Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

C u m h u r i y e t ' i n Si y a s a l d e o l o j i l e r i

Ulus Baker

80. Ylnda Cumhuriyet'in Trkiye Kltr, 2007 SANART, TMMOB Mimarlar Odas ve
SANART Estetik ve Grsel Kltr Dernei ortak yayn, s. 119--124.

Merhabalar,

Yine olduka genel bir balk altnda konumak durumunda kalacam. O yzden biraz
konuyu daraltabileceim bir alana doru gitmek ya da sramak istiyorum.

Her eyden nce cumhuriyetiliin ideolojisinden bahsetmek gibi bir kaygm yok.
Biliyorsunuz Respublikum apak bir ekilde ideolojiler ncesi siyasi bir alann tanmlanm
olduu eski bir kurumlama tarz. deoloji ise biliyorsunuz 19.yzyl balar ya da 18.yzyl
sonlarnda tanm bulmaya balam, ya da bir terime kavumu, bir tr yanl bilinlilik olarak
19. yzyl boyunca yorumlanm bir mefhum. imdi her eyden nce arlkla Bat
dnyasnda tanmlayabileceimiz, dorudan doruya Avrupa ve Kta Avrupa'snda
tanmlayabileceimiz bir dnm Trkiye'de ve Osmanl Trk dnyasnda tanmlamay
baarp baaramayacamz henz bilmediim ve sorun olarak ortaya atmak istediim nemli
bir dnm, yani dnmenin ne olduuna dair nemli bir dnm iaretlemek
istiyorum. Bu dnmn izlerini klasik felsefeden, arlkla Alman felsefesine gei
srecinde, yani esasnda Kant'ta bulmamz gerektiini dnyorum. Bu dnceye dair,
imajdaki dncenin ne olduuna dair, dnmenin ne manaya geldii ya da nasl ilediine
dair dnm esasnda modernlik dediimiz eyi tanmlyor. Kant bize unu diyordu, ok
kabaca ve zet syleyeceim, eskiden mesela antik Yunanllar iin, Ortaa dncesi iin,
slam felsefesi iin, hatta klasik Avrupa felsefesi iin, zellikle de Anglo Sakson ampirizmi
iin, dnmek dediimizde sanki fikirler arasnda bir ba ve fikirlerin ierimleriyle var
olduklar, yani dnmenin kendi bana yeterli olduu trnden bir anlay hkimdi. Kant
ite bunu kryor.

Kant bize unu diyor: "Dnme meknsal ve zamansal belirlenimlere kavumad,


kavuturulmad anda bir hitir, yani yoktur". Kant iin d nce ya da fikir denen, idea
denen ey kendi bana ayakta duran birey deil, illaki meknsal ve zamansal bir belirlenime
sahip olmaldr. Kant basite unu sylemek istiyordu: Dnceler baz dnrlerin ya da
bilim adamlarnn gelip gklerden platonik idealar gibi devirmelerini bekleyen eyler
deildir. Dolaysyla dnme, yani moderniteyi tanmlayan dnme tarz, fikirleri meknda
ve zamanda, dar anlamda ele almaya almak, kurumlarda gereklemeleri ve belirlenim
kazanmalardr. Yoksa bunun dnda modernite asndan fikir diye bir ey sz konusu
deildir.

kinci bir nokta, fikriyatn, 19. yzylda ortaya kan, cereyanlarla ya da hareketlerle
tanmlanan, ayn zamanda 19. yzyln siyaset yapma tarzlarn belirlemi olan ve ok
gemeden Osmanl Trk geleneklerine de gemi olan bir deneyim olduundan bahsetmek
istiyorum. Bu hereyden nce sosyal bilimlerin mmkn olmaya balad ama balangta
elbette kendilerini ideolojik olarak farkl bir bilimsellik alannda ve farkl bir akademik alanda
tanmlama ihtiyac hissettikleri bir dnem. Bu dnem zerinde biraz younlamak istiyorum.
nk zerinde almay srdrdm bir dnr var, Fransz dnr. Trkiye'de pek
bilinmez. Neden bilinmediini, neden srarla reddedildiini hep dnmmdr. Bu Gabriel
Tarde. Zannedersem 20. yzyl balarnda lm olan, Fransz tarasndan, aslnda kriminolog
yani bir tara yargc, uzun sre devlet kriminal arivlerinin mdrln yapm ve ilk
istatistiki diyebileceimiz gerek bir sosyal bir aratrmann nasl olabileceini planlam bir
kii Gabriel Tarde. Eserlerini tantmak gibi bir kaygm yok burada. Zaten vaktinizi almak
istemiyorum. Tarde sosyal bilimin kurucular arasnda saylan birisiydi. College de France'n
bandayd. Bergson zerinde son derece byk bir etkisi var, yani College de France'da
kendisini takip eden, Bergson felsefesi zerinde. Tarde'n ortaya att sorular o dnemin
sosyal bilimlerini her zaman ziyaret etmi olan sorulard. Yalnz Tarde bu erevede nemli
olduunu dndm bir yenilgiye urad; Durkheimclk, Durkheim tarafndan bir
yenilgiye uratld. Konuyu una tamak istiyorum: Trkiye'de niye Durkheim'n byk bir
etkisi oldu? Tarde' okuyan sz gelimi Ziya Gkalp ya da Nurettin Topu, belli bir noktada
Tarde' terk ederek rakibi Durkheim'a kayma ve sosyal bilim alanndaki ideolojilerini
Durkheimclk erevesinde kurmaya baladlar. imdi Tarde ile Durkheim' ayran yle bir
ey vard. Durkheim iin biliyorsunuz toplumsal olana dair mefhumlar bireyin bittii yerde
balyor, yani bireyliin kendi zerinde yaptrmc diyebileceimiz bir olguyla -ki buna
toplumsal olgu diyor Durkheim- kar karya kald andan itibaren sosyal bilimlerin alan
ortaya kmaya balyor. Bylece bireyi tmyle psikolojinin alanna gnderebiliyordu
Durkheim. Buna kar Tarde'n esas kar k bireyliin bizzat toplumsal alandan, ya da
yle diyelim paral btnden aslnda ok daha karmak olduuydu. Bunu yle
rneklendirebiliriz; sz gelimi Napoleon kodunu ele alalm, yani medeni hukuk, belli bir
anlay ierisinde birletirilmi bir hukuk bu. Ama tek bir maddesini ele aldmda diyor
Tarde, belki Ortaalardan, belki Antik alardan bu yana o tek maddenin etrafnda rlm
olan ok byk toplumsal mcadeleleri grebilirim, ya da aslnda ok ufak deiikliklerle,
taktiklerle, uyarlamalarla ykl koskoca bir tarihi ortaya karabilirim, ama Napoleon koduna
baktmzda, Napoleon sistemine yani btnne baktmzda, bu karmaklk sz konusu
deildir. Peki, neden Tarde' okuyup Durkheim tercih edilmeye baland? Bunu tabii una
balamak lazm: Bir millet oluumu. Durkheim bu tr mefhumlar ve bu tr kategorilerle i
grmeye, yani genel mefhumlarla i grmeye daha yatkn bir sosyal bilim sunuyordu. Ziya
Gkalp'de bunu alglyabiliyoruz. Genel mefhumlara, ideal mefhumlara ihtiya vard. unu da
syleyeyim ki Trkiye'de sosyal bilimlere her zaman bir ilev verilmitir. Yani sosyoloji
dediimizde bunun arkasnda gerekten bir lke kurmak, bir millet kurmak gibi pozitivizme
de aykr olmayan, sosyal bilimlerle -19.yzyl sosyal bilimleriyle- ilikili olan, pozitivizme
de pek yabanc olmayan, ama nemli oranda eletirellik d bir sosyal bilimler pratiinin
oluumuyla kar karya olduumuzu dnmemiz gerekiyor.

u etkileri hatrlataym: Marksizmin ok byk bir etkisi olduunu mesela Cemil Meri yle
sylyordu: "Trkiye'de sa ideolojiler aslnda dnyay renme denen eyi Marksistlerden
ya da Marksizmin gzlklerinden renmek durumundaydlar". Bunu dedirten nedir Cemil
Meri'e? Kendi eserlerinden ok, Cumhuriyetin kuruluundan nce Osmanl'nn son
dnemlerinde Trklk akmn sz gelimi ele alrsak, bunun ite (smail) Gasprinski'den ve
diyelim esas olarak Akuraolu Yusuf'tan, ki Lenin'in hemehrisi olduu, Marksist bir
akideden beslendii bilinir ve Turancln esas atasnn da o olduunu biliyoruz. Bugn belki
bu Marksist kken Akuraolu Yusuf zerine yaplan ou almada ihmal edilmi olan bir
durum. imdi Durkheimc mefhumlarn n plana k dediimde, hereyden nce u
kategoriler Cumhuriyet dneminin temel kurucu diyebileceimiz, ayn zamanda da muhalif de
diyebileceimiz ideolojileri tarafndan her zaman kullanlm. Bunlardan birincisi "hukuk".
imdi yle bireyi dnn; hukuk ile kanun arasndaki farktan hukukular pek az haberdar
olabilir ama hukuk felsefecileri epeydir haberdardlar. yle bir eyi sylemek istiyorum, sz
gelimi meden hukuku svire'den ya da Napolyon kodundan aktaryorsunuz. Burada yaplan
eyin aslnda hukukun bir dnsel alan olarak aktarlmadan kanunun aktarlmasndan baka
bir ey olmadn, yani kanunu geerli klacak ve merulatrabilecek bir hukuki -
jurispuridansiyal dememiz gerekiyor - alann yerlememi olduunu ve kanunun dorudan
doruya politik bir strateji olarak kullanlmaya meylettiini gzlemlemekten bence
kanamyoruz. Trkiye'de hl iinde yaadmz durumda siyasetin gerekten bir hukuk
bunalmna denk dtn sylemem gerekiyor sanyorum. Bunun nedenleri hukukun
aslnda kanunlarn arka planna yerletirilen bir dnme tarz haline gelmedike - Kant
anlamyla sylemeye alyorum bunu - yani hukukun bir ideal durum olarak arka planda
bulunmad, buna karlk kanunlarn n planda bulunduu durumda kanunlarn birer iktidar
teknolojisine dntklerini ya da mdahil bir politik aygtn paras olmaya baladn
sylemek istiyorum. Burada nemli olan nokta, Cumhuriyet dneminde - bildiimiz gibi -
aileye ynelik dzenlemeler ok anahtar bir rol oynam grnyorlar. Byk ideolojik
temrinler deil ama dorudan doruya patriarik aileye ynelik medeni hukukun, ama ayn
zamanda tabii kadnlarn zgrlnn n plana karlmas. Burada patriarik devlet ile -
yani Osmanlnn artk zlmekte olan devlet anlay ile - yine patriarik olan aile yaps
arasnda sanki bir gitgelin, bir alveriin bulunduu ve lavedilen bu devlet anlay ile
birlikte dorudan doruya aileye hukuk araclyla ya da medeni kanun araclyla bir darbe
vurulduunu gryoruz. Bu yle bir romantizmi de sanki tayor ierisinde, biliyorsunuz
romantizmin esas problemi kiisel ya da ahsi olan ile kamusal olan ya da politik olan
arasndaki fark gzard etmesidir. Yani hangi byk sava, hangi byk devrim ayn
zamanda benim kiisel bir problemim de deildir formlyle aa vurabiliriz romantizmin bu
tavrn. Bu ayn zamanda bireyselliin karmakln ieren bir ey.

imdi geriye dnersem, Durkheim'n Tarde'a ynelik eletirisi bir tr bireyci, hatta spiritualist
olduuydu. Tarde'n cevab u oldu, dedi ki: "Hayr, ben bireyin karmak olduunu
sylyorum dolaysyla bireyci olamam yani yekpare bir birey anlaym yok" gibisinden bir
kar kt ya da savunmayd. imdi Cumhuriyet dneminde herhalde aratrmaclarn
gznden kamam olan bir takm genel mefhumlarn ideolojik temrinlerle, ama ayn
zamanda sosyal bilimlerin de aratrma nesnesi olarak sunulmaya baladn gryoruz. Sz
gelimi bir tr muhafaza dncesi, muhafazakrlk.

Muhafazakrln ne olduunu en iyi Almanlar biliyor gerekten, ya da Alman Yahudi


dnrler. Bata Karl Manheim. Muhafazakrln bir gelenein ya da gemiin korunumu
diye tanmlanamayacan sylyordu Karl Manheim bize. Bu ne demek? Korunacak bir
gemi kalmadnda muhafazakrlk, muhafazakr ideoloji ortaya kyor ya da muhafazakr
bir toplumsal tip tanm kazanyor, ortaya kyor. Muhafazakr aslnda u an gelecee
yanstmak isteyen kii yani bir babann ocuklarnn kendi istedii gibi yaamas iin gerekli
olan kurumsal eyler ya da fikirler neyse onu savunmas, yani "Gelecektekiler de benim gibi
yaasnlar, benim deerlerimle yaasnlar" diyen bir tavr. Dolaysyla muhafazakrlk
gelecee ynelik, gelecee balanm ve gelecei idealize eden bir yaklam. imdi
muhafazakrln Cumhuriyet'in ilk dnemlerinde nasl ortaya ktn ok ilgin bir ekilde
Bergson felsefesine yaplan gndermelerle yani "Yeni nedir?" sorusunu, "Yeni nasl
mmkndr?" sorusunu soran bir felsefeyle bir iliki kurmas ve bu felsefeyi tercme ederek
ya da bu felsefenin tercmesinin deneyimi ya da yaants iinde arlkla da edebiyatta -
aklmda Ahmet Hamdi Tanpnar var tabii- ortaya kmas da ilgin bir soru. Ayn durumu
Nurettin Topu'nun dnce alannda da, dncesinde de hissedebiliyoruz. Bu ok standart
bir yanl Bergson yorumudur: Sre mefhumunun ortaya atlyla balantlandrlmtr.

Hlbuki Bergson dncesinin esas problemlerin ortaya atlyla alakalyd. Yani sre
mefhumu bamsz bir mefhum deil ya da esas mefhumu deil Bergson'un. Problemi yle
tanmlamak manasna geliyordu Berg-sonculuk; "Yeni nasl mmkndr, yeni bir soru nasl
ortaya atlacaktr?" Bunun arkasnda problemlere dair yle bir sezgi var. Bergson'da ok
gl olan ve sanyorum Trk aydnlarnn ya da muhafazakr diyebileceimiz aydnlarnn es
getikleri bir soru. Bergson u soruyu soruyordu: "Doru ve yanl deerleri, doruluk ve
yanllk deerleri her zaman cevaplarn tarafnda zmlerin alannda aranyor. Hlbuki
pekl bizzat sorularn kendisi doru ya da yanl konulmu olabilirler. Yanl konulmu ve
yerinde olmayan problemlerle itigal ediyor olabiliriz her an". Bu gerekten dilin, hatta
gndelik dilin ve eitim dilinin bir problemi yani bir snfa bir soru ynlendirildiinde
renciler sanki dorudan doruya bu sorunun doru ya da yanl bir cevab olaca hissine
kaplrlar, yani salt bize soru sorulmu olmas, salt nmze bir problem konmu olmas bizde
bu cevap insiyakn, cevap verme insiyakn harekete geirir. imdi bu Bergsoncu problemin,
zellikle Cumhuriyet'in ilk dnemlerinde edebiyat alannda tabii Tanpnar'n "Huzur" roman
var dorudan doruya aklmda - tmyle yanl konulmu olduuna dikkat ekmek istiyorum
yani zorunlu bir yanl anlama Bergson felsefesine ynelik olarak. Trk edebiyatnn bugnk
durumunu kt gryorum ama bunu biraz gemiine de tamamz gerektiini sanyorum.

imdi aklmda sz gelimi Namk Kemal var. Osmanlnn son dneminde, Osmanlclk
diyebileceimiz bir akmn da paras klmamz gerektiini dnyorum geriye ynelik
olarak dndmzde. Fakat bu ayn zamanda bir arnma istemiydi. Nereden arnmayd?
Trk Dil Kurumu'nun arnma yani dili arndrma anlaynn ya da ideolojisinin erevesinden
ok farkl bir arnmayd. unu diyordu bize Namk Kemal: "Edebiyat bir deneydir".
Biliyorsunuz "ntibah" bir deney olarak sunduu bir ey kendi yazlarnda. unu demek
istiyordu: "Tiyatroyu retmek zorundayz, okumay, tiyatro okumay retmek zorundayz,
gelenekte pek var olmayan bir edebiyat dal ve Namk Kemal iin en stn olan edeb tarz ya
da tr tiyatro idi. Hiyerarinin en stnde yer alyordu, nk tiyatro realistti. Sembolizmi,
yani kmekte olduunu dnd Divan iiri'nin sembolizmini, keza Fars unsuru, yani
edebiyattaki Fars unsuru giderebilecek olan bir trd. Dolaysyla tiyatro yazarak, tiyatroyu
okumay retmek gibi bir edebiyatn ierisinde pek rastlanmam ilgin bir tavr gelitirmiti.
Bunu, bu deney anlayn tam zt ynde Abdlhak Hamit'in tarznda da gryoruz, yani
Tanzimat dneminden itibaren edebiyatlar deney yapyorlar ve deneyci bir ideolojiyi
benimsiyorlar. Tabii bu meyanda Avrupa'daki naturaliz-min, yani Zola'nn, Goncourt'larn
naturalizminin, ya da realizmin, byk Avrupa realizminin Stendhal ya da Rus edebiyatnn
tercmesi ierisinde kaybolan ok nemli baz noktalarn bu deneycilik ierisinde, bu tuhaf
ampirizm ierisinde kaybolan ok nemli esaslar olduunu da dnmemiz gerekiyor.
Bylece edebiyat da bu deneycilik ierisinde bir tr ideoloji alan haline dnebiliyor, yani
bir tr mdahale alan. imdi yle bir ey sorabiliriz; Kurtulu Sava srecinin gerek bir
roman var m? Portresini ve esasn Kemalist subaylarn doudaki airet nfusuyla ya da
Anadolu tarasyla nasl bir araya geldiklerini, sz gelimi Tark Bura'dan baka anlatmaya
kalkm birisi var m? Yani bu gerekten saa braklm olan bir soru oluyor. Sa ideolojinin
edebiyatna terkedilmi olan bir soru oluyor ki bu da ilgintir, yle sanyorum.

Son olarak u soruyu sormak istiyorum; ideolojiler ierisinde yle bir gezinti yaparsak
muhafazakrlktan bahsettik, slamclktan bahsettik, adalamaclktan ya da batllama
fikriyatndan bahsettik. Pekiyi, bu kurumlar, Kant'n aydnlanma dncesinden, fikriyatndan
takip ettii kurumlar olutu mu Trkiye'de, yoksa ta batan beri var mydlar? Yani salt kurum
olarak, fikirsiz kurum olarak, bir fikrin tecessm etmi hali olan kurumlar olarak deil de,
ithal edilmi kurumlar olarak m geldiler? Bu ithal srecini biliyoruz. Tanzimat'tan ve daha
ncesinden bu yana arlkla asker, hukuk, ite baz gitgeller ve araylarla mecel eden,
geen baz gitgellerle. Tbbn kurumlar. Bunlar fikirlerini ya da eletirilerini ilerinde
tayarak m geldiler, ithal edildiler? Bu ithalat fikrini ya da tercme fikrini pek aalamamak
gerekiyor. Bugn yle bir aydn tavr var, yani gemie ynelik bir aalama. Avrupa yani
batllama srecini bir tr ithal sreci, kurumlarn ithalat sreci, fikirlerin ithalat sreci gibi
ilediini dnmek. Hayr, taklit dediimiz ey ok nemli bir eydir ve bir yaantdr yani
yaantnn parasdr. Yeterince de hakiki olabilir bir taklit sreci. nk taklit ierisinde yine
Tarde'n syledii gibi bir yaylma bir yeninin ortaya knn imkn her zaman mmkndr.
Daha dorusu taklit budur. Yani hakiki bir yaantya iaret eder trnden bir fikirle
yaklamak istiyorum. Yalnz unu da gzlemliyorum, Trkiye toplumunun bunalmlarnn
belirli bir noktasnda rol olduunu dndmz bir nokta, taklit edilenin fikriyle birlikte
dolaysyla eletirisiyle birlikte taklit edilmemi olduu bir durum. Yani kurumu alp, hukuk
meselesinde olduu gibi, onu salt bir iktidar teknolojisi olarak, belirli ideallerin realize olmas
iin bir ara mantyla kullanmak. Dorudan doruya bunun ierisinde yaadmz
hissediyorum Trkiye'de ve bunun nasl anlalabileceini, eletirel dncenin srekli
teyakkuz halinde olmad ya da bastrld, ifade ans bulmad bir ortamda bunun nasl
olabileceini bilemiyorum akas.

Son olarak ununla bitirmek istiyorum. Fransz antropolog Claude Levi-Strauss slam zerine
bir gzlemde bulunur. slamn, slam dnme tarznn bir tanm olduunu dnyorum.
Hindistan'daki birtakm gzlemlerinden yola karak yapyor bu gzlemi. Mslman yle bir
varlk ya da varolusal durum halinde olan birisi. Hangi fkh limine sorarsanz size
diyecektir ki: "slamiyet en son, en yaln, en basit, en salam, en stn dindir". "Niin? nk
her soruna ok yaln, ok basit zmleri vardr." Ama bu u manaya geliyor, Levi-Strauss'un
da gzlemledii gibi, "Karnzn kznzn iffetinden kuku mu duyuyorsunuz?" zm ok
basit kapatrsnz, rtersiniz. "Ya da faiz haram m?" O zaman taraflar arasnda bir szleme
imzalanr ve adna faiz denmez orada aktarlmakta olan parann. Ama bununla diyor Levi-
Strauss, varolusal sorun hem yaratlm hem de telenmi, ileriye itilmi oluyor. Bu sefer
ikinci soru yani "Kapattm karma kzma ya sokaktaki birisi deerse?", o zaman sz gelimi
ran'da olduu gibi haremlik selamlk, yani kamu meknlarnda haremlik selamlk, yani kamu
meknnn ortadan kaldrl. imdi bu sorunlara bizzat kendisi ortaya atm olduu ve
varolusal bir bunalm yaatan sorunlara bulunan ok yaln zmler mant belki de
islamiyetten ok daha derinde iimizde de var. Son dnemi aklmzda tutalm ya da
hatrmzda tutalm. yle bir tavr da slam bir tavr sanki eer bunu bir forml olarak
alyorsak; ite "Refah Partisi, muhafazakr slamc gelenekten gelen sa partiler rahatsz m
ediyorlar? zm ok basit; kapatrz." Ama bununla sorun yine telenmi oluyor.
Dolaysyla Kant ve Bergson zihniyetiyle balamtm, bunlarn yorumunun muhafazakrla
terk edilmemesi gerektii ve Trk dnce hayat zerindeki etkilerinin daha ciddi
dnlmesi ve aratrlmas gerektii fikrindeyim.

(13--14 Kasm 2003 -- Ulus Baker'in konumasndan Gler zyldran tarafndan bant
zm yaplmtr.)

You might also like