Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 46

159

BATI'DA VE DOU'DA
BEDENN TEMSLNDE
HAYSYET VE ZLLET*

Zeynep Sayn

"Ama belki de estetik bir sorunsal bylesi-


ne ciddiye almak, son derece itici gelecek-
tir."
Friedrich Nietzsche, Tragedyann Douflu

Bedene ve zillete dair bu metni yazmaya baflladm gnn akflam 17 Aus-


tos Marmara depremi oldu. Nedense doa felaketleri ve savafln vahfletiyle in-
san bilincini iflasla tehdit eden ksnll ayn azda anan Kracauer'i anm-
sadm bir sre sonra1; sanrm deprem, savafl, ykm ve ksnllk gibi farkl
olaylarn ortak zellii, bunlarn yaflantsn dile getirmekte ekilen glkt:
nasl bugnden gemifle dnp bakan kifli cinsel bir esrime anndan sonra haz
almfl olduunu anmsasa bile hazzn kendini anmsayamyorsa, korkmufl ol-
duunu anmsamasna karfln korkunun kendini anmsayamyor, ac ekmifl
olduunu bilmesine ramen acy bugne taflyamyordu. Bir yandan yaflant-
nn zaman iinde akmas ve gemiflte kalmasyla ilgili bir sorundu bu; te
yandan zerinden zaman gemifl olan ac, ksnllk, vahflet gibi yaflantlar
bir imgeyle temsil etmek, olanakszlkla bafl bafla brakyordu kifliyi. Korku-
nun ya da esrikliin iindeyken ve vahfleti ya da depremi bire bir yaflarken,
ona mesafe alarak temsil etmek ne denli olanakszsa, aradan zaman getikten
sonra, bu sefer de alnan mesafeyle yaflantlanan evrimleyen bir imgeye kat-
lamak ayn lde zorlaflyordu sanki; mesafe, kanlmaz zamansal bir farka
yol ayor ve sz konusu zamansal ak, ilksel olarak yaflantlanan ikame ede-
miyordu. nsann sinir sisteminde bire bir yaflantlad ac ya da esriklik gibi
dolaymsz fleylerin imgelefltirilemez ortak bir suskunluu vard ve iflin garip
yan, sanki iflte tam da bu trden bir suskunluk, her trl imgeyi kflkrtarak

* Bu sayda ilk blmn yaymladmz bu yaz, Defter'in sonraki saylarnda de-


vam edecek.
160 Defter

yaflantnn suskunluunu ikame etmeye zorluyordu insan. mgenin karfl kar-


flya kald bir amazd bu; ikame mantyla eyleyen imgenin birincil zelli-
i, imledii fleyi asla dile getirememesiydi.
Bir yandan, depremin yol at grntler sanki Lacan'n travmatik de-
dii fleye tekabl ediyor, "sahici" bir yaflant, temsil edilemedii ve "skaland-
" an, ikame edileceine tekrar edilen bir drtye dnflyordu. te yandan
deprem gibi bir doa felaketi, sanki sahicilik ve gereklik snrnn ardnda ya-
tan ycelikle zillet aras bir fleyin varln hissettiriyordu. Eer temsil edile-
mez olan temsil edilene taflyan, grnmeyeni grnr, bilinmeyeni bilinir
klan bir arasa imge, temsil mekanizmalar iinde bu travmann dehfletini ya-
tfltrarak temsil edecek bir aracdan yoksun gibiydi. mge, yatfltrc grevini
skalyor; bu trden bir imknszlk, depremin temsiliyetine meydan okudu-
u an onun dehfletini tekrar ediyordu.
Daha nceki felaket imgeleri bilinaltmza ne denli kaznmfl olursa ol-
sun hibirimiz ekranda karfllafltmz grntlere hazrlkl deildik ve on-
larla bafledecek birer savunma mekanizmasndan yoksunduk. Ekran karflsn-
da bir kez daha suskunlaflyor, grntlerin ne henz yaflantlandklar anda-
ki ilksel gerekliine, ne de yaflanty ikame edeceine sadece tekrar eden ikin-
cilliine tahamml edebiliyorduk. stenmeyen bir yaknl dile getiriyordu
kendi tenimizde yaflantladmz, gemiflte kalan ve televizyonda grd-
mz grntler; bir yandan bizden uzak kalmalarn istiyor, te yandan ek-
ran karflsnda mhlanyorduk. Ayn sahneleri defalarca izliyor, grntlerin
bilinaltmza yerleflen baskc taarruzuna katlanamadmz gibi, ekrann ya-
ratt kanlmaz mesafesizlii afltktan sonra ayn taarruz karflsndaki vur-
dumduymazlmza da tahamml edemiyorduk. Bafl edemediimiz imgeleri
tketmek iin yarflyor, depremin ardnda yatan ve deprem olmayan sahici-
likle karfllaflmaktan korkuyor, korktuumuz an onu aryor ve kflkrtyor,
ama tekrar tekrar izlediimiz sahnelerle korkuyu yeneceimiz yerde onu k-
reltiyorduk.
Sahicilikle bu flekilde karfllaflmann ve haber fotoraflarn bu flekilde t-
ketmenin ilksel ve varoluflsal korkudan kaynaklandn sylemiflti Kracauer.
Onun ksnllk ve toplama kamp benzefltirmesi her ne kadar tutarl bir
mantk izlese de, sadece imgeyi deil, dflnceyi de iflas ettiren Auschwitz ile
Marmara depremi arasnda kuflkusuz ciddi bir ayrm vard. Dflnceye mey-
dan okuyan ksnllk ve doa felaketleri ile vahflet arasndaki ayrt edici ka-
tegorilerin tartfllmas gerektiini akla getiriyordu bu. Ama sz konusu ay-
rmlar tartflmaya kalkflmadan, Adorno'nun nceleri yanlfl anlafllan ner-
mesini hatrladm ister istemez; kendini suskunluun ve iflasn efliine taflyan
bir dnemece dnfltrmedii srece, Auschwitz'den sonra fliir yazmann
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 161

barbarca olduunu sylemiflti Adorno. Kastedilen, bundan sonra sanatsal bir


imgenin ancak ardnda yatan iflas efliinde meflru klnabileceiydi; suskunlu-
un efliinde yer almayan ve yaflantlanmfl olan vahfleti dflnsel bir milada
dnfltrmeyen sanatsal imge, suskunluun efliinde yatan bir fleyi dile getir-
diini ima ederek onu flklafltrmakta, dolanma sokarak kullanlr klmaktay-
d. Adorno bunun cmlesini byle kurmamfl olsa bile, aslnda arkasnda sus-
kunluun bilgisini taflmadan estetiklefltirilen bir ac ya da vahflet imgesi, s-
rarla bir tekrara ve tekrar tekrar sayesinde krmay denemeyen bylesi s-
rarl bir tekrar ise kanlmaz olarak anesteziye yol ayordu.
Malum olduu zere modernizm sreci iinde ayrflmfl sanatsal bir alan
betimlemezden nce, duyu yetisiyle ilgili bir kavramd estetik; anestezi ise
duyu yetisinin tam tersini gstermekte, duyu kaybn dile getirmekteydi.
Travmatik yaflanty temsil etmek olanaksz olduu iin, ayn grnty (me-
sela Andy Warhol'n yapt gibi trafik kazasnda pencereden dflar sarkmfl
bir cesedin ya da yanmakta olan bir arabann grntsn) seri halinde yine-
leyerek duyular kreltmeyi deil de travmatik bastrmann yarasn amay ve
kifliyi onunla yzlefltirmeyi amalayan tekrar bir yana (ki bu bile sorunsallafl-
trlmaya muhtatr), deprem grntsnn ardndaki suskunluktan ve iflas-
tan bylesine yaltan bir tekrar, dehfleti sadece bastrmaya yaryor, estetize
edilen imgenin etkisi anesteziye dnflyordu. Nitekim ilk gnlerde sinir sis-
temimize dolaymsz etki eden deprem grntleri ve onlarn krlmayan tek-
rar zaman iinde ciddi bir duyu kaybna yol amfl, televizyon ekran depre-
min travmasn ve yaflantsn yaknlafltracana, ondan an be an uzaklafltr-
mflt bizi.
Ahlakla estetiin bantsyla ilgili bildik bir sorundu bu; depremi izleyen
gnlerde beden ve bedenin haysiyeti ve zilleti zerine dflnen bu yazy yaz-
makta tereddt ettim. Bat modernizm srecinden bir kesit alarak bedenin
haysiyeti ve zilleti gibi bir konuyu amlamaya ve byle bir kesiti slami Do-
u diye nitelediim corafyadaki beden tasavvuruyla karfllafltrmaya ve Cum-
huriyet Trkiyesi'nden sanatsal beden rnekleriyle iliflkilendirmeye alflan
bir yaz, bana itici ve yakflksz grnd. Ama sonra, farkl mecralardan aka-
rak bir araya gelen bu dflncelerin, bedene ve zillete iliflkin bir yazyla ok
yakndan iliflkili olduunu, nk Kracauer'in szn ettii suskunluk ortak-
lnn, aslnda bedene dair insanbilimsel bir ortaklk olduunu dflndm.
Bedenin bire bir yaflantlad fleylerdi acyla ksnllk, lmle vahflet; onla-
rn imgesiyse, kanlmaz olarak insan bedeninin ta kendisiyle ilintiliydi.
Baflta yalnzca bedenin zilleti ve haysiyetiyle ilgili bir yazyd tasarladm.
Ancak balam yitirme ve yzergezerleflme tehlikesini gze alarak, onu ky-
sndan kflesinden de olsa, deprem ncesi tartflmfl olduum baflka bir sorun-
162 Defter

salla, ycelik sorunsalyla da iliflkilendirme gereini hissettim. nk haysi-


yetle kavram akrabas saylabilecek olan ycelik sorunsaln dorudan doru-
ya deprem rnei zerinden tartflyordu Kant ve deprem gibi doa felaketle-
rinin yol at gerilim ve suskunluun, doa iinde doay aflan yce bir fle-
yin varlna iflaret ettiini ne sryordu. Geri kanlmaz bir rperifle yol
aan ve sub-limen'in (snrn ardnda yatan fley'in) temsiliyetsizliini teslim
eden bir fleydi ycelik; ama 18. yzyl Avrupas'nda tam da bu nedenle haysi-
yetle iliflkilendiriliyor; sanatn bafl dik yryebilmesi ve snrn ardnda yatan
fleyin varlna bakarak kendi snrlarn belirlemesi, ycelikle haysiyeti birbi-
rine balyordu. Ycelik, temsil iliflkileri iinde yer alan imgeye haddini bildi-
riyor, gzellik kavramnn ve gzelin temsil biimi olan sanatn snrn izi-
yordu. Nitekim bu nedenledir ki Lyotard da sub-limen'in kflkrtclnn 20.
yzyl soyut sanatnn belirleyici zelliine dnflmfl olduunu savlyor, so-
yut sanatn oluflturduu imgelerin negatif birer temsil kipiyle snrn tesine
uzandn ya da uzanmay arzuladn sylyordu.
Byle bir bant, Kant' ve Lyotard'n okuduu adan baklan soyut sa-
nat, iinde yafladmz corafyann imgelemini byk oranda belirlemifl
olan slami Dou denen uzama yaklafltryor, doann tesinde yatan ve isim-
lendirilemez yce ve slami g ile Kant'n ycelik anlayfl arasnda bir iliflki
ortaya kyordu. nk geleneksel slam kelm zaten snrn ardnda yatan
yceliin temsil edilemezliinden yola koyuluyor, hareket alann ona gre
belirliyordu. Ne var ki bu banty veri alp kabul etmek yerine sorunsallafl-
trmak, slami bir soyutla modernizme dair bir soyutluun farklln ortaya
koymak ve sz konusu soyutluu bedene dair bir haysiyet ve zillet ekseninde
tartflmak gerekirdi. Kald ki bedenin haysiyeti bedeni aflarak beden tesi bir
uzama sub-limen uzand ve bunu ancak bedenin ikinliiyle temsil ede-
bildii an meflruiyet kazanabilen bir kavramken, zillet aslnda bedenin mutlak
bedenselliiyle ilintiliydi ve bedenin kendi dflnda bir aflknla gnderme
yapmayan bedensellii sz konusu olunca, Bat'da olsun Dou'da olsun, il-
gin baz parametreler ve dflnsel krlma noktalar daha devreye girmektey-
di.

flte bu metin, byle dank grnen bir sorunsal dm olarak olufltu. Bu-
radaki ilk blmde 18. yzyl Bat estetik kuramnn bedeni nasl ve neden
bir yandan yce dier yandan haysiyetli olarak konumlandrdn saptadk-
tan ve uzun bir srama yaparak byle bir tavrn Bat sanat gelenei iinde yer
alan Francis Bacon tarafndan nasl tersyz edilmeye alflldn tartfltktan
sonra 80'li yllardan itibaren zelil sanat abject art denen sanatn bir rnei
olarak Rineke Dijkstra'nn bir fotorafn ele aldm.
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 163

Yaznn Defter'in bir sonraki saysnda yaymlanacak ikinci blmnde ise


slami Dou denen corafyaya dnyorum. slami denen corafyalarda bede-
ne iliflkin imgelerin olmad dflnlse bile, (hatal bir biimde yle denmesi-
ne ramen yaflama dair dier alanlardan ayrflmayan ve zerk bir estetik kura-
ma asla sahip olmayan) "slami sanat"n temel sorunsalnn tam da beden ol-
duunu ve 13. yzyl Anadolusu'nda snrn ardnda yatan bedenin tevil edile-
bilir bir imgeye dnflmfl olduunu ne sryorum. Ne var ki slami sanat-
larn beden imgesi, acnn ya da ksnlln isel ve travmatik yaflantsn di-
le getirmeyi ya da temsil etmeyi amalamad iin, bedeni flahsi bir tecesss-
ten uzak tutmay ve ne sub-limen'in flahsi yaflantsn ne de sub-limen'in kendi-
ni ikame etmeyi amalyor. Bu nedenle beden ve bedensel haysiyet ve eer
slami uzamda yle bir fley varsa zillet kavramlarn iki farkl anlamlandrma
dizgesi iinde ve dizgelere farkllk hakkn veren kavramlarla amlamaya a-
lfltm. Ancak bunu yaparken "slami Dou" diye trdefllefltirilen btnl
de kendi iinde paralayarak slam kelmnn tartflt beden ile slam tasav-
vufunun beden anlayfln birbirinden ayrfltrdm. Bunu yapmamn nedeni,
Trkiye corafyasn belirleyen beden ve haysiyet anlayflnn ayrks bir kesifl-
menin rn olmasyd. Bir yandan ortodoks slam kelmnn beden bilgisi
egemenken, dier yandan tasavvufi beden anlayflnn (ki bu anlayfln yeral-
tnda olduu kanmca tartflma gtrr) izini sren bir uzamd Trkiye; ne
var ki yirmili yllarda kurulan Cumhuriyet ile her iki bilgi de kesintiye uru-
yor ve unutufla mahkm oluyordu.
Osmanl'nn son yllarnda ve Cumhuriyet Trkiyesi'nde gerekleflen ve
sanat ilk kez dier alanlardan ayrfltrarak estetik denen alana dahil eden ve
Bat ve Dou diye haklarn yiyerek kendi ilerinde trdefllefltirdiim iki ayr
dizgenin birbirine eklemlendii dnflm somutlayabilmem, ancak byle
bir konumlandrmadan sonra mmkn oldu. Onun iin szn ettiim d-
nflm 20. yzyl oryantalizm rneklerinin yan sra Halil Pafla zerinde so-
mutlayarak, oradan Trkiye'de belki ac eken ve ektii acy mesafeyle so-
yutlamayan bedene dair verilebilecek tek rnek olan Yksel Aslan'a ve bede-
ne dair mesafeli izleinden dn vermeyen Mithat fien'e getim.
Yola karken amacm, bedene iliflkin imgelerin haysiyetini ve zilletini
kltrbilimsel ve tarihsel bir btnlk iinde karfllafltrmak ve bylesi bir
karfllafltrmann sonularn su szdrmaz kuramsal bir ereveye oturtmak ol-
mufl olsa bile Marmara ve Dzce depremleri ve onlarn art sarsntlar gere-
i metin kendini belirli bir erevede sabitleyeceine salnarak ve sallanarak
dflnce gezdirmeyi tercih etti.
164 Defter

I.

"Grsel sanatlarn kusursuz ve haniyse hay-


siyetli tek nesnesi, insan bedenidir."
Schelling, Sanat Felsefesi

Bilindii zere gemiflte aisthesis, duyulara dair olan her fley anlamna gelir.
Yunanca aisthnesthai duygularla alglamay ve hissetmeyi ifade eder ve befl
duyuya iliflkin her tr algy kapsarken aisthesis szc 18. yzyl ortasnda
yeni bir kavrama evrilir ve Bat modernizm sreci iinde gzelliin zerk bili-
mine dnflr. Gzellik yasasnn uygulamal retisidir estetik; bundan by-
le bir nesnenin "estetik" olduu sylendii zaman, onun artk gzel ve bee-
niye uygun bir nesne olduu ifade edilmifl olacaktr. Bu yeni bilimin episte-
me aisthetike isim babas ve kurucusu Baumgarten'dir ve Baumgarten'in
1750 ylnda yaymlad Aestetica isimli kitabndan sonra Bat modernizmi
gzellik kavramn toplumsal bir proje ve kamusal bir uzlaflm Beauxs Arts;
Gzel Sanatlar haline getirmifltir. Gzellik, duyu-tesi beeniye bal genel
bir kavramdr ve gzellik bilimi, toplumu estetik adan eitecektir. Bu, Ay-
dnlanmacln ve Romantisizmin ortak izleidir.
Baumgarten'den on drt yl sonra Lessing (geri yazdklarn iki yl sonra
yaymlayacaktr) sanata ve edebiyata dair birincil yasann gzellik yasas oldu-
unu ve gzellik yasasnn haysiyetten azade klnmamas gerektiini yazar.
nk sanatta saygy hak eden fley, onun yasalara ilkeler dorultusunda yn
vermeye kadir, haysiyetli ve gzel bir varlk tarafndan retilmifl olmasdr.
Bu grfl, Lessing ile Kant' yaknlafltrr. Gzeli ve haysiyeti kesifltiren tek
varlk insandr ve sanat, ancak bu tr bir yetiyi ve gizilgc ifade edebildii,
yani mutlak ve evrensel olan bir fleyi kamusalla dolaymlayabildii srece
sanat olarak tanmlanabilir. Bu yzden sanatsal haysiyetin birincil kural dn-
yay amaszca gzellefltirmek ve sslemek deil, duyusalln dolaymsz ve
bire bir etkisinden kanarak kamusalla dflman duyu ve duygular estetik
adan denetim altna almaktr. Gzellik buyruu, nihai olarak ahlaki bir
buyruktur.
Duyu ile duygunun i ie getii bir alandr oysa aisthesis; evrensel bir or-
taklk olarak insann iinde bulunan haysiyetlilie hitap edeceine kiflinin z-
gl bedeniyle zgl yreine seslenmekte, onun flahsi denetimsizliini ele ge-
irmektedir. Ancak 18. yzyl imgelemine gre haysiyet, kiflinin btn dflsal
belirlenimlerin tesinde kendini isel olarak gereklefltirerek kendi mutlak
deerini oluflturmasna baldr ve isellii denetimsiz biimde etkileyen b-
tn duyular, bu mutlakln oluflturulmasna engeldir. Kiflinin kendini isel
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 165

olarak gereklefltirebilmesi ise, kendi iindeki haysiyetli ve evrensel insanlk


merkezini bulmas ve kavramas anlamna gelir; "kendi iinde insanln mer-
kezini kavrayan kifli, ayn anda kendi iinde modern bilginin merkezini bul-
mufl olaca gibi... sanatn uyumsalln da keflfetmifl olacaktr."2
Bu yzden haysiyet, bir yandan bafl dik yryebilmek ve muhatabn g-
zne kendinden emin bir gururla bakabilmek anlamna gelirken dier yandan
kiflinin kendi iindeki genellik merkezini keflfetmesini ifade eder. Sekinci,
toplumsal sradzene gdml ve iktidar iliflkileri tarafndan tannd zaman
tescillenen bir fleref grflnn genel bir haysiyet anlayflna dnflt adr
18. yzyl. fierefli olmann esasn herkesin flerefli olmamas grfl oluflturur.
Haysiyet ise isel bir keflif eylemi sonucu herkesin dahil olabilecei bir genel-
liktir. Byle baknca eliflkili bir biimde ortak bir bilgidir isellik; kiflinin
iinde barndrd btn farkllklara ramen onu tekilerle uzlafltran ve
flahsi bir duyusall aflan mutlak zelliktir. Gzellik ve haysiyetlilik ancak bu
trden genel bir ilke dorultusunda toplumsal bir projeye dnflebilmifltir.
Bu yzden grsel sanatlar sz konusu olduunda, gzellikle haysiyetin el
ele verdii arzulanan o soylu yalnlk ve sessiz ycelik, ac, rk, dehflet, tiksinti,
ksnllk gibi sinir sistemini bire bir uyaran duyarllklarn ve duygularn
resmedilmemesi, en fazla st rtk bir biimde hissettirilmesiyle mmkn-
dr. Bunlarn yce ve evrensel bir ortaklkta buluflan insanlk merkeziyle ve
bu merkezin keflfiyle hi mi hi ilintisi yoktur. Mutlaklk, duyusal tepkisellik-
ler nedeniyle algs deiflen bir fley deildir ve haysiyetin bu tr alglar sayesin-
de yzergezerleflmesi olanakszdr. Sanat, bu trden insanlarst ve mutlak
bir deerin ifadesi olduu iin nemlidir ve tam da bu nedenle toplumsalla
evrilmifltir. Sanatnn, sanatn haysiyetine ters dflen fleyleri kamusallktan
gizlemesi ve sanat sinir sistemini bire bir uyaran duyarllklardan, duyusallk-
lardan ve duygusallklardan korumas gerekir. Genellie dflman duyular,
haysiyet uruna feda edilmelidir. Szc szcne kurban'dan sz eder
Lessing; eer gzellik ortak ve genel bir deerse, ortakl zedeleyen fleylerin
gzellik tapnanda sunaa yatrlmas zorunludur. Adorno ve Horkhe-
imer'in altn izdii ve akln efendilii uruna kurban edilen fleydir bu bir
anlamda; Aydnlanma'nn Diyalektii'nde betimlenen kurbann 18. yzyl Av-
rupas'nda sanat ve estetik adna da verilmifl olmas rastlantsal deildir.
Gzellik yasas uruna verilen bu kurban, kiflinin iindeki mutlakla en-
gel olan ve istenmeyen bir yaknl dile getiren her fleyi ierir: ortak gzel-
duygululua ket vuran ve kifliyi kap kurtulamad ve kendi baflna brakt
iin rahatsz eden duyulardr bunlar; sanatla sanat olmayan arasna kanl-
maz bir mesafe koyarak ortakla ve mutlakla evrilmeyen duyulardan kan-
mak, mevcudiyetleri ima edildii zaman bile kifliyi onlarn dolaymszlyla
166 Defter

bafl bafla brakmamak gerekir. Duyularn dolaymszl, ortak bir mutlaklk


uruna kurban edilmedii srece kafl olmayan bir kapandr. Dolaymszl-
n ve mesafesizliin denetimi, gzellik yasasnn flaflmaz kuraldr. Bu yzden
ahlak yasasyla estetik yasann bitifltii ve i ie getii alandr sanat; sanatn
haysiyeti, sanattaki haysiyetlilie baldr ve az nce sylenenlerle eliflen bir
biimde sanatn yce ve haysiyetli tek nesnesi, insan bedeninin kendisinden
baflka bir fley deildir.
Geri eliflkinin nedeni yeterince aktr: duyularn ve duygularn szc-
n gerek anlamyla at koflturduu uzamdr insan bedeni; bedenin haysiyet-
lilii uruna verilmesi gereken kurban, tam da insan bedeninin duyusall-
dr. nk tanr suretinde yaratlan ve tanrnn insan suretinde kendini yeni-
den yaratt fley, insan bedenidir ve beden, kutsal bir emanettir. Ama ayn
zamanda insan bedeni, kifliyi kendi teni iinde brakan ve yce ve mutlak bir
ortakla ulafltracana yalnz bir duyusalla sevkeden fleydir.
Modernizm srecinin kendini zerine infla ettii koskoca Hristiyan gele-
nei ve sz konusu gelenein bedene ve ruha dair zmsz eliflkisi dflnl-
dnde, bu yaklaflm kuflkusuz flaflrtc deil. Ne var ki Lessing'in sanatn
mesafeliliine ve insan bedeninin haysiyetine iliflkin olarak setii, kitabna is-
mini verdii ve Winckelmann'la polemie girdii rnek, sadece Hristiyan bir
gelenein izini sreceine, aa uygun biimde Antik Yunan'dan dn al-
nan ve Hristiyanlkla harmanlanan bir rnek olmufltur. Yine de bu tercih,
Yunan idealiyle Hristiyanlk arasnda kurulan ittifak betimledii iin tipik-
tir: Winckelmann da Lessing de insann tanr suretinde dflnld Hristi-
yan imgelemini deil, tanrlarn insan suretinde kurguland Yunan imgele-
mini rnek almay yelemifl ve 18. yzyl Almanyas, kusursuz insan bedenini
Yunan gzellik idealinde bir kez daha keflfetmifltir.
nk Yunan gzellik ideali (18. yzyln kurgulad haliyle) sinir siste-
mine dolaymsz etki eden bir duyusallktan bilinli bir tercihle kanmfl ve
insan bedenini tanrsal bir ycelikle grsellefltirmifltir. Bu nedenle Lessing,
kusursuz insan bedenini rneklerken sa zerinden deil de, Laokoon zerin-
den yol alr ve grsel sanatn haysiyetini ac eken bir sa bedeni zerinden
deil, ac eken bir Yunanl bedeni zerinden kurgular. Bir dier deyiflle Les-
sing, sa'nn ektii bedensel acy, Laokoon'un ektii bedensel acyla devfli-
rir. Oysa 18. yzyl ncesinde grsellefltirilmifl olan btn armha gerilifl sah-
neleri de ancak soylu bir yalnlk ve sessiz bir ycelik sergileyebildikleri, yani
sa'nn ektii bedensel acy soylulafltrabildikleri ve ycelefltirebildikleri, ya-
ni lmekte olan bu bedenin haysiyetini koruyabildikleri srece ve koruyabil-
dikleri iin gzel addedilmifllerdir.3 Haysiyet misali olan gzellik bak srt
bir dengeye sahiptir; yalnzca ac, ksnllk ya da rk gibi tepkisellikler de-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 167

il, zlme ve lme an da ona muhaliftir. "ekilen bedensel acnn iren-


lii ve vahfleti ... armha gerilme sahnesinin iflkencesi ve azab" oldum olas
"sanatn snrnda" yer almfl ve sanat, armha germe sahnesinde yer alan "sa-
vafl esirlerinin vahfliliini, edilen alaylarn ktclln, sa'ya karfl duyulan
nefretin barbarln"4 grsellefltirmek gibi bir tuzaa dflmedii, gzellik ve
ahlakllk snrn aflmaya kendini zorlamad srece haysiyetli kalabilmifltir.
Nitekim Avrupa sanatnn armha gerilme sahnesini dengeleyecek, hatta onu
aflan sayda Meryem ana-bebek sa sahnesiyle dolu olmasnn nedeni de belli-
dir: "Resim sanatnn (sa'nn ocukluu sz konusu olduunda), ocuun
safln ve masumluunu... ycelie dnfltrme... avantaj... vardr."5
Ne var ki Lessing ycelik deil de haysiyet tartflrken, daha nce
Winckelmann'n zerinde durduu ve iki gen oluyla birlikte devasa ylan-
lar tarafndan boulmakta olan Truval rahip Laokoon'un heykelini rnek
gsterir. Heykelin resme oranla farkn gz nnde tutarak belki de bir kolay-
clk olduunu syleyebiliriz bu tercihin. Baz savlar kantlamak iin bo-
yutlu bir heykel zerinden yol almak kolaydr nk; kald ki armha geril-
me ya da doum sahnelerini grsellefltiren sa heykelleri hem daha ender,
hem daha sakncaldr. Winckelmann'a gre sz konusu Laokoon heykeli, e-
kilen lm acsn dile getirmesine karfln acyla baran her trl ifadeden
yoksun olduu iin haysiyetlidir ve bu haysiyetlilik yalnzca Laokoon grubu
iin deil, btn Yunan edebiyat ve sanat iin de geerlidir. Lessing'e gre
de acl ve zc bir boulma ann grsellefltirmesine karfln her trl acnn
betimlemesinden uzak durduu iin soylu bir heykeldir Laokoon; can ekifl-
mekte olan Laokoon ve oullar haysiyetlerini asla yitirmemekte; onlarn gs-
terdii ve lmn gz iine bakan stoac dayankllk, onur ve gurur, Laoko-
on heykelinin dolaysyla sanatn temel zelliine dnflmektedir.
Ancak Winckelmann'dan farkl olarak Lessing, grsel sanatlarla edebiyat
arasnda ciddi bir ayrm getirir: sanatlarn aksine kahramanlarnn acyla ba-
rmasndan asla korkmamfltr Yunanl edebiyatlar; acyla baran ve yz
buruflan bir kahramanla haysiyetlilik, edebiyat sz konusu olduunda asla
birbiriyle uyumsuz deildir. rnekse Sophokles bile Odysseus'un azndan
Philoktetes'i "baran, inleyen, vahfli vahfli feryatlar btn ordu alann kap-
layan... ayanda etlerini kemiren, irinler aktan bir yara bulunan"6 bir kahra-
man olarak betimlemifl ve bu betimleme Philoktetes'in ya da Sophokles'in
haysiyetine glge dflrememifltir. Ya da Helena'nn gzelliini ve bu gzellik
nedeniyle kan byk Truva savafln betimleyen Homeros, acy da dier
fleylere katarak rahata betimleyebilmifl, yaznsal bir metinde bir imge dieri-
ni izledii iin baflka fleylerin yan sra acy da dile getiren lyada ya da Odys-
seia epopeleri asla zillete dflmemifltir. Bu, gzellikle haysiyetin karfl kutbunu
168 Defter

ifade eden haysiyetsizliin dzyaz uzamnda eliflmedii ve birinin dierine


efllik edebilecei anlamna gelir. Plastik sanatlarda gizlenmesi gereken fleyin
edebiyatta gzler nne serilmesi, belirli snrlar erevesinde kalnd srece
sakncal deildir. nk "edebiyatnn giysisi bir giysi deildir ve bir fley
gizlemez; bizim imgelem gcmz giysinin iinden her fleyi grr" ve edebi-
yatn "... imgeleri... biri tekine zarar vermeden ya da dierini gizlemeden"7
yan yana varolabilirler. Lessing'e gre bunun nedeni, edebiyatn temsil gc-
nn zamann artsremliliine dayal olmasdr. Artsremlilik, imgeleri birbiri
ardna katarak anlk bir yaflanty ikame edebilecek uzun bir soluk getirebilir;
oysa grsel sanatlar artsremli bir temsilden yoksundur; onlar mekn iinde
yer aldklar iin sadece bir ann grntsyle yetinir ve grntledikleri n
sonsuzlafltrmaya ya da zaman meknsallafltrmaya alflrlar.
Grsel sanatlarn ikame mant, bir anlamda ok daha keskindir: anlk
bir yaflantnn anlk bir imgeyle ikame edilmesi gerekir. Dolaysyla Lessing'e
gre, zaman iinde eyleyen ve acy haysiyetle dile getirebilme yetisine kadir
dzyaznn balad gibi epik fliirler hari: bu balamda fliirin nasl ele alnaca
mulaktr aksine, zaman iinde deil de mekn iinde yer alan grsel sanat-
larn acnn bire bir betimlemesinden kanmas ve acyla baran bir azn
resminden ya da heykelinden saknmas gerekir. Grsel sanatlarn kulland
aracn gereidir bu. An sonsuzlafltrmak, yle sanld kadar basit deildir.
Dier yandan, lm an sz konusu olduunda, zilleti ve irkinlii t-
myle gzard etmek olanaksz hale gelecektir. Bu yzden zillet imgesini hay-
siyetin ardna gizleme buyruuyla bafl bafla kalr sanat; Laokoon grubunun
heykeltrafllarnn yapt, lm anndaki ac imgesini sanatn gzelliine ve
haysiyetine kurban etmekten baflka bir fley deildir: "stad bedensel acnn
varsaylan koflullar erevesinde en byk gzellik uruna alflmfl. Ac, bi-
imsizlefltiren btn younluuyla gzellikle bir araya gelememifl. Acy hafif-
letmesi ve barmay iniltiye dnfltrmesi gerekmifl; barmak soysuz bir ru-
hu ele verdii iin deil, yz iren bir biimde buruflturduu iin. Laoko-
on'un azn sonuna kadar atn tahayyl edin ve karar verin. Brakn La-
okoon barsn ve grn... (Az almadan ve barmadan nce) gzellii ve
acy ayn anda gsteren ve duygudafllk yaratan bir teflekkld; oysa flimdi,
acnn grnts hoflnutsuzluk uyandrd ve uyanan bu hoflnutsuzluu ac
eken nesnenin gzellii sayesinde duygudaflln tatl duygusuna dnfltre-
medii iin kiflinin yzn evirmek istedii iren bir teflekkle dnflt.
Azn plak genifl yar yzn dier ksmlarnn bu almfl az yznden
nasl arplmfl ve oynamfl olduu ve bunun uyandrd dehflet ve tiksinti t-
myle bir yana dnyann en mide bulandrc etkisini yaratan bir resim leke-
si ve bir heykel ukurudur."8
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 169
170 Defter

Gzellik ve haysiyet yasas, duyusalln bu saldrs ve tecavz karflsn-


da yitmekte; heykel, yce ve haysiyetli bir an sonsuzlafltracana irkinlefl-
mekte, duyusallk, istenmez bir yaknla yol aan tiksintiye dnflmektedir.
Kanmca buradan flu sonu kar: zillet, tahamml edilmesi ve istenmez ya-
knlnn kaldrlmas olanaksz olan duyusallktr. Oysa sanat sz konusu ol-
duunda ama, Lessing'in altn izdii gibi toplumsal ve kamusal bir duygu-
dafllktr: bu duygudafllk, insan insan yapan ve insana zg basit ve ilkel tr
ortakln aflan fleydir; Lessing'inki gibi Shakespeare hayran bir Aydnlanma-
c'nn kurgulayabilecei zere duygudafllk, gerek kiflinin kendi zbilincine
varmasna yol aan, gerekse dier bir insan, daha da dorusu insanln ken-
dini anlamasn salayan duygudur. Oysa zillet ve tiksinti, bu duygudaflla
meydan okumaktadr, nk kifli grd fleyin yaknlndan tedirgin ola-
rak onu kendinden frlatp atmak istemektedir. Yani duygudaflla yol ama-
yan bir duyusallk, insanlar aras estetik bir uzlaflm salamak yerine insan
anesteziye yneltmekte; kifli, kendini zilletten korumak uruna grsel imgeyi
grmezden gelmektedir. Byle bakldnda "insana zg hibir fley benim
yabancm deildir" cmlesi geerliliini yitirmekte, insana zg bedensel ve
duyusal zillet estetik bir duygudafll engellemektedir. Kendini tm plakl-
yla ortaya koyduu ve seyirciye hibir mesafe brakmad iin grsel sanat-
larda zillet, seyirciyi sadece kendi plaklyla bafl bafla brakmakta ve bu tek-
baflnalk ve mesafesizlik onu insanln kaplarn aralayan duygudafllk mer-
kezinden mahrum etmektedir.
Byle bir anlayfl, zel ve kamusal arasnda getirilen ayrmdan kaynakla-
nr: zel bir alanda gerekleflen sanat, zelliini aflarak kamusaln ve toplum-
saln ortaklna uzanmaldr. Oysa zillet, kendi zel alann aflarak bir gzel-
duygululuk olarak kamusala katlanamaz. Nitekim Yunanllarn grsel sanat-
lar gzellik yasasna bal klmalarnn nedeni, gzelliin mesafesiz ve dola-
ymsz bir duyusalla form vermeye kadir olmas ve zilleti haysiyete evrimle-
yebilmesi yzndendir. Bu durumda zillet, asla temsile konu olabilecek bir
ierie dnflmemeli, imgeleflmemeli, insann bedene dair kamusal duygu-
daflln silip sprmesine izin verilmemelidir. stelik bu buyruk, yalnzca
acnn ve lmn, vahfletin ve ykmn, rmenin ve eprimenin kanlmaz
duyusal imgeleri iin deil, ksnlle iliflkin duyusal imgelerin tm iin de
geerlidir. Kracauer'in bir azda and vahfletle ksnllk, Lessing iin de
eflitlenir: "Yzde en irkin arplmalara yol aan, btn bedeni dehflet verici
bir biime sokan ve sakin bir andaki gzel btn izgileri yokeden ve bedeni
dnfltren yle tutkular ve tutku mertebeleri"9 vardr ki, onlarn da sanatn
grselliinden men edilmesi gerekir. Uzlafllamayan, seyirciyi mesafe kazan-
maktan alkoyan duygulardr bunlar da. Estetik gibi yeni bir bilimin inflas ve
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 171

gzellik duygusunun toplumsal bir ortakla dnflmesi isteniyorsa eer ki


Lessing, onu izleyen Kant, Schiller ya da Hegel gibi ardllar kadar ak bir bi-
imde dile getirmese de bunu istemektedir, bedenin tek baflna ya da ikili bir
mahremiyet iinde yaflantlad ksnlle dair imgelerin de sanata dahil
edilmemesine zen gsterilmesi gerekir.
Nitekim bu sorunsallardan hareketle sanatn haysiyeti, yalnzca Lessing
iin deil, sonraki yllarda Kant, Schiller ve Romantikler iin de temel bir ko-
nu olacaktr. Sonradan Romantikler insann haysiyet merkezine o gne dein
haysiyetsiz olarak kurgulanmfl kimi duyular da dahil etmek istemifl olsalar
da, haysiyet kavram, 18. yzyl Avrupas'ndan gemifle uzanan ve ahlak ve
gzelin bilimi olarak estetii flimdiki zamanda bir araya getiren bir kpr ola-
rak kurgulanmfltr. Bu, Romantikler iin de byledir. Ne var ki sanatn hay-
siyeti kavram, sanatn konusunu oluflturan dier nesnelerde deil, insan be-
deninin kendinde dmlenir. fiunu demek istiyorum: sanatn konusunu
oluflturan canl ya da l doa gibi organik nesneler nk onlar da insan
bedeni gibi organiktir, tiksin olabilseler bile, asla haysiyetsiz deillerdir.
Haysiyet bir tek insan bedenine zgdr: "Grsel sanatlarn kusursuz ve ha-
niyse haysiyetli tek nesnesi, insan bedenidir."10
Aslnda neden insan bedeninin sanatn en haysiyetli nesnesi olduuna da-
ir denklem, tersinden de kurulabilir nk zillet de aslnda yalnzca insan
bedenine iliflkindir. Bir elma ya da sandalye, tiksintiye yol aabilse de ne hay-
siyetli ne zelildir. Ya da yalnzca insan bedenini anfltran bir simge olarak
kurgulandklar durumlarda haysiyetli ya da zelil olabilirler. nk btn or-
ganik maddeler ve nesneler iin geerli olabilecek tiksintiden farkl olarak zil-
let yalnzca insan bedeniyle ilgilidir. Yalnzca insan bedeni zelildir, nk yal-
nzca insan bedeni haysiyetlidir. Bunun nedeni insan bedeninin evrendeki en
haysiyetli fley olarak konumlandrlmasdr. Sadece insan bedeni tanr suretin-
de yaratld iin gzellii ve haysiyeti kusursuzca ayn bnyede birefltirmeye
kadirdir: "insan... gzellik idealinin... ve kusursuzluk idealinin kendi... olma-
ya... dnyadaki btn nesneler arasnda tek baflna muktedirdir."11
Kuflkusuz byle bir tartflmada Avrupa'ya zg bildik karfltlk iliflkisi
gndeme gelir ve insan bedeni ile bedenin tesinde bir fleye iflaret eden insan
ruhu birbiriyle eliflir. Bir yandan en yce ve en haysiyetli fleydir beden, te
yandan hastalkl, lml ve organik olduu iin zillete dflmektedir. nk
zillet, bedenin organiklii ve dirimsellii, yani ryebilirlii ve kokuflabilirli-
iyle iliflkilendirilmektedir. Aslnda zillet, organik maddenin ki haysiyetli ol-
masna ramen insan bedeni de byledir lmllyle ve yok olabilirliiy-
le ilgilidir. Zilletin birincil zellii, onun kokuflan cesette olduu gibi yzlefl-
mek istenmeyen bir yaknl dile getirmesidir. Kifliyi tm duyularyla tutsak
172 Defter

alan ve midesini bulandran bir yaknlktr bu; bylesine mide bulandrc bir
yaknlk, sadece insan bedenine iliflkin olmasa da, kaflszl, sadece insan
bedenine dairdir. rmfl hayvan leflleri gibi mide bulandrc organik mad-
deler tiksinti verir vermesine, ama onlardan kalabilir.
te yandan mide bulandrmayan, sonsuza dein i ie kalmay arzulayan
yaknlk da yine dier organik nesnelere deil, sadece insan bedenine dairdir.
Dolaysyla zillet, sarka misali arzu ile tiksinti arasnda gidip gelen, bedenin
bedenselliinin altn izen fleydir. Oysa beden, ancak ardnda yatan ve bede-
ni aflan fleyi temsil etmeye kadir olduu srece olumlanabilir. nk ancak
bedenin ardnda yatan ve rmeye ve lmlle tabi olmayan fley mutlak
ve haysiyetlidir; lmllk vehesi ise geici, grece ve zelil klar bedeni. Bu
balamda byle bir ifade bafll baflna bir eliflki ierse de bedene dair hay-
siyetin lmszl ve mutlakl, sanrm Lessing'in ardl Kant'n konum-
landrmasyla amlanabilecektir.
Kant'a gre haysiyetli olan fley, her tr greceliin tesinde yer alan ve efl-
siz ve benzeri olmayan bir fleydir. Sz ettii grecelii somutlamak adna
Kant bir pazar deerine sahip olan metalar rnek gsterir: bu metalardan
farkl olarak hibir pazar deeri yoktur haysiyetin; o dnyaya zg anlamlan-
drma dizgeleri iinde yer alarak greceleflen bir fley deil, onlarn ardnda ya-
tan ve "yalnzca grece bir deere, yani bir fiyata deil..., isel bir deere, ya-
ni haysiyete sahip olan"12 fleydir. Bilindii zere kendinde ve mutlak bir de-
ere sahip olan fley, yalnzca haysiyetli deil, ayn zamanda ahlakldr. Kant'n
mutlak ahlakna gre ahlakllk, nsel ve koflulsuzdur ve mutlaklk, haysiyet
gibi bir kavramn da nselliinin ve koflulsuzluunun flaflmaz kuraldr. Ahla-
kn nselliinden ve koflulsuzluundan ise doa ya da doaya zg dier or-
ganik ya da inorganik nesneler deil, sadece ve sadece insan ya da meseleyi
baflka trl kavramsallafltrmak gerekirse: insan bedeninin tafld zne nasi-
bini almfltr: "haysiyet sahibi olan tek fley... insanlktr."13 Dolaysyla insan
bedeninin grselleflmesi, onun iindeki mutlak, nsel ve lmsz deerin or-
taya karlmasna bal kalacaktr. Bu nedenle byle mutlak bir deer, kendi
dflnda bir fleye gnderme yapmayan bir bedensellie Kant terminolojisiyle
syleyeceksek eer: grngsellie gdml klnamaz.
Bu trden bir talep, Kant ahlaknda ilgin bir sonuca yol aar: haysiyetli-
lik uruna bedeni duyusallndan etmeli ve kiflinin bedene dair duygusall
hor grlmelidir. Haysiyet, duruma msait yanardner bir deiflkenlik olma-
d iin, bedenin duruma msait olan yannn, aisthesis uzamna bal grn-
gselliinin bilinli olarak yenilmesi gerekir. nk kifli, duyularyla yer ald-
aisthesis uzamnda grnglere kendi tasavvurlar erevesinde yaklaflmakta
ve haysiyet gibi mutlak bir deeri, duyusalla ve duygusalla gdml kl-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 173

maktadr. Oysa aisthesis alannda yaflantlanan bir beden, bedensellii afllma-


d ve kifliye mutlak bir deer bahfletmedii srece pathos'a iliflkin ve patetik-
tir. Bu yzden szc szcne, aisthesis'in patolojik nesne'sinden sz eder
Kant. Haysiyet uruna patolojik nesnenin apatiklefltirilerek pathos'tan indir-
genmesi, znenin mesafeye davet edilmesi gerekir. O yzden apati, der Kant
"ahlakllk uruna apati gereklidir kanlmaz olarak"14; bedeni, ona bakan
zneye dair her trl pathos'tan erkin klmak gereklidir haysiyetlilik adna.
Byle baknca Kant, Lessing'le kaytsz flartsz rtflmekte, her ikisi de g-
zellik ve haysiyet yasas uruna, bedeni bedensel zelliklerinden syrmay
nermektedirler. Bedeni bedensellie mahkm klan pathos'a dair her trl
zelliktir bu: acdr, ksnllktr, vahflettir; onun iin sonsuz bir uzakl de-
il de sonsuz bir yaknl dileyen ve zilletin ters yz olan bedensel arzu da
buna dahildir. nk arzu da kifliyi zillete dflrmekte, onu pathos'a baml
klarak, bedenin tesinde yatan fleye dolaysyla haysiyetlilie ulaflmasn
engellemektedir. Arzu, dier bedeni, en yce ve haysiyetli fley olan insan be-
denini "zevk alnabilir... bir fleye, zevk alma zelliiyle de doaya aykr bir fle-
ye, yani tiksinti verici bir nesneye"15 dnfltrmektedir. Arzulayan insan be-
deni, Kant yle der, kendini dayatr. Kendi tesinde bir fleye gnderme ya-
pacana kendi zevki ve kar iin kendini dayatan bir beden ise tiksinti
uyandrcdr. fltahn denetleyemeyen ve apatikleflemeyen bir bedendir bu;
oysa estetik uzlaflm uruna bedeni zneye gdml bir pathos'tan kurtarmak
gerekir. Onun iin Lessing gibi Kant iin de gzel sanatlarn asli zellii, "do-
ada irkin ya da hofla gitmeyen fleyleri gzelmifl gibi betimleme" yeteneidir.
"Taflknlklar, hastalklar, savafln yol at ykmlar, vb. zarar verici fleyler de
gzel olarak betimlenebilir ve bir resimde grsellefltirilebilir; oysa btn este-
tik beeniyi ve sanatsal gzellii yok etmeden doaya uygun biimde tasavvur
edilemeyecek yle bir irkinlik vardr ki, tiksinti uyandrr. nk nesnenin
ayrks ve sadece imgelem gcne bal tasavvuru, tm gcmzle karfl koy-
maya alfltmz fleyin haz alma uruna kendini dayatmasdr: ...bylece nesne-
nin doasyla onun sanatsal tasavvuru bizim duyumsamamzda farkllk gs-
termez ve bu tr bir duyumsamann gzel olmas olanakszdr. rnlerinde
doayla sanat neredeyse karfltran heykel sanat o nedenle irkin nesnelerin
tasavvurunu yaptlarndan uzak tutmufltur..."16
Laokoon'a geri dnersek, Lessing'in yazd zere Laokoon, bedensel hay-
siyeti tasvir eden bir heykeldir. Acy ve can ekiflmeyi grsellefltirmesine ra-
men Laokoon grubu bunu can ekiflme ann ve can ekiflmenin zilletini gz-
ler nne sermeden yapmakta, bedenin ve sanatn haysiyetini korumaktadr.
Soylu bir yalnlk ve sessiz bir ycelik sergiler bu heykel. Beden burada be-
denselliin tesindedir. Ne var ki bedenin kendi dflnda bir fleye gnderme
174 Defter

yapmas, eliflkili bir biimde yine de onun bedenselliinin korunmasyla ilin-


tilidir. Laokoon grubu, bedenin organik btnln bozmad ve azn
plak genifl yarna iflaret etmedii iin koruyabilmektedir bedenin tesinde
yatan fleyi. nk doada gzellik kavram nesnenin formuyla ilgilidir ve
"gerek gzelliin formunun paralar kesintisizdir."17 Kant'a gre bir nesne-
nin form olarak alglanabilmesi iin, onun birbirinden bamsz alglanan
elerinin para-btn iliflkisi iinde birefltirilebilmesi gerekir. nsan bedeni
de ancak organik btnl korunduu srece gzeldir. Dier bir deyiflle ac
ekme ve can ekiflme annda bile bedenin organlarnn yerli yerinde durma-
s, kollarn ve bacaklarn gvdeden ayrlmamfl olmas, gzellik ve haysiyetli-
lik uruna elzemdir. O yzden Lessing'in btn nefretini eken azn plak
genifl yar Laokoon grubunda asla sanatsal bir imgeye dnflmemekte; be-
den, lm annda bile organik btnln yitirmemekte, dalp zlme-
mektedir. Yani bedenin ve sanatsal beden imgesinin haysiyetini tehdit eden
fley, onun bedensel btnln yitirmesidir. Hristiyanlkla Antik Yunan'
harmanlayan 18. yzyl tasavvurunda sanat yapt "tam fleklini almfl bir fley, bir
organizma"18 olduu srece ve olduu iin gzel ve haysiyetlidir. Byle bir ta-
lep, yalnzca para-btn iliflkisini korumann deil, bir merkez etrafnda d-
nen ve ne bir eklemenin ne de bir eksiltmenin mmkn olduu organik bir
btnlk yaratmann peflindedir. flte 18. yzyln, lksellefltirilen gzellik ve
haysiyet rnei olarak Hristiyan gelenei yerine eski Yunan' tercih etmesi-
nin nedeni, insan bedenini bu trden kusursuz bir organizma olarak sergile-
yen en iyi rneklerin eski Yunan'da bulunduunun dflnlmfl olmasdr.
Sonu olarak beden, ierisiyle dflarsnn ayrt edilebildii; yzeyde dfla-
rsnn kusursuzluunu tehdit eden ukurlar, girintiler ve kntlar olufltur-
mad, kendi iinde zlmedii, dalmad ve rmedii srece haysi-
yetlidir. Ayn nerme, sadece beden iin deil, bedenin bir arada tuttuu ki-
flisel ve haysiyetli isel btnlk iin de geerlidir. Bu trden kiflisel bir b-
tnln kendi iselliini asla dflavurmamas; sanat yaptnn kifliye zg te-
kil aclardan, tutkulardan, nefretlerden korunmas gerekir.
Zillet ise bedeni haysiyetinden eden, ierisi ile dflarsnn geirgenlefltii,
yaralardan akan irinlerin dflavurduu andr. Ayn zillet, utanmazca dflavuru-
lan lme srklenme ya da ac an iin de geerlidir. Lessing ile Kant' bir-
lefltiren nerme, bunu onlardan iki yz yl sonra yaflamfl olan bir yazar dile
getirmifl de olsa "can ekiflenlere, llere acmay... yadsmak... gibi, kadnla-
rn yreini paralayan gsteriflli yaralar karflsnda da"19 acmay ve pathos'u
yadsmaya iliflkindir. nk bu pathos, "bedeni artk bir yarar kalmayan, bir
ifle yaramayan, kaldrlp atlacak bir nesneye" evirecektir: "Ypranmfll iyi-
ce belli olan, ykk bir bedendir... Evin bir nesnesinden, kaza bal bir eflek-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 175

ten te bir fley deildir artk bu ten."20 Heykelin bize gsterdiinden bir an
sonra Laokoon ile oullarnn ylanlar tarafndan boynu krlacak, belleri b-
klecek, damarlarndan kan fflkracaktr... Ama asla bedeni byle nesneleflti-
ren ve haysiyetinden eden bir an grsellefltiremez gzel sanatlar; onlarn bu
tr imgeleri kullanmak gibi bir lks yoktur.
18. yzyl Avrupas'nn gzellik ideali olarak ele ald Yunan sanatnn
kusursuz rnekleri "gerilmeyen, salkl bir et zerinde usulca ekilen bir ten
sunar bize... Bizim bedenlerimizin stndeki gibi deil, tersine asla krflma-
yan ve katlanmayan bir tendir bu... Gerek gzelliin formunda kesintili par-
alar yoktur... Yunan sanatlarnn resimlerinde gerek gzelliklerin eneleri
ukurlarla kesintiye uramaz... Aradan yllar getikten sonra orada olmas ge-
reken krflklklar ima edilmez."21 Krflklklar, katlar, yaralar, banlar ve ek-
lem yerleri, ellerdeki damarlar kesintisiz bir beden yzeyinin gzelliini ve
haysiyetini zedeleyen, onun kesintisiz btnln engelleyen ayplardr.
Dolaysyla bedeni haysiyetinden eden, yalnzca bedenin ierisine gnderme
yapan ukurlar ve yarklar deil, yzeyindeki engebelerdir de. 18. yzyln g-
zellik tasavvuruna zg birok rnek verilebilir. Ne var ki kanmca meseleyi
canevinden vuran ve bizi bedenin haysiyetine ve zilletine iliflkin tartflmann
yreine gtren rnek, Herder'in verdiidir: Ellerdeki damarlarn ya da ba-
caklardaki varislerin tiksinliinin nedeni, "onlarn bedensel btnle dahil
olmamalarndan kaynaklanr," diye yazar Herder; "onlar, ze dahil olmayan
ya da ondan koparlan eklemelerdir ve... erken bir lme iflaret ederler."22
Byle kurulan bir cmle, bedenin btnlne dahil olan bir fleyi, onun
btnlnden kopararak dflsal olan bir eklemeye evirmektedir. Dier bir
deyiflle beden, ze dahil olan ve olmayan diye bir karfltlk iliflkisi iindedir ve
eer bedensel z, bedeni bir arada tutan btnlkse, bu btnn parasn
oluflturmasna ramen ekleme, onun btnl dflnda yer alan her fleydir.
Kant byle bir ekleme saylan parergon kavramn amlamaya alflrken re-
sim erevelerinden, heykel giysilerinden ve antbina stunlarndan sz eder.
Demek ki ierisi ve dflarsyla ilintili bir kavramdr ekleme parergon; o, ne-
yin ieriye, neyin dflarya dahil edildiini belirler. Eer bedensel ve btnsel
z ergon ise, ona eklemlenen her fley, parergon'dur. Ergon'un mutlakl ve
sonsuzluu karflsnda parergon'un fark, onun yalnzca ekleme olmasndan
deil, lml ve geici olmasndan kaynaklanr. Bu yzden Bat felsefi syle-
mi parergon'a oldum olas karfl kmfl, onu bitmifl, kusursuz yaptn er-
gon'un karflsnda ve dflnda konumlandrmfltr. Bedenin dflsal yzeyini ve
isel lmszln tehdit eden her fleyi kapsayan bir kavramdr ekleme; -
banlar ve yaralar, i organlar, ak ve baran azlar... Hepsi bu kavramn a-
ts altnda yer alr.
176 Defter

Bu trden bir ergon-parergon ikilemi dorultusunda haysiyet ve zillet gibi


kavramlar ele aldmzda, karflmza ilgin bir tablo kyor: 18. yzyl tasav-
vurunda erken bir lme iflaret eden bedensel zellikler henz zelil deilse
de tiksinti ve haysiyetsizlik kavramyla betimlenirken, bedenin tesinde bir
fleye ve onun btncllne gnderme yapan zellikler haysiyet kavramyla
iliflkilendiriliyor. Burada altn izmek istediim fley, 18. yzyl yazarlarnn
Yunan idealine atf yaparken yalnzca platonik-hristiyan ruh-beden ikilemin-
den hareket etmekle kalmayp, aslnda bedenin ve sanatn haysiyetini tanm-
larken, cmlesini kurmadklar baflka bir fleyi daha, zilleti de tanmlamfl ol-
duklardr. Demek istediim flu: Gzellii ve haysiyeti inkr eden zillet, be-
densel btnle dflsal ve lml bir eklemedir. Vahfletin, ksnlln, ter-
rn, lmn ve acnn ortak paydas, onlarn aslnda isellie ve bedensellie
dflsal olarak grlen ve insan haysiyetten uzaklafltran bir zillette birleflmeleri-
dir. Bu nedenle gzellie meydan okuyan bir haldir zillet: o, sonsuzluu deil,
sonluluu imlemektedir.
Ne var ki insan bedeni hem haysiyetli hem zelil olduu iin haysiyetlilik
onun przsz dfl yzeyine, kusursuzluuna ve genliine, zillet ise onun de-
rinlerde sakl ve her an dflar akma tehlikesi gsteren organik lmllne
bahfledilir. Dfl yzeydeki kabarklarn, katlarn ve fliflkinliklerin zelil olmas-
nn nedeni, onlarn isel bir rmeyi dflavurmalar yzndendir. Grsel sa-
natlarda ayn dflavurum, tartflmasz yalnzca beden iin deil, bedenin tafld-
ruh iin de geerlidir: ruha dair aclarn ve aflklarn dolaymsz ve sinir sis-
temine bire bir etki eden dflavurumu da lmll ve sonluluu arfltrd-
iin kanlmaz olarak zelildir. Her trl mesafeyi ortadan kaldran ve ie-
risiyle dflars arasndaki snr geirgenlefltiren zilletlerdir bunlar; organik b-
tnln sonsuzluunu paralayarak duygunun ya da bedenin kendini mut-
lak bir nesneye indirgerler. Bu nedenle yalnzca grsel sanatlarn deil, evre-
nin en yce ve haysiyetli fleyi olan insan bedenini cismaniliinden kurtarmak
ve onun bir anlk kurtuluflunu sergilemek, 18. yzyl estetii ve ahlak iin ka-
nlmaz bir buyruk olmufltur.
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 177

II.

"Ama insan en ok ileden karan, insan


en ok klten fleylerden hibirinin bede-
ni yoktur."
Herman Melville, Moby Dick

lgintir, 18. yzyl sonras Avrupa estetii, bedenselliini giderek yitiren ve


bedenden giderek feragat eden bir estetie evrilir. Bunun nedeni kuflkusuz
yalnzca bedenin haysiyeti sorunu deil. Ayn zamanda Kant sonras imge
kavramnn tersinden bir krlma yaflamfl olmasyla iliflkili bu. Kant, imgesel
temsil denen fleyi, zihinsel eylemin znel temsil dzeyine indirgemifl ve aist-
hesis alannda eyleyen znenin ide'yi asla temsil edemeyeceini sylemifl olan
kiflidir. Bir dier deyiflle, aflkn nsellikler erevesinde retilen kurgulardr
imgeler; gndermesini yaptklar fleyi yani rnekse, bedenselliin ardnda ya-
tan bedenin haysiyetini temsil edeceklerine, onu yeniden infla ederler. Yani
bir fleyin imgesi onun asl deildir ve imge ile gnderme yapt fley arasnda-
ki bu krlma, imgeyi tartflmasz biimde zgrlefltirmifltir. Gstergeyi gn-
dermesinden, gstereni gsterilenden koparr Kant; artk hibir gsterileni ol-
mayan imgeler, gzel birer yansma (Schiller) adyla Kant sonras bamszlafla-
rak en azndan Romantikler buna bamszlk ve zgndergesellik derler
yalnzca kendilerini imlerler.
Geri imgeyi kendi baflna brakarak her fleye kadir klmak deildir
Kant'n amac; onun meselesi, imgenin, temsil edilemez olan fleyin ide'nin
temsilinden feragat etmesidir. Temsil edilemeyecek olan fley, son kertede tan-
r ya da ide olsa bile, temsil edilemezlii Kant bedenle deil de doada be-
deni tehdit eden taflknlar, volkanlar, frtna ve depremlerle iliflkilendirir. Do-
ann iinde yer alan bu grntler, doann ardnda yatan idenin habercile-
ridir. Aisthesis'le snrl bir yetenein ve hayal gcnn bu trden fliddetli g-
rntleri bir imgede birefltirmesi ve kendi tasavvurundan hareketle onlara
ikincil ve ikame edici bir grnt bahfletmesi olanakszdr nk; suskunluk,
bu trden doa olaylarnn emir kipidir. Ne var ki bu trden dehflet verici
doa olaylarnn imgeye gelmemesi, onlarn formsuzluundan kaynaklanr.
Byle grntlerin organik ve btncl birer form olarak ele alnmas ola-
nakszdr; forma dair birefltirici etkinliinin iflas ettiini yaflantlar zne. On-
lar imgede birefltirme yetisine sahip deildir. Oysa gzellik, birefltirici bir ye-
ti gerektirir. Deprem gibi doa olaylar karflsnda aresiz kalan zne, aklla
imgelem gcnn barflarak oluflturduu bir imge sayesinde temsil edemeye-
cektir bu tr doa glerini. flte bu temsiliyetsizlik, Kant'a gre yceliin ka-
ntna dnflr; kifliye, onu aflan yce bir suskunluun ve dilsiz bir gcn var-
178 Defter

ln hissettirir. Onun iindir ki deprem ya da frtna gibi grntlerin, insa-


nn ikame ederek yeniden infla edebilecei bir bedeni yoktur. Kant'n yceli-
in kant olarak kurgulad bu bedensizlii, modernizmin belki de en byk
romann yazmfl olan Melville'den daha iyi kimse dile getirmemifltir: "Ah, flu
rzgrn bir bedeni olsayd! Ama insan en ok ileden karan, insan en ok
klten fleylerden hibirinin bedeni yoktur. Elle tutulur bir bedeni yoktur
ama, gl bir varlktr yine de. ok ince, ok kurnazca, ok hnzrca bir bafl-
kalk bu. Ama bir daha sylyorum, yemin ediyorum ki, gene de bir ycelik,
bir gzellik var bu rzgrda."23
Yceliin tanm, onun bedenden mahrum olduu iin temsil edileme-
mesidir. Kant, 18. yzyl corafyasn suskunluk buyruuyla bafl bafla brakr:
konuflulamayacak fleyler zerine susmak gerekir; bedensizliin imgesel ikame-
si sz konusu olamaz. Kuflkusuz ayn buyruk aflka, ksnlle ve acya da da-
irdir. Asla btncl birer bedene sahip olan ve znenin birefltirici etkinlii sa-
yesinde imgesellefltirilebilen fleyler deildir bu trden isel yaflantlar; onlar
zerinden yol almak gerek ahlakllk gerekse ycelik yasasyla eliflkilidir. Bu-
nunla beraber Kant, gzellik yasasnn doayla snrl olduunu syler: yce-
den farkl olarak gzellik, sanata kurallarn veren doann sesidir. Dier bir
deyiflle gzellik, doann imgeye ve grsellie uygun formundan soluklanr-
ken; yce, formsuzluu nedeniyle ele avuca smayan, kendi dflnda ve kendi
tesinde bir fleye iflaret eden ve asla imgeye evrilmeyen bir fleydir. Yce, ide-
nin gizlenmesinden kaynaklanr ve eliflkili bir biimde modern sanat ve mo-
dern estetik, gizlenmekte olan fleyi ideyi, tanry gzler nne serme arzu-
sunun gstergesidir. Yce bir bedenin yokluu, onun temsillerinin varlk ne-
denidir.
Bu balam erevesinde bedene ve bedenin haysiyetine geri dnelim.
Mevcuda taflnmas olanaksz bir bedensizliin mevcuda taflnmas, modern
sanatn imknsz dinamiidir. Bu nedenledir ki, bedenin bedensellikten ve
duyunun duyusallktan esirgenmesi, modernist sanatn ortak payesidir. Bu,
bir anlamda Hristiyan bir izlein srdrlmesi, ama Hristiyanln Kant'n
ycelik buyruuna yedirilmesi anlamna gelir. Ne var ki bu trden bir paye,
iki ynl bir alm gsterecektir: Temsil edilmesi olanaksz olan fleyi temsil-
den koparmann bedeli, bir yandan imgeyi gndermesinden bamszlafltr-
mak olacaktr. te yandan imge inatla, kendi tasavvurunu deil de tasavvu-
run ardnda yatan ideyi temsil etmek isteyecektir. Yani beden imgesi bir yan-
dan bedene dair her fleyi btn bedensellii (maddesellii) iinde temsil et-
meye bafllarken ki buna 19. yzyln ou akm rnek gsterilebilir te
yandan artk bedenin ardnda yatan ve bedensellii aflan fleyi temsil etmekten
geri ekilir. Ne var ki yine ayn geri ekilifl, ayrks bir biimde tersine dner
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 179

ve imge, temsil edilemez olan fleyi temsil edebilme adna inanlmaz bir aba-
ya giriflir. Nesnesizleflmeye bafllayarak bir yandan kendi dflnda bir fley imle-
meme buyruuna itaat etmeye, te yandan kendi tesindeki ideyi grsellefltir-
meye alflan soyut sanat buna en iyi rnektir. Bir yandan artk gndermeye
sahip bir bedeni olmayan, nk sanatsal bedenin kendine dnflmfl olan
bir fleydir modern imge; te yandan idenin yerini alabilmek uruna bedeni
bedenselliinden eden ve onun mutlak soyutlamasna giden bir fley. O ne-
denle modern sanat bedenin temsili yerine, bedenin bedenselliinin, yani be-
denin maddeselliinin yadsnmasna dnflr. Bu, Kant sonras almn her
iki ucu iin de geerlidir: ister imge bedeni deil de ondan ayrflmfl bir fleyi
temsil etsin o halde zaten bedeni temsil etmemektedir, isterse ide uruna
bedeni bedenselliinden etsin, her ikisinin de ortak tavr, bedenin ciddi bir
ekilme hareketi iinde bulunmasdr. Sonuta beden idesinin ycelii ve
haysiyeti, bedenin yadsnmasna baldr.
fiimdi kadn bedeni imgesinin geirdii dnflmler zerine dflnerek
buraya kadar yaptmz genellemelere daha bir gereklik ve somutluk kazan-
drabiliriz sanyorum. Neden erkek deil de kadn bedeni bu trden bir d-
nflme tabi klnd? Bu sorunun yant sanrm basit: yzyllarn imgelemine
gre gerek doaya ve maddesellie daha yakn olan, gerekse zelil olma tehlike-
sini ieren beden eril deil, diflildir. Malum: erkek egemen toplumlarn arzu
nesnesi diflil bedendir ve arzu, madalyonun zillette koflut giden ters yz-
dr. Oysa "estetik ide" denen fleyden, "hibir dflnce, yani hibir kavram
ona denk dflemese, yani hibir dil ona ulaflamasa ve aklk kazandramasa
bile, hayal gcnn dflnmeye zorlayan tasavvurunu anlyorum," diye yazar
Kant. Ama estetik ideden giderek uzaklaflan, kendini giderek yoran ve tke-
ten bir "haz amaladnda... geriye ideden bir fley kalmaz ve... estetiin nes-
nesi... giderek tiksinti verir."24 Bu ahlaksal buyruu arzu nesnesi olan diflil be-
dene dolaymladmzda, estetik kipi son derece aktr: kadn bedeninin ge-
rek zilletten, gerekse arzudan yaltlmas iin, onun maddesel hazzn tesinde
yatan idenin temsilcisine dnflmesi gerekir. Kendi dflnda bir fleye gnder-
me yapmakszn sadece bedensel hazz kflkrtmakla yetinen bir beden, bu-
nun cmlesini Kant byle kurmasa da zelil ve pornografiktir. Gerek zillete
gerekse arzuya yol aan ve zgndergesellik iinde salnan bedensel organlar-
sa, yine malum olduu zere, bedenin bedenselliini vurgulayan, onun ieri-
lerine iflaret eden ve estetik idenin ifadesinden (Kant) uzaklaflan fleylerdir:
"dflnen bir insan iin sanatn en nemli mevzuu insandr ve insann sadece
dflyzeyidir."25 18. yzyln ikinci yarsnn ykselen deerleri olan estetik ve
anatomi, birbirine zt iki istikameti gsterir: amalanan, bedenin ardnda ya-
tan bedensizlie yaknlaflmak ve temsil edilmesi olanaksz olan fleyi temsil et-
180 Defter

mekse eer, o halde anatominin estetikten uzak tutulmas gerekir: "Anatomi


eitimi, sanaty kusursuzlafltracana imha etmifltir. Resimde ve sanatta de-
rinin altna bakmak sakncaldr."26
Yunan heykellerinde olduu gibi ii olmayan bir fleye evrilmelidir kadn
bedeni; klasik estetiin ve beden siyasetinin dflman olan i organlar, sanat-
tan men edilmelidir. Bu nedenle 18. yzyln ikinci yarsndan sonra Avrupa
sanatnda yce, soylu ve bedensellikten uzak l kadn bedenlerinin oynad
rol bir yana kadn tamamland/ l bedeni/ kusursuzluun glmseyiflini
taflyor (Sylvia Plath); ideye kendini dn verdii iin giderek bedenselli-
inden olan bir fleye dnflr diflil beden. Sanrm diflil bedene dair pathos'a
iliflkin bu feragat, Ingres'in Vens resimleriyle bafllayarak belirginlefliyor. Za-
man ve mekn tesi figrlerdir Ingres'in Vens'leri; bedenlerinde bedenselli-
in deil de, soylu bir yalnln, sessiz bir yceliin izini taflrlar.
rnekler Paris modernizminden bilgisayar ortamnn kokusuz ve lm-
sz sanal bedenlerine dein oaltlabilir. Ne var ki alt izilmesi gereken, yal-
nzca bedenin iselliinin deil, ayn zamanda zneyi kamusal duygudafllk-
tan uzaklafltran her trl kiflisel iselliin de grsel sanatlarn uzamndan
adm adm uzaklafltdr. Lyotard'n 20. yzyln sonlarna doru dile getirdi-
i sav hakllk kazanmaktadr bylece. Modern sanatn kanlmaz dinamii,
temsil edilmesi olanaksz olan fleyi temsil etme arzusudur Lyotard'a gre;
Kant'n ycelik tasarm, bu sanata damgasn vurmufltur. Kant sonras "im-
gelem gc, mutla temsil edecek biimler retmekten mahrum olduunu"
anlamfltr. "Ama... eer... sanat... hl yrrlln koruyorsa...", eliflkili
grnen bir biimde "gizemini" 20. yzylda bile "duyudan deil, duyu-tesi
bir yerden alarak korumaktadr."27
Nasl Juan Gris ivi kavram olmadan tek bir ivi resmi bile yapamayaca-
n sylemiflse, beden idesi olmadan beden resmi yapmak, Kant'n suskun-
luk buyruunun tersine iflleyerek olanakszlaflr. 18. yzyl sonrasndan 20.
yzyla dein modern Bat sanatnn ortak izlei, duyusallktan uzaklaflarak,
kendini temsil edilmesi olanaksz olan ideye adamaktr. Ne var ki temsili ola-
naksz olan ide imgesi, imge olma yani ide olmama zelliiyle kendini e-
liflkili bir biimde dayatr: onun iin bedene dair imgenin apatik bir soukluk
iinde yceltilmesi, 18. yzyldan itibaren giderek belirginleflen flaflmaz kural-
dr.
Byle bakldnda 20. yzyl soyut sanatnn ltlerinin de 18. yzyl
estetik kuramclar tarafndan temellendirilmifl olduu grlmektedir. Bunun
nedeni, estetik kavramnn duyulardan aisthesis koparlarak gzellik epis-
teme aisthetike ile ilintilendirilmifl olmasdr. Estetiin ortak bir uzlaflma d-
nflerek mzelerde ve salonlarda sergilenmeye, okullarda okutulmaya, konser
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 181

salonlarnda dinlenmeye bafllamas, onun duyusallktan ve duygusallktan ay-


rfltrlarak ortak bir duygudaflla dnfltrlmesine bal olmufltur. Beden
sz konusu olduunda bu trden estetik bir duygudafllk, beden zerinden
deil, onu aflan ide zerinden gerekleflebilir. nk "ycelik bizi... doay
btnl iinde, duyutesi bir fleyin temsili olarak dflnmeye zorlamakta-
dr."28
eliflkili bir biimde hem gzelliin hem zilletin simgesi olan diflil beden
sz konusu olduunda bu buyrua kaytsz flartsz itaat kanlmazdr. Grsel
sanatlardan, estetik yasa gerei diflilliin ksnlln trplemeleri bekle-
nir. Bir yandan ksnlln ve duyusalln, te yandan acnn ve vahfletin
simgesi olan plak ve ak az, azn tesinde bir fleye gnderme yapt iin
tartflmann merkezine yerleflmifltir. Simgesel olarak azn kapall, haysiyet-
li bir bedenin ilksel erdemidir: "Gzlerin yan sra az, yzn en gzel ksm-
dr... Eski slubun figrlerinde dudaklar kapaldr; tmyle ksk olmasa bile
gemifl zamann btn tanrsal, hem diflil hem eril figrlerinde ayndr; zel-
likle zlemden ve aflktan esriyen ve bu esrimeyi grsellefltiren Vens'n azy-
la erkek kahramanlarn aznn kapall ayndr..."29
Azn kapatlmasna iliflkin bu buyruk, 18. ve 19. yzyl grsel sanatlarn-
da ak seik gzlenir. Az, ierisi ile dflars arasnda bir efliktir ve yalnzca
aza iliflkin deil, ierisiyle dflarsn ayran tene dair dier snrlarn da ko-
runmas, bu yasann buyruu gereidir. Ama bedenden feragat ve haysiyet,
sadece snrlarn korunmasna deil, afllmasna da baldr. nk snrlar
korunsa bile onlar aisthesis'e bal grngler alanna iflaret edecek, bedenin
ardnda yatan ide kendini ortaya koymayacaktr. Byle baknca plastik sanat-
larda idenin zgrlne ulaflmas, Schiller'in kavramsallafltrd zere gzel-
liin, grntnn zgrlne eriflmesiyle mmkndr. Bu, grntnn ide
adna kurban edilmesi anlamna gelir. Grnt, ide karflsnda ylesine silik-
leflmelidir ki, kendi tesindeki grnmezlii gzler nne sermeli ve kendi
bedenselliine iflaret etmemelidir: "nsan grntsnn ycelii... hakknda
sylenmesi gereken, yargy belirlerken... onun organlarnn oluflturduu b-
tnln... estetik yargya evrilmesine gz yummamak"30 gerektiidir. lk
okuyuflta karmaflk grnen bu cmle, insan bedenine zg haysiyetin, asln-
da aisthesis'le deil, ycelikle ilintili olduunu ifade ediyor. Eer bedenin hay-
siyeti, duyulara bal aisthesis'in afllmasn gerektiriyorsa, o zaman onun du-
yulara bal bir yargya evrimlenmesinden kanmak gerekir.
Ama duyusallktan kanmak, plastik sanatlarn maddeselliini de aflmak
gerektii anlamna gelir. Yani sanat, resim ya da heykel yaparken ideyi yle-
sine n plana karmaldr ki, heykelin ya da resmin maddesi olan kil, amur,
al, renk, vb. maddelerin grntsnn kaybolmas, bunlarn yerlerini a-
182 Defter

murun ya da rengin ardnda yatan fleye brakmas gerekir. Grntnn z-


grle eriflmesi ki zgrlk, ideler evrenine zg bir kavramdr, grnt-
nn ideye yaknlaflmasyla gerekleflir. Byle bakldnda apatinin, yalnzca
insan bedenine, duyuya ve duyguya iliflkin deil, sanatn maddeselliine de
iliflkin bir buyruk olduu grlyor. Plastik sanatlar, renk stnden rengi ve
amurun stnden amuru aflmaya kadir olduklar zaman, zgrlk uzamna
erecek ve bedenin haysiyetini gzler nne serecektir. "Btn renklerin soyut
temelinden"31 sz eder Hegel; ycelik ve haysiyet uruna idenin soyutluuna
ulaflmak gerekir.
Kuflkusuz bu talep, Lessing'in edebiyat ile plastik sanatlar arasnda getir-
dii ayrm aflarak ya da daha dorusu, plastik sanatlardan fliire srayarak
edebiyat alannda da kendini gstermektedir. "Eer amzda ala benzer
bir fleyle madde aranyorsa, o zaman byle bir arayfla hakiki sanatn ve haki-
ki fliirin yoksunluu olarak bakmak gerekir," diye yazar Schelling; "sanatn
kulland maddenin, elementlere zg halden ve kabalktan kurtularak ken-
di baflna bir organizmaya dnflmesi lazmdr. Byle bir madde, simgesel bir
maddedir. Genel bir simgeciliin olmad yerde, fliirin iki aflrla dflmesi
kanlmaz bir hale gelecek ve fliir, bir yandan maddenin kabalna teslim
olurken... te yandan idelerin kendilerini olduu gibi, ama varolan nesneler-
den bamsz olarak dile getirecektir."32 Schelling'in kurduu bu cmleler,
yalnzca Kant sonras imgenin iki ulu almna deil, ayn zamanda onlar
geirgenlefltiren bir alan arayflna da iflaret eder. Schelling'in simge dedii y-
le bir fleydir ki, organiklii ideye katlayarak sanatn maddeselliini aflmay bil-
mifl; ama bunu sonralar mesela soyut sanatta grlecei zere sanatn so-
mut nesnesinden feragat etmeden gereklefltirmifltir. Ne var ki renklerin He-
gel'in dile getirdii biimde soyut temeline nasl ulaflld, hangi aralarla
byle bir temelin arzuland ya da idenin organik bir simgeyle nasl grnr
klnacana iliflkin soru, modern sanatn atardamarlarndan biridir.
Sanatsal pratiin btn eylemlerine szan bu ahlaksal gereklilikten en b-
yk pay, en maddesel ve en duyusal olarak kurgulanan fleyin, yani kadn be-
deninin nasibi olmufltur. Parantez aarak sylemeliyiz ki eflcinsellik, 20. yz-
yln ortalarna gelene dein, beden ekseninde tartfllan bir konu deildir. Be-
denselliin younlaflt beden eril deil, diflil bedendir. stelik bu, yalnzca
azn ya da cinsel organn rktc ve genifl yarnda deil, kadnn bede-
ninde tafld her trl izde de kendini gsterir: ierisiyle dflarsnn birbirine
karflt, doururken, emzirirken, kanarken ierinin dflavurduu bir beden-
dir diflil beden; sadece az deil, bedenin dfl yzeyinde kalan meme ular
bile ieriye iflaret etmekte; erken bir lm anfltran birer eklemeye dnfl-
mektedir. Bedenin ardnda yatan ideyi ve haysiyeti bylesine tehdit eden, at-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 183

t her admla isellii dflarya katlarken dflary ieriye evrimleyerek ko-


runmas gereken btn ayrmlar birer skandal haline sokan byle bir topog-
rafyann estetik yasayla eliflmesi kanlmazdr. Diflil bedenin maddeselliini
ve duyusalln aflarak kendini cismanilikten soyutlamas olanaksz olduu
iin, onun estetik yasaya uyumlu klnmas, 18. yzyl sonras sanat iin ciddi
bir kflkrtmadr. Maddenin ardnda yatan soyut temel, ne denli cinsiyet tesi
olmas istenirse istensin, eril bir temeldir ve estetik yasa, eril bir yasadr. Sz
konusu yasann, maddenin kabalna teslim olmamas, hi deilse yontulma-
s lazmdr. Yontulmad, duyusalln zilleti haysiyete ve gzellie katlana-
mad yerde ise kabal kurban etmek gerekir. Ak ve baran bir az, ya-
sann erilliine ve haysiyetliliine yneltilen bir tehdittir: doum anyla lm
ann, acyla ksnll birlefltirir. Eer zillet, lmekte, rmekte ve organik
btnln yitirmekte olan bedensel maddeye iliflkinse, farkl mecralardan
akarak gelen tehdit ve kflkrtma, az ak kadn imgesinde kesiflir: "sindirile-
meyen, yokedilemeyen ve insanslafltrlamayan fley, beni... yaralanabilirlikle
ve pathos'la yzlefltiren, aslnda benim doal, maddesel ve annesel dou-
mum... 'Azn genifl plak yar' annenin l, ocuun l doal
doumun ldr. Lessing'in grsel sanatlara karfl besledii antipati aslnda
szc szcne pathos'a karfl pahtos, ...insann domufl olmasndan
kaynaklanr. Maddesel-duyusal sanatlar olarak resim ve heykel doum olgu-
sunun izin taflr ve bu nedenle tiksinti kipini hatrlatma tehdidi altnda-
dr..."33

IV.

"Bizim dikkatimizi ekmek iin ne yapabilir acl gvde, bize


acnn grntlerini sunmak dflnda?
Ya can?
Ac eken cann, kendinden nerebilecei tek bir imge olsun
yoktur.
Ac ektirendir o, kendi acsn bir baflna taflr."
Edmond Jabs, Biricik Bir Son Kaygs

18. yzyl sonrasn belirleyen temsil mant, bir kurban mantdr. Temsil
edilemez olana vcud buldurmann gizemi, bir yandan suskunluk yasasyla
eliflirken te yandan temsil edilemez olann soyutlamasna gider. Soyutlama
uruna o gne dein nesnesi olan figrasyondan, anlatmdan ve illstrasyon-
184 Defter

dan feragat eder sanat; artk arzusu, nesnenin tesinde yatan fleyin kendine
dnflmektir. Bu metinde bu tavrn ald eflitli biimleri tartflmayacam.
Ancak kbizmden soyut anlatmclara, "modern" diye hatal bir biimde ayn
kefeye konan sanatn ortak paydasnn bu olduunu sylememiz mmkn.
Ama nasl suskunluk yasas suskunluu aflmaya kflkrtyorsa isel dflavurum
olanakszl da dflavuruma, toplumsal estetik yasas da estetii krmaya kfl-
krtr. Mzeler gzel nesnelerle, operalar gzelduygulu insanlarla dolup taflar-
ken "mzelerimiz doluyor ve Yunan slubunun saf plak figrlerini grd-
mde tiksiniyorum,"34 diye yazar Nietzsche; modern topluma dayatlan es-
tetik kipi, 20. yzyla gelindii ve kinci Dnya Savafl'ndan kld an artk
hemen her yerdedir. Lessing, Kant, Schiller ve dierlerinin ncl olduu es-
tetik program, savafln ykmndan sonra artk yeniden infla edilen kentlerin
gnlk yaflamna szmaya bafllar ve 80'li, 90'l yllara gelindiinde katlayarak
artan bir gzellefltirme harekt gzlenir. Tren istasyonlarndan alflverifl mer-
kezlerine, sokak kaldrmlarndan yeflil alanlara kentler gzellefltirilerek gzel-
liin yaflantlanabilecei birer mekna dnflr; gzeli kamusala katlayarak
ortak bir uzlaflm oluflturma dfl, gnlk yaflamn eflitli alanlarnda gerek-
lik kazanmfl gibidir.
Ayn dfl, insan bedeni iin de geerlidir: yz giderek daha az krflan,
salar giderek daha az aaran bir bedendir insan bedeni; hele 80'li yllara ge-
lindiinde, Winckelmann'n dile getirdii ve Vens'n azyla erkek kahra-
manlarn azn eflitleyen arzu sanki gerek olmufl, kapal az simgesinde diflil
beden, bedensellik tesi bir yere taflnarak, erillikle birleflmifltir. Nasl zama-
nnda "eski stadlar mistik bir anlamla tanrlara iki cinsiyeti birlefltiren bir
zellik bahfletmifltir," diye yazmflsa Winckelmann, diflillikle erilliin birbirine
yaklaflmas ve ayrcalkl bedenselliinden ve ksnllnden yaltlmas izlei,
yalnzca eski stadlarn ya da 18. yzyl sanatlarnn imgeleminde deil, 20.
yzyln piyasa ekonomisine dayal 80'li, 90'l yllar uzamnda da kusursuzluk
kazanmfltr. Sz konusu yllarn evreninde kadn olsun erkek olsun stilize
edilmifl gzellikleriyle doadan ok doa-tesini, bedensellikten ok beden-
tesini arfltran kusursuz beden protezleri; terlemeyen, sakallar kmayan,
salar bozulmayan, etleri krflmayan, gsleri sarkmayan bedenler ortaya
kmfltr. Gen, neredeyse yeniyetmelii, Baudrillard'n deyifliyle kzolan-
kzl arfltran bedenlerdir bunlar; morlaflan trnaklarla krlaflan salar,
sarkmfl memelerle yalanmfl karnlar yoktur bu evrende; onlar, bedenselliin
olanca etselliiyle sanal dnyalarn ortasna reklenecekleri ve insana beden-
sellii, lmll ve zilleti hatrlatacaklar iin azlarn aarak i organlar-
na asla iflaret etmemektedir.35
Dahas gnlk yaflama yedirilen estetik kipin kulland materyal bile
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 185

Hegel'in cmlesini kurduu flekilde deiflmifl, yalnzca beden duyusal madde-


sinden deil, sanat da duyusal materyalinden feragat etmifltir: tuval ya da
renk gibi duyusallklara bal deildir artk sanat; bilgisayar ya da video orta-
m, maddesellii katlayarak artan bir hzla yitirmektedir. stelik yeni mater-
yal teknolojileri bununla da kalmamakta, sanayi maddelerini bile estetik birer
rne dnfltrerek bilgisayar simlasyonuyla gereklefltirmektedir. Lyo-
tard'n 1985 ylnda Paris'te at sergisine, L'immateriaux baflln vermifl
olmas hi de rastlant deil.
Bylece yaflamn estetiklefltirilmesine katkda bulunmufl olmasna karfln
hl sanat diye ayrfltrlan uzamda, tam da byle bir gzellefltirmeye karfl
gsterilen tepkiye gelmifl oluyoruz. Aslnda bu tepki, yzyl ortalarndan ok
daha nceleri de stelik bizzat iselliin ve genelin snrlarn geniflletmeyi
arzulayan Romantikler'de bile ortaya kmfltr, ama en bariz biimde kendi-
ni gstermesi, yzyl ortalarnda beliren iki isyanla olmufltur. lk ama, be-
densellie kendi tesinde bir yere gnderme yapmayan bedenselliini geri
vermekse, ikincisi, estetik uzlaflmdan kanarak aisthesis'i yeniden kiflinin
flahsen yaflantlayabilecei zel bir duyusalla dnfltrmektir. Bu iki arzu,
sanrm ngiliz ressam Francis Bacon'da, yapt papa tablolarnda belirgin bir
biimde kesifliyor. Gerek Velazques'e ve Munch'a, gerekse Kutsal Peter kilise-
si iinde tahtyla taflnan Pius XII.'nin bir fotorafna gnderme yapan ve pa-
pann genifl azn sonuna dein aan tablolardr bunlar; ancak bununla da
yetinmez, papay ve onun azndan kan l hayvan leflleriyle birlikte res-
mederler. Tanrnn ifte anlamda suretidir papa: hem insanoludur, hem
sa'nn yeryzndeki temsilcisidir. Bu zelliiyle insann ektii aclar tafl-
yan haysiyetli bir bedendir papann bedeni; bu trden bir acnn grselleflme-
si, Hegel'e gre sanatn oldum olas snrnda yer almfltr.
Metnin bu blmnde, tam da bu nedenle Bacon zerinde durmak isti-
yorum; resimlerinin zmlemesine giriflmek iin deil, bu resimlerin sordur-
duu sorular tartflarak ayn sorular 80'li yllardan sonra yaygnlk kazanan
ve ad stnde zelil sanat denen tavrla iliflkilendirmek iin. Dier yandan
yalnzca gzel imgelerin ve grntlerin sonsuz estetik dolanmnn deil, g-
zellie bilinle karfl kan anti-estetik imgelerin bile anesteziye yol aabilece-
ini biliyoruz. Bu yzden Bacon deerlendirmesiyle meselenin bu yanna
eilmemize imkn sunan Gilles Deleuze zerinden yol alacam.
Deleuze, Francis Bacon zerine yazd kitapta anlatmcla dayanan fi-
grasyonu aflmann iki yolu olduunu syler: ya soyut biimlere ulaflmaya a-
lflr sanat, ya da figrn kendisi sayesinde anlatmcl baflka bir yere taflr.
Ancak her ikisinin de ortak tavr, Lessing'in dilsellefltirdii izlei srdrmele-
ridir: artsremlilik iinde eyleyen yaznsalln aksine ann sonsuzlafltrlmas-
186 Defter

na dayal bir aratr grsellik; onunla grsellefltirilen ksack andan maksi-


mum kr karlmas gerekir. Maksimum krdan anlafllan, anlk bir grnt-
nn zamanszla evrilmesidir. Dolaysyla tavrlardan biri, Kant'n mutlak
emir kipi dorultusunda figr figrden soyutlarken dieri ivi iviyi sker
mantyla hareket etmekte, figr figre yedirmektedir. Ne var ki Deleuze'e
bakacak olursak Bacon, figrlerin byle bir ifte katlanmas figrn figrle
krlmas sayesinde deil, onlarn dolaymszl sayesinde anlatmcl afl-
may baflarmfl ve bunu, Czanne'n "sansasyon" dedii fleyi gereklefltirerek
yapmfltr. "Sansasyonla ilgili duyusal bir biimdir" ona gre figr ve Ba-
con'un beden figrleri "dolaymsz olarak... sinir sistemini etkiler."36 Bunun
nedeni, "soyutlama beyne hitap ederken" duyusal figrlerin "kendi de etin
bir paras olan"37 sinir sistemine etki etmeleridir. Sinir sistemini yok sayaca-
na sinirlere seslenen bir dokunuflta, lkta ya da acda sansasyonun kendi-
ni oluflturan ve Deleuze'e gre temsil edilmesi olanaksz olsa bile duyumsa-
nan bir fley vardr.
Duyumsama, bilindii zere bir yandan perception ya da sensation anlam-
na gelirken, te yandan aisthesis kavramn da iermekte, soyut resmin duyu
tesi estetizmine karfl gelmektedir. Bir dokunuflu, l ya da acy temsil
edeceine resmini acnn ve ln kendine dnfltrmeyi ve resme bakan
kiflinin duyularn ve sinir sistemini harekete geirmeyi baflarmfltr Bacon
Deleuze'e gre; soyutlamann beyne hitap eden mesafeli dflnselliinden ay-
rlarak figrasyonu aflmfltr. lgintir ki Lyotard da benzer bir fleyi Barnett
Newman'n figrden uzak resimleriyle gereklefltirdiini syleyecek; onun so-
yut ve monokrom resimlerinin temsil edilemez olan vahyi ikame edecekleri-
ne, vahyin kendisine dnfltklerini ne srecektir. Geri birininkinde acnn
kendine dnflmektir ama, dierininkinde tanrsal epiphania'nn kendisi ol-
maktr. Ama soyutlama yoluyla ya da figr sayesinde olsun, her ikisinde de
ynelim, temsil edilemez olan fleyi ideyi ya da acy temsil ederken temsil
edilen fleyin kendisine dnflmektir. Ne var ki soyutlamay sevmez Deleuze;
o, figrn, soyutlamann asla kadir olmad bir gerilim yarattn dflnr:
soyutlama, soyutlamasna gittii fleyi indirgeyerek aslnda mnzevilie ekil-
mekte; bu trden bir mnzevilik ise neredeyse dinsel bir kurtulufl yanlsama-
s vermektedir gze. Daha da ileri giderek soyut sanat iin "Pguy'un Kant
ahlak iin syledii fleyi" sylemek gerektiini yazar Deleuze: "Soyut sanatn
elleri temizdir, ama elleri yoktur."38
Byle baknca kuflkusuz elleri vardr ve elleri temiz deildir Bacon'un; da-
has bu eller, kanl, cerahatli, kemikli, acl ve gergindir. Ve dorudur; kendi
deyifliyle Monet gnbatmn nasl resmettiyse l yle resmetme dflnce-
sine mr boyu sadk kalmfltr Bacon; "gnn birinde insan lnn en iyi
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 187

resmini"39 yapmay amalamfl ve insan ln insan etiyle iliflkilendirmifl,


mezbahalarda kesilen hayvanlarn brtsyle insann yaras iinde plak
ete dnflt anda azndan kan lk arasndaki ortakl vurgulamfl, in-
san ile hayvan arasndaki o belirsiz snr ortak bedensel acda buluflturmufl-
tur. stelik bunu, yalnzca kendisinin ve dierlerinin dokudan ve sinirden
oluflan azlarndan kan lkla yapmamfl; bedensel acy, basbaya sa'nn
yeryzndeki temsilcisi papann azndan kan lkla iliflkilendirmifl; bede-
ne dair hristiyan haysiyetini yerle bir etmifltir. Eer yeryzndeki en haysi-
yetli nesne insan bedeniyse, yzyllarn bilgisini krmak uruna Bacon'un be-
deni hayvan leflleriyle birlikte resmetmekten baflka aresi yoktu. Azn sonu-
na kadar aan ve baran papalardr Bacon'un resmettii papalar; Bacon hay-
siyeti, insana zg zilletle deil, hayvanlarn brtsyle iliflkilendirir. Yani
insan bedeni haysiyetli ya da zelil deil, dier organik nesneler ya da hayvan-
lar misali tiksintir. O yzden mezbahalk hayvanla, ln ve acnn kendi-
ne dnflmfl yarm kalmfl, paralanmfl, azlar sonuna dein ak insan
yz arasndaki ayrm ortadan kaldrmfltr Bacon; ac eken insann i or-
ganlarn dflar devflirmifl; ac, hayvann etiyle insann etini bir klmfl, ac e-
ken insanla ac eken hayvan arasndaki snr yokolmufltur. Byle bir eflitlikte,
papaya biilecek zel bir paye yoktur. Kuflkusuz Bacon'un papayla zel olarak
byle uraflmfl olmas, onun papayla tersinden bir meselesi olduu anlamna
gelir. flte Deleuze'e soracak olursak o bunu byle dilsellefltirmese bile tam
da bu nedenle acnn soyutlamasna gideceine acy duyusallafltrarak figrle-
rini resmettii fleyle efldeer klmfltr Bacon; hayvan olsun paralanmfl be-
denler olsun figrleriyle acy imlemifl; etin yaralanabilirlii, insanla hayvan
aflan ortak bir zellik olarak kendini ele vermifltir. Et, isterse papann kutsal
bedenine ait olsun, kendi dflnda bir yere gtrmemekte, olduu yerde artk
grngler evreni bile denemeyecek, nk ideden yoksun olan bir uzamda
rmektedir. Bunun iin sanki bir fley anlatmayan ve yklemeyen ya da bir
fleyin resmini yapmayan, yalnzca acnn kendine dnflen birer sansasyondur
bu resimler; beden onu bir arada tutan ve rgtleyen organlarndan kurtula-
rak etini ve sinirlerini aa sermifl; kendini savunmaszca dflavurmufltur. i
ya da dfl belli deildir artk bu bedenlerin; bedensel eklemeler bedenin ken-
dine dnflmfl, ergon ile parergon arasndaki hiyerarfli afllmfltr. Onun iin
bir merkez etrafnda dnen btnlk tasavvurunun krld resimler gibidir
bunlar; birefltirici bir yeti olan gzellie meydan okumakta; bedenin formu-
nu, azn formsuzluuna devflirmektedir. Deil mi ki doada gzellik, onun
formundan kaynaklanmakta; formu ve bedeni olmayan bir fley ac kendini
bu resimlerde imgeye katlamaktadr, o halde byle bir imge, 18. yzyldan bu
yana sregelen estetik anlayfla meydan okumaktadr.
188 Defter

Dolaysyla papa rneinde olduu gibi siyah-beyaz bir ikonografinin


sakncas bir yana bedeni dier nesnelerden ayran zellik ortadan kalkmak-
ta; kendi tesinde bir uzama gnderme yapmak flyle dursun, insan bedeni
dier organik nesnelerle ortak olan lmllne iflaret etmektedir. Sanrm
bu nedenle Deleuze'n kastettii, aslnda Bacon'un mutlak bir mesafesizlik sa-
yesinde sinir sistemine etki edebilmifl olmasdr. stelik sz konusu olan, if-
te bir mesafesizliktir. Seyirci, ayn anda hem bedenin tesinde yatan bir fley
olmad gereiyle bafl bafla kalmakta hem de byle bir geree mesafe kaza-
namamak bir yana, insan bedeninin kasaptan satn alnan et misali ryebil-
diine, kokuflabildiine ve renginin deiflebildiine tank olmakta, ile dfl
arasndaki ayrm, sayla solunu karfltrmaktadr. Tanrsal haysiyet yoktur ve
bedenin ierisi, dflarya devflirilmifltir. Organlarn denetimini yitirdii, p-
lakln savunmaszla dnflt byle bir uzam, kasap engellerinde asl
duran etin iinde barndrd gerginlii ve yaralanabilirlii ak etmekte;
byle bir aklk ise ona bakan kiflinin midesini ve sinir sistemini ayaa kal-
drmaktadr.
nsan bedeninin onu dier organik nesnelerle eflitleyen tiksinlii o gne
dein grlmedii, aksine beden, beden tesi bir uzamda yceltildii iindir
ki Deleuze'e sorarsak Klee'nin dedii gibi grnmeyen bir fleyi grsellefltir-
mifltir Bacon; grnmesi olanaksz olan acy duyusallafltrmfltr. Nitekim bu
nedenle Deleuze'e gre hayvanlarn ayak seslerinin duyulduu, kufllarn
uuflunun algland, etin kanl ve yaral kokusunun alnd bir resimdir Ba-
con'un resmi; mesafesizlik, soyut sanatn yapmaya alflt fleyin tesinde fi-
grasyonu krmakta; figr zerinden acy figrle iliflkilendireceine, tercihini
acdan yana kullanarak figr acnn kendine katlamaktadr.
Kuflkusuz bu aba, gzel bir uzlaflm olarak estetii toplumsaldan geri al-
mak ve aisthetisis'e apatiklefltirilmifl duyusalln iade etmek iindir. Bacon,
yzyllara damgasn vuran ide ile grng arasndaki ayrm yokederek bede-
ni haysiyetten ve zilletten mahrum etmek ister, ama ayn zamanda bedene be-
denselliini ve duyusalln geri vererek bedenin beden-tesi bir fley olmad-
na iflaret etmek de ister. Byle baknca yzyllarn apati buyruunu krar
Bacon; bedeni apatiyle deil, mutlak bir pathos'la iliflkilendirir. Pathos ise, her
trl denetimin ve mesafenin yitmesi demektir. Yzde yz bir zdeflleflme ve
yzde yz bir zdeflleyim temelinde grselleflen resimlerdir bunlar; duygudafl-
lk, insanla zg yce ortaklndan koparlr ve seyirci, kendi flahsi duygu-
laryla ve duyularyla bafl bafla braklr. ster kifliyi huzursuz etsin, isterse onu
tedirginlik zerinden yce bir yere srklesin, toplumsal bir beeniye uyma-
ya ve ynlendirmeye alflacana ona karfl kan resimlerdir Bacon'un resim-
leri; bedensel acnn grntsn, hibir "estetik" kayg gzetmeksizin, tuva-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 189

le geirirler.
Ne var ki Bacon resimlerinin sarscl, arpcl ve yzyllarn bilgisine
meydan okuyuflu bir yana, figrle soyutlama arasnda getirdii ve tercihini fi-
grden yana kulland ayrm ile Deleuze'n nemli bir fark gzden kar-
mfl olduunu dflnyorum. Baconvari bir mesafesizliin yeni bir mesafeye
yol atn, acnn ve bedenin bu trden dolaymsz dflavurumunun ona ba-
kan gze yeni bir mesafe kazandrdn, acnn dflavurumunun acy asla ika-
me edemeyeceini grmezden gelmifltir Deleuze. Czanne'dan hareketle
"sansasyon" dedii fley, aslnda kendini kendi dolaymszlyla ele veren bir
kendiliindenliktir. Ne var ki duyulara ve sinir sistemine hitap eden bu tr-
den bir dolaymszlk anlk bir uyarya yol asa da, ardndan hemen tacize d-
nflebilmekte; sansasyon, kendi mesafesizliini ve acya dnflen grselliini
dayatarak, seyircinin, resmedilen mesafesizliin ve dflavurulan iselliin bir
paras haline gelmesini talep etmektedir. Bu, bir yandan bakan kiflinin ta-
hamml snrlarn zorlarken te yandan kendi sunduu grntnn grn-
tlenen fleyle bedensel acyla efldeer olduunu iddia eden ve Handke'nin
"hayvansal terk edilmifllik"40 dedii acy utanmazcasna baflkalarna sunan ve
baflkalarn bu acya katlanmaya zorlayan bir tavrdr; Bacon resimlerinin, fi-
grasyondan kaarken soyutlamaya gitmeme uruna kapld bir buyurgan-
lk kipi vardr.
Byle baknca bir yandan tahrike te yandan tacize yol aan garip bir
mstehcenlik egemendir bu resimlere; bedensel ve etsel acy sonsuz bir dola-
ymszlk iinde grnr klar gibi yapan Bacon, bedenin yakn plan para-
lanmfllyla aslnda acy ac eken bedenlerden yaltmakta; acnn kemiklere
ve sinirlere indirgenmifl mesafesizlii ona bakan gz ilk baflta kendi iine
alrken sonra hemen yeni bir mesafeye frsat tanmakta; bedensel ac, garip
bir biimde kemie ve kana dnflerek gzn duyarszlaflmasna yol amakta-
dr. Nasl televizyondaki dehflet sahnelerine srarla tabi tutulan seyirci, gn be
gn srdrlen bu dehflet ve ac imgeleri karflsnda duyarllaflacana kreli-
yorsa, bire bir sinir sistemine etki eden Bacon resimleri de ksa srede trp-
leyici hale gelmektedir. Malumdur, anestezi duyusal acdan kanmak iindir
ve sinir sistemini bu denli tedirgin eden bir uyar, ksa srede uyarszla d-
nflmektedir.
Bir yandan "yalnzca dile karfl gelen bir fley deildir bedensel ac, dili yok
eder, bizi konuflmay renmeden nce yalnzca seslerin ve lklarn egemen
olduu zamana geri gnderir."41 Ama te yandan acnn grntlenmesi ve
dilsellefltirilmesi kadar "duyarszlafltran bir fley olamaz,"42 nk byle bir
grnt ve imge acnn kendisi deil, sadece bir ac imgesidir. "Ac eken ca-
nn, kendinden nerebilecei tek bir imge olsun yoktur."43
190 Defter

Bu yzden sanki acnn mstehcenlii olarak nitelenebilecek bir resimdir


Bacon resmi; Baconvari bu mesafesizlik temelde acnn mesafesizliini duyu-
sal bir mesafeye dnfltrerek duyusalln elinden duyusalln ekip almak-
tadr. Bunun nedeni, Deleuze'n savladnn tersine, Bacon'un acy soyutla-
ma yoluyla deil, figr yoluyla aflma abasdr. Figrasyondan kurtulma u-
runa acy figr sayesinde aflma denemesi, amacna ters dflen iki saknca ie-
rir: bir yandan ac figryle karfl karflya kalan gz, ac istilasna urayan tele-
vizyon seyircisinin durumunda olduu gibi acya karfl duyarlln yitirmek-
te; acnn dolaymsz mesafesizlii, acya iliflkin mesafeyi oaltmaktadr. te
yandan grntlendii anda ac, bundan byle artk ekilen deil, artk yal-
nzca ona bakan kifliye grnmeyi arzulayan bir ac olarak kendini ele ver-
mekte, byle bir sunufl kanlmaz olarak acy nesnelefltirmektedir.
Bu yzden ac grnts altnda saklanan bir tr giyiniklie dnflmek-
tedir ac; grnt, mesafesiz olduunu iddia etmekte, ne var ki kendini ac
haliyle dflar vurduu an kendini acl bir gvde grnts ardnda gizlemek-
tedir. Eer imgeyi en genifl anlamyla "yeniden yaratlmfl ya da yeniden re-
tilmifl grnm"44 olarak tanmlyorsak, Baconvari biimde dflavurulan ve
mstehcenleflen ac imgesi, acy soyutlamayla deil, figrle yeniden yaratt
srece grntlenen fleyle grnt arasndaki fark grmezden gelmeye mah-
km kalmakta; bylece her fleyi acnn trevine dnfltrebilmektedir.
Nasl Baudrillard her fleyin cinsellik imgesine dnflt bir uzamda cin-
selliin ifllevini yitirdiinden yaknyorsa, Baconvari bir ac uzamnda da her
fley acnn trevine dnflt ve ac ile imgesi arasndaki fark gzetilmedii
an ac da mstehcenleflmekte, kendi mesafesizlii iinde ac eken bir beden,
her fleyi acsal bir sansasyona dnfltrmektedir. Oysa Czanne kullanmfl ve
Deleuze kuramsallafltrmfl olsa da tehlikeli bir kavramdr sansasyon; "grn-
gbilimcilerin dedii gibi bir dnyada-olma-hali"ni dile getiren ve bir yandan
"ben sansasyon olurken" te yandan "sansasyon sayesinde bir fleylerin oldu-
u"45 bir kavramdr; "resmedilen fleydir sansasyon. Resimde resmedilen beden-
dir, ancak nesne olarak yeniden retildii flekliyle deil; kiflinin bu sansasyonu ya-
flayan kendi bedeni olarak yaflantland flekliyle bir bedendir (Lawrence'in C-
zanne' betimlerken dedii 'elmann elma olma haliyle')."46
flte sansasyon kavramnn sakncas buradan kaynaklanmakta ve resme-
dilen beden, seyircinin kendini yaflantlad bir bedene dnflt zaman
devreye giren mesafesizlik yznden anesteziye yol amaktadr. Geri bu tr-
den bir aba, estetik uzlaflmdan ve duygudafllktan kanarak kifliyi kendiyle
ve kendi yaflantsyla bafl bafla brakmak adna gerekleflir; ne var ki bu trden
bir yaflant soyutlama deil de figr zerinden gereklefltii srece kifli kendi
mesafesizliine yeniden mesafe kazanamad iin uyar, uyarszla evrilir.
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 191
192 Defter

Bunun konumuz asndan nemi flu: Bu blmde zellikle setiimiz


Bacon rnei, 18. yzyldan bu yana sregelen emir kiplerini alabora ederek
duyusuzlua ve duygusuzlafltrmaya iliflkin yasay duyarlla evriltmifltir. An-
cak 18. yzyl sonras estetiin yol at duyarszlk ya da ortak duygudafl-
lk Baconvari figrlerin mesafesizliiyle krlamamakta; uyarszlk, uyar ile
uyarszlk aras bir yarkta sarka misali salnamamakta; seyirci, anesteziden
uyanamamaktadr. Haysiyetin dier yz olan zillet devreye girmedii srece,
kiflinin Bacon resimleri zerinden kendini yeniden yaflantlad duygu, tik-
sinti ve irenmede takl kalmakta; resimden gzlerini kaldran ve yeniden
kendine dnen seyirci, acy unutarak uyanmaktadr. "Zekice sylenmifl ol-
duu gibi tiksindirici biimde asllarna benzeyen portreler vardr."47

V.

"Gzel sanatlarn ulus karakteri konusundaki flafl-


maz etkisi bir yana, yasann yakn denetimini talep
eden bir etkisi de vardr. Gzel insanlar nasl gzel
boy heykelleri oluflturursa ayn heykeller yine in-
sanlar etkiler ve devlet gzel insanlar gzel hey-
kellere borludur. Ama bizde annelerin narin hayal
gc kendini dehfletten baflka bir fleyle ifade ede-
mez."
Lessing, Laokoon

Bedenin kamusal bir uzlaflma katlanarak estetize edildii yerde, duyular ve


duyularn ardnda yatan fleyi duyu tesinde deil de bedenin derinliklerinde
arayarak sahici, gerek ve duyusal bedeni yeniden kazanmaya giriflen bir
program ortaya kar. Bu trden bir programn 20. yzyln 60'l yllarndan
bafllayarak 80'lerde hareketlilik kazanmas ve szclerinin kadnlardan ve
zellikle kadn fotoraf sanatlarndan oluflmas, daha nce deinilen neden-
lerden tr asla rastlantsal deildir. Diflil beden, haysiyetten ziyade zillete
teflnedir, nk gzellik ve haysiyet uruna kendi duygulanmlarn ve duyar-
llklarn yenememektedir. Lessing'in Laokoon'u yazd 1764 senesinde
Kant, bunu ak seik dile getirmifltir: "Bana sorarsanz, ben cins-i latifin ilke-
lere uyma yetenei gsterdiine inanmyorum."48
Bu yzden Kant'n kurduu cmleden iki yz yl sonra diflil zilleti vurgu-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 193

lamay arzulayan program, diflil bedenin sahiciliine iliflkin bir program ol-
mufltur ve anlamlandrma dizgeleri iinde biimlendirilmifl diflil bedene
dolaymszln ve kendiliindenliini geri vermeyi amalamaktadr. Bu a-
ba, kadnn zilleti yenemeyeceini alp kabul eder ve diflillii zillet bants
iinde konumlandrr. Zillet, olaslklarn yaflantlanabildii bir uzam olarak
bedene bedenselliini iade edecektir. nk zillet, ilksel bastrmann bile n-
cesinde yer ald dflnlen bir "atp frlatma" hareketiyle ilgilidir ve foto-
raflk, bu bastrmann grntlenmesi balamnda yeniden deer kazanr.
Zillete dair grntler, Kracauer'in and grntlerdir ve bu grntlerin
bire bir yaflantlandktan sonra imgeye aktarlmas aslnda olanakl deildir.
Ac ya da ksnllk gibi imgeselleflmesi zor bir fleydir zillet; onu yaflant-
layan kifli, yaflantsndan uzaklaflamad iin onun hakknda "gvenilir bir
bilgi veremeyecektir. Ama insana zg... kaba doann bu trden belirtileri
fiziksel gereklie zg olduu iin... yalnzca kamera onlar arptmadan
temsil edebilecektir."49 Bu yzdendir ki fotoraf, gerekliin ve sahiciliin si-
mlasyonu olarak kurgulanr: fotoraf gerekliin temsilinin zgn ve nesnel
kantdr ve teknik olarak yeniden retilebilirlii, bir yandan egemen gerek-
lik duygusunu meflrulafltrrken te yandan gereklii piyasa ekonomisine uy-
gun biimde rgtlemektedir. mgenin metaya dnflt ve piyasada flafl-
maz yerini ald andr bu; kadn bedeni sz konusu olduunda, bedene ve
cinsiyete iliflkin gereki grnn kamusallaflmasna yol amaktadr.
Bu balamda Julia Kristeva'nn fotorafn keflfinden yz yl sonra, yani
1980 ylnda yaymlad kitab Pouvoirs de l'Horreuer. Essai sur l'abjection
(Dehfletin Gc. Abject zerine Denemeler) bedenin haysiyeti ve zilletiyle il-
gili yeni bir tartflmaya yol aar. Gerekilik ve sahicilik gibi kavramlar da
farkl dizgelere gre farkl anlamlandrldklar iin Kracauer'in varsayd
nesnellik kavramnn oluflturduu saknca bir yana, fotoraflk, Kristeva'nn
gelifltirdii savlar dorultusunda ieriksel bir atlm gereklefltirecektir. Kriste-
va zilleti, David Wellerby'nin savyla rtflecek biimde doum olgusuyla
iliflkilendirir. Bedenin doum anndan daha ok cismanilefltii ve bedensellefl-
tii bir baflka an daha yoktur ve bu an arfltran her fleyin estetize edilmifl
bir uzamdan uzak tutulmas, doumun sahicilii gereidir. Sz edilen sahi-
cilik, kanmca Lacan'n "skalanan travma" dedii fleyden ok uzak deil. Fo-
toraftan hi sz etmez Kristeva; ama ilgin olan, Kristeva'nn yeni bir ba-
lamda nerdii ve Trke'de zillet diye karflladmz abject szcnn, Ba-
t lkelerinde inanlmaz bir hzla konjnktr kazanmfl ve fotoraflar tara-
fndan hzla benimsenmifl olmasdr.50 Bu, zellikle ABD iin geerlidir.
Whitney Museum of Modern Art, 1993 senesinde "Abject Art" bafllkl bir
sergi dzenler ve Cindy Sherman, Robert Mapplethorpes gibi fotoraflar
194 Defter

sergiye dahil eder.51 Zelil sanat, artk icazet alnmfl ve tasdik edilmifl bir sa-
nattr ve o gne dein bastrlmfl olan haysiyetin ters yzyle, bedenin be-
denselliiyle, onun yaralaryla, salglaryla ve iltihaplaryla ilgilidir. flte byle-
si bir zillet karflsnda "isel olarak sarslmfl tan bilinli bir gzlemciye d-
nfltrebilecek" sanat dal, Kracauer'in vurgulad nesnelliinden tr an-
cak fotoraf olabilir ve zillet imgeleri sz konusu olduunda fotorafn, beyin
ile sinir sistemi arasnda doru bir denge salamas beklenir.
Aslnda abject(ion), szc szcne "atk" demektir: Latince abicio at-
mak, kendinden frlatmak, aflalamak anlamna gelirken, abiectus aflalk,
dflk, alak; Franszca abjection ise atk, irenlik, zul anlamna gelir. Trke
zillet ise hakirlik, horluk, aflalk, alaklk ifade ederken zelil, afla tutulan ve
hor ve hakir grlen anlamna geldii iin istenmeyen ve afla grlen fleyle-
ri kendinden frlatp atma eylemini tam tamna ierememekte; hele object
nesne bantsn hi mi hi vermemektedir. Kristeva'nn tanmn kabaca
zetlemek gerekirse, henz daha bir nesne zellii bile taflmadan frlatlp at-
lan fleydir zillet; daha ilksel bastrmadan nce oluflan, ama byle bir bastrma
gerekleflir gerekleflmez kendini ele veren sahte bir nesnedir. Zillet, object de-
il, abject'tir ve bilin ve bilinalt, zne ve nesne ayrm ncesi, konuflan z-
nenin kendi kimliinden sz edebilmesi ben diyebilmesi iin frlatlp atl-
mas gereken fley'dir. Bir anlamda o yzden ilksel bastrmann yine de nesne-
si olduu gibi tersinden bir okumayla narsisizmin de nkofluludur: Lacan
terminolojisiyle syleyecek olursak, mgesel uzama bile neredeyse ulaflama-
mas bir yana, Simgesel uzamda asla yeri yokmufl gibi yaplan fleydir zillet; ki-
flinin tasavvur edebildii ya da isimlendirebildii bir nesne deildir ve zne-
nin btnln bir arada tutan kimlie engeldir. Kristeva'ya gre, belirli bir
nesneye sahip olan arzunun tersine, dfllamaya dayal bir iliflkidir zilletle kuru-
lan iliflki ve iflin daha ayrks yan zillet, basbaya anne bedeniyle ilintilidir.
Anne-ocuk iliflkisini zneyle nesne, ierisiyle dflars, bilinle bilinalt
ayrmlarnn henz gerekleflmemifl; drtnn ve maddenin henz birbirin-
den kopmamfl olduu bir iliflki olarak kurgular Kristeva; ana rahmi, "mutlak
uzamdr."52 Ne var ki bu mutlak uzam, btn ayrflmalarn ve ayrmlarn k-
keni olduu gibi, ayn zamanda btn hazzn ve arzunun da varlk nedenidir.
Bedenlerin ritmik biimde henz birlikte akmakta olduu bir uzamdr bu;
ama anne ile ocuk, sonsuza dein i ie gemesi olanaksz kat cisimler misa-
li ok gemeden birbirinden ayrlacak; anne, kendinden att ocuu Simge-
sel bir uzama sokacaktr. Simgesel derken kast, dilselliktir. Anne bedenini bi-
linli olarak "gstergesel" diye niteler Kristeva; amac, her trl anlam nce-
sinde yatan bir mutlaklktan anlamsal dizgelere geifli vurgulamaktr. Yani
hem anlamsal dizgelerin ncesinde varolan bir fleydir anne bedeni; hem de
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 195

ocuu zorla anlamlandrma dizgelerine doru ynlendirir. Nasl anne bede-


ni ocuu kendinden frlatp atyorsa, ocuun da mutlakln yitimine karfl
karak anne bedenini kendinden frlatp atmas, ilksel bastrmann ncesinde
yer almasna karfln ona annesini hatrlatan her fleyi zelil olarak kurgulamas
gerekir. Freud'un baba cinayeti tasarsna karfl konumlanan bir anne cinaye-
tidir bu; anneyi hatrlatan her fleyin, svlarn, kann, stn zelil olarak alg-
lanmas kanlmazdr. Gemiflteki mutlakl ve mutlakla karfl ifllenen ci-
nayeti hatrlatan bu tr fleyler, kiflinin Simgesel kimliine karfl konumland-
rlr: "Beden doaya karfl iflledii suun izini taflmamaldr: onun tmyle
Simgesel olabilmesi iin saf ve ar olmas gerekir."53 Zillet, saf ve ar olan her
fleyin tersidir. flte anne bedeninin yadsnmas, ilksel bastrmann ncesinde
yatmasna karfln ilksel bastrmann kendine dnflen fleydir ve konuflan, an-
lamlandrma dizgeleri iinde eyleyen zne, ancak byle bir zillet karflsnda
kurgulanabilir. Abject, Kristeva'nn annenin henz nesne olmayan haline ver-
dii isimdir. Bizi "dilsel zerklik sayesinde onun dflnda varolmadan nceki
annesel varla karfl btn eskil snrlandrma denemelerimizle yzlefltiren"54
bir fleydir zillet; nitekim lmn zelil olmasnn nedeni, cesetlerin kokmas ya
da rmesi deil, onlarn geriye dnflsz bir flekilde Simgesel dzende yer
almamasdr. Dier bir deyiflle kanlmaz olarak anneye zg kan ve st
anfltran bir fleyler vardr l bedende; doum ve lm, ayn svdandr: "Her
ikisi de atlan ve irenilen anne ve lm, bir kurban ve avmakinesinde gizlice
birleflirler; o makineyle savaflrken kendimi ayn anda hem Simgeselin znesi-
ne, hem de zilletin tekine dnfltrrm."55
Kristeva'nn savlarnn insanbilimsel bir duruma tekabl edip etmedii
gibi bir sorunun yant bir yana, kendini zilletin tekilii zerinden gereklefl-
tiren byle bir kimlik rgtlenmesi, sanki 18. yzyl kuramclar iin geerliy-
mifl gibi grnyor. "Biimi olmayan her fleyin rktmesi, tanmlanmfl be-
lirli bir biime girmeyen her fleyin bizi korkutmas sonucu oluflur."56 Byle
baknca biimi olmayan bir fleydir zelil anne bedeni; biimsizlik, dile ve imge-
ye, yani Simgesel dzene gelememe fleklinde kendini gsterir. nk btn
bu tartflmada hatrlanlmas gereken fley, 18. yzyl kuramclarnn ve sonra-
kilerin asude bir biimde birefltiremedikleri fleye Lacan olsa buna simgesel-
lefltiremedikleri fley der karfl duyduklar kuflku ve korkudur. Ancak Kriste-
va'nn "zelil" diye niteledii kadn bedeni, mesela Kant'n ycelie ulafltrd-
n ne srd deprem gibi doa felaketlerinin formsuzluuyla karfllafltrl-
dnda, zilletin formsuzluuyla yceliin formsuzluu arasnda nemli bir
farkllk gzlenecektir. Geri her ikisinin de ortak zellii, simgesellie karfl
karak anlamsal dizgeler iinde dilsellefltilemez ve grsellefltirilemez olmalar-
dr; ama doann "kuralsz ve vahfli btn dzensizlii... ve kaosu"57 deprem
196 Defter

gibi birefltirilemeyen grntler karflsnda kendi tesinde yatan yce bir var-
la iflaret ederken, kendi tesinde hibir fleye gnderme yapmayan ve yceli-
e asla ulafltramayan bir formsuzluktur zilletin formsuzluu; o, ilksel bastr-
mann ncesinde yatan dehflettir.
Bu balamda Laokoon rneine geri dnmek gerekirse bu nedenle Les-
sing, eril bedenin haysiyetini ve gzelliini diflil bedenin dehflet verici zilleti
zerinden kurgular: gzel heykeller, diflil ve annesel bir irenliin karfl kut-
bundadr. Diflil ve annesel zillet, anlamsal dnglerin tesindedir, ama yce
deildir. nk deprem, frtna ya da volkan gibi felaketlerin grnts,
Kant'n neden olduu ycelik anlayflnn sonucu olarak, hoflnutsuzluun ya-
n sra haz da verir. Kiflinin bafl bafla kald suskunlua ve bu suskunluun
oluflturduu hoflnutsuzlua karfln, imgelem gcnn iflas karflsnda zne-
nin iinde duyular aflan baflka bir yetinin keflfedildii andr ycelik an; l
frtnalar ve deprem dalgalar gibi doa olaylar, insan duyusalln iinden
duyusall aflmaya ve onu "daha yksek bir yasalla sahip idelerle uraflma-
ya"58 zorlar. Derinden sarslmfl olan zne, onu suskunlua ve hoflnutsuzlua
iten btn olumsuzluklara ve onu tedirgin eden doaya ramen doann ar-
dnda yatan fleyi aramak ve bulmak ister. Onun iin yce, Schiller'in tanmy-
la, karflk bir duygu olarak nitelenir. "Kiflinin btn duyusal ltlerini afl-
masna ramen onu dflnebilmesi bile yceliin"59 ciddi bir kantndan bafl-
ka bir fley deildir.
Aksine, kifliyi duyularla bafl bafla brakan ve hoflnutlukla hoflnutsuzluk
arasnda salnmayan bir fleydir zelil, sadece hoflnutsuzlua itmektedir. Genifl
ak azn yan sra diflil gsler, byle bir hoflnutsuzluun ve istenmeyen
yaknln temsilcisidir; gslerin formsuzluu, 18. yzyl yazarlar iin sade-
ce tiksinti ve korku vericidir. Winckelmann, Lessing ya da Herder, her
de kendi dflnda hibir fleye gnderme yapmayan ortak bir fleyden nefret et-
mektedirler: iri ve byk gsten. Ak bir azn yan sra kadn gs, du-
yusalla taklp kald iin sadece irentir. Bu yzdendir ki gsn grsel-
lefltirilmesine iliflkin buyruklarn hayli kabark bir dkm mevcuttur: gs-
ler dolgun ve yaygan olmamal, sarkmamal, ular ne belirgin, ne dik, ne
tyl, ne byk olmal; memeler kadnlar deil, kzolankzlar anfltrmal-
dr. Ancak her fleyden nemlisi, ocuk dourmufl ve emzirmifl bir kadnn g-
slerinden kanmal; hele stle dolu memelerin itici grntsnden kesin-
kes korunmaldr.60
Nasl Kristeva anne stnn kokmamasna, tadnn kt olmamasna
ramen onun ne kat ne sv, ne ieride ne dflarda yani ne ergon, ne parer-
gon olma zelliiyle zillet duygusuna yol atn sylyorsa, 18. yzyl ya-
zarlar da ayn grfltedir: mutlak uzamdan atlarak domann bedeli, atn
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 197

ilk olarak baland st dolu memeyi yadsmaktr: "Tanrsal figrlerdeki me-


me formu, meme gzellii ll bir byklkle belirlendii iin bakire g-
s gibidir ve memenin dolgun byklne engel olmak iin Naxus adasn-
dan gelen iyice yontulmufl bir tafl kullanlr... Onun iin tanralarn ve ama-
zonlarn memeleri gen kz memeleri gibidir... ve aflkn meyvesini taflmamak-
tadr henz; demek istiyorum ki, memelerin stndeki ular belirgin deil-
dir." Wickelmann daha da ileri gider; ona kalrsa meme ucunun belirginleflti-
i flekilde resmedilmifl olan bir kadn asla tanra olamaz: "Barberini flatosun-
daki eski bir resimde insan boyunda resmedilmifl Vens'n meme ucu belir-
gin olduu iin, bu figrn bir tanra olamayaca sonucunu karyo-
rum."61
Bu nedenledir ki gzellik yasas, diflil bir cismanilii ve duyusall yads-
yarak, ltlerini, kendini duyusuzlafltrmay bilmifl bir erkek bedeni zerin-
den alr. Amazonlarn ve tanralarn gsleri erkek gs misali kktr
ve tanralarn tanrsall, dourduklar an yitmektedir. Geri dorudur, in-
san bedeni gzel sanatlarn en haysiyetli nesnesidir ama bu haysiyetli nesne,
erkek bedenidir. Asla dourmayan ve asla emzirmeyen bir bedendir bu; do-
urmufl ve memeleri bymemifl tek diflil beden, bakire douran Meryem'in
bedenidir. Onun iin eer diflil bedenin resmedilmesi gerekiyorsa, Lessing'in
nermesine geri dnerek sanki memeler kk, karnlar dzmfl gibi yaparak
diflilliin zilletini kurban etmek gerekir. Yine bu nedenledir ki 18. yzyl son-
ras Avrupa sanat, Ingresvari diflillii zilletten yani maddesellikten ve duyu-
sallktan indirgeyen figrlerle doludur.
Byle bir gelenekten ve ezberden gelindii iin, Kristeva'nn tartflmaya
soktuu zillet kavramnn, 80'li, 90'l yllarn Batl uzamnda, ciddi bir imge
patlamasna yol amasna flaflrmamak gerekir. Bundan byle zillet, haysiyet
karflsnda konumlandrlacak ve grsel sanatlar zelil kadn bedenini mufltula-
yan rneklerle dolacaktr. Bu, Lyotard'n szn ettii yce ve soyut sanata
meydan okuyan bir tavr da ierir: asla idenin kendine dnflmeyi arzulayan
bir sanat deildir zelil sanat; ide ile grng ayrm gibi bir ayrmn tesinde,
grnen nesnelerin ve bedenlerin somutluuna, sahiciliine ve cismaniliine
geri dnmeyi nermektedir. Onun iin doum, adet kan, pamuk, aknt, id-
rar ve dier zelil ve diflil fleyler, Baconvari bir etsellikle birleflerek piyasay kap-
lamfltr. Deil mi ki eril haysiyet, ilksel bastrmann yarasn kapatmaya alfl-
maktadr, zelil sanat da diflil zilletin trevleri konusunda yarfllan bir alan ola-
caktr. Piyasaya egemen olan, eril gzellik yasasna karfl konumlandrlan di-
flil zillet yasasdr; ne zaman ki kadn kendi ilksel bastrmasyla karfllaflma y-
rekliliini gsterecek, o zaman eril estetik ideolojisi son bularak diflil tahayyl
gc erilliin apatikliini kracaktr. Kuflkusuz bu trden bir nerme, aslnda
198 Defter

sanatsal dinamie deil, sadece ierie iliflkindir ve bu yzden sanat piyasas-


na egemen olan ou rnek, zelil olarak kurgulanan figrlerin dflavurumuyla
yetinmekte, ieriksel bir anlamlandrma uruna aslnda sanat kurban etmek-
tedir. Demek istediim, gzel bir form olarak sanatn kurban edilmesi deil
bu, zelil sanat ncesi 20. yzyl sanatnn gsterdii bir abadr, sanatn
mutlak bir ierie indirgenmifl olmasdr. Bedenin cismaniliini yeniden elde
etmeye iliflkin zelil proje, eer hl byle bir ayrmdan sz edilebilirse, ki h-
l edilmektedir sanatn temsil mekanizmalar iindeki farkl araclara dair
sorunsal gzard ederek, kendini ieriin grsellefltirilmesine adamfl; sahici-
lik ve gerekilik buyruunu, birefltirici bir zellikten yoksun olduu varsay-
lan zelil formun krlmasyla deil, haysiyetli bir ierii cismanilie dnflt-
rerek gereklefltirmeye alflmfltr.
Byle bakldnda zillet ieriine bire bir yaklaflan bir tavrdr zelil sanat
denen sanatn tavr. Zelil sanatn sorunsalnn, Rineke Dijkstra'nn 16.5.1994
tarihinde ektii bir fotorafla neredeyse siyah-beyaz amlandn dfln-
yorum. Tecla isimli bir kadnn fotorafdr bu: kadn, kamera karflsnda -
rlplak durmakta, kucanda plak bir bebek tutmaktadr. Yeni dourmufl
olan kadnlarn bir dizi fotorafn ekmifltir Dijkstra, kimi plak, kimi yar
giyiniktir. Yar giyinik olan kadnlarn i amaflrlarnda doumun izini tafl-
yan kadn balar vardr ve btn kadnlar fotoraf karesinin ortasnda dur-
makta, emzirdikleri ocuklaryla kameraya bakmaktadr. Bellidir, Tecla da
doumdan daha yeni kalkmfltr: bacak arasndan kan szmakta, parkeye ak-
maktadr. Bebek henz mordur, meme emmekte, st imektedir. Kocaman
karn ve memeleriyle bedeninde hamileliin izini taflr kadn. Nasl bebek da-
ha birka dakika nce domuflsa, kadnn bedeni de yeni bir doumun izleri-
ni taflr. ifte bir doumdur bu: bedeninden ocuu atan kadn, kendi bede-
nini de ata dnfltrmfltr. Yani Kristeva'ya ters dflerek ifte bir at gr-
sellefltirir Dijkstra: anneyi ilksel bir dehflet olarak kurgulayarak kendinden fr-
latp atacak olan yalnzca ocuk deil, ayn zamanda annedir. Anne, hem
kendi zilletini hem ocuun zilletini ele vermektedir. Yalnzca kadna deil,
ayn anda douma ve ocua btn duyusall ve cismanilii iade edilmekte-
dir bu fotorafta; sanal dnyalarn gzellefltirilmifl, kaygan ve kusursuz be-
denleri karflsnda zelil bir beden vardr ve kadnn gzleri, arananlar listele-
rindeki sabkal fotoraflarn hatrlatrcasna dosdoru mercein iine bak-
maktadr. Ancak icazet alma amacyla mercee bakan gzler deildir bunlar;
karenin ortasnda yer alan beden sorgu yargc karflsndaki poz grnmn-
de olduu halde, kadnn gzlerinde alabildiine doal bir bakfl vardr; o san-
ki karfl karflya kald tablonun dflndadr.
Zelil sanat kavramnn btn kuramsal koflullarn yerine getirir grn-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 199

mesine karfln, yine de zilleti ierik


olarak dayatacana zillete mesafe
kazandran bir edas vardr bu foto-
rafn; bu, ksmen Dijkstra'nn kul-
land aracn fotoraf olmasndan,
ksmense Tecla'nn kendini az n-
ce sylenene ters dfler biimde
haysiyetli ya da zelil olarak dayatma-
masndan kaynaklanr. Bir yandan
Lessing'in syledii fleyi tersinden
gereklefltirmifl bir grntdr bu:
haysiyetli ve gzel bir an yerine do-
um ann ve zilleti sonsuzlafltrmfl,
haysiyetsiz bir n meknsallafltr-
mfltr. Ne var ki fotorafn, Kraca-
uer'in "nesnellik" diye niteledii
zellii sayesindedir ki, Dijkstra'nn
ektii bu fotoraf zillete yine de
mesafeyle yaklaflmay baflarabilmifl-
tir. Dijkstra'nn fotorafnda, szc-
n gerek anlamyla bir fley ayn
fleyle afllyor. Dorudur, formla de-
il yalnzca ierikle ilgileniyor gibi-
dir Tecla'nn fotoraf da: geleneksel
aile ya da tatil fotoraflarnn formu
korunmufl, ierik deiflmifltir. Ne var
ki deiflen fleyin mutlak bir ierik ol-
mas, tersine dnerek ayrks bir biimde aile ya da tatil fotoraf denen gn-
delik formun btn yadrgatclyla kendini ele vermesine yol amfl; Tec-
la'nn doum sonras grnts, olanca sahicilii iinde geleneksel formu
kendi iinden ifte katlamfltr. Bunun nedeni, geleneksel anlayfla gre ieri-
in formun tekisi ve zilletin haysiyetin tekisi olmasndan kaynaklanr. Oy-
sa Tecla'nn yeni dourmufl bedeni nasl haysiyetin tekisi deilse, bildik bir
formu alp kabul eden bu fotoraf da, formun tekisi deildir bu ayrmlarn
tesine gemifl gibidir. Kendini bu ayrmlarn dflnda deil de iinde konum-
landrd iin, ayrmn kendisini ayrm tesi bir yere taflyabilmifl; zilleti, hay-
siyet ve zillet karfltl tesinde olaan ve sahici bir fleye dnfltrmfltr. Bu
sradanlk ve sahicilik, fotorafa verilen isimle de perinlenir: Tecla,
16.5.1994. Zelil bedenin kendi gibi fotorafn ve kadnn ismi de yalndr.
200 Defter

Szc szcne kendi bedensellii dflnda bir fleye gnderme yapmayan


bir bedendir bu; ama bedendir ve byle kutuplar aras karfltln tesinde ko-
numlandrlan bir kimlik, yzyllarn tartflmasn anlamsz klmaktadr.
Mesafesizlikle mesafe arasnda salad denge nedeniyle byle bir foto-
rafn yaflants ne ortak bir duygudaflla dnflmekte; ne de kifliyi kendi ya-
flantlad tedirginlik nedeniyle yeni bir mesafe kazanmaya zorlamaktadr.
Yani ne tersinden bir abayla duyusall ve cismanilii ortak bir uzlaflm ola-
rak toplumsala katlar Dijkstra'nn fotoraf; ne de onun mutlak bir znel ya-
flant halinde zdeflleyimlenmesini arzular. Bir yandan incinebilirliin, hassas-
ln, lmlln cismanilefltii bir bedendir Tecla'nn bedeni; te yandan
bu cismanilii, uzlaflma varacak herhangi bir iliflki kurmak amacyla kullan-
mamakta, yaln ve beklentisiz bir varoluflla durmaktadr fotorafta. Bedenin
cismaniliinden kurtulmak zere yaratlmfl seyirlik bir dnya deildir bu; fo-
toraf, ayn anda dorudan sinir sistemine etki ederken beyne de seslenmek-
tedir. Deleuze' n sansasyon dedii fleyden kanarak bedenin mstehcenlii-
ni elinden almaktadr. Beden nasl bedense doum da yle doumdur ve bafl-
ka bir fley deildir. Kristeva'nn at tartflmay srdryor olsa bile, o tartfl-
mann dflndadr da: hem ilksel bir bastrmann da ncesinde yer alan bir
bastrmann fotorafdr hem deildir; nk ilksel bastrma burada grnt-
ye dnflerek geri gelmekte, dier bir deyiflle simgeselleflmektedir. Oysa ma-
lum olduu zere simgeselleflmesi olanaksz bir fleydir zillet; Kristeva'nn yaz-
dklarn Freud'la ve Lacan'la iliflkilendirecek olursak, zillet yeniden retile-
meyecek, ancak tekrar edilebilecektir.
Demek istediim fludur: eer kiflinin kendini zneye dnfltrebilmesi
iin kendinden frlatp atmas gereken ilksel fleyse zillet; o zaman onun simge-
selleflmesi, madem ki onu yeniden retmek olanakszdr ancak tekrar ilke-
sine bal travmatik bir yaflant olarak gndeme gelebilir. Ne var ki bilindii
zere tekrar, asla ayn fleyin tekrar olarak geri dnmemekte, tekrar ettii fleyi
baflka bir fleye evrilterek ilerlemektedir. Doumu ve zilleti (zaten artk byle
denmemesi gerekir) ne tekrar eder Dijkstra, ne kendi olmayan baflka bir fleye
evriltir: onun sahneledii doum ertesinin anlk bir imgesidir. Byle anlk bir
grnt, bir yandan Lessing'in grsel sanatlarla edebiyat arasnda getirdii
ayrm korur ve zaman bir anlna dondururken, te yandan bu trden bir
dondurmay gzel ve haysiyetli sanatlar adna deil, neyse o olan bir sahicilik
adna gereklefltirir. Bilinle mi yaplmfltr? Bunu bilemiyorum. Kanmca bu
fotorafn gsterdii imknn yalnzca Dijkstra'yla deil, setii aracyla, fo-
toraf sanatyla da yakndan ilgisi var. Bu yzden Tecla'nn plak fotoraf
sanatn kulland ve temsil mekanizmalar iinde yer alan imge retim ara-
larna iliflkin sorular da dourmaktadr.

Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 201

NOTLAR:
1. "Doa felaketleri, savafl dehfleti, vahflet, terr, nne geilemeyen erotik drtler
ve lm, insan bilincini iflasla tehdit eden olaylardr. En azndan nesnel bir gzlemi g-
lefltiren bir duyarlla yol aarlar. Bu tr olaylarn hibir tan ya da... katlmcs bunlar
hakknda gvenilir bir bilgi veremeyecektir." Siegfried Kracauer, Theorie des Films,
Frankfurt/ M., 1964, s. 91 vd.
2. Friedrich Schlegel, "Ideen", Athneum iinde, Berlin, 1800, Tpkbasm: Darms-
tadt, 1980, s. 10.
3. Kuflkusuz burada koskoca bir Ortaa geleneine ve bu gelenein ars moriendi'le-
rinden (lme sanat) memonto mori'lerine (lm hatrla) ve bir anlamda onlarn yeniden
hortlad Barok aa deinmek gerekir. Her ikisinin de gzellik anlayfln yeniden de-
erlendirmek gerekir. Ayrca bu dnemde, gzelliin henz sanat diye ayrflmfl bir alana
dahil edilmedii, sanatn artes liberales (zgr sanatlar) ve artes mechanicae (mekanik sa-
natlar) denen yedi alan da kapsaddr. Dolaysyla ancak modernizm balamnda sz
konusu olabilecek olan sanat yapt kavram henz geerli olmad gibi, Ortaa'da in-
san bedeni ile insan bedeni iinde onu aflan beden-tesilii ayn anda gsteren bir ara-
dnyadr henz sanat; onun oluflumlar bir yandan "dnyann nesnelerine benzer, ancak
ayn anda gkyznn ncl olduu ve insanlar gkyzne ilettii iin onlara benze-
mez; dnyasal nesnelerin kopyas olduu iin gksel fleylerden de farkllk gsterse bile
gksel fleyleri dnyasal nesnelerin zerine koyduu iin nitelik olarak gksellikle benze-
flir." Bkz. Rosario Assunto, Die Theorie des Schnen im Mittelalter, Kln, 1996, s. 28. Ama
modernizm ncesi gzellik ve sanat yapt anlayfl, baflka bir yaznn konusudur.
4. Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Vorlesungen ber die sthetik; Werke iinde, der.
Eva Moldenhauer ve Karl Markus Michel, Frankfurt/ M., 1970, vd., cilt III, s. 58 ve s.
126.
5. Hegel, a.g.e., s. 49.
6. Sophokles, Philoktetes, stanbul, 1941, ev. Nurullah Ata, s. 5.
7. Gotthold Ephraim Lessing, Werke und Briefe, yay. Wilfried Barner vd., Frankfurt/
M., 1985 vd., Laokoon, s. 58 vd. ve 60 vd.
8. A.g.y., s. 29. Nitekim Winckelmann da Laokoon grubu iin flyle yazar: "Bedenin
btn kaslarnda ve sinirlerinde keflfedilen ve yze ve dier organlara bakmadan acyla
bklmfl belden aflada kifliye acy kendi bedeninde hissettiren bu ac, diyorum, her
fleye ramen fkeyle ne yzde ne de duruflta kendini ele veriyor. Vergilius'un Laoko-
on'unda syledii gibi rkn bir lk ykselmiyor. Azn ukuru buna elvermiyor."
Geschichte der Kunst des Altertums; Johann Winckelmanns Smtliche Werke iinde, der. Jo-
seph Eiselein, Osnabrck, 1965, cilt 4, s. 20.
9. A.g.y., s. 26.
10. Friedrich Wilhelm Joseph Schelling, Philosophie der Kunst, Darmstadt, 1960, s.
167.
11. Immanuel Kant, Kritik der Urteilskraft, A-55-56/ B 55-56.
12. Kant, Grundlegung zur Metaphysik der Sitten, BA 77. 13. A.g.y.
14. Kant, Die Metaphysik der Sitten in zwei Teilen. Anfangsgrnde der Tugendlehre;
Kants Werke iinde, Akademie-Ausgabe, 1911, s. 408; italikler bana ait. "Akll bir varl-
... dierinden ayran znel nedenler"in gzard edilmesi gerektiini syler Kant; gzel-
liin toplumsal bir beeniye evrilerek insanl estetik adan eitmesi, ancak beeninin,
flahsilikten yaltlmasyla mmkn olabilir. Bkz. Kritik der praktischen Vernunft, A44-45.
15. Kant, Metaphysische Anfangsgrnde der Tugendlehre; Kant's Gesammelte Schriften
iinde, der. Kniglich Preuische Akademie der Wissenschaften, Berlin, 1970 vd., cilt 6,
202 Defter

s. 424 vd. "Eski bir filozof zaafnn nesnesi hakknda flunlar sylerken platonik aflk kula-
a biraz fazla mistik gelebilir; btn incelikler krflklklar arasnda ve onun solmufl du-
daklarn ptm zaman ruhum dudaklarmda geziniyor; bu tr btn taleplerden
vazgemek gerekir. flkmfl gibi davranan yafll bir erkek soytarnn tekiyken, dier cinsin
bu tr utanmazlklar da tiksinti vericidir." Bkz. Beobachtungen ber das Gefhl des Sch-
nen und Erhabenen, s. 240.
16. Kant, Kritik der Urteilskraft, s. 312; italikler bana ait.
17. Winckelmann, Erinnerungen ber die Betrachtung der Werke der Kunst, Winckel-
manns smtliche Werke iinde, cilt I, s. 208 vd. Ayn yerde Winckelmann flunlar yazar:
"Eski gen insan bafllarnn profili bu cmle zerinde temellendirilir... Gerek gzelliin
formuna uygun olabilmek uruna yine ayn cmleden ne enenin ne yanaklarn ukur-
larla kesintiye uratlmamas gerektii tretilir."
18. Heinrich Wlfflin, Sanat Tarihinin Temel Kavramlar, stanbul niversitesi
Edebiyat Fakltesi Yaynlar 1784, stanbul, 1973, s. 136; italikler bana ait.
19. Saint-Exupry, Kale, stanbul, 1999, s. 11. 20. A.g.e., s. 13.
21. Johann Joachim Winckelmann, Gedanken ber die Nachahmung der griechischen
Werke in der Malerei und Bildhauerkunst, der. Ludwig Ulrich, Stuttgart, 1969, s. 11 vd.;
Erinnerung ber die Betrachtung der Werke der Kunst; Johann Winckelmanns Smtliche
Werke iinde, cilt I., s. 208 vd.; Geschichte der Kunst des Altertums, Smtliche Werke iinde,
cilt 4, s. 273 ve 184 vd.
22. Johann Gottfried Herder, Studien und Entwrfe zur Plastik, Smtliche Werke
iinde, der. Bernhard Suphan, cilt 8, s. 88-115; orada s. 90 ve Die Plastik von 1770,
Smtliche Werke iinde, cilt 8, s. 116-63; orada s. 140; italikler bana ait.
23. Herman Melville, Moby Dick: Beyaz Balina, stanbul, 1972, s. 713.
24. Kant, Kritik der Urteilskraft, s. 314 ve s. 326 (Menninghaus, s. 49/50).
25. Winckelmann, Erinnerung., a.g.e., s. 207.
26. Denis Diderot, Verstreute Gedanken ber Malerei, Skulptur, Architektur und Po-
esie als eine Fortsetzung des 'Salons' (1776), sthetische Schriften iinde, der. Friedrich Bas-
senge, Berlin, 1984, cilt 2, s. 625. Bu yaznn amac, diflil bedenin uyandrd terdiginli-
i tarihsel adan ele almak olmad iin, yazlabilecek ou fleyden vazgemek zorunda-
ym. Ama yine de 18. yzyla zg anlayfln, 10. yzyl imgeleminden ok uzak olmad-
n vurgulamakta fayda var. Cluny baflpiskoposu Odo'nun flu szlerini rnek vermek is-
tiyorum: "Bedenin gzellii aslnda yalnzca tenden kaynaklanr. Eer insanlar Boethi-
us'un i organlar grme yetisi bahflettii tilkiler misali derinin altnda olan grebilse-
lerdi, kadnlarn grnts karflsnda mideleri bulanrd. Aslnda onlarn gzellii s-
mk, kan, su ve safradan baflka bir fley deildir. Eer biri burun deliklerinde, boyunda ve
karnda ne olduunu tahayyl edecek olsa, pislikten baflka bir fley bulamaz. Ve smkle
dflkya parmak ularmzla bile dokunmak istemediimize gre, neden bir dflk ynna
sarlmay arzulayalm ki?" Vito Fumagelli, Wenn der Himmel sich verdunkelt. Lebensgefhl
im Mittelalter iinde, Berlin, 1988, s. 53 vd.
27. J. F. Lyotard, Heidegger und die Juden, Viyana, 1988, s. 202 vd. ve: Das Erhabe-
ne und die Avantgarde iinde, Merkur 1984, say 424, cilt 2, s. 58; italikler bana ait.
28. Kant, Kritik der Urteilskraft, a.g.e., s. 268 (Menninghaus, s. 181).
29. Winckelmann, Geschichte der Kunst des Altertums, a.g.y., s. 271 vd.
30. Kant, Kritik der Urteilskraft, a.g.e., s. 176 (119).
31. Hegel, Vorlesungen ber die sthetik, a.g.e., III, s. 70.
32. F. W. Schelling, System der gesamten Philosophie und der Naturphilosophie insbe-
sondere. Aus dem handschriftlichen Nachla (1804), Schellings Werke, der. Manfred Schr-
Bat'da ve Dou'da Bedenin Temsilinde Haysiyet ve Zillet 203

ter, Mnchen, 1956, s. 501.


33. David Wellerby, Das Gesetz der Schnheit. Lessings sthetik der Reprsentation; Was
heit Darstellen? iinde, der. Christiaan L. Hart Nibbrig, Frankfurt/ M., 1994, s. 175-
204; orada: s. 194 vd. Ayn yerde Wellerby flyle devam eder: "Heykelde azn tiksin
akl, bir ukur oluflturur, diye yazar Lessing. Tersinden baknca bylesi bir sav, gzel
znenin, insan znesinin ukurlara ya da ieriye iflaret eden envajinasyonlara izin verme-
dii anlamna gelir; ksacas gzel znenin, erkek btnsellii biimbilimine gre gerek-
leflmesi demektir bu. Gzellik, diflil ve annesel yoksunluk devreye girmeden babann
oula devrettii bir fleydir."
34. Bkz. Friedrich Nietzsche, Nachgelassene Fragmente, Mart 1875; Smtliche Werke,
Kritische Studienausgabe iinde, der. Giorgio Colli ve Mazzino Montinari, 1980 vd., s.
25.
35. Ne var ki tam da bu yzden geliflen bir baflka yeralt ve iktidar ekonomisi da-
ha var: porno filmlerin ve trash ya da splatter denen vahflet filmlerinin piyasasdr bu. Ne
var ki konuyu bu ynde amak, bu metnin kapsam iinde yer alamayaca iin baflka bir
balama gerekiyor.
36. Gilles Deleuze, Logik der Sensation, Mnchen, 1995, s. 27.
37. A.g.e. 38. Deleuze, a.g.e., s. 64.
39. David Sylvester, Interviews with Francis Bacon, Londra, 1975, s. 34.
40. "Geen yaz gittiimde, yatanda yatarken buldum onu bir kez. Yzndeki ifade
ylesine umutsuz, acs ylesine avuntusuzdu ki, yanna yaklaflmaya cesaret edemedim.
Tpk bir hayvanat bahesindeki gibi hayvansal terk edilmifllik yatyordu orada. Kendini
utanmadan gzler nne sermifl olmas ac veriyordu; bedeninin her paras burkulmufl,
paralanmfl, apak iltihaplanmflt; bir barsak dmlenmesi. Kafka'nn yksndeki
Karl Rossmann baflka herkesin kmsedii atefli iin neyse, annem de uzaktan, onun
DERS YZLMfi YRE'ymiflim gibi bir bakflla bakyordu bana. rkerek ve fke-
lenerek dflar ktm odadan hemen." Peter Handke, Mutsuzlua Doyum, stanbul, 1985,
s. 57.
41. Michel Serres, Die fnf Sinne. Eine Philosophie der Gemengen und Gemische,
Frankfurt/ M., s. 70.
42. A.g.e., s. 70. 43. Edmond Jabs, Biricik Son Kaygs, stanbul, tarihsiz, s. 22.
44. John Berger, Grme Biimleri, stanbul, 1995, s. 9.
45. Deleuze, a.g.e., s. 27. 46. A.g.e.; italikler bana ait
47. Hegel, Estetik zerine konferanslar.
48. Kant, ber das Gefhl des Schnen und Erhabenen, A 55/56, Werke in zwlf Bn-
den iinde, der. Wilhelm Weischedel, cilt II, Wiesbaden, 1960, s. 854-5.
49. Kracauer, a.g.y. Geri fotoraftan deil, sinemadan sz eder Kracauer. Kastettii
ise belgeseldir: "Yalnzca sinema, isel olarak sarslmfl tanklar bilinli gzlemcilere d-
nfltrebilir."
50. MLA bilgi bankas, 1982 ile 1997 yllar arasnda bafllnda abject kavram yer
alan kitap ve makaleler iin 28 sayfalk bir dkm sunuyor. Birka rnek verelim: "Ab-
ject Bodies/ Selves: Personal Narratives and Disabled Bodies", "Racialized National Ab-
jection and the Asian-American Body on Stage", "The Speaking Abject", vb.
51. "Abject Art" ad altnda anlan kifliler, inanlmaz bir eflitlilik gsterir: Mike Kel-
ley, Matthew Barney, John Miller, Gilbert & George gibi isimlerin yan sra Marcel
Duchamp, Claes Oldenburg gibi eskiler de bu kavramn ats altnda toplanr.
52. Julia Kristeva, Pouvoirs de l'Horreuer. Essai sur l'abjection, Paris, 1980, s. 30. Aln-
204 Defter

tlarn Trkesi, zgn metinden deil, Martin ven Koppelfels'in Almanca'ya evirisin-
den yaplmfltr; ancak bu eviri kitaplaflmad iin yine de Franszca zgn metinden
gsteriyorum.
53. A.g.e., s. 12. 54. A.g.e., s. 20 vd. 55. A.g.e., s. 131.
56. J.-B. Pontalis'ten alnt; Kevin Robins, "maj", Grmenin Kltr ve Politikas, s-
tanbul, 1999, s. 50.
57. Kant, a.g.e., s. 137 (78-79).
58. Kant, Analytik des Erhabenen, a.g.e, s. 136 (76-78).
59. Kant, a.g.y., s. 144 (85-86).
60. Bkz. Winckelmann, Geschichte der Kunst des Altertums; cilt 4, s. 297 vd.; Lessing,
Laokoon, s. 175; Herder, Reisetagebuch, Italienische Reise iinde. Briefe und Tagebuchauf-
zeichnungen 1788-1781, der. Gunter E. Grimm, Frankfurt/ M., 1993, s. 560-613; orada
s. 576; Herder, Studien und Entwrfe zur Plastik, a.g.e., s. 112.
61. Winckelmann, Geschichte der Kunst des Altertums, cilt 4, s. 296 ve s. 298; italikler
bana ait.

You might also like