Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 266

STANISLAW LEM Aden

STANISLAW LEM 1921 ylnda Polanya'nn Lwow kentinde dodu. Tp renimini


kinci Dnya Sava'nda lkesi A lman igaline uraynca yanda brakt. Sava yllan
n otomobil tamircilii ve kaynaklk yaparak geirdi. 1946'da Krakw'a yerleti ve
tp eitimini tamamlayarak doktor oldu. Ayn yllarda iir yazmaya ve bilimsel yn
tem zerine kuransal aratnnalara balad. Lem, 1951 ylnda, daha sonra kendisini
dnya apnda ne kavuturan bilim-kurgu trnde yazmaya balad. Yazann baya
pt saylan Solatis, nl Rus ynetmen Audrey Tarkovski tarafndan sinemaya da
aktanld. Iletiim Yaynlan, Lehe yazan ve kitaplan birok yabanc dile evrilen Sta
nislaw Lem'in "Btn Eserleri"ni yaymlayacaktr.

Eden
1959, Stanislaw Lem

lletiim Yaynlan 243 ada Dnya Edebiyat 40


ISBN 975-470-505-4
1995 Iletiim Yaynclk A. .
l. BASKI 1995, Istanbul
2. BASKI 1997, Istanbul

EDITR Trker Armaner


KAPAK mit Kvan
KAPAK RESMI Erdal Alay
DIZGI Maraton Dizgievi
UYGULAMA Hsn Abbas
DZELTI Sait Kzlrmak
KAPAK BASKISI Sena Ofset
I BASKI ve ClLT efik Matbaas

lletiim Yaynlan
Klodfarer Cad. lletiim Han No. 7 Caalolu 34400 Istanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 Fax: 212.516 l2 58
STANISLAW LEM

Aden
Eden

lNGlLlZCE'DEN EVtREN Olgun Baydemir

c t m
I

Y
ANLI bir hesaplama yznden gemi dikeye ok
yakn bir ayla dald ve kulaklar sar edici bir
lkla atmosfere arpt. Adamlar kuetlerinde yattk
lar yerden damperlerin ezildiini duydular. n ekranlar
alevleri gsterdikten sonra karard. Ba taraftaki akkor gaz
yast d kameralar iin ok fazlayd. Kontrol odas scak
kauuun pis kokusuyla doldu. Hzdaki azalmann etkisiy
le adamlar geici olarak grme ve duyma yeteneklerini yi
tirdiler. Son gelmiti.
Hi kimse dnemiyordu. Hi kimsenin nefes almaya
.bile gc yoktu. Solunumlarn, balon iirir gibi, aksipul
satrler salyordu. Az sonra gmbrt kesildi. Her iki ta
rafta alt tehlike lambas yanmaya devam etti. Mrettebat
kmldad. atlak kontrol tablosunun stndeki uyar sin
yali krmzy gsterdi. zolasyon ve plexiglas paralar yer
de srnd. Artk grlt yoktu, clz bir slk dnda.
"Ne?!" diyebildi bouk bir sesle Doktor, lastik azln
tkrdkten sonra.
Kaptan, "Yerlerinizde kaln!" diye uyard, zarar grmemi
tek ekrana bakyordu.
s
Gemi aniden bir takla att; adeta dev bir ktkle zerine
vurulmutu. Adamlar saran naylon a bir mzik aletinin
teli gibi tngrdad. Bir an iin her ey havada tepetaktak
asl kald, ardndan motor grldemeye balad.
Son darbeyi beklerken gerilen kaslar rahatlamt. Gemi
egzoz alevinin dikey kolonu zerinde yavaa alald. Yar
dmc g devresi yeniden umut verici bir ekilde titreme
ye balad. Bu, birka dakika srd. Ardndan duvarlar sar
sld. Titreim giderek artyordu; trbin yataklarnda boluk
meydana gelmi olmalyd. Adamlar birbirlerine baktlar.
Hepsi farkndayd; art her ey kontrol kanatlarnn tutup
tutmamasna balyd.
Kontrol odas aniden alkaland; sanki elik bir eki f
keyle dardan vuruyordu. Son ekran giderek bir halkalar
kmesiyle kapland; konveks fosforl koruma karard.
Tehlike lambalarnn parlak nda meyilli d uvarlara
adamlarn dev glgeleri vuruyordu. Motor imdi vnlyor
du. Altlarnda bir gcrt, bir paralanma duydular, ardndan
tiz bir sesle bir ey koptu. Gvde srekli sarslmaktan du
yarszlamt. Karanlkta nefeslerini tuttular. Birden vcut
lar naylon balar zorlayarak savruldu, ama alarn yrtl
masna neden olabilecek paralanm yzeylere arpmad.
Adamlar sarka gibi sallandlar. . .
Gemi etkisinde kalm gibiydi. Uzakta cansz yank
lanmalar vard. Frlayan toprak paralar d anak boyunca
zayf bir sesle kayyordu.
Btn hareket durdu. Altlarnda bir eyler damlyordu.
Damlama artt, hzland; su szntsna benziyordu ve kzgn
metalin stne damlalarn birer birer dmesi gibi, delip
geici, srekli bir tslama olutu.
"Hayattayz," dedi Kimyager. Karanlkta hibir ey gre
miyordu. Drt yanndan kaylarla bal, naylon antada
sallanyordu. Gemi, yatakla ayn dorultuda duruyor olma-

6
lyd: tersi szkonusu olsayd yatak yatay olurdu. Bir ey t
krdad, Doktor'un eski akmann soluk grnd.
"Yoklama," dedi Kaptan. Bu arada antasnn bir kay
koptu ve bu, yavaa, aresizce havada dndurd onu.
Naylon korumann iinden uzand ve duvarda bir tutamak
yakalamaya alt.
"Burada," dedi Mhendis.
"Burada," dedi Fiziki.
"Burada," dedi Kimyager.
"Buradaym," dedi Sibernetiki ban tutarak.
"Benimle birlikte alt," dedi Doktor.
"Herkes burada. Tebrikler. " Kaptan'n sesi sakindi. "Ya
robotlar?" Yant yoktu.
"Robotlar! ! "
Sessizlik. Doktor'un parmaklar yand; akma sndr
d. "Her zaman sylemiimdir, bizim hamurumuz daha
salamdr diye."
"Ba olan var m? "
"Bende var. Kayiar keseyim mi? "
"Birileri kayiar kesmeden kabilirse daha iyi olur. Ben
yapartuyorum. "
''Ben deneyeceim. "
Glkle nefes alarak harcanan abalardan sonra bir dar
be duyuldu ve camlar ezildi.
"Yerdeyim. Yani duvarn stnde," dedi Kimyager. "Dok
tor, buraya biraz k ver, size yardm edebileyim."
"Acele et. Bu eyin svs bitmek zere. " akmak yeniden
parlad. Kimyager, Kaptan'n kozasma gitti ama hacaklarn
dan tesine yetiemedi. En sonunda yan fermuarlardan bi
rini amay baard ve Kaptan gm diye ayaklarnn nne
dt. tkisi birlikte daha hzl alabildiler; az sonra hepsi
kontrol o dasnn meyilli, yar esnek duvarnn stnde

ayakta duruyordu.

7
"Nereden balayacaz? " diye sordu Doktor, Sibernetik
i'nin alnndaki kesie yara band yaptnrken. Doktor,
ceplerinde her zaman ufak tefek eyler bulundururdu.
"kp kamayacamz greceiz," diye yantlad Kap-

tan. "ncelikle a ihtiyacmz var. Doktor, buray biraz


aydnlat, kontrol tablosunda ya da en azndan alarm siste
minde hala akm olabilir. "
Bu kez akmaktan yalnzca bir kvlcm kt. Doktor,
akma, dizlerinin stnde yerde krk metal paralar ara
sndan bir eyler karmaya alan Kaptan ve Mhendis.'in
zerine doru arka arkaya akt.
"Bir ey bulamadnz m? " diye sordu arkalarnda duran
Kimyager.
"Henz hayr. Bir kibriti olan var m? "
"En son yl nce kibrit grmtm. Bir mzede," diye
belli belirsiz mrldand Mhendis. Dileriyle bir kablonun
dn syrmaya alyordu . Birden kk, mavi bir ate
Kaptan'n ak avularn doldurdu .
"te akm," dedi. ", bir ampule kald. "
Yan panelin zerindeki acil kutusunda salam bir ampul
buldular. Keskin bir k kontrol odasn aydnlatt: ortalk,
kavisli duvarlar olan bir tnel gibi grnyorlu . Kap,
zerlerinde ve olduka ykekteydi.
"Alt metreden fazla," ded'i Kimyager umutsuzca. "Oraya
nasl ulaacaz?"
"Bir zamanlar bir sirkte grmtm, be adam birbirleri
nin stnde ayakta duruyorlard," dedi Doktor.
"Biz akrobat deiliz. Ama tabandan trmanabiliriz," dedi
Kaptan. Kimyager'in ban ald ve sngersi yer kaplama
snda kesikler oluturmaya balad.
"Basamak m?"
"Evet. "
"Neden Sibernetiki'den ses kmyor?" diye sordu M-

8
hendis. Paralanm kontrol tablosunun stne oturmu,
voltmetreyle aktaki kablolar deniyordu.
"Adam kendini kimsesiz hissediyor," diye yantlad Dok
tor, glmseyerek. "Bir Sibernetiki robotlar olmadan ne
yapar?"
"Onlar tamir edeceim," dedi Sibernetiki. Ekranlara ba
kyordu; sar klar giderek snkleti.
"Akmlatr de , " diye mmldand Fiziki. Mhendis
ayaa kalkt.
"O zaman grnt geri gelir. "
On be dakika sonra alt adaml ekip geminin n tarafna
dori. almaya balamt bile. nce koridora girdiler,
oradan kendi zel blmelerine getiler. Doktor'un kabinin
de eski bir el feneri buldular. (Doktor bir eyler biriktirme
yi severdi.) Bunu yanlarna aldlar. Her taraf berbat olmu
tu. Yerlere salan mobilya iyi durumdayd ama aletler, ta
kmlar ve baz ara gere, iinde glkle yryebildikleri
bir hurda denizi oluturmutu.
"imdi dar kmay deneyelim," dedi Kaptan, koridora
geri dndklerinde.
"Uzay giysileri ne durumda?"
"Hava uyum blmnde . Zarar grmemilerdir. Ama on
lara ihtiyacnz yok. Aden'in, solunuma uygun bir atmosfe
ri var. "
"Daha nce burada bulunmu olan var m?"
"Bundan on iki yl nce gemisiyle birlikte kaybolduun
da, Altain kozmik bir aratrma gerekletirmiti. Hatrlad
niz m?"
"Ama hi kimse ini yapmamt, yle deil mi?"
"Evet. Hi kimse."
l kapak tepedeydi, eimli duruyordu. Ortama yabanc
lklar -duvarlar yer olmutu, tavan da duvar- yava yava
geti.

9
"Bunun iin canl bir merdiven gerekecek," dedi Kaptan.
Doktor'un el feneriyle i kapa dikkatle incelemeye bala
d. Hava geirmez mhr salamd.
"Iyi grnyor," dedi Sibernetiki, boynunu uzatarak.
"Evet," diye onaylad Mhendis. Direkleri bken ve ara
larndaki ana kontrol tablosunu ezen korkun gcn i ka
pa da sktrm olmasndan korkuyordu. Ama dnce
sini kendine saklad. Kaptan, Kimyager'e duvarn yannda
durup eilmesini syledi.
"Bacaklar ak, eller dizlerde; bylesi s:nin iin daha ra
hat olacak."
"Her zaman bir sirkte almay istemiimdir," dedi Kim
yager, yefe melirken. Kaptan bir ayan omuzuna koya
rak ykseldi ve duvara yaslanarak nikel kapl manivela ko
lunu parmaklaryla yakalad.
nce skca tuttu, ardndan kendini koyvererek salland.
Ezik cam paralarnn kilit mekanizmasna dolduunu d
ndren bir gcrt kt ve kol, bir eyrek dn yaptktan
sonra durdu.
"Doru yne mi eviriyorsun? " diye sordu el fenerini tu
tan Doktor. "Gemi onunla ayn ynde."
"Bunu hesaba katmtm. "
"Biraz daha gl ekemez misin? "
Kaptan yant vermedi. Dier elini de manivela koluna
getirmeye alyordu. Tek eliyle sallamrken, bu olduka
zordu , ama sonunda baard, altnda duran Kimyager'e
arpmamak iin bacaklarn toplad ve kendini iyice yukar
ekip vcudunun btn arlyla aaya brakarak kolu
birka kez ekti. Bu arada vcudu duvara arpnca, homur
dand.
nc ya da drdnc defada manivela biraz daha kpr
dad. Hala iki in kadar dnmesi gerekiyordu. Kaptan, b
tn gcn toplayarak kendini bir kez daha sald. Manivela

10
korkun bir gcrtyla kilit diline geti; srg ekilmiti.
"Mkemmel, mkemmel," dedi Fiziki keyifle.
Mhendis hibir ey sylemedi, akl baka yerdeydi.
Sra i kapan almasna gelmiti; bu, daha da zor bir i
ti. Mhendis blme kapsnn kolunu denedi, ama hi
umut yoktu; borular eitli yerlerinden yarlm ve btn
sv dar akmt. Doktor'un fenerinin aydnlnda, ark,
zerlerinde bir k halkas gibi parldad. jimnastik yete
nekleri iin fazla yksekteydi: buuk metreden fazla.
Krk eyalar, minderleri, kitaplar biraraya getirdiler.
Ktphane, kaln gkyz atlaslarna kadar, sarsntdan ta
.mamyla salam kmt. Mhendis'in komutasnda, birka
yanl giriimden sonra, adamlar bunlardan tula gibi ya
rarlanarak bir piramit ina ettiler. Alt ayak yksekliindeki
bu yn oluturmalar yaklak bir saatlerini ald.
"Bedensel ilerden nefret ederim," diye soludu Doktor.
Havalandrma birimindeki bir bolua sktrdklar fener,
ktphaneye gidip kollar kitaplada dolu dnerlerken yol
larn aydnlatyordu. "Daha nce, snrl olanaklarla byle
icadarn ortaya karlabileceine inanmazdm. Hele yldz
yolculuklarnda . . . " imdi tek konuan oydu. En sonunda
Kaptan, arkadalarnn yardmyla, pirarnile dikkatle tr
mand ve arkil parmaklaryla dokundu .
"Henz yeterli deil," dedi. "lki in ksa. Eer zplarsam

hepsi devrilecek"
"Bende ans eseri Tachyon Teorisi var," dedi Doktor, elin
de bir ktleyi kaldrarak "Bu, iimizi grr. "
Kaptan arka skca tutundu. El feneri kprdaynca, gl
esi, imdi tavan olan beyaz plastik kaplamann br t;raf
n atlad. Kitaplarn birka aniden yer deitirince Fiziki,
"Dikkat et," diye bard.
"Elimizde itebilecek bir ey yok," diye yaknd Kaptan h
rltl bir sesle. "Kahretsin ! " ark ellerinden kayd. Bir an

11
dengesini kaybetti ama toparland. Dierleri de artk yukan
ya bakmaktan vazgeip, kollarn birletirerek, devrilmesini
nlemek iin dengesiz ykseltiyi btn ynlerden sardlar.
Kaptan arkn kolunu yeniden tuttu. Bir kaznma sesinin
ardndan birdenbire kitaplar devrildi. Kaptan havada asl
kald ama ark bir tam dn yapmt.
"Onbir kez daha," dedi kitap ynnn stne atlarken.
Iki saat sonra i kapak s orunu zlmt . A lmaya
baladnda btn mrettebat alk tuttu.
Koridorun ortasnda yukardan sarkan ak kapak, bl
meye girmeyi kolaylatracak bir platform oluturuyordu.
Giysiler salam kmt; ilerinde durduklar kilitli dalap
lar imdi yatayd. Adamlar bunlarn arasndan getiler.
"Hepimiz kacak myz? " diye sordu Kimyager.
" nce d kapa ap aamayacamz grelim . . . "

Ama d kapak, manivela ana gvdeyle kaynam gibi,


kmldamad bile. Alts birden omuzlaryla yklenip ittiler,
ardndan vicialan deii k ynlere evirmeye altlar, ama
vicialar da dnmedi.
"Ulamak kolay, zor olan, karaya kmak," diye bir sonu
ortaya att Doktor.
"ok zekice," dedi Mhendis . Ter gzlerini yakyordu.
Kilitli dolaplann zerlerine o turdula.
"Alktan lmek zereyim," dedi Sibernetiki sessizlikte.
Fiziki, "Bir eyler yesek iyi olacak," dedikten sonra am
bara girmeyi nerdi.
" Mutfa denesek daha iyi ol ur. Dondurucuda yiyecek
var. . . "
"Ben yalnz beceremem. Yolda bir ton hurda var. Baka
gnll yok mu? "
Doktor gitmeyi kabul etti. Kimyager de istemeyerek kalk
t. Yar ak i kapan kntbnda kafalar kaybolduunda
ve yanlarna aldklan fenerin son da yok olduunda

12
Kaptan fsltyla konutu:
"Hibir ey sylemek istemedim. Durumun farkndas
nz, deil mi? "
"Evet," dedi Mhendis. Karanlkta Kaptan'n ayakkabsna
dokundu ve elini stne koydu. Bir destee ihtiyac vard.
"D kapa kesebileceimizi dnyor musun? "
"Ne ile ? " diye sordu Mhendis.
"Bir lehim bekirniz var. "
"Sen hibir lehim bekinin bir buuk ayaklk bir seramiti
kestiini duydun mu? "
Sessiz kaldlar. Geminin derinliklerinden yankl bir ses
duyuldu; bir mahzenden geliyormu gibiydi.
"Bu ne? " dedi Sibernetiki. Sesi sinirliydi, ayaa kalkt.
"Otur," dedi Kaptan, nazik ama kesin bir sesle.
"Sence kap. . . gvdeyle kaynam mdr? "
"Bilmiyorum," diye yantlad Mhendis.
"Peki, neler olduu hakknda bir fikrin var m? "
"Atmosfere yaklatmz dnmediimiz bir anda koz-
mik hzla atmosfere daldk. Ama otopilot hata yapm ola
maz."
"Hatay biz yaptk, otopilot deil, " dedi Kaptan. "Kuyru
u hesaba katnay unuttuk. "
"Ne kuyruu?"
"Atmosferi o lan her gezegenden hareket ynnn tersine
doru kuyruk eklinde bir gaz tabakas uzanr. Bunu bilmi
yor muydun?"
"Evet, tabii biliyordum. Demek byle bir kuyruun iine
dtk? Ama younluu olduka azalm olmal. "
"On zeri eksi alt," dedi Kaptan. "Ya da o civarda. Ama
biz saniyede krkbe milin zerinde gidiyorduk dostum. Bi
zi bir duvar gibi durdurdu. tk darbe buydu , hatrlyor mu
sun? "
"Evet," dedi Mhendis. "Ve stratosfere girdiimizde hala

13
alt ya da yedi mil yapyorduk Gerekten de paralara b
lnmeliydik. Geminin buna dayanm olmas ok garip. "
"Garip mi? "
"Bu gemi, yirmilik bir akm ykleme oranna gre tasar
land. Ve ben ekran patlamadan nce okun gstergede nasl
frladn kendi gzlerimle grdm. lbre o tuza kt."
"Bizim iin ne dnyorsun? "
"Neyi kastediyorsun?"
"30 g'l i k sabit bir hz dne biz nasl dayanabildik? "
"Sabit deil. Ama, maksimumda, evet. Buna ramen ya-
valatclar son kapasitede alt. Nabz balatan da buydu
zaten. "
"Ama otopilot eitlii salamt. Hava kompres rleri y
znden oldu . . . " dedi Sibernetiki, rahatsz bir ses tonuyla.
Geminin derinliklerinde bir eyler yuvarlanmaya balad.
Metal levhann stnde demir tekerlekler dnyordu san
ki. Az sonra durdu.
"Hava kompresrlerine kusur bulma , " dedi Mhendis.
Motor odasn a gitseydik sana gs terebilirdi m ; on lardan
beklenenin be katn gerekletirdiler. Unutma, onlar yal
nzca yardmc niteler. Her eyden nce yataklar geve
miti ve nabz baladnda da . . . "
"Yanklanma olduunu mu dnyorsun? "
"Yanklanma farkl bir konu. Gerek u ki, uzayda birka
mil srndk. Neptn'deki u tayc gibi, hatriadn m?
Motor odasn grdnde bana inanacaksn. Sana u anda
orada neler o lduunu syleyebilirim."
"Motor odasn grmek iin acelem yok. Bu adamlan bu
kadar geciktiren nedir? Hibir ey gremiyorum. "
"Bir mz olacak, endielenme , " dedi Mhendis. Par
maklarnn hala sessiz duran ve kprdamayan Kaptan'n
ayakkabsnn stnde olduunun farknda deildi.
"Motor odasna daha sonra gideriz. u anda bu yalnzca

14
zaman ldrmek olur. Baka ne yapabiliriz? "
" Gerekten buradan kamayacamz m dnyor
sun?"
"Sadece aka yapyordu m. Her zaman yaparm."
"Bu kadar yeter," dedi Kaptan kendine gelerek. "Hangi
artlarda olursa olsun, gerektiinde, bir acil k da var. "
"u anda da tesadfen altmzda bulunuyor. Gemi adeta
bir hendek kazm olmal. Ben d kn topran zerin
de kaldndan bile emin deilim. "
"Aletlerimiz var. Tnel kazabiliriz. "
"Ykleme blm ne durumda? "
"Gmlm," dedi Mhendis. "aftn iine baktm. Ama
tankerlerden biri yarlm olmal. En az iki metre yksekli
inde su var orada. Byk olaslkla da radyoaktif. "
"Nereden biliyorsun? "
"Her zaman nce reaktr soutma sistemi devreden
kar, bunu bilmiyor musun? Ykleme blmn unut. Bu
yolu kullanmak zorundayz, tabii eer. . . "
"Eer bir tnel kazmazsak, " dedi Kaptan yumuak bir
sesle.
"Evet, tabii, bu da mmkn," diye kabul etti Mhendis
ve sustu . Ayak sesleri duyulmaya balamt. Altlarndaki
koridordan gelen ani k gzlerini kamatrd.
'jambon, kraker, dil, ne isterseniz . . . Hepsi teneke kutu
larda ! ikolata bile var ve termoslarmz da burada , " diye
seslendi ilk nce trmanan Doktor. Feneri , kutularla al
minyum tabaklar yukar aktarp odaya kan dierlerine
tuttu .
"Termoslar zarar grmemi," dedi Sibernetiki bardana
kahve doldururken.
"Evet, tenekeler de iyi grnyor. Ama don durucu bi
rimler, frnlar, kk molekler synthesizer, su filtreleri . . .
hepsi paralanm. "

15
"Ya artma cihaz? "
"O da ayn durumda. Aletlerimiz olsayd onarahilirdik
Ama bu bir ksr dng: bir onarm robotu iin akma ihti
yacmz var, ama jeneratr onarmadmz srece akm el
de edemeyiz ve jeneratr onarmak iin de bir onarm ro
botu gerek. "
"Evet, kafa yoruyorsunuz bilimci arkadalarm. Peki, bize
sunacak bir umut nz yok mu ? " diye sordu Do ktor,
krakerlere ya srp, zerlerine jambon dilimleri dizerken.
Yant beklemeden devam etti:
" ocukluumda o kuduum bilimkurgu kitaplarndaki
hikayeler bizim u sefil ykntya be basard. Ama yine de
bize olanlara benzer bir eyle karlamadm . "
"nk ok baya," dedi Sibernetiki suratn burutu
rarak.
"Evet bu orij inal bir durum - bir tr gezegenleraras Ro
binson Crusoe," dedi Doktor. Termosu kapatt. " Dndm
de btn yeteneklerimi kullanp bunu yazmalym. "
Tenekeleri toplamaya baladlar. Fiziki bunlar giysilerin
bulunduu dolaplara atmay nerdi . Adamlar, kaplar kapa
nabilsin diye duvara yaslanmak zorunda kaldlar.
"Biliyorsunuz, ambardayken garip bir grlt duyduk,"
dedi Kimyager.
"Nasl bir grlt ? "
"Bir eyler gemiyi eziyormu gibiydi . "
"Bir kaya m?" diye sordu Sibernetiki.
"ok farkl bir ey," dedi Mhendis. "Atmosfere arpt
mzda d muhafaza ok yksek bir sya ulat. Ba taraf
erimeye balam olabilir. te imdi de gvdenin baz b
lmleri souyor ve deiiyor. Ayrca i basn da artacak.
Bundan do lay grlt oluyor. u an bile duyabilirsiniz.
Dinleyin . . . "

Geminin i ksmnda bir ses daha duydular. Ardndan,

16
ksa ve gitgide azalan bir dizi atlamadan sonra ortalk yine
sessizlie gmld.
"Robotlaidan biri olabilir mi? " dedi Sibernetiki umutla.
"Robotlarn ne durumda olduunu grdn . "
"Ama rezerv blmne bakmad k " Sibernetiki, platfor
mun kntsna yasland ve karanlk koridora bard, "Re
zerv robotlar ! "
Sesi yankland. Yant ise sessizlikti.
"Gel, u kapaa iyice bir bakalm," dedi Mhendis. Bu bi
raz ibkey tepsinin yanna diz kt; , kenan boyunca
her inin stnde gezdirdi. zeri kk atlaklada kapl
mhrleri de ayn ekilde inceledi.
"Ierde erime yok. Bu da hi artc deil, nk sera
mitin s iletkenlik oran ok zayf. "
"Belki bir kez daha denemeliyiz," diye nerdi Doktor, d
kapak tekerleine dokunarak.
"Hibir anlam yok," dedi Kimyager.
Mhendis elini kapaa koydu ve aniden frlad.
"Suya ihtiyacmz var! Bol miktarda souk suya ! "
"Neden?"
"Kapaa dokunun ! "
Hepsi ayn anda dokundular.
"o k scak," dedi biri.
"ansmz varm ! "
"Bu neye yarayacak peki?"
"Gvde snp genleti. Ve tabii kapak da. Eer kapa so
gutursak, bzlecek ve biz de bu durumda aabiliriz belki."
"Bunu suyla yapamayz. Dondurucu birimlerde hala bir
miktar buz olmal," dedi Kaptan.
Teker teker, admlarnn yankland koridora adadlar.
Kaptan, Mhendis ile birlikte odada kalmt.
"Alacak," dedi yavaa, kendi kendine konuur gibi.
"Eer eriyip kaynamadysa," diye mrldand Mhendis.

17
lsy tahmin edebilmek iin parman kenar boyunca gez
dirdi. "Seramit 3700 dereceni n stnde erimeye balar. Ko
ruyucunun en son ne kaydettiine dikkat etmed i n mi? "
"Sonlarda, kadranlar kullanlmaz durumdayd. Yanlm
yorsam, freniere asldmzda iki bin be yzn zerin
deydi."
"ki bin he yz derece ok fazla deil. "
"Evet, ama ya sonra ! "
Kimyager'in kzarm yz platform kntsnn zerin
den grnd. El fenerini boynuna balamt. Sallanan k
ta, elini tuttuu kovadaki buzlar parlad. Kovay Kaplan'a
verdi.
"Bir dakika. Nasl yapmamz gerekiyor. . . " diyen Mhen
dis birden durdu ve "Hemen dnerim ," dedikten sonra ka
ranlkta kayboldu.
Koridorda yine ayak sesleri duyu ldu. Doktor, stnde
buzlar yzen iki kova suyla geldi. Fiziki ile birlikte kapaa
su dkerierken kimyac onlara tuttu. Su , yerden korido
ra akt. On defa kadar siattktan sonra kapaktan tiz bir gcr
t kt. Buna ok sevindiler. Mhendis geri geldi; gsne,
giysilerin birinden ald bir reflektr balamt. Bu kta
her ey daha parlak grnyordu. Kontrol odasndan ald
bir kucak dolusu plastik parasn yere dkt. Buzlar, Fizik
i'nin getirmeye devam ettii plastik paralar, hava yastkla
r ve kitaplada korumaya alarak, kapan stne doldur
maya baladlar. Nihayet, srtlar armaya baladnda ve s
cak metalin ok abuk erittii buzlardan yalnzca bir miktar
kaldnda, Sibernetiki her iki eliyle de tekerlei tuttu .
"Henz deil ! " diye bard Mhendis. Ama tekerlek a-
. lacak bir kolaylkla dnverdi. Herkes havalara zplad. Te
kerlek giderek artan bir hzla dnyordu. Mhendis, kapa
emniyete . alan l srgnn ana kolunu yakalad ve ekti.
Kaln camn ezilmesine benzer bir ses duyuldu. Ve kapak,

18
nce kademeli hareket edip, sonra aniden en yaknda dura
na arparak ieriye dt. Siyah b ir ieriyi diz boyu dol
durdu. Frlatlan, Kimyager'di; kapak onu yan duvara yap
trm, ama hrpalamamt. Kaptan son anda g bela frla
may baararak Doktor'u neredeyse devirmiti. Birden hepsi
dondular. Doktor'un darbe yiyen el feneri snmt; tek
k Mhendis'in gsndeki reflektrden geliyordu.
"Bu da ne? " diye sordu Sibernetiki titrek bir sesle. Di
gerlerinin arkasnda, platform kntsnn yannda duru
yordu.
"Aden gezegeninden b ir para," diye yantlad Kaptan.
Ak kalan kapan arkasndan Kimyager'i kurtarmaya al
yordu .
"Evet," dedi Mhendis. " k yolunun tamam topran
altnda. "
"Bizimki d e , bilinmeyen bir gezegene gerekletirilen ilk
toprakalt ini olmal," diye dncesini belirtti Kaptan.
Herkes glmeye balad. zellikle Sibernetiki, gzlerin
den yalar gelene kadar gld.
"Bu kadar yeter," dedi Kaptan. "Sabaha dek byle devam
edemeyiz. Aletlerinizi aln baylar. Kazmamz gereken koca
bir delik var. "
Kimyager eilerek yerdeki yndan ar, youn bir para
ald. Toprak oval aklktan knt yapyordu. Ara sra tepe
nin zerinden siyahms paracklar koridora kadar dk
lyordu. Adamlar koridora doru geri ekildiler; platform
zerinde yeteri kadar uzun bir oda yoktu. Kaptan ve M
hendis aaya en son atladlar.
"Ne kadar derindeyiz dersin? " diye Mhendis'e fsldad
Kaptan. Koridorun i lerisinde bir para k kmldad. M
hendis, reflektr Kimyager'e vermiti .
"Birok eye bal olarak deiir. Tagerssen 75 metrelik
nesafeyi delmiti."

19
"Evet, ama ondan ve gemisinden geriye hibir ey kalma
d."
"Ya da Ay aratrmasn dn. kabilmek iin kayalarda
tnel amak zorunda kalmlard. Bir dnsene ! Kayalar ! "
"Ama Ay'd a sngerta var. . . "
"Burada ne olduunu kim bilebilir ki?"
"Marn gibi grnyor."
"Kapak tarafnda yle, ama ya tesinde?"
Aletler bal bana bir sorundu. Btn uzun menzilli
aralar gibi, gemide de, kopyal bir robot seti ve eitli ge
zegen koullarndaki yeralt ilerini de kapsayan her trl
alma iin uzaktan kumandal bir yan-otomat vard. Ama
makinalar lyd ve akm olmad srece de onarma ans
yoktu. Ellerindeki tek byk apl nite, bir mikroreakt
rn glendirdii ve yine, elektrik olmadan altramaya
caklar bir kazma makinasyd. Ksacas bu ii ilkel aletler
kullanarak yapmak zorundaydlar: Kazma krekle. Bu da,
baka sorunlarn ortaya kmas demekti. Birka saat ura
tktan sonra mrettebat geri dnd ve tnelin duvarlarn
takviye iin, uca doru yasslap meyillenen apa, iki
elik srk ve geni metal levhalar getirdi. Topra, kovalar
da ve ksa alminyum borularla desteklenmi, p kutusu
benzeri byk plastik kutularda tadlar.
Kazadan bu yana yaklak olarak on sekiz saat gemiti
ve adamlar yorgunluktan tkenmek zereydiler. D o ktor,
en azndan birka saatlik bir uykuya ihtiyalar olduunu
seziyordu. Uyuma blmelerindeki kuetleri yerlerinden
frlayp u anda dikey durduundan, nce ellerindeki vr
zvrdan yatak icat etmeleri gerekiyordu. Kuetleri zmek
iin aba harcamakransa hava iltelerini, hemen hemen ya
rs bo olan ktphaneye srklerneyi ve yerde yan yana.,
yatmay tercih ettiler.
Ama Kimyager ve Mhendis dnda hibirini uyku tut-

20
mad. Bylece Doktor tekrar kalkt ve feneri alarak uyku
hap aramaya gitti. Aa yukar bir saat, ilkyardm odasna
giden koridor boyunca duvar kompartmanlarndan dk
len krk alet ve aracn kapatt yolu anakla geti. Sonun
da, gemi saatine gre sabahn drd olduunda haplar ie
yaramt. Ik snd ve dzensiz nefes alp vermeler az
sonra karanlk oday doldurdu.
Birdenbire uyandlar. ok yksek doz alan ve sarho gibi
Sibernetiki dnda hepsi kalkt. Mhendis, ensesindeki
keskin ardan yaknyordu. D oktor burada bir ikinlik
grd; b6ynunu byk olaslkla kapak tekerleiyle bou
urlarken incitmiti.
Canllklar azalmt. Doktor bile pek konumuyordu.
Hava uyum odasndaki yiyecek stoku yanna yanalmaz
durumdayd; bir pislik tepesinin altnda kalmt. Bu yz
den Fiziki ve Kimyager bir kez daha, yorgunluktan adeta
srnerek, teneke kutulardaki yiyecekleri getirmek zere
ambara gittiler. Tnel iine, kaldklar yerden baladklarn
da ise saat dokuzdu.
Salyangaz hzyla ilerliyorlard. Oval delikte, yalnzca k
prdayabilecekleri bir kk oda olumutu. ndekiler a
palaryla toprak ktlesini kryor, arkadakiler de koridora
gtryorlard. Daha sonra topra en ksa mesafede olan
ve iinde, yakn zamanda ihtiya duyabilecekleri bir ey bu
lunmayan kumanda odasna ynaya karar verdiler.
Drt saat sonra kabindeki toprak diz yksekliine gel
miti ama tnel henz yalnzca iki metre uzunluundayd.
Marn youn ama o kadar da sert olmamasna ramen, srk
ve apalarn keskin yzl eri saplanmaya devam etti ve
adamlarn deli gibi almalar yznden saplan erildi.
Kaptan'n kulland elik apa en salam olanyd. Bu ara
da kme olaslndan korkan Mhendis, srekli olarak ta
vann iyi desteklenmesine dikkat etti. Akam olduunda,

21
batan aa bala bulanm bir durumda yemee o turdu
lar. Kapaktan hemen hemen yetmi derecelik bir ayla di
kine uzanan tnel ise alt metreden ileri gidememiti.
Mhendis alt kata uzanan aftn iine bakt. Ama, ana
kolun otuz metre kadar gerisindeki ykleme platformunun
elik ama mekanizmasnn o lmas gereken yerde yalnzca
siyah bir su vard. Seviye nceki gne oranla daha yksekti;
tankerlerden biri hala sznt yapyor olmalyd. Suya rad
yasyon bulamt. Bunu kk radyoaktivite lm aracy
la da doruladktan sonra aft kapatt ve arkadalarnn ya
nna dndnde onlara bundan sz etmedi.
"Her ey yolunda giderse yarn darda olacaz. Bir ters
lik karsa iki gnmz daha alr," diye dncesini ak
lad Sibernetiki, termostan nc kahvesini ierken. Her
kes kahve iiyordu.
"N ereden biliyorsun?" diye aknlkla sordu Mhendis.
"Yalnzca bir nsezi. "
"Robotlarnda olmayan eye o sahip," dedi Doktor gle
rek
Gn ilerledike Doktor'un keyfi yerine gelmiti. Kazma
iini braktnda ie yarar bir eyler aramak zere geminin
eitli b lmlerine gitti. Dndnde, ellerindeki malze
rneye iki manyerolu fener, portatif bir tra makinas, vita
min katkl ikolata ve bir dizi havlu ekledi . Adamlar ol
du ka kirlenmilerdi, giysileri leke iindeydi ve elektrik
yokluundan tr, elbette traszdlar.
Ertesi gnn tamam t neli kaznakla geti. Kumanda
odas artk ok doluydu, kapdan topra atmak glemi
ti. Ardndan ktphaneyi kullandlar. Doktor'un bu konu
da kukular vard ama, icat ettikleri el arabasn birlikte ta
dklar Kimyager, koca bir toprak ynn kitaplarn st
ne tereddtsz boaltverdi.
Tnel, beklenmeyen bir ekilde almaya balad. Toprak

22
imdi, giderek daha kuru kyordu ve younluk bir sredir
azalmt. Fiziki bunu sylemesine ramen dierleri kabul
etmediler; gemiye srekli aktardklan toprak onlara farkl
grnmyordu. Koca bir para aniden dp delikten ieri
hava girdiinde Mhendis ve Kaptan, ncekilerin elleriyle
snan aletleri kapp eri duvar yontma iini henz devral
mlard. Hava akmn hissedebiliyorlard: dandaki at
mosfer basnc, tneldekinden ve rokettekinden biraz daha
yksekti. apalar ve elik srklar artk ok daha hzl al
yordu. To pra ieriye daha fazla aktarmadlar. Mretteba
t in kalan ,ksm ndekilere yardm edemiyordu, nk geri
ye balany salayan bir blme yoktu. Son birka vuru
tan sonra Mhendis dar szlmek zereydi ki Kaptan
durdurdu . nce k geniletmek istiyordu . Son toprak
paralarnn da gemiye aktarlmas iin emirler verdi; by
lece tnelin tkanma olasl ortadan kalkacakt. Bu yz
den alt adamn gezegenin yzeyine kmasndan nce, bir
on ya da yirmi dakika daha geti.

23
II

D
IARlSI alacakaranlkt. Tnel oniki metre yksek
liide hafif eimli bir tepeciin eteklerine alm
t. Otede, geni bir aklk, zerinde ilk yldzlarn
yanp snd ufka doru uzanyordu. Uzakta belli belirsiz,
ince, aacms ekiller vard, ama batan gnein artk ok
zayflam klar her eyi koyu bir griye gmmt. Adam
lar sessizce durdular. Sol taraflarnda geminin koca gvdesi
havaya doru bir a yapyordu. Mhendis'in tahminine g
re altm metrelik bu gvdenin o tuz alt metre kadar tepeci
in iinde gmlyd. Ama artk hibiri kullanlacak du
rumda olmayan kanatlar ve egzoz borulanyla son bulan bu
dev siluletle ilgilenmiyordu. Souk havann bir isim vereme
dikleri baygn, yabanc kokusunu ilerine ektiler ve gl
bir aresizlik duygusu kt zerlerine. Borular, apalar el
lerinden dt. Geni akln karanla batm u fuklarna,
tepede parldayan yldzlara bakakaldlar.
"u Kutup Yldz m? " diye sordu Kimyager yavaa. Do
uda, alaktaki titrek bir yldz iaret ediyordu.
"Onun buradan grlmemesi gerek. u anda . . . Galaktik

24
Gney Kutbu'nun tam altndayz, evet. Southern Cross da
oralarda bir yerde olmal. . . "
. Yukar baktlar. Siyah gkyz, takmyldzlarla prl p
rld. Bazlarn, adlarn syleyerek birbirlerine gsterdiler.
Bu, bir sre oyalad onlar. Bo alanda yabanc olmadklar
tek ey yldzlard.
"Giderek souyor, tpk l gibi, " dedi Kaptan.
"Bu saatten sonra bir ey beceremeyiz. Gemiye dnsek iyi
olur. "
"Ne? O mezara m? " diye bard Sibernetiki kzgnlkla.
"O mezar olmasayd, burada iki gnde telef olurduk," de
di Kaptan. " ocuk olma." Bunu syledikten sonra arkasn
dnd, bayrn bu birka metrelik yksekliinden g bela
seilebilen delie doru durmakszn yrd. Bacaklarn
sallayp kendini ieri brakt. Bir an iin yalnzca kafas d
arda kald, sonra tamamen yok oldu. Dierleri birbirlerine
bakyorlard.
"Hadi, " diye mrldand Fiziki. steksizce onu takip etti
ler.
Dar delikten ieri srnneye baladklarnda, Mhendis,
srann en sonundaki Sibernetiki'ye "Havadaki kokuya
dikkat ettin mi?" diye sordu.
"Evet. Tuhaf, keskin . . . Bileimini biliyor musun?"
"Dnya'nnkine benziyor, yalnzca birka madde fazlas ,
adlarn u a n hatrlamyorum. A m a zararsz. Veriler ktp
hanede ikinci rafta, yeil bir. . . " Bunlar sylerken, ktpha
neyi kendi e lleriyle toprakla doldurduu aklna gelmiti.
"Kahretsin ," dedi ve o da kendini tnelden aa brakt.
Darda yalnz kalan Sibernetiki birden kendini huzur
suz hissetti. Korku deildi ama baucu bir kaybolmuluk
duygusuydu bu, ya da evrenin esrarl grnts belki. Ay
rca solucanlar gibi topraa geri dnmeyi de alaltc bulu
yordu. Bunlar dnrken, ban koruyarak Mhendis'in

25
arkasndan o da tnelele srnn eye balad.
Ertesi gn, yiyeceklerini yukar tayp kalyaltlarn ora
da yapmak isteyenler oldu, ama Kaptan buna kar kt.
Ona gre bu , balarna fazladan bir dert aabilirdi. Bylece,
hava boluunda , iki fenerin nda karnlarn doyurdu
lar ve bu arada soumu olan kahvelerini itiler. Sibernetik
i damdan der gibi sordu:
" Bunca zamandr nasl iyi hava soluyabiliyoruz biz. ? "
Kaptan glmsedi. kk yanaklar kirli sakallyd.
"Oksijen silindirleri zarar grmemi. Ama artma sorunu
var; otomatik filtrelerin yalnzca biri alr durumda: Batar
yalarn stndeki acil durum filtresi. Elektrikli olanlar zaten
ie yaramaz. Ksacas alt-yedi gn iinde boulacaktk. "
"Yani sen bunu biliyor muydun? " diye sordu Sibernetiki
yavaa. Kaptan cevap vermedi.
"imdi ne yapyoruz?" diye sordu Fiziki.
Yiyecek kaplarn su dolu bir kovada ykadlar ve Dokto r,
havlularndan biriyle onlar kurulad.
"Atmosferde oksijen var," dedi Doktor, alminyum bir
taba dierlerinin zerine frlatrken. "Bu da, burada hayat
olduunu gsteriyor. Elimizde baka hangi bilgiler var? "
"Hemen hemen hi. Uzay Aratrma, atmosferden bir r-
nek almt, hepsi bu. "
"lni yapmadn m sylyorsun? "
"Evet. lni yapmad."
"Bu, bir dolu bilgi demek," dedi Sibernetiki. Kk bir
iedeki alkol ve biraz pamukla yzn temizlerneye al
yordu. Su stoklarnn yetersizliinden iki gndr yzleri n i
ykayamamlard. Fiziki havalandrma nitelerinden biri
nin cilal yzeyinde suratn inceledi.
"Hi yoktan iyidir, " dedi Kaptan yavaa. "Eer havann
bileimi farkl olsayd , oksijensiz demek istiyorum, benim
hatarn hepinizi ldrecekti . "

26
" N e ? " diye bard Sibernetiki. N eredeyse b ardan
elinden dryordu.
"Ve tabii kendimi de," diye devam etti Kaptan. "Milyarda
bir bile ansmz olmayacakt. Ama imdi var."
t kmyordu. Sessizlii Mhendis bozdu.
"Oksijenin varl bitkiler ve hayvanlar anlamna m geli
yor? "
"Her zaman deil," dedi Kimyager. "Kkkpek Takm
yldznn Alfa gezegenlerinde de oksijen var ama bitki ya
da hayvan yok . "
"Ya ne var? "
"Fotoidler."
"Ildak bakteri mi? "
"Hayr, bakteri deiller. "
"Her neyse, nemli deil," dedi Doktor. Kaplar ve yiye
cek kutularn bir kenara koydu. " imdi baka endieleri
miz var. Savunma sistemlerini altramayz, yan lyor mu
yum ? "
"Oraya ulaamayz bile, " diyerek onaylad Sibernetiki.
"Robotlarn yatak balantlar koptu. Btn d kntleri
kaldrp gtrmek iin iki tonluk yk asansrn kullanr
dk ama o da ok dipte bir yerlerde yatyor."
"Peki silah iini ne yapacaz? " diye sordu Doktor.
"jektrler orada, " dedi Sibernetiki.
"Onlar nasl arj etmeyi dnyorsun ? "
"Kontrol odasnda akm yok m u ? Ama nasl olur? Son
baktmzda vard ! "
" O grdmz, akmlatrde bir ksa devre olmal,"
dedi Mhendis.
"jektrler neden nceden arj edilmedi? "
"Emirler. Onlar arjl durumda tayamayz , " diye nrl
cland Mhendis.
"Emirler mi? Kahretsin ! "

27
"Bu kadar yeter ! "
Kaptan"n sesiyle birlikte Sibernetiki fkeyle omuz silk
ti. Doktor dar kt. Elinde subapl, ksa bir aksidize si
lindirle geri dndnde, Mhendis de kabininden getirdi
i naylon, hafif bir srt antasnn ceplerine acil yiyecek pa
ketlerini tktryordu. Doktor'un elindeki ilgisini ekti.
"Nedir o ? "
"Bir silah."
"Ne atyor peki?"
"Uyutucu gaz . "
Mhendis b i r anda kahkahalara bouldu.
"Sana bu gezegende yaayan bir eyi bir gazla uyutabile
ceini dndren nedir acaba?"
"Eer saldrya uram o lsaydn, her durumda kendini
uyuturabilirdin ," dedi Kimyager. Bu kez , Doktor dahil,
hepsi glmeye balad.
"Bu, oksijenle solunum yapan her trl canly etkisiz
hale getirebilir," dedi sonunda. "Ve bir darbe geldiinde
de . . . izleyin ! "
Silindirin a ltndaki bir tetii ekti. ncecik bir buhar kori
dorun karanlna doru pskrd.
"Pekala . . . elimizde daha iyi bir ey bulunmadna gre . . . "
dedi Mhendis. Silindire pek gvenmemie benziyordu.
" Gidiyor muyuz ? " diye sordu Doktor. Silindiri ceplerin
den birine att.
"Hadi gidelim. "
Gne tepedeydi. Uzakta v e kk o lmasna ramen
Dnya'dakinden daha scakt. Ama onlar en ok artan,
gnein tam yuvarlak olmamasyd. Parmaklarnn arasn
dan ve kendi antiradyasyon paketlerini balamak iin kul
landklar yarsaydam krmz katlarn arkasndan Gne'i
incelediler.
"Kendi ekseni etrafndaki devir hzndan dolay yass g-

28
rnyor, yle deil mi?" diye sordu Kimyager Kaptan'a.
"Evet, yasslk uu srasnda daha belirgindi. Hatrlam
. yor musun?"
"O zaman dikkat etmemitim .. . "
Gne'e arkalarn dndler ve gemilerine baktlar. line
gmld alak tepeden darya doru meyilli bir knt
oluturan beyaz, silindirik gvde dev bir topa benziyordu.
Glgede kalan taraf stbeyaz ve Gnein vurduu taraf
gmi parlayan d yzeyi zarar grmemie benziyordu.
Mhendis geminin topraa girdii ksma yaklat, gvdeyi
bir kuak gibi saran toprak kabartsnn kenarna kt ve
elini madeni kaplamann zerinde gezdirdi.
"u seramit hi de fena deilmi," dedi arkasn dnme
den. "Borulara bir bakabilseydim. . . " Ban kaldrd ve ak
ln zerinde havaya ykselip kalm kntlara umutla
bakt.
"Onu daha sonra yapacaz," dedi Fiziki. "u aratrma
iini halledelim nce."
Kaptan tepeye ulamt. Dierleri de aceleyle ona yetiti
ler. Kahverengims sar, przsz alann her yan gnlk
Gneiikti ve her yne doru deimeksizin uzanyordu.
Bir gn nce gzledikleri, uzakta ykselen siluetlerin par
lak gn altnda , aa o lmad anlalyordu. Tepede
Dnya'daki kadar mavi olan gkyz, ufukta yeilimsi bir
renge brnmt. Kuzeyde belli belirsiz sirrus bulutlar
yava yava kayyordu. Kaptan bileine bal kk pusula
dan ynleri kontrol etti. Doktor eilip ayayla topra ee
lerneye balad.
"Burada neden hibir ey yetimemi? " diye sordu a
knlkla.
Bu sz zerine hepsi duraksad. Gerekten de alan gzle
rinin grebildii en son noktaya kadar rlplakt.
"Giderek artan step iklimi koullarnn etkisi altnda kal-

29
m bir blge gibi grnyor," dedi Kimyager tereddtle.
"llerde, batya doru uzanan u arazi yamalarn gryor
musunuz? Oraya doru renk sarya kayor. Bu, l olmal.
Rzgar kumu buraya flyor; nk bu tepe kill i . "
"Emin olduumuz tek ey de b u zaten," dedi Doktor.
"Keifte izleyeceimiz yollar iin iyi bir plan yapmamz
gerek, " diye sze balad Kaptan. "Yanmzdaki yiyecek bize
ancak iki gn yeter."
"Yalnz bu olsa iyi; suyumuz da fazla deil," dedi Siberne
tiki.
"Buradaki suyu bulana dek elimizelekini bleceiz. Ok
sijenin olduu bir yerde su da vardr. u aamalada i lerle
memizi neriyorum: lik olarak dz bir izgi halinde gide
l im, elbette, gvenli ve acelesiz geri dnebileceimiz bir
no ktaya kadar. "
"Bu, hangi yn olursa olsun, en fazla on be mil eder,"
dedi Fiziki.
"Kabu l edilmitir. imdi tek soru , ne tr bir aratrma ya
paca m z. "
"Durun bir dakika, " dedi Mhendis. Az tede, dierlerin
den ayr duruyordu ve kafas bir eye taklm gibiydi. "Siz
ce bu lgnlk deil mi? " dedi. "Bilinmeyen bir gezegenin
ortasna dtk, dar kmay zar zor baarahildik ve en
nemli ii yapmak yerine, yani geminin dar karlmas
iin onarlabilecek her ne varsa btn enerjim izi bunda
toplamak yerine, biz , aratrma yapmaya kalkyoruz. Hem
ele silahmz ya da savunma adna kullanabil eceimiz bir
malzememiz ve en nemlisi de burada ne bulacamza dair
en ufak bir fikrimiz olmadan ."
Kaptan sessizce onu dinlerken di erlerine bakyordu.
Hepsi traszd ve gnlk reziliikieri onlara vahi bir
grnm vermeye balamt. Mhendis'in szlerinin, hep
sini clndrd akt, ama Kaptan'n ne syleyeceini

30
bekler gibi, hibiri konumad.
"Alt adam bir uzay gemisini kazma krekle yerin altn
dan karamaz Henry, " dedi Kaptan, szckleri dikkatle
tartarak. "Bunu ok iyi biliyorsun. Henz durum tam ola
rak belli deilken en kk bir nitenin onarmnn bile ne
kadar sreceini kestiremeyiz. Bu gezegende yaayanlar var.
Ama bu konuda hibir ey bilmiyoruz. arpmadan nce et
rafnda dalamadk bile. Karanlkta kalan tarafndan yakla
p, hata sonucu, kuyrua dtk. Dtmzde karanlk
aydnlk snrna ulamtk Bu arada ben son ekrann ya
nnda yatyordum. Ve . . . grdm, ya da en azndan grd
m sandm ey. .. bir ehre benziyordu."
"Bunu bize neden sylemedin?" diye sordu Mhendis ya
vaa.
"Evet, neden?" diye tekrarlad Fiziki.
"nk emin deildim. Hangi yne bakmamz gerektii
ni bile bilmiyordum. Gemi frldak gibi dnyordu. imdi
bir ansmz var, evet, kk de olsa var; yardm alabiliriz.
Durumumuzun ne kadar mitsiz olduunu hepiniz biliyor
sunuz. Suya ih tiyacmz var. Suyun byk ksm dkld
ve kirlendi. Bu durumda, sanrm baz riskleri gze alma
mzcia pek saknca yok."
"Katlyorum," dedi Doktor.
"Ben de yle," dedi Fiziki.
Sibernetiki birka adm uzaklat ve yzn g neye
dnd. Dierlerinin sylediklerini duymak istemiyor gibiy
di. Kimyager ban sallyordu. Mhendis tepenin eteine
indi, antasn alp srtna geirdi ve sordu:
"Ne tarafa?"
"Kuzeye , " dedi Kaptan. Mhend is yrmeye balaynca
dierleri d ona katld. Birka dakika sonra geriye dnp
baktklarnda tepe zar zor seiliyordu, ya l nzca geminin
gkyzne ykselen gvdesi belirgindi.

31
Scakt. Yrdke glgeleri ksalyordu. Batlar kuma sap
amyordu ve sessizlikte duyulan sadece admlanyla solukla
ryd. Alacakaranlkta aaca benzettikleri ince ekillerden bi
rine yaklarken yavaladlar. San-kahverengi topraktan yk
selen, dikey bir gvdeydi bu. Bir fil derisi griliinde, soluk
metalik bir parlaklktayd. Alt ksm bir insan kolundan daha
kaln olmamakla birlikte, yukar ktka geniliyor ve iki
metre kadar yksekteki tepe noktasnda yass bir anak ek
lini alyordu. Ama kaliksin en tepede ak olup olmadn
aadan grmek mmkn deildi. Tamamen hareketsizdi.
Adamlar bu acayip gvdenin alt metre kadar gerisinde dur
dular ama Mhendis yaklamaya devam etti ve dokunmak
zere elini kaldryordu ki Doktor, "Dur! " diye bard.
"uraya bakn ! "
Balarn kaldrdlar. Az nce otuz, krk metre tele rinde
etraflarn evreleyen drt tane benzer, uzun, ince gv
denin imdi bir tanesi bile yoktu.
"Hepsi yok oldu ! " diye haykrd Sibernetiki.
Gzlerini zorladlar ama kaliksler gerekten yok olmu
tu . Gne giderek gleniyordu ; scak, dayanlmas zor bir
hal almt. Yrmeye devam ettiler.
Bir saat sonra, kervan gib i , ince bir sra halinde yaylm
lard. En nde, srt antasn imdi kolunun al tna alm,
Doktor yryordu, onun arkasnda Kaptan vard, Kimyager
srann en sonunda geliyordu. Hepsi tulumlarnn nn
am, kollarn svamt. Tere hatp km gibiydiler, az
lar kurumutu. Akln ortasnda ayaklarn adeta sr
yerek ilerliyorlard. U fukta yatay bir erit grnr gibi ol
du. Doktor durdu ve Kaptan' bekledi.
"Ne kadar yrdk sence?"
Kaptan Gne'e ve geminin ynne doru dnp bakt.
Artk grnmyordu.
"Gezegenin yarap Dnya'nnkinden kk , " dedi, bir

32
mendille yzn kurularken. "Be mil kadar oldu sanrm. "
Doktor imi gz kapaklarn ksarak bakt. Kuma kepi
siyah salarn rtyordu. Arada bir matarasndaki suyla
onu slatp tekrar giyiyordu.
"Bu delilik, biliyorsun , " dedi. Her ikisi de, ksa bir sre
nce geminin gkyzne uzand, ama imdi silik, eik
bir izgi gibi grnd , u fukta.ki noktaya bakyorlard.
Artk orada tek grebildikleri , kahksierin solgun gri, ince
siluetleriydi; arkalarnda yeniden ortaya kmlard. Di
gerleri onlara yetitiler. Kimyager kendi adrn yere serip
stne o turdu.
"ok garip, uygarln hibir izi yok burada , " dedi Siber
netiki, ceplerini kantrrken. Buruuk bir kada sarlm
vitamin haplarn bulup herkese birer tane verdi.
"Dnya'nn hibir yerinde bylesine ssz bir yer yoktur,"
diye dorulad Mhendis. "Yol yok, hava tatma benzer bir
ey de grnmyor. "
"Ne? Yoksa sen Dnya uygarlnn bir kopyasn bulma
y m umuyordun burada ? " dedi Fiziki, kulaklanna inana
myormu gibi.
"Sistem deimez , " diye balad D oktor. "Bu nedenle,
Aden'deki uygarlk Dnya'dakinden eski olabilir ve bu du
rumda da . . . "
"Antropoidlerin bir uygarl olabilir, " diye tamamlad Si
berrietiki.
"Hadi, kprdayalm , " dedi Kaptan . "Yarm saate kadar
una ulam olmalyz. " Ve ufuktaki ince, mor bir izgiyi
iaret etti.
"Nedir o?"
"Bilmiyorum. Su, belki de."
"u anda bana bir glge de yeter," dedi Mhendis hnltl
bir sesle. Bir yudum suyla boazn ve azn alkalad.
Kay gprtlar arasnda antalarn yklendiler ve grup

33
yeniden yaylarak eski halini ald. Bir dzineden fazla ka
liksi ve sarmaklarn, srngen asmalarn sard birok
byk bitkiyi getiler. Bunlarn hibiri yzelli, ikiyz met
reden daha yakn deildi ama hi kimsenin yry srasn
dan sapmaya niyeti yoktu.
Peyzaj deitiinde Gne doruktayd. Kum miktar bu
ralarda daha azd . Gneten kavrulmu krmz toprak
uzun, alak srtlar veriyordu ve baz yerleri gri yosun k
meleriyle kaplanmt. Adamlar hatlaryla yosunlar drtk
lediklerinde yanm kat gibi ufaland. Uzaktan grdkleri
mor izgi birbirinden ayr, bodur form gruplarndan olu
mutu ve rengi imdi daha belirgindi: zerine uuk mavi
serpitirilmi bir yeil. Bir kuzey rzgar zayf, ho bir koku
getirdi burunlarna; tedbirli bir merakla, hafife ilerine
ektiler. Birbirine dolam ekillerden oluan eik bir du
vara geldiklerinde, ndekiler, arkadakilerin yetimesi iin
yavalad ve btn grup biimsiz formlardan oluan hare
ketsiz bir ynn nnde durdu.
Otuz metre uzaklktan formlar hala bir allk ya da ku
yuvalaryla dolu, mavimsi bir aal k gibi grnyordu;
ama, bu benzetme gerekten bir eyler bir eyleri andrd
ndan deil, gzn, yabancln ortasnda tandk bir ey
bulma abasndand.
"unlar rmcek mi? " diye sordu Fiziki tereddtle; hep
si, kaln kllarla kapl kk, ince gvdeleri ve altlarna k
vrdklar anormal uzunluktaki bacaklaryla hareketsiz du
ran rmcekleri grdler.
"Bunlar bitki ! " dedi Doktor, heyecanla. Bu uzun, gri-ye
il nesnelerden birine yaklat. Kaln, kllada kapl yumru
lar kolaylkla bir eklembacaklnn mafsallar gibi alglana
bilecek bu "bacaklar," gerekte sapt. Bunlar birbiri lle ya
knsak, alt, yedi veya sekizli gruplar halinde yaylar izerek
yosunlu topraktan kyor ve oluturduklar "vcut," G-

34
nete parldayan ince liflerle sarl, yass bir rmceksinin
karnma benziyordu . Bitki rmcekler birbirlerine olduka
yakn sarlmlard ama aralarndan gemek yine de mm
knd. Saplarn baz yerlerinden , ularnda kapal tomur
cuklada son bulan daha parlak dallar kyordu ve bunlar
aa yukar Dnya'daki yapraklarn rengindeydi. Doktor
yerden alt metre kadar yksekte asl duran bu " karn"lar
dan birine bir aklta frlatt; hibir ey o lmadn g
rnce saplardan birini incel edi ve sonunda bayla bir
. entik att. Parlak-san bir z kk damlacklar halinde
akt, kprmeye balad ve nce turuncu, sonra krmz bir
renk ald. Ardndan birka saniye iinde phtlaarak , bata
holarna giden, ama sonra midelerini bulandran, keskin
kokulu bir reineye dnt. Bu garip alln alt, ak
lktan daha serindi.
Bitkikarnlar glge veriyordu ve sklklara doru ilerle
dike glge artyordu. Saplara ve zellikle de taze filizierin
ucundaki beyazms tomurcuklara dokunmamaya dikkat
ediyorlard; bunlar insanda anlatlmaz bir tiksinti uyandn
yordu nk.
Yer yumuak, sngersiydi ve soluk almay gletiren bir
buu yayyordu ortala. Adamlarn yzlerinden, ellerinden
bitkikarnlarm ksal uzunlu g lgeleri geiyordu . Bazlan
incecikti, turuncu baaklar vard; rm ve solmu o lan
lardan uzun, gevemi lifler sarkyordu. Rzgar estiinde
btn aalk tyleri diken diken eden , sevimsiz, yankl
bir hrt kard; Dnya'daki bir arnann rzgarcia kar
d allm sesten ok, zmpara kadndan kan sese
benziyordu bu. Zaman zaman, ayr duran bitkiler de birbi
rine sarlm dallaryla yollarn tkyordu ve bunlarn etra
fndan dolamak zorunda kalyorlard. Bu yzden burada,
ak alanda Gne altndaki yryleriwien bile daha ya
va ilerleyebiliyorlard. Bir sre sonra, dikenli bitkikarnlara

35
bakmaktan ve bunlarn iindeki, ku yuvalarna benzeyen
rgleri, kozalar grmeye almaktan vazgetiler.
Srann banda yryen Doktor birden suratnn hizasn
da sallanan kaln, siyah bir kl farketti; parlak bir lifti bu,
boyal bir tele benziyordu. Onu kenara itmek zereyken bu
yeni eyin ne olduuna bakacak oldu ve gzlerini kaldrd
nda donup kald.
"Koza" lardan birinin altnda birleen saplarn arasndan
sarkan inci renginde, soanms bir ey, kendisine bakyor
du. Doktor bu ucubenin gzlerinin nerede olduunu kesti
remedii halde baklarn zerinde hissetti. Ortada ne kafa,
ne de bir organ vard; yalnzca kabarcklarla dolu ikin, p
rltl bir deri ve iki metre uzunluundaki siyah kln kt
koyu renkli, h uni biiminde bir yumrudan ibaretti.
"Nedir o baktn? " diye sordu Mhendis. Doktor'un he
men arkasndayd. Onun cevap vermediini grnce, gzleri
bakmasl' gereken yeri buldu ve o da olduu yerde <alakald.
"Bu . . . neresiyle bakyor byle ? " diye fsldad. Grnrde
gz olmad halde sezdii bu obur, acayip, dik baklar ii
ne ilemiti. Ve igdsyle geriledi.
"lren ! " dedi Kimyager. imdi hepsi , ucubenin altndan
ilk geri ekilerek mesafeyi belirleyen Doktor'un yannda ve
saplar elverdii lde de uzakta duruyorlard . Doktor tu
lumundan aksidize silinciiri kard , etrafndaki bitkilerden
daha ak renkteki bu ikin gvdeye yavaa nian ald ve
tetii ekti.
Bir sonraki saniyede, tahmin' edemeyecekleri kadar ok
ey oldu. nce, Doktor dnda hepsinin gzn alan bir a
km oldu; o, tam zamannda gzlerini kapatmt. Saplar b
klp kmeye baladnda havaya ince b ir b u har yksel
di. Siyah bir duman adamlara doru puflayarak onlan sard
ve ucube ar, slak bir aprtyla yere dt. Belki bir saniye
kadar, havas boalan, yamr yumru, gri bir balon gibi yerde

36
kald. Siyah kl ise hala zerinde dansediyor ve lgn bir
kam gibi yldrm hzyla titreyerek havay yaryordu. Son
ra yok oldu ve ucubenin birbirinden ayrlm biimsiz par
alar sngersi yasunun stnde salyangaz gibi srnerek
adamlarn ayak;larnn dibinde her yne dalmaya balad.
Tek kelime etmelerine frsat kalmadan, yaratn ka -ya
da dal- tamamlanmt bile: Trtl byklndeki son
paralar da saplarn arasnda topraa oyuklar aarak gzden
kayboldular. Btn bunlar eki , berbat bir koku brakt.
"Bir tr kolani mi?" diye sordu Ki m yager. Elleri ni gzle
rinin stne bastrd; hala siyah noktacklar gryordu.
"E pluribus unum," diye yamtlad Doktor. "Veya e uno
plures, eer Latincem doruysa. Tehlike sezdii anda bl
nen bir tr olmal . . . "
"Rezil bir kokusu var," eleeli Fiziki. "Hadi, kalm bura
dan . "
"Evet, hadi," diye onaylad Doktor. Onbe, yirmi metre
kadar gittiklerinde ise , "O kla clokunsaydm ne olurdu ,
merak ediyoru m , " dedi.
"Bunu renmek sana ok pahalya patlayabilirdi," dedi
Kimyager.
"Hibir ey de olmayabilirdi. Evrim birok zararsz tre
bazen ok korkun grntler verebiliyor. "
"uraya bakn , yan tarafa doru ortalk daha bir aydnla
nyar sanki," dedi Sibernetiki. "Hadi , bu lanet olas rm
cek ormandan kalm ! "
Bir rnan sesi geleli kulaklarna ve durdular. Yrmeye
devam ettiklerinde ses ele artyordu ama giderek zayflad
ve sonunda tamamen kesildi. Kayna n bulamadlar. Or
man' seyrekleiyordu , yerler ise artk yumuakt, hatta bal
klam1t. Yrmekte zorlanyorlard. Ara sra, ayaklar
nn altndan, slak iinin kard gcrtlara benzer sesler
geliyordu, ama grnrde su yoktu.

37
Kendilerini, ap o tuz metre kadar, dairesel bir oyuun
kenarnda buldular. inden, birbirine fazl a yakn olmayan,
sekiz hacakl bitkiler ykseliyordu. ok yal grnyorlar
d; eriimi saplar merkezdeki ikin blmlerini glkle
tayor gibiydi. rmceklere benziyorlard; adamlarn o g
ne kadar grmedikleri byklkte, dev, clz rmceklere.
Oyuun dibinde uraya buraya dalm, topraa yar g
mlm, pas renginde, iri metal paralar vard ve yer yer
sarmaklarla rtlmt. Mhendis kk bir yoku bu
lup yavaa aa kayd. ine girdiinde, nceden onlara
yalnzca bir oyuk gibi grnen bu deliin, bir kratere, hatta
bir bomba kralerine daha fazla benzediine karar verdi.
"Sava m olmu dersi n? " dedi Fiziki. Srtn tepesinden,
Mhendis'in en byk "rmcein," dibindeki iri bir par
aya yaklap, onu kprdatmaya almasn izliyordu.
"Demir m i ? " diye aaya bard Kaptan.
"Hayr ! " diye bararak cevap verdi Mhendis. Paralan
m bir koniye benzer bir cismin arkasnda kayboldu , sonra
bir sap ynn zorlayarak atrtyla arasndan kt. Kalar
atl m t. Uzanan eller yukar kmasna yardm etti. Du
rumdan hi de honut grnmyordu; tekilerin soru dolu
bakianna omuz silkti. "Ne olduunu bilmiyorum. Sadece
ykntlar. Erozyonun stnden epey zaman gemi, nk
yz, hatta belki yz yanda grnyorlar . . . "
Adamlar ukuru yine askeri bir sra ile ve bitkilerin en az
- olduu yerleri hedefleyerek sessizce getiler. Bir blgede ise
bitkiler sona eriyordu ; sanki, dar pir geit oluturmak iin
blnmler ve kusursuz, dmdz bir koridor karmlar
d ortaya. Saplar burada, kesilmi ve inenmie benziyor
du, byk bcek karnlar ise dier bitkilerin stne itil
miti. Bunlar da, soyulmu aa kabuu gibi knklarla kap
l , yass ve kuru bitkilerdi. Adamlar bu geidi kullanmaya
karar verdiler. l saplarn arasndan glkle yrmek

38
zorunda kaldlarsa da ncekinden daha byk bir ilerleme
kaydettiler. Geit kuzeye doru bir yay iziyordu. l bit
kileri getiklerinde kendilerini korunun br tarafnda bir
aklkta buldular.
Belirsiz bir izgi, ormandan kt noktada patikayla bu
luuyor, onun kadar dzgn olmamakla birlikte, devamn
oluturuyordu. Kra toprakta alt in kadar derinlikte ve
genilikte bir tekerlek izi -ya da bir oluk- vard ve yeil-gri,
ipeksi bir dokuyla kaplyd. Bu ilgin "yosun," -Doktor'un
deyimiydi bu- ok gibi dmdz uzanyor, ufkun iki ucunun
arasn bir duvar gibi geen parlak bir ertte son buluyordu.
Bu duvarn zerinde -ger ekt en, bir duvard bu- gmi
metalle kapl, gotik kuldere benzer, hafif kl sivriltiler
vard. Adamlar hzla ilerledike daha fazla detay ortaya
kyordu. Duvarn zerinde, her iki yne de millerce uzanan
bir yzey vard; dev hangariarn atlar gibi, dzgn ke
merlerle ykseliyordu . Kemerierin arasnda aa doru bel
vermi ksmlar grlyordu; bunlardan kan grimsi bir
ey berrak bir toz bulutu halinde yerde bir buu oluturu
yordu. Oraya yaklatklarnda ilgin, ac, ama sanki, tan
madklar ieklere aitmi gibi ho bir koku aldlar. Ters
evrilmi byk asma kprlere benzeyen kemerli atlar,
ilerledike, yukarya doru devleerek ykseliyordu. Bulut
larn hemen altnda, iki kemerin birletii noktada bir ey
parlad; sanki oraya Gne klarn aa vermek iin ay
alar yerletirilmiti. Karlarndaki gri-kahverengi duvar
soldan saa dbkey dalgalar halinde deviniyordu; bir per
denin arkasndan filler veya daha byk hayvanlar geiyor
mu gibi bir grntyd bu .
Yosun rtl dar oluk bittiinde ac koku iyice younla
m, dayanlmas g bir hal almt. Sibernetiki, "Zehirli
olabilir," dedi ksrerek. Kokuya ramen, tlalgalarn ritmi
nin etkisiyle bu "perde"ye, arada yalnzca birka adm kala-

39
cak kadar yaklamlard. Liflerden dokunmu, kaln bir
paspas gibi grnyordu. Doktor yerden bir ta alarak du
vara frlatt. Ama ta kprdayan yzeye elen eden nce,
erimi veya buharlamasna yok oldu.
"line mi girdi? " diye sordu Sibernetiki tereddtle.
"lmkansz ! " dedi Kimyager. "Ulamad ki . . . "
Doktor yerden bir avu dolusu daha ta ald ve hepsini
hzla duvara att; hepsi duvara birka in kala yok oluyor
du . Bu kez Mhendis, anahtarlndan bir anahtar kard
ve tam o an ikin duruma gelmi olan yzeye f rlatt,
ama, metale arp m gibi bir ngrtnn ardndan o da
kayboldu.
"imdi ne oldu?" diye sordu Sibernetiki, Kaptan'a baka
rak. Kaptan konumad. Do ktor srt antasn yere koydu,
iinden kard kutuyu ap bir para jelatinli et kesti ve
onu da "perde"ye att. Et paras yzeye sapland , bir sre
orada asl kald ve eriyormu gibi yava yava kaybolmaya
balad.
"Bu bir tr filtre," dedi Doktor. Gzleri parlyordu. "Sei
ci bir zar. . . ya da onun gibi bir ey. .. "
Kimyager, antasnn kaylarndan b irinin tokasnda
"rmcek, " bitkilere ait rm bir filiz buldu; alln
arasndan geerken taklm olmalyd . Hi dnmeden,
dalgalanan duvara bunu att. Filiz srad ve ayaklarnn eli
bine dt.
"Bir selektr. . . " dedi, ama, pek emin deildi.
Doktor duvarn yanna gitti. Glgesi deecek kadar yak
nndayd. Uyutucu silahn kaldrd ve tetii ekti. lnce gaz,
duvarda hemen bir delik amt. O rtaya kan siyah bo
luktan, aa ve yukar uuan kvl cmlar ve daha derin l er
de de yanp snen, minik, pembe-beyaz klardan oluan
bir kalabalk grnd. Doktor geri ekildi; ac koku burnu
nu ve genzini yakm, nefesini tkamt.

40
Delik iris gibi bzld. Duvardaki dalgalar ona yaklatk
a yavalad , etrafnda, zerinde, altnda dolandktan sonra
yine eski ritmi buldu. Delik k ld. Birden, iinden siyah ,
parmak gibi bir ey belirdi ve kenarnda hzla gezdi. Delik
kapannt ve adamlar bir kez daha kendilerini ritmik hare
ketlerle ykselip alalan yzeyin nnde buldular.
Mhendis biraz durup dnmelerini nerdi. Ama Dok
, tor kar kt; bunun geri adm olacan dnyordu. So
nunda yollarn duvar boyunca devam etmeye karar vererek
antalarn toplayp yrmeye baladlar. Akla uzanm
bir dzineelen fazla yosun o luklarn geerek iki mil kadar
gittiler. Bu oluklarn ne olabileceini tarttlar. Sulama hi
pqtezi, pek akla yakn bulunmayarak rtlcl. D oktor
koyu yeil , tekerlek izi gibi oluklardan yolcluu baz bitkile
ri incelemeye alt. Bunlar yosun gibi grnyorlarcl ama
kkklerinde, iieri mini k, sert , siyah zerrelerle dolu , han
cuk gib i yuvarlaklar vard.
leyi gem iti. Bir eyler yemek iin durdular. Hibir
yerde glge yoktu, ama sol tarafta kalan bir kilometre uzak
l ktaki k o rul ua d nmek niyetinde de d e i ld i h i b i r i ;
rmcek bitkiler son derece huzursuz ediciydi nk.
"ocukken okuduum kitaplara gre," ded i Doktor, az
dolu , "Ate pskrten bir nesne imdi bu duvar amalyd
ve dar kollu, tek hacakl b ir yaratk kmahyd. Kolu
nun altnda bir yldzlararas telekomnikatrle -ya da ken
disi telepatik olabilir- bize, kendisinin ok gelimi , karna
k bir uygarln temsilcisi olduunu ve . . . "

"Abuk sabuk konumay brak," dedi Kaptan. Termostan


fincanna scak su doldurdu. "Ne yapacam za karar ver-
sek iyi olur. " .
"Bence oraya girmemiz gerekiyor," dedi Doktor ve bunu
yapacakm gibi kalkt.
"Nereye girmemiz gerekiyor? " diye sordu F iziki tembel
tembel.
41
"Sen akltn kardn galib a [ " diye sylendi Sibernetiki
barr gibi.
"Kesinlikle iyiyim. Ama, tabii, yabanclarn bize yiyecek
bir eyler atmasn umarak sonsuz yryroze devam
da edebiliriz. "
"Hadi, ciddi o l biraz," dedi Mhendis.
"Ben ok ciddiyim. Neden biliyor musu n ? Nedeni gayet
basit; bu rama kadar geldi." Bunu syledikten sonra arkasn
dnd.
"Durt " diye bard Kaptan.
Doktor onu duymam gibi duvara doru yrd, teki
ler kalkp arkasndan komaya baladklannda duvarla ara
snda yalnzca birka metre kalmt. Arkasndaki kouma
y duyunca elini uzatt ve duvara dokundu. Eli kaybolmu
lu . Bir saniye ylece durduktan sonra bir adm att ve tama
men yok oldu. tekiler durdu, soluklan tka n mt. Dok
tor'un hala grnen sol ayak izinin bulunduu yere diz
ktler. Birden tepelerinde D oktor'un kafas belirdi; bir b
akla gvdesinclen ayrlm gibiyd i . Gzlerinelen yalar geli
yordu ve arka arkaya, yksek sesle haprmaya balad.
"Buras ok boucu," dedi, " nsann bumunu szlatyor.
Ama birka dakika dayanlabilir. Biraz gzya gazna ben
ziyor. Hadi, gelin. Cannz yanmayacak, hissetmeyeceksiniz
bile. "
Omzunun hizasmdan bir kol belirdi havada. "Seni kahro
las 1 " dedi Mhend is, korkuyla kark, i m renerek Dok
tor'un, skca yapt eli onu i eri ekti ve bir anda o da
gzden kayboldu. Teker teker, clalgalanan duvardan geti
l er. Sibernetiki sonuncuydu . Tereddt ediyordu. En so
n u nda, kalbi arparak, gzlerini kapatt ve bir adm att.
Karanlk bir anelan sonra her ey, birelen aydnland. Ken
dini , bir esinti ve t i treimin olduu geni bir yerde, dierle
rinin yanmda buldu. Bir yandan br yana uzanan dev bo-

42
yutlardaki diyagonal ve dikey borular apraz hatlar izerek

hareket ediyordu. Kalnlklar her yerde ayn deildi; bazen


tOmsek oluturarak, bazen incelerek dn yor, sarslyorlar-
d. Bu durmakszn kaynaan parlak ekiller ormannn de
rinliklerinden bir rlt geliyordu. Hzlanyor, duruyor ve
bir alt o nu izliyordu. Ve bu ardklk srp gidiyordu .
Acms havadan, hepsi birbiri ardna aksrnaya balad,
gzleri yaarmt. Mendillerini yzlerine tutarak, ieriden si
yah bir urup elalesi gibi grnen duvardan geri ekildiler.
"Sonunda, tandk bir ey. . . Bir fabrika . . . evet, otomatik
bir fabrika bu," dedi Mhendis, iki haprk arasnda.
Yava yava kokuya altlar ve haprklar dindi. Sulu
zlerini krptrarak etrafa bakndlar.
Taban lastik gibi yaylyd. O n-on iki adm telerindeki,
I nsan kafas byklnde parldayan cisimlerin yukar f
k rd siyah kuyularn yanna gittiler. Hareketin yksek h
z, adamlarn cisimlerin ekillerini tam olarak grmelerini
r n ge lli yordu . Borulardan biri, havaya ykseldikten sonra
lam kuyuya decekleri srada, o nlan iine ekti. Ama tam
olarak gzden kaybolmamlard, nk, pembemsi kzank
l klar borunun titreyen duvarlarnda cam hafife renklen
diren bir boya gibi gzkneye devam ediyordu. Bylece bo-
1'\lliun iindeki bu yolculuu izlemek mmkn oluyordu.
"Tayc bir bant," dedi Mhendis, mendilinin arkasn
dun. "Kitle retimi."
Admlarn dikkatle a tarak kuyularn e traf nda dolat .
Bu radaki n kaynann ne olabileceini d nyordu.
Tavan yarsaydamcl, ama homoj e n , gri rengi, g rnmez
nknn srkledii bu cisimler karmaasnda dalyorclu.
Btn bu hareket, ayn tempoyu elde etmek iin hazrlan
m bir arkesrrasyon gibiydi. Scak madde fskiyeleri havaya
y kseliyor ve ayn ey yukarda da oluyordu; tavann altn
tin krmz kollan grebiliyorlard.

43
"So n-rnn nerede depolandn bulmalyz," dedi M
hendis.
Kaptan onun omzuna do ku ndu. "Sence ne tr bir enerji
bu?"
Mhendis omuz silkti. "Hibir fikrim yok . "
"Tamamlanan rnn yerini bulmak b i r yl srer; b u oda
millerce uzu n lukta," dedi Fiziki.
llginti , ama, koridorun derinliklerine gittike nefes al
mak kolaylayordu, sanki ac koku sadece duvardan geli
yordu.
"Kaybolduk, yle deil mi? " dedi Sibernetiki. ok hu
zursuz olmutu.
Kaptan pusutasn kontrol etti.
"Hayr. Doru yndeyiz . . . Byk olaslkla, burada demir
veya elektromanyetizma olmadna gre. . . "
Etrafiarndaki alan giderek alana kadar, bir saatten faz
la, bu garip fabrikan n canl o rman nda dolatlar. Adeta
donmu bir rzgiira benzeyen souk bir hava hissettiler.
Boru a srekli blnerek uzuyord u. Kendilerini helezo
nik, koca b i r hun i nin aznda buldu lar. Yukardan h un iye
doru kam gibi sarkan uzu n dallar, ularnda b i rer bo
umla son buluyordu. Siyah ve parlak cisimler boum lar
da huniye hzla yuvarlanrken nereye gittiklerini grebil
mek mmkn deildi, nk bu ilem be, alt metre kadar
yksel,:te gerekleiyord u.
Huninin koyu gri duvar genilemeye balad , bir eyler
i eriden itiyordu. ReOeksle geri ekildiler, bu ien balon
grnts ok rperticiydi. A rdndan sessizce yarld ve te
pedeki delikten siyah cisimler dklmeye balad . Ayn an
da, daha aada geni bir kuyudan, kenarlan d a kvnk
bir teke o rtaya kt ve cisimler gmbrtyle buna yuvar
land lar. Tekne o nlar bir ekilde sarstktan sonra, birka sa
niyede s tabann daki bir dzgn drtgenin iinde hare
ketsiz Duran dierlerinin yanna gnderdi.
44
"te son-rn ! " diye haykrd Mhendis. Hi dnme
den aza doru kotu , eildi ve en yakndaki siyah cismc
uzand. Kaptan son anda onu tulumunun kayndan yaka
lad ve bu, Mhendis'in tekneye baaa dmesini engel
leyen tek ey oldu ; nk , bir kiinin tayamayaca kadar
agr olan cismi iyice kavramt. Dar karmak iin Dok
tor ve Fiziki'nin yardm gerekti.
inde parlak, metalik kristal dizilerinin olduu yarsay
dam blmleri, girintili knl ikinliklerle evrili delik
leri ve tepesinde, yanstmayan, ender rastlanan cinste
sert bir maddeden yaplm przl knlan olan, bir in
san gvdesi byklnde bir " ey" di bu. Ksacas ar
karmakt. Mhendis diz kerek ona dokundu , deiik
alardan delikleri inceledi; hareket eden blmleri olup ol
madn grmeye alyordu.
O srada Doktor dikkatle tekneye bakyordu. Siyah cisim
lerden geometrik bir drtgen o luturduktan sonra biraz
ykseldi, ekseni etrafnda dnd ve birden gevedi, ama bu
sadece tek ynde ol mutu. ekil deitirdikten sonra koca
bir kaa benzedi . Ardndan dar by k bir hortum kt
ve scak, ac bir koku yayarak ald. Az grl tyle siyah
cisimleri yuttuktan sonra, tepesindeki horturnun ortasm
dan kzarnaya balamasyla, yeniden kapand. Doktor, ci
simlerin kzgn, turuncu bir imento oluturmak ere eri
yip kaynatn grd. Daha sonra kzarklk zayflad ve
hortum karard.
Doktor arkadalarn unutmutu. ine erimi madde k
melerinin akt korkun birer yemek borusuna benzeyen
iki yksek stunun etrafnda doland. Boynunu yukar uza
tarak, sulanan gzlerini arada bir silerek akkor imentonun
boru labirentinde nereye gittiini izlemeye urat. Zaman
zaman gzden kayboluyordu, ama Doktor, dolambal si
yah kanallan n derinliklerindeki kzarkl grnce izini

45
yeniden bulduunu anlyordu. Sonunda tandk gelen b i r
noktada durdu v e yakndaki benzerleri ak kuyularn bi
rinden frlatlrken, oluumunu ksmen tamamlam krm
z, scak cisimlerin, sadece, fil gvdesi gibi , tepeden sarkan
bir dizi boru tarafndan yutulmak zere bir ukura yad
n grd. Borulardaki yolculuk sryordu ve imdi renkleri
pembeydi; belli ki souyorlard. Doktor yrmeye devam
etti. nne bakmadan, gzleri arkada giderken az daha d
yordu, bouk hir lk att.
Ak alana geri dnd. Helezonik huni daha da by
mt , yolculuklanndan sonra tamamen soumu siyah ci
simler hzla iine yamaya devam ediyordu. Doktor huni
nin her tarafn inceled i , artk bu "datm"n hangi ynde
gerekleeceini biliyordu; kendini, hala siyah cismi anla
maya alan Mhendis'in ve onun etrafnda toplanm d i
erlerinin yannda buldu. Koca balon yine alm, b i r pos
ta daha "son rn," frlatyordu. Kuyu yeniden grnd.
"Her eyi izledim! Size anlatabilirim ! " diye seslendi.
"Neredeydin? Endielenmeye balamtm," dedi Kaptan.
"Gerekten bir ey bulahildin mi? nk Mhendis bir so
nu karamad . "
"Bu delilikten bir sonu karamamak, karmaktan ok
daha iyidir," diye kkredi Mhendis. Ayaa kalkt, cismc
fkeyle bir tekme att ve ate pskren gzlerle Doktor'a
dnd. "Byk keif neymi bakalm ? "
Doktor glmsedi. "Bunlar buraya srkleniyor," dedi , o
anda yine alm olan hortumu gstererek, "imdi ierisi
snmaya balad , gryor musunuz? Burada eriyip birbirle
riyle kaynayor ve ilemin gerekleecei tepe noktasna
ynlar halinde tanyorlar. Sonra, henz scak ve krmz
halde, tabann altnda bir yere dklyorlar -orada bir ba
ka seviye daha olmal- ve orada baka ilemlerden geip,
daha snk ama yine de kzark bir halde ayn kuyudan yu-

46
kar kyorlar. Tavana getikten sonn da bunun iine d
yorl ar, " bu kez de eliyle huniyi gsteriyordu , "Buradan
tekneye, oradan hortuma gei, ardndan erime, oluma,
erime, oluma eklinde bu ilem srp gidiyor."
"Sen akln m kardn ? " dedi Mhendis. Alnnda iri ter
damlalar birikmiti.
"Bana inanmyor musun? Git de kendin gr o halde."
Mhendis, Doktor'un dediini bir deil, iki kere yapt ve
tabii bu bir saatten fazla zamann ald. "Son rn" lerle ye
ni bir drtgen oluturmakta olan tekneye geri dndklerin
de ortalk kararyor, k griye dnyordu.
Mhendis'in sinirleri bozulmutu , yznn btn kasla
r seiriyordu. tekiler btn bu gizeme ok arm ol
malarna ramen ondan daha az sarslmlard.
"Artk gitsek iyi olur," dedi Kaptan. "Hava kararnca g
lk kabilir. " Mhendis'i kolundan tuttu. tekinin nce
itiraz yoktu ama sonra birden frlayp, arkalarnda brak
tklar siyah cisme geri dnerek, glkle kucana ald.
"Bunu da m gtreceksin? " dedi Kaptan. "Pekala, birile
ri ona yardm etsin. "
Fiziki, cismi kulaa benzeyen eri br ikinliklerin
den kavrayarak Mhendis'e yardm etti. Bu ekilde yrye
rek ibkey duvar'a ulatlar. D oktor uruba benzeyen par
lak "elale"nin iinden geerek akla kt. Ortal ak
am serinlii sarmt. Keyifle, derin bir nefes alarak cier
lerini doldurdu. Dierleri de arkasndan grndler. M
hendis ve Fiziki siyah cismi srt antalarnn olduu yere
srkleyerek yere braktlar.
Az sonra portatif stc yaklm, biraz su stlm ve et
konsantresi bunun iinde zlmt. Kurt gibi ackm
lard, sessizce yemeklerini yediler. Artk hava tamamen ka
rarmt. Yldzlar kp , giderek parlaklatnda uzaktaki
korunun bulank all da gecenin iinde kayboldu . Ik

47
veren tek ey stcnn hafif esintide titreyen mavimsi alev
leriydi. Arkalarndaki "fabrika" nn yksek duvar ses yap
myordu ve karanlkta yatay dalgalarn hala hareket edip et
mediini grebilmek imkanszd.
"Dnyadaki tropikal kuak gibi giderek karanlklayor
buras ," dedi Kimyager. "Ekvatoral blgede miyiz acaba ? "
"Sanrm , " dedi Kaptan. " Geri gezegenin ekiiplie gre
asn bile bilmiyorum."
"Ama bunu saptayabilmemiz gerekir."
"Evet, ama veriler gemide. "
Bir sre sessizce oturdular. Souk giderek kendini hisset
tiriyordu, battaniyelerine sarldlar. Fiziki adrlarn ii
rerek, yer seviyesinde kk bir girii olan gergin bir ya
rmkre haline getirdi. Kenarlarn tutturmak iin iri talar
arad. Geri kancalar vard ama onlar yerletirecek aletleri
yoktu. Btn bulabildii kk yongalard , bylece eli bo
dnerek mavi alevin etrafnda o turan dierlerine katld .
Gz , fabrikadan getirdikleri ar cisme taklnca, alp onu
destek yapt.
"En azndan bir ie yarad , " dedi Doktor o nu izlerken.
Mhendis oturduu yerde eilmi, ban ellerinin aras
na almt. Bu haliyle bir keder sembol gibiydi. Hibir ey
sylemiyord u ; yemei nne geldiinde b i le hornurdan
maktan baka bir ey yapmamt zaten. Sonra birdenbire
ayaa kalkt ve sordu:
"imdi ne yapyoruz? "
"Tabii ki uyuyacaz . " Doktor ciddi b i r suratla , paketin
den bir sigara kard, yakt ve gzle grlr bir keyifle ii
ne ekti.
"Ya yar n?" diye srar etti Mhendis.
"Henry, ocuk gibi davranyorsun ," dedi Kaptan, bir avu
dolusu kumla tencereyi temizlerken. "Yarn gnn byk
bl m n fabrikay aratrmaya devam etmekle geirece-

48
giz. Bugn katettiimiz yol eyrek mil kadar olsa gerek. "
"Ve farkl bir ey bulacamz dnyorsun, yle mi? "
"Bilmiyorum. nmzde uzun b i r sabah var. leden
sonra gemiye dneriz. "
" Hari k a , " diye sylendi M hendis . Gerindi v e inledi .
"Kendimi dayak yemi gibi hissediyorum."
"Biz de senden farkl deiliz," diye onaylad Doktor, aka
c tavryla. Sonra hemen ekledi, "yi dn, gerekten u
nun hakknda bir eyler syleyemez misin bize? " Sigaras
nn ucuyla, adr tutan hayal meyal ekli gsterdi.
"Elbette. Bu ak deil mi? Bu, her yerde grdmz
cinsten bir. . . "
"Hadi, ciddi ol biraz. una baksana, bir sr ayrnts var.
Ama bu benim alanm deil . "
" yle mi? Peki , sana benim alanm olduunu dnd
ren nedir? " diye patlad Mhendis. "Bu bir delinin ii , " fab
rikay iaret etti. "Ya da delilerin. Bir deliler uygarl. te
.,
sana kahrolas Aden ! " Sonra sakin bir sesle ekledi: "Buraya
tadmz ey bir ilemin sonucu; kompresyon, blnme,
termal ilem, cilalama. Polimerlerden, inorganik kristaller
den yaplm. Neden mi? Hibir fikrim yok. Bu bir birim,
bir btn deil. Ve bu sama sistemin bir paras olarak da
bana ok anlamsz geliyor."
"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Kaptan. Kimyager ta
haklar bir tarafa koymu, hattaniyesini seriyordu. Doktor
sigarasn sndrd ve kalan yansn dikkatle cebine koydu.
"Bunu ispat edemem. G hcreleri var, hibir eyle ba
lants olmayan niteler bunlar. Kapal bir devre gibi, an
cak, acayip bir zolasyon maddesiyle donatlm. Bu eyin . . .
bunun bir ilevi olamaz. Bana grnd kadaryla durum
bu. Insan yllar sonra baz sezgilere sahip oluyor. Yanlm
olabilirim ama . . . hayr. . . her neyse, bu konuda daha fazla
konumak istemiyorum. "

49
benziyordu ama zerlerin deki eitli ayrnt larn , baka
eylerle birletirilmek zere o luturulduu grlyordu.
Yarm yumurtann da dar frlam pipetleri vard ve bun
larn azlarna valf grevi yapan mercek biiml i paralar
oturtulmutu. Cisimlerin bazlarndan iki, bazlarndan ise
ya da drt pipet kyordu. Pipetlerin birka dierlerin
den daha ksayd ve oluumu henz tamamlanmam g
rnyordu; sanki bunlarn i lemi yarda kesilmiti_. Mer
ceklerin bazlan pipet deliklerini tamamen doldururken,
bazlar yalnzca bir blmn kapatyordu ve birounda
mercek ya yoktu ya da ancak bir bezelye byklndeki
tepesi olumutu. Yarm yumurtalarn yzeyleri przsz
ve ci\alycl .
Pipetler farkl ynlere doru uzuyordu: Yarm yumurtala
rn birinde, kck bir elelikten balant kurup birlemi
ve m ercekleri sekiz rakamnn eklini alm iki pipet buldu
lar. Doktor bunlara "Siyam'l Ikizler," dedi . Baz kk pi
petlerin azlan ise kapalyd.
Mhendis tekneden avianan yeni partinin arasndan g
lkle ilerliyorclu. Kaptan, "Buna ne diyorsun?" diye sord u ,
onun arkasnda melerek.
"imdilik hibir ey, artk gidelim," diye cevap verdi M
hendis ayaa kalkarken. Ama moralinin dzeldii aka
belli oluyordu.
imeli holn , devirdeki ilem basamana gre blmlere
ayrldn gryorlard. Koca yemek borularndan o lumu
bir ormana benzeyen retim mekanizmalan her yerde ay
nyd. Bir ncekinin tekran bir dizi hareketi izleyerek yarm
mil kadar yrdkten sonra geldikleri bir bl mde borula
rn, ilerinde hibir ey tamadn grdler; ku.y ular n di
bi botu, yutulan ya da eriyen h ibir ey yoktu ortad ;. n
ce, rnn gzle grlemey cek kadar effaf olduunu d
ndler. Mhendis akn olduu bir blmeye doru eile-

52
ek, den maddeleri yakalamak iin elini uzatt, ama ger
ekten hibir ey yoktu .
. ' "Bu ok anlamsz," dedi Kimyager.
Ama, her naslsa, Mhendis fazla arma benzemiyor
.
du. "!lgin," dedi sadece ve yrdler.
Grl tnn giderek artt bir alana yaklayorlard. Mo
noton, ama sar edici bir gmlemeydi bu ; milyonlarca s
lak, ar deri paras, gevek, koca bir davulun stne atl
yordu sanki. Sonra ses farkllat.
Tavandan aa sarkan dzinelerce omak biimli, titre
yen istalaktitten, siyah cisimler dolu gibi yayor, arada bir,
keseye benzeyen ikin , gri zarlar yznden saa sola sap
yorlard. Havadayken sratli kollar tarafndan kaplyor ve
tabanda dzgn diziler halinde, yanyana, kusursuzca yer
letirilerek drtgenleri oluturuyorlard. Arada srada, bir
balinann ba byklnde bir ey kp uzun bir uul
tuyla bu "son rn," dizilerini bir seferde yutuyordu.
"lte depo," diye aklad Mhendis, "Yukardan buraya
ulayorlar -bu bir tayc- biriktiriliyorlar ve evrim iin
geri gnderiliyorlar."
"Geri gnderildiklerini nereden biliyorsun? " diye sordu
Fiziki.
" nk depo dolu."
Hibiri anlamant ama bir ey sylemeden yollarna de
vam ettiler.
Kaptan gitme emrini verdiinde saat neredeyse drt ol
mutu. O srada, iki blme ayrlm bir nitedeydiler. llki,
kulplarla donatlm ptrl diskler retiyor, ikincisi ise bu
kulplan kesip, yerlerine, oval halkalar takyordu. Diskler,
zerlerine kulak biimli kulplan tekrar monte edilmek ze
re tabann altndan geip przsz bir ekilde "Doktor'un
deyimiyle tral ve temiz- geri dnyorlard.
Akla ktklarnda Gne hala tepede ve scakt. ad-

53
r ve antalarn braktklan yere doru yrrlerken M
hendis, "Paralar yava yava bir btn oluturmaya bala
d," dedi.
"Gerekten mi?" dedi Kimyager, alay eder gibi.
Kaptan, Doktor'a dnd , " Sen buna ne diyorsun ? " diye
sordu.
"Bir ceset," dedi Doktor.
"Ne demek, bir ceset?" dedi Kimyager.
" Canl bir ceset," diye ekledi Doktor. Sessizlik iinde bi
raz yrdler.
"Birileri bunun ne demek olduunu aklar m acaba? "
dedi Ki myager. Kzmaya balamt.
"eitli blmlerin retimi iin dzenlenmi bir sistem
ve artk denetlenmedii iin , zamanla tamamen kullanm
d kalm," diye aklad Mhendis sonunda.
"Ne kadar oluyor dersin?"
"Ite onu bilemiyorum."
"Kaba bir tahmin le . . . birka on yl , " dedi Sibernetiki.
"Belki daha da fazla. lki yz yl nce brakldn duy-
sam, amam . "
"Ya d a bin yl ," dedi Kaptan.
" M erkezi ynetim sistemlerinin tm , belli b i r katsay
hznda bozuluyor ve . . . " diye balayan Sibernetiki'nin s
zn Mhendis kesti:
" Sistemleri bizim kilerden farkl alyor o labilir, hatta
elektronik bile olmayabilir. ahsen ben, elektronik olmad
kansndaym. Elementler metal deil, yar sv . "
"Bunu bover," dedi Doktor. "Sence ansmz nedir? Ben
zayf olduunu dnyorum. "
"Gezegendeki canllardan m sz ediyorsun?" diye sordu
Kimyager.
"Evet. Sylemek istediim kesinlikle b u . "

54
III

G
EMlLERININ bulunduu tepeye ulatklarnda ge
ce ilerlemiti. Daha hzl yryebilmek ve tabii, bu
arada, korunun herhangi bir sakiniyle karlama
mak iin, bitkilerin, aradan koca bir saban gemi gibi ayr
lp aa yukar yirmi metre geniliinde bir aklk olutur
duu yolu kullandlar. Burada kadifems bir !iken ve yosun
tabakasndan baka ey yoktu .
Yorgun ve atlar. Ellerindeki tek fenerle, adrlarn ge
minin yanna kurmaya karar verdiler. Fiziki ok susad
ndan gemiye indi ; dn srasnda su stoklar tkenmiti.
Gideli epey olmutu. tekiler onun tnelden gelen ban
larn duyduklarnda adr iiriyorlard. Koup onu kar
dlar. Titriyordu. Konuamayacak kadar sinirliydi.
"Ne oldu byle? Sakin o l ! " diyerek yattrmaya altlar.
Kaptan yavaa onu omuzlarndan tuttu.
Fiziki, geminin zerlerinde ykselen gvdesini gsterdi.
"Orada bir. . . bir ey vard."
"Ne vard?"
"Hibir fikrim yok . "

55
"Orada bir ey olduunu nereden biliyorsun o halde? "
"Yanllkla kumanda odasna girdim. Azna kadar top-
rakla doluydu oras. imdi toprak yok. "
"Yok mu? N erede peki?"
"Bilmiyorum."
" teki odalara baktn m?"
"Evet. Ben . . . nce, kumanda odasn toprakla doldurdu
umuzdan emin olamadm ve ilk bata bu dnceyi ka
famdan savdm. Sonra ambara girip ime suyunu buldum
ve bardak almak iin senin kabinine girmeyi dndm " , -
Sibernetiki'ye bakt- "ve orada . . . "
"Kahretsin ! Ne vard, sylesene?"
"Her ey smks bir maddeyle kaplanm tr. "
"Smks m ?"
"Yapkan, effaf bir madde. Batlarmda biraz kalm ol
mal ! "
"Ama bu, tanklardan szan b ir madde olabilir, kimyasal
reaksiyon yani . . . Laboratuvardaki aletlerin yars paralan
d, biliyorst,m."
"Samalama! u batlarma bir baksana ! "
Doktor'un feneri, batlarnn stnde gezindi. Parldayan
ksmlar poliretanla kaplanm gibi duruyordu.
"Ama bu, bir ziyaretimiz olduu anlarnma gelmez ," dedi
Kimyager. Bunu sylerken sesi hi de ikna edici deildi.
"Bata hatlarna yapmad, " diye devam etti Fiziki. "Bir
fincan alp ambara geri dndm. Tabanlarnn sapland n
hissediyordum ama nemsemedim. Suyu itim v e dner
ken aklma birden yolumun zerindeki ktphaneyi kont
rol etmek geldi. Neden, bilmiyorum, ama huzursuz olmu
tum. Kapy atm ve . . . ne toprak vard, ne de izi ! Oysa ora
ya kendi ellerimle ymtm. Ve sonra kumanda odasnda
ki topran da yok olduunu anladm. "
"Ya sonra ? " diye sordu Kaptan.

56
"Buraya kotu m . "
Fener, hala soluk solua olan Fiziki'nin v e etrafnda top
lanm adamlarn bulunduu blgeyi aydnlatyordu.
"leri mi giriyoruz. . . ya da . . . ne yapyoruz? " diye sordu
Kimyager. Bu arada, buna hi de gnl olmad akt.
"u hatlarna tekrar bakay m , " dedi Kaptan.
Kafasn az daha, ayn anda eilen Doktor'unkine arp
yordu. Birbirlerine baktlar. tkisi de hibir ey sylemedi.
"Bir eyler yapmalyz , " dedi Sibernetik i , umu tsuzca.
Kaptan hala dikkatle batlarn derisine yapm parlak taba
kay inceliyordu.
"Btn bu olanlar, buraya ait hayvan rtsnden bir r
nein gemiye girdiini ve ilgisini ekecek bir ey bulama
ynca da gittiini gsteriyor," dedi sonunda.
"Bir tr solucan belki de, bir ya da hatta iki kpekbal
. byklnde," diye zrvalad Sibernetiki. "Ya topraa ne
oldu ? "
"Evet, b u ok garip . . . "

Doktor yrmeye balad ve uzaklat . Fenerinin ,


yeri sprdkten sonra karanla doru ykseldi.
Birdenbire bard, "Burada. Onu buldu m ! "
Hepsi o na doru kotu . zeri, yer yer, parldayan bir
zarla rtl o n metre uzunluunda bir karn yannda du
ruyordu.
"Sanki gerekten bir solucanm gibi duruyor," dedi Fi
ziki, alak sesle.
"Bu durumda geceyi gemide geirmek zorundayz," kara
rn verdi Kaptan.
"Ama girii kapatabilmek iin, nce geminin her kesini
aramamz gerekecek. "
"Bu btn gece srer! " diye iniedi Kimyager.
"Ama mecburuz. "
adr darda v e ortaya kabilecek bir eylerin insafna
brakarak tnele girdiler.
57
Gemiyi her kesine, her atiana kadar aradlar. Fiziki
kon trol odasndaki krk panelin paralarnn yerinden oy
natlp oynatlmadm dnd, ama emin deildi . Sonra
Mhendis , tneli kazarken kullandklar aletlerin en son
braktklar gibi durup durmadn merak etti.
"Bakn , " dedi Doktor, sabrszca, "imdi declektifilik oy
namaya balayamayz; saat neredeyse iki "
Kuetlerinden ayrdkiar iltelerine uzandklarnda saat
t ve Mhendis motor odas ndaki iki dzeyi kontro l
edip , bir ele, oraya elik blmelerelen alan kaplan ki.litle
meye kalkmaktan vazgemi olmasayd, sabah edecekler
di. lerisi havaszd ve ortala pis bir koku sinm iti, ama,
yorgunluktan clklyorlarcl; batiarm ve tulumlarn ka
rp sndrr snclrmez derin bir uykuya daldlar.
Dokto r karanlkta uyand. Saatini gzlerine doru kald
rp bakt ve bir an iin akl kart, nk saat karanla uy
muyorclu. Sonra, yerin altnda ve gemide olduunu hatrla
d. Yeil kadran sekizi gsteriyordu. yleyse neden bu ka
dar erken kalkmt? Kendi kendine sylendi, tam arkasn
dnp uyumak zereydi ki, donup kald.
Geminin elerinliklerinde bir eyler oluyordu. itmekten
ok, hissed iyordu bunu. Taban sarsld. Uzaktan, zar zor
duyu iab ilen bir patrt gel iyordu . Kalkp elimdik o turdu.
Kalbi arpyordu.
"Geri dnd ! " diye dnd. Fiziki'nin, yapkan izini
kefettii yarat gzlerinin nne getirmeye alyordu.
" Giri kapana ykleniyor. "
Gemi anszn sarsld; sanki dardan dev bir el onu i tip
topran daha da derinliklerine sokmaya alyordu. Mret
tebattan biri uykusunda inledi. Birden Doktor tylerinin di
ken diken olduunu hissetti: Gemi on alt bin tonclu ! Taban
hzl, dzensiz bir ritmle titremeye balad. Sonradan anlad.
Hareke t nitelerinden biriydi! Birileri onu altrmt!

58
"Herkes kalksn ! " diye bararak el yordamyla feneri
aramaya balad.
Mrettebat yataklardan zplad ve Doktor feneri en so
nunda bu lup yakana kadar hepsi bara ara b irbirine
arpp tkezledi. Birka kehmede, olanlar rendiler.
Mhendis, hala uyku sersem i , sesi dinledi. Gemi sarsl
maya balad ve giderek artan bir ini l ti havay doldurdu.
"Lombar azlarndaki hava kompresrleri ! " diye bard .
Tulumunun fermuarn ekmekte o lan Kaptan bir ey
sylemedi . D ierleri de hzla giyindiler. Ama Mhendis,
Doktor'un elinden feneri kapt gibi, fanila ve ortla kori
dara frlad.
"Ne yapacaksn?"
Aceleyle, kumanda odasna doru koan Mhendis'in ar
kasndan gittiler. Taban artan bir hzla ve iddetle sarslma
ya balamt. " imdi pervane kanatlarn koparaca k ! " dedi
Mhendis, davetsiz misafirin temize havale ettii odaya da
larken. Ana terminallerden birine kotu ve alteri evirdi .
Kede bir k yand. Mhendis ve Kaptan, birlikte kasa
dan jektr alp kabndan kardlar, ellerinden geldiince
abuk, terminalle birletirdiler. Kadranlar krkt, ama silin
dirin zerindeki tp parlak maviyi gsterdi. Akm va rd;
jektr arj oluyordu !
Yerin sarsnts raflardaki metal aletleri tngrdatyordu.
Bu arada cam bir n esne yere dp krld. Sonra aniden
sarsnt kesildi ve k snd.
"arj oldu mu? " diye sordu F iziki.
"Olsa olsa iki devir yapmtr. Bu kadarna sahip olduu
muz iin anslyz, " dedi Mhendis. ]ektr terminallerden
ayrd, alminyum kn yere doru tutarak kulpu kavra
d ve koridora karak motor odasna yneldi. Yar yoldaki
ktphaneye henz gelmilerdi ki, iddetli bir gcrt duy
dular. Gemi, rpnyor gibi iki silkelenmeyle yeniden

59
salland. Motor odasnda, bir ey kulak trmalayc bir g
rlt karyordu. Hemen ardndan bir sessizlik balad.
Mhendis ve Kaptan, birlikte zrhl kapya ulatlar. Kap
tan gz deliinin kapana doru szlp ieri bakt.
"Feneri verin," dedi.
Doktor hemen feneri eline koydu ama, dar delie feneri
tutup ayn zamanda ieriyi grmek olduka zordu. Mhen
dis, bir baka delii aarak gzn yerletirdi ve birden so
luu boaznda tkand.
"Orada yatyor," diyebildi , uzun bir aradan sonra.
"Ne? "
"Ziyaretimiz. Buraya biraz k tutun, biraz aaya, ta
mam ! Kprdamyor. " Biraz sessizlikten sonra devam etti:
"Bu ey bir fil kadar byk."
"Manifold serilerine demi mi?" diye sordu, hibir ey
gremeyen Kaptan.
"Hayr, ama g hatlarna abanm gibi grnyor. Altr
dan kan ular grebiliyorum."
"Neyin ularn?" diye sordu arkalanndaki Fiziki. Gide
rek sabrszlanyordu.
"Yksek gerilim kablolar. Hala kprdamyor. Kapy aa
cak myz?"
"Bunu yapmamz gerek," dedi Doktor ve yanndaki ana
s rgy itti.
"Belki l numaras yapyordur," diye dncesini belirt
ti arkadan birisi.
teki srgler yataklarnda yavaa kaydlar ve kap al
d. Kimse eii gemedi. Fiziki ve Sibernetiki ndekilerin
omuzlarnn zerinden balarn uzatmlard. eride, yan
dan zorlanan blme duvarlarnn arasnda skm, plak,
hrgl, parlak bir ktle, krk ekran paralarnn stnde
yatyordu. Arada srada yzeyinden bir rperme geiyordu.
"Yayor," diye fsldad Fiziki .

60
Sanki at kl yanyarmu gibi keskin, ok iren bir koku
doldurmutu oday ve mavimsi bir duman fenerin nda

dne dne ykseliyordu.


"Sadece tedbir olarak," dedikten sonra, Mhendis, j ekt
r biraz kaldrp ana gvdeyi kalasna dayad ve biimsiz
k tleyi hedef ald . Ve bir slk sesiyle, a t , h rgcnn
tam altnda dik bir yay izen hurda ynna arpt. Dev be
den kaslp sertle t i , iti ve yasslaaca k m gib i , biraz
kt. Blme duvarlar titreeli ve arln altnda her iki
yandan erildi.
"Tamamd r," dedi Mhendis, elik eii geerken.
eri girdiler. Yaratn bacaklarn ve ban bulmaya a
ltlar. Transformatrn kopuk bir parasnn zerinde ha
reketsiz ya tan biimsiz k t l e tek tarafn daki h rgcyle,
pelte ile dolu koskoca bir uvala benziyo rd u . D oktor l
vcuda dokunarak elini bumuna gtrd.

1 Prmak ularnda parldayan beyaz, zam gi bi maddeyi eli


gerlerine doru uzatarak, "unu koklayn," dedi. lik, Kim
yager koklad. aknl kla barvermiti.
"Tandn m? " diye sordu D oktor.
Hepsi zamk koklacl ve " fabrikay,':cJolduran ac kokuyu

tandlar.
Doktor kelerden birinde, kaldra olarak kull anabilece
gi bir srk buldu, bir ucunu yaratn altna doru kaydrp,
biraz evi rmeye urat. Ama, bunun yerine, srk neredey
se yarya kadar ete gmld .
"Durun bir dakika," dedi Mhendis. "Byle bir hayvan . . .
niteyi nasl altrab ilir? "
Herkes dehetle ona bakt.
'
' Haklsn , " diye mrlcland Fiziki.
"Bu yi evi rmeniz gerek," diye steleeli Doktor. " Hadi,
hep b irlikte .ayn-ynden evireceiz yalnzca. Tiksinmeyin
yle. Ee . . . ne duruyorsunuz ? "

61
"Bekley i n ," dedi Mhendis. D ar kt ve b i r dakika
sonra, tneli kazmak iin kullan dklar e l i k kazklarla
dnd. Bunlar gvdenin altna sokuldu ve Doktor'un yne
timinde yukar kaldr ld. Sibernetiki'nin eli, bir ara, kay
gan metalden kurtulup deriye dediinde korkudan t i tredi.
Sonunda, yaratk iren bir aprtyla br tarafa yuvarlan
d. Hepsi geri kam, baranlar bile olmutu .
Kendisini kanat gibi saran kaln et kvrmlarnn arasnda
iki kollu kk bir vcut vard; aa sarkan dml par
maklan yere deiyordu. Bu haliyle ktle uzun , dev bir isti
ridye gib iydi . Bir ocuun bandan daha byk o lmayan
ey ise, ileri geri sallan rken giderek yavalad, durdu ve
ak sar ba zarlarndan asl kald . Btn cesaretini topla
yp ilk yaklaan Doktor oldu . ok eklemli kollardan birinin
ucunu tuttu ve damarl, kk beden dnd. Ortaya kan;
yass , gzsz bir yz, ak burun delikleri ve bir i nsann a
z:nn olabilecei yerde de, ikiye blnm bir d i l i andran
b i r entikti.
"Aden sakinlerinden biri . . . " diye fsldad Kimyager.
Konuamayacak kadar allak bullak olan Mhendis j e ne
ratr aftnn stne o turmu, farknda olmadan, ellerini
habire tul umuna sryor, temizlerneye alyordu.
"Bu tek bir yaratk m, yoksa iki m i ? " diye sordu F iziki.
Doktor, l "adam"n gsne dikkatle dokunurken, yan
banda onu seyrediyordu.
"Birin iinde iki , ya da i kinin iinde bir veya belki simbi
yaz tarznda yayorlar. Zaman zaman ayrlyor bile olabilir
ler. "
"O tek bana sarkan siyah sal korkunluk gibi mi? " de
di Fiziki. Doktor ban sallad ve i ncelemesine devam etti.
"Ama bu canavarn hacaklar yok, gzleri yok, hatta b i r
kafas bile yok ! " dedi Mhendis v e h i yapmad b ir eyi
yapt: Bir sigara yakt.

62
"Bunu birazdan a nlayacaz , " diye cevap vereli Doktor.
"Sanrm onu paralara ayrnama bir itiraznz yoktur? D
an karmak iin zaten bunu yapmamz gerekecek. Bu ara
da . . . pek ho b i r i olmasa da, b i r asistan ben i ok memnun
ederdi, dorusu. Gnll var m? "
Kaptan ve Sibernetiki bir adm ne ktlar.
Doktor ayaa kalkt . "Gzel. Ben aletleri arayacam, bu
biraz uzun sreb ilir. unu sylemeliyim ki, bu oyun byle
karmaklamaya devam ederse, ayakkablarmz cilalama
. mz bile bir hafta srecek. Baladmz hibir eyi b itirene-
yeceiz gib i grnyor. "
Mhendis ve Fiziki koridora ktlar. Bu arada, lastik bir
nlk giyip kollarn yukar svam, elinde cerrahi gere
lerle dolu nikel bir tepsiyle il kyardm o dasndan dnen
Kaptan, onlarn nnde durup kalarn att.
"Antcnn durumunu biliyorsunuz. Eer sigara imek is
tiyorsanz dar kn. "
Bylece tnele yneldiler. K imyager de onlara katld; g
venlikte olmalar iin Mhendis'in motor odasnda b rakt
jektr de yanna almt.
"Bu acayip yaratk nasl jeneratr altrm o labilir? "
dedi Mhend is. Ya naklarn ovuturdu; sakallar uzam t,
artk batmyordu. Hepsi saka! brakmt. Zaten bu gid ile
tra olmay akl edecek halleri olmayacakt.
"En azndan jeneratr biraz akm retti. Bu, bobinierin
salam olduunu gsterir. "
"Ksa devreye ne diyo rsun?"
"Sigorta att, hepsi bu. Mekan ik elemanlar tamamen krl
m durumda, ama bunu halledeceiz. Duylara gel ince; ye
deklerimiz var, yalnzca arayp bulmak gerekiyor. Teorik ola
rak, silinciiri de onarabiliriz ama kendi alet takm olmadan,
bu, b i r mr srer. Sanr m , ilk bata etrafl bir aratrma
yapmamamn neden i , her eyi unufak grmekten korkmam-

63
d. O zaman durumumuz ne olurdu, tahmin edersiniz. "
"Reaktr. . . " diye balad Kimyager, ama Mhendis surat
n ekitti.
"Reaktr baka bir sorun. Reaktr yapmaya balayaca
z. nce akma ihtiyacmz var. Akm olmadan hibir ey
yapamayz . Sou tma sistemindeki sznt deliini nokta
kayna ile be dakikada hallederim. Ama bunun iin de
akm gerekiyor bana."
"imdi mi balayacaksn makinalarla uramaya ? " diye
sordu Fiziki, sesinde bir umutla.
"Evet. u o narm iinin srasn belirleyeceiz. Bunu Kap
tan'la nceden konumutum. Balangta en azndan b i r
alma nitesi gerekiyor. Elbette ni teyi atom enerjisi ol
madan alurma riskini gze almak zorunda kalacaz.
Tanr bil ir, nasl alacaksa bu! Yatay kollardaki bir d zenle
meyle, belki . . . Elektron ik ko ntrollarn ne zamandan beri
kullanm d olduu, ya da atom reaktrnde neler o lup
bi ttii konusunda en ufak bir fikri m yok . "
"Ntron irisleri bamsz alabilir," dedi Fiziki. "Atom
reaktr o tomatik olarak bota alyor. Ve elbette, ok
yksek bir sya ulatnda, soutma sistemleri de devre d
olursa . . . "

"Ntron irisleri iyi durumda , ama atom reaktr erim i


olabilir, yle mi? lte bu harika ! "
Tart tl ar, parmaklaryla kurnda d iyagramlar izd iler.
Doktor tnel giriinden kafasn karp onlar annca he
men ayaa kalktlar.
"Ne renebilclin?"
"Bir ynden baklrsa pek bir ey yok, ama dier bir yn
den, olduka fazla ," diye cevap verdi Do ktor. Yalnzca kafa
s dar km bu haliyle konuurken, pek acayip grn
yordu. "Bir yaratk m, yo ksa iki mi olduundan hala emin
deilim. Ama her nasl ol ursa olsun, sonuta , b ir hayvan.

64
ift dolam sistemine sahip ama bunlar tamamen ayr de
lil. Byk yaratk, yani tayc, s rayarak ya da uzun
admlarla yryor. ,
:
"Sryor mu , yryor mu? Arada byk fark var," dedi
Mhendis .
. "Bu doru ," diye kabul etti D o ktor. "Hrg sindirim sis
temini ieriyor. "
"Yani srtnda bir midesi mi var? "
"0, s rt deil. Akm onu arpp drdnde karn yu
kar gelmi . "
"O zaman, kk yaratk b i r binici gibi," dedi Mhendis.
"Evet. Bir anlamda, tayc srt blme yerlemiti. Ya da
srt deil," diye dzeltti Doktor. " Daha ok, byk gvde
nin iinde oturuyor gibiydi; orada keseye benzer bir yuva
var. Bir eye benzerebildiim tek yan da bu zaten. Bir kan
gurunun kesesini andryor, ama bu benzerlik ok kk ve
tek bana, bir ey ifade etmiyor."
. ve bunun zeki bir yaratk olduunu varsayyorsun, yle
mi? " dedi Fiziki.
"Kaplar ap kapatacak kadar zeki olabilir, ama jenera
tr al tracak kadar deil , " dedi, hala tnelde duran
Doktor. " Tek problem u ki, bizdeki anlamyla bir sinir sis
temi yok . "
"Bu nasl olur? ! " diye yerinden zplad Sibernetiki.
"Henz ne amala varolduklarn bile kestiremediim ba
z organlar var, " diye devam etti Doktor. "Bir o murilii
de ... Ama kk kafatasnn iinde beyin yok . Bir ey var,
evet, ama bunun beyin olduunu syleyecek olursam, b
tn anatomistler bana gler. . . Birok salg bezi var, ama
bunlar lenfatik gibi grnyor. Akcierierin yannda, bu
arada akcieri var, ok sinir bozucu bir ey buldum. Bu
gerekten hi houma gitmedi. Onu alkole koydum, biraz
dan grebilirsiniz."

65
"Ama imdi daha acil ilerimiz var. Motor odas mezba
haya dnd. Her eyin dar karlp gmlmesi gereke
cek ve geminin ii scak olduu iin acele etmemiz iyi olur.
Yznz kapatabilirsiniz; koku fazla kt deil , ama i
et miktar byk olduundan rahatsz edecektir."
"Sen aka yapyorsun, herhalde?" dedi Fiziki.
"Hayr. "
Doktor imdi dardayd. Lastik nl ve beyaz gmle
i tamamen krmzya boyanmt.
"zgnm, bu i cannz skacak ama yaplmas gerek i
yor. Gelin. "
Mezar kazma ii, Kimyager byle sylyordu, onlar le
sonrasnn ge saatlerine kadar oyalad. Tulumlarn kirlet
mernek iin yar plak alarak, berbat paralar, ellerine
geirdikleri her trl kova, kutu benzeri eyayla tayp ge
minin iki yz adm kadar tesindeki tepenin stne gm
dler. Her ne kadar, Kaptan, suyu idareli kullanmalarn ri
ca ettiyse de, i bittikten sonra temizlenmek iin be kova
su harcad lar. Yaratn kan , phtlamadan nce, insan ka
nna benziyordu, ama sonradan turuncuya dnt ve toz
halini ald.
Gne batarken yorgun mrettebat geminin yannda, ye
re uzanmt. Hi kimsenin itah yoktu , bu yzden sadece
su veya kahve iip, onarma nereden balayacaklarn bile
konumadan birer birer uyuyakaldlar. Uyandklannda ha
va oktan kararmt . Yiyecek kutularn amak, stcy
yakmak, piirmek, yemek ve bulak gibi baz hazrlklar
iin tekrar ambara girdiler. Geceyans, hepsi iyice dinlendi
ini hissedince uyumayp onarm iine girineye karar ver
diler.
Gerektiinde manivelalar kullanarak j eneratr kaplama
snn zerinden metal ve plastik paralarn aynrken kalp
leri hzla arpyordu . Kaybolan paralar enkazn altndan

66
karnakla ok uratklarndan , yardmc j eneratr nor
mal alma dzenine gelene kadar saatler geti; paralanan
duyu bir yenisiyle deitirdiler ve Mhendis hava kompre
Srn neredeyse ilkel denebilecek kadar basit bir hileye
bavurarak onard: Pervane kanatlarnn yeterli yedei ol
mad iin, dier btn kanatlar skt. Motor bu ekilde
azalm verimle alacakt; ama, sonuta, alacakt. Sabah
te, Kaptan ii brakmalarn syledi.
"Darda birka aratrma daha yapmalyz," dedi. "Hem
su. stokumuzu arttrmak, hem de dier ihtiyalar iin. Bu
yzden, normal uyku dzenimize dnsek iyi olur. afak s
kene kadar uyuyup, sonra ie balayalm . "
Gecenin geri kalan olaysz geti. Sabah, hibirinin dar
kmak ister gibi bir hali yoktu, onarm ii olduka endie
lendiriyordu hepsini. Mhendis baz temel aletleri bir araya
getirerek nceden bir takm oluturmutu, bylece basit bir
sornun ya da anahtar iin kabiniere kouup durmayacak
lard.
nce distribtr kontrol ettiler. O kadar ok ksa devre
ile doluydu ki dier nitelerden aldklar paralarla en ba
tan o luturmak zorunda kaldlar. Sra, j eneratrn doru
drst almasn salamaya gelmiti. Mhendis'in kafas
na koyduu plan ok riskliydi: Dinamtlar, oksijen silindi
riyle alan bir hava kompresrn trbin niyetine kulla
narak harekete geirmek. N o rmal koullar altnda acil ni
tesinin, reaktrden gelen yksek basnl su buharyla al
mas gerekirdi ; arpa elbette , reaktr, geminin kalbi olarak,
en iyi korunan birim olduu srece. Oysa btn devrelerin
harap olduu u durumda, bu tamamen olanakszd. So
nuta yedek oksijeni kullanmalar gerekecekti. Bu seenek,
makina odas faaliyete getikten sonra tanklar atmosferik
oksijen ile doldurabileceklerinden, grnd kadar lm
cl bir yol deildi. Atomik ktleyi , yani reaktr elektrik

67
olmadan harekete geirmek delilik olduundan, baka are
yoktu. Ama Mhendis, hi kimseye sz etmedii halde, ok
sijen plannn baarszla uramas durumunda bu yolu
bile denemeye hazrd; nk, bir ihtimal, sktrlm gaz
atom reaktr harekete gemeden bitebilirdi.
Motor odas platformunun tam altndaki kk bir gale
ride duran Doktor, yukarda kan ter iinde alan dier be
kiiye den basnc oksijen manometrelerinin gstergele
rinden bararak okuyordu. Fiziki, Dnya'daki herhangi
bir teknisyeni dehete drecek kadar ereti bir kontrol
tablosunun nne yerlemiti. Mhendis, yadan kapkara
olmu bir halde, jeneratr sargsnn altndan tepetaklak
sarkm, kontak fralarn hzlandryordu. Kimyager kur
ye gibi oradan oraya kouturup aletleri yetitirmeye al
rken, Kaptan ile Sibernetiki de ntron sayac gstergesini
izliyorlard.
Oksijen tslad ve hava kompresr grltl bir ekilde
takrdamaya balad, nk Mhendis'in stnkr ayarlad
rotor zayf dengelenmiti. Jeneratrn RPM'si artyor, fer
yad tizleiyordu. Tavandan aa kablolarla sarkan lambalar
imdi beyaz ve ok parlak bir k vemeye balamlard.
"lki yz on sekiz, iki yz iki, yz doksan be ," diye sayan
Doktor'un bouk sesi geldi.
Mhendis dinarnonun altndan srnerek kt ve trasz
yzndeki ya ve ter karmn kurulad. "Hazr," diye so
ludu. Elleri g harcamaktan hala titriyordu .
"llkini ayorum," dedi Fiziki.
"Yz yetmi, yz altm , yz altm," diye devam etti
Doktor; takrty bastrmak iin sesini ykseltiyordu . Dina
ma reaktre akm retmeye balamt. RPM'sini korumak
iin her saniye daha ok oksijen gerekiyordu.
"Tam ykleme ! " diye bard Mhendis, kadranlar izle
yerek.

68
"Pekala ! " dedi Fiziki ve bir pskrme olaslna kar
yere kerek her iki eliyle siyah kollar itti.
Kaptan farknda olmadan onun kolunu yakalam, sk
yordu. Hepsinin gz dikey olarak hzla ykselen gsterge
ltrdeydi; birisi ntron akn, birisi de izotop bulamn ve
ttrmopili gsteriyordu. Dinama uuldad, sarglarn altn
dn kvlcmlar uutu, ama, elik duvarlarn arkasndaki
atom reaktrnn ii sessizdi. Buradaki gstergeler kprda
myordu. Birden, Fiziki gstergelerin titrediini farketti.
zlerini skca kapatt ve kapa at: alyorlard !
"Baardk ! " diye bard. Sevinten alyordu, elleri hala
devir koliarna skca yapm durumdayd. Birden kendini
ok gsz hissetti. Geen btn bu zaman boyunca bir
patlama beklemiti.
"Gstergeler skm olmal," dedi Kaptan sakin bir ses
le. Fiziki'nin neler hissettiinden habersiz grnyordu .
.tn.a glkle konuuyordu; enesi hala skca kenetliydi.
Doktor'un, " Doksan, seksen bir, yetmi iki . . . " diyen sesi
seldi.
"imdi ! " diye haykrd Mhendis ve eldivenli eliyle ana
alteri ekti. J eneratr inledi, yavalad. Ardndan hava

kompresrne koup her iki emme subapn kapatt.


"Krk alt, krk alt, krk alt," diye tekrarlad Doktor.
Trbin artk tanktan oksijen alnyordu. Iklar zayflad,
oda karard.
"Krk alt, krk alt. .. " diye devam etti Doktor platformun
altndan. Aniden klar yand. Dinama g bela dnyor
du, ama akm olumutu; btn kadranlar akm gsteriyor
du.
"Krk alt. .. krk alt. .. " diye tekrarlad, galerinin elik bo
rusundan Doktor. Olup bitenden habersizdi. Fiziki yere
oturdu ve elleriyle yzn kapatt. Ortalk neredeyse tama
men sessizleti. Yalnzca, durma noktasna yaklaarak ya-

69
vaa gcrdayan jeneratrn yaratt hafif grlt duyulu
yordu.
"Ya sznt filtresi? " diye sordu Kaptan.
"Normal," diye yantlad Sibernetiki. "Robot, kontaktan
nce atom reaktrn mhrlerneyi baarm o lmal." Tek
clze bir sesle sylemiti bunlar, ama hepsi onun robotla
ne kadar gurur duyduunu b iliyordu. Titremernek iin
kendi ellerini skca tuttu.
"Krk alt. . . " dedi Doktor.
"Tamam," diye bard Kaptan, elik boruya doru. "Ar
tk gerekmiyor. Reaktr akm retiyor! "
Bir dakika sonra Doktor'un solgun yz ve siyah sakah
aadan grnd. " Gerekten mi?" diye sordu . Sessizce
glmeye balamt. tekiler gstergelere bakarken, o, gale
riden yukar trmanarak Fiziki'nin yanna o turdu. Bir sre
ibreleri izledi ve "Biliyor musunuz?" dedi sonunda, ocuk
su bir sesle. Hepsi uyanyor gibi ona bakt. "Hi bu kadar
mutlu olmamtm," diye fsldad ve arkasn dnd.

70
IV

A
KAM karanlndan hemen nce Kaptan ve M
hendis biraz temiz hava almak iin dar ktlar.
Bir toprak ynnn stne o turmu, yakut krm
zs Gne'in grnen son parasna bakyorlard.
"Buna asla inanamazdm," dedi Mhendis.
"Ben de yle . "
"Reaktr gerekten salam yaplm. "
"Elbette. Gvenilir Dnya iilii."
Bir sre hi konumadlar.
"yi bir balang," dedi Kaptan.
"Eve t , ama yaplmas gerekenierin ancak yzde birini
yaptk ve . . . "
"Biliyorum," diye cevap verdi Kaptan sakince.
"Ve henz bilmediimiz eyler var, rnein. . . "
"Evet, idare krkleri, alt i g vertenin tm. "
"Ama yapacaz. "
"Evet. "
Mhendis'in gzleri tepenin stndeki uzun tmsee ta
kld; yarat gmdkleri yerdi buras. "Tamamen unut-

71
mutum . . . " dedi hayretle. "Sanki bir yl nce olmu gibi. "
"Ben unutmadm. O zamandan beri srekli onu dn
yorum. Doktor'un, akcierlerinin iinde bulduu ey y
znden. "
"Ne buldu? "
"Bir ine."
"lne mi? ! "
"Ya da deil, grdnde kendin karar verirsin. Ktp
hanede , bir kavanozun iinde duruyor. ok ince bir tp
paras ; bir ucu krk ve dier ucu sivri, enjeksiyon iin
kullanlm gibi."
Mhendis ayaa kalkt. " Garip, ama, her naslsa bu bana
ok ilgin gelmiyor. u an hissettiklerim, sanki, yabanc bir
havaalannda be dakikalna mola vermi birinin hisset
tikleri gibi. Tanmad kalabaln arasna karyar ve es
rarengiz , anlalmaz eyler gryor. Ama o, kaygsz , btn
bunlar ona uzak grnyor; nk , oraya ait olmadn ve
az sonra uup gideceini biliyor. "
"O kadar abuk olmayacak ama . . . "

"Biliyorum, ben ne hissettiin anlattm sadec e . "


"Hadi dnelim. Yatmadan nce, reaktr boa alabilmek
iin geici anahtarlar karp yerine kendi sigortalarn tak
malyz. "
"Pekala, gidelim. "
Geceyi gemide ve kk klar ak brakarak geirdiler.
Arada bir, ilerinden biri uyanyor, uykulu gzlerle ampul
lerin yanp yanmadn kontrol ediyor ve yeniden rahatla
m o larak uykuya dalyordu.
Sabah olduunda, ilk harekete geirilen ekipman birimi
temizleme robotuydu. Hemen her on be dakikada bir, her
yeri rten enkazn iine saplanp kalyordu. Sibernetiki,
elinde bir dolu aletle arkasndan koturup onu sprnt
den kurtaryor, tutma nitesi iin ok byk gelebilecek

72
paralar uzaklatrdktan sonra yeniden altryordu. Ro
bot ileri birka adm atarak dier sprnt ynna geiyor
ve az sonra yeniden skp kalyordu. Kahvaltdan sonra
Doktor, tra makinesini denedi. Sonu, bronz yarm maske
takm bir adam oldu ; aln ve gz kenarlar Gneten yan
m ama yznn alt ksm beyaz kalmt. Hepsi teker te
ker tra oldular.
"Daha iyi beslenmeliyiz , " dedi Kimyager. Aynadaki zayf
aksi onu artmt.
"Yeni avmza ne dersin? " d iye bir neri getirdi Siberne
tiki.
Kimyager'in tyleri diken diken oldu.
"Hayr, teekkr ederim. Bana szn bile etme. Kabus-
lar gryorum, o . . . o eyle ilgili . . . "
"Hayvan m?"
"Hayvan ya da . . . "
"Baka ne olabilir ki ? "
Herkes konumay dinliyordu.
"Yksek bir uygarlk dzeyinde her ey, u ya da bu e
kilde, bir giysi giyerdi herhalde, " dedi Mhendis. "Ve bu iki
canl plakt. "
"llgin . . . 'plak' dedin," diye iaret etti Doktor.
"Yan i ? "
"Yani b i r sra veya maymuna 'plak' demezdin, yle
deil m i ? "
"Tyleri var d a ondan."
"Hipo potamlarn ve timsahlarn da tyleri yok, ama onla
ra da 'plak' demezsin. "
"Bu kadar uzatmaya ne gerek var? Sadece, en doru sz-
ck huymu gibi geldi."
"Kesinlikle."
Bir sre sessiz kaldlar.
"Saat on olmu," dedi Kap tan. "Yeteri kadar dinlendik,

73
sanrm yeni bir geziye kabiliriz. Ama bu kez farkl bir y
ne gideceiz. Mhendis jektrleri hazrlayacakt. Durumlar
nasl? "
"Be adet var ve hepsi arj edildi. "
"Gzel. nce kuzeye gitmitik, bu kez dauyu deneye
lim. Mecbur kalmadka jektrleri kullanmayn. zellikle
de u . . . lkicanhlarla karlarsak "
"lkicanllar," diye mrldand Doktor kendi kendine,
renmeye alr gibi. Pek holanma benzemiyordu.
"Gidiyor muyuz? " diye sordu Fiziki.
"Pekala. Ama yeni srprizlerle karlamamak iin nce
girii_emniyete alalm . "
"]ipi almayacak myz? " diye sordu Sibernetiki.
" Onu altrmak iin en azndan be saate ihtiyacm
var," dedi Mhendis. "Eer geziyi yarna erlelersek?"
Ama hi kimse ertelernek niyetinde deildi, bu yzden,
ekipmanlarn hazrladktan sonra on bir civarnda yola ko
yuldular. lerinden biri nermedii halde, ayarlanm gibi
ift olarak yryorlar ve birbirlerine yakn kalyorlard. Si
lah olmayan tek kii Do ktor'du ve o da ortadaki ikiliden
biriydi. Bu kez, ya arazi yrmeye daha elveriliydi, ya da
daha hzl ilerliyorlard; ama bir saatten az bir sre iinde
roket tamamen gzden kaybolmutu. Manzara deiiyordu.
Uzak durduklan ince kahksierden burada ok daha fazla
vard ve ok ileride, kuzeyde, araziyle kayalk uurumlarda
birleen kubbeye benzer tepeler grdler. llerledike, bun
larn yer yer, topraktan daha koyu renkli bir bitki rtsyle
kapl olduu ortaya kyordu.
Ayaklarnn altnda hrdayan bitkiler kl rengindeydi .
Bunlarn, etrafiar minik boncuklarla dolu yeni srgnleri ,
damarlar andran beyazms borucuklard.
"Burada en ok neyi zlyorum biliyor musunuz ? " dedi
Fiziki. "Ot, bildiimiz ot. Daha nce otun bu kadar. .. " sz-

74
c aryordu , " . . . gerekli olduunu dnmemitim. "
Gne yabani.ydi.. Tepelere yaklatka uul tulu bir ses
duymaya baladlar.
"tlgin. Rzgar yok, ama sesi var," dedi, ilk ikiliden biri
olan Kimyager.
"Yksekten geliyor," dedi arkasndaki Kaptan. "Bakn,
unlar Dnya aalar ! "
"Renkleri farkl. . . "

"lki renk var," dedi Doktor. Gzleri olduka keskindi.


"Almak renkler. Bazen meneke rengi, bazen de sar de
taylarla, mavi oluyorlar. "
Aklktan uzaklaarak, amurdan duvarlar incecik bir
sis tabakasyla kapl geni bir kanyana ktlar. Daha yakn
dan bakl dnda bu sisin, gevek fiberglas zolasyonuna
benzeyen bir tr liken olduu anlalyordu.
Burada grdkleri ilk aa kmesi , oniki metre kadar
. yksekteki bir kayaln kenarnda yetimiti.
"Ama bunlar kesinlikle aa deil ! " diye haykrd, srann
en sonundaki Sibernetiki; hayal krklna uramt.
"Aa "larn kaln, yalanm gibi duran ok parlak gv
deleri vard. ok tabakal, bazen koyulaan, bazen de gen
leip soluklaan, arasndan Gnein yzlerce nokta halinde
prldad dal ve yapraklar ise ritmik olarak atyordu. Bu
grntye bir de ses elik ediyordu; " fss . . . hhaa . . . fss . .
.

hh . . . " seslerinden oluan bir fslt korosuydu bu. En yakn


aacn helezonik dallarna dikkatle baktklarnda, bunlarda,
zerieri zme benzer iliklerle dolu, muz byklnde
kabartlar olduunu farkettiler; bunrar iiyor ve kararyor,
ardndan, kp soluklayor ve bunu ritmik bir biimde
nabz at gibi tekrarlyorlard.
"Nefes alyorlar," diye mrldand Mhendis. lyice kendi
ni kaptrm, srklenip gelen ve kanyonu dolduran sesi
dinliyordu.

75
"Dikkat ettiysen, her birinin kendine zg bir ritmi var,"
dedi Doktor heyecanla. "Ne kadar kk olursa, o kadar
hzl soluk alyor! Bunlar. . . bunlar akcieraalari "
"Hadi, yola devam edelim ! " diye bard, grubun on on
iki adm tesinde duran Kaptan.
Onu izlediler. Kanyon giderek darald ve taban, kademe
kademe ykselerek onlar iki aa kmesinin arasndaki
kubbe ykseltilerden birine getirdi.
Fiziki, Mhendise, "Gzlerini kapatnca insan kendini
deniz kysnda gibi hissediyor. Bir dene ! " dedi.
"Ben gzlerimi ak tutacam, teekkrler," diye hornur
cland Mhendis. Yry srasndan karak ykseltinin en
tepesine yneldi.
Bu kez karlarndaki, nefes alan koyu yeil ve koyu kr
mz aalarn oluturduu uraya buraya dalm koru
luklada dolu , inili kl bir manzarayd. Bal renginde a
mur yokulu tmsekler ve Gnete gmi, glgede ise gri
yeil olan yosun bekleri vard. Btn bu geni alan, birbir
leriyle arada bir kesierek farkl ynlere giden ince, dar iz
gilerte doluydu. Bunlar vadilerin arasndan geiyor ama te
pel ere uramyordu. Bazlar krmzms , bazlar kumla
kaplanm gibi beyaz ve bazlar da kmr gibi siyaht.
"Yo llar ! " diye bard Mhendis, ama sonra hemen d
zeltti: "Hayr, yol olamayacak kadar dar bunlar. . . Ne o labi
lirler?"
" rmcek koru da da buna benzer bir ey bulmutu k, "
dedi Kimyager, drbnn gzlerine kaldrrken.
"Hayr, o farkl yd ," dedi Sibernetiki.
"Bak n ! Bakn ! " D oktor'un bartlar hepsini yerinden
sratt.
effaf bir ey, geen sar bir izgi boyunca kayyor ve ya
rm mil kadar uzaktaki iki tepenin arasna doru alalyor
du. Gnete solgun bir parlakl vard; srekli dnen ve

76
'
merkezde birleen ubuklar olan yar effaf bir tekerlee
benziyordu. Havaland ve grnmez oldu ama daha aa
da, amur kayalarnn ayaklarnda, frl frl dnen bir bulut
gibi, daha belirgin parldamaya balad ve dmdz ilerleye
rek nefes alan aalardan bir bei getikten sonra , uzakta
ki bir kanyonun aznda gzden kayboldu .
Doktor, arkadalarna dnd, gzleri parlyordu ve g
lmsyor gibi dileri grnyordu . Ama yznde nee
yoktu. "llgin, yle deil mi? "
" Kahretsin , drbnm unu ttum. Seninkini versene , "
dedi Mhendis, Siberne tiki'ye dnerek. "Bover," dedi
sonra; ge kalmt.
Sibernetiki jektrn kaldrd. " Silahlarmz yeterli de
il, " diye mrldand.
"Neden bir saldrya urayacamz dnyorsun? " di
ye sordu Kimyager, ona hiddetle bakarak.
Bir sre evrelerindeki manzaraya gzlerini dikerek hi
konumadlar.
"Artk gidelim mi? " diye nerdi Sibernetiki.
"Evet," dedi Kaptan. "Durun ! Bir tane daha ! "
ncekinden ok daha hzl hareket eden ikinci bir bulut,
tepelerin arasnda bir ieri bir dar ilerliyordu. Yerden faz
la yksek deildi. Adamlarn hizasna geldiinde ise , onu
gzden kaybettiler; bu bulank dner daireyi grmek, yal
nzca yn deitirdiinde mmkn oluyordu.
"Bir tr ara , " dedi Fizik i yavaa. E lini Mhendis'in
omzuna koymutu, gzleri hala kk korularn arasnda
dolatka klen ltl buluttayd.
"Ben doktorarn yaptm," dedi Mhendis, kendi kendine
konuur gibi, "Ama bu . . . her neyse, iinde dbkey bir ey
vard, bir pervane gbei gibi. "
"Evet. Ve dier ksmndan daha parlakt," dedi Kaptan.
"Boyutlar neydi dersin ? "

77
"Eer aadaki aalar kanyonun stndekilerle ayn
ykseklikte ise, en az dokuz metre apnda olduunu sy
leyebilirim. "
Doktor bir tepe srasn iaret etti. "Her ikisi de orada kay
boldu. Bence oraya doru ynelmeliyiz, kabul m? " Ve yo
ku aa inmeye balad. tekiler de arkasndan seirttiler.
"Kendimizi bir iletiime hazrlasak iyi olur," dedi S iber
netiki. Sinirle dudaklarn yalyordu.
"Ne olaca hakknda henz bir fikrimiz yok. En iyisi sa
kin kalmak, kendimize hakim olmaya almak," dedi Kap
tan. "Ama yry dzenimizi deitireceiz. Bir kii nde,
bir kii arkada ve biraz daha yaylarak yryelim. "
"Byle ortalkta m olacaz ? " diye sordu Fiziki. "Biraz
gzden uzak kalmamz daha iyi olabilirdi. "
"Kendimizi ok fazla gizlemek istemiyoruz; bu pheli
grnecektir. Ama, doru, mmkn olduunca gzlenne
den gzlem yapabilmemiz daha iyi . . . "

Elli, al tm metre indikten sonra, izgilerin ilkine ula


mlard.
Eski dnemlerde kullanlan bir sahann izini andryordu;
ufalanm toprak, genilii iki kartan fazla o lmayan bir
oluun her iki yanna atlmt. lik gzlemlerinde karla
tklar, yer yzeyinin biraz altnda, yosunla rtl eritle
rinkine yakn boyutlar vard, ama burada yosun yoktu, yal
nzca plak , krk toprak beyazms bir tabakann arasn
dan geiyordu.
"Garip , " diye sylendi Mhendis ayaa kalkarken. Elleri
ni tulumuna kurulad.
"Kuzeye giden o luklar, sanrm, daha eski , " dedi Doktor,
" . . . ve uzun zamandr da kullanlmam. Bunlarn . . . "

"Bu mmkn," diye onaylad Fiziki. "Ama bunlar olu


turan ne? Bir tekerlek o lmad kesin; tekerlein at bir
yol tamamen farkl olurdu. "

78
"Bir tr tarm makinas olabilir mi?" diye sordu Siberne
tiki.
"Topra neden drt inlik bir derinlikte srsnler ki? "
izginin karsna geip yrdler. Konumaya bile en
gel olacak kadar grltl bir korunun yanndan geiyor
lard ki, arkalannda duyduklar kulak trmalayc bir slkla,
igdsel o larak aalarn a rasna Jaldlar. Saklandklar
yerden grdkleri, ayrn st tarafnda, bir ekspres tren h
zyla ilerleyen ltl, dikey bir anafordu. Kenan koyuydu
ve parlak merkezi, dnml olarak mor ve turuncu ya
np snyordu. Merkezin ap iki, ikibuuk metre arasyd.
Ara hzla kayp gittikten sonra ayn ynde ilerlemeye
devam ettiler. Koru sona erdiinde ak bir krlk alan ge
mek zorunda kaldlar ve bu onlar huzursuz etti. Srekli
olarak omuzlarnn zerinden etraf kolaan ediyorlard.
Tyler rpertici yeni bir slk geldiinde tepe zincirine ok
yakndlar. Bu kez, altnda gizlenebilecekleri hibir ey ol
madndan hepsi kendini yere att. Merkezi koyu mavi,
dnen bir disk hzla frladt.
"Bu onbe metreden daha yksek olmal ! " diye fsldad
Mhendis heyecanla. Ayaa kalkp stlerini silkelediler. Te
pelerle aralarnda uzanan vadi acayip renkli bir kurdele ile
ikiye blnyordu: Yzeyinden kum rengindeki parlak ya
tann grlebildii bir rmakla. Akan su, her iki taraftan ,
yanardner mavi birer bitki eridiyle snrlanyordu, bunu
gl kurusu bir baka erit izliyordu. Bunun ardndan bir in
san kafas byklnde ty gibi krelerin, aralarna ser
pitirildii ince, gmi bitkiler geliyordu; her bir kreden,
kar beyaz dev bir iein kadeh biiminde, loblu gonca
s ykseliyordu.
Adamlar bu allmam renk cmbne yaklatlar. Ty
krelere ulatklarnda en yakndaki iekler birdenbire tit
remeye balad ve yavaa havaland. Bir sre balarnn

79
zerinde, yumuak bir mrltyla kme halinde szldk
ten sonra daha da ykseldiler. Gnein altnda dndke
ldayarak rman, kar tarafndaki kre beklerinin yan
na kondular. rman, saban iziyle kesien iki kysn, ze
rinde dzenli aralklarla dairesel delikler alm cams bir
maddenin oluturduu yay eklinde bir izgi birletiriyor
du. Mhendis, ayayla bu kprnn direncini kontrol etti
ve tedbirli bir ekilde kar tarafa geti. Oraya ular ula
maz, bir bek beyaz iek, ayaklar nn altndan havalanp,
rkm gvercinlerin endiesiyle bann zerinde daireler
izmeye balamt.
Mataralarn doldurmak iin rmakta durdular. Elbette,
imek niyetinde deildiler; daha sonra incelemek zere al
mlard. Doktor gl rengi eritteki kk bitkilerden birini
koparp, iekmi gibi, tulumunun iliklerinden birine takt.
Sap, yar effaf, et renginde minicik nodlarla doluydu bu
nun ve kokusu da enfesti. Hibiri bir ey sylemedi ama bu
gzel yerden ayrldklarnda epey zldler.
Trmandklar yama, ayaklarnn altnda hrdayan yo
sunlarla kaplyd.
"Tepede bir ey var! " dedi Kaptan. Gkyznde belli be
lirsiz bir ekil kprdad. In gz kamatrc ani prltlar
vard. Doruun elli, altm metre ykseinde cismi grebil
diler; yavaa dnen bir kubbeydi bu. Yzeyinde, dndke,
kah Gnei, kah peyzajn paralarn yanstan aynalar vard.
Gzlerini srta evirdiklerinde, bir baka benzer kubbe
yakaladlar, ya da dzenli parltlardan, yle sandlar. Ufka
kadar uzanan srt boyunca buna benzer daha birok prltl
nokta vard.
Sonunda, tepenin doruundan, imdiye kadar grmedik
leri bir blgenin iini seyretme frsatn bulabildiler. Hafif
eimli bayrlar, sivri ulu direklerden dizilerin zerinde
apraz hatlar izdii meydanlar oluturuyordu. En uzaktaki

80
direkler, araya giren atmosferle pek seilemeyen byk,
mavi b ir yapnn ayaklarnda bulanklayordu . En yakn
direkierin zerinde hava, youn sdan kaynaklanyormu
gibi, dey kolonlar halinde titreiyordu. Direk dizilerinin
arasndan , dzinelerce oluk ayn yne, douya doru uza
nyordu. Orada, ufukta, dzensiz alarn ortaya kard
karmak bir mozaiin iinde burlarn ve altn, gm siv
riltilerin oluturduu bina kalabal uzaklktan tr , sol
gun prltl, mavimsi bir yna karyordu . Gkyz par
ilak deildi orada ve baz yerlerde stms bir buhar, inee
rcik bir bulut tabakasna mantar gibi yaylmt; bunun sn
.rna dikkatle baktklarnda bir grnp bir kaybolan siyah
, toktacklar farkettiler.
"Bir ehir. . . " diye fsldad Mhendis.
"Kazadan nce grdm buydu . . . " dedi, onun yannda
duran Kaptan.
Aa inmeye baladlar. lik direk ya da pilon dizisi, ze
rinde yrdkleri patikann hizasnda, bayrn e teinden
J:>alyordu. Bunlarn yerden i ki , metre kadar yksekteki
abanlar simsiyah birer koni biimindeydi ve yukar uza
yan blmleri, her birinde bir tr metalden yaplm mer
kezi bir mil bulunan yar saydam srklardan oluuyordu.
Havann yukarda titretiini hissettiler. Ardndan sabi t,
yankl bir vzlt duyuldu .
. "Havalandrma borusu mu? " diye sordu Fiziki.
Koni biimli tabanlara nce tedbirli bir ekilde, sonra da
rahata dokundular. Titreim yoktu.
"Hava akm hissetmiyoru m , " dedi Mhendis. "Bunlar
belki de emitrdr. . . "
Hafife dalgalanan meydanlarda ilerlediler. ehir artk g
r alanlarndan kmt, ama kaybolmalan mmkn de
gildi; direkler ve oluklar yn gsteriyordu. Arasra, dnen,
parlak bir ara uuyordu, ama bu hep ok uzakta olduun-

81
dan kendilerini gizleme gerei duymuyorlard.
lleride biraz yksekte, aalardan yeil-san bir yama ha
linde bir koru grnd. nce, direk dizisini takip ederek
bunun etrafndan dalamay dndler, ama bu trl, yol
her iki yana da fazlaca uzuyordu. Bunun yerine kestirme
den gitmeye karar verdiler.
evreleri nefes alan aalada sarld. Kuru yapraklar her
admda ayaklarnn altnda trdyordu. Altlarndaki toprak
kk borucukbitkileri ve beyaz yosunla kaplyd. Kaln
kklerden km solgun baakiekleri uraya buraya da
lmt. Kokulu reine damlacklar yamr yumru gvdeler
den szlyordu.
Srann banda yryen Mhendis yavalad. "Kahretsin!
Bu yoldan gelmeyecektik ! " diye sylendi.
Aalarn arasnda derin bir ukur almt; kil zelliin
deki duvarlarnda, ylan biimli sarlgan bitkiler kabartma
gibi duruyordu. Geri dnmeyecek kadar uzaklamlard,
bu yzden sarmakiara tutunarak, dibinden incecik bir su
izgisinin getii ukura indiler. Kar duvar olduka dikti,
onlar da taban izleyerek, yu kar trmanabilecekleri bir yer
aradlar. Otuz, krk metre kadar sonra yanlar biraz daha al
alm, k grnmt .
"Bu da ne?" diye sordu Mhendis aniden. Hafif bir esinti,
bir ey yanyar gibi tatlms ama ho o lmayan bir koku getir
miti. Durdular. Gn benekleri, zerlerinde dolat, ar
dndan yine ortalk karard. Yukarda aalar hrdyordu.
"Yaknda bir eyler var," d iye fsldad Mhendis.
Artk trmanabilirlerdi , ama bunun yerine , birbirlerine
yaklap yavaa melerek, ukurun sonundaki, rzgarn
arasra kprdatt saplarnn arasnda silik, uzun bir ktle
grdkleri alla doru ilerlediler. Yer giderek amurlu ve
vck vck oluyordu ama aldrmadlar. Salkmlar halinde
budaklada dolu saplarn blnd yerde Gnelik b i r

82
alan grnd. Alann ortasndan , kendisini dik ayla kesen
bir hendekte son bulan, deilmi baln izdii tek bir
oluk geiyordu . alln kenarnda hareketsiz durdular.
Saplar budaklaryla, tulumlarna tembelce dokunduunda
rdyor ve ardndan, biri ekiyormu gibi geri kayordu.
Mrettebat gzlerini grntye dikti.
Hendein kenarndaki parlak bek bata homoj e n bir
ktle gibi grnyordu. Adamlar g bela nefes alabiliyor
lard; koku feciydi. Sonradan farkl figrleri ayrt etmeye
paladlar. Kiminin hrgc yukar bakan, kimininki ya
nnda duran birtakm yaratklar ylece uzanmlard; kk
yzleri yukar gelmi zayf vcutlar iri kaslarn arasna s
km ve csseli gvdeler, kk elierin gevek bir ekilde
aa sarkan dml parmakianna karm , yatyordu.
:ikin bedenler nemli, sar yamalarla kaplyd. Doktor her
ki tarafndakilere yle bir skca yapt ki, eer farkna va
rabilecek durumda olsalard, kesinlikle barabihrlerdi.
lleri doru yavaa bir adm attlar, kollar birbirlerinin
kine kenetlenmi, gzleri hendei dolduran yncia sabit
lemiti. Hendek o lduka bykt. Gnete, iri sv damla
lar gvdelerin parlak srtlarndan ve yanlarndan szl
;yor, yna gmlm gzsz y z l erde t o p l a n yo rdu .
Adamlar o nlarn da bu damlama sesini duyduklarn d
ndler.
, Yaklaan bir shk hepsinin yreini hoplatt. Bir saniye
iinde alla geri koarak bitkilerin arasna daldlar ve j ek
trlerine sarldlar. Frldak gibi dnen bir kolon karlarn
daki aalarn arasnda pariayarak alana girdiinde, saplar
hala sallanyordu.
Ara, hendee , drt metre kala yavalad ama slk da
ha da ykseldi ve etrafnda gl bir slk doland. Hende
gin evresinde dnd. Anszn , amur, yerden havaya do
ru patlad ve kzlms bir bulut parlak diski yarya kadar

83
sard. Paralar alln zerine ve yere yapm adamlarn
tepesine yamur gibi pskrmt. Korkun bir ses duy
dular; dev bir malmuz slak bir yelken bezini yrtyordu
adeta. Sonra disk, alann dier ucuna vard ve geri gelmeye
balad. Bir an iin durdu, frldak stun nian alyor gibi
yavaa saa ve sola kayd, sonra birdenbire hzland. Hen
dein teki taraf patlayan amur bulutuyla rtlmt .
D is kten bir homurtu kt , genleiyormu gibi sarsld.
Adamlar, her iki yandaki aalarn ve alln klm
yansmasn gsteren ayna gibi kabarcklar grdler. lin
deyse ayya benzer bir ey kmldyordu. Keskin, titreimli
ses hafifledi ve kolon geldii oluktan hzla uzaklat.
Taze amurdan o luan knl srt imdi meydann ze
rinde ykselmiti ve yannda bir metre derinliinde bir si
per almt.
Adamlar yavaa ayaa , kalktlar; tulumlarndaki bitki lif
lerini temizlediler. Sonra, snkil 'nceden konuulmu gibi,
geriye bir dn yaptlar. Oyuktan ayrlp direk dizilerini ve
aalar getiler. Dnen ayna-kubbe ynnde, bayrn yar
yoluna geldiklerinde Mhendis, "Belki de sadece hayvand
lar," dedi.
"Ya biz neyiz?" dedi Doktor, yank gibi ifadesiz bir tonla.
"Hayr, ben yalnzca . . . "
"Diskin iinde oturann ne olduunu da tam olarak gr
dn m?"
"Ben bir ey grmedim," dedi Fiziki.
"Ortadayd, bir balonun vagonuna benzer bir eyin iin-
de o turuyordu. Grdn m? " diye sordu Kaptan, Doktor'a.
"Grdm. Ama emin deilim . . . "
"Yani emin olmamay tercih ederdin?"
"Evet."
Daha yksee trmandlar, srt ve rma sessizlik iinde
getiler. Bir sonraki korudan birka parlak disk daha kt-

84
nda yere yattlar.
"ok ilgin, ama, bize fazla dikkat etmediler," dedi M-
hendis, ayaa kalkp tekrar yrmeye baladklannda.
Kaptan birden durdu. "Alak RA kanal zarar grmemiti,
yle deil mi, Henry? "
"Evet, salam. Neden?"
"Reaktrde yedek var. Bir ksmn alabiliriz. "
"Be galon kadar ! " dedi M hendis. Yzne kurnaz bir
glck yaylmt.
"Ne demek bu?" diye sordu Doktor.
"Silah yklemek istiyorlar, " diye aklad Fiziki.
"Uranyumla m?" Doktor sararmt. "Sakn bana aklm-
dan geeni dndnz . . . "

"Dnmyoruz," dedi Kaptan serte. "O eyi grdm


pakikadan beri dnmeye son verdim. Daha sonra da d
nebiliriz. Ama u anda . . . "
"uraya bakn ! " diye bard Kimyager.
Parlak bir disk uarak geti, sonra yavalayarak onlara
doru dnd. Be jektr narulusu yerden kalkt; pnltsyla
gn yarsn kaplayan koca eyin karsnda ocuk tfek
leri gibi grnyorlard.
Disk doland; grltnn iddeti nce artt, sonra tama
men kesildi. Dn yavalamt. Geni, gk mavisi bir po
ligon grdler; yana eilmiti, neredeyse devrilecek gibiydi,
ama onu tutmak zere iki kol yere doru uzad. Merkezde
ki, ayna pnltsn kaybetmi vagonun iinden kk koyu
renkli, tyl bir ey kt ve birbirine gevek zarlarla bal
organlannn seri hareketleriyle eik, delikli kenardan aa
inip yere zpladkta n sonra, yar m elmi b ir e kilde
adamlara doru gelmeye balad.
Ayn anda vagon, bir iein almas gibi her yandan ay
rld. Byk, parlak bir gvde sonradan hzla bzlp yo k
olacak kaln, ova! bir yzeyin zerinden yere szld. Ya-

85
vaa dzelip gerek boyutlarna geldiinde, ilgin bir dei
iklie uram olmasna ramen, onu tandlar; gmi bir
madde, gvdesini helezonik olarak tamamen, siyah ere
veli bir delikten kk, yass bir yzn grnd tepesine
kadar saryordu.
Artk hareket etmeyen diskten zplayan krkl ey yerle
balantsn kesmeden, evike ve hzla zerlerine doru
gelmeye devam ediyordu. Arkasnda ok byk, yass, spa
tla biimli bir kuyruk srklediini grdler.
"Onu vuruyorum," dedi Mhendis alak sesle. Yzn
j ektrnn yatana yaslad.
"Hayr! " diye bard Doktor.
Kaptan, "Bekle ! " diyecek oldu, ama Mhendis, srnen
yarata ate edip skalamt bile. Elektrik n grnmed i;
yalnzca zayf bir tslama duydular. Mhendis'in parma
hala tetikteydi. Gmi dev yaratk hareket etmemiti ama
sonra birden, bir slk kararak kmldad, srnen dieri
ise zplad; aa yukar drt, be me tre katetmiti bu tek
zplamada. Yere indiinde bir top halini ald, tylerini ka
bartt ve garip bir ekilde iti. Spatla kuyruu sertleip
dimdik ol duktan sonra yayld ve istiridye kabuu gibi v o
tuzlanm yzeyinden prltl b i r eyler, rzgar getiriyor
mu gibi, mrettebata srklendi.
"Vur ! " diye haykrd Kaptan.
Ceviz byklnde bir alev topu saa sola hafife kaya
rak ve durmakszn havada szlerek onlara yaklayor, bu
arada, kzgn mctale den su damlalar gibi tslyordu . Hi
vakit kaybetmeden, hep birlikte ate ettiler.
Birka vurutan sonra, kk yaratk yere dm ve s
tn tamamen rten yelpaze kuyruun altnda kvnlp kal
mt. Hemen hemen ayn anda alev topu , yolunu kaybet
mi gibi yn deitirdi. Adamlan , drt metre kadar gee
rek gzden kayboldu.

86
Byk gm yaratn tepesinde aa benzer bir ey be
lirdi ve yaratk buna trmanarak ak vagona doru yksel
neye balad. Adamlar onun vcuduna isabet eden vuru
larn sesini duyabiliyorlard. Sonra bkld ve gmbrty
le yere dt.
Hepsi kalkp ona doru kotu.
"Yukarya bakn ! " diye bard Kimyager.
Ormandan kan iki parlak disk tepelere doru uuyor
du. Adamlar her eye hazr olarak oyua daldlar, ama garip
b ir ey oldu ve diskler, yavalamadan geip kayboldu.
Bunu bouk bir gmleme izledi. Arkalarma baktlar; ne
fes alan aalarn korusundan gelmiti. Aalardan biri iki
ye blnm ve dallar atrdayarak yere devrildikten sonra
bir buhar bulutu kusmutu.
"Acele edin ! " diye bard Kaptan. Tysz, etsi kuyruu
nun altndan perreleri km kk yarata doru kotu;
namluyu onun stne doru l tup on be saniye boyunca
aralksz ate etti. Yank paralarn hatlaryla saa sola da
gtp topraa bastrd. Mhendis ise, knt oluturan hr
gce yaklap dokundu; geniliyor gibiydi.
"Yak onu ! " diye bard Kaptan, onlara doru koarken.
Rengi bembeyaz olmutu.
" ok byk," dedi Mhendis.
"Greceiz ! " dedi Kaptan, kenetlenmi dilerinin arasn
dan ve yarm metrelik bir mesafeden ateledi. ]ektrnn ya
tann evresindeki hava ldad. Gm gvdenin stnde
oluan siyah yamalardan dnerek ykselen isin ardndan,
berbat bir koku havay sard ve yarat etinde kabarcklar
olumaya balad. Kimyager bir sre baktktan sonra arkasn
dnd. Sibernetiki de geriledi. Kapta silahn boalttktan
sonra, tek kelime etmeden Mhendis'inkine uzand.
Ceset siyah, kk ve yassyd. Duman, zerinde daireler
iziyor ve kller havaya ykseliyordu. Kabarcklar mine-

87
deki ktkler gibi trdamaya balad, ama, Kaptan, uyu
mu parmayla, nnde parlak kz paralarndan bir yn
oluana kadar tetie asld. Sonra jektrn yukar kaldra
rak ynn stne zplad ve paralar teye doru teknele
meye balad.
"Biri bana yardm etsin ! " Bunu sylerken, tkanm gi
biydi.
"Yapamam," diye iniedi Kimyager. Gzleri kapal, ayakta
duruyordu. Alnnda boncuk terler birikmiti. Kendi kendi
ni boazlamaya hazrlanyormu gibi, iki eliyle grtlana
yapmt.
Ama Doktor, Kaptan'n imdadna yetierek kmr o lmu
paralar frlatmasna yardm etti. Paralardan, habire aa
yukar zplayan iki tanesi, aslnda komik grnyordu. Ya
nk yumrular topraa gmdkleri yerleri, geriye hibir iz
kalmayncaya dek, jektrlerinin saplaryla trmkladlar.
"Nasl o luyor da biz hala o nlardan iyi durumdayz? " diye
sordu Doktor, mola verdiklerinde; terle ykanm ve soluk
soluaydlar.
" nce o bize saldrd," diye ters ters bakt Mhendis, jek
trnn stndeki isi silerken. fkeliydi.
'Tamam, bitti ! " diye dierlerini ard Kaptan. Yavaa
yaklatlar. Havada kesif bir koku vard ve bitki rts , ge
ni yarapl bir daire eklinde kmr olmutu.
"Ya unu ne yapacaz ? " diye sordu Sibernetiki. D rt
katl bir bina gibi zerlerinde ykselen gk mavisi arac
gsteriyordu.
"Bir bakalm, altmbiliriz belki , " dedi Kaptan .
Mhendis gzlerini koca koca at. "Yapabileceimizi mi
dnyorsun?"
"uraya bakn ! " diye bard Doktor.
Korunun zerinde birbiri ardna disk belirmiti. H er
zamanki gibi, kendilerini yere attlar. Kaptan batarya arj-

88
rn kontrol ederek bekledi, dirsekierini kaln yasunun s
tnde iki yana iyice amt. Diskler geip gittiler.
"Benimle geliyor musun ? " diye sordu Kaptan, Mhendi
se. Bayla, yerden alt metre yukarda asl duran vagonu
gstermiti.
Mhendis bir ey sylemeden, arac tutan kollardan biri
ne kotu ve bunun zerindeki deliklerden, hzla yukar tr
mand. Kaptan onu izledi. Vagonun kntsna ulaan M
hendis, orada bir eyleri yerinden oyuatt ve o her ne idiy
se, adamlar iki metalin birbirine srtndn duydular.
5onra kendini yukar ekerek Kaptan'a elini uzatt. Kaptan
yakalad ve her ikisi de gzden kayboldular. Uzun bir sre
hibir ey olmad; sonra vagonui be ak paras yavaa,
ama grltyle kapand. Aadakiler sarsntyla, geri ekil
diler.
"O top neydi? " diye sordu Doktor, Fiziki'ye yukar ba
karlarken. Vagonun iinde glgeler hareket ediyordu.
"Kresel bir yldrm gibi grnyordu," dedi Fiziki, bi
raz tereddt ettikten sonra.
"Ama onu pskrten, bir hayvand . "
"Evet, grdm. Belki lokal elektrik akm szkonusuy
du . . . Bak ! "
Mavi poligon birden titredi, nlad ve dnmeye balad.
Yerde dengesini salayan destek kollar yaylp bkld ve
az daha dyordu. Tehlikeli bir ekilde byle sendelerken
son anda, bu kez ok daha yksek ve kulak trmalayc bir
nlama kard. Aracn tm, bir bulankln ardnda g
rnmez oldu ve bir rzgar aadakilerin zerinden geti.
Disk bir hzl, bir yava dnyordu ama kprdamyordu.
Dev bir uan motoru gibi gmbrdyordu; adamlar iyice
gerilediler. Alttaki destek kollar birer birer ykselip parlak
anaforun iinde kaybolmaya balamt. Sonra, bir ateleme
gibi, disk, oluun zerinde hzland, oluu geti ve birden-

89
bire yavalayarak topra savurdu. Korkun bir grlt
karmt ama biraz ilerlemiti. Sonunda olua geri dnd
nde aklalmaz bir hza ulat ve on be saniye iinde or
mann olduu ayrn zerinde kk bir a dnt.
Geri dn yolunun zerinde o luktan tekrar ayrld ve
srnd sylenebilecek kadar yavalad; glkle ilerie
dii belliydi. Havaya karan bir pislik bulutu alt tarafn
rtmt.
Destek kollar nlayarak yere uzad ve disk yeniden g
rnr hale geldi. Vagon ald, Kaptan aa eilerek bar
d: "Herkes b insin! "
"Ne?" diye bard Kimyager hayretler iinde, ama Dok
tor durumu kavramt.
"Gezintiye kyoruz. "
"Hepimiz sacak myz? " diye sordu Sibernetiki, metal
bir halkaya tutunurken. Ama Doktor oktan yukar ula
mt bile.
Biro k d isk korunun zerinden umutu ama hibiri
adamlarn farkna varma benzemiyordu. Vagonda drt ki
inin oturahilecei bir boluk vard; bylece iki kii ibkey
tabanda uzanmak zorunda kald . Tandk, ac bir koku bu
run deliklerine ulap onlara btn olup biteni hatriatnca
b ir anda keyifleri kaverdi.
Yerde yatan Doktor ve Kimyager hibir ey gremiyordu.
Altlarndaki uzun paneller bir botun portatif merdiven ba
samaklarna benziyordu. Bir baka tiz nlamadan sonra ha
reket ettiklerini hissettiler. stnde yartklar paneller ok
abuk effaflat ve altlarndaki ak alan grebilmeye ba
ladlar. Bir balonun iinde szlyorlard sanki. Ses ok
yksekti. Vagonun nndeki , kontrolu salayan, yzgece
benzer nesnenin yannda skp kalan Kaptan ve Mhendis
yorucu ve olmadk pozisyonlara girmek zorunda kalmlar
d ama Kaptan hala Mhendise hararetle bir eyler anlat-

90
yordu. Birka dakikada bir yer deitirmek zorunda kalma
lan, sonunda Fiziki ve Sibernetiki'nin de yerde yatan iki
adamn zerine uzanmalarna neden oldu.
"Nasl alyor?" diye sordu K imyager Mhendise. O s
rada Mhendis iki elini de yzgecin derin oyuklanna sok
mu , rotay kaydrmamaya alyordu. Bir oluk boyunca
hzla gidiyorlard ama vagonun iinde hzl deviri hissettire
cek en ufak bir hareket yoktu; adeta szlyorlard.
"Hibir fikrim yok," diye iniedi Mhendis. "Kramp girdi ,
unu tutsana ! " O dier tarafa geip, Kaptan da girintiye s
kmaya alrken disk sarslp o luktan kt ve iddetle
fren yaparak sert bir dn yapmaya balad. Kaptan elleri
ni kontrol mekanizmasnn iine soktuktan bir dakika son
ra dev topac, dnn durdurarak olua geri ynel tneyi
baard. Artk daha hzl gidiyorlard.
"Neden oluun d$ndayken yava gidiyor? " diye sordu
Kimyager. Dengesini korumak iin Mhendis'in omuzlarna
tutunuyor, ak bacaklarnn arasnda da Doktor yatyordu.
"Sana syledim, hibir fikrim yok," dedi Mhendis. D
menin iz brakt b ileklerini ovuturuyordu. "Bir jiroskop
la ilgisi o labilir. Kimbilir? "
lkinci bir tepe zincirini getiler. Aadaki alan tandk
grnyordu; nceden yryerek gemilerdi. D iskin onla
r evreleyen d hatlar flu bir ekilde grlebiliyordu.
Oluk birdenbire yn deitirdi. Gemiye gidebilmek iin bu
rotadan ayrlmalan gerekiyordu. Hzlar saatte on be milin
altna dt.
"Bu aralar oluklarn dnda kullanlmaya elverili deil,
bunu unutmamamz gerekiyo r ! " diye bard Mhendis g
rltnn arasndan.
"ldareyi al ! " diye bard Kaptan.
Bu kez, yer deitirmeleri sorun yaratmad. Dik eimli
bir bayrda, yry hzndan biraz daha yksek bir hzla

91
ykseliyorlard. Mhendis manzarann iinde amur duvar
h kanyonu grd. Akcieraalara ulatklarnda ise yeni
den kramp girdi.
"Al unu ! "
Ellerini ekerken Kaptan, onun yerini almak zere atld.
Disk tehlikeli bir biimde kayaln yaknnda yan yatt. O
anda keskin bir darbe sesi geldi; vzldayan aracn kenan
bir aacn tepesine arpmt. Krlan dallar uutu ve va
gon korkun bir patrtyla yandan atlad. Kknden sk
len bir baka aa, dallaryla gkyzn sprd ve top
rak, aracn altndan kayp onu yukarya kadar iine gmd
nde, kabarck yapraklar, zerinde bir slkla patlad. Be
yaz tohumlardan bir bulut h avay doldurdu, ardndan ses
sizlik balad. km vagon, kayalklara gmlmt.
"Mrettebat? " dedi Kaptan. Dengesini bulmak iin kafa-
sn saa sola sallyordu. Kulaklarnda anlar alyordu.
"Bir," diye sziand Mhendis, yerden.
Fiziki'nin zayf sesi, "lki," dedi.
"," dedi Ki myager. Kanayan azn tutuyordu .
"Drt," dedi Sibernetiki.
"Be . . . e. " Doktor vagonu n tabannda en altta kalmt.
Hepsi gld.
Bir yolunu bulup vagonun tepesindeki deliklerden giren
ty gibi, gdklayc bir tohum tabakas her taraflarn sar
mt. Kapy amak isteyen Mhendis aracn duvarna tos
lad. Bunun zerine, aabilecek pozisyonda olanlar ibkey
yzeyi itmeye baladlar. Gvde ats titredi, clz bir atla
ma da duyuldu ama vagon almyordu.
"Tekrar deneyin," dedi Doktor, bouk b ir sesle. Kendisi
kprdayamyordu. "Bundan yorulmaya baladm. Off. . . s
tme basmayn! "
inde bulunduklar durum elenceli bir ey olmamakla
birlikte, hepsi glyordu. Beraberce, ndeki tarak b iiml i

92
bir ereveyi ekip kardlar ve onu tavana vurmaya bala
dlar. Tavan bk ld , darbelerin o luturduu ukurlarla
kapland ama hala almamt.
"Yeter dediysem, yeter demektir," diye homurdand Dok
tor ve kalkmaya alt. Ayn anda taban kt ve hepsi, alt
metrelik bir hayrdan aaya, kanyonun tabanna dkl
verdiler.
"Yaralanan var m ? " diye sordu Kaptan. lik ayaa kalkan
oydu . st ba amura bulanmt.
"Hayr. Ama sen kan kaybediyorsun! Bir bakaym una,"
dedi Doktor.
Gerekten de Kaptan'n b anda derin bir yark vard.
Doktor, elinden geldiince yaray sarmaya alt. Dierleri
yalnzca u fak tefek rk ve syrklarla atlatmlard ama
Kimyager dudan srnt ve kan damlyordu. Paralan
m araca bir kez bile dnp bakmadan gemiye yollandlar.

93
V

T
EPEClGE vardklarnda Gne ufka demiti. Ge
mi, a kln kum rtsnn s tnde uzun b i r
glge brakyordu. leri girmeden nce civar iyice
gzden geirdiler, ama yokluklarnda gelmi herhangi bir
ziyaretinin izine rastlamadlar. Atom reaktr kusursuz
almaya devam ediyordu. Temizleme robotu laboratuvar
kaplayan kaln bir plastik ve cam kr tabakasna saplanp
kalmadan nce koridorlar ve ktphaneyi temizlerneyi ba
armt.
A kurtlar gibi sal drdkl ar akam yemeinden so nra
Doktor, Kaptan'n yarasn dikmek zorunda kald , nk
kanama durmamt. Bu arada rmaktan aldklar rnekler
zerinde analiz yapan Kimyager suyun iilebilir olduunu
,

saptad; yksek demir oran biraz tadn bozuyord u , o ka


dar.
"Bir sava toplants yapman n zaman geld i , " dedi Kap
tan. Ktphanedeki hava yastklarn n stnde ve dierleri
nin ortasnda o turuyordu. Beyaz bandaj apka gibi grn
yordu.

94
"Neler biliyoruz?" diyerek sze balad. "Gezegende, M
hendis'in 'lkicanl' dedii zeki varlklarm yaadn b iliyo
ruz. Bu isim. . . eye uymuyor. . . Ama nemli deil bu. tkicanl
uygarlnn elinden km eitli eserler grdk. Ilk olarak,
terkedilmi ve bozuk olduuna karar verdiimiz, kendiliin
den alan bir fabrika -ki ben b undan henz emin deilim.
tkinci olarak, tepe doruklarnda, henz b ilmediimiz b ir
fonksiyonu gerekletiren aynaya benzer sivri kubbeler var.
nc olarak, bir tr enerj i reten direkler var, tabii onlarn
da fonksiyonlarn bilmiyoruz. Drt, bir atma sonras biri
.
ni ele geirdiimiz ve kullanp krdmz u uan diskler.
Be, detaylar seemeyeceimiz bir uzaklktan da olsa, onla
rn ehrini grdk. Alt, szkonusu atmada, bir lkicanl,
kk bir ate topu frlatmak zere ynlendirilmi ve biz l
drene kadar da, idareyi ya da kontrolu salayan bir hayvan
zerimize saldrtt. Yedinci ve son olarak, gezegenele yaayan
larn l bedenleriyle dolu b ir hendee tank olduk. Evet,
hepsi bu , tabil hatrladm kadaryla. Eer bir hata yapty
sam ya da atladm bir ey varsa dzeltin . "
"Hemen hemen hepsi b u , " dedi Doktor. " nceki gn ge
mide olup bitenin dnda . . . "
"Doru . Ve haklydn; yaratk 'plak't. Belki de kamaya
alyordu ve panie kaplp, grd ilk delie, yani ge
miye alan tnelin azna dal verdi . "
" Evet , b u ekici b ir hipotez, ama riskli ," dedi D oktor.
"nsan olarak, tabii ki insanca balantlar kurup, yine yle
yorumlar yapyoruz. Dnya'dan getirdiimiz insan kuralla
rn uygu layp , gerekleri de insani kalplara soku yoruz.
Ben kesin olarak biliyorum ki, b u sabah hepimiz ayn eyi
dnelk Vahetin, katHarnn kurbanlaryla karlatm
z. Ama gerekten bilmiyoruz ki . . . "

"Bir dakika , sen buna inanmyorsun galiba," dedi M


hendis.

95
"Konu benim neye inandm deil. Aden bizim inanla
rmza ters dyor. u hipotez, rnein, lkicanlnn -de
min syleneni aynen yineliyorum- elektrikli kpeini 'ze
rimize salmas' . . . "
"Hipotez de ne demek oluyor? Bu, gerein ta kendisi ,"
dedi Kimyager'le Mhendis, hemen hemen ayn anda.
"Yanl dnyorsunuz. Bize neden saldrd hakknda
bir fikrimiz yok. Belki de burada yaayan baz hamamb
cekleri idik onlar iin veya av hayvaniarna benzetilmi ola
biliriz . . . Ama biz bunu saldrganlk olarak aldk, nk, ka
famzda, etkisiyle sakin dnme yeteneimizi kaybettiren ,
u bulduumuz eyle birletirmitik . "
- "Evet, tabii, eer sakinliimizi koruyup hemen ate etme
seydik, o gmlp datlan kller bizimkiler olacakt ," di
ye homurdand Mhendis kzgn kzgn.
Hibir ey sylemeyen Kaptan'n gzleri, bir onun, b i r d i
erinin zerinde dolayordu.
"Biz, yapmamz gerekeni yaptk," diye yantlad Doktor.
" . . . ama bir yanl anlama ol asl ok yksek. Her iki ta
rafta da . . . Bu bulmacann tm paralarn yerine o turttuu
muzu mu dnyorsunuz? Tahminierimize gre fabrika
birka yzyl nce terkedilmi, bu konuda ne diyeceksiniz?
Fabrikay bulmacann hangi blmne yerletirdik ? "
Sessizlik oldu.
"Doktor hakl ," dedi Kaptan . "Hala ok az ey biliyoruz.
Tek avantaj mz ise, onlarn bizim hakkmzda hibi r ey
bilmiyor olmalar gibi grnyo r ; elbette , yollar -ya da
oluklar- buralardan gemedii srece. Ve ayrca srrmzn
bilinmediine de uzun sre gvenemeyiz. Her neye karar
verirsek verelim, bunu da hesaba katmamz gerekiyor. "
"Gerei sylemek gerekirse , u anda bu yknnn iin
de savunmaszz," dedi Mhendis. "Bizi fare gibi bomak
iin yapmalar gereken tek ey, tneli tkamak. Hzl hare-

96
ket etmeliyiz, nk her an kefedilebiliriz ve tkicanlnn
saldrganlnn yalnzca 'insanca bir iletiim' olabilecei hi
potezine ramen, ben baka sonu karamyorum. Btn
niteleri ve motorlar onarmaya balamamz neriyorum ,
hem de hi vakit kaybetmede n . "
"Peki, b u onarm n e kadar srecek?" diye sordu Doktor.
Mhendis tereddt etti. " G ryors u n ya , " dedi Doktor,
yorgun bir sesle. "Neden kendimizi kandralm ki? Biz bi
tirmeden nce naslsa bizi bulacaklar. Ben uzman deilim ,
ama haftalarca srecein i biliyorum b u n u n. . . "
"Ne yazk ki bu doru," diye kabul etti Kaptan . "Ayrca
su stokumuzu tamamlamamz ve taban dzeyine taan u
radyasyonlu sudan kurtulmamz gerekiyor. Btn zararn
onarlp onarlamayacan da bilmiyoruz tabii . "
"Bir baka gezi gerekecek," dedi Mhendis. "Hatta birka
gezi . Geceleri kabiliriz. A ma bazlarmz -iki ya da
mz- gemide kalsa iyi olur. Bu arada, neden yal nz biz ko
nuuyoruz?" diye sordu, bir sredir t knayan ada
ma dnerek.
" Gemide m mkn olduunca sk almamz iyi olur,
ama u tkicanl uygarl zerinde de durmanz gerekiyor,"
dedi Fiziki alak sesle. "Ve bu iki alna birbiriyle ak
yor. Bili nmeye nierin saysnn okluu ise bir strateji belir
lernemize e ngel. Kesin olarak tek b ir ey var: Hangi ynde
hareket etmeye karar verirsek verelim, byk riskl e kar
karyayz . "
"Sanrm t m sylediklerini anlyorum, " dedi Doktor, ay
n yorgu n , alak sesle. "u anda gl atom saldrlar yapa
bilecek durumda olduumuzu gz n n e alarak -elbe tte
kendimizi korumak iin- daha derin aratrnalar yapmak
istiyorsunuz. Bu, gezegen i n tmn kapsayacak anlamna
geliyorsa, ben yokum beyler. Byk kayplarta kazanlacak
bir P irs zaferinde yeral maya hi niyetim yok, ki o nlarda

97
atom enerjisi olmasa da bu byle olacak. . . . Haa, ayrca, ol
madn da iddia edemem. D iskleri ne tr bir motor alt
ryordu , sizce?"
"Bilmiyorum ," dedi Mhendis. "Ama atom enerj isi deil
di. Bundan hemen hemen eminim. "
"Bu 'hemen hemen' bize pahalya patlayabilir. " Doktor
geriye uzand, gzlerini kapatt ve yere dm bir kitap
antasnn stnde ban dinlendirmeye balad. Daha faz
la konumak istemiyor gibiydi.
"Boa krek ekmek bu," diye mrldand Sibernetiki.
"Peki, biz. . . iletiim kurmay denesek? " dedi Kimyager.
Doktor dorulup dimdik o turdu, ona bakt ve " Teekkr
ederim. Bunu hi kimse sylemeyecek sanyordum ! " dedi.
"lletiim kurmaya kalkmak, kendimizi onlarn insafna
brakmak demek ! " diye haykrd Sibernetiki ayaa kalka
rak.
"N eden?" diye sordu Doktor donuk bir sesle. " rice si
lahlanabiliriz, hatta atom atclar da dahil o lmak zere.
Ama bir gece sinsice, kasabalarna ve fabrikalarna sokul
mamz gerekmez. "
"Pekala . . . lletiimi hangi yolla kurmay planlyorsun? "
"Evet, onu syle," dedi Kaptan.
"Bunu imdi deneyemeyeceimizi kabul ediyorum," diye
yantlad Doktor. "Gemide elimizden geldii kadar ok aleti
onardktan sonra gereklemesi daha iyi olur, phesiz.
Atom ateleyicileri ile olmas gerekmese de, elbette silahla
nacaz . . . Sonra bazlarmz gemide kalacak ve bazlarmz
da, rnein mz diyelim, ehre yaklaacak. Bunlardan
biri onlarla iletiim kurmaya alrken, dier ikisi de yakn
mesafede kalp izieyecek . . "
"Her eyi hesaplamsn. Bahse girerim ki, ehre hangimi
zin gireceini de biliyorsundur, " dedi Mhendis, sert bir
sesle.

98
"Evet, bi liyorum."
" Gzel. Ama, sen intihar etme giriiminde bulunurken
ben arkanda o lmayacam ! " Mhendis ayaa kalkp Dok
tor'un tepesinde dikildi. Doktor ise, ona bakmyordu bile.
Hibiri Mhendis'i byle hrn grmemiti. "Eer bu kaza
dan kurtulabiidiysek ve mezara dnen bir gemiden dar
kabiidiysek -zellikle, bu gezegen, bir parkm gibi gezin
ti yapmaya kalkmann byk riskini gze aldysak- bu
kahrolas, sama sapan laflar edilsin diye deil . . . " fkeden
soluu tkanmt. "Bu filmi grdm ben. nsanlk grevi!
Yldzlarda bar ve iyi niyet! Sen delinin tekisin! Sakn ba
na bugn birilerinin bizi ldrmeye almadn syleme !
Ya da grdmzn bir toplu mezar olmadn ! "
Doktor ban kaldrd. " Evet, bizi ldrmeye altlar.
Ve o ller de byk o laslkla katledilmilerdi. " Herkes
onun sakinliini korumak iin nasl aba harcadn gre
biliyordu. "Ama ehre gitmeliyiz."
"Bundan nce halletmemiz gerekenler nelerdir? " diye
.sordu Kaptan.
Doktor bir an rperdi. "Doru," dedi . "Yaktmz ceset . . .
evet. Sence doru olan neyse, onu yap. Sen karar ver. Ben
gidiyorum. " Kalkt, kapnn yatay erevesinin zerinden
geerek kp gitti. tekiler, onun fikrini deit i r ip geri

1
dnmesini beklediler.
"Kendini kaybetmemelisin," dedi Kaptan Mhendise. Se
si sakindi.
"Sizler ok iyi biliyorsunuz ki . . . " diye balamt Mhen
dis, ama onun gzlerine baktktan sonra, " . . . evet, kaybet
memeliyim, " dedi.
"Dok tor b i r ko nuda hakl , " dedi Kaptan, aa kayan
bandaj n dzeltirken. "Kuzeyde bulduumuz ey, douda
grdklerimize uymuyor. ehirle aramzdaki mesafe , fabri
kayla aramzdakinin aa yukar ayn. Kubak, o n be ya

99
da yi rmi mil olduunu syleyebilirim. "
"Daha fazla, " dedi Fiziki.
"Bel ki. imdi bu yanap dahi linde gneyde veya batda
baka eyler olup olmadndan kukulanyorum. nk,
byle bir durumun szkonusu olmas, bizim, ehir alan
iinde aa yukar krk mi l apnda bir tr 'l' adann or
tasna ini yaptmz anlamna geliyor. Bu, ok byk ve
inanlmaz bir rastlant olurdu. Sizce de yle deil m i ? "
"Evet," dedi Mhendis yere bakarak.
Kimyager ban sallayarak, "Bunlar iin bamda konu
malydk," dedi.
"Doktor'un kukularn paylayoru m," diye devam etti
Kaptan. "Ama nerisi bu artlar altmda safa ve uygunsuz
dyor. Yabanc bir uygarlkla temasa gemenin kurallar ,
u anda, kendimizi iinde b ulduumuz duruma hi uygun
deil ; top raa gmlm bir enkazn iinde yaayan savu n
masz kazazedeler. uras ok a k ki, gemideki anzalar gi
dermemiz art, ama ayn zamanda, ortada bir bilgi toplama
yar var; onlarla bizim aramzda. u ana kadar, biz nde
yiz. Bize saldran caniy yok ettik. Neden saldrmt, oras
n bilmiyoruz. Belki onlarn dmanlanndan birine benzi
yoruz. Bunun da dorusunu bulmamz gerekecek, en ya
pabilirsek. Gemi yakn bir zamana kadar onarl amayacal<
olursa , her eye hazr olmalyz. Etrafmz saran uygarln
ileri dzeyde olduu ak. Benim yaptm -daha dorusu
yaptmz- yalnzca, bizi bu lmalarn biraz olsun geeiktire
cek Bu yzden imd i btn gcmz silahlanmak iin
kul lanmalyz. "
"Bir ey syleyebili r miyiz? " dedi Fiziki.
"E vet, tabi! . "
"Ben Doktor'un bak asna dnmek istiyorum. Duygu
sal olmakla birlikte, ortada lehimize olabilecek bir tartma
var. Bu ilk temas konusu kesinlikle tarafsz deil. Bizi bul-

1 00
duklarnda, bu, bizi arad ! klar iin olacak. Ve o saatten son
ra, bir anlamaya varmak ok zorlaacak. Kukusuz, bir sal
dr gerekleecek ve biz, hayatta kalmak iin savaacaz.
Ama, dier taraftan, eer biz onlarla karlamaya alrsak
nlamaya varma ansmz yksek olmamakla birlikte, en
azndan doacak. Bu nedenle, sadece tedbirli olmak adna,
.erdemli davranmak bir yana, ncelii b izim almamz iyi
olacaktr. "
"Pekala, ama bunun pratikteki anlam nedir? " diye sordu
Mhendis.
"Pratikte imdilik farkl bir ey o lamaz. Sila hlanmamz
gerek, hem de mmkn olduunca abuk. Ama bunu yapar
yapmaz, ilk iletiime, u ana kadar aratrdmz arazinin
dnda bir yerde gememiz iyi olur. "
"Neden baka yerde? " diye sordu Kaptan.
" nk ok byk olaslkla, ehre ulaamarlan saldrya
Urarz. Diskleri kullanan yaratklar tarafndan . "
"Baka taraflarda daha bar canllar bulacamz nere-
4en biliyorsun?"
"Bunu bildiimi iddia etmiyorum. Ama kuzeyde ve dou
da bize gre bir ey olmad ortada. En azndan imdilik.
:Bundan eminim ."
"Ya bunun dnda? " dedi Kaptan.
"Savunucuyu altrmalyz," dedi Kimyager.
"Ne kadar srer bu? " diye sordu Kaptan Mhendise.
"Bunu syleyemem. Robotlar olmadan savunucuya ulaa-
mayz bile. Arl on drt ton. Sibernetiki'ye sor. "
"Kontrolu iki gn srer. En azndan . . . " dedi Sibernetiki.
"Ama ondan nce, ilem robotianna ihtiyacmz var. "
"Ya onlar altrmak ne kadar srer?" diye sordu Kaplan.
"yle bir dnelim. llk olarak, onarm robotuna ihtiya
cm olacak, ardndan da bir transpalete. Ve elbette, bunlarn
da kontrolu gerekecek. Bu, i ki gn alr, tabii:, zararn ok

101
olmad varsaymyla . . . "
"Kalbi savunucunun dna karp, onu burada, ana gv
denin yannda zrhlayamaz myz? " diye sordu Kaptan, Fi
ziki'ye bakarak.
Fiziki ban iki yana sallad. "Hayr. Sadece mil, tek ba
na, bir tondan fazla gelir. Ayrca kalp tnele smaz. "
"Tnel geniletilebilir. "
"k kapsndan geiremeyiz. Ambar kapa da bildii
niz gibi, paralanm k rezervuarnn suyuyla dolu."
"Sudaki bulam orann inceledin m i ? " diye sordu M
hendis.
"Evet. Stronsiyum, kalsiyum , seryum, btn baryum izo
toplar. Suyu dar veremeyiz, toprakta yz metre yara
pnda bir alana bulaacaktr ve antirad filtreleri almad
srece de artamayz. "
"Ben de robot olmadan filtreleri temizleyemem," diye ek
ledi Mhendis.
Kaptan konuan adamlara teker teker dikkatle baktktan
sonra konutu:
" nmzde koca bir yaplamazlar listesi var. Ama, n ce
den elimizdekilerin bir hesabn yapmamz nem li. Atom
atclar i in ne syleyeceksiniz? "
"Onlar atc falan dei l , " dedi Mhendis suratn ekite
rek. "Hadi, kendimizi kandrmayalm. Doktor bu konuda
fazla grlt kopard; duyan da nkleer sava balataca
mz sanr. Atc dediklerinizin menzilleri altyz metre bile
deil. Onlar yalnzca birer elele serpme makinas ve kulla
nmlar da hi pratik deil. Ate edenin iki yz libre arl
nda bir kalkan kullanmas gerek. "
"Gemide bir sr ar cisim var," diye mrlclancl Kaptan ,
ama hibiri onun aka yapp yapmadn anlayamacl .
"Ama iki atcy yz metre uzaa yerletirip nlan hedef
te blecek ekilde atelersen tehlikeli bir konsantrasyon elde

1 02
edip, zincirleme reaksiyon oluturabilirsin," dedi Fiziki.
"Bir at alan iin, sylediin geerli," dedi Kimyager.
"Ama bu ayr artlar altnda, kesinlik gremiyorum ben . "
"Yani baka bir deyile, gerekte, atom atclarmz falan
yok, yle mi? " dedi Sibernetiki. Hem arm, hem de kz
gnd. "O halde btn bu, boazmza kadar silahlanp si
lahlanmayacamz tartmasnn -hatta kavgasnn- anlam
nedir? Biz dnmyoruz beyler! "
"Bu doru. Dnp, doru drst bir ey ortaya koya
hilmi deiliz ," dedi Kaptan sakin bir biimde. "Yani henz.
Ama bu rahatlmz daha fazla srdremeyiz. Bu atclarla
bir baka taktik de uygulayabiliriz: Biri patlaycnn yarsn
a teler ve hedefte zincirlerine reaksiyon balar. Ayrca bu
ateleme mmkn olduunca iyi bir koruyucu tabakadan
ve maksimum mesafeden yaplr. "
"Bu, atelemeden nce, yerin bir metre altna girmemiz
anlamna m geliyor?"
"En az be . Ve iki metrelik bir toprak setin arkasna ge
memiz gerekiyor," dedi Fiziki.
"Duraan bir sava iin , bu, iyi bir takt i k. Ama deiken
siperler iin elverisiz ," diye kar kar gibi o ldu Ki.myager.
"Eer gerekirse," dedi Kaptan. " imizden biri bir atcy-
la, geri kamamza yardm edebilir."
"Hi set kazmadan m? "
"Hi set kazmadan. "
Sessizlik oldu .
"Kullanlabilecek suyumuz ne kadar kald?" diye sordu
Sibernetiki .
" yz galondan az. "
"Bu yeterli deil . "
"Doru."
"imdi somut neriler getirelim," dedi Kaptan. Beyaz ban
daj nn stnde krmz bir benek belirmiti. "Amacmz

1 03
kendimizi korumak. . . tabii bu gezegenin canllarn da."
Birden btn balar ayn yne evrildi. Duvann ardndan
bouk bir mzik geliyordu; hepsinin tamd bir melodi.
"Mzik seti zarar grmedi mi? " diye fsldad Sibernetiki
hayretle. Kimse bir ey sylemedi.
"Evet, bekliyorum," dedi Kaptan. "Kimse konumayacak
m? O halde ben karar veriyorum: Aratrmalar devam ede
cek. Eer uygu n artlar altnda b i r iletiim k u rabilirse k ,
derdinzi anlatmak iin elimizden geleni yapacaz. S u sto
kumuz ok azald. Bir yerlerden buraya tamadmz sre
ce de artramayz. Bu nede nle ibl m yapmalyz. Mret
tebatn yars gemicle alacak, dier yars keif iin ka
cak. Yarn sabah cipi onarmaya ve atclarn montajna ba
lanz. Eer baarabilirsek, akam, moto rize bir gezinti yapa
rz. Syleyecek bir eyi olan var m ? "
"Benim var, " dedi Mhendis. Ell erini yzne koymu,
parmaklarnn arasndan yere bakyordu. "Doktor gemicle
kalsn . "
"Neden? " diye sordu Sibernetiki. Ama herkes nedenini
anlamt.
"Bizim zararmza herhangi b i r ey yapmayacaktr. . . Eer
dndn buysa, " dedi Kaptan , szckleri dikkatle se,:e
rek. Banclaj ndaki krmz benek biraz daha bymt.
"u fabrikann duvarnda ne yaptn biliyorsunuz," dedi
Mhendis. " lclrlebilird i . "
"Ama, dier yandan , yaratn paralarn ezerken bana
yardm eden yalnz o oldu . . . " dedi Kaptan, ama szne de
vam etmedi.
"Doru," diyerek kabul etti Mhend is. " Konumaya bu
yzelen gnll deildim . "
"Baka? " Kaptan doruldu, elini bana koyup bandaj na
dokunduktan sonra parmaklanna bakt. Duvarn ardndan
hala mzik geliyordu.

1 04
"Burada, ya da darda akta; onlarla ilk n erede karla
acam z bilmiyoruz," dedi Fiziki yavaa.
"Kura m ekeceiz?" diye sordu Kimyager.
"Gerek yok. Burada kalanlar, gemide yapacak ii olanlar,"
dedi Kapta n . Ar ar ve sallanarak ayaa kalkt , sonra bir
den dengesini kaybetti. Mhendis frlayp onu tuttu , Fiziki
de d ier tarafna gemiti . tekiler yas tklar yere yaydlar.
"Hayr, yatmak istemiyoru m , " dedi Kaptan, gzleri kapa-
. l. "Teekkr ederim, ben iyiyim. Sanrm dikiler ald . "
Kimyager, "Mzii kapataym , " diyerek kapya yneldi.
"Hayr," eleeli Kaptan. "Brak alsn. " . .

Doktor'u ardlar. Bandaj deitirip yaraya b i r agraf


. takt ve Kaptan'a bir ila verdi. Sonra herkes uzand. Iklar
s np gem i sessizlie gm ldnde saat ikiye gel i yordu.
,

105
VI

RTESI sabah Fiziki ve Mhendis b i r galo n katk l

E uranyum sol syonunu reaktr rezervinden karp


laboratuvardaki kurun bir tanka aktardlar. Kal n
plastikten yaplm koruyucu tulumlar giydiler ve balkla
rnn altnda da oksijen maskeleri taktlar, lm ve ayrm
iin uzun tutamal kavrayclar ve bir bret kullanarak ko
yu konsantrasyonu, dikkatle, atclarn masann stnde
koruyucu kafeslerde tutulan, zel retilmi kurun-cam ka
rm klcal tplerine geirdiler. Bu i b ittiinde bir geiger
sayac ile tanktaki mhr kon trol ederek her aney ters e
virip alkaladlar.
"Gzel, sznt yok," dedi Fizik i. Sesi maskn arkasndan
deiik kyordu.
Radyoaktif ambar adas nn, bir aftn zerine o turtulmu
kurun bir blo k eklindeki zrhl kaps yavaa yana ald .
Tan k geri yrtp ieri soktular. Srgler ekild iinde ter
li yzlerinden maskeleri ve balklar kardlar. Rahatla
mlarch.
Gnn geri kalannda cipin stnde altlar. N akliye -

1 06
k kullanlamadndan, nce cipi paralarna ayrdlar ve
her iki yandan da geniletmek zorunda kaldklar tnelden
danya bu ekilde tadlar. Cip, yle detayl bir onarm ge
rektirmiyordu. Daha nceden kullanamamlard, nk ,
hareketsiz bir reaktrle hazr yakt elde edilemezdi ; ara
belli bir radyoaktif izotop karmn akma evirerek al
yord u . Arata drt kiilik oturma blm ve arkasnda drt
yz libreye kadar dayankl b i r kafes tayc vard . En
nemli zellii, ihtiyaca gre, bir hava pompasyla ayarla
narak ap deitirilebilen tekerlekleriydi. Bunlar, b irbu
uk metre kadar geniletebilmek mmknd.
Yakt karmn hazrlamak alt saat srd; bu i iin bir
kii yeterliydi ama o nun d a , belirli aralklarla reaktr
kontrol etmesi gerekiyordu. Bu arada, Mhendis ve Kaptan
gvertenin altndaki geitlerde drt ayak zerinde srne
rek kontrol odas i le motor odasndaki datm niteleri
arasndan geen kablolar inceleyerek bazlarnn yerini de
itirdiler. Kimyager d tanda, geminin yannda kendine bir
tr stc hazrlam, bir amur volkan gibi fokurdayan
yal bir maddeyi kaynatyordu . Gemiden kovalada tadk
lan plastik paracklarn eritip b irbirine kartnyordu.
Kon trol odasna yeni kontrol panelleri yapmak iin gerekli
dkm kalplarn yanna yaymt. Son derece huysuz g
rnyor ve hi kimseyle konumuyordu, nk ilk kalpla
n hsranla sonulanmt.
Kaptan, Kimyager ve Doktor'un saat bete, yani gn bat
m n dan saat nce, gneye doru yola kmalar d
nlmt. Ama, her zamanki gibi hi kimse plana sad tk ka
lamad; her ey hazrlanp paketlendiinde saat hemen he
men altyd. Drdnc koltua bir atc yerletirilmiti. Ar
kadaki tayc blme de su iin, yirmi be galonluk bir te
n eke kayla balanmt.
Akam yemeinden sonra Mhendis byk drbn ala-

1 07
rak gemi gvdesinin stne trmand. Gemi topraa fazla
dik bir ayla gmlmemiti, ama uzunluundan tr,
gvdenin bitimi, yani egzoz borular yer yzeyinelen yakla
k, katl bir bina kadar ykseliyordu. st borunun ko
mik dayana ile ana borunun oyuu arasnda kendine o tu
racak bir yer bulduktan sonra, ilk olarak, Gne'in vurduu
dev silindirden aa doru bakt. Buradan siyah bir nokta
gibi grnen tnel giriinin yannda ayakta duran adamlar,
b irer bcek kadar grnyo rlard. Drbn her iki eliyl e
tutarak yzne yaklatrd ve gzlerini dikkatle yerletirdi.
Grnt olduka bymt, ama titreiyordu. Dirsekieri
ni dizlerine yaslayarak kollarn sabitletirmek zorunda kal
d. Hi de kolay deildi bu. Her an dmek mmkn diye
dnd. izilmez seramik yzey przsz, hatta kaygan
d . Batunun kontrl kauuk tabann boruya bastrarak
sol ayan yerletirdi ve clrbnyle ufku tararnaya balad.
Hava, scakl ktan titreiyorclu . Gneye dndnele G
ne'in hasmen yznele h issetti. Kaptan'n, herkesin kabul
et tii plann Doktor'un da kabul etmi o lmasndan mem
nund u. Doktor zrleri duymak bile istememi, kavga hak
knda akalar yapp durmutu. Ama, Mhendis'i as l ar
tan, konumalarnn sonu olmutu. Doktor'la yalnz kald
ve artk birbirlerine syleyecek bir eyleri olmadna inan
d bir anda, Doktor, birden onun gsne dokunmutu.
"Sana bir ey sormak istiyorum . . . Gemi ananldktan son
ra onu dik konuma nasl getireceiz ? "
" nce nakliye robotunu halledeceiz v e kazcy d a . . . " di
yerek balamt ki Mhendis, Dokto r onun szn kesti:
"Hayr, bu deil. Senin de bileliin gibi, teknik ayrntlar
benim iin bir ey ifade etmiyor. Bana sadece nasl yaplaca
n bilip bilmediini -kendi kiisel grn- syle. "
"Ne? Yo ksa sen bana on alt bin tonluk bir eyelen kork
tuunu mu sylyorsun? Arimed Dnya'y yerinden oyna-

1 08
tabileceini sylemiti; yeter ki doru destek noktas bu
lunsun. Biz de kazarak nce darda brakacaz ve . . . "
"Kusura bakma, ama benim demek istediim bu da deil.
Ben senin teorik bilgini, ders metodlarn sorgulamyorum.
Gerekten yapabilir misin ve -bir saniye , szm kesme
eer evet diyorsan, bu 'evet'i bana kendi szcklerinle syle . "
Bu , Mhendis'in duraklamasna neden olmutu. Kafasn
da henz akla kavuturamad iki nokta vard, ama o,
srekli olarak kendi kendine i oraya gelip dayannca nasl
olsa halled i leceini tekrarlayp durmutu. Daha cevap vere
meden Doktor onun elini skt.
"Henry, " ded i, " . . . bana neden bardn biliyor musun?
nk sen de benim kadar kaln kafalsn ve kabul etmek
istemiyorsun. " Bunu sylerken glmsyordu. Yz, M
hendis'e, daha nce onun ekmecesinde grd bir ren
cilik fotorafn hatrlatt. Sonra ekledi, "Credo q uia absur
dum - sana Latince retmiler miydi?"
"Evet, ama tamamen unuttum," dedi Mhendis.
Doktor ona gz krpt, elini ekti ve kp giderek onu
yalnz brakt. Doktor'un parmaklarn hala elinde hisseder
ken, bu adamn tamamen farkl bir ey sylemek istedii iz
lenimine kapld ve eer biraz daha derin dnseydi, onun
sylemedii eyi tahmin edebil irdi . . . Ama konsantre olama
d ; belli bir neden olmad halde, bir korku ve umutsuzluk
kmt zerine. l y i ki o arada Kaptan onu motor odasna
arnt da yapmas gereken ilerden dnmeye zaman
kalmamt.
imdi bu sahne ve bu duyguyu yeniden yayo rdu. Ne o
zaman, ne de imdi kavrayab ilmiti i yzn. Drbn d e ,
glgeden eritlerle birbirinden ayrlan yuvarlak tepeciklerle
dolu bir alan grnyordu. nceki akam o lacan dn
d ama kendine saklad, yerlerinin bulunaca ve afak
la birlikte bir atmann kaca dncesi gerekleme-

1 09
miti. Ka kez kendisine, nsezilerine ciddi bir ekilde kapl
nama sz vermiti! Daha iyi grebilmek iin gzlerini ks
t. Drbn bu kez, toz bulutlarnn ara sra silikletirdii in
cecik, gri kaliks kmelerini gsteriyordu. Oturduu yerden
hissedemiyordu, ama, rzgar orada gl esiyar olmalyd .
Ufkun yannda arazi aama aama ykseliyordu ve onun da
tesinde daha koyu bir form vard; bu , arazi olamazd, on
mil kadar uzaktaki bir bulut kmesiydi belki. Arada bir, bir
ey ykselip dalyor veya yok oluyordu. Bu fenomende es
rarengiz bir dzen olmasna karn, hala ona belirsiz geliyor
du. Neyi seyrettiini bilmeksizin, deiikliin oluum fre
kansn saatine bakarak lt: Seksen alt saniye idi.
Drbnn klfna soktu ve ayaklarn seramik yzeyin
stne dikkatle o turtarak aa inmeye balad. On adm
kadar sonra kendisini izleyen bir ses duydu. Arkasna bak
maya kalkt ve o anda dengesini kaybetti. Kollar havada
savrularak, seramik gvdenin stne dt ve dnn
sesini yeniden duydu.
Dizlerinin stnde, iki bklm kald.
Be alt metre kadar tede, st borunun en ucunda, bir
kedi boyutlarnda kk, onu dikkatle izleyen bir ey otu
ruyordu. Hayvann -bu kesinlikle b ir hayvand- soluk gri ,
ikin bir karn vard ve bir sincap gibi dimdik o turmutu.
Peneleri karnnn e trafnda bklmt ve drd de komik
bir ekilde ortada buluuyordu . Yaratk seramik borunun
kenarna, gvdesinin altndan kan, jelatin gibi titrek, san
bir maddeyle tutunuyordu. Kk , yuvarlak, gri bata ne
gzler, ne de bir az vard, ama, bir inedenlie saplanm
bir sr ineyi andran parlak, siyah boncuklarla kaplyd.
Mhendis ona doru adm att, ylesine app kalmt
ki, nerede olduunu unutmak zereydi. Sonra l bir yan
klanma duydu; kendi admlarnn yanksyd bu. Yaratk
sesleri taklit ediyordu . Yavaa o na b iraz daha yaklat ve

1 10
gmleini karp a olarak kullanp kullanmama kararn
vermeye alrken, hayvan a nszn garip bir deiiklie u
rad.
Peneler titremeye balad , karn yayld ve byk bir yel
paze gibi ald, inedenlik ba tysz, uzun bir boynu n
zerinde ykseldi. Ardndan yaratk havaland. Yanarsner
bir ltnn iindeydi havada. Bir an Mhendis'in tepesinele
hareketsiz asl kaldktan sonra bir helezon izerek hzn
arttrd ve bir tur daha atarak, gzden kayboldu.
Mhendis aa inip olanlar, elinden geldiince eksiksiz
olarak dierlerine anlatt.
"lyi. Ben ele burada neden uan hayvanlarn olmadn
merak etmeye balamtm," dedi Doktor.
Kimyager ona, rman yanndaki beyaz iekleri hatrlatt.
"Onlar daha ok, bceklere benziyorlarcl," dedi Doktor,
" . . ya da . . kelebeklere. Ama burada hava trafii pek yok. Bir
gezegenele yaayan organizmalar yaylmaya baladnda ,
mmkn olan her blgenin, her boluun clolclurulmas ge
rektiine dair biyoloj ik bir bask geliir. Bu yzden , burada
ki ku ktl ok artc. "
" 0 , daha ok bir. . . bir yarasa gibiydi," dedi Mhendis, " . .
kllar vard."
"Bu mmkn," dedi Doktor. Daha nce mrettebata bi
yoloj i bilgisini hi gstermemiti. Sonra, ilgilenmekten ok,
nezaket gerei soruyormu gibi ekled i, "Ayak seslerini tak
lit ettiini sylemitin, deil mi? Bak, bu ilgin. Bunun ha
yatta kalma amal bir fonksiyonu olabilir. "
"Bu kez daha ok mesafe katetmeliyiz. Hibir eyin bizi
hayal krklna uratacan sanmyoru m , " dedi Kaptan,
artk hazr olan cipin altndan srnerek karken. Mhen
dis , anlattklarna ar bir tepki alamadna armt,
ama, uan yaratn kendisinden ok, onunla kar karya
gelmenin etkisinde kaldn dnd.

111
Iblm srasnda herkes huzursuzdu. Arkada kalanlar
geminin altnda dururken, acayip aracn, nde o turan Kap
tan'n gvenli kontrolu a l tnda, giderek byyen da ireler
izmesini izlediler. Kaptan'n yanndaki yol arkada, dar
namlul u atcyd ; Ki myager ve Doktor arkada oturuyorlar
d . Geminin yanndaki son turu atarken Kaptan bard:
"G eceyars dnm olmaya alacaz. Hoakahn ! " H
z; arttrd ve bir dakika sonra tek grlebilen, batya doru
yavaa ilerleyen yksek, uzak , sar b ir toz bulutu oldu.
Cip, sadece, srcnn her engeli grebilmesi i in d
nlm effaf bir tabann tuttuu basit, metal bir iskeletten
ibaretti. Her tekerlekte bir el ektrik motoru, ayrca iki yedek
lastik ve arkaya mo n te edilmi bir teneke yakt vard . Yzey
dzgn o lduunda saatte krk mi l yapab il iyordu. Arkaya
bakan Doktor, artk gemiyi gremiyordu. Motorlar hornur
tu karyor, atlak araziden ykselen toz , havada kabar p
- daldktan sonra bozkra benzer topraa geri dnyordu.
Kimse konumuyord u . Rzgarkran _ya l n zca s rcy
koruyordu; arkadakiler rzgar tamamen yzleri n e yiyor,
birbirleri ni duyabilmek iin ba rmak zorunda kalyorlard.
I lerledike, toprak, daha inili k l bir biim al maya ba
lad , gri kaliksler gzden kayboldu.
Uzaktaki dank, r mcek al beklcrini getiler. Kuru
mu akcieraalar urada b urada ykseliyor, aa sarkan
yaprak sal kmlar arada bir, nefes nefese kalyormu gibi tit
riyordu. Ileride, yksektc, uzun oluklar seeb i l iyo rlard
ama, grnrde disk yoktu. Olu klardan geerlerken lastik
ler hafife srad. Kuru bir kem i k kadar beyaz, keskin ke
narl kireta yap s, toprakta knt oluturuyord u ; ta y
nlarnclan oluan uzu n diller trmandklar bayrn altna
doru uzanmt; lastiklerin altnda bu sivri akllar grl
tyle gcrdyord u . Eim arttka cip zorlanyord u , ama,
mo torda rezerv g olmasna ramen, Kaptan, bu dzensiz

1 12
arazide onu kullanmad.
Daha yksekte, sarl kahverengi iki srtn arasnda, yolla
rn tkayacak gibi grnen uzun, ince bir bant vard. Kap
tan hz drmeye balad . aprazda, yokuun belli belir
siz ekillerin ykseldii bir platoya dn t yerde, bir
ucu topraa gml ve her iki yana da uzayan aynaya ben
zer bir erit grdler. n lastiklerin eritin ucuna dedii
yerde cip durdu. Kaptan indi, jektrnn ucuyla przsz
yzeye nce dokundu, sonra biraz serte vurdu. Ardndan
eride kt ve zerinde zplad. erit kprdamamt .
"Ka mil katettik ? " diye sordu Kimyager, Kaptan geri
dndnde.
"Otuz sekiz," dedi Kaptan ve dikkatle motoru altrd.
Sertletirilmi cvadan bir kurelele gibi grnen eridin s
tnde ilerlediler ve artan b ir hzla saa sola kvnlarak di
rekleri ve bunlarn zerlerinde kvrlan h ava kolonlarn
getiler. Direkler douya ynelmeye baladnda, onlar,
pusulann ibresini "S" harfinde tutarak dz ilerlediler.
Platonun kasvetli bir grnts vard. Scak dou rzga
rnn savurduu bitkiler topraa kar direnlerini yava ya
va kaybediyorlard. Rzgarn yd alak kum tepecikle
rinde yer seviyesinele soluk kzl, tepeye doru koyulaan
allar bymt; bunlardan, sert tohum zarflar yere cl
klyorclu. Bir ara, gri bir ey kuru al ln arasnda kpr
dad, sonra, cipin tekerleklerinin arasndan sramaya ba
lad ama, adamlar yarata iyice bakamadlar, nk alla
ok hzl dalmt.
Kaptan, kaln diken kmeleri arasnda cipi dikkatle sr
yordu. Bir defa, alln arasnda bir tmsein tkad k
maz bir a klktan geri dnmek zorunda b ile kald . Arazi
bir labirente benziyor ve giderek l karakteri almaya bal
yordu; bitkiler rzgarda kat gibi hrdyorclu. Cip, tepe
den sarkan dallarn rel duvarlarn arasndan geiyordu.

113
Yarlm tohum zarflarnn sarms tozu rzgarkrana arp
yor, adamlarn tulumlarn ve yzlerini kapl yordu . Sk
aalktan gelen scaklk nefes almay zorlatryordu. Cip
durdu.
Onbe, yirmi metre kadar tede hem plato, hem de aa
lk, Gnete ldayan kehribar gibi, koyu bir ormana dn
erek sona eriyordu . tede uzak tepeler, adamlarn, bulun
duklar yerden gremedikleri bir vadinin zerinde ykseli
yordu. Kaptan inip en son. alla yrd, uzun sazlar gk
yzne doru hafife sallanyordu.
"Aa ineceiz," dedi dndnde.
Cip yava ilerliyor, grlts giderek artyordu. Tayc
daki teneke takrdyor, bu arada frenler de uyar sinyalleri
veriyordu. Kaptan pompay ap lastikleri byterek, ei
min uurum dikliine denkledi. Adamlar yapa gibi bir ta
baka bulutun arasndan, aada silindirik bir ekil ve tepe
de yumru o luturan kahverengi bir duman kolonu grd
ler. Kolon, tepe doruklarnn zerinde, bir volkandan kar
gibi, dalmadan havada asl duruyordu. Bu, b i r veya iki
dakika srd, so nra grl m edik bir hzla alalarak, onu
pskrten her ne ise yine o iine ekmi gibi, beyaz bulut
larn arasnda kayboldu .
Vadi iki seviyeden oluuyordu; sttekine Gne vuruyor,
cipin sekerek ve sarslarak ileriedii daha a laktaki bl
mn ise b u l u tlar rtyordu. Batan Gne'in k lar ,
adamlarn karsndaki tepel ere; aynalarla aydnlanan gri,
karmak fundaln ortas ndaki bodur ekiliere vuruyordu.
Ar parlaklktan, o tarafa bakmak mmkn deildi. Bulut
tabakasna yaklamlard. Arkalarnda ge doru ykse
len sivri ulu allar vard. Daha yava gitmeye baladlar,
nemli ve boucu bir buhar onlar dalga dalga sard; her ey
siliklemiti. Kaptan cipi yavalatrken farlar da yakt, ama,
siste grnt daha da ktletii iin hemen kapatt.

114
Sonra , sis birdenbire seyre klet i . Ortalk serinlemiti .
Kendilerini, daha dk eimli bir yokuun zerinde ve va
dinin derinliklerindeki soluk gri ve siyah yarnalara doru
uzayp giden bulutlarn altnda buldular. Az tede bir ey
pnldad ; yal bir svnn zerindeki parlaklk gibiyd i .
Gzlerinin bulankiatn hissettiler. Doktor v e Kimyager
gzlerini ovuturdular ama yarar olmad. Prltnn dn
dan, koyu bir cisim onlara doru geliyordu. Toprak imdi,
suni olarak dzeltilip sertletirilmi gibi yass ve przsz
d. Cisim daha da byd; bunun tekerlekli bir ara oldu
unu grdler - onlarn cipiydi ve bir yerlerden grnts
yansyordu . Az daha kendi yzlerini seebileceklerdi ama,
grnt bozuldu ve bir ayna bulacaklarn tahmin ettikleri
yerde, tamamen yok oldu. Aralarda ilerlemeye devam eder
ken ani bir lkhk sard evrelerini, ama bu, onlarda, grn
mez bir bariyeri getikleri hissini uyandrsa da hibir eyle
karlamadlar. Ayn anda, az nce gzlerini bulanklat
ran perde de ortadan kalkmt.
Lastikler su srarmaya balad; cip amur birikintilerinin
zerinden geiyordu. Bulank su ukurlan, klle doluymu
gibi, acms bir koku yayyordu. ukurlarn arasnda sada
solda, deilmi amur tmsekieri yatyordu. Sa yanda bir
moloz yn belirdi; duvar paralan deildi bunlar; buru
uk, kirli doku paralar birbiri stne ylm, baz yerler
de yirmi fuit yksee kyordu ve yer seviyesinde siyah,
dzensiz delikleri vard. Adamlar bu alandan getiler ama,
delikleri neyin daldurduunu gremediler. Kaptan n las
tiklerin birinin dayand bir tmsein yannda durdu. s
tne kp tepesine doru yryerek, oradaki dikdrtgen
kuyunun iine bakt. Onun yzndeki ifadeyi gren teki
ler, ona doru kotular. Doktor amurda kaymak zereydi
ki, Kimyager onu tuttu.
Bir makinayla kazlm gibi dzgn, dikey duvarlar olan

115
delikte plak bir ceset, suda srtst yatyordu. Sadece, o
cua benzer kk ek gvdenin knt oluturduu gl
gsnn en st ksm bulank suyun zerindeydi.
birbirlerine baktktan sonra amur tmseinden in
diler. Batlarnn at rin ayak izlerinin ii suyla doldu.
"Bu gezegenele mezardan baka bir ey yok mu ? " diye
sordu Kimyager.
Bir an cipin yannda, kararsz beklediler. Kaptan arkasna
dnp etrafna baknd. Sararmt. Her yerde przl dizi
ler halinde tmsekler vard. Saa doru, daha birok gri mo
laz yn, bunlarn arasnda, alakta beyaz bir izgi halinde
kvrlyordu. Solda, bir miktar daha deilmi amur yn
nn tesinde, tabanda geni, yukar ktka daralan, ukur
latrlm metalden bir eik dzlem vard. Onun da ilerisin
de buhar helezonilerinin arasndan, dev bir kazann kenarla
rn andran dik ve siyah bir nesne grr gibi oldular.
Yerin altndan gelir gibi derin bir uultu kulaklarna ula
tnda Kaptan cipe binrnek zereydi. Az nce her eyi r
ten beyaz bulutlar, solda, gl bir esintiyle dald ve bir
dakika sonra adamlar, burun elireklerini zonklatan ac b i r
kokuya bouldular. Ardndan, inanlmaz byklkteki bir
hacann gkyzne ykselerek, belki yz metre teye ula
abilen kahverengi bir kolon halinde bulutlar birbirinden
ayran ve yksekte kaybolan bir alayan pskrttn
grdler. Bu bir dakika srelkten sonra sessizlik kt,
ama hemen arkasndan, bir baka bouk inilti ve salarn
uuturan bir frtna geleli. Bulutlar, uzun kvrmlar halinde
dnerek siyah bacay tamamen rttler.
Kaptan dierlerine iaret verdi, bindiler ve cip przl
amurun zerinde yalpalayarak bir sonraki tmsee gitti .
Iine baktlar. Siyah bir su dnda hibir ey yoktu. Bouk
sesi yeniden duydular, bulutlar blnd , bacadan kahve
rengi sv pskrd ve kolon yeniden geri ekildi. Tmsek-

1 16
ten tmsee geip yumuak amurun z;qine snyor, kay
gan balktan yukar trmanarak tepedeki delikierin iine
bakyorlard. Artk bulutlardaki ardk hareket dikkatlerini
ekmiyordu. Arada bir, ayaklar amur beklerini yerinden
aynattnda bir prt duyuluyordu. Cipe geri dndler.
llerine baktklar kuyulardan, on sekizi hari, yedisinde
cesetbuldular. Birbiri ardna ceset grmek garip bir al
kanlk yaratmt onlarda; artk ne tiksinti duyuyor, ne de
dehete dyorlard. Daha byk dikkatle incelediklerin
de hacann yaknndaki deliklerde daha az su olduunu
grdler. Deliklerden birinin dibi tamam, iki bklm bir
vcutla kaplyd. Ama bunun dierlerine pek benzemedii-
.
ni farkettiler. Rengi daha soluktu ve ekli de daha deiikti.
Ancak, elbette, bunu dorulamak mmkn deildi. Devam
ettiler. Sonraki iki delik botu ama, metal rampadan krk,
elli metre tede bulunan tamamen kuru ncsnde, yan
tarafa kaym bir vcut grdler. Kk bedene ait kollar
dan b iri sonda ikiye blnmt.
"Bu da ne?" dedi Kimyager. Doktor'un omzuna yapm-
t. "Gryor musun?"
"Gryorum."
"Parmaklarnn yerinde atal m var yani? "
"Belki de sakatlanmt," dedi Kaptan, kendisi de syledi
ine inanmadan.
Rampadan nceki son tmsekte yine durdular. Kuyu ye
ni kazlma benziyordu; amur paralar hala duvarlarn
dan dklyordu, sanki bir krek makinas dikdrtgen u
kurdan kal birka dakika olmutu.
"Aman Tanrm ! " diye haykrd Kimyager. Tmsekten
aa atlad, neredeyse iine dyordu.
D oktor'un gzleri Kaptan'la karlat. "eri girersem
sonra beni yukar ekebilir misin? " diye sordu.
"Evet. Ne yapmak niyetindesin?"

117
Doktor diz kt, deliin kenarlarna tutundu ve dik
katle vcudunu aa alarak ayan dipteki gvdenin s
tne yerletirmeye alt. Indikten sonra zerinde eildi.
Farknda olmadan nefesini tutmutu. Yukardan, metal bir
ubuk l gvdenin gs altna , bklm et halkalar
nn arasndan dier kk gvdenin kt noktaya sap
lanm gibi duruyordu. Ama yakma gelince, yle olmad
n grd.
Koca vcuttaki deri kvrmlarndan birinin altndan ince
dokulu, mavimsi, gbee benzer bir ey, iine metal bir tp
sokulmu ekilde, knt oluturuyordu. D o ktor byk
dikkatle yavaa dokundu, sonra daha kuvvetiice ekti. Bi
raz daha eildiinde, gergin derinin altndan grlen metal
tpn deriye, ardarda gelen bir diki izgisi gibi ok ufak,
inciye benzer eylerle tutturulduunu farketti. Bir an, bu
metal ve deri bileimini ayrnay dnd; kararszlk iin
de, bir bak karmak iin cebine uzanyordu ki gzleri,
kuyunun duvarna yaslanm kk ban yzne iliti ve
dondu kald.
Gemide paralara ayrdkiar yaratn burun deliklerinin
olduu yerde, bunun , sonuna kadar alm tek bir mavi
gz vard ve sessiz bir dikkatle ona bakyor gibiydi . Dok
tor yukar bakt. Kaptan'n, "Ne var orada? " diyen sesini
duymutu. Bulutlarn nndeki, aa eilmi karalty gr
d ve neden daha nce bunun dikkatlerini ekmediini an
lad: Grebilmek iin, u an kendisinin durduu yerde dur
mak gerekiyordu.
"Yukar knama yardm et," dedi. Kaptan aadan uza
nan elini kavrayp onu yukar ekti. Kimyager de tulumu
nun yakasndan yakalamt ve Doktor batan aa amura
bulanm bir biimde kuyudan kt.
Gzlerini krptrd. "Hibir ey anlamyoru z , " d e d i .
"Hibir ey ! " Ve kendi kendine konuur gibi ekledi, "Ina-

1 18
nlmaz . . . inin uzman bir adam, olup bitenden hi , ama
hibir ey anlamasn ! "
"Ne buldun? " diye sordu Kimyager.
"Bunlar birbirinin ayn deil , " dedi Doktor, ci pe dner
lerken. "Bazlarnn parmaklar var, bazlarnn yok. Bazla
rnn burunlar var ama gzleri yok iken, bazlannn tek bir
gz var ve burnu yok. Bazlan daha byk ve daha koyu
renkli, bazlar daha soluk ve gvdeleri daha ksa. "
"Sonu olarak?" dedi Kimyager, sabrszca. " nsanlarn da
farkl rklar var. Farkl zellikleri olan insanlarn renkleri
de farkl olabilir. Bu farklar neden seni bu kadar rahatsz
ediyor? Buradaki asl soru , bu korkun katliam kimin ve
neden gerekletirdii. "
"Ben bunun katliam olduundan pek emin deilim," diye
yavaa cevap verdi Doktor, ban ne eerek.
Kimyager gzlerini sonuna kadar ap ona bakt. "Ya ne
olduunu dnyorsun?"
"Bilmiyorum . . . " dedi Doktor. Sesi daha gl kmt.
Farknda olmadan, mekanik bir ekilde ellerindeki amuru
bir mendile silmeye alyordu. "Ama bildiim tek bir ey
var," diye ekledi, sylediini dzeltmek ister gibi . "Bu fark
lar baz trlerin arasndaki farklar gibi deil. Gzler ve bu
run, grme ve koku alma duyular, bunlar ok nemli. "
"Dnyada karncalar bile bir sr tre ayrlyor. Bazlar
nn gzleri var, bazlarnn yok. Bazlar uabiliyorlar, baz
lar uamyorlar. Bazlar yiyecek toplayc, bazlar sava.
imdi sana b iyoloji mi retmek gerekiyor?"
Doktor ban iki yana sallad: "Grdnz her ey size,
Dnya'dan bildiiniz, nceden yerine oturtulmu kavram
lar artryor. Bu kavrama uymayan bir detay ya da ger
ei nemsemiyorsunuz. imdi size bu sylediklerimi ka
ntlayamam , ama unu biliyorum -kesinlikle biliyorum- bu
nun soylarla, zelliklere ayrlnayla bir ilgisi yok. Gemide

119
yarat incelerken bulduum u ineyi hatrlyorsunuz,
le deil mi ?"
"u anda herkesin ve benim de tahminierimize gre, bu
yaratk ldrlm. Ama vcudunda bir uzant var -bir tr
zmseyici gibi sanki- ve metal tp ona sokulmutu. Sanki
birisi bir trakeotomi srasnda ieri bir tp yerletirmi gibi.
Elbette, bunun , soluk borusunu ama ameliyatyla bir ilgisi
yok; zaten orada yaratn so luk borusu da yok. Ne iin o l
duunu bilmiyorum, ama, en azndan, bir eyleri bilmedi
imin farkndaym "
Cipe bindikten sonra Kaptan'a sordu:
"Ya sen ne dnyorsun ? "
"Gitmemiz gerektiini," dedi Kaptan, ellerini direksiyana
koyarak.

1 20
VII

AVA kararyordu. E trafnda dalanrken metal bir


rampa zannettikleri eyin, ne metal, ne de rampa
H olduunu grdler. Bu , bykln ancak imdi
farkettikleri bir lav rmann en teye uzanan, donup mat
lam koluydu. lrmak vadinin st seviyesinden inmi ve
katlat yerlerde, yzeyi atlak havuz lar ve elaleler o lu
turmutu. Bayrn alt b lmn n tamam rman posa
tmsekleriyle kaplyd ve ann ok dikletii st blmde,
plak kaya damarlan bu hareketsiz selin arasndan knt
oluturuyordu . Tam karsndaki dier bayrda, btnyle
kuruyup yaylm amur bir taban olan yarm mil genili
inde bir geit, bitki rtsyle kapl gibi grnen yksek
bir da srtnn arasndan geiyordu.
Vadi, tepeden bakan birinin tahmin edebileceinden ok
daha bykt. Samuna benzer magma tmsekieri arasn
dan yass dzlklere ayrlyordu . Saa doru yer, plak de
nebilecek kadar bo setler halinde gri bulutlara doru yk
seliyordu. O anda bir kaya srasnn arkasnda kalm olan
kaynan yukardan gelen sesini duyabiliyorlard; her ps-

121
krmede vadiyi uzun, yankl bir tslama dolduruyordu.
Manzara giderek rengini kaybediyordu; ekiller suya g
m l m gibi bulan klamt. Uzakta, bulutlarn Gne'i
rtmesine ramen, karmak biimlerine, batan Gne'in
klarnn vurduu izlenimi uyandran kzl duvarlar -ya da
tepeler- grdler.
Daha yaknda, geidin her iki yannda, uzatlm balonla
ra benzeyen, beyzbol sopas biimli dikey, koyu, dev ekil
lerelen bir dizi vard. Adamlar aralarndan geerlerken ala
cakaranlk bu koca stun glgeleriyle daha da kararmt.
Kaptan farlar yakt ve l n dndaki her yer geceye
gmld.
Tekerlekler, zerinde dndkleri posa tabakalarn cam
gibi paralara ayryordu. Farlarn dakunduu stunlar cva
parlaklnda ldyordu. Buralarda amur bitiyord u ; yer,
tekerleklerin girdike su sratt, oyuklarnda gl c kler
olumu kat lavn girintili kntl yapsna brn mt.
Adamlar b u l u tlara kar , birbirinden kabaca yz m etre
uzaklktaki stunlar birletiren, rmcek a inceliinde
siyah hatlar grdler. Sonra farlarn , altlarndaki krk
larn arasndan bir eyl erin rm tutamlarnn sarkt
ters dnm birok makinann stne dt . Yolun dier
yanna getiler. Makinalar uzun zaman nce terkedi l mi ,
batanbaa pas tutmutu.
Hava giderek nemli bir hal alyordu, stunlardan hasta
edici bir yank kokusu geliyordu. Kaptan en yakn stuna
doru yneldi, kenarlar krlp km ve her iki yannda
entiklerle dolu eik yzeylerin yerald dzgn bir dili
min zerinde ilerliyorlard. Tabanda, simsiyah grnen bir
giri vard. Bunun da zerinde silindirik bir duvar ykseli
yor, mantan andran bir balkla gkyzn kapatyordu.
Krk , ekilsiz bir eydi bu; sanki ina eden yarm brak
mt.

122
Dev bala vardklarnda Kaptan ayan gaz pedalndan
ekti. Girite yark vard, farklar derinlikte kayboluyordu.
Geni ve s iki oluk saa ve sola doru uuyor, spiraller i
zerek yukar kyordu. Cip durdu ve yavaa sadaki olua
doru ilerlemeye balad.
Karanla dalmlard. Farlarn nda, oluun kenarlar
boyunca sral yar ak direkler bir grnp bir kaybolu
yordu. Sonra bunlarn zerinde bir eyler parlamaya bala
d; yukar baktklarnda dizi dizi solgun hayaletler grdler.
Kaptan klarn birini arttrarak oraya yneltti. Ik hcreli,
beyaz yaratklarn birinden dierine atlayarak batan aa
tarad. Karanlktan ktklarnda, her biri, nce parlyor,
sonra grnmez oluyor, ayn anda binlerce kk yansma
!,
adamlarn gzlerini kamatryordu .
"Bu, ie yaramyor. " Kaptan'n sesi yanklarn arasnda
farkl kmt. "Ama, durun bir dakika, fieklerimiz var ! "
Cipten indi, farlarn nda o luun azna doru eildi.
Bir nlama ile birlikte bard:
"Buraya deil, yukar bakn ! " Cipe atlamt. Hemen he
men ayn anda magnezyum kulak trmalayc bir tslama ile
alev ald ve bir k topu karanlkta yuvarland.
inde durduklar oluk, biraz daha yukarda, kubbesinden
kpk kpk hcrelerin sarkt cam bir kovan gibi, delip
geen bir gm tp andrrcasna ykselen ok dik eimli
effaf bir koridor ya da k tneline alyordu. Fiek hcre
lerde yayldka, bunlarn ilerinde, neredeyse kvlcm sa
an kar beyaz kemikler, spatla organlar ve uzun, ova! bir
kemik diskinden kp etrafa yaylan kemik yelpazderinden
oluan iskeletlerin olduunu grdler. n ksmlarndaki
ak torakslarn her birinin iinde kk, ince baka iskelet
ler yar yana yaslanmlard; disiz, kresel kafataslar ile bir
ku ve maymun karmn akla getiriyorlard. Bu cam yu
murta dizileri saylamayacak kadar oktu ve helezonik olarak

123
yukar ykseliyordu. Hcreler srekli yansttklarndan
gerek ekillerini anlayabilmek olanakszd.
Adamlar alt saniye kadar koltuklarna adeta yapm,
oturdular. Fiek snm olmasna ramen kemikler karan
lkta san k samaya devam ediyordu; cipin farlarnn ak
olduunu farkettiler. Farlarn soluk cam krelerin alt
na vuruyordu.
Kaptan cipi, oluun bir boru halini ald k tneline
doru srd ve yan tarafa park etti; bylece frenler tutmasa
da cip geriye kaymayacakt. Indiler.
effaf boru ok dik ykseliyo rdu ama yryerek kabile
ceklerd i . Farlardan birini yuvasndan sktler, arkalannda
bir kablo srkleyerek k tneline girdiler.
Tnel kubbenin iine dnerek giriyordu. Her iki yanda
yer alan hcreler, stnde yrdkleri ibkey tabann bi
raz yukarsndayd. Yorucu bir iti bu, ama so nradan eim
biraz azald. Her hcre, bir dieriyle bititii noktada yass
layor ve h er birinden, yuvarlak, buulu bir mercein sk
ca rtl hortuma benzer bir para kp, tnele saplan
yordu. Yrmeye devam etti ler. Arkalarnda iskelerlerin i
ren koridoru uzuyordu. Iskeletler farkllamaya balamt.
Adamlar nce bunu farketmediler, nk bitiik olanlar he
men hemen zdeti . Farklar, ancak, biri s i spiralin daha
uzaktaki bl m l eriyle karlatrrsa ortaya kabilecek e
kileleydi.
Yukar doru trmandka toraks delikleri klyordu,
dier organlar iin de ayn ey szkonusuydu; oval kemik
eliski bunlarn giderek daha fazla blmn zaptediyor gi
biydi. Ama bu arada, gslerdeki kk canavarlarn kafa
lan byyordu; ilerledike, kafataslarnn ilgin bir ekilele
haskiatn ve yaniara doru yayldn gryorlard.
Tek sra halinde ilerleyerek bir buuk dn kniard
ki ani bir sarsntyla durduruldular; kla c ip arasndaki

1 24
kablo makarnn sonuna gelmiti. Doktor feneri kullanarak
devam etmek istedi , ama Kaptan izin vermed i . Ama k
tneli her , buuk metrede, baka tnellere ayrlyor
du, bu yzden bu cam labirentte kaybolmak iten bile de
il di. Geri dndler. Yollarnn stndeki birka kapa a
maya altlar, ama mercekler effaf konteynerterin kenar
laryla tamamen kaynamt.
Hcrelerin taban beyaz, katksz bir tozla kaplyd ve
aralardan ince, siyah, ne olduu anlalnayan birtakm ia
retler -ya da rakamlar- grnyordu. En arkadaki Doktor
her bir hcrenin n nde durup yeniden bakt, ama iskelet
lerin n asl byle havadan sarktn ya da neyle desteklendi
i n i anlayamad. Yaniara uzayan koridorlardan birindeki
bir kmeyi de incelemek istedi, ama Kaptan acele edince,
zellikle de far tayan Kimyager uzaklap onlar karanlk
ta braknca, aresiz, vazgemek zorunda kald.
Aceleyle indiler ve cipe vardklarnda derin nefeslerle ci
erlerine hava doldurdular; cam tneldeki hava hayat ve
ard.
"imi gemiye mi dnyoruz?" diye sordu Kimyager.
"Henz deil," diye cevap verdi Kaptan, geni olukta cipi
dndrrken. Meyilli yolda, gnn son klarn uzun, al
ak bir ekran gibi gsteren girie doru yneldiklerinde far
lar karan ln iinde bir yay izdi.
D arda, Kaptan, stunun koni biimindeki metal d
kml tabannn evresinde bir tur atmaya karar verd i .
Ama, evrenin yarsn bile tamamlamamiard ki, jilet gibi
keskin kenarl, birbirine gemi dikdrtgen bloklar yollar
n tkad. Kaptan farn birini yukar kaldrd.
Kahverengi-siyah bir lav ktlesi stunun arkasnda ge
doru uzuyordu. Karanlkta belli olmayan bir ykseklikten
inen magma , alann zerinde, ilerlemesi n i sk dizili elirekler
ve yaklanay engelleyen destekierin kontrol ettii yarmay

125
biimli bir duvar oluturmutu. Yaplarn bu karmak d
m birbirine bal setlerden bir a rtsn hareketsiz
kaya seline doru adeta bastrmt. Metal parmaklklarda
d kntler brakarak bariyerin zerinde paralanp d
m ve krklar siyah cam gibi parlayan birok byk, ar
blok vard . Magmann ikin orta blm bu ksmdaki set
leri birbirinden ayrm, direkleri emi ve bunlar , bal ol
duklar takoz biimli bloklada beraber skmt.
Gezegenin doal gleri karsnda verilen, bu, yenilgiye
mahkum ama cesur savamn fotoraf adamlara, oradan
yreklenerek ayrlmalarn salayacak kadar tandk gelmi
ti. Cip iki dev s tun arasndaki bir boluktan geri dnerek,
vadiye uzayan biimsiz caddeye doru dmdz ilerledi.
Msr tarlalar gibi uzu n , dikdrtgen arazi yamalarnn
iinde yetien kalikslere geldiler; geminin yanndaki ak
lkta yetienierin aynyd bunlar. Gri st dokularnn altn
dan pembe renk veren ylanbitkiler n vurmasyla , uya
nyor gibi kprdamaya altlar, ama hareket denemeyecek
kadar cansz bir kprtyd bu ; yalnzca, farlarn altnda
on metre telerindeki aresiz bir seirme dalgas.
Adamlar bir kez daha ve bu kez son stunun yannda
durdular. Giriin n ylan paralardan bir ktleyle ka
panmt. Fenerl eriyle ieriyi grmeye altlar, ama fener
Ierin ok zayf kal dndan, yine cipin farlarndan biri
ni skerek ieri girdiler.
Karanlk, kimyasal maddelerin erittii organik madde ko
kusu gibi eki bir kokuyla doluydu . Dizlerine kadar krk
cama batmlard. Kimyager bir tel yumana doland. Sil ke
lenip kurtulduunda, ykntlarn arasndan sar paralar g
rnd. Far yukar dorulttuklarnda ise, kubbede, arasn
dan bazlar krk ve bo hcre kmelerinin salland dipsiz
bir yark grdler. Her yer kemik paralaryla doluydu. En
kazn arasndan kendilerine yol aarak cipe geri dndler.

1 26
Bir oyuktaki bir grup gri dkntnn nnden getiler.
Farlarn tepedeki kalkan setiere doru genileyen ve
yere engellerle tutturolmu keli payandalarn destekle
dii bir baka kaya ktlesinin stne dmt. Cip beton
gibi przsz bir yzeyin stne geldiinde sarslmadan
ilerlemeye balad. tede ve biraz yukarda yollarn tkaya
cak bir eyler grdler. Kolonlardan olumu arka arkaya
iki diziydi bunlar. Kavisli ayak kemerlerinden bir kalabalk,
her yandan ak bir bina izlenimi uyandryordu. Her yayn
kendi kolonundan kt noktann altnda, sanki yapm
ileride tamamlanacak yaylarn kkleriymi gib i , yukarya
doru yaprak eklinde alm eklemsiz eyler vard.
Cip di byklnde bir dizi basamaktan yukar ka
rak kolonlarn arasna dald. Bunlarn dikkat ekici bir ekli
vard; geometrik olmaktan ok, botaniktiler, hepsi birbirine
benzer grnmelerine karn tamamen zele deildiler;
oranlarda kk deiiklikler vard, ayrca nocllarn yerleri
ve kemerierin b irbirine sarld noktalardaki ikinlikler ele
farkl lk gsteriyordu.
Cip, kolonlar, kprdayan glgeleriyle birlikte gericle b
rakarak ta yzeyde grltsz ilerledi. Son dizi de kaybol
duunda nlerinde koca bir boluk ve hafif, belirsiz bir k
ortaya kt. Kat kayann stnele ok daha yava ilerleye
rek, beklenmedik bir koyan bir metre gerisinde durdular.
Altlarnda Dnya'daki eski kaleleri andran karanlk sur
lar vard. Surlarn tepe noktas adamlarn ayakta durduklar
yerle ayn hizadayd. Bunlarn ilerini; dar, dnemeli so
kaklar grebiliyorlard. Sokaklar boyunca giden duvarlar
yuvarlak keli drtgen deliklerle doluydu ve gkyzne
ynelmi gibi yana eikti. Uzakta, bir sonraki duvar serisi
nin arkasnda, gremedikleri bir ey, talar ince, altn bir
sisle aplayan soluk bir k veriyordu.
Kaptan farlardan birini en yakndaki geidin iine doru

127
yneltti. Ik yirmibe, o tuz metre kadar tede, eik duvarla
rn arasnda ykselen, fener direi gibi tek bir kolonu gs
terdi. Bunun iki yanndan pnltl bir su sessizce aaya ak
yordu. Kolonun etrafnda, gen tepe kaplamalarnn stn
de rmak kumu vard ve n ucu, ters evrilmi ve bir tara
f ak bir konteyneri aydnlatyordu. Gece esintisini hem
hissedebiliyor, hem iitebiliyorlard; aadaki sokaklarda
betonun zerinde srklenen kuru yapraklar hrdyordu.
"Bir yerleim blgesi . . . " dedi Kaptan yavaa, far ileriye
doru evirirken. Gemi pruvalqr gibi tepede da dnen di
key duvarlarn ereveledii, geit gibi kk sokaklar ku
yunun kk karesinden kp etrafa yaylyordu. Geri d
nerek yatay izen bir duvarn deliklerinden geen siyah da
marlar snm bir yangnn izlerini andryordu. Ik belir
gin kelerin zerinde dolat, bir mahzen giriin in s i yah
yarn geerek dolambal sokaklar izledi.
"Kapat onu ! " dedi Doktor.
Kaptan kapatt ve nlerindeki manzarann deitiini a n
cak karanlkta farketti.
Daha uzaktaki duvarlarn st ksmlanna deen hayal
meyal k bir tr boru ya da delik siluetlerini belirginleti
rerek soluklayor, k kmelerine blndkten sonra, ge
cede tek bir kvlcm veya lt kalmayncaya dek, darda
ki merkezinden kp yaylan b ir karanlk dalgasna dn
yordu.
"Burada olduumuzu biliyorlar. . . " dedi Kimyager.
"Belki ele , " dedi Doktor. "Ama o halde klar neden yal
nzca oradayd ? Ve . . . nasl yok oldukla rna dikkat ettiniz
mi? Merkezden."
Kaplan cipteki yerini ald ve dier iki sndrd. Ka
ranlk s iyah bir apka gibi stlerini rtl. "Oraya ciple gide
meyiz. Ve eer yaya gidersek, birilerinin ciple birlikte bura
da kalmas gerekecek. "

1 28
Birbirlerinin yzlerini gremiyorlard ve tek duyabildik
leri rzgard. Sonra, arkalarnda, kolonlarn ynnden belli
belirsiz bir ses geldi; birileri dikkatle yryor gibiydi. Kap
tan son anda farketti; far yavaa sesin geldii yere dn
drd ve birden at.
Grnrde hibir ey yoktu.
"Kim olabilir? " diye sordu.
Kimse cevap vermedi.
"O halde bendim," dedi. Cipi altrd ve duvarn kys
boyunca srmeye balad. Krk, elli metre sonra kayann
iinde aaya inen merdivenlerle karlatlar. Basamaklar
kk ve alakt.
"Ben burada kalacam ," dedi.
"Ne kadar zamanmz var?" diye sordu Kimyager.
"Saat dokuz. Bir saat iinde burada olun. Ynnz bul
makta glk ekebilirsiniz, bu yzden u andan itibaren
tam krk dakika sonra fiekle iaret vereceim ve bundan
on dakika sonra bir ikincisi ve bundan da be dakika sonra
ncs gelecek. I aadan grebi l iyor olsanz bi l e
yksek bir yerlere kmaya aln. imdi saatlerimizi ayar
layalm."
Sessizce, sadece rzgar dinleyerek, saatlerini ayarladlar.
Hava giderek souyordu.
"Atcy almayn, burada onu kullanabileceimiz yeterli
alan yok zaten," dedi Kaptan. Sesini farknda olmadan al
altmt. "Jekt rler yeterli. Ayrca biz iletiim kurmak isti
yoruz - ama elbette, her ne pahasna o lursa o lsun deil.
Anlald m? " Bunu, ba ne eik olan Doktor'a sylemi
ti. Kaptan devam etti , "Gece en uygun zaman deil. Belki
de yalnzca ortala yle bir gz atarsnz. En mantkls da
bu. Tabi! ki buraya yeniden geleb i liriz. Birbirinizi kaybet
meyin. Arkanz srekli kon trol edin ve knaziara girme
yin . "

1 29
"Ne kadar bekleyeceksin?" diye sordu Kimyager.
Kaptan'n yz farlarn nda solgun grnyordu.
Glmsedi.
"Ne kadar beklernem gerekirse. Evet, imdi, yolunuz ak
olsun beyler."
Kimyager ellerini kullanabilmek iin jektr kayndan
omzuna ast. Fenerini at ve merdivenlere yneldi. Doktor,
oktan nneye balamt. Birden yukardan parlak bir k
yayld; Kaptan yollarn aydnlatyordu. l duvar boyun
ca izleyerek, her yan, sanki duvardan kyormu gibi yar
dan sonras grnen kolonlarla kuatlm byk bir girie
gelene dek yrdler. st eik, yksek kabartmadan ta to
murcuklarla kaplyd. Antrenin karanlndan, cipin farlar
yalnzca yarm daire oluturabiliyordu. Eik, zerinde say
sz ayak tepinmi gibi anmt. Yavaa girdiler. lerisi
anormal bir byklkteydi, devler iin yaplmt adeta ve
i duvarlarda hi ayrt yoktu; btn bu yap salam kayala
rn oyulmasyla ortaya karlm gibiydi. Koridor kr, ib
key bir duvarla snrlanyordu. Her iki yanda da oyuklardan
olumu birer dizi vard. Her oyuun taban ise sanki diz
kmek iin dnlm gibi ukur biimindeydi. Bunun
da yukarsnda, duvarda, gen eklinde, sralanm birer
delik yeralyordu .
Geri dndler. Dokuz , on metre kadar tede, duvarda
dzenli aralklarla yerletirilmi acayip, ok yzeyli ekil
lerle evrili bir geit vard. Dnp buraya girdiklerinde ar
kalarndaki yarm yamalak k da snd. Kimyager etrafn
grmeye alt; Kaptan farlar sndrm, tamamen karan
lkta kalmlard.
Kimyager yukar bakt. Gkyzn gremedi ama onun
uzaktaki souk varln hissettiini dnd.
Admlar yanklanyordu. Ta duvarlar sesleri geri gnde
riyordu . Tek kelime etmeden her ikisi de sol elleriyle yanla-

1 30
rndaki duvara dokundular. Cam kadar przszd.
Doktor fenerini at ve kendilerini bir kuyunun dibine
benzer kk bir aklkta buldular. Dar sokak girileri iin
blnen duvarlarn ift sra halindeki pencereleri ge do
ru eimliydi ve bu yzden aadan grmek zordu. En dar
sokakta yukar ok dik kan basamaklar ve bunlarn da
nnde, duvardan duvara uzanan yatay, ta bir kiri vard.
Buna kum saati biiminde bir varil aslyd. Adamlar en ge
ni soka setiler. Az sonra, etrafiarn saran hava deime
ye balar gibi oldu. Fenerlerini tepeye tuttuklarnda kalbur
gibi delik deik bir kemer grdler; birileri taa yzlerce
gen biimli delik am gibiydi.
Yrmeye devam ederek yksek galerilere benzeyen, s
t k;:pal ara sokaklardan getiler. Biimsiz kampanalar ve
varillerin asld kubbelerle, bitki eklindeki sslerle kapl
st eiklerden sarkan ve rzgarla uuan rmcek alarnn
altndan yrdler. ok geni ama bo hallere ieri girme
den baktlar. Bunlarn, iri kayalarla tkanm byk yuvar
lak deliklerle dolu yarm silindir birer kemer biiminde ta
vanlar vard. Sokaklardan kp, eile bkle kvrlarak yu
kar doru a yapan acayip o l u klar merdiven izlerrimi
uyandryordu. Arasra, lk bir hava adamlarn yzlerine
arpyordu.
Aklktan krk, elli metre kadar tede sokak ikiye ayrl
.
yordu. Sa taraf tercih ettiler ve yrdke alalmaya ba
ladlar. Yolda birok ar payanda duruyordu ve bunlarn da
her birinde ii kuru yapraklada dolu birer oyuk vard. Y
rrken kaldrdklar toz, fenerlerinin nda dnerek yk
seliyordu. Her iki yandan atlam yeralt kemerleri darya
hayat bir koku szdryordu ve ileri, grnte hareketsiz
duran anlamsz birtakm ekillerle doluydu. Sokak iyice al
aldktan sonra yeniden ykseldi ve temiz hava etraf sard.
Adamlar baka birok ara sokak, galeri ve akl geti-

131
ler. Fenerleri hareket ettike glgeler sr halinde uuup
kayar ya da duvardan kp birbirine dayanan kolonla
rn kapatt girilerde yere kyord u . Ayak seslerinin g
rltl yanks her yerde onlara elik ediyordu.
Arasra civarda bir lerinin varolduu sezgisine kaplyor
lard. Birden nlerine kan bir duvarla durdular, fenerleri
ise snmt. Kalpleri hzla arpyordu. Hrth, srnme
ye benzer kark bir grlt duydular. Bir yeralt suyunun
alts gibi, ama yine de acayip bir yankyd bu. Belki de
kayalara oyuk am bir kaynaktan kf kokularyla birlikte
gelen bir iniltiydi ama bunun, bir yaratn sesi m i , yoksa
yalnzca, ukur bir blmde rzgarn yaratt grlt m
olduunu kestirebilmek mmkn deildi. Etrafiarnda bir
takm ekillerin dolat hissine kapldlar. Hemen sonra ,
geitlerelen birinden kk bir yzn dar baktn gr
dler. Solgun ve karkt. Ama oraya gittiklerinde tek bul
duklan ince bir maden tabakasyd.
Doktor hibir ey sylemedi. ok iyi biliyordu ki, bu ko
ullarda, gecenin bu saatinde tam anlamyla delilik olan bu
tehlikeli aratrmaya kendisi yznden giriilmiti; nk,
mrettebatn geri kalanndan farkl olarak, iletiim kurul
mas gerektii konusunda srarla direnen oydu ve bu yz
den, zaman ilerlemi olmasna ramen Kaptan riski gze al
:pt. Kendi kendine, bir sonraki keye ve sokaa varr
varmaz geri dneceklerini tekrarlad ama devam ettiler. Her
yan clairesel , mat cam tabakalarndan olumu yksek bir
galeriye girdiklerinde, tavana alttan tutturulmu vagon bi
imli balkoniardan bir bitki tohumu nlerine dt. Eilip
aldlar; lkt, sanki biri yeni brakmt.
Onlar en ok artan karanlkt. Kesinlikle bu gezegen
ele yaayanlarn gzleri vard ve geldikleri de biliniyordu.
Bu sakinlik huzursuz ediciycli; herhangi bir nbetiyle, ya
da en azndan bir hareketle karlamalar gerekirdi . nk

1 32
yukardan grdkleri klar burada birilerinin olduunun
kantyd.
Artk bu aratrma daha ok, bir kabusa benzerneye ba
l amt. I zlem ilerdi, fenerleri etrafarndaki kasveti
arttrmaktan baka ie yaramyor gibiydi ve tek grdkleri,
anlalmaz cisim paralaryd.
Birden, ok belirgin bir hareket sezdiler ve o yne doru
komaya baladlar. Dar soka koturmacann kapal du
varlara arpp krlan yanklar doldurdu. Adamlar, nlerin
de fenerleri kotuka, gri glgeler tepe kemeri boyunca ge
ziniyor, iyice yaknlaana kadar alalyordu. Hareketin g
rlts sustu , sonra yeniden balad. Karanlk ara sokak gi
rileri geride kaldka, tavan, dalgalar halinde inip kyor

du. Adamlar, bitkin, durdular.
"Baksana . . . sence bizi. . . tuzaa m srklyorlar?" diye
soludu Kimyager.
"Aptallama ! " dedi Doktor, kzgn kzgn.
Duvarlar siyah deliklerle dolu bir kuyunun yannda du
ruyorlard. Delikierin birinden solgun, yass bir yz grn
d, ama fenerlerini oraya evirdiklerinde delik botu.
Devam ettiler. Dierlerinin varl artk bir tahmin deil
di , onlar her yerde hissedebiliyorlard. Doktor ise, karan
lkta olabilecek bir saldr veya arpmay, bu, hibir sonu
kmayacak anlamsz aratrmaya tercih edebileceini d
nmeye balad. Saatine bakt. N eredeyse yarm saat ge
miti; az sonra geri dnmeleri gerekecekti.
Birka metre tede, duvardaki bir dirsekte, tepesinde siv
ri, belirgin bir kemerin durduu bir giri bulunuyordu. Ei
in her iki tarafnda yumru biimli ta gvdeler ykseliyor
du. Kimyager fenerini ieri tuttu. Ik bir sra oyuu atladk
tan sonra hareketsiz bir plak vcut ynnn stne dt.
"Oradalar ! " dedi, nefes nefese geri ekilirken. Doktor, ar
kasnda Kimyager'in , ieri girdi. plak gvdeler birbi-

133
rine kenetlenmi, donmu halde duvara yapm t. nce
l olduklarn dndler, ama parldayan su damlacklar
srtlarndan aa szlyordu.
"Hey ! " dedi Doktor yavaa, durumun anlamszln h is
sederek Dardan ve yukardan uzun, tiz bir slk geldi; ar
kasndan, birok sesin oluturduu bir inilti ta odada tek
rarland. Yaratklarm hibiri kprdamyor, yalnzca inliyor
lard. Ama sokakta hareket vard; adamlar ayak sesleri du
yuyorlard, birileri kouyordu ve b irok karanlk ekil b
yk srayiada geiyordu. Yanklar durduunda Doktor
dar bakt ; yolda hibir ey yoktu. aknl kzgnla
dnmt. Fenerini sndrerek girite dary dinleme
ye balad.
Karanlkta yine ayak sesleri duyuldu.
" Geliyorlar ! "
Doktor, Kimyager'in s ilalma yaptn grmedi ama
hissetti ve "Ateleme ! " diye bard.
Sokak birdenbire doldu. Hrgler, Kimyager'in feneri
nin nda saa sola, yukar aa atlayp zplyor, vcutla
rn birbirine arpnn yumuak gmbrts duyuluyor
du. Dev glgeler uuuyor ve kanat gibi rpnyordu. Bo
uk seslerin feryatlarna bir bn l t kart ve ar bir ey
Kimyager'in ayaklarna derek onu yere devirdi. Bir saniye
iin gz, kk bir yze iliti, beyaz gzler ona bakyor
du. Yere arpan feneri snmt , imdi her yer koyu karan
l kt. llek bir caddenin ortasnda kalm, elleriyle souk as
falt yoklayan kr bir adatn gib i, korkudan deliye dnm,
el yordamyla feneri aramaY<t balad.
Doktor'u ard ama sesi ye't medi. Birbirine toslayan d
zinelerce vcut gemeye devam ediyordu.
Kimyager fenerinin metal silindirini yakalayp ayaa fr
lad, ama ok gl bir esinti onu duvarlardan birine savur
du. Yukardan bir yerden bir slk yine nlad ve vcutlar

1 34
durdu. Onlardan gelen sy hissediyordu. ltilip kaklmaya
balad; iyice sersemlemiti, kaygan vcutlan ve onlarn so
luklann her yannda duydu. aresizlik iinde barmaya
balad. Fenerin dmesine tekrar dokundu, ortalk tekrar
aydnland.
Grd, dev csseler ve minik yzlerin afallam gzle
riydi. Sonra, arkasndan plak yaratklar yaklamaya bala
d . Scak, slak bedenierin arasnda skp kalmt ama
kendisini savunmak iin hibir aba gstermedi ve onlarn
srklemesine brakt. Et kokusu nefesini tkyordu. Yann
daki yaratklar ona korkuyla bakyorlard ; kamaya al
tlar ama oda veya baka bir ey yoktu. Bouk ulumalar s
ryordu. Kk bedenler, gs kaslannn tmsekieri ara
snda tere benzer bir svya bulani:nlard.
Onu saran grup birdenbire ka yneldi. Birbirine do
lanm organlarn arasndan, bir saniye iin, bir k izgisi
ve Doktor'un yzn farketti; az, banyarmu gibi ak
t. Kimyager'in, gsne hastrd feneri yukar aa hare
ket ediyor ve her biri halsiz, terli, gzsz, burunsuz, azsz
kk yzleri gsteriyordu. Bir an iin basn azalr gibi ol
du; sonra yeni bir darbeyle omuzlar hzla duvara arpt; bir
kolundu bu, bir yerini yakalad ve btn gcyle yapma
ya alt. Ayaklarn bir yere koymas gerekiyordu, nk
derse ezilerek lece kesindi. Tata bir basamak hissetti;
bir kntyd bu. Ayaklarn ona koyarak nihayet ykseldi
ve fenerini ortala tuttu.
Manzara korkuntu: Balardan oluan bir sel duvardan
duvara srkleniyordu. Durduu oyukta ona sonuna kadar
alm gzlerle bakyorlard. Kendisinden kamak iin are
sizlikle rpnnalarm izledi. Ama sokak boyunca srkle
nen ve en dtakileri duvara sktran kalabalkta bir ey ya
pamyorlard. Kimyager Doktor'u grd; etrafn saran dev
glgelerin akntsna kaplm, srkleniyordu. Kimyager'in

135
feneri yeniden dp snd. Grlt, karanlkta devam edi
yor, gvdeler birbirine arparak inliyordu. Srtn souk taa
dayayarak nefesini tutmaya alt. All1a imdi ayak seslerini
ve sramalan ayr ayr duyabiliyordu; bu, cehennem kala
balnn azald anlamna geliyordu. Dizlerinde artk g
kalmamt. Doktor'a seslenmek istedi ama sesi kmad .
Birden kar duvarn tepesinden b i r aydnlk grnd. Bu
nun, bir magnezyum atelemesiyle dn yolunu gsteren
Kaptan olduunu ancak birka dakika sonra anl ayabildi.
Eilip fenerin nerede olabileceini dnd ama aada
ki hava ylesine berbat kokuyordu ki hemen ayaa kalk
mak zorunda kald. Bir an sonra uzaktan gelen bir ba n
duydu, bir insan sesiydi bu .
"Doktor! Buradaym ! " diye bard Kimyager. Bir baka
bar, bu kez daha yakndan geldi ve bir k siyah duvar
larn arasndan grn d. Doktor ona doru geliyordu ama
dzgn yryemiyordu ; sarho gibi yalpalyordu.
"Ah," dedi, " . . . demek buradasn. yi . . . " Kimyager'in ko
l unu yakalad. "Bir ara beni srklediler ama kurtulmay
baardm . . . Sen fenerini mi kaybettin?"
" Evet."
Doktor hala kolunu tutuyordu. "Ba dnmesi," diye ak
lad, nefesini kontrol etmeye alarak. " nemli deil . . . Az
sonra geer. . . "
"Neydi bu? " diye sordu Kimyager, fsltyla.
Doktor konumad.
Birlikte karanl, uzaktaki ayak seslerini , arasra ortaya
kan uultuyu dinlcdiler. Gkyz ikinci kez zerlerinde
ldad, yatay knlan grdler. Ve k, ksa bir gn do
umu ve gnbatm gibi sarararak alald.
"Hadi gidelim." Bunu birlikte sylemilerdi.
Belki de Kaptan'n iaret fiekieri olmasayd bu ii afak
tan nce halledemezlerdi . ar klar iki kez so kaklar

1 36
doldurmu, ynlerini kaybetmemelerini salamt. Yol s
tnde panikle kaan birka yaratkla daha karlatlar ve
srnn getii b i r uurum tabannda cansz yatan, oktan
soumu bir gvde grdler. Tek kelime e tmeden devam
ettiler. Saat on bire birka dakika kala, kendilerini ilk bata
ki aklk ve kuyunun yannda buldular. Doktor'un feneri
bunlarn zerinde henz geziniyordu ki, cipin l klar
yukardan parlamaya balad.
Doktor ve Kimyager yukar karken Kaptan basamakla
rn tepesinde bekliyordu. Soluk solua cipin basamaklarn
dan birine o turduklarnda klar sndrd ve konumala
rn bekleyerek karanlkta birka adm att.
Ona her eyi anlattklarnda, " Ilgin," dedi , "Byle b itme
si sevi ndirici. Bu arada . . . onlardan bir tane de burada var. . . "
tekiler anlamadlar ama Kaptan arka klardan b irini
yakca ne ol duklarn b i lerneelen yerlerinden zpladlar.
C ipten dokuz on metre kadar tede bir kicanl yatyordu.
Doktor ona bakmaya gitti . plakt, yar uzanmt, dev
gvdesi nin st ksm yere demiyordu. imi gs kasla
r nn arasndan s o l u k mavi b i r gz o nlara b a k y o rd u .
Adamlar b i r kap aralndan bakyorlarm gib i kk,
yass yzn sadece bir ksmn grebild iler.
"Buraya nasl geldi ? " diye sordu Doktor yavaa.
" S izden az nce aadan kt. Son iareti verd iimele
kat ama sonra geri geldi . "
" Geri geldi?"
"Evet."
N e yapacaklarn bilerneden o nun banda duruyorlard.
Yaratk uzun b i r yartan km gibi soluyordu. Doktor ona
hafife vurmak iin meldi ama hantal gvde t i tremeye
balad ve solgun etin stnde sv damlacklar belirdi.
"Bu . . . bizden korkuyor," d iye mrldand Doktor.
"Hadi onu brakp gidelim . Ge oldu," dedi Kimyager.

1 37
Doktor bir an duraksad. "Hayr. Bekleyin . . . Oturun bir
dakika . "
tkicanl kprdamyordu.
Kaptan ve Kimyager, Doktor'un yaptn yapp yaratn
yanna, yass tal yzeye oturdular. Arasra fkran kayna
n sesini uzaktan yine duydular, ardndan, grnmeyen
allar kprdatan rzgar hissettiler. Yerleim blges i ka
ranlkta hi grnmyordu. Sis izgileri havada geziniyor
d u . Hareketsiz duran cipin d hatlar farn parlaklnda
belirginlemiti. On dakika kadar byle oturduktan sonra
sabrszlanmaya baladlar, ama birden, kk ba dar
kp onlara bakt. Kimyager'in beceriksizce bir kprdanma
syla da yeniden kastan torbasna girdi.
En sonunda, n eredeyse yarm saatlik bir beklemenin ar
dndan dev yaratk kalkt. lki metre boyundayd ama, n e
bklmemi olsa mutlaka ok daha uzun olacakt. Hareket
ettiinde vcudunun alt yars , bilinli bir ekilde, biimsiz
gvde tabanndan ayak uzatp geri eker gibi o l uyordu,
ama bu, sadece , uzuvlarnn evresinde iip kaslan bir
adale ktlesiydi .
tkisi de Doktor'un bunu nasl yaptn anlayamamt -
sonradan kendisi de nasl ol duunu bilmediini syledi
ama birok hafif dokunu ve yumuak vurutan sonra etten
yuvadan tamamen kan l kicanl, minik eliyl e, Doktor'un
onu cipe gtrmesine izin verdi. Ba ise, ne doru bkle
rek farn nda birarada dururlarken onlara kukuyla
bakt.
"imd i ne yapyoruz ? " diye sordu Ki myager. "Herhalde
burada kon umaya almayacaksn? "
"Onu beraberimizde gtreceiz , " dedi Doktor.
"Senin akln banda m? "
" l y i fikir, " dedi Kaptan. "Ama yarm ton vardr bu ! "
" Cip bundan fazlasn da tayabilir. "

138
"mz ekle. Burgu milleri kn labilir. "
" yleyse yaplacak bir ey yok, brakalm gitsin," dedi
Doktor. Ve tkicanly basarnaklara doru ekti.
O anda koca yaratk kvrld, derisi yanardner damlack
lada kapland.
" N e? Ben . . . Hay r, ben sadece aka yapyordu m , " ded i
Doktor kekeleyerek. Yaratn tepkisi ilgilerini ekmiti.
Doktor onu sakinletirmeyi baard.
Yeni yolcuya yer bulmak kolay olmayacakt. Kaptan las
ti klerdeki havann hemen hemen tamamn boaltt, byle
ce cip, kayalara deecek kadar alald. tki arka koltuu s
kp , onlar bagaj kafesine kaylarla tutturdu. Bu arada atc
da ktlenin tepesine balanm t. Ama tkicanl araca bin
rnek konusunda isteksizdi. Doktor onu arkasndan hafife
itti , onunla konutu, hatta nce kendisi ieri girip oturdu.
Eer saat on b iri geiyor olmasayd ve karanlkta, engebeli
arazide, byk blm yoku olan altm millik yol kate
dip geri dnmek zorunda o lmasalard, bunun ok ko mik
bir manzara olduu sylenebili rd i . Sonunda Dokto r'un sab
r tat. Kk vcuttan sarkan kollarn b irini yakalayp ba
rd:
"Arkasndan itin unu ! "
Kimyager tereddt etti, ama Kaptan koca hrgce yk
lendi. tkicanl nce szland, ancak sonra dengesini kaybetti
ve kendisini cipte buldu. imdi her ey daha hzl halledili
yordu. Kaptan lastikleri iirdikten sonra, b i raz yana yatma
s dnda, cipin almas sorun yaratmad. D oktor yeni
yolcunun nndeki koltua otururken, bu samirniyetten
fazlasyla rahatsz olan Kimyager, Kaptan'n arkasnda ayak
ta du rmay tercih etti.
Kolon sralarn geerek sopa biimli cisimlerin caddesi
ne geldiler. Cip dz araz ide hzn almt ama geitteki
magma bayra trmanrken yavalad. On dakika kadar son-

1 39
ra balk tepelerine ve ilerinde korkun olaylarn yaand
kare kuyulara geldiler.
Uzun sre kaln, gevek balkta ilerledikten sonra, gelir
ken kendilerinin brakt tekerlek izlerine vardlar ve vadi
ye doru bunlar takip etmeye balad lar.
Tekerlekleriyle srekli amur sratan cip balk tepelerin
arasndan geiyordu. Bulank bir k, karanlkta byyerek
onlara doru gel m eye balad. Bunun ayr k olduu nu
so nradan farkettiler. Ama Kaptan bunun bir yansma oldu
unu bilerek hz ayarlad . tkicanl huzursuzluk belirtileri
gstermeye balamt; kprdand, homurdand, hatta v
cudunun arlk merkezini sola kayd rarak cipin dengesini
tehlikeye bile soktu. Doktor sesiyle o nu sakinletirmeye a
l t, ama pek baarl olamad bu kez. Arkasna baktnda
lkicanl n n , st yuvarlak, konik bir tepe eklini aldn
grd. Yaratk kk vcudunu iine alm nefesini tutu
yor gibiydi. Ve ancak, s daki ani dalgalanmalarn olumas
ve ke ndi yansmalar nn da ortadan kalkmas tehlikeli bl
geyi ge tikleri haberini verince rahatlad; artk kprdam
yordu, hatta bu gece yolculuundan holanmaya balama
benziyordu.
Cip uurum eimli bir hayrdan trmanmaya balad. B
yk kayalar n stnde hantal hantal ilerledike alalp yk
seliyor, saa sola yalpa vuruyord u. Zorlanan motor vnla
, maya balamt. Bir iki kez geriye kaydlar, tekerlekler gev
ek toprakta boa dnyordu. Kaptan direksiyonu sert bir
hareketle evirdi ve durdular. Ardndan cipi dndrd ve
tedbir o la rak, hayrdan aa, vadiye doru apraz ilerleme
ye baladlar.
"Nereye gidiyoruz? " diye sordu Kimyager. Sinirliydi . Ge
ce havasnn ani esintileri su damlacklarn yamur gibi
zerlerine serpiyordu.
"Baka bir yolu deneyeceiz," dedi Kaptan.

1 40
Durup, farlardan birini kullanarak yukar baktlar, ama '

grlecek bir ey olmadndan kafalanndan rastgele bir


yn izip tekrar denemeye giritiler. Eim az sonra, ilk se
ferdeki gibi artt ama burada toprak kuru olduundan, Her
leyebildiler. Kaptan pusulay kuzeyde sabitletirmeye al
yordu ama cipin kasas arka tekerleklere vuruyor ve onu
batya gitmeye zorluyordu. Bu da, aalktan geecekleri
anlamna geliyordu. Hatriayabildii kadaryla, ulanaya
altklar platonun ky kesimlerinin ou aalkt. Ama
yaplabie ek bir ey yoktu . Farlar, kasvetli alann iinde
uuan bir dizi beyaz figrn stne dt; sonradan, bu
nun yalnzca sis olduunu grdler. Buu damlalan rzgar
krandan ve koltuk iskeletlerinin metal borulanndan aa
szlyordu. Souk sis younlat , ardndan ineeldi ama
hala nereye gittikleri hakknda hibirinin bir fikri yoktu.
Kaptan'n ise tek dnd yukar ulamakt.
Birdenbire sis dald ve belirginleen far klar bayrn
tepesini gsterdi. Yukardaki siyah gkyz yldzlada do
luydu. Herkes kendini daha iyi hissetmeye balad.
"Yolcumuz nasl? " diye sordu Kaptan arkasna dnme
den.
" Gayet iyi. Uyuyor gibi grnyor," dedi Doktor.
Az sonra hayr dikleti; cipin arlk merkezinin arkaya
kaymas n tekerleklerin idaresini olanakszlatryordu.
Birka metre yana kaydlar. Sonra D oktor bir neride bu
lundu, "Belki ben nde, farlarn arasndaki tampona otur
sam daha iyi olacak. "
"Henz deil," dedi Kaptan. Tekerleklerden biraz hava
boaltt. Bylece biraz batan cip topraa daha iyi tutundu.
Zengin bileimli geni bir toprak salay getiler. Kark
allklara yaklatka, zerleri , tepeden sarkan siyah dev
bir frayla rtld. Buray gemek olanakszd ama daha
uygun bir yer bulmak iin de geri dnemediler. Yukanya

1 41
doru bir sre devam ettikten sonra iki metre yksekliin
de bir duvarn yollarn kesmesiyle durdular. Farlar ipliksi
kklerle dolu sar bir amuru gsteriyordu.
Kimyager bir kfr savurdu .
Kaptan indi, bir krekle amuru kazmaya ve kard
topra cipin arka tekerleklerinin altna ynaya balad.
Kimyager de yardmna gitti. Doktor, duyduu hrt ve
trtlardan onlarn allklara doru altklarn anlyordu.
Kaptan'n fenerinin zayflad, tamamen yok oldu ve bir
baka ynden tekrar belirdi.
"Ne lanet i bu ! " diye homurdand Kimyager. "Bu riskli ! "
"Risk olup olmadn bilemeyecek kadar yabancyz bu
raya, " diye cevap verdi Kaptan. Sesini ykselterek Doktor'a
doru bard. "Kk bir toprak kaymas oluturacaz.
Bu, yolu biraz aacak. Yolcumuzun korkmamasna al ! "
"Tamam ! " diye bard Doktor. Koltuuncia dnerek, y
zn, kvrlm sakin oturan lkicanlya evirdi.
Az sonra, yer deitiren amurun sesi g'e ldi ve paralar
hayr aa yuvarlanmaya balad. Birka bek cipe arptk
tan sonra, toprak kaymas durdu, ama paracklar hala du
vardan aa damla damla gelmeye devam ediyordu. Doktor
yarat kontrol etti; tepki vermiyordu. imdi cipin nnde,
amur ynnn iinde geni , huni gibi b i r gedik vard .
Kaptan burada kreiyle kan ter iinde alyordu.
Bagajdan ekme halatn, makaray ve kancay alp hala
tn bir ucunu cipe, dier ucunu da gediin br tarafna ,
alla sabitlediklerinde saat on ikiyi geiyordu. Doktor ve
Kimyager dar ktlar, Kaptan ise tm tekerlek mo torlar
n ve n vinci altrd. Ara ne doru kk m esafelerle
ve aralkl olarak ilerlemeye balad. Gediin biraz daha b
yk olmas gerekiyordu ama yarm saat sonra cip platoya
km, kuru ve kolayca krlveren allarn arasnda grl
tl bir ekilde yryordu . Sonraki bir saat iinde de pek

1 42
ilerleme kaydedemediler; ancak bitkiler sona erdiinde hz
lanabildiler.
"Yolu yarladk ! " diye bard Kimyager, Doktor'a. Kap
tan'n omuzlarnn zerinden odometreye bakyordu. Kap
tan ise yle dnmyordu; bayrda yolu uzatmak zorunda
kalmlard nk. Eilmi, yz rzgarkrana yakn, gz
leri nlerindeki aklktayd. Tekerlekleri, kopuk kaya par
alarndan ve oluklardan uzak tutmaya alyordu. Cipin
sarslp hamle yapmasyla arkadaki benzin tenekesi takrd
yor, arasra srayp dmesiyle de amortisrler tslyordu.
Ama gr netlii fena deildi ve uzun mesafede, karlaa
caklar bir srpriz yoktu. Far klarnn gri bir sis halinde
bittii yerde bir ey parlad; bir direkti bu, sonra bir dieri
derken, bunlardan oluan bir sray gemeye b aladlar.
Doktor, ban yukar kaldrp direkierin tepe noktalarnda
hava titreimi yapan kolonlarn olup olmadn grmeye
alt, ama ok karanlkt. Yldzlar hafif hafif prldyordu.
Arkasndaki dev yaratk sessizdi. Yalnz bir kez, sanki ayn
ekilde oturmaktan yorulmu gibi, biraz kprdanp yer de
itirdi. Daha rahat etmeye alyordu. Bu, insana olduka
benzer davran, Doktor'a ok dokundu.
imdi, uzunlamasna srt olan bir platonun stndeki
oluklar geerek aa iniyorlard. Farlar dil biimli bir ki
reta kntsnn tesinde, daha fazla oluk olduunu gs
terince Kaptan yavalad; sol taraftan gelen bir vzlt, arta
rak yankl bir gmbrtye dnt. Koca b ir nesne, farla
rn nda parldayarak nlerinden geti ve k;;yboldu.
Frenler feci bir cyaklama kard ve ne frlatlan adamlar
yzlerinde scak, ac bir hava dalgas hissettiler. Yeni bir v
zltnn duyulmasyla Kaptan farlar sndrd. Karanlkta,
birka metre telerinde, her birini evreleyen helezonik
disklerin oluturduu bulankln iinde fosforl vagon
lar birbiri ardna uuyordu. Hepsi ayn eik manevray ya-

1 43
parak dnerken, adamlar onlar saymaya altlar. On be
incisi, sonuncu gibi grnyordu. Yeniden hareket ettiler.
" lte bu, daha nce grmediimiz bir eydi," dedi Doktor.
Ama hemen ardndan duyduklar farkl, bu kez ok daha
yava ve sanki yerden geliyormu gibi bir grltyle birlik-
te Kaptan abucak cipi evirerek geri dnmeye balad. Te
kerlekler kire ta dkntlerini eziyordu. Durdular. Bir
ekil karanlkta byk bir grleneyle nlerinden yle bir
geti ki aalarn zerindeki yldzlar grnmez oldu. Yer
sarslyordu. Bunu, ar bir topa gibi, bir ikincisi ve n
cs izledi. Grnrde vagon falan yoktu, yalnzca kor ha
line gelmi gibi merkezcil nlar halinde, diliye benzer b i
rer siluet her birinin gi ttii ynn tersine doru yavaa
ilerlemiti.
Yeniden sessizlik oldu. Uzaktan hafif bir hornun u duyuldu.
"Bunlar ok bykl, grdnz m? ! " dedi Kimyager.
Kaptan farlar ap, frenden ayan ekmeden nce epey-
ce bekledi. Yoku aa inen cip, hzn tekrar toparlad. As
lnda oluklara paralel gitmeleri dah a kolay olacakt, nk
toprak orada daha dzd, ama Kaptan bu riski gze alna
may tercih etti; bu bulank canavarlardan biri arkalarndan
onlara yetiebilirdi. D ireksiyonu byk bir dikkatle idare
ederek dou ynnde devam etti. Elbette, karlatklar
disklerden birinin rotay deitirip geri dnmesi de mm
knd. Hibir ey sylemedi ama huzursuzdu.
Parlak bir kuak biraz tede yanp sndnde saat ikiyi
geiyordu. Diskleri gelip geerken kln kprdatmayan tki
canl, imdi etrafna baknyordu. Ama cip aynaya benzer
eride ulatnda, aniden brldamaya ve inlemeye balad.
Bu arada sanki aaya atiarnaya hazrlanyormu gibi yana
doru kaymt.
"Dur ! Dur! " diye bard Doktor. Kaptan, kuaktan bir
metre uzakta durdu.

1 44
"Neler oluyor?"
"Kamak istiyor! "
"Neden? "
"Bilmiyorum. Belki de u kuak yznden. Farlar sn
dr! "
Kaptan, Doktor'un dediini yapt. Karanlk kt anda
tkicanl kle gibi, koltuuna gmld. Kua, farlar s
nk bir durumda getiler. Yldzlarn grnts bir an iin
cipin iki yanmda yansd.
Akla kmlard. Cip, btn karaseri sarslarak hzla
ilerlerken farlar geceyi yanyordu. Kk kum ve ta tanele
ri arkalarndan frlyor, souk rzgar yzlerine tokat gibi
arpyordu. Kimyager biraz daha eilerek ban rzgarkra
nn hizasna getirdi. Geminin her an karlarna kabilece
i umuduyla, giderek artan bir hzla ilerliyorlard.
Geminin kanatlanndan birine aslmasn nceden karar
latrdklar sinyal lambasnn n aradlar. Dakikalar
gemesine ramen grnrde k yoktu. Dnp kuzeydo
uya y neldiler ama kara n l k hala e traflarn saryordu.
imdi yalnzca ksa farlan ak gidiyorlard, sonra Kaptan,
bir eylere arpma tehlikesine ramen, onlar da sndrd.
Bir noktada bir kvlcm grp ona doru mmkn olduu
kadar hzla ilerlemeye baladlar ama bunun sadece bir yl
dz o lduunu neden sonra farkettiler.
Kimyager, cesaretini toplayp, "Belki de sinyal lambas k
rlntr," diyebildi.
Kimse cevap vermedi, mil daha gidip yine geri dnd
ler. Doktor ayaa kalkp uzanarak karanlkta bir eyler gr
meye urat. Tam bu srada cip nce nden sonra arkadan
sekerek srad: bir hendei gemilerdi.
"Sola yklenin," dedi Doktor.
Yarm metre derinliinde ikinci bir hendei getiler. So
luk bir lt ve ona doru ykselen uzun, eik bir glge be-

1 45
lirdi. Tepe ksm arasra, yanp snen bir kla sarlyordu.
Ik yok oldu ama cip ona doru hzland, yeniden ortaya
ktnda ise geminin k tarafn ve figr aydnlatt.
Kaptan farlar yakt ve figrler kollarn saliayarak onlara
doru kotular.
Geminin yanndaydlar. yle bir adan yaklaniard ki
k taraf, sinyal levhasn gizlemiti.
"Siz misiniz ? ! Hepiniz burada msnz ? ! " d iye bard
Mhendis . Cipe doru komaya balamt ki , drdnc,
basz ekli grr grmez olduu yere saplanp kald.
Kaptan bir koluyla Mhendis'e, dieriyle Fiziki'ye sarl
d; onlarn desteine ihtiya duyuyor gibiydi. Doktor, rahat
durmayan lkicanlya sakin sakin bir eyler sylemeye al
rken , be adam yan farlardan birinin yannda toplanm
lard.
"Biz iyiyiz," dedi Kimyager. "Ya siz?"
"Hala tek para halindeyiz," diye cevap verdi Sibernetiki.
Adamlar bir sre sessizce birbirlerine baktlar.
"Neler olduunu konuacak myz, yoksa uyuyacak m
yz?" diye sordu Kimyager.
"Demek uyuyabileceksin ha? te bu ok gzel , " diye
haykrd Fiziki. "Uyu o hald e ! Tanrm ! Buradaydlar, bunu
biliyor musun sen? "
"Bunu bekliyordum , " dedi Kaptan. "Bir. . . atma oldu
mu?"
"Hayr. Ya sizde ? "
"Hayr, bizde d e olmad. Sanrm gemiyi bulmalar, b izim
kefedeceimiz herhangi b ir eyden daha nemliydi onlar
iin. "
"Bunu nasl yakaladnz? "
"Aslnda . . . O bizi yakalad. Daha dorusu kendi isteiyle
geldi. Ama bu ok uzun ve kark bir hikaye. Bizim de tam
anladmz sylenemez. "

1 46
"Bizim iin de ayn ey szkonusu ," dedi Sibernetiki.
"Sizin gidiinizden yaklak bir saat sonra ortaya ktlar!
Ben . . . sonumuzun geldiini dndm . . . "
"Alktan lmek zere almalsnz," dedi Mhendis.
"Bak bunu tamamen unutmutum. Doktor! " diye bard
Kaptan. "Gel buraya ! "
"Toplant m yapyoruz? " dedi Doktor. Cipten inip yanla
rna gelirken gzleri hala, tam o anda, kendisinden beklen
meyecek bir eviklikle cipten adayan l kicanldayd. Yaratk
onlara doru g bela ilerlemeye alyordu ama n
oluturduu halkann kenarna gelince hareketsiz, durdu.
Hepsi sessizce onu izlerken, kaslar aralanp bir yark olu
turdu; klarn ortala yaylan aydnlnda bir ba ve ken
dilerine dikkatle bakan mavi bir gz grdler.
"Demek buraya geldiler? Ee, sonra?" diye sordu Doktor.
O anda lki canlya bakmayan tek oydu.
"Evet. Bizim bindiimizin ayn, yirmi be disk. . . Ve ok
daha byk, bulank topaiara benzeyen drt makina . . . "
"Biz onlar da grdk! " dedi Kimyager.
"Ne zaman? Nerede?"
"Bir saat kadar nce, dn yolunda ... Az daha burun bu
runa geliyorduk. Burada ne yaptlar? "
"Pek bir ey yaptklar sylene mez , " diye cevap verdi
Mhendis. "Sra halinde geldiler, hangi ynden geldiklerini
bilmiyoruz -o arada gemideydik ve be dakikadan fazla kal
madk- ama yukar ktmzcia zerimizde daireler izi
yorlard . Yaklamadlar. Bunun, keif uuuna km bir
tr gzc birlii olduuna karar verdik ve atcy geminin
yanna yerletirip bekledik Ama onlar, ayn mesafeyi koru
yarak daireler izmeye devam ettiler. Ne yaklayor, ne
uzaklayorlard. Bu, aa yukar bir buuk saat srd.
Sonra daha bykler ortaya kt, yani topalar -hele bir ta
nesi otuz metre yksekliindeydi! Bunlar ok daha yava

1 47
hareket ediyorlard. yle grnyor ki, topalar yalnzca,
tekilerin kazd oluklardan gidebiliyorlar. N eyse . . . diskler
bunlara dairelerinde yer atlar ve byklerle kkler yer
deitirdiler. Frldak gibi dnerlerken iki tanesi az daha
arpyordu; kenarlar korkun bir sesle birbirine srtn
d, ama bir ey olmad ve dnmeye devam ettiler. "
"Peki, siz ne yaptnz? "
"Atcnn yannda ter dkyorduk. Hi de ho b i r ey ol
madn syleyebilirim. "
"Eminim deildir," dedi Doktor, ciddi b ir sesle. " So nra ne
oldu?"
" nce her an saldrabileceklerini dndm. Sonra da sa
dece bizi gzlediklerini. Ama yaplar ok acayipti ve ger
ekten hi durmadlar; disklerin yer deitirmeden dnebil
diklerini biliyoruz . . . Neyse, saat yediyi getikten sonra Fi
ziki'ye sinyal lambasn almasn syledim, nk sizin iin
onu dar asmamz gerekiyordu, o olmadan bu uan duvar
geemezdiniz -ve sonra kafama dank etti: bu kastl yapl
yordu , etrafmz eviriyorlard ! Bu yzden, elimizde imk'in
varken iletiim kurmaya almamzn daha iyi olacan d
ndm. Atemn arkasnda o turmaya devam ederek sinyal
yakmaya baladk, nce iki, sonra , sonra drt. "
"Seri mi yaptnz? " diye sordu Doktor. Mhendis, kendi
siyle dalga geip gemediini aniayacak durumda deildi.
"Normal bir aritmetik dizi," dedi sonunda.
"Ee, ne yaptlar? " diye sordu, onlar dikkatle dinleyen
Kimyager.
"Aslnda, hibir ey. . . "
"Ne demek, 'aslnda'? "
"Btn b u sre boyunca farkl tepkiler gsterdiler; fla
tan nce , fla srasnda ve flatan sonra. Ama bunlardan
hibiri, karlk verme ya da iletiim kurma giriimine ben
zemiyordu. "

1 48
"Ne yaptlar? "
"Kendi etraflarnda dnlerini hzlandrdlar, yavalatt
lar, birbirlerine yaklatlar, vagonlarn iinde hareket vard. "
"Topalarn -yani byk makinelerin- vagonlar var my-
d? "
"Sen onlar grdnz sylemedin mi? "
"Ama karanlkt. "
"Vagonlar yok. Merkezlerinde hibir ey yok. Bo bir
alan. Ama dairenin evresinde hareket eden, daha dorusu
szlen, bir tr byk konteyner var. D dbkey, ii i
bkey ve duruma gre farkl konumlara giriyor, bir dizi
boynuzu var, komik ikinlikler bunlar ve grebildiim ka
daryla hibir ie yaramyor. Topalar da arasra daireden
ayrlp disklerle yer deitirdiler. "
"Ne sklkta oldu bu? "
"Farkl aralklarla oldu. Kesin olarak belirleyemedik El
bette bu denemediimiz anlamna gelmiyor. Her eyi not
aldm, onlardan gelebilecek bir tr cevap ya da tepkiyi bek
leyerek. Karmak manevralar yapyorlard. rnein, ikinci
saate girdiimizde topalar yavalad ve her birinin nne
birer disk geti, sonra bunlar, arkalarnda topalarla, bize
doru yavaa harekete getiler. Ama onbe metreden fazla
yaklamadlar. Sonra yeniden daireler izmeye baladlar,
ama bu kez iki tane: drt topa ve drt diskten oluan bir i
daire ve geri kalan disklerle de bir d daire. Sizin buradan
geebilmeniz iin ne yapabileceimi dnmeye balam
tm ki; u ie bak, tek sra olup nce spiral izdiler, sonra
gneye doru ekip gittiler."
"Bu ne zaman oldu ? "
" O n biri birka dakika geiyordu. "
"Bu, bizim karlatklarmzn byk olaslkla dierleri
olduunu gsteriyor," dedi Kimyager Kaptan'a.
"Hayr, kesin olarak deil. Yol stnde durmu olabilirler. "

1 49
" imdi bize neler olduunu anlatn," dedi Fiziki.
"Bunu Doktor'dan dinleyelim," dedi Kaptan.
Doktor btn geziyi birka dakika iinde zetledi. " o k
ilgin ama burada bulduumuz her ey Dnya'dan b i r ey
leri hatrlatyor, " diye sonulandrd, "Ama sadece ksmen .
Uymayan baz eyler her zaman var. Kullandklar u ara
lar, rnein burada sava makineleri gibi gzktler. Keif
kolu muydu, kuatma myd? Sonuta hibir ey olmad ve
karanlkta bizi brakp gittiler. u amur kuyular -korkun
tu , elbette, ama gerekte ne bunlar? Mezar m? Bilmiyoruz.
Sonra u yerleim merkezi ya da her neyse. nanlmaz bir
yer, kabus gibi. Ya odalardaki iskeletler? Mze miydi? Mez
baha myd? Tapnak myd? Yoksa biyoloj ik numune re
ten fabrika m? Ya da hapishane mi? Her ey mmkn, hat
ta bir toplama kamp olmas bile ! "
" Ayrca kimse bizi durdurmad ya da bizimle i le tiim
kurmay denenedi. Btn bunlarn iinde en akl ermez e
yin de bu olduu kesin. p hesiz gezegenin uygarl ok
ileri dzeyde. Gerek mimari, gerekse grdmz kubbele
rin konstrksiyonu bakmndan -ve yine, bununla birlikte,
ta yerleim alan, adeta bir ortaa kalesiydi- farkl uygar
lk dzeylerinin akl almaz bir karm! Sinyal sistemleri
ok gelimi olmal , oraya varmzdan sonra, bir dakika
dan daha az bir sre iinde klar sndrdler ve ok hzl
gitmemize ramen yol boyunca kimseyi grmedik. Ve p
hesiz ki zeka dzeyleri de olduka yksek ama zerimize
ullanan kalabalk panie kaplm bir koyun srsnden
farkszd. Bir kaostu, btnyle anlamsz, lgnca ! Ban
dan beri her eyde olduu gibi.
" ldrdmzn bedeni bir tr yaldzla kaplyd, oysa
dierleri plakt. Kuyudaki cesedin karnnda bir tp ve bir
de gz vard, tpk u an baktmzdaki gibi, oysa dier
cesetlerin gzleri yoktu . . . Buraya getirdiimiz tkicanlnn

1 50
bile bize pek yarar dokunmayacan dnmeye balyo
rum. Tabii ki onunla iletiim kurmaya alaca z , ama,
ak konumak gerekirse, ben pek umutlu deilim . . . "

Sibernetiki: "u ana kadar topladmz btn bilgilerin


bir dkmn yapp snflandrmalyz, yoksa iin iinden
kamayz. Doktor belki de hakl ama . . . u iskeletler, kesin
olarak iskelet olduklarn syleyebilir misiniz? Ve etrafnz
evirip sonra kaan tkicanl srsnn . . . "
"lskeletleri, seni grdm kadar net ve ak bir ekilde
grdm. Srye gelince . . . " Kollarn iki yana at.
"Tam anlamyla delilikti," diye laf yerletirdi Kimyager.
"Belki de onlar uyandrdnz ve ne olduklarn bilemediler.
Dnya'da bir otel dnsenize, u dnen disklerden biri bir
denbire ortaya kyor. Elbette insanlar panie kaplacaklar ! "
Kimyager ban saa sola sallad ve Doktor glmsedi.
"Sen orada deildin, bu yzden sana anlatmak biraz zor.
Panikten sz ediyorsun . . . Dn ki, senin u otel mteri
leri saa sola kap sallanrken, rlplak bir tanesi de dis
kin arkasndan koup, binip binemeyeceini soruyor. "
"Ama o size sormad ki . . . "

"Sormad m? Peki, ben geri dnmesi iin onu itelerken


ne o ldu?"
"Beyler, saat drde eyrek var," dedi Kaptan, "Ve yarn -
bugn demeliydim- her an yeni bir ziyaretle karlaabiliriz.
Dorusu hibir ey beni artmaz! Gemide ne yaptnz? "
bunu Mhendis'e sormutu.
"ok az, atemn yannda drt saat oturduk nk ! Mik
robeyinlerden biri kontrol edildi, kumanda da hemen he
men alyor. Sibernetiki detaylar verebilir. Ne yazk ki
tam bir karklk sz konusu. "
"On alt ane niyobyum-tantal diyoduna ihtiyacm var,"
dedi Sibernetiki. " Cryotronlar kullanlabilir durumda ama
diyodlar olmadan beyine hibir ey yapamam."

151
"Baka paralar biraraya getirerek bir eyler yapamaz m
sn?"
"Bunu yaptm, yedi yzn stnde farkl para kullan
dm."
"Baka yok mu? "
"Belki Savunucu'da - ona ulaamadm. ok dipte kal
yor. "
"Beyler, btn gece burada m duracaz? "
"Haklsn, gidelim. Ama durun - tkicaniy ne yapaca
z?"
"Ya cipi?"
"Bu hounuza gitmeyecek beyler, ama u andan itibaren
yirmi drt saat nbet tutmalyz! " dedi Kaptan. " Zaten bu
nu daha nce yapmamainz delilik Gn aarana kadar, . ilk
iki saat iin kim gnll? "
"Ben," dedi Doktor.
"Sen? Gln olma. Bizden birileri yapmal," dedi M
hendis. "Sonuta burada oturup duran bizdik."
"Ben de cipte oturuyordum. Sizden daha yorgun deilim. "
"Bu kadar yeter. llk Mhendis, sonra Doktor," diye karar
verdi Kaptan. Gerindi, uyumu ellerini ovuturdu, kalkp
cipin yanna gitti. Iklar kapatt ve direksiyonu tuttuu
sa eliyle cipi geminin gvdesinin altna srd.
"Ya lkicanl?" Sibernetiki boylu boyunca uzanan yarat-
'
n banda duruyordu .
"O burada kalacak. Uyuyor. Kaacak olsayd bata buraya
gelmezdi," diye dncesini syledi Fiziki.
"Onu byle brakamayz. Bir yolunu bulup korumalyz,"
dedi Kimyager.
Ama dierleri birer birer tnele girmeye balamlard bi
le. Etrafna baknd. Sonra omuz silkip arkatarindan gitti.
Bu arada Mhendis atemn yanna bir hava yast koyup
oturmutu. Ama uyuyakalmaktan korktuu iin aya kal-

1 52
kp bir ileri bir geri yrmeye balad.
Toprak, botlarnn altnda hafife trdyordu. Doudan
ilk gri k belirmiti, yldzlar birer birer kayboldular. So
uk ve taze hava cierlerini doldurdu. Gezegene ilk ayak
bastklarnda duyduu esrarengiz kokuyu ayrdetmeye a
lt ama yapamad. Yannda yatan yaratn srt ritmik bir
biimde ykselip alalyordu . Birden gsnden uzun, ince
uzuvlar kt ve Mhendis'i hacandan yakalad. Kurtul
maya abalad, tkezledi, neredeyse yere kapaklanyordu
- ve gzlerini at. Ayakta uyumu, stne stlk bir de
d grmt. imdi ortalk daha aydnlkt. Douda sirius
bulutlar uzun, eik bir izgi oluturuyor, izginin sonu,
gkyznn griden maviye dnmesiyle birlikte kzar
yordu. Son yldz da kayboldu.
Mhendis yzn ufka dnd. Bulutlar koyu griden al
tn bronza dnmt; kenar hatlar alev almt sanki;
gllerden bir yol uzanyordu ufakta imdi. Bu, Dnya olabi
lirdi.
znt ve umutsuzlukla doldu ii.
"Benim sram ! " Gl bir ses nlad arkasnda. Mhen
dis yerinden srad. Doktor ona glmsyordu. Mhendis
birden ona teekkr etmek istedi, bir eyler sylemek, ne
olduunu bilmiyordu -yalnzca ok nemli bir eyler- ama
kelimeleri bulamad. Kafasn sallad, glmserneye bir g
lmsemeyle karlk verdi ve karanlk tnele girdi.

1 53
VIII

GLE vakti yzleri ve boyunlar Gneten yanm,

O
be yar plak adam, geminin yannda uzanyorlar
d. Etraflarnda kapkacak, alet paralar ve stne
bir dolu giysi, bot ve havlu ylm kare bir bez vard. Ak
bir termostan yeni yaplm kahve kokusu yaylyordu. Bu
lutlarn glgeleri aklk boyunca sessizce kayyordu. Bir
ka metre telerinde, gemi gvdesinin altnda hareketsiz
duran yaratk olmasayd bu manzara pekala Dnya'da bir
piknie benzetilebilirdi.
"Mhendis nerede? " diye so.rdu Fiziki. Tembel tembel
dirsekierine dayand.
"Kitabn yazyor. "
"Uzay gemisinin nasl onarlaca hakknda m? "
"Evet, okumas ilgin olacak. Kaln bir cilt ! "
Fiziki konuana bakt. " Moralin dzgn. Bu nemli ite.
Yaran da neredeyse tamamen kapand. Dnya'da olsan bu
kadar hzl iyileemezdi sanrm. "
Kaptan alnndaki yarann kabuuna dokundu ve kalar
n kaldrd. "Bu mmkn. Gemi sterildi ve buradaki bakte-

1 54
riler bize zararsz. Ayrca hi bcek de yok gibi grnyor.
Ben hi grmedim, ya siz?"
"Doktor'un beyaz kelebekleri var ya," dedi Fiziki, yava
yava. Scaktan, konumaya isteksizdi.
"Evet, ama bu yalnzca bir hipo tez."
"Burada hipotez olmayan nedir, syler misin? " diye sor
du Doktor.
"Bizim varlmz," dedi Kimyager, srtst dnerek. "Bi
liyor musun, ma:zara deiiklii hi fena olmazd . . . "
"Bence de," dedi Doktor.
"Dikkat ettiniz mi, tkicanlnn teni Gnete sadece bir
ka dakikadan sonra nasl da kzard?" dedi Kaptan.
Doktor ban sallad. "Evet. Bu, ya daha nce Gnee hi
kmad, ya da normalde bir tr giysi giydii anlamna ge
liyor." Ta ki. . . "
"Ta ki, ne? "
"Bilmiyorum. . .
"

"Her ey o kadar da kt deil," dedi Sibernetiki, yazy


la doldurduu bir kat p arasnn stnden bakarak.
"Henry bana diyodlar1 Savunucu'dan alabileceini sylyor.
Eer yarn her ey umduumuz gibi giderse, akamst ilk
robotu altrm olacaz. Geri kalanlarn iini de ona
ykleyeceim ve. niteyi birletirebilirse, sorunlarmz
bitti demektir. Yk asansrlerini ve kazcy altracaz ve
bir haftada gemi dorulacak ve . . .
"

"Ve ne?" diye sordu Kimyager. "Havalanp gidecek miyiz


yani?"
Doktor srtt. "Uzay yolculuu insanolunun meraknn
en zl ifadesidir," dedi. "Duydunuz deil mi? Kimyager
imdi gitmek istemiyor! "
"Hayr, imdi akay bir yana brak Doktor, tkicanl ne
durumda? Btn gn onunla beraberdin ! "
"Evet, bu doru . "

1 55
"Eee? Gizemli konuma ! Burada yeteri kadar sr var za
ten ! "
"Gizemli davranmaya yetecek kadar bir eyler bilmeyi is
terdim! ey gibi davranyor. . . ocuk gibi. Zekas yava geli
en bir ocuk. Beni tanyor. Onu ardmda geliyor. ltti
imde oturuyor. "
"Onu motor odasna gtrdn. Tepkisi nasld? "
"Bebek gibiydi. Hi ilgisini ekmedi. jeneratrn arkas
na saklandmda , beni gremeyince korkuyla terlerneye
balad. Eer o ter ise ve ter de korku anlamna geliyorsa . . . "
"Konuabiliyor mu? Onun sana baz sesler kardn
duydum."
"Kolay anlalr, ak sesler karmyor. Teybe kayt yap
tm ve frekanslar inceledm . . Bununla birlikte, konumala
r duyabiliyor. . . rkek, hatta korkak, bir sr kadar uysal,
ama btn topluluk byle grnyor. . . "
"Belki d e b u henz gentir, belki gen olanlar byle b
yk oluyor. "
"Hayr, gen deil. Cildinden anlayabilirsin, krklkla
rndan ve boumlarndan. Ayak tabanlar da nasrlam,
boynuz gibi sert. Her nasl olursa olsun, bizim bildiimiz
anlamda ocuk deil. Gece, biz geri dnerken baz eylere
bizden nce dikkat etti ve ilgin tepkiler verdi, rnein, ha
vadaki seraba, daha nce de sylemitim. Korkmutu. u
yerleim merkezinden de. Yoksa neden oradan ayrlsn ki? "
.
"Ama fabrikalar kurmular, sonra diskler var -zeki olma
llar," dedi Fiziki.
"Ama bu deil."
"Durun bir dakika," dedi Kimyager, oturup dirseklerinde
ki kumlar temizledi. "Farzedin ki. . . sakatlanmt veya . . . "
"Orasnn delilere ait bir barnak olduunu mu sylyor
sun?" diye sordu Doktor. "Ya da hastalan dierlerinden ay
rp yerletirdikleri zel bir yer?"

1 56
"Ve zerlerinde deney yaptklar," diye ileri srd Kimya
ger.
"Deney olduunu syleyebilecein ne grdn? " diye sor
du, o ana kadar sessizce duran Kaptan.
"Ahlaki ynden yarglamyorum. Bunu nasl yapabilirim
ki? Gerekten, hibir ey anlamyoruz ," diye cevap verdi
, Kimyager. Doktor, onlardan birinde bir tp buldu, parala
ra ayrdmzn iinden kana benzemiyor deildi . . . "

"Ya. Dier bir deyile, gece gemiye giren tkicanl da ora


dan gelmiti, yani kamt. "
"Neden olmasn? Bu mmkn deil mi? "
"Ya iskeletler? " dedi Fiziki. Kimyager'in dnceleriyle
ikna olmad1 aka grlyordu.
"ey, bilmiyorum, belki onlar tehir etmek iin koymu
lardr. Veya belki de, bir tr. . . bir tr ok tedavisi iin dier
lerine gnderiyorlar. "
"Ah, tabii. Eminim biraz sonra onlarn da bir Freud'u ol
duunu syleyeceksin," dedi Doktor. ''Hayr, u trnarhane
tearini rtsen iyi olur dostum. Ve bize bu iskelederin bir
lunaparktaki korku evine ait olduunu da syleme. Kar
mzdaki dev bir tesis ve iskeletleri u cam hcrelere yerle
tirmek bile ok ileri bir teknoloji ister. Bir fabrika olabilir
mi dersinjz? Ama ne retiyor?"
"tkicanldan bilgi alamyor olman hibir eyi kantlamaz.
Benim niversitencieki bir kapcdan Dnya uygarl hak
knda bilgi edinmeye alyor olabilirdin mesela . . . "

Hepsi gld. Ve yine, birden sustular. tkicanl yanlarna


gelmi, dml , kk parmaklarn havada aynatarak ve
sarkan ufak, yass yzn hafif hafif kmldatarak balarn
da dikiliyordu.
"Ne yapyor bu byle? ! " telala kark, bard Kimyager.
" Glyor, " dedi Kaptan.
Gerekten de gvdesi hknk tutmu. gibi sarslyor ve

1 57
byk hantal ayaklarn yere vuruyordu. Ama be ift g
zn kendisine baktn grnce donup kald, geriledi ve
kas ynlarn aralayp km olan kk elleri ve ba da
tekrar geri ekti. Aksayarak yerine dnd ve hafif bir hrl
tyla yere kt.
"E r bu glmeyse," diye fsldad Fiziki.'
"Glmek de hibir eyi kantlamaz. Maymunlar da g
ler. "
"Durun," dedi Kaptan. Gne'ten yanm, zayf yznde
gzleri parlad. "Varsayalm ki bizimkinden ok daha geni
bir genetik yetenek yaylrnma sahipler. Bylece snflar, ya
ni kastlar oluuyor; bir yanda yaratc iiler ve inaatlar,
dier yanda ise esas olarak hibir ie uygun olmayan geni
bir kitle yeralyor. Ve bu, ie yaramayanlar. . . "
"ldrlyorlar. Ya da deneye tabi tutuluyorlar. Ya da g
da maddesi oluyorlar. Hadi, korkmayn, aklnza ne geliyor
sa syleyin," dedi Doktor. "Kimse size glmez, nk her
ey mmkn. Ne yazk ki mmkn olan her eyin bizim
iin anlam olmak zorunda deil. "
"lskeletlere n e demeli? " diye sordu Kimyager.
"renmeye yardmc gereler. "
"Eer size dnden bu yana aklma gelen teorileri syle
meye kalksaydm," dedi Doktor, "Henry'nin yazd kitap
kadar retici olmasa da, onun be kat o lu rdu herhalde.
ocukken yal bir astronot tanmtm. Bandaki salar
dan daha ok gezegen grmt ve hala salar dklme
. miti . . . Bana bir uydunun grnn anlatmaya almt
-hangisi olduunu hatrlamyorum. 'Orada byle . . . byk . . .
bilirsin ite' dedi kollarn aarak. 'Ve byle eyleri var. . . e
ye olduka benziyor. . . Ama gkyz farkldr. . . byle olma7
sna ramen. . . ' Sonunda gld ve vazgeti. Uzaya hi git
memi birine, ayaklannn altnda yldzlada bolukta asl
kalmann neye benzediini anlatamazsn. Ve biz sadece fi-

1 58
ziksel evre farklarn tartyoruz! nmzde en az be
bin yllk bir uygarlk var. En az! Ve biz birka gnde z
meye alyoruz ! "
"Ama denemeliyiz, nk b aaramazsak dememiz gere
ken bedel ok yksek olabilir," dedi Kaptan. Bir sessizlik
ten sonra ekledi, "Ya sen ne yapmamz neriyorsun ? "
"u ana kadar n e yaptysak onu , " dedi Doktor, "Baarma
ansmzn be binde bir, yani Aden'in uygarlk ya kadar
da bir olduunu dnmeme ramen . . . "
Mhendis tnelden kt ve kumsaldalarm gibi glgede
yatan arkadalarn grerek, tulumunu karp onlara katl
d. Kimyager bayla onu selamlad.
"Nasl gidiyor?" diye sordu Kaptan.
"ey, drtte bitti saylr. . . Ama sadece bununla ura
myordum, nk u ilk fabrikay dnyordum, kuzeyde
grdmz ; terkedildiine ve kullanlmadna karar
vermitik. .. Komik olan nedir? N eden glyorsunuz? "
"Sana bir ey syleyeceim," dedi Doktor, ilerinde ciddi
yetini koruyan tek oydu. " Gemi havalanmaya hazr oldu
unda isyan kacak. H i kimsenin bu ii zmeden gitme-
ye niyeti yok . . . Sen bile , imdi, makinalarn banda ter
dkmek yerine . . . "

"Ah, siz de mi varsaymlarda bu lunuyordunuz ? " dedi


Mhendis. "Ne sonuca vardnz?"
"Hi. Ya sen?"
"Ben de yle, ama ... ortak eler bulmaya alyordum,
orada karlatmz ey iin daha genel bir model demek
istiyorum. Ve u o tomatik fabrikayla ilgili kafama taklan
bir ey var, devirler halinde almasna ve ilemi tekrar
ediyor gibi grnmesine ramen, 'son rnler' zde deil
di. . . Hatrladnz m? "
Dierleri evet anlamnda mrldar:dlar.
"Ve dn Doktor, tkicanllarn birbirlerinden farkl olduk-

1 59
larna dikkat ekmiti -bir ksmnn gzleri, bir ksmnn
burunlar yok, ya da parmaklarnn says ve derilerinin
rengi farkl. Buradaki her ey, belirli snrlarn dna kma
mak zere deiiyor, bu yzden varyasyon, yaplan ilem
deki hem biyolojik, hem teknolojik aksaklklardan kaynak
lanyor gibi grnyor. . . "
"Evet, ite bu ilgin ! " dedi, artan bir dikkatle onu dinle
yen Fiziki:
"Kafanda bir eyler var senin. Devam et," dedi Doktor,
ona dnerek. Mhendis ise belli belirsiz ban sallyordu.
"Hayr, aslnda, aptalca bir dnceydi. lnsan oturduu
yerde srekli kendi kendine dnrse, aklna olmadk. . . "
"Nedir u dncen, sylesene ! " diye bard Kimyager,
neredeyse hiddetle.
"Anlatmaya balamtn naslsa, " dedi Sibernetiki.
"Ben . . . yle dndm: Fabrikada devirli bir retim ve
ykm ilemi gzledik ve sonra dn siz fabrikaya benzer bir
mekanizma kefettiniz. Eer o fabrika ise, bir eyler retmi
olmas gerek. "
"Ama orada hibir ey yoktu ," dedi Kimyager, "iskeletler
den baka. Elbette her yere bakmadk. . . " diye de tereddtle
ekledi.
"Ve eer bu fabrika tkicanl retiyorsa ne olacak?" diye
sordu Mhendis, yumuak bir sesle. Sessizlikte devam etti:
"Kitle retimi ve bir montaj hatt var. Varyasyonun dene
tim eksikliinden ok, ilemlerin kendi karmak bnyesin
den kaynaklanyor olmas dnda, sistem paralel. Iskeletler
eitleniyor. "
"Ve sen . . . 'denetimden geemeyenleri' ldrdklerini
sylyorsun?" dedi Kimyage. Sesi deimiti.
"Kesinlikle hayr! Benim dndm, sizin bulduunuz
u vcutlarm . . . aslnda hi yaamam olduklar ! Yani sis
tem, organizmalar, her trl kas ve i organlaryla donatp

1 60
yaratyor, ama normdan sapmann, fonksiyon gremeyecek
kadar byk olduu vcutlara . . . hi hayat verilmiyor, onlar
retim serisinden uzaklatrlyorlar. . . "

"Ya vcutlarndaki yark, o neydi? 'Daha defolu olan mal'


m?" diye sordu Sibernetiki.
"Bilmiyorum, ama varolan bir olasl yok sayamayz. "
"Doru, sayamayz," dedi Doktor. Ufuktaki mavimsi pusa
bakyordu. "Senin sylediine gre . . . u krk tp . . .
"

"Belki sentez srasnda yaplan, besin enjeksiyonu gibi bir


eydi."
"Bu, buraya getirdin tkicanlnn neden geri zekal gibi
grndn de aklyor," dedi Sibernetiki. "Eer tam
gelimi olarak retildiyse, hi tecrbesi yok. . . "
"Hayr," diye reddetti Kimyager. "Bizimki bir eyleri bili
yor. Ta trnarhaneye dnmekten korkuyordu -ki bunun
iin iyi bir gerekesi olabilir- ayrca u ayna eritten de rk
mt. Ve getiimiz acayip, grntl snr hakknda da

bir eyler biliyordu . . .


"

"Bilemiyorum. Henry'nin hipotezi pek anlaml gelmiyor,"


dedi Kaptan, ayaklarndaki kumu seyrederken. "llk fabrika,
kullamlmayan paralar retiyor. kinci de yaayan varlklar
m? Peki, neden? Ve sen bunlarn da hoplatcya geri atld
m m ileri sryorsun?"
"Ne korkun bir dnce?" dedi Sibernetiki, rpererek.
"Ama eer yaayan varlklar hoplatcya geri atlyor ol
sayd," dedi Kimyager, "Hayat verilerneyecek kadar defolu
olanlarn dzenlenmesine gerek kalmazd. stelik byle bir
'yeniden ileme' olayna kant olabilecek hibir ey grme
dik biz . . .
"

Srp giden bir sessizlikten sonra Doktor ayaa kalkt ve


oturanlara yle bir bakt.
"Mhendis'in dncesini aldk," dedi, "Ve imdi gerek
: leri buna uydurmaya alyoruz; bu 'biyolojik fabrika' hi-
.
161
potezine. Bu, bir tek eyi kantlyor: Biz ok asil ve ahlakl
dnyoruz, ayrca, fazlasyla da bnz . . . "
Dierleri aknlkla ona bakarken, devam etti: "Bir dakika
nce en kt olasl tahmin etmeye urayordunuz, imdi
ise ancak bir ocuun izebilecei bir grnt kardnz or
taya: rettii canllar tekrar trnek iin retim yapan bir
fabrika . . . Dostlarm, gerek ok daha kt olabilir."
"Gerekten ! " diye atld Sibernetiki.
"Durun, brakn konusun," dedi Mhendis.
" u yerleim blgesinde neler olduunu dndke,
grdmz sandmz eylerden btnyle farkl eyler
grdmze inanyorum."
"O halde, sana gre ne oluyordu? " diye sordu Fiziki.
"Ne olduunu bilmiyorum , ama ne olmadn biliyo
rum. "
"Ak konu ! Bilmece gibi deil ! "
"Ta labirentte dolarken birdenbire bir kalabaln h
cumuna uradk, sonra da dalp katlar. Yerleim blgesi
ne yaklarken klarn sndn grdmzden, ora
dakilerin bizden saklandklarn dnmutk ve saklana
cak yer arayan bir kalabaln bizi ezdiini de . . . imdi tm
olaylar srasyla yeniden gzmde canlandrmaya altm
ve size unu syleyeceim: Delilie kar verilen sava gibi
geree de direnilir.
"Sonuca gel ! "
Sonu u: Durumumuza bir gz atalm; baz yabanclar
uzaydan gelip, stn zekal varlklarn yaad bir gezege
ne ini yapyor. Gezegen sakinlerinin tepkisi ne olabilir?"
Kimse cevap vermeyince Doktor devam etti: "Bu gezege
nin varlklar test tplerinde veya daha garip baka yntem
lerle yaratlm olsalar bile ben, mmkn olan sadece
davran biimi gryorum: Bu yabanclada iletiim kur
maya almak, onlara saldrmak, ya da kamak. Ancak du-

1 62
rum, bir drdnc olasl ortaya karma benziyor: Top
u ilgisizlik! "
" 'N eredeyse kaburga kemiklerimi kracaklard' diyen
sendin. Bu mu ilgisizlik? ! " diye dudak bkt Sibernetiki.
Ama Kimyager, ban sallad; gzleri parlyordu.
Doktor cevap verdi: "Eer sen de kendini yangndan ka
an bir sr srsnn yolu stnde bulsaydn, durumun
bizden daha kt olabilirdi. Ama bu, srnn seni farketti
i anlamna gelmezdi. Size tkicanl srsnn bizi kesinlik
le grmediini sylyorum. Bizimle ilgilenmediler. Evet,
orada korku vard, ama nedeni biz deildik. Biz yalnzca
yoUarnn stndeydik."
Kimyager konumaya balad. "Evet," dedi yavaa. "B
tn bu geen srede beni rahatsz eden bir ey var; kendi
mi, yanl cmlelerin olduu bir metni okumaya alr gibi
hissediyorum. Baz eyler imdi anlam kazanyor. Evet,
Doktor hakl. Beni grmediler. En yaknmda olanlar hari,
ama onlar panie kaplmayan birkayd; beni grmek,
zerlerinde neredeyse sakinletitki bir etki yapmt sanki.
Bana bakarlarken, sadece, yabanc bir yaratk grp ar
m gezegen sakinleri gibiydiler. Bana zarar vermek gibi bir
niyetleri yoktu . Hatta, yeniden gzlerimin nne getirmeye
alyorum da, srden kendimi kurtarnam iin bana yar
dm bile ettiler. . . "
"Ya sry stnze salp k bulmanz salayan bir
bakas ise? "
Kimyager, 'Hayr' anlamnda ban sallad. "Orada byle
birileri yoktu . Ne uan diskler, ne nbetiler, ne de bir or
ganizasyon -yalnzca kaos tu oradaki; kargaa. . . Evet, tam
anlamyla buydu. " Sonra ekledi, " ok garip, ama bunu an-
1 Cak imdi farkedebiliyorum ! Benimle ilgilenenler sanki
kendilerini taparlamaya alyor gibi grnyorlard, di
erleri ise korkudan lgna dnmt ! "

163
"Ama, o halde," dedi Kaptan, "Neden klar tam oraya
vardmz anda sndrld? " ,
"Benim kafan kartran, paniin kendisi," dedi Doktor.
"Evet. . . Sebebi ne olabilir? "
"Belki gezegenin uygarl sona yaklayor," dedi Siberne
tiki, bir anlk sessizlikten sonra. "Bir gerileme, zlme
dnemi ya da toplumu saran bir tr kanser olabilir. "
"Bu, tatmin edici deil," dedi Kaptan. "Bizim Dnya'nz
da -ki ortalama olarak almabilecek bir gezegen- gerileme
sreleri olmutur ve birok uygarlk ykselip kmtr;
ma tarihimizi btn olarak ele alrsan, durmakszn artan
bir karkln ve hayatm byyen deerinin resmi kar
karma. Biz buna 'ilerleme' diyoruz. llerleme normal bir fe
nomendir. Ama byk rakamlar sz konusu olunca, kural
olarak, normdan istatistik bir sapma olacaktr; hem pozitif,
hem negatif ynde. .Biz bu dalm erisinin negatif ucunda
bir dnyaya ini yapm olabiliriz."
"Matematiksel mistisizm," diye homurdand Mhendis.
"Ama u fabrikann varl bir gerek," dedi Fiziki.
"llk fabrika, evet. tkincinin varl ise bir hipotez, yalnzca."
"Dier bir deyile, bir aratrma gezisi daha yapmamz
gerekecek," dedi Kimyager.
Mhendis evreye bakt. Gne batda alalmt; kumda
ki glgeler uzuyordu. Hafif bir rzgar esti.
''Bugn m? , " diye sordu Kaptan'a bakarak.
"Bugn sadece su iin gideceiz, baka bir ey iin deil,"
Kaptan ayaa kalkt. "llgin bir tartma oldu ," dedi ama,
aklnn baka yerde olduu belliydi. Tulumunu ald.
"Bu akam," diye devam etti, "Su iin kaynaa gideceiz.
Hibir ekilde bunun dna kmak yok, tabii, dorudan
bir saldryla karlamadmz srece. " Kurnda o turan
adamlara dnd , bir sre dnd, sonra, "Bu houma git
medi," dedi.

1 64
"Nedir houna gitmeyen? "
"lki gn nceki ziyaretlerinden sonra bizi rahat brakma
lar. Hibir toplu:p, gkten den yabanc bir uzay gemisi
karsnda byle davranmaz. "
"Byle bir aldrmazlk benim sylediimi destekliyor, "
dedi Sibernetiki.
"Aden'i etkileyen bir 'kanser' konusu mu? Bizim gr
amza gre, olabilecek en ktp. ey bu deil. Ancak. .. "
"Ancak ne? "
"Hi. Hey, beyler, u Savunucu'yu kazp karalm. Di
yodlar salam olsa gerek. "

' 1 65
IX

Kl SAAT boyunca alt blmeyi, robot paralarndan ve Sa-

I
vunucu'nun kaplamasn saran birbirini geip skm
ksmlardan kurtarnakla uratlar. Daha ar cisimleri
kaldrrken kk bir yk asansr kullandlar. Mhendis
ile Kaptan kapdan smayacak ne varsa ayrp kopard. Sa
vunucu'nun tareti ile bir kurun arlk kutusunun arasna
skm iki metal plakay bir elektrik yayyla kesrnek zo
runda kaldlar; bunun iin gerekli kablolar motor odasn
daki kontrol panelinden indirdiler. Sibernetiki ve Fiziki
hurda ynndaki paralar aykladlar. Onarlamayacak
eyler ufaland. Kimyager krntlar metal ve plastik diye
ikiye ayrd. Arada bir, ar bir ktle kalcimlrken ellerinde
ki ii brakp birbirlerine yardm etmek zorunda kaldlar.
Saat alt civarnda Savunucu'nun yass kafasna ulaabile
cekleri ve st kapan aabilecekleri bir geit oluturmay

baarmlard.
Karanlk giriten ieri ilk adayan Sibernetiki oldu. Ona,
tele baladklan bir lambay ulatrdlar. Yukarya kan sesi
bir kuyudan gelir gibi bouktu.

1 66
"Hepsi burada ! " diye bard zaferle. "Her ey alyor!
leri girer girmez kullanabilirsiniz ! "
"Savunucu btn bunlara dayanabilecek ekilde ina
edildi," dedi Mhendis, parlayan gzlerle. Kollarnda bir iki
syrk vard.
"Beyler, saat alt. Eer su alacaksakimdi tam zamandr,"
dedi Kaptan. "Sibernetiki ve Mhendis'in ileri var; bu
yzden, dnk takm gidecek. "
"Ben kabul etmiyorum! "
"Bak. . . " diye balamt Kaptan, ama Mhendis szn
kesti:
"Benim burada yapacam eyi siz de yapabilirsiniz. Bu
kez ben gidiyorum."
Bir sre tarttlar ve sonunda Kaptan pes etti. Gidecek
grup Mhendis, Fiziki ve Doktor'dan oluacakt. Doktor
tekrar gitmek konusunda srar etmiti.
"Tenekeler hazr," dedi Kaptan. "lrmak buradan iki mil
kadar tede."
"Eer yapabilirsek, iki sefer yaparz, " dedi Mhendis.
"Yz galon kadar getirebiliriz bu ekilde."
"Bakarz."
Kimyager ve Sibernetiki bir sre iin onlara elik etmek
istediler ama Mhendis reddetti. "Refakatiye ihtiyacmz
yok. Aptalca bu. "
"Ben ne olursa olsun darda olmam gerektiini dn
yorum," dedi Kimyager.
elik merdivenden ktlar.

Gne alalmt. Sspansiyonu , dmeni ve benzin depo


sunu kontrol ettikten sonra Mhendis direksiyana geti.
Ama Doktor bindii anda, geminin glgesinde uzanm ya
tyor olan tkicanl ayaa kalkt ve ona doru yrmeye ba
lad. Cip hareket ettiinde ise, dev yaratk mzmzlanarak
arkalarma takld. Hz Kimyager'i hayrete drmt.

167
Doktor Mhendis'e seslendi ve cip durdu.
"Yine ne var? " diye sylendi Mhendis. "Onu yanmza
alacak deiliz ! "
Doktor skntyla , n e yapacan bilemeden, tepesinde
ykselen koca omuzlara ve baa bakt. Ikicanl da arln
bir sa, bir sol ayann stne vererek ve hrltl sesler
kararak Doktor'a dik dik bakyordu .
"Onu gemiye kilitle. Yoksa peinden gelecek," dedi M
hendis.
"Ya da uyut," dedi Kimyager. "Eer bizimle urarsa dik
kati baka yne ekilebilir."
Bu kadar Doktor'u raz etmeye yetmiti. Cip gemiye geri
dnd ve tkicanl da kendine zg admlaryla onlarn ar
kasndan geldi. Doktor onu tatl szlerle tnele soktu, ama
hi de kolay olmad bu. Bir eyrek saat sonra tepesi atm
bir halde geri dnmt.
"Onu ilkyardm odasna koydum," dedi, "Orada cam ve-
ya ona benzer kesici bir nesne yok. Ama rkebilir."
"Ana tavuk gibi davranyorsun," dedi Mhendis.
Doktor dudan srd ama cevap vermedi.
Geni bir yay izerek yeniden yola koyuldular. Kimyager,
grnrde yalnzca ge ykselen ve giderek ineelen bir
toz bulutu kalncaya kadar el sallad. Sonra atemn yerle
tirildii s siperin yannda bir ileri bir geri admlamaya
balad.
lki saat sonra ince kalikslerin ve onlarn uzun glgeleri
nin arasndan yeni bir toz bulutu belirdiinde hala ayn ii
yapyordu . Krmz, ikin, yumurta biimli Gne kresi
ufka henz demiti, imdi kuzeyde mavimsi bulutlardan
b ir kme olumutu. Ama genellikle gn n bu saatinde
kendini gsteren serinlik giderek yok oluyordu; hava hala
boucuydu.
Cip, disk oluklarnn stnde zplayarak yaklat. Yere

1 68
yaknlamt ve tekerlekleri daha yassyd. Kimyager btn
tenekelerdeki suyun aprtsn duyabiliyordu. Bo koltukta
bile dolu bir teneke vard. "Nasl geti?" diye sordu.
Mhendis koyu caml gzln kararak, yzndeki
ter ve toz karmn bir mendille sildi.
"Gayet honut ediciydi."

"Kimseyle karlamadnz m? "


"Her zamanki gibi diskler vard, ama onlara yaklamadk.
u yankl koruluun br tare.fna ktk. Tek sorun, tene
keteri doldurmakt. El altnda bir pompa olsa hi fena ol
mazd. "
"Geri dnyoruz," dedi Fiziki.
"Ama nce suyu aktarmanz .. "
"Yo , bence hi gerek yok," dedi Fiziki. "Daha bir sr
bo tenekerniz var, bir ksmn alacaz. Dner dnmez
hepsini birden tarz. "
O ve Mhen dis baktlar; saki gizli bir dnceyi payla
yorlard. Ama Kimyager onlarn, dolu tenekeleri indirip
yerlerine bolar yklemekteki acelelerine armasna ra
men, bu baknay kard. Bir dakika sonra, batan Gne'in
yla , ak alan boyunca uzun, koyu krmz bir duvar
oluturah bi.r toz bulutunun iinde yeniden kaybolmulard.
Kaptan tnelden kt. "Hala gelmediler," dedi.
"Buradaydlar. Tenekeleri bolaryla deitirdiler ve tekrar
gittiler."
Kaptan kzmaktan o k , a fallamt. "Bu kadar abuk
mu ? " Kimyager'e bir dakika sonra nbeti devralacan sy
ledtkten sonra, aada ana robotun stnde alan Siber
netiki'ye haber vermeye gitti.
Sibernetiki dalgn dalgn ban sallad. Azndaki yirmi
tane transistr eline tkrd. Boynuna dolad, robotun
i blmlerine ait rengarenk yzlerce tel, oradan gsne
, sarkyordu. Bunlar birbirine yle hzl birletiriyordu ki

' 1 69
parmaklar adeta uuyordu. Ara sra birden duruyor ve bir
dakika veya daha uzun sre, nndeki diyagrama akn
lkla bakyordu.
Kaptan yukar kt ve mrettebata akam yemei hazr
layacak olan Kimyager'le nbet deitirdi. Atemn yanna
oturdu. Zaman ldrmek iin, Mhendis'in hazrlad ka
rar defterinin sayfa kenarlarna notlar almaya balad.
Iki gndr, ykleme blmndeki yirmi be bin galon
radyasyonlu suyu ne yapacaklar konusunda kafa patat
yordu hepsi. Suyu antahilrnek iin filtreleri altrmak ge
rekiyordu, ama nce filtrelere g tayan kablqyu onarrrtak
durumundaydlar, stelik kablo suyun tat blmde uza
nyordu . Gemide dalna donann vard, ancak, radyasyon
koruyuculu deildi. Ve bunlarn zrhlarn kurunla kapla
maktansa, robotlarn onarmn beklemek ve bu ii onlara
yaptrmak daha mantklyd.
Kaptan geminin k tarafnn altnda, gecenin iinde yanp
snen kta oturuyordu. Notlarn mmkn olduunca a
buk almaya alyordu, nk k saniyeden fazla yank
kalmyordu. Sonra bu ekilde yazd el yazsnn kargack
burgack halini grp gld. Saatine bakt: Ona geliyordu.
Ayaa kalkp birka adm att, ci pin farlarn grmeyi
bekledi ama gremedi. Cipin ynnde yrmeye balad.
Yalnz olduunda genellikle yapt gibi, yldzlara bakt.
Samanyolu simsiyah zeminde dik bir ayla trmanyordu.
Gzlerini Akrep takmyldzndan biraz sola kaydrd ve
birden nefesini tu tt u. Olak yldzlarnn en parlaklar g
bela grlebiliyorlard; hafif bir kzartnn iinde kaybol
mutu hepsi. Sanki Samanyolu genileyip hepsini yutmu
tu. Sonra anlad: Dou ufkunun tam zerinde, gkyzn
deki bir yansmayd bu. Kalbi arprnaya balad, grtlanda
bir basn hissetti. Dilerini skt. Yansma beyazms ve so
luktu ama ardarda birka kez alevlenerek parlad. Kaptan

1 70
gzlerini kapatt, btn dikkatini toplayarak dinlemeye a
lt, ama btn duyduu, kendi nabz atlaryd. imdi ta
kmyldzlar hemen hemen btnyle grnmez olmutu..
Puslu bir kla dolan ufka hi kmldamadan bakt.
llk aklna gelen, gemiye geri dnp bunu dierlerine an
latmakt. Atcy sava alanna getirebilirlerdi. Ama bu, y
ryerek en az saat srerdi. Cipin yansra bir de kk
helikopterleri vard, ama kutularn arasna skm bir e
kilde radyasyonlu suyun iinde yatyordu. s telik krk
pervane kanadnn dnda, durumunu tamamen grebilmi
deillerdi. Belki pilot kabini daha da kt durumdayd. Ge
riye bir tek Savunucu kalyordu. Uzaktan ykleme kapan
ap Savunucu'nun iine trmanabilirlerdi -motor odasnda
bir transmitr vard- ve kapan almasyla birlikte boala
cak olan suyun iinden gidebilirlerdi. Savunucu'nun iinde
emniyette olurlard. Ama kapa amay baarabilec kler
miydi? Sonra, geminin evresindeki radyoaktif topra ne
yapacaklard? ok geni bir alana yaylaca kesindi. . .
O n dakika beklerneye karar verdi. O zamana kadar cipin
farlarn grmezse, gideceklerdi. Saatine bakt: On'u on
dakika geiyordu. Yansma -evet, yanlmyordu- tepede
peinbe ve altta donuk beyaz bir erit biiminde ufuk bo
yunca yava yava yaylyor, Alpha Phoenix'e yaklayordu.
Tekrar saate bakt. Gitmesine drt dakika kalmt. Farlar
grdi:i.
nce, parldayan bir yldz gibiydi; sonra k ikiye b
lnd ve aa yukar hoplayarak, gz kamatrc bir hal
ald. Kaptan artk tekerleklerin sesini duyabiliyordu. Hzl
geliyorlard ama tehlikeli bir hz deildi yaptklar; ok te
lal olmamalar, huzursuzluunu alp gtrmt ve byle
durumlarda her zaman olduu gibi, bunun yerini kzgnlk
ald.
Farknda olmadan gemiden yz metre kadar uzaklam-

1 71
t. Cip sert bir frenle durdu ve Doktor bard: "Atla ! "
Kaptan bo bulduu bir tenekeyi yana iterek ko ltua
oturdu. Adamlara bakt -zarar grme benzemiyorlard- ve
eilip atemn narulusuna dokundu. Souktu.
Soran gzlerle Fiziki'ye bakt ama bakna cevap alama
ynca hibir ey sylemeden, bekledi. Gemiye vardklarnda
Mhendis tekrar keskin bir frenle dn yapt ve bu, bo
tenekeleri takrdatt gibi, Kaptan' da sert bir ekilde kol
tuuna oturttu. Cip, tnel giriinin nnde durdu.
"Suyun hepsi buhar m oldu ? " diye sordu Kaptan, alayc
bir sesle.
"Su alamadk, " dedi Mhendis. Dner koltuunu Kap
tan'a evirdi. "lrmaa gidemedik."
Kimse cipten inmedi. Kaptan Mhendis'in yzne bakt,
sonra da Fiziki'nin.
"llk gidiimizde ilgin bir eyler grmtk," dedi Fizik
i, "Ama anlam veremedik. Tekrar incelemek istedik. "
"Eer dnmeseydiniz, tedbirli davranmanz bizim ne ii
nize yarayacakt, syler misiniz ? " diye sordu Kaptan. fke
sini daha fazla gizleyememiti. "Her eyi duymak istiyo
rum ! Hem de imdi ! "
"Orada bir eyler yapyorlar; rman hem bu, hem teki
tarafnda, tepelerde, oyuklarda, oluklar boyunca. Birka mil
yarapnda ," dedi Doktor. Mhendis de ban saHayarak
onaylad.
"llk seferde, hava henz kararmamken, u koca topa
lardan bir grup grdk. V eklini almlard, bir tr kaz ya
pyor gibi topra pskrtyo rlard. Dnmzde dikkati
mizi ekti; tepenin stndeyken. Ama grdm, hi hou
ma gitmedi. "
"Ne houna gitmedi? " diye sordu Kaptan.
"genin tepe noktas bizi gsteriyordu. "
"Ve siz tek kelime bile sylemeden oraya geri gittiniz ? "

1 72
"Kabul ediyorum, lgnlkt," dedi Mhendis. "Ama d
ndk ki, kimin gidecei konusunda bir dolu tartacak
tk; kim hayatn tehlikeye atacakt vesaire . . . Biz de en basit
ve abuk, bizim gidebileceimize karar verdik. Ben topala
rn, hava karardnda, altklar yeri aydnlatacan d
nmtm.
"Sizi grmediler mi? "
"Hayr. En azndan, grdklerine dair bir iaret almadk.
/
Bizi vuri:adlar. "
"Nasl gittiniz? "
"Tepelerin srtlarndan, daha dorusu, srtlarn biraz aa
sndan; bu ekilde, grnmeyeceimizi dndk. Farlar
snkt, elbette. Zaten bu yzden bu kadar uzad."
"Ksacas su almak gibi bir niyetiniz yoktu? Tenekeleri de
Kimyager'i kandrmak iin aldnz, yle mi? "
"Hayr, yle deildi," dedi Doktor. Cipin iinde bir yanp,
bir snen kta oturuyorlard. "Irmaa yukardan yakla
mak istedik, yani teki taraftan. Ama yapamadk "
"Neden? "
"Orada da ayn eyi yapyorlard. Ve imdi, karanlk k
tnden beri hendekiere bir tr parlak sv dkyorlar.
Bunun yayd kla tam olarak grebildik"
"Neydi o ? " diye sordu Kaptan, Mhendis'e.
Mhendis omuz silkti. "Belki de hendekler kalptr. Ger
i, sv, metalik olamayacak kadar inceydi. "
"Nasl tayorlar? "
"Tamyorlar, Oluklar boyunca bir eyler uzatmlar, bir
boru hatt belki de, ama kesin olarak syleyemem. "
"Ergimi metali borulardan m geiriyarlar? ! "
"Ben sana, karanlkta ve drbnle grdklerimi sylyo
. rum. Ik ok zayft -her kaznn ortas cva lambas gibi
kor yayyordu, panlt ok fazlayd- ve biz de en az ya
rm mil uzaktaydk "

1 73
Ik yine snmt , bir an iin birbirlerini grerneden
o turdular, sonra yeniden yand. "u kahrolas eyi karmak
gerekiyor," dedi Kaptan.
Tnelden kan Kimyager'i grdler. Kimyager cipin ya
nna geldi ve bir soru-cevap alverii balad. Bu arada M
hendis, inip, yanar-sner lambaya giden akmn anahtarn
kapatt. Srp giden karanlkta , ufuktaki kzart ok daha
parlakt. Daha ok, gneye doru gidiyordu.
"Orada yzlercesi vard, " dedi Mhendis. Yukar km,
geminin yannda dikiliyar ve kzartya bakyordu. Ikta y
z gri olmutu.
"Topalardan m?"
"Hayr, lkicanllardan. Siluetleri, dktkleri svya yans
yordu. ok hzl alyorlard; maddenin ykselmesi ak
a grlebiliyordu ve bir tr kafesle yanlardan, arkadan
destek yapyorlard. Ama n, yani bize bakan taraf ak b
raklmt."
"Ne yapacaz? Burada byle oturup parmaklarmz m
sayacaz? " diye sordu Kimyager. Sesi tiz ve kzgnd.
"Hayr," dedi Kaptan. "Hadi, Savunucu'nun sistemlerine
bir bakalm. "
Bir an, sessizlikte kzartya baktlar. Ara sra artyor gibiy
di.
" Suyu boaltmak m istiyorsun? " diye sordu Mhendis,
endieyle.
"imdilik, hayr. zerinde dnyorum. Kapa deneye
ceiz. Eer kilit mekanizmas alyorsa ve kapak alrsa,
hzla kapatacaz. En kt olaslkla, birka galon su dk
lecektir, zaten bu sorun olmaz; bu kadarn temizleyebiliriz.
Acil durumda da Sa:vunucu'yu kullanp kullanamayaca
mz greceiz. "
" Eer nkleer saldr o lursa Savunucu n e ie yarayacak ? "
diye sordu Kimyager.

1 74
"Seramit, patlama noktasndan itibaren yz metre ka-
dar dayanabilir. "
"Ya yz metre de dayanabilir mi?"
"Evet, Savunucu yz metrede bir patlamaya dayanabilir. "
"Yalnzca toprak siper olduunda,'' diye dzeltti Fiziki.
"Eer gerekirse, topra kazp aa ineceiz. "
"Ama beyz metreden bile, kapak ergiyip kaynaacak ve
biz de ierde kalp, stakoz gibi kzaracaz ! "
"Aptallk bu: u anda tepemize bomba yagmyor. Ayrca,
unu kabul et, gemiyi terkedemeyiz. Eer gemi zarar grr
se yenisini neyle yapacaz? " Mhendis'in sorusu sessizlik
le karland.
Fiziki'nin aklna bir ey gelmiti. "Durun bir dakika, Sa
vunucu eksik. Sibernetiki diyodlarn kard."
"Yalnzca gzlem sistemindekileri. Onlar olmadan da ni
an alabiliriz. Zaten antriprotonlar kullanlrsa direkt isabe
te gerek yok. .. "
"Bir ey sormak istiyorum , " dedi Doktor. Herkes o na
dnd. "Aslnda . . . pek nemli deil. Sadece eyi renmek
istiyorum . . . tkicanl ben yokken . . . "
nce sessizlik oldu, sonra da kahkahalar ykseldi; sanki
btn tehlike yok olmutu.
"Uyuyor," dedi Kaptan. "Ya da en azndan, saat sekizde
baktmda uyuyordu. Btn yapt uyumak galiba. Hi
yemek yiyor mu? " diye Doktor'a sordu.
"Burada yemiyor. Verdiklerimin hibirine dokunmad."
"Ah, evet, hepimizin baz sorunlar vardr," diye alayla
karanlkta srtt Mhendis.
"Merhaba ! " Ses aadan geliyordu. "Ltfen dikkat ! "
Arkalarn dnmeleriyle birlikte byk, koyu bir ekil t
nelden kt ve hafif bir gcrtyla dimdik durdu. Arkasnda,
boynuna feneri asm, Sibernetiki belirdi.
"llk 'evrensel' ! " dedi gururla. Sonra arkadalarnn yzle-

1 75
ri dikkatini ekti. "Bir ey mi oldu ? "
"Henz deil," dedi Kimyager. "Ama dndmzden
fazlas olabilir."
"ey. .. te bu robotumuz tamam, " dedi Sibernetiki, bi-
raz yarm azla.
"Harika. Ona derhal ie balamasn syleyebilirsin."
"Ne yapacak? "
"Mezarlarmz kazacak! " Ve Kimyager, arkadalarn b
rakp yrd gitti. Kaptan onun arkasndan bakarak bir s
re durdu, sonra gittii yne yrd.
"Nesi var bunun?" diye sordu Sibernetiki. Sersemlemiti.
Mhendis aklad: "Buraya gre douya den vadilerde
bize kar hazrlk yapyorlar. Irmaa gittiimizde farkettik
Belki de saldracaklar ama nasl olacan tahmin edemiyo
ruz."
"Saldracaklar m? "
Sibernetiki'nin kafas, saatlerce urat iiyle hala yle
sine doluydu ki, Mhendis'in sylediklerini pek anlama
benzemiyordu . Adamlara bakt, sonra dzle dnd. K
zllkta iki figr yava yava yaklayordu. Sibernetiki, ta
tan yontulmu gibi hareketsiz duran robotuna bakt.
"Bir eyler yapmalyz . . . " diye fsldad.
"Savunucu'yu harekete geiriyoru z , " dedi F iziki. "le
yarasn veya yaramasn; en azndan, yapacak bir eyimiz
olur. Kaptan'a Kimyager'i aaya gndermesini sylersiniz.
Biz filtreleri. onanyor. olacaz. Elektrik iini rob o t yapabilir.
Hadi gidelim, baylar."
Fiziki ve Sibernetiki tnele girdiler, evrensel robot da
dnd ve onlar izledi.
Mhendis hayranlkla bu stn makinaya bakt ve Dok
tor'a dnd, "Biliyorsun, Blackie ie yarayacak; su altnda
alabilir."
"Ama nasl komut vereceksin? Ses ulamayacaktr," dedi

176
Doktor dalgn dalgn, sadece konumay srdrmek iin.
Karanlkta iki adama bakyordu. Yine uzaklayorlard. Yl
dzlarn altnda ho bir yrye km gibiydiler.
" Mikrotransmitrle, bunu biliyorsun , " dedi Mhendis,
Doktor'un bakn izleyerek. Sonra farkl bir tonla devam
etti: "Baaracamz bildii iin. . . "
"Evet," dedi Doktor, ban sallayarak. "Bu yzden Aden'i
hemen terketmek istemedi. .. "
"nemli deil." Mhendis oktan tnel e yrmeye ba
lamt. "Onu tanrm. Hareket baladnda geecektir."
"Evet," dedi Doktor, onun arkasndan giderken.
On be dakika kadar sonra Kaptan ve Kimyager gemiye
dnmlerdi. l balamadan nce Blackie tnel giriinin
evresinde iki metrelik bir toprak set yapmaya gnderilmi
ti, bunu yaptktan sonra da, sipere yerletirilmi atc ve ci
pin dnda her eyi aa getirecekti. Cipi paralara ayr
mak ok zaman alacakt; her durumda robota ihtiyalar
vard.
Geceyars olduunda harl harl almaya baladlar. Si
bernetiki Savunucu'nun btn devrelerini kontrol etti, Fi
ziki ve Mhendis radyasyon filtrelerini onarp ayariadlar
ve Kaptan, koruyucu giysilerle, motor odasnn alt ksmn
daki kuyuyu gzledi. Robot ise tabanda, suyun iki metre al
tnda, kablolarn stnde alyordu.
Ancak filtreler, ananldktan sonra bile tam kapasitede a
lmadlar, nk birok nite ilev grmyordu; adamlar
bu sorunu, pompalar hzlandrarak zdler. Artma ger
ekten ilkel koullarda ilerliyordu : Her on dakikada bir,
Kimyager, analiz iin tanktan rnek alyqrdu, nk o to
matik radyasyon lm aleti krkt ve onarm da onlarda
olmayan bir ey -zaman- gerektiriyordu.
Sabah te suyun hemen hemen tamam temizlenmiti.
Tank, n plakann ana ubuklardan birine arpp yard

1 77
yerden kaynak yapmak eziyetine kalkmadlar. Bunun ye
rine , bo duran fazladan bir tanka su pompaladlar. Normal
artlar altnda byle dengesiz bir yk dnlemezdi bile,
ama u anda gemi hareket halinde deildi. Suyu da pom
paladktan sonra alt blmeden sktrlrn hava flediler.
Duvarlarda biraz radyasyon kald ama imdilik kimsenin
oraya girmesi iin sebep yoktu. Sonra kapak stnde al
tlar. Gstergelere gre mekanizma kusursuz durumdayd
ama ilk denemede almad. Hidrolikleri kullanp kullan
mama konusunda biraz tarttktan sonra, Mhendis, kapa
dardan kontrol etmenin daha gvenli olacana karar
verdi ve dar ktlar.
Kapaa ulamak hi de kolay deildi; gvde dibinin he
men yanndayd ve be, alt metreden fazla yukarda kal
yordu. Aceleyle, artk metallerden bir yap iskelesi kurdular
-robot kaynak iini hallettii iin bu, sorunsuz tamamland
ve klarla, alacaklan blm aydnlattlar.
Gkyz douda gri olmutu; kzart artk grnmyor
du. Yukanda yldzlar yava yava yok oluyordu . lri i
damlalar gvdenin seramit plakalarma dyordu.
"ok garip,'' dedi Fiziki. " Mekanizma alyor. Kapakta
hibir arza yok, almamas dnda . . .
"

"Garip eyleri sevmem," dedi Sibernetiki, stne basa


basa.
"Pekala," dedi Kaptan. "Eski yntemi denemeye ne dersi
niz?" Bunu syledikten sonra yirmi librelik bir ekici kal
drd.
"Kenarna vurabilirsin , ama ok sert olmamak artyla ,"
dedi Mhendis, steksizce. Bu "yntem ," hi houna gitme
miti.
Kaptan iskelenin kolonunu gsnde sabitlemi , gri a
fakta kare bir heykel gibi duran siyah robota bir gz att ve
ekici iki eliyle kavrayp, biraz salladktan sonta vurdu .

1 78
Tekrar tekrar, dzenli olarak ve her seferinde birka in da
ha yukardan vuruyordu. Durduu adan hareketlerini
kontrol et:nesi gt, ama yine de iyi gidiyordu . Vurularn
ritmi farkl bir sesle bozuldu; ok aadan geliyor gibi bir
iniltiydi bu. Hemen ardndan, kulak trmalayc ve giderek
ykselen bir slkla, yap iskelesi sarslmaya balad.
"Aai ! " diye bard Fiziki. Birer birer platformdan aa
adadlar; sadece robot kprdamad. afak skmeye bala
mt, hem dzlk, hem de gkyz kl rengindeydi, artk.
lnilti ve sonra da slk dayanlmayacak kadar artt ve adam
lar geminin altna snp igdsel olarak kerek, balar
n kollaryla gizlediler. eyrek mil uzakta toprak bir kaynak
gibi yukar pskryordu. kan sesler ise beklenmedik bir
ekilde bouktu.
Tnele kotular, robot da onlar izledi. Kaptan ve M
hendis toprak setin arkasna geip douya, grlemenin gel
dii yne baktlar. Btn dzlk sarsld. Islk artyordu,
gkyz bir kilise orgunun sesini andrr uuldamalarla
doldu; sanki grnmeyen hava tatlarndan bir filo onlara
hcum etmek zereydi. n planda, kum ve toprak fskiye
leri, kurun gkyzne ykseliyordu.
"Normal bir uygarlk diyordun , deil mi? " dedi Fiziki
aada tnelden.
"Tepemizde uuyorlar ama onlar grmyoru m , " diye
mrldand Mhendis. Kaptan onu duymad. Ciyaklama ve
uultu sryordu, geminin yaknnda olmamasna ramen,
topran fkrmas da hissediliyordu . lki adam izliyorlard:
Hibir ey deimiyordu. Ufuktaki gmbrt, yerini, tek,
uzun deimeyen , has bir grlerneye brakt. Artk atla,
patlama olmakszn, hatta neredeyse sessizce dyordu'.
Sarsntlada yerinden oynam toprak, kstebek yollar gibi,
darbelerin olduu yerlerde kk tepecikler yapmt.
" Drbn! " diye seslendi Kaptan, tnele doru.

179
Bir dakika sonra drbn elindeydi. Baktnda aknl
daha da artt. nce, bu ar saldrnn menzilini bulduunu
dnd -ama , hayr- grnmeyen atlar ayn noktaya
dmeye devam ediyordu. Drbnyle btn manzaray
taradnda her ynden saldr olduunu grd. Bazs biraz
ileride, bazs olduka uzaktayd, ama hibiri, gemiye iki
yz metreden yakn deildi.
"Ne onlar? ! Atomik deiller, yle deil mi ! " Tnelden
bouk barmalar ykseliyordu.
"Hayr, deiller! ': diye bard Kaptan, sesini zorlayarak.
Mhendis azn Kaptan'n kulana yaptrd.
"Grdn m? Hala isabet ettiremiyorlar ! "
"Grebiliyorum ! "
"Her yandan sarldk ! "
Evet anlamnda ban sallad. Mhendis drbn alp
bakt.
Her an Gne doabilirdi. Solgun gkyz uuk mviy
di; ykanm gibi grnyordu. Geminin gmld kk/
tepeyi evreleyen ve biimsiz, titrek bir engel gibi, bir yok
olup bir yeniden ykselen toprak fskiyeleri dnda, dz
lkte hibir ey kprdamyordu.
Kaptan aniden bir karar verdi. Setin arkasndan kp
admda tepeye ulat. Yere yatt v e tnel giriinde yapama
dn yapp, kar yne bakt. Manzara aynyd: Vurular
dan oluan geni bir yarmay ve patlamalarn titreen, du
man seti.
Birisi , yannda kuru topraa aband: Mhendis'li b u .
Omuz omuza yatp izlemeye baladlar. Ufuktan dalga dal
ga gelen ve arada bir uzaklaan grlerneyi de artk nemse
miyorlard. Sesin azalmasnn nedeni sabah rzgaryd, ha
va Gne'in ilk klaryla birlikte snyordu.
"Onlar karavana deil ! " diye bard Mhendis.
"O halde ne? "

1 80
"Bilmiyorum. Bekleyelim . . . "
"Hayr, gidelim! "
Bayr aa kotular -geri a tlar yaknda bir yerlere isa
bet etmiyordu ama uultu ve slk hi bo deildi- arka ar
kaya tnele adadlar. Robotu geitte brakp, dierleriyle
birlikte, olduka sessiz olan ktphaneye gittiler. Burada
yerin sarsnts bile hissedilmiyordu.
"Ne olacak imdi? Bizi burada tutmak m istiyorlar? Ve
alktan ldrmek mi? " diye sordu Fiziki, tekiler gr
dklerini anlattktan sonra.
"Kim bilir? u a tlardan birini yakndan grmek ister
dim, " dedi Mhendis. "Aslnda, saldr baraj biraz geverse
dar kp bakmak iyi ola . . . "
"Robot gidebilir," dedi Kaptan.
"Robot mu? " diye sordu Sibernetiki, neredeyse inleyerek.
"Hibir ey olmaz, endielenme. "
Kt diye bir ses hissettiler, hafif, ama kesindi. Birbirlerine
baktlar.
"Vurulduk ! " diye bard Kimyager. Yerinden sramt.
Kaptan tnele kotu. Yukarda, yzeyde hibir deiiklik
yok gibi grnyordu. Gk hala grlyordu -ama, geminin
k tarafnn altnda, Gne'in vurduu kumlarn stnde,
patiatlm bir tarhay andran siyah, benekli bir ey vard.
Bu garip atn gvdeyi vurduu yeri bulmaya alt, ama
seramikte iz yoktu. Dierleri, arkasndan yetiip onu ieri
sokmadan nce, Kaptan, paralar toplayp bo drbn ku
tusuna doldurdu. Hala scaktlar.
Kimyager bard: "Sen deli misin! Radyoaktif olabilir on
lar ! "
eri kotular. Paralar radyoaktif deildi; yanlarnda ge
tirdikleri saya ses karmyordu. llginti , ama, paralar
metal bir muhafazayla kapl deildi. stelik elde, parlak
paracklara blnyorlard.

1 81
Fiziki paralar bir bytele inceledikten sonra mikros
kaba soktu. Baktnda ise bir slk ald.
"llgin ? ! ok ilgin ? ! " Onu apar tapar mikroskoptan
uzaklatrdlar.
"Bunlar bize saat paralar m gnderiyorlar? " dedi Kim
yager mikroskoba baktktan sonra.
Grntde yzlerce minik dili, ark, yay ve inecikler
vard. Mercein altna baka bir rnek koydular, ama yine
ay;n eyi grdler.
"Bu neyin nesi byle ? " dedi Mhendis.
Hepsi ktphanedeydi. Fiziki darmadan olmu sala
i:wla bir o duvara, bir bu duvara admlyordu. Bir ara dur
du, dierlerine hrn bir bak attktan sonra yrmeye de
vam etti.
"ok karmak bir mekanizma," dedi Mhendis, dalgn
dalgn. Avucunda paracklardan bir yn duruyordu. "Mil
yonlarca olmal bu kk dililerden burada, tabii, milyar
larca deilse ! Yukar kalm ve neler oluyor, bir bakalm."
Saldr sryordu. Tnelde nbet bekleyen robot 1 1 09
at saymt.
"Kapa imdi deneyelim, " dedi Kimyager, gemiye dn
dklerinde.
Sibernetiki mikroskoba abanm, paracklara bakyor
du. Ona bir eyler sylediler ama karlk alamadlar.
Motor odasndaki kilit gsterge lambas hala yanyordu.
Mhendis altere hafife dokunduunda k yanp snme
ye balad: Kapak alyordu. Hemen kapatt ve dierlerine
haberi verdi: "Savunucu'yu her an kullanabiliriz ! "
"Yerden be, alt metre tede bir kapakla m? "
"Savunucu iin bu sorun deil."
Ancak u anda, gitmeyi gerektirecek acil bir ihtiya yok
tu , bu yzden ktphaneye dndler. Sibernetiki hala
mikroskobun stndeydi.

1 82
"Brakn kalsn. Belki bir eyler karabilir," dedi Doktor.
"Bize gelince . . . Burada byle oturmayalm. Gemiyi onarma
ya devam edelim. "
Toplu bir szlanmayla yerlerinden kalktlar. Gerekten
de, yaplacak baka ne vard ki? Bei birden, hasarn en fa,z
la olduu motor odasna indi. Distribtr saatlerce srecek
ince i istiyordu: Her devrenin, nce akm kapalyken, son
ra akken olmak zere iki kez kontrol edilmesi gerekiyor
du . Arada bir Kaptan yukar kp dnyor ve hibir ey
sylemiyordu. Yerin onbe metre altndaki kontrol odasn
da ok hafif bir sarsnt hissediliyordu. le vakti geti. As
lnda robotla iler ok daha abuk ilerierdi ama ona tnelde
ihtiyalar vard. Saat birde, robot, sekiz binden fazla vuru
saymt.
Hi kimse a olmad halde, Doktor'un tleri zerine,
herkes gcn toplamak iin le yemei yedi. Saat ikiyi
on iki geerken sarsnt kesildi. Hepsi apar topar tnele
kotu. Yzeyde kk bir bulut Gne'i rtmt ve btn
dzlk scakta titrek bir grntyle uzanyordu. Havada
hala, patlamalarn brakt toz vard ama sessizlik hkm
sryordu.
"Bitti mi?" diye sordu Fiziki, tuhaf kaacak kadar yk
sek bir sesle; son birka saatin gmbrtsne iyice alm
lard.
Robota gre toplam vuru says l 0604't.
Gemi merkez qlmak zere, ikiyzelli metre yarapnda
bir alan, un ufak olmu bir ember evreliyordu. Yanyana
meydana gelmi kraterlerin ortaya kard bir hendekti
bu.
Doktor tnelin azndaki toprak sete trmanmaya balad
ama Mhendis, "Henz deil" deyip onu geri ekti. "Bekle
yelim. "
"Ne kadar?"

1 83
"Yarm saat. . . Yok, bir saat daha iyi . "
"Ne diye harekete gemeyi geciktiriyoruz ki? Patlama fa-
lan kalmad artk ! "
"Bunu bilmiyoruz.''
Bulut Gne'in nnden ekildi. Her yer l l oldu.
Hrty ilk duyan Kaptan'd. "Bu da ne? ! " diye fsldad.
tekiler de duymulard. Ses, rzgarn yapraklar veya
allar kprdatmasma benziyordu. Ama grnrde ne yap
rak, ne al rp vard; yalnzca, karlm kumdan oluan
bir halkayd evrelerindeki. Hava sakindi. Ama hrt sr
yordu .
"Nereden geliyor? "
"Oradan m? "
Fsldayarak konuuyorlard. imdi ses her ynden geli
yor gibiydi. Toprak kaymas gibi bir ey olabilecei ihtima
lini dndler.
"Ama rzgar yok. . . " dedi Kimyager.
"Atlarn vurduu yerlerden geliyor. . . "
"Ben bir bakacam. "
"Sen delirdin mi? Ya tuzaksa? ! "
Kimyager bembeyaz oldu. Geri ekildi. Bu arada darda
gn prl prld ve her ey ok sessizdi. . . Yumruklarn sk
t. Bylesi direkt saldrdan yz kat daha beterdil
Gne zirvedeydi. Kmls bulutlarnn glgeleri dzl
yava yava spryordu . Tabakalam bulutlar yass
tabanlanyla, beyaz adalara benziyorlard. Ufukta hibir k
prt yoktu, alan her ynde bombotu. nceden, belli belir
siz siluetleri uzak tepelerin zerinde ykselen gri kaliksler
bile yok olmutu. Adamlar bunu ancak imdi farkettiler.
"Bakn! " diye bard Fiziki, eliyle iaret elerek. Ama
hangi yne baktklar nemli delldi, nk ayn ey her
yerde oluyordu .
Kraterli yer sallanmaya balad. Parlak bir eyler ortaya

1 84
kyordu. Her atn dt yerde filizler beliriyordu.
Bir taran dileri gibi, neredeyse diziler halinde ykseli
yorlard.
Biri tnelden frlad ve ltl filizierin kavisli izgisine
doru komaya balad. Sibernetiki'ydi bu. Hepsi birden
bararak peine dtler.
"Onlarn ne olduunu biliyorum ! " diye haykrd. Filizie
rin cama benzeyen dizilerinin nnde yere kt.
imdi parmak uzunluundaydlar, tabanlar ise bir yum
ruk kadar kalnd. Her birinin etrafndaki kum, hafife bir
burga hareketi yapt; aada bir eyler alyordu, besbelli.
"Mekanik tohumlar! " dedi Sibernetiki. Elleriyle en yak
nndaki filizin topran eelerneyi denedi, ama kum ok s
cakt.
Birileri koup krek getirdi. Kum ve toprak kenara atl
clka parlak bir maddenin uzun, birbirine karm lifli b
lmleri ortaya kyordu. Madde ok sertti, krekler dedik
e metal sesi duyuluyordu. ukur bir metre kadar derinle
liinde adamlar bu ilgin oluumu yerinden skmeye al
tlar, ama beceremediler; yanndakilere ok sk tutunmutu.
"Blackie ! " diye koro halinde bardlar. "kar unu ! "
Robot geldi. elik kskalar, bir insan kolu kalnlndaki
srgn kavrad. Ama robotun gvdesi kasld, adamlar
onun ayaklarnn yava yava kuma gmldn gryor
lard. Bir enstrman telinin limitine kadar gerilmesine ben
zer, yksek bir tm kt.
"Brak! " diye komut verdi Mhendis. Blackie beceriksiz
ce, ayaklarn kumdan karp , hareketsiz, durdu.
Filizler imdi hemen hemen yarm metre boyuna ula
mlar, bir engel oluturmulard. Kke yakn yerleri renk
deitirmeye, daha koyu bir maviye boyannaya balad.
"Evet," dedi Kaptan, sakin bir sesle. "Anlalan, bizi ieri
kstrmak niyetindeler. "

185
Bir sure hibiri konumad.
"Ama bu ok ilkel deil mi? Yani hala gidebiliriz bura
dan," dedi Kimyager.
"u keif kollar ilerini iyi yapm olmal. Baksana, ev
remizi saran engel neredeyse kusursuz," dedi Kaptan.
"Mekanik tohumlar," dedi Sibernetiki, ellerindeki kumu
temizlerken. Biraz sakinlemiti. "Topu snfnn ektii
inorganik sporlar. "
"Ama madde metal deil," dedi Kimyager. "yle olsayd
Blackie en azndan bkebilirdi. Supranite gibi bir ey olmal. "
"Hayr, kum bu, sadece kum ! " dedi Sibernetiki. "Gr
myor musun? Bu, inorganik bir metabolizmann rn.
Kum katalitik olarak, silikona dayanan bir makromolekle
dnyor. Bu srgnler bundan oluuyor - tpk bitkilerin
topraktan tuz zrnlemesi gibi. "
Kimyager kp parlak cisme dokundu. Dierlerine bak
t. "Peki ya farkl bir tr toprakta olsalard? " diye sordu.
"Uyum salarlard. Bundan kesinlikle eminim! Bu kadar
karmak olmalarnn nedeni de bu: Kendi dzenleri iinde
ellerinde olanlarla en dayankl maddeyi retmek zere
planlanm ve programlanm. "
"Eer bu sadece silikon ise, Savunucu'nun bunu yarmas
hi sorun olmaz ," dedi Mhendis, glmseyerek:
"Acaba bu erekten bir saldr myd? " dedi Doktor, d-
nceli bir yzle. Dierleri hayretle ona baktlar.
"Sen nasl tanmlyorsun peki?"
"Belki . . . bir savunma giriimiydi. Bizi izole etmek iin."
"Ya sonras? Burada byle, kavanozdaki solucanlar gibi
oturup durmamz m beklenecek?"
"Neden Savunucu'ya ihtiya duyuyorsunuz?"
Bu soru zerine duraksadlar. Doktor konumasn sr
drd: "Artk su eksiimiz yok. Geminin ii, nereden bak
sanz bir hafta, on gnde biter. Birka saat iinde nkleer

1 86
birletiriciler faaliyete geecek. Ben bunu bir kavanz ola
rak grmyorum. Daha ok, yksek bir duvar. Onlar iin
alamayacak bir bariyer bu ve bu yzden , bizim iin de y
le olduunu sanyorlar. Birletiriciler sayesinde yiyeceimiz
her zaman olacak. Onlara ihtiyacmz yok, ayrca bizi iste
mediklerini bundan daha ak anlatamazlard, herhalde . . . "
Hepsi, atk kalarla dinledi. Mhendis, dnp baktn
da, filizierin diz boyuna yaklatn ve birleerek kaynat
n grd. Hrt artk ok yksekti; yz tane ar kovan
nn karabilecei bir ses olabilirdi bu ancak. Duvarn taba
nndaki mavimtrak kkler aa gvdeleri kadar imiti.
"lkicanly buraya getirebilir misin? " diye sordu Kaptan
birdenbire, damdan d$er gibi.
Doktor ona tuhaf tuhaf bakt. "imdi? Buraya m? Ne
iin?"
"Bilmiyorum. Sen getir. . . Ltfen. "
Doktor ban sallad ve gitti. tekiler o dnene kadar
Gne'in altnda dikildiler. plak dev glkle tnelden
dar srnp arkasna taklmt. kard hafif ciyakla
malarla Doktor'u takip ederken, eleniyor gibi, hatta mutlu
grnyordu. Sonra, yass kk surat gerildi, mavi gz
byd ve hrltyla solumaya balad. Arkasn dnd, san
ki feryat ediyordu. Byk sraylarla parlak duvara kotu,
kendisini frlatacak gibiydi, ama bunun yerine, alayp sz
Iayarak ve ksrerek daire boyunca garip bir ekilde hopla
maya balad. Sonra Doktor'a kotu, bir yandan kt par
maklaryla onu tulumunun ggsnden ekitiriyor, bir yan
dan gzlerinin iine bakyordu. Vcudundan ter boanm
tl. Doktor'u iteledi, geriye zplad, tekrar etrafna baknd ve
kk gvdesini pek kt bir sesle bynn iine ekti
in,den sonra karanlk tnele dald. O erneklerken adamlar,
yass tabanlarnn hzla uzaklamasna bakakaldlar.
. "Bunu bekliyor muydun?" diye sordu Doktor, Kaptan'a.

1 87
"Hayr. . . Dorusu beklemiyordum. Yalnzca, duvarn ona
ok yabanc olmayacan dnmtm. Bir tepki umu
yordum, tandn steren bir iaret. Ama byle bir ey
deil. . . "
"Bunun 'tanma' olduu kesin, evet,". diye mrldand Fi
ziki.
"Evet," dedi Doktor. "Bunu daha nce grmt . En
azndan buna benzer bir eyi. Akl bandan gitti. "
"Aden usul infaz m?" dedi Kimyager, yavaa.
"Bilmiyorum. Her ne olursa olsun, bu 'canl duvar' sade
ce, uzaydan gelip gezegeni istila eden yabanclara kar kul
lanmadklarn gsteriyor."
"Belki de parlak eylerden korkuyordur yalnzca," diye
bir fikir att ortaya Fiziki. "Ayna eritten korkmas da buna
bal olabilir, pekala. "
"Hayr. Gemide ona bir ayna gsterdim ve ilgisini ekme
di," dedi Doktor.
- "Demek o kadar aptal deilmi," dedi Fiziki. Artk beli
ne ulaan cam engelin yannda duruyordu.
"Stten az yanan, yourdu fleyerek yer. "
"Dinleyin," dedi Kaptan. "Bu bizi hibir yere gtrmeye
cek. u anda ne yapyoruz? Onarm m? Evet, tamam, ama
ben dnyordum ki. . "
"Bir baka keif gezisi mi? " dedi Doktor.
Mhendis pimanlkla glmsedi. "Ben her zaman cesu
rum. Nereye? ehre mi? "
'Bu sava demek olur," dedi Doktor. " nk oraya git
menin tek yolu Savunucu'yu kullanmak. Ve onun antipro
ton frlatcsyla, biliyorsunuz ki, bilgi toplamak yerine or-
tal yakp ykyor olacaksnz. "

"Ben kar karya gelmeyi dnmyordum," diye cevap
verdi Kaptan. "Grdmz her ey Aden'in nfusunun ke
sin bir ekilde snflandrldn kantlyor. imdiye kadar,

1 88
zeka rn aktivitelerin yaratcs olan snfla iletiim kurma
olana bulamadk. Evet, onlarn, ehre gitmemizi bir saldr
olarak deerlendireceklerini gryorum. Ancak, baty hala
aratrmadk Savunucu olduu srece iki mrettebat yeterli
olur. Kalan gemide almaya devam edebilir. "
"Sen ve Mhendis mi? "
"Hayr, art deil. "
" kii daha iyi olur," dedi Mhendis.
"Kim gitmek istiyor? "
Hepsi gnllyd.
Kaptan glmsedi. "Toplar susunca meraknz canland
ha? "
"Kimyager v e b e n gidelim ," dedi Mhendis, Kaptan'a.
"Doktor da bize akln ve erdemin temsilcisi olarak arkada
lk edebilir. Sen kal. Prosedrleri biliyorsun . Blackie'yi
asansrlerin bakrnma hemen gnder, ama biz dnene ka
dar geminin altn kazmaya balamasn. ne s ta tikleri
kontrol etmem gerekiyor, nk . "
"Akln v e erdemin temsilcisi olarak, bu aratrmann
amacn bilmek istiyorum, " dedi Doktor. "Kapa atmz
andan itibaren houmuza gitse de gitmese de sahneye k
m olacaz. "
"Kar neride bulun, o halde," dedi Mhendis.
Arkalarndaki bariyer melodik seslerle balannn stnde
ykseliyordu . Gn cams izgi lifleri halinde gkkua
na blnmt.
- "Bir kar fikrim yok," diyerek yenilgiyi kabul etti Dok
tor. "Olaylar ok hzl geliiyor ve imdiye kadar btn
planlanmz srprizlerle sonuland. En rasyonel olan, bana
gre, baka aratrma yapmamak. Bir ya da iki hafta iinde
gemi uua hazr olacak. Gezegenin stnde alaktan dola
abiliriz ve belki de imdi yapabileceimizden daha ok ey
reniriz. Tabii, daha kolay da olur. "

1 89
"Buna inanyor olamazsn," dedi Mhendis. "Eer burada
ok yakndan bile bir ey renemiyorsak, atmosferin s
tnden yaplan bir uu bize ne retebilir? u 'rasyonel'e
gelince . . . Eer insanlar rasyonel olsala,rd, burada olmazdk
bir kere. Yldzlara umann rasyonellik neresinde, syler
misin? "
"Sizi ikna edecein dnmemitim zaten," diye nni
dand Doktor. Dnp cam duvarn yanndan yrmeye
balad.
Dierleri gemiye dnd .
Kaptan Mhendis' e, "Grlt koparacak bir keif yapaca
n dnme sakn," dedi. "Batya giden arazi de, byk
olaslkla, buradakinden farkl deil. "
"Sana bunu dndren nedir?"
"Kk, orak bir arazinin merkezine inmi olmamz
umulmadk bir eydi. Kuzeyde bir fabrika var, douda bir
ehir, gneyde ise bir yerleim alan. Byk olaslkla biz,
batya uzanan bir ln kenarndayz. "
"Greceiz. "

1 90
X

D
RD birka dakika gee, ykleme blmesinin
kapa bir kpekbalnn enesi gibi aa doru,
yavaa ald. Bir, birbuuk metre uzakta, toprak
tan bir platform o luturduktan sonra durdu.
Geminin yanndaki adamlar kapan iki yannda dur
mu, yukar bakyorlard. nce, geni aralkl iki ekici pa
leti, gmbrtyle ileriye doru kayarak, ortaya kt; sanki
dev makina hrsla havaya frlamaya hazrlanyordu . Gri-sa
r alt blmn grebiliyorlard. Sonra saliand ve ne
doru silkinirken platform yzeyine yle bir arpt ki kor
kun bir grlt koptu. Paletierin stnde hareket ederek
yere sert bir ini yapt ve topraa dik bir adan tutundu.
Bir sonraki saniye iinde Savunucu'nun yass kafas denge
lendi ve on, oniki metre kadar sonra, honutluk verici bir
grlerneyle durdu.
"Evet, arkadalar," -Mhendis kafasn kk arka kap
dan dar uzatmt- "Gemiye girin, nk scak olacak ve
en azndan yarm saat ieride kaln. Veya daha da iyisi, n
ce Blackie'yi dar gnderin, radyoaktiviteyi kontrol etsin. "

191
Kap kapand. adam, robotu da alarak tnele girdiler.
Ksa bir sre sonra, tnelin azn tamamen dolduran metal
bir para ortaya kt. Savunucu'nun iinde, Mhendis , ek
ranlar sildi, kadranlar kontrol etti ve "altralm," dedi.
Savunucu'nun, etrafn kk silindirlerin evreledii k
sa ve ince burnu batya dnd.
Mhendis engeli hedef artsnda ortalad, yanndaki tu
lara bakt ve gaza bast.
Bir an ekran karard ve Savunucu bir hava dalgasyla ve
gmbrtyle sarsld. Sanki bir canavar, azn yere dayayp
.
oflamt. Ekran netleti.
Kzgn bir bulut ykseldi ve etrafndaki hava bir sv gibi
bulanklat. Engelin on metrelik l:iir blm grnmez ol
du, krmz bir akkorun evreledii buhar, alak basntan
dalga dalga ykseldi. Az ileride, erimi cam Gne'te parlad.
"Ar g var," diye dnd Mhendis, ama tek syle
dii, "Hadi gidelim, " oldu. Hantal gvde kratere doru tu
haf bir hafiflikle hareket etti; mrettebat bu aracn bu kadar
sarsntsz altn ilk kez gryordu. Tabanda kzgn ca
mm bir ksm katlamaya balamt. "Biz barbarz, " diye
dnd Doktor. "Ne aryorum ben burada? "
Mhendis , ynde hafif bir dzeltme yaptktan sonra hz
arttrd. Paletler kolay ve yumuak dnyor, Savunucu bir
otobandaym gibi ilerliyordu. Saatte krk millik bir hzla
gittiklerini hissettirecek en ufak bir hareket yoktu.
"Tepeyi aabilir miyiz? " diye sordu, alak bir koltukta
oturan Doktor. Omzunun zerinde lambar kapa gibi, k
k, dbkey bir ekran vard.
"Elbette," dedi Mhendis ve dmeye bast.
Taretin kenarlarndan ine biimli damlalar halinde
kan bir sv, zrhl plakalarn stndeki radyoaktif kl ka
lntlarn ykad. Her ey netleti -ba ald, tepe kapak ar
kaya kayd ve yanlar gvdeye yapt- imdi koruyucu ola-

1 92
rak yalnzca, etraflarn eviren kaln bir rzgarkraula gidi
yorlard. Hava akm salarn darmadan yapyordu.
"Korkarm Kaptan haklyd," dedi Kimyager. Manzara de
iiyordu . Kum denizinin stnde gidiyorlard; ar ara
yzge biimli kum tepeciklerinden giderken ayn ritimle
hafife sallanyordu. Mhendis hz artrd, ama yolculuk
daha sarsntl gemeye balad. Paletler kum tabakalarn
datyor, bu arada kumlar ieriye de giriyordu.
Otuzuncu milde ar sarsnt kesildi. Bu ekilde iki saat
ten fazla gittiler.
"Evet. Sanrm haklyd, " dedi Mhendis, yn batdan
gneybatya evirirken.
Bir sonraki saatte de hibir deiiklik olmad ve biraz da
ha gneye dndler. u ana kadar doksan mil gitmilerdi.
Kurnun cinsi deiti. Uzun bir kuyruk gibi arkalarnda
kalan ksm beyaz ve berrak iken, nlerindeki, krmzms
ve kalnd, paletler altst ettiinde de bulutlar halinde ha
valanmyordu. Tepecikler giderek azald ve alald. Arasra,
gmlm allarn dar km saplarnn stnden gei
yorlard. Uzakta, rotalarnn biraz aprazna den bulank
yamalar grnd. Mhendis onlara yneldi. Grnt hzla
byd ve birka dakika sonra adamlar, bunlarn topraktan

ykselen, duvar paralar gibi kaln, dikey dilimler olduu
. nu grdler.
Her iki tarafndan da erozyonun yuttuu eik .d ke
talar ykselen dar bir geide girdiler ve yavaladlar. Koca
bir ta yollarn tkyordu. Savunucu ban kaldrp bu en
gelin stnden kolayca geti; kendilerini uzun, dar bir so
: kakta buldular. Dilimlerdeki atlaklarn arasndan, anm
ve gmlm baka ykntlar grnyordu. Buradan, ak
' pir alana getiler, tepecikler yeniden ortaya kt, ama bu
i kez kk paketler gibiydiler, toz karmyorlard. Arazi
aa doru meyilleniyordu, dze indii yerde ise, tepeleri

193
kesik beyzbol sapalar gibi kayalar ve ykntlar vard.
Zemin ufak ta dkntleriyle doluydu . Bunu geip bir
baka yokutan tekrar ktlar. Yer sertlemiti; paletler ar
tk batmyordu. llk al kmeleri grnd. Siyaha yakn ko
yuluktaydlar, ama ufka yakn Gne'in altnda, tohum bi
imli yapraklar sanki kanla dolmu gibi, koyu krmz renk
almt. tede allk ykseliyor ve yer yer yollarn tkyor
du. Savunucu yavalamadan buray geti, ama sinir bozucu,
yankl bir atrtya katlanmak zorunda kaldlar; binlerce
kabarcn ezilip yarlmasnn kard sesti bu; yarklardan
fkran koyu, yapkan bir madde seramit plakalara bulat.
Az sonra aracn her yan, taretine kada-, krmzms bir
kahverengiye boyanmt.
Yz. yirmi mil yapmlard. Gne artk bat ufkuna dei
yar ve Savunucu'nun glgesi giderek uzuyordu. Birdenbire
altlarndan berbat bir gcrt geldi. Mhendis fren yapt ama
ancak on, oniki metre sonra durabildiler. Arkalarnda brak
tklar geni izin stnde, paralanm allar boyunca pasl
metal paralar uzanyordu. Devam ettiler ve yeniden, bu
kez bklm metal zgaralara, delik deik levhalara ve eri
ubuklara arptlar. Savunucu'nun paletlerinin ezdii bu
hurda yn, krlan bitkilerden szan maddeyle kaplanmt.
nlerindeki allk duvarnn boyu hala alalmamt,
ama pasl metalin dayanlmaz gcrts ve ciyaklamas kesil
miti. Ummadklar bir anda, Savunucu'yu dvp duran si
yah bitki saplar blnd ve mrettebat, dier ucunu da ay
n koyu aaln evirdii, onbee, onsekiz metre byutl
.
rnda bir akla kt. Mhendis dnd ve orman patkasi
n andran, eimli bir baka aklktan inmeye baladlar.
Yzey balkt, killi yamalada kaplyd, bu da, suyun bura
ya arasra uradn gsteriyordu.
Saptklar aklk dz devam etmiyordu. Bazen, yars uf-
.,

ka batm krmz, dev Gne, makinann nne kveriyor

1 94
ve gzlerini kamatryordu. Bazen de saklanyor ve bura
larda metre yksekliinde olan sk alln arasndan
kan krmz klarn gnderiyordu. Az sonra, nndeki
alabildiine geni meydan rengarenk yapan bir gnbatm
balad. Toprak beyz, altyz metre kadar aalarndayd.
Uzakta, Gne'i yanstan bir su ktlesi ldad. Bu gln
koyu al bekleriyle kapl engebeli kysnda binalar, yay
van hacaklarn stnde duran makinalar ykseliyordu. Sa
vunucu'nun durduu sarp kayaln yaknna doru, garip
yaplar, dikey direk dizileri ve parlak caddelerden bir moza
ik uzanyordu.
Aas olduka canlyd: Gri, kahverengi ve beyaz nokta
lar birbirine karyor, kmeler oluturuyor, eritler halinde
yaylarak caddelerde srkleniyorlard. Bu yerleim blgesi
grnts yanp snen ltlada doluydu , sanki oradakile:r
evlerinin camlarn srekli olarak ap kapatyorlar ve G
ne klar da bunlarn stnde oynayordu.
Doktor bir keyif naras att. "Henry, baardn! N ihayet bir
eyler normal ve ite gnlk yaam. Ve ne harika bir gz
lem noktas! " Ak taraftan yukar trmanmaya balamt.
Mhendis onu durdurdu. "Bekle. Gne'i grmyor mu
sun? Be dakika iinde batm olacak ve hibir ey greme
yeceiz. Bu panoramann tmn filme alsak iyi olur, hem
de hemen."
Kimyager koltuun altndan kameralar karmt bile.
En byn kurdular. ayakl sehpay yere attlar. M
hendis bir naylon ip bobini alarak bir ucunu tarete balad,
dier ucunu da Savunucu'nun bumuna frlatt ve aa atla
d. br ikisi sehpay alm ve kayaln kysna komaya
balamlard. Onlara yetiti ve ipi her birinin kemerincieki
kancalara balad. "Dme ihtimaline kar bir tedbir," dedi.
Gne gln alev sularna batyordu. Makina seri bir m
rltya balad ve koca mercek aa eildi. Doktor, sehpann

,1 95
n bacaklarn desteklemek iin diz kt ve Kimyager g
zn vizre dayad. Surat burutu.
"ok parlak," dedi. "Diyafram gerekiyor. "
Mhendis geriye kotu, bir dakika sonra parayla geldi
ve ekim balad. lki eliyle yneltme ubuunu tutan M
hendis kameray yavaa soldan sa kaydryor, arada sra
da Kimyager, vizrn youn detay gsterdii yerlerde eki
mi durdurup, ayrtrmay ykseltiyordu. Kamera nnlt
kard srece Doktor yerden kalkmad., Film sratle gei
yor ve makaralar, neredeyse aralksz, deitiriliyordu. Mer
cek tam aadaki hareketi hedef aldnda Gne yuvarla
nn sadece bir dilimi suyun zerinde kalmt. Doktor
gergin ipe asl halde, kamerayla birlikte kayann kenarna
abanmak zorunda kald. Altnda amur duvarnn kzla
batm ve giderek silikleen kvrmlarn grebiliyordu.
lkinci makarann sonuna doru krmz yuvarlak kayboldu.
Gkyz hala kzarkt ama meydann ve gln stne gri
mavi bir blge dmt. Flalardan baka grlecek bir
ey kalmamt.
adam kameray bir hazine tarm gibi dikkatle geri
gtrdler.
"Resimler kacak m dersin? " diye sordu Kimyager, M
hendis'e.
"Bunu gemide anlayacaz. Her zaman geri gelebiliriz. "
Kameray v e makaralar Savunucu'ya koydular ve kayal
a dndler. Gln dou kysndaki dik bir duvarn man
zaraya karm olduunu ite o zaman farkettiler. Tepe
noktasna gnbatmnn son pembe vurmutu ve ze
rinde, olduka uzakta, koyu krmz bir duman kolonu ilk
yldzlada birlikte gkyznde 'uzanyordu.
"Bu o vadi olmal, yani kaynak," .' deeH Kimyager, Dok
i
tor'a.
Tekrar aa baktlar. Beyaz ve yeil kvlcmlar gln k-

1 96
ys boyunca bir izgi halinde uzuyor ve bu izgi yer yer bir
rmak gibi atallayordu. Karanlk biraz arttnda klarn
says da . artt. Artk tamamen siyaha brnen uzun allk
balarnn zerinde uysalca hrdyordu. Manzarann g
zellii karsnda isteksizce geri dnerlerken yldzlar yan
stan gln grnts hala gzlerinin nndeydi.
Yrderken Doktor Kimyager'e sordu: "Ne grdn?"
Kimyager skntyla glmsedi. "Hibir ey. Gerekte
bakmyordum, odaklama ayanyla meguldm ve Henry
ok hzl hareket ettiriyordu . . . "

"nemli deil," dedi Mhendis , Savunucu'nun souk


gvdesine yaslanrken. "Saniyede iki yz resim aldk. Tab
dan knca her eyi greceiz. "
"Ho bir kr gezisi oldu ," dedi Doktor.
Mhendis arka tele-ekran at ve Savunucu'yu dndr
d. Bir sre trmanarak ilerlediler, daha geni bir alana gel
diklerinde tam kuzeye yneldiler.
"Geri dnmz ayn rotadan olmayacak," dedi Mhen
dis. "Bu, altm mil eklemek olur. Mmkn olduunca,
ak araziyi izlemeye alacam. lki saatte varrz. "

1 97
XI

Y
OL DOLAMBALI bir hal alyordu; aalk Savu
nucu'nun tepesinden bastryor, bitki saplar rz
garkrana arpyordu . Arada srada bir tohum-yap
rak Kimyager'in veya Doktor'un kucana dyordu. Dok
tor birini ahp koklad.
"Nefis bir koku," dedi hayretle.
Kendilerini ok iyi hissediyorlard. Kristal berraklnda
ki gkyznde ylan gibi kvrlan samanyolu elmas bir ger
danlk gibiydi. Ho bir esinti i ekerek aal tarad. Sa- .
vunucu , iin iin homurdanyordu.
" ok ilgin, ama, Aden'de u ahtapot kollarndan hi
yok," dedi Doktor. "Okuduum btn bilimkurgularda ge
zegenler, adam yakalayp boaziayan byle eylerle dolu . "
"Ve oralarda yaayanlarn alt parmaklar vardr," diye ek
ledi Kimyager. "Nedense hepsinde alt olur. "
"Alt, gizemli bir rakam," dedi Doktor. "Almn yars
ve baar ancak nc denemeden sonra gelir. "
"Abuk sabuk konumaktan vazgemezseniz yolu ara
cam," dedi Mhendis. O, daha yukarda oturuyordu. Pek

1 98
bir ey grmek mmkn olmad halde, hala farlar ama
mt; gece olaanst gzeldi, klarn bunu bozmasndan
korkuyordu. Ve radarla yolculuk etmek tareti kapatmak an
lamna geliyordu. eride btn grebildii , kontrollarn
stndeki kendi elleri, nndeki panelde ak yeil yanarak
inip kan kadranlar ve atomik gstergenin uruncu yldz
lar gibi prldayan aklarndan ibaretti. .
" Gemiyi arayabilir misin? " diye sordu Doktor.
"Hayr," dedi Mhendis. "Burada iyonosfer yok. Aslnda
var ama delik deik durumda. Ksa dalga iin transmitr
ayariayacak zaman da yoktu, biliyorsun."
Paletler takrdamaya balad; makina sallanyordu . M
hendis klar yaknca, yuvarlak, beyaz kayalarn zerinde
gittiklerini grd. Olduka yksekte tuhaf biimli kire ka
yalar vard. Bir kanyondaydlar.
Bu cann skmt; nk, anayn hari, yolun onlar ne
reye gtrd konusunda bir fikri yoktu ve byle duvarla
r Savunucu bile aamazd. Devam ettiler. Kayalarn says
artmt ve aaln yerini farlarn nda siyah, parlayan,
birbirlerinden uzak birtakm bekler almt. Yol kvrld,
yukar meyil yapt ve yine dzleti. Yandaki kayalklar al
ald, sonra hepsi kayboldu ve adamlar kendilerini, kire
ten srt gibi kntlarn evreledii, iierini ta ynlannn
doldurduu kk dereler olan bir ayrcia buldular. Yer se
viyesinde ise yeil-gri saplar kayalarn arasnda dikiliyordu .
Aa yukar on be dakikadr, kuzeydouya olduka
yaklak bir ynde gidiyorlard ve tekrar kendi ratalarma
gemenin zaman gelmiti ama sa taraflarndaki kire du
var buna izin verecee benzemiyordu .
" Hala ansl olduumuz sylenebilir, " dedi Kimyager,
damdan der gibi. "Bu kayalar aabildik . . . "
Yollar, kl gibi, uzun saaklardan rl bir a ile kapan
mt. Savunucu yavaa bu bariyere yaklat ve a onu tut-

1 99
tu. Mhendis biraz hzland ve biimsiz rg yrtlarak kay
boldu. Bir ksrri da paletierin altnda ezilip topraa gml
d. Iklar karanln iinden uzun, siyah ekilleri aykl
yordu; ne olduklan anlalmyordu ama talam bir ordu
gibiydiler. Bu arada byk orta projektr yukar doru in
celen siyah cisme denk gelmeseydi, adamlar az daha bir ko
lonun kaidesine arpyorlard.
Dev bir heykeldi bu ve bir lkicanlya ait olduunu sonra
dan farkettiler -sadece kk gvdeydi ama yz kat by
tlmt. Kollan apraz olmu, yukar kalkmt ve stn
de simetrik, drt gz delii bulunan yass, hatta ibkey bir
surat vard; bu ynyle, nceden grdklerinden farklyd.
Dier gvde ise onlar izliyormu gibi yana eilmiti.
Uzun sre hibiri tek kelime etmedi. Sonra projektr, hey
keli brakp karanl tarad, baka kaidelere, baka kolonla
ra, baka gvdelere dokundu ; koyu renkli ve lekeliydi bun
lar, ama arada bir, kemikten oyulmu gibi beyaz olanlan da
gze arpyordu. Her bir yzde drt gz vard ama bazlar,
alndaki koca bir kntyla deforme olmu, imiti. ikiyz
metre kadar uzakta, yukar uzanm, gkyzndeki farkl ta
kmyldzlar iaret eden dev ellerden bir duvar vard.
"Mezarlk gibi,'; dedi Kimyager, alak sesle.
Doktor aracn arka blmne trmanmt bile. Kimyager
onu izledi. Mhendis projektr kire duvara evirdi. Eski,
hemen hemen silinmi oymalada dolu bir duvar ss gr
d, ama gzlerinin takip ederneyecei kadar karmak
formlar ve figrlerdi bunlar. Bir ara tandk bir eyler gr
dn dnd ama bu his abuk yok oldu.
Mhendis taretten yollarn aydnlatrken Kimyager ve
Doktor heykellerin arasnda yryorlard. Sonra, manzara
nn allmaml iinde kaybolduu iin nceden dikkat
ekmeyen uzak, belli belirsiz mnlt, bir anda, ok yakn
dan gelen ldrc bir tslamaya dnt. Heykel dizile-

200
rinden gri bulutlar kp srklenmeye balad ve tkicanl
lardan bir sr zplayarak, szlanarak, ksrerek ve lk
lar atarak zerlerine gelmeye balad. Krler gibi, arpa
rak kayorlard.
Mhendis koltuuna atlad ve manivela koluna yapt.
tk dncesi Savunucu'yu adamlarn yanna srmek oldu.
Otuz metre tede, byk bir ara sokan sonunda Doktor'la
Kimyager'in beti benzi atm, akn yzlerini grebiliyor
du. Ama kmldayamad, nk, kaan yaratklar hi aldr
madan makinann stne stne kouyorlard. lri yar gv
delerin birou dyordu . Tslama imdi kulann dibin
deydi; yerden geliyor gibiydi. Gerekten, Savunucu'nun far
larnn aydnlatt en yakn kaideden km , yere yakn,
esnek bir borudan kpk boalyordu. Kpk topraa de
diinde iddetli bir duman kyor, gri bir sis yaylyordu.
Sisin ilk dalgas taretin stn yaladnda Mhendis, ci
erlerinde yzlerce ine hissetti. Gzleri grmyordu. Ya
naklarndan yalar boanrken bouk bir lk atarak gaza
bast. Savunucu silkindi, heykellerden birini devirerek s
tne kt ve gctdayarak ezip geti. Mhendis soluk alam
yordu , ar dayanlmazd ama tareti kapatamazd; nce di
erlerini almalyd , bJ.I yzden, Savunucu'nun devirdii
heykelleri zar zor grerek ilerlemeye devam etti. Hava biraz
temizlendi ve Kimyager'le Doktor -onlarn seslerini duyabi
liyordu- aalktan frlayp araca trmandlar. Onlara, "Ieri
girin ! " diye barmak istedi, ama kavrulmu grtlandan
ses kmad. br ikisi burada ieri atladlar. Tkanm, k
sryorlard. Mhendis el yordamyla manivelay arad ve
kubbe stlerine kapand, ama, grtlak yakc sis hala ieri
deydi. Son gcyle, inleyerek, bir boru vanasm yakalad ve
ieri oksijen pkrd ; yzne arpn hissetti. Yksek
basnl gaz iki gznn arasna yumruk gibi inmiti ama
aldrmyordu; hayat veren bu gaz ktlesine minnettard. Di-

201
erleri onun omuzlar zerinde, iki bklm olmu, agz
llkle nefes alyorlard.
Filtreler alyordu, toksik isin yerini oksijen ald. Yeni
den grebilmeye baladlar. Soluk alp veririerken gsle
rinde iddetli bir ar duydular; her soluk, yeni alm bir
yaradan kyor gibiydi, ama bu his geti. Grme yeteneini
yeniden ve tamamen kazanan Mhendis ekran at.
Birka vcut, girmedii bir ara sokaktaki kolonlarn ara
snda hala titreiyordu , ounluk ise hi kprdamyordu.
Kk ellerden, gvdelerden ve balardan bir yma gri
sisin iinde bir grnp bir kayboluyordu. Mhendis ses
monitrn at ve zayf ksrkler, iniltiler duydu; arkada
bir eyler ptrdad ve bozuk, kulak trmalayc seslerden bir
koro duvar ssleri ynnden yeniden ykseldi. Ama orada,
dalan sisin dnda grlecek hibir ey yoktu. Mhendis
taretin hava geirmeyecek ekilde kapandndan emin ol
duktan sonra, dilerini skp , Savunucu'yu evrneye bala
d. Paletler ta paralarnn stnde takrdyor, farin
pusu delmeye alyordu. Devrik heykclleri geerken, gz
leri, tsh.yan boruyu aryordu: Dokuz, on metre kadar te
de, heykelin havadaki kollarn kaplayan bulutun olduu
yerde, fkran kpn iinde kaldn tahmin etti.
"Hayr! " diye bard Doktor. "Ate etme!. Bazlar yayor
olabilir !. "
Ama ok geti. Ekran ok ksa bir an iin klrard; Savu
nucu korkun bir srtnmeyle geri tepti ve bumnda gizli
jener:atrn ucundan kan antiproton n, kpn kay
nana giden onbe metrelik mesafede ne var ne yoksa ta
lan etti.
Ekran netletiinde , etraf, dalm krk heykellerle ev
rili kzgn bir krateri gsterdi.
Mhendis borunun kaynan bulmak iin gzlerini zor
lad. Savunucu'yu doksan derece dndrd ve devrik hey-

202
kel sras boyunca yavaa ilerledi. Sis burada daha inceydi.
Paavralarn rtt drt vcudu getiler. Mhendis
fren yapt ve en yakndakileri inememek iin dmeni kr
d. Tam kardaki aalktan, byk bir ekil hayal gibi g
rnd. Uzun bir aklk ortaya kt ve teki ucunda gm
i ekiller kap gizlendiler. Gslerindeki kk gvde
ler yerine, yanlar yass, tepeleri kntl miferleri vard.
Bir ey Savunucu'nun gvdesine toslad; ekran karard,
sonra yeniden aydnland. Sol fr snd.
Mhendis orta far koruluun snrnda gezdirdi, dallarn
arasnda saysz gm prltlar belirdi. Gmn arkasn
da bir ey frldak gibi dnmeye balad. Giderek hzlanrken
d,a llar ve btn allar uuuyordu ve bu koca dner ktle
farlarn altnda havay alkalayarak yan tarafa hareket
etti. Mhendis burnu hareketin en youn olduu noktaya
evirdi ve pedala bast. Bouk bir gmbrt tareti sarst.
Gne domu gibi aydnland ortalk. imdi akln
tam ortasndaydlar ve koruluun olduu yerde ufkun bete
biri, bir akkor denizi olmutu . Bu alev ve duman duvarnn
karsndan, parlak bir kre onlara doru yuvarlanyordu.
Mhendis alevlerin gmbrtsnden baka ey duyam
yordu. Savunucu, artk ok daha hzl dnerek da yksek
liinde bir kasrgaya dnen ve ortasndan siyah bir zig
zagla blnm anormal byklkteki bu eyle kyasland
nda bcek gibi kalyordu. Hedef artsn onda ortalad ve
sonra, krk, elli metre tede kaan silik siluetleri grd.
" Sk tutunun ! " diye bard. Grtlanda iviler varm
gibi hissediyordu .
Cehennem gibi bir kaznt, sarsnt ve kulaklan sar edi
ci bir gacrt kt; bir an, taretin, kafasna deceini sand.
Savunucu grledi, damperleri ezildi; gvde an gibi nlad;
ate ettiinde ekran kararp yeniden aydnland ve yzlerce
eki gvdeye vurmaya balad sanki. Gmbrt biraz ha-

203
fifledi; darbeler yavalad ve seyrekleti; uzun bir kol, dv
meye devam etti; sonra zrhn dndan gelen bir baka ta
krtyla birok rmcek kol ekrann nnde hzla alp ka
panmaya balad. Bir tanesi ritmik olarak gvdeye dokunu
yordu , sanki hareket iareti veriyordu ve sonunda durdu.
Mhendis gitmek istedi ama paletler skmt, dnmyor
du. Anahtar geri vitese ald ve yavaa, birbirine dolanm
metal paralarnn arasndan, Savunucu yenge gibi srn
d. Engeller nlayarak yol verdi ve serbest kalan ara geri
ye frlad.
Alevii koruluun karsnda, enkaz, doksan hacakl ezil
mi bir rmcee benziyordu . Hala kam gibi hareket eden
bir tanesi yeri kazyordu. Bacaklann arasnda, boynuzlu bir
topun iinde gmi figrler atlyordu.
Hi dnmeden pedala bast.
Bir gmbrt daha kop tu, yeni bir Gne, akl yrtt.
Enkaz paralan her yne uutu. Fokurdayan amur, kum
ve is, bir slkla merkezden ykseldi. Mhendis aniden g
cn kaybetti, kusacam hissediyordu. Souk ter damlala
n srtndan ve yznden boanyordu. Doktor'un "Hayr,
geri dn!. Duyuyor musun? Geri dn ! " diye baran sesini
duyduunda eli, bir manivela kolunun stndeydi.
Krmzms duman kraterden tat; bir volkand sanki ve
hayr aa, malvolmu bitkilerden geri kalann da tutu
turan lav inmeye balad.
"Ama ben, dnyorum," dedi Mhendis. "Geri dnyo
rum. . . "

Ama kmldamad. Ter, yznden aknaya devam ediyor


_du.
"yi misin?" Doktor'un sesi ok uzaklardan geliyordu.
Mhendis, zerinde Doktor'un yzn grd; ban sal
lad ve gzlerini ap kapad. "lyiyim," diye mrldand.
Doktor yerine dnd.

204
Savunucu kendi evresinde sarslarak dnd, ama, grl
ts bir okyanusunkini andran yangnn sesinden baka
bir ey duymadlar. Geldikleri yne doru geri gittiler.
Salam kalan tek far -bu kargaada orta far da kaybet
milerdi- imdi zerieri metalik gri bir tortuyla rtl dev
riimi heykellerin ve l vcutlarn stnde gezindi. Kuze
ye dnk iki beyaz heykelin paralarnn arasndan getiler.
Savunucu, dalgalar yaran bir gemi gibi, allarn arasndan
ilerliyordu. Bir sr silik ekil, ktan panie kaplm hal
de saa sola frlyordu.
Hzlandlar, yolculuk inili kl olmaya balad. M
hendis halsizliiyle mcadele ederek derin nefesler almaya
alyordu. Atlayan gmi ekillerden geriye kalan klle
rin havada dnerek uumasn hala gryordu. Savunucu,
yay gibi dallar gvdesini dverken yoku yukar kyordu.
Paletler adamlarn gremeii bir eyden dolay gcrdad.
Artk daha hzl gidiyorlard, yukar, aa, kk derderin
stnden, kvrlan aylarn arasndan geiyorlar, birbirine
karm aas allar deviriyorlard. Makina rmcek ko
mda skntsz ilerlerken bunlarn dikenli karnlar gsz,
yumuak vurularla gvdeye dokunuyor, ezik saplar krlp
,
tslyordu . Yangnn kzll geri ekranlarda hala grn
yordu. Rengi giderek soldu; sonra karanlk her eyin st
ne kt.

205
XII

lR
B
SAAT 'sonra aklktaydlar. Gece yldzlarla do
luydu. allar seyrekti, . sonra hepsi birden kayboldu
ve rzgarn yd, tek farn nda dalgalarran
kum tepeciklerinden baka, ortada bir ey kalmad. Savu
nucu, sabrszlanm gibi, hzl gtryordu onlar. Koltuk
lar sallanyor, paletler slklar alyordu . Kontrol panelinde
ki klar pembe, turuncu, yeil yanyordu. Mhendis, yz
ekrana dnk, gemiyi aryordu.
nceden hi stnde durmadan verdikleri, radyo balan
ts olmakszn yola kmak karar, imdi ona delilik gibi
geliyordu , sanki vericide yapacaklar deiikliin harcataea
bir iki saat ok byk kaypm gibi. Karanlkta gemiyi
gemi olduundan ve onun kuzeyinde kaldklarndan
ein olmak zereydi ki, onu grd -gemi deildi bu; aca
yip, parlak bir balondu. Savunucu yavalad. Eik duvarlar
far nda gm-ate karm parlyordu . erideki ya
narsner k yandnda ise grnt olaanstyd; tepesi
ak, yksek bir kubbeden fkran karmakark gkkuak
lar.

206
Ate etmek istemeyen Mhendis aracn nceden kendisi
ne at yola ynelecek oldu, ama ayna duvar her iki anda
da aralk brakmyordu; geit olabilecek tek yer, bu cismin
tabannda skp kalm toprak parasyd.
On alt tonluk btn gcyle, Savunucu, gvdesi sarsla
na kadar duvara yklendi. Duvar esnemedi.
Mhendis yavaa ikiyz metre geriledi, hedef artsn
mmkn olduunca aada sabitledi ve pedala dokundu.
At deliin scak erevesinin saumasn beklemeden,
arac ileriye srd. Taret srtnd, ama, snn gevettii
madde esnedi ve syrp geti. Savunucu tek gzl bir halde
bo halkann arasndan parldad ve alak bir mrltyla ge
miye doru ilerledi.
Onlar karlayan yalnzca Blackie oldu, sonra aceleyle ar
kasn dnd ve gitti. l blm birbirine girmi makinay
park etmeden nce radyasyon lmlerini yapmak ve gv
deyi temizlemek zorundaydlar. Bu yzden ieri girmekte
geciktiler.
Yanarsner k yand. Kaptan tnelden ilk grnendi,
Savunucu'nun nndeki siyah yamalara , iki krk fara ve
geri dnen mrettebatn korkun grnen yzlerine bakt
ve "arptmz," dedi.
"Evet," diye yantlad Doktor.
"Aa gelin. Burada rntgen hala dakikada 0,9. Blackie
kalabilir. "
Baka bir ey konuroadari indiler. Motor odasna giden
geitte Mhendis, kurunlar birletiren daha kk ikinci
bir robotu farketti ama bir bakmak iin bile durmad. K
tphanede klar yanyordu; kk bir masaya alminyum
tabaklar, bardaklar ve ortasna da bir ie arap konulmutu.
Kaptan konutu: "Bunun bir. . . kutlama olaca dnl
mt, gravimetrik distribtrn salam ktn ve reakt
rn alyor olduunu grdkten sonra . . . Eer gemiyi hava-

207
ya dikelJilirsek, kalk yapabileceiz. imdi... sra sizde. "
Sessizlik oldu. "ey, sen haklydn," dedi Doktor, Mhen
dis'e bakarak. "Batya doru l var. Aa yukar yz yirmi
mil yaptk, sonra gneybatya dndk. " Gln kysndaki
yerleim blgesinden, oray nasl filme aldklarndan ve d
nte karlatklar heykellerden sz etti. Tam burada du
raksad:
"Mezarlk gibiydi, ya da belki bir tapnak. Sonra ne oldu
unu anlatmak zor, nk ne anlama geldiinden emin de
ilim, -ama, tabii, bu yeni bir ey deil buras iin. Bir ki
canl srs belirdi, panik iinde kouyorlard; saklanyor
lard sanki veya birileri tarafndan bir yere toplanmalar iin
gdlyorlard. Bu sadece benim izlenimim. eyrek mil
kadar uzakta, aada -btn bunlar bir bayrda oldu- k
k bir orman ve oraya saklanan baka tkicanllar vard, bi
zim ldrdmzn cinsinden, yani gm rengiydiler.
Arkalarnda, byk olaslkla gizlenmi u dnen makina
lardan vard, dev topaalardan. Ama biz bunu grmeden
nce, bir boru ortaya kt, yer seviyesinde esnek bir boruy
du ve sonradan zehirli bir sspansiyon ya da gaza dnen
bir kpk fkrtmaya balad. Sanrm bunu inceleme ola
namz var; filtrelerde tortu brakm olmal, sizce de yle
deil mi? " Mhendis'e dnd, o da ban sallad. "Nerede
kalmtm, evet, Kimyager ve ben heykellere bakmak iin
kmtk, taret akt. Ve stroze gaz pskrtld . Ama
en kts Henry'nin bana geldi, nk ilk gaz dalgas
dorudan Savunucu'ya verildi. Biz ieri girip tarete oksijen
pompaladmzda, Henry boruya ate etti - daha dorusu,
borunun olduunu sand yere, nk sisten bir ey g
rnmyordu .
"Antimadde kullandnz tabii? " diye sordu Kaptan sakin
bir sesle.
"Evet," dedi Mhendis.

208
"Kk atcy kullanamaz mydniz? "
"Kullanabilirdim, ama kullanmadm. "
"Biz hepimiz . . . " Doktor doru szc arad , " . . . sarsl
mtk. Bu Ikicanllar plak deillerdi. Paavralar vard
zerlerinde; sanki bir kavgacia giysileri paralanmt. len
ler oldu, gzlerimizin nnde lyorlard. Ve sylediim
gibi, bundan nce az daha zehirleniyorduk. Durum buydu.
Sonra Henry borunun devamn bulmaya aln, yanl ha
trlamyorsam. yle deil mi? "
Mhendis ban sallad.
"Bu yzden ormana doru indik ve u gm yaratklar
grdk. Mask takmlard. Belki de gaz maskeleriydi onlar.
Bizi vurdular -ne kullandklarn bilmiyorum- ve bir far
kaybettik. Ayn anda dev topa harekete geti. Yandan, al
larn oradan saldrd. Sonra da . . . Henry ate etti. '\
"Ormana m? "
"Evet. "
" Gm yaratklara m? "
"Evet. "
"Ve topaa da? "
"Hayr, topa bize arpt, ama, Savunucu'nun karsnda
bir ey yapamad. Bu arada, elbette, yangn kt. Koruluk
kat gibi tu tu tu. "
"lletiim kurmaya altlar m? "
"Hayr. "
"Peki, peinize dtler mi? "
"Bilmiyorum. Byk olaslkla, hayr. Isteseler, diskler bi
ze yetiirierdi nk . "
Mhendis itiraz etti. "O arazide deil. Bir sr koyak,
anma ukuru var orada; biraz, Dnya'daki ]ura an an
dryor. "
"Anlyorum. Ve sonra doru buraya geldiniz , yle mi? "
"Geri dndk, douya sap tk."

209
Sessizce oturuyorlard.
Kaptan ban kaldrd. " Onlardan . . . ok mu ldrd
nz? "
Doktor Mhendis'e bakt, cevap vermeyecein anlayn
ca konutu:
"Karanlkt. Ormann iindeydiler. Herhalde, ben . . . yirmi
civarnda olduunu syleyebilirim. Ama ok daha geride
bir eyler parlyordu. Orada bu rakamdan ok daha fazlas
olabilir. "
"Sizi vuranlarn kesinlikle tkicanl olduklarn syleyebi
lir misiniz? Baka bir ey olamazlar m? "
"Onlarda kk gvde grmedim, sadece u mask gibi
miferlerden giymilerdi. Ama ekillerine, boyutlarna ve
vcutlarnn hareket ediine gre karar verilecek olursa,
lkicanlydlar. "
"Size ate ederken ne kullandlar?"
Doktor armt.
"Frlatc byk olaslkla metal deildi," dedi Mhendis.
"Bu yalnzca bir tahmin. Hasar ineeledm -bakmadan bile.
Ama, fazla gl deillerdi, benim izlenimim bu . "
"Evet," diye onaylad Fiziki. "yle bir baktm da, iki far
kmt , ama delik yoktu. "
"Birisi, topala arprken ezildi, " dedi Kimyager.
"Ya u heykeller neye benziyorlard? " diye sordu Kaptan.
Doktor elinden geldiince tarif etmeye alt. Beyaz hey-
kellere gelince durdu ve glmsedi. "Yine, ne yazk ki, me
cazi olarak konuabiliriz . . . "
"Drt gz demitiniz? Ve frla,k alnlar? " diye yardm et
mek istedi Kaptan.
"Evet. "
"Tatan m oyulmulard? Yoksa . metal mi? Kalplar ha
linde miydiler? "
"Bunu syleyemem. Ama kesinlikle kalp deildiler. Esa

210
olan bir ey var. . . Oranlarda bariz bir farkllk vard. Bir
tr. . . " Tereddt ediyordu.
"Evet? "
"ldealletirme," dedi Doktor, skntyla. "Onlar ok ksa
bir an iin grmemize ve arkasndan bir dolu ey olmasna
ramen . . . Bir karlatrma yapmak ok basit olur. Bir me

zarlk. Kaan esirler. Bir polis operasyonu. Gaz kullanlarak


yaplan katliam. Ama hibir ey bilmiyoruz. Evet, gezege
nin baz sakinleri dierlerini gzlerimizin nnde ldrd
ler, bunun doruluu tartlmaz. Ama kim kimi ldrd -
ve acaba ldrenler ve ldrlenler ayn mydlar. . . "
"Eer ayn deillerse, bu bir eyi aklar m? ," diye sordu
Sibernetiki.
"ey. . . Ben bir olaslk stnde dnyorum. Dehet ve
rici olduunu kabul ediyorum. nsanolu iin, bildiimiz
gibi, yamyamlk da budur. Ama ahlaklar kzarm may
mun yemekte bir ktlk grmyorlar. Ben bir noktaya
dikkat ekmek istiyorum. Ya burada biyolojik evrim yle
bir gelime gstermise: lnsan zekasn tayanlarla, hayvan
dzeyinde kalanlar arasndaki d, yani grnr farklar, in
san ve maymun arasndaki farklardan ok daha az ise? Bu
durumda, bizim tank olduumuz, bir avianma olabilir. "
"Ya u, ehrin yaknndaki hendek? " dedi Mhendis.
"Onlar da av hatras myd, Doktor? "
"Ama emin olamayz . . . "

"Her ne olursa olsun, elimizde film var," diye konumala-


. rn bld Kimyager. "Neden bilmiyorum, ama u ana ka
dar gerekten, normal bir ey, yani, gezegendeki gnlk ha
yata dair bir ey grmedik. Bu film normalleri gsteriyor -
en azndan benim edindiim izienim bu . "
" lzlenim mi? , " dedi Fiziki hayretle. "Ama grmedin
mi. . . "

"Gn batmndan nce ekimi yapabilmek iin k der-

211
dine dmtk Ayrca mesafe de hi az deildi; yediyzel
li metreden fazla. Ama teleskopik mercekle ekilmi iki ma
kara filmimiz var. Saat ka? Henz on iki olmam ! imdi
tab edebiliriz."
"Onlar Blackie'ye ver," dedi Kaptan. "Beyler, sinirli oldu
unuzu gryorum. Evet, u bir gerek ki, burada kendi
mizi kahrolas bir kargaann iinde bulduk, ama . . . "
" Gelimi uygarlklarda iletiimierin bu noktaya gelmesi
kanlmaz mdr?"
Kaptan ban sallad, ayaa kalkt ve masadan arap ie
sini ald. "Bunu bir tarafa koyalm," dedi; "Daha uygun bir
durum iin."
Mhendis ve Fiziki Savunucu'yu incelemeye ktklarn
da ve Kimxager tab edilen filmi denetlerneye gittiinde
Kaptan, Doktor'u kolundan tutarak ktphane raflarnn
yanna ekti ve alak sesle sordu: "Dinle, tkicanllarn ka
ma sebebinin, sizin beklenmedik bir ekilde ortaya k
nz olmas mmkn m ve saldr hedefinin Ikicanllar
deil de, yalnz siz olmanz . . . Ne dersin? "
Doktor'un gzleri falta gibi ald. '!Biliyorsun, b u akl
ma bile gelmedi," diye kabul etti, sonra h an dneeye
dald.
"Bilmiyorum," dedi en sonunda. "yle olllU:!dn syle
yebilirdim . . . tabii, bize yaplan baarsz bir saldr yanllk
la onlardan bazlarnn aleyhine dnmediyse. Ama bir ak
lamas daha var," diye ekledi, dzelterek, "Farzet ki biz ya
sak blgeye girmitik. Kaanlar ise snr ihlal edenlerdi, r
nein, bir yolcu grubu, kim bilir? Buray gzleyen nbeti
ler de silahlarn, u boruyu yani, Savunucu'nun grnme
siyle ayn anda ortaya kardlar. Kt bir rastlant. Evet,
byle olabilir. "
"Gerekten byle mi dnyorsun? "
"ey, byle bir aklama da, ilk yaptmz kadar geerli.

212
Bizim varlmz konusuncfuki haberler yaylnca oraya gar
diyanlar veya nbetiler dl.kmi olabilirler. Bundan nce,
biz vadideyken, bizden haberleri yoktu ve bu yzden hibir
silahla karlamadrl<. . . . "
"Bilgi aglarnn henz tek bir izine bile rastlamadk," diye
vurgulad Sibernetiki, kendi kabininde bir yerlerden. "Ya
z, radyo , bantlar. . . Her uygarlk kendi deneyimlerini bira
raya getirmek ve korumak iin, yle veya byle, bir tekno
loji yaratr. Bu da onun gibi bir ey olmal. Ah, bir ehirleri
ne gidebilseydik! "
"Savunucu'yla gidebilirdik," dedi Kaptan, ona doru d
nerek. "Ama bu, sonularn ve bedelini nceden bilemeye
ceimiz bir sava hzlandrrd."
"O zaman, keke onlarn bilimadamlarndan ya da M
hendislerinden biriyle oturup konuabilseydik. .. "

"Nasl yapacaksn bunu ? " diye sordu Doktor. " Gazeteye


ilan m vereceksin? "
"Bir bilebileydim! O kadar zor olmazd. Gezegene bir bil
gisayar yazlm ile geliyoruz, kuma iki Pythagoras geni
iziyoruz, birbirimize hnerlerimizi gsteriyoruz. . . . dn
senize. . . "
"Brakn samalamay. " Girite dikilen Mhendis'ti bu.
"Hadi gelin. Film banyo edildi. "
Grmek iin laboratuvara girdiler, geminin e n byk
odas oydu nk. Kaptan projektrn arkasna geti. Her
kes kendine bir yer bulduktan sonra robot sndrd.
Filmin ilk blm tamamen yanmt. Gl birka kez pa
rldad; sonra ky eridi grntye geldi. Suyun zerinde
rampalar ve payandalarla, oymalada birbirine bal kuleler
vard. Grnt bulanklat, tekrar odaa geldiinde her
kulenin tepesinde, zt yne dnen be kanatl perv:anelerin
o lduunu grdler. ok yava dnyorlard. Bir eyler
rampalardan aa kayd ve gle dald. Onlar da ok yava

213
hareket ediyorlard ama buna ramen ekillerini ayrdet
mek mmkn deildi. Kaptan bu blm ikinci kez ve da
ha hzl geti ama grdklerine eklenen tek ey, bu cisimle
rin su yzeyinde oluturduu halkalard. Bir lkicanl, arkas
onlara dnk, kyda dikiliyordu. Koca gvdesinin sadece
st blm grnyordu , geri kalan, rzgarn etkisiyle
meyilli bym bir tutarola son bulan ince bir kamnn
kt f biimli bir makinann iinde kalyordu.
Salilin yerini, pilonlarn stne oturtulmu yass, kutu
gibi nesneler ald. Ekrann dier blmnde ise cisimler,
sahildeki lkicanly iinde tutana benzer eitli flar ta
yorlard. Ama bunlar botu.
Yer yer prltlar, lekeler, bulanklklar oluyordu. Film a
r k almt. Lekelerin arasnda, kk, grntrrn k
saltt figrler, Ikicanllar iftler halinde farkl ynlere do
ru hareket ediyorlard ve kk ek gvdeleri tylerle kap
lyd, bu yzden sadece kk kafalar grnyordu ama
resim, adamlarn, yzleri ayr ayr grebilecekleri kadar net
deildi.
imdi, byk bir ktle, ritmik olarak ykselip alalarak
ekran dolduruyordu. Ekrann alt kelerinden birine do
ru koyu bir sv gibi yayld. Dzinelerce Ikicanl bunun s
tnden kar tarafa geti ve sanki kck ellerinde bir ey
ler tutuyorlard da, dokunarak, hafif vurularla veya sp
rerek, o ktleden bekler oluturuyorlard. Bunlar, arasra,
iinden gri bir kaliksin kt sivri bir tepe halini alyordu.
Resim deiti, ama, hareket halindeki ktle, yenisini dol
durmaya devam etti. Detay ok keskindi. Merkezde incecik
kahksierden bir demet duruyordu ve her kaliksin banda,
srayla yzlerini ona doru een iki veya Ikicanl vard.
Kaptan bu blm yava olarak tekrar geti: imdi Ikicanl
lar kaliksleri pyor gibiydiler. Biri perken, dierleri, k
k gvdeleri yar uzanm halde, onu seyrediyorlard.

214
Resim tekrar deiti. imdi adamlar ktlenin koyu bir
izgi ile belirlenmi kenarn grebiliyorlard, bu kenar iz
gisinin yanmda dner kreler hareket halindeydi, bunlar
_ nceden grdkleri disklerden ok daha kkt. Helezo
nik hareket yava ve ritimsizdi; sallanan kollar grebilmek
mmknd . Ama bu, filmin bir etkisiydi ve karderin hz
smdan kaynaklanyordu.
Ekran yava yava hareketlendi ama, ar ekimde her
ey, bir svnn iindeymi gibi grnyordu. Adamlarn,
"yerleim blgesinin merkezi," olarak aldklar, tek taraf
yuvarlatlm, acayip yarm-flarn getii oluklardan olu
an youn bir a rgsyd. Her birinin iinde iki ile be
aras, ama genellikle, tkicanl oturuyordu. Kk ek
gvdelerini " f"nm dmda birleen bir kemer saryordu,
ama bu sadece bir yansma da olabilirdi. Batan Gne'in
oluturduu uzun glgeler yer yer resmi kartryordu.
Oluklarm stnden kafes ilemeli, zarif kprler geiyor
du. Kprlerin baz yerlerinde dev topalar frldak gibi
dndler ve bu helezoni, yeniden, bir dizi karmak hare
ket olarak ortaya kt, sanki oynak uzuvlar, gkyznden,
grnmeyen bir eyler alyorlar. Topaiardan biri durdu
ve iinden, parlak bir maddeyle kapl Ikicanllar indi. Tam,
nc Ikicanl belli belirsiz bir eyi arkasndan srkleye
rek kyordu ki, grnt deiti.
Merkezden kaln bir hat geiyordu; mercee, resmin geri
kalanndan daha yaknd. Bu izgi -ya da boru- yavaa sal
land; buna puro biimli bir nesne birlemiti ve bir yaprak
bulutu gibi bir eyler sayordu. Ama yapraktan ard bun
lar, rpmarak deil, arlk gibi dyorlard yere. Aada
ibkey bir yzeyde , dizi dizi kicanllar duruyordu ve
uzanm ellerinden yere, kvlcmlar akyordu. Fakat nesne
yamuru onlara ulamadan yok oluyordu.
Resim deiti. En kenarda iki tane tkicanl hareketsiz ya-

215
tyordu. Bir nc onlara doru yaklatnda yavaa
kalktlar. Birisi salland; gizlenmi kk gvdesiyle komik
bir tepeye benziyordu. Kaptan bu paray tekrar aldi. Boylu
boyunca uzanm gvdeler grndnde filmi durdurdu,
grnty keskinletirdi, sonra byk bir bytele ekrana
gitti. Ama tek grd beneklerdi.
. Karard. lik makarann sonuna gelmilerdi. tkincinin ba
da ayn resmi gsteriyordu ama a biraz kaynt ve biraz
daha karanlkt. Gne batyordu. Ekran izgiler doldurdu;
kamera ok hzl hareket ediyordu. Begen delikleri olan
byk bir kesien hatlar sistemine bakyorlard. Her delikte
bir Ikicanl dikilmiti. O rayn altmda daha bulank bir ta
nesi titreti. Sonra anladlar ki, alttaki ray yerde bir glgey
di. Yer kaygan ve dzd, slak betonu andryordu.
Ray deliklerindeki Ikicanllar koyu renkli, kocaman giy
siler giymilerdi. Hepsi ayn hareketi yapyordu: Yar effaf
bir eyle rtlm kk gvdeleri bir o yana bir bu yana
eildi; sanki zellikle yava yaplan bir cimnastik hareketi
gibiydi. Resim titredi ve yana yattl.it,hir an grmek ok zor
lat. Kararyordu da. Ray izgilerinin sonunu grdler.
izgilerden biri, belli bir ada hareketsiz ?uran byk bir
diskte son buluyordu. Farkl ynlere giden, Ikicanllarla
dolu ikin cisimler trafii artryordu.
Raylar tekrar, bu kez tam tepeden ekrana geldi. grnt
nn, boyutlarn ksaltt ikicanllar iftler halinde hadi ha
di dolanyorlard. Bunlarn o luturduu bir sr, yolun iki
ye ayrlmas gibi, ikiye blnd . Grntrrn ortasndan
geen ve tesine uzanan bir kablo , keskin panltlar veren
elips kristali veya aynalarla kapl bir bloku andran bir eyi,
bulank tekerleklerin zerinde ekiyordu. Yanndan getii
yayalarn stne k plakalar atyor, saa sola sarslyordu.
Birdenbire durdu, saydamlat ve iindeki uzanm bir fig
r ortaya kard.

216
Kaptan makaray evirdi, geri sard ve dikdrtgen cisim
sarslarak yeniden ortaya kp iidekini gsterirken, filmi
durdurdu. Herkes ekrana gitti. Orada, ikiye ayrlm yolun,
iki sra tkicanlnn arasnda, bir insan yatyordu.
"Sanrm aklm karyorum , " dedi biri karanlkta.
"unu sonuna kadar izleyelim," dedi Kaptan.
Koltuklarna tekrar oturdular, makara dnd, resim tit-
reti ve netleti. Uzun dsimler kalabaln arasndan birer
birer geiyordu ama imdi, yerlere kadar uzanan ve arkala
rndan srklenen parlak bir kumala rtnmlerdi. Re
sim yeniden deierek, bir yan eik bir duvarla snrlanm
ssz bir blgeye geldi. Duvar boyunca al bekleri vard.
Tek bana bir lkicanl, ekrann tm boyunu geen bir
olukta yryordu. Sonra, panie kaplm gibi, oluktan d
ar zplad ve dner bir topa geti; parlak bir k akm
ve ardndan sis kaplad ortal. Sis daldnda, tkicanl
hareketsiz yatyordu. Her ey koyulat, neredeyse siyah ol
du. tkicanl kprdyor gibiydi ya da srnerek uzaklaacak
tl ama eran yeniden ubuklada doldu ve beyaza dnd.
Film bitmiti.
Iklar atklarnda Kimyager, baz kareleri bytmek
zere makaralar alp karanlk odaya gtrd. tekiler la
. boratuvarda kaldlar.
"Evet, btn bunlara ne anlam veriyoruz imdi? " dedi
Doktor. "Hi dnmeden ben, iki, hatta farkl aklama
yapabilirim. "
Bu Mhendis'i kzdrd. "Eer tkicanlnn psikolojisi s
tne tam bir alma yapm olsaydn, imdi olduundan
ok daha fazla ey biliyor olurduk! "
"Bir dakika, benim bunu yapmam m bekleniyordu?" di
ye sordu Doktor, herkese bakarak.
"Beyler ! " diye bard Kaptan. "Bu, bilimsel bir kongreye
benzerneye balad! Tamam, bu grnt hepimizd ok ya-

217
ratt. Kukusuz, bir model maddesinden yaplm, sahte bir
ey bu. Bir ihtimal bilgi alarn kullanarak, gezegendeki
tm yerleim blgelerine bizim resimlerimizi gnderdiler
ve resimlerden de bir insan kopyas oluturdular. "
"Ama neden byle mankenler yapma gerei duysunlar
ki? " diye sordu Doktor.
"Bilimsel veya dinsel amaldr belki, kimbilir? Ne kadar
tartrsak tartalm, bunu zecek deiliz. Kald ki, o ka
dar da tuhaf deil. Bizim grdmz biraz kk bir re
tim merkeziydi. Biz onlarn . . . elencelerini izlemi olabili
riz, belki de sanatlarn, bir sokak manzarasn - kyda yap
tklar ey; u, nesneleri boaltma ii yeteri kadar belirgin
olmamasna ramen. "
"Yeteri kadar belirgin olmamasna ramen," diye tekrarla
d Doktor. "Doru ifade. "
"Sonra ordu yaamna benzer grntler de vard -gm
giy;;ili olanlarn, daha nce grdmz gibi, askeri ilevle
ri var. Son sahneye gelince . . . Yasalara uymayan bir tanesine
verilen bir ceza olabilir, belki de topalar iin yaplm bir
olukta yrd iindi. "
"Trafik kurallarna uymayan birine ksa yoldan idam . . .
Biraz fazla vahice olmuyor mu, n e dersiniz? " dedi Doktor.
"Baka syleyecek eyi olan var m? " diye sordu Kaptan
sinirli sinirli.
Fiziki konutu: "Grne gre tkicanllar yalnzca baz
zel durumlarda yaya yolculuk yapyorlar. Bunun sebebi
vcut lleri ve arlklar olabilir ya da uzuvlarndaki
oranszlk, zellikle eller ve gvde arasndaki. Bu ekli vere
bilecek bir evrim aac izmek ilgin olurdu herhalde. He
pimiz el hareketleri yaptklarn grdnz -ama hibiri elle
rini, bir yk kaldrmak, ekmek, ya da tamak iin kul
lanmyor. Belki de ellerinin farkl bir ilevi vardr. "
"Ne gibi? " diye sordu Doktor. Bu, ilgisini ekmiti.

218
"Bilmiyorum, bu senin alanna giriyor. Ben sadece unu
dnyorum: Onlardaki toplumsal bnyeyi anlamaya kal
kmak yerine, nce bireyin, yani toplumun temel tann
zerinde alsak daha iyi olur."
"Haklsn," dedi Doktor. "Eller, evet bu, akla kavutu
ramadmz bir konu . . . Evrim aac. Ikicanllarn memeli
olup olmadklarn bile bilmiyoruz. Bunun cevabn size
birka gnde verebilirilli - ama bu filmde beni en ok etki
leyen bu deil dorusu. "
"Ya nedir?" diye sordu Mhendis.
"Yayalarn arasnda tek bana birini grmediimiz gere-
i. Buna dikkat etmi miydiniz? "
"En sondaki hari," dedi Fiziki.
"Kesinlikle. "
Bir sre hibiri konumad.
"Filme tekrar bakmamz gerekiyor," dedi Kaptan, sonun
da. "Doktor hakl: Hi yalnz tkicanl yoktu. En az ift kii
lik gruplar halindeydiler. Ama en banda kyda grd
mz -evet! - o hari."
"O da u koni biimli eyin iinde o turuyordu ," dedi
Doktor. "Disklere de tek balarna biniyorlar. Ben sadece
yayalardan sz ediyorum. "
"Onlarn says fazla deildi. "
"Birka yz kadar vard. Dnya' da, bir ehrin caddelerine
kubak baktn dn. Yalnz yryen yayalarn yzde
si olduka yksektir. Baz saatlerde ounluu bile olutu
racaklardr. Ama burada hi yok."
"Bu ne anlama geliyor? " diye sordu Mhendis.
Doktor ban sallad. "Hibir fikrim yok. "
"Ama bizimle gelen . . . da tek banayd . "
"Ona bunu yaptran koullar bir dn. "
Mhendis cevap vermedi.
"Bakn," dedi Kaptan, "Bu bizi hibir yere gtrmeyecek

219
Sistematik olarak bilgi toplamadk, nk biz bir aratrma
ekibi deiliz. Bizim baka endielerimiz var; hayatta kalmak
iin savamak gibi. imdi bir hareket ratas belirlemeliyiz.
Yarn Kazc devreye girmi olacak. Toplam olarak iki robo
tumuz, iki yar-atomatiimiz var diyebiliriz, Kazc ve Savu
nucu, ki bunlar geminin yzeye karlmasnda yardmc
olabilir. Mhendis'le benim belirlediimiz plandan haberi
niz var m, bilmiyorum. Ama z u: Gemiyi, nce alalta
rak yatay konuma getirmek, sonra da gvdenin altna yap
lacak toprak tamponuyla dikey olarak ayaa kaldrmak. Bu,
eski alarda piramit inaatlarnn kullandklar metod.
'Can duvar'mz da, kullanabileceimiz byklkte para
lara ayrp, bir yap iskelesi o luturacaz. Elimizde yeteri
kadar ara gere var ve bu maddenin yksek sda eriyip
kaynaabileceini biliyoruz. Aden sakinlerinin, incelikti
davranlaryla bize saladklar duvar kullanmamz, iimi
zi gzle grlr oranda kolaylatracak. gn iinde kal
ka hazr olabiliriz. " Adamlarm kprdadklarn grnce,
bir an sustu. "Bu yzden size sormak istiyorum: Bu kalk
yapalm m?"
"Evet," dedi Fiziki.
"Hayr," dedi Kimyager, hemen hemen ayn anda.
"Henz deil," dedi Sibernetiki.
Sessizlik kt.. Ne Mhendis , ne de Doktor henz fikri
ni sylemiti.
"Sanrm gitsek iyi olur," dedi Mhendis en sonunda.
Hepsi aknlkla ona bakt. Devam etti:
"nceden farkl hissediyordum. Ama bu bir bedel konu
su. Sadece bedel. Kukusuz, ok ey renebiliriz ama bu
bilgileri edinmek . . . Bunun bedeli, deyemeyeceimiz kadar
byk olabilir. Her iki adan da. Btn bu olanlardan son
ra, bar bir iletiim ve bir anlama noktas bulma olasl
bana 'ok uzak geliyor. Her birimizin, houmuza gitse de

220
gitmese de, bu dnya ile ilgili kendi gr var. Benimki,
burda kt eylerin olduu ve bir ekilde buna mdahale
etmemiz gerektii ynndeydi. Ama biz Robinson Cru
soe'lar olarak enkazmzla u ramaya ve baz onarmlar
yapmaya baladmz iin bir ey sylememitim. Daha
ok bilgi edinmeyi ve makinalarmzn kullanlabilir duru
ma gelmesini bekledim. Ama imdi gryorum ki, iyi ve
doru olduuna inandmz eyler adna yapacamz her
mdahale, en son aratrmamzn vard noktaya varacak:
Yokedicinin kullanlmasna. Kendimizi her zaman temize
karabiliriz, elbette, kendimizi savunduumuzu syleyebi
liriz vesaire -ama yardm etmek yerine yakp ykyoruz biz."
"Keke daha ok ey renebileydik. .. " dedi Kimyager.
Mhendis ban iki yana sallad.
"Daha ok bilgiyle, her iki tarafn kendince hakl olduu
nu grecektik. . . "
"Katiller hakl olsun ya da olmasn, birileri kurbanlam
akl vermeli," diye itiraz etti Kimyager.
"Savunucu'nun yokedicisinden baka onlara ne sunabili
riz? Bu akl almaz gdlmeyi ve katliam durdurmak iin
gezegenin yansn yakp kl ettiimizi dn. Ya sonras?"
"Bu basit bir doru-yanl sorunu deil," diye konumaya
girdi Kaptan. "Burada olan her ey sregelen tarihsel ilerle
menin bir paras. Sizi yardm etmeye iten drt, bu toplu
mun kahramanlar ve caniler o larak ikiye blnd fikrine
dayanyor. "
"Bask yapanlar ve bask altmda ezilenler," dedi Kimya
ger. "Ayn ey deil. "
"Pekala. Farzet ki, yksek uygarlk dzeyindeki bir nesil,
yzlerce yl nceki dinsel savalar srasnda Dnya'ya iniyor
ve kavgaya karp, gszn yannda yer almaya karar ve
riyor. Gcn kullanarak, do ktrinlere kar gelenlerin ya
klmasn, farkl grte alimlarn eziyet etmelerini yasakl-

221
yor, vesaire. Bana drste, insanc rasyonalizmi btn ge
zegende kabul ettirmenin mmkn olabileceini syleyebi
lir misin? Hatrla: nsanln hemen hemen hepsi inanan
lardan oluuyordu. Yabanclar en son insana kadar hepimi
zi ezmek zorunda kalacaklard; bylece geriye onlarn ide
alizminden faydalanacak kimse kalmayacakt ! "
"Ksacas, yardm etmemizin mmkn olmadn d
nyorsun! " dedi Kimyager, hiddetle.
Kaptan cevap vermeden nce ona uzun sre bakt.
"Yardmm, Tanrm. Yardmdan neyi kastediyorsun? Bu
rada olup biten ve bizim tank olduumuz eyler, belirli bir
uygarln rn ve bizim bu uygarl ykp, yerine yenisi
ni yaratmamz gerekiyor, yle mi? Peki, bunu nasl yapaca
z, syler misin? Bunlar bizden farkl fizyolojiye, farkl psi
kolojiye ve farkl tarihe sahip canllar. Bizim uygarlrnzn
bir modelini alp buraya oturtamazsn. Ayrca bunun, hiz
buradan ayrldktan sonra da ilevlerine devam etmesini
salaman gerekecek. . . Birok defa, senin dncelerinin
Mhendis'inkilere benzedii konusunda pheye dtm.
Ve Dnya ile benzetirme konusunda srekli, cesaretimizi
kran Doktor'un benimle ayn fikirde olup olmad konu
sunda. Hakl mym? "
"Evet," dedi Doktor. "nsana yakan asil birtakm gr
lerden yola karak bur;:da bir 'emir' mekanizmas olutur
mak istemenizden korkuyordum; bu, pratikte bir terr s
reci anlamna geliyordu. "
"Belki ezilenler farkl bir hayat istiyorlar. . ama ok g
szler," dedi Kimyager. "Eer dlananlardan birkan kur
tarabilseydik. . . "

"Birini kurtardk," dedi Kaptan sert bir sesle. "Belki imdi


sen bize onunla ne yapacamz syleyebilirsin."
Kimyager'in cevab yoktu.
"Doktor da ayrlmaktan yana m? " dedi Kaptan. " Gzel.

222
Benim oyumla birlikte, bylece, ounluk oluuyor. "
Birden durdu . Gzleri sonuna kadar ald. Yz kapya
dnk oturuyordu - yar ak kapya. Sessizlikte sadece ha
ifif bir su prts duyabiliyorlard ve Kaptan'n taklan ba
klarn takip ederek dndler.
Girite tkicanl duruyordu.
"Nasl dar kt?" Ama Fiziki'nin szleri dudaklarnda
azl kald. Yanldn anlamt. Bu , onlarn tkicanls de
ildi. O, ilkyardm odasnda kilitliydi nk.
Eikte, kk gvdesi iki bklm olmu, koyu renkli,
koskoca bir tkicanl duruyordu. Kafas hemen hemen st
eie deiyordu. Yaratk, dmdz inen ve kk gvdeyi
kuak gibi saran kahverengi bir madde giymiti. Kuan
etrafndan yeil telden oluan karmakark, kaln bir tutarn
geiyordu. Yan taraftaki bir yarn arasndan, enli, metalik
bir kay parlyordu. tkicanl kmldamyordu. Yass krk
surat ve iki byk mavi gz saydam, huni biimli bir ko
ruyucuyla rtlyd. Koruyucudan kan ince, gri lifler
kk gvdenin etrafndan birka kez dalanyor ve nde
aprazlaarak, ellerini bandaj gibi iine alan bir tr kk
paket oluturuyordu . Sadece parmaklarnn yumru yumru
ular knt yapyordu .
Hepsi grnt karsnda app kalmt. tkicanl biraz
daha eildi ve bir ksrkle yavaa ne doru geldi.
"Nasl girdi ieri? . . Blackie tnelde . . . " diye fsldad Kim
yager.
lkicanl, yine yavaa, geri ekildi. Dar kt, karanlk
koridorda bir an durdu ve tekrar ieri girdi - daha dorusu ,
kafasn st eie dayad.
"eri girmek iin izin istiyor," dedi Mhendis fsldaya
rak. Sonra barmaya balad: "Gel ! Gel ! "
Kalkp , tam kar duvara geri gitti, dierleri de ayn eyi
yaptlar. tkicanl kabinin bo kalan merkezine anlamszca

223/
bakt. Girdi ve yavaa etrafna baknd.
Kaptan ekrann yanna gitti, kuvvetle kenara ekerek ka
ra tahtann nn at. Adamlara kenara ekilmelerini sy
ledikten sonra eline bir tebeir ald ve nce kk bir daire,
arkasndan, dairenin etrafndan geen bir elips izdi, bunu
da iine alan biraz daha byk bir elips ve bir tane daha,
bir tane daha derken, i ie drt tane elips ortaya kt. Her
birinin stne kk birer daire de kondurmutu. Sonra
odann ortasnda dikilen deve yaklat ve tebeiri onun par
naklarna tututurdu.
Ikicanl acemice tebeiri tuttu, bir tebeire, bir tahtaya
bakt ve yavaa ona doru gitti. Bandajl eliyle tahtaya do
kunabilmek iin, kuaktan dar km kk gvdesini
yatrmak zorunda kalmt. Adamlar nefeslerini tutarak izli
'
yorlard. Beceriksizce ve kuvvetli bir ekilde, nc elip
sin dairesine defalarca dokundu; dairenin ii, paralanm
tebeirle doldu.
Kaptan ban sallad. Herkes derin bir soluk almt.
"Aden," dedi daireyi -gstererek "Aden," diye tekrarlad.
Ikicanl ilgiyle onun azna bakyordu. ksrd.
"Aden," dedi Kaptan, yavaa ve ak bir teleffuzla.
Ikicanl birka kez ksrd .
"Konuamyor," dedi Kaptan, meslekdalarna dnerek.
"Bu kesin. "
N e yapacaklarn bilmeksizin ylece dikiliyorlard. Iki
canl kprdad. Tebeiri drd . Bir kilidin almasna
benze,r bir ses duydular sonra; kahverengi madde, tepeden
aaya kadar yarlm gibi blnd ve geni bir altn kay
grdler.
Kay metal yapra gibi hrdayarak zld. Ikicanl
nn kk gvdesi olabildiince teye uzand, sanki byk
gvdeden dar adm atacakm gibiydi ve hemen hemen
iki bklm bir duruma gelerek parmaklaryla metal yapra

224
yakalad. Kay zlp ak bir levha halini alnca, adam
lara, ikram ediyor gibi, uzatt. Kaptan ve Mhendis ayn an
da yanna gittiler ve ikisi de geriye srad. Mhendis ufak
bir lk att. Ikicanl arm grnyordu, defalarca k
srd ve saydam koruyucu yznde iki yana salland.
"Elektrik ykl, ama ok gl deil, " diye aklad Kap
tan dierlerine, sonra ikinci kez yaklat. Ikicanl metal
yapra brakt. Ikta, altn yzeyi incelediler: Tamamen
dz ve przszdf. Kaptan rastgele bir noktaya tekrar do
kundu ve bir kez daha hafif bir elektrik oku hissetti.
"Ne bu byle? ! " diye homurdand Fiziki ve elini yapra
n stnde gezdirmeye balad. Elektrik oklar parmakla
rn titretiyordu. "Bana biraz toz grafit verin ! " dedi, " Cam
dolapta var! "
Yapra masaya yayd, elinin titremesine aldrmadan, Si
bernetiki'nin verdii grafiti yapran stne serpti ve fazla
. sn fledi.
Altn yzeyde rastgele dalm minik, siyah benekler
vard.
"Lacerta ! " diye bard Kaptan anszn.
"Alpha Cygni ! "
"Lyra! "
" Cepheus ! "
Onlar sakin bir ekilde izleyen Ikicanlya dndler. Yara
tn gzlerinde zafer prltlar vard.
"Bir yldz haritas ! " dedi Mhendis.
" Nihayet kendimizi evimizde hissediyoruz. " Kaptan'n
. glen dudaklarnn arasndan dileri grnyordu .
tkicanl ksrd.
"Elektriksel yaz, yle deil mi? "
"yle grnyor."
"Ya elektrik yk nasl besleniyor? "
"Belki de elektrik duyular vardr! "

225
"Beyler, ltfen! Mantkl ilerleyelim," dedi Kaptan. "im-
di ne yapyoruz? "
"Ona nereden geldiimizi gsterelim "
"Doru."
Kaptan hemen tahtay sildi ve Centaur takmyldzn iz
di. Bir an duraksad, Galaksi'nin bu blgesinin Aden'den
nasl grndn kafasndan hesaplamaya alyordu. Si
rius'u gstermek iin byke bir nokta yapt, daha kk,
bir dzine daha yldz ekledi ve Byk Ay'nn tepesine G
ne'i gsteren kk bir arp izdi. Ardndan, eliyle kendi
gsne dokundu ve srayla btn adamlar gsterecek e
kilde kolunu odann evresi boyunca dndrdkten sonra
tebeirle tekrar arpya dokundu.
tkicanl ksrd, tebeiri ondan ald, kk gvdesini
tahtaya doru itti ve Kaptan'n taslana nokta ekledi:
Alpha Aquilae ve Procyon'un ikili sistemi.
"Bir astronom! " diye fsldad Fiziki. "Meslekdamz . . . "
"Evet, buna ok yakn! " diye cevap verdi Kaptan. "Hadi,
devam edelim ! " Bir sr izim, ncekileri izledi. Aden ge
zegeni, geminin yolu, gazl kuyrua girii ve kaza. Sonra
gemi yerin altna gmld - geminin ve tepenin ara kesi.ti
izildi.
tkicanl tahtadaki izimiere bakt ve ksrd. Masaya git
ti. Kuan yeil kvrmlanndan ince, esnek bir tel karq
ve eilerek, teli metal yaprann stnde umulmadk bir
hzla gezdirmeye balad. Bu bir sre devam etti. Sonra geri
ekildi ve adamlar yapraa yine grafit serptiler. Acayip bir
eyler belirdi. Tam, tozlin fazlasn flyorlard ki, beliren
izgiler kprdamaya balad.
nce, iinde eik bir kolonu olan bir yarkre grdler.
Sonra, kk bir nokta belirdi ve yankrenin snrlarnn
stnde hafife kayd. Giderek byd. izim tam anla
myla doru olmamasna ramen, Savunucu'nun d hatla-

226
rn tandlar. Yarkrenin kavisli blm kayboldu ve Sa
vunucu bu yarktan girdi. Bu noktada her ey yok oldu ve
yapran stndeki grafit eit olarak dald. Sonra birden,
yldz haritasn oluturmak iin topland. Haritann arasn
dan, uzunca iaretlerle izilmi bir tkicanl figr kt orta
ya. Arkalarnda dikilen tkicanl ksrd.
"Bu o," dedi Kaptan.
Harita, kayboldu, geriye yalnzca tkicanl kald. Sonra,
tkicanl da kayboldu ve yerini harita ald. Bu, drt kez yine
lendi. Grnmeyen bir nefesin fledii grafit bir kez daha
kendi kendine hareket ederek, yarkrenin yok olan kavisi
ni izdi. tkicanlnn silueti grnd, ok daha kkt, ya
rktan srnerek ieri girdi. Yarkre kayboldu. Geminin
eik silindiri byd: 'eride, gvdenin altnda bir aklk
vard. Buradan, tkicanl gemiye girdi. Grafit dzensiz bek
ler halinde dald: Mesaj sona ermiti.
"Bu nasl ieri girdiini gsteriyor, ykleme kapsndan ! "
dedi Mhendis. " O kahrolas eyi ak braktk ! "
"Baksana -aklma ne geliyor, biliyor musun?" dedi Doktor.
"Belki de, bu duvarla, evremizi sarmaktan ok, bilimadam
larnn bizimle iletiim kurmasna engel olmak istiyorlar! "
.
tkicanlya dndler. ksrd.
"Evet, bu kadar yeter," dedi Kaptan, " ok ho bir sosyal
tanma oldu, ama nmzde daha nemli bir i var ! Geril
la savana gelince - bunu unutun. Biz, sistematik olarak
ilerleyeceiz. Sanrm matematikten balamak iyi olacak.
Bu ii Fiziki ele alabilir. Matematik ve metamatematik, el
bette. Madde teorisi, alan teorisi. Ve ardndan bilgi teorisi,
dil programlar, semantik. Gramer, mantk, szck bilgisi.
Btn bunlar da sana ait," dedi Sibernetiki'ye. "Ve bir kez
bu kpry kurduktan sonra, arkadan biyoloji, metaboliz
ma, ekonomi, sosyal formlar, grup davrangelecek O ks
ma gelince bu kadar acele etmemiz gerekmeyecek Bu ara-

227
da", -Sibernetiki ve Fiziki'ye dnd- "Siz ikiniz balayn.
Filmler, bilgisayar, ktphane, hepsi elinizin altnda. , N eye
ihtiyacmz varsa kullann."
"Balang olarak, ona gemiyi gezdirebiliriz ," dedi M
hendis. "Ne dersin? Bu ona birok eyi anlatabilir. Ve on
dan bir ey saklamadmz grebilir. "
"Evet, bu nemli , " diyerek kabul etti Kaptan. "Ama
onunla tam bir balant kurana kadar, onu ilkyardm odas
na sokmayn." Bu bir yanl anlamaya neden olabilir. imdi
gmide bir tur yapalm, hadi. Saat ka?"
Sabahn yd.

228
XIII

G
EM turu epey bk zaman ald. kicanl zellikle re
aktr ve robotlada ilgilenmiti. Mhendis ona tas
lak stne taslak izdi, yle ki, sadece motor oda
snda drt defter doldurdular. Konuk, mikroszg stnde
detayl bir inceleme yapt; bu, hzl reaksiyonlar iin speri
letken cryotronic beyni sv helyumla dolu bir tankn iinde
tamamen gml bulmak, onu hayrete drmt , ama
daha sonra soutmann amacn kavrad. Uzun bir sre k
s-Qrdkten sonra, Sibernetiki'nin izdii diyagrama onayla
yan baklarla bakt. u akt ki, diyagramlarla dert anlat
mak, temel szckleri el kol hareketleriyle simgelerneye a-
1
lmaktan ok daha kolay olmutu.
Sabah bete Kirnyager, Kaptan ve Mhendis yatmaya git
tiler. Dier lkicanly ktphaneye gtrrlerken,
Blackie de ykleme kapan kapatp tneldeki nbetine
balad.
"Durun," dedi Fiziki, laboratuvarn nnden geerler
ken. "Ona periyodik cetveli gsterdim. Atomlarn elektron
orbitallerinin rnekleri var orada. "

229
teri girdiler. Fiziki cam blmede, bir dolu kadn ara
sndan bir eyler aryordu ki, bir tkrt duydular.
"Bu da ne? " diye sordu Doktor.
Fiziki ban kaldrd, o da duydu tkrty. Gzleri sonu
na kadar ald. "Gayger Sayac bu. Bir sznt olmal . . . "
Sayaca kotu . O srada etraftaki deiik aletiere bakmakta
olan tkicanl masaya yaklat ve saya, bir davulun yuvar
lanmas gibi tangrdamaya balad.
"lkicanl ! " dedi Fiziki, her iki eliyle metal silindiri dev
yabancya evirirken. Sayacn vzltyla kark tangrts
ykseldi.
"O radyoaktif mi? Bu da ne demek ohiyot? " dedi Siber
netiki.
Beti benzi atm olan Doktor, Fiziki'nin elinden silindiri
ald ve lkicanlya doru havay sprd. Ne kadar ykseltir
se, ses o kadar zayflyordu. yaratn biimsiz, iman ba
caklarnn yanndayken saya vzldyor ve yanyordu.
tkicanl gzlerini akn akn bir birine, bir brne e
virdi. Ama ne yaptklarna henz uyanmamt. Anlamad
ortadayd.
"Savunucu'nun duvara at delikten girmi," dedi Dok
tor, yavaa. "Orada radyoaktif bir para var. . . "
"Uzak durun ! " dedi Fiziki. "Saniyede bir milirntgen
den fazla yayyor! Onu seramik folyoya sararsak. .. belki o
zaman gze alabiliriz . . . "
"Beni daha ok, o ilgilendiriyor " dedi Doktor, sesini
ykselterek. "Ne kadar zamandr tayor dersiniz? Ne tr
dozaj alm olabilir? "
"Ben . . . Ben bilmiyorum. . . . " dedi Fiziki. "Bir eyler yap-
man gerek ! Asetat banyosu . . . Ona baksana, hibir eyden
haberi yok! "
Doktor tek kelime sylemeden laboratuvardan frlad. Bir
dakika sonra radyasyon ilkyardm takmyla dnd . lkican-

230
l nce, adamlarn, yatmas iin yaptklar el hareketlerine
direndi, ama sonra boyun edi.
"Eldivenler! " diye bard Fiziki, nk Doktor tkicanl
nn tenine plakelle dokunuyordu.
" Dierlerini uyandralm m? " diye sordu Sibernetiki.
Kenardayd, uzak duruyordu.
" Gerek yok," diye mrldand Doktor, kaln eldivenleri el
lerine geirirken. tkicanlnn zerine eildi. " imdilik bir
belirti yok. . . On, on iki saat iinde kzarklklar oluacak,
tabii eer. . . "
"Ah, bir anlatabilseydik ona," dedi Fiziki, kendi kendi
ne syler gibi.
"Bir transfzyon . . . ama nasl? " Doktor gzlerini kapad.
"teki ! " Sonra daha yumuak bir sesle ekledi, "Hayr, bunu
yapamam. nce her iki kandan rnek alnam gerek, aglti
nasyon iin . . . "
"Dinle bir dakika. " Fiziki onu kenara ekti. "Radyoaktif
blm, tam, snn dt anda gemi olmal ve orada
rubidyum, stronsiyum gibi sryle izotop var. Kannda ak
yuvar var m?"
"Evet, ama insandaki gibi deil. "
"Hzl oalan btn hcreler, tr n e olursa olsun, ayn
,
ekilde etkilenirler. Byk olaslkla onun insandan daha
ok direnci olmasna ramen. . . "
"Neye dayanarak sylyorsun bunu ? "
" nk burada zemin radyasyonu Dnya'dakinin hemen
hemen iki kat. Belli bir dereceye kadar buna dayankl ol
malar gerek. Ben sanmyorum ki senin antibiyotiklerin bu
rada geerli o lsun . . ? "
"Kulla nlamazlar, eve t. Buradaki bakteriler tamame n
farkl. "
"Bu durumda . .. onunla mmkn olduu kadar ok ko
nuda balant kurmak iyi olur. Eer insan gibi davran

23 1
gsterirse, reaksiyon, yani hissizlik nmzdeki birka sa
atte balayacak demektir. . . "

Doktor ban hzla Fiziki'ye evirdi. Mavi gzlerini on


lardan ayrmayan Ikicanldan birbuuk metre tede duru
yorlard. "Dier bir deyile, lmeden, bir an nce, ondan
mmkn olduunca ok bilgi pompalamak. . . Bunu mu de
mek istiyorsun?"
"Ben tam olarak byle demek istememitim," dedi Fizik
i. Kpkrmz olmutu. "Ama iimizden biri onun yerinde
olsayd. . . Ilk dncesi grevini tamamlamak olurdu ! "
Doktor ac ac glmsedi. "Haberi olduktan sonra, belki.
Ama biz ona seme ans vermedik O bizim yzmzden
zarar grd ! Bu bizim hatamzd ! "
"Ne yani?. Gnahnn bedelini demek mi senin niyetin?
Samalama ! "
"Anlamyorsun. u grdm," -yere uzanm yarat
gsteriyordu- "Bir hasta ve bu da," -bu kez kendi gsne
vurdu- "bir doktor. Ve u anda burada bir Doktor'un dn
da kimsenin ii yok."
"Ama. . . bu bizim tek ansmz. Ona zarar vermeyeceiz
ki. . . Bu bizim hatamz deildi, nk eer. . . "
"Evet, bizim hatamzd! Ikicanl zarar grd, nk Sa
vunucu'yu takip etmiti! Bu kadar yeter. Ondan kan alnam
gerekiyor."
Bir rngyla yarata yaklat, biraz duraksad ve kalkp
ikinci bir rnga iin masaya gitti. "Yardmna ihtiyacm
olaqak," dedi Sibernetiki'ye dnerek.
Iki rngayla lkicanlya yaklat ve kendi kolunu svad.
Ikicanl seyrederken Sibernetiki, rngalardan biriyle Dok
tor'dan biraz kan ald ve geri ekildi. Doktor ikinci ineyi
alp Ikicanlnn tenine dokundu, bir damar buldu ve batr
d. Ikicanl kprdamad. Ak krmz kan plastik silindiri
doldurdu . Doktor usulca ineyi kard,' deliin stne bir

232
pamuk topan bastrd ve odadan kt.
Elinde hala, Doktor'un kanyla dolu rngay tutan Siber
netik i , F iziki' ye dnd , " imdi ne olacak? tekileri
uyandralm m? "
"Doktor sadece ayn eyleri syleyecek. Hayr. . . tkicanl
kendisi karar vermeli. Eer kabul ederse, Doktor da boyun
emek zorunda kalr. "
Sibernetiki aknlkla ona bakt. "Ama tkicanl nasl ka
rar verir? Bilmiyor ve ona anlatamayz! "
"Tabii ki anlatrz ," dedi Fiziki, Doktor'un kanyla dolu
mngaya bakarak. "Doktor kan yuvadarn hesaplayana ka
dar on be dakikamz var. Tahtay buraya getir! "
"Tahta ! " Ve Fiziki tebeir paralarn toplamaya balad.
Sibernetiki tahtay duvardan ald ve birlikte, tkicanlnn
karsna yerletirdiler.
"Bu tebeir yeterli deil! Ktphaneden biraz daha getir,
renkli olsun ! "
Sibernetiki karken Fiziki bir tebeir paras ald ve
hzla , iinde gemi olan bir yarmkre izdi. Yaratn sol
gun, mavi gzlerini stnde hissediyordu. Bitirdiinde lki
canlya dnd, parmayla tahtay iaret etti, slak bir sn
gerle sildi ve izmeye devam etti.
Duvar salam. Duvarn nnde Savunucu. Savunucu'nun
burnu , nkleer n. Fiziki kalkp yaratn yanna gitti,
ona dokundu, tahtaya dnd ve bu kez, izilmi figre te
beirle dokundu . Sonra aceleyle resmi sildi, duvar yeniden
dikti, baka bir yark yapt, yarn evresini morla iyice be
lirledi ve bir tkicanl yerletirdi, tkicanlnn dmda her eyi
sildi ve ardndan lkicanly da silerek yerine daha byk bir
tane izdi. Tahtann nnde, lkicanlnn, her hareketini iz
leyebilecei bir ekilde durmaya alarak, paralanm mor
tebeiri figrn ayaklarna srtt. Arkasn dnd .
kicanlnn o ana kadar Doktor'un iirdii kauuk yas-

233
tkta dinlenmekte olan kk ek gvdesi yavaa kalkp di
kildi, buruuk maymun surat ve {ldr fldr bakan gzler
tahtadan Fiziki'ye dnd. Sanki, btn bunlarn ne anla
ma geldiini soruyordu.
Fiziki ban sallad, bir teneke kutu ve bir ift koruyucu
eldiven kaparak laboratuvardan frlad. Tnelde az kalsn
bir robota arpyordu; onu tanyan robot kenara bir adm
att. Yzeye kan Fiziki eldivenleri giyerek kristal duvarn
yarna kotu. S kraterde diz kt ve elinden geldiince
abuk, cama dnm kumlardan biraz alp tenekeye lol
durdu. Sonra koarak tnelden gemiye girdi. Laboratuvarda
bekleyen, henz yalnzca Sibernetiki'ydi.
"Doktor?" diye sordu Fiziki.
"Daha dnmedi. "
"Geri ekil. Duvarn nnde otur," dedikten sonra, tene
kedeki ak mor, camiam kumu tahtann nne, yere bo
altt.
"Sen delisin ! " dedi Sibernetiki, geri srayarak. Masann
br ucundaki saya canlanm, seri bir sesle takrdamaya
balamt.
"Sessiz ol! Karma ! " Fiziki'nin sesi yle hain kmt
ki, Sibernetiki ne olduunu bilerneden yine oturdu.
Fiziki saatine bakt. On iki dakika gemiti. Doktor her
an gelebilirdi. ne eildi, mor paracklar iaret ederek bir
avu dolusu ald ve izili figrn ayaklarna doru gtrd,
mor tebeiri oralara svad. Paralardan birini izimin st
ne srtt , tkicanlnn gzlerine bakt, geri kalann yere b
rakt ve ge ekildi.
Sonra yeniden, kararl bir admla yaklat, sanki katetme
si gereken uzun bir mesafe vard ve mor paracklarn st
ne doru yrd. Orada bir sre durdu, gzlerini kapatt ve
yavaa dt. Vcudu yere arparken hafif bir ses kar
mt. Bir an yatt yerde ylece kald, sonra kalkt, masaya

234
gitti ve sayac alp tahtann yanna getirdi. Silindir, tebeirle
izilmi ayaklarn yanna gelince yksek bir stakatoya bo
uldu. Fiziki aleti tahtann nnden birka kez geirdi.
Ikicanl dikkatle izlerken ayn sonu tekrarland. lkicanlya
dnd ve sayac bu kez onun plak ayak tabanianna doru
hareket ettirdi.
Alet takrdamaya balad.
lkicanl, ksrr gibi, hafif bir grlt kard. Birka sa
niye boyunca -sonsuza kadar srecekmi gibi gelen birka
saniye boyunca- Fiziki'nin gzlerinin iine bakt. Fizik
i'nin kalanndan ter damlalan dkld. tkicanl birden
gevedi, gzlerini kapad ve iki elinin parmaklan tuhaf bir
ekilde gerilmi halde, yastna gmld. ylece bir sre
hareketsiz kaldktan sonra yeniden o turdu ve Fiziki'ye
uzun uzun bakt.
Fiziki ban sallad, sayac masaya koydu, ayayla tah
tay drtt ve Sibernetiki'ye yavaa, "Artk biliyor," dedi.
"Neyi biliyor? " dedi br, bu pandomim onu olduka
sarsmt.
"leceini. "
Doktor ieri girdi, tahtay ve yere dalm mor cam par
alarn grd. "Bu da ne? " diye sordu sinirle. "Ne demek
oluyor btn bunlar? "
" imdi iki hastan var demek oluyor," dedi Fiziki. Ve
Doktor'un hayret dolu baklannn altnda, sakin bir ekil
de sayac tekrar eline alp kendi vcuduna evirdi. Alet ta
krdamaya balad. Radyoaktif zerreler Fiziki'nin giysisini
delmiti.
Doktor'un rengi att, elinde tuttuu nngay, silaha sarl
m gibi skt. Sonra yavaa kendine geldi. "Pekala," dedi.
"Hadi temizleyelim senL''
kisi kar kmaz Sibernetiki koruyucu bir tulumu gi
yerek, aceleyle radyoaktif paralar toparlad. Sonra btn

235
alan dikkatle vakumlad. tkicanl sessizce uzanm, onu iz
lerken, birka kez hafife ksrd . On d.akika kadar sonra
Fiziki Doktor'la birlikte geri geldi; beyaz kanvastan bir tu
lum giymiti ve elleriyle boynunda bandajlar vard.
"Tamam, bu da halloldu ," dedi neeli bir sesle. " Ciddi bir
ey yok. Birinci derece yankt, belki o kadar bile deil. "
Doktor ve Sibernetiki tkicanlnn kalkmasna yardm et
tiler. lkicanl, durumu anlayarak, kalkt ve uysalca Dok
tor'u takip etti.
"Peki, btn bunlarn amac neydi? " diye sordu Siberne
tiki. Sinirli sinirli bir o yana bir bu yana admlayarak, sa
yacn siyah azn odadaki her delik ve gedie uzatyordu.
Arada srada tkrt biraz ykseliyordu.
"Greceksin," dedi Fiziki.
"N eden koruyucu tulum giymedin sanki? Bir dakikan
alrd. "
"Her eyi basit tutmak istedim," dedi Fiziki. "Ve olabil
diince de doal. zel bir giysi kafasn kartrabilirdi. "
Sessizlik kt. Duvar saatindeki akrep yavaa yer de
itirdi. Sibernetiki uykusunun geldiini hissediyordu. Fi
ziki esnedi.
O srada Doktor, bir nlk giymi olarak, ieri dald ve
Fiziki'ye barmaya balad. "Sendin, yle deil mi? Ne
yaptin ona? ! "
"Ne oldu ki? " dedi Fiziki.
"Yatmyor! Muayene etmeme zar zor izin verdi, sonra
kalkp kapya gitti. "
Arkasndan, aksayarak tkicanl girdi. Bir bandajn ak
ucu, onunla birlikte srkleniyordu.
"Onu istei dnda tedavi edemezsin," dedi Fiziki, ka
ytszca. Kalkt. "Kumanda odasndan bilgisayar getirme
nizi neriyorum. Bilinene dayanan en yksek tahmin oran
onda var. " Bunu Sibernetiki'ye sylemiti. Sibernetiki ir-

236
kildi, bir an aptal aptal baknd ve odadan kt, kapy ak
brakmt.
Doktor, skt yumruklar nlnn cebinde, laboratu
varn ortasnda dikildi. Srnme sesiyle birlikte arkasn
dnp dev yabancya bakt.
"Biliyorsun, yle deil mi? " dedi, i ekerek.
tkicanl ksrd.
Mrettebatn geri kalan adam btn gn uyudular.
Kalktklarnda gece bastrmak zereydi. Dosdoru ktp
haneye gittiler _ve tabii karmakark bir manzarayla kar
latlar. Masalar, sandalyeler ve yer, kitaplarn, atlaslarn,
stnde taslaklar izili darmadan yzlerce kadn altnda
kalmt. Kitap ve katlarn arasna makina paralar, fo
toraflar, yiyecek kutular, tepsiler, mercekler, hesap maki
nalar ve kasetler karmt. Duvara dayanm yaz tahta
sndan aa sulu tebeir tozu damlyordu ve tebeir tozu,
Fiziki, Doktor ve Sibernetiki'nin parmaklarn, giysileri
nin kollarn, hatta dizlerini kaplamt. Trasz suratlar ve
kan anana dnm gzlerle tkicanlnn karsna otur
mu byk bardaklada kahve iiyorlard. Odann ortasn
da, eskiden masann olduu yerde, byk bir bilgisayar du
ruyordu.
"Nasl gidiyor? " diye sordu Kaptan, kapdan.
"Harika. Bin alt yz kavramn karlatrmasn yaptk,"
dedi Sibernetiki.
Doktor kalkt. Srtnda hala nl vard. "Bu, benim
dm dndayd," dedi ve lkicanly iaret etti: " Ciddi
ekilde hasta . "
"Hasta? ! " Kaptan ieri girdi.
"Duvardaki radyoaktif yarktan gemi," diye aklad Fi
ziki, kahvesini brakp bilgisayarn yanna melirken.
"Yedi saat ncesine gre yzde on akyuvar azalmas var,"
dedi Doktor. "Hyalin dejenerasyonu da szkonusu, bir in-

237
sanda olabileceinin tamamen ayns. Onu izole etmek iste
dim -dinlenmesi gerekiyor- ama o buna izin vermiyor, n
k Fiziki yardm iin ok ge olduunu anlatm ona."
"Doru mu bu? " de di Kaptan, Fiziki'ye dnerek. Beriki,
vzldayan makinadan kafasn kaldrmadan yavaa onay
lad.
"Peki. . . ok mu ge? " diye sordu Mhendis.
Do ktor omuz silkti. "Bilmiyorum! Eer insan olsayd
ansnn yzde otuz olduunu syleyebilirdim. Ama deil.
Duyularn kaybetmeye balad. Ama apatik durumu yor
gunluk ve uykusuzluun bir sonucU da olabilir. Eer onu
yaltabilseydim. . . "
"Bunu hala yapabilirsin," dedi Fiziki. Bandajl ellerini si-
nirli sinirli oynatyordu .
"Ya sana ne oldu byle? " diye sordu Kaptan.
"Ikicanlya nasl radyasyon kaptn gsterdim. "
"Ve bunun iin kendine d e bulatrdn? ! " diye haykrd
Mhendis.
"yle oldu."
Bir sre hibiri konumad.
"Olan olmu," dedi en sonunda Kaptan, yavaa. "lyi ya
da kt. imdi ne yapyoruz? Ne rendiniz? "
"Bir sr ey."
Cevap veren Sibernetiki'ydi.
"Yzlerce sembolmz rendi bile - zellikle matema
tiksel olanlar. Aslnda bilgi teorisinde de epeyce ilerledik.
En byk sorun elektriksel yaz: zel bir donanm olma
dan renemeyiz ve bunu kurmak iin zaman yok. u v
cuttaki oyua saplanm tp paralarn hatrlyor musu
nuz? Bir yaz aletiydi ! Bir tkicanl dnyaya geldii zaman,
hemen vcuduna bir tp sokuluyor, tpk Dnya'daki baz
toplumlarda kz bebeklerin doar domaz kulaklarnn de
linmesi gibi . . . Bu lkicanlda, tp 'kuak'taki tellerde son bu-

238
luyor. Bu, yaratklarn birinden dierine deiiklik gsteri
yor. Ama grne baklrsa, yaz, renmeleri gereken bir
ey. Binlerce yldan bugne uzanan tp cerrahisi, sadece bir
ilk adm . "
"Yani konumuyor? " diye sordu Kimyager.
"Konuuyor. Duyduunuz ksrmeler -aslnda konuma.
Tek bir ksrk, yksek hza ulam, btn bir cmlenin
ifadesi. Bunu kaydettik - btn frekanslar tayfna ayrlabili-
yor. "
"Ah! Bu demek oluyor ki onun konumas, modle edil
mi anlamlara dayanyor ! "
"Ama sessiz anlamlara. Sesler yalnzca eitli duygular
ifade etmede kullanlyor. "
"Bu elektrik organlar savunma ilevi gryor mu? "
"Bilmiyorum. Ama soralm. "
lleri doru eildi ve bir yn kadn arasndan, stnde
Ikicanlnn bir diyagram izili bir tahta kard. Gvdenin
iindeki iki dikdrtgen ekli iaret ederek azn mikrofona
dayad ve sordu, "Savunma? "
Yere uzanm yaratn yanndaki hoparlr cyaklad .
teki adamlar girdiinden beri kk gvdesi biraz kalk
m duran Ikicanl, bir an kprtsz durdu , sonra ksrd .
"Savunma. Hayr," diye bard hoparlr. "Birok, geze
gen devri. nceden savunma. ".
tkicanl yine ksrd.
"Organ. Gelimemi. Biyolojik evrim. lkincil adaptasyon.
Teknoloji ile . " Hoparlr cansz ve monotondu.
"Gzel, gzel," diyerek, memnun, glmsedi Mhendis.
Kimyager gzleri kslm ve kendini iyice vermi bir halde,
dikiliyordu.
"Genetik Mhendislii ! " diye haykrd Kaptan. "Ya fi
zik? " diye sordu.
"Bizim bak amza gre tuhaf," dedi Fiziki. meldii

239
yerden kalkt. "O czrty yok edemiyorum," dedi Siberne
tiki'ye. "Klasik fizikte," diye devam etti, " ok bilgililer.
Optik, elektrik, mekanik ve zellikle molekler mekanik
"
bir tr kimyasal fizik. O alanda baz ilgin bulular ol
mu."
"Ne gibi? ! " Kimyager ne kmt.
"Detaylar sonra. Her eyi kaydettik, endielenmeyin. Bil
gi teorisine tamamen farkl bir rotadan ulamlar. Ama bu
nun zerine alma yapmalar yasaklanm, baz zel alan
lar dnda. Atombilim, en zayf olduklar konu, zellikle
de nkleer kimya."
"Dur bir dakika -ne demek, yasaklanm? " diye sordu
Mhendis.
"Bilgi teorisinde bir aratrma izlemelerine izin verilme
mi."
"Kim yasaklyor?"
"Bu krk bir i," dedi Doktor. "Onlar sosyal dinamikle
re geldiklerinde biz hala denizdeydik. "
" Onlar nkleer aratrmaya iten bir drt yok," dedi Fi
ziki, " nk enerji aklar yok."
"Her ey srayla ! u yasaklanm aratrmaya gelelim ! "
"Bir sandalye al. Ona baka sorularmz da olacak," dedi
Sibernetiki.
Kaptan yzn mikrofona gtrd ama Sibernetiki onu
durdurdu. "Bekle. Cmlenin yaps ne kadar karmak olur
sa, bilgisayar gramerde o kadar zorlanr. Ses analizr de
yetersiz . . . Bu yzden cevaplar her zaman anlaml olmayabi
liyor. Zaten kendiniz de greceksiniz."
"Gezegende senin trnde birou var, " dedi Fiziki,
mikrofona dikkatle ve tane tane konuuyordu . "Gezegende
sizin organizasyon sisteminiz nedir? "
"Hoparlr iki kez ciyaklayp sustu. Bir sre tkicanl cevap
vermedi. Sonra bouk bouk ksrd.

240
"Bizim organizasyon sistemimiz. lkili. llikilerimiz. lkili,"
dedi hoparlr. "Toplum. Merkezcil kontrol. Btn geze
gen. "
"Mkemmel ! " diye bard Mhendis, heyecanl. Sonra
dan katlan adam da heyecanlanmlard ama meslekda
lar, hemen hemen tamamen ilgisizlikle ve bezgin yzlerle
oturuyorlard.
"Toplumunuzda kim kural koyuyor? Bireyin ya da gru
bun en tepesinde kim var?" dedi Kaptan mikrofona. Hopar
lr hardad, bir vzlt kard ve kontrol paneli stndeki
krmz k yand.
"Byle soramazsn," diye aklad Sibernetiki. "'En tepe
sinde' gerek anlam olmayan ve mecazi bir ikili. Bana b
rak. " ne aband. "Merkezcil kontrolde kararlar kanz
veriyor? Bir? Birok? ok fazla say? "
Hoparlr ciyaklad. "Bir. Birok. ok fazla sayda. Kont
rol. Bilmiyorum. Bilmiyorum," diye tekrarlad.
"Bunun ne anlama gelmesi gerekiyor?" diye sordu Kap
tan aknlkla.
"Soralm."
"Sen bilmiyorsun, ya da gezegende hi kimse bilmiyor?"
dedi Sibernetiki mikrofona.
kicanl ksrd ve bilgisayar evirdi:
"kili ilikiler. Bir ey. Biliniyor. Dier ey. Bilinmiyor."
"Ben ," diye ba.lamH ki Kaptan, Sibernetiki szn
kesti.
"Bekle," dedi, nk kicanl yzn yavaa kendi mik
rofonuna uzatyordu. lki kere ksrd .
Bilgisayar devam etti:
"Birok gezegen devri. nceden. Merkezcil 'kontrol. B
lnd. Ara. Bir lkicanl. Ara. Yz on gezegen devri. Ara.
Gezegen devri yz on bir. Bir lkicanl. lm. Ara. Dier
lkicanl. lm. Bir. Bir. lm. lm. Ara. O zaman. Bir

241
tkicanl. Bilinmeyen kim. Merkezcil kontrol biliniyor. Bilin
meyen kim."
"Buna ne anlam veriyorsun? " diye sordu Kaptan.
Sibernetiki cevap verdi: "Bugnden itibaren geriye saya
rak yz on yl gidildiinde -bu sfr yl olacak- ok yeli
bir merkezcil hkmetleri varm. Sonra bunu bireylerin
ynetim sreci izlemi. Yz on iki ve yz on bir yllarnda
ise iddetli saray darbeleri olmu. Iki yl iinde birbiri ard
na drt ynetim gelmi. u ok a ki, lmleri doal de
il. Sonra yeni bir ynetim ortaya km; varl bilinen,
ama kimlii bilinmeyen bir ynetim. "
"Anonim bir hkmet mi demek istiyorsunr diye sordu
Mhendis.
"yle grnyor. Biraz detay almaya alalm bakalm."
Mikrofona dnd. "Bir bireyin merkezcil kontrolda ka
rarlar verdii biliniyor, ama, bunun kim olduu bilinmi
yor?"
Ikicanl ksrd , biraz duraksad, yine ksrd ve ho
parlr konumaya balad: "Hayr. Ara. Altm gezegen dev
ri. Biliniyor. Bir tkicanl karar veriyor. Ara. O biliniyorsa hi
tkicanl yok. Ara. Merkezcil kontrolda kimse yok. Bilini
yor. "
"imdi kafam kart ite," dedi Fiziki.
Sibernetiki bilgisayara doru eilip yaslanmt. Dudak
larn kemiriyordu.
"Genel bilgiye gre merkezcil hkmet yok, yle deil
mi? " diye sordu. "Ama gerekte merkezcil hkmet var?"
Bilgisayar bir grlt dei tokuuyla lkicanlya aktarma
sn yapt. Adamlar, kulaklarn hoparire yaklatrm, bek
lediler.
"Doru. Evet. Ara. Merkezcil hkmetin varlna dair
bilgi. Kim sahip, var. Yok. Bu bilgiye sahip olan kim. Var, o
zaman yok."

242
Birbirlerine baktlar.
"Hkmetin var olduunu syleyenin kendi varl biti
yor mu? " diye sordu Mhendis, yar fsldayarak.
Sibernetiki yavaa ban sallad.
"Ama bunun hibir anlam yok ! " dedi Mhendis. "Hk
metin bir kumanda merkezi olmal, bununla birlikte, direk-
.
tifleri, kanunlar yaymal ve bunlar yerine getirecek bnye
leri olmal, bir hiyerarisi, bir ordusu. Askerlerle karla
madk m biz?" Fiziki elini onun omzuna koydu. Mhen
dis sustu.
Ikicanl ksrmeye balad ve bilgisayarn yeil hzla
yanp snd. Hoparlr konutu, "Bilgi ikili. Ara. Bir bilgi.
Bilen var. Ara. Baka bilgi. Bilen, var, sonra yok. "
"Gizli bir bilgi mi var?" diye sordu Fiziki. "Bu gizli bil
giyi bilen ldrlyor? "
Hoparlr yine ciyaklad ve lkicanl, bilgisayarn br ta-
rafndan ksrd.
"Hayr. Kim, o zaman yok. lm deil. "
Adamlar rahat bir soluk aldlar.
"Byle bireylere ne olduunu sor," dedi Mhendis.
"Bunu sorabileceiini sanmyorum," dedi Sibernetiki.
Ama Kaptan ve Mhendis srar edince, biraz homurdana
rak, "Tamam, ama cevap konusunda sz vermiyorum," de
di.
"Gizli bilgiyi yayan gelecei nedir? " dedi mikrofona.
Bilgisayar ve tkicanl arasndaki grlt diyalou bir sre
devam etti, sonra hoparlr cevap verdi:
"Kim. Byle bir bilgi. Kendi kendini kontro eden bir
grupta . Bilinmeyen derecede bir olaslk. Dej enerasyon.
Ara. Kmlatif etki. Var olmayan terim. Adaptasyon gerei.
atma. Ve potansiyel gte zayflama. Var olmayan terim.
Ara. Az sayda bir gezegen devri. lm."
"Ne dedi?" diye sordu Kimyager ve hepsi birden dnp

243
Sibernetiki'ye baktlar. O da omuz silkti.
"Hibir fikrim yok. Size syledim. Soru ok karmak.
Adm adm ilerlememiz gerek. Benim tahminime gre, by
le bir bireyin sonu hi de kskanlacak kadar cazip deil.
Zamansz bir lm bekleyebilir -son cmle ok akt
ama btn gelimenin tekniini sorarsanz, bilmiyorum.
Kendini kontrol eden grup ilgin, ama ona gelene kadar,
stnde dnlecek bir dolu ey var. "
.
"Ona u kuzeydeki fabrikay sor," dedi Mhendis.
"Sorduk," dedi Fiziki. "Bu da bir baka karmak soruy
du. O konuda bir teorimiz var. . . "
"Teori diyerek neyi kastediyorsun? Size cevap vermedi
mi? " diye szn kesti Kaptan. /
.
"yle byle. Fabrika, almaya hi balamadan terkedil
mi. Bunu biliyoruz. Ama nedeni ok ak deil. Elli yl ka
dar nce zerlerinde biyolojik bir 1yeniden yaplanma' plan
\ '
yrrle girmi. Vcut fonksyonlarinn ve formlarnn
"
ekli deitirilmi. Kank bir hikaye bll . Gezegen nfusu
nun hemen hemen tamam bir dizi drlii il_emden ge
mi. Ama bu, anlald kadaryla, geneti< . bi1gini bilinli
ekilde mutasyonu yoluyla, u andaki nesilden ok, gelecek
nesilleri deitirme olayyd. En azndan, biz byle alglyo
ruz. Biyoloji alannda iletiim zorlayor nk . "
" N e tr bir ekil deitirmeymi b u ? Hangi ynde?" diye
sordu Kaptan.
"Bunu renmedik," dedi Fiziki.
"Ama bir eyler rendik," dedi Sibernetiki. "Biyolojinin
-zellikle psikolojinin- onlar iin zel, hatta kuramsal bir
nemi var, bilimin dier alanlarndan farkl olarak."
"Dinsel olabilir," dedi Doktor. "lnanlarnn transandan
tat bir teolojisinden ok, yasaklar ve kurallara dayanan bir
sistem olmasna ramen. "
"Bir yaratcya asla inanmamlar m? " diye sordu Kaptan.

244
"Bilmiyoruz. nutma ; din, Tahr vC'ruh gibi soyutlamala
rn bilgisayarda analojisi yaplama. Olaylara dayanan bir
sr soru sormamz ve cevaplardan -ya da yarm cevaplar
dan- mantkl bir teori oluturmaya almamz gerek. Dok
tor'un din dedii, sanrm, gelenek olabilir, t.arih srecinde
st ste gelmi alkanlklar ve treler. "
"Ama, din olsun, gelenek olsun, biyolojik bir aratrnay
la ne ilikisi olabilir ki bunlarn?" diye sordu Mhendis.
"Bilmiyoruz. Ama bir balant var gibi grnyor. "
"Belki bu, kesin biyolojik gerekleri kendi inanlarna ve
hkmlerine uydurma meselesidir. "
"Hayr. l, bu dediinden ok daha kark. "
"Konuya dnelim," dedi Kaptan, "Bu biyolojik progra
mn sonular ne olmu?:'
"Gzsz veya farkl sayda gzlerle, bazen burunsuz, de
.
forme olmu ekilde . . . Ksacas, yaama uyum salayamaya
. cak durumda dnyaya gelen bireyler. Ayrca, kmsenme
yecek sayda zihinsel zrl . "
"Tamam! Bizinki d e bunlardan v e dierleri ! "
"Evet. Dayandklar teorinin yanl olduu ak. On iki
yllk bir sre iinde, mutasyona, urartu onbinlerce defor
me birey ortaya km. Bugn de, bu deneyin trajik meyve
lerini topluyorlar. "
"Plandan vazgeilmi, yle mi? "
"Bunu sormamtk," dedi Sibemetiki. Mikrofona dnd.
"Biyolojik ekil verme plan, hala var m? Gelecekte ne
olacak?"
Bilgisayar, grtlan temizliyor gibi, zayf sesler karan
lkicanlyla tartyor gibiydi.
"Durumu kt m? " diye sordu Kaptan, Doktor'a, alak
sesle.
"Hayr. Umduumdan daha iyi. Bitkin, ama brakmak is
temedi. Ve ona transfzyon da yapamdm, nk bizimki-

245
nin kan uymayacak gibi grnyor. . . "
"t! " diye fsldad Fiziki . Hoparlr takrdamaya bal
yordu.
"Plan. Var, var deil. Ara. llk nce vard, imdi var deil
di. imdi mutasyonlar, hastalk. Ara. Bilgi doru. Plan var
d, imdi var deildi. "
"Ben anlamadm," dedi Mhendis.
"Sanrm, plann varl imdi inkar ediliyor ve sanki by
le bir plan hi olmam gibi, mutasyonlarn suu bir hasta
la ykleniyor. Dier bir deyile, talihsizlik, toplumun
onayna sunulmuyor. "
"Onaylayan kim? "
"Szde yok olan hkmetleri."
"Durun," dedi Mhendis. "Eer son anonim ynetimin
gemesinden bu yana bir 'anari dnemi' olmusa, plan
kim ortaya koymu?"
"Sen de duydun. Kimse ortaya koymam. Plan yoktu.
Bugn syledikleri bu. "
"Evet, ama elli yl nce ne sylemilerdi? "
"Baka bir ey. "
"Bu ok anlamsz ! "
"Hi de deil. Dnya'da bile, herkesin bildii ama buna
ramen toplum olarak kabul edilmeyen kesin eyler var.
Sosyal yaamda, rnein, bu ikiyzlln belli bir ksm
nn zorunlu olduu bile sylenebilir. Bizde snrl bir feno
men olan ey, onlarda merkezcil ve evrensel, hepsi bu. "
"Buna inanmak zor," dedi Mhendis. "Peki kuzeydeki
fabrikayla ne ilgisi var?"
"Fabrika, plan iin gerekli olan bir eyi retmek iin d
nlm. Belki de sadece, gelecek iin, yeniden yaplan
q nesiller iin kullanlabilecek bir ey. "
"Baka fabrikalarn da olduu kesin mi?"
"Biyolojik planla ilgili fabrikalar - onlardan ok mu var-

246
d, az m? " diye sordu Sibernetiki.
tkicanl grtlan temizledi ve bilgisayar hemen cevap

verdi:
"Bilinmiyor. Fabrikalar. Olaslk, ok fazla. Bilgi. Fabrika
yok."
"Ne biim toplum bu? Dehet verici ! " dedi Mhendis.
"Neden? Sen hi askeri sr diye bir ey duymadn m? Ya
da baka tr snflandrlm bilgi?"
"Bu fabrikalar ne tr bir enerji altryor? " dedi M
hendis, Sibernetiki'ye, ama mikrofona ok yakn konutu
undan, bilgisayar soruyu annda evirdi. Hoparlr vzlda
di ve balad:
"inorganik. Var olmayan terim. Biyo. Biyo . Ara. Entropi.
Sabit. Biyo. Sistem." Panelde krmz k yand.
"Bilgisayarn szl yetmedi ," diye aklad Siberne-
tiki.
"Semantik filtreleri neden karmyoruz?" dedi Fiziki.
"Bir izofren gibi samalamasn m istiyorsun?"
"Daha ok ey anlayabilirdik. "
" Neden sz ediyorsunuz? " diye sordu Doktor.
"Bilgisayarn seicilik orann drmek istiyor," diye
aklad Sibernetiki. "Bir szcn kavram tayf, semantik
dalm belirsizletiinde, bilgisayar, ona karlk gelen te
rimin olmadn sylyor. Eer filtreleri karrsam, dilbili
min baka alanlarn da kartrr ve insan dillerinde olma
yan szckler retir. "
"Bu ekilde lkicanl'un diline yaklam oluruz," dedi Fi
ziki.
"Pekala. Deieyebiliriz. "
Sibernetiki birka anahtarn yerini deitirdi. Kaptan,
gzlerini artk kapatm, yatyor olan lkicanlya bakt. Dok
tor onun yanna giderek durumuna bakt ve tek kelime et
meden koltuuna geri dnd .

247
Kaptan mikrofona eildi, "Burann gneyinde bir vadi
var. Orada byk binalar var. Bu binalarda iskeletler var ve
yzeyde de, her tarafta, mezarlar," dedi.
"Dur, mezar diyemezsin." Sibernetiki mikrofonu esnek
kolundart tutup kendine yaklatrd. "Gneyde mimari ya
plar var ve onlarn yannda, topraktaki deliklerde, l be
denler var. tkicanllarn bedenleri. Bu ne demektir? "
O srada bilgisayar lkicanlyla uzun bir ksrk ve ciyak
lama serisinin dei-tokuunu yapm ve bu da adamlara,
makina kendi sorusunu soruyor ve tekrar ediyor gibi g
rnmt. Sonunda, hoparlr monoton bir sesle konuma
ya balad.
"lkicanl. Fiziksel i, hayr. Ara. Elektrikli organ. Organ
ii, evet, ama artan belirsizlik dejenerasyon ar yklenme.
Ara. Gney kendi kendini yneiten prokrustiklerin rnek
lemesi. Biyo ve sosyo-zmseme lmden arnm. Ara.
Sosyal izolasyon gle deil, zorla deil. Gnll . Ara.
Grup mikro-uyumu birey-merkezcil ekim. retim, evet.
Hayr. "
" ok parlak neriydi," dedi Sibernetiki, Fiziki'ye. "Bi
rey-merkezci! ekim, lmden arndrma, biyo ve sosyo
zmseme . . . Seni uyarmtm. "
"Bir dakika," dedi Fiziki. "Bunun zorla altrnayla bir.
ilgisi var. "
" Tam tersi. 'Gle deil, zorla deil," dedi. Gnlly
m. "
"Tamam, yine soralm. " Fiziki mikrofona eildi. "Ak
deil," dedi. "Bize syle, ok basit olarak, gneydeki vadide
ne var? Srgn yeti? alma kamp? Ne retiyorlar? Ve
neden? "
Bilgisayar lkicanlyla bir baka konuma faslma giriti.
Cevab almalar hemen hemen be dakika srd .
"Mikrogrup gnll. Zorla grup ii birleme, hayr. Her

248
tkicanl mikrogruba kar. Bakan ilikisi merkezciL Balay
c etken fke. Ara. Bozan cezalandrlr. Cezalandrma g
nll mikrogrup belirlenmesi. Mikrogrup ne? Karlkl ili
kilerde geri-besleme ok bireyli. fke kiisel ama. fke ki
isel ama. Ara. Dolam sosyo-i psiko. lmden arnm."
"Bir dakika, 'kiisel ama' nedir?" diye sordu Sibernetik
i, tekilerin sabrszlanmaya baladn grnce.
"Kiisel ama, kiisel korunma, " dedi bilgisayar, bu kez
lkicanlya danmadan.
"Kiisel korunma igds? " diye sordu Fiziki.
"Evet, evet, kiisel korunma," dedi bilgisayar.
"Bunu anladn m syleyeceksin? " dedi Mhendis, kol
tuundan kalkarak.
"Anlamak m , ' hayr, ama sanrm, bir hapishane siste
minden bahsediyor. Bu toplumda kk gruplar var ve bir
birlerini kontrol altnda tutuyorlar. "
"Gardiyanlar olmadan? Gzalt olmadan?"
"Zorlama yok dedi. "
"!mkansz bu ! "
"Neden imkansz olsun? tki kii dn: Birinin kibriti
var, dierinin de kibrit kutusu. Birbirlerinden nefret ediyor
lar ama ancak birlikte ate yakabilirler. fkeden sz etti.
birlii geri-itilimden kyor. Zorlama, bir ekilde, grubun
kendi i dinamiinin rn. "
"Ama ne yapyorlar? Ne yaratyorlar? O mezarda yatanlar
kim? Ve neden? "
"Bilgisayarn dediini duymadn m? 'Prokrustikler'. Bu
nun 'Prokrustes Yata'ndan geldii kesin. Huzuru vahet
yoluyla salamak. "
"Aptalca ! tkicanl Yunan mitolojisini nereden bilsin?"
"Bilen o deil, bilgisayar! Kavram tayfnda szcn en
yakn dengini buluyor! Orada bir alma kamp var, ama,
yaplan iin amac veya anlam olmayabilir. 'retim' szc-

249
nden sonra hem evet, hem hayr dedi. l, onlara uygula
nan ceza."
"Ama eer ortada gardiyan falan yoksa almaya nasl
zorlanyorlar? "
"Zorlama, dediim gibi, durumun kendisinde11 cioguyor.
Batan bir gemide, rnein, bir kiinin eme ans azdr.
Belki de onlar hayatlar boyunca byle bir geminin gverte
sindeydiler. . . Kendilerine fiziksel i ar geleceinden, bu
biyo-zmseme onlarn elektrikli organlar araclyla olu
yor. "
" 'Biyo ve sosyo-zmseme' dedi."
"Sonuta, grup-ii karlkl birleme var. Grubu toplum
dan ayran karlkl bir ekim szkonusu."
"Bunun pek bir anlam yok."
"Ben de senden ok ey bilmiyorum. letiim kuruyoruz,
unutma, iki tarafn da birbirine kar uzakl sz konusu
ve aramzdaki bilgisayar, anlam her iki yne de aktaryor!
Belki zel bir bilimsel disiplinleri vardr, belki prokrustik
ler, byle gruplarn dinamiinin teorisidir; fkeye dayal
zel bir dengeyi, onlar hem birletiren, hem d dnyadan
soyudayan bir dengeyi oluturmak iin, hareketlerin, anla
mazlklarn ve ekirolerin planlanmasdr. . .
"

"Bunlar bilgisayarn izofrenik samalklarnn senin tara


fndan deitirilmi hali - aklama falan deil ! " diye grle
di Kimyager.
" ok yoruldu ," dedi Doktor. "Bir ya da iki soru daha,
baka yok. Kim sormak istiyor?"
"Benden paso. Belki sizin ansnz vardr. "
Bir dakikalk sessizlik oldu.
"Benim bir sorum var," dedi Kaptan. "Bizim varlmz
nasl rendiniz? " diye sordu mikrofona.
"Bilgi. Meteorit. Gemi ," dedi bilgisayar, lkicanlyla ksa
bir deimeden sonra. "Baka gezegenden gemi. Kozmik

250
nlar. lm nlar. Dejenerasyon. Ara. Yoketmek iin
cam kapsl. Ara. Gzlemevinden gzlem. Patlamalar. Ben
yeri saptadm. Ses yn kaynak. Raketierin hedefi. Ara. Ge
ce gittim. Bekledim. Savunucu kapsl yard. Ben girdim.
Ben."
"Onlar size geminin indiini sylediler, iinde canavar
larla? " diye sordu Mhendis.
" Canavarlarla. Dejenerasyon. Kozmik nlardan. Ve bi
-zim gvenlikte- olduumuzu. Bu camla. Ben ses saptadm.
Hedef. Hesapland. Bulundu . "
"Sen canavarlardan korknadn m? " diye sordu Kaptan.
"Sen . . . lmden arndrlm deil miydin? "
"Evet," diye yantlad hoparlr, annda. "Ama ans. Bir
milyon gezegen devrinde bir."
Fiziki ban sallad. "imizde kim olsa, bunun iin bu
raya gelmeyi denerdi."
"Bizimle kalmay ister misin? Seni iyiletireceiz. lm
olmayacak," dedi Doktor.
"Hayr," dedi hoparlr.
"Gitmek m1 istiyorsun? Toplumuna dnmek? "
"Dnmek, yok," dedi hoparlr.
Adamlar birbirlerine baktlar.
"Seni iyiletirebiliriz! lmeyeceksin! " dedi Doktor. "Sy
le bize, iyileince ne yapacaksn?"
Bilgisayar ciyaklad ve lkicanl zar zor duyulabilecek ka
dar ksa bir ses kardr.
_ "Sfr; dedi hoparlr ve adamlarn doru anladklarndan
emin olmak ister gibi, "Sfr," diye tekrarlad.
"Kalmak da istemiyor, gitmek de," diye mrldand Kim
yager. "Bilincini yitiriyor olabilir mi? "
lkicanhya baktlar. Soluk mavi gzleri, zerlerinde sabit
lemiti. Yava, hafif solumasn duyabiliyorlard.
"Bu kadar yeter," dedi Doktor, kalkarak. "Herkes dar. "

251
"Sen?"
"Ben birazdan geleceim. tki uyarc aldm; bir sre daha
oturabilirim."
Kapya yneldiklerinde, tkicanlnn kk gvdesi geriye
dt ve gzleri kapand.
Koridorcia Mhendis, "Btn bu sorular ona biz sorduk,
neden o bize hi sormad?" dedi.
"Ah, o sordu, daha nce," dedi Sibernetiki. "Dnyadaki
koullar, tarih, uzay yolculuunun geliimi hakknda. Siz
gelmeden nceki yarm saat iinde ok daha konukand."
"imdi halsizlemi olmal."
"Kapt radyasyonun dozu az deil. Ve byk olaslkla
ldeki yolculuu da onu yordu, nk yal."
"Ne kadar yayorlar?"
"Alt gezegen devri kadar, bize gre altm yldan biraz

daha az. Aden yl daha ksa."


"Ne yiyorlar? "
''Bu ok ilginti ite. Grne baklrsa, buradaki evrim
Dnya'dakinden daha farkl bir yol izliyor. Belli inorganik
maddeleri dorudan doruya zmseyebiliyorlar. "
" llk grd m'zn ieri getirdii toprak gibi ! " dedi
Kimyager.
"Evet, ama bu binlerce yl nceymi. imdi adalam
lar; bitkileri, aklktaki u kaliksleri yiyecek akmlatr
olarak kullanyorlar. Kaliksler topraktan kyor ve tkicanl
lara gda olacak bileikleri depoluyorlar. Farkl bileikler
iin, farkl kaliksler ver. "
"Tabii, onlar yetitiriyorlar," dedi Kimyager. "Gneyde
btn tarlalarn grdk. Ama gemiye giren tkicanl neden
topra kazyordu? "
"Kaliksler karanlkta topran altna ekiliyorlar. "
"yle bile olsa ok miktarda toprak . . . . "
"Beyler, doru yataa," dedi Kaptan, Fiziki ve Siberne-

252
tiki'ye. "Biz devralyoruz. Saat neredeyse on iki."
"Gece on iki mi? "
"Btn zaman kavrammz yitirmiiz. "
Arkalarnda ayak sesleri duydular. Ktphaneden gelen
Doktor'du bu . Soran gzlerle ona baktlar.
" Uyuyor, " dedi. " Du rumu iyi deil. Siz ktnzda,
ben ... ey bile olduunu dnmtm. . . " Szn bitirme
di.
"Ona bir ey syledin mi? "
"Syledim. Ona sordum -dedim ya, her eyin bittiini d
nmtm- onlar iin yapabileceimiz bir ey olup olma
dn sordum. Hepsi iin."
"Ne dedi?"
"Sfr. " Doktor'un sesi bilgisayarnki gibi cansz kmt.
"Hadi, gidip yatn, hepiniz," dedi Kaptan. "Ama nce, ha-
zr biraraya gelmiken, size unu sormak istiyorum: "Gide
lim mi? "
"Evet," dedi Mhendis.
"Evet," dedi Fiziki ve Kimyager, ayn anda.
"Evet," dedi Sibernetiki.
"Ya sen? Neden konumuyo rsun? " diye sordu Kaptan,
Doktor'a.
"Dnyorum. Biliyorsun, ben hi o kadar merakl de
ildim. . . "
"Evet. Seni daha ok, onlara nasl yardm edebileceimiz
ilgilendiriyordu. Ama imdi bunun imkansz olduunu bili
yorsun."
"Hayr. Bunu bilmiyorum ite," dedi Doktor, yumuak bir
sesle.

253
XIV

lR
B
SMT sonra Savunucu alaltlm ykleme kapsn
dan aa iniyordu. Mhendis onu, bitmemi, kemerli
bir yap gibi yukarda ie doru kavislenen cam duva
ra doru ikiyz metre kadar srdkten sonra, ie koyuldu.
Gneten daha parlak n ubuklar grleyerek duvar ke
serken, karanlk, dev admlarla ln derinliklerine doru
geri ekilmiti. Yar ergimi koca dilimler yere devriliyar ve
prltl, beyaz bir duman ykseliyordu. Mhendis, paralar
soumaya brakarak yokediciyle kesmeye devam etti. Duvar
yontarak at pencerelerden kzgn saaklar damlyordu.
Dikdrtgen delikler bir sra oluturduunda, yldzl gky
z ortaya kt. Duman kurnun stnde kvnlrken, kzar
m cams ktle gcrtyla kark bir ses karyordu.
Sonunda Savunucu gemiye dnd. Mhendis, gvenli bir
uzaklktan ynlardaki radyasyon dzeyini kontrol etti. Sa
ya takrdad. .
"En uygunu, en azndan drt gn beklememiz olacak,"
dedi Kaptan. "Ama Blackie'yi ve temizleme robotlarn da
r gnderdim."

254
"Evet yalnzca yzey gerekten scak. Bir kum fskiyesi
bunu halleder. Zaten, kk paralar gmlebilir. "
"Onlar k taraftaki bo tanka koyarz. " Kaptan dnce- .
li dneeli krmz moloz ynna bakyordu.
"Neden?" dedi Mhendis. "limize yaramayacak ki; yal
nzca gereksiz ta krklar. "
"Giderken arkamzda radyoaktif artk brakmamz iste
miyorum . . . Atom enerjisi hakknda hibir ey bilmiyorlar
ve bu, bilmelerinden iyidir. "
"Belki de haklsn," diye mrldand Mhendis. "Aden . . .
Biliyorsun, astronom tkicanlnn sylediklerinden sonra be
nim kafamda canlanan . . . ok korkun."
Kaptan yavaa ban sallad. "Bilgi teorisinin -hayranlk
uyandracak derecede kusursuz ve tam- bir ktye kullan
m. Bu, istedikten sonra, fiziksel herhangi bir eyden ok
daha berbat bir ikence arac olabilir. lzole etmek, bask al
tnda tutmak ve zor kullanmadan zorlamak. Bunun iren
bir bilimini bile oluturmular - bilgisayarn deyimiyle, u
'prokrustik'ler. "
"Sence anlyorlar mdr. . . ya da anlyor mudur?"
"Byle bir durumu normal grp grmediini mi kaste
diyorsun? ey, bence, normal olduunu dnyordur.
Farkl bir ey grmemi ki. Eski tarihlerinden sz etti -
normal diktatrlerden ve o , kimlii belirsiz olanlardan. So
nuta, baz karlatrmalar yapabiliyor. "
"Eer bir zalim dikta sreci onun iin eski gzel gnler
anlamna geliyorsa , baka trl bir eyi dnmek bile iste
miyorum. . . "
"Ama iin bu yn bile mantkl. Bir grup acmasz, ano
nim olmann daha avantajl olabileceini kefediyor. Ve kz
gnl tek bir kii stnde toplamaktan aciz olan toplum,
sanki silah elinden alnm bir hale geliyor. . . "
"Dier bir deyile, yz olmayan bir zalim! "

255
"Ve belli bir sre sonra, bu prokrustiklerin kuramsal da
yana oluturulduunda, bir varis bir adm ne kyor ve
gizli kimliini bile aklayarak hem kendisini, hem btn
hkmet sistemini iptal ediyor - sadece szde, elbette, halk
ii bilgilenmede."
"Ama neden burada hi zgrlk hareketi yok? Bunu an
lamyorum ite! Eer sulularn izole edilmi gruplara ko
yarak cezalandryorlarsa ve eer ortada ne gardiyan ve g
zetim, ne de bir d g varsa, o zaman, rgtlenmi bir di
rence ramen, bireyin kamas mmkn olmal. "
" rg tlenmenin oluabilmesi iin nce bir haberleme
arac gerekir. "
Kaptan sayac taret kapann dna tuttu: Takrt yava
lamt.
"Baz eylerin ve bunlar arasndaki ilikilerin isimleri yok
deil, ama bu isimler gerekte yanl, hepsi maske. Arala
rndaki canavarca mutasyona hastalk, bela diyorlar. Bu, her
eyde byle olsa gerek. Eer dnyay kontrol etmek istiyor
sam, ona bir isim koymam gerekir. Bilgi, silah ve rgtlen
me olmadan, izole edilmi gruplarn yapabilecei ey snr
ldr.
"Evet," dedi Mhendis. "Ama, u mezarlktaki manzara . . .
ve ehir ynndeki hendek, sistemin, bizim u grnme
yen kanun koyucunun istedii gibi kusursuz ilemediini
ortaya koyuyor. Ve bir de, tkicanlnn cam duvar grd
andaki korkusu - hatrlyorsun, deil mi? "
Bu arada tekrar dar koyduklar saya ar ar tkrdad.
Duvann yanndaki moloz artk parlamyordu ama, geminin
etrafndaki alan hala dumanlyd ve havann titremesiyle
gkyz, yldzlada rlyor gibi grnyordu.
"Gidiyoruz," diye devam etti Mhendis. "Keke dillerini
biraz daha iyi renebilseydik. Ve yokmu gibi grnen u
kahrolas hkmetlerinin nasl ilediini ortaya karabil-

256
seydik. Onlara silah erebilseydik. . . "
"Bizimki gibi zavall tkicanllara m vereceksin silah? El
lerine antimadde mi yerletireceksin?"
"Byle bir durumda biz ... "
"Hkmeti mi devirirdik? " dedi Kaptan, sakin sakin.
"Halk zorla zgr m klardk?"
"Eer baka seenek yoksa. "
"Bir kere, bunlar insan deiller. Unutma, sen yalnzca bir
bilgisayarla konutun ve bu yzden lkicanly da, yine, bil
gisayarn anlatt kadar anladn, daha fazla deil. kincisi,
hi kimse btn bunlar onlara zorla kabul ettirmiyor. Hi
kimse. En azndan, uzayda. Onlar kendileri . . . "
"Eer sen b u ekilde dnrsen, elbette hibir ey yap
lamaz ! " diye bard.
"Baka trl nasl olabilir? Bu gezegenin sakinleri, kr
bir patikada kalakalm ve elinden tutup kurtarabilecein
bir ocua benziyor mu? Keke her ey bu kadar basit olay
d ! Onlar zgr brakmak, Henry, ldrmekle ie balamak
demek ve arpma ne kadar iddetli olursa, ldrmek de
amatan o kadar uzaklar! Sonunda, sadece geri ekilmek
iin, kar saldr iin ldryor oluruz; sonra da, Savunu
cu'nun yolima kan ne varsa talan ederiz. lin bu noktaya
ne kadar kolay gelebileceini biliyorsun! "
Mhendis ban sallad. "Zaten," dedi, "Hi kuku yok
ki u anda bizi gzetiiyorlar ve duvarlarnda atmz de
liklerden memnun olduklarndan da phe ediyorum. Bir
baka arpma olabilir. "
"Evet," diye kabul etti Kaptan. "Birka uzaktan kuman
dal nbeti gndermek yerinde olabilir. Elektronik gzler
ve kulaklar. "
"Bu zaman alr, ayrca, gerekli paralar u an bulamaya
biliriz. "
"Doru. . . "

257
"Saniyede iki rntgen. Robotlar imdi karabiliriz. "
"Pekala. Savunucu'yu her ihtimale kar, geminin yanna
park et."
O leden sonra gkyz bulutland ve gezegene ayak
bastklarndan bu yana ilk kez, hafif, lk bir yamur inme
ye balad. C m duvar karard, yamur suyunun ince, soluk
izgileri, zerinden szlyordu. Robotlar yorulmakszn
alyordu. Pulsomotorlarn yn halindeki dilimierin s
tne att kum tslarken, cam zerreleri gkyzne frlyor
du. Kum ve yamur, sulu bir balk oluturmutu.
Blackie, teki robotun sayala mhrlerini kontrol ettii,
radyoaktif paralada dolu konteynerleri gemiye tad. Ar
kasndan, iki robot, temizlenmi dilimleri srkleyerek,
Mhendis'in gsterdii ekilde yerletirdiler. Sonra da, kay
nak makinalar kvlcmlar saarak ie koyuldu ve dilimler,
oluturmak istedikleri platform iin eritilip kaynatrld.
Btn gn sren bir almadan sonra, dilimierin yetme
yecei anlalnca Savunucu, alacakaranlkta, yine duvarn
yolunu tuttu. iddetli yamurun altndaki grnt gerek
ten ilginti; dikdrtgen Gneler k saarak byyor ve
kzarm cam ynlar topraa saplamyordu. Kaln duman
bulutlar dalgalar halinde ykselirken yamur suyunun
doldurduu ukurlar kulak tumalayc bir tslamayla fokur
duyordu. Havadaki yamur bile kaymyordu. ok yukarda;
hareketsiz, pembe, yeil ve san gkkuaklar k ubuklan
m aa yanstyordu. Kmr9-en yaplm gibi kapkara g
rnen Savunucu imein ortasna doru dnd , bumunu
ayariad ve o da imek samaya balad. Meydan byk bir
gkgrltsyle yeniden sarsld.
"Bu , iyi olabilir! " diye bard Mhendis, Kaptan'n kula
na. "Bu fiekler sayesinde belki bizi kendi halimize brakr
lar ! En azndan iki gne ihtiyacmz var ! " Frn kadar scak
taretin iinde tere batm yz , cva bir maskeyi andryordu.

258
Adamlar yatmak iin odalarna ekildiklerinde, robotlar
yeniden ortaya kp, arkalarndan srkledikleri kum
pompa hortumlaryla, cam dilimlerini oradan oraya taya
rak sabaha kadar altlar. Kaynak makinalarn evreleyen
yamur gz kamatrc mavilikte ltlar sayordu ; ykle
me kapandan bir sr konteyner daha geti. Geminin k
tarafnn arkasndan parabolik bir yap yavaa ykseliyor
ve bu arada kazc robotlar geminin belinin altndaki tepeyi
didikleyerek harl harl kazyorlard.
afak skerken adamlar uyandnda, cam dilimierin bir
blm, payanda olarak tn ele yerletirilmiti bile . . .
"Bu , iyi bir fikirdi," dedi Kaptan. Kumanda odasndaki
masada, nlerinde bir sr proje rulosuyla o turuyorlard.
"Kirileri karma iini onlara vermeyip kendimiz yapmaya
kalksaydk, byk olaslkla tavan kerdi ve kazclar ya
ezerdi, ya da kstrrd. "
"Kalk iin yeterli gcmz var m? " diye sordu Siber
netiki. Kapda dikiliyordu.
"Hem de on kalka yetecek kadar. Eer mecbur kalrsak
-ki kalmayacaz- k tanka doldurduumuz radyoaktif d
knty her zaman boaltabiliriz. Is damarlarn tnelin
iine doru uzatacaz ve dereceyi camn erime noktasna
ykselteceiz. Payandalar yava yava batacak. Eer ok
hzl batariarsa damarlara sv nitrojen pompalarz. Akama
doru gemiyi kurtarm oluruz. Geriye, havaya dikme ii
kalyor. . .
"

"Bu, ikinci blm," dedi Mhendis.


Saat sekizde bulutlar dalm, Gne parlamaya bala
mt. Geminin , o ana kadar, yamaca smsk gmlm du
ran koca silindir gvdesi kprdyordu artk. Mhendis, bir
transit kullanarak, k tarafn yavaa klen asn gz
ledi. Uzakta, duvarn yannda bir yerde duruyordu ; stn
deki kare deliklerle, eski alardan kalma cam bir antiteatr

259
harabesini andryordu bu haliyle, duvar.
Adamlar ve iki kicanl gemiyi boaltmlard. Mhendis,
Doktor'un ufak karaltsn grd; gvdenin etrafnda geni
bir yay izerek yaklayordu; ama ilgilenmedi, nk aletle
rine gmlmt. imdi geminin 'arln yalnzca ince bir
toprak tabakas ve bunun altndaki, erimekte olan payanda
lar kaldryordu. Borulardan on sekiz kablo kyor ve bun
lar, camdan kesilmi ar ynlara tutturulmu lengerlere
ulayordu. Mhendis duvar iin krediyordu ; o olmasay
d, gemiyi dikmek, drt misli uzun srecekti.
Kurnun stnde kvrlm baka kablolar tnelin iindeki
damarlara akm iletiyordu. Tnelin, gvdenin barna gir
dii blmnn tam altnda kalan azndan duman k
yordu. Sar-gri bulutlar, hala slak olan meydan yava yava
geiyordu. Gemi milim milim topraa gmlyordu ; daha
hzl inmeye baladnda, Mhendis, elinin altndaki bir
alteri itti, valfler ald ve sv nitrojen, tneldeki damarla
ra doru yrd. Bir gmbrt kopmutu, kirli beyaz bu
lu tlar havaya pskryordu.
Birdnbire gvde sarsld ve Mhendis valfleri amadan
nce, yz metreden daha uzun olan gemi, bir feryat koyu
verdi ve k taraf be, alt metre kadar. dt. Ayn anda bu
run,. havaya kum ve marn frlatarak topraa doru ileri atl
dt. Bundan sonra seramit dev durdu. Kablolada damarlar,
altnda kalmt; yrtlm bir tanesi, younlam havay
grltyle dar fkrtyordu.
"Baardk! Baardk ! " diye bard Mhendis. Sonra ,
nnde Doktr'u grd. Doktor bir eyler sylyordu ama
ne dediini anlamad.
"Sanki. .. eve gidiyormuuz gibi," dedi Doktor. "O yaaya
cak. "
"Ne? Ne dedin? "
"Paay kurtard."

260
Mhendis bu kez anlad. Geminin serbest olduundan
emin olmak iin yeniden bakt. "Bizimle mi geliyor? " diye
sordu uzaklarken. Kafas gvdedeki hasarla doluydu.
"Hayr," diye cevap verdi Doktor, onun arkasndan gider
ken. Ama birka adm sonra durdu.
Ortalk serinlemiti, nk, younlam gaz, paralan
m borudan fkrmaya devam ediyordu. Kk figrler
gvdeye trmand, biri kayboldu ve birka dakika sonra,
kzgn kolon dt; bir an, havay dolduran kp dar
atmaya devam ettikten sonra o da durdu ve her ey, tuhaf
bir sessizlie gmld. Doktor etrafna baknd; sanki oraya
nasl geldiini anlamaya alyordu ve yavaa yrd.
Gemi, sonunda dimdik kalkabilmiti, bulu tlardan daha
beyazd ve onlarn arasna ykselen sivri ucu oktan yola
km gibi grnyordu. gnlk, yorucu bir alma
olmutu. Ykleme tamamlanmt. nceleri onlarn tutsak
l anlamna gelen duvarn paralarndan oluturduklar
koca parabalik rampa, yamata yatyordu. Yerden yetmi
metre ykseklikteki ak kapak giriinden, drt adam, aa
bakyorlard. Yass, koyu sar yzeyde, biri dierinden daha
ak renkli iki minik figr grebiliyorlard. Adamlar izle
meye devam ettiler. Henz hafife yanan egzoz borularn
dan sadece krkbe, elli metre tede duran lkicanhlar, hare
ket etmiyorlard.
"Neden gitmiyorlar? " diye sordu Fiziki, sabrszca. "Bu
ekilde kalkamayz."
"Gitmeyecekler," dedi Doktor.
"Bu da ne demek oluyor? Gitmemizi istemiyor mu? "
Doktor hibir ey sylemedi.
Gne tepedeydi. Batdan bulut kmeleri srkleniyor
du. Gkyzne ykselmi sivri bir kulenin penceresini an
dran ak kapaktan, gneydeki tepeleri, bulutlara karm
mavi doruklar Gnee katlm kum tepeciklerinin olu-

261
turduu sralar halinde yzlerce mil teye uzanan byk
bat ln ve dou platosundaki arnann mor rtsn
grebiliyorlard. Altlarndaki duvarn izdii ember, dantel
bir kafese benziyordu. Geminin glgesi koca bir kum saati
gibi, bunun stnden ilerledi; imdi, iki kk figre do
ru yaklayordu .
Douda bir gkgrlts duyuldu, bunu, uzun bir slk
izledi ve alev, patlamann siyah kresi iinde parlad.
'
"Yeni bir ey," dedi Mhendis.
Bir baka gkgrlts koptu. Daha yaknda, grnme
yen bir glle patlad; sanki dnyaya ait olmayan, korkun
bir slk gemiye doru geliyordu . Yer srsld, krk, elli met
re ileride amur fkrd. Geminin sallandn hissettiler.
"Mrettebat," dedi Kaptan. "Yerlerinize ! "
"Onlar ne yapacaz? " diye sordu, aa bakan Kimyager.
Kapak kapand.
"Kemerlerinizi balayn ! " dedi Kaptan. "Hazr m? "
"Hazr, " diyen mrltl bir cevap geldi.
"On iki sfr y,edi saat. Kalk iin hazr. Btn sistemler! "
"Reaktr ak," dedi Mhendis.
"Kritik hacim, " dedi Fiziki.
"Dolam normal ," dedi Kimyager.
"Yerekimi ekseni tamam," dedi Sibernetiki.
Konkav tavanla, kpkle iirilmi tavan arasnda duran
Doktor, ekrana bakyordu .
"Hala oradalar m? " diye sordu Kaptan vt hepsi ona bak
tlar: Soru, rutin kalk sorularndan deildi.
"Hala oradalar," dedi Doktor. ncekilerden daha yakn
daki bir patlama gemiyi sallad.
"Kalk ! " diye bard Kaptan. Mhendis, kat bir yz ifa
desiyle kumandaya geti. Kk, bouk bir ses kt; sanki
bir baka dnyadan geliyordu. Sonra, derece derece artt ve
her eyi yuttu . . . Sallanarak ve yavaa, kar konulmaz bir

262
gcn iinde buldular kendilerini.
Gemi kalkmt.
"Normaldeyiz," dedi Kaptan.
"Kalk tamam," dedi Sibernetiki. Naylon eritler geril
di. Amortisrler hornurdanmaya balad.
"Oksijen maskeleri," dedi Doktor, uykudan uyanr gibi
ve kendi plastik azln srd.
On iki dakika sonra atmosferden ktlar. Hz sabitleye
rek, yldzl bolukta uzayp giden spiralde yerlerini aldlar.
Panellerdeki yedi yz krk lamba ve kadran sessizce yanp
snyordu. Kemerlerini zdler ve kontrollarn yanna
gittiler. Kurunlarn ar snmadndan emin olmak ya
da, varsa, bir ksa devrenin zayf krtsn duymak iin
dmeleri, aherieri yokladlar. Yank kokusu olup olmad
gm hissetmek iin havay koklayarak astrodesik bilgisayar
larn kadranlarna dokundular. Ama her ey olmas gerekti
gi gibiydi: Hava temizdi, derece doruydu ; distribtr sanki
hi, krk paralar yri olmamt.
Kumanda odasnda Mhendis ve Kaptan, haritalarn s
tne eilmilerdi. Masadan daha byk, kenarlar yrtlm
yldz ernalar aa sarkyordu. Uzun zaman nce kuman
da odas iin daha byk bir masa gerektiini sylemiler
di; nk haritalara basmak zorunda kalyorlard. Ama ma
sa deitirilmemiti.

"Aden'i grdn m? " diye sordu Mhendis.


Kaptan ona bakt, anlamamt. "Ne demek istiyorsun? "
"Yani, imdi grdn m? "
Kaptan arkasn dnd. Ekrandaki prltl opal krenin
yannda, komu yldzlar snk kalyordu.
"Gzel," dedi Mhendis. "Dikkatimizi ekti, nk ok
gzeldi. Yalnzca yanndan gemek istemitik."
"Evet," dedi Kaptan, " ... yalnzca yanndan gemek. . . "
"Btn bu renkler. . . teki gezegenlerin hibiri byle de-

263
il. Sadece Dnya , mavi bir bilye gibi."
Birlikte ekran izlediler.
"Demek tkicanl kald ha? " dedi Kaptan, yavaa.
"!stedii buydu. "
"Sence."
"Eminim. Yalnzca, derdini bize anlatmak istedi, onlara
deil. Onun iin yapabildiimiz tek ey buydu. "
Bir sre hibiri konumad. Aden giderek kld.
"ok gzel," dedi Kaptan. "Ama, biliyorsun, olaslk eri
sinin stnde, ok daha gzel olan bakalar da olmal. "

264

You might also like