununla birlikte, asl dnceni sylediine inanabildike konuyu sonuna kadar aratrmaktan kanmamal;
nk gryorum ki, Thrasymakhos, sen bu anda gerekten aka etmiyor, asl dnceni sylyorsun."

"Asl dncem olsun olmasn, sana ne," dedi. "Sen yalnz sz rtmeye bak."

"Evet, bana ne, dedim. Ama sen bir de una cevap vermeye al; doru adam sence herhangi bir ite doru
adam amak ister mi?"

"stemez, yoksa imdi olduu gibi kibar ve iyi yrekli olmazd."

"Ya doru bir ite doruluu amak ister mi?"

"Onu da istemez" dedi.

"Doru olmayan amak isteyebilir mi, onu amay doru bulur mu, yoksa bulmaz m?"

"Bulur, dedi, ister; ama elinden gelmez."

"Ben bunu sormuyorum ki... dedim. Doruyu deil, doru olmayan amak ister mi, onu amay doru bulur
mu diye soruyorum."

"Evet, doru bulur" dedi.

"Ya doru olmayan adam, doruyu ve doru ite doruluu amak ister mi?

"Hi istemez olur mu! O herkesi amak ister!"

"Demek ki doru olmayan, hem doru olmayan adam, hem de doru olmayan ite erilii aacak ve kendisi
herkesten fazla ey elde etsin diye uraacak, yle mi?"

"yledir" dedi.

"O halde yle diyelim," dedim. "Doru olan kendine benzeyeni deil, benzemeyeni amak ister; doru
olmayan ise, hem kendine benzeyeni, hem de benzemeyeni amaya alr."

"ok iyi syledin" dedi.

"Doru olmayan iyi ve ustadr, doru olan deildir."

"Bu da iyi" dedi.

"Doru olmayan iyiye, ustaya benzer; doru olan benzemez, deil mi?"

"Kukusuz, yle olan kendisi gibi olanlara benzer; yle olmayan benzemez."

"Gzel; demek her birinin benzedii kimseler ne ise, kendisi de odur. (25)"
Sayfa 22
Platon-Devlet

"Baka ne olacak" dedi.

"Neyse, Thrasymakhos, sen baz kimselere mzikten anlar, bazlarna anlamaz der misin?"

"Derim."

"Hangisine usta, hangisine acemi dersin?"

"Tabii, mzikten anlayan ustadr, anlamayan acemidir."

"Biri usta olduu ilerde iyidir, teki acemi olduu ilerde ktdr, deil mi?"

"Evet."

"Peki, sence dostum, mzikten anlayan adam lyrasnn sesini dzeltirken mzikten anlayan baka birini tellerin
gerilmesi veya gevetilmesinde amak ister mi? Daha ok ey elde ederim der mi?"

"Hayr, sanmam."

"Ya mzikten anlamayan amak ister mi?"

"Evet, herhalde."

"Peki, hekim hastann yiyeceini, ieceini seerken hekimi veya hekimlii bir eyde amak ister mi?"

"stemez."

"Ya hekim olmayan?"

"Onu amak ister."

"Bak bakalm, her bilgi ve her bilgisizlik alannda bir bilgili yaptnda veya sylediinde baka bir bilgiliyi amak
ister mi, yoksa ayn ite benzerinin elde ettiini elde etmekten memnun olur mu?"

"Evet, belki yle olmas gerekiyor."

"Ya bilgisiz adam, bilgiliyi de bilgisizi de amak istemez mi?"

"Belki ister."

"Ama bilgili uslu deil midir?"

"Usludur."

"Uslu olan iyi deil midir?"

"yidir."

"O halde iyi ve uslu olan, kendine benzeri deil, benzemeyeni, kart olan amak isteyecek."

"yle grnyor" dedi.

"Ama kt ve bilgisiz olan, hem benzerini, hem de kartn amak isteyecek."

"Besbelli" dedi.

Sayfa 23
Platon-Devlet
"Doru olmayan adam bizce kendine benzeyeni de, benzemeyeni de amak ister, deil mi, Thrasymakhos?
Yoksa yle demedin mi?"

"yle syledim" dedi.

"Ama doru adam kendine benzeyeni deil, kendine benzemeyeni amak isteyecek deil mi?"

"Evet."

"yleyse doru adam usluya, iyiye; eri adam ktye, bilgisizlie benzer."

"Olabilir."

"Peki ama her ikisinin de benzerleri ne ise, kendilerinin de o olduu sznde uyumutuk."

"Evet."

"En sonda dorunun iyi ve uslu, erinin bilgisiz ve kt olduu meydana kt."

Thrasymakhos btn bunlar kabul etti, ama yle benim imdi anlattm gibi kolayca deil; ancak onu
srklediim iin, glkle kabul etti. Koca koca ter damlalar dkyordu; zaten hava da pek scakt. Hem o
gn ben, nce hi grmediim bir eyi, Thrasymakhos'un kpkrmz kesildiini grdm. Biz bylece, doruluk,
iyilik ve usluluktur; erilikse ktlk ve bilgisizliktir diye anlatktan sonra:

"Peki," dedim, "biz bunu byle balam olalm; ama eriliin gl olduunu sylemitik, hatrlyorsun ya,
Thrasymakhos?"

"Hatrlyorum," dedi, "ama imdi sylediklerin de houma gitmiyor: Bu konuda syleyeceim var. Fakat
konusam, iyi biliyorum ki nutuk atyor diyeceksin. Onun iin, brak da istediim gibi konuaym, ya da sormak
istiyorsan, sor: Ben de sana, masal anlatan yal kadnlara cevap verir gibi 'yle olsun' derim, bamla da,
'evet' 'hayr' diye iaret ederim."

"Yalnz, verecein cevap asl dncene aykr olmasn" dedim.

"Nasl olsa beni konuturmuyorsun, hi olmazsa cevabm houna gitsin. Daha ne istiyorsun?"

"Hi, hi," dedim. "Haydi, cevap vereceksen ver; ben de soraym."

"Sor."

"te ben sz srasyla incelememiz iin, demin sorduumu gene soruyorum: Eriliin karsnda doruluk
nasl bir eydir? Geri bir aralk, eriliin doruluktan daha becerikli, daha gl olduu sylenmiti, ama imdi
doruluun usluluk ve iyilik olduunu kabul ediyorsak, u bellidir ki doruluk, bilgisizlik olduunu sylediimiz
erilikten daha gldr; bunu herkes bilir. Ama ben, Thrasymakhos, aratrmam bu sade ekilde deil, yle
yapmak istiyorum: eri olan, baka kentleri hakszca esir etmeye kalkan, esir etmi olan, hatta birounu
boyunduruk altnda tutan bir kent yok mudur, ne dersin?"

"Var derim, hem de bunu en iyi, yani erilii tam olan kent yapar" dedi.

"Anlyorum; demin de sylediim buydu," dedim. "Ama dikkatimi eken bir ey var: Baka bir kente hkim olan
kent, acaba bu gcn erilikle mi koruyacaktr, yoksa dorulukla m korumak zorunda kalacaktr."

"Eer daha nce senin dediin gibi, doruluk usluluksa, dorulukla," dedi; "yok benim dediim gibiyse,
erilikle."

"Banla 'evet', 'hayr' demekle kalmadna, gzel gzel cevap verdiine ok memnun oluyorum,
Thrasymakhos."
Sayfa 24
Platon-Devlet

"Sana yaranmak istiyorum!" dedi.

"'yi ediyorsun. Ama, haydi biraz daha yaran da syle: Bir kent, bir ordu, haydutlar, hrszlar ve doru olmayan
bir hedefe birlikte yryen baka neler varsa, bunlar biribirlerine erilik edecek olurlarsa, bir i grebilirler mi,
dersin?"

"Hayr" dedi.

"Ya hakszlk etmezlerse, daha iyi almazlar m?"

"alrlar, tabii."

"Anlalan, Thrasymakhos, erilik aralarnda geimsizlik, kin ve kavga karyor; doruluk ise iyi geimi,
dostluu salyor; yle deil mi?"

"yle olsun; aramz almasn."

"ok iyi davranyorsun, dostum. unu da bana syle: eriliin ii, bulunduu herhangi bir yerde kin
yaratmaksa; hr insan olsun, kle olsun, onlar birbirlerinden nefret ettirmez mi, aralarna geimsizlik sokmaz
m, onlar birlikte alamayacak hale getirmez mi?"

"Getirir elbette."

"Ya erilik iki kiide olursa? Aralar almayacak m, birbirlerinden nefret etmeyecekler mi, doru insanlara
olduu kadar birbirlerine de dman kesilmeyecekler mi?"

"Elbette" dedi.

"Peki, yaman dostum, erilik bir tek insandaysa, kendi gcn yok eder mi dersin? Yoksa olduu gibi kalr m?"

"Peki, olduu gibi kalr diyelim" dedi.

"Demek eriliin yle bir gc olduu grlyor ki, nerede bulunursa bulunsun, bir kentte, bir soyda, bir
orduda veya baka herhangi bir toplulukta, onun etkisiyle bu topluluk nce i gremez hale gelir, sonra
kendine de, kendine kart olan her eye ve doruya da dman kesilir."

"Evet."

"Tek bir kiide de bulunsa, etkisi ayndr, nk bu onun doasdr sanrm. nce etkisi altnda kalan insan
kendi kendisiyle uyumsuzlua dtnden i gremez hale gelir. Sonra kendi kendine de, doru insanlara da
dman olur; deil mi?"

"yledir."

"Ama tanrlar doru deiller midir, dostum?"

"yledirler diyelim."

"Demek ki eri insan tanrlarn da dman olur, Thrasymakhos; ama doru insan onlarn dostudur."

"Bu szlerin tadn doya doya kar!" dedi. "ekinme! Nasl olsa ben kar gelmeyeceim: Bu arkadalarn
dmanln kazanmak istemiyorum."

"Haydi yleyse," dedim, "ziyafetin sonlarnda da beni memnun et, nceki gibi cevap ver; nk doru
insanlarn daha uslu, daha iyi, i grmekte daha becerikli olduklarndan kuku duymuyoruz. Eri insanlarn ise,
birlikte i grmek hi ellerinden gelmez. Ama bunlar da bazen, alp abalayarak, hep birlikte bir i
Sayfa 25
Platon-Devlet
grebilirler diyoruz, ama bununla pek de doru bir ey sylemi olmuyoruz; nk onlar bsbtn eri
olsalard, birbirlerini esirgemezlerdi; onlarda, dman olduklar kimselere ktlk ederken, ayn zamanda
birbirlerine de ktlk etmelerinin nne geen, onlar hedeflerine eritiren doruluk gibi bir ey bulunduu
meydandadr. Onlar eri ilere atldklarnda kendilerini erilie yar kaptrmlardr; nk bsbtn kt ve
ar derecede eri insanlar, i grmekten de acizdirler -bunun byle olduunu gryorum: Sen demin
yanlmsn- .Dorularn, -bunu sonradan aratrrz demitik ya- erilerden mutlu olup olmadklarn, daha iyi
bir mr srp srmediklerini aratrmak gerekir. Bu szlerimiz mutlu olduklarn bence zaten ortaya
karmtr; ama ne de olsa, konuyu daha iyi aratrmalyz: biz rasgele bir konudan deil, nasl yaamak
gerektiinden sz ediyoruz."

"Aratr bakalm."

"Aratryorum. Syle bana; sence atn grd bir i var mdr?"

"Var."

"Peki, bir atn veya herhangi bir hayvann iini, yalnzca onunla grlen veya onunla en iyi grlen bir i diye
kabul edebilir misin?

"Anlamyorum."

"Haydi, yle anlataym: Gzlerinden baka bir eyle grebilir misin?"

"Tabii gremem."

"Ya kulaklarndan baka bir eyle iitebilir misin?"

"Olamaz."

"Bu iler onlarn iidir demek doru olmaz m?"

"phesiz doru olur."

"Gzel; bir zm ktn bir kamayla, bir bakla ve daha birok aletle kesebilirsin, deil mi?"

"Keserim."

"Ama ktk her halde en iyi, bu i iin yaplm ba bayla kesilir."

"yledir."

"te biz, bu i ba bann iidir demez miyiz?"

"Elbette deriz."

"Demin 'herhangi bir eyin ii, yalnzca kendinin baarabilecei veya tekilerin hepsinden daha iyi
baarabilecei i deil midir?' diye sorduum soruyu imdi daha iyi anlamsndr."

"Evet," dedi, "anladm: bence de her eyin ii, dediin gibidir."

"Peki," dedim, "kendine bir i den herhangi bir eyin bir de iyilii olduuna inanmyor musun? nce
sylediklerimize dnelim: Gzler bir i grr diyebilir miyiz?"

"Deriz."

"Peki, gzlerin bir de iyilii yok mudur?"

Sayfa 26
Platon-Devlet
"O da vardr."

"Ya kulaklarn da bir ii yok muydu?"

"Vard."

"yleyse onlarn bir de iyilii yok mu?"

"yilii de var."

"Dier eylerin hepsinde de byle deil mi?"

"Byle."

"Dur bakalm, ya gzlerde kendilerine has olan iyilik yerine ktlk varsa, onlar ilerini baarabilirler mi?"

"Nasl olabilir? Anlalan sen grmeyi deil, krl demek istiyorsun?"

"Brak, onlarn iyilii ne ise o olsun... Ben daha bunu sormuyorum ki! Ben sana i gren ne varsa, iini kendine
has olan iyilikle iyi, ktlkle kt m grr diye soruyorum."

"phesiz sylediin dorudur" dedi.

"Kendilerine has olan iyilikten yoksun kulaklar ilerini hi baarabilirler mi?

"Baaramazlar."

"Baka konularda da ayn eyi syleyebilir miyiz?"

"Bence syleyebiliriz" dedi.

"Haydi yleyse, imdi de unu incele: Ruhun dnyada baka hibir eyin yapamayaca bir yetisi vardr:
ilgilenmek, ynetmek, karar vermek ve buna benzer eyler.. Btn bu ileri ruhtan baka bir eye yklemeye
hakkmz olabilir mi? Bu yetiler ruhtan baka bir eye hastr diyebilir miyiz?"

"Diyemeyiz."

"Peki, yaamaya gelince, bu, ruhun bir iidir diyemez miyiz."

"Elbette deriz."

"O halde, Thrasymakhos, ruh kendine has gcnden yoksun olunca ilerini iyi grebilir mi, gremez mi?"

"Gremez."

"yleyse, kt bir ruhun ynetimi de, ilgisi de kt olur; oysa iyi bir ruh btn bu ileri iyi yapar."

"Bu kesin."

"Ama doruluk ruhun iyilii, erilik ruhun ktldr dememi miydik?"

"Evet, demitik."

"O halde doru ruh ve doru insan iyi, eri insan kt yaar."

"Szlerine gre yle olmal" dedi.

Sayfa 27
Platon-Devlet
"Ama, kukusuz iyi yaayan mutlu, bahtldr; iyi yaamayan deildir."

"Tabii."

"O halde doru adam bahtl, eri adam bahtszdr."

"yle olsun."

"Fakat bahtsz olmak uygun deildir, bahtl olmak uygundur."

"Elbette."

"O halde, mutlu Thrasymakhos, erilik hibir zaman doruluktan daha elverili olamaz."

"Bu szler, Bendis enliklerinde sana bir len olsun Sokrates" dedi.

"Bu leni bana sen verdin Thrasymakhos," dedim. "nk yumuadn ve fken yatt. Ama bu len senin
yznden deil, benim yzmden pek de gzel olmad. nlerine karlan yemekleri kapaym derken, hibirinin
tadn alamayan oburlar gibi, ben de galiba asl aratrdmz, yani doruluun ne olduunu renmeden, ii
yarda brakp doruluun ktlk m, bilgisizlik mi, yahut da bilgi ve iyilik mi olduunu aratrmaya kalktm.
Sonra sz, doruluk erilikten daha yararldr fikrine dnnce, teki fikri brakmaktan kendimi alamadm. Ve
sonunda konumamzdan hibir ey renemedim; nk dorunun ne olduunu bilmedike, doruluun bir
iyilik olup olmadn; kendisinde doruluk bulunann bahtsz veya bahtl olup olmadn nasl kestirebilirim!"

DEVLET

II

SOKRATES (anlatmay srdryor):

Ben bunlar syledikten sonra konumaktan kurtulduumu sanyordum. Ama bu ancak bir nszm; nk
Glaukon her eye her zaman cesaretle atld gibi, bu sefer de Thrasymakhos'un geri ekilmesine raz
olmayarak, "Sokrates, senin istediin nedir?" dedi, "bizi inandrm gibi grnmek mi, yoksa doru olmann eri
olmaktan her bakmdan daha iyi olduuna inandrmak m?"

"Elimden gelseydi sizi gerekten inandrmay daha ok isterdim" dedim.

"O halde istediini yapmyorsun. Sylesene bana; sence, verdii sonulara hi bakmadan, kendi iin
sevdiimiz, elimizde bulunmasn istediimiz bir 'iyi ey' var mdr? rnein sevinmek gibi, ya da zararsz olan
ve sonras iin de sevinten baka bir ey vermeyen hazlar gibi..."

Sayfa 28
Platon-Devlet
"Evet, bence byle bir ey vardr."

"Peki, hem kendi iin, hem verdii sonular iin sevdiimiz eyler de var mdr? rnein akll olmak, grmek,
salkl olmak...Bu gibi eyler, sanrm, her iki bakmdan houmuza gider."

"Evet" dedim.

"dman, hastalk tedavisini, hekimlii ve br cretli meslekleri iine alan nc bir 'iyi ey' tr var mdr
dersin? Bunlarn zahmetli, ama yararl olduunu syleyebiliriz; bunlar kendileri iin deil de, kazandrdklar
cret, verdikleri sonular iin elde etmek isteriz."

"Evet, bu nc tr de vardr," dedim, "ama nereye varmak istiyorsun?"

"Sen doruluu hangisinden sayarsn?"

"Bana kalrsa, en gzelinden; mutlu olmak isteyen kimselerin, hem kendi iin, hem verdii sonular iin
sevmesi gereken eylerden sayarm."

"Ama ou byle dnmez, doruluu zahmetli ilerden sayar. Derler ki dorulua doruluk olduu iin deil,
-nk o zordur, zor olduu iin de ondan kanmaldr- gelir salad iin, insanlar arasnda n kazandrd
iin heves etmeli."

"yle dndklerini biliyorum," dedim. "Zaten yledir diye Thrasymakhos deminden beri doruluu ktleyip
erilii vyor; ama, anlalan ben kaln kafalym."

"Haydi, yleyse, beni de bir dinle, belki fikrini deitirirsin; nk bence, Thrasymakhos'u vaktinden nce ylan
gibi byledin, ama dorulukla erilik hakknda ileri srlen fikirler beni henz doyurmad. Mesleklerin
getirilerini, verdikleri sonular bir yana brakalm; her biri nedir, ruhun iinde kendi bana bulunurken her
birinin gc nedir? Senden bunlar renmeye can atyorum. Bir diyecein yoksa ie yle balayacam:
Thrasymakhos'un szn bir daha ele alp, ilk olarak doruluun herkese ne olduunu, nereden doduunu
syleyeceim; ikinci olarak doruluu uygulayan herkesin onu, 'iyi ey'dir diye deil, kanlmaz bir ey diye,
istemeyerek uyguladn; nc olarak byle yapmakla hakl olduklarn syleyeceim. nk sonunda eri
adamn hayat dorununkinden ok daha iyidir derler. Ben bu fikirde deilim Sokrates, ama ne yoldan
gideceimi ardm. Thrasymakhos'un, ondan baka binlerce kiinin szlerini duya duya kafam iti; halbuki
kimsenin doruluktan istediim gibi sz ettiini, doruluk erilikten daha iyidir dediini duymadm. Doruluun
kendisinin, kendi iin vldn duymak isterim. Bunu senden duyabileceimi umarm. Bunun iin var
gcmle eri adamn hayatn veceim; bylece erilii ne ekilde ktlemeni, doruluu da ne ekilde
vmeni istediimi greceksin. Ama bak bakalm bu sylediklerim houna gidiyor mu?"

"Elbette gidiyor," dedim, "akl banda bir adamn sksk sylemekten, dinlemekten daha ok holand baka
bir konu var mdr?"

"ok iyi sylyorsun," dedi. "Sylediim gibi bu konuda en bata anlatacam dinle: Doruluk nedir, nereden
domutur?

"Doallkla, hakszlk etmek iyi, hakszla uramak ktdr derler; ama hakszla uramann ktl
hakszlk etmedeki iyilikten ok daha byktr. Bylece insanlar birbirlerine hakszlk edip hakszla uraynca,
her ikisinin de tadn alnca, birinden saknamayan, tekini beceremeyenler, hem hakszlk etmemek, hem de
hakszlk grmemek zere bir anlamaya varmann uygun olacan dnmler; yasa koymaya, birbirleriyle
anlamaya ve yasann buyurduuna 'yasaya uygun' ve doru demeye balamlar. Doruluun douu, z
ite budur. Doruluk, en iyi eyle, yani hakszlk edip ceza grmemekle en kt eyin, yani hakszla urayp
alamamann arasndadr. Bu ikisinin arasnda bulunan doruluk, bir 'iyi ey' gibi sevilmez; hakszlk etmek
yasak olduu iin sayg grr. Fakat gerek bir erkek, hakszlk ederse, hakszlk edilmesin ve hakszla
uramasn diye kimseyle anlamaz; yle yapsa, ona deli derler. Demek ki Sokrates, denildiine gre,
doruluun doas budur ve byledir, douu da anlattm gibidir."

"Doruluu uygulayanlarn da, hakszlk edemediklerinden istemeye istemeye uyguladklarn iyice anlayabilmek
Sayfa 29
Platon-Devlet
iin, yle bir rnek dnelim: kisine de, doru adama da eri adama da, her istediini yapma olanan
verelim, sonra da arkalarndan gidelim ve hrs onlar nereye gtrecek bakalm. Kukusuz, bakalarndan daha
ok elde etmek istedii iin, doruyu eriyle ayn hedefe doru giderken, su st yakalarz; nk doas
gerei her insan, bu hedefi iyi bir ey bilerek ona erimeye alr. Yalnz yasa onu zorla hedefinden ayrr,
eitlie sayg gsterme yoluna sokar. Onlara, bir zamanlar Lydialnn atas Gyges'e (1) nasip olduu sylenen
erki vermek, aa yukar, sylemek istediim olana vermek olur. Bu adam, o zamanki Lydia hkmdarnn
hizmetinde bir obanm; gnn birinde iddetli bir sanak ve bir yer sarsntsyla toprak atlam ve
hayvanlarn otlad yerde bir yark alm; oban bunu grnce aa kalm, sonra yarn iine inmi. Birok
alacak ey arasnda; ii oyuk, ok pencereli, tuntan bir at gzne arpm. Eilip ieriye baknca, insan
boyundan byk gzken bir l grm; parmandaki altn yzkten baka zerinde deerli bir ey yokmu.
Gyges yz alp km. obanlar adet olduu zere, ayda bir krala srler hakknda bilgi vermek iin
toplandklar zaman, Gyges de toplantya yz parmanda gelmi. br obanlarla otururken, yzn
tan, tesadfen kendine doru, avcunun iine evirmi. Bunu yapar yapmaz, etrafnda oturanlara grnmez
olmu. obanlar da ondan, o orada deilmi gibi sz ediyorlarm. Gyges aa kalm, yz bir daha tutup
tan darya evirmi; evirir evirmez gene gzlere grnr olmu. in farkna varnca, yzkte byle bir
erk olup olmadn denemi. Grm ki yzn tan ieriye evirince grnmez, darya evirince grnr
oluyor. Bunu anlaynca, hemen krala giden habercilerden biri olmann aresini bulmu. Sarayda kraln karsn
batan karm, onun yardmyla kraln stne yryp ldrm, egemenlii ele geirmi. imdi bunun gibi iki
yzk olsa da, birini doru adam, tekini eri adam taksa; ihtimal hibiri, pazardan her istediini hi
korkmadan almak, evlere girip gnlnn holand kimseyle dp kalkmak, keyfine gre kimini ldrmek,
kimini hapisten kurtarmak ve insanlar arasnda tpk bir tanr gibi dolamak elinde olduu halde, dorulua
bal kalacak, bakalarnn malndan uzak durup el srmeyecek kadar elikten bir isten gsteremez. Bu ite
biri tekinden farkl davranmaz, ikisi de ayn hedefe doru gider. Her halde bu rnek bir insann kendi isteiyle
deil, ancak zorlanarak doru olduuna gl bir belirti saylabilir; nk, hakszlk edebileceini dnen her
insann hakszlk ettiine baklrsa, doruluk doru kiinin kendisine hibir iyi ey salamaz. Gerekten her
adam kendisi iin eriliin doruluktan ok daha elverili olduuna inanr. Bu fikri savunanlarn iddiasna gre,
inanmakta da hakldr; nk biri, demin szn ettiim olana elde eder de, hi hakszlk etmek istemezse,
bakalarnn malna dokunmazsa, bunun farkna varanlar ona ok zavall, ok aklsz bir insan diye bakarlar;
ama hakszlk grmekten korktuklar iin, birbirlerini aldatarak, birbirlerinin yzne kar onu verler. Bu nokta
zerinde syleyeceim ite bu kadardr."

"Szn ettiimiz bu iki adamn hayatlar hakknda hkm vermeye gelince, dorular arasnda en doruyu,
eriler arasnda en eriden ayrp ikisini karlatrrsak, tam bir hkm verebiliriz; yoksa veremeyiz. Ama bu
ayrm nasl olmal? yle: Erinin eriliine, dorunun doruluuna dokunmayalm; birini tam eri, tekini tam
doru bir insan olarak alalm, kendi alanna koyalm. nce eri adam becerikli sanat sahipleri nasl davranrsa
yle davransn. Nasl ki usta bir kaptan veya bir hekim, sanatnda yapamayaca eyleri yapabilecei eylerden
ayrt edip yapabileceklerini ele alr, tekileri brakr -hatta bir ite yanlsa bile, yanln dzeltmeye gc yeter-
ayn ekilde eri adam da, tam eri bir adam olmak istiyorsa, ustaca hakszlk edip kendini ele vermemeli; ama
yakalanrsa, beceriksizin biridir deyip gemeli; nk eriliin en yksek derecesi, doru olmayp doru
grnmektir. Tam eri olana tam gelimi bir erilik vermeli, hatta o en byk hakszlklar ilerken en byk
doruluun verdii ne brnebilmeli; bir yanl yaparsa, dzeltmeye gc yetmeli; iledii hakszlklardan bir
ey darya szarsa, herkesi kandracak kadar gzel sz sylemesini bilmeli; zor kullanmak gerektike,
cesaretine, gcne, edindii dostlara ve servete dayanarak, zor kullanabilmelidir. Eriyi byle niteledikten
sonra, onun yanna sade ve asil, Aiskhylos'un dedii gibi iyi grnmek deil, iyi olmak isteyen doru adam
koyalm. O, olduu gibi grnmemeli, nk doru grnrse, byle grnmesi ona onur ve kazan getirir;
doru olmann akna m, yoksa onur ve kazan akna m dorudur belli olmaz. Onda doruluktan baka bir
ey brakmamal. O, demin anlattm insann tam kart olmaldr; hi erilik etmedii halde son derecede eri
grnsn ki kt nnden, bundan doan sonulardan sarslmamakla doru olduu denenmi ve ispat edilmi
olsun; tuttuu yoldan lnceye kadar ayrlmasn, doru olduu halde mrnce eri grnsn ki bylece ikisi
de, biri doruluun, teki eriliin son derecesine varm bulunduklar zaman, hangisinin daha bahtl olduuna
dair bir hkm verebilelim."

"Aman, aziz Glaukon!" dedim, "bu iki adam, hakknda hkm verilecek birer heykel gibi temizleyip nmze
dikmek iin ne kadar urayorsun!"

"Elimden geleni yapyorum," dedi. "kisini de byle temizleyip nmze dikersek, sanrm ki hayatlarnn nasl
olabilecei konusuna geebiliriz; bu artk g olmaz. te syleyeyim: Biraz kaba bir dil kullanrsam unutma ki
Sayfa 30
Platon-Devlet
bu szleri ben deil, doruluk yerine erilii venler sylyorlar. Onlar derler ki doru adam benim anlattm
adamsa; dayak yiyecek, ikence ekecek, zincire vurulacak, gzlerine mil ekilecek, sonunda btn bu
eziyetleri ektikten sonra armha gerilince, doru olmak deil, doru grnmek gerektiini anlayacaktr.
Aiskhylos'un szn de eri iin kullanmak ok daha yerinde olur; nk sahiden diyebilirler ki eri geree
bal kalp grn iin yaamadndan, eri grnmek deil, eri olmak ister,

'zihninde deerli dnceler douran derin fikir tarlalarnn meyvelerini toplar'. (2)

ncelikle, doru grnerek devlet grevlerine atanr, sonra istedii aileden kz alr, kzlarn da setii kocalara
verir. Kimi gzne kestirirse, onunla dost, ortak olur ve btn bunlardan faydalanr; hakszlk etmekten
ekinmedii iin kazanl kar; kendi ilerinde ya da devlet ilerinde biriyle kavgaya tututu mu, stn gelir;
dmanlarndan fazla kazanr; kazannca da zengin olur, dostlarna iyilik, dmanlarna ktlk eder; tanrlara
bol bol kurban keser, grkemli adaklar adar. Tanrlara ve istedii insanlara, doru adamdan ok daha iyi sayg
gsterebilir; her halde tanrlarn da dorudan ok onu sevmeleri doaldr. Bylece Sokrates, tanrlarn da,
insanlarn da doruya verdikleri hayattan daha iyisini eriye verdiklerini sylerler."

Glaukon'un bu szleri zerine ben cevap vermeye hazrlanrken, kardei Adeimantos atld: "Sokrates, umarm
bu sorun hakkndaki tartmalar yeterli bulup kesmezsin" dedi.

"Neden yeter demiyeyim?" dedim.

"Sylenmesi en ok gereken ey sylenmedi de, ondan."

"Bak, karde kardee yardm etsin diyen bir sz var; Glaukon'un szlerinde bir eksik varsa, sen ona yardm et.
Ama bana gelince, syledikleri beni yere sermeye yetti, doruluu savunacak halim kalmad."

"Ne anlamsz sz!" dedi. "Ama bir de unu dinle: Glaukon'un dndn sezer gibiyim, ama fikrinin daha iyi
anlalmas iin szlerinin kartn da, yani doruluu vp erilii ktleyenlerin fikrini de gzden geirmemiz
gerekiyor. Babalar oullarna doru adam olacaksn derler, doruluk yolunu gsterirler; veliler de hep yle
yaparlar; fakat doruluu doruluktur diye deil, insana n kazandrd iin verler, doru grnp bylece
yksek mevkiler, evlilikler ve Glaukon'un demin sayp dkt, yani doruya nnden dolay nasip olan eyleri
elde etmelerini isterler. Onlar nl olmaya daha da nem verirler; nk, tanrlar tarafndan beenilmeyi de
hesaba katarak, dini btnlere nasip olan nimetleri saymakla bitiremezler. Bunlar insanlara tanrlar
balarm; bizim koca Hesiodos da, Homeros da ayn eyi sylerler. Biri der ki tanrlar doru adamlar iin
'mee aalarnn tepelerinde palamut, gvdelerinde ar tamasn, ynl kuzularn postlarnn ykyle
arlamasn' (3) salar ve buna benzer birok nimetler verirler. Homeros'un (4) dedii de buna yakndr:
'Doru adamn n, tanrlardan korkan, doruluu yksek tutan, kusursuz bir kralnki gibi gklere ykselir;
esmer toprak onun iin buday ve arpa yetitirir, dallar meyvalarn arlyla eilir, koyunlar sk sk dourur,
deniz balk verir.'

Musaios (5) da, olu da, doru adamlara tanrlar adna bunlardan da gsterili nimetler balarlar. Onlar
szde Hades'e gtrrler, dinibtnler iin hazrladklar len sofrasnda onlara yer verirler, balarna
elenkler takar, arap iirirler. Btn vakitleri byle geer: sanki iyiliin dl hep sarho olmakm gibi...
Bazlar, tanrlar adna bunlardan da byk dller datrlar. Dinibtn olan ve yeminini tutan insan, arkasnda
ocuklarnn ocuklarn ve soyunu brakr. Doruluu bu gibi ve buna benzer nedenlerden dolay verler.
Dinibtn olmayanlara ve erilere gelince, onlar Hades'te amura gmer, kalburla su tamaya zorlar, daha
hayattayken onlar erefsizlie mahkm ederler. Glaukon'un, eri grnen doru adamlar iin sayd btn
cezalarn, erilerin bana geleceini sylerler; baka ceza da bilmezler. te doruluu byle verler, erilii
de byle ktlerler.

Ayrca Sokrates, doruluk ve erilik hakknda hem unun bunun, hem airlerin ortaya att baka bir gr
daha vardr; onun da zerinde dur. Hepsi, lllkle doruluu hep bir azdan verler, ama zor olduklarn
da sylerler; halbuki lszlk, erilik, tatldr; kolayca elde edilir, yalnzca sanya ve detlere gre irkin
saylr derler. Eriliin ou zaman doruluktan daha yararl olduunu sylerler; ktler, zenginlie ve baka
glere sahiplerse, onlarn mutluluunu halkn nnde, dostlar arasnda vmeye, onlara sayg gstermeye
hazrdrlar. yilere gelince, eer bunlar, aciz ve yoksulsa, tekilerden daha iyi olduklar kabul edilmekle birlikte,
hie saylr, hor grlrler. Ama btn bu szlerin en tuhaf, tanrlar ve iyilik hakknda sylenendir. Tanrlar bile
Sayfa 31
Platon-Devlet
ok defa iyilere felaketlerle dolu kt bir mr, ktlere ise tam kartn balarlarm. Dilenci rahipler, falclar
zenginlerin kapsna gidip onlar; kendilerinin veya atalarnn yapt bir hakszlk varsa, bu hakszl tanrlarn
armaan olan bir erk sayesinde, enliklerde, bayramlarda kurbanlarla, bylerle affettirebileceklerine
inandrrlar. Bir zengin, dmanna ktlk etmek isterse; rahiplerle falclar, tanrlar birtakm szde sihirli
yakarmalar ve bez balamalarla kendilerine hizmet etmeye kandrdklar iin, kk bir masrafa karlk,
doruya da eriye de ayn ekilde ktlk edebileceklerini sylerler. Btn bu iddialara airleri tank
gsterirler. Bunlarn bir blm ktlk etmenin kolay olduunu u dizelere dayanarak dile getirir:

'nsanlar ktle ynla akn eder, ona kolayca ularlar; yolu dz, yeri yakndr; ama iyiliin nne tanrlar
aln terini koymulardr, (6) ona varan yol uzun ve diktir' derler. Dierleri ise insanlarn tanrlar
yumuatabildiklerine Homeros'u tank gsterirler; nk Homeros'a gre:

'Yalvarp yakarmakla tanrlar bile kandrlr; insanlar bir kabahat, bir gnah ilemi olurlarsa, kurbanlarla,
yattrc adaklarla, arap armaanlaryla, kurbanlarn yayla ve yalvararak onlarn fkesini giderirler. ' (7)
Selene'den, Musa'lardan doduklar sylenen Musaios'la Orpheus'un bir yn kitabn (8) gsterirler, din
trenlerini onlara gre yaparlar ve yalnzca bireyleri deil, devletleri de, yaplan hakszlklardan kurtulmann,
temizlenmenin bu yaamda, hatta ldkten sonra bile mmkn olduuna kandrrlar. Bunlara doru yolu
gsterme treni denir. Bu trenler bizi br dnyada aclardan kurtarrm; ihmal edilecek olursa, bizi korkun
cezalar beklermi.

Dostum Sokrates, iyilik ve ktlk hakknda, insanlarla tanrlarn onlara ne deer bitikleri hakknda neler ve
nice eyler syleniyor! Bir gencin -doutan iyi ve her iittiinden kendine pay karan ve elden geldii kadar
iyi bir mr srebilmek iin nasl bir yol tutmak, nasl bir insan olmak gerektiine kafa yoran bir gencin- ruhuna
bu szlerin nasl ilediini bir dnelim. O herhalde kendine, Pindaros'un u sorusunu sorar: ' Kendimi
gvenceye alarak yaamak iin, yksek bir kaleye doruluk yoluyla m, yoksa dolambal dzenlerle mi
trmanmalym?'(9) Sylenen szlere baklrsa, doru olup doru grnmezsem, hibir kazancm olmaz, hatta
bama mutlaka bela gelir, cezalara arplrm; oysa doru grnmesini bilen eri adama, tanrsal bir yaam
vaat ediliyor. Madem ki, uslu airlerin bana rettii gibi, grn gerekten stndr ve mutluluu elinde
tutar (10), o halde, btn benliimle ona dnmeliyim. Etrafma yalanc bir iyilik emberi ve cephesi
kurmalym. Fakat, o pek uslu air Arkhilokhos'un (11) kurnaz, binbir yzl tilkisini hep ardmdan gtrmeliyim.
Ama biri 'ktlk edip de gnn birinde yakalanmamak kolay deildir' derse, biz de 'evet ama byk iler
hibir zaman kolay baarlamaz' diye cevap veririz. Bununla birlikte, eer mutlu olmak istersek bu szlerin
izinden yrmeliyiz. Gizli kalabilmek iin antlar, kendimize ortaklar buluruz. Bize halk nnde, mahkemede
konumak sanatn, kandrma sanatn retenler de vardr; bunlar sayesinde kh kandrmaya, kh zora
bavururuz, bylece hep stn gelir, ceza grmeyiz. 'Peki ama, tanrlarn gznden bir ey kamaz, onlar
zorlanamaz', diyeceksin. Doru fakat, tanrlar yoksa, yahut da insanlarn ileriyle uramyorlarsa, biz niin
onlardan saklanmaya alalm? Eer onlar varsa ve bizimle urayorlarsa, haklarnda ne duymusak, ne
biliyorsak hepsini efsanelerden, tanrlarn soy aalarn anlatan airlerden biliyoruz. Ama gene o airler,
tanrlar kurbanlarla, yattrc adaklarla, armaanlarla kandrlr; iradeleri deitirilir, derler. Bu iddialarn ya her
ikisine de inanmal, ya hibirine inanmamal. nanmalysak, hakszlk edip hakszlklarmzn geliriyle kurban
kesmeliyiz; nk, doruysak tanrlardan ceza grmeyiz, ama eriliin verdii btn kazanlardan da
vazgemi oluruz; oysa eriysek kazanl karz ve dualarla tanrlarn gnln edip gnahlarmz,
kabahatlerimizi affettirir, cezadan kurtuluruz. Ama, bu dnyada ilediimiz hakszlklarn cezasn Hades'te ya
biz ekeceiz, ya torunlarmz, diyeceksiniz. O gen de dnp diyecek ki 'A dostum, bu ite gene doru yolu
gstermenin ve gnahlarmz balatan tanrlarn (12) byk bir gc var; bunun byle olduuna en byk
kentler inanr, air ve tanrlarn habercisi olarak dnyaya gelen tanr oullar da bunu mjdelerler. (13)

Demek hem okluun hem de aydn insanlarn fikrince doruluun gz alc bir grnn elde ettik mi;
yaadka da, ldkten sonra da hem tanrlarn, hem insanlarn yannda istediimiz ii baarabiliyoruz. yleyse
en byk eriliin yerine ne diye doruluu seelim? Btn bu szlerimden sonra Sokrates, ruh, para, beden
veya soyca stn olan bir adam hi dorulua deer vermek ister mi, doruluun vldn duyduunda
nasl glmez! nk biri sylediklerimizin yanl olduunu ispat edebiliyorsa ve doruluun en iyi ey olduunu
yeterince kavramsa, ok anlayl bir adamdr, erilere fkelenmez; nk bilir ki tanr gibi yaratlm
olduklarndan dolay erilikten tiksinen veya bilgiye erdikleri iin erilikten uzaklaan insanlardan baka kimse
doru olmak istemez. Byleleri ancak korkaklk, yallk veya baka herhangi bir acizlik yznden erilik
edemedikleri iin erilii ktlerler. Bunun byle olduu apaktr: Bu gibilerden, hakszlk etme olanan ilk ele
geiren, onu hemen elinden geldii kadar kullanr. Btn bu sylediklerimizin bir tek nedeni var; kardeimle
Sayfa 32
Platon-Devlet
benim balattmz tartma da bundan domutur. Biz, Sokrates; sana unu demek istedik: 'Ey yaman
dostumuz, dnyann, szleri bize kadar gelen ilk kahramanlarndan bugnn insanlarna kadar, siz hepiniz
kendinize doruluun vgcleri diyorsunuz; ama erilii ktlerken, doruluu verken, yalnzca onlarn
verdii n, eref ve dl gzetiyorsunuz. Dorulukla eriliin, insanlar ve tanrlardan gizli iken, insann
ruhunda kendi banayken ne olduuna gelince, hibiriniz iirlerinizde de, gnlk konumalarnzda da, birinin,
ruhu rahat brakmayan felaketlerin en by, tekinin ise ruhun en byk nimeti olduunu yeterince
gstermediniz. Sizler hepiniz, bunu bize batan syleseydiniz, bizi buna gen yamzda inandrsaydnz,
hakszlk edilmesin diye birbirimize bekilik etmezdik. Her insan felaketlerin en byyle ayn at altnda
yaamaktan korkar, kendi kendisinin bekisi olurdu!

te Sokrates, Thrasymakhos da bakalar da dorulukla erilik hakknda btn bu szleri, belki de bundan
daha ounu syleyebilirler; ama bence bu szlerle, dorulukla eriliin zn kabaca ters yz etmi olurlar.
Ama, -bunu senden niin gizleyeyim?- ben senin azndan kartn duymaya can attm iin var gcmle
onlarn tarafn tuttum. Doruluun erilikten gl olduunu ispat etmekle kalma; dorulukla erilik ruhlara
nasl ilerler de, biri kendiliinden iyi ey, teki de kendiliinden kt ey olur, bize bunu da gster. Glaukon'u
dinle de dorulukla eriliin grnlerini bir yana brak; nk her ikisinin de gerek grnn kaldrp,
yerine yalancsn koymazsan, sen de doruluu deil, doru grnmeyi vyor, eri olmay deil, eri
grnmeyi ktlyorsun; insanlar, hakszlk edip saklanmaya zendiriyorsun deriz. Sen de Thrasymakhos'la
ayn fikirde olup doruluun bakasnn yararna olduunu, glnn iine yarayan bir nimet olduunu,
eriliin ise kendine yararl ve kazanl olmakla beraber, gsze yaramadn kabul etmi olursun. Madem ki
doruluun en byk nimetlerden -yani hem dourduu sonular iin, hem (grmek, iitmek, dnmek,
salam olmak gibi, grnte deil, zden verimli olan baka iyi eyler gibi) daha ok kendileri iin elde
edilmeye deer nimetlerden- olduunu kabul ettin, o halde doruluun, kendiliinden ruha faydal olduunu,
eriliin de zarar verdiini gster; dlleri, nleri brak bakas vsn; nk herkesin doruluu byle vp
erilii byle ktlemesini, yani her birinin salad n ve dllerin deerini veya deersizliini sayp
dkmesini kabul edebilirim, ama, sen beni buna zorlamadka bu szlerin senin tarafndan sylenmesini kabul
edemem; nk sen btn mrn bunu aratrmakla geirdin. O halde yalnzca doruluk erilikten gldr
deme; tanrlara, insanlara gizli kalsn kalmasn, dorulukla erilik ruhlara nasl iler de biri kendiliinden iyi ey,
teki kendiliinden kt ey olur, bize bunu gster."

Ben Glaukon'un ve Adeimantos'un yaratlna eskiden beri hayrandm; ama ite bunu duyunca ok sevindim
ve yle dedim: "Ey u adamn(14) ocuklar! Glaukon'un dostu(15) Megara avanda(16) eref kazandnz
iin sizin hakknzda 'Ey Ariston'un ocuklar, nl bir kahramann tanrsal soyu' demekle, atna hi de fena
balamam! Bu vme, dostlarm, tam yerindedir sanrm; eriliin doruluktan iyi olduunu bu kadar gl
iddia ettikten sonra, buna inanmyorsanz, ruhunuzda gerekten de tanrsal bir ey vardr. yle sanyorum ki
buna gerekten inanm deilsiniz; ben, szlerinizden deil davranlarnzdan bu sonucu karyorum; nk
yalnz szlerinize baksaydm, sizden phe ederdim. Ama size ne kadar gveniyorsam, hangi yoldan
gideceimde de bir o kadar ikircikliyim. Bir yandan dorulua nasl yardm edeceimi bilmiyorum, nk
elimden gelmeyeceini sanyorum; bak neden: Thrasymakhos'a sylediim szlerle, doruluun erilikten
daha iyi olduunu ispat ettiimi sanmtm; halbuki siz kabul etmediniz. te yandan, onun yardmna
komamak da olmaz; nk, doruluk benim nmde ktlenir de ben nefes aldm halde, sesim kt
halde, onun iin bir ey yapmaz, yardmna komazsam, korkarm ki gnah ilemi olurum. yleyse, en iyisi
elimden geldii kadar doruluu tutmaktr".

Bunun zerine Glaukon'la tekiler, benim her areye bavurarak doruluun yardmna komam,
aratrmaktan vazgemememi dilediler. Erilikle doruluun ne olduuna, her ikisinin ne gibi faydalar
verdiine gelince, gerein hangi tarafta olduunu aratrmam istediler. Ben de fikrimi syledim: "Giritiimiz
i bence basit deildir, keskin bir gz ister," dedim. "Madem ki bizde bu g yok, aratrmay u yoldan
yrtmeyi doru buluyorum: Gz pek keskin olmayan kimselere uzaktan kk kk harfler okutulmak
istenseydi, sonra bunlardan biri ayn harflerin baka bir yerde de daha byk olarak, daha byk alanda
bulunduunun farkna varsayd, onun nceden bykleri okumas, sonra da kk harflere bakarak ayn olup
olmadklarn kestirebilmesi, sanrm, byk bir ans olurdu".

Adeimantos "Bu pek gzel bir ey olurdu," dedi. "Ama Sokrates, doruluun aratrlmasyla bunun arasnda
nasl bir benzerlik gryorsun?"

"Ben sana syleyeyim" dedim. "Doruluk hem tek tek bireylerde, hem de btn bir devlette bulunabilir deriz,
Sayfa 33
Platon-Devlet
deil mi?"

"Evet, deriz" dedi.

"Peki, devlet bireyden daha byk deil midir?"

"Daha byktr."

"te, byk alanda, daha byk ve sezilmesi daha kolay olan bir doruluk vardr. Bunun iin, isterseniz nce
doruluun devletlerde nasl bir ey olduunu aratralm. Sonra da, byn kkle olan benzerliini
kkte aratrarak, bylece inceleyelim".(17)

"Gzel bir neri" dedi.

"yleyse dou halinde bir devlet tasarlayalm. Orada doruluu da erilii de doarken grmez miyiz?"

"Belki" dedi.

"Byle olunca, aradmz eyi daha kolay grebileceimizi ummaz myz?"

"Elbette..."

"O halde bu ii sonuna kadar gtrmeye kalkalm m acaba, ne dersiniz? nk bence bu, kk bir i
deildir. Bir dnn bakalm".

Adeimantos "Biz dndk" dedi, "sen dediin gibi yap".

"Peki. Bence bir devlet; insan, tek bana kendine yetmedii, birok eye ihtiya duyduu anda doar. Yoksa
devlet kurmann baka bir balangc var mdr? Ne dersin?"

"Bence yoktur" dedi.

"O halde, kimi u, kimi bu ihtiyac karlasn diye insanlar birbirini yardma arrlar; birok ihtiyalar olduu
iin, birok eiti ve yardmcy bir meknda toplarlar. Bu toplulua da kent, devlet adn veririz, deil mi?"

"ok doru".

"Biri, birine bir ey veriyorsa, birinden bir ey alyorsa; bunu, kendisi iin yararl olduunu dnerek yapmyor
mu?"

"Kukusuz".

"Haydi yleyse bir kentin nasl kurulduunu gzmzn nne getirelim. Tabii bu kent ihtiyalarmzdan
doacaktr".

"Elbette".

"Ama ihtiyalarmzn bata geleni ve en by yiyeceimizi, ieceimizi salayabilmektir; var olmamz ve


yaamamz buna baldr".

"ok doru".

"kincisi, oturacak yer; ncs de giyecek ve bu gibi eyler salayabilmektir".

"yle".

"Dur bakalm," dedim. "Bu kent btn bu ihtiyalar nasl karlayacak? Biri ifti, biri duvarc, bir dieri
Sayfa 34
Platon-Devlet
dokumac olacak, deil mi? Yoksa bunlarn yanna bir de ayakkabc veya bedenimizin ihtiyalar iin baka biri
de katlmal m?"

"Elbette".

"Bir kent hi deilse drt veya be kiiden ibaret olmaldr".

"Besbelli".

"Devam edelim. Bunlarn her biri kendi sanatn herkesin hizmetine koymal mdr? rnein ifti tek bana
drt kii iin mi yiyecek salamal ve yiyecek salamak iin drt kat zaman ve g harcayarak tekilerin de
faydalanmas iin almal mdr? Yoksa onlar dnmeksizin, yalnzca kendisi iin zamann drtte birinde bu
yiyeceklerin drtte birini mi elde etmeli ve geri kalan drtte n birini kendine bir ev, brn bir elbise,
ncsn ayakkab iin mi harcamaldr? tekilerin faydalanmas iin alarak bana i amayp kendisi
kendi bana kendi ilerini mi grmelidir?"

Adeimantos "Sokrates, dedi, belki ilk gsterdiin yol daha kolaydr".

"Zeus hakk iin! alacak bir ey deil," dedim. "Senin cevabn beni de dndryor: Her halde biz
birbirimize benzer yaratlm deiliz, aramzda yaratl fark vardr. Kimimiz u, kimimiz bu i iin yaratlmzdr;
yle deil mi?"(18)

"yle".

"Ne dersin? Bir kimse tek bana birok sanatla uraarak m daha iyi i grr, yoksa tek bana bir sanatla
m?"

"Bir sanatla uraarak" dedi.

"Ama aldanmyorsam u da bellidir ki, bir ite frsat karlrsa, o i bozulur".

"Belli".

"yle sanyorum ki i, iinin bo vaktini bekleyecek deildir. i, bu ii ana grev bilerek arkasn
brakmamaldr".

"Evet, yle olmaldr".

"Bylece, bir adam baka ilerle uramakszn doasna uygun olan ii zamannda grrse, i geliir; hem
daha gzel, hem daha kolay olur".

"ok doru".

"yleyse, Adeimantos, demin saydmz ihtiyalar karlamak iin bir kentte drt kiiden fazla insana gerek
vardr; nk pek doal olarak ifti, aletlerinin iyi olmasn istiyorsa, ne kendi sapann, ne belini, ne iftilikte
kullanlan br aletleri kendi yapacak deildir... Mimar da yle; ona da birok alet gerekir. Dokumac,
ayakkabc iin de byledir, deil mi?"

"Doru".

"te byle dlgerler, ilingirler ve daha bu gibi birok ii bize katlarak kk kentimizi
kalabalklatracaklardr".

"Kukusuz."

"iftilere, ift srmek iin kz; iftilerle mimarlara, tatlar iin yk hayvan; dokumaclarla ayakkabclara
deri ve yn salamak iin srtmalar, obanlar, bir de br hayvanlar gden kimseler katarsak kentimiz gene
Sayfa 35
Platon-Devlet
pek bym olmayacak".

"Ama, btn bu kalabalk bir araya gelirse, kent pek o kadar kk de olmayacak" dedi.

"Ama kenti dardan getirilecek hibir eye ihtiyac olmayan bir yer bulup orada kurmak hemen hemen
olanakszdr dedim.

"Evet, olanakszdr."

"O halde ihtiya maddelerini baka kentlerden getirecek baka kimselere de ihtiyac olacaktr".

"Evet, olacaktr".

"Ama bir arac, eli bo olarak, yani kentin ihtiyalarn karlayacak olanlarn yanna, eksiklerini tamamlayacak
bir ey gtrmeden giderse, onlardan eli bo olarak ayrlacak; yle deil mi?"

"Sanrm".

"O halde kent yalnz kendine yetecek kadar mal retmemeli; bu mal, gerek eitlilik, gerekse miktar
bakmndan, ihtiyalar karlanacak kimselere de yetmelidir".

"Evet, yle olmaldr".

"yleyse kentimizdeki iftilerle teki iilerin saysn artrmamz gerekiyor".

"Evet, gerekiyor".

"Sonra, dardan mal getirmek ve darya mal gndermek iin daha baka araclara da ihtiya vardr: Bunlar
tccarlardr, deil mi?"

"Evet".

"O halde tccarlara da ihtiyacmz vardr".

"Pek doal".

"Ve tabii, ticaret deniz yoluyla yaplrsa, denizcilik ilerini bilen baka birok kimseye de ihtiyacmz olur".

"Evet, birok kimseye."

"Dur bakalm; bunlar kentte emeklerinin verimini aralarnda nasl paylaacaklar? Zaten biz birleip kenti bunun
iin kurduk".

"Tabii, alm satmla paylaacaklar" dedi.

"Bundan da, bir pazar yeri ve deitoku arac olan para doacak kukusuz."

"ok doru".

"Peki ama bir ifti veya herhangi bir ii, yapt bir eyi satmak iin pazara, kendisinden bir ey almak
isteyenlerle ayn zamanda gelemezse, iini brakp da pazarda m oturacak?"

"Asla, dedi. Durumu grp bu ii zerlerine alan kimseler vardr. Bunlar, iyi dzenlenmi kentlerde hemen her
zaman salka zayf ve baka ie yaramayan kimselerdir; nk onlarn ii pazarda bekleyip bir ey satmak
isteyenlerden para karlnda satn almak, bir ey satn almak isteyenlere de gene para karlnda
satmaktr."

Sayfa 36
Platon-Devlet
"Demek ki, bu ihtiya kentimizde satclarn domasna neden oluyor. Pazarlarda yerleerek alm satm ileriyle
uraanlara satc, kent kent dolaanlara da tccar demez miyiz?"

"Evet, deriz".

"Ve gene, sanrm ki, zek bakmndan kentimizin pek de deerli unsurlar olmayan, fakat bedenleri ar ilere
uygun daha baka alan adamlar da vardr. te bunlar i glerini satarlar, karlk olarak aldklar paraya da
gndelik denir; onlara gndeliki ad da bu yzden verilmitir sanrm; yle deil mi?"

"ok doru".

"Demek oluyor ki kentimizi dolduranlar arasnda gndelikiler de olacak".

"yle".

"O halde, Adeimantos, kent artk yeterli lde bymtr, deil mi?"

"Belki."

"yleyse, dorulukla erilik onun neresindedir? Ve kente gzden geirdiimiz insanlarn hangisiyle birlikte
girmitir?"

"Dorusu karamyorum Sokrates," dedi. "Olsa olsa bu insanlarn birbirleriyle olan ilikilerindedir."

"Evet, belki doru sylyorsun," dedim. "Ama hi ylmadan konuyu inceleyelim!

nce, bu ekilde dzene sokulmu insanlarn nasl yaayacaklar zerinde durmalyz. Onlar herhalde ekmek,
arap, yiyecek, ayakkab yapacaklar; evlerini kurduktan sonra da, yazn ou zaman plak ve yalnayak, kn
da gerektiince elbise, ayakkab giyerek alacaklar. Beslenmek iin arpadan budaydan un yapacaklar,
bunun bir ksmn piirip bir ksmn yourup hazrladklar nefis rekleri, ekmekleri, yanlarna serilmi
hasrlarn, temiz yapraklarn zerine koyacaklar. Porsuk ve mersin aac yapraklarndan yaplm deklere
uzanp kendileri de, ocuklar da keyifle yiyecekler, stne arap iecekler; balarnda elenkler, tanrlar
vecek, birbirleriyle sevinle birleecekler. Alktan, savatan ekindikleri iin ancak servetleri lsnde ocuk
yetitirecekler; yle deil mi?"

Glaukon sze atlarak; "yle gryorum ki sen bu adamlar yavan ekmekle doyuruyorsun" dedi. (19)

"Haklsn;" dedim, "unutmutum. Tabii onlarn, tuz, zeytin, peynir gibi katklar da olacak; soan ve lahana gibi
ky yemekleri de piirecekler. nlerine incir, nohut, bakla gibi erezler de koyacaz; onlar da bir yandan azar
azar iecek, te yandan kle, mersin yemiiyle palamut gmecekler. Bar ve salk iinde, doal olarak byle
mr srecek, yalanacak ve lecekler; lnce de ayn yaay ocuklarna devretmi olacaklar."

O da: "Sokrates, bu senin kurduun kent, domuzlarn kenti olsayd, onlar baka trl beslemezdin" dedi.

Ben de: "Peki, ama ne yapmalyz?" diye sordum.

"Adet ne ise, onu," dedi. "Bence onlar, darlk iinde yaamayacaklarsa, yatakta yatmak, masada yemek yemek
isteyecekler; katklar, erezleri bugnk katklar, bugnk erezler olacak."

"Peki, yle olsun," dedim. "Anlyorum. Demek biz bir kentin deil, refah iinde bir kentin nasl doduunu
aratryoruz. Byle yapmak, belki de fena olmaz; nk bu gibi bir kenti de incelersek, belki dorulukla
eriliin kentlerde nasl kk saldklarn grebiliriz. Dorusu, betimlediimiz bu kent, bana gerek ve salkl bir
kent olarak grnyor; ama hasta, rm bir kenti de inceleyelim diyorsanz, buna bir engel yok; onu da
inceleyelim. nk bazlar senin saydklarndan da memnun olmayacaklar, bizim bu yaaymzdan da...
Yataklar, masalar, her trl eya, katklar, kokular, buhur, kadnlar, tatllar da isteyecekler; bunlarn bir eidini
deil, binbir eidini. Byle olunca, biraz nce en gerekli eyler arasnda saydmz o evlerle, giyeceklerle,
ayakkaplarla yetinmeyip, resim ve nak sanatlarn da harekete geirmeli; altn, fildii ve bunlara benzer her
Sayfa 37
Platon-Devlet
eyi salamalyz; yle deil mi?"

"Evet" dedi.

"Demek ki kenti daha da bytmeliyiz. Salkl kentimiz artk yetersiz kaldndan onu iirmeli, kent iin
zorunlu gereksinimleri aan eylerle, yani trl trl avclarla ve, kimi izgiler ve renklerle, -airler ve
yardmclar rhapsodlar, oyuncular, korocular, oyun dzenleyiciler gibi -mzikle uraan taklitilerle ve her
trden iiyle, her eyden nce kadn ssne yarayan eyleri yapan ii kalabalyla doldurmalyz. te bu
yzden, daha birok hizmet grene ihtiyacmz olacak. Ne? Yoksa lalalara, stninelere, dadlara, ssleyici
kadnlara, berberlere, sonra alara, abalara ihtiyacmz olmayacak m sanyorsun? Dahas var; domuz
obanlarna da ihtiyacmz olacak. Bunlar ilk kurduumuz kentte yoktu, nk gereksizdiler. Ama bu kentte
onlara da ihtiya olacak, hatta btn teki sr hayvanlarnn bulunmas, hem de bol bol bulunmas
gerekecek; nk etlerinden yemek isteyenler olabilir; yle deil mi?"

"Elbette yle."

"Demek, biraz nce anlattmz gibi yaamayp bu ekilde yaayacak olursak, hekimlere olan ihtiyacmz ok
artacak."

"Evet, ok artacak."

"Sonra, topraa gelince... nceki nfusu beslemeye yeten toprak acaba imdi artk dar gelmeyecek mi? Ne
dersin?"

"Haklsn" dedi.

"O halde, srleri otlatmaya, sapan srmeye yetecek topramz olmasn istiyorsak, komularmzn
topraklarnn bir parasn ele geirmeliyiz. Bunun gibi, onlar da, balca ihtiyalarn snrn ap sonsuz bir mal
edinme hrsna kaplrlarsa, bizim topramzdan bir para isteyecekler; deil mi?"

"Ne diyeyim, Sokrates? yledir" dedi.

"Bu durumda savaa girimeyiz de ne yaparz, Glaukon? Yoksa baka bir are var m?"

"Ne are olabilir ki?"

"Peki, sava zarar m, yoksa yarar m salar, bunu imdilik bir yana brakalm da; ancak u kadarn savan
nasl doduunu bulduumuzu syleyelim. Sava, her bagsterdiinde, hem birey, hem de halkn btn iin,
kentlere pek ok zarar dokunan isteklerden doar."

"Evet, yledir."

"Demek ki dostum, kenti daha da bytmeliyiz; ona yle az buz deil, btn bir ordu katmalyz ki, bu ordu
kentin servetini korumak ve demin szn ettiimiz eyleri salamak uruna sefere ksn, saldranlarla
savasn."

"Ne? Bu ie kentliler yetmiyor mu?"

"Yetmiyor. Sen de, biz de kente ekil verirken, doru bir yol zerinde uyumusak, yetemezler. zerinde
uyutuumuz ey de, hatrlyorsan, tek kiinin birok sanat iyi beceremeyecei idi." (20)

"Doru sylyorsun" dedi.

"Peki; dedim, savata dvmek sence bir sanat deil midir?"

"phesiz, bir sanattr" dedi.

Sayfa 38
Platon-Devlet
"Peki; ayakkabcl sava sanatndan daha ok mu nemsemeliyiz?"

"Asla."

"Bak; demin ayakkabcya, ayakkab ilerimiz gzel olsun diye, ayn zamanda ifti, dokumac, mimar olmaya
kalkmasn yasaklamtk, onun yalnz ayakkabc kalmasn istemitik. Ayn ekilde tekilere, her trl baka
iten serbest kalp mrleri boyunca srekli uraarak baarabilecekleri bir i, yaratllarna uygun bir i
aramtk. Sava ilerinin baarlmas son derece nemli deil midir? Yoksa bu i bir iftinin, bir ayakkabcnn
herhangi bir ile uraan birinin ayn zamanda savalk da yapmasna olanak tanyacak kadar kolay mdr?
Dn ki bir insan, pul veya zar oyununu asl ii saymam, onunla ocukluktan beri uramamsa, iyi bir
oyuncu bile olamaz. Sonra biri, bir kalkan ya da savata kullanlan bir silah veya bir aleti kapnca, ar
silahlarla veya baka bir ekilde yaplan savata hemen hnerli bir asker oluveriyor da; baka bir alet ele
alnnca, niin kimseyi ii veya atlet klmyor? Niin o sanatn bilgisini edinmi, sanatla yeterince uram
olmayana bir yarar getirmiyor?"

"yle olsayd, aletlerin deeri ok yksek olurdu" dedi.

"Demek ki, ileri ok nemli olduuna gre, savalar dier btn ilerden serbest kalmaldrlar; nk onlarn
ii byk ustalk ve byk dikkat ister."

"Ben de yle dnyorum."

"Peki; bu i iin uygun bir yaratl da istemez mi?"

"stemez olur mu?"

"yleyse, kentin bekilii iin hangi yaratllarn uygun olduunu seip bulmak, anlalan bize dyor; yeter ki
elimizden gelsin."

"Evet, bize dyor."

"Zeus hakk iin!" dedim. "Bu zerimize aldmz, yle kk bir i deil; ama gcmz yettike bu iten
ylmamalyz."

"Ylmamalyz" dedi.

"Peki, sence, bekilik asndan baklrsa, cins bir kpek yavrusunun yaradl, soylu bir gencinkinden farkl
mdr?"

"Ne demek istiyorsun?"

"unu: Her ikisi de, dman sezebilmek iin keskin duygulu; sezer sezmez kovalayabilmek iin evik;
yakalaynca boumak iin de gl olmaldr."

"Evet dedi, tam byle olmaldr."

"stelik, iyi dvmesini istiyorsak cesur da olmal."

"Kukusuz."

"yi ama, bir at, bir kpek, herhangi bir canl varlk, cokun yrekli deilse, cesur olabilir mi? Yoksa sen
cokunluun yattrlmaz, yenilmez olduunu; iinde cokunluk olan bir ruhun bir eyden korkmadn, bir
eye boyun emediini grmedin mi?"

"Grdm."

"te, bir sava da bedence nasl olmaldr, bunu artk biliyoruz."


Sayfa 39
Platon-Devlet

"Evet."

"Ruha da nasl olacan, yani cokun olmas gerektiini de grdk, deil mi?"

"Evet, onu da grdk."

"Peki, ama, Glaukon, yaratl byle olanlar, birbirlerine ve dier yurttalara vahice davranmayacaklar m?"

"Zeus hakk iin! Byle davranmamalar biraz g olur."

"Demek oluyor ki yurttalarna yumuak, dmana sert olmalar gerekiyor. Yoksa yurttalarn bakalarndan
nce kendileri yok edecekler."

"Doru" dedi.

"yleyse ne yapalm? Hem yumuak huylu, hem yiit olan birini nerede bulabiliriz? Yumuak bir yaradl,
sanrm ki, cokun yaratln tam kartdr."

"Doru."

"yi ama, kendinde bu iki huydan biri bulunmayan insan korkarm iyi bir sava olamaz. Halbuki her iki huyu
bir arada bulmak olanakszdr. te bu yzden iyi bir sava bulamyoruz."

"yle grnyor"

Bir kmaza girdiimi grerek, nce sylediimiz szleri dndm ve "tabii, kar yol bulamayz dostum,"
dedim, "nmze koyduumuz rnekten ayrlmz."

"Ne dedin?"

"Demin dnmediimiz yaratllar vardr; ancak, bunlarn farkna varmamz; bu yaratllarda bu iki kart
huy birlikte bulunur."

"Nerede grlr bunlar?"

"Her canlda, ama en ok, savaya benzettiimiz canlda. Herhalde bilirsin; cins kpeklerin huyu yaratltan,
altklar ve tandklar kimselere pek yumuak davranmak, tanmadklarna sert olmaktr."

"Evet, biliyorum."

"Demek ki bu olabiliyor," dedim. "Biz byle bir sava ararken doaya aykr davranmyoruz."

"Hayr" dedi.

"Peki; bekilik edecek olan birine sence bir ey daha lazm deil midir? Cokun olmaktan baka, bir de
yaratltan filozof olmamal m?"

"Ne?" dedi, "anlamyorum."

"Sen bunu kpeklerde de greceksin," dedim. "Bu zelliin bir hayvanda bulunmas gerekten alacak ey!"

"Nasl ey?"

"Tanmad birini grnce, ondan ktlk grmedii halde, hrlar; grd kimse tandksa, ondan hibir iyilik
grmedii halde sevin gsterir. Sen buna imdiye kadar hi amadn m?"

Sayfa 40
Platon-Devlet
"Dorusu, imdiye kadar pek dikkat etmemitim. Ama kpein byle davrand biliniyor."

"Kukusuz kpein yaratlndan gelen bu hal, bize ho ve gerekten filozofa bir hal gibi grnyor."

"Nasl olur?" diye sordu.

"Nasl m? Kpek grdnn dost veya dman olduunu, ancak tandk olup olmadna gre kestirir. Demek
ki renme yetisi vardr; nk evdeki insanla yabancy, onu tanmasna veya tanmamasna gre ayrt eder."

"Kukusuz yledir" dedi.

"Ama renmeye merakl olmakla filozof olmak hep birlikte gider, deil mi?"

"Doru, hep birlikte gider."

"Peki, ayn eyin insanda da olduunu gvenle kabul edemez miyiz? Herhalde, evdekilere ve tandna
yumuak davranacaksa, insan da yaratltan filozof ve renmeye merakl olmaldr, deil mi?"

"Evet," dedi, "bunu kabul edebiliriz."

"Demek oluyor ki kente iyi bekilik edecek olan adam, yaratl bakmndan filozof, cokun ruhlu, evik, gl
olmal."

"Kukusuz yle olmal" dedi.

"Savann byle olmas gerekiyor... Peki, bunlar nasl yetimeli, nasl eitilmeli? Ama dur! Konumamzn asl
hedefine varmamz iin, yani dorulukla eriliin kentte nasl olduunu grebilmemiz iin, bu aratrma bize
yardm edebilecek mi? nemli bir konuyu brakp, bouna konumu olmayalm."

Bu srada Glaukon'un kardei: "Evet, evet" dedi, "ben de bu aratrmann bize ok faydas dokunaca
fikrindeyim."

"Zeus hakk iin! Adeimantos, dostum! Uzunca da olsa, bu iin arkasn brakmamal" dedim.

"Hayr, brakmamal."

"Haydi yleyse," dedim, "bir masal anlatyormu, vakit geiriyormu gibi, bu adamlar nasl yetitirdiimizi
tasarlayalm. (21)

"Byle yapmalyz."

"Peki, bu eitim nasl olmal? Yllardan beri bilinen, uygulanmakta olan eitimden daha iyisini bulmak zordur,
deil mi? Bu da, tabii, beden iin idman, ruh iin mziktir." (22)

"Evet."

"Peki, ie idmanla deil, mzikle balayacaz, deil mi?"

"Tabii."

"Syle, sz de mzikten sayar msn?"

"Evet."

"Sz de iki eittir: Biri doru, teki yalan; yle deil mi?"

"Evet."
Sayfa 41
Platon-Devlet

"Eitimde her ikisini de kullanmalyz, ama nce yalan olan, (23) deil mi?"

"Neler sylyorsun? Anlamyorum" dedi.

"ocuklara nce masal anlatrz, bilmiyor musun? inde doru eyler varsa da, masallar ou zaman yalandr
diyebiliriz. Kkleri yetitirirken idmandan nce masallar kullanrz."

"yledir" dedi.

"te ben de bunu sylyordum. dmandan nce mzikle uramal."

"Doru" dedi.

"Peki, her eyin en nemli noktas balangcdr: Bunu biliyorsun, deil mi? Bu, en ok gen ve krpe kimseler
iin geerlidir; nk insan tam o alarda biimlenir, hangi kalbn damgasn tamasn istersen o kalba
girer."

"phesiz, yledir" dedi.

"O halde ocuklar, rastgele kimselerin uydurduu masallar dinlemeli mi? Ruhlarna, byynce edineceklerini
umduumuz fikirlere ou zaman kart fikirler mi girsin? Buna gz yumacak myz?"

"Asla."

"Demek, anlaldna gre, biz nce masal yaratanlarn banda durmalyz; gzel masallar kabul, gzel
olmayanlar yasak etmeliyiz. Dadlar, analar ikna etmeliyiz; ocuklara bizim kabul ettiimiz masallar
anlatmalarn, ocuklarn bedenlerine elleriyle biim vermekten ok, ruhlarna bu masallarla biim vermelerini
salamalyz. Bugn anlatlan masallara gelince, onlarn ounu atmal."

"Acaba hangilerini?" diye sordu.

"Byk masallara, yani efsanelere bir bakarsak, kkleri de gzden geirmi oluruz; dedim. nk bykleri
de, kkleri de bir kalpta olsa gerek; yoksa sen byle dnmyor musun?"

"Yoo, byle dnyorum. Ama hangilerine byk diyorsun, anlamyorum."

"Hesiodos'un, Homeros'un, dier airlerin bize anlattklarna byk diyorum. Onlar yalanc masallar yaratyor,
insanlara anlatyorlard; hl da anlatyorlar."

"Bu masallar hangileri? Bunlarn nesini eletiriyorsun?"

"ncelikle ve en ok eletirilmesi gereken eyi...Hele de uydurulan masallar irkin olursa..."

"Ne demek istiyorsun?"

"unu: Resimlerini, benzetmek istedikleri eylere hi de benzetemeyen ressamlar vardr. Baz kimseler de bu
ressamlar gibi tanrlarla kahramanlarn nasl olduklarn kt betimlerler."

"Evet, byle betimlemeleri herkes hakl olarak eletirir, dedi; ama ne diyeceiz, hangi kusurlardan sz
edeceiz?"

"nce en bynden ve en bykler hakknda anlatlan yalandan: 'Uranos, Hesiodos'un onun hakknda
anlatt eyleri yapmtr, Kronos da cn almtr' (24) diyen adam irkin bir yalan uydurmutur. Bence,
gerek bile olsa, Kronos'un yaptklarn, olundan ektiklerini, akl ermeyen kklere anlatvermek yle
dursun, byle eylerin szn bile amak doru olmaz. Ama bunlardan konumak zorunluu varsa, gizli
konumal ki mmkn olduu kadar az kimse iitsin. nce de bir domuz yavrusu deil, (25) bycek bir
Sayfa 42
Platon-Devlet
kurban kesmeli ki, bu szleri iitmek mmkn olduu kadar az kimseye nasip olsun."

"Evet, dedi, bu masallar herhalde insan skar."

"Bunlar, bizim kentimizde anlatmamal, Adeimantos, dedim. Bir gencin yannda eriliklerin en byn
ilersen, hatta erilik yapm olan baban bile amanszca cezalandrrsan, grlmedik bir ey deil, ilk tanrlar,
en byk tanrlar gibi davranm olursun." (26)

"Zeus hakk iin"! dedi. "Bana da byle eylerin bir gence sylenmesi yerinde olmaz gibi geliyor."

"nsanlarn birbirinden yle kolayca nefret etmelerinin ayp olduuna kentimizi bekleyenlerin inanmalar
gerekiyorsa, tanrlarn tanrlarla savatklarn, birbirlerine tuzak kurup kar karya gelip boutuklarn hi
sylememeli: Zaten bunlar gerekten olmu eyler deil; nerede kald devler savann (27) sylenmesi,
tanrlarla kahramanlarn hsmlarna, dostlarna kar saygszlklarnn ve trl trl dmanlklarnn
anlatlmas... Ama onlar, bir kentlinin bir kentliye hi nefret beslemediine, byle bir nefretin gnah olduuna
herhangi bir ekilde inandrmak istiyorsak, erkek kadn her yal kii, ocuklara henz kkken bambaka
eyler anlatmaldr. ocuklar bydkleri zaman, airler de, verilen tlere uygun masallar yaratmaya
zorlanmaldr. Hera'nn, olu tarafndan zincire vurulduunu, (28) Hephaistos'un, dayak yiyen annesini
korumak istemesi zerine babas tarafndan gkten aaya frlatldn, (29) Homeros'un tanrlar sava (30)
diye anlattklarn kentimize sokmamal. ster benzetmeli (31) olsunlar, ister olmasnlar, btn bu masallar
uzak tutmal. nk ocuk, ikisini birbirinden ayramaz: Ama bu yata iittiimiz eyler hemen hemen hi
akldan silinmez ve deimez, ylece kalr. te bunun iindir ki ocuklarn ilk iittikleri szlerin iyilik yolunu
gsterecek gzel masallar olmasna ok nem verilmeli."

"Mantkl szler sylyorsun; dedi, ama gene biri kalkp 'bunlar nedir? Hangi masallardr?' diye sorsa,
hangilerini sayarz?"

Ben yle cevap verdim: "imdilik ben de sen de air deil kent kurucusuyuz. Kuruculara ise, airlerin
masallarn hangi kalba gre yaratmalar gerektiini bilmek, o kalplardan ayrlmalarna izin vermemek der.
Kurucular, kendileri masal yaratacak deildirler."

"Doru", dedi; "ama u da var: Tanrlar hakknda anlatlacak masallarn kalplar acaba hangileridir?"

"yle syleyim", dedim. "Tanr, ister szlerde, ister arklarda, ister sahnede olsun, gerekten naslsa hep yle
anlatlmaldr."

"Tabii, yle olmaldr."

"imdi bana syle: Tanr aslnda iyidir, onu yle gstermeli, deil mi?"

"Elbette."

"Ama iyi eylerin hibiri zararl olamaz, deil mi?"

"yle sanrm."

"Tabii, bir ey zararl olmazsa zarar vermez, deil mi?"

"Vermez."

"Zarar vermeyen, ktlk eder mi?"

"Hayr, etmez."

"Ktlk etmeyen, ktle sebep de olmaz, deil mi?"

"Tabii, olmaz."
Sayfa 43
Platon-Devlet

"Peki; iyi ey faydaldr, deil mi?"

"Evet."

"yleyse, refaha neden olur."

"Evet."

"Demek ki, iyi, her eyin nedeni deil, ancak iyi olann nedenidir; kt olan eylerle ilgili deildir."

"Evet, tam yledir."

"Demek oluyor ki, tanr, iyi olduu iin, ounun dedii gibi insanlarn bana gelen her eye deil, ancak
birkana neden olur; bamza gelenlerin ounun nedeni o deildir. nk iyilikler ktlklerden ok daha
azdr. yi eylere tanr neden olur; kt eyler iin ise, baka nedenler aranmal; neden olarak tanr
gsterilmemelidir."

"Bence ok doru sylyorsun" dedi.

"Tanrlar hakknda byle akla smaz bir yanlgy, ne Homeros'tan, ne de baka bir airden kabul etmeli.

'Zeus'un kaps eiinde biri ak teki kara bahtlarla dolu iki kp vardr.(32)'

Zeus kime her ikisinden kartrp verirse, ona bazen bahtn kts, bazen iyisi nasip olur. Kime yalnz
ktsnden verirse, onu 'kemirici bir alk, kutlu yeryznde kovalar' diyenleri dinlememeli; 'Gerekten, iyilii
de, ktl de bize Zeus datr' diyenlere de bakmamal.

Verilen sz ve yeminleri Pandaros'un bozmasna gelince(33), biri bunun Athena ile Zeus'un yardmyla
olduunu sylerse, onu ho grmeyeceiz; 'Tanralarn o kavgasna, o hkmn verilmesine Themis'le Zeus
sebep olmulardr'(34), sonra da, Aiskhylos'un dedii gibi, 'Tanr bir evi temelinden ykmak istedi mi, insan
sua srkler'(35) gibi szleri genlere duyurmamal. Ama biri Niobe'nin ektiklerini (deminki iamb'lar(36)
Niobe masalndan alnmtr), ya Pelopid'leri ya da Troia efsanelerini veya buna benzer baka eyleri anlatrsa,
bunlar tanrnn ileri diye gstermemeli, yahut, 'bir tanr yapmtr' derse, imdi hemen hemen bizim
yaptmz gibi, bir nedenini bulmal ve 'tanr hakldr, iyi etmitir; ceza grenler de bundan faydalanmlardr'
demeli. aire 'ceza grenler hakszdrlar, buna neden olan da Tanrdr' dedirtmemeli. Ama 'Ktler kara
bahtldrlar, ceza grmeye muhtatrlar, tanrdan grdkleri cezadan da yararlanmlardr (37) derlerse, varsn
desinler. Oysa birinin bana gelen felaketlerin nedeni olarak iyi olan tanr gsterilirse, ne yapp yapp bunun
nne gemeli; ehrimizde de iyi detlerle yaanmasn istiyorsak, gen yal kim varsa, bu gibi szleri -ister
vezinli, ister vezinsiz olsun- ne sylemeli, ne iitmeli; nk ne syleseler, dine uygun, bize faydal, uyumlu bir
ey sylemi olmazlar."

"Bu yasaya oyumu seninle birlikte ben de veriyorum, dedi, benim de houma gidiyor".

"Demek ki bu, tanrlar hakkndaki yasa ve kalplardan biridir. Dzyazclar yazlarn, airler iirlerini buna gre
yaratacaklar.Yasa yledir: Tanr her eyin nedeni deil, ancak iyi eylerin nedenidir" dedim.

"O kadar da yeter" dedi.

"Ya u ikinci yasa ne der?.. Sence tanr bir sihirbaz mdr? Bazan birok ekillere girip karmza karak, bazan
kendi yerine hayaller gsterip bizi aldatarak, tuzak kurup zamanna gre baka baka klklara girerek
grnebilir mi?(38) Yoksa o kendi eklinden hi kmayan, sade bir varlk mdr?"

"Sana yle abucak cevap veremem" dedi.

"Peki, una cevap ver: Bir ey kendi eklinden karsa, ya kendi kendini deitirmitir, ya da onu baka bir ey
deitirmitir; yle olmayacak m?"
Sayfa 44
Platon-Devlet

"Evet".

"Ama doalar en salam olan eyler, baka birinin en az dokunabilecei, en az deitirebilecei eylerdir,
deil mi? Diyelim bir beden, yiyecein iecein, yorgunluun etkisi altnda; btn bitkiler de gnein scakl,
rzgrlarn ve buna benzer glerin etkisi altnda ne kadar salkl ve kuvvetliyseler o kadar az deiirler; yle
deil mi?"

"Tabii yledir".

"Ruh da ne kadar cesur ve uslu akllysa, onu dtan gelen bir etki o kadar az deitirir, deil mi?"

"Evet".

"Ev eyas, bina, giyecek gibi yapm rnleri, iyi ilenmilerse ve iyi durumdalarsa, bu nedenle baka glerin
etkisiyle pek az deiirler diyebiliriz."

"yledir".

"Demek ki, doa ya da sanat, veya doa ve sanat bakmndan gzel olan eyler, bir bakasnn etkisi altnda
ancak pek kk bir deiiklik kabul ederler".

"yle grnyor".

"te tanr da, dtan gelen etkiler altnda, baka baka ekillere girmekten pek uzaktr".

"Evet, yledir".

"Acaba kendi kendisine baka bir ekil vererek mi deiir?"

"Eer deiiyorsa, belli ki byle deiiyor".

"Kendini daha iyiye, daha gzele mi, yoksa daha ktye, daha irkine mi evirir?"

"Kendini deitiriyorsa, bu mutlaka daha ktye dorudur; nk tanrnn gzelden ve iyiden yana bir eksii
vardr diyemeyiz".

"ok doru sylyorsun", dedim. "Bu byle olduktan sonra Adeimantos, tanr olsun insan olsun, kim, herhangi
bir bakmdan kendini isteyerek daha kt klar?"

"Kimse" dedi.

"Demek ki, bir tanrnn kendini deitirmek istemesi de olanaksz bir ey", dedim. "Aksine, yle anlalyor ki
tanrlar en gzel ve en iyi varlklar olduklarndan hep kendi ekillerinde kalrlar".

"Bence byledir, baka trl de olamaz".

"Demek, azizim", dedim, "hibir air gelip bize:'Tanrlar uzaktan gelen yabanclara benzeyerek trl trl
ekillerde belirir, kentleri dolarlar.'(39) demesin, Proteus'la(40) Thetis(41) hakknda yalanlar uydurmasn,
tragedialarda, baka manzumelerde Hera'y 'Argos'un rma Inakhos'un hayat veren ocuklar iin' dilenen bir
rahibe klna sokmasn(42). Buna benzer birok yalan uydurmasn. Analar, bunlarn szlerine kanp 'Baz
tanrlar geceleyin eitli yabanc klklara girer, urada burada dolarlar' diyerek yavrularn korkutmasnlar;
yoksa tanrlara kfretmi, ocuklarnn korkakln artrm olurlar".

"Aman, bundan kansnlar!" dedi.

"yleyse tanrlar ekil deitirmezler; ama bizi aldatarak, sihirbazlk ederek, kendilerini trl trl ekillerde
Sayfa 45
Platon-Devlet
gstererek, kandrrlar, yle mi?"

"Belki yledir" dedi.

"Peki, bir tanr, nmze bir hayalet koyup, bir eyler syleyip bir eyler yaparak sahtekrlk etmek ister mi?"

"Bilmiyorum" dedi.

"Gerek yanltan -gerekle yanl bir araya gelebilirse!- insanlar da tanrlar da hep nefret ederler, bunu
bilmiyor musun?"

"Ne demek istiyorsun?" dedi.

"unu": dedim. "Kimse znn en nemli blm ve en nemli eyler konusunda, gerekten uzaklamaya raz
olmaz; her eyden nce znn gerekten uzak kalmasndan ekinir".

"Gene anlamyorum" dedi.

"Anlamyorsun, nk kim bilir ne yce eyler sylyorum sanyorsun", dedim. "Ben ise unu diyorum: Kendi
ruhuyla gerek zerinde aldanmay, aldanm olarak kalmay, yani bilgisiz olmay ve yanl ruhta tutmay, ona
orada yer vermeyi kimse kabul etmez; herkes ondan, onun ruhta olmasndan pek byk bir nefret duyar".

"Evet".

"Ama aldanm insann ruhundaki bilgisizlie -demin dediim gibi- gerek yanl deseler ok doru olur; nk
szlerle aldatma, yani yalan, ruhtaki durumun ancak bir glgesidir; sonradan meydana gelen bir hayaldir,
gerekten bsbtn uzak olmak deildir. Yoksa yle deil mi?"

"Tam yle".

"Demek gerekten bsbtn uzak olmaktan yalnz tanrlar deil, insanlar da nefret ederler".

"yle sanrm".

"yleyse, szlerde gerekten uzaklamak hakknda, yani yalan hakknda ne diyeceiz? Yalan ne zaman, kime
faydal olur da nefrete hak kazanmaz? Acaba dmanlara kar kullanlrsa veya dost dediklerimiz, bir lgnlk
veya aklszlk yznden kt bir eye kalknca, onlar caydrmakta ila gibi faydal olmaz m? Demin szn
ettiimiz masallara gelince, madem ki gerein gemite ne olduunu bilmiyoruz, yalan mmkn olduu
kadar geree benzetmekle onu yararl klm olmaz myz?(43)

"Evet, evet, yledir" dedi.

"Peki ama, gerekten ayrlmak, saydmz hedeflerin hangisi iin tanrya faydal olabilir? Yoksa tanr gemii
bilmez de yerine ona benzer bir ey koymak istedii iin mi gerekten ayrlr?"

"Byle dnmek gln olur".

"Demek tanrda yalanc bir airlik yoktur."

"Hayr, yoktur."

"Yoksa dmanlarndan korktuu iin mi gerekten ayrlr?"

"Buna imkn m var?"

"Yoksa dostlarnn aklszl veya lgnl yznden mi?"

Sayfa 46
Platon-Devlet
"Aklsz veya lgnlarn hibiri tanrnn dostu deildir ki..."

"yleyse tanrnn gerekten ayrlmasna hibir neden yoktur".

"Yoktur" dedi.

"Demek tanrlar dnyasnda ve tanrlardan gelen eylerde gerekten ayrlmak yoktur".

"Tam yledir".

"Demek oluyor ki tanr iinde de, sznde de sade ve doru bir varlktr; ekil deitirmez. Ne uyank olana
alametler gsterir, ne de rya grene; kimseyi hayallerle veya szlerle aldatmaz".

"Senin szlerin zerine bunun byle olduuna ben de inanyorum".

"yleyse kabul edersin ki ikinci kalp da udur: Bu kalba gre, tanrlardan sz ederken, onlar betimlerken,
unutmamal ki, onlar ekil deitiren sihirbazlar deildirler. Bir ey syleyerek veya yaparak sahtekrlk edip
bizi yoldan karmazlar."

"Evet, sana hak veriyorum".

"O halde, Homeros'un birok szn beenmekle birlikte, Zeus'un Agamemnon'a o ryay gndermesini(44)
beenmeyeceiz; Aiskhylos'un u dizelerini (45) de: 'Thetis der ki, Apollon, dnnde mutlu analn verek,
ocuklarnn hastalk nedir bilmeyeceklerini, uzun mrl olacaklarn vaat etti; btn bunlar syledikten sonra,
benim tanrlarn gzettii kaderimi uurlu bir paian'la(46) vmeye balad, beni sevindirdi. Ben de Phoibos'un
kehanet sanatyla tap kaynayan aznn yalansz olduunu sanyordum. Ama, o arky syleyen, o sofrada
oturan, bu szleri syleyen Phoibos, benim olumu ldrd'.

Biri tanrlar hakknda byle eyler sylerse, fkeleneceiz, ona katlmayacaz; savalarmzn tanrlara saygl
olmalarn istiyorsak, onlarn insana nasip olduu lde tanrlara benzemelerini istiyorsak, retmenlerin,
genleri yetitirirken byle eyler kullanmalarn yasak edeceiz".

"Evet, dedi, ben bu kalplar candan kabul ediyorum; onlara yasa gzyle bakmak isterim".

AIKLAMALAR

DEVLET I

(1) Burada sz geen tanra klt, Pire'de oturan Thrak tccarlar tarafndan Hellas'a getirilen Thraklar
tanras Bendis'tir. Bayram, her yl haziran ay balangcnda kutlanrd.

(2) 421 barna ad veren ve Sicilya seferinin yarda kalmas zerine esir dp Siracusa kentinde ldrlen
nl Atina komutan.

(3) Yallkla teki dnya arasnda bulunan eik.

(4) "Yat yatndan,yal yaldan holanr."

(5) Herodotos (8. 125) ayn masal biraz deiik biimde anlatmtr.
Sayfa 47
Platon-Devlet

(6) Pindaros'un kaybolmu bir iirinden.

(7-8) Hellence "Dikaiosyne" szcnn anlamn, hibir dil tek szckle eviremez. Biz bu szce karlk
olarak genellikle "doruluk", bazan da "adalet" szcn kullandk. "Dikaios"a karlk olarak genellikle
"doru" szcn kullandk; baz yerlerde "adaletli" veya "haksever" szckleri de uygun olurdu. "Dikaiosyne"
ve "Dikaios"un kart olan "Adikia" ve "Adikos" szckleri iin "doru" kknden gelme bir karlk
olmadndan, Platon evirilerinde kullanlagelen "erilik" ve "eri" szcklerini biz de kullandk. Fakat yerine
gre "hakszlk" "adaletsizlik" "adaletsiz" szcklerini de kullanmay uygun bulduk.

(9) Keos'lu Simonides (.. 556-468). Hellen koro liriinin en byk airlerinden biridir. iirlerinde dncelere
byk bir yer ayrdndan, ahlk sorunlarnda sz geen bir air saylrd.

(10) "Kurban" szcn geni bir anlamda, yalnzca "kesilen hayvan" deil, kurban trenlerini ve bu
trenlerde tanrlara armaan edilen baka eyleri de gstermek iin kullandk.

(11) Hoplit: ar silahl asker.

(12) Sokrates sonraki satrlarda doru adamn bir hrsz olduunu gstermek iin sofistlerin kantlama
yntemlerinden birini alayla kullanmaktadr. Fakat bu szlerin arkasnda, kart olan iki eyin birbirleriyle bal
olduunu kabul eden ciddi bir gr gizlenmektedir.

(13) Homeros, Odysseia, 19.395 vs. Homeros'un bu szlerinde ahlk bakmndan bir hkm aranmamaldr:
Autolykos yar gln bir kiidir; ustalkla yapt hrszlklar insan gldrr. Onun koruyucusu olan tanr
Hermes'in hrszlklarna Apollon bile glmt.

(14) Hibir dilde tam karl bulunmayan Hellence "arete" szcn, "iyilik" szcyle karladk; ancak,
yerine gre "erdem" "yetenek", "yetkinlik", "yararllk" anlamlarna geldiinin anlalacan umarz.

(15) Prieneli Bias'la Mityleneli Pittakos "Yedi Uslular"dandr. (Yedi akiller)

(16) Periandros (627-568/5) Korinthos tiranyd. Makedonya kral II. Perdikkas 545'ten 413'e kadar hkm
srmtr; Atinallar onu kt adam bilirlerdi, nk Peloponnes savanda mttefikleri olduu halde, onlara
hainlik etmiti. Kserkses, herkese tannm Pers kraldr. Thebaili Ismenias ktl ile n alm bir devlet
adamdr; Pers kralndan rvet alarak, Thebai'yi Isparta'ya kar savamaya yneltmitir; fakat sonradan
Ispartallar, Thebai ehrini alnca, Ismenias' ldrmekle ondan c almlardr.

(17) Thrasymakhos, tartma siyasal konulara gelince, sze karyor. O, kaba bir adam olarak
gsterilmektedir. Thrasymakhos, Gorgias diyalounda sz alan ve nezaketten, kibarlktan hi ayrlmayan
Kallikles'ten ok farkldr.

(18) Bu szlerle Sokrates Thrasymakhos'u bir kurda benzetmi oluyor; nk Hellenler bir insanla bir kurt kar
karya geldii zaman, insan kurdu daha nce grrse, ona bir zarar gelmeyeceine; kurt insan daha nce
grrse, insann dilinin tutulacana inanrlard.

(19) Sokrates'in nl "eironeia"s, ilk baskda "bilmezlikten gelme" diye evrilmiti.

(20) Attika mahkemelerinde sulu, suu tespit edildikten sonra, baz hallerde, kendine layk grd cezay
kendi isteyebilirdi.

(21) Pulydamas 408 ylnda Olympia'da "pankration" karlamasn kazanmtr. "Pankration" gre ve boks
karm bir dvtr.

(22) Olanaksz, baarl olmayaca nceden bilinen bir ie girimek demektir.

(23) Sokrates'in, burada Thrasymakhos'un grlerini benimsemesi, Thrasymakhos'un gene alt edilmesine
neden olacak.
Sayfa 48
Platon-Devlet

(24) Sokrates cret alma sanatndan sz ederken, tabii bu ie, bir meslee sarlr gibi sarlan bir insan snfnn
bulunduunu dnmyor; bir sanattan elde edilen creti, o sanatn asl hedefinden ayrp bylece, bu yapma
ayrmla, Thrasymakhos'un szlerinde gze arpan karkla dayanarak, onun iddiasn rtmek istiyor.

(25) Besbelli ki Sokrates bu sonuca gene kukulu bir tanmlama yoluyla varmtr. "Olmak"tan "benzemek"e
varlabilir, ama bu mantk balants tersine evrilemez. Bununla birlikte Sokrates Thrasymakhos'a kar
sofistlerin tanmlama yntemlerinden birini kullanmaktan ekinmiyor.

DEVLET II

(1) Lydial, Lydia Kral Karun'dur; atas olan, Mermnad soyunun kurucusudur ve aa yukar 685 ylnda Lydia
tahtn zorla ele geirmitir. Hellas'ta Gyges hakknda birok efsane domutur. Herodotos'un (I, 1-8-13)
Gyges hakknda anlatt masal da efsanelere dayaldr; Herodotos'ta rastlamadmz, Platon'un anlatt
masal, belki tarihinin ayla Platon'un yaad zaman arasnda domu ve Hellenlerin hayal glerini hep
kurcalam olan Gyges'in kiiliine yaktrlmtr.

(2) Aiskhylos'un 'Thebai'ye kar Yedileri' (592-595). Bu szler tragediann grkemli bir kiilii olan tanr
szcs Amphiaraos hakknda sylenmitir.

(3) Hesiodos, 'ler ve Gnler' (232-34).

(4) Homeros, 'Odysseia XIX, 119-113.

(5) Orphiklerin inancna gre Homeros'tan nceki alarda yaam olan mitolojik rahip ve air; olu
Eumolpos'tur.

(6) Hesiodos, 'ler ve Gnler', m. 287-289.

(7) Homeros, Ilyada, XI. 497-501,

(8) Orphikler kitaba byk bir deer verirlerdi; mezhebin geni bir edebiyat vard. Bu satrlardan, Platon'un
Orphik mezhebini ne kadar hor grd anlalmaktadr: Adeimantos'un szleri, Orphik retinin etkisine
inancn dorudan doruya ahlkszla neden olduunu gsteriyor.

(9) Pindaros'un kaybolmu bir iirinden.

(10) Bu szler Simonides'indir.

(11) Paroslu Arkhilokhos, iirlerinde birok defa tilkiyi kurnazla rnek olarak gstermiti.

(12) Doru yolu bulmu kimseleri ahret cezalarndan kurtaran tanrlar.

(13) Orpheus ve Musaios'tan sz edilmektedir.

(14) Sokrates, alay ederek, Glaukon'la Adeimantos'a Thrasymakhos'un oullar diyor; nk onlar,
Thrasymakhos'un tezini savunmay zerlerine almlardr.

(15) Burada belki Kritias'tan sz ediliyor. Kritias, Platon'un hasm olan oligari taraftar bir siyaset adamyd.
Oligarhlarn 404 ylnda yaptklar hkmet darbesinde Kritias vicdanszca davranmt. Sofistlerin grleriyle
yetimi olan, ok okumu bir adamd; yazd baz dizeler elimize gemitir.
Sayfa 49
Platon-Devlet

(16) Burada Megara savalarnn hangisinden sz edildii tam bilinmiyor.

(17) Devlet ve insan ruhu arasndaki benzerlik bu satrlardan itibaren byk bir rol oynayacaktr (rnein IV.
kitapta verilen doruluk tanmnda).

(18) nsanlarda yaratllarndan farkl yetenekler olduu ve bu yzden onlarn baka baka ilerde
kullanlmalar gerektii fikri, Platon'un ana fikirlerinden biridir. O bu fikre dayanarak, 'Devlet'te, birden fazla ii
birlikte yapmay (polypragmosyne) ktleyip, doruluk 'herkesin kendine den ii grmesidir' der.

(19) Glaukon'un bu ve bundan hemen sonraki itiraz, sava snfna ihtiyac olan bir devletin domas iin
gereken artlarn saylmasna yol ayor. Bu paradan, Platon'un, sava kesiminin ve bu kesimin eitilmesinin
betimine varmak istedii anlalyor.

(20) Bak: not 18.

(21) Savalarn eitimi konusu bu kitabn sonunu ve nc kitabn hemen hemen btnn kaplamaktadr.

(22) Klasik ada Hellen eitiminin, beden eitimiyle ruh eitimi arasndaki denklik zerine kurulmu olduu
bilinir. Byle bir denklik tarihin baka hibir anda, hibir lkede elde edilememitir. Mzik szcyle Platon,
btn ruh eitimini anlyor.

(23) Bu szlerde eletiri yoktur: Platon baz durumlarda yalan sylenebilecei, hatta bunun gerekli olduu
fikrindedir.

(24) Uranos (Gk) ve Gaia (Yer), tanrlarn en eskileridir. Uranos, Gaia ile birlemesinden doan ocuklarnn
yeryzne kmalarna, gne n grmelerine izin vermez, onlar topran derinliklerinde oturmaya
zorlarm. Gaia, oullarn babalarndan c almaya tevik edince, yalnzca Kronos cesaret edip Uranos'u bir
orakla yaralayarak erkekliinden yoksun brakm ve bylece dnya egemenliini ele geirmi. Hesiodos
Theogonia adl eserinde (m. 154-181) efsaneyi bu ekilde anlatmtr. Bu korkun efsanelerin, Hellenlerin hayal
gcnden domadna iaret etmeliyiz. Tanrlarn soyaalarn Hellenler byk olaslkla Fenikelilerden
almlardr. Nitekim XIV. yzyldan kalma Ras amra metinlerinde bunlara raslanmaktadr.

(25) Platon bu satrlarda myster'lere deinmektedir; myster'lerde domuz kurban etmek deti vard.

(26) Burada Euthyphron diyalounu hatrlamak gerekir: Bu diyalogda Euthyphron babasn, szde iledii bir
gnah iin, mahkemeye vermek ister.

(27) Burada devlerden sz edilmektedir. Devler, Uranos'un yarasndan yere akan kandan domulard. Gaia
onlar g fethetmeye tevik edince, en yksek dalar birbiri stne yp, g ele geirmeye almlar,
ama Zeus'a yenilmilerdi. Tanrlarla devler arasndaki cenk, Yunan sanatnda ok kullanlan bir konudur. Bu
cenk Bergama sunanda da betimlenmitir.

(28) Hephaistos, Zeus'la Hera'nn oludur. Hera, onu doar domaz, gkten aa atm; bu becerikli tanr da,
annesinden c almak iin, iinde grnmez zincirler sakl bir taht yapp Hera'ya armaan etmi. Hera tahta
oturunca zincirler onu birdenbire sarm. Tanrlarn hibiri balar zp tanray kurtaramam. Sonunda
Dionysos Hephaistos'u sarho etmeyi, onu Olympos'a gtrp, Hera'y zdrmeyi baarm.

(29) Homeros, lyada I, 590-594

(30) lyada'nn XX. ve XXI. kitaplarnda tanrlar bir Akhalarn tarafnda, bir Troiallarn tarafnda savarlar.

(31) iirleri benzetme (kinaye) yoluyla anlatmak Platon'dan nce de ok yaylm bir yntemdi. lk olarak XVI.
yzylda Rhegion'lu Theagenes tarafndan kullanlmt. Theagenes'e gre lyada'nn XX. ve XXI. kitaplarndaki
tanrlar sava doa glerinin birbiriyle arpmasdr.

(32) Homeros, lyada XXIV, 527-532.


Sayfa 50
Platon-Devlet

(33) Homeros, lyada IV, 69 v.s.

(34) 'Kypria' destannda Troia savann douu anlatlmt.

(35) 'Niobe' tragediasndan alnmtr.

(36) amb, tragediann en nemli vezinlerindendir.

(37) Ceza hakknda ayn fikre Gorgias diyalounda da rastlanr.

(38) Platon iki olanak gryor: 1) Tanr, gerekten deiir, 2) Tanr insanlar aldatmak iin deimi gibi
grnr; her ikisinin de geree aykr olduu gsteriliyor.

(39) Homeros, Odysseia, XVII, 485/6.

(40) Odysseia IV, 456/57'de, srasyla ejderha, pars, domuz, su ve aa eklini ald anlatlmtr.

(41) Pindaros'un anlattna gre (Nem. V, 6 vs.), Thetis, Peleus'la evlenmemek iin eitli ekillere girmitir.

(42) Aiskhylos, kaybolan tragedialarndan birinde, Hera'y yle betimlemi.

(43) Eseri okumakta ilerledike, Platon'un, devletin kurulmas iin izin verilen, gerekli bir yalana bavurmakta
olduunu grrz; toplumsal kesimin kesin olarak ayrlmas bu yalana dayanr.

(44) Homeros, lya'da II, 1-34.

(45) Aiskhylos'un tanmadmz bir tragediasndan.

(46) Apollon'un kendisine ve kltne bal bir ark.

PLATON

DEVLET

III-IV

Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Klasik Filoloji Profesr Dr. George Rohde'nin ynetiminde, DEVLET III Klasik
Filoloji Doenti Azra Erhat, DEVLET IV Klasik Filoloji Asistan Trkan Tunga tarafndan Yunanca asllarndan
evrilmitir.

Sayfa 51
Platon-Devlet

Eski Yunanca zel adlarn yazl hakknda not

Yunan eserlerinin evirisinde tanr, insan ve lke adlarn, asllarndaki gibi yazmay uygun bulduk; bunun iin
de bugn Avrupa lkelerinin hemen hepsinde kullanlan evriyaz yntemini aldk. Yunancann her harfi,
aadaki cetvelde gsterildii gibi, tek veya ift harfle karlanmtr. "Th" ve "kh" gibi ift harfleri kullanmaya
gerek vard; nk Yunancann Q'sn da, T 'n da "t" ile gsteremezdik, ikisini ayrmak zorunluydu. "X" iin de
yalnzca "h" harfini alsaydk Yunancada bazan sesli harflerin nne gelen ( ' ) iareti ile karabilecekti.

"Ph" ift harfine gelince, Yunanca'nn F harfini Avrupallar teden beri byle gsterirler; eski Romallar da yle
gstermiler; demek ki o harfin sylenii Romallarn "" harfinin syleniine tmyle uymuyormu.

Romallar ve bugnk Avrupa lkeleri, Yunanca'nn X harfini de "x" ile gsterirler; ancak "x" harfi bizim
alfabemizde yok; bu yzden "x" yerine "ks" ift harfini kullanmay daha uygun bulduk.

Yunancada "y" harfi sessiz deil, sesli harftir ve "" okunmas gerekir. Ancak bu syleyi kesin de deil.
Bugnk Yunanllar onu "i" diye okuyorlar.

ift sesli harfleri de gene ift olarak gsterdik. Ancak (ou) yerine tek bir "u" koyduk; bu imdiki uluslararas
evriyazda da byledir.

Yunan Alfabesi:

A A H E N N T T

B B Q Th X Ks Y Y

G G I O O F Ph

D D K K P P X Kh

E E ? L P R Y Ps

Z Z M M S SW O

DEVLET

III

SOKRATES (anlatmay srdryor) :

"te tanrlar hakknda sylediimiz szler arasnda, insanlarn tanrlara ve ana babalarna sayg gstermeleri,
birbirleriyle dost olmay hie saymamalar iin, ocukluktan beri duymalar ve duymamalar gereken eyler
aa yukar bunlardr." (1)
Sayfa 52
Platon-Devlet

"Bence bu grlerin dorudur" dedi.

"Peki, bu adamlarn gzpek olmalar gerekiyorsa, onlara bu szleri, bir de lmden olabildiince az
korkmalarn salayacak szleri sylemeli deil mi? Yoksa iinde lm korkusu olan bir adamn gzpek
olabileceini mi sanyorsun?"

"Zeus hakk iin, hayr" dedi.

"Peki, Hades iin sylenenlerin gerekliine inanan ve korkun olduunu dnen birinin lmden
korkmayacan, savalarda yenilmekten, esir dmektense lmeyi seeceini sanr msn?"

"Hi de sanmam."

"Demek ki, bu masallar anlatmaya kalkanlar gzaltnda tutmalyz ; Hades'te olup bitenleri byle geliigzel
ktlememelerini, aksine, vmelerini rica etmeliyiz; nk syledikleri gerek olmad gibi, savaa katlacak
olanlara yararl da deil."

"Evet, yle yapmal" dedi.

"yleyse, u szden balayp btn benzerlerini silip atmal," dedim: 'El kapsnda rgat olup, yoksul, yiyecei
kt bir adama hizmet etmeyi, gelmi gemi btn llere kral olmaktan daha ok isterim.'(2) Bir de unu:
'Tanrlarn bile nefret ettii korkun, kfl konutlar lmllere de lmszlere de grnmesin.'(3) `Heyhat!
Hades konutlarnda da bir ruh, bir tayf var, ama iinde can yoktur.'(4)

"Yalnzca o kendini bilir, tekiler uuan glgelerdir'.(5)

ve:

'Ruh, gcn, genliini brakp yazgsna alayp szlayarak vcuttan utu, Hades'e gitti.(6)

ve:

`Ruh yeraltnda bir duman gibi crlayarak gidiyordu.(7)

ya u:

`Dehet verici bir maarann dibinde yarasalar, aralarndan biri kayadan syrlp aa dnce nasl bararak
uuur, birbirlerine aslrlarsa, onlar (ruhlar) da hep birlikte ^bararak gidiyorlard.'(8)

Bunlar ve buna benzer btn szleri silmemize, Homeros'un ve br airlerin kzmamasn dileriz ; bu szler
iirsiz ve ou insann duyup da holanmayaca eyler midir? Hayr; ama iirli olduklar lde, zgr
yaamalar, lmden ok tutsaklktan korkmalar gereken ocuklarn, insanlarn kulaklar iin uygunsuzdur da."

"ok doru."

"yleyse Hades dnyasna verilen o korkun, o rpertici adlar, Kokyos, inilti rma, Styks dehet
rma,(9)hortlaklar, kanszlar ve bu gibi daha bir sr, duyanlarn tylerini diken diken eden adlar da atmal.
Bunlarn baka bakmdan bir deeri olabilir.(10) Ama biz, bekilerimiz byle bir rpermeden sonra gereinden
fazla heyecanl ve gevek olur diye korkarz."

"Korkmakta da haklyz" dedi.

"yleyse kaldrmal m bu adlar?"

"Evet."

Sayfa 53
Platon-Devlet
"Konumada da, iirde de bunun tam tersini sylemeli."

"Tabii."

"nl adamlara syletilen ikyetleri, iniltileri de kaldrmal."

"nce sylediklerimize baklrsa, yle olmal."

"Bak bakalm kaldrmakta hakl myz, deil miyiz. Akll uslu bir adam, dostu olan akll uslu baka bir adam iin
lm korkulu birey saymaz deriz."

"yle deriz."

"O halde dostunun bana feci birey gelmi gibi ona alayp durmayacak."

"Hayr."

"Ama unu da syleriz : akll uslu adam, iyi yaamak iin kendi kendine yeter. O br insanlardan farkl olarak
bakalarna pek az muhtatr."

"Sahi" dedi.

"Demek ki olundan, kardeinden, servetinden ya da bunun gibi baka bir eyden yoksun braklmak onu pek
az etkileyecektir."'

"phesiz pek az."

"Demek oluyor ki bana byle bir felaket geldii zaman, pek az alayp szlayacak, ona herkesten kolay
katlanacak."

"Evet, yle."

"yleyse bu alamalar nl adamlara deil kadnlara, hem de sradan kadnlara ve en baya erkeklere
brakmakta haklyz. Bylece memleketin bekiliine yetitirmeye kalktmz kimseler bu gibi zayflklara
dmekten ireneceklerdir."

"Doru" dedi.

"Gene Homeros'tan ve br airlerden, bir tanrann olu Akhilleus'un

`kh yana dnp, kh srt st, kh yz st yatarak'

sonra da ayaa kalkp, durmadan dalgalanan denizin kysnda kendinden gemi bir halde yrdn,

`iki eliyle kurumlu topraklar yerden kaldrp bana dktn' (11)

sylememesini dileyeceiz. airin onu alar ve inler gsterdii baka daha ne kadar yer varsa atmasn
isteyeceiz; soyu tanrlara yakn olan Priamos'un da,`Yalvardn ve gbre zerinde yuvarlanarak, askerlerin
her birini adyla ardn'(12) sylemesinler. Daha da srarla rica edelim de, iirlerinde tanrlar: `Eyvah,
zavall ben, felaketli kahraman anas!' (13) gibi szlerle alar gstermesinler. br tanrlar byle
anlatacaklarsa da, hi olmazsa tanrlarn en byn yalan yanl taklit edip, ona u szleri syletmeye dilleri
varmasn:

`Eyvah! sevdiim bir insann kent evresinde kovalandn gzlerimle gryorum, yreim szlyor' (14) ve
'Vah, vah bana! Yazg, insanlar arasnda en ok sevdiim Sarpedon'un, Menoitios'un olu Patroklos tarafndan
alt edileceini belirledi.'(15).

Sayfa 54
Platon-Devlet
yleyse, sevgili Adeimantos, genlerimiz bu gibi szleri ciddi ciddi dinler, yakk almadn grp, glp
gemezlerse, Tanr deil de insan olan kendilerine bu hallerin yakmadn anlamalar ve byle bir ey
syleyecek ya da yapacak olurlarsa, kendi kendilerini ayplamalar zor olacaktr. Tersine, hi utanmakszn,
kendini toparlamakszn, en ufak dertler karsnda uzun uzadya alayacak, inleyecekler."

"Tam gerei sylyorsun" dedi.

"Ama, deminki dncelerimize gre byle olmamaldr; biri bizi daha gzel bir dnceye inandrmadka,
buna bal kalmalyz.

"Evet, olmamaldr."

"Ama bekilerimiz glmeye dkn de olmamal. nk insan gl bir glmeye kapld m, ruhunda da gl
bir deiim olur."

"Bence yle" dedi.

"yleyse saygn adamlarn kahkahaya kaplm gibi gsterilmeleri kabul edilemez, hele Tanr iseler, o zaman
hi olmaz."'

' "Olmaz, tabii" dedi.

"Homeros'un Tanrlar hakkndaki u szlerini de kabul etmeyeceiz, deil mi? `Hephaistos'u sarayda bir
batan bir baa koar grnce, mutlu tanrlar arasnda bitmez tkenmez bir kahkaha koptu'(16)."

"Senin szne gre kabul edilmesi olanaksz."

"Peki, istersen benim szm olsun, ama herhalde kabul edilemez."

"Fakat geree de deer vermeli. Demin yanlmadksa ve gerekten ayrlmak tanrlar iin yararsz da,(17)
ancak insanlara bir ila gibi(18) yararlysa, belli ki byle bir ilac hekimlere teslim etmeli, fakat sradan kiiler
ona dokunmamaldr."

"yle" dedi.

"O halde gerekten ayrlmann yakt kimseler varsa, bunlar devleti ynetenlerdir; devletin iyilii iin, ya
dmanlar ya da yurttalar yznden gerekten ayrlabilirler. Ama br insanlarn hibiri byle bir yola ba
vuramaz. Fakat, sradan bir adamn ynetenlere yalan sylemesi, hastann hekime, beden eitimi rencisinin
retmene vcudunun durumu hakknda doruyu sylememesi kadar (19); ya da kaptann dmenciye gemi
ve tayfa hakkndaki gerei sylememesi yani kendisinin ve yoldalarnn ne durumda olduklarn gizlemesi
kadar byk, hatta bundan daha da byk bir sutur."

"ok doru" dedi.

"yleyse, ynetici, kentte bir bakasn yalan sylerken yakalarsa; `Sanatlarn snfndan, falc olsun, hekim
olsun, doramac olsun' (20) devleti, frtnaya kaplm bir gemi gibi devirecek, yok edecek bir yol gsterdii
iin onu cezalandracaktr."

"Evet, eer bu szleri eylemle de tamamlarsa" dedi .

"Peki, genlerimizin ll, akll uslu olmalar gerekmeyecek mi?"'

"Gerekecek kukusuz."

"nsanlarn ouna gre ll, akll uslu olmann z u deil midir? Egemenlere baemek; iki, ak ve
yemek gibi hazlarda da kendi nefsine hkim olmak." (21)

Sayfa 55
Platon-Devlet
"Bence yle" dedi.

"Homeros'ta Diomedes'in syledii u szleri ve benzerlerini beeneceiz: `Babacm, sessizce otur, benim
szm dinle', (22) ve buna bal olan u dizeleri: `Sava hrs saan Akhai'ler nderlerinden ekinerek
sessizce ilerliyorlard' (23) ve buna benzer daha ne varsa beeneceiz."

"Gzel."

"Ama una ne dersin:`Seni kpek gzl, geyik yrekli arap tulumu! (24) Ya sonra gelen msralar gzel mi?
Dzyazda, iirde halktan herhangi birinin ynetenlere kar syledii btn kstaha szler gzel midir?"

"Hi deil."

"Bunlar, bence, genlere lll retmeye uygun deildir.Baka bakmdan hoa gitmelerine hi amam.
Sen ne dnyorsun?"

"Senin gibi" dedi.

"Ya iirde; `ekmekle, etlerle dolu bir masadan, sakinin Krater'den ald arab getirip kadehlere
doldurmas'(25) dnyada en gzel eydir, gibi szlerin en ll, en uslu bir adamn azna konmasna ne
dersin? Bunlar, sence, gencin kendine egemen olmasna yarayacak szler mi? bir de u:`En feci lm alktan
yok olup gitmektir',(26) ya unlar:`Zeus br tanrlarn da, insanlarn da uyuduu bir saatte, yalnz bana
uyank kalarak verdii btn kararlar ak arzusu yznden hemen unutmu; Hera'y grnce de o kadar
atelenmi ki, yatak odasna gitmeye bile katlanmakszn, orackta yerde onunla birlemek istemi ve onu hibir
zaman o anda olduu kadar iddetle arzulamadn, hatta ilk defa ana babalarndan gizli bulutuklar zaman
bile bu kadar arzuyla yanp tutumadn sylemi'(27). Ya buna benzer nedenlerle Ares ile Aphrodite'nin
Hephaistos tarafndan zincire vurulmasna (28) ne dersin?"

"Evet, Zeus hakk iin," dedi, "bunlar bence yakk alr eyler deil."

"Ama nl adamlarn hem szlerinde, hem davranlarnda her bakmdan gzpeklik ve dayanma gc
grlrse, onlar seyretmeli, dinlemeli, rnein unu:`Gsne vurarak, kendi kendine u szlerle
kt:'Dayan kalbim, bir zamanlar daha da ktsne dayanmtn'(29)."

"Herhalde" dedi.

"Adamlarmzn rvet ve para dkn olmalarna da izin vermeyeceiz. "

"Asla."

"Armaanlarla tanrlar da, saygdeer krallar da kandrlr'(30) gibi teraneler duymamaldrlar. Akhilleus'un
eitmeni Phoiniks, rencisine, 'Armaan alacak olursa, Akhalara yardm etsin, yoksa fkesinden dnmesin'
diye t vermekle(31) akllca sz syledi dememeli, onu vmemeliyiz. Akhilleus'un da Agamemnon'dan
armaan alacak,(32) bir ly ancak kurtulmal dendikten sonra teslim edecek, baka trl onu brakmak
istemeyecek kadar kazan dkn olduunu(33) kabul etmeyeceiz, bu davranlar ona layk grmeyeceiz."

"Evet, bunlar vmek doru deil" dedi.

"Homeros'a olan saygmdan dolay," dedim, "Akhilleus iin bu szleri sylemenin ve syleyenlere inanmann
gnah olduunu ileri srmekten ekiniyorum. Hem de onu Apollon'a yle syletmek:`Bana ktlk ettin, ey
gl oku, tanrlarn en zalimi olan sen! c alrdm senden kukusuz, elimde g olsayd',(34)

Bir tanr olan rmaa kar itaatsz davrandn, onunla savamaya hazr olduunu(35) br rmaa, yeni
Sperkheios'a adanm olan salarna gelince, ld iin 'Yiit Patroklos'a salarm balamak istiyorum.'(36)
dediini sylemek gnah deil de nedir? Bunlar yaptna inanmamal. Hektor'u Patroklos'un ant etrafnda
srklemesi, (37) esirleri odun ynnn nnde boazlamas, (38) btn bunlarn geree uygun olduunu
kabul etmeyeceiz; bekilerimizin, bir tanrann ve Zeus'un bir torunu olan (39) uslu akll Peleus'un olu ve
Sayfa 56
Platon-Devlet
bilge Kheiron'un yetitirdii Akhilleus'un, iinde birbirine kart iki hastalk, yani alaklk ile para dknl,
stelik de tanrlara, insanlara kar yaman bir gurur tayacak kadar karma kark bir ruhu olduuna
inanmalarna msaade etmeyeceiz.''

"Doru sylyorsun" dedi.

" O halde," dedim, "ne Poseidon'un olu Theseus'un ve Zeus'un olu Perithous'un ahlakszca kz karmaya
kalktklarna (40) inanacaz, ne de baka bir tanr olunun ya da yiitin, onlara imdi yalan yere yklenen
ahlakszca, dinsizce ileri grdklerinin anlatlmasna izin vereceiz. Tersine airleri, yiitlerin ya bu ileri
grmediini ya da Tanr oullar olmadn itiraf etmeye zorlayacaz. kisini birden ileri srp de genlerimizi
tanrlardan kt eyler doduuna, yiitlerin insanlardan hi de iyi olmadklarna kandrmaya kalkmasnlar.
nk demin de dediimiz gibi,(41) bu szler ne dine uygundur, ne de gerektir, tanrlardan ktlk
gelmesine de olanak yoktur, bunu da gsterdik."

"Yoktur, tabii."

"stelik dinleyenlere zararldr bu szler; nk insan kt olur da, eer: `Rzgarl da tepelerinde babalar
Zeus'a adanm bir sunaklar olan ve damarlarnda tanrlarn kan durmadan akan, tanrlarn Zeus soyundan
yakn akrabalarnn' (42) ayn eyleri yaptklarna ve yapm olduklarna inanrsa, bunda kendisinin suu
olmadn dnmez mi ? Bu nedenle, bu gibi masallar susturmal ki, genlerimizde, ktle byk bir
kolaylkla atlmak hevesini dourmasnlar."

"phesiz susturmal."

"Peki, dedim, madem ki sylenecek ve sylenmeyecek szleri snrlamaktayz, acaba ele alnacak baka bir tr
kald m? Tanrlardan, daimonlardan, yiitlerden ve Hades'te olup bitenlerden nasl sz etmek gerektiini
saydk."

"Saydk."

"nsanlar hakknda nasl sz sylemeli, bu kald, deil mi?"

"Besbelli."

"Ama konuyu u anda ele alp irdelememize olanak yok dostum."

"Neden?"

"nk ele alrsak, airler de yazarlar da insanlardan sz ederken, birok eri adamn talihli, dorularn ise
talihsiz olduklarn; hakszln gizli kalrsa, yararl birey olduunu, doruluun da bakasna yarar, kendine
zarar verdiini (43) sylemekle, bence en nemli noktalar zerinde yanlyorlar demeliyiz. Byle eyler
sylemelerini yasak etmeli, iirlerinde, masallarnda bunlarn tersini anlatmalarn buyurmalyz. Bu dncede
deil misin?"

"Evet, evet, bu dncedeyim."

"Hakl olduumu kabul ediyorsan, teden beri incelediimiz konular zerinde de benimle ayn dncede
olduunu kabul edebilirim, deil mi?"

"Hakl olarak, kabul edebilirsin" dedi.

"nsanlardan demin dediimiz gibi sz etmek gerektii sorunu zerinde, doruluun ne olduunu, onun, doru
kiiye, doru grnsn grnmesin, yarar getirdiini aratrp bulduumuz zaman uyuuruz." (44)

"ok doru" dedi.

"O halde sylenen szler hakkndaki konumamz burada bitsin. Bundan sonra syleme biimini incelemeli.
Sayfa 57
Platon-Devlet
Sanrm bylece, ne sylemeli ve nasl sylemeli konusunu tmyle gzden geirmi oluruz."

Bunun zerine Adeimantos "Ne demek istediini anlayamyorum" dedi.

"Oysa anlaman gerek," dedim; "belki yle daha iyi anlarsn: Masalclarn, airlerin btn syledikleri gemite,
gnmzde ya da gelecekteki olaylarn anlatlmasndan ibaret deil midir?"

"Tabii, baka ne olabilir?" dedi.

"Peki, bunlar ya basit anlatma, ya taklit yntemiyle ya da her iki ynteme de ba vurarak anlatabilir, deil
mi?"(45)

"Bunu daha ak sylemeni dilerim" dedi.

"Amma da gln bir hocaymm, meramm anlatamyorum. yleyse sorunun btnn deil de konumasn
bilmeyenler gibi, bir parasn ele alarak ne istediimi bir rnekle gstermeye alacam. Syle bana:
lyada'nn balangcn (46) bilirsin; air orada, Khryses'in Agamemnon'a, kzn serbest braksn diye
yalvardn anlatr, Agamemnon'un kzdn, Khryses'in de istediini elde edemeyince, tanrdan, Akhalarn
bana felaket getirmesini dilediini. yle deil mi?"

"Evet."

"O halde unu da bilirsin ki, `btn Akhalara, en ok da ordu nderleri iki Atreusoullarna yalvaryordu'
szlerine kadar olan paray air kendi syler ve bizde, bunlar bir bakas sylyormu gibi bir izlenim
uyandrmaya almaz bile. Ama sonras iin, kendisi Khryses imi gibi konuur ve bize konuann Homeros
deil de, yal rahip olduu duygusunu vermeye urar. Ilion'da, thaka'da, btn Odysseus destannda olup
bitenlerin hepsini aa yukar bu biimde anlatr."

"Evet" dedi.

"Kiilerin her frsatta syledikleri szler ve bu szler arasndaki olup bitenlerin aktarlmas birer anlatma deil
midir?'

"yledir tabii."

"Bir bakas imi gibi sz syledii zaman, konumasn, sz alacan nceden bildirdii kimseninkine mmkn
olduu kadar benzetir diyemez miyiz?"(47)

"Deriz, elbette."

"Kendini, sesiyle, davranlaryla bir bakasna benzetmek, kendisine benzemek istedii kiiye yknmek deil
midir?"

"phesiz."

"yleyse, grlyor ki, Homeros da, br airler de anlatmalarnda yknmeye bavururlar."

"yle."

"Ama air kendini hi gizlemeseydi, iirlerinde, hikyelerinde yknme olmazd. Ama gene `nasl olur,
anlamyorum' dememen iin, ben anlataym. Homeros, Khryses'in kz iin kurtulmalk getirerek, Akhalarn, en
bata da krallarn ayaklarna kapanmaya geldiini syledikten sonra, kendisi Khryses olmu gibi deil de,
Homeros olarak konumay srdrseydi, bil ki yknme olmaz, basit anlatm olurdu. yle bir ey olurdu. Ama
vezinsiz syleyeceim, air deilim ki. 'Rahip geldi ve tanrlardan Akhalarn sa salim kalarak Troia'y almalarn
diledi, kurtulmal kabul ederek, tanrya sayg gerei kzn serbest brakmalarn istedi. Bunlar syleyince,
Akhalarn hepsi raz olduklarn saygyla bildirdiler, yalnzca Agamemnon fkelenerek derhal ekilmesini ve bir
daha oralara ayak basmamasn buyurdu, yoksa asasyla tanrnn ynden elenkleri bir daha kendisini
Sayfa 58
Platon-Devlet
kurtarmaya yaramayacakm, kzn brakmak yle dursun, Argos'ta kendisiyle birlikte yalanacakm. Evine
sa salim dnmek isterse, onu kzdrmadan ekilip gitmesini buyurdu. Yal adam da bunu duyunca korktu,
sessizce gitti. Kararghtan uzaklatktan sonra, Apollon'a, onu btn ek adlaryla ararak ve rahibinin yapt
tapnaklardan ya da sunduu kurbanlardan bir gn zevk almsa, anmsamasn ve bu hizmetlerine karlk,
Akhalar ona dktrdkleri gz yalar iin oklaryla cezalandrmasn yalvard. te, dostum, dedim,
yknmesiz, basit anlatma byle olur."

"Anladm" dedi.

"yleyse unu da anla ki, airin konumalar arasndaki szleri kaldrlr da yalnzca kiilerin karlkl konumas
kalrsa, yukarda saydmz trn kart olur."

"Bunu da anlyorum," dedi, "bu biim tragedyada grlr."

"ok doru dnyorsun," dedim, "demin (48) anlayamadn, imdi sanrm aka kavrayabiliyorsun,
gryorsun ki, iirin ve masaln bir tr batan aa yknmedir, rnein dediin gibi tragedya ile komedya;
baka biri ise airin anlatmasndan ibarettir: bunu en ok dithyramboslarda (49) grebilirsin. ki trn
karmasndan oluan nc tre destan iirinde ve daha birok anlatm biimlerinde raslarz. Anlatabildim
mi?"

"Demin ne demek istediini imdi anlyorum" dedi.

"Bundan nce de, neler sylemek gerektiini saydk, imdiyse nasl sylemek gerektiini incelemek 'kald
demitik, anmsyor musun?" (50).

"Evet."

"te dediim de uydu: airlerin, anlatrken yknmeye bavurmalarna izin verecek miyiz? Yoksa
anlatmalarnn bazlarnda yknme olsun, bazlarnda olmasn m diyeceiz, ve ne zaman ve hangilerinde?
Yoksa yknmeyi toptan yasak m edeceiz?"

"Devletimize tragedyay, komedyay kabul edip etmeyeceimizi incelemek niyetinde olduunu imdiden
seziyorum."

"Belki," dedim, "ama belki de daha baka eyleri; imdilik daha bilmiyorum; szn gidii bizi bir rzgr gibi
nereye atarsa, oraya gitmeli."

"yi sylyorsun" dedi.

"Bir bak bakalm, Adeimantos (51), bekilerimiz yknmeci olmal m, olmamal mdrlar? Yoksa demin
sylediklerimizden, bir adamn bir tek ii iyi baarabilecei, ama birok ie birden giriirse, hi birini n
kazanacak kadar baaramayaca sonucu kmyor mu?"

"aresiz, yle."

"yknme iin ayn ey sylenemez mi? Bir insan her eye, bir tek eye yknd kadar iyi yknemez."

"Yapamaz, elbette."

"O halde nemli bir grevi olan bir adamn birden birok eye yknmesi zordur, nitekim birbirine yakn
grnen iki yknme trnde, yani tragedya ile komedyada da ayn kiiler baarl olamazlar (52). Yoksa,
demin bunlarn birer yknme tr olduunu sylememi miydin?"

"Syledim, ayn kiiler ikisini birden baaramaz demekte haklsn."

"Demek hem rhapsod, hem oyuncu olunamaz."

Sayfa 59
Platon-Devlet
"Hayr."

"Ama ayn oyuncular hem tragedya, hem komedya da oynamaz; oysa her ikisi de yknme trndendir, deil
mi?"

"yle."

"Hatta bence, Adeimantos, insan doas daha da ok blmldr yle ki, bir insann birok eylere iyi
yknmesine yahut yknmeyle bir benzeri verilen eyleri yapmasna olanak yoktur."

"ok doru" dedi.

"yleyse ilk dncemizi koruyup, bekilerimiz br btn ilerle uramayarak ancak devlet zgrln
kuran ok dikkatli iiler olmal ve bu sonuca varmayan baka hi bir ie bakmamaldrlar, demitik; demek
oluyor ki onlar baka hibir ey yapmayacaklar, hibir eye yknmeyecekler. Yok eer yknrlerse,
kendilerine yakacak stn zellikleri olan, gzpek, uslu akll, dini btn, zgr kiilere ve btn bu gibi
gzel rneklere ta ocukluktan yknmelidirler; ama alaka ilere girimeyecekleri gibi, alakla da, baka
herhangi bir kusura da yknmekte hnerli olmamaldrlar, ki ykne ykne sonunda gerekten yle
olmasnlar (53). Yoksa farkna varmadn m ki, genken balanan ve bir hayli srdrlen yknmeler insanda
bir alkanlk, vcudu, sesi grleri deitiren ikinci bir doa olur?"

"Evet, yle" dedi.

"Kendileriyle uratmz, iyi insan olmalarn istediimiz kiilerin, erkek olduklar halde, kadn gibi giyinip,
kocasna kan, yok gururlanarak mutlu olduunu sanp da tanrlarla boy len (54), yahut felaket iinde
yas tutan, gzya dken gen ya da yal kadnlara yknmelerine izin vermeyeceiz; kald ki hasta, k veya
doum sanclar eken bir kadn temsil etmelerini bsbtn yasak edeceiz(55)."

"Elbette" dedi.

"Kle ileri gren kadn ya da erkeklere(56) de yknmeyecekler."

"yknmeyecekler."

"Doal olarak, kt insanlara da yknmemeleri gerek: Korkaklara, demin sylediimiz eylerin aksini
yapanlara, birbirine hakaret eden, birbirleriyle alay eden, sarhoken (57), aykken azlarn bozanlara; bu
gibilerinin kendilerine kar da, br insanlara kar da szleriyle, davranlaryla iledikleri kabahatlerin hi
birine yknmemelidirler. Ayrca sanrm, szleriyle de, davranlaryla da delilere benzemeye almamaldrlar
(58). nk kadn erkek deli ve kt insanlar tanmal, fakat yaptklarnn hi birini yapmamal, onlara
yknmemeli."

"ok doru" dedi.

"Peki, demircilere ve br sanatlara, trierleri ilerleten ya da onlar ynetenlere ve bu alanda daha baka
eylere yknmeleri doru mudur?"

"Nasl doru olur," dedi, "bu ilerle ilgilenmelerine bile izin verilmeyecek (59)." "Ya atn kinemesine, boalarn
brmesine, akan sularn mrltsna, denizin uultusuna, gk grlemesine ve btn bu gibi grltlere
yknecekler mi (60)?"

"Hayr," dedi, "onlarn deli olmaya, deli olanlara yknmelerini yasakladk ya!"

"Dediklerini iyi anlyorsam," dedim, "gerekten iyi ve gzel insann syleyecek bir eyi olduu zaman, kulland
bir syleme, bir anlatma biimi vardr; te yandan da doas, eitimi tam tersi olan insann anlattklarnda
daima grlen, birinciden ok farkl baka bir biim vardr."(61).

"Nedir bu ?" diye sordu.


Sayfa 60
Platon-Devlet

"Bence," dedim, "akll bir adam, iyi bir adamn sylediklerini veya yaptklarn anlatmak zorunda kalnca,
kendisi o adamm gibi onu temsil etmeye raz olacak ve bu yknmeden utanmayacak, hele o adamn metin,
akllca bir davranna yknmekteyse. Yok hastalk, ak, sarholuk ya da baka bir zayflk yznden
sendelediini grrse, ona daha az yknecek. Ama kendine layk olmayan bir adama yknmesi gerekirse,
kendini, kendinden kt olan bir adama ciddiyetle benzetmek istemeyecek, yoksa ancak ksa bir zaman iin,
yknecei kimse iyi bir ey yaparsa buna raz olacak; gene de utanacak, nk bu gibilerine yknmeye alk
deildir, hem de kendinden kt insanlarn klna kyafetine girmekten holanmaz; ruhunda da bunlar kk
grr, yalnzca aka olsun diye yknr."

"Tabii" dedi.

"Az nce Homeros'un destanlarndan konuurken szn ettiim anlat biimine bavuracak, deil mi, yani
szlerinde her ikisi hem yknme, hem basit anlat olacaktr, fakat uzun anlat paralar arasnda kk bir
para yknme bulunacak. Yoksa yanlyor muyum?"

"Hayr," dedi, "istediimiz anlatn byle olmas gerektir."

"O halde byle olmayan hikyeci ne kadar ktyse, o kadar her eye yknecek, kendine layk grmedii bir
ey olmayacak; yle ki byk bir kalabaln karsnda bile ciddiyetle her eye yknmeye kalkacak, sz
gelii, demin saydmz gk grltlerine, rzgrlarn, dolunun, dingillerin, makaralarn, borularn, zurnalarn,
oban flavtalarnn ve btn sazlarn sesine; stelik kpeklerin havlamasna, kuzularn melemesine, kularn
tmesine de. Sz ya batan baa ses ve jest yknmelerinden ibaret olacak, yahut da anlatma pek az yer
alacak. yle deil mi?"

"yle olsa gerek" dedi.

"te," dedim, "saydmz iki syleyi biimi bunlardr."

"Evet, bunlar" dedi.

"kisinden birinde biraz deiiklik olur; insan syleyiine uygun makam ve ritm de katarsa, iyi syleyenin
hemen hemen hep ayn makama gre ve deiiklikler ufak olduu iin hep bir tek makamda ve ona uygun bir
ritmde sylemesi mmkndr."

"phesiz, yledir" dedi.

"Peki, ama tekinin syleyi biimi tam tersine; kendine has anlatm bulmak iin makamlarn, ritmlerin hepsine
gereksinimi vardr nk onda her trl deiiklik bulunur."

"ok doru."

"O halde, airlerin, sz syleyen insanlarn hepsi, bu anlatma biimlerinin ya birini, ya tekini, yahut da
ikisinden karma bir biimi kullanrlar, deil mi?"

"yle olsa gerek" dedi.

"Peki, ne yapacaz," dedim, "btn bu biimleri devletimize alacak myz? Yoksa basit biimlerin yalnzca birini
mi, veya karma biimi mi, hangisini alacaz?"

"Benim dncem stn gelirse," dedi, "uslu akll adama yknen ve karma olmayan anlatma biimini alrz."

"Ama karma biim de tatldr, Adeimantos, ocuklarn, lalalarn ve ou insanlarn en ok houna giden biim,
senin setiinin kartdr."

"Hotur da ondan."

Sayfa 61
Platon-Devlet
"Ama belki bizim devlete uymaz, diyeceksin, nk bizde her insan bir i grd iin iki veya bir ok ynl
olamaz."

"Evet, uymaz devletimize."

"Bunun iin deil midir ki, yalnzca byle bir kentte kundurac kunduracdr, kunduraclndan baka bir de
kaptanlk yapmaz, ifti iftidir, iftilikten baka bir de yarglk yapmaz, asker askerdir, askerlikten baka
ticaretle uramaz, hepsi de aynen yledir."

"Doru" dedi.

"yleyse, belli ki her kla girmesini, her eye yknmesini ustalkla bilen bir adam kentimize gelip de iirlerini
temsil etmek isteseydi, alacak, ho, kutsal bir varlk gibi nnde secde ederdik, fakat kentimizde onun gibi
adam bulunmadn, bulunmasnn da yasak olduunu syler, bana kokular srdkten, yn eritlerden bir
ta koyduktan sonra,(62) onu baka bir kente gnderirdik. Biz ise selametimiz iin daha sert, daha az ho bir
airi, bir hikyeciyi dinleriz. O bizim iin yalnzca akl banda adamn syleyiine yknsn, szlerini,
askerlerimizin eitimini ele aldmz zaman yasa olarak koyduumuz biimlere uydursun."

"Evet," dedi, "elimizde olsayd, yle yapardk."

"imdi, dostum," dedim, "musikinin szler ve masallar hakkndaki ksmn sona erdirdik sanyorum. nk ne
sylemeli ve nasl sylemeli sorununu inceledik."

"Ben de yle sanyorum" dedi.

"Bundan sonra ark syleme biimi ve arklar kald, deil mi?" dedim.

"Peki, nce koyduumuz kurallara uymamz iin, bunlarn nasl olmas gerektii hakknda neler syleyeceimizi
herkes imdiden bulabilir, deil mi?"

Ama Glaukon (63)~ glerek: "Ben, Sokrates," dedi, "bu herkesin iinde olmasam gerek. Herhalde u anda,
neler syleyeceimizi bulacak durumda deilim ama aklmdan bir eyler gemiyor deil."

"Herhalde," dedim, "en bata unu diyebilecek durumdasn ya: ark eyden oluur: Sz, makam,
ritim.(64).

"Evet, bu kadarn ben de biliyorum" dedi.

"arknn szlerine gelince, onlar da demin saydmz syleyi biimlerine girdiklerine gre, arksz szlerden
hi farkl deildir."

"Doru" dedi.

"Makam ve ritme gelince, szlere uymaldr."

"Elbette."

"Fakat szlerden konuurken, alamalara, inlemelere hi gereksinimimiz yoktur, dedik."

"Hi yok tabii."

"Hznl makamlar hangileridir? (65) syle bakalm, madem ki mzikten anlarsn."

"Kark Lydia, tiz perdeden Lydia makamlar ve bunlar gibi birka daha."

"Onlar ortadan kaldrmamal m?" dedim; "erkeklere yle dursun, akl banda olmas gereken kadnlara bile
yararszlar."
Sayfa 62
Platon-Devlet

"ok doru."

"Ama bekilerimize sarholuk, geveklik, tembellik zellikle yakmaz."

"Hi phesiz."

"Makamlar arasnda gevek olanlar, iki sofrasna yakanlar hangileridir?"

"zk denilen onia ve Lydia makamlar da vardr."

"Bunlar, dostum, sava adamlarn azna uygun mudur sence?"

"Asla deil," dedi. "Demek ki senin iin yalnzca Dor ve Phrygia makamlar kald."

"Makamlar bilmem," dedim, "ama yle bir makam kalsn ki, savaa veya zorlu bir harekete girimi olan bir
adamn sesine, anlatmna uygun bir biimde yknebilsin; bu adama talihi yardm etmez de yaralanacak,
lecek ya da baka bir felaketle karlaacak olursa, btn bu durumlarda gerilemeden dayanacak, kaderin
darbelerine kar koyacak. Bir makam daha gerekir ki, kendi isteiyle sakin ve zor olmayan bir ie girimi,
hedefine ulamak iin ya bir tanry yalvarlarla kendine kazanmak, ya bir insan, ona akl retmek, t
vermekle, ikna etmeye uraan, yahut da bakasnn ricalarn, azarlarn dinleyen ve bu sayede istediini elde
ettikten sonra gurura kaplmayan, aksine her ite aklla, lyle hareket eden ve olaylar ho karlayan bir
adama yknmeye uysun. Bu ikisini, yani felaketle karlaanlarn, mutlulua erenlerin, uslu akll, gzpek
adamlarn sesine en iyi yknecek bu zorlu ile zorluksuz makamlar brak kalsn."

"Brakmak istediklerin de zaten demin saydm iki makamdr" dedi.

"Bundan byle," dedim, "arklarmz, havalarmz iin ok telli ve her trden makaml sazlara gereksinimimiz
olmayacak."

"Belli ki olmayacak" dedi.

"O halde devletimizde gen, mzrap ve br ok telli, ok makaml btn sazlar yapan sanatlar
beslemeyeceiz."

"Dediimizden bu kar."

"Ya flvta yapanlar, flvta alanlar kente kabul edecek misin? Flvta en ok sesi olan saz deil mi, br btn
telli sazlar flvtann bir taklidinden ibaret deil mi?(66)"

"yle besbelli" dedi.

"O halde lyra ile kithara kalyor, (67) onlar kentimiz iin yararldr; bir de krlarda obanlar iin kaval."

"Dncemiz bunu gsteriyor."

"A dostum," dedim, "Apollon ve Apollon'un sazlaryla Marsyas ve Marsyasnkiler arasnda karar verip ilkini
semekle bir yenilik yapm olmayz. (68)"

"Evet, Zeus hakk iin, bence de pek yeni deil."

"Kpek hakk iin" dedim, "baksana hi farkna varmadan, demin (70) zevke, elenceye dm olduunu
sylediimiz kenti temizledik.

"Akllca i grdk" dedi.

"Haydi yleyse," dedim, "temizlii srdrelim. Makamlardan sz ettikten sonra, ritmleri ele alalm: Ne ok
Sayfa 63
Platon-Devlet
eitli ritimler, ne de trl trl vezinler olmal, fakat dzenli, cesur bir adamn yaamn anlatacak ritmler
hangileridir diye bakmal. Bunlar bulduktan sonra da byle bir adamn szlerini vezinle melodiye deil, vezinle
melodiyi szlerine uydurmal. Makamlar saydn gibi, bu ritmlerin de hangileri olduunu sylemek sana
der."

"Zeus hakk iin," dedi, "syleyecek szm yok! Uratm iin biliyorum ki, vezinlerin meydana geldii trl
ritm (71) vardr, arklarda ise, btn makamlarn kt drt trl (72). Ama hangisinin u veya bu yaama
yknmeye uygun olduunu syleyemem."

"Bu sorunu Damon'la (73) grrz," dedim, "hangi vezinlerin alakla, taknla, delilie ve daha baka
ktlklere uyduunu, hangi ritmlerin de kartlarna kaldn ondan sorarz. Onun, karma bir enhopoliostan,
bir daktylos ile bir heroostan sz ettiini yle bir duydum; bu vezinleri iyice anlamadm bir biimde blp
arsis ile thesiste bir eitlik oluturuyordu; bunlar ya ksa ya uzun bir heceyle bitiyordu; bir de sanrm ki, baka
bir vezne iambos, bir bakasna da trokhaios diyordu; bunlar da uzun ile ksalar bir dzene sokuyordu ve
yanlmyorsam, bunlarn bazlarnda vezinlerin temposunu ritm kadar doru veya yanl buluyordu veya ritmle
tempodan katk bir eyi... iyice bilmiyorum; fakat dediim gibi bu konuyu Damon'a brakalm (74). nk
bizim bir karara varmamz iin uzun uzadya tartmamz gerekecek. yle deil mi?"

"Zeus hakk iin yle."

"Ama hi olmazsa u nokta hakknda karar verebilirsin: uygunluk veya uygunsuzluk (75) ritimlilik veya
ritimsizlie baldr."

"phesiz."

"Ama ritimlilik gzel syleme biimine baldr ve ona benzer, ritimsizlik ise kartna, uyumluluk ve uyumsuzluk
iin de byledir; tabii ancak demin dediimiz gibi sz ritim ve makama deil de, makamla ritim sze uyarsa."

"Doru tabii," dedi, "onlarn sze uymas gerekir."

"Ya syleme biimi ve sylenen sz," dedim, "insann huyuna bal deil midir?"

"phesiz."

"Daha da ne varsa syleme biimine bal deil mi?"

"Evet."

"Demek ki gzel sz syleme, uyumluluk, uygunluk, ritimlilik iyi huylulua baldr, ama iyi huylulukla,
kendisine hi layk olmad halde bu ad verdiimiz safl deil, insan doasn gerekten iyilik ve gzellikle
ssleyen bir anlay sylemek istiyorum." (76).

"ok doru sylyorsun" dedi.

"yleyse kendine den grevi yapmak isteyen bir genlik her zaman bu lklere ulamaya aba
gstermelidir, deil mi?"

"Elbette."

"Bunlar resim ve ona benzer btn sanatlarda grlr, dokumaclkta, naklkta, mimarlkta ve her trl eya
yapan btn sanatlarda, hatta canllarn ve br bitkilerin doasnda da grlr; nk hepsinde uygunluk
veya uygunsuzluk vardr ve uygunsuzluk, ritimsizlik, uyumsuzluk sz ve huy irkinliiyle kardetir; kartlar da
uslu akll ve iyi bir huyun kardeleri, yknmeleridir."

"Aynen byledir" dedi.

"Peki yalnzca, airleri gzaltnda tutup iirlerinde iyi huylar betimlemeye mi, yoksa hi iir yazmamaya m
Sayfa 64
Platon-Devlet
zorlamalyz? br sanatlar da gzaltnda tutup onlarn, kt huylar, dizginsizlii, alakl, uygunsuzluu ya
canllarn betimlenmesinde, ya yaplarda yahut da baka bir sanat yaptnda gstermelerine engel olmamal
myz? Yok bu ellerinden gelmezse, bizde i grmelerini yasak etmeliyiz ki, bekilerimiz ktlk betimlemeleri
iinde, tpk bir kt besinle beslenirmi gibi yetimesinler, her gn bir ok zehirli bitkiyi koparp azar azar fakat
durmadan yiyip zehirlenerek, farkna varmakszn ruhlarnda byk bir ktlk olumasn. Tersine gzelin,
uygunun zn sezmeye doas gerei yetenekli olan sanatlar (77) aramalyz ki, genler bir salk lkesinde
yayormu gibi her eyden yarar grsnler, gzel yaptlardan gzlerine veya kulaklarna deen her ey,
dnyann en gzel lkelerinden salk getiren bir rzgr gibi, onlar diriltsin, ta ocukluktan gzeli sevmeye,
gzele benzemeye, gzelle uyum iinde yaamaya doru onlar usulca gtrsn." (78).

"O halde Glaukon," dedim "bu nedenlerden dolay mzikle eitim en stn eitimdir, nk ritim ve uyum,
ruhun ta iine girer ve ona uyum kazandrarak her eyden ok kavrar. Bylece ruhu uyumlu klar, yeter ki
insan doru drst eitim grm olsun.Yoksa bunun tam tersi olur, deil mi? te yandan da doada ya da
insan eliyle yaplanlardaki eksikler, gereince eitilmi bir adamn derhal gzne iliir; o hakl olarak
irkinliklere, eksiklere kzar, gzeli ver, nk gzelden holanr ve onu ruhunda sindirip, onunla beslenir.
Bylece gzel ve iyi bir insan olur, irkini de hakl olarak ayplar. Genken daha henz akl yrtecek ada
olmad halde gzel olmayandan nefret eder. Ardndan akl yrtmeye de balad m (79), mzikle eitim
grdnden, dnmeye yatknln farkeder ve bu yetisini sevinle karlar."

"Bu nedenlerle eitim bence mzie dayanmaldr."

"Okumaya gelince, ancak harflerin, btn durumlarda belirli sayda olup daima yinelendiini bildiimiz zaman,
okuma yazma biliyoruz, diyebildik. O zamandan beri ister kk, ister byk yazlm olsun hibir harfi dikkate
demez diye yabana atmadk; tersine nerede olursa olsun ayrmaya altk, nk bu dzeye gelmeden
okuma yazmada bilgi sahibi olamayacamz biliyorduk, yle deil mi?" (80)

"Doru."

"Suda olsun, aynada olsun harflerin terslerini grsek, harflerin kendilerini bilmeden yanslarn tanyamayz;
bilmeliyiz ki bunlarn ikisi de ayn sanatn (81), ayn almann konusudur."

"phesiz yle."

"O halde tanrlar hakk iin, ben de diyorum ki, kendimiz de, yetitirmek istediimiz bekiler de usluluu,
yararll, ruh yksekliini, soyluluu ve bunlara karde olan iyi huylar , ayn zamanda bunlarn kartlar olan
kt huylarn biimlerini btn durumlarda tanmadka, nerede olursa olsun onlar veya terslerini fark
etmedike, tuttuu yer kk olsun, byk olsun birini yabana attka, mzik eitimi grdk diyemeyiz, nk
bunlarn hepsi ayn sanatn, ayn almann konusudur."

"Byle olmas arttr" dedi.

"O halde," dedim, "birinin ruhunda gzel huylar, grnnde de ayn rnekten ve bu huylara uyan ve yakan
nitelikler birlemise, bu insan, grmesini bilen iin, dnyada grlecek en gzel ey deil midir?" (82)

"En gzel eydir dorusu."

"Peki en gzel ey de en ok sevilir deil mi?"

"phesiz."

"Mzik eitimi grm adam en ok byle uyumlu insanlar sevecek. Yok uyumlu deilseler sevmeyecek."

"Ruhlarnda bir eksiklik varsa, tabii sevmeyecek; yok vcutlarnda bir eksiklik varsa, buna katlanacak, sevmeye
raz olacak."

"Anlyorum," dedim. "Senin byle bir sevgin var veya oldu da ondan byle sylyorsun; bir diyeceim yok.
Yalnz una yant ver: Snrn am bir zevkin aklla alp verecei var mdr?"
Sayfa 65
Platon-Devlet

"Olur mu hi," dedi, "ac kadar zevk de insan lgna evirir."

"Ya teki iyiliklerle alp verecei var mdr?"

"Asla yoktur."

"Peki taknlkla, arlkla?"

"Onlarla hi yoktur."

"Ama akn verdii zevkten daha byk bir zevk bilir misin?"

"Bilmem," dedi, "ondan delicesi de zaten yoktur."

"Gerek ak ise dzenliyi ve gzeli akla ve musiki eitimine uygun bir biimde sevmektir."

"Tam yledir" dedi.

"O halde ne delice bir eyi, ne de arla yakn olan gerek akn yanna yaklatrmal."

"Yaklatrmamal."

"yleyse, zevkin de yanna yaklatrmamal; gerek bir akla birbirine balanm olan sevenle sevilen ondan
uzak kalmal."

"Zeus hakk iin, evet Sokrates," dedi, "yanlarna yaklatrmamal onu."

"O halde anlalyor ki, kurmakta olduumuz kentte konacak yasaya gre, seven sevdiine kendini
sevdirebilirse, gzellik uruna onu kendi olu gibi pebilir, onunla grebilir, ona dokunabilir. Gnln
kazanmaya abalad genle ilikileri yle olmaldr ki, hibir zaman daha ileri gittii duygusunu uyandrmasn.
Yoksa mzikten ve gzellikten anlamaz bir adam diye eletirilir(83).

"yle" dedi."

"yleyse," dedim, "benim gibi sen de mzik hakkndaki konumamzn hedefine vard fikrinde misin?"

"Herhalde nereye varmas gerekiyor idiyse, oraya vard: Mzik, gzellik sevgisiyle sonulanmaldr galiba."

"Ben de bu fikirdeyim" dedi.

"Genlerin yetimesinde mzikten sonra beden eitimi gelir."

"Tabii."

"Bu ite de ocukluktan balayp btn yaamlar boyunca ciddi bir eitim grmeleri gerek. Kanmca u yoldan
gitmeli ve sorunu sen de incele. Bence her ne kadar iyi bir durumda olsa da beden kendi iyiliiyle ruhu iyi
etmenin stesinden gelemez. Tersine iyi bir ruh, kendi iyiliiyle bedeni olabildii kadar iyiletirir (84). Sen bunu
nasl gryorsun?

"Ben de senin gibi" dedi.

"Kafalar yeterince eittikten sonra, beden hakkndaki sorunlar inceden inceye saptamay onlara brakp, uzun
uzadya sz etmemek iin yalnzca temelleri retmekle iyi etmi olmaz myz."

"Oluruz, phesiz."

Sayfa 66
Platon-Devlet
"Bekiler sarholuktan saknmaldrlar, dedik (85), sarho olup da nerede olduunu bilmemek, kendinden
gemek herkesten az bekiye yakr."

"Evet, beki olann bir bekiye gereksinimi olmas glntr."

"Peki, beslenmelerine gelelim: Bekilerimiz en byk yarn atletleridir, yle deil mi?"

"Evet."

"Peki u atletlerin yaay bekilerimize uyar m?"

"Belki de uyar."

"Ama bu yaay uyuturucu ve salk iin tehlikelidir. Grmyor musun ki hayatlarn uykuda geiriyorlar.
Kendileri iin dzenlenen perhizi biraz bozacak olurlarsa, bu atletler byk ve iddetli hastalklara tutulurlar."

"Gryorum."

"Sava atletlere daha iyi dnlm bir spor ve yaay gerek; onlarn uyank kpekler gibi iyi grmeleri ve
iitmeleri, seferde sk sk suyu, yemei deitirdikleri, bazen gne arpt, bazen de k frtnalarna
tutulduklarnda salklarnn hi sarslmamas gerektir."

"Bence de yle."

"O halde en iyi beden eitimi, biraz nce gzden geirdiimiz mzik eitiminin bir kardei gibi olmayacak m?"

"Bundan ne anlyorsun?"

"Her eyden nce savaa bir hazrlk olacak sade, akllca bir beden eitimi."

"Bu eitimi nasl salamal?"

"Bu gibi eyler Homeros'tan bile renilir. Bilirsin ki Hellespontos, savata askerleri, deniz kysnda olduklar
halde ne balkla besler, ne halanm etle. Askerlere, daha kolay olduundan yalnzca kzarm et yedirir;
nk hemen hemen her yerde dorudan doruya atei kullanmak, yannda tencere getirmekten kolaydr."

"phesiz."

"Sanrm Homeros baharattan da hi sz etmez. Atletler de bilmez mi ki bedenlerinin iyi durumda olmas iin,
bunlarn hibirini azlarna koymamaldrlar."

"Hakl olarak bilirler, azlarna da koymazlar."

"Sylediklerimizi doru buluyorsan, Siracusa yemeklerini, Sicilya'nn eitli katklarn (86) herhalde
beenmeyeceksin, dostum."

"Hayr, sanrm."

"Bedenlerinin iyi bir durumda olmasn isteyen erkeklerin Korinthoslu bir sevgili (87) edinmelerini de doru
bulmayacaksn."

"Asla."

"Ne de Attika'nn n salm tatllarna dkn olmalarn."

"phesiz."

Sayfa 67
Platon-Devlet
"Bence byle bir yeme ime biimini, var olan btn makamlar, btn ritimleri iine alan bir havaya, bir
arkya benzetmekle, doru benzetmi oluruz."

"Elbette."

"eitlilik ruhta arlk dourur, bedende ise hastalk; oysa mzikte sadelik, ruhlara arballk, beden
eitiminde ise vcutlara salk verir."

"ok doru" dedi.

"Ama, kentte arlklar, hastalklar artyorsa, birok mahkeme, hastane alacak, hatta birok kii, bu ilere
hevesle atlacaklar iin, avukatlk ve hekimlik nemsenecektir, deil mi?"

"Tabii, baka trl olamaz."

"Devlette eitimin kt ve kusurlu olduuna dair, yalnzca halk kesiminin ve zanaatkarlarn deil, zgr
yaayan ve iyi eitim grm gibi tavrlar taknan kimselerin de usta hekim ve yarglara gereksinimleri
olmalarndan daha gl kant olabilir mi? Kiinin haklar ok snrl olduundan, hakem ve yarg sayd
bakalarndan hak istemek zorunda kalmalar sence ayp ve kt eitime byk bir kant deil mi?"

"Dnyann en ayp eyi, dorusu" dedi.

"Peki ya u, deminkinden de daha ayp deil mi: nsanlar, yaamlarnn byk bir blmn, mahkemelerde
sank ya da davac olarak geirmekle kalmayp, gzellikten anlamad iin, 'hakszlk etmekte ustaym, her
trl dolaba aklm erer, ceza giymemek iin kaamaklarn hepsine bavurup bir ylan gibi syrlarak savumasn
bilirim' diye bbrlenirler. Hem de btn bunlar ufack, deersiz sorunlar iin olur; byle bir adam, hayatn
uyuklayan bir yargca muhta etmemek zere dzenlemenin ne kadar daha gzel, ne kadar daha iyi olduunu
bilmez."

"Evet bu dediin deminkinden de ayp" dedi.

"Hekime, yaralar yahut u veya bu mevsimlik hastalklar iin bavurmakla kalmayp, tembellik ya da az nce
gzden geirdiimiz yaay yznden vcudumuzu akntlar ve yellerle doldurup da sivri akll Asklepios
oullarn (88), bu hastalklara ikinlik veya kathar gibi adlar vermeye zorlarsak, sence ayp olmaz m?"

"ok ayp olur, dedi, gerekten de bunlar yepyeni ve tuhaf hastalk adlardr."

"Byleleri Asklepios zamannda yoktu, sanrm; bence kant da u: Troia nnde yaralanan Eurypylos'a bir
kadn, bol un ve lm peynirle karm Pramnos arab iirmi (89). Bize bu ila, peklik sktrc gibi
grnd halde, Asklepiosoullar (90) iireni ayplamamlar ve hastay tedavi eden Patroklos'a (91) da itiraz
etmemiler."

"Bu durumda bir adam iin tuhaf bir ila dorusu!"

"Hi de tuhaf deil, dn ki dendiine gre Asklepiosoullar imdiki hekimlii, yani hastalklarla urama
yntemlerini, Herodikos'tan (92) nce uygulamazlard. Herodikos ise nce beden eitimi retmeniydi;
hastalkl bir adam olunca, sporla hekimlii birbirine katmak istemi, derken ilkin ve herkesten ok kendisine,
sonra da daha birok kimseye eziyet etmitir."

"Nasl?" diye sordu.

"lmn uzatarak," dedim. "lme yol aan hastalnn seyrini adm adm izledi, ama kendini iyiletirmek
elinden gelmedi; her iten elini ekip yaam boyunca kendine bakarak, alk olduu perhizi biraz bozdu mu,
iini yiyerek yaad. Bilgisi sayesinde de can ekie ekie yaland."

"Sanatndan amma da gzel kazan karm!"

Sayfa 68
Platon-Devlet
"Hak ettii kazanc," dedim, "nk anlamam ki, Asklepios'un, oullarna hekimliin bu biimini gstermemi
olmas, bilgisizliinden, grgszlnden deil, tersine iyi ynetilen devletlerin hepsinde her adama bir i
verildii, onun bu ii grmek zorunda olduu, hi kimsenin isiz kalarak yaamn, hastaln tedavi ettirmekle
geiremediini anlam olmasndandr. Ne tuhaf ki biz bu gerein, ancak zanaatkrlardan sz edildii zaman
farkna varrz, zenginler ve mutlu grnenler szkonusu olunca hi farkna varmayz."

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu.

"Bir doramac hastaland zaman," dedim, "hekimden, onu kusturarak hastalndan kurtaracak bir ila ister,
ya iini temizleyecek bir mshille yahut da yakmakla, kesmekle tedavi edilerek kurtulmak ister. ma hekim, ona
uzun bir tedavi uygulamaya kalktnda , bana yn takkeler sarlr ve daha bir sr ey yaplrsa, hemen
'Hasta olmaya vaktim yok, elimdeki ii brakp da hastalkla uraarak yaamak hibir kazan getirmiyor'
diyecek. Hekime, 'Haydi, gle gle!' deyip alk olduu yaaya dnecek, iyileirse iine gcne bakarak
yaayacak, yok vcudu hastala kar koyacak kadar gl deilse lecek, dertlerinden de kurtulmu olacak."

"Evet, onun gibi bir adama byle bir tedavi yakr" dedi.

"Neden? nk ii gc var ve iine bakmazsa, yaamas mmkn olmaz."

"yle besbelli."

"Ama zengine gelince, onun, yarm brakmak zorunda kalrsa yaamasn nleyecek hi bir ii yoktur,
diyebiliriz."

"Yoktur herhalde."

"Duymadn m, Phokylides'in u szn (93) anlatrlar: 'nsan geimini salad m, erdemle uramaldr.'

"Bana kalrsa, daha nce de uramal" dedi.

"Bu hususta Phokylides ile tartmaya girimeyelim, dedim. Ama biz, zenginin erdemle uramas gerekli mi,
uramazsa yaayamaz m, yoksa doramacy ve br sanat sahiplerini ilerine bakmaktan alkoyan bu
hastalk illeti, zengini de Phokylides'in kuralna uymaktan alkoyar m, koymaz m? Bu sorun stne kendimizi
aydnlatalm."

"Zeus hakk iin, evet," dedi, "beden eitimini de geen bu ar bakm, erdemli olmaya en byk engeldir,
denebilir. nk ev ynetiminde, seferde, kentte, nemli devlet grevlerinde de insana engel olur."

"Ama en kt yan, renme, dnme ve kendi kendine almaya engel olmasdr: nk insanlar, felsefeyle
urarlarsa balar aryacak, balar dnecek diye hep korktuklar iin, felsefe bu dertlere neden oluyor,
felsefeden uzak durmal, der. Bylece bu ar bakm, nerede olursa olsun erdemle uramaya, erdemi
aratrmaya her bakmdan engel olur. nk insana daima hastaym duygusu verir, vcutta durmadan arlar
szlar duyurur."

"Tabii yle," dedi.

"Diyebiliriz ki, Asklepios da bunlar bildii iin hekimlii, vcutlar yaradltan ve yaaylarndan salam olan,
ancak geici bir hastala tutulmu olan insanlar ve onlarn bnyeleri iin retmitir; onlarn hastalklarn
ilalarla, ameliyatlarla iyi etti, ama devlet ilerinin zarar grmemesi iin, insanlarn alk olduklar yaay
deitirmedi; ii her bakmdan hasta olan vcutlara uzun sreli tedaviler uygulayp yaamlarn uzatp
ktletirmeye girimedi. Doallkla kendileri gibi hastalkl olacak ocuklar meydana getirmelerini doru
bulmad. Doann saptad sre kadar yaamaya gc yetmeyen kiileri tedavi etmenin gerekmediini
dnd. nk bu tedaviden ne adamn kendisi, ne devlet yarar grebilirdi."

"Asklepios'u devletin yararn dnen bir adam yaptn gitti" dedi.

"Besbelli ki yleydi," dedim, "grmyor musun, ocuklar Troia nnde savarken ne byk yararllk
Sayfa 69
Platon-Devlet
gsterdiler ve ayn zamanda da hekimlii anlattm gibi uyguladlar. Anmsamyor musun ki Pandaros,
Menelaos'u vurup yaralaynca 'yaradan kan emdiler, zerine yattrc ilalar dktler' (94) Eurypylos'un
bundan sonra ne yiyip ne ieceini saptamaya gerek duymadklar gibi, Menelaos iin de buna gerek
grmediler. nk yaralanmadan nce salkl ve yaay dzenli olan adamlara ilalar ifa vermeye yeter, o
anda karmakark bir iki (95) bile iseler gene yeter, diye dnyorlard. Ama yaradltan hasta ve kt
eylere baml olmaya yatkn bir adamn yaamasnn kendine de, br insanlara da yarar salamadn,
hekimlik sanatnn onlar iin yaratlmadn ve Midas'tan (96) daha zengin olsalar bile, onlara bakmak
gerekmediini dnyorlard."

"Asklepiosoullarn pek de zeki buluyorsun" dedi.

"Bu onlara yakr," dedim. "Fakat gerek tragedya airleri (97), gerekse Pindaros (98) bizi dinlemeyerek
'Asklepios, Apollon'un oluymu' derler. Paraya tamah etmi, artk lmek zere olan zengin bir adam iyi etmek
istemi de o anda yldrmla vurulmu. Ama biz az nce sylediklerimize (99) uyarak bu iki sava da
inanmayacaz; diyeceiz ki, tanrolu olsayd, paraya dkn olmazd, paraya dkn idiyse, tanrolu
deildi."

"Bu dediklerin geri ok dorudur," dedi, "ama una ne dersin, Sokrates: Devletimizde iyi hekim
bulundurmamal myz? Herhalde en iyi hekimler, en ok hasta grm hekimlerdir; nitekim en iyi yarglar da
her trl insanla ii olmu adamlardr."

"Elbette iyilerini isteriz, ama hangilerini iyi sayyorum biliyor musun?"

"Syle de reneyim" dedi.

"Haydi deneyeyim" dedim. "Ama sen bir soruda iki ayr eyi sordun (100)."

"Nasl?"

"Hekimleri ele alalm," dedim, "ok gl hekim olabilmeleri iin, sanat ta ocukluktan renmeye balam,
olabildii kadar ok ar hasta grm, hatta kendileri de btn hastalklar ekmi olmalar ve yaradltan ok
salkl olmamalar gerekir. nk hasta bir bedeni kendi bedenleriyle tedavi etmezler. Yoksa salksz olmalar,
bir hastala tutulmalar olanaksz olurdu. Hayr, onlar hasta bir bedeni, ruhlaryla iyiletirirler, ruh ktyse
iyiletirmesi de olanakszdr ."

"Doru" dedi.

"Yarg da, dostum, ruha ruhuyla hkmeder; ruhun, gen yandan beri kt ruhlar arasnda bymesi,
onlarla birlikte yaamas ve her trl hakszl kendi denemi olmas; bylelikle hekim kendi hastalklarndan
hastalarnkileri anlad gibi, yargcn da tekilerin iledii ktlkleri kendinden pay bierek abucak ortaya
koyabilmesi doru deildir. Yok, gzel ve iyi bir ruh olarak, doru olup olmayana ilikin salkl kararlar
verecekse, genken kt huylardan uzak ve temiz kalm olmas gerekir. Bu yzden de soylu kiiler genken
saf grnrler(101). Kt yollara sapm kiiler tarafndan kolayca aldatlrlar; nk ruhlarnda ktleri
anlamalarna olanak salayacak rnek yoktur."

"Evet," dedi, "soylularn bana gelen ey ite budur."

"Demek ki iyi yargcn gen deil, yal olmas, eriliin doruluun ne olduunu ge renmesi gerek, dedim,
erilii, ruhunda bulunan kendine zg bir nitelik olarak tanmam olmas, uzun uzun deneylerden sonra onu
tanyp ne byk bir ktlk olduunu anlamas, bunu da kendi yaam deneyimleriyle deil, bilgisiyle
renmesi gerektir."

"Hi kukusuz," dedim, "byle bir yarg, gerekten yargtr."

"stelik de iyidir, zaten sorduun da buydu. yidir, nk ruhu iyi olan iyidir. Ama o gl, o her eyden
kukulanan, eskiden birok hakszlk iledii iin kendini kurnaz, becerikli sanan yargcn kendine benzer
insanlarla ii oldu mu, kendi ruhundaki rneklerle bakt iin, saknmasn bilir, gl grnr. Ya ilerlemi
Sayfa 70
Platon-Devlet
(102) iyi insanlarla ii olduu zaman, budala grnr, nk yersiz kukulara kaplr, salam bir karakter nedir
bilmez. nk ruhunda byle rnekler yoktur. Ama iyi insanlardan ok ktlere raslad iindir ki, kendi
kendine de, br insanlara da bilgisiz deil, bilgili grnr."

"Evet sylediin her bakmdan gerektir" dedi.

"yleyse," dedim, "aradmz iyi ve bilgili yarg bu deil, daha nce szn ettiimiz adamdr; nk ktlk
hibir zaman hem iyilii, hem kendini tanyamaz; iyilikse, eitildike zamanla hem kendine hem de ktle
ilikin bilgilerle donanr . Bu yzden benim anlayma gre bilgili olmak, kt adama deil, bu iyi adama
vergidir."

"Bence de yledir" dedi.

"Devletimizde byle yarglar ve onlarn yan sra, az nce konutuumuz gibi hekimler bulunduracaksn;
bunlar yurttalar arasnda bedenleri ve ruhlar yaradltan iyi olanlara bakacaktr, iyi olmayanlara gelince,
bedenleri salksz olanlar lme terk edecekler (103), ruhlar yaradltan kt ve dzelmez olanlarysa
kendileri ldrecekler, deil mi?"

"Evet, bu durumdakiler iin de, devlet iin de bu en iyi are gibi grnyor."

"Genlere gelince," dedim, "besbelli ki, onlar saduyu dourduunu sylediimiz o sade mzikle eitilmilerse,
yargyla bir ilikide bulunmaktan saknacaklar."

"phesiz" dedi.

"Mzik eitimi grm kii, beden eitimi de alrsa , zorunlu durumlar dnda , hekimlere muhta olmamak
isterse, bunu salayamaz m?"

"Salar, bence."

"O halde beden eitiminde, sporda da beden gcnden ok ruhun gcn gelitirmeye bakacak, br
atletler gibi besinlerini, sporlarn yalnzca bedeninin gcn gz nnde tutarak dzenlemeyecek."

"ok doru" dedi.

"Peki yleyse, Glaukon," dedim, "eitimi mzik ve spor zerine kuranlar kimilerinin sand gibi (104), biriyle
bedeni, tekiyle ruhu gelitirmeyi amalamadlar deil mi?

"Ya ne iin?"

"Her ikisini de ruhu gelitirmek iin ortaya koydular ."

"Nasl olur?"

"Farkna varmadn m," dedim. "Yaamlar boyunca sporla urap da mzie uzak duranlar hangi
karakterdeki insanlardr? Ya bunun tersini yapanlar bilmez misin?"

"Neden sz ediyorsun?" diye sordu.

"Bir yandan hainlik ve sertlikten, te yandan geveklik ve yumuaklktan" dedim. (105)

"Ben de gryorum ki, sadece sporla uraanlar fazlasyla hain, sadece mzikle uraanlar ise kendilerine
yakmayacak derecede gevek oluyorlar."

"Halbuki," dedim, "hainlik ruhun gcnden gelir, ama bu ruh gc doru gelitirilirse cesaret dourur, yok bir
yay gibi gereinden ok gerilirse, doal olarak katlanlmaz bir sertlik kar ortaya."

Sayfa 71
Platon-Devlet
"nanrm" dedi.

"Peki yumuaklk filozofca bir yaradla zg deil midir? Gereinden ok gevetilirse, gereksiz bir geveklik
dourur, yok gzelce gelitirilirse, ll bir yumuaklk yaratr."

"yledir."

"Ama bekilerimiz bu huylarn ikisine de sahip olmal diyoruz (106)."

"Evet, olmal."

"Bunlarn birbiriyle uyumlu olmas gerekmez mi?"

"Gerekir elbette."

"Uyumlu olann ruhu uslu ve yiit olur."

"phesiz."

"Uyumsuz olannsa korkak ve kaba."

"Tabii."

"Biri mziin, onu flt sesleriyle mest etmesine, demin saydmz tatl, yumuak, hznl ezgileri kulaklarndan
bir huni gibi ruhuna aktmasna izin verir de, btn yaamn trk mrldanmakla, trklerin tadn almakla
geirirse, en nce, iindeki ruh gc, demirin atete yumuad gibi yumuar, ie yaramaz kaba bir eyken,
kullanlr bir hale gelir. Ama bkmaz srdrr, tersine mest olursa, ruhunun gc bsbtn yumuar, erir,
sonunda da cesareti eriyip yiter; bir sinir gibi ruhundan kopar, o artk 'yumuak bir asker' (107) olur."

"Tam yle olur" dedi.

"Ve doa ona douundan korkak bir ruh vermise, abucak etki altnda kalr, ama gl bir ruha sahipse,
cesareti krlr, ruh fazla hassas olur, kck nedenlerle abucak atelenir ama gene sner. Cesaret kaybolur,
alngan, fkeli, hrn olur."

"Tabii yle."

"Peki, tersine btn abasn spora ve iyi yemeye imeye verir de, mzik ve felsefeye hi ilimezse, ne olur?
lkin bedeni gl olduundan, kendine gven duyup cesareti artmayacak m?"

"Herhalde."

"Peki ama spordan baka ey yapmaz da, hi bir zaman Musa (108) ile ilikiye gemezse? Ruhunda, bir
renme istei olsa da, renmenin tadn almad, hi bir aratrmaya dalmad iin, ne dnceden, ne de
mzikten pay ald iin, bu istek gitgide zayflar, krleir, susar; nk uyandrlmyor, beslenmiyor, duyumlar
da aydnlanmyor."

"yle" dedi.

"Bylece bu adam sze dman, mzie yabanc biri olur; szle inandrma yoluna artk hi ba vurmaz, bir
hayvan gibi her eyi zorla, kaba gle elde eder ve yaamn bilgisizlik ve sapknlk iinde uyum ve inceliklerden
yoksun olarak geirir."

"Tam byle olur" dedi.

"O halde anlalyor ki tanr insanlara bu iki sanat, mzik ve beden eitimini iki hedefle, yani ruh gc ve bilim
sevgisi iin verdi denebilir; ruh ile vcut iin deil, ruh gcyle bilim sevgisi iin verdi ki, iki saz teli gibi gerilip
Sayfa 72
Platon-Devlet
gevetilerek bir uyum oluturacak kadar denklesinler."

"Byle anlalyor, dorusu" dedi.

"Demek ki, bir sazn tellerini akort eden adama deil de, sporla mzii gzel bir ekilde birbirine katp ruhuna
en mkemmel llerle sindiren kiiye mzik ve uyum ustas adn hakl olarak verebiliriz."

"Tabii verebiliriz, Sokrates" dedi.

"yleyse, Glaukon, kurduumuz devletin korunmas gerekliyse kentimizde, byle bir adam her zaman
gzetmen olarak bulundurmalyz (109), deil mi?"

"Bulundurmal, tabii, son derece gerekli bu ."

"Eitimimizin, yetitirme yntemimizin temelleri ite bunlardr. Ama yetitirdiimiz genlerin danslarndan,
avlarndan, srek avlarndan, spor yarmalarndan, at yarlarndan sz etmek gerekir mi? Aa yukar belli ki
bu etkinlikler de koyduumuz ilkelere uymal. Bunun nasl olacan bulmak da artk zor deildir. (110)

"Belki zor deil" dedi.

"Peki," dedim, "bundan sonra inceleyecek daha ne kalyor? Herhalde bunlar arasnda kimlerin yneteceini,
kimlerin ynetileceini saptamak, deil mi?"

"Kukusuz evet."

"Yallarn ynetmesi, genlerin de ynetilmesi gerek besbelli."

"Tabii."

"Yallar arasnda da en iyilerinin."

"yle."

"iftiler arasnda en iyiler, iftilikte en stn olanlar deil midir?"

'Evet."

"Peki, madem ki yneticilerimiz bekilerin en iyileri olmaldr. Bunlar ayn zamanda kentin bekileri olarak da
en stn olanlardr, deil mi?"

"Evet."

"Bu i iin akll, yetenekli , stelik de kentle ilgili olmalar gerek, deil mi?"

"yle gerekir."

"Ama insan en ok sevdii eylerle ilgilenir."

"phesiz."

"Peki ama insan en ok kimi sever? Biriyle kendi arasnda kar birlii var diye dnyorsa, onun gnencini
kendi gnenci, yoksunluunu kendi yoksunluu sayyorsa, en ok onu sever (111)."

"Bekiler arasndan, yaamlar boyunca devletin karna olacan bildikleri ilere sarlan, zararna olacaklar
asla yapmak istemeyecekleri snanarak kesinleenleri semeliyiz."

"te en uygun adamlar bunlardr" dedi.


Sayfa 73
Platon-Devlet

"yleyse onlar her yalarnda denemeli, bu kural ruhlarnda tutabiliyorlar m, bir by ya da bir zor onlara,
devlete en yararl olan yapmak gerektii dncesini unutturup braktryor mu diye bakmal bence."

"Brakmadan ne anlyorsun?"

"Sana syliyeyim," dedim. "Gryorum ki, bir dnce ya isteyerek ya istemeyerek zihnimizden kar; yanl
dnceden, yanl olduu bize gsterilince isteyerek vazgeeriz, btn doru dncelerden de istemeyerek."

"steimizle olan anlyorum," dedi, "istemeyerek olan karamyorum."

"Ne," dedim, "benim gibi sen de insanlarn iyi eylerden istemeyerek, kt eylerden isteyerek ayrldklarn
dnmyor musun? Gerek zerinde yanlmak kt bir ey, gerei tanmak iyi bir ey deil midir? Geree
uygun dnmek sence gerei tanmak deil mi?"

"Evet , hakkn var," dedi, "bence de insanlar doru dnceden istemeyerek yoksun klnrlar (112)."

"nsanlar ya aldatldklarnda, ya gzleri kamat zaman ya da zorlandklar zaman buna urarlar, deil mi?
(113)."

"Gene anlamyorum" dedi.

"Anlalan tragedya airleri gibi konuuyorum," (114) dedim. "Dncesini deitiren ve unutan adama
aldatlm diyorum, nk birinde zaman, tekinde akl yrtmesi, onu hi farkna varmadan dncesinden
dndrr. Anlyor musun imdi?"

"Evet."

"Bir ar ya da bir ac onlara dnce deitirtirse, bir zorun etkisi altnda kalmlardr diyorum."

"Bunu da anladm," dedi, "doru sylyorsun."

"Gzleri kamam olanlara gelince, kanmca, bir zevkin sihri ya da bir korkunun etkisi altnda dnce
deitirenlere sen de yle dersin."

"Gerekten," dedi, "aldatan her ey insann gzlerini kamatrr."

"O halde demin de dediim gibi ruhlarndaki kurallarn, yani daima devlete en yararl olan yapmak gerektii
kuralnn en iyi bekileri hangileridir diye aratrmal (115).

Demek ki onlar daha ocukken denemeli, bu kural unutturmaya, genleri aldatmaya en elverili sorunlarla
kar karya brakmal ve aralarndan unutmayan, aldatlamayan semeli, unutan, aldanan da sememeli,
deil mi?"

"Evet."

"Onlar zorluklarla, aclarla, savamlarla kar karya brakmal ve bu koullarda da gene ayn denemeleri
yapmal."

"Doru" dedi.

"nc trden, yani onlar birbiriyle karlatrarak gzlerini kamatrc eyler karsnda brakma denemesi de
yapmal ve korkak olup olmadklarn denemek iin, onlar da daha genken korkun eylerle karlatrmal,
sonra da zevke daldrmal, bylelikle altnn atele snanmasnda gsterilen dikkatten daha byk bir dikkatle,
her trl batan karcla dayanabiliyor mu, uygun davranyor mu, kendi kendine ve grd mzik
eitimine bal kalyor, kente bekilik ediyor mu, btn bu denemelerde ritim ve uyum kurallarna balln
koruyor mu, ksacas hem kendilerine, hem devlete en yararl olabilecekler mi, diye bakmal. ocukken,
Sayfa 74
Platon-Devlet
delikanlyken, olgun adamken denenmi ve bu snavlar sarslmadan baarm olan devletin nderliine,
koruyuculuuna getirmeliyiz. Onu yaarken de onurlandrmal, lmnden sonra da onun iin gmtler, antlar
diktirerek en byk armaanlar sunmalyz. Ama snav baaramayanlar atmalyz. te, Glaukon," dedim,
"ayrntya girimeden ilke olarak nderlerin ve devletin koruyucularnn seimi ve saptanmas byle
olacaktr."

"Bence de byle olmaldr" dedi.

"Peki, devleti darda dmanlara kar, ierde dostlara kar tam anlamyla korumasn bilen, bylece dostlarda
ktlk etmek isteini uyandrmayan, dmanlara ktlk etmek olanan vermeyen kimselere, rnein
demin koruyucu adn verdiimiz genlere, nderlerin koyduu kurallarn korunmasnda yardmc demek
gerekten doru deil midir? (116)"

"Bence dorudur" dedi.

"Demin szn ettiimiz gerekli yalanlar (117) arasnda bir gzel yalan bulup, bu yalana bizzat nderleri ya da
salt teki yurttalar inandrmak iin bir are var mdr acaba?"

"Nasl bir yalan olacak bu?" dedi.

"Hi yeni bir ey deil," dedim, "bir Fenike masal (118). airlerin dediine gre aslnda ok yerde olmu, ama
bizde olmam ve belki de hi olmayacak; zaten insanlar buna inandrmak iin de byk bir hner gerek ."

"Anlalan bunu aka sylemekten ekiniyorsun," dedi.

"Syledikten sonra, ekinmekte hakl olduumu greceksin" dedim.

"Korkmadan syle" dedi.

"te sylyorum; sylemeye nasl cret edeceimi, hangi szlerle anlatacam bilmediim halde sylemeye
balyorum: En nce nderleri ve askerleri, sonra da geri kalan yurttalar; bizim onlara okuttuklarmzn,
rettiklerimizin etkisi altnda olduklarna, aslnda iinde yaadklar her eyin bir d olduuna, gerekte bir
zamanlar, daha ocukken silahlaryla ve btn kiisel eyalaryla birlikte kendilerinin de yerin altnda
biimlendirildiklerini, sonra batan aa ilendikten sonra, toprak anann onlar yeryzne kardna, imdi
de iinde yaadklar lkeyi analar ve stnineleri saymalar ve ona saldran olursa, onu savunmalar,
yurttalarna da ayn anadan, yani topraktan doma kardeler gibi bakmalar gerektiine inandrmaya
girieceim."

"Bu yalan sylemeye teden beri ekinmen bouna deilmi," dedi.

"Pek tabii," dedim. "Ama ne olursa olsun masaln sonunu da dinle. Anlatmay srdreceiz ve kentteki btn
insanlar kardetir, diyeceiz, Ama tanr sizi yaratrken nder olmak iin yarattklarna, doduklar zaman altn
katmtr; bu yzden en deerlileridir; yardmclara gm, iftilere ve br zanaatkrlara da demir ve tun
kartrmtr. Hepiniz ayn soydan olduunuz iin, ou zaman kendinize benzer ocuklar yapacaksnz. Ama
ola ki altndan gm, gmten altn doar, br madenler arasnda da byle deimeler olabilir. Bu yzden
tanr, nderlere her eyden nce ve byk bir srarla, doan ocuklara iyice bekilik etmelerini, ruhlarna bu
madenlerden hangisinin katlm olduunu byk bir dikkatle aratrmalarn buyurur; kendi ocuklar tunla
veya demirle karm olarak doarlarsa, onlara asla acmayp bedenlerine uyan grevler seerek, onlar ya
zanaatkrlar ya iftiler arasna atmalarn, yok ii ya da ifti ocuklarndan altn veya gmle karm
olarak doan olursa, onlara deer vermelerini ve kimini bekilie, kimini de yardmcla karmalarn syler.
nk demirden ya da tuntan yaplm olmasna karn biri devlete koruyuculuk ettii gn, kentin yok
olacan haber veren bir tanr sz varm. imdi, yurttalar bu masala inandrmak iin bir are biliyor
musun?"

"Bunlarn kendilerini nasl inandracaz, hi bilmiyorum" dedi. "Ama oullar, gelecek kuaklar ve daha sonraki
insanlar iin bir are bulunabilir."

Sayfa 75
Platon-Devlet
"Ama bu bile onlarn devletle ve birbirleriyle daha yakndan ilgilenmelerine yarar," dedim. "nk ne
dndn aa yukar anladm.

Fakat brakalm masalmz, talih nereye gtrrse, oraya gitsin (120). Biz, topraktan domu bu genleri
silahlandrarak, nderlerinin ynetimi altnda ileri srelim. Gelip kentte ordugh kurmak iin en gzel yeri
sesinler, oradan ierdekileri, yurttalardan yasalara uymayanlar kolayca nleyebilsinler, dardakiler yani
dman, srye dalan bir kurt gibi saldracak olursa, kar koyabilsinler. Orada konakladktan, gereken
tanrlara kurban kestikten sonra, yatacak yerlerini hazrlasnlar, yle deil mi?"

"yle olmal, dedi."

"Konakladklar bu yerlerin, onlar kn souktan, yazn scaktan korumas da gerekir, deil mi?"

"Tabii yle" dedi, "konutlardan sz ediyorsun herhalde."

"Evet," dedim, "ama bunlar askerlere uygun olacak, tccarlara deil."

"Aralarnda ne fark var, sence?"

"Sana sylemeye alacam," dedim. "obanlar iin en feci, en irkin ey srleri beklemekte kendilerine
yardmc olarak yetitirdikleri kpeklerin kstahlk, alk veya baka bir kt huy yznden kuzulara ktlk
etmeye kalkmalar ve kpekten ok kurda benzemeleridir."

"Feci bir ey olurdu." dedi.

"Yardmclarmzn yurttalara byle bir ey yapmalarn, onlardan stndrler diye iyi niyetli dostlara deil de,
zalim hkmdarlara benzemelerini nlemek iin her areye bavurmal deil mi?"

"Bavurmal" dedi.

"Gerekten iyi eitim grmlerse, bu duruma dmemek iin en etkili silah edinmi olurlar, deil mi?"

"Eitim grdler ya" dedi.

Ben de dedim ki: "Bunu ileri srmek doru deil, (121) sevgili Glaukon. Ancak, kendi kendilerine ve
koruyuculuklarn stlendikleri kiilere iyi davranmaya en byk deeri bimeleri gerekiyorsa, onlara az nce
dediin gibi, hangisi olursa olsun doru bir eitim verilmesi gerekir demek yanl olmaz."

"Hakkn var" dedi.

"Akl banda bir adam der ki, bu eitimin yan sra , onlarn bir de konutlar ve olabildiince iyi bekilik
etmelerine engel olmayacak, onlar br yurttalara kt davranmaya yneltmeyecek baka varlklar da
olmal."

"Doru sylemi olur" dedi.

"Bak bakalm," dedim, "byle olmalar iin, onlara u yaama ve oturma yntemini benimsetmemeli mi: nce
zorunlu gereksinimlerinden baka, hi kimsenin tek bana sahiplendii bir eyi olmayacak; kimsenin, herkese
ak olmayan evi veya kileri olmayacak; yiyecekleri de akl banda ve gzpek savalara yaraan besinler
olacak; miktar saptandktan sonra, bekilik creti olarak br yurttalarn bir yllk gelirlerinden ne fazla, ne
eksik alacaklar; ortak yemeklere gidip gelerek, sava srasndaki askerler gibi hep birlikte yaayacaklar.
Gm ve altna gelince, onlara diyeceiz ki, ruhlarnda tanrlarn koyduu tanrsal gm, tanrsal altn her
zaman vardr, insanlarnkine gereksinimleri olamaz; kendi altn varlklarn insanlarn altnyla kartrarak
kirletmek haramdr, nk herkesin kulland para yznden cinayetler ilenmitir, halbuki ruhlarndaki altn
tertemizdir; kenttekiler arasnda yalnzca onlara altnla gme dokunmak, onlar kullanmak, onlarla ayn at
altnda oturmak, sslenmek ve altn veya gm bardaktan imek yasaktr; bylece kendileri korunacak ve
kenti koruyacaklar. Ama topraa, evlere, paraya sahip olurlarsa, bekiyken ev sahibi ve iftiye, br
Sayfa 76
Platon-Devlet
yurttalarn dostlaryken dmanlarna ve zalim efendilere dnrler ; btn yaamlarn nefret ederek ve
nefret edilerek, tuzak kurmak ve tuzaa dmek, dardaki dmanlardan ok ierdeki dmanlarndan
korkarak geirecekler ve kendileri de, devlet de yok olmaya doru gidecektir. te btn bu nedenlerden,"
dedim, "koruyuculara, konutlar ve sahip olduklar br eyler hakknda bu ilkeleri koymalar gerektiini
syleyelim; bunlar bir yasayla da saptayalm m ? (122)"

Glaukon da, "Kesinlikle yasalatrmalyz" dedi.

YUNAN SES SSTEM (*)

Systema teleion (ametabolon):

a' g' f' e' d' c' h a g f e d c H II A.

1. e' d' c' h II a g f e dorios

2. a g f e d c H II A hypodorios (aiolios)

3. h' II a' g' f' e' d' c'h hyperdorios (miksolydios)

4. d' c' h a II g f e d phrygios

5. g f e d c H A II G hypophrygios (ionios)

6. a' II g' f' e' d' c' h a hyperphrygios (lokrios) = hypodorios

7. c' h a g II f e d c lydios

8. f e d c H A G II F hypolydios

9. g' II f' e' d' c' h a g hyperlydios (syntonolydios) = hypophrygios.

Yunan ses sistemi drt tetrakorttan (kvart) oluuyordu. Bunlarn iki st ile iki alt tetrakordu aralarnda ortak bir
sesle (synaphe) balyd, oysa iki orta tetrakort bir tam sesle (diazeuksis) birbirinden ayrlmt. ki oktavn
tamamlanmas iin en alta A sesi (proslambanomenos) eklenirdi. Asl tetrakort iki tam, bir yarm sesten oluan
ve yukardan aa inen dor tetrakorduydu. Birbirine bal olmakszn yanyana getirilen bu tetrakortlardan ikisi
dorios makamn oluturur.(1) st tetrakordun alt oktava getirilmesiyle hypodorios makam (2), alt tetrakordun
st oktava getirilmesiyle hyperdorios makam (3) ortaya kar.

Phrygios makam d' -d-ye (4) kadar uzanr; hypophrygios (5) ile hyperphrygios (6) makamlar da hypodorios
ve hyperdorios makamlar gibi oluur. Ayn biimde Iydios makamndan (7) da hypolydios (8) ile hyperlydios
(9) makamlar yaplabilir.

Platon'un reddettii hznl makamlar unlardr: Miksolydios (3) ile hyperlydios (9) ve bunlara yakn olan 2, 6
ve 8 numaral makamlar. Ionios (5) ile Iydios (7) makamlar gevek olduklar iin reddediliyorlar. Yalnzca
Sayfa 77
Platon-Devlet
dorios (1) ve phrygios (4) makamlar kabul ediliyor.

Bu iki makam birden yalnz 9 ses (e' - d-ye) zerine uzandna gre, bu makamlarla bestelenmi arklara
elik etmek iin 9 telli Lyra (Lir) ya da Kithara (Gitar / mandolin) yeterliydi. Bu nedenle Platon "arp"lara benzer
ok telli sazlar safd brakabiliyor. Platon ayn biimde aulos'u da reddeder. Aulos deiik byklkte ve
deiik akortlarla yapld iin Platon'un reddettii makamlar da vermeye elveriliydi. obanlar iinse birka
ddn bir araya getirilmesinden oluan syrinks (oban flvtas) yeter saylyor.

DEVLET

IV

SOKRATES (anlatmay srdryor) :

Sonra Adeimantos sz alarak: "Peki, Sokrates;" dedi. "Ama biri kar da senin bu adamlar pek de mutlu
klmadn sylerse (1), kendini nasl savunacaksn? Hem de kendi yanllar yznden mutlu olmayacaklarm.
nk aslnda kente (2) egemen olduklar halde kentten hibir nimet elde edemeyecekler (3); baka
hkmdarlar gibi toprak sahibi olmayacaklar; gzel, byk evler kurdurup bu evlere yakr biimde dayayp
deyemeyecekler; tanrlara kendi adlarna kurban kesemeyecekler, kimseyi evlerinde konuk edemeyecekler;
demin saydn nimetleri, altn ve gm, baht ak saylanlarn kullandklar eyleri ellerinde
bulunduramayacaklarm. Bu durumda, demek ki koruyucular, kentte oturan ve kenti korumaktan baka hibir
ii olmayan cretli askerler gibi olacaklar, denebilir."

"Evet'' dedim. "stelik bunlar boaz tokluuna alan, tekiler gibi besinden baka cret bile almayan
kimselerdir. yle ki, kendi keyifleri iin yolculuk etmek, yosmalara para yedirmek veya bahtl saylanlarn
harcadklar gibi, her hangi bir yere para harcamak isterlerse, onlara izin verilmeyecektir. te bunlar ve bunun
gibi birok eyleri iddianamenin dnda braktn.''

"Peki'' dedi, "Bunlar da iddianameye katlsn bakalm.''

"Nasl savunacaz m diyorsun?''

"Evet.''

"Benim dnceme gre'' dedim, "neler sylememiz gerektiini ayn yoldan yryerek bulacaz. Onlar bu
durumlarnda ok mutluysalar, bunda alacak bir ey yok, diyeceiz. Ama biz kentimizi, btn kente
olabildiince byk bir mutluluk salamak iin kuruyoruz (4), bir snf dierlerinden daha mutlu olsun diye
deil. nk, byle kurulmu bir kentte adaleti (5), en kt biimde ynetilen bir kentte ise adaletsizlii
kolayca belirleyebileceimizi ve bunlar grdkten sonra, uzun zamandan beri zerinde durduumuz konu
hakknda bir yargya varabileceimizi sandk. Ama imdi, sanrm, dlemimizde mutlu bir kent kuruyoruz;
istemimiz, birka kiiyi ayrp mutlu etmek deil, tm kenti mutlu etmektir. Biraz sonra tam kart bir durumu
gzden geireceiz (6). Nasl ki bir yontuyu boyarken (7), biri gelip vcudun en gzel yerlerine en gzel
renkleri koymadmz, rnein yzn en gzel yeri gz olduuna gre, gz erguvan rengine boyayacak
yerde siyaha boyadmz syleyerek kusur bulursa, ona: 'Ey garip insan (8), sakn gzleri ya da baka bir
uzvu, gz biiminden karacak, kendine benzemeyecek kadar gzel boyamak gerektiini sanma! Sen asl, her
organa yakan renkleri koyarak, yontunun btnn gzel yapp yapmadmza dikkat et' derdik. Bunun gibi,
imdi de koruyuculara (9), onlar koruyucudan baka her ey yapacak bir mutluluk salamamz iin bizi
zorlama. rnein iftilere de bayramlklar giydirip altnlar takar, topra diledikleri kadar ilemelerine; te
yandan mlekilerimizin de yan gelip ate evresinde kadeh tokuturarak yiyip ierken, tornalarn yanlarna
Sayfa 78
Platon-Devlet
alp istedikleri kadar mlek yapmalarna izin verebilirdik. Yine tm kent mutlu olsun diye, dier btn
yurttalar da bu biimde mutlu klabilirdik. Ama sakn byle bir eyi aklmza koyma. nk seni dinledik mi, ne
ifti ifti olur, ne mleki mleki; ne de devletin varl iin gereken bu meslei yapacak bir kimse
bulunur. Ama koruyuculardan bakas iin bu o kadar nemli deildir; nk eskiciler kt olurlarsa, eskici
olmadklar halde eskici geinirlerse, bunda kent iin korkulacak bir ey yoktur. Ama yasalarn ve kentin
koruyucular olan kiiler aslnda koruyuculuk yapmadklar halde koruyucu yerine geerlerse, kukusuz, btn
kenti batan aa mahvederler. te yandan kentin iyi durumda ve mutlu olmas da yalnzca onlarn elinde
olur(10). Ancak, biz gerek koruyucular, yani kente hi ktl dokunmayan koruyucular yaratyoruz; ama
bizi eletiren kii, kente her ktl yapabilecek olan (11), sanki bir devlet iinde deil de bir halk
elencesinde bulunuyormucasna lenler veren mutlu kimseler dlyorsa, byk bir olaslkla kentten deil
de, baka bir eyden sz etmektedir. yleyse u nokta zerinde durmalyz: Acaba kente koruyucular
koymaktaki ama, onlar olabilecei kadar mutlu etmek midir? Yoksa kentin tmn gz nnde tutup,
tmnde mutluluk olup olmadna m dikkat etmeli; bu yardmc ve koruyucular da onlar iin koyduumuz
dzeni uygulamaya m zorlamal? Hem onlar, hem dierlerini, stlerine den grevleri en iyi biimde
yapmaya ikna ederek, btn kent geliip iyi ynetilmeye balaynca, her snfn doann nasip ettii mutluluk
payn almasna izin mi vermeli, ite zerinde durulacak nokta budur.''

"te, sanrm iyi konutun''dedi.

"Peki'' dedim, "bakalm, buna benzeyen u konuda da gerei gibi konutuumu kabul edecek misin?"

"Hangi konuda?''

"ki eyin, tm alanlar ilerini yapamaz duruma getirecek kadar bozup bozmadn gzden geir.''

"Hangi iki ey?''

"Zenginlik ve yoksulluk.''

"Nasl?''

"yle: mleki zengin olunca zanaatyla uramak ister mi?''

"Hibir biimde.''

"Gittike daha tembel ve ahlksz olmayacak m?''

"Evet, olacak.''

"yleyse mleki ktlemez mi?''

"Hem de ok'' dedi.

"te yandan, yoksulluu yznden deiik ara veya zanaat iin gerekli baka eyleri salayamadndan,
hem karaca i kt olacak, hem de, rnein zanaatn ocuklarna ya da bakalarna retirse, onlar da
kt zanaat olacak.''

"Baka trl olabilir mi?''

"yleyse her iki durumda da, hem yoksulluk hem zenginlikte, o zanaatn durumu ktleecek, bu zanaatlarla
uraanlarn durumu da.''

"Apak.''

"Demek ki, koruyucularn ne yapp yapp kente gizlice sokulmasn kesinlikle nleyecekleri ikinci bir ey bulduk.''

"Hangisi bu?''
Sayfa 79
Platon-Devlet

"Zenginlik ve yoksulluk'' dedim. "nk biri sefahat, tembellik, deiiklik sevdasn dourur; teki, deiiklik
sevdas dourduu gibi insan kltr, kt i karmasna neden olur.''

"ok doru'' dedi. "Ama, Sokrates, u noktay da dn: Kentimiz, paras olmazsa nasl savaacak? Hele gl
ve zengin bir kentle savamak zorunda kalrsa?''

"Gayet ak ki'' dedim "tek bir kente kar sava biraz g olurdu, ama byle iki kente kar daha kolaydr.''

"Bu nasl olur?'' dedi.

"nce'' dedim "olur da savaa tutumak gerekirse, sava iin yetimi birer atlet olan bu kiiler zengin
insanlarla savamayacaklar m?''

"Oras yle'' dedi.

"yleyse ne istersin, Adeimantos?'' dedim. "Yalnzca bu i iin hazrlanm bir yumruk dvs, yumruk
dvs olmayan iki kiiyle, hem de zengin ve yal iki kiiyle, kolayca baa kamaz m sanrsn?''

"kisiyle birden, belki g olur'' dedi.

"Kaar gibi yapp birden geri dnerek hep kendini en yakndan izleyene vuran ve bunu ounlukla gnein
alnnda ve boucu scaklarda yineleyebilen bir sporcu, bunun gibi birka adamla baa kamaz m dersin?''

"Kesinkes baarabilir", dedi, "bunda alacak bir ey yok.''

"Peki, sence zenginlerin sava bilgisi, sava deneyimleri de yumruk dvlklerinden daha stn deildir,
deil mi?''

"Evet, deildir'' dedi.

"O halde bizim atletlerimiz, says iki kat fazla olan insanlarla kolayca savaabilecekler.''

"Bunu teslim ederim'' dedi, "bana haklsn gibi geliyor.''

"Ne dersin? teki kente bir kurul gnderip gerei syletseler: Biz ne altn, ne de gm kullanrz; zaten
bunlar bizim iin nemli deil, ama sizin iin nemli; o halde bizimle birlikte savap kar tarafn zenginliklerini
siz aln'' dedirtseler, bu szleri iitenlerin semiz ve gevek koyunlara kar kpeklerle birlemek yerine, din ve
kasl kpeklere kar savamay yeleyeceklerini sanr msn?''

"Sanmam'' dedi, "ama bir kent, tekilerin btn zenginliklerini kendinde toplarsa, sakn bu zenginlik zengin
olmayan iin tehlikeli olmasn, dikkat et.''

"imdi kurmakta olduumuz kentten baka trlsnn kent denmeye layk olduunu sandn iin ne mutlu
sana'' dedim.

"Peki, ama ne diyelim?" dedi.

"Kentimizden baka kentlere daha byk adlar vermeli'' dedim. "nk her biri, oyuncularn dedii gibi (12),
bir kent deil, birok kenttir; hi deilse birbirine dman iki kent, yoksullarn ve zenginlerin kenti. Bunlarn her
birinde de birok kent vardr. imdi bunlara bir kent diye saldrrsan, belki kaybedersin; ama birok kent diye
saldrrsan, bir blmnn servetini, gcn, hatta kendilerini teki blme vermekle, birok yanda
kazanacaksn, dmann da az olacak. Senin kentin de, demin konulan dzene gre usluca ynetildii srece,
byk olacak, hatta binden fazla savas olmasa bile. nk ne Yunanllarda, ne barbarlarda bu anlamda
byk olan tek bir kente kolay kolay raslayamayacaksn. Ama grnte byk, hatta kentimizden ok daha
byk apta olan kentlere ok sk raslayacaksn. Byle dnmyor musun yoksa?''

Sayfa 80
Platon-Devlet
"Zeus hakk iin'' dedi, "hi byle dnmez olur muyum?''

"O halde'' dedim, "ynetenlerimiz kenti ne byklkte tutmal, baka topraklardan vazgemek kouluyla,
kentin byklne oranla ne byklkte bir toprak ayrmallar, bu konuda, yneticiler iin en gzel snr u
snr olacak, deil mi?''

"Hangi snr ?'' dedi.

"Bence yle bir snr'' dedim. "Kent genilerken bir tek kent olarak kaldka, bysn; ama daha fazla deil."

"ok gzel'' dedi.

"O halde koruyuculara u buyruu da verelim: her areye bavurarak, kentin ne ok kk, ne de grnrde
byk bir kent olmamasna, kendine yeter ve tek kalmasna dikkat etsinler.''

"Demek ki onlara basit bir dev vereceiz'' dedi.

"Yukarda (13) szn ettiimiz buyruk bundan da basitti'' dedim. "Koruyucularn ie yaramaz ocuklar
doarsa, onlar teki snflara; baka snflardan yetenekli bir ocuk doarsa, onu koruyuculara gndermek
gerektiini sylemitik. Bununla, yurttalardan kim, hangi i iin yaratlmsa yalnzca o ii, herkesin yalnzca
kendi iini yapmas gerektii gsterilmek isteniyordu. yle ki, herkes kendi greviyle urap birok deil, bir
tek insan olur ve bylece kent de birok kent deil, doal olarak tek bir btn olur.''

"Gerekten bu, ilk sylediimizden de basit bir i'' dedi.

"Benim iyi Adeimantosum'' dedim, "geri birileri, onlara verdiimiz grevlerin ar ve g olduunu dnebilir,
ama aslnda bu grevler basittir; yeter ki koruyucular Byk, byk yerine uygun diyeyim, bir tek eyi (14)
korusunlar.''

"Hangisi bu ?'' dedi.

"retim ve eitim" dedim; "nk onlar iyi bir eitim sayesinde akl banda kimseler olurlarsa, btn bunlar
kolayca anlayacaklar. imdi bir yana braktmz baka ilerin de, kadn almak, evlenmek, ocuk yapmak
ilerinin de olabildii kadar 'dostlar arasnda ayr gayr olmasn' diyen ata szne gre yaplmas gerektiini
kavrayacaklar (15).''

"ok doru olur'' dedi.

"Kukusuz," dedim, "devletin edimi bir kez iyi bir yola yneldi mi, bir daire gibi genileye genileye ilerler.
nk yetkin bir retim ve eitim iyi varlklar yaratr. Bu yetkin varlklar da o eitimle yorularak hem her
bakmdan, hem dourma yetenei bakmndan birincilerden daha iyi olurlar. Tpk dier yaratklarda olduu
gibi.''

"yle olmal'' dedi.

"Yani iki szckle sylersem: Kentle ilgili olanlar, bir ilkeyi her eyden nce korusunlar, farkna varlmadan
bozulmamasna dikkat etsinler, yani idman ve mzik alannda usule aykr hibir yenilik yaplmasn. Olur da
'nsanlar en ok arkclarn syledii en yeni arklardan holanyorlar' (16) denirse, belki biri airin yeni bir
ark syleme usuln kastettiini dnr ve bunu ver korkusuyla, bu ikisi olabildii kadar iyi korunsun. Bu
dnceyi ne vmeli, ne de airin bunu sylemek istediini sanmal. nk yeni bir mzik yntemi
benimsemekten, her eyi tehlikeye drmek korkusuyla kanmal. nk Damon'un szne (17) ve benim
kanma gre, mzik usul, hibir yerde devletin en temel yasalarna dokunmadan deitirilemez.''

"Haydi beni de buna inananlarn arasna koy.''

"Anlaldna gre'' dedim, "koruyucularn kalesi burada, mzik alannda kurulmal.''

Sayfa 81
Platon-Devlet
"Herhalde'' dedi, "bu alanda yasalardan sapma, kolayca, sinsi sinsi olur.''

"Evet'' dedim, "sanki oyun oynanyormu ve bu sapmadan hibir ktlk gelmezmi gibi.''

"Gerekten de'' dedi, "mzik yasalarndan sapma, azar azar yerleip sinsi sinsi greneklerimize ve alma
biimlerimize sokulur; buradan, daha da glenerek insanlar arasndaki ilikilere iner. Bu ilikilerden de byk
bir kstahlkla, Sokrates, yasalara ve devlet ilerine yaylr, sonunda da zel ve genel yaamda ne varsa,
hepsini alt st eder (18).''

"Peki'' dedim, "gerekten bu byle midir?''

"Sanrm'' dedi.

"O halde, batan sylediimiz gibi, ocuklarmz kk yatan yasalara daha uygun (19) oyunlar oynamallar,
deil mi? nk oyunlar ve ocuklar yasalardan ayrlrsa, bu ocuklar, yasalara bal, ciddi insanlar olarak
yetiebilirler mi ?''

"Hi olabilir mi?'' dedi.

"O halde ocuklar daha kkken gzel oyunlar oynamaya balayp yasalara ball mzik araclyla ilerine
yerletirirlerse, demin szn ettiimiz ocuklarn aksine, yasalara ballk her ite bunlara elik eder, g
kazanr, kentte bir yana atlm bir ey varsa, onu yeniden kalkndrr.''

"ok doru'' dedi.

"O halde'' dedim, "bunlar kendilerinden ncekilerin bsbtn nemsiz sayp brakt kurallar bulacaklar.''

"Hangilerini?''

"rnein una benzer kurallar: Genlerin, yallarn yannda yakk ald gibi, susmalarn, onlara yer verip
ayaa kalkmalarn, ana babalarna sayg gstermelerini; sa kesmede, giyim kuamda, tavr ve
davranlarnda ve bunun gibi her iteki kurallar. Byle sanmaz msn?''

"Sanrm.''

"Ama bunu yasalatrmak safdillik olur, sanrm; nk bu iler hakknda szle, yazyla konulan yasalar ne
uygulanabilir, ne de uzun mrl olabilir.''

"Hi olabilir mi?''

"Bir insan, Adeimantos'' dedim, "grd eitimin etkisiyle hangi yola gtrlrse, byk olaslkla bu yolda
yrmeyi srdrr. Yoksa benzer benzerini daima kendine ekmez mi?

"Tabii eker.''

"Sonunda da, bence her ynden tam, belirgin damgas olan bir birlie eriilir diyebiliriz. yi ya da kt bir
birlik.''

"Gayet tabii'' dedi.

"te bunun iin'' dedim, "bu gibi eyleri yasalatrmaya girimek istemezdim.''

"Hakkn da olurdu'' dedi.

"Ama tanrlarn hakk iin'' dedim, "pazarda olup biten ilerle ilgili, rnein vatandalarn pazarda birbirleriyle
yaptklar szlemelerle; hatta istersen, zanaatlarn szlemeleriyle, aalamalar ve kt davranlarla,
mahkemeye armayla, yarg atamayla, pazarda, limanda alnmas ya da verilmesi gereken vergilerle;
Sayfa 82
Platon-Devlet
pazardaki, kentteki, limandaki birtakm ilerle ya da buna benzer baka ilerle ilgili kurallar varsa, bunlardan
birini yasa haline getirmeye kalkacak myz?''

"Yok, hayr'' dedi "ruhu soylu olan insanlara emretmek yakk almaz; nk bunlar yasa haline getirilmesi
gereken eylerin birounu zaten kolayca bulacaklar.''

"Evet, dostum'' dedim, "eer tanr yukarda gzden geirdiimiz yasalarn korunmasn onlara verirse.''

"Yoksa'' dedi, "onlar en iyisini bulacaklarn sanarak birok yasa koyup sonra dzeltmekle mr tketecekler.''

"Bunlarn,'' dedim, "hasta, ama kendilerini tutamadklar iin kt bir yaay brakmak istemeyen hastalar gibi
yaayacaklarn sylyorsun.''

"Tam yle.''

"Dorusu ok ho bir mr srerler; nk hekimlere bavururlar, ama trl trl dert edinip dertlerini
arttrmaktan baka bir ey elde edemezler ve biri kendilerine bir ila verirse, hep bu ila onlar iyi edecek diye
umarlar.''

"Evet'' dedi, "bu gibi hastalarn hali ite budur.''

"Peki, bu da ho deil mi'' dedim, "gerei syleyeni: Sarholuktan, tka basa yemekten, apknlktan,
aylaklktan vazgemezlerse, ne ila, ne dalama, ne ameliyat, ne by, ne muska ve bunun gibi bir eyin kr
etmeyeceini syleyeni en byk dman saymalar da ho deil mi?''

"Bu o kadar ho deil'' dedi, "nk doruyu syleyene kzmak ho olmaz.''

"Anlalan'' dedim, "bu gibi adamlar vmeye hi gnln yok.''

"Zeus hakk iin yok'' dedi.

"O halde btn kent demin sylediimiz gibi yapsa, bunu da vmeyeceksin. Sence, kt ynetildii halde
yurttalarna kentin genel dzenine dokunmay yasaklayan ve eer biri byle bir ie giriirse, ldrleceini
ilan eden kentler de tpk bu hastalar gibi davranm olmazlar m? Oysa byle bir ynetim altnda yaayanlarn
houna gitmek iin alp dalkavukluk eden; onlarn yzne glp arzularn nceden sezmeye alan, bu
arzular yerine getirmekte byk bir ustal olan kii, iyi, ok bilge bir adam saylmayacak m, onlardan ok
sayg grmeyecek mi? (20)''

"Evet'' dedi, "ben de tam byle yaptklarn sanyorum. Bunu hi de vmem.''

"Peki, te yandan bu gibi kentler iin almak isteyenlere, bu ie hazr olanlara ne dersin? Bunlarn
gzpekliine, yumuak ballna hayran olmaz msn?''

"Olurum'' dedi, "yalnzca bu kentler tarafndan aldatlan ve halk vd iin kendilerini gerekten politikac
sananlar deil.''

"Ne diyorsun? Bu adamlar mazur grmez misin? Yoksa...'' dedim. "lmesini bilmeyen bir adama, birok kimse
boyunun drt arn olduunu sylese, o kendinin byle olduuna inanmayacak m sence?

"nanmamas mmkn deil'' dedi.

"yleyse kzma, bu gibi kimseler pek hoturlar: Yukarda gzden geirdiimiz trden yasalar koyarlar ve yeni
dzenlemeler yapmaya giriirler. Szlemelerdeki, az nce szn ettiim ilerdeki hilelere bir son
vereceklerini sanrlar, ama gerekten Hydrann balarn keser gibi (21) davrandklarn bilmezler.''

"Gerekten'' dedi, "tam byle davranrlar.''

Sayfa 83
Platon-Devlet
"yleyse, benim dnceme gre'' dedim, "gerek bir yasa koyucu, ne kt, ne iyi ynetilen bir kentte, bu
trden yasalarn yazlmas ve bu trden devlet ynetimiyle uramamal. Birinde, hibir ie yaramayaca iin;
tekinde, herhangi bir kimse bunlarn bir ksmn kendiliinden bulabilecei, geri kalan ksmlar da,
kendiliinden, var olan yaama biiminden kaca iin.''

"O halde'' dedi "yasa koyma konusunda bize daha ne kald?''

"Bize hibir ey kalmad'' dedim "Delphoi'daki Apollon'a yasalarn en temel ve en gzellerini yapmak der.''
(22)

"Hangilerini?'' dedi.''

"Tapnaklarn kuruluu, kurbanlar, tanrlara, daimonlara (23), kahramanlara (24) kesilen kurbanlar, trenler,
llerin mezarlar, teki dnyadakilerin yardmnn salanmas iin yaplmas gereken ilerle ilgili yasalar. nk
bu trl ileri biz bilmeyiz ve bir kent kurarken, eer aklmz varsa, bunlar hakknda atalarmza akl verenden
baka hi kimseye danmayacaz. nk bu tanr, kukusuz, dnyann ortasnda, gbeinde (25) oturup bu
konularda atalarna akl verdii gibi btn insanlara da akl verir.''

"Gzel sylyorsun'' dedi "byle yapmal.''

"yleyse," dedim "ey Ariston'un olu, ite sana kenti kurduk. Bundan sonra bir yerden yeterli bir k salayp
bu kentte inceleme yap. Kardeini, Polemarkhos'u ve tekileri ar. Nerede adalet, nerede adaletsizlik vardr,
hangi noktada bu ikisi birbirinden farkldr, tanrlardan ve insanlardan gizli olsun veya olmasn (26), mutlu
olmak isteyen kimse bunlardan hangisini elde etmeye almal, bunlar grebilir miyiz, bir bakalm.''

Glaukon: "Bouna konuuyorsun'' dedi., "nk sen elindeki btn olanaklar kullanp her areye bavurarak
adaletin yardmna komamann, senin iin bir gnah olduunu syleyip (27) bu ii incelemeyi zerine aldn.''

"Bana anmsattn doru'' dedim. "Szmde durmalym, ama bana siz de yardm etmelisiniz.''

"Peki'' dedi "ederiz.''

"imdi'' dedim "aradmz yle bulacam umuyorum: Bence, eer iyi kurulduysa, kent her ynden iyidir.''

" Byle olmas zorunlu" dedi.

"O halde, kentin bilge, gzpek, ll ve adaletli olduu apak.'' (28).

"Apak.''

"O halde, kentte bu drdnden hangisini bulursak, geri kalanlar bulamadklarmz olmayacak m?'' (29)

"phesiz.''

"Bu, bir yerde bulunan drt eye benziyor. Bu drt eyden bir tanesini arasak, nce aradmz bulunca onunla
yetiniriz; ama teki n nce bulursak, bylelikle aradmz da bulmu oluruz. Gayet aktr ki o, geri
kalandan baka bir ey deildir.''

"Szlerin doru'' dedi.

"O halde, madem ki bunlar da drt tane, ayn ekilde aratrmalyz, deil mi?''

"Gayet tabii."

"Sanrm ilk grnen bilgeliktir; onun da gze arpan bir gariplii var.''

"Ne gibi bir gariplik?'' dedi.


Sayfa 84
Platon-Devlet

"Gzden geirdiimiz kentin gerekten bilge olduunu sanyorum; nk doru kararlar veren (30) bir kenttir.''

"Evet.''

"Peki, doru kararlar vermek de bal bana bir tr bilgi deil midir? nk insanlar bilgisizlikleriyle deil
bilgileriyle doru kararlar verirler.''

"Apak.''

"Ama kentte her trden birok bilgi var.''

"Elbette.''

"yleyse kente, rnein dlgerlerin bilgisi yznden mi bilge, doru kararlar veren demeli?"

"Hibir ekilde"dedi. "Bu bilgi yznden kente olsa olsa dlgerlikte usta denebilir.''

"Demek ki, tahtadan yaplm ilerdeki bilgisi yznden ve bu ilerin en iyi biimde nasl yaplacana karar
verdii iin kente bilge denemez.''

"Denemez.''

"Peki, tuntan ya da bunun gibi bir madenden yaplm eyalar konusundaki bilgisi yznden mi kente bilge
demeli'?''

"Hayr, bunlarn hibiri yznden deil'' dedi.

"rnn topraktan yetimesi hakkndaki bilgi yznden de deil; bununla tarmda usta adn alrd.''

"Sanrm.''

"Peki'' dedim "kurduumuz kentteki bir ksm yurttan bildii; kentteki ilerin bir ksmn deil, kentin btnn
dnen, yani nasl olup da kent kendisiyle ve baka kentlerle en iyi ilikileri kurabilir, bunu salayan bir bilgi
var mdr?''

"Kesinlikle vardr.''

"Hangi bilgi?'' dedim "ve kimlerdedir bu bilgi?''

"Bu bilgi koruyuculuk bilgisidir'' dedi. "Demin tam anlamyla koruyucular adn verdiimiz (31) nderlerdeki
bilgidir.''

"O halde, bu bilgiye gre kenti nasl adlandryorsun?''

"Doru kararlar veren ve gerekten bilge olarak.''

"Peki'' dedim "kentte bu gerek koruyucular m ok olacak, yoksa demirciler mi?''

"Demirciler daha ok'' dedi.

"O halde'' dedim, "edindikleri bilgiye gre adlar alan bakalarnn yannda, koruyucular aznlkta kalmazlar m?''

"Hem de ok aznlkta kalrlar.''

"O halde, doaya uyarak kurulan kent, bir btn olarak, bilge adn, kendinin en kk ksmna, banda
bulunan ve onu yneten en dar snfna ve bu ksmdaki bilgiye borludur. Bu da, anlaldna gre, doa
Sayfa 85
Platon-Devlet
gerei says en az olan snftr. Btn teki bilgiler arasnda, bilgelik adna hak kazanan tek bilgiden pay almak
kk bir snfa der.'' (32)

"ok doru sylyorsun'' dedi.

"te, drt taneden birini-bilmem nasl oldu? - bulduk: Kendisini ve kentte bulunduu yeri.''

"Bence'' dedi, "bulduumuz sonu doyurucu.''

"Gzpeklie gelince, kendisini ve kentin neresinde (kente, bu yere gre, gzpek de denir) bulunduunu
grmek o kadar g deildir.''

"Nasl?''

"Kente korkak ya da gzpek diyen kimse'' dedim, "kent urunda arpan, savaan ksm m, yoksa baka bir
ksm m gz nne alr?''

"Kimse'' dedi "baka bir ksm gz nne almaz.''

"nk'' dedim "bence kentte bakalar korkak ya da gzpek olsalar da, kente gzpek ya da korkak
dedirtemezler.''

"Evet, dedirtemezler.''

"Demek ki kent, bir blm yznden gzpek de oluyor. nk o blmnde yle bir g vardr ki, bu g
korkulacak eyler hakkndaki yargsn her zaman korur; yani korkulacak eylerin yasa koyucunun eitim
sisteminde gsterdii eyler olduu yargsn. Yoksa sen buna gzpeklik demez misin?''

"Dediini ok iyi anlamadm, bir daha syle'' dedi.

"Ben'' dedim "gzpekliin bir koruma olduunu sylyorum.''

"Ne gibi bir koruma?''

"Korkulacak eyler nelerdir, ne gibi eylerdir, bu hususta yasann eitim yoluyla ald kansnn korunmas.
Gzpeklik bu kany her zaman korur demekle, onu keder, sevin, arzu ve korku iinde daima koruduunu ve
bir yana atmadn sylemek istedim. stersen, bunu benzediini sandm bir eyle karlatraym.''

"sterim tabii.''

"Kukusuz biliyorsun'' dedim. "Boyaclar yn erguvan rengine boyamak istedikleri zaman, nce o kadar rengin
iinden yalnzca birini seerler: Beyaz. Yn, boyann btn parlakln alabilsin diye, hazrlarken ok zen
gsterirler, ancak bundan sonra boyaya batrrlar. Bu biimde boyanrsa, kuman boyas hi kmaz. ster
sabunla ykansn, parlaklk akp gemez. Beyazdan baka bir renkteki kuma boyanrsa ya da beyaz kumaa bu
ilk zen gsterilmezse, ne olur bilirsin.''

"Bilirim'' dedi "aarp gln bir ey olur.''

"yleyse,'' dedim "bizim de, askerleri seip mzik ve idmanla eittimiz zaman, elimizden geldii kadar buna
benzer bir ey yaptmz varsay; inan, tek amacmz, kuman boyay ekii gibi, askerlerin de yasalar derin
bir inanla benimsemelerini salamaktan baka bir ey deildir, ta ki korkulacak eyler ve baka eyler
hakkndaki kanlar iyi tutmu olsun; renkleri bozacak nitelikte olan amar tozu (33), kll sulardan daha
soldurucu olan zevk ve her temizleyici maddeden daha gl olan ac, korku, tutku, renklerini almasn. te
byle bir gce: Korkulacak ve korkulmayacak eyler hakkndaki yasaya uygun kannn her zaman korunmasna
gzpeklik diyorum ve byle nitelendiriyorum. Eer buna eklenecek bir szn yoksa?''

"Hibir szm yok'' dedi. "nk sanrm, bu sorunlar hakkndaki kan eitimden gelmiyorsa, rnein bir
Sayfa 86
Platon-Devlet
hayvann ya da bir klenin kans gibiyse, sen ona yasaya uygun (34) demezsin, hem de gzpeklikten baka
bir ad verirsin.'' (35)

"ok doru sylyorsun'' dedim.

"yleyse bunun gzpeklik olduunu teslim ederim.''

"Teslim et'' dedim "hi olmazsa, uygarca gzpekliin (36) bu olduunu teslim et, yanlm olmazsn. Bu
sorunu, istersen, baka zaman daha iyi gzden geiririz (37). nk imdilik gzpeklii deil, adaleti aryoruz.
O halde gzpeklik iin aratrmalarmz, sanrm yeter.''

"Doru'' dedi.

"O halde kentte kefedilecek iki ey daha kald'' dedim: "lllk (38) ve btn aratrmalarmzn amac,
adalet."

"Evet, yle.''

"Artk lllkle urap durmayalm, adaleti nasl bulacaz, onu dnelim.''

"Ben'' dedi "ne bunu bilirim, ne de, artk lll aratrmayacaksak, adaletin lllkten daha nce
grnmesini dilerim. Ama gnlm ho etmek istersen, adaletten nce lll gzden geir.''

"Kukusuz gnln ho etmek isterim'' dedim, "yoksa hakszlk etmi olurum.''

"Haydi bak bakalm'' dedi.

"Bakmalym'' dedim. "lllk, ilk bakta, batakilerden ok, bir uyuma, bir ses birliine benzer.'' (39).

"Nasl?''

"O garip 'kendine egemen olmak' deyimini (40) kullanp dediklerine baklrsa, lllk bir tr dzen, zevk ve
tutkuya egemen olmakm; bundan baka bu kavramn dilde brakt baka izler de vardr. Yoksa yle deil
mi?''

"Tamamen yledir'' dedi.

"Kendi kendine egemen olmak da gln bir ey deil mi? Kendine egemen olan, ayn zamanda, kendi bana
buyruk olacak, deil mi? Kendi bana buyruk olan da ayn zamanda kendine egemen. nk btn bu szlerle
ayn adam kastedilir.''

"Tabii.''

"Fakat'' dedim " sanrm bu szle u denmek isteniyor: Bir insann ruhunda iyi olan bir yanla kt olan bir yan
var. Doas gerei iyi olan yan, kt olana egemen olduu zaman, buna 'kendi kendine egemen olmak'
diyorlar. Bu da bir vmedir; ama kt bir eitim ya da kt bir evre yznden iyi olan yan aznlkta kalarak,
ounluktaki kt yana yenilirse, bu bir ayp gibi, eksiklik gibi grlr. Buna 'kendi bana buyruk olmak', bu
durumdaki insana da gemsiz denir.''

"Byle olduu ak'' dedi.

"yleyse'' dedim "gzlerini yeni kentimize evir, orada da bu iki eyden birini greceksin. nk iyi ktye
nerede egemense, oraya ll ve kendine egemen denmesi gerektiine gre, ona hakl olarak kendine
egemen dendiini kabul edeceksin.''

"Kentimize bakyorum'' dedi "doru sylyorsun.''

Sayfa 87
Platon-Devlet
"Gerekten de birok ve trl trl arzu, zevk, ac, zellikle ocuklarda, kadnlarda, hizmetilerde ve zgr
denen kitlede, deersiz kimselerde bulunur.''

"Doru'' dedi.

"Buna karlk, akln, akl yrtme ve doru bir yargyla ynettii basit ve ll arzulara gelince, bu arzular az
kiide bulacaksn. Bunlar da ok iyi yaradl olan, ok iyi eitim grm kimselerdir.''

"Doru'' dedi.

"O halde, gryor musun? Senin kentinde bunlar da var; te yandan kentteki kitlenin, deersiz insanlarn
arzularna, soylu aznlktaki arzular ve akl egemendir.''

"Gryorum'' dedi.

"Eer bir kente, 'zevk ve arzularna, kendine egemen' denebilirse, bu bizim kentimizdir.''

"Kukusuz" dedi.

"Btn bunlara gre, ona ll de demeli, deil mi?''

"Kesinlikle demeli'' dedi.

"Bir kentte, ynetenlerle ynetilenler, kenti kimlerin ynetmesi gerektii konusunda ayn dncede
olabilirlerse, bu durum bizim kentte de vardr. Yoksa byle sanmaz msn?''

"Tamamiyle o dncedeyim'' dedi.

"Bu konuda anlaan yurttalarn hangi blmnde lllk vardr dersin, ynetenlerde mi, ynetilenlerde mi?''

"Olaslkla her ikisinde de'' dedi.

"O halde,'' dedim "grmyor musun, llln bir uyuma benzediini sylerken iyi sezmiiz.''

"Nasl?''

"lllk, gzpeklik ve bilgelik gibi deildir; bu ikisi kentin yalnzca bir ksmnda bulunduu halde, kenti, biri
bilge, teki gzpek yapar. lllk byle deildir, btn kente tmyle yaylr. ster bilgelik, ister g, ister
okluk, zenginlik bakmndan ya da bunun gibi baka bir bakmdan zayf, gl ve orta durumda yurttalarn
ayn besteyi tam bir uyum iinde sylemelerini salar. yle ki, bu uyuma; doas gerei iyi olanla kt olandan
hangisinin egemen olmas gerektii konusundaki iyiyle ktnn bu uyumasna pek hakl olarak lllk
diyebiliriz.''

"Tamamyla senin dncendeyim'' dedi.

"Peki'' dedim "te kentteki nitelik ortaya kt, eer yanlmyorsam. Geri kalan nitelik, yani kentin erdemini
tamamlayan nitelik, hangisi olabilir? Gayet ak ki bu, adalettir.''

"Apak.''

"O halde, Glaukon, imdi de avclar gibi, adaletin kap gzden kaybolmamasna dikkat ederek, alln
evresini sarmalyz; nk besbelli, adalet, burada bir yerdedir. yleyse, bak ve bulmaya al, belki benden
nce grp bana gsterirsin.''

"Keke gsterebilsem'' dedi "ama ben yalnzca peinden gelip gsterdiklerini grebilirim; yapabileceim bir bu
var.''
Sayfa 88
Platon-Devlet

"Benimle birlikte, hayr dile de peimden gel.'' dedim.

"Peki, yle yapalm'' dedi "ama sen nden yr.''

"Gerekten,'' dedim "buras sapa, karanlk grnyor, herhalde glgeli, geilmesi g bir yer. Ama ne olursa
olsun yrmeli.''

"Evet, yrmeli'' dedi.

Ben de bir ey grerek: "Aa! Glaukon,'' dedim "Galiba bir iz bulduk; bana kalrsa, adalet hi elimizden
kurtulamayacak.''

"Mjde'' dedi.

"Gerekten'' dedim "pek aptalca davrandk.''

"Niin?''

"Apak ki, sevgili dostum, oktan, daha balangtan beri, adalet ayamzn altnda dolayormu da, biz
grmyormuuz. Pek gln olduk. Tpk, bazen avularnda bulunan eyi arayan insanlar gibi, biz de ona
bakmamz da uzaklara bakmz; olaslkla, bunun iin gzmzden kat.''

"Ne demek istiyorsun?'' dedi.

"unu demek istiyorum'' dedim. "Bence oktan beri onu syleyip onu dinlediimiz halde bir bakma ondan sz
ettiimizi anlamamz.''

"Dinlemek isteyen insan iin uzun bir balang'' dedi.

"Peki,'' dedim "dinle bakalm, doru mu sylyorum. Balangta, kenti kurduumuz zaman ilke olarak
koyduumuz, her zaman yaplmas gereken ey ya da bunun bir tr... Yanlmyorsam, ite adalet budur.
Anmsarsan, bir insann kentteki ilerden yalnzca biriyle; hangi i iin elverili yaratlmsa o ile uramas
gerektii ilkesini koymutuk, bunu sk sk da yinelemitik." (41).

"Evet, yineledikti''

"Bir de herkesin kendi iini kendi grmesine, baka ilere karmamasna da adalet demitik. Bunu baka
biroklarndan duyduk, kendimiz de birok kez syledik.''

"Evet, syledik.''

"Sanrm'' dedim "herkesin kendi iiyle uramas, sreklilik kazanrsa, ite adalet budur. Bunu nereden
kestiriyorum, biliyor musun?''

"Bilmem, ama syle'' dedi.

"Sanrm'' dedim "kentte gzden geirdiklerimizden, yani lllk, gzpeklik ve bilgelikten geri kalan eydir
ki, btn dierlerine kentte var olabilme gcn verir. Bir kez var olduktan sonra da, kentte bulunduu srece
onlarn srekliliini salar. n bulursak, geri kalan adalettir, demitik.''

"Evet, zorunlu olarak byle"dedi.

"Ama kukusuz" dedim, "bunlardan hangisinin var olmasnn kent iin en byk nimet olaca hakknda karar
vermek gerekseydi, bunu kestirmek ok g olurdu. Bu, acaba, ynetenlerle ynetilenler arasndaki dnce
birlii mi yada askerlerde bulunan korkulacak ve korkulmayacak eylerin hangileri olduuna ilikin yasalarla
uyumlu inancn korunmas m? Yoksa ynetenlerdeki akl, uyanklk ya da ocuk, kadn, kle, zgr insan,
Sayfa 89
Platon-Devlet
zanaat, yneten ve ynetilende var olan ey, yani her birey bir tek insan olduuna gre, her kiinin kendi
iini yaparak baka ie karmamas m kent iin en byk nimet"tir?''

"Bu konuda bir karar vermek gerekten g olur'' dedi.

"Demek, kentte herkesi kendi iiyle uratran g, kentin erdemi urunda, kentin bilgelii, lll ve
gzpekliiyle yarr."

"Kesinlikle" dedi.

"O halde kentin erdemi iin dier niteliklerle yaran niteliin adalet olduunu kabul etmez misin?''

"Kesinlikle ederim.''

"Bunu u noktadan da incele, bakalm ayn dncede olacak msn? Kentte davalara bakma iini, ynetenlere
vermeyecek misin?''

"Hi kukusuz.''

"Bunlar karar verirken, yalnzca, her yurttan bakasnn maln ele geirmemesi ve kendininkinden yoksun
olmamas iin almayacaklar m?''

"Evet, yalnzca bunun iin alacaklar.''

"Bu adalete uygundur diye, deil mi?''

"Evet.''

"yleyse, bununla da adaletin, mallarna sahip olmak, kendine den ii grmek olduu teslim edilebilir.''

"Doru.''

"Bak bakalm, benimle ayn dncede misin? rnein dlgerle kundurac, aralarn, ilerinin adn deitirip
birbirlerinin iini ya da biri her iki ii birden yapmaya kalkrsa, btn bu deimelerden kente byk zarar
geleceini sanr msn?''

"Hi zarar gelmez'' dedi.

"Buna karlk, doutan zanaat olan ya da baka bir ile para kazanan kimse, sonradan zenginlii,
yandalarnn okluu, gc veya bunun gibi baka bir eyle gururlanarak askerlik rtbesine ykselmeye
kalkrsa ya da askerin biri, kentte t ve koruyucu rtbesine, layk olmad halde kmak isterse, bunlar
da aralarn, ilerini deitirirlerse veya bir adam btn bunlar bir arada yapmaya kalkrsa, o zaman bu
deiimin ve baka baka ilerle uramann kent iin ykc olduunu, sanrm, benim gibi sen de dnrsn.''

"Tmyle.''

"O halde kent iin en byk ykm, bu snfn birbirinin iine karmas, ilerini deitirmesidir. Buna da gayet
hakl olarak en byk su denilebilir.''

"Kesinlikle."

"Kendi kentine kar en byk suu ilemeye de adaletsizlik demez misin?''

"Nasl denmez?''

"Demek, adaletsizlik ite budur.''


Sayfa 90
Platon-Devlet

" imdi dncemizi tersine evirip unu syleyelim: Para kazanan yardmc, koruyucu snflarnn, deminkinin
aksine, meslekte kalna, yani her snfn kentte yalnzca kendi iiyle uramasna adalet denilebilir. Kenti
adaletli yapan da budur.''

"Sanrm'' dedi "bundan baka trl olamaz.''

"Bunu henz kesin olarak sylemeyelim" dedim. "Bu dnce, ayr ayr herkese uygulanp da, her insanda
bunun adalet olduu kabul edilirse, ancak o zaman bunun adalet olduunu teslim edebiliriz; nk artk
diyecek sz kalmaz. Aksi halde dncemizi baka yne evireceiz. imdilik, baladmz incelemeyi sonuna
kadar getirelim. nce (42), adaleti, adaletin byk oranlarda bulunduu daha geni bir alanda incelemeye
giriirsek, birey lsnde adaletin nasl olduunu grmek daha kolay olur sanmtk. Bu alan bizce kentti ve
bylece adaletin iyi kurulmu bir kentte bulunacan gayet iyi bildiimiz iin, kentimizi olabildii kadar iyi
kurduk. Kentte bulduumuz eyi bireye uygulayalm, ona da uyarsa, ne l! Ama bireyde baka trl
grlrse, yine kente dnp deneme yapalm. Belki bu ikisini yanyana koyarak gzden geirirken, birbirine
srterek, srtlen iki odun parasndan kar gibi adalet kvlcmn kartabiliriz. Adalet ortaya knca, onu
salamca kendimize mal edeceiz.''

"te'' dedi "yerinde konumak buna denir, byle de yapmal.''

"Peki'' dedim "biri kk, biri byk olan iki eyin benzer olduu sylense, onlar benzer klan nokta
bakmndan ikisi birbirine benzemez mi? Yoksa benzer mi?''

"Benzer'' dedi.

"O halde adaletli insan da, adaletin nitelii bakmndan, adaletli bir kentten farkl olmayacak, ona benzer
olacak.''

"Evet'' dedi "benzer olacak.''

"mdi, bizce ehirdeki ayr yaradltan her biri kendi iini grd iin, kent adaletliydi. Ayn yapdaki baz
durum ve nitelikler yznden de kente ll, gzpek ve bilge demitik.''

"Doru " dedi.

"O halde, sevgili dostum, birey iin de ayn biimde yargya varacaz: Onun ruhunda da ayn ksmlar varsa,
ayn haller yznden birey de kente verdiimiz adlara hak kazanacak.''

"Zorunlu" dedi.

"te, " dedim "deerli dostum, imdi sra yine, ruh hakkndaki basit bir soruya geldi: acaba ruhta bu ksm
var m, yok mu?''

"Bence bu soru hi de basit deil'' dedi. "nk kim bilir, Sokrates, gzel i gtr diyen atasz belki
dorudur.''

"Besbelli'' dedim "ama iyi bilmelisin ki, Glaukon, benim dnceme gre konumalarmz iin kullandmz
yntemle kesin bir sonuca eriemeyeceiz; nk bizi oraya gtrecek yol, daha uzun ve dolambaldr (43).
Ama yntemimiz belki de bataki szlerimize ve aratrmalarmza uygundu.''

"O halde, bu kadar yetmez mi?'' dedi. "Bana imdilik bu kadar yeter.''

"Bana kalrsa da,'' dedim "bol bol yeter.''

"Sakn yorulaym deme'' dedi "aratr bakalm.''

"Peki'' dedim "her birimizde, kentte bulunan ayn ksmlarn, ayn ruh durumlarnn olduunu kabul etmek
Sayfa 91
Platon-Devlet
zorunda deil miyiz? Bunlar kente baka bir yerden gelmi olamazlar. Takn yapnn (44) kentlere, takn
yaplaryla tannm bireylerden, rnein Trak, skit ve kuzeyde yaayan halklardan gemediini ileri srmek
gln olur. te yandan en ok bizim blgemizde bulunduunu syleyebileceimiz renme tutkusu iin ve
Finikelilerle Msrllarda grlen hi de az saylmayacak para tutkusu iin de ayn ey sylenebilir.'' (45).

"ok doru'' dedi.

"Bu i byledir,'' dedim "bunu anlamak da g deildir.''

"Hi de g deil.''

"Ama anlalmas g olan udur: Acaba bu eylemden her birini ayn yeti sayesinde mi yaparz, yoksa her
birinin ayr eylem alan olan yetiyle mi? Yani, ya biriyle renip, tekiyle taar, fkelenir; ruhumuzda
bulunan ncsyle yemek, imek, kadnla birlemek ve buna benzer birok zevkleri yaarz ya da giritiimiz
eylemlerin her birini btn ruhumuzla yaparz. te bunu hakkyla belirleyebilmek g olacak.''

"Ben de yle sanyorum'' dedi.

"Bu yeti birbirinin ayn mdr, yoksa farkl mdr? Bunu u biimde snrlandrmaya alalm.''

"Ne biimde?''

"Gayet ak ki, ayn varlk, ayn ynde ve ayn cisme oranla, birbirine kart iki harekette ayn zamanda etkin ya
da edilgin olmaz. yle ki, eer byle bir duruma raslarsak, bu varln tek bir ey deil, birka eyden
olutuunu anlayacaz.''(46)

"yle.''

"O halde szme dikkat et.''

"Syle'' dedi.

"Ayn varln'' dedim "ayn zamanda, ayn ynde, hem hareketsiz kalp hem hareket etmesi olanakl mdr?"

"Hibir biimde.''

"Daha ileride kukuya dmemek iin imdiden iyice anlaalm: Ayakta duran, ellerini, ban kmldatan bir
adamn hem devinimsiz durduu, hem devindii sylense, sanyorum, bunu doru bulmayz; bir ksm
devinimsiz kalr, bir ksm devinir, deriz, yle deil mi?''

"yle.''

"O halde, bunu syleyen adam aka ederek, bir zek oyunu yapmak iin, topalarn, ular bir yerde sabit
kald halde, kendi evrelerinde dndkleri zaman, bir btn olarak, ayn zamanda hem devinimsiz, hem
devingen olduklarn ya da kendi evresinde daire hareketi yapan baka cisimlerin ayn yerde dnerek topa
gibi devindiklerini sylerse, bunu kabul etmezdik; tersine, derdik ki, onlarda dz ve yuvarlak iki ksm vardr;
topa dik ksmyla devinimsizdir, nk hibir yana eilmez, halbuki yuvarlak ksm bir daire devinimi yapar;
ama bu daire devinimiyle birlikte dik ksm saa, sola, ne, arkaya eilirse, o zaman hibir yerde duraanlk
yoktur.''

"Gayet tabii'' dedi.

"O halde bu gibi szler bizi artmayacak. Bir varln ayn yne, ayn cisme oranla birbirine kart iki eye,
ayn zamanda edilgin ve etkin olacana kimse bizi inandramayacak.''(47)

"Benim inanmayacam kesin" dedi.

Sayfa 92
Platon-Devlet
"Bununla birlikte'', dedim "btn bu tartmalara yeniden dnp, doru olmadklarn uzun uzun belirlemek
zorunda kalmamak iin, bunun byle olduunu varsayp aratrmalarmzda ilerleyelim. Ama batan kabul
edelim ki, bunun varsaydmzdan baka trl olduu ortaya karsa, bundan kacak hibir sonucun deeri
olmayacak.''

"Evet'' dedi "byle yapmal.''

"Peki'' dedim "evet demek, hayr demenin; bir eyi elde etmeyi istemek, bir eyi reddetmenin; bir eyi kendine
ekmek, bir eyi kendinden uzaklatrmann; bunun gibi her ey, etkin olmak ya da edilgin olmak, birbirinin
kart deil midir. Bu konuda, etkin ya da edilgin olma sorunu o kadar nemli deildir.''

"Evet'' dedi "bunlar birbirinin kartdr.''

"Peki'', dedim "imek ve yemek arzusunu, her trl arzuyu, te yandan azmetmek ve istemeyi, biraz nce
szn ettiimiz tre koymaz msn? rnein bir ey isteyen kimsenin ruhu, her zaman istedii eye uzanyor
ya da kendini kendisinin olmasn istedii eye yneltiyor ya da sonunda, bir eyin kendisine salanmasn
istedike, arzusunun gereklemesi iin sabrszlanarak bir soruya yant verir gibi, kendi kendine evet diyor,
demez misin?''

"Derim.''

"Peki, istememeyi, azmetmemeyi, arzu etmemeyi; kendinden uzaklatrmak, geri itmek ve yukarda
sylediklerimize kart olan bir tre koymaz msn?''

"Nasl konmaz?''

"Durum byle olunca, bir arzular trnn var olduunu ve bu trn en gze batanlarnn imek arzusu ve
yemek arzusu denilen arzular olduunu sylemeyecek miyiz?''

"Evet, syleyeceiz'' dedi.

"Biri imeye duyulan arzu, teki yemeye duyulan arzu deil midir?''(48)

"Evet.''

"O halde imek arzusu, salt imek arzusu olma niteliiyle, ruhtaki szn ettiimiz eyden baka bir eyin
arzusu mudur? unu demek istiyorum: imek arzusu, scak veya souk, az veya ok ya da tek szckle, belli
nitelii olan bir ikiyi imek arzusu mudur? Yoksa imek arzusuna scaklk eklense, ayrca souk iki arzusunu
mu yaratr, souk da scak iki arzusunu? Bunun gibi, okluk kavramnn imek arzusuna eklenmesi yznden
bu arzu iddetliyse, ok imek; az ise, az imek arzusunu mu dourur? Oysa imek arzusunun kendisi (49),
baka bir eye duyulan arzu deil de, salt nitelii gerei yneldii eyin arzusu, yani ikiye duyulan arzudur,
ayn biimde yemek arzusu, yalnzca yemein kendisine duyulan arzudur, deil mi?''

"Doru'' dedi, "her arzu, nitelii gerei yalnzca yneldii eyin arzusudur. u ya da bu nitelikte bir eye arzu
duyulmas geici nedenlerden ileri gelir.''

"Biri'' dedim "hi kimsenin iki deil, iyi bir iki; yiyecek deil, iyi bir yiyecek arzu ettiini syleyerek bizi gafil
avlamasn: nk gya, herkes iyi eyler arzu edermi; yleyse imek arzusu bir arzuysa, ya iyi bir iki
arzusuymu ya da ilikili olduu baka bir eyin arzusu. teki arzular iin de durum byleymi.''

"Bunu syleyen belki tamamen haksz deildir'' dedi.

"Herhalde'' dedim "nitelikleri gerei, herhangi bir eyle ilikisi olan eyler arasnda belli nitelii olanlar, benim
dnceme gre, belli nitelii olan bir eyle ilikilidirler, ama o eylerin kendisi, yneldikleri o eylerle ilikilidir.''

"Anlamadm'' dedi.

Sayfa 93
Platon-Devlet
"Anlamadn m?'' dedim, "Daha byk olan bir ey, nitelii gerei, herhangi bir eye oranla daha byktr.''

"Tabii.''

"Yani, daha kk bir eye oranla byktr, deil mi?''

"Evet.''

"ok byk olan da ok kk olana oranla, deil mi?''

"Evet''.

"Gemite daha byk olan gemite daha kk olana, daha byk olacak da daha kk olacaa oranla da
byle midir?''

"Hi kukusuz" dedi.

"Bunun gibi, daha ok daha aza oranla, iki kat yarya oranla byktr, bu gibi her ey byle deil midir? Yine
daha ar daha hafife, daha hzl daha yavaa, nihayet scak soua oranla ve buna benzer her ey iin byle
deil midir?''

"Tmyle byledir'' dedi.

"Peki, ya bilgiler iin de durum ayn deil mi? Bilginin kendisi, renilebilen eylerin bilgisi ya da bilginin
oranlanaca alann bilgisidir, ama belirli ve belli bir nitelii olan bir bilgi, belirli ve belli bir nitelii olan
renilebilen eylerin bilgisidir. Demek istediim u: Ev kurma bilgisi ortaya kt zaman, bu bilgi, teki
bilimlerden mimarlk adn alacak kadar ayrlmad m?''

"Tabii, yle''.

"tekilerin hibirinde olmayan belli bir nitelii olduu iin, deil mi?''

"Evet''.

"Belli bir nitelii olan bir eyle ilikisi olduu iin, kendi de belli bir nitelii olan bir bilgi olmad m? teki
sanatlar ve bilimler iin de byle deil midir?''

"Byledir.''

"imdi sylediimi anladnsa'' dedim "demin unu sylemek istediimi kabul et: Nitelikleri gerei baka bir
eyle ilikili olan her ey, bal bana, bal bana olan eylerle ilikilidir; ama nitelii olan eyler nitelii olan
eylerle ilikilidir, demitim. likilidir diye, ilikili olduu eylerle ayn niteliktedir demek istemiyorum: rnein
salk bilimi salkl, hastalk bilimi hastalkl; bunun gibi iyi eylerin bilimi iyi, kt eylerin bilimi ktdr demek
istemiyorum. Ama madem ki ilikili olduu alann kendisinin bilimi deildir de, belli bir nitelii olan bir eyin
bilimidir (salk bilimi ve hastalk gibi), bu yzden o da belli nitelii olan bir bilim olmak zorunda kalmtr; bu
durum, ona yalnzca bilim deil, belli bir nitelii olan bir eyin buna eklenmesi yznden, tp bilimi denmesine
neden olmutur.''

"Anladm'' dedi "sanrm, byledir.''

"Peki, ya imek arzusu?'' dedim "onu da bir eyle ilikili olan eyler arasna koymaz msn? Yani imek arzusu.''

"Ha, ha, anladm" dedi, "ikiyle ilikilidir.''

"O halde, ikinin belli nitelii varsa, onunla ilikili olan ime arzusunun de belli nitelii vardr, ama ime
arzusunun kendisi, ne ok, ne az, ne iyi, ne kt, ne de tek szckle belli nitelii olan bir ikiyle ilikilidir. Ama
imek arzusu, nitelii gerei, bal bana ikiyle ilikilidir.''
Sayfa 94
Platon-Devlet

.'Kesinlikle."

"O halde susayan bir insann ruhu, susam olmak niteliiyle, ikiden baka bir ey istemez, uzand budur,
erimek istedii budur.''

"Apak''.

"Ama imek arzusundaki ruhu bir ey engellerse, ruhta, bir hayvan suya gtrr gibi ruhu imeye gtren
imek arzusundan baka bir g yok mudur? nk kabul ettiimize gre, ayn varlk ayn ksmnda, hem ayn
ynde, hem de kart devinimleri yapamaz.''

"Evet, yapamaz.''

"Ayn biimde, bence, bir oku iin de, 'elleri yay hem uzaklatrr, hem kendine yaklatrr' demek doru
olmaz. 'Uzaklatran bir eldir, yaklatran teki eldir' demeli.''

"Tabii byledir'' dedi.

"yleyse, bazen, susad halde imek istemeyen kimseler vardr, diyelim mi?''

'Byle birok insana, hem de sk raslanr'' dedi.

"Peki, bunlar iin ne denebilir? Ruhlarnda bir yandan imeyi buyuran bir ksm, te yandan engelleyen bir
ksm vardr. meye engel olan ksm, imeyi buyuran ksmdan ayrdr, ona egemendir denemez mi?''

"Sanrm, yle demeli'' dedi.

"O halde bu gibi arzulara engel olan devinimin ruhta belirmesi, akldan ileri gelmez mi? Buna karlk ruhu
srkleyip gtren devinimler tutku ve hastalklardan ileri gelmez mi?''

"Besbelli.''

"O halde, bunlar birbirinden ayr iki ksm olarak kabul etmek yerinde olur. Birine akl ksm diyoruz (ruh
bununla akl yrtr), tekine akla uygun olmayan, arzulayan ksm, baz zevklerin, doyumlarn arkada
diyoruz: Ruh bununla sever, ackr, susar, baka arzulara kaplr.''

"Evet'' dedi "bunu kabul etmek ok yerinde olacak.''

"O halde bunlar ruhumuzun iki belirli ksm olarak ayralm: ama taknlk, bizi tarp fkelendiren ksm ruhun
bir nc ksm mdr? yle deilse bunlardan hangisiyle ayn doadadr?''

"htimal ikincisiyle, arzulayan ksmla'' dedi.

"Ama ben'' dedim, "bir zamanlar iittiim u yknn doruluuna inanyorum. Aglaigon'un olu Leontios,
Pire'den kente doru karken, kuzey surunun dnda yrd srada, bakm, celladn yannda ller yatyor.
lleri hem grmek istiyormu, hem de kendi kendine kzarak gzlerini eviriyormu. Bir zaman kendisiyle
savam, yzn kapam, ama sonunda arzularna yenilerek, gzlerini drt ap llere doru gitmi; 'Haydi,
aln bakalm, a gzlerim, bu grnm doya doya seyredin' demi.''

"Bu yky ben de dinlemitim'' dedi.

"Bu yk gsteriyor ki'', dedim "bazen fke arzularla, iki ayr ksm birbiriyle mcadele eder gibi mcadele
ediyor.''

"Evet, yk bunu gsteriyor'' dedi.

Sayfa 95
Platon-Devlet
"Baka birok kez de,'' dedim "akla karn arzularnn basks altnda kalan insann kendi kendini azarlayp
kendindeki zorlayan ksma kar fkelendiini, sanki iki yan varm gibi mcadele edilirken, byle bir adamn
fkesinin akln bada olduunu fark etmedik mi? Ama akl yasak ettii halde, fke arzularla birleip akla
kar korsa. Sanrm, bu durumu sen ne kendinde grdn, ne de bir bakasnda.''

"Zeus hakk iin, hayr'' dedi.

"Peki'', dedim "ya insan haksz olduunu sanrsa? Ne derece soyluysa, o derece az kzmaz m? Sana gre,
kendini hakl olarak cezaya arptran kimse kendini susuz, soukta braksa veya bunun gibi aclar ektirse bile,
sylediim gibi kendine kar fkeye kaplmak istemez, deil mi?''

"Doru'' dedi.

"Peki, ya hakszlk grdn sanrsa? Bu duruma kprp kzmaz m? Adaletli sand eye balanp o uurda
mcadele etmez mi? Alk ekse, soukta braklsa ya da bu trden baka ilemler karsnda braklsa, direnle
gs gerip kazanmaz m? Ya istediini elde edinceye ya da lnceye kadar veya obann kpeini ard
gibi, kendinden akl tarafndan arlp sakinletirilinceye kadar, soyluluunu elden brakr m?''

"Evet'' dedi " tmyle dediin gibidir, nitekim kentimize de, kpeklerin obanlara ba emesi gibi, yneticilere
ba een yardmclar koyduk.''

"Ne demek istediimi ok iyi anlyorsun'' dedim. "Ama bir de fark ettin mi?''

"Neyi?''

"unu: fkelenen ksm hakkndaki grmz tam tersi kt. nk demin onu bir eit arzulayan ksm
sanmtk, ama imdi yle olmak yle dursun, ruhtaki bir anlamazlkta akln yannda bizzat silaha sarlr
diyoruz.''

"ok doru'' dedi.

"Peki, akl ksmndan ayr mdr, yoksa onun bir tr mdr? Bu ekilde ruhta deil, iki ksm olacak, akl ve
arzulayan ksm. Ya da kentte, kenti oluturan snf: Para kazanan, yardmc olan ve t veren snflar
olduu gibi, ruhta da bu nc ksm, yani, kt bir eitimle bozulmazsa, yaratl gerei akla yardmc olan,
fkelenen bir ksm var mdr?''

"Mutlaka nc bir ksm olmal'' dedi.

"Evet'', dedim "ama fkelenen ksmn, arzulayan ksmdan ayr olduu gibi, akl ksmndan da ayr olduu
ortaya kmal.''

"Bunu ortaya karmak g deildir"dedi. "ocuklarda bile grlebilir; daha doar domaz fkeyle dolup
taarlar; ama hi olmazsa benim dnceme gre, bazlarnn akldan hibir zaman nasipleri olmaz, halk
kitlesinin de pek ge 'olur.''

"Evet'' dedim "Zeus hakk iin gzel syledin. Dediin gibi olduu hayvanlarda bile grlebilir; stelik yukarda
bir yerde sylediim (50) Homeros'un bir dizesi de buna tanktr: 'Gsn derek, kalbini u szlerle
azarlad.' nk burada Homeros, ruhun bir ksmnn baka bir ksmn; yani iyiyi kty ayrt eden ksmn, hi
dnmeden fkelenen ksm azarladn apak betimlemitir.'' (51)

"Kesinlikle doru sylyorsun'' dedi.

"kyya glkle eriebildik'' dedim "her bireyin ruhunda, kentteki ksmlarn aynnn bulunduunda ve bunlarn
ayn miktarda olduunda, hakl olarak anlatk.''

"Evet, yle.''

Sayfa 96
Platon-Devlet
"O halde, kent nasl ve hangi ksm yznden bilgeyse, her bireyin de ayn biimde ve ayn ksm yznden
bilge olmas zorunlu deil midir?''

.''Kukusuz."

"Birey, hangi ksm yznden ve ne biimde gzpekse, kentin de, ayn ksm yznden ve ayn biimde
gzpek olmas gerekmez mi? Erdeme ilikin baka her konuda da kent ve birey iin durum byle deil midir?''

"Zorunlu.''

"O halde bir insann da, kentin adaletli olduu biimde adaletli olduunu syleyebiliriz, sanrm.''

"Bu da zorunlu.''

"Ama u nokta da hep aklmzda: Kenti oluturan her snf kendi iini grd iin kent adaletliydi.''(52)

"Evet, hep aklmzda, sanrm'' dedi.

"O halde, belleimizde olsun, her birimizdeki her ksm kendi iini grd zaman, biz de adaletli ve kendi iini
gren insanlar oluruz.''

"Evet, bunu unutmamalyz.''

"Bilge olduu ve tm ruha zen gstermeyi zerine ald iin, akll ksma egemen olmak dmez mi?
fkelenen ksma da, sz dinlemek ve tekinin bada olmak?''

"Kesinlikle.''

"Peki, konutuumuz gibi (53) mzik ve idmann birlemesi bu iki ksm uyumlulatrmaz m? Akll ksm
gerginletirip gzel szler, bilgilerle besler; fkelenen ksm gevetip yattrr, uyum ve l araclyla
yumuatr.''

"Kesinlikle," dedi.

"Byle bytlen ve gerekten kendi iini renip eitim gren iki ksm, her insann ruhunda en byk ksm
oluturan ve doas gerei hi doymak bilmeden arzulayan ksm ynetecekler. Bu ikisi, arzulayan ksmn,
beden zevkleri dediimiz zevklere gereinden fazla dalp g kazanmasna; kendi iini grmeyip bakasn kul
ederek doasna uymad halde egemen olmaya kalkmamasna ve bylece kamu yaamn batan aa
altst etmemesine dikkat etsinler.''

"ok doru'' dedi.

"Peki'' dedim "dardaki dmanlara kar bu ikisi tm ruhu ve vcudu ok iyi korumazlar m? Biri t vererek,
teki savaarak, egemen olann szn dinleyip, gzpekliiyle verilen tleri yerine getirerek?''

"Evet, yledir.''

"fkelenen ksm, korkulacak ve korkulmayacak eyler hakknda akln tlerini, ac ve zevk durumlarnde
tutarsa, bu ksmna gre, insana gzpek denir, yle deil mi?''

"Doru'' dedi.

"nsanda egemen olan ve bu tleri bildiren kk ksmna gre de insana bilge denir; yine bu ksmda, her
ksma ve bu ksmn oluturduu birlie yararl olan eylerin bilgisi vardr.''

"ok doru.''

Sayfa 97
Platon-Devlet
"Peki, yneten ve ynetilen iki ksm, akll ksmn ynetmesi gerektiinde anlarsa ve ona kar
ayaklanmazlarsa, bu ksmlar arasndaki dostluk ve uyum yznden, insana ll denmez mi?''

"Zaten lllk bundan baka bir ey deildir" dedi, "ster kentin, ister bireyin lll olsun.''

"Nihayet sk sk szn ettiimiz ksm yznden de adaletli, hem de ayn biimde adaletli olacak.''

"Zorunlu."

"O halde?'' dedim "Adaletin kentte ortaya ktndan baka trl olduunu sanacak kadar gzmz kr m
oldu?''

"Sanmam,'' dedi.

"imizde hl bir kuku varsa, adaletli insan her gn olup biten olaylarla kar karya getirerek yargmzn
doruluunu aratrabiliriz.''

"Hangi olaylarla?''

"rnein kentimiz hakknda ve douu, grd eitim bakmndan ona benzeyen bir insan hakknda bir
yargya varmamz gerektiini varsayalm: Acaba bu insan, kendisine emanet edilen altn ya da gmleri
aldktan sonra i eder mi? Byle bir davran o insana benzemeyenlere ykleyecei yerde, o insana
ykleyecek bir insan bulunur mu dersin?''

"Hayr, bulunmaz'' dedi.

"Tapnak soygunculuundan, hrszlktan, zel yaamda arkadalarna, siyasal yaamda devlete ihanetten uzak
olmayacak m?''

"Evet, uzak olacak.''

"Ne yeminlerinde, ne de verdii baka szlerde hibir biimde sadakatsz olmayacak.''

"Nasl olabilir?''

"Zamparalk etmek, ana babaya bakmamak, tanrlara saygszlk etmek, btn bunlar, ondan baka herkese
yarar.''

"Kukusuz ona yaramaz'' dedi.

"Btn bunlarn nedeni, ondaki her ksmn kendi iini yapmas deil midir? ster ynetici, ister ynetilen
olsun..."

"Evet, neden budur.''

"Adalet, senin dncene gre, byle insanlar ve kentler oluturan gten baka bir ey midir?''

"Zeus hakk iin'' dedi "bence bu gtr.''

"te dmz tmyle kt. Daha kenti kurmaya balarken, belki de bir tanrnn bizi adaletin bir temel
ilkesine, bir rneine gtreceini hayal ettiren dmz.''

"ok doru''.

"Demek,? Glaukon, ayakkabc olarak doan insann yalnzca ayakkab yapp baka bir ey yapmamasnn,
dlger doann yalnzca ev kurmasnn doru olduunu dnmek bize adaletin bir dlemini verdi ve bu
yzden bize yararl oldu.''
Sayfa 98
Platon-Devlet

"Apak.''

"Gerekten adaletin bunun gibi bir ey olduu anlald; ama bu, insann d edimlerine deil, i edimlerine,
yani gerek benliine ve kendinin olan eylere uygulanr. Adaletli insan kendindeki her ksmn kendine yabanc
iler grmesine, ruhundaki ksmlarn birbirinin iini yklenmesine izin vermez; tersine, szcn gerek
anlamyla kendi evini pek gzel dzene kor, kendi kendine egemen olur, bir dzen kurar, kendi kendine dost
olur, tpk mzikteki pes, tiz, orta ve aradaki btn teki perdelerin uyumu gibi, kendindeki ksm
uyumlatrr. Bunlar birbirine balar, birok eden olumuken bir birlik haline gelir, ll, uyumlu olur.
Ancak bu duruma geldikten sonra, ister para kazanmakta, ister vcut bakmnda, ister bir devlet iinde ya da
zel ilerinde eyleme geer. Btn bu ilerde bu durumu koruyan, bu durumun salanmasna yardm eden
eylemleri adaletli ve iyi eylemler sayar, bunlar bu biimde niteler, bu eylemleri yneten bilgiye bilgelik, bu
durumu zp bozan eyleme de adaletsizlik, bu eylemi yneten yargya bilgisizlik der.''

"Szlerin, Sokrates, batan aa dorudur'' dedi.

"Gzel'' dedim. "Adaletli insan, adaletli kenti ve bunlardaki adaletin ne olduunu bulduumuzu ileri srersek,
sanrm tmyle yalan sylemi saylmayz.''

"Zeus hakk iin, kesinlikle saylmayz'' dedi.

"O halde, bulduk diyelim mi?''

"Diyelim.''

"Peki, yle olsun'' dedim "bundan sonra da, sanrm, artk adaletsizlii gzden geirmeliyiz.''(54)

"Tabii.''

"Adaletsizlik, bu ksmn arasndaki bir anlamazlk, birok ii zerine alma, bakasnn iine karma; ruha
egemen olabilmek iin, hi yakk almad, tersine, ruhun bir ksmnn, egemen olan ksma yaradl gerei
ba emesi gerektii halde, ruhun btnne kar kmas deil midir? Bu gibi eylemler, yani ruhtaki ksmlarn
kargaas ve karkl adaletsizliktir, gemsizlik, korkaklk, bilgisizlik, nihayet bir szckle her trl ktlktr
diyeceiz, sanrm.''

"Evet, bu o demek'' dedi.

"Mademki'' dedim "adaletsizlik ve adalet belli ve apak ortadadr, adaletsizce davranmak ve hakszlk etmek ya
da bunun gibi, adaletli hareket etmek de belli ve apak olmaz m?''

"Ne biimde?''

"nk'' dedim "adalet ve adaletsizlik, salkl ve hastalkl eylere benzer; yalnzca biri vcuttadr, teki ruhta.''

"Ne gibi?'' dedi.

"Herhalde, salkl olan sal yaratr, hastalkl olan da hastal.''

"Evet.''

"Ayn biimde adaletli davranmak adaleti, adaletsizce davranmak adaletsizlii yaratr, deil mi?''

"Zorunlu."

"Sal yaratmak da, vcuttaki ksmlar arasnda, yaratllarna gre ynetmek ve ynetilmeyi salayacak bir
dzen kurmak demektir. Hastalk yaratmaksa, bu ksmlar arasnda yaratllarna aykr ynetmeyi ve
ynetilmeyi salayacak bir dzen kurmaktr.''(55)
Sayfa 99
Platon-Devlet

"yledir.''

"Peki, adaleti yaratmak da, bu ruhta, ruhun ksmlar arasnda, yaratllarna gre ynetmek ve ynetilmeyi
salayacak bir dzen kurmak deil midir? Adaletsizlik de bu ksmlar arasnda, yaratllarna aykr olarak
ynetmeyi ve ynetilmeyi salayacak bir dzen kurmak?''

"Tmyle yle'' dedi.

"Erdeme gelince, anlalyor ki, erdem ruhun bir eit sal, gzellii, salam bir durumudur. Ktlkse,
ruhun hastal, irkinlii, zayfldr.''

"yledir.''

"yleyse, iyi abalar insan erdem sahibi, kt abalar ise ktlk sahibi eder, deil mi?''

"Zorunlu.''

"Artk, anlalan, gzden geirilecek bir u kald: Adaletli olduu kabul edilsin ya da edilmesin, adaletli
davranmak, iyi abalarda bulunmak, adaletli olmak m yararldr; yoksa hi ceza grmeden ve grd cezayla
dzelmeksizin, hakszlk edip adaletsiz olmak m?''

"Ama Sokrates'' dedi "bana yle geliyor ki, artk bunu incelemek gln bir ey olacak: nk vcudun sal
bozulduu zaman, her trl yemei yiyip ikiyi imek, her trl zenginlikten, erkten yararlanmak mmkn olsa
bile yaanamadna gre, bizi yaatan eyin yaps bozulup alt st olunca, yaanabilir mi? Hatta insan
hakszlk ve ktlkten kurtaracak adalet ve adaletsizliin yukarda incelediimiz gibi olduu ortaya ktna
gre, insan, adalet ve erdeme kavuturacak eyden baka, her istediini yapabilecek olsa bile!''

"Evet, bu gln bir ey olacak'' dedim "ama madem ki bunlarn gerekten byle olduunu gayet ak
grebilecek duruma geldik, artk yorulmamalyz.''

"Hibir zaman, Zeus hakk iin, hi yorulmamalyz.''

"Gel bakalm'' dedim "bence ktln grlmeye deer ka biimi var, bak.''

"Peinden geliyorum'' dedi "yalnzca sen syle.''

"Gerekten'' dedim "bir gzetleme kulesinden bakar gibi, szlerimizin yle bir noktasna geldik ki, buradan
erdemin bir biimi, ktln ise binlercesi grlebilir, ama bunlarn iinden yalnzca drt biimin
anmsanmaya dediini grebiliriz.''

"Ne demek istiyorsun?'' dedi.

"Ka trl devlet varsa, herhalde o kadar da ayr ruh biimi vardr.''

"Ne kadar?''

"Be devlet biimi'' dedim "be de ruh biimi.''

"Syle'' dedi "hangileri bunlar?''

"Bunlardan biri, bence gzden geirdiimiz devlet biimidir'' dedim "ama ona iki ad verilebilir: Ynetenler
arasndan bir tek adam sivrilirse, buna krallk; biroklar sivrilirse, soyluluk ynetimi, yani en iyilerin ynetimi,
denir.''

"Doru'' dedi.

Sayfa 100
Platon-Devlet
"Bence bu ikisi bir trdr," dedim "nk ister birok kimse, ister bir tek kimse olsun, gzden geirdiimiz
eitim ve retimle yetitirilmilerse, kentin temel yasalarnda bir ey deitirmezler.''

"Deitirmeleri olasl yok'' dedi.

AIKLAMALAR

DEVLET III

(1) Bu szlerle Sokrates, II. kitapta konuulan sorunlar zetler. Konu gene iir evresinde dnyor.Grlyor
ki II. ile III. kitaplar arasnda nemli bir konu deiiklii yoktur.

(2) Homeros, Odysseia 489-491. Bu szleri Akhilleus, yeraltnda Odysseus'a syler. Platon burada, gerekten
de eletirilecek bir noktaya deinir. phesiz bu szler lyada'daki yiit Akhilleus'un azna hi uymamaktadr.
Bunlar ancak, lyada dnyasnn yiitlik lksne ok yabanc olan bir airin dnd szler olabilir.

(3) Homeros, lyada XX 64-65. Bu szleri lyada'nn XX. kitabnda anlatlan tanrlar savanda, yeralt
dnyasnn hakan Aidoneus syler.

(4) Homeros, lyada XXIII 103-104. Akhilleus bu szleri, Patroklos'un ruhu ona grnp, Hades'in
kaplarndan geebilmesi iin sonunda gmlmesini istedikten sonra syler.

(5) Homeros, Odysseia X 495. Kirke Odysseus'a yeraltna inii iin t verirken bu szleri syler. Bilici
Teiresias kastedilmektedir.

(6) Homeros, lyada XVI 856-857. Hektor tarafndan ldrlen Patroklos kastedilmektedir.

(7) Homeros, lyada XXIII 100-101. Akhilleus'a dnde grnen Patroklos'un ruhu kastedilmektedir. (Bak not
4).

(8) Homeros, Odysseia XXIV 6-9. Burada, Hermes'in, Odysseus ve adamlar tarafndan ldrlenleri yeralt
dnyasna gtrmesi anlatlr.

(9) Kokytos ile Styks yeralt rmaklardr.

(10) Fena adamlar korkutmak iin.

(11) Homeros, lyada XXIV 10-12. XVIII 23-24 dizeleri eklenmitir. Her iki parada da Patroklos'un lmne
alayan Akhilleus'un yas anlatlr.

(12) Homeros, lyada XXII 414-415. Akhilleus tarafndan ldrlen Hektor'a alayan Priamos'un yas anlatlr.

(13) Homeros, lyada XVIII 54. Thetis denizin dibinde, Patroklos ld iin Akhilleus'un aladn duyunca bu
Sayfa 101
Platon-Devlet
szleri syler. lm artk yakn olan Akhilleus'a alar.

(14) Homeros, lyada XXII 168-169. Zeus, Akhilleus'un Troia surlar evresinde kovalad Hektor'a acr.

(15) Homeros, lyada XVI 433-434. Zeus, Sarpedon'u yazgnn belirledii sondan kurtarmay dnr, ama
Hera'nn tlerini dinleyerek vazgeer.

(16) Homeros, lyada I, 599-600. Bu dizeler lyada'nn birinci kitabnn sonundan alnmtr. Burada tanrlarn
mutluluuyla,insanlarn, kitabn balangcnda gsterilen aclar ve hrslar arasndaki eliki byk bir ustalkla
canlandrlmtr.

(17) Platon burada II. kitabn sonunda yer alan yalan konusundaki konumalara iaret etmektedir.

(18) nderlerin, yalan bir ila gibi kullanmalar hakknda V. kitap'a bak.

(19) Devlet yneticiliiyle beden eitimi ve hekimlik arasndaki benzerlik Gorgias'da da sz konusudur.

(20) Homeros, Odysseia XVII 383 - 384.

(21) Platon burada "sophrosyne" kavram zerine halk grlerini aktarr. Hellenlerin dnya grlerinde ok
byk bir yer tutan bu kavram, IV. kitap'da felsefe yoluyla aklanmaktadr.

(22) Homeros, lyada IV 412. Kar kmadan ba emeye bir rnek: Diomedes bu szlerle Sthenelos'un,
Agamemnon'un eletiren, kkrtc szlerine karlk vermesini yasaklar.

(23) Gene lyada'dan alnma (III 8 ve IV 43) ses karmadan ba eme zerine rnekler.

(24) Homeros, lyada I 225. Bu szlerle Akhilleus Agamemnon'a kmaktadr.

(25) Homeros, Odysseia IX 8-10. Odysseus'un, Phaiaklarn kral Alkinoos'a syledii szler. Alkinoos
Odysseus'tan adn ve ackl maceralarn anlatmasn ister. Odysseus da yksne balamadan bu szleri
syler. Bu dizeleri olayn nasl gelitiini dnerek anlamak gerekir. Odysseus, ozan Demodokos'un anlatt
yky dinlerken alayarak lenin keyfini kard iin zr diler. Bu szlerinden, anlataca yknn o neeli
havaya ters decei anlalr.

(26) Homeros, Odysseia XII 342. Eurylokhos, bu szlerle arkadalarn, Odysseus yokken alklarn dindirmek
iin Helios'un kutsal srlarn yakalamaya ve kesmeye kandrr.

(27) Homeros, lyada XIV 294 v. d. Akhalar byk bir tehlike iindedirler: Troiallar Akhalarn donanma
ordughna girmeyi baarmlardr. Poseidon Akhalarn yardmna koar, bizzat savaa katlmaya hazrdr.
Fakat Troiallar destekleyen Zeus'un bunun farkna varmamas gerekmektedir. Bu nedenle, Hera Zeus'un
dikkatini Troia savandan ekmek iini zerine alr. Aphrodite'nin ak duygular uyandran sihirli kuan beline
takarak da danda Zeus'u bulmaya gider. Bu para lyada'nn harikulade gzel sahnelerinden biridir.
lyada'nn airi, ok eski bir dini motif olan gk tanrs iftinin evlenmesine destannda burada yer ayrmtr,

(28) Homeros, Odysseia VIII 266 v. d. Ozan Demodokos'un Phaiaklarn kral Alkinoos'un saraynda syledii
ark. Bu yk yukarda aktardmz lyada parasna kart olarak tanrlar hakkndaki eski inanlar hafif bir
mizah gibi kullanan grece yeni bir iir parasdr. Bu ark, Odysseia'da olayn akn bozan sonradan
eklenmi bir para olmaldr.

(29) Homeros, Odysseia XX 17-18. Odysseus, kendi evinin avlusunda kt bir yatakta yatp da kendi
hizmetilerinin rezilce davranlarn seyretmek zorundayken, bu szlerle kendini yattrmaya alr.

(30) Bizans dneminden kalma Sada adl szle gre, birok kimse bu dizeyi Hesiodos'un sayar. Fakat
Hesiodos'un elimize kadar gelen yaptnda yoktur.

(31) Homeros, lyada IX 515 v. d.


Sayfa 102
Platon-Devlet

(32) Homeros, lyada XIX 278 v. d.

(33) Homeros, lyada XXIV 139. Platon'un eletirisi hakszdr. Akhilleus Hektor'un lsn Priamos'a teslim
ederken para hrsna kaplm deildir, Zeus'un buyruuna uymaktadr. Kurtulmalk olarak bir armaan almak
da detti. stelik Patroklos'a, Hektor'un lsn kpeklere atmaya sz verdii halde bu sz yerine
getiremediinden, Patroklos'un ruhunu yattrmak iin de almak zorundadr.

(34) Homeros, lyada XXII 15 ile 20. Apollon Akhilleus'u aldatmtr: Troiallarn kente dnebilmesi iin Tanr
Agenor'un klna girmi ve Akhilleus'u kendisini izlemeye kkrtmtr.

(35) Troia ovasnda akan Skamandros rma. Homeros, lyada XXI 130-132, 233 v. d.

(36) Homeros, lyada XXIII 151. Sperkheios Akhilleus'un yurdunda akan en byk rmaktr. Peleus
Sperkhelos'a Akhilleus Troia savandan geri dnerse, Akhilleus'un salarn adamaya sz vermiti. Fakat
Akhilleus leceini artk biliyordu. Bu yzden Peleus'un ada boa kmtr ve san len arkadana armaan
olarak adayabilir. Platon'un burada neyi eletirdii pek anlalmyor. Homeros'u ezberinden alntlad iin,
bazen yanlyor.

(37) Homeros, lyada XXIV 14 v. d.

(38) Homeros, lyada XXIII 175.

(39) Akhilleus Peleus'un oludur. Peleus'un babas Aiakos ise Zeus'un oullarndandr.

(40) Peirithoos Theseus'a Helena'y karmak iin, buna karlk olarak da Theseus dostuna Persephone'yi
yeraltndan karma giriiminde yardm etmitir.

(41) II. kitap.

(42) Yukarda ad geen Aiskhylos'un Niobe adl kaybolmu tragedyasndan. Tantalos ile ailesi kastediliyor.

(43) Platon burada Thrasymakhos'un I. kitap'ta kulland deyime iaret etmektedir.

(44) Doruluun z ve yararl olup olmad sorunu, IV. kitapta ilenir. Fakat IV. kitapta iir konusuna
dokunulmaz. Platon zaten burada ele alacan syledii soruna Devlet'te bir daha dnmez, X. kitabn banda,
yeni devlette iir konusunu, idealar kuram orada incelendii ve iire de uygulanabilecei iin daha yksek bir
dzeyde ele ald halde, gene dnmez. Platon burada verdii sz yerine getirmeyi unuttu mu? Bunu kabul
etmek zordur. Aksine, Platon Devlet'in sonunda anlatt Mavera efsanesinde "insanlardan nasl sz etmek
gerektiine'' dair kendisi bir rnek vermitir.

(45) Sokrates'in burada deiik iir trleri arasndaki farklar -lirik iirde yaln anlatma, dramada yaln
yknme, destanda anlatma ve yknme kark- belirtmek istedii anlalr.

(46) Homeros, lyada I 12 v. d.

(47) Bu parann zn oluturan yknme (mimesis) kavram ilka sanat anlaynda ok byk bir yer
tutmaktadr: Gzel sanatlarla ilgili olsun, iir olsun her yapt, ilkan anlayna gre, bir mimesis, yani doaya
bir yknmedir. Fakat yaptn konusunu gz nnde tutan ve estetie dayanan bu mimesisi yukardaki szlerde
aramak yanl olur. Platon mimesisten, rnein ilka okullarnda sz konusu edilen iirin kurulu biimini
kastetmektedir. Khryses'in szlerini okuyacak renciye, yalnzca szlerin ieriini canlandrmak grevi
dmezdi, szlerin duygu ieriini, ethos ve pathosunu btn benliiyle canlandrmak zorundayd; fakat bu ii
baarabilmek iin kendini unutmas, Khryses'in ruhuna, kiiliine girmesi gerekliydi. Platon da mimesis derken
estetik deil, ahlaki ve pedagojik bir kavram anlar. X. kitabn banda, iir hakkndaki szn yeniden ele
alnmasnda bu kavram varlkbilimsel bir anlam kazanr.

(48) s. 22.
Sayfa 103
Platon-Devlet

(49) Dithyrambos, koronun aulos katlmyla syledii bir arkdr. Konusu mythostan alnmadr. Dithyrambos
tanrlarn erefine, Atina'da da Dionysos'un erefine sylenirdi. nceleri yalnzca bir anlatmadan ibaretti, sonra
tragedyann etkisiyle dithyrambosa dramatik eler de katlmtr.

(50) s. 22.

(51) Bak: II. Kitap.

(52) Platon burada genel Hellen grn temsil eder. Sokrates'in Symposion'un sonunda tragedya airi
Agathon'la komedya airi Aristophanes'i, bir airin hem tragedya, hem de komedya yazabilmesi gerektiine
kandrmaya almasyla yukardaki szler arasnda yalnzca grnte bir eliki var: Symposion'da amac, bu
iki iir trn incelemek deil; Sokrates'i, trajik ile komik unsurlar daha yksek bir btn halinde ruhunda
birletiren Sokrates'i canlandrmaktr. Ayn biimde Platon kendisi de, diyaloglarnda Sokrates'in yaamnn
mimesisini yapmakla, tragedya ile komedyay daha yksek bir dzeyde birletiren bu iki tr iine alan bir tr
yaratm olmak savndadr.

(53) Plutarkhos'un Solon'da anlatt yk, Attika anlaynn ciddiliine rnek olan bu grn yalnzca
Platon'a has olmadn kantlar: Thespis oyunlarndan birini temsil ettikten sonra, Solon ona dnerek, herkesin
nnde yalanc oyunlar oynamaktan utanmyor mu diye sormu. Thespis de, aka olsun diye byle eyler
sylemekte, temsil etmekte bir ktlk olmad yantn verince, Solon fkeyle sopasn yere vurarak demi ki:
"Bu akay versek, ona deer verirsek, onu yaknda ekonomik yaammzda da greceiz.''

(54) Platon,ihtimal, nceden de bir ka kez dizelerini alntlad Aiskylos'un Niobe adl tragedyasn
dnmektedir.

(55) Kukusuz Platon burada Euripides'in kadn kiiliklerini dnyor. Euripides'in kaybolan Aiolos adl
dramnda kardei Makareus'tan gebe kalan Kanake sahnede doum sanclar ekmektedir; bu durumda
syledii arya herhalde nlenmi olsa gerek ki mparator Neron onu temsil etmekten pek holanrm.

(56) Kleler zellikle de komedyada nemli rol oynarlar. Fakat Euripides hukukun, toplumun basksna,
hakszlna uram insan tiplerinden hepsine tragedyada yer vermitir.

(57) Tragedyada sarholua rnek olarak yalnzca Euripides'in Alkestis dramndaki Herakles vardr. Fakat unu
da unutmamal ki Alkestis tragedya deil de bir satyr oyununun yerini tutmaktadr.

(58) Tragedyada insanlarn ldrd bazan grlr. Fakat Aiskhylos ile Sophokles ldranlar sahneye
karmaz, ancak ldrdklarn bakalarna anlattrrlar (Orestes, Aias). Tek istisna Aiskhylos'un
Prometheas'unda Io'dur. Yalnzca Euripides, Herakles ile Bakkhalar adl tragedyalarnda ldrm kiileri
sahneye karr (Herakles'te Herakles'in kendisi, Bakkhalar'da Pentheus ile Agaue).

(59) lka boyunca el iiliinin zgr adama yakmad dncesi vard. Platon da VI. kitapta el ilerinin
insanda dnce edimini krletirdiine iaret

eder. Dzenli, gnlk bir ie bal olan adam felsefe iin uygun deildir. nk felsefeyle uraabilmesi iin
insann bo vakti olmaldr.

(60) Daha eski zamanlarda, rnein Aiskhylos'un dneminde, mzik airin szlerine uyduu, szlerin yannda
ikincil bir e olarak kald halde, Euripides'in dramlarnda ve ada olan dithyrambosta bamsz gelimi,
bu kez de szler ona uymutur. lka mzii hemen hemen bsbtn kaybolduundan, bu gelimeyi izlemek
bizim iin zordur. Fakat Euripides'in korolarnda szlerin mzie uydurulduunu hl sezebiliriz. Bu esasl
yenilikle birlikte mzikte virtuozluk da nem kazanm, Platon'un burada szn ettii doa seslerine mzikle
yknmeye giriilmi, ayn zamanda da sazlarla mzik Platon'un abartl bulduu bir biimde n plana
gemitir. Platon mziin szden ayrlmasn eletirir, hele insan sesinden uzaklaarak doa seslerine
yknmeye giriilmesini ahlak dklnn bir kant sayar. Yasalar adl yaptnda da bu konuyu birok kez
ele alr (mes. II. kitap 669 c'de).

Sayfa 104
Platon-Devlet
(61) Davranlarda ve konumada sakinlii ve arball Aristo da (Eth. Nic. IV 8, 1125 a 12 v.d.) yksek
ruhlulua (megalopsykhia) iaret olarak kabul eder.

(62) Baa merhem srme, yn eritlerden elenk takma, tapnmada grlen davranlardr. Platon bununla
airin tanr etkisi altnda bulunan tanrsal bir varlk olduunu gstermek ister. Platon'u, devletinden kard
iirden ve mzikten zevk duymayan bir insan sanmamalyz. airi reddetmek zorunda kalyorsa da, onu, tanr
gibi tapnlmaya deer, yksek bir varlk sayar. Diogenes Laertios'un anlattna baklrsa, Herakleitos airlere
kar ok daha sert davranm, demi ki: Homeros yarmalardan atlmaya, bastonla dvlmeye layktr,
Arkhilokhos da. (63) iir hakkndaki konumada Sokrates'i Adeimantos yantlad halde, sz mzie gelince,
mzik bilgisi olduundan Glaukon sze karr.

(64) Belli ki Platon szden ayrlm bir mzii tanmyor bile.

(65) Yunan ses sistemi iin kitabn sonunda bulunan eke bak.

((66) Yunanllarn aulos dedikleri saz, flvtaya yakn olduundan aulos szcn flvta diye evirdik.

Aristo da (Politika VIII 6, 1341 a 17 v.d.) eitim alannda aulosa bir yer verilmesini iki nedenden kabul etmez:
Birincisi, aulos ahlaki (ethikon) deildir, dini cmblere yakr; ikincisi, aulos alarken insan ark syleyemez.

(67) Lyra ile kithara ilke bakmndan birdir. Yalnz lyrann telleri eri, kitharannkiler ise dz bir gs tahtas
zerine gerilmiti. Lyra evde ve genlerin mzik eitiminde kullanlan kk bir sazd; halbuki kithara daha
byk ve daha sanatl bir biimde yaplm olduundan sanatlarn konserlerde, yarmalarda kullandklar
sazd.

(68) Aulos mzii, kam bol olan Phrygia'da meydana gelmi ve aulos bestecisi Olypos'la 8'inci yzylda en
yksek gelime noktasna varmtr. Phrygia'dan Yunanistan'a gelmi ve Dionysos ile Phrygialu Ana Tanr'nn
kltnde salam bir yer edinmitir. Aulos'un Yunanistan'da byk bir direnile karlat Marsyas
mythosundan anlalr: Athene aulosu icat etmi, fakat aulos alarken yznn burutuunu, irkinletiini
grnce, onu atm. Phrygia oban Marsyas aulosu bulmu ve bu yeni sazna gvenerek kithara alan Apollon
ile bir mzik yarmasna girimi. Yarma Phrygia'da Kelainai yaknlarnda olmu. Marsyas kaybetmi, tanr da
kstahlnn cezas olarak Marsyas'n diri diri derisini yzm. Bu efsanede Platon'da da grlen bir anlay
yansmaktadr: Pedagoji ve ahlaka nem veren akla dayanan Apolloncu eilimlerin cmbl dionysosu
eilimlere direnci.

(69) Sokrates, tanrlarn adn kirletmemek iin kpek zerine yemin ediyor. Sylendiine gre Rhadamanthys
bile insanlara, yeminlerinde sradan eya ve hayvan adlar kullanmay tlemiti: rnein "kaz hakk iin'' gibi.
(Bu deyim Yunanca'da "Zeus hakk iin'' deyimine benzer).

(70) II. kitap.

(71) Ritimlerin e ayrlmas ksa heceleri bir, uzun heceleri de iki saymak ilkesine dayanr. Bylece u ritim
trleri ortaya kar: 1) Genos ison, 2:2 oranna dayanr. Daktylos ()- spondeios (??) ve anapaistos(-) bu
genostandr. 2) Genos hemiolion, 3:2 veya 2:3 oranna dayanr. Paion (), kretikos (), bakkheios () bu
trdendir. 3) Genos diplosion, 2:1 oranna dayanr. Bu trde trokhaios ile iambos'tan baka bir de ionikos
vezinleri vardr ( veya ).

(72) Platon'un bu drt trden ne amalad belli deildir.

(73) Perikles dneminde yaam, Perikles'in dostu nl mziki. Damon ritim ve melodinin aknn insann
ruhsal durumuyla ilintili olduuna inanrd. Yani o da Platon gibi mziin ahlak zerindeki etkisine nem verirdi.
Platon ondan byk bir saygyla szeder. Az nce sona eren deiik mzik makamlarnn insan ruhu stndeki
etkisine ilikin blm byk olaslkla Damon' dan esinlenmitir.

(74) Platon bu szleri kasten bir az kark syler. Platon'un yaptlarndaki Sokrates ok kez teknik sorunlar ele
almaktan ekinir. (rnein, ileride beden eitimini ele alan blmnde olduu gibi.) Platon, mzik kuramna
ilgi duymakla yetinmemi bu alanda derin bilgiye sahip olmutu. Atinal Drakon, Akragasl Megyllas gibi
Sayfa 105
Platon-Devlet
dnemin en nl mzikilerinin derslerini dinlemiti (ayrca Platon'un, Pitagoraslarla iliki iinde olduu da
anlalyor).

Platon'un bu blmde Damon'dan aktard bilgilerden unu anlamak gerekiyor. Enhoplios'un emas eit
olmayan mzik elerinden oluuyor (Damon ona katk synthetos diyor). Damon, Daktylostan byk olaslkla
71 numaral aklamada deindiimiz "genos ison" denen vezinleri anlyor. Bu trde heroos denilen vezin, bizim
"daktylos" veya "sponde os" dediimiz vezindir; heroos, geni isonda en grkemli, en soylu saylan vezindir;
Platon bu nedenle salt ondan szediyor. Daktylos ile spondeios vezinleri iki eit ve l bakmndan katk
vezinlerdir. Yani "arsis'' ile "thesis''te eit zaman lleri vardr. Arsis ile thesis, ritim tutulurken elin veya
ayan kalkp inmesine denir. Yunan metriinde kullanlan bu deyimlere evirimizde biz de yer verdik; nk
Platon'un burada kulland "yukar'' ve "aa'' terimlerinin olduu gibi aktarlmas anlamsz olacakt.

(75) Trkeye tam olarak evrilmesi olanaksz, Yunanca euskhemosyne ve askhemosyne szcklerini,
"uygunluk'' ve "uygunsuzluk'' szckleri ile karlamaya altk..

(76) Bu tmceyi iyi anlamak iin Platon'un kulland euetheiu szcnn Yunanca hem "iyi huyluluk'' hem
de "saflk'' anlamna geldiini bilmek gerekiyor.

(77) Platon burada heykeltra Polykleitos'un oranlardan sz eden "Kanon'' adl yaptn dnmektedir.

(78) Arkaik ve klasik an sanat, Platon'un burada sz ettii eitici etkiyi gerekten gstermitir. Olympia'ya
gelip te zafer kazanm Yunanllarn heykellerini gren her gente Hellen insanlna rnek olan bu
kahramanlara benzemek arzusu her halde uyanrd. Sanatn bu eitici etkisini yurdunun her kesinde rnek
olacak deerde sanat yaptlarna raslayan Atinal herkesten ok duymutur. Thukydides bile Perikles'e Atina'nn
paideusis tes Hellados, yani "Hellas'n eitildii yer'' dedirtiyor; bu deyie sanatla eitim de dahildir. Platon'da
ok rasladmz bir dnce, gzelin iyiyle akraba olduu dncesi burada da grlyor. Byk Hippias'ta
gzele "iyinin babas'' deniyor.

(79) Anlam zenginlii ve yalnl bakmndan dnyann hibir dilinde tam karl olmayan logos szn "akl
yrtme'' diye evirdik. "Logos gelince''szleriyle Platon belli bir dnceyi anlatr: VI. ve VII. kitaplardaki,
matematik yoluyla olann tannmasyla, idealarn seyredilmesiyle sonulanan felsefe eitimini kasteder. II. ve
III. kitaplarda sz konusu edilen mzik eitimi daha logos saylamaz, ancak felsefe eitimi iin gerekli bir
basamaktr.

(80) II. kitapta olduu gibi burada da Platon kark bir dnce yrtmeyi bir benzetmeyle aklyor, harflerin
renilmesine benzetiyor.

(81) imdiye kadar hep yaptmz gibi burada da Yunanca tekhne kelimesini "sanat'' diye eviriyoruz.

(82) Yalnzca ruh gzelliiyle vcut gzelliinin birlemesi doyurucu olabilir. Bu gr yalnzca Platon'a deil,
btn Hellen dnyasna hastr. Geri Platon bir ka satr sonra bu iki gzellik arasnda semek zorunda
kalnrsa vcut gzelliinden vazgeilebileceine karar verir. Fakat bu semeyi nasl anlattna dikkat etmeli:
vcut gzelliinden yoksun olmak herhalde bir eksikliktir, zor balanabilir. Sokrates'in irkin oluu herhalde
Platon'u dndren ve zen bir sorundu; fakat Symposion'da Alkibiades'in syledii szlerle bu sorunu dahice
zmlemitir.

(83) Platon Yasalar'da olanclk zerine grlerini daha ak bir biimde belirtmitir. Kadn-erkek arasnda ak
doa yasalarna uygundur; nk soyu srdrmek amacn gder. Fakat erkeklerin veya kadnlarn aralarnda
sevimeleri doa yasalarna aykrdr. nsan bu doa d aka srkleyen etken ehvet dknl olmutur.
Demek Platon olancl kati bir anlatmla reddetmitir. Fakat te yandan erkeklerin aralarnda sevimesi
Hellen yaamnda nemli bir etken olmutur, hatta baz devletlerde ona izin vermekle kalnmaz, askerlik ve
devlet ileri iin ondan yararlanlr, ahlak ve eitimde nemli bir etken saylrd; yaa byk olan, kn
eitiminden, yetimesinden sorumluydu. Platon bu bakmdan yani felsefeye dayanan, gzeli ve iyiyi amalayan
bir iliki olarak, ehveti ve duyumculuu dta brakmak kouluyla, erkekler arasnda sevgiye izin verir.
tenliklerinin bir anlatm olarak pmelerine izin verir. Eros'un felsefi nemi Symposion'da Diotima'nn
szleriyle aklanmtr.

Sayfa 106
Platon-Devlet
(84) Sonradan ayrntl biimde ele alnan bir soruna yani genellikle dnld gibi sporun bedene deil,
ruha yarad dncesine burada da deinilir. Platon bu konuda Demokritos ile ayn dncededir.
Demokritos der ki: "nsanlara bedenden ok ruha nem vermek yakr. nk ruhun stnl bedenin
zayflklarn etkisiz klar, oysa us gc olmakszn bedenin gl olmas ruha hibir bakmdan stnlk
vermez.''

(85) 398 e.

(86) Siracusa en iyi yemek yenen kent saylrd, Platon bunu 7'inci mektubunda yle anlatr: "talya ve
Sicilya'ya (geldiim zaman) bu lkelerde "bahtl'' denen yaam -talya ve Siracusa usullerine gre ard arkas
kesilmeyen lenlerle dolu o yaam- hi beenmedim. Herkes karnn gnde iki kez tka basa dolduruyordu;
gece kimse yalnz yatmyor; herkes byle bir yaayn am olduu yolda yryp gidiyordu.''

(87) Korinthos kentinde Aphrodite Melainis Tapna vard. Bu tanrann hizmetileri ilk a dnyasnda
hetaira olarak n kazanmlard.

(88) Tapndklar tanr, Apollon'un olu, hekimliin yaratcs Asklepios olduu iin hekimlere Asklepiad, yani
Asklepios oullar denirdi.

(89) Platon burada ya bizim metinlerimizden ayrlan bir lyada metni kullanm veya daha byk bir olaslkla
lyada'nn bu parasn yanl anmsyor. Homeros'un metnine gre lyada XI 624 ve 638'de Nestor'un
hizmetisi Hekamede bu gl ikiyi Eurypylos iin deil, Makhaon iin hazrlar. Platon'un burada yanlmas
mmknd, nk az nce (575 v.d.) Eurypylos'un bir okla yaraland anlatlr.

(90) Asklepios'un oullar Makhaon ve Podaleirios kardeler Troia'da Yunanllarn hekimleridir; her ikisinin ad
lyada XI 833'te geer.

(91) Homeros, lyada XI 844 v.d'da hekimlikten anlayan iki kahramann biri, Makhaon yaral olduu, teki de
savatan daha geri dnmedii iin, Patroklos'un, Eurypylos'un baldrndan oku kard anlatlr.

(92) Platon'un 1. kitapta da szn ettii Selymbria'l Herodikos 420 yllarnda, insann salksz olsa da ila
kullanmadan yaayabilmesini salayan bir tedavi yntemi bulmutur. Herodikos gezmeleri, gremeleri,
hamamda terlemeyi ve vcudunu ovdurmay zellikle tlerdi. Fakat bu tedaviye uymak iin o kadar kendine
bakmak gerekiyordu ki hasta btn vaktini buna ayrmal, baka her iten elini eteini ekmeliydi. Platon baka
birok kimse gibi tedaviyi bu yzden eletirir..

(93) Miletli Phokylides .. 6. yzyln ortalarnda yaamtr. Platon'un burada and dizeler gibi vezinli
biimlere brnm ve halka seslenen daha birok zdeyi, yaama kural yazmtr. nsann, ahlkn, huylarn
dzeltmeye koyulmadan nce geimini salamas gerektii dncesi filozoflarn daima savatklar bir
dncedir. Horatius'un nl bir dizesinde de bu dnce yer alr. (Mektuplar 1, 1, 53): o cives, cives,
quaerenda pecunia primum, virtus post nummos, "ey yurttalar, nce paray salamal, erdem paradan sonra
gelir'' ( bu szleri Roma Forumundaki sarraflara syletir). Platon bu sorun zerinde tartmaya girimekten
kandn kendi syler, nk tmcenin olumlu yann, yani erdeme ulamak gerektii dncesini n planda
grr. Bu paradaki alay sezmemek mmkn deildir; Platon felsefe dmanlarnn elinden silahlarn alp
kendilerine kar kullanyor. Az nce eletirilen Homeros'un imdi doru drst hekimlie tank olarak
gsterilmesi de alaycdr.

(94) Homeros, lyada IV 218. Makhaon'un Menelaos'un yarasn nasl tedavi ettiini anlatr.

(95) Yani Hekamede'nin Makhaon'a iirdii gl iki, Yunanca kyken. Bak. not 89.

(96) Phrygia kral Midas'n zenginlii dillere destan olmutu.

(97) Aiskhylos, Agamemnon 1022. Euripides, Alkestis 3 v, d.

(98) Pythia 3, 55 v.d.

Sayfa 107
Platon-Devlet
(99) s. 21-22.

(100) Hekimlerle yarglar arasnda Sokrates'in ilerde gsterecei temel bir fark vardr. Fark urada da grlr
ki ideal devlette yarglara bekilerin gereksinimi yoktur, oysa hekimler bir bakmdan gereklidir. - Platon
yarglk mesleine deer vermemekle zellikle Atina'daki mahkemelerin durumunu eletirir. Atina'da kurayla
yarg seilmek yurttalarn hem siyasal, hem de parasal durumlarnda nemli bir etkendi.

(101) Soylu adamn neden byle grndn Platon VII. kitapta idealar kuramyla aklar.

(102) Platon phesiz burada Sokrates'in dvasn hatrlyor. Sokrates'i yarglayan yarglarn soylu bir adam
anlamakta ne kadar becerisiz olduklarn o zaman ortaya karmt.

(103) Platon'un kurduu ideal devletin bir ok bakmdan Sparta devletini anmsatt bilinir. Burada da
benzerlik vardr. Sparta'da bir ocuk doduu zaman devlet grevlileri vcudunu, saln inceler,
bytlmesine ya da atlmasna karar verirlerdi. Pausanieas'n bir sz Platon'un buradaki dncelerini
anmsatr: "En iyi hekimler hastalarn rmesine olanak vermeyen, onlar olabildii kadar abuk gmen
hekimlerdir.''

(104) Bu gr Platon'un II. kitaptaki szleriyle elikilidir: Yllardan beri bulunmu olan yetitirmeden daha
iyisini bulmak zordur, deil mi? Bu da, tabii, beden iin spor, ruh iin mziktir. Fakat eliki yalnzca
grntedir. Eitim zerine tm akl yrtmenin temelinde gelenee uygun gr vardr. Ama sorun felsefe
yoluyla akl yrtlrken ok kez olduu gibi burada da halk grlerinin dzeltilmeye gereksinimi olduu
anlalr. Halk grlerine ve gelenee uygun olarak oluturulmu olan kurum, yani mzikle spora dayanan
eitim iyidir ve duraksamakszn kabul olunabilir; yalnzca doru ve iyi olduunun yeniden kantlanmas gerekir.
Baz bilginlerin kabul ettii gibi, Platon'un burada Sokrates'le bir tartmaya girdiini dnmek hotur.

(105) ki kart eilim, yani hainlikle yumuaklk arasnda denge kurmak, Platon'a gre eitimin ana grevidir.
Bu iki niteliin doal bir biimde bir canlda nasl bir araya gelebildii II. kitapta kpek rneiyle gsterilmitir.
Platon eitimin bu amacndan ok sz eder. Hatta Platon'a gre devlet adamnn grevi de bu iki kart doa
eilimlerinin uyumlu bir biimde birlemesini salamaktr. Bu i iin devlet adam eitimden, bir de bu amac
gden evlenme yasalarndan yararlanabilir. Politikos'da Platon devlet adamnn bu etkinliini bir dokumac
ustasnn iine benzetir: doann iki kart eilimini, gzpeklikle usu birletirerek ikisini de kapsayan salam bir
kuma gibi birbirine dokur.

(106) II. kitap.

(107) Homeros, lyada XVIII 588, Apollon, Hektor'u Menelaos'tan kat iin ayplarken Menelaos iin
yumuak bir asker der.

(108) nceleri iir ve ark tanrlar saylan Musalar sonradan btn dnce etkinliklerinin koruyucular olarak
tannmtr. Bu yzden iirle uramak kadar felsefe ve bilimle uramak da Musa ile ilikide olmak saylr.

(109) Platon'un bu szckle ne demek istedii kolayca anlalamaz. Yasalar'da sz geen gen kz ve
erkeklerin eitimini gzeten yksek bir devlet orunu oluturmak istediini dnenler olmutur. Fakat
kurduumuz devletin korunmas gerekiyorsa szlerinden, devletin iyilii iin ok nemli bir rol oynayan yksek
bir orun oluturulmas gerektii anlalr. Gerekten de Politikos 308 v. d'de trl doa eilimleri arasnda
dengeyi salamak grevi krallk ya da siyaset sanatna den bir grev olarak gsterilir. stelik Platon VI.
kitapta da buradaki szlerine gnderme yapar; fakat VI. kitapta grevi anayasay gzetmek, anayasay
yasaclarn (yani Sokrates ile konutuklarnn) kararlatrd biimde korumak olan bir orundan sz edilir.
Btn bunlardan karlacak sonu udur: burada Platon asl devlet yneticisi olan filozofu kastetmektedir.
Fakat bu ilk kitaplar ancak bir giri niteliinde olduu iin burada onun grevlerini, konumunu ve niteliini
incelemesine olanak yoktur. Bu sorunlar ancak btn devlet yapsn kurduktan sonra ele alabilir.

(110) Platon asl konu iin ikincil nemde tektk sorunlarn szn etmeye girimiyor. Not. 74'e de bak.

(111) Bu dnce Thukydides'in Perikles'e sylettii dnceye benzer.

Sayfa 108
Platon-Devlet
(112) Hi kimsenin gerek yalana yani gerek zerinde yanlmaya raz olmayaca dncesi Platon'a zg bir
grtr. II. kitabn sonundaki gerekten ayrlma hakkndaki szlere bak.

(113) Bekilere uygulanan denemeler de e ayrlmtr. Bunlar besbelli ki bekilerin yalnzca askerlik ve devlet
ilerinde yararlk gsterip gstermemelerini deil, baka niteliklerini de snayan denemelerdir. Belki Platon
burada da baz Sparta greneklerini gz nne getirmektedir. Yasalar'da da bu gibi denemelerin sz geer,
rnein insann arap itii zaman nasl davrandna dikkat edilmesi.

(114) Yani grkemli, karanlk, zor anlalr bir dille.

(115) Bu denemeleri kim yapacak, baaranlar kim seecek, sylenmiyor; sylenemez de; nk asl devlet
henz kurulmu deildir. Ancak yeni kuruluunda ilke olan dnce, yani nderlerin filozof ya da filozoflarn
nder olmas gerektii ilkesi aa vurulduktan sonradr ki bu sorun ele alnabilir. VI. kitaba bak.

(116) Bundan sonra Platon asker snfndan olan kimselere yardmclar (epikuroi ve boethoi) diyor. Fakat beki
(phylaks) deyimi nderlerle (arkhontes) yardmclarn topluluu iin kulland genel bir addr.

(117) s. 17.

(118) Platon burada Kadmos efsanesine ilikin, ekilen ejder dilerinden doan insanlar motifini ele alp kendi
hedefleri iin kullanmaktadr. Yunanllar Kadmos'u Fenikeli saydklar iin, Platon bu masala Fenike masal
diyor.

(119) rnein Atinallarn efsanevi atalar Erekhtheus da topran bir olu saylrd.

(120) Platon, bu efsane de tekiler gibi belki bir gn insanlarn inand bir efsane olacak demek istiyor.

(121) Glaukon bekilerin eitimi bitti sanyor, oysa, Sokrates mzikle idmann gerek eitime, yani felsefe
eitimine, ancak bir hazrlk olduunu, bu zor iin, anlatlmas da en g olan sorunun daha ele alnmadn
bilir. Platon bu szlerle, VI. ve VII. kitaptaki nder-filozoflarn eitimi konusuna gndermede bulunmaktadr.

(122) Devletin iyiliini salayan bu mal mlk ortakl sorunu da ancak bir giri niteliindedir. Ancak V. kitapta
kadn ve ocuk ortakl sz konusu olduunda, gerek anlam ortaya kar.

DEVLET IV

(1) III. kitabn sonunda, koruyucularn hibir zel mal olmamas gerektiinden sz aldn anmsayalm.

(2) Yunanca polis (devlet-kent, medine) szcn, Trke bir tek karl olmad iin, ok kez "kent'', bazan
da "devlet'' szcyle karladk.

(3) Adeimantos'un kar k, Thrasymakhos'un 1. kitapta ileri srd "bir hkmdar kendi karn gz
nnde tutarak hkm srer'' dncesine dayanyor.

(4) Aristoteles, Platon'un devletine kar yapt sert eletiride, bu yer iin unlar syler: "Bundan baka,
koruyucular mutluluktan yoksun brakr, ama yasa yazar btn kenti mutlu etmeli der. Fakat, byk ounluk
ya da btn yurttalar, hatta birka mutlu deilse, ehrin mutlu olmas mmkn deildir. nk mutlu olmak
ift saylarla ayn tre girmez; bir btn, onu oluturan ksmlar ift olmasa bile, ift olabilir, ama mutlu
olmakta durum byle deildir. Ama koruyucular mutlu olmaz da kim olur? Kesinlikle, zanaatlarla ii kitlesi
deil.'' Bu eletiri, Aristoteles'in Platon'dan temelde ayrlan ahlaki ve siyasi grlerine dayanr. Platon
sonradan koruyucularn kiisel mutluluklar sorununu ele alr ve yalnzca kendi yaratt kentin her ynden
eksiksiz bir mutluluk saylaca sonucuna varr. Burada bu konuya girimekten ekiniyor. Bir tek snf deil,
btn kentin mutluluunu gz nnde tuttuunu VII. kitapta da yineler. - Bu tmce, Perikles'in Thukydides
Sayfa 109
Platon-Devlet
tarafndan bildirilen dncesine alacak derecede yakndr: "Ama, kent bir btn olarak salam bir durumda
bulunursa, ayr ayr her bir bireyiyle mutlu olduu, ama bir btn olarak mahvolduu zamankinden daha ok
bireylere yararl olur.''

(5) lk kitapta Yunanca dikaiosyne karl olarak kullanlan "doruluk, hakseverlik'' yerine bu kitapta her
zaman "adalet'' szcn kullandk.

(6) Bu derhal yaplmaz, ancak VIII. kitapta yaplacak. nk konumaya katlanlar, V. kitabn banda
Sokrates'i balad dnce dizisini brakmaya ve eitim, ortak mlkiyet sorunlarna dnmeye zorlayacaklardr.
V., VI., VII. kitaplardaki konudan grnte sap aslnda btn yaptn en yksek noktasna, yani filozoflarn
eitimleri zerine dncelere gtrr. IV. kitabn sonunda yarda braklan sorunlar ancak VIII. kitabn
banda ele alnr.

(7) Yunanllarda, heykellerin salarn, gzlerini, dudaklarn, giysilerini boyamak deti vard.

(8) Bu seslenile balayan szlerin sonu "onlarn elinde olur''dur. Demek, heykelin boyanmasn eletiren kii
devlet dzenini eletiren kiiyle ayn oluyor.

(9) lk kitapta Yunanca Phylaks szcn "beki'' ile karlamtk. Bundan byle bu szck iin "koruyucu''
karln daha uygun bulduk.

(10) Yunanca metinde biraz belirsiz kalan bu tmceyi hemen hemen mtercimler gibi evirmeyi uygun bulduk.
Fakat bu tmceye baka bir anlam da verilebilir: "te yandan kendi balarna iyi durumda olmak ve mutlu
olmak frsat da onlarn elinde olur'' ya da: "te yandan kent iyi bir durumda ve mutlu olursa, bundan yalnzca
onlar yararlanacaklar.''

(11) Metinde bulunan georgus szcnde, metne uygun bir anlam bulamadk, bunun iin Platon'la derinden
uraan olan baz bilginlerin nerisine uyarak, bu szc leorgus kabul edip eviriyi ona gre yaptk.

(12) Platon, kent ya da kentler oyunu denen bir tr tavla oyununu sylemek istiyor. Bu oyun hakknda kesin
bir ey bilmediimiz iin Platon'un deyiinden ok bir ey anlamyoruz.

(13) III. kitap s. 55.

(14) Platon burada ok kez kullanlan bir deyime iaret ediyor.

(15) (16) Odysseia I 351/2, elimizdeki Odysseia metninden biraz ayrdr.

(17) Damon iin III. kitap s. 35, aklama 73'e bak.

(18) Platon burada hi kukusuz Atina'daki ahlaki, sosyal ve siyasal durumun gelimesini kastediyor.

(19) Yani imdi oynadklar oyunlardan yasaya daha uygun.

(20) Platon burada ve btn bu parada ok nefret ettii ve zamannda tamamyla gerileme durumunda olan
Atina demokrasisini kastediyor. Gerekten Atina'da devletin genel dzenini deitirmek isteyenlere kar
yasalar vard. te yandan zel kiileri yceltmek iin yasalar yaplrd. Demagoglar bu alanda halka
dalkavukluk etmek frsatn bulurlard.

(21) Platon burada Herakles'in on iki baarsn sylemek istiyor. Hydra, byk bir bataklk canavarym.
Argos'un gneyinde bulunan Lerna bataklnda yaarm, saysz ba varm, bu balardan biri lmszm.
Herakles btn balar kesiyor, ama kesilen bir ban yerine iki ba kyor. Canavarn yeniden ba oluturan
gvdelerini kzgn aalarla yakyor, lmsz ban zerine de byk bir kaya paras atyor. Hydra'nn zehirine
oklarn daldryor; bu yzden oklaryla at yaralar iyilemezmi.

(22) Delphoi, Yunanistan'n dini merkezi idi. Apollonsa, dinle ilgili her ite yol gsterirdi.

Sayfa 110
Platon-Devlet
(23) Btn Avrupa dillerine girmi olan Yunanca daimon szcn, Trke karl olmad iin aynen aldk.
Bu szck, tanr (Yunanca theos) szcnn yannda bulunduu zaman, ikinci derecede gelen tanrsal varlk
anlamndadr.

(24) Yunanca heros. Yararlklar yznden lmden sonra tanrlatrlm ve tanr gibi sayg gren kimselere
denir.

(25) Burada Delphoi'daki Apollon'un kutsal konik ta (omyhalos) kastediliyor. Omphalos beyaz mermerden ya
da tatan bir koniydi ve dnyann merkezi saylrd. ki yanna konmu olan iki altn kartal, efsaneye gre, Zeus
tarafndan dnyann dou ve bat ularndan atlp bu yerde birleen iki kartal hatrlatrd. Omphalos genellikle
sikkeler zerinde ve zellikle Apollon'un oturduu yer olarak gsterilirdi.

(26) Thrasymakhos'un, Glaukon'un ve Adeimantos'un adaletli ve adaletsiz insan hakkndaki tartmalarda


oynadklar rolleri anmsayalm.

(27) II. kitap.

(28) Bunlar Ana erdemler denilen drt erdemdir, yani btn teki erdemler bu drt erdemden kar. Bundan
sonraki tartmalar, bu drtl erdem dizgesinin, Platon'un devlet dzeniyle ok sk iliikide olduunu
gsterecektir.

(29) Burada kullanlan yntem, matematikte kullanlan kantlama yntemine benzer.

(30) "Doru kararlar veren'' deyiiyle Yunanca eubulos szcn evirmekten ok tanmladk. Eubulia
zellikle siyasal bir erdemdir. Bu yzden Thrasymakhos da, tam anlamyla adaletsizliin ne olduunu anlatrken
bu szc kullanyor. Oradaki eviri (iini bilen) metnin evirdiimiz ksmna uymad iin bataki
evirimizden ayrldk.

(31) III. kitap, 414 b.

(32) Burada, Sokrates'in yukarda "gariplik'' szyle neyi kastettii sonunda anlalyor. "Gariplik'' undan ileri
geliyor: Kentin yalnzca en kk paras bilge olduu halde, btn kente bilge deniyor. Bilgelik (sophia),
Platon'un burada anlatt biimde, phronesis ile ayn anlamdadr. Bilgelik terimi burada metafizikle (yani idea
kuramyla) deil, srf siyasetle ilgilidir, kentin btnnn iyilii iin dnce yrten erdemden baka bir ey
deildir.

(33) Yunanca khalestraioin Makedonya'da Khalastra glnn kysnda bulunan ve sabun yerine kullanlan
doal bir sodadan sz ediliyor.

(34) Biz, "srekli'' anlamna gelen, Stobaios'un kabul ettii momimon szcn kabul edip ona gre evirdik.

(35) Buna benzer bir dnce gzpeklik hakkndaki Lakhes dialounda vardr (196 vd). Lakhes'e gre
"gzpeklikten baka ad'' "atlganlk'' (Yunanca thrasytes) olurdu.

(36) Yani bireysel gzpeklie ve filozofun, eitimle alanm kanya deil, bilgiye (epistemeye) dayanan
gzpekliine kart gzpeklik.

(37) Bu szlerle ne kastedildii belli olmuyor. Belki VI. kitapta gzpeklik zerine konumalara gndermede
bulunuyor. Herhalde burada Lakhes diyalou kastedilmiyor olmal; nk bu diyalog hem "devlet''ten ok nce
yazlmtr, hem de orada gzpeklik zerine konumalar "devlet''in dzeyinde deildir.

(38) Sophrosyne: Yunancaya has olan bu kavram baka hibir dile evrilemez "tidal'' (eviri dili gnmz
Trkesine uyarlanrken "itidal"in yerine aa yukar tam karl olan "lllk" szc kullanld)
biimindeki eviri, kavramn btn zenginliini vermemekle birlikte, ilk kitapta kullandmz "temkin''
szcnden sophrosyne kavramna daha yakndr.

(39) Yalnzca bu szler bile gsteriyor ki, "devlet''teki sophrosyne zerine inceleme, Kharmides dialoundaki bu
Sayfa 111
Platon-Devlet
kavram tanmlama denemesinden daha ileri bir admdr.

(40) Yunanca kreitton heautu gerekten garip bir deyitir. Szc szcne evirirsek: "kendi kendini
yenen'' demektir.

(41) lk olarak II. kitap ve daha sonra birok yerlerde.

(42) II. kitap.

(43) Bu szler, VI. kitaptaki incelemeleri hazrlyor.

(44) Burada "takn doa'' biiminde evirdiimiz Yunanca "thymoeides"e, ilerde ayr ksmdan sz edilirken,
"fkelenen ksm'' diyeceiz. teki iki ksmaysa, "akla uygun ksm'' (logistikon) ve "arzulayan ksm''
(epithymetikon) diyeceiz.

(45) Platon burada iklimin insanlar zerindeki etkilerine ilikin bir kurama gndermede bulunuyor. Bu kuram
zellikle Hippokrates'in yaptlar arasndaki "Havalar, sular, yerler zerine'' adl nemli kitapta anlatlr.

(46) Yunan edebiyatnda eliki ilkesini anlatmak iin ilk giriim.

(47) Buradaki g metin sorununu zmlediimizi ileri srmemekle birlikte, baz filologlarn nerisine uyarak e
kai eie szcklerini gz nnde tutmadk.

(48) Yunanca dipsa ve peina szcklerini "susuzluk'' ve "alk''la karlamak mmkn deildir; nk susuzluk
ve alk, Yunanca szckler gibi bir arzuyu deil, bir durumu gsterir. Bunun iin bu szckleri "imek arzusu''
ve "yemek arzusu'' ile karladk. Bu yzden bu tmcenin Trke evirisinde bir yineleme kanlmaz oluyor.

(49) Yunanca autos szcnn karl olarak "bizatihi'' ( evirinin gnmz Trkesine uyarlanmas
srasnda bu szcn yerine "kendisi" szc kullanld ) szcn kullanmak zorunda kaldk. nk "tek
bana'' ya da "bal bana'' biimindeki eviriyi ileride monos szcnn karl olarak kullanacaz.

(50) III. kitap, s. 20'deki dize Odysseia'dan (XX 7) alnmtr.

(51) Burada "fkelenen ksm'' (thymoeides) deyiindeki belirsizlik ortaya kyor. Yukarda, Platon'a gre
fkelenen ksm gzpekliin ilkesi ve akla uygun ksmn badayd. Buradaysa birdenbire aklsz bir fke
olarak ortaya kyor. Bu ikilik Yunanca thymos szcnn geni anlamndan ileri geliyor: thymos yrein her
hareketi ve zellikle fke demektir.

(52) Bu ilkeye Sokrates s. 94'te deinmitir.

(53) III. kitap, s. 54.

(54) Adaletsizlik asl sonradan VIII. ve IX. kitaplarda incelenecektir. Platon burada ancak ruhtaki adaletsizliin
ksa bir taslan veriyor.

(55) Platon burada Hippokrates'in bir kuramndan esinleniyor. Hippokrates'e gre vcudun sal, vcudu
oluturan drt enin (kan, safra, balgam, lenfa) uyumuna dayanr. Bu uyum bozulursa, vcut hastalanr.

Sayfa 112

You might also like