Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 263

37

s
a
o>

S
3
<D

(t>
S. BLM FELSEFES
f

1
a

GEREK YAYINB/
SIJ
100 SORUDA BLM FELSEFES
Do. Dr. Cemal Yldrm
B irinci Bask:
N isan 1973

K apak: Said M aden


K apak Basks: Ze Basm evi
Dizgi ve Bask:
Y elken M atbaas
C ilt: Fono Tesisleri
DO. DR. C EM A L YILDIRIM
18

100 SORUDA
BLM FELSEFES

GEREk S yAYINEV
am zn aydn, her eyden nce, bilim in an
lam y e bilimsel dnm enin nitelii zerinde salam
bir anlay kazanm kiidir. B u kitabn amac bu
anlay balca zellikleriyle ortaya koymak, bilimi
bir bilgi yn olarak deil, bir dnme metodu ola
rak aklamaktr. M odern dnyann doru yorum
lanmas, hi phe yok kh en bata bilime dediimiz
karmak fenom enin iy i anlalmasna baldr. K a l
d ki, bilimin kavramsal yapsn inceleme, zihin ei
tim inin ok etkin ve verim li bir olanan salar. Son
yirm i yldan beri, fen retiminde olgusal bilgiden
ok temel kavram ve ilkelere verilen nem, ilenmi,
hazr bilgiyi ezberlem e yerine, bulma, dorulama ve
deerlendirm e gibi dnm e srelerinin n plana
gemesi bu olanan eitsel deerinden ileri gelm ek
tedir.
Felsefe denince genellikle speklatif nitelikte,
hatta bazen sorumsuzca y r t len bir dnme biimi
akla gelir. B u ada felsefe iin doru olmad gi
bi, bilim felsefesi iin hi doru deildir. B ilim felse
fesi, konu ve amacna uygun olarak, eletirisel ve
analitik bir dnm e abasna dayanr. Speklasyo
nun felsefede, hatta bilimde yerini inkr etmemekle
birlikte, ne bilim ne de aslnda felsefe salt speklatif
dzeyde ilerleyem ez. B iri nasl gzlem veya deneyi
son mracaat m ercii olarak kabul etmise, dieri de
ister istemez, mantksal tahlil m etodunun kontrolne
girm ek zorundadr. Kitabm zdaki yaklama bu a
dan baklmas, baz yanl anlamalar nleme bak
mndan nemlidir.
E le alman konularn soyut karakteri ve adim iz
deki term inoloji kem ekelii gznne alnrsa, ya
zarn kitab genel entelektel dzeyde tutma yolun
da karlat glk kolayca takdir edilir. Bununla
beraber, okuyucuyu gereksiz zorlamadan kurtarm ak
iin kullandm z dilin elden geldiince basit, ak
ve akc olmasna allm tr. Ne var ki, bilim felse
fesi. ile ilgili bir kitab, basit bir roman okur gibi oku
may beklemek de hakszlk olur.
B u kitab yazmaya beni ilk tevik eden arkada
m Doent D r. K o rk u t Boratav'a teekkr borlu
yum.

Ankara, ubat 1973 Cemal Yldrm


G R

Soru 1 Bilim felsefesi nedir?

Bilim felsefesin in amac ksaca bilimi anlam aktr, diye


biliriz. mdi bilimi anlamada e itli yaklam lar vardr. B ili
mi tarihsel geliim ini inceleyerek anlamaya alab iliriz.
Gnmzde giderek nem kazanan bilim tarihinin yapmak
istedii budur. B ir baka yaklam , bilim sel faaliyette bulu
nan kiilerin tek, tek ya da grup olarak tadklar nitelikleri
ve iinde bulunduklar sosyal ve kltrel koullan inceleye
rek bilimi anlamaya alm aktr; bir baka deyile, bilimin
oluum ve geliim inde kiise l ve sosyal koullarn etkisine
baklarak bilimi aklam a yoluna gidilir. Psikoloji ve Sosyo
loji bu adan bilim e yaklar.
Bilim e bir de mantk veya fe lse fe asndan baklabilir.
Bu adan bilim hem bir sre hem de bir sonutur. Sonu
olarak bilim dzenli ya da organize bir bilgi btndr. Bil
gilerim iz nerme denilen dilsel ifade biim lerinde yer al
dndan, bu yaklam a gre bilimi anlama bir bakma bu
nerm eleri incelem e, eletirm e ve tahlil etme demektir.
nerm elerin ihtiva ettikleri kavram lar aydnlatma, bu kav
ram lar arasndaki ilikile ri belirlem e, nerme ve kavram
lar mantksal bir ilik i dzeni iinde kapsayan teori veya
benzer sistem leri yap ve ile y i olarak akla kavuturma
bu yaklam n balca zelliini te kil eder. Bu anlamda bi
lim fe lse fe si, bilim in dilsel yapsn tahlil etme, eletirm e
ve aydnlatma abasndan baka bir ey deildir.
Sre olarak bilimi birtakm eylem sel ve zihinsel i
lemlerin bir rgs sayab iliriz. Gzlem, deney, lme gibi
olgu saptama amac gden ilem ler birinci grupta, endk-
tif ve dedktif karm , kavram ve hipotez kurma gibi i
lem ler ikinci grupta yer alan ilem lerin balcalardr. He
men iaret etmeli ki bilim sel srete yer alan ilem leri ey
lemsel ve zihinsel diye ayrmam z kesin olmaktan uzaktr.
Birinci grupta toplanan ilem ler iin daha ok eylem sel
ikinci grupta toplanan ilem ler iin ise daha ok zihinsel
demek doru olur. Gerekten, ne derece eylem sel grnr
se grnsn, hi bir bilim sel lem yoktur k, ayn zaman
da zihinsel olmasn.

Bilim sel sreci tekil eden bu ve benzeri ilem lerin ya


p ve ileyiin i mantksal tahlile tabi tutan bilim fe lse fe si
bilimi anlama abasn balca u iki temel ayrm zerinde
yrtr: (1) Olgu ve teori ili k is i; (2) Bulu ve dorulama
balamlar. Bilim in, sa lt matematik ve formel mantk da
hil, btn dier dnme biim lerinden ayran belirgin zel
lii olgusal oluudur. Dorudan ya da dolayl olgulara ilikin
olmayan hi bir iddia, varsaym veya teori bilim sel olma
niteliini kazanamaz; olgularn dorulamad hi bir ner
me kabul edilemez. te yandan, olgular kendi bana bir ey
ifade etmez, ancak bir hipotez veya teorinin nda bilim
sel incelemee veri niteliini kazanrlar. Kantn deyii ile
kavram sz olgu kr, olguya dayanmayan kavram botur. Bi
lim bu iki unsurun uygun bir birleim ini gerektirir.
kinci ayrm a gelince, bu olgusal ve teorik genelleme
lerin ortaya atlm as ile bunlarn tem ellendirilm esi ilem le
rinin apayr zihinsel srelere dayandn belirtme amac
gtmektedir. lerde daha etrafl greceimiz zere ortaya
atlm bir hipotez ya da teorinin tem ellendirilm esi kural
lar belli, mantksal nitelikte bir ilem dir. Oysa, olgular,
aklayc gte bir hipotez ya da teorinin bulunmas bili
nen hi bir mantk kuralna dayanmayan psikolojik bir olgu
niteliinde grnmektedir.
Bilim fe lsefesin in ama ve konusunu aklam aya al
rken neyle urat kadar neyle uramad da b elirtil
m elidir. Bazen sanldnn tersine ne bilim ve bilimin ret
tikleriyle tutarl bir dnya gr gelitirm ek; ne de bili
min sonularna uygun bir davran ve yaam anlay orta
ya atmak bilim fe lsefesin in grevleri arasnda deildir. Ay
n ekilde, bilim fe lse fe si bilim adamlarnn dnya gr
leri, ya_da alm alarnda dayandklar kiisel varsaym ve
deer yarglar ile de ilgilenm ez. Bilim fe lse fe si, bilimin
mantksal tahlile e lve rili yap ve ileyiin i aklama amac
dnda hi bir iddias olmayan bir dnme biim idir. Ol
gular betimleme ve aklama yoluyla anlama bilime, bili
min mantksal karakterini anlama ise bilim felsefesin e ait
bir grevdir.
BRNC KISIM

BLMN ANLAMI VE KAPSAMI

Bu ksmda drt blm yer almtr. Birinci


blmde, bilimin anlam ve bilimi anlamann
nemi; ikinci blmde bilimin ortak-duyu, din ve
felsefe ile ilikileri; nc blmde, bilim ile
mantk ve matematik gibi formel disiplinlerin
ilikisi; son blmde ise bilim ile dilin ilikisi
zerinde sorular ele alnmtr. Balca ama,
bilim kavramn akla kavuturmak, bilim hak
knda doru, geerli ve toplu bir anlay kazan
drmak olmutur.

I. BLM

BLM NEDR? NEM V E TANIMI

Soru 2 Bilimi anlamann nemi nedir?

Bilim i anlamann nemi nedir, buna neden lzum var


dr? Bu soruya u iki ynden cevap verebiliriz. 1 Bilim in
uygulama sonular yaam am z giderek artan llerde her
cephesinde etkilem ektedir; 2 Bilim sel dnceyi tanma
amz aydn iin bir entelektel zorunluluktur.
Bilim in yaamamz etkileyen uygulama sonular ok
eitlid ir. Her gn kullandmz alet ve m akinelerin bir lis
tesi bile bunlarn hayatmzdaki nemini gstermeye yeter.
Telefon, radyo, tren, uak, otomobil, elektronik hesap ma
kineleri, atom bombas v.b ... bilimin teknolojideki uygula
masndan elde edilen, dnyamz hzla deitiren aralar
dan b alcalardr. Bilim sel yollardan edinilen bilgiler insan
oluna doal evresini kontrol altna alma olanan sala
m ; doa kuvvetlerini kendi yaam n kolaylatrm a, daha
rahat, daha emin ve daha uzun yaam a yolunda kullanma
yeteneini verm itir. 300 yl nce, Francis Bacon, Bilgi
kuvvettir dem iti. Bilginin tkenmez bir kuvvet kayna
olduu, insanolunun uzaya alan teknik baarlaryla g
nmzde iyice ortaya km tr.
Bu sonular bilimin bizim iin nemli olan bir cephesi
ni tekil eder. Bundan belki de daha nemli bir baka cep
hesi, bilimin gl bir dnme metodu olm asdr. Bilim
sel dnme metodunun yap ve zellii, kitabmzn II.
ksmnda ayrntl olarak ele alnacaktr. Burada sadece bir
iki noktaya deinmekle yetineceiz.
Bilim sel dnme belli bir kafa disiplini gerektirir. Bu
disiplini kazanm bir kim se her eyden nce geree d
nktr; olaylara saygldr. Yarglarnda tutarl ve ihtiyatl
olm asn b ilir; olgulara dayanmayan uluorta genellem eler
den kanr; akla ya da ortak-duyuya ne kadar yakn grnr
se grnsn hi bir konuda pein fik irle re , dogmatik inan
lara saplanmaz. Bilim sel dnme yeteneini kazanm bir
kim se iin, dncenin hareket noktas olduu gibi, geer
lik ls de gvenilir gzlem ve rile rid ir. Gzlem verilerine
ters den, ya da onlar aan, her trl iddia, teori veya ge
nellem e, duygusal ekicili i ne olursa olsun, phe konusu
olmak zorundadr. B ir iddiann geerlii, olgulara uygunluk
gsterdii kadardr.
Bilim sel dnme belli bir dnya grne dayanr. Bu
gr rasyoneldir; her trl m istik ve doatesi grlerin
karsnda yer a lr. Doada cereyan eden olaylar, doast
kuvvetlerin varln tasarlayarak deil, gene doal olaylara
bavurarak aklam aya gider.
Son olarak bilim sel dncenin bir anlama, bir bulma
ve dorulama metodu olduunu sylem eliyiz. nsanlk uzun
gem iinde, ayn am alar iin baka yollar da denem itir.
M itoloji, din, m etafizik gibi bilim d yollar, evreni anlama
abalar arasnda sayla b ilir. Fakat bu abalarn hi biri ba
arl olm am tr, bilim sel metodun salad gvenilir bil
giye, olgular aklam a gcne eriem em itir.
lerde daha genie ve ayrntl olarak ileyeceim iz
bu nokta bilimin entelektel deerini belirten temel zel
liklerd ir. Demek oluyor ki, bilimin deeri bir yandan tekno
lojideki uygulamas ile faydaya ynelm i icatlarda, te yan
dan nitelikleri belli bir kafa disiplini, rasyonel bir dnya
gr ve evrenin insanolu iin s r olan yanlarn ve i
leyiini anlama, aklam a ya da betimleme metodu tekil
etmesinde kendisini g sterm itir. Bu iki cepheli deer, y
zeyde uyumaz gibi grnse de aslnda birbirini tamamla
yc niteliktedir. Z ira, faydaya dnk teknolojik gelim eler,
temelde fayda gzetmeyen, s rf insanolunun bilme ve an
lama abasna dayanan bilgi ve aklam alar gerektirdii gi
bi, bu tr bilgi ve aklam alarn kapsamn geniletm e, ge
erlik ve gvenirliini artrma bakmndan da teknik arala
ra ihtiya vardr.

Soru 3 Bilimi tanmlayabilir miyiz?

Bilim nedir? sorusu ok sorulan sorular arasndadr.


Fakat zerinde henz hepimizin birletii bir cevab ve ril
m em itir. Bu gln nedenleri arasnda u ikisi gsteri
leb ilir:
1. Bilim donmu, statik bir konu deil, srekli ve ar
tan bir hzla gelien, deien bir faaliyettir.
2. Bilim incelem e konusu ve metodu ynnden kap
sam ve snrlar kesinlikle belli, bir faaliyet deil, ok yn
l, sn rlar yer yer b elirsiz karm ak bir oluumdur.
Statik ve basit oluum lar bile tanmlamada ok kere
glk ekeriz. Bilim gibi srekli deime halinde olan, ya
ps karm ak bir s re ci, kesin ak ve herkesin kabul ede
cei bir tanmla belirlem ek ise bsbtn g bir itir. An
cak bu glk ne bilginleri ne de bilim zerinde dnen
filozoflar baz tanm lar ileri srm ekten de alkoym am tr.
lgili literatre bir gz atmak ortaya atlm tanmlarn say
ve e it bakmndan okluunu grmeye yeter. Biz bunlar
dan sadece nemli grdmz birka zerinde duracaz.
ok yaygn bir tanmlamaya gre bilim , organize edil
m i bir bilgiler btndr. Bu tanm yetersizd ir; ancak ye
tersizliin nedenini aklamadan nce, tanmn dayand
iki terimin (Bilgi ve Organize) anlamlarn belirtm eye
ihtiya vardr.
Bilgi terim i gnlk dilde e itli anlamlarda kullanl
maktadr. Biz burada sadece teknik anlamn belirtm ekle ye
tineceiz. B ir eyin bilgi saylm as iin u koulu kar
lamas gerekir:
1. O eyin bir nerme le ifade edilebilir olmas (ner
me, bir cm le ile ifade edilen doru veya yanl bir yarg
dem ektir. rnein Bakr bir iletkendir cm lesi doru bir
nerme, Dnya gneten daha scaktr cm lesi yanl bir
nerme ifade etmektedir.)
2. Bu nermenin doruluunu gsteren gvenilir ka
nt veya belgelerin olm as.
3. nermenin doruluuna nanlm as.
rnein, dnyann yuvarlak olm as bilgilerim izden bi
ridir. Dnya yuvarlaktr nermesi bunu ifade etmekte, ve
nermenin doruluunu gsteren elim izde e itli kant ve
ya belgeler vardr. A yrca oumuz nermenin doruluunu
kabul etm ekteyiz. te yandan Dnya yuvarlaktr nerme
si herhangi bir nerme deildir; olgusal kapsaml bir ner
medir. Yuvarlak nesneler biim lidir gibi bir nerme se
olgusal kapsamdan yoksundur. Yuvarlak sz bir biim
tr ifade ettiine gre, nerme aslnda Biim li olan ci
sim ler biim lidir demekten ileri geem iyor. Oysa Dnya
yuvarlaktr nerm esi bize bir e y retiyor. Dnya yuvar
lak deil, baka bir biimde de olabilirdi; yuvarlak olmas
zorunlu deildir.
Organize terim ine gelince, bilgilerim izi ifade eden
nermelerin m antksal bir iliki iinde olmas anlamna gel
mektedir. Bilim bir yn dank ilik isiz nermelerden
olumamakta (bu nermelerin hepsi doru olsa b ile), bun
larn mantksal ynden bir iliki dzeni iinde yer alm as,
bir sistem tekil etm esi gerekm ektedir.
O halde bilime organize edilm i bir bilgiler btn
gzyle bakabiliriz. Ne var ki, bu tanm bir yandan ek ge
n i, te yandan ok dar grnmektedir. ok genitir, nk
bilim dnda baka baz eyleri de ayn ekilde niteleyebi
liriz. rnein bir telefon rehberi, bir niversite katalogu
iinde organize edilm i bilgiler btn diyebiliriz. Ama bu
tr eylere bilim diyem eyiz. Tanm ayn zamanda ok dar
dr; nk bilgi, bilimi tanmlamada gerekli bir nitelik ol
makla beraber yeterli bir nitelik deildir. Bilgi bir rndr;
bir srecin sonucudur. Bilim bir sonu olduu kadar, hatta
belki daha fazla, bir sretir. Bu sre Bilim sel dnme,
Bilim sel metod ya da Bilim sel aratrm a denilen bir
bulma ve dorulama abasdr. Sz konusu tanm bilimin
bu zelliine yer vermedii iin dar ya da eksik saylm ak
gerekir.
B ir baka yaygn tanm da udur: Bilim gerei (ya da
doruyu) arama faaliyetidir. ok genel bir anlamda bu
tanm belki uygun grebiliriz. A ncak ayn tanm fe lse fe ,
hatta sanat ve edebiyata da uygulamak mmkndr Kald
ki, tanmda geen gerek ya da doru terim i ak ve
belirli bir anlam tam am akta, e itli balamlarda farkl
anlam lar iin kullanlm aktadr.
B ilim i, nsan tecrbesini (yaan tsn) betimleme, ya
ratma ve anlama metodu olarak tanm layanlar da var
dr (* ). Burada nsan tecrbesi sz ile tm bilinli alg
larmz kastediliyorsa (ki yle olmas gerekir) tanmn kap
sam ok geni tutulmu dem ektir; zira, bilim kadar hatta
daha fazla sanat ve edebiyat alm alar da insan yaants
n betimleme (tasvir etm e), yaratma ve anlama abasnda
dr.
Tannm bir bilim adam, genellikle kabul edilm i baz
tanmlar eletirdikten sonra, yle bir tanm ileri sryor:
Bilim , zerinde herkesin birleebilecei yarglar konu alan
bir alm adr. (* * ). Bu tanm u iki ynden aklanmaya
muhta grnyor: (1) yarg sz ile ne anlatlm ak isteni
yor? (2) zerinde herkesin birleebilecei koulu neden
ileri srlyor? Yazarn yarg sz ile doa olaylarn di
le getiren nermeleri kastettiini dnebiliriz. Bu doru
ise akla baka bir soru gelm ektedir. Bilim doa olaylarn
m, yoksa bunlar dile getiren yarglar m inceler? Dilin
bilimdeki nemli yerini nkr etmemekle beraber, bilimin
dorudan olgular deil, fakat bunlarn ifadesi olan birtakm
dilsel nesneleri konu aldn sylem ek pek akla yakn g
rnmyor. Dil bir anlatm ve bildirim aracdr; bilim dilden
yararlanarak inceledii olgular ve ulat sonular sap
tar. Bilginin yaylm as, ele tiriye konu olmas iin de belli
bir dilde ifade edilm i olm asna ihtiya vardr. Ama gene
de bilimin konusu olgularn kendisidir, yoksa bunlar ifade
eden nerm eler deildir, diyeceiz.

(*) R. B. Lindsay, The Role of Selence n Civilisation, s. 7.


( * ) N. Campbell, What is Science? s. 27.
Yazarn ileri srd Koula gelince, byle bir snrla
mann nemini hemen b elirtm eliyiz. Bylece kiise l kalan,
sbjektif, benzeri olmayan ya da mucize trnden saylan
<olgularn bilim sel incelemenin kapsam dna dt;
yalnz objektif, herkesin incelem e ve eletirisin e ak olgu
larn bilime konu olabilecei b elirtilm i olmaktadr.
Bilim kavrammzn genilem esi ve derinlem esi iin
nemli sayabileceim iz iki tanma daha deinmekte favda
vardr. Bunlardan biri nl bilgin Einstein'e, tekisi a
mzn byk dnr R ussell'e aittir.
Einstein'n tanm : Bilim , her trl dzenden yoksun
duyu verileri (alglar) ile m antksal olarak dzenli dnce
arasnda uygunluk salama abasdr (*).
Russell'in tanm : Bilim , gzlem ve gzleme daval us-
lama (akl yrtme) yoluyla nce dnyaya ait olgular, son
ra bu olgular birbirine balayan kanunlar bulma abas
dr (* * ).
Ksa bir m ukayese hem yetkili kalemlerden kan bu
iki tanm iyi anlamamza hem de aralarndaki temel fark
grmemize yardm edecektir.
Her iki tanmda da olgulardan ve mantksal dnme
ya da uslamadan sz edilm ektedir. Ancak Ein stein n tan
mnda bilime duyu verileri olarak konu tekil eden olgular
dzensizdir. Alg dnyamz bir kaostan baka bir ey de
ildir. Dzen olgu dnyasnn deil, fakat mantn, insan
aklnn bir niteliidir. Bilim , akln dzenleyici niteliini, ya
ni mant kullanarak olgu dnyasn anlalr klmaya al
r. Russell'in tanmnda ise akla olgular dzenleme gre
vi deil, gzlem yolu ile saptanan olgular arasndaki ilik i
leri bulma grevi dm ektedir. Einstein'n tam tersine

(*) A lbert Einstein, The F undam ents of Theoretical Physics,


Science 91, 1940.
(**) B ertrand Russell, Religion and Science, s. 8
R u sse ll, doay dzenli saym aktadr. Bilim bu dzeni bulma
ve ifade etme abasdr.
Bu karlatrm adan da anlalaca zere Einstein bi
lime daha ok aklc bir adan, R ussell ise daha ok ampi
rik adan bakmaktadr. lerde de greceimiz gibi, bilim
ne salt akln ne de katksz gzlem ve deneyin bir sonucu
dur. Kant'n gstermee alt zere bilgilerim izin muh
tevasn duyu verilerim iz (alglarm z), biim lerini akln ve
rileri (kavram lar) tekil eder. Bilim akln ve alg verilerinin
uygun biim lerde birlem esinden oluur.
Tanm lar zerindeki tartm ay daha fazla uzatmamak
iin yle bir tanma gidebiliriz: Bilim kontroll gzlem ve
gzlem sonularna dayal m antksal dnme yolundan gi
derek olgular izah gc tayan hipotezler (aklayc ge
nellem eler) bulma ve bunlar dorulama metodudur. Bu ta
nm aklayc tartm ay ilerde vereceiz.

Soru 4 : Bilimi niteleyen zellikler nelerdir?

Bilim kavramn belirlem eye alrken baz zelliklerini


gznnde tutmak gerekir. Bunlar arasnda b alcalar aa
da sralanm tr.
Bilim olgusaldr. Bilim in bata gelen ve onu mantk,
matematik, din gibi dier dnme disiplinlerinden ayrd
eden zellii olgusal oluudur. Bunun ksaca anlam udur:
B ilim sel nermelerin tm ya dorudan ya da dolaysyle
gzlenebilir olgular ifade eder. Bunlarn doru ya da yan
l olmas ifade ettikleri olgularn veya olgusal ilikilerin
var olup olmamasna baldr. Bilim de hi bir hipotez veya
teori gzlem ya da deney sonularna dayanlarak kantlan
madka doru kabul edilem ez. Bilim kendiliinden doru
saylan, ya da tanm gereince doru olan nerm elerle u
ram az. Bunlar ok kere ii bo, bilgi verm eyen, doru ya
da yanll olgulara deil, kendi anlamlarna bal olan
nerm elerdir. rnein: Yeil nesneler renklidir; Drt
ayakl hayvanlar hayvandr; 2 + 2 = 4 gibi nermeler bu
tr nermelerdendir.
Y e il bir eyin renkli olup olmadn saptamak iin
gzleme ba vurmaya lzum yoktur. Yeil ve renk sz
lerinin anlamlarn bilmemiz yeter. Bu tr nermelere ana
litik nermeler diyoruz. Matematik ve mantk nermeleri bu
gruba girer. te yandan Dnya yuvarlaktr, Sabit basn
altnda gazlar stln ca genleir, Ankara Trkiyenin ba
kentidir gibi nerm eler sentetiktir.
Dnyann yuvarlak olup olmadn, dnya ile yu
varlak szlerinin anlamlarna bakarak saptayam ayz; bunun
iin gzleme ba vurmak zorunludur. Bilim sel nermeler
bu gruba g ire r
Bilim m antksaldr. Bu zellik iki ynden kendini gs
term ektedir; (a) bilim ulat sonularn her trl e lik i
den uzak, kendi iinde tutarl olm asn ister. Birbiriyle e
lien iki nermeyi doru kabul etmez, (b) Bilim bir hipotez
ya da teoriyi dorulama ilem inde mantrksal dnme ve
karsam a kurallarndan yararlanr. Hipotezlerin veya teo
rik nermelerin bir zellii dorudan te st edilem em eleridir.
B ir teoriyi dorulamak iin gzlem olgularna ba vurmak
gerekir. Ancak bunu yapabilmek iin nce teoriden birta
km gzlenebilir sonular (bunlara n deyiler de diyebiliriz)
karm aya ihtiya vardr. Bu karsam a ilem i ise dedktif
mantn kurallarna dayanmakszn baarlam az.
Bilim objektiftir. Birok kim seler bilim sel objektiflii
mutlak bir anlamda yorum larlar. Bu doru deildir. phe
siz bilgin doruyu arama abasnda kiise l eilim , istek ve
nyarglarnn etkisinde kalmamaya, olgular olduu gibi
saptamaya alacaktr. Ancak unutulmamaldr ki, bilim,
sanat, edebiyat, fe lse fe gibi bir insan uradr. Bir hipo
tezin kurulmasnda veya seim inde bilim adam ister iste
mez baz deer yarglarna, hatta bir lde kiisel duygu,
ya da, beenilere yer verm ekten kanamaz. Bilimde zel
likle bulma, belli kurallara indirgenebilen bir sre deil
dir. Yeni bir hipotez veya teorinin ortaya konmas aklmza
olduu kadar, hatta belki daha fazla, sezgi ve muhayyilemi
ze dayanan, yaratc bir oluumdur. Kald ki, en basit gz
lem lerim izde bile tam ve katksz bir objektiflik salanamaz.
nsanolu bir fotoraf m akinesi deildir; btn alglarm z
baz varsaym ve kavram lar erevesinde olumaktadr.
Gnlk yaamda olduu gibi bilimde de evremizde olup
biten her eyi deil, ancak baz eyleri alglar veya gzle
riz. Yaam a veya aratrm a amacmza gre bir sem eye
gitmek ancak konumuza ilikin olgularla ilgilenmek bizim
iin hem doal hem de bir zorunluluktur. Byle olunca, bi
limde objektiflik mutlak deil, sn rl ve zel anlamda yo
rumlanmak gerekir. Bu da bilim sel olma iddias tayan her
sonu veya dorunun gvenilir olm as, bir kii veya gru
bun tekelinde deil, kamunun (m eslek evresinin) soru
turm asna ak ve e lv e rili olacak biimde ifade edilm esi
demektir.
Bilim ele tiricid ir. Bilim , ne denli akla uygun grnr
se grnsn, her iddia ya da teori karsnda, hatta bu iddia
veya teori yerlem i, herkese kabul edilm i olsa bile,
ele tirici tutumu elden brakmaz. Bilim bu tutumunu yalnz
bilim d grlere kar deil, kendi iinde de srdrr.
Bilimde her teori veya gr olgular tarafndan desteklen
dii srece doru kabul edilir. Yeni baz olgular aklama
gcn gsterem eyen, ya da baz gzlem verilerinin do
rulamad bir teori daha nceki statsne baklmakszn
ele tiriye tabi tutulur; ya bilinen tm olgular kapsayacak
biimde d e itirilir. Ya da bu mmkn deilse bir yana iti
lir; yerine daha gl bir teori konmaya a l lr.
rnein: Newton'un^yer ekim i hipotezi 200 yl boyun
ca bir doa kanunu olarak kabul edildii halde, geen yz
yln sonlarna doru baz olgular aklamada yetersizlii
grlnce, eletiriye uram, daha sonra daha gl olan
Einstein teorisine yerini brakmak zorunda kalm tr. Bu da
gsterir ki, bilimde hi bir doru deimez deildir.
Bilim in bu kendi kendini eletirm e zellii ona kendi
kendini dzeltme yetenei verm itir. Bilimde hi bir hata
veya yanla sapma srekli olamaz. Gzlem verilerinin dur
madan artmas dorulama srecine sreklilik kazandrmakta
bu da hatalarn ayklanm asna, bilgilerim izin giderek daha
gvenilir olmasna yol am aktadr. Kendi kendini eletirici
ve dzeltici bir srete dogmalara, deimez dorulara
elbette yer yoktur.
Bilim genelleyicidir. Bilim tek tek olgularla deil, olgu
trleri ile urar. Bu nedenledir ki, snflam a bilim sel ara
trmada ilk adm tekil eder. Belli koullar altnda su
100Cda kaynar, Bakr iletkendir, Bir gazn hacmi, s
caklk sabit tutulduunda, basnla te rs orantl deiir gibi
nerm eler tek tek olgular deil, fakat kapsam sn rsz olgu
snflarna ait zellikleri ifade eder. Bilim sel nermeler ge
nelleme niteliinde o]up ya bir sn f olgunun paylat bir
zellii, ya da olgular arasnda deimez baz ilikile ri dile
getirir. Bilim asndan tek bir olgunun kendi bana bir ne
mi yoktur; o ancak incelem e konusu bir olgu snfna ye
ise, dolaysyle bir genellemeyi dorulama [veya yalanlama)
ilem inde kant grevi gryorsa nemlidir.
Bilim baka bir bakmdan da geneli araycdr. Yetkili
bilim evresinin kontrol ve e le tirisin e ak olmayan, k ii
ye zg kalan bulgu veya dorular bilim sel nitelikten
yoksundur. Bilim in bu kamuya a klk nitelii onun belli bir
dil ya da ifade va stas ile anlatlr olmasna baldr. Ka
muya aklanamayan, kiise l kalan bulgular ne denli nemli
olursa olsun, bilim sel trden bilgi saylam az. Bilim , benzer
koullar altnda belli bir metodla daima ayn sonularn el
de edilm esi gereine baldr. Bu gerei karlayam ayan,
elde edilen bulgulara ne yoldan ulald dile getirilemeyen
kiisel baarlar, bizim iin a rtc ya da ok gz kama
trc olabilir, fakat bilim sel olamaz.

Bilim se icid ir. Evrende olup biten olgular eit ve sav


ynnden sonsuzdur. Bilim in bunlarn tm ile ilgilenm esi
hem gereksiz hem de olanakszdr. Bir olgunun bilime veri
tekil etm esi iin ya incelem e konusu bir probleme ilikin
olm as, ya da bir hipotez veya teorinin test edilmesinHp ka
nt deeri tam as gerekir. Bu bakmdan bilim sel aratr
maya konu tekil eden olgular, tm olgunlarn ancak kk
bir parasn kapsamaktadr. Bilim sel nitelik tayan btn
gzlem ve deneyler, ancak belli bir hipotezin nda belli
olgulara yneldiinde etkinlik kazanr. Geliigzel '''""-nt-
len, olgular arasnda se ici olmayan bir gzlem ve de de
neyin gvenilir sonu verm esi yle dursun, bir enerji ve
zaman kaybndan baka bir ey olduu sylenem ez. Bilgin
olgu istifi yapan bir koleksiyoncu deildir, o ancak ara
trma amacna uyan, cevabn arad sorulara ilikin olgula
r saptamaya a lr.

Soru 5 Bilim ne gibi varsaymlara dayanr?

Bilim de btn dier giriim ve abalarm z gibi, ak


veya st rtk birtakm temel inanlara dayanr. Varsaym
denen bu inanlarm z dnme ve hareketlerim izin tem el
de yatan gerekelerini tekil eder. rnein, sabahleyin
rastladm z bir kim seye gnaydn dememiz gibi son de
rece basit bir davrann bile dayand bir varsaym vardr.
Hitap ettiim iz kiinin Trke bildiini farzetm i olm alyz
ki, ona baka bir dilde deil Trkede hitap etm i olalm .
Bunun gibi ok daha karm ak bir faaliyet olan bilim sel
aratrm a da, ok kere ifade edilm eyen, hatta belki bilin
altnda tutulan, baz temel nan ve varsaym lara dayan
maktadr.
Bunlar yle sralayab iliriz:
1) Kendi dmzda bir olgular dnyasnn varl,
2) Bu dnyann bizim iin anlalab ilir olduu,
3) Bu dnyay bilme ve anlamann deerli bir ura
tekil ettii.
Birinci varsaym , etrafm zda olup bitenlerin hayal mah
sul deil, gerek olduu; bu gerek dnyann alglarm z
dan bamsz, bilgilerim ize gre biimlenmeyen objektif
bir varl olduu grn ierm ektedir. kinci varsaym
bilgi edinmenin mmkn olduunu, nc varsaym se bil
ginin deerli ey olduunu sylem ektedir. Gerekten, te
melde incelemee konu bir dnyann varln, bu dnyann
bizim iin anlalr olduunu, gene bu dnyay anlamann
deerli bir ura olduunu kabul etm em isek, bilim bir an
lama abas olarak gerekesini y itirir, anlam sz bir hareket
olarak kalr.
Bu temel varsaym lar yannda zellikle doa bilim leri
iin geerlii sz gtrmez birka varsaym daha belirtebi
liriz.
B ilim sel incelem eye konu olan gerek dnya geliig
zel deil, olgularn dzenli ilik ile r iinde yer ald, tutar
l, kapristen uzak bir dnyadr. rnein, suyun hangi koul
lar altnda donduu, hangi koullar altnda kaynad, bu
tr deimez, dzenli ilikilerdendir. A , B, C , koullar al
tnda suyun donacan D, E, F, koullar altnda ise kayna
yacan bekleriz. Ayn koullar altnda suyun bazen don
duu, bazen kaynad grlse idi byle bir bekleyi iin
olanak kalmazd. Olgularn geliigzel yer ald kaprisli bir
dnyada, olup bitenlerin gerisindeki temel ilikile ri arayan,
bunlar dile getirip aklam aya alan bilim iin de olanak
yok demektir.
Her olgu, bizim iin saptanabilir olsun olm asn, kendin
den nce yer alan baka olgulara bal olarak ortaya kar.
Bunun ksaca anlam udur: Nedensiz olgu yoktur ve bu
neden doann kendi iindedir. Bu varsaym dan hareket
eden bilim herhangi bir olgunun aklanm asn o olgunun or
taya k koullarna ba vurarak yapar. rnein, suyun
kaynamas iin 76 cm barometrik basn altnda scakln
100Cya km olmas gerekir. Burada suyun kaynamas bir
sonu, belli llerdeki basn ve s ise birer n kouldur.
Sonula n koullar arasndaki ilikiyi m atem atiksel olarak
yle gsterebiliriz.
Y = f(X ,. X2 X)
Formlde, Y sonucu, X, X2 X nler de n koullar
gstermektedir, f ise ilikinin fonksiyonel olduunu ve bu
fonksiyonda Ynin baml, Xnin ise bamsz deiken
olduunu belirtm ektedir.
Bilim gzlem konusu btn olgularn zaman ve uzay
iinde yer aldn kabul eder. Bu ise, zaman ve uzayn re
alite denilen gerek dnyann temel boyutlar olduu inan
cna dayanr. Olgularn zaman ve uzayla snrlandrlm as
bilim i, ilkece gzlem konusu olamayacak birtakm doa d
nesnelere ynelmekten alkoyduu gibi, bu tr nesneleri
incelem e konus yapan alm alarn bilim sel olamayaca
yargsn da tem ellendirm ektedir. rnein din, mitoloji ve
m etafizik incelem eler gibi.
Bilim var olan her eyin bir m iktarla var olduu il
kesine baldr. Bu nedenledir ki, bilginler elde ettikleri bul
gular nicelik cinsinden ifade etmee byk nem ve rirle r.
Deney sonularnn basit gzlemle deil, lme yolu ile
saptanmas ve bunlarn saysal terim lerle ifadesi bilimde
giderek nem kazanan bir gelim edir. lk bakta hi de
llebilir gibi grnmeyen birtakm zelliklerin (rnein
sca klk, sertlik, younluk, renme yetenei, yaratclk
vb.) zamanla llebilir bir biimde tanmlandklarn ve bu
tanm lara uygun g elitirilen lme vastalar kullanlarak
lldklerini grmekteyiz. Bir bilimde lme tekniinde
eriilen mkemmeliyet o bilimin ilerlem e derecesini sap
tamada nemli bir lt olarak kabul edilm ektedir. Bir tr
lmeden yararlanmayan bir alm aya bilim demek artk
ok g grnmektedir.
Bilim in dayal olduu varsaym lara ilikin Einstein'n
u szleri nemle zerinde durulmaa deer:

Teorik kavram larm zla realiteyi anlamann


mmkn olduu inanc olm akszn, dnyamzn i
" armonisine inanmakszn, bilim denen eyin or
taya km as beklenemezdi. Bu inan her trl
bilim sel buluun temel itici gcdr ve daima y
le kalacaktr (*).
Yukarda ksaca deindiimiz temel varsaym larn doru
olup olmad sorusu ayr bir incelem e konusudur. Ancak
u kadarn belirtelim ki, bilimin son 300 y llk sre iindeki
ba dndrc gelim esi dayand varsaym larn geni l
de geerli olduklarn kantlayc niteliktedir.

(*) A. Einstein ve L. Infeld, The Evolution of Physics, s. 296.


II. BLM

BLM , ORTAKDU YU , DN ve FELSEFE

Soru 6 Bilim ile ortakduyu ilikili midir?

Ortakduyu bir toplumun herhangi bir aamasnda


doru ya da geerli diye kabul ettii inan, dnce ve var
saym larn tm anlamna gelir. Gnlk yaamda kullan
lan ve g elitirilen, toplumun yaygn kltrel etkileriyle olu
an zel bir eitime bal olmayan dnme biimine ortak
duyu diyoruz. Ortakduyu ne bilim gibi kendi kendini ele ti
rici, ne olgulara tam sayg l, ne de felsefe gibi soyut ve
speklatif bir dnme biim idir. Bununla beraber ortak
duyu bilim de dahil btn dier dnme biim lerinin or
tak ve geni temelini te kil etmektedir.

Bilim le ortakduyuyu kesin bir izgi ile ayrmak gtr.


Bilim i, geni bir adan, ortakduyunun giderek incelen, so
yutlaan ve tutarlk kazanan bir uzanm saym ak mmkn
dr. Bu nokta birok bilginin gznden kam am tr. rne
in, Ein stein in u szleri bilim le ortakduyuyu hemen he
men bir tutan grn aka yanstm aktadr:

Bilim in tm, ilenm i saduyudan baka


bir ey deildir (* ).

(*) A lbert Einstein, Physics and Reality, Science and Ideas


Edited by A. B. A rons and A. M. Bork, New York, 1964.
Ayn gr, gene nl bir bilgin olan Oppenheimer
yle dile getirm itir:

Bilim le ortakduyunn birbirini tutmad,


eliti i fikrini ileri sren filozoflara inanmay
nz. Bilim ortakduyuya dayaldr, onunla elikiye
demez (* ).

Bu gr yaygn olmakla beraber, herkese kabul edil


m i deildir. stelik baz noktalarda bilimin ortakduyu ile
elikiye dt de grlmtr. Bilginler dnyann yuvar
lak olduunu eitli kantlarla ortaya atncaya kadar ortak
duyu dnyay dz kabul etm itir. Ayn ekilde, ortakduyu
iin hareket halinde bulunan bir cism in hareketi onu hare
kete geiren kuvvet uyguland srece devam eder; kuvvet
kesildiinde hareket er ge sona erer, cisim bir yerde sabit
kalr. Bilim bize ilk bakta ok doru gelen bu dncenin
yanl olduunu g sterm itir. Nitekim Newton fiziinde ha
reketin birinci kanunu bunun tam tersini dile getirmekte
dir. yle ki:

Her cisim , d bir kuvvet uygulanmad


srece, hareket halinde ise bir doru zerinde
hareketini, duruyorsa bu durumunu korur.

Demek oluyor ki, bilim sel bulgularla ortakduyunun her


zaman ayn ynde olduunu sylem ek gtr. nl d
nr Bertrand R u sse ll, bilim dallarnn hepsinde ortakduyu
kavram larnn, zellikle ilk gelim e dnemlerinde ok nem
li bir yer tuttuu grn paylamakla beraber, ikisi ara
sndaki temel ayrlklar noktada toplamaktadr. Ortak
duyu, R ussell'a gre, (1) ar bir gven iinde pheye yer
verm em ektedir, (2) ak ve seik olmaktan uzaktr, (3) kendi

(*) R. J. O ppenheim er, (M akale), Foundations for World Order,


U niversity of D enver, 1949.
inde yeterince tutarl deildir. Buna karlk bilim sel d
nmeyi niteleyen zellikler arasnda belli lde pheye
yer verm e ve ihtiyatl kalma, ak ve belirgin bir dil kul
lanma, her trl e liki ya da tutarszlktan kanma gibi
zelliklerin nemli yer tuttuunu gryoruz.
Aadaki ema bilim le saduyunun m ukayesesini u
lt zerinden verm ektedir: Gzlem, Kavram ve Te
ori (* ).

G eliigzel, Gzlem Sistem atik ve


Dank <----------- > kontroll
3 B elirsiz, ok an-
<----------- > A k, belirli,
>N
lam l, kalitatifKavram lar kesin ve kan- 00
o
a titatif
t
O Keyf, dogmatik, <----------- > htiyatl, do-
tutarsz Teori rulamaya ak,
tutarl

emadan da anlalaca zere, ortakduyuda geliig


zel, dank olan gzlemler bilim dzeyinde sistem atik ve
kontroll bir nitelik almaktadr. Ayn ekilde, ortakduyuda
kavram lar ok kere belirgin deildir. Kullanlan terim ler ge
nellikle ok anlaml ve kalitatiftir. Oysa bilim bulgularn
ak, belirli ve elverdii kadar kesin bir d ille, kantitatif kav
ramlarla ifadeye a lr. Teori ynnden de iki dnme bi
imi farkl dzeylerdedir. Bilimde hi bir teori ya da hipo
teze, akla ne denli yakn grnrse grnsn, kesin bir gz
le baklmaz. Doru ve en gl grlen teoriler bile yeni
gzlem ya da deney sonularna gre reddedilebilir. Bu
ihtiyatl tutuma ortakduyuda rastlam am aktayz. Ortakduyu-
ya dayal birok inan ve grler, olgularca hi desteklen
medii halde, hatta olgularn yalanlanm asna karn, do

(*) Bkz. C. Yldrm , Science, Its Meaning and Method, O.D.T..


A nkara, 1971, s. 32.
ruymu gibi kabul ed ilir; te rsi dncelere ise zihinler ok
kere kapal tutulur. Bu yzden, bilimde olduunun tersin e,
saduyuda kendi, kendini dzeltme mekanizmas ya ok
yava yrr, ya da yeterince etkili ilem ez.

Soru 7 Bilim ile dinin ilikisi nedir?

Din ile bilim tarih boyunca b irbirleriyle srekli at


ma haligde olan iki dnme biim idir. Genel bir anlamda
her ikisi de evreni aklam a amac gder; fakat kullandklar
yntemler ve bal olduklar dnya grleri ok farkldr.
Daha nce de belirttiim iz gibi bilim , olgular saptama ve
aklamada gzlem ve gzleme dayal mantksal dnmeyi
kullanr. Oysa din, m etafizikten pek farkl olmayarak, sevgi
inan ve duygu ile kark, olgulardan kopuk bir akl yrt
meye dayanr. Dnya gr ynnden biri gereki-rasyo-
nalist, dieri m istik-rasyonalisttir. Bu mukayeseyi daha so
mut yapmak iin, dini oluturan balca unsurlar belirtmee
ve bilim le atm aya dt kesin noktay bulmaya ihtiya
vardr. Btn byk dinler incelendiinde u unsurun
ya da fonksiyonun yaplarnda var olduu grlr (* ):
1. Birtakm ahlk kurallar,
2. Belli tapnma biim leri,
3. M etafizik nitelikte bir inanlar sistem i.
Bilim le dinin atm as sadece son nokta bakmndan
dr. nk din bilimin evreni aklam a ve insan iin anla
lr klma abasna bu noktada ortak olmutur. Din evrenin
kkeni, kuruluu ve ile y ii zerinde birtakm inanlara
(m etafizik hipotezlere) sahiptir. Bu inanlarn her biri dog
ma niteliindedir; doruluundan phe edilmez. Kald ki,
dinin sz gtrmez bir kesinlikle doru kabul ettii metafi

(*) Bkz. B. Russell Religion and Science, s. 8.


zik hipotezleri bilim sel yoldan dorulama olana da yoktur.
rnein, bu inan ya da hipotezlerden biri, Tanrnn varl
ile ilgilidir. Hemen btn gelim i dinler belli zellikleri
olan bir Tanrnn var olduu iddiasna dayanr. Ne var ki, bu
iddiann ne doruluu ne de yanll gzlem ve deneye
ba vurularak saptanamaz. Dinler bu konudaki iddialarnn
doruluunu baka yollara (vahiy, sezgi, kutsal kitap, gele
neksel otorite ve benzer kaynaklara) ba vurarak savunur
lar. Sonuta byle bir iddiann kabul veya reddi kiisel bir
inan sorunu olarak kalr. Ne inanan kim se inancnn do
ruluunu, ne de inkr eden kim se inkrn bilim sel yoldan
ispat edebilir. u kadar ki, ikisinin birden doru olmas
mantksal adan im knszdr.
Din, inanlar sistem inde, bilimin tam tersine dzelt
me, gelim e veya herhangi bir deiiklik kabul etmez. Y a
nlma ihtim aline yer vermedii iin kendi kendini eletiri
yoluyla hatalardan arnma olana yoktur. Dinsel her inan
kesin ve evrensel doruluk iddiasna dayanr. Oysa bilimde
hi bir teori kesinlik iddias gtmez; er ge bir gn deiik
lie urama, hatta tm reddedilme ihtimalini gzden uzak
tutmaz. Dinle bilimin atm as, dinin olgulara dayanmak
szn evreni aklama yolunda ortaya att m etafizik iddia
lardan vazgemedii srece devam edecektir. nk bu id
dialar, giderek kapsamn gelitiren bilim sel bulgu ve do
rularla badatrmann yolu yoktur.

Soru 8 Bilim ile felsefenin ilikisi nedir?

Bilim ile felsefenin ili k is i ok daha yakn ve aklan


mas gtr. kisinde de ama dnyay ve insan yaantsn
anlam aktr. Aralarndaki fark metod ynndendir. Bilim
olgulardan hareket eder, ulat sonular gene olgulara
dnerek temellendirmee urar. Felsefe de, bir e it ol
gu demek olan insan yaantsndan hareket eder. Fakat
fe lse fe ulat sonular tem ellendirm e yolunda olgulara
deil, mantksal tahlile hatta bazen dpedz m etafizik spe
klasyona gider.

Tarih iinde insanolunun akl yolu ile evreni kavrama


abas ok gerilere uzanr. Bilim lerin ortaya k ise ok
yenidir. Balangta, imdi e itli adlar altnda var olan
btn bilim ler felsefenin kapsam iinde yer alm t. XVII.
yzyla gelinceye kadar fizik bile doal felsefe ad altnda,
bilim sel-kim lii henz yeterince belirgin olmayan, ksmen
m etafizik nitelikte bir alm a idi. Psikoloji ve sosyolojinin
felsefeden kopmas ise daha da yenidir. O kadar ki, baz
niversitelerde bugn bile bunlarn fe lse fe programlarnda
yer aldn grmek mmkndr. Bununla beraber son 300
yllk gelim elere bakldnda, sra sy le fizik, kim ya, biyo
loji, psikoloji, sosyoloji gibi alm alarn felsefeden kopa
rak bilim sel kim lik kazandklar grlr. Btn bu ayrlm a
larda iki ortak nokta gze arpm aktadr: (1) Snrlar aa
yukar belli bir incelem e alan; (2) Bu alana uygun aratrm a
metod ve teknikleri. Her iki ynden belli bir gelim e dze
yine erien bir alm ann felsefede kalm as olanakszdr.
Byle bir alm a felsefeden bamsz hale gelm ekle, iler
leme olanaklarn artrm akta, bulgularnda daha ak, daha
gvenilir olma niteliini kazanmakta, doal ya da sosyal
evrenin kontrolne yol aan bilgi retme gcn elde et
mektedir. Oysa felsefenin bu tr bilgi retme gc yoktur,
amac da aslnda bu deildir. O halde yle bir soru kar
mza km aktadr: Felsefe devam edecek mi, edecekse g
revi nedir?

Felsefe elbette devam edecektir. lk bakta pek de da


yanakl grlmeyen bu yargya bizi gtren nedenleri ak
lamadan, ada bir filozofun felsefenin deeri stne sy
ledii u szlerini not edelim:
F e ls e fe ... size n, servet elde etmek, ya da a
ltnz yerde ilerlem ek iin yardm salam az;
size nl kiilerin takdirini kazandrmada, dier
insanlarla ilikilerinizd e daha kibar ve geimli
olmanza da yardm c olmaz. Felsefe okumakla
huyunuzun daha asil olacan, ya da halkn Fi
lozofa tavr dedii o ok aranan tavr kazana
canz da beklem eyiniz; di arsna katlanma
da, yaamn glklerine gs germede herhan
gi bir kimseden farknz olm ayacaktr. Filozof da
herkes gibi ayakkab ba koptuunda, ya da tre
ni kardnda kfretmekten kendini alamaz;
bir iviye bastnda, ya da dilini dilediinde,
herkes gibi o da ne duyduu acy, ne de kzgn
ln gizleyecektir.
Filozoflar yaam larn yoluna koymada hi kim
seden daha baarl deillerdir. A stroloji, Spiri-
tualizm , H ristiyan bilim i Psiko-analiz ve insan
ln manev baarlar iin bulunmu dier a
da aspirinlerin tam tersin e, felsefe rencilere
ne kendilerini nasl idare edecekleri, ne de ge
lecei nasl kestirecekleri bakmndan her hangi
zel bir bilgi salam az. Dnya apnda nl hi
bir filozof size dostluk kurma, bakalar zerinde
etkili olma, aalk duygunuzu yenme hususun
da bir ey sylem ez. Ayn ekilde fe lse fe , sizi
ne beklenen herhangi bir tehlikeden korur, ne
yalnzlnz giderebilir, ne de korkunuzu data
b ilir veya ada dnyann giderek artan kaosu
karsnda size snabileceiniz bir yer gstere
bilir.
O halde felsefenin gerei nedir? Okumas etin,
anlamas zor bir konu; inceledii eyler ak ol
maktan uzak, stelik profesrleri de yazdklarn-
da olduka karanlk. Felsefeyi anlayarak okumak
iin bir rehber hocann yardmna ve tartm a
frsatn ihtiya var. Bu glklere karn, pra
tik hi bir yarar da yok. Filozofun abalarn dl
le ereflendirm e diye bir ey de yok ortada; fel
sefe bilgisi hi bir iverenin deerlendirdii bir
nitelik olmad gibi kiiyi yaamnda baarl k
lacak bir gle de donatmamaktadr. yle ise
fe lse fe reniminin gerei var m dr?
- Bu sorunun tek bir cevab vardr: Anlama ihtiya
cn tatmin etmek Bazlarm z kendimizi iinde
bulduumuz bu a rtc dnyann anlamn bil
mek, genellikle nsan yaam nn, zel olarak ken
di kiise l varlm zn nemini, ve mmknse
amacn anlamak ister. Hayatn gayesi nedir, ve
nasl yaanm aldr? Felsefe bu tr sorularla il
g ilenir: bunlara kesin cevaplar bulmak iin deil,
sadece zerinde dnmek ve tartm ak, bizden
daha stn kiilere akla yakn grnen cevapla
r gzden geirm ek iin ilgilenir. yle ise diyece
iz ki, fe lse fe ruhun kozmos zerindeki macera
snn bir tasvirid ir. Bir ksm insanlar bu zihinsel
ve spiritel maceray izlemede byk zevk bulu
yorlar; bunlara filozof diyoruz. Onlarn atklar
kl yolda adm atmay yalnz bu zevki paylaan
lara tleriz (* ).

Soru 9 : Felsefeden ne bekleyebiliriz?

Yukardaki paradan da anlalaca zere felsefenin


grevi, insanoluna pratik bir fayda salama deil, olsa ol

(*) C. E. M. Joad, Philosophy, s. 15-16.


sa onun bilme, anlama ve gerei grme merakm gider
medir. Felsef dncenin temelinde bu anlama ve bilme
m erak, insanolunun evren karsndaki hayret ve te ces
ss yatar. Bu hayret ve te cess s kaybolmadka felsefe
devam edecektir. nsanolu yalnz madd faydaya ynelik
bir yaratk deildir. O, evrenin yap ve dzenini, yaamann
deer ve amacn, madde ve ruh ilik isin i, bilgilerim izin
gvenirlik derecesini, iyi gzel ve dorunun niteliklerini bil
mek ister. Felsefe bu istei karlam a abasdr ve onu iki
yoldan gerekletirm ee a l r:
1) Evrende olup bitenlerin gerisindeki geree inmek;
2) Bilgilerim izi, iy ilik, doruluk ve gzellik kavram larm z
eletirip aydnla karm ak. Birinci yoldaki abadan meta
fizik, ikinci yoldaki abadan felsefenin dier geleneksel kol
lar olan bilgi teo risi, etik (ahlk te o risi), estetik ve mantk
domutur.
M etafizik tek tek olgular, ya da grnteki olgular
deil, evrenin tmn, deimez ve asl olan nitelikleriyle
salt aklla anlama ve renme abasdr. M etafizik yapan
filozoflar gzlem ya da deney yoluyla dorulanma olana
olmayan aklayc sistem ler kurm ulardr. Ne var ki, bu
sistem ler ok kere birbiriyle e liki iinde olm utur. Her
sistem belli bir grn, kiise l eilim ve yaantlara bal
belli bir bak asndan evrene yaklam n bir rndr.
Bu nedenle birtakm ortak sonulara ulaacaklar beklene
mez.
M etafizik, evren hakknda bize gerek bilgi verm e id
diasndadr. Ancak bu bilgiyi gzleme dayal bir akl yrt
me ve ulat sonular olgularla temellendirme yolundan
deil, sa lt akl yrtme yolundan elde edebilecei iddiasn
dadr. Bu iddia, bilim lerin bilgi edinmede kullandklar me-
tod anlay ile ters dm ektedir. nsanln dnce tari
hinde metafizii hakl gsteren hi bir somut rnee rasla-
mamaktayz.
Soru 10 Felsefeye zg bir dnme metodu var
mdr?

Felsefe, konusu bakmndan evrenseldir. Baka bir de


y ile insan yaantsna giren her ey felsefeye konu tekil
edebilir. En basit bir alg unsurundan (rnein, dokundu
um masann sertli i) en karm ak bir dnme sistem ine
(rnein, Einstein'n genel izafiyet teo risi) kadar her ey
felsefeye incelem e konusu olabilir. u kadar ki, felsefe bilgi
reten hir ura deildir, onu bir bilgi eidi saym ak da
yan ltr. Felsefenin amac bilgi salamak deil baka yol
lardan (rnein ortakduyu, bilim , din, vb.) salanan ya da
saland iddia edilen bilgileri eletirm ek, akla kavu
turm aktr. Felsefe bu grevini mantksal tahlil ve kavram sal
dnme yoluyla yerine getirmee a lr. Bunu bir rnekle
gstermek iin u iki soruyu ele alalm :
1. slm dininde erkein kadna gre stn tutulduu
doru mu?
2. Doru denilen eyin ne olduunu kesinlikle bilebi
lir m iyiz?
Bu sorulardan ilki olgusal bir sorudur; cevabn bilim
sel aratrm a yoluyla verebiliriz. kinci soru kavram sal bir
sorudur; cevabn, doru ve bilmek terim lerinin anlam
larn aydnlatmak suretiyle verebiliriz. Bilim birinci tr so
m larla, felsefe ikinci tr sorularla ilgilenir. Birinde olgu top.
lamak, dierinde mantksal tahlile gitmek zorunluluu var
dr. Felsefe Sokrattan gnmze kadar, ve gnmzde artan
bir lde, incelem e konusu ister m etafizik nitelikte, ister
dinsel nitelikte olsun, kavram sal tahlil metodunu kullanmak
tadr.
Geleneksel fe lse fe daha ok m etafizik sistem ler ku
rarken yzylm zn bandan beri felsefede giderek gle
nen eilim , mantksal tahlil yoluyla gnlk dnce ve bi
limde kullanlan kavram larn aydnlatlm as biiminde belir-
m'tir. O kadar ki, felsefeyi m antksal dnmeye indirgeme
ya da onunla bir tutma dncesi ok yaygn bir karakter
kazanm tr. B. Russell daha 1914'te mant felsefenin z
diye nitelem i; R. Carnap aadaki emada gsterildii
gibi felsefeyi mantktan ibaret saym tr (* ).
Dilin ifade fonksiyonu Dilin te m sil fonksiyonu
(Sanat ve Edebiyat) (Bilim = Teorik bilgi sistem i)
Felsefe Am pirik bilim ler
1. M etafizik
iir, v.b. 2. Psikoloji Biyoloji, v.b.
3. Mantk

Carnapa gre felsefenin tek geerli grevi m antksal


tahlil yoluyla bilim sel kavram ve ilkeleri eletirm ek ve ay
dnlatm aktr. Carnapn bal olduu M antksal Ampirizm
ekol iin, m etafizik yararsz, bo ve aldatc bir uradr.
Evrenin gerek nitelii, insan varlnn anlam ve amac
zerinde yrtlen speklatif dnme, yerini ll, so
rumlu ve bilim sel nitelikte bir m antksal tahlile brakmak
zorundadr. Zira bu gibi konularda metafiziin teden beri
ileri srd genel yarglar insan heyecan ve duyarlna
hitap eden fakat hi bir zaman olgusal olarak dorulana-
mayan iir trnden ifadeler olmaktan leri gem em itir.

(*)R udolf Carnap, Philosophy and Logical Syntax, 1935.


III. BLM

BLM ve FO RM EL DSPLNLER

Soru 11 : Mantk nffn nemlidir?

Mantk, rasyonel ya da m istik, her trl dnme bi


im leri arasnda en soyut ve genel olandr, ve hepsinin te
melinde yer a lr. Mantn genel lkeleri btn konularda
geerlidir, yere ve zamana bal deildir, rnein, Dn
me Kanunlar diye bilinen u ilkede bu zellii apak
grmekteyiz. (P bir nerme deikenidir, herhangi bir
nerme yerine ku llanlm tr):

1. P doru ise , P dorudur. (Bu ilke bazen,


Bir ey A ise A dr diye ifade edilir.)
2. P hem yanl, hem de doru olamaz. (Bir ey
hem A , hem de A deil olamaz.)

3. P ya doru, ya da ya n ltr. (B ir ey ya
A dr, ya da A deildir.)

Bu ilkelerin geerlii evrenseldir (* ). Yalnz bizim dnyamz


iin deil, mmkn btn dnyalarda bu byledir. Bunlar
ve benzeri ilkeleri inkr etmek kendimizle elikiye dmek

(*) Hem en belirtm eli ki, bu yarg iki deerli m antk iin do
rudur. nc kkn im knszl diye bilinen nc ilke
veya ok deerli m an tk sistem leri iin geerli deildir.
olur. Dnme konumuz ve dnme tarzm z ne olursa
olsun bu ilkeleri doru saym ak zorunluluundan kurtulama
yz. Bu bakmdan, birer dnme biimi olan bilim i, mate
matii, hatta felsefeyi anlamak iin mant bilmek gere
kir.
Kald ki, mantk bilim sel dnmenin vazgeilm ez bir
arac olarak da bizi yakndan ilgilendirir. Her bilim kolunun
amac kendi alanna giren olgular saptama ve aklam adr.
Bilim ler ancak gzlem veya deney yolundan giderek olgu
lar saptar; saptanan olgularn aklanm as ise mantksal
bir ilem dir. M antksal kurallardan yararlanm akszn ula
lan sonularn gvenilir bilgi tekil edip etmediini kon
trol etmek ok kere olanakszdr. Geri ampirik bilim ler
ulatklar sonular matematikte olduu gibi ispatlama yo
luna gitm ezler. Ancak bunlar salam gzlem verile riyle bir
e it tem ellendirm e, ya da belgeleme zorunluluundan da
kam azlar. yle olm asayd, bilim sel bulgular ifade eden
nerm eler birtakm inan ya da iddialar dile getiren birer
cmle olmaktan ileri geemez, bilgi olma niteliini kazana
mazlard. leride greceimiz zere, bilim sel metodun ba
lca unsurlarn tekil eden aklam a, n-deme (prediction),
ve dorulama gibi ilem lerde mantk vazgeilm ez bir ara
tr.
Bilim sel dnme ve bilgi edinmede mantn grevi bu
derece nemli olduuna gre, mantk anlaym z biraz de
rinletirm ee ihtiya vardr. Mantn konusu nedir? Man
tksal dnmeyi niteleyen zellikler nelerdir?

Soru 12 : Mantk'n konu ve metodu nedir?

Mantk olgularn aklanm as ile deil, doru dnme


kurallar ile urar. Ne var ki, dnme ayn zamanda psi
koloji denilen olgusal (am pirik) bir bilim dalnn da konusu-
sudur. O halde mantkla psikoloji arasndaki fark nedir?
Ksaca belirtmek gerekirse, psikoloji iin dnme (d
grme, kzma, uyuma gibi), bir davran biim i, bir olgu
dur. Her olgu gibi dnme de baz koullar altnda olu
makta ve etkinlik kazanmaktadr. Psikoloji bu koullar ta
nma ve saptama iin birtakm gzlem ve deneylere ba
vurur; dnme eitlerini belirlem ee a l r; elde ettii
sonular aklam ak iin hipotezler kurar, bunlar gzlem
veya deney yollarndan'tem ellendirm e olanaklar arar. Man
tn dnmee yaklam ise ok farkldr. Mantk iin
dnme bir gzlem ve risi olarak deil, baz kurallara uy
gun yryp yrm em esi ynnden incelem e konusudur.
Mantk, bilimdeki betimleme ve aklama yerine bir tr
deerlendirme ilem i kullanr. Baka bir deyile dnme
nin geerlii ile ilgilenir. Hangi dnme kalplar geerli,
hangileri geersiz, bu ayrm yapmaya elve rili ltleri,
dnmee geerlik niteliini veren kurallar saptamaya a
l r. Mantk iin nemli olan yarglarm zn doruluu de
il, yarglarm z arasndaki ilikile rin doruluudur. rne
in,
(1) Btn 'insanlar lmldr.
(2) Sokrat bir insandr
gibi yarglarm z ifade eden nerm eler doru, ya da yanl
olabilir; mantn grevi bunu saptamak deildir. Bu tr ol
gusal nermelerin doruluunu saptama bilim lere ait bir
itir. Mantk, byle verilm i bir veya birka nermeyi do
ru sayarsak, baka ne gibi bir nermeyi daha doru say
mamz gerektii sorusuna cevap arar. Nitekim, mantk bize,
yukardaki iki nermeyi doru kabul ettiim iz takdirde, u
nermeyi de,
(3) Sokrat lmldr.
doru kabul etmemiz gerektiini syler. Bu tu tarllk y
nnden zorunludur ve bu zorunluluk m antksaldr.
imdi rneimizdeki nermeyi karm (argument)
biimi iinde vererek, aralarndaki m antksal ilikiyi gster
mee alalm :

1. Btn insanlar lmldr.


(1) 2. Sokrat bir insandr.

3. O halde, Sokrat lmldr.

Yukarda da belirttiim iz gibi bu karm zorunludur;


nk ilk iki nermeyi doru, nc nermeyi yanl sa
yam ayz. B ir karmda ncller (izgi stndeki nermeler)
sonucu (izgi altndaki nerme) zorunlu klyo rsa, o karm
mantksal olarak geerli dem ektir. M antksal geerlik ka
rmda yer aJan nermelerin ya da bunlarn doruluk dee
rinin bir zellii deildir. karm n ierii deil biimi man
tksal geerlii tayin etm ektedir. Bu noktay akla kar
mak iin (1)'deki karm sa lt biim olarak verelim :

1. x, A ise, y, B dir.
(2) 2. x bir A'dr.

3. O halde x , B dir.

Burada, A n n , B'nin ve x in neler olduu belli deildir. Fa


kat ncller gene sonucu zorunlu klm akta, karm geer
liliini srdrmektedir. A , B, x ne olurlarsa olsunlar, eer x,
A ise, ve A olan her ey ayn zamanda B ise, x in B olduu
mantksal kesinlik kazanr.

(2)'deki rnek bir karm kalbdr. Kalp geerli ol


duu iin, kalba uyan btn somut karm lar da geerlidir.
(1)'deki gibi her somut rnek genel nitelikte olan kalbn
zel bir halini tekil eder. Mantk, somut rneklerle deil,
says sonsuza varan bu rneklerin zel hal tekil ettii
genel ve soyut nitelikteki kalplarla ilg ilenir. phesiz bu
kalplarn hepsi geerli deildir. rnein deiik bir biim
(kalp) tekil eden u karm ,

l. x , A ise. y , B dir.
(3) 2. x , A deildir.

3. O halde, y, B deildir.

geerli deildir. te mantk, hangi karm kalplarnn ge


e rli, hangilerinin geersiz olduunu etkin ve kesinlikle
ayrt etmemize yarayan karm kurallar denilen birtakm
ltleri bulmaya v e saptamaya alan ve bu kurallar uy
gulama teknikleri gelitiren bir biim sel (form el) bilim dir.

Soru 13 : Mantksal doruluk nedir?

G eerli bir karm kalb ile mantksal doruluk ara


snda sk bir ilik i vardr. Her karm koulsal bir ner
meye (ya da nerme biim ine) e vrile b ilir; eer karm
geerli ise, evrildii nerme m antksal ynden doru de
m ektir. rnein,

1. Ahm et im di ya kitap okuyor, ya da satran oynuyor


(4) 2. Ahm et im di satran oynamyor.

3. O halde, Ahm et imdi kitap okuyor.


karm nn geerli olduunu biliyoruz, nk zel hal te
kil ettii genel kalp (P, O nerme deikenleri, V
iareti veya sim g esi, ^ iareti ise deil sim gesi
olarak kullanlm tr.)
1. P v O
(5) 2.

3. P
geerlidir. Geerli olan bu kalb koulsal nerme biiminde
yle yazarz (A iareti ve sim gesi, - iareti ise
e e r...ise sim gesi olarak ku llanlm tr):

(6) [tP v Q )A ^ Q ]- P

Gene mantksal kurallardan bu ifadenin zorunlu olarak do


ru olduunu biliyoruz. Tpk, daha nce szn ettiim iz
Dnme Kanunlar gibi bu nerme biimini alan ner
m eler de elim ee dlm eksizin inkr edilemez.
M antksal olarak doru olan nerm eler tm nermeler
iinde kk bir yer tutar. nerm elerin byk ounluu
iin doruluk ancak olgusaldr. rnein, Btn insanlar
lmldr, Ahmet imdi ya kitap okuyor, ya da satran
oynuyor, Yamur yayorsa, yerler slaktr, Sokrat nl
bir filozoftur, Elimde mavi bir kalem var gibi nermeler
bu tr olgusal nerm elerdir. Bunlar doru da olabilirler,
yanl da. Ne doruluklar ne de yanllklar zorunludur.
Bu nedenle, doru da olsalar, inkr ed ilebilirler, ve inkr
lar bizi elikiye drmez.
Doruluu mantksal olan nerm elerle doruluu olgu
sal olan nermelerin arasndaki fark belirtmek iin u iki
rnei karlatralm :

(1) Dnya yuvarlaktr.


(2) Dnya ya yuvarlaktr, ya yuvarlak deildir.

Birinci nerme olgusaldr; doruluu birtakm gzlem


lerle saptanm tr. Fakat biri kp, Dnya yuvarlak deil,
dzdr, dese bilinen bir gerei inkr etm i olur, fakat
m antksal bir hataya (e lik iye ) dm olmaz. kinci ner
mede durum tam tersinedir. nce nerme olgusal ieriden
yoksundur; byle olduu iin doruluu birtakm gzlem
lerin sonucuna deil, nermenin biim ine baldr. yle ki,
dnya iste r yuvarlak olsun, ister dz, isterse baka bir bi
imde olsun, nermenin doruluk deeri deimemektedir.
Bu yzden nermeyi inkr edem eyiz; dnya ne yuvarlak
tr, ne de yuvarlak deildir, diyem eyiz.
Mantk dilinde birinci tr nerm elere sentetik, ikin
ci tr nermelere analitik nerm eler denmektedir. Sen
tetik nermelerin doruluunu a posteriori, analitik ner
melerin doruluunu a priori b iliriz (* ). Baka bir deyile,
sentetik bir nermenin doru ya da yanl olduu, gzlem
veya deneye ba vurularak; analitik bir nermenin doru
luu ise gzlem veya deneye gitm eksizin saptanabilir. Bu
nun nedenini aklam ak iin, nerm elerin biim lerine bak
mak gerekir. G enellikle btn sentetik nermelerin ald
biim leri u temel biim e indirgemek mmkndr:

A , B dlr.
Bundan da anlalaca zere, B, A nn bir paras ya da
A'da zaten olan bir zellik deil, A ya verilen yeni bir
zelliktir. Oysa analitik nermelerde znede olmayan yeni
bjr zellik sz konusu deildir. rnein,

Btn yuvarlak cisim ler yuvarlaktr nerm esi, dpedz


A , A dr.
demekten ileri gem em ektedir. Bunun gibi, Dnya ya yu
varlaktr, ya yuvarlak deildir. nermesi de bize dnya
hakknda hi bir e y sylem em ektedir. Bu nerme man
tksal olarak dorudur, nk nermenin ald biim
Pv ^ p
bunu zorunlu klm aktadr, nerm ede biimi oluturan ey,
veya, deil gibi mantksal terim lerdir. Bir nerme ye
rini tutan Pye doruluk deeri olarak ister doru v e ril

(*) A posteriori, doruluu yaant sonras veya gzleme bal;


a priori, doruluu yaant ncesi veya gzlemden bamsz
bilinebilir nerm eleri nitelem ek zere kullanlan deyim ler
dir.
sin , ister yanl, tm nermenin deeri doru kalmak
tadr.
Yukarda, analitik-sentetik, a priori - a posteriori diye
yaptmz iki katl ayrm em atik olarak yle gstere
biliriz (* ).

Doruluu Saptama Ynnden


a priori a posteriori

Yuvarlak cisim
>

=
*
3
ynnden
eri klik

ler yuvarlaktr.

Dnya yuvarlaktr.
S
CD
CA

Bu ayrm , ampirik b ilim lerle, formel disiplinler (man


tk ve matematik) arasndaki temel fark belirtm esi bak
mndan da nemlidir. A m pirik bilimlerde tm nermeler
sentetik, formel disiplinlerde analitik niteliktedir. Bu nok
ta, aada matematik nermeleri ele aldmzda daha be
lirgin hale gelecektir.

Soru 14 : Dedktif ve endktif dnme tipleri ara


sndaki fark nedir?

Mantkla bilimin ili k is i zerinde dururken dedktif


ve endktif karm tipleri arasndaki fark belirtmek ye
rinde olur. Genellikle herhangi bir karm deerlendirir
ken u iki noktay saptamaya a lrz:

(1) karm n dayand ncller doru mudur?


(2) n clleri doru kabul edersek, sonucu da doru
kabul etmek zorunlu mudur?

(*) Johny Kem eny, A Philosopher Looks at Selence, s. 16.


Daha nce de belirttiim iz gibi m antk, bu sorulardan yal
nz kincisi ile ilgilenir. Birinci soru, ncller sentetik tr
den rnerm eler ie, mantn deil, bilim lerin konusudur.
rnein ncller karbon atomunun yaps ile ilgili nerme
ler ieriyorsa, birinci sorunun en gvenilir cevabn bir
fizik bilgininden, insanlarda kaltsal niteliklerin geii ile
ilgili ise bir biyolog'dan bekleyebiliriz. Ayn ekilde problem
zme yetenei ile zeknn ilik isin i bize mantk deil, psi
koloji retir.
B ir karmda m antksal incelem eye konu olan ey n
cllerle sonucun nasl bir iliki iinde olduu sorunudur.
Sonu ncllere dayanlarak bir iddia leri srm ektedir. n
cller, sonuta ileri srlen iddiann doruluunu kantla
ma grevi ile ykmldr. Bu grevin tam yerine getiril
m esi iin ncllerin salad kantlarn,
(a] ddiaya degin, ve
(b) iddiaya yeterli
olm as gerekir. Baka bir d eyile, geerli karm iin so
nuca dayanak diye verilen, kantlarn iddia ile ilgili olmas
ve birlikte iddiay zorunlu klm as isten ir. rnein,
(a) Baz hekim ler politikacdr, nk (b) insanlar has
talannca hekim e ba vururlar.
karm nda (a) nermesi iddiay, (b) nermesi iddiay des
teklemek zere verilen kant ifade etmektedir. Her iki
nermeyi de doru kabul edebiliriz. Ne var ki, (b) nerme
s i, (a) nermesindeki iddiann doruluu iin kant nite
lii tam am aktadr, (b) nerm esinin doruluk deeri, (a)
nerm esinin doruluk deerini etkileyici rol oynamamakta-
dr. ki nerme, bildiimiz kadar ile, birbirinden bamsz
dr. Bu nedenle, rnekteki karm da (eer buna bir karm
demek caizse) kam tlayc nerme doru olmakla beraber,
iddiaya degin deildir; daha ^dorusu kantlaym nitelii
grnte kalmaktadr.
Ancak, (b) nermesi yerine,
(b ) Hastalar arasnda politikaclar da vardr,
gibi bir nerme koyduumuzda durum deiir; bu nermeyi
hem doru hem de bir lde iddiaya degin kabul edebi
liriz.
kinci nokta, iddiaya degin olan kant veya kantlarn
yeterlilii sorunudur. Nitekim (b l nermesi iddiaya degin
olmakla beraber iddiann doruluu in yeterli deildir.
nk, hastalar arasnda politikaclarn bulunmas baz du
rumlarda hekimlerin politikac olmasna belki yol aabilir;
ancak bu sonu zorunlu deildir. te yandan,
(b ") Baz politikaclar hekim dir,
gibi doru kabul edebileceim iz bir nerme hem iddiaya
degin, hem de iddiann doruluu iin yeterlidir, diyece
iz.
Demek oluyor ki, iddiaya deginlik ve iddiaya yeterlik
koullar yerine getirildiinde karm geerlik kazanmakta,
koullardan biri, ya da ikisi yerine getirilmedii hallerde
ise karm geersiz kalm aktadr. Aslnda koullardan ilkini
karlam ayan bir dnme ya da szdizimine karm bile
diyem eyiz. Bu nedenle m antksal deerlendirme birinci ko
ulun gereklem i olm as ile balar.
ncllerin salad kantlarn iddiaya yeterlilii soru
nu dedktif ve endktif karm tipleri arasnda bir ayrm a
bizi gtrmektedir. Kantlarn yeterlilii yalnz dedktif
karmlarda bir olanaktr; endktif karmda ncller ne
denli ykl olursa olsun hibir zaman sonutaki iddiay zo
runlu klacak gce eriem ezler (* ). Bunun nedenini ksaca

(*) Bu yarg genelleyici endksiyon iin dorudur. Tam saym a


ya dayanan endksiyon (Induction by Complete Em unera-
tio n )da sonu k an tlarla snrl tm el b ir nerm e olduun
dan; k an tlarn doru olm as halinde sonucun da doru olmas
zorunludur. Aneak bu ne gerek anlam da b ir karm, ne de
bir genellem e nitelii tam ad iin endksiyon ile ilgili
yargm z deitirm ek iin b ir neden saylamaz.
yle belirtebiliriz: Dedktif karm da, sonu ncllerdeki
kantlarla sn rld r; onlar aan bir iddia ileri srem ez.
Daha dorusu, dedktif karm da sonu strtk de olsa
ncllerde vardr; karm n grevi bu ok kere sakl olan
iddiay belirtik ve ak hale getirm ektir. rnein,
Baz renciler politikac deildir,
nerm esi, u iki nermenin ilikisind e vardr:
Btn politikaclar yalancdr.
Baz renciler yalanc deildir.
B a sit b i r akl yrtme bunun byle olduunu gstermee
yeter. Btn politikaclar yalanc ise , bir kimsenin politikac
olm as iin yalanc olmas gerekir. O halde, yalanc olma
yan renciler, politikac da olam azlar. Bunu Venn diyag
ram lar ile de gsterebiliriz (P dairesi p olitikaclar, Y
dairesi yalanclar, dairesi ise rencileri tem sil et
m ektedir.)

ki nerme (* ), bir karm n nclleri olarak b irleti


inde, yle bir ilik i ortaya km aktadr:

(* )tlk diyagram da taran m yer, yalanc olm ayan politikacnn


olmadn, ikinci diyagram da X iareti yalanc olm ayan
rencilerin varolduunu gsterm ektedir.
1. Btn politikaclar
yalancdr.
2. Baz renciler
yalanc deildir.

ki ncl birlikte ifade eden diyagrama baktmzda


sonu olan nc nermenin, yani,
Baz renciler politikac deildir, nermesinin de be
lirm i olduunu grmekteyiz, n clleri tem sil etmek zere
izilen diyagramn sonucu da kendiliinden verm esi, sonu
cun ncllerde gml olduunu aka gstermektedir.
Dedktif karm a zg olan bu zellii endktif karmda
grmemekteyiz. Bu nedenle endksiyona bir karm de
mek yerine bir genelleme metodu demek belki daha doru
olur. Aadaki rnekte de grdmz gibi, sonu, ncl
lerde verilen gzlemlere dayal fakat kapsam ynnden bu
gzlemleri aan bir genelleme ifade etm ektedir:

1. A A frik a ldr ve zencidir.


2. B
3. C
n c lle r

11. K

Sonu: O halde, btn A frik a lla r zencidir.


Dedktif karm n tersin e, burada ncllerin salad ka-
mtlarn yetersiz olduu aka grlmektedir. ncllerdeki
gzlem saym z ne denli artrrsak artralm , sonutaki id
diaya yetecek kant salamak olanakszdr. nk yaayan
A frikallarn hepsini gzleme gl bir yana, gem iteki
ve gelecekteki tm A frikallar gzleme olanakszl orta
dadr. ster istem ez gzlem lerimiz bir rneklem snrlar
iinde kalacak, evrenin tmn kapsama olanan elde ede
m eyecektir (* ). Oysa sonutaki iddia bir genelleme olarak
evrenin tmn kapsamaktadr. Bu nedenledir ki, btn n
cller doru olsa bile, sonucun doru olduu kesin olarak
sylenem ez. ncllerin salad kantlarn say ve nitelii
ne gre, sonucun doruluk probabilite>si artar veya azalr,
fakat hi bir zaman kesinlik kazanmaz. Buna karlk gz
lem lerim iz arasnda, A frikal olduu halde zenci olmayan
bir tek kii ksa, genellememizin yanll kantlanm de
m ektir.
Bilimde iki karm tipinin de yeri nemlidir. Endk
siyon bilim sel genellem elere ulamada, dedksiyon bu ge
nellem eleri aklam a gc tayan hipotez veya teorilerden
gzlem verileri ile dorulanmaya e lve rili mantksal so
nular (test-im plications) karmada kullanlr (* * ).

Soru 15 : Matematiksel kesinlik ne demektir?

Mant ampirik bilimlerden ayran en nemli zellii,


ulat sonularn kesin ve zorunlu olm asdr. Bu zellii
matematikte de bulmaktayz. Am pirik bilim ler arasnda en
ok ilerlem i olanlarda bile byle bir kesinlik ve zorunluluk
tan sz edilemez. Hi bir olgusal genelleme ya da hipotez,

(*) Evren terim i istatistiksel anlam da kullanlm olup, ncl


lerde sz konusu nesnelerin dahil olduu sonlu veya sonsuz
b ir snfn tm dem ektir.
(**) H. M argenau, Ethics an d Selence; s. 44.
ne denli belgelenmi olursa olsun, yeni gzlem verileri kar
snda yanl kma ihtimalinden kurtulmu olmaz. Oysa
matematikte bir teorem bir kere ispat edildi mi artk, da
yand ncller (aksiyom lar) reddedilmedike, yanl k
ma ihtimali yoktur. spat edilm i bir teorem gzlem v e rile
rine uymuyorsa, olgusal olarak yanl demektir. Gz
lem verilerinin olumlu ya da olumsuz olmas bir teoremin
mantksal doruluunu etkilem ez. Mantk ve salt matema
tik teorem lerin olgusal doruluklar ile deil mantksal
doruluklar ile ilg ilenirler.
Matematikte (zellikle geometride) teorem (ispatlan
m nerm eklerin kesin ve zorunlu olma nitelii her zaman
ayn ekilde anlalm am tr. klid sistem i dnda yeni ge
ometri sistem leri ortaya kncaya kadar (19. yzyln ortala
rna kadar) geometride yer alan aksiyom veya postulalar,
doruluu sezgisel olarak apak, bu yzden ispatlar ya da
dorulanmalar gerekmeyen nerm eler saylm tr. zellik
le, klidin genel dorular sayd 5 aksiyom :

(a) Ayn eye eit olan eyler birbirlerine de eittir,


(b) E it eylere e it eyler eklenirse, sonular da eit
olur,
(c) E it eylerden e it e yle r ka rlrsa kalanlar da esit
olur,
(d) Birbiriyle akan e y le r e ittir,
(e) Btn herhangi bir parasndan byktr.

bir e it akl kanunlar gibi deimez dorular san lm tr.


Birtakm tanm ve karm kurallarna dayanlarak aksiyom
lardan retilen teorem ler de ayn ekilde apak doru ka
bul edilm itir. Ancak yeni geometrilerin ortaya km as ile
bu gr deerini kaybetm itir. B ir kere baka, hatta zt
aksiyomlardan hareket edilerek de, mantksal ynden tutar
l geometrik sistem lerin kurulabileceinin gsterilm i ol
m as, klid aksiyom larnn bir tr dnme kanunlar gibi
deimez olmadn ortaya karm tr. Kald ki, daha son
ra bu aksiyomlardan bazlarnn yanl olduu bile gsteril
m itir. rnein, Btn herhangi bir parasndan byk
tr. aksiyomu, tekileri gibi, bize apak doru grnmek
tedir. Oysa m atem atikiler bunun sonsuzlar sz konusu ol
duunda hi de byle olmadn gsterm ilerdir. u iki di
ziyi ele alalm :
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8,
2, 4, 6, 8. 10, 12, 14, 16.

Her iki "diziyi de sonsuza uzatmak mmkn. st dizi btn


tam sayla r, alt dizi ise yalnz ift tam saylar iine almak
tadr. O halde alt dizi st dizinin bir paras, ya da bir alt
km esidir. Nevar ki, st dizide yer alan her terim e karlk
alt dizide de bir terim vardr. ki dizi birebir tam bir uygun
luk iindedir. Bu ise iki dizinin veya kmenin eitliini gs
te rir (* ).

A yrca, teorem lerin birou m atem atikiler iin bile


apak olmaktan uzaktr. Bunlarn ispat zor, ve teknik bilgi
g erektirir. rnein, biri Goldbach, dieri Ferm at'ya ait iki
nl teoremin uzun alm alara karn ispatlar henz bu
lunamam tr (* * ). te yandan, sezgisel apaklk bireylere
gre deien bir n iteliktir; objektif bir ls yoktur. Byle
sbjektif bir nitelie, matematik dnmede yer verm ek
olanakszdr.

(*) B. Russell, History of Western Philosophy, s. 858.


(**) Goldbach teorem i: H er ift sayy iki asal saynn toplam
olarak gsterm ek m m kndr. rnein:
4 = 1 + 3; 6 = 3 + 3; 8 = 3 + 5;
20= 7 + 13
F erm at teorem i n > 2 ise, x + y = z denklem ini zmek
im knszdr. Yani, x 3+ y 3= z 3 veya
x* + y4= z 4, vb. iin, x, y, znin alabilecei
hi b ir say yoktur.
Matematik nermelerin kesin lik ve zorunluluk nitelii
bir baka ynden daha yorum lanm tr. Bu gre gre ma
tem atik de, fizik, biyoloji, sosyoloji gibi olgusal bir bilim dir.
u kadar ki, teki bilim lere nazaran matematiin konusu
daha genel ve nermeleri daha iyi tem ellendirilm itir. r
nein, 5 + 7= 12 nermesi bize kesin ve zorunlu gelmek
tedir. Bunun tek nedeni, insanln uzun yaantsnda bu
nermenin hep dorulanm olm as, onu yanl gsteren
herhangi bir olgu veya duruma rastlanm am asdr.
Ne var ki, bu gr de hakl itirazlar karsnda tutuna
m am tr. Olgusal bilim lerde, kanun niteliini kazanm ge
nellem eler dahil, her nerme iin gzlem verile riyle ters
dme ihtim ali vardr. B ir nerme ne denli kantlanm olur
sa olsun bu ihtimal hibir zaman ortadan kalkmaz. Sabit
basn altnda stlan gazlar genleir genellem esini kant
layan saysz gzlem ve deney sonular vardr. Fakat bir
gn yeni bir gzlem ve deney sonucunun bu genellemeyi,
(ok zayf bir ihtimal olmakla beraber) altst etmeyecei
kesinlikle sylenem ez. O ysa, matematik nerm eler iin
byle bir tehlike sz konusu deildir. Yukardaki rneimize
dnelim: 5 + 7 = 1 2 . Bu nerme hangi olgusal koullar al
tnda yanl km saylacaktr? Diyelim ki, bir lame ze
rine nce 5, sonra 7 mikrop koyuyoruz, ve hepsini birden
saydmzda 12 yerine 13 mikrop buluyoruz. Byle bir gz
lem sonucu nermenin yanl olduu yargsna bizi gtrr
m? Gtrmez, nk byle bir durumda hatay baka yerde
ararz: ya mikroplar yanl saydm za, ya da geen sre
iinde mikroplardan birinin blnerek oaldna hk
mederiz. Fakat 5 + 7= 12 nermesinin doruluundan as
la phe etmeyiz. Bunun nedeni aktr: nk bu nerme
olgusal deildir; sadece 5 + 7 ile 12nin zde anlamda
olduunu ifade etmektedir. Sepette 12 elma var diyece
ime, Sepette 5 + 7 elma var diyebilirim . ki nerme aynr
anlamdadr. O halde 5 + 7 = 12 nerm esi, A, A dr bi
iminde analitik bir nermedir. Ayn ekilde (> iareti
eer ise iin kullanlm tr).

[( A = B ) ve (B = C )]- (A = C)
biiminde olan her nermenin mantksal doru olduunu bi
liyoruz. rnein, a, b,c gibi cisim i arlklar ynnden
mukayese ettiimizi dnelim . Terazide a ile b'nin ve b
ile c n in ^ it arlklarda olduunu saptyoruz. Ancak, bek
lediimizin tam tersine a ile c'nin eit olmad grlyor.
Bu gzlem yukarda verdiim iz m antksal dorunun yanl
olduunu deil, olsa olsa bir lme hatasnn varln gs
te rir: ya terazi kk arlk farklarn yanstacak kadar
duyarl deildir, ya da lmei yapan kiinin gzleminde
hata vardr. Yoksa a ile c e it deilse, ann b'ye, bnin c'ye
e it olmas olanakszdr (* ).

Bu rnekler de gstermektedir ki, matematik nerme


lerin doruluk deeri gzlem verilerine bal deildir. n
k bunlar olgularla ters debilecek hi bir iddia ileri sr
m em ektedirler. Bunlarn doru ya da yanl olmas dpedz
biim lerine baldr. Mantk dilinde bu tr nermelere ana
litik veya doruluklar a priori bilinen nerm eler dendi
ini daha nce grmtk.

Soru 17 Matematiksel bir teorinin yaps nedir?

Matematik nermelerin niteliini bylece saptadktan


sonra, matematiksel bir teorinin yapsn da ksaca belirt
mek faydal olacaktr. Bu yapnn balca zellii aksiyoma-

(*) C. C. Hempel, On th e N ature of M athem atical Truth Ame


rican M athem atical M onthly, Vol. 52 (1945).
tik bir sistem oluudur. Aksiyom atik bir sistem ise birtakm
terim ler ve bu terim lerin birlem esinden meydana gelen
nerme (veya nerme b iim le ri)den kurulur. Terim ler,

(1) lkel (tanmlanmayan) terim ler,


(2) Tanmlanan terim ler,

olmak zere iki gruba a y rlr. Bir sistem de, sonsuz geriye
gidie ya da kmaz dngye dm eksizin her terim i tanm-
layamayacamz iin, baz terim lerin tanmlanm akszn,
sezgisel anlamlar ile kabul edilm esi zorunludur. rnein
geometride nokta, doru gibi terim ler bu tr ilkel te
rim lerdir.
nerme veya nerme biim lerine gelince, onlar da iki
ye ayrlm aktadr:

(1) lkel (ispatlanm akszn kabul edilen) nerm eler:


bunlara aksiyom ya da postula denir.
(2) spat edilen nerm eler: bunlara teorem denir.

rnein geometride, Ayn eye e it olan eyler birbirle


rine de eittir nermesi bir aksiyom , Bir genin i a
larnn toplam iki dik ann toplamna eittir, nermesi
ise bir teoremdir.
Aksiyom atik bir sistem de btn terim ler ilkel terim le
rin yardm yla tanm lanr. rnein, doru paras terim i,
nokta ve doru terim leri kullanlarak tanm lanr. Ayn
ekilde, btn teorem ler aksiyom lara dayanlarak ispatlanr.
rnein, yukarda szn ettiim iz genlerin i alarnn
toplam ile ilgili teoremin ispat paralel postulas denilen
ve Bir doru dndaki herhangi bir noktadan o doruya bir
ve yalnz bir paralel doru vardr. diye fade edilen aksi
yoma ba vurularak yaplr.
A yrca, sistem e giren nermelerin doru kurulmas ve
teorem lerin ispat iin baz kurallara da ihtiya vardr. Bun
lardan birinci gruba kurma kurallar, ikinci gruba ise
karm kurallar denir. Kurma kurallar, tpk gramer kural
lar gibi, cm lelerin doru te kilini salamaya yarar. ka
rm kurallar ise teorem lerin retilm esinde, ya da ispatnda
m antksal geerlii salar.
Aksiyom atik bir sistem aslnda kapsam geni dedk-
tif bir karmdan baka bir ey deildir. Aksiyom lar ncl
leri, teorem ler de onlarn mantksal sonularn tekil eder.
A ksiyom lar yukarda da belirttiim iz zere, ispatlanmeks-
zn kabul edilen temel nerm elerdir. Bunlar doru deilse,
teorem lerin doru olduu sylenem ez. Ancak bunlar doru
ise, teorem lerin doruluu kesinlik kazanr. Bu demektir ki,
bir teoremin ispat, teoremin doru olduu anlamna ge1-
mez. spat sadece teoremin dayand aksiyom veya aksi
yomlar doru sayarsak, teoremi de doru saym ak gerek
tiini bizim iin zorunlu klar; yoksa teoremin kendi bana
doru olduunu ortaya koymaz.

Soru 18 Formel bir sistemin yorumlanmas ne de


mektir?

Aksiyom atik bir sistem in temel talar olan ilkel terim


lerin ve bu terim lere dayal aksiyom larn anlaml olmas ge
rekm ez: terim ler birer sembolden, aksiyom lar da birer ner
me biiminden ibaret olabilir. Bunlarn yardm yla retilen
dier terim ve teorem ler de ayn ekilde anlamdan yoksun
dur. Byle kurulan sistem ler soyut ve biim seldir, herhangi
bir konu veya olgu km esiyle bantl deildir. Ancak bu
soyut ve biim sel sistem in olgusal dnya ile ilik isi kuru
labilir: bunun iin ilkel terim lere anlam verm ek ve dolay-
syle aksiyom lar belli bir konuya ilikin nermeler halinde
ifade etmek gerekir. Bu ilem e yorumlama denir. Burada
gzden kamamas gereken noktalardan biri udur: ayn so
yut ve biim sel bir sistem , birden fazla konuya ilikin yo
rum lanabilir. Baka bir deyile, deiik konu veya olgu k
m eleri ayn kalba dklebilm ektedir. kinci bir nokta da
soyut bir sistem bir konuya ilikin yorumlandnda doru
nermeler verdii halde, bir baka konuya ilikin yorumlan
dnda pekl yanl nerm eler vereb ilir. Bu son noktay
bir rnekle gstermek iin matematiin u formln ele
alalm :

y = ax3

Bu formldeki y ve x terim leri birer deikendir: her


hangi bir konuya ait deerler alab ilirler. Ancak formldeki
deikenlerin deerleri belli olmadndan, forml soyut ve
biim sel bir kalp olarak kalm aktadr. Her soyut kalp gibi
bu forml de e itli konulara ilikin yorum layabiliriz. r
nein formln bir yorumuna fizikte rastlyoruz. C isim lerin
serbest dme kanunu,

s = V2 gt2

formln belli bir olgu trne uygulanmasndan elde edilm i


bir yorumdan baka bir e y deildir. Bu yorumlamada y
deikenine s (m esafe) deeri, x deikenine t (za
man) deeri verilm i, ve bylece belli bir olgu kmesi iin
doru olan bir nerme elde ed ilm itir. Ne var ki, ayn for
ml baka bir konuya, sz gelii ekonomide arz ve talep
denilen olgu trne ilikin yorumladmzda yanl bir
nerme elde edilm ektedir. O halde, incelem e konu
muz iin soyut bir kalp veya teori seerken, bunun yorum
lanmas ile elde edilecek nerm elerin doru olm asn gz-
nnde tutmak zorundayz (* ).

(*)M . Brodbeck, Logic and Scientific Method in, Handbook of


Reserarch on Teaching, N. L., Gage, ed., (1963).
Matematie ait soyut biim ve teorilerin olgusal olarak
yorumlanabilme olana, matematiin bilim ler ynnden
nemini gsteren bir zelliidir. Matematik byle bir uygu
lanma zellii tam asayd, satran gibi bir oyun olmaktan
ileri geemezdi. Ne var ki, olgusal yorumlanma matematie
kesinlik ve zorunluluk niteliini kaybettirm ektedir. Ein-
s te in n u szleri bu noktay aydnlatmas bakmndan
nem lidir:
Matematie ait bir nerme olgusal dnyaya
ilikin olduu kadar ile kesin deildir; kesin ol
duu kadar ile, olgusal dnyaya ilikin deildir.
Demek oluyor ki, yorumlanm matematiksel bir teori mate
matik olmaktan km , ampirik karakterde bir bilim olmu
tur. Bununla beraber matematiin bilim ler iin nemi ok
byktr. Bu nem iki ynden kendini gstermektedir: (1)
Matematik, bilim sel bulgu ve kanunlar ak, kesin ve ksa
ifade etmek iin ideal bir dil vazifesi grr; (2) Matematik
bilim sel hipotez veya teorilerin dorulanma ilem i iin ge
rekli gzlenebilir sonularn ortaya karmada vazgeilmez
bir aratr. Bunlar birer rnekle gsterelim . Keplerin ar
monik kanun diye bilinen nc kanunu gnlk dilde,
Bir gezegenin gne evresindeki dn s
resinin karesi, gezegenin gneten ortalama
uzaklnn kpyle doru orantldr,
gibi uzun, olduka kark bir cmle ile ifade edilebildii
halde, matematik dilde son derece ksa, basit ve ak bir
denklemle yle ifade edilm ektedir:

V = K (R )3
Bilim sel teorilerden gzlenebilir sonular karm a ii
ne gelince, bu matematiin hi phesiz bilim ler ynnden
en nemli grevini tekil etm ektedir. Matematiin salad
karm teknikleri olm akszn evrensel nitelikte soyut teo
rilerin ne aklama ne n-deme gcnden yararlanmaya ne
de doruluk derecelerini saptamaya olanak vardr. Bunun
ok iyi bilinen bir rneini 17. yzylda Newton verm itir.
Newton bugn hareket kanunlar denilen hipotezlerini ve
yerekim i teorisini ortaya attktan sonra, bunlar, olgular
aklama ve n-demede kullanmak iin matematikte yepyeni
bir teknik gelitirm ek zorunda kalm tr. D iferansiyel ve en-
tegral hesaplar denilen bu teknik yardm yla, Newton kur
duu teoriden daha nce gzlem yoluyla bulunmu birta
km ampirik genellem elerin (rnein Keplerin bulduu ge
zegenlere degin kanun ile Galileo'nun bulduu cisim le
rin serbest dme kanunu ve pandl kanunu bu genelleme
ler arasnda gsterilebilir) birer m antksal sonu olarak
karlab ilir olduunu gsterm itir. Ayn ekilde Einstein de,
kurduu teorilerin gzlem dnyasna ilikin mantksal so
nularn karm ak iin zel nitelikte baz matematik tek
niklere ba vurmak zorunda kalm tr.
Matematiin bilim sel aklam a ve n-deme iin ok
nemli olan bu karm fonksiyonunu daha basit ve somut
bir rnekle de gsterebiliriz. Elim izde, sabit tutulan belli bir
scaklkta ve 4 atm osfer basn altnda hacmi 12 m3 olan bir
m iktar hava-gaz olduunu dnelim. Boylen gazlar ka
nununa gre vp = c (yani hacim x basn = sabit bir de
er) olduunu biliyoruz. Bu kanunu kullanarak ayn scak
lkta fakat bu kere 6 atm osfer basn altnda tutulan bir
gazn hacmini n-deme yoluyla saptamak istersek, basit
bir aritm etik ilem iim izi grmee yetecektir:
lk durum v = 12 m3 , p = 4 at. olduuna gre,
12 X 4 = 48
ikinci durum v = ? p = 6 at. olduuna gre,
v X 6 = 48
v = 48/6
= 8 m3
Bu rnekten de grld gibi matematik, bir karm
teknii olarak bilim sel dnme ve aratrm a iin vazgeil
mez bir deer tam aktadr. Matematik de mantk gibi var
saym larm zda ya da hipotezlerimizde ok kere st rtk
olan sonular aa karmann etkin bir aracdr. Yukar
daki rnekde v'nin deerinin 8 olduu st rtk olarak
ncller (yani vp = c ile c = 48 ve p = 6 ner
melerimde sakld r. Kullandmz basit aritm etik ilem i sa
dece bunu belirtik hale g etirm itir {* ).
Matematiin bilimde oynad roln vazgeilm ez
lii ile ilgili Reichenbach'n u szleri zerinde dikkatle du
rulmaya deer nemledir:

M atem atiksel metod modern fizie gelecek


teki olgular kestirm e gcn verm itir. Am pirik
bilimlerden sz eden herkes, unutmamaldr ki,
gzlem ve deney ancak matematiksel dedksi-
yonla birlem ek suretiyle modern bilimi kurabil
m itir. Newton fizii, ondan iki kuak nce Fran
c is Baconn ta svir ettii endktif bilimden ok
farkld r. Baconn yapt gibi sadece gzlemsel
olgular toplayp snflam ak hi bir zaman bir bil
gine, evrensel ekim kanunu gibi teorik bir ilke
yi bulma olana verm ezdi. Gzlemle birleen
m atem atiksel dedksiyon modern bilimin baa
rsn salayan biricik ara olmutur (* * ).

(*) S. G. Hempel, ayn m akale.


(**) H. Reichenbach, The Rise of Scientific Philosophy, s. 103.
IV. BLM

BLM ve DL

Soru 20 : Bilim ile dilin ilikisi nedir?

Bir tr dil olm akszn bilim dnlemez. Yalnz bilim


de deil, btn dier alanlarda kazanlan bilgi, gr ve d
nceler bir dilin salad anlatm olanaklarndan yarar
lanarak ortaya konur; insanln ortak kltrne mal olur.
Sezgi ya da dpedz alg dzeyinde oluan bilgilerden de
sz ed ilebilir belki; ne var ki, bilgilerim izin bilim sel nitelik
kazanmas ancak ortak anlama arac olan bir dilde ifade
edilm i olmas ile mmkndr. Bir adam dnn ki, a l
t fabrikada imal edilen bilyelerde, parmaklarnn olaan
st duyarl sayesinde hi bir l aracnn saptayamad
prz ya da sapmalar saptayabilm ektedir. Yaant ile ge
litirilm i byle bir yetenek veya beceriyi bir e it bilgi sa
yab iliriz; ancak bu bilgiyi, kiise l kald, bakalarna anla-
tlamad srece bilim sel saymak mmkn deildir. Bi
lim sel bilgilerim izin temel zelliklerinden b iri, bir ya da
daha fazla dilde anlatlabilir olm alardr.
Bilim sel amalarla kullanlan dil doal olabilecei
gibi (rnein; Trke, ngilizce, Latince vb.) yapma da
olabilir (rnein; mantk veya matematik sembollerden
belli tanm ve kurallara gre oluturulan forml veya s is
tem ler). Birinci gruba giren diller tarihsel olup, geliim i
uzun bir gem ie, bir toplumun ortak yaant ve kltrne
baldr. kinci gruba giren diller, belli am alarla, belli za
manlarda kurulan, geliim i herhangi bir ortak yaantya
bal olmayan d illerdir. Bir dil iste r birinci, ister ikinci tr
den olsun, aa yukar ayn diyebileceim iz bir biimde
kullanlan sembollerden meydana gelir. Yalnz szsel veya
yalnz yazl olabilecei gibi hem szsel hem de yazl ola
b ilir.
Her dilin kullan amacna gre eitli fonksiyonlar var
dr. Ancak hepsinin banda dilin belirtm e, bildirme ya da
anlatm denen bildiriim (communication) fonksiyonu ge
lir. Bilgilerim izi, dnce, duygu ve dileklerim izi aa vur
ma, bakalarna iletme dilin bildiriim fonksiyonuna giren
eylem lerim izi te kil eder.
Bilimde anlatm arac olarak seilen dilin ak, se ik
ve kesin olmas isten ir. Gnlk dil, kelim elerin ok kere
anlam belirsizlii veya birden fazla anlaml (ok anlam l)
olmalar nedeniyle, bu zellikleri tam am akta, bilim sel
ama ynnden e lv e risiz ve yetersiz kalmaktadr. Bu yz
dendir ki, bilimin giderek artan llerde, anlatm arac
olarak, bir tr yapma dil saylan matematii kullandn
grmekteyiz. Gerekten m atem atiksel dil, doal dillere z
g anlam b elirsizliklerine, ok anlam llktan doan yanl
anlam alara yol amayan, anlamlar ve kullan yerleri belli
ve sn rl olan sem boller kullandndan; bilimde aranan ke
sin , ak, tam ve kolay anlatm olanan geni lde sa
lamaktadr. Bu fark bir rnekle gstermek iin Nevvton'un
Evrensel ekim Kanununu ele alalm . Bu kanunun gnlk
dildeki ifadesi ana hatlaryla yledir:
Evrende var olan herhangi ki madde para
c birbirlerini ktlelerinin arpm ile doru,
aralarndaki mesafenin karesi ile ters orantl
olarak ekerler.
Grld gibi bu ifade olduka uzun, anlalm as zor,
stelik farkl anlama veya yorumlara elve rilid ir. Oysa ayn
konunun m atematiksel dildeki ifadesinin btn bu sakn
calardan uzak; ksa, ak ve bir bakta anlalab ilir olduu
nu gryoruz:

Gm, M2
F = -----------
d2
phesiz bu demek deildir ki, matematik dil olmak
szn bilim yaplamaz, ya da bilimin ulat sonular tam
ifade edilemez. zerinde durduumuz nokta daha ok gn
lk yaamn ihtiyalarna gre gelien ve biimlenen doal
dillerin bilim sel am alar iin eitli ynlerden yetersiz kal
d veya yeterince elve rili ve etkin bir anlatm arac olma
ddr.

Soru 21 Dilin yapsnda kelimenin yeri nedir?

Doal ya da yapma olsun, bir dili meydana getiren e


leri iki grupta toplayabiliriz:
(1) Dilin vokableri (bu grup dilin temel yap tala
r diyebileceim iz kelime veya sem bollerini kapsar).
(2) Dilin kurallar (bu grupta dilin sentaksn tekil
eden kurallar yer a lr).
Dilin bilim ile ilik isi zerinde dururken, bizi daha ok
dilin vokableri yani kelim e veya sem boller ilgilendirm ek
tedir. Dilin kurallarna gelince, u kadarn sylem ekle ye
tineceiz: bu kurallar dzgn cmle kurma kurallar ve d
ntrme kurallar olmak zere iki alt gruba a yrlr. Birinci
tr kurallar dzgn cmle yapmnda kelime veya sembol
lerin nasl b irletirilece ini; ikinci tr kurallar bir ya da
birka cmleden baka bir cmlenin nasl karlacan
gsterir. Matematik ve bilimde yer alan karm lar veya
dntrmeler bu kurallara dayanlarak yaplr.
Dilin temel yap talar dediimiz kelim eler aslnda
birer semboldr. Kelim elerin sembol olarak belirttikleri
eylerle olan tarihsel ilikile ri akla kavuturulmu
bir konu deildir. Ayn nesneyi farkl dillerde deiik keli
m elerle adlandrma bu ilikinin ok kere sanld gibi do
al veya zorunlu olmadn gsterir. rnein Trkede
ev, ngilizce'de house, Franszca'da maison kelim e
leri, ayn nesneyi adlandrmakla beraber bunlarn birbirle-
riyle, ya da adlandrdklar nesne ile ne gibi bir ilikile ri
vardr? Bu nedenledir ki, btn sem boller gibi kelim elerin
kullanln da ortak anlama veya uzlamaya dayal bir
olgu sayabiliriz.
nsanlar doal evreleri le ilikilerinde de birtakm
iaretlerden yararlanrlar, rnein, belli bir bulut tr ya
mura; yapraklarn sararp dm esi gz m evsiminin geldii
ne; havann kararm as akam , aarmas sabah olduuna;
gurup vakti bulutlarn kzarkl ertesi gn havann ak ve
gneli olacana; bir yerde duman ttm esi orada ate yan
dna iarettir. Doada bunlara benzer daha saysz ia
ret grevi gren olgular vardr. Bir olgunun, bir baka ol
guya iaret olm as, ikisi arasnda deimez, ya da deime
ze yakn bir ilikinin varl ile mmkndr. Bu iliki nes
nel nitelikte olup, insanlarn kiise l veya ortak tercihlerine,
karar veya uzlam alarna bal deildir. Sem bollerin, bu
arada kelim elerin kullanlm as ise sosyal ortamn olutur
duu ilkilere baldr. rnein trafikte krmz k DUR,
yeil k GE dem ektir. Burada ad geen renklerle dur
ma veya geme arasnda doal ya da gerek diyebilecei
miz hi bir iliki sz konusu deildir. nsanlar yle setii
iin krmz dura, yeil gee iaret olmutur. Tam tersi
de kabul edilebilirdi. Hatta pratik zorluunu gze alacak
olsak, bugn bile krm z rengi ge, yeil rengi dur iin
kullanabiliriz. Nitekim, dnyann pek ok yerinde matem
siyah giysi ile belirlendii halde, in de beyaz giysi ayn
grevi grr. Demek oluyor ki, birer sembol (yapma ia
ret), olan kelim eler iaret ettikleri eylerle herhangi do
al veya zorunlu bir iliki iinde deildir. (Bunun ok sey
rek rastlanan baz istisnalar olabilir, rnein, m iyavla
ma, m elem e*, zrlama gibi kelim eler, adlandrdklar
eylem lerle az ok ilik ili grnmektedir.) Ortaya kla r
nasl bir ilikiye bal olursa olsun, kelim eleri esas itiba
riyle, doada bulduumuz ilikile re dayal iaretlerden ayr
mak, ortak tercih veya uzlamaya bal sem boller saym ak
gereinden kurtulamayz.

Soru 22 : Kelimeler arasnda mantksal adan nasl


bir ayrm yaplabilir?

mdi sembol ya da yapma aret saydm z kelim ele


rin b elirttikleri eyler somut nesneler olabilecei gibi,
nesnelere ait zellikler veya bunlar arasndaki ilik ile r, hat
ta her trl soyutlam alar veya zihinsel durumlar da olabi
lir. Kelim eleri tem sil ettikleri eylerin eidine gre, e
itli gruplara ayrabiliriz. Gram erde, nesneleri adlandran
kelim elere isim, zellikleri belirten kelim elere sfat, eylem
leri belirten kelim elere fiil; tarz, yer ve zaman belirten ke
lim elere zarf gibi isim ler ve rilm itir. Bu gibi kelim elere ken
dileri dnda birtakm eyleri tem sil ettiklerinden betim-
leyici kelim eler denir. Ancak her dilde herhangi bir eyi
adlandrma veya belirtme grevi olmayan kelim eler de var
dr. Kendi balarna bir anlamlar olmamakla beraber, dilin
yap ve ileyiinde nemli devleri olan bu tr kelim elere
mantksal kelim eler ya da m antksal deimezler de
nir. Bunlar arasnda, btn, baz, deil, ve, veya,
ise, ancak ve a n ca k... se gibiler balcalarn tekil
etmektedir. M antksal deim ezler, herhangi bir nesne, ol
gu veya bunlara ait zellik veya ilikile ri belirtm e grevi
grm ezler. Bunlar sadece basit nerme veya nerme kalp
larndan b ileik nerme veya nerme kalplar yapmada ek
lem olarak kullanlrlar veya iinde getikleri nermelerin
biim ini tayin ederler. Bu gibi kelim eleri incelem e mantk'a
a it bir konudur. Biz burada betim leyici kelimelerden isim-
leri, bunlar iinde de sadece cins isim olarak bilinen
kavram adlarn ele alacaz.
Betim leyici, bu arada isim olarak snflandrlan keli
m elerin nesneleri veya nesnelere ait nitelikleri b elirttikle
rini syledik. Ne var ki, kelim elerle belirttikleri eyler
arasnda bire-bir bir balantdan sz edemeyiz. Dnya
mz tekil eden eyler sonsuz denecek kadar ok sayda
ve eitted ir; oysa kullandmz kelim elerin says ister
istem ez sn rld r. Bu nedenle her nesne veya zellik iin
deiik bir kelime bulmak mmkn olsa bile, kullanmak
im knszdr. Ahmet, Ankara gibi zel isim ler dnda
kullandmz dier btn isim ler tek tek eyleri deil,
kme veya sn f te kil eden eyleri adlandrmaktadr. r
nein, ocuk kelim esi belli bir ocuun, bir bireyin deil,
tm ocuklar iine alan bir snfn addr. Ayn ekilde,
m asa, ev, yldz, aa, kalem gibi kelim eler de
eyleri birey olarak deil, kme ya da sn f olarak belir
tirle r.
S n f adlarn tek tek eylere de uygularz. rnein,
Oktay bir ocuktur, Bu masa tahtadr, Kardeim
rencidir gibi cm lelerde Oktay, bu masa, kardeim
tek eyleri, ocuk, tahta, renci ise sn f veya
kme tekil eden eyleri belirtm ektedir. Ne var ki, Oktay
bir ocuktur, Kardeim rencidir, dediimizde bir bak
ma, Oktay'n ocuk km esinin, kardeimin de renci k
m esinin bir yesi olduunu belirtiyoruz, yoksa onlar birey
olarak adlandrm olmuyoruz.
Yaantm za giren Veya girmeyen eyleri byle sn f
layp ortak adlarla belirtmemizin yarar ve gerei yannda
bir bakma sakncal olduu da sylenebilir. Ayn kelim e
ile adlandrlan bir kmedeki eyler, bir veya birka yn
den benzerlik iinde olmakla beraber, birok ynlerden de
birbirlerinden farkld rlar. Farkl eylerin ayn ad altnda
toplanmas, kullandmz kelim elerin say ve cinsinde eko
nomi yapmamza, dilin kullanln korumamza yardm et
tii iin kanlm azdr. Ne var ki, bu uygulamann, incele
me ya da ilgi konumuz eyler arasnda nemli saylab ile
cek farklarn bazlarn grmezlikten gelmemiz veya bizi
bsbtn yok saymamz gibi bir sonuca gtrd de inkr
edilemez.

Soru 23 Kelime ve kavram arasnda fark var mdr?

Betim leyici kelim eler iin dilin anlam birim leri diyebi
liriz. Bunu derken kelim elerin kendiliklerinden anlaml ol
duklarn demek istem iyoruz. Batan beri belirtm eye a
ltm z, kelim elerin gerekte birtakm eyleri belirten
birer etiket veya iaretten baka bir ey olmaddr. K eli
melerin anlamlarn sembol olarak tem sil ettikleri eyler
veya o eylere ait zellikler te kil eder. rnein, ev
kelim esi belli trden birtakm nesneleri belirler. B ir ke
limenin adlandrd belli bir nesneler kmesi veya snf
o kelimenin anlamn te kil eder. Buna kelimenin kaplam-
sal anlam denir; nk, kelimenin adlandrd nesnelerin
tm, kelimenin kaplamn tekil eder. te yandan kelim e
nin anlamn, bir de kaplamn tekil eden nesnelerin ortak
zelliklerine gre belirleyeb iliriz. rnein, bir nesneye ev
kelim esini uygulamamz iin veya bir nesneyi ev kelim e
sinin kaplamnda saymamz iin, o nesnenin belli zellik
leri tam as gerekir. Sz gelim i, ev dediimiz nesnenin
bir yap olm as, iinde insanlarn yaam as iin ina edilm i
olm as, gibi. te bir kelimenin kaplamna giren nesneleri
ayrt etmemize yarayan ve o nesnelerin ortak zelliklerini
te kil eden zellikler de kelimenin ilem sel anlamn ver
m ektedir. Kavram denilen ey de ilem sel anlamdan ba
ka bir ey deildir. O halde bir tr nesnenin ortak ad olan
her kelime ayn zamanda bir kavram addr. Aadaki di
yagram kelime-kavram-nesne arasndaki ilikile ri gster
m ektedir:

Kavram
(Ortak zellikleri)

Kelim e Uzlam sal liki Nesne


(Sem bol) (ey)

Diyagramda iliki tr gze arpm aktadr. genin taba


nnda krk hatlarla iaret edilen ilik i, kelim eyle tem sil
ettii nesne tr arasnda olup, bir bakma kullan al
kanlmza, bir bakma da ortak kabulmze bal, fakat
doal ya da nedensel diye niteleyem eyeceim iz, bu
yzden uzlam sal diyebileceim iz bir ilikid ir. Diyag
ramda yer alan ikinci ili k i, kelimenin adlandrd nesne ile
o nesne trnn ortak zelliklerinden oluan kavram ara
sndadr. Nedensel diye nitelediim iz bu iliki gzlem
verilerine bal olup, bizim var saym amza veya ortak ka
bulmze ilikin deildir. nc ili k i, kelim e ile tem sil
ettii kavram arasndadr. Kavram oluturan zellikler ke
limenin tanm layc eleri olduundan bu ilikiyi tanm
sal diye nitelemek yoluna gidilm itir.

Soru 24 Kavram belirsizlii ne demektir?

Demek oluyor ki, dilin yap talarn te kil eden keli


me, terim veya benzer ii gren sem bollerle, bunlarn tem
sil ettii kavram lar deiik eylerd ir. Kelim e kavramn
ad, kavram da kelim eye verilen anlam dr. Kavram ilikin
olduu kelimenin adlandrd nesne trnde gzlediimiz
zelliklerin deiiklie uramasna, ya da baz yeni zellik
lerin bulunmasna paralel olarak az veya ok deiebilece
i gibi, zamanla ak ve seikliini kaybedebilir, b elirsiz ha
le gelebilir. Kald ki, b elirsizlik birok kelim elerin, zellikle
gnlk kullanllarnda kanlm az bir nitelii olarak orta
ya km aktadr. Zengin, Yoksul, Gl, Scak,
Uzun, Geni, Yetenekli, Cm ert, A nlayl gibi
sfatlar bu tr belirsiz kelim elerdendir.
B elirsiz kelim elerin uygulanma alanlar kesin izgiler
le ayrlm deildir. rnein, zengin ve yoksul kelim e
lerini ele alalm .. Kime yoksul diyeceiz, kime demeyece
iz? phesiz teredddsz yoksul veya zengin diyebi
leceim iz k iile r vardr. Ancak zengin ile yoksulu ayran
kesin bir izgi var m dr? Bir kim se hangi noktada yoksut
olmaktan kar, zengin olmaya balar? Ne geliri ne de her
hangi bir varl olan, ya da en basit geim olanandan
yoksun bir kim se elbette yoksuldur. Ayn ekilde, geliri ya
da varl geimi iin gerekli m iktarlar kat kat aan bir
kim seye de zengin diyebiliriz. Fakat geimini zorlukla kar
layan kiiye ne diyeceiz? Buna da yoksul dersek, geim ini
yle byle karlayan ya da geim zorluu ekmeyen kim
seye ne diyeceiz? Zengin kelim esinin uygulanmas da
farkl deildir: Bay X in milyonluk varl vardr, zengin sa
ylr. Bay Y nin varl milyona yaklaktr; zengin saylm az
m ? Bay Y de zengin say lrsa , varl biraz daha az olan
kim seyi de zengin saym amz gerekmez mi? Bu azalma dere
ce farklar ile hi varl olmayana kadar srebileceine g
re, keyf olm akszn hi bir noktada zengin-yoksul ayrm
yapamayacaz demektir.

Gnlk dilde onlarn belirsizliine baka bir rnek da


ha verelim : B kasabas A ve C kasabalar arasndadr,
dendiinde arasnda kelim esi ile belirtilm ek istenen ne
dir? Matematikte bu kelim eye verilen anlam b elirlid ir: B
noktas A ve C noktalar arasndadr, dendiinde B nok
tasnn, ularnda A ve C noktalar bulunan bir doru s-
tnde olduu ifade ed ilir. Oysa gnlk kullanta bu kesin
lik yoktur. A ve C kasabalar arasnda olduu sylenen B
kasabasnn byle bir doru stnde olm as gerekmez. Do
runun biraz sa veya sol dnda olm as, arasnda kelim e
sini uygulamamz nlemez. Byle olunca, ekilde de grl
d zere, hangi noktadan sonra arasnda szn kulla
namayacamz kestirm ek glem ektedir.

B Kasabas
x (3)
x (2)
x (1)
A Kasabas C Kasabas
x x

X (1 )

X (2)
x (3)
(1) noktasn A ile C'nin arasnda sayarsak, (2) nokta-
s iin ne diyeceiz? (2) noktasn kabul edersek, (3) nok
tasn reddetmemiz keyf olmaz m?

Soru 25 ok anlamllk nedir?

B e lirsizlik dnda bir glk kayna da ok anlam l


lktr. Doal dillerde pek az kelim e tem sil ettikleri nesne
veya kavram larla bire-bir bir karlam iindedir. oun
lukla, bir kelim eye birden fazla kavram yklendii gibi, ayn
kavram iin birden fazla kelim e kullanld da grlmek
tedir. rnein dilimizde d il- kelim esinin en az deiik
anlamda kulanldn aadaki cm lelerde aka grmek
teyiz:

(1) Dilim izdeki yabanc kelim elerin tmn ayklam ak


doru mudur?
(2) ocuk dilini dileyince bast yaygaray.
(3) Karpuzu dilmeden yemee oturmayalm.
te yandan ba, kafa ve kelle kelim eleri de
(belki kk farklarla) ayn kavram adlandrmaktadr.
Anlam belirsizlii ya da ok anlam llktan doan zor
luklar, bazen ikisinin birlem esi ile daha da artabilir. r
nein, hem ok anlam llktan hem de belirsizlikten tr,
pek ok yanl anlamalara ve tartm alara yol aan kelim e
ler arasnda zellikle eitlik, demokrasi, hrriyet gi
bi soyut kavram adlarn gsterebiliriz.
Dilin bu saydm z zellikleri, tanmlamay gerekli k
lan balca nedenlerdir. Tanmlam a, ksaca, kullandmz
kelim e, terim , ya da sem bollerin anlamlarn belirlem e, ak
la ya da kesinlie kavuturma olduuna gre, tanmlama
ilem ine en bata ok-anlamllk ve anlam belirsizliinin
yol aabilecei yanl anlama veya anlam azlklar nleme
veya giderme am acyla ba vurulur. Kullandmz kelim eler
ile tem sil ettikleri eyler ve d olaysyle kavram lar ara
snda birebir karlam olsayd (yani her kavram iin bir
tek kelim e olsa, her kelim e de yalnz bir kavram tem sil
etseyd i), ayrca her kelime iin elim izde belli uygulama l
tleri bulunsayd, ok anlam llk ve belirsizlikten doan
bildiriim glkleri olm ayacak, dolaysyle tanmlamaya ih
tiya duyulm ayacakt.

Soru 26 : Neyi, nasl tanmlyoruz?

Tanmlama daha nce de belirttiim iz gibi, kulland


mz kelim elerin, gerektiinde, anlam larn aklam a, mm
kn olduu kadar kesinlikle belirlem e srecid ir. Ancak bu
ifadede, neyin, nasl tanmland ak deildir. u rnee
bakalm:

rn ek (1) gen, doru kenar olan, kapal dz


lem bir ekild ir.

Bu tanmda tanmlanan nedir? gen kelim esi mi,


gen kavram m, yoksa gen dediimiz nesne mi? Ke
sin bir ey sylem ek g. Ancak tanmn ifade biim ine ba
klrsa , gen dediimiz nesnenin tanmland sylene
b ilir. Ne var ki, gnmzde kelim elerin adlandrd nesne
veya kavramlarn deil, ancak kelim elerin tanmlamaya ko
nu olabilecei gr hkimdir. Kk A risto'ya ulaan gele
neksel gre gre ise tanm, tanma konu olan eyin zsel
niteliini belirleyen ifadedir. A risto nesnelerin niteliklerini
zsel ve arz olmak zere ikiye ayryor. Bir nesnenin ta
nmlanmasnda yalnz zsel olan nitelikler yer alm al, arz
n iteliklere yer verilm em elidir. A risto ya gre sz konusu ni
te likle r nesnel olduundan, onlarn ifadesi demek olan ta-
mm da nesneldir; bu nedenle de herhangi bir tanm iin,
tpk herhangi bir nerme iin olduu gibi, doru ya da
yanl diyebiliriz. Bir tanmn doru olm as iin, tanma
konu nesnenin var olm as, varl ispat edilen, ya da var
saylan nesnenin zsel niteliklerini belirleyen terim lerin,
tanma konu nesne adndan daha iyi bilinm esi gerekir. By
le olunca, A risto geleneinde doru bir tanm ancak bilim
sel nitelikte bir aratrm a sonucunda ulalabilen bir tanm
olmaktadr. rnek (1 )de verilen tanm bu gre uygun
bir ifade biim indedir. Geleneksel grn yanld nokta,
e itli tanmlama trleri arasndan birini, tek doru ta
nmlama olarak kabul etm esi, tekilerini tanmlama saym a
m asdr. Oysa biraz ilerde greceimiz gibi, kullan ama
larm za gre deiik tanmlama biim leri vard r; bunlar
dan yalnz birini gerek tanm saym ak yan ltr. imdi
rneimizdeki tanm biraz deiik biimde ele alalm :

rnek (2) gen, doru kenar olan, kapal


dzlem bir ekil demektir.

Bu tanmda, tanmlanan eyin dpedz bir kelim e veya


terim (gen kelim esi) olduu aka grnmektedir. Ta
nm gen kelim esinin anlamnn ne olduunu, daha do
ru bir deyile, bu kelim eyi hangi anlamda kullandmz ve
ya kullanmamz gerektiini belirtm ektedir. Bu biimi ile
tanm bir nerme gibi doru ya da yanl saymamz ancak
u bakmdan mmkn olabilir; tanm, kelim eye verilen an
lamn tanm yapan tarafndan tayin edildiini deil, ye rle
mi veya herkes tarafndan kabul edilm i anlam olduu id
diasn ifade ediyorsa. phesiz tanmlarn byk bir ksm ,
zellikle szlklerde yer alan tanm lar, bu sonuncu ii gr
mekte, kelim elerin teden beri bilinen veya ortak kulla
nta kabul edilm i anlam larn verm ekle yetinm ektedir. Bu
noktadan baklnca rnek 2deki tanm doru ya da yan-
I diye deerlendirmek belki yersiz olmaz. Ne var ki, sz
konusu tanmn biim ine daha uygun bir yoruma gittiimiz
de, byle bir deerlendirmenin olanak d kald grle
cektir. Gerekten, gen demektir biiminde
yaplan tanmda, gen kelim esinin anlamn bildirmekten
ok, gen kelim esine verilen belli anlam belirtilm ekte
dir. Tanm , tanm konusu kelim eye anlam verm e ilem i ola
rak yorumladmzda eksik, yetersiz veya gereinden fazla
geni, gereinden fazla dar sayab iliriz; fakat biimi bir
nermeyi andryor diye, doru ya da yanl sayam a
yz.
fade biiminin yol at bu sakncay nlemek bak
mndan, tanm larm z nerme biiminde deil, matematik
ve mantkta benimsenen biimde ifade etme yoluna gide
biliriz.

rnek (3) gen = doru kenar olan,


Dk
kapal, dzlem bir e kil.

Bu ifadenin biim ini daha belirgin klmak iin, tanm


yapsal elerine indirgeyerek yle gsterebilriz:

rnek (4) x = y
Dk

Burada x tanmlanan kelim e veya deyimin, y ta


nmlayan kelime veya kelim eleriri (tanmlayan ok kere
birden fazla kelime kapsar) yerini tutm aktadr. Dk ise
demektir kelim esini ksaltm akta, tanmlanan ile tanm la
yanlarn anlam daln gsterm ektedir. Buna gre, genel
bir kalp tekil eden rnek-4deki ifadeyi, x kelim esi y
dem ektir, veya x kelim esi y anlamna gelir, gibi oku
mak uygun olur (Ancak, tanmlanan ve tanmlayan eylerin
kelimelerden ibaret olduunu gstermek bakmndan r-
nek-3'de olduu gibi trnak iinde verilm esi gerekli ise de,
tanm metin iinde ayr sa tr olarak verildiinde trnak kul
lanmndan vaz g eileb ilir).
Bu kalp iinde neyin, nasl tanmland hi bir kuku^
ya yer brakmayacak kadar ak grnmektedir. Bylece,
anlyoruz ki, tanmlama bir kelimenin anlamn (bu anlam
kelim eye teden beri v e rilm i, allagelm i anlam olabile
cei gibi tanm laycnn kendi nerdii yeni bir anlam da
olabilir) baka kelim elerle belirlem e ileminden baka bir
ey deildir.

Soru 27 Bilimsel terimlerin tanmlanmasnda bir


zellik var mdr?

Tanmlamay ister rnek-1dekl biim e, iste rse rnek-3-


teki biime uyarak yapalm , bilerek ya da bilm eyerek, klasik
mantn bir retisi gereine bal kaldmz grmekte
yiz. Bu retiye gre her tanm, tanma konu eyin yakn
cinsi (genus proximum) ile trel ayrm (differentia speci-
fica) b elirtilerek yaplr.
rnein.

Ev = iinde insanlarn yaam as iin yaplan bina,


Dk

tanmnda bina kelim esi tanmlanan ev'in yakn cin sin i,


iinde insanlarn yaam as iin yaplan ifadesi ise trel
ayrm n belirtm ektedir. Ev bir binadr, fakat herhangi bir
bina deil, belli trden bir bina (iinde insanlarn yaam a
lar iin yaplan bir bina) dr. Baka bir d eyile, ev deni
len nesne tr, binalar ile iinde insanlarn yaam as iin
yaplan eylerin kesiim inde yer almaktadr. Bunu bir di
yagramla yle gsterebiliriz:
inde
insanlarn yaam alar
iin
yaplan eyler

Bu tr tanmlama, tanma konu ey bir sn f veya


nitelik tekil ettii hallere uygun dm ekle beraber, tanm
lanan eyin bir sn f veya nitelik tekil etmedii hallerde
uygulamaya e lve rili olmad grlmektedir. zellikle bi
limde iliki ve fonksiyon belirten terim lerin bu tr bir ta
nmlamaya e lve rili olmad, ancak balamsal ya da i
lem sel (operational) olarak tanmlanabildii gznnde tu
tulursa, klasik mantn biricik doru sayd tanmlama
biiminin yetersizlii kendiliinden ortaya kar. rnein,
daha se rttir* gibi iliki belirten bir deyim, veya x'in ortala
ma younluu gibi fonksiyon belirten bir ifadenin tan
mnda klasik tanmlama metodunu uygulamaya kalkm ak
bouna bir abadr. Bilim de daha byk yer tutan bu tr
terim veya deyim lerin tanmnda bavurulan ilem sel ta
nmlama aa yukar u biim leri almaktadr:
rnek (1) x m inerali y mineralinden daha serttir
= birbirine srtldnde x, y yi izer,
Dk
fakat y, x i izm ez.

Grld zere rnek-1'deki tanm biiminde ya


kn cins ve trel ayrm kural yerine, ilem sel yoldan
anlam belirtme yoluna gidilm itir. Ayn yntemin uygula
nm rnek-2de de grm ekteyiz:

rnek (2) x in ortalama x in gram olarak ktlesi


younluu = D k ----------------------------
x'in cm3 olarak hacmi

Tanmlamada yalnz sn f veya nitelik te kil eden nes


nelere uygun bir yntem izledii iindir ki, klasik mantk
bilim sel kavramlarn tahlilinde yetersiz ve etkisiz kalm
tr. Aslnda yakn cins veya trel ayrm kural, bir ta
nmlama yntemi olarak ne yeterli ne de gereklidir. Snf
veya nitelik tekil eden nesnelerle ilgili tanmlamalarda bi
le bu yntemin her zaman beklenen etkinlii gsterdii
sylenem ez (*).

(*) K lasik tanm lam a yntem inin bilim de yetersizlii ile ilgili
burada verdiim iz aklam a ve rnekler, C arl G. H em pelin
Fundamentals of Concept Formation in Empirical Science,
s. 5te n alnm tr.
KNC KISIM

BLMSEL METOD ve KAPSADII


LEMLER

Bu ksm drt blm kapsamaktadr. lk iki


blmde (V. ve VI. Blmler) bilimsel metodun
kapsam, snrlar ve bilimsel metod zerinde
ileri srlm balca grler ile ilgili sorulara;
son iki blmde (VII. ve VIII. Blmler) gzlem,
deney ve lme gibi olgu toplama ilemlerine
ilikin sorulara yer verilmitir.

V. BLM

BLM SEL METOD: KAPSAM ve SIN IRLARI

Soru 28 Bilimsel Metoddan ne anlamalyz?

Daha nceki aklam alarm zda, bilimin bata gelen


amacnn evreni anlamak olduunu b elirtm itik. Bu amaca
ulama abasnda bilim olgular betimleme (tasvir) ve ak
lama (izah etme) yollarna bavurur. te bilim sel metod
dediimiz ey bilginlerin ortaklaa kullandklar bu betim
leme ve aklama yollarn kapsayan, bir yan ile eylem sel,
br yan ile zihinsel bir s re tir. Bilim sel metodu nitele
mee alrken baz temel ayrm lar gz nne almada ya
rar vardr. Bunlardan biri, bilimin betimleme ve aklama
fonksiyonlar arasndadr. Betimleme btn bilim kollarn
da ilk aam ay tekil eder; amac aratrm a konusu olgu
lar ve bu olgular arasndaki ilikile ri saptama, snflam a
ve kaydetmedir. Bilim betimleme arac olarak gzlem, de
ney ve lme gibi ilem leri kullanr. Aklam a daha st
dzeyde yer a lr, ilk aamada betim lenm i olgular, bu ol
gularn ilikile rin i yanstan ampirik genellem eleri, baz ku
ramsal kavram veya genellem elere bavurarak an la lr (ya
da beklenir) hale getirme amacn gder. Bilim de, zellikle
teorik kavram larla alan ilerlem i bilim kollarnda (rne
in; fizik, kimya, astronomi ve baz ynleri ile biyoloji ve
psikoloji) olgunun ne olduunu, hatta nasl meydana gel
diini bilmek ok kere yeterli grlmez; onun nedenine in
mek, n-koullarna ne biimde bal olduunu saptamak
gerei duyulur. Aklam a denilen bu ilem olguya ilikin
ve kuramsal nitelikte bir veya daha fazla hipotezin va rl
na baldr. O halde bilim sel betodu nitelerken, gz nn
de tutmamz gerekli ikinci nemli ayrm ampirik genelle
m elerle kuramsal genelleme (hipotez)ler arasndadr. Tek
tek olgularn gzlemlerinden balayarak, olgu gruplarn
kapsayan birtakm genellem elere ulam ak ile bu genelle
m eleri aklam a amac ile kuramsal kavram veya genelle
m eler ortaya atmak apayr eylerd ir. Olgusal diyebilece
imiz birinci tr genellem eler dorudan gzleme konu olup
endktif yoldan elde edildii halde, kuramsal (teorik) nite
likteki ikinci tr genellem elerin dorudan doruya gzleme
konu olmas yle dursun, ne tr bir dnme ile elde edil
dii de bilinm em ektedir. Bilim iin nemli olan bir teori
veya hipotezin ne yoldan ortaya atldndan ok, olgular
tarafndan desteklenip desteklenm ediidir. Bu bizi nc
bir ayrm a, bulu ve, dorulama balam ayrm na ge
tirm ektedir. Olgular ve olgular arasndaki ilkile ri saptama,
bu saptanan olgu ve olgusal ilik ile ri aklam aya elverili
teorik kavram ve hipotezleri bulma veya ortaya atma bu
lu balamna, bulunmu hitopez veya teorilerden olgusal
olarak te st edilebilir sonular karm a, ve bu sonular ye
ni gzlem ya da deney verileri ile karlatrm a ilem leri
dorulama balamna girer. Her iki balam ile ilgili daha
ayrntl aklam alar, zellikle bulu balamna degin
farkl grlerin tartm asn ileriki blmlere brakacaz.
imdi szn ettiim iz ayrm lar topluca gsteren aada
ki em ay verm ekle yetineceiz. Bu sylediklerim izi ema
tik o laralf yle gsterebiliriz:

Bilim sel Metodun Yaps

Dorulama Balam
Bulu Balam Test edilebilir
Hipotez. Teori sonular
ra
ot ra
E ^
2 :
>
<0 Olgusal Genellem eler

<0 CG Olgusal nerm eler


CO >
3 C
U ) :3


Gzlem, deney | Gzlem , deney
I

ema ayn zamanda bundan sonra ele alacamz soru


veya konularn genel bir erevesin i verm ektedir.
Soru 29 Bilimsel metodun kapsam ve snr nedir?

Bilim in tm sorunlarm z zmee yetkin sih irli bir


denek olmad, ancak belli nitelikteki problemlere uygu
landnda etkin olduu genellikle bilinm ektedir. Ne var ki,
bilimin kapsam ve snrlarn kesinlikle belirlem e ok zoi"
olduundan, hangi sorunlarn bilim sel incelem eye konu ola
bilecei, hangi sorunlarn olamayaca teden beri srp
gelen bir tartm adr. B ir uta bilimin konusunu sadece fizik
dnyada yer alan olgularla sn rl grmek gereini ileri s
renler karsnda, br uta, bilime hi bir sn r tanmayan,
her trl sorunu bilimin kapsam iinde gren kim seler yer
almaktadr. Birinci grupta ounluk m istik ya da dinsel ei
lim li kim selerin, ikinci grupta says giderek azalan ar
bilim cilerin yer aldn gryoruz. Aslnda bilim sel me
todun uygulama alan ne b irincilerin gstermek istedikleri
kadar, ne de kincilerin hayal ettikleri kadar genitir. Bu
alan bilim sel metod ve aralarn gelim esine paralel ola
rak srekli bir genileme iinde olmakla beraber, baz tr
problemlerin bugnk koullar altnda (eldeki olanaklarn
yetersizlii nedeniyle) hi deilse im dilik, dier baz tr
problemlerin de nitelikleri gerei belki de hi bir zaman
bilim sel incelem eye e lve rili olmayaca gereini kabul
etmek gerekir.
Bilim sel metodun uygulama alann tayinde elimizde
kesin kural ya da lt olmamakla beraber, baz noktalara
deinmek mmkndr. Genel olarak denebilir ki, bir meto
dun etkin bir ekilde uygulanabildii problem kmesi o me
todun kapsam n, uygulanamad problem kmesi ise s
nrn tayin eder. rnein, aritm etiin kapsamm toplama,
karm a, arpma ve blme dediimiz drt temel ile
min uygulanmas ile zlebilen problem lerin; sn rn ,
zm baka m atem atiksel teknikleri gerektiren (genellikle
rasyonel olmayan saylar gerektiren lim it, fonksiyon gibi
kavramlara dayanan) problemlerin tekil ettii sylenebi
lir.

Bilim sel metodun kapsamm olgusal ierii olan prob


lem ler, snrn ise olgusal ierikten yoksun problemler te
kil eder. Olgusal ierii olmayan problem, gzlem veya
deney yoluyla zm tahkik edilemeyen problemdir. Tm
m etafizik problemler bu snfa girer. rnein Tanrnn var
olup olmad, evrenin yapsnda gerek nesnenin ruh mu
yoksa madde mi olduu, gzlenebilen olgularn birer g
rntden- ibaret olduu, asl gerekliin bu grntler ge
risinde yatt gibi sorunlar m etafiziksel nitelikte olup bili
me konu tekil etm ezler.

Soru 30 Bilimsel zmn ltleri nelerdir?

zm herhangi bir problemi problem olmaktan ka


ran cevaptr. Bir zmn bilim sel nitelikte olmas u
lte uygun olm asn gerektirir: (1) zmn mantksal
ynden kabul ed ilebilir olm as. Bu, ksaca zm dile ge
tiren nerme veya nerme grubunun bilinen m antksal (tu
tarl dnme) kurallarna aykr dm em esi, daha nce g
ven ilir yollardan saptanm bilgilerle elim em esi, ve ce
vap tekil ettii probleme ilikin olm as dem ektir. (2)
zmn doru olm as. Bir zmn mantksal ynden kabul
edilebilir olmas onun doru olduunu gstermez. yle bir
zm doru da olabilir, yanl da. zmn doru olm as,
zm ifade eden nerme veya nermelerin gvenilir
gzlem veya deney sonularna uymas dem ektir. Ancak
bu koulun yerine getirilm esi her eyden nce sz konusu
nerm elerin olgusal ieriye sahip olm as, baka bir deyile,
olgusal olarak te st ed ilebilir olm asn gerekli klar. Bu da
nc lt yani, (3) zmn gvenilir gzlem veya de
ney sonular ile dorulanabilir biim ve ieride olmas ge
reini tekil etmektedir.
Bilim d zm biim lerinden hi biri bu koulu
tam karlam a yoluna gitmez. rnein, m etafizik zmler
de yalnz birinci lte uygunluk yeterli grlmekte; m is
tik, dinsel ya da m itolojik zmlerde ise ltlerin hi biri
gz nne alnmamakta, insanlarn akl d sayabilecei
miz korku, kayg, gvensizlik duygusu, mit etme ve yce
bir kuvvete snma ihtiyac gibi birtakm psikolojik yanla
rna hitap edilm ekle yetinilm ektedir. Bilim gibi, metafizik
ve m istik dnme metodlarnn da evreni aklam a ve ev
rende olup-bitenler hakknda bize bilgi verm e amac gt
tkleri sylenebilir. Ne var ki, bu tr bilgi iddialarn ol
gusal yoldan dorulama olana yoktur. Zaten, bilim d
nda bir m etafizik veya m istik dnme abasnn varl
evren hakkndaki iddialarnn bilim sel eletiri ve tahkika
konu olmamas ile mmkndr.
te yandan bilim sel nitelikteki zmlerin hepsini tek
dzeyde saym ak da ya n ltr. Bir ksm daha basit, bir ks
m daha karm ak olabilir. Basit dzeyde, zm birka ol
gusal nermenin dorulanmas ile salanabilir. rnein su
yun kaynama noktas ile hava basncnn ili k is i, sabit s
caklkta bir gazn basn ve hacminin te rs orantl deime
s i, madenlerin stldnda genlem esi gibi konularda
zm ifade eden nerm eler ok kere sk ve dar mantksal
karm lara gidilm eksizin dorudan te st edilebilir basitlik
tedir. Daha st dzeyde zm ler, basit ve dorudan te st
edilebilir nerm elerle b irlikte, baz genelleme ve hipotez
leri de kapsar. Bunlarn olgusal olarak dorulanmalar an
cak dolayl yoldan, yani birtakm ilem sel tanmlara ve sk
m antksal karm lara ba vurularak salanabilir. rnein
maddenin molekler veya atomik yaps, n dalga veya
parack nitelii, elektrom anyetik alan, evrensel ekme
kuvveti gibi konularda ortaya atlan zmler, soyut kav
ramlar iine alan birtakm teorik nitelikte genellem eler
den ibarettir. Bu tr genellem eleri dorudan gzlem veya
deney sonular ile karlatrm ak olana yoktur; onlarn
dorulanmalar dolayl ve karm ak baz ilem lerin kulla
nlm asn gerektirir.

Soru 31 Dorulanabilirlik ltn yeterli kabul


edebilir m iyiz?

Yukarda olgusal yoldan dorulanabilirlik niteliini


bilim sel metodun kapsam ve snrn tayin eden lt ola
rak gsterdik. Ancak bu herkese kabul edilm i olmad
gibi gnmzde bile srp giden pek ok tartm alara yol
am tr. Her eyden nce ltn anlam tam ak deil
dir. B ir nerme veya iddiann olgusal yoldan dorulanabilir
olm as, e itli yorumlara e lve rili bir kouldur. Bir uta, ok
dar olduu anlald iin terkedilen bir yoruma gre de
ney veya gzleme ba vurulduunda doru ya da yanl ol
duu kesinlikle saptanan nerm eler ancak bilim seldir.
Bir nermenin doru olup olmadn saptamann hi
bir yolu yoksa, o nerme anlam szdr. nk bu yorumda
nermenin anlam ile dorulanma metodu bir tutulmaktadr,
ltn bu yorumu, bilimde ok nemli olan teorik genel
lem eler yle dursun, daha alt dzeydeki olgusal genelle
m eleri bile bilimin kapsam dnda tutacak kadar kstlayc
idi. teki uta yer alan yorum ise dorulanabilirlii ger
eklenm esi gerekli bir koul olarak deil, m antksal bir ola
nak olarak kabul etm i, bylece ltn ayrma gcn za
yflatm tr. ki u arasnda yer alan bir nc yoruma g
re dorulanabilirlik ampirik bir olanak olarak dnlme
lidir. Bu anlamda bir nerm eyi, yalnz mantksal kurallara
deil ayn zamanda yerlem i bilim sel kanunlara da aykr
dmeyen bir yoldan tahkik edebilirsek dorulanabilir Sa
yacaz. Baka bir d eyile, olgusal yoldan dorulanabilir
olan bir nerme hem m antksal hem de ampirik ynden
mmkn olan nermedir. lt bu yorum erevesinde al
nnca, rnein;

Neptn gezegeni zerinde volkanik kraterler vardr.

nermesi olgusal anlam l, dolaysyle dorulanabilir bir


nerme kabul edildii halde,

x yldz kmesi gne sistem im izden k hzndan


daha yksek bir hzla uzaklam aktadr.

olgusal anlamdan yoksun, dolaysyle bilim sel metodla do-


rulanamayan bir nerme saylm ak gerekir. M antksal yn
den iki nerme de dorulanabilir niteliktedir. Ancak birinci
nermenin dorulanmas u anda teknik koullar bakmn
dan im knsz olsa bile fizik se l olarak mmkndr. Oysa
ikinci nermenin ne teknik koullar ne de doa kanunlar
ynnden tahkikine imkn yoktur.
Dorulanabilirlik ltnn tartm aya yol aan bir
yan da, genelleme biim indeki nerm elerin hi bir zaman
tketici bir ekilde dorulanamamas, bu nedenle bu tr
nerm elerin bilim d braklm as gibi bir sakncann or
taya km asdr. rnein,

Serbest den her cism in hz dme zamanyla


orantl olarak artar.

genellem esi, bilim sel bir kanun niteliinde olduu halde,


btn cisim ler iin dorulanmas mmkn olmadndan,
dorulanabilirlik niteliinden yoksun m etafiziksel bir
nerme saylm as gibi bir aykrlk iine dlr ki, bu da
ancak ltn geerli olmad sonucuna bizi gtrr.
ltn geerlilii zerinde ok daha cidd olan bir
eletiri de udur: Birok nerm eler olgusal muhtevadan
yoksun olmakla beraber dorulanabilir. Baka bir deyile
dorulama bilim sel nitelikte olan nerm elerle olmayan
nerm eleri birbirinden kesinlikle ayrm a gcnde deildir.
Bu gr ileri srenler, bilim d birer dnme sistem i
saydklar diyalektik materyalizm ve psiko-analizde, gz
lem sonular nasl ortaya karsa ksn , daima dorula
nan birtakm genellem elerin yer aldna iaret etmekte
dirler. Gerekten bilim sel olan bir teori birbirine zt iki ola
y kapsamaz. O ysa, Freud teo risi, herhangi bir durumda bir
insann davran ne ynde b elirirse belirsin onu aklam a
ya e lve rilid ir. rnein, bir kim se iste r boulmakta olan bi
rini kurtarmak iin hayatn tehlikeye atsn, ister tam
tersin e onu bsbtn tam bomaya alsn teori ynnden
durum deimemekte, ikisi de beklenir davranlar olarak
teorinin doruluuna kant tekil etmektedir.
Dorulanabilirlik ltn bu ekilde eletiren ler,
daha etkili ve geerli lt olarak yanllanabilirlii ner
m ektedirler (* ).

Soru 32 Yanllanabilirlik lt daha yeterli mi


dir?

Y anllanab ilirlik ltn neren Karl Popper bilimde


endksiyona yer grmedii iin, endksiyon kavramna ba
l dorulanabilirlik ltn de reddetmektedir. Ona g
re, bilim sel teoriler tek tek olgularn gzlemine dayal en-
dktif yoldan elde edilmedii gibi, bu yoldan dorulana-
m azlar da. Gerekten bilim sel genellem eleri ne kadar ka
nt gsterirsek gsterelim , hi bir zaman tketici bir e
kilde dorulayamadmz halde, te rs ynde beliren tek bir
kantla yanllam ak mmkndr. Baka bir deyile, gzlem
sonular bize bir genellemenin doruluunu geerli bir

(*) K. R. Popper, The Logic of Scientific Discovery, s. 40.


karmla salamad halde, yanlln geerli bir karm la
vereb ilir. mdi kesinlikle dorulanamadklar nedeniyle teo
rik genellem eleri bilim d saym ak abestir; zira teorik bi
lim lerin dokusunu bu tr genellem eler tekil etmektedir. O
halde yaplacak ey bu tr genellem eleri bilim dnda b
rakmayacak fakat gerek bilim le szde bilimi (rnein me-
tafiziksel speklasyonu) ayran sn r izmee e lve rili l
t koymaktr. Popper iin bilim sel olan bir nerme veya
teorinin ayrc nitelii gzlem veya deney sonular ile test
edilebilir olm as, baka bir deyile yanllanabilir olm asdr.
Bir nerme yanllanabilir deilse, bilim sel de deildir. Sz
de bilime ait hi bir nermeyi olgusal yoldan reddetmek
mmkn deildir; nk bu nerm eler yanllanm aya elve
rili bir biimde ifade edilm ez. Oysa ampirik bir bilim s is
temi iin olgular tarafndan yanllanm a olana vazgeil
mek bir gerektir (* ). rnein,

Evrende her eyin bykl her gn


iki katna km aktadr.

nermesi bilim sel deildir, zira bu tr bir nermeyi yanl-


lama olana yoktur. Ayn ekilde,
imdi hava gnelidir ya da gneli deildir. gibi
olgusal muhtevadan yoksun nerm eleri de yanllam a ola
na olmad iin (nk hava ister gneli ister kapal ol
sun nerme doru kalm aktadr.) bilim sel sayam ayz. O ysa,
imdi hava gnelidir, nermesi yanllanabilir ve
bu tr olgusal muhteval nerm eler iste r rnekte olduu
gibi dorudan te st edilebilen basit nerm eler olsun, ister
ancak dolayl yoldan te st edilebilen teorik nitelikte genel
lem eler olsun bilim sel saym ak gerekir.
Poppere gre, bilim sel metodun bata gelen amac
gerekte olgularn testine dayanmayan birtakm nerm eleri

(*) K. R. Popper, ayn kitap, s. 41.


bize doru grndkleri iin muhafaza etmek deil, fakat
ayklam aktr. Doada olduu gibi bilimde de bir sem e ve
ayklam a sz konusudur. Ancak tm abalara karn yanl
lanamayan nermeleri doru sayab iliriz:
Popper'in dorulanabilirlik ltne ynelttii b al
ca eletirilerden b iri, ltn bilimde nemli yer tutan ge
nellem elerden birounu ispatlanam yor diye bilim d say
mamz gerektirecek kadar kstlayc olmas idi. Fakat ayn
eletirinin yanllanabilirlik ltne de yneltilm esi
mmkndr. nk, bu lt ampirik muhteval genelleme
leri bilim kapsamna ald halde gene bilimde yer alan var-
lksal nermeleri kolayca yanllanam am alar nedeniyle, bi
lim d tutmak gibi baka bir darla bizi drmektedir.
rnein,

Beyaz cce yldzlardan hi deilse bir


tane ikili sistem vardr.

gibi varlksal bir nerm eyi, gzlem sonularmzdan hi


biri destekleyici olmasa bile, yanl sayam ayz; nk yap
tm z gzlemler hi bir zaman tketici olm ayacak, mm
kn gzlemlerin ancak bir parasn tekil edecektir.

Soru 33 Bilim ile szde bilimin snrn tam izemez


miyiz?

Gerek dorulanabilirlik, gerek yanllanabilirlik l


tlerinin urad e le tirile r az ok deiik baz grlerin
ortaya km asna yol am tr. Bunlardan ikisine ksaca de
inmekte yarar gryoruz.
Carnap'n ileri srd birinci gr, bir gzlem dili
kurm ay, yalnz bilim sel nerm elerin bu dile evrile b ilir ol
m asn istem eyi ngrmtr. A ncak, byle bir dili kurma
ya girien Carnap kendisi ok gemeden baz zorluklarla
ka rlam tr. Bilimde yer alan teorik terim lerin tmnn
gzlem dilinde tanm lanabilir olma, ve bu terim lere
dayanan nermelerin tmnn gzlem dili ne evrile
bilir olma gereinin yerine getirilem eyecei grl
mtr. Bu zorluk karsnda Carnap, teorik terim leri
gzlem terim lerine balamak iin koulsal tanm-
lamadan yararlanmak yoluna gitm itir. rnein, x gibi bir
nesnenin zmlenebilir olma nitelii dorudan ve belir
tik bir biimde gzlem terim leri ile tanmlanamadndan,
koulsal veya ilem sel diyebileceim iz yle bir yoldan
gzlem dilinde ifade ed ilebilir: x'i bir sv iine daldrd
mzda ancak ve ancak x zm lenirse, x iin zmlene
bilir diyeceiz. Byle bir ilem sel tanm, tanmlanan teri
min tm anlamn vermekten uzaktr. nk terimin ile
me sokulmad hallerdeki anlam tanm d kalmaktadr.
rneimizde x nesnesinin zm lenebilirlii x'in bir sv
iine daldrlm as gibi bir ilem altnda b elirtilm itir. By
le bir lem e gidilmedii hallerde x in zm lenebilir olup
olmad hakknda bir ey sylenm em ektedir.
Ne var ki, bu tr tanmlama bile istenilen sonucu ver
m em i, baz teorik terim lerin gzlemsel olarak ifadesi sa
lanam am tr. rnein, gazlarn kinetik teorisinde bir mo
lekln hz kavram tam mlanmakszn teorinin postulala-
rnda gem ektedir. Teorinin postulalar baz karlam ku
rallar (rules of correspondence) kullanlarak gzlemsel
nermelere balanr. Kinetik teorisinde kullanlan karla-
m kurallar, btn m olekllerin hzlarn karelerinin orta
lamasnn kare kk the root mean square velocitysi ile
gazn gzlenebilir zellikleri olan basn ve scakl arasn
da ba kurmaktadr. Ne var ki, sz konusu teori tm bir
postula sistem i olarak ilem sel tanm veya anlam kurallar
yoluyla gzlem dnyasna balanmakta ise de bir molek
ln hz kavram gzlemsel olarak belirtilem eden kalmak
tadr. in iinden km ak iin Carnap, teorik kavram larn
gzlem sel dildeki nerm elere balanmasn salamak zere,
belirtik tanmlama, ilem sel tanmlama ve bir teori ere
vesinde postulalarla tanmlama yollarndan yararlanlm asn
nerm i, bu yollardan hi biri ile gzlem diline balanama
yan terim ya da kavram lar hakknda sz edilm em esi gerei
ni ileri srm tr. Bu durumda artk, tek tek nermelerin
deil, nermelerin yer ald tm teorik bir sistem in ampi
rik anlam olup olmad sorulabilir.

Soru 34 Ayerin yaklam zm getiriyor mu?

kinci deiik gr A yer ortaya atm tr. Buna gre,


bir nermenin dorulanabilir saylm as iin, hi deilse
mmkn bir gzlem sonucunun o nerme iin kant tekil
etm esi gerekir. Baka bir d eyile, P gibi bir nermenin
olgusal anlaml olm as demek, O gibi bir gzlem nerme
sinin P ve R (R yardm c bir veya birka ncln yerini tut
maktadr) ncl takmndan m antksal yoldan karlabilir
olmas (ancak Q yalnz R den elde ed ilir olmamal) demek
tir.
Ne var ki, e le tirile r ok gemeden olgusal anlamdan
yoksun nermelerden de uygun yardmc ncller kullan
larak gzlem nermesi karmann mmkn olduunu gs
tererek ltn gereinden fazla geni tutulduunu ortaya
koym ulardr. Bunu bir rnekle gstermek iin olgusal an
lamdan yoksun kabul ettiim iz u nermeyi ele alalm :
(1) V arlk yokluun anasdr.
Bu nermeden herhangi bir gzlem nerm esini, rnein,
(2) Elimde imdi bir kitap var.
nerm esini karm ak iin,
(3) V arlk yokluun anas ise , elimde imdi bir kitap
var.
gibi bir yardmc ncl kullanmak yeter. Gerekten (1 )deki
nermeyi P, (2 )deki nermeyi Q ile gsterirsek (3 )teki
nerme P>Q biimini (* ) a lr ve karm n

P->Q
P

gibi m antksal geerlii olan bir kalba uyduunu, ve

P-+Q

Q
kalbnn da geersiz olduunu grrz.
Zorluun kk phesiz yardm c ncl sem edeki
keyflikte yatm aktadr. Bunu farkeden A ye r, Varlk yoklu
un anas ise, elimde imdi bir kitap var trnden, herhan
gi bir nclden herhangi bir olgusal nerme tretmeye el
ve rili yardmc ncllerin kullanlm asn nlemek amac
ile seilecek yardmc ncln u drt nerme tipinden bi
rine girm esi gereini ileri srm tr:

(1) A nalitik nermeler,


(2) Gzlem nerm eleri,
(3) Herhangi bir gzlem-nermesi ile birletiinde ge
ne bir gzlem-nermesinin karm na e lve rili nermeler,
(4) Dorulanabilir nitelikte olduu bamsz olarak
saptanabilen nermeler.

Grlyor ki, teorik nitelikte bir nermenin olgusal


ynden anlaml olup olmadn saptamak iin her eyden
nce baka baz nermelerin ne tr bir zellii olduunu
saptamaya ihtiya vardr. te yandan, nerm eler kullan

(*) PQ koulsal b ir nerm e kalb olup, P doru ise, Q do


rudur, diye okunur.
balamlarna gre analitik saylab ilecekleri gibi olgusal
muhteval da sayla b ilirle r. rnein, Btn A lar ayn za
manda B dir, bi.iminde bir olgusal genelleme, herhangi bir
nesnenin A kmesinin bir esi olmak iin ne gibi bir zel
lii olmas gerektiini belirten bir tanm, yani analitik bir
cm le olarak da dnlebilir. Bu trl yorumlamalar mm
kn olduuna gre, bir nermenin olgusal anlaml olup ol
madm tayin etmek o nermenin getii balamdaki kul
lan biimini gz nne almay da gerektirir.
V I. BLM

B LM SEL METODU FARKLI YO RUM LAM ALAR

Soru 35 Btn bilim kollar iin geerli ortak bir


metod var mdr?

Bilim sel metodun anlam ve kapsamm belirtme amac


ile bir nceki blmde verdiim iz genel aklam a, btn
bilim kollar iin geerli ortak bir metodun olduu varsay
mna dayanmaktadr. Ancak bu varsaym n kendisi ta rt
ma konusudur. Gerekten btn bilim kollar iin geerli
sayabileceim iz ortak bir metod var m dr? Yoksa her bilim
kolu kendi zelliklerine uygun den farkl diyebileceim iz
bir metodla m alm aktadr?

Hemen belirtmeli ki, bilginler ve bilim fe lse fe cile ri ara


snda ortak metod tezini kabul edenler olduu gibi, farkl
metod tezini savunanlar da vardr. Birinci grupta yer alan
lar iin bilim kollar arasndaki benzerlikler, ikinci grupta
yer alanlar iin ise bilim kollar arasndaki farklar nemli sa
ylm ak gerekir. Bilim dallar arasnda hem nemli farklar,
hem de nemli benzerlikler olduuna gre (nk farklar
olmasayd ayr bilim kollar ortaya km ayacak, benzerlikler
olmasayd hepsine bilim demek mmkn olm ayacakt) iki
tezi uzlatrc kapsam daha geni bir gr ileri srle
b ilir mi? Byle bir gre giderken her eyden nce farklar
ve benzerliklerin ne olduunu belirtmee ihtiya vardr.
Fazla ayrntya girm eksizin denebilir ki, bilim kollar ara
sndaki farklar,

(a) nceleme-konularndaki ayrlklardan,


(b) nceleme konularna ait zelliklerin gerektirdii
farkl incelem e teknik ve ilem lerden,

domaktadr. te yandan bilim kollarnn tmn niteleyen


temel benzerlikleri,

(a) Dnme ve incelem e srecinde izlenen ortak


metod anlaynda,
(b) Ulalan sonularn geerliini saptama iin kul
lanlan ortak ltlerde bulabiliriz.

Biz burada bilim sel metod kavramn niteleme aba


snda olduumuzdan bizi bilim kollar arasndaki farklar de
il, fakat benzerlikler ilgilendirm ektedir. D olaysyle n
mzdeki sorun bilim sel metodun tm bilim kollar iin ge
erli sayabileceim iz m antksal yapsn belirlem ektir. Ne
var ki, bu konuda e itli fe lse fe grlerini yanstan deiik
em alar ileri srlm tr. rnein felsefede ampirik gele
nee bal dnrler iin endksiyon, rasyonalist gelene
e bal dnrler iin dedksiyon, modern m antklar
in hipotetik dedksiyon, pragm atistler iin retrodksiyon
veya problem zme bilim sel metodun znde yer alan man
tksal dnme veya karm tipini tekil etmektedir.

Soru 36 Bilimsel metod endktif midir?

Endksiyon esas itibariyle bir genelleme metodudur;


sonlu veya sonsuz bir sn f tekil eden mnferit nesne ve
ya olgularn gzleminden hareket ederek, o snfn tmn
kapsayan bir genelleme karmaa yarar, rnein, a, a2, a3
a gibi ayn kmeye dahil baz nesnelerin B gibi bir ortak
niteliklerinin olduunu saptyor, buna dayanarak tm ala-
rn B niteliine sahip olduu sonucuna varyoruz. phesiz
bu sonu zorunlu deildir; dayand gzlemsel nermelerin
hepsi doru olsa bile kendisi yanl olabilir. nk, varlan
sonu gzlem yoluyla salanan kant veya belgelere dayal
olmakla beraber, onlar aan ve henz gzlemi yaplm am
nesne veya olgular da kapsamna alan bir genellemedir,
n saysnda gzlemin (bu say ne denli byk olursa olsun
gene de sn rld r) dorulad bir yargy n + 1 gzleminin
de dorulayaca kesinlikle sylenem ez. Gzlediimiz kara
kargalarn says ne olursa olsun, btn kargalarn kara ol
duunu sylem ek, hi bir zaman mantksal geerlik kazan
maz. Bu nedenledir ki, endksiyonun bizi asla kesin ve tam
gvenilir bir yargya ulatracan bekleyem eyiz.
B ilim sel metodun znde endksiyonu bulan ampirik
eilim li dnrler genellikle bu metodun bilim sel ara
trm a balamndaki ile y iin i yle belirtm ektedirler:

(1) Dikkatli ve sistem atik gzlem (ya da deney) yo


luyla olgular toplamak ve kaydetmek;
(2) Toplanan olgular snflam ak, tahlil etmek, bilinen
dier olgularla karlatrm ak ve bu ilem lerin nda yo
rumlamak;
(3) Bu ekilde ilenen olgulardan endksiyon yoluyla
genellem elere ulam ak; en sonunda,
(4) Elde edilen genellem eleri yeni gzlem veya deney
sonular ile karlatrarak dorulamak; bu sonulara uyu
yorsa doru saym ak, uymuyorsa yanl sayarak reddetmek
ve yeni genellem elere gitm ek.

lk bakta akla yakn grnen, stelik pek ok bilim


adam arasnda da yaygn grnen bu grn yetersizli i,
hatta bir bakma sakatl, kolayca b elirtileb ilir. Biz burada
ayrntlara girm eksizin sadece birka nemli noktaya dein
mekle yetineceiz.
Her eyden nce, bilim sel incelem ede hareket nokta
snn birtakm olgularn katalogunu karm ak olmadn
belirtm eliyiz. A ratrm acy, gzleyecei olgulara gtren
bir hipotez veya problemi yoksa, gzlemleri dank, g elii
gzel ve sonuta kullansz kalmaya mahkmdur. Kald ki,
gzlem snrm z iine giren olgular say ve tr olarak o
kadar oktur ki, bir n-yargdan yararlanm akszn, bunlar
dan hangilerini sem em iz gerektiini, hatta nerede bala
yp nerede duracamz tayin etmee olanak yoktur.
te .yandan, daha nce de belirtildii zere, bilimde
olgular betimleme kadar aklam a da nemli ve gereklidir.
Endksiyon yoluyla ulalan genellem elerin, olgular bir e
it zetleme, snflam a ve yarglarm zn kapsamn geni
letme dnda bir aklam a gc yoktur. Demir stldn
da neden genleir? sorusuna nk btn madenler s
tldnda genleir. cevab yeterli bir aklam a tekil etme
m ektedir.
Son olarak, bilimde gerekten aklam a gc tayan
genellem elerin teorik nitelikte olduunu, gzlemlere daya
l birer genellemeden ibaret olmadn belirtmee ihtiya
vardr, rnein, evrensel ekim kuvveti, maddenin atomik
yap s, elektrom anyetik alan gibi kavram larn hi biri gz
leme dayal endksiyonla elde edilm i deildir. Endksiyon
bu tr gzlem d nesne veya ilik ile re ilikin kavram larn
bulunmasna e lve rili bir dnme yolu deildir. Endksi
yonun bilimdeki yeri, olgular betim leyici birtakm genel
lem eler ortaya koymak, bylece teorik nitelikteki akla
malara bir eit malzeme hazrlam akla sn rld r.
Kkleri Aristo'da olmakla beraber endksiyonu bilim
sel bir metod olarak ilk defa Francis Bacon ileri srm tr.
Bacona gre, geree ulamann iki ve yalnz iki yolu var
dr. Bunlardan biri alglarm z bir yana itip, aradmz do
rular dedktif karm la elde edeceimiz doruluu apa
k aksiyom lar bulmaktr. kin cisi, tam tersin e, olgularn tek
tek gzleminden balayp genellem elere gitmek, bu genel
lemelerden daha genel olan aksiyom lara ulam aktr. Bacon
skolastik dnmenin bir zellii sayd birinci yolu ksr
ve yararsz saym akta, b iricik doru ve yararl sayd ikinci
yolu nermektedir.

Soru 37 : Bilimsel metod dedktif midir?

Dedksiyon bilindii gibi matematik ve mantkta ve ril


m i baz aksiyom veya varsaym lardan teorem karm a veya
ispat etme metodudur. Metodun zellikle geometrideki ilk
baarl uygulamas klid (Eu clid )den bu yana pek ok bil
gin ve dnrleri dier alanlarda da uygulama abasna
itm itir. zellikle bilgilerim izde kesin lik ve mutlak doru
luk arayan rasyonalist eilim li bilgin ve dnrlerin de
dktif metoda ve bu arada klidin ortaya koyduu aksiyo-
matik rnee drt elle sarld klarn gryoruz. Eski Yunan
dnrleri arasnda modern anlamda belki de en ok bi
lim sel diye niteleyebileceim iz Arim ed (Archim edes) bile
metodun salad kesinliin ekiciliinden kurtulamam
olmal ki, Yzen C isim ler zerine adl eserinde aksiyoma-
tik metodu kullanmay denem itir. Modern alarda da, bil
gilerim izde mutlak kesinlik arayan dnrler, matematiin
ispat metodu olan dedktif karm a btn bilim ler iin en
salam ve tek geerli bilgi edinme yolu olarak bakm lar
dr. rnein Dekart (D escartes) m etafiziini, Spinoza ah
lk teorisini matematii model alarak kurmaya alm la r
dr.
Bu abalarn neden beklenen sonucu vermediini anla
mak iin her eyden nce dedktif karm n yapsn ve
salad kesinliin niteliini bilmee ihtiya vardr. Geo
metride teorem lerin ispatmn dedktif karm la yapldn
biliyoruz. Fakat burada ispat ne ifade etm ektedir? ok kere
sanld gibi teoremin doruluunu mu, yoksa teoremin
aksiyom denen birtakm nermelerden karlab ilir oldu
unu mu? sp at.yalnz kincisini ifade etmektedir. Byle
olunca, bir teoremin ispat edilm i olmas onun doruluu
nun saptand anlamna gelmez. spat edilm i bir teorem
yanl da olabilir. u kadar ki, ncl olarak kullanlan ner
m eler (bunlar aksiyom ve daha nce ispat yaplm teorem
lerden se ilir) doru ise bunlardan dedktif karm la elde
edilen teorem yanl olamaz. Bu dem ektir ki, ispat yaplan
teoremin-doruluu, ispata ilikin aksiyom larn doruluu
na baldr. Oysa aksiyom denen ey tanm gerei ispa
t yaplm akszn doru kabul edilen nermedir. Bylece ak-
siyom atik sistem lerde yer alan nermelerin doruluu hipo
tetik olmaktan ileri gemez. Ksaca demek gerekirse, tm
matematik,

P doru ise, Q de dorudur.

biiminde birtakm nermelerden kurulmutur (* ). O, Pde


rtk olarak var olan eyi belirtik hale getiren, fakat bize
yeni bir ey retmeyen bir nermedir. O'nin kesinlii mut
lak deildir; P doru ise, Q de dorudur, biimindeki
karm O nn doruluunu sadece P'nin doru olmas ha
linde garantilemektedir. Nitekim k lid geometrisinde doru
olan bir teorem (rnein, bir genin i alarnn toplam
iki dik aya eittir, teorem i) aksiyom lar deiik baka
geometrilerde yanl saylm aktadr.
Grlyor ki, Q gibi bir nermenin doruluunu dedk
tif yoldan ispatlam ak demek ancak doruluu bilinen P
gibi bir nerme veya nerme grubundan karlab ilir oldu
unu gstermek dem ektir. Fakat Pnin doruluunu nasl
salayacaz? Gene baka bir karm a bavurarak. Bu,' ya
sonu gelmez bir ispatlar zincirine, ya da dngl Ispatla-

(*) Bkz. B. Russell, M ysticism and Logic, s. 75


maya yol aar ki, her iki halde de bilgi edinme ve geree
ulama abamz hi bir sonu vermeden uzayp gider. Bu
tehlikeyi gren rasyonalistler, ispatta ncl olarak kulla
nlan nermelerin (aksiyom veya postulalarn) doruluu
ispat gerektirm eyecek kadar apak olan nerme trnden
olduu zerinde srar etm ilerdir. rnein D escartes, bilgi
lerim izi yeniden kurmak iin byle doruluu apak olan
veya sezgisel olarak bilinen nermeler aram , nl D
nyorum, yle ise varm karm n kendisi iin ak,
seik ve her trl pheden uzak sayd dnyorum il
kesine dayam tr.
D escartes gibi dnrleri dedksiyonun gc konu
sunda yanltan balca iki noktay yle zetleyebiliriz:
(1) Bir karm ve ispat yolu olan dedksiyonun bir
bilgi retme yolu olarak grlm esi;
(2) Aksiyom veya postula denilen ilk nermelerin in
kr imknsz birer mutlak doru sanlm as ve bunlara ula
mann tek yolu olarak akln veya sezginin gsterilm esi.
Birinci noktadaki hata, Francis Bacondan bu yana pek
ok kim seler tarafndan ortaya konmu; ikinci noktadaki
hata geen yz yln ilk yarsnda geometri alannda yer
alan baz beklenmedik gelim eler (klid olmayan geometri
lerin douu) sonunda iyice an lalm tr.
Ne var ki, bu gelim eler rasyonalistlerin dedksiyon
hakkndaki ar iddialarnn geersizliini gsterm i, yoksa
bizi dedktif karm n bilimde giderek daha belirgin hale
gelen nemini inkra gtrm em itir.

Soru 38 Bilimsel metod hipotetik-dedktif midir?

Gerek endksiyon, gerek dedksiyon metodlar zerin


de yrtlen iddialar daha ok filozoflardan gelm i, bilgin
ler her iki iddia karsnda da pragmatik bir tutum iinde
kalm lardr. Bununla beraber, 17'nci yzylda fizik ve ast
ronomideki byk gelim elere paralel olarak nc bir
metod anlaynn ortaya ktn gryoruz. lk rnekle
rini Galileo ve Newton gibi nl bilim adamlarnn a l
malarnda bulduumuz, modern bilim m antklarnn Hi-
potetik-dedktif ad altnda formle ettikleri bu gr bir
bakma iki grn bir uzlam , bir bakma da klasik de-
dksiyon tezinin am pirik bilim ler erevesinde yer alan bir
g eliim i saylab ilir.
Aslnda endksiyon ve dedksiyon dnme biim leri
nin bilim sel metod erevesinde ilk uzlamna Aristo'da
rastlam aktayz. A risto bilim sel metodu olgularn gzlemin
den genel ilkelere giden, bunlardan yeniden olgulara d
nen bir sre olarak dnm; ilkelere ulamada endk-
tif, ilkelerden olgulara dnmede dedktif karm a bavur
duumuzu ileri srm tr. Aadaki ema A risto nun bilim
sel metod anlayn canladrm aktadr (* ):

Endksiyon

d) . Aklayc
Gzlemler (2 lkeler
(3)
Dedksiyon

emadan da anlald zere, A risto'ya gre bilim dedi


imiz ey gzlemlerimizden (1) balayarak endksiyon yo
luyla gzlenen olgular aklayc birtakm genel ilkelere
ulama (2), sonra bu ilkelerden aklama konusu olgular
(3) dedktif karm la elde etme srecinden ibarettir.
Bu grn izleri bugn bile kaybolmu deildir. Bir

(*) Bkz. John Losee, A Historical Introduction to the Philosophy


of Science, s. 6.
ok dnr ve bilim adamlar iin bilim sel metod deyin
ce yukarda em asn verdiim iz modelden baka bir ey
akla gelmez. Ne var ki, Aristo'nun aklayc ilkelere ula
mada endksiyona verdii yer teden beri bilim m antk
lar arasnda ya tartm a konusudur; ya da, zellikle gn
mzde olduu gibi yanl bir anlayn sonucu saylarak bs
btn inkr edilmektedir (* ). Nitekim, hipotetik-dedktif
metod zerindeki ada incelem elerde endksiyona ya
hi yer verilm ediini, ya da gzlem sonularn toplama,
snflam a ve bir lde genelleme yolu olarak bakldn
grmekteyiz.

Soru 39 Hipotetik-dedktif metodun ayrc zellii


nedir?

Hipotetik-dedktif metodun ayrc zelliini, modern


bilim m antklarnn ounlukla benim sedikleri bir ayrm
da buluyoruz. Hans Reichenbachn bulma balam ve
dorulama balam diye belirttii bu ayrm a gre, bilim
mantnn konusu yalnz dorulama ilem lerini kapsar; bul
ma sreci ise mantn deil, ancak psikolojinin konusu ola
b ilir. Bulmann endktif ya da baka tr bir mant yoktur;
bir teori veya hipoteze ulam a, yaratc hayal gcne, sezgi
veya tecrbeye dayanabilecei gibi, tesadf veya ansa da
bal olabilir. Bulmada rol oynayan eitli sbjektif faktr
leri mantk kurallarna indirgemek yle dursun, mantk te
rim leriyle dile getirmek bile olanakszdr. Bilim sel aratr
ma srecinde mantksal tahlil ancak u ya da bu ekilde bu
lunmu bir hipotez veya teoriyi dorulama aamasnda ba
lar. Bu da teori ile teorinin aklad, ya da aklama iddia
snda olduu olgular arasndaki ilikiyi ortaya karma i

(*) Bkz. K. R. Popper, The Logic of Scientific Discovery, s. 30.


leminden baka bir e y deildir. K saca demek gerekirse,
hipotetik-dedktif model u iki noktaya dayanmaktadr:

t1) Aklam a vaat eden bir hipotez veya teoriden tes-


tedilebilir sonular karm ak;

(2) karlan sonular (bunlara ndeyi de dene


lir) ilikin olduklar gzlem veya deney verileri ile kar
latrm ak.

Hipotez veya teoriden tested ileb ilir sonu karm a de-


dktif mant gerektiren bir ilem dir. karlan sonular
gzlem verile riyle karlatrm a ise endktif mantn ii
saylab ilir. u kadar ki, bu sonuncu nokta zerinde tartm a
henz bitm i deildir. Baka bir d eyile, bulu balamnda
olduu gibi dorulama balamnda da endksiyona yer olup
olmad kesinlikle zmlenmi bir sorun deildir. rnein,
J . S. M ili dorulamann dpedz endktif olduunu ileri s
rerken, K. R. Popper endksiyona bilim sel metodun hi bir
aam asnda yer tanmamaktadr.

Soru 40 Bilimsel metod retrodktif midir?

Hipotetik-dedktif metod gr birok m antklar


iin bilim sel metodun tmn, baz m antklar iin ise
ancak bir parasn kapsamaktadr. kinci gr savunan
lar, dorulama gibi bulmann da bir mant, hi deilse,-
mantk terim leri ile ifadesi mmkn bir karm biimi olabi.
lecei ihtimali zerinde durmaktadrlar. Bunlardan bazlar
iin bu mantk ancak endksiyon, ya da endksiyon trn
den bir karm olabilir (* ). Ne var ki, endksiyonu teori bul
ma metodu olarak ileri srenler grlerini ne mantksal

(*) B. Russell, The Scientific O utlook, s. 77; J. K em eny,


A Philosopher Looks a t Science, s. 86.
tahlil yoluyla, ne de bilim tarihinden rnekler vererek tem el
lendirme yoluna gitm em ilerdir.
Bulma srecinin, endksiyon dnda, baka bir ka
rm biimine dayal olabileceinden sz edenlerin banda
pragmatist m antklar gryoruz. rnein Peirce, dedk-
siyon ve endksiyon dnda nc bir dnme ya da
karm tipinden sz etm i, retrodksiyon dedii bu metodu
bilim sel bulua zg mantk olarak nitelem itir.
Peircee gre, dedksiyon bize yeni bir ey retmez,
nk bu karm da elde ettiim iz sonu bal olduu n
clde zaten belirtik ya da rtk olarak vardr. Endk
siyona gelince, burada da sonu yeni bir kavram getirme
mekte, sadece snrl olan gzlemlerimiz zerindeki yarg
mz, gzlemlerimizin bir paras olduu evrenin tmn
kapsayacak biimde genellem ektedir. Bu nedenle, endksi
yon tpk dedksiyon gibi, bulunmu bir teoriyi testetm ee
yarar, fakat bizi yeni bir teoriye gtrmez. Oysa bilimde
gzlem konusu olgular aklam ak betimlemek kadar nem
lidir; bir olgunun aklanm as ise betimlenmesinde geme
yen yeni ve ok kere teorik nitelikte bir kavrama gitmekle
mmkndr. Peirce bunu yle bir rnekle aklyor:
S a ysz belge ve antlarn Napolyon Bonapart
adl bir fatihe ilikin olduunu gryoruz. Adam
grmemi olmakla beraber, adamn gerekten bir
zamanlar var olduunu tasavvur etmeksizin gz
lediklerim izi, yani btn bu belge ve antlar ak
layanlayz (*).

Demek oluyor ki, retrodksiyon gzlerim izi, gzlem d


kalan nesne veya sreler tasavvur ederek aklam ay sa
layan bir karm biim idir. rnein, Torielli retmeni Ga-
lileoyu da artan bir olguyu, bir emme tulumbasnn suyu

(*) C. S. Peirce, Essays in th e Philosophy of Science, s. 130.


ancak 10 m. kadar ekebildii gzlemini, gzlemine konu
olmayan hava basnc diye bir eyi tasavvur ederek ak
lam tr. Retrodktif karmda beklenmeyen bir olgunun
gzlemi hareket noktasn tekil eder; beklenmeyenin bek
lenir hale gelm esi gzlem ve risi olmayan yeni bir kavram
veya hipoteze gitm ekle mmkndr.

Retrodktif karm n mantksal yaps henz kesinlikle


bilinm em ekle beraber, u iki karm kalbnn m ukayesesin
den bir fik ir edinebiliriz:

II
P doru ise, Q dorudur P doru ise Q dorudur
Q doru deildir Q dorudur

O halde, P doru deildir O halde, P dorudur.

I. kalp geerli dedktif bir karm tem sil etmekte


dir. Buna dmonstratif karm da denir. II. kalp ne ge
e rli, ne de dedktif niteliktedir. Buna endktif demek de
doru olmaz. Bu kalpta, I. kalptakinin tersine, nclleri
doru kabul edersek sonucu da doru kabul etmek zorun
luluu yoktur. ncllerin doruluu sadece sonucun doru
olma ihtimalini artrm akla kalm aktadr. Ne dedktif ne de
endktif olan bu nedenle retrodktif diyebileceim iz bu
karm kalb, bilim sel buluu em atik olarak ifadeye el
v e rili grnmektedir. Aadaki uygulama bunu gster
mektedir:

Q (Beklenm eyen, ya da anomali tekil


eden bir gzlem)
P>0 (Pyi doru kabul edersek, Q aklanm
olacak, ya da, beklenen bir gzlem
nitelii kazanacak.)

P (O halde, Pyi doru sayabiliriz.)


Burada P'ye ulamada nasl bir yol veya zihinsel ilem
izlendii henz zmlenmi bir sorun deildir. u kadar
ki, hi deilse baz hallerde analojinin rol inkr edilem eye
cek kadar aktr. Tannm m antklar arasnda da analo
jiye dayanan dnmenin hipotez kayna olarak nemini
belirtenler az deildir. Bu nedenle analojik dnme bii
mini ksaca aklamada yarar vardr.
Analoji ortak bir nitelikten dolay iki ey arasndaki
benzerliktir. ki eyin baz ynlerden bilinen benzerliine
bakarak aralarnda baka ynlerden de benzerlik
olabilecei sonucunu karm ak analojiye dayanan bir ka
rm dr. Baka bir deyile, a ve b gibi iki nesnenin p, q, r ...
gibi birtakm ortak zellikleri vardr. A yrca ann x gibi ba
ka bir zellii daha saptanm tr. Bundan bnin de ayn zel
lie sahip olduu sylenebilir. rnek: Mars da dnyamz
gibi gne sistem inde bir gezegendir. kisi de hem gne
hem de kendi eksenleri evresinde dnmektedir. kisinde
de su vardr. Dnyada ayrca canllarn olduunu biliyoruz.
O halde, Mars'da da canllarn olduu beklenir. Bu karm
diyagramla yle gsterebiliriz.
(Diyagramda, B iki gezegen arasndaki bilinen benzerlikle
ri, P dnyada olduu bilinen, fakat M arsda olduu bekle
nen bir zellii; yani canllarn varln gstermektedir.)

Analojiye dayanan karm n kuvveti, hi phesiz B


ile Pnin (yani iki ey arasndaki benzerlik veya ortak zel
liklerle sadece birisinde gzlenmi olan zellik) arasndaki
ilikinin niteliine baldr. Bu iliki deimez veya dei
meze yakn bir nitelikte ise, karlan sonu da kesin veya
kesinlie yakn bir kuvvet kazanr. lik i zayfsa veya sadece
baz hallerde var, dier hallerde yoksa, o zaman karlan
sonu da zayf dem ektir.

Bilim tarihinde analojiye dayanan birok bulular sa


yla b ilir. Bunlardan ok iyi bilinen bir tanesi, T o rie llinin,
barometre buluuna yol aan hava denizi hipotezidir.

Endksiyon sadece yargmzn kapsamn geniletm e


e, dedksiyon hazr bir teori veya hipotezden gzlenebilir
sonular karm aya yarar. Ne biri, ne de tekisi bizi yeni
kavram lara gtrmez. Peirce ve onu izleyen m antk
lara gre bu retrodksiyonu niteleyen bir zelliktir ve ret-
rodksiyon bu zellii ile bilimde gerek ilerlemenin kay
nadr.

Soru 41 Bilimsel metod problem zme midir?

Retrodksiyonu problem zme olarak yorumlayan


Dewey bu metodu gnlk ve pratik problemleri de kapsa
mna alacak ekilde geniletm i ve daha sistem atik ile
m itir (* ). Dewey ayrca ve zellikle eitim teori ve uygu
lamalarnn bilim sel nitelik kazanmas bakmndan problem

(*) Bkz. J. Dewey, How We Think ve Logic: The Theory of


Ingniry.
zme anlay iinde ele alnm as gerei zerinde srarla
durmutur.
Devvey problemde u alt adm ayrt etm ektedir:

(1) B ir mkl veya zorlukla karlam a,


(2) Mkl problem letirm e,
(3) Probleme zm vaat eden bir hipotez kurma,
(4) Hipotezden gzlenebilir mantksal sonular
karma,
(5) Sonular yeni gzlem veya deney verileri ile kar
latrarak hipotezi testetm e,
(6) Test sonucuna gre hipotezi kabul veya reddetme.

Grld gibi problem zmenin yapsnda da bul


ma ve dorulama olmak zere iki temel sre ayrt edi
leb ilir. lk adm bulma balamna, son adm da
dorulama balamna girm ektedir. Dorulama srecini
tahlil ynnden Deweyin grnde yeni bir nokta yoktur;
hipotetik-dedktif gr aynen izlem ektedir. Dewey'in g
rnde yeni saylabilecek nokta, bulma sreci zerindeki
tahlildir. Bu nedenle burada sadece ilk adm zerinde
aklam aya ihtiya vardr.
(1) Problem zme srecinde balang noktas t
kil eden m kl, beklenmedik veya izah hemen yaplama
yan bir ya da birka olayn gze arpm as ile ortaya kar.
Biz genellikle olaylar belli bir bekleyi (buna varsaym , ya
da teori de diyebiliriz) erevesi iinde gzleriz. Olaylar
bu ereveye uygun cereyan ettii mddete ortada bir
zorluk veya problem yoktur. Zorluk herhangi bir gzlemi
mizin bekleyiim ize uymamas ile balar. phesiz gzle
mimiz eksik veya hatal olabilir. ayet gzlemimizde bir ha
ta veya eksiklik yoksa, o zaman bekleyiim izin yetersizlii
sz konusu edilebilir. Her iki bakmdan da bizi dnme ve
aratrm a faaliyetine iteleyen bir durumla, bir zorlukla kar
karyayz demektir.
(2) Bir zorluu farketm em iz ve bu zorluu giderici
ynde dnme ve aratrm a faaliyetine girim em iz bilim
sel metodun ilk admn tekil eder. kinci admda, mk
l problem letirm e, ve mmknse bizi cevap bulmaya zor
layan bir soru halinde ifade etme gayreti gelir. Mkl ok
kere balangta ak ve belirli deildir. Durumu aydnla
karm ak, zorluun bal olduu koullar tesbit etmek iin
gerekli baz ilk gzlem ve incelem eler yaplr. Problemin ta
nnmas ve iyi ifade edilm esi bilim sel dnme srecinde
belki de en nemli safhay tekil eder. Zira, Devveyin de
belirttii gibi iyi ifade edilm i problem yar yarya zl
m demektir.
(3) Bulma safhasnda son adm, probleme zm vaat
eden bir veya birka hipotez kurm aktr. Bu noktada Devvey
de dahil hemen btn m antklarn insan psikolojisinin
mantk kurallarna indirgenemeyen niteliklerine mracaat
ettiini gryoruz. Kim ine gre sezgi, kimine gre yaratc
m uhayyile, kimine gre bilin-alt, kimine gre ie-do-
ma, kimine gre de ans veya tesadf balca rol oy
nayan faktrdr.
Bulma safhasnda son adm te kil eden hipotez kur
mada eitli faktrlerin rol oynayabilecei kolayca inkr
edilemez. Ne var ki, m eseleyi irrasyonel bir veya birka fak
tre balamak da tam bir aklk salamaktan uzaktr. Hi
potezin her eyden nce problemin tabiatna uygun olm as,
akla yakn grnmesi, dorulanm bilgi ve kanunlara aykr
dmemesi gerekir. Bu ise aratrcnn yaratc zeks ile
olduu kadar, hatta belki daha fazla, problemi iyi tahlil
etm i olm as, gerekli gzlem verile rin i toplam olm as,
konuya ilikin bilgi ve tecrbesinin genilii ve derinlii
ile de ilgilidir. Pastrn dedii gibi ans veya tesadf, ka
fas bundan faydalanmaya hazrlkl kim se iin ancak nem-*
li olabilir.
Grlyor ki, bilim sel metodun, gzlem ve deney i
lem leri, problem tanmlama, hipotez kurma, m antksal yar
glama, n deyiler karm a ve bunlar te st etme, sonular
deerlendirme gibi e itli dnme ve hareket operasyon
larn gerektiren son derece kompleks bir yaps vardr. Yu
kardaki aklam am z phesiz tketici olmaktan ok uzak
tr; biz sadece birka alternatif em a verm ek suretiyle
nemli grdmz baz noktalar belirtm ekle yetindik.
V II. BLM

OLGU TOPLAM A Y O LLA R I: GZLEM ve DENEY

Soru 42: Olgu nedir?

Bilim in ayrc zelliklerinden birinin olgusal olduunu


daha nce belirtm itik. Gzlem, deney ve lme gibi ilem
ler olgu toplamada kullanlan b alca yollardr. Bilim sel me
todun nemli bir cephesini tekil eden bu ilem leri ele
almadan nce olgu kavramm aydnlatmaya ihtiya vardr.

Olgu terim i ok yaygn kullanlm akla beraber kesin


ve belirgin bir anlam ifade etmemektedir. Bazen evrende
olup biten her eyi kapsayacak kadar geni, bazen yalnz
alglarm z veya dorudan gzleme konu olabilecek yaan
tlarm z iine alacak kadar dar anlamlarda kullanlmakta
dr. Geni anlamda, gnein parlakl, ayrn y e illi i, ku
un uuu gibi, uzak bir yldzda yer alan bir patlama,
elektronlarn byk hzla ekirdek etrafnda dnmesi, u
anda strabn ektiim baars veya okul gnlerini ha
trlam am da birer olgudur. Terim in bu kullanm belki de bi
limin arad kesinlii salayam ayacak kadar ok genitir,
te yandan olgu deyince yalnz dorudan gzle
nebilir birtakm nesnel eyleri anlamak da terim in kapsam
n gereinden fazla dar tutmak olur. O halde ikisi aras bir
anlamn snrn nasl izeceiz? Bu sorunun cevabn verir
ken u noktalarn gznnde tutulmas faydal olur:

(1) Evrende olup-biten her ey dorudan gzlenebilir


olmad gibi, baz olup-bitenleri gzlemek ilkece olanaksz
olabilir. Gzlem olanaklarm z dnda kalan olup-bitenler
varsa, bunlar gzleyinceye kadar olgu saym ayacak m yz?
Baka bir deyile, bir eyin olgu saylm as iin gzlenmi
olmas m gerekir?

(2) Olgu dediimiz baz e y le ri, dorudan gzlem


yoluyla deil bir e it karm la saptyoruz. rnein dn
yann yuvarlakl, gezegen yrngelerin elips biiminde ol
duu gibi karm a dayanan bu tr eylere olgu mu, yok
sa hipotez mi demek daha doru olur?

(3) Olup-biten eylerin hepsi ayn dzeyde deildir:


bir ksm basR, bir ksm karm ak grnmekte: bir ksm
dzensiz, geliigzel, bir ksm dzenli ve belli ilik ile r
iinde ortaya km aktadr. u anda bir pencere camnn k
rlm as, bir ocuun yere dm esi, bir kpein havlamas
birinci trden, gz gelince yapraklarn sararp dklm esi,
kn kar yam as, yamurun slatm as ikinci trden olgu
lardr. Birbirinden bu kadar farkl eylerin ikisine de olgu
demek yerinde midir?

(4) Olup-bitenlerin hepsi nesnel nitelikte deildir, r


nein zihnimizde yer alan eylerin pek oundan ancak ken
dimiz haberdar olmaktayz. Kamu denetimine veya gzlemi
ne ak olmayan, znel nitelikteki olup-bitenleri olgu say
mayacak m yz?

Aadaki tablo bu ayrm lar toplu halde gstermekte


dir:
Tek veya imdi Dnyann yuvarlak
dank nnde bir oluu
kitabn olmas

Genel M etallerin Gezegenlerin gne


Nesnel veya stldnda evresinde elips
dzenli genlem esi yrngeler izm esi

Tek veya u anda bamn Ahm etin iini


.d a nk armas kaybetme endiesi

Genel ieklerden Annelerin ocuklar


znel veya holanmam n sevm esi
dzenli

Tablonun incelem esinden de grlecei gibi, e itli ol


gu kategorileri arasnda gzlemi ilkece olanaksz olup-bitti-
lere yer verilm em itir. Kald ki, tabloda yer alan eylerin t
mn olgu saysak bile bunlardan bir ksm nn, rnein z
nel nitelikte olanlarn, bilim sel gzleme konu tekil edebi
leceini sylem ek gtr. Bugnk aamasnda bilim ancak
nesnel nitelikte olgular veri alabilm ektedir. Psikolojinin bi
le znel sreleri deil ortak gzleme ak nesnel davran
larm z konu kabul ettiini gryoruz.

Soru 43 : Gzlem nedir?

Gzlem genellikle bir olgu toplama ilem i olarak be


tim lenir. Bu pek yerinde bir niteleme deildir. Bir kere ol
gular, elma, armut, akl ta gibi toplanmaya hazr eylere
benzemez. te yandan toplanmaya hazr olsalar bile gz
lem geliigzel bir toplama ilem i deildir. Says ve eidi
sn rsz olan olgular arasndan bir sem e yapmak, yalnz in
celem e sorununa ilikin olanlar ayrt etmek gerei vardr.
nceleyiciyi tm olgular deil yalnz probleminin zm
ne yarayan olgular ilgilendirir. Bu nedenle gzleme olgu
toplama ilem i deil, olgu bulma ilem i demek daha ye
rinde olur. Bulma kavramnda toplama kavram yann
da arama, ayrt etme, sem e kavramlar da gizlidir.

Demek oluyor ki, gzlem dediimiz sre nne ge


len olguyu toplama ilem i deildir. Gzlenm i bir olgu, ne
denli basit olursa olsun, aslnda yorumlanm bir alg kme
sid ir. Gece karanlnda ge bakyoruz; titrek, mavimsi pa
rldayan bir nokta gryoruz ve hemen bu bir yldzdr di
yoruz. Bu yarg, baz alg verileri (titrek, mavimsi parldayan
bir nokta) nin belli bir nesne (yldz) olarak yorumlandn
tem sil etmektedir. O halde her gzlemde alg verileri ve yo
rumlama olmak zere iki unsuru ayrt etmek mmkndr.
Bir nesneye baktmzda gzmze arpanla grdmz
eyler ayn deildir. nce grdmz eyler gze arpan
larn sadece o sradaki ilgimize ilikin olan blmdr. Son
ra, bu blmdeki verile r de olduu gibi deil yorumlanarak
alnr. Baka bir deyile grdmz ey baz alglarn hem
bir sem e, hem de bir yorumlama ilem ine uramasndan
sonra ortaya kan eydir.

Bilim sel gzlemde nemli olan, gzlemcinin bilerek ve


ya bilm eyerek olgular kiise l eilim lerine gre yorumla
maktan kanm asdr. Yoksa her gzlem ister istem ez gz
lemcinin ilgi, yaant ve dayand varsaym a gre anlam
kazanr. Gnein douu bir alg ve risi olarak Kopernik (Co-
pernicus)'ten nce ne idiyse bugn de odur. Oysa ayn alg
Batlamyus iin gnein dou dediimiz ynden ykselm e
s i, Kopernik iin ise dnyann kendi ekseni evresinde ba
tdan douya doru dnmesi dem ektir. Ayn eye bakan iki
kiinin ok kere deiik eyler grm esi, farkl gr veya
yaklam asndan ileri gelm ektedir. Birden fazla yoruma
e lve rili aadaki e kille ri bu noktay aydnlatm as bak
mndan incelemee deer (* ):

e k il: 1 ekil: 2 e k il: 3

ekil 1'de yaants daha ok kularla olan bir kimsenin


leylek trnden bir ku, yaants daha ok geyik trnden
hayvanlarla olan bir kimsenin ise bir geyik ya da ceyln
grmesi daha kuvvetli bir ihtim aldir. Dier iki ekil iin de
ayn eyi syleyebiliriz. ekil 2de, ilk bakta bir aa gv
desinin arkasnda trmanan bir ay grebilmek iin belki de
avc olmak ya da ay m asallarn ok dinlem i olmak gere
kecektir. ekil 3te hem gen bir kadn hem de yal bir ka
dn grmek mmkndr. Baz kim seler birini, baz kim se
ler de tekisini gryorsa, bu fark ilgi ve yaantlarndaki
fark dnda ne ile aklanabilir?

Her gzlemin birtakm alg veya duyu verilerinin sei


mi ve yorumlanmas olduunu kabul ettiimizde, bu seim
ve yorrumlarn neye, dayand sorusu karm za km akta
dr. Bu soruya verilecek genel cevap gemi yaantmz
olacaktr. Gem i yaantm z oluturan kavram lar, bak
ala r, inanlar, bilgi ve varsaym lar gzlemde yer alan se
me ve yorumlamann temel koullardr. Bu yalnz gnlk

(*) Bkz. N. R. Hanson, Patterns of Discovery, s. 11-13.


yaantm zda deil, bilimde de byledir. u kadar ki, bilimde
bu koullar arasnda aratrm a konusu zerindeki bilgimiz
eldeki problemin nitelii ve zellikle incelem eye yn izen
teori veya hipotezler nemli yer tutar. Bu nedenle teoriden
ya da kavramsal dnceden tam arnm , sadece duyu ve
rilerini kapsayan yaln bir gzlemden sz etmek son de
rece gtr.

Soru 44 : yi bir gzlemi nasl niteleyebiliriz?

Bir gzlemin bilim sel deeri u iki temel koulu yerine


getirme gcne baldr: Gvenirlik ve geerlik.
G venilir gzlem, her eyden nce, nesnel nitelikte
olan gzlemdir. Ancak yzde yz nesnellikten sz edile
mez. Yukarda da belirtildii zere her gzlem, gzlemcinin
ama, ilgi ve yaantsna sk skya baldr, nem li olan
gzlemcinin olgulara yaklam nda birtakm kiisel saplan
t, gizli veya st rtk, nyarg veya inanlarn etkisinde
kalm am as, bilerek veya bilm eyerek olgular olduundan
baka trl gsterm em esidir.
Gvenilirliin bir baka ls de gzlemin tekrar edi
lebilirlii ve her tekrarnda tutarl kalm asdr. Baka bir de
y ile , bir gzlem ayn derecede yetkili kim seler arasnda
farkl ya d? birbirini tutmaz biim lerde ortaya km az, aa
yukar ayn koullar altnda daima ayn sonular verirse
gvenilir demektir.
Bir gzlemin gvenirliini tayin eden baka bir faktr
de ihtiva ettii hata paydr. Hatasz gzlem olmadna g
re, gvenilir bir gzlem iin en az hatal olan gzlemdir, di
yeb iliriz. Ne var ki, gzlemlerimizde bizi hataya srkleyen
faktrleri tanrsak, hata payn azaltmak, dolaysyle gz
lem sonularn daha gvenilir klmak mmkn olur.
Gzlem hatasnn balca iki kayna olarak duyu organ-
larmzm yetersizlii ve gzlem konusu olgu veya srecin
karm akl veya deikenlii g sterilebilir. Gzlemde baz
aralardan yararlanld hallerde, aracn yap ve kullan
na bal eksikliklerden doan hatay da gzden karmamak
gerekir.

Duyu organlarmzn yetersizli i eitli organ bozukluk


larndan ileri gelebilecei gibi illzyon ve halsinasyon hal
lerinden de doabilir. rnein, lde serap grmemiz bir
halsinasyon olaydr; te yandan, ya rs suya batrlm bir
denein krk grnmesi tipik bir illzyon rneidir.

Kald ki, duyu organlarmz duyarlk ynnden de sn r


ldr. Bunu, radyasyon spektrmne baktmzda ok ak
bir biimde gryoruz. Bir gne nna cam bir prizma tut
tuumuzda grnen n tm renkleri ortaya km aktadr.
Ne var ki, gzn duyarl olduu k tm radyasyon dalm
iinde olduka ince bir e rit tekil etmektedir. Bu eridin
iki yannda yer alan dier nlar normal gzn duyarlk s
nr dnda kald iin grnmezler.

G r n e n I k

Burada akla gelen soru udur: gzmz tm radyasyon


spektrumuna duyarl olsayd acaba dnya ve iinde olup-bi-
tenler bize nasl grnecekti? Nasl grneceini tahminle
re brakarak, sadece bugnknden ok farkl grneceini
rahatlkla syleyebiliriz.
Gzlemin geerliine gelince, bu ksaca u dem ektir:
G eerli bir gzlem belli bir amaca ynelik, sonucu bir soru
nun cevaplandrlm asna, bir problemin zmne veya bir
hipotezin testedilm esine yarayan bir gzlemdir. Bu demek
tir ki, herhangi bir gzlem kendiliinden ne geerli, ne ge
ersizd ir. G eerlik bal bir n iteliktir: bir gzlem yneldii
amaca hizmet ettii lde geerli, aksi halde geersiz sa
y lr. Geliigzel yaplan, sonucu belli bir amaca ynelik ol
mayan gzlemler gvenilir olsa bile geerli deildir. Unut
mamak gerekir ki, bir gzlemin gvenirlii geerlii salan
dktan sonra ancak nem ta r.

Soru 45 Deney nedir?

Deney bir gzlem biim idir. Olgu bulma ilem i olarak


deney phesiz sradan bir gzleme gre daha kesin, daha
dzenli, ama ve snrlar daha belirgin bir ilem dir. Ne var
ki, koullar iyi hazrlanm bir gzlemi de, deney gibi, daha
kesin, daha dzenli, ama ve sn rlar daha belirgin hale ge
tirm ek olanaksz deildir. O halde, iki ilem i ayran fark
lar nelerdir? Temel sayabileceim iz farklardan biri olgulara
yaklam da kendini gsterm ektedir. Gzlemde doann ak
na mdahale olmad halde, deney byle bir mdahaleyi
ierm ektedir. Gzlemci olup-bitenleri izler, arad olgula
rn ortaya km asn bekler; deneyci ise olgularn kendi
aklar iinde ortaya km alarn beklem eksizin, belli koul
lar altnda sun olarak onlar retme yoluna gider. Bu fark
bir rnekle gsterelim .
Diyelim ki, cisim lerin serb est dmesinde arlklar
ile dme hzlar arasnda bir ilikinin olup olmadn
renmek istiyoruz. Gzlem ci, ayn ykseklikten farkl ar
lktaki cisim lerin dm esi gibi bir olgunun ortaya km asn
bekleyecek: deneyci ise byle bir olguyu bir ykseklie
kp daha nce salad farkl arlktaki cisim leri ayn anda
drerek kendisi yaratacaktr (* ).
Bu basit rnek deney ile gzlemin farkn gsterdikten
baka, birincinin kinciye olan stnln de ortaya koy
maktadr. Bir kere gzlemcinin tersin e, deneyci olgunun
kendiliinden yer almasn beklemez. Deneyci olguyu ret
mekle hem zaman kaybn nler, hem de gzlemini kendisi
ne en uygun gelen yer ve zamanda yapar. Ayn zamanda
gzlemini istedii kadar tekrarlam ak, bylece elde ettii
sonular gvenirlik yolundan kontrol etmek frsatn elinde
.tutar.
Deneyin balca zelliini te kil eden olgularn doal
akna mdahalenin anlamn imdi daha iyi anlayacak du
rumdayz. Bir deneysel durumda olgularn doal akna m
dahale iki yoldan yaplr: (1) koullar hazrlanm yapma bir
durum ortaya koymak, (2) gzlem konusu olguya ilikin ba
lang koullarnda sistem atik bir deiim yapmak.
Yapma bir durum ortaya koymak gzleme konu olgu
nun ortaya km asna yol am as gereken koullar dzen
lem ek anlamna gelir. C isim lerin dm esi ile ilgili rnei
mizde G alileonun gzlemek istedii sonucu salayc ko
ullar dzenlemesi (rnein ne gibi arlktaki cisim leri,
nasl bir ykseklikten, nerede ve ne zaman drecei) yap
t deney iin yapma durumu ortaya koymutur. Galileo bu

(*) Bilim tarih in d e bu deneyin G alileo tarafn d an yapld sy


lenir. Galileo, A ristodan beri doru kabul edilen bir inancn,
ayn ykseklikten b rak lan iki cisim den ar olan yere da
ha hzl der inancnn yanlln gsterm ek istiyordu. R i
vayete gre, A ristocu profesrler sabahleyin derslerine gi
derlerken, Galileo Pisa kulesinden biri ar, biri hafif fa
k at ayn m addeden iki cismi ayn anda brakr. A ristonun as
la yanlam ayacana inanan bu szde bilim adam larna iki
cismin ayn zam anda yere dediini gsterm ee alrd.
koullarn kendiliinden olum asn bekleseydi bir deneyci
deil bir gzlemci olarak kalrd.
Balang koullarnda sistem atik deiim gereine
gelince, bundan unu anlyoruz: deneysel durumu balang
koullarnda deiiklik yaparak tekrarlam ak. G enellikle bir
deneysel durumu oluturan koullar ya da etkenleri iki
grupta toplayabiliriz: (1) Balang koullarnn etkisine
bal olarak ortaya kan veya km as beklenen sonu; (2)
gzleme konu sonucun ortaya km asnda etkisi aranan
balang koullar. Deney dilinde sonucu tayin eden etken
lere bamsz deiken, sonuca ise baml deiken
denir.
Deneycinin gzlemek istedii, baml deikendir. Bu
nu yaparken, hangi etkenlerin bamsz deiken olduunu
ve bunlardan bir birinin ne lde etkili olduunu saptama
ya a lr. Bamsz deikenlerde sistem atik deiim, ite
bunun iin gereklidir. C isim lerin dm esi ile ilgili rnei
mizde, drlmek zere seilen cisim lerin arlklar, ve
drlecekleri ykseklik bamsz deikenleri, dme
hz (daha dorusu dmede geen zaman) ise baml de
ikeni tekil ediyordu. Galileo, bamsz deikenlerde
sistem atik deiim i, farkl arlklarda birka cisim sem ek
ve dier etkenleri (rnein cisim lerin nitelik, biim ve mad
delerini, dme m esafesini, drlme ann, vb.) sabit tut
mak yolundan salam tr. Bam sz deikenlerdeki dei
im e sistem atik karakter veren ey, sra syle bu deiken
lerden her birini serbest, dierlerini sabit tutma ilem idir.
Denebilir ki, bilim dallarnn zelliklerine gre gelitirilen
ok eitteki deneysel desenlerin kkeninde hep bu siste
matik deiim ana kavram yatmaktadr.
V III. BLM

LM E S REC ve LMENN
M AN TIKSAL YA PISI

Sori 46 Bilimde lme niin nemlidir?

lme genellikle gzlem veya deney yoluyla salanan


verilerin kantitatif olarak ifadesi iin bavurulan bir ilem
dir. Gzlem verilerinin kantitatif ifadesine neden gerek du
yulur? Bu soruya cevap vermeden nce lmenin bilimde
ki yeri ve nemi ile ilgili bir iki noktaya deinmekte fayda
vardr.
lmeye bavurm akszn herhangi bir bilim kolunda
fazla bir ilerlem enin salanabileceini sylem ek yle dur
sun, bir eit lm esiz bilim olabilecei bile g savunulur
bir iddiadr. Geen yzyln tannm bilim adamlarndan
Lord Kelvin lm esiz bilim olamayaca grn u keli
m elerle belirtm itir:

zerinde konutuunuz eyi lebilir ve sa


ysal olarak ifade edebilirseniz, o ey hakknda
bir ey biliyorsunuz dem ektir; fakat bunu yapa
m yorsanz bilginiz hem yetersiz hem de isteni
len nitelikte deildir; bildiinizi belki bilgi ba
langc sayab iliriz, fakat durum ne olursa olsun
sizin dnce dzeyinde bilim sel aamaya ula
tnz pek sylenem ez (* ).

(*) Bkz. C. Yldrm , Science: Its Meaning and Method, s. 129.


lm e neden bilim iin bu kadar nem lidir? Bu soruyu
lmenin bilimde salad yararlar belirterek cevaplayabi
liriz. Bilim ulat sonulan elden geldiince kesin, ak ve
doru bir biimde ifade etmek ister. lme yoluyla elde edi
len gzlem verileri bu tr ifadeye olanak salam aktadr. r
nein, su stldnda kaynar ifadesinin su scakl 100
C'ye karldnda kaynar ifadesi ile mukayese edildiin
de hem kesinlik ve aklk ynnden hem de salad bilgi
miktar bakmndan ne kadar zayf ve yetersiz olduu grl
mektedir. Gene bilim m atem atiksel ifade ve karm kalp
larndan yararlanmak ister. Bu da geni lde gzlem ve
rilerinin kantitatif terim lerle ifade edilm i olmasna bal
dr. Kalitatif kavramlar kantitatif kavram lara dntrmek
btn bilim dallarnda, zellikle gelim ekte olan bilim ler
de, ok nemli bir sorundur. O kadar ki, bilim lerin g elim i
lik durumu, kavramlarn kantitatif olma derecesi ile ll
mekte, ilerlem i bilim lerle geri kalm bilim ler arasndaki
balca farkn bu noktada topland ileri srlm ektedir.

rnein fizikte kuvvet kavram cisim leri harekete ge


iren itme ve ekme olarak balam fakat giderek bir yan
dan daha belirgin ve kesin bir anlam kazanm, bir yandan
da hareketin tm nedenlerini kapsayacak kadar genilem i
tir. Galileo fiziinde cisim lerin hzn deitiren etki bi
iminde deien ve genileyen kavram Newton fiziinde
kantitatif bir nitelik kazanark yle bir denklemde ifadesini
bulmutur: F = m .a

S caklk kavram da buna benzer bir deiiklik geire


rek kantitatif dzeye km tr. Ayn deiikliin, yzylm
zn bana kadar asla llem eyecei sanlan zek (veya ge
nel renme yetenei) kavramnda da yer aldn, kavra
mn ilem sel tanmn tekil eden zek blm kavram
nn ortaya ktn gryoruz.
lme terim ini biri dar biri geni anlamda olmak ze
re iki trl tanm layabiliriz. Dar anlamda lme bir veya da
ha fazla nesnede var olan ya da var olduu sanlsn bir nite
liin miktarn saysal olarak belirtm e ilem idir. rnein bir
yolun uzunluunu, bir ocuun arln, bir mineralin sert
lik derecesini, havann scakln, bir okulun renci say
sn tayin gibi. lme deyince genellikle akla bu anlam
gelm ekle beraber, tanmn kapsam dnda kalan baz ben
zer ilem lerin de bir eit lme saylm as gerei ne sr
lerek daha geni kapsaml tanm lara gidilm itir. Yetkili d
nrlerin bugn aa yukar zerinde anlatklar ve lek
niteliinde tm ilem leri kapsayan tanm udur:

lm e, baz kurallara gre nesnelere veya olgulara ra


kam verme ilemidir (*).
Son derece geni tutulan bu tanmda ayr unsurdan
sz edilm ektedir: rakamlar, nesneler (veya olgular), ve ku
rallar. (Dikkatten kamamas gereken nokta tanmda, nesne
veya olguya ait bir niteliin miktarn tayin fikrinin yer alma
sd r.) Demek oluyor ki, lme baz nesnel eyleri rakam de
nen baz soyut iaretlerle belirlem e ilem idir. Ancak bu be
lirlem e geliigzel deil, belli kurallara uyularak yaplr. Bu
kurallar nelerdir? Nesnelere rakamlar nasl ve rilir? gibi so
rular cevaplamadan bir iki noktaya ksaca deinmek fayda
l olur.

Her eyden nce lme ilem i ile lek kavramm ayr


maya ihtiya vardr. Belli kurallara gre nesnelere verm ek
sim tayin gibi, lme deyince genellikle akla bu anlam
bu sistem den, belli bir nesneye belli bir zamanda verm ek

(*) Bu tanm N.R. Campbelle aittir. Bkz. Measurement and Cal


culation, London: Longmans, 1928.
zere uygun bir rakam sem e ise lme ilem ini tekil
eder.
Belirtilm esinde fayda grdmz bir baka nokta da
lmede rakamlar nesnelere verilm ekle beraber llen ey
nesnenin kendisi deil, fakat nesneye ait bir niteliktir, r
nein, scaklk dn 20 idi; bugn 15'ye decei bekle
niyor ifadesinde 20 ve 15 rakamlar srasyle dn ve bug
ne veriliyo r, fakat llen ey her iki gne ait bir nitelik
olan scaklktr.
Bir baka nemli nokta lme konusu niteliin taneli
veya srekli olmas ile ilgilidir. rnein, bir ailenin ocuk
sa y s, taneli, bir nesnenin arl, uzunluu veya younlu
u srekli bir niteliktir. Bir niteliin sreklili i, o nitelie
verilecek herhangi iki deer arasnda daima nc bir de
ere yer olduu anlamna gelir. Szgelimi A gibi bir svnn
younluunu iki kere ltmz, nce .79, sonra .80 bul
duumuzu dnelim. Bu o svnn younluunun ya .79 ya
da .80 olduunu gstermez. Yeni bir lme bu iki deer ara
snda nc bir deer (rnein .791, .792, .793, .794, .795,
.796, .797, .798 veya .799 gibi bir deer) verebilir. Oysa tane
li niteliklerde byle bir ihtimal yoktur. Bir ailedeki ocuk
says daima 0,1,2,3... gibi pozitif tam saylardan biri ile ifa
de ed ilir; 2 1/2, 2 1/3 veya 2 1/4 gibi ocuktan sz edile
mez. Srekli ve taneli niteliklerin ayrm nemlidir. nk
dar anlamda lmenin konusu srekli niteliklerdir. Taneli
nitelikler ise, ancak geni anlamda bir lme biimi saylan
sayma ilem ine konudur.

Soru 48 Nasl sayyoruz?

Sayma bir lme biimi olarak baz kurallara gre nes


nelere rakam verme ilem idir. Ancak burada sz konusu
nesnelere ait nitelik srekli deil, tanelidir. Nesnelere ve
rilen rakamlar onlarn say niteliklerini belirlem ektedir. Say
ma herkesin hemen her gn yapt bir ilem dir. Ancak son
derece basit grnen bu ilem in kendine zg ve oumu
zun gznden kaan bir mant vardr. Birtakm nesneleri
sayarken ne yapyoruz? Grne baklrsa saym a, sayd
mz nesnelere birer rakam vermekten ibaret bir ilem
dir. rnein bahemdeki aalar veya bir odadaki sandal
yele ri, bir, iki ... diye sayarm . Saymaya istediim yerden
balarm , bir hatam yoksa son nesneye verdiim rakam say
dm ngsnelerin saysn gsterir ve bu say saymada zle
diim sra ne olursa olsun o kme iin deimezdir.
Doru sayma, sayma ilem inde rtk olarak var olan
baz kurallara dayanr. Bunlar yle srayab iliriz:
(1) Saydm z kmedeki her elemana yalnz bir ra
kam verm ek,
(2) Ayn rakam birden fazla elemana verm em ek,
(3) Rakam verirken, rakam sistem indeki sraya uy
mak.
phesiz saym a ilem inde bu kurallarn uygulanmas
baz koullarn yerine getirilm i olm asna baldr. Her ey
den nce ilem e konu kmenin saylab ilir eleman (tane)lar-
dan meydana gelm i olm as, bu elemanlar ayn kmede gr
mee elve rili ortak bir niteliin olmas ve kmeyi tekil
eden elemanlarn sonlu olmas gerekir. Sonra, kulland
mz rakamlarn, saydm z kmedeki elemanlara yetecek
kadar bol olmasna ihtiya vardr.
Grlyor ki, saym a iki kmedeki elemanlarn (rakam
lar iine alan soyut sistem ile, nesneleri kapsayan somut
kme) bire-bir bir karlam n ierm ektedir. A sl olan bir
nesnel kmenin saysn (okluk niteliini) saptam aktr.
Sayma bu amacna sz konusu kmeyi tekil eden eleman
lara yukarda belirttiim iz kurallara gre rakam vererek ula
r.
lme ister geni, iste r dar anlamda alnsn daima bir
e it lein kullanlm asn gerektirir. lek, yukarda da be
lirtildii zere, bir iaret (rakam ) sistem inden baka bir ey
deildir. Sistem derken sistem de yer alan iaretlerin sabit
aralklarla belli bir sralan n belirtmek istiyoruz. Bir le
in niteliini, nesnel eylerin rakam larla belirlenm e ile
minde izlenen kural veya kurallar tayin eder. Uygulamada
rakamlarn farkl kullanl farkl leklerden sz etmemize
yol am tr. En basit dzeyde rakamlar nesneleri birbirin
den ayrt edici iaret olarak kullanlr. rnein bir futbol
takmnda oyuncularn srtlarnda tadklar rakamlar byle
ayrt edici veya adlandrc iaretlerdir. Daha st dzeyde
rakamlar belli bir nitelik ynnden sralanan nesnelerin s
rasn veya sra iindeki yerini gstermek amac ile kulla
n lr. rnein bir gzellik yarm asnda gzellerin b irinci,
ikinci, nc ... diye sralanm as gibi. En st dzeyde ra
kamlar nesnelere ait niteliklerin m iktar veya kantitesini ve
ya bunlar arasndaki ilikile ri belirtmek amac ile kullanlr.
rnein bir kme veya okluun saysal niteliini veya nes
nelere ait arlk, hacim, uzunluk, younluk gibi niteliklerin
m iktarn belirten rakam lar.
Ancak hemen belirtm eli ki, rakamlarn u veya bu d
zeyde kullanlm as kiinin serbest seim veya isteine bal
deildir. Nesnel eylerin rakamlar gibi soyut iaretlerle be
lirlenm esi her eyden nce ki sistem (rakam lar ve nesnel
eyler) arasnda hi deilse bir ynden bir e-biim liliin
(isom orphism ) var olmas ile mmkndr. Her iki sistem in
de kendine zg eitli nitelikleri vardr. Bu niteliklerin t
m arasnda tam bir elem e, bir birebir karlam sala
mak ok kere olanakszdr. Nesnel eylere ait baz grnt
ve nitelikler bu eyleri sadece snflam am za, bazlar sn f
lama ile birlikte onlar sralam am za, daha bazlar bu e y
lerin aralarndaki farklarn ve oranlarn (rasyolarn) muka
yesesine elverili ilem le kullanmamza olanak verm ekte
dir. Ayn veya benzer ilem lerin hepsini rakam sistem inde
de bulmaktayz. Rakam sistem inin elverdii ilem lerin t
mn nesnel eylere her zaman anlaml olarak uygulamak
olana yoktur.
lgi konumuz nesnelerin nitelii, rakamlarn hangi d
zeyde veya rakamlara ait ne gibi ilem lerin kullanlabilece
ini tayin eder. Biz genellikle lmeden rakamlarn en st
dzeydeki kullanln, yani nesnel eylerin aralarndaki
farklarn ve nispetlerin m ukayesesine salayc kullann
anlarz. Fakat birok durumlarda rakamlarn ancak ilk iki
dzeydeki kullanllar ile. yetinm ek zorunluluu vardr.
Rakamlarn farkl ku llanllar, biraz nce de iaret etti
imiz gibi, farkl leklere yol am tr. Bunlar lme gc
ynnden en zayftan en kuvvetliye doru yle adlandrl
m lardr:
Nominal lek,
Ordinal le k ,
Envertal lek,
Rasyo lek,
lek tipleri zerinde gerekli aklam alara gemeden nce,
lme konusu n itelikler zerinde ksaca durmay gerekli g
ryoruz.

Soru 50 lm e konusu nitelikler nelerdir?

lk bakta nesnelerin veya olgularn yalnz kantitatif


olarak ifadeye e lve rili niteliklerinin lme konusu olabile
cei sylenebilir. Ancak bu lm eyi ok dar bir anlamla s
nrlamak demektedir. lm eyi, nesnel eylere belli kural
lara gre rakam verm e ilem i diye tanmladmz hatrla
nrsa, bir eit lmeye konu tekil etm eyecek herhangi
bir niteliin kolayca gsterilem eyecei kendiliinden orta
ya kar. O halde nemli olan hangi niteliklerin llebile
cei, hangilerinin llem eyecei sorusu deildir. nemli
olan soru herhangi bir nitelik trnn ne tip bir lekle an
laml olarak llebileceidir.

Geni bir ayrm la diyebiliriz ki, bilim sel ilgi alanmza


giren nitelikleri ilem sel (intensive) ve kaplamsal (extensi
ve) olmak zere iki grupta toplamak mmkndr. ki grup
nitelik arasndaki temel fark, ikinci grup nitelikler (rnein,
uzunluk, arlk, hacim, alan, a, elektrik direnci, vb.) topla
nabilir olduu halde, birinci grup niteliklerin (rnein, yo
unluk, sertlik, sca k lk, renme yetenei, gzellik, kibar
lk, vb.) toplanamaz olm asdr. rnein iki nesneden A nn
arl 5 kg., B'nin arl 7 kg. ise A ve B'nin birlikte ar
l 12 kg. dr. Yani (A + B) = 5 + 7. Oysa, A'nn scakl
20 C , B nin scakl 30 C ise A ve B'nin birlikte scakl
50 C deildir. Yani A + B = deildir 20 + 30.

N itelikler konusunda gzden kamayan bir nokta da i


lem sel dediimiz niteliklerin kendi aralarnda llebilirlik
ynnden gsterdikleri farklardr. rnein sca klk ve yo
unluk gibi baz niteliklerin olduka yksek bir lme dze
yi olan interval lekle llebilm esine karlk, gzellik,
alak-gnlllk, cesaret ve benzeri nitelikleri en ok or
dinal lekle lebilm ekteyiz. Ancak bu fark bilim lerin ge
lim e derecesi ile ilgili olduu iin belki de geicidir. Nite
kim bilim tarihinde gerilere gittiimizde scakln da bir
zamanlar ancak ordinal lekle ifade edilebildiini grrz.
lme tekniinde salanan gelim eler sayesinde, aslnda
ancak ordinal lein uygulanmasna elverili olan ren
me yetenei, baar derecesi gibi psikolojik niteliklerin g
nmzde interval dzeye yakn bir lekle llebilm esi
de bu farkn temelde olmadn gsteren baka bir geli
medir.
Nominal lek rakamlarn nesnel eyleri adlandrma
veya tantlama amac ile kullanld bir lektir. rnein
futbol oyuncularna verilen rakamlar byle tantma amac
iin kullanlm tr. Rakam lar, bir kmedeki nesneleri tek tek
belirlem ek iin verilebilecei gibi kmeleri belirlem e iin
de verile b ilir. rnein ayn snftaki rencilerin ayrldklar
ubeleri veya bir iyerinde alanlardan kurulan ii ekiple
rini veya_postalarn belirleyen rakamlar gibi.
Nominal lek, adndan da sezinlenebilecei gibi, sz
de bir lektir. Son derece basit ve ilkel diyebileceim iz
bir lme tipidir. A slnda bu lekte rakamlarn grd ii
baka iaretler (rnein alfabede yer alan iaretler veya
geometrik iaretler) de grebilir. Hatta renkleri bile rakam
larn yerine kullanabiliriz. Am a farkl birey veya kmeleri
birbirinden ayrma, benzerleri ayn grupta toplamadr; bu
amac salayan herhangi bir iaret sistem i nominal lek
saylab ilir.
Nominal lein kullanlm asnda nemli olan nesnef
eylerin benzerlik ve fa rkllklard r. Farkl rakamlar (veya
iaretleri) almalar iin nesnel eylerin farkl, ayn raka
m alm as iin nesnel eylerin yeterince benzer olmalar
gerekir. Baka bir d eyile, bu lekte rakam vermenin ku
ral u d u r; ayn nesne veya km elere farkl, farkl nesne
veya kmelere ayn rakam verilm ez. Bunun dnda herhan
gi bir snrlam a yoktur (* ).
Bilim sel incelemenin ilk basamaklarnda smflamann
nemli bir yer tuttuuna daha nce de iaret edilm iti. Her
hangi bir bilim kolunda ilk adm incelem e konusu nesne
veya olgular incelem e amacmza uygun snflam aktr. S
nflama ilk bakta sanld gibi basit bir ilem deildir.

( ) Bkz. C. Yldrm, ayn kitap, s. 137.


rnein bireyleri veya toplumlar yoksul-zengin, tembel-
alkan, zeki-aptal diye ayrmak her eyden nce dikkat
li bir tanm sorunudur ve ok kere uzun tartm a ve anla
m azlklara yol aabilecek nitelikte bir itir. Ev gibi somut bir
nesneyi ele alalm : neye ev diyeceiz, neye demeyeceiz,
her zaman kolay ve ak deildir. Nesnel eyleri snflam a
ayn snfa giren eylerin hi deilse bir ynden eitlii ve
ya zdelii varsaym na dayanr. Bu nedenle ayn snfa
giren eylerin e itlik ilik isin i niteleyen zellikleri tad
n syleyebiliriz. Eitlik ilikisin in sim etrik ve geili
(transitive) olduu gz nne alnrsa, nominal lein bu
iki nitelii ierdii a n la lr. lein sim etrik olmasndan
unu anlyoruz : rakam larla belirlenen herhangi iki nesne
ya ayn ya da farkl snftadrlar. rnein x, y ile ayn (ve
ya farkl) snfta ise, y ve x ile ayn (veya farkl) snftadr.
Bu ilikiy i R ile gstererek yle ifade edebiliriz :
xR y = yRx
lein geili (tran sitive) olmas ise u demektir : ra
kamlarla belirlenen x, y ve z gibi herhangi nesneden x
ile y ve y ile z ayn (veya farkl) snfta iseler, x ile z de
ayn (veya farkl) snftad rlar. Bu ilikiyi formel olarak y
le gsterebiliriz (A iareti ve, > iareti ise keli
m elerini sim gelem ektedir) :
(xRy A yRz) -* xRz
Nominal lekte rakamlarn nesnelere verilm esinde
uyulmas gerekli kurallar bu iki iliki biimi (sim etrik ve
geili iliki biim leri) tayin etmektedir.

Soru 52 : Ordinal lein zellii nedir?

Ordinal lek sralam a ilem ine dayanr. Bu lekte


rakamlar, nesnelerin bir sralam ada tuttuklar yerleri ia
retlem ek veya bir nitelik ynnden derecelerini gster
mek iin kullanlr. Nominal lekten daha st bir lme
dzeyi tekil etmekle beraber ordinal lein de dar an
lamda kantitatif bir betimleme iin yeterli olduu sylene
mez.
Ordinal lein klasik bir rneini m inerallerin sertlik
derecelerine gre sralanm asnda bulmaktayz. Birok so s
yal ve psikolojik niteliklerin (rnein, renme yetenek
leri, kiilik zellikleri, sosyal ilik ile r, tavr ve ilgiler) l
m de aslnda kiilerin veya gruplarn lme konu nitelik
ynnden bir sralam asndan baka bir ey deildir.
Herhangi bir nesne veya olgu grubuna ordinal lein uy
gulanmas iki varsaym n geerliine baldr. Bunlardan
biri, inceleme konusu nitelik veya niteliklerin bu nesne
veya olgularda farkl m iktar veya derecelerde var olduu;
dieri, nesneleri veya olgular farkl derecelerde tadk
lar nitelikler ynnden m ukayeseye elve rili bir ilem ve
ya yntemin bulunduu varsaym dr. Birok durumlarda bu
iki varsaym n geerliliini ya yoklamaya ihtiya yoktur,
ya da kolayca saptayabiliriz. Nesnelerin, sertlik, younluk,
sca k lk, parlaklk, arlk, hacim gibi nitelikleri farkl dere
celerde tadklarn gzlem veya deney yolundan biliriz.
A ve B gibi iki mineral parasn ele alalm . Bu iki nesneyi
se rtlik ynnden m ukayese ettiimizde u sonutan bi
rini g zle riz:

ya A = B (ayn sertlikte)
ya A > B (A , Bden daha sert)
ya da A < B (B, A'dan daha sert)
M ukayesede izlediimiz ilem i ksaca yle b e lirte b iliriz :
A ve B m inerallerini birbirine srteriz; eer biri dierini iz
m ezse, ikisi de ayn sertlikte ; A , B yi izer, B, A yizmez
se A , Bden; B, A y izer, A , B yi izm ezse B, A dan daha
se rt demektir. Bu ilem i izleyerek, daha fazla saydaki nes
neleri eitli m iktar veya derecelerde paylatklar bir ni
telik ynnden (bir uzanm zerinde) sralayabiliriz. rne
in A , B, C. D gibi drt mineralin sertlik ynnden yle
sralandklarn farzedelim :

A < B < C < D

Verilen bir grup nesneyi byle sraladktan sonra, sra iin


deki yerlerini rakamlarla belirleyebiliriz. Rakamlarn kulla
nlmasnda gznnde tutulmas gerekli kural, rakamlarn
nesneler arasnda deneysel olarak saptanan ilikiyi koru
m asdr. Nesneler en az sert olandan en ok sert olana
doru sralanm sa, rakamlarn da en kkten en bye
doru verilm esi gerekir. rnein,

A y a 1, B ye 2, C ye 3, Dye 4 verebiliriz.

Gzden kamamas gereken nokta, ordinat lein,


nesnelerin sra iindeki yerlerini gstermenin tesinde
herhangi bir bilgi verm ediidir. Verilen rakamlar, dizi iin
deki nesnelerin yalnz srasn gstermekte, aralarndaki
farklarn miktar veya derecesi hakknda bir ey bildirme-
mektedir. Nitekim rneimizdeki nesnelerin srasn 1, 2,
3, 4 rakamlar ile olduu kadar 5, 12, 20, 36 veya 100, 500,
510, 515 gibi sray koruyan rakamlarla da gsterebiliriz.
Aadaki grafikler farkl olmakla beraber, sz konusu s
ralamay belirtme bakmndan ayn g e e rlik te d irle r:
(1) A B C D

(2) A B C D

(3) A B C D

Bu durumda A ile B, B ile C , C ile D veya herhangi iki


nokta arasndaki m esafenin bykl veya kkl hak
knda bir ey sylem ee, dier noktalar arasndaki mesa
felerle m ukayesesini yapmaya imkn yoktur. Yani ne,
A B > BC
m ukayesesini yapabiliriz. Tek sylenecek ey

AD = A B + C + CD

denkleminde ifade edildii zere, iki u arasndaki m esafe


nin, ular arasnda yer alan m esafelerin toplamna eit ol
duudur _
Ordinal lek nesneleri veya plgular bir dizi iinde
sralam a yannda, bunlar snflam a, ve snflar sralam a i
lem lerini de ierm ektedir. Nesnel eyleri, tek tek, ya da
kme olarak sralam a ilem i daha byk ya da daha k
k ilikisin e dayanmaktadr. Buna gre ordinal lein
formel zellii asim etrik ve geili olm asdr. Bu demektir
ki, bir sralamada A ve B gibi herhangi iki nesne veya kme
arasndaki iliki ya
A > B
ya da A < B
biim ini a lr. Her iki halde de iliki asim etriktir. Zira A >
B ise B > A olamaz : ayn ekilde A < B ise, B < A ol
maz. te yandan A , B ve C gibi herhangi nesne veya k
me ele alndnda, A > B ve B > C ise A > C olmak gerekir.
Bu da ilikinin geili olduunu gsterir.

Soru 53 : Enterval lek nedir?

Nesnel eylere verilen rakam lar eit aralklar belir


liyorsa, leimiz enterval adn alr. Kantitatif betimle
meye bu lek ile ulam aktayz. lekte gerek s fr nok
tas gerektirmeyen tm m atem
4
atiksel veya istatiksel ilem-
ler enterval lein salad saysal verilere uygulana
b ilir.
Enterval lek daha nceki leklerin snflam a ve s
ralama zelliklerini ierdikten baka, eit aralklar koulu
nu gerekletirm ekle daha kuvvetli bir lek nitelii kazan
maktadr.
Enterval lein tipik rneklerini eitli sca klk l
eklerinde bulmaktayz. Hem Centigrad hem Fahrenheit l
eklerinin yapm ayn ilkeye dayanmaktadr. Nesnel ey
lerde gzlenen iki noktaya karlk (rnein suyun donma
ve kaynama noktalar) lekte saysal deer ifade eden ra
kamlarla iki nokta iaretlenir, sonra bu noktalar arasnda
ki m esafe belli sayda e it arala blnr. Bylece nesnel
eylerde bulunan ilk iki nokta arasndaki aralklar ve bun
larn saysal deerleri saptanm olur. rnein, Centigrad
leinde 0 (s fr) noktas suyun donma, 100 noktas su
yun kaynama scaklm iaretler. ki nokta arasndaki s
caklk uzanm her biri bir derece saylan 100 e it arala
veya birime blnmtr. Fahrenheit leinde o nokta
s , eit arlklardaki tuz ve karn karm nn scakln ,
212 noktas ile suyun kaynama scakln iaretler.
Enterval lei nitelerken, lek zerinde o (s fr)
olarak iaretlenen noktann gerek olmad baka bir
deyile lekteki 0n nesnel eylerde lme konu nite
liin (rnein scakln) yokluu anlamna gelmedii gz
den karlm am ak gerekir. lek zerindeki o nesnel ey
lerde gzlenen bir noktaya tekabl etmekle beraber, zorun
lu deil, istee kalm ya da anlamaya bal bir noktadr.
Bunun byle olduu, sabit bir deer eklendiinde lek for
munun deimez (invarient) kalmasndan da bellidir. nk
sabit bir deerin eklenm esi sadece yeni bir s fr noktasnn
seim i demektir. Bu nedenledir ki,

x ' = ax + b
biimindeki bir denklem yardm ile bir lek zerindeki
herhangi bir deeri, dier bir lek zerindeki karlk te
kil eden deere evirm ek mmkndr. rnein 20C yi Fah-
renheit deere yle eviririz:

9
x = ------------ . 20+ 32
5
= 68 F

Enterval lek deerleri zerinde ne rasyo mukaye


seleri ne de bildiimiz aritm etik ilem ler yaplamaz. rne
in, bugn scaklk 20*C, dn 10C olm usa, bugn dnden
iki kat daha scaktr diyem eyiz. Nitekim, ayn deerleri
Fahrenheit leindeki deerlere evirdiim izde rasyonun
2 :1 'den 13:8'e deitiini grrz. Ayn ekilde iki scaklk
deerini toplayarak iki deerin rakam toplam kadar scaklk
elde edeceimizi sylem eyiz. Buna karlk, deerler ara
sndaki farklar zerinde hem tm aritm etik ilem leri hem
de rasyo m ukayeseleri yaplabilir. 10C ile 20C arasndaki
fark 25C ile 30C arasndaki farkn iki katdr, diyebilece
imiz gibi, iki farkn toplamnn 15C olduunu da syleye
biliriz. Farklarn bir lekten dier bir lee dnmede
deimez kald aadaki diyagramlardan da grlmekte
dir.

0" 20 40

36* F

Bu bizi rasyo lee getirm ektedir.


Rasyo lei gerek o (s fr) noktas olan bir en-
terval lektir. En gl lei tem sil eder. Ne var ki, nes
ne veya olgulara ait niteliklerin pek ou bu lekte ll-
menin gerektirdii koullar karlayam am aktadr. lem sel
(Intensive) niteliklerin tm bu gruba girer. Fizik bilimlerde
geni uygulama alan bulunan rasyo lei, niteliklerin
toplanabilir olm asn gerektirm ekte, bu zellikten yoksun
niteliklerin lmnde dorudan kullanlam am aktadr. K
sacas rasyo lein uygulanmas ancak e itlik , srala
ma, e it aralk ve e it rasyo tespitine elve rili ilem le
rin kapsand hallerde mmkndr. A rlk, uzunluk, alan,
hacim, a, elektrik direnci, gibi toplanabilir niteliklere ait
lekler rasyo leinin tipik rneklerini tekil eder. Sa
y sistem i de rasyo lei olduundan sayma ilem i ras
yo lekte yaplan bir tr lmeden baka bir ey deil
dir. Rasyo lei zerindeki deerler bir sabit deerle
arplarak dntrlr. rnein, bir uzunluun metre cin
sinden verilen deerini 1.093614 sab it deerle arparak yar
da cinsinden ifade ederiz.

Nominal lekten rasyo leine doru gidildike


lein kuvveti ile birlikte karlanm as gereken koullar da
artmaktadr. Nominal lekte rakamlarn nesnelere ve ril
mesi iin tek koul nesnelerin ayn veya farkl olduunu
tespite elve rili bir ilem in bulunmasdr. Oysa, rasyo l
ekte bu koulla birlikte nesnelerin bir uzanm zerindeki
sralarn , aralarndaki farklarn eitliini ve gerek s fr
noktasnn yerini tespite elve rili ilem lerin de bulunmas
gerekir. Bir nitelik enterval lekte llem ezse, ras
yo lekte de llem ez. Fakat te rsi doru deildir. Ras
yo lekte llmee e lve rili herhangi bir nitelik dier
leklerde haydi haydi llebilir.
Soru 55 lmede temel ve tretilmi ayrm ne de
mektir?

Her dzeydeki lmede izlenen en genel ilke rakam


sistem inin hangi ilikile ri kullanlyorsa, rakamlarn verildii
nesnel eylerde de ayn ilikile ri bulmak gerekir. Baka bir
deyile rakamlarn kullanl dzeyi, nesnelerin zellikleri
ne uygun olm al. Byle bir snrlam a olmasayd rakamlarn
v e rilii keyf olmaktan kurtulamazd. Rakamlar zerinde is
teimize gre e itli ilem ler yaplabilir. Fakat nesneler bu
ilem lere elve rili deilse, rakam lar zerindeki ilem leri
gerekle ilik isiz bir oyun olarak kalr. rnein, rasyo l
ein elverdii aritm etik ilem ler, lme konu niteliin
ancak toplanabilir olmas halinde bir anlam ifade eder.
A rlk, uzunluk, elektrik direnci gibi byklkler (mag-
nitudes)'in toplanabilir, buna karlk younluk, kuvvet, sert
lik ve tm psikolojik niteliklerin ise toplanamaz olduunu
yukarda b elirtm itik. Toplanabilir byklkler dorudan l-
lebildii iin bunlara temel byklkler de denmektedir.
Oysa younluk, kuvvet ve esneklik (elasticity) gibi baz fi
ziksel byklkler dorudan deil, dolayl yoldan llebil
mektedir. Bu yzden bunlara tretilm i byklkler, ve l
m lerine de tretilm i lme denir. Temel lm eler baka
lm elere dayanmakszn, tretilm i lm eler ise temel l
m elere dayanlarak yaplan lm elerdir. rnein tretilm i
bir byklk olan younluun lm iki temel bykln
lmne dayanr: ktle ve hacim. Bir nesnenin younlu
u, o nesnenin ktle ve hacminin bir fonksiyonudur. Youn
luun lm ktlenin hacme blnmesi, yani (Y = Youn
luk, K = ktle, H = hacim ):
K
Y = --------
H
ile elde edilir.
Unutmamak gerekir ki lm toplanabilir byklkle
rin lmne benzemekle beraber, younluk gene de ilem-
sel bir niteliktir. Kald ki, ilem sel niteliklerin ou iin by
le temel lmlere dayanan bir lm e olanakszdr. Tretil
mi bir lm, ampirik bir iliki veya kanunun varlna ba
ldr. Younluk konusunda tretilm i lme olanak sala
yan kanun nesnelerin ktle ve hacim leri arasnda gzlenmi
olan deimez ilikid ir. Bu ilikinin m atem atiksel ifadesi b
tn nesneler iin geerlidir:

K = cH

(Denklemde K, ktleyi; H, hacm i; c ise sabit bir deeri tem


sil etm ektedir.) Bu denklemi kullanarak, herhangi bir nesne
nin, ktle ve hacim llerini biliyorsak, younluunu he
men saptayabiliriz. Nitekim bu yoldan suyun younluu
nun 1, alkoln .79, hidroklorik asidin 1.27, cvann se 13,6
olduu bulunmutur.
Sz konusu iliki olm asayd, younluk da pek ok i
lem sel nitelikler gibi ancak ordinal lekle llebilirdi.
Nesnelerin suda yzp yzm em elerinin younluklar ile ili
kili olduunu biliyoruz. A ve B gibi iki nesneyi suya koya
lm : A batar B yzerse, A nn B den daha youn olduunu
saptam oluruz. Bu ilem i kullanarak yukarda adlarn ver
diimiz drt svy (veya baka nesneleri) younluk s ra s
na koyabiliriz.

A< S< H<C

Deneysel olarak elde edilen bu sralam a bize younluk nite


lii bakmndan nesnelerin ye rle rin i gsteriyor. Bu iliki
iinde nesnelere vereceim iz rakam lar da kantitatif olarak
onlarn younluk m iktar veya derecelerini deil, sadece yo
unluk uzanm zerindeki sra la rn belirler.
Soru 56 lme hatas nedir ve nasl saptanr?

lmenin amac gzlem verilerim izin kesinliini artr


mak, onlar saysal ifadeye, dolaysyle m atematiksel ilem
lere elve rili olacak biimde saptam aktr. Fakat lme han
gi dzeyde olursa olsun birtakm ilem lere dayandndan,
bu ilem ler de hi bir zaman tam ve kusursuz olmadna
gre, lme verile ri de az veya ok daima hatal olacaktr.
Hatasz lme eriilm esi belki de imknsz bir idealdir.
tne hatas, doru deerden bir sapmay tem sil
eder. Bu ilikiyi (doru deeri D, herhangi bir lme so-
nucusunu i, ve lme hatasn Hi ile gsterirsek) yle ifa
de edebiliriz:

H = i D

Ne var ki, doru deer kavram ilem sel olarak belir


lenmedike, lme hatasn hesaplamaya imkn yoktur. Bu
nedenle doru deer kavram yerine, onun ilem sel an
lamn tekil eden ortalama deer kavram konur. Ortala
ma deer (X ), ayn lmn ok sayda tekrarlanm as ile
elde edilen deerlerin aritm etik ortalam asdr. Buna gre,
yukardaki denklemi yle deitirm ek gerekir:

Hi = , X

Hemen iaret etmeli ki, ortalama deer, doru de


ersin tam kendisi deil, ancak bir yaklam dr. lmn
tekrar saysnn art ile doru orantl olarak ortalama de
er, doru deeri giderek daha yaklak tem sil n iteli i
kazanr.
lme hatasn hesaplamada ortalama deerin kulla
nlm as baz koullara baldr. Bir kere sz konusu hatann
sistem atik deil random (geliigzel) olmas gerekir. Bir
lme ara veya ilem inde sistem atik hata tek ynde be
liren (doru deeri tutarl olarak ya olduundan daha
dk ya da daha yksek gsteren) hatadr. rnein bir sa
atin daima geri kalm as veya daima ileri gitm esi zaman ara
lklarnn lmnde sistem atik hataya yol aar. Bu durum
da ortalama deer, doru deere yaklak olma nitelii ta
m az. Ortalama deer, ok sayda tekrarlanan lmlerde
doru deerden sapm alarn birbirini gtrecei varsay
mna dayanr.
te yandan, ayn lmeyi tekrarlam a, llen eyin de
imedii, tekrarlarn ayn koullar altnda yapld gibi var
saym larn da geerliliini gerektirir.
A rlk, uzunluk, younluk gibi fizikse l byklklerin
lmnde kolayca karlanan bu koullar, psikolojik nite
liklerin lmnde pek az yerine getirilebilm ektedir. rne
in kiilerin zek, ilgi ve k iilik niteliklerini lmede l
mn birden fazla tekrarlanm as eitli nedenlerle sonucu
bsbtn geersiz klmaya yol aabilir. Ama gene de do
ru deerin hesaplanmasnda, zorluk ve sakncalarna ra
men, ortalama deere gitme dnda yaplacak bir ey yok
tur.

Soru 57 lmede gvenirlik ne demektir?

lme hatas ile lme gvenirlii yakndan ilgili iki


kavramdr. Hatas az olan lme gvenirlii yksek lme
dir. Baka bir deyile, bir lm e arac veya ilem i llen
eyi ne kadar doru (yani hatasz) lyorsa, o kadar gve
n ilir sa y lr.
Gvenirliin ilem sel lt, tekrarlanan lmlerin
tutarl sonu verm esinde aranr. Ayn koullar altnda tek
rarlanan lm ler birbirini tutmayan sonular veriyorsa l
mmz gvenirlikten yoksun dem ektir. rnein uzunluk
lmnde elik metre son derece gvenilir, lastik e rit ise
gvenirlii ok zayf birer aratr. nk b irincisi her uy
gulannda hemen hemen ayn sonucu verirken, kincisi
lastiin gerilim ine gre ok farkl sonular verebilir.
lme gvenirlii bir derece m eselesidir. Sonular
tam tutarl lmleri tam gvenilir, sonular hi birbirini
tutmayan lmleri gvenirlikten yoksun saym ak gerekir.
Ancak gvenirlii tam veya hi yok bir lm im knsz ol
masa bile pratikte kolayca rastlanan bir olgu deildir. Bir
korelasyon ls olan gvenirlik katsays hemen her za
man o (s fr )dan byk, 1den kktr.
Bir_lein gvenirliini artrmada balca yol hataya
yol aan faktrleri kontrol etm ektir. Hatann eitli kaynak
lar arasnda u zellikle nem lidir: (1) lme aracm
zn yetersiz veya kusurlu oluu. Hi bir l arac, ne denli
duyarl olursa olsun, mkemmel saylam az. Kuyumcunun te
razisi hi phesiz bakkal terazisinden ok daha duyarldr.
Bakkal terazisinin duyarsz kald baz arlk farklarn,
kuyumcu terazisi ile kolayca saptayabiliriz. Fakat kuyumcu
terazisinin de duyarsz kald daha ince farklarn varl da
inkr edilemez. (2) lm yapan kiinin yetersizli i. Tec
rbe, beceri, ilgi, dikkat gibi k iilik nitelikleri yannda du
yu organlarnn normal alp alm am as da lme ha
tasn artrc veya azaltc faktrlerdir. (3) lme ilem i
nin (hatta lme aracnn) dayand teorik koullarn ya
hi ya da yeterince yerine getirilem em esi. Uygulanmada
hemen tm lme ilem leri az ok dayandklar varsaym la
rn snrlarn aarlar. Ancak teorik snrlarn bilinmedii
veya yok sayld hallerde lme hatas da artar. rnein,
lm ancak ordinal lee e lve rili olan bir nitelii en-
terval lekle llebilir sayp lmee kalkmak, sonucu
geersiz klacak lde hataya yol aabilir.
Hata kaynaklarn tanma ve kontrol etmek phesiz
lme gvenirlii iin gereklidir. Ne var ki, bu gibi tedbir
ler bizi ancak bir noktaya kadar gtrr; yoksa lme ha
tasn bsbtn ortadan kaldrmaz. Zira, hatasz lme yok
tur.
NC KISIM

BLMSEL AIKLAMA
ve
DAYANDII TEORK TEMELLER

Alt blm iine alan bu ksmda bilimin


kavramsal dzeydeki ama, ileyi ve teorik ya
ps ile ilgili sorulara yer verilmitir. lk b
lmde (IX, X ve XI. Blmlerde) bilimsel akla
ma, bilimsel kanun kavram, hipotez dorulama
gibi birbirine yakndan bal konular ele alnm;
XII. Blmde nedensellik kavram, XIII. Blmde
bilimsel teorinin yap ve ileyii ayrntl bir bi
imde ilenmitir. Son blmde (XIV. Blm), bi
lim ile bilim d dier entelektel almala
rn ilikisi tartlmtr.

IX. BLM

BLM SEL A IK LA M A

Soru 58 Bilimde aklama var mdr?

Bilim , dnyamzda olup biten olgular betimleme ve


aklam a yoluyla anlama giriim idir. Olgular betimleme,
onlar saptama, snflam a ve dile getirme gibi ilem leri kap
sar. Bilim sel metodun bu yn ile ilgili aklam alar bundan
nceki blmlerde v e rilm itir. Bilim in aklama ynne ge
lince bu konu bizi ok daha geni sorunlara gtrecek nite
liktedir. Gerekten, bilim sel aklam a srecini tam aydnl
a karm ak iin, hipotez, kanun, teori, nedensellik ve ola
s lk ilkeleri gibi kavram lar ele almaya ihtiya vardr. An
cak, bu konulara gemeden nce, bilim sel aklam a kavra
mn kaln izgilerle belirlem ek yerinde olur, herhalde.
Baz bilgin veya dnrler (rnein, Gustav Kirchhoff,
Ernst Mach, Kari Pearson, vb.) bilimde olgu veya olgular
arasndaki ilikile ri saptama, snflam a ve betimleme dn
da bir aklamadan sz edilem eyeceini ileri srm lerdir.
Bunlara gre, aklama denilen ey aslnda iyi ve tam ya
plm bir betimlemeden baka bir ey deildir. Bilim meta
fizik nitelikte olan niin veya neden sorusuna deil,
ne veya nasl sorusuna cevap arar. Bu grn savu
nucusu gnmzde yok denecek kadar azdr. zellikle ol
gular toplama ve snflam a aam asn oktan geride brak
m teorik bilim dallarnda aklamann tuttuu nemli
yer gznne alndnda, bilimin ne ve nasl sorularna
olduu kadar, hatta belki de daha fazla niin veya ne
den sorusuna cevap arad kolayca a n lalr.

Soru 59 Aklamay betimlemeden nasl ayrabiliriz?

Aklam a bir olgunun olu biim ini deil, olu nedenini


gsterme srecidir. Bir ay tutulm asn veya bir gel-git ola
yn batan sona dikkatle izleyebilir, gzlemlerimizi btn
ayrntlar ve olu sra s iinde kaydedebiliriz. Bu bize ay
tutulmas veya gel-git fenomeninin nasl olduunu anlatr,
fakat neden meydana geldiini gstermez.
B ir olguyu betimlemek iin o olgunun dna km aya
gerek yoktur; olguyu olu sreci iinde gzlemek ve kay
detmek yeter. Oysa bir olguyu aklam ak iin o olgu dn
da baka olgulara bavurmak gerei vardr. Bu ise, iki olgu
tr arasnda iliki kuran bir veya daha fazla genellemenin
elim izde olmasna baldr.
Sz konusu fark bir rnekle gstermek iin gnlk ya
ammzda sk rastladm z bir olguyu, cisim lerin suda yz
m esini ele alalm . Gzlem lerim iz baz cisim lerin suda yz
dn, bazlarnn ise battm gstermektedir. Hangi ci
sim lerin yzdn, hangilerinin battn saptamamz; y
zen cisim lerin ne lde su dnda, ne lde su iinde kal
dklarn lerek bulmamz, cisim lerin suda yzme olayn
doru betimlemek iin gereklidir. Fakat bu tr bilgiler ne
den baz cisim lerin yzdn, neden dier baz cisim le
rin battn aklam aya yetmez. rnein, tahta paralar
nn yzdn, demir paralarnn ise battn hep b iliriz.
Ama niin bu byledir? sorusunu, ancak cisim lerin zgl
arlklar zerinde bilgimiz varsa, daha dorusu cisim lerin
suda yzmesi ile zgl arlklar arasndaki ilikiyi biliyor
sak, doru cevaplandrabiliriz. Ayn ekilde, bir emme tu
lumbasnn kuyudan suyu nasl ykselttiini, ne kadar yk
selttiini gzlem veya lme yoluyla saptayabiliriz. Fakat
bu bilgiler tulumbann suyu neden belli bir yksekliin s
tne karamadn izah etmemektedir. Byle bir izah iin
baka bir eye, hava basnc kavramna bavurmamz ge
rekir.

Soru 60 Aklama ihtiyac nerden domaktadr?

Neden le balayan soru bir olup-biten karsnda a


knla dmekten doar. Her ey bekleyiim ize uygun git
seydi, aknla ye r olmayacak, dolaysyle neden soru
su da sorulm ayacakt. Herhangi bir aklamaya gitm eksizin,
olup bitenleri betim leyerek tantlam ak bilim sel amalar iin
yeter saylacakt. Oysa gzlem konusu olgular her zaman
bekleyilerim ize uygun gitmemekte, bazen bizi artc bi
im lerde ortaya km aktadr. rnein k aylarnn souk,
yaz aylarnn scak gitmesinde bekleyiim ize aykr den
bir nokta yoktur. O yzden de bu olgu karsnda pek azmz
hayrete der veya aklam a gerei duyar. Oysa, bir yl
bekleyiim izin tam tersine, yaz aylarnn souk, k aylar
nn scak gittiini dnelim : byle bir gzlem hepimizi
hayretten hayrete drr, bizi hemen bir aklam a bulma
ya zorlar.
Demek oluyor ki, aklam a abas aknlm z gider
me, bekleyilerim izle olup bitenler arasndaki uygunluu
salama ihtiyacndan domaktadr. Ksaca demek gerekir
se, aklam a beklenmeyen bir gzlemi beklenir hale getir
m ektir. Bu, gnlk dnme dzeyinde olduu gibi bilimde
de byledir.
Gnlk yaamdan bir rnek: akam karanlnda eve
girdiinizde her zamanki gibi elektrik dmesine basyorsu
nuz, fakat beklediinizin tam tersine lambanz yanmyor. Bir
an iin hayret ve akn lk iindesiniz. Fakat ok gemeden
kafanzda birtakm ihtim aller belirecek, aknlnz gide
recek bir izah bulmaya koyulacaksnz. Sigorta atm olabi
lir; cereyan kesik olabilir; ampul gevem i olabilir, g ib i...
Bu ihtimallerden birinin doru km as halinde aknl
nz giderilm i olacak, beklenmeyen durum sizin iin artk
beklenen bir sonu nitelii kazanacaktr.
Bilim tarihinden bir rnek: 1675 ylnda DanimarkalI
astronom Rmer, Jpiter gezegeninin birinci uydusunun ha
reketlerini izliyordu. Uydu yrngesinde giderken gezege
nin arkasna her geiinde beklendii zere gzden kaybo
luyordu. Uydunun kaybolmas ile tekrar grnmesi arasn
da geen sreleri len Rmer bu srelerin deitiini
hayretle grd. Sreler arasndaki farklarn nedeni neydi?
Rm erin aknln gideren izah (n ksa m esafeyi da
ha ksa, uzun m esafeyi daha uzun srede ald hipotezi)
bilim tarihinde nemli bir ke if saylm tr (* ).
Grlyor ki, aklamann am ac, beklenmeyen bir gz
lem karsnda kiinin iine dt hayret veya aknl
giderme, evresinde olup bitenlerle bekleyileri arasnda
uygunluk salamadr.

Soru 61 Bilimsel aklamada bavurulan genelleme


ler nelerdir?

oumuz iin beklenir olan, birok olup bitenler bi


lim adam iin aklanm aya muhta grnebilir. rnein,
gnein neden daima doudan ykselip batdan kaybolduu
(bilme m eraklarn henz yitirm em i ocuklar dnda) pek
az kimsenin cevap arad sorulardandr. Oysa bilimde bu
ve benzeri olgularn aklam alar vardr. Bilim , zellikle,
belli bir dzene bal olarak ortaya kan olgular veya bu
olgular arasnda deimez grnen ilikile ri aklamaya
a lr.
Gzlem lerim iz, deimez bir dzenle gecenin gndz
kovaladn; yeterince stlan m etallerin genletiini; su
yun belli bir scaklkta kaynadn, baka bir scaklkta don
duunu; serb est braklan cisim lerin dtn; buzun so
uk, atein daima sca k olduunu, vb. gstermektedir. Byle
deimez bir dzenle beliren olgu ve ilik ile r, dile getiril
diinde, doa kanunu dediimiz birtakm genellem elere
temel tekil eder. rnein, btn m etaller stldnda
genleir, genellem esi evrensel olup, belli bir grup meta

(*) In bir m esafeyi belli b ir zam anda ald kefi yaplm adan
nce n uzayda b ir noktadan baka b ir noktaya geii, m e
safe ne kad ar geni olursa olsun, an lk b ir gei olarak d
nlrd.
lin deil, bildiimiz ve bilmediimiz, gem ite ve gelecek
te, evrenin her yannda gzleme konu olmu ve olabilecek
tm m etallerin belli bir zelliini ifade etm ektedir. p
hesiz bilim sel genellem elerin hepsi evrensel deildir. -H er
yl doan ocuklarn takriben yars erkektir veya Olgun
m eyveler genellikle tatldr. gibi genellem eler evrensel
genellem eler gibi sz konusu nesnelerin tmn deil an
cak bir ksm n kapsamaktadr. Bilim sel aklamalarda hem
evrensel hem de istatistikse l nitelikte olan bu ikinci tr
genellem eler kullanlm aktadr.

B ir genelleme ister evrensel, iste r ista tistikse l nite


likte olsun, bilim sel aklamada ya aklayc ya da akla
nan olarak yer alr. rnein, Dnyann gne evresinde
izdii yrnge neden elips biim indedir? sorusuna n
k btn gezegenlerin yrngeleri elips biim indedir, ce
vabm bir tr aklama kabul edersek, burada yer alan ge
nelleme (Btn gezegenlerin yrngeleri elips biim in
dedir) aklayc olarak kullanlm tr. te yandan, Geze
genlerin yrngeleri neden elips biimindedir? sorusuna
Nevvtonun hareket kanunlar ile yer ekim i kanununa ba
vurarak cevap verdiim izde, ayn genelleme aklanan ola
rak ilem grr.

G enellikle, tek tek olgularn aklanm asnda bu olgu


lar kapsayan genellem elere, genellem elerin dile getirdii
olgusal ilikilerin aklanm asnda ise daha st dzeyde ge
nellem elere (bunlara aklayc veya teorik genellem eler
de denir) ba vurulur. rnein, Robert Boyleun gazlar ka
nunu, belli bir gazn basncn artrdmzda hacminin ne
den kldn, gazlarn kinetik teorisi ise Byle kanunu
nun ifade ettii gazlarn basn ve hacim leri arasndaki de
imez ilikinin nedenini aklam ak iin iki ayr dzeyde
ba vurduumuz genellem elerdir.
Soru 62: Bilimsel aklamann mantksal yaps nedir?

Bir olguyu aklamann onun bir veya daha fazla genel


leme yardm ile baka olgulara balama demek olduuna
yukarda iaret etm itik. Bu tanmn dzeltilm esine ihtiya
var. Aklamada birbirine balanan eyler olgular deil, ol
gular betimleyen nerm elerdir. Buna gre bir olguyu ak
lama, onu betimleyen nermeyi konuya ilikin baz genel
lem eler yardm ile baka baz olgular betimleyen nerme
lerden karm a dem ektir. Balayc genellem eler evrensel
biimde olduunda karm dedktif nitelikte, genellem eler
istatistikse l nitelikte olduunda karm endktif nitelikte
dir. Endktif karm l aklam a modelini im dilik bir yana
brakarak, dedktif model zerindeki tahlilim ize oumuzun
yaants iinde olan bir rnekle balayalm .
rnek: Scak ve gneli havalarda deniz kenarnda
leden sonra denizden karaya doru serin bir esinti dikkati
mizi ekiyor. Biz bu gzlemi snan cisim lerle ilgili doa ka
nununa ba vurarak aklarz. yle ki, gne karay deniz
den daha abuk ve kuvvetli sttndan kara stndeki hava
sn r ve y kselir; bylece boalan yere, deniz stndeki se
rin, dolaysyle daha youn olan havann akm balar.
imdi gnlk dilde yaplan bu. aklam ay formel kal
ba dkmeden nce, ksa bir tahlile tabi tutalm.
Aklanan olgu; denizden karaya doru olan serin esin
ti. Bu olguyu betimleyen nermeyi E ile gsterelim .
Ba vurulan genellem eler: nesnelerin snma katsay
larndaki deiiklik (su ve topran sp esifik slar arasn
daki fa rk); havann term ik genilem esi; havann yksek ba
sn noktasndan alak basn noktasna akm , vb. Bu ge
nellem eleri Gi, G 2...G 1T1 diye gsterelim .
likin koullar: m evsimin yaz olm as, havann scak
ve gneli olm as, esintinin deniz kenarnda, leden sonra
k m a s... gibi. Aklanan olguya ilikin bu gzlemlere -ilk
koullar diyeceiz ve k, k2... k olarak gstereceiz.
Aklam a bir karm (argument) biiminde olup yukar
da belirtildii zere tr nermeden kurulur, ilk koullar
betimleyen nermeler (k, k2... k) ile genellem eler
(G , G2... Gm) karm n ncllerini, aklanan olguyu betim
leyen nerme se karm n sonucunu tekil eder, n cller
de yer alan genellem eler evrensel biimde olduundan
karm dedktif niteliktedir. Aadaki em a karm n man
tksal kalbn verm ektedir:

A klayanlar k, ka,..., kn
(ncller) G , G2 Gm

A:klanan
(sonu) E
karm n biiminden de grlecei zere, aklayan
lar verildiinde aklanan kanlm az, zorunlu olarak bekle
nir bir sonu nitelii kazanmaktadr. Bu, biraz ilerde dei
neceimiz gibi, bilim sel aklam a ile bilim sel n-deyi (pre-
diction)nin mantksal yap ynnden zde olduklarn gs
te rir. Baka bir deyile, yukardaki kalba uygun bir akla
ma, E nin betimledii olgunun verilm edii veya henz gz
lenmedii hallerde bir n-deyidir.

Soru 63: Yeterli bir aklamann ltleri nelerdir?

Yukarda mantksal kalbn verdiim iz dedktif ka-


rm l bir aklamann bilim sel ynden yeterlilii u drt ko
ulun karlanm asna baldr:

(1) Aklanan aklayanlarn m antksal sonucu olma


ldr. Baka bir deyile, aklayanlar doru kabul
ettiimizde, aklanan da doru kabul etmek zo
runda olm alyz. Bu ksaca karm n geerli ol
mas gereini ifade eder.
(2) A klayanlar arasnda kanun niteliinde en az bir
genelleme olm aldr.
(3) A klayanlar olgusal muhteval nermelerden
meydana gelm elidir. Baka bir deyile aklayan
lar, ne m antksal kurallar gibi ii bo analitik, ne
de dorulanmas ya da yanllanm as olanaksz
m etafizik trden nerm eler tekil etm elidir. (Bu
- koul st rtk olarak ilk koulda sakld r; n
k, olgusal bir nerme olan aklamann sonu ol
duu geerli bir karm da ncllerin tm anali
tik ya da m etafizik trden olmas im knszdr.)
(4) A klayanlar tekil eden nermelerin doru ol
mas gerekir. [Doru derken, bu nergelerin ya
da m antksal sonularnn (phesiz aklanan
dndaki m antksal sonularnn) tm gzlem ve
ya deney sonularna uygun dme gerei anla
tlm ak iste n m itir.]

Ksaca demek g erekirse, bilim sel yeterlii olan bir


aklam a: (a) biim ynnden m antksal olarak geerli, (b)
muhteva ynnden olgusal olarak dorulanm birtakm
nerm eleri kapsayan bir karm dr.

Soru 64: statistiksel aklamann zellii nedir?

Olgular aklamada bilimin birtakm genellemelerden


yararlandn grdk. Ne var ki, birok incelem e alanlarn
da ulalan genellem eleri evrensel biimde (yani, Btn
A lar ayn zamanda B'dir biim inde) ifade etmee imkn
yoktur. Bu genellem eler ok kere istatistikse l dediimiz
u biimi almaktadr:
A olan eylerin ayn zamanda
B olma ihtimali % dr.
A olan eylerin B olma ihtim ali yzde ile ifade edile
bilecei gibi yksektir, dktr veya kuvvetlidir,
zayftr gibi kalitatif terim lerle de ifade edilebilir. fade
hangi terim lerle yaplrsa yaplsn, istatistikse l bir genelle
me ilikin olduu nesnelerin tmn deil ancak bir ksm
n kapsayc niteliktedir. rnein,
X hastalna yakalanan insanlarn % 60 kurtulamaz.
G enellem esi, btn insanlar deil ancak bir ksm n
(% 60'm) kapsamna alm aktadr. Baka bir deyile ista tis
tiksel bir genellemede incelem e konusu zelliin bir sn f
nesnenin tmne deil sadece bir ksm na ait olduu ileri
srlr. Bu tr genellem elere dayanlarak yaplan aklam a
larda aklayanlar, aklanan hi bir zaman zorunlu klma
makta, ancak belli bir derecede desteklem ekle kalmakta
dr. rneimize dnelim:
SO RU : X hastalna yakalanan A kurtulduu halde B
neden kurtulamad?
C EV A P: nk X hastalna yakalananlarn hepsi de
il, % 60 kadar lm ektedir.
Gsterilen neden B'nin lmn aklad gibi A'nn
kurtuluunu aklam aya da e lve rilid ir.
statistiksel nitelikteki aklam alarn genel biim ini
yle gsterebiliriz:

P (G , F) = r
Fi

Gi

Bu karm da Fi hastala yakalanan herhangi bir ki


iy i, Gi ise o kiinin kurtulm ayn belirlem ekte, p(G ,F) = r
genellem esi hastalktan kurtulamamann probabilit'sini
ifade etmektedir. Noktal izgi ise karm n dedktif nite
likte olmadn, G inin belli bir o laslk iinde beklendii
ni gstermektedir. karm n tmn yle okuyabiliriz:

Adam kurtulamad (G i), nk O x hastalna ya


kalanm t (F i) ve x hastalna yakalanma halin
de (F) lm (G) ihtimali (p) yzde 60 (r )dr.

Grlyor ki, dedktif karm l aklamadan farkl ola


rak burada aklayanlar aklanan zorunlu klmamakta, an
cak belli bir o laslk iinde desteklem ekle kalm aktadr
lar. Ayn aklayanlarn, adamn hastalktan kurtulmamas
gibi kurtulmas sonucunu da desteklem ee (biraz daha za
y f bir ekilde) e lve rili olduuna yukarda iaret etm itik.

Soru 65 n-deyi ve aklama mantksal ynden z


de midir?

n-deyi, olgular arasndaki ilikilerden veya bu ili k i


leri dile getiren genellemelerden yararlanarak henz olma
m bir olguyu nceden kestirm edir. rnein, astronomide
baz ilk koullarn gzleminden ve Newton fiziinin hareket
kanunlarndan faydalanarak gelecekteki ay veya gne tu
tulm alarn haber verm ek, gibi.
Doay bilim sel yoldan incelemede n-deyi (predicti
on), aklam a derecesinde nem lidir. Aklam ada bata ge
len ama anlamak, n-deyide doa kuvvetlerini kontrol al
tna alm aktr. Bilim olgular nceden kestirm e gcn ta-
m asayd, btn bilgilerim iz ve aklam alarm z insanolu
nun s rf bilme ve anlama merakn giderme dnda fazla
bir sonu verm eyecekti. Oysa bilim bu merak tatmin etme
nin son derece baarl ve verim li bir aracn tekil ettii
gibi doa kuvvetleri zerinde insan olunun egemenliini
kurmann ve geniletm enin de en etkili kuvvet kayna ol
mutur.
n-deyinin bir baka nemi de hipotez veya teorilerin
dorulanmasnda bizi yeni gzlem veya deney verilerine
gtrm esidir. Bir teori veya hipotezden karlan her man
tksal sonu bir n-deyi nitelii ta r; teori veya hipotezin
dorulanmas bu gibi sonularn yeni gzlem veya deney
verilerine uygun dm esiyle olanak kazanr.
Bilim felsefesinde teden beri tartlan konular
dan biri n-deyi ile aklamann ili k is i zerinedir. Yetkili
kaynaklardan bir ksmnda iki karm tipinin yapsal yn
den zde olduklar ileri srlrken, bir ksmnda da bu id
dia reddedilmektedir. A yrntl tartm alara girm eksizin, u
nu syleyebiliriz: her aklam a hi deilse potansiyel ola
rak bir n-deyi nitelii tam aktadr. Bunun byle olduu
nedensel (veya dedktif) tr aklamalarda kolayca gsteri
leb ilir. Gerekten bilimde yeterli saylan herhangi bir ak
lamann aym zamanda bir n-deyi niteliinde olduu, bir ol
guyu aklayan ncllerin, o olguyu beklenir hale getirme
sinden de bellidir.
Buna karlk n-deyi niteliindeki her karm n ayn
zamanda bir aklama salayaca kolayca ileri srlem ez,
ze llikle birtakm basit ilik ile re veya korelasyonlara daya
nan n-deyilerde aklam a nitelii bulmak gtr. rnein,
pek ok kim se, nedenini bilmeden ba arlarn dindirmek
iin aspirin alr. G em i yaantlarnda aspirin almakla ba
arsnn dinmesi arasnda bir iliki kurulmutur. Aspirin
alnca ba arlarnn dineceini beklerler. Bu bir n-deyi-
dir, fakat aklama nitelii tamayan bir n-deyi. nk,
X in gereklem esiyle Y'nin de gerekleecei, gerekle
me nedeni bilinm eksizin de, beklenilebiliyor.
Demek oluyor ki aklam a ile n-deyi arasndaki iliki
her zaman sim etrik deildir. Ancak aklamann nedensel
nitelikte olduu ilerlem i bilim dallarnda iki karm tipi
nin yapsal ynden zde olduu da inkr edilem ez. Fark
m antksal deil, sadece karm n ynndedir. Aklam ada
hareket noktas aklanm aya muhta gzlemdir; aklama
bu gzlemi beklenir hale getiren aklananlar bulununca ta
m am lanr. n-deyide ise, hareket noktas ilk koullarn gz
lemi ile bu koullar baka bir gzlemi bekleyiim izin daya
na klan genellem elerdir. Aadaki karm kalplarnda
bu fark oklarla g sterilm itir:

Aklam a n-deyi

Grld gibi, aklam a E sonucunu ieren ncleri bul


ma, n-deyi ise verilen ncllerden E sonucunu karm a
hareketidir. Bu fark bulu balam ile ilgili olup dorulama
mantn etkileyici nitelikte deildir.
X . BLM

BLM SEL KANUN KAVRAM I

Soru 66 Bilimsel Kanun sznden ne anlamalyz?

Bilim sel Kanun sz her zaman ayn anlamda kulla


nlmad iin basit bir tanmla ie balamak gtr. Ger
ekten birbirinden olduka farkl eylere bilim sel kanun
dendiini grmekteyiz. Ancak e itli kullan ve uygulama
larda ortak nokta olarak genelleme zelliini bulmak
mmkndr. Demek ki, bilim sel kanun her eyden nce bir
genellemedir. Fakat nasl bir genellem e? u rneklere ba
kalm :

(1) Bekrlar evli deildir.


(2) Bu bahedeki elm alarn hepsi krm zdr.
(3) Serbest braklan cisim lerin dme hz arlkla
r ile doru orantldr.
(4) Btn m etaller yeterince stldnda genleir.
(5) Bir d kuvvetin etkiledii herhangi bir cism in h
z, o kuvvetle doru orantl ve ayn ynde deiir.
(6) Her yl dnyaya gelen ocuklarn takriben yars
erkektir.
(7) Radyo-aktif bir maddedeki atomlarn takriben yz
de e llisi 1700 y llk bir sre iinde zntye u
rar.
(8) Dnyamz gne sistem inde bir gezegendir.
Sonuncusu dnda bu nerm elerin hepsi birer genel
lem edir. Sonucu nerme tek bir olguyu (dnyamzn geze
gen olduu olgusunu) betimledii iin genelleme nitelii
tam am aktadr. lk yedi rnekten de grld zere, ge
nellem e nitelii tayan bir nerme tek bir olgu veya nes
neyi deil, bir olgular veya nesneler grubunun tmn ve
ya hi deilse bir ksm n kapsamaktadr. Ancak bu genelle
m eler arasnda da nemli farklar vardr. Birinci genelleme
analitik bir nerme olup olgusal muhtevadan yoksundur.
Gerekten, Bekrlar evli deildir, nermesi Bekrlar be
krdr, demekten baka bir ey ifade etmemektedir. Bu
tr tanm gerei veya biim sel olarak doru olan nerme
lerin bilim sel kanun nitelii tad sylenem ez.
kinci nerme biim ynnden genelleme niteliinde
grnmekle beraber, aslnda gerek genelleme niteliinde
deildir. Gerek bir genelleme kapsam ynnden belli bir
zaman veya belli bir yerle sn rl olamaz; kapsanan nesne
ler ister bir grubun tm ister bir ksm olsun hi deilse
potansiyel olarak sn rsz olmak gerekir. Oysa, Bu bahe
deki e lm a lar... ifadesinden de anlalaca zere nerme
nin kapsad nesneler belli bir yerle sn rl tutulmutur. Bu
tip nermelerin de bilim sel kanun niteliinde olduu kolay
ca ileri srlemez.
nc nerme hem olgusal muhteval hem de kap
sad nesneler bakmndan sn rl olmad iin bilim sel
kanun denmee e lve rili bir genellemedir. Ne var ki, bu
genellemeyi de kanun sayam ayz, nk ifade ettii iddia
doru deildir. A risto fiziinde doru kabul edilen bu ner
me Galileo tarafndan deneysel yoldan rtlmtr. Ga-
lileo serbest dmedeki hzlanma (ivm e) nn sabit olduu
nu ve bunun cisim lerin ktle veya arlklar ile deil, d
me zamannn karesiyle orantl olduunu gsterm itir.
Buraya kadarki tahlilden kan sonuca gre bilim sel
kanun kavramm oluturan unsurlar,
(a) Genellem e,
(b) Olgusal muhteva,
(c) Doruluk,
diye ayrt edebiliriz. Buna gre bilim sel kanun>u (bazen
doa kanunu da denmektedir), im diye kadar tm gz
lem veya deney sonular tarafndan dorulanm, olgusal
muhteval genelleme diye tanmlamak mmkndr. Bu ta
nma uyduklar iin rnek 4, 5, 6 ve 7'deki genellem eleri bi
rer bilim sel kanun sayab iliriz.

Soru 67: Bilimsel kanunlar tek tip midir?

rnek 4, 5, 6 ve 7deki genellem eler yakndan incelen


diinde bunlarn eitli ynlerden farkl olduu grlr. Ni
tekim , rnek 4 ve 5 evrensel, 6 ve 7 istatistikse l nitelikte
genellem elerdir. te yandan, rnek 4 ve 6 gzlem dzeyin
de, 5 ve 7 ise teorik dzeyde birtakm ilikile ri ifade eden
nerm elerdir. Bu ayrm lar kapsayan iki boyutlu bir sn f
lama aada v e rilm itir:

Kapsam Ynnden

Evrensel statistiksel

<D Btn m etaller yeterin Her yl dnyaya gelen


w
E ce stldnda genle ocuklarn takriben yar
s i ir. s erkektir.
- g :S
.3 O
C Bir d kuvvetin etkile Radyo-aktif bir madde
:0
> dii bir cism in hz o deki atomlarn takriben
D kuvvetle doru orantl % 50si 1700 yllk bir
N
ve ayn ynde deiir. sre iinde zntye
O O
(D urar.
Grlyor ki, bilimlerde evrensel ve istatistiksel ol
mak zere balca iki tr kanun vardr. A yrca, bu trler
den her biri kendi iinde gzlemsel ve teorik olmak zere
iki alt gruba a y rlr. Daha nce de belirtildii gibi evrensel
nitelikteki bir genelleme, bir snfa giren ve says sn rsz
olan nesne veya olgularn tmn, istatistiksel genelleme
ise gene ayn zellikteki bir sn f nesnenin bir ksm n kap
sam aktadr. Birinci tr genellem elerin genel biim i,
A olan her ey ayn zamanda B dir veya,
B ir jje y A ise, o ey ayn zamanda B'dir diye gsterile
b ilir. kinci tr genellem elerin biim i ise,
A olan eylerin bir ksm B'dir veya,
Bir ey A ise, o eyin B olma ihtimali % dr. diye
ifade edilebilir.
Dilsel dzey ynnden yaplan ayrm a gelince u iki
noktay belirtm ekle yetineceiz:
(1) Gzlem sel dzeyde ifade edilen genellemelerde
geen terim lerin tm gzlem sel; teorik dzeyde
ifade edilen genellemelerde geen terimlerden
hi deilse biri teorik niteliktedir.
(2) Gzlemsel genellem elerin dorulanmas olgu
larla dorudan bir karlatrm ay, teorik genel
lem elerin dorulanmas ise mantksal sonula
rnn olgularla karlatrlm asn gerektirir.
Bu noktalar ileriki aklam alarda daha fazla aydnlk
kazanacaktr.

Soru 68: Genelleme ve kanun ayn ey midir?

Bilim sel Kanun> kavramn belirlerken, bir nermenin


kanun saylm as iin her eyden nce o nermenin gerek
bir genelleme niteliinde olmas gerektiini sylem itik.
Demek oluyor ki, bilim sel kanunlar bilim sel genellemelerin
bir alt grubunu tekil eder. Oysa tersini syliyem eyiz; bir
ok genellem eler ya henz yeterince dorulanmad, ya
da bilim sel ynden nemli grlmedii iin kanun saylm a
maktadr. Kanun ve genelleme kavram lar arasndaki bu
iliki aadaki diyagramda gsterilm itir.

Genel nermeler

Kanunlar Genellem eler

Konuma evreni olarak genel nerm eleri (yani biim i,


Btn A lar B'dir, olan nerm eleri) setiim izde evrenin
iki alt-snfm tekil eden kanunlar ve genellemelerin ili
kisinden drt alt-grup meydana gelm ektedir. Diyagramda 1
ile gsterilen alan kanunlarla genellem elerin kesitii yer
olup kanun niteliindeki genellem eleri kapsamakta, 2 ile
gsterilen ve bo olduu taranarak belirtilen alan genel
leme olmayan kanunun yokluunu iaret etmekte, 3 ile
gsterilen alan kanun niteliini kazanmam genellem eleri
(bunlara hipotez de diyebiliriz), 4 ile gsterilen alan ise
genelleme niteliinde olmayan fakat biimi ynnden ge
nel nerme saylan (rnein, Bu sepetteki yumurtalarn
hepsi tazedir) nermeleri kapsamaktadr. Ayn ilikile ri
yle de gsterebiliriz:
Genel nerm eler
(Biitn A 'la r B'dir)

Gerek genellem eler Szde genellem eler

Kanunlar Hipotezler

Bu ayrmlardan da anlalaca zere, gerek genelle


melerden yeterince dorulanm olanlara -kanun, henz
yeterince dorulanmam olanlara hipotez adn veriyo
ruz. Hipotezler zerindeki aklam ay daha sonraya braka
rak, imdi gerek genellem elerle szde genellem eleri ayr
maya yarayan lt zerinde ksaca duralm.

Soru 69: Gerek genellemelerle szde genellemeleri


nasl ayrabiliriz?

Yukarda bir genellemenin kapsamna giren nesnelerin


(hi deilse potansiyel olarak) sn rsz olmas gerektiini,
aksi halde gerek deil, szde bir genelleme ile kar kar
ya olduumuzu belirtm itik. lgi konumuz herhangi bir
alanda hangi genellemenin gerek hangisinin szde oldu
unu ok kere ortak duyumuz tayin etmee yeter. Ancak
baz durumlarda daha nesnel nitelikte bir lt kullanmak
gerekebilir. Bilim fe lse fe cile ri arasnda tartm a konusu
olmakla beraber, bu amaca hizmet etmee elve rili olduu
genellikle kabul edilen bir ilem i ksaca yle belirtebili
riz:

Btn A 'lar B dir gibi bir genel nermeyi ele alalm .


Bu nerme, olguya-karn bir karm a elveriyorsa ger
ek, byle bir karm a elverm iyorsa szde genelleme diye
ayrt edilebilir. Olguya-karn (contrary-to-fact) bir ka
rmn biimi ise yle ifade edilebilir:

ayet, A olmad bilinen x, A


olsayd, x ayn zamanda B
olacakt.

imdi bu karm n bir lt olarak uygulanmasn r


nekle gsterelim :

Btn m etaller elektrik iletkenidir,

genel nermesi gerek bir genellem edir; nk bu genel


leme u olguya karn karm na elverm ektedir:

Eer u aa denek metal olsayd,


elektrik iletirdi.

Oysa szde bir genelleme olan u genel nermenin,

Kitaplmn st gzndeki btn


kitaplar romandr,

olguya-karn bir karm a elverdii iddia edilemez; n


k
imdi elimde tuttuum mantk
kitab kitaplmn st gzn
de bulunsayd roman olurdu,

gibi ortakduyumuzun hemen reddettii bir sonu ortaya


km aktadr. Aa bir denek metal olsayd elektrik iletir
di karm akla uygun dt halde, Elimdeki mantk
kitabnn kitapln st gznde olmas halinde roman ola
ca karm bize sam a gelm ektedir.

Soru 70: Bilimde kanunlara nasl ulalr?

Bilim sel kanunlar konu, biim ve yap ynnden eitli


olduu iin bunlar elde etme yollar da farkl olabilir. Bu
farkl yollar kaba bir ayrm la endktif, dedktif ve retro-
dktif olmak zere grupta toplayabiliriz.

Her bilim dalnda, zellikle az gelim i alanlarda, gz


lem sel dzeyde genellem elere ulamann balca yolu en
dksiyon'dur. Gzlem veya deney verilerinde gze arpan
baz dzenli ilikile re dayanlarak bu ilikile ri gzlem d
kalan nesneleri de kapsayacak biimde genelleme endk
tif karm la salanr. Bilimdeki pek ok alt-dzeydeki ol
gusal genellem eler, rnein Boylen gazlar kanunu, Gali-
leonun pandl, gel-git ve cisim lerin dme kanunlar bu
yoldan elde ed ilm itir, denebilir.
Gzlemsel dzeydeki genellem elere dedksivon yolu
ile de U lalabilir. Ancak bu amaca hizmet edecek bir teori
ye ihtiya vardr. Baka bir deyile, belli bir olgular km esi
ni kapsayan bir teoriden mantk veya matematik karm
kurallarndan yararlanarak, o olgular arasndaki deimez
veya dzenli birtakm ilikile ri dile getiren genellem eler
karmak mmkndr. karlan bu genellem eler henz gz
lenmemi baz ilikilerin ifadesi olabilecei gibi daha nce
endktif yoldan saptanm ilikile rin de ifadesi olabilir. Bi
lim tarihinde ikisi iin de rnek vardr. Galileo ve Kepler-
n gzlem ve deney yoluyla ulatklar kanunlarn daha son
ra kurulan Newton teorisinin birer dedktif sonucu olduu,
Boyle'n gazlar kanununun da aradan ikiyz yla yakn bir
zaman getikten sonra ortaya kan gazlarn kinetik teori
s in d e n gene dedksiyonla elde edilebildii gsterilm i
tir.

Retrodktif denilen nc yola gelince, bu teorik


nitelikteki genellemelerin bulunmas ile ilgilidir. Gerekten
gzlem verilerine dorudan dayanmayan birtakm teorik
terim leri ihtiva eden genellem elerin endktif yoldan elde
edilebilir olduunu ileri srm ek gtr. phesiz bu tr
genellem elere varsa daha st dzeydeki teorilerden dedk
siyonla ulamak mmkndr. rnein, Newton teorisinin
daha kapsaml Einstein teorisinin zel bir hali saylm as gi
bi. Ancak bilim tarihi bu gibi karm larn daha sonraki bir
i olduunu, kapsam dar teorilerin zaman bakmndan da
ha st dzeydeki teorilerden nce kurulduunu gstermek
tedir.

Retrodktif karm n m antksal yaps ak ve kesin


olarak b elirtilm i olmamakla beraber, u kadar sylenebi
lir: Beklenmeyen (m evcut varsaym veya teorilere aykr
den) bir olgu karsnda, bilim adam gzlemden gelme
yen, fakat gzlem verilerindeki tm ilikile ri aklama g
cnde grnen teorik dzeyde yeni bir iliki tasavvur
eder. Tasavvur edilen bu iliki dile getirildiinde bir genel
leme biimi alr. rnein, evrensel ekim kanunu byle bir
genelleme trndendir. ekim kanununda tasavvur edilen
ve ktleler arasndaki ekim kuvveti diye nitelenen iliki
dorudan gzlem konusu olmamakla beraber gzlem konu
su pek ok olgular aklama ya da n-deyi yapma olana
n salam tr.

Bilim adamlarnn olgular veya olgusal ilikile ri ak


lamak amac ile bavurduklar teorik kavramlar gzlem ve
rilerinden gelmediine gre insan zeksnn serbest yarat
ma gcne balayanlar yannda, bunlar bulmann da ken
dine zg bir manta dayanabilecei tezini savunanlar da
vardr.

Soru 71 Bilimsel kanunlarn belli bir ifade biimi var


mdr?

Bu soruya ksaca hayr diye cevap verebiliriz. Bir


genellemenin ifade biim i, ilikin olduu alann ne derece
ilerlem i olduuna baldr. nceleme konusu olgu veya
nesneleri tantlama ve snflam adan ileri geememi alan
larda saptanan olgusal ilik ile r genellikle gnlk dilin ka
lplar iinde ifade ed ilir. Daha ileri bilim kollarnda gerek
olgusal ilikile rin , gerekse bunlar aklam ak amac ile or
taya konan teorik ilikile rin ifadesi iin m atem atiksel ifade
kalplarndan yararlanlr. Matematik dilin salad aklk,
kesinlik ve ksalk zelliklerinden dolay, her bilim kolunun,
bulgularn elden geldiince m atem atiksel forml veya
denklem lerle ifade abas iinde olmas doaldr.

phesiz m atem atiksel olarak ifade edilebilen bir


genellemeyi gnlk dilde, veya grafikle de ifade edebiliriz.
rnein, cisim lerin serbest dm esi ile ilgili kanunu ele
alalm .Gnlk dildeki ifadesi:

Serbest den herhangi bir cism in dt m esafe,


dme zamannn karesi ile deiir.
Grafikle ifade

Zaman (saniye olarak)

M atematiksel fadesi

s = 1/2 gt*
(Denklemde, s dme m esafesini, t dme zamann, g sa
bit bir deer olup yerekim i ivm esini tem sil etm ektedir.)
Yukardaki ifade biim lerinden de grld gibi, bi
lim sel bir genelleme iki veya daha fazla deiken (byk
lk) arasnda deimez bir ilikiyi dile getiren bir nerme
den baka bir ey deildir. Ancak ifade biiminin matema
tiksel olmas iin sz konusu deikenlerin (rneimizde
mesafe ve zaman) kantitatif olmas gerekir. Deiken
lerin aralarndaki iliki biim i genellemeyi tem sil eden ma
tem atiksel denklemin biim ini tayin eder.
rneimizde s ve t deikenleri fonksiyonel bir ili
ki iinde olduklarndan ( s nin bykl, t'nin byklne
bal olduundan) aralarndaki bu ilikiyi daha genel ola
rak yle ifade edebiliriz:

s = f (t)

Ayn genellemenin eitli ifade aralar ile fadesi c i


sim lerin serbest dme kanununa zg deildir. Baka bir
rnek olarak Boylen gazlar kanununa bakalm:
Gnlk dildeki ifadesi:

Bir gazn hacmi (scakl sabit


kalmak art ile) zerindeki ba
snla te rs orantl olarak dei
ir.

Bu genelleme deiken arasnda bir ilikiyi dile ge


tirm ektedir: hacim, basn ve sca k lk . Aralarndaki ili k i
yi de ters orantl bir deime diye nitelem ektedir.
G rafikle ifadesi:

Matematik dildeki ifadesi:


p, v , = P2 V2 veya PV = C

(Denklem lerde P basnc, V hacm i, tem sil etmekte, C ise


sabit bir deer yerini tutmaktadr.)
fade biimi ne olursa olsun, bir bilim sel kanun hi
bir zaman tam kesinlik kazanm saylam az. Bunun bata
gelen nedeni, kanunun ilikin olduu deiken (byklk)-
lerin lmnde az veya ok bir m iktar hatadan kurtuluna-
m am asdr.
Baka nemli bir neden de her kanunun ancak belli
snrlar iinde doru saylabileceidir. rnein, Su 100C-
de kaynar demek suyun kaynama derecesi ile ilgili kanu
nu kesinlikten uzak bir biimde ifade etmek olur. nk
btn sular 100Cde kaynamaz; daha da nem lisi ayn su
deiik yksekliklerde baka baka scaklklarda kaynar.
Bunun gibi, Boyle'n gazlar kanununun da her trl koul
larda doru olduu sylenem ez. Nitekim, 31 C altnda kar
bondioksit gazna uygulandnda yanl olduu grlmek
tedir.
Demek oluyor ki, herhangi bir kanunun uygulama alan
az veya ok daima sn rld r. Bir e it snrlam aya gitmek
sizin kanunlarn ifadesi veya uygulanmas daima yanltc
olabilir, bizi yanl sonulara gtrebilir.
te yandan baz kanunlarn doruluk koullar gerek
dnyada deil, ancak ideal planda veya tasavvurda var
saylab ilir. rnein cisim lerin serb est dme kanunu, d
mee kar hava direnim ini, eylem sizlik ilkesi denilen
hareketin birinci kanunu da her trl yavalatc veya hz
landrc d nedenleri yok saym aya dayanr (* ). Doruluk
lar ideal koullara bal olan bu gibi kanunlar gerek dn
yada dorulama yoluna gittiimizde gzlem lerimizle tam
uygunluk halinde olm adklarn greceiz. O halde bunlarn

(*) Eylemsizlik ilkesine gre, herhangi b ir d k uvvetin etkisi


olm adka bir cisim hareketsiz ise hareketsizliini, hareket
halinde ise b ir doru boyunca dzgn hzla h areketini sr
drr.
da ifade veya uygulamasnda bal olduklar koullara gre
snrlanm alar gerekir.
Ksaca demek g erekirse, birtakm koullara bal ol
m akszn doruluu mutlak ve evrensel olan doa kanunla
r yoktur; hi deilse bu nitelikteki kanunlara ulama bilim
sel bir olanak gibi grnmemektedir.

Soru 73: Bilimsel kanunlarn nemi nedir?

Her bilim dalnda bata gelen aba, inceleme konusu


olgular veya olgu kmeleri arasnda ilik ile r bulmak ve bu
ilikile ri baz teorik kavramlara giderek aklam aktr. Bu
lunan ilikile ri genelleyerek dile getirmek bizi olgusal ka
nunlara, bu ilikile ri aklam a amac ile tasavvur edilen
teorik ilikile ri ifade ise bizi st-dzeyde, aklama gc
tayan teorik kanunlara gtrr. Bu nedenledir ki, baz d
nrler doa kanunlarn bulmay ve dile getirmei bili
min tek amac olarak grm lerdir. Bu gr ar bulup
paylam asak bile, kanunlarn bilimdeki nemini kmse
mee imkn yoktur.
Kanunlarn bilimde balca iki fonksiyonu vardr. Biri,
ok sayda ve ilk bakta dank grnen olgular dzenli
bir ilikiye balamak ve tek bir nerme ile ifade etmek. y
le ki, dalndan kopan elmann yere dm esi ile bir uydunun
veya gezegenin yrngesindeki hareketi gibi birbirinden
ok farkl olgular ayn ilke veya kavram altnda toplamak
mmkn olsun. Ernst Mach ve Kari Pearson gibi bilim adam
lar iin bilim sel kanun veya genellem elerin asl ve tek
fonksiyonu ite byle toplayc ve ekonomik betimleme
lere olanak verm eleridir. Pearson, rnein, evrensel ekim
kanununun anlam ve grevini yle belirtm ektedir:
Yerekim i kanunu, evrendeki her parac
n dier herhangi bir paraca gre nasl ha
reket ettiini ksaca betim lem ektedir. Kanun
bize paracklarn niin byle hareket ettikleri
ni, rnein, dnyann neden gne evresinde
belli bir eri izdiini, sylem em ektedir. Sade
ce, birka ksa kelim e ile dank grnen pek
ok olgu arasndaki ilikiyi zetlem ektedir (* ).

Daha nce de iaret edildii zere bu gr tek yan


l ve e ksiktir. Bilim sel genellem elerin, zellikle teorik ni
telikteki genellem elerin olgular belli ilikile re balayp
zetleme fonksiyonlar yannda bu olgular ve ilikile ri
aklam a fonksiyonlar da vardr. Pearsonr iddiasnn
tersin e, evrensel ekim kanunu yalnz evrendeki nesnele
rin birbirine gre nasl hareket ettiklerini betim lem ekle
kalmamakta, bunlar aklam aktadr da. Nitekim , dnyann
gne evresinde belli bir eri izerek dnmesi, evrensel
ekim kanunu ve baz ilk koullarn gzlemi karsnda
beklenen bir olgudur.

Bilim sel kanunlar, ne olgular betimleyen ne de ak


layan genellem eler deil, bir tr karm kurallar sayan
bir gre de ksaca deinmeliyiz (* * ). Buna gre, kanun
niteliindeki genellem eler olgusal muhteval nerm eler
deildir. Bu nedenle bilimdeki grevleri de ne betimleme
ne de aklam a olarak nitelenemez. O lsa olsa, bu genel
lem eler olgular betimleme ve aklam a giriim lerini d
zenleyen, gerek dnyay incelem e ve anlama abamzda
bize yol gsteren birtakm ilke ve kurallardr. Bunlar
doru, yanl veya olas bile saym ak yerinde ol
maz. Kanun diye benimsenen genellem eler doru olduk
lar iin deil, dzenleyici fonksiyonlar ynnden etkili
veya yararl grldkleri iin benim senm itir.

(*) Bkz. K arl Pearson, T he Grammar of Science, s. 87.


(**) Bkz. S. Toulmin, T he Philosophy of Science, s. 101.
Kk bir aznlk olmakla beraber, bu gr tem sil
edenlerin, bilim sel kanun kavramnn farkl yorumlara el
v e rili olduunu gstermekle nemli bir noktay su yz
ne kardklar sylenebilir.
X I. BLM

HPOTEZ DORULAM A

Soru 74: Hipotez nedir?

Bundan nceki blmde bilim in, gerek gzlem konu


su olgular birbirine balama, gerek bu balar (olgusal
ilik ile ri) aklama yolunda birtakm genellem elere gitti
ini b elirtm i: ulalan genellemelerden tm gzlem ya
da deney sonular tarafndan dorulanm olanlara ka
nun, henz dorulanmam ya da yeterince dorulanma
m olanlara ise hipotez dem itik. Ancak buradan hipo
tez niteliindeki nermelerin birtakm genellemelerden
ibaret olduu sonucu karlm am aldr. Hipotezler arasn
da genelleme biiminde olmayan, tek bir olgu veya nesne
ye ilikin olanlar da vardr. rnein, doruluu artk pek
phe konusu olmayan, fakat bilim tarihinde uzun sre bir
hipotez ilem i gren,

Dnya yuvarlaktr,

nermesi bir genelleme deildir. Bir nermeyi hipotez


yapan nitelikler arasnda u ikisi en bata gelir:
(1) Doru olup olmadnn bilinm em esi.
(2) Dorudan te st edilebilir olmamas.

Birinci nitelik ynnden olgusal nermelerin byk


ounluunu, bu arada kanunlar dahil tm genellem eleri,
hipotez sayab iliriz. Gerekten, dorudan alg verilerim izi
dile getiren, elimdeki kalem m avidir, bu soba scaktr,
dokunduum masa serttir, gibi nerm eler dnda kalan
nermelerin doru veya yanl olduunu kesinlikle bildi
imizi veya bilebileceim izi ileri srm ek gtr. Yukarda-
ki rneimize dnelim: tm gzlemlerimiz dnyann yu
varlak olduunu kantlayc niteliktedir. Nitekim, dnyay
yuvarlak farzettiim iz zaman birok gzlemlerimiz bek
lenir nitelik kazand halde; baka trl, rnein baz
kiilerin hl sand gibi dz, farzettiim iz zaman bu gz
lemlerin hemen hepsi a rtc kalmaktadr. Ama gene de,
dnyann yuvarlak olduunu, dokunduumuz masann sert
olduunu ileri srdmz kadar kesinlikle ileri srebilir
m iyiz? Denebilir ki, uzaydan ekilen fotoraflar kesin bil
gi iin yeteri kantlar salayc niteliktedir. Ancak bu fo
toraflarda grnen ey nedir? Dnyann yuvarlakl m,
yoksa bizi o yargya gtren iki boyutlu bir biim mi? Hi
phesiz, grdmz dnyann yuvarlakl deil, dai
re biiminde olduudur. Dnyann yuvarlakl dorudan
bir alg ve risi deil, olsa olsa alg verilerine dayanan bir
karm dr.

Ayn ekilde, olgusal dzeydeki genellemelerim izin


de birer karmdan ibaret olduunu biliyoruz. Sabit s
caklkta gazlarn basn ve hacim leri ters orantl olarak
deiir, genellem esini ele alalm . Bu genellemenin kap
sam gazlar zerindeki tm gzlemlerimizi atna gre,
doruluundan nasl kesinlikle emin olabiliriz?

Bu aklamadan da anlalaca zere, herhangi bir


nerme (bir genelleme biiminde olsun veya olm asn),
doruluu bilindii lde hipotez olmaktan km akta, bi
lim sel bir gerek veya kanun nitelii kazanmaktadr. An
cak bu ayrm kesin deil dereceye bal bir geiten iba
rettir. Elim izdeki kantlarn say ve niteliine gre bir za
man hipotez saydmz bir nerm eyi, imdi bilim sel bir
gerek veya doa kanunu sayab iliriz.
Demek oluyor ki, hipotez birtakm olgular aklam a
vaadi tayan, doru grnd halde doruluu kesinlik
le henz bilinmeyen bir nermedir.

Soru 75: Genellemelerin hepsini hipotez saymak


doru mudur?

Yukarda verdiim iz tanm gereince btn genelle


meleri hipotez saymamz gerekir. Ne var ki, bir nermeyi
hipotez yapan iki nitelikten b irincisi zerine kurulan bu
tanm gereinden fazla geni grnmektedir. Hipotez sa
yacam z nermede, nermenin doru olup olmadnn
bilinm em esi yannda, dorudan te st edilebilir olmamas
koulu da aranrsa, tm gzlemsel nerm elerle birlikte be-
tim leyici (alt-dzeydeki) genellem eleri de hipotez say
ma olana ortadan kalkar. Z ira, gzlemsel nerm eler gibi,
betim leyici genellem eler de ilikin olduklar olgularla do
rudan karlatrlarak te st edilir.
O halde tanmmz yle deitirm ek yerinde olur:
Hipotez birtakm olgular aklam a gcnde grnen
ve dorudan test edilemeyen bir nermedir.
Bu tanma gre teorik nitelikteki tm nerm eler (rne
in, Bir nesnenin ktlesi hz ile birlikte artar, Hava iin
deki nesneler zerinde basn yapar, Gazlar srekli ve
geliigzel hareket halinde bulunan molekllerden meyda
na gelir. Radyoaktif nesnelerin atomlarnn yars belli
bir srede (1700 y l) zntye urar, gibi) birer hipotez
dir. Bunlardan genelleme biiminde olup yeterince doru
lanm bulunanlara aklayc (explanatory) veya teorik ka
nun gzyle baklmaktadr.
Bilimde belli olgular aklam a vaadi tayan hipotez
ler bulmak nem lidir; fakat bundan daha nemli olan al
ternatif hipotezler arasndan iyisini sem ektir.
Herhangi bir konuda pek ok hipotez ileri srlebilir,
rnein, kanserin nedeni zerinde her biri bir hipotez say
labilecek ok e y le r sylenm i, hl da sylenm ektedir. Si
gara, alkoll ikile r, hava kirlenm esi, byk ve kalabalk
eh ir hayat, kafa yorgunluu, endie, doadan uzaklama,
kaltsal zellikler, sin si bir vir s, cin arpm as, kt veya
kem gz, Tanrnn gazab... gibi akla gelen ve gelmeyen bir
yn iddia. Btn bunlar karsnda sorumlu bilim adam
ihtiyatl kalmak, dikkatini ancak belli llere uyan hipotez
ler zerinde toplamak zorundadr. Yoksa, hi bir sonu ver
m eyecek birtakm hayal rn nedenler veya dayanaksz
tahm inler zerinde zaman ve enerjisini tketmekten kurtu
lamaz.
phesiz bilim adam hipotezini seerken en bata ken
di bilim sel tecrbe ve sezgisine dayanacaktr. Yaratc ve
disiplinli bir m uhayyile, konu zerindeki bilgi ve anlay
hangi iddialarn verim li, hangilerinin k sr olabileceini isa
betle saptam asna yardm eden nemli faktrlerdir. Bu de
m ektir ki, her duruma uyacak birtakm kurallar koymak ola
nakszdr. Bununla beraber, iyi bir hipotezi niteleyen baz
genel zelliklerden ksaca sz edebiliriz.
(a) yi bir hipotez her eyden nce ilikin olduu ol
gularn tmn kapsar ve hi biriyle tutarszlk gstermez.
Kanser sigaradan ileri gelm ektedir, iddias zayf bir hi
potezdir: nk sigara im eyenler arasnda da kansere ya
kalananlar vardr.
(b) yi bir hipotez genellikle m evcut bilgilerim izle e
lim ez. zellikle yerle m i, salam gzlem veya deney so
nular ile dorulanm veya kanun nitelii kazanm ge
nellem elerle badamayan hipotezleri phe ile karlam ak
gerekir. rnein kanseri cin arpm as, Tanrnn gazab ve
ya kem gzle aklamaya kalkmak, bilimin temel ilkelerin
den birine (doada gzlenen her olgu, gene doada olan
baka olgularn veya koullarn sonucudur,) aykr dmek
tedir.
(c) yi bir hipotez basittir. B asitlik kolay anlalan
anlamnda deil, en az varsaym gerektirme anlamnda
yorumlanmaldr. ki hipotezden, dorulanmas en az ba
m sz varsaym a ihtiya gstereni tercih ederiz. rnein,
Kopernik teorisinin Batlamyus teorisine stnl akla
ma gcnden ok basitliinden gelm ektedir. Ayn olgular
aklam ak iin Batlamyus teorisinin ba vurmak zorunda ol
duu baz varsaym lar Kopernik teorisi iin gereksizdir.
(d) Son olarak, iyi bir hipotez aklam a ve n-deme
gc yksek, ayn zamanda olgusal yoldan dorulanmaya
elve rili olandr. Bir hipotezin dorulanmaya e lve rili ol
m as, gzlem veya deney sonular ile dorudan ka rlat
rlma olana tayan birtakm m antksal sonular ierm e
si dem ektir. Baka bir deyile, hipotez onu doru saym a
mz halinde, gzlenebilir baka nermeleri de doru sayma
zorunluluunu bize ykleyecek nitelikte olm aldr.
Aklam a ve n-deme gcne gelince, bu hipotezin gz
lenmi olgulardan ne kadarn kapsad, henz gzlenme
m i olgulardan ne kadarn ierdii ile ilgilidir. rnein
Afyon uyuturucu hassasndan dolay insan uyutur, gi
bi bir hipotezin ne aklam a ne de n-deme gc vardr.
nk byle bir nerme her eyden nce olgusal ieriden
yoksundur. Oysa, Nevvtonun evrensel ekim hipotezinin,
elmann yere dmesinden, ayn dnya, dnyann gne
evresinde dnmesine; gel-git olayndan gezegenlerin y
rnge biim lerine ve yrngelerindeki sapmalara kadar
pek ok say ve eitte olgular akladn; henz gzlen
memi baz gezegenlerin (rnein, Neptn, Pluto, vb.) ke
fine yol atn biliyoruz. Gerek bilim sel gelim e, byle
gl hipotezlerin ortaya km asna baldr.

Soru 77: Genellemeleri nasl dorularz?

Bu soruyu cevaplarken, batan beri yaptmz bir ay


rm gz nnde tutmamzda yarar vardr. Her genelleme
iki veya daha fazla deiken arasnda deimez, ya da bel
li bir lde deien, bir ilikiyi dile getirir. Bu iliki gz
lenebilir cinsten bir iliki ise genelleme betim leyici (alt-
dzeyde), gzlenebilir cinsten deilse, genelleme aklay
c veya teorik (st-dzeyde) bir genellemedir. kinci tr ge
nellemelerden henz yeterince dorulanmam olanlara
hipotez, yeterince dorulanm olanlara ise aklayc
kanun dendiini yukarda b elirtm itik.
Betim leyici genellem elerle hipotez dediimiz ak
layc genellem eler ayrm birok ynlerden olduu gibi
dorulama ilem i ynnden de gzden kamamas gereken
bir noktadr. Zira, iki tr genellemenin dorulanmasnda iz
lenen ilem ler birbirinden temel diyebileceim iz baz fark
larla ayrlm aktadr.
nce ksaca betim leyici genellemenin dorulanma i
lemini gzden geirelim . Bilindii gibi betim leyici genelle
m eler, .snrl sayda gzleme dayanan birer endktif ka
rm lardr. Bu tr karm lar niteleyen en nemli zellik, ge
nellemede geen terim lerle genellemenin dayand gz
lem sel nermelerde geen terim lerin ayn olm asdr. Bu
zellik, betim leyici bir genellemenin dorudan testedilebi-
lir olmasna olanak verdii iin nem lidir. rnein,

Btn kuular beyazdr.

genellem esini ele alalm . Bu genelleme bir nesnenin ku


u olmas ile beyaz olmas arasnda deimez bir ilikiyi
dile getirmektedir. O halde, kuu olan bir nesnenin ayn
zamanda beyaz olduunu saptayan her gzlemimiz genelle
meyi dorulayc bir kant sa y lr. mdi tm gzlemlerimi
zin, kuu olan nesnelerin, ayn zamanda beyaz olduunu
gsterdiini varsayalm . Sz konusu genelleme geni l
de (belki de yeterince) dorulanm saylacaktr. Ne var ki,
tm gzlemlerimiz mmkn gzlemlerin ancak bir bl
m olduundan, genellemenin artk bir daha yanllanama-
yaca anlamn karam ayz. Dorulayc gzlemlerimizin
byk sayda olmas phesiz genellemenin doru olma
ihtimalini kuvvetlendirir, fakat bu say ne kadar byk olur
sa olsun yanllanm a ihtim ali hi bir zaman ortadan kalk
maz (* ).

Bylece dorulama ve yanllam a ilem leri arasnda


asim etrik bir ilikinin olduu gzden kamamaktadr: ok
sayda positif (dorulayc) gzlemler bir genellemeyi ke
sin likle dorulamaya yetmedii halde, tek bir negatif gz
lem yanllam aya yetm ektedir. Bu noktay akla kavu
turmak iin.

Btn A lar B'dir,

biimindeki genellem elerin aslnda,

B ir e y B deilse, A deildir,

veya ksaca
B olmayan A yoktur,

demekten baka bir ey ifade etmediini bilmee ihtiya


vardr. Zira B olmayan bir A mn gzlenm esi, B olmayan A

(*) N itekim rneim izdeki genellem e u zun s re doru kabul


edildii halde, A vu straly ada baz siyah k u u lara rastlan
dk tan sonra y ani slanm tr.
yoktur, iddiasn rtmek iin yettii halde, gzlenen
tm A'larn (bu gzlemlerin says sn rl olmakla beraber
ok byk olabilir) ayn zamanda B olm as, B olmayan bir
A'nn yokluunu gstermee yetmez.
Betim leyici genellem elerin dorulanmas konusunda
sylediklerim izi u temel noktada toplayabiliriz:
(1) Bir genellemenin dorulanmas, dorulayc gz
lem lerin saysndan ok, yanllaym bir gzleme rastlan
mamasna baldr. Her dorulayc gzlem, ancak genelle
menin doruluk ihtimalini artrr, yoksa onu ispatlamaz.
(2) Dorulayc gzlemler, ne kadar ok olursa olsun,
bir genellemeyi kesinlikle dorulamaya yetmedii halde,
tek bir yanllaym gzlem rtmee yetmektedir.
(3) Betim leyici bir genellemenin dorulanmas, ili
kin olduu gzlemler veya bu gzlemleri dile getiren ner
m elerle dorudan bir karlatrm a ilem ine dayanr.

Soru 78: Hipotez dorulamann zellii nedir?

Hipotez tanm gereince dorudan te st edilebilir bir


nerme olmadndan, herhangi bir hipotezin dorulanma
snda ilk adm hipotezden olgularla karlatrm aya elve
rili birtakm m antksal sonular karm adr. Bu demektir
ki, bir hipotezin dorulanma ilem i, olgusal genellemelerde
olduu gibi, hipotezle ilikin olduu gzlem verileri arasn
da dorudan bir iliki kurma biiminde deildir. B ir hipote
zin dorulanmas dolayl bir ilem olup iki farkl aamay
iine almaktadr. lk aamada hipotezden olgusal yoldan
(test em plikasyonlar) karm ak, ikinci aamada bu sonu
lar ilikin gzlem veya deney sonular ile karlatrm ak
yoluna g idilir. Aadaki diyagram bu iki aamal ilem i
canlandrma amac ile v e rilm itir:
I. Aam a II. Aama

Diyagramda, S, S 2l... S n hipotezden elde edilen mantk


sal sonular, V, V2 V ise gzlem veya deney verile
rini, < > iareti ise iki nerme grubunun m ukayesesini
gsterm ektedir. Mukayesede S trnden her nermenin V
trnden bir veya daha fazla nerme ile kantlanmas (ve
ya belgelenm esi) testedilen hipotezin doruluk ihtimalini
ykseltir; ancak bu kantlamalarn says ne olursa olsun
hipotezin doruluu hi bir zaman kesinlikle ispatlanm ol
maz. te yandan, S trnden herhangi bir nermenin gz
lem sonularna ters dm esi halinde hipotez yanllanm
olur.
Bir hipotezin testi (iste r olumlu ister olumsuz sonu
lansn) daima bir karm (argument) biim indedir. Sonu
ta bizi hipotezi kabule gtren karm yle em atize ede
b iliriz:

(1) H ----- > S


(2) S

(3) H

[Bunu ksaca yle okuruz: Hipotezimiz doru ise, onun


mantksal sonucu S de doru olmak gerekir (1); gzlem ve
rileri S'yi dorulamaktadr (2); o halde, hipotezimiz doru
dur (3 ).]
Bilindii gibi bu biimdeki bir karm mantksal yn
den geersizdir. Baka bir deyile ilk iki nermenin doru
luu nc nermenin doruluunu iermemekte veya zo
runlu klmamaktadr. (1) ve (2) doru olduu halde (3) yanl
olabilir. Ne var ki, m antksal g eersizlik bilim sel geersizlik
demek deildir. Her ne kadar ncller sonucu zorunlu kl
mamakta ise de doruluk ihtim alini ykseltm ektedir. S yi
olgularn kantlamas hipotezimize gvenimizi artrm tr.
Bilim bu~tr bir karm veya yarglama yolundan giderek
hipotezleri dorular, doa kanunlarna ulamaya a lr.
Sonuta hipotezin reddine bizi gtren karm da y
le em atize edebiliriz:

(1) H - S
(2) ^ S

(3) ^ H

(Bunu yle okuruz: Hipotezimiz doru ise, onun mantk


sal sonucu olan S de doru olmak gerekir. Oysa S olgu ve
rilerine ters dm , dorulanmamtr. O halde hipotezi
miz doru deildir.)
Bilindii gibi bu biimdeki her karm mantksal yn
den geerlidir. Zira bu karm da ncllerin doruluu, so
nucun da doruluunu zorunlu klm aktadr. Bu demektir ki,
birok te st sonucunun olumlu olm as bir hipotezin doru
luunu ispatlamaya yetmedii halde, tek bir sonucun olum
suz olmas hipotezin yanlln ispata yetm ektedir. Gr
lyor ki, betim leyici genellemelerde olduu gibi hipotez
lerde de dorulama ve yanllam a sim etrik ilem ler deil
dir.
X II. BLM

BLM DE N EDEN SELLK LKES

Soru 79: Nedensellik kavram nedir?

Bilimde olgular tek tek deil, b irbirleriyle olan ilik ile


ri iinde incelenir. Kendi bana hi bir olgu veya nesne
nin bilim sel nemi yoktur. B ir olgunun bilim ynnden ne
mi baka bir olgu veya olgularla ilikisinden ileri gelir. Bi
lim , ilk bakta dank veya kopuk grnen olgular arasn
daki ilik ile ri izleme, bu ilikile ri dile getirip aklam a a
basdr.
u kadar ki olgular arasnda gzlenen veya varsaylan
ilik ile r hep ayn trden deildir. Bazlar, rnein bir meta
lin snm as ile genlem esi arasndaki ilik i, gzlem seldir.
Dier bazlar, rnein ktleler arasndaki ekim kuvveti,
teorik niteliktedir. Bu ayrm la kesien bir baka ayrma
gre de olgular arasndaki ilik ile r ister olgusal ister teorik
nitelikte olsun deimez veya evrensel olabilecekleri gibi
istatistikse l de olabilirler.
Bundan nceki blmlerde olgular arasndaki ilikile ri
dile getiren genelleme trlerinden ve bunlar dorulama i
lemlerinden sz etm itik. Fakat genellem elerin betimledii
veya aklad bu ilikile rin yapsal nitelii zerinde dur
m am tk.
Olgular arasndaki iliki biim leri eitli olmakla bera
ber, gzden kamayan temel bir nokta baz olgularn dier
baz olgulara yol at gereidir. Baz n koullarn daima
veya ok kere ayn sonulara yol atn gryoruz. A s
lnda doada olup biten her eyi dier baz eylerin sonu
cu saym ak, hi bir olgu, sre veya deiimi nedensiz kabul
etmemek bilimin dayand varsaym lardan biridir. Hi bir
ey kendiliinden meydana gelmez; her olgu kendisinden
sorumlu baka bir veya daha fazla olguya baldr. rne
in, su kendiliinden ne donar ne de kaynar. Her iki sonu
iin de birtakm n koullarn yer almas gerekir. Suyun
donmas iin scaklnn belli bir dzeye dm esine, kay
namas "iin belli bir dzeye km asna ihtiya var. Her iki
durumda da scaklk dzeyi donma veya kaynamann n-ko-
ulu veya nedenidir.
Neden ve sonu birlikte giden ve duruma bal kav
ram lardr. Bir durumda neden olan bir olgu veya koul ba
ka bir durumda sonu olabilir. Tersine bir durumda sonu
olarak beliren bir olgu baka bir durumda neden olabilir.
B ir olgunun ayn zamanda hem sonu hem de neden olma
s olanak d deildir. rnein, scakln dm esi srahi
deki suyun donmasna, suyun donmas da srahinin atla
m asna yol aabilir.
te yandan neden ve sonu tanm lar ynnden
birlikte giden veya birbirine bal kavramlar belirlem ekte
dirler. Hi bir olguyu, baka bir olguyu sonu (veya ne
den) diye belirlem eksizin, neden (veya sonu) diye
belirlem eye imkn yoktur.
X, Y nin nedenidir, dediimizde anlatmak istedii
miz ey nedir? Hemen belirtm eli ki bu soruya kesin bir ce
vap verm ek gtr. Gnlk konumada, X, Y nin nedeni
dir, ifadesinin,
X , Y yi meydana getirir;
Y nin oluumundan X sorumludur;
X olmasayd, Y de olmazd;
gibi birbirine ilikin fakat farkl anlamlarda kullanldn
grmekteyiz. Bylece X in bazen yeter koul, bazen gerekli
koul, bazen de hem yeter hem de gerekli koul anlamnda
kullanld sylenebilir.
Bu noktalarn ayrntlarna girmeden nce, Nedensel
lik ile ilgili iki geleneksel gre ksaca deinmek yerinde
olur.

Soru 80 Rasyonalist ve ampirist dnrlerin Ne


densellik zerindeki grleri nedir?

Am pirik gr asndan, X, Y'nin nedenidir, yargs,


X ve Y arasnda gzlenen olgusal bir ilikiyi betimlemedir.
Gzlem lerim iz im ek akm asn gk grltsnn, srtn
meyi snn, gndz gecenin, scakln belli bir dzeye
dm esini donun izlediini gsterm ektedir. Btn bu hal
lerde gzleme konu olan veri dzgn ve deimez bir ge
iin olduudur: ne zaman X ortaya karsa, Y de km ak
tadr. Gzlem konusu iliki bir birlikte gitmeden ibarettir.
X, Y nin nedenidir demek,
Y daima X i izlem ektedir,
veya
X ve Y daima birlikte gitmektedir, dem ektir. Neden
sellik sznn bunun tesinde bir anlam yoktur.
Rasyonalist adan, bu gr hem tek yanl, hem de
yzeyde kalmaktadr. Tek yanldr, nk nedensellik ili k i
sini tm gzlemsel saym akta; yzeyseldir, nk gzleme
veri olmayan asl temeldeki ilikiye inmemektedir.
Rasyonalistler phesiz nedensellik kavramnda gz
lemin payn inkr etm em ektedirler. Fakat kavram yalnz
gzlemsel verilere balamay da yetersiz grm ektedirler.
Onlara gre, nedensellik ilikisin in bir boyutu gzlem selse,
ikinci boyutu gzlemi aan, m etafizik nitelikte zorunlu ba
nt diyebileceim iz bir boyuttur. Zorunlu bant boyu
tunu tanmadka olgular arasnda gzlenen tm ilikile ri
nedensel sayma hatasndan nasl kurtulabiliriz? Eer ne
densel denilen iliki iki olgunun birlikte gitmesinden iba
retse, gerek ilik ile rle szde veya arz ilikile ri nasl ay
rabiliriz? ki olgunun birlikte gitm esi gerek, nedensel bir
ilikiy e bal olabilecei gibi, tm rastlant da olabilir. O
halde, X, Y'nin nedenidir. demek, X ve Y birlikte git
m ektedir, demekten ibaret deildir; X ve Y zorunlu ola
rak birlikte gitmektedir dem ektir. Grlyor ki, rasyonalist
adan, nedensel ili k i, gzlem konusu bir birlikte gitme ile
gzlem? aan bir zorunlu bant ierm ektedir.
A m piristlere gre, zorunlu bant kavram metafi
zik nitelikte olup, bilim sel aklam a iin gerekli deildir.
phesiz gzlem konusu ilik ile r iinde arz olanlar vardr.
Ancak bunlar gerek ilikilerden ayrmak iin zorunlu ba
nt gibi ne varl ne de yokluu hi bir zaman ispat
edilem eyecek m etafizik bir nesneyi tasavvur etmee ge
rek yoktur. Zira gzlem yolundan ayrlm akszn bu ayrm
yapmak olanak d deildir.

Soru 81 Ampirik gr yeterli midir?

A m piristler (rnein, Hume ve onu izleyenler) srekli


birlikte-gitmenin nedensel ilikiyi tm ile kapsad, ayr
ca zorunlu bant gibi gzlenmesi ilkece olanaksz bir
kavrama gitmenin gereksizlii kansndadrlar. A rz ve ger
ek ilikilerin ayrm na gelince, bunun da gene gzlem d
nda baka bir eye bavurm akszn yaplabileceini ileri
srm ektedirler. Bu konuda amz am piristlerinden Rei-
chenbachn sylediklerini rnek olarak gsterebiliriz:
Elektrik akmnn manyetik ibreyi saptrdn
sylem ek, her ne zaman bir elektrik akm var
sa, bir manyetik ibre sapm as da daima vardr,
anlamna gelir. Daima kelim esinin cm le iin
de yer alm as nedensel ilikiyi rastlantya bal
iliki trnden ayrmak iindir. Bir sre nce,
gsterilen bir filim de bir kereste deposunun tam
havaya uurulduu srada, hafif bir deprem sine
may sa rsm , se y irc ile r bir an perdedeki patla
mann bu sarsn tya yol at duygusuna kapl
m lard. ki olgu arasnda gerek bir ilikinin
olmadn ileri srerken, gzlenen rastlantnn
tekrarlanam ayaca gerekesine dayanrz.
Nedensel bir ilikiyi rastlantya bal bir ili k i
den ayran zellik, tekrardan baka bir e y olma
dna gre, nedensel ilikin in anlam istisn asz
bir tekrarn ifadesinden ibarettir: daha fazla bir
anlam tadn sanmak gereksizdir. Bir ilikide
nedenin sonuca gizli bir iple bal olduu, sonu
cun nedeni izlem esi iin zorland dncesi
kkeninde antropomorfik olup bir yana itilebi
lir; nedensel iliki sadece eer - o halde daima
dem ektir. ayet, perdede yer alan her patlama
srasnda sinema daima sa rs lrs a , o zaman iki
olgu arasndaki ilik iy i nedensel bir iliki saym ak
gerekir (* ).

Nedensellik deyince sadece istisn a sz bir tekrarn sz


konusu olduu kolayca kabul edilebilir mi? Gece ile gnd
zn birbirini izlem esi istisn asz tekrarn mkemmel bir r
neidir. Ne var ki, ikisi arasndaki ilikinin nedensel ol
duunu, baka bir d eyile gecenin gndze, gndzn ge
ceye yol atn sylem ek gtr. Bu da gsteriyor ki, s
rekli birlikte gidi veya Reichenbach'n deyimi ile istisna

(*) Hans Reichenbach, T he Rise of Scientific Philosophy, s. 157-


158.
sz tekrar gerek iliki ile arz ilikiy i birbirinden ayrmak
iin yeterli deildir.
Bu glk karsnda ada am pirist dnrlerden bir
ksm yle bir zm nerm ilerdir: Daha yksek dzeyde
bir ilikinin zel hali olmayan veya olduu gsterilem eyen
her ilikiyi nedensel saym ak zorundayz. rnein gece ile
gndz arasndaki ilikiyi daha genel bir ilikiye balaya-
m asaydk, nedensel saymamz gerekirdi. Nedensel sayma-
ym z, bu ilikiyi daha genel nitelikte olan baka bir ili
kiye (yani kendi ekseni etrafnda dnen dnyamz ile k
kayna olan gne arasndaki ilikiy e ) balayabilmemizden
ileri gelm ektedir. Bu dem ektir ki, bir ilik iy i, onu dile geti
ren nermeyi sonu olarak zorunlu klacak ncller bulu
nuncaya kadar, nedensel kabul etmemiz gerekir. Baka bir
deyile, henz aklanm am veya aklanamayan her s
rekli birlikte gidi nedensel bir iliki demektir.

Soru 82 Koul olarak Nedeni nasl niteleyebiliriz?

X, Y'nin nedenidir, nerm esi ile dile getirilen ilikide


X i Y iin nasl bir koul saym alyz? X, Y iin yeter bir koul
mu, gerekli bir koul mu, yoksa hem yeter, hem gerekli
bir koul mudur?
Sz konusu nerm eyi, X varsa, Y de vardr biiminde
yorum larsak, X i, Y iin yeter bir koul sayyoruz dem ektir.
Buna gre, X'i gzlememiz, ayrca Y 'y i gzlemesek de, Y nin
varln kabul etmemiz iin yeterdir. te yandan Y yoksa,
X de yok demektir. Ne var ki X in yokluu, Y nin de yoklu
unu zorunlu klm amaktadr. Ayn sonu iin ayr ayr ye
te r birden fazla neden olabilir. Bunu basit bir rnekle gs
termek iin im ek akm as ile gk grlts ilikisin i gz
nne alalm : Ne zaman im ek aksa, gz grlts mey
dana gelir. Bazen im ein aktn grdmz halde gk
grltsn duym ayabiliriz. Fakat bu gk grltsnn mey
dana gelmedii demek deildir. O ysa, gk grlts olma
m sa, im ek de akm am dem ektir. Fakat im ek ak-
m am sa, gk grlts de yoktur, denemez. Gk grl
tsn im ekten baka eyler de (rnein, ar topat-
lar, spersonik uaklar, roketler, vb.) meydana getirebilir.
Gzden kamamas gereken bir nokta, X in Y iin yeter
koul olduu hallerde, X in bir tek olgunun deil, fakat daha
ok birtakm olgularn birlikte oluturduu bir koul olm as
dr. rnein, orman yangnna dikkatsizce atlm yanar bir
sigarann yol atn syleriz. Aslnda bu gerei tam yan
stm am aktadr. Bir orman yangn iin atlm yanar bir s i
gara yeter deildir: baka baz koullara da ihtiya vardr.
Yanar sigara sadece bir tututurma ii grr. Yangn iin
oksijen, hava e sin tisi, tututurm aya e lve rili bir kuru ot ve
ya al gibi eyler de gereklidir.
X, Y'nin nedenidir nerm esini, X olmazsa, Y de ol
maz ya da Ancak X varsa, Y de vardr, biiminde yorum
larsak X i Y iin gerekli bir koul sayyoruz dem ektir. rne
in, oksijenin olmad yerde, yangn da olmaz; oysa bir
yerde yangn varsa, mutlaka oksijen de vardr. nk oksi
jen yangn iin yeter deil gerekli bir kouldur. Bu r
nekten de grld gibi gerekli bir koulu, tek bana ald
mzda, neden saym ak kelim eye gereinden fazla geni
bir anlam verm ek olur. Nitekim oksijen yangn iin gerekli
olmakla beraber, herhangi bir yangndan oksijeni sorumlu
tutmak normal olarak aklmzdan gemez.
Bazen, X, Y'nin nedenidir, nerm esinin, Ancak ve
ancak X varsa, Y de vardr, biiminde yorumlandna da
tank olmaktayz. Bu yorumda X , Y iin hem yeter, hem ge
rekli bir koul saylm aktadr: yle ki, X varsa, Y de vardr;
X yoksa Y de yoktur.
Bunu bir rnekle gstermek iin iyi bir eitimi kafa ol
gunluu iin hem gerekli hem de yeter koul saydmzr
dnelim . Bu takdirde, kafa olgunluuna sahip bir kimse
iyi bir eitim alm ; iyi bir eitim alm bir kim se de kafa
olgunluuna sahip dem ektir. Ne var ki, burada kafa ol
gunluu ile iyi eitim e anlamda alnm olmamal,
birini tantlamak iin dierine ba vurma zorunda kalma
m alyz. Yoksa iliki olgusal niteliini kaybedip tanmsal bir
karakter alr.
Bu tr bir sakncaya yol amayan baka bir rnek u
olabilir: Belli bir suyun donmas iin scakln 0 C ye d
mesi gerektiini, sca k lk 0 C ye dnce suyun donduunu
gzlemsel olarak biliyorsak, burada scakln 0 C ye d
mesi suyun donmas iin hem yeter, hem de gerekli koul
dur. Scakl lmeden suyun donup donmadn, suya
bakmadan scakln 0C 'ye dp dmediini bamsz
olarak saptayabileceim iz iin bu durumda olgusal bir iliki
yerine tanmsal bir ilikiden sz edildii kukusuna da yer
yoktur.
Neden-sonu ilikisin d e nedeni hem yeter hem de ge
rekli koul saym am z, birok hallerde ancak nedenin, bir
tek koul deil, birden fazla koulu kapsamas ile mmkn
dr. yle ki, bu takm iinde her koul kendi bana gerekli,
birlikte yeter olsun. rnein, orman yangn m isalim ize d
necek olursak, bir orman yangn iin aadaki koullarn,
oksijen,
yakt,
tututurma arac,
hava esintisi
tek tek gerekli, birlikte yeter olduunu syleyebilirz.

Soru 83 Nedensellik ilkesinin bilimdeki yeri nedir?

Bilim sel metinlerde, nedensel kanun, nedensel ak-


leme, neden-sonu ilik isi gibi deyim lere sk sk rastlan-
makla birlikte nedensellik kavramnn modern bilimde ye
ri olmadn ileri sren filozof ve bilim adamlar da vardr.
rnein R ussell unlar sylem ektedir:

Her ekolden tm filozoflar nedensellik il


kesini bilimin temel aksiyom veya postulalarn-
dan biri sanm lardr. O ysa, garip grnecek bel
ki, gravitasyonel astronomi gibi ileri bilim lerde,
neden-sonu sz bile gemez. Fiziin, ne-
den-sonu ilik isin i aramaktan vazgemesinin
sebebi byle bir eyin olm am asdr (* ).

Nedensellik kavramnn yer ye r hl kullanlm asn


Russell zaman geride kalm bir kafa alkanlna bala
makta ve kavram gem i alarn bir kalnts olarak ni
telem ektedir.
R u sse ll, neden-sonu sznn ileri bilimlerde geme
diini sylem ekte belki hakldr; ne var ki, bu kavramn s
t rtk bir varsaym olarak srmedii anlamna gelmez.
Nagelin de iaret ettii gibi kelim e ortadan kalkm ola
b ilir, fakat kelimenin tem sil ettii kavramn kullanl btn
genilii ile srm ektedir. (* * ).
Nagele gre, nedensellik kavram yalnz gnlk konu
mada ve ekonom istlerin, sosyal psikologlarn, tarihilerin
insan ve toplumla ilgili incelem elerinde deil, ayn zaman
dan doa bilim lerinde ve fizikilerin teorik aklamalarnda
da gze arpmaktadr. Nagel, nedensellik kavramnn bsb
tn terkedildii sylenen bir bilim kolu (kuantum mekani-
Ondan ald u para ile iddiasn belgelemektedir:

Bir elektron yrngesinin ayrntl yapsna


bakmak istersek, dalga uzunluu ok kk k

(*) B ertrand Russell, M ysticism and Logic, s. 180.


( * ) E rnest Nagel, Types of Causal E xplanation in Science, bkz.
D. L eraer, Carse an d Effect s. 3-15.
dalgalar kullanmamz gerekir. Bu tr k ise
yksek frekansl olup byk bir enerji kuantu-
mudur. Elektrona arpt zaman onu yrngesin,
den dar frlatr, incelem ekte olduumuz nes
nenin bizzat kendisini tahrip eder.
Teorik bir formln yorumu ile ilgili bu parada, fizik
i arpma, dar frlatm a, tahrip etme gibi bir tr
nedensel anlam tayan ifadeler kullanm tr. Demek olu
yor ki, bilimde nedensellik'kavram nn bsbtn terk edilm i
olduunu-ne srm ek kolay deildir.
Gerekten, bilim e aykr den ey nedensellik ilke si
nin ilem sel (operational) yorumu deil, m etafizik anlam
dr. M etafizikte bu ilkeye bir doktrin nitelii verilerek, Her
eyin bir nedeni vardr, Hi bir e y bir nedene dayanmak
szn var olamaz veya yok olamaz, Ayn neden daima
ayn sonucu meydana getirir, vb. gibi dorulanmas veya
yanllanm as olanak d birtakm genel yarglara gidilm i
tir. Bilim ne bu tr genel yarglar ileri srme yoluna git
m i, ne de bunlar bir ekilde dorulama veya hakl gs
terme abasna g irm itir. Olgular, gerilerindeki nedenlere
inerek aklama istei 17'nci yzyldan beri etkinliini y i
tirm i, gnmzde artk bilim sel nitelii olmayan bir istek
saylm aktadr. Fakat bunu, nedensel ilik i kavramnn bilim
d olduu biiminde yorumlamak yan ltr, elbette. G ali
leo ve Newtondan beri bilginlerin olgularn nedenlerini de
il, olgular arasndaki deimez (kanunsal) ilikile ri bulma
ve aklam a yoluna gittiklerini gryoruz. Baka bir deyile
A risto geleneindeki neden arama abas modern bilimde
yerini nedensel iliki bulma abasna brakm tr.

Soru 84 Nedensellik fonksiyonel bir iliki midir?

Bilim de neden arama abasndan nedensel iliki


bulma abasna gemeyi yeterli bulmayan baz bilim adam
lar, zellikle nedensellik kavramn m etafizik nitelikte sa
yan pozitivist eilim li bilim adamlar (rnein, Ernst Mach),
nedensel iliki kavram yerine fonksiyonel iliki kav
ramnn kullanlm asn nerm ilerdir. Fonksiyonel iliki,

y = f(x)
gibi matematiksel bir denklem biimi aldndan, neden-
sonu deyiminde sakl tek yanl iliki anlam kaybolmak
ta, bunun yerine sim etrik bir iliki biimi gemektedir.
G eri,

y = f(x)
ifadesinde, y'nin baml deiken, x in bamsz deiken
olduu; baka bir deyile, y'nin deerinin x in alaca de
ere, f'nin tayin ettii biim de, bal olduu, dolaysyle
x'e neden, y ye sonu gzyle baklabilecei sylenebi
lir. Ne var ki, sz konusu ifade (fonksiyonun tek deerli ol
duu, yani, fonksiyonun kapsamnda her y'ye bir, ve ancak
bir, x in tekabl ettii v a rsa y lrsa} u biimde tersine ev
rileb ilir:

x = f-(y).
Bylece neden ve sonu kavram larn sim geleyen te
rim ler yer deitirebilm ekte, daha nce baml diye be
lirlenen deiken imdi bamsz, bamsz diye belir
lenen deiken imdi baml nitelii kazanmaktadr. Bu
sonu aslnda fonksiyonel iliki kavram ile srekli bir
likte gidi kavram arasndaki yaknl gstermektedir
Zira fonksiyon dediimiz ilik i, tek deerli olduunda.
x ve y gibi iki deikene ait say takm lar arasnda bire-bir
karlam (correspondence) kurma demek olduundan,
fonksiyonel ilikiyi srekli birlikte-gidiin matematikse!
bir ifadesi olarak dnebiliriz.
Fonksiyonel iliki bu zellii ile phesiz korelasyon
niteliindeki pek ok ilikile re m atem atiksel bir biim ka
zandrmakta ve (deikenler kantitatif olarak belirlenm ise)
geni ve kesin bilim sel n-deyilere yol amaktadr. u ka
dar ki, bu tr ilikinin nedensel ilikiyi tam karladn
sylem ek gtr. Nedensel iliki kavramnda deimez bir-
likte-gidi anlam yannda iki zellik daha vardr. Bunlardan
biri ilikinin zamansal (temporal) boyutu, tekisi tersine
evrilem ezlii ile ilgilidir. Zam ansallk sonucun nedenden
sonra geldii veya en ok birlikte olutuu demektir. yle
ki, sonucun t2 zamannda, nedenin ise t, zamannda meyda
na geldii dnlrse iki zaman arasndaki iliki u biimi
alr:

t ,< t 2

Nedensel ilikiyi fonksiyonel ilikiden ayran tersine


evrilem ezlik zellii, zam ansallk zelliine bal olup ili
kinin asim etrik niteliini ifade eder. yle ki, nedeni x, so
nucu y ile gsterirsek x ile y arasndaki iliki (R) y ile x
arasndaki ilikiye (R) eit deildir; yani: xR y = deildir
yR x. Oysa yukarda da iaret edildii zere fonksiyonel ili
ki baz varsaym lar altnda sim etrik bir karakter alabilm ek
tedir.

Soru 85 Nedensellik ilikisini olaslk kavramyla


ifade edebilir miyiz?

Gnmz bilim felsefecilerinden Patrick Suppes 1970


te yaynlanan A Probabilist Theory of Causality (Nedensel
liin O laslk Teorisi) adl kitabnda (* ), gnlk konumalar
da olduu gibi ada fizik ve sosyal bilimlerde de, neden
selliin determ inist karakterde olmadn belirtm ekte, bu

(*) N orth H olland Publishing Com pany A m sterdam .


alanlarda incelem e konusu ilikile rin olas bir nitelik ta
dn ileri srm ektedir. Suppese gre, March ve Russell
gibi dnrlerin nedensellik yerine fonksiyonel iliki
kavramm nermeleri klasik fiz ik in (yani Newton m ekanik-
inin) erevesinde geerli grlebilir. Zira, ancak determi
nist nitelikteki ilik ile r m atem atiksel bir denklem biimi
olan fonksiyonel iliki ye elve rilid r. Oysa ada fizik ve
sosyal bilimlerde incelem e konusu ilik ile r, determ inist ni
telikteki ilikilerin tersin e, ne tam ne de kesindir. R u ssell,
hakl olarak, klasik fizik kanunlarnn deimezliini incele
me konusu ilikile rin , hatta bu ilikile ri dile getiren diferen-
siyel denklemlerin deimezlii saym aktadr. Ne var ki, tm
ilikile ri bu tr denklemlerin kalplarna dkme im knszl
karsnda, modern bilim iste r istem ez inceledii ilikilerin
niteliine daha uygun den o laslk teorisine ba vurma
yoluna gitm itir.
lk bakta, nedensellik ve olaslkn, e liik olma
sa bile, badamaz grnen iki kavram olduu sylenebilir.
Ne var ki, bu nedensellikin determ inist adan yorumlan
masndan ileri gelm ektedir. Nedensel dediimiz pek ok
ilikilerin determ inist nitelikte olmad anlalnca, iki kav
ramn badamaz grn de kendiliinden kaybolacaktr.
Nitekim hemen her gn hepimizin duyduu veya syledii,
(1) Bu hesapsz gidiin sonu herhalde iflstr, veya
(2) Bu yl kuraklk ekicileri zor duruma drecee
benzemektedir.
gibi szler aslnda o laslk ifade eden nerm elerdir. Birinci
cmle iflsn, ikinci cm le ekicilerin zor duruma decei
nin, belli koullar altnda olas (muhtemel) olduunu ifade
etmektedir.
Gnlk konumadan alnan bu tr rnekleri gznnde
tutan Suppes, nedensellik kavramn yle aklam aktadr:

Y gibi bir olgunun ortaya k X gibi baka


bir olgunun ortaya kn yksek bir olaslkla
izliyor, ve X ile Y arasndaki olaslk ilikisinden
sorumlu nc bir olgu yoksa, X , Y'nin nedeni
dir, diyeceiz.
Bu aklam aya uygun olarak Suppes, grnte ne
den, sahte neden, dorudan neden, olumsuz neden,
tamamlayc neden, ve yeterli neden gibi kavramlarn
tanm larn verm ektedir (* ). Biz bunlardan nemli sayd
mz tanm verm ekle yetineceiz. (Verilen tanmlarda,
<P(A,) t zamannda A olgusunun meydana gelme olasl
n; P(A,/,') ise, t' zamannda B olgusunun meydana gel
mesi halinde, t zamannda A olgusunun meydana gelme ola
sl n ifade etm ektedir.)

T a n m l: Grnte neden
Btl olgusu, A, olgusunun grnte nedenidir, diyebil
mek iin u koulun yerine getirilm esi gerekli ve yeter-
lid ir:

(1) t < t
(2) P(B)> 0
(3) P (A /B )> P (A t)

Koleraya kar ann etkinlii ile ilgili bilgilerin yer al


d aadaki tablo, bu tanmn uygulamasn gstermek
iin dzenlenm itir:

Hastalanan Hastalanmayan Toplam

A s yaplan 3 276 279


A s yaplmayan 66 473 539

TOPLAM 69 749 818

(*) Bkz. Ayn kitap, s. 12-34.


A lanm olmay Btl hastalanmamay A, ile gsterirsek:
P(A,) = 749/818 = 0.912 hastalanmamann ortalama ola
sl n ; oysa. P (A ,/ B J = 276/279 = 0.989, alanma ha
linde. hastalanmama olasn verm ektedir. ki sonu ara
sndaki bariz fark hastala kar alanmann etkinliini
gstermektedir.

Tanm 2: Olumsuz neden (B ir olgunun meydana gelme


sini nleyici neden)
Bt, olgusu, At olgusunun grnte olumsuz nedenidir,
diyebilm ek iin aadaki koullarn yerine getirilm esi ge
rekli ve yeterlid ir:

(1) t< t
(2) P (B )> 0

(3) P(At/B ,)< P(At)

rnein yukardaki rnekte hastalanmamann ortalama


olasl , alanma halinde hastalanmama olaslndan daha
byk ksayd, alanm ay hastalanmamann olumsuz nede
ni saym ak gerekirdi.
Tanm 3: Yeterli neden [sonucunu kesinlikle (1.00 ola
slkla ) meydana getiren neden].
Bt, olgusu, A. olgusunun yeterli nedenidir, diyebilm ek
iin aadaki koullarn yerine getirilm esi gerekli ve yeter
lidir:

(1) B, olgusu, At olgusunun grnte nedenidir.


(2) P(A,/B) = 1.00

Yukardaki rneimizde, alanm a halinde hastalanan


hi km asayd, alanm ay hastalanmamann yeterli nede
ni sayabilirdik. Bu da gsteriyor ki, determ inist nedensellik
o laslk niteliindeki nedenselliin zel bir halidir. Deter
m inist nedensellikte sonucun meydana gelme olasl 0
veya 1.00 iken, o laslk nedensellikte 0 ile 1.00 arasndaki
herhangi bir deer olabilir.

Soru 86 Bilimde determinizm nasl ykld?

Determinizm Newton mekaniinin bir zellii olarak


19uncu yzylda en parlak dnemine ulat. Pierre Simon
de Laplace, 1820'de yaynlad Theorie analiytique des pro
babilities adl eserinde, gem ie bakarak tm evrenin gele
ceini kesinlikle kestirm enin mmkn olduunu ileri sr
m ve gnmzde bile unutulmam olan u satrlar yaz
m t:

Doada herhangi bir an etkin olan tm kuv


vetleri ve evrende var olan tm nesnelerin o an
lk pozisyonlarn bilen bir zek, evrendeki en
byk cisim lerden en hafif atomlara kadar tm
nesnelerin hareketini tek bir forml kapsamnda
toplayabilir, yeter ki, bu zek mevcut verilerin
hepsini birden tahlile tabi tutabilecek kadar g
l olsun. Byle bir zek iin kesin olmayan hi
bir ey olmaz; gem i gibi gelecek de onun gz
leri nnde olacaktr. nsan aklnn astronomiye
vermei baarabildii mkemmeliyet, byle bir
zeknn gc yannda zayf bir taslak gibi kalr.
Mekanik ve geometrideki bulular evrensel e
kim teorisi ile birleince, insan akln, dnya s is
teminin gem i ve gelecekteki durumunu sz
geen o bir tek formln erevesinde kavrama
ya yaklatrm tr.

K la sik fizie duyulan bu gven ve bu fizii niteleyen


determinizm, en yksek noktasna ulat bir dnemde y
klm tr. Geen yzyln sonlarna doru bilim adamlar hi
beklem edikleri baz sonularla karlam lard r. O zamana
kadar gz kam atrc baarlara yol aan Newton mekani
inin birden birtakm olgular aklamada yetersiz kald
grlmtr. Bu tr olgular hem makro hem mikro dzeyde
ortaya km tr. Glklerin zm yolunda g iriilen a
balar iki byk dnce sistem inin domasna yol am tr.
Bunlardan biri uzay, zaman, ktle gibi kavramlarn mutlak
deil bal olduu grne dayanan relativit teorisi,
dieri Max Planck'n maddenin sald s ve n teden
beri sanld gibi srekli bir ak deil, fakat tam tersin e,
quanta adn verdii sreksiz veya kesik paketlerden iba
ret olduu iddiasn getiren quantum teorisidir. Bu iki
sistem kendi alanlarnda Newton mekaniinin yerini almak
la kalm adlar, insan dnce ve hayal gcne yeni ve daha
geni ilerlem e ufuklar da atlar.

Soru 87 Belirsizlik ilkesi nedir?

Yeni gelim eler, zellikle Planckla balayan ve yzyt


lmzda byk ilerlem eler kaydeden kuantum teorisi Lap-
lacen anlad klasik determinizmi ykm tr. K lasik deter
minizm hareket halindeki cisim lerin durumlarn yer ve hz
ynnden ayn zamanda saptamann mmkn olduu varsa
ymna dayaldr. Oysa kuantum teo risi, elektron ve dier
atom-alt paracklarn herhangi bir andaki durumlarn bu
iki ynden ayn zamanda saptayabilmenin olanak d oldu
unu gsterm itir.
Kant, her olgunun bir nedeni vardr yargsn tm bi
lim lerin a priori varsaym saym t. Makro dzeyde geerli
grnen bu klasik nedensellik ilkesi mikro dzeyde anlam
sz kalm tr. Zira, elektronlarn bir yrngeden baka bir
yrngeye atlamalar veya radyo-aktif maddelerde atomla
rn zntye uram alar, tek tek alnnca, ne nceden kes-
tirilebilm ekte ne de herhangi bir nedene balanabilmekte
dir. Sadece ok sayda alman paracklarn belli bir yz-
desinin belli bir srede nasl davranaca sylenebilir. Bu
ise klasik determinizmin ierdii nedensellik deil olaslk
kavramna uygun bir iliki biim idir.
ster makro iste r mikro dzeyde olsun, bir paracn
gelecekteki yerini kestirm ek iin onun balang koullarn
(gem ite, ti anndaki yer ve momentumunu) bilmek gere
kir. O ysa, Heisenbergin 1927de ortaya att nl belir
siz lik (indeterm inacy veya uncertainty) ilkesine gre
mikro dzeyde bu gerek yerine getirilem ez. nk, hareket
halindeki paracn pozisyon ve momentumunu ayn zaman
da saptamadaki kesin lik (veya b elirsizlik) ters orantl ola
rak birbirine baldr. Pozisyonu saptamada elde edebile
ceim iz kesinlik ne kadar yksek ise momentumu saptama
da elde edeceimiz kesinlik o kadar dk olacaktr. Bu de
m ektir ki, birindeki kazancmz brndeki kaybmzla de
mek zorundayz (* ).
Ancak denebilir ki, bu bir lme gl olup klasik
nedensellik ilkesini temelde zedeleyici nitelikte deildir.
Daha nce de belirtildii gibi, klasik determinizm, hareket

(*) H eisenbergin belirsizlik ilkesi, h arek et halindeki b ir para


cn pozisyon ve m om entom u ile ilgili herhangi b ir lmn,
en az Planck sabiti (h = 6.6. x 10-27) k ad ar bir belirsizlikle
sonulanm a zorunluluunu ierm ektedir. A tom -alt dzeyde
Planck sabiti nem li b ir saydr; m akro dzeyde inceleme ko
nusu byklkler (rnein cisim lerin ktleleri) bu sabite
nazaran ok byk olduundan, belirsizlik son derece kl
m ekte ve dolaysyle determ inist nedensellik geerlik kazan
m aktadr. A ncak bundan m akro dzeydeki ilikilerin m ikro
dzeydeki ilikilerin b ir lim iti olduu, baka b ir deyile de
term inist grnen klasik fiziin aslnda probabilist olan
atom -alt fiziin zel b ir h ali olduu sonucuna gidilebilir.
eden bir cism in balang durumunu hatasz leb ilirsek ge
lecekte herhangi bir andaki durumunu da kesin likle tayin
edebiliriz, demektedir. Biz bir elektronun gelecekte herhan
gi bir andaki durumunu kestirem iyorsak bunun nedeni ba
lang koullarn saptayamamamzdr. Bu ise ilkece bir im
knszl gstermekten ok, im diki lme yntem ve ara
larmzn yetersizlii ile ilgilidir.
Geri b elirsizlik ilkesini lme yetersizliine balamak
yanl bir yorumdur. Ne var ki, sz konusu ilke, lme sre
ci ile lme konu nesne arasndaki etkileim (interaction)
ile yakndan ilgilidir. Filhakika bir elektronun yerini tam sap
tayabilm ek iin gzlemci ksa dalgal k kullanmak zorun
dadr. O ysa, kullanlan n dalga uzunluu ne kadar ksa
ise frekans o kadar yksektir ve frekansn ykseklii de
recesinde, elektrona arpan k fotonunun enerjisi byk
olur (*). Bu yzden, elektronun momentumu lme srasn
da deiiklie urar. te yandan, elektronun momentumu-
nu saptama yoluna gidecek olursak, bu kere uzun dalgal
k tutmaya ihtiya var; bu k altnda ise gzlem konusu
paracn pozisyonu kaybolur.
Bununla beraber, b elirsizlik ilkesini lme gl ile
aklam ak doru deildir. Atom-alt nesnelerin davranla
rm determ inist ilikile re bal grmek, dorulanmas ola
naksz m etafizik nitelikte bir varsaym a gitmek olur ki, bi
limde buna gz yumulacam sanmak gtr.

Soru 88 Yeni anlayn felsefe ynnden nemi ne


dir?

Heisenberg'in ortaya att b elirsizlik ilkesini bilgileri


mizin ya da bilgi edinme aralarm zn y e r s iz li i ile izah

(*) Foton k enerjisinin ok kk b ir paras olup, enerjisi


P lanck sabiti ile k frekansnn arpm na eittir.
edip geici sayan bilim adamlar yok deildir. Bunlarn ba
nda yer alan Einstein hayat boyunca bu inancndan vaz
gem em i, doann nedensel kanunlara bal ilediini,
tanrnn zar atarak evreni ynettii grne (*) asla ka
tlam ayacan her frsatta belirtmekten geri kalm am tr.
Ein stein e gre evrende olup bitenleri olaslk ilikilerin e
indirgeme, hi bir zaman bilimin temel amac olan anla-
may salayam az. Evrenin grnmeyen bir i btnl, bir
i ahengi vardr. Bu btnlk ve ahengin zn tekil eden
s reklilik ve nedensellik yerine, sreksizlik ve o laslk ili
kilerini koymaya alm ak bir bakma bilime ihanettir (* * ).

te yandan yeni anlay savunanlar, bilimde asl olan,


teorik aklam alarm zn m etafizik nitelikte birtakm inan
veya duygularmza uygun dm esi deil, lme sonular
na dayanmas gereidir, dem ektedirler. Einsteinn bilime
ihanet sulam asna karlk veren N iels Bohr, gzlem leri
miz dnda hi bir ey, hi bir kiise l sevgi veya i ahenk
duygusu, bize u ya da bu teorinin doruluunu gsterme
e yetmez, demi ve asl ihanetin, yeni bir alan inoeler-
ken, altm z dnce biim lerinin, burada da mutlaka
geerli olduu zerinde srar etmek olduunu belirtm i
tir (* * * ).

Gerekten altm z dnce biim leri ile mikro d


zeydeki ilikile ri aklam ak yle dursun, dile getirmek bi
le son derece gtr. Bu yzden b elirsizlik ilkesini anla
ma ve kabul etmede psikolojik nitelikte baz direnm elerle
karlam am z doaldr. Bu gln kkenini dil ve dn
ce alkanlklarm zda gren baz bilim fe lse fe cile ri, kuan-

(*) Einstein burad a evrenin istatistiksel k anunlarla iledii id


diasna yollam a yapm aktadr.
(**) Bkz. B. L. Clive The Q uestioners: Physicits A nd The
Q uantum Theory, s. 242.
(* * * )A y n kaynak, s. 242.
tum teorisine yeni bir dil, hatta yeni bir mantkla yaklam a
gerei zerinde durm ulardr.
Bunlardan rnein M. Sch lick ve P. Frank, fizikte belli
koullar altnda, conjugate denen birtakm ift byk
lkleri ifade eden P ve O gibi anlaml iki nermeyi birlikte
evetlemenin anlam sz saylm as gerektiini nerm ilerdir.
Pyi ve O y ayr ayr dorulayabiliriz. Fakat P ve Qnn
birlikte doruluunu saptayam ayz. Kendi balarna hem P,
hem de Q anlaml nerm elerdir. P ve O bileii
ise anlam szdr; zira kuantum fiziinde bu b ileik ner
menin dile getirdii bir olgu tr yoktur. Baka bir deyile,
kuantum fiziinde, P ve Q bileiini dorulama ilkece
olanakszdr. Byle olunca, fizik dilinin kurma kurallarnda
(sentaksnda) bir deiiklie gitme ihtiyac kendiliinden
ortaya km aktadr (* ).
Buna benzer bir neri G . Birkhoff ve J . von Neumann'-
dan g elm itir. Bunlar, kurma kurallarnda deil, karm ku
rallar (transformation rules)'nda baz deiiklie ihtiya
olduunu belirtm i zellikle nerm eler mantndaki da
lm (distribution) kurallarndan birinin fizikte terkedilm esi
gereini ileri srm lerdir (* * ).
Daha ilgin bir gre Reichenbachta rastlam aktayz.
Reichenbach 2 deerli (doru-yanl) mantk yerine 3
deerli (doru-yanl-belirsiz) bir mantk nerm itir. Bu
mantkta, herhangi bir nerme deikeni doru, yanl
ve belirsiz olmak zere doruluk deerinden birini
alabilir. Baka bir deyile, bir nerme ya doru, ya yanl,
ya da doruluk deeri b elirsizdir: drdnc bir k yoktur.
Atom-alt ilikile re 3-deerli mant uyguladmzda,
hareket halindeki bir paracn momentumu ile ilgili P
nermesi doruysa, pozisyonu ile ilgili Q nermesi belir-

(*) Bkz. R. C arnap, Philosophical Fonndations of Physics, s. 289.


(**) Ayn kaynak, s. 289-90.
szdir. Daha genel olarak, nermelerden brinin doruluu,
tekinin belirsiz kalm asn zorunlu klm aktadr, diyece
iz (*)
Bu gibi nerilerin zm vaat etmekle birlikte, baz zor
luklar da beraberlerinde getirdikleri inkr edilemez. ste
lik, fizik dilinin ne ynde deieceini imdiden kestirip bel
li bir program uygulamaya koymak gtr. Carnap, 19uncu
yzylda matematik dilinde byk ilerlem elere yol aan iki
gelim enin bilim iin de yararl olaca dncesindedir. Bu
gelim elerden biri sem bolik mantk ve kmeler (set) teori
sinin uygulamasndan, tekisi modern anlamda aksiyoma-
tik metodun kullanlm asndan domutur. Carnap'a gre,
yalnz muhtevas deil, ayn zamanda tm kavram sal yaps
tartm a konusu olan gnmz fiziinde, bizi konuma ve
dnme aklna gtrme bakmndan sz geen iki ge
lim eye mit ve gvenle bakabiliriz (* * ).

(*) A yn kaynak, s. 291.


(**) A yn kaynak, s. 290.
X III. BLM

BLM SEL TEORNN YAPI ve FONKSYONLARI

Soru 89 Teori nedir?

Bilim sel bir teori birtakm olgular veya olgusal ili


kileri aklayan kavram sal bir sistem dir. Byle bir sistem i
kurmak, bilimde en st dzeyde zihinsel bir alm ay ge
rektirir. zellikle iki ynden bilim sel bir teoriyi anlama
nemlidir. Bir kere iyi kurulmu bir teorinin bir sanat eseri
gibi entelektel ilgilere hitap eden ve dnya grmz
etkileyen bir nitelii vardr. Olup bitenlere belli bir teori
asndan bakmak, a lk olduumuz pek ok eye yeni bir
anlam kazandrr, bilgi ve anlaym z beklemediimiz l
lerde zenginletirebilir. Sonra, bilim sel bir teori, bilim sel
dnme ve aratrm ann eriilm esi g bir rn olarak
hem bu dnme biim ini, hem de bilimde gerek baar
nn niteliini yanstm as bakmndan zerinde durulmaya
deer. Baka bir deyile, bilim sel bir teorinin yap ve fonk
siyonunda tm bilimin kristalize olmu bir rneini bula
b iliriz. Fakat her eyden nce, teori kelim esi zerinde bir
akla ihtiya vardr.
G nlk,dilde teori denince genellikle olgusal olma
yan veya uygulama d kalan soyut bir ey akla gelir. Bi
lim adamlar arasnda bile bu noktada tam bir aklk oldu
u sylenem ez. Kim isi iin teori, fe lse fe trnden geni
ve belki de sorumsuz bir speklasyon; kim isi iin alg veri
lerim izi ve gzlemlerimizi aan herhangi bir kavram veya
genelleme anlamna gelm ektedir. Biroklar teori kelim e
sini hipotez, varsaym , veya hatta kanun anlamna kullan
maktadr. rnein, fizik ders kitaplarnda evrensel ekim
ilikisin in bazen teori, bazen hipotez, bazen varsaym , fa
kat ok kere kanun olarak nitelenm esi gibi.
Teori kelim esinin byle deiik anlamlarda kullanl
ndan doan ka rklk karsnda tam bir akla ulamak
son derece gtr. Ancak baz ayrm lar yoluyla karklk
tan ksmen de olsa kurtulmaya alab iliriz.
Hemen akla gelen bir ayrm teori ile olgu arasndadr.
Olgu, daha nce de belirtildii zere, dorudan veya dolayl
ortak gzleme konu ve doada yer alan bir olutur. Teori
ise, insan zihninin bir rndr; olgular aklam ak veya
evreni hi deilse bir yan ile anlamak iin kurulur. Ancak
hemen eklem eli ki, olgular ierm eyen bilim sel bir teori
olmad gibi, az ok teorinin bulamad hi bir gzlem
veya deney ve risi de yoktur. Ne yaln bir olgudan, ne de
olgulara ilikin olmayan bir teoriden (formel mantk ve ma
tematik dnda) sz edilebilir.
Bir baka ayrm teori, hipotez ve varsaym keli
melerinin anlamlar arasnda yaplabilir. Varsaym doru
luu tahkik edilm eksizin kabul edilen, hipotez dorulan
mak zere ele alnan iddialardr. Her ikisi de birer nerme
ile dile getirileb ilir. Oysa teori ksmen de olsa dorulan
m fakat henz tm ile kesinlem em i bir sistem dir; ok
kere bir tek nerme ile deil, birbiriyle ilik ili birok ner
me ile dile getirileb ilir ancak.
Son bir ayrm teori ile fe lse f nitelikteki dnya gr
leri arasndadr. Hi bir bilim sel teori bir dnya gr ka
dar kapsaml olamaz. Bir teori ancak belli bir olgu trn
kapsad halde, bir dnya gr evrenin tmne belli bir
adan bakma olanan ierm ektedir. Herhangi bir dnya
gr, nesnel olmaktan ok kiise l llere, deer yarg
larna baldr. Bu anlamda onu doru veya yanl diye de.
erlendirm ek yerine, yararl veya yararsz, geerli
veya geersiz diye nitelem ek daha doru olur. Oysa bi
lim sel bir teorinin bata gelen zellii dorulanabilir olm as,
daha dorusu, nesnel nitelikteki v e rile r tarafndan testedi-
lebilir olm asdr.

Soru 90 : Bilimde teorinin rol nedir?

Bilim in evreni anlama ve doa kuvvetlerini kontrol al


tna alma yolunda olgular ve olgular arasndaki ilikile ri
aklayarak ilerlediini yeri geldike belirtm eye altk.
Daha nce de aklam aya altm z gibi, bilim sel akla
ma bir adan grneni, yani gzlem verilerini grnmeyen
fakat varl tahmin edilen ya da dpedz varsaylan bir
takm nesne, iliki veya s relere bavurarak anlaml klma
abasdr. Daha ak bir d eyile, bilim , gzlenebilen yzey
deki olgular gzlenemeyen fakat grntler gerisinde var
sayd baz temel iliki veya srelere inerek aklar.
Teori de hipotez gibi bir aklam a aracdr. Ancak hipo
tez belli ve sn rl bir aklam a vaat ederken, teori daha
kapsaml ve kkl aklam alar getirir. zellikle teori tek tek
olgulardan ok, olgu trlerine, daha dorusu, olgular ara
snda saptanm ilikile re ynelik bir aklam adr. Bu de
m ektir ki, bir teorinin ortaya atlm as, daha nce gzlenmi
baz bitevi ilikile rin veya bu ilikile ri dile getiren genelle
melerin olmasn gerektirir. Teori asndan bu gibi olgusal
ilik ile r, gerilerinde varsaylan birtakm daha temel ve ge
nel iliki veya srelerin birer grntsnden baka bir ey
deildir. Teori dediimiz e y de ite bu tr gzlem d
ilikile ri dile getiren aklayc nitelikteki genelleme veya
kanunlarn, olgusal dzeydeki ilikile rin aklanm asnda, ve
baz hallerde de nceden kestirilm esinde, ncl (aksiyom
veya postula da denebilir) vazifesi grd bir sistem dir.
Bilim tarihi bu sistem lerin eitli rnekleri ile doludur. Biz
sadece iyi bilinen birkana deinmekle yetineceiz.
Gerek Batlamyus'un geocentric, gerek Kopernikin
heliocentric teorileri, evrenin yaps ve gk cisim lerinin
gerek hareketleri zerinde baz temel varsaym lara da
yanarak gezegenlerin hareketlerini aklam a abasn term
sil eden sistem lerd ir. Ayn ekilde n yapsal nitelii ile
ilgili parack ve dalga teorileri, n yaylm a, yansm a,
krlm a gibi zelliklerine ait deimez ilikile ri aklayc
baz temel sreleri ierm ektedir. rnein, havadan cama
geen bir nn krlm as, dalga teorisine gre daha youn
bir ortamda k dalgalarnn yavalam asndan, parack
teorisine gre, daha youn ortamn k tanecikleri ze
rindeki daha kuvvetli ekiminden doan bir olgudur.
Bir baka rnei gazlarn kinetik teorisinde bulmakta
yz. Bu teori ortaya kmadan ok nce gazlara ait baz ili
kiler (rnein basn, hacim ve sca klk arasndaki dei
mez ilikile r) gzlem yoluyla saptanm bulunuyordu. Bu
ilikile ri dile getiren kanunlar (rnein Byle Kanunu) her
hangi bir gazn basn, hacim ve sca klk gibi zelliklerinin
ne biimde birbirine bal olduunu gstermekteydi. Fakat
gazlarn neden bu tr zellikler tadn aklamyordu.
Gazlarn kinetik teorinin gzlem d birtakm nesne veya
sreleri (gazlarn geliigzel hareket iinde bulunan ok
sayda molekl taneciklerinden meydana geldii gibi) var
sayarak, gzlem konusu bu zellikleri aklama yoluna git
tiini gryoruz (* ).
Bu rneklerden grld zere bilimde teorinin bata
gelen grevi birtakm teorik kavram lara giderek daha nce
gzlem yoluyla saptanm ilikile ri aklam ak veya bu gibi

(*) Bu rnekler iin bkz. C. G. Hempel, Philosophy of Natural


Science, s. 70-71.
ilikile ri nceden kestirm em ize yardm etm ektir. Teorinin
daha az nemli olmayan baka bir grevi de, gzlem dze
yinde birbirleriyle ilgisiz grnr birtakm ilikilerin aslnda
yakndan ilgili olduunu gsterm ektir. Bunun en belirgin
rneklerinden birini Newton mekaniinde bulmaktayz. Ge
rek Galileo, gerek Kepler kanunlarn herhangi bir teoriden
bamsz olarak gvenilir deney ve gzlem sonularna da
yanarak bulm ulardr. Galileo'nun cisim lerin dm esi, sar
ka ve gel-git ile ilgili kanunlarnn kendi aralarnda gze
arpar bir iliki veya benzerlikleri olmad gibi, bunlarn
gezegenlerin hareketlerini betimleyen Kepler kanunlar ile
de grnrde bir ilikile ri yoktur. Gerekten her biri dei
ik olgu trlerine ait bu ilikile rin bir yerde birbirlerine ba
l olabileceklerini dnmek kolay deildir. Oysa Newton
her biri kendi bana bamsz grnen bu kanunlarn ve
daha baka ilikilerin kendi kurduu teoriden (hareket ka
nunlar ile evrensel ekim kanunundan) m atem atiksel ola
rak karlab ilir olduunu gsterm ekle, ilk bakta olanak
sz grnen bir gerei, gzler nne serm itir.

Soru 91 Bilimsel teorinin mantksal yaps nedir?

Teoriyi kavram sal bir em a, bir bilgi alannn soyut ve


sem bolik boyutu olarak da niteleyebiliriz. Bu em ann, yu
karda da belirtildii zere, hem aklam a ve n-deme (pre
diction), hem de ampirik yollardan ulalm sonular man
tksal olarak dzenleme (sistem atize etme) fonksiyonlar
vardr. Teori olm akszn hi bir bilim dal, birbiriyle ili k i
siz grnen bir bilgi yn olmaktan ileri geemez. Hatta
bir alanda saptanm olgusal ilik ile r ve bunlar dile ge
tiren genellem eler bile ancak bir teorinin kapsamnda b
tnlk kazanmaktadr.
Teori kurmak, bir bakma, belli bir alanda bilgilerim i
zi ifade eden genellem elerin m antksal bir dzene konmas
dem ektir. M antksal dzen den ise ksaca unu anlyoruz:
incelem e konusu alann seilm i birka temel ilke veya
genellemesinden fst-dzeyde olan bu genellem eler, teo
rik nitelikte kavram lar arasndaki ilikile ri belirlem ektedir),
geriye kalan btn dier nerm elerin (alt-dzeyde olgusal
ilik ile ri ifade eden genellem elerin) mantksal veya mate
m atiksel yoldan karlab ilir olduunu gstermek. yle ki,
elim izdeki nermelerden kk bir blmn ncl olarak
kullandmzda geriye kalanlar sonu olarak elde edebil
m eliyiz. Baka bir deyile, iyi kurulmu bir teori dedk-
tif bir sistem in zelliini ta r. Bu nedenle teorinin ne ol
duunu anlamak iin her eyden nce dedktif sistem lerin
kurulu ve biimini tanmaya ihtiya vardr.
B ir dedktif sistem in (aksiyom atik sistem de den
m ektedir) yapsnda yer alan nesneleri grupta toplaya
biliriz:
(1) Sistem in vokableri: teorinin kapsad betimleyi-
ci terim lerin tm. lkel (tanm lanmakszn alnan) terim ler,
tanm yoluyla sistem e giren terim ler olmak zere ikiye ay
rlr. (Dngl tanmlamaya veya sonsuz geriye gidie d
m eksizin terim lerin tmn tanmlama olanaksz olduun
dan, sezgisel anlamlar ile yetinerek belli birka terim i ta-
mmlamakszn kabul etmek, geriye kalanlar bu ilkel de
nen terim lere dayanarak sistem e mal etmek yoluna gidi
lir.)
(2) Sistem in cm leleri: teorinin kapsad teorik ve
olgusal genellem elerin tm; bunlardan teorik nitelikte
olup sistem in temel hipotezlerini tekil eden nermelere
matematik dilinde aksiyom veya postula, hipotezler
den dedktif karm la elde edilen nermelere teorem de
nir.
(3) Sistem in kurallar: bunlar da kurma ve ka
rm kurallar olmak zere ikiye a y rlr. Kurma kurallar s is
temin gramer veya sentaksn te kil eder; sistem in kapsa
mna giren her nermenin bir dzgn tam-deyim olup ol
madn gstermee yarar. karm kurallar ise aksiyom
lardan nermelerin tretilm esinde m antksal geerliliin
korunmasn salar.
mdi dedktif bir sistem mantk ve matematikte olduu
gibi salt bir biim olabilecei gibi, ampirik bilimlerde oldu
u gibi olgusal ierikli teoriler de olabilir. Birinci halde, s is
temin terim leri, anlam verilm em i birtakm sembollerden,
cm leleri ise, forml denen ii bo cmle kalplarndan
ibarettir. Byle bir sistem e, olgusal hi bir anlam olmayan
formllerden kurulmu m antksal bir iskelet gzyle bakabi
liriz. Sistem in deerlendirilm esinde olgusal ltlere deil,
salt mantk ltlerine ba vurulur, ve bunlardan u en
bata gelir:
(1) Tutarlllk,
(2) Tam lk,
(3) Bam szlk.
Tutarllk, mantk ynnden vazgeilm ez bir zorunluluk
tur. Bir sistem in tutarl olm as, sistem in kapsamnda her
hangi bir elikinin olmamas dem ektir. Baka bir deyile,
tutarl bir sistem de sistem in kurma kurallarna gre dz
gn tam-deyim saylan P ve P-deil gibi iki forml birlikte
yer almam aldr. Tam lk, kurma kurallarna gre dzgn tam-
deyim saylan her formln sistem de ya aksiyom ya da teo
rem olarak yer alabilm esi dem ektir. Bamszla gelince,
m antksal bir gerek olmamakla beraber, teorem olarak ayrt
edilm esi mmkn hi bir dzgn tam-deyim saylan form
ln aksiyom olarak snflanm am as gereini ifade eder. Ba
m sz bir sistem bylece aksiyom sa ys en aza indirilm i,
dolaysyle mantk ynnden basit sayabileceim iz bir
sistem dir. M antklar ve m atem atikiler ayn ii gren iki
sistem den daima basit olan tercih ederler.
Salt biim sel (form el) bir sistem , tpk cebirdeki x
deikeninin e itli deerler alm as gibi, e itli yorumla
m a la ra elve rilid ir. Sistem in szlndeki ilkel sem bollere
verilen anlama gre, ayni sistem herhangi bir alana (fizik,
biyoloji, psikoloji, sosyoloji, ekonomi gibi bir bilim dalna
veya geometri, aritm etik gibi bir matematik dalna) ait bir
teori nitelii kazanabilir. rnein gazlarn kinetik teorisi ile
Newton mekaniinde esnek arpma teorisi ayn formel s is
temin iki ayr yorumunu te kil etm ektedir. phesiz mm
kn yorumlamalar iinde nemli veya geerli diyebile
ceim iz olanlarn sa y s pek az olabilecei gibi hi olma
yabilir de. Salt biim sel bir sistem in yorumlanmas ile elde
edilecek bir teorinin geerlilii her eyden nce kapsamn
daki teorem lerin gzlem veya deney sonular tarafndan
dorulanmasna baldr. Teoremlerden bir veya birkann
olgulara uymamas teorinin tmn hemen red etmemizi
zorunlu klm asa bile sistem in gzden geirilm esi gereini
gstermesi bakmndan yeterlid ir. Oysa teorem lerin tm
nn dorulanmas sistem e hi bir zaman tam bir kesinlik
kazandrmaya yeterli saylam az.

Soru 92 Teoride tanmlamann yeri nedir?

Bilim sel bir teorinin yap talar olan terim ler, ister
teorik ister olgusal nitelikte olsun, birer kavram tem sil
ederler. Bu terim lerden bir ksm ; zellikle teorik nitelikte
olanlar, sistem de belirtik tanm lar verilm eksizin yer alr
lar. (G eri ilkel terim ler arasndaki temel ilikile ri dile ge
tiren postulalar bu terim lerin st rtk tanm lar saym ak
mmkndr.) Bunlar, daha nce iare t edildii gibi, teorinin
ilkel terim leridir. Dier btn terim ler ilkel terim lere da
yanlarak t retilir. Bunlara tretilm i veya tanm lanm te
rim ler denir.
lkel terim ler yer aldklar sistem in balang mal
zem esini tekil ettiinden, gerek seilm e leri, gerek tanm
layan olarak kullanllar byk dikkat ve incelik isteyen bir
itir. rnein, bilim tarihinde ilk dedktif veya aksiyom atik
sistem olarak ortaya kan klid geometrisinde nokta,
doru, dzlem, arasnda gibi terim lerin, tanmlanm
olmakla beraber, aslnda ilkel terim hizmeti grdn bi
liyoruz. klidin noktay paras olmayan ey, doru
yu, eni olmayan uzunluk diye tanmlama yoluna gitmesi
kurduu sistem iin gereksiz olmaktan ileri gem em itir.
stelik bu kere, para, en, uzunluk gibi terim ler ta
nmlanmadan ku llanlm tr. klidin ilkel terim leri tanm
lama yoluna gitm esi, mantk ynnden nemli bir kusur ol
mamakla beraber, sistem in zarafetini zedelem itir, denebi
lir.
Newton teorisinde bu bakmdan daha dikkatli dvranl-
d sylenebilir. Burada hareket, zaman, uzay, veya
mesafe gibi birka terim ilkel olarak kabul edilm i, bun
lara dayanlarak hz, ivm e, kuvvet, ktle, momen
tum, enerji, hareket eden cisim ler, yer deitirme
gibi terim ler tanm lanm tr. Bu ilem in gerektirdii itinay
gstermek iin kuvvet terim ini ele alalm . Gnlk konu
mada, bu kelim e eitli anlamlarda kulanlm aktadr. D ili
mizde kuvvetli ordu, kuvvetli ahsiyet, kuvvet denge
si, mal kuvvet, kuvvet urubu gibi deyim ler vardr.
Kelimenin hemen hi bir kullanmnda anlamnn ak, kesin
ve belirgin olduu sylenem ez. Oysa ayn kelimenin New
ton mekaniindeki anlam sk bir tanmlama ile ak ve
kesin bir nitelik kazanm tr. Bu sonucu elde etmek iin
bilim adam nce zaman ve mesafe terim lerini kullana
rak hz terim ini, daha sonra sra sy le ivme, ktle ve
momentum terim lerini tanmlama yoluna gitm itir. Ancak
bu zincirlem e tanmlamadan sonradr ki, kuvvet, momen-
tum un deime oran olarak tanmlamak mmkn olmu
tur.
Gnmzn tannm fizikilerinden Lindsay, bu ile
min nemini yle belirtm ektedir:

Byle iyi tanm lanm kavram lar her teoride


nemli yap talar olup, teorinin baars bunla
rn tanmlarnda ulalan aklk ve kesinlikle
doru orantl olarak artar. Fizik teorilerinin ba
a rs, nemli lde, bilim adamlarnn ktle,
enerji gibi terim leri ayn anlamda kullanma
olanandan ileri gelm ektedir. te yandan, bir
ok teorileri salam bir temele oturtmada kar
lalan glklerin byk bir ksm nn, bu tr te
rim lerin tanmlanmasndaki dikkatsizliklerden
doduu sylenebilir. Gerekten, ktle terimi
bir fiziki iin bir anlam, baka bir fiziki iin
baka bir anlam tayo rsa, bu anlam karkl
iinde fazla bir ilerlem enin olaca beklenemez.
Bilim tarihinde bu gibi durumlar iin pek ok
rnek bulabiliriz (*).

Bu teori erevesinde kavram lar tretilirken, bunlarn


teorik ve ilem sel (operational) anlamlar arasndaki ayr
l gzden karmamak gerekir. G enellikle, bilim adamlar
bir kavram kantitatif olarak belirleyinceye kadar, yeteri
akla ve kesinlie ulatklarn kabul etm ezler. Bir kav
ramn kantitatif nitelik kazanmas ise, o kavramn lmn
de kullanlm as gerekli ilem lerin bilinm esine baldr. Bu
tr ilem lerin belirlenm esi, ilikin olduu kavramn ilem
sel tanmm verir. Ne var ki, ilem sel anlam teorik karakter
tayan terim lerin anlamn tketici olmaktan uzaktr. Kuv
vet, ktle, enerji, ivme gibi az ok teorik nitelikte olan kav
ram larn, ilem sel anlam larn aan daima fazla bir anlam
lar vardr. Biraz ilerde de greceimiz gibi, ilem sel tan-

(*) R. B. Lindsay, The Role of Science in Civilisation, s. 22-23.


mm bata gelen nemi ilikin olduu kavram olgusal veri
lere balamaktr. Ancak unutmamak gerekir ki, herhangi bir
kavram iinde getii teorinin yapsal bir p arasdr; ayn
teoride geen dier kavram larla ok yanl bir iliki a iin
dedir. Teorik anlam bu ok yanl ilik ile r iinde oluan
bir terimin ilem sel olarak belirlenen anlam eksik, sn rl
ve yzeyde kalmaktan kurtulamaz. Fizikteki zaman kavra
mn dnelim ; saatle ltmz e y bu kavramn tm
n deil sadece bir parasn tekil eder. e itli matema
tiksel denklemlerde zaman sim geleyen t dier kavram larla
yakndan ilikilid ir, ve bu ilik ile r t nin birtakm ilem lere
indirgenemeyecek teorik anlamm oluturur. Gene gnm
zn tannm fizikilerinden bir bakas bu noktaya iaret
ederek unlar sylem ektedir:
Kabul edilm i her bilim sel ve llebilir b
ykln hi deilse iki tanm olmas gerekir.
Bunlardan biri formel tekisi ilem sel nitelikte
dir. Kavramlarn tanmnda bu ikili zelliin gz
den karlm as halinde bilim lerin nasl kesinlik
ten uzak dtn gstermek ilgin bir ura
olm aldr. lem sel tanmlamann ihmali k sr bir
speklasyona, metafizie yol am akta; formel
(veya yapsal) tanmlamann ihmali ise, bizi mo
dern fizik bilim lerin g ve gzelliinden yok
sun kr am pirisizm e gtrmektedir (* ).

Soru 93 : Teorik ilkelerle olgusal genellemelerin ili


kisi nasl kurulmaktadr?

Teori konusunda bilim fe lse fe cile rin i uratran etin


sorunlardan biri teorik ve am pirik kavram lar, ya da bu kav

(*) H. M argeneau, Interpretations and M isinterpretations of


Operationalisim , The Validations of Scientific Theories, Er.
P. G. F ran k , s. 46.
ramlarn iinde getii st ve alt dzeydeki genellem eler
arasnda ilikinin nasl kurulabileceidir. B ir tr iliki kur-
m akszn teori ne aklam a ve n-deme, ne de gzlemsel
bilgileri sistem atize etme grevlerini yerine getirem ez. Hat
ta byle bir teoriyi, ierdii olgulara giderek dorulama ola
na olmad iin, bilim sel bile sayam ayz.
Daha nce de belirttiim iz gibi, bilim sel bir teorinin
bata gelen amac olgusal dzeyde gzlenen biteviye ili
k ile ri, gzlem d birtakm nesne, sre veya ilikile ri var
sayarak aklam aktr. Bu nedenle, teorinin ncllerini tekil
eden st dzeydeki hipotez, kanun veya aklayc genelle
m elerle alt dzeyde yer alan olgusal genellem eler arasnda
temel bir fark vardr. st dzeydeki genellemelerde teorik
terim ler getiinden bunlar olgularla karlatrarak do
rudan testetm ee olanak yoktur. O ysa, alt-dzeyde yer alan
genellem eleri dorudan testedebilriz. mdi bir olgunun bi
lim sel aklanm as, o olguyu betimleyen nermenin doru
luu bilinen birtakm baka nermelerden zorunlu olarak
karlab ilir olduunu gstermek demek olduuna gre, bir
teorinin baz olgusal ilikile ri aklam as iin de o ilik ile
ri betimleyen genellem elerin teorinin temel hipotez veya
kanunlarndan karlab ilir nitelikte olmalarna baldr. Ne
var ki, gzlemsel olmayan terim lerin getii genellem eler
den yalnz gzlemsel terim lere dayanan genellem eleri nasl
karabiliriz? Bu gl bir rnekle gstermek iin Boyle'-
n gazlar kanuriu ile bu kanunun dile getirdii olgusal ilikiyi
aklayan gazlarn kinetik teorisini ele alalm . Hatrlanaca
zere Boylen kanunu, sabit scaklkta belli miktardaki bir
gazn hacmi, zerindeki basnla te rs orantl olarak dei
ir, demektedir. Gazlarn kinetik teorisi ise gazlarn g elii
gzel hareket halinde bulunan esnek molekllerden meyda
na geldii temel hipotezini koymakta; ayrca bu m oleklle
rin kaplad yerin, ve aralarndaki ekim kuvvetlerinin yok
saylab ilecek kadar nemsiz olduu varsaym na dayan
maktadr. Teoride geen esnek molekl kavram bir gzle
mi deil, fakat tasavvur edilen bir nesneyi ifade etmekte
dir. im di, bu teorinin, grnrde yakn bir ilik isi olmayan
Byle kanununu aklad nasl sylenebilir? Kanunun teo
riden kendiliinden kmad besbelli ortadadr. Byle
olunca, karm n dorudan ve kendiliinden deil, hipotez
leri ve hipotezlerdeki teorik kavram lar olgusal verilere bir
ekilde balayan baz yardm c ilke veya kurallardan yarar
lanlarak yaplabilecei kabul edilmek gerekir. Nitekim gaz
larn kinetik teorisinde temel hipotezler dnda baz yar
dmc ilkelerin yer aldn gryoruz. Carnaptan aldmz
aadaki para bu konuda gereken aklam ay verm ektedir:

Kinetik teorisi lk ortaya atldnda, teorinin


kanunlarnda geen byklklerin ou bilinme-
memekteydi. Kim se bir molekln ktlesinin ne
olduunu, veya belli bir sca k lk ve basn altn
da bir santim etre kp gazdaki molekl saysn
bilmiyordu. Bu byklkler kanunlarda sz ge
en belli param etreler tarafndan ifade edilmek
teydi. Denklem ler kurulduktan sonra, karlam
kurallar (correspondence rules) iin bir szlk
hazrlanm tr. Bu karlam kurallar teorik te
rim leri gzlemsel olgulara, denklemlerdeki para
m etrelerin deerlerini dolayl olarak saptamaya
elverecek bir biimde balam tr. Bu da teoriden
ampirik kanunlar karm aya olanak salam tr.
Teorik terim leri olgulara balayan karlam ku
rallarndan b iri, gazn scaklnn, molekllerin
ortalama kinetik en erjisine; bir dieri, gazn ba
sncnn, gazn iinde bulunduu kabn i duvar
lar zerindeki molekl arpmalarna karlk ol
duunu ifade etm ekted ir... Bylece, karlam
kurallar aracl ile, manometre (basn lei)

;
kullanarak makroskopik dzeyde ltmz ba
sn, m olekllerin istatistikse l mekanii olarak
ifade edilebilm ektedir (* ).

Grlyor ki, bir teorinin erevesinde tr nerme yer


almaktadr. Teorinin aklad olgusal ilikile ri dile geti
ren ve yalnz gzlemsel terim lere dayanan genellem eler bi
rinci tr; teorinin grntler gerisinde varsayd ve gz-
lenemeyen nesne, sre veya ilik ile ri dile getiren akla
yc temel ilke veya hipotezler ikinci tr; temel hipotez
lerde geen teorik terim leri olgusal genellemelerde geen
am pirik terim lere balayan ve bylece teoriye dorulanma
olana salayan karlam kurallar nc tr nerme
leri tekil etm ektedir. Karlam kurallarna, kpr kural
lar, dzenleyici tanm lar, yorumlama kurallar, ilem
sel tanmlar gibi baka isim ler de verilm itir. Karla-
m kurallarna grdkleri i ynnden birer eksik tanm
lama gzyle baklabilir.

Burada gzden kamamas gereken bir nokta, teorik te


rim lerle gzlemsel terim ler arasnda bire-bir bir karla-
mn sz konusu olmaddr. Baka bir deyile, her teo
rik terim iin bir ve yalnz bir karlam kural zorunluluu
yoktur; bir terim iin bazen bir, bazen birden fazla olabile
cei gibi bazen de hi olm ayabilir. rneimize dnecek
olursak, tm m olekller sz konusu olduunda, ortalama
kinetik enerjisi terim i iin bir karlam kural vard r; fa
kat tek bir molekl sz konusu olduunda onun kinetik
enerjisi iin bir kural yokur.

Aadaki diyagram, teorinin yapsnda ayrt ettiim iz


kavram lar ile bu kavram lar birbirine balayan nerme e
itlerinin aralarndaki ilikile ri belirtm ektedir;

(*) R. Carnap, Philosophical Foundations of Physics, s. 240-241.


Diyagramda, alt-dzeyde ii dolu daireler olgusal kav
ram lar, bunlar birletiren koyu izgiler teorinin aklad
olgusal kanunlar iaretlem ektedir. st-dzeyde ii bo dai
reler teorik kavram lar, bunlar birletiren ift izg iler te
mel hipotez, kanun ve varsaym lar gsterm ektedir. ki d
zeydeki kavramlar balayan noktal izgiler ise karlam
kurallarn belirtm ektedir.

Soru 94 Teorik terimler kullanma zorunluluu nerden


gelmektedir?

Fizik bilimlerde m anyetik ve ekim alanlar, molekl,


atom, elektron gibi gzlemsel olmayan nesneler; psikoloji
de zek, ego, id, sper-ego, libido, sublim ation, bilin, bi-
lin-alt gibi eyler teorik nitelikte kavram lardandr. Bilim
de byle gzlemsel olmayan kavram lara neden ihtiya var
dr?
Daha nce de belirttiim iz gibi bilimin amac gzlem
lerim izi ve gzlemlerimiz arasndaki biteviye ilikile ri ak
lamak, bu yoldan evreni anlaml klm aktr. Bilim , zellikle
ilerlem i bilim kollar, bu aklam ay gzlemsel olmayan bir
takm kavramlara giderek g erekletirir. stelik, teorik kav
ramlara gitme, olgusal dzeyde saptanm ilikile ri ve bu
ilik ile ri dile getiren ampirik genellem eleri daha genel, da
ha kesin ve daha belirgin klma ynnden de zorunludur.
Bunu bir rnekle gstermek iin u genellemeyi ele ala
lm (* ).

(1) Suda aa paralar yzer, demir paralar ba


tar.

Gzlem lerim ize dayanan bu genellemenin hem kapsa


m dar, hem de istisnalar vardr. Baz aa paralarnn su
da batt, ii bo baz demir krelerin de yzd daima
gsterilebilir. Demek oluyor, bu tr genellem elerin doru
luu ancak ad geen nesneler iin, o da, baz koullar altn
da sz konusu olabilir. Oysa zgl arl gibi bir lde
teorik nitelik tayan bir kavrama gittiimizde, nesnelerin
suda yzme ve batmas ile ilgili genellemenin hem kapsa
m genilem ekte, hem de uygulamas istisn asz bir kesinlik
kazanmaktadr (* * ).

(2] zgl arl bir svnn zgl arlndan hafif


olan tm nesneler o svda yzer, ar olanlar ba
tar.

Bu genelleme, (1)'deki genelleme gibi yalnz aa ve


dem ir paralarn deil tm nesneleri kapsamakta ve hi bir
istisnaya ak kap brakmamaktadr. (1 )deki genelleme
gnlk gzlemlerimizde deimez grnen bir ilikiyi dile
getrmekle beraber kanun saylab ilecek nitelikte deildir.
O ysa (2 )deki genelleme, ok deiik ve geni gzlem veri
leri arasnda deimez, genel ve az ok teorik bir ilikiyi
dile getirmekte, ilk bakta dank ve ilik isiz grnen ol
gular sistem atik bir biimde birletirm ektedir.
phesiz (2 )deki genellemeyi ( D dekine stn klan bu

(*) Bkz. C. G. Hempel, Aspects of Scientific E xplanation, s. 180


(**) Ayn kaynak, s. 180
zellikler, teorik bir kavramn dzenleyici ve aklayc
gcnden gelmektedir. Ancak denebilir ki, rneimizdeki
teorik kavrama gitm eksizin de ayn ilikiyi gzlemsel terim
lerle ifade edebiliriz. Gerekten zgl arlk ilem sel
olarak cisim lerin arlk ve hacim byklkleri arasnda
gzlemsel bir ilikiye indirgenebilir:
x in gram olarak arl
x in zgl arl = Dk --------------------------------
x in Cm3 olarak hacmi

Byle olunca, (2)'deki az ok teorik nitelikteki genelle


me yerine yalnz gzlemsel terim lere dayanan u genelle
meyi kullanabiliriz (* ).

(3) A l n n hacmine blm bir svnn arl


nn hacmine blmnden az olan cisim ler o s
vda yzer, fazla olanlar batar.

Ne var ki, aldmz rnek iin mmkn olan bu sonucu


her durumda elde edebileceim iz, hi deilse yeterince el
de edebileceimizi sanmak yan ltr. Birok hallerde ilem
sel tanmlama tanma konu teorik terim in anlamn ya ek
sik, ya da yzeysel bir biimde verm ekle kalmaktadr.

Soru 95 lemsel tanmlamay mantk ynnden na


sl niteleyebiliriz?

ilem sel tanmlama tam bir tanmlama deildir; tam bir


tanmlamada tanmlanan terim ile tanmlayan terim ler ede
erlik iindedir: Herhangi bir balamda biri tekinin yeri
ne geebilir. Oysa ilem sel tanmlamann amac kavram lar
arasnda edeerlilik kurmaktan baka teorik kavramlara

(*) A yn kaynak, s. 182


llebilir ka rlklar bulmak, daha dorusu gzlemsel ol
mayan terim leri gzlemsel verilere balamaktr. Bir terim in
ilem sel anlam o terim in tem sil ettii kavram lmede
kullanlan ilemleNn tmdr. Bu ilem ler eylem sel olabi
lecei gibi kt zerinde yrtlen sem bolik ilem ler de
olabilir. Buna gre bir kavram lmede birden fazla ilem
tr kullanlyorsa, o kavram tem sil eden terim in birden
fazla ilem sel anlam var dem ektir. Herhangi bir terim in i
lem sel anlam ister bir, ister birden fazla olsun, o terimin
yapsal anlamn tketici olmaktan uzaktr.
lem sel tanmlamann konu, yer ve zamana gre de
ien biim leri ne olursa olsun, genel ve temel zellii, ta
nma konu terimin uygulanma koullarn objektif ve gve
n ilir ltler biiminde belirlem esidir. rnein, bir zl-
tye asidik diyebilm ek iin, o zltnn iine konan mavi
turnusol kdn krm zya evirm esi gerekli ve yeterlidir,
tanmnda asidik olma terim inin objektif ve gvenilir uy
gulama koullar belirtilm ektedir. Bu rnein tahlilinden de
anlalaca zere ilem sel tanmlamada spesifik olarak iki
hususa iaret edilm ektedir: (1) belli baz te st koullan
(rneimizde mavi turnusol kdn zltye d aldrlm as);
(2) beklenen belli bir sonu (rneimizde, kdn krm zya
dnmesi).
ada psikolojide, renme yetenei dediimiz ze
knn tanmnda ayn yolun izlendiini grmekteyiz. Bir o
cua veya bir grup ocua sorular te st koulunu, verilen ce
vaplar sonucu gsterir. Birine stn zekl, orta zekl
veya dk zekl diyebilm ek iin o kimsenin te st kou
luna tabi tutulduunda belli bir puan dzeyine erim esi, bu
dzeyin altnda kalm as veya stne km as gerekir.
Bu aklam alardan, ilem sel tanmlamann genel bii
mini yle saptayabileceim iz sonucu km aktadr:

T s < > (C s- E s)
Formlde T tanmlanan terim i, s terimin uyguland du
rumu (bir nesne, olgu, veya birey), C test koulunu, E ise
beklenen sonucu tem sil etm ektedir. Forml ilk rneimiz
le yorumlarsak yle okuruz:
Bir zltnn asidik saylm as (Ts), ancak ve ancak
(< ) iine konan mavi turnusol kdn (C s ), krm zya e
virm esi (E s) halinde mmkndr.
Grlyor ki, bir terim in ilem sel anlamn verm e, o te
rimin objektif uygulanma koullarn belirlem e dem ektir.
Ancak, daha bata belirttiim iz gibi, bu belirlem e pek az
durumlarda tam ve kesin olabilir. Ancak unutmamak gerekir
ki, bir e it ilem sel tanmlamaya gitm eksizin bir teori ne
olgular aklam a ve n-deme, ne de bilgilerim izi sistem ati-
ze etme fonksiyonlarn yeteri kadar yerine getirebilir. Max
Jam m er'in dedii gibi, birtakm yorumlama kurallar ol
makszn hipotetik - dedktif bir sistem , testedilem eyen ve
ya dorulanamayan speklatif bir form alizm e dnp yoz
lam aya: te yandan dedktif bir sistem in salayaca teo
rik nitelikte bir st-yap olm akszn, herhangi bir epistem ik
kurallar sistem i (* ), her trl n-deme ve aklam a gcn
den yoksun, gzlemsel olgularn k sr bir katologu olarak
kalmaya mahkmdur. (* *)

Soru 96 Bilimsel teoriler snrl mdr?

Her teori, gzlenmi belli olgusal ilikile ri aklamak


amac ile ortaya atlan kavram sal bir sistem dir. Byle olun
ca hi bir teorinin kapsam, ierdii yeni gzlem veya deney
sonular ile zamanla ne kadar genilerse genilesin, snrl

( *) Epismetik kurallar, karlam kurallar veya anlam


postulalar ile ayn anlam a gelm ektedir.
(**) Max Jam m er, Concept of Force, s. 3.
kalmaktan kurtulamaz. Kald ki, btn teoriler onlar olgusal
kavram lara balayan karlam kurallarn (veya ilem sel
tanmlamamdaki yetersizlik nedeniyle ancak belli alanlara
uygulanabilirler.
ok kere ilk kurulularnda evrensel nitelikte sanlan
teorilerin bile gzlem ve deney alanlarm zn genilem esine
paralel olarak zamanla yetersizlikleri ortaya km tr. Bu
nun iyi bilinen bir rneini, Newtonun evrensel ekim ka
nunu verm itir. Yzylm za gelinceye kadar bu teorinin ge-
erlili i ^evrensel kabul ed ilm itir. Ne var ki, baz yeni gz
lem ler, rnein Merkr gezegeninin hareketindeki sapma,
zellikle yrngesinin gnee en yakn noktadaki gerilem e
s i, teorinin evrensel geerlikte olmadn ortaya koymu
tur.
Baka bir rnek: uzun sre kim yasal valans (birlem e
deeri) evrensel nitelikte sanlan elektron ba kavram
ile aklanm aktayd. Ancak, benzen halkas ile ilgili ortaya
kan baz zorluklar karsnda elektron ba kavramnn
burada uygulama geerlii tamad grlmtr.
Bu rnekleri daha fazla oaltmaya lzum yoktur. Be
lirtm ek istediim iz nokta, batan grlmese de her teorinin
er ge aklama veya n-deme gcn aan baz yeni gz
lem ler karsnda kalaca gereidir.
Teorimizin snrll n gsteren bu gerek, ayn zaman
da, bilimde yeni atlm larn da motiv-kuvvetidir. Bilim tari
hi, yeni ve daha gl bir teorinin ortaya km as iin daha
nceki bir teorinin baz gzlem verile ri karsnda yetersiz
kalm as gerektiini gsterm ektedir. Nitekim Newton ekim
teorisinin yetersizlii kapsam daha geni bir teoriye, Eins-
te in in genel rlativite teorisine, yol am tr. Ayn ekil
de, elektron ba kavramnn benzen halkasna uygulana-
m am as, kuantum rezonans denen daha gl bir kavra
mn ortaya km asna yol am tr. Her iki halde de yeni
teori eski teorinin kapsamna giren olgularla birlikte kap
sam dnda kalan olgular da aklam a gcn gsterm i
tir. Baka bir deyile eski teori belki baz d e iikliklere u
rayarak yeni teorinin zel bir halini tekil etm itir.
Demek oluyor ki, bilim sel gelim e, hi deilse nemli
bir bakmdan, giderek daha kapsaml teorilere geme gere
inden domaktadr. Fizikte, iinde bulunduumuz yzyln
bandan beri meydana gelen byk gelim eler bu yargy
tmyle kantlayc niteliktedir. Bilindii gibi klasik New
ton mekanii makro dzeyde byk bir olgu grubunu, Bohr
atom teorisi de mikro dzeyde baka bir olgu grubunu kap
sam aktayd. 1925'lerde ortaya kan kuantum mekanii, ilk
bakta, birbiriyle iliik grnmeyen bu iki teoriyi, baz yn
lerden deiiklie uratarak, kapsamnda b irletirm itir.
Bylece, hem iki teorinin ayr ayr akladklar olgularn t
mn tek bir teori altnda toplamak, hem de o teorilerin
aklamada yetersiz kaldklar baka birtakm olgular da
aklam ak olana domutur. stelik, bu tr yeni bir teo
rinin, kapsamna ald nceki teorinin ve teori iinde yer
alan kanunlarn daha belirgin, tutarl ve ak olm asn sala
ma gibi ok nemli grevleri de vardr. rnein Newton
teorisi daha nce bulunmu Kepler ve Galileo kanunlarnn
ancak belli sn rla r iinde geerli olduunu; ayn ekilde
dalga-teorik optik de geometrik optik kanunlarnn ancak
yaklak olarak doru saylabileceini, n homojen bir or
tamda bile tam bir doru izm ediini, gsterm itir. Bu ne
denledir ki, yeni bir teorinin yerine getii bir teoriyi veya
ierdii kanunlar aklama yannda onlar dzelttii de sy
lenebilir (* ).
Bilimde giderek daha genel ve kapsaml teorilerin or
taya km as, yakn bir gelecekte olmasa bile bir gn tm ol
gular kapsayan tek bir teoriye ulalaca ihtimalini akla
getirm ektedir. Nitekim Einstein'n hayatnn son yirm i be

(*) Bkz. C. G. Hempel, Philosophy of Natural Science, s. 76.


ylnda kurmaya alt birleik alanlar teorisi bu yolda
atlm cidd bir admdr. Einstein'n amac birka temel il
keden fiziin tm kanunlarn karm ak ve bylece dank
ve bamsz grnen fiziksel kuvvetleri tek bir teori er
evesinde b irletirm ekti. Byle bir teori yalnz bilinenleri
sistem atize etmekle kalm ayacak, henz bilinmeyen birta
km olgularn ve doa kuvvetlerinin de ortaya km asn
salayacakt. Biroklan iin bir hayal, bir fantezi gibi gr
nen bu giriim aslnda fizikte ok iyi bilinen bir gzlemi ha
reket noktas alm tr. Bu da evrende temel olgulardan sa
ylan kuvvetin, yani evrensel yer ekim i, elektrik ve man
yetik ekim kuvvetlerinin, m atem atiksel ifadelerinin zde
diyebileceim iz biimde olm asdr (* ).
Newton tarafndan formle edilen yerekim i kanunu:

G m m2
(1) F = -----------
d2

(Formlde, m ve m2 herhangi iki cism in ktlelerini, d


arasndaki m esafeyi, G ise gravitasyon deimezini gster
m ektedir.)
Coulomb'un formle ettii elektrik ekimi kanunu:

C q, q2
(2) F = -----------
d2

(Formlde q ve q2 negatif ve pozitif elektrik yklerini,


d iki yk arasndaki m esafeyi, C ise bir deimez deeri
tem sil etm ektedir.)
Ayn yapsal nitelikte olan aadaki forml de farkl

(*) J.A . Coleman, Relativity tor the Layman, s. 120-121


iki manyetik kutup arasndaki ekim kuvvetini ifade etmek
tedir:

K M, M2
(3) F = -----------
d2

(Formlde M ve M2 kuzey ve gney kutup kuvvetlerini,


d iki kutup arasndaki m esafeyi, K deimez bir deeri gs
term ektedir.)
Gerekten ayr zamanlarda deiik bilim adamlar ta
rafndan formle edilen bu ekim kuvvetlerinin matematik
sel ynden ayn biimde olmas bu kuvvetlerin temelde ay
n olduu, hi deilse ortak bir tem ele dayand ihtimaline
yol am , dolaysyle b irleik alanlar teorisi iin besle
nen midi kuvvetlendirm itir.

Soru 97 Teori bir icat mdr, yoksa bir keif mi?

B ilim sel bir teorinin ortaya km as eitli yorumlara


yol am tr. Bunlar arasnda iki tanesi zellikle gzden ge
irilm ee deer. Birinci yoruma gre teori endktif genel
leme ve soyutlama yoluyla gzlemlerden elde ed ilir; ikinci
yoruma gre ise, teori insan zeksnn serbeste yaratt
kavramlardan oluur; ortaya k olgulardan bamsz
dr. G enellikle birinci yorumun ampirik eilim li dnrle
rin, ikici yorumun rasyonlist eilim li dnrlerin gr
lerini tem sil ettiini syleyebiliriz.
B irbiriyle badar nitelikte olmayan bu yorumlarn her
ikisini birden doru saym a olanaksz olduundan, birinden
birini reddetmek veya ikisin i de baz yanlar ile kapsayan
bir nc gre gitmek gerei ile kar karyayz demek
tir. Fakat her eyden nce sz konusu iki yorumu biraz ya
kndan tanmaya ihtiya vardr.
Birinci yorumu Newton yle ifade etmektedir:
ben hipotez ileri srmyorum: nk ol
gulardan karlm ayan her ey hipotez saylm ak
gerekir. Hipotezlerin ise, ister m etafiziksel, is
ter fiziksel olsun, ister gizli, ister mekanik nite
liklere ilikin olsun, deneysel felsefede (New
ton, deneysel bilim demek istiyor) yeri yoktur.
Bu felsefede tekil nerm eler olgulardan elde
edilir, daha sonra endksiyon yoluyla genelleme
ye dntrlr. Hareket ve gravitasyon kanun
larnn kefi ite bu yoldan olmutur.

Geri Newton'un bu gr ile gerek davran ara


snda tam bir tutarlk yoktur (onun maddenin atomlardan,
n taneciklerden meydana geldii gibi hipotezler or
taya att bilinm ektedir); ne var ki, ona gre bilim , olgular
zerinde hipotezler kurarak deil, fakat olgulardan endktif
genellem elere giderek ilerler.
kinci yorumu tem sil eden Einstein iin bilim sel teori
lerin kayna olgular deil, insan kafasnn yaratc gcdr.
Bir teori ne endktif genelleme hatta ne de soyutlama yo
luyla olgulardan karlab ilir. nk olgulardan teorik kav
ramlara bizi gtren bir yol yoktur. Tam tersine olgu dnya
s ile kavram dnyas arasnda mantksal olarak balanma
s imknsz bir aklk vardr. rnein, say sistem i gibi
teorik kavramlarn olgulardan km as olanakszdr. Bunla
r insan zeksnn serbeste ve olgulardan bamsz olarak
yaratt sem boller olarak kabul etmek gerekir.
Bu ksa aklamadan da anlald zere Newton iin
teori bir keif, Einstein iin bir icattr. Bilim tarihinde her
iki gr de destekleyici rnekler vardr. Kepler, Byle,
Faraday, hatta bir lde G alileonun alm alar teorinin
ke if olduu grne kuvvet kazandrc niteliktedir. Bu
tr bilginlerin, fiziksel deikenler arasnda deneysel veri
lere dayanarak birtakm iliki bulma abasn srdrdkle
rini gryoruz. te yandan M axw ell, Einstein, hatta New
ton gibi kavram sal dzeyde devrim yapm bilginlerin a l
malar teorinin salt icat olduu grn destekler nitelik
tedir. Gerekten, bilim tarihi bir adan bir dizi kefin bir
birikim i gibi grnrken, dier bir adan sayl ve kkl
teorik dnmlerin bir alan gibi grnmektedir. Aslnda
teori ne salt bir keif ne de katksz bir icattr. Salt bir keif
saylm as, teorinin gzlem lerle saptanm birtakm olgusal
ilikile ri dile getiren bir betimleme arac saylm as demek
tir. rnein, gazlarn kinetik teorisi bu gre gre, birta
km olgular betimleyen bir genellemeden baka bir ey de
ildir. Teoride sz geen grnmez fakat hzl hareket ha
lindeki m oleklleri, kavram sal dzeyde bir varsaym olarak
deil, gazlar gerekten meydana getiren nesnel eyler ola
rak dnmek gerekir. Daha ak bir deyile, sz konusu
teoriyi doru kabul etmek, gazlarn gerekten grnmeyen
birtakm molekllerden meydana geldiini de kabul etmek
demektir.
Bu grn ilk bakta sanld kadar salam olmad
kolayca gsterilebilir. Teori olgusal bir betimlemeden
baka bir ey olm asayd, ayn olgu kmesi iin birbiriyle
badamaz fakat geerlik ynnden denk iki veya daha faz
la teori iin olanak olmazd. rnein, k ile ilgili krlm a,
yansm a, yaylma gibi olgular hem dalga hem de parack
kavramyla aklam ak mmkn olmamalyd. stelik, teori
olgusal bir betimleme ise bir kere dorulandktan sonra bir
daha yanllanm a ihtim ali kalmamak gerekir. Oysa bilim
tarihi bu ihtimalin hi bir zaman kaybolmayacan gster
mektedir.
te yandan teoriyi bir icat saymann da kendine gre
zorluklar vardr. Olgulardan bamsz, s rf zihinsel yoldan
ulalan bir teorinin olgulara uyma zellii nereden gelmek
tedir? Nasl oluyor da ayn alanda ortaya atlan iki alterna
tif teoriden biri dierinden aklam a ve n-deme bakmn
dan daha gl oluyor? Bunlar birer tesadf saym ayacak
sak, teorinin olgulardan bamsz, serb est icat olduu g
r nasl savunulabilir? Ayn olgu kmesine ilikin birok
teori ortaya atma olanak d olmadna gre, bunlar ara
snda en uygununa isabet son derece zayf bir ihtim aldir.
Byle ise, nasl oluyor da bilim adamlar deneme ve yanl
ma yoluna gitm eksizin veya sonucu ansa brakmakszn
baarl teorilere ulaabiliyorlar?
Grlyor ki, bilim sel bir teoriyi ne ilikin olduu ol
gularn bir resm i, ne de olgulardan bamsz serbest bir icat
sayab iliriz. Teoride her iki zellik de vardr. Teori kavramsal
bir sistem olarak elbette insan zeksnn bir rndr; onu
doada bulma olana yoktur. Ancak bu rn insan zeks
ile doa verilerinin karlkl etkileim inden doar. Olgula
rn gerekleri ve koullar dnda oluturulan, onlarn sezgi
sine dayanmayan teoriler sorumsuz birer fantezi olmaktan
ileri geem ezler. O halde, teori bir yan ile bir ke if, di
er yan ile bir icattr. Bu iki yanl zellik bize teoriyi do
ann dpedz bir ta sviri saym a kadar, doadan bamsz,
katksz zihinsel bir rn saymann da yetersizliini gste
rir.
X IV . BLM

BLMDEN BEKLENEN

Soru 98 Bilime kar byyen tepkinin nitelii ne


dir?

Bilim in deeri zerinde eskiden beri srp gelen fik ir


ayrlklar gnmzde daha da derinlem i grnmektedir.
Bir uta, bilim i, bilgiye giden tek yol, yaamn en gvenilir
rehberi sayanlar, br uta, tam tersine, - bilimden korkan,
kukulanan, onu deersiz veya zararl sayanlar yer almakta
dr. Bu sonunculara gre bilim daima yzeyde kalan, kiinin
ve toplumun sorunlarna inemeyen, ok kere yanl ve ba
zen tehlikeli bilgiler reten, yaam aya birok kolaylklar
getirirken, insanln felketini de hazrlayan bir aratrm a
tekniinden baka bir ey deildir.
Doa bilim lerinin entelektel ve moral deeri zerinde
ki kuku ve kayglar yeni deildir. Sokrat'tan beri giderek
byyen bir tepki karsnda olduumuz inkr edilemez.
Tepkinin din, m etafizik, tutuculuk, geleneksel ahlk anlay
, yer yer sanat ve edebiyat alm alar gibi eitli kaynak
lara dayand grlmektedir. Galileo, Darwin, Freud gibi
bilim adamlarna din ve ahlk adna gsterilen tepkiler o
umuzun hafzasnda canl rnekler olarak yer eden olay
lardan birkadr.
Tarih boyunca bilime yneltilen sulam alar u drt
nokta etrafnda toplayabiliriz:
(1) Bilim in teknolojideki uygulamalarnn yol at
endstriyel dzende, insanln yzyllarn derinliinden
szlp gelen entelektel, moral ve sanat deerleri hzla
kaybolmakta, yerlerine kksz, ok kere anlam sz ve geici
birtakm davran, dnme ve duyu biim leri gemekte
dir.
(2) Bilim , insanlarn daha rahat v e gvenli yaam as
iin birok kolaylklar salamak yannda toptan yok olma gi
bi bir sonucun tehlikesini de getirm itir.
(3 ).Bilim m ateryalisttir, hi deilse m ateryalist bir dn
ya grne yol aacak niteliktedir. Bilimde evreni ve ev
rendeki dzeni Tanrsal bir kuvvetle deil, nedeni gene do
ada olan mekanik kuvvet ve hareketlerle izah etme yoluna
gidilir. Bu ise, ruhun evren iindeki yerini, dolaysyle Tan
ry yanstan insan varlnn nemini inkr demektir.
(4) Bilim sel betimleme ve aklam aya konu olgular ok
kere ya yaantm z dnda kalan ya da yaantm zn sade
ce herkese ak, nesnel ve genel yanlarn kapsayan olgu
lardr. Bu nedenle yaantm zn asl scak ve canl muhteva
sn tekil eden znel, bireysel, ilgi ve deer yarglarm za
bal olgular ise bilim d kalm akta, dolaysyle insan ken
dini tanma olanam kaybetmekte, kendi gereine yaban
clam aktadr. Kitabmzn bundan nceki blmlerini dik
katle okumu okuyuculara bu sulam alarn hakszlm sy
lemee gerek yoktur. Bilim ne insanln tm sorunlarn
zme iddiasn gtm, ne de sanatn, edebiyatn, fe lse fe
nin ve dinin yerini almak istem itir. Bilim insanlar iin
nemli baz sorulara cevap aram am sa, bu sorular reddet
tiinden veya yok saydndan deil, bu sorularn inceleme
metoduna elve rili olmamasndandr. Bu arada telkin ve ei
timle srdrlen baz inan ve alkanlklarn bo ve tem el
siz olduu ortaya konmusa, bunun insanln zararna deil
yararna olduunu kabul etmek gerekir. Bilim yzyllarn s
navndan gemi deerleri inkr etm em i, sadece deer sa
nlan baz hurafeleri reddetm itir. Bilim in yol at byk
teknik olanaklar, insanln refah ve mutluluu iin olduu
kadar birbirini ve doann gzelliklerini yoketme yolunda
da kullanlabilir. Ama insanlar, kendiliklerinden ne iyi ne de
kt olan teknik olanaklar kt am alar iin kullanrlarsa
bundan bilimi deil insanlar sorumlu tutmak gerekmez mi?
R u sse lln dedii gibi,

bilgelik (hikm et)'le birlem eyen kudret


tehlikelidir, ve amz iin gerekli olan ey de
bilgiden ok bilgeliktir. Bilgelikle birletiinde
bilimin salad kudret tm insanla byk l
de refah ve mutluluk getirebilir; tek bana
yalnz ykntya yol aabilir (*).

Bilim e yneltilen ele tiri ve ithamlarn ounluk yanl


anlama ve yorumlara dayand sylenebilir. Fakat zellikle
son zamanlarda ykselen baz seslerde ykc ve dmanca
bir eilimin baskn hale geldii gzden kamamaktadr. Bi
limi gzden drme, hatta bsbtn ykma amacna yne
lik bu yeni tepki yar fe lse f yar edeb bir karakter tam ak
tadr. Tepkiyi gsterenler de, herkes gibi, bilimin insan ha
yatna getirdii refah olanaklarn kabul etm ektedirler. An
cak bu kolaylklar salayan teknolojik srelerin gerisin
deki dnme biimini km sem ekte, onda entelektel
bir deer grmemektedirler. O kadar ki, onlarn gznde
bilim adam dediimiz teknisyenler veya uzmanlar, eski
alarda kaba ileri gren klelerden pek farkl deildir. Bi
lim sel dnmenin kendisi bile mekanik niteliktedir. Bacon,
bir yerde, Hayvanlar yaratllar gerei pek ok ke ifler
ortaya koym ulardr; oysa insanlar tartm a ve akl yrtme
yolundan ya hi, ya da pek az keifte bulunmulardr, diye

(*) B. Russell, Nature and O rigin of Scientific Method, The


Western Tradition, Vox M undi, London 1940, s. 23-28
yazm . Bu cm leyi tepkilerine basamak yapanlar, daha da
ileri giderek bilim adamlarn barbar diye nitelem iler
dir. Jos Ortega. y G a sse tin Ynlarn syan adl kitabn
dan alnan aadaki paralar sulamann nereye kadar git
tiini gstermesi bakmndan zerinde durulmaya deer:
* Herhangi bir bilim adam yn-adamnn tam
bir proto-tipidir. Onun bu zellii ne tesadfle,
ne de bireysel yetersizlik gibi bir nedenle akla
nabilir; onu bir yn-adam, bir ilkel yaratk veya
modern bir barbar yapan ey dpedz bilimin
kendisidir. Deneysel bilim ilerlem esini artc
derecede alelde, hatta aleladenin de altnda
olan kim selerin alm asna borludur. Demek
oluyor ki, modern bilim hi bir zellii olmayan
sradan insanlarn a ltk la r, baarl sonular
elde edebildikleri bir alandr. Bunun nedenini,
yeni bilimin ve tem sil ettii uygarln hem b
yk avantaj, hem de ok cidd tehlikesi olan
makinelemede aramak gerekir. Fizik veya bi
yolojideki alm alarn olduka nemli bir b
lmn herkesin, ya da hemen hemen herkesin,
becerebilecei mekanik trden ile r kapsamak
tadr... Bu iler tpk bir makine i le tilir gibi ya
p lr, hatta gz kam atrc birok sonulara, bu
sonularn anlam ve tem elleri zerinde hi bir
belirgin kavrama sahip olm akszn da ulalabilir.
Belli bir alann uzmanna entelektel diyem eyiz;
nk o kendi dar alanna girmeyen hi bir eyi
bilmez. Fakat ona cahil de demek gtr; n
k o bir bilim adamdr, evrenin son derece k
k bir parasn iyi b ilir. Ona belki bilen ca
hil demek en ya k a n d r... Bilim adam dedi
imiz kim selerin politika, sanat, din gibi konu
larda ve yaam n tm genel sorunlar karsnda
ne kadar zavall kaldklarn isteyen herkes gz
leyebilir.

Ortega y G a sse tin grn paylaan baka yazarlar


da vardr. Bunlardan W. M acneile Dixon kendi deyii ile bi
limin insan-d niteliine deinmekte, ve Bilim insana ili
kin her eyin gzden uzak tutulduu bir dnya anlaydr,
demektedir. Ona gre, Bilim in temelinde, insandan uzak-
lald lde geree yaklalaca ; bizim iin gerekten
nemli olandan, en derin ilgi ve sem patilerim izden bilimin
ta kalpli evrenine dndmz kadar doruya ulaabile
ceimiz varsaym yatmaktadr. Kenneth E. Boulding adl
baka bir yazar bilime kar dnya lsnde yaygn grd
tepkiyi bir cmlede yle zetlem ektedir:

Bilim i, cevaplandrlm as g nemli sorular


yerine, cevaplandrlm as kolay nemsiz sorular
koyan bir ura olarak tanm layabiliriz (*).

Yzylm zn balarnda, zellikle matematik ve fizikte


bagsteren krizin yol at akn lk ortamnda, bilimin
ifls gnlk konuma konusu olmutu. Bergsonun geni
evrelerde moda haline gelen irrasyonel fe lse fe si, Speng-
ler ve Pareto gibi yazarlarn kltrel fatalizm i bu dnem
de boy veren rnlerdir. Bergson bilim sel metodun yalnz
fiziko-kimya alanna giren olgular incelemede etkin ve ge
erli olabileceinden bahsetm ekte, grntlerin gerisinde
ki asl gerein, entelektel sempati dedii bir tr sez
gi ile ancak kavranabileceini ileri srm ekteydi. Spengler
ise tm bat uygarl ile birlikte bilimin de son aam asna
eriti ini, mukadder kntden kurtulamayacan iddia
ediyordu. Ona gre ne bilim ne de matematik evrensel ni
telikte deildir; bat uygarl da her uygarlk gibi kendisini
niteleyen deerler manzumesi, bu arada bilim ve matema
tik, ile birlikte kmee mahkmdur.
Bu tr temelde fatalist ve karam sar olan grler, bi
limden beklediini bulamamann hayal krkl iine den
kuaklar iin hi deilse bir sre ekici olmutur. Gerek
ten umulan sonu elde edilem em iti: bilim insana kendi ya
am nn, evrendeki varlk m acerasnn srlarn renme ola
nan salam am t, salayaca da yoktu. Hayal krkl
gvensizlie dnm, insanlar dinsel metafizik veya ide
olojik trden bilim d retilere dnmlerdi. Bilimden bu
uzaklama Ortega y G a sse tde olduu gibi yer yer bilime
kar aktif bir dmanlk veya saldr biimi de alm tr.

Soru 99 Bilimin yanl anlalmasnda bilim adam


nn sorumluluu yok mudur?

Bilim e yneltilen saldr ve sulam alar karsnda bi


lim adamlar ounluk ya kaytsz kalmakta, umursamaz bir
tavr taknmakta, ya da sulayanlar ve bu arada kamuyu,
bilimin entelektel gzelliini, moral ve insancl stnl
n anlamak iin gerekli eitimden, belki de gerekli yetenek
ten yoksun sayarak kendilerini savunm aktadrlar. phesiz
bunda bir gerek pay yok deildir. Ne var ki, bu tr sa
vunma bile bilime kar tepkinin ortaya kmasnda ve b
ymesinde bilim adamlarnn hi deilse bir lde sorum
lu tutulabileceini gsterm ektedir. Bir kere bilim adamla
rnn, bilimi halka indirme, halk iin anlaml klma yolun
da zel bir gayret gsterdikleri sylenem ez. lerinden bir
ounun, stelik, kullandklar alet ve teknikler karsn
da insanlarn hayret ve akn lk gsterm elerini kendileri
iin bir stnlk, bir vnme ve gurur frsat sayma eili
minde olduunu gryoruz. Bilim i, bir eit insan st bir
zek, bir deha ii gibi gsterip, kk bir sekin>ler gru
bunun tekelinde tutma eilim i bilim sel dnmenin evren
sel ve insancl niteliine aykr olduktan baka, bilime kar
gelien tepkinin de nemli bir nedeni olm utur. Bilim
adamlar elde ettikleri sonular ve bu sonulara ulamada
kullandklar metodu yalnz kendilerinin anlayaca dil ve
biimde ortaya koymakla yetinm em eliler, bunlar, ayn za
manda genel ilgiye hitap edecek biimde, bilim sel dn
menin yaratc ve entelektel niteliklerini zellikle belir
terek sunma yoluna da gitm elidirler.
Bilim in yanl anlalm asnda bilim adamlarnn bir ba
ka tutumunun daha rol oynad sylenebilir. Birok bilim
adamlar srdrdkleri temel ve teorik aratrm alarn kamu
gznde hakl gstermek iin er ge elde edilecek pratik
faydalara iaret etmei gerekli saym akta, fakat ortaya
kacak bilgi ve anlayn bizatihi deeri zerinde durma
maktadrlar. Oysa felsefe gibi bilimin de kkeninde evreni
anlama ve bilme merak, insanolunun olup bitenleri ak
lama ihtiyac yatmaktadr. Sokrat tm hayatn, bilmek ve
doruya ulamak abas iinde geirm itir. A risto nl
M etafizik adl eserine u cmle ile b alar: Btn insan
lar yaratllar gerei renmek isterler. klidden geo
metri dersi almaya balayan biri, ilk teoremin ispatn gr
dkten sonra, Fakat bu eyleri renmek bana ne kazan
drr, diye sorunca, klid klesini ararak, Buna ku
ru ver, nk rendiklerinin kendisine kazan salama
sn istiyor,., der. Bilim in teknolojik uygulamasndan ok n
celeri Batlamyus bilgi akn yle dile getirm iti: lm
l olduumu, bir gnlk bir yaratk olduumu biliyorum ; ne
var ki, yldzlarn karm akark dnen helezonlarn incele
mee koyulunca ayaklarm yerden k e silir, Zeusn katnda,
tanrlarn yiyecei ambrosiadan bol, bol nasibimi alrm .
Kepler gezegenlerin hareketleri ile ilgili ilk kefini yaptk
tan sonra ayn tutkuyla yle diyordu: Onsekiz ay nce
tan yeri aarmt benim iin ; ay nce gn dodu; birka
gn nce de gz kam atrc parlakl ve tm ycelii ile
gne.
Eski Yunanllardan beri srp gelen bu katksz bilgi
tutkusu, Keplerden gnmze kadar, daha birok sekin
bilim adamlarnda kendini gsterm itir. Ne var ki, Francis
Bacondan bu yana bilimin evreni anlama amac yan sra
insanolunun doa kuvvetleri zerindeki egemenliini kur
ma amacnn da giderek artan llerde nem kazandn
gryoruz. zellikle endstri devrim i ile birlikte bilimden
beklenen pratik sonular n plana gem i, bilim adamlar
nn m eslek anlaylarnda gzle grlr bir deiiklik ol
m utur. phesiz her dnemde tm insanlar gibi bilim
adamlarnn da gr ve davranlar toplumsal koullarn
etkisinde biim lenm ektedir. Bu nedenle eski ve orta a
lardaki bilim sel alm alarn pratik kayglardan tamamen
uzak olduunu sylem ek gtr. u kadar ki endstri dev-
rim ine gelinceye kadar teorik bilgilerdeki geni ilerlem e
lere karlk, elde edilen pratik faydalarn clzl gznn-
de tutulursa, bu dnemlerde bilgiden kendi dnda yarar
beklemenin bilim adamlar iin pek de nemli olmad so
nucunu karabiliriz. Endstri devrim ine yol aan koullar
arasnda bilim adamlarnn grlerindeki deiikliin
nemli bir yer tuttuu muhakkaktr. Fakat bu deiiklik ken
dini en keskin bir biimde 19uncu yzylda gsterm itir.
Bunun ok canl bir rneini o dnemin tannm fizik bil
gini Lord Kelvin (W illiam Thompson)'de gryoruz.
Kelvin bilim kariyerinin ilk dneminde son derece ba
arl bir teorik aratrm ac idi. Daha otuz yana gelme
den, termodinamiin tem elini kuran, n elektro-manye-
tik teorisi iin M axw elle gerekli matematiksel ipularn
salayan ve Hertzin radyo dalgalarn bulmasna yol aan
bilim sel yaynlarda bulunmutu. Fakat bu ok nemli teo
rik alm alarn srdreceine, Kelvin ilgisini teknik ge
lim elere yneltti ve byk bilginler arasnda endstriyel
aratrm a amac ile ilk laboratuvar kurdu. Kelvinde mey
dana gelen bu deiikliin 19uncu yzyln belki de en be
lirgin zelliini simgelediini syleyebiliriz (* ).
Faraday ve Pasteur gibi byk bilim adamlarnn tu
tumlarnda da ilgin ynler gze arpm aktadr. Hi bir mad
d kazan amac gtmeksizin tm yaam n bilime veren
Faraday'n bilimin teorik sonularn deil, tam tersine, pra
tik sonularn nemsemi olmas garip de grnse bir va
kadr. Elekro-manyetik endksiyonu ile ilgili kefinin ne
mini Faraday, endstride uygulamasna geilince devlet iin
yeni bir vergi kayna salayabileceine balam t. Fara-
dayn kendi katksz bilim tutkusunun nemini grmezlikten
gelip bilimin pratik sonularn belirtme yoluna gitmesi ya
ad dnemin karakterini gsterm esi bakmndan ilgin
tir.
Pasteure gelince, onun da K e lvin e benzer bir geli
im i olmutur. Pasteur pratik sonulara ynelik alm ala
ra dnmeden nce teorik alm alar ile tannm bir bilgin
di. Onun 1847-1857 yllarnda zerinde alt konularn
(m olekler strktrn optik aktivite ile ili k is i, hayatn k
keni zerinde stereoism erizm in e tkisi, gibi) pratik hi bir
nemi sz konusu deildi. Fakat zamanla Pasteur de a
nn etkisinden kurtulamad; teorik alm alar, yerini, fer-
mentasyon, mikrobik hastalklarn oluumu gibi dorudan
pratik nitelikte alm alara brakt. O kadar ki, Pasteur'n
bilimin evreni anlama amacm bir yana iterek aka sala
yaca ekonomik fayda zerinde srarla durduunu gryo
ruz. nsanolunun doa zerindeki egemenliini artrm ay,
toplumun yaam koullarn dzeltmei bulularnn biricik
nemi olarak gsteriyor, ve yle diyordu: Hayatn bili
me adam bir kiiye, hi bir ey giderek artan bulularn
dan daha fazla mutluluk verem ez; ancak bu bulular pratik
uygulamalara konduunda onun mutluluk kadehi bsbtn
dolmu olur. (* ). Bununla beraber Pasteur kristaller ve ha
yatn kkeni zerindeki teorik alm alarn s rd rm e d i
inden duyduu znty gizliyem em i, hatt zaman zaman
birtakm tesadflerin etkisi altnda pratik sonulu alm a
lara giritiini aklamaktan geri kalm am tr.
Gnmzde de birok sekin bilim adamlar, ya Paste
ur ve Faraday gibi, alm alarn pratik sonularn belirte
rek hakl gstermee abasna dm ekte, ya da bu a l
malarn kendilerine salayaca sosyal prestij ve hret
arkasna dm ektedirler. Max Planckn dedii gibi, Bi
lim adamn mutlu yapan ey gerei bulmu olmak deil,
fakat belki gerei aramann kendisine salad baardr.
Hi phe yok ki, endstri devriminden gnmze ka
dar bilim adamnn gr ve tutumunda gzlenen bu olu
um, bilime kar giderek byyen tepkinin etkinliini artr
ma ynnde nemli rol oynam tr.

Soru 100 Bilim, hmanizm ile badar nitelikte de


il midir?

Bilim adamn pratik sonulara ynelik, faydac, doa


nn ve sanatn gzelliklerine kapal ve dar kafal olmakla
sulam a, grnrde baz hakl nedenlere dayal olsa bile, te
melde hakszdr: birtakm duygusal ve yzeyde kalan iddia
lardan ileri gememektedir.
A r ve dar ihtisaslam ann bilim adamn bir teknis
yene dntrd, bilime de belki tehlikeli bir nitelik ka
zandrd sylenebilir. Gerekten kendi sn rl aratrm a
konusu ile uygarln temel sorunlar arasnda iliki arama-
mayan, bulularnn geni sosyal ve kltrel sonularna
kaytsz kalan bir bilim adamna, bulular insan yaam iin
ne denli yararl olursa olsun, hmanist adan yar bar
bar gzyle baklabilir. Ne var ki, endstri toplumunun bir
gerei ve zellii olan dar ihtisaslam ay bilimin kanl
maz bir sonucu im i gibi grmek yan ltr. phesiz bilim
sel ilerlem e ihtisaslam aya yakndan baldr. Fakat ihti
saslam ann kendiliinden bir deer olmad, geni kl
tr ilikile ri iinde ancak bir anlam tayabilecei de gz
den kam am aldr. Bu noktaya iaret eden amzn nl
fizik bilginlerinden Erwin Schrdinger bilim adamlarna
yle seslenm ektedir: zerinde alt nz konunun, in
san yaamnn trajik - komedi olan byk performans'i ile
ilikisin i hi bir zaman gzden karm aynz; yaam la, pra
tik yaamdan ok; yaam n ok daha nemli olan ideal ko
ullar ile ilikinizi srdrnz, ve yaam n sizinle tem as
n koruyunuz. Eer uzun srede herkese ne yapmakta oldu
unuzu anlatamazsanz, yaptnzn hi bir deeri olma
yacaktr (* ).
Ne yazk ki, bilim in, kltrn dier kollar ile iliki kur
mas yle dursun, kendi iinde bile ilikile ri gleen bir
takm blnmelere uradn grmekteyiz. Bu gidi, C.P.
Snowin dedii gibi iki kltr deil, belki ok kltr
sorununa yol amaktadr. Bilim kendi iindeki blnmeleri
bir gn daha geni bir erevede btnlemee dntr-
se bile (ki bu oluum iin ortada henz bir belirti yoktur),
hmanist gelenekle kopmu balarn nasl kurabilecektir?
Birbirinden uzak, birbirinin diline, dnme ve duyma biim
lerine yabanc iki entelektel grup: bir yanda kayna Ho
mer, Eflatun, V irgil, Dante, Shakespeare'e dayanan gele
neksel kltrn te m silcisi, dier yanda bu gelenek dnda
nesnel ve soyut bir nitelik tayan bilim sel dnme tem sil
cile ri. ki kamp arasndaki a yrlk, pek ok kim senin sand

(*) E. Schrdinger, Science and Humanism, s. 8-9.


kadar derin ve kkl mdr, acaba? Yoksa gze arpan
ayrlk sadece yzeyde olup, temelde iki dnme trn
birletiren birtakm ortak nitelikleri ayrt etmek mmkn
mdr?
ki dnme trnn barmaz ve badamaz olduu
grn savunanlar, bilimin sanat kstlad hatta bs
btn yok etme yolunda olduu inancndadrlar. Bunlara
gre sanat ve edebiyatn altn alar bilim ncesi dnem
lerdedir; bilimin ilerlem esi, sanat ve edebiyatn gerileme
si demek olmutur. Bu iddiann rklne deinen Bro-
novvski yle demektedir:

Bu tez tarihsel gereklere o kadar aykr d


mektedir ki, tartm as bile bana g gelmekte
dir. Kstah mekaniin soluu ile kirlenm em i
sanatn altn a denen bu ey nedir? Nerde
vard byle bir a? Douda m? Eski M sr, Hint
ve Arap m edeniyetleri bunu yalanlam aktadr. Ba
tda iyi bilinen tek doulu a ir, mer Hayyam,
iranl bir astronomi bilginiydi. Peki Batda m?
Batnn kltr eski Yunanda balar; eski Yu-
nan'n en parlak dneminde ise sanat ve bilim
hi bir ada grlmedii lde ka rlkl etkile
im iindeydi. Pitagoras, A il Yunan dramn ya
ratmadan nce yaam t. Sokrat, bu dram en y
ce noktada iken fe lse fe sin i yapyordu. Sokrat
iin ne diyeceiz: bilgin mi, sanatkr m? deal
devletinde airlere yer verm iyen Eflatun'a gelin
ce, o diyaloglarn A ristofen Yunan dramn g
merken yazyordu. Bu kiilerin sanatla olduu
kadar bilimde de verdikleri rnek Rnesansta
modern dnyaya k tutm utur. Ve Rnesans
adamnn, balang'ta olduu gibi bugn de, r
nek tipi ve sembol Leonardo da Vinci hem res
sam ve heykeltrat, hem de matematiki ve m
hendisti. Onun kadar hi kim se insan zeksnn
birliini ve evrensel niteliini gsterm em itir
(*).

Grlyor ki, edebiyatn altn anda bilim ve sanat el


ele, srekli etkileim iinde yrm tr. Galileo ve Shakes-
peare ayn an kiileriyd i: biri modern bilimin tem ellerini
kurarken, tekisi katksz hayal gcnn en yce rneklerini
yaratyordu. Gem ite byleydi, bugn de byle olmak ge
rekir. Bugn byle deilse, bata gelen nedeni ortak bir di
lin yokluudur. oumuzun modern sanat ve edebiyatn
rnlerini anlamadaki glmzn kayna ne ise, bilim
sel teorileri anlamadaki glmzn kayna da odur. De
nebilir ki, her iki glk de kltrmz tmyle kapsamaya
elve rili evrensel bir dilin eksikliinden domaktadr (* * ).
Sanat gibi bilim de sem bolik hayallerle dnmee da
yanr. Zaten insan insan yapan, insan hayvandan ayran te
mel nitelik ite insan kafasnn bu hayal kurma gc ve ha
yallerini sem bollerle belirleyebilm e, dile getirme yetenei
dir. Sanat ile bilimin ortak kkeni, alg ve yaantlarm za
karlk tekil eden hayalleri yeni biim lerde dzenlere ve
b irleim lere sokma, sonra uygun bir anlatm aracyla ifade
etme gcndedir. u farkla ki, bilimde hayallerin karlk
tekil ettii alglar nesnel nitelikte olup bunlar ifade iin
seilen dil genel ve soyut kavram lar belirlemee elve rili
sembollerden kuruludur. Sanatta ise hayallerin karlk te
kil ettii alglar znel nitelikte olup bunlar ifade iin seilen
anlatm arac daha somut ve canl kavram lar belirlemee
e lve rili sembollerden meydana gelir. Bilim gvenilir bilgiye
yneliktir: bu yzden sem bolik hayallerin olgusal testten
gemesi gerekir. Sanatta gzlem veya deney sonularna

(*) J. Bronowski, The Common Sense of Science, s. 7-8.


(**) Bkz. A yn kitap, s. 11.
ba vurma gerei yoktur; sanat hayalleri ilem ekle balar,
onlar insan yaantsna kazandrmakla yetinir. Bilimde ol
gulara aykr den hayaller reddedilir; gerek sanatta in
san yaantsna yeni bir anlam getirmeyen, onu bir ynden
veya birok ynlerden zenginletirm eyen hayallere yer ve ril
mez.
Coleridge, aktif hayal gcn, tm insan alglam as
nn yaayan gc ve balca arac diye nitelem iti. W illiam
Blake, imdi, ispatlanan her ey, bir zaman sadece hayal
edilm iti, diyerek hayalin bilimdeki nemini belirtmek is
tem iti. Hi phesiz, en yce sanat yaptlarnn da, en g
l bilim sel teorilerin de ilk provalar hayal dzeyinde yer
alm tr. Yaratc zeknn sanatta ve bilimde ile y ii bir
dir; sadece iledii m alzem eler, dolaysyle ulat sonu
lar deiiktir.
O halde, entelektel dnyay birbirini anlamayan, bir
birini kmseyen iki kampa ayran ey nerden gelmekte
dir? Bu sorunun cevabn, bilim ve sanatn temelde birliini
savunan J . Bronowskiye brakyoruz;

nsanlar kendi z ilerini yanl anlaynca,


bakalarnn yaptklarn doru anlayam azlar; i
te bu nedenledir ki, birok bilim adamlar sanata
kar ilgisiz kalm lardr. Hm anistlerle birlikte
onlar da, bilimi mekanik ve ntr bir ey saym ak
la yetinm ektedirler. Bundan tr de bilim i, pra
tik sonulu bir uygulama olarak grmekte ken
dilerini hakl sayabilm ektedirler. Byle sakat bir
lte vurunca, onlar iin iir, mzik, resim en
azndan gerek d fakat ok kere anlam sz kal
m tr (* ).

(*) J. Bronowski, Science an d H um an Vaines, s. 14.


Aklama (explanation): B ir olguyu ilk koullarna ve bu koul
lar olguya ilikin k lan genellem elere ba v u ra ra k beklenir
hale getirme.
Aklanan (explanandum ): A klam ada, aklanan olguyu dile
getiren nerme.
Aklayan (explanans): A klam ada, aklayan ilk koullar ve
bunlar aklanan olguya balayan genellem eleri dile getiren
nerm e takm .
Agnostisizm (agnosticism ): T anrnn varl veya yokluu ile il
gili bilginin im knszln ileri sren gr.
Aksiyoloji (axiolagy): D eerlerin tip, lt ve m etafiziksel niteli
i ile ilgilenen b ir felsefe kolu; etik ve estetik.
Aksiyom (axiom ): M antk veya m atem atikte ispatlanm akszm
doru kabul edilen nerme.
Aksiyometik metod (axiom atic m ethod): D edktif b ir sistem k u r
m a metodu.
Aksiyomatik system (axiom atic system ): B ir bilgi alanndaki tm
nerm elerin aksiyom ve teorem o larak m antksal iliki iinde
dzenlenii.
Ampirik genelleme (em pirical generalization): Bkz. Olgusal ge
nelleme.
Ampirik nerme (em prical statem en t): D oruluu a priori deil
a posteriori bilinen nerm e tr.
Ampirisizm (em piricism ): Tm bilgilerim izin kaynan yaant
larm zda bulan felsefi gr.
Analitik felsefe (analytic philosophy): Terim , k avram veya ner
m elerin m antksal veya dilsel tahliline nem v eren b ir felse
fe tr.
Analitik nerme (analytic sta te m e n t): D oruluu a priori bili
nen nerm e tr.

(*) ngilizce karl parantez iinde verilm itir.


Analoji (analogy): B enzerlie dayanan b ir karm tr.
Animizim (anim ism ): Doay ru h la rn egem enliine bal gren
ilkel bir dn.
A posteriori (a posteriori): D oruluu ancak gzlemsel yoldan bi
linebilen.
A priori (a p rio ri): D oruluu gzleme gitm eksizin bilinebilen.
Argman (argum ent): B ir sonu ve sonucun dayand nclleri
kapsayan b irtakm nerme. Bkz. karm.
Asimetrik iliki (asym m etrical relatio n ): x ve y gibi herhangi iki
nesne arasnda olduu halde y v e x arasnda olm ayan iliki
tr: xRy / yRx.
Atomizm (atom ism ): Eski Y unan felsefesinde, m addenin kk,
blnemez ve bolukta dnen paracklardan m eydana geldi
i dncesi.
Baml deiken (dependent variab le): B ir deneysel durum da bir
veya daha fazla serbest deikene bal olarak ortay a kan
deiken.
Bamsz deiken (independent v ariab le): B ir deneyde etkisi
yoklanm ak istenen faktr. D aha form el bir tanm la: x ve y
deikenlerine ait d eerler arasndaki eletirm ede, x in her
deeri karl y nin deerini tayin ediyorsa, bu ilikide, x e
bamsz, y' ye baml deiken ad verilir.
Belgeleme (confirm ation): B ir nerm eyi olgularla dorulam a s
reci.
Belirsizlik ilkesi (uncertainty principle) : H eisenbergin bu ilkesi
ne gre, atom -alt b ir paracn, rnein b ir elektronun, hem
yerini hem hzn ayn zam anda kesinlikle tayin etm ek ola
nakszdr.
Belirtik (explicit): A ka ifade edilm i olan.
Betimleme (description): Gzlenen olgular olduu gibi kaydet
me; (tasv ir).
Bilgi (know ledge): Y eterince dorulanm olgusal b ir nerm enin
dile getirdii.
Bilgi teorisi (theory of know ledge): B ilgilerim izin kkeni, nite
lii ve geerlii ile ilgili sorunlar inceleyen bir felsefe kolu.
Bilim (science) : Gzlemsel olgular betim lem e ve aklam a yo
lunda genellem elere ulam ak ve bunlar gene olgularla do
rulam ak sreci.
Bilimsel metod (scientific m ethod): Evreni anlam a ve doa ku v
vetlerini kontol etm ek yolunda k ullanlan zihinsel ve eylem-
sel ilem lerin tm .
Bire-bir karladm (one-to-one correspondence): ki km enin bi-
re-b ir karslami iinde olmas, b ir km edeki her e iin
dierinde b ir ve yalnz bir enin bulunm as, dem ektir.
Bulu balam (context of discovery): B ir teori veya hipotezin
ortaya konm a balam.
Byklk (m agnitude): K an titatif o larak llebilir bir zellik.
rnek: arlk, uzunluk, v.b.
eliik (contradictory): Ayn zam anda doru veya yanl olam a
yan iki. nerm enin birbirine kar m antksal ilikisi.
eliki (contradiction): B irbirini inkr eden iki nerm e arasn
daki m antksal iliki tr.
elimezlik kanunu (law of non-contradiction): P bir nerm e ise,
' P v e P deil doru olamaz, m an tk kural.
karm (inference): V erilen bir*eyden verilm eyen baka bir e
ye bizi gtren dnm e tr. rnein; bir veya daha fazla
nclden b ir sonu karm a.
karm kurallar (rules of inference): D edktif m antk'ta, doru
ncllerden yalnz doru sonu karm aya aralk eden k u
rallar.
ok-anlamllk (am biguity): B ir kelim enin birden fazla anlam ta
mas.
Dedktif karm (deductive inference): nclleri, sonucu m an
tksal olarak ierden karm tr.
Dedktif sistem (deductive system ): Bkz. Aksiyomatik sistem
Dedksiyon (deduction): D oru ncllerden kalktnda, zorunlu
olarak doru sonu veren karm tr.
D eerlendirm e (evaluation) : B ir nesne veya dnce r n n
ilikin deer ltleri ile m ukayese sresi.
Deimez (constant, in v arian t): Baka eylere gre kantitesi de
im eyen ey. rnek; n hz, d airenin evresinin apna
olan oran, gibi.
Deney (experim ent): K oullar sun olarak dzenlenen bir gz
lem tr.
Determinizm (determ inism ): E vrendeki h er olgunun baka bir
veya daha fazla olguya bal olduu doktrini.
Dil (language): Bilgi, duygu veya dnce bildiriim ine yarayan
szl veya yazl b ir sem boller sistemi.
Dogma (dogm a): phe veya tah k ik a k apal b ir inan veya
reti.
Dorulanabilirlik (v e rifia b ilty ): Bilim de nerm elerin olgularla
dorulanabilm e nitelii.
Dorulanabilirlik ilkesi (principle of v e rifia b ility ): nerm elerin
bilim sel anlam tayp tam adn belirlem ee y arayan bir
ilke. Buna gre bilim sel anlam olan nerme, olgusal yoldan
nasl dorulanabilecein! bildiim iz nerm edir.
Dngl aklama (circular explanation): A klayanlardan hi de
ilse bir nerm enin aklanandan bamsz o larak testedile-
medii aklam a tr.
Dngl tanmlama (circular definition): T anm lanan terim in ta
nm layc olarak getii tanm lam a tr.
Dorulama balam (context of justification): B ir teori veya hi
potezin olgulara gidilerek dorulanm as.
Dntrme kurallar (transform ation ru les): Bkz. karm ku
rallar.
Dzgn tam-deyim (w ell-form ed expression): D ilin sentaks k u
rallarn a uygun kurulm u nerm e veya nerm e kalplan.
Endeterminizm (indeterm inism ): Hi deilse baz olgularn veya
ilikilerin kesinlikle belirlenem eyecei gr.
Endksiyon (induction): S nrl sayda gzleme dayanan genelle
yici karm tr.
Endktif karm (inductive inference): ncllerinin doruluu
sonucun doruluunu zorunlu klm ayan karm .
Entansif nitelik (intensive q u ality ): lm aritm etiin tem el
ilem lerine elverm eyen zellik. rnek: scaklk, zek, itenlik,
v.b.
Epistemoloji (epistem ology): Bkz. Bilgi teorisi.
Ebiimcilik (isom orphism ): k i km e arasnda bire-bir kar-
lam a elveren benzerlik.
Evren (universe): Tm nesneleri ve olup-bitenleri kapsayan ger
ek lem. statistikte, incelem e konusu nesnelerin tm . K ar
latr: rneklem.
Evrensel genelleme (universal g e n e ra liz a tio n ): likin olduu
nesne km esinin tm n kapsayan genelleme. rnek: B
tn A la r B dir.
Ekstansif nitelik (extensive q u a lity ): lm aritm etik ilem lere
elveren zellik, rn e k : arlk, uzunluk, hacim v.b.
Faraziye: Bkz. Varsaym.
Felsefe (philosophy): nsan tecrbesini ve tm bilgilerim izi ele
tiri yolundan akla kavuturm a ve kendi iinde ve tu tarl
b ir dnya gr k u rm a abas.
Fonksiyonel iliki (functional re la tio n sh ip ): x ve y gibi iki dei
kene ait deer tak m lar arasnda yle b ir iliki ki, bir ta
km daki h er deere, dier takm da b ir ve yalnz b ir deer
karlk tekil edebilir, y = f(x ) ifadesi, y, x in b ir fonk
siyonudur, nerm esini dile getirm ektedir.
Form el sistem (form al system ): Bkz. Dedktif sistem.
G ereklilik (V alidity): Bu ilemin, kullanld amaca uygun
sonu verm esi; m an tk ta, nclleri doru olduunda sonucun
da doru olmasn zorunlu klan karm zellii.
G venirlik (re lia b ilty ): B ir ilem in h er uygulam asnda tu ta rl so
nu verm e zellii.
Gzlem (observation): Belli b ir ama veya hipotezin nda ol
gular veya olgusal ilikileri saptam a.
G erekli koul (necessary condition): A gibi bir olgu iin B gibi
bir koul gerekli ise, B olm akszn A olmaz.
G enellem e (generalization): Snrl b ir gzlemi gzleme konu
nesnelerin tm ne geniletme.
H ipotez (hypothesis): D oruluu henz bilinm eyen ve ok kere
dorudan testedilem eyen aklayc nerme.
H ipotetik-dedktif m etod (hypothetico- deductive m ethod): H i
potez ileri srm e ve bunlar m antksal sonulan yoluyla test-
etm e metodu.
Hm anizm (hum anism ): nsan asl deer kabul eden ve in
sanla ilgili so runlara ncelik veren san at ve edebiyat gr.
erm e (im plication): P gibi b ir nerm eyi doru kabul ettiim iz
de, Q gibi baka b ir nerm eyi de doru kabul etm ek zorun
luysa,, P, Qyu ieriyor, dem ektir.
tlem sel anlam (intensional m eaning): B ir terim in ilemsel an
lam, o terim in belirledii nesne km esinin o rtak zellikle
rinden m eydana gelir.
deoloji (ideology): Sosyal, politik ve ekonom ik konular kapsa
yan, kendi iinde tu ta rl retiler btn.
lkel terim (prim itive te rm ): A ksiyom etik sistem lerde tanm lan-
m akszn kullanlan terim .
spatlam a (p ro v in g ): Form el sistem lerde teorem lerin aksiyom lar
dan m antksal o larak karlm as.

lemsel anlam (operational m eaning): B ir terim in ilemsel an
lam, onu lmede kullan lan ilem lerin tm dr.
lemsel tanm (operational d efin itio n ): B ir terim in anlam n l
me veya gzlem terim leriy le belirlem e.
K ant (evidence, proof): B ir nerm enin doruluk deerini (do
ru veya yanl olduunu) tayin etm em ize yaray an olgu, bel
ge veya bunlar ifade eden nerme.
K anun (law ): Doada deimez b ir ilikiyi dile getiren dorulan
m bir genelleme.
K aplam sal anlam (extensional m eaning): Bir terim in belirledii
nesne km esinin tm o terim in kaplam sal anlam n verir.
K arlam ku rallar (rules of correspondence): T eorik terim ler
le olgusal terim ler arasnda iliki kurm aya yarayan nerm e
veya tanm biim inde ilkeler.
K oullu nerm e (conditional sta te m e n t): P nermesi doru ise,
Q nerm esi de dorudur, biim ini alan nerm e tr.
K ategorik nerm e (categorical statem en t): A, Bdir, g e n e l'b i
imini alan nerm e tr.
K avram (concept): G enel b ir terim in anlam n tekil eden zel
likler.
K onum a evreni (universe of discourse): Dnm e veya konum a
balam.
M antk (logic): Geerli karm biim lerini ve kurallarn ince
leyen form el bir disiplin.
M antksal am pirisizm (logical am p iricism ): D orulanm a olanan
dan yoksun m etafiziksel ve benzer iddialar anlam sz sayan,
felsefede speklasyona deil m antksal tahlile nem veren
bir yaklam .
M antksal doruluk (logical tru th ): Olgusal m uhtevaya deil,
m antksal biime bal doruluk. rnein: Dnya ya y u
varlaktr, y a da y u v arlak deildir, nerm esi biim inden t
r (dnya ister y u v arlak olsun, ister olm asn) daim a do
rudur.
M antksal edeerlik (logical equivalence): H er koulda ayn do
ru lu k deerini alan iki nerm enin iinde bulunduu iliki
tr.
M antksal olanak (logical possibility): K abul veya inkr eli
kiye gtrm eyen b ir durum .
M antksal zorunluluk (logical necessity): nkr m antksal eli
kiye gtren bir nerm enin doruluu.
M atem atik (m athem atics'): Say. i]i=Vi. fontciwon iU:
ram lar inceleyen, belirli sem bolik b ir dil ve dedktif m an
tk k u rallarn k u llan an form el b ir disiplin.
M ekanik (m echanics): M addenin h areketlerini, ve m addenin h a
reketini etkiliyen kuv v etleri inceleyen b ir bilim kolu.
M ekanik gr (m echanistic conception): Evreni byk bir m a
kine gibi dnme.
M etafizik (m etaphysics): N esnelerin gerek niteliklerini a ra
yan, ya da grntlerin gerisindeki asl gereklii akl ve
ya sezgi yoluyla kavram aya alan bir felsefe biimi.
Metod (m ethod): B ir aratrm a rasyoneline dayanan belli ilem
le r btn.
M utlak (absolute): Hi b ir koula bal olm akszn v ar olan ey.
Nedensellik (causality): neden-sonu ilikisi.
N edensellik ilkesi (causal principle): E vrende h er olgunun ken
disinden nce veya kendisiyle b irlik te y er alan b ir nedeni
olduu iddias.
Nesnel (objective): K iiye zg olm ayan; kam unun gzlemine
ak.
Niceleme (quantification): B ir gzlemi saysal terim lerle dile
getirm e.
N itelem e (qualification): B ir nesne veya srece zellik verme.
N iteleyici tanm lam a (designative definition): B ir terim in ilem-
sel anlam n ta y in eden tanm lam a tr.
Olgu (fact, e v e n t): E vrende y er alan, dorudan ya da do
layl gzlenebilir herhangi b ir oluum.
O lguya-kar karm (contrary-to-fact inference): x, A olsa idi
(ki deildir), x, B olurdu, biim inde b ir karm tr.
Olgusal veri (factual d a ta ): B ir nerm enin doruluk deerini sap
tam am za yaray an gzlem veya deney sonular.
lme (m easurem ent): N esnelere belli k u ra lla ra gre rakam v e r
me ilemi.
l (norm, criterion): V erilen b ir eyi deerlendirm ek iin
ba v u rulan ayra.
ncl (prem ise): A rgm an veya karm da, sonucu kantlayan
nerme.
n-deyi (prediction): O lgular arasndaki ilikilerden y a ra rlan a
ra k verilm i baz gzlem lerden verilm em i olanlar kestirm e.
nerme (proposition, statem en t): D oru veya yanl b ir iddiay
dile getiren cmle.
nerme kalb (statem ent fo rm ): inde hi deilse b ir nerm e
deikeni geen ifade.
rneklem (sam ple): B ir evreni belli ynlerden tem sil etm ek ze
re evren nitelerinden b ir ksm n kapsayan para.
rtk (im plicit): B elirtik veya ak olmayan.
zdelik (iden tity ): ki veya daha fazla eyin zde olmas, tm
zellik ynnden eit olm alar dem ektir.
znel (subjective): K iiye zg olan; kam unun kontrolne k a
pal.
Postula (postulate): Bkz. Aksiyom.
Pozitivizm (positivism ): Y alnz olgusal olarak dorulanabilir
nerm eler ile analitik nerm eleri anlam l sayan, m etafizik
nitelikte iddialar bo ve anlam sz sayan gr.
Pragmatizm (pragm atism ) / H erhangi b ir kavram , teori veya m e
todun geerliini, gerek duru m lard ak i problem lere zm
getirebilm e gcne balayan b ir felsef dn.
Rasyonalizm (rationalism ): B ilgilerim izin hi deilse ksm en ak
la dayandn ileri sren felsef gr.
Realizm (realism ): M odern felsefede, gerek dnyann alg veya
akldan bamsz olarak v a r olduunu ileri sren gr.
Refleksif iliki (reflexive relatio n ): H er nesnenin kendisi ile olan
bir iliki tr. nnein, zdelik refleksiftir: h er nesne ken
disiyle zdetir.
Semantik (sm antic): K elim elerin zellikle ilikin olduklar nes
nelerle ilgili olarak anlam larn inceleme.
Sembol (sym bol): Kendi dnda b ir eyin yerini tutan, anlam a
ya bal kullanlan iaret.
Sentetik a priori (synthetic a priori): Olgusal m uhteval fakat
doruluu a priori bilinen nerm e t r . K an ta gre m atem a
tiksel nerm eler bu trdendir.
Sentetik nerme (synthetic statem en t): D oruluu a posteriori
bilinen nerm e tr.
Snflam a (classification): N esnelerin belli ortak niteliklerine g
re kmelenmesi.
Skolastik felsefe (scholasticism ): O rta alarda akl yoluyla H
ristiyan dinini ispatlam a ve b u dini A risto felsefesi ile ba
datrm a amac ile gelitirilen felsefe.
Soyutlam a (abstraction): B ir nesneyi bal olduu koullar d
nda, ok kere gzlemsel olm ayan b ir nitelikle belirlem e s
reci.
T anm lam a (definition): A nlam lar bilinen terim leri k u llanarak
baka bir terim in anlam n belirlem e sreci.
T anm lanan (defnied term s; definiendum ) : Tanm lam ada, anla
m belirlenen terim .
T anm layan (defining term s; definiens): Tanm lam ada, tan m la
nan terim in anlam n belirleyen terim ler.
Tasm (syllogism ): kisi ncl, b iri sonu olm ak zere ner
m eden k u ru lan arg m an t r .
Tekil nerm e (singular statem ent): T ek b ir olguyu dile getiren
basit- nerm e tr.
Teleoloji (teleology): H er olgu veya srecin belli b ir am aca y
nelik olguunu ve ancak bu am ala aklanabilecei gr.
Tem el lme (fundam ental lme): nceki b ir lmeye dayan
m akszn, dorudan yaplan lme.
Teoloji (theology): D insel veya tan rsal retilari inceleyen bir
m etafizik.
Teori (theory): Belli b ir olguyu veya olgu km esini aklayc
kavram sal bir sistem.
Totoloji (tautology): B iim inden t r zorunlu olarak doru olan
bileik nerm e t r ; (m antksal doru).
T ranstif iliki (transitive relatio n ): yle b ir iliki ki, eyden
birincisi ile kincisi, kincisi ile ncs arasnda varsa,
birincisi ile ncs arasnda da v ard r; (geili iliki).
T u tarllk (consistency): elimeyen nerm eler arasndaki m an
tksal iliki.
T m el nerm e (universal statem en t): Btn A la r B dir bii
m indeki nerm e tr.
T retilm i lme (derived m easurem ent): Tem el b yklkler
arasnda saptanm b ir ilikiden dolayl olarak elde edilen
lme. rnek: younluk.
V arsaym (assum ption): Incelem eksizin doru veya v a r saylsn
ey.
Venn diyagram lar (V enn diagram s): zellikle km e ilikilerini
gsterm ek iin k ullanlan b irbiriyle kesien iki veya daha
fazla daire.
Yanllanabilirlik (falsiflab ility ): Bilimde, nerm elerin yanlla
nabilm e nitelii.
Yeter koul (sufficient condition): X gibi bir olgu iin Y yeterli
bir koul ise, Y gerekletiinde X de gerekleir.
Yorumlama (in terp retatio n ): A nlam verme.
Yorumlanm sistem (in terp reted system ): lkel terim lerine belli
bir konunun anlam verilm i form el b ir sistem.
(Bilim felsefesinde daha fazla okum ak isteyen
ler iin aadaki k ita p la r tavsiye edilir.)
1. Achinstein, P., Concepts of Science, The Johns Hopkins
P res, 1968.
2. Ayer, A. J., Language, Truth and Logic, New York: Dover
Publications, Inc., 1948.
3. Brody, B. A. (Ed.), Readings in the Philosophy of Science,
Englewood Cliffs, N. J., Prentice-Hall, 1970.
4. Campbell, N., What is Science, New York: Dover Publica
tions, Inc., 1952.
5. Carnap, R., Philosophical Foundations of Physics, New York:
Basic Books, 1966.
6. Conant, J. B., Science and Common Sense, New Haven, Yale
U niversity Press, 1951.
7. Frank, P., Philosophy of Science, Englewood Cliffs, N. J.,
Prentice-H all, 1957.
8. Hanson, N. R., Patterns of Discovery, Cam bridge at the
U niversity Press, 1961.
9. Hempel, C. G., Philosophy of Natural Science, Englewood
Cliffs, N. J., P rentice-H all, 1966.
10. K em eny, J. G., A Philosopher Looks at Science, New York:
D. Van N ostrand, 1959.
11. K uhn, T. S., The Structure of Scientific Revolutions, Chicago:
The U niversity of Chicago Press, 1962.
12. Nagel, E., The Structure of Science, New York: H arcourt,
Brace and W orld, 1961.
13. Northrop, F. S. C., The Logic of the Sciences and the Humani
ties, New York: Meridian Books, 1959.
14. Pap, A., An Introduction to Philosophy of Science, the Frel
P ress of Glencoe, 1962.
15. Poincare, H. Science and Hypothesis, New York, Dover P ub
lications, 1952. ('A').

Not: (-fa) ile iaretli k itap lar dilim ize evrilm itir.
16. Popper, K. R., The Logic of Scientific Discovery, New York:
Science Editions, 1961.
17. Reichenbach, H The Rise of Scientific Philosophy, Berke
ley: University of California Press, 1966.
18. Russell, B., Mysticism and Logic, London: George Allen and
Unwin, 1917. ()
19. Russell, B., The Scientific Ontlook, London: George Allen
and Unin, 1949. ( * )
20. Russell, B., Religion and Science, London: Oxford University
Pres, 1935. ( * )
21. Russel, B., The Impact of Science on Society, London: George
Allen and Unwin, 1952.
22. Toulmin, S., The Philosophy of Science, New York: Harper
Torch looks, 1960.
23. Yldrm, C., The Pattern of Reasoning in Scientific Dis
covery, Ankara: M.E.T.U., 1968.
24. Yldrm, C., Science: Its Meaning and Method, Ankara,
M.E.T.U., 1971.
N DEKLER

NSZ _

G R

SORU 1 Bilim fe lse fe si nedir?

BRNC KISIM:

BLMN ANLAMI VE KAPSAMI

I. BLM

BLM NEDR? NEM V E TANIMI

SORU 2 Bilim i anlamann nemi nedir? 11


SORU 3 Bilim i tanm layabilir m iyiz? 13
SORU 4 Bilim i niteleyen zellikler nelerdir? 18
SORU 5 Bilim ne gibi varsaym lara dayanr? 22

II. BLM

BLM , O RTAKDUYU, DN VE FELSEFE

SORU 6 Bilim ile ortakduyu ili k ili m idir? 26


SORU 7 Bilim ile dinin ilik isi nedir? 29
SORU 8 Bilim ile felsefenin ilik isi nedir? 30
SORU 9 Felsefeden ne bekleyebiliriz? 33
SORU 10 Felsefeye zg bir dnme metodu
var mdr? 35

III. BLM

BLM VE FORM EL DSPLNLER

SORU 11 Mantk niin nem lidir? 37


SORU 12 M antkn konu ve metodu nedir? 38
SORU 13 M antksal doruluk nedir? 41
SORU 14 Dedktif ve endktif dnme tipleri
arasndaki fark nedir? 44
SORU 15 M atematiksel kesinlik ne demektir? 49
SORU 16 Matematii olgusal bir bilim sayabilir
m iyiz? 52
SORU 17 M atematiksel bir teorinin yaps nedir? 53
SORU 18 Formel bir sistem in yorumlanmas ne
demektir? 55
SORU 19 Matematik niin bilim iin nemlidir? 57

IV. BLM

BLM VE DL

SORU 20 Bilim ile dilin ilik isi nedir? 60


SORU 21 Dilin yapsnda kelim elerin yeri nedir? 62
SORU 22 Kelim eler arasnda m antksal adan nasl
bir ayrm yaplabilir? 64
SORU 23 Kelim e ve kavram arasnda fark var mdr? 66
SORU 24 Kavram b elirsizlii ne dem ektir? 68
SORU 25 ok anlam llk nedir? 70
SORU 26 Neyi, nasl tanm lyoruz? 71
SORU 27 - Bilim sel terim lerin tanmlanmasnda bir
zellik var mdr? 74

KNC KISIM:

BLMSEL METOD VE KAPSADII LEMLER

V. BLM

BLM SEL METOD: KAPSAM I VE SIN IRLARI

SORU 28 Bilim sel Metoddan ne anlam alyz? 77


SORU 29 Bilim sel Metodun kapsam ve snr nedir? 80
SORU 30 Bilim sel zmn ltleri nelerdir? 81
SORU 31 Dorulanabilirlik ltn yeterli kabul
edebilir m iyiz? 83
SORU 32 Yanllanabilirlik lt daha yeterli
m idir? 85
SORU 33 Bilim ile szde bilimin snrn tam ize-
mez m iyiz? 87
SORU 34 A ye rin yaklam zm getiriyor mu? 89
V I. BLM

BLM SEL METODU FA R KLI YO RUM LAM ALAR

SORU 35 Btn bilim kollar iin geerli ortak bir


metod var m dr? 92
SORU 36 Bilim sel metod endktif m idir? 93
SORU 37 Bilim sel metod dedktif m idir? 96
SORU 38 Bilim sel metod hipotetik-dedktif m idir? 98
SORU 39 Hipotetik-dedktif metodun ayrc zel
lii nedir? 100
SORU 40 Bilim sel metod retrodktif m idir? 101
SORU 41 Bilim sel metod problem zme m idir? 105

V II. BLM

OLGU TOPLAM A Y O LLA R I: GZLEM V E DENEY

SORU 42 Olgu nedir? 109


SORU 43 Gzlem nedir? 111
SORU 44 yi bir gzlemi nasl niteleyebiliriz? 114
SORU 45 Deney nedir? 116

V III. BLM

LM E S R EC VE LMENN M AN TIKSAL YA PISI

SORU 46 Bilimde lme niin nem lidir? 119


SORU 47 lme nedir? 121
SORU 48 Nasl sayyoruz? 122
SORU 49 lek'nedir, nasl seiyoruz? 124
SORU 50 lme konusu nitelikler nelerdir? 125
SORU 51 Nominal lein zellii nedir? 127
SORU 52 Ordinal lein zellii nedir? 128
SORU 53 Enterval lek nedir? 131
SORU 54 Rasyo (Ratio) lei nedir? 134
SORU 55 lmede temel ve tretilm i ayrm ne
dem ektir? 135
SORU 56 lme hatas nedir ve nasl saptanr? 137
SORU 57 lmede gvenirlik ne dem ektir? 138

NC KISIM:

BLMSEL AIKLAMA VE DAYANDII TEORK TEMELLER

IX. BLM

BLM SEL A IK LA M A

SORU 58 Bilimde aklam a var m dr? 141


SORU 59 Aklam ay betimlemeden nasl ayra
b iliriz? 142
SORU 60 Aklam a ihtiyac nerden domaktadr? 143
SORU 61 Bilim sel aklamada ba vurulan genelle
m eler nelerdir? 145
SORU 62 B ilim sel aklamann mantksal yaps*
nedir? 147
SORU 63 Y eterli bir aklamann ltleri nelerdir? 148
SORU 64 ista tistikse l aklamann zellii nedir? 149
SORU 65 n-deyi ve aklama m antksal ynden z
de m idir? 151
X. BLM

BLM SEL KANUN KAVRAM I

JO R U 66 Bilim sel Kanun sznden ne anlama


lyz? 154

SORU 67 Bilim sel kanunlar tek tip m idir? 156

SORU 68 Genellem e ve kanun ayn ey m idir 157

SORU 69 Gerek genellem elerle szde genelleme


leri nasl ayrab iliriz? 159

SORU 70 Bilimde kanunlara nasl u la lr? 161

SORU 71 Bilim sel kanunlarn belli bir ifade biimi


va r m dr? 163

SORU 72 Bilim sel kanunlar ne derece kesindir? 166

SORU 73 Bilim sel kanunlarn nemi nedir? 167

X I. BLM

HPOTEZ DORULAM A

SORU 74 Hipotez nedir? 170

SORU 75 Genellem elerin hepsini hipotez saymak


doru mudur? 172

SORU 76 yi bir hipotezi nasl niteleyebiliriz? 173


SORU 77 Genellem eleri nasl dorularz? 175

SORU 78 Hipotez dorulamann zellii nedir? 177


X II. BLM

BLM DE NEDENSELLK LKES

SORU 79 Nedensellik kavram nedir? 180


SORU 80 Rasyonalist ve am pirist dnrlerin
Nedensellik zerindeki grleri nedir? 182
SORU 81 Am pirik gr yeterli m idir? 183
SORU 82- Koul olarak Nedeni nasl niteleyebi
liriz? 185
SORU 83 Nedensellik ilkesinin bilimdeki yeri nedir? 187
SORU 84 Nedensellik fonksiyonel bir iliki m idir? 189
SORU 85 Nedensellik ilkesini o laslk kavramyla
ifade edebilir m iyiz? 191
SORU 86 Bilim sel determinizm nasl ykld ? 195
SORU 87 B elirsizlik ilkesi nedir? 196
SORU 88 Yeni anlayn fe lse fe ynnden nemi
nedir? 198

X III. BLM

BLM SEL TEORNN YAPI VE FONKSYONLARI

SORU 89 Teori nedir? 202


SORU 90 Bilimde teorinin rol nedir? 204
SORU 91 Bilim sel teorinin m antksal yaps nedir? 206
SORU 92 Teoride tanmlamann yeri nedir? 209
SORU 93 Teorik ilkelerle olgusal genellemelerin
ilik isi nasl kurulmaktadr? 212
SORU 94 Teorik terim leri kullanma zorunluluu
nerden gelm ektedir? 216
SORU 95 lem sel tanmlamay mantk ynnden
nasl niteleyebiliriz? 218
SORU 96 Bilim sel teoriler sn rl m dr? 220
SORU 97 Teori bir icat m dr, yoksa bir ke if mi? 224

X IV . BLM

BLMDEN BEKLENEN

SORU 98 Bilim e kar byyen tepkinin nitelii


nedir? 228
SORU 99 Bilim in yanl anlalm asnda bilim ada
mnn sorumluluu yok mudur? 233
SORU 100 Bilim , Hmanizm ile badar nitelikte
deil m idir? 237

SE LM TERM LER SZL 243

B B LYO G R A FYA 253


1925 y ln d a D ou A n a d o lu nun u za k
ve k k b ir k a s a b a s K u lp ta d n y a y a
g e le n C e m a l Y ld rm , o rta ren im in i
A k a d a K y E n s tit s nde, y k s e k
ren im ini Y k s e k K y E n s tit s n d e ya p
m , ky o k u lla rn d a y llk hizm et
ten s o n ra ih tis a s ren im i iin n ce
In g ilterey e , d a h a s o n r a d a A . B. D .n e
g n d e rilm itir. 1 9 63 ten beri O rta D ou
T e k n ik n iv e rsite sin d e M antk, Bilim
M etodu v e B ilim F e ls e f e s i d e rsle rin i o-
kutan Dr. Y ld r m n y erli ve yabanc
d e rg ile rd e k a n b a z m a k a le le ri v e m il
le tle ra ra s k o n g re le re su n d u u teb li
leri d n d a , 4 n g iliz c e , 3 d ilim izd e
o lm a k z e re y a y n la n m 7 kitab var
d r. E v li v e iki o c u k b a b a s o lan Y l
drm h a len S o sy a l B ilim le rd e l m e
T e o risi ze rin d e a lm a k ta d r. /
100 S o ru d a B ilim F e ls e fe s i 14 b
l m den o lu m a k ta d r: B ilim N e d ir? -
nem i v e T a n m - B ilim , O rtak d u y u , Din
v e F e ls e f e - B ilim v e Fo rm el D isip lin
le r - B ilim ve Dil - B ilim se l M etod:
K a p sa m v e S n r la r - B ilim se l M etcdu
F a rk l Y o ru m la m a la r - O lg u T o p la m a
Y o lla r : G zle m v e D e n e y - l m e S
re ci ve l m e n in M an tk sal Y a p s -
B ilim se l A k la m a - B ilim se l K an u n
K a v ra m - H ip o te z D o ru la m a - B ilim
d e N e d e n se llik lk e si - B ilim se l T e o ri
nin Yap ve F o n k siy o n u - B ilim d en
B e k le n e n .

lira

You might also like