Da Vinci Şifresi - Nodrm

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 948

KTABIN ORJNAL ADI

YAYIN HAKLARI

BASKI

THE DA VNC

CODE

2003 DAN BROWN

AKALI TELF HAKLARI

AJANS ALTN KTAPLAR

YAYINEV VE TCARET

A..

1. BASIM / EKM 2003

AKDENZ

YAYINCILIK A..

Matbaaclar Sitesi No:

83 Baclar stanbul

BU KTABIN HER TRL YAYIN HAKLARI

FKR VE SANAT ESERLER YASASI GERENCE


ALTIN KTAPLAR YAYINEVVE TCARET A..'YE

ATTR

ISBN 9752104037

ALTIN KTAPLAR YAYIN

EV

Cell Ferdi Gkay Sk. Nebiolu

han

Caalolu-stanbul

Tel: 0.212.513 63 65/526 80 12

0.212.5206/246/513 65 18

Faks: 0512.526 8011

http://www.altinkitaplar.com.tr

info@altinkitaplar.com.tr
FRES

DAN BROWN

TRKES

PETEK DEMR
YNE BLYTHE N...

HER ZAMANKNDEN DAHA FAZLA


Teekkr

ncelikle, bu proje zerinde bunca aba sarf ettii ve kitabn ne hakknda olduunu tam

anlamyla kavrad iin, dostum ve editrm Jason Kaufman'a teekkr ederim. Da


Vinci

ifresi'nin yorulmak bilmez ampiyonu, olaanst temsilcim ve gvenilir dostum


Heide

Lange'a teekkr ederim.

Doubteday'deki harika takma cmertlii, inanc ve fevkalade rehberliinden tr

duyduum minneti kelimelerle ifade edemem. Bu kitaba bandan beri inanan Bill
Thomas ve

Steve Rubin'e zellikle teekkr ederim. Ayrca yaynevindeki ilk destekilerim,


Michael

Palgon, Suzanne Herz, Janelle Moburg, Jackie Everly ve Adrienne Sparks liderliindeki

gruba, Doubleday'in sat blmndeki yetenekli insanlarna ve o harika ceket iin


Michael

Windsor'a teekkr ederim.

Bu kitabn aratrma aamasndaki cmert yardmlarndan tr, Louvre Mzesi'ne,

Fransa Kltr Bakanl'na, Gutenberg Projesi'ne, Fransa Milli Ktphanesi'ne, Gnostic

Cemiyeti Ktphanesi'ne, Louvre'un Tablolar

nceleme ve Belgeleme Servisi Blm'ne,

Catholic World Haber'e, Greenwich Kraliyet Rasathanesi'ne, Londra Ariv Dernei'ne,


Westminster Abbey'deki Resmi Belge Koleksiyonu'na, John Pike ve Amerikan Bilim

Adamlar Federasyonu'na, Opus Dei iindeki tecrbeleriyle ilgili gerek olumlu gerek
olumsuz

hikyelerini paylaan be ( faal, iki eski) Opus Dei yesine teekkrlerimi sunarm.

Ayrca aratrma yaptm kitaplar bulup sunan Water Street Kitabevi'ne, Altn Oran ve

Fibonacci Dizimi konusundaki yardmlarndan tr matematik retmeni ve yazar


babam

Richard Brown, Stan Flanton, Sylvie Baudeloque, Peter McGuigan, Francis Mclnerney,

Margie Wachtel, Andr Vernet, Anchorball Web Media'daki Ken Kelleher, Cara Sottak,

Karyn Popham, Esther Sung, Miriam Abromowitz, William Tunstall-Pedoe ve Griffin

Wooden Brown'a minnettarm.

Ve son olarak, kutsal diilere bunca yklenen bir romanda, hayatma etkisi olan iki

olaanst kadndan bahsetmemek nankrlk olurdu. Bunlardan ilki annem, Connie


Brown yaz

ortam, beni yetitiren kadn, mzisyen ve rnek aldm kii. Ve eim Blythe -sanat

tarihisi, ressam, editrlerin en iyisi ve phesiz tandm en yetenekli kadn.


GEREK:

Sion Tarikat 1099 ylnda kurulmu olan gizli Avrupa cemiyeti- gerek bir

topluluktur. 1975 ylnda Paris'in Milli Ktphanesi, Sir Isaac Newton, Botticelli,

Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak zere, Sion Tarikat'nn saysz

yelerinin isimlerini ieren, Les Dossiers Secrets* diye bilinen parmenleri ortaya

karmtr.

Opus Dei olarak bilinen Vatikan Piskoposluu, beyin ykama, bask ve "bedensel

ile" denen tehlikeli bir ibadet yapldna dair tartmalar yaratan, koyu dindar bir

Katolik mezhebidir. Opus Dei'nin, New York'ta 243 Lexington Caddesi'ndeki 47

milyon dolara mal olan Dnya Merkez Brosu'nun inaat henz tamamlanmtr.

Bu romanda bahsi geen tm sanat eserleri, mimari yaplar, belgeler ve gizli

ayinler gerektir.

* Gizli dosyalar.
nsz

Louvre Mzesi, Paris

22.46

Mehur Mze Mdr Jacques Saunire, mzedeki Byk Galeri'nin kemerli geidinde

sendeledi. Grebildii en yakn tabloya, bir Caravaggio'ya doru hamle yapt. Varakl

ereveyi kavrayan yetmi alt yandaki adam, sanat aheserini duvardan kncaya dek

kendine doru ekti ve Saunire, tablonun altna srtst yld.

Yaknlardaki demir parmaklkl kap, tahmin ettii gibi, grltl sesler kartarak indi
ve

salonun giriini kapatt. Parke zemin sallanmt. Uzak bir mesafede alarm zilleri
almaya

balamt.

Soluk solua kalan mze mdr, bir sre hareketsiz kalarak nefesini dengelemeye
alt.

Tablonun altndan srnerek kt ve kendine saklanacak uygun bir yer arad.

Tylerini rpertecek kadar yakndan gelen bir ses duydu. "Kprdama."

Elleriyle dizlerinin stnde duran mze mdr donakalmt. Yavaa ban evirdi.
Kilitli kapnn dnda, yalnzca be metre tede, ona saldran kiinin devasa silueti

durmu, demir parmaklklar arasndan bakyordu. Hortlak gibi solgun bir yze ve beyaz

salara sahip, uzun boylu, iri csseli biriydi. Koyu krmz gzbebeklerini pembe iris

evreliyordu. Albino ceketinden kard silahn namlusunu, parmaklklar arasndan


mze

mdrne dorulttu. "Kamamalydn." Aksannn nereye ait olduunu anlamak kolay

deildi. "imdi bana nerede olduunu syle."

Galerinin zemininde savunmasz bir halde melen mze mdr, "Sana daha nce de

syledim," diye kekeledi. "Neden bahsettiin hakknda hi fikrim yok!"

"Yalan sylyorsun." Hayalet gzlerindeki prlt dnda kprtsz duran adam, ona
bakt.

"Sen ve kardelerin, size ait olmayan br eye sahipsiniz."

Mze mdr adrenalinin arttn hissetmiti. Adam bunu nasl biliyor olabilirdi?

"Bu gece gerek koruyucularna iade edilecek. Bana sakland yeri sylersen yaarsn."

Adam silah mze mdrnn ban hedef alacak ekilde dorulttu. "Bu, uruna
lecein bir

sr m?"

Saunire nefes alamyordu.

Adam ban yan yatrarak, silahn namlusundan dikkatle bakt.


Saunire kendini savunarak ellerini kaldrd. Yavaa, "Bekle," dedi. "Sana renmek

istediin eyi syleyeceim." Mze mdr ardndan gelen kelimeleri zenle seti.

Syledikleri, hibir zaman ihtiya duymamay mit ederek, defalarca tekrar ettii bir
yalandan

ibaretti.

Mze mdr konumay bitirdiinde, saldrgan kendinden emin bir ifadeyle


glmsedi.

"Evet. Dierleri de bana aynen bunlar sylemiti."

Saunire pes etmiti. Dierleri?

Dev adam, "Dierlerini de bulmutum," diye alay etti. "n birden. Az nce

sylediklerini teyit ettiler."

Bu doru olamazd! Dier snchaux'un kimliiyle birlikte mze mdrnn gerek

kimlii, sakladklar eski sr kadar kutsald. Saunire imdi, snchauxlarnn kat


kurallar

takip ederek, kendi lmlerinden nce ayn yalan sylediklerini anlyordu. Bu,
protokoln bir

parasyd.
Saldrgan bir kez daha silahyla nian ald. "Sen ldnde, geriye gerei bilen tek kii

ben kalacam."

Gerek. Mze mdr bir anda, durumun gerek dehetini kavramt. Ben lrsem,

gerek sonsuza dek yok olacak. gdsel olarak, korunmak iin srnmeye alt.

Silah patladnda, mze mdr midesine giren merminin yakc

ssn hissetti. Yzst

dt... acya kar mcadele veriyordu. Saunire yavaa dnd ve parmaklklarn


arkasnda,

saldrgannn bulunduu yere doru bakt.

Adam imdi Saunire'in bana ldrc bir nian almt.

Saunire gzlerini kapatt, dncelerinde korku ve pimanlk frtnalar kopuyordu.

Bo bir mermi kovanndan gelen ses, koridorda yankland.

Mze mdrnn gzleri aniden almt.

Adam neredeyse akn bir ifadeyle baklarn silahna indirdi. kinci kez ate etmeye

yeltendi ama sonra Saunire'in karnna bakp srtarak, vazgeti. "Buradaki iim bitti."

Mze mdr ban ediinde, beyaz pamuklu gmleindeki kurun deliini grd.

Gs kemiinin birka santim altnda, ince bir kan dairesiyle evrelenmiti. Midem.
Kurun,

kalbini insafszca syrmt. Bir Cezayir Sava gazisi olduundan, mze mdr bu
korkun

uzun lme daha nce tank olmutu. Mide asitleri gs boluuna szp, onu iten ie

yavaa zehirlerken on be dakika can ekiecekti.

Adam, "Ac iyidir baym," dedi.

Ardndan gitti.

Artk yalnz kalan Jacques Saunire, baklarn bir kez daha demir kapya yneltti.

Kapana kslmt ve kaplar en azndan yirmi dakika daha almayacakt. Bu sreden


sonra

yanna varan kii ancak lsn bulabilirdi. Buna ramen, artk duyduu korku,
lmekten ok

daha byk bir korkuydu.

Srr birine aktarmalym.

Glkle dorulurken, ldrlen dier kardeini hayal etti. Kendilerinden nceki


nesli

dnd... greve getirilecek kadar gvenilen bu insanlar.

Krlmayan bir bilgi zinciri vard.

Artk, tm tedbirlere... tm artmacalara ramen, Jacques Saunire geriye kalan tek

halka ve saklanan en gl srlardan birinin tek koruyucusuydu.


Titreyerek ayaa kalkt.

Bir yolunu bulmalym...

Byk Galeri'de kslp kalmt ve yeryznde mealeyi devredebilecei tek bir kii

vard. Saunire zengin hapishanesinin duvarlarna gz gezdirdi. Dnyann en nl

tablolarndan oluan koleksiyon, ona eski bir dost gibi glmsyordu.

Yzn acyla buruturarak, tm gcn toplad. nndeki vahim grevin, geriye kalan

hayatnn tm saniyelerini alacan biliyordu.


1

Robert Langdon yavaa uyand.

Karanlkta bir telefon alyordu, tiz ve tandk gelmeyen bir zil sesiydi. Baucundaki

lambaya doru uzanp at. Gzlerini ksarak etrafa baktnda, XVI. Louis tarz
mobilyalarla

denmi, duvarlarnda el boyamas freskler ve maundan yaplm devasa bir yatak


bulunan,

lks bir Rnesans yatak odas grd.

Hangi cehennemdeyim?

ifoniyerin stnde duran koyu krmz bornozun stnde, HOTEL RITZ PARS etiketi

vard.

Sis perdesi yavaa kalkmaya balamt.

Langdon ahizeyi kaldrd. "Alo?"

Bir erkek sesi, "Bay Langdon?" dedi. "Umarm sizi uyandrmammdr."

Langdon sersemlemi bir halde baucundaki saate bakt. 00.32'yi gsteriyordu. Yalnzca

bir saattir uyuyordu ama kendini l gibi hissediyordu.


"Resepsiyondan aryorum efendim. Rahatsz ettiim iin zr dilerim, fakat bir

ziyaretiniz var. Acil olduu konusunda srar ediyor."

Langdon hl kendine gelememiti. Bir ziyareti mi? Baklar, komodinin stndeki

buruuk el ilanna sabitlendi.

PARS AMERKAN NVERSTES

ftiharla sunar!

HARVARD NVERSTES, DN SMGEBLM PROFESR

ROBERT LANGDON ile BR AKAM

Langdon inledi. Bu akamki seminer Chartres Katedrali talar arasna saklanm baz

pagan sembolleri ile ilgili bir dia gsterisi seyirciler arasndaki baz muhafazakr
tipleri

kzdrm olmalyd. Herhalde koyu dindar bir alim, biraz kavga etmek iin onu kald
yere

kadar takip etmiti.

Langdon, "zgnm," dedi. "Ama ok yorgunum ve..."

Ses tonunu alaltp, fsldayarak konuan resepsiyon grevlisi, "Fakat efendim," diye
srar

etti. "Ziyaretiniz nemli bir adam." '

Langdon biraz duraksad. Dini tablolar ve simgebilim klt hakknda yazd kitaplar
onu
sanat dnyasnda istemese de nl biri haline getirmiti. stelik geen yl Vatikan'da
kart

ve genie haber yaplan hadise, nn yzlerce kez artrmt. O gnden beri kapsna

dayanan kendini beenmi tarihilerle, sanat merakllarnn arkas kesilmiyordu.

Nezaketi elden brakmamaya zen gsteren Langdon, "Rica etsem," dedi. "Bu kiinin

ismini ve telefon numarasn alp sal gn Paris'ten ayrlmadan nce kendisini


arayacam

syleyebilir misiniz? Teekkr ederim." Resepsiyon grevlisi itiraz edemeden telefonu

kapatt.

Artk yatakta oturan Langdon, kapanda IIKLAR EHRNDE BEBEKLER GB

UYUYUN. PARS RITZ'DE UYKU, diyerek vnen Misafir likileri Bror'ne


kalarn

atarak bakt. Arkasn dnp, odann dier ucundaki boy aynasna yorgun gzlerle
bakt.

Karsnda ona bakan adam -salar dalm ve bitkin- bir yabancyd.

Tatile ihtiyacn var Robert.

Geen yl ondan ok ey gtrmt ama aynalarn bunu ispat etmesi houna gitmiyordu.

Genelde sert bakan gzleri bu gece bulank ve iine km grnyordu. Kirli sakal

enesini ve gamzeli yanaklarn rtmt. akaklarndaki griler artmaya, simsiyah


salarnn
ilerine sokulmaya balamt. Bayan meslektalar, gri salarn bilim adam
grntsn

vurgulad hususunda srar etseler de, Langdon durumu ok daha iyi anlyordu.

Boston Magazine beni byle bir grseydi.

Geen ay Boston Magazine, Langdon' mahcup ederek onun ismini, en fazla merak

uyandran on kii arasnda yazmt... ne ie yarad anlalmaz bu onur onu, Harvard'l

meslektalarnn att talarn hedefi haline getirmiti. Bu gece, evden drt bin be yz

kilometre uzakta, bu paye onu kendi verdii seminerde avlamak zere yeniden yzeye

kmt.

Paris Amerikan niversitesi'nin, Dauphine Salonu'ndaki ev sahibesi, "Bayanlar


baylar..."

diye duyurmutu. "Bu akamki konuumuzun tantlmaya ihtiyac yok. Kendisi saysz
kitabn

yazandr: Gizli Mezheplerin Sembolojileri, Illuminati Sanat, deogramlarn Kaybolan


Dili ve

Dini konoloji kitaplarnn yazar olduunu sylediimde abartm saylmam. Pek


ounuz

snflarda onun yazd kitaplar okuyorsunuz."

Kalabalktaki renciler hararetle balarn salladlar.

"Bu gece kendisini etkileyici zgemiini anlatarak tantmay planlamtm. Ama..."


Muzip baklarn sahnede oturan Langdon'a evirmiti. "Dinleyicilerden biri az nce
bana

ok daha fazlasn verdi... ilgin bir tantma ne dersiniz?"

Boston Magazine'in bir kopyasn elinde tutuyordu.

Langdon korkuyla irkilmiti. Bunu hangi cehennemden buldu?

Ev sahibesi budala makaleden setii pasajlar okuduka, Langdon sandalyesinde biraz

daha bzlyordu. Otuz saniye sonra kalabalk srtmaya balamt ve kadnn susmaya
niyeti

yoktu. "Ayrca Bay Langdon'n, geen yl Vatikan'daki kardinaller meclisinde ald

allmadk rol konusunda konumay reddetmesi ona merak sayacnda daha byk
puanlar

kazandryor." Ev sahibesi kalabal kkrtyordu. "Daha fazlasn duymak ister


misiniz?"

Kalabalk alklad.

Kadn yeniden makaleye daldnda, Langdon adeta yalvaryordu. Biri onu durdursun.

"Baz gen onur konuklarmz gibi yakkl ve seksi olmasa da, krkl yalarndaki bu

akademisyende bilimsel ekicilikten daha fazlas var. Onun byleyicilii, bayan

meslektalarnn 'kulaklara ikolata' diye nitelendirdii, alak ve bariton sesinde


yatyor."

Salon kahkahaya boulmutu.


Langdon glmsemek iin kendini zorlad. Bundan sonra ne olacan biliyordu "Harris

tviti giyen Harrison Ford" ile ilgili sama sapan bir dize ve o akam Harris tvitiyle,

balkyaka Burberry'sini giymenin sakncas olmayaca sonucuna varm olduundan,

mdahale etmeye karar vermiti.

Langdon zamansz bir anda ayaa kalkp, onu podyumun kenarna iterken, "Teekkrler

Monique," dedi. "Gerekten de Boston Magazine'in uydurma hikyeler yazmakta stne


yok."

Utanga bir tavrla iini ekerek dinleyicilere dnd. "O makaleyi kimin getirdiini

renebilirsem, konsolosluktan snrd etmesini isteyeceim."

Kalabalk glmt.

"Pekl, arkadalar hepinizin bildii gibi, bu akam sembollerin gc hakknda


konumak

iin buradaym..."

Langdon'n otel odasnda alan telefonunun sesi, bir kez daha sessizlii blmt.

Kulaklarna inanamayarak homurdand ve telefonu at. "Evet?"

Tahmin ettii gibi, arayan resepsiyon grevlisiydi. "Bay Langdon, tekrar zr dilerim.

Misafirinizin u an odanza doru gelmekte olduunu bildirmek iin aradm. Sizi


uyarmam

gerektiini dndm."
Langdon artk iyice aylmt. "Odama birini mi gnderdin?"

"zr dilerim efendim, ama byle bir adam... onu durduracak yetkim yok."

"Bu adam tam olarak kim?"


Ama resepsiyon grevlisi telefonu kapatmt.

Hemen ardndan Langdon'n kapsnda gl bir yumruk sesi duyuldu.

Ayak parmaklarnn sabun kp gibi yumuak halya gmldn hisseden Langdon

yataktan glkle kalkt. Otel bornozuna sarnp, kapya gitti. "Kim o?"

"Bay Langdon? Sizinle konumam gerekiyor." Adamn aksanl bir ngilizcesi vard. Sesi

tiz ve otoriterdi. "smim Temen Jerome Collet. Adli Polis Merkezi'nden."

Langdon duraksad. Adli polis mi? DCPJ, ABD'deki FBI'n dengiydi.

Langdon zincirini karmadan kapy birka santim aralad. Karsnda durmu ona
bakan

yz, ince ve temizdi. Son derece zayf olan bu adam, resmi grnl mavi bir niforma

giyiyordu.

Ajan, "eri girebilir miyim?" diye sordu.

Yabancnn feri snm gzleri kendisine bakarken Langdon ne yapacana karar

veremedi. "Ne hakkndayd?"

"Yzbam, zel bir meselede sizin uzmanlnza bavurmak istiyor."

"imdi mi?" Langdon azndan kacaklara hkim oldu. "Saat gece yarsn geti."
"Bu gece Louvre Mzesi mdryle randevunuz olduu doru mu?"

Langdon birden kaygland. O ve saygn Mze Mdr Jacques Saunire, Langdonn o

akamki seminerinden sonra bulumay planlamlar, ama Saunire randevuya


gelmemiti.

"Evet. Bunu nasl bildiniz?"

"Randevu defterinde isminize rastladk."

"Umarm her ey yolundadr."

Ajan derin bir i ekti ve kapnn dar aralndan Polaroid fotoraf uzatt.

Langdon fotoraf grnce, tm vcudu kaskat kesildi.

Langdon tuhaf resme bakarken, ilk bata duyduu tiksinme ve ok, yerini gittike

byyen bir fkeye brakyordu. "Kim byle bir ey yapm olabilir?"

"Simgebilim konusundaki bilginiz ve onunla buluma plannz gz nnde


bulundurarak,

bu soruyu yantlamamza sizin yardmc olacanz mit ediyorduk."

Langdon resimden gzlerini ayrmyordu. Duyduu dehete imdi bir de korku


eklenmiti.

Dehet verici ve son derece garip fotoraf, huzurunu bozan bir dj vu hissi veriyordu.
Bir yl

kadar nce Langdon'n e!ine bir cesedin fotoraf gemi ve kendisinden benzeri bir
yardm
istenmiti. Yirmi drt saat sonra, Vatikan ehrinde neredeyse hayatn kaybediyordu. Bu

fotoraf tamamyla farklyd ama yine de senaryodaki bir ey rahatszlk verecek


derecede

tandk geliyordu.

Ajan saatine bakt. "Yzbam bekliyor efendim."

Langdon, onu glkle duymutu. Gzleri hl resme dikilmi duruyordu. "Buradaki

sembol ve vcudunun o kadar tuhaf..."

Ajan, "Duruu mu?" diye sordu.

Langdon ban sallad. Kafasn kaldrrken rperdiini hissetti. "Bunu yapacak kiiyi

hayal edemiyorum."

Ajan serinkanl grnyordu. "Anlamyorsunuz Bay Langdon. Bu fotorafta

grdklerinizi..." Duraksad. "Bay Saunire kendi yapt."


2

Bir kilometre tede, Silas isimli hantal Albino, Rue La Bruyere'deki lks ta konutun n

kapsndan topallayarak geti. Uyluklarnn hemen stne takt kancal kee kemer,
etine

iyice gmlmt ve ruhu, efendisine hizmette bulunmu olmann verdii tatminle

mutluluktan uuyordu.

Ac iyidir.

Konuta girince, krmz gzleri lobiyi tarad. Botu. Arkadalarn' uyandrmamak iin,

merdivenleri sessizce kt. Yatak odasnn kaps akt; burada kilitlemek yasakt. eri

girerek, kapy arkasndan kapatt.

Oda sade denmiti. Kaba tahta zeminde yatak olarak kullanlan hasr ve am
aacndan

bir ifoniyer vard. Bu hafta burada misafirdi, New York'ta ise yllarca benzeri bir
mabette

kutsanmt.

Tanr bana barnak ve hayatm iin bir ama verdi.

Silas bu gece borcunu geri demeye baladn hissediyordu. Hemen ifoniyerin yanna

giderek, en alt ekmecedeki cep telefonunu alarak, bir numara evirdi.


Bir erkek sesi, "Evet?" diye cevap verdi.

"retmen'im, dndm."

Ondan haber almaktan honut olduu anlalan ses, "Konu," diye buyurdu.

"Drd de ld. snchaux... ve Byk stat'n kendisi."

Sanki dua etmek iin ayrlm, ksa bir sessizlik yaand. "O halde, herhalde bilgiyi

almsndr, deil mi?"

"Drdnn syledii birbirini tutuyor. Ayr ayr konutular."

"Ve sen de onlara inandn m?"

"Syledikleri rastlant olamayacak kadar birbirini tutuyor."

Heyecanl bir nefes sesi. "Mkemmel. Kardeliin gizlilik konusundaki namnn devam

etmesinden korkmutum."

"lm korkusu gl bir motivasyon aracdr."

"Pekl rencim, bana bilmem gerekeni syle."

Silas kurbanlarndan toplad bilginin ok etkisi yaratacan biliyordu. "retmen'im,

drd de clef de vote'nin var olduunu doruladlar... efsanevi kilit tann."


Telefonun dier ucundaki hzl nefes al duydu, retmenin heyecann

hissedebiliyordu. "Kilit ta. Aynen tahmin ettiimiz gibi."

lme gre, kardelik tan -bir clef de vote'nin... ya da kilit tann kardeliin en byk

srrnn nihai mevkiini gsteren gravrl bir tabletin haritasn yapmt... bu bilgi o
kadar

glyd ki, onun korunmas kardeliin varoluunun sebebi haline gelmiti.

retmen, "Kilit tama sahip olduumuzda," dedi. "Yalnzca bir adm kalm olacak."

"Dndnzden daha yaknz. Kilit ta burada, Paris'te."

"Paris'te mi? nanlmaz. Fazlasyla kolay."

Silas o akam daha nce meydana gelenleri anlatt... kurbanlarnn drdnn birden,

lmeden saniyeler nce, srlarn aklayarak Tanr'sz yaamlarn nasl aresizce geri
almaya

altklarn. Her biri Silas'a tpatp ayn

eyleri sylemiti -kilit ta, Paris'teki eski

kiliselerden birinin iine ustalkla saklanmt Saint-Sulpice Kilisesi'ndeydi.

retmen, "Tanr'nn evinin iine," diye lk att. "Bizimle nasl da dalga gemiler!"

"Yzyllar boyunca yaptklar gibi."

retmen bu zafer ann iyice hazmedebilmek iin bir sre sessiz kald. Sonunda
konutu.
"Tanrya byk bir hizmette bulundun. Bunun iin yzyllardr bekliyoruz. Ta benim
iin

ele geirmelisin. Hemen. Bu gece. Tehlikeleri biliyorsun."


Silas saysz tehlike olduunu biliyordu ama retmen'in buyruunu yerine getirmek

olanaksz gibiydi. "Kilise kale gibidir. zellikle de geceleri. eri nasl gireceim?"

retmen muazzam nfuzu olan birinin kendinden emin sesiyle yaplmas gerekenleri

aklad.

Silas telefonu kapattnda, teni beklentinin heyecanyla rperiyordu.

Bir saat, dedi minnetle kendine, neyse ki retmen ona, Tanr'nn evine girmeden nce

gnah kartacak vakti tanmt. Ruhumu bugn iledii gnahlardan arndrmalym.


Bugn

iledii gnahlarn kutsal bir amac vard. Yzyllardr Tanrnn dmanlarna kar
sava

alyordu,; Balanaca vaat edilmiti.

yle bile olsa, Silas gnahlarnn balanmas iin fedakrlkta bulunmas gerektiini

biliyordu.

Perdeleri kapatarak, soyundu ve odann ortasnda diz kt. Ban aa eerek,

kalasnn etrafna dolanan kee kemere bakt. Tark'in tm sadk mritleri bu aleti
takarlard,

sa'nn ektii aclar hatrlatacak cinsten, ete srekli batan sivri metal kancalarla dolu,
deri bir

kay. Aletin verdii ac, ayn zamanda bedenin arzularna hkim olmasna da yaryordu.
Silas keeyi o gn, gerekli grlen iki saatten daha fazla takt halde, bunun sradan bir

gn olmadn biliyordu. Tokay kavrayarak, bir di geri ekince, etine daha fazla batan

kancalar yznden irkildi. Yavaa nefes vererek, strabnn arndrc ayininin tadn
kartt.

Ac iyidir, diye fsldad Silas. Peder Josemara Escriv'nn -retmenlerin retmeni-

kutsal mantrasn tekrar ediyordu. Escriv 1975 ylnda ld halde hikmeti devam
ediyor,

szleri yere diz kp "bedensel ile" diye bilinen kutsal ibadeti yerine getiren binlerce
sadk

hizmetkr tarafndan fsldanyordu.

Silas artk dikkatini, yerde yannda dzgnce sarl duran, dml ar ipe vermiti.

Cezalandrma. Dmler, kurumu kanla katlamt. Kendi strabnn etkilerini


temizlemek

isteyen Silas hzl bir dua okudu. Ardndan, ipin bir ucundan tutarak gzlerini kapatt ve

omzunun arkasndan serte indirirken, dmlerin srtna arpmasn hissetti. Yeniden


kendini

krbalayarak, omzunun arkasna kuvvetle vurdu. Kam darbelerini tekrar, tekrar


indirdi.

Bedeni cezalandrma.

Sonunda kann aktn hissetti.


3

Citron ZX, Opera Binas'nn ve Vendme Meydan'nn nnden geip, gneye


ilerlerken,

kuru nisan havas camdan ieri giriyordu. Yolcu koltuunda oturan Robert Langdon,

dncelerinden arnmaya alrken, ehrin kendisini fazlasyla yorduunu


hissediyordu.

Tra olmak ve du almak grntsn adama evirmiti, ama endiesini gidermeye pek

yaramamt. Mze mdrnn cesedinin rktc grnts aklndan kmyordu.

Jacques Saunire ld.

Langdon, mze mdrnn lmyle byk bir kayba uradn hissediyordu. Saunire

mnzevi bir yaam srmekle tannmasna ramen, sanata olan tutkunluu onu saygn bir
adam

haline getirmiti. Poussin ve Teniers'in tablolarndaki gizli ifreler hakknda yazd


kitaplar,

Langdon'n en sevdii ders kitaplaryd. Langdon bu akamki grmeyi drt gzle


beklemi

ve mze mdrnn gelmemesi onda hayal krkl yaratmt.

Mze mdrnn cesedinin grnts bir kez daha zihninde canland. Bunu kendine

Jacques Saunire mi yapt? Langdon grnty zihninden atmak iin kendini zorlayarak,

ban evirip pencereden dar bakt.


Dardaki ehir uyanmaya balyordu, sokak satclar, badem ekerlemesi arabalarn

sryor, garsonlar p torbalarn kaldrm kenarna tayor, geceden kalma klar


yasemin

kokular tayan meltemde memek iin birbirlerine sokuluyorlard. Citron kaosun


iinden

yetkiyle geerken, iki tonlu ahenksiz sireni trafii bak gibi yaryordu.

Otelden ayrldklarndan beri ilk kez konuan ajan, "Yzba, bu akam Paris'te

bulunduunuzu renmekten son derece memnun," dedi. "ok talihli bir tesadf."

Langdon talihli olmak dnda her eyi hissediyordu, ayrca tesadf, kesinlikle

gvenmedii bir kavramd. Hayatn, farkl amblemlerle ideolojilerin birbirleriyle gizli

ballklarn kefetmekle geiren biri olarak Langdon dnyay birbirine iyice dolanm
tarihin

ve olaylarn bir a gibi gryordu. Balantlar grnrde olmayabilir, diye sk sk

tekrarlard. Harvard'daki simgeleme derslerinde, ama her zaman oradadrlar, yzeyin


hemen

altna gmlmlerdir.

Langdon, "Sanrm," dedi. "Size kaldm yeri Paris Amerikan niversitesi mi


syledi?"

ofr ban iki yana sallad. "Interpol."

Interpol, diye dnd Langdon. Elbette. Avrupadaki tm otellerde giri srasnda

pasaport sormann formaliteden daha fazlas olduunu unutmutu, kanunlar byleydi.


Tm
Avrupa'da herhangi bir gece, Interpol yetkilileri kimin nerede uyuduunu tam olarak
tespit

edebilirlerdi. Herhalde Langdon' Ritz'de bulmak topu topu be saniyelerini almt.

Citron ehrin gneyine doru ilerlerken, sa taraftan gkyzne uzanan Eyfel


Kulesi'nin

aydnlatlm silueti belirdi. Onu grnce Langdon, Vittoria'y dnd. Bir yl nce,
her alt

ayda bir, dnyadaki romantik yerlerden birinde bulumaya sz vermilerdi. Langdon,


Eyfel

Kulesi'nin bu listede yer alacan tahmin ediyordu. Ne yazk ki, Vittoria'y en son
Roma'daki

grltl bir havaalannda peli bir yldan fazla oluyordu.

Ajan yana dnerek, "Ona bindiniz mi?" diye sordu.

Langdon ban kaldrp ona gz atarken, yanl anladna emindi. "Affedersiniz

anlayamadm?"

"Harika, yle deil mi?" Ajan n camdan Eyfel Kulesi'ni gsteriyordu. "Ona bindiniz

mi?"

Langdon gzlerini devirdi. "Hayr. Kuleye kmadm."

"Fransa'nn semboldr. Bence mkemmel."

Langdon dalgn bir edayla ban sallad. Simgebilim uzmanlar genellikle Fransa'nn
maoluk, zamparalk, Napolyon ve Cce Pepin gibi tehlikeli, ksa boylu liderlerle
tannan bir

lkenin - yz metrelik penisten daha uygun bir ulusal amblem seemeyeceini


sylerlerdi.
Rue de Rivoli kavana vardklarnda krmz

k yanyordu ama Citron durmad. Ajan

sedan gazlayarak, nl Tuileries Baheleri'nin -Paris'in Central Park'- kuzey girii


olan Rue

Castiglione'nin aalkl bir blgesine doru srd. Pek ok turist, yanl bir tercme
yaparak

Jardins des Tuileries ismini burada aan binlerce laleye atfederlerdi ama aslnda
Tuileries'in,

daha az romantik bir ad vard. Bir zamanlar bu park, Paris'li mteahhitlerin ehrin nl

krmz kiremitlerini -ya da tuiles- retmek iin kil kardklar devasa bir kaz alanyd.

Sessiz parka girdiklerinde ajan kontrol panelinin altna uzanarak, ac ac ten sireni

kapatt. Langdon ani sessizliin getirdii huzurla rahat bir nefes ald. Arabann dnda,

tekerleklerin engebelerden geerken kard trtl ses uyutucu bir ritim yaratrken,
halojen

farlarn soluk akll bulvarn stnde gezindi. Langdon her zaman Tuileries'in
kutsal bir

yer olduunu dnmt. Buras, Claude Monet'nin biim ve renkle oynad ve gerek

anlamda Empresyonist akmn douuna ilham veren bahelerdi. Bu gece ise her
nedense

garip bir ekilde, kt bir eylerin habercisi gibiydi.

Citron batya ynelerek, parkn merkez bulvarna doru, sola sapmt. ofr yuvarlak
bir

glcn etrafndan kvrlp, ssz bir caddeden geerek, arka taraftaki geni avluya
kestirmeden gitti. Langdon imdi Tuileries Baheleri'nin dev bir ta kemerle belirlenmi

bittii yeri grebiliyordu.

Arc du Carrousel.

Arc du Carrousel'de bir zamanlar yaplan alemlere ramen, sanat tutkunlar bu yere

bambaka bir sebepten tr nem verirlerdi. Tuileries'in sonundaki kordondan


dnyann en

iyi sanat mzelerinden drd grlebiliyordu... her biri pusulann ayr bir noktasnda

bulunuyordu.

Langdon sa taraftaki pencereden Seine ile Quai Voltaire'in arkasndaki, eski tren

istasyonunun -imdiki Muse d'Orsay- arpc derecede aydnlatlm cephesini


grebiliyordu.

Sol tarafa gz attnda, Modern Sanat Mzesi'ne ev sahiplii yapan ultramodern


Pompidou

Center'n tepesini seebiliyordu. Langdon arka tarafnda batya doru ise Muse du Jeu
de

Paume'u belirleyen eski Ramses dikili tann, aalarn stnden ykseldiini


biliyordu.

Ama dnyann en nl sanat mzesi haline gelen yekpare tatan yaplm Rnesans
saray,

douya doru tam nlerinde kemerin gerisindeydi.

Muse du Louvre.
Gzleri byk yapnn tamamn grmek iin nafile bir giriimde bulunduunda,
Langdon

tandk bir merak duydu. Louvre'un grkemli cephesi, insan hayrete drecek kadar
geni

meydann karsnda, Paris semalarna ykselen bir kale gibi duruyordu. U uca
eklenmi

Eyfel Kulesi uzunluundaki Louvre, at nal

ekliyle Avrupa'daki en uzun binayd. Mzenin

kanatlan arasndaki doksan bin metrekarelik ak meydan bile, cephenin grkemiyle

yaramazd. Langdon bir keresinde Louvre'un evresi etrafnda yryerek, be


kilometrelik

yol kat etmiti.

Bir ziyaretinin bu binadaki 65.300 sanat eserini be gnlk bir sre iinde
grebilecei

tahmin edilmesine ramen, ou turist Langdon'n "Diyet Louvre" diye bahsettii


ksaltlm

bir tur atmay tercih ediyordu Bu tur, mzedeki en nl objeyi -Mona Lisa, Milo
Vens'

ve Zafer Tanras Nike'yi- grebilmek iin atlan bir srat kousuydu. Art Buchwald
bir

zamanlar sanat aheserini be dakika elli alt saniyede grdn syleyerek


vnmt.

ofr kk bir el telsizi kartarak ksaltlm bir Franszcayla konumaya balad.

"Monsieur Langdon est arriv. Deux minutes."*


Telsizden deifre edilemeyen czrtl bir teyit geldi.

Aygt yerine koyan ajan, Langdon'a dnd. "Yzba ile ana girite buluacaksnz."

* Bay Langdon geldi. ki dakika sonra oradayz


ofr meydanda ara trafiini yasaklayan iaretleri hie sayarak, gaza bast ve Citron'i

kaldrma doru srd. Ikl fskiyelerin su pskrtt yedi gen havuzla evrelenen
ana

giri, artk grlebiliyordu.

La Pyramide.

Paris Louvre'un yeni girii mzenin kendisi kadar nl olmutu. in kkenli, Amerikal

mimar I. M. Pei tarafndan tasarlanan tartmal, dmi-modern cam piramidi, Rnesans

avlunun asaletini bozduunu dnen gelenekiler tarafndan hl hor grlyordu.


Goethe

mimariyi mziin donmu hali diye tanmlamt. Pei'yi eletirenler ise bu piramide

karatahtay izen trnak diyorlard. Bununla birlikte hayranlar, Pei'nin yirmi bir metre

uzunluundaki effaf piramidinin, Louvre'un gelecek bin yla tanmasna yardmc


olduunu,

eski yapyla modern metotlar -eskiyle yeni arasnda sembolik bir ba- arasnda gz

kamatrc bir sinerji yarattn syleyerek yceltiyorlard.

Ajan, "Piramidimizi beeniyor musunuz?" diye sordu.

Langdon kalarn att. Grne baklrsa Franszlar bunu Amerikallara sormaktan

holanyorlard. Elbette bu soruda baz anlamlar yklyd. Piramidi beendiinizi itiraf


etmek

sizi zevksiz bir Amerikal yapyor, beenmediinizi sylemekse Franszlara hakaret gibi
alglanyordu.

Langdon, "Mitterand cesur bir adamd," diyerek kaamak bir cevap verdi. Piramidin

yapm iini balatan, merhum cumhurbakannda "Firavun Kompleksi" olduu


syleniyordu.

Paris'i Msr sanat, el sanatlar ve dikili talaryla doldurmaktan tek bana sorumlu
olan

Francois Mitterand'n, Msr kltrne olan tutkunluu o denli aryd ki, Franszlar
ondan

hl Sfenks diye bahsediyorlard.

Langdon konuyu deitirerek, "efinizin ismi nedir?" diye sordu.

ofr piramidin ana giriine yaklarken, "Bezu Fache," dedi. "Biz kendisine le Taureau

deriz."

Btn Franszlara bir hayvan takma ad verilip verilmediini dnen Langdon


gzlerini

ona evirdi. "efinize Boa m diyorsunuz?"

Adam kalarn yay gibi yukar kaldrd. "Franszcanz sylediinizden daha iyiymi
Bay

Langdon."

Langdon, Franszcam berbattr, diye dnd, ama Zodyak ikonografim iyidir. Taurus'un

anlam boa demekti. Astrolojinin sembolleri tm dnyada aynyd.


Ajan arabay durdurup, parmayla iki emenin arasndan piramidin yan tarafndaki
geni

kapy gsterdi. "Giri buras. yi anslar baym."

"Sz gelmiyor musunuz?"

"Bana sizi burada brakmam emredildi. Yapmam gereken baka iler var."

Langdon iini ekerek, arabadan indi. Bu da senin numaran.

Ajan arabay gazlayarak uzaklat.

Langdon tek bana ayakta durup, uzaklaan farlara bakarken, avludan kolaylkla kp,
bir

taksi evirebileceini ve yatana doru yol alabileceini fark etti. Ama iinden bir ses,
ona

bunun kt bir fikir olduunu sylyordu.

Havuzlarn yaratt sise yaklarken, baka bir dnyaya alan hayali bir eikten
getiini

hissediyordu. Akamn rehaveti yeniden bastrmaya balamt. Yirmi dakika ncesine


kadar,

otel odasnda uyuyordu. imdi ise Sfenks tarafndan yaptrlmeffaf piramidin nnde

durmu, Boa lakapl bir polisi bekliyordu.

Bir Salvador Dali tablosunda kapana ksldm, diye dnd.

Langdon ana girie doru yrd, devasa dner kapyd. Arkasnda lo ve bo bir fuaye
vard.

Kapy alacak mym?

Langdon acaba Harvard'l nl Msr uzmanlar hi piramidin n kapsn alp, cevap

beklemiler midir, diye dnd. Cama vurmak iin elini kaldrd ama aadaki
karanln
iinden beliren bir figr, dner merdivenden hzla kmaya balad. Koyu renkli,
omuzlarna

dar gelen kruvaze bir takm elbise giymi, tknaz yapl ve esmer br adamd. Gl

bacaklarnn stnde aka anlalan bir yetkiyle yryordu. Cep telefonuyla


konuuyordu

ama kapya geldiinde grmeyi bitirdi. Langdon'a ieri girmesini iaret etti.

Langdon dner kapy iterek ieri girerken, "Ben Bezu Fache," diye kendini tantt.
"Adli

Polis Merkezi efiyim." Mesleine uygun bir sesi vard, yaklaan frtnay andran...
grtlaktan

gelen hrltl bir ses.

Langdon tokalamak iin elini uzatt. "Robert Langdon."

Fache'nin iri eli, Langdon'nkini ezici bir kuvvetle sard.

Langdon, "Fotoraf grdm," dedi. "Ajannz, bunu Jacques Saunire'in kendisinin

yaptn syledi..."

"Bay Langdon," derken Fache'nin gzleri onunkine kilitlenmiti. "Fotorafta

grdkleriniz, Saunire'in yaptklarnn sadece balangc."


4

Geni omuzlarn arkaya atp, enesini gsne gmen Yzba Bezu Fache, kzgn bir

boa gibi yryordu. Geriye doru taranm briyantinli koyu renk salar, geni
alnndaki

derin izgileri vurguluyordu. Yakndan baknca koyu renk salar, kk kalarnn


ortasndaki

izgiyi vurguluyor ve onun, bir sava gemisinin pruvasna benzemesini salyordu. O

yaklamadan evvel, koyu renk gzleri nam sald ciddiyetini korku verici bir aklkla
ortaya

koyarak, sanki yeryzn kasp kavuruyordu.

Langdon, yzbann peinden giderek, nl mermer basamaklardan cam piramidin

altndaki avluya indi. Aa inerlerken, makineli tfekle bekleyen iki adli polis
muhafznn

arasndan getiler. Mesaj akt: Bu akam Yzba Fache'nin izni olmakszn hi kimse

buraya giremez veya dar kamazd.

Zeminin altna indiklerinde Langdon heyecannn arttn hissetti. Fache'nin


davranlar

hi de misafirperver saylmazd, ayrca bu saatte Louvre'un kabristan andran bir


havas

vard. Merdivenler, karanlk bir sinema salonunun koridoru gibi, her bir basamaa
gmlm

minik deme ampulleriyle aydnlatlmt. Langdon kendi ayak seslerinin stlerindeki


camda

yank yaptn duyabiliyordu. Yukar baktnda, emelerden yaylan sisin effaf damn

stnden ince izgiler halinde getiini grebiliyordu.

Geni enesiyle yukary iaret eden Fache, "Siz tasvip ediyor musunuz?" diye sordu.

Oyun oynamak iin kendini fazlasyla yorgun hisseden Langdon derin bir nefes ald.

"Evet, piramidiniz harikulade."

Fache homurdand. "Paris'in yz karas."

Birinci darbe. Langdon, ev sahibinin memnun edilmesi zor biri olduunu fark etmiti.
Bu

piramidin, Cumhurbakan Mitterrand'n kesin istei zerine, tam olarak 666 cam
panodan

ina edildiini acaba Fache biliyor mudur, diye dnd. Bu garip istek, 666 saysnn

eytan'n says olduunu iddia eden komplo merakllar arasnda daima ateli bir
tartma

konusu olmutu.

Langdon konuyu amamaya karar verdi.

Yerin altndaki fuayeye doru indike, alan karanlktan yavaa syrlyordu. Louvre'un,

yer seviyesinin on sekiz metre aasna yaplm alt bin be yz metrekarelik lobisi,
usuz

bucaksz bir maaray andryordu. Yukardaki bal rengi talardan yaplm cepheyle
uyumlu
olmas asndan, sar mermer denmi yeralt koridoru, genellikle gn ve
turistlerle

canlanyordu. Ama bu gece tm alana souk ve esrarl bir hava veren lobi, ssz ve
karanlkt.

Langdon, "Peki mzenin her zamanki gvenlik personeline ne oldu?" diye sordu.

"Geici olarak uzaklatrldlar," diye cevap veren Fache'nin sesi, sanki Langdon onun

takmnn btnln sorguluyormu gibi kmt. "Bu gece girmemesi gereken birinin
ieri

girdii ortada. Tm personel Louvre'un Sully Kanad'nda sorgulanyor. Mzenin


gvenliini

bu gece benim ajanlarm devrald." Fache'ye ayak uydurmakta hzl davranan Langdon
ban

evet anlamnda sallad.

Yzba, "Jacques Saunire'i ne kadar iyi tanyordunuz?" diye sordu.

"Aslna bakarsanz hi. Bugne kadar hi karlamadk."

Fache arma benziyordu. "Bu gece ilk kez mi buluacaktnz?"

"Evet. Verdiim seminerden sonra Amerikan niversitesinin resepsiyonunda bulumay

planlamtk ama o gelmedi."

Fache kk not defterine bir eyler karalad. Yrrlerken, Langdon, Louvre'un daha az

bilinen piramidine- La Pyramide Inverse- tavandan aa sarkt gibi ters sarkan dev
atya
gz att. Fache, Langdon' ksa bir merdivenden kemerli bir tnelin azna getirdi.
Tabelann

stnde DENON yazyordu. Denon Kanad, Louvre'un ana blm arasnda en nl

olanyd.
Fache birden, "Bu geceki bulumay kim istedi?" diye sordu. "Siz mi o mu?"

Soru garipti. Tnelden ieri girerlerken Langdon, "Bay Saunire istedi," diye yantlad.

"Birka hafta nce sekreteri e-posta vastasyla benimle temas kurdu. Mze mdrnn,
bu ay

Paris'te seminer vereceimi duyduunu ve orada bulunduum sre iinde benimle bir
eyi

tartmak istediini syledi."

"Ne tartacakt?"

"Bilmiyorum. Herhalde sanattr. Onunla ortak ilgi alanlarmz var."

Fache kukulu grnyordu. "Grmenizin ne hakknda olacana dair en ufak bir

fikriniz yok mu?"

Langdon'n hi fikri yoktu. O da merak etmi ama daha ak konumasn istemeye


cesaret

edememiti. oka sayg duyulan Jacques Saunire'in gizlilie dkn olduu ve ok az

toplant yapt iyi bilinirdi; Langdon, onunla buluma frsatna sahip olduu iin
minnettard.

"Bay Langdon cinayet kurbannn ldrld gece sizinle ne tartacan en azndan

tahmin edemez misiniz? ok yardm dokunabilir."

Bu manidar soru Langdon' rahatsz etmiti. "Gerekten bilemiyorum. Sormadm. Temas


kurmas bile beni gururlandrmt. Bay Saunire'in almalarnn hayranym. Verdiim

derslerde onun kitaplarn kullanrm."

Fache bunu defterine not etti.

Artk iki adam Denon Kanad'nn giri tnelinde yar yola gelmilerdi. Langdon her ikisi

de hareketsiz duran yolun sonundaki yryen merdivenleri grebiliyordu.

Fache, "Demek ortak ilgi alanlarnz vard?" diye sordu.

"Evet. Aslna bakarsanz, geen yln ounu Bay Saunire'in uzmanlk alan hakknda

yazacam kitabn taslana ayrdm. Beynine girmek iin sabrszlanyordum."

Fache ban kaldrd. "Pardon?"

Bu deyimin karlnn bulunmad belli oluyordu. "Onun konu hakkndaki

dncelerini renmek iin sabrszlanyordum."

"Anlyorum. Peki konu neydi?"

Langdon tam olarak nasl izah edeceinden emin olamad iin tereddt etti. "Aslnda

taslak, tanralara tapnmay gsteren ikonografi hakknda, diilerin kutsall kavram,


sanat

ve bununla ilgili semboller."

Fache tombul elini salarnda gezdirdi. "Saunire'in bu konu hakknda bilgisi var m?"
"Herkesten daha fazla."

"Anlyorum."

Langdon, Fache'nin hibir eyi anlamadn fark etmiti. Jacques Saunire, dnyadaki
en

nl tanra ikonografi uzman olarak kabul ediliyordu. Saunire'in bereketle ilgili


rliklere,

tanra kltlerine, Wicca'ya ve kutsal diilere olan tutkusu bir yana, mze mdrl
yapt

yirmi yllk memuriyeti sresince Louvre'un dnyadaki en byk tanra sanat


koleksiyonuna

sahip olmasn salamt, Delphi'deki en eski Yunan tapnandan rahibelerin labrys


baltalar,

altn ylanl asalar, kk melekleri andran yzlerce Tjet hayat sembol, eski Msr'da
kt

ruhlar kovmak iin kullanlan sapl kasnak eklindeki ngraklar ve Tanra sis
tarafndan

tedavi edilen Horus'u gsteren heykelcikler serisi.

Fache, "Belki de Jacques Saunire'in sizin kitap taslanzdan haberi vard," diye fikir

yrtt. "Ve kitabnz konusunda size yardma olmay teklif etmek iin bulumak istedi."

Langdon bam iki yana sallad. "Dorusunu isterseniz kitabmn taslandan henz

kimsenin haberi yok. Hl msvedde halinde ve editrm dnda kimseye


gstermedim."

Fache sessizleti.
Langdon msveddeyi kimseye gstermemesinin nedenini aklamad. yz sayfalk

msvedde Kayp Kutsal Diinin Sembolleri adn vermeyi dnyordu mevcut dini

ikonografilerin geleneklere aykr yorumlarn sunuyordu ve kesinlikle tartmalara yol

aacakt.
Langdon hareketsiz yryen merdivenlere yaklatnda, Fache'nin artk yannda

olmadn fark ederek durdu. Arkasn dndnde, onun birka metre uzaktaki servis

asansrnn yannda beklediini grd.

Fache asansrn kaplar alrken, "Asansr kullanacaz, dedi. "Eminim mzedeki

mesafenin yaya dolalamayacak kadar uzun olduunu biliyorsunuzdur."

Langdon asansrn iki katl Denon Kanadna kmay kolaylatracan bildii halde

kprdamad.

"Bir sorun mu var?" Fache kapy tutarken, sabrszlanma benziyordu.

Langdon derin bir nefes alarak, havadar yryen merdivene hasretle bakt. Hibir sorun

yok, diyerek kendine yalan syledikten sonra, asansre doru zoraki admlarla yrd.

Langdon ocukluunda terk edilmi bir kuyuya dm ve kurtarlana kadar, o darack

alandaki suyun iinde lmle mcadele etmiti. O gnden beri kapal yerlerde kalma
fobisi

vard, asansrler, metrolar, kapal tenis salonlar. Langdon hi inanmad halde, kendi

kendine srekli, asansr kesinlikle gvenli bir makine, diyordu. Kapal bir blmeden
sarkan,

kk metal bir kutu! Nefesini tutarak asansre bindiinde, kaplar kapanrken


adrenalinin

verdii o tandk rpertiyi hissetti.


ki kat. On saniye.

Asansr hareket etmeye baladnda Fache, "Siz ve Bay Saunire," dedi. "Hi

konumadnz m? Hi karlamadnz m? Birbirinize postayla hibir ey


gndermediniz

mi?"

Bir garip soru daha. Langdon ban iki yana sallad. "Hayr. Hi."

Fache duyduklarn hafzasna alyormu gibi ban yana yatrd. Hibir ey


sylemeden,

gzlerini krom kaplara dikti.

Yukar karlarken, Langdon dikkatini etrafndaki drt duvar haricinde ne varsa ona

vermeye alt. Parlak asansr kapsnn yansmasnda yzbann kravat inesini


grd, on

siyah oniks ilitirilmi gm bir ha. Langdon bunu son derece artc bulmutu.
Crux

gemmata -stnde on deerli ta bulunan ha- olarak bilinen bu sembol, sa ile on iki

havarisini simgeleyen bir Hristiyan ideogramyd. Langdon nedense Fransz polisinin


dini

inanlarn bu denli ak biimde gstermesine armt. Ama ne de olsa buras


Fransa'yd;

Hristiyanlk burada domak kadar nemli bir din deildi.

Fache birden, "Bu bir crux gemmata," dedi.


aran Langdon karsndaki yansmada Fache'nin gzlerini grebilmek iin ban

kaldrd.

Asansr sarslarak durdu ve kaplar ald.

Langdon hemen, Louvre galerilerinin nl yksek tavanlar sayesinde ferah olan geni

koridora kt. Bununla birlikte, adm att dnya bekledii gibi deildi.

aran Langdon aniden durdu.

Fache, ona bakt. "Anladm kadaryla Bay Langdon, Louvre'u kapandktan sonra hi

grmemisiniz?"

Sanrm grmedim, diye dnen Langdon, bulunduu yeri alglamaya alt.

Genellikle bol kla aydnlatlan Louvre galerileri bu gece son derece karanlkt.

Yukardan szlen beyaz n yerine, sprgeliklerden krmz bir k huzmesi


yaylyordu,

yer demelerine tutturulan aralkl) krmz

k benekleri.

Langdon karanlk koridora baktnda, bu manzarayla karlaacan tahmin etmesi

gerektiini fark etti. Byk galerilerin hemen hepsi geceleri krmz

k kullanrlard, aa

seviyeye yerletirilen zararsz k, personelin koridorlarda dolamasna olanak


salarken,
tablolarn a maruz kalarak ypranmasn geciktiriyordu. Bu gece mzeye bir arlk

kmt. Glgeler her yere uzanyor, tonozlu yksek tavanlar siyah, ali ak bir boluk
gibi

grnyordu.
"Buradan," diyen Fache aniden saa dnerek, birbirine bal galerilerden gemeye

balad.

Gzleri karanla almaya balayan Langdon, onu izledi. Byk ebatlardaki


yalboyalar,

karanlk odada gelien fotoraflar gibi canlanyordu... tablolardaki gzler, odalardan


geerken

onu takip ediyorlard. Mze havasnn tandk kokusunu karbon kokusu tayan, kuru bir
hava

alabiliyordu. Ziyaretilerin sebep olduu karbondioksitin andrc etkilerini nlemek


iin

sanayi tipi, kmr filtreli nem gidericiler yirmi drt saat boyunca alrd.

Duvarlarn tepelerine yerletirilen gvenlik kameralar, ziyaretilere ak bir mesaj

gnderiyordu: Sizi gryoruz. Hibir eye dokunmayn.

Langdon kameralar iaret ederek, "Aralarnda gerek olan var m?' diye sordu.

Fache ban iki yana sallad. "Elbette yok."

Langdon buna armamt. Bu byklkteki mzelerin video kameralarla izlenmesinin

fahi bir maliyeti vard ve etkili deildi. Kontrol edilmesi gereken binlerce
metrekarelik

alanyla Louvre'un gzetleme ii iin yzlerce teknisyene ihtiyac olacakt. Byk


mzelerin

ou artk "evreleme gvenliini" kullanyorlard. Hrszlan darda tutmay unut.


Onlar

ieride tut. evreleme yntemi mze kapandktan sonra devreye sokuluyordu. Davetsiz
bir

misafir sanat eserlerinden birini yerinden kardnda, galerinin etrafndaki k


blmeleri

kapanyor ve hrsz kendini polis gelmeden nce parmaklklarn arkasnda buluyordu.

nlerindeki mermer koridorda sesler yank yapyordu. Grlt, sa taraftaki geni


kapsz

odadan geliyor gibiydi. Parlak bir k koridora tamt.

Yzba, "Mze mdrnn ofisi," dedi.

O ve Fache odaya yaklatklarnda Langdon ksa koridordan, Saunire'in lks alma

odasna gz att, ahap kaplama duvarlarda Byk Ustalar'n tablolar, zerinde altm
santim

boyunda zrhl bir valye heykeli bulunan muazzam byklkteki antika masa. Bir avu

polis ajan odada kouturuyor, telefon grmeleri yapp notlar alyorlard. lerinden
biri

Saunire'in masasna oturmu, dizst bilgisayarda yaz yazyordu. Mze mdrnn


zel

ofisinin bu akam iin DCPJ'nin geici komuta merkezi olduu anlalyordu.

Fache, "Monsieurs," diye seslendiinde adamlar dnp baktlar. "Ne nous drangez pas

sous aucun prtexte. Entendu?"*

Ofisteki herkes anladn gstererek ban sallad.


Langdon otel odalarnn kapsna, yzbann sylediklerinin ana fikrini anlayacak kadar

NE PAS DERANGER yazs asmt. Fache ile Langdon hibir suretle rahatsz

edilmeyeceklerdi.

Ajanlardan oluan kk cemaati geride brakan Fache ve Langdon karanlk koridorda

ilerlediler. ki metre ileride, Louvre'un en popler blmnn -la Grande Galerie-


girii hayal

gibi belirdi. Sonsuz gibi grnen bu koridorda Louvre'un en deerli talyan sanat
aheserleri

bulunuyordu. Langdon, Saunire'in cesedinin burada bulunacan nceden sezmiti;


Byk

Galeri'nin nl parke zemini Polaroid'de kusursuz biimde grlyordu.

Yaklatklarnda Langdon giriin, ortaa kalelerinde akn yapan ordular uzak tutmak
iin

kullanlanlara benzer devasa elik bir kapyla kapandn grd.

Parmaklklarn yanna vardklarnda Fache, "evreleme gvenlii," dedi.

Barikat, karanlkta bile bir tanka dayanabilecek gibi grnyordu. Langdon

parmaklklarn arasndan, Byk Galeri'nin lo blmelerine gz att.

"nden buyurun Bay Langdon," dedi.

Langdon dnd. nden nereye buyuraym?


Fache parmaklklarn dibindeki zemini iaret etti.

Langdon aa bakt. Karanlkta fark etmemiti. Altm santim kadar yukar kaldrlan

barikatn altnda dar bir alan almt.

* Baylar bir ey bahane edip bizi rahatsz etmeyin. Anlald m?


Fache, "Buras Louvre gvenlii iin hl yasak blge," dedi. "Police Technique et

Scientifique'den* gelen takmm aratrmalarn henz bitirdiler." Akl gsterdi.


"Ltfen

altndan geiniz."

Langdon ayaklarnn dibindeki darack srnme aralna baktktan sonra gzlerini ar

demir kapya evirdi. aka yapyor, yle deil mi? Barikat, izinsiz girenleri ezmek iin
hazr

bekleyen giyotine benziyordu.

Fache Franszca bir eyler sylenip saatine bakt. Ardndan dizlerinin stne kerek,

hantal vcudunu parmaklklarn altndan geirdi. Dier tarafa geince ayaa kalkp,

parmaklklarn arasndan Langdona bakt.

Langdon derin bir nefes ald. Avularn cilal parkenin zerine yerletirerek, karnnn

stne yatt ve kendini ileri itti. Tam altndan geerken Harris tvidinin ensesi
parmaklklarn

altna takld ve bann arkasn demirlere arpt.

ok ho Robert, diye dnrken el yordamyla kendini kurtarp, dier tarafa geti.


Ayaa

kalktnda Langdon gecenin ok uzun sreceinden phelenmeye balamt.

* Teknik birim.
5

Murray Hill Binas -Opus Dei'nin yeni Dnya Merkez Brosu ve konferans salonu-
New

York'ta 243 Lexington Caddesi'nde bulunmaktadr. Indiana kireta ve krmz tuladan

oluan 12.500 metrekarelik alan kaplayan gkdelen 47 milyon dolara mal olmutur.

May&Pinska tarafndan tasarlanan binada yzden fazla yatak odas, alt yemek salonu,

ktphaneler, oturma odalar, toplant salonlar ve ofisler bulunmaktadr. kinci,


sekizinci ve

on altnc katlarda, mermerle donatlmapeller vardr. On yedinci kat tamamyla


mesken

olarak kullanlmaktadr. Erkekler, binaya Lexington Caddesi'ndeki ana kapdan girerler.

Kadnlarsa yan sokaktan giri yaparlar ve binada bulunduklar srece erkeklerden


"akustik ve

grsel" olarak ayrlmlardr.

O akamn erken saatlerinde Piskopos Manuel Aringarosa, gzlerden uzak teras


katndaki

dairesinde kk bir seyahat antas hazrlayarak, geleneksel siyah cppesini giymiti.

Normalde beline mor kuan takmas gerekirdi ama o, bu gece halk arasnda
dolaacandan

sahip olduu yksek mevkiiyle dikkat ekmek istemiyordu. Parmandaki 14 ayar altn
etraf

iri elmaslarla evrili mor ametist tan stne elle piskoposluk armas ilenmi
yzn,
sadece bilen bir gz fark edebilirdi Seyahat antasn srtna alarak, dairesinden kt.
inden

bir dua okudu ve aada kendisini havaalanna gtrmek zere bekleyen ofrnn

bulunduu lobiye indi.

Artk Roma'ya gidecek ticari uakta oturmakta olan Aringarosa, Pencereden darya,

karanlk Atlantik'e bakt. Gne batmt ama Aringarosa kendi yldznn ykseldiini

biliyordu. Bu gece sava kazanlacak, diye dnd, oysa yalnzca birka ay nce,

imparatorluunu ykmaya kalkan ellere kar kendini gsz hissediyordu.

Piskopos Aringarosa, Opus Dei'nin genel bakan olarak, hayatnn son on yln
"Tanr'nn

Eseri'nin" -yani Opus Dei- mesajn yaymak iini harcamt. 1928 ylnda papaz
Josemara

Escriv tarafndan kurulan cemaat, muhafazakr Katolik deerlerini yeniden hayata


geirmi

ve yelerini, Tanr'nn Eseri'ni meydana getirebilmek iin, kendi hayatlarndan byk

fedakrlklar yapmaya tevik etmiti.

Opus Dei'nin geleneki felsefesi balangta spanya'da, Franco rejiminden nce kk

salmt, ama Josemaria Escriv'nn 1934'te yaynlad The Way (Tark) Tanr'nn
Eseri'ni

meydana getirebilmek kiinin hayatnda yapmas gereken 999 meditasyon ekli isimli
ruhani

kitabyla birlikte Escriv'nn mesaj tm dnyaya yaylmt. Artk krk iki dilde
milyonlarca
kopyas bulunan Tark sayesinde, Opus Dei kresel bir g haline gelmiti. Opus Dei'ye
ait

okullara, eitim merkezlerine ve hatta niversitelere dnyann her byk ehrinde

rastlanabilirdi. Opus Dei, dnyadaki en hzl byyen ve mali adan en gvenli Katolik

organizasyonuydu. Ne yazk ki Aringarosa, dini kinizm, mezhepler ve ncil'in


televizyondan

renildii bir ada, Opus Dei'nin sahip olduu zenginlikle gcn phelen stne
ektiini

renmiti.

Muhabirler genellikle, "Pek ok kii Opus Dei'nin bir beyin ykama tarikat olduunu

sylyor," diye stne gelirlerdi. "Bazlar da size ar muhafazakr gizli Hristiyan


cemiyeti

diyorlar. Hangisisiniz?"

Piskopos sabrla, "Opus Dei ikisi de deil," diye cevap verirdi. "Bizler bir Katolik

Kilisesi'yiz. Bizler, gnlk yaantlarmzda Katolik retilerini zenle izlemeyi seen


Katolik

bir topluluuz."

"Tanr'nn Eseri'nde saflk yeminleri edilmesi, kiliseye zekt vermek, gnahlar iin

kendini dverek ve keeyle kefaret denmesi gerekli midir acaba?"

Aringarosa, "Siz Opus Dei'nin sadece kk bir grubundan bahsediyorsunuz," demiti.

"Katlmn farkl seviyeleri vardr. Opus Dei'nin binlerce yesi evlidir, aileleri vardr
ve
Tanr'nn Eseri'ni kendi topluluklarnda yaparlar. Dierleri manastr okullarmzda
nefislerini
krarak sade bir hayat yaarlar. Bu tercihler kiiye aittir ama Opus Dei'deki herkes
Tanr'nn

Eseri'ni yaparak dnyay daha iyi bir yer haline getirme amacn paylarlar. Elbette bu
takdir

edilecek bir araytr."

Buna ramen, bu mantk nadiren ie yarard. Medya her zaman skandallar peinde
koard

ve byk organizasyonlarn ounda olduu gibi Opus Dei'nin yeleri arasnda da, tm

grubun namn glgeleyecek sapkn ruhlar vard.

ki ay nce, Ortabat'daki bir niversitedeki Opus Dei grubu, yeni mritlerin dini bir

deneyim gibi alglamas iin, onlara kendilerini fazlasyla zinde hissetmelerini


salayacak

meskalin verirken yakalanmt. Bir baka niversite rencisi ineli kee kemerini
tavsiye

edilen gnlk iki saatten ok daha uzun kullanm ve sebep olduu enfeksiyonla
kendisini

lmn eiine getirmiti. Ksa sre nce Boston'daki gen bir yatrm bankacs,
intihar

etmeden nce tm birikimlerini Opus Dei'ye brakmt.

Yoldan karlm koyunlar, diye dnd Aringarosa, onlar iin zlyordu.

Elbette en byk utanca, Opus Dei'nin nl yesi ve basnn oka yer verdii sapk
FBI
ajan Robert Hanssen sebep olmutu. Onun mahkemede yarglanrken, kendi karsyla

sevimelerini arkadalarna seyrettirmek iin, yatak odasna gizli video kameralar

yerletirdii ortaya kmt. Hakim, "Dindar bir Katolik'in elence anlay byle
olamaz,"

demiti.

Ne yazk ki, tm bu olaylar Opus Dei Farkndalk ebekesi (ODAN) diye bilinen yeni

gzlem grubunun gelimesine yardmc olmutu. Grubun popler web sitesi -


www.odan.org-

katlmn tehlikeleri konusunda uyarda bulunan eski Opus Dei yelerinin korkutucu

hikyelerini aklyordu. Artk medya Opus Dei'den "Tanr'nn Mafyas" ve "sa


Mezhebi"

diye bahsediyordu.

Anlamadmz eylerden korkarz, diye dnd Aringarosa bu eletirmenlerin Opus

Dei'nin ka hayat zenginletirdiini bilip bilmediklerini merak ediyordu. Grup,


Vatikan'n

tam onayn alm ve takdis edilmiti. Opus Dei, Papa'nn kiisel bir piskoposluk
makamdr.

Bununla birlikte son zamanlarda Opus Dei, medyadan daha kuvvetli bir g tarafndan

tehdit ediliyordu... Aringarosa'nn saklanamayaca Eklenmedik bir dman. Be ay


nce

iktidar kaleydoskopu sarslmt ve Aringarosa hl yedikleri darbenin altndan


kalkmaya

alyordu.
Aringarosa uan penceresinden aadaki okyanusun karanlna bakarken kendi

kendine, "Nasl bir sava balattklarn bilmiyorlar," diye' fsldad. Bir an iin gzleri
kendi

garip yznn -esmer ve uzun, gen bir misyonerken spanya'da yedii yumrukla
dalan,

yass ve eri bir burun- yansmasna odakland. Artk fiziksel kusurlarn nemi yoktu.

Aringarosa ruhani bir dnyada yayordu, bedensel deil.

Jet ua Portekiz sahillerinin stnden uarken, Aringarosa'nn cppesinin altndaki


cep

telefonu sessiz bir ekilde titremeye balad. Uu ynetmelii gerei, uular


srasnda cep

telefonlarnn kapal tutulmas gerektii halde Aringarosa bu arya mutlaka cevap


vermesi

gerektiini biliyordu. Bu numara sadece bir kiide vard, telefonu Aringarosa'ya


gnderen

kiide.

Heyecanlanan piskopos sessizce cevap verdi. "Evet?"

Arayan kii, "Silas kilit tann yerini buldu," dedi. "Paris'te. Saint-Sulpice
Kilisesi'nde."

Piskopos Aringarosa glmsedi. "O halde yaklatk."

"Hemen alabiliriz. Ama senin nfuzuna ihtiyacmz var."

"Elbette. Bana ne yapmam gerektiini syle."


Aringarosa telefonu kapattnda kalbi hzla arpyordu. Balatt olaylarn karsnda

kendini kk hissederken, bir kez daha karanlk geceye bakt.

Sekiz yz kilometre tede, Silas isimli Albino kk bir leenin zerine eilmi, suda

dnen krmzlklar seyrederken srtndaki kanlan temizliyordu. Mezmurlar'dan, beni


rdkotyla temizle ve ben arnaym, duasn okudu. Beni yka ve ben kardan daha
beyaz

olaym.

Silas nceki hayatndan beri hissetmedii bir nseziye sahip olduunu hissediyordu. Bu

onu hem artyor, hem de heyecanlandryordu. Son on yldr Tarik'i izliyor, kendini

gnahlardan arndryor... hayatini yeniden kuruyor... gemiindeki iddeti siliyordu.


Ama bu

gece, her ey geri gelmiti. Gmmek iin onca urat nefret yeniden kabarmta

Gemiinin bu kadar abuk su yzne kmas onu ok artyordu. Elbette tm


bunlarla

birlikte, becerileri de geri gelmiti. Paslanmt ama ie yaryordu.

sa'nn mesaj bartr... vahete kardr... sevgidir. Silasa balangtan beri retilen
ve

kalbinde tad mesaj buydu. Ve imdi, sa dmanlarnn yok etmeye altklar


mesaj da

buydu. Tanry

iddetle tehdit edenler iddetle karlaacaklardr. Bunu kaldracak ve

deitirecek kimse yoktur.

sa'nn askerleri iki bin yl boyunca, deitirmeye alanlara kar kaderlerini

savunmulard. Silas bu gece savaa arlmt.

Yaralarn kuruladktan sonra, ayak bileklerine kadar uzanan kaponlu cppesini giydi.
Dz, koyu renk ynden yaplmt ve cildiyle, sann beyazln ortaya karyordu.
Kua

beline baladktan sonra, kaponu kaldrd ve krmz gzleriyle aynadaki yansmasn

hayranlkla izledi. arklar dnmeye balamt.


6

Gvenlik kapsnn altndan iki bklm geen Robert Langdon artk Byk Galeri

giriinde duruyordu. Uzun ve derin bir kanyon azna bakyordu. Galerinin her iki
tarafndan

ykselen dokuz metrelik plak duvarlar, yukardaki karanlkta belirsizleiyordu.

Aydnlatmalardan kan krmzms

k, yukar doru yaylarak, tavana kablolarla tutturulmu

Da Vincilerden, Titianlardan ve Caravaggiolardan oluan muhteem koleksiyonu suni


alevlere

bouyordu. Natrmortlar, dini sahneler ve peyzajlar, soylularla, siyasetilerin


portrelerine

elik ediyordu.

Louvre'un en nl talyan eserleri Byk Galeri'de bulunduu halde, ziyaretilerin pek

ou bu kanadn en artc zelliinin nl parke zemini olduunu dnrd.


Diyagonal

denmi mee rabtalarn oluturduu geometrik desen, optik bir yanlsamaya sebep
olurdu,

ok boyutlu bu a grnts sayesinde ziyaretiler, attklar her admda deien bir


yzeyde

gezindiklerini hissederlerdi.

Langdon'n gzleri zemini tararken, sol tarafnn birka metre ilerisinde polis bandyla
evrelenmi, yerde yatan beklenmedik bir nesne grp durdu. Fache'ye doru dnd.
"Bu

yerdeki... bir Caravaggio mu?"

Fache bakmad halde, bayla onaylad.

Langdon tablonun iki milyon dolar deerinde olduunu tahmin ediyordu ama buna

ramen, deersiz bir poster gibi yerde duruyordu. "Yerde ne ii var?"

Fache, ona ters ters bakyordu ama ierlemedii belliydi. "Buras cinayet mahalli Bay

Langdon. Hibir eye dokunmadk. Bu tabloyu mze mdr duvardan karm.


Gvenlik

sistemini bu ekilde devreye soktu."

Langdon olanlar gznde canlandrabilmek iin arkasn dnp kapya bakt.

"Mze mdr alma odasnda saldrya uram, Byk Galeri'ye kam ve bu


tabloyu

duvardan skerek gvenlik sistemini devreye sokmu. Kap derhal aa inerek tm


klar

kapatm. Bu galeriye girmenin ya da buradan kmann tek yolu bu kap."

Langdon armt. "Yani mze mdr kendisine saldran Byk Galeri'ye mi

kilitledi?"

Fache ban iki yana sallad. "Bu gvenlik kaps, Saunire ile saldrgann birbirinden

ayrd. Katil uradaki koridorda kald ve Saunire'e bu kapdan ate etti." Fache
altndan

getikleri kapnn parmaklklarndan sarkan turuncu etiketi gsterdi. "Teknik blm bir

silahtan kan izler buldu. Parmaklklarn arkasndan ate etmi. Saunire burada tek
bana

ld."

Langdon'n gznn nne Saunire'in cesedinin fotoraf geldi. Bunu kendisinin

yaptn sylemilerdi. Langdon nlerindeki devasa koridora bakt. "Peki cesedi


nerede?"

Fache hal kravat inesini sktrarak, yrmeye balad. "Sizin de bildiiniz gibi.
Byk

Galeri epey uzundur."

Eer Langdon doru hatrlyorsa, tam uzunluu drt yz elli metreydi, yani u uca

eklenmi Washington Ant uzunluundayd. Yan yana iki yolcu trenini iine
alabilecek

koridorun eni de bir o kadar nefes kesiciydi. Koridorun ortasna, zevkli bir ayra ilevi
gren

ve trafiin sal sollu akmasna yardmc olan devasa bir ayakl vazo yerletirilmiti.

Baklarn ileri dikerek, koridorun sandan hzl bir ekilde ilerleyen Fache imdi

sessizdi. Langdon ise bu kadar ok sanat aheserinin yanndan bakmak iin bile
durmadan

geerek saygszlk yaptn dnyordu.

Zaten bu kta fazla bir ey gremezdim, diye dnd.


Ne yazk ki, zayf krmz

k, Langdon'n aklna Vatikan Gizli Arivleri'nin lo

nda

yaad son deneyimi getirmiti. Roma'da lmle burun buruna geldii gnle bu gece

birbirine ok benziyordu. Hayalinde yeniden Vittoria belirdi. Aylardr onu ryalarnda


grmyordu. Langdon yalnzca bir yl nce Roma'da olduuna inanmyordu, ona aradan
sanki

asrlar gemi gibi geliyordu. Baka bir yaam. Vittoria'dan en son aralk aynda mektup

almt, karmak fizik aratrmalarna devam etmek iin Cava Denizi'ne gittiini
syleyen bir

kartpostal... kedibalklar glerini takip etmek iin uydulardan faydalanmakla ilgili bir
ey.

Langdon hibir zaman, Vittoria Vetre gibi bir kadnn onunla niversite lojmanlarnda

yaamaktan mutlu olaca hayaliyle kendini kandrmamt, ama Roma'daki


karlamalar

onda, asla hissedebileceini zannetmedii bir zlem duygusu yeertmiti. Hayat


boyunca

tutkunu olduu bekrlk ve beraberinde getirdii zgrlkler bir ekilde sarslm...


yerine,

geen yl daha da byyen beklenmedik bir boluk duygusu getirmiti.

Hzla yrmeye devam ediyorlard ama Langdon hl ceset grememiti. "Jacques

Saunire bu kadar ileri gidebilmi mi?"

"Bay Saunire'in midesine bir kurun isabet etmi. ok yava lm. Yaklak on be ya

da yirmi dakika iinde. ok kuvvetli bir adam olduu belli."

Langdon afallam bir ifadeyle dnd. "Gvenliin buraya gelmesi on be dakika m

alm?"
"Elbette hayr. Louvre gvenlii, alarm alar almaz harekete gemi ve Byk Galeri

kapsnn kilitli olduunu grm. Kapdan baktklarnda, koridorun sonunda birinin

yrdn duymular ama kim olduunu grememiler. Seslenmiler fakat cevap

alamamlar. Bunun sadece sulu olabileceini varsayarak protokole uymu ve adli


polisi

aramlar. On be dakika iinde olay yerine geldik. Geldiimizde, barikat altndan

geebilecek kadar kaldrdk ve ben ieri bir dzine silahl ajan gnderdim. eri gireni

yakalayabilmek iin tm galeriyi aradlar."

"Ve?"

"erde hi kimseyi bulamadlar. Bir istisna var..." Koridorun uzak bir noktasn iaret

ediyordu. "Onun dnda."

Langdon baklarn kaldrarak, Fache'nin uzatt parma takip etti. lk nce Fache'nin

koridorun ortasndaki byk mermer bir heykeli gsterdiini sand. Ama yrmeye
devam

edince, Langdon heykelin arkasndakini grebildi. Koridorun metre ilerisinde,


tanabilir

bir heykel kaidesinden zemini aydnlatan spot lamba, galerinin krmz ortamnda beyaz
bir

k adac yaratyordu. Mze mdrnn plak cesedi, parkelerin stnde ve n


tam

ortasnda, mikroskop altndaki bir bcek gibi yatyordu.

Fache, "Fotoraf grmtnz," dedi. "Bu yzden fazla artc olmamal."


Cesede yaklarlarken Langdon iinde korkun bir rperti hissetti. nnde, o ana dek

grd en garip imgelerden biri duruyordu.

Jacques Saunire'in solgun cesedi parke zemin zerinde, ayn fotorafta grld gibi

yatyordu. Langdon cesedin yannda durup, sert nda altnda gzlerini ksarken
kendine,

Saunire'in hayatnn son dakikalarn vcuduna bu garip ekli vermekle geirdiini


hatrlatt.

Saunire onun yandaki bir erkek iin fazlasyla formda grnyordu... ve tm kaslar

apak grlyordu. stndeki giysilerin hepsini karm, dzgnce yere koymu ve


geni

koridorun tam ortasna, odann uzun kenaryla ayn hizaya gelecek ekilde srtst
uzanmt.

Kollaryla bacaklarn, karda melek izi kartan ocuklar gibi genie amt... belki
de,

grnmeyen bir kuvvet tarafndan ekitirilen bir adam gibi demek daha uygun olur.

Saunire'in gs kemiinin tam altndaki kan lekesi, kurunun etini deldii yeri iaret

ediyordu. Alan yara, alacak kadar az kanam ve kararm kk bir kan izi
brakmt.

Saunire'in sol iaret parma da kanlanmt. Kendi korkun lm deinin huzur

bozucu sahnesini yaratmak iin yarasna batrd belli oluyordu; kendi kann
mrekkep,

plak karnn ise tuval gibi kullanarak, vcuduna basit bir sembol izmiti be keli
yldz

oluturacak ekilde izilmi be dz izgi.

Be keli tlsm yldz.


Saunire'in gbeindeki kanl yldz, cesedine gulyabani havas vermiti. Langdon'n

grd fotoraf yeterince rktcyd ama imdi, bu sahneyi kendi gzleriyle grmek
onu

fazlasyla huzursuzlandrmt.

Bunu kendine o yapt.

"Bay Langdon?" Fache'nin koyu gzleri yine ona evrilmiti.

Langdon, "Be keli yldz," derken, sesi engin bolukta yanklanmt. "Dnyadaki en

eski sembollerden biri. sa'dan drt bin yl ncesinden beri kullanlyor."

"Peki anlam ne?"

Langdon bu soruyla karlatnda her zaman tereddt ederdi. Biri ' sine, bir semboln

"ne anlama" geldiini sylemek, bir arknn ona kendisini nasl hissettireceini
sylemekle

aynyd... bu, kiiden kiiye deiirdi. Beyaz bir Ku Klux Klan bal Birleik
Devletler'de

nefret ve rklk armlar yaparken, ayn kostm spanya'da dini inanla ilgili bir
anlam

tard.

Langdon, "Semboller farkl meknlarda, farkl anlamlar tarlar," dedi. "Esasen, be


keli

yldz, bir pagan semboldr."


Fache ban sallad. "eytana tapma."

Langdon, "Hayr," diyerek dzeltti. Setii kelimeleri daha ak kullanmas gerektiini

fark etmiti.

Son gnlerde pagan kelimesi, eytana tapma ile neredeyse eanlaml kullanlyordu, bu,

ok byk bir yanl kanyd. Kelimenin kkleri Latincedeki paganus kelimesine kadar

gidiyordu ki, tarada oturanlar anlamna geliyordu. "Paganlar" tarada blgelerindeki


doaya

tapnan, dinlerine sadk kalan, dier dini retilerden habersiz tara insanlaryd.
Dorusunu

sylemek gerekirse kilise, tara kylerinde yaayanlardan ylesine korkard ki, masum
bir

kyl "villager" kelimesi bile deierek vilain- kt ruhlu adam anlamnda


kullanlmaya

balanmt.

Langdon, "Be keli yldz," diyerek daha ak konumaya balad. "Doaya


tapnmakla

ilgili, sa ncesinden gelen bir semboldr. Eski a insanlar, yaadklar dnyay iki
yar

halinde dnrd, erkek ve dii. Tanrlarla tanralar bir g dengesi kurarlard. Yin
ile yang.

Erkek ile dii dengelendiinde dnyaya ahenk gelirdi. Dengesizlik olduunda kaos
yaanrd."

Langdon, Saunire'in karnn iaret etti. "Bu be keli yldz, btn varlklardaki diiyi
temsil

eder, ilahiyat tarihilerinin 'kutsal dii' ya da 'ilahi tanra' dedikleri bir kavram.
Saunire bunu

herkesten daha iyi bilirdi."

"Saunire karnna bir tanra sembol m izmi?"

Langdon bunun garip grndn kabul etmek zorundayd. "Be keli yldz, en

bilindik yorumuyla Vens' sembolize eder, cinsel ak ve gzellik tanras."

Fache plak adama gz atarak, homurdand.

"Eski dinler doann ilahi dzenine dayanrd. Tanra Vens ile Vens gezegeni
aynyd.

Tanra gece gkyznde yer sahibiydi ve pek ok simle anlrd -Vens, Dou Yldz,
Ishtar,

Astarte- hepsi de doa ve Dnya Ana ile balar olan gl dii kavramlard."

Fache sanki eytana tapma fikrini tercih edermi gibi, imdi ok daha dertli
grnyordu.

Langdon be keli yldzn en artc zelliini onunla paylamamaya karar verdi...

Vens'le olan balantsnn grafiksel kkeninden. Langdon gen bir astronomi


rencisiyken,

Vens gezegeninin her drt ylda bir ekliptik semada be keli mkemmel bir yldz
izdiini

rendiinde ok armt. Eskiler bu fenomeni kefettiklerinde ylesine


bylenmilerdi ki,
Vens ile onun be keli yldz mkemmellik, gzellik ve cinsel akn sembol haline

gelmilerdi. Eski Yunan'da, Vens'n bysne vg olsun diye, onun drt yllk devrini

Olimpiyat Oyunlar'n dzenlerken kullanmlard. Bugnlerde pek az insan, drt ylda


bir

yaplan modern Olimpiyat Oyunlar'nn hl Vens'n devrelerini takip ettiinin


farkndadr.

Bundan daha da az insan, be keli yldzn Olimpiyat amblemi olmak zereyken son
anda
deitirildiini bilir, oyunlarn ok kapsaml ruhunu ve ahengini daha iyi yanstmas
amacyla

be keli yldz, i ie geen be halkayla deitirilmitir.

Fache birdenbire, "Bay Langdon," dedi. "Be keli yldzn eytanla da bir ilgisi
olmal.

Sizin Amerikan korku filmleri bunu ok ak gsteriyor."

Langdon kalarn att. Teekkrler Hollywood. Be keli yldz, artk eytani seri
katil

filmlerinde, genellikle Satanistler'in dairelerindeki duvara dier eytani sembollerle


birlikte

izilen, grsel bir klie halini almt. Langdon sembol bu haliyle grdnde daima
hsran

duyard; be keli yldzn gerek kkenleri olduka tanrsald.

Langdon, "Sizi temin ederim," dedi. "Filmlerde grdklerinize ramen, be keli


yldzn

eytani anlamlar tarih asndan yanltr. Orijinal dii anlam dorudur, fakat be
keli

yldz sembol bin yl iinde gerek anlamndan saptrlmtr. Bu davada, kan


dkerek."

"Anladma pek emin deilim."

Langdon az sonra syleyeceklerini kelimelere nasl dkeceini dnrken Fache'nin

kravatndaki haa bakt. "Kilise, baym. Semboller oluka esnektir ama eski Roma
Katolik

Kilisesi be keli yldz deitirdi Vatikan'n pagan dinlerini yok etme ve kitleleri

Hristiyanlatrma kampanyasnn bir paras olarak kilise, pagan tanrlaryla tanralar


kar

karalama kampanyas at ve onlarn ilahi sembollerini eytani anlatmlara soktu."

"Devam edin."

Langdon, "Kargaa zamanlarnda buna olduka sk bavurulur," diyerek devam etti.


"Yeni

doan bir g var olan sembolleri devralr ve anlamlarn yok etmek iin zaman iinde
onlar

ypratr. Pagan sembolleriyle Hristiyan sembolleri arasndaki savata paganlar


kaybetti;

Poseidon'un atall balk zpkn

eytann yabas, bilge kocakarnn sivri apkas bir cad

sembol ve Vens'n be keli yldz bir eytan iareti oldu. Langdon durdu.
"Maalesef

Birleik Devletler Ordusu da be keli yldzn anlamn arptt; u anda bizim en sk

kullandmz sava sembol. Sembol sava uaklarnn stne iziyor ve generallerin

omuzlarna takyoruz." Ak ve gzellik tanras iin bu ok ac.

"lgin." Fache kanatlan ak kartal pozisyonundaki cesede bakp ban sald. "Peki ya

vcudun pozisyonu? Bundan ne anlam karyorsunuz?"

Langdon omuzlarn silkti. "Pozisyon, be keli yldz ve kutsal diiyle olan


balantsn

kuvvetlendiriyor."

Fache'nin yzne dnceli bir ifade geldi. "Anlayamadm?"

"Yineleme. Bir sembol tekrar etmek, anlamn kuvvetlendirme en basit yoludur.


Jacques

Saunire, be keli yldz pozisyonu alm." Bir tane be keli yldz iyiyse, iki tane
daha

iyidir.

Fache elini yeniden briyantinli salarna gtrrken, gzleri Saunire'in kollar,


bacaklar

ve bann oluturduu be keyi takip etti. lgin bir tahlil." Durdu. "Peki ya
plakl?"

Kelimeyi telaffuz ederi adeta homurdanyor, yalanan bir erkek vcudunu grmekten
rahatsz

olmu gibi sesler kartyordu. "Elbiselerini neden karm?"

te bu iyi bir soru, diye dnd Langdon. Polaroid'i ilk grdnden beri ayn

eyi

dnyordu. En iyi tahmini, plak bir insan formunun Vens fikrini onaylatmann bir
baka

yolu olduuydu, cinsellik tanras. Modern kltr, Vens'n erkek/dii birleimiyle


olan

ilikisini oluturduu halde, keskin bir kkenbilimsel gz, Vens'n "zhrevi"


kelimesinde
iaret ettii anlam fark edebilirdi. Langdon bu konuya girmemeye karar verdi.

Bay Fache, size Bay Saunire'in bu sembol zerine neden izdiini ya da neden bu
ekli

aldn izah edemem, ama Jacques Saunire gibi bir adamn be keli yldz, dii

tanrsallnn iareti olarak kabul ettiini syleyebilirim. Bu sembolle kutsal dii


arasndaki

iliki, sanat tarihileriyle simgebilim uzmanlar tarafndan olduka iyi bilinir."

"yi. Peki kendi kann mrekkep olarak kullanmas?"

"Belli ki, yazacak baka malzemesi olmad iin."


Fache bir sre sessiz kald. "Esasen ben, kendi kann, polisin belli bal adli metotlar

uygulamas iin kullandna inanyorum."

"Affedersiniz?"

"Sol eline bakn."

Langdon'n gzleri, mze mdrnn renksiz kolundan sol eline kadar olan ksm tarad

ama hibir ey gremedi. Ne yapacan bilmeden cesedin etrafnda dnd ve yere


meldi,

artk mze mdrnn byk bir keeli kalem tuttuunu grebiliyordu.

Fache, Langdon' olduu yerde brakp, aratrma malzemeleri, kablolar ve elektronik

cihazlaryla dolu birka metre tedeki seyyar masann yanna giderken, "Saunire'i

bulduumuzda bunu elinde tutuyordu," dedi. Masay kartrrken, "Size sylediim


gibi,"

dedi. "Hibir eye dokunmadk. Bu eit kalemleri bilir misiniz?"

Langdon kalemin markasn grebilmek iin biraz daha eildi.

STYLO DE LUMIERE NOIRE.

aknlk iinde bam kaldrd.

Siyah k kalemi ya da filigran kalemi mzeler, restorasyon mimarlar ve sahtecilik


polisinin nesneler zerine grnmeyen iaretler brakmak iin tasarladklar bir tr zel
keeli

kalemdi. aret kalemi, sadece siyah k altnda grlebilen, alkol bazl kmayan
floresan bir

mrekkeple yazard. Son zamanlarda mze personeli bu kalemleri, restorasyon


gereksinimi

duyan tablolarn ereveleri zerine grnmeyen iaretler koymak iin tayorlard.

Langdon ayaa kalkarken, Fache spot lambann yanna gidip kapatt. Galeri birden

karanla gmlmt.

Ksa bir krlk yaayan Langdon'n pheleri artyordu. Fache'nin parlak mor kla

aydnlanan silueti belirdi. Elinde tadk kayna onu meneke rengi bir pusla
kaplyordu.

Gzleri mor kla parlayan Fache, "Bildiiniz gibi," dedi. "Polis siyak k

aydnlatmasn, cinayet mahallindeki kan ve dier adli delilleri aratrmak iin kullanr.
Bu

yzden ne kadar ardmz tahmin edebilirsiniz...Sonra, aniden cesede


yneltti.

Aa bakan Langdon, aknlktan yerinde srad.

nndeki parke zeminde parlayan grnt yznden kalbi hzla arpyordu. Mze

mdrnn el yazsyla karalanm son szleri, cesedinin yannda mor ltlar


yayyordu.

Langdon titrek kl metne bakarken tm geceyi kaplayan sis perdesinin giderek


younlatm hissetti.

Langdon mesaj bir kez daha okuduktan sonra Fache'ye bakt. "Bu da ne demek byle!"

Fache'nin gzlerinin ak parlad. "Bu, baym, cevaplamak iin geldiiniz sorunun ta

kendisi."

Az ileride, Saunire'in ofisinde, Louvre'a geri dnen Temen Collet mze mdrnn

devasa masasndaki ses konsoluna iyice eilmiti. Saunire'in masasnn kesinden onu

seyrediyor gibi grnen robotumsu ortaavalyesinin verdii huzursuzluk dnda,


Collet

kendini olduka rahat hissediyordu. AKG kulakln takt ve sabit disk kayt
sistemindeki

girdi seviyelerini kontrol etti. Tm sistemler iliyordu. Mikrofonlar hi aksamadan


alyordu

ve ses kalitesi kristal berraklndayd.

Le moment de vrit,* diye dnd.

Glmseyerek gzlerini kapatt ve banda kaydedilen Byk Galeri'deki konumann


geri

kalannn tadn kartmak iin rahat bir pozisyon ald.

* Gerek imdi ortaya kacak.


7

Saint-Sulpice Kilisesi'nin ikinci katnda koro balkonunun sol taraf meskene ayrlmt.

Ta zeminli ve iinde az mobilya bulunan iki odal daire, on yldan fazladr Rahibe
Sandrine

Bieil'in eviydi. Resmi evi yakndaki kadnlar manastrndayd ama o, kilisenin


sessizliinden

holanyor ve st katta bir yatak, telefon ve kk bir ocaktan oluan odada huzur
buluyordu.

Kilisenin conservatrice d'affaires'ine gre, kilisenin dinle ilgisi olmayan tm ilerinden

Rahibe Sandrine sorumluydu, genel bakm, yardmc eleman ve beki alm, kapal
olduu

saatlerde kilisenin gvenlii ve komnyon arabyla ince biskvi gibi malzemelerin


siparii.

Bu gece ise kk yatanda uyurken, telefonun tiz sesiyle uyanmt. Yorgun bir halde,

ahizeyi kaldrd.

"Rahibe Sandrine. Saint-Sulpice Kilisesi."

Adam, Franszca, "Merhaba rahibe," dedi.

Rahibe Sandrine yatanda doruldu. Saat ka? Patronunun sesini tand halde, on be

yl sresince hi onun tarafndan uyandrlmamt. Barahip, ayinden sonra doruca


evine
giden dindar bir adamd.

Barahip, mahmur ve sinirleri gergin sesiyle, "Sizi uyandrdysam zr dilerim rahibe,"

dedi. "Sizden bir ricada bulunacam. Belki onu tanyorsunuzdur. Az nce Amerikan

piskoposundan bir telefon aldm. Manuel Aringarosa?"

Opus Dei'nin bakan m?" Elbette onu tanyorum. Kiliseden onu bilmeyen mi var? Son

yllarda Aringarosa'nn piskoposluk makam g kazanmt. 1982 ylnda Papa II. John
Paul,

tm ibadetlerini resmen onaylayarak onlar" "Papa'nn kiisel piskoposluk makamna"

getirdiinde, erefleri srayarak ykselmiti. Fakat Opus Dei'nin ykseliiyle, zengin

mezhebin Vatikan Dini ler Enstits'ne -daha ok Vatikan Bankas olarak bilinir-
yaklak

bir milyar dolar aktararak, iflastan kurtarnn ayn yla denk gelmesi phe
uyandrcyd.

Kalar yukar kaldran bir baka olay ise Papa'nn genellikle yz yl sren bekleme
dnemini

yirmi yla indirerek Opus Dei kurucusunu azizlik mertebesine hzla ykseltmesiydi.
Rahibe

Sandrine, Opus Dei'nin Roma'daki makamndan phe duysa da, Papa'yla tartacak hali

yoktu.

Barahip, ona huzursuz sesiyle, "Piskopos Aringarosa benden bir iyilik istemek iin

aram," dedi. "Bu gece Paris'teki mritlerinden biri..."

Rahibe Sandrine garip ricay dinlerken aknl giderek artyordu. "Affedersiniz,


acaba

Opus Dei mridinin bahsettiiniz ziyareti sabaha kadar bekleyemez mi acaba?"

"Korkarm bekleyemez. Ua sabah erkenden kalkyormu. Haya boyunca Saint-


Sulpice'i

grmek istemi."

"Ama kilise gndzleri ok daha ilgi ekicidir. Saint-Sulpice'i benzersiz klan eyler,

yuvarlak pencereden giren gn ile gne saatin stndeki glgelerdir."

"Rahibe, size katlyorum, bununla birlikte eer bu gece gelmesine izin verirseniz bunu

kiisel bir iyilik olarak kabul edeceim. Orada yaklak saat... birde olacak diyelim mi?
Yani

yirmi dakika sonra."

Rahibe Sandrine kalarn att. "Elbette. Memnuniyetle."

Barahip, ona teekkr ettikten sonra telefonu kapatt.

akn vaziyetteki Rahibe Sandrine, uyku mahmurluunu zerinde atana kadar bir sre

scak yatanda kald. Bu geceki telefon aklna birtakm dnceler getirmi olsa da,
altm

yandaki beden eskiden olduu kadar hzl uyanamyordu. Opus Dei, onu her zaman
rahatsz

ederdi. Piskoposluun bedensel ile rituellerine ball bir yana, kadnlara bak
alar hl

ortaa seviyesindeydi. Kadn mritlerin hibir cret almadan erkekler ayindeyken


onlarn

kald yerleri temizlemeye zorlandn; erkekler hasr deklerde yatarken, kadnlarn


tahta

zeminde uyuduunu; ve kadnlarn daha fazla bedensel ile ekmeye mecbur


edildiklerini
duyduunda ok geirmiti... tm bunlar ilenen ilk gnahn bedeliydi. Havva'nn bilgiyi

aa karan elmadan ald

srk, kadnlarn sonsuza dar demekle ykml olduklar bir

kefaret gibiydi. Katolik Kilisesi kadn haklarna daha ok deer vermek yolunda
ilerlerken,

Opus Dei'nin bu gelimeyi tersine evirmeye almas zcyd. Her eye ramen
Rahibe

Sandrine emir almt.

Bacaklarn yataktan aa sarktarak, yavaa ayaa kalkt. plak ayaklar ta zemine

temas ettiinde ii rperdi. rperti vcuduna yaylrken, iini bir korku kaplad.

Kadn sezgisi mi?

Tanrnn bir kulu olarak Rahibe Sandrine kendi ruhunun sakinletirici sesini dinleyerek

huzur bulmay renmiti. Ama bu gece, bu sesler iinde bulunduu bo kilise kadar
sessizdi.
8

Langdon parkeye karalanm mor metinden gzlerini ayramyor Jacques Saunire'in son

szleri, Langdon'n hayal bile edemeyecei veda mesaj niteliindeydi.

Mesajda yle yazyordu:

13 - 3 2 21- 1 -1 - 8- 5

On Draco devini al!

On sahte alim!

Bunun ne anlama geldii konusunda Langdon'n en ufak fikri olmamasna ramen,

Fache'nin neden ilk anda be keli yldz

eytana tapma ile badatrdn anlyordu.

On Draco devini al!

Saunire, eytana gerekten atfta bulunmutu. Say serileri de bir kadar tuhaft. "Bir
ksm

saysal ifreye benziyor."

"Evet," dedi Fache. "Kriptograflarmz zerinde alyorlar. Bu saylarn onu ldren

kiiyi bulmamzda anahtar rol oynayacana inanyoruz. Belki deitirilmi bir telefon
numaras ya da bir tr sosyal kimlik numarasdr. Saylar size sembolik bir anlam ifade
ediyor

mu?"

Langdon saylara yeniden baktnda, herhangi bir sembolik anlam kartmasnn saatler

alacam anlad. Eer Saunire bu niyetle yazdysa. Langdon'a saylar rasgele seilmi
gibi

geliyordu. Birtakm anlamlara gelen sembolik say dizilerine alknd ama buradaki her
ey be

keli yldz, metin ve saylar- en basit seviyede birbirinden bamszd.

Fache, "Daha nce," dedi. "Saunire'in burada yaptklarnn bir mesaj iletme abasnda

olduunu iddia etmitiniz... tanralara tapnma ya da bu tarz bir ey. Bu mesaj


iddianzn

neresine oturuyor?"

Langdon sorunun tumturakl olduunu biliyordu. Ksa mesaj, Langdon'n tanralara

ibadet senaryosunun hibir yerine uymuyordu.

On Draco devini al? On sahte alim ?

Fache, "Bu metinde bir eit sulama seziliyor. Siz ne dersiniz?" dedi.

Langdon, mze mdrnn lmek zere olduunun bilinciyle Byk Galeri'de hapis

kald son dakikalarn hayal etmeye alt. Mantkl geliyordu. "Katiline bir
sulamada

bulunmas mantkl olabilir, sanrm."


"Elbette benim iim, bu kiiyi isimlendirmek. Size bir soru soracam Bay Langdon.

Saylar bir kenara brakrsak, size bu mesajda en garip gelen ne oldu?"

En garip? lmek zere olan bir adam kendini galeriye kilitlemi, zerine be keli bir

yldz izmi ve yere gizemli bir sulama karalamt. Garip olmasayd nasl olurdu
acaba?

Aklna ilk geleni syleyerek, "Draco kelimesi mi?" diye atld. Langdon, Draco'ya -M
7.

yzyldaki acmasz politikac- atfta bulunmasnn mmkn olmadna neredeyse


emindi.

'"Draco devi' garip bir kelime seimi."

"Draco mu?" Fache'nin sesinde artk sabrszlk kokusu vard. "Buradaki asl meselemiz

Saunire'in kelime seimi deil."

Langdon, Fache'nin aklndaki meselenin ne olduundan emin deildi, ama Draco ile

Fache'nin iyi geineceini dnmeye balamt.

Fache tatsz bir tonla, "Saunire bir Franszd," dedi. "Paris'te yaad. Ama yine de bu

mesaj yazmay tercih etti..."

Yzbann sylemek istediini yeni yeni fark eden Langdon, "ngilizce," dedi.

Fache bayla onaylad. "Tam olarak. Nedeni konusunda fikriniz var m?"
Langdon, Saunire'in kusursuz ngilizce konutuunu biliyordu ama de son szlerini

yazmak iin neden bu dili setiini anlayamyordu. Omuzlarn silkti.

Fache, yeniden Saunire'in karnnn stndeki be keli yldz iaret etti. "eytana

tapmayla hi ilgisi yok mu? Buna hl emin misiniz?"

Langdon baka bir eyden bu kadar emin olamazd. "Sembol ile metin arasnda iliki
yokgibi. zgnm daha fazla yardmc olamayacam;

"Belki bu biraz aklk getirir." Fache cesetten uzaklaarak, siyah bir kez daha

ykseltti, bu kez k daha byk bir evreyi aydnlatyordu. "Peki imdi?"

Langdon'un akn baklar altnda, basit bir ember mze mdrnn cesedi etrafnda

parldad. Grne gre Saunire yere uzanm ve kalemle etrafnda uzun yaylar
izerek,

kendini emberin tam ortasna yerletirmiti.

Bir anda anlam akla kavumutu.

Langdon soluk solua, "Vitruvius Adam," dedi. Saunire, Leonardo da Vinci'nin en


nl

eskizinin gerek boyutlu bir kopyasn yapmt.

Anatomik adan zamannn en doru izimi olarak kabul edilen Da Vinci'nin Vitruvius

Adam tm dnyada posterlerde, fare altlklarnda ve tirtlerde kendini gstererek,


modern
kltrn ikonu haline gelmitir, Bu nl eskizde, iine plak bir erkek yerletirilmi

mkemmel bir daire grlr... erkein kollar ve bacaklar yanlara doru aktr.

Da Vinci, Langdon hayretle rperdi. Saunire'in niyetinin son derece ak olduu inkr

edilemezdi. Mze mdr hayatnn son dakikalarnda giysilerini karm ve vcudunu

Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adam gibi emberin ortasna yerletirmiti.

ember o ana dek eksik olan kritik eydi. Dii bir koruma sembol ile plak adamn

etrafndaki daire Da Vinci'nin kastettii mesaj tamamlyordu erkek ve dii ahengi. Ama
imdi

asl soru, Saunire'in bu nl izimi neden taklit ettiiydi.

Fache, "Bay Langdon," dedi. "Herhalde sizin gibi biri Leonardo Da Vinci'nin karanlk

sanatlara olan eiliminden haberdardr."

Langdon, Fache'nin Da Vinci bilgisinden etkilenmiti ve bu bilgi yzbann eytana

tapmayla ilgili phelerini olduka iyi aklyordu. D Vinci tarihiler iin, zellikle
Hristiyan

geleneinde daima zor bir kon olmutu. nsezileri kuvvetli bir dhi olmakla birlikte,
gze

arpan bir homoseksel ve doann ilahi dzenine tapan biriydi. Bu ikisi onu Tanr'ya
kar

srekli gnah ileyen biri haline getiriyordu. Ayrca sanatnn bu davranlar ona
eytani bir

hava veriyordu: Da Vinci insan anatomisi zerinde almak iin cesetleri mezardan
karr,
ters el yazsyla gizemli gnceler tutar, kurunu altna dntrecek simya gcne sahip

olduuna ve lm erteleyecek bir iksir yaratarak Tanr'y kandrabileceine inanrd.


Daha

nce hi dnlmemi korkun sava ve ikence silahlar icat ederdi.

Yanl anlalmalar gvensizlie sebep olur, diye dnd Langdon.

Da Vinci'nin ortaya koyduu nefes kesen Hristiyan sanat bile, sanatnn arpk bir ruh

dnyasna sahip olduu ynndeki nn artrmaktan baka bir ie yaramamt.


Vatikan'n

verdii yzlerce krl siparileri kabul eden Da Vinci, Hristiyan temalarn kendi
inanlarn

ifade etmek iin deil, ticari birer giriim olarak resmetmiti, savurgan hayat tarzn

srdrebilmek iin bir ara olarak kullanmt. Ne yazk ki Da Vinci, genellikle onu
besleyen

eli sinsice srarak kendi kendini elendiren biriydi. Pek ok Hristiyan tablosuna,

Hristiyanlkla ilgisi olmayan gizli semboller yerletirmiti, bylelikle kendi inanlarn

yceltiyor, kiliseyi ise belli etmeden kmsyordu. Langdon bir kere Londra'daki
Ulusal

Galeri'de "Leonardo'nun Gizli Yaam: Pagan Sembolizmi ve Hristiyan Sanat" konulu


bir

seminer bile vermiti.

Langdon, "Kayglarnz anlyorum," dedi. "Ama Da Vinci gerekte asla karanlk sanatla

uramad. Kiliseyle srekli ihtilaf halinde de olsa, manevi deerlere fazlasyla nem
veren
biriydi." Langdon bunu sylerken aklna garip bir fikir gelmiti. Yeniden yerdeki mesaja

bakt. On Draco devini al! On sahte alim!


Fache, "yle mi?" dedi.

Langdon kelimelerini dikkatle seti. "Saunire'in Da Vinci ile pek ok ortak manevi

ideolojiye sahip olduunu dnyorum, bunlara kilise modern dinden kutsal diiyi
kartt

iin duyduklar endie de dahil. Belki de Da Vinci'nin nl izimini taklit ederek,


Saunire

modern kilisenin tanralar

eytanlatrmas yznden duyduklar ortak hsran dile

getiriyordu."

Fache'nin gzleri ta kesilmiti. "Saunire'in kiliseye sahte aziz ve Draco eytan


dediini

mi dnyorsunuz?"

Langdon bunun kulaa abartl geldiini ama be keli yldzn bu fikri onayladn
itiraf

etmek zorundayd. "Sadece Bay Saunire'in hayatn tanra tarihini incelemeye


adadn ve

bu tarihi silmek iin en ok Katolik Kilisesi'nin ura verdiini sylyorum. Son


vedasnda

Saunire'in hayal krkln ifade etmek istemi olmas muhtemel."

"Hayal krkl m?" Artk Fache'nin sesinde saldrgan bir hava vard. "Bu mesaj
kulaa

hayal krklndan daha fkeli gelmiyor mu sizce de?"


Langdonn sabr tkenmek zereydi. "Yzba, benden Saunire'in burada sylemeye

alt

eyi tahmin etmemi istediniz ve ben de size bunu sylyorum."

"Yani bunun kiliseye yaplan bir sulama olduunu mu?" Dilerini kenetleyerek konuan

Fache enesini skyordu. "Bay Langdon yaptm ite pek ok cesetle karlatm, izin
verin

size bir ey syleyeyim. Bir adam baka biri tarafndan ldrldnde, aklndan geen
son

dncelerin hi kimsenin anlamayaca manevi bir ifade yazmak olduuna


inanmyorum.

Sadece tek bir ey dndne inanyorum." Fache'nin fsltl sesi havay ikiye bld.

"ntikam. Saunire'in bu notu, bize onu ldren kiiyi haber vermek iin yazdn

dnyorum."

Langdon dikkatle bakyordu. "Ama bunun hibir anlam yok."

"Yok mu?"

Yorgun ve bitap bir ekilde, "Yok," diye cevap verdi. "Bana Saunire'in, belli ki davet

ettii biri tarafndan ofisinde saldrya uradm sylemitiniz."

"Evet."

"O halde mze mdrnn kendisine saldran kiiyi dnmek mantkl olur."
Fache ban sallad. "Devam edin."

"Yani Saunire kendi katilini tanyorsa, bu ne eit bir ima olabilir? Parmayla yeri

gsterdi. "ifreli saylar. Sahte alimler. Draco devleri. Karnndaki be keli yldz.
Hepsi

fazlasyla gizemli."

Fache bu fikir daha nce hi kendisinin aklna gelmemi gibi kalarn atyordu. "Bir

fikriniz var sanrm."

Langdon, "Mevcut artlar gz nnde bulundurarak," dedi. "Sanrm eer Saunire'in

niyeti size onu ldren kiiyi sylemek olsayd, birisinin ismini yazard."

Langdon bunlar sylerken, Fache'nin yzne gecenin bandan beri ilk kez bir

glmseme yayld. Fache, "Precisement," dedi. "Aynen."

Ses cihazlarn kurcalayan ve Fache'nin kulaklktan gelen sesini dinleyen Temen Collet,

bir ustann kartt ie tank oluyorum, diye dnyordu. Sper ajan, yzbay
Fransz

emniyet tekilatnn zirvesine bu gibi zamanlarn ykselttiini biliyordu.

Fache baka kimsenin cesaret edemediini yapacak.

Zamann emniyet tekilatnda, bask altnda insann kendine son derece hkim olmasn

gerektiren artma sanat artk var olmayan bir yetenekti. ok az insan bu ilerde yeteri
kadar

soukkanlla sahipti ama Fache bu i iin domu gibiydi. Kendine hkim oluu ve
sabr,

neredeyse mekanikti.

Fache'nin bu geceki yegne istei, sanki bu tutuklama kiisel bir meseleymiesine,

cinayeti zmlemek gibiydi. Fache'nin ajanlarna bir saat nce verdii brifing her
zamankinden ok daha ksa ve salamd. Jacques Saunire'i kimin ldrdn
biliyorum,

demiti Fache. Ne yapacanz biliyorsunuz. Bu gece hata istemiyorum.

Ve u ana dek hi hata yaplmamt.

Collet phelinin suuna Fache'nin emin olmasn salayan delili henz renememiti

ama Boa'nn igdlerini sorgulamamas gerektiini iyi biliyordu. Baz zamanlar


Fache'nin

sezgileri neredeyse doast gibiydi. Ajanlardan biri etkileyici bir olayda Fache'nin
altnc

hissine ahit olduktan sonra, Tanr onun kulana fsldyor, diye iddia etmiti. Collet
eer

Tanr diye bir ey varsa, Bezu Fache'nin en sevdii kullar arasnda olduunu kabul
etmek

zorundayd. Yzba dini trenlere ve gnah kartma ayinlerine srekli halkla ilikileri
iyi

tutmak adna nemli tatillerde kiliseyi dolduran dier yetkilerden ok daha sk giderdi.
Birka

yl nce Papa Paris'i ziyaret ettiinde Fache izleyiciler arasnda olmak iin olduka
gayret

gstermiti. imdi ise Fache'nin Papa ile ektirdii fotoraf ofisinin duvarnda aslyd.

Ajanlar kendi aralarnda ona gizlice Papalk Boas diyorlard.

Collet halkn nne fazla kmayan Fache'nin son yllarda Katolik sbyanclk skandal

yznden szn saknmadan kendinden bahsettirmesini ironik buluyordu. Bu papazlar


iki

kez asmak lazm! Fache byle beyanat vermiti! Birincisinde ocuklara kar iledikleri
sular

yznden. Ve bir kez de Katolik Kilisesi'nin ismini ktye kardklar iin. Collet'nin
iinde,

Fache' en ok ikincisinin sinirlendirdiine dair tuhaf bir his vard.

Dizst bilgisayarna dnen Collet, bu gece buradaki sorumluluklarnn dier yarsyla

ilgilenmeye balad GPS tarama sistemi. Ekrandaki grnt, Denon Kanad'nn Louvre

Gvenlik Birimi'nden yklenen, yapa ema niteliindeki ayrntl zemin plann


veriyordu.

Gzlerini, galeriler ve koridorlardan oluan labirentte gezdirirken, Collet aradn


buldu.

Byk Galeri'nin tam ortasnda kk krmz bir noktack yanp snyordu.

Nian.

Fache bu gece avnn yularn elinden brakmyordu. Akllcayd. Robert Langdon

serinkanl bir mteri kmt.


9

Bezu Fache, Bay Langdon ile yapaca grmenin kesilmemesini garantiye almak iin

cep telefonunu kapatt. Ancak ne yazk ki, iki ynl telsiz zellikleriyle donatlm
pahal bir

model olduundan, verdii emirlere ramen ajanlarndan biri tarafndan kendisini takip

etmekte kullanlyordu.

"Yzba?" Telefon ksa mesafeli telsiz gibi czrdad.

Fache dilerinin nefretle birbirine kilitlendiini hissetti. Collet'nin bu katil zanlsnn

soruturmasn blmesine neden olacak kadar nemli bir ey hayal edemiyordu,


zellikle de

u kritik noktada.

Langdon'a zr dileyen sakin bir bak frlatt. "Bir saniye ltfen." Telefonu kemerinden

kard ve telsiz frekans dmesine bast. "Evet?"

"Capitaine, un agent du Dpartement de Cryptographic est arriv. "*

Fache'nin fkesi bir anda gemiti. Bir kriptograf m? Yanl zamanlamaya ramen bu
iyi

bir haberdi. Yerdeki ifreli metni bulduktan sonra Fache, Saunire'in anlatmaya
altklarn

birinin sylemesi umuduyla, cinayet mahallinin fotoraflarn Kriptografi Birimi'ne


gndermiti. Bir ifre zc gelmise, bu, byk olaslkla birilerinin Saunire'in
mesajn

zd anlamna geliyordu.

Fache ses tonuyla sylediklerinin harfiyen anlalmamasna olanak salayarak, "u anda

megulm," dedi. "Kriptografa komuta merkezinde beklemesini syleyin. Adamla iim

bittikten sonra konuurum."

Ses, "Bayan," diye dzeltti. "Ajan Neveu gelmi."

Fache her geen dakika bu aramadan daha az memnun oluyordu. Sophie Neveu,
DCPJ'nin

en byk hatalarndan biriydi. ngiltere'deki Royal Holloway'de kriptografi okuyan


Paris'li

gen deifreci Sophie Neveu, iki yl nce bakanln polis glerine daha fazla kadn
eleman

alma giriimiyle, zorla Fache'nin bana yklmt. Fache bakanln politik


dzelmelere

girimesinin birimi zayflattn ne sryordu. Kadnlar polis ii iin yeterli fiziksel


gce

sahip olmamakla birlikte, getirii olmayan mevcudiyetleri sahadaki erkeklerin dikkatini

datarak tehlikeye atyordu. Fache'nin korkusuysa, Sophie Neveu'nun hepsinden fazla


dikkat

datmasyd.

Otuz iki yandayd ve inat bir azimle ilerliyordu. ngiltere'nin kriptolojik metodunu

evkle desteklemesi, kendi stndeki Fransz kriptograflarn ileden karyordu.


Fache'ye en

ar geleni ise orta yal erkeklerle dolu bir alma yerinde, ekici gen bir kadnn
gzleri

iten alkoyup kendi zerine ekecei evrensel gereiydi.

Telsizdeki adam, "Ajan Neveu sizinle hemen konumak konusunda srar ediyor yzba.

Onu durdurmaya altm ama galeriye doru yola kt bile," dedi.

Fache duyduklarna inanamayarak tiksintiyle irkildi. "Kabul edilemez! ok ak

belirtmitim..."

Robert Langdon ksa bir sre iin Bezu Fache'nin fel geirdiin sand. Yzba enesi

kapanp gzleri yerinden frladnda cmlesinin ortasndayd. leri atlan baklar,

Langdon'n omzunun stndeki bir eye sabitlenmi gibiydi. Langdon ne olduunu


grmek

iin arkasn dnemeden, bir kadnn ahenkli sesini duydu.

"Excusez-moi, messieurs."**

Langdon dndnde gen bir kadnn yaklatn grd. Uzun akc admlarla

koridordan onlara doru yryordu... yrynde akldan kmayan bir kesinlik vard.
Siyah

* Yzba, kriptoloji biriminden bir ajan geldi.

** zr dilerim, baylar,
taytnn stne diz boyuna uzanan krem rengi sveter giyen, otuz yalarnda ekici bir

kadnd. Omzuna dklen kzl sk salar, yznn scakln ereveliyordu.


Harvard'n

yurt odalarndaki duvarlar ssleyen para avcs sska sarnlarn aksine, bilakis
salkl

kadnn sade bir gzellii ve gven duygusunu yanstan kendine zg bir havas vard.

Langdon'n akn baklar altnda kadn doruca onun yanna gelerek elini nazike
uzatt.

"Bay Langdon, ben DCPJ'nin kriptoloji biriminden Ajan Neveu." Kelimeler


dudaklarnn

arasndan Anglo-Franko aksanyla yuvarlanyordu. "Tantmza memnun oldum."

Langdon, onun yumuak elini, avucunun iine ald ve bir an iin kadnn gl
baklarna

hapsolduunu sand. Zeki ve berrak, zeytin yeili gzlere sahipti.

Sinirle derin bir nefes alan Fache'nin paylamaya balayaca anlalyordu.

Hzla dnerek ondan nce davranan kadn, "Yzba," dedi. "Soruturmay bldm
iin

mazur grn ama..."

Fache, "Ce n'estpas le moment!"* diye kkredi.

"Size telefonla ulamaya altm." Sophie, Langdon'a nezaket gstererek szlerine


ngilizce devam etti. "Ama cep telefonunuz kapalyd."

Fache, "Bilerek kapattm," diye tslad. "Bay Langdon'la gryorum,"

Heyecansz bir tonla, "Saylar deifre ettim," dedi.

Langdon kalbinin heyecanla arptn hissetti. ifreyi mi zm?

Fache nasl davranacan bilemiyor gibi duruyordu.

Sophie, "zah etmeden nce," dedi. "Bay Langdon'a acil bir mesajm var."

Fache'nin ifadesi derin bir kaygya dnmt. "Bay Langdon'a m?"

Ban sallayp, Langdon'a dnd. "ABD Bykelilii'yle temas kurmanz gerekiyor


Bay

Langdon. Size Birleik Devletler'den bir mesaj varm."

Langdon ararak tepki vermiti, ifreden dolay duyduu heyecan yerini ani bir
endieye

brakyordu. Birleik Devletler'den bir mesaj m? Ona kimin ulamak isteyebileceini


tahmin

etmeye alt. Paris'te bulunduunu sadece birka i arkada biliyordu.

Fache geni enesini duyduu haberle skmt. Kukulu bir sesle "ABD Bykelilii

mi?" diye sordu. "Bay Langdon'

burada bulacaklarn nereden biliyorlard?"


Sophie omuzlarn silkti. "Grne baklrsa Bay Langdon'n otelini aramlar ve

resepsiyon memuru onlara Bay Langdon'n bir DCPJ ajan tarafndan gtrldn

sylemi."

Fache'nin can sklm gibi grnyordu. "Ve sonra bykelilik DCPJ kriptoloji

birimiyle mi temasa geti?"

Sophie donuk bir sesle, "Hayr efendim," dedi. "Sizinle grmeci iin DCPJ santraln

aradmda, Bay Langdon' bekleyen bir mesaj olduunu sylediler ve size ularsam bu

mesaj iletmemi istediler."

Akl kart belli olan Fache kalarn att. Konumak iin azn at srada,
Sophie

yeniden Langdon'a dnmt.

Cebinden kk bir kt kararak, "Bay Langdon," dedi, "Bykeliliinizin mesaj

servis numaras burada yazyor. Mmkn olduunca abuk aramanz istediler."


Manidar bir

bakla kd ona uzatt. "Ben ifreyi Yzba Fache'ye aklarken, sizin bu grmeyi

yapmanz gerekiyor."

Langdon kd inceledi. zerinde Paris'teki bir telefon numarasyla dahili hatt

yazyordu. 'Teekkrler," derken biraz tedirginlik hissediyordu. "Nereden telefon


edebilirim?"

Sophie sveterinin cebinden telefonunu kartmaya balad srada Fache, onu eliyle
savuturdu. Artk patlamak zere olan Vezv Yanarda'na benziyordu. Gzlerini
Sophie'den

* imdi sras deil.


ayrmadan kendi cep telefonunu karp uzatt. "Bu hat gvenlidir Bay Langdon.

Kullanabilirsiniz."

Langdon, Fache'nin gen kadna duyduu fkeyi anlamakta glk ekiyordu. Rahatsz

olduu halde yzbann telefonunu ald. Fache derhal Sophie'yi kolundan tutup

uzaklatrarak, onu sessiz biimde azarlamaya balad. Yzbadan gittike daha da az

holanan Langdon, tuhaf sohbete arkasn dnerek, cep telefonunu at. Sophie'nin ona
verdii

kda bakarak numaray evirdi.

Telefon almaya balamt.

Bir kez ald... iki kez ald... kez ald...

Sonunda balant salanmt.

Langdon bykelilik santralnn cevap vereceini tahmin ediyordu, bunun yerine


kendini

bir telesekreter aletini dinlerken buldu. Kayttaki sesin tandk gelmesi garipti. Bu ses
Sophie

Neveu'ya aitti.

Kadn sesi, "Bonjour, vous tes bien chez Sophie Neveu,"* dedi. "Je suis absente pour
le

moment, majs..."**
Langdon aknlk iinde Sophie'ye dnd. "Affedersiniz Bayan Neveu. Sanrm bana

verdiiniz..."

Sophie sanki Langdon'n aknln bekliyormu gibi hemen atlarak, "Hayr, doru

numara," dedi. "Bykeliliin otomatik mesaj sistemi var. Mesajnz dinlemek iin
ulam

ifrenizi girmeniz gerek."

Langdon gzlerini dikmi bakyordu. "Ama..."

"Size verdiim kttaki basamakl numara."

Langdon garip yanll aklamak iin azn at ama Sophie, ona susmasn syleyen

ok ksa bir bak frlatt. Yeil gzleri kristal kadar berrak bir mesaj iletmiti.

Soru sorma. Sadece yap.

Sersemleyen Langdon, kttaki dahili numaray tulad: 454.

Sophie'nin brakt mesaj birden kesildi ve Langdon elektronik bir sesin Franszca:
"Bir

yeni mesajnz var," dediini duydu. Grne baklrsa 454 Sophie'nin evden
uzaktayken

mesajlarn dinlemek iin kulland ulam numarasyd.

Ben bu kadnn mesajlarn m dinleyeceim?


Langdon artk bandn dndn duyabiliyordu. Sonunda durdu ve makine devreye
girdi.

Langdon mesaj dinlemeye balamt. Hattaki ses yine Sophie'ye aitti.

Mesaj, korkak bir fsltyla, "Bay Langdon," diye balyordu. "Bu mesaja tepki
vermeyin.

Sakince dinleyin. u anda tehlikedesiniz. Verdiim talimatlara harfiyen uyun."

* Merhaba, ben Sophie Neveu.

** imdi size yant veremiyorum, ama...


10

Silas, retmen'in onun iin kiralad siyah Audi'nin direksiyonunda oturuyor ve

muhteem Saint-Sulpice Kilisesi'ne bakyordu. Aadan projektrlerle aydnlatlm iki


an

kulesi, binann uzun gvdesinin stnde salam bekiler gibi duruyorlard. Her iki
yanda, ince

desteklerden oluan glgeli sra, gzel bir yaratn kaburgalarn andryordu.

Kfirler kilit tan saklamak iin Tanrnn evini kullandlar. Kardelik bir kez daha

yanlsama ve dzenbazlk konusundaki efsanevi nn teyit etmiti. Silas kilit tan


bulup,

retmen'e vermek iin sabrszlanyordu, bylece kardeliin uzun zaman nce

vefakrlardan aldn yerine koyabileceklerdi.

Bu, Opus Dei'yi ok gl klacak.,

Audi'yi Saint-Sulpice'in nne park eden Silas derin bir nefes alrken kendini, akln

elindeki iten temizlemeye ikna etmeye alyordu. Srt hl akamn erken saatlerinde

kendine verdii bedensel ileden tr aryordu ama bu ac, Opus Dei, onu
kurtarmadan

nceki hayatnda ektii kederlerle kyaslandnda hafif kalyordu.

Hatralar hl ruhunu ele geirmeye alyorlard.


Silas kendine, nefretinden arn, diye emir verdi. Sana ktlk yapanlar bala.

Saint-Sulpice'in ta kulelerine bakan Silas bu tandk akntyla... onu genlik yllarndaki

dnyas olan hapse bir kez daha atarak, gemii hatrlatan o gle mcadele etti. Arafa
dair

anlar, her zamanki gibi duygularnda frtnalar kopartarak geldiler... ryen lahana
kokusu,

llerin, insan sidiinin ve dklarn pis kokusu. Pireneler'in uuldayan rzgrna kar

aresizlik gzyalar ve unutulmu adamlarn hkrklar,

Andorra, diye dnrken kaslarnn gerildiini hissediyordu.

Silas'n, spanya ile Fransa arasndaki o kra ve ssz hkmdarlkta lmekten baka

hibir ey istemedii ta hcresinde titrerken kurtarlmas inanlmazd.

O zamanlar bunu anlamamt.

Ik, gk grltsnden ok sonra gelir.

Ailesinin kendisine verdii ad hatrlamamasna ramen, o zamanlar ismi Silas deildi.

Yedi yandayken evden ayrlmt. ri csseli bir rhtm iisi olan sarho babas,
Albino bir

evlat sahibi olduu iin fkeliydi. Olann utan verici durumundan tr annesini

sulayarak, onu srekli dvyordu. ocuk, annesini korumaya kalkt zaman kt


ekilde

dayak yiyordu.
Bir gece korkun bir kavga olmutu ve annesi bir daha ayaa kalkamamt. ocuk,

annesinin yannda dururken, olanlar engelleyemedii iin dayanlmaz bir vicdan azab

duymutu.

Bu benim suum!

ocuk vcudu bir eytan tarafndan idare ediliyormuasna mutfaa giderek bir kasap

ba almt. Hipnotize olmu bir halde, babasnn sarho yatt yatak odasna
ynelmiti.

ocuk tek kelime etmeden onu srtndan baklamt. Babas ac iinde feryat ederek,
yan

dnmeye alm ama olu onu bir kez, bir kez, bir kez daha baklamt, ev sessizlie

kavuana kadar.

ocuk evden kam, fakat Marsilya sokaklarn bir o kadar dmanca bulmutu. Garip

grn, onu evden kaan dier genler arasnda istenmeyen biri haline getiriyordu.
Harap

olmu bir fabrikann bodrum katnda, iskeleden ald meyve ve i balkla tek bana

yaamak zorunda kalmt. Tek arkada plkte bulduu yrtk prtk dergilerdi ve
onlar

okumay kendi kendine renmiti. Geen zamanla birlikte glenmiti. On iki yama

geldiinde baka bir babo ya kendinden iki kat byk bir kz sokaklarda onunla
dalga

gemi ve yemeini almaya kalkm ve kendini lmne dayak yerken bulmutu.


Yetkililer
onu kzn stnden ektiklerinde ona bir ltimatom vermilerdi -ya Marsilya'y terk
edersin ya

da ocuk hapishanesine gidersin.

ocuk sahilden aa inerek Toulon'a gitmiti. Zaman getike sokaklardaki acyan

baklar, korku dolu baklara dnmt. ocuk gl gen bir erkek olmutu. nsanlar

yanndan geerken, fsldattklarn duyabiliyordu. Bir hayalet, diyorlard, beyaz tenine

bakarken gzleri korku dan alrd. eytani gzlere sahip bir hayalet!

Ve o kendini bir hayalet gibi hissediyordu... effaft... bir limanda br limana

szlyordu.

nsanlar sanki onun iini gryorlard.

On sekiz yanda, bir liman kasabasnda kargo gemisinden bir ka kurutulmu jambon

almaya alrken, bir ift tayfa tarafndan yakalamt. Onu dvmeye balayan iki
denizci

tpk babas gibi bira kokuyordu. Canavarn korku ve nefret dolu anlar su yzne
kmt.

Gen adam elleriyle, ilk denizcinin boynunu krmt. kincisinin ayn kaderi
paylamasn

gelen polisler engellemiti.

ki ay sonra prangalarla Andorra'daki hapishaneye varmt.


Gardiyanlar onu plak ve m bir halde ieri tkarken hcre kiler, hayalet kadar

beyazsn, diyerek onunla alay etmilerdi. Mira el pectro! Belki de hayalet bu


duvarlardan

geer!

Geen on iki yl sresince, effaflatn anlayncaya kadar bedeni ve ruhu soldu.

Ben bir hayaletim.

Arlm yok.

Yo soy un espectro... plido como una fantasma... caminando mundo a solas.

Bir gece hayalet, dier tutuklularn barlaryla uyanmt. zeri de uyuduu zemini

hangi grnmez gcn salladn ya da hcresindeki harlar hangi kuvvetli elin


silkelediini

bilmiyordu ama o ayaa frlar frlamaz, tam uyuduu yere iri bir kaya paras dmt.
Tan

geldii grmek iin ban kaldrdnda sallanan duvarda bir delik aldn grd,
arkasnda

on yldr grmedii bir manzara vard. Ay.

Yer hl sallanrken, hayalet kendini engin bir manzaraya alan uurumdan ormana
inen,

dar bir tnelin iinde ilerlerken buldu. Alk ve yorgunluktan lgna dnm bir halde
gece

boyunca aa doru kotu.


Bilincini kaybetmek zereyken, afak vakti kendini tren raylarnn ormann iinden
getii

bir aklkta buldu. Raylar takip ederken sanki rya da yryordu. Grd bo yk

vagonuna snmak ve dinlenmek iin kvrld. Uyandnda tren hareket ediyordu. Ne


kadar

oldu? Ne kadar uzaktaym? Midesinde bir sanc byyordu. lyor muyum? Yeniden
uyudu

Uyandnda bu kez birisi ona baryor, vuruyor ve yk vagonun aa itiyordu. Kanlar

akarken ac iinde, kk bir ky yemek arayarak dolat. Sonunda, vcudu bir adm
daha

atamayacak kadar gsz dt, yol kenarna uzand ve bilincini kaybetti.

Ik yavaa belirdi ve hayalet ka zamandr l olduunu tahmin etmeye alt. Bir


gn?

gn? nemi yoktu. Yata bulutlar kadar yumuakt ve havada tatl bir mum kokusu
vard.

sa oradayd ve ona bakyordu. Buradaym, dedi sa. Ta kenara yuvarland ve sen


yeniden

dodun.

Uyudu ve uyand. Zihni bulanmt. Cennete hi inanmamt, buna ramen sa, onu

gzetiyordu. Yatann yannda yemek belirdi ve hayalet onu yedi, adeta kemiklerinin
stnde

et olutuunu hissediyordu. Yeniden uyudu. Uyandnda sa hl ona glmseyerek

konuuyordu. Kurtarldn olum. Benim yolumu izleyenler kutsananlardr.

Bir kez daha uyudu.


Ac dolu bir lk hayaleti uykusundan kaldrmt. Vcudu yataktan frlayarak,

koridordan seslerin geldii yere yneldi. Mutfaa girdiinde iri bir adamn ufak tefek
bir

adam dvdn grd. Hayalet sebebini bilmeksizin iri adam yakalad ve onu duvara

frlatt. Adam katnda hayalet, rahip kyafeti giymi yerde yatan gen bir adamn
yannda
duruyordu. Rahibin burnu fena halde krlmt. Kanlar iindeki adam yerden kaldran

hayalet, onu koltua gtrd.

Rahip garip bir Franszcayla, "Teekkrler dostum," dedi. "Ba paras hrszlar
buraya

ekiyor. Uykunda Franszca konutun. spanyolca da biliyor musun?"

Hayalet ban hayr anlamnda iki yana sallad.

Bozuk Franszcasyla, "smin nedir?" diyerek devam etti.

Hayalet ailesinin kendisine verdii ismi hatrlayamyordu. Tek duyduunu hapishane

gardiyanlarnn alayc szleriydi.

Rahip glmsedi. "No hay problema. Benim adm Manuel Aringarosa. Madrid'li bir

misyonerim. Buraya, Obra de Dios iin bir kilise kurmaya gnderildim."

Neredeyim?" Sesi derinlerden geliyordu.

"Oviedo. spanya'nn kuzeyinde."

"Buraya nasl geldim?"

"Birisi seni kapma brakm. Hastaydn. Gnlerdir buradasn."

Hayalet kendisiyle ilgilenen gen adama bakt. Birisi ona iyi davranmayal yllar
olmutu.

"Teekkrler rahip."

Rahip kanl dudana dokundu. "Mteekkir olan benim dostum."

Hayalet ertesi sabah uyandnda, dnyas daha berrakt. Yatann stndeki armha

bakt. Artk onunla konumad halde, varlnda huzur buluyordu. Yatanda


dorulunca,

komodinin stnde bulduu gazete kuprn grnce armt. Bir haftalk makale

Franszcayd. Hikayeyi okuduunda korku duydu. Dalardaki bir hapishaneyi ykan bir

depremden ve tehlikeli mahkmlarn serbest kaldndan bahsediyordu.

Kalbi arpmaya balamt. Rahip kim olduumu biliyor! Uzun zamandr duymad bir

duyguyu yayordu. Utan. Sululuk. Bunlara yakalanma korkusu elik ediyordu.


Yatandan

frlad. Nereye kaacam?

Kapdan gelen ses, "Kitab Mukaddes," dedi.

Hayalet korku iinde dnd.

Gen rahip ieri girerken glmsyordu. Burnu garip bir sekili sargya alnmt ve
elinde

bir ncil tutuyordu. "Senin iin Franszca tane buldum. aretli blm."

Ne yapacan bilemeyen hayalet ncil'i ald ve pederin iareti blme bakt.


Afetler 16.

Dizelerde, plak ve dvlm bir halde hcresinde yatarken Tanr'ya ilahiler syleyen

Silas isimli bir mahkm anlatlyordu. Hayalet dizeye geldiinde nefesi kesilmiti.

"...Ve birden byk bir deprem oldu, bylece hapishanenin temelleri sarsld ve tm

kaplar ald."

Gzlerini rahibinkilere dikmiti.

Rahibin yznde scak bir tebessm vard. "Bundan byle dostum, eer baka adn
yoksa

ben sana Silas diyeceim."

Hayalet bo bir ifadeyle ban sallad. Silas. Ona beden verilmiti. Benim adm Silas.

Rahip, "Kahvalt vakti," dedi. "Bu kiliseyi kurmakta bana yardm edeceksen gce

ihtiyacn olacak."

Akdeniz'den 6000 metre ykseklikte, 1618 sefer sayl Alitalia trblansa girerek

zpladnda, yolcular tedirginlik iinde kmldanmlard. Piskopos Aringarosa durumu


fark

etmemi gibiydi. O, Opus Dei'nin geleceini dnyordu. Paris plannn


gelimelerinden

haberdar olmak cin sabrszlanrken, Silas'a telefon aabilmeyi diliyordu. Ama bunu

yapamazd. retmen nceden belirtmiti.


Fransz aksanyla ngilizce konuan retmen, "Bu sizin kendi gvenliiniz iin," diye

aklamt. "Elektronik haberlemeyi, nasl dinleneceini bilecek kadar iyi biliyorum.

Sonular size felaket getirebilir."


Aringarosa onun hakl olduunu biliyordu. retmen son derece dikkatli bir adamd.

Kimliini Aringarosa'dan gizlemesine ramen kendisine itaat ettirmeyi iyi biliyordu.


Ayrca,

bir ekilde ok gizli bir bilgiye ulamt. Kardeliin en nemli drt yesinin isimleri!
Bu,

retmen'in ortaya karacan iddia ettii byk dl alma yetisine gerekten sahip

olduuna piskoposu ikna eden delillerden biriydi.

retmen, ona, "Piskopos," demiti. "Tm ayarlamalar yaptm. Planmn baarya

ulamas iin, Silas'n gnler boyunca sadece benimle grmesine izin vermek
zorundasnz.

Siz ikiniz konumayacaksnz. Ben onunla gvenli kanallardan temasa geeceim."

"Ona saygl davranacak msnz?"

"nanl bir adam en yksek saygy hak eder."

"Mkemmel. O halde kabul ediyorum. Bu i bitene kadar Silas ve ben konumayacaz."

"Ben bunu sizin kimliinizi, Silas'n kimliini ve kendi yatrmlarm korumak iin

yapyorum."

"Yatrmlarnz m?"

"Piskopos, eer yeni gelimeleri renme hrsnz sizi hapse gtrrse, cretimi
deyemeyeceksiniz."

Piskopos glmsemiti. "yi bir nokta. steklerimiz birbiriyle rtyor. Tanr yardmcn

olsun!"

Yirmi milyon euro, diye dnd uan penceresinden dar bakan Piskopos. Bu tutar

Amerikan Dolar cinsinden aa yukar ayn rakama eitti. Bu kadar gl bir ey iin
ok

dk bir cret.

retmen ile Silas'n baarsz olmayacaklarna yeniden gven duydu. Para ve inan,
ok

gl tevik unsurlaryd.
11

"Une plaisanterie numirique?" Sophie Neveu'ya inanmayan gzlerle bakan Bezu Fache

sinirden mosmor kesilmiti. Saysal bir aka m? "Saunire'in ifresiyle ilgili


profesyonel

grnz, bunun bir eit matem tiksel aka olduu yolunda m?"

Fache bu kadnn kstahln kesinlikle anlayamyordu. Fache'n iine burnunu izinsiz

sokmakla kalmam, imdi de onu Saunire'in hayatnn son dakikalarnda matematiksel


bir

aka yaptna ikna etmeye alyordu.

Sophie, Franszca, "Bu ifre," dedi. "Samaln basitletirilmesi Jacques Saunire


bunu

hemen fark edeceimizi dnm olmal." Sveterinin cebinden bir kt kararak


Fache'ye

uzatt. "Deifre edilmi hali burada."

Fache kda bakt.

11235813-21

"Bu mu?" diye atld. "Yaptnz tek ey, saylan artan sraya sokmak m?"

Sophie kendinden memnun tebessm edecek kadar cesaretliydi. "Kesinlikle."


Fache'nin ses tonu grtlaks bir homurtuya dnmt. "Ajan Neveu bununla hangi

cehenneme varacaksnz bilmiyorum ama bir an nce varsanz iyi olacak."


Grnnden,

hl ABD Bykeliliindeki mesajn dinledii anlalan, telefonu kulana bastrm

Langdon'a bir gz att. Fache, Langdon'n benzi atm ifadesinden haberlerin iyi
olmadn

sezinlemiti.

Sophie meydan okuyan tehlikeli bir tonla, "Yzba," dedi. "Elinizdeki say dizimi,

tarihteki en nl matematiksel dizimlerden biridir."

Fache nl olma mertebesine eriecek bir matematik dizimi bulunduunun farknda bile

deildi ve Sophie'nin dncesiz ses tonu kesinlikle houna gitmemiti.

Fache'nin elindeki kd bayla iaret ederek, "Bu Fibonacci Dizimi," dedi. "Her bir

saynn, kendisinden nceki iki saynn toplamna eit olduu bir say dizisidir."

Fache rakamlar inceledi. Her say, gerekten de nceki iki saynn toplamna eitti ama

Fache tm bunlarn Saunire'in lmyle balantsn anlayamyordu.

"Bu ardk say serisini, on nc yzylda, matematiki Leonardo Fibonacci buldu.

Saunire'in yere yazd tm saylarn nl Fibonacci Dizimi'ne ait olmas kesinlikle


tesadf

olamaz."

Fache dakikalarca gen kadna bakt. "Pekl, eer tesadf deilse, Jacques Saunire'in
neden byle bir ey yaptn syler misin? Ne diyor? Bu ne anlama geliyor?"

Sophie omuzlarn silkti. "Hibir ey. Bu basit bir kriptografi akas. Tpk, bir iirin

kelimelerini alp, herhangi biri kelimelerin ortak paydasn fark edecek mi diye onlar

geliigzel kartrmak gibi."

Fache ne doru gzda veren bir adm att ve yzn Sophie'ninkine olabildiince

yaklatrd. "Umarm bundan daha tatminkr bir aklaman vardr."

Geriye doru eilirken Sophie'nin yumuak hatlar

artacak kadar sertlemiti. "Yzba,

bu gece burada olanlarn ciddiyetini gz nnde bulundurarak, Jacques Saunire'in


sizinle

oyun oynadn bilmek isteyeceinizi dndm. Belli ki istemiyormusunuz. Kriptoloji

mdrne artk bizim yardmmza ihtiyacnz olmadn bildireceim."

Bunu syledikten sonra topuklarnn stnde dnd ve geldii yne doru ilerlemeye

balad.

Hayretler iindeki Fache, onun karanlkta kayboluunu izledi. Bu kadn akln m


kard?

Sophie Neveu az nce kendi eliyle profesyonel intiharn imzalamt.


Fache hl telefonda olan Langdon'a bakt. Telefondaki mesajn dinlerken, eskisinden

daha kaygl grnyordu. ABD Bykelilii. Bezu Fache pek ok eyi kmserdi...
ama

ok az onu ABD Bykelilii kadar fkelendirebiliyordu.

Fache ile bykeli ortak dileri mevzularnda sklkla boynuzlarn birbirine

geiriyordu, en ok arptklar konu turist Amerikallarn polis glerince


alkonulmasyd.

DCPJ, hemen her gn uyuturucu bulundurmaktan Amerikal rencileri, ya kk

fahielerle birlikte olan Amerikal iadamlarn, dkknlardan mal alma ve mlke


zarar

verme nedenleriyle Amerikal turistleri tutukluyordu. ABD Bykelilii yasal olarak

mdahale edebilir ve sulu vatandalarn, avularna ufak bir aplak yemekle paay

kurtaracaklar Birleik Devletler'e iade edilmesini isteyebilirdi.

Ve bykeli istisnasz her olayda bunu yapyordu.

Fache buna, lmasculation de la Police Judiciaire,* diyordu. Paris Match Fache'nin,

Amerikal bir suluyu srmaya alan, ama ABD Bykelilii'ne bal olduu iin
bunu

beceremeyen bir polis kpei gibi gsteren karikatrn yaynlamt.

Fache kendi kendine, ama bu gece deil, dedi. Kaybedecek ok ey var.

Robert Langdon telefonu kapattnda, hasta gibi grnyordu.


Fache, "Her ey yolunda m?" diye sordu.

Langdon glkle ban iki yana sallayabildi.

Cep telefonunu geri alrken Langdon'n ter dktn gren Fache, haberlerin kt

olduunu hissetmiti.

Fache'ye garip bir ifadeyle bakan Langdon, "Bir kaza," diye geveledi. "Bir arkada..."

Tereddt etti. "Sabah ilk uakla eve dnmem gerekiyor."

Langdon'n yzndeki ok ifadesinin gerek olduuna Fache'nin hi phesi yoktu,

bununla birlikte bir baka duyguyu daha hissedebiliyordu, sanki Amerikalnn gzlerine
ani

bir korku dolmu gibiydi. Langdon' dikkatle izleyen Fache, "Bunu duyduuma
zldm,"

dedi. "Oturmak ister misiniz?" Galerideki seyir banklarndan birini iaret etti.

Langdon bo baklarla ban sallayp, banka doru birka adm att. Duruyor, her
geen

dakika kafas biraz daha karm grnyordu. "Aslnda sanrm, tuvaleti kullansam iyi

olacak."

Fache oyalandklar iin kalarn atmt. "Tuvalet. Elbette. Birka dakikalk ara

verelim." Geldikleri uzun koridorun gerisini gsterdi. 'Tuvaletler mze mdrnn


ofisinin
arka tarafnda."

Langdon Byk Galeri koridorunun dier tarafna bakarak duraksad. "Sanrm u tarafta

daha yakn bir tuvalet var."

Fache, Langdon'n hakl olduunu fark etti. Yolun te ikisini gelmilerdi ve Byk

Galeri bir ift tuvaletle son buluyordu. "Size elik edeyim mi?"

Galeride ilerlemeye balayan Langdon ban iki yana sallad. "Gerek yok. Sanrm
birka

dakika yalnz kalmaya ihtiyacm var."

Langdon'n koridorda tek bana ilerlemesi Fache'nin ok da houna gitmemiti ama

Byk Galeri'den tek kn dier tarafta olduunu bildiinden rahatt, altndan


getikleri

kap. Bu byklkteki bir yer iin Fransz yangn ynetmelii pek ok acil k
merdiveni

yaplmasn gerektirdii halde, Saunire gvenlik sistemini altrdnda bu


merdivenler

otomatik olarak kilitlenmiti. Evet imdi sistem sfrlanm ve merdivenler yeniden


almt

ama nemi yoktu, d kaplar alrsa yangn alarm devreye girecekti, stelik darda
DCPJ

ajanlar bekliyordu. Fache'nin haberi olmakszn Langdon'n dar kmas olas


deildi.

Fache, "Bir sreliine Bay Saunire'in ofisine dnmem gerekiyor," dedi. "Ltfen gelip,
dorudan beni bulun Bay Langdon. Tartmamz gereken pek ok ey var."

Langdon karanlkta kaybolurken elini sallar gibi yapt.

* Adli polisi idi etmek.


Arkasn dnen Fache, fkeyle dier yne doru ilerledi. Kapya geldiinde altndan

geerek Byk Galeri'den kt, koridorda yrd ve Saunire'in ofisindeki komuta


merkezine

frtna gibi dald.

"Sophie Neveu'nun bu binaya girmesine kim izin verdi?" diye bard.

lk cevap veren Collet oldu. "Dardaki gvenlik grevlilerine ifreyi zdn

sylemi."

Fache etrafna baknd. "Gitti mi?"

"Sizinle birlikte deil mi?"

Gitmi." Fache karanlk koridora bir gz att. Belli ki Sophie, dar kmadan evvel
durup

dier grevlilerle sohbet edecek halde deildi.

Fache bir an iin, giri katndaki gvenlik polislerine telsizle Sophie'yi durdurmalarn
ve

binadan kmadan yanna getirmelerini sylemeyi istedi. Bunu bir kez daha dnd.

Konuan sadece gururuydu... Son sz sylemeyi istiyordu. Bu gece yeterince


oyalanmt.

Onu kovmak iin sabrszlanrken, kendi kendine Ajan Neveu ile daha sonra ilgilenirsin,

dedi.
Aklndan Sophie'yi kartan Fache, bir sre iin Saunire'in masasnda duran minyatr

valye heykeline bakt. Sonra Collet'ye dnd, "Onu gryor musun?"

Collet ban bir kez sallad ve dizst bilgisayarn Fache'ye evirdi. Zemin planndaki

krmz nokta aka seilebiliyor ve UMUM TUVALET yazan odada yanp snyordu.

Bir sigara yakp, koridora doru yryen Fache, "Gzel," dedi. "Bir telefon aacam.

Langdon tuvaletten baka bir yere gitmesin."


12

Robert Langdon Byk Galeri'nin sonuna doru yorgun admlarla yaklarken,

sersemlediini hissediyordu. Sophie'nin telefon mesajn zihninde tekrarlayp


duruyordu.

Koridorun sonunda, uluslararas iaret dilinde p adamlarla ifade edilen tuvaletin


kl

tabelalar onu, zerinde talyan izimlerinin bulunduu labirent eklindeki bir dizi
blmeye

gtrmt. Blmeler tuvaletleri grnrden saklyordu.

Erkekler tuvaletini bulan Langdon ieri girdi ve klar at.

erisi botu.

Lavabonun yanna giderek, yzne souk su arpt ve aylmaya alt. Kuvvetli floresan

plak fayanslarda parlyor ve ierisi amonyak kokuyordu. Yzn kurularken,


tuvaletin

kaps gcrdayarak ald. Arkasn dnd.

Yeil gzleri korkuyla parlayan Sophie Neveu ieri girmiti. "Tanrya kr ki


geldiniz.

Fazla vaktimiz yok."

Lavabolarn yannda duran Langdon, DCPJ Kriptograf Sophie Neveuya aknlkla


bakyordu. Langdon yalnzca dakikalar nce yeni gelen kriptografn deli olduunu
dnerek,

telefondaki mesajn dinlemiti. Ama dinledike, Sophie Neveu'nun son derece ciddi

olduunu anlamt. Bu mesaja tepki vermeyin. Sakince dinleyin. u anda tehlikedesiniz.

Verdiim talimatlara harfiyen uyun. Tereddt eden Langdon, Sophie'nin tavsiyelerine

uymaya karar vermiti. Fache'ye, telefonun lkesinde kaza geiren bir arkadayla ilgili

olduunu sylemiti. Daha sonra Byk Galerinin sonundaki tuvaleti kullanmak


istemiti.

Nefes nefese kalan Sophie, imdi onun nnde duruyordu. Langdon floresan nda

onun gl havasnn yumuak hatlarndan kaynaklandn grnce armt. Sadece

baklar sertti ve ok katmanl Renoir portrelerini artryordu... gizemli fakat


belirgin,

gizem perdesini bir ekilde kaybetmeyen bir yreklilik.

"Sizi uyarmak istedim Bay Langdon..." diye sze balayan Sophie hl nefes almaya

alyordu. "Siz gzetim altndasnz. Polis sizi gzaltna ald." Konuurken, aksanl

ngilizcesi fayans duvarlarda yanklanarak, sesine bouk bir nitelik kazandryordu.

Langdon, "Ama... neden?" diye sordu. Sophie, ona telefonda bir aklamada bulunmutu

ama bunu, onun azndan duymak istiyordu.

Ona doru adm atarken, "nk," dedi. "Fache'nin bu cinayetteki baphelisi


sizsiniz."

Langdon'n kelimelerle aras iyiydi ama yine de son derece mantksz geliyordu.
Sophie'ye

gre, Langdon bu gece Louvre'a simgebilim uzman olarak deil, bir pheli olarak

arlmt ve DCPJ'nin en sk kulland sorgu metotlarndan birinin gzetim altndaki


sulu

hedefi olduunun farknda deildi. Bu usta aldatmacada polis pheliyi cinayet


mahalline

davet eder ve sinirlerine hkim olamayp, kendini ele vereceini mit ederek onunla
mlakat

yapard.

Sophie, "Ceketinizin sol cebine bakn," dedi. "Sizi gzaltna aldklarna dair bir delil

bulacaksnz."

Langdon gittike evhamlanyordu. Cebime mi bakaym? Bir ucuz sihir numarasna

benziyordu.

"Sadece bakn."

aknlk iindeki Langdon, elini tvit ceketinin sol cebine gtrd, o cebi hi

kullanmazd. Cebi kurcaladnda hibir ey bulamad. Ne bekliyordun ki? Yeniden

Sophie'nin deli olabileceini dnmeye balamt. O srada parmaklan beklenmedik


bir

nesneye dokundu. Kk ve sertti. Minik nesneyi parmaklaryla tutarak dar kartt ve

hayretle bakt. Saat pili byklnde, dme eklinde metal bir yuvarlakt. Daha nce
hi

grmedii bir eydi. "Bu ne?..."


Sophie, "GPS takip noktac," dedi. "Bulunduu yeri devaml, DCPJnin

gzlemleyebildii Kresel Mevki Sistemi'ne gnderir. Bunu, insanlarn yerini


izleyebilmek

iin kullanrz. Dnyann herhangi bir yerinde altm santim hata payyla tam yerini

gsteriyor. Sizi elektronik takibe aldlar.Otelden sizi almaya gelen ajan, siz odadan
kmadan

nce onu cebinize yerletirdi."

Langdon otel odasn hatrlamaya alt... ald ksa du, giyinmesi, odadan
karlarken

DCPJ ajannn Langdon'n tvit ceketini tutmas. Dsars souk Bay Langdon, demiti
ajan.

Paris'te bahar arklarda sylediiniz gibi deildir. Langdon, ona teekkr etmi ve
ceketi

giymiti.

Sophie'nin zeytin rengi gzleri samimiydi. "Daha nce size takip noktacndan

bahsetmedim nk cebinizi Fache'nin yannda aramanz istemedim. Onu bulduunuzu

bilemez."

Langdon'n nasl tepki vermesi gerektiine dair hibir fikri yoktu.

"Sizi GPS takibine aldlar nk kaabileceinizi dnyorlard." Durdu. "Aslnda,

kamanz umut ettiler; bu ekilde davalar kuvvetlenecekti."


Langdon, "Neden kaaym ki?" diye sordu. "Ben masumum!"

"Fache tam tersini dnyor."

fkelenen Langdon takip noktacn atmak iin p kovasna doru

"Hayr!" Sophie, onun kolunu tutarak durdurdu. "Onu cebinizde brakn. Eer onu

atarsanz sinyal hareket etmeyi kesecek ve noktac bulduunuzu anlayacaklar.


Fache'nin sizi

yalnz brakmasnn tek sebebi, bulunduunuz yeri takip edebilmeleri. Eer ne yaptn

kefettiinizi dnrse..." Sophie cmleyi tamamlamad. Bunun yerine metal diski

Langdon'n elinden ald ve tekrar tvit ceketinin cebine att. "Noktack sizinle kalsn. En

azndan imdilik."

Langdon hibir ey anlayamyordu. "Fache, benim Jacques Saunire'i ldrdm


nasl

dnebildi?"

"Sizden phelenmek iin inandrc sebepleri var." Sophie'nin yznde kat bir ifade

vard. "Burada henz grmediiniz bir delil var. Fache bunu sizden dikkatle saklad."

Langdon bakmakla yetiniyordu.

Saunire'in yere yazd metnin satrn hatrlyor musunuz?"

Langdon evet anlamnda ban sallad. Langdon saylarla kelimeleri beynine yazmt.
Sophie artk fsltyla konuuyordu. "Ne yazk ki, sizin grdnz mesajn tamam

deildi. Fache'nin fotorafn ektikten sonra, siz gelmeden nce silip temizledii
drdnc

bir dize vard."

Langdon filigran kaleminin znr mrekkebinin kolaylkla kartldn bildii halde,

Fache'nin delili neden sildiini tahmin edemiyordu.

Sophie, "Fache, mesajn son dizesinden," dedi. "Sizin haberiniz olmasn istemiyordu."

Durdu. "En azndan sizinle ii bitene kadar."

Sophie sveterinin cebinden fotorafn bilgisayar ktsn kard ve amaya balad.

"Fache, Saunire'in mesajnda sylediklerini zebilmemiz umuduyla, bu gece cinayet

mahallinin grntlerini kriptoloji birimine gnderdi. Buradaki, mesajn tamamnn

fotoraf." Sayfay Langdon'a uzatt.

Langdon hayretle resme bakt. Yakndan ekilen fotoraf, parke zemindeki parltl
mesaj

gsteriyordu. Son dize, Langdon'n midesine bir yumruk gibi inmiti.

1332211-18-5

On Draco devini al!

On sahte alim!

P.S. Robert Langdon' bul


13

Langdon saniyeler boyunca, Saunire'in dipnotunun grnd fotorafa hayretle bakt.

P.S. Robert Langdon' bul. Ayaklarnn altndaki zemin sallanyormu gibi hissediyordu.

Saunire benim ismimi ieren bir dipnot mu brakt? Ne kadar dnrse dnsn,
nedenini

kavrayamyordu.

Sophie srarc baklarla, "Fache'nin bu gece sizi neden buraya getirttiini ve neden ba

phelisi olduunuzu," dedi. "imdi anlyor musunuz?"

Langdon'n o anda tek anlayabildii, Saunire'in katilini ismiyle ihbar edeceini

sylediinde Fache'nin neden o denli memnun grndyd.

Robert Langdon' bul.

Langdon, "Saunire bunu neden yazd?" diye sordu, aknl fkeye dnyordu.
"Ben

Jacques Saunire'i niye ldrmek isteyeyim?"

"Fache nedenini henz bulamad ama belki siz aklarsnz umuduyla bu geceki tm

konumanz kaydediyordu."

Langdon azn at ama tek kelime edemedi.


Sophie, "Minyatr bir mikrofon takt," diye aklad. "Sinyali komuta merkezine
gnderen

cebindeki bir vericiye bal."

Langdon, "Bu imknsz," diye kekeledi. "ahitlerim var. Seminerden sonra doruca

otelime gittim. Otel resepsiyonuna sorabilirsiniz."

Fache bunu yapt bile. Elindeki rapor, resepsiyon grevlisinden odanzn anahtarn
saat

on buuk civarnda aldnz gsteriyor. Ne yazk ki cinayet saat on birde ilendi. Otel

odanzdan rahatlkla grnmeden ayrlm olabilirsiniz."

"Bu delilik! Fache'nin elinde hi delil yok!"

Sophie'nin gzleri, hi delil yok mu, dercesine bymt. "Bay Langdon, isminiz
cesedin

yannda yerde yazyordu ve Saunire'in randevu defteri, cinayetin ilendii saatte onunla

birlikte olduunuzu sylyor." Durdu "Fache'nin elinde sorgulama iin sizi merkeze

gtrmeye yetecek kadar kant var."

Langdon birden bir avukata ihtiyac olduunu anlad. "Bunu ben yapmadm."

Sophie iini ekti. "Bu Amerikan televizyon dizisi deil Bay Langdon. Fransa'da
kanunlar

polisi korur, suluyu deil. Ne yazk ki bu davada iin iine medya da giriyor. Jacques

Saunire Paris'te tannan ve sevilen bir kiiydi, cinayet haberi sabah gazetelerinde yer
alacaktr. Hemen bir aklama yapmas iin Fache'ye bask yapacaklar, nezarette bir
pheli

bulundurmas onun asndan ok daha iyi olur. Sulu olun ya da olmayn, gerekten
olanlar

zene kadar sizi DCPJ'de tutacaklardr."

Langdon kendini kafese tklm bir hayvan gibi hissediyordu. "Bana tm bunlar neden

anlatyorsunuz?"

"nk Bay Langdon, sizin masum olduunuza inanyorum." Sophie bir sre uzaklara,

daha sonra tekrar onun gzlerine bakt. "Hem ayrca, banzn belada olmas bir bakma

benim suum."

"Affedersiniz? Saunire'in suu benim stme atmas

sizin suunuz mu?"

"Saunire suu sizin stnze atmaya almyordu. Bu bir hatayd. Yerdeki o mesaj

aslnda bana yazlmt."

Langdonn bunu kavrayabilmesi bir dakikasn ald. "Anlayamadm?"

"O mesaj polise yazlmamt. Mesaj

bana yazmt. Sanrm her eyi ylesine hzl

yapmas gerekiyordu ki, polisin bundan ne anlayacan dnemedi." Durdu. "Saysal

ifrenin bir anlam yok. Saunire soruturmaya kriptograflarn katlmas iin bunu yazd,
bylece bana gelenlerden hemen haberim olacakt."
Langdon ilgiyi kurmaya balamt. Sophie Neveu'nun akln karm olmas bu noktada

yoruma akt ama en azndan kendisine neden yardm etmeye altn artk anlyordu.
P.S.

Robert Langdon' bul. Mze mdrnn Langdon' bulmas iin kendisine ifreli bir
dipnot

braktna inand belliydi. "Peki ama mesaj neden size braktn dnyorsunuz?"

Yavan bir sesle, "Vitruvius Adam," dedi. "Da Vinci'nin almalar arasnda en
sevdiim

eskiz daima bu olmutur. Bu gece onu benim dikkatimi ekmek iin kulland."

"Bekle biraz. Yani mze mdrnn, senin en sevdiin eseri bildiini mi sylyorsun?"

Ban sallad. "zgnm. Batan sylemeliydim. Jacques Saunire ve ben..."

Sophie'nin sesi boulmutu. Langdon, onun sesinde bir melankoli sezinledi, grnrn

altnda yatan bir ac vard. Sophie ile Jacques Saunire'in zel bir ilikisi bulunduu
belli

oluyordu. Fransa'da, yalanmaya balayan erkeklerin gen metresler tuttuunu bilen


Langdon,

nnde duran gen ve gzel kadn inceledi. yle bile olsa Sophie Neveu kiralk bir
kadna

hi benzemiyordu.

Sesi artk fslt haline dnen Sophie, "On yl nce kopmutuk," dedi. "O zamandan
beri
hemen hemen hi grmedik. Bu gece Kripto telefonla ldrld haberini alnca ve
ben

vcudundaki ekillerle yerdeki metni grnce, bana bir mesaj gndermeye altn
fark

ettim."

"Vitruvius Adam yznden mi?"

"Evet. Ve P.S. harfleri yznden."

"Dipnot mu?"

Ban hayr anlamnda sallad. "P.S. benim ismimin baharfleri."

"Ama senin adn Sophie Neveu."

Sophie ban evirdi. "Ben onunla yaarken P.S. benim takma admd" Yz kzarmt.

"Prenses Sophie anlamna geliyor."

Langdon hi tepki vermedi.

"Aptalca, biliyorum," dedi. "Ama bu on yl nceydi. Ben kk bir kzken."

"Sen onu kk bir kzken mi tanyordun?"

Olduka iyi," derken gzleri dolmutu. "Jacques Saunire benim bykbabamd.


14

Komuta merkezine girerken, sigarasndan son bir nefes alan Fache, "Langdon nerede?"

diye sordu.

"Hl erkekler tuvaletinde efendim." Temen Collet bu sorunun geleceini tahmin

ediyordu.

Yzba, omzunun stnden GPS noktasna baktnda, Collet arklarn dnmeye

baladn duyar gibi olmutu. Fache gidip Langdon' kontrol etme arzusunu bastrmaya

alyordu. Aslnda gzaltna alman kiiye istedii kadar sre ve mmkn olduunca

zgrlk verilerek, kendini serbest zannetmesi salanrd. Langdon'n kendi iradesiyle

dnmesi gerekiyordu. Yine de aradan on dakika gemiti.

ok uzun.

Fache, "Langdon'n bizi atlatma ihtimali var m?" diye sordu.

Collet ban iki yana sallad. "Erkekler tuvaletinde hl kprdanmalar gryoruz, bu


GPS

noktacn hl tad anlamna geliyor. Belki de rahatszlanmtr. Noktac bulmu

olsayd, kartp kamaya alrd."

Fache saatine gz att. "Gzel."


Fache'nin zihni hl megul gibi grnyordu. Collet gece boyunca yzbada
allmadk

bir gerginlik hissetmiti. Genellikle olaylara tarafsz bakan ve bask altnda sknetini

kaybetmeyen Fache bu gece sanki sel meselesi gibi davranyor ve iine duygularn

kartryor gibiydi.

armamak gerekir, diye dnd Collet. Fache'nin bu tutuklamaya fazlasyla ihtiyac

var. Son gnlerde Bakanlar Kurulu ile medya Fache'nin saldrgan tarzn, nemli

bykeliliklerle ztlamasn ve yeni teknolojik yapt byk yatrmlar aka


eletirir

olmutu. Bu gece bir Amerikalnn teknoloji sayesinde, nemli bir su yznden

tutuklanmas, Fache'ye ynelik eletirileri uzun bir sre susturacak ve iyi bir
ikramiyeyle

emekli oluncaya dek grevde kalmasna yardmc olacakt. Bu ikramiyeye ihtiyac


olduunu

Tanr da biliyor, diye dnd Collet. Fache'nin teknoloji tutkusu hem mesleki, hem de
ahsi

alanda zarar vermiti. Tm birikimlerini teknoloji lgnl uruna harcad ve


gmleini

bile kaybettii syleniyordu Ve Fache sadece en iyi kalite gmlekler giyen bir adamd.

Bu gece hl bol vakti vard. Talihsiz olmasna karn, Sophie Neveu'nun sebep olduu

kesinti sadece ufak bir przd. O artk gitmiti ve Fache'nin elinde hl oynayaca
kartlar

vard. Langdon'a isminin yerde yazdn henz sylememiti. P.S. Robert Langdon' bul.
Amerikalnn bu kk delil karsnda gsterecei tepki onu ele verecekti.

Ofisteki DCPJ ajanlarndan biri onu, "Yzba," diye ard. "Bu telefona cevap

vermeniz iyi olacak sanrm." Kaygl bir ifadeyle, elinde telefon ahizesini tutuyordu.

Fache, "Kim o?" diye sordu.

Ajan kalarn att. "Kriptoloji birimi mdr."

"Ve?"

"Sophie Neveu hakknda efendim. Ters giden bir eyler var."


15

Zaman gelmiti.

Siyah Audi'den inerken Silas kendini gl hissediyordu. stnden kaan cppesi, gece

esintisiyle hrdyordu. Havada deiim rzgrlar esiyor. nndeki iin kuvvetten ok

incelik gerektirdiini biliyordu, bu yzden silahn arabada brakmt. On mermi


alan

Heckler Koch 40' ona retmen vermiti.

Tanrnn evinde lm silahna yer yoktur.

Bu saatte byk kilisenin nndeki meydan bombotu. Saint-Sulpice' in bittii yerde

grlebilen tek canl, gece gezinen turistlere satlk mallarn gsteren ergenlik
andaki

fahielerdi. Kemale ermi vcutlar Silas'n beline tandk bir ihtiras yayyordu.
gdsel

olarak kaslan uyluklar, kancal kee kemerinin etine batmasna neden oldu.

htiras bir anda snmt. Silas on yldr kendini tm cinsel zevklerden, hatta kendi

kendine yaptklarndan bile uzak tutuyordu. Tark emrediyordu, Opus Dei'nin izinden
gitmek

iin ok fazla fedakrlkta bulunduunu biliyordu ama karlnda ok daha fazlasn


almt.

Mebbet bekrlk yemini ve tm ahsi menfaatlerden feragat etmek byk fedakrlk


saylmazd. inden kt yoksulluk ve hapishanede kat cinsel vahetler
dnldnde,

mebbet bekrlk tahamml edilebilir bedeldi.

Tutuklanp, gemi ile Andorra'daki hapishaneye gnderildiinden beri ilk kez Fransa'ya

geri dnen Silas anavatannn, kurtarlm ruhunnun vahi anlar canlandrarak,


kendisini

snadn hissedebiliyordu. Yeniden dodun, diye hatrlatt kendine. Tanr'ya bugn


sunduu

hizmet bir cinayet gnahn gerektirmiti ve Silas biliyordu ki bu, sonsuza kadar
kalbinde

sessizce tamas gereken bir fedakrlkt.

nancnn ls, katlanabildiin aclardr, demiti ona retmen. Silas aclara yabanc

deildi ve kendini, ona verilen vazifelerin daha yksek bir makamca emredildiini
syleyenretmen'e ispat edebilmek iin sabrszlk duyuyordu.

Kilise giriine doru ilerleyen Silas, "Hago la obra de Dios,"* diye fsldad.

Devasa kapnn glgesinde duraksayp, derin bir nefes ald. Yapmak zere olduu ii ve

kendisini ieride gerekten neyin beklediini o ana dek fark etmemiti.

Kilit ta. Bizi son hedefimize gtrecek.

Hayalet beyaz yumruunu kaldrd ve kapya kez vurdu.

Dakikalar sonra, devasa ana kapnn srgleri hareket etmeye balad.


* Tanrnn ii.
16

Sophie binadan ayrlmadn Fache'nin ne zaman anlayacan dnyordu.


Langdonn

tamamyla altst olduunu grnce, kendi kendine onu erkekler tuvaletinde yakalamakla

doru bir i yapp yapmadn sorgulad.

Baka ne yapabilirdim?

Gznn nne, bykbabasnn rlplak, kollarn ve bacaklarn am yerde yatan

cesedini getirdi. Bir zamanlar onun iin bykbabas her ey demekti, ama bu gece
Sophie,

onun iin neredeyse hi zlmediine aryordu. likileri, yirmi iki yandayken mart

aynda bir gece aniden sona ermiti. On yl nce. Sophie, ngiltere'de okuduu
niversiteden

eve birka gn erken dnm ve yanllkla, bykbabasn grmemesi gereken bir eyi

yaparken grmt. Bugne dek inanmakta glk ektii bir sahneydi bu.

Kendi gzlerimle grmemi olsaydm...

Bykbabasnn aklama giriimlerine dayanamayacak kadar utanm ve arm olan

Sophie, yanna biriktirdii paray alarak, derhal ev arkadalaryla kendine kk bir


daire

bulmutu. Grdkleri konusunda kimseyle konumamaya yemin etmiti. Bykbabas


kartpostallar ve mektuplar gndererek Sophie'ye mitsizce ulamaya alm ve
buluup bir

aklama yapabilmek iin yalvarmt. Nasl aklayacakt? Sophie, ona bir kez hari
hi

cevap vermemiti, kendisini aramasn veya onunla halk iinde grmesini


yasaklamt.

Yapaca aklamann, durumun kendisinden daha dehet verici olmasndan korkuyordu.

Ama Saunire ondan hi vazgememiti. imdi ise Sophie'de, on yl boyunca biriken bir

ekmece dolusu mektup vard. Bykbabas sznde durarak onun isteine asla kar

gelmemi ve bir kez olsun telefon etmemiti.

Bu akamstne kadar.

"Sophie?" Bykbabasnn telesekreterindeki sesi, artc derecede telal kyordu.

"Bugne kadar senin isteini yerini getirdim... ve aramak bana ac veriyor, ama seninle

konumam lazm. Korkun bir ey oldu."

Paris'teki dairesinin mutfanda duran Sophie, bunca yl sonra onun sesini yeniden

duyunca bir rperti hissetmiti. Yumuak sesi, tatl ocukluk anlarn aklna getiriyordu.

"Sophie, ltfen dinle." Kk bir kzken hep yapt gibi, onunla yine ngilizce

konuuyordu. Okulda Franszca al. Evde ngilizce al. "Sonsuza kadar bana kzgn

kalamazsn. Yllardr sana gnderdiim mektuptan okumadn m? Hl anlamyor


musun?"

Durmutu. "Her eyi bir anda konumamalyz. Ltfen bykbabann bu isteini yerine
getir.

Beni Louvre'dan ara. Hemen. Sanrm her ikimiz de byk tehlikedeyiz."

Sophie telesekreterine bakakalmt. Tehlike mi? Neden bahsediyordu?

"Prenses..." Bykbabasnn sesi, anlayamad bir ekilde titredi. "Senden baz

eyleri

sakladm biliyorum ve bu bana, senin sevgine mal oldu. Ama bu senin iyiliin iindi.
Artk

gerei renmelisin. Ltfen, sana ailen hakkndaki gerei anlatmalym."

Sophie kendi kalbinin atn duyabiliyordu. Ailem mi? Sophie'nin ebeveynleri o henz

drt yandayken lmlerdi. Arabalar kprden nehre umutu. Bykannesiyle, erkek

kardei de arabadaydlar ve Sophie'nin tm ailesi bir anda yok olup gitmiti. Bunu

kantlayacak bir kutu dolusu gazete makalesi vard.

Bykbabasnn szleri, iini beklenmedik bir zlem duygusuyla doldurmutu. Ailem! O

ksack an iinde Sophie, kck bir kzken kendisini uykularndan uyandran ryadan

sahneler grmt: Ailem hayatta! Eve dnyorlar! Ama, ryasnda olduu gibi,
sahneler

bulanklaarak kaybolmulard.

Ailen ld Sophie. Eve dnmyorlar.

Bykbabasnn banttaki sesi, "Sophie..." dedi. "Yllardr sana anlatmak iin


bekliyordum.
Doru zaman bekledim ama artk vakit doldu. Beni Louvre'dan ara. Bu mesaj alr
almaz.
Btn gece burada bekleyeceim. Korkarm her ikimiz de tehlikedeyiz. Bilmen gereken
o

kadar ok ey var ki."

Mesaj sona ermiti.

Sophie sessizlik iinde titreyerek dururken, sanki dakikalar gemi. Bykbabasnn

brakt mesaj dnnce, sadece bir aklama mantkl geliyordu ve gerek niyeti

anlalyordu.

Bu bir yemdi.

Belli ki, bykbabas onu mitsizce grmek istiyordu. Her yolu deniyordu. Adama

duyduu tiksinti artmt. Sophie, onun lmcl hastala yakalanp, torununun kendisini
son

kez ziyaret etmesini salamak iin aklna gelen her trl hileye bavurduunu dnd.
Yine

de akllca bir seim yapmt.

Ailem.

imdi, Louvre'un erkekler tuvaletinde ayakta dururken, akamst ald telefon

mesajndaki seslerin yanklarn duyabiliyordu. Sophie her ikimiz de tehlikede


olabiliriz. Beni

ara.
Onu aramamt. Hatta buna niyet bile etmemiti. Ama imdi, pheciliinin ona hata

yaptrdn anlyordu. Bykbabas, kendi mzesinde ldrlmt. Ve yere bir ifre

yazmt.

Sophie iin bir ifre yazlmt. Bundan emindi.

Anlamn anlamam olsa da, Sophie mesajn ifreli tarzndan, kelimelerde kendisinden

bahsedildiinden emindi. Sophie'nin kriptoloji tutkusu ve yetenei, Jacques Saunire ile

birlikte bymenin getirdii bir sonutu, Saunire de ifrelere, kelime oyunlarna ve

bulmacalara merakl biriydi. Gazetedeki kriptogramlar ve bulmacalar zerek ka


pazar

geirdik?

Sophie on iki yandayken Le Monde'un bulmacasn yardm almadan zebiliyordu.

Bykbabas, ona ngilizce bulmacalar, matematik bilmeceler ve ifreli bulmacalar


getirmeye

balamt. Sophie hepsini bir solukta zyordu. Sonunda bu tutkusunu, adli polis iin
ifre

zmek olarak meslee dntrmt.

Bu gece Sophie'nin kriptograf yan, bykbabasnn iki yabancy bir araya getirmek
iin

kulland basit ifreye sayg gstermeye zorluyordu. Sophie Neveu ve Robert Langdon.

Asl soru uydu, niye?


Ne yazk ki Sophie, Langdon'n gzlerindeki akn ifadeden, bykbabasnn ikisini bir

araya getirme nedeni hakknda Amerikalnn da kendisinden fazla bir ey bilmediini

seziyordu.

Yeniden bastrd. "Siz ve bykbabam bu gece bulumay planlamz. Ne


hakkndayd?"

Langdon allak bullak olmu gibiydi. "Bulumay sekreteri ayarlad ve herhangi bir
neden

belirtmedi ve ben de sormadm. Fransz katedrallerindeki pagan ikonografileri hakknda

seminer vereceimi duyduunu dndm. O, bu konuyla ilgileniyordu ve konumadan


sonra

iki imek iin bulumann elenceli olacan dnmtm."

Sophie bunu yutmamt. Balant uydurmayd. Bykbabas, pagan ikonografisi

hakknda, dnyadaki herkesten daha fazlasn biliyordu. Bunun dnda, neredeyse


mnzevi

bir hayat yaayan bykbabas, nemli bir mesele olmadka nne gelen Amerikal

profesrle muhabbet edecek trden bir adam deildi.

Sophie derin bir nefes alp, biraz daha kurcalad. "Bu akamst bykbabam beni

arayarak, onun ve benim byk tehlikede olduumuzu syledi. Bu, sizin iin bir ey
ifade

ediyor mu?"
Langdon'n mavi gzleri kaygyla dolmutu. "Hayr, ama olanlar gz nne alrsak..."

Sophie ban sallad. Bu akamki olaylar dnldnde, korkmamas aptallk olurdu.

Bitap dm bir halde tuvaletin dier ucundaki kk dkme camn yanna yrd ve
camn
iine gmlm alarm kablolarnn ardndan sessizce dary seyretti. Olduka

yksekteydiler, en azndan on iki metre.

ini ekerek gzlerini kaldrd ve Paris'in byleyici manzarasn seyretti. Sol


tarafndaki

Seine Nehri'nin karsnda, Eyfel Kulesi duruyordu. Tam nnde Arc de Triomphe.* Ve
sa

tarafnda, Montmarte yamalarnn tepesinde, beyaz cilal ta

aaal mabetler gibi parlayan

SacrCoeur'un zarif arabesk kubbesi grlyordu.

Denon Kanad'nn en batsndaki bu noktada, Louvre'un d duvaryla arasnda yalnzca

ayrc bir kaldrm bulunan Carrousel Meydannn kuzey-gney geidi, binayla


neredeyse

ayn hizadayd. ehrin geceleri alan nakliye kamyonlar, aada trafik nn


deimesini

beklerken durmu farlaryla sanki Sophie'ye gz krpyorlard.

Yanna gelen Langdon, "Ne syleyeceimi bilmiyorum," dedi. "Bykbabanzn bize bir

eyler anlatmaya alt ortada. Ancak bu kadar yardmc olabildiim iin zgnm."

Langdonn derin sesinde samimi bir znt hisseden Sophie, pencereye arkasn dnd.

inde bulunduu bunca derde ramen, ona yardmc olmak istiyormu gibi grnyordu.

indeki retmen, diye dnd Sophie, DCPJ'nin pheliler konusunda ne kadar


heyecanl
olduunu anlad. Bu adam anlayszla dn vermeyen bir akademisyendi.

Bu da ortak noktamz, diye dnd Sophie.

Bir ifre zc olarak Sophie hayatn anlamsz verilerden anlam kartmakla

kazanyordu. Bu gece yapabildii en iyi tahmin, Robert Langdon'n farknda olsun ya da

olmasn, ihtiya duyduu bilgiye sahip olduuydu. Prenses Sophie, Robert Langdon
bul.

Bykbabasnn mesaj daha ak olabilir miydi?' Sophie'nin Langdon'la daha fazla


zamana

ihtiyac vard. Dnmek iin zamana. Gizemi birlikte zmek iin zamana. Ne yazk ki
vakit

tkeniyordu.

Ban kaldrp Langdon'a bakan Sophie, aklna gelen tek oyuna bavurdu. "Bezu Fache

sizi her an nezarete gtrebilir. Sizi bu mzeden kartabilirim. Ama imdi harekete

gemeliyiz."

Langdonn gzleri bymt. "Kamam m istiyorsunuz?"

"Yapabileceiniz en akllca i bu olur. Eer Fache'nin imdi sizi nezarete gtrmesine

izin verirseniz, DCPJ ile ABD Bykelilii davanza hangi mahkemenin bakaca

konusunda kavgalarn bitirene kadar Fransz hapishanesinde kalrsnz. Ama eer


buradan

kp bykelilie giderseniz, o zaman hkmetiniz, siz ve ben bu cinayetle ilginiz

olmadn kantlayana kadar sizi korur."


Langdon hi de ikna olmua benzemiyordu. "Unut gitsin! Tm klarda Fache'nin
silahl

adamlar var! Vurulmadan kurtulsak bile, kamak beni sulu gstermekten baka bir ie

yaramaz. Fache'ye yerdeki mesajn size yazldn ve benim ismimin bir sulama
olmadn

anlatmak zorundasnz."

Alelacele konuan Sophie, "Bunu yapacam," dedi. "Ama siz ABD Bykelilii'ne

gven iinde girdikten sonra. Buradan sadece bir ka kilometre uzaklkta ve arabam
mzenin

hemen nnde duruyor. Burada Fache'yle baa kmaya almak kumar olur. Anlamyor

musunuz? Bu gece sizin sulu olduunuzu kantlamay Fache kendine grev edindi.

Tutuklanmanz geciktirmesinin tek sebebi iddiasn kuvvetlendirecek yanl bir hareket

yapmanz ummas."

"Kesinlikle. Kamak gibi."

Sophie'nin sveterindeki cep telefonu birden almaya balamt. Muhtemelen Fache


idi.

Elini cebine sokarak telefonu kapatt.

Hzl konuarak, "Bay Langdon," dedi. "Size son bir soru sormam gerekiyor." Ve tm

gelecein buna bal olabilir. "Yerde yazanlar elbette sizin sulu olduunuzu
gstermiyor,
* Zafer Ant.
ama Fache takmna arad adamn siz olduunu syledi. Sulu olduunuza ikna
olmasnn

baka bir sebebi aklnza geliyor mu?"

Langdon birka saniye sresince sessiz kald. "Hayr hi gelmiyor."

Sophie iini ekti. Demek ki Fache yalan sylyor. Sophie nedenini tahmin edemiyordu

ama u noktada asl konu bu deildi. Asl konu, Bezu Fache'nin bu gece her ne pahasna

olursa olsun Robert Langdon' parmaklklarn arkasna tkmak istemesiydi. Sophie'nin

Langdon'a kendisi iin ihtiyac vard ve bu ikilem onu tek bir sonuca gtryordu.

Langdon' ABD Bykelilii'ne gtrmeliyim.

Pencereye dnen Sophie, dkme cama yerletirilmi alarm kablolarna ve ba


dndrc

on iki metre ykseklikten aadaki kaldrma bakt Bu ykseklikten atlarsa Langdon'n

kemikleri krlacakt. En iyi ihtimalle.

Yine de Sophie kararn vermiti.

Robert Langdon, istese de, istemese de Louvre'dan kaacakt.


17

"Cevap vermiyor da ne demek?" Fache duyduklarna inanmyormu grnyordu. "Cep

telefonunu aryorsun, yle deil mi? Yannda olduunu biliyorum."

Collet dakikalardr Sophie'ye ulamaya alyordu. "Belki de pili bitmitir. Ya da zil


sesi

kapaldr."

Fache telefonda Kriptoloji mdryle konutuundan beri endieli grnyordu.

Kapattktan sonra Collet'nin yanna gitmi ve Ajan Neveu'yu telefonla aramasn


emretmiti.

Collet bunu baaramamt, Fache ise kafesin iindeki bir aslan gibi drt dnyordu.

Collet, "Kripto neden aram?" demeyi gze ald.

Fache, ona dnd. "Draco devi ve sahte alimlerle ilgili hibir ey bulamadklarn

sylemek iin."

"Bu kadar mi?".

"Hayr, ayrca saylarn Fibonacci Dizimi'ni oluturduunu ve hibir anlam ifade

etmediini sylemek iin aramlar."

Collet'nin akl karmt. "Ama bunu sylemesi iin zaten Ajan Neveu'yu
gndermilerdi."

Fache ban iki yana sallad. "Neveu'yu onlar gndermedi."

"Ne?"

"Mdrn anlattklarna gre, emrim zerine tm takmna ona gnderdiim resimleri

aratrmalarn sylemi. Ajan Neveu geldiinde, Saunire'in fotoraflaryla ifreye


yle bir

bakm ve tek kelime etmeden ofisten ayrlm. Mdr, onun davrann


sorgulamadn

nk fotoraflardan dolay znt duyduunu anladn syledi."

"znt m? Daha nce hi len birinin cesedini grmemi mi?

Fache ksa bir an iin sessiz kald. "Benim bundan haberim yoktu, grne gre

alanlardan biri syleyinceye kadar mdrn de haberi olmam, ama Jacques


Saunire'in

Sophie Neveu'nun bykbabas olduu anlalyor.

Collet syleyecek kelime bulamyordu.

"Mdr, Neveu'nun ona imdiye dek Saunire'den hi bahsetmediini nl bir

bykbabaya sahip olmaktan dolay kendisine ayrcalkl davranlmasn istemediinden

byle davrandn tahmin ettiini syledi."

Fotoraflar grnce zldne armamak gerekir. Collet, gen kadnn kendi


ailesinden birinin yazd

ifreyi deifre etmesi iin arlmasnn ne kadar ac bir tesadf

olduunu tahmin edebiliyordu. Yine de davranlarnn mantkl bir aklamas yoktu.


"Ama

saylarn Fibonacci Dizimi'ni oluturduunu fark ettii ortada, nk buraya gelip bize

syledi. Neden bulduunu kimseye sylemeden ofisten ayrldn anlamyorum."

Collet'nin aklna, skntl gelimeleri aklayacak tek bir senaryo geliyordu. Saunire

soruturmaya kriptograflarn dahil edilmesi umuduyla yere saysal bir ifre yazm ve
bylece

kendi torununun da dahil edilmesini salamt. Peki mesajn geri kalan ksmnda bir
ekilde

kendi torunuyla m haberleiyordu? yleyse, mesaj ona ne sylyordu? Ve Langdon

bulmacann neresine uyuyordu?

Collet dncelerini devam ettiremeden, mzenin sessizlii alarm sesiyle bozuldu. Zil,

Byk Galeri'nin iinden geliyormu gibi alyordu.

Ajanlardan biri, "Alarme! diye bard, bir yandan Louvre'un gvenlik merkezindeki

yemine bakyordu. "Grande Galene! Toilettes Messieurs!* Fache, Collet'ye dnd.


"Langdon

nerede?"

* Byk Galeri! Tuvaletler msy!


"Hl erkekler tuvaletinde!" Collet dizst bilgisayarnda yanp snen krmz noktay

gsterdi. "Cam krm olmal!" Collet, Langdon'n uzaa kaamayacan biliyordu.


Paris

yangn ynetmelii, halka ait binalarda drt buuk metreden yksek pencerelerin
krlabilir

camdan yapln gerektirse de, Louvre'un ikinci katndaki bir pencereden kanca ve
merdiven

olmadan kmak intihar olurdu. Bundan baka, Denon Kanad'nn bat ucunda, stne

atlayacak aalar ya da imen yoktu. Tuvalet penceresinin tam altnda, d duvarlarn


birka

metre ilerisinde iki eritli Carrousel Meydan yer alyordu. Ekrana bakan Collet, "Aman

Tanrm; diye bard. "Langdon pencere kenarna doru hareket ediyor!"

Ama Fache oktan harekete gemiti bile. Omuz klfndan Manurhin MR-93'n eken

yzba, ofisten dar frlad.

Yanp snen nokta pencere kenarna gelip, beklenmedik bir harekette bulunurken Collet

ekran

aknlkla izliyordu. Nokta, bina cephesinin dna kmt.

Neler oluyor, diye dnd. Langdon kenarda m duruyor yoksa...

"Tanrm!" Nokta, duvarn daha da tesine giderken Collet ayaa frlad. Sinyal bir sre

iin titretikten sonra yanp snen nokta binann d cephesinin yaklak bir metre
ilerisinde
aniden durdu.

Bilgisayarn tarayan Collet, ekrana Paris'in sokak haritasn ararak GPS'i yeniden

ayarlad. Grnty byttnde sinyalin tam yerini grebiliyordu.

Artk hareket etmiyordu.

Carrousel Meydan'nn tam ortasnda kprdamadan duruyordu.

Langdon atlamt.
18

Collet'nin telsizinden yaylan ses, alarm sesini bastrrken Fache, Byk Galeri'de

koturuyordu.

Collet, "Aa atlad!" diye baryordu. "Sinyal Carrousel Meydan'nn zerinde

grnyor. Tuvalet penceresinin dnda! Ve imdi hi hareket etmiyor! Tanrm, sanrm

Langdon az nce intihar etti!"

Fache sylediklerini duymutu ama mantkl gelmiyordu. Komaya devam etti. Koridor

sonsuza kadar devam ediyormu gibi uzanyordu. Saunire'in cesedinin yanndan


geerken,

baklarn Oenon Kanad'nn sonundaki blmelere evirmiti. Alarm sesi artk daha da

yksek kyordu.

"Bekleyin!" Telsizden bir kez daha Collet'nin sesi ykselmiti. "Hareket ediyor! Tanrm,

yayor! Langdon hareket ediyor."

Fache att her admda koridorun uzunluuna lanet ederek komaya devam etti.

"Langdon daha da hzl hareket ediyor!" Collet hl baryordu. "Carrousel'den aa

kouyor. Bekleyin... hzlanyor. ok hzl hareket ediyor!"

Blmelere varan Fache aralarndan geti ve tuvalet kapsna doru kotu.


Artk telsizden gelen ses, alarm yznden glkle iitiliyordu. "Arabaya binmi
olmal!

Sanrm arabada! Ben..."

Fache dorulttuu silahyla erkekler tuvaletinden ieri dald anda Collet'in kelimeleri

alarm sesi tarafndan yutuldu. Kulak trmalayc ses sebebiyle yzn buruturarak
ieriyi

tarad.

Tuvaletler botu. Lavabo ksmnda kimse yoktu. Fache'nin gzleri hemen odann arka

tarafndaki krk cama evrildi. Akln yanna kotu ve kenardan aa bakt. Langdon

grnrlerde yoktu. Fache'nin akl hi kimsenin byle bir lgnl deneyeceini


almyordu.

Bu kadar yksekten dtyse, kesinlikle ok kt yaralanm olmalyd.

Sonunda alarm sustu ve Collet'nin sesi telsizden yeniden balad.

"...gneye gidiyor... daha hzl... Carrousel Kprs'nden Seine'i geiyor!"

Fache sola dnd. Carrousel Kprs'nden geen tek tat, Louvre'dan gneye doru

ilerleyen rmorklu devasa bir yk kamyonuydu. Kamyonun ak kasasna muamba bir

branda gerilmiti, uzaktan bakldnda kocaman bir hamaa benziyordu. Fache rpertici
bir

endie duydu, Bu kamyon, sadece dakikalar nce tam tuvalet penceresinin altndaki
krmz
kta durmutu.

Fache, delice bir risk, dedi kendi kendine. Kamyonun o brandann altnda ne tadn

Langdon'n bilmesine imkn yoktu. Ya kamyon elik tayor olsayd? Ya da beton? Hatta
ya

p tayor olsayd? On iki metrelik bir atlay. Bu lgnlkt.

Collet, "Nokta dnyor!" diye bard. "Saint-Pres Kprs'nden saa dnyor!"

Kprden geen kamyon yavalamt ve Saint-Pres Kprs'nde saa dnyordu,

Demek yle, diye dnd Fache. Hayret iinde kamyonun keyi dnerek kayboluunu

seyretti. Collet dardaki ajanlara srekli, Louvre'un dna kmalarn ve takip iin

aralarna binmelerini sylyor, bu arada telsizle kamyonun deien mevkiini dakikas

dakikasna bildiriyordu.

Fache artk sonuna geldiklerini biliyordu. Adamlar dakikalar sonra kamyonu

evreleyeceklerdi. Langdon hibir yere kaamayacakt.

Tabancasn yerine koyan Fache tuvaletten kp, telsizle Colleti arad. "Arabam
getirin.

Tutuklama srasnda orada olmak istiyorum."

Fache Byk Galeri'de koutururken, Langdon'n dten sonra hayatta kalp

kalmadn dnyordu.

Aslnda fark etmezdi.


Langdon kat. Sank suludur.

Tuvaletten yalnzca bir buuk metre uzakta Langdon ile Sophie, srtlarn tuvaletleri

gizleyen byk blmelerden birine yaslam bir halde, Byk Galeri'nin karanlnda

duruyorlard. Fache elinde tabancasyla yanlarndan hzla geip banyoya girerken,


kendilerini

glkle saklayabilmilerdi.

Son altm saniyenin nasl getiini bilmiyorlard.

Sophie dkme cam pencereyi ve iinden geen alarm kablolarn incelerken, Langdon

ilemedii bir sutan tr kamay reddederek erkekler tuvaletinde duruyordu.


Ardndan

Sophie, d lyormu gibi dikkatle aadaki sokaa bakmt.

Sophie, "Ufak bir gayretle buradan kabilirsiniz," dedi.

Gayret mi? Huzursuzlanarak, tuvalet penceresinden dar bakt.

Sokakta, ift rmorklu devasa bir kamyon, pencerenin altndaki krmz

a doru

ilerliyordu. Kamyonun kocaman kasasnn stne, yk kaplayan mavi bir muamba

gerilmiti. Langdon, Sophie'nin aklndan, dndklerinin gememesini diliyordu.

"Sophie ben buradan kesinlikle atlamam..."


Takip noktacn kartn."

aknlk iindeki Langdon elini cebine gtrp, kk metal yuvarla arad. Sophie,
onu

elinden alp, hemen lavabonun yanna gitti. Eline kaln bir sabun kalb alp, parmayla
iyice

iine gmd. Disk, yumuak yzeyin iine gmlnce, delii kapatt ve bylece aleti
sabunun

iine iyice yerletirmi oldu.

Sabun kalbn Langdon'a veren Sophie, lavabolarn altndan ar ve silindir eklinde


bir

p kovas ald. Langdon itiraz edemeden, p kovasn elinde ko ba gibi tutarak


pencereye

kotu. p tenekesinin altn pencerenin tam ortasna vurarak, cam paralamt.

stlerindeki alarm kulak trmalayc bir ses seviyesinde almaya balamt.

Bana sabunu verin!" Sophie alarm yznden glkle duyulan sesiyle baryordu.

Langdon sabunu onun eline tututurdu.

Sabunu avulayan Sophie, krk pencereden aada bekleyen kamyona bakt. Hedef

olduka bykt -sabit duran kocaman bir tente ve binayla arasnda en fazla metre
vard.

Sophie trafik klar deimek zereyken derin bir nefes ald ve sabun kalbn geceye
frlatt.
Kamyona doru dikine den sabun kalb, brandann kenarna indi ve trafik yeile

dnerken yk kasasnn iine doru kayd.

Langdon' kapya doru srkleyen Sophie, "Tebrikler," dedi. "Az nce Louvre'dan

katnz."

Erkekler tuvaletinden kap, Fache tam yanlarndan geerken glgelere saklandlar.

Yangn alarm sustuunda, Langdon, Louvre'dan ayrlan DCPJ sirenlerini duyabiliyordu.

Polis k. Fache de koarak gitmi ve Byk Galeri boalmt.

Sophie, "Byk Galeri'nin yaklak be metre gerisinde bir yangn merdiveni var," dedi.

"Artk muhafzlar gittiine gre, buradan kabiliriz."

Langdon gece boyunca baka bir ey sylememeye karar vermiti, Sophie Neveu'nun

ondan ok daha akll olduu ortadayd.


19

Saint-Sulpice Kilisesi'nin Paris'teki en tuhaf tarihe sahip olduu sylenirdi. Msr


tanras

sis onuruna yaplan eski bir tapnan stne ina edilen kilise, mimari adan Notre
Dame'a

santimi santimine benziyordu. Bu tapnak, Marquis de Sade ile Baudelaire'in vaftizine


ve

Victor Hugo'nun evlilik trenine ev sahiplii yapmt. Kiliseye bal olan ilahiyat

fakltesinde kar geleneki tarihe dair ok sayda belge bulunuyordu ve saysz gizli

cemiyetin toplant yeri olmutu.

Bu gece Saint-Sulpice'in o byk ana nef mezar kadar sessizdi, yaama dair tek belirti

akamn erken saatlerinde yaplan ayinden kalma tts kokularyd. Silas kendisini
mabede

alan Rahibe Sandrine'in tavrlarnda bir huzursuzluk sezinlemiti. Aslnda buna


armyordu.

Silas, insanlarn grntsnden rahatsz olmalarna alknd.

Rahibe, "Amerikalsnz," dedi.

Silas, "Aslen Franszm," diye yantlad. "spanya'da greve arldm ve imdi Birleik

Devletler'de okuyorum."

Rahibe Sandrine ban sallad. Yumuak gzlere sahip ufak bir kadnd. "Ve
SaintSulpice'i

hi grmediniz mi?"

'Bunun bal bana bir gnah olduunu dnyorum."

"Gndzleri daha gzeldir."

Suna eminim. Bununla birlikte, bu gece bana bu frsat sunduunuz iin size

mteekkirim."

Bunu barahip rica etti. Anlalan gl dostlarnz var."

Hibir ey bilmiyorsun, diye dnd Silas.

Ana koridorda Rahibe Sandrine'in peinden giderken, Silas mabedin sadeliine


armt.

Renkli fresklere, yaldzl sunaklara ve ahabn scaklna sahip Notre Dame'n aksine,
SaintSuipice'in

spanya'daki sssz katedralleri anmsatan bir sadelii ve boluu vard. Dekore

edilmemi olmas, ierisini daha da byk gsteriyordu. Silas tavanda ykselen


tonozlara

baktnda, devasa bir gemi teknesinin altnda durduunu hayal etti.

Uygun bir grnt, diye dnd. Kardelik gemisi sonsuzlua dek alabora olmak

zereydi. e balamak iin sabrszlanan Silas, Rahibe Sandrine'in yanndan


ayrlmasn

diliyordu. Silasn kolaylkla etkisiz hale getirebilecei ufak bir kadnd ama gerekli
olmadka g kullanmamak iin yemin etmiti. O, takva sahibi bir kadn ve kardeliin,
kilit

tam saklamak iin kilisesini semesi onun suu deil. Bakalarnn gnah yznden o

cezalandrlmamal.

"Benim yzmden uykusuz kalmanz beni ok mahcup etti rahibe."

"Hi nemli deil. Paris'teki vaktiniz kstl. Saint-Sulpice'i karmamalydnz.


Kilisenin

daha ok mimarisiyle mi yoksa tarihiyle mi ilgileniyorsunuz?"

"Dorusu rahibe, ben ruhani yanyla ilgileniyorum."

Rahibe ho bir kahkaha att. "Sylemeye gerek bile yok. Turunuza nereden balamam

gerektiini dnyordum."

Silas gzlerinin sunak zerine odaklandn hissetti. 'Tura gerek yok. Fazlasyla nezaket

gsterdiniz. Etraf kendim gezebilirim."

"Sorun deil," dedi. "Zaten uyandm artk."

Silas yrmeyi durdurdu. Artk en n sraya gelmilerdi ve sunak sadece drt buuk
metre

tede duruyordu. Dev gibi vcudunu ufak kadna evirdi, krmz gzlerine bakarken
kadnn

geri ekildiini hissedebiliyordu. "Eer kabalk olmazsa rahibe, Tanrnn evinde


yryp tur
atmaya alkn deilim. Etrafa bakmadan nce biraz yalnz kalp dua etmemin sakncas
var

m?"

Rahibe Sandrine tereddt etti. "Oh, elbette. Sizi kilisenin arka tarafnda bekleyeceim."
Silas ar elini yumuak bir hareketle kadnn omzuna koydu ve aa doru bakt.

"Rahibe, sizi uyandrdm iin zaten sululuk duyuyorum. Sizi uykunuzdan daha fazla

alkoymak istemem. Ltfen yatanza dnn. Ben sunan keyfini kartr, sonra da
kiliseden

karm."

Rahibe rahatsz olmu gibiydi. "Sizinle ilgilenilmediini dnmeyeceinize emin

misiniz?"

"Hayr kesinlikle. Dua yalnz yaplacak bir itir."

"Nasl isterseniz."

Silas elini kadnn omzundan ekti. "yi uykular rahibe. Tanrnn huzuru sizinle olsun."

"Ve sizinle." Rahibe Sandrine merdivenlere yneldi. "Ltfen dar karken, kapnn

arkanzdan iyice kapandndan emin olun."

"Dikkat edeceim." Silas, onun merdivenlerden karak gzden kayboluunu seyretti.

Sonra arkasn dnp, n srada diz kerken, kee kemerin bacana battn hissetti.

Ulu Tanrm, bugn yapacam ii senin rzan iin yapyorum...

Sunan stndeki koro balkonunun karanlnda melen Rahibe Sandrine, sessizce

trabzandan aa bakp, tek bana diz ken cppeli keii seyrediyordu. Ruhunda
hissettii

ani korku, hareketsiz kalmasn gletiriyordu. Ksa bir an iin, bu gizemli ziyaretinin,
onu

hakknda uyardklar dman olabileceinden phelendi. Bu gece, yllardr tad


emri

yerine getirmek zorunda kalabilirdi. Karanlkta saklanp, onun her hareketini izlemeye
karar

verdi.
20

Glgelerin arasndan frlayan Langdon ile Sophie, Byk Galerinin bo koridorunda

yangn merdiveni knn bulunduu yere doru usulca ilerlediler.

Langdon ilerlerken, kendisini karanlkta yapboz bulmacas zmeye alyormu gibi

hissetti. Bu bilmecenin son boyutu fazlasyla can skcyd: Adli polis ef beni cinayet

sebebiyle ieri tkmaya alyor.

"Sence," diye fsldad. "Yerdeki mesaj Fache yazm olabilir mi?"

Sophie, ona bakmak iin dnmedi bile. "mknsz."

Langdon o kadar emin deildi. "Sulu grnmem iin olduka srarl gibi. Belki de

ismimin yerde yazmasnn davasn glendireceini dnmtr."

"Fibonacci Dizimi? P.S.? Tm o Da Vinci ve tanra sembolleri? Bu bykbabamn ii

olmal."

Langdon, onun hakl olduunu biliyordu. zlerdeki semboller birbirlerine mkemmel

uyum salyorlard be keli yldz, Vitruvius Adam, Da Vinci, tanra ve hatta


Fibonacci

Dizimi. konograflar buna Eevreli Sembolik Set derlerdi. Hepsi de krdm olmu
biimde
birbirine balyd.

Sophie, "Ve bu akamst beni telefonla aramas," diye ekledi. "Bana bir ey anlatmas

gerektiini syledi. Louvre'daki mesajn bana nemli bir ey anlatmak iin harcad
son aba

olduuna eminim, anlamanza yardmc olacanz bir ey olmal."

Langdon kalarn att. On Draco devini al! On sahte alim! Hem Sophie'nin, hem de

kendi iyilii iin mesaj anlayabilmeyi isterdi. Baklarn gizemli kelimelere evirdii
andan

itibaren her ey sarpa sarmt. penceresinden yapt sahte atlay, Fache'nin gzndeki

poplaritesini bir nebze olsun arttrmayacakt. Belki de Fransz polis efi, tutuklamak
iin bir

kalp sabun peine dmenin esprili bir yann grebilirdi.

Sophie, "k kapsna az kald," dedi.

"Sence bykbabann mesajndaki saylar, dier satrlar anlamakta anahtar olabilir


mi?"

Langdon bir zamanlar, ifrenin baz satrlarnn dier satrlar deifre edecek ipular
veren,

Bacon* el yazmalar zerinde almt.

"Gece boyunca saylar dndm. Toplamlar, blmleri, arpmlar. Hibir ey

kartamadm. Matematiksel olarak rasgele yerletirilmiler. Kriptografik anlamszlk."

"Ama yine de tm saylar Fibonacci Dizimi'ne ait. Bu tesadf olamaz."


"Deil. Fibonacci saylarn kullanmak, bykbabamn bana sesleniinin bir baka

yoluydu; mesaj

ngilizce yazmak, en sevdiim izimdeki gibi yatmak ya da stne be keli

yldz izmek gibi. Tm bunlar benim dikkatimi ekmek iin yapt.

"Be. keli yldzn senin iin bir anlam var m?"

"Evet. Anlatmaya frsat bulamadm ama ben bytrken be keli yldz bykbabamla

aramzdaki zel bir sembold. Elence olsun diye Tarot kartlaryla oynardk ve benim
kartm

her seferinde tlsmlardan kard. Desteyi kendisinin dizdiine eminim, ama be keli

yldzlar bizim aramzdaki kk akayd."

Langdon bir rperti hissetti. Tarot mu oynamlard? Ortaaa ait talyan kt oyununda

geleneklere kar o kadar ok sembol vard ki, Langdon yeni kitabnda bir blm
tamamyla

Tarot'a ayrmt. Oyunun yirmi iki kartnn Barahibe, mparatorie ve Yldz gibi
isimleri

vard. lk balarda Tarot, kilisenin yasaklad ideolojileri amak iin gizli bir yol
olarak

tasarlanmt. imdilerde ise Tarot'un gizemli zellikleri modern falclara


devredilmiti.

* ngiliz bilim adam.


Tarot'ta diilerin kutsalln be keli yldzlar temsil eder, diye dnd Langdon.
Eer

Saunire oyun kartlarn torununa elence olsun diye kendisi dizdiyse, yldzlar
kullanarak

uygun bir aka yapmt.

Yangn merdivenine geldiklerinde Sophie, ak kapy dikkatle at. Alarm almamt.

Sadece dar alan kaplar alarma balyd. Sophie Langdon' dar bir dner
merdivenden

aaya doru indiriyor, basamaklardan indike hzn arttryordu.

Arkasndan kouturan Langdon, "Bykbaban," dedi. "Sana be keli yldz

anlattnda, tanralara tapnmaktan ya da Katolik Kilisesi'nin duyduu ierlemeden hi

bahsetti mi?"

Sophie ban iki yana sallad. "Ben iin matematikse! ksmyla daha fazla
ilgileniyordum,

Altn Oran, PHI, Fibonacci Dizimi, bu gibi eyler."

Langdon armt. "Bykbaban sana PHI saysn retti mi?"

"Elbette. Altn Oran." Donuk bir ifade taknmt. "Aslnda, benim de yar altn olduum

konusunda aka yapard... bilirsiniz, ismimdeki harfler yznden."

Langdon bunu biraz dndkten sonra mrldand.


s-o-PHI-e

Aa inerlerken, Langdon akln PHI'a vermiti. Saunire'in verdii ipularnn, ilk


bata

dndnden ok daha tutarl olduunu anlamaya balamt.

Da Vinci... Fibonacci saylar... be keli yldz.

Tm bunlarn, Langdon'n snflarnda defalarca dersini verdii sanat tarihinin temelini

oluturan tek bir kavramla balantl olmas inanlmazd.

PHI.

Kendini birden Harvard'da, "Sanatsal Sembolizm" dersi verirken tahtaya en sevdii


sayy

yazyormu gibi hissetti.

1.618

Langdon hevesli rencilerini grmek iin arkasn dnyordu. "Bana bu saynn ne

olduunu kim syleyebilir?"

Arka srada oturan matematik blm son snf rencilerinden biri elini kaldryordu.

"Bu PHI says." Sayy fi diye okumutu.

Langdon, "yi i kardn Stettner," diyordu. "Herkes PHI ile tansn."

Stettner srtarak, "PI ile kartrlmasn," diye eklemiti. "Biz matematikiler yle
deriz:

PHI, PI'den H kat daha havaldr!"

Langdon glmt ama espriyi baka kimse anlamamt. Stettner yerine kt.

Langdon, "Bu PHI says," diye devam etti. "Bir nokta alt yz on sekiz sanatta ok
nemli

bir saydr. Bana nedenini kim syleyebilir?" Stettner dt durumu kurtarmaya

alyordu. "ok ho olduu iin mi?"

Herkes gld.

Langdon, "Dorusu," dedi. "Stettner yine hakl. Evrendeki en gzel saynn PHI olduu

varsaylr."

Kahkahalar aniden kesilince, Stettner gurur duymutu.

Langdon projeksiyon makinesine diyalar yerletirirken, PHI saysnn Fibonacci

Dizimi'nden tretildiini anlatyordu, yalnzca her rakam, kendisinden nceki iki saynn

toplamna eit olduu iin deil, ayn zamanda komu saylarn blmleri aa yukar

1.618PHI saysn verdii iin nl olan bir dizemdi.

Langdon PHI'nn asl akl kartran yannn gizemli matematiksel douunun dnda,

doadaki temel yap ta olduunu aklad. Bitkiler, hayvanlar ve hatta insanlardaki


boyutlar

hep ayn orana, PHI'nn l'e oranna kesinlikle bal kalyordu.


Iklar kapatan Langdon, "PHI'nn doada her yerde bulunmas," dedi. "Elbette
tesadfn

ok tesindedir ve bu yzden eskiler PHI saysnn evrenin yaratcs tarafndan


nceden

tasarlandna inanmlardr. Eski bilim adamlar bir-nokta-alt-yz-on-sekiz saysnn


Altn

Oran olduunu ilan etmilerdi."

On srada oturan gen bir bayan, "Bir dakika," dedi. "Ben biyoloji son snf
rencisiyim

ve doada daha nce bu Altn Oran'a hi rastlamadm."

"yle mi?" Langdon srtmt. "Hi ar kovanndaki erkek ve dii arlar arasndaki
ilikiyi

incelediniz mi?"

"Elbette. Dii anlarn says her zaman erkek arlardan fazladr."

"Doru. Peki, dnyadaki herhangi bir ar kovannda yaayan dii arlarn saysn erkek

arlarn saysna bldnzde hep ayn sayy elde ettiinizi biliyor muydunuz?"

"yle mi oluyor?"

"Ya. PHI."

Kzn az ak kalmt. "MKNI YOK!"


Langdon spiral deniz kabuklarnn diyalarn gsterip glmserken "Var!" diye
misilleme

yapt. "Bunu tandnz m?"

Biyoloji rencisi, "Sedefli deniz helezonu," dedi. "Batmazln salayabilmek iin

etrafndaki kabuuna gaz pompalayan kafadan bacakl bir kabukludur."

"Doru. Peki her bir spiral apnn dierine orannn ne olduunu tahmin edebilir

misiniz?"

Kz deniz kabuklusunun ortak merkezli emberlerine pheyle bakyordu.

Langdon ban sallad. "PHI. Altn Oran. Bir-nokta-alt-yz-on-sekizin bire oran."

Kz akn grnyordu.

Langdon bir sonraki diyaya gemiti, ayieinin yakndan bir grn. "Ayiei

ekirdekleri zt spirallerle byrler. Her birinin apnn dierine orann tahmin


edebilir

misiniz?"

Herkes, "PHI m?" dedi.

"Bingo." Langdon diyalar ard ardna gstermeye balamt, spiral am kozalaklar,


bitki

saplarndaki yaprak dzenleri, bcek kesitleri. Hepsi de Altn Oran'a hayrete drecek

derecede uyuyordu.
Birisi, "Bu ok artc," diye haykrd.

Bir bakas, "Evet," dedi. "Ama bunun sanatla ne ilgisi var?"

Langdon, "Aha!" dedi. "Sormanza sevindim." Bir baka diya gsterdi Leonardo da

Vinci'nin nl plak erkeini gsteren soluk sar bir parmen -Vitruvius Adam. Bu
ismi De

Architectura metninde Altn Oran' ven Romal muhteem mimar Marcus Vitruvius'dan

almt.

"Kimse insan vcudunun ilahi yapsn Da Vinci kadar iyi anlayamad. Da Vinci insan

kemik yapsnn tam oranlarn lmek iin cesetten mezardan karrd. nsan
vcudunun,

oranlan her zaman PHI saysna eit olan yap talarndan meydana geldiini ilk o
bulmutur."

Snftaki herkes ona kukuyla bakyordu.

"Bana inanmyor musunuz?" Langdon meydan okuyordu. "Dua bir daha girdiinizde,

yannza bir mezura aln."

Birka futbol oyuncusu ks tas gld.

Langdon, "Sadece siz gvensiz sporcular deil," diye hatrlatt. "Hepiniz. Kzlar ve

erkekler Deneyin. Banzdan yere kadar olan mesafeyi ln Bunu, gbek deliinizden
yere
kadar olan mesafeye bln. Bilin bakalm hangi sayy elde edeceksiniz?"

Sporculardan biri inanmayan bir sesle, "PHI deil tabii ki!" diye azndan kard.

Langdon, "Evet PHI," diye cevap verdi. "Bir-nokta-alt-yz-on-sekiz. Baka rnek ister

misiniz? Omzunuzdan parmak ularnza kadar olan mesafeyi ln, daha sonra bunu,

dirseinizden parmak ularnza kadar olan mesafeye bln. Yine PHI. Baka bir tane?
Kaladan yere kadar olan mesafeyi, dizden yere kadar olan mesafeye bln. Yine PHI.

Parmak eklemleri. Ayak parmaklar. Belkemii blmleri. PHI. PHI. PHI. Dostlarm,
her

biriniz Altn Oran'n yryen birer armaansnz."

Karanlk olduu halde, Langdon hepsinin ok olduunu grebiliyordu. Bunda tandk bir

scaklk hissediyordu. Ders vermesinin sebebi de buydu. "Dostlarm, anlayacanz gibi,

dnyadaki kaosun altnda bir dzen vardr. Eskiler PHI' kefettiklerinde Tanrnn
dnya yap

tayla karlatklarna emindiler ve doaya bu yzden taptlar. Sebebi anlalyor.


Doada

Tanrnn elinin var olduu aktr, gnmzde bile paganlar mevcuttur... Toprak Ana'ya

sayg duyan dinler. Pek oumuz doa iin paganlar gibi bayram yapar, ama bunun
farkna

varmayz. Mesela 1 Mays buna mkemmel bir rnektir, baharn kutlan... cmertliini

sunmak iin topran canlanmas. Altn Oran'n znde var olan sihir, zamann
balangcnda

yazlmtr. nsan doann kurallarna gre oynar ve insan sanatla, Yaradannn elinin

gzelliini taklit etmeye altndan, bu dnem sanatta Altn Oran'a bol bol
rastlayacamz

tahmin edebilirsiniz."

Sonraki yarm saat sresince Langdon onlara Michelangelo'nun, Albert Drer'in, Da

Vinci'nin ve dierlerinin sanat eserlerine ait diyalar gstermi ve her sanatnn,


kompozisyonunda Altn Oran'a bilinli bir dikkatli bir biimde bal kaldn
aklamt.

Langdon, Yunan Partenonunun, Msr piramitlerinin ve hatta New York'taki Birlemi

Milletler binasnn mimari llerinin PHI saysna uyduunu sylemiti. PHI,


Mozartn

sonatlarnn dzenlemelerinde, Beethoven'in Beinci Senfonisinde, Bartk'un,


Debussy'nin ve

Schubert'in eserlerinde grlyordu.

Langdon onlara, Stradivarius'un bile nl kemanlarndaki f-deliklerin yerlerini

belirlemekte PHI saysn kullandn anlatmt.

Tahtaya doru yryen Langdon, "Sonu olarak," demiti. "Yeniden sembollere

dnyoruz." Be keli yldz oluturacak ekilde birbiriyle kesien birka doru


izmiti. "Bu

dnem greceiniz en gl semboller, den biri bu. Be keli yldz olarak bilinen bu
sembol,

pek ok kltr tarafndan hem kutsal, hem de sihirli kabul edilmitir. Bana nedenini

syleyebilir misiniz?"

Matematik rencisi Stettner elini kaldrd. "nk be keli yldz izerseniz,


dorular

kendiliinden Altn Oran'a bal olarak ksmlara ayrlr."

Langdon, ocua bakp gururla ban sallamt. "Gayet iyi. Evet, be keli yldzdaki

tm doru paralarnn oranlar PHI' verir. Bu sembol Altn Oran'n en yksek


ifadesidir. Bu
yzden, tanra ve kutsal dii ile ilintili olan be keli yldz, daima gzellik ile

mkemmelliin sembol olmutur."

Snftaki kzlarn yz sevinle parlamt.

"Bir hatrlatma ocuklar. Bugn Da Vinci'ye yle bir deindik, ama bu dnem onun

hakknda ok fazla ey greceiz. Leonardo eski tanralara ok dkn biriydi. Yarn


size,

tanralara sunulan grp grebileceiniz en hayret verici armaan olan Son Akam
Yemei

freskini gstereceim."

Birisi, "aka m yapyorsunuz?" dedi. "Son Akam Yemei'nin sa ilgili olduunu

zannediyordum."

Langdon gz krpt. "Hi tahmin edemeyeceiniz yerlerde gizli semboller var."

Sophie, "Haydi," diye fsldad. "Ne oldu? Neredeyse geldik. Devam edin."

Kendini uzak ryalardan kopup gelmi gibi hisseden Langdon, ayan kaldrd.
Merdiven

basamaklarnda durduunu ve ani buluunun etsiyle donakalm olduunu fark etti.

On Draco devini al! On sahte alim.!

Sophie dnm ona bakyordu.


Bu kadar basit olamaz, diye dnd Langdon.

Ama elbette yle olduunu biliyordu.


Louvre'un derinliklerinde... aklnda PHI ve Da Vinci dnceleri, Robert Langdon,

anszn Saunire'in ifresini zmt.

"On Draco devini al!" dedi. "On sahte alim! Bu en basit ifre biimi!"

Sophie merdivenlerde onun nnde durmu, aknlkla bakyordu. ifre mi? Gece

boyunca kelimeleri incelemi ve herhangi bir ifreye rastlamamt. zellikle de basit


bir

ifreye.

"Kendin syledin." Langdon'n heyecan sesine yansyordu. "Fibonacci saylar sadece

sraya dizildiklerinde bir anlam ifade ediyorlar. teki trl matematiksel anlamszlktan
teye

gitmezler."

Ne hakknda konutuuna dair Sophie'nin en ufak fikri yoktu. Fibonacci saylar m? Bu

saylarn, Kriptografi Birimi'nin ie dahil edilmesi iin yazldna emindi. Baka bir
anlam

da m var? Elini cebine daldrd ve bilgisayar ktsn kararak, bykbabasnn


mesajn

yeniden incelemeye koyuldu.

133221118-5

On Draco devini al!

On sahte alim!
Saylar ne demek olabilir ki?

Kd eline alan Langdon, "Kartrlm Fibonacci Dizimi bir ipucuydu," dedi.


"Saylar,

mesajn geri kalann deifre etmek iin yol gsteriyor. Metne de aynn uygulamamz
iin

diziyi srasna gre yazmad. On Draco devini al? On sahte alim? Bu satrlarn hi
anlam yok.

Bunlar sadece kark yazlm

harfler."

Langdon'n ima ettiini alglayabilmesi Sophie'nin sadece bir saniyeni alm ve bunu

glnecek kadar basit bulmutu. "Yani sence mesaj... "bir anagram m?" Langdon'a

bakyordu. "Gazetedeki kartrlm kelime bulmacalar gibi mi?"

Langdon, Sophie'nin yzndeki pheyi grebiliyor ve bunu anlayabiliyordu. ok az

kiinin fark edebildii anagramlar modern zamann elencesi haline gelmesine ramen,
kutsal

sembolizm konusunda olduka kesin bir tarihe sahipti.

Gizemli Kabala retileri anagramlara dayanrd, yeni anlamlar tretmek iin branice

kelimelerin harflerinin yerini deitirmek. Rnesans dnemindeki Fransz krallar

anagramlarn sihirli bir gce sahip olduklarna ylesine inanrlard ki, nemli
evraklardaki

kelimeleri inceleyerek daha iyi karar vermelerine yardmc olmalar iin anagram
uzmanlar

grevlendirirlerdi. Romallar anagram ilmine ars magna derlerdi... "byk sanat."

Langdon gzlerini Sophie'ninkilere dikmiti. "Batan beri bykbabann sylemeye

alt gzmzn nndeydi ve bunu anlayabilmemiz iin bize yeterince ipucu


brakmt."

Langdon baka bir ey sylemeden ceketinin cebinden bir kalem kard ve satrlardaki

harfleri yeniden sraya dizdi.

On Draco devini al!

On sahte alim!

u dizelerin mkemmel bir anagramyd....

Leonardo da Vinci!

Mona Lisa!
21

Mona Lisa.

Yangn merdivenlerinde duran Sophie, bir an iin Louvre'dan dar kmaya altn

unutmutu.

Anagramla ilgili yaad

aknla, imdi bir de mesaj kendisinin deifre edememesinin

verdii utan elik ediyordu. Sophie'nin karmak ifre analizindeki uzmanl basit
kelime

oyunlarn grmesini engellemiti ama bunu anlamas gerektiini biliyordu. Her eyden
nce

anagramlara yabanc deildi, zellikle de ngilizce olanlarna.

Kklnde, ngilizce imla bilgisini gelitirmek iin bykbabas ona anagram


oyunlar

getirirdi. Bir keresinde ngilizce "planets" kelimesini yazm ve ayn harfleri kullanarak
eitli

uzunluklarda bu kelimeden altm iki farkl kelime tretilebileceini sylemiti. Sophie

hepsini buluncaya kadar ngilizce szln aratrarak gn geirmiti.

Bilgisayar ktsna bakan Langdon, "nanamyorum," dedi. "Bykbaban lmeden


nceki

son dakikalarnda nasl olmu da bylesine kark bir anagram yazm?"


Sophie bunun aklamasn biliyordu ve bunu fark ettiinde kendini daha da kt
hissetti.

Anlamalydm! imdi -kelime oyunlarna dkn ve bulmaca tutkunu- bykbabasnn


nl

sanat eserlerinden anagramlar yaratp kendini elendirdiini hatrlyordu. Dorusu,


Sophie

henz kk bir kzken yazd anagramlardan biri Saunire'in ban belaya sokmutu.
Bir

Amerikan sanat dergisiyle rportaj yaparken, Picasso'nun Les Demoiselles Avignon*


adl sanat

eserinin, sama sapan karalamalar anlamna gelen vile meaningless doodles cmlesinin

mkemmel bir anagram olduunu syleyerek, modern Kbist hareketinden


holanmadm

belirtmiti. Bu, Picasso hayranlarnn hi houna gitmemiti.

Ban kaldrp Langdon'a bakan Sophie, "Bykbabam bu say anagramn daha


nceden

bulmu olmal," dedi. Ve bu gece, ifre kullanmak zorunda kalmt. Bykbabasnn


sesi

rpertici bir sesleniyordu.

Leonardo da Vinci!

Mona Lisa!

Sophie, onun son szleriyle neden nl bir tabloya seslendiini anla yamyordu ama
aklna gelen bir neden vard. Rahatsz edici bir neden.

Bunlar onun son szleri deildi...

Mona Lisa'y grmesi mi gerekiyordu? Bykbabas, ona orada bir mesaj m


brakmt?

Bu ihtimal kesinlikle akla yaknd. Ama her eyden nce tablo Devlet Salonu'nda
duruyordu...

yani sadece Byk Galeri'den girilebilen zel odada. Sophie odaya alan kaplarn,

bykbabasnn cesedinin bulunduu yerin sadece yirmi metre tesinde olduunu fark
etmiti.

lmeden hemen nce kolaylkla Mona Lisa'nn yanna gitmi olabilirdi.

Sophie yeniden merdivenlere baktnda kararsz kalmt. Langdon' mzeden hemen

karmas gerektiini biliyordu ama igdleri ona tam tersini sylyordu. Denon
Kanad'na

ocukluunda yapt ilk ziyaret aklna geldiinde, bykbabasnn kendisine


syleyecek bir

srr varsa, yeryznde Da Vinci'nin Mona Lisa'sndan daha uygun bir yer olmadn

anlamt.

Bykbabas mze kapandktan sonra, kk ellerinden tutup Sophie'yi bo koridorda

yrtrken, "Biraz daha ilerde," diye fsldyordu.

Sophie henz alt yandayd. Devasa tavanlara ve ba dndrc zemine baktnda

kendini ufack hissetmiti. Bo mze onu korkutmutu ama bunu bykbabasna belli
etmeye

niyeti yoktu. Dilerini skp bykbabasnn elini brakmt.

* Avignon'lu Kadnlar.
Louvre'un en nl odasna yaklarlarken, bykbabas "lerde Devlet Salonu'nda

duruyor," demiti. Bykbabasnn aikr heyecanna ramen Sophie eve gitmek


istiyordu.

Mona Lisa'nn resimlerini kitaplarda rm ve hi de beenmemiti. nsanlarn neden bu

kadar abarttklarn anlayamyordu.

Sophie, "Can skc," diye yaknd.

Bykbabas, "Skc," diye dzeltti. "Okulda Franszca. Evde ngilizce."

"Louvre benim evim!" diye srar etti.

Bykbabas bitkin bir kahkaha att. "Haklsn. O zaman sadece elence olsun diye

ngilizce konualm."

Sophie suratn asp yrmeye devam etti. Devlet Salonu'na girdiklerinde, gzleriyle
dar

oday tarad ve onur kesine gelince durdu, sa taraftaki duvarn ortasndaki koruyucu

pleksiglas blmenin arkasnda bir portre tek bana asl duruyordu. Bykbabas eikte

durup, tabloyu gsterdi.

"Haydi git Sophie. ok az insan onu tek bana grme ansna sahiptir."

Sophie telan bastrarak, odada yavaa ilerledi. Mona Lisa hakknda duyduklarndan

sonra, kendini kral ailesinin huzuruna kyormu gibi hissediyordu. Koruyucu blmenin
nne geldiinde nefesini tutup ban kaldrd ve her eyi bir anda anlamaya alt.

Ne hissetmeyi umduundan emin deildi ama bunlar hissedeceini dnmedii


kesindi.

Hibir ekilde armamt. Hayret duymuyordu. O nl yz, kitaplardaki gibi


grnyordu.

Bir eylerin olmasn sessizce beklerken, zaman ona sonsuzluk gibi gelmiti.

Tam arkasna gelen bykbabas, "Syle bakalm ne dnyorsun?" diye fsldad.

"Gzel, yle deil mi?"

"ok kk."

Saunire glmsemiti. "Sen de kk ve gzelsin."

Ben gzel deilim, diye dnmt. Sophie kzl salarndan ve illerinden nefret

ediyordu, ayrca snftaki tm erkeklerden daha iriydi. Mona Lisa'ya yeniden bakp
ban iki

yana sallad. "Kitaplardakinden bile kt. Yz... sisli."

Bykbabas, "Hafif puslu," diye ders verdi.

"Hafif puslu," diye yineleyen Sophie, yeni kelimeyi tekrar etmeden konumann sona

ermeyeceini biliyordu.

Bykbabas, ona, "Buna resim sanatnda sfumato tarz denir," demiti. "Ve bunu
yapmak
ok zordur. Leonardo da Vinci bu konuda herkesten iyiydi."

Sophie yine de resmi beenmiyordu. "Bir ey biliyormu gibi grnyor... okuldaki

ocuklarn bir srr olduu zamanlardaki gibi."

Bykbabas glmt. "nl olmasnn bir nedeni de bu. nsanlar neden glmsediini

tahmin etmeyi seviyorlar."

"Sen neden glmsediini biliyor musun?"

"Belki." Bykbabas gz krpmt. "Bir gn sana onun hakknda her eyi anlatacam."

Sophie ayam yere vurdu. "Sana srlardan holanmadm sylemitim!"

"Prenses," diyerek glmsemiti. "Hayat srlarla doludur. Hepsini birden


renemezsin."

Sesi merdivenlerde yanklanan Sophie, "Ben geri dnyorum," dedi.

Langdon, "Mona Lisa'ya m?" diye geri ekildi. "imdi mi?"

Sophie tehlikeyi gzden geirmiti. "Ben cinayet zanls deilim. ansm deneyeceim.

Bykbabamn bana ne anlatmaya altn anlamam gerekiyor."

"Peki ya bykelilie ne oldu?"

Sophie, Langdon' kaak durumuna drp sonra da terk ettii iin pimanlk duyuyor
ama baka are bulamyordu. Merdivenlerin aasndaki metal kapy iaret etti, "O
kapdan

geip, kl k iaretlerini takip edin. Bykbabam beni buradan geirirdi. aretler


sizi

gvenlik turnikelerine kartacak. Tek ynldr ve dar alrlar." Langdon'a araba


anahtarlarn uzatt. "Benimki, alanlar blmndeki krmz araba. Merdiven
kapsnn tam

nnde duruyor. Bykelilie nasl gideceinizi biliyor musunuz?"

Elindeki anahtarlara gz atan Langdon ban evet anlamnda sallad.

Sesi yumuayan Sophie, "Dinleyin," dedi. "Bykbabamn bana Mona Lisa'nn


bulunduu

yerde bir mesaj braktn dnyorum... onu kimin ldrdne dair bir ipucu
olabilir.

Veya neden tehlikede olduumu anlatyordur." Ya da aileme ne olduunu. "Gidip

grmeliyim."

"Ama sana neden tehlikede olduunu anlatmak istediyse, neden bunu ld yere

yazmad? Bu karmak kelime oyununa ne gerek var?"

"Bykbabamn bana anlatmaya alt

eyi bakalarnn duymasn istediini

sanmyorum. Polisin bile." Bykbabasnn, ona ok zel bir mesai iletmek iin sahip
olduu

tm imtiyazlar kulland belli oluyordu. Bunu ifre halinde yazm, isminin ba


harflerini

eklemi ve ona Robert Langdon' bulmasn sylemiti... Amerikal simgebilimcinin


ifreyi

zd dnlecek olursa, gerekten akllca bir fikirdi. "Kulaa her ne kadar garip
gelse

de," dedi. "Sanrm Mona Lisay herkesten nce benim ulamam istiyor."

"Ben de geliyorum."

"Hayr! Byk Galeri'nin daha ne kadar bo kalacan bilmiyoruz. Sizin gitmeniz


gerek."

Langdon tereddt ediyordu. Akademik merak mantna galip gelip onu yeniden

Fache'nin ellerine atmak istiyor gibiydi.

"imdi. Gidin." Sophie, ona minnetle glmsedi. "Sizinle bykelilikte buluacam


Bay

Langdon."

Langdon honutsuz grnyordu. Sert bir sesle, "Seninle orada bir artla buluurum,"
diye

cevap verdi.

Duraksayan Sophie armt. "Peki nedir bu art?"

"Bana Bay Langdon demeyi brakacaksn."

Sophie, Langdon'n yzndeki arpk glmsemeyi fark ettiinde glmseyerek karlk

verdi. "Bol ans Robert."

Langdon basamaklarn akndaki zemine indiinde, bezirya ve al burnuna dolmutu.


lerideki kl SORTIE/IKI tabelas, uzun bir koridoru iaret ediyordu. Langdon
koridora

girdi.

Sa tarafta, eitli onarm aamalarndaki heykeller ordusunun dolutuu karanlk bir

restorasyon stdyosu yer alyordu Solda ise Langdon, Harvard'daki resim snflarn
andran

stdyolar grd valeler, tablolar, paletler, ereve malzemeleri- yani bir sanat
montaj hatt.

Langdon koridorda ilerlerken, Cambridge'deki yatanda uyanmasna imkn olup

olmadn dnyordu. Btn gece garip bir rya gibiydi. Louvre'dan kamak
zereyim...

bir kaak gibi.

Saunire'in zekice yazlm anagram mesaj hl aklndayd ve Langdon, Sophie'nin


Mona

Lisa'da ne bulacan merak ediyordu... bir ey bulursa tabii, Bykbabasnn o nl


tablonun

yanna bir kez daha gitmesini istediinden emindi. Bu her ne kadar mantkl gelse de,

Langdon rahatsz edici bir elikiye dmt.

P.S. Robert Langdon' bul.

Saunire, Sophie'nin onu bulmasn isteyerek, Langdon'n ismini yere yazmt. Ama

neden? Sadece anagram zmesine yardm etmesi iin mi?

Byle olmamalyd.
Her eyden nce Saunire'in, Langdon'n zellikle anagram konusunda uzman olduunu

dnmesine bir neden yoktu. ahsen tanmadk bile. Daha da nemlisi, Sophie
anagram

kendisinin zmesi gerektiini sylemiti. Fibonacci Dizimi'ni fark etmesi gereken kii

Sophie idi ve hi phesiz Sophie biraz daha zaman olsayd, Langdon'n yardm
olmakszn

ifreyi de zecekti.
Anagram Sophie'nin tek bana zmesi gerekiyordu. Langdon bundan giderek daha da

emin olmaya balamt ve vard bu kan, Saunire'in eylemlerinin mantk zincirinde


bir

boluk brakyordu.

Neden ben? Koridorda ilerlerken Langdon nedenini merak ediyordu. Saunire son
nefesini

verirken yllardr grmedii torunundan neden bulmasn istedi? Saunire neyi


bildiimi

dnyordu?

Langdon beklenmedik bir aknlkla aniden durdu. Gzlerini iri \ aarak elini cebine

gtrd ve bilgisayar ktsn kard. Saunire'in mesajnn son iki satrna bakyordu.

P.S. Robert Langdon' bul.

Gzlerini iki harfe dikmiti.

P.S.

O anda Saunire'in bulmacal sembollerinin gerek anlamn zmt. Sembolizm ve

tarih hakkndaki mesleki daarc bir anda beyninde imek gibi akmt. Jacques

Saunire'in bu gece yaptklarnn mkemmel bir anlam vard.

Gizli imalarn ne anlama geldiini anlayp bir araya getirmeye alrken Langdon'n
zihni

hzla alyordu. Geri dnerek, geldii yne doru bakt.


Vakit var m?

nemi olmadn biliyordu.

Langdon hi tereddt etmeden, uzun admlarla merdivenlere doru kotu.


22

En ndeki srada diz ken Silas mabette etrafn gzleriyle tararken dua ediyormu gibi

davranyordu. ou kilise gibi Saint-Sulpice de byk bir Roma ha

eklinde ina edilmiti.

Ortadaki uzun blm ana nef dorudan ana sunaa gidiyor ve orada kanat diye bilinen
daha

ksa blmle aprazlamasna kesiiyordu. Nef ile kanadn ana kubbenin altnda kesitii
yer,

kilisenin kalbi olarak kabul edilirdi... en kutsal ve mistik noktas.

Bu gece deil, diye dnd Silas. Saint-Sulpice'in srr baka bir yerde sakl.

Ban sa tarafa evirerek, son sralarn arkasndaki ak alana doru gney kanadna

bakt. Kurbanlarnn bahsettii nesneye bakyordu.

te orada.

Gri granit zeminin iine gmlm, cilal ince. bir erit parldyordu... kilisenin
zemininde

beliren altn izgi. izginin stnde, cetvelde olduu gibi baz iaretler vard. Silas'a
bunun

basit bir emsiye, paganlarn gne saati gibi kulland astronomik bir aygt olduu

sylenmiti. Tm dnyada yaayan turistler, bilim adamlar, tarihiler ve paganlar, bu


nl
izgiyi grmek iin Saint-Sulpice'e gelirlerdi.

Gl izgisi.

Silas gzleriyle sadan sola doru ilerleyen ve kilisenin simetrisiyle uyumayan garip
bir

ayla nnde beliren pirin izgiyi yavaa takip etti. Ana sunan karsndan geen
izgiyi

Silas gzel bir yzdeki bak izine benzetmiti. erit, komnyon parmakln ikiye
ayryor

ve enine doru uzanarak, sonunda kuzey kanadna eriiyordu. Burada ise, beklenmedik
bir

objenin karsna varyordu.

Heybetli bir Msr dikilita.

Parlak Gl izgisi burada doksan derecelik dikey bir dn yaparak, dikilitan


zerinde

ilerliyor, piramidin tepesine kadar dokuz metre ktktan sonra sona eriyordu.

Gl izgisi, diye dnd Silas. Kardelik kilit tan Gl izgisi'ne saklad.

O akamn daha erken saatlerinde Silas, retmene kilit tann Saint-Sulpice'de

saklandn sylediinde retmen'in sesi pheli kmt. Ama Silas drt kardein de

kendisine tam olarak ayn yeri tarif ettiini syleyip Saint-Sulpice'deki sar izgiden

bahsettiinde, retmen bir nefeste o ismi sylemiti. "Sen Gl izgisi'nden


bahsediyorsun."
retmen, Silas'a abucak Saint-Sulpice'in benzersiz nl mimarisini anlatmt,
mabedi

mkemmel bir kuzey-gney eksenine ayran pirin izgi. Bir eit eski gne saati, bir

zamanlar ayn yerde duran pagan tapnann iaretiydi. Gney duvarndaki yuvarlak

pencereden giren gne

nlar, zamann aktn gstererek, gndnmnden gndnmne

izgi boyunca her gn biraz daha ilerliyordu.

Bu kuzey-gney eridi Gl izgisi olarak biliniyordu. Gl sembol yzyllar boyunca

haritalarla ve doru yolu gsteren ruhlarla ilikilendirilmiti. Hemen her haritann


zerine

izilen pusula gl, Kuzey, Dou, Gney ve Bat'y gsterirdi. Rzgargl olarak
bilinen

sembol, sekiz ana rzgr, sekiz ara rzgr ve on alt eyrek rzgr olmak zere, toplam
otuz

iki rzgrn geldii yn gsterirdi. Bir dairenin iine yerletirildiinde, pusulann bu


otuz iki

noktas mkemmel bir biimde otuz iki yaprakl geleneksel gl andrrd. Kuzey ucu

okbayla iaretlenmi yn gsteren izim, gnmze kadar pusula gl olarak


anlmt... ya

da daha ok fleur-de-lis* sembol.

Yerkrenin stnde Gl izgisi meridyen ya da boylam Kuzey Kutbu'ndan Gney

Kutbu'na izilen hayali bir izgiydi. Elbette sonsuz sayda Gl izgileri vard nk,

yerkrenin herhangi bir yerinden, Kuzey ve Gney kutuplarn birbirine balayan


herhangi bir
* Fransann eski armas.
izgi ekilebilirdi. lk denizciler bu izgilerden hangisinin Gl izgisi sfr boylam
olduunu

bulmaya almlard, yani dnyadaki tm dier boylamlarn hesaplanabilecei izgiyi.

Bugn ise bu izgi ngiltere, Greenwich'teydi.

Ama her zaman orada olmamt.

Greenwich balang meridyeni olarak seilmeden ok nceleri, tm dnyann sfr

meridyeni doruca Paris'in ve Saint-Sulpice Kilisesi'nin stnden geerdi, Saint-


Sulpice'deki

pirin iaret dnyann ilk balang meridyeninin bir ansyd ve Greenwich bu erefi
Paris'in

elinden 1888 ylnda ald halde, asl Gl izgisi'ni grmek hl mmknd.

retmen, Silas'a, "Demek efsane gerekmi," dedi. 'Tarikatn kilit tann 'Gl
areti'nin

altnda' olduu sylenir."

Sralardan birinde hl diz kmekte olan Silas etrafta kimsenin bulunmadndan emin

olmak iin gzlerim kilisede gezdirdi. Bir an iin koro balkonundan bir hrt geldiini
sand.

Dnp birka dakika boyunca o yne bakt. Hibir ey yoktu.

Yalnzm.
Ayaa kalkarak, yzn sunaa dnd ve kez diz kt. Sonra sola dnd ve kuzeye

dikilitaa doru uzanan parlak Gl izgisi'ni izledi.

O srada Roma'daki Leonardo da Vinci Havaalan'nda, ini pistine arpan tekerlek


sesleri

Piskopos Aringarosa'y uykusundan uyandrd.

Dalmm, diye dnd, uyuyacak kadar rahatlam olduuna armt.

Uakta, "Benvenuto a Roma,* diye anons edildi.

Dorulup oturan Aringarosa siyah cppesini dzeltti ve yzne bir glck yerletirdi.
Bu

yolculuu yaptna memnundu. ok uzun zamandr savunmadaydm. Ama bu gece,


kurallar

deimiti. Daha be ay nce Aringarosa kaderin geleceinden endieleniyordu. Artk,

Tanr'nn da izniyle, zm kendiliinden oluuyordu.

lahi mdahale.

Eer bu gece iler Paris'te planlad gibi yrrse, Aringarosa yaknda Hristiyanlk

dnyasnda onu en gl adam haline getirecek bir eye sahip olacakt.

* Roma'ya ho geldiniz.
23

Sophie nefes nefese, Devlet Salonu'nun -Mona Lisa'nn bulunduu oda- geni tahta

kaplarnn nne varmt. eri girmeden nce, koridorun iki metre kadar tesinde,

bykbabasnn cesedinin spot altnda yatt yere doru gnlsz bir bak att.

Duyduu vicdan azab ylesine iddetli ve aniydi ki, sululuk duygusuna derin bir
znt

elik ediyordu. Bu adam son on yl iinde onu defalarca aram, ama Sophie hibir ey

yapmamt, gnderdii mektuplarla paketleri amadan bir ekmeceye tkm ve onu


grmek

iin harcad abalar geri evirmiti. Bana yalan syledi! Korkun srlar saklad! Ne

yapmam gerekiyordu? Ve ite bylece onu hayatndan karmt. Tamamen.

Artk bykbabas lmt ve onunla mezarndan konuuyordu.

Mona Lisa.

Byk tahta kaplara uzanp itti. Kap gcrdayarak ald. Bir sre iin kap eiinde
duran

Sophie nndeki byk drtgen odaya gz gezdirdi. Buras da hafif bir krmz

kla

aydnlatlmt. Devlet Salonu mzenin en nadir culs-de-saclarndan* biriydi. Byk

Galeri'nin ortasnda bulunan ve k olmayan tek oda. Odann tek girii olan bu kap,
kar

duvardaki drt buuk metrelik dev bir Boticelli'ye bakyordu. Bunun altnda, parke
zeminin

ortasna, Louvre'un en deerli hazinelerini hayranca izleyen ziyaretilerin bacaklarn


uzatp

dinlenebilmeleri iin ok byk sekizgen bir divan yerletirilmiti.

Sophie ieri girmeden nce bir eyi yanna almay unuttuunu biliyordu. Siyah k.

Koridordan, uzaktaki klarn altnda yatan ve etraf elektronik cihazlarla evrili

bykbabasna bakt. Eer buraya bir ev yazmsa, bunu mutlaka filigran kalemiyle
yazm

olmalyd.

Derin bir nefes alan Sophie bol kla aydnlatlm cinayet mahalline kouturdu.

Bykbabasna bakamyordu, dikkatini sadece teknik blmn kulland cihazlara


vermiti.

Kk bir kzltesi fener bularak sveterinin cebine att ve koridordan aceleyle Devlet

Salonu'nun ak kaplarna geri kotu.

Sophie keyi dnerek, eie admn atmt. Ama onun giriini odann iinden
kendisine

doru gelen beklenmedik ayak sesleri karlad. Burada biri var! Krmz sisin iinde
birden

hayaletimsi bir figr belirmiti. Sophie srayarak geri ekildi.

"te buradasn!" Langdon'n silueti Sophie'nin nne ktnda, bouk fslts


duyulmutu.

Sophie'nin ii sadece ksa bir sre iin rahatlamt. "Robert, sana buradan kman

sylemitim! Eer Fache..."

"Neredeydin?"

"Siyah k bulmam gerekiyordu," diye fsldarken, eliyle havaya kaldrmt. "Eer

bykbabam bana bir mesaj braktysa..."

"Sophie, dinle." Langdon mavi gzlerini ona dikmi nefesini tutuyordu. "P.S. harfleri...

sana baka bir ey ifade ediyor mu? Herhangi bir ey?"

Seslerinin koridorda yanklanmasndan endie eden Sophie, onu Devlet Salonu'ndan


ieri

ekip devasa ift kapy sessizce kapatt ve ieriden kilitledi. "Sana sylemitim,
Prenses

Sophie'nin ilk harfleri."

"Biliyorum, ama baka bir yerde daha grdn m? Bykbaban P.S. harflerini baka bir

ekilde kullanm myd? Monogram olarak kullanm ya da ahsi eyalarnn stne


yazm

olabilir mi?"

Bu soru Sophie'yi artmt. Robert bunu nasl bilebilir? Sophie, gerekten de P.S.

harflerini daha nce bir eit monogramda grmt. Dokuzuncu yagnnden bir gn
* kmaz sokak.
nceydi. Doum gn hediyelerini bulmal iin gizlice evi aryordu. O zamanlar bile

kendisinden saklanan srlardan holanmazd. Bu yl Grand-pre bana ne ald? Raflar ve

ekmecelerin iini aramt. Bana istediim bebei ald m? Nereye saklam olabilir?

Tm evi arayp, hibir ey bulamayan Sophie, bykbabasnn yatak odasna gizlice


girme

cesaretini gstermiti. Onun odaya girmesi yasakt ama bykbabas aadaki


kanepede

uyuyordu.

Bir gz atp kacam!

Gcrdayan parkenin stnde parmaklarnn ucuna basarak dedesinin gardrobuna gitmi

ve elbiselerinin arkasndaki raflar aramt. Hibir ey yoktu Ardndan yatan altna


bakt.

Hl bir ey yoktu. alma masasnn yanna gitmi ve ekmeceleri teker teker aarak,

dikkatlice kartrmaya balamt. Buralarda benim iin bir ey olmal! Son ekmeceye

geldiinde hl oyuncak bebee dair bir ize rastlayamamt. Keyifsiz bir ekilde son

ekmeceyi at ve bykbabasnn giydiini hi grmedii siyah kyafetleri bir kenara


itti.

ekmecenin arka tarafnda parlayan altn gzne ilitiinde ekmeceyi kapatmak


zereydi.

Kstekli bir cep saatine benziyordu, ama bykbabasnn bunlardan kullanmadn


biliyordu.

Ne olduunu anlamaya alrken kalbi hzla arpyordu.


Bir kolye!

Sophie zinciri dikkatle ekmeceden kard. Ucundan sarkan harika altn anahtar

grdnde ok armt. Ard ve parlyordu. Bylenmi bir halde yukar kaldrd.


Daha

nce grd anahtarlara hi benzemiyordu. Genellikle anahtarlar yass ve entikli


olurdu

ama bunun her taraf kabarckl gen bir gvdesi vard. Byk altn ba ha
biimindeydi

ama normal bir haa benzemiyordu. Art iareti gibi, eit uzunlukta kollan vard. Han

ortasna garip bir sembol yerletirilmiti -iee benzer bir desenle i ie gemi iki
harf.

Harfleri okuyup, kalarn atarken, "P.S.," diye fsldad. Bu ne olabilirdi ki?

"Sophie?" Bykbabasnn sesi kap eiinden gelmiti.

rkilerek dnerken anahtar yere dm ve yksek bir ses karmt. Bykbabasnn

yzne bakmaya korkarak, gzlerini yerdeki anahtara dikmiti. Ban kaldrp, "Ben...
doum

gn hediyemi aryordum," derken onun gvenine ihanet ettiini biliyordu.

Bykbabas, sonsuzluk kadar uzun gelen bir sre boyunca eikte durmutu. Sonunda

skntyla uzun bir nefes almt. "Anahtar yerden al Sophie."

Sophie anahtar tekrar eline almt.


Bykbabas ieri girmiti. "Sophie, bakalarnn zel hayatna sayg gstermelisin."

Nazik bir ekilde melip anahtar ondan almt. "Bu anahtar ok zeldir. Eer onu

kaybetseydin..."

Bykbabasnn yumuak sesi onun kendini daha da kt hissetmesine neden olmutu.

"zgnm Grand-pre. Gerekten zgnm." Durmutu. "Bunun doum gnm iin bir

kolye olduunu sanmtm."

Bykbabas, ona bir sre bakt. "Bunu bir kez daha syleyeceim Sophie, nk
nemli.

Bakalarnn zeline sayg duymay renmelisin'

"Evet Grand-pre."

"Bunu baka zaman konuuruz. imdi bahenin temizlenmesi gerekiyor."

Sophie aceleyle gnlk iinin basma komutu.

Ertesi sabah Sophie, bykbabasndan hibir doum gn hediyesi almamt.

Yaptndan sonra almay beklemiyordu. Ama bykbabas gn boyunca onu tebrik bile

etmemiti. O gece zgn bir ruh haliyle yatana girmiti. Ama yataa girdiinde,
yastnn

stnde onu bekleyen bir kart bulmutu. Kartn stnde basit bir bilmece yazyordu.

Bilmeceyi henz zmeden glmsemeye balamt. Bunun ne olduunu biliyorum!


Bykbabas aynn onun iin son ylba sabah yapmt.

Bir define av!


zene kadar bilmeceyi azimle okumutu. Cevap, onu evin baka bir blmne

gtryordu, orada da baka bir kart ve baka bir bilmece bulmutu. Bu bilmeceyi de
zerek,

bir sonraki karta komutu. Evin iinde lgnca ileri geri kouturuyor, bir ipucundan

dierine geiyordu. Son bulduu ipucu onu doruca kendi yatak odasna yneltmiti.
Sophie

merdivenleri atlayarak km, yatak odasndan ieri dalm ve sonunda durmutu.


Odann

ortasnda, gidonuna kurdele balanm krmz bir bisiklet duruyordu. Sevinle lk


atmt.

Odann kesinden glmseyen bykbabas, "Oyuncak bebek istediini biliyorum,"

demiti. "Bundan daha ok holanacan dndm.

Ertesi gn bykbabas patikada yanndan koarak, ona nasl bisiklete binileceini

retmiti. Sophie imenlerin arasna dalp dengesini kaybedince ikisi birden otlarn
stne

yuvarlanm ve glmlerdi.

Sophie, onu kucaklayarak, "Grand-pre," demiti. "Anahtar iin gerekten zr


dilerim."

"Biliyorum tatlm. Affedildin. Sana kzgn kalamam. Bykbabalar torunlar daima

birbirlerini balarlar."

Sophie sormamas gerektiini biliyor ama kendini tutamyordu. "O neyi ayor? Daha
nce hi yle bir anahtar grmedim. ok gzeldi."

Bykbabas bir sre sessiz kalmt. Sophie, onun nasl cevap vereceini dndn

anlayabiliyordu. Grand-pre asla yalan sylemez. "Sonunda, "Bir kutuyu ayor,"


demiti.

"Orada pek ok sr saklyorum."

Sophie suratn asmt. "Srlardan nefret ediyorum!"

"Biliyorum, ama bunlar nemli srlar. Ve bir gn sen de onlara benim kadar sayg

gstermeyi reneceksin."

"Anahtarn stnde harfler ve bir iek grdm."

"Evet, o benim en sevdiim iek. Ad Fleur-de-lis. Bahede onlardan var. Beyaz


olanlar.

ngilizcede bu ieklere zambak deniyor."

"Onlar biliyorum! Benim de en sevdiim iekler!"

"O zaman seninle bir anlama yapacam." Bykbabasnn kalar, ona her nasihat

veriinde olduu gibi iyice yukar kalkmt. "Eer anahtarm sr olarak saklayabilirsen
ve bu

konuda ne benimle, ne de bir bakasyla bir daha asla konumazsan bir gn onu sana

veririm."

Sophie kulaklarna inanamamt. "Verecek misin?"


"Sz veriyorum. Zaman geldiinde anahtar senin olacak. stnde senin ismin yazyor,"

Sophie kalarn att. "Hayr yazmyor. P.S. yazyor. Benim ismim P.S. deil!"

Bykbabas sesini alaltarak, kimsenin duymadna emin olmak istiyormu gibi etrafa

bakmt. "Peki Sophie, P.S.'in bir ifre olduunu bilmen gerekiyor. Bunlar senin isminin
gizli

baharfleri."

Gzleri bymt. "Benim gizli baharflerim mi var?"

"Elbette. Torunlarn her zaman sadece bykbabalarnn bildii gizli baharfleri


vardr."

Bykbabas onu gdklad. "Prenses Sophie." Sophie kkrdamt. "Ben prenses

deilim!" Bykbabas gz krpmt. "Benim iin ylesin." O gnden sonra bir daha
asla

anahtar hakknda konumamlard. Ve ismi Prenses Sophie olmutu.

Sophie, Devlet Salonu'nda sessizce durmu, kaybnn acsna katlanyordu.

Ona garip bir ekilde bakan Langdon, "Baharfler," diye fsldad "Onlar grm

muydun?"

Sophie mzenin koridorlarnda fsldayan bykbabasnn sesini duyar gibi oldu. Bu

anahtar hakknda asla konuma Sophie. Ne benimle, ne de bir bakasyla. Balama


konusunda bykbabasna karlk veremediini biliyor ve gvenini yeniden sarsp

sarsmayacan dnyordu. P.S. Robert Langdon' bul. Bykbabas Langdon'n


yardm
etmesini istemiti, Sophie ban evet anlamnda sallad. "Evet daha nce P.S. harflerini
bir

kez grmtm. ok kkken."

"Nerede?"

Sophie tereddt etti. "Onun iin ok nemli olan bir eyin stnde."

Langdon gzlerini onunkilere dikmiti. "Sophie bu ok nemli. Bana harflerin yannda


bir

sembol olup olmadn syleyebilir misin? Mesela bir fleur-de-lis olabilir mi?"

Sophie hayretten geriye doru sendeler gibi oldu. "Ama... bunu nereden biliyor

olabilirsin?"

Langdon rahat bir nefes alp, sesini alaltt. "Bykbabann gizli bir cemiyet yesi

olduundan emin gibiyim. ok eski bir gizli kardelik."

Sophie karnnda bir eyin dmlendiini hissetti. O da bundan emindi. On yl


sresince,

bu dehet verici gerei teyit eden olay unutmaya almt. Akla gelmeyecek bir olaya
tank

olmutu. Balanamazd.

Langdon, "Fleur-de-lis," dedi. "P.S. harfleri ile bir araya geldiinde, kardeliin resmi
armasn meydana getirir. Onlarn logosunu."

"Sen bunu nereden biliyorsun?" Sophie iinden, Langdon'n da bir ye olduunu

sylememesi iin dua ediyordu.

"Bu grup hakknda bir kitap yazmtm," derken sesi heyecandan titriyordu. "Gizli

cemiyetlerin sembollerini aratrmak benim uzmanlk alanm. Kendilerine Prieur de


Sion -

Sion Tarikat- diyorlar. Merkezleri burada Fransa'da ve tm Avrupa'da ok gl


yeleri var.

Aslna bakarsan, dnyadaki en eski gizli cemiyetlerden biri."

Sophie daha nce onlar hakknda hibir ey duymamt.

Langdon artk hzla konuuyordu. 'Tarikatn yeleri arasnda tarihin kltrl isimleri

vard: Boticelli, Sir Isaac Newton, Victor Hugo gibi adamlar" Durdu, ardndan
akademik

cokuyla, "Ve Leonardo da Vinci," dedi.

Sophie, ona bakyordu. "Da Vinci gizli bir cemiyet yesi miydi?"

"Da Vinci, kardeliin Byk stat' olarak 1510 ile 1519 yllar arasnda tarikata

bakanlk etti. Bu da bykbabann Leonardo'nun almalarna ynelik tutkusunu

aklayabilir. kisi arasnda tarihi bir kardelik ba var. Ve her ey, tanra ikonolojisi,

paganizm, dii ilahlar ve kiliseyi kk grmeye olan meraklarn mkemmel bir


biimde
aklyor. Tarikatn tarih boyunca kutsal diilere kar byk bir sayg gsterdiine dair
pek

ok vesika var."

"Bana bu topluluun tanralara tapan bir eit pagan mezhebi olduunu mu

sylyorsun?"

"Daha ok tanralara tapan pagan mezhebi olduklarn sylyorum. Ama daha da

nemlisi, ok eski bir srrn muhafzlar olarak bilinirler. Bu da onlar tahmin


edilemeyecek

kadar gl klar."

Langdon'n gzlerindeki inanca ramen, Sophie kesinlikle inanmayan bir ifade


taknmt.

Gizli bir pagan mezhebi mi? Leonardo da Vinci'nin bakanlk ettii bir mezhep mi?
Kulaa

tamamyla sama geliyordu. Ve unutmaya alt halde, zihni on yl geriye gitmeye

alyordu -yanllkla bykbabasn bast ve hl kabul edemedii o olaya ahit


olduu

geceye. Aklamas bu olabilir miydi?

Langdon, "Yaayan tarikat yelerinin kimlikleri son derece gizli tutulur,' dedi. "Ama

ocukken grdn P.S. ve fleur-de-lis bunun kantyd. Bu sadece tarikatla ilgili


olabilir."

Sophie artk Langdon'n, bykbabas hakknda daha nce tahmin ettiinden ok daha

fazlasn bildiini anlyordu. Bu Amerikalnn onunla paylamas gereken ok ey


olduu

belliydi ama buras yeri deildi. "Seni yakalamalarna izin veremem Robert.
Konumamz

gereken ok ey var. Gitmen gerek!"


Langdon, onun sesini ancak belli belirsiz bir mrlt olarak duyabiliyordu. Hibir yere

gitmeyecekti. imdi baka bir yerde kaybolmutu. Eski srlarn yzeye kt bir yerde.

Unutulmu tarihin glgelerden syrld bir yerde.

Langdon suyun altnda hareket ediyormu gibi yavaa ban evirdi ve krmz sisin

arasndan Mona Lisa'ya bakt.

Fleur-de-lis... Lisa iei... Mona Lisa.

Hepsi birbirinin iine girmiti, Sion Tarikat ile Leonardo da Vinci'nin en derin srlarn

aktaran sessiz bir senfoni gibiydi.

Birka kilometre tede, Les Invalides'in ardndaki nehir kenarnda ift rmorklu

kamyonun silah zoruyla durdurulan ofr aknlktan az bir kar ak, adli polis
efinin

bir kalp sabunu hrsla Seine Nehri'ni kabarm sularna frlatmasn seyrediyordu.
24

Silas Saint-Sulpice'deki dikilitan st tarafna doru bakarken, heybetli mermerin


gvde

uzunluunu hesaplamaya alyordu. Kaslar zindeleerek gerilmiti. Yalnz olduundan

emin olmak iin bir kez daha kilisede etrafna iyice bakt. Daha sonra mecburiyetten
deil de,

daha ok saygsndan heykelin altnda diz kt.

Kilit ta Gl izgisi'nin altnda sakl.

Sulpice dikilitann altnda.

Tm kardeler bunu teyit etmilerdi.

Artk dizlerinin stnde duran Silas ellerini ta zeminin stnde gezdirdi. Karolardan

birinin kabileceini gsteren herhangi bir ize rastlamamt, bu yzden yumruuyla


yere

yavaa vurmaya balad. San izgiyi takip ederek dikilitaa biraz daha yaklatnda,
izgiye

komu olan her karoya vurdu. Sonunda birinin sesi dierlerinden farkl gelmiti.

Yerin altnda bo bir alan var!

Silas glmsedi. Kurbanlar doruyu sylemilerdi.


Ayaa kalkp, mabette yer karosunu krmaya yardma olacak bir ey arad.

Silas'n tepesindeki balkonda duran Rahibe Sandrine glkle soluk alyordu. En byk

korkusu gereklemiti. Bu ziyareti grnd gibi deildi. Gizemli Opus Dei keii
SaintSulpice'e

baka bir amala gelmiti.

Gizli bir ama iin.

Srlar olan tek kii sen deilsin, diye dnd.

Rahibe Sandrine Bieil, bu kilisenin sadece bakcs deildi. Ve bu gece eski arklar

dnmeye balamt. Bu yabancnn dikilitan altna gelmesi kardelikten bir iaretti.

Sessiz bir tehlike alarmyd.


25

Paris'teki ABD Bykelilii, Champs-Elyses'nin hemen gneyinde, Avenue

Gabriel'deki kk bir sitedir. dnmlk arazi ABD topraym gibi kabul edilir,
yani bu

arazinin stnde duran herkes, Birleik Devletler'deki kanunlara tabi tutulur ve ayn
korunma

haklarna sahiptir.

Bykelilikte gece vardiyasnda alan santral memuru, telefon aldnda Time

dergisinin uluslararas basksn okuyordu.

"ABD Bykelilii," diye cevap verdi.

"yi akamlar." Arayan kii Fransz aksanyla ngilizce konuuyordu "Yardma ihtiyacm

var." Adamn kulland nazik kelimelere ramen, ses tonu sert ve resmiydi. "Bana,
otomatik

sisteminizde benim iin bir mesaj olduu sylendi. smim Langdon. Ne yazk ki,
haneli

eriim ifremi unuttum. Yardmc olabilirseniz, ok sevinirim."

Santral memuru ararak susmutu. "zgnm efendim. Mesajnz olduka eski olmal.

Bu sistem iki yl nce gvenlik tedbirleri nedeniyle kaldrld. Ayrca tm eriim


ifreleri be

haneliydi. Size mesajnz olduunu kim syledi?"


"Yani otomatik telesekreter sisteminiz yok mu?"

"Hayr efendim. Size gelen mesajlar hizmet blmmzde el yazsyla alnr. sminiz

neydi?"

Ama adam telefonu kapatmt.

Bezu Fache, Siene Nehri'nin kysnda aa yukar volta atarken kendini sersem gibi

hissediyordu. Langdon' yerel bir numaray evirirken, sonra haneli bir ifreyi
girerken ve

sonra da bir kayd dinlerken grdne emindi. Ama Langdon eer bykelilii
aramadysa,

kimi aram olabilirdi?

ste o anda, cep telefonuna bakan Fache, cevab ellerinde tuttuunu fark etti. Langdon bu

aramay benim telefonumdan yapt.

Cep telefonunun mnsne girerek, son aranan numaralardan Langdonn yapt


aramay

buldu.

haneli 454 saysnn takip ettii bir Paris numarasyd.

Numaray yeniden arayan Fache hattn almasn bekledi.

Sonunda bir kadn sesi cevap verdi. Kayttaki ses, "Bonjour, vous tes bien chez Sophie
Neveu," diyordu. "Jesuis absentepour lemoment, mais..."

Fache rakamlar tularken kan kaynamaya balamt 4... 5... 4.


26

O muazzam nne ramen, Mona Lisa sadece yetmi sekiz santime elli santim

ebatndayd... Louvre'un hediyelik eya dkknnda satlan posterlerinden bile daha


kkt.

Devlet Salonu'nun kuzeybat duvarnda, alt santim kalnlndaki pleksiglas panelin


arkasnda

asl duruyordu. Kavak aacndan yaplm bir tahta panonun stne boyanan resmin o
buulu

havas Da Vinci'nin, birbirinin iinde kaybolan formlar anlamna gelen sfumato


tarzndaki

ustaln ortaya koyuyordu.

Mona Lisa -ya da Fransa'da dedikleri gibi La Jaconde- Louvre'a getirildikten sonra iki
kez

alnmt. En son 1911 ylnda Louvre'un "salle impntrable" Carre Salonu'ndan


alnmt.

Paris'liler sokaklarda alam ve hrszlarn tabloyu iade etmeleri iin gazetelere ilanlar

vermilerdi. Mona Lisa iki yl sonra Floransa'da bir otel odasndaki sandn altndaki
sahte

blmelerin iinde bulunmutu.

Sophie'ye aka bir yere gitmeyeceini belirtmi olan Langdon, Devlet Salonu'nda

onunla birlikte hareket ediyordu. Sophie siyah atnda Mona Lisa hl iki metre
tede
duruyordu. Fenerden kan mavi k nlerinde yelpaze gibi almt. Sophie, bir
maden

araycs gibi yerde ileri geri hareket ettirirken, gazl mrekkebin izine
rastlamaya

alyordu.

Onun yanndan yryen Langdon sanat aheserleriyle karlamann verdii tatl


rpertiyi

hissetmeye balamt bile. Sophie'nin elindeki siyah ktan kan morumsu n


tesini

grebilmek iin kendini zorlad. Sol tarafta, bo parke denizindeki karanlk bir adaya

benzeyen, sekizgen divan grlyordu.

Langdon artk duvardaki karanlk cam paneli grmeye balamt, arkasnda, zel

hcresinin duvarlar arasnda, dnyann en nl tablosunun asl durduunu biliyordu.

Langdon, Mona Lisa'nn dnyadaki en nl tablo olarak n kazanmasnn muammal

glmseyiiyle ilgisi olmadn biliyordu. Sanat tarihileri ya da komplo merakllar

tarafndan onun hakknda yaplan gizemli yorumlarla da ilgisi yoktu. Mona Lisa'nn bu
kadar

nl olmasnn nedeni ok basitti nk Leonardo da Vinci, onun en byk baars


olduunu

sylemiti Gittii her yere bu tabloyu beraberinde tar ve nedeni sorulduunda dii

gzelliinin en yce ifadesinden ayrlmann ona zor geldiini sylerdi.

Buna ramen pek ok sanat tarihisi Da Vinci'nin Mona Lisa'ya duyduu saygnn,
sanatsal ustalyla ilgisi olmadndan phelenmiti. Gerekte bu tablo, sradan bir
sfumato

portresiydi. Pek oklar Da Vinci'nin bu esere duyduu saygnn ok daha derin bir
eyden

kaynaklandn iddia etmiti: resmin iinde sakl gizli bir mesaj. Dorusu Mona Lisa
iinde

en ok espri barndran resimlerden biriydi. Tablonun ierdii ift anlamlar ve


elendirici

kinayeler, sanat tarihi kitaplarnda aklanmt ama, inanlmaz bir ekilde insanlarn
byk

bir ksm onun gln byk bir gizem olarak nitelendiriyordu.

Langdon ilerlerken, hi de gizemli deil, diye dnd, tablonun belirsiz erevesi

ekillenmeye balamt. Hi de gizemli deil.

Langdon, Mona Lisa'nn srrn son olarak allmadk bir toplulukla paylamt -Essex

le Cezaevi'ndeki bir dzine hkmlyle. Langdon'n hapiste verdii seminer,


Harvard'n

hapishanelere eitim ulatrma programnn bir parasyd. Langdon'n meslektalar


buna

Mahkmlar in Kltr diyordu.

Karanlk hapishane ktphanesinde projektrn banda duran Langdon, Mona Lisa'nn

srrn seminere gelen mahkmlarla paylayordu. Onlarn konuyla ilgilenmelerine


olduka

armt, stn kr dinliyorlard ama akllydlar. Mona Lisann ktphane


duvarndaki
ktan grntsne doru yryen Langdon, "Fark edebileceiniz gibi," demiti.
"Yznn
arkasnda eit olmayan bir fon var." Langdon dikkat ekici tutarszl gsteriyordu. "Da

Vinci sol taraftaki ufuk izgisini sadakinden belirgin derecede aada izmiti."

Mahkmlardan biri, "Yzne gzne mi bulatrm yani?" diye sormutu.

Langdon kkrdayarak glmt. "Hayr. Da Vinci bunu sk yapmazd. Dorusu, bu Da

Vinci'nin bavurduu ufak bir hileydi. Da Vinci sol taraftaki kr plann daha aada
tutarak,

Mona Lisa'nn sa tarafta olduundan daha byk grnmesini salamt. Resmin


iindeki

kk bir Da Vinci akas. Tarihte erkeklere ve diilere atfedilmi ynler vardr, sol
dii, sa

erkektir. Da Vinci dii ilkelerin byk bir hayran olduundan Mona Lisa'y sol tarafta,

sadan daha byk grnecek ekilde izmiti."

Keisakall ufak bir adam, "Ben onun o biim olduunu duymutum," demiti.

Langdon yzn buruturmutu. "Tarihiler genellikle byle demezler ama evet, Da


Vinci

bir homosekseldi."

"Bu yzden mi diilere kafay bu kadar takmt?"

"Aslna baklrsa Da Vinci, erkekle dii arasndaki dengeyi vurgulard. nsan ruhunun,

erkek ve dii unsurlar bir arada olmadan aydnlanamayacana inanrd."


Birisi, "Yani pililerle babafingolar gibi," diye seslenmiti.

Bu szler abartl kahkahalara neden olmutu. Langdon hermaphrodite kelimesinin

kkenbilmsel aklamasn yapp, Hermes ve Afrodit'le olan balantsn anlatmay


dnm

ama iinden bir ses ona szlerinin bu kalabalkta kaybolacan sylemiti.

ri kym bir adam, "Hey, Bay Langford," dedi. "Mona Lisa'nn Vinci'nin kadn klnda

kendi resmi olduu doru mu? Bunun doru olduunu duydum."

Langdon, "Bu doru olabilir," demiti. "Da Vinci akac biriydi ve Mona Lisa ile Da

Vinci'nin kendi yzne ait izdii portreler bilgisayarda karlatrldnda nemli

benzerlikler bulundu. Da Vinci her neyin peinde olursa olsun," demiti. "Onun Mona
Lisa's

ne dii, ne de erkekti. inde ince bir androjen mesaj var. Her ikisinin birbirinin iinde
erimi

hali."

"Bunun, Mona Lisann irkin bir pili olduunu sylemenin Harvard'cas olmadna

emin misin?"

Langdon glmt. "Hakl olabilirsin. Ama Da Vinci tablonun androjen olduuna dair
pek

ok ipucu brakmt. Aranzda hi Amon diye bir Msr tanrs duyan var m?"
ri adam, "Evet ya!" demiti. "Erkek bereket tanrs!"

Langdon etkilenmiti.

"Btn kutu Amon prezervatiflerinin stnde byle yazyor." ri adam arszca srtmt.

"n tarafta elinde ko ba tutan bir erkek var stnde Msr bereket tanrs olduu
yazyor."

Langdon bu markaya aina deildi ama korunma reticinin hiyeroglifleri doru

kullandna memnun olmutu. "Aferin. Amon gerekten de ko ba tutan bir erkekle


ifade

edilir ve onun rasgele cinsel ilikileriyle kvrml boynuzlar, gnmzn cinsel argosu
'azgn'

ile ilikilidir."

"Atma!"

"Atmyorum," demiti Langdon. "Peki Amon'un kar cinsteki denginin kim olduunu

biliyor musunuz? Msr bereket tanras?"

Sorunun ardndan saniyeler sren bir sessizlik hkim olmutu.

Elinde bir keeli kalem tutan Langdon onlara, "sis," dedi. "Demek bir erkek tanr Amon

var." Bunu yazmt. "Ve bir de dii tanra sis, eski resim yazlarnda bir zamanlar ona

L'ISA denirdi."

Langdon yazma iini bitirince, projektrden uzaklat.


AM O N L' I S A

"arm yapyor mu?" diye sormutu.


Birisi soluk solua, "Mona Lisa... tanr akna," demiti.

Langdon ban sallamt. "Beyler, Mona Lisa'nn sadece yz androjen olmakla


kalmaz,

ismi de erkek ile diinin ilahi birleiminin bir anagramdr. Ve ite bu dostlarm, Da
Vinci'nin

kk srr ve Mona Lisa'nn bilmi glmsemesinin nedenidir."

Mona Lisa'dan metre kadar tede birden dizlerinin stne ken Sophie,
"Bykbabam

buradayd," dedi. Siyah usulca parkedeki bir noktaya tuttu. lk bata Langdon hibir
ey

grememiti. Ama sonra onun yannda diz ktnde, parldayan ufak bir damlack
grd.

Mrekkep mi? Birden, siyah n aslnda ne i iin kullanld aklna gelmiti. Kan.
Tyleri

rpermiti. Sophie haklyd. Jacques Saunire lmeden nce Mona Lisay ziyaret
etmiti.

Ayaa kalkan Sophie, Bir nedeni olmasayd buraya gelmezdi," diye fsldad. "Burada

bana bir mesaj braktn biliyorum." Mona Lisaya doru son admlarn hzla atarak,

tablonun hemen nndeki yere k tuttu. I plak parkenin stnde ileri geri hareket

ettiriyordu,

"Burada hibir ey yok!"


Langdon o srada, Mona Lisann nndeki koruyucu camn stnde mor bir parlt

grmt. Eilerek Sophie'yi bileinden tuttu ve yavaa tablonun stne dorulttu.

Her ikisi de donakalmalard.

Camn stnde, tam olarak Mona Lisa'nn yzne gelecek ekilde karalanan drt kelime

mor kla parlyordu.


27

Saunire'in masasnda oturan Temen Collet, duyduklarna inanamadndan, telefonu

kulana iyice bastryordu. Fache'yi doru mu duydum? "Bir kalp sabun mu? Ama

Langdon'n GPS noktacndan nasl haberi olmu olabilir?"

Fache, "Sophie Neveu," diye karlk verdi. "O syledi."

"Ne! Neden?"

"yi soru ama az nce onun ispiyonladn kantlayacak bir kayt dinledim."

Collet syleyecek kelime bulamyordu. Neveu ne dnyordu? Fache'nin elinde

Sophie'nin bir DCPJ operasyonuna mani olduuna dair kant vard. Sophie Neveu
kovulmakla

kalmayacak, ayn zamanda hapse atlacakt. "Ama yzbam... peki o zaman Langdon
imdi

nerede?"

"Orada hi yangn alarm ald m?"

"Hayr efendim."

"Byk Galeri kapsnn altndan geen kimse de olmad deil mi?"


"Hayr. Kapda Louvre gvenlik grevlisi duruyor. Sizin emrettiiniz gibi."

"Peki, o zaman Langdon hl Byk Galeri'de olmal."

"erde mi? Ama ne yapyor ki?"

"Louvre gvenlik grevlisi silahl m?"

"Evet efendim. Kdemli bir memur."

Fache, "Onu ieri gnderin," diye emretti. "Adamlarm birka dakikadan nce o
blgeye

gnderemem ve Langdon'n kamasn istemiyorum. Fache durdu. "Ayrca grevliye


Sophie

Neveu'nun da onunla birlikte olacan haber versen iyi olur."

"Ajan Neveu'nun gittiini sanyorum."

"Onun gittiini tam olarak grdn m?"

"Hayr efendim, ama..."

"yi, oradaki kimse de gittiini grmedi. Sadece ieri girdiini grdler."

Collet, Sophie Neveu'nun cesareti karsnda kk dilini yutmutu. O hl binann


iinde

mi?
Fache, "Bu ii hallet," diye emretti. "Oraya geldiimde Langdon ile Neveu'yu namlunun

ucunda istiyorum."

Rmorklu kamyon uzaklarken, Yzba Fache adamlarn toplad. Robert Langdon


etin

ceviz kmt ve imdi Ajan Neveu, ona yardm ediyordu. Onu yakalamak
dndnden

daha zor olabilirdi.

Fache ii ansa brakmamaya kararlyd.

Kesin emirler vererek, adamlarnn yarsnn Louvre'a geri gitmelerini istedi. Dier
yary,

Langdonn Paris'te snaca tek olas liman beklemeye gidecekti.


28

Langdon, Devlet Salonu'nda pleksiglasn stnde parlayan drt kelimeye hayretle

bakyordu. Mona Lisa'nn gizemli glne entikli bir glge dren kelimeler, havada

uuuyor gibiydi.

Langdon, "Tarikat," diye fsldad. "Bu, bykbabann bir ye olduunu ispatlyor!"

Sophie, ona akl karm bir ifadeyle bakyordu. "Sen bunu anladn m?

Dnceleri budaklanrken Langdon ban sallayarak, "Kusursuz," dedi. "Tarikatn en

temel felsefelerinden birini aklyor!"

Sophie, Mona Lisa'nn yzne karalanan prltl mesaja merakla bakt.

KARA R YA AKLI B LSEK

Langdon, "Sophie," dedi. "Tarikatn tanralara tapnma geleneini srdrmesi, eski

Hristiyan kilisesindeki iktidar sahibi kimselerin, kadnlarn deerini drecek ve


durumu

erkekler lehine evirecek yalanlar syleyerek dnyay aldatt inancna dayanr."

Kelimelere bakan Sophie sessizliini srdryordu.

"Tarikat, Constantin ile erkek veliahtlarnn, kutsal diileri eytan gibi gsterecek bir
propaganda balatarak dnyay diil paganizmden erkek Hristiyanla dndrdne ve

tanralar modern dinden sonsuza dek kardna inanr."

Sophie kukulu bir ifadeyle bakyordu. "Bykbabam buraya beni bunu bulmam iin

gnderdi. Daha fazlasn sylemeye alm olmal."

Langdon, onun ne demek istediini anlyordu. Bunun bir baka ifre olduunu
dnyor.

Langdon orada gizli bir anlam olup olmadn

u anda syleyemeyecekti. Akl hl

Saunire'in brakt mesajn ak yrekliliiyle bouuyordu.

Kara riya akl bilsek, diye dnd. Gerekten de ok kara.

Modern kilisenin gnmzn karmak dnyasna getirdii onca yenilikleri hi kimse

reddedemezdi ama bununla birlikte, kilisenin hilekr ve vahi bir gemii vard. Pagan
ve

diilere tapan dinleri "imana getirmek' iin balattklar merhametsiz hal seferleri
yzyl

srmt.

Katolik Engizisyonu, hi tartmasz insanlk tarihinin en fazla kana bulanm kitabn

yaynlamt. Malleus Maleficarum -ya da Cadnn Balyozu- dnyaya "serbest dnen

kadnlarn tehlikelerini" bildirmi ve papazlara onlar nasl bulacaklarn, ikence


edeceklerini

ve yok edeceklerini anlatmt. Kilisenin belirttii bu szde "cadlarn" hepsi kadn


alimlerden, rahibelerden, ingenelerden, mistiklerden, doa klarndan, bitki
toplayclardan

ve "doal hayata phe ekici ekilde uyum salayan" kadnlardan oluuyordu. Ayrca
ebeler

de doum srasndaki sancy azaltacak, doktrinlere kar gelen tp bilgisini


kullandklar iin

ldrlyorlard -kilise, bu acnn Havva'nn Bilgi Elmas'n yedii ve bylece lk


Gnah

fikrine sebep olduu iin verilen bir ceza olduunu iddia ediyordu. yzyl boyunca
cad

av srasnda kilise be kadn yakmt.

Yaplan propagandalar ve kan dkm ie yaramt.

Gnmz dnyas bunun bir kantyd.

Bir zamanlar ruhani aydnlanmann mutlak yars olarak sayg duyulan kadn, dnyadaki

mabetlerden kovulmutu. Hi kadn Ortodoks haham, Katolik papaz, Mslman imam


yoktu.

Bir zamanlarn kutsal Hieros Gamos'u -erkek ile kadn arasndaki doal cinsel birlik, bu

sayede her biri ruhen btnleniyordu- utan verici bir davranekline sokulmutu. Bir

zamanlar Tanr ile sylemek iin dii meslektalaryla cinsel birlemeye ihtiya duyan
kutsal

adamlar, artk eytann ii olarak grdkleri doal seks gdlerinden korkuyorlard.


nk

eytan en sevdii su ortayla ibirlii iindeydi... kadnlarla.


Kadn ile sol taraf ilikisi bile kilisenin karalamalarndan nasibini almt. Fransa ve

talya'da "sol" -gauche ve sinistra- kelimelerinin ima ettii anlamlar olumsuzdu, fakat
sa

taraf iin kullanlan kelimeye drstlk, ustalk ve doruluk gibi anlamlar yklenmiti.

Gnmze kadar radikal dncelere sol kanat, mantksz dncelere sol beyin ve
eytani

olan her eye netameli sinister denildi.

Tanralarn gnleri sona ermiti. Saat durmutu. Toprak Ana, erkeklerin dnyas haline

gelmiti ve devir, ykm ile sava tanrlarnn devriydi. Erkek egosu dii dengi
tarafndan iki

bin yl babo braklmt. Sion Tarikat, modern zamanda kutsal diilerin bu ekilde

silinmesinin, Hopi Yerli Amerikallarn koyanisquatsi "dengesiz hayat" dedii eye


sebep

olduuna inanyordu. Yakt testosteron olan savalarn, kadndan nefret eden


cemiyetlerin

artmasnn ve Toprak Ana'ya kar giderek artan bir saygszln oluturduu dengesiz
bir

duruma sebep olduunu dnyorlard.

Sesi arka taraftan gelen Sophie, "Robert," diye fsldad. "Biri geliyor!"

Langdon koridordan gelen ayak seslerini duydu.

"Buraya!" Sophie siyah kapatp, Langdonn gznn nnden adeta kaybolmutu.


Langdon geici bir krlk yaad. Nereye! Gzleri semeye baladnda, Sophie'nin

odann ortasna doru koturup, sekizgen divann arkasna saklanan siluetini grd.

Arkasndan frlamak zereyken duyduu grleyen ses onu olduu yere iviledi.

Kapda duran adam, "Arrtez!"* diye seslendi.

Louvre'un gvenlik grevlisi, Langdon'n gsne nian ald silahn ileri dorultmu
bir

halde Devlet Salonu'ndan ieri girmiti.

Langdon'n kollar igdsel olarak havaya kalkt.

Muhafz, "Couchez-vous!" diye emretti. "Yere yat!"

Langdon birka saniye iinde yzkoyun yere uzanmt. Muhafz hemen yanna gelerek

bacaklarn tekmeleriyle birbirinden ayrd.

Silahn Langdon'n srtna bastrarak, "Mauvaise ide, Monsiur Langdon,"** dedi.

"Mauvaise ide."

Parkenin stnde elleri ve kollan yanlara alm bir halde yatan on durumu bir para

komik bulmutu. Vitruvius Adam, diye dnd. Ama yzkoyun yatyor.

*Dur.

**ok kt fikir msy.


29

Silas Saint-Sulpice'de sunaktan ald ar demir amdan tutmu dikilitaa doru

tayordu. amdann gvdesi tokmak grevi grecekti. Yerdeki boluu rten gri
mermere

baknca, kapa ses kartmadan kramayacan anlad.

Mermer ve demir. Sesi tonozlu tavanlarda yanklanacakt.

Rahibe onu duyar myd? imdiye dek uyumu olmalyd. yle bile olsa, bu Silas'n

almamay tercih ettii bir riskti. Demirin ucuna saracak bir bez bulmak iin etrafna
bakt ama

sunaktaki keten rtden baka bir ey gremedi, onu da kirletmek istemiyordu. Cppem,
diye

dnd. Koca kilisede tek bana olduunu bildiinden cppesini zd ve stnden


kard.

kartrken, yn liflerin srtndaki ak yaralara battn hissediyordu.

Kask ba haricinde plak kalan Silas cppesini demir amdann alt ucuna dolad.

Ardndan, yer karosunun tam ortasn hedef alarak vurdu. Bouk bir ses kt. Ta

krlmamt. amdann gvdesiyle yeniden vurdu. Yine hafif bir ses kt ama bu kez bir

atlak olumutu. Kapak nc sallaynda nihayet paraland ve ta paralar yerin

altndaki bolua dkldler.


Bir blme!

Kalan paralar abucak ekip kaldran Silas bolua bir gz att. Yannda diz kerken

kalbi hzla arpyordu. Soluk avucunu kaldrp ieri daldrd.

lk bata hibir ey hissetmedi. Blmenin zemininde sadece ta vard. Daha sonra elini

biraz daha derinlere soktuunda, Gl izgisi'nin altnda bir eye dokundu! Kaln bir ta
tablet.

Parmaklaryla ucundan kavrayarak, tableti yavaa dar kard. Ayakta durup bulduu

nesneyi incelerken, zerine kelimeler kaznm yontma bir ta levha tuttuunu fark etti.
Bir an

iin kendini modern zamann Musa's gibi hissetmiti.

Silas tabletin stndeki kelimeleri okurken aknlk iindeydi. Kilit tann bir harita,
bir

dizi talimatlar ya da ifrelerden olumasn bekliyordu. Buna ramen kilit tanda en


basit

yaztlardan biri vard.

Eyub 38:11

Bir ncil ayeti mi? Silas bu sadelik karsnda hayrete dmt. Aradklar

eyin

sakland gizli yer bir ncil ayetinde mi aklanmt? Kardelik, dorulukla alay etmek
iin

hibir eyden ekinmemiti!


Eyub. Otuz sekizinci sure. On birinci ayet.

Silas on birinci ayetin szlerini tam olarak hatrlamasa da, Eyub Kitab'nn Tanr inanc

birok snavdan baaryla geen bir adamn yksn anlattn biliyordu. ok uygun,
diye

dnrken heyecann bastrmakta glk ekiyordu.

Dnp omzunun stnden baknca, parldayan Gl izgisi'ni grd ve glmsemesini

engelleyemedi. Ana sunan stndeki yaldzl rahlede, deri kapl ak braklm


kocaman bir

ncil duruyordu.

Rahibe Sandrine yukardaki balkonda titriyordu. Aadaki adam cppesini kard

srada rahibe, uzaklap ald emirleri yerine getirmek zereydi. Onun kaymak beyaz
tenini

grdnde dehete dmt. Geni ve solgun srt kan krmz syrklarla doluydu.

Bulunduu yerden bile yaralarn yeni olduunu grebiliyordu.

Bu adam merhametsizce krbalanm!

Ayrca kalasnn etrafndaki kanl kee kemeri ve altndaki yaradan damlayan kan

grmt. Nasl bir Tanr bir vcudun byle cezalandrlmasn ister? Rahibe Sandrine,
Opus

Dei'nin hayat boyunca anlayamayaca bir ey olduunu biliyordu. Ama o anda


ncelikli
kaygs bu deildi. Opus Dei kilit tan aryor. Rahibe Sandrine dnecek vakti
olmadn

bildii halde, bunu nereden bildiklerini tahmin edemiyordu.

Kanlar iindeki keiimdi yeniden cppesini giyiyordu. Sunaa ve stndeki ncil'e

doru ilerlerken mkafatn skca kavramt.

Rahibe Sandrine nefesini tutarak balkondan ayrld ve koridordan kald odaya

kouturdu. Elleriyle dizlerinin stne kerek, ahap karyolasnn altna uzand ve


yl

nce oraya saklad mhrl zarf ald.

Zarf yrtarak anca, iinden drt tane Paris telefon numaras kt.

Titreyerek numaralar evirmeye balad.

Aada ise, Silas ta tableti sunan stne brakm, hevesli ellerini deri ncil'e

evirmiti. Uzun beyaz parmaklan sayfalan evirirken terliyordu. Eski Ahit'e geerek,
Eyub

Kitab'n buldu. Otuz sekizinci sureyi at. Parmaklarn metinde aa doru


kaydrrken,

okuyaca kelimeleri tahmin etmeye alyordu.

Onlar liderlik yapacaklar!

On birinci ayeti bulan Silas cmleyi okudu. Sadece yedi kelimeden oluuyordu. Akl
karm bir halde yeniden okurken, bir eylerin son derece yanl gittiini sezinliyordu.

Ayette u basit kelimeler yazyordu:

BURAYA KADAR GELECEKS N,

AMA DAHA LER DE L.


30

Gvenlik grevlisi Claude Grouard, Mona Lisa'nn nnde yzkoyun yatan esirinin

banda dikilirken, fkeden kuduruyordu. Bu hergele Jacques Saunire'i ldrd!


Saunire,

Grouard ve adamlar iin ok sevdikleri bir baba gibiydi.

Grouard tetii ekip, Robert Langdon'n srtna bir kurun saplamaktan baka bir ey

istemiyordu. Kdemli bir memur olan Grouard, dolu silah tayan az saydaki grevliden

biriydi. Kendi kendine Langdon' ldrmenin, Bezu Fache ve Fransz hapishanelerinin

ektirecei strapla karlatrldnda ok hafif kalacan hatrlatt.

Grouard kemerinden kk telsizini karp destek istemeye alt. Ama tek duyduu

parazitli bir sesti. Bu odadaki elektronik gvenlik, bekilerin iletiim sistemini


almaz hale

getiriyordu. Kapya doru gitmeliyim. Grouard silahn Langdon'a dorultmu bir halde,

yavaa kap eiine doru gerilemeye balad. nc admnda, onu durduran bir
eye

rastlamt.

Bu da ne byle!

Odann ortasnda belirsiz bir grnt beliriyordu. Bir siluet. Odada bir bakas m
vard?
Karanlkta hareket eden bir kadn, sol taraftaki dura doru yryordu. Renkli fenerle
yerde bir

ey aryormu gibi, nne morumsu bir k demeti ileri geri hareket ediyordu.

Kim var orada?" diye soran Grouard, son otuz saniye iinde adrenalinin ikinci kez

tavana vurduunu hissetmiti. Birden silahn nereye dorultacana veya hangi yne
doru

hareket edeceine karar veremedi.

Elindeki kla hl yeri tarayan kadn sakin bir tonla, "Teknik blm diye cevap verdi.

Police Technique et Scientifique. Grouard terliyordu. Ben tm ajanlarn gittiini

sanyordum! Artk kzl tesi mor n teknik blmle badatn fark etmiti ama
yine de

DCPJ'nin burada neden delil aradn anlayamyordu.

Grouard, "Votre nom!" diye seslendi. gdleri ona bir eyin gerektii gibi olmadn

sylyordu. "Repondez!"*

Ses, sakin Franszca, "C'est moi,"** diye karlk verdi. "Sophie Neveu.

Grouard'n zihninin derinliklerinde bir yerlerde bu isim kaytla Sophie Neveu? Bu,

Saunire'in torununun ismiydi, yle deil mi? Kk bir kzken buraya gelirdi ama bu
yllar

nceydi. Bu kesinlikle o olamaz! Hem Sophie Neveu bile olsa, bu ona gvenmek iin
yeterli

bir sebep deildi; Grouard, torunuyla Saunire arasndaki hznl ayrl duymutu
Kadn, "Beni tanyorsun," diye seslendi. "Ve bykbabam Robert Langdon ldrmedi.

nan bana."

Memur Grouard bunu yutacak kadar saf deildi. Destee ihtiyacm var! Bir kez daha

telsizini deneyip, parazit sesleri duydu. Kap girii hl alt metre arkasndayd, bu
yzden

silahn yerde yatan adamdan ayrmadan yavaa gerilemeye balad. Grouard


admlarn geri

geri atarken, odann dier tarafndaki kadnn UV n yukar kaldrarak, Devlet


Salonu'nun

arka ksmnda, Mona Lisa 'nn tam karsnda asl duran resmi incelediini grd.

Hangi resme baktn gren Grouard yutkundu.

Tanr akna ne yapyor bu kadn?

Odann arka tarafndaki Sophie Neveu, alnndan souk terler damladn hissediyordu.

Langdon hl kollar ve bacaklar ak bir halde yerde yatyordu. Dayan Robert.


Geldim.

Muhafzn her ikisini de vurmayacan bildiinden, Sophie dikkatini elindeki ie verdi


ve

* Cevap verin.

** Benim.
zellikle bir sanat eserinin -bir baka Da Vinci- etrafndaki alan iyice gzden geirdi.
Ama

UV srad bir ize rastlamamt. Ne yerde, ne duvarlarda, ne de tablonun stnde.

Burada bir ey olmal!

Sophie bykbabasnn ifrelerini doru zdne kesinlikle emindi.

Baka ne kastetmi olabilir?

nceledii bayapt bir buuk metrelik bir tabloydu. Da Vinci'nin resmettii tuhaf
sahnede,

tehlikeli kntl kayalklar zerinde kucanda Bebek sa'yla oturan Bakire Meryem,
Vaftizci

Yahya ve Azrail Melei grlyordu. Sophie kkken Mona Lisa'ya yapt her
ziyarette

bykbabas onu kolundan srkleyerek bu ikinci tablonun bana getirirdi.

Grand-pre, ben buradaym! Ama gremiyorum!

Sophie arkasnda duran grevlinin telsizinden yardm istemeye altn


duyabiliyordu.

Dn!

Mona Lisann koruyucu camna karalanan mesaj gznde canlandrd. Kara riya akl

bilsek. Karsndaki tablonun nnde, mesaj yazlacak koruyucu herhangi bir cam yoktu
ve

Sophie, bykbabasnn bir bayaptn stne yaz yazarak asla zarar vermeyeceini iyi

biliyordu. Durdu. En azndan nne deil. Gzlerini yukar, tabloyu tamak iin
tavandan

sarkan uzun kablolara dikti.

Olabilir mi? Ahap ereveyi sol tarafndan kavrayarak kendine doru ekti. Tablo

olduka bykt. Sophie, onu duvardan ekerken tablonun arka taraf duvardan
ayrlmt.

Sophie bayla omuzlarn tablonun arkasna sokup arka yzeyi incelemek iin siyah k
tuttu.

Sezilerinin yanl olduunu anlamas yalnzca birka saniyesini almt. Tablonun arkas

botu. Mor yazlar yoktu, sadece eskiyen tuvalin kfl kahverengi arka yzeyi...

Dur biraz.

Sophie'nin gzleri, ahap erevenin alt kenarna yerletirilmi parlak bir metalin
ltsna

taklmt. Bu kk nesne, tuval ile erevenin bulutuu ksmdaki akln iine

sktrlmt. Arasndan parlak altn bir zincir sarkyordu.

Sophie zincirin tandk altn bir anahtara bal olduunu grnce hayrete dt. Geni
ve

oymal ba ksm ha eklindeydi ve stne Sophienin dokuz yandan beri grmedii


mhr

baslmt. P.S. harfleriyle birlikte bir fleur-de-lis. Sophie o anda bykbabasnn


hayaletinin

kulana fsldadn hissetti. Vakti geldiinde anahtar senin olacak. Bykbabasnn


ld

halde verdii sz tutmas, boaznn dmlenmesine neden oldu. Bykbabasnn


sesi, bu

anahtar bir kutuyu ayor, diyordu, orada pek ok srrm saklyorum.

Sophie artk o geceki kelime oyununun sadece bu anahtar iin oynandn anlad.

Bykbabas ldnde yannda bu anahtar vard. Polisin eline dmesini


istemediinden,

onu bu tablonun arkasna saklamt Sonra, sadece Sophie'nin bulmas iin dhice bir
hazine

av planlamt.

Gvenlik grevlisinin sesi, "Au secours!"* diye bard.

Sophie anahtar tablonun arkasndan ararak, UV feneriyle birlikte cebine att. Tuvalin

arkasndan bakarken, grevlinin mitsizce hl telsizinden birilerine ulamaya


altn

grebiliyordu. Langdon' hedef alan silahm ondan ayrmadan kap giriine doru
geriliyordu.

Telsizine bir kez daha, "Au secours!" diye bard.

Parazit.

Buraya gelen turistlerin Mona Lisa'y grdklerini vnerek anlatmak iin evi aramaya
altklarnda, cep telefonlarnn almadn hatrlayan Sophie, telsizi almyor,
diye

dnd. Duvarlardaki youn izleme tertibat yznden, koridora kmadka herhangi


bir

haberleme sisteminin ilemesine imkn yoktu. Grevli hzla ka doru ilerliyordu ve

Sophie abuk davranmas gerektiini biliyordu.

* mdat.
Arkasnda durduu byk tabloya ban kaldrp baktnda, o gece Leonardo da

Vinci'nin bir kez daha yardmna kotuunu grd.

Silahn adama dorultmu olan Grouard kendi kendine, birka metre kald, diyordu.

Odann dier tarafnda duran kadnn sesi, "Arrtez! Ou je la dtruis!* diye yankland.

Grouard o tarafa bakp durdu. "Mon dieu, non!"**

Krmzms sis bulutunun iinden, kadnn byk tabloyu kablolar kartp yere
indirdiini

grebiliyordu. Bir buuk metre yksekliindeki tablo, kadnn tm vcudunu gizliyordu.

Grouard ilk nce tablonun yerinden oynayan kablolarnn neden alarmlar


altrmadn

dnd ama sonra, kablo vericilerinin alarm iin yeniden altrlmas gerektiini
anlad. Ne

yapyor!

Grdnde kan dondu.

Tablo ortasndan bel vermeye, Bakire Meryem, Bebek sa ve Vaftizci Yahya arplmaya

balamt.

Paha biilemez Da Vinci'nin bkldn dehetle seyreden Grouard, "Non! diye


lk

att. Kadn dizini arka taraftan tablonun ortasna bastryordu. "NON!


Grouard dnerek, tabancasn kadna dorulttu ama hemen o anda bunun bo bir tehdit

olduunun farkna vard. Tablo sadece bir bez parasyd ama kesinlikle delinemezdi
stne

alt milyon dolarlk bir zrh giyiyordu.

Bir Da Vinci'ye kurun skamam!

Kadn soukkanl bir sesle Franszca, "Silahnla telsizini yere brak," dedi. "Yoksa
dizimi

bu tabloya geiririm. Sanrm bykbabamn bu konuda neler hissedeceini iyi

biliyorsundur."

Grouard sersemlemiti. "Hayr... ltfen. Bu Kayalklar Bakiresi! Silahyla telsizini


yere

brakp, ellerini bann stne kaldrd.

Kadn, "Teekkrler," dedi. "imdi sylediklerimi tam olarak yap ki, her ey yolunda

gitsin."

Birka dakika sonra, Sophie ile birlikte yangn merdiveninden zemin kata koarak inen

Langdon'n kalbi hl gmbrdeyerek atyordu. Yerde titreyerek yatan grevliyi Devlet

Salonu'nda braktklarndan beri ikisi de tek kelime etmemiti. imdi grevlinin silahn
skca

tutan Langdon, ondan kurtulmak iin sabrszlanyordu. Silah ard ve ona son derece

yabanc geliyordu.
Basamaklar ifter ifter atlayan Langdon, neredeyse mahvetmek zere olduu tablonun

ne kadar deerli olduu konusunda Sophie'nin bir fikri olup olmadn merak ediyordu.

Yapt sanatsal seim, bu geceki macerayla son derece rtyordu. Eline ald Da
Vinci,

tpk

Mona Lisa gibi, sanat tarihileri arasnda gizli pagan sembolleri ierdii dncesiyle

olduka nlyd.

Koarlarken, "ok deerli bir rehine setin," dedi.

"Kayalklar Bakiresi," diye cevap verdi. "Ama onu ben deil, bykbabam seti.

Tablonun arkasnda benim iin bir ey brakm."

Langdon, ona akn bir bak frlatt. "Ne! Ama hangi tablo olduunu nereden anladn?

Neden Kayalklar Bakiresi?"

"Kara riya akl bilsek." Yzne zafer kazanm bir glmseme oturmutu. "lk iki

anagram gremedim Robert. ncy karamazdm,"

* Dur! Yoksa buna zarar veririm!

** "Aman Tanrm, hayr!"


31

Rahibe Sandrine, Saint-Sulpice'deki odasnda telefona, "Hepsi ld!" diye kekeledi. O

srada bir telesekretere mesaj brakyordu. "Ltfen an! Hepsi ld!"

Listedeki ilk telefon numaras korkun sonular dourmutu histerik bir dul, cinayet

davas zerinde ge saatlere kadar alan bir dedektif ve matemli bir aileyi teselli
eden ciddi

bir rahip. Her balant da lmt. Ve imdi de drdnc numaray aradnda ilk
ne

ulalamad mddete aranmayacak olan numara karsna telesekreter kmt.


Karlama

mesajnda hibir isim verilmiyor, sadece arayan kiinin mesajn brakmas isteniyordu.

Mesaj brakrken, "Yerdeki karo krld!" diye yalvard. "Dier ld!"

Rahibe Sandrine, koruduu drt adamn kimliklerini bilmiyordu, ama yatann altna

tktrd zel telefon numaralan tek bir koulda aranabilirdi.

Yz olmayan haberci ona, eer bu yer karosu krlrsa, demiti, st kademeye eriildi

demektir. imizden biri lmle tehdit edilmi ve mitsiz bir yalan sylemek zorunda

kalmtr. Numaralar ara. Dierlerini uyar. Bizi bu konuda yzst brakma.

Bu sessiz bir alarmd. Basit olduu kadar salam ve gvenilirdi. lk plan onu hayrete
drmt. Kardelerden birinin kimlii tehlikeye girdiinde, dierlerini uyarmaya
yarayan

mekanizmay balatacak bir yalan syleyecekti. Ama bu gece, bir kiiden fazlasnn
kimlii

tehlikeye dm gibiydi.

Korkuyla, "Ltfen cevap verin," diye fsldad. "Neredesiniz?"

Kapdan gelen derin bir ses, "Telefonu kapat," dedi.

Dehetle arkasn dnnce, dev csseli keii grd. Ar samda elinde tutuyordu.
Rahibe,

titreyen elleriyle telefonu yerine koydu.

Kei, "ldler," dedi. "Drd birden. Ve beni aptal yerine koydular Bana kilit tann

yerini syle."

Rahibe Sandrine gerei syleyerek, "Bilmiyorum!" dedi. "Srr dierleri saklyordu."

lm olan dierleri!

Beyaz yumruuyla demir amdan kavrayan adam, ona doru ilerledi. "Sen bir kilise

rahibesisin, buna ramen onlara m hizmet ediyorsun?"

Rahibe Sandrine meydan okuyan bir tavrla, "sa'nn gerek bir mesaj vard," dedi.
"Ben

bu mesaj Opus Dei'de gremedim."


Keiin gzlerinde birden gazap frtnalar koptu. amdan sopa gibi sallayarak bir
hamle

yapt. Rahibe Sandrine yere derken, aklndan son geen dnceler, kt bir eylerin

olacayd.

Drd birden ld.

Kymetli gerek sonsuza dek kayboldu.


32

Denon Kanad'nn bat ucundaki gvenlik alarm, Langdon ile Sophie Paris akamnn

kucana koarken, yakndaki Tuileries Baheleri'ndeki gvercinleri rktp karmt.

Sophie'nin meydann kar tarafnda duran arabasna koarlarken, Langdon uzaklardan


gelen

polis sirenlerini duyabiliyordu.

Meydanda park halinde duran iki kiilik krmz arabay iaret eden Sophie, "te

uradaki," dedi.

aka yapyor yle deil mi? Ara, Langdon'n hayatnda grd en kk arabayd.

Sophie "SmartCar," dedi. "Yz kilometrede bir litre yakyor."

Sophie arabay altrp, akl talarndan kaldrma kana kadar, Langdon kendini yan

koltua ancak atabilmiti. Araba kaldrmda ilerleyip, Carrousel de Louvre'daki


adacn

bulunduu yere srayarak inerken arabann n paneline tutundu.

Sophie bir an iin merkezi evreleyen taflanlarn arasndan geip adacktan dmdz

giderek ksa yolu kullanmay ve bylelikle ortadaki geni imenlik alana ulamay
dnd.

Carrousel du Louvre'un etrafndaki taflanlarn ortadaki tehlikeli ukuru -La Pyramide


Inverse- saklamaya yaradn bilen Langdon, "Hayr!" diye bard. Ba aa duran
bu

gkdelen piramidi daha nce mzeni" iinden grmt. Tek bir lokmada SmartCar'

yutabilecek byklkteydi. Bereket versin ki, Sophie geleneksel yolu tercih edip
direksiyonu

saa krm ve dar kncaya kadar daire izmiti. Daha sonra sola dn ve kuzey
eridini

takip ederek, Rue de Rivoli'ye doru hzland.

Arkalarndaki iki tonlu polis sirenlerinin sesi artk daha yksek gelmeye balamt ve

Langdon yan aynadan baktnda farlar grebiliyordu. Sophie, Louvre'dan daha hzl

uzaklaabilmek iin gaza basnca SmartCar'n motoru itiraz etti. Elli metre ileride,
Rivoli'deki

k krmzya dnd. Sessizce kfreden Sophie hzn kesmeden devam etti. Langdon

kaslarnn gerildiini hissediyordu.

"Sophie?"

Kavaa geldiklerinde ok az yavalayan Sophie farlarn at ve yeniden gaza basp,


bo

kavaktan sola keskin bir dn yapmadan nce her iki yne de yle bir bakt. Batya
doru

be yz metre kadar gittikten sonra Sophie geni bir adann etrafndan saa sapt. Ksa
sre

iinde Champ-Elyses Bulvar'nn kar tarafnda ilerlemeye balamlard.

Dz yolda gitmeye baladktan sonra Langdon yan pencereden boynunu uzatp Louvre'a
doru bakt. Arkalarndan polis takip ediyormu gibi grnmyordu. Mzenin nnde
bir

mavi klar denizi toplanmaya balamt.

Kalp at sonunda yavalayan Langdon nne dnd. "Bu ilginti," dedi.

Sophie, onu duymua benzemiyordu. Gzlerini, Paris'in Beinci Cadde'si diye bilinen
lks

maazalarn yer ald kilometrelik Champ-Elyses Bulvar'na dikmiti.


Bykelilik

sadece bir buuk kilometre uzaklktayd. Langdon koltuuna yerleti.

Kara riya akl bilsek.

Sophie'nin akln bu kadar hzl altrmas gerekten etkileyiciydi.

Kayalklar Bakiresi.

Sophie, bykbabasnn onun iin tablonun arkasna bir ey sakladn sylemiti. Son

bir mesaj m? Langdon, Saunire'in zekice dnlm saklama yerine hayranlk


duymaktan

kendini alamyordu; Kayalklar Bakiresi o gecenin birbirine bal sembol zincirine tam
olarak

uyuyordu. yle grnyordu ki Saunire, her seferinde Leonardo Da Vinci'nin karanlk


ve

muzip ynne duyduu hayranl dile getirmiti.

Kayalklar Bakiresi teklifi Da Vinci'ye Lekesiz Doum Kardeler Birlii diye bilinen
bir

kurulutan gelmiti. Milano'daki San Francesco kiliselerindeki sunakta bulunan


lemenin

ortas iin bir tabloya ihtiya duyuyorlard. Rahibeler, Leonardo'ya tablonun tam
ebatlarn ve
istedikleri temay belirtmilerdi... bir maaraya snan Bakire Meryem, Vaftizci Bebek

Yahya, Azrail ve Bebek sa. Da Vinci onlarn istedii gibi alt halde, ii teslim
ettiinde

grup dehete dmt. Tabloyu tartmal ve rahatsz edici ayrntlarla doldurmutu.

Tabloda, kolunu bebek sa olduu tahmin edilen bir ocua dolam mavi sabahlk

iindeki Bakire Meryem grnyordu. Meryem'in karsnda, ne bir ocukla, ki onun da

Vaftizci Yahya olduu tahmin ediliyordu, Azrail oturuyordu. Bununla birlikte, alldk

Yahya'y vaftiz eden sa betimlemesinin yerine bu kez bebek Yahya, sa'y vaftiz
ediyordu...

ve sa yetkisini ona veriyordu! Bundan daha da sknt verici olan, Meryem'in bir elini
bebek

Yahya'nn bann stnde tutmas ve tehditkr bir tavr iinde olmasyd -elleri,
grnmeyen

bir ba kavrayan kartal penesi gibiydi. Son olarak, en belirgin ve en korkutucu


grnt:

Meryem'in kvrlm parmaklarnn tam altnda Azrail'in yapt kesme iaretiydi -sanki

Meryem'in penemsi elinin tuttuu grnmeyen ba boynundan kesip ayryor gibiydi.

Langdon'n rencileri, Da Vinci'nin ikinci bir tablo yaparak kardeler cemiyetini

yumuattn rendiklerinde daima arrlard. Bu "hafifletilmi" Kayalklar


Bakiresi'nde

tm bireyler daha geleneksel bir ekilde tasvir edilmilerdi. kinci tablo imdi
Londra'daki

Ulusal Galeri'de sergileniyordu ama Langdon yine de Louvre'da yer alan daha ilgi
ekici

resmi tercih ediyordu.

Sophie arabay Champ-Elyses'de hzla srerken Langdon, "Tablonun arkasnda ne

vard?" diye sordu.

Sophie gzlerini yoldan ayrmad. "Bykelilie gven iinde girdikten sonra sana

gstereceim."

"Bana gsterecek misin?" Langdon armt. "Sana maddi bir nesne mi brakm?"

Sophie ters ters ban sallad. "stnde fleur-de-lis ve P.S. harfleri var."

Langdon kulaklarna inanamyordu.

Sophie arabann direksiyonunu saa krp, lks Hotel de Crillon'un en Paris'in eritli

diplomatik mahallesine hzla dnerken, bu ii baaracaz, diye dnyordu. Artk

bykelilie bir kilometreden az kalmt. Sophie sonunda nefesinin yeniden normale

dndn hissetti.

Arabay srerken bile Sophie'nin akl cebindeki anahtardayd. Yllar nce onu grd

ana ait hatralar, kollar eit ha biimindeki altn ba ksm, gen gvde, ierlek
yazlar,

kabartmal iek mhr ve P.S. harfleri.

Geen yllar sresince anahtar Sophie'nin aklna nadiren gelmi olsa da, istihbarat
camiasnda yapt grev ona gvenlik hakknda pek ok ey retmiti ve artk
anahtarn

garip grnts ona ok artc gelmiyordu. Lazerle ilenmi bir matris.


Kopyalanmas

imknsz. Kilidi dndren diler yerine bu anahtarda yer alan lazerle yaplm karmak

kabarcklar elektronik bir gz tarafndan inceleniyordu. Eer gz, altgen kabarcklarn


doru

aralklarla yerletirildiine ve evrildiine karar verirse kilit alacakt.

Sophie bylesi bir anahtarn neyi aacan tahmin edemiyor ama Robert'n

syleyebileceini sezinliyordu. Her eyden nce, daha grmeden anahtarn stndeki

kabartmal mhr tarif etmiti. st taraftaki armh formu, anahtarn bir tr Hristiyan

rgtne ait olduunu gsteriyordu ama Sophie lazer ilemeli matris kullanan bir kilise

bilmiyordu.

Ayrca bykbabam Hristiyan deildi...

Sophie on yl nce bunun ispatna tank olmutu. Ne gariptir ki, bykbabasnn asl

tabiatn ona gsteren bir baka anahtar ok daha normal bir anahtar olmutu.

Charles de Gaulle Havaalan'na inip, eve giden bir taksiye atladnda lk bir

akamstyd. Grand-pre az sonra beni grdne ok aracak, diye dnyordu.

ngiltere'deki okulundan bahar tatili dolaysyla eve birka gn erken dnen Sophie, onu

grmek ve alt deifre metotlarn ona anlatmak iin sabrszlanyordu.


Ama nedense Paris'teki eve vardnda bykbabasn orada bulmamt. Hayal
krklna

uramt ama gelmesini beklemediini biliyordu. Belki de Louvre'da alyordu. Ama


bugn

cumartesi, diye hatrlad. Hafta sonlarnda nadiren alrd. Hafta sonlarnda


genellikle...

Sophie srtarak garaja komutu. Elbette arabas orada deildi. Hafta sonuydu. Jacques

Saunire ehirde araba kullanmaktan holanmazd. Arabay tek bir yne gitmek iin
almt Paris'in

kuzeyinde, Normadiya'daki atosuna gitmek iin. Sophie Londra'nn kemekeinde

geirdii aylardan sonra doa kokusunu almak ve hemen yola kmak iin
sabrszlanyordu.

Akamn erken saatleri olduundan, derhal yola koyulup ona spriz yapmaya karar
vermiti.

Bir arkadann arabasn dn alan Sophie, kuzeye ynelerek Cruelly yaknlarndaki


ssz

dalara doru yol ald. Bykbabasnn inziva kesine giden zel araba yoluna
saptnda

saat onu biraz geiyordu. Yol yaklak bir buuk kilometre uzunluundayd ve Sophie
ancak

yolu yarladnda aalarn arasndan evi grmeye balamt -bir da kenarndaki


ormann

iine yaplm, dev gibi eski ta bir ato.

Sophie bu saatte bykbabasnn uyuyor olabileceini aklndan geirmiti ama evin


klarnn parldadn grnce olduka heyecanland. Park edilmi arabalarla dolu
garaja

vardnda sevinci aknla dnmt -Mercedes'ler, BMW'ler, Audi'ler ve bir


Rolls-

Royce.

Sophie bir mddet baktktan sonra kahkaha krizine tutuldu. Benim Grand-pre'm, nl

mnzevi! Grne baklrsa Jacques Saunire grnd kadar mnzevi biri deildi.
Sophie

okuldayken bir partiye ev sahiplii yapt belli oluyordu ve arabalarn grnne


baklrsa,

Paris'in en nfuzlu kiileri partiye katlmlard.

Ona srpriz yapmak iin sabrszlanan Sophie hemen n kapya kotu. Kapya
vardnda

kilitli olduunu grd. Kapy yumruklad. Kimse cevap vermedi. akn bir halde evin

etrafnda dnd ve arka kapy denedi. Cevap yoktu.

Akl karm bir ekilde biraz durup dinledi. Tek duyduu, vadinin etrafnda dnerken

hafif uultular karan serin Normandiya havasyd.

Mzik almyordu.

Ses yoktu.

Hibir ey duyulmuyordu.
Sophie ormann sessizlii iinde evin yan tarafna gidip, bir aa gvdesine trmanarak

yzn oturma odasnn penceresine dayad. eride grdkleri bir anlam ifade
etmiyordu.

"Burada kimse yok!"

Birinci katn tamam bombo grnyordu.

nsanlar nerede?

Kalbi hzla arpan Sophie, odunlua gidip bykbabasnn ra kutusunun altnda

saklad yedek anahtar ald. n kapya koup ieri girdi. Bo antreye admn attnda

gvenlik sisteminin kontrol paneli yanp snmeye balamt... ieri giren kimsenin,
gvenlik

alarm almaya balamadan doru ifreyi tulamas iin 10 saniyesi olduunu gsteren
uyar.

Parti verirken alarm m altrmt?

Sophie abucak ifreyi girdi ve sistemi kapatt.

eri girdiinde tm evin bombo olduunu grd. Yukar katta da kimse yoktu. Bir kez

daha bo oturma odasna indiinde bir sre sessizce durdu ve neler olduunu anlamaya
alt.

te o anda derinden gelen sesleri duydu. Ve bu sesler aadan geliyor gibiydi. Sophie
bir

anlam veremiyordu. Eilerek kulan yere dayad ve dinledi. Evet, sesler kesinlikle
aadan

geliyordu. ark sylyor gibiydiler... Korkmutu. Sesten daha rktc olan, bu evin
bir

bodrum kat olmadn hatrlamasyd.

En azndan benim bildiim bir bodrumu yok.

Arkasn dnp oturma odasn gzleriyle tarayan Sophie, evde yerinde durmayan tek
bir

nesneye rastlamt -bykbabasnn en sevdii antika Aubusson duvar hals.


Genellikle dou
duvarnda minenin arkasnda asl dururdu ama o gece pirin korniinden kenara
ekilmiti

ve arkasndaki duvar gzler nne seriyordu.

plak lambri duvara doru yryen Sophie ark seslerinin ykseldiini hissetti.
Tereddt

ederek kulan duvara yaslad. Artk sesler daha berrakt. nsanlar kesinlikle ark
sylyor...

Sophie'nin anlayamad kelimeler kullanyorlard.

Bu duvarn arkasnda bir boluk var!

Panelin kenarlarn eliyle yoklayan Sophie gizli bir oyuk buldu. Titizlikle ilenmiti.

Kayarak alan bir kap. Kalbi deli gibi arparken parman delie yerletirdi ve ekti.
Ar

duvar ses kartmadan yana kayd

lerideki karanlkta ark syleyen sesler yanklanyordu.

Kapdan geen Sophie kendini dnerek aa inen, kaba ta bir merdivende buldu.

ocukluundan beri bu eve gelirdi ama bu merdivenin varlndan bile haberi yoktu!

Aa indike hava serinlemiti. Sesler daha da belirginleti. Artk kadn ve erkek


seslerini

duyuyordu. Dner basamaklar gr asn engelliyordu ama son basamakta n


almt.

Arka tarafta bodrum katnn kk bir parasn grebiliyordu, titreen turuncu alevlerle
aydnlan ta.

Nefesini tutan Sophie birka adm daha yaklat ve neler olduunu grmek iin meldi.

Grdklerini anlayabilmesi birka saniyesini almt.

Buras bir yeralt odasyd, dadaki granitten oyulmu kaba bir odaya benziyordu.

erideki tek k, duvarlardaki mealelerden geliyordu. Devlerin aydnlatt odann


ortasnda

yaklak otuz kii ember oluturacak ekilde duruyordu.

Hayal gryorum, dedi Sophie kendi kendine. Bu bir rya. Baka ne olabilir?

Odadaki herkes maske takmt. Kadnlar beyaz tl gecelikler ve altn ayakkablar

giymilerdi. Maskeleri beyazd ve ellerinde altn kreler tutuyorlard. Erkekler uzun


siyah

tunikler giymilerdi ve maskeleri siyaht. Dev bir satran tahtasndaki piyonlara


benziyorlard.

emberdeki herkes ileri geri sallanp yerde duran bir eyi huu iinde zikrediyorlard...

Sophie'nin gremedii bir eyi.

ark yeniden balamt. Hzland. Artk grlyordu. Daha hzl. Katlmclar ieri
doru

birer adm atp, diz ktler. Sophie o srada neye tanklk ettiklerini grebilmiti.
Dehetle

geriledii halde, bu manzara hafzasndan sonsuza kadar silinmeyecekti. Tiksinti duyan

Sophie arkasn dnp, ta duvarlara tutunarak merdiveni trmanmt. Kapy ekerek


kapattktan sonra evden kat ve gzyalar iinde Paris'e geri dnd.

O gece hayal krklna ve ihanete uram bir halde eyalarn toplayp evden ayrld.

Yemek odasndaki masann stne bir not brakmt.

ORADAYDIM. BEN BULMAYA ALIMA.

Notun yanna atonun odunluunda duran yedek anahtar brakt.

"Sophie!" Langdon'n sesi dncelerini blmt. "Dur! Dur!"

Hatralarndan uyanan Sophie aniden frene asld ve araba patinaj yaparak durdu. "Ne?
Ne

oldu?"

Langdon nlerindeki uzun caddeyi gsteriyordu.

Grdnde Sophie'nin kan dondu. Yz metre kadar ilerideki kavak DCPJ polis

arabalaryla kapatlmt. arpk park edilmilerdi ve niyetleri belliydi. Gabriel


Bulvar'n

kapatmlar!

Langdon iini ekti. "Bu gece bykelilik yasak blge mi ilan edildi?"

Sokan aasnda, arabalarnn yannda duran iki DCPJ polisi imdi onlarn bulunduu

yne doru bakyorlard. nlerindeki caddede bylesine tuhaf biimde duran farlarn ne

olduunu merak ettikleri ortadayd.


Pekl Sophie, yavaa dn.
SmartCar' geri vitese takarak, puanlk bir dn yapt ve araba aksi istikamete

dndrd. Uzaklarken, arkasndan patinaj yapan tekerleklerin sesini duydu. Sirenler

almaya balamt.

Sophie kfrederek gaza bast.


33

Sophie'nin SmartCar' diplomatik semtteki bykelilikler ve konsolosluklarn nnden

hzla ilerledi. Sonunda bir yan sokaa saparak saa dn yapt ve tekrar grkemli
Champ-

Elyses Bulvarna kt.

Yumruklarn bembeyaz oluncaya kadar skan Langdon yolcu koltuunda iki bklm

oturuyor ve pelerinden gelen polis olup olmadn kontrol etmek iin arka tarafa
bakyordu.

Birden kama kararn vermemi olmay diledi. Sonra kendine, bu karan sen vermedin,
diye

hatrlatt. GPS noktacn tuvalet penceresinden attnda bu karar onun adna Sophie

vermiti. imdi bykelilikten tam gaz uzaklap Champ-Elyses'nin hafif trafiinde

ylankavi kvrmlar izerken Langdon seeneklerinin daha da ktye gittiini


hissediyordu.

Sophie polisi atlatm gibi grnyordu ama Langdon en azndan o an iin, anslarnn
devam

edeceinden pheliydi.

Direksiyon banda oturan Sophie, elini sveterinin cebine daldrp kk metal bir
nesne

kartarak Langdon'a uzatt. "Robert, una bir baksan iyi olacak. Bykbabamn
Kayalklar

Bakiresi'nin arkasnda bana brakt


ey bu."

Aklna gelen armlardan tr tyleri rperen Langdon nesneyi eline alp inceledi.

Ard ve armh biimindeydi. lk nce bir cenaze pieusu -mezarlkta topraa gmmek
iin

tasarlanan bir tr minyatr an ivisi- tuttuunu dnd. Ama daha sonra hatan devam
eden

gvdenin gen ve prizma formunda olduunu fark etti. Ayrca gvdenin stnde
titizlikle

ilenerek geliigzel datlm gibi grnen yzlerce minik altgen kabarck vard.

Sophie, ona, "Lazerle kesilmi bir anahtar," dedi. "Elektrikli bir gz bu altgenleri

okuyor."

Bir anahtar m? Langdon daha nce byle bir eyi hi grmemiti

erit deitirip kavaktan dnerken Sophie, "Arka tarafna bak" dedi.

Langdon anahtar evirdiinde hayretten az bir kar ak kald. Han tam ortasna,
bir

fleur-de-lis ile P.S. harfleri zenle kabartlarak ilenmiti. "Sophie," dedi. "Sana
bahsettiim

mhr bu! Sion Tarikat'nn" resmi amblemi."

Sophie ban sallad. "Anahtar ok uzun zaman nce grdm sana sylemitim.
Bana

bundan bir daha asla bahsetmememi sylemiti"


Langdon'n gzleri kabartmal anahtar stne akl kalmt, leri teknoloji retimiyle

stndeki asrlk semboller, eski ve yeni dnyay birbirine kaynatrmt.

"Bana bu anahtarn, pek ok srr saklad bir kutuyu atn sylemiti."

Langdon, Jacques Saunire gibi bir adamn ne tr srlar saklayabileceini dnnce


bir

rperti hissetti. Eski bir kardeliin, ftrist bir anahtarla ne ii olduunu tahmin
edemiyordu.

Tarikatn varoluunun tek sebebi bir srr korumakt. nanlmaz gce sahip bir srr. Bu

anahtarn bir ilgisi olabilir mi? Bu dnce tm zihnini sarmt. "Neyi atn biliyor

musun?"

Sophie hayal krklna uram gibi grnyordu. "Senin bildiini sanyordum."

Langdon elindeki ha dndrp, incelerken bir sre sessiz kald.

Sophie, "Hristiyan iine benziyor," diye srar etti.

Langdon bundan o kadar da emin deildi. Anahtarn ba ksm geleneksel uzun kollu

Hristiyan Hana deil de, Hristiyanlktan bin beyz yl nceki kare -drt kolu da
eit

uzunlukta- halara benziyordu. Bu tr halarn uzun kollu Latin Ha'yla gsterilen


armhla

hi ilgisi yoktu olarak Romallar tarafndan bir ikence aleti olarak kullanlmt.
Langdon

kullandklar semboln tarihte ok vahi bir ismi yansttn, 'armha" bakan


Hristiyanlarn

ok az bir ksmnn bilmesine her zaman hayret etmiti. "Ha" ve "armh" kelimeleri

Latincedeki cruciare fiilinden geliyordu... yani ikence.


"Sophie," dedi. "Sana syleyebileceim tek ey, bunun gibi eit kollu halarn barl

halar olarak kabul edildii. Kare biimleri, armha germe ilemi iin elverili
deildir,

ayrca dengeli dikey ve yatay eksenleri erkek ile diinin doal birleimini gsterir.
Bylece

sembolik olarak tarikatn felsefesiyle rtrler."

Sophie, ona bezgin bir ifadeyle bakt, "Hi fikrin yok, yle deil mi?"

Langdon kalarn att. "En ufak bir arm bile yapmyor."

"Pekl, yoldan kmamz gerekiyor." Sophie dikiz aynasn kontrol etti. "Bu anahtarn

neyi atn bulmak iin gvenli bir yere gitmemiz gerek."

Langdon hasretle Ritz'deki konforlu odasn dnd. Ama seenekler arasnda


olmad

gayet akt. "Paris Amerikan niversitesi'ndeki ev sahiplerime ne dersin?"

"Anlalr. Fache onlar kontrol edecektir."

"Tandklarn olmal. Burada yayorsun."

"Fache telefonumu aratrp, i arkadalarmla konuacaktr. Benim tandklarm


tehlikeli

olur, ayrca otel bulmak da iyi bir fikir deil, nk kimlik soruyorlar."
Langdon bir kez daha, Louvre'dayken Fache'nin kendisini tutuklamasna izin vermenin

daha iyi olacan dnyordu. "Bykelilii arayalm. Durumu aklayabilirim,

bykelilik de bizimle bir yerde bulumas iin birini gnderebilir."

"Bizimle bulumak m?" Sophie dnp, ona deliymi gibi bakyordu. "Robert, sen hayal

gryorsun. Bykeliliinin kendi arazisi dnda hibir yetkisi yok. Bizi almas iin
birini

gndermeleri, Fransz hkmetinden kaan birine yardm etmek olur. Olmaz. Eer

bykeliliine gidip, geici snma hakk isteseydin bu olabilirdi ama onlardan


Fransz

emniyet glerine kar harekete gemelerini nasl istersin?" Ban iki yana sallad.

"Bykeliliini imdi ararsan sana ban daha fazla belaya sokman kanman ve
Fache'ye

teslim olman syleyeceklerdir. Ardndan bir mahkeme yaplmas iin diplomatik


kanallar

kullanacaklarna izin verecekler." Ban kaldrp, Champ-Elyses'deki k dkkn


vitrinlerine

bakt. "Yannda ne kadar nakit var?"

Langdon czdanna bakt. "Yz dolar. Birka euro. Neden?"

"Kredi kartn yok mu?"

"Elbette var."

Sophie gaza basarken, Langdon onun bir plan yaptn sezmiti. Tam nlerinde,
ChampElyses'nin
bitiminde, Fransa'nn en geni adacyla evrelenmi Arc de Triomphe Napoleon'un

askeri gcn vmek iin yaplan elli metrelik ant- duruyordu.

Adaca yaklarlarken, Sophie'nin gzleri yine dikiz aynasndan "imdilik onlar

atlattk," dedi. "Ama bu arabada kalrsan be dakika gemeden enseleniriz."

Langdon, demek baka bir araba alacaz, diye dncelere dalmt, artk iyice sulu

olduk. "Ne yapacaksn?"

Sophie SmartCar' adaca doru srd. "Gven bana."

Langdon, hi tepki vermedi. Gven duygusu, bu gece ona fazla bir ey kazandrmamt.

Ceketinin kolunu geriye syrarak saatine bakt -onuncu ya gnnde ebeveynlerinin


armaan

ettii- Mickey Mouse marka bir koleksiyon retimiydi. ocuksu kadran genellikle tuhaf

baklar zerinde toplasa da, Langdon asla baka bir saat almamt; biim ve renk
bysyle

ilk olarak Disney animasyonlar sayesinde tanmt. imdi ise Mickey her gn,
Langdonn

ruhen gen kalmasn salyordu, Ama o anda Mickey'nin kollar garip bir a yaparak,
bir o

kadar garip bir zaman gsteriyordu.

Sabaha kar 02.15.

Bileine bakp SmartCar' geni adacn etrafndan dndren Sophie, "lgin bir saat,"
dedi.

Langdon ceketinin kolunu aa ekerken, "Uzun hikye," diye cevap verdi.

"yle olduunu tahmin edebiliyorum." Sophie, ona bakp abucak glmsedikten sonra,

adacktan ayrld ve ehir merkezinden uzaa, kuzeye doru yol ald. ki yeil g
bela
yakaladktan sonra nc kavaa ulat ve Malesherbes Bulvar'na doru keskin bir
sa

dn yapt. Diplomatik semtin zengin grnl aal yollarndan kmlard. Artk


daha

karanlk olan sanayi mahallesinde ilerliyorlard. Sophie sola dndkten ksa bir sre
sonra

Langdon nerede olduklarn anlad.

Gare Saint-Lazare.

nlerinde duran cam atl tren istasyonu, uak hangaryla bir serann garip uzantsn

andryordu. Avrupa'daki tren istasyonlarna hi uymuyordu. Bu saatte bile ana giriin

yannda yaklak yarm dzine taksi bekliyordu. Srt antal ocuklar istasyondan kp
adeta

hangi ehirde olduklarn hatrlamaya alyormu gibi gzlerini ovutururken, sandvi


satan

satclar el arabalarn sryorlard. Yolun ilerisinde bir ift ve ehir polisi, yolunu
arm

turistlere yn tarif ediyordu.

Sophie SmartCar'n taksilerin arkasna ekip yolun kar tarafndaki park alan yerine

krmz blgeye park etti. Langdon henz neler olduunu sormaya frsat bulamadan,
Sophie

arabadan inmiti. nlerinde duran taksinin penceresine kotu ve ofrle konumaya


balad.
Langdon arabadan indiinde Sophie'nin taksi ofrne bir tomar para verdiini grd.

Taksi ofr ban salladktan sonra Langdonn akn baklar altnda arabaya onlar

almadan uzaklat.

Taksi uzaklarken, kaldrmda Sophie'nin yanna giden Langdon, "Neler oldu?" diye

sordu.

Sophie tren istasyonu giriine doru ilerlemeye balamt bile. "Haydi. Paris'ten
ayrlan

ilk trene iki bilet alacaz."

Langdon onun yanndan aceleyle kouturdu. ABD Bykelilii'ne giden bir buuk

kilometrelik yolculuk, artk tam anlamyla Paris'ten kama operasyonuna dnmt.

Langdon bu fikirden gittike daha az holanyordu.


34

Piskopos Aringarosay Leonardo da Vinci Uluslararas Havaalan'ndan alan ofr,


kk

ve gsterisiz siyah bir Fiat sedanla gelmiti Aringarosa, tm Vatikan aralarnn,


zerinde

Papa'nn mhrn tayan bayraklar ve madalyonlarla ssl, byk lks arabalardan


olutuu

gnleri hatrlad. O gnler geride kald. Vatikan arabalar artk az gsteriliydiler ve

genellikle iaret tamyorlard. Vatikan bunun daha iyi hizmet verebilmek iin
masraflardan

ksmak niyetiyle yapldn sylese de, Aringarosa daha ok bir gvenlik meselesi
olduunu

dnyordu. Dnya lgna dnmt ve Avrupa'nn pek ok yerinde Hazreti sa'y


sevdiini

ilan etmek, arabann stne hedef tahtas resmi izmek gibi bir eydi.

Aringarosa siyah cppesini eteklerinden toplayarak arka koltua bindi ve Castel

Gandolfo'ya giden uzun yolculuk iin yerine iyice yerleti Be ay nce yapt
yolculuun br

benzeri olacakt.

Geen yl Roma'ya yaptm yolculuk, diye dnd. Hayatmn o uzun gecesiydi.

Vatikan be ay nce telefon ederek, Aringarosann derhal Romaya gelmesini


buyurmutu. Hibir aklama yapmamlard. Biletlerin havaalannda. Papa gizem
perdesini

kapal tutmak iin elinden geleni yapmt, en yksek rtbeli papaz iin bile.

Aringarosa gizemli arnn, Opus Dei'nin son zamanlarda halkla ilikilerde kazand

baary -New York'taki Dnya Merkezi'nin tamamlanmas- kutlamak amacyla Papa ile
dier

Vatikan yetkililerinin fotoraflarnn ekilebileceini dnmt. Architectural Digest,


Opus

Dei binas iin, "Katolikliin, modern manzarayla yce bir ekilde badaan parlak
feneri"

diye bahsetmiti ve son zamanlarda Vatikan "modern" kelimesini ieren her eye kar

yaknlk duyuyor gibi grnyordu.

Aringarosa'nn, istemeden de olsa daveti kabul etmekten baka aresi yoktu. ou

muhafazakr papaz gibi, mevcut Papalk ynetiminin bir hayran saylmayan Aringarosa,
yeni

Papa'nn makama geldii ilk yl derin kaygyla izlemiti. Grlmemi bir liberal olan
Papa

Cenaplar, Vatikan tarihindeki en tartmal ve allmadk kardinaller meclisi sayesinde

Papala atanmt. Daha sonra ise beklenmedik bir anda iktidara geldii iin mtevaz
olaca

yerde, Hristiyanln en yksek makamyla ilgisi olan tm bilekleri bkmekte hi vakit

kaybetmemiti. Kardinaller Meclisi'nden srekli liberal destek alan Papa, Papalk


misyonunun

"Vatikan doktrinlerini adalatrmak ve Katoliklii nc bin yla hazrlamak"


olduunu
ilan ediyordu.

Aringarosa, syledii szlerle bu adamn, Tanrnn yasalarn yeniden yazabileceine


ve

gerek Katolikliin gerektirdiklerinin modern dnyaya ters dtne inananlarn


kalplerini

yeniden kazanacana inanacak kadar kstah olmasndan korkuyordu.

Aringarosa, Papa ile danmanlarn, kilisenin kurallarn yumuatmann sadakatsizlik


ve

korkaklkla kalmayp ayn zamanda siyasi bir intihar olacana ikna etmek iin, tm
siyasi

nfuzunu -Opus Dei'nin semenleriyle banka hesabnn miktar dnldnde olduka

byk saylrd- kullanyordu. Kilise kanunlarn bir nceki yumuatma giriiminin -2.

Vatikan fiyaskosu- geriye zarar verici bir miras braktn hatrlatyordu: Artk kiliseye

gelenlerin says her zamankinden daha dkt, balar sfr tketmek zereydi ve
kiliselere

atayacak yeterli sayda Katolik papaz yoktu,

Aringarosa insanlarn kilisenin yol gstermesine ihtiyac var, diye srar etmiti,
srtlarn

svazlayp martmasna deil.

Aylar nce o gece, Fiat havaalanndan ayrlrken Aringarosa, Vatin ehri yerine
doudaki

dolambal bir da yoluna gittiklerini grnce ofrne, "Nereye gidiyoruz?" diye


sormutu.
Adam, "Alban Dalar'na," diye yantlamt. "Toplantnz Castel Gandolfo'da.
Papann yazlk evi mi? Aringarosa daha nce oraya hi gitmemi ve gitmek de

istememiti. On altnc yzyldan kalma hisar, Papa'nn yazlkevi olmasnn yan sra,

Avrupa'daki en gelimi

astronomi gzlemevlerinden biri olan Specula Vaticana'ya -Vatikan

Rasathanesi- ev sahiplii yapyordu. Aringarosa, Vatikan'n bilimle uramasn bir


trl iine

sindirememiti. Bilimle inanc kaynatrmann mant ne olabilirdi ki? Tanr inanc


tayan

bir adam, bilimle tarafsz uraamazd. mann ise fziksel olarak teyit edilmesine gerek

yoktu.

Yldzlarla kasm gkyzne doru ykselen Castel Gandolfo alanna girdiinde, yine
de

geldik ite, diye dnd. Garaj yolundan bakldnda Gandolfo, intihar atlay
yapmay

dnen devasa bir ta canavara benziyordu. Uurumun tam kenarna ina edilmiato,

talyan medeniyetinin beiine doru eilmiti, Roma'y kurmadan nce Curiazi ile
Orazi

kabilelerinin uzun zaman savatklar vadi.

Gandolfo'nun silueti bile grlecek bir manzarayd... bu coku verici uurum sahnesinin

etkisini artran etkileyici bir mimarisi vard. Aringarosa imdi, Vatikan'n bina atsna
iki dev

alminyum teleskop kubbesi yerletirerekmahvettiini grmekten znt duyuyordu.


Bir
zamanlarn bu marur yapsn adeta, komik apka giymi gururlu bir sava konumuna

drmlerdi.

Aringarosa arabadan indii srada bir Cizvit rahibi kouturarak, karlamak iin yanna

geldi. "Ho geldiniz piskopos. Ben Peder Mangano. Bir gkbilimciyim."

Ne kadar iyi. Aringarosa homurdanarak onu selamladktan sonra, ev sahibinin peinden

atonun antresine girdi, Rnesans sanatyla astronomi grntlerinin zevksiz


karmndan

oluan geni ve ak bir alan. Kendisine elik eden rahibi traverten merdivenlerde takip
eden

Aringarosa konferans salonlar, derslikler ve turist bilgilendirme hizmetlerine ait


iaretler

grd. Vatikan'n her seferinde ruhani geliim iin mantkl rehberlik hizmetinden geri
kalp,

turistlere astrofizik dersleri vermeye bir ekilde vakit bulduunu dnmek onu
artmt.

Aringarosa, gen rahibe, "Sylesene," dedi. "Kuyruk ne zaman kpei sallamaya

balad?"

Rahip, ona tuhaf bir biimde bakt. "Efendim?"

Bu gece yine o tartmay amamak dncesiyle Aringarosa konuyu kapatt. Vatikan

delirmi. Taviz vermeden ona deerleri retmek yerine, mark ocuklarnn


kaprislerine

boyun een enge ebeveynler gibi, kilise de gittike yumuuyor, doru yoldan sapan
bir

kltre ayak uydurmaya alnyordu.

st kattaki geni koridor olduka lks denmiti ve pirin tabelal kaplarn bulunduu

yne doru ilerliyordu.

ASTRONOM KTPHANES

Aringarosa burada Vatikan Astronomi Ktphanesi Copernicus, Galileo, Kepler,


Newton

ve Secchi'nin nadir bulunan almalar da dahil olmak zere, yirmi be binden fazla
eser

bulunduunu duymutu. ddia edildiine gre Papa'nn kdemli alanlar da burada


zel

toplantlar dzenliyorlard...Vatikan ehri snrlar iinde yapmak istemedikleri


toplantlar.

Kapya yaklaan Piskopos Aringarosa, ieride duyaca haberi ya da harekete


geirecei

olaylar zincirini kesinlikle tahmin etmiyordu. Bir saat sonra toplantdan sendeleyerek

karken, kt olaylara dair imalar yerine oturmaya balamt. Bundan alt ay sonra!
diye

dnmt. Tanr yardmcmz olsun!

imdi Fiat'ta oturmakta olan Piskopos Aringarosa, o toplanty dnrken yumruklarn

sktn fark etti. Yumruunu gevetip, yavaa derin bir nefes ald ve kaslarn gevetti.
Fiat dalara trmandka, kendi kendine, her ey yolunda gidecek, dedi. Yine de cep

telefonunun almasn diliyordu. retmen beni neden aramad? Silas u ana kadar kilit

tana ulam olmalyd.

Sinirlerini yattrmaya alan piskopos, yzndeki mor ametist taa bakarak

meditasyon yapt. Piskoposluk armas ilenmi yznn elmaslarn dokusunu


hissederek,

kendi kendine bu yzn yaknda sahip olaca gten ok daha kk bir gcn
sembol

olduunu hatrlatt.
35

Gare Saint-Lazare'n ii, Avrupa'daki dier tren istasyonlarna benziyordu. Her zamanki

mdavimleriyle -mukavva kutular tayan evsizler, srt antalarnn stnde uyuyup MP3

alarlarn dinleyen gzleri apaklanm kolej rencileri ve sigara ien mavi


niformal

hademeler- dolu byk bir ambardan ibaretti.

Sophie ban kaldrp yukarda asl duran sefer tablosuna bakt. Siyah beyaz kutucuklar

bilgi yenilendike dnerek deiiyordu. Listenin en stnde yle yazyordu:

LILLE-HIZLI TREN- 03.06

Sophie, "Keke daha erken hareket etseydi," dedi. "Ama Lille iimizi grr."

Daha erken mi? Langdon saatine baktnda 02.59 olduunu grd, Tren yedi dakika

sonra hareket edecekti ve henz biletlerini bile almamlard.

Sophie, Langdon' bilet giesine doru srkleyerek, "Kredi kartnla bize iki bilet al,"

dedi.

"Kredi kart harcamalarnn takip edildiini sanyordum..."

"Kesinlikle."
Langdon, Sophie Neveu'ya yetimeye almaktan vazgeti. Kredi kartn kullanarak

Lille'e iki bilet ald ve Sophie'ye uzatt.

Sophie, onu Lille yolcularnn trene binmeleri iin son arnn yapld peronlarn

bulunduu yne doru gtrd. nlerinde on alt farkl peron ayrm uzanyordu. Sa

taraftaki nc peronda Lille treni ayrlmak zere ddn ttryordu, ama Sophie,

Langdon' kolundan tutup tam ters istikamete srklemeye balamt bile. Hzla yan
taraftaki

lobiye dnerek, gece boyunca ak bir kafeteryann nnden getiler. Sonunda yan
kapdan

istasyonun bat tarafndaki sessiz sokaa kmlard.

Bir taksi tek bana kapnn nnde bekliyordu.

ofr, Sophie'yi grnce farlarn yakp sndrd.

Sophie arka koltua atlad. Langdon, onun ardndan bindi.

Taksi istasyondan uzaklarken Sophie yeni satn aldklar biletleri kartarak yrtt.

Langdon derin bir nefes ald. Yetmi dolar ok gzel harcadk.

Gerekten katklarn Langdon ancak, taksi Rue de Clichy'den kuzeye giden dz bir
yola

ktktan sonra anlamt. Sa taraftaki camdan Montmarte'yi ve Sacr-Coeur'un gzel

kubbesini grebiliyordu. Bu manzaray, kar istikametten geen polis arabasnn


klar
bld.

Sirenler uzaklaana kadar Langdon ile Sophie balarn aa ediler.

Sophie, taksi ofrne sadece ehir dna kmasn sylemiti. Langdon, onun enesini

sktn grdnde, bir sonraki adm hesapladn sezinlemiti.

Langdon ha eklindeki anahtar cama tutarak yeniden incelemeye koyuldu. Anahtarn

nerede yapldn belirten herhangi bir iaret bulmak amacyla gzlerine yaklatrd.
Aralkl

sokak lambalarnn nda tarikat mhr dnda hibir iarete rastlayamad. Sonunda,

"Hibir anlam ifade etmiyor," dedi. "Hangi ksm?"

"Bykbabann, ne yapacan bilmediin bir anahtar bulman iin bunca zahmete

girmesi." "Sana katlyorum."

Tablonun arkasnda baka bir ey yazmadna emin misin?" Her yeri aradm. Hepsi bu

kadar. Bu anahtar tablonun arkasna sktrlmt. Tarikat mhrn grdm, cebime


attm ve

sonra ktk."

imdi gen gvdenin kr ucuna bakmakta olan Langdon kalarn att. Hibir ey.

Gzlerini ksarak anahtar yaklatrd ve ba ksmn keti. Orada da bir ey yoktu.


"Sanrm bu

anahtar yakn zaman nce temizlenmi."


"Neden?"
"Tuvalet ispirtosu gibi kokuyor."

Sophie, ona dnd. "Anlamadm?"

"Sanki birisi buna temizleyici sv srm gibi." Langdon anahtar burnuna gtrerek

koklad. "Dier tarafta daha keskin." Arka taraf virdi. "Evet, alkol bazl, bir
temizleyiciyle ya

da..." Langdon durdu.

"Ne?"

Anahtar

a tutarak, han zerindeki przsz yzeye bakt. Baz yerlerde

parldyordu... sanki slakm gibi. "Cebine atmadan nce bu anahtarn arkasna ne


kadar iyi

baktn?"

"Ne? yi bakmadm. Acele ediyordum."

Langdon, ona dnd. "Siyah k hl yannda m?"

Sophie elini cebine sokarak, UV feneri kard. Langdon feneri eline alp at ve

anahtarn arka tarafna tuttu.

Anahtarn arka taraf hemen renklenmiti. Bir yaz grnyordu, Aceleyle yazlmt
ama
okunuyordu.

Langdon glmseyerek, "Evet," dedi. "Sanrm ispirto kokusunun nereden geldiini

biliyoruz."

Sophie anahtarn arkasndaki mor yazya hayretle bakyordu.

24 Rue Haxo

Bir adres! Bykbabam bir adres yazm!

Langdon, "Nerede buras?" diye sordu.

Sophie'nin hi fikri yoktu. Tekrar ne doru eildi ve taksi ofrne heyecanla,

"Connaissez-vous la Rue Haxo?* diye sordu.

ofr ksa bir sre dndkten sonra ban sallad. Sophie'ye bu adresin, Paris'in bat

tarafndaki d mahallerinde bulunan tenis stadyumuna yakn olduunu syledi. Sophie,

ofrden onlar hemen oraya gtrmesini istedi.

ofr, ona Franszca, "En abuk Bois de Boulogne'den gideriz, dedi. "Olur mu?"

Sophie kalarn att. Aklna daha az sakncal yollar da geliyordu bu gece fazla seici

davranamayacakt. "Oui." Amerikal turisti biraz artabiliriz.

Yeniden anahtara bakan Sophie, 24 Rue Haxo'da ne bulabileceklerini tahmin etmeye


alt. Bir kilise mi? Bir eit tarikat merkezi mi?

Aklna tekrar on yl nce bodrum katnda tank olduu gizli ayin grntleri geldi ve
iini

ekti. "Robert, sana anlatacam ok ey var." Durdu taksi batya doru hzla yol alrken

gzlerini ona dikmiti. "Ama nce bana Sion tarikat hakknda bildiin her eyi
anlatman

istiyorum."

* Haxo Sokan biliyor musunuz?


36

Louvre gvenliinden Grouard Devlet Salonu'nun nnde, Sophie ile Langdonn onu

nasl etkisiz hale getirdiklerini anlatrken Bezu Fache ate pskryordu. Lanet tabloya
neden

ate etmedin!

"Yzbam?" Komuta odasnn bulunduu ynden atlan Temen Collet'nin sesi duyuldu.

"Yzbam imdi rendim. Ajan Neveunun arabasnn yerini tespit etmiler."

"Bykelilie ulam m?"

"Hayr. Tren istasyonuna gitmi. ki bilet alm. Tren az nce hareket etmi."

Fache, Memur Grouard' bandan savarak Collet'i yakndaki kk odaya ekti ve en

alak sesiyle konumaya balad. "Hangi yne gitmiler?"

"Lille."

"Yem olabilir." Fache plan yaparken iini ekti. "Pekl, bir sonraki istasyonu uyar, her

ihtimale kar treni durdurup arasnlar. Arabasn olduu yerde brakn ve geri
dnmeleri

ihtimaline kar sivil polisler yerletirin. Yaya kama ihtimaline kar istasyon
civarndaki

sokaklar aramalar iin adam gnderin. stasyondan kalkan otobs var m?"
"Bu saatte yok efendim. Sadece taksiler var."

"Gzel. ofrleri sorgulayn. Bakn bakalm herhangi bir ey grmler mi? Daha sonra

taksi irketiyle temas kurup ekallerini bildirin. Ben de Interpol' arayacam."

Collet akn grnyordu. "Tm tekilata haber verecek misiniz?

Fache duyaca mahcubiyete zlyor, ama baka are gremiyordu.

Kafesi hemen ve sk kapat.

lk saat ok nemliydi. Kaaklarn firar ettikten sonraki ilk saat yapacaklar tahmin

edilebilirdi. Her zaman ayn

eylere ihtiya duyarlard. Yolculuk. Barnak. Nakit. Kutsal l.

Interpol'n n birden gz ap kapayncaya kadar yapacak gc vard. Paris'teki


seyahat

acentelerine, otellere ve bankalara Sophie ile Langdonn fotoraflarn fakslamak


onlar

kapana kstracakt, ehirden kaamayacak, hibir yerde saklanamayacak ve tannmadan


nakit

para ekemeyeceklerdi. Firariler genellikle sokaklarda panikler ve aptalca bir ey


yaparlard.

Araba almak gibi. Dkkn soymak gibi. aresizlikle bir banka kart kullanmak gibi.
Hangi

hatay yaparlarsa yapsnlar, yetkililerin yerlerini saptamasn kolaylatrrlard.


Collet, "Sadece Langdon, yle deil mi?" diye sordu. "Sophie Neveu'nun peinde

olamazsnz. O bizim ajanmz."

"Elbette onun peindeyim!" diye parlad Fache. "Sophie onun tm pis ilerini yaparken,

sadece Langdon' yakalamak ne iimize yarar? Neveu'nun personel dosyasn incelemeyi

dnyorum, arkadalar, ailesi, tandklar, yardmn isteyebilecei herhangi birini.


Orada

ne yaptn sandn bilmiyorum ama ona iinden daha fazlasna mal olacak!"

"Benim telefon banda m olmam istersiniz yoksa takipte mi?"

"Takipte ol. Tren istasyonuna git ve takm koordine et. Dizginler sende ama benimle

konumadan harekete geme."

"Peki efendim." Collet dar kt.

Kk odada dururken Fache kendini gergin hissediyordu. Pencerenin dnda, parlayan

piramidin yansmalar havuzda dalgalanyordu. Ellerimin arasndan kaverdiler.


Kendini

sakin olmaya davet etti.

Interpol'n uygulayaca baskdan eitimli bir ajan bile kolay kurtulmazd.

Kadn bir kriptografla bir retmen mi?

afak skmeden yakay ele verirlerdi.


37

Bois de Boulogne, diye bilinen ormanlk parkn pek ok ismi vard ama Paris'in eskileri

ona "Dnyevi Zevkler Bahesi" derlerdi. Bu vg dolu szlere ramen, gerek bunun
tam

tersiydi. Bosch'un ayn isimli tablosunu gren herkes kinayeyi anlyordu; orman gibi
resim de

karanlk ve sapknd, sapklarla fetiistler iin bir Araf gibiydi. Geceleri ormann
rzgrl

patikalar, insann aza alnmayan en derin tutkularn gerekletirmek iin dnyevi


zevkler

sunan prltl kiralk vcutlarla dolard... kadn, erkek ve arada kalan dierleri.

Langdon, Sion Tarikat hakknda Sophie'ye anlatacaklarn aklnda toparlarken,


bindikleri

taksi parkn aal giriinden geip, kaldrm talarnn zerinden batya yneliyordu.
Parkn

gece mdavimleri glgeler arasndan syrlp, mallarn farlarn nda sergilerken


Langdon

dikkatini toplamakta glk ekiyordu. lerideki iki stsz ergen kz, taksiye gzleri

yuvalarndan frlayarak baktlar. Arkalarnda duran iyice yalanm tanga klotlu adam

arkasn dnp kalalarn gerdi. Yanndaki dev gibi sarn kadn mini eteini
kaldrarak,

aslnda kadn olmadn gsteriyordu.


Tanrm bana yardm et! Langdon baklarn taksinin iine evirerek derin bir nefes ald.

Sophie, "Bana Sion Tarikat'n anlat," dedi.

Langdon ban sallarken, anlataca efsane iin aklna daha uygunsuz bir yer
gelmiyordu.

Nereden balayacan dnd. Kardelik w bin yldan daha eskiydi... srlar, antaj,
ihanet ve

hatta fkeli bir Papa merhametsiz ikenceleriyle dolu bir tarih.

"Sion Tarikat," diye balad. "ehri fethetmesinin hemen ardndan, ,099 ylnda
Kuds'te

Fransz kral Godefroi de Bouillon tarafndan kuruldu"

Sophie gzlerini ondan ayrmadan ban sallad.

"ddialara gre Kral Godefroi ok gl bir srra sahipti... sa zamanndan beri


ailesinin

saklad bir srra. ldkten sonra srrnn kaybolaca endiesiyle, gizli bir kardelik
kurdu

Sion Tarikat ve onlara srrn nesilden nesile gizlice aktararak koruma grevini verdi.
Tarikat

Kuds'te bulunduu zaman boyunca, bir zamanlar Sleyman Mabedi'nin bulunduu yerin

stne ina edilmi Herod Tapna'nn ykntlar altna gml gizli belgeleri
rendiler. Bu

belgelerin, Godefroi'nin gl srrn teyit ettiine ve kilisenin bu tehlikeli srr ele


geirmek

iin her eyi yapacana inandlar."


Sophie'nin baklarndan tam anlayamad belli oluyordu.

'Tarikat, ne kadar vakit alrsa alsn bu belgelerin tapman altndan kurtarmaya ve


sonsuza

dek korumaya yemin etti, bylece gerek asla yok olmayacakt. Tarikat, belgeleri
ykntlar

arasndan kurtarmak iin askeri bir kuvvet oluturdu -sa'nn Fakir valyeleri ve
Sleyman

Mabedi Tarikat isminde dokuz valyeden oluan- bir gruptu." Langdon durdu. "Daha
ok

Tapnak valyeleri ismiyle bilinirler."

Sophie duyduu ismi hatrlaynca ban kaldrp aknlkla bakt.

Langdon verdii seminerlerden, dnyadaki herkesin en azndan ismen Tapmak

valyeleri'ni duyduunu biliyordu. Akademisyenler iin Tapnaklar'n tarihi,


gereklerin,

ilmin ve yanl bilginin salt gerei iinden ayklanamayacak kadar i ie gemi,


bulank bir

dnyayd. Son zamanlarda Langdon, Tapnak valyeleri'nden bahsetmekten bile

ekiniyordu, nk Komplo teorileriyle dolu imal soru yamurlarna tutuluyordu.

Sophie sklma benziyordu. "Yani Tapmak valyeleri'nin, gizli rgeleri kurtarmak


iin

Sion Tarikat tarafndan m kurulduunu sylyorsun? Ben Tapnaklar'n Kutsal


Topraklar'
korumak iin oluturulduunu sanyordum."

Ortak bir yanl yarg. Tapnaklar grevlerini, haclar korumak kisvesi altnda

yrtyorlard. Kutsal Topraklar'daki asl amalar, tapnan altndaki belgeleri ele

geirmekti."

"Peki bulmular m?"


Langdon srtt. "Bunu kimse tam olarak bilmiyor, ama tm akademisyenler u konuda

hemfikirler: valyeler ykntlarn altnda bir ey buldular... onlar, hayal edilebilenin


ok

tesinde zengin ve gl klan bir ey."

Langdon, Sophie'ye Tapnak valyelerinin kabul edilen tarihim akademik bir dille

anlatarak, kinci Hal Seferleri srasnda valyeler'in Kutsal Topraklar'daki durumunu


ve

Kral II. Baldwin'e orada bulunma sebeplerinin yoldan geen haclar korumak olduunu

sylediklerini aklad. Maa almadklar ve fakirlik yemini ettikleri halde. valyeler


kraldan

barnacak yer ve tapnan altndaki ahrlarda kalmak iin izin istemilerdi. Kral
Baldwin

askerlerin isteini kabul etmi ve valyeler harap tapnakta zor artlar altnda
yaamaya

balamlard.

Langdon barnmak iin setikleri yerin tuhaflnn tesadf olmadn aklad.

valyeler, tarikatn arad belgelerin ykntlar altnda gml olduuna


inanyorlard...

Kudslakdas'n, yani Tanrnn bizzat oturduuna inanlan kutsal odann altnda. Yahudi

inannn temelinde bu yatyordu. valyeler yaklak on yl ykntlar arasnda yaam


ve

byk bir gizlilik iinde kaz yapmlard.


Sophie, ona bir gz att. "Ve sen onlarn bir ey kefettiini sylemitin."

Langdon, "Evet elbette kefettiler," diyerek kazlarn dokuz yl srmesinin sebebini ve

valyeler'in sonunda aradklarn bulduklarn aklad. Hazineyi mabetten alarak


Avrupa'ya

gtrmlerdi ve orada nfuzlar bir gecede artmt.

valyeler'in Vatikan'a antaj yapp yapmadn ya da Kilise'nin onlara sus pay verip

vermediini kimse bilmiyordu ama Papa II. Innocent hemen Tapnak valyeleri'ne
snrsz

g veren bir Papalk bildirgesi yaynlam ve onlarn "kendilerine mnhasr yasalara


tabi

olduklarn" ilan etmiti gerek dini, gerek siyasi anlamda tm krallklardan ve piskopos

hklardan bamsz zerk bir ordu.

Vatikan'dan yeni aldklar kaytsz artsz salahiyetle Tapnak valyeleri, gerek say,

gerekse siyasi g bakmndan inanlmaz bir hzla bymler ve bir dzineden fazla
lkede

saysz mlk edinmilerdi. flas eden soylulara kredi salayp, karlnda faiz alarak
modern

bankacl oturtmular ve zenginlikleriyle nfuzlarn kat kat arttrmlard.

1300'lere gelindiinde Vatikan'n salad ayrcalklar valyeler'in o kadar fazla g

kazanmasna yardmc olmutu ki, Papa V, Clement bir eyler yaplmas gerektiine
karar

vermiti. Fransa Kral IV. Philippe ile ibirlii yapan Papa, Tapnaklar' ortadan
kaldrp
hazinelerini ele geirmek iin dhice bir plan hazrlad. Bylece sahip olduklar srrn
idaresi

Vatikan'a geecekti. Papa Clement, CIA'e ta kartacak askeri bir hileyle, tm


Avrupa'daki

askerlerinin 13 Ekim 1307 Cuma gn, ayn anda aacaklar mhrl emir mektuplar

yollamt.

Ayn on nde afak skerken mhrler alm ve iindeki dehet ortaya kmt.

Clement mektubunda Tanrnn kendisine ahsen grndn ve Tapnak


valyelerinin

eytana tapmak, homoseksellik, armh karalamak, hemcinslerine dknlk ve


Tanr'ya

kfreden dier davranlarndan tr gnahkr olduklar konusunda uyardn iddia


etmiti.

Tanr, Papa Clement'ten valyeler'i yakalayarak dnyay onlardan temizlemesini ve


Tanr'ya

kar iledikleri suu itiraf edinceye kadar ikence etmesini istemiti. Clement'in sinsi

operasyonu saat gibi ilemiti. O gn saysz valye yakalanm, merhametsizce


ikence

grm ve gnahkr olduklar gerekesiyle yaklmt. Bu trajedinin yanklar modern


zamana

kadar gelmiti; gnmzde bile ayn on ne gelen cuma gnleri uursuz saylyordu.

Sophie akl karm bir ifadeyle bakyordu. "Tapnak valyeleri yok mu edildi? Ben

Tapnak kardelerinin hl var olduunu sanyordum."

"Varlar, farkl isimler altnda. Clement'in sahte sulamalarna ve onlar silip sprmek
iin

gsterdii abalara ramen valyeler'in gl ittifaklar vard ve ilerinden bazlar

Vatikan'n temizlik operasyonundan bulmay baardlar, Tapnaklar'n gcnn


temelini

oluturan belgelerden oluan hazinesi Clement'in asl hedefiydi, ama onu elinden
kard.
Belgeler uzun zaman nce Tapnaklar'n glge mimarlarna teslim edilmiti, yani Sion

Tarikat'na. Onlarn gizlilik perdesi Vatikan katliamndan kurtulmalarna yardmc oldu.

Vatikan yaklatnda, tarikat talimatlara uyarak gece vakti belgeleri Paris'ten,


Tapnaklar'n

La Rochelle deki gemilerine kard."

"Belgeler nereye gitti?"

Langdon omuzlarn silkti. "Bu srrn cevabn sadece Sion Tarikat biliyor. Belgeler

bugn bile tartmalara ve speklasyonlara yol atndan, yerlerinin defalarca


deitirildiine

ve tekrar saklandna inanlyor. Son zamanlardaki speklasyonlara gre belgeler


ngiltere'de

bir yerde gizli."

Sophie endieli grnyordu.

Langdon, "Bu srra ait efsaneler," diye devam etti. "Bin yl devam etti. Belgeler, onun

gc ve aklad srrn tm tek bir isimle biliniyor, Sangreal. Hakknda yzlerce


kitap

yazld. ok az gizem tarihilerin Sangreal kadar ilgisini ekmitir."

"Sangreal mi? Franszcadaki sang ya da spanyolcadaki sangre kelimesiyle bir ilgisi var

m? Yani kan?"
Langdon ban sallad. Sangreal'in bel kemii kand ama Sophie'nin anlad

ekilde

deil. "Efsanenin anlalmas g, ama unutulmamas gereken en nemli ey, tarikat

muhafzlarnn gerei aklamak iin tarihteki doru an bekliyor olduklar."

"Hangi gerei? Hangi sr bu kadar gl olabilir?"

Langdon derin bir nefes alarak, glgelerden syrlan Paris manzarasna bakt. "Sophie,

Sangreal kelimesi ok eski bir kelimedir. Yllar iinde bir baka deyie dnmtr...
daha

modern bir kelimeye." Durdu. "Sana gnmzde kullanlan ismini sylediimde,


bildiini

anlayacaksn. Aslnda, dnyada yaayan herkes Sangreal'in hikyesini biliyor."

Sophie pheyle bakyordu. "Ben hi duymadm."

"Elbette duydun." Langdon glmsedi. "Sadece ondan 'Kutsal Kse' diye


bahsedilmesine

alknsn, o kadar."
38

Sophie taksinin arka koltuunda Langdon' batan aa inceledi. aka yapyor. "Kutsal

Kse mi?"

Langdon ciddi bir ifadeyle ban evet anlamnda sallad. "Kutsal Kse, Sangreal

kelimesinin gerek manasdr. Deyim, Franszcadaki Sangraal kelimesinden treyerek

Sangreal eklini alm. Ve sonra da iki kelimeye blnm, San Greal olmu."

Kutsal Kse. Sophie dilbilimsel balar hemen fark etmemi olduuna armt. Ama

yine de Langdon'n iddialar onun iin bir anlam ifade etmiyordu. "Ben Kutsal Kse'nin
bir

kadeh olduunu dnyordum. Ama sen bana Sangreal'in bir eit karanlk srr
aklayan

belgelerden olutuunu syledin."

"Evet, ama Sangreal Belgeleri Kutsal Kse hazinesinin sadece yars. Geri kalan Kse
ile

birlikte gml... ve gerek anlamn aklyorlar. Belgelerin Tapnak valyeleri'ne


bunca

g vermesinin nedeni, sayfalarda Kse'nin gerek tabiatnn aklanmasyd."

Kse'nin gerek tabiat m? Sophie artk ipin ucunu iyice karmt. Kutsal Kse'nin,
Son

Akam Yemei'nde sa'nn imek iin kulland ve Arimatea'l Yusufun armha


gerilen

sa'nn kann doldurduu kadeh olduunu sanyordu. "Kutsal Kse, sa'nn Kadehi,"
dedi.

"Daha basit olamazd."

Ona doru eilen Langdon, "Sophie," diye fsldad. "Sion Tarikat iin Kutsal Kse bir

kse deil. Kse efsanesinin -ayinde kullanlan kadeh- dhice dnlm bir alegori

olduunu iddia ediyorlar. Kse efsanesindeki ayinde kullanlan kadeh, baka bir eyin,
ok

daha gl bir eyin mecazi hali." Durdu. "Bykbabann kutsal diilere yapt
sembolik

atflar da dahil, bu gece bize anlatmaya alt her eyle mkemmel uyum salyor."

Hl emin olmayan Sophie, Langdon'n yzndeki sabrl glmsemeden onun aklnn

karmasn anlayla karladn sezmiti Langdon'n gzleri yine de ciddiyetini


koruyordu,

Sophie, "Peki Kutsal Kse bir kadeh deilse," diye sordu. "O zaman nedir?"

Langdon bu sorunun geleceini tahmin etmesine ramen, ona nasl anlatacana karar

veremiyordu. Cevab tarihsel sralamaya uygun biim vermezse, Sophie arp


kalacakt.

Birka ay nce zerinde alt kitabn msveddelerini editrne verdii zamanda


adam

ayn tepkiyi gstermiti

"Bu alma neyi iddia ediyor?" Editr neredeyse bouluyordu. Elindeki arap
kadehini
brakm, tabanda yarm kalan yemeine bakarak, "Ciddi olamazsn," demiti.

"Bir yl aratrma yapacak kadar ciddiyim."

New York'un nl Editr Jonas Faukman, keisakaln sinirli bir edayla kamt.

Faukman'n nne, meslek hayat boyunca baz tehlikeli kitaplar geldiine hi phe
yoktu

ama bu, ona kk dilini yutturacak cinstendi.

Faukman sonunda, "Robert," demiti. "Beni yanl anlama. Senin almalarna

baylyorum ve birlikte ok iyi iler kardk. Ama bylesi bir fikri yaynlayacak
olursam,

ofisimin nnde insanlar aylarca gsteri yaparlar. Ayrca senin nn de zedeler. Tanr

akna, sen Harvard'l bir tarihisin hzla hret olmak isteyen bir popu deil. Bunun
gibi bir

teoriyi destekleyecek geerli delilleri nereden bulmu olabilirsin?"

Langdon kendinden emin bir glmsemeyle tvit ceketinin cebinden bir kt paras

karm ve Faukman'a uzatmt. Ktta, ou en ok satan akademik kitaplardan


olmak

zere, elliden fazla balk kaynak gsterilerek sralanmt -kimi yeni, kimi yzyllar
ncesine

ait tannm tarihilerin kitaplar. Tm kitap isimleri, Langdon'n ne srd teoriyi

destekliyordu. Faukman listeyi incelerken, dnyann dz olduunu henz kefetmi bir


adam

gibi grnyordu. "Bu yazarlardan bazlarn


tanyorum. Bunlar... gerek tarihiler!"

Langdon srtmt. "Grdn gibi Jonas, bu sadece benim teorim deil. Uzun zamandr

mevcut. Ben sadece zerine eklemeler yapyorum. imdiye dek hibir kitapta Kutsal
Kse
efsanesi sembolik adan ele alnmad.Teoriyi desteklemek iin bulduum ikonografik
delil,

ey, son derece ikna edici.

Faukman hl listeye bakyordu. "Tanrm, bu kitaplardan biri Sir Leigh Teabing

tarafndan yazlm... ngiliz Kraliyet Tarihisi."

"Teabing hayatnn byk ksmn Kutsal Kse zerinde alarak geirdi Onunla

tanmtm. En byk ilham ondan aldm. Bu listedeki tm isimler gibi Jonas, o da

inananlardan biriydi."

"Yani imdi sen bana bu tarihilerin hepsinin eye inandn..." Kelimeleri sylemeye
dili

varmayan Faukman yutkunmutu.

Langdon bir kez daha srtmt. "Kutsal Kse insanlk tarihinde en ok aranan hazine

olmutur. Kse efsanelere, savalara ve bitmek tkenmek bilmeyen sorulara neden oldu.

Sadece bir kadeh olmas mantkl geliyor mu? Eer yleyse, dier kutsal hazineler de
ayn ya

da daha byk ilgi uyandrmalyd -Dikenli Ta, armhta kullanlan Gerek Ha,
Titulusama

yle deiller. Tarih boyunca aralarnda en zeli Kutsal Kse olmu." Langdon srtt.

"Artk nedenini biliyorsun."

Faukman hl ban iki yana sallyordu. "Ama yazlan bunca kitaba ramen, bu teori
neden bilinmiyor?"

"Bu kitaplar yzyllar boyunca oluan tarihle yaramazlar, zellikle de bu tarih tm

zamanlarn en ok satan kitab tarafndan onaylanmsa."

Faukman'n gzleri bymt. "Bana Harry Potter'n Kutsal Kse'den bahsettiini

sylemeyeceksin, deil mi?"

"Ben ncil'den bahsediyordum."

Faukman geri ekildi. "Bunu biliyordum."

"Laissez-lai! Sophie'nin haykr taksinin iinde nlamt. "Brak onu!"

Sophie ne eilerek taksi ofrne barrken, Langdon yerinden srad. Langdon,

ofrn telsiz mikrofonunu eline alp konutuunu grmt.

Sophie arkasn dnp, elini Langdon'n tvit ceketinin cebine daldrd. Langdon neler

olduunu anlayamadan, silah ekip ofrn ensesine dayamt. ofr o anda telsizi
elinden

brakt ve bota olan elini bann stne kaldrd.

Langdon, "Sophie!" diye hayretle bard. "Sen ne halt..."

Sophie, ofre, "Arrtez! " diye emretti.

Titreyen taksi ofr emre itaat edip arabay durdurdu ve park etti
Langdon taksi irketinin n konsoldan gelen metalik sesini duydu. Telsiz, "...qui
s'appelle

Agent Sophie Neveu..."* diye czrdad. "Et un Amricain, Robert Langdon..."**

Langdon kaskat kesilmiti. Bizi bu kadar abuk mu buldular?

Sophie, "Descendez, in," dedi.

ofr taksiden karken kollarn titreyerek bann stne ve geriye doru birka adm

att.

Sophie camn indirmi ve silahn pencereden, hayret iindeki taksi ofrne

dorultmutu. Alak bir sesle, "Robert," dedi. "Direksiyona ge. Sen kullanacaksn."

Langdon silah tutan bir kadnla tartacak deildi. Arabadan inip, direksiyona geti.
Elleri

hl bann stnde duran taksi ofr kfredip duruyordu.

Arka koltuktaki Sophie, "Robert," dedi. "Sanrm sihirli ormanmz yeterince grdn."

Ban sallad. Gereinden fazla.

"Gzel. Bizi buradan kart."

Arabann kumanda cihazlarna bakan Langdon tereddt etti. Kahretsin, Langdon


arabann
vitesiyle debriyaj pedaln yoklad. "Sophie? Belki de sen..."

* Ajann ismi Sophie Neveu.

** Amerikalnn ismi Robert Langdon.


Sophie, "Yr!" diye bard.

Dardaki birka fahie, neler olup bittiini grmek iin onlara doru yaklayordu.

Kadnlardan biri telefonuyla bir numaray aryordu. Langdon debriyaja basarak vitesi,
birinci

vites olmasn mit ettii diliye geirdi. Gaz pedalna basarak kontrol etti.

Langdon debriyaj pedaln brakmt. Taksi ne doru srarken tekerlekler uuldad.

Araba yalpalarken kalabalk saklanacak yer bulmak iin kayordu. Cep telefonlu
kadn

aalarn arasna koarak, ezilmekten son anda kurtulmutu.

Araba sallanarak yola ktnda Sophie, "Doucement? dedi. "Yavala, ne


yapyorsun?"

Langdon gcrdayan tekerlek seslerini bastrmak iin bararak, "Seni uyarmaya


altm,"

dedi. "Ben otomatik araba kullanyorum!"


39

Rue la Bruyere'deki ta binann bo odas pek ok kedere ahit olduu halde Silas
solgun

bedeninin o an ektii straba edeer bir ac dnemiyordu. Kandrldm. Her eyi

kaybettik.

Silas tuzaa dmt. Kardeler, gerek srlarn aklamak yerine lmeyi tercih
ederek

yalan sylemilerdi. Silas'n retmen'i aramaya mecali yoktu. Silas kilit tann sakl
olduu

yeri bilen drt kiiyi ldrmekle kalmam, Saint-Sulpice'deki rahibeyi de ldrmt.


O,

Tanrya kar geliyordu! Opus Dei'yi kk gryordu!

Dnmeden ilenmi bir cinayet, kadnn lm ileri haddinden fazla kartracakt.

Silas'n Saint-Sulpice'e girmesini salayan telefonu Piskopos Aringarosa amt;


rahibenin

ldrldn kefettiinde barahip neler dnecekti? Silas, onu yatana yatrd


halde,

bandaki yara izi belirgindi. Silas yerdeki krk karolar da yerine koymaya almt
ama

verdii bu hasar da fazlasyla belli oluyordu. Oraya birinin gittiini anlayacaklard.

Buradaki ii bittiinde Silas, Opus Dei'de saklanmay planlyordu. Piskopos Aringarosa


beni korur. Silas, onu Opus Dei'nin New York merkezinin duvarlar arasnda
meditasyon

yapp ve dua ederek geirecei hayattan daha fazla mutlu edecek bir yaam
dnemiyordu.

Bir daha dar admn atmayacakt. htiya duyaca her ey o mabette bulunacakt.
Beni

kimse zlemeyecek. Ne yazk ki Silas, Piskopos Aringarosa gibi bir adamn bu kadar
kolay

unutulmayacan biliyordu.

Piskoposu tehlikeye attm. Silas dalgn gzlerle yere bakarken, kendi hayatna kymay

dnyordu. Her eyden nce... spanya'daki o kk kilisede onu eitip, bir ama

edindirerek Silas'a hayat veren Aringarosa idi.

Aringarosa, ona, "Dostum," demiti. "Sen bir Albino olarak dodu Bakalarnn seni

bunun iin ayplamasna izin verme. Bunun seni ne kadar zel kldn anlamyor
musun?

Nuh'un da bir Albino olduunu farknda deil misin?"

"Geminin Nuh'u mu?" Silas bunu daha nce hi duymamt.

Aringarosa glmsyordu. "Evet, Geminin Nuh'u. Bir Albino'ydu Senin gibi, onun da
teni

melekler kadar beyazd. Bunu iyi dn. Nuh dnyadaki hayat kurtard. Sen byk iler

yapmak iin dnyaya geldin Silas. Rab, seni bir neden iin zgr brakt. ary
duydun.

ini yapman iin Rabbi'n sana ihtiyac var."


Silas zaman getike kendine farkl bir adan bakmay renmiti. Ben safm. Beyazm.

Gzelim. Bir melek gibi.

Ama o anda konuttaki odasnda, babasnn gemiten gelen hayal krklna uram

fsldayan sesini duydu.

Tu es un dsastre. Un spectre.*

Silas tahta zeminde diz kerek balanmak iin dua etti. Ardndan, cppesini
kararak

bir kez daha kendini cezalandrmaya balad.

* Sen bir felaketsin. Bir hayaletsin.


40

Vites koluyla mcadele eden Langdon arabay sadece iki kez stop ettirerek kardklar

taksiyi Bois de Boulogne'nin sonuna kadar gtrmeyi baard. Ne yazk ki, durumun

komiklii, telsizle srekli ofrlerini arayan taksi irketinin sesiyle glgeleniyordu.

"Ara be-alt-. Neredesin? Yant ver!"

Langdon parkn kna ulatnda gururunu ayaklar altna alarak frenlere asld. "Sen

kullansan daha iyi olur."

Sophie direksiyona getiinde rahatlama benziyordu. Birka saniye iinde, Dnyevi

Zevkler Bahesi'ni geride brakarak, arabay Alle de Longchamp'dan batya doru


srmeye

balamt.

Langdon, Sophie'nin hz ibresini saatte yz kilometreye karmasn seyrederken, "Rue

Haxo hangi ynde?" diye sordu.

Sophie gzlerini yoldan ayrmyordu. "Taksi ofr Roland Garros Tenis Stadyumu'na

yakn olduunu sylemiti. O blgeyi biliyorum."

Langdon bir kez daha ar anahtar cebinden kard ve avucunda tartt. ok nemli bir

nesne olduunu hissedebiliyordu. Belki de kendi zgrl bile bu anahtara balyd.


Langdon, Sophie'ye Tapnak valyeleri'nden bahsederken, bu anahtarn stnde tarikat

mhrn tamasnn yan sra, Sion Tarikatna daha derin baa sahip olduunu fark
etmiti.

Eit kollu ha dengenin sembolyd ama ayn zamanda Tapnak valyeleri'ni


simgeliyordu.

zerine eit kollu krmz halar ilenmi beyaz tunikli Tapnak valyeleri resimlerini
herkes

grmt. Aslnda Tapnaklar'n hann kollar ularda biraz geniliyordu ama yine
de eit

uzunluktaydlar.

Kare ha. Tpk bu anahtarn stnde olduu gibi.

Langdon ne bulacaklarn tahmin etmeye alrken hayal gcnn lgna dndn

hissetti. Kutsal Kse. Neredeyse bunun samalk kahkahalarla glecekti. Kse'nin


ngiltere'de

bir yerlerde olduuna ve azndan 1500 senesinden beri, Tapnaklar'a ait pek ok
kiliseden

birin altndaki odada gml olduuna inanlyordu.

Byk Usta Da Vinci'nin dnemi.

Tarikat nemli belgelerini gven iinde saklamak iin nceki yzyllarda pek ok kez

yerlerini deitirmek zorunda kalmt. Tarihiler, Kuds'ten Avrupa'ya geldiinden beri

Kse'nin alt kez yer deitirdiini dnyorlard. Kse son olarak 1447 ylnda
grlmt.
Saysz tank bir yangn ktn ve belgelerin, her birini ancak alt adamn tayabildii
drt

dev sanda yklenerek yanmaktan son anda kurtarldn anlatmt. Bunun ardndan
bir

daha Kse'yi grdn iddia eden biri kmamt. Artk sadece belgelerin Byk

Britanya'da, Kral Arthur'un ve Yuvarlak Masa valyeleri'nin topraklarnda olduu

fsldanyordu.

Her nerede olursa olsun, iki temel gerek vard:

Leonardo yaarken Kse'nin nerede olduunu biliyordu.

Sakland bu yer, gnmze kadar muhtemelen deimemiti.

te bu yzden, Kse tutkunlar hl Kse'nin yerini aa karan gizli bir ipucuna

rastlayabilmek iin, Da Vinci'nin eserleriyle gnlklerini derinlemesine inceliyorlard.

Kimileri, Kayalklar Bakiresi'deki dalk arka plann, skoya'daki maaralarla dolu


dalarn

topografyasyla uyutuunu iddia ediyordu. Kimileri ise Son Akam Yemeindeki


havariler

pheli oturu dzeninin bir eit ifre olduu konusunda srar ediyordu. Bazlar ise
Mona

Lisa'nn rntgen filmlerinden, aslnda sis'in lapislaz tal kpesini takarken


resmedildiinin

anlaldn iddia ediyordu... Da Vinci daha sonra bu ayrntnn stn boyamaya karar

vermiti. Langdon kpenin var olduuna dair hibir ispata rastlamam, yle olsa bile
Kutsal
Kse ile balantsn anlayamamt, ama Kse merakllar hl internetteki ilan
panolarnda

ve sohbet odalarnda bkp usanmadan bu konuyu tartyorlard.

Srlara herkes baylr.

Ve srlar devam ediyordu. Bunlardan en yenisi elbette, Da Vinci'nin nl Adoration of


the

Magi'sinin* boya katmanlarnn altnda korkun bir gerek sakladnn kefedilmesiydi.

talyan sanat uzman Maurizio Seracini, New York Times Magazine'in "Leonardo
Sahtecilii"

balyla anlatt hikyeyi ortaya karan kii olmutu.

Seracini, pheye hi mahal brakmadan, resimdeki gri-yeil fonun gerekten Da


Vinci'nin

almas olduunu ama resmin ona ait olmadn ortaya koymutu. Gerek uydu ki,
ismi

bilinmeyen bir ressam, Da Vinci'nin lmnden yllar sonra onun eskizlerinin zerinden

geerek resmi doldurmutu. Ama sahtekrn yapt resmin altndaki ey ok daha


rahatszlk

vericiydi. Kzltesi reflektografi makineleri ile ekilen fotoraflar ve rntgen filmleri,


bu

hilekr ressamn, Da Vinci'nin eskiz almasn doldururken, altta kalan resimden


phe

ekecek farkllklar izdiini gsteriyordu... sanki Da Vinci'nin asl niyetini gizlemeye

almt. Resmin altnda her ne varsa, halkn bilmeye hakk vard. Ama Floransa'daki
Uffizi

Galeri yetkilileri durumdan mahcubiyet duyarak, resmi derhal sokan karsndaki bir
depoya

gndermilerdi. Galerinin Leonardo salonuna giren ziyaretiler, bir zamanlar


Tapnma'nn

bulunduu yerde yanltc ve zr iermeyen madeni bir levha buluyorlard.

BU ESER, RESTORASYON ALIMALARINA

HAZIRLIK AMACIYLA TANI

TESTLERNDEN GEMEKTEDR.

ada Kse avclarnn garip yeralt dnyasnda, Leonardo da Vinci hl en byk

muammayd. Onun eserleri bir srr aklayacak gibi grnyordu ve belki bir kat
boyann

altnda, belki ak bir manzarada ifrelenmi bir halde veya belki de hibir yerde, hl
sakl

duruyordu. Da Vinci'nin bo mitler uyandran ipular, merakllar hayal krklna

uratmak ve bilmi

Mona Lisa'nn yzne halinden memnun bir glmseme oturtmaktan

baka bir ama gtmyor olabilirdi.

Sophie, Langdon' dncelerinden ayrarak, "Elinde tuttuun anahtarn, " diye sordu.

"Kutsal Kse'nin sakl olduu yeri amas mmkn m?"

Langdon zorlama bir kahkaha attnn kendisi bile farkna varmt. "Gerekten hi
sanmyorum. Ayrca Kse'nin ngiltere'de sakl olduuna inanlyor, Fransa'da deil."

Sophie'ye hikyeyi ksaca anlatt.

Sophie, "Ama tek mantkl cevap Kse'ymi gibi geliyor," diye srar etti. "Elimizde
tarikat

mhrn tayan son derece gizli bir anahtar var ayrca bize Sion Tarikat yelerinden
biri

tarafndan iletildi... ki, sen bana onlarn Kutsal Kse muhafzlar olduunu sylemitin."

Langdon, onun iddiasnn mantkl olduunu kabul ediyordu ama sezgileri bunu kabul

edemeyeceini sylyordu. Tarikatn Kse'yi bir gn nihai dinlenme yeri olarak


Fransa'ya

getireceklerine dair yemin ettiklerini anlatan sylentiler vard ama bunun olduuna dair
hibir

tarihi kant bulunmamt. Tarikat Kse'yi Fransa'ya getirmi olsa bile, tenis
stadyumunun

yanndaki 24 Rue Haxo adresi pek de soylu bir nihai dinlenme yerine benzemiyordu.
"Sophie,

bu anahtarn Kutsal Kse'yle nasl bir ilikisi olabileceini gerekten kestiremiyorum."

"nk Kse ngiltere'de olmal, yle deil mi?"

"Sadece bu deil. Kutsal Kse'nin yeri tarih boyunca en iyi saklanan srlardan biridir.

Tarikat yeleri kardeliin st kademelerine ulamadan nce gvenilir olduklarn


kantlayp,

Kse'nin bulunduu yeri renmek iin yllarca beklerler. Bu sr, blmlere ayrlm
karmak
bir sistemle korunur ve tarikat kardelii olduka geni olduu halde, herhangi bir
zamanda

* Madonna'ya Tapnma
yalnzda drt ye Kse'nin nerede olduunu bilir... Byk stat ile onun snchaux'u.

Bykbabann en yukardaki bu drt kiiden biri olma ihtimali olduka zayf."

Gaz pedalna iyice basarken Sophie, bykbabam onlardan biriydi, diye dnd.

Bykbabasnn kardelikteki konumunu pheye hi yer brakmayacak ekilde teyit


eden bir

grnt hafzasna kaznmt.

"Bykbaban st kademelerde olsa bile, kardelik dndan hi kimseye hibir ey

aklamasna izni olmazd. Seni i embere almas olanaksz."

Bodrumdaki ayini gzlerinde canlandran Sophie, ben oraya girdim bile, diye dnd.

Normandiya'daki atoda o gece ahit olduklarn Langdon'a anlatmann vakti gelip

gelmediini dnd. Duyduu utan on yldr tek bir Tanrnn kuluna bile anlatmasna
engel

olmutu. Dnmek dahi tylerini rpertmiti. Uzaklarda bir yerlerde sirenler alarken,
016

oluunun giderek arttn hissetti.

leride beliren Roland Garros tenis stadyumunu grmenin heyecann duyan Langdon,"

te orada!" dedi.

Sophie yolunu stadyuma doru deitirdi. Birka denemeden sonra Rue Haxo kavan

buldular ve daha az say ieren tabelalarn gsterdii yne saptlar. Yoldaki sanayi
siteleri ve
i merkezleri artmt.

Yirmi drt numaray bulmamz gerekiyor, diye dnen Langdon gizliden gizliye ufukta

bir kilise kulesi aramakta olduunu fark etti. Samalama. Bu mahallede Tapnaklar'n

kilisesi mi olabilir mi hi?

Sophie parmayla iaret ederek, "te orada!" diye lk att.

Langdon'n gzleri nlerinde uzanan yapya kayd.

Bu da ne byle?

Modern bir binayd. n cephesinin st dev bir neon kare hala donatlm bir kaleye

benziyordu. Han altnda u kelimeler yazyordu:

ZRH EMANET BANKASI

Langdon, Tapnaklar kilisesi hayallerini Sophie'yle paylamadna memnundu. Hibir

anlam iermeyen sembollerden gizli anlamlar karmaya almakla geen bir meslek
hayat,

insan byle yapyordu. Langdon bu kez de, eit kollu barl han, svire bayrann

sembol olarak seildiini unutmutu.

En azndan gizem zlmt.

Sophie ile Langdon, ellerinde svire bankasndaki bir kasann anahtarn tutuyorlard.
41

Castel Gandolfo'nun nnde, uurumun ve kayalklarn stnde dnen souk da havas,

Fiat'tan dar admn atan Piskopos Aringarosa'y karlad. Bu cppeden daha kaln
bir ey

giymeliydim, diye dnrken, dn belli etmemeye alyordu. Bu gece ihtiya

duyaca son ey zayf ya da rkm grnmekti.

atonun en st katnda, sevimsiz bir aydnlk yayan pencereler hari tm bina karanlkt.

Ktphane, diye dnd Aringarosa. Uyanklar ve bekliyorlar. Rzgra kar yrrken

ban ne edi ve rasathane kubbelerine bakmamaya alarak yoluna devam etti.

Onu kapda karlayan rahip uykulu grnyordu. Be ay nce onu karlayan yine ayn

rahipti ama bu gece daha az misafirperver davranyordu. Saatine bakarken, endieliden


ok

rahatsz olmua benzeyen rahip, "Sizi merak ettik piskopos," dedi.

"zrm kabul edin. Bugnlerde havayollarna gven olmuyor."

Rahip anlalmayan bir eyler mrldandktan sonra, "Yukarda bekliyorlar. Size elik

edeceim," dedi.

Ktphane, yerden tavana kadar koyu renk lambri kapl kare eklinde geni bir salondu.

Her tarafta tka basa dolu yksek kitaplklar vard. Siyah bazaltla sslenmi kehribar
mermer

yerler, insana burasnn bir zamanlar saray olduunu hatrlatyordu.

Odann kar tarafndan gelen bir erkek sesi, "Ho geldiniz piskopos," dedi.

Aringarosa konuan kiiyi grmeye alt ama klar yeterli deildi... her yerin l l

parlad ilk ziyaretinde olduundan ok daha lotu.

Uyan gecesi. Bu gece insanlar, ortaya kacak olandan utanyormu gibi Bu

saklanmlard.

Aringarosa olduka yava, krallara yakan admlarla ieri girdi. Odann arka
tarafndaki

uzun masada oturan erkein ekillerini grebiliyordu. Ortada oturan adamn silueti
hemen

seiliyordu... obez Vatikan sekreteri, Vatikan ehri'ndeki tm resmi ilerden sorumlu


yetkili,

dier ikisi yksek rtbeli talyan kardinallerdi.

Aringarosa ktphaneden geerek, onlara yaklat. "Vaktinde gelemediim iin


zrlerimi

sunarm. Farkl zaman dilimlerindeyiz. Yorgun olmalsnz."

Elleri muazzam gbeinde kavumu duran sekreter, "Hi deiliz," dedi. "Buraya kadar

geldiiniz iin mteekkiriz. Uyank kalp sizi karlamak yapabileceklerimizin


asgarisidir.

Size kahve ya da kendinize getirecek baka bir ey ikram edebilir miyiz?"


"Sradan bir ziyaretmi gibi davranmamay tercih ederim. Dier uaa yetimem

gerekiyor. Hemen meseleye girebilir miyiz?"

Sekreter, "Elbette," dedi. "Tahmin ettiimizden ok daha abuk davrandnz."

"yle mi yaptm?"

"Daha bir aynz vard."

Aringarosa, "Kayglarnz be ay nce dile getirdiniz," dedi. "Beklememe gerek var

myd?"

"Hakikaten. Bulduunuz zmden son derece memnunuz."

Aringarosa gzleriyle uzun masay takip ederek, byk siyah bir antaya bakt.
"stediim

ey bu mu?"

"Evet." Sekreterin sesi huzursuz gibiydi. "Bununla birlikte, isteinizin kayg

duyduumuzu itiraf etmeliyim. Biraz ey gibi..."

Kardinallerden biri, "Tehlikeli," diye cmleyi tamamlad. "Bunu sizin iin bir yere
havale

edemeyeceimizden emin misiniz? Ykl bir mebla. "

zgrlk pahaldr. "Kendi gvenliim hususunda hibir endiem yok. Tanr benimle
birlikte."

Adamlar pheyle bakyorlard.


"Tam olarak istediim fonlar m?"

Sekreter ban sallad. "Vatikan Bankas'ndaki ba bonolar. Dnyann her yerinde

nakitle deitirilebilir."

Aringarosa masann sonuna yryerek, evrak antasn at. inde Vatikan mhrn ve

tayan kiiye deme yaplmasn garantileyen POR- TATORE baln tayan iki kaln
bono

destesi vard.

Sekreter gergin grnyordu. "Bu fonlar nakde evirmi olsayd, hepimizin ok daha az

endieleneceini sylemeliyim piskopos."

antay kapayan Aringarosa, o kadar nakdi tayamam, diye dnd. "Bonolar nakde

evrilebiliyor. Bunu siz sylediniz."

Kardinaller birbirlerine huzursuz baklar frlattktan sonra, ilerinden biri sonunda,


"Evet

ama bu bonolarn Vatikan Bankas'ndan kt hemen anlalacaktr."

Aringarosa iinden glyordu. retmen'in Aringarosa'ya paray Vatikan bonolar

eklinde almasn sylemesinin asl sebebi de buydu. Bu iin iinde hepimiz varz.
Aringarosa,

"Bu son derece yasal bir ilem," diye savundu. "Opus Dei, Vatikan ehri'nin ahsi

piskoposluk makamdr ve Papa Hazretleri paray uygun grd ekilde harcayabilir.


Herhangi bir kanun inenmi olmuyor."

"Doru ama..." Sekreter ne doru eilince oturduu sandalyenin altndan atrtlar


geldi.

"Bu fonlarla ne yapmay amaladnz hakknda hi bilgimiz yok ve eer bir ekilde
yasal

deilse..."

Aringarosa, "Benden istediiniz ey gz nne alnacak olursa," diye karlk verdi. "Bu

parayla yapacaklarm sizi ilgilendirmez."

Uzun bir sessizlik oldu.

Hakl olduumu biliyorlar, diye dnd Aringarosa. "imdi sanrn benden bir ey

imzalamam isteyeceksiniz."

Hepsi sanki hemen gitmesini istiyormu gibi ayaa frlayarak kd ona doru ittiler.

Aringarosa nnde duran kda bir gz att. zerinde mhr vard. "Bana
gnderdiiniz

kopyann ayn m?"

"Kesinlikle."

Aringarosa belgeyi imzalarken ne kadar az duygulandna armt. Buna ramen


dier

adam rahat bir nefes alm gibiydiler.


Sekreter, "Teekkrler piskopos," dedi. "Kiliseye vermi olduunuz hizmet asla

unutulmayacak."

Evrak antasn kaldran Aringarosa umudun ve yetkinin arln hissediyordu. Drt

adam syleyecek baka bir ey varm gibi bir sre birbirlerine baktlar ama grne
gre

yoktu. Aringarosa arkasn dnerek, kapya yneldi.

Aringarosa kap eiine geldiinde kardinallerden biri, "Piskopos?" diye seslendi.

Aringarosa duraksayp dnd. "Evet?"

"Buradan nereye gideceksiniz?"

Aringarosa bu sorunun ieriinde corafi deil, ruhani bir anlam tadn sezmiti ama

bu saatte ahlak tartmaya niyeti yoktu. "Paris," diyerek kapdan dar kt.
42

Zrih Emanet Bankas, svire'nin geleneksel mevduat bankaclnda modern isimsiz

hesap hizmeti salayan, yirmi drt saat ak bir Geldschrank bankasyd. Zrih, Kuala

Lumpur, New York ve Paris'te ubeleri bulunan banka, son yllar ierisinde isimsiz ve

resimsiz hesaplar iin bilgisayar kaynakl

ifre ve dijital destek hizmeti vermeye balamt.

Bu operasyonun can daman en eski ve en basit hizmetlerden biri olan -anonyme


Lagersorgusuz

sualsiz emanet hizmetine ya da dier adyla isimsiz banka kasas hesaplarna

dayanyordu. Hisse senedinden, deerli tablolara kadar mal varlklarn isimsiz


atrdklar

kasalarda saklamak isteyen mteriler, ileri teknoloji sayesinde gizlilik perdesi altnda,

istedikleri zaman yine isim vermeden emanetlerini geri alabiliyorlard.

Sophie taksiyi son duraklarnn nne ekerken, binann kaba mimarisine bakan
Langdon,

Zrih Emanet Bankas'nn ok az espri anlayna sahip olduunu dnd. Tamamen


elikten

yaplm gibi grnen drtgen binann hi penceresi yoktu. Devasa bir metal tulay
andran

yapnn n cephesinde parldayan drt buuk metre yksekliinde neon bir kare ha
vard.
svire'nin bankaclkta gsterdii gizlilik hakknda salad n, lkenin en fazla gelir

getiren ithal rnlerinden biri olmutu. Bu gibi tesisler sanat camiasnda tartmalara
yol

ayordu nk, sanat hrszlarnn ortalk sakinleene kadar aldklar sanat eserlerini
yllarca

saklayabilecekleri mkemmel bir yer salyorlard. Gizlilik kanunlar uyarnca netler


polis

teftilerinden korunduu ve hesaplar isimler yerine kasalara ald iin, hrszlar


mallarnn

gvende olduunun ve asla bulunmayacaklarnn bilinciyle rahata eriyorlard.

Sophie taksiyi, bankann garaj yolunu binann altna doru inen rampay kesen grkemli

kapnn nnde durdurdu. Yukardaki video kameras onlara evrilmiti. Langdon


nedense,

buradaki kamerann Log'dakinin aksine gerek olduunu hissediyordu. Sophie cam


indirerek,

ofr tarafndaki elektronik podyumu incele.. bir LCD ekranda yedi farkl dilde
talimatlar

yazyordu. Listenin en stndeki yaz

ngilizciydi.

ANAHTARI SOKUN

Sophie lazer ii anahtar cebinden kararak, dikkatini yeniden podyuma verdi. Ekrann

altnda gen bir delik vard.

Langdon, "imden bir ses, uyacak diyor," dedi.


Sophie anahtarn gen gvdesini delikle hizalayarak iine soktu ve gvde tamamen

girinceye kadar itti. Bu anahtar evirmeye gerek olmad ortadayd. Kap o anda
almaya

balad. Sophie ayan frenden ekerek, ikinci bir kapya ve podyuma ilerledi.
Arkalarndaki

kap kapandnda, ykseltme havuzundaki gemi gibi kapana kslmlard.

Langdon bu kstrlmlk hissinden holanmamt. Dua edelim de, ikinci kap da


alsn.

kinci podyumda da ayn talimatlar yazyordu.

ANAHTARI SOKUN

Sophie anahtar soktuu anda ikinci kap hemen ald. Birka dakika iinde, aa
meyilli

rampadan, binann iine doru ilerlemeye balamlard.

Yaklak bir dzine ara kapasiteli garaj kk ve lotu. Ziyaretileri metalden yaplm

dev bir kapya kadar uzanan, beton zeminin stndeki krmz hal karlyordu.

Zt mesajlara bak, diye dnd Langdon. Ho geldiniz ve ieri girilmez.

Sophie girie yakn bir yere taksiyi park edip, motoru durdurdu. "Silah burada braksan

iyi olur."
Memnuniyetle, dye dnen Langdon silah koltuun altna itti.

Sophie ile Langdon krmz halnn stnden elik kapya doru yrdler. Kapnn kolu

yoktu ama yanndaki duvarda bir baka gen delik duruyordu.

Langdon, "Yava renenler girmesin," dedi.

Gergin grnen Sophie kahkaha att. "te giriyoruz." Anahtar delie yerletirince, kap

ieri doru hafife gcrdayarak ald. Birbirleri,, bakan Sophie ile Langdon ieri
girdiler.

Kap arkalarndan ses kartarak kapand.

Zrih Emanet Bankas'nn antresi, Langdon'n o gne dek hi grmedii grkemli bir

ekilde denmiti. ou banka alldk cilal mermer ve granitle yetinirken, burada


duvardan

duvara metal ve kabara kullanlmt.

Bunlarn dekoratr kim, diye dnd Langdon. Birleik elikiler mi?

Sophie'nin gzleri lobiyi tararken, ayn oranda arm grnyordu.

Her taraf gri metalden yaplmt... yer, duvarlar, tezghlar, kaplar, hatta lobi
merdivenleri

bile kalptan km metale benziyordu. Etkileyici bir etki yaratyordu. Mesaj akt:
Banka

kasasna giriyorsunuz.
Onlar ieri girerken, tezghn arkasnda duran iriyar bir adam ban kaldrarak bakt.

Seyretmekte olduu kk televizyonu kapatt ve onlar ho bir glmsemeyle


selamlad.

Devasa kaslarna ve tad tabancaya ramen, diksiyonundan yontulmu bir svireli


komi

olduu anlalyordu.

"Bonsoir," dedi. "Size nasl yardmc olabilirim?"

ki farkl dille yaplan karlama treni, Avrupal evsahibinin yeni konukseverlik

numarasyd. Hibir ima iermeyen karlama, ziyaretiye istedii dille cevap verme
frsatn

tanyordu.

Sophie herhangi bir dille cevap vermedi. Altn anahtar adamn nndeki tezgha

brakmakla yetindi.

nne bakan adam derhal duruunu dikletirdi. "Elbette. Asansrnz koridorun


sonunda.

Oraya gittiinizi birine bildireceim."

Sophie bam sallayarak anahtar: geri ald. "Hangi kat?"

Adam, ona garip bir bak frlatt. "Anahtarnz asansre hangi kata kacanz

syleyecektir."
Sophie glmsedi. "Ah, evet."

Grevli yeni gelen iki ziyaretinin asansre ilerlemesini, anahtar yerletirmesini,

binmelerini ve grnrden kaybolmalarn izledi. Kaplar kapanr kapanmaz, telefonu


eline

ald. Geldiklerini hi kimseye bildirecek deildi; buna gerek yoktu. Mterinin anahtar
giri

kapsna girdii anda kasa grevlisi otomatik olarak ikaz edilmiti zaten.

Grevli, bankann gece mdrn aryordu. Telefon hatt alarken, televizyonunu


yeniden

at ve seyretmeye balad. Seyretmekte olduu haberler sona eriyordu. nemli deildi.

Televizyondaki iki yze yeniden bakt.

Mdr telefona cevap verdi. "Oui?"

"Burada bir durum olutu."

Mdr, "Neler oluyor?" diye sordu.

"Fransz polisi bu gece iki kaan peinde."

"Yani?"

"Her ikisi de az nce bankamzdan ieri girdiler."

Mdr alak bir sesle kfretti. "Tamam. Hemen Msy Vernet ile temas kuracam."
Grevli telefonu kapatarak, baka bir numara evirdi. Bu kez Interpol aryordu.

Langdon asansrn yukar kmak yerine aa iniyormu gibi bir his uyandrmasna

armt. Kaplar alana kadar Zrih Emanet Bankas'nn ka kat altna indiklerini

anlayamad. Umurunda deildi. Asansrden km olduuna memnundu.


Onlar karlamak iin bekleyen grevli, etkileyici bir nee iindeydi, son derece

muntazam, flanel bir takm elbise giyen yalca ve tatl biriydi, yksek teknoloji
dnyasnda,

eski zaman bankaclarna benziyordu.

Adam, "Bonsoir," dedi. "yi geceler. Beni izleyebilir misiniz, s'il vous plat ?" Cevap

vermelerini beklemeden topuklarnn stnde dnd ve metal koridorda canl admlarla

yrmeye balad.

Langdon yannda Sophie'yle birlikte bir dizi koridorlardan ve yanp snen ana

bilgisayarlarn bulunduu geni odalarn nnden geti.

elik kapnn nne gelen adam, "Voici," diyerek kapy onlara at. "te geldik."

Langdon ile Sophie, bir baka dnyaya adm atmlard. nlerini duran kk oda, iyi
bir

otelin lks oturma odasna benziyordu. Metalle ve perinler gitmi, yerini ark hallar,
koyu

mee mobilyalar ve yastk) sandalyeler almt. Odann ortasndaki geni masann


stnde,

hl baloncuklar karmakta olan bir ie Perrier'in yannda iki kristal bardak


duruyordu.

Yanndaki makinede kahve piiyordu.

Saat gibi alyorlar, diye dnd Langdon. Saat iini svirelilere brakmak lazm.
Adamn yznde anlayl bir glmseme belirmiti. "Anladm kadaryla bu bize

yaptnz ilk ziyaret," dedi.

Sophie tereddt ettikten sonra ban sallad.

"Anlyorum. Anahtarlar genellikle miras olarak braklrlar, bu yzden ilk kez gelen

kullanclar protokol bilmezler." eceklerin durduu masay gsterdi. "Oday


dilediiniz

kadar kullanabilirsiniz."

Sophie, "Anahtarlarn miras olarak braklabileceini sylemitiniz, deil m?" diye


sordu.

"Evet. Anahtarnz bir svire say hesabna aittir ve genellikle nesilden nesile miras

braklrlar. Altn hesaplarn en ksa kasa kiralar elli yldr. Pein denirler. Bu yzden
aile

iinde pek ok kez elden ele getiini grrz."

Langdon, ona bakyordu. "Elli yl m? "

Adam, "En az," diye yant verdi. "Elbette daha uzun dnem iin kasa kiralanabilir ama

pek kullanl deildir. Hesapta elli yl sresince hareket grlmezse, kasadakiler


otomatik

olarak imha edilirler. Kasanza ulamanz iin ilemleri balataym m?"

Sophie ban sallad. "Ltfen."


Grevli kolunu lks salona doru sallad. "Buras sizin zel gr odanz. Ben odadan

ktktan sonra, kasann iindekileri grmek ve deitirmek iin istediiniz kadar vakit

harcayabilirsiniz, kasa kutunuz... buraya gelecek." Havaalanlarndaki bagaj bantlarn


andran

bir tayc bandn odaya giri yapt arka taraftaki duvara yrd. "Anahtarnz
buradaki

yuvaya sokacaksnz..." Tayc banda bakan geni bir elektronik konsolu gsterdi.
Konsolun

stnde benzer bir gen delik vard. "Bilgisayar anahtarnzn stndeki iaretleri

onayladnda hesap numaranz gireceksiniz ve kasa kutunuz banka kasasndan buraya

gnderilecek. Kasayla iiniz bittiinde yeniden tayc bandn zerine brakp,


anahtarnz

karn ve ilemi tersten tekrar edin. Her ey otomatie balandndan, ilemleriniz bu


banka

personelinden bile gizlidir. Herhangi bir eye ihtiyacnz olursa, odann ortasndaki
masann

stnde duran ar dmesine basn."

Telefon ald srada Sophie bir soru sormak zereydi. Adam akn ve mahcup

grnyordu. "zninizle ltfen." Masadaki kahveyle Perrier'in yannda duran telefonun


bana

gitti.

"Oui?" diye cevap verdi.

Arayan kiiyi dinlerken kalar atlyordu. "Oui... oui... d'accord." Kapattktan sonra
zorla glmsedi. "zgnm, imdi yannzdan ayrlmam gerekiyor. Evinizdeymi gibi
hareket

edin." Hemen kapya yneldi.

Sophie, "Affedersiniz?" diye seslendi. "Gitmeden nce bir eyi akla kavuturabilir

misiniz? Bir hesap numaras gireceimizden bahsetmitiniz, yle deil mi?"


Kapda duran adam solgun grnyordu. "Evet elbette. ou svire bankasnda olduu

gibi, kasa kutular bir sayya baldrlar, isme deil. Sadece sizin bileceiniz bir hesap

numaranz ve bir anahtarnz var. Anahtar, kimliinizin sadece yansn oluturur. ahsi
hesap

numaranz dier yarsdr. Aksi takdirde, anahtarnz kaybettiinizde bir bakas onu

kullanabilirdi."

Sophie duraksad. "Peki ya bana miras brakan kii bir hesap numaras vermediyse?"

Bankacnn kalbi tekledi. O zaman burada hi iiniz yok demektir! Onlara


soukkanllkla

glmsedi. "Birinden size yardm etmesini isteyeceim. Ksa sre iinde burada olur."

Odadan kan bankac, kapy arkasndan kapatarak ar kilidi evirince onlar ieriye

kilitlemiti.

ehrin dier ucunda Collet telefonu ald srada Gare du Nord Tren stasyonu'nda

duruyordu.

Arayan Fache idi. "Interpol bir ipucu bulmu," dedi. "Treni Langdon ile Sophie, Zrih

Emanet Bankas'nn Paris ubesine gitmi! Adamlarn hemen oraya gndermeni


istiyorum."

"Saunire'in Ajan Neveu ile Robert Langdon'a ne anlatmaya altna dair bir gelime

var m?"
Fache'nin ses tonu souktu. "Sen onlar tutuklaynca Temen Coller, ben onlara bizzat

soracam."

Collet mesaj almt. "Yirmi drt Rue Haxo. Hemen yzbam." Telefonu kapatarak,

adamlarn telsizle bilgilendirdi.


43

Zrih Emanet Bankas Paris ubesi Bakan Andr Vernet, bankann stnde lks bir

dairede yayordu. Sahip olduu ihtiaml eve ramen, her zaman L'Ile Saint-Louis'de
nehir

kysndaki dairelerden birinde yaamak istemiti. Burada karlat pis zenginler


yerine,

orada gerek ekabirlerle grecei bir hayat srebilirdi.

Emekli olduumda, diyordu Vernet kendi kendine, bodrumumu en nadide Bordeaux

araplaryla dolduracam, salonumu bir Fragonard ya da bir Boucher ile ssleyeceim


ve

gnlerimi Quartier Latin'de antika mobilyalar ve kitaplar aramakla geireceim.

Vernet uyanal sadece alt buuk dakika olmutu. Buna ramen bankann yeraltndaki

koridorlarnda kotururken, terzisiyle berberinin yanndan yeni km gibi


grnyordu.

Kusursuz bir ipek takm giyen Vernet yrrken az spreyini skt ve kravatn dzeltti.
Farkl

zaman dilimlerinden gelen mterilerini karlamak iin uykusundan uyanmaya yabanc

olmayan Vernet, uyku alkanlklarn Masai savalarna gre dzenlemiti... en derin

uykularndan uyandktan sonra, saniyeler iinde savaa hazr olmalaryla nl Afrika


kabilesi.

Vernet savaa hazrm, diye dnrken, szlerinin bu geceki duruma uymasndan


korkuyordu. Altn anahtar sahibi mteriler her zaman fazladan ilgi isterlerdi, ama adl
polisin

peinde olduu bir altn anahtar mterisi son derece hassas bir mevzuydu. Bankann,
sulu

olduklarna dair ispat olmad mddete mterilerinin gizlilik haklarn korumas


yznden

gvenlik gleriyle srekli kavga halindeydiler. Vernet kendi kendine, be dakika, dedi.
Polis

gelmeden bu insanlar bankadan kartmalym.

abuk hareket ederse, yaknda olmas muhtemel bu felaketten ustalkla kurtulabilirdi.

Vernet polise, kaaklarn belirtildii gibi bankasna gerekten girdiini ama mteri

olmadklar ve hesap numaralan olmad iin geri evrildiklerini syleyebilirdi. Lanet

bekinin Interpol' aramam olmasn diliyordu. Ama saatte on be euro kazanan bir
bekide

takdir yetkisi olmas beklenemezdi.

Kap eiine geldiinde derin bir nefes ald ve kaslarn gevetti. Ardndan, yzne
zorla

yumuak bir glmseme oturtarak kapnn kilidini at ve odadan ieri lk bir meltem
gibi

girdi.

Gzleri mterileri bulur bulmaz, "yi geceler," dedi. "Ben Andr Vernet. Size nasl

yard..." Cmlenin geri kalan boaznn bir yerine dmlenmiti. nnde duran kadn,

Vernet'nin karlamay hi ummad bir ziyaretiydi.


Sophie, "Affedersiniz, tanyor muyuz?" diye sordu, Sophie bankacy tanyamamt
ama

bir an iin adam hayalet grm gibi olmutu.

Banka bakan, "Hayr..." diye kekeledi. "yle olduunu... sanmyorum. Hizmet

verdiimiz mterileri tanmayz." Nefes verdikten sonra soukkanllkla glmsedi.

"Yardmcm bana bir altn anahtarnz olduunu ama hesap numarasn bilmediinizi
syledi.

Bu anahtara nasl sahip olduunuzu sorabilir miyim?"

Adam dikktle inceleyen Sophie, "Bykbabam verdi," diye yantlad. Adamn

rahatszl artk daha da ak anlalyordu.

"yle mi? Bykbabanz size anahtar verdi ama hesap numarasn vermeyi unuttu mu?"

Sophie, "Vakti kalmadn sanyorum," dedi. "Bu gece ldrld."

Sophie'nin kulland kelimeler adamn geriye doru sendelemesine neden olmutu.

"Jacques Saunire ld m?" diye sorarken gzleri dehetle dolmuu. "Ama... nasl?!"

imdi hayretten sendeleme sras Sophie'deydi. "Bykbabam

tanyor muydunuz?"

Bankac Andr Vernet bir o kadar akn grnyordu, bir sehpaya tutunarak dengesini

korumaya alt. "Jacques ve ben arkadatk. Bu olay ne zaman oldu?"


"Bu akamn erken saatlerinde. Louvre'da."
Vernet deri sandalyenin yanna giderek, adeta iine gmld. "Her ikinize de ok
nemli

bir soru sormalym." Ban kaldrp nce Langdon'a sonra Sophie'ye bakt. "kinizden
birinin

bu lmle bir ilgisi var m?"

Sophie, "Hayr!" diye haykrd. "Kesinlikle yok."

Vernet yzn buruturup duraksad ve dnmeye balad. "Resimleriniz Interpol

tarafndan her yere datlyor. Sizi bu ekilde tandm. Cinayetten aranyorsunuz."

Sophie yklmt. Fache Interpol'e mi haber verdi? Yzbann Sophie'nin tahmin

ettiinden daha hrsl olduu belli oluyordu. Vernet'ye ksaca Langdonn kim olduunu
ve o

gece Louvre'da yaananlar anlatt.

Vernet akn grnyordu. "Ve bykbabanz lrken, size Bay Langdon' bulmanz

syleyen bir mesaj m brakt?"

"Evet. Ve bu anahtar." Sophie altn anahtar tarikat mhr arka tarafta kalacak ekilde

Vernet'nin nndeki masaya brakt.

Vernet anahtara bakt ama dokunmak iin hibir eylemde bulunmad. "Size sadece bu

anahtar m brakm? Baka bir ey yok mu? Herhangi bir kt paras?"


Sophie, Louvre'dayken aceleye geldiini biliyordu ama Kayalklar Bakiresi'nin
arkasnda

baka hibir ey grmediine emindi. "Hayr. Sadece anahtar."

Vernet aresizce iini ekti. "Korkarm her anahtar, ifre olarak geen on haneli bir
hesap

numarasyla birlikte ilevlik kazanyor. O say olmadan anahtarnz hibir ie yaramaz."

On hane. Sophie gnlszce olaslklar hesaplad. On milyardan fazla seenek vard.

DCPJ'nin en gl zmleme bilgisayarlarn bile getirse, ifreyi krmas yine de


haftalar

alrd. "Ama elbette msy, bu artlar altnda siz bize yardmc olabilirsiniz."

"zgnm. Gerekten hibir ey yapamam. Mteriler gvenli bir terminalden kendi

hesap numaralarn kendileri seerler, bu da hesap paralarn sadece mterilerle

bilgisayarlarn bildii anlamna geliyor. Mteri gizliliini bu ekilde salyoruz. Ve


tabii

alanlarmzn gvenliini."

Sophie anlamt. Lks maazalar da ayn

eyi yapyorlard. ALIANLARDA KASA

ANAHTARI YOKTUR. Bu banka birisinin anahtar almas halinde, alanlardan


birini

hesap numaras iin rehin alma riskini ortadan kaldrmt.

Langdonn yanna oturan Sophie ban indirip anahtara, sonra da Vernet'ye bakt.
"Bykbabamn bankanzda ne sakladna dair fikriniz var m?"

"Hayr hi fikrim yok. Geldschrank bankasnn anlam budur."

Sophie, "Monsieur Vernet," diye srar etti. "Bu gece vaktimiz kstl Olabildiince ak

konumaya alacam." Altn anahtara uzanarak tersini evirdi. Tarikat mhrn


gsterirken

adamn verecei tepkileri izli. yordu. "Anahtarn stndeki bu semboln sizin iin bir
anlam

var m?"

Fleur-de-lis'e bakan Vernet hi tepki vermedi. "Hayr, ama mterilerimizin ou

anahtarlarnn stne irket logolarn ya da isimlerinin baharflerini iletirler."

Hl adam dikkatle incelemekte olan Sophie, iini ekti. "Bu mhr, Sion Tarikat diye

bilinen gizli bir cemiyetin sembol."

Vernet yine hi tepki vermemiti. "Bu konu hakknda hibir ey bilmiyorum.

Bykbabanz arkadamd ama daha ok iten bahsederdik." Gergin grnen adam,


imdi

kravatn dzeltiyordu.

Sophie sesini biraz daha sertletirerek, "Monsieur Vernet," diye bastrd. "Bykbabam

beni bu gece arayarak, benim ve kendisinin byk bir tehlikede olduumuzu syledi.
Bana bir

ey vermesi gerektiini syledi. Bana bankanza ait bir anahtar verdi. imdi o ld.
Bize
syleyeceiniz herhangi bir eyin faydas dokunabilir."

Vernet terlemeye balamt. "Bu binadan kmalyz. Korkarm polis ksa sre sonra

burada olur. Bekim Interpol' aramas gerektiini dnm."


Sophie de bundan korkuyordu. ansn son bir kez daha denedi. "Bykbabam bana
ailem

hakkndaki gerei anlatmas gerektiini sylemiti. Bu size bir ey ifade ediyor mu?"

"Mademoiselle, aileniz siz kkken bir araba kazasnda ld. zgnm.


Bykbabanzn

sizi ok sevdiini biliyorum. likinizi kesmenizde tr ne kadar ac ektiini bana


defalarca

anlatmt."

Sophie nasl karlk vereceine karar veremiyordu.

Langdon, "Bu hesabn Sangreal'le ilgili bir eyler iermesi mmkn m?" diye sordu.

Vernet, ona garip bir bak frlatt. "Ne olduu hakknda hi fikrim yok." Tam o srada

Vernet'nin cep telefonu ald ve o da, telefonu kemerinden kard. "Oui?" Dinlerken

yzndeki akn ifade giderek endieye dnt. "Polis mi? Bu denli abuk mu?"

Kfrettikten sonra Franszca birtakm talimatlar verip, az sonra lobide olacan


syledi.

Telefonu kapattktan sonra Sophie'ye dnd. "Polis her zamankinden daha hzl

davranm. Biz konuurken yola kmlar bile."

Sophie'nin oradan eli bo ayrlmaya niyeti yoktu. "Onlara oktan gelip gittiimizi

syleyin. Bankay aramak isterlerse, arama emrini sorun. Bylece biraz zaman
kazanrz."
Vernet, "Dinleyin," dedi. "Jacques dostumdu ve bankamn bu trden bir baskya hi

ihtiyac yok. te bu iki sebepten tr, bu tutuklamann benim alanm dahilinde

gereklemesini istemiyorum. Bana bir dakika verirseniz, yakalanmadan bu bankadan

kmanza nasl yardmc olabileceimi dneceim. Bunun haricinde, ben bu ie

karmam." Ayaa kalkp, kapya yrd. "Burada kaln. Baz ayarlamalar yapp hemen

dneceim."

Sophie, "Ama kasa kutusu," diye yineledi. "Brakp gidemeyiz."

Kapya doru acele eden Vernet, "Yapabileceim bir ey yok," dedi. zgnm."

Sophie, onun arkasndan bakarken, bykbabasnn yllar boyunca gnderdii ve

kendisinin amad saysz mektup ya da paketin herhangi birinde hesap numarasn


verip

vermediini dnyordu.

Langdon aniden ayaa kalktnda, Sophie, onun gzlerindeki beklenmedik parlty

sezinlemiti.

"Robert? Glmsyorsun?"

"Bykbaban bir dhiydi."

"Anlayamadm?"
"On hane dedi, deil mi?"

Neden bahsettii hakknda Sophie'nin en ufak fikri yoktu.

"Hesap numaras," derken tandk bir glmseme yzne yaylmaya balamt.

"Numaray bize braktna eminim."

"Nerede?"

Langdon cinayet sahnesi fotorafnn bilgisayar ktsn karp harm stne koydu.

Langdon'n hakl olduunu anlamak iin Sophie'nin ilk satr okumas yeterliydi.

133221118-5

On Draco devini al!

On sahte alim!

P.S. Robert Langdon' bul


44

Bilgisayar ktsn incelerken, kriptograf duyular harekete geen Sophie, "On hane,"

dedi.

133221118-5

Grand-pre bu hesap numarasn Louvre'da yere yazmt!

Sophie kartrlm Fibonacci Dizimi'ni parkenin stnde ilk grdnde, yazlmasnn

tek amacnn DCPJ'nin kriptograflar aramasn salayarak, Sophie'yi ie kartrmak

olduunu dnmt. Daha sonra saylarn, dier satrlar deifre etmek iin ipucu
verdiini

grmt... dzensiz bir dizi... saysal anagram. imdi ise hayretten akna dnm bir

ekilde saylarn ok daha nemli bir anlam olduunu gryordu. Bykbabasnn


gizemli

kasa kutusunu aacak son anahtar bu saylard.

Langdon'a dnen Sophie, "ift anlaml bilmecelerde ustayd," dedi. ok anlam ieren
her

eye baylrd. ifrelerin iindeki ifrelere."

Langdon tayc bandn yanndaki elektronik konsola doru yrmeye balamt bile.

Sophie bilgisayar ktsn eline alarak onun peinen gitti.


Konsolda, bankalarn ATM terminallerindekine benzer bir tu takm vard. Ekranda

bankann ha eklindeki logosu grnyordu. Tu takmn yannda gen bir delik

bulunuyordu. Sophie hi vakit yitirmeden anahtar gvdesini yuvaya soktu.

Ekran o anda deiti.

HESAP NUMARASI:

mle yanp snyor, bekliyordu.

On hane. Sophie bilgisayar ktsndaki saylar okurken, Langdon tulad.

HESAP NUMARASI:

1332211185

Langdon son haneyi girdikten sonra ekran tekrar yenilendi. farkl dilde yazlm bir
mesaj

grnyordu. En stteki ngilizciydi.

UYARI:

Giri tuuna basmadan nce ltfen hesap numaranz

hatasz girdiinizden emin olunuz. Kendi gvenliiniz

iin, bilgisayar hesap numaranz tanmad takdirde

sistem kendiliinden kapanacaktr.

Sophie kalarn atarak, "Fonction terminer," dedi. 'Tek ansmz var gibi grnyor."
Standart ATM makineleri, banka kartn alkoymadan nce doru PIN kodunu girmek
iin

deneme hakk verirdi. Bunun sradan bir nakit ekme makinesi olmad ortadayd.

Ekrana girdikleri sayyla elindeki bilgisayar ktsn dikkatle karlatran Langdon,

"Sayy doru girdik sanrm," dedi. Eliyle GR tuunu iaret etti. "Ateleyelim
bakalm."

aret parman tu takmna uzatan Sophie aklna gelen garip dnceyle tereddt etti.

Langdon, ona, "Hadisene," diyerek hzlandrmaya alt. "Vernet az sonra burada olur."

"Hayr." Sophie elini geri ekmiti. "Asl hesap numaras bu deil

"Elbette bu! On haneli. Baka ne olabilir ki?"


"Fazlasyla geliigzel."

Geliigzel mi? Langdon bu fikre kesinlikle katlmyordu. Banka mterilerinden PIN

kodlarn geliigzel saylardan semelerini isterdi, bylece numaray kimse tahmin


edemezdi.

Elbette buradaki mteriler de hesap numaralarn geliigzel saylardan seeceklerdi.

Sophie ekrana yazd her eyi sildi ve kendinden emin bir ifadeyle Langdon'a bakt.
"Bu

geliigzel saynn, Fibonacci Dizimi'nden seilmi byk bir tesadf olurdu."

Langdon onun hakl olabileceini fark etmiti. Sophie daha nce bu Fibonacci Dizimi'ni

oluturacak ekilde sralamt. Bunun olabilme ihtimali gerekten ok dkt.

Sophie sanki hesap numaras ezberindeymi gibi bir kez daha tu takmna uzanm, yeni

bir say giriyordu. "Ayrca bykbabamn sembollere, ifrelere olan tutkusu gz nne

alnrsa, mutlaka kendisi iin anlam ifade eden bir hesap numaras semi olmal,
kolaylkla

hatrlayabilecei bir ey." Sayy yazmay bitirdikten sonra sinsi bir ifadeyle glmsedi.

"Geliigzel gibi grnen... ama olmayan bir ey." Langdon ekrana bakt.

HESAP NUMARASI:

1332211185

Ekrana bakt anda Sophie'nin hakl olduunu anlamas Langdonn sadece saniyelerini
almt.

Fibonacci Dizimi

1-1-2-3-5-8-13-21

Fibonacci Dizimi, on haneli tek bir say haline getirildiinde kesinlikle ne olduu

anlalmyordu. Hatrlamas kolay ama grn geliigzel. Saunire'in asla


unutamayaca

on haneli dhice bir ifre. Bunun dnda, Louvre'un zeminindeki kark saylarn sraya

sokulduunda nl diziyi meydana getirmesini mkemmel bir biimde aklyordu.

Sophie uzanarak GR tuuna bast.

Hibir ey olmad.

En azndan fark edebilecekleri bir ey olmad.

O srada, bankann altlarnda bulunan yeralt mahzenindeki robotumsu bir pene


harekete

gemiti. Tavana bal ift eksenli bir tama sisteminde kayarak hareket eden pene,
ald

koordinatlara doru ilerliyordu. Aadaki beton zeminde, devasa bir zgarann stnde
yan

yana dizilmi plastik kasalar duruyordu... bir yeralt odasna sralanm kk tabutlar

andryorlard.
Pene, doru noktaya geldiinde durup alald, bu srada elektrikli bir gz, kutunun

stndeki barkod numarasn okuyordu. Ardndan, pene bir bilgisayar hassasiyetiyle


ar

kulpu kavrad ve kutuyu diklemesine kaldrd. Devreye giren yeni cihazlarn yardmyla
pene

kutuyu odann dier ucuna tad ve tayc bandn zerine geldiinde durdu.

Sonra kol kutuyu nazike brakarak, geri ekildi.

Kol devre d kaldktan sonra tayc bant dnmeye balad...

Yukarda, Sophie ile Langdon tayc bandn hareket etmeye baladn grnce

rahatlamlard. Bandn yannda dururlarken, kendilerini iinden ne kacan


bilmedikleri

gizemli bir bavulu bekleyen yorgun tatilciler gibi hissediyorlard.

Tayc bant odaya, sa taraflarndaki hareketli kapnn altndaki dar aralktan girdi.
Metal

kap yukar kayarak aldnda, tayc bandn gerilerinde muazzam bir plastik kutu

belirmiti. Bu siyah ve plastik kutu, Sophie'nin tahmin ettiinden ok daha bykt.

Uaklarda evcil hayvan tamaya yarayan kafeslerin deliksiz olanlarna benziyordu.

Kutu, tam nlerine gelince durdu.

Orada sessizce duran Sophie ile Langdon, gizemli kutuya gzlerini dikmilerdi.
Bankadaki dier her ey gibi, bu kutu da sanayi yapmyd, metal menteeleri, zerinde
bir

barkod etiketi ve arla dayankl kulplar vard. Sophie, onu dev bir alet antasna

benzetmiti.

Sophie hi vakit kaybetmeden, nnde duran iki tokay zd. Sonra Langdon'a gz att.

Ar kapa birlikte kaldrarak, arkaya doru ittiler.

ne doru yaklaarak, kasann iine dikkatle baktlar.

Sophie ilk baktnda kutunun bo olduunu sanmt. Ardndan bir ey grd. Kutunun

en altnda duruyordu. Tek bir nesne.

Ayakkab kutusu byklndeki cilal tahta kutunun menteeleri oymalyd. Parlak mor

aacn koyu damarlar vard. Sophie bunun gl aac olduunu fark etti. Bykbabasnn
en

sevdii. Kapanda gzel bir gl deseni bulunuyordu. Sophie ile Langdon birbirlerine

aknlkla baktlar. Sophie eilip kutuyu kavrayarak, dar kard.

Tanrm, ne kadar ar!

Byk bir dikkatle geni masann stne tayp, brakt. Langdon, yannda duruyordu.

Her ikisi de, bykbabasnn bulmalar iin gnderdii kk hazine sandna gzlerini

dikmiti.
Langdon kapaktaki el oymas be yaprakl gle hayretle bakyordu. Bu trden gl

ekillerini pek ok kez grmt. "Be yaprakl gl," diye fsldad. "Tarikatn Kutsal
Kse

iin kulland semboldr."

Sophie dnp ona bakt. Langdon, onun ne dndn anlayabiliyor, kendisi de ayn

eyi dnyordu. Kutunun boyutlar, iindekinin arl ve tarikatn kulland Kse

sembol kukusuz tek bir sonuca gtryordu. sa'nn Kadehi bu sandn iinde.
Langdon bir

kez daha kendisine bunun mmkn olmadn syledi.

Sophie, "Bu bir," diye fsldad. "Kadehi koymak iin en uygun boyut."

O bir kadeh olamaz.

Sophie kutuyu amaya hazrlanarak, sand masann stnde kendine doru ekti. Fakat
o

kutuyu hareket ettirirken beklenmedik bir ey oldu. Kutudan garip lkr lkr bir ses
geldi.

Langdon iyice anlamak iin kulam edi. inde sv m var?

Sophie de ayn derecede arm grnyordu. "Sen de duydun mu?..."

Langdon bo bir ifadeyle ban sallad. "Sv." leriye uzanan Sophie yavaa kopay
at

ve kapa kaldrd. indeki nesne, Langdonn o gne dek grd hibir eye
benzemiyordu.
Ama her ikisi de bir eyi o anda iyice anlamt. Bu kesinlikle sa'nn Kadehi deildi.
45

Bekleme odasndan ieri giren Andr Vernet, "Polis yollan kapatyor," dedi. "Sizi
buradan

kartmak zor olacak." Kapy arkasndan kaparlarken, tayc bandn zerindeki plastik

antay grnce, olduu yerde srad. Tanrm! Saunire'in hesap numarasn m


buldular?

Sophie ile Langdon masadaki byk ahap bir mcevher kutusuna benzeyen eyin
banda

birbirlerine sokulmulard. Sophie hemen kapa kapatp ban kaldrd. "En bandan
beri

hesap numaras bizdeydi," dedi.

Vernet'nin sesi soluu kesilmiti. Bu her eyi deitiriyordu. Gzlerini saygyla kutudan

kard ve bir sonraki hareketini planlamaya alt. Onlar bankadan kartmalym!


Ama

polis yollar kapatm olduundan, Vernet'nin aklna bunu yapmann tek bir yolu
geliyordu.

"Mademoiselle Neveu, sizi bankadan gven iinde kartabilirsem, bu nesneyi


yannzda m

gtreceksiniz, yoksa ayrlmadan nce kasaya iade mi edeceksiniz?"

Sophie, Langdon'a bir bak frlattktan sonra Vernet'ye dnd. "Yanmzda gtrmemiz

gerekiyor."
Vernet ban sallad. "ok gzel. O halde bu nesne her ne ise, koridorda yrrken onu

ceketinize sarmanz tavsiye ederim. Baka birini grmesini istemem."

Langdon ceketini karrken, Vernet tayc bandn yanna gidere bo kasay kapatt ve

ekrana bir dizi emirler girdi. Tayc bant, zerindeki plastik kasayla birlikte aadaki

mahzene doru hareket etmeye balad. Vernet altn anahtar konsoldan kararak,
Sophie'ye

uzatt.

"Bu yoldan ltfen. Acele edin."

Arka taraftaki ykleme havuzuna gittiklerinde Vernet polis arabas

klarnn yeraltndaki

garaj doldurduunu grd. Kalarn att. Rampay kapatyor olmalydlar. Gerekten


bu ii

alnmn akyla baaracak mym? Artk terlemeye balamt.

Vernet bankann kk zrhl aralarndan birini iaret etti. Transport sr, Zrih Emanet

Bankas'nn sunduu dier bir hizmetti. Byk ve ar arka kapy aarken, "Kargo
ksmna

gein," diyerek, eliyle parlayan elik blmeyi gsterdi. "Hemen dnerim."

Sophie ile Langdon araca binerlerken, Vernet ykleme havuzu denetisinin ofisine
girerek

kamyonun anahtarlarn ald ve kendine bir ofr niformasyla apkas buldu. Ceketiyle

kravatn kararak, ofr ceketini giymeye balad. Her ihtimale kar, niformasnn
altna

omuz tabancas klfn takt. Dar karken ofrn tfekliinden bir tabanca ald ve
klfa

yerletirdi, niformasn stne ekti. Kamyona geri dnen Vernet apkayla yzn
iyice

rterek dikkatle, bo elik kasann iinde oturmakta olan Sophie ile Langdon'a bakt.

"Bunun ak durmasn istersiniz herhalde," diyen Vernet, ieriye uzanp, tavandaki tek

ampul yakmak iin duvardaki dmeyi evirdi. "Ayrca otursanz iyi olur. Kapya
giderken

hi sesinizi kartmayn."

Sophie ile Langdon metal yere oturdular. Langdon tvit ceketine sarmalanm olan

hazineyi kucana ald. Vernet ar kaplar rterek onlar ieri kilitledi. Ardndan
direksiyona

geip, motoru altrd.

Zrhl kamyon rampay karken Vernet apkasnn altnda biriken terleri hissetmeye

balamt. n tarafta tahmin ettiinden daha fazla polis olduunu grebiliyordu.

Kamyon rampay kmaya baladnda, geilerine izin vermek iin kaplar ieri doru

ald. Vernet ilerleyip bir sonraki bilgisayar mekanizmasna gelmeden nce kapnn

arkasndan kapanmasn bekledi. kinci kap kalktnda, k yolu almt.

Rampann nn kesen polis arabas dnda.

Vernet alnn silip, arac ileri doru srd.


Leylek gibi bir polis memuru dar kp, barikatn birka metre ilerisinde ona
durmasn

iaret etti. Darda drt devriye arabas park etmiti.

Vernet durdu. ofr apkasn daha da aa indirerek, kltrl terbiyesinin


elverdiince

kaba grnmeye alt. Direksiyonun bandan ayrlmadan kapy at ve sert yzl


ajana

bakt.

Vernet sert bir ses tonuyla, "Gei iznin var m?" diye sordu.

Ajan, "Je suis Jrome Collet," dedi. "Adli polisten temen." Kamyonun yk kasasn

iaret etti "Bunun iinde ne var?"

Vernet bozuk bir Franszcayla, "Nerden bileyim?" diye karlk verdi. "Ben sadece bir

ofrm."

Collet etkilenmie benzemiyordu. "ki suluyu aryoruz."

Vernet gld "O halde doru yere gelmisiniz. ofrln yaptm bu heriflerden

bazlarnn o kadar ok paras var ki, mutlaka sulu olmallar."

Ajan, Robert Langdonn pasaport resmini kaldrd. "Bu adam bu gece bankanza geldi

mi?"
Vernet omuzlarn silkti. "Hi fikrim yok. Bizim mterilerin yanna girmemize izin

vermiyorlar. eri girip n masaya sormanz gerekiyor."

"Bankanz ieri girmek iin bizden arama belgesi istiyor."

Vernet tiksintili bir ifade taknd. "Mdrler. Azm atrmayn benim."

'Kamyonu an ltfen." Collet yk kasasn gsteriyordu.

Vernet ajana bakarak, iren bir kahkaha att. "Kamyonu amak m? Bende anahtarlar
var

m sanyorsunuz? Bize gvendiklerini mi dnyorsunuz? Bana dedikleri bozukluklar

grmeniz lazm."

Ajan pheli bir ifadeyle, ban yana doru emiti. "Kendi kamyonunuzun
anahtarlarnn

sizde olmadn m sylyorsunuz?"

Vernet ban iki yana sallad "Yk kasasnn anahtarlar yok. Sadece kontak anahtar.
Bu

kamyonlar, ykleme havuzundaki denetiler tarafndan mhrleniyor Sonra birisi yk

kasasnn anahtarn var yerine gtrene kadar kamyon yerinde bekliyor. Anahtarlarn

alcya ulat arsn aldktan sonra, yola kmak iin onay alyoruz. Daha nce
deil.

Hibir zaman ne tadm bilmem."

"Bu kamyon ne zaman mhrlendi?"


"Saatler nce olmal. Bu gece St. Thurial'a kadar gideceim. Kargo anahtarlar oraya

ulam."

Ajan hi cevap vermeden susuyor, gzleriyle adeta Vernet'nin zihnini okumaya

alyordu.

Bir ter damlas Vernet'nin burnundan aa akmak zereydi. Burnu ceketinin koluyla
silip,

yolunu kesen polis arabasn iaret ederken, "Sakncas var m?" diye sordu' "ok uzun
bir

yolum var."

Ajan, Vernet'nin kolunu gstererek, "Btn ofrler Rolex mi takyor? " diye sordu.

Vernet ban eip baktnda, ceket kolunun altndan parlayan son derece pahal
saatinin

kayn grd. Merde. "Bu bok mu? St. Germain des Prs'teki Tayvanl sokak
satcsndan

yirmi euroya aldm. Size krka satarm."

Ajan biraz duraksadktan sonra kenara ekildi. "Hayr teekkrler. Gvenli


yolculuklar."

Kamyon sokan elli metre uzana gidene kadar Vernet nefes almad. imdi baka bir

sorunu vard. Yk. Onlar nereye gtreceim?


46

Odasndaki hasr kilimin stnde yzkoyun yatm olan Silas taze krba yaralarnn

phtlamasn bekliyordu. Bu gece kendine verdii ikinci cezalandrma onu


sersemletmi ve

gsz brakmt. Ayrca kee kemerini artk kartmas gerekiyordu, kalalarnn i

ksmlarndan kan aktn hissedebiliyordu. Yine de kay kartmak hakkn kendinde

grmyordu.

Kiliseye ihanet ettim.

Daha da kts, piskoposa ihanet ettim.

Bu gecenin Piskopos Aringarosa'nn kurtulu gecesi olmas gerekiyordu. Piskopos be


ay

nce Vatikan Rasathanesi'nden dndnde, onu derinden deitirecek olan bir ey

renmiti. Haftalarca depresyonda gezen Aringarosa, en sonunda haberi Silas'la


paylamt.

Silas, "Ama bu imknsz!" diye haykrmt. "Bunu kabul edemem!"

Aringarosa, "Doru," demiti. "nsann aklna gelecek trden deil, ama doru. Sadece
alt

ay var."
Piskoposun szleri Silas' dehete drmt. Kurtulmak iin dua etti ve o karanlk

gnlerde bile Tanrya ve Tark'e olan inancn kaybetmedi. Bir ay sonra bulutlar
mucizevi bir

ekilde aralanm ve umut domutu.

Aringarosa buna, ilahi mdahale demiti.

Piskopos ilk kez umutlu grnyordu. "Silas," diye fsldamt. "Tanr bize Tarik'i

korumamz iin bir frsat sunuyor. Tm mcadeleler gibi bizim mcadelemiz de


fedakrlk

gerektirecek. Sen Tanrnn neferi olacak msn?"

Silas, Aringarosa'nn -ona yeni bir hayat veren adamn- nnde diz km ve, "Ben

Tanr'nn kuzusuyum. Beni yreinizin diledii gibi gdn," demiti.

Aringarosa ortaya kan frsat anlattnda Silas bunun sadece Tanrnn yardmyla

olabileceini anlamt. Mucizevi kader! Aringarosa, Silas'a plan yapan adamla


kendine retmen

diyen bir adam- temas kurdurtmutu. retmen ile Silas asla yz yze gelmedikleri

halde, her telefon konumalarnda Silas, onun hem inancna, hem de gcnn
byklne

korkuyla kark sayg duyuyordu. retmen, her yerde gz ve kula olan, her eyi
bilen biradama benziyordu. Silas, retmen'in bu bilgileri nasl topladn bilmiyordu,
ama

Aringarosa'nn ona byk bir gveni vard ve Silas'a da aynn yapmasn sylemiti.

Piskopos, Silas'a, "retmen'in sylediklerini yap," demiti. "O zaman zafere ularz."
Zafer. Silas imdi plak zemine bakarken zaferin ellerinden kam olmasndan

korkuyordu. retmen aldatlmt. Kilit ta meselesi dolambal bir kmaza


dnmt.

Ve bu dzenin iinde tm umutlar yok olmutu.

Silas, Piskopos Aringarosay arayp onu uyarmak istiyordu, ama retmen o gece iin

dorudan yapacaklar tm iletiimi yasaklamt. Kendi gvenliimiz iin.

Sonunda dayanlmaz korkularn yenen Silas ayaa kalkp, yerde duran cppesini ald.

Cebinden telefonunu kard. Ban utanla sallarken telefon numarasn evirdi.

"retmen," diye fsldad. "Her eyi kaybettik," Silas, adama nasl drldn tm

drstlyle anlatt.

retmen, "nancn ok abuk kaybediyorsun," diye karlk verdi. Yeni bir haber
aldm.

Beklenmedik ama iyi bir haber. Sr devam ediyor. Jacques Saunire lmeden nce srr

devretmi. Seni yaknda arayacam. Bu geceki iimiz henz bitmedi."


47

Zrhl kamyonun lo yk kasasnda yolculuk yapmak, hcrenin iinde mebbet hapse

gtrlmek gibi bir histi. Langdon kapal yerlerde gelip kendisini vuran o tandk
heyecan

duygusuyla bouuyordu. Vernet bizi ehirden gvenli bir mesafeye gtreceini


syledi.

Nereye? Ne kadar uzaa?

Langdon'n bacaklar yerde bada kurup oturmaktan uyutuundan, vcudunun alt

ksmnda kan dolamm salayacak yeni bir pozisyon ald. Kollaryla bankadan
aldklar

garip hazineye sk sk sarlmt.

Sophie, "Sanrm artk otoyola ktk," dedi.

Ayn

eyi Langdon da hissetmiti. Kamyon, rampann sonundaki cesaret krc

duraklamann ardndan sola dnm, bir iki dakika sonra saa sapmt. imdi ise son
sratle

gidiyor gibiydi. Altlarndaki kurun geirmez lastikler yumuak asfalt zerinde


vzldyordu.

Dikkatini zorla kollarnda tuttuu gl aacndan kutuya vermeye alan Langdon


kymetli

bohasn yere brakt, ceketini at ve iinden kutuyu kararak kendine ekti. Sophie
yan

yana oturacaklar

ekilde pozisyonunu deitirmi"' Langdon birden kendilerini, ylba

aacnn altnda birbirine sokulmu! iki ocuk gibi hissetti.

Gl aac kutunun scak renkleriyle tezat oluturacak soluk bir aatan, muhtemelen

dibudaktan yaplm olan gl ilemesi, lo

kta belirgin biimde parlyordu. Gl. Gizli

cemiyetler gibi pek ok ordu ve din bu sembol stne kurulmutu. Rozenkruzlar. Gl


Ha

valyeleri.

Sophie, "Devam et," dedi. "A unu."

Langdon derin bir nefes ald. Elini kapaa uzatrken, hayranlk uyandrc aa oymasna

son bir kez daha bakt ve sonra kancay aarak kapa kaldrd ve iindeki nesneyi
ortaya

kard.

Langdon bu kutunun iinde bulabilecekleri nesneye dair pek ok fantezi kurmutu ama

btn tahminleri yanl kmt. Kutunun yumuak koyu krmz ipek i yzeyinin stne

yerletirilen nesne, Langdon'n anlayabilecei trden bir ey deildi.

Cilal beyaz mermerden oyulmu, tenis topu kutusu byklnde tas bir silindirdi.

Bununla birlikte tek bir gvdeden olumak yerine, ta silindir pek ok paradan
oluuyor

gibiydi. Amerikan ekerli rei byklndeki alt mermer yuvarlak, ince bir pirin
karkas

zerine yerletirilip bir araya getirilmiti. Boru eklindeki bir kaleydeskopa


benziyordu.

Silindirin her iki ucu da, ii grlmeyecek ekilde mermer bir kapakla rtlmt.
indeki

sv sesini duyan Langdon silindirin iinin oyuk olduunu tahmin etti.

Tpn etrafndaki oymalar da ilk bakta, silindirin gizemli yaps kadar Langdon'n

dikkatini ekmiti. Alt diskin her birine, dierinden farkl harfler kaznmt... tm
alfabe.

zerinde harfler bulunan silindir Langdon'a ocukluunda en sevdii oyuncan

hatrlatmt... farkl kelimeler tretmek iin evrilebilen harf tabletleri takl bir sopa.

Sophie, "Etkileyici, yle deil mi?" diye fsldad.

Langdon ban kaldrp ona bakt. "Bilmiyorum. Bu da ne byle?"

imdi gzleri parlayan Sophie idi. "Bykbabam hobi olarak bunlar yapard. Leonardo

da Vinci tarafndan icat edildiler."

Sophie lo

kta bile Langdon'n gzlerindeki aknl grebiliyordu.

Silindire yeniden bakan Langdon, "Da Vinci mi?" diye mrldand. Evet. Buna kripteks
deniyor. Bykbabamn anlattna gre planlar da Vinci'nin gizli gnlklerinden
birinde

bulunmu."

"Ne ie yaryor?"

Sophie, o gece olanlar dnldnde cevabn ilgin bir anlam ierdi biliyordu. "Bu
bir

kasa," dedi. "Gizli bilgileri saklamak iin."


Langdonn gzleri daha da byd.

Sophie, bykbabasnn en sevdii hobisinin Da Vinci'nin icatlarnn modellerini


yapmak

olduunu aklad. Ahap ve maden atlyesinde saatler geiren yetenekli bir zanaatkar
olan

Jacques Saunire, nl ustalarn taklitlerini yapmaktan holanrd... eitli emaye


ileriyle

Faberg Yumurtalar ve Leonardo da Vinci'nin sanattan ok pratik almalar.

Da Vinci'nin gnlklerine yle bir bakmak bile, neden dehasyla olduu kadar
balad

ii bilinmemekle nl olduunu anlamaya yeterdi. Da Vinci asla yapmad yzlerce


icadn

modelini izmiti. Jacques Saunire'in en byk ura, Da Vinci'nin aprak icatlarn


hayata

geirmekti... saatler, su pompalar, kripteksler ve hatta imdi gururla masasnn stnde


duran

eklemli ortaa Fransz valyesi. Anatomi ve vcut hareketi almalarnn bir rn


olarak

Da Vinci'nin 1495 ylnda tasarlad robot valyenin i mekanizmas, yanlsz


eklemler ve

tendonlar ieriyordu. Ayrca dik oturabilecek, kollarn aabilecek, bklebilir boynu

zerindeki ban oynatabilecek ve anatomik yaps doru bir eneyi ap kapayabilecek

ekilde tasarlanmt. Sophie daima bu zrhl

valyenin, bykbabasnn yapt en gzel


nesne olduunu dnmt... bu gl aac kutunun iindeki kripteksi grene kadar.

Sophie, "Kkken bana bunlardan bir tane yapmt," dedi. "Ama bu kadar sslsn
ve

byn hi grmedim."

Langdon gzlerini kutudan ayrmyordu. "Ben hi kripteks diye bir ey duymadm."

Sophie armamt. Leonardo'nun retmedii icatlarnn stnde hibir zaman

allmam ya da onlara isim verilmemiti. Kripteks terimi bykbabasnn uydurduu


bir

kelime olmalyd. Parmen ktlar ya da kodeks stne yazl bilgiyi saklamak iin

kriptoloji bilimini kullanan bu alet iin uygun bir terimdi.

Sophie pek sk bahsedilmese de, Da Vinci'nin bir kriptoloji ncs olduunu biliyordu.

Sophie'nin niversitedeki retmenleri, veri saklamak iin bilgisayarda ifreleme

yntemlerini anlatrlarken, Zimmerman ve Schneier gibi ada kriptograflar vmler


fakat

asrlar nce ilk ifreleme biimlerini icat etmi olan Leonardo'dan bahsetmemilerdi.
Bunu

Sophie'ye anlatan kii elbette bykbabas olmutu.

Zrhl kamyon otoyolda grleyerek ilerlerken Sophie, Langdon'a kripteksin uzun

mesafelere gvenli mesajlar gndermek iin Da Vinci'nin bulduu zm olduunu


aklad.

Telefonlarn ve e-postalarn o olmad bir dnemde, insanlarn uzaktaki birilerine zel


bilgi
gndermek iin yaz yazmaktan ve tayan kiiye gvenmekten baka aresi yoktu. Ne
yazk

ki ulak, mektupta deerli bir bilgi olduundan kukulandnda mektubu yerine


ulatrmak

yerine iindeki bilgiyi rakiplere satarak daha ok para kazanabileceini dnrd.

Tarihteki pek ok byk zek, bilginin korunmas iin kriptolojik zmler retmilerdi:

Jl Sezar, Sezar Kutusu adl bir ifreli yazm teknii gelitirmiti; sko Kraliesi Mary,
icat

ettii sras deitirilmiifrelerle hapisten gizli bildiriler gndermiti; ve dhi Arap


bilim

adam Ebu Yusuf i mail al-Kindi srlarn, zekice tasarlad ok alfabeli bir ifreleme
sistemi

sayesinde korumutu.

Bununla birlikte Da Vinci mekanik bir zm retmek iin matematikten ve


kriptolojiden

uzak durmutu. Kripteks. Mektuplar, haritalar, emalar ve akla gelebilecek her eyi

gvenlikle saklayabilecek bir muhafaza. Bilgi kripteksin iine yerletirildikten sonra,


ancak

doru parolay bilen kii ona eriebilirdi.

Sophie disklerin stndeki harfleri gstererek, "Bir parolaya ihtiyacmz var," dedi.
"Bir

kripteksin alma sistemi bisiklet kilitlerine benzer. Numaralar doru sray


oluturacak

ekilde dizildiinde kilit alr. Bu kriptekste ise be harf var. Doru sra dizildiinde
ierdeki
diler yerine oturur ve silindir ayrlr."

"Peki iinde ne olur?"

"Silindir aldktan sonra ortadaki bo blmeye ulaabilirsin. Orada da genellikle gizli

kalmasn istediin bilginin yazl olduu kt rulosu bulunur."


Langdon inanmyormu gibi grnyordu. "Ve bykbaban kkken sana bunlardan

yapt, yle mi?"

"Daha ufaklarndan, evet. Doum gnlerimde birka kez bana kripto verip bir bilmece

sormutu. Bilmecenin cevab kripteksin parolas olurdu. Cevab bulduktan sonra ap


doum

gn kartm alrdm."

"Bir kart iin fazla uratrc."

Hayr, kartlarda genellikle baka bir bilmece ya da ipucu yazl olurdu. Bykbabam
evin

iinde hazine av oynamaya baylrd, gerek hediyeme giden ipucu zincirleri. Her
hazine av,

dlm alacam temin eden bir karakter ve erdem snavyd. Ve snavlar asla kolay

olmazd."

Tekrar alete bakan Langdon hl pheli grnyordu. Peki, ama niye ortadan ikiye

ayrmyorsun ki? Ya da krmyorsun? Metal hassas grnyor, ayrca mermer de


yumuak br

kaya."

Sophie glmsedi. "nk Da Vinci bundan ok daha akllyd. Kripteks herhangi bir

ekilde zorlanarak alacak olursa, iindeki bilgi kendi kendini yok edecek ekilde

tasarlamt. zle." Sophie kutuya uzanarak, dikkatle silindiri kard. "eri konulacak
olan

bilgi ilk nce papirs kdna yazlr."

'Tireye deil mi?"

Sophie ban iki yana sallad. "Papirs. O gnlerde koyun tiresin daha sk
kullanldn

ve daha dayankl olduunu biliyorum ama mutlaka papirs olmas gerekiyordu. Ne


kadar

ince olursa o kadar iyi."

"Tamam."

"Papirs, kripteksin iindeki blmeye yerletirilmeden nce, krlgan cam bir ienin

etrafna sarlrd." Sophie parmayla kriptekse hafife vurunca iindeki svdan ses
geldi. "i

sv dolu bir ie."

"Ne svs?"

Sophie glmsedi. "Sirke."

Langdon ksa bir sre duraksadktan sonra ban sallad. "Dhice."

Sirke ve papirs, diye dnd Sophie. Herhangi biri kripteksi zorla amaya kalkt

takdirde cam ie krlacak ve sirke abucak papirs eritecekti. Gizli mesaja ulaan
kiinin
elinde bir topak kt hamurundan baka bir ey olmayacakt.

Sophie, "Anlayacan gibi," dedi. "indeki bilgiyi renmenin tek yolu be harfli
ifreyi

bulmak." Aklndan abucak deiimleri hesaplad. "On iki milyondan fazla ihtimal var."

Aklndan yaklak on iki milyon soru geiyormu gibi grnen Langdon, "Sen yle

diyorsan yledir," dedi. "inde nasl bir bilgi olduunu tahmin ediyorsun?"

"Her ne ise, bykbabamn ok gizli bir sr olarak saklamak istedii ortada." Kutunun

kapan kapatp, stndeki be yaprakl gl oymas bakarak duraksad. Onu rahatsz


eden bir

ey vard. "Sen gln Kse kullanlan bir sembol olduunu mu sylemitin?"

"Kesinlikle. Tarikat sembollerinde gl ve Kse ayn anlama gelirler

Sophie kalarn att. "Bu ok garip, nk bykbabam bana her zaman gln gizlilik

anlamna geldiini sylerdi. Evdeyken gizli bir telefon grmesi yaptnda benim
odasna

girmemi istemedii zamanla kapsna bir gl asard. Benim de aynn yapmam


sylerdi."

Tatlm, demiti bykbabas, birbirimize kaplan kilitlemek yerine, rahatsz edilmek

istemediimiz zamanlarda kapmza bir gl la fleur des secrets asabiliriz. Bu ekilde

birbirimize sayg duyup gvenmeyi renebiliriz. Gl asmak eski bir Roma


geleneidir.

"Sub rosa," dedi Langdon. "Romallar, toplantlarnn gizli olduunu iin gl asarlard.
Bylece toplantya katlanlar gln altnda -ya da sub rosa- konuulanlarn sr olarak
kalmas

gerektiini bilirlerdi."

Langdon abucak, tarikatn gl Kse sembol olarak kullanmasnn tek nedeninin


sadece

gizlilik dncesinden kaynaklanmadn aklad. En eski gl trlerinden biri olan


rosa
rugosann, ayn Vens yldz gibi be yapraa ve begen bir simetriye sahip olmas
gle,

kadnlkla gl ikonografik balar salyordu. Bununla birlikte gln "doru yn" ve


yol

bulmak kavramlaryla ok yalan balar vard. Pusula gl, ayn Gl izgisi gibi,
seferilere

haritalardaki boylamlara bakarak yn bulmakta yardmc oluyordu. Bu yzden dii


kadeh ve

gizli geree gtren yldz anlamndaki gl, pek ok adan gizlilik, kadnlk ve yn
tayini

Kse'yi tanmlayan bir sembol olarak kabul edilmiti.

Langdon aklamasn bitirdiinde, yz ifadesi birden dondu.

"Robert? yi misin?"

Gzlerini gl aac kutuya dikmiti. Yzndeki korkulu aknlk ifadesiyle, "Sub...


rosa,"

diye mrldand. "Olamaz."

"Ne?"

Langdon gzlerini yavaa yukar kaldrd. "Gl iaretinin altnda," diye fsldad. "Bu

kripteks... Sanrm bunun ne olduunu biliyorum."


48

Bu ta silindiri onlara kimin verdiini, nasl verdiini dnen Langdon kendi tahminine

glkle inanyor ve kutunun stndeki gl oymasna baktka tek bir sonuca


varabiliyordu.

Tarikatn kilit tan tutuyorum.

Efsane, akt.

Kilit ta, gl iaretinin altndaki ifreli bir tatr.

"Robert?" Sophie, onu inceliyordu. "Neler oluyor?"

Dncelerini toparlayabilmek iin Langdon'n biraz zamana ihtiyac vard.


"Bykbaban

hi sana la clef de vote diye bir eyden bahsetti mi?"

Sophie, "Kasa anahtar m?" diye tercme etti.

"Hayr, bu tam tercmesi oluyor. Clef de vote sk kullanlan bir mimari terimdir. Vote

banka kasas deil, tonoz anlamnda kullanlr. Tonozlu tavanlar gibi."

"Ama tonozlu tavanlarn anahtar olmaz."

"Dorusunu istersen vardr. Her ta kemerin ortasnda, takoz gre grerek paralan
birbirine tutturan ve tm yk tayan bir ta vard Mimari anlamda bu ta, kemerin

anahtardr. ngilizcede biz buna kilit ta diyoruz." Langdon anladndan emin olmak
iin

Sophie'nin gzlerine bakt.

Baklarn kriptekse indiren Sophie omuzlarn silkti. "Ama bunu bir kilit ta olmad

ortada."

Langdon nereden balamas gerektiini bilemiyordu. Bir duvarc teknii olarak ta

kemerler yapmakta kullanlan kilit talar, eski Msr kardeliinin en iyi korunan
srlarndan

biriydi. Kraliyet Kemeri Derecesi. Mimari. Kilit talar. Hepsi birbirine balyd.
Kemerli

geit yapmakta kullanlan kilit talarnn nasl kullanlacana ait gizli bilgi, Masonlarn
bu

kadar zengin olmalarna yardmc olan bilginin bir parasyd ve titizlikle saklanan bir
srd.

Kilit talar her zaman iin bir gizlilik gelenei olmutu. Ancak yine de gl aac
sandn

iindeki silindir bambaka bir eye benziyordu Tarikatn kilit ta -eer ellerindeki ey

gerekten buysa- kesinlikle Langdon'n tahmin ettii gibi bir ey deildi.

Langdon, "Tarikatn kilit ta benim uzmanlk alanm deil," diye itirafta bulundu.
"Benim

Kutsal Kse'ye olan ilgim daha ok sembolik anlamda, bu yzden onun nasl
bulunacana

dair verilen bilgileri hi nemsemedim."


Sophie'nin kalar keman yay gibi gerilmiti. "Kutsal Kse'yi bulmak m?"

Langdon ban kaygyla sallarken, kullanaca kelimeleri dikkatle seti. "Sophie,


tarikat

ilmine gre, kilit ta

ifreli bir harita... Kutsal Kse'nin sakland yeri gsteren bir harita."

Sophie'nin yzndeki ifade donmutu. "Bunun o olduunu mu sylyorsun?"

Langdon ne syleyeceini bilmiyordu. Kendisine bile inanlmaz geliyordu ama bununla

birlikte aklna gelen tek mantkl cevap kilit tayd. Gl iaretinin altna
saklanmifreli bir

ta.

Kripteksin Leonardo da Vinci -Sion Tarikat'nn Byk Ustas- tarafndan tasarlanm

olmas, bunun gerekten tarikatn kilit ta olduunu gsteren bir iaretti. Eski Byk
Usta'nn

taslaklar... yzyllar sonra bir baka tarikat yesi tarafndan hayata geirilmi. Aradaki
ba

gz ard edilemeyecek kadar aikrd.

Tarihiler son on yldr kilit tan Fransz kiliselerinde aryorlard. Tarikatn ifreli

terimlerine aina olan Kse avclar, la def de vote'un, bir kilisedeki kemere
yerletirilmi

oymal ve ifreli gerek bir kilit ta olduu sonucuna varmlard. Gl iaretinin


altnda.
Mimaride kullanlan gller dipsiz kuyuydu. Gl pencereleri. Gl rlyefleri. Ve elbette
bolca

rastlanlan beparmakotu... kemerlerin en tepesindeki kilit tann stnde grlen be

yaprakl dekoratif iekler. Saklama yeri eytana ta kartacak cinstendi. Bilinmeyen


bir
kilisenin kemerine yerletirilmi Kutsal Kase haritas, altndan geen kr kilise
cemaatiyle

alay ediyordu.

Sophie, "Kripteks bir kilit ta

olamaz," diye itiraz etti. "Yeterince eski deil. Bunu

bykbabamn yaptna eminim. Eski Kse efsane*' bir paras olamaz."

Bedenini bir heyecan kapladn hisseden Langdon, "Dorusu" H di. "Kilit tann
yakn

zaman nce tarikat tarafndan yapldna inan yor."

Duyduklarna inanamayan Sophie'nin gzleri parlamt. "Ama eer bu kripteks Kutsal

Kse'nin sakland yeri aklyorsa, bykbabam, onu bana niye versin? Onu nasl
aacam

ya da onunla ne yapacam bilmiyorum. Hatta Kutsal Kse'nin ne olduunu bile

bilmiyorum."

Langdon, onun hakl olduunun farkndayd. Sophie'ye Kutsal Kse'nin gerek tabiatn

anlatmaya frsat bulamamt. Bu hikyenin beklemesi gerekiyordu. u anda dikkatlerini


kilit

tana vermilerdi.

Eer bu gereklen oysa...


Langdon altlarndan gelen kurun geirmez tekerlek vzltlarn bastrarak Sophie'ye,
kilit

ta hakknda duyduu her eyi abucak anlatt. Yzyllardr, tarikatn en byk srrnn -

Kutsal Kse'nin yeri- asla bir yere yazlmad iddia ediliyordu. Gvenlik tedbiri
olarak bu

bilgi, gizli bir ayin srasnda yeni snchal'e ifahen aktarlyordu. Bununla birlikte son
yzyl

ierisinde tarikat politikasnn deitii fsldanyordu. Belki de yeni elektronik dinleme

tertibatlar gerekesiyle tarikat, kutsal saklama yerini bir daha asla konumamaya ant
imiti.

Sophie, Teki o zaman srr nasl aktardlar?" diye sordu.

Langdon, "te kilit ta o zaman devreye girdi," diye aklad. "En stteki drt yeden
biri

ldnde, geriye kalan aadaki kademelerden birini yeni snchal aday olarak

seecekti. Yeni snchal'a Kse'nin yerini sylemek yerine onu, bu bilgiyi hak ettiini

kantlayacak bir snava sokarlard."

Sophie bu duyduklarndan tedirgin olmu gibi grnyordu. Langdon birden

bykbabasnn onun iin hazine avlar -preuves de mrite- dzenlediinden


bahsettiini

hatrlad. Kilit ta kavram da aynyd. Ayrca, bu gibi snavlar gizli cemiyetler


arasnda

olduka yaygnd. En iyi bilineni, yelerin bir srr saklayabildiklerini kantlayp, yllar

boyunca bir dizi erdem snavlarndan geerek st kademelere ykseldii Masonlard.


Adaylar
en st seviye olan otuz ikinci derece Mason mertebesine eriinceye kadar verilen
grevler

gittike arlard.

Sophie, "Demek kilit ta bir preuves de mrite," dedi. "Yeni snchal atnda,
iindeki

bilgiyi hak ettiini kantlam oluyor."

Langdon ban sallad. "Bu tip eylere yabanc olmadn unutmuum.

"Sadece bykbabam sayesinde deil. Kriptolojide buna 'kendini etkilendirme lisan'

denir. Yani, eer onu okuyacak kadar akllysan, orada sylenenleri okumaya hak
kazanrsn."

Langdon bir sre tereddt etti. "Sophie eer bu gerekten kilit taysa, bykbabann
buna

sahip olmas Sion Tarikat'nda ok yetkili biri olduunu gsterir, farknda msn? En
stteki

drt yeden biri olmal."

Sophie iini ekti. "Gizli bir cemiyette yetki sahibiydi. Buna eminim. Ama bunun tarikat

olduunu sadece tahmin edebilirim.

Langdon, onun sylediklerini sonradan kavrayabilmiti. "Onun gizli bir cemiyette ye

olduunu biliyor muydun?"

"On yl nce, grmemem gereken bir eyler grdm." Durdu. "Bykbabam grubun
sadece st kademelerinde deildi... sanrm en yksek dereceli ye oydu."

Langdon, Sophie'nin az nce sylediklerine inanamyordu. "Byk stat m? Ama...


senin

bunu bilmene imkn yok!"

"Bundan bahsetmemeyi yelerim." Sophie ban evirdi. Yznde kararl olmakla

beraber, ac dolu bir ifade vard.


Langdon aknlndan nutku tutulmu bir halde oturuyordu. Jacques Saunire mi?

Byk stat m? Doru kt takdirde byk yanklar uyandraca halde, Langdon son

derece mantkl olduunu hissediyordu. Her eyden nce, eski Tarikat Byk statlar
da

sanat ruha sahip tannm kiilerdi. Bu gerein ispat yllar nce Paris'teki Milli

Ktphanede bulunan ve Les Dossiers Secrets diye bilinen belgelerle ortaya kmt.

Tm tarikat tarihileri ve Kse merakllar

Dossiers'i okumutu. 4 lm 249 numarasyla

katalogda yerini alan Dossiers Secrets, pek ok uzman tarafndan tasdik edilmi ve
tarihilerin

uzun zamandr phelendii eyi dorulamt: Tarikatn Byk statlar arasnda


Leonardo

da Vinci, Botticelli, Sir Isaac Newton, Victor Hugo ve Parisli nl ressam Cocteau yer

alyordu.

Neden Jacques Saunire olmasn?

Langdon'n pheleri, bu gece Saunire ile buluacan hatrlan da younlat. Tarikatn

Byk stat' benimle bulumak istedi. Neden? Sanat hakknda sohbet etmek iin mi?
Birden

bu ihtimalin dk olduunun farkna vard. Her eyden nce, eer Langdonn sezileri
doru,

Sion Tarikat'nn Byk stat' kardeliin efsanevi kilit tan torununa devretmi ve
ayn
zamanda ondan Robert Langdon' bulmasn istemiti.

Anlalmaz!

Langdon'n hayal gc, Saunire'in davrann aklayacak koullar tahmin


edemiyordu.

Saunire kendi lmnden endie duymu olsa bile srr bilen ve bylece tarikatn
gvenliini

garantileyen snchaux daha vard. Saunire, kilit tan torununa vermek gibi byk
bir

riski neden gze almt, zellikle de ikisinin iyi anlaamad dnlecek olursa? Ve
ayrca

neden Langdon' ie kartrmt... tamamyla yabanc birini?

Bu bulmacann bir paras eksik, diye dnd Langdon.

Cevaplarn beklemesi gerektii ortadayd. Yavalayan motor sesi, her ikisinin de ban

kaldrmasna neden olmutu. Lastiklerin ezdii akl ta sesleri duyuluyordu. Neden


imdiden

kenara ekiyor, diye dnd Langdon. Vernet onlar

ehrin iyice uzanda, gvende

olacaklar bir yere gtreceini sylemiti. Kamyon hzn kesmiti ve bozuk bir yoldan

ilerliyordu. Sophie, Langdon'a endieli bir bak, frlattktan sonra kripteks kutusunu
aceleyle

kapatarak, kapa mandallad. Langdon ceketini giydi.

Kamyon durduunda, arka kap kilidinin aldn duydular ama motor hl alyordu.
Kaplar iki yana aldnda, yoldan iyice uzak ormanlk bir alana park etmi
olduklarn

gren Langdon armt. Vernet gzlerini ksm bir halde karsna dikildi. Elinde bir

tabanca tutuyordu.

Vernet, "Bunun iin zgnm," dedi. "Gerekten baka seeneim yok."


49

Andr" Vernet elinde tabancayla gerekten tuhaf grnyordu ama Langdon, onun

gzlerinde grd kararll snamamak gerektiini anlamt.

Kamyon kasasnn arka ksmnda oturan Langdon ve Sophie'ye silahn dorulturken,

"Korkarm srar etmek zorundaym," dedi. "Kutuyu brakn."

Sophie kutuyu gsne bastrd. "Bykbabamla arkada olduunuzu sylemitiniz."

Vernet, "Grevim bykbabanzn mevduatn korumak," diye yant verdi. "Ve u anda

tam olarak bunu yapyorum. imdi kutuyu yere brakn."

Sophie, "Bykbabam bunu bana emanet etti," diye srar etti.

Silahn daha yukar kaldran Vernet, "Dediimi yapn," diye emir verdi.

Sophie kutuyu ayann dibine brakt.

Langdon silah namlusunun kendisine evrilmesini izledi.

Vernet, "Bay Langdon," dedi. "Kutuyu bana siz getireceksiniz. Ve unu bilin ki, bunu

sizden istiyorum nk ate etmekten ekinmeyeceim kii sizsiniz."

Langdon inanmayan gzlerle bankacya bakyordu. "Bunu neden yapyorsunuz?"


Vernet, "Neden olduunu tahmin ediyorsunuz?" diye aksanl

ngilizcesiyle karlk verdi.

"Mterimin mal varln korumak iin."

Sophie, "Artk mteriniz biziz," dedi.

Vernet byk bir deiim geirmiti, gzleri artk buz gibi bakyordu. Mademoiselle

Neveu, bu gece bu anahtarla hesap numarasn nasl ele geirdiinizi bilmiyorum ama
iin

iine bir cinayet kart ortada. lediiniz sularn boyutunu bilseydim, bankadan
kmanza

asla izin vermezdim."

Sophie, "Size syledim," dedi. "Bykbabamn ldrlmesiyle bizim hibir ilgimiz


yok!"

Vernet, Langdon'a bakt. "Ama radyoda sizin sadece Jacques Saunire'in deil, dier

kiinin de katili olarak arandnz iddia ediliyor"

"Ne!" Langdon hayretten az ak kalmt. cinayet daha m? Saynn kendisi, onu


ba

pheli olmas gereinden daha fazla etkilemiti Bunun tesadf olma ihtimali yok gibi

grnyordu. snchaux mu? Langdon baklarn gl aac kutuya indirdi. Eer

snchaux ldrldyse, Saunire'in baka ans yoktu. Kilit tan birine devretmesi

gerekiyordu.,
Vernet, "Ben sizi teslim ettiimde bunu polis halleder," dedi. "Bankam bu ie gereinden

fazla kart."

Sophie, Vernet'ye bakt. "Bizi teslim etmeye niyetiniz olmad belli, Bizi bankaya geri

gtrmeliydiniz. Ama onun yerine buraya getirip, silah ekiyorsunuz."

"Bykbabanz beni bir sebepten tr seti... mal varlklarnn gvende ve gizli


kalmas

iin. Bu kutunun iinde her ne varsa, onun polis soruturmasnda kataloga alnan bir
delil

paras olmasn istemiyorum. Bay Langdon, kutuyu bana getirin."

Sophie ban iki yana sallad. "Yapma."

Patlayan mermi sesiyle, kurun stndeki duvar deldi. Bo mermi kovan yk kasasnn

zeminine derken, yank sesi kamyonun arkasn sallamt.

Kahretsin! Langdon olduu yerde kald.

Artk Vernet kendinden daha emin bir tavrla konuuyordu. "Bay Langdon, kutuyu aln."

Langdon kutuyu kaldrd.

"imdi bana getirin." Vernet arka tamponun nnde durmu, ne doru uzatt silahyla

ieri doru nian almt.


Langdon elinde kutuyla birlikte ak kapya doru yrd.

Bir eyler yapmalym, diye dnd Langdon. Tarikatn kilit tan bakasna vermek

zereyim! Langdon kapya doru ilerlerken, yukarda durduu daha da belirgin bir hal
almt.
Bu durumu avantaja evirip eviremeyeceini dnd. Vernet silahn yukar kaldrd

halde, Langdonn diz hizasna geliyordu. yi bir tekme mesela? Ama ne yazk ki
Langdon

yaklanca tehlikeli durumu fark eden Vernet, geriye doru adm atarak yaklak iki
metre

uzaklat. Yeterince uzaa ekilmiti.

Vernet, "Kutuyu kapnn yanna brakn," diye emretti.

Baka seenek gremeyen Langdon melerek, gl aac kutuyu kapnn tam nne

brakt.

imdi ayaa kalkn."

Langdon ayaa kalkmaya hazrlanrken, kap eiinin yannda duran bo ve kk mermi

kovann grnce duraksad.

"Ayaa kalkn ve kutudan uzaklan."

Metal eie bakan Langdon biraz daha duraksad. Daha sonra ayaa kalkt. Bunu

yaparken, kovan dikkatle kapnn alt eiindeki dar kntya ayayla iteledi. Tamamen

ayaa kalknca geriye adm att.

"Arka duvara kadar gidip arkanz dnn."


Langdon sylediini yapt.

Vernet kalbinin hzla arptn hissediyordu. Silah sa eliyle tutarken, sol elini tahta

kuruya doru uzatt. Kutunun fazlasyla ar olduunu fark etmiti. ki elimi


kullanmalym.

Baklarn yeniden tutsaklarna evirerek, riskleri hesaplad. Her ikisi de yk kasasnn


arka

duvarnda, en azndan drt metre uzaktaydlar. Silahn aceleyle tamponun stne


brakarak,

kutuyu iki eliyle kaldrd ve yere brakt. Sonra silahn yeniden kavrayp, kasann iine

dorulttu. Esirleri kprdamamt.

Mkemmel. imdi geriye kaplar kapatp kilitlemek kalyordu. Kutuyu ksa bir sre
iin

yerde brakarak, ar metal kapy tutup kapatmaya balad. Kapy nnden arrken,
itilmesi

gereken srgy tutmak iin uzand. Kap grlt kartarak kapannca Vernet srgy

kavrayarak sola itti. Srg birka santim hareket ettikten sonra, beklenmedik bir eye

taklarak, kar kola girmedi. Neler oluyor? Vernet yeniden itti ama srg
kapanmyordu.

Mekanizma eit hizada deildi. Kap tam kapamand! Panikleyen Vernet kapya
yaslanarak

serte itti ama yerinden kprdamyordu. Bir ey engelliyor! Vernet kapya omuz atmak
iin

yan dnd srada kap dar doru aniden alarak Vernet'nin suratna arpt ve onu

arkast yere yaptrd. Burnu krlm ve acyordu. Vernet elini yzne gtrp,
burnundan
akan kan hissederken silah elinden umutu.

Robert Langdon yaknlarnda bir yerlere atladnda Vernet ayaa kalkmaya alt ama

gremiyordu. Gzleri buland ve tekrar srt dt. Sophie Neveu baryordu. Birka
dakika

sonra Vernet zeri bir toz ve egzoz duman hissetti. Tekerleklerin akl talarn ezdiini

duyduunda dik oturdu ve tam o anda kamyonun geni dingil mesafesi yznden dn

tamamlayamadn grd. Duyulan ezilme sesiyle birlikte n tampon bir aaca


arpmt.

Motordan hrltlar geldi, aa eildi. Sonunda yars yerde kalan n tampon oldu. Zrhl

kamyon, n tamponunu yerde srkleyerek uzaklat. Kamyon asfalt yola ulatnda


aracn

farlar geceyi aydnlatmt.

Vernet gzlerini yeniden kamyonu park ettii yere evirdi. Zayf ay nda bile orada

hibir ey kalmadn grebiliyordu.

Tahta kutu gitmiti.


50

Castel Gandolfo'dan ayrlan armasz Fiat sedan, Ablan Dalar'ndan aadaki vadiye

doru kvrlarak ilerliyordu. Arka koltukta oturan Piskopos Aringarosa, kucandaki


evrak

antasnn iinde bulunan bonolarn arln hissederek glmsedi. retmen ile dei

tokuu yapmasna ne kadar zaman kaldn merak ediyordu.

Yirmi milyon euro.

Kucandaki para Aringarosa'ya bundan ok daha deerli bir g satn alacakt.

Araba Roma'ya geri dnerken Aringarosa bir kez daha retmen'in kendisini neden
henz

aramadn dnd. Cppesinden cep telefonunu kararak, ebeke sinyalini kontrol


etti. Hi

sinyal yoktu.

Dikiz aynasndan ona bakan ofr, "ebeke burada ekmiyor," dedi. "Yaklak be
dakika

iinde dadan inmi oluruz, o zaman ebeke ekecektir."

"Teekkr ederim." Aringarosa birden kaygland. Dalarda ekmiyor mu? Belki de

retmen tm bu sre boyunca kendisine ulamaya almt. Belki de bir eyler yanl

gitmiti.
Aringarosa hemen telefonunun sesli mesaj kutusunu kontrol etti. Hibir ey yoktu.
Sonrayeniden retmen'in asla kaytl bir mesaj brakmayacan fark etti; haberleme
konusunda

muazzam tedbirler alan bir adamd. Bu modern dnyada aka konumann


sakncalarn

retmenden daha iyi kimse bilemezdi. Sahip olduu artc gizli bilgileri
toplamasnda

elektronik dinleme cihazlar byk rol oynamt.

Bu yzden sk nlemler alyor.

Ne yazk ki retmen'in ihtiyat tedbirleri arasnda Aringarosaya herhangi bir ar

numaras vermemesi de yer alyordu. retmen ona, temas ben kuracam, demiti. Bu

yzden telefonunu yanndan ayrma.

imdi telefonunun doru almadn fark eden Aringarosa, retmen'in srekli arayp

cevap almam olmasndan korkuyordu.

Bir sorun olduunu dnecek.

Ya da bonolar alamadm sanacak.

Piskopos terlemeye balamt.

Ya da daha kts... paray alp katm dnecek!


51

Saatte altm kilometre gibi dk bir hzla ilerledii halde, zrhl kamyonun aa
sarkan

n tamponu bo banliy yoluna srtnerek, motor kapana kvlcmlar sayordu.

Yoldan kmalyz, diye dnd Langdon.

Nereye gittiklerini bile glkle grebiliyordu. Kamyonun ileyen tek far ortasndan

krlmt ve otoyolun kenarndaki aalara arpk bir k demeti yayyordu. Bu "zrhl

kamyondaki" zrhlarn nde deil, sadece yk blmnde bulunduu belli oluyordu.

Yolcu koltuunda oturan Sophie, kucandaki gl aac kutuya bo gzlerle bakyordu.

Langdon, "yi misin?" diye sordu,

Sophie sarslma benziyordu. "Ona inanyor musun?"

"Dier cinayet hakknda m? Kesinlikle. Pek ok soruyu cevaplyor... bykbabann

kilit tan aresizce devretmeye almasn ve Fache'nin beni yakalama azmini."

"Hayr, Vernet'nin bankasn korumaya almasndan bahsediyordum."

Langdon, ona bakt. "Aslnda ne olduunu dnyorsun?"


"Kilit tan kendisinin almak istediini."

Langdon bunu aklna bile getirmemiti. "Bu kutuda ne olduunu nereden bilebilir ki?"

"Bankasnda saklyd. Bykbabam tanyordu. Belki de olanlar biliyordur. Kse'yi


kendi

almak istemi olabilir."

Langdon ban iki yana sallad. Vernet o tip birine benzemiyordu. Tecrbelerimden

rendiim kadaryla, insanlar Kse'yi sadece iki sebepten tr isterler. Ya saftrlar ve

sa'nn uzun zamandr kayp olan kadehini aradklarna inanrlar..."

"Ya da?"

"Ya da gerei bilirler ve bu yzden tehdit altndadrlar. Tarihte Kse'yi yok etmek
isteyen

pek ok grup olmutur."

Aralarnda yaanan sessizlik, yere srten tampon sesinin iyice duyulmasna yardmc

olmutu. Birka kilometre yol kat etmilerdi. Kamyonun nnden gelen kvlcmlar
seyreden

Langdon tehlikeli olup olmadn dnyordu. Yine de baka bir arabaya bindikleri
takdirde

dikkat ekeceklerdi. Langdon kararn vermiti.

"u tamponu geri takmaya alacam."


Bankete ekerek, kamyonu durdurdu.

Sesler sonunda kesilmiti.

Langdon kamyonun nne doru yrrken kendini hi almad bir ekilde gergin

hissediyordu. Bu gece bir baka silahn namlusuna bakmak onu kendine getirmiti.

Cierlerine derin derin gece havas ekti ve akln bana toplamaya alt. Aranan biri

olmann verdii vahametin yan sra, imdi bir de tad sorumluluun arln
hissetmeye

balamt. O ve Sophie, tm zamanlarn en byk gizemine giden ifreli talimatlar


tayor

olabilirlerdi.

Bu yk yeterli deilmi gibi, Langdon imdi de kilit tan tarikata iade etme ansnn
yok

olduunu gryordu. Dier cinayet haberinin korkun bir anlam vard. Tarikat
zld.

Tehlikedeler. Kardeliin izlendii ya da aralarnda bir muhbir olduu anlalyordu.

Saunire'in kilit tan Sophie ile Langdon'a devretmesini aklyordu... kardeliin


dndan

kimseler, tahmin edilemeyeceklerini bildii kiiler. Kilit tan kardelie iade


edemeyiz.

Langdonn herhangi bir tarikat yesini nasl bulacana dair bir fikri olsa bile, kilit
tan

almak iin adm atacak kiinin dman kma olasl da vard. En azndan u an iin,

isteseler de istemeseler de kilit ta Sophie ile Langdon'dayd.


Kamyonun n taraf Langdon'n tahmin ettiinden daha berbat grnyordu. Sol far artk

yoktu, sa far ise yuvasndan dar frlam bir gze benziyordu. Langdon, onu dzeltti
ama
tekrar frlad. Tek iyi haber, n tamponun neredeyse dmek zere olduuydu. Langdon
sk

bir tekme savuranca, tamamen krp yerinden karabileceini anlad.

arplm metale pe pee tekmeler savururken, Sophie ile daha nce yapt konumay

hatrlad. Sophie, ona, bykbabam telefonuma bir mesaj brakm, demiti. Bana ailem

hakkndaki gerei aklayacam sylemi. O an iin hibir ey ifade etmemiti ama


imdi

Sion Tarikat'nn iin iinde olduunu bildiinden, Langdon yeni bir olasln sz
konusu

olduunu hissediyordu.

Tampon birden grltl bir ses kartarak koptu. Langdon nefes almak iin durdu. En

azndan kamyon artk Drt Temmuz maytaplar gibi grnmeyecekti. Tamponu


kaldrarak,

aalarn arasna srklerken buradan nereye gideceklerini dnyordu. Kripteksi


nasl

aacaklarna ya da Saunire'in bunu onlara neden verdiine dair hi fikirleri yoktu. Ne


yazk

ki, bu gece hayatta kalmalar bu ok nemli sorularn cevaplarna bal gibiydi.

Yardma ihtiyacmz var. Langdon kararn vermiti. Profesyonel yardma.

Kutsal Kse ve Sion Tarikat dnyasnda, bu tek bir adam anlamna geliyordu. Ama

elbette asl sorun bu fikri Sophie'ye kabul ettirmekti.


Zrhl aracn iinde Langdon'n dnmesini bekleyen Sophie, kucandaki gl aac

kutunun arln hissederek yakmyordu. Bykbabam bunu bana niye yerdi? Onunla
ne

yapacana dair en ufak bir fikri yoktu.

Dn Sophie! Akln kullan. Grand-pre sana bir ey anlatmaya alyor.

Kutuyu aarak, kripteksin stndeki harflere bakt. Hak ettiini ispatlamak. Bunda

bykbabasnn parmann olduunu hissedebiliyordu. Kilit ta, sadece uygun kiinin

izleyebilecei bir haritadr. Halis muhlis bykbabasnn ii gibiydi.

Kripteksi kutudan karan Sophie, parmaklarn harflerin zerinde ezdirdi. Be harf.

Yuvarlaklar teker teker evirdi. Mekanizma yavaa hareket etti. Diskleri, setii
harfler

kripteks silindirinin her iki ucunda bulunan iki pirin hiza ubuu arasnda sralanacak
ekilde

dndrd. imdi yuvarlaklar, Sophie'nin fazlasyla bariz olduunu bildii be harfli bir

kelime oluturmulard.

K-A-D-E-H

Silindiri nazike iki ucundan tuttu ve hafif bir bask uygulayarak ekti. Kripteks

almyordu. indeki sirkeden sesler geldiini duyunca durdu Sonra tekrar denedi.

V-I-N-C-I
Yine hi hareket yoktu.

K-E-M-E-R

Hibir ey olmamt. Kripteks sapasalam kilitli duruyordu.

Kalarn atarak gl aac kutuya yerletirdi ve kapan kapatt. Darda duran

Langdon'a bakarak, bu gece onunla birlikte olduu iin minnet duydu. P.S. Robert
Langdon'

bul. Bykbabasnn onu da iin iine kartrma mant

imdi aka anlalyordu. Sophie,

bykbabasnn niyetini anlayacak kadar bilgiye sahip deildi, bu yzden Robert


Langdon'

ona rehber atamt. Eitimini stlenecek bir zel retmen. Fakat ne yazk ki Langdon,
bu

gece retmenlikten ok daha fazlasn yapmak zorunda kalmt. Bezu Fache'nin hedefi

haline gelmiti... ve Kutsal Kse' yi ele geirmek isteyen bilinmeyen bir gcn.

Kse sonunda ne kacakt?

Sophie bunun cevabn bulmann hayatn tehlikeye atmaya deip demeyeceini

dnd.

Zrhl kamyon tekrar hzlandnda Langdon artk onu ok daha rahat kullanabildii iin

halinden memnundu. "Versailles'e nasl gidildiini biliyor musun?"


Sophie yan gzle ona bakt. "Dolamak iin mi?"
"Hayr, bir planm var. Tandm bir din tarihisi Versailles yaknlarnda yayor.
Yerini

tam olarak hatrlamyorum ama bulabiliriz. smi Leigh Teabing. Eski bir ngiliz Kraliyet

Tarihisi."

"Paris'te mi yayor?"

'Teabing'in en byk tutkusu Kse'dir. On be yl nce tarikat kilit tayla ilgili fsltlar

ayyuka ktnda, onu kiliselerde arayp bulma midiyle Fransa'ya tand. Kilit ta ve
Kse

hakknda baz kitaplar yazd. Onu na aacamza ve sonra onunla ne yapacamza

yardmc olabilir."

Sophie kaygl gzlerle bakyordu. "Ona gvenebilir misin?"

"Ne iin gvenebilir miyim? Bilgiyi almayacana m?"

"Ve bizi ele vermeyeceine?"

"Ona polis tarafndan arandmz sylemek niyetinde deilim. Her eyi yoluna sokana

kadar bizi evine kabul edeceini sanyorum."

"Robert, Fransa'daki tm televizyon kanallarnn resimlerimizi yaynlamak iin hazrlk

yaptnn bilmem farknda msn? Bezu Fache medyay daima kendi lehine kullanr.

Tannmadan etrafta dolamamz imknszlatracana eminim."


Fevkalade, diye dnd Langdon. Fransz televizyonunda ilk sahne alm "Paris'in En

ok Arananlar" dizisinde olacak. En azndan Jonas Faukman bu ie sevinecekti;


Langdon

haberlere her konu oluunda kitap satlar artyordu.

Sophie, "Bu adam yeterince iyi bir arkada m?" diye sordu.

Langdon, Teabing'in zellikle de bu saatte televizyon seyreden biri olduunu


sanmyordu

ama yine de dikkate alnacak bir soruydu. Sezgileri Langdon'a Teabing'in kesinlikle

gvenilecek biri olduunu sylyordu. Snlacak ideal bir liman. artlan gz nne
alnca

Teabing onlara mmkn olduunca yardm etmeye alacakt. Sadece Langdon'a iyilik
borcu

olduu iin deil, ayn zamanda bir Kse aratrmacs olduu iin. stelik bir de
Sophie,

bykbabasnn Sion Tarikat'nn Byk stat' olduunu sylyordu. Bunu duyduunda,

sorunu zmelerine yardmc olmak iin Teabing'in aznn suyu akacakt.

Langdon, "Teabing gl bir mttefik olabilir," dedi. Tabii ona ne kadarn sylemek

istediine bal.

"Fache para dl koyabilir."

Langdon gld. "nan bana bu adamn ihtiyac olan son ey para." Leigh Teabing'in
serveti, kk lkelerin zenginlii ile boy lebilirdi, ngilterenin ilk Lancester
Dk'nn

torunu olan Teabing, sahip olduu Paray eski moda bir yolla elde etmiti... miras
yoluyla.

Paris yaknlarndaki on yedinci yzyl saraynda kendisine ait iki zel gl vard.

Langdon onunla ilk kez, yllar nce ngiliz Radyo Televizyon Yayn irketi vastasyla

tanmt. Teabing BBCye, televizyon seyircilerine Kutsal Kse'nin tartmalar


yaratacak

tarihini aklayaca bir tarih belgeseli fikriyle gelmiti. BBC prodktrleri Teabing'in

nerisine scak bakmlar, aratrmalarna ve dayanaklarna baylmlard ama o kadar


artc

ve hazmedilmesi o kadar zor bir konuydu ki, kaliteli yaynclk nlerine leke
gelmesinden

ekinmilerdi. BBC itibar korkularn Teabing'in, hepsi de kendi yaptklar


aratrmalarla

Kutsal Kse'nin artc yapsn dorulayan dnyann saygn tarihilerinden uzman

arlmas teklifiyle zmt.

Langdon seilenler arasndayd.

BBC, Langdon' film ekimi iin Teabing'in Paris'teki maliknesine gndermiti.

Teabing'in zengin grnl kabul salonunda kameralar karsna geerek kendi


hikyesini

paylam, farkl bir Kutsal Kse hikyesini ilk duyduunda phelendiini itiraf
ederek,

doru olduuna emin oluncaya dek yllarca aratrma yaptn anlatmt. Langdon en
sonunda kendi aratrmalarndan bazlarn aklamt... tartmal iddialar kuvvetle

destekleyen bir dizi sembolik balar.


Program Britanya'da gsterime girdiinde, zengin kadrosuna ve kaynak gsterilen

delillere ramen, iddialar popler Hristiyan inancna ylesine ztt ki, annda
imekleri

zerine ekmiti. Birleik Devletler'de hi yaynlanmad halde, yanklar Atlantik'i


amt.

Langdon ksa sre sonra eski bir arkadandan bir posta kart almt... Philadelphia
Katolik

Piskoposu. Kartta sadece unlar yazyordu: Sen de mi, Robert?

Sophie, "Robert," diye sordu. "Bu adama gvenebileceimizden emin misin?"

"Kesinlikle. Meslektamn paraya ihtiyac yok, ayrca Fransz yetkililerinden

holanmadn biliyorum. Fransz Hkmeti tarihi bir arazi satn ald iin ondan fahi
vergi

alyor. Fache ile ibirlii yapmak iin acele etmeyecektir."

Sophie karanlk yola bakt. "Ona gidersek, ne kadarn anlatmak istiyorsun?"

Langdon kaytsz grnyordu. "nan bana, Leigh Teabing Kutsal Kse ve Sion Tarikat

hakknda bu dnyada yaayan herkesten daha fazlasn biliyordur."

Sophie, ona bakt. "Bykbabamdan da m fazla?"

"Kardeliin dndaki herkesten demek istedim."

"Teabing'in kardelik yesi olmadn nereden biliyorsun?"


'Teabing tm hayatn Kutsal Kse hakkndaki gerei aklamaya almakla geirdi.

Tarikat ise onun zyapsn sakl tutmaya yeminli."

"Bana kar atmas gibi geldi."

Langdon, onun kayglarn anlyordu. Saunire kripteksi dorudan Sophie'ye vermiti ve

iinde ne olduunu veya onunla ne yapacan bilmedii halde, iin iine tamamen
yabanc

birini sokmaya tereddt ediyordu. inde barndrd bilgi gznne alndnda bu


doru bir

igd saylrd. "Teabing'e hemen kilit tandan bahsetmemiz gerekmez. Hatta belki de
hi

bahsetmemiz gerekmez, Evinde saklanp dnebiliriz ve belki onunla Kse hakknda

konutuumuzda bykbabann bunu sana neden verdii hakknda bir fikir


edinebilirsin."

"Bize," diye dzeltti Sophie.

Langdon mtevaz bir gurur duydu ve tekrar Saunire'in neden kendisini bu ie

kartrdn merak etti.

Sophie, "Bay Teabing'in aa yukar nerede oturduunu biliyor musun?" diye sordu.

"Chteau Villette adnda bir yer."

Sophie, ona dnerek, inanmayan gzlerle bakt. "Chateau Villette m dedin?"


"Evet o."

"yi arkadam."

"Oray biliyor musun?"

"Evet. atolarn olduu blgede. Buradan yirmi dakika uzakta."

Langdon kalarn att. "O kadar uzak m?"

"Evet, bu arada sen de bana Kutsal Kse'nin gerekten ne olduunu anlatabilirsin."

Langdon duraksad. "Sana bunu Teabing'de anlatrm. O ve ben efsanenin farkl

alanlarnda uzmanz, bu yzden ikimiz birlikteyken tam hikyeyi renebilirsin."


Langdon

glmsedi. "Ayrca Kse Teabing'in hayat saylr, Kutsal Kse hikyesini ondan
dinlemek,

zafiyet Teorisi'ni Einstein'dan dinlemek gibi olacaktr."

"Dua edelim de Leigh gece yars misafirlerinden rahatsz olmasn."

"Unutmadan syleyeyim, Sir Leigh." Langdon bu hataya yalnzca bir kez dmt.

"Teabing ilgin biridir. Yllar nce York Saray'nn zengin tarihini yazdktan sonra
kralie

tarafndan valye payesi verilmiti."


Sophie dikkatle ona bakt. "aka yapyorsun, deil mi? imdi bir valyeyi mi ziyaret

edeceiz?"

Langdon beceriksizce srtt. "Kse'nin peindeyiz Sophie. Bize bir valyeden daha
fazla

kim yardmc olabilir?"


52

Versailles yaknlarndaki 185 dnmlk Chteau Villette, Paris'in yirmi be dakika

kuzeybatsndayd. 1668 ylnda Francis Mansart tarafndan Aufflay Kontu iin


tasarlanan

malikne, Paris'in en nemli tarihi atolarndan biriydi. Chteau Villette, tasarmn Le

Notreun yapt iki drtgen gl ve baheleriyle, bir malikneden ok mtevaz bir


kaleyi

andryordu. nsanlar buraya sempatiyle la Petite Versailles diyorlard.

Langdon zrhl kamyonu, garaj yolunda titreterek durdurdu. Grkemli gvenlik kapsnn

ardndaki ayrlarda Sir Leigh Teabing'in maliknesi ykseliyordu. Kapdaki tabela

ngilizceydi: ZEL MLKTR. GRLMEZ.

Teabing evinin kendisine ait bir ngiliz adas olduunu gstermek istercesine, tabelalar

ngilizce yazmakla yetinmemi, kapnn dahili haberleme sistemini kamyonun sa


tarafna

gelecek ekilde yerletirmiti... ngiltere hari dnyann her yerinde yolcu koltuunun

bulunduu tarafa.

Sophie yanl yerde duran sisteme tuhaf bir bak frlatt. "Ya ofrn yannda kimse

yoksa?"

"Sorma." Langdon bu konuyu Teabing'le daha nceden tartmt. "Her eyin


vatanndaki

gibi olmasn tercih ediyor."

Sophie camn aa indirdi. "Robert, sen konusan daha iyi olur."

Langdon dmeye basmak iin Sophie'nin bulunduu tarafa doru eildi. Bunu yapt

srada Sophie'nin i gcklayc parfm kokusu buru deliklerinden sznca, ne kadar


yakn

olduklarnn farkna vard. Garip bir ekilde eilmi beklerken, kk hoparlrden


alan

telefon sesi duyulmaya balamt.

Sonunda czrtlarn ardndan, sinirli bir adam aksanl Franszcasyla cevap verdi.

"Chateau Villette. Kim aryor?"

Sophie'nin stne abanm olan Langdon, "Ben Robert Langdon," diye seslendi. "Sir

Leigh Teabing'in bir dostuyum. Yardmna ihtiyacm var.

"Efendim uyuyor. Ben de yle yapyordum. Onunla ne iiniz vard?"

"zel bir konu. Kendisini ok ilgilendirecek bir konu."

"O halde eminim yarn sabah sizi memnuniyetle kabul edecektir."

Langdon arln biraz daha vererek uzand. "ok nemli."

"u anda Sir Leigh uyuyor. Eer arkadaysanz, salnn iyi olmadndan haberiniz
vardr."

Sir Leigh Teabing kkken, ocuk felci geirmiti ve imdi koltuk denekleriyle

yryordu, fakat son ziyaretinde Langdon, onu o kadar canl ve neeli bir adam olarak

grmt ki, bunun bir hastalk olduunu unutmutu. "Ltfen kendisine Kse ile ilgili
yeni bir

bilgi edindiimi syleyin. Sabaha kadar bekleyemeyecek bir bilgi." .

Uzun bir sessizlik oldu.

Kamyon grltler kartarak yerinde sayarken, Langdon ile Sophie beklediler.

Tam bir dakika gemiti.

Sonunda birisi konutu. "Sevgili dostum, zannedersem hl Harvard Standart saatine


gre

yayorsun." Kendinden emin ve yumuak bir ses konuuyordu.

Ar ngiliz aksann tanyan Langdon glmsedi. "Leigh bu mnasebetsiz saatte

uyandrdm iin zrlerimi kabul et."

"Uam bana, Paris'te bulunmakla kalmayp, bir de Kse'den bahsettiini syledi."

Bunun seni yatandan kaldracan dndm."

"yle yapt."
Eski bir dostun iin kapy ama ihtimalin var m?"
Gerei arayanlar arkadatan tedir. Onlar kardetir." Teabing'in dramatik konumalar

yelemesine alkn olan Langdon gzlerini Sophie'ye evirdi.

Teabing, "Aslna bakarsan kapy aacam," dedi. "Ama ilk nce kalbinin
doruluundan

emin olmalym. Bir eref snav. soruyu cevaplandracaksn."

niltiler karan Langdon, Sophie'ye fsldad. "Buna tahamml eksin. Sana ilgin bir
tip

olduunu sylemitim."

Herkl gibi bir ses tonuyla, "lk sorun," dedi Teabing. "Sana ay yoksa kahve mi ikram

edeyim?"

Langdon, Teabing'in Amerikallarn kahve alkanl hakkndaki duygularn biliyordu.

"ay," diye cevap verdi. "Earl Grey."

"Mkemmel. kinci soru. St m eker mi?"

Langdon tereddt etti.

Sophie kulana, "St," diye fsldad. "Sanrm ngilizler stl iiyor,"

Langdon, "St," dedi.

Sessizlik.
"eker?"

Teabing cevap vermedi.

Bekle! Son yapt ziyarette kendisine ikram edilen iecei hatrlayan Langdon, bu

sorunun bir aldatmaca olduunu fark etmiti. "Limon!" dedi. "Limonlu Earl Grey."

"Doru." Teabing gerekten keyiflenmie benziyordu. "Ve son olarak, en ciddi soruyu

sormalym." Teabing durup, resmi bir sesle konumaya balad. "Harvardl kreki

Henley'de en son hangi senede Oxford'lu birini geti?"

Langdonn hi fikri yoktu ama sorunun tek br sebepten sorulmu olduunu

dnebiliyordu. "Elbette byle bir rezalet hi yaanmad."

Kap almt. "Kalbin doru dostum. Girebilirsin."


53

"Monsieur Vernet! Zrih Emanet Bankas'nn gece mdr, telefonda bakann sesini

duyunca rahatlamt. "Nereye gittiniz efendim? Polis burada, herkes sizi bekliyor."

Banka bakan kaygl bir sesle, "Ufak bir sorunum vard," dedi. "Acil yardmnza

ihtiyacm var."

Mdr, ufak bir sorundan daha fazlas var, diye dnd. Polis bankay tamamen

kuatmt, ayrca DCPJ efinin bizzat bankann istedii arama emriyle geleceini

sylyorlard. "Size nasl yardm edebilirim efendim?"

" numaral zrhl kamyon. Onu bulmalym."

Mdr aknlkla datm izelgesini inceledi. "Burada. Aadaki ykleme


havuzunda."

"Dorusunu istersen hayr, orada deil. Kamyon, polisin peine dt iki kii
tarafndan

alnd."

"Ne? Dar nasl ktlar?"

Telefonda ayrntlara girmeyeceim. Yalnz u anda banka iin son derece talihsiz

olabilecek bir durumla kar karyayz."


"Ne yapmam istiyorsunuz efendim?"

"Kamyonun acil durum vericisini devreye sokman istiyorum."

Gece mdrnn gzleri, odann kar tarafndaki LoJack kontrol tuuna gitti. Bankann

tm kamyonlar, pek ok zrhl araba gibi, bandan harekete geirilebilen. uzaktan


kumandal

bir telsiz sistemiyle donatlmt. Mdr, bir karlma olaynn ardndan bunu sadece
bir kez

kullanmak zorunda kalmt ve sistem kusursuz bir ekilde ilemiti... kamyonun yerini
tespit

edip, koordinatlar otomatik olarak yetkililere iletmiti. Ama mdr bu gece, bakann
biraz

daha tedbirli davranmak istedii izlenimine kaplmt. "Efendim, LoJack sistemini


devreye

soktuum anda, vericinin yetkililere bir sorunumuz olduunu haber vereceinin

farkndasnzdr."

Vernet birka saniye sessiz kald. "Evet, biliyorum. Yine de yap. numaral kamyon.

Bekliyorum. Tespit ettiin anda kamyonun tam yeri bilmek istiyorum."

"Hemen efendim."

Otuz saniye sonra, krk kilometre tedeki zrhl kamyonun yk kasasnn altna gizli
kk

vericinin yanarak almaya balad.


54

Langdon ile Sophie zrhl kamyonu, kenarnda kavak aalarnn dizildii kavisli yoldan

eve doru srerlerken, Sophie kaslarnn gevediini hissetmeye balamt bile. Yoldan

km olmak rahatlatcyd, ayrca iyi huylu yabancnn sahip olduu bu zel


malikneden

daha gvenli bir yer aklna gelmiyordu.

Geni araba yoluna saptklarnda, Chateau Villette sa taraflarnda belirmiti. katl


ve

en azndan altm metre yksekliindeki yapnn gri ta cephesi, dardaki spot


klaryla

aydnlatlyordu. Mkemmel bakml baheleriyle, cam gibi parldayan durgun glet


kaba

cepheyle yan yana duruyordu.

erideki klar yanmaya balamt.

Langdon n kapya kadar srmek yerine, arac yeillikler arasndaki parka ekti.
"Yoldan

fark edilmeye gerek yok," dedi. "Ya da Leigh'i neden zrhl bir arala geldiimiz
konusunda

meraklandrmaya."

Sophie ban sallad. "Kripteksi ne yapacaz? Burada brakamayacamz ortada ama


Leigh grrse, ne olduunu bilmek isteyecektir."

Arabadan inerken ceketini karan Langdon, "Endielenme," dedi. Tvit ceketini


kutunun

etrafnda sararak, bebei kucaklar gibi kolunun altna ald.

Sophie kukulu grnyordu. "Anlalr."

Teabing kapy asla kendisi amaz; salona konuundan sonra girmeyi tercih eder. O bize

katlmadan nce bunu saklayacak bir yer bulurum. Langdon duraksad. "Aslnda,
onunla

tanmadan nce seni uyaraym. Sir Leigh'in, dier insanlarn biraz... garip bulduu bir
espri

anlay vardr."

Sophie bu gece artk onu baka bir eyin artabileceini sanmyordu.

Ana girie giden patika akl talaryla denmiti. Kvrlarak, greyfurt byklnde

pirin bir kap tokma olan, mee ve kiraz aacndan yaplm kapya doru gidiyordu.

Sophie tokmaa uzand srada ieriden ald.

stne henz geirdii belli olan beyaz kravatyla smokinindeki son dzeltmeleri
yapan,

resmi ve zarif bir uak karlarnda duruyordu. Elli yalarnda grnyordu ve zarif bir
ehresi

vard. Yzndeki sert ifade orada bulunmalarna hi memnun olmadn

pheye yer
brakmayacak kadar iyi anlatyordu.

Ar Fransz aksanyla, "Sir Leigh birazdan aada olacak," dedi, "Giyiniyor.

Ziyaretilerinin karsna gecelikle kmaktan holanmaz. Ceketinizi alabilir miyim?"

Langdon'n kollarndaki sarmalanm tvit cekete doru uzand.

Teekkrler, ben rahatm."

"Elbette ylesiniz. Buradan ltfen."

Uak onlar lks mermer antreden geirerek, pskll Victoryan abajurlarn hafife

aydnlatt, ince bir zevkle denmi kabul salonuna gtrd. eride pipo ttn, ay

yapraklan, scak spanyol arab ve ta yapnn kendine has kokusunun bileiminden


oluan

bir eit saray kokusu hkimdi. Arka duvardaki prltl iki zrhl elbisenin ortasnda,
kz

evirmeye yetecek byklkte bir mine duruyordu. mineye doru yryen uak

melerek, nceden yerletirilmi mee ktkleriyle ralarn stne bir kibrit att. Ate

hemen yanmaya balamt.

Adam ayaa kalkarak ceketim dzeltti. "Efendim kendinizi evinizde hissetmenizi istedi."

Bunu syledikten sonra Sophie ile Langdon' yalnz brakarak, odadan ayrld.

Sophie minenin yanndaki hangi antikaya oturacana karar vermeye alyordu...

kadife Rnesans divan m, rustik kartal penesi ayak salncakl sandalye mi, yoksa
Bizans
mabedinden alnm gibi grnen ta sralara m?
Kripteksi ceketinden karan Langdon kadife divann yanma giderek, tahta kutuyu

grnmeyecek ekilde altna itti. Ardndan ceketini silkeleyerek yeniden giydi,


klapalarn

dzeltti ve saklad hazinenin stne otururken Sophie'ye glmsedi.

Divana, diye dnen Sophie, Langdon'n yanna geti.

Sophie byyen alevlere bakp, scan keyfini karrken, bykbabasnn bu odaya

baylacan dnd. Koyu lambri kapl duvarlarda eski ustalarn tablolar aslyd.
Sophie

bunlardan birinin, bykbabasnn en sevdii ikinci ressam olan Poussin'e ait olduunu
fark

etmiti. minenin stndeki rtnn zerinde, sis'in kaymaktandan yaplm bir


bst

oday seyrediyordu.

Msr tanrasnn altndaki minenin iinde, ayaklk olarak kullanlan iki ta gargoyle*

tehditkr boazlarn gstermek iin azlarn amlard. Sophie kklnde

gargoyle'lerden hep korkmutu; ta ki yamurlu bir gnde bykbabas onu Notre Dame

Katedrali'nin tepesine kartana kadar. Azlarndan yamur suyu pskrten gargoyle

oluklarn gstererek, "Prenses, bak ne kadar aptal yaratklar," demiti. "Boazlarndan


gelen

komik sesi duyuyor musun?" Boazlarndan gelen gurultulu sesi duyan Sophie
glmseyerek

ban sallamt. Bykbabas, ona, "Gargara yapyorlar," demiti. "Gargarac! Bu


aptal

'gargoyle' ismini bu yzden almlar." Sophie bir daha onlardan korkmamt.

Ac cinayet gerei aklna yeniden geldiinde, bu tatl hatra Sophie'yi hznlendirdi.

Grand-pre gitti. Divann altndaki kripteksi gznde canlandrrken, Teabing'in onun


nasl

alacan bilip bilmediini merak etti. Hatta acaba ona sormal myz? Bykbabas
son

szleriyle ona Robert Langdon' bulmasn tembihlemiti. Baka birini kartrmaktan

bahsetmemiti. Robert'n takdirine gvenmeye karar veren Sophie, saklanacak bir yere

ihtiyacmz vard, diye dnd.

Arkalarndan gelen bir ses, "Sir Robert," diye seslendi. "Bakyorum bir bayanla seyahat

ediyorsun."

Langdon ayaa kalkt. Sophie de peinden dikildi. Ses, ikinci katn karanlklarna

kvrlarak kan bir merdivenin tepesinden gelmiti. Basaman en stndeki kii


karanlklar

arasnda hareket ederken sadece silueti seiliyordu.

Langdon, "yi geceler," diye seslendi. "Sir Leigh, size Sophie Neveu'yu takdim edeyim."

"eref duyarm." Teabing a kmt.

"Bizi kabul ettiiniz iin teekkr ederim," diyen Sophie, artk adamn metal bacak

sspansiyonlar ve koltuk denei kullandn grebiliyordu. Her seferinde bir


basamak

iniyordu. "Hayli ge olduunun farkndaym."

"O kadar ge ki hayatm, artk erken saylr." Gld. "Amerikal msnz?"

Sophie ban iki yana sallad. "Parisienne."

"ngilizceniz fevkalade."

'Teekkr ederim. Royal Holloway'de okudum."

"Bu her eyi aklyor." Teabing topallayarak aa iniyordu, "Belki Robert size Oxford

yollarn andrdm sylemitir." Langdon'a eytani bir glmsemeyle bakt. "Ama


garanti

olsun diye Harvard'a da bavurmutum."

Basamaklarn sonuna inen ev sahibi, Sir Elton John'dan daha fazla valye gibi

grnmyordu. iman ve krmz yzl Sir Leigh Teabing'in kzl gr salar ve


konuurken

parldayan neeli ela gzleri vard. Pilili bir pantolonla, yeleinin altna bol bir ipek
gmlek

giymiti. Bacandaki alminyum desteklere ramen, bilinli bir aba gstererek deil
de

sanki gerekten soylu olduu iin tad bir asalet vard.

Teabing, Langdon'n yanna giderek elini uzatt. "Robert, kilo vermisin."


Langdon srtt. "Sen de almsn."

* Gotik mimaride su oluklarn ssleyen az ak insan ya da hayvan eklindeki


sslemeler
Tombul gbeine hafife vuran Teabing, bir kahkaha patlatt. "Touch. Son gnlerdeki
tek

bedeni zevkim mutfak." Daha sonra Sophie'ye dnerek, elini yavaa kaldrd, ban
hafife

eerek nefesini usulca parmaklarna verdi ve gzlerinin iine bakt. "Leydim."

Zamanda gei mi yaptn yoksa tmarhaneye mi geldiini kestiremeyen Sophie,

Langdon'a bakt.

Kapy aan uak, elinde ay tepsisiyle ieri girerek, minenin nndeki masaya

yerletirdi.

Teabing, "Bu Rmy Legaludec," dedi. "Uam."

Zayf uak resmi bir ba hareketiyle yeniden odadan ayrld.

Teabing aresiz bir hastalktan bahsediyormu gibi, "Rmy Lyon'lu," dedi. "Ama ok

gzel soslar yapyor."

Langdon arma benziyordu. "Ben ngiliz alanlar getirteceini sanmtm."

"Tanr akna, hayr! Fransz vergi memurlarndan sonra, isteyeceim kii ngiliz bir
a."

Sophie'ye bakt. "zr dilerim, Mademoiselle Neveu. Franszlara duyduum


honutsuzluk,

emin olun politikaclar ve futbolcularla snrl. Hkmetiniz param alyor ve futbol


takmnz bizi kk drd."

Sophie, ona yumuak bir ifadeyle glmsedi.

Bir sre Sophie'ye bakan Teabing, daha sonra Langdon'a dnd. "Bir eyler olmu. Her

ikiniz de sarslma benziyorsunuz."

Langdon ban sallad. "ok ilgin bir gece geirdik Leigh."

"Hi phem yok. Kse'den bahsederek, gecenin bir yars haber vermeden kapma

geliyorsunuz. Sylesene, bu gerekten Kse'yle mi ilgili, yoksa gece yars beni ayaa

kaldrabilecek tek ey olduunu bildiin iin mi bu yalan kullandn?"

Koltuun altndaki kripteksi gznde canlandran Sophie, her ikisi de, diye dnd.

Langdon, "Leigh," dedi. "Seninle Sion Tarikat hakknda konumak istiyoruz."

Teabing'in gr kalar yay gibi olmutu. "Koruyucular. Demek gerekten Kse

hakkndaym. Bilgi getirdiinizi sylememi miydiniz? Yeni bir eyler mi var Robert?"

"Olabilir. Pek emin deiliz. nce senden bilgi edinebilirsek, belki fikrimiz daha iyi

oluur."

Teabing parman sallad. "Seni kurnaz Amerikal. Karlkl bir oyun demek. Pekl.

Hizmetinizdeyim. Size ne anlatabilirim?"


Langdon iini ekti. "Bayan Neveu'ya Kutsal Kse'nin gerek tabiatn anlatma

nezaketinde bulunursun diye dnmtm."

Teabing arma benziyordu. "Bilmiyor mu?"

Langdon ban sallad.

Teabing'in yzndeki glmseme gittike yaylyordu. "Robert, bana bir bakire mi

getirdin?"

Sophie'ye kaamak bir bak atan Langdon yzn buruturdu "Bakire, Kse

hayranlarnn, gerek Kse hikyesini hi duymayanlar iin kullandklar bir terimdir."

Teabing hevesle Sophie'ye dnd. "Ne kadar biliyorsun, hayatm?

Sophie abucak Langdon'n kendisine aklam olduklarnn ksa bir zetini verdi...
Sion

Tarikat, Tapnak valyeleri, Sangreal Belgeleri pek oklarnn bir kadeh deil... ok
daha

gl bir ey olduunu iddia ettii Kutsal Kse.

"Bu kadar m?" Teabing, Langdon'a ayplayan bir bak frlatt. "Robert, senin centilmen

olduunu sanyordum. Onu en zevkli ksmndan mahrum brakmsn!"

"Biliyorum, dndm de belki sen ve ben..." Langdon yakksz mecazn yeterince

uzadn fark etmiti.


Teabing ise oktan Sophie'yi prltl baklarnn etkisi altna almt. "Sen bir Kse

bakiresisin hayatm. Ve inan bana, ilk tecrbeni asla unutmayacaksn."


55

Divanda Langdon'n yanna da oturan Sophie ayn iip kk rekleri yerken,


kafeinle

yemein verdii keyfin tadn karyordu. Bacak destekleri tamine duvarna arpan
Sir

Leigh Teabing, atein nnde aa yukar yryordu.

Vaaz verir gibi bir sesle, "Kutsal Kse," dedi. "nsanlarn ou bana onun yerini sorar.

Korkarm bu soruyu asla cevaplayamayacam." Dnerek, baklarn doruca


Sophie'ye

evirdi. "Bununla birlikte... asl yerinde olan soru: Kutsal Kse'nin ne olduudur."

Sophie imdi her iki erkek arkadanda da akademik bir hava sezinliyordu.

Teabing, "Kse'yi tam olarak anlayabilmek iin," diye devam etti. "lk nce ncil'i

anlamalyz. Yeni Ahit'i ne kadar iyi biliyorsun?"

Sophie omuzlarn silkti. "Pek fazla deil. Beni Leonardo da Vinci'ye tapan bir adam

bytt."

Teabing hem arm, hem de memnun olmu gibiydi. "Aydnlanm bir ruh. Fevkalade.

O halde Leonardo da Vinci'nin Kutsal Kse srrn saklayanlardan biri olduunu

biliyorsundur. Ve sanatnda birtakm ipular verdiini."


"Robert bana bu kadarn anlatt, evet."

"Peki Da Vinci'nin Yeni Ahit hakkndaki grlerini?"

"Hi fikrim yok."

Odann sonundaki kitapl gsterirken, Teabing'in gzleri neeyle "Robert, rica etsem

yapabilir misin acaba? En alt rafta. La Storia di Leonardo."

Odann kar tarafna giden Langdon byk bir sanat kitab bularak yanlarna getirdi ve

aralarndaki masaya brakt. Teabing kitabn yz Sophie'ye gelecek ekilde evirdi ve


ar

kapa aarak, arka kapaktan alntlar gsterdi. zellikle bir alnty iaret eden
Teabing, "Da

Vinci'nin polemikler ve speklasyonlar hakkndaki defterinden," dedi. "Sanrm bunun

konumuzla ilgili olduunu dneceksin."

Sophie kelimeleri okumaya balad.

Pek oklar, aptal kalabal aldatarak, yanlsamalardan ve

sahte mucizelerden gelir elde etmitir.

-LEONARDO DA VNC

Baka bir alnty iaret eden Teabing, "te bir bakas," dedi.
Kara cehalet bizi yanl yola gtrr.

Ey! Biare lmller, gzlerinizi an!

-LEONARDO DA VNC

Sophie ufak bir rperti hissetti. "Da Vinci ncil'den mi bahsediyor?"

Teabing ban sallad. "Leonardo'nun ncil hakkndaki hisleri, dorudan Kutsal Kse ile

balantlyd. Aslnda Da Vinci gerek Kse'yi resmetmiti, sana biraz sonra


gstereceim,

ama nce ncil'den bahsetmeliyiz." Teabing glmsedi. "Ve ncil hakknda bilmen
gereken

her eyi Katedral Meclisi yesi nl Martyn Percy'den dinleyebiliriz." Teabing boazn

temizleyerek, "ncil cennetten faksla inmedi," dedi.

"Affedersiniz, anlayamadm?"

"ncil, insan rndr hayatm. Tanr'nn gnderdii bir ey deildir ncil mucizevi bir

ekilde gklerden inmedi. nsanolu onu alkantl zamanlarn tarihini tutmak iin var
etti,

sonra saysz tercmelere evrildi, eklemeler ve yenilemeler yapld. Gerek tarih asla
tam

olarak bu kitapta anlatld gibi deildi."


"Peki."

"sa Mesih, insanlara son derece tesir edebilen tarihi bir kiilik. Belki de dnyaya
gelmi

en gizemli ve telkin yetenei en gl liderdi. Vahiy alan bir Mesih olarak sa krallar
devirdi,

milyonlar peinden srkledi ve yeni felsefeler buldu. Kral Sleyman ve Kral Davut'un

soyundan geldii iin, Yahudi Krall tahtnda hak iddia edebiliyordu. Bilindii yaam
lke

apndaki binlerce mridi tarafndan kaleme alnd." Teabing ayndan bir yudum
aldktan

sonra, rtnn stne geri koydu. Yeni ahit iin seksenden fazla ncil yazld, ama
bunlardan

birka kabul edildi. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna bunlardan bazlar."

Sophie, "Hangi ncillerin kabul edileceini kim belirledi?"

Teabing, "Aha!" diyerek evkle parlad. "Hristiyanlk tarihinin cilvesi. Bugn


bildiimiz

ncil, pagan Roma imparatoru byk Constantine tarafndan yazdrld."

Sophie, "Ben Constantine'in Hristiyan olduunu sanyordum," dedi.

Teabing, "Hemen hemen," diye alay etti. "Kar koyamayaca lm deinde vaftiz

edilene kadar bir pagan olarak yaad. Constantine zamannda Roma'nn resmi dini
gnee
tapnmakt -Sol Invictus mezhebi ya da Yenilmez Gne- ve Constantine barahipti.
Roma'da

yeni bir dinin yaylmas onun iin talihsizlik olmutu. sa, Mesih'in armha
gerilmesinden

yz yl sonra sa mritleri katlanarak artyordu. Hristiyanlarla paganlar savamaya

balamlard ve anlamazlk o boyutlara gelmiti ki, Roma'y ikiye blmekle tehdit


ediyordu.

Constantino bir eyler yaplmas gerektiine karar verdi. 325 ylnda Roma'y tek bir
din

altnda birletirmeye karar verdi. Hristiyanlk."

Sophie armt. "Pagan bir imparator resmi din olarak neden Hristiyanl sesin?"

Teabing kkrdad. "Constantine ok iyi bir iadamyd. Hristiyanln ykselie


getiini

grebiliyordu, bu yzden kazanacak ata oynad. Tarihiler hl Constantine'in gnee


tapan

paganlar Hristiyanla nasl dndrdne hayret ederler. Pagan sembollerini,


tarihlerini ve

ayinlerini byyen Hristiyan geleneine yerletirerek, her iki tarafn da kabul


edebilecei

karma bir din yaratmt."

Langdon, "Byc deiiklii," dedi. "Hristiyan sembollerinde pagan dinine ait izler

inkr edilemez. Msrllarn gne emberleri Katolik azizler'in haleleri oldu. sis'in
mucizevi

bir ekilde gebe kald olu Horusu emzirdiini resmeden harfler, Bakire Meryem'in
Bebek
sa'y emzirdii modern sahnelere dnt. Ve Katolik ayinindeki tm grsel unsurlar
piskoposluk

tac, sunak, ilahi okumak ve komnyon, 'Tanr'y yeme treni- dorudan eski

pagan dinlerinden alnd."

Teabing iniltili bir ses kard. "Bir simgebilimcinin Hristiyan ikonlar zerine

konumaya balamasna izin vermeyeceksin. Hristiyanlkta hibir ey orijinal deildir.

Hristiyanlk ncesi tanr Mithra -Tanr'nn Olu ve Dnya I diye bilinir- 25


Aralk'ta

domutu, sonra bir ta mezara gmld ve gn sonra yeniden dirildi. Bu arada 25


Aralk a

zamanda Osiris'in, Adonis'in ve Dionisos'un doum gndr. Krina doduunda


beraberinde

altn, tts ve laden reinesiyle gelmiti. Hristiyanln kutsal gn bile paganlardan

alntdr."

"Ne demek istiyorsunuz?"

Langdon, "Aslnda," dedi. "Hristiyanlkta Yahudilerin abat olan cumartesi gn

kutsaldr ama Constantine, onu, paganlarn gne kutlamas gnyle akmas iin

deitirmiti." Srtarak duraksad. "Gnmzdeki kilise cemaatinin ou, pagan gne

tanrsnn vld gn olduunu bilmeden pazar Sunday-* ayinlerine giderler."

Sophie'nin ba dnyordu. "Tm bunlarn Kse'yle ilgisi var m?"

Teabing, "Olduka," dedi. "Henz bitmedi. Dinlerin harmanland bu dnemde,


Constantine'in yeni Hristiyan geleneini salamlatrmas gerekiyordu, bu yzden
Nikaia

Konseyi diye bilinen nl bir ekmenik toplants dzenledi."

* Gne gn.
Sophie bunu sadece znik Aments'nn* doduu yer olarak biliyordu.

Teabing, "Bu toplantda," dedi. "Hristiyanlk pek ok adan ele alnp, oylama
yapld...

Paskalya tarihi, piskoposlarn rolleri, kutsal tren ynetimi ve elbette sa'nn


Tanrsall."

"Tam anlayamadm. Tanrsall m?"

Teabing, "Hayatm," dedi. 'Tarihin o anna kadar Mesih, mritleri tarafndan lml bir

peygamber olarak kabul ediliyordu... byk ve gl bir adam ama sonuta bir insand.
Bir

lml."

'Tanr'nn Olu deil yani?"

Teabing, "Doru," dedi. "Mesih'in Tanr'nn Olu olduu Nikaia Konseyi'nde teklif

edilmi ve oylanmt."

Durun biraz. sa'nn Tanrsallnn oylama sonucu ortaya ktn sylyorsunuz?"

Teabing, "Oybirliiyle de denilebilir," diye ilave etti. "Yine de, sa'ya Tanrsallk
tanmak

Roma mparatorluu'yla yeni Vatikan ssn birlemekte nemli bir rol oynamt.

Constantine, Mesih'i resmen Tanr'nn Olu kabul etmekle sa'ya insan dnyasnn
tesinde
var olan bir ilaha, gcne kar konulmaz bir varla dntrmt. Bylece
paganlarn

Hristiyanla daha fazla kar gelmelerini engellemekle beraber, artk sa inanlarnn

kendilerini sadece kutsal bir kanal vastasyla balanmalar salanm oldu... Katolik
Roma

Kilisesi."

Sophie kendisine baknca, Langdon ban hafife sallayarak duyduklarn onaylad.

Teabing, "Her ey gle ilgiliydi," diye devam etti. "sa'nn Mesih olmas kilise ile

devletin ilemesi iin elzemdi. Pek ok alim, kilisenin sa'y mritlerinden aldn,
insanla

getirdii mesaj kardn, anlalmaz bir Tanrsallk perdesine sardn ve kendi


gcn

yaymak iin onu kullandn iddia eder. Bu konuda pek ok kitap yazdm."

"Sanrm dindar Hristiyanlar bu yzden size her gn nefret mektuplar yolluyordur."

Teabing, "Bunu neden yapsnlar?" diye kar geldi. "Eitimli Hristiyanlarn byk

ounluu inandklar dinin tarihini biliyorlar. sa gerekten byk ve gl bir adamd.

Constantine'in el altndan yrtt politik manevralar sa'nn hayatnn ihtiamna glge

drmez. Kimse sann sahtekr olduunu sylemiyor ya da dnyay etkisi altna alp

insanlara daha iyi hayatlar sunduunu inkr etmiyor. Tek sylediimiz, Constantine'in
sa'nn

nfuzundan ve neminden faydaland. Ve byle yaparak, Hristiyanl bugn


bildiimiz
ekline soktu."

Sophie baklarn nnde duran sanat kitabna evirdi. Ap, Da Vincinin Kutsal Kse

resmini grmek iin sabrszlanyordu. Teabing daha hzl konuarak, "Dm burada,"
dedi.

"Constantine Mesih'in statsn, lmnden yaklak drt yzyl sonra ykselttii iin,

'hazrda onun hayatn

lml bir adam olarak anlatan binlerce belge duruyordu. Constantine

tarih kitaplarn yeniden yazmak iin cesur bir hamle yapmas gerektiini biliyordu, te

Hristiyanlk tarihinin en byk an o zaman olutu." Teabing gzlerini Sophie'ye


dikerek

durdu. "Constainline, sa'nn insani zelliklerini anlatan kutsal kitaplar lanetleyen ve


onu

tanr gibi gsteren ncilleri ycelten, yeni bir ncil yazlmasn emretti. Eski nciller

yasaklanmt, toplatlp yakldlar."

Langdon, "lgin bir ey ekleyeyim," dedi. "Yasaklanmncilleri Constantine'in

yazdrdna tercih edenler kfir ilan ediliyordu. Kfir heretic- kelimesi tarihin bu

dneminden gelir. Latincedeki haereticus kelimesi 'seim' anlamna geliyordu. sa'nn


asl

tarihini 'seenler', dnyan ilk kfirleriydi."

Teabing, "Constantine'in ortadan kaldrmaya alt

ncililerden bazlarnn," dedi.

"Gnmze kadar gelmesi tarihiler iin byk bir anstr. Lut Gl Yazmalar,
1950'lerde

Yahuda l'nde Kurman Vadisi yaknlarndaki bir maarada sakl bulundu. Ve tabii bir
de

1945'te Nag Hammadi'de bulunan Kpti Yazmalar. Bu yazmalar gerek Kse hikyesini

* znik'te 325 ylnda kurulan kilise meclisinin kararlatrd Hristiyanlk umdeleri.


anlatmakla kalmyor, sa'nn peygamberliini insans terimler iinde aklyordu Elbette

yanl bilgilendirme geleneini srdren Vatikan, bu yazmalarn duyulmasn


engellemek iin

elinden geleni yapt. Neden yapmayacaklard ki? Yazmalar, tarihi uyumazlklarla

uydurmasyonlar gn na kartarak, yeni ncil'in siyasi karlar gden adamlar


tarafndan

derlenip dzenlendiini aka ortaya koyuyordu -sa Mesih'i Tanrsallatrarak, onun

nfuzunu kendi iktidarlarn salamlatrmak iin kullanmlard."

Langdon, "Bununla birlikte," diye kar geldi. "Modern kilisenin bu belgeleri saklamaya

alma abasnn, yerlemi samimi bir sa inancndan kaynaklandn unutmamak


gerekir.

Vatikan bu tezat yazmalarn sahte ahitten baka bir ey olmadna gerekten inanan,
dindar

adamlarla doludur."

Teabing, Sophie'nin karsndaki sandalyeye otururken kkrdad. "Grdn gibi

profesrmzn kalbi Roma'ya kar benden daha yumuak. Yine de, gnmz
papazlarnn

bu belgelerin sahte olduu inandklar konusunda hakl. Bu anlalr bir ey. Asrlarca

Constant ncilinin gerek olduuna inandlar. Hi kimse bir fikre, fikrin esaslarn

alayandan daha fazla inanmaz."

Langdon, "Demek istiyor ki," dedi. "Atalarmzn tanrlarna taparz.


Teabing, "Demek istiyorum ki," diye itiraz etti. "Atalarmzn bize sa hakknda rettii

hemen her ey yanl. Kutsal Kse hikyelerinde olduu gibi."

Sophie bir kez daha nndeki Da Vinci alntsna bakt. Kara cehalet bizi yanl yola

gtrr. Ey! Biare lmller, gznz an!

Kitab eline alan Teabing, ortasn at. "Ve son olarak, sana Da Vincinin Kutsal Kse

resmini gstermeden nce, una bir bakman istiyorum." Her iki sayfay kaplayan renkli
bir

resim amt. "Sanrm bu freski tanmsndr."

aka yapyor yle deil mi? Sophie, tm zamanlarn en nl freskine -Son Akam
Yemei-

Milano yaknlarndaki Santa Maria dele Grazie duvarndaki efsanevi Da Vinci resmine

bakyordu. Ypranm freskte, ilerinden birinin kendisine ihanet edeceini aklad


srada

Mesih ile havarileri betimlenmiti. "Bu freski biliyorum, evet."

"O halde belki u kk oyunu benimle oynarsn. Gzlerini kapatabilir misin?"

Sophie tereddt ederek gzlerini kapad.

Teabing, "Mesih nerede oturuyor?" diye sordu.

"Ortada."

"Gzel. Peki o ve havarileri hangi yiyecei krp yiyorlar?"


"Ekmek." Elbette.

"Muhteem. Peki hangi iecek?"

"arap. arap imilerdi."

"Harika. Ve son soru. Masada ka arap barda var?"

Aldatmacal bir soru olduunu fark eden Sophie duraksad. Ve yemekten sonra, Mesih

arap kadehini alarak havariyle paylat. "Bir bardak," dedi. "Kadeh." sa'nn Kadehi.
Kutsal

Kse. "Mesih tek bir arap kadehini dierlerine geirmiti, komnyon trenlerinde
gnmz

Hristiyanlarnn yapt gibi."

Teabing iini ekti. "Gzlerini a."

Sophie gzlerini at. Teabing kendinden memnun bir ifadeyle tebessm ediyordu.
Sophie

ban eip resme baktnda, sa dahil, masadaki herkesin bir arap barda olduunu
grnce

armt. On bardak. Ayrca bardaklar kk, sapsz ve camdan yaplmlard.


Resimde

kadeh yoktu. Kutsal Kse yoktu.

Teabing'in gzleri parlad. "Hem ncil'de, hem de Kse efsanesinde Kutsal Kse'nin
ortaya
k an olarak anlatld dnldnde biraz garip, sence de yle deil mi?
Herhalde Da

Vinci sa'nn Kadehini izmeyi unutmu."

"Sanat alimleri bunun farkna mutlaka varmlardr."


"Da Vinci'nin bu resimde, ou alimin grmedii veya grmezden gelmeyi yeledii

anomalilerini duysan aarsn. Bu fresk aslnda Kutsal Kse gizeminin anahtardr Da


Vinci

Son Akam Yemei'nde her eyi gzler nne sermitir."

Sophie eseri hevesle inceledi. "Bu fresk bize Kse'nin gerekte ne olduunu anlatyor

mu?"

Teabing, "Ne olduunu deil," diye fsldad. "Kim olduunu. Kutsal Kse bir nesne

deildir. O aslnda bir... kiidir."


56

Sophie uzunca bir sre Teabing'e baktktan sonra Langdon'a dnd. "Kutsal Kse bir

insan m?"

Langdon ban sallad. "Aslnda bir kadn." Langdon, Sophie'nin yzndeki bo


ifadeden

onun iyice koptuunu anlad. lk duyduunda kendisi de benzer bir tepki vermiti.
Kse'nin

ardndaki sembolik anlam kavradktan sonra kadn balants daha ak grlyordu.

Teabing de ayn

ekilde dnyordu. "Robert, belki de artk simgebilimcinin aklama

yapma zaman gelmitir, ne dersin?" Yakndaki bir masadan ald kd Langdonn


nne

koydu.

Langdon cebinden bir kalem kard. "Sophie, ada dii ve erkek sembollerini biliyor

musun?" Bilindik erkek sembol > ve dii semboln + izdi.

Sophie, "Elbette," dedi.

Alak bir sesle, "Bunlar," dedi. "Orijinal erkek ve dii sembolleri deiller. Pek oklar

erkek sembolnn kalkan ve mzraktan, dii sembolnn ise gzellii yanstan bir
aynadan
geldii yanlgsna der. Dorusu semboller, tanr gezegen Mars ve tanra gezegen
Vens

iin kullanlan eski astronomi sembollerinden gelir. lk semboller ok daha basitti."


Langdon

kda bir baka ikona izdi.

Ona, "Bu sembol, erkek iin izilen orijinal ikonadr," dedi. "Gelimemi bir penis."

Sophie, "Tam isabet," dedi.

Teabing, "Sanki," diye ekledi.

Langdon devam etti. "Bu ikona bak az olarak bilinir ve saldrganlkla erkeklii
temsil

eder. Dorusunu istersen bu penis sembol gnmzdeki askeri niformalarda rtbe


nian

olarak hl kullanlyor."

"Gerekten." Teabing srtyordu. "Ne kadar ok penisin varsa rtben o kadar yksektir.

Erkekler erkektir."

Langdon yzn buruturdu. "Devam edecek olursak, dii sembol tahmin edecein gibi

tam tersidir." Kda baka bir sembol izdi. "Buna kadeh denilir."

Ban kaldrp bakan Sophie akn grnyordu.


Langdon onun balanty anladn grebiliyordu. "Kadeh," dedi. "Bir kseye ya da tasa

benzer ya da daha nemlisi kadn rahmini andrr. Bu sembol diilik, kadnlk ve

dourganlkla ilgilidir." Langdon imdi doruca ona bakyordu. "Sophie, efsane bize
Kutsal

Kse'nin bir kadeh olduunu sylyor... bir tas. Ama Kse'nin kadeh olarak tasvir
edilmesi,

Kutsal Kse'nin asl yapsn korumak iin uydurulmu bir alegoriydi. Yani, efsanede
kadeh,

ok daha nemli bir eyin mecaz olarak kullanlyor."

Sophie, "Bir kadn," dedi.

"Kesinlikle." Langdon glmsyordu. "Kse aslnda eski bir kadnlk semboldr.


Kutsal

Kse kutsal diiyi ve elbette imdi kilise tarafndan tamamen yok edilmi olan tanray
temsil

eder. Kadnn gc ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsald ama erkek
egemen

kilisenin ykseliine tehdit oluturuyordu. Bu yzden kutsal dii eytanlatrld ve ona

gnahkr dendi. Havva'nn elmay yiyerek insan rkn ke uratt 'ilk gnah'
kavramn

yaratan Tanr deil, insand. Bir zamanlar hayat veren kutsal kadn artk dman
olmutu."
Teabing, "unu eklemeliyim ki," dedi. "Kadnn hayat vermesi kavram ilk dinin
temelini

atmtr. ocuk doumu mistik ve gl bir eydi. Ne yazk ki Hristiyan felsefesi


biyolojik

gerei grmezden gelerek kadnn yaratc gcn zimmetine geirmi ve Yaratc'y

erkek

ilan etmitir. Balang'ta bize Havva'nn Adem'in kaburgasndan yaratld anlatlr.

Kadnlar erkeklerin bir yan rn olmutu. Ve ayrca gnahkr. Balang, tanra iin
sonun

balangc olmutu."

Langdon, "Kse," dedi. "Kayp tanrann semboldr. Hristiyanlk tava ktnda,


eski

pagan dinleri hemen yok olmad. Kayp Kse'yi Yan valye efsaneleri, aslnda kayp
kutsal

diinin arandn anlatan sak hikyelerdi. 'Kadehi aradn' iddia eden valyeler,
kadnlara

boyun ediren, tanralar dlayan, inanmayanlar yakan ve paganlarn kutsal diiye


sayg

gstermesini yasaklayan bir kiliseden korunmak iin ifreli bir biimde


konuuyorlard."

Sophie ban iki yana sallad. "Affedersiniz, Kutsal Kse'nin bir kii olduunu

sylediinizde ben onu gerek bir insan sanmtm." Langdon, "yle," dedi.

Heyecanla ayaa kalkmaya alan Teabing, "Ama herhangi bir kadn deil," diye
azndan kard. "Tad sr ylesine gl ki, aklandnda Hristiyanl
temelinden

sarsmakla tehdit ediyor."

Sophie duygularna kaplm gibiydi. "Peki bu kadn tarihte tannm biri mi?"

"Olduka." Teabing koltuk deneklerini alarak, koridora yneldi. "Ve eer almay

baka bir yerde srdrebilirsek dostlarm, size onun Da Vinci'nin izdii resmini

gstermekten eref duyarm.

ki oda tedeki mutfakta uak Rmy Legaludec sessizce bir televizyonun nnde

duruyordu. Haber kanal bir adamla bir kadnn fotoraflarn gsteriyordu... Remy'nin
az

nce ay ikram ettii iki kiiyi.


57

Zrih Emanet Bankas'nn dndaki barikatta duran Temen Collet Fache'nin bir arama

emriyle gelmesinin neden bu kadar uzun srdn merak ediyordu. Bankaclarn bir
ey

saklad belli oluyordu. Langdon ile Neveu'nun daha nce geldiini ve doru hesap

numarasn bilmedikleri iin geri evrildiklerini iddia etmilerdi.

Peki o zaman neden ieri girip bakmamza izin vermiyorlar?

Sonunda Collet'nin cep telefonu ald. Arama Louvre'daki komuta merkezinden

yaplyordu. Collet, "Hl arama emri karamadnz m?" diye sordu.

Ajan, ona, "Bankay unut," dedi. "Yeni bir ipucu aldk. Langdon ile Neveu'nun
sakland

yeri tam olarak tespit ettik."

Collet kendini arabasnn kaportasna serte brakarak oturdu. "aka yapyorsun."

"Banliyde bir adres aldm. Versailles yaknlarnda."

"Yzba Fache biliyor mu?"

"Henz bilmiyor. nemli bir telefon grmesi yapyor."


"Yola kyorum. Msait olduunda beni aramasn sala." Collet adresi alarak
arabasna

atlad. Bankadan uzaklarken, Langdonn bulunduu yeri DCPJ'ye kimin ihbar ettiini

sormay unuttuunu fark etti. nemli de deildi. Collet pheciliinin ve eski krd
potlarn

bedelini deme ansna sahip oluyordu. Meslek hayatnn en nemli tutuklamasn

gerekletirmek zereydi.

Collet kendisine elik eden dier be arabaya telsizle bildiri yapt. "Siren almayn.

Langdon geldiimizi anlamamal."

Siyah bir Audi, krk kilometre ilerideki bir tara yolunda kenara ekmi ve bir tarlann

kenarnda glgeler arasna park etmiti. Silas dar karak, nnde duran muazzam
yapy

evreleyen demir parmaklklara gz gezdirdi. Uzaktaki atoya giden, ay nn vurduu

eime bakt.

Aa katn tm klar yanyordu. Bu saat iin pek de alldk deil, diye dnen
Silas

glmsedi. retmen'in ona verdii bilginin doruluu ortadayd. Bu evden kilit tan

almadan kmayacam, diye ant iti. Piskoposu ve retmen'i yzst brakmayacam.

Heckler Koch'undaki on mermilik arjrn kontrol ettikten sonra, parmaklklarn

arasndan iterek imenlik araziye drd. Ardndan, parmaklklar st ksmndan


kavrayarak

kendini yukar ekti ve dier tarafa atlad. Kee kemerinin verdii acy dikkate
almayan Silas

silahn kavrayarak imenli yokutan yukar uzun yryne balad.


58

Teabing'in "alma odas", Sophie'nin hayatnda grd hibir alma odasna

benzemiyordu. valyenin, en lks ofis odalarndakilerden en az alt, yedi kat daha


geni,

alma masas, fizik laboratuvar, ariv ktphanesi ve kapal bit pazarnn garip bir

karmn andryordu. Yukardan sarkan avizeyle aydnlatlmt. Usuz bucaksz


yer

karosunun stnde, kitaplarn, sanat eserlerinin, el sanatlarnn ve elektronik cihazlarn

bilgisayarlar, projektrler, mikroskoplar, fotokopi makineleri ve tarayclar altnda


kaybolan

alma masalar vard.

Ayaklarn sryerek odaya girerken utanga grnen Teabing, "Buras balo salonuydu,"

dedi. "Dans etmekle ilgili ufak bir sorunum var."

Sophie tm gecenin, hibir eyin bekledii gibi kmad bir alacakaranlk kuana

dntn hissediyordu. "Hepsi almalarnz iin mi?"

Teabing, "Gerei renmek hayatmn ak oldu," dedi. "Ve en sevdiim metresim

Sangreal."

Kutsal Kse bir kadn, diye dnen Sophie'nin akl, hibir anlam ifade etmeyen
birbiriyle
balantl fikirlerin karmaas iindeydi. "Kutsal Kse olduunu iddia ettiiniz bu
kadnn

sizde bir resmi olduunu sylemitiniz."

"Evet ama bu kadnn Kse olduunu ben iddia etmiyorum. Bunu sa kendisi iddia etti."

Gzleriyle duvarlar tarayan Sophie, "Bu tablo hangisi?" diye sordu

"Hmmm..." Teabing unutmu gibi yapt. "Kutsal Kse. Sangreal. Kadeh." Birden dnp

arkasndaki duvar gsterdi. Oraya Son Akam Yemei'nin iki buuk metre uzunluunda
bir

basks aslmt, yani Sophie'nin az nce bakt resmin ayn. "te orada!" Sophie bir
eyleri

kardna emindi. "Bana az nce gsterdiiniz resmin ayn."

Teabing gz krpt. "Biliyorum, ama bytlm hali ok daha heyecan verici. Sen de

yle dnmyor musun?"

Sophie yardm istercesine Langdon'a dnd. "Ben koptum."

Langdon glmsedi. "Kse'nin gerekten Son Akam Yemei'nde grld ortaya kt.

Leonardo onu gze arpacak bir ekilde tabloya dahil etmiti."

Sophie, "Dur biraz," dedi. "Bana Kutsal Kse'nin bir kadn olduunu sylediniz. Son

Akam Yemei, on erkein gsterildii bir resim."

"yle mi?" Teabing kalarn yukar kaldrd. "Yakndan bak."


Sophie tereddt ederek resmin yanma gidip on figr inceledi ortada sa Mesih,

solunda alt havari ve sanda alt havari. "Hepsi de erkek," diye teyit etti.

"Ya?" dedi Teabing. "Peki Hz. sa'nn sa yannda, onur koltuunda oturana ne demeli?"

Sophie, Mesih'in hemen sandaki figr dikkatle inceledi. Bu kiinin yzne ve

vcuduna bakarken, iinde byk bir aknlk uyand. Omuzlarna dklen kzl salar,

narince kvrlm elleri ve gsleri olduuna dair bir ipucu vard. Bu hi phesiz...
bir

kadnd.

Sophie, "Bu bir kadn!" diye lk att.

Teabing glyordu. "Srpriz, srpriz. nan bana bu bir hata deil. Leonardo cinsler

arasndaki farklar boyamakta bir ustayd."

Sophie gzlerini sa'nn yanndaki kadndan ayramyordu. Son Akam Yemei'nde on

erkek olmas gerekiyor. Bu kadn kim? Sophie bu klasik resmi defalarca grd halde
bu

bariz uyumazl hi fark etmemiti.

Teabing, "Herkesin gznden kaar," dedi. "Bu sahne hakkndaki inancmz o kadar

sabittir ki, zihnimiz uyumazl grmemizi engeller."

Langdon, "Buna skitoma denilir," dedi. "Beyin gl semboller karca bunu bazen
yapar."
Teabing, "Bu kadn fark etmemi olmann bir sebebi de," dedi. "Sanat kitaplarndaki

fotoraflarn ounun 1954 ylndan nce ekilmi olmasdr, o zamanlar ayrntlar hl


kir

katmanlarnn altnda saklyd ve on sekizinci yzylda resmin zerinde beceriksiz eller

tarafndan restorasyon almalar yaplmt. Ama artk fresk, Da Vinci'nin asl


boyad kata

kadar temizlendi." Fotoraf gsterdi, "te."

Sophie resme daha da yaklat. Mesih'in yanndaki dindar ifadeli arbal bir yze
sahip,

kzl sal gen bir kadnd ve ellerini nazike kavuturmutu. Kiliseyi tek bana

paralayacak olan kadn bu mu?

Sophie, "Kim bu kadn?" diye sordu.

Teabing, "Bu kadn hayatm," diye yant verdi. "Magdalal Meryem."

Sophie, ona dnd. "Fahie mi?"

Teabing bu kelime kendisini ahsen yaralam gibi ksa bir nefes ald "Magdalene yle

biri deildi. Bu talihsiz yanl kavram, eski kilisenin balatt karalama


kampanyasndan

miras kald. Tehlikeli srrn -yani Kutsal Kse roln- rtbas etmek iin kilisenin
Magdalal

Meryem'i karalamas gerekiyordu."


"Roln m?"

Teabing, "Dediim gibi," diye aklama yapt. "Eski kilisenin tm dnyay lml
sa'nn

Tanrsal olduuna inandrmas gerekiyordu. Bu yzden Mesih'in dnyevi zelliklerini


anlatan

tm surelerin ncil'den karlmas lazmd. Fakat zellikle bir dnyevi temann


surelerde

srekli yenilenmesi, eski editrlerin cann skmt. Magdalal Meryem." Durdu. "Daha
da

nemlisi, sa Mesih'le olan evlilii."

"Affedersiniz anlayamadm?" Sophie'nin gzleri nce Langdon'a sonra Teabing'e


evrildi.

Teabing, 'Tamamen tarihi kaytlara dayanyor," dedi. "Ve Da Vinci bu gerein


kesinlikle

farkndayd. Son Akam Yemei, zellikle izleyicisinin yzne sa ile Magdalalnn bir
ift

olduunu haykrr."

Sophie freske yeniden bakt.

"Mesih ile Magdalalnn giysilerinin, birbirlerinin aynadaki yansmas gibi olduuna

dikkatini ekerim." Teabing freskin ortasndaki iki figr gsterdi.

Sophie bylenmiti. Elbette giysilerindeki renkler yer deitirmiti. Mesih krmz bir

elbise ile mavi harmani giyerken, Magdalal Meryem elbisesi mavi harmanisi de
krmzyd.

Yin ve yang.

Teabing, "Daha da tuhaf olan ksmna gelecek olursak," dedi. "Mesih ile einin kala

ksmndan birlemi olduunu ve geriye doru karlkl yaslanarak, aralarnda ters bir
boluk

oluturduklarn grrz."

Teabing henz konturlarn zerinden gemeden, Sophie boluu grmt... resmin odak

noktasndaki sekilin su gtrr yan yoktu. Langdon'n az nce Kse, kadeh ve kadn
rahmi

iin izdii sembolle aynyd.

Teabing, "Son olarak," dedi. "Eer Mesih ile Magdalalya insan gibi deil de,

kompozisyon unsurlar olarak bakarsan, baka bir biimin ortaya ktn greceksin."

Durdu. "Alfabedeki bir harf."

Sophie ilk bakta grmt. Harfi okumak, onu olduundan hafife almak gibi olacakt.

Birden Sophie'nin resimde grebildii tek ey bu harf olmutu. Resmin tam ortasnda,

koskocaman kusursuz bir M harfi belirginleiyordu.

Teabing, 'Tesadf olamayacak kadar mkemmel, yle deil mi?" diye sordu.

Sophie hayrete dmt. "Neden orada?"

Teabing omuzlarn silkti. "Komplo teorisyenleri bu harfin Matrimonio ya da Magdalal


Meryem'i temsil ettiini sylyorlar. Dorusunu istersen, bundan hi kimse emin deil.
Emin

olunan tek ey orada sakl duran M harfi. Kse'yle ilgili saysz eserde sakl bir M harfi

vardr... filigran olarak, resmin altnda sakl olarak ya da kompozisyonda yanlsamalar


yaratarak. Ama elbette en belirgin M harfi, Sion Tarikat'nn eski Byk stat Jean

Cocteau'nn yapt, Londra'daki suna ssleyen Paris'li Meryem'inde grlr."

Sophie ald bilgiyi dnp tartt. "Mesih'in Magdalal ile olan evliliinin kant
olduu

iddia edilemese de, gizli M harflerinin merak uyand olduunu itiraf etmeliyim."

st kitaplarla dolu, yakndaki bir masaya doru ilerleyeni Teabing, Hayr, hayr"
dedi.

"Daha nce de sylediim gibi, Mesih ile Magdalal Meryem'in evlilikleri tarihi
tutanaklarn

bir paras." Kitap koleksiyonunu kartrmaya balamt. "Ayrca sa'nn evli bir adam

olmas, ncildeki bekr sa grnden ok daha mantkl."

Sophie, "Neden?" diye sordu.

Teabing kitaplarn kartrrken konumay ksa sreliine de Langdon, "nk Mesih


bir

Yahudiydi," dedi. "Ve o zamanlardaki kltr, Yahudi bir erkein bekr kalmasn

yasaklyordu. Yahudi geleneklerine gre evlenmemek aypt, Yahudi bir babann olu
iin

uygun bir e bulmas zorunluydu. Eer sa evli olmasayd, ncil ayetleri bundan mutlaka

bahseder ve normal olmayan bekrlnn bir aklamasn yapard."

Teabing bulduu koca bir kitab kendine doru evirdi. Deri kapl bask, dev bir atlas
byklndeydi. Kapakta yle yazyordu: Gnostig lahileri. Teabing kapa kaldrarak

atnda Langdon ile Sophie yanna gittiler. Sophie eski yazlardan alnma benzeyen

bytlm pasaj fotoraflarn grebiliyordu, el yazsyla yazlm yrtk prtk


papirsler.

Eski dili tanmamt ama yan sayfada tercmeleri yazyordu.

Teabing, "Bunlar daha nce bahsettiim Nag Hammadi ve Lut Gl yazmalar," dedi.
"En

eski Hristiyan kaytlar. Ne yazk ki ncil'deki ayetlerle uyumuyorlar." Kitabn orta


ksmn

aarak, parmayla bir pasaj iaret etti. "Filippos Suresi balamak iin iyi bir yer."

Sophie pasaj okudu:

Ve Kurtarc'nn yolda Magdalal Meryem'dir. sa, onu tm mritlerden daha fazla

sever ve genellikle onu dudaklarndan perdi Dier mritler bu duruma ierler ve

knadklarn ifade ederlerdi. Ona, "Neden onu hepimizden daha fazla seviyorsun?"

derlerdi.

Okuduklar Sophie'yi artmt ama kesin bir yarg uyandrmyorlard. "Evlilik


hakknda

hibir ey sylemiyor."

"Au contraire." lk satr gsteren Teabing glmsedi. "Herhangi bir Arami uzman sana
o

gnlerde yolda kelimesinin, e anlamnda kullanldn syleyecektir."


Langdon ban sallayarak onaylad.

Sophie ilk satn tekrar okudu. Ve Kurtarc'nn yolda Meryem'dir.

Teabing kitab kartrarak dier pasajlar gsterdi. Magdalal Mesih'in romantik bir

ilikisi olduunu gren Sophie olduka armt. Pasajlar okurken, kklnde

bykbabasnn kapsn hnla alan kzgn papaz hatrlamt.

Kapy aan kk Sophie'ye ters bir bak frlatan papaz, "Buras Jacques Saunire'in
evi

mi?" diye sormutu. "Bu yazs hakknda onunla konumak istiyorum." Papaz bir
gazeteyi

tutuyordu.

Sophie, bykbabasn arm ve iki adam alma odasna girerek, kapy

kapatmlard. Bykbabam gazeteye bir ey mi yazd? Sophie hemen mutfaa koup,


sabah

gazetesinin sayfalarn kartrmaya balamt. kinci sayfadaki makalede


bykbabasnn

ismini grmt. Okudu. Sophie yazlan her eyi anlayamamt ama sanki, papazlarn
basks

altndaki Fransz Hkmeti'nin, Mesih'in Magdalal Meryem isimli bir kadnla


sevitiini

konu edinen sa'nn Son Gnah adl bir Amerikan sinema filmini yasaklad
anlatlyordu.

Bykbabas makalesinde kilisenin kstahlk yaptn ve yasaklamakla hata ettiini

sylemiti.
Papazn tepesinin attna armak gerekir, diye dnd Sophie.
"Bu pornografi! Dine saygszlk!" diye baran papaz alma odasndan frlayarak, n

kapya ynelmiti. "Bunu nasl onaylarsn? Bu Amerikal Martin Scorsese Tanr'ya

kfrediyor, kilise onun Fransa'da hibir ekilde isim yapmasna izin vermeyecek!"
Papaz

dar karken kapy arkasndan arparak kapatmt.

Bykbabas mutfaa girdiinde, Sophie'nin elinde gazeteyle kalarn attn


grmt.

"Hzl davranmsn."

Sophie, "Sence sa Mesih'in kz arkada m vard?"

"Hayr hayatm, ben kilisenin bize hangi fikirleri benimseyip benimsemeyeceimizi

dayatmamal dedim."

"Mesih'in kz arkada var myd?"

Bykbabas bir sre sessiz kalmt. "Olsayd ok mu kt olurdu?"

Sophie dndkten sonra omuzlarn silkiniti. "Bence sakncas yok."

Sir Leigh Teabing hl konuuyordu. "Seni Mesih ile Magdalal Meryem'in


birlikteliine

dair saysz referansla skmayacam. Modern tarihiler bunu clkn kartncaya kadar

aratrdlar. Yine de bir eyi belirtmek isterim." Baka bir pasaj gsterdi. "Bu
Magdalal
Meryem Suresi'nden."

Magdalal adn tayan bir sure olduunu bilmiyordu. Metni okudu:

Ve Petros dedi ki: "Kurtarc bizim bilgimiz olmayan bir eyi gerekten bir kadnla m

konutu? Hepimiz imdi o kadn m dinleyeceiz? O kadn bize tercih mi etti?"

Ve Levi cevap verdi. "Petros, sen her zaman abuk sinirlenen biri olmusundur. imdi

senin o kadnla bir rakip gibi uratn gryorum. Eer Kurtarc, onu deerli

klmsa, sen kim oluyorsun da o kadn reddediyorsun? Elbette Kurtarc o kadn ok


iyi

tanyor. Onu bizden daha fazla sevmesinin nedeni bu."

Teabing, "Bahsettikleri kadn," dedi. "Magdalal Meryem. Petros onu kskanyordu." .

"Mesih, Meryem'i tercih ettii iin mi?"

"Sadece bu deil. in ciddiyeti sevgiden ok daha bykt. Surenin bu ksmnda


Mesih'in

yaknda yakalanp, armha gerileceinden phe ettii anlatlr. Bu yzden Magdalal

Meryem'e kendisi ldkten sonra kilisesini nasl devam ettireceine dair talimatlar
verir.

Sonu olarak Petros bir kadnn arkasnda ikinci srada bulunmaktan tr


honutsuzluunu
dile getirir. Zannedersem Petros cinsiyet ayrmcl yapyordu."

Sophie duyduklarm kavramaya alyordu. "Bu Aziz Petros deil mi? Mesih'in
kilisesini

ina ettii kayalk."

"Ayn ama iin iinde bir bityenii var. Deitirilememi olan bu dizelere gre sa,

Hristiyan Kilisesi'nin kurulu direktiflerini Petros'a vermemiti. Verdii kii Magdalal

Meryem'di."

Sophie, ona bakt. "Yani Hristiyan Kilisesi'nin bir kadn tarafndan devam ettirileceini

mi sylyorsunuz?"

"Plan buydu. sa ilk feministti. Kilisesinin Magdalal Meryem'e emanet edilmesini

istemiti."

Son Akam Yemei'ne iaret eden Langdon, "Ve Petros'un bu konuda bir rahatszl

vard," dedi. "Buradaki Petros. Da Vinci'nin onun Magdalal Meryem'e duyduu hislerin

bilincinde olduunu anlayabilirsin."

Sophie'nin bir kez daha nutku tutulmutu. Resimde Petros tehditkr bir ekilde
Magdalal

Meryem'e doru eiliyor ve bak gibi tuttuu eliyle onun boynunu kesiyormu gibi

yapyordu. Kayalklar Bakiresi'ndeki ayn tehditkr el hareketi!

Petros'un yanndaki havarileri iaret eden Langdon, "Ve burada," dedi. "Biraz netameli
gibi, deil mi?"
Sophie gzlerini ksarak baktnda, havarilerin arasndan bir el ktn grd. "Bu el
bir

haner mi tutuyor?"

"Evet. Yine de biraz garip, eer kollar sayarsan bu elin... hi kimseye ait olmadn

greceksin. Vcudu yok. Belirsiz."

Sophie'nin akl fazlasyla karmt. "Affedersiniz, ben tm bunlarn Magdalal


Meryem'i

nasl Kutsal Kse yaptn hl anlayamadm?"

Teabing yeniden, "Aha!" diye bard. "te asl mesele de bu!" Bir kez daha masaya

dnerek, geni bir izelge kartt ve Sophie'nin nne at. Ayrntl bir ecere
grlyordu.

"ok az kii Magdalal Meryem'in sa'nn sa kolu olmasnn yan sra, zaten gl bir
kadn

olduunu bilir."

Sophie imdi soyaacnn baln grebiliyordu.

BENJAMIN A LES

Soyaacnn st ksmlarnda bir yeri gsteren Teabing, "Magdalal Meryem burada,"

dedi.
Sophie armt. "Benjamin Hanedan'ndan biri miydi?" Teabing, 'Tamamen," dedi.

"Magdalal Meryem soylu biriydi." "Ama ben Magdalal Meryem'in fakir olduu
izlenimini

edinmitim." Teabing ban iki yana sallad. "Gl aile balarnn kantlarn yok
etmek iin

Magdalaly bir fahie gibi tantmlard."

Sophie kendini yeniden Langdon'a bakarken buldu, o da tekrar ban sallad. Sonra

Teabing'e dnd. "Peki ama Magdalal Meryem'in soylu olmasnn eski kilise iin ne
gibi bir

sakncas

vard?"

Britanyal glmsedi. "Sevgili ocuum, kiliseyi bu kadar kayglandran Magdalal

Meryem'in soylu olmas deil, yine soylu bir kan tayan sa ile birlikte olmasyd.
Bildiin

gibi Matta ncil'inde bize Mesih'in Davut Hanedan'ndan geldii sylenir. Ayn zamanda
Kral

Sleyman'n -Yahudi Kral- torunudur. sa, gl Benjamin Hanedan'ndan biriyle


evlenerek

iki soylu kan birbirine harmanlam oldu, bylece tahtta yasal iddia edebilecek ve
Sleyman

zamannda olduu gibi krallklar canlandracak potansiyel bir siyasi birlik yaratmt."

Sophie sonunda onun bunu asl konuya balayacan sezinlemiti.

Teabing imdi heyecanl grnyordu. "Kutsal Kse efsanesi, asil kan anlatan bir
efsanedir. Kse hikyesinde bahsedilen 'sa'nn kan ile dolu olan kadeh' ...aslnda
Magdalal

Meryem'i anlatr... Mesih'in soylu neslini tayan kadn rahmini."

Kelimeler Sophie'nin aklna kaznmadan nce balo salonunda yanklanarak geri dnm

gibiydi. Magdalal Meryem, sa Mesih'in soylu neslini mi tayordu? "Ama sa'nn nasl
nesli

olur, onlarn?..." Durup Langdona bakt.

Langdon tebessm etti. "ocuklar olmalyd."

Sophie donup kalmt.

Teabing, "uraya bakn," diye veryansn etti. "nsanlk tarihindeki en byk rtbas
buydu.

sa Mesih evlenmekle kalmam, ayn zamanda baba olmutu. Tatlm, Magdalal


Meryem,

Kutsal Kse'ydi. sa Mesih'in asil nesli ile dolu olan kadehti. Soyu tayan rahim ve
kutsal

meyvenin kt zm bayd."

Sophie kollarndaki tylerin diken diken olduunu hissediyordu. "Ama bu kadar byk
bir

sr, bunca yl boyunca nasl sakl kalm?"

Teabing, 'Tanr akna!" dedi. "Kesinlikle sakl tutulmad! sa Mesih'in soylu nesli, tm

zamanlarn en ok anlatlan efsanesidir... Kutsal Kse. Magdalal Meryem'in hikyesi


yzyllarca her trl mecaz ve lisan kullanlarak avaz avaz dnyaya ilan edildi.
Gzlerini

atn anda onun hikyesini her yerde grebilirsin."

Sophie, "Peki Sangreal Belgeleri?" diye sordu. "Onlar da Mesih'in soylu neslini

ispatlyorlar m?"
"Evet."

"O halde Kutsal Kse efsanesi tamamyla soylu nesille ilgili."

Teabing, "Harfi harfine," dedi. "Sangreal kelimesi San Greal'den gelir... ya da Kutsal

Kse'den. Ama Sangreal kelimesinin en eski blnme ekli farklyd." Teabing bir
msvedde

kdna yazarak, Sophie'ye uzatt.

Sophie, onun yazdn okudu.

Sang Rea1

Sophie o anda tercmeyi fark etmiti.

Sang Real aslnda Asil Kan anlamna geliyordu.


59

New York'taki Lexington Caddesi'nde bulunan Opus Dei merkezinin lobisindeki erkek

resepsiyon grevlisi telefonda Piskopos Aringarosa'nn sesini duyunca armt. "yi


geceler

efendim."

Allmadk bir ekilde endieli konuan piskopos, "Bana mesaj brakan oldu mu?" diye

sordu.

"Evet efendim. Aradnza ok memnun oldum. Size dairenizden ulaamadm. Yarm

saat kadar nce acil bir telefon mesaj aldnz."

"yle mi?" Ald haberle rahatlam gibiydi. "Arayan kii ismini brakt m?"

"Hayr efendim, sadece bir numara." Santral numaray verdi.

"lke kodu otuz m? Fransa'nn kodu yle deil mi?"

"Evet efendim, Paris arayan kii onunla hemen balant kurmanzn ok nemli olduunu

syledi."

"Teekkr ederim. Bu telefonu bekliyordum." Aringarosa grmeyi, hemen bitirdi.

Resepsiyon grevlisi ahizeyi yerletirirken, Aringarosa'nn telefon hattndan neden


czrtl

sesler geldiini merak etti. Piskoposun gnlk plan, onun bu hafta sonu New York'ta

olacan gsteriyordu ama sesi dnyann bir ucundan geliyor gibiydi. Resepsiyon
grevlisi

omuzlarn silkti. Piskopos Aringarosa son birka aydr olduka tuhaf davranyordu.

Fiat, Romadaki Ciampino Charter Havaalan'na yaklarken Aringarosa, cep telefonum

ekmemi olmal, diye dnd. retmen bana ulamaya alyordu. Aringarosa


telefonu

kard iin endielenmekle beraber, retmen'in Opus Dei merkezini aramakta


saknca

grmememden iaret almt.

Bu gece Paris'te iler yolunda gitmi olmal.

Aringarosa numaray evirirken, yaknda Paris'te olaca iin canlanyordu. afak

skmeden ayak basm olacam. Aringarosa'nn kiralad uak Fransa'ya gitmek iin
onu

bekliyordu. Bu saatte ticari havayolu irketlerini kullanmay dnemezdi, zellikle de


evrak

antasndakileri gznnde bulundurduunda.

Hat almaya balamt.

Bir kadn sesi cevap verdi. "Direction Centrale Police Jdiciaire"

Aringarosa tereddt etti. Bu beklenmedik bir eydi. "Ah, evet... Benden bu numaray
aramam istenmi."

Kadn, "Qui tes-vous?" dedi. "sminiz?"

Aringarosa ismini verip vermemek konusunda kararszd. Fransa adli polisi mi?

Kadn, "sminiz monsieur?" diye srar etti.

"Piskopos Manuel Aringarosa."

"Un moment." Hatta bir klik sesi duyuldu.

Uzun bir bekleme sresinin ardndan, sert ve kaygl sesiyle bir baka adam telefonu

cevaplad. "Piskopos, sonunda size ulatma ok memnun oldum, Sizinle tartmamz

gereken pek ok konu var."


60

Sangreal... Sang Real... San Greal... Asil Kan... Kutsal Kse.

Hepsi i ie gemiti.

Kutsal Kse Magdalal Meryem... sa Mesih'in asil soyunun annesi. Sophie sessiz balo

salonunda durup Robert Langdon'a bakarken, yeni bir dalgann zihnini kartrmaya

baladn hissediyordu. Teabing ile Langdon bu gece masaya ne kadar delil koyarsa,

bulmaca o kadar belirsizleiyordu.

Bir kitap rafn kartran Teabing, "Anlayacan hayatm," dedi. "Kutsal Kse
hakkndaki

gerei dnyaya anlatmak isteyen tek kii Leonardo deildi. sa Mesih'in asil soyu, ok
sayda

tarihi tarafndan geni kapsaml biimde anlatlmtr." Parman dzinelerce kitabn

stnde gezdirdi.

Ban yana een Sophie kitap isimlerine gz gezdirdi.

TAPINAKI KEF:

sa'nn Gerek Kimliinin Gizli Bekileri

KAYMAKTAI KAVANOZU TAIYAN KADIN:


Magdalal Meryem ve Kutsal Kse

DZELERDEK TANRIA

Kutsal Diiyi Geri stemek

Kitaplarn arasndan kaln kapakl, yrtk prtk birini karp, Sophie'ye uzatan Teabing,

"En ok duyulan bu olmal," dedi. Kapakta yle yazyordu:

KUTSAL KAN, KUTSAL KSE

Alklanan Uluslararas En ok Satan

Sophie ban kaldrp bakt. "Uluslararas en ok satan m? Ben bunu hi duymadm."

"Sen daha kktn. Bin dokuz yz seksenlerde ortal fena halde kartrmt. Bana

gre yazarlar incelemelerinde baz belirsiz boluklar brakm ama temel iddialar
olduka

kuvvetli, ayrca sonunda sa'nn bir nesli olduu fikrini aa karm oldular."

"Kilisenin bu kitaba tepkisi nasl oldu?"

"Elbette ok fkelendiler. Ama bu beklenen bir eydi. Her eyde nce, Vatikan bu srr

drdnc yzylda rtbas etmeye almt. Hal Seferleri'nin bir sebebi de buydu.
Bilgileri

toplayp, yok etmek. Magdalal Meryem'in eski kilisenin erkeklerine kar oluturduu
tehdit

ykcyd Mesih'in kilise kurma grevini verdii kadn olmakla kalmyor, kilisenin yeni
ilan

ettii ilahn aslnda lml nesiller dnyaya getirdiinin fiziksel ispatn tayordu.
Magdalal

Meryem'in gcne kar kendini korumak isteyen kilise, onu bir fahie olarak tantt ve
sa'nn

onunla evlendiine dair tm delilleri saklad. Bylece sa'nn yaayan vrisleri


bulunduu ve

lml bir peygamber olduunu iddia edecek kimse kalmayacakt."

Sophie ban sallayan Langdon'a bakt. "Sophie bunu dorulayan tarihi deliller olduka

salam."

Teabing, "tiraf etmeliyim ki," dedi. "ddialar mthi ama bu rtbas olayna bavurmak

iin kiliseyi harekete geirecek gl unsurlar vard. Halkn kanban renmesi


durumunda,

kilisenin sreklilii mmkn deildi. Mesih'in bir ocuunun var olmas, sa'nn

Tanrsallna ve dolaysyla kendini, Tanr katna ulamann ve cennet krallna


girmenin

tek yolu olarak ilan eden Hristiyan Kilisesi'ne zarar verecekti."


Aniden Teabing'in kitaplarndan birinin srtn iaret eden Sophie, "Be yaprakl gl,"

dedi. Gl aac kutunun stndeki kabartmayla ayn desen.

Langdon'a gz atan Teabing srtt. "Gznden hibir ey kamyor. Yeniden Sophie'ye

dnd. "Bu tarikatn Kse semboldr. Magdalal Meryem. smi kilise tarafndan

yasakland iin onu pek ok gizli takma isimle andlar Kadeh, Kutsal Kse ve Gl."
Durdu.

"Gln, Vens'' be keli yldz ve klavuz Pusula Gl'yle balar vardr. Bu arada

kelimesi ngilizce, Franszca, Almanca ve dier pek ok dilde birbirine benzer."

Langdon, "Gl," diye ilave etti. "Ayn zamanda Eros'un anagramdr, yunan cinsel ak

tanrs.'

Teabing konumaya devam ederken, Sophie, Langdon'a hayretle bakt.

"Gl, daima dii cinselliinin en nemli sembol olmutur. lkel tanra mezheplerinde

be yaprak, dii hayatnn be evresini temsil ederdi... Doum, det, annelik, menopoz
ve

lm. Modern alarda iek aan gln, kadnlkla olan balarnn ok daha grsel
olduu

kabul edildi." Robert'a bir gz att. "Belki bunu simgebilimcimiz aklayabilir."

Robert tereddt ediyordu. Fazlasyla uzun srmt.

Teabing, "Ah, Tanrm," diye yaknd. "Siz Amerikallar fazlasyla erdemlik


taslyorsunuz." Yeniden Sophie'ye bakt. "Robert'n geveledii ey, amakta olan iein

kadn cinsellik organna benzedii, insanolunun dnyaya adm att yce iek.
Georgia

O'Keeffe'nin resimlerini grmsen, ne demek istediimi anlarsn."

Yeniden kitap rafn iaret eden Langdon, "Burada asl konu," dedi. Tm bu kitaplarn

ayn tarihi iddiay ispatlad."

"sa bir babayd." Sophie hl emin olamyordu.

Teabing, "Evet," dedi. "Ve Magdalal Meryem, onun asil soyunu tayan rahimdi. Sion

Tarikat gnmze kadar Magdalal Meryem'e Tanra, Kutsal Kse, Gl ve lahi Anne
olarak

tapmtr."

Sophie'nin aklna yeniden bodrum katnda grd ayin gelmiti.

Teabing, 'Tarikata gre," diyerek devam etti. "armh olay srasnda

Magdalal Meryem hamileydi. sa'nn domam ocuunun gvenlii iin Kutsal

Topraklar'dan* kamaktan baka aresi yoktu. Mesih'in gvendii amcas Arimatea'l


Yusuf

un yardmyla Magdalal Meryem, o zamanlar gizlice Gaul olarak bilinen Fransa'ya


gelmiti.

Oradaki Yahudiler arasnda kendine snacak gvenli bir yer buldu. Kzna doum
yapt

yer oras, yani Fransa'yd. smi Sarah idi."


Sophie ban kaldrp bakt. "ocuun ismini gerekten biliyorlar m?"

Bundan ok daha fazlas biliniyor. Yahudi koruyucular Magdalal ile Sarah'nn

hayatlarn dikkatle inceleyip kaleme almlard. Magdalalnn ocuunun Yahudi


krallar -

Davut ve Sleyman- soyundan geldiini unutmamak gerekir. Bu yzden Fransa'daki

Yahudiler Magdalalln kutsal asaleti olduunu kabul ettiler ve ona soylu krallarn atas
olarak

gsterdiler. O dnemde saysz alim Magdalal Meryem'in Fransa'da geirdii gnleri,

Sarah'nn doumu ve gelecek kuaklarn aile aac dahil olmak zere, tarihsel bir dille

yazmt."

Sophie akna dnmt. "sa Mesih'in soyaac m var?"

"Doru. Ayrca Sangreal Belgeleri'nin ke talarndan biri olduu dnlyor. sa'nn

ilk torunlarnn tam eceresi."

Sophie, "Ama sa'nn torunlarn yazan bir ecere varsa ne olacak yani?" diye sordu.
"Bu

hibir eyi kantlamaz. Tarihiler doruluunu ispatlayamazlar."

Teabing kendi kendine gld. "ncil'in gerekliini ispatlayamayacaklar gibi."

"Yani?"
* Filistin.
"Yani tarih daima kazananlar tarafndan yazlr. ki kltr arptnda, kaybeden silinir

ve tarih kitaplarn kazanan taraf yazar... kendi davalarn ycelten ve kaybeden dman

kk dren bir tarih. Napolyon bir zamanlar, 'Tarih, zerinde anlamaya varlan bir

masaldan baka nedir ki?' demiti." Glmsedi. "Tarih, yaps itibariyle daima tek
tarafl bir

tutanaktr."

Sophie hi byle dnmemiti.

"Sangreal Belgeleri, sa hikyesinin dier yzn anlatr. Sonunda hikyenin hangi

tarafna inanacan imanna ve kiisel takdirine baldr, ama en azndan bilgiler


gnmze

kadar gelmitir. Sangreal Belgeleri, on bin sayfalk bilgi ierir. Sangreal hazinesinin
grg

tanklar, drt dev kasada tandklarn sylemilerdir. Bu kasalarda Purist


Belgeleri'nin

olduu sanlmaktadr... sa'nn ilk inanlar tarafndan yazlan, Constantine ncesi

deitirilmemi binlerce sayfalk belge. sa'dan tamamyla insan bir retmen ve


peygamber

diye bahsediyorlard. Ayrca hazinenin bir ksmnn efsanevi 'Q' Belgeleri'nden -


Vatikan'n

bile var olduuna inandn itiraf ettii el yazmalar- olutuu sylentiler arasndadr
ddia

edildiine gre, kendi el yazsyla yazlmsa retileri."


"sa'nn kendi el yazs m?"

Teabing, "Elbette," dedi. "Mesih kendi papazlnn tarihini neden tutmasn? O gnlerde

pek ok kii bunu yapard. Hazinenin iinde inanlan bir baka belge de Magdalal
Gnl

diye bilinen el yazmalar. Magdalal Meryem'in sa ile olan ilikisini, armha geriliini

Fransa'da geirdii gnleri anlatan kendi yazlar."

Sophie bir sre sessiz kald. "Bu drt sandk belge, Tapnak valye'nin Sleyman

Mabedi'nin altnda bulduu hazine mi?"

"Kesinlikle. valyeleri bu denli gl klan belgeler. Tarih boyunca saysz Kse

aratrmasna konu olan belgeler."

"Ama Kutsal Kse'nin Magdalal Meryem olduunu sylemitiniz. eer insanlar


belgeleri

aryorlarsa, neden Kutsal Kse'yi aradklarn sylyorsunuz?"

Teabing gz ucuyla ona bakarken, ifadesi yumuuyordu. "nk Kutsal Kse'nin

sakland yerde bir lahit var."

Darda rzgr aalar arasnda uulduyordu.

Teabing artk daha alak sesle konuuyordu. "Kutsal Kse aray, aslnda Magdalal

Meryem'in kemikleri nnde diz kme araydr. Dlanan birinin, kayp kutsal diinin

ayaklar dibinde dua etmek iin klan bir yolculuk."


Sophie birden meraklanmt. "Kutsal Kse'nin sakland yer... bir mezar m?"

Teabing'in ela gzleri buulanmt. "yle. Magdalal Meryem'in cesedinin ve onun

gerek hayat hikyesi yazan belgelerin bulunduu bir mezar. Kutsal Kse aray, her
zaman

iin Magdalal aray olmutur. Sulanan Kralie, ailesinin hakl iktidar talebinin
kantyla

birlikte gmld."

Teabing kendini toparlarken, Sophie biraz dnd. Bykbabas hakkndaki bunca ey

hl bir anlam ifade etmiyordu. Sophie sonunda, "Tarikat yeleri," dedi. "Bu kadar yl

sresince, Sangreal Belgeleri'yle Magdalal Meryem'in mezarn korumak grevini mi


yerine

getirdi?"

Evet, ama kardeliin daha nemli bir grevi daha vard... nesli korumak. sa'nn soyu

srekli tehlike altndayd. Eski kilise, onun neslinin artmasndan, Mesih ile Magdalal
srrnn

aa kmasndan ve temel retilerine meydan okumasndan korkuyordu... kadnlarla

arkadalk etmeyen ve cinsel iliki kurmayan ilahi bir Mesih." Duraksad. Her eye
karn

sa'nn nesli, on beinci yzyldaki cesur bir harekete kadar Fransada gizlice oald.
Fransz

asillerinden biriyle evlenildi ve Merovingian Hanedan diye bilinen bir soy olutu."
Bu haber Sophie'yi artmt. Fransa'daki her renciye Merovingia terimi retilirdi.

"Merovingianlar Paris'i kurdular."


"Evet. Kse efsanesinin Fransa'da bu kadar nl olmasnn nede de bu. Vatikan'n Kse

araylar, aslnda bu asil hanedan yelerini gizlice yok etme giriimleridir. Kral
Dagobert'i

duydun mu?"

Sophie bu ismi tarih dersindeki tyler rpertici bir hikyeden yle byle hatrlyordu.

"Dagobert bir Merovingian kralyd, yle deil mi? Uyurken gzlerinden


hanerlenmiti."

"Kesinlikle. Vatikan'n Pepin d'Heristal ile ortak suikast giriimi, On yedinci yzyl

sonlar. Dagobert'in cinayetiyle Merovingian Hanedan neredeyse yok oluyordu.


Bereket

versin ki, Dagobert'in olu Sigisbert saldrdan kamay baarm ve nesli devam
ettirmiti.

Aileye daha sonra Godefroi de Bouillon da eklenmiti... Sion Tarikat'nn kurucusu."

Langdon, 'Tapnak valyeleri'ne," dedi. "Sangreal Belgeleri'ni Sleyman Mabedi'nin

altndan almalarn syleyen adam. Bylece Merovingianlarn sa Mesih ile kan ba

olduunun ispatn elinde bulunduracakt."

ini ar ar eken Teabing ban sallad. "Gnmzdeki Sion Tarikat'nn ciddi bir

vazifesi var. Onlarn yk kat ar. Kardelik Sangreal Belgeleri'ni korumak


zorunda.

Magdalal Meryem'in mezarn korumak zorundalar. Ve elbette sa soyunu yetitirip,


korumak
zorundalar... Merovingian Hanedan'ndan gnmze kadar gelen birka soylu yeyi."

Kelimeler bolukta asl kald. Sophie kemikleri yeni bir tr gerekle yanklanyormu
gibi

tuhaf bir titreme hissetti. Gnmze kadar yaam olan sa torunlar. Bykbabasnn
sesi

yine kulana fsldamaya balamt. Prenses, sana ailen hakkndaki gerei


anlatmalym.

Vcudunu bir rperti kaplad.

Asil kan.

nanamyordu.

Prenses Sophie.

"Sir Leigh?" Uan kelimeleri duvardaki dahili haberleme sisteminden czrdayarak

ykseldiinde Sophie yerinden srad. "Acaba mutfakta bana bir sre elik edebilir
misiniz?"

Teabing vakitsiz kesinti yznden kalarn att. Cihazn yanna dmeye bast. "Rmy,

bildiin gibi misafirlerimle ilgileniyorum. Eer mutfaktan baka bir eye ihtiya
duyarsak

kendimiz alabiliriz. Teekkrler ve iyi geceler."

"Odama ekilmeden nce sizinle grmem gerekiyor efendim. Ltfen."


Teabing sylenerek dmeye bast. "abuk ol Rmy."

"Evle ilgili bir mesele efendim. Misafirlerin duymas ho olmayabilir."

Teabing inanamyormu gibi bakyordu. "Sabaha kadar bekleyemez mi?"

"Hayr efendim. Sorum bir dakikanz bile almayacak."

Teabing gzlerini yuvarlayarak Langdon ile Sophie'ye bakt. "Bazen kimin kime hizmet

ettiini merak ediyorum." Dmeye yeniden bast. "Hemen geliyorum Remy. Gelirken
bir ey

getirmemi ister misin?"

"Sadece baskdan kurtaracak zgrlk efendim."

"Remy hl yanmda almann tek sebebinin ok lezzetli biberli bonfile piirmek

olduunun farknda msn?"

"Tevecchnz efendim. Tevecchnz."


61

Prenses Sophie.

Teabing'in koltuk deneklerinin koridorda giderek azalan tkrtlarn dinlerken, Sophie

iinden bir eylerin koptuunu hissediyordu. Uyumu bir halde arkasn dnnce, bo
balo

salonunda Langdon ile karlat. Langdon, onun akln okuyormuasna, ban iki yana

sallyordu.

"Hayr Sophie," diye fsldarken, gzleriyle adeta onu temin ediyordu. "Bykbabann

tarikatta olduunu ve sana ailen hakknda bir sr vermek istediini rendiimde ayn
dnce

benim de aklmdan geti. Ama bu imknsz." Langdon durdu. "Saunire bir Merovingian
ismi

deil."

Sophie rahatlamas m yoksa hayal krkl duymas m gerektiine karar veremedi.


Daha

nce Langdon, ona annesinin gen kzlk soyad gibi allmadk bir soru sormutu.
Chauvel.

Sorunun anlam

imdi ortaya kmt. Gergin bir ifadeyle, "Peki ya Chauvel?" diye sordu.

Langdon bir kez daha ban iki yana sallad. "zgnm. Bunun senin iin baz sorular
cevaplayacan biliyorum. Merovingianlarn sadece iki balants kald. Onlarn da soy

isimleri Plantard ve Saint-Clair. Her iki aile de saklanyor, tarikat tarafndan korunuyor

olmallar."

Sophie isimleri iinden tekrarladktan sonra ban hayr anlamnda sallad. Ailesinde

Plantard ya da Saint-Clair adnda kimse yoktu. imdi akntya kar krek ektiini

hissediyordu. Bykbabasnn kendisine aklamak istediklerini anlamaya, Louvre'da

olduundan daha yakn deildi. Bykbabasnn o akamst ailesinden hi


bahsetmemi

olmasn diledi. Eski yaralar yeniden amt. ldler Sophie. Geri gelmeyecekler.
Annesinin

uyumas iin geceleri ona ninni sylemesini, babasnn omuzlarnda gezdirmesini,

bykannesiyle erkek kardeinin yeil gzleriyle ona bakp glmsemelerini hatrlad.


Hepsi

gitmiti. Geriye yalnzca bykbabas kalmt.

Ve imdi o da gitti. Yalnzm.

Sessizce Son Akam Yemei'ne dnen Sophie, Magdalal Meryem'in kzl salarna ve

sakin gzlerine bakt. Kadnn ifadesinde, sevdii birini kaybetmenin yansmas


grlyordu.

Bunu Sophie de hissedebiliyordu.

"Yumuak bir sesle, "Robert?" dedi.

Langdon, ona yaklat.


"Leigh'in Kse hikyesinin her yerde olduunu sylediini biliyorum ama ben bu gece
ilk

kez duydum."

Langdon teselli edici bir tavrla elini omzuna atmak istiyor gibi bakt ama kendini tuttu.

"Hikyeyi daha nce duydun Sophie. Herkes duymutur. Sadece duyduumuz zaman fark

etmeyiz."

"Anlamyorum."

"Kse hikyesi her yerde var ama gizli bir ekilde. Kilise, Magdalal Meryem'den

bahsetmeyi yasakladnda, onun hikyesi ve nemi daha tedbirli kanallarla gelecek


kuaklara

aktarlmalyd... mecaz ve sembolizm ieren kanallarla."

"Elbette. Sanat."

Langdon Son Akam Yemei'ni iaret etti. "Mkemmel bir rnek. Gnmze kadar gelen

pek ok sanat, edebiyat ve mzik eseri gizlice Magdalal Meryem'le sa'nn hikyesini

anlatr."

Langdon, ona ksaca Da Vinci, Botticelli, Poussin, Bernini, Mozart ve Victor Hugo'nun

yasaklanan kutsal diinin arandn fsldayan almalarn anlatt. Sir Gawain ve


Yeil

valye, Kral Arthur ve Uyuyan Gzel gibi efsaneler, Kse alegorileriydi. Victor
Hugo'nun
Notre Dame'n Kamburu ve Mozart'n Sihirli Flt' Mason sembolleri ve Kse
srlaryla

doluydu.

Langdon, "Bir kez Kutsal Kse'yi aramaya baladn m," dedi. "Her yerde onu grrsn.

Resimlerde. Mzikte. Kitaplarda. Hatta izgi filmlerde, ocuk parklarnda ve sevilen

filmlerde."

Langdon, Mickey Mouse saatini kaldrarak, Walt Disney'in yapt ite hayat boyunca

Kse hikyesini gelecek nesillere aktarmaya altn syledi. Disney yaad


mddete,

'modern zamann Leonardo da Vincisi' diye vlmt. Her iki adam da yaadklar
zamann

tesinde, yetenekli birer sanat, gizli cemiyet yeleri ve en nemlisi akac insanlard.

Leonardo gibi Walt Disney de sanatna gizli mesajlar ve semboller yerletirmeye


baylrd.

Eitimli bir simgebilimci, eski Disney filmi seyrederken bir kinaye ve mecaz yamuruna

tutulduunu hissederdi.

Disney'in ou gizli mesaj din, pagan mitleri ve eziyet gren tanra hikayeleriyle ilgili

olurdu. Disney'in Sinderella, Uyuyan Gzel ve Pamuk Prenses gibi masallar yeniden
ele

almas bir tesadf deildi -hepsi de bir kutsal diinin hapsedilmesini anlatyordu.
Ayrca

Pamuk Prensesteki zehirli elmann -zehirli elmadan srk alan prensesin kendinden
gemesi-

Havva'nn Cennet Bahesi'nden kovulmasna ak bir gnderme olduunu anlamak pek


de zor

deildi. Uyuyan Gzel'deki Prenses Aurora ise -ifreli ismi "Gl" idi ve onu kt
caddan

korumak iin ormann derinliklerinde saklanyordu- ocuklar iin yazlm bir Kse

hikayesiydi.

Disney'in irket imajna karn, alanlarnn elenceli bir yan vard ve sanatlar
Disney

rnlerine gizli semboller kartrmaya baylrlard. Langdon rencilerinden birinin


Aslan

Kral DVD'sini snfa getirdii gn unutamyordu. renci filmi bir sahnesinde

dondurduunda, Simba'nn bann stnde uuan toz taneciklerinin belirgin bir ekilde

SEKS kelimesini oluturduu grlyordu. Langdon bunun pagan cinselliine yaplan


bir

gnderme olmak yerine, izgi film sanatsnn ocuka akas olduunu dnse de,

Disney'in sembolizm anlayn kmsememek gerektiini renmiti. Kk

Denizkz'ndaki dini semboller tanra ile ylesine zdeleiyordu ki, tesadf olmas
mmkn

deildi.

Langdon, Kk Denizkz'n ilk grdnde, Ariel'in denizin altndaki evindeki resmin,

on yedinci yzyl sanatlarndan George de la Tour'un Tvbekar Magdalal -yasakl

Magdalal Meryem'e hrmeten yaplm nl bir tablo- tablosunun ayns olduunu ve


tm
dekorun doksan dakika boyunca aka sis'in, Havva'nn, balk tanra Pisces'n ve
tekrar

tekrar Magdalal Meryem'in kutsallna sembolik gndermeler yaptn fark edince


nefesi

kesilmiti. Kk Denizkz'na verilen Ariel isminin, kutsal diiyle gl balar vard


ve aya

Kitab'ndaki "kuatma altnda! Kutsal ehir" ile ayn anlamdayd. Ve elbette Kk

Denizkz'nn dalgalanan kzl salar bir tesadf deildi.

Koridordan koltuk deneklerinin sesleri duyulan Teabing, allmadk biimde canl

admlarla yryordu. alma odasna giren ev sahibinin yz sertti.

Souk bir sesle, "Aklama yapsan iyi olur Robert," dedi. "Bana kar drst

davranmadn."
62

Soukkanlln bozmamaya alan Langdon, "Leigh, suu benim stme atyorlar,"

dedi. "Beni tanrsn. Kimseyi ldremem."

Teabing'in sesi yumuamamt. "Robert, Tanr akna, seni televizyonda gsteriyorlar.

Yetkililerin seni aradn biliyor muydun?"

"Evet."

"O zaman gvenimi suistimal ettin. Buraya gelerek beni tehlikeye atmana ve evimde

saklanabilmek iin Kse hakknda sorular sormana aryorum."

"Ben kimseyi ldrmedim."

"Jacques Saunire ld ve polis senin yaptn sylyor." Teabing zgn grnyordu.

"Sanata o kadar katkda bulunan biriydi ki..."

"Efendim?" Uak alma odasnn kapsnda, Teabing'in arkasnda ellerini kavuturmu

bir halde duruyordu. "Onlara yolu gstereyim mi?"

"Ben yaparm." Teabing topallayarak alma odasnda yrd, cam kaplarn kilidini
at

ve arka baheye giden yolu gsterdi. "Ltfen arabanza binip, buray terk edin."
Sophie yerinden kprdamad. "Elimizde clef de vote hakknda bilgi var. Tarikatn kilit

ta."

Birka saniye ona bakan Teabing alayc bir tavr taknd. "mitsiz bir hile Robert, onu
ne

kadar aradm biliyor."

Langdon, "Syledikleri gerek," dedi. "Bu gece buraya geliimizin nedeni, seninle kilit

tan konumaya geldik."

Uak mdahale etti. "Buray terk edin yoksa yetkililere haber vereceim."

Langdon, "Leigh," diye fsldad. "Yerini biliyoruz."

Teabing'in sert tutumu bozuluyor gibiydi.

Rmy odann ortasna doru sert admlarla yrd. "Hemen gidin! Yoksa zor

kullanmak..."

Arkasn dnp, laf uann azna tkayan Teabing, "Rmy!"dedi. "Bize biraz izin
ver."

Uan az ak kalmt. "Efendim? Kar kmak zorundaym. Bu insanlar..."

"Bu konuyla ben ilgileneceim." Teabing koridoru gsteriyordu

ok etkisi altndaki birka saniyenin ardndan Rmy, ban ne eerek azarlanm bir
kpek gibi dar kt.

Ak kaplardan gelen serin akam rzgrnda Teabing, yzndeki tedbirli ifadeyle


Sophie

ile Langdon'a dnd. "Bylesi daha iyi. Kilit ta hakknda ne biliyorsunuz?"

Teabing'in alma odasnn dndaki sk taflanlarn arasnda saklanan Silas silahna

sarlm, cam kapdan ieri bakyordu. Birka dakika nce evin etrafnda dolarken,
Langdon

ile kadn geni alma odasnda konuurlarken grmt. O harekete geemeden,


koltuk

denekli bir adam ieri girip, Langdon'a barmaya balam, kaplan iterek am ve

misafirlerinden gitmelerini istemiti. Sonra kadn kilit tandan bahsetmi ve her ey

deimiti. Bartlar fsltlara dnmt. Tutumlar yumuamt. Ve cam kaplar


abucak

kapanmt.

imdi taflanlarn arasna saklanan Silas, camdan ieri bakyordu. Kilit ta evin iinde
bir

yerlerde. Silas bunu hissedebiliyordu.

Konuulanlar duymaya can atarken, karanln iinde cama biraz daha yaklat. Onlara

be dakika sre tanyabilirdi. Kilit tann yen aklamazlarsa, ieri girip onlara zorla

syletecekti.

alma odasndaki Langdon, ev sahibinin aknln hissediyordu.


Sophie'ye bakan Teabing, "Byk stat m?" diyerek yutkundu. " Jaques Saunire mi?"

Onun gzlerindeki aknl gren Sophie ban sallad.

"Ama bunu bilemezsin!"

"Jacques Saunire benim bykbabamd."

Teabing koltuk deneklerinin stnde sendelerken, ban sallayarak yan Langdon'a gz

att. Teabing yeniden Sophie'ye dnd. "Bayan Neveu, nutkum tutuldu. Eer bu
doruysa,

kaybnz iin gerekten zgnm. tiraf etmem gerekiyor ki, Paris'te tarikat yesi
olabilecek

kiilerin bir listesini tutmutum. Pek oklaryla birlikte Jacques Saunire de bu


listedeydi.

Ama Byk stat diyorsunuz kabullenmek zor." Teabing bir sre sessiz kaldktan sonra

ban iki yana sallad. "Yine de mantkl gelmiyor. Bykbabanz tarikatn Byk
stat' olsa

ve kilit tan kendisi yaratm olsa bile, onu nasl bulacanz size asla sylemedi.
Kilit ta

kardeliin nihai hazinesine giden yoldur. Torunu olun ya da olmayn, bu bilgiye


ulamaya

yetkili deilsiniz."

Langdon, "Bay Saunire bilgiyi devrederken lmek zereydi," dedi. ok az seenei

vard."
Teabing, "Seenee ihtiyac yoktu," diyerek kar kt. "Ayn srr bilen snhaux
daha

var. Sistemin gzellii burada. lerinden biri Byk stat'la terfi eder ve aralarna
yeni bir

snchal alarak, kilit ta srrm paylarlar."

Sophie, "Sanrm haberleri tamamen dinlememisiniz," dedi. "Bykbabamn yan sra,

bugn nemli Parisli daha ldrld. Hepsi birbiriyle balantl gibi grnyor."

Teabing'in az ak kalmt. "Ve siz de onlarn ey olduunu dnyorsunuz..."

Langdon, "Snchaux," dedi.

"Ama nasl? Katilin Sion Tarikat'nn en st drt yesinin birden kimliklerini renmesi

imknsz! Bana bakn, ben onlar yllardr aryorum ama hl bir yenin ismini bile

bilmiyorum. snchaux ile Byk stat bulup ayn gn iinde ldrdklerine


inanmak

biraz zor."

Sophie, "Sanrm bilgiyi bir gn iinde edinmiler," dedi. "Kulaa, iyi planm bir
suikast

gibi geliyor. Organize cinayet rgtleriyle mcadele etmek iin kullandmz bir
tekniktir.

DCPJ belirli bir gruba kar harekete gemek isterse, aylarca onlar dinleyip gzetleriz,
tm

barol oyuncularn tespit eder ve hepsini ayn anda ele geiririz. ban ban
yakalamak.

Lideri olmayan grup kargaaya der ve dier bilgileri ak verir. Birinin, en bataki
kiilerin

kilit tann yerini aklayacan umarak sabrla izlemesi ve sonra saldrm olmas

muhtemel."

Teabing ikna olmua benzemiyordu. "Ama kardeler asla konumazlar. Gizlilik


yeminleri

var. leceklerini bilseler bile."

Langdon, "Kesinlikle," dedi. "Yani eer srr asla aklamadlar ve ldrldlerse..."

Teabing yutkundu. "O zaman kilit tann yeri sonsuza dek kaybolacakt!"

Langdon, "Ve beraberinde," dedi. "Kutsal Kse'nin yeri."

Langdon'n azndan kan kelimelerle Teabing'in vcudu adeta salland. Ardndan daha

fazla ayakta durmaya mecali yokmu gibi, kendini bir sandalyeye brakp, pencereden
dar

bakt.

Yanna giden Sophie yumuak bir sesle konuuyordu. "Bykbabamn iinde bulunduu

durum gznne alnrsa, tamamen mitsizlik iin. de srr, kardeliin dndan birine

geirmeye alt dnlebilir. Gvenebileceini dnd birine. Ailesinden


birine."

Teabing'in benzi atmt. "Ama byle bir saldry yapabilecek kii... kardelik hakknda
bunca bilgiyi renebilecek biri..." Durdu, farkl bir korku duymaya balamt. Tek bir
gcn

ii olabilir. Bu tip bir sznty ancak tarikatn en eski dman yapabilir."

Langdon ban kaldrd. "Kilise."

"Baka kim olabilir? Roma yzyllardr Kse'yi aryor."

Sophie kuku duyuyordu. "Bykbabam kilisenin ldrdn mi dnyorsunuz?"


Teabing, "Kilisenin kendisini korumak iin tarihte iledii ilk cinayet bu deil. Kutsal

Kse'nin beraberindeki belgeler ok tehlikeli ve kilise onlar yllardr yok etmek


istiyor," diye

yantlad.

Langdon, Teabing'in, bu belgeleri elde etmek iin kilisenin insani alenen ldrd

iddiasn kabullenmekte glk ekiyordu. Yeni r ve kardinallerin ou ile tanm olan

Langdon, onlarn asla bir suikast planlamayacak, dinine derinden bal adamlar
olduklarn

biliyordu. Tehlikeler ne olursa olsun.

Sophie'nin de aklndan benzer dnceler geiyor gibiydi. Tarikat yelerinin kilise

dndan biri tarafndan ldrlmeleri olas deil mi? Kse'nin gerekten ne olduunu

bilmeyen biri? Her eyden nce sann Kadehi ekici bir hazine. Hazine avclar ok
daha az

iin bile cinayet iliyor."

Teabing. 'Tecrbelerimden rendiim kadaryla," dedi. "nsanlar ulamak istediklerini

elde etmekten ok, korktuklarnn balarna gelmemesi iin daha byk tehlikeleri gze

alrlar. Ben bu suikastta tarikata kar mitsiz bir saldr sezinliyorum."

Langdon, "Leigh," dedi. "nermede paradoks var. Katolik papazlar, eer bu belgelerin

sahte olduklarna inanyorlarsa, onlar bulup yok etmek amacyla neden tarikat yelerini

ldrsnler?'
Teabing kkrdayarak gld. "Harvard'n fildii kuleleri seni yumuatm Robert. Evet,

Roma'daki papazlarn iman ok kuvvetli ve bu yzden inanlar, kutsal saydklar her


eye

kar kan bu belgeler de dahil olmak zere, her trl felakete kar koyabilir. Ama ya

dnyann geri kalan? Kesin itikat sahibi olmayanlara ne olacak? Dnyadaki


zorbalklara

bakp bugn Tanr nerede diyenlere ne olacak? Kilise skandallarna bakp kendi
papazlarnn

ocuklara cinsel taciz yaptn saklamak iin yalan syleyen bu adamlar kim oluyor da
sa

hakkndaki gerei konutuklarn iddia ediyor, diyenlere ne olacak?" Teabing durdu.


"Bu

insanlar Robert bilim kilisenin sa hikyesinin yalan olduunu ispatladnda,


kendilerine

anlatlan en byk hikyenin, tm zamanlarn en ok satan hikyesi olduunu


dnecekler."

Langdon cevap vermedi.

Teabing, "Belgeler ortaya karsa sana ne olacan syleyeyim," dedi "Vatikan iki bin

yllk tarihinde grlmemi bir inan kriziyle karlaacak."

Uzun bir sessizliin ardndan Sophie, "Ama bu saldrnn sorumlusu ise, neden imdi

harekete getiler? Neden bunca yldan sonra? Tarikat Sangreal Belgeleri'ni sakl tutuyor.

Kiliseye tehdit oluturmuyorlar ki."


Skntyla iini eken Teabing, Langdon'a bakt. "Robert sanrm sen tarikatn son

hamlesini biliyorsundur?"

Langdon dnd anda nefesinin kesildiini hissetti. "Biliyorum."

Teabing, "Bayan Neveu," dedi. "Kilise ile tarikat arasnda yllardr szl bir anlama

vard. Kilise tarikata saldrmayacak, tarikat da Sangreal Belgeleri'ni gizli tutacakt."


Durdu.

"Ama tarikat tarihinin bir blmnde srr aklamak iin yaplan bir plan hep vardr.

Tarihteki o zel gn geldiinde kardelik sessizlii bozmay ve Sangreal Belgeleri'ni


dnyaya

aklayp, sa Mesih'in gerek hikyesini haykrarak en byk zaferine ulamay


planlamtr."

Sophie sessizce Teabing'e bakyordu. Sonunda o da oturdu "Ve siz bugnn yaklatn

m dnyorsunuz? Yani kilise bunu biliyor mu?

Teabing, "Speklasyon," dedi. "Ama ok ge olmadan belgeleri bulmak iin kiliseyi

saldrya tevik edebilecek bir olaslk."

Langdon, Teabing'in sylediklerinin akla yatkn olmasndan huzursuzlanmt. "Sence

kilise gerekten tarikatn gizli tarihini renmi olabilir mi?"

"Neden olmasn... eer kilisenin tarikat yelerinin kimliklerini rendiini

varsayabiliyorsak, o halde mutlaka planlarn da renmi olmal. Kesin tarihi


bilmeseler bile,
batl inanlar onlar bu yargya gtrm olabilir."

Sophie, "Batl inanlar m?" diye sordu.


Teabing, "Kehanet," dedi. "Byk bir deiiklik andayz. Yakn zaman nce bin yl

sona erdi ve onunla birlikte iki bin yllk Balk Burcu a da kapand... ayn zamanda

Mesih'in burcu. Herhangi bir astroloji simgebilimcisinin syleyecei gibi, Balk


Burcu'na

gre, insana ne yapmas gerektii yksek makamlarca sylenmelidir, nk insan


kendisi iin

neyin iyi olduunu dnme yeteneine sahip deildir. Dolaysyla hararetli bir din
devri

yaanmtr. Fakat imdi, Kova Burcu a'na giriyoruz, bu burca gre insan gerei

renecek ve kendi adna dnme yeteneine sahip olacaktr. Aradaki ideolojik


deiim ok

byk ve gereklemeye balad."

Langdon rperdiini hissetti. Astrolojik kehanetler onun iin hibir zaman ilgin ya da

kayda deer olmamt ama kilisede yakn takipileri olduunu biliyordu. "Kilise bu
gei

dnemine Zamann Sonu diyor."

Sophie pheyle bakyordu. "Dnyann sonu gibi mi? Kyamet mi?'

Langdon, "Hayr," diye cevap verdi. "Bu ortak bir yanlg Pek ok dinde Zamann

Sonu'ndan bahsedilir. Bahsedilen dnyann sonu deil, an sonudur, sa'nn doumuyla

balayan Balk a iki bin yl srd kapanan bin ylla sona erdi. imdi Kova a'na
getik,

Zamann Sonu geldi."


Teabing, "Kse tarihilerinin ou," diye ekledi. "Tarikat sahiden gerei aklamay

planlyorsa, tarihin bu annn sembolik adan uygun olacana inanyor. ou tarikat


uzman,

ki bunlara ben de dahilim, kardeliin yapaca aklamann yeni bin ylla akacan

tahmin ediyordu. yle olmad ortada. Kabul etmek gerekir ki, Roma takvimi astrolojik

tarihlerle tam olarak uyumaz, bu yzden kehanette baz karanlk alanlar var. Kilise
kesin

tarihin yaklatn ierden mi haber ald yoksa astrolojik kehanet yznden endieye mi

kapld bilemiyorum. Zaten hi nemli deil. Her iki senaryo da kilisenin kendini
mdafaa

etmek iin tarikata kar saldrya ermesinin nedenini aklyor." Teabing kalarn att.
"Ve

inan bana, eer kilise Kutsal Kse'yi bulursa onu yok edecek. Beraberinde belgeleri ve

Magdalal Meryem'in kalntlarn." Gzleri yaarmt. "te o zaman hayatm, yok olan

Sangreal Belgeleri'yle birlikte tm kaytlar kaybolacak. Kilise binlerce yllk tarihi


yeniden

yazmak savan kazanm olacak. Gemi sonsuza dek silinecek."

Sophie yavaa ha eklindeki anahtar sveterinin cebinden kararak Teabing'e uzatt.

Anahtar eline alan Teabing, dikkatle bakt. "Aman Tanrm, Tarikat mhr. Bunu nereden

buldunuz?"

"Bu gece bykbabam lmeden nce bana verdi."


Teabing parmaklarn han stnde gezdirdi. "Bir kilise anahtar m?"

Sophie derin bir nefes ald. "Bu anahtar kilit tana ulamaya yaryor."

Teabing yzndeki inanmayan ifadeyle ban aniden yukar kaldrd. "mknsz! Hangi

kiliseyi atlam olabilirim? Fransa'daki btn kiliseleri aradm!"

Sophie, "Kilisede deildi," dedi. "Bir svire emanet bankasndayd."

Teabing'in heyecanl grnts kaybolmutu. "Kilit ta bir bankada myd?"

"Kasa," diye dzeltti. Bir banka kasas m?" Teabing ban hzla iki yana sallad. "Bu

imkansz. Kilit tann gl iareti altnda sakl olmas gerekiyordu."

Langdon, "yle," dedi. "Be yaprakl gl kabartmal gl aacndan bir kutunun iinde

saklyd."

Teabing iyice afallamt. "Siz kilit tan

grdnz m?"

Sophie ban sallad. "Bankaya gittik."

Gzleri korkuyla dolan Teabing yanlarna yaklat. "Dostlarm, bir eyler yapmalyz.

Kilit ta tehlikede! Onu korumak bizim grevimiz peki ya baka anahtarlar varsa?
Mesela

ldrlen snchaux'larda? Eer kilise de sizin yaptnz gibi bankaya girebilirse..."


Sophie, "O zaman ok ge kalm olurlar," dedi. "Kilit tan biz aldk."

"Ne! Kilit tan sakland yerden kardnz m?"

Langdon, "Endielenme," dedi. "Kilit ta iyi bir yerde sakl."


"Umarm, fazlasyla iyi bir yerdedir!"

Kendini tutamadan srtan Langdon, "Aslnda," dedi. "Koltuunun altndaki tozlar hangi

sklkta temizlediine bal."

Chateau Villette'in dnda esen rzgr artm ve pencerenin yanna emekleyerek


yaklaan

Silas'n cppesini havalandrmt. Konuulanlarn ounu duyamad halde, kilit ta

kelimesi pek ok kez camdan dar szmt.

eride.

retmen'in szleri kelimesi kelimesine aklndayd. Chateau Villette'ye gir. Kilit tan
al.

Kimseye zarar verme.

imdi Langdon ile dierleri aniden baka bir odaya geerek, alma odasnn klarn

sndrmlerdi. Silas avna yaklaan bir panter gibi cam kapya doru, srnerek
ilerledi.

Kilitli olmadklarn grnce ieri girerek, kaplan arkasndan sessizce kapatt. Dier
odadan

gelen bouk sesleri duyabiliyordu. Silah cebinden karan Silas emniyeti at ve


koridorda

ilerlemeye balad.
63

Temen Collet, Leigh Teabing'in garaj yolunun banda tek basma durmu, heybetli eve

bakyordu. Issz. Karanlk. Saklanmak iin iyi bir yer. Collet yarm dzine adamnn
sessizce

itlerin etrafn sardn grd. zerinden ap, evi birka dakika iinde
kuatabilirlerdi.

Langdon, Collet'nin adamlarnn ani baskn yapmas iin daha uygun bir yer seemezdi.

Sonunda telefonu aldnda, Collet, Fache'yi kendisi aramak zereydi.

Fache, gelimelerden Collet'nin tahmin ettii kadar memnun deildi. "Neden kimse bana

Langdon'n yerini tespit ettiimizi sylemedi?"

'Telefonda gryordunuz ve..,"

"Tam olarak neredesin Temen Collet?"

Collet, ona adresi verdi. "Arazi, Teabing isimli bir ngilize ait. Langdon buraya gelmek

iin hatr saylr bir yol kat etmi, ara gvenlik kapsnn ardnda. eriye zorla
girildiine

dair bir belirti yok, yani Langdon ev sahibini tanyor olabilir."

Fache, "Geliyorum," dedi. "Yerinizden ayrlmayn. Bu meseleyle ahsen ilgileneceim."


Collet'nin az bir kar ak kald. "Ama yzbam, yirmi dakika uzaktasnz! Hemen

harekete gememiz gerekli. Onu keye sktrdm. Toplam sekiz adamm var. Drd
tfekli,

dierlerinin tabancas var."

"Beni bekleyin."

"Yzbam, ya ierde Langdon birini rehin almsa? Ya bizi grp yaya kamaya karar

verirse? imdi harekete gememiz gerek! Adamlarm pozisyonlarn ald ve hazr


bekliyorlar."

Temen Collet, harekete gemek iin benim gelmemi bekleyeceksiniz. Bu bir emirdir."

Fache telefonu kapatmt.

Hayret iindeki Temen Collet, telefonunu kapatt. Fache ne diye beklememi istiyor?

Collet cevab biliyordu. Sezilerinin kuvvetli olmasyla n yapmasna ramen, Fache


gururuna

fazlasyla dkn biriydi. Fache tutuklama vesilesiyle itibarn artrmak istiyor.

Televizyonlarda Amerika kadar kendi yznn de gsterilmesini istiyordu. Patron gelip


gn

kurtarana kadar Collet'nin vazifesi kaleyi kollamakt.

Beklerken, Fache'nin gecikmesinin baka bir nedeni aklna geldi. Hasar kontrol.

Emniyet tekilatnda, bir kaan tutuklanmas sadece bir nedenden tr geciktirilirdi,

phelinin suundan emin olmadklar zamanlarda. Fache, Langdon'n aradmz adam

olmadndan m
pheleniyor? Bu dnce korkutucuydu. Yzba Fache, Langdon'

tutuklamak iin o gece herkesi seferber etmiti... Interpol bile cinayet zanlsn aryordu.

Ayrca Fransz televizyonunda tannm bir Amerikaly cinayet suuyla haksz yere

yarglarsa, bu iin siyasi sonularndan Bezu Fache bile kurtulamazd. Eer Fache imdi
bir

hata yaptn fark etmise, Collet'ye harekete gememesini sylemesi mantkl olurdu.

Fache'nin ihtiya duyaca son ey Collet'nin masum bir ngilizin zel mlkne yldrm

baskn yaparak Langdon' silah zoruyla almasyd.

Collet bununla birlikte, Langdon'n masum olmasnn davadaki en garip paradokslardan

birini akladn fark ediyordu: Kurbann torunu Sophie Neveu, neden katil zanlsna
yardm

etmiti? Langdon'n haksz yere sulandn bilmedii mddete tabii. Fache bu gece

Sophie'nin tuhaf tutumunu aklamak iin tm aklamalar dnmt. Bunlara,


Saunire'in

tek vrisi olan Sophie'nin gizli Robert Langdon' miras paras iin bykbabasn

ldrmeye ikna etmi olmas da vard. Saunire bundan phelendiyse, polise P. S.


Robert

Langdon' bul, diye bir mesaj brakm olabilirdi. Collet iin iinde baka bir i
olduundan

emindi. Sophie Neveu, bylesine alak bir ie karmayacak kadar gvenilir biriydi.

"Temenim?" Ajanlardan biri koarak yanna geldi. "Bir araba bulduk.

Collet, ajann peinden garaj yolunun yaklak elli metre arkasn yrd. Ajan, yolun
kar
tarafndaki geni banketi iaret etti. Orada, allklar arasnda siyah bir Audi,
neredeyse
grnmeyecek biimde park edilmiti. Kiralk araba plakas vard. Collet kaportay
tuttu. Is

hl hissediliyordu. Hatta scakt.

Collet, "Langdon bununla gelmi olmal," dedi. "Araba kiralama irketini arayn.
alnm

m renin."

Peki efendim."

Parmaklklarn bulunduu taraftan bir baka ajan, Collet'ye seslendi. Temenim, una
bir

bakar msnz?" Collet'ye bir ift gece gr gzl uzatt "Garaj yolunun bitimindeki

korulua bakn."

Collet gzl tepeye doru kaldrd ve gr ayarlaryla oynad. Yeilimsi ekiller

yavaa belirginlemeye balamt. Garaj yolundaki virajdan balayarak, yukar doru


takip

etti ve korunun olduu yerde durdu. Bakakalmt. Orada, aalarn arasnda zrhl bir
kamyon

duruyordu. Collet'nin o gece Zrih Emanet Bankas'ndan ayrlmasna izin verdii


kamyonun

aynyd. Bunun bir eit garip rastlant olmasn diliyor, ama olmadn biliyordu.

Ajan, "Her ey ortada," dedi. "Langdon ile Neveu bankadan bu kamyonla kamlar."
Collet'nin sesi kesilmiti. Barikatta durdurduu zrhl kamyonun ofrn dnd.
Rolex.

Gitmek iin sabrszlanmas. Yk kasasn kontrol etmedim.

Collet bankadan birinin Langdon ile Sophie'nin bulunduu yer hakknda yalan syleyip,

kamalarna yardmc olduunu fark etmiti. Ama kim? Ve neden? Belki de Fache, bu
yzden

Collet'nin henz harekete gemesini istemiyordu. Belki de Fache bu akamki olaya


Langdon

ile Sophie'den daha fazla kiinin kartn dnyordu. Peki Langdon ve Sophie zrhl

kamyonla geldiyse, siyah Audi'yle kim geldi?

Yzlerce kilometre gneyde, kiralk bir Beechcraft Baron 58 Tiren Denizi stnden

kuzeye doru uuyordu. Gkyz sakin olduu halde, her an midesinin bulanabileceini

hisseden Piskopos Aringarosa, elinde koltuun arkasndaki torbayla hazr bekliyordu.


Paris'le

yapt grmenin bekledii telefonla ilgisi yoktu.

Kk kabinde tek bana oturan Aringarosa, parmandaki altn yz dndrd ve

duyduu korku ve mitsizlik hislerini bastrmaya alt. Pariste her ey ters gitti.
Gzlerini

kapayan Aringarosa, Bezu Fachenin durumu dzeltebilmesi iin bir dua okudu.
64

Divanda oturan Teabing, kucandaki tahta kutuyu bebek beii gibi tutarken, kapaktaki

zenle ilenmi gl kabartmasna hayranlkla bakyordu. Bu gece hayatmn en tuhaf ve


en

sihirli gecesi oldu.

Teabing'in banda, Langdon ile yan yana duran Sophie, "Kapa an," diye fsldad.

Teabing glmsedi. Bana acele ettirme. Kilit tan arayarak geirdii yllardan sonra,
bu

ann her salisesinin tadn kartmak istiyordu. Avucunu tahta kapan stnde
gezdirirken,

kabartmal iein dokusunu hissediyordu.

"Gl," diye fsldad. Gl, Magdalaldr, Kutsal Kse'dir. Gl, yolu gsteren pusuladr.

Teabing kendini sersemlemi gibi hissediyordu. Kilit tan arad yllar boyunca,
Fransa'daki

tm kiliselerin ve katedrallerin gizli geitlerine, gl pencerelerin altndaki yzlerce


kemere

bakmt. La clef de vote... Gl iaretinin altndaki ta anahtar.

Teabing yavaa kapan kilidini aarak, kaldrd.

Baklar sonunda kutunun iindekiyle karlat anda, bunun kilit ta olabileceini


anlamt. Birbiriyle balantl dner harflerle bezenmi ta bir silindire bakyordu.
Grd

nesne ona artc derecede tandk geliyordu.

Sophie, "Da Vinci'nin gnlklerine bakarak tasarland," dedi. " Bykbabamn hobisi

bunlar yapmakt."

Elbette, diye dnd Teabing. Eskizlerini ve taslaklarn grmt. Kutsal Kse'ye

gtren anahtar bu tan altnda yatyor. Teabing nazike tuttuu ar kripteksi kutudan

kaldrd. Silindirin nasl alacana dair ufak fikri olmamasna ramen, kendi kaderinin

iinde durduunu hissediyordu. mitsizlie kapld anlarda Teabing hayatn adad


bu

arayn dllendirilip dllendirilmeyeceini sorgulamt. Artk bu pheler sona


ermiti

Eski kelimeleri duyabiliyordu... Kse efsanesinin douunu:

Vous ne trouvez pas le Saint-Graal, c'est le Saint-Graal qui vos trouve.

Kse'yi sen bulamazsan, Kse seni bulur.

Ve bu gece inanlmaz bir ekilde, Kutsal Kse'yi bulmak iin gerekli olan anahtar, n

kapsndan ieri girmiti.

Sophie ile Teabing kripteks ile oturup, sirkeden, harflerden ve ifrenin ne


olabileceinden

bahsederlerken, Langdon gl aac kutuya daha iyi bakabilmek iin, odann arka
tarafndaki
aydnlk bir masaya gtrd. Teabing'in az nce syledii szler, Langdon'n zihninde

tekrarlyordu.

Kse'nin anahtar gl iaretinin altnda gizli.

Langdon kutuyu a tutarak, gl kabartmasn inceledi. Ahap ileri ve kabartmal

mobilyalar sanattaki uzmanlk alanna girmese de, Madrid yaknlarndaki spanyol

manastrnn mozaik kapl nl tavannn, yapmndan yzyl sonra dklerek,


keiler

tarafndan alttaki svaya yazlan kutsal metinleri aa karttn hatrlyordu.

Langdon gle bir kez daha bakt.

Gln altnda.

Sub Rosa.

Sr.

Koridorda duyduu bir arpma sesi Langdon'n arkasn dnmesine neden oldu,

Teabing'in ua gemi olmalyd. Langdon yeniden kutuya dnd. Gl karp

karamayacan dnrken parmaklarn kabartmann kenarlarnda gezdiriyordu, ama

iilik mkemmeldi. Gl ilemekle, zerine yerletirildii ii oyulmu katman arasna


keskin

bir bak sokabileceini dnd.


Kutuyu aarak, kapan iini inceledi. Girinti knts yoktu. Kutunun pozisyonunu

deitirdiinde k, kapan altnda ve tam ortasnda kk delie benzeyen bir eyi

aydnlatmt. Langdon kapa kapatarak, kabartmal sembol st tarafndan inceledi.


Delik

yoktu.

inden gemiyor.

Kutuyu masann stnde brakarak, gzleriyle oday arad ve tutturulmu bir kt


destesi

grd. Atas alarak kutunun yanna gitti. Kapa ap, delii yeniden inceledi. Atas

dzletirip bir ucunu dikkatle delikten ieri soktu. Nazike itti. Fazla kuvvet
harcamasna

gerek kalmamt. Masann stne den bir eyin sesini duymutu. Bakmak iin kapa

kapatt. Yapboz paralarna benzeyen kk bir tahta parasyd. Tahta gl kapaktan


karak,

masann stne dmt.

Sesi soluu kesilen Langdon, kapakta gln kt noktaya bakyordu. Oraya, kusursuz

bir el tarafndan, daha nce hi grmedii bir dilde drt satrlk bir metin kaznmt.

Sami dili karakterlerine benziyor, diye dnd Langdon ama lisan tanyamadm.

Arkasnda hissettii ani bir hareket dikkatini ekmiti. Bana yedii apansz bir darbe
onu
dizlerinin stne yuvarlamt.

Yere derken, silah tutan, soluk bir hayaletin etrafnda dolatn grdn sand.

Ardndan her taraf simsiyah oldu.


65

Sophie Neveu emniyet tekilatnda alt halde o geceye kadar kendisine hi silah

dorultulmamt. imdi bakmakta olduu silah, uzun beyaz sal, devasa bir Albino'nun

soluk elinde duruyordu. rktc krmz gzlerle Sophie'ye bakyordu. zerine giydii
yn

cppe ve belindeki ip kuakla, ortaadan kalma papazlar andryordu. Sophie, adamn


kim

olduu konusunda tahmin yrtemedii halde Teabing'n, iin arkasnda kilisenin yer
ald

hakkndaki phelerine sayg duymaya balamt.

Kei bouk sesiyle, "Ne iin geldiimi biliyorsunuz," dedi.

Sophie ile Teabing, saldrgann istei zere kollarn havaya kaldrm bir halde
divanda

oturuyorlard. Langdon inleyerek yerde yatyordu. Kei gzlerini derhal Teabing'in

kucandaki kilit tana evirdi.

Teabing'in meydan okuyan bir sesi vard. "Bunu aamazsn."

Silahn bir Sophie'ye bir Teabing'e eviren kei, biraz daha yaklaarak, "retmen'im

ok aklldr," diye cevap verdi.

Sophie, Teabing'in uann nerede olduunu merak ediyordu. Robertn dtn


duymad m?

Teabing, "retmen'in kim?" diye sordu. "Belki sorunu parayla zebiliriz,"

Kse'ye paha biilemez." Biraz daha yaklat.

Teabing, keiin bacandan akan kann topland bileini gstererek, sakin bir tonla,

"Kanaman var," dedi. "Ve topallyorsun."

Teabing'in yan banda duran metal koltuk deneklerini gsteren kei, Senin gibi,"
diye

yantlad. "imdi kilit tan bana ver." Teabing akn bir sesle, "Sen kilit tan biliyor

musun?" diye sordu.

"Benim ne bildiimi bo ver. imdi yavaa ayaa kalk ve onu bana ver.

"Ayaa kalkmakta glk ekiyorum."

"ok iyi. Kimsenin ani hareket yapmamasn tercih ederim."

Teabing sa eliyle koltuk deneklerinden birini, sol eliyle kilit tan tuttu. Ar silindiri

sol eliyle tarken yalpalayarak ayaa kalkt ve sonra sa koltuk deneinin zerine
doru

eildi.

Kei dorudan Teabing'in bana doru tuttuu tabancasyla ona otuz santim kadar

yaklat. Kei silindire doru uzanrken, Sophie kendini son derece aresiz
hissediyordu.

Teabing, "Baaramayacaksn," dedi. "Bu ta ancak uygun kii aabilir."

Uygun kiinin kim olduuna Tanr karar verir, diye dnd Silas,

Kolu titremeye balayan koltuk denekli adam, "Biraz ar," dedi "Hemen almazsan,

korkarm yere dreceim!" Tehlikeli bir ekilde salland.

Silas ta almak iin ne doru adm att, fakat o bunu yapt srada koltuk denekli
adam

dengesini kaybetmiti. Koltuk denei kaynca, sa yanma doru yklmaya balad.


Hayr!

Ta kurtarmak iin atlan Silas, bu srada silahn indirmiti. Ama kilit ta ondan uzaa
doru

hareket ediyordu. Adam sa tarafa derken, sol eli arkaya gitti ve silindir avucundan
kayarak

koltuun stne frlad. Ayn anda, adamn altndan kayan koltuk denei havada geni
bir

kavis izerek Silas'n bacana doru yneldi.

Koltuk denei kee kemerine arptnda, taze yaralarna batan kancalar Silas'n

bedenine muazzam bir ac vermiti. ki bklm kalan Silas dizlerinin stne knce,

kemerin daha da batmasna neden olmutu. Kulaklar sar edecek bir sesle patlayan
silahtan

kan kurun, Silas yere derken kimseye zarar vermeden deme tahtalarna
saplanmt.
Silahn kaldrp, yeniden ate etmeye frsat bulamadan, kadnn tekmesini enesine
yedi.
Garaj yolunun sonunda duran Collet patlama sesini duymutu. Bouk ate sesi,

damarlarndaki kann hzlanmasna neden oldu. Fache yola km olduundan,


Langdon' bu

gece tek bana yakalama hayalleri zaten suya dmt. Ama Fache grevini ihmal
ettii

gerekesiyle onu Yrtme Tetkik Kurulu'nun nne kartrsa, Collet'nin ii bitecekti.

Evde bir silah patlad! Ve sen garaj yolunun sonunda m bekledin?

Collet gizli baskn ansnn oktan katn biliyordu. Ama ayn zamanda orada bir
saniye

daha hibir ey yapmadan durursa, sabaha meslek hayat diye bir ey kalmayacan da

biliyordu. Mlkn demir kapsna bakarken kararn verdi.

"Aa indirin."

Robert Langdon sersemlemi bann derinliklerinde silah sesini duymutu. Ayrca bir
de

feryat duymutu. Kendi feryad m? Kafatas arkasndan matkapla deliniyormu gibi

hissediyordu. Yaknlarda bir yerlerde, insanlar konuuyorlard.

Teabing, "Neredeydin sen?" diye baryordu.

Uak telala ieri girmiti. "Neler oldu? Aman Tanrm! Bu kim? Polisi arayacam."

"Kr olas! Polisi arama. Bir ie yara da, git u canavar balayacamz bir eyler
getir."

Sophie arkasndan, "Ve biraz buz," diye seslendi.

Langdon yine kendinden gemiti. Daha ok ses. Hareketler. imdi divanda oturuyordu.

Sophie, onun bana bir buz torbas koymutu. Kafatas aryordu. Sonunda Langdon'n

gzndeki bulanklk gittiinde, yerde yatan birini grd. Hayal mi gryorum? Albino

keiin dev cssesi balanm Ve azna yapkanl bant yaptrlmt. enesi yarlm
ve

sa kalasnn olduu taraf kan iinde kalmt. O da kendine yeni geliyor gibiydi.

Langdon, Sophie'ye dnd. "Bu kim? Ne... oldu?"

Teabing topallayarak yanna geldi. "Acme Ortopedi tarafndan yaplan bir Excalibur

sallayan valye hayatn kurtard."

Ha? Langdon dik oturmaya alt.

Sophie'nin duyarl dokunuu onu kendine getirdi. "Kendine biraz zaman tan Robert."

Teabing, "Korkarm," dedi. "Bayan arkadana iinde bulunduum durumun tatsz

faydalarn gsterdim. Sanrm herkes durumumu hafife alyor.

Langdon oturduu divandan keie bakp, neler olduunu tahmin etmeye alt.

Teabing, "Kee kemer takyordu," diye aklad.


"Ne takyordu?"

Teabing yerde duran kanlanm kancal deri kay gsterdi, "N terbiye kemeri.
Kalasnn

stne takmt. ok dikkatli nian aldm" '"

Langdon ban ovuturdu. Nefis terbiye kemerlerini biljy0 "Ama nasl... bildin?"

Teabing srtyordu. "Hristiyanlk benim uzmanlk alanm Robert baz tarikatlar

duygularn fazlasyla belli ediyorlar." Koltuk deneiyle keiin cppesinden szan


kan

iaret etti. "Bunun gibi mesela."

Ksa sre nce medyada gsterilen Opus Dei yesi Boston'l nl iadamlarn
hatrlayan

Langdon, "Opus Dei," diye mrldand. Endieli is arkadalar bu adamlar paral


takm

elbiselerinin altna terbiye kemerleri taktklar gerekesiyle halkn gz nnde


sulamlard.

Aslnda adamn byle bir ey yapt yoktu. Opus Dei'nin pek ok yesi gibi, bu
iadamlar

da nemsiz kiilerdi ve bedensel ceza ibadetinde bulunmuyorlard. Dindar birer


Katolik,

ocuklarna bal birer baba ve cemaatin mdavim yeleriydiler. Ama medya elbette,
onlarn

mezheple olan ruhani bana deinir deinmez, mezhebin daha kat olan "asl"
yelerini.. u

anda Langdonn nnde yatan kei gibi yelerini sayp dkmeye balamt.
Teabing kanl kemere yakndan bakyordu. "Ama Opus Dei neden Kutsal Kse'nin

peinde olsun?"

Langdon bunu dnemeyecek kadar sersemlemiti.


Tahta kutunun yanna yryen Sophie, "Robert," dedi. "Bu nedir' Langdon'n kapaktan

kartt gl kabartmasn tutuyordu.

"Kapaktaki oymal yaznn stnde duruyordu. Alttaki metnin bu kilit tan amak iin

ipucu vereceini sanyorum."

Sophie ile Teabing henz cevap veremeden, bir kilometrelik gar yolunun aasnda

aniden sirenler ve mavi polis klar belirmiti

Teabing kalarn att. "Dostlarm, sanrm bir karar vermemiz gerekiyor. Ve bunu
abuk

yapsak iyi olacak."


66

Collet ile ajanlar, ellerinde silahlaryla Sir Leigh Teabing'in n kapsndan ieri
daldlar.

Dalarak, birinci kattaki tm odalar aramaya baladlar. Kabul salonunun zemininde


bir

kurun delii, biraz kan, kancal tuhaf bir kemer ve ksmen kullanlm yapkanl bant
rulosu

buldular. Birinci kat tamamen bo gibi grnyordu.

Collet, adamlarn ikiye blp bodrum katyla, evin arka tarafn arayaca srada, st

kattan sesler geldiini duydu.

"Yukardalar!"

Geni merdivenlerden koarak yukar kan Collet ve adamlar, karanlk yatak


odalaryla

koridorlardan geerek sesin geldii yere yaklarken, kocaman evi oda oda aradlar.
Sesler,

uzun bir koridorun sonundaki odadan geliyor gibiydi. k yollarn kapatan ajanlar,

koridorda ar admlarla ilerlediler.

Son odaya geldiklerinde, Collet kapnn ardna kadar ak olduunu grd. Sesler
aniden

kesilmi, yerini makine sesini andran bir grlt almt.


Collet kolunu yana kaldrarak iaret verdi. Usulca kapnn nne gelerek k dmesini

at. Dnerek odaya girmi, adamlar arkasndan ieri dalm ve Collet bararak
silahn...

hibir eye dorultmutu. Bo bir misafir odas. El dememi,

Grltl araba motoru sesleri, yatan yanndaki duvara monte edilmi siyah bir

elektronik panelden geliyordu. Collet, evin dier yerlerinde de bunlardan grmt. Bir
eit

dahili haberleme sistemiydi. Hemen yanna gitti. Panelin stnde yaklak bir dzine
dme

vard:

SALON... MUTFAK...AMAIRHANE...KLER

Peki araba sesi hangi cehennemden geldi?

YATAK ODASI... CAMEKNLI ODA... AMBAR

KTPHANE

Ambar! Collet saniyeler iinde aa inmi ve yolun stndeki adamlarndan birini


yanna

alarak arka kapya komutu. Adamlar arka taraftaki imenleri geerek, soluk solua

ypranm gri ambarn nne vardlar. Collet daha ieri girmeden, uzaklaan bir
arabann

motor sesini duyabiliyordu. Silahn ekerek, ieri girdi ve klar at.


Ambarn sa taraf, basit bir atlyeden oluuyordu -im bime makineleri, otomobil

gereleri, bahe malzemeleri. Yakndaki duvarda benzer bir haberleme paneli vard.

Dmelerden biri aa inmi, ierideki sesleri gnderiyordu.

MSAFR ODASI II.

Collet fkeyle gerisin geriye dnd. Haberleme sistemiyle bizi yanlttlar! Ambarn
dier

tarafna baktnda, at ahrlarn grd. At yoktu. Ev sahibinin baka trden beygir


gcn

tercih ettii belli oluyordu; ahrla etkileyici bir araba parkna dntrlmt. Harika
bir

koleksiyondu.. siyah bir Ferrari, yepyeni bir Rolls-Royce, antika bir spor Aston Marti
bir

Porsche 356.

Son ahr botu.

Derhal oraya koan Collet, yerdeki ya lekelerini grd. Arazinin dna kamazlar.

Garaj yolu ve kap, bu gibi durumlar nlemek i devriye arabas tarafndan


kapatlmt.

"Efendim?" Ajan ahrlarn bittii yeri gsteriyordu.


Ambarn arka kaps sonuna kadar almt. Ambarn arkasnda karanlk, amurlu ve

engebeli arazi grlyordu. Kapya koan Collet karanlkta bir eyler grmeye alt.

Grebildii tek ey, uzaktaki ormann zayf glgesiydi. Araba farlar yoktu. Bu aalkl

vadide dzinelerce yangn yolu ve av patikas olmalyd ama Collet onlarn ormana

ulaamayacandan emindi. "Birka adam al ve o blgeye yayln. Yaknlarda bir yerde

aklp kalmlardr. Bu spor arabalar engebeli arazide fazla gidemez.

ey, efendim?" Ajan, pek ok anahtarn asl durduu kancal paneli eriyordu.

Anahtarlarn stnde tandk marka isimleri yazyordu.

DAlMLER..ROLLS-ROYCE...ASTONMARTIN... PORSCHE...

Son anahtar kancas botu.

Collet anahtarn stndeki marka adn okuduunda, bann dertte olduunu anlamt.
67

Java Black Pearl modeli, drt ekerli Range Rover'n dz vitesi dayankl polipropilen

farlar, bir sr arka far ayar ve sa tarafta direksiyonu vard.

Langdon arac kullanmadna memnundu.

Teabing'in ua Rmy, efendisinden ald emirler zerine, Chteau Villette'nin

arkasndaki ay nn aydnlatt arazide, arac olduka etkileyici bir ustalkla idare

ediyordu. Farlarn amadan bir tepeciin stnden gemiti ve imdi araziden


uzaklaarak

uzun bir yokutan aa iniyordu. Uzaklardaki orman siluetine doru gidiyor gibiydi.

Kilit tana iyice sarlan Langdon yolcu koltuunda arkasn dnerek, Sophie ile
Teabing'e

gz att,

Sophie kaygl bir sesle, "Ban nasl Robert?" diye sordu.

Langdon acyla glmsemeye alt. "Daha iyi, teekkrler." Ardan lyordu.

Sophie'nin yannda oturan Teabing, omzunun stnden koltuun arasndaki bagaj

blmesinde bal yatan keie bakt. Kucanda keiin tabancasyla oturan Teabing,
eski bir

fotorafta avnn banda poz veren safariye km bir ngilize benziyordu.


Yllardr ilk kez eleniyormu gibi srtan Teabing, "Bu gece kp gelmene ok
sevindim

Robert," dedi.

"Seni bu ie kartrdm iin zgnm Leigh."

"Oh, ltfen, hayatm boyunca bu ie karmak iin bekledim." Teabing Langdonn

arkasndaki n camdan uzun itlerin glgesine bakt. omzuna hafife dokundu. "Unutma
fren

istemiyorum. ok ihtiya duyarsan el frenini kullan. Ormann iine kadar girmek

istiyorum. Evden bizi grecekleri ekilde bir riske girmemize gerek yok."

Rmy yoku aa inerken, Range Rover' itlerin arasndaki bir boluktan geirmiti.

Ara yalpalayarak zerinde imenlerin bittii patikaya vardnda, nlerindeki aalar


ay

n kesti.

nlerindeki herhangi bir eyi semeye alan Langdon, hibir ey gremiyorum, diye

dnd. Etraf simsiyaht. Aracn sol tarafna aa dallan srttnde Rmy dier
tarafa

doru manevra yapt. Direksiyonu olabildiince dz tutarak otuz metre kadar ilerledi.

Teabing, "Harika i karyorsun Rmy," dedi. "Yeterince uzaklatk sanrm. Robert

uradaki havalandrmann altndaki kk mavi dmeye basabilir misin? Grebiliyor

musun?"
Langdon dmeyi bularak bast.

Yolun stne yaylan zayf san k demeti, patikann her iki tarafndaki allklar
grnr

klmt. Langdon sis farlarn yaktklarn fark etti. Yolu grebilecekleri kadar k
salamakla

birlikte, ormann yeterince iine girdikleri iin bu farlarla uzaktan grnmeyeceklerdi.

Teabing mutlu bir edayla, "Ee, Rmy," dedi. "Farlar atk. Artk hayatmz sana
emanet."

Sophie, "Nereye gidiyoruz?" diye sordu.

Teabing, "Bu yol, ormanda yaklak kilometre kadar devam eder," dedi. "Arazinin

ortasndan geer ve kuzeye doru kavis izer. Suya saplanmaz veya yolu kapayan aa

ktklerine arpmazsak, beinci otoyola sa salim karz."

Sa salim. Langdon baka eyler dnmeye alt. Gzlerini, kilit tahta kutusunun
iinde

gvenle durduu kucana evirdi. Kapaktaki gl kabartmas yerine taklmt. Zihni

karmakark olduu halde, Langdon kabartmay yeniden kartp, altndaki oyma yazy

incelemek iin sabrszlanyordu. Teabing, elini omzuna koyduunda kapaktaki kakmay

kaldrmak zereydi.

Teabing, "Sabrl ol Robert," dedi. "Zplayp duruyoruz ve stelik k yok. Dua edelim
de
bir eyleri krmayalm. Aydnlktayken o lisan tanmadysan, karanlkta daha iyisini
yapamazsn. stersen imdi tek para halinde buradan uzaklamaya konsantre olalm.
Yaknda

bu i iin yeterince vakit bulacaksn."

Langdon, onun hakl olduunu biliyordu. Ban bir kez sallayarak kapa kilitledi.

Arka tarafta balarndan kurtulmaya alan kei, inliyordu. Son aniden tekmelemeye

balad.

Arkasn dnen Teabing, silah koltuun stnden ona dorulttu. "ikyetinizin nedenini

anlayamyorum baym. Evime izinsiz girip, sevgili dostumun kafasna kt bir darbe
indirdin.

Aslnda seni hemen cesedini ormanda rmeye terk edebilirim."

Kei sesini kesmiti.

Langdon, "Onu yanmzda gtrmemiz gerektiine emin misin?" diye sordu.

Teabing, "Katiyetle eminim," diye sesini ykseltti. "Cinayetten aranyorsun Robert. Bu

hergele senin zgrlk biletin. Polis seni yakalamay peinden evime gelecek kadar ok

istiyor."

Sophie, "Benim hatam," dedi. "Byk ihtimalle zrhl aracn ileticisi vard."

Teabing, "Konu bu deil," dedi. "Polisin sizi bulmasna armyorum, Opus Dei'nin
bulmasna ardm. Bana anlattklarnzdan sonra, bu adamn adli poliste ya da Zrih
Emanet

Bankasnda bir balants yoksa, evime kadar sizi nasl takip ettiini anlayamyorum."

Langdon bunu biraz dnd. Bezu Fache bu geceki cinayet iin bir gnah keisi
bulmaya

kesinlikle kararlyd. Vernet ise onlara aniden dman olmutu. Langdonn drt
cinayetle

sulandn bildii dnlrse, bankacnn fikrini deitirmesi anlalr bir eydi.

Teabing, "Bu kei yalnz almyor Robert," dedi. "Ve tm bunlarn arkasnda kim

olduunu renene kadar her ikiniz de tehlikedesiniz. yi haberse dostum, imdi g


senin

elinde. Arkamdaki canavar bu bilgiye sahip ve ipler her kimin elindeyse, u anda
fazlasyla

gergin olmal."

Yola almaya balayan Rmy hzn arttryordu. Bir eit su birikintisinin iinden

getikten sonra, hafif bir rampa ap, yeniden inmeye baladlar.

"Robert bana u telefonu uzatabilir misin acaba?" Teabing n konsoldaki telefonu iaret

ediyordu. Teabing bir numara evirdi ve almas iin uzun sre bekledi. "Richard?
Seni

uyandrdm m? Elbette uyandrdm. Aptal bir soruydu. zgnm. Ufak bir sorunum var.

Kendimi pek iyi hissetmiyorum. Tedavim iin Rmy ile birlikte Isles'a gitmemiz
gerekiyor.

ey, dorusunu istersen, hemen. Bu kadar ge haber verdiim iin zgnm. Elizabeth'i
yirmi

dakika iinde hazrlayabilir misin? Biliyorum, elinden geleni yap. Grrz." Telefonu

kapatt.

Langdon, "Elizabeth mi?" dedi.

"Uam. Ona verdiim parayla kralienin fidyesi denirdi."

Langdon arkasn dnp ona bakt.

Teabing, "Ne?" diye hayret etti, "Adli polis peinizdeyken Fransa'da kalmay

dnemezsiniz. Londra ok daha emniyetli."

Sophie de Teabing'e dnmt. "lkeden ayrlmamz gerektiini m dnyorsunuz?"

"Dostlarm, medeni dnyada, Fransa'da olduundan ok daha fazla szm geer.


Bununla

birlikte, Kse'nin Byk Britanya'da olduum inanlyor. Kilit tan aabilirsek, eminim

doru yerde olduumuzu gsterecek bir harita bulacaz."

Sophie, "Bize yardm etmekle," dedi. "Byk bir tehlikeye atlyorsunuz. Fransz

polisinde dostunuz kalmayacak."

Teabing yzn buruturdu. "Fransa'yla iim bitti. Buraya kilit tan bulmak iin

tanmtm. O i artk halloldu. Bundan sonra Chteau Villette'yi bile grp grmemek

umurumda deil."
Sophie kukuyla sordu. "Havaalan gvenliinden nasl geeceiz?"

Teabing kkr kkr gld. "Ben Le Bourget'den havalanyorum -buradan fazla uzak

olmayan zel bir hava sahasdr. Fransz doktorlar beni sinirlendiriyor, bu yzden
tedavi
grmek iin on be gnde bir ngiltere'ye uuyorum. Her iki tarafta da baz imtiyaz
haklar

iin deme yapyorum. Uaa bindikten sonra, ABD Bykeliliinden biriyle grp

grmeyeceinize karar verirsiniz."

Langdon aniden bykelilikle hibir ekilde grmek istemediin fark etti.

Dnebildii tek ey kilit ta, yazlar ve sonunda Kse'ye ulap ulaamayacaklaryd.

Teabing'in ngiltere konusunda hakl olabileceini dnd. Gerekten de en yeni


efsanelerde

Kse'nin Birleik Krallkta olduu anlatlyordu. Hatta Kral Arthur efsanesindeki Kse

zengini Avalon Adas'nn bile ngiltere, Glastonbury'den baka bir yer olmadna

inanlyordu. Kse her nerede olursa olsun, Langdon bir gn onu ahsen greceini hi
tahmin

etmemiti. Sangreal Belgeleri. sa Mesih'in gerek hikyesi. Magdalal Meryem 'in


mezar.

Bir an iin, o gece kendini bir eit alacakaranlk kuana dm gibi hissetti... sanki
gerek

dnyann eriemeyecei bir baloncuun iindeydi.

Rmy, "Efendim?" dedi. "Gerekten ngiltere'ye bir daha dnmemek zere gitmeye
kararl

msnz?"

Teabing, onu, "Rmy endielenmene gerek yok," diye telkin etti "Kralienin lkesine

dnmem, zevklerimden vazgeip hayatmn geri kalann ziyan edeceim anlamna


gelmiyor.

Ksa sre iinde yanmda temelli kalacan tahmin ediyorum. Devonshire'da muhteem
bir

villa satn almay planlyorum, btn eyalarn getirtiriz. Macera olacak Rmy.
Kesinlikle bir

macera!"

Langdon glmsemesine engel olamad. Teabing, ngiltere'ye yapaca zaferli dnn

planlarn yaparken, Langdon kendini onun bulac heveslerine kaptrmt.

Camdan dar bo gzlerle bakarak, sis farlarnn zayf sar

nda geip giden aalar

seyretti. Aa dallarnn yalad yan ayna ieri dnmt. Langdon arka koltukta
sessizce

oturan Sophie'nin yansmasn grd. Onu uzun sre seyrettikten sonra beklenmedik bir

memnuniyet duydu. Gece boyunca yaad skntlara ramen, Langdon byle ho bir

arkada bulmu olduuna minnettard.

Sophie dakikalar sonra, Langdon'n gzlerini zerinde aniden hissetmi gibi ne doru

eilerek elini onun omzuna koydu ve svazlad. "yi misin?"

Langdon, "Evet," dedi. "Bir ekilde."

Sophie koltuuna geri yaslandnda, Langdon, onun dudaklarnda belli belirsiz bir

glmseme grd. Sonra kendisinin de srttnn farkna vard.


Range Rover'n arkasna tktrlm olan Silas glkle nefes alyordu. Kollar
arkadan

balanmt, ayak bileklerine kadar amar ipi ve yapkanl bantla sarlmt. Yoldaki
her

sarsnt, arpk duran omuzlarn da iddetli arlara sebep oluyordu. Onu tutsak alanlar
en

azndan kee kemerini kartmlard. Yapkanl bant yznden azndan nefes


alamad

iin iki bklm kvrld bagaj blmndeki tozlar iine ekerek ancak
burnundansoluyabiliyordu. ksrmeye balad.

Fransz ofr kaygl bir sesle, "Sanrm bouluyor," dedi.

Silas'a koltuk deneiyle vurmu olan ngiliz, dnp koltuun zenden atk kalaryla

Silas'a bakt. "ngilizler insann medeniyetini dostlarna gsterdii merhametle deil,

dmanlarna gsterdii merhametle lt iin anslsn." ngiliz eilip, Silas'n


azndaki

yapkanl band tuttu. Hzl bir hareketle, yerinden kard.

Silas dudaklarnn yandn hissetti ama cierlerine dolan hava Tanrnn ltf gibiydi.

ngiliz adam, "Kim iin alyorsun?" diye sordu.

Silas, kadnn tekmeledii enesindeki acyla, "Tanr'nn iini yapyorum," diye tersledi.

Adam, "Sen Opus Dei'densin," dedi. Bu bir soru deildi.

"Kim olduum hakknda hibir ey bilmiyorsun."


"Opus Dei kilit tan neden istiyor?"
Silas'n cevap vermeye hi niyeti yoktu. Kilit ta Kutsal Kse'ye gtren bad, Kutsal

Kse ise yazgy korumann anahtar.

Ben Tanr'nn iini yapyorum. Tark tehlikede.

imdi Range Rover'da balaryla mcadeleden Silas, retmen'le piskoposun


mitlerini

boa karm olmaktan korkuyordu. Onlarla temas kurmasnn ve korkun gelimeleri

anlatmasnn imkn yoktu. Kilit ta beni tutsak alan kiilerde! Kseye bizden nce

ulaacaklar! Silas karanlkta dua etti. Hissettii acnn yakarlarn arttrmasna izin
verdi.

Bir mucize Tanrm. Bir mucizeye ihtiyacm var. Silas saatler sonra bir mucizeye tank

olacan bilmiyordu.

"Robert?" Sophie hl onu seyrediyordu. "Yznde komik bir ifade belirdi."

Dnp ona bakan Langdon, enesini skm olduunu ve kalbinin hzla arptn fark
etti.

Aklna inanlmaz bir fikir gelmiti. Aklamas gerekten bu kadar basit olabilir mi?
"Cep

telefonunu kullanmam gerek Sophie"

"imdi mi?"

"Sanrm bir ey buldum."


"Ne?"

"Sana birazdan anlatacam. Telefonuna ihtiyacm var."

Sophie endieli grnyordu. "Fache grmeleri dinliyor olabilir. Her ihtimale kar
bir

dakikadan ksa tut." Ona telefonu verdi.

"Amerika'y nasl arayacam?"

"demeli araman gerekecek. Benim hattm denizar aramalara kapal."

Langdon sonraki altm saniyenin gece boyunca akln megul eden soruyu

cevaplayabileceinin bilinciyle sfr tulad.


68

Telefon aldnda New York'ta editr Jonas Faukman yatana henz girmiti. Ahizeyi

kaldrrken, aramak iin biraz ge, diye mrldand.

Bir santral memuru, ona, "Robert Langdon'dan gelen demeli aramay kabul ediyor

musunuz?" diye sordu.

aran Jonas at. "Ha... elbette, tamam."

Hatta klik sesi duyuldu. "Jonas?"

"Robert? Gece yars beni uyandrp, bir de bana m detiyorsun?"

Langdon, "Jonas, beni affet," dedi. "ok ksa keseceim. Gerekten renmem
gerekiyor.

Sana verdiim msvedde. Sende..."

"Robert, zgnm, redaksiyon yaplm halini sana bu hafta gndereceimi sylemitim

ama iim bamdan akn. Gelecek pazartesi. Sz veriyorum."

"Ben redaksiyonu sormuyorum. Bana sylemeden kopyalarn tantm iin gndermi

olabilir misin?"

Faukman tereddt etti. Langdonn son almasnda -tanralara tapnma tarihi hakknda
bir aratrma- Magdalal Meryem hakknda bazlarn hayrete drecek pek ok blm
vard.

erik bolca kaynaa dayandrld ve dierleri tarafndan desteklendii halde,


Faukman en

azndan ciddi tarihilerden ve sanat duayenlerinden onay almadan Langdon'n kitabn

basmaya niyetli deildi. Jonas sanat dnyasndan on byk isim semi ve her birine
kapak

iin ksa bir onay yazs yazmalarn rica ettii mektupla birlikte Langdon'n
almasnn tm

blmlerini gndermiti. Faukman tecrbelerinden rendii kadaryla, kitapta


isimlerinin

grnce hepsi bu frsata balklama atlayacakt.

Langdon, "Jonas?" diye yeniden sordu. "Msveddeyi gnderdin yle deil mi?"

Langdon'n bundan memnun olmadn sezinleyen Faukman kalarn att.


"Msveddeler

temizdi Robert, ayrca harika vglerle sana srpriz yapmak istedim."

Sessizlik. "Paris Louvre mze mdrne de gnderdin mi?"

"Ne zannediyordun? almanda onun Louvre'daki koleksiyonundan ska bahsetmisin,

kaynakanda onun kitaplar var ve bu adam yurt d satlarnda olduka etkili.


Saunire

byk bir danmand."

Hattn dier ucundaki sessizlik uzun srd. "Ne zaman gnderdin?"


"Bir ay kadar nce. Ayrca yaknda Paris'e gideceinden bahsettim ve ikinizin

bulumasn nerdim. Grmek iin seni arad m?" Gzlerini ovuturan Faukman
durdu.

"Bekle biraz, senin bu hafta Paris'te olman gerekmiyor muydu?"

"Paris'teyim."

Faukman yatanda doruldu. "Beni Paris'ten mi demeli aryorsun?"

Telif hakkmdan kesersin Jonas. Saunire sonra sana geri dnd m? almay

beenmi mi?"

"Bilmiyorum. Henz beni aramad."

"ey, sen uykuna devam et. imdi kapatmam gerek ama bu ok eyi aklad.

Teekkrler."

"Robert..."

Ama Langdon telefonu kapatmt.

nanamayan bir edayla kafasn sallayan Faukman telefonu yerine koydu. Yazarlar, diye

dnd. Aklllar bile kak.

Leigh Teabing, Range Rover'da naho bir kahkaha att. "Robert gizli bir cemiyeti
aratran

bir aratrma yazyorsun ve editrn kopyasn bu gizli cemiyete gnderiyor, yle mi?"
Langdon koltuuna gmld. "yle grnyor."
"Kt bir tesadf dostum."

Langdon bunun tesadfle alakas olmadn biliyordu. Jacques Saunire'den tanra


tarihi

hakkndaki bir almay onaylamasn istemek, golf hakknda yazlm bir kitab Tiger

Woods'a sormak gibiydi. Ayrca tanra tapnmasyla ilgili herhangi bir kitapta Sion

Tarikat'ndan bahsedilecei neredeyse garanti gibiydi.

Hl kkrdamakta olan Teabing, "te bir milyon dolarlk soru," dedi. Tarikat
hakkndaki

grlerin olumlu muydu, olumsuz mu?"

Langdon, Teabing'in asl sormak istediini anlayabiliyordu. Pek ok tarihi, tarikatn

Sangreal Belgeleri'ni neden hl gizli tuttuunu sorguluyordu. Bazlar bilginin dnyayla

oktan paylaldna inanyordu. "Ben tarikatn tutumu hakknda yorum yapmadm."

"Yani grmezden geldin."

Langdon omuzlarn silkti. Teabing'in belgelerin halka aklanmas gerektiine inand

belli oluyordu. "Ben kardelik tarihini yazdm ve onlar tanraya tapman modern bir
cemiyet,

Kse koruyucular ve eski belgelerin bekileri diye anlattm."

Sophie, ona bakt. "Kilit tandan bahsettin mi?"


Langdon yzn buruturdu. Bahsetmiti. Pek ok kez. "Ben bahsedilen kilit tandan,

tarikatn Sangreal Belgeleri'ni korumak iin yapacaklarna bir rnek olarak bahsettim."

Sophie arm grnyordu. "Sanrm P. S. Robert Langdon' bul, bylece aklanm

oluyor."

Langdon, Saunire'in ilgisini asl ekenin aratrmada yazan baka bir ey olduunu

hissediyordu ama bu konuyu Sophie'yle yalnz kaldnda tartabilirdi.

Sophie, "Demek," dedi. "Yzba Fache'ye yalan syledin."

Langdon, "Ne?" diye sordu.

"Ona bykbabamla hi karlamadn sylemitin."

"Karlamadm. almam editrm gndermi."

"Dn Robert. Yzba Fache, editrnn gnderdii zarf bulma onu senin
gnderdiin

sonucuna varmtr." Durdu. "Ya da daha . elden verdiini ve yalan sylediini


dnmtr."

Le Bourget Havaalan'na vardklarnda Rmy Range Rover' pistin sonundaki kk bir

hangara doru srd. Onlar yaklarken haki renkli pantolon giyen dank sal bir
adam

hangardan dar koturarak el sallad ve oluklu dev metal kapy aarak, ierideki
beyaz jet
uan gzler nne serdi.

Langdon parldayan uak gvdesine bakt. "Elizabeth bu mu?"

Teabing srtt. "Kr olas Man' bile geer."

Farlar yznden gzlerini krptran hakili adam onlara yaklat. ngiliz aksanyla,

"Neredeyse hazr efendim," diye seslendi. "Gecikme iin zr dilerim ama beni
hazrlksz

yakaladnz ve..." Arabadakiler inmeye balaynca laf ksa kesti. Sophie ile Langdon'a

baktktan sonra Teabinge dnd.

Teabing, "Ortaklarmla Londra'da acil bir iimiz var. Kaybedecek vaktimiz yok. Ltfen

hemen kalka hazrlan." Teabing konuurken silah arabadan alp, Langdon'a uzatt.

Tabancay gren pilotun gzleri yuvalarndan frlad. Teabing'in yanna giderek.

"Efendim, affedin ama diplomatik uu iznime gre sadece sizi ve uanz


gtrebilirim,

misafirlerinizi alamam," dedi.

Teabing scak bir tebessmle, "Richard," dedi. "ki bin sterlin ve bu dolu tabanca

misafirlerimi gtrebileceini sylyor." Range Rover' gsterdi. "Ve arkadaki talihsiz


herifi."
69

Hawker 731'in Garrett TFE731 ikiz motorlar grleyerek, ua muazzam bir kuvvetle

havalandrmt. Pencerenin dndaki Le Bourget Havaalan

artc bir sratle geride

kalyordu.

Vcudu deri koltuunda gcn etkisiyle geriye giden Sophie, lkeden kayorum, diye

dnd. O ana kadar, Fache ile oynad kedi fare oyununun bir ekilde Savunma

Bakanl'na aklanabilir olduuna inanmt. Masum bir adam korumaya


alyordum.

Bykbabamn lmeden nceki son isteini yerine getirmeye alyordum. Sophie bu


frsat

kapsnn artk kapandn biliyordu. Aranan bir adamn yannda, haber vermeden ve
bal bir

rehineyle lkeden ayrlyordu. Eer bir "mantk snr" varsa, o snr amt. Hem de
ses

hznda.

Sophie kabinin n ksmnda -kapdaki altn madalyada yazdna gre Fan Jet Elite

Design- Langdon ve Teabing ile yan yana oturuyordu. Pel dner koltuklar yerdeki
raylar

zerine oturtulmutu ve drtgen bir ahap masann etrafnda yerleri deitirilebilecek


ekilde
tasarlanmt, ufak bir toplant odas. Fakat bu ahane dekor, uan arka tarafnda,
tuvaletin

yanndaki ayr bir blmde Teabing'in emirleri zerine yerde kanlar iinde yatan keiin

banda elinde silahla nbet bekleyen Rmy'nin pek de ahane olmayan grntsn
kamufle

etmeye yetmiyordu.

Teabing, "Dikkatimizi kilit tana vermeden nce," dedi. "zin verirseniz birka kelime

etmek istiyorum." ocuklarna kulardan bceklerden bahsedecek bir baba gibi ciddi

grnyordu. "Dostlarm, bu yolculukta sadece bir misafir olduumun farkndaym ve


bu beni

onurlandryor. Bununla birlikte, hayatm Kse'yi aramakla geirmi biri olarak, geri
dn

olmayan bir yola admnz attnz size hatrlatmam gerektiini dnyorum."


Sophie'ye

dnd. Bayan Neveu, bykbabanz Kutsal Kse srrn devam ettirmeniz umuduyla bu

kripteksi size verdi."

"Evet."

"Bu yol her nereye gtrecekse gitmeye kararl olduunuz anlalyor.

Sophie iinde bir baka drtnn de alev aldnn bilinciyle ban sallad. Ailem

hakkndaki gerek. Langdon kilit tann onun gemiiyle hibir balants olamayaca

konusunda telkin edici aklamalar yapm olsa da, Sophie hl bu gizemle kiisel bir

balants bulunduunu hisse diyordu. Sanki bykbabas tarafndan ona emanet edilen
bu

kripteksi onunla konuup, yllar boyunca onu etkisi altna alan bolua bir zm
getirmeye

alyordu.

Teabing, "Bu gece bykbabanz ve dier kii ld," diyerek devam etti. "Bunu, kilit

tam kiliseye kaptrmamak iin yaptlar. Opus Dei'nin bu gece ona ulamas an
meselesiydi.

Umarm bunun sizi, son derece mesuliyet isteyen bir pozisyona soktuunun
farkndasnzdr.

Meale size verildi. Snmesine izin verilemeyecek iki bin yllk bir alev. Bu meale
yanl

ellere devredilemez." Baklarn gl aac kutuya evirerek durdu. "Bu konuda size
baka

ans tannmadn gryorum Bayan Neveu, ama buradaki tehlikeler dnlecek


olursa, ya

bu sorumluluu olduu gibi kabul edeceksiniz... ya da bu sorumluluu baka birine

vereceksiniz."

"Bykbabam kripteksi bana verdi. Sorumluluu kaldrabileceimi dndne

eminim."

Teabing duyduklarndan cesaret alm fakat ikna olmam gibiydi "Gzel. Hrs gerekli.

Bununla birlikte, kilit tan amann, beraberinde ok daha ar bir sorumluluk


getireceini

anladnza emin deilim"


"Nasl yani?"
Tatlm, aniden elinizde Kutsal Kse'nin yerini gsteren bir harita tuttuunuzu farz edin.

O anda, tarihi sonsuza dek deitirecek geree sahip olursunuz. nsanlarn yzyllardr

aradklar bir gerein koruyucusu olacaksnz. Bu gerei dnyaya aklama


sorumluluu

sizin olacak. Bunu yapan kiiyi pek oklar yerecek, pek oklar vecek. Asl son grevi

tamaya yetecek gce sahip olup olmadnz."

Sophie duraksad. "Bunun benim kararm olacana emin deilim.

Teabing'in kalar yukar kalkmt. "Deil mi? Kilit tan elinde tutan kiinin karar

deilse, kimin karar olabilir?"

Srr bunca zaman baaryla koruyan kardeliin."

Tarikat m?" Teabing kukuyla bakyordu. "Ama nasl? Kardelik bu gece dald.
Boynu

vuruldu demek daha doru olur. ster konumalar gizlice dinlenmi olsun, ister
ilerinden biri

casusluk yapm olsun, bunu asla bilemeyiz. Ama gerek u ki, biri onlar buldu ve en
stteki

drt yenin kimliklerini rendi. Bu noktadan sonra kardelikten herhangi birine ben
olsam

gvenmezdim."

Langdon, "Peki ne neriyorsun?" diye sordu.


"Robert, tarikatn bunca yldr gerei sonsuza kadar tozlansn diye saklanmadn sen
de

en az benim kadar biliyorsun. Srlarn paylamak iin tarihteki doru zamann


gelmesini

bekliyorlard. Dnyann gerei kaldrmaya hazr olduu zaman."

Langdon, "Ve sen bu zamann geldiine mi inanyorsun?" diye sordu.

"Kesinlikle. Daha bariz olamazd. Tm tarihi iaretler uyuyor, ayrca eer tarikat
gerei

yaknda aklamaya karar vermediyse kilise neden saldrsn?"

Sophie, "Kei henz bize amacn anlatmad," diye kar kt.

Teabing, "Keiin amac, kilisenin amac," diye yant verdi. "O byk yanlgy
aklayan

belgeleri ortadan kaldrmak Kilise bu gece amacna her zamankinden daha ok yaklat.

Tarikat sana gvendi Bayan Neveu. Kutsal Kse'yi kurtarmak grevi, tarikatn gerei

dnyayla paylamak isteini gerekletirmeyi de ieriyor."

Langdon mdahale etti. "Leigh, Sophie'den bu karar vermesini istemek, Sangreal

Belgeleri'nin varln yalnzca bir saat nce renen biri iin biraz fazla."

Teabing i geirdi. "Bask yapyorsam zr dilerim Bayan Neveu. Doruyu sylemek

gerekirse, ben bu belgelerin her zaman halka duyulmasndan yanaydm, ama karar yine
de

sizin. Sadece kilit tan aabilirsek, olabilecekler hakknda fikir sahibi olmanz
istedim."

Sophie ciddi bir sesle, "Baylar," dedi. "Sizin de sylediiniz gibi, 'Kseyi sen
bulmazsan,

Kse seni bulur.' Bir nedenden tr Kse'nin beni bulduuna ve zaman geldiinde ne

yapmam gerektiini bileceime inanyorum."

Her ikisi de arm gibiydi.

Sophie gl aac kutuyu iaret ederek, "O halde," dedi. "Haydi balayalm.
70

Chteau Villette'in kabul salonunda duran Temen Collet snmekte olan atei
seyrederken

kendini aresiz hissediyordu. Dakikalar nce gelen yan odadaki Yzba Fache
telefonda

kayp Range Rover'n yerini tespit etmeleri iin gerekli talimatlar verirken barp
duruyordu.

Collet imdiye kadar herhangi bir yere gitmi olabilir, diye dnd.

Fache'nin verdii emirlere itaat etmeyen ve Langdon' ikinci kez elinden karan Collet,

teknik blmn yerde kurun delii bulmasna seviniyordu, en azndan Collet'nin silah
sesi

duyduuna dair iddialarm desteklemiti. Yine de Fache'nin surat aslmt ve Collet


ortalk

sakinletikten sonra daha byk yanklar duyacan hissedebiliyordu.

Ne yazk ki burada bulduklar ipular, neler olduunu ya da ie kimin kartn

aydnlatacak bir bilgi vermiyordu. Dardaki Audi, sahte bir isim ve sahte bir kredi
kartyla

kiralanmt, ayrca bulunan parmak izleri Interpol'n veri bankasndakilerle


uyumamt.

Bir baka ajan salondan ieri telala girdi. "Yzba Fache nerede?
Collet gzlerini korlardan glkle ayrp, ban kaldrabildi. "Telefonda."

Odadan ieri hmla giren Fache, "Telefonda deilim," diye mdahale etti. "Ne oldu?"

kinci ajan, "Efendim, Zrih Emanet Bankas'ndan Andr Vernet nce merkezi aram.

Sizinle zel olarak grmek istiyormu. Hikyesini deitirmi."

Fache, "Ya?" dedi.

imdi Collet de ban kaldrmt.

"Vernet bu gece Langdon ile Neveunun bir sre bankasnda bulunduklarn itiraf etmi."

Fache, "Biz bunu zaten biliyorduk," dedi. "Vernet neden yalan sylemi?"

Sadece sizinle konuacan sylemi ama tam ibirlii yapmay kabul etmi"

Neyin karlnda?"

"Bankasnn ismini haberin dnda tutmamz ve alnan eyay bulmasna yardmc

olmamz karlnda. Langdon ile Neveu, Saunire'in hesabndan bir ey alm gibi

grnyor."

Collet, "Ne?" diye patlad. "Nasl?"

Fache gzlerini ikinci ajandan ayrmadan, vcudunu biraz geri ekti. Ne almlar?"
"Vernet ayrntlara girmedi ama onu geri almak iin her eyi yapmaya raz gibi."

Collet olanlar zihninde aklamaya alt. Langdon ile Neveu, bir banka alann
silahla

zorlam olabilirler miydi? Belki de Vernet'yi Saunire'in hesabn amaya ve zrhl


arala

kamalarna yardmc olmaya zorlamlard. Her ne kadar mantkl gelse de, Collet,
Sophie

Neveu'nun byle bir eye karacana inanmakta glk ekiyordu.

Bir baka ajan mutfaktan Fache'ye seslendi. "Yzbam? Bay Teabing'in hzl arama

kaytlarn incelerken, Le Bourget Havaalanna ulatm. Kt haberlerim var."

Fache otuz saniye sonra Chteau Villette'den ayrlmak zere hazrlanmaya balamt.

Teabing'in yaknlardaki Le Bourget Havaalan'nda zel bir ua olduunu ve yaklak


yarm

saat nce havalandn renmiti.

Telefondaki Bourget temsilcisi uakta kimlerin bulunduunu ve nereye gittiini

bilmediini iddia etmiti. Uu nceden planlanmamt ve uu plan bildirilmemiti.


Kk

bir hava sahas iin bile olduka yasadyd. Fache doru basky uygularsa arad
cevaplar

bulabileceine inanyordu.

Kapya ynelen Fache, 'Temen Collet," diye grledi. "Buradaki teknik blm

soruturmasnn bana seni brakyorum. Tm yetki sende. Benim gitmem gerek.


Kendini

balatmak iin doru bir eyler yapmaya al.


71

Hawker rotasn dzeltip burnunu ngiltere'ye evirdiinde Langdon kalktan beri

kucanda koruduu gl aac kutuyu dikkatle kaldrd Kutuyu masann stne koyarken,

Sophie ile Teabing'in merakla ne doru eildiini hissedebiliyordu.

Kapa kaldrp kutuyu aan Langdon, dikkatini kripteksin stndeki harflere deil,

kapan akndaki minik delie vermiti. Bir kalemin ucunu kullanarak, stteki gl

kabartmasn dikkatle karp, altndaki metni aa kard. Sub rosa, diye


mrldanrken,

metne dikkatle yeniden baknca anlayacan mit ediyordu. Langdon tm enerjisini

younlatrarak, tuhaf metni inceledi.

Bir sre sonra, ilk hissettii hsran duygular yeniden canlanmaya balamt. "Leigh,

hibir eye benzetemiyorum."

Sophie masann karsnda oturduu yerden metni gremedii halde, Langdon'n lisan

hemen tanyamamas onu hayrete drmt. Bykbabam bir simgebilimcinin bile

tanmlayamad bir lisan m konuuyordu? Sonra hemen bunun o kadar da artc


olmamas

gerektiini fark etti. Jacques Saunire'in torunundan saklad tek sr bu olmamalyd.

Sophie'nin karsndaki Leigh Teabing patlamak zereydi. Metni grmek iin


sabrszlanrken heyecanla titreyerek, kamburunu kartp kutuyu kapatm olan
Langdon'n

arkasndan yazy grmek iin ne doru eildi

Langdon dalgn bir edayla, "Bilmiyorum," dedi. "lk tahminim Sami diliydi ama imdi o

kadar emin deilim. Pek ok Sami dilinde harekeler vardr. Bunda yok."

Teabing, "Belki de ok eskidir," diye tahminde bulundu. Sophie, "Hareke mi?" diye

sordu.

Teabing gzlerini kutudan bir an olsun ayrmyordu. "ada Sami alfabelerinin


ounda

nl harfler yoktur ve nsz harfle hangi nlnn beraberinde kullanlacan gstermek


iin

hareke kullanrlar, nsz harflerin altna veya yanna eklenen minik noktalar ya da
kesme
iaretleri. Tarih asndan bakacak olursak, harekeler lisana yakn zaman nce

eklenmilerdir."

Langdon hl kprdamadan yazy inceliyordu. "Belki de baka alfabeyle yazlm

Sefardik dilidir..."

Teabing daha fazla dayanamayacakt. "Belki ben..." Uzanarak kutuyu Langdon'n


nnden

kendine doru ekti. Langdon'n bilinen eski dillere -Yunan, Latin, Roma- aina
olduuna hi

phe yoktu ama ksa bir sre bakabildii bu lisan Teabing'e daha karmak bir dili,
belki Rai

ya a STA"M* yazsn andryordu.

Teabing derin bir nefes alarak, gzlerini oymal yazya dikti. Uzun sre tek kelime
etmedi.

Teabing her geen saniyede, kendine duyduu gvenin kaybolduunu hissediyordu. "ok

aknm," dedi. "Bu lisan imdiye dek grdm hibir eye benzemiyor!"

Langdon koltuuna yld.

Sophie, "Grebilir miyim?" diye sordu.

Teabing, onu duymam gibi davrand. "Robert, daha nce benzer bir ey grdn

sylememi miydin?"
Langdon'n can skkn gibiydi. "yle sanmtm. Emin deilim. El yazs bir ekilde

tandk geliyor."

Tartmaya dahil edilmediine pek sevinmedii anlalan Sophie "Leigh?" diye tekrar
etti.

"Bykbabamn yapt kutuya bakabilir miyim?"

Kutuyu ona doru iten Teabing, "Elbette hayatm," dedi. Niyeti onu kmsemek deildi

ama Sophie Neveu'nun onunla ayn kefeye konulmas iin bir frn ekmek yemesi
lazmd.

Eer bir ngiliz Kraliyet Tarihisi ve Harvard'l bir simgebilimci bile lisan

tanmlayamyorlarsa...

Sophie kutuyu inceledikten saniyeler sonra, "Aaa," dedi. "Tahmin etmeliydim."

Teabing ile Langdon ayn anda dnp ona baktlar.

Teabing, "Neyi tahmin etmeliydin?" diye sordu.

Sophie omuzlarn silkti. "Bunun bykbabamn kulland lisan olduunu."

Teabing, "imdi bu metni okuyabildiini mi sylyorsun?" diye sesini ykseltti.

Elenmeye balad anlalan Sophie, neeyle, "Hem de ok kolay," dedi.


"Bykbabam

bu dili bana alt yandayken retti. ok iyi biliyorum." Masann br tarafna doru

eilerek, Teabing'e ters ters bakt. "Ve samimi olmak gerekirse baym, kraliyet ailesine
bu

kadar bal olmanza ramen yazy tanyamamanza ok ardm."

Langdon bir anda anlamt.

El yazsnn bu kadar tandk gelmesine amamak lazm!

Langdon yllar nce Harvard'n Fogg Mzesi'ndeki bir davete katlmt. Harvard'daki

eitimini yarm brakan Bill Gates, paha biilmez edinimlerinden birini mzeye vermek
iin

eski okuluna dnmt... Armand Hammer Vakf'ndaki ak arttrmadan satn ald on


sekiz

sayfay.

Arttrmay kazand fiyat... 30.8 milyon dolar gibi salam bir rakamd.

Sayfalarn yazar... Leonardo da Vinci, idi.

Bu on sekiz sayfa -imdilerde Leicester El Yazmalar olarak bilinen ve adn eski sahibi

Leicester Kontu'ndan alan- Leonardo'nun byleyici not defterlerinden geriye kalan son

sayfalard. Denemeler, Da Vincinin astronomi hakkndaki teorilerinin izimleri, jeoloji,

arkeoloji ve hidroloji konusunda yapt almalarn zetiydi.

Langdon srada bekledikten sonra, paha biilmez parmeni ilk grd an asla

unutamyordu. Mutlak hayal krkl. Sayfalar anlalmazd. Gzel korunmu ve dzgn


bir
el yazsyla -krem rengi kt stne krmz mrekkeple- yazlm olmasna ramen,
yazlar

anlamsz grnyordu. Langdon ilk bata, Da Vinci defterlerine arkaik talyancayla


yazd

* branice ifreli el yazmalar..


iin okuyamadn sanmt. Ama daha yakndan inceledikten sonra, tek bir talyanca

kelimeyi, hatta harfi bile tanyamadn fark etmiti.

Sergi tezghnn banda duran bayan doent, "Bunu deneyin efendim," diye fsldamt.

Tezghn stnde zincirle asl duran el aynasn gstermiti. Langdon aynay eline alp,

aynadaki metni incelemeye koyulmutu.

Her ey bir anda anlalr olmutu.

Langdon, byk dnrn fikirlerini okumaya ylesine heveslenmiti ki, onun saysz

sanatsal yeteneinden biri olan tersten yazma slubunu unutmutu. Bylece yazdklarn

kendisinden baka kimse anlayamyordu. Tarihiler hl Da Vinci'nin elence olsun diye


mi

yoksa omzundan yazdklarn okuyup fikirlerini almaya alanlar uzak tutmak iin mi
byle

yazd konusunda tartyorlard ama gerek olan bir ey vard. Da Vinci cannn
istediini

yapmt.

Robert'n kendisini anladn fark eden Sophie tebessm etti. "lk birka kelimeyi

okuyabiliyorum," dedi. ngilizce." Teabing heyecanlanmt. "Neler oluyor?" Langdon,

"Tersten yazlm," dedi. "Bir aynaya ihtiyacmz var." Sophie, "Hayr yok," dedi. "Bu
aacn

yeterince ince olduunu zannediyorum." Gl aac kutuyu duvardaki a tutarak,


kapan
altn inlemeye balad. Bykbabas aslnda tersten yazamyordu, bu yzden nce
normal

yazp, sonra kd ters evirerek yazlarn stnden gemek gibi bir hileye
bavuruyordu.

Sophie, bykbabasnn metni bir tahtann stne yakarak dzden yazdktan sonra
tahtann

arkas kt inceliine gelene kadar zmparaladn tahmin ediyordu. Bylece tahtaya

yaklarak kaznan yaz tersten bakldnda okunur olacakt. Ardndan tahta parasn
ters

evirip yerine yerletirmi olmalyd.

Sophie kapaa iyice yaklatrdnda hakl olduunu grd. Ik ince tahtadan

szlm ve kapan arkasndaki yaz meydana kmt.

Yaz okunuyordu.

Ban utanla sallayan Teabing, "ngilizce," dedi. "Anadilim."

Uan arkasnda oturan Rmy Legaludec, n tarafta konuulanlar duymak iin kendini

zorluyor ama motor sesinden duyamyordu. Rmy gecenin akeklinden holanmamt.

Hem de hi. Ayaklarnn dibinde bal bir ekilde uzanan keie bakt. Adam hi

kprdamadan duruyordu bir eit kabullenme haline gemi ya da sanki kurtulu iin
sessiz

bir dua okuyor gibiydi.


72

Langdon yerden en az bin alt yz elli metre ykseklikte, dikkatini Saunire'in kapan

arkasndan ldayan ayna etkili iirine verirken, gerek dnyayla balarn koparttn

hissediyordu.

Hemen bir kt paras bulan Sophie, yazy aynen aktard. Bitirdiinde, de srayla

metni okudular. Bir eit arkeolojik bilmeceye benziyordu... kripteksin nasl alacan
vaat

eden bir bilmece. Langdon msr yavaa okudu.

Eski hikmet sz zer bunu... ve toplar size savruk bir soyu... tapnak kilit lahde
tapar...

gerek neyse atbash k tutar.

Langdon msralarn hangi eski ifreyi anlatmaya altn dnme balamadan nce,

ok daha belirgin bir tn sezinlemiti. Bir ksa bir uzun be heceli l.

Langdon, Vatikan Gizli Arivleri'nde geirdii geen yl da dahil olmak zere

Avrupa'daki gizli cemiyetleri aratrd yllar sresince hece lsyle olduka sk

karlamt. Bir ksa bir uzun be heceli l, eski Yunan yazar Archilochus'tan,

Shakespeare'e, Milton'a, Chaucer'den Voltaire'e kadar, tm dnyada yzyllarca tercih


edilen
bir iir ls olmutu. Bu kiiler sosyal yaptlarn, ou adalarnn mistik zellere
sahip

olduunu dnd bir lyle yazacak kadar cesurdular. Bir hece bir uzun be heceli

lnn kkleri paganlara dayanyordu.

Bir ksa bir uzun hece ls. Zt vurgulu iki hece. Vurgulu ve vurgusuz. Yin yang.

Dengeli bir ift. Beli dizgi iinde. Be heceli msra. Vens'n ve kutsal diinin be
keli

yldzna ithaf en be says.

Langdon'a dnen Teabing, "Be heceli msra!" deyiverdi. "Ayrca msralar ngilizce! La

Lingua pura!
Langdon ban evet anlamnda sallad. Kiliseyle geinemeyen pek ok Avrupal gizli

cemiyet gibi tarikat da, yzyllar boyunca ngilizcenin tek saf Avrupa dili olduunu
kabul

etmiti. Latin Vatikan dili, kkenli Franszca, spanyolca ve talyancadan farkl olarak

ngilizce, Roma'nn propaganda makinesinden ayr tutulmu ve bylece kardeliin

renmesini gerektirecek kutsal ve gizli bir dil haline gelmiti.

Teabing, "Bu iir," diye methetmeye balad. "Sadece Kse'den deil, ayn zamanda

Tapnak valyeleri'nden ve Magdalal Meryem'in dalan ailesinden bahsediyor! Daha


baka

ne isteyebilirdik?"

Yeniden iire bakan Sophie, "ifre," dedi. "Eski bir hikmet szne ihtiyacmz olduu

belli."

Gzlerini krptran Teabing, "Abrakadabra olabilir mi?" diye dalga geti.

Be harfli bir kelime, diye dnen Langdon hikmet sz olarak nitelendirilebilecek


eski

kelimeleri aklndan geiriyordu... mistik tilavetlerden blmler, astrolojik kehanetler,


gizli

cemiyet talimatlar. Wicca sihirleri, Msr by kelimeleri, pagan mantralar. Liste


dipsiz bir

kuyuydu.
Sophie, "ifrenin," dedi. "Tapnaklarla bir ilgisi var gibi grnyor. Metni yksek
sesle

okudu. "Tapnak kilit lahde tapar."

Langdon, "Leigh," dedi. "Tapnak uzman sensin. Fikrin var m?

Teabing uzun sre sessiz kaldktan sonra iini ekti. "ey, kilit lahit bildiimiz mezar

talarndan olmal. iir, Tapnaklar'n kutsal sayd Magdalal Meryem'in mezarndan

bahsediyor olabilir. Ama bize fazla yardmc olmuyor nk mezarn yerini


bilmiyoruz."

Sophie, "Son msra," dedi. "Geree atbash k tutacak diyor. Bu kelimeyi duymutum.

Albash."

Langdon, "Hi armadm," diye cevap verdi. "Kriptoloji 101 dersinde duymu
olmalsn.

Atbash ifresi, insanln bildii en eski ifredir."

Elbette, diye dnd Sophie. nl brani ifreleme yntemi.

Atbash ifresi gerekten Sophie'nin kriptoloji eitiminin bir paras olmutu. M 500

tarihine kadar giden ifreleme yntemi, artk snflarda yer deitirmeli temel dng
dzenine

rnek olarak kullanlyordu. Musevi kriptogramnn sk rastlanan bir biimi olan Atbash

ifresi, yirmi iki harfli brani alfabesine dayanan basit bir yer deitirme ifresiydi. lk
harf

son harfle, ikinci harf sondan ikinci harfle yer deitiriyor ve bylece srp gidiyordu.
Teabing, "Atbash son derece uygun," dedi. "Atbash ile ifrelenen metinlere Kabala'da,
Lut

Gl Yazmalar ve hatta Eski Ahit'te bile rastland. Musevi alimlerle mistikler, Atbash'

kullanarak hl gizli anlamlar karyorlar. Elbette tarikat da retilerinin bir paras


olarak

Atbash ifresi'ni kullanacakt."

Langdon, "Tek sorun," dedi. "Elimizde ifreyi uygulayabileceimiz hibir ey yok."

Teabing iini ekti. "Mezar tann stnde ifreli bir kelime olmal. Tapnaklar'n
kutsal

sayd bu mezar tan bulmalyz."

Sophie, Langdon'n yzndeki tatsz ifadeden, Tapnaklar'n mezar tan bulmann

yabana atlacak bir i olmadn anlamt.

Anahtar Atbash, diye dnd Sophie. Ama kapmz yok.

dakika sonra Teabing hsranla derin bir nefes alarak ban sallad. Dostlarm, ne

yapacam

ardm. Rmy ile misafirimizi kontrol edip, bir eyler attrrken bunu

dnmeme msaade edin." Ayaa kalkp uan arkasna doru ilerledi.

Arkasndan ona bakan Sophie kendini yorgun hissediyordu.

Pencerenin dndaki afak ncesi karanlk mkemmeldi. Sophie reye ineceini


bilmeden
kendini uzay boluuna frlatlm gibi hissen yordu. Bykbabasnn hazrlad
bilmecelerle

bym olduundan nlerinde duran bu iirin, henz fark edemedikleri bir bilgi
ierdiini

hissedebiliyordu.

Orada daha fazlas var, dedi kendi kendine. Ustalkla gizlenmi... ama yine de var.
Ona rahatszlk veren dnceler arasnda, kripteksin iinde bulacaklar nesnenin
"Kutsal

Kse'ye gtren bir harita" kadar basit bir ey olmad da vard. Langdon ile Teabing,

gerein mermer silindirin iine bulunduuna her ne kadar emin olsalar da, Sophie,

bykbabasnn hazne avlarn, Jacques Saunire'in srlarn kolaylkla aklamadn


bilecek

kadar ok zmt.
73

Adli polis yzbas, kapdan ieri rzgr gibi girdiinde, Bourget Havaalan'nn gece

vardiyasnda alan hava trafii kontrol memuru, bo bir radar ekrannn nnde

uyukluyordu.

Kk kuleyi admlaryla arnlayan Bezu Fache, 'Teabing'in jet ua," dedi. "Nereye

gitti?"

ngiliz mterisinin gizliliini korumaya alan kontrol memurunun ilk yant gevelemek

oldu. ngiliz adam, havaalannn en saygn mterilerinden biriydi. Ama baaramad.

Fache, "Pekl," dedi. "Uu plann bildirmeden zel bir uan kalkmasna izin
verdiin

iin seni tutukluyorum." Fache'nin iaret verdii bir baka memur kelepelerle
yaklamaya

balaynca trafik kontrol memuru panie kapld. Polis yzbasnn bir kahraman m
yoksa

bir babelas m olduunu tartan gazeteleri gznn nne getirdi. Bu soruya oktan
cevap

verilmiti.

Kontrol memuru kelepelerle karlatnda, "Bekleyin!" diye atld. Size u kadarn

syleyebilirim. Sir Leigh Teabing tbbi tedavileri iin Londra'ya sk sk uar. Kent'teki
Biggin
Hill zel Havaalan'nda bir hangar var. Londra'nn d mahallelerinde."

Fache kelepeleri tutan adam el iaretiyle uzaklatrd. "Bu gece gidecei yer Biggin
Hill

mi?"

Kontrol memuru tm drstlyle, "Bilmiyorum," diye cevap verdi. Uak her


zamanki

rotasndan kalkt ve son radar balants Birleik Krallk gsteriyor. Biggin Hill
olmas son

derece kuvvetli bir ihtimal."

Uakta bakalar da var myd?"

"Efendim, yemin ederim bunu bilmeme imkn yok. Mterilerimiz dorudan


hangarlarna

gider ve uaklarna istedikleri gibi binerler. Uakta kimin olduu, kar taraftaki
havaalann

gmrk yetkililerinin sorumluundadr."

Saatine bakan Fache, terminalin nnde duran jet uaklarna gz att. "Biggin Hill'e

gidiyorlarsa, yere inmeleri ne kadar srer?"

Kontrol memuru, kaytlarn kartrd. "Ksa bir uu. Ua yaklak saat... alt buukta

ini yapabilir. Yani on be dakika sonra."

Fache kalarn atarak adamlarndan birine dnd. "Buraya bir ara getirtin. Ben
Londra'ya gidiyorum. Ayrca bana kent polisini bulun. ngiliz MI5'i olmasn. Bu ii
sessiz

halletmek istiyorum. Yerel kent polisi. Teabing uana ini izni verilmesini istediimi
syle.

Sonra pistte etrafnn sarlmasn istiyorum. Ben oraya varana kadar kimse uaktan
inmesin."
74

Hawker'in kabininde Sophie'nin karsnda oturan Langdon, ona, "Sustun," dedi.

Sophie, "Sadece yorgunum," diye cevap verdi. "Ve iir. Bilmiyorum." Langdon da ayn

eyleri hissediyordu. Motorlardan gelen vnlama sesiyle, uan beik gibi hafif
sallanmas

insana uyku veriyordu, banda ayrca keiin vurduu yer hl zonkluyordu. Teabing
hl

uan arka tarafnda olduundan Langdon, Sophie'yle ba baa kald bu an

deerlendirerek, bir dncesini onunla paylamaya karar verdi. "Sanrm,


bykbabann

neden bir araya gelmemizi planladn biliyorum. Galiba sana aklamam istedii bir
ey

vard."

"Kutsal Kse ve Magdalal Meryem hikyesi yeterli deil mi yani?" Langdon nasl
devam

edeceine karar verememiti. "Aranzn almas. Onunla on yldr konumamann


sebebi.

Sanrm sizi birbirinizden ayran eyin ne olduunu aklayabileceimi mit ediyordu."

Sophie koltuunda kprdand. "Bizi ayran eyin ne olduunu sana katmadm."

Langdon dikkatle ona bakt. "Bir seks ayinine tank oldun. yle deil mi?"
Sophie kendini geri ekti. "Bunu nereden biliyorsun?" Sophie, bykbabann gizli bir

cemiyet yesi olduuna inanman salayacak bir olaya tank olduunu sylemitin. Ve

grdn ey, o gnden itibaren onunla bir daha konumamana sebep oldu. Gizli
cemiyetler

hakknda az ok bilgim var. Grdklerini tahmin etmek iin Da Vinci olmaya gerek
yok."

Sophie baklarn ona dikti.

Langdon, "Bahar aylar myd?" diye sordu. "Ekinoks zaman olabilir mi? Mart ay

ortalar?"

Sophie pencereden dar bakt. "niversiteden bahar tatili iin dnmtm. Birka gn

erken gelmitim."

"Bana anlatmak ister misin?"

"Anlatmasam daha iyi olur." Buulanm gzlerle birden dnd. "Ne diyeceimi

bilmiyorum."

"Hem kadnlar, hem erkekler mi vard?"

Ksa bir duraksamadan sonra ban sallad.

"Beyazlar ve siyahlar giymilerdi deil mi?"

Gzlerini sildikten sonra ban sallad. Biraz alma benziyordu "Kadnlar beyaz tl
gecelikler giymilerdi... altn ayakkablar vard. Ellerinde altn kreler tutuyorlard.
Erkekler

siyah tunik ve siyah ayakkab giymilerdi."

Langdon duygularn belli etmemeye alt ama yine de duyduklarna inanamyordu.

Sophie Neveu farknda olmadan, iki bin senelik kutsal bir trene tank olmutu.
Soukkanl

bir sesle konumaya alarak, "Peki maskeler?" diye sordu. "Androjen maskeler?"

"Evet, Herkeste vard. Birbirinin ayn maskeler. Kadnlarda beyaz. Erkeklerde siyah."

Langdon bu trene dair birtakm tanmlamalar okumutu ve mistik kkenlerini

anlayabiliyordu. Yumuak bir sesle, "Buna Hieros Gamos denir," dedi. "ki bin yldan
daha

eskilere dayanr. Msrl rahipler ve rahibeler, diinin reme gcn kutlamak iin bu
treni

aralklarla tekrar ederlerdi." Durup, Sophie'ye doru eildi, "Ve tabii eer manasn
anlamaya

hazr olmadan Hieros Gamos'a ahit olduysan, seni ok edeceini tahmin edebiliyorum."

Sophie hibir ey sylemedi.

Langdon, "Hieros Gamos Yunancadr," diye devam etti. "Kutsal evlik anlamna gelir."

"Benim grdm, bir evlilik treni deildi."

"Birleme anlamndaki evlilik, Sophie."


"Yani seks gibi mi?"

"Hayr."

Yeil gzleriyle onu sorgulayan Sophie, "Hayr m?" diye sordu


Langdon laf evirdi. "ey... bir bakma evet, ama bugn anladmz gibi deil."

Grdkleri bir seks ayinine benzese de, Hieros Gamos'un erotizmle bir ilgisi olmadm

aklad. Bu, dinsel bir ibadetti. Tarihte cinsel birleim, dii ile erkein Tanry
deneyimledii

bir ibadetti. Eskiler, kutsal diiyi cinsel adan tanmad mddete erkek ruhunun

tamamlandna inanrlard. Dii ile salanan fiziksel birleim, erkein ruhani adan

tamamlanmasnn ve gnosis'e ulamasnn -Tanr bilinci- tek yoluydu Seks ayinleri, sis

zamanndan beri erkein dnyadan cennete uzanan tek kprs olduuna inanlrd.
Langdon,

"Erkek, kadnla birleerek," dedi. "Zihninin tamamen boald ve Tanr'y anlayabildii


zirve

anna ulaabilirdi."

Sophie pheyle bakyordu. "Yani orgazm dua gibi miydi?" Aslnda Sophie hakl olduu

halde, Langdon umarszca omuzlarn silkti. Fiziksel adan baklacak olursa,


dncelerden

tamamen soyutlanm, kopuk bir an erkek orgazmna elik ediyordu. Ksa bir zihinsel
boluk.

Tanrya baklabilecek bir dinginlik an. Meditasyon gurular, dncelerden arnm


benzeri

hallere seks yapmadan geerler ve Nirvana'y genellikle sonsuz bir ruhani orgazm
olarak

nitelendirirlerdi.

Langdon alak bir sesle, "Sophie," dedi. "Eskilerin seks anlaynn gnmzdekinden
tamamen farkl olduunu anlaman ok nemli. Seks yeni hayata en byk mucize can
verirdi

ve mucizelere sadece bir Tanr sebep olabilirdi. Kadnn rahminde bir hayat retmesi
onu

kutsal klyordu. Bir Tanr. Cinsel birleme, insan ruhunun iki yarsnn -erkek ve
diibirlemesi

anlamna geliyordu, bylece erkek ruhani btnle ulayor ve Tanry

paylayordu. Grdn eyin seksle deil, dinle ilgisi vard. Hieros Gamos ayini bir
sapklk

deildir. ok kutsal bir trendir."

Szleri ona tesir etmi gibiydi. Sophie gece boyunca mesafesini korumutu ama
Langdon

imdi ilk kez etrafna rd duvarn atrdamaya baladn gryordu. Gzlerinde


yeniden

yalar belirdi ve onlar sveterinin koluyla kurulad.

Langdon, ona biraz zaman tand. Kabul etmek gerekirse, seksin Tanrya ulamak iin

izlenen bir yol olduu dncesi, ilk bakta biraz akl kartrcyd. Langdonn
Musevi

rencileri, ilk Musevi geleneklerinin ayinleri ierdiini rendiklerinde aknlktan


kk

dillerini yutarlard. badethanede, asla olamaz. Eski Museviler, Sleyman Mabedi'ndeki

Kudslakdas'ta Tanryla birlikte, onun dii dengi Shekinahn da oturduuna


inanrlard.

Ruhsal btnlk arayan erkekler, seviecekleri rahibeleri -veya hierodules- ziyaret


etmek iin
mabete gelirler ve fiziksel birleme sayesinde kutsall tecrbe ederlerdi. Musevilerin
drt

harfli YHWH kelimesi -Tanrnn kutsal ad- aslnda Yehova kelimesinden tretilmiti.
Erkek

Jah kelimesi ile Havva'nn branilerden nceki olan Havah'n androjen birleimi.

Langdon yumuak bir sesle, "Eski kilise iin," dedi. "nsanlarnla Tanr'ya ulamak
adna

seksi kullanmas byk bir tehdit oluturuyordu. Kilisenin kendi kendine ilan ettii
Tanrya

giden tek yol dncesini glgeliyordu. Belirli nedenlerden tr seksi kt gstermek,


iren

ve gnahkr bir davran olduuna inandrmak iin ellerinden geleni yaptlar. Dier
byk

dinler de aynn yapt."

Sophie susuyordu ama Langdon, onun bykbabasn daha iyi anlamaya baladn

sezmiti. Langdon bu smestr ayn konuya derslerinden birinde deinmiti.


rencilerine,

"Seks hakkndaki dncelerimizin elikili olmas

artc m?" diye sormutu. "Eskiden

gelen drtlerimiz ve fizyolojimiz bize seksin doal bir ey olduunu syler ruhani
btnle

giden aziz bir yol ama modern din, bunun utan verici olduunu alar ve eytann ii
olan

seks drtlerimizden korkmamz gerektiini retir. Langdon dnyada bir dzineden


fazla
gizli cemiyetin -pek oklar hayli nfuzlu- hl seks ayinleri yaparak, eski gelenekleri

srdrd gereiyle rencilerini daha fazla korkutmak istememiti. Gzleri


Tamamen

Kapal filminde Tom Cruise'un canlandrd karakter, son dere elit Manhattan'llann
zel bir

toplantsna gizlice girerek, Hieros Gamos'a tank olmutu. Ne yazk ki film yapmclar
pek
ok noktay yanl anlamt ama fikrin temeli mevcuttu... cinsel birlemenin bysn

kutlamak iin bir araya gelen gizli bir cemiyet.

"Profesr Langdon?" Arka sralarda oturan bir erkek renci umut dolu sesiyle elini

kaldrmt. "Kiliseye gitmek yerine daha fazla seks yapmamz gerektiini mi

sylyorsunuz?"

Langdon kkrdam fakat yemi yutmamt. Bu ocuklarn Harvard partilerinde seksten

ok daha fazlasn yaptklarn duymutu. Tehlikeli bir blgede bulunduunun bilinciyle,

"Baylar," demiti. "Hepinize bir teklifte bulunmak istiyorum. Evlilik ncesi sekse gz

yummaya cret etmeden ve hepinizin lekesiz melekler olduunu dnecek kadar saf

olmadan, size seks hayatnz hakknda u kk tavsiyede bulunacam."

Dinleyiciler arasndaki tm erkekler, ne doru eilerek dikkatle dinlemilerdi.

"Bir kadnla bir daha beraber olduunuzda, kalbinize bakn ve sekse etik ruhani bir olgu

olarak yaklamadnz anlayn. Erkeklerin sadece kutsal diiyle birleerek


ulaacaklar o

ilahi kvlcm bulmak iin kendinize meydan okuyun."

Kadnlar balarn sallayarak, bilmi bir tebessm taknmlard.

Erkeklerse garip bir ekilde kkrdayarak birbirlerine ak sak akalar yapmlard.


Langdon iini ekmiti. niversitedeki erkekler hl ocuktu.

Ban uan penceresine dayayp bolua bakarken aln yen Sophie, Langdon'n az

nce anlattklarn dnyordu. inde yeni bir pimanlk hissediyordu. On yl.

Bykbabasnn, ona gnderdii almam mektup tomarlarn dnd. Robert'a her


eyi

anlatacam. Sophie ban pencereden evirmeden konumaya balad. Yavaa.


Korkuyla.

O gece olanlar yeniden anlatrken, zamanda geri gittiini hissetti... bykbabasnn

Normandiya'daki atosunun yaknlarndaki ormanda dolayordu... aknlk iinde bo


evi

aryordu.., aadan gelen sesler duyuyordu... sonra gizli kapy buluyordu. Ta


merdivende,

her admda bir basamak inerek usulca bodrumdaki yeralt odasna vard. Toprak
kokusunu

alabiliyordu. Serinlik ve k. Mart ayyd. Merdivende sakland glgeler basndan,

yabanclarn sallanarak ellerindeki mumlarla ilahiler sylediini duyuyordu.

Rya gryorum, dedi kendi kendine. Bu bir rya. Baka ne olabilir?

Kadnlarla erkekler sraya dizilmilerdi, siyah, beyaz, siyah, beyaz. Kadnlar hep
birlikte

ellerindeki altn kreleri kaldrp, her bir azdan, "Balangta seninle birlikteyim,
kutsal olan

her ey grnmeye baladnda, gn domadan nce seni rahmimden karttm" diye

seslenirlerken gzel gecelikleri dalgalanyordu.


Kadnlar krelerini indirdiinde, herkes sanki vecit haline gemi gibi geri salland.

emberin ortasndaki bir eye sayg gsteriyorlard.

Neye bakyorlar?

Sesler artk ykseliyordu. Daha yksek. Daha hzl.

Kadnlar krelerini yeniden ykselterek, "Grdn kadn sevgidir! diye bardlar.

Erkekler, "O kadnn meskeni sonsuzluktur! diye cevapladlar.

lahiler yeniden balamt. Artt. Grledi. Daha hzl. Katlmclar ieri doru adm

atarak, meldiler.

te o an Sophie, sonunda hepsinin neyi seyrettiini grebilmiti

emberin ortasndaki alak, ssl bir sunan stnde bir adam yatyordu. plakt,

srtst yatyordu ve yznde siyah bir maske vard. Sophie hemen adamn omzundaki
doum

lekesinden, vcudu tanmt. Neredeyse baracakt. Grand-pre! Bu grnt bile


Sophie'yi

ok etmeye yeterdi ama fazlas vard.

Gm renkli gr salar arkasndan sallanan, beyaz maskeli plak bir kadn,

bykbabasnn stne kmt. Mkemmellikten ok uzak tombul bir vcudu vard ve


ilahilere ritim tutarak sallanyordu -Sophie'nin bykbabasyla seviiyordu.
Sophie dnp kamak istedi ama yapamad. lahi sesleri ykselmeye baladnda,

yeraltndaki odann ta duvarlar onu ieri hapsetmiti. Katlmclarn oluturduu


ember

imdi adeta arta sylyordu ve sesler ykselerek lgn bir hal almt. Ani bir
grlemeyle

tm oda adeta doruk noktasnda patlad. Sophie nefes alamyordu. Sonra birden
hkrarak

sessizce aladm fark etti. Arkasn dnerek usulca merdivenlerden yukar, evden
dar kt

ve titreyerek Paris'e geri dnd.


75

Aringarosa, Fache ile yapt ikinci telefon grmesini bitirirken, kiralk uak

Monaco'nun titrek klan stnde uuyordu. Yeniden torbaya uzand ama kendini

kusamayacak kadar bitap hissediyordu.

u i bir sona erse!

Fache'nin verdii son haber anlalr gibi deildi ama bu gece artk her ey anlamn

yitirmiti. Neler oluyor? Her ey kontrolden kmt. Silas' nasl bir ie bulatrdm ?

Kendimi nasl bir ise bulatrdm!

Aringarosa titreyen bacaklaryla pilot kabinine yrd, "Var noktamz deitirmem

gerekiyor."

Omzunun stnden bakan pilot gld. "aka yapyorsunuz, yle deil mi?"

"Hayr. Derhal Londra'ya gitmem gerekiyor."

"Peder, bu kiralk bir uak, taksi deil."

"Sana elbette daha fazla deme yapacam. Ne kadar? Londra sadece bir saat kuzeyde
ve

ynmz deitirmemiz gerekmiyor, bu yzden..."


"Para meselesi deil peder, baka sorunlar var."

"On bin euro. Hemen imdi."

Gzleri hayretle alan pilot arkasn dnd. "Ne kadar? Nasl bir rahip bu kadar paray

yannda tar?"

Aringarosa siyah evrak antasnn yanna giderek, at ve bonolardan birini kard.

Bonoyu pilota uzatt.

Pilot, "Bu nedir?" diye sordu.

Vatikan Bankas'ndan alnm on bin euro deerinde bir bono."

Pilot kukuyla bakyordu.

"Nakitle ayndr."

Bonoyu geri uzatan pilot, "Sadece nakit nakittir," dedi.

Aringarosa pilot kabininin kapsna tutunurken kendini olduka gsz hissediyordu.


"Bu

bir lm kalm meselesi. Bana yardm etmelisiniz. Londra'ya gitmeliyim."

Pilot, piskoposun altn yzne bakt. "Gerek elmas m?"

Aringarosa yzne bakt. "Bundan ayrlamam."


Omuzlarn silken pilot, arkasn dnp dikkatini n camdan dar verdi.

Aringarosa derin bir znt hissetti. Yze bakt. Onun temsil ettii her eyi zaten

kaybetmek zereydi. Uzun bir sre sonra yz parmandan kararak, nazike kontrol

panosunun stne brakt.

Pilot kabininden ar aksak kan Aringarosa yeniden koltuuna oturdu. On be saniye

sonra, pilotun kuzeye doru birka derece dndn hissetti.

Buna ramen Aringarosa'nn zafer an parampara olmutu.

Her ey kutsal bir dava olarak balamt. Zekice hazrlanm bir plan. imdi ise
iskambil

kdndan yaplan evler gibi kendi stne yklyordu... ve sonunda hibir yer
grnmyordu.
76

Langdon, Sophie'nin kendi Hieros Gamos deneyimini hatrlamaktan dolay sarsnt

geirdiini hissedebiliyordu. Kendi adna, bunu duyduuna armt. Sophie tm ayine


ahit

olmakla kalmam, kendi bykbabasnn kutlandn grmt... Sion Tarikat'nn


Bykstat'. arpc bir topluluktu. Da Vinci, Botticelli, Isaac Newton, Victor Hugo,
Jean

Cocteau... Jacques Saunire.

Langdon yumuak bir sesle, "Sana baka ne syleyebilirim bilmiyorum," dedi.

Sophie'nin yalarla dolan gzleri, imdi koyu yeil grnyordu. "Beni kendi kz gibi

bytt."

Konuurlarken, Langdon, onun gzlerindeki duygusall fark etti. Vicdan azab

duyuyordu. Uzak ve derin. Sophie Neveu, bykbabasndan kamt ve imdi onu


tamamen

farkl bir adan gryordu.

Darda afak hzla skyor, kzl hareleri sancak tarafnda toplanyordu. Aadaki

dnya hl siyaht.

"Kumanyalar, sevgili dostlarm." Teabing, kutu kolalar ve krakerlerle yanlarna gelmiti.

Yiyecekleri datrken, az miktarda olduu iin bol bol zr diledi. Kei dostumuz
henz

konumuyor," dedi. "Ama ona biraz zaman tanyalm." Krakerini srarak, iire gz att.
"Peki,

hayatm, ilerleme kaydettiniz mi?" Sophie'ye bakt. "Bykbaban burada bize ne


anlatmaya

alyor? Bu mezar ta hangi cehennemde? Tapnaklar'n kutsal sayd

u mezar ta."

Sophie ban iki yana sallayarak sessizliini korudu.

Teabing bir kez daha ban msralara gmerken, Langdon bir kutu aarak pencereye

dnd. Zihni gizli ayin sahneleri ve zlmemiifrelerle doluydu. Tapnak kilit lahde

tapar. Kolasndan byk bir yudum ald. Tapnaklar'n kutsal sayd bir mezarta.
Kola

lkt.

Gecenin karanlk perdesi hzla zlmeye balamt. Langdon bu deiimi seyrederken,

aada parlayan bir okyanus grd. ngiliz Kanal. Artk fazla kalmamt.

Langdon gn nn ikinci bir aydnlanma getirmesini diledi ama darda hava

aydnlandka gerekten daha da uzaklatn hissediyordu. Be heceli lnn ve


ilahilerin,

Hieros Gamos ile kutsal ayinlerin uan gmbrtsyle yanklanan ritimlerini duydu.

Tapnaklar'n kutsal sayd bir mezar ta.


Yzne k vurduunda uak yeniden kara parasnn zerinde uuyordu. Langdon

elindeki kola kutusunu serte brakt. Dierlerine dnerek, "Buna inanmayacaksnz,"


dedi.

"Tapnak lahdi... buldum."

Teabing'in gzleri faltana dnmt. "Mezar tann nerde olduunu biliyor musun?"

Langdon glmsedi. "Nerede olduunu deil. Ne olduunu."

Sophie daha iyi duyabilmek iin eildi.

Akademik buluun verdii o tandk heyecann tadna vararak, "Sanrm aslnda lahitten

deil, ta bir bstten bahsediyor," diye aklad. "Yani mezar ta deil."

Teabing, "Bst m?" diye sordu.

Sophie de bir o kadar arm gibiydi.

Langdon dnerek, "Leigh," dedi. "Engizisyon srasnda kilise Tapnak valyeleri'ni her

trl gnah ilemekle sulamt, yle deil mi?"

"Doru. Her trl sulamada bulunmulard. ehvet dknl, haa iemek, eytana

tapmak, kabark bir liste."

"Ve bu listede sahte putlara tapmak da vard yle deil mi? Kilise Tapnaklar'
zellikle

bir ta bste ibadet ettikleri gizli ayinler yapmakla sulamt... pagan tanrs..."
Teabing, "Baphomet!" diye lk att. "Tanrm, Robert, haklsn! Tapnaklar'n kutsal

sayd bir ta bst!"


Langdon abucak Sophie'ye, Baphomet'in yaratc reme gc. balantl bir pagan

bereket tanrs olduunu aklad. Baphomet'in o yarat ve reme sembol olan bir ko
ya da

kei bayla temsil ediliyordu.

Tapnaklar, tatan bir kopyasn yaptklar Baphomet'in bann etrafnda ember

oluturarak ilahiler sylyorlard.

Teabing, "Baphomet," diyerek kkrdad. "Trende aslnda cinsel birleimin yaratc

bys kutlanrd ama Papa Clemet herkese, Baphomet'in bann aslnda eytan ba

olduuna inandrd. Papa, Baphomet'in ban Tapnaklar'a kar balatt davada


idam ipi

gibi kulland."

Langdon, onu dorulad. eytan olduuna inanlan boynuzlu eytann kk Baphomet'e

kadar gidiyordu. Kilise boynuzlu bereket tanrsn

eytanla deitirmiti. Tamamen olmasa da

kilisenin bu ii baard ortadayd Geleneksel Amerikan kran Gn masalarnda


hl

paganlarn boynuzlu bereket sembolleri vard. Bereket kfesi ya da "bereket boynuzu",

Baphomet'in verimliliine atfta bulunurdu ve boynuzu knlan bir kei tarafndan


emzirilen

Zeus efsanelerine dayanrd. Keinin boynuzu sihirli bir ekilde meyvelerle dolmutu.

Baphomet ayrca grup fotoraf ektiren arkadalardan akac biri, dierinin arkasndan
parmaklarm V eklinde havaya kaldrdnda da grnrd; akaclardan ok az alay

ettikleri kurbanlarnn sperm saysnn bol olduunu ilan ettiklerinin farkna varrd,

Teabing heyecanla, "Evet, evet," dedi. "iirde bahsi geen Baphomet olmal.

Tapnaklar'n kutsal sayd ta."

Sophie, "Peki," dedi. "Ama Tapnaklar'n kutsal sayd ta bst Baphomet ise, bir

ikilem var demektir." Kripteksin stndeki harfleri iaret etti. "Baphomet kelimesinde
sekiz

harf var. Burada ise sadece be."

Teabing genie srtt. Tatlm, Atbash ifresi burada devreye giriyor."


77

Langdon olduka etkilenmiti. Teabing yirmi iki harfli brani alfabesini alefbet ezbere

yazmt, brani karakterleri yerine Latin harflerini kullanarak yazmt ama buna
ramen,

alfabeyi akc bir telaffuzla okuyordu.

A B G D H V Z Ch T Y K L M N S O P Tz Q R Sh Th

"Alef, Bet, Gimel, Dalet, Het, Vav, Zayn, et, Tet, Yod, Kaf, Lamed, Mem, Nun,
Sameh,

Ayn, Pe, Tsadik, Kof, Re, n ve Tav."* Teabing alnnn terini silerek, tekrar ie
koyuldu.

"brani dilinde sesli harfler yazlmaz. Bu yzden Baphomet kelimesini brani


alfabesiyle

yazacak olursak, sesli harf der ve geriye..."

Sophie, "Be harf kalr," diye atld.

Teabing ban sallayarak yeniden yazmaya koyuldu. "Tamam, ite brani alfabesiyle

Baphomet kelimesi byle yazlyor. Daha ak anlalmas iin sesli harfleri de araya

yazacam."

B a P V o M e Th
"Elbette," diye ekledi. "branicenin tersten yazldn unutmamak gerekir ama Atbash'
bu

ekilde daha kolay kullanrz. Bundan sonra, yerine kullanma tablosunu oluturmak iin
tm

alfabeyi orijinalinin tersin' den yeniden yazmamz gerekiyor."

Kalemi Teabing'in elinden alan Sophie, "Daha kolay bir yolu var," dedi "Atbash da
dahil,

tm yer deitirmeli ifreler iin geerlidir. Royal Holloway'de rendiim ufak bir
hile."

Sophie alfabenin ilk yansn soldan saa yazdktan sonra altna ikinci yarsn sadan
sola

doru yazd. "Kriptoloji analistleri buna katla-kvr derler. Yar yarya kartrlm.
Ama iki

kat daha temiz."

A B G D H V Z Ch T Y K

Th Sh R Q Tz P O S N M L

Eliine bakan Teabing kkrdad. "Haklsn. Holloway'deki ocuklarn ilerini


yaptklarna

sevindim."

Sophie'nin yer deitirme matrisine bakan Langdon, eski alimlerin nl eak


Gizemi'ni**

zmek iin Atbash ifresi'ni ilk kullandklarnda hissettikleri deheti duydu. Din
alimleri

yllarca ncil'de eak diye bir ehirden bahsedildiini grp muallakta kalmlard. Bu
ehir

herhangi bir haritada ya da baka bir belgede grnmyordu ama Yeremya Kitab'nda
ska

bahsi geiyordu, eak kral, eak ehri ve eak halk. Sonunda bir alim kelimeye
Atbash

ifresi'ni uyguladnda sonulan herkesi hayrete drmt. eak kelimesinin aslnda

olduka iyi bilinen baka bir ehrin ifrelenmi hali olduunu ortaya koymutu. ifre
zme

ilemi olduka basitti.

eak kelimesi branicede Sh-Sh-K diye yazlyordu.

Sh-Sh-K. harfleri yer deitirme tablosuna yerletirildiinde, B-B-L harflerini


veriyordu.

B-B-L ise branicede Babil diye okunuyordu.

*Alfabe okunular sevivon.com adresindeki Trk Musevilerin brani okulundan


alnmtr.

** nternetten Trkeye geerken bu ekilde yazlyor. eak kralyla ilgili bir efsane
var.
Gizemli eak ehrinin aslnda Babil ehri olduu ortaya ktktan sonra, nciller deli
gibi

aratrlmaya balanmt. Birka hafta sonra Eski Ahit'te alimlerin farknda olmadklar
daha

pek ok Atbash ifreli kelimenin bulunduu kefedilmiti.

Heyecann bastrmakta glk eken Langdon, "Yaklayoruz," diye fsldad.

Teabing, "Adm adm Robert," dedi. Sophie'ye bakarak "Hazr msn?"

Sophie ban sallad.

"Pekl, Baphomet kelimesi nlleri indirgendiinde branicede B-P-V-M-Th diye

yazlyor. imdi be harfli ifremizi bulmak iin Atbash yer deitirme matrisine

uygulayalm."

Langdon'n kalbi hzla arpt. B-P-V-M-Th. imdi gne pencerelerden ieri doluyordu.

Sophie'nin yer deitirme matrisine bakarak, eviriyi yapmaya balad. B yerine Sh... P
yerine

V...

Teabing Noel zaman gelen bir okul ocuu gibi srtyordu. "Ve Atbash ifresi diyor

ki..." Sesi kesilmiti. "Aman Tanrm!" yz bembeyaz olmutu.

Langdon'n kalbi tekledi.


Sophie, "Ne oldu?" diye sordu.

"Buna inanmayacaksn." Teabing, Sophie'ye bakt. "zellikle sen."

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu.

"Bu... gerekten dhice," diye fsldad. "Son derece zeki!" Teabing yeniden kda
yazd.

"Davullar ltfen. te ifreniz." Yazdklarn onlara gsterdi.

Sh-V-P-Y-A

Sophie, "Bu ne byle?" diye kalarn att.

Langdon da anlayamamt.

Teabing'in sesi huuyla titriyordu. "Bu dostum, hikmet kelimesinin eski hali."

Langdon harfleri yeniden okudu. Eski hikmet sz zer bunu. Bir saniye sonra her eyi

anlamt. Bunu hi tahmin etmemiti. "Eski hikmet kelimesi!"

Teabing kahkahalarla glyordu. "Harfi harfine!"

Sophie nce kelimeye, ardndan kripteksteki harflere bakt. Langdon ile Teabing'in

gremedii ciddi bir yanll fark etmiti. "Durun biraz! ifre bu olamaz," diye kar
kt.

"Kripteksin stnde Sh harfi yok. Geleneksel Latin harfleri kullanlm."


Langdon, "Kelimeyi oku," diye srar etti. "ki eyi aklndan karma. branicede Sh
harfine

kar gelen sembol, vurgu iaretine bal olarak ayn zamanda S diye de okunabilir. P
harfi de

ayn

ekilde F diye okunabilir.

Sophie'nin SVFYA? diye dnrken akl karmt. Teabing, "Dhice!" dedi. "Vav
harfi

genellikle O seslisi yerine kullanlr.''

Yeniden harflere bakan Sophie, yksek sesle okumaya alt.

"S... o... f...y... a."

Kendi sesini duyduunda, azndan kanlara inanamamt. "Sophia m? Bu Sophia diye

mi okunuyor?"

Langdon hararetle ban sallyordu. "Evet! Sophia, Yunancada hikmet demektir. sminin

kkeni Sophie, gerekten eski hikmet szdr.'"

Sophie birden bykbabasna kar derin bir zlem duydu. Tarikat kilit tan benim

ismimle ifrelemi. Boaznda bir yumru olumutu. Her ey son derece mkemmeldi.
Ama

gzlerini kripteksin stndeki harflere evirdiinde, hl bir sorun olduunu grd.


"Ama

durun... Sophia kelimesinde alt harf var."


Teabing glmsemeye devam ediyordu. "iire yeniden bak. Bykbaban 'eski hikmet

sz,' demi."

"Evet?"
Teabing gz krpt. "Eski Yunancada, hikmet S-O-F-I-A diye yazlr."
78

Sophie kripteksi kucana alp harfleri evirmeye baladnda korkun bir heyecan

duyuyordu. Eski hikmet sz zer bunu. Langdon ile Teabing, onu seyrederlerken nefes

almay unutmu gibiydiler.

S... O... F...

Teabing, "Dikkatli ol," diye uyard. "ok ok dikkatli ol."

... I... A.

Sophie son harfi evirmiti. Ban kaldrp dierlerine bakarken, Tamam," diye
fsldad.

"imdi ekip kartacam."

Langdon korkuyla kark bir neeyle, "Sirkeyi unutma," diye fsldad. "Dikkatli ol."

Sophie bununda ocukluunda at kripteksler gibi olduunu biliyordu. Tek yapmas

gereken silindiri her iki ucundan skca kavramak ve farkl ynlere doru hafif bir
basn

uygulayarak yavaa ekmekti. Eer harfler, ifreye gre doru sralanmsa, ulardan
biri

kayarak alacak ve Sophie ierideki, sirke iesinin etrafna sarlm papirs sayfaya
ulaa
akt. Bununla birlikte eer yazdklar

ifre yanlsa, Sophie'nin dardaki ulara uygulad

bask ierideki manivelay harekete geirince alttaki bolua kayacakt. Eer Sophie

silindirleri hzla ekecek olursa cam ie paralanacakt.

Yava ek, dedi kendi kendine.

Sophie avu ileriyle silindirin ularn kavrarken, Teabing ile Langdon iyice eildiler.

Sophie ifre kelimeyi zmenin verdii heyecanla, neredeyse ieride bulmay


umduklarnn

ne olduunu unutuyordu. Bu tarikatn kilit ta. Teabing'e gre, Magdalal Meryem'in ve

Sangreal hazinesinin yerini gsteren, bir Kutsal Kse haritas vard... en byk sahibi
belirsiz

gizli gerek hazinesi.

Ta tp tutan Sophie., bir kez daha tm harflerin ibre ile ayn hizada olduunu kontrol

etti. Ardndan yavaa ekti. Hibir ey olmamt. Biraz daha kuvvet verdi. Ta birden

yerinden kayarak ayrld. Utaki ar para elinde kalmt. Langdon ile Teabing
neredeyse

ayaa frlayacaklard. Utaki kapa masann stne koyup, iindekini grmek iin
silindiri

yana eerken Sophie'nin kalbi yerinden frlayacak gibi olmutu.

Bir parmen!

Sophie yuvarlanm kdn ortasna baktnda, silindir eklindeki bir nesnenin etrafna
sarlm olduunu grd. Sirke iesi olduunu tahmin etti. Fakat sirkenin etrafna
sarlan

kt alldk hassas papirs deil, tireydi. Bu garip, diye dnd Sophie, sirke
koyun

derisinden yaplan tireyi eritmez. Kdn ortasna tekrar baktnda, merkezdeki


nesnenin

sirke iesi olmadn fark etti. Tamamen farkl bir eydi.

Teabing, "Sorun nedir?" diye sordu. "Parmeni kartsana."

Kalarn atan Sophie yuvarlanm tireyle birlikte etrafna sarld nesneyi ekip,
ikisini

birlikte dar kard.

Teabing, "Bu papirs deil," dedi. "ok ar."

"Biliyorum. Bu dolgu maddesi."

"Ne iin? Sirke iesi iin mi?"

"Hayr." Sophie kd atnda, iine sarlan nesne ortaya kmt. "Bunun iin."

Langdon tire kdn iindeki nesneyi grdnde kalbi teklemiti.

Teabing yutkunarak, "Tanr yardmcmz olsun," dedi. "Bykbaban merhametsiz bir

mimarm."

Langdon hayretle bakyordu. Saunire'in ileri kolaylatrmaya hi niyeti olmadn


anlayabiliyorum.

Masann stnde ikinci bir kripteks duruyordu. Daha kk. Siyah oniksten yaplmt.

Birincisinin iine yerletirilmiti. Saunire'in iftlere olan tutkusu. ki kripteks. Her ey


iftler
halinde. ifte anlamlar. Erkek dii. Beyazn iinde siyah. Langdon nnde duran sembol

zincirini sezinleyebiliyordu. Beyaz siyaha can verir.

Her erkek bir kadndan kar.

Beyaz-dii

Siyah-erkek.

Langdon uzanarak kk kripteksi eline ald. Birincisinin ayn gibiydi, sadece yar

ebadnda ve siyaht. O tandk alt sesini duydu. Daha nce duyduklar sv sesi bu
kk

kripteksin iinden gelmi olmalyd.

Tire kdn onun nne iten Teabing, "E, Robert," dedi. "En azndan doru ynde

utuumuza sevineceini dnyorum."

Langdon kaln tire kdn inceledi. Ssl bir hat yazsyla bata bir drt msral metin

yazyordu. Yine be heceli lyle yazlmt. Msra ifreliydi ama Teabing'in


ngiltere'ye

gitme plannn ie yarayacan anlamas iin ilk msray okumas yeterli olmutu.

PAPA VALYE GMM LONDRA'DA

iirin geri kalannda, ikinci kripteksi aarken kullanlacak ifrenin ancak bu valyenin
ehrin bir yerindeki mezarnda bulunabileceini ima ediyordu.

Langdon heyecanla Teabing'e dnd. "Bu iirde bahsi geen valyenin ne olduu

hakknda fikrin var m?"

Teabing srtt. "Hi fikrim yok. Ama hangi ifreye bakmamz gerektiini ok iyi

biliyorum."

O srada, en az be kilometre nlerinde alt kent polis arabas, yamurun slatt

sokaklardan Biggin Hill zel Havaalan'na doru gidiyordu.


79

Temen Collet, Teabing'in buzdolabndan bir Perrier aldktan sonra, yeniden hzl

admlarla kabul salonuna yrd. Asl hareketin yaand Londra'ya Fache ile birlikte
gitmek

yerine, burada Chteau Villette'e yaylan teknik blme ocuk bakcl yapyordu.

imdiye dek ele geirdikleri ipularnn bir yardm dokunmamt: yere saplanan bir
tek

mermi; bak ve kadeh szcklerinin yazld sembollerle karalanm bir kt paras;


teknik

blmn Collet'ye muhafazakr Katolik grubu Opus Dei ile balants olduunu
syledii

kanl bir kemer. Yakn zaman nce bir haber program onlarn Paris'te eleman
toplamadaki

saldrgan tutumlarn gn na karttnda ortalk hayli karmt.

Collet iini ekti. Umarm bu mitsiz karklktan bir anlam kar.

Collet atafatl bir koridordan geerek, teknik blm memurunun parmak izi toplad

geni balo salonuna girdi. Pantolon asks takan toplu bir adamd.

eri giren Collet, "Herhangi bir ey var m?" diye sordu.

Memur ban iki yana sallad. "Yeni bir ey yok. Evin geri kalanndakilerle uyuan
baka

parmak izleri var o kadar."

"Ya kee kemer stndeki parmak izleri?"

"Interpol hl zerinde alyor. Ben bulduumuz her eyi topluyorum."

Collet masann stndeki iki mhrl torbay iaret etti. "Peki bu ne?"

Adam omuzlarn silkti. "Alkanlk. Tuhaf bulduum her eyi torbalarm,"

Collet yanna gitti. Tuhaf m?

Memur, "u ngiliz garip biriymi," dedi. "una bir bakn." Delil torbasn kartrarak,

birini seti ve Collet'ye uzatt.

Fotorafta bir Gotik katedralinin ana girii grnyordu... kk kap eiine doru

giderek daralan geleneksel kemerler.

Fotorafa dikkatle baktktan sonra Collet, memura dnd. "Bu mu tuhaf?"

"Arkasn evirin."

Collet arkasn evirince, katedralin uzun nefinin paganlar tarafndan kadn rahmine

atfedildiini anlatan ngilizce karalamalar buldu. Bu garipti. Onu artan, katedral


giriini

tasvir eden notlard. "Dur biraz. Katedral giriinin bir kadnn eyini temsil ettiini
dnyor..."

Memur ban sallad. "Ayrca dudaks at srt ve giriin stndeki kk

beparmakotunun temsil ettii bir klitoris," ini ekti. "nsan yeniden kiliseye gitmek

istiyor."

Collet ikinci delil torbasn eline ald. Plastiin iinde, eski bir belgeye benzeyen byk

parlak bir fotoraf durduunu grebiliyordu. Balkta yle yazyordu:

Les Dossiers Secrets-Say 4 lm 249

Collet, "Bu ne?" diye sordu.

"Hi fikrim yok. Her tarafta bunun kopyalar vard, bu yzden torbaya attm."

Collet belgeyi inceledi.

SION TARKATINI YNETEN BYK STATLAR

JEAN DEGISORS 1188-1220

MARIE DE SAINT-CLAIR 1220-1266

GUILLAUME DE GISORS 1266-1307

EDOUARD DE BAR 1307-1336

JEANNE DE BAR 1336-1351

JEAN DE SAINT-CLAIR 1351-1366


BLANCE D'EVREUX 1366-1398

NICOLAS FLAMEL 1398-1418

RENE D'ANJOU 1418-1480

IOLANDE DE BAR 1480-1483

SANDRO BOTTICELLI 1483-1510

LEONARDO DA VINCI 1510-1519

CONNETABLE DE BOURBON 1519-1527

FERDINAND DE GONZAQUE 1527-1575

LOUIS DE NEVERS 1575-1595

ROBERT FLUDD 1595-1637

J. VALENTIN ANDRA 1637-1654

ROBERT BOYLE 1654-1691

ISAAC NEWTON 1691-1727

CHARLES RADCLYFFE 1727-1746

CHARLES DE LORRAINE 1746-1780

MAXIMILIAN DE LORRAINE 1780-1801

CHARLES NODIER 1801-1844

VICTOR HUGO 1844-1885

CLAUDE DEBUSSY 1885-1918

JEAN COCTEAU 1918-1963


Sion Tarikat m, diye dnd Collet.

Temenim?" Bir baka ajan ban ieri uzatmt. "Yzba Facte'ye acil bir ar var

fakat ona ulaamyoruz. Siz grr msnz?"

Mutfaa giden Collet, telefona cevap verdi.

Arayan Andr Vernet idi.

Bankacnn dzgn aksan, sesindeki gerginlii saklamaya yetmiyordu. "Yzba

Fache'nin beni arayacan dnyordum ama henz ondan haber alamadm."

Collet, "Yzba biraz megul," diye cevap verdi. "Ben yardmc olabilir miyim?"

Bana bu geceki gelimelerden haberdar edileceimin garantisi verilmiti.

Collet bir an iin adamn ses tonunu tanr gibi oldu ama nereden tandn kartamad.

"Monsieur Vernet, Paris'teki soruturmadan u an ben sorumluyum. smim Temen


Collet."

Hatta uzun bir sessizlik oldu. 'Temen, dier hattan aranyorum. zin verirseniz

kapatyorum. Sizi daha sonra arayacam." Telefonu kapatt.

Collet birka saniye sonra ahizeyi yerine koydu. Ardndan hatrlad. Bu sesi tandm

biliyordum! Yapt keif soluunu kesmiti.

Zrhl aracn ofr.


Sahte Rolex takan.

imdi Collet bankacnn neden telefonu kapatmakta acele ettiini anlayabiliyordu.


Vernet,

Temen Collet ismini hatrlamt... o akam gznn iine bakarak yalan syledii
memur

oydu.

Collet bu garip gelimenin sonularn dnmeye balad. Vernet iin iinde.


gdleri

ona, Fache'yi aramasn sylyordu. Bu ansl gelimenin onun yldznn parlad an

olacan hissedebiliyordu.

Hemen Interpol' arayarak, Zrih Emanet Bankas ve bakan Andr Vernet hakknda

bulabildikleri her trl bilgiyi temin etmelerini istedi.


80

Hawker 731 kasvetli sabah yamurunun iine dalarken Teabing'in pilotu, "Emniyet

kemerleri ltfen, be dakika sonra iniyoruz," diye anons yapt.

Teabing alalan uan altnda uzanan kentin dumanl tepelerini grdnde eve

dnmenin keyfine vard. ngiltere, Paris'e bir saatten daha yakn mesafedeydi ama arada

dalar kadar fark vard. Bu sabah anavatannn nemli ve canl yeillikleri son derece

konuksever grnyordu. Fransa'daki gnlerim sona erdi. ngiltere'ye zaferle


dnyorum.

Kilit ta bulundu. Ama elbette, kilit tann nerede olduu sorusu hl gndemdeydi.
Birleik

Krallk'ta bir yerde. Tam olarak nerede olduunu hi bilmemesine ramen, zaferin tadn

almaya balamt.

Langdon ile Sophie bakmaya devam ederlerken Teabing ayaa kalkp kabinin kar

tarafna geti ve duvardaki bir panoyu yana kaydrarak, altnda gizli kasay ortaya
kard.

ifreyi tuladktan sonra kasay at ve iki pasaport kartt. "Rmy ve benim


belgelerim."

Ardndan elli sterlinlik banknotlardan oluan kaln bir deste kard. "Ve sizin
belgeleriniz."

Sophie pheyle bakyordu. "Rvet mi?"


"Yaratc diplomasi. zel havaalanlar birtakm masraflar alrlar. Hangarda bir ngiliz

gmrk memuru bizi karlayacak ve uaa binmek isteyecek. Onun girmesine izin
vermek

yerine, ngiltere'de bulunduunu kimsenin bilmesini istemeyen -basn yznden,


bilirsiniz-

nl bir Franszla birlikte seyahat ettiimi syleyip, saduyusu iin ona bu cmert
bahii

vereceim."

Langdon arm gibiydi. "Ve memur bunu kabul edecek mi?"

Herkesten kabul etmezler, ama bu insanlarn hepsi beni tanr. Tanrya kr silah

kaaks deilim. valye ilan edildim." Teabing glmsedi. "yeliin getirdii baz

imtiyazlar var tabii."

Rmy elinde tuttuu Heckler Koch silahyla koridorda belirmii "Efendim, ben ne

yapacam?"

Teabing, uana bakt. "Biz dnene kadar senin misafirimizle birlikte uakta kalman

istiyorum. Londra'da her gittiimiz yere onu peimizden srkleyemeyiz."

Sophie endieli grnyordu. "Leigh, biz dnene kadar Fransz polisinin uan
bulaca

konusunda ciddiydim."

Teabing gld. "Evet, uaa binip Rmy'yi bulduklarn dnsene."


Sophie, onun laubali tavrna armt. "Leigh, bal bir rehineyi uluslararas snrdan

geirdin. Bu ciddi."

"Benim avukatlarm da yle." Uan arkasndaki keie kalarm atarak bakt. "Bu

hayvan evime girdi ve az kalsn beni ldryordu. Bu bir gerek ve Rmy bunu

dorulayacak."

Langdon, "Ama onu balayp Londra'ya getirdin," dedi.

Teabing sa elini kaldrarak, mahkemede yemin ediyormu gibi yapt. "Sayn yarg,

ngiliz mahkemelerini tercih ettii iin bu tuhaf yal

valyeyi mazur grn. Fransz

yetkililerini aramam gerektiini biliyorum ama ben bir zppeyim ve u gei izni
kadyla

Franszlarn davay yrtebileceine gvenmiyorum. Bu adam beni neredeyse


ldryordu.

Evet, onu ngiltere'ye getirmekte uam bana yardm etmesi iin zorlayarak aceleci bir
karar

verdim ama byk bir bask altndaydm. Mea culpa. Mea culpa."

Langdon kukuyla bakyordu. "Syleyen sen olursan, belki ie yarar."

Pilot arkaya dnerek, "Efendim?" diye seslendi. "Kuleden telsizle bildirdiler. Sizin

hangarnzn yannda bir bakm sorunu yayorlarm. ua dorudan terminale


indirmemi

istediler."
Teabing Biggin Hill'e on yldan fazladr uuyordu ve bu ilk kez olmuyordu. "Sorunun ne

olduunu sylediler mi?"

"Kontrol memuru belirsiz eyler syledi. Galiba benzin istasyondaki benzin kaa gibi

bir eydi. Terminalin nne park etmemi ve sonraki uyarya kadar herkesin uakta
kalmasn

istediler. Gvenlik tedbiriymi. Havaalan yetkililerinden onay almadan uaktan

inmeyecekmiiz"

Teabing phelenmiti. Byk bir benzin kaa olmal. Benzin istasyonu onun

hangarndan en az yarm kilometre uzaktayd.

Rmy de kayglanma benziyordu. "Efendim, allmn hayli dnda."

Teabing, Sophie ile Langdon'a dnd. "Dostlarm, bir ho geldin heyeti tarafndan

karlanacamza dair tatsz phelerim var."

Langdon dnceli bir tavrla iini ekti. "Sanrm Fache hl arad kiinin ben

olduumu dnyor."

Sophie, "Ya yle," dedi. "Ya da hata yaptn itiraf edemeyecek kadar kendini
kaptrd."

Teabing onlar dinlemiyordu. Fache'nin ne dndn bir yana brakp, bir an nce

harekete gemeleri gerekiyordu. Asl hedeften ama. Kse. O kadar yaklatk ki.
Altlarndaki

ini takmlar ses kartarak aldlar.

Langdon vicdan azab dolu bir sesle, "Leigh," dedi. "Onlara teslim olup, bu ii yasal

yoldan halledebilirim. Sizi de kartrmam olurum."

Teabing, "Oh, Tanr akna Robert," diyerek savsaklad. "Gerekten geri kalanmzn

gitmesine izin vereceklerini mi dnyorsun? Sizi buraya yasaya aykr bir ekilde
getirdim.

Bayan Neveu Louvre'dan kamana yardm etti ve uan arkasnda bal bir adam var.

Kendine gel! Hep birlikte iin iindeyiz."

Sophie, "Belki baka bir havaalan deneyebiliriz," dedi.

Teabing ban iki yana sallad. "Eer imdi dnersek, baka bir yere indiimiz anda
bizi

askeri tanklarla karlarlar."

Sophie yutkundu.

Teabing, ngiliz yetkilileriyle karlamay, Kse'yi bulmalarna yetecek kadar uzatmak

iin cesur bir karar vermesi gerektiini anlamt. Pilot kabinine doru aksayarak
giderken,

"Bana bir dakika izin verin," dedi.

Langdon, "Ne yapyorsun?" diye sordu.


Teabing, "Sat toplants," derken, pilotu usulsz bir manevra yapmaya ikna etmenin ne

kadara mal olacan dnyordu.


81

Hawker son turunu atyor.

Kontrol kulesine hzla giren Simon Edwards -Biggin Hill Havaalan zel Hizmet

Mdr- yamurun slatt piste gzlerini ksarak bakyordu. Cumartesi sabahlan erken

kaldrlmaktan hi holanmazd, en zengin mterilerinden birinin tutuklanmasn


seyretmek

zere arlmas onun iin zellikle sinir bozucuydu. Sir Leigh Teabing, Biggin Hill'e
sadece

zel hangar iin deil, ayn zamanda sk ini kalklar iin her seferinde ayr bir avans
creti

dyordu. Genellikle havaalannn onun programndan nceden haberi olur ve gelii


iin sla

bir protokol hazrlanrd. Teabing bylesinden holanrd. Hangarnda duran zel imalat

Jaguar tam depo doldurulur, cilalanr ve o gnn London Times gazetesi arka koltua

braklrd. Gerekli evrak ilemlerini ve valiz kontroln kolaylatrmak iin bir


gmrk

memuru uak hangarnda beklerdi. Baz zamanlarda gmrk yetkilileri zararsa


organiklere

genellikle lks yiyecekler gz yumarak Teabing'den byk bahiler alrlard. Bunlar,


Fransz

salyangozlar, ilenmemi zel bir Roquefort peyniri ve baz meyveler gibi yiyecekler
olurdu.

Zaten gmrk kurallarndan pek ou samayd ve Biggin Hill mterilerine yardmc


olmayacaksa, bir baka havaalan olabilirdi. Teabing'e, Biggin Hill'de istedii her ey
sunulur

ve alanlar karln alrlard.

Uan indiini gren Edwards'n sinirleri iyice gerilmiti. Teabing'in servetini harcama

meraknn bir ekilde ban derde soktuunu dnyordu; Fransz yetkililer onu
yakalamaya

hayli niyetli grnyorlard. Henz Edwards'a neyle suland sylenmemiti ama


ciddi bir

eyler olduu belliydi. Fransz yetkililerin istei zerine kent polisi Biggin Hill hava

kontrolne Hawker'in pilotuyla temas kurmasn ve mterinin hangar yerine dorudan

terminale ini yapmasn sylemesini emretmiti. Benzin sznts hikyesine inand

anlalan pilot istei kabul etmiti.

ngiliz polisi genelde silah tamad halde, durumun vahameti silahl bir kuvvetin

arlmasn gerektirmiti. imdi sekiz silahl polis terminal binasnn iinde durmu,
uan

motorlarn durduraca o an bekliyordu. Ayn anda bir pist grevlisi, bir daha hareket

edememesi iin uan tekerleklerinin altna gvenlik takozlar yerletirecekti.


Ardndan

polisler ieri girip, Fransz polisi duruma mdahale etmek zere gelinceye kadar
ieridekileri

zapt edecekti.

Sa taraftaki aalarn stnde uan Hawker, alalmaya balamt. Simon Edwards


inii
pist seviyesinden grmek iin aa kata indi. Kent polisi saklanmt, pist grevlisi ise
elinde

takozlarla bekliyordu. Piste ini yapan Hawker'n burnu hafife yukar kalkt ve
tekerlekleri

toz kaldrarak yere dedi. Terminalin nnde sadan sola doru hareket eden uan
beyaz

gvdesi yamurlu havada parlyordu. Ama jet ua gaz kesip terminale dnecei yerde,
gei

eridinden Teabing'in hangarna doru yoluna devam etti.

Tm polisler dnp Edwards'a baktlar. "Pilotun terminale gelmeyi kabul ettiini

sylediinizi sanmtm!"

Edwards akna dnmt. "yle dedi!"

Edwards birka saniye iinde, kendini uzaktaki hangara doru hzla yol alan bir polis

arabasnn iinde buldu. Teabing'in Hawker'i sakince zel hangara girip gzden
kaybolurken,

polis konvoyu hl be yz metre uzaktayd. Arabalar sonunda patinaj yaparak ak


hangar

kapsnn nne varnca, polisler silahlarn ekerek dar dkldler.

Edwards da dar frlamt.

Sesler sar edecek kadar yksekti.

Jet ua hangarda, bir sonraki kalk iin burnunu kapya vererek, her zamanki
manevrasn tamamlarken Hawker'n motorlar hl gmbrdyordu. Uak, 180
derecelik
dnn tamamlayp hangarn nne doru ilerlerken Edwards pilotun akn ve polis

barikatndan dolay korkulu yzn grmt.

Pilot ua durdurup, motorlar susturdu. eri doluan polis, jetin etrafn sard.
Edwards,

uan kapsna doru tedbirle yaklaan kent polis mfettiine elik etti. Birka saniye
sonra

uak kaps dar doru ald.

Uan elektronik merdivenleri aa doru alrken, Leigh Teabing kapda belirdi.

Kendisine dorultulmu silahlara bakarken, arln koltuk deneklerine vererek


ban

kad. "Simon, buralarda yokken polis piyangosunu mu kazandm?" Sesi endieliden


ok

arm gibi kmt

Boazndaki dm yutan Edwards, bir adm ne kt. "Gnaydn efendim. Karklk

iin zr dilerim. Benzin sznts vard ve pilotunuz terminale geleceini sylemiti."

"Evet, evet, ey, ona buraya gelmesini ben syledim. Randevuma ge kaldm. Bu
hangara

para dyorum ve benzin sznts hakkndaki u samalk bana abartl bir tedbir gibi
geldi."

"Korkarm buraya gelmekle bizi hazrlksz yakaladnz efendim."


"Biliyorum. Programm dnda hareket ettim. Aramzda kalsn, yeni tedavi
gcrdamama

sebep oluyor. Buraya motoru ayarlasnlar diye geldim."

Polisler birbirlerine baktlar. Edwards irkilerek yzn buruturdu. "ok gzel


efendim."

ne doru adm atan kent bamfettii, "Efendim," dedi. "Yarm saat daha uakta

kalmanz istemek zorundaym."

Teabing merdivenlerden inerken szlerini dikkate almam gibi davranyordu.


"Korkarm

bu mmkn deil. Doktordan randevu aldm." Uaktan inmiti. "Randevuyu karmay


gze

alamam."

Bamfetti, Teabing'in uaktan uzaklamasn nleyecek ekilde yoluna kt. "Fransz

Adli Polisi'nin emri zerine buradaym. Bu uak kanun kaaklarn tadnz iddia

ediyorlar."

Uzun sre gzlerini bamfettie diken Teabing, sonunda kahkahalarla patlad. "u

kamera akalarndan biri mi? ok iyi!"

Bamfetti istifini bozmamt. "Bu i ciddi efendim. Fransz uakta ayrca bir rehine

tuttuunuzu iddia ediyor."

Teabing'in ua Rmy merdivenlerin banda belirmiti. "Kendi Sir Leigh iin alan
bir

rehine gibi hissediyorum ama bana gidebileceimin garantisini verdi." Rmy saatine
bakt.

"Efendim, gerekten gecikiyoruz.! Hangarn arkasnda duran Jaguar limuzini gsterdi.


Devasa

arabann iini gstermeyen camlar ve beyazl lastikleri vard. "Arabay getireyim."


Rmy

merdivenlerden inmeye balad.

Bamfetti, "Korkarm gitmenize izin veremeyeceiz," dedi. "Ltfen uanza dnn.

Her ikiniz de. Fransz polis temsilcileri ksa sre sonra burada olacaklar."

Teabing imdi Simon Edwards'a bakyordu. "Simon, Tanr akna, bu ok sama! Uakta

baka kimse yok. Her zamanki yolcular var, Rmy, pilotumuz ve ben. Belki sen
arabuluculuk

yapabilirsin. Uaa binip, ieride baka kimsenin olmadn teyit edebilir misin?"

Edwards kapana ksldn anlamt. "Evet efendim. Bakabilirim."

Teabing'in Biggin Hill mterisi olarak kalmas iin, Simon Edwards gibi zel
havaalan

mdrlerinin uaktakiler hakknda yalan syleyebileceini bilen kent bamfettii,

"Kesinlikle bakamazsn!" dedi. "Ben kendim bakarm."

Teabing ban iki yana sallad. "Hayr bakamazsnz mfetti. Bu zel bir mlk ve
arama

emriniz olmad mddete uamdan uzak duracaksnz. Burada size mantkl bir
teklifte

bulunuyorum. Teftii Bay Edwards yapabilir."

"Kabul etmiyorum."

Teabing'in tavr sertlemiti. "Mfetti, korkarm oyunlarnza katlacak vaktim yok.

Geciktim ve gidiyorum. Eer bu ey beni durduracak kadar nemliyse, beni vurmak


zorunda
kalacaksnz." Bunu syledikten' sonra Teabing ile Rmy, bamfettiin yanndan geip,

limuzine doru yrmeye baladlar.

Leigh Teabing'in meydan okuyarak yanndan geip gitmesi kent bamfettiinin hi

houna gitmemiti. mtiyazl kiiler daima kanunun stnde olduklarn dnrlerdi.

Ama deildiler. Bamfetti dnerek Teabing'in srtna nian ald.

"Durun! Ate edeceim!"

Teabing ne durdu, ne de arkasn dnp bakt. "Devam edin," dedi. Avukatlarm kahvalt

yerine testislerinizi yer. Ve arama emri olmadan uama binmeye cret ederseniz,
ardndan

dalanz gelir."

G oyunlarna yabanc olmayan bamfetti etkilenmemiti. Teabing teknik adan

haklyd ve polisin jet uana binmesi iin arama emrine ihtiyac vard ama uak
Fransa'dan

havalanmt ve nfuzlu Bezu Fache yetki verdii iin kent bamfettii, Teabing'in
uanda

saklamak iin bunca aba sarf ettii eyi bulmann kariyeri bakmndan ok daha iyi
olacana

karar verdi.

Mfetti, "Durdurun onlar," diye emir verdi. "Ua arayacam."


Adamlar silahlaryla Teabing ile uann limuzine giden yolunu kestiler.

Teabing imdi arkasn dnmt. "Mfetti, bu size son uyarm, o uaa binmeyi

aklnzdan bile geirmeyin. Piman olursunuz."

Tehdide aldrmayan bamfetti tabancasna sarld ve uan merdivenlerinden yukar

kt. Kapya ulatnda ieriye bir gz att. Ksa bir sre sonra kabinden ieri girdi.
Nasl

yani?

Pilot kabininde dehet dolu baklarla oturan pilot dnda uak bombotu. nsan
hayatna

dair en ufak belirti yoktu. abucak tuvaleti, koltuklar, bagaj blmn aradlar ama
mfetti

ieride saklanan hi kimseyi bulamad... hele birka kiiye dair hibir iz yoktu.

Bezu Fache hangi akla hizmet etti? Leigh Teabing galiba doruyu sylyordu.

Bo kabinde tek bana duran kent bamfettii glkle yutkundu. Kahretsin. Kzarm

bir yzle yeniden merdivene dnd ve gzleriyle hangar tarayarak, namlu altnda
limuzinin

yannda bekleyen Leigh Teabing ile uana bakt. Mfetti, "Brakn gitsinler," diye
emir

verdi. "Yanl tyo almz."

Hangarn uzak bir kesinde olduu halde Teabing'in gzlerinden alev pskryordu.

"Avukatlarmn sizi arayacandan emin olabilirsiniz Ve bir dahaki sefere Fransz


polisine

fazla gvenmeyin."

Bu szlerin ardndan Teabing'in ua limuzinin arka kapsn aarak, zrl efendisinin

arka koltua yerlemesine yardm etti. Ardn uak arabann n tarafna yryerek
direksiyon

bana geti ve motoru altrd. Jaguar hangardan karken, polisler alarak yol
verdiler

Limuzin havaalanndan hzla uzaklarken, arka koltuktaki Teabing, "Roln iyi oynadn

vefakr dostum," dedi. Ardndan gzlerini geni aracn lo n koltuklarna evirdi.


"Herkesin

rahat yerinde mi?"

Langdon usulca ban sallad. Sophie ile birlikte elleri kollar bal Albino'nun yannda

hl yere melmi vaziyette duruyorlard.

Dakikalar nce, Hawker bo hangara girdiinde, uak yarm dnn tamamlayp

yavaladnda Rmy kapy amt. Polis hzla yaklarlarken Sophie ile Langdon
keii

merdivenlerden srkleyerek indirmiler ve limuzinin arkasnda saklanmlard.


Ardndan jet

uann motorlar yeniden gmbrdeyerek ua dndrmeye balam ve polis


arabalar

hangarn nnde patinaj ekerken manevrasn tamamlamt.

imdi limuzin hzla kente doru yaklarken Langdon ile Sophie, keii yerde brakarak
doruldular ve Teabing'in karsndaki uzun koltua oturdular. ngiliz her ikisine de
muzip bir
tebessmle bakarak, limuzinin bar dolabn at. "Size birer iki ikram edebilir miyim?
Biraz

erez? Gevrek? Fndk? Seltzer?"

Sophie ve Langdon hayr anlamnda balarn saldlar.

Teabing srtarak bar kapatt. "Peki o halde, u valyenin mezarna dnelim..."


82

Limuzinin arkasnda Teabing'e bakan Langdon, "Fleet Caddesi mi?' diye sordu. Mezar

Fleet Caddesi'nde mi? O ana kadar Leigh "valyenin mezarn" bulacaklarn


dnd yer

hakknda olduka kurnaz davranmt. iire gre bu mezar kk kripteksi amak iin
gerekli

olan ifreyi verecekti.

Teabing srtarak Sophie'ye dnd. "Bayan Neveu, Harvard'l ocuun iire bir daha

bakmasna izin verir misiniz?"

Sophie cebini kartrarak, tireye sarl siyah kripteksi kard. Gl aac kutuyla
byk

kripteksi hep birlikte uan ufak kasasnda brakmaya ve yanlarnda ok daha kk ve

tanabilir boyutlarda olan siyah kripteksi getirmeye karar vermilerdi. Sophie tireyi
aarak,

sayfay Langdon'a uzatt.

Langdon iiri uaktayken defalarca okumu olmasna ramen, tam olarak nereden

bahsettiini anlayamamt. imdi kelimeleri yeniden yavaa ve dikkatle okurken, be


heceli

ritimlerin anlam kartmasna yardmc olmasn diliyordu.

Papa valye gmm Londra'da.


Kutsal gazap cevap lm ona.

Ara, kreyi kabre aitti.

Gld teni doluydu gbei.

Lisan olduka basit grnyordu. Londra'da gml bir valye vard. Kiliseyi
kzdracak

bir ey yapmt. Bu valyenin mezarnda olmas gereken kre kaypt. iirin son
msralar

ise -Gld teni, doluydu gbei- kesinlikle sa'nn tohumlarn tayan Magdalal
Meryem'e

atfta Sunuyordu.

Msrann ak diline ramen Langdon hl bu valyenin kim olduunu veya nereye

gmldn kartamyordu. Ayrca mezarn yerini bulduklar anda kayp olan bir
baka

eyi aramalar gerekecekti. Ara kreyi kabre aitti?

Teabing aresizlik iinde, "Hi fikrin yok mu?" diye sorarken, Langdon Kraliyet

Tarihisi'nin bir cevap bulduunu hissedebiliyordu. "Bayan

Neveu?"

Sophie ban hayr anlamnda sallad.

Teabing, "Siz ikiniz ben olmasam ne yapacaktnz?" dedi. "Pekl, size yardm
edeceim.
Gerekten ok kolay. lk dize anahtar. Okur musunuz ltfen?"

Langdon yksek sesle okudu. "Papa valye gmm Londra'da."

"Kesinlikle. Papa'nn gmd bir valye." Langdon'a bakt. "Bu sana ne ifade
ediyor?"

Langdon omuzlarn silkt. "Papa'nn gmd bir valye mi? Cenazesini Papa'nn

kaldrd bir valye."

Teabing yksek sesle gld. "Oh, bu ok komik. Her zaman iyimsersindir Robert. kinci

dizeye bak. Bu valye belli ki kilisenin kutsal gazabn ekecek bir ey yapm. Tekrar

dn. Kilise ile Tapnak valyeleri arasndaki ba dn. Papa'nn gmd bir
valye

mi?"

Sophie, "Papa'nn ldrd bir valye mi?" diye sordu.

Teabing glmseyerek onun dizine hafife vurdu. "Aferin tatlm. Papa'nn gmd bir

valye. Ya da ldrd."

Langdon 1307'deki dillere destan Tapnak avn -anssz on nc Cuma- dnd.

Papa Clement yzlerce Tapmak valyesi'ni ldrp gmmt. "Ama papalar


tarafndan

ldrlen sonsuz valye mezar olmal,"


Teabing, "Aha! Hi de yle deil!" dedi. "Pek oklar o anda yakld ou tren

yaplmadan Tiber Nehri'ne atldlar. Ama bu iir bir mezardan bahsediyor. Londra'daki
bir

mezardan. Ve Londra'da gml ok az valye var." Ik akmasn beklermi gibi

Langdon'a bakt. Sonunda fkelenmiti "Robert, Tanr akna! Tarikatn askeri kolu
tarafndan

Londrada ina edilen kilise... Tapmak valyeleri'nin yapt!"

"Mabet Kilisesi mi?" Langdon kesik kesik nefes ald. "Mezarl m var?"

"Grp grebilecein en korkutucu on mezar."

Langdon, tarikat aratrmas yaparken pek ok kereler ismine rastladysa da, daha nce

Mabet Kilisesi'ni hi ziyaret etmemiti. Bir zamanlar Birleik Krallk'taki tm

tapnak/tarikat faaliyetlerinin merkezi ola Mabet Kilisesi'ne Tapnak valyeleri,


Sleyman

Mabedi'nin ve Roma'da sahip olduklar nfuzu borlu olduklar Sangreal Belgeleri'nin

onuruna bu ismi vermilerdi. valyelerin Mabet Kilisesi'nin allmadk ortamnda


garip ve

gizli ayinler gerekletirdiklerine dair pek ok hikye anlatlrd. "Mabet Kilisesi Fleet

Caddesi'nde mi?"

"Aslna bakarsan Fleet Caddesi'nden saplan Inner Temple Lane'de." Teabing haylaz bir

ocuk gibi davranyordu. "Yerini sylemeden nce biraz terlediini grmek istedim."
'Teekkrler."

"kiniz de daha nce oraya hi gitmediniz mi?"

Sophie ile Langdon balarn salladlar.

Teabing, "armadm," dedi. "Kilise byk binalarn arkasnda kalr. Oradaki varln

birka kii bilir. Issz eski bir yer. Mimarisi pagan stilindedir."

Sophie ard. "Pagan m?"

"Pagan abidesidir," dedi. "Kilisenin ekli yuvarlaktr. Tapnaklar geleneksel


Hristiyan

ha temeline aldr etmeden, kiliseyi gnein erefine mkemmel bir daire biiminde
ina

ettiler." Kalar

eytani bir ifadeyle yukar kalkmt. "Roma'dakilerin cann ok fazla skacak

bir mesele deildi. Stonehenge'i Londra'nn merkezinde yeniden diriltmi olmallar."

Sophie, Teabing'e bakt. "Peki iirin geri kalan?"

Tarihinin neeli havas bozulmutu. "O kadar emin deilim artmal. On mezarn her

birini dikkatle incelemeliyiz. ans yzmze glse, ilerinden birinin kayp kresi
gzmze

arpacaktr."

Langdon geree ne kadar yaklatklarn fark etmiti. Eer kre ifreyi aklayacaksa,
ikinci kripteksi aabileceklerdi. inde ne bulacaklarn tahmin etmeye alt.

Langdon yeniden iire gz att. Balangta var olan apraz kelime bulmacalarna

benziyordu. Kse'den bahseden be harfli bir kelime mi? Uaktayken zaten muhtemel
ifreleri

denemilerdi -KADEH, EVLAT, GNE, VENS, MARIA, JESUS, SARAH- ama


silindir

almamt. ok bilindiktiler. Gln dllenmi rahmini anlatan be harfli baka bir


telime

olmalyd. Leigh Teabing gibi bir uzman bile zorlamas, Langdona bunun bilindik bir
Kse

kelimesi olmadnn iaretini veriyordu.

Rmy omzunun stnden, "Sir Leigh?" diye seslendi. Aradaki blme ak olduundan

dikiz aynasndan onlar seyrediyordu. "Fleet Caddesi'nin Blackfriars Kprs


yaknlarnda

olduunu mu sylemitiniz?"

"Evet, Victoria Embankment'tan dn."

"zgnm. Nerede olduundan emin deilim. Genelde sadece hastaneye gidiyoruz."

Langdon ve Sophie'ye bakarken gzlerini deviren Teabing homurdand. "Yemin ederim

bazen ocuk bakcl yaptm hissediyorum. Bir saniye ltfen. Kendinize iecek ya
da

attracak bir eyler aln." Ak blmeden Rmy ile konuabilmek iin yanlarndan
ayrlarak,
n tarafa gitti.

Sophie, Langdon'a dnerek alak sesle konumaya balad. "Robert, ngiltere'de

olduumuzu kimse bilmiyor."


Langdon, onun hakl olduunu fark etmiti. Kent polisi Fache'ye uan bo olduunu

syleyince Fache, onlarn hl Fransa'da olduunu dnecekti. Grnmez olduk.


Leigh'in

kk aldatmacas onlara bolca vakit kazandrmt.

Sophie, "Fache kolay vazgemeyecektir," dedi. "Bu tutuklamaya ok hevesli."

Langdon aklna Fache'yi getirmemeye alyordu. Sophie bu i bittikten sonra


Langdon'

temize karmak iin elinden geleni yapacana sz vermiti, ama Langdon buna gerek

kalmamasndan korkuyordu. Fache bu plann bir paras olabilir. Adli polisin Kutsal
Kse

meselesiyle ii olacan akl almasa da Langdon bu gecenin, Fache'nin su orta

olabileceini gzard edemeyecek kadar fazla tesadfle dolu olduunu dld. Fache
dindar

biri, ayrca bu cinayetleri benim stme ykmaya kararl. Ayrca bir de Sophie,
Fache'nin bu

tutuklamaya fazlasyla hevesli olduunu sylemiti. Her eyin tesinde Langdon


aleyhinde

salam deliller vard. Louvre'da yerde ve Saunire'in not defterinde isminin yazmasnn
yan

sra imdi bir de yazd kitap konusunda yalan sylemi ve kamt. Sophie'nin teklifi

zerine.

Elini onun bacana koyan Sophie, "Robert, seni bunca derdin iine kartrdm iin
zgnm," dedi. "Ama burada olmana seviniyorum,"'

ltifatnda romantik olmaktan ok pragmatik bir hava vard, Ama Langdon aralarnda

beklenmedik bir ekim olutuunu hissediyor Yorgun bir yzle glmsedi.


"Uyuyabildiim

zamanlar ok daha elenceli oluyorum."

Sophie bir sre sessiz kald. "Bykbabam sana gvenmemi istedi Bir kez olsun onu

dinlediime memnunum."

"Bykbaban beni tanmyordu bile."

"yle bile olsa, onun isteyebilecei her eyi yaptn dnmekten kendimi
alamyorum.

Kilit tan bulmama yardm ettin, Sangreal'i akladn, bodrum katndaki ayini anlattn."

Durdu. "Bu gece kendimi bykbabama bir ekilde geen yllardan daha yakn
hissediyorum.

Eminim buna sevinirdi."

Artk ufuktaki Londra manzaras seher vaktinin aydnlyla belirginlemeye balamt.

Bir zamanlar Big Ben ile Tower Kprs'nn hkim olduu manzara imdi Milenyum

Kubbesi'ni selamlyordu... yz elli metre yksekliindeki ultramodern, dev Ferris


dnme

dolabndan, ehrin nefes kesici manzarasn grmek mmknd. Langdon bir kez
binmeyi

denemiti ama "kapsller" ona mhrl lahitleri hatrlattndan ayaklarn karada


tutmay ve
manzaraya Thames Nehri'nin kysndan bakmay tercih etmiti.

Langdon bilinin dizini skarak onu geri ektiini hissetti. Sophie yeil gzleri ona

bakyordu. Kendisiyle konutuunu fark etti. "Eer bulursak Sangreal Belgeleri'yle ne

yapmamz gerektiini dnyorsun? diye fsldad.

Langdon, "Benim ne dndm nemsiz," dedi. "Bykbaban kripteksi sana verdi ve

igdlerin bykbabann ne yapman istediini sylyorsa onu yapacaksn."

"Ben senin fikrini soruyorum. Aratrma kitabnda bykbabamn gvenini uyandracak

bir ey yazdn ortada. Seninle zel olarak grmek istemiti. Bunu ok nadir yapar."

"Belki de bana her eyi yanl anladm anlatacakt."

"Fikirlerinden holanmadysa neden seni bulmam istesin? Kitabnda Sangreal

Belgeleri'nin aklanmas gerektiini mi sylyordun yoksa gizin devam edilmesini


mi?"

"kisini de yazmadm. Aratrmam kutsal dii sembolleriyle ilgiliydi... Tarih boyunca

yaplan ikonografilerin izini srdm. Kesinlikle ne Ksenin sakland yerle ilgili, ne


de

aklanp aklanmamasyla ilgili bir yorumda bulunmadm."

"Ama bu konuda bir kitap yazyorsun, demek ki bilginin paylalmas gerektiini

dnyorsun."
"sa'nn farkl bir hikyesi olduunu teorik adan tartmakla dieri arasnda dalar
kadar

fark var..."

"Dieri ne?"
"Dnyaya Yeni Ahit'in sahte olduunu gsterecek binlerce eski belgeyi bilimsel ispat
diye

sunmak."

"Ama bana Yeni Ahit'in insan rn olduunu sylemitin?" Langdon glmsedi.

"Sophie, dnyadaki her trl inan insan rndr. nancn tanm budur.,, doru
olduunu

dndmz ve ispatlayamadmz eyi kabul etmek. Eski Msrllardan modern


kiliseye

kadar her dinde Tanr mecazlarla, alegoriyle ve abartyla anlatlr. Mecazlar aklmzn

almadn anlamasna yardm eder. Sorunlar kendi mecazlarmza kelime anlamyla

inanmaya baladmz zaman ortaya kar."

"Yani Sangreal Belgeleri'nin sonsuza kadar sakl tutulmasndan yanasn, yle mi?"

"Ben bir tarihiyim. Belgelerin yok edilmesine karym ve ayrca din alimlerinin sa

Mesih'in olaanst hayat hakknda daha fazla bilgi sahibi olduunu grmek isterim."'

"Sorduum soruya her ekilde kar geliyorsun."

"yle mi yapyorum? ncil, dnyadaki milyonlarca insan iin bir rehber niteliindedir.

Ayn

ekilde Kuran, Tevrat ve Pali, Kanon dier dindeki insanlara rehberlik ederler. Eer sen

ve ben slam inancyla, Yahudi inancyla, Budist inancyla ve pagan inancyla elien
belgeler
bulsaydk, bunu yapmal mydk? Budistlere bayrak sallayp, Buda'nn aslnda nilfer

ieinden domadna dair kantlarmz olduunu sylemeli miydik? Ya da sa'nn


kelime

anlamnda bir bakireden domadn? Dinlerini laykyla anlayanlar, bu hikyelerin


mecaz

olduunu zaten anlarlar."

Sophie kukuyla bakyordu. "Ama benim dindar Hristiyan arkadalarm kesinlikle


sa'nn

suda yrdne, gerekten suyu araba dntrdne ve gerek bir bakireden


doduuna

inanyorlar."

Langdon, "Kesinlikle bundan bahsediyorum," dedi. "Dindeki alegoriler gerein bir

paras oldular. Ve bu geree inanarak yaamak milyonlarca insann hayatla mcadele


edip,

daha iyi insanlar olmalarna yardmc oluyor."

"Ama inandklar gerek yalan."

Langdon kendi kendine gld. "ifreleri zmesine yardmc olduu iin hayali i

saysna inanan matematiki bir kriptograftan daha fazla deil.

Sophie kalarn att. "Bu hi de adil deil."

Aradan biraz zaman geti.


Langdon, "Ne sormutun?" dedi.

"Hatrlayamyorum."

Langdon glmsedi. "Her seferinde ie yarar."


83

Sophie ve Teabing'le birlikte Inner Temple Lane'de Jaguar limuzinden inerken


Langdon'n

Mickey Mouse saati yedi buuu gsteriyordu. l, binalarn oluturduu bir


labirentten,

Mabet Kilisesi'nin dndaki kk bir avluya girmilerdi. Kaba yontulmu ta


yamurda

parlyor ve binann tepesindeki kumrular kuuruyorlard.

Londra'nn eski Mabet Kilisesi tamamyla Caen tandan yaplmt. Dramatik dairesel

yaps, insann gzn korkutan cephesi, ortadaki ufak kulesi ve tek taraftan kan
nefiyle

kilise, bir ibadet yerinden ok askeri kaleleri andryordu. On ubat 1185'te, zamann
Kuds

Patrii Heraclius tarafndan takdis edilen Mabet Kilisesi sekiz yzyl iinde, 1940
ylnda ar

hasar ald Luftwaffe bombardman hari, siyasi kargaalardan, Byk Londra

Yangn'ndan, Birinci Dnya Sava'ndan sa kurtulmutu. Savatan sonra sade


grkemine

yeniden kavuturulacak ekilde onarlmt.

emberin basitlii, diye dnen Langdon, ilk kez grd binaya hayranlkla
bakyordu.

Sade ve basit mimari, ncelik kazandrlm Pantheon'dan ok Roma'daki kaba Castel


SaintAngelo'yu
andryordu. Sa taraftan knt yapan kk mtemilat gz zevkini bozuyordu

ama asl yapnn orijinal pagan biimini bozmaya yetmemiti.

Girie doru aksayarak ilerleyen Teabing, "Cumartesi sabahnn erten saatleri , dedi.

"Yani uramamz gereken hizmetlilerle karlaacamz sanmyorum."

Kilisenin antresindeki ta niin iinde geni bir ahap kap vard. Kapnn sol tarafnda

konser programlan ve kilise yardm ilanlarnn asl olduu bir duyuru panosu yer
alyordu ve

kesinlikle oraya yakmyordu.

Panoyu okuyan Teabing kalarn att. "Ziyaretiler iin kaplar bir ka saat sonra

alacak." Kapya yaklap amay denedi. Kap yerinden oynamad. Kulan ahaba

dayayarak ieriyi dinledi. Bir sre sonra geri ekildiinde yznde sinsi bir ifade
vard.

Duyuru panosunu gstererek "Robert yardm programna bakar msn? Bu hafta kim

bakanlk ediyormu?" diye sordu.

Kapnn vurulduunu duyduunda, ierideki papaz yardmcs komnyon alann

sprmeyi yeni bitirmiti. Duymazlktan geldi. Peder Harvey Knowles'n kendi


anahtarlar

vard ve daha birka saat gelmeyecekti. Kapy alan merakl bir turist ya da fakir
olmalyd.

Papaz yardmcs temizlie devam etti kapnn vurulmas kesilmemiti. Okumanz yok
mu?

Kapdaki panoda, kilisenin cumartesi gnleri saat dokuz buuktan nce almad
yazyordu.

Papaz yardmcs iine devam etti.

Birden kapdaki yumruklama sesi, sanki biri metal bir tokmakla vuruyormu gibi

grltl bir hal ald. Elektrikli sprgeyi durduran papaz yardmcs sinirli admlarla
kapya

yrd. erideki kilidi evirerek, kapy at. Kapda kii duruyordu. Turistler, diye

mrldand. "Saat dokuz buukta ayoruz."

Liderleri gibi grnen iri csseli adam koltuk deneklerini kullanarak bir adm ne
kt.

ngiliz Sakson aristokrat aksanyla, "Ben Sir Leigh Teabing'im," dedi. "phesiz
farknda

olduun gibi, drdnc kuaktan Bay ve Bayan Christopher Wren'e elik ediyorum."
Yana

ekilerek, kolunu arkasndaki ekici ifte doru uzatt. Kadnn yumuak yz hatlar ve
gr

kzl salar vard. Adam ise uzun boylu, koyu renk sal ve fazlasyla tandkt.

Papaz yardmcs nasl karlk vermesi gerektiini bilmiyordu. Sir Christopher Wren,

Mabet Kilisesi'ne bata bulunan en nl isimdi. Byk Yangn'n sebep olduu hasarn

onarlmas iin elinden geleni yapmt. Ayrca on sekizinci yzyl balarnda lmt.
"Um...

sizinle tanmak bana eref verdi."


Koltuk denekli adam kalarn att. "Sat iiyle uramadn bet olmu gen adam,

hi ikna edici deilsin. Peder Knowles nerede.

"Bugn cumartesi. Daha ge gelir."

Engelli adam yzn daha da buruturmutu. "Burada olacan syleti ama yle

grnyor ki, bu ii onsuz yapacaz. Fazla uzun srmez."

Papaz yardmcs hl kapnn nnde durarak, yolu kapatyordu. Affedersiniz, ne uzun

srmez?"

Ziyaretinin gzleri ksld ve ne doru eilerek, kimseyi mahcup etmek istemiyormu

gibi fsldad. "Gen adam, burada yeni olduun belli Sir Christopher Wren'in torunlar
her yl

buraya gelir ve kiliseye kllerinden bir tutam serper. Bu onun son istei ve mirasyd.
Bu

geziden hi kimse holanmyor ama elden ne gelir?"

Papaz yardmcs birka yldr burada alt halde bu gelenei daha nce hi

duymamt. "Saat dokuz buua kadar beklerseniz iyi olacak. Kilise henz almad,
ben de

sprmeyi bitirmedim."

Koltuk denekli adam fkeyle parlad. "Gen adam, bu binada senin sprebilecein

herhangi bir eyin kalm olmasn, bu kadnn cebindeki beyefendiye borlusun."


"Affedersiniz anlayamadm?"

Koltuk denekli adam, "Bayan Wren," dedi. "Acaba bu mnasebetsiz gen adama
klleri

gsterebilir miydiniz?"

Kadn tereddt ettikten sonra, adeta kendine gelmi gibi elini sveterinin cebine gtrd

ve koruyucu kumaa sarlm kk bir silindir kard.

Koltuk denekli adam, "Oldu mu, grdn m?" diye atld. "imdi ya onun son isteine

sayg gsterip, kllerini mabede serpitirmemize izin verirsin ya da Peder Knowles'a


bize

nasl davrandn anlatrm."

Peder Knowles'in kilise geleneine balln... daha da nemlisi, bu tarihi mabede


glge

drecek bir ey olduunda ne kadar fkeleneceini ok iyi bilen gen adam tereddt
etti.

Ama Peder Knowles bu aile bireylerinin geleceini sylemeyi unutmu olabilirdi. Eer
durum

buysa, onlar geri evirmenin riski, ieri alma riskinden ok daha bykt. Zaten en
fazla bir

dakika alacan sylediler. Ne kadar zarar verebilir ki ?

Papaz yardmcs, lnn ieri girmesi iin kenara ekildiinde, olan bitene Bay ve

Bayan Wren'in de en az kendisi kadar ardna yemin edebilirdi. Kararsz bir halde
iine

devam ederken bir yandan gzucuyla onlar takip ediyordu.

l kilisenin ilerine ilerlerken Langdon kendini tutamadan glmsedi. "Leigh," diye

fsldad. "ok gzel yalan sylyorsun."

Teabing gzlerini krptrd. "Oxford Tiyatro Kulb. Hl beni oynadm Julius

Caesar' anlatrlar. nc perdenin ilk sahnesini kimsenin benden daha iyi oynadn

sanmyorum."

Langdon, ona bakt. "Ben o sahnede Caesar'n ldn sanyordum."

Teabing kendinden memnun bir ekilde srtt. "Evet ama yere dnce benim ehramm

yrtlmt. Bu yzden yarm saat boyunca sahnede yerde yattm. Buna ramen tek bir
kasm

bile kprdatmadm. Muhteemdim, inan bana."

Langdon yzn buruturdu. Kardma zldm.

Grup halinde ek binadan, ana kiliseye giden kemerli yola girdiklerinde Langdon

gsterisiz sadelie ard. Sunak, dz bir Hristiyan apelini andrd halde,


geleneksel

ssleme izlerini tamayan mobilyalar yaln ve souktu. "Kasvetli," diye fsldad.

Teabing sessizce gld. "ngiltere kilisesi. Anglikanlar dinlerinde gsterie kamazlar.

Dikkatlerini aclarndan uzaklatracak hibir ey gremezsin."


Sophie kilisenin dairesel blmne giden geni akl gsterdi. "Buras kaleye

benziyor," diye fsldad.


Langdon, onunla ayn fikirdeydi. Duvarlar, bulunduklar yerden bile olduka salam

grnyordu.

Alminyum koltuk deneklerinden kan sesler yank yaparken Teabing, "Tapnak

valyeleri savayd," dedi. "Dini nefer topluluu. Kiliseleri onlarn kaleleri ve

bankalaryd."

Leigh'e bakan Sophie, "Bankalar m?" diye sordu.

"Elbette, evet. Modern bankaclk kavramn Tapnaklar icat etti. Avrupal


asilzadelerin

alanlaryla birlikte yolculuk etmeleri tehlikeliydi, bu yzden Tapnaklar, onlarn


altnlarn

en yakn Mabet Kilisesi'ne edip, Avrupa'daki dier tapnak kiliselerinden ekmelerine


imkn

saladlar. Tek ihtiyalar olan ey, gerekli evraklar gstermeleriydi." Gz krpt. "Ve
tabii

kk bir komisyon. lk ATM'ler bunlard." Teabing, gne

nn kzl renkli bir ata binen

beyaz giysili valyeden szld vitray pencereyi gsterdi. "Alanus Marcel," dedi.
"Bin iki

yzl yllarn banda Tapnak stat'yd. O ve ondan sonra gelenler Primus Baro
Angiae'de

senatr koltuuna oturdular."


Langdon armt. "lkenin ilk baronu mu?"

Teabing ban sallad. "Bazlar Tapnak stat'nn kraldan daha fazla nfuza sahip

olduunu iddia eder." Daire eklindeki blme vardklarnda Teabing uzakta hl


yerleri

sprmekte olan papaz yardmcsna bakt. Sophie'ye, "Biliyor musun?" diye fsldad,

"Tapnaklar bir yerden bir yere tayp sakladklar zamanlarda Kutsal Kse'nin bir
kez bu

kiliseye yerletirildii sylenir. Drt sandk Sangreal Belgesi'yle Magdalal Meryem'in

lahdinin bu kilisede olduunu hayal edebiliyor musun? Tylerimi diken diken ediyor."

Dairesel blme girdiklerinde, Langdon'n da tyleri diken diken olmutu. Gzlerini

ierideki soluk ta duvarlarda gezdirerek, hepsi de i tarafa doru bakan gargoyle,


eytan,

canavar ve acl insan yz oymalarna bakt. Oymalarn altnda daire eklindeki oday

evreleyen tek bir oturma sras vard.

Langdon, "Yuvarlak tiyatro," diye fsldad.

Teabing koltuk deneklerinden birini kaldrarak, sol ve sa arka keleri gsterdi.

Langdon onlar grmt bile.

On tavalye.

Bei solda. Bei sada.


Yere meyilli yerletirilmi gerek boyutlardaki oyma figrler, huzur iinde yatyorlard.

valyeler zrhl giysileri, kalkanlar ve kllaryla betimlenmilerdi. Langdon


mezarlar

grnce, onlar uyurken birisi ieri gizlice girmi ve yzlerine al dkm gibi tatsz bir
hisse

kaplmt, hepsi de olduka eskimiti ama birbirlerinden hayli farklydlar, kol ve


bacaklar

farkl pozisyonlarda duruyordu, farkl zrhlar ve kalkanlarnn stnde farkl iaretler


vard.

Papa, valye gmm Londra 'da.

Daire eklindeki odada ilerlerken Langdon dizlerinin bann zldn hissetti.

Buras, oras olmalyd.

Rmy Legaludec, Jaguar limuzini Mabet Kilisesi'nin yaknlarndaki pis bir sokaa

ekerek, sanayi p tenekelerinin arkasnda durdu. Motoru susturarak etraf kolaan etti.

Botu. Arabadan inerek, arka tarafa yrd ve keiin bulunduu orta blmeye geti.

Remy'nin varln hissederek vecit halinden kan kei, krmz gzleriyle korkudan
ok

merakla bakyordu. Rmy bu vefakr adamn sakin kalabilmesinden olduka


etkilenmiti.

Range Rover'daki ilk boumadan sonra kei iinde bulunduu durumu kabullenmi ve

kaderini daha yksek bir gce teslim etmi gibiydi.


Papyonunu geveten Remy, kolal yksek yakasnn dmesini at ve kendini, yllardr

ilk kez nefes alyormu gibi hissetti. Limuzinin iki barndan kendine bir Smirnoff votka

doldurdu. Tek dikite ikisini bitirdikten sonra biraz durdu.

Yaknda zengin bir adam olacam.


Bar dolabn arayan Rmy, standart bir arap aaca buldu ve kk ban dar

kartt. Bak genellikle arap iesinin mantar etrafndaki yaldz kesmek iin
kullanlrd

ama bu sabah ok daha farkl b amaca hizmet edecekti. Rmy elinde tuttuu bakla
yzn

Silas'a dnd.

Artk krmz gzlerden korku fkryordu.

Remy glmseyerek limuzinin arka tarafna gitti. Balaryla bouan kei kendini geri

ekiyordu.

Ba havada tutan Remy, "Kprdama," diye fsldad.

Silas, Tanr'nn onu terk ettiine inanamyordu. Silas kana susayan kaslarnn

zonklamasn bile sa'nn ektii aclarla badatrarak, balamann verdii fiziksel


acy

ruhani bir ibadete dntrmt. Gece boyunca kurtulu iin dua ettim. Bak aa
inerken

Silas gzlerini skca kapad.

Krek kemiklerinde ani bir ac hissetti. Limuzinin arkasnda, kendini savunmaktan aciz

bir durumda leceine inanmayarak feryat etti. Tanrnn iini yapyordum. retmen
beni

koruyacan sylemiti.
Silas srtna ve omuzlarna yaylan yakc scakl hissettiinde, kendi kannn derisinin

stne yayldn hayal etti. Uyluklarnn delinirken verdii ary duyduunda, hasara
kar

verilen o tandk mcadelenin baladn hissedebiliyordu... vcudun acya kar


savunma

mekanizmas.

Yakc scaklk tm kaslarna yayldnda Silas gzlerini daha da sk kapad ve


mrnn

son dakikalarnda grecei kiinin katili olmamas gerektiine karar verdi. spanya'daki
kk

kilisede duran gen Piskopos Aringarosa'y hayal etti... Onun ve Silas'n kendi elleriyle
ina

ettii o kilisede. Hayatmn balangc.

Silas vcudunu alevler sarm gibi hissediyordu.

Smokini! adam aksanl Franszcasyla, "Bir iki al," dedi. "Kan dolamna yardm
eder."

Silas'n gzleri hayretle ald. zerine eilen bulank figr ona bir bardak iecek ikram

ediyordu. Yerdeki kansz ban yannda kullanlm yapkanl bant duruyordu.

Adam, " bunu," diye yineledi. "Hissettiin ac kaslarna hcum eden tandan

kaynaklanyor."

Silas duyduu korkutucu zonklamann karncalanmaya dntn hissediyordu.


Votkann tad berbatt ama minnet duyarak iti. Kader bu gece Silas'a pek ok tuzak

hazrlamt ama Tanr mucizevi bir hareketle bunlarn hepsini zmt.

Tanr beni terk etmedi.

Silas, Piskopos Aringarosa'nn buna ne diyeceini biliyordu.

lahi mdahale.

Uak, "Seni daha nce kurtarmak isterdim," diye zr diledi. "Ama buna imkn yoktu.

Polis nce Chateau Villette'e sonra da Biggin Hill Havaalan'na geldi, ancak imdi frsat

bulabildim. Anlyorsun, deil mi Silas?"

Silas aknlkta geri ekildi. "Adm biliyor musun?"

Uak glmsedi.

Silas dorularak sertlemi kaslarn ovalad. Kuku, minnet ve aknlk duygular

kabarmt. "Sen... retmen misin?"

Soruyu komik bularak glen Remy, ban iki yana sallad. "Keke kadar gcm olsayd.

Hayr, ben retmen deilim. Senin gibi ben de ona hizmet ediyorum. Ama retmen
senden

vgyle bahsediyor. Benim adm Remy."

Silas sersemlemiti. "Anlamyorum. retmen iin alyorsan, Langdon neden kilit


tan senin evine getirdi?"

"Benim evime getirmedi. Dnyann en nl Kse tarihilerinden Sir Leigh Teabing' in

evine getirdi."

"Ama sen orada yayorsun. Garip..."


Langdon'n snmak iin yapt seime armam gibi grnen Rmy glmsedi.
"Her

eyi nceden tahmin etmek mmknd. Kilit ta Robert Langdon'dayd ve yardma


ihtiyac

vard. Kamak iin Leigh Teabing'in evinden daha mantkl bir yer olur muydu? Benim
orada

yaamam, retmen'in beni yanna almasnn ilk sebebiydi." Durdu. "Sence retmen
Kse

hakknda bu kadar ok eyi nereden biliyor?"

imdi her ey akla kavumutu, Silas aknd. retmen, Sir Leigh Teabing'in tm

aratrmalarna ulaabilecek bir ua yanna almt. Mkemmel bir pland.

Silas'a dolu Heckler Koch silahn uzatan Rmy, "Sana anlatmam gereken baka eyler
de

var," dedi. Ardndan, ak blmeden uzanarak torpido gzndeki kk tabancay


kard.

"Ama nce seninle bir iimiz var."

Biggin Hill'de uaktan inen Yzba Fache, Teabing'in hangarnda olanlar kent

bamfettiinden dinlerken, duyduklarna inanamyordu.

Mfetti, "Ua kendim tefti ettim," diye srar etti. "erde kimse yoktu." Kibirli bir

tonla konumaya balad. "Ayrca eklemeliyim ki, eer Sir Leigh Teabing bana kar

sulamalarda bulunursa..."
"Pilotu sorguladnz m?"

"Elbette hayr. O bir Fransz ve bizim yetkimiz sadece..."

"Beni uaa gtrn."

Hangara vardnda, bir zamanlar limuzinin park ettii yerin yannki pheli kan
lekesini

fark etmek Fache'nin yalnzca altm saniyesini almt. Fache uan yanna giderek,
gvdeye

var gcyle vurdu.

"Fransz Adli Polisi. Kapy an!"

Dehete den pilot, hemen kapy ap, merdiveni indirdi.

Fache yukar kt. Birka dakika sonra, tabancasnn da yardmyla, tutsak Albino
keiin

tanm da dahil olmak zere drt drtlk bir itiraf dinlemiti Ayrca pilot, Langdon ile

Sophie'nin Teabing'in kasasna bir eit ahap kutu braktklarn grmt. Pilot
kutunun

iindekini bilmediini syledii halde, uu sresi boyunca Langdon'n tm dikkatini


ona

younlatrdn itiraf etmiti.

Fache, "Kasay a," diye emretti.

Pilot korkuyla bakyordu. "ifreyi bilmiyorum!"


"Bu ok kt. Sana pilot lisansnn devam edebileceini syleyecektim."

Pilot ellerini skt. "Buradaki bakm ilerinde alan birka kii tanyorum. Belki onlar

delebilir, olmaz m?"

"Yarm saat sren var."

Pilot telsizine uzand.

Uan arka tarafna sert admlarla yryen Fache, kendine sert bir iki hazrlad.
Sabahn

erken saatleriydi ama o henz uyumamt, bu yzden akamdan nce imi saylmazd.
Pel

koltukta oturarak gzlerini kapatt ve neler olduunu anlamaya alt. Kent polisinin
hatas

bana pahalya mal olabilirdi. imdi herkes siyah Jaguar limuzini aryordu.

Telefonu aldnda Fache bir an olsun huzur bulmay diledi. "Alo?"

"Londra'ya geliyorum." Arayan Piskopos Aringarosa idi. "Bir saate kadar orada
olurum."

Fache oturduu yerde doruldu. "Paris'e gittiinizi zannediyordum."

ok endieliyim. Planlarm deitirdim."

"Yapmamalydnz."
"Silas sizde mi?"

Hayr. Ben gelmeden kaaklar yerel polisi atlatm."

Aringarosa birden fkelenmiti. "Bana gvence vermitin. Hani ua duracaktn!"


Fache sesini alakt. "Piskopos, durumunuzu gz nnde bulundurarak, bugn benim

sabrm snamamanz neririm. Silas ve dierleri mmkn olduunca abuk bulacam.

Nereye ineceksiniz?"

"Bir saniye." Aringarosa ahizeyi kapatt ve sonra yeniden konuma balad. "Pilot

Heathrow'a ini izni almaya alyor. Tek yolcusu benim ama yeni rotamz nceden

bildirmemitik."

"Ona kentteki Biggin Hill Havaalan'na inmesini syleyin. ni iznini ben alrm. Siz

geldiinizde ben burada yoksam, bir araba sizi bekliyor olacak."

Teekkrler."

"lk konumamzda belirttiim gibi piskopos, her eyi kaybetme tehlikesiyle kar
karya

olan yalnz siz deilsiniz."


85

Ara, kreyi kabre aitti.

Mabet Kilisesi'ndeki her bir valye, ba ta bir yastn stnde, artst yatyordu.

Sophie bir rperti hissetti. iirde bahsi geen "kre", ona bykbabasnn bodrum
katndaki

akam grd sahneleri hatrlatyordu.

Hieros Gamos. Kreler.

Sophie ayn ayinin bu mabette de uygulanp uygulanmadn dnd. Daire eklindeki

oda, bylesi bir pagan ayini iin zel yaplm gibiydi. Ortadaki plak alann
etrafndan ta

bir oturma sras geiyordu. Robert'n da syledii gibi yuvarlak bir tiyatro. Bu meknn

akamlar, ellerinde mumlarla ilahiler syleyen ve odann ortasndaki "kutsal


birlemeye"

ahit olan maskeli insanlarla dolu olduunu hayal etti.

Bu sahneleri aklndan uzaklatrmaya alarak, Langdon ve Teabing'le birlikte ilk grup

valyelerin yanma gitti. Teabing titiz bir inceleme yapmalar gerektii konusunda srar
etmi

olsa da Sophie sabrszlanarak onlarn nne geti ve sol taraftaki bevalyeye doru

yrd.
Bu ilk lahitleri inceleyerek aralarndaki benzerlikleri ve farkllklar gzlemledi.

valyelerin hepsi srtst yatyordu, ama nn bacaklar dmdz uzatlmken, dier


ikisi

bacak bacak stne atmt. Bu garipliin kayp kreyle ilgisi yok gibi grnyordu.
Sophie

giysilerini inceledie, valyelerden ikisinin zrhlar stne tunik, dier nn ise


bileklerine

kadar uzanan pelerinler giydiini fark etti. Bunun da hibir faydas dokunmayacakt.
Sophie

dikkatini geri kalan tek farklla verdi ellerin duruu. ki valye kllarn tutmutu,
ikisi

dua ediyordu, birinin ise kollar yanndayd. Ellere uzun sre baktktan sonra, kayp
kreye

dair hi bir ipucuna rastlayamayan Sophie, omuzlarn silkti.

Sveterinin cebindeki kripteksin arln hissederek Langdon Teabing'e bakt. Hl

nc valyenin banda duran adamlar yava ilerliyor, fakat onlar da aresiz

grnyorlard. Beklemeye tahamml edemeden, ikinci grup valyenin yanna gitti.


Ak

alanda kar taraf doru yrrken, defalarca okuduu iiri iinden tekrar etti.

Papa valye gmm Londra'da.

Kutsal gazap cevap olmu ona.

Ara, kreyi kabre aitti.

Gld teni, doluydu gbei.


Sophie ikinci grup valyelerin yanna geldiinde, bu ikinci grubun ilkiyle ayn
olduunu

fark etti. Hepsi zrhlar ve kllaryla, farkl pozisyonlarda yatyorlard.

Onuncu ve sonuncu lahit hari.

Hemen yanna koturarak, dikkatle bakt.

Yastk yok. Zrh yok. Tunik yok. Kl yok.

"Robert? Leigh?" diye seslenirken, sesi bo odada yanklanyordu. "Burada eksik bir

eyler var."

Adamlarn her ikisi de balarn kaldrarak, Sophie'nin yanna gitmek iin dier tarafa

doru yrmeye baladlar.

Teabing heyecanla, "Bir kre mi?" diye sordu. Aceleyle yrrken metal koltuk
denekleri

tempolu bir ses karyordu. "Bir kre mi kayp?"

Onuncu lahite bakarken yzn buruturan Sophie, 'Tam olarak deil," dedi. "valye

tamamyla kayp."
Yanna gelen iki adam hayretle onuncu lahde baktlar. Akta yatan bir valye yerine bu

lahitte, mhrl ta bir tabut vard. stte bir kapal olan bu tabut, ayaklara doru
inceliyor,

yukar ktka geniliyordu.

Langdon, "Bu valye neden gsterilmemi?" diye sordu.

enesine hafife vuran Teabing, "Byleyici," dedi. "Bu garip rnei unutmutum.

Buraya geleli yllar oluyor."

Sophie, "Bu tabut," dedi. "Dier dokuz lahitle ayn zamanda ve ayn heykeltra
tarafndan

ovulmu gibi grnyor. Peki akta braklmak yerine bu valye neden bir tabuta

konulmu?"

Teabing ban iki yana sallad. "Bu kilisenin gizemlerinden biri. Bildiim kadaryla
kimse

buna aklama getiremedi."

Yznde rahatsz olmu bir ifadeyle ieri giren papaz yardmcs gen "Merhaba?" diye

seslendi. "Kabalk gibi grnyorsa beni balayn ama klleri datmak istediinizi

sylemitiniz, fakat siz tur atyorsunuz"

Gence bakp kalarn atan Teabing, Langdon'a dnd. "Bay Wren, anlalan ailenizin

hayrseverlii size eskisi kadar vakit tanmyor, belki klleri bir an evvel serpitirip
gitsek iyi

olur." Teabing, Sophie'ye dnd. Bayan Wren?"

Sophie tireye sarl kripteksi cebinden kararak roln oynad.

Teabing, gence dnerek, "O halde, dedi. "imdi bizi biraz yalnz brakr msr?"

Papaz yardmcs gen yerinden kprdamad. Langdon' dikkatle inceliyordu. "Yznz

tandk geliyor."

Teabing fkelendi. "Belki de Bay Wren buraya her yl geldii iindir!"

Belki de geen ylki Vatikan olaynda Langdon' televizyonda grmtr, diye


endielendi

Sophie.

Gen, "Ben Bay Wren ile hi karlamadm," diye srar etti.

Langdon nezaketle, "Yanlyorsunuz," dedi. "Geen yl ayakst karlamtk. Peder

Knowles bizi resmen tantramad ama ieri girdiimizde yznz hatrladm.


Davetsiz

geldiimizin farkndaym ama bize birka dakika daha izin verebilirsiniz. Bu lahitlere
klleri

serpitirmek iin o kadar uzun bir yoldan geldim ki." Langdon cmleleri Teabing'e zg
bir

inandrclkla seslendirmiti.
Papaz yardmcs gencin yznde daha da pheli bir ifade belirmiti. "Bunlar lahit
deil."

Langdon, "Affedersin anlamadm?" dedi.

Teabing, "Elbette onlar birer lahit," diyerek kar kt. "Neden bahsediyorsun sen?"

Papaz yardmcs gen ban iki yana sallad. "Lahitlerde ceset olur. Bunlar ant ta.

Gerek kiilerin ansna yaplm talar. Bu figrlerin altnda ceset yok." Teabing, "Bu
bir

mezar," dedi.

"Sadece modas gemi tarih kitaplarnda yle. 1950'de yle bir olmad ispat edilene

kadar bunun bir mezar olduuna inanlyordu. Langdon'a dnd. "Ve bunu Bay Wren'in

bileceini tahmin ediyordu Gerei kendi ailesi ortaya kardna gre..."

Rahatszlk verici bir sessizlik hkim oldu.

Antreden gelen kap arpmas sesi, skneti bozdu.

Teabing, "Peder Knowles olmal," dedi. "Gidip baksan iyi olmaz m?"

Papaz yardmcs kukulu grnd halde, antreye geri dnerek Langdon, Sophie ve

Teabing'i yeni bir hznle ba baa brakt.

Langdon, "Leigh," diye fsldad. "Ceset yok mu? Neden bahsediyor?"


Teabing'in can sklm gibiydi. "Bilmiyorum. Hep dndm ki... buras

mutlaka o yer

olmal. Neden bahsettiini bildiini sanmyorum. Hi anlam yok!"

Langdon, "iiri yeniden grebilir miyim?" dedi.

Sophie kripteksi cebinden kararak, dikkatlice ona uzatt.


Langdon tireyi aarak, kripteksi elinde tutarken iiri inceledi. "Evet, iir kesinlikle bir

mezardan bahsediyor. Anttan deil."

Teabing, "iir yanl olabilir mi?" diye sordu. "Jacques Saunire de benim yaptm

hataya dm olabilir mi?"

Biraz dnen Langdon ban iki yana sallad. "Leigh, kendin syledin. Bu kiliseyi

Tapnaklar ina etti, tarikatn askeri kolu. imden bir ses, eer burada
gmlmvalyeler

varsa, tarikatn Byk stat'nn bunu bileceini sylyor."

Teabing iyice sersemlemi gibiydi. "Ama buras mkemmel." va1yelere doru dnd.

"Bir eyi atlyor olmalyz."

Antreye giren papaz yardmcs gen, bo olduunu grerek : "Peder Knowles?" Girii

iyice grebilmek iin biraz daha ilerlerken, kapy duyduuma eminim, diye
dnyordu.

Kapnn yanndaki smokinli adam ban kayor ve yolunu arm gibi grnyordu.

Dierlerini ieri alrken kapy kilitlemeyi unuttuunu fark eden gen kendi kendine
kzmt.

imdi de grnnden bir yerini arad belli olan gln adam, sokaktan geerken
elini

kolunu sallayarak gelmiti. Bir stunun yanndan geerken, "zgnm," diye seslendi.

"Kapalyz."
Arkasndan gelen kuma hrtsn duyup, tam dnmek zereyken ba geriye doru

ekildi ve gl bir el azn kapatarak, ln bastrd Gencin azndaki el kar


beyazyd ve

alkol kokuyordu.

Smokinli adam serinkanllkla ektii kk tabancay dorudan gencin alnna nian


ald.

Papaz yardmcs gen kasklarnn sndn hissedince, altn

slattn fark etti.

Smokinli adam, "Dikkatle dinle," dedi. "Bu kiliseden sessizce kacak ve koarak

uzaklaacaksn. Durup oyalanmak yok. Anlald m?"

Gen aznda bir el varken elinden gelen en iyi ekilde ban sallad.

"Eer polisi ararsan..." Smokinli adam silah etine bastrd. "Seni bulurum."

Gencin bundan sonra hatrlad tek ey, bacaklarnda derman kalmayncaya kadar hi

durmadan dardaki avluya kotuuydu.


86

Silas bir hayalet gibi hedefinin arkasndan yaklat. Sophie Neveu onun farkna ok ge

varmt. Henz arkasn dnemeden Silas tabancann namlusunu onun srtna dayayp
gl

kolunu gsnn etrafndan dolayarak, onun vcudunu kendi hantal vcuduna doru
ekti.

Sophie irkilerek haykrd. Teabing ile Langdon bunun zerine aknlk ve korku dolu

ifadelerle yzlerini dndler,

Teabing, "Ne?..." diye bard. "Rmy'ye ne yaptn?"

Silas sakin bir sesle, "Seni tek ilgilendiren," dedi. "Benim buradan kilit tayla kacak

olmam." Rmy'nin de anlatt gibi bu grev temiz ve basit olacakt: Kiliseye gir, kilit
tan al

ve dar k; ldrmek yok, dvmek yok.

Sophie'yi skca tutan Silas elini gsnden beline ve oradan ceplerine kaydrarak,
ilerini

arad. Sophie'nin salarndan kendi alkoll nefesi ne karan hafif esans kokusunu

alabiliyordu. "Nerede ?" diye fsldad. Kilit ta daha nce onun cebindeydi. Peki
imdi

nerede?

Langdon'n odann kar kesinden yanklanan sesi, "Burada," dedi


Silas dndnde, siyah kripteksi elinde tutan Langdon'n onu aptal bir hayvann

karsndaki matador gibi ileri geri salladn grd.

Silas, "Yere brak," diye bard.

Langdon, "Sophie ile Leigh'in kiliseden kmalarna izin ver,' diye yantlad. "Bunu

seninle aramzda halledebiliriz."

Sophie'yi kendisinden iterek uzaklatran Silas, silahn Langdon'a dorultup, ona

yaklamaya balad.

Langdon, "Bir adm daha yaklama," dedi. "Onlar binadan kana kadar olmaz."

"Emir verecek pozisyonda deilsin."

"Sana katlmyorum." Langdon kripteksi bann stne kaldrd. "Bunu yere atp
iindeki

ieyi krmakta hi tereddt etmem."

Silas tehdide dudak bkse de, korkuya kaplmt. Bu beklenmedik bir eydi. ' Silahn

Langdon'n bana dorultarak, eli kadar iyi hkim olduu sesiyle, "Kilit tan
kramazsn.

Sen de benim kadar Kse'yi bulmak istiyorsun," dedi.

"Yanlyorsun. Sen benden ok daha fazla istiyorsun. Bu i iin ldrebileceini


kantladn."

On metre ilerideki kemerli geidin yanndaki n sralardan ieri bakan Rmy


Legaludec,

tehlikenin farkna varmt. ler planladklar gibi gitmiyordu ve bulunduu yerden bile

Silas'n durumla baa kamadn grebiliyordu. retmen'in verdii emirlere gre


Silasn

silahn kullanmas yasakt.

Kripteksi bann stnde tutarken Silasn silahna bakan Langdon bir kez daha, "Brak

gitsinler," dedi.

Keiin krmz gzleri fke ve hsranla parlyordu, Remy, onun kripteksi elinde tutan

Langdon' vurabileceinden endie etti. Kripteks yere demez!

Kripteks Rmy'nin zgrle ve zenginlie giden biletiydi. Daha bir yl nce, Chateau

Villette'in duvarlar arasnda yaayan ve ekilmez ktrm Sir Leigh Teabing'in


kaprislerini

yerine getiren elli be yanda bir uakt. Ardndan olaanst bir teklifle karlamt.

Rmy'nin Sir Leigh Teabing dnyann en sekin Kse tarihisi ile olan balants ona
hayat

boyunca hayalini kurduu her eyi salayacakt. O andan itibaren Cheau Villette'de
geirdii

her dakika onu bu ana yaklatrmt.


Mabet Kilisesi'nin ibadet alanna ve Robert Langdon'n elindeki ki1it tana bakan
Rmy

kendi kendine, o kadar yaknm ki, dedi. Eer Langdon onu yere drrse, her eyi

kaybedecekti.

Yzm gsterecek miyim? Bu, retmen'in kesinlikle yasaklad bir eydi.


retmen'in

kimliini bilen tek kii Rmy idi.

Yarm saat kadar nce, kilit tan alma emrini aldnda Rmy retmen'e, "Bu grevi

Silas'n yerine getirmesini istediinizden emin misiniz?" diye sormutu. "Ben de


yapabilirim."

retmen kararlyd. "Silas drt tarikat yesi konusunda bize iyi hizmet verdi. Kilit
tan

getirecektir. Senin ismin bilinmemeli. Dierleri seni grrse, onlarn da ldrlmeleri


gerekir

ve bu gece yeterince cinayet ilendi. Yzn gsterme."

Yzm deiecek, diye dnd Rmy. demeye sz verdiin parayla bambaka biri

olacam. retmen, ona plastik cerrahinin parmak izlerini bile deitirebileceini


sylemiti.

Yaknda zgr olacakt plajda gnelenen bir baka tannmadk gzel yz. Rmy,
"Anlald,"

demiti "Ben Silas'a perde arkasndan yardmc olacam."


retmen, ona, "Bilgin olsun Rmy," demiti. "Aradklar mezar Mabet Kilises'nde
deil.

O yzden korkma. Yanl yerde aryorlar."

Rmy hayrete dmt. "Sen mezarn yerini biliyor musun?"

"Elbette. Sana daha sonra sylerim. imdi hzl hareket etmelisin. Eer dierleri
mezarn

gerek yerini kefedip, sen kripteksi alamadan kiliseden ayrlrlarsa Kse'yi sonsuza
dek

kaybetmi olacaz."

Kse Rmy'nin umurunda bile deildi ama retmen, onun payn ancak Kse

bulunduktan sonra deyeceini sylemiti. Yaknda sahip olaca paray her


dndnde

Rmy'nin ba dnyordu. Yirmi milyon euronun te biri. Sonsuza dek yok olmaya
yeter de

artar bile. Remy, gnein altnda uzanrken bakalarnn bahi alabilmek iin kendisine

hizmet ettii Cte d'Azurdaki sahil kasabalarnn hayalini kurmutu.

Ama imdi burada Mabet Kilisesi'nde Langdon kilit tan krmakla tehdit ederken,

Remy'nin gelecei pamuk ipliine balyd. Bu kadar yaklap da her eyi kaybetmek
fikrine

katlanamayan Rmy, o cesur hamleyi yapmaya karar verdi. Elindeki silah kk


kalibreli Jgvdeli

bir Medusa idi ama yakn mesafeden gerei kadar ldrc olacakt.
Glgelerin arasndan kan Remy, dairesel blme girerek, silah Teabing'in bana

dorulttu. "Uzun zamandr bunu yapmay bekliyordu yal adam."

Rmy'nin silah kendisine dorulttuunu gren Sir Leigh Teabingin kalbi teklemiti. Ne

yapyor? Teabing, Remy'nin elinde tuttuu Medusa'nn kendi gvenlii iin Jaguar'n
torpido

gznde saklad silah olduunu fark etti.

Teabing hayretle, "Rmy?" diye titredi. "Neler oluyor?"

Langdon ile Sophie de bir o kadar sersemlemilerdi.

Teabing'in arkasndan dolanan Rmy, silahn namlusunu srtnn sol tarafndan tam

kalbine gelecek ekilde dayad.

Teabing'in omzunun stnden Langdon'a bakan Rmy, "Bu ii ok basit halledeceim,"

dedi. "Kilit tan yere brak, yoksa silah ekerim."

Langdon fel olmu gibiydi. "Kilit tann senin iin bir nemi yok," dedi. "Kesinlikle

aamazsn."

Rmy, "Kibirli budalalar," diye fkelendi. "Btn gece iirleri tartrken sizi
dinlediimin

farknda deil miydiniz? Duyduum her eyi dierleriyle paylatm. Sizden daha
fazlasn

bilen dierleriyle. Doru yeri bile aramyorsunuz. Aradnz mezar tamamyla farkl bir
yerde!"

Teabing panie kaplmt. Neler sylyor!

Langdon, "Kse'yi neden istiyorsun?" diye sordu. "Yok etmek iin mi? Zamann Sonu

gelmeden, yle mi?"


Remy, keii ard. "Silas, kilit tan Bay Langdon'dan al."

Kei ilerlerken Langdon geriye adm att ve yere atmak iin hazrlanarak kilit tan
iyice

havaya kaldrd.

Langdon, "Yanl ellere gittiini grmektense," dedi. "Krmay tercih ederim."

imdi Teabing dehete kaplmt. Bir mr verdii emein gzlerinin nnde

buharlatn grecekti. Tm hayalleri yklmak zereydi.

Teabing, "Robert, hayr!" diye lk att. "Yapma! Elinde tuttuun Kse! Rmy bana
asla

ate etmez. Birbirimizi on..."

Remy tavana nian alarak, Medusa'y ateledi. Ses, bu kadar kk bir silah iin

muazzamd. Silah sesi ta odada gk grlts gibi yank yapmt.

Herkes olduu yerde dondu.

Remy, "Oyun oynamyorum," dedi. "Bundan sonraki srtna saplana^ Kilit tan Silas'a

ver."

Langdon isteksizce kripteksi uzatt. ne adm atan Silas, krmz gzleri intikamn
verdii

tatminle parlarken kripteksi ald. Kilit tan cppesinin cebine yerletiren Silas hl
Langdon

ve Sophie'ye doru tuttuu tabancasyla geri ekildi.

Uak binadan karken Teabing, Rmy'nin kolunu boazna doladn ve kendisini

beraberinde srklediini hissetti. Silah srtndan ayrmamt.

Langdon, "Brak onu," dedi.

Hl geri ekilmekte olan Rmy, "Bay Teabing'i gezintiye karyoruz," dedi. "Polisi

ararsanz o lr. Engellemeye alacak herhangi bir ey yaparsanz lr. Anlald


m?"

Sesi heyecandan atallaan Langdon, "Beni gtr," dedi. "Leigh'i brak."

Remy kahkaha att. "Sanmyorum. Onunla yle ho vakit geirdik ki. Ayrca o hl

iimize yarayabilir."

imdi de silahn Langdon ve Sophie'den ayrmayan Silas geri ekilmeye balamt.

Rmy ka doru Leigh'i srklerken, koltuk denekleri arkasndan yere srtyordu.

Sophie kararl bir sesle, "Kim iin alyorsun?" diye sordu.

Soru, ayrlmakta olan Remy'yi gldrmt. "Bilseniz ok arrdnz Mademoiselle

Neveu."
87

Chateau Villette'in kabul salonundaki mine souktu ama Collet Interpol'den gelen

fakslan okurken, nnde aa yukar dolanyordu.

Bekledii hibir ey yoktu.

Resmi kaytlara gre Andr Vernet rnek bir vatandat. Poliste hi kayd yoktu, park

cezas bile almamt. zel okuldan sonra Sorbonne'da eitim grm ve uluslararas

bankaclk blmn birincilikle bitirmiti. Interpol, zaman zaman Vernet'nin isminin

gazetelerde yer aldn fakat hep olumlu ynde anldn sylemiti. Adamn Zrih
Emanet

Bankas gvenlik sistemlerini, ultramodern elektronik dnyasnda bir numaraya


tayacak

hale getirdii anlalyordu. Vernet'nin kredi kart kaytlan sanat kitaplarna, pahal

araba ve

yllar nce satn ald ileri teknoloji rn mzik setinde dinledii klasik CD'lere
ounlukla

Brahms tutkunluunu gsteriyordu.

Sonu sfr, diyerek iini ekti Collet.

Interpol'n bu gece bulduklar arasnda phelendii parmak izlerinin Teabing'in


uana
ait olduu anlalyordu. Teknik blmn bamfettii odann karsndaki rahat bir
koltukta

raporu okuyordu.

Collet, ona bakt. "Bir ey var m?"

Adam omuzlarn silkti. "Parmak izleri Rmy Legaludec'e ait. Kk ipulardan


aranyor.

Ciddi bir ey yok. Bedava konumak iin telefon hatlarn kendine balad anlalnca

niversiteden atlm... sonra birka hrszlk. Zorla ieri girme. Bir keresinde acildeki
nefes

borusu ameliyatnn hastane faturasn demeden kam." Kkrdayarak ban kaldrd.

"Fstk alerjisi."

Collet bir restorann mnsndeki krmz biber sosunun iinde fstk ya olduunu

yazmad iin yaplan polis soruturmasn hatrlayarak ban sallad. Devaml


mterilerden

biri ilk lokmay yuttuunda anafilaktik* ok geirerek lmt.

"Herhalde Legaludec yakalanmamak iin burada yatl alyordu. Mfettiarm

grnyordu. "ansl gecesindeymi."

Collet iini ekti. "Pekl, bu bilgiyi Yzba Fache'ye iletsen iyi olacak."

Bir baka teknik ajan telala ieri girerken, mfetti dar kt "Temenim! Ambarda
bir

ey bulduk."
Ajann yzndeki heyecanl ifadeden Collet'nin aklna tek bir ihtimal geliyordu. "Bir

ceset."

"Hayr efendim. Bu daha..." Duraksad. "Beklenmedik."

Collet gzlerini ovuturarak ajann peinden ambara gitti. Kf kokulu, geni alana

girdiklerinde ajan odann ortasndaki tahta merdiveni iaret etti. at katna doru
uzanan

merdiven, stlerindeki samanln kenarna dayanmt.

Collet, "Merdiven daha nce orada deildi," dedi.

"Hayr efendim. Yerde duran merdiveni grdmde, Rolls Royce'un yanndaki izleri

inceliyorduk. Basamaklar anm ve kflenmi olmasayd stnde durmayacaktm. Bu

merdiven ska kullanlyormu. Samanln ykseklii merdivenin boyuyla uyuuyordu,


bu

yzden kaldrp, bakmak iin yukar ktm."

Collet gzleriyle merdiveni takip ederek samanla bakt. Birisi oraya dzenli olarak m

kyor? Bulunduu yerden samanlk bo bir alana benziyordu ama itiraf etmek gerekirse

byk ksm arkada kaldndan grnmyordu.

* Yabanc bir proteine kar ar duyarllk hali. lmle sonulanabilir.


Merdivenin banda beliren kdemli teknik ajanlardan biri aa bakyordu. Lateks

eldivenli elini Collet'ye sallarken, "Bunu kesinlikle grmek istersiniz temenim," dedi.

Eski merdivenin bana giden Collet, alttaki basamaklar tuttu. Eski model merdiven

Collet yukar ktka daralyordu. Collet tepeye yaklatnda ince basamaktan


neredeyse

aya kayp decekti. Aadaki ambar dnyordu. Sonra dikkatle ilerledi ve sonunda
tepeye

ulat. Yukardaki ajan, ona bileini uzatt. Onu yakalayan Collet tuhaf bir hamleyle
yukar

kt.

Teknik ajan, tertemiz grnen samanln arkalarn iaret ederek, "Orada," dedi.
"Burada

sadece bir kiinin parmak izleri var. Ksa sre iinde kimlik tespitini yaparz."

Collet lo

kta gzlerini ksarak arka duvara bakt. Bu da ne byle? Arka duvara son

derece gelimi bir bilgisayar istasyonu yerletirilmiti iki dev CPU, hoparlrleri olan
bir dz

ekran, bir dizi ana src, kendi g kaynana sahip olduu anlalan ok kanall bir
ses

konsolu.

nsan almak iin ne diye ta buraya kar ki? Collet cihazn yanna yaklat. "Sistemi
incelediniz mi?"

"Dinleme ebekesi."

Collet arkasn dnd. "Gizli kulak m?"

Ajan ban sallad. "ok gelimi bir gizli kulak." Elektronik paralar, klavuzlar,
aletler,

kablolar, havyalar ve dier elektronik malzemelerle dolu uzun bir masay gsterdi. "Her

kimse iini ok iyi biliyor. Buradaki malzemelerin ou bizim kullandklarmzdan.


Minyatr

mikrofonlar, fotoelektrik arj pilleri, yksek kapasiteli RAM cipleri. u yeni nano

srclerden bile var."

Collet olduka etkilenmiti.

Coliet'ye hesap makinesinden daha byk olmayan bir para uzatan ajan, "Burada tam
bir

sistem var," dedi. Cihazdan otuz santim uzunluunda, ucuna pul byklnde folyo

tutturulmu bir kablo sallanyordu. arj edilebilir pilleri olan yksek kapasiteli hard
disk ses

kayt sistemi.

Kablonun ucundaki bu folyo, mikrofonla fotoelektrik arj pilinin birleimi."

Collet bunlar iyi tanyordu. Folyoya benzeyen bu fotosel mikrofonlar, birka sene

ncesinin byk buluuydu. Artk folyo mikrofona mesela bir ampuln metal altyla ayn
ekil verilerek, ampuln arkasna hard disk yerletirilebiliyordu. Mikrofon gnde
birka saat

gne

alabilecei ekilde yerletirildii takdirde, fotoseller sistemi srekli arj ediyordu.

Bunun gibi dinleme cihazlaryla birisini sonsuza kadar dinlemek mmknd.

Collet, "Yayn yaplyor muymu?" dedi.

Ajan, bilgisayarn arkasndan dolaarak, duvar takip eden ve ambarn atsndaki bir

delikten kan izole kabloyu gsterdi. "Basit radyo dalgalar. atda ufak bir anten var."

Collet bu kayt sistemlerinin genellikle ofislere yerletirildiini, hard diskte yeterince


bo

yer brakmak iin sesle harekete getiini ve gn iinde yaplan konumalardan ksa
blmler

kaydederek, fark edilmemek iin ses dosyalarn akamlan gnderdiini biliyordu.


Dosyalar

gnderildikten sonra hard disk kendini temizliyor ve ertesi gn ayn ilemleri


tekrarlamak iin

kendini hazrlyordu.

Collet baklarn, zerinde hepsi de numaralanm ve tarihlenmi yzlerce ses kasetinin

bulunduu rafa evirdi. Birisinin ileri baya younmu. Yeniden ajana dnd. "Hangi

hedefin dinlendiine dair fikriniz var m?"

Bilgisayarn yanma gidip, bir bilgisayar yazlmn aan ajan, "ey temenim," dedi.
"En
garibi de bu..."
88

Langdon, Sophie ile birlikte Temple metrosundaki turnikelerden atlayp, tnellerin ve

peronlarn oluturduu labirentin derinliklerine ilerlerken kendini son derece bitkin

hissediyordu. Korkun bir vicdan azab duyuyordu.

Leigh'i bu ie bulatrdm ve imdi o byk tehlikede.

Rmy'nin iin iinde olmas

ok edici olmakla beraber mantklyd. Kse'nin peindeki her

kimse, ieriden birini yanna almt. Benimle ayn sebepten tr Teabing'in peine
dtler.

Kse bilgisine sahip olan kiiler tarih boyunca, hrszlar ve benzeri alimlerine
kendilerine

eken birer mknats olmulard. Teabing'in iin bandan beri hedef olmas yznden

Langdon kendini sulu hissetmemeliydi. Ama buna engel olamyordu. Leigh'i bulup ona

yardm etmeliyiz. Hemen.

Langdon bat blmne ve oradan Circle Line peronuna giden Sophie'yi takip etti.
Sophie,

Rmy'nin aksi yndeki ihtarlarna ramen polisi aramak iin ankesrl bir telefona
doru

kotu. Langdon pimanlkla yakndaki bir banka oturdu.


Sophie numaralan tularken, "Leigh'e yardmc olmann en iyi yolu," dedi. "Londra

yetkililerini hemen ie kartrmak. Gven bana."

Langdon ilk bata bu fikri onaylamamt ama planlan gelitike, Sophie'nin dncesi

mantkl gelmeye balamt. Teabing o an iin gvendeydi. Rmy ile dierleri


valyenin

mezarnn yerini bilseler bile, kreyle ilgili ifreyi zmek iin Teabing'in yardmna
ihtiya

duyabilirlerdi. Langdon, Kse haritas bulunduktan sonra olacaklardan endie ediyordu.


Leigh

onlara ayak ba olacak.

Langdon'n Leigh'e yardm etmesinin ya da kilit tan bir daha grmesinin bir yolu
varsa,

ncelikle mezar bulmas

artt. Ne yazk ki, Rmy benden ok daha nde.

Rmy'yi yavalatmak Sophie'nin vazifesi olacakt.

Mezar bulmak ise Langdon'n.

Sophie, Londra polisini Rmy ile Silas'n kanun kaaklar olduuna inandrarak,
pelerine

dmelerini ya da daha iyisi onlar yakalamalarn salayacakt. Langdon'n plan ise


henz

belirsizdi, dini bilgilerle ilgin geni bir elektronik veri bankasna sahip olmasyla nl
King's
College'a gitmeyi dnyordu. Langdon bu yerin en iyi aratrma arac olduunu
duymutu.

Dini tarihle ilgili herhangi bir soruya annda cevap alnabiliyor. Veri bankasnda
"Papa'nn

gmd valyeyle" ilgili neler bulacan tahmin etmeye alt.

Trenin bir an nce gelmesini dileyerek ayaa kalkp yrmeye balad.

Sophie'nin ankesrl telefondan yapt arama sonunda Londra polisine balanmt.

Santral memuru, "Snow Hill Birimi," diye at. "arnz nasl ynlendirebilirim?"

"Bir karma olayn bildireceim." Sophie ksa ve zl konumay iyi biliyordu.

"sminiz ltfen?"

Sophie duraksad. "Fransz Adli Polisi'nden Ajan Sophie Neveu."

Rtbesi istenen etkiyi yaratmt. "Hemen efendim. Sizi bir dedektifle grtreceim."

Telefon balanrken Sophie, polisin Teabing'i karanlarla ilgili verecei tarife inanp

inanmayacan merak ediyordu. Smokinli bir adam. Bir pheli daha basit nasl tespit

edebilirdi ki? Rmy kyafetlerini deitirse bile, yannda bir Albino vard. Fark
etmemek

imknsz. Bunun dnda, yanlarnda bir rehine vard ve toplu tama aralarn

kullanamazlard. Londra'da ka tane Jaguar limuzin olabileceini dnd.


Sophie'nin dedektife balanmas sonsuza dek srecek gibiydi. Hadisene! Hattn, baka
bir

numaraya aktarlyormu gibi bipleyip czrdadn duyabiliyordu.

On be saniye geti.
Sonunda hattn ucunda bir adam konuuyordu. "Ajan Neveu?"

Hayrete den Sophie, sevimsiz ses tonunu hemen tanmt.

Bezu Fache, "Ajan Neveu," dedi. "Hangi cehennemdesin?"

Sophie syleyecek kelime bulamyordu. Sophie aradnda santral memuruna kendisine

haber vermesini tembihledii anlalyordu.

Fache onunla Franszca konuarak, "Dinle," dedi. "Bu akam korkun bir hata yaptm.

Robert Langdon masum. Ona ynelik tm sulamalar dt. Buna ramen her ikiniz de

tehlikedesiniz. Buraya gelmeniz gerekiyor."

Sophie'nin az ak kalmt. Nasl cevap vermesi gerektiini bilmiyordu. Fache kolay

zr dileyen biri deildi.

Fache, "Jacques Saunire'in," dedi. "Bykbaban olduunu bana sylemedin. Geen

akam iinde bulunduun duygusal gerilimi gz nnde bulundurarak, emirlere


itaatsizlik

etmene ses karmayacam. Buna ramen u anda senin ve Langdon'n snmak iin en

yakn Londra polis karakoluna gitmeniz gerekiyor."

Londra'da olduumu biliyor mu? Fache baka ne biliyor? Sophie arka fondan gelen

matkap ya da delgi makinesine benzer sesler duydu. Ayrca telefon hattnda tuhaf bir bip
sesi
kmt. "Bu numaray bulmaya m alyorsunuz yzba?"

imdi Fache'nin sesi sert kyordu. "Sizinle ibirlii yapmamz gerek Ajan Neveu. Her

ikimizin de kaybedecek ok eyi var. Buna hasar kontrol denir. Dn akam


yarglamamda

hataya dtm ve bu hata Amerikal bir profesrle DCPJ kriptografnn lmne sebep
olursa

kariyerim sona erer."

Tren hafif bir uultu kartarak yaklarken istasyona lk bir rzgr dolmutu. Sophie o

trene binmeye kesinlikle kararlyd. Langdon'n da ayn dncede olduu belliydi;


kendini

toparlayarak Sophie'ye doru yrmeye balamt.

Sophie, "Aradnz adam Rmy Legaludec," dedi. "Teabing'in ua. Mabet


Kilisesi'nde

Teabing'i kard ve..."

Ajan Neveu!" Tren grltyle istasyona girerken, Fache baryordu. Bu ak bir


telefon

hattnda grlecek mesele deil! Sen ve Langdon derhal buraya gelin. Kendi iyiliiniz
iin!

Bu kesin emirdir!" . Sophie telefonu kapatarak Langdon ile birlikte trene atlad.
89

Teabing'in Hawker'inin tertemiz kabini imdi elik paracklarma dolmutu ve

sktrlm havayla propan gaz kokuyordu. Bezu Fache herkesi gndermi, Teabing'in

kasasnda bulduu tahta kutu ve ikisiyle tek bana oturuyordu.

Parmaklarn gl kabartmasnda gezdirerek, ssl kapa kaldrd, inde, harflerin

dizilmi olduu dairelerden oluan bir silindir buldu. Be harf SOFIA yazacak ekilde

dizilmiti. Bir sre kelimeye bakan Fache, silindiri yerinden alarak her bir santimini

incelemeye balad. Ardndan, ularndan yavaa ekerek, bir tarafn dierinden


ayrd.

Silindirin ii botu.

Fache onu kutuya geri yerletirerek, jetin penceresinden hangara bo gzlerle bakt ve

Sophie ile yapt ksa grmeyle birlikte Chteau Villette'deki teknik blmden ald

haberleri dnd. Telefonundan gelen ses, onu kurduu gndz hlyalarndan


uyandrd.

DCPJ santralndan aranyordu. Santral memuru zr diliyordu. Zrih Emanet


Bankas'nn

bakam, kendisine yzbann i iin Londra bulunduu sylendii halde srekli


aryordu.

Fache istemeyerek santral memuruna telefonu kendisine balamasn syledi.


Adam konumaya balamadan Fache, "Monsiur Vernet," dedi. daha nce aramadm
iin

zgnm. Meguldm. Bankanzn ismi verdiimiz gibi medyada duyurulmad. Kaygnz

nedir acaba?"

Vernet, ona, Langdon ile Sophie'nin bankadan kk ahap bir kutu aldklarn ve onlara

yardm etmesi iin kendisini ikna ettiklerini anlatrken sesi olduka gergindi. Vernet,
"Sonra

radyoda onlarn arandn duyunca," dedi. "Kamyonu kenara ektim ve kutuyu geri
istedim

ama bana saldrp arac aldlar."

Kapaktaki gl kabartmasna baktktan sonra bir kez daha kapa ap beyaz silindire

bakan Fache, "Ahap bir kutu iin endieleniyorsunuz" dedi. "Kutunun iinde ne
olduunu

bana syleyebilir misiniz?"

Vernet, "indekilerin nemi yok," diye fkeyle cevap verdi. "Ben bankamn n iin

endieleniyorum. imdiye kadar hi soyulmadk. Asla. Mterim namna bu mal yerine

koyamazsam bu bizi mahveder."

"Ajan Neveu ile Robert Langdon'da bir anahtar ve ifre olduunu sylemitiniz. Kutuyu

aldklarn sylemenizin sebebi nedir?"

"Bu gece insanlar ldrdler. Bunlara Sophie Neveu'nun bykbabas da dahil.


Anahtar
ve ifreyi hileyle ele geirdikleri belli."

"Bay Vernet, adamlarm gemiiniz ve ilgi alanlarnz hakknda bir aratrma yapt. ok

kltrl ve ince zevklere sahip bir adam olduunuz ortada. Ayn zamanda sizinle gurur

duyulduunu da tahmin edebiliyorum. Benim gibi. Bu szlerin ardndan, adli polisin


yetkili

bir memuru olarak bankanzn ismiyle birlikte kutunuzun da en emin ellerde olduuna
sizi

temin ederim."
90

Chateau Villette'in samanlnda duran Collet hayretle bilgisayar ekranna bakyordu.


"Bu

sistem tm bu yerleri gizlice dinliyor muymu?" Ajan, "Evet," dedi.

"Bir yldan fazladr veri topland anlalyor." Sesi soluu kesilen Collet yeniden
listeyi

okudu.

COLBERT SOSTAQUE - Conseil Constitutionnel Bakan (Anayasa Konseyi Bakan)

JEAN CHAFFEE - Muse du Jeu de Paume (Mzesi) Mdr

EDOUARD DESROCHERS - Mitterand Ktphanesi, Kdemli Ariv Memuru

JACQUES SAUNIRE - Muse du Louvre (Mzesi) Mdr

MICHEL BRETON - DAS efi (Fransz stihbarat)

Ajan ekran iaret etti. "Drt numara zellikle dikkat ekici." Collet bo gzlerle ban

sallad. Bakar bakmaz fark etmiti. Jacques Saunire dinleniyormu. Listenin geri
kalanna

yeniden gz att. Herhangi biri bu nl insanlar dinlemeyi nasl baarabilir? "Ses

dosyalarndan dinlediin var m?"


"Birka tane. En yenilerinden biri bu." Ajan birka bilgisayar tuuna bast. Hoparlrler

czrdayarak faaliyete geti. "Capitaine, un agent du Dpartement de Cryptographie est

arriv."*

Collet duyduklarna inanamyordu. "Bu benim. Bu benim sesim!" Saunire'in masasnda

otururken, Byk Galeri'deki Fache'ye telsizle Sophie Neveu'nun geldiini haber


verdiini

hatrlad.

Ajan ban sallad. "lgilenen biri olduysa bu akam Louvre'daki soruturmamzn


byk

ksm duyulmutur."

"Dinleme cihazn aramas iin birini gnderdin mi?"

"Gerek yok. Tam olarak nerede olduunu biliyorum." Ajan, alma masasnn stndeki

eski notlarn ve kopya ktlarnn bana gitti. lerinden birini seerek Collet'ye uzatt.

"Tandk geliyor mu?"

Collet hayrete dmt. Elinde ilkel bir makineye ait eski bir diyagramn fotokopisini

tutuyordu. talyanca el yazsn okuyamyordu ama neye baktn biliyordu. Tam zrh

kuanm bir ortaa Fransz valyesi.

Saunire'in masasndaki valye!

Collet'nin gzleri, birisinin krmz keeli kalemle notlar karalad fotokopi kdnn
kenarlarna kayd. Franszca yazlan notlarda, valyeye dinleme cihaznn en iyi
ekilde nasl

yerletirilecei aklanyordu.

* Yzba, kriptoloji biriminden bir ajan geldi.


91

Silas Mabet Kilisesi'nin yannda park edilen Jaguar limuzinin iinde oturuyordu.

Rmy'nin bagajda bulduklar iplerle Teabing'i balayp, arka tarafa tktrmasn


beklerken,

kilit tan tutan elleri terlemiti.

Sonunda Rmy limuzinin arkasndan inerek etrafnda dolam ve Silas'n yanndaki


ofr

koltuuna oturmutu.

Silas, "Gvenli mi?" diye sordu.

stndeki yamur damlalarn silkeleyen ve omzunun stnden arka taraftaki glgeler

arasnda iki bklm yatan Leigh Teabing'e gz atan Rmy kkrdayarak gld. "Hibir
yere

gidecek hali yok."

Teabing'in bouk haykrlarn duyan Silas, Rmy'nin yapkanl bandn bir ksmn

azn kapamak iin kullandn anlad.

Rmy omzunun stnden Teabing'e, "Ferme ta guele!* diye bard. Rmy kark
kontrol

paneline uzanarak bir dmeye bast. Arkalarndaki k geirmeyen blme yukar


kalkarak
iki blm birbirinden ayrd. Teabing artk grnmyor ve sesi duyulmuyordu. Remy,
Silas'a

bakt. "Onun inleyen namelerini yeterince dinledim."

Dakikalar sonra, Jaguar limuzin sokaklarda hzla yol kat ederken, Silas'n cep telefonu

ald. retmen. Heyecanla telefona cevap verdi. "Alo?"

retmen, tandk Fransz aksanyla, "Silas," dedi. "Sesini duymak beni rahatlatt. Bu,

gvenlikte olduunuz anlamna geliyor."

Silas da retmen'in sesini duyduu iin rahatlamt. Aradan saatler gemiti ve

operasyon garip bir boyut kazanmt. imdi sonunda her ey yeniden normale dnm

gibiydi. "Kilit ta bende."

retmen, ona, "Bu harika bir haber," dedi. "Rmy seninle birlikte mi?"

Silas, retmen'in Remy'nin ismini kullanmasna armt. "Evet. Beni Rmy


kurtard."

"Aynen ona emrettiim gibi. Yalnz senin bu kadar uzun sre bal kalmana zldm."

"Fiziksel rahatszlklarn nemi yok. nemli olan kilit tann bizde olmas."

"Evet. Hemen bana gnderilmesi gerek. Zaman ok nemli."

Silas sonunda retmen'le yz yze gelmek iin sabrszlanyordu. "Evet efendim, eref

duyarm."
"Silas, onu hana Rmy'nin getirmesini istiyorum."

Rmy mi? Silas hayal krklna uramt. retmen iin yapt bunca eyden sonra,

dl ona kendisinin vereceini zannediyordu. retmen Rmy'yi mi tercih ediyor?

retmen, "Hayal krkln anlayabiliyorum," dedi. "Ama ne yapmak istediimi tam

olarak anlayamadn gryorum." Sesini alaltarak fsltyla konumaya balad. "Kilit


tan

senin -bir sulu yerine kendini Tanr'ya adam biri olarak- getirmeni ok daha fazla

isteyeceime inanmalsn ama Rmy'nin icabna baklmas lazm. Emirlerime itaatsizlik


etti

ve tm abalarmz tehlikeye atacak byk bir hata yapt."

Tyleri rperen Silas, Rmy'ye gz att. Teabing'i karmak, plann bir paras deildi
ve

onunla ne yapmalar gerektii yeni bir sorun dourmutu,

retmen, "Sen ve ben kendimizi Tanrya adamz," diye fsldad, hedefimizden

ayrlamayz." Telefon hattnda uursuz bir sessizlik oldu. te sadece bu sebepten


tr, kilit

tan bana Remy'nin getirmesini istiyorum. Anlyor musun?"

* Kapa eneni.
Silas, retmen'in sesindeki fkeyi sezmi ve daha anlayl olmayna armt.
Yzn

gstermekten kanamazd, diye dnd. Rmy yapmas gerekeni yapt. Kilit tan
kurtard.

Silas, "Anlyorum," diyebildi.

"Gzel. Kendi gvenliin iin, sokaklarda dolama. Polis yaknda limuzini aramaya
balar

ve yakalanman istemiyorum. Opus Dei'nin Londra'da bir konuk evi var, yle deil mi?"

"Elbette var."

"Peki seni oraya kabul ederler mi?"

"Karde olarak kabul ederler."

"O halde oraya git ve ortalarda grnme. Kilit tan elime geirdiimde ve yeni

sorunumla ilgilenmeye baladmda seni arayacam."

"Londra'da msnz?"

"Sylediklerimi yap, her ey yoluna girecek."

"Peki efendim."

retmen imdi yapmas gerekenlerden znt duyuyormu gibi iini ekti. "Rmy ile
konumamn vakti geldi."

Rmy Legaludec'in hayatndaki son telefon konumas olabileceini hisseden Silas,

telefonu ona uzatt.

Rmy telefonu alrken, bu zavall keiin kendisini bekleyen kaderden haberi olmadn

biliyordu. retmen'in amacna hizmet etmiti.

retmen seni kulland Silas.

Ve senin piskoposun bir piyondu.

Rmy yine de retmen'in ikna gcne hayrand. Piskopos Aringarosa her eye
inanmt.

Kendi hrs gzlerini kr etmiti. Aringarosa o kadar hrslyd ki, her eye inand. Rmy,

retmenden pek fazla holanmasa da, adamn gvenini kazand ve ona yardmc
olduu

iin kendisiyle gurur duyuyordu. Maam alnmn teriyle kazandm.

retmen, "Dikkatle dinle," dedi. "Silas' Opus Dei konuk evine gtr ve birka sokak

tede brak. Oradan St. James Park'na git. Parlamentonun ve Big Ben'in yannda.
Limuzini

Horse Guard Parade'de brakabilirsin. Orada konuuruz."

Bu szlerin ardndan balant kesildi.


92

1829 ylnda Kral IV. George tarafndan yaptrlan King's College'n, Parlamento'nun

yanndaki lahiyat Fakltesi, kraliyetin balad arazinin stndeydi. King's


College'n

lahiyat Fakltesi eitim ve aratrmada 150 yllk deneyime sahip olmakla birlikte,
1982'de

kurulan Sistematik Teoloji Aratrma Enstits dnyadaki en gelimi ve elektronik


adan en

ileri dzeyde dini aratrma ktphanelerinden birine sahipti.

Langdon, Sophie ile birlikte yamurdan kurtulup, ktphaneye girerken hl titriyordu.

Aratrma ana salonu tpk Teabing'in tarif ettii gibiydi, on iki adet dz ekranl
bilgisayar

birimi olmasayd, Kral Arthur ile valyelerinin rahata oturabilecei devasa bir
yuvarlak

masann hkim olduu, sekizgen bir oda. Salonun arka tarafndaki danman
ktphaneci, i

gnne hazrlanmadan nce kendine bir fincan ay yapyordu.

ay brakp yanlarna doru yrrken, neeli bir sesle ngilizce, "Harika bir sabah,"
dedi.

"Size yardmc olabilir miyim?"

Langdon, "Teekkrler, evet," diye cevaplad. "Benim adm..."


"Robert Langdon." Tatl tatl glmsedi. "Sizi tanyorum."

Langdon bir an iin Fache'nin onu ngiliz televizyonlarnda da gstermi olmasndan

korktu ama ktphanecinin tebessm bunun tam tersini sylyordu. hretin getirdii
bu tr

beklenmedik anlara hl alamamt. Ama yine de onun yzn yeryznde


tanyabilecek

biri varsa o da lahiyat Fakltesi'ndeki ktphaneci olabilirdi.

Elini uzatan kadn, "Pamela Gettum," dedi. Gleryzl ve akc bir sese sahip tatl dilli
bir

kadnd. Boynundan sarkan ereveli gzln camlar olduka kalnd.

Langdon, "Memnun oldum," dedi. "Bu benim arkadam Sophie Neveu."

ki kadn birbirlerini selamlar selamlamaz, Gettum hemen Langdon'a dnd.

"Geleceinizi bilmiyordum."

"Bunu biz de bilmiyorduk. Eer sizin iin fazla sorun yaratmazsa, baz bilgilere erimek

iin yardmnz rica edeceiz."

Gettum tereddt ederek kmldand. "Genellikle dileke ve randevu zerine hizmet


veririz.

niversiteden birinin misafiri olmadnz mddete tabii."

Langdon ban iki yana sallad. "Korkarm haber vermeden geldik Bir arkadam
sizden
vgyle bahsediyor. Sir Leigh Teabing?" Langdon onun ismini telaffuz ederken hznl
bir

ac hissetti. "ngiliz Kraliyet Tarihisi."

Gettum imdi anlama benziyordu. Gld. "Aman Tanrm, evet. ahsna mnhasr biri.

Fanatik! Buraya her geliinde ayn arama kelimelerini kullanr. Kse. Kse. Kse.
Yemin

ederim, bu adam lse de arayndan vazgemez." Gz krpt. "Zaman ve para imkn


insann

byle lksler edinmesine yardmc oluyor, ne dersiniz? Tam bir Don Quixote."

Sophie, "Bize yardm etmeniz mmkn m?" diye sordu. "ok nemli."

Gettum bo ktphaneye gz attktan sonra, her ikisine birden gz krpt. "ey, ok

megul olduumu iddia edemem, yle deil mi? Giri yaptnz mddete, kimsenin
fazla

kzacan zannetmiyorum. Ne yapmay dnyordunuz?"

"Londra'daki bir mezar bulmaya alyoruz."

Gettum kararsz grnyordu. "Burada onlardan yaklak yirmi bin tane var. Daha

belirleyici bir eyler var m?"

"Bir valye mezar. Ama ismini bilmiyoruz."

"Bir valye. Bu, seenekleri nemli lde azaltyor. Daha az rastlanan trden."
Sophie, "Aradmz valye hakknda fazla bilgiye sahip deiliz," dedi. "Bildiklerimiz

bundan ibaret." iirin yalnzca ilk iki satrn yazd kat parasn ona uzatt.

Dardan birine iirin tmn gstermekte tereddt eden Langdon ile Sophie, sadece

valyeyi tarif eden ilk iki dizeyi paylamaya karar vermilerdi. Sophie buna,
paylatrlm
kriptoloji diyordu. Bir istihbarat ajan hassas veriler ieren bir ifre bulduunda,

kriptograflarn her biri ifrenin farkl bir blm zerinde alrd. Bylece ifre

zldnde, kriptograflarn hibiri deifre edilen mesajn tmn bilmezdi.

Ama bu kez tedbir arya kam olabilirdi; bu ktphaneci iirin tmn grse,

valyenin mezarn bulsa ve hangi krenin kayp olduunu bilse bile, ele geirdii bilgi

kripteks olmadan deersizdi.

Gettum bu nl Amerikal bilginin gzlerinden, ok nemli sayd mezar bir an evvel

bulmak iin acele ettiini anlayabiliyordu. Yanndaki yeil gzl kadn da endieli

grnyordu.

aran Gettum gzlklerini takarak, kendisine uzattklar kd inceledi.

Papa valye gmm Londra'da.

Kutsal gazap cevap olmu ona.

Kadn misafirlerine bakt. "Bu nedir? Bir eit Harvard le av m?"

Langdon'n att kahkahada zoraki bir hava vard. "Evet, onun gibi bir ey."

Kendisine tm hikyenin anlatlmadn hisseden Gettum durdu. Yine de merakn

uyandrmt, dizeleri dikkatle dnd. "Bu dizelere gre, valye Tanr'y


fkelendirecek bir
ey yapm ama bir Papa, onu Londra'ya gmme nezaketinde bulunmu."

Langdon ban sallad. "Herhangi bir arm yapyor mu?" Gettum bilgisayarlardan

birine doru ilerledi. "Hemen imdi yapmyor ama bakalm veri bankasndan neler
bulacaz."

Geen yirmi yl iinde King's College Sistematik Teoloji Aratrma Enstits, muazzam

bir metin koleksiyonunu dini ansiklopediler, dini biyografiler, dzinelerce lisanda kutsal

yazlar, hikyeler, Vatikan mektuplar, papazlarn gnlkleri, insan dinine ait olarak

nitelendirilebilecek her trl yaz dijital ortama tamak ve katalogunu hazrlamak iin
lisan

evirisi yntemleriyle birlikte optik karakter tanma yazlmn kullanmt. Artk bu


geni

koleksiyon gerek sayfalar yerine bitler ve baytlar formunda olduu iin verilerin
tmne

birden ulamak ok daha kolayd.

Bilgisayar istasyonlarndan birinin nne yerleen Gettum, kt parasna gz attktan

sonra yazmaya balad. "Balang olarak belirgin anahtar kelimelerle Boolen taramas

balatacak ve ne olduuna bakacaz."

"Teekkrler."

Gettum birka kelime yazd:

LONDRA, VALYE, PAPA


ARA tuuna bastnda aadaki devasa ana bilgisayarn saniyede 500 MB hzla
verileri

tararken kard vnlamay hissetmiti. "Sistemden, bu anahtar kelimeyi birden


ieren

tm metinleri gstermesini istedim. stediimizden daha fazla sonu kacaktr ama iyi
bir

balang."

Ekranda ilk sonular belirmeye balamt bile.

Papay resimlemek. Sir Joshua Reynolds'n Toplu Portreleri.

Londra niversitesi Yaynevi.

Gettum ban iki yana sallad. "Aradnzn bu olmad ortada." Sonraki sonuca indi.

Alexander Pope'un Londra Anlar.

Yazar G. Wilson Knight.


Yine ban hayr anlamnda sallad.

Sistem almaya devam ederken, sonular eskisinden daha hzl dklyordu. ou on

sekizinci yzyl ngiliz yazar Alexander Pope'dan bahseden dzinelerce metin


belirmiti. Din

kart, alayc epik iirlerinde ska valyelerden ve Londra'dan bahsetmiti.

Gettum ekrann en altnda yer alan nmerik ksma bir gz att. Mevcut sonular ve

taranmayan veri alanndan kabilecek sonularn yzdesini hesaplayan bilgisayar,


bulunacak

sonulara dair kaba bir tahmin veriyordu. Bu aramada fazlasyla geni bir veri ortaya
kaca

anlalyordu.

Toplam sonularn tahmini says: 2692

Aramay durduran Gettum, "Parametreleri arttrmalyz," dedi."Mezarla ilgili sahip

olduunuz tek bilgi bu mu? Baka bir ey yok mu?"

Langdon kukulu gzlerle Sophie Neveu'ya bakt.

Gettum bunun bir le av olmadn sezmiti. Robert Langdon'n geen yl Roma'da

yaptklaryla ilgili dedikodular kulana gelmiti. Bu Amerikal dnyadaki en gvenli

ktphaneye girmiti -Vatikan Gizli Arivleri'ne. Langdon'n ieride ne gibi srlar


rendiini
ve Londra'daki mitsiz mezar araynn, Vatikan'da edindii bu bilgilerle ilgi olup
olmadn

dnd. Gettum, insanlarn Londra'da neden valye aradklarn bilecek kadar


tecrbeli bir

ktphaneciydi. Kse.

Gettum glmseyerek gzlklerini dzeltti. "Leigh Teabing'in dostusunuz,

ngiltere'desiniz ve bir valye aryorsunuz." Ellerini kavuturdu. "Kse peinde


olduunuzu

tahmin ediyorum."

Langdon ile Sophie aknlkla birbirlerine baktlar.

Gettum gld. "Dostlarm, bu ktphane Kse'yi arayanlarn merkez ssdr. Leigh

Teabing de onlardan biri. Keke her gl, Magdalal Meryem, Sangreal, Merovingian,
Sion

Tarikat, vesaire, vesaire araymda ondan bir ilin alsaymm. Komplolara herkes
baylr,"

Gzlklerini kararak onlara bakt. "Daha fazla bilgiye ihtiyacm var."

Yaanan sessizlikte Gettum misafirlerinin gizlilik arzusunun, abuk sonu alabilmek

hrsna yenik dtn anlamt.

Sophie, "te," diye atld. "Bildiimiz her ey bu." Langdon'n kalemini dn alarak

kda dier iki dizeyi de yazd ve Gettum'a uzatt.

Ara, kreyi kabre aitti.


Gld teni, doluydu gbei.

Gettum iinden gld. Gl ve doluydu gbei kelimelerini grdnde,gerekten

Kse'ymi, diye dnd. Ban kttan kaldrarak, "Size yardm edebilirim," dedi.
"Bu

iirin nereden geldiini sorabilir miyim? Ve neden bir kre aradnz?"

Langdon dosta bir tebessmle, "Sorabilirsiniz," dedi. "Ama ok uzun hikye ve ok az

vaktimiz var."

"Kendi iinize bakn demenin kibar yolu."

Langdon, "Bu valyenin kim ve nerede gml olduunu bulabilirseniz, dedi. "Size

sonsuza dek mteekkir olacaz, Pamela."

Yeniden yazmaya balayan Gettum, "Pekl," dedi. "Ben devam edeyim. Eer bu

Kse'yle ilgili bir meseleyse, Kse'yle ilgili anahtar kelimeleri de aramaya dahil
edelim.

Balk ksmn karp, yaknlk parametre ekleyeceim. Bylece kan sonular sadece

metindeki kelimeleri ieren ve Kse'yle ilgili kelimelerin yannda belirenlerle


snrlanm

olur."
Ara:

VALYE, LONDRA, PAPA, MEZAR

100 kelime yaknnda:

KSE, GL, SANGREAL, KADEH

Sophie, "Bu ne kadar srer?" diye sordu.

"Birka yz terabayt iinde ok gndermeli sahay aramak m?" ARA tuuna basarken

Gettum'un gzleri hafife prldad. "Yaklak on be dakika."

Langdon ile Sophie hibir ey sylemedikleri halde, Gettum bunun onlara sonsuzluk gibi

geldiini hissetmiti.

Ayaa kalkp, daha nce demledii aydanln yanna yryen Gettum, "ay?" diye

sordu. "Leigh benim ayma baylr."


93

Londra'daki Opus Dei Merkezi, Kensington Baheleri'nin kuzey parkuruna bakan 5


Orme

Court adnda gsterisiz bir tula binayd. Silas daha nce buraya hi gelmemiti ama
binaya

yaya olarak yaklarken snma duygularnn arttn hissediyordu. Limuzini ana


caddeden

uzak tutmak iin Rmy yamura ramen onu biraz uzakta brakmt. Yrmek Silas'n

umurunda deildi. Yamur onu temizliyordu.

Rmy'nin teklifi zerine Silas silahn temizlemi ve kanalizasyon zgarasndan aa

atmt. Ondan kurtulduuna memnundu. Kendini daha hafif hissediyordu. Bacaklar uzun

sre bal kalmaktan dolay hl aryordu, ama Silas daha byk aclara da
katlanmt. Yine

de Remy'nin limuzinin arkasnda bal brakt Teabing'i dnmeden edemedi, ngiliz


acy

hissetmeye balam olmalyd.

Buraya gelirlerken Silas, Rmy'ye, "Ona ne yapacaksn?" diye sormutu.

Rmy omuzlarn silkiniti. "Buna retmen karar verecek." Sesinde kararllk vard.

imdi Silas, Opus Dei binasna yaklarken yamur iddetini arttrd ve srlsklam olan

ar cppesi, bir gn ncesinin yaralarn szlatmaya balamt. Son yirmi drt saatin
gnahlarn ardnda brakmaya ve ruhunu artmaya hazrd. i sona ermiti.

n kapya giden kk avludan geen Silas kapnn kilitli olmamasna armad.


Aarak,

az eyayla denmi lobiye adm att. Silas halya bastnda, yukardaki elektronik zil
ald.

Sakinlerin gnlerini odalarnda dua ederek geirdikleri bu gibi meknlarda ziller ska

kullanlan v arat. Silas gcrtl parkeler zerindeki hareketin sesini duyabiliyordu

Pelerinli bir adam aa indi. "Size yardm edebilir miyim?" Silas' artc grntsne

dikkat etmeyecek kadar dnceli gzlere sahipti

'Teekkrler. Benim adm Silas. Opus Dei yesiyim."

"Amerikal msnz?"

Silas ban sallad. "ehre sadece bir gnlne geldim. Burada dinlenebilir miyim?"

"Sormanza bile gerek yok. nc katta iki bo oda var. Size ay ve ekmek getireyim

mi?"

Teekkrler." Silas ok ackmt.

Silas yukardaki tek pencereli odaya karak, slak cppesinden kurtuldu ve i

amarlaryla dua etmek iin meldi. Grevlinin yukar kp, kapsnn nne tepsiyi

braktn duydu. Silas dua etmeyi bitirdi, yemeini yedi ve uyumak zere yatt.
kat aada bir telefon alyordu. Silas' karlayan Opus Dei yesi telefona cevap

verdi.

Arayan kii, "Londra polisi," dedi. "Albino bir kei bulmaya alyoruz. Orada

bulunabileceine dair istihbarat aldk. Onu grdnz m?"

Adam armt. "Evet, o burada. Bir terslik mi var?"

"imdi orada m?"

"Evet, yukarda dua ediyor. Neler oluyor?"

Memur, "Onu olduu yerde brakn," diye emretti. "Kimseye tek kelime etmeyin. Hemen

memur gnderiyorum."
94

Westminster, Buckingham ve St. James saraylarn evreleyen St. James Park


Londra'nn

ortasnda bir yeillik deniziydi. Bir zamanlar Kral VIII. Henry'nin kapatt ve iini
avlanmak

iin geyikle doldurduu park, artk halka akt. Londra'llar gneli gnlerde stlerin

altnda piknik yapar ve Rus bykelisinin II. Charles'a hediye ettii pelikanlarn glde

yaayan torunlarna yem atarlard.

retmen o gn etrafta pelikan grememiti. Frtnal hava beraberinde okyanustaki

martlar tamt. imenler onlarla doluydu. Hepsi de ayn yne bakan yzlerce beyaz
figr

sabrla nemli rzgrn gemesini bekliyordu, Sabah sisine ramen parktan Parlamento

Binas'yla Big Ben'in muhteem manzaralar grlebiliyordu. Meyilli imenlerden,


rdek

havuzunun yanndan ve su damlayan st aalarnn ince siluetlerinin nnden


geenretmen, valyenin mezarnn bulunduu binann sivri kulelerini grebiliyordu.
Rmy'ye

buraya gelmesini sylemesinin asl sebebi buydu.

retmen, park etmi limuzinin n yolcu kapsna yaklarken Rmy uzanarak kapy
at.

Darda biraz duran retmen, yannda tad konyak matarasndan bir yudum ald.

Ardndan azn kurulayarak, Rmy'nin yanna geti ve kapy kapatt.


Rmy kilit tan bir dl gibi tutuyordu. "Neredeyse kayboluyordu.

retmen, yi i kardn," dedi.

Kilit tan retmen'in sabrsz ellerine brakan Rmy, "yi i kardk." diye yantlad.

retmen uzun sre hayranlkla bakarak glmsedi. "Peki ya silah temizledin mi?"

"Bulduum yere geri koydum, torpido gznde."

"Mkemmel." Konyaktan bir yudum daha alan retmen mataray Rmy'ye uzatt.

"Baarmz kutlayalm. Sona yaklatk."

Rmy ieyi minnetle kabul etti. Konyan tuzlu bir tad vard ama Rmy nemsemedi.
O

ve retmen artk gerekten ortak olmulard. Hayatnn daha yksek bir konuma

ykseldiini hissedebiliyordu. Bir daha asla uak olmayacam. Rmy aadaki rdek

havuzuna bakarken Chateau Villette ok uzaklarda kalm gibiydi.

Mataradan bir yudum daha alan Remy, konyan kann

sttn hissetmeye balamt.

Bununla birlikte Remy'nin boazndaki scaklk, yerini rahatszlk verici bir yanma
hissine

brakt. Papyonunu geveten Rmy azndaki kumluluk hissinden rahatsz olarak


mataray
retmen'e geri uzatt. Zayf bir sesle, "Galiba yeterince itim," diyebildi.

retmen, "Rmy, senin de farknda olduun gibi, yzm gren tek kii sensin. Sana

ok gvendim," dedi.

Papyonunu daha da gevetirken ateinin ykseldiini hisseden Rmy, "Evet," dedi. "Ve

kimliin mezara kadar bende sakl kalacak."

retmen bir sre sessiz kald. "Sana inanyorum," Matarayla kilit tan cebine atarak,

torpido gzne uzanan retmen, kk Medusa'y kartt. Rmy bir an iin korkuya
kapld

ama retmen onu da pantolonunun cebine soktu.

Ne yapyor? Rmy aniden terlemeye balamt.

Artk zntl bir tonla konuan retmen, "Sana zgrlk vaat ettiimi biliyorum,"

dedi. "Ama iinde bulunduun artlar gz nne aldmda, yapabileceimin en iyisi


bu."

Boazndaki ikinlik Rmy'yi deprem gibi sarst. Daralan soluk borusundaki kusmuk

tadyla, boazn kavrayarak direksiyonun stne doru sendeledi. Arabann dndan

duyulmaya yetmeyecek kadar ksk bir lk atabildi. Konyaktaki tuz tad etkisini
gstermiti.

ldrlyorum!

Rmy inanamayan gzlerle dnp, yannda soukkanllkla oturup n camdan dary


seyreden retmen'e bakt. Remy'nin gr bulanklat ve nefes almakta zorland.
Onun
iin her eyi yaptm! Bunu nasl yapabilir! Rmy, retmen'in onu batan beri mi
ldrmeye

niyetli olduunu yoksa Mabet Kilisesi'ndeki davranlaryla gvenini sarst iin mi

ldrdn asla bilemeyecekti. imdi dehet ve intikam duygularyla dolmutu. Rmy,

retmen'e doru hamle yapmak istedi ama sertleen vcudunu hareket ettiremiyordu.
Sana

her konuda gvendim!

Rmy yumruk haline gelen ellerini kaldrp kornay almak istedi ama yana kayarak,

retmen'in koltuuna dt. Boazn skan retmen'in yannda yan yatyordu. Yamur

daha da iddetlenmiti. Rmy artk gremiyordu ama oksijensiz kalan beyninin son zayf

uyarc duyular almaya zorlandn hissedebiliyordu. Dnyas yavaa kararrken


Remy,

Riviera dalgalarnn yumuak sesini duyduuna yemin edebilirdi.

Limuzinden inen retmen, kimsenin kendinden tarafa bakmadna memnun olmutu.

Baka ansm yoktu, diye dnrken, az nce yaptklarndan tr ne kadar az


pimanlk

duyduuna kendisi de armt, Rmy kendi kaderini izdi. retmen grev


tamamlandktan

sonra Rmy'nin ortadan kaldrlmas gerekebileceinden bandan beri endie etmiti,


ama

Mabet Kilisesi'nde kendini gstererek bu gereklilii hzlandrmt. Robert Langdon'n

Chateau Villette'ye ani ziyareti retmen'e hem beklenmedik bir hediye olmu, hem de
onu
ikileme drmt. Langdon kilit tan dorudan operasyon merkezine getirmiti, bu
ho bir

srprizdi. Ama peinden polisi de srklemiti. Tm Chateau Villette'de ve


samanlktaki

dinleme nitesinde Rmy'nin parmak izleri vard. retmen, Rmy'nin faaliyetiyle

kendisininkiler arasnda her trl balanty engellediine seviniyordu. Rmy


konumad

mddete retmen'i hi kimse tehis edemezdi ve artk bu sorun da ortadan kalkmt.

Limuzinin arka kapsna doru ilerleyen retmen, burada halletmemiz gereken tek bir

sorun kald, diye dnd. Yaananlar hakknda polisin hibir fikri olmayacak... ve
onlara

anlatacak yaayan hibir tank kalmayacak. Hi kimsenin bakmadndan emin olmak


iin

etraf kolaan ederek, kapy at ve geni blme girdi.

retmen dakikalar sonra St. James's Park'n geride brakyordu. Geriye iki kii kald.

Langdon ve Neveu. Onlarn ii daha karmakt. Ama stesinden gelmek mmknd.


Ama u

anda retmen'in ncelikle kripteksle ilgilenmesi gerekiyordu.

Parka zafer edasyla gz gezdirerek, hedefini grd. Papa valye gmm Londra'da.

retmen iiri duyar duymaz, cevab bulmutu. Buna ramen, dierlerinin hl


bulamam

olmas

artcyd. Adaletsiz bir avantaja sahibim. Aylardr Saunire'in konumalarn


dinlediinden. Byk stat'n bir kez Da Vinci'ye besledii kadar saygyla bu
valyeden

bahsettiini duy. mutu. Bir kere grdkten sonra iirin bahsettii valyeyi anlamak son

derece basitti -Saunire'in espritelliini kabul etmek gerekirdi- ama bu mezarn son
ifreyi

nasl aklayaca hl bir muammayd.

Ara, kreyi kabre aitti.

retmen, nl mezarn ve en ayrt edici zelliinin fotoraflarn belli belirsiz


hatrlad.

Muhteem bir kre. Mezarn stne yerletirilmi dev kre, neredeyse mezar kadar
bykt.

Krenin varl retmen iin hem cesaret vermi, hem de sknt yaratmt. Bir yandan
yol

gsteren bir levha gibiydi ama iire baklacak olursa, bulmacann eksik paras,
valyenin

mezarnda bulunmas

gereken bir kreydi... zaten orada mevcut duran deil. Cevab ortaya

karmak iin mezarda yapaca incelemeye gveniyordu.

Yamur hzn arttrmt. Kripteksi nemden korumak iin sa cebinin iyice derinlerine

itti. Kk Medusa marka tabancay sol cebine saklad. Birka dakika sonra, Londra'nn

dokuz yz yllk en eski binalarndan biri olan sakin mabede giriyordu.

retmen yamurdan kap ieri girdii srada Piskopos Aringarosa dar kyordu.
Aringarosa, Biggin Hill Havaalan'nn slak pistinde uandan indi ve souk rutubete
kar
cppesine sarnd. Yzba Fache tarafndan karlanmay umut ediyordu. Onun yerine

emsiye tutan gen bir ngiliz polis memuru yaklat.

"Piskopos Aringarosa? Yzba Fache'nin gitmesi gerekiyordu. Sizinle ilgilenmemi

syledi. Sizi Scotland Yard'a gtrmemi istedi. En gvenlisinin bu olacan dnd."

En gvenlisi mi? Aringarosa, elinde skca tuttuu Vatikan bonolaryla dolu antaya
ban

eerek bakt. Neredeyse unutmutu. "Evet, teekkr ederim."

Silas'n nerede olduunu merak eden Aringarosa polis aracna bindi. Dakikalar sonra
polis

taraycs bu sorunun cevabyla czrdad.

5 Orme Court.

Aringarosa adresi hemen tanmt.

Londra'daki Opus Dei Merkezi.

ofre dnd. "Beni hemen oraya gtr!"


95

Langdon'n gzleri arama baladndan beri ekrandan ayrlmamt.

Be dakika. Sadece iki sonu. kisi de birbiriyle alakasz.

Endielenmeye balyordu.

Yan odadaki Pamela Gettum, scak iecekleri hazrlyordu. Langdon ile Sophie,

Gettum'un nerdii ayn yan sra aklszca kahve iip iemeyeceklerini sormulard.
Ama

Langdon, yan odadaki mikrodalgadan gelen seslerden, isteklerinin hazr Nescafe ile

dllendirileceini arlayabiliyordu.

Sonunda bilgisayar neeli bir bip sesi kard.

Gettum ierideki odadan, "Yeni bir sonu daha buldu galiba," diye seslendi. "Bal
ne?"

Langdon ekrana gz att.

Ortaa Edebiyatnda Kse Alegorileri:

Sir Gawain ve Yeil valye zerine nceleme

"Yeil valye alegorileri," diye seslenerek cevap verdi.


Gettum, "e yaramaz," dedi. "Londra'da gml fazla mitolojik yeil dev yoktur."

Ekrann nnde oturan Langdon ile Sophie, iki anlamsz sonucu di ha sabrla beklediler.

Bilgisayar bir kez daha biplediinde, karlarnda beklenmedik bir neri kmt.

DIE OPERN VON RICHARD WAGNER

Sophie, "Wagner'in operalar m?" diye sordu.

Elinde bir paket hazr kahve tutan Gettum, kap eiinden bakyordu. "Bu ilgin bir

eleme olmu. Wagner valye miydi?"

Aniden merak uyanan Langdon, "Hayr," dedi. "Ama iyi tannan bir parmason'du."

Mozart, Beethoven, Shakespeare, Gershwin, Houdini ve Disney'in yan sra. Masonlarla

Tapnak valyeleri, Sion Tarikat ve Kutsal Kse arasndaki ba anlatan saysz kitap

yazlmt. "Buna bakmak istiyorum. Tam metni nasl grebilirim?"

Gettum, "Tm metni grmenize gerek yok," dedi. "Koyu renkli bala tklayn.

Bilgisayar, anahtar kelimelerinizi ieren tekli ncl kaytlar ve l artl kaytlar

gsterecektir."

Ne syledii hakknda en ufak fikri olmamasna ramen, Langdon yine de bala


tklad.

Yeni bir pencere almt.


...mitolojik valye, Parsifal ismindeki bu...

...mecazi Kse aray tartmal olarak...

...Rebecca Pope'un opera antolojisi "Diva"nn...

...Wagner'in mezar Almanya, Bayreuth'tadr...

Hayal krklna urayan Langdon, "Yanl papa," dedi. Buna ramen sistemin kullanm

kolaylna hayran kalmt. Metindeki anahtar kelimelerle, Wagner'in Parsifal isimli

operasnn Magdalal Meryem ve sa Mesih'in ocuklarna deindiini, gerei arayan


gen

bir valyenin hikyesini anlattn anlayabiliyordu.

Gettum, "Sabrl olun," dedi. "Bu bir say oyunu. Brakalm da makine alsn."

Sonraki birka dakika boyunca bilgisayar, trubadorlarla -Fransa'nn n' gezgin halk

ozanlar- ilgili bir metin de dahil olmak zere Kse'yle ilgili pek ok sonu dkt.
Langdon
ozan (minstrel) ve papaz (minister) kelimelerin ortak bir etimolojik kkene sahip
olmasnn

tesadf olmadn biliyordu. Trubadorlar, Magdalal Meryem Kilisesi'nin mzii


kullanarak

halka kutsal dii hikyesini yayan gezgin hizmetkrlar ya da "papazlarydlar".

Trubadorlarn syledikleri "Hanmmzn" erdemlerini ven arklar gnmze dek

gelmitir. Kendilerini sonsuza dek adadklar gizemli ve gzel bir kadn.

Kaln harflerle yazl bala tklad ama hibir ey bulamad.

Bilgisayar yeniden bipledi.

VALYELER, VALELER, PAPALAR VE

BE KEL YILDIZLAR:

KUTSAL KSE'NN TAROT TARH

Langdon, Sophie'ye, "Hi armadm," dedi. "Anahtar kelimelerimizden bazlar


kartlarla

ayn isimleri tayor." Fareye uzanarak, balant adresini tklad. "Bykbabann Tarot

oynadnz zamanlarda bundan bahsettiine emin deilim Sophie ama bu oyun, Kayp
Gelin

ile ona eziyet eden kt kilise hikyesini anlatan 'ksa soru-cevap kartlaryd'."

Sophie pheyle ona bakt. "Hi fikrim yoktu."


"te asl konu da bu. Kse mritleri, mesajlarn mecazi bir oyun yoluyla reterek,

kilisenin dikkatli gzlerinden saklam oldular." Langdon modern kt oyuncularndan


ka

tanesinin, oyun kartlarnn stndeki drt iaretin kupa, maa, karo, sinek aslnda
Tarot'un

dorudan Kse'yle ilgili drt sembolnden kllar, kupalar, asalar ve tlsmlar geldiini

bildiklerini merak etti.

Maalar kllard -Bak. Erkek.

Kupalar kupalard -Kadeh. Dii.

Sineklen Asalard -Kraliyet Soyu. Filizlenen asa.

Karolar Tlsmlard -Tanra. Kutsal dii.

Drt dakika sonra, Langdon aradklarn bulamayacaklarndan endie etmeye balad

srada, bilgisayar yeni bir sonu gsterdi.

Dehann Cazibesi:

Modern Bir valye Biyografisi.

Langdon, Gettum'a, "Dehann Cazibesi mi?" diye seslendi. "Modern bir valye

biyografisi mi?"
Gettum ban keden uzatt. "Nasl modern olur? Ltfen bana Sir Rudy Giuliani

olduunu syleme. ahsen ben bunun biraz yanl bir seim olduunu dnyorum."

Langdon'n, yeni valye ilan edilen Mick Jagger hakknda kendine ait baz dnceleri

vard ama modern ngiliz valyeleriyle ilgili politikalar tartmann sras deildi.
"Bir

bakalm." Langdon dikkatini kaln harflerle yazlm anahtar kelimelere verdi.

...erefli valye, Sir Isaac Newton...

...1727'de Londra ehrinde ve ayrca...

...onun mezar Westminster Manastr'nda...

...Alexander Pope, dostu ve meslekta...

Sophie, Gettum'a, "Sanrm modern greceli bir kelime," dedi. "Bu eski bir kitap. Sir
Isaac

Newton hakknda."
Kap eiinde duran Gettum ban iki yana sallad. "imize yaramaz. Newtonn mezar

Westminster Manastr'nda, oras

ngiliz Protestanlarnn mekndr. Katolik bir Papa'nn

oraya gitmesine imkn yok. Krema ve eker?"

Sophie ban sallad.

Gettum bekledi. "Robert?"

Langdon'n kalbi hzla arpyordu. Gzlerini ekrandan ayrarak ayaa kalkt.


"Aradmz

valye Sir Isaac Newton," dedi.

Sophie oturduu yerde kald. "Neden bahsediyorsun?"

Langdon, "Newtonn mezar Londra'da," dedi. "Bilimdeki yeni kefi, kilisenin hmn

zerine ekmiti. Ayrca Sion Tarikat'nn Byk stat'yd. Daha baka ne isteyebiliriz
ki?"

"Daha baka ne mi?" Sophie iiri gsterdi. "Peki Papa'nn gmd valyeye ne

diyeceksin? Bayan Gettum'u duydun. Newton' Katolik bir Papa gmmemi."

Langdon fareye uzand. "Katolik Papa'dan bahseden kim?" "Papa" yazan balanty

tkladnda, cmlenin tamam ekranda belirdi.


Sir Isaac Newtonn, krallarn ve soylularn katld

cenazesine bakanlk eden Alexander Pope, dostu ve

meslekta olarak mezarna toprak serpitirmeden nce ona methiyeler yadrd.

Langdon, Sophie'ye bakt. "kinci aramada gerek Papa'y bulduk Alexander." Durdu.

"Yani Alexander'in Pope soyad Papa anlamnda kullanlm."

Papa valye gmm Londra'da ya da Pope valye gmm Londra'da.

Ayn anlama geliyordu.

Sophie yzndeki aknlk ifadesiyle ayaa kalkt.

ift anlaml kelimelerin ustas olan Jacques Saunire bir kez daha korkun zeki bir
adam

olduunu kantlamt.
96

Silas srayarak uyand.

Onu neyin uyandrdna ya da ne kadar sredir uyuduuna dair fikri yoktu. Rya m

gryordum? Hasr kilimin stnde dorularak, Opus Dei konuk evinin koridorundan
gelen

sesleri dinledi. Sessizlii sadece aa katta, yksek sesle dua eden birinin mrltlar

bozuyordu. Bunlar alldk seslerdi ve aslnda ona huzur vermeliydi.

Buna ramen iddetli ve beklenmedik bir huzursuzluk hissediyordu. Sadece i

amarlaryla ayaa kalkan Silas, pencerenin yanna yrd. Takip mi edildim?


Aadaki

avlu botu, tpk ieri girerken grd haldeydi. Dinledi. Sessizlik. Peki neden
tedirginim?

Silas uzun zaman nce nsezilerine gvenmeyi renmiti. Hapse girmeden ok nce,

nsezileri onun Marsilya sokaklarnda hayatta kalmasna yardmc olmutu... Piskopos

Aingarosa'nn ellerinde yeniden hayat bulmadan ok nce. Pencereden dar


baktnda,

itlerin arkasndaki bir arabann bulank siluetini ferle etti. Arabann tepesinde bir polis
sireni

vard. Koridordaki parkelerden bir atrt sesi geldi. Bir kap srgs hareket etti.

gdlerine gre hareket eden Silas odada hzla hareket ederek, aldnda tam
arkasnda olacak ekilde kapnn yannda durdu. eri frtna gibi giren polis memuru,
bo gibi

grnen odada dorulttuu silahn sola ve saa gezdirdi. O henz Silasn yerini

kefedemeden, Silas atlarak omzuyla kapy ieri girmekte olan ikinci memurun yzne

arpmt. Polis ate etmek zere dnerken Silas, onun bacaklarna dald. Silah ate
aldnda

kurun, polisin incik kemiini kavrayan Silas'n bann tam stnden gemiti.
Bacaklarn

aadan ekerek, polisi yere yatrd ve adam ban yere arpt. Kap eiinde
sendeleyen

ikinci polis memurunun kasklarna Silas bir tekme indirdi ve kvranan vcudunun
stnden

atlayarak koridora kotu.

Silas neredeyse plak bir halde solgun vcuduyla merdivenlerden aa indi.


Kendisine

ihanet edildiini biliyordu ama kim? Lobiye indiinde, n kapda kouturan baka
polisler

olduunu grd. Silas dier yne dnerek, konuk evinin derinliklerinde ilerledi.
Kadnlara

ayrlan ksmn girii. Tm Opus Dei binalarnda bir tane var. Dar koridorlarda
kvrlarak

ilerlerken, bir mutfaa dalarak, tabaklar ve atal baklar deviren plak Albino'dan
uzak

durmay yeleyen, dehet iindeki alanlarn yanndan geti. Silas kazan dairesinin

yanndaki karanlk koridora kotu. Arad kapy bulmutu. k tabelas, koridorun


sonunda
parlyordu.

Kapdan karak vargcyle yamura doru koan Silas alak banketten atlarken dier

ynden gelen memuru ok ge fark etti. ki adam arptnda Silas'n geni ve plak
omzu,

dier adamn gs kafesine ezici bir gle arpt. Polis memuru kaldrma srtst
ylrken,

Silas onun stne dmt. Memurun silah takrtyla yere dt. Silas koridorda
bararak

koan adamlarn sesini duyabiliyordu. Yuvarland ve dier memurlar geldii srada yere

den silah kapt. Merdivenlerden bir el silah sesi geldiinde, Silas kaburgalarnn
altnda

yakc bir ac hissetti, intikam hrsyla dier polise ate at ve kanlarn etrafa yayd.

Birdenbire arkasnda karanlk bir figr belirmiti. Onun plak omuzlarn tutan fkeli

eller, gcn sanki eytann kendisinden almt. Adam, onun kulana doru bard.
SILAS,

HAYIR!

Silas dnerek ate etti. Gz gze geldiler. Piskopos Aringarosa yere derken, Silas
dehet

lklar atmaya balad.


97

Westminster Manastr'nda binden fazla insann mezar ya da saygn bir yeri vard.
Dev

ta yapnn ii krallarn, devlet adamlarnn, bilim adamlarnn, airlerin ve


mzisyenlerin

hatralaryla doluydu. Mmkn olan her niin ve duvar oyuunun iine yerletirilmi

mezarlar, mozolelerin en ahanesinden kubbeli lahdinde zel bir apeli bulunan


Kralie

Elizabeth'in mezar aada kimin kalntlarnn yattn kiinin hayal gcne brakan,

yzyllar boyunca zerinde gezinilmekten anm mtevaz yer karolarna kadar geni
bir

yelpazeye yaylmt.

Amiens, Chartres ve Canterbury'deki byk katedraller gibi tasarlanm olan


Westminster

Manastr, ne bir katedral, ne de kilise olarak kabul ediliyordu. Sadece kraliyete bal,

kraliyete zg bir snfa aitti. 1066 ylnn Noel gn, Fatih Williamn ta giyme
trenine ev

sahiplii yapt gnden bu yana, gz kamatrc mabet, Gnah kartan Edwardn


azizlik

mertebesine ykseltilmesi, Prens Andrw ile Sarah Ferguson'n nikh, V. Henry,


Kralie

Elizabeth ve Lady Diana'nn cenaze trenleri gibi saysz kraliyet ve devlet trenine
ahit
olmutu.

Buna ramen Robert Langdon bir olay hari, manastrn tarihine hi ilgi duymamt

ngiliz valyesi Sir Isaac Newtonn cenazesi.

Papa valye gmm Londra 'da.

Kuzey kanadndaki byk revaktan aceleyle geen Langdon ile Sophie'yi, nezaketle

karlayan muhafzlar onlar, manastra yeni ilave edilen Ve im4 erde Londra'nn
birok

tarihi binasnda bulunan geni metal detektrden geirdiler. Her ikisi de alarm
altrmadan

altndan getiler Vu Manastr giriine yneldiler.

Langdon, Westminster Manastr'na admn atar atmaz, d dnyayla balarn birden

koptuunu hissetti. Trafik grlts yoktu. Yamur sesi yoktu. Sadece, sanki bina kendi

kendisiyle konuuyormu gibi ileri geri yanklanan sar edici bir sessizlik hkimdi.

Hemen her ziyareti gibi Langdon ile Sophie'nin gzleri de derhal manastrn yukardaki

gkyzn iine alyormu gibi grnen kubbesine kayd. Gri ta kolonlar, glgelerin
arasna

servi aalar gibi ykseliyor ba dndrc akln zerinde kavis izerek, yeniden
ta

zemine geri dnyordu. nlerindeki geni kuzey kanad vadisi, dik kayalklar ve vitrayl

camlarla ayrlm derin bir kanyon gibi uzanyordu. Gneli gnlerde manastrn
zemininde
prizmatik bir k gsterisi oluurdu. Bugn ise, yamur ve karanlk bu heybetli bolua

hayaletimsi bir hava vermiti... aslnda daha ok gerek bir ukuru andryordu.

Sophie, "Tamamyla bo," diye fsldad.

Langdon hayal krklna uramt. ok daha fazla insan grmeyi umut ediyordu.
Halkn

daha ok dolutuu bir yer. Langdon bo Mabet Kilisesi'ndeki nceki deneyimlerinin


tekrar

etmesini istemiyordu. Turistlerin urak yeri olduundan bir gvenlik sistemini


bekliyordu

ama Langdon'n hatrnda kalan iyi aydnlatlm manastrdaki kalabalk turistlerin


geldii yaz

sezonunda olumutu. Bugn ise yamurlu bir nisan sabahyd. Kalabalklarn ve


parldayan

vitray camlarn yerine grebildii tek ey, bombo bir zemin ve karanlk bo duvar

oyuklaryd.

Langdonn kuruntularn sezinledii belli olan Sophie, "Metal detektrden getik," diye

hatrlatt. "Burada birisi varsa bile silahl olamaz."

Langdon ban sallad ama yine de temkinli davranmas gerektiim hissediyordu.

Yanlarnda Londra polisini getirmek istemiti ama Sophie'nin ie kimlerin kartna


dair

endiesi, onlarn yetkililerle balan kurmasn engellemiti. Sophie, kripteksi geri


almalyz,

diye srar etmiti. Her eyin anahtar o.


Elbette haklyd.

Leigh'i canl kurtarmann anahtaryd.


Kutsal Kse'yi bulmann anahtaryd.

Bunun arkasnda kimin olduunu bulmann anahtaryd.

Ne yazk ki kilit tan geri almalar sadece imdi ve burada mmknd... Isaac
Newtonn

mezarnda. Kripteksi elinde bulunduran kii, son ipucunu zmek iin mezar ziyaret
etmek

zorunda kalacakt ve ee imdiye kadar gelip gitmemise, Sophie ile Langdon, onunla

karlamaya kararlyd.

Akla kmak iin sol taraftaki duvara doru yryerek, bir dizi stunun arkasndaki

karanlk yan koridora getiler. Langdon kendi limuzininin arkasnda byk olaslkla
bal bir

halde rehin tutulan Leigh Teabing'in grntsn zihninden karamyordu. En stteki


tarikat

yelerinin ldrlmesini emreden kii, yoluna kan dierlerini de ldrmekte tereddt

etmeyecekti. Teabing'in modern bir ngiliz valyesi kendi vatanda Sir Isaac Newton

ararken rehin alnmas acmasz bir ironiydi.

Etrafna baknan Sophie, "Ne taraftan?" diye sordu.

Mezar.

Langdonn hi fikri yoktu. "Bir gzetmen bulup sormalyz."


Langdon burada amaszca dolamamalar gerektiini biliyordu. Westminster Manastn,

mozolelerden, kapal blmelerden ve gm nilerinden oluan karmak bir dehlizdi.

Louvre'un Byk Galerisi gibi, buraya da tek bir noktadan giriliyordu -az nce
getikleri

kap-, eri girii bulmak kolay fakat k bulmak imknszd. Langdonn


meslektalarndan

biri buna gerek bir turist tuza, demiti. Mimari gelenee bal kalnarak, manastr
dev bir

ha biiminde ina edilmiti. Bununla birlikte, ana nefin birimindeki koridordan geilen
arka

taraftaki giri yerine dier kiliselerden farkl olarak, girii yan taraftand. Ayrca
manastra bir

dizi kemeralt balanmt. Ziyareti yanl kemerli geide ataca tek bir admla,
yksek

duvarlarla evrili bir d pasajlar labirentinde kaybolacakt.

Kilisenin ortasna doru yryen Langdon, "Gzetmenler koyu krmz biniler giyer,"

dedi. Gney kanadnn en sonundaki yaldzl yksek sunaa bakan Langdon, ellerinin ve

dizlerinin stnde emekleyen insanlar grd. Grnd kadar kutsal olmasa da,
airler

Kesi'ndeki yere kapanma hacl alldk bir sahneydi. Mezarlara srtnen turistler.

Sophie, "Ben gzetmen gremiyorum," dedi. "Mezar belki kendimiz Alabiliriz, olmaz

m?"

Langdon tek kelime etmeden manastrn ortasna doru birka adm daha att ve sa
taraf
gsterdi.

Sophie manastrn ana nefinin uzunluuna baktnda ararak derin bir nefes ald.
imdi

binann ne kadar byk olduunu grebiliyordu "Ah," dedi. "Hadi bir gzetmen
bulalm."

O srada ana nefin yzlerce metre tesinde, koro sahnesinin arkasnda gzlerden uzakta

kalan Sir Isaac Newtonn mezarnn tek bir ziyaretisi vard. retmen bu ant on
dakikadr

inceliyordu.

Newtonn mezar, klasik kostmnn iindeki Sir Isaac Newtonn gururla kendi

kitaplarna -lahiyat, Kronoloji, Optik ve Philosophiae Naturalis Principia


Mathematica-

yasland bir heykelinin zerinde durduu byk siyah mermer bir lahitti. Newtonn

ayaklarnn dibinde, parmen kd tutan iki kanatl erkek ocuu vard. Newtonn
boylu

boyunca yatan bedeninin arkasnda gsterisiz bir piramit ykseliyordu. Piramidin


kendisi de

tuhaf olduu halde, retmen'in en ok merakn uyandran, piramidin ortasna


yerletirilmi

dev ekildi.

Bir kre.

retmen, Saunire'in artmal bilmecesini dnd. Ara, kreyi kabre aitti.


Piramidin
n yznden dar doru kan dev kre, yarm kabartma eklinde oyulmutu ve tm
semavi

betimlemeleri ieriyordu; takmyldzlar, burlar kua, kuyruklu yldzlar, yldzlar ve

gezegenler, stnde ise, yldzlarla kapl bir alann altndaki Astroloji Tanras
simgesi vard.
Saysz kre.

retmen mezar bulduktan sonra kayp kreyi bulmann kolay olacan zannetmiti.

Ama artk o kadar emin deildi. Gkyznn karmak bir haritasna bakyordu. Eksik
bir

gezegen mi vard? Takmyldzlardan astronomik bir kre mi kartlmt? Hi fikri


yoktu.

Buna ramen retmen cevabn son derece basit olacandan pheleniyordu. "Papa'nn

gmd bir valye" gibi. Hangi kreyi aryorum? Kutsal Kseyi bulmak iin
astrofizik

uzman olmaya gerek yoktu elbette, yoksa yle miydi?

Gld teni doluydu gbei

Bulunduu yere yaklaan turistler retmen'in dikkatini datm Kripteksi yeniden

cebine att ve yaknlardaki masaya giderek, kseye ba paras atan ve manastr


tarafndan

cretsiz datlan mezara srtnme gerelerini yanlarna alan ziyaretileri dikkatle


izledi.

Ellerindeki fzen kalemleri ve byk ktlarla, manastrn n ksmna, byk ihtimalle


de

Chaucer'e, Tennyson'a ve Dickens'a duyduklar saygy mezarlarna srtnerek


gsterecekleri

airler Kesi'ne doru ilerlediler.

Tekrar yalnz kalan retmen mezara biraz daha yaklaarak, onu tepeden trnaa
inceledi.

Lahidin altndaki pene ayaklarla balad, oradan yukar Newton'a, bilim kitaplarna,

matematik parmenleri tutan iki erkek ocuuna, piramidin n yzeyine, takmyldzl

kreye ve sonunda niin yldzlarla dolu kubbesine bakt.

Burada hangi krenin olmas gerekiyordu... hangisi kayp? Sanki cevap Saunire'in
oyma

mermerinden vahiy gelecekmi gibi, cebindeki kriptekse dokundu. Kse'yle aramda


sadece

be harf var.

Koro sahnesinin kesine doru adm atarken, derin bir nefes ald ve ban kaldrarak

uzaktaki ana sunan uzun nefine bakt. Baklar yaldzl sunaktan parlak koyu krmz
bini

giyen bir manastr gzetmenine kaymt. Onu el iaretiyle iki tandk sima yanlarna

aryordu.

Langdon ve Neveu.

retmen sakince koro sahnesinin arkasna doru iki adm att. Bu ok hzl oldu.

Langdon ile Sophie'nin sonunda iirin anlamn zerek Newtonn mezarna


geleceklerini

tahmin etmiti ama bu, onun tahmin ettiinden ok daha erken gereklemiti. retmen

derin bir nefes alarak ihtimalleri gzden geirdi. Beklenmedik olaylarla ba etmeye
almt.
Kripteksi elimde tutuyorum.

Elini cebine sokarak, ona gven veren ikinci nesneye dokundu: Medusa marka
tabancas.

Tahmin edilecei gibi, retmen saklad silahyla altndan geerken manastrn metal

detektr tmt. Ama yine tahmin edilecei gibi, gvenlik grevlileri retmen'in
fkeyle

kartt kimlik kartn grnce geri ekilmilerdi. Resmi rtbeler her zaman beklenen

saygy uyandrrd.

retmen ilk bata kripteksi tek bana zmeyi umut etmi olsa da, imdi Langdon ile

Neveu'nun geliinin iyi bir gelime olduunu sezinliyordu. Bahsedilen "kre" ile ilgili

baarszln gz nnde bulundurarak, onlarn uzmanlndan faydalanabilirdi. Zaten


eer

Langdon iirdeki ifreyi zerek mezara kadar gelmise, kreyle ilgili bir eyler bilme

olasl da vard. Ve eer Langdon ifreyi biliyorsa, doru basky uygulamas yeterli

olacakt.

Ama elbette burada deil.

zel bir yerde.

retmen manastra gelirken yolda grd kk bir tabelay anmsad. O an onlar

ekecei mkemmel yer kafasnda olumutu.

imdi tek sorun... yem olarak neyi kullanacayd.


98

Langdon ile Sophie kuzey koridorunda, onu ak neften ayran geni stunlarn

glgelerinde yavaa ilerlediler. Nefin yarsna kadar yol kat etmi olmalarna karn
hl

Newton'n mezarn gremiyorlard. Bir nie yerletirilen lahit, bulunduklar ters adan

grnmyordu.

Sophie, "En azndan burada kimse yok," diye fsldad.

Rahatlam olan Langdon ban sallad. Nefin Newtonn mezarnn yanndaki blm

tamamen botu. "Ben oraya gideyim," diye fsldad. "Sen burada kalp saklan, bir
gren..."

Sophie oktan sakland yerden km, ak alanda ilerlemeye balamt.

"...olursa diyecektim," diyen Langdon koturarak yanna gitti.

Geni nefi aprazlama geen Langdon ile Sophie, bo mitler uyandran niceliklerle
dolu

kabri grdklerinde hi konumadlar... siyah, mermer bir lahit... Newtonn boylu


boyunca

yatan bir heykeli... kanatl iki erkek ocuk... dev bir piramit... ve... devasa bir kre.

Sesi arm gibi gelen Sophie, "Bunu biliyor muydun?" dedi.


Ayn

ekilde arm olan Langdon ban iki yana sallad.

Sophie, "zerine takmyldzlar oyulmu gibi duruyor," dedi.

Nie yaklatklarnda, Langdon yavaa ktn hissetti. Newton'n mezar krelerle

doluydu -yldzlar, kuyrukluyldzlar, gezegenler. Onun lahidinin stndeki kreyi m

arayacakt? Bu i samanlkta ine aramaya benzeyecekti.

Kaygl grnen Sophie, "Astrolojik simgeler," dedi. "Ve saylar ok fazla.

Langdon kalarn att. Kse ile gezegenler arasnda Langdonn aklna gelen tek ba,

Vens'n be keli yldzyd. Ama Mabet Kilisesi'ne giderken zaten "Vens" ifresini

denemiti.

Sophie doruca lahidin yanna yaklat ama Langdon birka adm geride durarak,

manastr kolaan etmeyi yeledi.

Ban eerek Newtonn yasland kitaplarn kapaklarn okuyan Sophie, "lahiyat"


dedi.

"Kronoloji Optik. Philosophiae Naturalis Principia Mathematica?" Ona dnd.


"arm

yapyor mu?"

Langdon dnerek yaklat. "Hatrladm kadaryla Principia Mathematika,

gezegenlerin yerekimiyle ilgili bir eydi... bunlar kesinlikle kre ama ilgisiz
grnyor."

Krenin stndeki takmyldzlar gsteren Sophie, "Peki ya burlar?" diye sordu.


"Daha

nce Balk'tan ve Kova'dan bahsetmitiniz, yle deil mi?"

Zamann Sonu, diye dnd Langdon. "Balk Burcu'nun sonu ve Kova Burcu'nun

balangcnn, tarikatn Sangrea! Belgeleri'ni dnyaya duyurmay planlad tarih olduu


iddia

ediliyordu." Ama bin yl sessiz sedasz gelip geti ve tarihiler gerein ne zaman
ortaya

kaca konusunda muallakta kald.

Sophie, "iirin son dizesi," dedi. 'Tarikatn gerei aklamay planlamasyla ilgili

olabilir."

Gld teni doluydu gbei diye. Langdon olasl dndnde rperdiini hissetti.

Dizeyi hi bu ekilde dnmemiti.

Sophie, "Bana daha nce," dedi. "Tarikatn 'gl' ve bereketli rahmini aklamay

planlad zamann, dorudan gezegenlerin -yani krelerin pozisyonlarna bal


olduunu

sylemitin."

htimalin giderek kuvvetlendiini hisseden Langdon ban sallad. Buna ramen,

igdleri ona anahtarn astronomide sakl olmadn sylyordu. Byk stat'n


nceki
cevaplar hep kelime oyunlarna ve sembolik zelliklere sahiptiler -Mona Lisa,
Kayalklar

Bakiresi, SOFIA. Bu kelime oyunu kavram gezegen kreleri ve burlara kesinlikle

uymuyordu. u ana kadar Jacques Saunire ok titiz bir ifre yazar olduum ispat
etmiti ve
Langdon son ifrenin... tarikatn en byk srrn koruya be harfin sembolik adan
uyum

salamakla kalmayp, kristal berraklnda olacana inanyordu. Bu cevap da dierleri

gibiyse, zdklerinde gn gibi ortada olduunu anlayacaklard.

Onu kolundan yakalayarak dncelerini blen Sophie, ""Bak!" diye heyecanland.

Dokunuundaki korkudan Langdon yanlarna birisinin geldiini sand ama Sophie'ye

dndnde siyah mermer lahidin stne dehetle baktn grd. Newtonn sa


ayann

yanndaki bir noktay iaret ederken, "Buraya biri gelmi," diye fsldad.

Langdon, onun neden kayglandn anlayamamt. Dikkatsiz bir turist, mezarlara

srtt fzen kalemini Newtonn ayann yanndaki lahit kapana brakmt. Hibir
ey

demek deildi. Langdon, onu almak iin uzand ama lahide doru eildii anda cilal
siyah

mermer zerindeki k deiti ve Langdon donakald. Sophie'nin neden korktuunu o an

anlamt.

Newtonn ayann dibindeki lahidin kapana glkle grlen bir fzen kalemiyle

yazlan mesaj okunabiliyordu:

Teabing elimde,

Papazlar Meclisi Binas'nda gney kna gidin,


Oradan halka ak bostana kn.

Langdon kalbi hzla arparken, yazlanlar iki kez okudu.

Sophie ban evirerek, nefi inceledi.

Kelimeleri grdkten sonra kapld korkuya ramen, Langdon kendi kendine bunun iyi

haber olduunu sylyordu. Leigh hl yayor. Bunun bir anlam daha vard. "ifreyi

bilmiyorlar," diye fsldad.

Sophie ban sallad. Yoksa neden burada olduklarn bildirsinler?

"ifreyle Leigh'i dei toku yapmak isteyebilirler."

"Ya da bir tuzak."

Langdon ban iki yana sallad. "Sanmyorum. Bostan, manastr duvarlarnn dnda.

Halka ak bir yer." Langdon bir kez manastrn, keie ferin doal farmakolojik ilalar

yetitirdii gnlerden kalma Faklte Bostan'n ziyaret etmiti -kk bir meyve ve
ifal ot

bahesi. Byk Britanya'daki en eski meyve aalarn barndran Faklte Bostan,


manastra

yrmek zorunda kalmadan ziyaret edebildikleri urak bir meknd. "Sanrm bizi
darda bir

yere gndermek bir eit itimat gsterisi. Bylece kendimizi gvende hissedeceiz."
Sophie pheli grnyordu. "Yani darda, metal detektrlerin olmad bir yerde."

Langdon yzn buruturdu. Syledikleri mantklyd.

Krelerle dolu mezara bir kez daha bakan Langdon kripteks ifresi hakknda keke bir

fikrim olsayd, diye dnd... pazarlk yapabilecek bir eyi olurdu. Bu ie Leigh'i ben

bulatrdm ve ona yardm etmek iin ne gerekiyorsa yapacam.

Sophie, "Notta Papazlar Meclisi Binas'ndan gney kna gidin, diye yazyor," dedi.

"Belki ktan bostan grebiliriz. Bylece dar kp, kendimizi tehlikeye atmadan
nce

durumu deerlendirebiliriz."

yi bir fikirdi. Langdon, Papazlar Meclisi Binas'nn, modern parlamento binasndan


nce

orijinal ngiliz Parlamentosu'nun topland sekizgen bir salon olduunu hatrlyordu.


Oraya

gideli yllar olmutu ama revakl avludan kldn anmsayabiliyordu. Langdon geri
birka

adm atarak lahitten uzaklat ve geldikleri ynn aksi istikametinde nefin karsnda
bulunan,

sa taraftaki koro sahnesine bakt.

Geni bir tabelann yannda tonozlu bir geit vard.


BU YOLDAN:

KEMERALTI

BAPAPAZIN EV

FAKLTE BNASI

MZE

HAZNE ODASI

AZZ FAITH APEL

PAPAZLAR MECLS BNASI

Langdon ile Sophie tabelann altndan koarak geerken, tadilat dolaysyla baz

blmlerin kapal olduunu yazan kk ilan gremediler.

Sabah yamurunun slatt, yksek duvarlarla evrili st ak bir avluya kmlard.

Tepelerindeki rzgr, sanki birisi bir ienin azna flyormu gibi vzldayarak
esiyordu.

Avluyu evreleyen dar yry yoluna girdiklerinde Langdon, kapal alanlarda hissettii
o

tandk huzursuzluu yaamaya balad. Bu yry yollarna kemeralt deniyordu,


Langdon

bu kemeralt (cloister) kelimesinin, Latincedeki kapal yer fobisi (claustrophobic)


kelimesiyle

olan ban i skntsyla fark etti.


Dikkatini tnelin sonuna vererek Papazlar Meclisi Binas tabelalarn takip etti. Artk

yamur serpitiriyordu. Yry yolu souk ve kemeraltnn tek k kayna olan


stunlu

duvarlarn arasndan szan yamur damlalar yznden nemliydi. Ktleen havadan


kaarak

dier ynden gelen baka bir ift, yanlarndan kouturarak geti. imdi bombo
grnen

kemeraltnn, rzgrda ve yamurda manastrn en cazip yer olmadn itiraf etmek


gerekirdi.

Dou kemeraltnn krk metre aasnda sol tarafta, baka bir koridora balanan bir

kemerli geit belirmiti. Aradklar giri bu olduu halde, giri bir kordonla ve resmi

grnl bir tabelayla kapatlmt.

TADLAT DOLAYISIYLA KAPALI

HAZNE ODASI

AZZ FAITH APEL

PAPAZLAR MECLS BNASI

Kordonun arkasndaki bo ve uzun koridor, yap iskeleleri ve rtlerle kaplanmt.

Langdon kordonun hemen arkasnda sal sollu yer alan Hazine Odas ve Aziz Faith
apeli

girilerini grebiliyordu. Bununla birlikte Papazlar Meclisi Binas girii koridorun


sonunda,

yani ok daha uzaktayd. Langdon bulunduu yerden bile, ar ahap kapnn ardna
kadar
ak olduunu ve Faklte Bostan'na bakan kocaman pencerelerden giren grimsi doal
kla

aydnlanan sekizgen i mekn grebiliyordu. Papazlar Meclisi Binas'nn gney


kapsna

gidin, oradan halka ak bostana kn.

Langdon, "Dou kemeraltndan az nce ktk," dedi. "O halde bostana giden gney
k

orada ve sada olmal."

Sophie kordonun stnden aarak ileri gitmeye balamt bile.

Karanlk koridorda aceleyle ilerlerken, arkalarnda kalan rzgr ve yamur sesleri


giderek

zayflyordu. Papazlar Meclisi Binas, bir eit uyduya benziyordu... Parlamento

toplantlarnn gizliliini korumak iin uzun koridorun sonunda tek bana duran ek bina.

Yaklarlarken Sophie, "Kocaman grnyor," dedi.


Langdon bu odann ne kadar byk olduunu unutmutu. Giriin dndan bile geni i

mekna baktnda, sekizgenin arka tarafnda tonozlu tavana kadar be kat boyunca
ykselen

nefes kesici pencereleri grebiliyordu. eriden baktklarnda dardaki baheyi gayet


net

grebildikleri ortadayd.

Kap eiinden admn atan Langdon ve Sophie, gzlerini ksmak zorunda kaldlar.

Karanlk kemeraltndan sonra Papazlar Meclisi Binas, onlara solaryum gibi gelmiti.
Gney

duvarn ararken, onlara bahsedilen kapnn mevcut olmadn fark ettiklerinde odada

metre kadar ilerlemilerdi.

Kocaman bir kmazdaydlar.

Ar kapnn arkalarndan kard gcrtl sesle dndler. Bu srada kap gmbrtyle

kapand ve srgs yerine oturdu. Kapnn nnde duran adam, kk silahn onlara

dorulturken olduka sakin grnyordu. ri yapt ve alminyum koltuk denekleri


kullanan

bir adamd.

Langdon bir an iin rya grdn sand.

Bu Leigh Teabing idi.


99

Medusa marka tabancasnn ardndan Robert Langdon ve Sophie Neveu'ya bakan Sir

Leigh Teabing hznl grnyordu. "Dostlarm," dedi. "Dn gece evimden ieri
girdiiniz

andan itibaren, size zarar gelmesini nlemek iin elimden geleni yaptm. Ama
srarclnz

artk beni zor duruma dryor."

Langdon ile Sophie'nin yzlerindeki ok ve ihanete uramlk ifadesini grebiliyordu,

ama yaknda her ikisinin de, yollarn kesitii bu noktada onlar buluturan olaylar
zincirini

anlayacaklarndan emindi.

Her ikinize de anlatmam gereken o kadar ok ey var ki... hl anlayamadnz o kadar

ok ey var ki.

Teabing, "Bu ie karmaya," dedi. "Aslnda hi niyetim olmadna ltfen inann.


Evime

siz geldiniz. Beni arayan siz oldunuz."

Langdon sonunda, "Leigh?" diyebildi. "Sen ne yapyorsun Tanr akna? Bann dertte

olduunu sanyorduk. Buraya sana yardm etmeye geldik!'

"Ben de byle yapacanzdan emindim," dedi. "Konumamz gereken ok ey var."


Langdon ile Sophie, kendilerine yneltilmi tabancadan gzlerini alamyorlard.

Teabing, "Sadece dikkatinizi ekmek iin," dedi. "Eer size zarar vermek isteseydim,

imdiye kadar lm olurdunuz. Dn akam evime geldiinizde, hayatlarnz kurtarmak


iin

her eyi tehlikeye attm. Ben onurlu bir adamm ve sadece Sangreal'e ihanet edenleri
kurban

edeceime kalbimle ant itim."

Langdon, "Sen neden bahsediyorsun?" dedi. "Sangreal'e ihanet etmek mi?"

Teabing iini ekerek, "Korkun gerein farkna vardm," dedi "Sangreal Belgeleri'nin

neden dnyaya aklanmadn rendim. Tarikatn gerei hibir ekilde


aklamamaya

karar verdiini rendim. Bin yln aydnlanmadan geip gitmesinin sebebi bu, Zamann

Sonu'na geldiimizde hibir ey olmamasnn sebebi bu."

Langdon itiraz edecekmi gibi derin bir nefes ald.

Teabing, "Tarikat," diyerek devam etti. "Gerei paylamak gibi kutsal bir grevi

stlenmiti. Zamann Sonu geldiinde Sangreal Belgeleri'ni aklayacaklard. Da Vinci,

Botticelli ve Newton gibi adamlar yzyllar boyunca bu belgeleri korumak ve grevi


devam

ettirmek iin her eylerini tehlikeye attlar. Ve sonra, gerein ortaya kaca zaman,
Jacques
Saunire fikrini deitirdi. Hristiyanlk tarihindeki en byk sorumlulukla
onurlandrlan

adam grevini yapmaktan kand. Zamann doru olmadna karar verdi." Teabing,

Sophie'ye dnd. "Kse'ye ihanet etti. Tarikata ihanet etti. Ve bu an mmkn klmak iin

uraan tm nesillerin hatralarna ihanet etti."

Sophie, "Sen?" diye sorarken farkna varmt. Ban kaldrp hrs dolu yeil gzleriyle

ona bakt. "Bykbabamn cinayetinden sen mi sorumlusun?"

Teabing alayc bir tavrla konuuyordu. "Bykbaban ve onun snchaux'lar Kse'ye

ihanet eden kiilerdi."

Sophie iinde byk bir fkenin bydn hissediyordu. Yalan sylyor!

Teabing'in sesi acmaszd. "Bykbaban kendini kiliseye satt. Gerei sakl tutmas
iin

ona bask yaptklar ok ak."

Sophie ban iki yana sallad. "Kilisenin bykbabam stnde hibir etkisi yoktu."

Teabing tuhaf ekilde gld. "Tatlm, kilisenin yalanlarn aklayacak olanlara bask

yapmakta iki bin yllk tecrbesi var. Constantine zamanndan beri kilise, Magdalal
Meryem

ve sa hakkndaki gerei baaryla gizli tuttu. imdi, dnyay karanlkta tutmak iin bir
yol

daha bulduklarna armamak gerekir, Artk kilise inanmayanlar kymdan geirecek


Hallar bulamayabilir ama nfuzu en az o zamanlardaki kadar ikna edici. Bir o kadar
da
frsat." Bir sonraki fikrini iyice vurgulamak istiyormu gibi duraksad. "Bayan Neveu,

bykbabanz bir sredir size aileniz hakkndaki gerei anlatmak istiyordu."

Sophie hayrete dmt. "Bunu nasl bilebilirsin?"

"Benim hangi yntemleri kullandmn nemi yok. u anda anlamanz gereken nemli

ey ise u." Derin bir nefes ald. "Annenizin, babanzn, bykannenizin ve erkek
kardeinizin

lm kaza deildi."

Kelimeler Sophie'nin duygularn altst etmiti. Konumak iin azn at ama


yapamad.

Langdon ban iki yana sallad. "Sen ne diyorsun?"

"Robert, bu her eyi aklyor. Tm paralar yerine oturuyor. Tarih kendini tekrarlar.

Sangreal Belgeleri'ni gizli tutmak meselesine gelindiinde, cinayet ilemekte kilisenin


stne

yoktur. Zamann Sonu yaklatnda, Byk stat iin deerli olan kiileri ldrmekle
ona

ak bir mesaj gndermi oldular. Sesini karma, yoksa sradaki Sophie ve sen
olursunuz."

ocukluk aclarnn depretiini hisseden Sophie, "O bir trafik kazasyd," diye
kekeledi.

"Bir kazayd!"
Teabing, "Masumiyetini korumak iin uykudan nce anlatlan masallar," dedi. "Aileden

sadece iki kiiye -tarikatn Byk stat' ve tek torunu- dokunulmadn dnsenize.

Kilisenin kardelik zerinde hkimiyet sahibi olabilmesi iin mkemmel bir ift.
Kilisenin

geen yllar boyunca bykbaban, Sangreal srrn aklamaya kalkarsa seni


ldrmekle ve

Saunire tarikat eski yeminlerini tekrar gzden geirmeye ikna etmezse, baladklar ii

bitirmekle tehdit ettiklerini hayal edebiliyorum."

fkesi tepesine srayan Langdon, "Leigh," diye kar kt. "Elinde, kilisenin bu

lmlerle ilgisi olduunu ya da tarikatn kararn sessiz kalmak ynnde etkilediini

kantlayacak deliller olmad belli."

Teabing, "Delil mi?" diye pskrd. "Tarikatn etkilendiine dair kant m istiyorsun?

Yeni bin yl geldi ama dnya hl bilgisiz! Bu yeterli bir kant deil mi?"

Teabing'in kelimeleri kulaklarnda yanklanrken, Sophie baka bir konutuunu duydu.

Sophie, sana ailen hakkndaki gerei anlatmalym. Titrediini hissetti. Bu,


bykbabasnn

ona anlatmak istedii gerek olabilir miydi? Ailesinin ldrld gerei? Ailesinin
ld

trafik kazas hakknda tam olarak ne biliyordu? Sadece, yarm yamalak ayrntlar.

Gazetelerdeki hikyeler bile belirsizdi. Kaza m? Uykudan nceki masallar m? Sophie

aniden bykbabasnn gereinden fazla korumac olduunu ve kkken onu yalnz


brakmaktan hi holanmadn hatrlad. Sophie byyp, niversiteye gittiinde bile

bykbabasnn onu izledii hissine kaplrd. Btn hayat boyunca, onu glge gibi
izleyen

tarikat yeleri olup olmadn merak etti.

Langdon inanmaz gzlerle Teabing'e ters bir bak frlatarak, "Onun kullanldndan m

phelendin," dedi. "Bu yzden mi onu ldrdn?"

Teabing, 'Tetii ben ekmedim," dedi. "Saunire, kilise ailesini ondan aldnda zaten

yllar nce lmt. erefi tehlikeye atlmt. imdi bu acdan ve kutsal grevini yerine

getirmekteki yetersizliinden kaynaklanan utancndan kurtuldu. Dier seenei dn.


Bir ey

yaplmas gerekiyordu. Dnya sonsuza kadar bilgisiz mi kalacakt? Kilisenin sonsuza


kadar

tarih kitaplarmza kendi yalanlarm sokmasna izin mi verilecekti? Kilisenin sonsuza


kadar

cinayet ve harala szn geirmesine msaade mi edilecekti? Hayr, bir ey yaplmas

gerekiyordu! Ve imdi biz Saunire'nin mirasn yerine getirmeye hazrz ve son derece
byk

bir yanl dzeltmeye." Duraksad. "mz. Birlikte."

Sophie sadece kuku duydu. "Bizim sana yardm edeceimizi nasl dnebilirsin?"

"nk, hayatm, tarikatn belgeleri ortaya karamamasnn sebebi sensin.


Bykbabann

sana olan sevgisi, kiliseye meydan okumasna engel oldu. Ailesinin geri kalan tek
ferdine
misilleme yaplmas korkusu onu kstekledi. Gerei aklama ansna hi sahip olmad

nk sen onun ellerini balayarak ve onu bekleterek reddettin. Bunu, bykbabann

hatrasna borlusun."
Robert Langdon olaylar anlamaya almaktan vazgemiti. Aklndan geen soru seline

ramen, imdi sadece tek bir eyin nemli olduunu biliyordu... Sophie'yi buradan canl

karmak. Langdonn daha nce yanllkla Teabing'i bu ie bulatrmasndan duyduu

sululuk duygusu, imdi Sophie'ye kaymt.

Onu Chateau Villette'ye ben gtrdm. Ben sorumluyum.

Langdon, Leigh Teabing'in onlar burada, Papazlar Meclisi Binas'nda soukkanllkla

ldrebileceine ve bu yolunu arm araynda bakalarnn ldrlmesi iine


bulatna

bir trl nanamyordu. Kaln duvarl ve kuytu kedeki bu odada, zellikle de


yamurda,

silah seslerinin duyulmayaca dncesi onu huzursuz etti. Ve Leigh az nce suunu
bize

itiraf etti.

Langdon sarslm gibi grnen Sophie'ye bakt. Kilise, Sophie'nin ailesini tarikat

susturmak iin mi ldrtt? Langdon modern kilisenin insanlar ldrmediine emindi.

Bunun baka bir aklamas olmalyd.

Langdon, Leigh'e bakarak, "Sophie'yi brak," dedi. "Bunu sen ve ben tartmalyz."

Teabing garip bir ekilde gld. "Korkarm bu, benim gcmn yetmeyecei bir gven

gsterisi. Yine de, sana unu nerebilirim." Silahn Sophie'ye evrili tutarak, koltuk
deneklerine dayand ve cebinden kilit tan kard. Langdon'a uzatrken, biraz yana
kayd.

"Bir gven sembol Robert."

Robert tedbirli davrand ve kprdamad. Leigh kilit tan bize geri mi veriyor?

Teabing, onu beceriksizce Langdon'a doru uzatrken, "Al," dedi. Langdon, Teabing'in

onu geri vermesi iin tek bir neden dnebiliyordu. "Zaten atn. Haritay iinden
aldn."

Teabing ban iki yana sallyordu. "Robert, kilit tan zseydim, Kse'yi tek bama

bulmak zere oktan ortadan kaybolmu olurdum ve sizi de bu ie bulatrmazdm.


Hayr,

cevab bitmiyorum. Ve bunu rahatszlk duymadan itiraf edebilirim. Gerek bir valye,
Kse

uruna tevazu gstermeyi renir. Kendisinden nce koyulan iaretlere uymay renir.

Bunu, manastra girdiinizi grdmde anladm. Buraya gelmenizin bir nedeni vard.

Yardm etmek. Ben tek bama zafer peinde deilim. Kendi gururumdan ok daha
byk bir

efendiye hizmet ediyorum. Geree. Gerei bilmek insanln hakk. Kse hepimizi
buldu ve

imdi ortaya karlmak iin yalvaryor. Birlikte almalyz."

birlii ve gven ricalarna ramen, Langdon ileri adm atp, souk mermer silindiri

kabul ederken, Teabing silahnn namlusunu hl Sophie'ye doru tutuyordu. Langdon

silindiri eline alp, geri adm atarken iindeki sirke iesi lkrdad. zerindeki harfler
hl
kark ve kripteks kilitliydi.

Langdon, Teabing'e gz att. "Onu u anda krmayacamdan nasl emin olabiliyorsun?"

Teabing'in kahkahas rktcyd. "Mabet Kilisesi'ndeki krma tehdidin bo bir tehdit

olduunu fark etmi olmalym. Robert Langdon kilit tan asla krmaz. Sen bir
tarihisin

Robert. ki bin yllk tarihin anahtarm elinde tutuyorsun... Sangreal'in kayp anahtarn.
Onun

srrn korumak iin yaklan valyelerin ruhlarn hissediyor olmalsn. Onlarn bo


yere

lmelerine izin mi vereceksin? Hayr, sen onlar temize karacaksn. Hayran olduun
dier

byk adamlarn saflarna katlacaksn Da Vinci, Botticelli, Newton. Onlarn her biri u
an

senin yerinde olmay

eref sayarlard. Kilit tann iindekiler u an bize yalvaryor. zgr

braklmay bekliyorlar. Vakit geldi. Kader bizi bu ana getirdi."

"Sana yardm edemem Leigh. Bunu nasl aacama dair en ufak fikrim yok. Newtonn

mezarn ksa bir sre iin grdm. ifreyi bilsem bile..." Gereinden fazla konutuunu
fark

eden Langdon sustu.

"Bana sylemez miydin?" Teabing iini ekti. "Bana borlu olduunu takdir etmemen

karsnda hayal krklna uradm ve ardm Robert. Chateau Villette'ye geldiiniz


anda,
Rmy ile birlikte iinizi bitirmek benim iin ok daha kolay olurdu. Ama ben daha
saygn

olan yapmak iin her eyi tehlikeye attm."

Silaha bakan Langdon, "Bu asilce bir davran m?" diye sordu.
Teabing, "Saunire'in hatas," dedi. "O ve snchauxlar Silas'a yalan syledi. yle

yapmasalard kilit tan glk karmadan ele geirmi olacaktm. Byk stat'n beni

aldatabileceim ve kilit tan arasnn ak olduu torununa brakabileceini nasl


tahmin

edebilirdim?" Teabing aalayc gzlerle Sophie'ye bakt. "Bu bilgiye sahip olmaktan
ok

dar acizdi ki, simgebilimci bir bebek bakcsna ihtiyac vard." Teabing yeniden
Langdon'a

bakt. "Neyse ki Robert, iin iine senin girmen benim nm at. Kilit ta emanet

bankasnda sonsuza dek kilitli kalaca yerde, onu sen kartp benim evime getirdin."

Baka nereye kaabilirdim, diye dnd Langdon. Kse tarihileri topluluu kktr.

Ayrca Teabing'le benim ortak bir gemiimiz var.

Teabing imdi halinden memnun grnyordu. "Saunire'in lmeden nce size bir mesaj

braktn rendiimde, deerli tarikat bilgisinin sizde olduunu anladm. Bu kilit


tann

kendisi de olabilirdi, onu nerede bulacanza dair bir ipucu da, bundan emin deildim.
Ama

peinizde polis varken, kapma kadar ulaacanzdan pheleniyordum."

Langdon sinirle parlad. "Peki ya baaramasaydk?"

"Size yardm eli uzatmak iin plan yapyordum. Hangi yoldan olursa olsun kilit ta

Chateau Villette'ye gelecekti. Sizin onu kendi ellerinizle getirmeniz, benim davamn
hakl

olduunun ispatdr."

"Ne!" Langdon dehete dmt.

"Silas, Chateau Villette'ye girip kilit tan sizden alacakt, bylece size zarar
vermeden

aradan karacak, benim de ismimi pheliler arasna bulatrmayacakt. Ama


Saunire'in

notlarnn karmakln grdmde her ikinizi de arayma bir sre daha dahil
etmem

gerektiine karar verdim. Tek bama devam edebileceime kanaat getirdikten sonra
Silas onu

tekrar alabilirdi."

Sophie ihanete uradn yanstan bir sesle, "Mabet Kilisesi," dedi.

Anlamaya baladlar, diye dnd Teabing. Mabet Kilisesi, kilit tan Robert ile

Sophie'den almak iin mkemmel bir yerdi, ayrca iirde geen tarife uygun grnts
onu

makul bir yem haline getiriyordu. Rmy'nin ald emirler akt... Silas kilit tan
alrken

ortalarda grnme. Ne yazk ki Langdonn kilit tan krma tehdidi, Rmy'nin panie

kaplmasna neden olmutu. Kendi sahte karlma sahnesi aklna gelen Teabing hznle,

keke Rmy ortaya atlmasayd, diye dnd. Rmy benimle balants olan tek kiiydi
ve

yzn gsterdi!
Neyse ki Silas, Teabing'in gerek kimliinden habersizdi ve onu kilimden karp,

Rmy'nin balayarak limuzinin arkasna atmasna kolayca inmiti. Ses geirmeyen ara
blme

yukar kalktnda Teabing, sahte Fransz aksann kullanarak n koltukta oturan Silas'a

telefon etmi ve ona doruca Opus Dei'ye gitmesini sylemiti. Polise verilen isimsiz
bir

ihbar, Silas' sahneden kaldrmaya yetmiti.

Sorunlardan biri halledildi.

Dier sorun daha bykt. Rmy.

Teabing karar vermekte zorlanmt ama sonunda Rmy byk bir yk olduunu ortaya

koymutu. Kse'nin her arannda bir kurban verilmesi gerekir. En ak zm,


limuzinin iki

barndan Teabing'in yzne bakyordu, bir matara, biraz konyak ve bir kutu fstk.
Kutunun

dibindeki tozlar Rmy'nin alerjisini tetiklemek iin yeterli olacakt. Rmy limuzini
Horse

Guards Parade'e park ettiinde, Teabing arka taraftan km, n koltuun kapsna doru

yrm ve Rmy'nin yanna oturmutu. Teabing, dakikalar sonra arabadan inmi,


delilleri

yok etmi ve grevinin son evresini tamamlamak zere yola kmt.

Westminster Manastn ksa bir yry mesafesindeydi. Teabing'in bacak destekleri,


koltuk denekleri ve silah metal detektrn altrm olsa da, gvenlik grevlileri
ne

yapacaklarn

armlard. Bacak desteklerini kartp, altndan srnerek gemesini mi

istesek? Engelli bedenini mi arasak? Teabing heyecandan aran grevlilere daha kolay
bir
zm sunmutu Kraliyet valyesi olduunu ispat eden kabartmal kimliini
gstermiti.

Zavall adamlar onu ieri buyur etmek iin neredeyse birbirlerini eziyorlard.

imdi hayretler iindeki Langdon ile Neveu'ya bakan Teabing, yaknda kilisenin
kne

neden olacak plana Opus Dei'yi ne kadar zekice alet ettiini aklama hevesine kar

koyuyordu. Bu konunun beklemesi gerekiyordu. u anda yaplmas gereken iler vard.

Teabing akc Franszcayla, "Mes amis," dedi. "Vous ne trouvez pas le Saint-Graal, c'est
le

Saint-Graal qui vous trouve." Glmsedi. "Birleen yollarmz daha bariz olamazd.
Kse bizi

buldu."

Sessizlik.

imdi onlarla fsltyla konuuyordu. "Dinleyin. Duyabiliyor musunuz? Kse bize

yzyllar ncesinden sesleniyor. Tarikatn budalalndan kurtulmak iin yalvaryor. Her

ikinizin de bu frsat anlamanz rica ediyorum. u anda son ifreyi zmek ve kripteksi

amak iin bir araya gelmi daha ehil kii olamazd." Teabing susarken, gzleri l
l

parlyordu. "Hep birlikte yemin etmemiz gerekiyor. Birbirimize gveneceimize ant


ielim.

Gerei ortaya karacana ve aklayacana dair bir valye yemini."


Teabing'in gzlerinin derinliklerine bakan Sophie, sert bir sesle konutu.
"Bykbabamn

katiliyle asla yemin etmem. Ancak seni hapse gndermek iin yemin edebilirim."

Teabing nce bozuldu sonra yeniden kararllkla konutu. "Byle dndnz iin

zgnm mademoiselle." Dnp silahn Langdon'a evirdi. "Peki ya sen Robert?


Benimle

misin, bana kar msn?"


100

Piskopos Aringarosa'nn bedeni pek ok ac ekmiti ama gs kafesindeki merminin

yakc scakl ona tamamen yabancyd. Derin ve ar. Bu, bedenine deil... ruhuna
ald bir

yarayd.

Grmeye alarak gzlerini at ama yzndeki yamur, grn bulanklatryordu.

Neredeyim? Siyah cppesi dalgalanrken onun hantal vcudunu bir oyuncak gibi tayan

gl kollan hissedebiliyordu.

Bitkin kolunu kaldrarak gzlerini sildi ve onu tayan adamn Silas olduunu grd.
Sisli

bir kaldrmda ilerlemeye abalayan dev Albino; yrek paralayc bir ekilde feryat
ederek,

hastane diye baryordu. Krmz gzlerini nndeki yola dikmiti ve kana bulanm
solgun

yznden aa gzyalar akyordu.

Aringarosa, "Olum," dedi. "Yaralanmsn."

Silas strapla buruturduu yzn eip ona bakt. "ok zgnm peder."

Konuamayacak kadar acl grnyordu.

Aringarosa, "Hayr Silas," diye yant verdi. "zgn olan benim. Bu benim hatam."
retmen bana cinayet ilenmeyeceini sylemiti ve ben de sana, ona itaat etmeni
syledim.

"ok hrslydm. ok korkmutum. Sen ve ben kandrldk." retmen Kutsal Kse'yi


asla bize

vermeyecekti.

Yllar nce himaye ettii adamn kollarndaki Piskopos Aringarosa, zamanda geriye

yolculuk yaptn hissetti. spanya'ya. Mtevaz balangc, Oviedo'da Silas ile birlikte
kk

bir Katolik Kilisesi ina etmiti Daha sonra, New York'a gelmi ve Lexington
Caddesi'ndeki

Opus Dei Merkezi'nde Tanrnn zaferini ilan etmiti.

Aringarosa be ay nce ykc bir haber almt. Hayat boyunca verdii emek

tehlikedeydi. Castel Gandolfo'da hayatn deitiren toplanty tm ayrntlaryla


hatrlad...

tm bu felaketleri harekete geiren haberi.

Aringarosa, Gandolfo'nun Astronomi Ktphanesi'nden ieri ba dik girmiti.


Amerika'da

Katoliklii temsil ederken kard stn iten tr srtn svazlamak iin


sabrszlanan bir

kalabalk tarafndan karlanacan ve vleceini dnyordu.

Ama orada yalnzca kii vard.

Vatikan sekreteri. Obez. Aksi.


ki yksek rtbeli talyan kardinali. Sahte sofu. Ukala.

Aringarosa aknlkla, "Sekreter?" demiti.

Resmi ilerden sorumlu iko deneti Aringarosann elini skm ve karsndaki

sandalyeyi gstermiti. "Buyurun oturun ltfen."

Bir eylerin ters gittiini sezinleyen Aringarosa oturmutu.

Sekreter, "Sohbet etmeyi pek iyi beceremem piskopos," demiti. "Bu yzden
ziyaretinizin

asl sebebine geleceim."

"Ltfen. Ak konuun." Aringarosa, kendilerini stn grerek onu szen iki kardinale

bakmt.

Sekreter, "Sizin de farknda olduunuz gibi," demiti. "Papa Hazretleri ve Roma'daki

dierleri son zamanlarda Opus Dei'nin tartmal uygulamalarnn getirdii siyasi


sonulardan

kayglanyor."

Aringarosa o anda tylerinin rperdiini hissetmiti. Kilisede ak fikirli bir deiiklie

gidilmesini hararetle isteyen yeni Papa'yla bunu daha nce defalarca grmt.

Sekreter hemen ardndan, "Papa Hazretleri'nin," diye ekledi. "Papazlnz ynetim

eklinizde herhangi bir deiiklie gitmenizi ho grmediine sizi temin etmek isterim."
Umarm yledir! "O halde neden buradaym?"
ri csseli adam iini ekmiti. "Piskopos, bunu daha ince bir ekilde nasl anlatrm

bilemiyorum o yzden dorudan syleyeceim. Sekreterlik Konseyi iki gn nce


Vatikan'n

Opus Dei'ye verdii onay geri almay oy birliiyle kabul etti."

Aringarosa yanl anladna emindi, "Affedersiniz anlayamadm?"

"ok ak bir ekilde ifade edildi, bugnden itibaren alt ay sonra, Opus Dei, Vatikan'n

piskoposluu olarak kabul grmeyecek. zerk ayr bir kilise olacaksnz. Papalk
kendini

sizden ayr tutacak. Papa Hazretleri onaylad, biz de yasal evraklar hazrlamaya
baladk."

"Ama... bu imknsz."

'Tam tersine, gayet mmkn. Ve gerekli. Papa Hazretleri yeni ye alma


politikalarnzdan

ve bedensel ile ibadetlerinizden rahatszlk duymaya balad." Durdu. "Ayrca


kadnlara

ynelik uygulamalarnzdan. Samimi olmak gerekirse, Opus Dei yk ve utan kayna


oldu."

Piskopos Aringarosa serseme dnmt. "Utan kayna m?"

"Bu noktaya gelmesine armamanz gerekir."

"Says giderek artan tek Katolik rgt Opus Dei. Rahiplerimizin says
u anda bin

yzn zerinde!"

"Bu doru. Hepimiz iin can skc bir durum."

Aringarosa ayan yere vurmutu. "Papa Hazretleri'ne 1982'de Vatikan Bankas'na

yardm ettiimiz zaman da Opus Dei bir utan kayna mym sorun bakalm."

Sekreter sakinletirici bir ses tonuyla, "Vatikan bunun iin daima mteekkir kalacaktr,"

dedi. "Ama 1982'deki mali cmertliinizin tek sebebinin ilk bata size piskoposluk
mertebesi

tannmas olduunu dnenler de var."

"Bu doru deil!" Bu olumsuz ima Aringarosa'y derinden yaralamt.

"Neden her ne olursa olsun, size iyi niyetli davranmay dnyoruz. Yaptnz ba
da

dahil ederek, size tazminat deyeceiz. Be taksitte denecek."

Aringarosa, "Beni satn m alacaksnz?" diye sormutu. "Sessiz sedasz gitmem iin
para

m deyeceksiniz? Opus Dei mantn tek sesiyken yle mi?"

Kardinallerden biri ban kaldrmt. "Affedersiniz, mantk m dediniz?"

Aringarosa masaya doru eilerek, sesini ykseltmiti. "Katoliklerin kiliseyi neden terk

ettiklerini gerekten merak ediyor musunuz? Etrafnza bakn kardinal. nsanlar saygsn
kaybetti. mann getirdii zorlukla yok oldu. reti ak bfeye dnt. Mahrum kalma,

itiraf, komnyon vaftiz, ayin istediinizi sein hangi bileimi isterseniz onu aln ve
gerisin bo

verin. Kilise ne eit bir klavuzluk sunuyor?"

kinci kardinal, "nc yzyl kurallar," demiti. "sa'nn ada mritlerine

uygulanamaz. Bu kurallar, bugnn toplumuyla uyumaz."

"yi ama, Opus Dei'dekilere uyuyor!"

Sekreter kararl sesiyle, "Piskopos Aringarosa," demiti. "rgtnzn nceki Papa'yla

olan ilikisine hrmeten Papa Hazretleri Opus Dei'ye kendi rzasyla Vatikan'dan
ayrlmak

iin alt ay sre tand. Size Papa Hazretleri ile olan gr ayrlnz bir kenara
brakmanz

ve kendi Hristiyan rgtnz kurmanz tavsiye ederim."

Aringarosa, "tiraz ediyorum!" diye kar kmt. "Ve bunu kendim syleyeceim!"

"Korkarm Papa Hazretleri artk sizinle grmek istemiyor."

Aringarosa ayaa kalkmt. "Eski Papa tarafndan kurulan zel piskoposluu


feshetmeye

cret edemez!"

"zgnm." Sekreter gzn bile krpmamt. "Tanr verir ve yine Tanr alr."
Aringarosa bu toplantdan aknlk ve panik iinde ayrlmt! New York'a dndnde

ehir manzarasn gnlerce hayal krklyla seyretmi, Hristiyanln gelecei iin

kederlenmiti.

Her eyi deitiren o telefonu haftalar sonra almt. Arayan kii Fransz aksanyla

konuuyordu ve kendisini retmen diye tantmt, bu piskoposlukta kullanlan bir


lakapt.

Vatikan'n Opus Dei'den desteini ekmeyi planladn bildiini sylyordu.


Bunu nasl bilebilir, diye dnmt Aringarosa. Opus Dei'nin yakn gelecekteki fesih

kararndan sadece Vatikan'n birka kodamannn haberdar olduunu sanyordu.


Haberlerin

yayld ortadayd. Konu dedikodular engellemeye gelince, dnyadaki hibir duvar

Vatikan'n etrafndakiler kadar gzenekli olamazd.

retmen, "Benim her yerde kulam var," diye fsldamt. "Ve bu kulaklar sayesinde

nemli bilgiler edindim. Senin de yardmnla sana muhteem bir g kazandracak olan
kutsal

bir mirasn sakland yeri bulabilirim... bu g Vatikan'n nnde eilmesine yetecektir.

man kurtarmaya yetecektir." Durmutu. "Sadece Opus Dei iin deil. Hepimiz iin."

Tanr geri ald... ve Tanr yine verdi. Aringarosa bir umut grmt. Bana
planndan

bahset."

St. Mary's Hastanesi'nin kaplar tslayarak aldnda Aringarosann bilinci yerinde

deildi. Silas girite, yorgunluktan bitap dm bir halde sendeledi. Dizlerinin stne

derek yardm iin feryat etti. Resepsiyondaki herkes, kanlar iindeki bir din adam
iin

yardm isteyen yar plak Albino'ya hayretle bakyordu.

Silas'n bitkin vaziyetteki piskoposu sedyeye kaldrmasna yardm eden doktor,

Aringarosa'nn nabzn dinlerken hznl grnyordu. "ok kan kaybetmi. mitli


deilim."
Aringarosa'nn gzleri krpt ve bir an iin bilinci geri geldi. Baklarn Silas'a

evirmiti. "Evladm..."

Silas'n ruhunda pimanlk ve intikam frtnalar esiyordu. "Peder, tm hayatm

harcayacak olsam da, bizi kimin aldattn bulup onu ldreceim."

Aringarosa ban iki yana sallad. Onu gtrmeye hazrlandklar srada olduka zgn

grnyordu. "Silas... benden hibir ey renmediysen, ltfen... en azndan unu


ren."

Silas'n elini tutarak skt. "Balamak Tanrnn en byk hediyesidir."

"Ama peder..."

Aringarosa gzlerini kapad. "Silas, dua etmelisin."


101

Issz Papazlar Meclisi Binasndaki ufak kubbenin altnda duran Langdon, Leigh

Teabing'in silahna bakyordu.

Robert, benimle misin, bana kar msn? Kraliyet tarihisinin szleri Langdon'n
zihninde

yanklanyordu.

Langdon pratik bir cevap olmadm biliyordu. Evet cevabyla Sophie 'yi satm
olacakt.

Hayr cevabn verirse, Teabing'in her ikisini de ldrmekten baka aresi


kalmayacakt.

Langdon'n snflarda geirdii yllar, ona silah namlusunun karsnda ne yapmas

gerektiiyle ilgili bir yetenek kazandrmamt ama snflarda rendii bir ey varsa, o
da

elikili sorulara cevap vermekti. Bir sorunun dor cevab yoksa, tek bir drst yant
vardr.

Evet ile hayr arasndaki gri blge.

Sessizlik.

Langdon gzlerini elindeki kriptekse dikerek yrmeyi seti.


Gzlerini kaldrmadan, geni odada geriye doru adm att. Tarafsz blge. Kriptekse

odaklad baklarnn Teabing'e ibirliinin bir ihtimal olduu izlenimini vermesini,

sessizliinin ise Sophie'ye onu yzst brakmadn anlatmasn umuyordu.

Bu srada dnmek iin zaman kazanrm.

Langdon, Teabing'in de ondan tam olarak dnmesini istediini sanyordu. Kripteksi bu

yzden bana verdi. Bu sayede vereceim kararn arln hissedeceim. ngiliz tarihi,

Byk stat'n kripteksinin Langdon'a iindekilerin bykln fark ettirmesini, baka


her

eyi bastracak akademik merakn uyandrmasn, kilit tan aamamalarnn, tarihin

kaybolaca anlamna geldiini anlamaya zorlamasn umut ediyordu.

Odann kar tarafnda namlunun ucundaki Sophie'ye baktnda Langdon, onu

kurtarmann tek yolunun kripteksin zor ifresini zmek olduu dncesiyle irkildi.
Haritay

ortaya karabilirsem, Teabing pazarlk yapacaktr. Dikkatini bu kritik greve vererek,

yavaa uzaktaki pencerelere yaklat... zihninde Newtonn mezarndaki saysz


astronomik

simgeyi canlandrd.

Ara, kreyi kabre aitti

Gld teni doluydu gbe i

Onlara arkasn dnerek, yksek pencerelerin yanna giderken vitray camlarndan ilham
almay umut ediyordu.

Dardaki Faklte Bostan'na bakarken kendi kendine, Saunire gibi dnmeye al,

diyordu. Newton'n mezarnda hangi krenin olmas gerektiini dnyordu? Yaan

yamurla birlikte yldz, kuyrukluyldz ve gezegen imgeleri yanp snd ama Langdon
onlar

grmezden geldi. Saunire bir bilim adam deildi. O, beeri bilimler, sanat ve tarih
adamyd

Kutsal dii... kadeh... Gl... srgne giden Magdalal Meryem... tanrann d...
Kutsal

Kse.

Efsane, her zaman iin Kutsal Kse'yi. gzlerden uzaktaki karanlkta dans eden, kulana

fsldayarak insan cazibesinin tuzana dren sonra sislerin iinde kaybolan zalim bir

metres gibi betimlemiti.

Faklte Bostan'nn hrdayan aalarna bakan Langdon, onun ne seli varln hissetti.

aretleri her yerde grmek mmknd. ngiltere'nin en eski elma aacnn dallar, sisin

iinden frlayan akac bir siluet gibi be yaprakl tomurcuklarla bezenmiti ve hepsi de
Vens

gibi parlyordu. Tanra imdi bahedeydi. Yamurda dans ediyor, asrlk sarkla
sylyor,

sanki Langdon'a bilgi meyvesinin elini uzatsa alabilecei mesafede olduunu


hatrlatmak
istermiesine tomurcuklu dallarn arkasndan bakyordu.

Odann kar tarafndaki Teabing, bylenmi gibi pencereden dar bakan Langdon',
gnl

rahatlyla seyrediyordu.

Tam beklediim gibi, diye dnd Teabing. Dediime gelecek.

Teabing bir sredir, Langdon'n Kse'ye giden anahtara sahip olduundan


pheleniyordu.

Langdon'n Jacques Saunire ile buluaca gece Teabing'in plann balatm olmas bir

tesadf deildi. Mze mdrn dinlemeye alan Teabing, adamn Langdon ile zel
olarak

bulumak iin sabrszlanmasnn tek bir sebebi olduuna emindi. Langdon'n gizemli

almas tarikattakilerin damarna bast. Langdon gerei tesadfen buldu ve Sauinire,

onun aklamasndan korkuyor. Teabing, Byk stat'n Langdon' susturmak iin onunla

buluma ayarladna emindi.

Gerek yeteri kadar susturuldu!

Teabing hzl davranmas gerektiini biliyordu. Silas'n saldrs iki amaca hizmet

edecekti. Saunire'in Langdon' sessiz kalmas ynnde ikna etmesini engelleyecek ve

Teabing kilit tan eline geirdikten sonra ihtiya duymas halinde Langdon hl
Paris'te

olacakt.
Saunire ile Silas'n lmcl randevusunu ayarlamak fazlasyla kolay olmutu.
Saunire'in

en byk korkusu hakknda ieriden bilgi aldm. Bir gn nce, akamst Silas, mze

mdrn telefonla aram ve ok endieli bir papaz gibi davranmt. "Monsieur


Saunire,

beni balayn ama sizinle hemen grmem gerekiyor. Asla gnah kartmann
kutsalln

bozmamalym ama bu kez sanrm, bozmam gerekiyor. Ailenizin bireylerini


ldrdn

iddia eden bir adam bana gnah kartt."

Saunire arm ve ayn zamanda endielenmiti. "Benim ailem bir kazada ld. Polis

raporu yeterince akt."

Yemi elinden brakmayan Silas, "Evet, bir araba kazasyd," demiti. "Konutuum
adam

arabay yolun dna ve nehre doru ittiini syledi."

Saunire'in sesi kesilmiti.

"Monsieur Saunire, bu adam imdi sizin gvenliiniz konusunda beni

endielendirmeseydi, bu telefonu size asla amazdm." Durmutu. "Adam ayn zamanda

torununuz Sophie'den de bahsetti."

Sophie'nin adnn gemesi akan sular durdurmutu. Mze mdr hemen harekete

gemiti. Silas'a derhal, bildii en emin yerde kendisini grmesini sylemiti...


Louvre'daki
ofisinde. Ardndan tehlikede olabileceini sylemek iin Sophie'yi aramt. Robert

Langdon'la iecei iki o anda iptal olmutu.

imdi Langdon, odann dier tarafndaki Sophie'den uzakta dururken, Teabing iki dostu

birbirinden baaryla uzaklatrdn hissediyordu, Sophie Neveu kar koyuyordu,


fakat

Langdon'n olaylara daha geni adan bakt belliydi. ifreyi tahmin etmeye
alyordu.

Kse'yi bulmann ve onu esaretten kurtarmann nemini biliyor.

Sophie souk bir sesle, "Onu senin iin amayacak," dedi. "Aabilecek olsa bile."

Teabing elindeki tabancay Sophie'ye dorulturken Langdon'a gzucuyla bakt. Artk

elindeki silah kullanmak zorunda kalacana emin gibiydi. Bu fikir onu rahatsz etse de,
i o

noktaya geldikten sonra tereddt etmeyeceini biliyordu. Ona doru olan yapma
frsatm

tandm. Kse her birimizden daha nemli.

O srada Langdon pencereye arkasn dnd. Aniden gzlerindeki umut yla onlara,

"Mezar..." dedi. "Newtonn mezarnda nereye bakmamz gerektiini biliyorum. Evet,


sanrm

ifreyi bulabilirim!"

Teabing'in kalbi yerinden oynad. "Nereye Robert? Syle bana!"

Sophie'nin sesi dehet doluydu. "Robert, hayr! Ona yardm etmeyeceksin, deil mi?"
Langdon kripteksi nnde tutarak kararl admlarla yaklat. Leigh'e dnerken baklar

sertlemiti. "Hayr," dedi. "Senin gitmene izin verene kadar etmeyeceim."


Teabing'in olumlu dnceleri kararmt. "Birbirimize ok yaknz Robert. Bana oyun

oynamaya kalkma!"

Langdon, "Oyun yok," dedi. "Seni Newtonn mezarna gtreceim. Kripteksi birlikte

aacaz."

Gzlerini hrsla ksan Sophie, "Hibir yere gitmiyorum," dedi. " O kripteksi
bykbabam

bana verdi. O sizin deil, siz aamazsnz."

Langdon korku dolu gzlerle dnd. "Sophie, ltfen! Tehlikedesin. Sana yardm etmeye

alyorum!"

"Nasl? Bykbabamn korumaya alrken ldn imdi ortaya kartarak m? O


sana

gvendi Robert. Ben de sana gvendim."

Langdon'n mavi gzlerinde panik ifadesi vard. Onlar birbirine drmekten memnun

olan Teabing glmsemesine engel olamamt. Langdonn centilmenlik abalar hayli

glnt. Tarihin en byk srlarndan biri aa kaca srada, aray yolunda


deersiz

olduunu ispat eden bir kadn iin kendini tehlikeye atyor.

Langdon, "Sophie," diye, yalvard. "Ltfen... gitmelisin."


Sophie ban iki yana sallad. "Sen kripteksi bana verene ya da yere atp krana kadar

buradan bir yere gitmem."

Langdon, "Ne?" diye yutkundu.

"Robert, bykbabam srrn katilinin elinde greceine sonsuza dek kaybolmasn


tercih

ederdi." Sophie'nin gzleri yalarla dolacak gibiydi, ama yle olmad. Dorudan
Teabing'in

gzlerine bakt. "Gerekiyorsa beni vur. Bykbabamn mirasn sana brakmayacam."

Pekl. Teabing silahyla nian ald.

Kripteksi dikkatli bir ekilde yere doru uzatan Langdon, "Hayr!" diye bard. "Leigh,

bunu aklndan bile geirirsen, yere atarm."

Teabing gld. "Bu blf Remy'de ie yarad. Bende ilemez. Seni gayet iyi tanyorum."

"yle mi Leigh?"

Evet yle. Pokerde ustalaman gerek dostum. Birka saniyemi almasna karn, artk

yalan sylediini anlayabiliyorum. Newtonn mezarnda cevabn nerede olduuna dair


hi

fikrin yok. "Sylesene Robert? Mezarn neresine bakman gerektiini biliyor musun?"

"Biliyorum."
Langdonn gzlerinde bir anlk tereddt yanp snd ama Leigh bunu grmt. Yalan

sylyordu. Sophie'yi kurtarmak iin mitsiz ve gln bir hile. Teabing, Robert
Langdon

konusunda derin bir hayal krkl yayordu.

Etraf deersiz ruhlarla evrili, yalnz bir valyeyim. Ve kilit tan tek bama deifre

etmek zorunda kalacam.

Artk Langdon ile Neveu, Teabing iin tehditten baka bir ey deildiler... ve de Kse
iin.

zm her ne kadar ac olursa olsun, bu ii salam bir bilinle yapabileceini


biliyordu. Tek

sorun Langdon', kilit tan yere brakmaya ikna etmekti, bylece Teabing tek kiilik
oyununu

sona erdirebilecekti.

Sophie'ye ynelttii silahn indiren Teabing, "Bir gven gstergesi," dedi. "Kilit tan

yere brak, konualm."

Langdon yalannn ie yaramadn biliyordu.

Teabing'in yzndeki kara maskeyi grebiliyor ve zamann onlann aleyhine ilediini

biliyordu. Bunu yere braktmda, her ikimizi de ldrecek. Sophie'ye bakmad


halde,

kalbinin sessiz bir aresizlikle kendisine seslendiini duyabiliyordu. Robert bu adam


Kse'ye

layk deil. Ltfen ona verme. Bedeli ne olursa olsun.


Langdon kararn, pencerenin yanndan Faklte Bostan'na bakarken dakikalar nce

vermiti bile.

Sophie'yi koru.
Kseyi koru.

Langdon neredeyse aresizlik iinde baracakt. Ama nasl yapacam bilmiyorum!

Yaadklar haya! krkl, imdiye dek hi duymad bir karar vermesine neden
olmutu.

Gerek gzlerinin tam nnde duruyor Robert. Bu izlenime nereden kapldn


bilmiyordu.

Kse seni kmsemiyor, deerli bir ruha sesleniyor.

Leigh Teabing'in birka metre nnde duran bir hedef gibi eilerek, kripteksi yere iyice

yaklatrd.

Silahn ona dorultan Teabing, "Evet, Robert," dedi. "Yere brak."

Langdon'n gzleri yukar, Papazlar Meclisi Binas'nn ak kubbesine evrildi. Biraz


daha

melerek, baklarn doruca kendisini hedef alan Teabing'in silahna indirdi.

"zgnm Leigh."

Langdon seri bir hareketle kolunu yukar doru sallayarak srad ve kripteksi balarnn

stndeki kubbeye frlatt.

Leigh Teabing parmann tetie dokunduunu hissetmemiti ama Medusa grltyle

patlad. Az nce melen Langdon'n vcudu imdi dimdik ayakta duruyordu ve kurun
onun

ayaklarnn tam dibine isabet etmiti. Teabing'in aklnn bir yars yeniden nian alp

atelemesini sylyordu ama daha gl olan dier yans gzlerini yukardaki kubbeye

yneltti.

Kilit ta.

Teabing'in tm dnyas ar ekim bir ryada uan kilit tayla kaplanrken zaman
durmu

gibiydi. Trmannn zirvesine ulamasn seyretti... bolukta bir sre asl kalmasn...

ardndan aa doru taklalar atmasn, ta zemine kadar nce bir u, sonra dieri.

Teabing'in tm mitleri ve hayalleri yere doru dikine dyordu. Yere arpamaz!

Yakalayabilirim! Teabing'in bedeni igdlerinden ald emirle hareket etti. Silah


brakarak

ileri atlrken, yumuak ve bakml etlerinden koltuk deneklerini drd. Kollarn ve

parmaklarn iyice uzatarak, kilit tan yere dmeden yakalad.

Zaferle elinde tuttuu kilit tayla ne doru sendelerken Teabing, hzla yere dtn

biliyordu. Dne engel olamad ve yere ilk nce ileri uzatt kollar arpt. Kripteks
ta

zemine arpmt.

inde krlan camn korkun sesi geldi.

Teabing'in nefesi kesilmiti. Souk zeminde uzanm yatarken, plak elleriyle tuttuu
mermer silindire bakyor ve iindeki cam ienin krlmam olmas iin dua ediyordu.

Ardndan sirkenin keskin kokusu odaya doldu. Teabing silindirin yuvarlaklar arasndan

avularna akan souk svy hissetti.

Panie kapld. HAYIR! Sirke dar akarken, iindeki papirsn zldn hayal

edebiliyordu. Robert, seni ahmak! Sr yok oldu!

Teabing hkrklarna mani olamyordu. Kse gitti. Her ey yok oldu. Langdon'n

davranlarna inanamayarak titreyen Teabing, kripteksi amak iin zorlad. Sonsuza dek
yok

olmadan nce tarihin kayp giden satrlarna ksa bir an da olsa bakmak istiyordu. Ama
kilit

tan ularndan ektiinde, silindirin almasna olduka ard.

Hayretler iindeki Teabing kilit tann arkasna baknca ne olduunu grd. Artk
harfler

kark dzende deillerdi. Be harfli bir kelime oluturmutu: MEYVE

Langdon soukkanllkla, "Havva'nn srk ald kre," dedi. "Tanrnn gazabn


zerine

ekmiti. lk gnah. Kutsal diinin dn sembol."

Gerek Teabing'e dayanlmaz aclar veren sert bir darbe indirmiti. Newtonn
mezarnda

olmas gereken kre, cennetten derek Newtonn kafasna arpan ve hayatnn en


byk

iini yapmasn salayan gl rengi elmadan bakas olamazd. Kutsal gazap! Gld teni,
doluydu gbei!
Teabing, "Robert," diye kekeledi. "Sen onu atn. Peki... harita nerede?"

Langdon gzn krpmadan elini tvit ceketinin st cebine gtrd ve dikkatle,

yuvarlanm narin papirs kard. Langdon, Teabing'in yatt yerin sadece birka
metre

tesinde papirs ap bakt. Uzun bir aradan sonra, Langdonn yzne bilmi bir
tebessm

oturmutu.

Biliyor! Teabing'in kalbi bu bilgi iin can atyordu. Hayat boyunca kurduu haya! tam

nnde duruyordu. Teabing, "Syle bana!" dedi. "Ltfen! Ah Tanrm, ltfen! Henz ok
ge

deil!"

Koridordan Papazlar Meclisi Binas'na doru ilerleyen ayak sesleri artarken, Langdon

sessizce papirs kvrp, yeniden cebine yerletirdi.

Bo yere ayaa kalkmak iin debelenen Teabing, "Hayr!" diye bard.

Kaplar aniden aldnda, Bezu Fache hedefini yerde aresizce yatan Leigh Teabing

arayan vahi gzleriyle ieri arenaya atlan bir boa gibi girdi. Rahat bir nefes alan
Fache,

Manurhin marka tabancasn klfna sokarak Sophie'ye dnd. "Ajan Neveu. Senin ve
Bay

Langdonn gvende olmanz beni rahatlatt. Sylediimde gelmeliydiniz."


Fache'nin ardndan ieri giren ngiliz polisi elem iinde kvranan tutsa yakalayarak

kelepeledi.

Sophie, Fache'yi grdne ok arm gibiydi. "Bizi nasl buldunuz?"

Fache, Teabing'i gsterdi. "Manastra girerken kimliini gstermek gafletinde bulunmu.

Gvenlik grevlileri, onu aradmza dair yaptmz polis yaynn duymular."

"Langdon'n cebinde!" Teabing deli gibi baryordu. "Kutsal Kse haritas!"

Polisler Teabing'i ayaa kaldrp, dar tarken ban geriye atp adeta uludu. "Robert!

Bana nerede sakl olduunu syle!"

Teabing uzaklarken Langdon, onun gzlerinin iine bakyordu. "Sadece layk olan

Kse'yi bulur Leigh. Bunu bana sen rettin."


102

Silas sessiz bir bolukta izini kaybettirmeye alarak topallarken, Kensington

Baheleri'ne sis kmt. Islak imenlerin stnde diz ktnde, gs kafesinin


altna

ald kurun yarasndan akan kann scakln hl hissedebiliyordu.

Sis, burann grnn cennete evirmiti.

Dua etmek iin kanl ellerini kaldrarak, yamur damlalarnn parmaklarn okamasn
ve

onlar yeniden beyazlatmasn seyretti. Yamur damlalar srtna ve omuzlarna daha


iddetli

arparken, vcudunun sisin iinde azar azar kaybolduunu hissetti.

Ben bir hayaletim.

Yeni hayatn topraks nemli kokusunu tayan bir rzgr onu yalad. Silas harabeye

dnm vcudunda kalan her hcreyle dua etti. Balanmak iin dua etti. Merhamet
iin dua

etti. Ve her eyden nemlisi, akl hocas... Piskopos Aringarosa iin dua etti... Tanr'nn
onu

vaktinden nce almamas iin. Daha yapacak o kadar ok ii var ki.

imdi sis, Silas'n etrafnda dnmeye balamt. Kendini o kadar hafif hissediyordu ki,
sis
dalgalarnn onu tayacana emindi. Gzlerini kapayarak son bir dua okudu.

Sonra sisin derinliklerinden Manuel Aringarosa'nn sesi ona fsldad.

Bizim Tanr'mz iyi ve merhametli bir Tanr.

Sonunda Silas'n acs azalmaya balamt ve piskoposun doru sylediini biliyordu.


103

Londra gnei kendini gsterip yamurun izlerini silmeye baladnda akamzerydi.

Bezu Fache sorgulama odasndan kp, taksiye seslendiinde kendini ok yorgun

hissediyordu. Sir Leigh Teabing grltl bir ekilde masum olduunu ilan etmiti.
Kutsal

Kse, gizli dokmanlar ve gizemli kardelik hakkndaki tutarsz konumalarna ramen,

Fache kurnaz tarihinin avukatlarna cinnet savunmas iin ortam hazrladndan

pheleniyordu.

Fache, tabii, diye dnd. Cinnet. Teabing masumiyetini her ynden koruyan bir plan

belirlemekte ustalk gstermiti. Tamamyla masum olduklar ortaya kan iki grubu,
Vatikan

ve Opus Dei'yi kendi karlar iin kullanmt. Kirli ii, fanatik bir kei ve mitsiz bir

piskopos tarafndan farknda olmadan yrtlmt. Daha da akllca davranarak,


Teabing

elektronik dinleme ssn, ocuk felci geirmi bir adamn ulaamayaca bir yere
kurmutu.

Gerek izleme, hizmetkr Rmy tarafndan yerine getirilmiti Teabing'in gerek


kimliinin

tek srda ve o alerjik reaksiyon yznden artk bir lyd.

Fache, akli dengesi yerinde olmayan birinin iine pek benzemiyor, diye dnd.
Chteau Villette'den kan Collet'ten gelen bilgiye gre, Teabing o kadar kurnazd ki,

Fache bile bundan bir ey renebilirdi. Paris'in en nemli ofislerinde baaryla


dinleme

cihazlar saklam olan ngiliz tarihi, Yunanllarn taktiini uygulamt. Truva atlar.

Teabing'in amalad hedeflerden bazlar, ondan aldklar sanat eseri hediyelerine


boulmu

dierleri farknda olmadan Teabing'in belirli paralar koyduu mzayedelerde fiyat

arttrmt, Saunire'in olaynda, mze mdr, Teabing'in Louvre'da yeni bir Da Vinci

Kanad'na para salamas ihtimalini tartmak zere Chateau Villettede bir akam
yemeine

davet edilmiti. Saunire'in davetiyesinde, Saunire'in yapt sylenen robot


valyenin

byleyiciliinden bahseden zararsz bir dipnot vard. Teabing, onu yemee getir, diye

teklifte bulunmutu. Saunire grne baklrsa bunu yapm ve valyeyi, Remy'nin


gze

arpmayan bir ekleme yapmasna yetecek kadar uzun bir sre babo brakmt.

imdi taksinin arkasnda otururken, Fache gzlerini kapad. Paris'e dnmeden nce

yapacak son birey kald.

St. Mary Hastanesi'nin hasta odas gneliydi.

Hemire, ona glmseyerek, "Hepimizi etkilediniz," dedi. "Adeta bir mucize

gerekletirdiniz."

Piskopos Aringarosa hafife glmsedi. 'Tanr her zaman yanmdadr.


Hemire ilerini bitirdi ve piskoposu yalnz brakt. Yzne vuran lk gne

ndan

holand. Dn gece, hayatndaki en karanlk gece olmutu.

Elemle, cesedi parkta bulunan Silas' dnd.

Ltfen beni affet, olum.

Aringarosa, Silas'n erefli plannn bir paras olmasn istemiti. Bununla birlikte dn

gece, Aringarosa, Saint-Sulpice'de ldrlen rahibeyle olan ilikisi hakknda onu


sorgulayan

Bezu Fache'den bir telefon almt. Aringarosa gecenin korkutucu bir dn yaptnn
farkna

varmt. Drt yeni cinayet haberi, korkusunu straba dntrmt. Silas, ne yaptn!

retmen'e ulaamayan piskopos, oyuna getirildiini anlamt. Kullanlmt. Eyleme

dnmesine yardmc olduu rktc olaylar zincirini durdurmann tek yolu, her eyi

Fache'ye itiraf etmekti ve bundan sonra Aringarosa ile Fache, retmen, onu tekrar

ldrmeye ikna etmeden nce Silas'a yetieceklerdi.

Kemikleri aryan Aringarosa gzlerini kapad ve nl ngiliz valye, Sir Leigh

Teabing'in tutuklanmasyla ilgili; televizyon haberini dinledi. retmen, halka akland.

Teabing, Aringarosa'y plannda mkemmel bir piyon olarak semiti. Sonuta, Kutsal
Kse'nin arkasndan kr gibi gidebilecek ve her eyi kaybedebilecek benden baka kim
vard

ki? Kse ona sahip olan kiiye muazzam bir g getirecekti.

Leigh Teabing, kimliini kurnazca korumutu. Fransz aksan ve dindar bir kalbi taklit

ederek ve ihtiyac olmayan eyi maa olarak talep ederek... paray. Aringarosa

phelenmeyecek kadar istekliydi. Yirmi milyon euroluk fiyat etiketi, Kse'yi elde etme

isteiyle karlatrldnda nemsizdi ve Vatikan'n Opus Dei'ye ayrd demeyle,

finansman sorunsuz iledi. Krler, grmek istediklerini grrler. Teabing'in son


hakareti,

tabii ki, Vatikan bonolarndan deme talep etmesi olmutu, bylece eer bir terslik
karsa,

soruturma Roma'ya kayacakt.

"Sizi iyi grdme sevindim, efendim."

Aringarosa kapdaki sert sesi tand ama yzn bu ekilde tahmin etmiyordu... sert,
gl

yz hatlar, arkaya yaptrlm briyantinli salar ve siyah takm elbisesinden uzanan


geni bir

boyun. Aringarosa, "Yzba Fache?" diye sordu. Yzbann, Aringarosa'nn dn


geceki kt

durumuna gsterdii efkat ve ilgi, daha narin bir fizii artrmt.

Yzba yataa yaklat ve tandk, ar, siyah bir evrak antasn sandalyenin zerine
koydu. "Sanrm, bu size ait."

Aringarosa, bonolarla dolu olan evrak antasna bakt ve utan, hissederek, hemen

gzlerini kard. "Evet... teekkr ederim." Parmaklarn yatak rtsnn dikilerinin

zerinde gezdirirken, duraksad ve sonra devam etti. "Yzba, bunu uzun zamandr

dnyorum ve sizden bir iyilik isteyeceim."

'Tabii ki."

"Silas'n Paris'te ldrdklerinin aileleri..." Duygularn bastrarak sustu. "Hibir


tutarn

zarar demeye yeterli olamayacann farkndaym ama bu evrak antasnn iindekileri

aralarnda bltrebilirseniz... merhumlarn aileleri arasnda."

Fache'nin koyu renk gzleri bir sre onu inceledi. "Erdemli bir jest efendim. steinizin

yerine getirilmesini salayacam."

Aralarnda ar bir sessizlik oldu.

Televizyonda, zayf bir Fransz polisi geni bir alana yaylm maliknenin nnde
basn

toplants yapyordu. Fache, onun kim olduunu grd ve dikkatini ekrana verdi.

Sulayc bir ses tonuyla bir BBC muhabiri, "Temen Collet," dedi. "Dn gece,
yzbanz

alenen iki masum kiiyi cinayetle sulad. Robert Langdon ve Sophie Neveu ubenizden
ikyeti olacak m? Bu, Yzba Fache'nin iine mal olacak m?"

Temen Collet'nin glmseyii yorgun ama sakindi. "Deneyimlerimden, Yzba Bezu

Fache'nin nadiren hata yaptn syleyebilirim. Bu konu hakknda henz kendisiyle

grmedim ama nasl altn bildiim iin, Ajan Neveu ve Bay Langdon' halka ilan

ediinin, gerek katili ortaya karmak iin bir hile olduunu dnyorum."

Muhabirler akn baklarla birbirlerine baktlar.

Collet devam etti. "Bay Langdon ve Ajan Neveu'nun bu kandrmacaya istekli katlp,

katlmadklarn bilmiyorum. Yzba Fache yaratc metotlarn genellikle kendisine


saklar.

Bu noktada kesin olarak syleyebileceim, yzbann sorumlu kiiyi baarl bir


ekilde

tutuklad ve Bay Langdon ile Ajan Neveu'nun masum ve gvende olduklardr."

Fache, Aringarosa'ya dnerken, dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme vard. "u

Collet, iyi bir adam."

Birka dakika geti. Sonunda, Fache elini alnnda gezdirip, san arkaya yaptrrken,

Aringarosa'ya bakt. "Efendim, Paris'e dnmeden nce, konumak istediim son bir konu
var.

Londra'ya hazrlksz uuunuz. Rotay deitirmesi iin bir pilota rvet verdiniz. Bunu

yaparak, bir dizi uluslararas kanunu ihlal ettiniz."

Aringarosa kt. "Umutsuzdum."


"Evet. Adamlarm onu sorguya ektiklerinde pilot da yleydi." Fache elini cebine
gtrd

ve zerinde el ii bir piskoposluk armas bulunan mor renkli, tandk bir ametist yzk

kard.

Aringarosa yz alp, parmana takarken, gzyalarnn aktn hissetti. "ok

kibarsnz." Elini uzatp, Fache'nin elini tuttu. "Teekkr ederim."

Fache yaptnn nemsiz olduunu el iaretiyle ima ederek, pencereye yrd ve ehre

bakt. Dncelerinin ok uzaklarda olduu belliydi. Arkasn dndnde belirsizlik


iinde

kvrand hissediliyordu. "Efendim, buradan nereye gideceksiniz?"

Aringarosa'ya ayn soru, bir gece nce Castel Gandolfo'dan ayrlrken de sorulmutu.

"Sanrm, benim yolum sizinki kadar belirsiz."

"Evet." Fache duraksad. "Sanrm, ben erken emekliye ayrlacam."

Aringarosa glmsedi. "Biraz iman, harikalar yaratabilir, yzba. Biraz iman."


104

ounlukla ifre Katedrali denilen Rosslyn apeli, skoya'da Edinburgh'un on bir

kilometre gneyinde, eski Mitras mabedinin bulunduu tarafta yer alyordu. 1446'da
Tapnak

valyeleri tarafndan ina edilen apel, Yahudi, Hristiyan, Msr, Mason ve pagan

geleneklerinden gelen eitli sembollerle donatlmt.

apelin corafi koordinatlar, Glastonbury'den geen kuzey-gney meridyenine

dyordu. Bu Gl izgisi boylam, Kral Arthur'un Avalon Adas'nn geleneksel


iaretiydi ve

ngiltere'nin kutsal geometrisinin merkezi saylyordu. Rosslyn -Roslin olarak okunuyor-


adn

bu kutsal Gl izgisi'nden almt.

Langdon ile Sophie kiraladklar arabay, apelin kurulduu kayalklarn dibindeki imli

park alanna ekerlerken, Rosslyn'in sivri kulelerinin glgeleri uzuyordu. Onlar


bekleyen

eyin verdii heyecanla her ikisi de uyuyamam olsa da, Londra'dan Edinburgh'a rahat
bir

uu yapmlard. Ban kaldrarak bulutlarla dolu gkyznn nndeki gsterisiz


byk

yapya bakan Langdon kendini tavan deliine ba aa den Alice gibi hissetti. Bu
bir rya

olmal. Bununla birlikte Saunire'in son mesajnn daha ak olmayacan biliyordu.


Kutsal Kse Roslin'in altnda

Langdon, Saunire'in "Kse haritasnn" bir diyagram hazinenin X iaretiyle gsterildii

bir izim olacan hayal etmiti ama tarikatn son srr da Saunire'in onlarla batan
beri

konutuu ekilde aklanmt.

Basit bir dize. Apak dizeler, pheye hi yer brakmadan aradklar yerin buras

olduunu gsteriyordu. Rosslyn'den ismiyle bahsetmenin yan sra, dizeler apelin


mimari

izgilerine de deiniyordu.

Saunire'in son aklamasnn aklna ramen Langdon aydnlanm olmaktan ok,

armt. Ona gre Rosslyn apeli ok anlalr bir yerdi. Bu taapel yzyllar
boyunca

Kutsal Kse'nin varlndan sz edilen fsltlarla yanklanmt. Yeraltm tarayan


radarlar

yakn zaman nce, apelin altnda artc bir yapnn byk bir yeralt odas var
olduunu

ortaya kardnda bu fsltlar, barlara dnmt. Bu derin mahzen stndeki


apeli

glgede brakmakla birlikte, herhangi bir giri ya da k yoktu. Arkeologlar gizemli


odaya

ulamak iin kayalklar delme talebinde bulunmular fakat Rosslyn Vakf kutsal alanda
her

trl kazy aka yasaklamt. Elbette bu tavr, speklasyonlar arttrmaktan baka bir
ie

yaramamt. Rosslyn Vakf neyi saklamaya alyordu?

Rosslyn artk gizem arayclarnn hacc haline gelmiti. Bir ksm, bu koordinatlardan

yaylan nedeni aklanamaz gl bir manyetik alann onlar buraya ektiini iddia
ederken,

bazlar kayalklardan mahzene giden gizli girii bulmak iin geldiklerini sylyordu
ama

ou, bu topraklarda yrmek ve Kutsal Kse ilmini iyice ilerine sindirmek iin
geldiklerini

itiraf ediyordu.

Langdon daha nce Rosslyn'e gelmemi olmasna ramen, apelin Kutsal Kse'nin yeni

yuvas olduunu her duyduunda kendi kendine glerdi. tiraf etmek gerekirse, Rosslyn
bir

zamanlar Kse'ye ev sahiplii yapm olabilirdi, uzun zaman nce... ama kesinlikle
imdi

deil. Son yllarda Rosslyn'e ok fazla dikkat ekilmiti ve birisi er ge mahzene giriin

yolunu bulacakt.

Kse uzmanlar! Rosslyn'in bir tuzak yemi olduu konusunda birlemiyorlard... tarikatn

ustaca rd dolambal kmazlardan biri. Ama bu gece, tarikatn kilit ta alenen bu


noktadan bahsettii iin Langdon artk fazla ukalalk taslayamayacan dnyordu.
Gn

boyunca aklndan artc bir soru gemiti;

Saunire bizi bu kadar aleni bilinen bir yere getirmek iin neden bunca zahmete girdi?

Tek bir mantkl cevab olabilirdi.

Rosslyn hakknda henz anlayamadmz bir ey var.

"Robert?" Sophie arabann dnda durmu, ona bakyordu. "Geliyor musun?" Yzba

Fache'nin onlara iade ettii gl aac kutuyu tayordu. Her iki kripteks de iinde, ilk

bulduklarndaki gibi yatyorlard. Papirsteki iir ise ortasna yerletirilerek


kilitlenmiti...

krlan sirke iesi artk yoktu.

akll uzun patikadan yryen Langdon ile Sophie, apelin nl bat duvarn getiler.

Sradan ziyaretiler knt yapan bu tuhaf duvarn, apelin tamamlanamayan bir blm

olduunu sanrlard. Langdon ise gerein, daha ilgi ekici olduunu hatrlyordu.

Sleyman Mabedi'nin bat duvar.

Tapnak valyeleri, Rosslyn apeli'ni, Kuds'teki Sleyman Mabedi'nin mimari bir

kopyas gibi ina etmilerdi; dar drtgen bir ibadethane, ilk dokuz valyenin paha
biilmez
hazinelerini saklad Kudslakdas gibi bir yeralt mahzeni ve tm bunlar tamamlayan
bir

bat duvar. Langdon, Tapnaklar'n modern Kse bankasn, Kse'nin ilk sakland
yeri

artracak ekilde ina etmeleri fikrinin ilgin olduunu itiraf etmek zorundayd.

Rosslyn apeli'nin girii, Langdon'n tahmin ettiinden daha gsterisizdi. Kk ahap

kapnn iki demir menteesi ve meeden basit bir tabelas vard.

ROSLIN

Langdon, Sophie'ye, bu eski adn, apelin zerinde bulunduu Gl izgisi


meridyeninden

geldiini anlatt... ya da Kse alimlerinin inanmay tercih ettii gibi, Magdalal


Meryem'den

gelen soya ithafen "Gl Boyu" kelimesinden.

apel ksa sre sonra kapanacakt. Langdon kapy anca, eski byk yap, uzun bir

gnn sonunda yorgunlukla iini ekiyormuasna ieriden darya scak bir hav^
aknts

olutu. apelin giri kemerleri oymal beparmak otlaryla sslenmiti.

Gller. Tanrann gbei.

Sophie ile birlikte ieri giren Langdon, gzleriyle tm ibadethaneyi inceleyerek, her
eyi

hafzasna kazmaya alt. Daha nce Rosslyn'in ayrntl ta ilemelerini kitaplarda


okumu
olmasna ramen, kendi gzleriyle grmek byleyici bir tecrbeydi.

Langdon'n meslektalarndan biri buna, semboller cenneti, demiti.

apeldeki her bir yzeye semboller kaznmt; Hristiyan halar, Yahudi yldzlan,

Mason mhrleri, Tapnak halar, boynuzlar, piramitler, astrolojik iaretler, bitkiler,

sebzeler, be keli yldzlar ve gller. Tapmak valyeleri, Avrupa'nn her bir yanna
tapnak

kiliseleri diken, usta birer ta duvarcsyd, ama Rosslyn onlarn sevgi ve sayg ile
harcadklar

emein en yce rnyd. Duvar ustalar ilenmemi tek bir ta brakmamlard.


Rosslyn

apeli tm inanlarn... tm geleneklerin... ve her eyden nemlisi, doa ile tanrann

mabediydi.

Kilise, gnn son turunu yaptran gen bir adam dinleyen birka ziyareti dnda
botu.

Adam, onlar, yerdeki ok iyi bilinen bir hattn zerinden yrtyordu... mabetteki alt
anahtar

mimari noktay birbirine balayan grnmeyen bir patika. Ziyaretiler yzyllar


boyunca,

noktalar birbirine balayan bu dz izgiler zerinden yrmlerdi ve onlarn ayak


izleri yeri

andrarak, kocaman bir sembol oluturmutu.


Davut'un yldz, diye dnd Langdon. Kesinlikle tesadf deil. Ayn zamanda

Sleyman'n mhr olarak bilinen bu altgen, bir zamanlar yldzlar gzetleyen


rahiplerin

gizli sembol olmu ve daha sonradan srail krallar Davut ve Sleyman tarafndan

benimsenmiti.

Langdon ile Sophie'nin ieri girdiini gren gzetmen kapan vakti olmasna ramen,

tebessm ederek etraf diledikleri gibi gezebileceklerini iaret etti.

Langdon ban sallayarak teekkr ettikten sonra, mabedin iinde ilerlemeye balad.

Bununla birlikte Sophie, yzndeki akn ifadeyle girite kalakalmt.

Langdon, "Ne oldu?" diye sordu.

Sophie gzlerini dikmiapele bakyordu. "Sanrm... buraya daha nce gelmitim."

Langdon armt. "Ama Rosslyn'in adn bile duymadn sylemitin."

"Duymamtm..." Emin olamayan bir ifadeyle, gzleriyle mabedi tarad. "Bykbabam

ok kkken beni buraya getirmi olmal. Bilmiyorum. Tandk geliyor." eriyi


incelerken,

daha emin bir ifadeyle ban sallamaya balamt. "Evet." Mabedin n ksmm
gsterdi. "ki

stun... bunlar grmtm."


Langdon mabedin dier tarafnda titizlikle oyulmu iki stuna bakt. Gnn son klar

bat tarafndaki pencereden krmzms bir renkle szlrken, stunlarn ilemeleri alev
alm

gibi grnyordu. Aslnda sunan olmas gereken yerde duran iki stun, uyumsuz garip
bir

iftti. Sol taraftaki stun ok basit, dik izgilerle bezenmiken, sa taraftaki stunun
ssl,

devaml dnen spiral hatlar vard.

Sophie onlara doru yrmeye balamt. Langdon, onun peinden gitti. Stunlarn

yanna geldiklerinde Sophie hayretle ban sallyordu. "Evet, bunlar grdme


eminim."

Langdon, "Grdnden phe etmiyorum," dedi. "Ama burada olmalar gerekmez."

Sophie, ona dnd. "Ne demek istiyorsun?"

"Bu iki stun, tarihte en ok kopyalanan mimari yaplardr. Tm dnyada kopyalar var."

"Rosslyn'in kopyalan m?" Sophie kukulu grnyordu.

"Hayr. Stunlarn kopyalan. Daha nce sana Rosslyn'in kendisinin, Sleyman


Mabedi'nin

bir kopyas olduunu sylediimi hatrlyor musun? Bu iki stun, Sleyman Mabedi'nin
n

tarafnda duran iki stunun tpatp kopyalan." Langdon sol taraftaki stunu iaret etti.
"Buna

Boaz denir... ya da Duvarc Stunu. Dierinin ismi Jachin'dir ...ya da rak Stunu."
Durdu.

"Aslna bakarsan dnyadaki tm Mason tapnaklarnda bunun gibi iki stun vardr."

Langdon, ona daha nce, Tapnaklar'n modern Mason cemiyetleriyle olan gl tarihi

balarn anlatmt. En nemli dereceleri olan rak Farmasonlar, Kalfa Farmasonlar


ve Usta

Farmasonlar, Tapnaklar'dan kalma deyilerdi. Sophie'nin bykbabasnn son iiri,

Rosslyn'i artistik becerileriyle donatan Usta Mason'lardan bahsediyordu. Ayrca


Rosslyn'in

yldz ve gezegen sslemeleriyle dolu tavanna da deinmiti.

Hl stunlara bakmakta olan Sophie, "Daha nce hibir Mason tapna grmemitim,"

dedi. "Bunlar burada grdme memnunum." Yeniden gzlerini apele evirerek,


hafzasn

canlandracak bir ey aryormu gibi etrafna bakt.

imdi son kalan ziyaretiler de ayrlyorlard ve gen gzetmen apelin kar tarafndan

ho bir tebessmle onlara doru yryordu. Yirmili yalarnn sonunda, skoya


ivesiyle

konuan, ak san sal yakkl bir erkekti. "Kapatmak zereyim. Aradnz


bulmanza

yardmc olabilir miyim?"

Kutsal Kse'ye ne dersin, demek istedi Langdon.

Sophie ani bir ilhamla, "ifre," diye atld. "Burada bir ifre var!"
Gzetmen onun duyduu heyecandan memnun olmua benziyordu. "Evet efendim, var."

Sophie sa taraftaki duvara dnerek, 'Tavanda yazyor," dedi. "uralarda... bir


yerlerde."

Adam glmsedi. "Grdm kadaryla Rosslyn'e ilk geliiniz deil."

ifre, diye dnd Langdon. Bu bilgiyi unutmutu. Rosslyn'in saysz gizemleri


arasnda,

yzlerce ta blokun knt yapt, ok fasetal bir yzeyden aa uzanan kemerli bir
geit de
vard. zerine sembol ilenmi her bir blok, anlalmaz bir dzende bir ifre
oluturacak

ekilde, rast gele yerletirilmiti. Kimileri, bu ifrenin, apelin altndaki mahzene giri
yolunu

akladna inanyordu. Bazlar ise gerek Kse efsanesini anlattna. nemi yoktu...

kriptograflar, yzyllardr anlamn deifre etmeye alyorlard. Rosslyn Vakf, gizli


anlam

zen kiiye cmert bir dl vereceini aklamt ama ifre gnmze kadar
zlememiti.

"Size gstermekten memnuniyet..."

Gzetmenin sesi geride kald.

Transa gemi bir halde, kemerli geide doru tek bana ilerleyen Sophie, ilk ifrem,
diye

dnd. Gl aac kutuyu Langdon'a verdikten sonra Kutsal Kse, Sion Tarikat ve
nceki

gnn esrarn unutmu gibiydi. ifreli tavann altna gelip, bann stndeki
sembolleri

grdnde hatralar canlanmaya balamt. Buraya yapt ilk ziyareti hatrlyordu ve

hatralar onda beklenmedik bir znt yaratmt.

Kk bir kzd... ailesinin lmnn stnden bir yl kadar gemiti. Bykbabas ksa

bir tatil iin onu skoya'ya getirmiti. Paris'e dnmeden nce Rosslyn apeli'ni
grmeye
gelmilerdi. Akamn ge saatleriydi ve apel kapanmak zereydi. Ama onlar hl
ierideydi.

Kendini yorgun hisseden Sophie, "Eve dnebilir miyiz, Grand-pre?" diye yalvarmt.

"Yaknda hayatm, ok yaknda." Melankolik bir sesi vard. "Burada yapmam gereken
son

bir ey var. Arabada beklemeye ne dersin?" "Yine sadece byklere zg bir ey mi

yapacaksn?" Ban sallamt. "abuk olacam. Sz veriyorum." "Kemerli geit


ifresini

yeniden deneyebilir miyim? ok elenceliydi.

"Bilmiyorum. Ben darda olacam. Burada tek bana korkmaz msn."

"Elbette hayr!" diyerek fkelenmiti. "Hava henz kararmad bile!"

Bykbabas glmsemiti. "Peki o zaman." Sophie'yi daha ne gsterdii kemerli


geide

kadar gtrmt.

Sophie hemen ta zemine srtst yatarak, bann stndeki cam paralarna bakmaya

balamt. "Bu ifreyi sen dnmeden zeceim!"

"Yar yapalm o zaman." Eilip, onu alnndan pm ve yan tarafta ki kapya doru

yrmt. "Ben darda olacam. Kapy ak brakyorum. Bana ihtiyacn olursa


seslen."

Kapdan kp, akamn zayf klarna yrmt.


Sophie baklarn

ifreye dikerek orada yatmt. Gzleri uykuluydu. Semboller birka

dakika sonra birbirine karmt. Sonra da yok olmulard.

Sophie uyandnda, yer ona ok souk gelmiti.

"Grand-pre?"

Cevap veren yoktu. Ayaa kalkarak, stn silkeledi. Yan taraftaki kap akt. Akam

karanl bastryordu. Darya ktnda, bykbabasn kilisenin tam arkasndaki ta


bir

evin verandasnda durduunu grd. Bykbabas, tel kapnn ardndan belli belirsiz

seilebilen biriyle konuuyordu.

" Grand-pre??" diye seslenmiti.

Bykbabas arkasn dnerek ona el sallam ve biraz daha beklemesini iaret etmiti.

Ardndan, ierideki kiiye son szlerini syleyerek, kapya doru bir pck
gndermiti.

Sophie'nin yanna vardnda gzleri yalarla dolmutu.

"Neden alyorsun Grand-pre??"

Sophie'yi kaldrp, skca kucaklamt. "Oh Sophie, sen ve ben bu yl pek ok kiiye
veda

ettik. Bu ok zor."
Sophie kazay, annesine, babasna, bykannesine ve bebek yataki erkek kardeine
veda

ediini dnmt. "Baka birine mi veda ediyordun?"

Sesi duygularla titrerken, "ok sevdiim bir dostuma," diye cevap vermiti, "Ve
korkarm

o kadn uzun sre bir daha gremeyeceim."


Gzetmen ile yan yana duran Langdon apel duvarlarn incelerken, bir kmaza

gireceklerinden endieleniyordu. Sophie ifreye bakmak zere gitmi ve grne gre


artk

hi yardm olmayacak Kse haritasn ieren gl aac kutuyla Langdon' ba baa


brakmt.

Saunire'in iiri Rosslyn'inden aka bahsettii halde, Langdon geldiklerinden beri ne

yapacaklarn bilemiyordu. iir, "bak ve kadehten" sz ediyordu ama Langdon onlar


hibir

yerde gremiyordu.

Kutsal Kse Roslin'in altnda

Bak ve kadeh bekidir ona

Langdon bir kez daha bu gizemin henz aklanmam bir yan olduunu hissediyordu.

Gzetmen, Langdonn elindeki gl aac kutuya bakarak, "nsanlarn zeline girmekten

nefret ederim ama," dedi. "Bunu nereden aldnz... sorabilir miyim?"

Langdon yorgun bir kahkaha att. "Bu gerekten ok uzun bir hikaye."

Gzlerini bir kez daha kutuya eviren gen adam tereddt etti. "Bu ok garip

bykannemde de bunun tpatp ei bir kutu var, bir mcevher kutusu. Ayn

ekilde cilalanm

gl aac, ayn gl kabartmas hatta menteeleri bile ayn."


Langdon, gen adamn yanldna emindi. Eer dnyada ei benzeri olmayan bir kutu

varsa, o da buydu... tarikatn kilit ta iin zel imal edilmi bu kutu. "ki kutu birbirine

benzeyebilir ama..."

Yan taraftaki kapnn arpmasyla, her ikisi de baklarn o yne evirdi. Sophie tek

kelime etmeden dar kmt ve yaknlardaki ta eve doru kayalklarda yryordu.

Langdon, onun arkasndan bakakald. Nereye gidiyor? Binaya girdiklerinden beri garip

davranyordu. Gzetmene dnd. "Bu evin ne olduunu biliyor musunuz?"

Sophie'nin oraya gitmesine arm olan gen adam ban sallad. "Oras

apelin

rektrldr. apel mdr orada yaar. Ayn zamanda Rosslyn Vakf'nn bakandr."

Durdu. "Ve benim bykannemdir."

"Bykanneniz Rosslyn Vakf'nn bakan m?"

Gen adam ban sallad. "Onunla birlikte rektrlkte yayorum. apeli idare etmesine

yardm edip, tur rehberlii yapyorum." Omuzlarn silkti. "Hayatm boyunca burada
yaadm.

Bykannem beni o evde bytt."

Sophie iin endielenen Langdon, seslenmek iin apelin kapsna doru yrd. Yan
yola

geldiinde durdu. Gen adamn syledii bir eyin yeni farkna varmt.
Beni bykannem bytt.

Langdon nce kayalklarda yryen Sophie'ye, sonra elindeki gl aac kutuya bakt.

"mknsz." Langdon yavaa yeniden gen adama dnd. "Bykannenizde bunun gibi
bir

kutu olduunu sylediniz deil mi?"

'Tpatp ayn."

"Onu nereden alm?"

"Bykbabam onun iin yapm. Ben henz bir bebekken lm ama bykannem hl

ondan bahseder. Elleriyle harikalar yarattn syler. Her eyi yapabilirmi."

Langdon hayal edilmesi imknsz balantlarn ortaya ktm hissediyordu. "Sizi

bykannenizin byttn sylyorsunuz. Ailenize ne olduunu sormamn sakncas


var

m?"

Gen adam arm gibi grnyordu. "Ben kkken lmler." Durdu.


"Bykbabamla

ayn gn."

Langdon'n kalbi teklemiti. "Bir araba kazasnda m?"

Gzetmen, zeytin yeili gzlerindeki hayret ifadesiyle geri ekildi. "Evet, bir araba
kazas.

Btn ailem o gn ld. Bykbabam, ailemi ve..." Gzlerini kapya evirerek durdu.

Langdon, "Ve kz kardeinizi," dedi.


Kayalklarn stndeki ta ev, tpk Sophie'nin hatrlad gibiydi. Akam karanl

kyordu, evin scak ve davetkr bir havas vard. Kapnn ak kafeslerinden dar
ekmek

kokusu yaylyor ve pencerelerde altn rengi bir k parlyordu. Sophie yaklarken


ieriden

gelen hkrk seslerini duydu.

Tel kapdan ieri baktnda, koridorda yal bir kadnn alamakta olduunu grd.

Kadnn uzun, gr, gm rengi salar onun hafzasndaki anlan canlandrmt. Sophie

kendisinin o yne doru ekildiini hissederek, verandann merdivenlerine admn att.


Yal

kadn bir adamn ereveli fotorafna sarlm sevgi dolu bir. zntyle parmaklarn
adamn

yznde gezdiriyordu.

Bu, Sophie'nin ok yakndan tand bir yzd.

Grand-pre?

Kadn dn gece, bykbabasnn zc lm haberini alm olmalyd.

Sophie'nin ayann altndaki tahtalardan biri gcrdaynca kadn yavaa dnd ve

zntl gzleri Sophie'yle karlat. Sophie kap gitmek istedi ama olduu yerde
akl

kalmt. Fotoraf brakp kapya doru yaklarken, kadn ateli gzlerini hi


krpmamt.
ki kadn ince telin arkasndan birbirlerine bakncaya kadar sanki bir sonsuzluk
yaanmt.

Ardndan, kabaran bir okyanus dalgas gibi kadnn grnts belirsizlikten...


inanmaya...

umuda... ve sonunda neeye dnmt.

Kadn kapy iterek at ve dar kt. Sophie'nin oka uram yzn yumuak
ellerinin

arasna ald. "Oh, benim sevgili yavrum... haline bak!"

Sophie, onu hatrlayamad halde, bu kadnn kim olduunu biliyordu. Konumaya


alt

ama nefes bile alamyordu.

Kadn, onun alnn pp, hkrarak alarken, "Sophie," dedi.

Sophie ancak fslt halinde konuabiliyordu. "Ama... Grand-pre senin..."

"Biliyorum," Kadn nazik ellerini Sophie'nin omuzlarna koydu ve ona tandk gzlerle

bakt. "Bykbaban ve ben ok fazla ey sylemek zorunda kaldk. Doru olduunu

dndmz eyi yaptk. ok zgnm. Bu senin kendi gvenliin iindi prenses."

Sophie, onun son szlerini duyduunda aklna hemen, onu yllarca prenses diye aran

bykbabas geldi. imdi bykbabasnn sesi Rosslyn'in eski talarnda yanklanyor,

topran stne konarak, aadaki bilinmeyen boluklarda nlyor gibiydi.

Kollarn Sophie'ye dolayan kadnn gzyalar daha hzl akyordu. "Bykbaban sana
her

eyi anlatmay ylesine ok istedi ki. Ama ikinizin aras pek iyi deildi. ok urat.

Aklanacak ok ey var. Aklanmas gereken o kadar ok ey var ki." Sophie'nin


alnn bir

kez daha pt. "Artk sr yok prenses. Ailen hakkndaki gerei renmenin zaman
geldi."

Gen gzetmen gzlerindeki umut ltsyla baheden hzla koarak gelirken, gzyalar

iinde birbirlerine sarlan Sophie ile bykannesi, verandann merdivenlerinde


oturuyorlard.

"Sophie?"

Sophie gzyalaryla ayaa kalkarak ban sallad. Gen adamn yzn tanmyordu
ama

kucaklarken, damarlarnda dolaan kann gcn hissedebiliyordu... artk ortak


olduunu

anlad kann.

Langdon, onlara katlmak zere imenlerden yrrken, Sophie daha dn kendisini

dnyada yapayalnz hissettiine inanamyordu. Ve imdi, bir ekilde bu yabana yerde,


fazla

tanmad kiinin eliinde, sonunda kendini evinde hissediyordu.


105

Rosslyn'de akam olmutu.

Ta evin verandasnda tek bana ayakta duran Robert Langdon arkasndaki tel kapdan

gelen kahkaha ve birbirlerine kavumann getirdii mutluluk seslerinin tadn


karyordu.

Elinde tuttuu Brezilya kahvesi ile dolu fincan yorgunluunu alrken, bu dinlencenin
fazla

srmeyeceini biliyordu. Artk vcudu dayanamayacak kadar bitkin dmt.

Arkasndan gelen bir ses, "Dar ok sessiz ktnz," dedi.

Arkasn dnd. Salar akamn klaryla prldayan, Sophie'nin bykannesi dar

kmt. smi, en azndan son yirmi sekiz yldr Marie Chauvel idi.

Langdon yorgun bir ifadeyle tebessm etti. "Ailenizi biraz ba baa brakmak istedim."

Pencereden baknca Sophie'nin erkek kardeiyle konumakta olduunu grd.

Marie gelip, yannda durdu. "Bay Langdon, Jacques'in ldrldn ilk duyduumda

Sophie'nin gvenlii konusunda dehete dmtm. Hayatm boyunca, bu akam onu

kapmn nnde grmek kadar rahatlatan bir ey olmad. Size ne kadar teekkr etsem
azdr."

Langdon nasl cevap vereceim bilemiyordu. Sophie ile bykannesine zel


konumalarn teklif etmi olmasna karn, Marie, onun da gelip dinlemesini istemiti.
Eimin

size gvendii belli Bay Langdon, ben de yle yapacam.

Bylece Langdon, Sophie'nin yannda kalm ve Marie'nin, ailesi hakknda Sophie'ye

anlattklarn! sessiz bir aknlk iinde dinlemiti. Her ikisinin de Merovingian


ailelerinden

olmas inanlmazd Magdalal Meryem ve sa Mesih'in torunlar. Sophie'nin ailesi ve


atalar,

korunmak amacyla soyadlarn Plantard ve Saint-Clair olarak deitirmilerdi. Onlarn

ocuklar bu kanbann dorudan vrisleriydiler ve bu yzden tarikat tarafndan


dikkatle

korunmulard. Sophie'nin ailesi sebebi belirsiz bir araba kazasnda ldnde, tarikat
asil

soyun kimliinin kefedilmesinden korkmutu.

Marie acyla titreyen bir sesle, "Bykbaban ve ben," diye aklad. "O telefonu

aldmzda derhal bir karar vermek zorundaydk. Ailenin arabas nehirde bulunmutu."

Gzlerindeki yalan kurulad. "Altmz siz iki torunumuz da dahil o gece ayn arabada
seyahat

edecektik. Son anda planlarmz deitirmitik, annen ve baban arabada yalnzdlar.


Kazay

duyduumuzda Jacques ve benim gerekte olanlar bilmemizin imkn yoktu... ya da


bunun

gerekten bir kaza olup olmadn." Marie, Sophie'ye bakt. "Torunlarmz korumamz

gerektiini biliyorduk ve en iyisi olduunu dndmz eyi yaptk. Jacques polise


benim
ve erkek kardeinin de o arabada olduumuzu syledi... ikimizin cesedi akntya
kaplm

olmalyd. Daha sonra erkek kardeinle ben tarikatla birlikte saklandk. nl bir kii

olduundan Jacques saklanmak gibi bir lkse sahip deildi. ocuklardan byk olan

Sophie'nin Paris'te kalp Jacques tarafndan yetitirilmesi daha mantklyd, tarikatn


kalbine

ve korumasna daha yakn olarak." Sesi fsltya dnmt. "Yapmamz gereken en zor
ey,

aileyi blmekti. Jacques ile ben birbirimizi nadiren grdk, tabii en gizli toplantlarda...

tarikatn korumas altnda. Kardeliin sadk kald baz trenler vardr."

Langdon hikyenin daha derinlere gideceini, fakat geri kalann duymamas gerektiini

hissetmiti. Bu yzden dar kmt. imdi Rosslyn'in sivri tepelerine bakarken, onun

zlmemi srrn dnmekten kendini alamyordu. Kse gerekten burada Rosslyn'de


mi?

Eer yleyse, Saunire'in iirinde bahsettii bak ve kadeh neredeler?

Langdon'n elini iaret eden Marie, "Onu ben alrm," dedi.

"Oh, teekkrler." Langdon boalan kahve fincann geri uzatt.

Marie, ona bakt. "Dier elinizdekinden bahsediyordum Bay Langdon."

Baklarn indiren Langdon, Saunire'in papirsn tuttuunu fark etti. Daha nce
gzden

kard bir eyi grmek umuduyla onu yeniden kripteksin iinden karmt. "Elbette,
affedersiniz."
Marie kd alrken neeli grnyordu. "Paris'te, bu gl aac, kutunun geri
dndn

grmekten son derece memnun olacan bildiim bir bankac var. Andr Vernet,
Jacques'in

ok yakn bir arkadayd ve Jacques, ona son derece gveniyordu. Andr, Jacques'in bu

kutunun korunmas ricasn yerine getirmek iin her eyi yapard."

Buna beni vurmak da dahil, diye dnen Langdon, adamcazn burnunu krm

olabileceini hatrlayarak, bu konuya deinmemeye karar verdi. Langdon Paris'i

dndnde aklna ayn gece ldrlen dier snchaux gelmiti. "Peki ya tarikat?

imdi ne olacak?"

"arklar dnmeye balad bile Bay Langdon. Kardelik yzyllardr ayakta, bunu da

atlatacaktr. st kademeye gemek ve yeniden yaplanmak iin srada bekleyenler var."

Langdon gece boyunca Sophie'nin bykannesinin tarikat faaliyetleriyle yakn balan

olduundan phelenmiti. Her eyden nce, tarikatn her zaman kadn yeleri olmutu.
Drt

Byk stat kadnd. Snchaux'lar geleneksel olarak erkeklerden muhafzlar-


seiliyordu

ama tarikatta kadnlarn daha yce bir stats vard ve herhangi bir kademeden en st

kademeye geebilirlerdi.

Langdon, Leigh Teabing'i ve Westminster Manastr'n dnd. Aradan yllar gemi


gibi
geliyordu. "Kilise einize Zamann Sonu geldiinde Sangreal Belgeleri'ni aklamamas

yolunda bask yapyor muydu?"

"Aman Tanrm hayr. Zamann Sonu paranoyak zihinlerin uydurmas. Tarikat

retilerinde, Kse'nin aklanmas gereken tarihe deinen hibir ey yoktur. Tam


aksine,

tarikat her zaman Kse'nin asla aklanmamas gerektiine inanmtr."

Langdon armt. "Asla m?"

"Ruhlarmz ayakta tutan gizem ve meraktr, Kse'nin kendisi deil. Kse'nin gzellii

onun semavi doasndadr." Marie Chauvel imdi Rosslyn'e bakyordu. "Bazlar iin
Kse,

onlara sonsuz hayat getirecek olan kadehtir. Bazlar iin ise, kayp belgelerin ve gizli
tarihin

aray. Ve pek oklar iin sanrm Kutsal Kse sadece muhteem bir fikirdir...
gnmzn

kaos iindeki dnyasnda bile bizlere ilham verecek ulalmaz bir hazine."

"Peki ama Sangreal Belgeleri gizli kalrsa, Magdalal Meryem hikyesi sonsuza dek yok

olmayacak m?"

"yle mi olacak? Etrafnza bakn. Onun hikyesi resimde, mzikte ve kitaplarda

anlatlyor. Her gn biraz daha fazla. Sarka sallanyor, Tarihimizin tehlikelerini


anlamaya

balyoruz... ve ykc yollarmz. Kutsal diiyi yeniden canlandrmamz gerektiinin


farkna
varyoruz," Durdu. "Kutsal dii sembolleri hakknda bir aratrma yazdnz
sylemitiniz,

yle deil mi?"

"Evet."

Glmsedi. "Onu bitirin Bay Langdon. Onun arksn syleyin, Dnyann modern

ozanlara ihtiyac var."

Verdii mesajn zerinde yaratt arl hisseden Langdon sustu. lerideki ak


arazide

ay, aalarn stnde ykseliyordu. Gzlerini Rosslyn'e eviren Langdon, onun srrn

renmek iin ocuksu bir heves duydu. Sorma, dedi kendi kendine. Zaman uygun
deil.

Marie'nin elindeki papirse, sonra da Rosslyn'e bakt.

Neeli grnen Marie, "Soruyu sorun Bay Langdon," dedi. "Doruyu duymay hak

ettiniz."

Langdon yznn kzardn hissetti.

"Kse'nin burada, Rosslyn'de olup olmadn bilmek istiyorsunuz."

"Bana syleyebilir misiniz?"

Marie fkelenmi gibi iini ekti. "u insanlar neden Kse'nin huzur iinde yatmasna
izin
vermiyorlar?" Sonra gld, elendii belli oluyordu. "Neden burada olduunu

dnyorsunuz?"
Langdon, onun elindeki papirs iaret etti, "Einizin iiri aka Rosslyn'den
bahsediyor

ama bir de Kse'ye bekilik eden bak ile kadeh var. Orada bak ve kadeh
sembollerini

gremedim."

Marie, "Bak ve kadeh mi?" diye sordu. "Tam olarak neye benziyorlar?"

Langdon, onun kendisiyle dalga getiini anlamt ama oyuna katlarak, sembolleri

abucak tasvir etti.

Marie'nin yznden belli belirsiz bir hatrlama ifadesi geti. "Ah, evet, elbette. Bak,

erkek olan her eyi temsil eder. u ekilde iziliyor, yle deil mi?" aret parman

kullanarak, avu iine bir ekil izdi.

"Evet," dedi Langdon. Marie, eklin daha az kullanlan kapal biimini izmiti ama

Langdon semboln her iki kullanln da nceden grmt.

Yine avu iine izerek, "Ve tersi ise," dedi. "Diiyi temsil eden kadeh."

"Doru," dedi Langdon.

"Ve siz bana burada, Rossilyn apeli'nde var olan yzlerce sembol arasnda bu iki
eklin
yer almadn sylyorsunuz, yle mi?"

"Onlar grmedim."

"Peki ben size gsterirsem, uyuyabilecek misiniz?"

Langdon cevap vermeye frsat bulamadan, Marie Chauvel verandadan indi ve apele

doru yrmeye balad. Langdon, onun arkasndan koturdu. Eski binaya girdiklerinde,

Marie klar at ve mabedin ortasnda, yerde duran sembol gsterdi. "te burada
Bay

Langdon. Bak ve kadeh."

Langdon anm zemine bakt. Botu. "Burada hibir ey..."

ini eken Marie, apelin o nl anm yolu zerinde adm atmaya balad.
Langdonn

akamst grd ziyaretilerin yrd ayn yolda. Gzleri dev semboln farkna

vardnda, hl bir ey anlamyordu. "Ama bu Davut'un..."

Langdon sonunda hayrete derek anladnda, konumay kesti.

Bak ve kadeh.

Birbirinin iine gemi.

Davut'un yldz... erkek ile diinin mkemmel birleimi... Sleyman'n Mhr... erkek
ile
dii ilahlarn Yahweh ile Shekinah oturduuna inanlan Kudslakdas'n iareti.

Langdon syleyeceklerini toparlayabilmek iin bir dakikaya ihtiyac vard. "iir buray,

Rosslyni gsteriyor. Kesinlikle. Mkemmel bir biimde."

Sophie glmsedi. "yle grnyor."

Aklna gelenler tylerini rpertmiti. "Demek ki Kutsal Kse altmzdaki mahzende,


yle

mi?"

Marie gld. "Sadece ruhu. Tarikatn en eski vazifelerinden biri de Kse'yi, sonsuza dek

huzur iinde yataca anavatan Fransa'ya geri gtrmekti. Onun gvenliini korumak
iin
yzyllar boyunca bir lkeden dierine tadlar. Bu erefini zedeliyordu. Byk stat

olduunda Jacques'n grevi, onu Fransa'ya geri getirip, kralieye uygun bir dinlenme
yeri

ina ederek erefini onarmakt."

"Peki bunu baard m?"

imdi yz ciddilemiti. "Bay Langdon, bu gece benim iin yaptklarnz gz nnde

bulundurarak, Rosslyn Vakf'nn bakan olarak, size Kse'nin artk burada olmadn

syleyebilirim."

Langdon srar etmeye kararlyd. "Ama kilit ta, Kutsal Kse'nin imdi sakl olduu

yerden bahsetmeli. Neden Rosslyni iaret etsin?"

"Belki de okuduunuzdan yanl anlam kartyorsunuzdur. Unutmayn, Kse yanltc

olabilir. Merhum eimin olduu gibi."

"Ama daha ne kadar ak olabilir ki?" diye sordu. "Bak ve kadehle iaretlenmi bir

yeralt mahzeninin stnde duruyoruz, Usta Masonlarn sanatyla sslenmi, yldzl bir

tavann altndayz. Her ey Rosslyni anlatyor."

"Pekl, u gizemli iire bir bakaym." Papirs aarak, iiri yksek sesle okudu.

Kutsal Kse Roslin'in altnda


Bak ve kadeh bekidir ona

aheserler ssler yatan

Seyrederken yldzl semay

Okumay bitirdikten sonra, yzne bilmi bir tebessm oturmas biraz zamann almt.

"Aah, Jacques."

Langdon mitle onu seyrediyordu. "Bunu anlyor musunuz?"

"apelin yerinde de ahit olduunuz gibi Bay Langdon, basit eyleri grmenin pek ok

yolu vardr."

Langdon anlamak iin kendini zorlad. Jacques Saunire ile ilgili her eyin ift anlam
var

gibiydi ve Langdon daha tesini gremiyordu.

Marie yorgunlukla esnedi. "Bay Langdon, size bir itirafta bulunacam. Kse'nin u an

bulunduu yeri hi grmedim. Ama elbette, son derece nfuzlu bir erkekle evliydim... ve

kadnlk igdlerim kuvvetlidir." Langdon konumak zereyken Marie devam etti.


"Bunca

emein ardndan, Rosslyn'den gerek cevaplarla ayrlamayacak olmanza gerekten


zgnm.

Ama bir ey bana, sonunda aradnz bulacanz sylyor. Bir gn anlayacaksnz."

Glmsedi. "Bu gerekletiinde, srr saklayabileceiniz konusunda size, herkesten


daha
fazla gveniyorum."

Kapya gelen birinin sesi duyuldu. "Her ikiniz de yok oldunuz," dedi Sophie.

Kapda duran Sophie'ye doru yryen bykannesi, "Gitmek zereydim," dedi. "yi

geceler, prenses." Sophie'nin alnn pt. "Bay Langdon' ge vakitlere kadar ayakta
tutma."

Langdon ile Sophie, bykannesinin ta eve doru yrmesini seyrettiler. Sophie,

Langdon'a dndnde, gzleri duyguluydu. "Tam olarak beklediim son bu deildi."

ki kii olduk, diye dnd Langdon. Sophie'nin duygularna yenik dtn

grebiliyordu. Bu akam ald haberler, tm hayatn deitirmiti. "yi misin?


Kabullenmesi

zor bir durum."

Sophie sessizce glmsedi. "Bir ailem var. e buradan balayacam. Kim olduumuz
ve

nereden geldiimiz biraz vakit alacak."

Langdon sessizliini bozmad.

Sophie, "Bu geceden sonra da bizimle kalacak msn?" diye sordu. "En azndan birka
gn

iin."

Bundan daha fazlasn istemeyen Langdon iini ekti. "Burada ailenle biraz ba baa
kalman gerek Sophie. Sabah Paris'e geri dnyorum."
Hayal krklna uram, fakat yaplmas gerekenin bu olduunu biliyormu gibi

grnyordu. Bir sre her ikisi de konumad. Sonunda Sophie uzanarak onun elini tuttu
ve

apelden dar kard. Kayalklardaki kk bir kntya doru yrdler. nlerinde


uzanan

skoya kr manzaras, aralanan bulutlarn arasndan szan ay yla kaplanmt. Elele

tutuarak, zerlerine ken yorgunluun verdii sessizlik iinde durdular.

imdi yldzlar parlamaya balamt ama dou tarafndaki bir nokta hepsinden daha

parlakt. Onu grnce Langdon glmsedi. Bu Vens't. Eski tanra, sabit ve sabrl

yla

gkyznde parlyordu.

Akam serinlemeye balamt, aadaki ovalardan souk bir rzgr esiyordu. Bir sre

sonra Langdon, Sophie'ye bakt. Gzlerini kapatmt, dudaklarnda halinden memnun


bir

glmseme vard. Langdon kendi gzlerinin arlamaya baladn hissedebiliyordu.

stemeden onun elini skt. "Sophie?"

Sophie gzlerini yavaa aarak ona dnd. Yz ay nda ok gzel grnyordu.

Uykulu bir ifadeyle ona glmsedi. "Merhaba."

Langdon, Paris'e onsuz dnecei iin beklenmedik bir znt duyduunu fark etti. "Sen

uyanmadan gitmi olabilirim." Durdu, boaznda bir yumru dmlenmiti. "zgnm,


bu

eyde pek iyi deilim..."

Sophie uzanarak, yumuak elini onun yzne gtrd. Sonra ne doru eilerek,

yanandan hafife pt. "Seni bir daha ne zaman grebilirim?"

Onun gzlerinde kaybolan Langdon'n bir an iin ba dnd. "Ne zaman m?" Durdu,

ayn

eyi kendisinin de ne kadar istediini acaba biliyor mu, diye dnd. "ey, aslnda

gelecek hafta Floransa'da bir konferans vereceim. Bir hafta kadar orada olacam ve
yapacak

fazla iim olmayacak."

"Bu bir davet mi?"

"Lks iinde yaayacaz. Bana Brunelleschi'de bir oda ayrdlar."

Sophie muzip bir edayla glmsedi. "ok ey bekliyorsunuz Bay Langdon."

Kulaa nasl geldiini anladnda laf evirmeye alt. "Ben aslnda ey demek..."

"Sizinle Floransa'da bulumak kadar ok istediim bir ey olamaz Bay Langdon. Ama
bir

artm var." Ciddi bir tonla konumaya balad. "Mze yok, kilise yok, mezar yok, sanat
yok,

kutsal emanet yok."


"Floransa'da m? Bir hafta boyunca m? Yapacak baka bir ey yok."

Sophie uzanarak onu bir kez daha pt, bu kez dudaklarndan. Vcutlar bir araya geldi,

nce nazike, sonra tamamen. Sophie kendini geri ektiinde, gzleri umut doluydu.

"Evet," diyebildi Langdon. "Bu bir randevu."


Sonu

Robert Langdon srayarak uyand. Rya gryordu. Yatann yannda duran bornozun

stnde HOTEL RITZ PARS armas iliydi. Stor perdelerin arasndan szlen lo

grd. Akam karanl m seher vakti mi, diye dnd.

Langdon'n vcudu scak ve halinden olduka memnundu. Son iki gndr uykusuzluun

acsn kartyordu. Yatakta yavaa dorulduunda, onu neyin uyandrdn fark etti...
u

garip dnce. Gnlerdir bir bilgi yamurunu zmlemeye alyordu ama imdi daha
nce

hi dnmedii bir eyin zerine younlamt.

Olabilir mi?

Uzun sre kprdamadan durdu.

Yataktan karak, mermer dua ilerledi. ine girdiinde, gl fskiyelerden fkran su

omuzlarna masaj yapt. Ama aklndaki dnce onu hl bylyordu.

mknsz.

Langdon yirmi dakika sonra Ritz Otel'den Vendme Meydan'na kmt. Akam olmak

zereydi. Gnlerce uyumak, geceyle gndz birbirine kartrmasna neden olmutu...


bununla birlikte akl tuhaf bir ekilde bandayd. Dncelerinden arnmak iin otel
lobisinde

durup bir stl kahve imeye kendi kendine sz vermiti ama bacaklar onu doruca n

kapya, canlanmaya balayan Paris akamna tamlard.

Rue des Petits Champs'dan douya yryen Langdon giderek heyecanlanyordu. Rue

Richelieu'den, Palais Royal bahelerinden gelen yasemin kokularnn havay yumuatt

gneye dnd.

Aradn grnceye kadar gneye doru yrmeye devam etti. Cilal siyah mermerden

yaplm,.prl prl parlayan nl srakemer. zerine giderek, ayaklarnn altndaki


yzeyi

gzleriyle tarad. Birka saniye sonra, orada olduunu bildii eyi bulmutu...
mkemmel bir

dz izgi oluturacak ekilde yere gmlm bronz madalyonlar. Her bir yuvarlan
ap bir

santimdi ve zerlerine N ile S harfleri ilenmiti.

Nord. Sud.

Madalyonlarn oluturduu dz izgiyi gzleriyle takip ederek gneye dnd. zleri


takip

ederek yeniden hareketlendi, yrrken kaldrma bakyordu. Comedie-Franaise'nin


kesine

geldiinde, ayann altnda baka bir bronz madalyon belirdi. Evet!


Langdon yllar nce Paris sokaklarnn bu bronz iaretlerden 135'iyle donatldn

renmiti. ehrin kuzey-gney ekseni zerinde kaldrmlara, avlulara ve sokaklara

gmlerek yerletirilmilerdi. Bir keresinde izgiyi SacreCoeur'dan balayarak, Seine

zerinden kuzeye doru takip etmi ve sonunda Paris Rasathanesi'ne varmt. te orada

izledii kutsal yolun nemini kefetmiti.

Dnyann orijinal balang meridyeni.

Dnyann ilk sfr boylam.

Paris'in eski Gl izgisi

imdi Langdon Rue de Rivol'de koutururken, var noktasnn uzanabilecei kadar

yaknda olduunu hissediyordu. Bir bloktan az kalmt.

Kutsal Kse Roslin'in altnda

imdi dalgalar halinde alglamaya balyordu. Saunire'in Roslin kelimesinin eski

okunuunu yazmas... bak ve kadeh... ustalarn eserleriyle ssl mezar.

-Kuzey-Gney.
Saunire bu yzden mi benimle konumas gerektiini dnyordu? Farknda olmadan

gerei tahmin mi etmitim?

Ayaklarnn altndaki Gl izgisi'ni hissederek, onun rehberliini izleyerek, gtrd

yere doru kouyordu. Uzun Richelieu Geidi'ne girdiinde, aklna gelenler yznden

ensesindeki tyler rperdi. Bu tnelin sonunda, en gizemli Paris antlarndan birinin

durduunu biliyordu... 1980'lerde Sfenks'in kendisi, gizli evrelere dahil olduu


fsldanan bir

adam, Francois Mitterand tarafndan smarlanan ve masraflar denen ant. Paris'e


brakt

son miras Langdon birka gn nce ziyaret etmiti.

Baka bir mr.

Langdon son kalan enerjisiyle geitten frlayarak o tandk avluya kt ve durdu. Nefes

nefese kalm bir halde yavaa gzlerini kaldrd ve hayretler iinde nnde duran
parltl

yapya bakt.

Louvre Piramidi.

Karanlkta parlyordu.

Hayranlkla izleyii ksa srd. Sa tarafnda olan eyle daha ok ilgileniyordu.

Dndnde, ayaklarma.yeniden eski Gl izgisi'nin grnmez patikasn takip ettiini


hissetti. Ayaklar onu avludan kararak Carrousel de Louvre'a gtrd... dzgn
itlerle

evrili devasa dairesel imenlik. Tarih ncesi alarda Paris'teki doaya tapma
festivalleri

burada kutlanrd... verimlilii ve tanray kutlamak iin dzenlenen neeli ayinler.

Langdon taflanlar aarak, imenlikli alana girerken, bir baka dnyaya admn attn

hissediyordu. Bu kutsal toprak imdi ehrin en allmadk antlarndan biriyle


iaretlenmiti.

Tam ortada, topraa kristal bir yark gibi dalan camdan yaplm dev ters piramidi
birka gece

nce Louvre'un bodrum katndaki antresinde grmt.

La Pyramide Inverse.

Langdon rkek admlarla kenara kadar yrd ve Louvre'un kehribar rengi kla

aydnlatlm yeralt tesisine bakt. Gzleriyle sadece devasa ters piramide deil, ayn

zamanda onun tam altnda yatan eye bakyordu. Aadaki odann zemininde, en minik

yaplardan biri duruyordu... Langdonn almasnda bahsettii.yap.

Langdon akla hayale gelmeyecek ihtimalin verdii dehetle rpermiti. Baklarn

kaldrp yeniden Louvre'a bakarken, mzenin dev kanatlarnn kendisini kucakladn

hissetti... dnyann en gzel sanat eserleriyle ssl koridorlar.

Da Vinci... Botticelli...
aheserler ssler yatan

Bir kez daha merakla baklarn cama indirerek, aadaki minik yapya bakt.

Oraya inmeliyim!

Adacktan karak, avludan Louvre'un yksek piramit giriine doru koturmaya balad.

Gnn son ziyaretileri mzeden azar azar kyorlard.

Dner kapy iterek ieri giren Langdon, merdivenden piramidin aasna doru inmeye

balad. Havann giderek serinlediini hissedebiliyordu. En alta ulatnda, Louvre'un

avlusunun altndan La Pyramide Inverse'ye doru uzanan uzun tnele girdi.

Tnelin sonunda geni bir odaya ulamt. Tavandan sarkan ters piramit tam nnde

duruyordu... nefes kesici bir V eklindeki cam.

Kadeh.

Langdon gzleriyle aa doru daralan formunu takip ederek, yerden iki metre yukarda

duran ucuna bakt. te onun tam altnda, o minik yap duruyordu.

Minyatr bir piramit. Sadece doksan santim boyundayd. Bu devasa tesiste, kk

boyutlarda ina edilmi tek yap oydu.


Langdon'n almas, Louvre'daki tanra sanat koleksiyonunu anlatmakla beraber, bu

mtevaz piramitten de bahsetmiti. "Minyatr yap, sanki bir buzdann tepesiymi


gibi,

yerden yukar doru knt yapar... aaya gizli bir oda gibi saklanm, piramit
seklindeki

devasa bir mahzenin zirvesi."

Bo antrenin yumuak klaryla aydnlatlm iki piramidin ular birbirlerine


bakyordu.

Gvdeleri mkemmelce yerletirilmiti, ular neredeyse birbirine deiyordu.

Kadeh yukarda. Bak aada.

Bak ve kadeh kaps stnde bekilik eder.

Langdon, Marie Chauvel'in szlerini duyuyordu. Bir gn her eyi anlayacaksn.

Ustalarn eserleriyle evrili eski Gl izgisi'nin altnda duruyordu. Saunire'in

gzetleyebilecei daha iyi bir yer olabilir miydi? imdi artk en sonunda, Byk
stat'n

dizelerinin gerek manasn anlayabiliyordu. Gzlerini gkyzne evirerek, camn


stndeki

yldzlarla dolu geceye bakt.

Altnda uyur yldzl semann


Unutulmu szler, karanlkta hayalet mrltlar gibi yanklanyordu. Kutsal Kse aray,

Magdalal Meryem'in kemikleri nnde diz kme araydr. Dlanan kadnn ayaklan

dibinde dua etmek iin klan bir yolculuktur.

Robert Langdon iinde uyanan ani bir sayg drtsyle dizlerinin stne kt.

Bir an iin bir kadn sesi duyduunu sand... yzyllarn getirdii bilgelik... topran

derinliklerinden yukar doru fsldyordu.

You might also like