Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 285

NC BLM

HIRISTIYANLIK

1
1. KISIM

GIRIS

2
11
KUTSAL KITAPIN
KAYNAGI TANRI MIDIR?

BLME BAKIS

Kutsal Kitap Ne Iddia Eder?


Eski Antlasmadaki Esinlenme Iddialari
Yasanin Esinlenmesi
Peygamberlerin Esinlenmesi
Btn Kitaplar Esinlenmis midir?
Yeni Antlasmadaki Esinlenme Iddialari
Tanrinin Sz Hatasiz midir?
Tanrinin Karakteri
Hatasizlik Ne Demektir?
Hatasizlik Ne Degildir
Iddialara Itirazlar
Paradoks
Kutsal Kitapta Hatasizlik gretisi Yoktur
Hatasizlik nemli Degildir
Hatasizlik Yakin Tarihte Ortaya ikan Bir Kavramdir
Kutsal Kitapta Hatalar Vardir?
Sinirli Esinleme
Var Olmayan Orijinaller
Tanri Umursuyor mu?
Sartlarin Fazlaligi
Sonu

3
Bu kitabin bu blmnde hem Kutsal Kitapa karsi yapilan elestirileri savunanlarin grsleri
hem de Onun esinlenmisligini ve yetkinligini savunanlarin grsleri ele alinacaktir. Bundan
dolayi, kitabimizin bu blmne elestiriler ynelten tarafin dillerinin altindaki imayi ele
alarak baslamak bir gerekliliktir: Mkemmel bir Tanri ile dsms insanlik arasindaki hatasiz
iletisim.
Bu kitabin ilk kisminda, Kutsal Kitapin tarihsel olarak aslina dikkat ekici bir sekilde
uygun oldugunu ispatlayan delilleri sunmustum. Ancak o blmde de bulundugum uyariyi
tekrar etmek gerekirse, Kutsal Kitapin aslina uygun olmasi, Onun Tanri tarafindan
esinlendigini ispatlamaz. Bu sabah okudugunuz gazetenin sonunda verilen ma sonulari da
aslina uygundur ancak bunun anlami Tanri tarafindan es inlenmistir degildir.
Diger taraftan Kutsal Kitap, Tanrinin Sz oldugunu iddia etmektedir.

1A. KUTSAL KITAP NE IDDIA EDER?


Kutsal Kitapin birok yerinde kendisinin Tanrinin Sz olduguna dair iddialar ile
karsilasiriz. Peki, bu iddianin tam olara k anlami nedir? Eger Kutsal Kitap Tanrinin Sz ise,
Tanri insanlik ile nasil iletisim kurmustur?
Pavlusun kaleme aldigi ayetlerde: Kutsal Yazilarin tm Tanri esinidir ve
gretmek, azarlamak, yola getirmek ve dogruluk konusunda egitmek iin yararlidir. (2. Tim.
3:16). Bu ayet esinlenme doktrinin anahtar ayetidir. Yunanca theopneustos kelimesi
genellikle esinlenme olarak tercme edilmistir. Baska bir deyis ile Kutsal Kitap, Tanri
tarafindan esinlenmistir. Bu kelimenin basit anlami ise Tanri-nefesidir. Kutsal Kitap,
Tanrinin nefesindendir.
Esinlenme, Tanrinin insan yazarlari, onlarin kisisel zelliklerini ve stillerini de
kullanarak, ilhi yetkiye sahip, kusursuz metinleri olusturdugu gizemli bir sre olarak
tanimlanabilinir. (Geisler, GIB, 39)
Esinlenme terimini kullanirken, kullanim sekline dikkat etmemiz ok nemlidir. Bu
kelime gnlk lisanimizin bir parasidir. Bu ressam dogadan esinlenmis gibi kullanimlar,
bu terimin genel kullanimlarindan bir tanesidir. Ancak bu kelime, Kutsal Kitap i in
kullanilirken baska bir anlam stlenir. Kutsal Kitap, bir insanin ya da bir sanatinin
esinlendigi gibi esinlenmemistir. Kutsal Kitap, Tanrinin nefesidir. Kutsal Kitap, Tanrinin
Sz oldugunu, Onun agzindan geldigini iddia eder.

Yasa (Tevrat) Yaratilis, Misirdan ikis, Levililer, lde Sayim, Yasa


Kitabi
Yesu, Hakimler, Samuel, Krallar (nceki Peygamberler)
Peygamberler (Nebhim)
Yesaya, Yeremya, Hezekiel, On ikiler (Sonraki
Peygamberler)
Zebur, zdeyisler, Eyp (Siirsel kitaplar)

Yazilar (Kethubhim ya da Ezgiler ezgisi, Rut, Agitlar, Ester, Derlemeci (Bes tomar
Hagiographa (GK)) (Megilloth))

Daniel, Ezra, Nehemya, Tarihler (Tarihi Kitaplar)

4
1B. Eski Antlasma daki Esinlenme Iddialari
Eski Antlasmanin bazi kitaplari aika Tanridan esinlendigini iddia eder. Tarih boyunca
Kutsal Kitapin bu kismi Tanrinin Sz olarak kabul edilmistir. Eski Antlasma, degisik
sekillerde blmlenebilinir. Yeni Antlasmada Eski Antlasmanin hem iki blml (Matta
5:17; 7:12) hem de blml olarak (Luka 24:44) yer aldigini grrz. Bizler bu blmde
iki blml olarak dzenlenen Eski Antlasmayi -Yasa ve Peygamberler- esinlenme
konusundaki iddialari bakimindan inceleyecegiz. Ayni zamanda esinlenme iddialari ile
ilgileri olmayan bazi blmleri de gzden geirecegiz.

1C. Yasanin Esinlenme si


Eski Antlasmanin ilk bes kitabi Yasa olarak kabul edilir. Yasa kelimesinin Ibranice
karsiligi olan Torah (Tevrat) ya da Pentateuch kelimesi de kullanilir. Yaratilis, Misirdan
ikis, Levililer, lde Sayim ve Yasanin Tekrari Geleneksel inan bu kitaplari Musaya
atfeder.
Misirdan ikis (32:16), Levililer (1:1), lde Sayim (1:1) ve Yasanin Tekrari
(31:24-26), esinlenmislik iddialarinda aika bulunurlar. Sadece Yaratilis kitabinda byle bir
iddia kaleme alinmamistir. Buna ragmen Yaratilis kitabi da Musaya atfedilir (2. Tarihler
35:12; Nehemya 13:1), bu iliskilendirmenin erdemi ayni ilhi otoriteden kaynaklanmaktadir.
Bu kitaplardan birisi iin geerli olan hepsi iin geerlidir. Baska bir deyis ile, kanonun bu
blmnde bulunan herhangi bir kitap iin yapilacak iddia, btn hepsine yapilmis sayilir,
nk bu kitaplar tek bir baslik ile anilirlar: Musanin Kitabi, ya da Yasasi.
Eski Antlasma nin geri kalan kismi boyunca, ardi ardina Musanin Yasasi, insa nlara
Tanrinin Yasasi olarak buyrulmustur; Musanin sesine Tanrinin sesiymis gibi nem
verilmistir. Yesu, hizmetine Musanin halefi olarak baslamis ve sunlari dile getirmistir: Yasa
Kitabi'nda yazilanlari dilinden dsrme. Tmn zenle yerine getirmek iin gece gndz
onu dsn. O zaman basarili olacak ve amacina ulasacaksin (Yesu 1:8). RAB Israilliler'i
sinamak, Musa araciligiyla atalarina verdigi buyruklari yerine getirip getirmeyeceklerini
grmek iin bu uluslari lkelerinde birakti (Hakimler 3:4). Samuel konusmasini syle
srdrd: Musa ile Harun'u grevlendiren, atalarinizi Misir'dan ikaran RAB'dir. Simdi
burada durun da, RAB'bin nnde, O'nun sizin ve atalariniz iin yaptigi btn dogru islerle
ilgili kanitlar gstereyim size. Yakup Misir'a gittikten sonra, atalariniz RAB'be yakardi. O da
atalarinizi Misir'dan ikarip burada yerlesmelerini saglayan Musa ile Harun'u gnderdi. Ama
atalariniz Tanrilari RAB'bi unuttular. Bu yzden RAB onlari Hasor ordusunun komutani
Sisera'nin, Filistliler'in ve Moav Krali'nin eline teslim etti. Bunlar atalariniza karsi
savastilar (1. Samuel 12:6, 9). Yosiyanin gnlerinde, RAB'bin Tapinagi'na getirilen
parayi ikarirlarken, Khin Hilkiya Musa araciligiyla verilmis olan RAB'bin Yasa Kitabi'ni
buldu (2. Tarihler 34:14).
Srgn esnasinda Daniel, Yasayi Tanrinin Sz olarak kabul eden bir ifade ile
sunlari sylemistir: Btn Israil halki yasani ignedi, sirtini sana dnp seni dinlemek
istemedi. Bu yzden Tanri kulu Musa'nin Yasasi'nda yazilan lanet basimiza yagdi, iilen ant
yerine geldi. nk sana karsi gnah isledik. zerimize byk yikim getirerek bizim ve bizi
yneten nderlerimiz iin syledigin szleri yerine getirdin. Yerusalim'in basina gelen, ggn
altindaki baska hibir kentin basina gelmemistir (Dan. 9:11, 12). Srgn sonrasi dnemde
Nehemyanin zamaninda gereklesen uyanis Musanin Yasasina itaatin sonucudur (bakiniz
Ezra 6:18; Neh. 13:1). (Geisler, GIB, 71)

________________________________________________________

5
nk RAB konusuyor... gibi karakteristik ifadeler Eski Antlasmanin her
blmnde yzlerce defa kullanilmistir.
________________________________________________________

2C. Peygamberlerin Esinlenmesi


Eski Antlasma nin ikinci kismina Peygamberler adi verilmistir. Bu konuda ufak bir uyari
faydali olacaktir; bazilarimiz Peygamberler blm denildigi zaman Yesaya, Yeremya ve
ayni nitelikteki kitaplarin kast edildigini dsnrler, ki bu kullanim da yaygindir. Ancak,
Peygamberler adi verilen bu kisim, birok zaman Yasa adi verilen ilk bes kitap hari tm
Eski Antlasmayi kapsamaktadir.
Sonraki peygamberlerde yer alan bazi referanslar, nceki peygamberlerin ifadelerine
gsterilen byk nemi ortaya koyar. Tanri, Daniele Yeremyanin metinleri araciligi ile
konusmustur (Dan. 9:2 ile Yer. 25:11i kiyaslayin). Ezrada ayni sekilde Yeremyanin (Ezra
1:1), Hagay ve Zekryanin (Ezra 5:1) kitaplarinin ilhi otoritesinden bahsetmistir. Bu
konudaki en gl ifadelerin bir tanesi, Eski Antlasma nin son peygamberlerinden olan
Zekryanin kitabinda yer almaktadir: Yasayi ve Her Seye Egemen RAB'bin kendi Ruhu'yla
gnderdigi, nceki peygamberler araciligiyla ilettigi szleri dinlememek iin yreklerini tas
gibi sertlestirdiler. Bu yzden Her Seye Egemen RAB onlara ok fkelendi (Zek rya 7:12).
Benzer bir ayete Eski Antlasmanin son tarihsel kitaplarindan olan Nehemyada rastlariz:
Yillarca onlara katlandin. Ruhun'la, peygamberlerin araciligiyla onlari uyardin. Ama kulak
asmadilar. Bunun zerine onlari esitli lke halklarinin ellerine teslim ettin (Neh. 9:30). Bu
rnekler sonraki peygamberlerin, kendi seleflerinin metinlerine verdikleri byk degeri
gzler nne sermektedir; bu szleri Tanrinin Ruhu tarafindan Israilin iyiligi iin verilen
Tanri Sz olarak kabul etmislerdir.
nk RAB konusuyor... gibi karakteristik ifadeler Eski Antlasmanin her
blmnde yzlerce defa kullanilmistir. (bakiniz Thomas, NASECB, 1055-65)
Bu konudaki birka rnege gz atabiliriz: Ey gkler dinleyin, ey yeryz kulak ver!
nk RAB konusuyor (Yesaya 1:2). RAB, Yeremya, ne gryorsun? diye seslendi
(Yeremya 1:11). Kildan lkesinde, Kevar Irmagi kiyisinda RAB Buzi oglu Khin Hezekiel'e
seslendi. RAB'bin eli orada onun zerindeydi (Ezek. 1:3). On iki peygambern kitaplarinda
da benzer ifadelere sik sik rastlariz (bakiniz Hosea 1:1 -2; Yoel 1:1).

Peygamberler blmndeki kitaplar, daha sonraki tarihler de Yazilar olarak


kisimlandirilmislardir. Ancak bu kisim genel olarak ait oldugu peygamberler blmnn bir
parasidir. Isa Mesih, Mezmurlar kitabinin ( Yazilar blmne dahil edilen), Mesihsel
metinlerin in nemini isaret etmis (Luka 24:44), Yasa ve Peygamberler ile beraber btn
Kutsal Yazilar i olusturdugunu belirtmistir (Luka 24:27). Josefyus , Daniel kitabini (daha
sonra Yazilar blmnde yer almasi kabul ed ilen) Peygamberler blmnde gstermistir
(Against Apion 1. 8). Eski Antlasma kitaplarinin dzenlenmesinde daha sonralari ortaya ikan
alternatifler ne olursa olsun, ki bunlara blml dzenleme de dahildir, ilk dzenlemenin
iki blml oldugu ve bu blmlerin Yasa ve Peygamberler (Yazilar blmndeki kitaplar
da dahil olmak zere) oldugu aiktir. Bu dzenleme Eski Antlasmanin ge dneminden,
antlasmalar arasi dnem de dahil olmak zere Yeni Antlasma agina kadar byle devam
etmistir. (Geisler, GIB, 72)

Peygamberler sadece sylediklerinde degil ayni zamanda yazdiklarinda da Tanrinin


sesi olmuslardir. RAB Musa'ya, Bunlari yaz dedi, nk seninle ve Israilliler'le bu
szlere dayanarak antlasma yaptim. (Misirdan ikis 34:27) RAB Yeremya'ya syle
seslendi: Baska bir tomar al, Yahuda Krali Yehoyakim'in yaktigi ilk tomardaki btn szleri
yazdir (Yeremya 36:28). RAB bana syle dedi: Byk bir levha alip okunakli harflerle

6
zerine, 'Maher-Salal-Has -Baz' yaz (Yesaya 8:1). Simdi git, syledig imi onlarin nnde
bir levhaya yazip kitaba geir ki, gelecekte kalici bir tanik olsun (Yesaya 30:8). Benzer bir
buyruk Habakkuka da verilmistir: Greceklerini tas levhalara oyarak yaz. yle ki, herkes
bir irpida okusun (Hab. 2:2).

3C. Btn Kitaplar Esinlenmis midir?


Eski Antlasmadaki kitaplarin ogunlugu (yaklasik yirmi drt kitabin on sekizi) aika
Tanrinin insanlara olan Sz oldugunu belirtir. Ancak bazi kitaplar, kaynaklari hakkinda
zel bir bildiride bulunmaya gerek grmemislerdir. Asagida bu durumun sebepleri
siralanmistir:

1D. Hepsi Belirli Bir Blmn Parasidir


Eski Antlasmadaki her kitap bir blmn parasidir -ya Yasa ya da Peygamberler- ve bu
blmlerin ikisinde de esinlenmislige dair aik ve net bir ifade yer almaktadir. Bu iddialar
iinde bulunduklari blmn tm kisimlari kapsamaktadir. Sonu olarak her bir kitap,
kendisinin kaynagi hakkinda bilgi sunmak mecburiyetinden zgrdr; kitaplarin kaynagi
hakkindaki iddia zaten blm ierisinde defalarca yapilmistir ve bu iddia tm blm
kapsamaktadir. Daha sonra gelen kitaplarda da, blmlerin yetkisinin btn olarak ele
alindigi aik ve onaylanmis bir gerektir.

2D. Tarihi ve Siirsel Kitaplarin Dogasi


Kaynaginin Tanri oldugunu direkt olarak iddia etmeyen tek blm ise, Tarihi ve Siirsel
kitaplar blmleridir. Didaktik kitaplarin hepsinde RAB dedi iddiasi yer almistir. Tarihi ve
Siirsel kitaplarda bu iddianin yer almama sebebi ise, bu kitaplarin Tanrinin
sylediklerinden (Yasa ve Peygamberler) daha ok, Tanrinin yaptiklarina (tarih)
odaklanmis olmalaridir. Buna ragmen, dolayli olarak didaktik unsurlar yer almistir. RAB
dedi ifadesi, Tarihi ve Siirsel kitaplarda da yer almaktadir. Tarih, bir ulusun yasaminda
gereklesmis olan gerekligi tartisilmaz olaylarda Tanrinin dedikleridir. Siir ise, bir ulusun
bireylerinin yreklerinde olusturdugu tutkular ile Tanrinin dedikleridir. Her ikisi de
Tanrinin szleridir. Yasa ve diger didaktik yazilarda oldugu gibi aika belirttiklerdir.

3D. Kitaplarin Yazarlari Tanrinin Yetkilendirdigi Insanlardir


Yahudi inanlarina gre Sleymanin kaleme aldigi kitaplar sunlardir: Ezgiler Ezgisi,
zdeyisler ve Derlemeci. Tanri, Sleyman'a bilgelik, derin bir sezgi, kiyilardaki kum kadar
anlayis verdi (1. Krallar 4:29). Daha da tesi, Sleyman bir peygamberde olmasi gerektigi
bildirilen tm vasiflari yerine getirmistir, lde Sayim 12:6: Ben RAB grmde kendimi
ona tanitir, Onunla dste konusurum. (bakiniz 1. Krallar 11:9).
Davut, Mezmurlarin neredeyse yarisini kaleme almistir. Mezmurlarda ilhi bir
esinlenme hakkinda direkt bir iddia yer almasa da, Davutun hizmeti hakkindaki kendi
tanikligi 2. Samuel 23:2de kayitlidir: RAB'bin Ruhu benim araciligimla konusuyor, Sz
dilimin ucundadir.
Yeremya, 1. ve 2. Krallari kaleme almistir. Ayni za manda peygamber oldugu
bilinmektedir (bakiniz Yeremya 1:4, 17).
Tarihler, Ezra-Nehemya ise Khin Ezraya zg olarak kabul edilmistir. Kendisi bir
peygamberin yetkisi ile hizmet etmistir, Musanin Yasasini yorumlamistir, sivil ve dini
reformlari gereklestirmistir (bakiniz Yeremya 1:10, 13).

7
Grldg gibi, Eski Antlasma kitaplari ya kendi kaynaklari hakkinda taniklik
vermektedirler ya da bu kitaplari kaleme alan insanlarin hepsi istisnasiz bir sekilde, yazdiklari
metinlerin Tanrinin Sz oldugunu belirtmislerdir. (Geisler, GIB, 69-70)

Tanri eski zamanlarda peygamberler araciligiyla birok kez ve esitli yollardan


atalarimiza seslendi. Bu son agda da her seyin mirasisi olarak belirledigi ve
araciligiyla evreni yarattigi kendi Ogluyla bize seslenmistir.

Baslangita Rab tarafindan bildirilen bu kurtulus, Rab'bi dinlemis olanlarca bize


dogrulandi.

IBRANILER 1:1, 2; 2:3

2B. Yeni Antlasma da kiEsinlenme Iddialari


Yeni Antlasmada Tanrinin Sz oldugunu iddia eder. Yazilmaya baslandigi gnden beri
Tanrinin halki bu metinlerin zelliginin farkinda idi.
Incile gre Isa Mesih , Kutsal Yazilarin esinlenmesinde ve kanonun olusturulmasinda
kilit rol oynamaktadir. Eski Antlasmanin Ibrani kanonunun esinlenmisligini onaylayan
Odur; Kutsal Ruhun elileri, her geregi gstermek iin ynlendirecegini ve sonuta Yeni
Antlasma nin tamamlanacagi vaadinde bulunmustur. (Geisler, GJB, 89)
Eski Antlasma peygamberlerinin grdg itibari ve onlarin yazilarinin ilhi
otoritesinin grdg kabul hatirlayarak Yeni Antlasma ile Eski Antlasmayi kiyaslar isek,
her ikisinin de ayni esinlemeye ve ayni otoriteye sahip oldugunu iddia ettigini grrz. Bu
iddiayi ayetlerde okumamiz mmkndr: Ibraniler 1:1-2: Tanri eski zamanlarda
peygamberler araciligiyla birok kez ve esitli yollardan atalarimiza seslendi. Bu son agda
da her seyin mirasisi olarak belirledigi ve araciligiyla evreni yarattigi kendi Ogluyla bize
seslenmistir, Ogulun verdigi mesaj ise: Baslangita Rab tarafindan bildirilen bu kurtulus,
Rab'bi dinlemis olanlarca bize dogrulandi (Ibr. 2:3). Diger bir deyis ile, Mesihin Onun
elileri tarafindan iletilen mesaji, gemiste peygamberlerin verdigi mesaj gibi Tanrinin
bugnk sesidir.
Efesliler 2:20ye gre: Kilise Elilerle peygamberlerden olusan temel zerine bina
edilmistir. Kse tasi Mesih Isa'nin Kendisidir ve Eli kelimesinin anlami sadece on iki
eliler ile sinirlandirilmamalidir. Pavlus da bir elidir (Galatyalilar 1; 2. Korintliler 12),
Barnabas da (Elilerin Isleri 14:14). Yakup, ilhi bir yetki ile yazmistir (Yakup 1:1) ve
peygamberlik armagani alan baskalari olmustur (r: Agabus, Elilerin Isleri 11:28). Elilik ya
da peygamberlik hediyesi bir kisinin esinleme almasi iin gereklidir (bakiniz Efesliler 2:20)
ve bazi Yeni Antlasma yazarlari peygamberlik vasfina ulasmislardir (rnegin, Markos,
Luka, Yakup ve Yahuda).
Elilerin Isleri 2:42de imanlilarin, kendilerini elilerin gretisine, paydasliga, ekmek
blmeye ve duaya adadiklarini grmekteyiz. Buradan anladigimiz gibi elilerin gretisinin
yetkisi, onlarin peygamberlerin erdemi ile olan esitliklerini ortaya koymaktan te, kilisenin
temelini olusturuyordu. Elilerin grettikleri, kilisenin kurulmasinda yetkin olmustur. Bu
yzden Yeni Antlasma, kilisenin temelinin otoritesidir. (Geisler, GIB, 92)
Petrus, Pavlusun yazilarindan Kutsal Yazilar (2. Pet. 3:16) olarak bahseder ve 1.
Timoteos 5:18, nk Kutsal Yazi'da syle deniyor... ibaresini kullandiktan sonra, hem
Luka 10:7de n hem de Yasanin Tekrari 25:4ten alinti yapmistir. Eger eli olmayan

8
Lukanin yazilari, Kutsal Yazi olarak kabul ediliyor ise ve Petrus kendisini bilinli olarak
azarlayan Pavlusun (Galatyalilar 2:11) kitaplarini Kutsal Yazilarin bir parasi olarak
grmekte ise, Yeni Antlasmanin tm Kutsal Yazi olarak kabul edilmelidir. 2. Timoteos
3:16: Kutsal Yazilarin tm Tanri esinidir ve gretmek, azarlamak, yola getirmek ve
dogruluk konusunda egitmek iin yararlidir.

Kutsal Yasa'yi ya da peygamberlerin szlerini geersiz kilmak iin geldigimi


sanmayin. Ben geersiz kilmaya degil, tamamlamaya geldim. Size dogrusunu
syleyeyim, gk ve yer ortadan kalkmadan, her sey gereklesmeden, Kutsal
Yasa'dan ufacik bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecek.

MATTA 5:17, 18

Ama Baba'nin benim adimla gnderecegi Yardimci, Kutsal Ruh, size her seyi
gretecek, btn sylediklerimi size hatirlatacak.

YUHANNA 14:26

3B. Tanrinin Sz Hatasiz midir?


Kutsal Kitap, Tanri tarafindan esinlendigini iddia etmektedir. Eger bu dogru ise, mantiken
Kutsal Kitapin hatasiz ve kusursuz oldugunu dsnmemiz gerekir. Esinlenmis ve
hatasiz kelimeleri genellikle birbiri ile siki bir bag ierisindedir. Hatasizlik konusunu
anlayabilmek iin ilk olarak asagidaki konulara gz atalim: Tanrinin karakteri, hatasizlik ne
demektir ve hatasizlik ne demek degildir.

1C. Tanrinin Karakteri


Kutsal Kitapin esinlenmesini dogru bir sekilde anlayabilmemiz iin bu anlama hatasizlik
kavramini da dahil etmemiz gerekir. Kutsal Kitap, Tanrinin Szdr... ve Tanri hata
yapmaz (Ibr. 6:18; Titus 1:12). Kutsal Kitapin hatasizligini inkr etmek demek, Tanrinin
drstlgn ya da Kutsal Kitapin Tanrinin Sz olduguna dair kimligini inkr etmek
demektir.
Tanrinin karakteri hatasizlik talep eder. Eger Kutsal Kitaptaki her ifade Tanridan
ise ve Tanri, Kutsal Kitapin beyan ettigi gibi Dogruluk Tanrisi ise, Kutsal Kitap tamamen
dogru ya da hatasizdir. Isa, Tanrinin ifadeleri iin, Onlari gerekle kutsal kil. Senin szn
gerektir (Yuhanna 17:17) demistir. Mezmurlarin yazari, Szlerinin temeli gerektir,
Dogru ilkelerinin tm sonsuza dek srecektir (Mezmurlar 119:160) seklinde yazmistir.
Sleyman, Tanri'nin her sz gvenilirdir, O, kendisine siginan herkese kalkandir
(zdeyisler 30:5) demistir. Pavlus, Titusa Eliligim, yalan sylemeyen Tanri'nin zamanin
baslangicindan nce vaat ettigi sonsuz yasam midine dayanmaktadir (Titus 1:2) demistir.
Ibraniler kitabinin yazari su beyanda bulunmustur, yle ki, nmze konan mide tutunmak
iin Tanri'ya siginan bizler, Tanri'nin yalan sylemesi olanaksiz olan bu iki degismez sey
araciligiyla byk cesaret bulalim (Ibr. 6:18). Genel bir analiz yaparsak, Kutsal Kitapin
hatasizligina yapilan her saldiri, Tanrinin karakterine yapilan bir saldiridir sonucuna variriz.

9
Her gerek Hristiyan, Pavlusun su szlerine yrekten inanir: Kesinlikle hayir! Her insan
yalanci olsa da, Tanri'nin dogru oldugu bilinmelidir. Yazilmis oldugu gibi: yle ki,
szlerinde dogru ikasin ve yargilandiginda davayi kazanasin. (Romalilar 3:4)

2C. Hatasizlik Ne Demektir?


Her trl geregin bilindigi bir durum ierisinde Kutsal Yazilarin orijinal metinlerinin dogru
ve uygun bir sekilde yorumlanmasi sonucu, doktrinsel, ahlki, sosyal, fiziki ve bilimsel de
dahil olmak zere bildirilen her seyin tamamen dogru olmasi durumu hatasizlik demektir.
Bu konuda tek cmle bir sylemek gerekir ise, bu cmle su olmalidir; Kutsal Kitap
Tanrinin nefesidir. Tanri, insanlari, tam olarak yazmalarini istediklerini yazmasi iin
kullanmistir. Tanri, bu metinlerde hatalar, yanlisliklar olmasini engellemistir. Tanri,
yazarlarin kisisel karakterlerini ve stillerini de nakletmek istediklerinin tam ve dogru olarak
nakledilmesi iin de kullanmistir.
Petrus, su ayeti kaleme almistir, nk hibir peygamberlik sz insanin isteginden
kaynaklanmadi. Insanlar Kutsal Ruh tarafindan yneltilerek Tanri'nin szlerini ilettiler (2.
Pet. 1:21). Nakledilen resim ise syledir: Bir yelkenlinin deniz zerinde rzgr tarafindan
kontrol edildigi gibi, Kutsal Kitapin yazarlari da, Tanrinin nefesi ile kontrol edilmistir. Elde
edilen sonu ise Tanrinin tasarisidir.

1D. Tanri, esitli Ifadeler Kullanmistir


Hatasizlik demek, Kutsal Kitapta kullanilan her szn ayni olacagi demek degildir. Tanri,
yaratici oldugu iin (O Yaraticidir), ayni seyi degisik ifadelerle, degisik grs ailari ile ve
degisik zamanlarda beyan etmistir. Esinlenme, ifade farkliliklarini da kapsamaktadir. Incilin
ilk drt kitabinda ayni hikye degisik yntemler ile degisik insan gruplarina anlatilmaktadir.
Hatta bazi durumlarda Isa Mesihin szlerinden yapilan alintilar ayni mesaji verse de, farkli
kelimelerle kaydedilmislerdir.
rnegin, Petrusun, Sezariye - Filipusdaki meshur inan aiklamasini karsilastiralim:
Mattanin kayitlarinda: Sen, yasayan Tanri'nin Oglu Mesih'sin (16:16).
Lukanin kayitlarinda: Sen Tanri'nin Mesihisin (9:20).
On Emir ile ilgili blmlerde bile degisik kelimeler ile ifade edilislere rastlamaktayiz:
RAB Tanri parmagiyla yazmis oldugu iki tas levhayi bana verdi (Yasanin Tekrari 9:10),
ayni olay baska blmlerde farkli ifade edilmistir (karsilastir: Misirdan ikis 20:8-11
Yasanin Tekrari 5:12-15). rnegin, Misirdan ikis kitabi, Israilin Sept gn dinlenmesini
yaratilisa baglarken Yasanin Tekrari kitabi, Misirdan kurtarilmaya baglar. (bakiniz Archer,
EBD, 191-92)
Eger Petrusun, Mesih hakkindaki inan aiklamasi veya ha zerindeki yazi (bakiniz
Matta 27:37; Markos 15:26; Luka 23:38; ve Yuhanna 19:19) ve en temel ve sabit kurallarin
Tanri parmagiyla yazilmis olmasi degisik ifadeler ile nakledilebiliniyor ise, Kutsal Kitapin
gerisinde kalan btn ifade farkliliklarini hatasizlik kavraminin bir parasi olarak kabul
etmede hibir problem yoktur.

2D. Tanri esitli Yazarlarin Kisiliklerini ve Stillerini Kullanmistir


Esinleme, ayni zamanda Tanrinin yazarlarin -kisisel edebi ve karakter zelliklerini-
szlerinin nakledilmesi iin kullanmasini kapsar. Bu unsuru anlamak iin Eski Antlasmadaki
Yesayanin gl ifadeleri ile Yeremyanin yasli ifadelerini kiyaslamaniz yeterli olacaktir.
Yeni Antlasmada ise, rnegin Luka, taninmis bir doktorun ifadeleri kivaminda metinler
ortaya koyarken Yakup, aika pratik bir lisanda yazmis, Pavlus ilhiyati ve polemiki bir

10
slup kullanirken, Yuhanna yalinliktan ayrilmamistir. Tanri, ok esitli insanlarin stillerini ve
her birinin essiz edebi karakteristik zelliklerini kullanmistir.
Geleneksel Kutsal Kitap yazarlari sunlari kapsar: Yasa verici (Musa), general (Yesu),
peygamberler (Samuel, Yesaya, vb..), krallar (Davut ve Sleyman), mzisyen (Asaf), oban
(Amos), prens ve devlet adami (Daniel), khin (Ezra) , vergi memuru (Matta), doktor (Luka),
lim (Pavlus), baliki (Petrus ve Yuhanna). Tanri, sonsuzluga kadar degismeyecek olan
gereklerini yansitmak iin Kutsal Kitap yazarlarinin degisik mesleklerini ve yasam
kosullarini, ayni zamanda bu kisilerin kisisel essiz ilgi alanlarini ve karakter zelliklerini
kullanmistir.

Sayin Teofilos, Birok kisi aramizda olup bitenlerin tarihesini yazmaya girismistir.
Nitekim baslangitan beri bu olaylarin grg tanigi ve Tanri sznn hizmetk ri
olanlar bunlari bize iletmislerdir. Ben de tm bu olaylari ta basindan zenle
arastirmis biri olarak bunlari sana sirasiyla yazmayi uygun grdm. yle ki, sana
verilen bilgilerin dogrulugunu bilesin.

LUKA 1:1-4

3D. Tanri Zaman Zaman Kutsal Kitap Disi Kaynaklari Kullanmistir


Sphesiz esinlenme doktrini, ilhi geregin kaynagi olarak insanlara ait olan kaynaklari
kullanmayi dislamamaktadir. Aikasi bu kullanim, Kutsal Kitapin tam olarak ifade ettigidir.
Lukanin kitabi, o agda bulunan yazili metinler zerinde yaptigi arastirmaya dayanmaktadir
(bakiniz Luka 1:1 -4). Yesu kitabinin yazari, gnesin sabit kalmasi konusundaki alintiyi
Yasherin kitabindaki meshur metinden yapmistir (Yesu 10:13). (bakiniz Nix, J, alinti yeri:
Criswell, CSB, 267-96) Eli Pavlus, Mars tepesindeki konusmasinda hi ekinmeden kfir bir
sairden alinti yapmistir (Elilerin Isleri 17:28). Yahuda, kanona ait olmayan Hanokun
peygamberliginden (ayet 14) alinti yapmistir.
Kutsal Kitap disi kaynaklarin kullanimi esinlenme ile uyusum iinde degildir olarak
kabul edilmemelidir. Tanri iin Senin szn gerektir yazilmistir ve Tanri Karanliktan isik
parlayacak buyrugunu vermektedir (2. Korintliler 4:6) ve kfir bir khinden (lde Sayim
24:17), taniklik etmek istemeyen bir bas khinden (Yuhanna 11:50), hatta inati bir katirdan
(lde Sayim 22:28) bile gerekleri syletecek kudrete sahiptir.

3C. HATASIZLIK NE DEGILDIR

1D. Kati Olmayan Bir Gramer


Hatasizlik, geregin ifadesi olarak tanimlanir ve bu ifadenin gereklesmesi iin kelimelerin
uygun bir sekilde organize edilip cmleler olusturmasi gerekir. Ancak, agimizin bakis aisi
ile fark edilen gramer hatasi, hatasiz Kutsal Kitap inancini rtemez. Bazi hatalarin olmasi
gereklidir ve Tanri tarafindan bilinli olarak yaptirilmistir. Gramer kurallari sadece bir lisanin
normal kullanimini yansitir. Gnmzn yetenekli yazarlari, daha stn bir iletisim
kurabilmek iin bu kurallari her gn ignemektedirler. Kutsal Kitap yazarlarinin bu
ayricaliktan faydalanma haklarinin oldugunu neden inkr edelim ki? (Feinberg, MI, alinti yeri
Geisler, I, 299)

11
2D. Degisik Sylem Stilleri Ierir
Esinlenmis bir kitabin sadece bir -ve yalnizca bir- edebi kalip ile yazilmasi gerektigi
dsnlemez. Insanlik, bizlerin ifade yntemlerimiz ile kisitlanmadigi gibi, Tanrinin da
insanlik ile olan iletisiminde tek bir stil ya da edebi akim ile kisitlanmasini dsnemeyiz.
Kutsal Kitap, degisik edebi aralari kullanmistir. Bazi kitaplarin tm siirsel bir slup
ile kaleme alinmistir (r: Eyp, Mezmurlar, zdeyisler). Incil, meseller ile doludur.
Galatyalilar 4te, Pavlus kinaye sanatini kullanmistir. Yeni Antlasmada ok sayida
metaforlar bulunmaktadir (2. Korintliler 3:2-3; Yakup 3:6) ve ayrica tesbih sanati (Matta
20:1; Yakup 1:6) ve mbalga sanati da yerlerini bulmuslardir (Koloseliler 1:23; Yuhanna
21:25; 2. Korintliler 3:2). Isa, hiciv sanatinin gzel bir rnegini vermektedir (karsilastirin:
Matta 19:24 ile 23:24).
Esinlenme iddiasi, esinlenmis materyalin karakterinin isiginda incelendiginde,
esinlenme srecinin mekanik ya da kati bir sre olmadigi aika grlmektedir. Bu sre
hem dinamiktir hem de kisisel bir gelisimi ierir ve elde edilen sonu ilhi bir otoriteye sahip,
hatasiz bir rndr -Tanrinin Sznn kayit altina alinmis seklidir. (Geisler, GIB, 58)

3D. Tarihsel Kesinlik?


Genel olarak ne srlen bir iddia ise hatasizlik doktrininin kabul edilemez oldugu, bunun
sebebinin ise, Kutsal Kitapin modern dnyanin kabul ettigi ve kendi gretisi iin ihtiya
duydugu tarihi ve linguistik degerleri yansitmamasidir. Hatasizligi ve hataliligi savunan iki
grup arasindaki tartismalarda kullanilan birok kelime gibi kesin kelimesinin tanimi
belirsizdir. Bazilari iin kesin olmamak demek hatali olmak demektir. Bu kesinlikle hatali bir
yaklasimdir. Antik aglarin bilgelerinin belirttigi gibi, gerekli olan tek sey ifadelerin uygun
ve yeterli olmasidir. Ben ise bunu gerekler isiginda yorumluyorum. Neredeyse herhangi bir
ifadeyi alip daha kesin bir sekilde ifade etmeniz mmkndr. Tarihsel herhangi bir anlatim,
hatta detayli bir tarihi siralama bile gereklerin yaklasik bir anlatimidir.
Bir rnekle aiklamak gerekirse: 1978 senesinde gereklesmis olan bir olayi
kaydettigimizi dsnelim. Bu olayi kesinlikle daha kesin bir sekilde anlatmak mmkndr -
Mayis ayinin on besinde, saat 22 sularinda, vb. Ancak, bu olayin gereklestigi tarih olarak
sadece 1978 yilindan bahsetmek hatali bir sylem degildir. Benim bakis aima gre hatasizlik
iin esas olan kriter sudur: Bir cmle ifade edildigi sekli ile dogrulari yansitmakta midir?
Eger yansitmakta ise, bu doktrin iin ortada bir sorun yok demektir. Neden agimizin kesinlik
kriteri, hatasizligi belirleyici salt unsur olsun ki? Kutsal Metinlerin, kendi gnnn
standartlarini yansitmasini beklemek hata midir? Bizim kriterlerimizin geerli, kitaplari
yazanlarin kriterlerinin ise hatali oldugunu iddia etmek kibirli bir davranis degil midir?
(Feinberg, MI, alinti yeri Geisler, I, 299-300)

4D. Kutsal Kitap Bilimsel Olmayan Bir Lisan Kullanir


Esinlenme, kesinlikle profesyonel, teknik ya da bilimsel bir dil kullanmak zorunda degildir.
Kutsal Kitap, her nesil iin ve her insan iin kaleme alinmistir, bu yzden de gnlk ve genel
bir lisan ierir. Gzlemci ve bilimsel olmayan bir lisan kullanilmasi, bu metinlerin bilime
aykiri oldugu anlamina gelmez. Bu metinler, sadece bilim ncesi metinlerdir.
Kutsal Yazilar, antik standartlara gre antik agda yazilmistir. Kutsal Kitap
metinlerine modern bilimsel standartlari empoze etmeye alismak, tarihsel hatalara sebep
verir. Gnesin sabit olarak durdugunu sylemek ne kadar bilimsellikten uzak ise (Yesu
10:12) , gnesin dogmasini iddia etmek de bilimsellikten uzak bir davranis olacaktir (Yesu

12
1:16). (Nix, J, 267-96) Buna ragmen, dnyadaki tm meteorolojistler her gn gnesin
dogmasindan ve batmasindan bahsederler. Kutsal Yazilar, Seva Kraliesinin dnyanin ta
br ucundan geldigini sylemektedir (Matta 12:42). Dnyanin ta br ucu denilen yerin
birka yz kilometre uzakliktaki Arabistan oldugunu dsnrsek (Kraeling, RMBA, 231,
harita IV), bu ifadenin gzlemci bir ifade oldugunu syleyebiliriz. Benzer bir tutum ile Kutsal
Yazilarda Pentikost gnnde O sirada Kuds'te, dnyanin her lkesinden gelmis dindar
Yahudiler bulunuyordu (Elilerin Isleri 2:5) ifadesi ile karsilasiriz. Bu lkeler Elilerin Isleri
2:9-11de belirtilmistir ve bu lkeler, gerekten de dnyanin tm uluslarini kapsamamaktadir
(r: Kuzey ve Gney Amerika bu listede yer almamaktadir).
Bylece grldg gibi bu ayette kullanilan evrensel lisan, cografi bir anlamda
kullanilmistir ve genel anlam olarak bilinen-dnya anlamina gelmektedir. Kutsal Kitap,
bilimden uzak insanlar iin, bilimden nceki aglarda yazilmistir. Kutsal Kitap, modern
bilimsel lisani kullanmadigi iin bir kisinin Kutsal Kitapin bilimsel olmadigini iddia etmesi
mantik disi bir tutumdur. Ancak, Kutsal Kitapin mkemmel bir evrensellik kazanmak ve
yalin bir stile sahip olmak iin anlasilmaz bilimsel lisani kurban ettigi bir gerektir.
Kutsal Kitap, ayni zamanda rakamlarda yuvarlama yapmistir (bakiniz 1. Tarihler
19:18; 21:5). agimizin teknolojik toplumu iin belki 3.14159265 rakamindan diye
bahsetmek kesin bir ifade olarak kabul grmeyebilir, ancak antik agin teknolojik olmayan
toplumlari iin 3.14159265 rakamindan diye bahsetmek hatali bir ifade olmayacaktir. Bu
rakamlar bir Ibrani tapinagindaki Dkme tuntan on arsin apinda, bes arsin derinliginde,
evresi otuz arsin yuvarlak bir havuz (2. Tarihler 4:2) iin yeterli olacaktir, ancak bir roketi
uuran bilgisayar iin tabii ki yetersiz kalacaktir. Bilim ncesi bir agda, bilimsel bir kesinlik
beklemek hatali bir tutumdur.
Kutsal Kitap, kendi agina zgn bir lisan ile konusmaktadir ve anlatim stili o gnn
insanlari iin anlasilirdir. Bu metinler, ilhi esinleme standartlarina gre llp biilmelidir.
Esinleme Tanridan gelmistir ve insanlarin lisanini konusan ve belli bir kltrel baglama ait
olan bir kisi tarafindan diger insanlara iletilmistir.
Bu metinlerin anlamli olmalari iin, ulastigi peygamberlerin ve elilerin lisaninda
olmalidir. Bu kisilerin kltrel alt yapilarinda benzetmeler, betimlemeler, rneklemeler ve
linguistik iletisim ile bagdastirilan diger unsurlar ile anlam kazanmalidir. Hatasizlik doktrini
hakkinda retilen ve modern bilimsel ya da teknik kesinligi Kutsal Yazilara empoze etmeye
alisan yapay ya da garip hibir teori ciddiye alinmamalidir. (Geisler, GJB, 57)

Yeni Antlasma yazarlari, gnmz yazarlarinin sahip olduklari linguistik


geleneklerine sahip degillerdi. Bu yzden hangi alintilarin birebir olup, hangilerinin
ikinci agizdan sylev ve hangilerinin serbest anlatim olduklarini bilmemiz mmkn
degildir.

5D. Birebir Kelimeler?


Hatasizlik, logia jesu (Isanin szlerinin) ipsissima verba (birebir szleri) olmasini talep
etmez, ipsissima vox (Isanin mesajini vermesini) talep eder. Bu unsur, tarihsel kesinlik
unsuruna benzer bir sekilde ele alinmalidir. Yeni Antlasma yazarlari Isanin szlerinden alinti
yaparlarken, Isanin szlerini bire bir yazma zorunlulugu hissetmemislerdir. Sphesiz Yeni
Antlasmada Isanin szlerinin bire bir yazildigi ayetler fazlasi ile bulunmaktadir, ancak her
anlatilan olayda bu tutum sergilenmemistir.

13
Isanin szlerinin ogu Aramice idi ve Incil yazarlarinin bu szleri Yunanca ya
tercme etmesi gerekiyordu. Daha da tesi, yukarida belirtildigi gibi, Yeni Antlasma
yazarlari, gnmz yazarlarinin sahip olduklari linguistik geleneklerine sahip degillerdi. Bu
yzden hangi alintilarin bire bir olup, hangilerinin ikinci agizdan sylev ve hangilerinin
serbest anlatim olduklarini bilmemiz mmkn degildir. (Osborne, RCGC, 83-85)
Bu szlerin tercmesi yapilirken, bu szleri duyanlarin da hayatta olduklari ve
yukarida belirtilen tm gereklerin isiginda bakildiginda Isanin szlerinin Kutsal Kitapin
hatasizligina nasil muhalefet ettigi iddia edilebilinir ki? Eger, Incilde bulunan alintilarda
belirtilenler Isanin kast ettikleri olmasa idi ya da Isanin szleri Kendisi tarafindan ima
edilmedigi bir anlam ile yansitilsaydi, bu durumda Kutsal Kitapin hatasizlik doktrini tehlike
altina girerdi.
Tanrinin bizlerle (mekanik ve kesin ifadeler yerine) tam ve dogru bir anlam ile
iletisim kurma arzusunu, bizlere Isanin hayati ile ilgili olarak drt taniklik vermesinden
anlayabiliriz. Isanin szlerindeki ufak farkliliklar aslinda bizlerin Isanin vermek istedigi
gerek imayi kavramamiza yardimci olmaktadirlar. Eger tm yazarlar birbirinin yazilarini
kopyalasalardi metinde ufak farkliliklar olusmaz, ama tam anlama ulasilma yolunda geri
kalinirdi.

6D. ok Ynl Anlatim?


Hatasizlik demek bir olayin ya da iliskili olaylarin anlatiminin ayrintili ok ynllgnn
iletilmesi demek degildir. Bu unsur, kesinlik konusunda belirtilen unsurlar ile beraberce ele
alinmalidir. Herhangi bir disiplinin -ki buna teoloji de dahildir- bakis aisinda Kutsal Yazilar
kismi kaynaktir diye bir iddia yaygindir. Kismi kaynak olma ifadesi, genellikle hatali ya da
bozuk anlam yerine kullanilmaktadir. Ancak bu fikir tamamen hatalidir. Bir insanin imani ve
imanini uygulamasi iin gerekli her sey, tam bir esinleme olan Kutsal Kitapta me vcuttur.
Bizlerin grenme arzusunda oldugumuz, ancak Tanrinin aiklamaya uygun grmedigi birok
konu vardir. Ayni sekilde her olayin her detayini kaydettirmeyi uygun grmedigi de bir
gerektir.
Bence bu durum ayni zamanda Incilin ilk drt tanikligi iinde geerlidir. Incilde var
oldugu ne srlen sorunlar, bu sorunlari ne sren kisinin, Incil yazarlarinin olaylar
hakkinda detayli bilgi sunmak zorunluluklari olmadigini hatirlamasi ile yok olacak trdendir.
Incil yazarlarinin bir olayi anlatirken, kitabini yazma amacina uygun bir sekilde ve yeterli
olacak sekilde iletmeye hakki vardir. Daha da tesi ilk drt tanikligin yazarlarinin hep
beraber ayni olayi detaylandirmadiklari da bir gerektir. Iddia edilen eliskilerin
zmlenmesini saglayacak bazi konularda bilgi eksikligi olabilir. Aslinda bu sorunlari
zerken ve metinleri incelerken ihtiyacimiz olan tek sey, her yazarin kaleme aldigi her
cmlenin dogru oldugunu kabul etmek ve bu baglamda alisma yapmaktir. (Feinberg, MI,
alinti yeri Geisler, I, 300-2)

7D. Orijinal Metin


Hatasizlik, kopyalanmis her metni kapsayan degil, orijinal metinleri kapsayan bir doktrindir.
Sre gelen bu grs asirlar boyunca srmstr ve gnmzdeki birok Protestan, hatasizlik
doktrinin (ayni zamanda kusursuzluk, bozulmazlik ve esinlenmislik) sadece orijinal metinleri
ierdigini kabul etmektedir.
Eusebius Hieronymusa yazilmis olan bir mektupta (82 nolu mektup) Augustinus,
inceledigi bir Kutsal Kitap kopyasinda bildigi gerekler ile elisen noktalari anlatmistir: Bu
metinler ya hatalidir ya da tercman sylenilen her seyi anlamamistir ve kaydedememistir.
(Bahnsen, IA, alinti yeri Geisler, I, 155-156)

14
Kutsal Kitapin esitli yerlerinde Tanri Sznn orijinalleri bir yana, kopyalarinin ya
da tercmelerinin geerliliginin kabul edilmesine ve alinti yapilmasina sik sik rastlanmistir.
Kutsal Yazilardaki esitli ayetlerden, yazildigi gn elde bulunan kopyalar ve ardindan gelen
tercmeler ile ilgili Kutsal Kitapin tutumunu anlayabilmemiz iin faydali ikarimlara
ulasmamiz mmkndr. Elde ettigimiz temel bilgi ise, bu el yazmasi kopyalarin Tanrinin
orjinal metinleri yazdirmadaki amacini yerine getirmeye sayilabilecek nitelikte olmasidir.
Kral Sleyman, Musanin ilettigi yasanin orijinalinin kopyasina sahip oldugu halde (bakiniz:
Yasanin Tekrari 17:18), elindekinin gerek ve asil metinler oldugu kabul edilmistir, Tanrin
RAB'bin verdigi grevleri yerine getir. Onun yollarinda yr ve Musa'nin yasasinda yazildigi
gibi Tanri'nin kurallarina, buyruklarina, ilkelerine ve gtlerine uy ki, yaptigin her seyde ve
gittigin her yerde basarili olasin (1. Krallar 2:3). (Payne, PB,)
Ezranin elinde bulunan Tanri Yasasi da aika bir kopya idi, ancak ayni sekilde onun
hizmeti esnasinda bu kopyalarin yetkinliginden sphe edilmedi (Ezra 7:14). Ezra, insanlarin
yasamlarinda ilhi bir ynlendirme olmasi iin bu yasadan okurken, tam anlasilmasi iin
halkin srgn esnasinda asina oldugu Aramice tercmesine gre okumustur. Tanri'nin yasa
kitabini okuyup aikladilar, herkesin anlamasini saglayacak biimde yorumladilar (Neh.
8:8). (Berkouwer, HS, 217) Bu rneklerin tmnde grldg gibi, orijinal olmayan metinler,
Rabbin Yazili Sznn grevini stlenmekte ve uygulamada asil metinlerin ilhi otoritesini
paylasmaktadir.
Kesin bir sekilde tekrarlanmasi gerekli olan bir unsur ise, hatasizligin sadece orijinal
metinler ile sinirlanmasinin sonularidir: (1) Sadece orijinal metinlerin kapsanip, bu sekilde
Tanri'nin szl mesajinin essizliginin korunmasi ve (2) elimizdeki Kutsal Kitaplarin
metinsel kopyalamadan dolayi hatasiz olmadiklari iin Tanri Sz olma sifatlarini
kaybetmemesi. Protestan grse gre, elimizdeki Kutsal Kitaplarin hatasizligi ya da
esinlenmisligi ya hep ya hi meselesi degildir. (Bahnsen, IA, alinti yeri Geisler, 1,173)
Eger, sadece hatasiz asil metinler esinlenmisler ise tercmeler konusunda ne
yapmamiz gerekir? Eger, sadece orijinal metinler Tanri'nin nefesinden yazilmislar ise,
tercmanlar hatalardan korunmamislardir, bu durumda Kutsal Kitapta ki hangi ayetten emin
olunabilinir? Belki de sorudan sonra hemen gelen ayet bile yanlis ve hatali bir kopya ya da
tercmedir. Metinsel elestiri uzmanlarinin prosedr bu soruya, kopyalarin orijinallerine olan
sadakati konusundaki sreci inceleyen alismalarinda cevap vermislerdir. nceki blmlerde
vardigimiz sonuca tekrar deginmemiz gerekirse , kopyalarin dogrulugu ve aslina uygunlugu
ok kk detaylar hari kabul edilmistir.
Sonu olarak vardigimiz noktada ise, sadece orijinal metinlerin esinlendigini kabul
edersek, btn dogru kopyalarin ve tercmelerin esit degerde olduklari sonucuna variriz.
agimizda hi kimse kusursuz olan orijinal metinleri grmedigi gibi, ayni sekilde hatalisini
da grmemistir.
Tanri'nin orijinal metinleri neden korumadigi bilinmemektedir, ancak insanlarin dini
obje lere tapinma gdsn engellemek belirleyici bir unsur olmus olabilir (2. Krallar 18:4).
Bazi kisiler Tanri'nin orijinal metinlerin putlastirilip tapinilmasini engellemek iin
mkemmel bir kopyayi korudugunu ne srmektedirler. (Bahnsen, IA, alinti yeri Ge isler, I,
172-73) Ancak, Tanri bunu yapmayi uygun grmemistir. Tanri'nin orijinal metinleri,
insanlarin kurcalamasini engellemek amaci ile korumamis olmasi akla yatkin bir iddiadir. Bir
kisinin var olan binlerce kopyada birden degisiklik yapmasi ise imknsizdir.
Ulasilamaz bir orijinal metin ile hatali bir metin arasinda asiri ularda bir tercih
yapma konusundaki tutuma karsi ise, orijinallerin basarili bir kopyasinin ya da tercmesinin
Tanrinin Sznn btn uygulama amalarina hizmet etmek iin yeterli oldugunu
sylememiz gereklidir. (Geisler, GIB, 42-44)

15
2A. IDDIALARA ITIRAZLAR
Kutsal Kitap aika Tanrinin esinlenmis Sz oldugunu iddia eder. Ancak bazi kisiler,
Kutsal Kitapin Tanri Sz olduguna ve hatasiz olduguna itiraz etmektedirler. Bu blmde
esinlenme ve hatasizlik konularinda gsterilen temel itirazlara deginilecektir.

1B. Paradoks
Bazi kisiler hatasizlik doktrininin bir paradoks oldugunu iddia etmektedirler. Hatasizliga
inaniyorsunuz, nk Kutsal Kitapin bunu grettigine inaniyorsunuz, ancak Kutsal Kitapa
da hatasizliga inandiginiz iin inaniyorsunuz denmektedir.
Ancak durum bu ifadede oldugu gibi bir paradoks degildir. Mantiki bir aiklama
bunun byle olmadigini sizlere gsterecektir.
Kutsal Kitap, gvenilir bir dokmandir. Bu sonuca ise Kutsal Kitapin, Josefyusun
alismalari ya da Julius Sezarin savas kayitlari gibi diger tarihsel metinlerle ayni sekilde ele
alinmasi ile varilmaktadir.
Kutsal Kitap tarafindan kaydedilen tarihe gre, Kutsal Kitapin merkez karakterinin
Isa Mesih olduguna inanmamiz iin yeterli sebeplerimiz mevcuttur. Isa Mesih, yapmasi iddia
edilenleri gereklestirmistir, bu yzden de iddia edildigi kisidir. Isa Mesih, Tanri'nin essiz
Oglu -aslinda Tanri'nin beden almis sekli oldugunu iddia etmistir. Tanri'nin essiz Oglu
olarak, Rab Isa Mesih kusursuz, sasmaz ve yanilmaz bir yetkiye sahiptir.
Isa Mesih hem gnnde var olan Kutsal Kitap in yani Eski Antlasmanin yetkisini
onaylamistir hem de Kutsal Yazilarin tamamen hatasiz oldugunu ve Tanri'nin sonsuza dek
var olacak olan Sz oldugunu gretmistir.
Eger Kutsal Yazilar Isanin da grettigi gibi Tanrinin Sz ise sadece bu sebepten
dolayi bile tamamen gvenilir ve hatasizdir, nk Tanri, gereklerin Tanrisidir.
Tanri'nin sasmaz ve yanilmaz Oglu Isa Mesihin gretisini temel alir isek, kilise
Kutsal Kitapin hatasiz olduguna inanir.
Bu iddia, Kutsal Kitapin genel dogasi ile baslar, Isa Mesihin sifati ve gretisine
dogru ilerler ve Kutsal Kitapin dogasi hakkindaki Onun gretisini kabul etmek ile belli bir
sonuca varir.

lbirlik konusunda oldugu gibi hibir yerde aika, Kutsal Kitap, bildirdigi her
seyde hatasizdir yazilmamistir. Buna ragmen Kutsal Kitapta var olan ve
vurgulanarak aika gretilen iki gerek, bu sonucu kainilmaz kilmaktadir.

2B. Kutsal Kitapta Hatasizlik gretilmemistir


Kutsal Kitapta hatasizlik gretisi yoktur iddiasi da, hatasizliga karsi ikanlarin sik sik
basvur duklari bir sylevdir. Kutsal Kitapin kendi hatasizligini degil, esinlenmisligini
grettigini ileri srerler.
Bu iddia, Kutsal Kitapta lbirlik gretisi yoktur demek kadar hatalidir. Dogru
olan, Kutsal Kitapin hibir yerinde Tanri kisiden olusmaktadir: Baba, Ogul ve
Kutsal Ruh yazilmamistir. Ancak bu olguya ragmen, lbirlik doktrini Kutsal Kitapta
aika ve vurgulanarak gretilmistir. Peki bu sonuca nasil varilmistir? Kutsal Kitapta aika
gretilen iki prensipten varilan sonu ile: (1) Tanri olarak adlandirilan kisi vardir Baba,
Ogul ve Kutsal Ruh; ve (2) tek bir Tanri vardir. Basit bir mantiksal ikarim bu iki gerekten

16
tek bir sonuca varir ve inancina bagli hibir Hrist iyan bu sonuca karsi ikmamaktadir: Tek bir
Tanrida kisi vardir.
Kutsal Kitap, ayni mantik ile kendi hatasizligini gretmektedir. lbirlik konusunda
oldugu gibi hibir yerde aika, Kutsal Kitap, bildirdigi her seyde hatasizdir yazilmamistir.
Buna ragmen Kutsal Kitapta var olan ve vurgulanarak aika gretilen iki gerek, bu sonucu
kainilmaz kilmaktadir: Birinci olarak Kutsal Kitapin kendi szlerinin tm Tanri'nin
esinlemesidir. Pavlus syle yazmistir: Kutsal Yazilarin tm Tanri esinidir ve gretmek,
azarlamak, yola getirmek ve dogruluk konusunda egitmek iin yararlidir. (2. Tim. 3:16)
Kutsal Yazilar yazili metinlerdir ve peygamberler defalarca Tanri'nin Szlerini kaydetme
buyrugunu almislardir (Misirdan ikis 24:4; Esinleme 22:19). Davut, lmek zere iken su
itirafta bulunmustur, RAB'bin Ruhu benim araciligimla konusuyor, Sz dilimin ucundadir
(2. Samuel 23:2). Yeremyaya Sana buyurdugum her seyi tek sz eksiltmeden onlara bildir
denmistir (Yeremya 26:2). Eli Pavlus, su iddiada bulunmustur Ruh'a uyanlara ruhsal
gerekleri aiklarken, Tanri'nin ltfettiklerini insan bilgeliginin grettigi szlerle degil,
Ruh'un grettigi szlerle bildiririz (1. Korintliler 2:13).
Ikincisi ise, Kutsal Kitap Tanri'nin syledigi her seyin gerek oldugunu ve tamamen
hatasiz oldugunu vurgulayarak belirtmistir. Isa, Onlari gerekle kutsal kil. Senin szn
gerektir demistir (Yuhanna 17:17). Mezmurcu, Szlerinin temeli gerektir demistir
(Mezmurlar 119:160). Ibraniler kitabinin yazari vurgulayarak, Tanri'nin yalan sylemesi
olanaksiz demistir (Ibraniler 6:18). Pavlus, Titusa yalan sylemeyen Tanri'nin demistir
(1:2). zdeyisler, Tanri'nin her sz gvenilirdir diye belirtmektedir (30:5). Kisaca
Tanrinin karakteri, O konusurken sadece gerekleri sylemesini talep eder. Ayni zamanda
Kutsal Kitap, Tanrinin kendi ifadesidir. Kutsal Kitapta aika gretilen bu iki gerekten
dolayi mantiken tek bir sonuca varilir: Kutsal Kitapin grettigi her sey, Tanri'nin hatasiz
gerekleridir.
Mantiksal bir zincir kurulmasi durumunda esinlenmeyi her zaman hatasizlik takip
etmek durumundadir. Eger Kutsal Kitap Tanrinin Sz ise, hatasizdir. Hristiyanlar
hatasizlik doktrinini genellikle su sekilde zetlemektedirler: Kutsal Kitapin dedigi,
Tanri'nin dedigidir. Gerekten de Tanri ve Kutsal Yazi kelimelerinin birbiri yerine
kullanilmasi bunun en gzel ispatidir. rnegin, Ibraniler 3:7de; Bundan dolayi, Kutsal
Ruh'un dedigi gibi, Eger bugn O'nun sesini isitirseniz, atalarinizin baskaldirdigi ve lde
O'nu sinadigi gnk gibi, yreklerinizi nasirlastirmayin denmektedir, ancak bu ayet aslinda
Eski Antlasma Metnine bir referanstir (Mezmur 95:7). Bu model baska ayetlerde de
kullanilmistir (bakiniz: Elilerin Isleri 2:17; Galatyalilar 3:8; Ibraniler 9:8).
Kutsal Kitap, lbirligi grettigi gibi, kendi hatasizligini da gretmektedir.

3B. Hatasizlik nemli Degildir


Bazilari ise Hatasizlik nemli degil derler. Bu kisilerin Kutsal Kitapin hatasiz olmasi ya da
yetkin olmasi konusunda bir inanlari yoktur.
Hatasizlik doktrini karsitlarinin ne srdkleri bu itiraz biraz nce vardigimiz sonu
dogrultusunda kolaylikla bertaraf edilir. Bu kisiler hatasizligin nemli bir doktrin olmadigini
iddia ederler. Onlara gre asil nemli olan esinlenmedir, hatasizlik degildir. Eger Kutsal
Kitapin aika ve vurgulayarak grettikleri nemli ise ve eger Kutsal Kitap hatasizligini bu
sekilde gretmekte ise varilan sonu, hatasizligin nemli olduguna dairdir.
Hatasizligin nemli olmadigini sylemek, Tanri'nin sylediklerinin dogru olup
olmamasinin nemli olmadigini ne srmekle aynidir. Rab Isa, bizlere Kutsal Kitapin en
ufak ayrintisina kadar dogru oldugunu gretmistir: Size dogrusunu syleyeyim, gk ve yer
ortadan kalkmadan, her sey gereklesmeden, Kutsal Yasa'dan ufacik bir harf ya da bir nokta
bile eksilmeyecek (Matta 5:18). Baska bir ayette Isa, sunlari dile getirmistir: Tanri,

17
kendilerine szn gnderdigi kimseleri ilhlar diye adlandirir. Kutsal Yazi da geerliligini
yitirmez (Yuhanna 10:35). Bundan dolayi Isa Mesih , Tanri oldugu srece hatasizlik nemli
olacaktir!

4B. Hatasizlik Yakin Tarihte Ortaya ikan Bir Kavramdir


Hatasizlik doktrinini reddedenler sik sik hatasizlik doktrininin yakin tarihte ortaya iktigini
ne srerler. Bazilari bu doktrinin 1800lerin sonunda Princetonda B. B. Warfield tarafindan
icat edildigini ne srerler. Bazilari ise bu doktrinin rnegin, Fullerden Jack Rogers gibi,
Reformasyon'dan hemen sonra yasamis olan Lutheran ilhiyati Turretine kadar dayandigini
iddia eder.
Bu grslerin ikisi de hatalidir. Hatasizlik, Kutsal Kitapta Lutherden ya da
Calvinden ok daha ncelerde gretilmekteydi. En eski kilise babalarinin hatasizlik
doktrinini savunduklarina dair deliller mevcuttur. Augustinus, Sadece ve yalnizca, Kutsal
Kitap kanonunun kitaplarina saygi ve hrmet gstermeye ikna oldum. Bu kitaplar hakkinda
ise kesin kanaatim, yazarlarin kesinlikle hatadan uzak olduklari seklindedir demistir.
(Mektuplar, LXXXII)
Byk ortaag ilhiyatisi Thomas Aquinas, Kutsal Kitapin metinsel anlaminin
temelini hatali hibir sey olusturamaz demistir. (Summa Theologica, 1, 1,10, ad 3) Byk
Reformcu Martin Luther defalarca, Kutsal Yazilarda asla hata olmamistir ve Kutsal
Yazilar hata ieremez demistir. (Works of Luther, XV:1481; XIX:1073) John Calvin,
eserlerinde aika Kutsal Kitapin hatasizligini desteklemektedir, Tanri'nin gereginin
bilgisi [Kutsal Kitap araciligi ile] yregine ekilene kadar, insanin yregindeki hatanin kk
asla kurutulamaz. (Kitap I, Blm 6) Methodizmin kurucusu John Wesley, Kutsal Kitapin
hatasizligini nemli bulmaktadir. Eserlerinde syle yazmistir: Hayir, eger Kutsal Kitapta en
ufak bir hata var ise, binlerce hata olabilir. Eger bu kitapta bir hata bile varsa, bu kitap Gerek
ve Dogruluk Tanrisindan gelmemistir. (Journal, VI, 117)
Kilise babalarinin ve Reformcularin aik ifadelerine baktigimiz zaman, hatasizlik
doktrininin Reform teolojisinden sonraki dnemin ya da on dokuzuncu yzyil Amerikan
ilhiyatilarinin bir icadi olmadigini tartismasiz bir sekilde anlamaktayiz.

5B. Kutsal Kitapta Hatalar Vardir?


Bazi kisiler ise, Kutsal Kitapta hatalar oldugunu bu yzden de bu doktrinden vaz gememiz
gerektigini ne srmektedirler. Davis, Tanrinin buyrugundaki bir hataya rnek olarak ise,
Yesuya Kenanlilari ldrmesi iin verdigi buyrugu gstermektedir. Peki, bu buyruga yanlis
ve hatali demesini neye dayandirmaktadir? Davis aika cevaplar: Ben kendi adima
konusuyorum, bence masum insanla rin ldrlmesi ahlken yanlistir. (Davis, DAB, 96)
Ancak, Davisin gzden kairdigi bazi nemli noktalar vardir. Ilk olarak Kenanlilar
masumiyetten uzak bir kavimdir (Levililer 18:25; Yasanin Tekrari 9:5). Yrelerinde
ocuklarin kurban edilmesi ve benze ri insanlik disi adetler edinmislerdir. Ikinci olarak ise, bu
ok essiz bir buyruktur. Bu, her zaman uygulanmasi iin verilmis olan bir Kutsal Kitap
doktrini degildir. Bu, tarihte belli bir zamanda, belli bir olay karsisinda verilmis olan bir
buyruktur. nc olarak ise, Tanri tm yasamlar zerinde hakimdir. Yasami veren de
Odur, alma hakkina sahip olan da (Eyp 1:21; Yasanin Tekrari 32:39).
Burada bir hata oldugu dogrudur, ancak bu hata Tanri'nin buyrugunda degil, Tanri'nin
Yesuya vermis oldugu buyrugunu yani Tanri'nin Sznn dogrulugunu ya da yanlisligini
belirlemek iin insani mantik erevesinin ve duygularin kullanilmis olmasidir. Tanri, bu
konuda Yesaya 55:8de konusmustur, nk benim dsncelerim, Sizin dsnceleriniz
degil, Sizin yollariniz benim yollarim degil diyor RAB.

18
Bazi ne srlen hatalar ise, Kutsal Kitapin el yazisi ile kopyalama islemini yapan
yazicilarin bu islem esnasinda olusturdugu uyumsuzluklardan dogmustur. Bu konudaki bir
rnek, Kral Ahazyanin yasi ile ilgilidir. Tahta ikma yasi 2. Krallar 8:26ya gre yirmi iki
iken, 2. Tarihler 22:2ye gre kirk ikidir. Diger ne srlen hatalar ise eliskili degil, farkli
ifadeli durumlardir. Luka, dirilisten sonra mezarin basinda iki adet melek oldugunu
kaydederken (24:4), Matta tek bir (28:2) melekten bahseder. Bu bir ifade ayriligidir. Eger
Luka iki melek var derken, Matta zellikle mezarin basinda sadece bir adet melek var diye
bir ifadede bulunmus olsa idi, bu bir eliski olurdu.
ne srlen eliskiler ortaya yeni ikmamislardir. Asirlar nce Kutsal Kitap limleri
tarafindan fark edilmislerdir. Ancak gnmzde bu ayriliklari fark eden kisiler, bunu yeni bir
kesif gibi algilayip, hatasizlik doktrininin terk edilmesi agrisini yaparlar. agimizda yasayan
ve hatasizlik doktrinini inkr eden bu limler, son zamanlarda elde edilen bazi bulgulardan
sonra hatasizlik doktrininden mecburen vazgetikleri izlenimini yaratirlar. Aslinda bunun tam
aksi dogrudur. Gnmzde Kutsal Kitapin orijinaline olan uygunlugunun dogrulanmis
kisimlarinin yzdesi, geen asirlara gre kiyaslandiginda ok daha fazladir. Ayni durum
eskiden aiklanamayan, ancak gnmzde aiklamaya kavusmus bazi sorunlar iin de
geerlidir. l Deniz Tomarlari, Smer, Nag Hamn ve en son zamanlarda gereklesen Ebla
kesifleri, gnmz aydinlarina gemisteki Protestanlarin asirlar boyunca sahip olduklari
delillerden ok daha fazlasini bizlere sunmustur.
Neden o zaman, sanki elde edilen bulgular insanlarin Hristiyan inancinin en nemli
doktrinlerinden bir tanesini terk etmeye zor luyor gibi gzkmektedir? Ben bunun gereklere
dayanan degil, felsefi bir tutum oldugu kanaatindeyim. Pavlus su uyarida bulunmustur:
Dikkatli olun! Mesih'e degil de, insanlarin gelenegine ve dnyanin temel ilkelerine dayanan
felsefeyle, bos ve aldatici szlerle kimse sizi tutsak etmesin (Koloseliler 2:8). Bu gelisme
karsisinda benim kanaatimce olan sudur, bazi yetenekli Hrist iyan limler, felsefi varsayimlar
ile ayartilmislardir, bu bilinsiz olarak gelisen durum genellikle bu kisilerin yksek grenim
alismalari esnasinda gereklesmektedir. Ne yazik ki bu kisilerin vardigi sonular Tanri'nin
Sz tarafindan degil, rasyonalist ve var olusu dsnceler tarafindan belirlenmektedir.

agimizida yasayan ve hatasizlik doktrinini inkr eden bu limler, son zamanlarda


elde edilen bazi bulgulardan sonra hatas izlik doktrininden mecburen vazgetikleri
izlenimini yaratirlar. Aslinda bunun tam aksi dogrudur. Gnmzde Kutsal Kitapin
orijinaline uygunlugunun dogrulanmis kisimlarinin yzdesi, geen asirlara gre
kiyaslandiginda ok daha fazladir. Ayni durum eskiden aiklanamayan, ancak
gnmzde aiklamaya kavusmus bazi sorunlar iin de geerlidir. l Deniz
Tomarlari, Smer, Nag Hamn ve en son zamanlarda gereklesen Ebla kesifleri,
gnmz aydinlarina gemisteki Protestanlarin asirlar boyunca sahip olduklari
delillerden ok daha fazlasini bizlere sunmustur.

Davis bir yazisinda farkinda olmadan, hatasizlik doktrinini reddedenlerin probleminin


analizini yapmistir, Bu kisileri liberalizme iten sey Hristiyanligin teolojisine muhalif olan
bazi felsefi ve bilimsel varsayimlari kabul etmeleridir, yani modern insanlarin inanabilecegi
trden varsayimlari. (Davis, DAB, 139, alinti yeri Geisler, ID, 2)

6B. Sinirli Esinleme

19
Hatasizlik doktrinine bir itiraz da, esinlenmenin Kutsal Kitapin sadece doktrinsel ya da
ahlki blmleri kapsadigina, tarihi ya da bilimsel kisimlarini kapsamadigina dair olan bir
iddiadan ibarettir. Kutsal Yazilarin tm Tanri esinidir ve gretmek, azarlamak, yola
getirmek ve dogruluk konusunda egitmek iin yararlidir (2. Timoteos 3:16).
Sinirli Esinleme grs ciddi kusurlari iermektedir. Ilk olarak, Kutsal Kitapta
doktrinsel ya da tarihsel diye bir ayrim yoktur. Kutsal Kitapta aiga kavusan her bilgi
dogrudur. Ikinci olarak, Kutsal Kit ap gretislerinin ogunda ruhsal olani fiziki ya da tarihi
olandan ayirmanin mmknati yoktur. rnegin, Isa Mesihin bosanma hakkindaki gretisi ile
Tanri'nin Adem ve Havvayi yaratmis olmasi geregi birbirinden ayrilamaz (Matta 19:4). Ha
ya da Dirilis hadiselerini ruhsal ya da tarihsel diye ayirmak mmkn mdr?
nc olarak ise, ruhsal ve tarihsel arasindaki bu yapay ayrimlar Tanrimizin
Nikodime sylediklerini hie saymak demektir: Sizlere yeryzyle ilgili seyleri syledigim
zaman inanmazsaniz, gkle ilgili seyleri syledigimde nasil inanacaksiniz? (Yuhanna 3:12).
Anlatilmak istenilen dsnce sudur: Eger biz Kutsal Kitap ve Tanri tarihsel olaylardan
bahsederken, bahsedilenlere gvenemezsek ruhsal konulardan bahsederken nasil
gvenebiliriz?
Son olarak, Kutsal Kitapin hatasizligini inkr eden Hristiyanlar, inkrlarini sadece
bilimsel, tarihsel ya da kronolojik konular ile sinirlandirmamaktadirlar. Paul Jewett,
Pavlusun kadinlar hakkindaki gretisini reddetmektedir. Davis, Tanri'nin Kenanlilarin
srlmesi hakkindaki buyrugunun geerliligini ahlki sebeplerden dolayi reddetmektedir.
Hatali bir Kutsal Kitap varligi inancina kapilmak demek, her isteyenin Tanri'nin
buyruklarindan istediklerini seip kabul edip, begenmediklerini reddetmeleri anlamina
gelmektedir.

7B. Var Olmayan Orijinaller


Bu itiraz ise, hatasizliga inanan Hristiyanlarin, orijinal metinlerin var olmamasindan dolayi
risksiz bir konumda durup kendilerini gvenceye aldiklarini iddia etmektedir. Sadece orijinal
el yazmalari Tanri tarafindan esinlendigi iin ve bugn elimizde bahsi geen orijinal el
yazmalari mevcut olmadigi iin var olan bir hatayi ispatlamanin mmknati yoktur.
Bu iddiaya verecegimiz cevap ise, elimizde aslina uygun kopyalarin var oldugu ve bu
kopyalarin Hristiyan gretisi ve yasami iin mkemmel derecede yeterli oldugudur. Aslinda
hibir byk (ya da kk) Kutsal Kitap doktrini kopyalama hatasi yznden rtlme riski
tasimamaktadir.
Kutsal Kitapta kopyalamadan dogan uyusmazliklar ok ufak detaylardadir.
Tenkitilere Hristiyanlari elestirmek iin firsat veren bu kk hatalar ortadadir.
Kisaca, orijinal metinler btn uygulanabilinir amalar dogrultusunda mevcuttur.
Elimizdeki kopyalarda btn esas gretisler korunmustur. Dnyadaki btn ktphaneler de
bulunan eserlerin orijinalleri mevcut olmadigi iin bu eserler tehlikeye dsmedigi gibi,
elimizde aslina uygun oldugu srece, Hristiyanlarin ellerinde Kutsal Kitapin orijinal
metinleri mevcut degil diye korkmalarina gerek yoktur.

8B. Tanri Umursuyor mu ?


Bazi iddialara gre ise, eger Tanri hatasiz kopyalar saglamadiysa, orijinal metinlerin kusursuz
olmalarina ok nem vermemektedir. Kk kopyalama hatalari iermelerine ragmen
kopyalar yeterli miktarda ise, orijinallerin hatasiz olmalarinin ne nemi vardir? Baska bir
deyis ile Tanri neden kusursuz orijinalleri korumamistir ya da kopyacilarin hata yapmalarini
engellememistir?

20
Bu sorunun birinci kisminin cevabi, Tanrinin dogasindaki tutarlilik ile ilgilidir. Tanri
mkemmel oldugu iin, Onun ellerinden direkt olarak gelen her sey mkemmel olmak
zorundadir. Hatalar ieren orijinal bir Kutsal Kitap, Tanri'nin hata yapabilecegini gsterir.
Bu, Tanri Ademi sakat yaratmistir demek gibi bir ifadedir.
Bu sorunun ikinci kisminin cevabi ise baska bir soru ile verilecektir: Tanri neden
Ademi gnah islemekten alikoymamistir? Insanligin dokundugu her seyi bozma egilimi
vardir, bu ister hemcinsimiz olsun ister Kutsal Kitap. Tabii ki Tanri her iki orijinali de yani
hem Kutsal Kitapin hem insanligin bozulmasini engellemistir. Insan hl Tanrinin
benzerindedir (bozulmus olsa bile) ve Kutsal Kitap hl Tanrinin Szdr (kopyalama
esnasinda ok kk hatalar gereklesmis olsa bile).
Tanrinin orijinal el yazmalarini korumamasinin nemli sebepleri vardir. Birinci
sebep, insanligin Yaratandan daha ok yaratilmis olana tapinma egilimidir (Rom. 1:25).
Tanri'nin Israilin kurtulusu iin kullandigi bronz yilani hatirlayin? Ilerleyen tarihlerde bu
yilana bile tapildigini grmekteyiz (2. Krallar 18:4). Ayrica bizim kurtulusumuz iin Tanri
tarafindan yazdirilmis orijinal metinlere gsterilecek tapinmayi bir tahmin edin. Daha da
tesi, orijinal metinler korunmayarak, gnahli insanlarin iindekilerle oynamalarina imkn
verilmemistir.

Basite bakarsak, hatasizligin iki sarti vardir: B irincisi, kopyalar degil sadece orijinal
el yazmalari hatasizdir; ikincisi, ierdigi metinsel her sey degil sadece Kutsal
Kitapin dogruladiklari hatasizdir.

9B. Sartlarin Fazla ligi


Son iddia ise su sekildedir: Hatasizlik doktrinini savunanlar o kadar ok sinirlama
koymuslardir ki, doktrini rtmek iin btn yollar tikanmistir.
Bu grs biraz abartilmis bir ifadedir. Basite bakarsak, hatasizligin iki sarti vardir:
Birincisi , kopyalar degil sadece orijinal el yazmalari hatasizdir; ikincisi, ierdigi metinsel her
sey degil sadece Kutsal Kitapin dogruladiklari hatasizdir.
Kutsal Kitapin iindeki bir metnin, mana , baglam ve edebiyat aisindan kesin olarak
ne bildirdiginin anlasilmasinda, birok karmasik etkenin varligi sz konusudur. Ancak,
bahsedile n mevzu esinlenmisligi degil tefsiri ilgilendirmektedir. Kutsal Kitapta yalan ile
ilgili ifadeler vardir, rnegin Seytanin yalanlari kaydedilmistir (rnek: Aden bahesinde).
Ancak bunun anlami, bu yalanlarin dogru oldugu veya Kutsal Kitapin mesajinin bu oldugu
anlaminda asla ve asla degildir. Hatasizlik doktrinin iddia ettigi tek sey, bu yalanlarin
kaydinin dogrulugudur, yalanlarin kendisinin degil.
Diger taraftan birok insan Derlemeci kitabinda verilen mesajin dogrulugunu
sorgulamak isteyebilir. Birok Hristiyan yorumcu Derlemeci kitabinin ortasindaki ifadeleri
gnesin altindaki dogal bir insanin, yanlis grslerinin hatasiz kaydi olarak yorumlar.
Bunun gibi bazi blmler hakkinda yorum ayriliklari mevcuttur (Eypn
arkadaslarinin konusmalari). Hristiyanlar, Kutsal Kitapin bir metninde yazili metin ile
dogrulanan bilgi hakkinda ayriliga dsebilirler, ancak ayriliga dslmemesi gereken bir unsur
vardir, o da Kutsal Kitapin dogruladigi her seyin hatasiz oldugudur. nk Tanri hata
yapamaz.
Ayetlerin nasil yorumlanmasi gerektigine dair soru ile birlikte vurgulanmasi gereken
bir unsur ise, hatasizlik doktrinin metinlerin kelime anlami ile kabul edilmesi gerektigine dair
bir gretisi olmadigidir. Buna ragmen bu doktrin bu aidan sik sik saldiriya ugra maktadir.

21
rnegin, mecazi bir anlatimi kelime anlami ile kabul edip uygulama kesinlikle hatali
olacaktir (Galatyalilar 4:24, 25). Benzer bir sekilde Kutsal Kitapta rakamlarin yuvarlandigi
da bir gerektir. Ancak daha nceden de belirttigimiz gibi, detayli rakamlar ya da tarihler
verilmemesi, verilmis rakamlarin hataliligini gstermez (rnek: 1973 ya da 06-Mayis -1973).
Hibir matematik gretmeni Pi sayisinin degeri olarak 22/7 ya da 3.1416 yazdigi iin
grencisine kirik not vermez, ki bu iki ifade de eksik bir ifadedir.
Ayni sekilde Kutsal Kitap yazarlari da, gnmz insaninin -bilim adamlari da dahil
olmak zere- gnlk konusmasi gibi bir slup ile metinleri kaleme almistir. Bu ifade sekline
gzlemci ifade sekli denmektedir. rnegin, bizlere gnes batmakta gibi gelmektedir, hatta
bir bilim adami, bir uzay bilimci bile gnes ne gzel batiyor demektedir. Ancak bahsedilen
mevzu, esinlenmislik degil yorum meselesidir. Hatasizlik doktrinin ele alinmasinda zerinde
durmamiz gereken nokta sudur: Kutsal Kitapin dogruladigi her sey hatasiz midir yoksa degil
midir? Kutsal Kitapin, Tanri'nin Adem ve Havvayi yaratmasi, Nuh zamaninda bir tufanin
dnyayi mahvetmesi, Yunusun byk bir baligin midesinde gn kalmasi, Isanin lmden
dirilmesi konularindaki gretisleri hatasiz midir, degil midir? (Geisler, ID, 1-4)

SONU
Yukarida bahsi geen tartismalar, gnmzn ortalama bir insani iin ne anlama
gelmektedir? Elimdeki Kutsal Kitap esinlenmis ve hatasiz midir, degil midir? Kutsal Kitapta
okuduklarim gerekten Tanridan midir?
Bu sorularin cevabi yrekten bir Evettir! Elimizdeki Kutsal Kitap, Tanri'nin
esinlenmis Szdr. Son zamanlardaki arkeolojik kesifler (arkeoloji hakkindaki blm 3, 4
ve 14e bakiniz), elimizdeki Kutsal Kitapin iki bin sene nceki metinlerin hatasiz bir iletimi
oldugunu ispatlamistir. Evimizdeki Kutsal Kitap ise, Tanri esinlemesi ile Aramice, Ibranice
ve Yunanca yazilan Kutsal Yazilarin gnlk lisanimiza tercme edilmis seklidir.
Hatirlarsaniz hatasizlik doktrini, Kutsal Kitapin sadece orijinal kopyalarini
kapsamaktadir. Matbaa teknolojisi gelisene kadar, Kutsal Kitap en azindan bin sene boyunca
el yazisi ile kopyalanarak ogaltilmistir. Bu kopyalama sreci esnasinda bazi kk hatalarin
yapilmis olmasi ve bu hatalarin metne yerlesmis olmasi mmkndr. Buna ragmen el
yazmalarinin bollugu ve arkeolojik bulgular, metinsel notlar ve diger tehizatlar, Tanrinin
Sznn hatasiz bir tercmesine kavusmamizi mmkn kilmislardir.
Elinizdeki Kutsal Kitapa gvenebilirsiniz, nk bu kitap Tanrinin esinlenmis
Szdr. Kutsal Kitapin kopyalanmasi ve tercmesi esnasinda ieri sizan kirlenmeler ise
hem kk, hem kontrol altinda, hem de her geen gn azaltilmaktadir. Bundan dolayi
elinizdeki Kutsal Kitap gvenilirdir. (Goodrick, IMBIWG, 113)
Kitabin bu blmnn geri kalan kisimlarinda yapilacak olan, Kutsal Kitap
hakkindaki elestiriler ve saldirilari hakkindaki bir inceleme, Tanri'nin bizlerle Kutsal Yazilar
boyunca kesinlikle konustuguna dair olan inancimizi yipratmak iin yapilan denemeleri
ortaya ikaracaktir. Bu elestirilere bir cevap verilmeden nce Kutsal Kitapa karsi olanlarin
arasinda yaygin olan bir yanlis anlamayi ve hatali bir dsns seklini anlamamiz ok
nemlidir: Dogastclgn Karsitlarinin Varsayimlari.

22
12
DOGASTCLGN
KARSITLARININ
NCEDEN VARSAYIMLARI

BLME BAKIS

nceden Varsaymak
Tanim
Esanlamli Szckler
Kainilmaz
Hakkimiz Var Mi?
Anti-Dogastclk
Tanim
Aiklama
Bazi rnekler
Bu Grsn Savunucularindan rnekler
Bilim Ve Mucizeler
Mucizelerin Tanimi
Hristiyan erevesinde Mucizeler
Mucizeler Ve Dogast Olaylar Konusunda Bilimin Sinirlari
Humeun Felsefi Tezi
Tarihin Uygun Bir Sekilde Ele Alinmasi
Izafiyetilerin Tezinin rtlmesi
Tenkiti Metot
Uygun Bir Inceleme
zet
Anti-Dogastc nceden Varsayim
Hem Muhafazakrlar Hem Radikaller n Yargilar Konusunda Dikkatli Olmalidir.
Modern Bilim, Artik Dogayi Kapali Bir Sistem Olarak Grmemektedir. Bundan
Dolayi Mucizelerin Var Olmadigi Konusunda Israrci Olamaz.
Tarihiler, Olgulari, nceden Varsayimlarina Uydurmaya alismamali, Sonulara
Ellerindeki Olgular Dogrultusunda Ulasmalidirlar.

23
Metinlere dayali hipotez ve biimsel kritik konularindaki alismamiza baslamadan nce
hayati bir nem tasiyan, ancak sik sik yanlis anlasilan bir konuya deginmemiz gerekir: Anti
Dogastclk.
Eger bilgisizligin zerine aglarini rttg bir konu var ise iste bu konudur. Birok
samimi grenci ve din adami olmayan kisi, tarihsel ya da metinsel objektif arastirma ve
metoda dayandirilarak elde edildigi ne srlen sonulardan etkilenerek dogru yoldan
sapmistir. Aslinda bu sonular, sbjektif dnya grsnn rndrler.

1A. NCEDEN VARSAYMAK

1B. Tanim
nceden Varsayimin gereklesmesi iin bir seyin nceden varsayilmasi ya da farz edilmesi
gerekir. Basarili bir tanimi ise, bir nceki durum olarak zorunluluk ierme ya da isteme
seklinde olacaktir. nceden Varsayimin basit bir ifade ile aiklanmasi ise, bir olayda
herhangi bir inceleme yapilmadan sonuca varilmasi seklindedir.

2B. Esanlamli Szckler


nyargida bulunmak, nyargi ile yaklasmak, bir seyin dogru oldugunu varsaymak, nyargi,
sabit fikirli olmak, prematre sonulara varmak.

3B. Kainilmaz
Varsayimda bulunmak bir dereceye kadar kainilmaz bir durumdur. Britanyadan Thomas
Whitelaw, ilhiyati Biedermanndan alintilar yapmistir. (Christliche Dogmatik )

Eger tamamen bilimsel ve tarihi bir kritigin, dogmatik nceden varsayimlardan zgr bir
sekilde gereklesecegini ve gereklesmesi gerektigi ne srlse bile, bu tamamen geerli
degildir. En son rnekte grdgmz gibi, tamamen salt bir tarihi temellere dayandirilarak
yapilan bir tenkitte bile iddianin kendisinden bazi noktalarin dislanmasi mmkn olmamistir,
kendisinden bazi unsurlari dahil etmistir... Her grencinin tarihsel mercek altinda incelenmesi
iin ortaya attigi olaylarin tarihsel olarak gereklesmesinin mmknati ele alinirken kabul
edilen bazi sinir ya da limit tanimlari esnek olmak durumundadir. Bu olaylar ise, genellikle o
grenci iin dogmatik nceden varsayimdir. (Whitelaw, OTC, 172)

James Orr, bu konuda sunlari sylemektedir: Dnya zerinde, arastirma ve inceleme


prensiplerine bagli olarak yapilan hibir incelemenin, bazi nceden varsayimlarin
kusanilmadan gereklestirilmedigini sylemek sphesiz yerinde bir ifade olacaktir... Ancak,
bu nceden varsayimlarin gerekleri arpitmadigina ya da nyargiya dayanan bir sonucu
desteklemek iin kullanilmadigina emin olunulmalidir. Bilim adamlari, sorgulamalar ve
deneysel yntemlerle sinanmasi gereken neri niteligindeki hipotezleri araciligi ile dogayi
zebilmeyi kendilerine grev edinmislerdir. (Orr, TPOT, 14)
nceden varsayimlarin kullanilmasinin mecburiyeti konusunda John Warwick
Montgomery, sunlari gzlemlemistir: Btn tezlerin bir n yargiya dayanarak ne
srldgn iddia eden Kant haksiz sayilmaz, ancak bu bize her nceden varsayimin da
dogru oldugunu gstermez. (Carlson, 88, 388)
Thomas Whitelaw, hem radikal hem de muhafazakr tenkitilerin gereginden fazla ve
nceden varsayimda bulunduklarini belirtir:

24
Asiri Tenkitiler bir Tanriya inandiklari srece Onun, neden sonu iliskisinin alisilmis
dzenine karismasini inkr etmeye ya da mucizelerin gereklestigini bastan kabul
etmemeye ya da gelecekte olacak olaylarin nceden bildirilmesini imknsiz olarak
yorumlamaya haklari yoktur. Birbirine zit varsayimlarda bulunmanin mantiksiz bir davranis
oldugunu kabul edersek, dogast sorusu ile ilgili olarak ortaya atilan sorular, ki bunlari
isimlendirmek gerekirse; Tanrinin dnyayi ilhi takdiri ile ynetmesi ve Kendisini mucizeler
ve gereklesecek olaylari nceden bildirmekle esinlemesi, Onun iin dogal olanin sinirlari ve
izgisi disinda olmadigi iin olaganst olarak iddia edilmesinin olusturacagi tezat, bu
tartismanin haksiz bir tartisma oldugunu ortaya koyacaktir. Tarafsiz arastirmacilar, bahsi
geen konularin gerekligini ya da gerek disiligini incelemekten ciddi bir sekilde
kainacaklardir yani bu olayin gerek karakterini yani dogal olup olmadiklarini tespit etmeye
alismak, dogast bir olayi incelemek ve ispatlamak. (Whitelaw, OTC, 178)

Radikal bir elestirmenin hakkini da vermek gerekir, bazen aika muhafazakr


oldugunu belirten yazarlar, Kutsal Kitapin en basit gerekleri konusunda bile byk liberal
fikirleri savunabilirler ve radikal bir elestirmenin bile dayanaksiz olarak tabir edecegi
sonulari ileri srmektedirler. (Allis, TFBM, 339)
Oswald Allis, her iki tarafin da bu konuda sahip oldugu nyargilari gzlemlemistir:

Bir muhafazakrin Eski Antlasmanin yetkisini kabul etmesi ve Onu korumasi ne kadar
dogmatik bir davranis ise, genel anlamda bir bilim adaminin Onu reddetmesi de dogmatik bir
davranistir. Bilim adami Eski Antlasmayi, Kutsal Kitapin kurtarici doga disiligini, Onun
tarihselliginin, dininin ve kltrnn essizligini reddeden bir dnya grs ne sigdirma
konusunda her ne kadar israrci ise, Kutsal Kitap savunucusu da Eski Antlasmanin
tarihselliginin ve her tarafina yayilmis olan dogast olaylarin essizligi konusunda
israrcidir Hasminizi nyargi ve dogmatizm ile itham etmek, bir olayi savusturmanin kolay
yoludur. (Allis, TFBM, 338)

4B. Hakkimiz Var mi?


Bir insanin nceden varsayimlari hakkinda srekli olarak bilinli olmasi gereklidir. Herkes
kendisine su soruyu yneltmelidir: nceden varsayimlarimi kusanmam konusunda hakli
miyim? Anahtar bir soru ise sudur: nceden varsayimlarim, gereklerle uyusum ierisinde
mi? Gerek olarak grdklerimi destekleyecek yeterli miktarda delil var mi?

2A. ANTI-DOGASTCLK
Anti-dogastclk kavrami, metinlere dayali hipotez ve biimsel kritik okullarinin radikal
yandaslari arasinda yaygin oldugu iin, bu konuyu o blmlerde degil, bu blmde ele
almaya karar verdim.

1B. Tanim
Konumuzla baglamini gz nne alarak anti-dogastclg, Tanrinin varligina ya da
Onun evrenin dogal dzenine olan mdahalesine karsi inansizlik olarak tanimlayacagim.
Pentateuchda aika, en az 235 kez Tanri'nin Musaya konustugunu ya da buyurdugunu
okuruz. Anti dogastc bir egilime sahip olan bir elestirmen (nceden varsayim) bu
metinleri, tarihsel olmadiklarini varsaydigi iin hemen reddedecektir.
A. J. Carlson, Science and Supernatural isimli yayinda dogasty syle
tanimlamaktadir: Dogadaki bilinen srece tezatlik ieren olaylar ya da dogrulugu

25
kanitlanabilinir tecrbeler ve dsncelerden farkli bir kaynak iddia eden bilgiler, teoriler,
inanlar ve uygulamalar. (Carlson, SS, 5-8)

2B. Aiklama

1C. Durum Ifadesi


Anti-dogastclge gre, evren denilen kapali bir sistemde yasadigimizdan dolayi, var
oldugu ne srlen Tanri'dan, bu sisteme mdahale olamaz. Bu kapali sistemin ve
srekliligin anlami ise, her sebebin kendi dogal etkisinin olmasidir. Daha basit bir ifade ile
her olayin dogal bir aiklamasi vardir. Bundan dolayi ilhi eylem iddialari bos bir tutumdur,
nk her dogast olayin dogal bir aiklamasi oldugu kabul edilmistir.

2C. Temel Prensipler


Anti-dogastc olanlarin temel prensiplerini zetlemek gayet zor olacaktir, nk bu grup
kendi ierisinde birok ayrilik yasamaktadir. Asagidakiler ise genel olarak kabul edilenlerdir:

1D. Bizle r kapali bir sistemde yasamaktayiz (her sebebin kendi dogal etkisi
vardir).

2D. Tanri yoktur. (Birok elestirmen iin su ifade daha geerlidir: Tm


uygulanabilinir amalar dogrultusunda, Tanri yoktur.)

3D. Dogast diye bir sey yoktur.

4D. Mucizelerin gereklesmesi mmkn degildir.

3B. Bazi rnekler

1C. Birinci Kitabimin yks


Bir grup grenci, kitabimi taninmis ve byk bir niversitenin tarih blm baskani olan bir
profesre vermisler. Bu sahistan Evidence That Demands A Verdict (su an okudugunuz kitap)
isimli eserimi okumasini ve grencilere kitap hakkindaki yorumunu yapmasini rica etmisler.
Birka ay sonra grencilerden bir tanesi profesrn ofisine girip, kitabin durumu
hakkinda soru sormak istemis. Profesr, grenciye kitabi okumayi bitirdigini sylemis. Su
ana kadar okudugu en ikna edici tezleri ne srdgn ve bu iddialari rtecek birisini
tanimadigini itiraf etmis. Ancak demis, ben Bay McDowellin sonucuna katilmiyorum.
Biraz sasiran grenci su soruyu yneltmis; Neden? Blm baskani cevaplamis, Dnya
grsmden dolayi!
Bu profesrn nihai reddi, delile dayanmamaktaydi hatta delillere ragmen takinilan
bir tutumdu. Bu kisinin kabul edilmis delilleri inkr etme tutumunun altinda tarihsel olaylari
inceleme, arastirma degil, dogast olaylar hakkinda nceden vardigi nyargi yatmaktadir.

26
2C. Baska Bir niversitede
Baska bir niversitede, felsefe dersinde konusma yapiyordum. Vardigim sonucu ifade ettikten
hemen sonra, bir profesr dirilisin geerliligi hakkinda sor ular yagdirmaya basladi. Tartisma
basladiktan birka dakika sonra, durum neredeyse irkinlesmeye baslamisti.
En sonunda bir grenci profesre, paskalya sabahi gereklesenler hakkindaki fikrini
sordu. Hissedilir bir duraklamadan sonra profesr drste cevapladi: Aikasi ne oldugunu
ben de bilmiyorum. Arkasindan telasli bir haykiris ile, ama bir Dirilis olmadigini
biliyorum!
Kisa sreli bir mnazaranin arkasindan profesr, bu grsnn altinda dnyasal
imajinin ve Tanri'nin tarihsel olaylara mdahalesini reddeden nyargisinin oldugunu kabul
etti.

3C. Baska Bir Sinifta Baska Bir Konusma Esnasinda


Hristiyanlik ve felsefe hakkinda baska bir siniftaki baska bir konusmam esnasinda , bir
profesr szm kesip sunlari syledi: Bunlarin hepsi samalik. Bos mezarin daha farkli bir
aiklamasi oldugunu hepimiz biliyoruz.

4C. Tarih Hakkinda, Giris Niteligindeki Ifadelerimin Sebebi


Yukaridaki rnekler, tarih siniflarinda sik sik sarf ettigim su cmlenin sebebidir: Eger
modern tarihsel yaklasimi takip eden birisi olsaydim, Rabbim ve Kurtaricim olan Isa
Mesihin Dirilisine inanmam mmkn olmazdi. Bu ifademi duyan birok Hristiyan bana
soru isareti ile bakarlar, nk hepsi benim Hrist iyanligin tarihe dayali inan oldugunu ve
onlara da byle grettigimi bilirler. Ben de onlara bakip ifademdeki modern tarihsel
yaklasim kelimelerinin altini izerek tekrar ederim. Eger, modern tarihsel yaklasim
kavramina simsiki sarilan bir insan olsaydim, tarih zerinde yaptigim alismalarin ve
vardigim sonularin hakliligini savunamazdim. Bunun ise tek bir sebebi vardir; modern
tarihsel yaklasim, bir konuda arastirma ve inceleme yapmadan nce, o konu hakkinda
nceden varsayimlarda bulunup tartismaya kapali sonulara varmaktadir. Ortalama bir
modern tarihi, dogast bir referansi ya direkt olarak izer atar ya da bayat bir ifade olan
efsane etiketini zerine yapistirip dosyayi kapatir.
Bu kisiler, tarihe n yargiya dayali bir kani ile yaklasirlar ve ellerindeki delilleri buna
uydurmaya alisirlar. Baska bir ifade ile, tarihsel incelemeye baslamadan nce varacaklari
sonucun ierigini oktan belirlemis durumdadirlar.
Birok tarihi, tarihe kesin ve nceden varsayimlari ile yaklasir. Bu nceden
varsayimlar, tarihsel egilimlerden daha ok felsefi nyargilardir. Onlarin tarihsel
perspektifleri, belirli bir felsefi ereve ierisine hapsedilmistir ve fizik tesi kanaatleri ise,
genellikle tarihsel ierik ve sonulari belirler. Modern arastirmaciya Dirilis hakkinda
tarihsel bir delil sundugunuzda, genellikle bunu inkr ederler, ancak bu reddedis bu kisinin
tarihsel incelemelerine dayanmaz.

Iste bu yzden elde edilen sonular, dogast zerinde aik fikirli bir alismanin
rn olmamaktadir. Elde edilen sonular, anti dogastc bir metafizikinin
dogmatik zorla kabul ettirmeleridir. Tarihsel bir degeri oldugu ispatlanmis olan bir
dokmanin tenkitiler tarafindan reddedilisini ve varliginin hie sayilmasini baska

27
hangi temellere dayandirarak aiklayabilirsiniz ki?

BERNARD RAMM

Verilen cevaplar genellikle su eksende dolasir durur: Tanri olmadigini bildigimiz


iin; ya da dogast imknsizdir; ya da, Bizler, disardan mdahalelere kapali bir
sistemde yasamaktayiz; ya da Mucize diye bir olasilik yoktur . Benim genellikle verdigim
cevaplar ise, bu ekseni sarsar ; Bu sonulara tarihsel delilleri inceleyerek mi ulastiniz, yoksa
bu sizin felsefi bir yaklasimla elde ettiginiz bir sonu mudur? Btn bu ifadeler, tarihsel bir
incelemenin rn degil, felsefi speklasyonlarin yabani filizlenmeleridir.
Blmn basinda bahsi geen profesrler, benim bakis aimi kabul etmemislerdir.
Bunun sebebi, sundugum materyallerdeki eksiklik ya da zayiflik degil, bu kisilerin mzmin
natralistler olmasidir.
Clark Pinnock, bu problemi aika tanimlar: Onlar (natralistler), Tanrinin varligini
ieren bir dnyanin olasiligini kabul edene kadar, modern bir insana Dirilisin sama bir sey
olmadigini ikna etmek iin sunulacak delil miktari asla yeterli olmayacaktir. (Pinnock,
SFYC, 6-7)
Bernard Ramm, natralistik yaklasim ve bu yaklasimin bir alismanin sonularinin
zerindeki etkisi konularina aiklik getirmistir: Eger ele alinan konu, dogast bir olayin
varligini iermekte ise, bu yaklasim temel dayanak noktasindan hareket etmekte israrcidir.
Kisaca belirtmek gerekirse, daha inceleme baslamadan nce dogast unsurlarin st izilir.
Bu unsurlardan en ufak bir iz bile kalmamalidir. Iste bu yzden elde edilen sonular,
dogast zerinde aik fikirli bir alismanin rn olmamaktadir. Elde edilen sonular, anti-
dogastc bir metafizikinin dogmatik zorla kabul ettirmeleridir. Tarihsel bir degeri oldugu
ispatlanmis olan bir dokmanin tenkitiler tarafindan reddedilisini ve varliginin hie
sayilmasini, baska hangi temellere dayandirarak aiklayabilirsiniz ki? (Ramm, PCE, 204)

5C. nceden Varsayimlardan Sonuca Varmanin Gl Bir rnegi


Uzun yillar boyunca J. Warwick Montgomery tarafindan anlatilmis olan kisa bir yky
insanlara iletmeyi kendime grev bilmisimdir. Bu hikye, nceden varsayimci grs
resmetmektedir:

Uzun yillar nce kendisinin l olduguna inanan bir adam yasamaktaymis. Bu adamin
durumundan ciddi endise duyan karisi ve arkadaslari, onu mahallelerinde bulunan bir
psikiyatriste gndermisler. Bu psikiyatrist, hastasini telkin ve ikna yolu ile tedavi etmeye
karar verdikten sonra kendisini l olarak grmesi ile elisecek bir unsuru bu kisiye
benimsetmis. Psikiyatrist hastasina basit bir geregi, yani llerin kanama geirmeyeceklerini
semis. Hastasina bu konudaki tip kitaplarini ve otopsi kayitlarini okutmus. Birka haftalik
ugrasi sonucunda hasta en sonunda Tamam tamam, beni ikna ettiniz. llerin kanama
geirmeyecegine ikna oldum dedikten hemen sonra doktor cebindeki igneyi ikartip
hastasinin koluna batirmis. Kolundan szlen kan damlaciklarina korku ve saskinlikla bakip,
benzi sararan adam: Aman Tanrim! En sonunda ller de kanama geiriyor! diye
haykirmis.

Montgomery su yorumda bulunmustur:

Bu hikye bizlere, sagduyudan uzak nceden varsayimlari inatla kusanan bir insan iin
gereklerin hibir sey ifade etmeyecegini resimlemektedir. Bu kisiler, gereklerle alkasi

28
olmayan, gereklerin mdahalesine tamamen kapali, kendilerine ait bir dnya kurarlar. Bu
durumu filozoflar tekbencilik, psikologlar psikoz, avukatlar ise delilik olarak tanimlar ve l
olmaya es deger bir konum olarak grlmektedir, nk yasayan dnya ile olan baglar ciddi
bir biimde hasar grmstr. Hikyedeki adam sadece ldgn dsnmemektedir, bu kisi
gerekten de lmstr, nk kendisi iin artik gerekler ldr. (Montgomery, TAMD, 21-
22)

4D. Bu Grsn Savunucularindan rnekler


Bu blmde, metinlere dayali hipotez ve biimsel kritik ikilisinden birisini ya da ikisini
birden savunmakta olan kisiler ele alinacaktir.

1C. Metinlere Dayali Hipotez


Alman lim Frank (Geshichte und Kritik der Neuren Theologie, syf. 289), metinlere dayali
hipotezden elde edilen nceden varsayimlarin tam bir zetini sunmustur: Tarihin akisinin
tekrar sunulabilmesi iin ncelikle dogast unsurlari ieren unsurlarin yanlis ve tarihsel
olmayan bir sekilde kabul edilme si lazim gelir. Tarih akisinin ierisindeki her sey natralize
edilmeli ve dogal bir akisa uygun hale getirilmelidir.
De Profeten en de Profetie onder Israel (cilt I, syf. 5, 585) isimli eserinde A. Kuenen,
anti dogastc konumu syle dile getirmektedir:
Israilin dini yasaminin bir kismini direkt olarak Tanri'ya atfettigimiz srece ve tek
bir olayda bile Tanri'nin mdahalesinin ve aktif iletisiminin kabul edilmesi durumunda,
grsmzn tm hatali durumuna dser. Gvenilirligi kesin olan tarihsel kayitlarin bazi
yerlerinde degistirme ve bozma yapmaya kendimizi mecbur buluruz. Yalnizca dogal bir
tarihsel gelisme grs ile tm bu dogast iddialarinin farz oldugunu kabul edebiliriz.
De Godsdienst van Israel (cilt. I, syf. 111) isimli eserde, Kuenen su itirafta
bulunmaktadir: Atalar ile Tanri'nin bahsi geen iliskisi, benim bu anlatimlarin tarihselligi
hakkinda endise duymamin en temel sebebini teskil etmektedir.
Tanrinin Israillilerle olan iliskisinde dogast bir mdahale olmadigi iddiasi ise, ele
alinan baska bir konu olmustur.
Vanderbilt niversitesinin nde gelen isimlerinden ve artik Sikago niversitesinde
grevli olan Langdon B. Gilkey, Kutsal Kitaptaki Misirdan ikis-Sina tecrbesi anlatimini
syle tanimlar: Ibranilerin Tanri'nin yaptigina inandiklari eylemler ve syledigine
inandiklari olaylardir, ancak bizler bunlarin ilhi bir olay olmadigini biliyoruz. (Gilkey,
COTBL, 148)
Julius Wellhausen, Israelitische und Juedische Geschichte (syf 12), isimli eserinde,
Tanri'nin Musaya Yasayi verdigi Sinada gereklesen mucizelerin anlatimlari ile Btn
bunlarin ciddi olduguna kim inanabilir ki? diyerek alay eder.
Yahudilerin Kizil Denizi gemesi mucizesi hakkinda Gilkey, sunlari kaleme almistir:
Bu olayin mucizevi karakterini, dogu rzgrinin bir etkisi olarak grp inkr ederiz ve
arkasindan Yahudi inancinin bu olaya gsterdigi sira disi tepkiyi anlamaya alisiriz. (Gilkey,
COTBL, 150)
Bu anti-dogastc grslere tezat olarak W. H. Gren, su sonuca varmistir: Elestiri
teorilerini zehirlemis olan ve dogastne karsi var olan somut nyargiya, bile bile ya da
zararsiz olarak kabul edip gz yummamiz mmkn degildir... Bu hareketin taninmis btn
liderleri, istisnasiz bir sekilde, mucizelerin gerekligini ve peygamberlikleri ve bunlarin
orijinalligi anlaminda ierildigi iddia edilen ilhi esinlemeyi alaya almislardir. Onlarin btn
teorileri, paralanmadan zlemeyen, natralistik nceden varsayimlari ile yapilmistir.
(Green, THCP, 157)

29
J. Orr, yirminci yzyil ile ok benzer olan, on dokuzuncu yzyil belgeleri ile
ispatlama ilminden bahsederken, gereklerin aika ortaya iktigi gibi, ki bunu saklamak
yolunda en ufak bir abanin sergilenmemesi de baska bir gerektir, elestirisel arastirmacilarin
yetistirildigi ve etkin bir okula gre,-ki, daha da tesi bu okulun mensuplari, gnmzn
elestiri teorilerinin sekillenmesinde en aktif rol stlenmis olan kisilerdir- Israilin dininin
dogast kaynagi dosyasi daha bastan kapatilmistir, zeri izilmistir ve ncelikle akla yatkin
degildir sifatina lyik grlmstr demistir. (Orr, TPOT, 12)

2C. Biimsel Kritik


Rudolph Bultmann, biimsel kritigin en nde gelen yandaslarindandir ve kendi bilgi dalinin
temel unsurunu bu grs olusturmustur:

Tarihsel metot, tarihin degismez ve arkasi kesilmez etkilerin yer aldigi kapali bir sistem birligi
olarak dsnlmesini nceden varsayar. Bireysel olaylar ise, birbiri ardina gelen sebep ve
sonu iliskisi ile direkt bir baglanti ierisindedir. Bunun anlami, tarih srecinin sadece sebep
ve sonu iliskisi tarafindan belirlendigi ve davranislari ile tarihsel olaylarin gidisatini
belirleyen insanlarin zgr kararlari olmadigi degildir. Ancak, zgr bir karar sebepsiz yere
verilmez, bir motivasyona ihtiyaci vardir. Tarihinin grevi ise, eylemlerin motivasyonlarini
belirlemektir. Btn kararlar ve btn eylemler, kendi sebep ve sonularina sahiptirler.
Tarihsel metot, tm bunlarin ve baglantilarinin prensip olarak gsterilebilmesini nceden
varsayar ve bylece tm tarihsel sreci, kapali bir birlik olarak algilar .
Bu kapalilik, degismez ve arkasi kesilmez tarihsel olaylarin dogast mdahalelere,
yce glere kapali olmasi anlamina gelir ve bu yzden de mucize diye birsey mevcut
degildir. Byle bir mucize nin sebebi, tarih erevesi iinde kendine bir yer bulamaz. ... Tarih
bilimi, btn tarihsel metinler zerinde bu metot ile alisirken belli bir uyum
sergilenmektedir. Kutsal Kitap metinlerinin btnnn tarihsel olarak anlasilmasi ugruna bazi
istisnalari kabul edemeyiz . (Bultmann, KM, 291-92)

Bultmann, yirminci yzyil insanlarinin, doga ve tarih olaylarinin hibir zaman


dogast bir mdahale ile karsi karsiya kalmadiklarina emin olduklarini nceden
varsaymaktadir. Bultmanna gre, lmden dirilmeyi ieren tarihsel bir gerek kesinlikle
tasavvur bile edilemez. (Bultmann, KM, 39)
Norman Perrin, The Promise of Bultmann isimli eserinde, belki de Bultmann iin her
seyden nemli olan tek sey, tarihte tek bir essiz olayin olmamasi degil, tarihin sebep ve
sonulara dayali kapali bir zincir oldugunun ispatlanmasidir. Tarihe mdahale eden bir g
ve etken bir sebep olarak Tanri'nin varligi ise, bir tarihinin asla dsnmeyecegi bir
olasiliktir demistir. (Perrin, TPB, 38)

________________________________________________________
lmden dirilmeyi ieren tarihsel bir gerek kesinlikle tasavvur bile edilemez.
RUDOLPH BULTMANN
________________________________________________________

Perrin szlerine syle devam eder: Sylediklerimizden ikartacagimiz sonuca gre


Tanri, tarihteki bir olayin etkin sebebi olamaz; sebebi olusturan iki unsur olabilir, bir insan ya
da bir insanin Tanri inanci. Daha da tesi, tarih sreci rastlantisal degil, dzenli oldugu
iindir. Eger rastlantisal olsaydi, herhangi bir tarihsel varolusun mmknati olmazdi, bundan

30
dolayi Tanri'nin dnya tarihindeki bir olayin etkin sebebi olmus olmasi veya olacagi olanak
disinda bir ihtimaldir. (Perrin, TPB, 90-91)
Bultmann, mucizelerin gereklesmis olma olasiligini redderder. Jesus and Mythology
isimli eserinde sunlari sylemistir: Modern insan, sadece evrenin rasyonel dzeninin bir
parasi olabilen olaylari gerek olarak kabul etmektedir. Iste bu yzden modern insan
mucizeleri, bu kurallara dayanan srece uymadigi iin reddeder. (Bultmann, JCM, 37-38)
Bultmann, Kerygma and Myth isimli eserinde syle devam eder:

Kritikilerin, gnmz dnyasinin bilim anlayisinin, ondokuzuncu yzyilinkinden farkli


oldugunu isaret etmeleri ve sanki bu grecelik ile stn glerin mdahalesini mmkn kilan
bir kapi ailmis gibi rastlantisallik kuralinin greceligi ile mucize kavram imini yeni bastan
insa edilmeye alisilmasinin bir saflik oldugunu sylemeleri, yerinde bir yaklasim degildir.
Gnmzn bilimi, deneysel alismalardan ve deneyin neminden vaz mi gemistir? Hayir,
vaz gememistir ve vaz gemedigi srece Antik Yunanda baslamis olan sebep ve sonuca
dayali, her seyin bir aiklamasini talep eden dsnce sistemi gelenegi devam etmekte
demektir. (Bultmann, KM, 120-21)

Anti-dogastclk ve Bultman hakkinda yazan Herman Ridderbos, su yorumda


bulunmustur:

Bir bedenin iseyisinin ve organlarinin organizasyonunu anlamayi kavramis ve grenmis olan


modern bir dsnrn, l olan bir kisinin tekrar beden almasini ve canlanmasini kabul
etmesi hayl bile edilemez. Modern insan zihninde, Tanri'nin eylemlerini sadece Onun kendi
z hayatininin gerekligine bagimli etkiler, mdahaleler ve degisimler olarak tasarlar ya da
daha aik sylemek gerekirse, Onun ruh olmasi geregine bagli olarak, bu eylemleri
sadece ruhsal eylemlerdir. Modern insan, kurtarma eylemini bir insanin dogal fiziksel
bedeninin gerekligi hatta evrenin fiziksel varligi ile baglantili bir erevede kavrayamaz.
Ayni zamanda; nceden var olan bir insan olarak Mesihin iddia edilmesi, Onun bedensel
varliginin gklere alinmis olmasi, insanin gksel bir bedene kavusmasi gibi kavramlar hem
rasyonel aidan dsnlemez hem de anlamsizdir. Kisaca hibir seydir. (Ridderbos, B, 18)

Pierre Benoit, biimsel kritik metodunu analiz ettkten sonra su sonuca varmistir:

Btn bu nispeten yeni metodlarin arkasinda, ki bunlarin yeniligi sadece teknik uygulama
kisminda izlenilmektedir, hi de yeni olmayan tek bir temel tezin varligi dikilmektedir.
Modern rasyonalist tenkitilerin alismalarinda karsilasmaya alisik oldugumuz bu tez,
dogastnn reddedilmesi tezidir. Bu tezin zerindeki maskeler, szde tarihsel ve sosyolojik
analizler sklp atildigi zaman, karsimizda bu tez gerek kimligi ile dikilir ve bu bir
felsefedir. (Benoit, lG, Vol. I, 39)

3C. Diger Yandaslar


W. J. Sparrow-Simpson, David Strauss hakkinda sunlari belirtir:

Straussun uzun zaman nce bulundugu itiraf sunlari iermektedir Elilerin iindeki imanin
kaynagi, sadece Isanin Dirilisi dikkate alindiginda anlasilabilinir. Protestanlarin tarif ettigi
gibi, bu olay isel degil harici bir mucizevi olaydir. (New Life, i, 399) Straussun, dirilis in
akla uygun olmadigina dair bir olguyu ncelik olarak kabul edip, bu dogrultuda
ynlendirildigini kabul etmesi, samimi bir itiraftir:
Isanin mucizevi dirilisinin kayitlarinin varligi, bizleri bir tercih yapma noktasinda
birakmistir; ya Isanin yasaminin dogal ve tarihsel grs nn akla yatkin olmayisini kabul
eder, buna bagli olan her seyi geriye eker ve tm sorumluluklarimizdan feragat ederiz ya da

31
bu kayitlarin olasi sonularini ispatlamak iin kendimizi adariz. rnegin, mucizevi olgulari
karistirmadan, Isanin dirilisine duyulan inancin kaynagini bulmak gibi.
Evren hakkindaki belirli bir grsn nceden varsayimi hakkindaki delilleri sunmak
ve aiklamak, bu kisinin bilinli ve kasitli sorumlulugudur. Yusufun bahesindeki mezar in
basinda iki rakip dnya teorisi birbiri ile mcadele etmektedir (apraz referans Ihmels,
Auferstehung, syf. 27; Luthardt, Glaubenslehre).
Dirilis delillerinin tarihsel olmadigini iddia etmenin en byk sebebi, Sabatierin de
ifade ettigi gibi, En byk farkliliklarda bile uzlasmaya varilmis olsa ya da bu farkliliklar
asla var olmamis olsa bile, mucizeleri kabul etmeyen bir kisinin tanikliklari da reddedecegi
sphe gtrmeyen bir gerektir. Zeller in drste itiraf ettigi gibi, bu reddedisler tarihsel
kaygilara degil, felsefi teorilere dayanmaktadir. (LApotre Pavlus, p.42) (Sparrow -Simpson,
RC, 511)

Biimsel kritik olan Schubert Ogden, Glauben ve Verstehnden (The Problem of


Miracles, Religion in Life, I, Winter, 1957-58, syf. 63) su alintiyi yapmistir: Mucize fikri,
gnmz insanlari iin iyice imknsizlasmistir, nk bizler iin doga; kanunlari olan bir
olaydir ve kanunlari olan, degismez ve tkenmez bir dzene, mucize denilen unsur muhalefet
etmektedir. Bu ve benzeri fikirlerin bizler tarafindan kabul edilmesi mmkn degildir.
(Ogden, CWM, 33)
Jesus Christ isimli eserde F. C. Burkitt, sunlari sylemistir: Itiraf etmeliyim ki, 5000
kisiyi doyurma olayi iin samimi bir verimlilik srecinden baska bir aiklama getiremiyorum
... bana mantikli gelen tek zm ise sudur: Isa, elilerine ellerindeki kit kumanyayi
dagitmalarini sylemis ve elilerin olusturdugu bu iyi tanikliktan etkilenen kisiler, ellerindeki
bol miktardaki yiyecekleri, ellerinde az olanlar ile paylasmislardir. (Burkitt, JC, 32)
Ernst Ksemann, anti-dogastcnn grsn aik bir ifade ile ortaya koymustur.
Isanin Incilde yer alan isleri ve szleri hakkinda sunlari sylemistir: bunlar araliksiz bir
sekilde gereklesmis ilhi esinler ve yce islerdir ancak, bunlarin herhangi baska bir insan
yasami ile karsilastirilmasi gerekli olan ortak paydalari mevcut olmadigi iin tarih
kategorisinde algilanmasi olasi degildir. (Kasemann, ENTT, 30)

Eger Islmiyetten, Budizmden, Konfysizmden ya da Taoizmden mucizeleri ikartirsaniz,


elinizdeki ayni inan, ayni saglamlikta kalir. Eger Hristiyanliktan mucizeleri ikartirsaniz,
Amerikali Hristiyanlarin her hafta (ve her hafta) kilise krssnden duyduklari klise
cmlelerden ve basmakalip laflardan daha fazlasini duyamazsiniz.

PETER KREEFT

3A. BILIM VE MUCIZELER

1B. Mucizelerin Tanimi


Her tartismada oldugu gibi bu tartismada da atilacak birinci adim, kullanilan terimlerin
anlamina muvaffak olmaktir. Mucize kelimesinin anlami konusunda anlasmaya
varilmadika, mucizelerin gereklesip gereklesmedigi konusunda yapilacak her trl
tartisma, havanda su dvmeye benzer. (Huxley, WTHH, 153)
Bizler mucizeleri, Tanrinin dnya zerinde yaptigi zel isleri olarak tanimlariz.
Mucizeler, Tanri'nin zel isleri oldugu iin, bu isler sadece Tanri'nin var oldugu bir ortamda
gereklesebilirler.

32
2B. Hristiyan erevesinde Mucizeler
Peter Kreeft, mucizelerin Hristiyanlik inancindaki yerinin diger dnya inanlarindan farki
konusunda sunlari gzlemlemistir:

Mucizelerin nemi hakkindaki tartismayi zm lemek iin Tanri'nin, Kendi kilisesini kurmak
ve lmszlestirmek iin bu mucizeleri kullanmis olmayi uygun grms oldugunu anlamak
yeterli olacaktir.
Aslinda, Hristiyanligin digerlerinden farkini olusturan baslica unsurlari, mucizeleridir:
Yaratilis, (ilk defa Yahudilere) esinleme, Yasanin verilmesi, peygamberliklerin verilmesi,
Beden alma, lmden dirilme, Gge ykselmesi, Ikinci gelis ve Yargi Gn.
Eger Islmiyetten, Budizmden, Konfysizmden ya da Taoizmden mucizeleri
ikartirsaniz, elinizdeki ayni inan, ayni saglamlikta kalir. Eger Hrist iyanliktan mucizeleri
ikartirsaniz, Amerikali Hristiyanlarin her hafta (ve her hafta) kilise krssnden duyduklari
klise cmlelerden ve basmakalip laflardan daha fazlasini duyamazsiniz. (Kreeft, CMP, 273)

R. C. Sproul, Gerstner ve Lindley, Hristiyanligin ifade edilebilmesi iin mucizelerin


vazgeilmez unsurlar olduklari konusunda hemfikirlerdir: Teknik olarak ... mucizeler,
grselligi olan, algilanabilir bir erevede gelisen, hem imanlilar hem imani olmayanla rin
beraberce tecrbe ettikleri bir olaydir. Iman ettirmek iin olmasa da, ikna etme gcne
sahiptirler. Inan savunmalarina bakildiginda da anlasildigi gibi, mucizelere taniklik eden
grup ister inansin, ister inanmasin, ister iman etsin ister etmesin, ister herkes isel bir
mucize yasasin ya da yasamasin, Hrist iyanligin ifade edilebilmesi ve akla yatkin gelmesi
iin gzle grlr ve alginalilabilir mucizeler, vazgeilmez unsurlar olmuslardir. Tm
insanlar bilinli bir sekilde mucizenin bir parasi olmayi reddetmis olsalar da, ispatlanis
karsisinda duygularini gizleyememislerdir. (Sproul, CA, 145)

3B. Mucizeler ve Dogast Olaylar Konusunda Bilimin Sinirlari


J. W. N. Sullivan, The Limitations of Science isimli kitabinda, Einsteinin Izafiyet Teorisi
(1905) ve Planckin kara ktle radyasyonu denemesinin yayinlanmasindan beri bilim
adamlari, bilinmeyen ve sis perdesinin arkasinda kalan evrenin, tabiat kanunlari dedikleri
olgudaki degisiklerle karsi karsiya kalmislardir, diye yazilmistir. (Sullivan, TLS, 79)
Sullivan: Bilimdeki modern devrim adi verilen degisimler, aslinda neredeyse iki
yzyildir bilim dnyasina hkmeden Newtoncu bakis aisinin yetersizligi zerine
dayandirilmistir. Eski bakis aisi, yeni bir grs aisi tarafindan arka plana itilme sreci
ierisindedir. Kendi gelisimini tamamlamamis olsa da, yeni bakis aisinin eskisinden ok
farkli oldugu aika ortadadir. (Sullivan, TLS, 138)
James R. Moore, (John Warwick Montgomery tarafindan editasyonu yapilan)
Christianity for the Tough Minded isimli eserde, gnmzn bilim adamlari, herhangi bir
olayin tabiat kanunlarini ihll ettigini ne srecek kadar bu kanunlar hakkinda yeterli bir
bilgi olmadigini kabul eder duruma gelmislerdir. Bir unsurun olmayan yer ve zaman
kosullarindan yola ika rak, tm evrenin dogasi hakkinda kesin kanilara varmanin dogru
olamayacagi konusunda uzlasmaya varilmistir. Gnmz insaninin tabiat kanunlari adini
verdigi durum, aslinda tabiat harikalarina bizim getirdigimiz tme varimci ve istatiksel
aiklamalarimizdir demistir. (Moore, SC: TPC, 79)
John Montgomery, anti-dogastc tutumun, hem felsefi aidan hem de bilimsel
aidan gvenilmez bir yaklasim oldugunu gsermistir. Felsefi aidan: nk, Tanri
konumundan asagi olan herhangi bir kisinin mucizeleri bastan eleyecek kadar evreni tanimasi
mmkn degildir. Bilimsel aidan: nk, Einstein fiziginin geerli oldugu bir agda

33
(Humeun klsik anti mucizevi tezini formllestirdigi, Newtonun izdigi dnyadan istisnasiz
ok farklidir) evren, btn olasiliklara aik bir hale gelmistir, bir tane bile nedensel bir
evrensel kanun ifade etmeye alismak, bosuna bir deneme olacaktir (Max Black, Models
and Metaphor) ve mucizevi bir olay hakkindaki tek bir grsel tanikligin dikkatli bir sekilde
incelenmesi, bu olayin ge rekten de meydana gelip gelmedigini anlamamiza imkn
verecektir. (Montgomery, CFTM, 32)
History and Christianity isimli eserde bu tartisma devam etmektedir:

Ancak, modern insan, dirilis tarzinda bir mucizeyi kabul edebilir mi? Cevap sizi biraz
sasirtabilir: Bizler, Einsteinin greceli grs savunan aginda yasayan modern insanlar
oldugumuz iin, dirilis olayi kabul edilmelidir. Newton dneminden farkli olarak bizler iin
evren, artik btn kanunlarini bildigimiz, her adimin tahmin edilebilir oldugu bir oyun sahasi,
kapisi kilitlenmis bir kasa degildir. Einsteindan sonra hibir modern insanin tabiat
kanunlarinin zaten bilindigini ne srerek, var oldugu iddia edilen olaylarin gereklesmis
olma olasiliklarini reddetmeye hakki kalmamistir.
Iddiasi geen bir olayin gereklesebilip gereklesebilemeyecegini tespit etmenin tek
yolu, bu olayin gemiste gereklesip gereklesmedigini arastirmaktan gemektedir. Iste bu
yzden mucizeler konusu, felsefi speklasyonlarin dolastigi bir sahada degil, tarihsel bir
erevede ele alinmali ve arastirilmalidir. (Montgomery, HG, 75-76 )

Montgomery, szlerine syle devam eder, Dikkat ederseniz, ne srlen mucizevi


bir olay ile karsi karsiya kalan bir tarihi, aslinda kesinlikle yeni bir sey ile karsi karsiya
kalmama ktadir. Her tarihsel olay kendi iinde essizdir ve bu olaylarin gereklere dayanip
dayanmadiginin sinanmasi, sadece bizlerin burada ele aldigi metinlere dayali yaklasim ile
mmkndr. Hibir tarihinin, evreni her seyin dogal nedenleri oldugu, kapali bir sistem
olarak kabul etmeye hakki yoktur. Cornellli mantiki Max Blackin kisa bir sre nce
kaleme aldigi bir yazisinda belirttigi gibi nedensellik kavrami, tuhaf, sistematik olmayan ve
hatali bir kanidir (Models and Metaphors, syf. 169). (Montgomery, HG, 75-76)
nde gelen bir biimsel tenkiti olan Vincent Taylor, mucizelerin, dogmalar ile
reddedilemeyecegi uyarisinda bulunmaktadir:

Gnmzde mucizeler ile ilgili olarak karsimiza ikan sorulari mucizeler imknsizdir
diyerek kestirip atmak iin ok ge kalinmistir. Bu tartismalarin bu asamasi tarihte kalmistir.
Artik bilim, gemis dnemlerin karakteristik bakis ailari ile kiyaslandiginda, tabiat kanunlari
hakkinda ok daha fazla mtevazi ve gereki bir grs benimsemistir. Gnmzde, Doga
Kanunlarinin aslinda var olan bilgi birikiminin uygun bir zeti oldugu grs kabul
edilmistir. Doga, kapali bir sistem degildir ve mucizeler , bina edilmis olan bir dzene
yapilmis mdahaleler degillerdir. Son elli sene boyunca, bir zamanlar imknsiz olarak
nitelenen kesifler ile defalarca sasirtildik. Atomun parala nisina sahit oldugumuz gibi, kendi
kulaklarimizla bilim adamlarinin, evren bizim byk bir makine dedigimizden ok daha
uludur dediklerini duyduk. Bu grs degisimi tabii ki mucizelerin gerekligini kabul
etmemektedir; ancak uygun kosullar altinda mucizelerin imknsiz olmadiklarini kabul
etmektedir; hibir bilimsel ya da felsefi dogma, bu grsn nne geemez. (Taylor, TFGT,
13)

4B. Humeun Felsefi Tezi

1D. Humeun Iddiasi


Mucize, doga kanunlarinin ignenmesi demektir; bu kurallarin saglam ve sabit tecrbeler
zerine bina edildigi dsnldgnde, bir mucizenin gereklesmediginin ispati, iddia edilen

34
olayin kendi dogasindan ortaya ikar ki, bunun anlami ise, tecrbeden elde edilmeyen akla
gele bilecek her tez iin geerlidir... Doganin genel akisi ierisinde gereklesen hibir sey,
mucize olarak tanimlanamaz. Saglikli grnen bir adamin aniden lmesi bir mucize degildir;
. . . Ancak, l bir adamin aniden yasama kavusmasi bir mucizedir; nk bu olay hibir
lkede ve agda gzlenmemistir. Iste bu yzden, her mucizevi olayin karsisinda dzenli
olarak tecrbe edilebilinen olaylar vuku bulmalidir ki, bu olay mucize adina lyik olsun.
(Hume, EGHU, 126-27)

2D. rtme
Hume, mucizeler lehindeki delilleri gzden geirmek yerine, basit istatiksel oyunlar
oynamayi yeglemistir. Geisler, bu konuda sunlari dile getirmistir:

Hume, mucizeler lehine olan delilleri hie saymis, hatta mucizeler karsiti olan delilleri
ogaltmaya alismistir. lm defalarca tekrarlandigi ve lmden dirilme en iyi bir ifade ile
ender rastlanan bir olay oldugu iin Hume, lm sayilarini toplayip, karsisina iddia edilen
dirilme olaylarini koyarak, adete ogunlugu teskil eden grubu geerli sayma yoluna gitmistir.
. . . Ancak bu kiyaslama esnasinda, rnegin, Nasirali Isa isimli kisinin dirilmesi lehindeki
delilleri inceleme ya da degerledirmeye alma geregi bile duymamaktadir. Yaptigi islem,
dnya zerinde lp tekrar dirilmeyen kisilerin adedi ile lp dirildigi iddia edilen kisilerin
adedini kiyaslama ve daha yksek olan rakami geerli sayip digerini geersiz saymaktir... Bu
tez, olasilik ile delillerin adedini es deger olarak kabul etmektedir. Hume, kisaca (kazanma
sansi yksek olan bahsi oynama slubunda bir ifade ile) daha olasi olan olaylara inanmamiz
gerekir demektedir. Ancak, bu ok aptalca bir dsnme seklidir. Bu mantiga gre, zarlarin ilk
sallamada kere alti gelme olasiligi yoktur, nk bu olasilik 1,635,013,559,600e 1dir!
Humeun gzden kairdigi basit gerek ise, zeki insanlarin kanilarini olasiliklara degil,
gereklere dayandirdigidir. Bazen bir olayin gereklesme olasiligi ok azdir (gemisteki
rneklere bakildiginda) ancak bu olayin lehine olan deliller ok gldr (o an ki gzleme ya
da gvenilir tanikliga bakild iginda). Humeun tezinde, delillerin adedi ile delillerin degeri
birbirine karistirilmistir. Delillerin adedi degil, degeri nemlidir. (Geisler, MMM, alinti yeri
Geivett, IDM, 78-79)

Daha da tesi, Hume tarihsel olaylarin gereklesme olasiligi ile bilim adamlarinin
bilimsel formlleri olusturmada kullandiklari olasilik yaklasimini birbiri ile karistirmistir.
Nashin aiklamasina gre:

Humeu elestirenler, tezini kusurlu bir olasilik grs zerine bina ettigi iin elestirirler.
Bunun sebebi ise, Humeun mucizeler de dahil olmak zere tarihteki olaylarin gereklesme
olasiliklarini, bilimsel kanunlarin retildigi, yinelenen olaylarin yinelenme olasiligi ile ayni
sekilde ele almis olmasi olmustur. Bilimsel kanunlar alaninda, olasilik ile yinelenme sikligi
birbiri ile iliskilendirilirler; bir bilim adami benzer kosullar altinda, ayni olayin ne kadar ok
yinelendigini gzlemleyebilir ise, formle ettikleri kanunun dogru olma olasiligi o kadar
yksektir. Ancak mucizeler de dahil olmak zere tarihteki olaylar, bundan ok farkli bir
yapiya sahiptirler; tarihteki her olay essizdir ve tekrarlanamaz. Bundan dolayi mucizeler de
dahil olmak zere tarihteki olaylarin gereklesme olasiliklarini, bilimsel kanunlari elde
ederken kullanilan olasililar ile ayni sekilde ele almak demek, iki znel konunun arasindaki
temel farkliliklari grmezlikten gelmek demektir. (Nash, FR, 234)

Humeun, doganin genel akisi ierisinde gereklesen hibir sey, mucize olarak
tanimlanamaz iddiasinin rtlmesinde rol oynayan gl bir isim de C. S. Lewis
olmustur. Lewis, Humeun iddiasina ikna edici bir cevap sunmustur: Humeun mucizevi
olayin karsisinda dzenli olarak tecrbe edilebilinen olaylar vuku bulmalidir ki, bu iddia
edilen olay mucize adina lyik olsun ifadesine katilmamiz gerekir, baska bir ifade ile bir

35
mucize asla gereklesmemis ise, niin hibir zaman gereklesememistir. Mucizeler
hakkindaki tecrbelerin dzenli olmasi iin, bu mucizeyi bildiren aktarimlarin hepsinin sahte
oldugunun bilinmesi ya da ispatlanmasi gerekir. Btn aktarimlarin sahte oldugunu
bilebilmemiz iin bu mucizenin asla var olmadigini bilmemiz gerekmektedir. Aikasi bu bir
kisir dngdr. (Lewis, M, 105)
Mucizevi bir olay ile karsilasan tenkiti bir tarihi, genellikle bu olayin var olmadigi
hkmn vermektedir... bu prosedrn hakli ikarmak iin de, Humeun gelistirdigi prensibi
uygulamak zorunda kalacaktir: Mucizevi doganin salt imknsizligi ya da iddia edilen
olaylarin btn akli selim insanlarin gz nnde gereklesme zorunlulugu ki, bu zaten bir
mucizeyi rtmek iin yeterli olarak kabul edilecektir (Flew, M, alinti yeri Edwards, EP,
351-52) Baska bir ifade ile, bu bir kisir dngdr: Eger mucizelerin gereklesmesi imknsiz
ise her trl mucizevi olayin aktarimi sahte olmalidir ki, mucizelerin gereklesmesi imknsiz
olsun.
Merald Westphal, Tarihi ve Imanli isimli yazisinda sunlari dile getirmistir:

Eger Tanri varsa, Onun mucizeleri hem mantiken mmkn konuma gelir, hem de
gereklesme olasiligi her dakikaya yayilmis olur. Mucizelerin gereklesme olasiliginin o an
iin engellenmesinin tek sebebi ise, gene ilhi bir iradedir. (Bir ilhiyati iin, bilimsel
bilginin artisinin mucizelere olan inanci azalttiginin sylenmesi, entelektel aidan
sorumsuzca ve eliskili bir ifade olacaktir nk, bilim dalindaki ilerleme bizlere sadece
ilmimizin limitlerini gstermekte ve ilhi bir gcn bu limitlerin zerinde isleyecegini ortaya
koymaktadir.) Bu konuya ahlk unsurunu da ekledigimiz zaman, insanlarin byle bir
aktarimin entelektel drstlgn incelemelerine izin verilmesi ok normaldir. (Westphal,
THB, 280)

Ancak, bu ok aptalca bir dsnme seklidir. Bu mantiga gre, zarlarin ilk sallamada
kere alti gelme olasiligi yoktur, nk bu olasilik 1,635,013,559,600e 1dir!
Humeun gzden kairdigi basit gerek ise, zeki insanlarin kanilarini olasiliklara
degil, gereklere dayandirdigidir. Bazen bir olayin gereklesme olasiligi ok azdir
(gemisteki rneklere bakildiginda) ancak, bu olayin lehine olan deliller ok
gldr (o an ki gzleme ya da gvenilir tanikliga bakildiginda).

NORMAN GEISLER

4A. TARIHIN UYGUN BIR SEKILDE ELE ALINMASI


Tarihin uygun bir sekilde ele alinmasindan nce, rlativistlerin tezinin rt lmesi yerinde
olacaktir.

1B. Rlativistlerin Tezinin rtlmesi

1C. Iddia: Tarih, Direkt Bir Gzlemlemeye Elverisli Degildir


Geisler, objektif kelimesinin ne anlama gelmesi gerektigini syle aiklamistir: Eger
objektif kelimesi ile kast edilen anlam salt bilgi ise, hibir beseri tarihi objektif ya da
tarafsiz olamaz. Bu bizim onayladigimiz bir olgudur, ancak diger taraftan eger objektif
kelimesi ile kast edilen anlam, sagduyulu bir insanin kabul edebilecegi, adil ve drst ancak

36
gzden geirip dzeltilmeye elverisli bir sunum ise, bu durumda tarafsizlik olasiliginin kapisi
aralanmis demektir. (Geisler, CA, 290)
Greceli iddia sonrasinda bilim adami ile kiyaslandiginda, tarihinin dezavanataja
sahip olduguna dair iddia hakkinda Craig, sunlari yazmistir:

Birinci olarak vurgulamamiz gereken nokta, bilim adaminin her zaman inceledigi konuya ya
da objeye direkt bir ulasima sahip oldugunu dsnmenin bir saflik oldugu noktasidir. Bilim
adamlari, kendi z alismalari iin bile hem baskalarinin arastirma raporlarina yksek
seviyede bagimlidir (bu durum ilgin bir sekilde bilim adamini tarihsel dokmanlara bagimli
kilar), hem de bilim adaminin arastirdigi konlar genellikle direkt bir ulasima imkn
vermemektedir; bu durum, zellikle fizik gibi yksek teorik alanlarda daha ok kendisini
gstermektedir.
Ikinci olarak ise, tarihinin gemise direkt bir ulasma sansi olmasa da, gemisten arta
kalanlara, gerekten var olmus ve elimizde olanlara direkt olarak ulasmasi mmkndr...
rnegin, arkeolojik veriler, tarihiye incelemesi iin direkt olarak objeler sunmaktadir.
(Craig, RF, 176)

Bundan dolayi, hem tarih adaminin hem de bilim adaminin gemiste olanlari tespit
etmek iin degisik tehizatlari mevcuttur. Orijinal gereklere ya da olaylara direkt ulasim
yoksunlugu bu iki adamdan birisini digerinin gerisinde birakmamaktadir. (Geisler, CA, 291)

2C. Iddia: Tarihsel Iletilerin Parali Dogasi


Fischer, bu tezin hatasina syle isaret eder: Rlativistlik hatali bir sekilde, tarihsel
aktarimlarin parali olmasi gerektigini, bunun eksikligi olusturacagini ve bu eksiklikten
dolayi, hatali olmalari ge rektigini ima eder. Eksik bir aktarim, objektif olarak dogru bir
aktarim olabilir ancak dogru bir olayin tmn degil, bir kismini aktarmistir. (Fischer, HF,
42)
Geisler, syle devam eder:

Tarihsel aktarimlarin parali olmasi, bu aktarimlarin objektifliginin yok olmasi anlamina


gelmez. Tarih, parali kaynaklara sahip oldugu iin jeolojiden daha az objektif degildir.
Bilimsel birikim de parali bir yapiya sahiptir, varsayimlara ve daha fazla olgularin kesfi
konusunda yetersiz oldugu ispatlanabilen genel anlayislara dayanir.
Kati bir bilimsel grs aisindan bakildiginda, paraciklar arasindaki bosluklari
doldurmanin zorluklarinin mevcudiyeti reddedilemez ise de, bir kisi dnya hakkindaki felsefi
grsn belirledikten sonra, tarafsizlik problemi ortadan kalkar. Eger bir Tanri mevcut ise,
tarihin genel resmi zaten izilmis durumdadir; tarihsel gerekler sadece detaylari dolduran
unsurlar olacaktir. (Geisler, CA, 292-93)

Tarihinin gemise direkt bir ulasma sansi olmasa da, gemisten arta kalanlara,
gerekten var olmus ve elimizde olanlara direkt olarak ulasmasi mmkndr...
rnegin, arkeolojik veriler, tarihiye incelemesi iin direkt olarak objeler
sunmaktadir.

WILLIAM LANE CRAIG

37
3C. Iddia: Tarihi Yntem Biliminin Seici Dogasi ve Tarih Gereklerinin
Yorumsal Yapisallastirilmasi
Tarihinin kullanacagi materyalleri seme zorunlulugu tarihi, sbjektif bir hale getirmez.
Jri yeleri, btn delillere sahip olmadiklari durumlarda kararlarini, spheler zerine bina
ederler. Eger tarihinin elinde konu ile alkali ve nemli deliller mevcut ise, objektiflikten
sz etmemiz mmkn hale gelecektir. Bir kisinin bazi seyleri bilebilmesi iin her seyi bilmesi
gerekmez. (Geisler, CA, 293)

4C. Iddia: Tarihi, Deger Yargisindan Kainamaz


Dikkat etmemiz gereken bir nokta sudur: Tarihinin deger yargilarindan kainamamasi,
tarafsizligin imknsiz oldugu anlamina gelmemektedir. Tarafsizlik demek, gerekleri ele
alirken adil olmak demektir. Olmus olanlarin, olasi en dogru bir sekilde sunulmasi demektir.
Daha da tesi tarafsizlik, bir tarihinin gereklesmis olan olaylari yorumlarken, bu olaylarin
kaynaginda ve baglaminda olanlari n plna ikaracak bir lisan kullanmasi demektir Bir
tarihi, dnya grsn ortaya koyduktan sonra, deger yargilari arzu edilmeyen ve sbjektif
bir unsur olmaktan ikar; deger yargilari hem gereklidir, hem de objektif olarak talep
edilirler. (Geisler, CA, 295-96)

5C. Iddia: Her Tarihi, Kendi aginin ve Dnya Grsnn B ir rndr


Her tarihinin, kendi aginin ve dnya grsnn bir rn oldugunu kabul eden Geisler,
sunlari da isaret etmektedir: Bir tarihinin kendi aginin adami olmasi, onun aktardigi
tarihin de o agin rn oldugu iddiasi hatali bir yaklasimdir Tenkitilik, bilginin baglami
ile bu bilgiye ulasma srecini birbiri ile karistirmaktadir. Tenkitilik, bir grsn olusmasi ile
o grsn dogrulugunu birbiri ile karistirmaktadir. Birisinin hipotez rettigi kaynak, aslinda
onun bu hipotezin dogrulugunu ispatlamasi ile alkali konular degildir. (Geisler, CA, 296-
97)
Fischer, bu durumu bir rnekle aiklamaktadir: Bir bilginin elde edilme sekli ile, o
bilginin geerliligi arasinda bir karmasa yasanmaktadir. Amerikali bir tarihi, sovenist bir
yaklasimla Birlesik Devletlerin, Ingiltereden bagimsizligini 1776 senesinde elde ettigini
beyan edebilir. Bu ifade tarihinin motivasyonunu ierse de, tarihsel aidan dogru bir
ifadedir. Diger taraftan Ingiliz bir tarihi, milliyeti bir tutumda israr edip Ingilterenin,
Birlesik Devletlerden bagimsizligini 1776 senesinde elde ettigini iddia edebilir. Bu aiklama
ise hatali bir aiklamadir ve her zaman yle kalacaktir. (Fischer, HF, 42)

6C. Iddia: Materyallerin Seimi ve Aranjmani Tarihiye Bagimlidir


nyarginin ya da tarihin tarafsizligini rtme ihtirasinin olasiligi hakkinda tarih felsefecisi W.
H. Walsh, sunlari belirtmistir: Bu sekildeki bir n yarginin, tarihin objektif gereklerini elde
etmede nemli ve asilmaz bir engel olarak grmek ya da grmemek konusunda verilecek
karar, sphe ieren bir karar olacaktir. Bu sphenin sebebi ise, gemisteki tecrbelerimizde
grdgmz gibi, aktarimlarda bulunan nyargilarin her zaman dzeltilmeye elverisli olmus
olmasidir... B ir tarihi kesinlikle kisisel nyargidan arinmis olmak zorundadir, bunu
beceremeyen tarihiler, kendilerine uygun itibari kazanmislardir. (Walsh, JPH, 101)
Van A. Harvey bile su ifadede bulunmustur: Eger tarafsizliktan anladigimiz sey, bir
kisinin yargiya ulasmadan nce bu yargiyi hakli ikaracak geerli sebeplere sahip olma
zorunlulugunu hissetme kapasitesine sahip olabilmesi ise, tutkulu olmanin veya tarafsiz
olmanin karsilikli olarak zel hisler oldugu tartismaya aik bir konu olacaktir. Kendi z

38
oglunu yargilayan bir hakimin, geregin bulunmasi konusunda, konu ile daha az alkasi olan
bir kisiden daha ok tarafsiz olmasi beklenmez mi? (Harvey, HB, 212)

7C. Sonu: Tarih Neyi Bina Edebilir?


Salt tarafsizlik, sinirsiz bir zihin iin mmkndr. Sinirli zihinler, sistematik bir tutarlilik ile
yetinmek zorundadir, ancak referanslar ile genel hatlari belirlenmis olan plna btn yeni
elde edilen olgulari ayrintili ve srekli olarak dahil eden ve bu referanslarin ereveledigi bir
dzen zerine bina edilmis olan gemisi tekrar gzden geirip dzeltilmeye elverisli bir
sekilde yeniden insa etme girisimlerine aik olmalid ir. (Geisler, CA, 298)
Bir kisi, bu dnyanin bir tanrinin varligini ieren ya da bir tanrinin varligini
iermeyen bir dnya oldugu konusunda olgulardan bagimsiz olarak belli bir karara
varamadan, tarihin objektif anlamini tespit etme olasiligi yoktur. Diger taraftan, bu evrenin
bir tanrinin varligini ieren bir evren olduguna inanmak iin birok iyi sebep mevcuttur
Iste bu inanistan sonra tarihin objektif anlamini tespit etmek olanakli bir hale dnsr. Genel
grs bir kere bina edildi mi geriye kalan te k mesele, bu genel sisteme en ok uyan tarih
grsn bulmaya kalir. Iste bu yzden sistematik istikrarlik, hem tarihsel olaylarda hem de
bilimsel olaylarda bir tarafsizlik ya da objektiflik sinama metodu olarak yerini almistir.
(Geisler, CA, 298)

2B. Tenkiti Metot


Erlangen tarihisi Ethelbert Stauffer, tarihe nasil yaklasmamiz konusunda bazi tavsiyelerde
bulunmaktadir:

Tarihi olan bizler, tm beklentilerimizi belki de bizim btn kanaatlerimizi ve hatta bizim
dnemimizin gerekler adina yer alan tm anlayisi bir anda rten sprizler ile karsi karsiya
kaldigimizda ne yapariz? Bu gibi durumlarda, byk bir tarihinin su szlerini tekrarlamamiz
gerekir: Kesinlikle mmkndr. Neden olmasin ki? Tenkiti bir tarihi iin hibir sey
imknsiz degildir. (Stauffer, JHS, 17)

Tarihilerin amaci, nceden ikna olunmus kanilara dayanan bir tarihi bina edip kendi
zevkine gre sekillendirmek degil, tarihi en saglam delillere dayandirarak yeni
bastan aktarmak ve tarihin kendi kendisini ifade etmesine izin vermektir.

PHILIP SCHAFF

1C. Schaff
Tarihi Philip Schaff, yukaridaki grse, su ifadesini eklemeyi uygun grmstr:

Tarihilerin amaci, nceden ikna olunmus kanilara dayanan bir tarihi bina edip kendi zevkine
gre sekillendirmek degil, tarihi en saglam delillere dayandirarak yeni bastan aktarmak ve
tarihin kendi kendisini ifade etmesine izin vermektir. (Schaff, HCC, cilt I., 175)

2C. Sider

39
Temple niversitesinde, Messaih Kolej kampsnde tarih profesr olan Ronald Sider, bir
tarihinin nceden varsayimlar konusunda ne yapmasi gerektigini syle belirtmistir:

Tenkiti bir tarihi, kendi beklentilerini bosa ikaran ve gerekler hakkindaki natralistik
grs ile elisen, ancak bir olayin gerekligini ortaya koyan saglam bir delil karsisinda ne
yapar? Kabul etmeliyim ki bu kisi, tenkit edilerek analiz edilen kaynaklarini takip etmek
zorundadir. Mucizelerin asla gereklesmis olamayacagi nceden varsayimi felsefesine
inanmak, bilimsel olmayan bir yaklasimdir. Tek tarafli nceden varsayimladan kainmadika,
tarihsel yorumlar propagandadan teye geemeyecektir.
Kendimizin tanik olmadigi, ancak gerekligi iddia edilen olaylar iin saglam deliller
talep etme hakkimiz vardir, ancak dogru ve yanlisi kendi sinirli tecrbelerimizle yargilama
hakkimiz yoktur. (Sider, ACE. 21)

3C. Montgomery, Su Sonuca Varmistir


Montgomery, su sonuca varmistir:

Isanin bir adamdan daha te bir varlik olamayacagina dair bir nceden varsayima kapilmaya
hakkimiz yoktur. Bunu yaptigimiz srece vardigimiz yargilar; dokmanlarin, olgularin ve
bulgularin gerek baglamlarini degil, aika nceden varsayimlarimizi yansitir. Baska bir
deyis ile, yapmamiz gereken sudur: Tarafsiz bir sekilde Isanin agindaki kisilerin, Isa
hakkindaki aktarimlarini, biz katilsak da katilmasak da kesfetmektir. Bizlerin sorusu, Isanin
insan olarak tanimlanip tanimlanmadigi degildir. Hemen hemen gnmzde yasayan hi
kimse bunu sorgulamaz, nk anlatimlarda Onun aciktigi, susadigi, yoruldugu, agladigi, aci
ektigi ve ldg, kisaca insan oldugu belirtilmistir.
Bugn bizlerin karsisina dikilen soru ise, Isanin bir adamdan daha te bir varlik
olarak algilanilip algilanilmamis oldugu sorusudur. (Montgomery, HC, 48-49)

3B. Uygun Bir Inceleme


Tenkiti bir tarihi, iddia edilen mucizelerin tarihselligini, her olayin kendisi iin sunulan
delillerine dayandirarak tespit etmelidir. (Sider, THTMPNM, 313)
Yukaridaki tarihsel arastirmalarin uygulanmasi, gnmzn bilimsel bilgi birikimi
sayesinde derinlesmis ve genislemistir. Profesr Sider, su yorumda bulunmustur: Doganin
dzeninin bilimsel tarifi, her trl sira disi olayin bildiriminin daha tenkiti bir slup ile ele
alinmasinda ok nemli bir etken olmustur. Iddia edilen bir olayin, iliskili alan zerinde
yapilan bilimsel incelemelerde, izlenilen ve izlenilmesi bekle nilen dzene muhalefet ierdigi
anda, kirmizi bir uyari isigi yanip snmeye baslar. (Harvey, The Historian and The
Believer, syf.225) (Sider, THTMPNM, 314)
Iste bu noktada bu iddiaya maruz kalan kisinin, tm verileri ok dikkatli bir sekilde
gzden geirmesi gereklidir.
rnegin, Isanin Dirilisi: Tenkiti bir tarihi taniklari inceleme, armihtaki lm
dogrulama, gmlme prosedrlerini ele alma ve nc gn Isanin canli olduguna, mezarin
bos olduguna dair anlatimlari tenkit etme yoluna gider. Arkasin dan, yukaridaki alisma
sonucunde elde ettigi verilere dayanarak her olasi aiklamayi ortaya koyar. Iste bu asamada,
diger ikna edici delillerin dikkatlice incelenmesi ve btn bu alisma sonunda en uygun
sonucun belirlenmesi gerekmektedir.
Tarihi, lmden dirilmeyi ve mezarin bos olmasinin Tanri'nin direkt bir mdahalesi
oldugunu ispatlayamaz. Ronald Sider, bu konuda sunlari belirtmistir:

Bir tarihi, hi bir sekilde anlatilmasi ve anlasilmasi g olan sira disi bir olayin, dogal
sebeplerden kaynaklandigini ve de bu olayin tanrisal bir eylem oldugunu ispatlayabilir . (Bir

40
tarihinin byle bir durumda yapabilecegi en iyi sey, gnmzn bilimsel birikiminin
aiklamakta zorluk ektigi bu olay hakkindaki delillerin, bu olayin tarihselligini ortaya
koyacak ve ispatlayacak kadar gl oldugunu belirtmektir.) Ancak bir tarihi, asla bir olayin
gelecek aglardaki bilimsel gelismelerin, dogal olarak tekrar eden bir yapiya sahip bir olay
olarak aiklayabilecegi ihtimalini gzden ikartmamasi gerekmektedir. [Bakiniz: Patrick
Nowell Smith, Miracles, New Essays in Philosophical Theology, A. Flew ve A. Macintyre
(Macmillan, New York, 1964), syf. 243-53 ve zellikle sayfa 245.] Ancak, bir tarihinin sira
disi bir olay in mucize oldugunu ispatlama imkninin olmamasi, bu olayin gerekligi
konusunda bir hkm vermesini engellemez. Nasirali Isanin ne srlen dirilis olayinda ise,
bir tarihi, asla Tanri'nin Isayi lmden dirilttigini gsteremez, rneklerle kanitlayamaz
ancak, yeterli delili buldugu takdirde Isanin nc gn canli oldugu sonucuna varabilir.
(Sider, THTMPNM, 317-18)

Yeterli miktarda delilin isaret etmesi durumunda, Isanin nc gn canli oldugu


sonucuna varilabilinir.
Orr, bizlere su uyarida bulunmustur: Bizim kisisel kanaatlerimiz ne olursa olsun,
tabii ki kendimizi yok saymamiz mmkn degildir. Tezimizi ne srerken, olabildigince
tarafsiz olmaya alismak durumundayiz. Gerekleri aynen olduklari gibi grmeye alismak
zorundayiz. Eger farkliliklar ortaya ikarsa, bunlarin dikkate alinmasindan emin olmamiz
gerekir. Eger gerekler bizleri, bu inancin kaynagi hakkinda sira disi bazi unsurlara maruz
kalmak zorunda birakirsa, bu arastirmanin sagligi iin bu kaynaklari ortaya ikarmaktan
ekinmeyin. (Orr, TPOT, 14)
Orr, szlerine syle devam eder: Her olayin en byk sinanmasi, olayin gereklere
uyup uymadigindan gemektedir. (Orr, TPOT, 14)

Iman, her seye ragmen karanlikta yryebilmek, mantiksiz bir safliga brnmek ve
her trl delil ve sebeplere ragmen inanmak degildir. Iman, tarihsel gereklerin,
tanikliklarin ve elimizdeki delillerin isiginda inanmak demektir. Eger O'nun lm,
gmlmesi hakkindaki tarihsel bulgular ve elilerin tanikliklari mevcut olmasaydi, Isa
Mesihin dirilisine inanmamiz imknsiz olurdu.

GEORGE E. LADD

George E. Ladd, dogal yollardan dirilisin aiklanmasinin imknsizligi hakkinda


sunlari belirtmistir:

Hristiyan inanci Mesihin dirilisini; tarihte belli bir zaman ve belli bir yerde gereklesmis,
insanlarin arasinda tarihsel ya da sebepsel bir aiklama getirilememis ve araci olmadan
Tanri'nin direkt bir eylemi olarak kabul edilmis bir olay olarak kabul eder . Aslinda bir
tarihinin, Isanin dirilisin i tamamen beseri bir mantikla aiklayabilecegi gn, Kutsal Kitapa
bagli bir inanca sahip olanlarin ciddi problemler ile karsilasacagi bir gn olacaktir. Iman, her
seye ragmen karanlikta yryebilmek, mantiksiz bir safliga brnmek ve her trl delil ve
sebeplere ragmen inanmak degildir. Iman, tarihsel gereklerin, tanikliklarin ve elimizdeki
delillerin isiginda inanmak demektir. Eger O'nun lm, gmlmesi hakkindaki tarihsel
bulgular ve elilerin tanikliklari mevcut olmasaydi, Isa Mesihin dirilisine inanmamiz
imknsiz olurdu. (Ladd, TNTC, 187)

41
Ladd, su sonuca varmistir: Eger tarihsel tenkitilik, Kutsal Kitaptaki byk olaylarin
tarihte gereklesmedigini ispatlayabilse, Hristiyanlik inancina sahip olmak imknsiz bir
duruma dser. Tarihsel tenkitinin, Isanin asla mezarindan dirilmedigini ispatlamasi demek,
Hristiyan inancinin yok olmasi demektir. Kutsal Kitapin kendisi de bunu belirtmektedir. (1.
Korintliler 15:12-19). (Ladd, TNTC, 86)
Hristiyanligin hikyesi, Tanri'nin tarihe olan mdahaleleri zerine kurulmustir ve bu
eylemlerin ya da mdahalelerin sebebini olusturan etkenlerin analizi, dogal aiklamalarin
tesindedir. Bu kitabin yazari olarak ben, samimi bir sekilde, tarihe mdahale eden Yasayan
bir Tanri'nin aika dogal beseri aiklamalarin tesinde olduguna inaniyorum.
Gnmzde insanlarin yaptigi sey kisaca sudur: Tarihin dar bir natralistik tanim ile
Tanri'yi hie saymaktir. Wolfhart Pannenberg, Eger tarihsel alismalar kendisini, dogmatik
olarak gerek olarak kabul edilen tm olaylarin dogasi aynidir fikrinden kurtarabilse ve ayni
anda kendi prosedrne karsi tenkiti bir slup takinabilse, Isa Mesihin lmden dirilisinin
tarihselliginin iln edilmesinde, prensipler aisindan en ufak bile bir imknsizlik kalmaz
demistir. (Pannenberg, RAH, 264-65)
Robert M. Horn (The Book That Speaks For Itself, InterVarsity Press, Downers
Grove, Ill.), insanlarin tarihe yaklasirken sergiledikleri nyargiyi ok aik bir sekilde
kesfetme konusunda ok yardimci olmaktadir:

En aik bir ifade ile belirtmek gerekirse, Tanrinin varligini reddeden bir kisi, ayni zamanda
Kutsal Kitapa dayali inanislari ve bilgileri de reddeder.
Tanri'nin evlt edinmeyecegine inanan bir Mslman, Isa Mesihin, Tanri'nin biricik
Oglu olduguna dair gretis ieren bir kitabi, Tanri'nin Sz olarak kabul etmesi mmkn
degildir.
Bazi kisiler, Tanri'nin kisi olamayacagina, sadece Yce ve Yaratilisin Merkezi
olabilecegine inanmaktadirlar. Bu kisiler, Kutsal Kitapin, Tanri'nin kisisel z esinlemesi
oldugunu reddetmek ynnde egilim gstereceklerdir. Onlara gre Kutsal Kitap, BEN
BEN'IM diyenin kisisel Sz olamaz. (Misirdan ikis 3:14)
Bir diger gru p ise, doga disi her seyi geersiz sayar. Isa Mesihin lmden dirildigini
iddia eden bir kitaba fazla itibar gstermezler.
Bazi kisiler ise, Tanri'nin gnahli insan araciligi ile Kendi dogrularini bozulmadan
iletemeyecegine inanirlar; bu sekilde Kutsal Kitapi insan eserinden teye grmezler. (Horn,
TBTSI, 10)

Gerhardus Vos, anti-dogastc bir yaklasimin analizini yaparken gayet aik ifadeler
kullanir:

Tarihsel alismalar, modern agin anti-dogastc ruhuna hizmet eden gl bir silh
durumuna gelmistir. Kati bir sekilde tarafsiz olma ilkesi ierdigini ve yalnizca geregi
aradigini iddia eden bu alismalar, uzun sre boyunca Kutsal Kitapin mucizevi olaylarina
karsi yrtlen saldirinin bas kahramanlari olmuslardir . Hatta tarih, bu dogast unsurlardan
arindilarak yeni bastan yazilmistir. Tanrinin en byk kurtarici islerinin tarihselligini tek tek
sorgulamaya baslamistir. Bu saldirilara, her zek sahibi imanliy i tatmin edecek inan
savunmasi cevaplarinin verildigini iddia etmemiz ok zordur. Ancak Hristiyan kamuoyu,
dogrulugu onaylanmis gerekler ile gereklerin manpile edildigi ve yorumlamalarin ncelikli
olarak grdkleri felsefi grsleri yansittigi tarihsel yapilanmalari her zaman ayirt etmeyi
basaramamaktadir. Insanlar tarihe, her seyin mkemmel bir sekilde yansitildigi, sadece
bilimsel olarak kanitlanabilen elikten gereklerin yer almasi gerektigi bir ortam olarak
bakma egilimindedirler. Felsefi bir dsnce tarzinda kolaylikla farkina vardiklari ve varilacak
sonucun nceden habercisi olan natralistik dayanak noktalarini, tarihsel tezlerde fark
edememektedirler. Bu durumda, popler grslere egilim sergileyen insanlardan gerek
anlamda Kutsal Kitapi reddeden bir felsefeyi kabul etmelerini talep etmek yerine, Kutsal
Kitapta sunulan gerekleri rten ve tartismaya kapali delillerin mevcut olduguna dair bir

42
izlenim vermek gerekten ok zor olmayan bir eylem haline dnsmektedir. Bundan dolayi,
Hristiyanligin simdiye kadar zerine kuruldugu varsayilan temel tarihsel gereklerin
dogrulugu hakkinda, birok insanda huzursuzluk ve endise duygulari kk salmaya baslamistir.
(Vos, BTONT, 293)

Radikal bir biimsel tenkiti olan Bultmann, tarafsizliga olan ihtiya hakkinda ve
nceden varsayimlardan zgr olunmasi konusunda sunlari belirtmistir:

Iste bu yzden, bilimsel arastirmalar iin geerli olan nceden varsayimlardan zgr olunma
gerekliligi ve nyargisiz bir yaklasim, ayni zamanda tarihsel arastirmalar iin de geerlidir.
Bir tarihinin alismasinin sonularini nceden varsayma gibi bir hakki yoktur. Bir tarihi bu
sonulara saygi duymak, kendisini geride tutmak, kisisel arzularini susturmak zorundadir.
(Bultmann, HE, 122)

Bultmann, Existence and Faith isimli eserinde bu dsncelerini aktarmaya devam


eder: nceden varsayimlar iermeyen Kutsal Kita p yorumlarinin yapilmasinin mmkn
olup olmadigina dair soru, eger nceden varsayimlar iermeyen demek yorumlarin
varacagi sonu hakkinda nceden varsayimlar iermeyen demek ise, olumlu cevabini
almalidir. Bu anlamda, nceden varsayimlar iermeyen bir Kutsal Kitap yorumu hem
olasidir, hem de kesinlikle vazgeilmez bir tutum olmalidir.
Bultmann, aslinda bu ifadesi ile nceden varsayimlar iermeyen bir arastirma
olamayacagini onaylamaktadir: Buna ragmen, yok edemeyecegimiz bir nceden varsayma
mevcuttur: metnin sorgulanmasinin tarihsel metodu. (Bultmann, EF, 289-90)

Eger Eski ve Yeni Antlasmalarda mucize kayitlari olmasaydi, bu kitaplarin


ieriklerinin yetkinligi ve dogrulugu zerine sphe dsrmek iin bu kadar coskulu
aba acaba gsterilir miydi?

- A. H. SAYCE

nceden varsayimlar iermeyen bir limligin olamayacagi konusunda, Isveli limi,


Seth Erlandsson, sunlari dile getirmistir:

Buna ragmen, sik sik Kutsal Kitapin herhangi bir beseri edebiyat eseri ile ayni dogaya sahip
olduguna dair bir nceden varsay ima sahip olmamizin gerekli oldugu iddiasinda bulunulur.
Bu iddia araciligi ile iletilen mesaj, sadece Kutsal Kitapin insanlarin kullandigi bir lisana
sahip oldugu, edebiyat eserlerinde karsilasabilecegimiz incelige ve ifadelere sahip olmasi
degildir. Bu iddia, Kutsal Kitapin aynen diger insan rnlerinde oldugu gibi hatalar ve
tutarsizliklar iermesi gerektigine dair bir nceden varsayimi ifade etmektedir. Diger insan
rnlerinde sunulan ideolojilerde oldugu gibi, insansal niteliklere sahip oldugu iin ayni
sekilde dnyasal etkenler ile aiklanabilmesi gerekmektedir. Eger, bu kitaba aiklanamayan
dnyasal etkenler mdahale etmisler ise, bu kitabin tarihsel analizinden sz edilememektedir.
Bundan dolayi, aiklanamayan dnyasal etkenlerin mevcudiyeti durumunda, bu etkenlerin
dnyasal sebeplere dayandigini ve ileride tamamen aiklanabilecegini nceden varsaymamiz
gerekmektedir. (Sullivan, TLS, 8-9)

Erlandssonun isaret ettigi sey kisaca sudur: Kutsal Yazilara nceden varsayimlar ile
yaklasilmamasinin gerektigini savunanlar, baska bir nceden varsayimi kusanmaktadirlar.

43
Benim iddiama gre ise, tarihsel metot kullanilarak, Bultmannin tarif ettigi kapali,
degismez ve arkasi kesilmez etkenleri ieren, ancak yabanci mdahalelere kapali bir dnya
sisteminde, nceden varsayimlarin mevcudiyeti, sonular hakkinda arastirma yapilmadan
yargilara gidilmesine sebep verecektir.
Orr, hakli olarak su sonuca varmistir: Bir arastirma sonucunda, Israilin dininin, bu
dinin olusmasinda yce etkenlerin var olmadigini kabul ederek, dogal sebepler ile
aiklanamayacak unsurlari iermedigi sonucuna varilacagini iddia etmek demek, bu konuya
byk bir nyargi ile yaklasmak demektir. (Orr, TPOT, 13)
Radikal tenkitiye gre bir olayin mucizeviyeti, bu olayin tarihselligini hie saymak
ya da bu olayin taniklarinin gvenilirligini reddetmek iin yeterli bir sebeptir.
A. H. Sayce ve onun gibi dsnen herkesin ortak meraki sudur: Eger Eski ve Yeni
Antlasmalarda mucize kayitlari olmasaydi, bu kitaplarin ieriklerinin yetkinligi ve dogrulugu
zerine sphe dsrmek iin bu kadar coskulu aba acaba gsterilir miydi? (Sayce, MFHCF,
126)
Hristiyanlar, modern tarihilere ya da radikal tenkitilerr, kendi inan
prensiplerini belirleme ya da sinirlama hakki vermemelidirler.
Ladd, tam aksine Hristiyan teoloji, tenkiti-tarihsel metodun rasyonalizmin ocugu
oldugunu ve rasyonalizmin de natralistik bir dnya grsne dayandirildigini anlamalidir
demistir. (Ladd, TNTC, 190)
Radikal tenkitiler, yetenek ya da bilgelik konularinda eksikligi olan kisiler
degillerdir. Sorun; onlarin bilgi eksikligi degil, dnya grslerine gre Kutsal Kitap tefsiri ve
tenkiti yapmalarindan kaynaklanmaktadir.
Birger Gerhardsson, bunu en uygun sekilde ifade etmistir: sonularin geerliligi, ilk
adimlarin drst lgne dayanmaktadir. (Gerhardsson, TTEC, 6)

5A. ZET

1B. Anti-Dogast c nceden Varsayim


Anti-dogastcler, dsnme erevelerini Tanri'nin tarihe mdahale etmedigi nceden
varsayimina dayandirmaktadirlar. Bundan dolayi, de liller dogast olaylari ne kadar
destekleseler de, anti-dogastcler tarafindan reddedilirler.

2B. Hem muhafazakrlar, hem radikaller n yargilar konusunda dikkatli


olmalidir.

3B. Modern bilim artik dogayi kapali bir sistem olarak grmemektedir,
bundan dolayi mucizelerin var olmadigi konusunda israrci olamaz.

4B. Tarihiler, olgulari nceden varsayimlarina uydurmaya alismamali,


sonulara ellerindeki olgular dogrultusunda ulasmalidirlar.

44
13
ARKELOJI VE
KUTSAL KITAP TENKIDI

BLME BAKIS

Giris
Mesih Hakkindaki Peygamberliklerin Amaci
Mesih Hakkindaki Peygamberliklere Basvuru
Kehanet Peygamberliginin nemi
Kehanet
Ikinci Gelisi

45
Kutsal Kitap hakkindaki olumsuz tenkitlerin durumunu incelemeden nce, gen arkeoloji
biliminin, Kutsal Kitap tenkitine yaptigi katkilari bilmemiz yerinde olacaktir. Bazi
tenkitilerin iddialarinin, daha kaleme dklmeden rms olmasi, arkeolojik kesiflerin bazi
teorileri geersiz hale getirmesi ile mmkn olmustur.

1A. KUTSAL KITAP TENKITINE TEMEL KATKILAR


Asagida listelenenler, arkeloji biliminin Kutsal Kitap tenkiti alanina yaptigi katkilardan
bazilaridir:

1B. Arkeloji, Metinlerin Bilimsel Incelenmesini Gelistirmistir


Arkeolojik kesifler, el yazmalarinin analizine, teknik ifadelerin anlasilmasina ve daha
gvenilir leksikonlarin (Kutsal Kitap szlg) gelismesine katkida bulunmustur.

2B. Arkeloji, Tenkiti alismalar Alaninda (Radikal ve Muhafazakr) bir


Kontrolr Grevini stlenmistir
H. M. Orlinsky, An cient Israel isimli eserde, radikal tenkitiligin olumsuz sonulari
sonucunda gelisen yeni bir tutumu ele almistir: Kutsal Kitapin verilerinin, Kutsal Kitap disi
kanitlarla desteklenmedike spheli hatta hatali olduguna dair eski grs her geen gn artan
bir sekilde yerini, Kutsal Kitap disi kanitlarla hatali oldugu ispatlanmadika, Kutsal Kitap
verilerinin dogru olma olasiliginin, hatali olma olasiligindan daha yksek olduguna dair olan
grse birakmaktadir. (Orlinsky, Al, 6)
Reform grsne sahip Yahudi limi Nelson Glueck, sunlari dile getirmistir: Bugne
kadar yapilmis btn arkeolojik kesiflerin hi birisinin, bir tane bile dogru anlasilmis Kutsal
Kitap ifadesi ile elismedigini vurgulamak ok nemlidir. (Glueck, alinti yeri Montgomery,
CFTM, 6)
L. H. Grollenberg, arkeolojik arastirmalarin, Kutsal Kitap metinlerinin arka plnlarini
aydinlatma konusunda ok faydali oldugunu belirtmistir: Eski metinlere dayali tenkitilerin
grsleri, evrimci modelin acele uygulanma sina ve yalnizca metinsel tenkide dayanma ktaydi.
Arkeologlarin alismalari sonucunda agimizin uzmanlari, Israilin kklerinin yeserdigi
dnyanin gerekligi ile daha yakin bir iliski kurma olanagina kavusmustur... Gnmzde...
birok uzman, Yaratilis kitabinin 12den 50ye kadar olan kisminin ierdigi usta ifadelerine
daha tereddtsz ve yenilenmis bir gven duygusu ile yaklasmaktadir atalarin anlatimlari,
tarihsel olaylara dayanmak durumundadir. (Grollenberg, AB, 35)
Sikago niversitesi profesr Raymond A. Bowman, arkeolojinin Kutsal Kitap ve
tenkiti varsayimlar arasinda bir denge unsuru oldugunu belirtmektedir: Kutsal Kitap
anlatiminin geerliliginin ispatlanmasi, Kutsal Kitapin geleneksel gretislerine yeni bir bakis
aisi ile bakilmasina ve Kutsal Kitap tarihine daha muhafazakr bir yaklasim ile
yaklasilmasina sebep olmustur. (Bowinsan, OTRGW, alinti yeri: Willoughby, SBTT, 30)
A. T. Olmstead, History, An cient World, and the Bible isimli eserde metinlere
dayali hipotezin ortaya ikarilmasi hakkinda sunlari sylemistir: Eski Antlasma metinlerini
derinlemesine tenkit edenler, artan sekilde ogalan titiz incelemelerinin sonularini yaymislar
ve kaydedilmis gerekler karsisinda agnostik bir tutum sergileme konusunda her geen gn
daha fazla cesaretlenmislerdir, ancak Yakin Doguda gerekle sen heyecan verici arkeolojik
kesifler bu tutum karsisindaki en gl savunma olarak dikilmistir. (Olmstead, HAWB, 13)

46
Albright, Archaeology Confronts Biblical Criticism isimli eserinde, sunlari
sylemektedir: Arkeolojik ve eski metinlerden elimize ge en bulgular, Eski Antlasmanin
sayisiz parasinin ve ifadesinin tarihsel geerliligini ispatlamistir. (Albright, ACBC, 181)
Arkeoloji, Kutsal Kitapin Tanri tarafindan esinlenip aiklandigini ispatlamaz, ancak
arkeoloji, Kutsal Kitap olaylarinin ve metinlerinin tarihselligini ispatlayabilir. Olaylarin, ait
olduklari iddia edilen zaman dilimine uyup uymadigini belirleyebilir. G. E. Wright, syle
yazmistir: Belki Ibrahimin gerekten yasadigini hibir zaman ispatlayamayabiliriz, ancak
yasami ve dnemi hakkinda anlatilanlar ile ikinci milenyum baslarinin tarihinin mkemmel
bir uyum sergileyip daha sonraki aglarin bu uyumu gsteremedigini ispatlayabiliriz.
(Wright, BA, 40)
Yaleden Millar Burrows, Kutsal Yazilarin aslina uygunlugunun ispatlanmasinda
arkeolojinin degeri hakkinda sunlari sylemistir:

Kutsal Kitap, arkeolojik delillerle tekrar tekrar desteklenmektedir. Aslinda kazi alismalarinin
tm, uzmanlarin Kutsal Kitapin tarihsel metinlerin toplamasi olduguna duyduklari itibari
arttirmistir. Bu onaylam a hem genel hem zel aidan geerlidir. Kutsal Kitaptaki kayitlarin
sik sik arkeolojik bulgular ile aydinlanmasi ve aiklanabilmesi, bizlere bu metinlerin
resimdeki yerine tam olarak oturmasi iin gerekten eski aglardan kalma bir eserin rn
olmasi ger ektigini gstermektedir. Bu genel onaylamanin iinde, metinlerin defalarca degisik
detaylarinin ispatlandigini grmekteyiz. Verilen yer ve sahis isimlerinin, dnemleri iin dogru
isimler oldugu ortaya ikmaktadir. (Burows, HAHSB, 6)

Joseph Free, su anisini anlatmaktadir: Bir keresinde Yaratilis kitabinin elli


blmnn her birisinin, arkeolojik kesifler sonucu ya aydinlandiklarini ya da
ispatlandiklarini tespit ettim. Ayni tespiti Hem Eski hem Yeni Antlasmanin btn blmleri
iin geerli sayabiliriz. (Free, AB, 340)

3B. Arkeloji, Birok Kutsal Kitap Blmnn Anlasilmasinda ve rneklerle


Aiklanmasinda Yardimci Olmaktadir
Arkeoloji, Kutsal Kitap metinlerinin arka plninda yatan politik, sosyolojik, kltrel ve
ekonomik unsurlari anlamamiza yardimci olmaktadir. Ayni zamanda, Israili kusatmis diger
inanlari da kavramamizda yardimci olmaktadir.
Arkeolog S. H. Horn, arkeolojinin Kutsal Kitap metinlerinin incelenmesine yaptigi
yardim konusunda su bilgiyi vermektedir:

Arkeolojik kesifler, Davutun Yerus alimi fethedisi hakkinda ilgin noktalari aydinlatmistir.
Bu fetih hakkindaki Kutsal Kitap ifadeleri (II. Samuel 5:6-8 ve I. Tarihler 11:6), arkeolojik
delillerin ortaya ikardigi gerekler bilinmedigi zaman biraz st kapali kalmaktadir. II.
Samuel 5:8de syle yazilidir, Davut o gn adamlarina syle demisti: Yevuslular'i kim
yenilgiye ugratirsa Davut'un nefret ettigi su 'Topallarla krlere' su kanalindan ulasmali!
"Krlerle topallar saraya giremeyecek" denmesinin nedeni iste budur. Bir de bu ayete Birinci
Tarihler 11:6yi ekleyelim, Davut, Yevuslular'a ilk saldir an kisi komutan ve nder olacak
demisti. Ilk saldiriyi Seruya oglu Yoav yapti, bylece ordu komutani oldu.
Yillar sonra Yerusalimin fethin i anlatan garip bir resim grdm ; bu resimde ressam,
kentin surlarinin dis yzndeki demirden su borusundan yapilmis oluklara tirmanan askerleri
resmetmisti. Bu resim tamamen mantiksiz bir alisma idi, nk eski aglardaki kentleri
evreleyen surlarin dis yzeylerinde ne borular ve de oluklar mevcut idi, o aglarda sadece
taslarin iinden yryen ve suyun akip gitmesini saglayan damlalik denilen bosluklar vardi.
Arkeolojik kazilarin bu konuyu aikliga kavusturmasinda n nce bu su oluklari yanlis
yorumlanmisti. Peki, bu Seruya oglu Yoavin tirmandigi su kanali nedir?

47
Ileride byk bir sehir olacak olan Yerusalim, o gnlerde, ovaya uzanmis bir dag
burnunun zerindeki tepelere kurulmus kk bir sehir idi. Bu pozisyonu, onun dogal gcn
olusturmaktaydi, nk tarafi derin vadiler ile evrilmisti. Bu yzd en Yevuslular,
bbrlenerek bir kr ya da topalin bile sehirlerine saldiran gl bir orduya karsi
savunabilecegini iddia ediyorlardi. Ancak, sehrin su rezervleri yetersizdi ve sehir halki su
ihtiyacinin ogunu, sehrin dogusundaki bayirdaki bir pinardan saglamaktaydi.
Bylece sehir halkinin bu pinara gitmeden su ihtiyacini karsilamasi iin Yevuslular
kayalarin iinde titiz bir alisma sonucu tneller insa etmislerdi. Birinci adim olarak pinardan,
sehre dogru ilerleyen yatay tneli yapmislar, ancak doksan feet kazdiktan sonra dogal bir
magara ile karsilasmislardir. Magaradan, kirk bes feet yksekliginde dikey bir kuyu atiktan
sonra bu kuyunun ucundan, 135 feet uzunlugunda meyilli bir tnel daha kazmislardir. Bu
tnelin sonunda ise, su kaynagindan 110 feet yukarda olan sehrin merkezine ulasan
merdivenler bulunmaktadir. O yillarda bu pinar, dsmanlarin onu fark etmemeleri iin bir
sekilde gizlenmekteydi. Yevuslu kadinlar su elde etmek iin, bu basamaklardan asagiya inip,
st tnelde ilerleyip bu kuyuya su tulumlarini sarkitmaktaydilar. Su, bu kuyuya ulasmak iin
nce kaynaktan yatay alt tnele doluyor, oradan magaraya dogal akisi ile ulasiyordu.
Ancak, cevabi verilemeyen bir soru vardi. Kirk sene nce R. A. S. Macalister ve J. G.
Duncan tarafindan yapilmis olan kazilarda, Yevuslular ve Davut dneminden kaldigina
inanilan bir duvar ve kule kesfedilmisti. Bu duvarin izleri, tnelin girisinin batisindaki, Ofel
tepesinin kenarlarindan gemekteydi. Bu durumda ise giris, hem koruyucu sehir duvarlarinin
disinda kalmakta hem de dsmanlardan gelecek saldirilara aik kalmakta idi. Neden tnelin
girisi sehrin ierisinde degildi? Bu bilmece Kathleen Kenyonin, Ofelde yaptigi son kazilarda
zlmstr. Macalister ve Duncanin kesfettikleri duvar ve kule iin belirledikler i tarihler in
hatali oldugunu, aslinda bu kalintilarin Helenistik dneme ait oldugunu tespit etmistir. Gerek
Yevuslu duvarinin, tepedeki bayirin daha alt kisimlarinda oldugunu ve tnel girisinin
dogusundan getigini, bylece bu girisin gvenli bir sekilde eski sehir alaninda bulundugunu
ortaya ikartmistir.
Yerusalimin drt mil gneyindeki Beytlehemin yerlisi olan Davut... su kanalindan
ulasarak sehre giren ilk kisinin, komutan ve nder olacagi konusunda vaatte bulunmustur. O
esnada ordunun basinda zaten general olan Yoav, unvanini kaybetmek istemedigi iin
saldirinin nderligini kendisi stlenmistir. Sehirleri kusatilmis olan halk, bu kadar cretkr bir
plnin uygulandigini anlamadan, Israillilerin tnelden getikleri, su kanalindan tirmandiklari
ve sehrin iine ulastiklari asinadir. (Horn, RIOT, 15,16)

Burrows, bu konuda gayet a iktir: Arkeolojik kesiflerin, tenkitilerin btn


teorilerini rttgn sylemek dogru bir yaklasim olmaz. Modern bilimsel tenkitiligin
temel tutumlarinin ve metodla rinin yanlisliginin ispatlandigini iddia etmek, daha byk bir
yanilgi olacaktir. (Burrows, WMTS, 292)
Ancak, bu blmde greceginiz gibi arkeoloji, radikal elestirilerin vardigi yargilarin
ogunun geersiz oldugunu ortaya koymustur ve tartismasiz dogru olduguna inanilan yogun
tenkitiligin kesin sonularinin ne kadar kesin oldugu sorusunun ortaya ikmasina sebep
olmustur. Bu yzden, arkeoloji ile yapilan alismalarda sadece gerekleri aramak degil, ayni
zamanda gerekleri sunan kisilerin varsayimlarini gzden geirmek ok nemlidir.
rnegin, Albright, radikal Tenkitiler tarafindan sorgulanan ve Sleymanin byk
saltanati ile ilgili olarak bulunan bir delil hakkinda su yorumu yapmistir: Bir kez daha,
gemis yarim yzyil hakkinda yapilan radikal elestirilerin sundugu fikirlerin byk bir
sekilde dzeltilmesi gerektigini grdk. (Albright, NLEHPC, 22)
Bazi kisiler, dogastclerin ve dogastclge karsi ikanlarin, arkeoloji zerinde
asla uzlasamayacaklarini, nk bu gruplarin tamamen zit gruplarda olduklari gib i bir
temelsiz iddiayi ortaya atmislardir. Bu iddia bize, arkeolojik bulgularin kendi kisisel
grsmze gre yorumlayabilecegimiz fikrini vermektedir.
zet olarak varabilecegimiz sonu sudur: (1) Arkeoloji, Kutsal Kitapin Tanridan
geldigini ispatlamaz; tarihselligini onaylar ve bazi blmlerinin daha dogru bir sekilde

48
anlasilmasina yardimci olur. (2) Arkeloji, radikal tenkitileri tamamen rtmez, ancak
onlarin nceden varsayimlarinin gzden geirilmesinin mecburiyetini ortaya koyar.

________________________________________________________
Bir kez daha, gemis yarim yzyil hakkinda yapilan radikal elestirilerin
sundugu fikirlerin byk bir sekilde dzeltilmesi gerektigini grdk.

WILLIAM F. ALBRIGHT
________________________________________________________

2A. ESKI ANTLASMA TARIHININ GVENILIRLIGI


Bu gn elimizde Eski Antlasmanin dogrulugu ispatlanmis kopyalari vardir ve de bu el
yazmalarinin ierikleri tarihsel olarak gvenilirdir.

1B. Eski Antlasma nin Arkeolojik Aidan Dogrulanmasi


En byk arkeologlardan birisi olarak taninan William F. Albright, su ifadede
bulunmustur: Arkeolojinin saglam ve Eski Antlasma geleneklerini onayladigi konusunda
kimsenin sphesi olamaz. (Albright, ARI, 176)
Profesr H. H. Rowley, (alinti yapan: Donald F. Wiseman: Revelation and the Bible)
su iddiada bulunmustur: Gnmzn aydinlari, kendilerinden ncekilerden daha
muhafazakr varsayimlarla yola iktiklari iin degil, deliller tm bu gerekleri gvence altina
aldigi iin eskiden siradan grlen Patrikhane hikyelerine daha fazla itibar
gstermektedirler. (Rowley alinti yeri Wiseman, ACOT, Henry, RB, 305)
Merrill Unger konuyu syle zetlemistir: Eski Antlasma arkeolojisi, Kutsal Kitapin
tarihine sayisiz miktarda bilgi ekleyerek, btn uluslari yeni bastan kesfetmis, nemli kisileri
yeniden diriltmis ve sasirtici bir sekilde btn tarihi bosluklari doldurmustur. (Unger, AOT,
15)
Sir Frederic Kenyonun syledigi gibi, Eski Antlasmanin, On dokuzuncu yzyilin
ikinci yarisi boyunca tahrip edici elestirilerine maruz kalan kismi hakkinda arkeolojinin
kesfettigi deliller ile yetkisinin tekrar bina edildigini, hatta arkeolojinin, gemisi ve o gnn
kosullari hakkinda bilgiler sunup daha bilimsel bir sekilde inceleme imkni sunarak, degerini
arttirdigini sylemek mesru hakkimizdir. Arkeoloji, bu konudaki son szlerini daha
sylememis olsa da bugn ulastigimiz sonular, inancimizin da isaret ettigi gibi bilginin artisi
ile Kutsal Kitapin da degeri artacaktir geregini ispatlamistir. (Kenyon, BA, 279)
Arkeoloji, elimizdeki Masoretik metnin saglamligini ve dogrulugunu onaylayan
sayisiz delil kesfetmistir. Bernard Ramm, Yeremya Mhr hakkinda sunlari yazmistir:

Arkeoloji ayni zamanda elimizdeki Masoretik metnin aslina uygunlugunu saglam bir sekilde
ispat layan birok delil sunmustur. Yer sakizindan yapilan ve sarap testilerini mhrlemek iin
M.S. birinci ve ikinci yzyilda kullanilan, Yeremya Mhr diye isimlendirilen mhrn
zerinde, genel olarak Masoretik metin ile uyum ierisinde olan Yeremya 48:11 baskisi vardi.
Bu mhr, el yazmalarinin yazildigi dnem ile mhrn yazildigi dnem arasinda bu
ayetlerin degismeden nakledildigini kanitlamaktadir. Bundan baska, M.. ikinci yzyildan
kalma olan Roberts Papirs ve Albright tarafindan M.. 100lerden kaldigi belirlenen Nash
Papirs elimizdeki Masoretik metnin aslina uygunlugunu ispatlamaktadir. (Ramm, CITOT,
8-10)

49
William Albright, su dogrulamayi yapmistir: Eski Antlasmanin sessiz harfli olan
metninin, eskimeye ragmen, Yakin Dogu edebiyat eserleri arasinda aslina en uygun korunma
konusunda essiz oldugunu syleyebiliriz. Ural-Altay edebiyatinin antik dnemleri ile
kiyaslandigi zaman, Kutsal Kitaptaki Ibrani Sairligine tutulan isik, bizlere Onun
kompozisyon ve nakledilme konusundaki essizligini gstermektedir. (Albright, OTAAE,
alinti yeri Rowley, OTMS, 25)
Arkeolog Albright, arkeolojinin ortaya koydugu sonulara gre, Kutsal Yazilarin
aslina uygunlugu hakkinda sunlari yazmistir: Elimizdeki Pentateuchun iindekiler genel
olarak, en son gzden geirilmelerinden ok daha eskidirler; Yeni kesifler devam ettike,
iinde detaylarin tek tek tarihsel dogrulugu ya da edebi eskiligi dogrulanmaktadir... Bu
yzden, Pentateuchal geleneginin saglam Tevratsal karakterini reddetmek, bir asiri
elestiricilik tutumudur. (Dodd, MNTS, 224)
Albright, Tenkitilerin eskiden syledikleri hakkinda su yorumda bulunmustur,

Yakin bir zamana kadar, Kutsal Kitap tarihileri arasinda, Yaratilis blmnn atalardan
kalan ve Israilliler lkelerini fethettikten sonra ortaya ikan ve kamp atesi etrafinda oturan
hayalperest efsanecilerin anlattigi bir destan ya da Blnms Kralligin yazarlari tarafindan
uydurulmus bir hikye olduguna inanma modasi hakimdi. Aydinlar arasindaki taninmis
isimlerin bile Yar. 11-50 blmleri arasindaki her seyin daha sonradan eklendigine ya da
Monarsi dnemi esnasinda uzak gemis hakkinda hibir sey gretilmemis olan yazarlarin,
eskileri kapsayan rnleri oldugu konusunda yazdigi yazilara rastlamak mmkndr.
(Albright, BPFAE, 1, 2)

Albright, artik her sey degisti demektedir: 1925 senesinden sonra yapilan arkeolojik
kesifler tm bu fikirleri degistirmistir. Eski aydinlar arasindaki birka sabit fikirli kisi
haricinde neredeyse atalardan gelen bu geleneksel gretislerin tarihselligini saglam bir
sekilde destekleyen ve hizla oga lan bulgular karsisinda etkilenmemis bir tane bile Kutsal
Kitap tarihisi kalmamistir. Yaratilis gretisinin gelenegine gre Israilin atalari, M.. ikinci
milenyumun son yzyillari iinde ve birinci milenyumun ilk yzyillari ierisinde Trans-
rdn, Suriye , Firat havzasi ve Kuzey Arabistan yrelerindeki yari gmen halklar ile siki
baglar kurmuslardir. (Albright, BPFAE, 1, 2)

Millar Burrows syle devam eder:

Durumu daha aik bir sekilde kavrayabilmek iin iki tip dogrulamayi birbirinden ayirt etmek
gerekir; genel ve zel. Genel dogrulama, belirli noktalarin kesin olarak kanitlarla
ispat lanmasina gerek duyulmadan diger bilgiler ile uyum iinde olma durumudur. Aiklamak
veya rneklemek iin sunulan her sey, genel dogrulama olarak da kabul edilebilinir. Resmin
ereveye oturmasi, melodi ve eslik eden unsurlarin uyum iinde olmasi. Bu tip bir delilin
gc devamli artis gsterir. Kutsal Kitap tarafindan sunulan gemis resminin iindeki
unsurlarin, arkeolojinin bize sundugu deliller ile uyum iinde oldugunu kesfettike, direkt bir
kanitlama olmasa bile genel olarak verilen bilgilerin dogruluguna olan inancimiz artmaktadir.
Ister efsane, ister kurgu olsun eninde sonunda zaman asimindan ve eliskilerinden dolayi
kendi kendisine ihanet edecektir. (Burrows, WMTS, 278)

Kutsal Kitap tarafindan sunulan gemis resminin iindeki unsurlarin, arkeolojinin


bize sundugu deliller ile uyum iinde oldugunu kesfettike, direkt bir kanitlama
olmasa bile genel olarak verilen bilgilerin dogruluguna olan inancimiz artmaktadir.

50
- MILLAR BURROWS

2B. Arkeloji, Kutsal Kitap Iinde Yer Almayan Alanlarda da Bizlere nemli
Bilgiler Sunmaktadir
Bu konuya gzel bir rnek olarak; antlasmalar arasi dnemi, krallari, askeri harektlari ve
Kutsal Yazilarda bahsi gemeyen imparatorluklari gsterebiliriz.
Arkeoloji, su ana kadar Kutsal Kitap ile eliski iinde olmamis olsa da bu konuda bir
uyari yapmamiz gerekmektedir. Sik sik, Arkeoloji, Kutsal Kitapi ispatlamaktadir gibi
ifadeler duymaktayiz. Arkeoloji, Kutsal Kitapin Tanri tarafindan esinlenip, aiklandigini
ispatlayamaz ancak arkeoloji, Kutsal Kitap olaylarinin ve metinlerinin tarihselligini
ispatlayabilir .
Ben, arkeolojinin Kutsal Kitap elestirmenligine katkida bulunduguna inaniyorum,
ancak bu katkinin esinleme ve vahiy alaninda degil, kaydedilmis olan metinlerin tarihselligi,
aslina uygunlugu ve gvenilirligi alanlarinda olduguna inaniyorum. Farz edelim ki, On Emrin
yazildigi tas levhalar bulunmus olsun. Arkeoloji, bunlarin tas levha oldugunu, zerlerinde On
Emrin yazili old ugunu ve bu levhalarin Musa zamanindan geldigini onaylayabilir, ancak bu
levhalarin Musaya Tanri tarafindan verildigini onaylayamaz.
Millar Burrowsa gre arkeoloji, bizlere bir askeri harektin topogra fyasi hakkinda
birok bilgi sunabilir, ancak Tanri nin dogasi hakkinda hibir sey syleyemez. (Burrows,
WMTS, 290)
Ancak arkeolojinin de bazi limitleri vardir ve bunlarin basinda yeterli delil bulma
gelir. Eski Yapitlarin Tarihileri isimli eserinde, Edwin Yamauchi, syle yazmistir;
arkeolojik deliller i kullanirken, sik sik elimizdeki delillerin ne kadar az oldugunu fark
etmeme hatasina dseriz. Elimizdeki olasi delillerin ilk paranin, ikinci parasinin, nc
parasinin, drdnc parasinin, besinci parasi oldugunu sylemek, bir abarti degildir.
(Yamauchi, SSS, 9)
Joseph Free, Arkeoloji ve Kutsal Kitap Tarihi, isimli eserinin iinde arkeoloji ve
Kutsal Kitap iliskisi sorusunun cevabin yazmaya alismistir: Yorumcularin kafalarini uzun
sre karistirmis olan birok Kutsal Kitap parasinin zerlerine yeni arkeolojik kesiflerin isigi
tutuldugu zaman hepsinin anlami ortaya ikmistir. Baska bir ifadeyle arkeoloji, Kutsal
Yazilari aydinlatmakta ve Kutsal Kitapin tefsirine ve yorumuna ok byk katkilarda
bulunmaktadir. Kutsal Kitapi aydinlatmanin yani sira arkeoloji, Tenkitiler tarafindan
tarihsel degildir ya da bilinen gereklere uymadigi varsayilip reddedilen sayisiz paranin
geerliligini onaylamistir. (Free, ABH, 1)

3A. ESKI ANTLASMA BILGILERINE ARKEOLOJIK DESTEK

1B. Yaratilis -Ebla Tabletleri


Yaratilis kitabinin ailis blmleri (1-11) hakkindaki eski genel grs, Antik Yakin Doguda
baska rnekleri de bulunan eski mitolojik yklerden kaynaklanmis olan tipik bir rn
oldugudur. Ancak, bu grs sadece Yaratilis kitabi ile baska antik kltrlerin yaratilis
hikyeleri ile arasindaki benzer noktalara odaklanarak olusturulmus bir grstr. Ancak,
insan irkinin ve genel bir esinlemenin bir aileden trediginin mevcut oldugunu iddia
ettigimize gre, bu tarihsel geregin birok kltrde izine rastlanmasi ok dogal bir
durumdur. nemli olan ise, aradaki benzerliklerden daha ok farkliliklar olmalidir. Babil ve
Smer kayitlarina gre yaratilisin, sinirli tanrilar arasindaki bir srtsme sonucu

51
gereklestigini okumaktayiz. Bu anlatima gre, bir tanri ldrlp ikiye blndkten sonra,
bir gznden Firat, digerinden de Dicle nehirleri akmaya baslamistir. Insanlik ise kt
tanrinin kani ile kilin karisimi sonucu ortaya ikmistir. Bu tr anlatimlar bizlere tarihsel
gereklerin, mitolojilestirildikten sonra nasil bozulabileceginin gzel bir rnegini
sergilemektedir.
Daha da kk bir olasilik ise, Yaratilis 1. blmn yalin ve zarif edebi anlatiminin
bir mitoloji yksnden ortaya ikmasidir. Ibrani metinlerinin, Babil efsanelerinin
basitlestirilmis ve gnahtan arindirilmis sekli olduguna dair olan yargi ise tamamen
mantiksizdir. Antik Yakin Doguda efsaneler ile ilgili temel kural sudur: Kk olaylar veya
gelenekler devasallastirilarak (resmiyet kazandirilarak ve kisisel sslemelerin eklenmesi ile)
efsanelestirilirler, ancak bunun tam tersi gereklesmez. Elimizdeki deliller bize Yaratilisin
bir tarihsellestirilmis efsane olmadigini gstermektedir. Daha ok Kutsal Kitap disi tarihi
kaynaklarin sundugu gerekler, efsanelestirilmislerdir.
Bu geregi ortaya koyan delilerden bir tanesi de, son yillarda gereklesmis olan Ebla
kesifleridir. On alti bin adetlik kil tabletten olusan ktphane, alti asirlik Babil tarihini ortaya
koymaktadir. Yaratilis hakkindaki tablet ise sok edici bir sekilde Yaratilis kitabina yakin
anlatimlar iermektedir. Gkyzn, yildizlari, ayi, gnesi ve dnyayi yaratan tek bir
yaraticidan bahsedilmektedir. Ebla halki, yaratilisin yoktan basladigina inanmakta idiler.
Kutsal Kitap yaratilisin en eski, en az sslenmis, degisimlere ve mitolojik eklemelere
ugramamis halini bizlere sunmaktadir. (Geisler, BECA, 48, 49)
Bu yzyilda gereklesen ve Kutsal Kitap tenkitini etkileyen en nemli arkeolojik
kesiflerin bir tanesi de, Eblanin kesfidir. Roma niversitesinde arkeolog olan, Profesr
Paolo Matthiae ve kitabe okuma uzmani olan Giovanni Pettinato, 1964 senesinde, Kuzey
Suriyede, Tell Mardikhde sistemli kazilara baslamislardir. Tell Mardikhin kazilmasi 1964
yilindan 1968 yilina kadar devam ettikten sonra Kral Ibbit-LimIn heykeli ortaya
ikarilmistir. Kitabe, Eblada parildayan tanria Ishtardan bahsetmektedir. Ebla, M..
2300 yillarinda gcnn zirvesine ulasmistir ve nfusu 260,000 seviyesine ulasmistir. M..
2250 senesinde ise, Byk Sargonun torunu olan Naram -Sin tarafindan yikilmistir.
Ebla ta bletlerinin, Kutsal Kitap savunmasi aisindan katkisi ise, Yaratilis kitabinin
erken blmleri ile paralellik sergileyip, bu blmleri dogrulayici bir anlatimi iermesi
olmustur. Her ne kadar sonradan ortaya ikan politik baski ve reddedisler ile glgelense de,
saygin yayinlarda yayinlanmis olan metinler, Kutsal Kitap aktarimina destek vermektedir.
Tabletler, Kutsal Kitapta bahsi geen Ur, Sodom ve Gomorrah gibi sehirlerin ayni
zamanda Baal gibi pagan tanrilarin isimlerini iermektedir. (Ostling, New Groundings for
the Bible, T, 76-77) Ebla tabletlerinin, Yaratilis kitabinda yer alan Adem, Havva ve Nuh
gibi isimlerine referanslar ierdigi rapor edilmistir. (Dahood, AETRBR, 55-56)
Ebla kesfinin bir nemi de, yaratilis konusunda Kutsal Kitap haricindeki en eski
kayitlar olmasidir. On alti bin adetlik kil tabletten olusan ktphane, alti asirlik Babil tarihini
ortaya koymaktadir. Yaratilis hakkindaki tablet ise, sok edici bir sekilde Yaratilis kitabina
yakin anlatimlar iermektedir. Gkyzn, yildizlari, ayi, gnesi ve dnyayi yaratan tek bir
yaraticidan bahsedilmektedir. Ebla halki, yaratilisin yoktan basladigina inanmaktaydilar.
Kutsal Kitap, yaratilisin en eski en az sslenmis, degisimlere ve mitolojik eklemelere
ugramamis halini bizlere sunmaktadir. Ebla tabletlerinin hi yoktan varolus hakkindaki
aktarimi syledir: Ggn ve yerin Tanrisi; yer yoktu; sen yarattin, gn isigi yoktu; sen
yarattin, sabah isigi yoktu, ancak sen daha onu yaratmamisken (Ebla Arsivleri, 259)
Ebla arsivlerinde dikkat ekici bir baska ima, tektanriciligin kendisinden nce gelen
oktanricilik ve henoizmden (baska tanrilarin varligini reddetmeden tek bir tanriya tapinma)
tredigine dair tenkiti inancini yok etmektedir. Inan evrimi olarak ifade edilen bu hipotez,
Charles Darwin (1809-1882) ve Julius Wellhausen (1844-1918) dnemlerinde
yayginlastirilmis ve kabul grmstr. Ancak, artik tektanriciligin daha eski bir inan biimi

52
oldugu kanitlar ile ispatlanmistir. Ayni zamanda Ebla tabletlerinin ortaya koydugu delillerin
gc, Yaratilis kitabinin ilk blmlerinin bir mitoloji degil, tarih anlatimi oldugunu da ortaya
koymaktadir. (Geisler, BECA, 208)
Ebla tabletlerinin kesfinin dogurdugu bir baska dikkat ekici ve nemli sonu ise,
Pentateuchun, Musa tarafindan yazilmasinin imknsizligi konusunda var olan nceden
varsaymanin lmcl bir darbe almis olmasi sonucudur. Bu nceden varsaymaya dayali
iddiaya gre, Musa zamaninda yazi kesfedilmemistir. Metinlere dayali hipotezin
yandaslarinin iddialarina gre, Musaya ait anlatimda tarif edilen dnemde (M.. 1400 senesi
yani Ebla kralligi dneminden yaklasik bin sene sonrasi), yazi hakkinda hibir sey
bilinmemekteydi. Ancak Ebla tabletlerinin varligi, Musadan bin yil nce kanunlarin, genel
kurallarin ve tarihsel olaylarin, gene Musa ve atalarin yasamis olacagi topraklar zerinde yazi
ile kaydedilmis on alti bin ksur orijinal tablet rnegi ile ortaya koymustur.
Ileri tenkitiler, o dnemde yazinin var olmadigini ne srmekle kalmamislar, ayni
zamanda Pentateuchda var olan yasama ve rahiplik sullerinin, Musanin aginda kaleme
alinamayacak kadar gelismis oldugunu iddia etmislerdir. Ileri tenkitiler, Israillilerin asiri
ilkel bir toplum olduklarini ve yasama hakkindaki bu detayli aktarimlarin ancak birinci Pers
dneminde kaleme alinabilecegini (M.. 538-331) ne srmslerdir.

Metinlere dayali hipotezin yandaslarinin iddialarina gre, Musaya ait anlatimda


tarif edilen dnemde (M.. 1400 senesi yani Ebla kralligi dneminden yaklasik bin
sene sonrasi), yazi hakkinda hibir sey bilinmemekteydi. Ancak Ebla tabletlerinin
varligi, Musadan bin yil nce kanunlarin, genel kurallarin ve tarihsel olaylarin, gene
Musa ve atalarin yasamis olacagi topraklar zerinde yazi ile kaydedilmis on alti bin
ksur orijinal tablet rnegi ile ortaya koymustur.

- MILLAR BURROWS

Btn bunlara ragmen, Ebla tabletlerinin ierdigi kanunlar ayrintili bir sekilde yasama
ve yrtme organlarinin alisma sullerini tarif etmektedir. Bu anlatimlar ile, tenkitilerin
ok ileri bir tarihe zg olarak nitelendirdikleri Yasanin Tekrari kitabi arasindaki
benzerliklerin ogunlugu ise ayri bir dikkat ekici unsurdur (rnek: Yasanin Tekrari 22:22-
30).
Ebla tabletlerinin kesfinin dogurdugu dikkat ekici ve nemli sonulara iliskin
verecegimiz ek bir rnek ise, uzun yillar boyunca tarihsel olarak hatali oldugu ne srlen
Yaratilis kitabinin 14. blm ile alkalidir. Bu blmde yer alan Ibrahimin, Kedorlaomer
ve Mezopotamya krallarina karsi kazandigi zafer hayal rn olarak grlmstr. Ismi geen
bes sehrin ise bir efsane oldugu iddia edilmistir (Sodom, Gomora, Adma, Sevoyim ve Bala
yani Soar).
Bir kez daha Ebla arsivlerinde bu sehirlerin isimlerinin yer aldigi grlmekte, daha da
tesi tabletlerin bir tanesinde bu sehirler aynen Yaratilis kitabinin 14. blmnde oldugu gibi
siralandigi tespit edilmistir. Tabletlerin anlatimi, atalarin dneminin kltrn yansitmaktadir
ve 14. blmde dile getirilen felaketten nce aynen Yaratilis kitabinda bahesdildigi gibi
blgenin verimli araziler oldugundan, refah ve bolluk iinde yasanildigindan bahsetmektedir.

2B. Nuh Tufani

53
Yaratilis ile ilgili metinlerde yer alan tufan hadisesi, diger antik versiyonlar ile
karsilastirildigi zaman, aslina uygunluguna isaret edici bir sekilde, daha fazla gereki ve
daha az mitolojik bir yapiya sahiptir. Genel benzerlikler bizleri sadece Musanin aktarimina
degil, diger metinlerin de yazilmasina sebep veren bir tarihsel olayin ekirdegine dogru
yneltmektedir. Temel hikye benzer, isimler farklidir. Smerliler Nuhu, Ziusudra olarak
adlandirmislardir. Babilliler ise, Utnapishtim olarak adlandirmislardir. Bir insana belirli bir
boyutta bir gemi insa etmesi sylenmistir, nk Tanri(lar) dnyada byk bir tufan
gereklestirecektir. Bu insan da kendisine syleneni gereklestirir, tufandan canli ikar ve
gemiden iktiktan sonra bir kurban sunar. Tanri(lar) yasamin yikilmasindan sonra rahatsizlik
duyar(lar) ve insanla bir antlasma yapar(lar). Tm bu ana hatlarin benzerligi, bizlere
gereklesmis bir tarihsel olayi isaret etmektedir.
Tm dnya etrafinda benzeri tufan anlatimi mevcuttur. Yunanlilar, Hintliler, inliler,
Meksikalilar ve Havaililer ayni tufani anlatmaktadirlar. Smer krallarinin bir tarihsel
siralamasinda bu tufan referans noktasi olarak alinmistir. Olagandisi uzun bir hayat yasayan
sekiz kralin ismi siralandiktan sonra (onbinlerce yil), listeye su cmle ile ara verilmistir:
[Arkasindan] tufan btn [dnyayi] silip sprd ve krallik [tekrar] gkyznden indirildigi
zaman, krallik [ilk olarak] Kishindi.
Bu konudaki orijinal hikyeyi Yaratilis kita binin sunduguna dair birok geerli sebep
mevcuttur. Diger versiyonlarda metnin bozuldugunu belli eden detaylar mevcut iken, sadece
Yaratilis kitabinda tufanin senesi ve Nuhun hayati ile kronolojik iliskisi olan diger olaylarin
seneleri verilmektedir. Aslinda Yaratilis kitabinin tufan kismi, bir tr gemilerdeki seyir
defterleri gibi yazilmistir. Kbik Babil gemisinin kimseyi kurtarmasi mmkn degildir,
nk formundan dolayi her dalgada baska bir yana yatacak ve iindekilerin bir oraya bir
buraya arpmasina sebep verecektir. Ancak, Kutsal Kitaptaki geminin formu ise, dikdrtgen
prizmasidir; alak, uzun ve genis formu, onun rahatlikla dalgalarla mcadele etmesine
yardimci olacaktir. Pagan metinlerin ilettigi yagmur sresi (yedi gn), tasvir ettikleri yikimi
olusturmak iin yeterli bir zaman dilimi degildir. Anlatimlarina gre, sularin en azindan on
yedi bin feet civarindaki birok yksek dagi asmasi gerekmekteydi, bu kosullari gz nne
aldigimiz zaman ise yedi gnlk bir yagis yetersiz kalmaktadir. Babillilerin anlatimindaki bir
gnlk siddetli yagis ise, daha gerek disi bir iletimdir.
Yaratilis kitabi ile diger versiyonlarin dikkat ekici bir byk farkliligi ise bu geminin
kahramanina, lmszlgn hediye edilmis olmasi ve kahramanin yceltilmesidir. Kut sal
Kitap ise, Nuhun gnahina odaklanmaktadir. Sadece gerekleri iletmeye adanmis bir
versiyonda bu gereki itiraf yer alabilirdi.
Bazi kisiler bu tufanin agir bir tufan oldugunu kabul etmekte, ancak yresel oldugunu
iddia etmektedirler. Ancak bu iddialarini destekleyecek jeolojik destek bulamamislardir,
deliller tm dnyayi etkilemis olan bir tufani isaret etmektedir. Tufan ncesi son dnem
hayvanlarinin iskeletlerinin paralarina, derin yariklarda rastlanilmaktadir ve bu durumun en
mantikli aiklamasi ise bir tufanda yatmaktadir. 140 feet ile 300 feet arasinda ykseklikleri
degisen tepelerde bulunan derin yariklarin olusumuna verilen aiklama, seller ve tufanlardir.
Bu yariklarda bulunan iskeletlerin hi birisinin tam olmamasindan dolayi, bu hayvanlarin
(mamutlar, ayilar, kurtlar, kzler, sirtlanlar, gergedanlar, geyikler ve sayisiz kk
memeliler) bu yariklara, canli iken dsms olduklarini ya da sellerle srklendiklerini iddia
etmek, mantik iermeyen bir iddia olacaktir. Buna ragmen bu ayrik kemikler in hepsinde
meydana gelmis olan kalsiyum karbonat taslasmalar oldugunu ve bundan dolayi (mermer,
tebesir vb.) bu kemiklerin su altinda kalmis olduklarina isaret etmektedir. Bu ve benzeri
yariklar, dnyanin drt bir yanina dagilmis durumdadir. Delillerin de ortaya koydugu gibi,
byle bir etkiye sebep olan bir olayin bir senelik bir zaman araligi ierisinde gereklesmesi
gerekmektedir. (Geisler, BECA, 49-50)

54
3B. Babil Kulesi
Elimizde, dnyada bir zamanlar tek bir lisanin geerli olduguna isaret eden belli miktarda
delil mevcuttur. Smer edebiyatinin birok yerinde bu gerek ile ilgili imalara rastlamaktayiz.
Dil bilimcileri ise lisanlari siniflandirirken, bu teoriden faydalanmaktan ekinmemektedirler.
Peki, ya Babil Kulesi (Yar. 11) diye adlandirilan kuleye ve bu kulede dillerin birbirine
karismasina ne demeli? Arkeolojik alismalar, bizlere M.. 2044 ten M.. 2007ye kadar
hkm srms olan Ur krali Ur-Nammunun, ay tanrisi Nannata tapinmalari iin bir zigurat
(kule/piramit gibi bir tapinak) insasinin emrini verdigini gstermektedir. Ur-Nammunun insa
ettirdigi eserler arasindaki bes feet eninde ve on feet yksekliginde bir stele (anit), kendisi
hakkinda birok bilgiyi bizlere ulastirmistir. Bir panelde kendisinin bu byk kulenin insasini
baslatmak iin elinde har dolu bir kap ile durdugunu anlatan bir resim mevcuttur; bylece
tanrilara ne kadar sadik ve alak gnll oldugunu anlatmakta ve bir isi gibi alistigini
gstermektedir.
Bir baska kil tablette ise bu kulenin tanrilari kizdirdigini ve insan eliyle yapilan kuleyi
yiktiklarini, onlarin konusmalarini degistirdiklerini ve onlari dnyanin drt bir yanina
dagittiklarini grmekteyiz. Bu anlatim ciddi bir sekilde Kutsal Kitaptaki anlatimlara
benzerdir.
Muhafazakr limler, Yaratilis kitabinin baslangi blmlerini Musanin kaleme
aldigina inanirlar. Ancak, bu olaylar onun dogumundan ok daha nce gereklestigine gre,
bu nasil mmkn olabilir? Bu sorunun cevabi olarak iki olasilik mevcuttur. Birinci olasilik
olarak, Tanri, Musaya bu olaylari dogast yntemler ile bildirmistir. Tanri'nin gelecekte
olacak olan olaylari peygamberlere esinleme araciligi ile bildirmesi gibi, gemiste olmus olan
olaylari peygamberlere ayni sekilde esinleme araciligi ile bildirmesi ok dogaldir. Ikinci
olasiliga gre ise , Musa bu olaylarin eski kayitlarini derlemis ve tekrar kaleme almistir. Ikinci
olasiligin Kutsal Kitap uygulamalarina ters dstgn ne srmek hatali bir tutum olacaktir,
nk benzer bir uygulamaya Lukanin kitabinda rastlamaktayiz (Luka 1:1-4).
P. J. Wiseman, Yaratilis tarihinin orijinal metninin kil tabletler zerine yazildigini, bir
nesilden digerine aktarildigini ve bu tabletlerin korunmasindan ve gncellestirilmesinden
oymak liderinin sorumlu oldugunu ikna edici bir sekilde ne srmektedir.
Wiseman, bu iddiayi desteklemek amaci ile Kutsal Kitapta sik sik kullanilmis olan
cmle ve kelime tekrarlamalarini referans ve ipucu olarak gstermektedir. rnegin
yks suydu ifadesi: Yaratilis 2:4; 6:9; 10:1; 11:10).
Birok antik tablet son kelime olarak, kendisinden bir sonraki tabletin ilk kelimesi
olarak tekrar edilmesi ile siralanmistir. Yaratilis kitabinin edebi aidan degerlendirilmesi
sonucunda ve diger antik edebiyat eserleri ile mukayese edildiginde, Musanin dneminden
daha sonra derlenmis olma ola siliginin olmadigi tespit edilir. Yaratilis kitabinin atalar
tarafindan kaydedilmis ve en sonunda Musa tarafindan derlenip son formu verilmis bir aile
tarihi kaydi olma olasiligi ok yksektir. (Geisler, BECA, 50)

4B. Atalar
Ibrahim, Ishak ve Yakupun hayatlarinin yazarlari, Yaratilis kitabinin ilk blmleri kadar
zorluklarla karsi karsiya kalmasalar da, o dnemlerde elde bulunan delillerle
desteklenemedikleri iin uzun sre efsane olarak kabul edildiler. Daha fazla bilgiye
ulasildika sonu olarak bu hikyelerin gerekligi onaylanmis oldu. Ibrahimin dnemindeki
hukuki kurallar; atalarin Haceri kamptan atmakta tereddt etmelerinin sebebinin, Ibrahimin
onu maddi olarak desteklemek konusunda yasal dzenlemeler oldugunu bizlere
gstermektedir. Ancak, Tanridan gelen yeni bir yasadan sonra Ibrahim, Haceri
gnderebilmistir.

55
Mari mektuplari, Abamram (Ibrahim), Yakup-el ve Benyaminliler gibi birok ismin
tarihteki kullanilmisligini ortaya ikarmistir. Bu mektuplarda bahsedilen bireyler Kutsal
Kitaptaki kisile r olmasa da, en azindan bu isimlerin o dnemde kullanildigini gstermistir.
Bu mektuplar ayni zamanda Yaratilis 14teki bes kral ile drt kralin savasinin kayitlarinin da
gerekligini onaylamaktadir. Bu krallarin isimleri o dnemin ne ikan uluslarinin isimleri ile
uyum ierisindedir. rnegin, Yaratilis 14te Amorlu kral Aryoktan bahsetmektedir; Mari
mektuplarinda ise bu kralin ismi Ariwwuktur. Tm bu deliller isiginda Yaratilisin kaleme
alinmasinda kullanilmis olan kaynagin, Ibrahimin zamaninda yasamis olan bir grg tanigi
oldugu sonucuna varmaktayiz. (Geisler, BECA, 50)

5B. Sodom ve Gomorrah


Kutsal Kitapta ismi geen ve bes sehrin bahsedilen cografi blgelerde oldugu ve gerekten
nemli ticari merkezler oldugu ispatlanana kadar Sodom ve Gomorrahin yikiminin aslinin
olmadigi dsnlyordu. Bu sehirlerin Kutsal Kitapta anlatilan yok oluslarinin da aslina
uygunlugu konusunda bir sphemiz yoktur. Elde edilen deliller, bu sehirlerde siddetli deprem
hareketlerinin gereklestigini ve yer katmanlarinin bazilarinin atladigini ve gkyzne
dogru ykseldigini ortaya koymaktadir. Bu blgede asiri miktarda katran ve zift
bulunmaktadir, Kutsal Kitapta, Tanriyi reddeden bu sehirlere gkten kkrt yagdigi (kkrt
ukurlari) anlatilmaktadir. Bu blgede tortulas mis taslarin yksek isidan dolayi birbirine
kaynadigina dair deliller bulunmustur. Jebel Usdum (Sodom dagi) isimli dagin tepesinde bu
tip bir derin yanmanin delilleri mevcuttur. ok uzun bir gemis zamanda bu tip bir devasal
yanginin gereklestigine dair elimizde sabit deliller mevcuttur. Bu devasa yangin, l deniz
altindaki petrol havzasinin ates alip, patlamasi ile aiklanmaya alisilmistir. Tm doga,
Tanrinin hkm altinda olduguna gre bu aiklama, bu olayin mucizeviyatindan bir sey
eksiltmez. Bu olayin gereklestigi zaman, uyarilar ve meleklerin ziyareti baglaminda ele
alindigi zaman, mucizevi dogasini ortaya koymaktadir. (Geisler, BECA, 50, 51)

6B. Misirdan ikisin Tarihlenmesi


Israilin Misir ile olan iliskisi hakkindaki temel sorulardan bir tanesi ise, Misirdan Filistine
yapilan yolculugun tarihi ile ilgilidir. Israillilerin Kenana girislerine dair Genel Olarak
Kabul Edilmis bir tarih mevcuttur: M.. 1230-1220. Diger taraftan Kutsal Yazilarda
farkli metinde Misirdan ikisin gereklesme tarihi olarak M.. 1400 civari gsterilmekte,
Kenana girisin ise bu olaydan kirk yil sonra gereklestigi gretilmektedir (1. Krallar 6:1;
Hakimler 11:26; Elilerin Isleri 13:19-20). Gnmzde bu konudaki tartismalar devam etse
bile, artik M.. 1200 civar ini kabul etmek iin geerli bir sebep kalmamistir.
Misirdan ikis 1:11de ismi geen Ramses sehrinin, ismini Byk Ramsesten
aldigina, Nil deltasinda M.. 1300den nce yapi projesi olmadigina ve M.. on dokuzuncu
asirdan, nc asira kadar Kenan diyarinda byk bir medeniyetin olmadigina dair
varsayimlarda bulunulmustur. Buna ragmen, Ramses ismi Misir tarihinde sika gemektedir.
Ramsesler arasinda en byk olarak kabul edilen ise, II. Ramsestir. I. Ramses hakkinda ise
hibir sey bilinmemektedir. Bu ismin bir sehre degil bir blgeye verilmis olmasi da olasi bir
durumdur. Yaratilis 47:11de ise Ramses ismi, Nil deltasi alaninda Yakup ve onun
ogullarinin yerlestigi blgeyi tanimlamaktadir.
Gnmzde bazi limler elde edilen yeri veriler dogrultusunda, bu ayetlerin yeniden
yorumlanmasi gerektigini ve bu tarihlendirmenin Orta Bronz agina kaydirilmasini
nermektedirler. Bu degerlendirmenin yapilmasi durumunda ise, son zamanlarda ortaya ikan
bazi Kenan sehirlerinin, zamaninda Israilliler tarafindan yok edilmis oldugu ortaya ikacaktir.
Son zamanlardaki kazilarin ortaya ikardigi delillerin gsterdigi gibi, Orta Bronz aginin son

56
dnemi, tahmin edilenden ok daha uzun bir zaman dilimini kapsamaktadir ve bu agin sonu
M.. 1550 senesinden daha ok M.. 1400 senesine yakindir. Yeniden dzenleme ile daha
nceleri birbiri arasinda asirlar oldugu farz edilen iki olay birbirine daha ok yaklasmistir:
Kenan diyarinin Orta Bronz agindaki iki sehrinin dss ve fetih.
Diger bir degisiklik ise, Misir tarihinin gele neksel grnsnde olacaktir. Tm antik
dnyanin kronolojisi, Misir krallarinin sirasina ve gnlerine gre dzenlenmistir ve genel
kani artik bu dzenlemenin hatasiz olduguna ve artik degismeyecegine dairdir. Buna ragmen
Velikovsky ve Courville, Yakin Doguda gereklesen bu olaylar hakkindaki kronolojiye,
fazladan alti yz sene dahil edildigini ne srmektedirler. Courville, Misir krallarinin
listesinin tamamen ardisik olarak kabul edilmemesi gerektigini ortaya koymustur. Courville,
listedeki bazi Krallarin aslinda firavun olmadiklarini, sadece yksek yetkililer oldugunu
iddia etmektedir. Tarihiler, her bir hanedanligin digerini takip ettigini farz etmislerdir.
Aslinda Misirda gereklesen durum bundan farklidir. Misir tarihindeki birok hanedanlik
hkmne devam ederken, alt hanedanliklar kendi hkmne devam etmekteydiler. Bu veriler
dogrultusunda yeniden dzenlenen kronolojiye gre ise, Misirdan ikisin tarihi M.. 1450
senesine kaymistir ve bu dzenleme ile Israil tarihinin diger dnemleri ile bahsi gee n Misir
krallari birbiri ile uyum ierisine girmektedir. Bu iddiayi kesin olarak destekleyen deliller tam
olusmamis olsa da, Misirdan ikis hakkinda verilen ileri tarihler konusunda israrci olmak
iin geerli sebep kalmamistir. (Geisler, BECA, 51)

7B. Saul, Davut ve Sleyman


Saul, Israilin birinci krali olmustur ve onun Givadaki kalesi kazilar sonucu ortaya
ikartilmistir. Bu kazilar esnasinda dikkate deger kesiflerden bir tanesi de, o gnlerde
kullanilan ana silhlardan bir tanesinin sapan oldugunun ispatlanmasidir. Bu kesif, hem
Davutun Golyata karsi zaferine, hem de Hakimler 20:16daki yedi yz seme adam da
bunlarin arasindaydi. Hepsi de bir kili sapanla vuracak kadar iyi nisanciydi ifadesine dair bir
referanstir.
Saulin lmnden sonra Samuel, bizlere onun zirhinin, Bet Sheandaki, Astarot
tapinaginin (Kenan diyari bereket tanriasi) iine kondugundan bahseder. Ancak Tarihler
kitabinda, kafasinin bir Filistin -Misir tanrisi olan Dagonun tapinagina kondugundan
bahseder. Bu kayitlarin iki dsman toplumun ayni yer ve ayni zamanda tapinaklari
olamayacagi dsncesi ile yanlis ve hatali oldugu iddia edilmekteydi. Ancak yapilan kazilarin
ortaya ikardigi gibi, bu alanda genis bir hol ile birbirinden ayrilmis iki adet tapinagin varligi
ortaya ikmistir. Bu tapinaklarin bir tanesi Dagon iin, digeri ise Astarot iindir. Grnse
bakilirsa, Filistinlilerin Kenan tanriasini kabul ettikleri ortaya ikmaktadir.
Davutun hkmdarliginin en nemli basarilarindan bir tanesi, Yerusalimin fethidir.
Bu ayetlerde kusku uyandirdigi iddia edilen kisim ise, Israillerin sehre Siloha Havuzuna
giden bir tnelle girmeleridir. Bu havuzun o tarihlerde sehrin surlarinin disinda oldugu
zannediliyordu, ancak 1960 senesinde yapilan kazilar, kentin surlarinin havuzu iine ald igini
ortaya koymustur.
Sleyman dnemi ile ilgili arkeoloji ve Kutsal Kitap uyusmasi digerlerinden daha az
degildir. Sleymanin tapinaginin oldugu yerler, Mslmanlarin kutsal yerlerine yakin
oldugu iin su anda kazilamamaktadir. Ancak, Sleymanin dneminde yapilmis olan Filistin
tapinaklarinin dizayni, dekorasyonu ve kullanilmis olan malzemeler, Kutsal Kitaptaki
anlatimi ile uyum ierisindedir. Tapinagin kendisinden elde edilen tek delil ise, 1979
senesinde Yerusalim iindeki bir dkknda bulunduktan sonra, 1984 senesinde geerliligi
onaylanan ve 1988 senesinde Israil Mzesi tarafindan sergilenen ve zerinde YAHVEnin
Tapinagina Aittir yazan kk bir nar seklindeki asa basligi sslemesidir.

57
1969 senesindeki Gezer kazilari esnasinda neredeyse bir tepeyi kapsayacak kadar
byklkte bir kl yigini bulunmustur. Bu kllerin iinde yapilan arastirmalar
sonucunda birok Ibrani, Misir ve Filistin kalintilari ele geirilmistir. Aika bu
kltrn de ayni zamanda, orada oldugu kesindir. Bu kesif, Kutsal Kitapta bulunan
bu konudaki ayetleri bilmeyen arastirmacilari sasirtmistir. Misir Firavunu gidip
Gezer'i ele geirmis ve atese vermisti. Orada yasayan Kenanlilar'i ldrerek kenti
Sleyman'la evlenen kizina armagan etmisti. (1. Krallar 9:16)

- NORMAN GEISLER

1969 senesindeki Gezer kazilari esnasinda neredeyse bir tepeyi kapsayacak kadar
byklkte bir kl yigini bulunmustur. Bu kllerin iinde yapilan arastirmalar sonucunda
birok Ibrani, Misir ve Filistin kalintilari ele geirilmistir. Aika bu kltrnde ayni
zamanda, orada oldugu kesindir. Bu kesif, Kutsal Kitapta bulunan bu konudaki ayetleri
bilmeyen arastirmacilari sasirtmistir. Misir Firavunu gidip Gezer'i ele geirmis ve atese
vermisti. Orada yasayan Kenanlilar'i ldrerek kenti Sleyman'la evlenen kizina armagan
etmisti. (1. Krallar 9:16) (Geisler, BECA, 51, 52)

8B. Asur Istilasi


Asurlular hakkindaki bilgilerimizin byk bir kismini, M.. 722 senesinde kuzey
kralliklarini hkmdarligi altina almis olan Esarhaddonun oglu Ashurbanipalin sarayi
iinde yirmi alti bin tablet bulunmasina borluyuz. Bu tabletlerde Asur imparatorunun
fetihleri ve bu fetihlere direnenlerin karsilastigi korkun cezalandirmalar hakkinda bilgiler
edinmekteyiz.
Bu metinlerin birok yerinde, Kutsal Kitapin tarihsel dogrulugunu bir kez daha
grmekteyiz. Eski Antlasmadaki Asur krallari hakkinda yapilan btn referanslarin dogru
oldugu ispatlanmistir. Bir sre iin hakkinda bilgi bulunamayan Sargonun sarayi kesfedilip,
bu alanda kazi alismalari yapilmasi sonucunda, Yesaya 20de bahsedilen savasi betimleyen
bir duvar resmi bulunmustur. Shalmaneserin kara dikili tasi, Kutsal Kitap karakterleri
hakkindaki bilgilerimize ek kaynak olmustur; bu tasta Jehunun (ya da memuru) Asur kralina
egilirken izilmis resmi mevcut tur.
Sennacheribin kayitlarindaki en ilgin kisim ise, Yerusalimin kusatilmasini anlatan
blmdr. Sehri almaya kalktigi zaman, aynen Yesayanin bildirdigi gibi, binlerce adami
lms ve saga sola dagilmis, neticede sehri fethedememistir. Bu durumda kendi zaferi ile
bbrlenme sansi kalmayan Sennacherib, kulaklara hos gelecek bir seklide olayi yansitmistir
(Geisler, BECA, 52):

Bir Yahudi olan Hizkiyaya gelince, o benim boyunduruguma bas egmedi. Ben de onun
saglam duvarlarla evrili 46 gl sehrini ve evresindeki sayisiz kyn kusatmaya aldim.
Bu yerlerden 200.150 yasli ve gen, erkek ve disi kisiyi, atlari, katirlari, esekleri, develeri,
sayisiz kk ve byk bas hayvani srp kendime ganimet olarak aldim. Onu da, kafesteki
bir kus gibi kendi kraliyet mlk olan Yerusalime tutsak ettim. (Pritchard, ANET, alinti yeri:
Geisler, BECA, 52)

9B. Babildeki Esaret Gnleri

58
Eski Antlasma tarihinin, Babildeki esaret gnlerini anlatan blmlerinin sayisiz detaylarinin
tarihsel dogrulugu onaylanmistir. Babilin meshur asma bahelerinde bulunan kayitlarda,
Yehoyakim'in ve bes oglunun giderlerinin karsilandigi, onlara kalacak yerler verildigi ve ok
iyi davranildigini grmekteyiz. (Krallar 25:27-30) Hibir yerde gemeyen Belsassar adi ise,
bazi sorunlara sebep olmustur. Onun ismi Babil krallarinin isim listesinde yer almamaktadir;
ancak Nabodoniyus oglu Belsassari (Daniel 5) kendi yoklugunda birka seneligine lke
ynetimini devrettigi belirten bir kayit birakmistir. Her ne kadar Nabodoniyus hl kral dahi
olsa da, baskentte ynetimi elinde tutan kisi Belsassar olmustur. Ayni zamanda, Ezra
tarafindan iletilen Kores fermaninin, Yesayanin peygamberliklerine gerek olamayacak
kadar birebir uymaktadir. Ancak bu emrin yazildigi bir silindirin bulunmasi, bu metnin
dogrulugunu ortaya koymustur. (Geisler, BECA, 52)

4A. ESKI ANTLASMA BILGILERININ ARKEOLOJIK KANITLANMASI


Arkeolojik bulgular ile Kutsal Kitapin uyusumu hakkinda Albright sunlari sylemistir:
Artik atalarin izini, Mezopotamyanin kuzeybatisindaki Balikh vadisinde arama
konusundaki Ibrani inancinin dogrulugu hakkinda en ufak bir sphe kalmamistir. Kutsal
Kitap ve arkeolojik bulgular arasindaki uygunluk zerine bina edilmis deliller, bu halkin
Mezopotamyadan ikislarini takip etmektedir. (Albright, BPFAE, 2)
Kutsal Yazilara gre Babil Kulesinden nce, Baslangita dnyadaki btn insanlar
ayni dili konusur, ayni szleri kullanirlardi. (Yar. 11:1) Kulenin insasi ve yikilmasi ile
beraber, RAB btn insanlarin dilini orada karistirdi ve onlari yeryznn drt bucagina
dagitti. (Yar. 11:9) Gnmzn birok filoloji uzmanlarinin, dnya dillerinin buna benzer
bir sekilde olusmus olabilecegi geregine inandiklarini grmekteyiz. nl dil bilimcilerden
Alfredo Trombetti, btn dilleri ilk olusumlarina kadar takip edebildigini ve hepsinin tek bir
orijinden geldigini ispatlayabilecegini sylemektedir. Max Muellerde, ortak bir orijine
inanan uzmanlar arasindandir. Otto Jespersen ise, ilk lisanin insanla Tanri tarafindan direkt
bir sekilde verildigini syleyecek kadar ileri gitmistir. (Free, ABH, 47)
Esavin soyunda Horlulardan bahsedilmektedir (Yar. 36:20). Ibranice magara kelimesi
ile Hor kelimesi arasindaki benzerlik yznden uzun bir sre Horlularin, magarada
yasayanlar kavmi olduklari ne srlmstr. Ancak, gnmzdeki bulgular, bu gze batan
savasi kavmin atalar zamaninda Yakin Dogu iinde yasadigini ortaya koymustur. (Free,
ABH, 72)
Erihadaki kazi alismalari sirasinda (1930-1936), Garstang o kadar sasirtici bir delil
bulmusdur ki, o ve iki takim arkadasi kesfettikleri delilin aiklamasi iin yazili ve imzali bir
antlasma yapmaya karar vermislerdir. Bulduklari delil hakkinda Garstang syle konusmustur:
Asil ilgin olan ise, duvarlarin disariya dogru ve istilcilarin rahatlikla sehre girmelerine
imkn verecek bir sekilde tamamen yikilmis olmasidir. Peki garip olan nedir? nk
saldiriya ugrayan sehirlerin duvarlari ieriye dogru yikilirlar, disariya dogru ve tamamen
degil.

Gnmzn aydinlari, kendilerinden ncekilerden daha muhafazakr varsayimlarla


yola iktiklari iin degil, deliller tm bu gerekleri gvence altina aldigi iin, eskiden
tarihsel degeri yok olarak kabul edilip saygi gsterilmeye n atalar hakkindaki
anlatimlara daha fazla itibar gstermektedirler.

- DONALD F. WISEMAN

59
Yesu 6:20de sunlari okumaktayiz: Halk bagirmaya basladi, khinler de borularini
aldilar. Boru sesini isiten halk daha yksek sesle bagirdi. Kentin surlari kt. Herkes
bulundugu yerden dosdogru kente girdi. Bylece kenti ele geirdiler. Duvarlar disariya dogru
yiktirilmistir. (Garstang, FBHJJ, 146)
Ibrahimin soyunun tamamen tarihsel olarak dogru oldugunu bilmekteyiz. Ancak,
burada kullanilan isimlerin birey ismi ya da sehir ismi oldugu konusunda; antik sehirlerin
kurucularin ismi ile anildiginin bilinmesine ragmen, gene de bazi soru isaretleri mevcuttur.
Ibrahim hakkinda kesin olan bir sey varsa, o da tarihte byle bir sahsiyetin var oldugudur.
Burrowsdan da okudugumuz gibi: Elimizdeki tm bulgular byle bir sahsiyetin tarihte var
oldugudur. Yukarida belirtildigi gibi, ismi birok arkeolojik kaynaklarda gemese de,
Babilonyada tam olarak Kutsal Kitapta belirtilen dnemde ismi gemektedir. (Burrows,
WMTS, 258, 259)
Ibrahimin yasadigi dnemin, M.. on drdnc ya da on besinci yzyillar oldugunu
kabul ettirme konusunda gemiste bazi abalar olmustur ki, bu iddia edilen zaman, onun
yasadigi dnemden ok daha sonradir. Ancak, Albrightin da gsterdigi gibi bahsetmis
oldugumuz bulgular ve diger deliller sayesinde elimizde, nedensiz yere uzayip gelmis olan
bu geleneksel iddiaya karsi verilen yer ve kisi isimlerinin tarihsel olarak dogrulugunu
ispatlayan yeterli miktarda delil mevcuttur. (Garstang, FBHJJ, 9)
Bazi arkeolojik bulgularin ise, atalar hakkinda bilgi edinmemiz konusunda fazla
yardim sever olmadiklarini inkr edemeyiz, ancak bu bulgular ile atalarin yasadigi dnem
hakkinda anlatilan sosyal ve kltrel yapilar birbiri ile uyum ierisindedir. (Burrows, WMTS,
278-79)
Elimizdeki delillerin bir ogu, Nuzu ve Marideki kazilar esnasinda ortaya ikmistir.
Augureddeki alismalar sonucunda Ibrani lisanina ve siirine byk bir isik tutulmustur.
Musaya ait yasalar; Hitit, Asur, Smer ve Yunan yasalarinda etkisini gstermistir. Bu
kesifler sayesinde, Ibraniler ile disaridaki dnya arasindaki iliskileri gzlemleme olanagina
kavusulmustur. Albrightin da dile getirdigi gibi: Bu katkilar, diger birok bulguyu silik hale
getirmistir. (Albright, OTAAE, alinti yeri Rowley, OTMS, 28)
Profesr H. H. Rowley, (alinti yapan: Donald F. Wiseman: Revelation and the Bible)
su iddiada bulunmustur: Gnmzn aydinlari, kendilerinden ncekilerden daha
muhafazakr varsayimlarla yola iktiklari iin degil, deliller tm bu gerekleri gvence altina
aldigi iin, eskiden tarihsel degeri yok olarak kabul edilip saygi gsterilmeyen atalar
hakkindaki anlatimlara daha fazla itibar gstermektedirler. (Rowley alinti yeri Wiseman,
ACOT, Henry, RB, 305)
On dokuzuncu asrin nde gelen Kutsal Kitap tenkitilerinden Julius Wellhausen, bakir
aynadan yapilmis legen anlatiminin, orijinal metinlerde yer almadigini ne srmektedir. Bu
ifadesinin bir sonucu olarak, Taniklik adiri olayinin gereklesme tarihini, Musanin
dneminden ok daha ileriye atmis olmaktadir. Ancak Wellhausen, bu tarih degisimini
destekleyecek delilden mahrumdur (M.. 500). Hatta bakir aynalarin, Misir tarihinin
Imparatorluk Dnemi isimli zaman diliminde var olduguna dair arkeolojik deliller
elimizdedir (M.. 1500-1400). Bu arkeolojik delili de gz nne aldigimizda, bu dnemin,
Musa ve Misirdan ikis ile ayni zaman diliminde yer aldigini grrz. (Free, ABH, 108)
Henry M. Morris, su sonuca ulasmistir: Arkeolojik materyaller ile Kutsal Kitapin
tam bir uyusumunu gereklestirme abalarimizin bazi problemler ile karsilastigi dogrudur,
ancak bu problemlerin hepsi daha detayli bir arastir ma ve alisma ile cevaplanabilecek
nitelikte sorunlardir. Kutsal Kitapta aktarimi yapilmis olan tarihi dnemlerin, sayisiz sphe
iermeyen ve geerliligi ispatlanmis olan arkeolojik deli ller dogrultusunda ile en ufak bir

60
eliski iermemesi, elimizdeki Kutsal Kitapin hatali oldugunu gsteren bir tane bile
arkeolojik bulgu olmamasi dikkat ekici unsurdur. (Morris, BMS, 95)
Geisler, Eski Antlasmanin aktardigi tarih dnemlerinin her birisi hakkinda, Kutsal
Yazilarin gerekleri anlattigini ispatlamak iin yeterince arkeolojik delile sahibiz. Hatta,
birok olayda , Kutsal Yazilar, bahsettigi dnemlerin tarihi ve gelenekleri ile ilgili ilk elden
tanikligi bizlere sunmaktadir. B irok kisi Kutsal Kitapin dogrulugu hakkinda sphe
duyarken, zaman unsuru ve devam eden arastirmalar, Tanrinin Sznn istisnasiz bir
sekilde tenkitilerin iddialari karsisinda hakli oldugunu ortaya koymuslardir. Aslinda, antik
dnyadan gnmze kalan binlerce kalinti, Kutsal Kitapin izdigi resmin dis ve i hatlari ile
rtsms, daha da tesi, su ana kadar sphe iermeyen hibir arkeolojik bulgu Kutsal Kitap
ile elismemistir demistir. (Geisler, BECA, 52)

Birok kisi Kutsal Kitapin dogrulugu hakkinda sphe duyarken, zaman unsuru ve
devam eden arastirmalar, Tanrinin Sznn istisnasiz bir sekilde tenkitilerin
iddialari karsisinda hakli oldugunu ortaya koymuslardir.

- NOMAN GEISLER

Henry Morris , su eklemede bulunur: Kutsal Kitap tarihinin, diger yazilara gre ok
eski dnemleri kapsamasi ve 19. yzyilin evrimci nceden varsayimlarinin ortaya atilmasi;
birok uzmanin Kutsal Kitapin sundugu tarih anlatiminin byk bir kisminin efsaneden
ibaret oldugu konusunda israrci bir yaklasim sergilemelerine sebep olmustur. Kutsal Kitap
tarihinin dogrulugunun ispatlanmasi iin o dnemde insanligin elinde, antik el yazmalarindan
baska bir delilin bulunmayisi, bu tip gretislerin ikna ediciligin i arttirmistir. Ancak,
gnmzde arkeolojinin dikkate deger kesifleri sonucunda, Kutsal Kitapin en azindan
Ibrahime kadar ispatlanmis tarihsel geerliligini reddetmek mmkn degildir. (Morris,
MIP, 300)

5A. PENTATEUCHUN MUSA TARAFINDAN KALEME ALINDIGINA DAIR


ARKEOLOJIK DELILLER

1B. Pentateuchun Eskiligi - Isel Deliller


Herhangi bir yazili dokmanin, yazilim tarihini belirlemede en yksek ta rafsizliga
ulasmak iin kullanilacak yntemlerden bir tanesi de, isel delilleri ele almaktir. Anlatilan
olaylarin bahsettigi ya da ima ettigi detaylar, cografi konumlar, hava durumu hakkinda
verilen bilgiler, bitki rts, hayvan esitleri ve grg taniklarinin nitelikleri, bizlere esitli ip
ularini sunmaktadirlar. Bu ip ularinin basarili bir sekilde kullanilmasi ile, dokmanin
kaynagi, yazilis tarihi ve yazim yeri tespit edilebilir. (Archer, SOT, 101)
Pentateuchun yazilim tarihi olarak, tenkitilerin iddia ettikleri M.. dokuzuncu
yzyildan, besinci yzyila kadar olan bir dnemden ok daha eski olduguna dair hem
yapisindan, hem de ieriginden elde ettigimiz yeterli i delil mevcuttur.
Asagida, Pentateuchun yazilim tarihinin bu iddadan daha eski oldugunu ortaya koyan
bu isel delillerden bazi rnekler sunulmustur.

61
1C. Misirdan ikisin l Ortami -lde Sayim
Misirdan ikis, Levililer ve lde Sayim kitaplarinin, vaat edilen topraklarda asirlardir
yasamis olan iftilere yazilmayip, lde dolasmakta olan insanlara hitap ettigi ok aiktir.
Aksi takdirde, tasinabilir bir Taniklik adirinin sik sik ve detayli tarifinin verilmis olmasinin
mantikli bir aiklamasi olamazdi. Kamplarin olusturulmasi (lde Sayim 2:1-31) ve intikal
(lde Sayim 10:14-20) hakkindaki detayli tariflerin, yerlesik bir ulus iin hibir anlami
yoktur, ancak l tecrbesi yasayan bir ulus iin uygulanmaya en ynelik bilgilerdir. l
hakkindaki referanslar bolca yer almaktadir, bu referanslar sihhi bilgileri (Yasanin Tekrari
23:12, 13) ve le gnderilen tekeyi de iermektedir (Levililer 16:10). (Archer, SOT, 106-
108)

2C. Pentateuchun Bazi Blmlerindeki Misir Etkisi


Yaratilis ve Misirdan ikis kitaplarinin, belirgin bir Misir arka plni ierdigi asikrdir. Misir
yetkilisi olara k yetistirilen Musanin Pentateuchu, Israillilerin Misirdan ikisindan hemen
sonra yazmaya basladigini dsnrsek, bu dogal bir etkidir. Ancak, eger Pentateuchun
yazilim tarihi, tenkitilerin iddia ettigi gibi, Ibranilerin Misirdan ikmasindan drt yz
seneden fazla bir sre sonra gereklesmis olsaydi, bu etkinin yer almasinin bir aiklamasi
olamazdi. [Bakiniz: Abraham Yahudanin The Language of the Pentateuch in Its
Relationship to Egyptian (1933), isimli Musanin ve Yusufun Misirdaki hayatlarindaki
Misir etkisini ele alan tutkulu bir eser.]
Bu Misir etkisine degisik alanlarda rastlanmaktadir:

1D. Cografya
Misir ve Sina cografyasi, bu kitaplari kaleme alan kisi iin bilinen bir cografyadir (Yaratilis
37- lde Sayim 10). Modern arkelojinin ortaya ikardigi birok orijinal yerlesim merkezi,
bu kitaplarin yazari tarafindan belirtilmis ve bahsedilmistir. Tam aksine bir durum olarak da
ayni yazarin, atalarin bilgisi disinda, Filistin topraklari hakkinda ok az bilgiye sahip oldugu,
kaleme aldigi metinlerden anlasilmaktadir. rnegin, Yaratilis 13te Kenan diyarini tasvir
etmek isteyen yazar, Misir ile kiyaslamalar yapma yoluna gitmistir (ayet 19). Yaratilis
23:2de ise yazar, Hevron isimli yerden bahsederken, bu yerin eski isminin Kiryat-Arba
oldugunu belirtmistir (Sara yz yirmi yedi yil yasadi. mr bu kadardi. Kenan lkesinde,
bugn Hevr on denilen Kiryat-Arba'da ld). lde Sayim 13:22de ise, bu konuda baska bir
referansa rastlamak mmkndr: Hevron, Misir'daki Soan Kenti'nden yedi yil nce
kurulmustu. Bir baska ayette okudugumuz ...Kenan lkesine, Sekem Kenti'ne gvenlik
iinde vardi... referansi da gz nne alindiginda, Kenan diyarinda yzyillardir yasamakta
olan bir yazarin byle bir ifadede bulunmasinin mantikli bir yani olmadigi grlr.
Pentateuchun yazari, Filistini ileride Israillilerin girecegi yeni bir lke olarak tanimlamistir.
(Archer, SOT, 106)
Misir cografyasi ile olan bu yakinlik, zellikle ikinci kitapta daha ok
belirginlesmistir.
Misirdan ikis kitabinin yazarinin, Misir lkesini bastan basa bildigi ok aiktir.
Hem Misir papirsn (Misirdan ikis 2:3), hem Nil havzasinin karakterini hem de kumla
kapli lleri (Misirdan ikis 2:12) ok iyi bilmekteydi. Ramses, Sukkot (Misirdan ikis
12:37), Etam (Misirdan ikis 13:20) ve Pi-Hahirot (Misirdan ikis 14:2) gibi sehirler
hakkinda da bilgiye sahipti. Misirdan ikis 14:3: Firavun syle dsnecek: 'Israilliler
lkede saskin saskin dolasiyorlardir, l onlari kusatmistir.' Bu ayette grdgmz gibi,
yazarin Misirin cografyasi ve lleri hakkinda bilgi sahibi oldugu ortadadir. Aslinda, Misir

62
cografyasi hakkinda bir bilgimiz olmadan, bu blm anlamamiz neredeyse imknzsizdir.
(Raven, OTI, 109)

2D. Tellaffuz
Archer, tellaffuz konusunda sunlari gzlemlemistir:

Yaratilis ve Misir dan ikis kitabinin yazari, Eski Antlasmanin diger kitaplarina oranla daha
fazla Misirca kelimler kulanmistir. rnegin: (1) Yaratilis 41:43te bulunan abrek ifadesi,
baska iddialar bulunsa da, aika Misirca olan b rk kelimesidir (2) agirliklar ve ller:
rnegin, zeret (karis) drt kelimesinden -el; ephah (beyzbol sporundaki homerun kosu
mesafesinin onda biri) ise pt kelimesinden; hin (beste bir) ise hnw kelimesinden (3) gome
(papirs), kmyt kelimesinden (4) qemah (un) kmhw kelimesinden (bir tr ekmek) (5) ses
(ince kumas) ss kelimesinden (kumas) (6) y or (Nil, nehir) trw kelimesinden (nehir)
(Kipti dilinde eioor). (SOT, 102-03)

Yazar, ayni zamanda birok nde gelen Misir isimlerini kulanmistir:


Potipherah (Yaratilis 41:45; 46:20) ve bu ismin kisa sekli.
Potifar (Yaratilis 37:36; 39:1). Bu ismin anlami: Ranin verdigi (Gnes Tanrisi).
Zaphnath -paaneah (Yaratilis 41:45), Firavunun Yusufa verdigi isim. LXX, bu ismi
Dnyanin Kurtaricisi olarak yorumlamaktadir ki, Misiri kitliktan kurtaran birisi iin gayet
uygun bir isimdir.
Asenath (Yaratilis 41:45, 50), Yusufun karisi.
On (Yaratilis 41:45, 50; 46:20), Heliopolis antik Misir ismi.
Rameses (Yaratilis 47:11; Misirdan ikis 1:11; 12:37; lde Sayim 33:3,5).
Pithom (Misirdan ikis 1:11). Byk bir olasilikla Misir Pi-Tumu. Aynen,
Misirdan ikisin bahsettigi gibi, ilk kez ondokuzuncu hanedanlik yazitlarinda rastlanmistir.
(Raven, OTI, 107-8)

3D. Misirli Krallarin Isimleri


Bazi Misir bilimcileri, radikal tenkitilerin, Misirda n ikis kitabinin, aktardigi agda
yazilmis olsa idi, o dnemdeki Krallar in isimlerinden bahsederdi seklindeki iddialarinin hakli
oldugunu ne srmektedirler. Aslinda, Sleyman zamanina kadar Ibrani edebiyatinda benzer
isimlerin kullanilmamis olmasi, erken yazarlik iddiasini desteklemektedir. Yeni Misir
Kralliginin resmi dilinin gelenegine gre, krallardan sadece Firavun olarak bahsedilir, bu
unvana isimler iliskilendirilmezdi. Israilliler, Misirda iken bu uygulamaya uymakta bir
sakinca grmemislerdir. (Archer, SOT, 105)
Eski Antlasmanin yaziliminin eskiligini destekleyen ve bahsedilmeyi hakkeden bir
baska unsur ise, asillerin yetkilerinin gstergesi olarak, bir mhr yzg ve altin bir zincir
takmalarindan bahsedilmis olunmasidir (Yaratilis 41:42; Ester 3:10, 12; 8:2, 8, 10; Daniel
5:29). Bu uygulama, Israilde yer almazken, antik Misir, Pers ve Babilde yaygindir.

Pentateuchda kullanilan metnin isel delillerine gre hkm verildigi durumunda


karsimiza su saptamalar ikmaktadir: Kitabin yazari, Misirda ikametgh etmistir
(Filistinde degil), Misirdan ikis olayinin grg tanigidir, llerde dolasmistir,
yksek seviyede egitim grmstr ve ileri bir grenme, gretme, edebiyat ve hitap
erdemleri sergilemektedir.

63
- GLEASON ARCHER

3C. Lisanin Eskiligi


Pentateuchda kullanilan bazi bilinen kelimelerin ve ifadelerin, Musaya ait agdan sonra
kullanilmadigini biliyoruz.
Yaratilis kitabinin 15. blmn gz nne alarak Albright, su ifadede bulunmustur:

Yahve ve Ibrahim arasindaki antlasmanin aktarimi... kadim kelimeler ile doludur; bu


metinlerin antik bir deger ierdigi E. A. Speiser tarafindan ortaya koyulmustur. Bu
metinlerde, erken dnem Ibrani dininin merkez noktasinin nemli bir noktasi ile karsi
karsiyayiz. Bir insanin kisisel bir tanri ile kutsal bir antlasma yapmasina rnek olan bu
metinlerde, bu adamin sadakati konusunda and imesi karsiliginda, bu tanrinin bu adami ve
ailesini koruyacagini okumaktayiz. Bu olay, boyundurluk altina girme anlasmasinin ilkel bir
seklidir ... Ge Bronz aginda, Ibranicede berit, Suriye ve Misir lisanlarinda da (Sami
dilinden alinmistir) beritu antlasma kelimesine, isi kontratlarinda ve yazilmis bir
dokmandaki listelenmis kisilerin kiralanmasinda sik sik rastlanmaktadir. (Albright, BPFAE,
8)

Archer, lisanin eskiligi konusunda baska rneklere de yer vermektedir: O (disi)


zamiri iin genelde kullanilan HY kelimesi yerine, sik sik HW kelimesi kullanilmistir. Gen
kiz iin kullanilan NRH yerine, NR kelimesinin kullanildigini grmekteyiz. Sik sik (r:
Yaratilis kitabinda iki kere) bu anlamina gelen hallaz yerine, HLZH (hallazeh)
kullanilmistir. Hakimler, Samuel ve diger kitaplarda bu kullanima rastlanmaktadir. Glme
fiili anlamina gelen HQ yerine SHQ kullanilmistir (Yaratilis ve Misirdan ikis kitaplarinda).
KB olan Kuzu kelimesi yerine ise, K~B kullanilmistir (kebes). (Archer, SOT, 107)
Elimizdeki dahili deliller, Eski Antlasmada var olan, ancak ok nem sergilemiyor
gibi gzkse de, ilerleyen tarihlerde bir yazarin dahil etmeyecegi trden olan cmleleri de
iermektedirler. rnegin, Yusufun kardeslerinden ayri masada yemek yemelerinin
aiklamasi su ayette okunmaktadir: nk Misirlilar Ibraniler'le birlikte yemek yemez, bunu
igren sayarlardi. (Yaratilis 43:32) Bir yazarin bu aiklamayi ileride Kutsal Kitapa
eklemesinin ne gibi bir mantigi olabilir ki? (Raven, OTI, 109)
Yukarida sunulan deliller dogrultusunda Archer, bu konudaki son szn sylemistir:
Pentateuchda kullanilan metnin isel delillerine gre hkm verildigi durumunda karsimiza
su saptamalar ikmaktadir: Kitabin yazari, Misirda ikametgh etmistir (Filistinde degil),
Misirdan ikis olayinin grg tanigidir, llerde dolasmistir, yksek seviyede egitim
grmstr ve ileri bir grenme, gretme, edebiyat ve hitap erdemleri sergileme ktedir.
(Archer, SOT, 101)

2B. Musaya Ait Yazarligi Destekleyen Diger Arkeolojik Deliller

1C. Erken Ibrani Edebiyati


Ileri Tenkiti grsn geleneksel yikici tutumunun, Ibrani metinlerinin byk bir kisminin
daha ileri bir tarihte olustuguna dair iddiasi, tm delillere ragmen, I. L. McKenzienin
ifadesinde grldg gibi ifade edilmeye devam etmektedir: Israil edebiyat rnlerinin
neredeyse hibirisinin Davutun dneminden nce kaleme alinmadigi yaygin olarak kabul
edilmistir. (McKenzie, alinti yeri Laymon, IOVCB, 1073)

64
Antik Yakin Doguya ait edebiyat eserlerinin gn isigina ikmasi, Pentateuchun
yazilim tarihini, nceden ne srlen tarihten ok daha gerilere atma imknini bizlere
sunmustur. Antik dnem yazicilari, olaylari ya gereklesirken ya da gereklestikten ok kisa
bir sre sonra kayit altina alarak, hata ierme olasiligi barindiran szl aktarim srecini
ortadan kaldirmislardir. Szl aktarim metodunun, bilgileri ve materyalleri korumak iin
degil, yaymak iin kullanildigi, materyalleri kor umak iin kayit altina alma yoluna gidildigi,
arkeolojik deliller ile ispatlanmistir.
Eski Antlasmanin ogunlugunun antik dneme ait oldugu konusu kesindir. (Harrison,
OTT, 18-19)

2C. Pentateuch Yasalari Iindeki Erken Paraleller


esitli arkeolojik kesifler, Pentateuchda kaydedilen birok yasanin ve hukuk prosedrnn
diger Mezopotamya kltrleri ile olan paralelliklerini ortaya koymustur. Bu kesifler isiginda,
Pentateuchun yasasinin ne srlen tarihten ok daha eski tarihlere ait oldugu anlasilmistir.
Bu konuda ok belirgin olan adet rnek asagida verilmistir.

1D. Antlasma Kanunlari


Mendenhall, sunlari zellikle belirtmistir:

Kenan kltrnn hukuk anlayisi ile Antlasma (Misirdan ikis 21-23-JE) hkmlerinin
dayandigi kltrn hukuk anlayisi kadar birbirinden farkli iki hukuk anlayisini hayal etmek
bile mmkn degildir. . . . Kenan sehirleri, ticaretin agir bastigi ve siki bir sekilde birbirinden
ayrilmis olan sosyal siniflarin olusturdugu bir yapiyi iermekteydi. . . . Antlasma kanunlarinda
ise, sosyal siniflara dair bir yapi bulunmamaktaydi. Bunun sebebi, klelerin toplumun bir
parasi olarak kabul edilmeyisleri idi. Antlasma kanunlarindaki bu yapiya aykiri olarak kayit
altina alinmis tek bir olay mevcuttur, bu olay, amah ya da cariye olarak satilmis, ancak
kanunlar ile koruma altina alinmis bir kiz ile ilgildir. . . . Antlasma Yasalarinin kanunlari,
Krallik dneminden nceki Israil toplumunun (sadece Kuzeydeki belli bir Israil toplumunun
olma ihtimali vardir) geleneklerini, ahlki ve dini zorunluluklarini yansitmaktadir. Bu
kanunlar ile Hitit ve Mezapotamya kanunlarinin dava, teknik ve politik unsurlari ieren hukuk
kanunlari arasindaki paralellik; Pentateuchun daha ge bir dnemde bagimsiz kaynaklardan
derlenmis, suni bir kitap oldugunu iddia eden grsn tarihsel gereklere dayanmayan,
mantiksiz ve samimi olmayan bir grs oldugunu ortaya koymaktadir. (Mendenhall,
LCIANE, 13-14)

Antlasma Yasalarinin antikligi hakkinda Albright, sunlari dile getirmistir:

Daha da tesi, Hammurabi Kanunlar indan yaklasik iki asir daha eski olan Eshnunna
Kanunlari, eski bir Kutsal Kitap yasasi ile ilk paralelligi iermektedir. Bu kanun, Misirdan
ikis xxi. 35de yer alan ve hayvanlar ile ilgili bir yasadir. Eshnunna Kanunlarinin, her hangi
bir rasyonel teoriye gre iddia edilen Yasa Kitabi tarihinden en az bes asir daha eski olmasi,
durumu daha da ilgin bir hale dnstrmektedir. Artik Musaya ait Yasa Kitabinin arka
plninin Demir degil, Bronz aga ait oldugu tartismasiz bir gerek olarak kabul edilmeye
baslanmistir. (Albright, OTAP, alinti yeri Rowley, OTMS, 39)

Yeni kesifler, Pen tateuch iindeki detaylarin dogrulugunu ve tarihselligini tek tek
ortaya ikarmaktadir.

65
WILLIAM F. ALBRIGHT

2D. Yaratilis 23te Kaydedilmis Olan Toprak Alimi


Archer, bu prosedrn antikligini masaya yatirmistir. Yaratilis 23 te, Ibrahimin, Hititli
Efrondan sadece Makpela magarasi ve nndeki alan yerine btn bir araziyi satin alma
konusunda sergiledigi gnlszlk aktarilmaktadir. M.. 1300 senesinden itibaren
kaydedilmis olan Hitit Hukuk Kanunlari, hem bu aktarimla ilgili sasirtici paralellik ierir hem
de Ibrahimin gnlszlgnn altinda yatan unsurlari anlamamiza yardimci olur. Hitit
kanunlarina gre, bir arazinin sahibinin feodal ykmllkleri arasinda, pagan dinin
zorunluluklarini yerine getirmek de yer almaktadir. Yahveden baska bir tanriya tapinmak
istemeyen Ibrahim, tm araziye sahip olabilecekken, magara nndeki araziden sadece
kendisini bir ykmllk altinda birakmayacak kadar toprak satin almis ve tm araziyi almasi
ynndeki teklifleri reddetmistir. Kutsal Kitapta yer alan bu anlatim ile Hitit arazi sahipligi
prosedrleri arasindaki yakin iliski, Ibrahimin yasadigi bu olayin, Hititlilerin M.. on
nc yzyilda yikilmasindan nce gereklestigini orta ya koymaktadir. (Archer, SOT, 161)

3D. Yaratilis Kitabinda Deginilen Gelenek


Archer, Yaratilis kitabinda (daha ok blm 16, 27 ve 31) bahsi geen ve arkeloji tarafindan
dogrulugu onaylanmis olan gelenegi isaret eder. Yaratilis kitabinda bahsi geen birok
antik geleneginin, M.. birinci milenyumda degil, M.. ikinci milenyumda yaygin oldugu
ispatlanmistir. Nuzi tabletleri, ok sayida M.. on besinci yzyil hukuki dokmanini ortaya
ikarmistir. Bu dokmanlarda su konular da mevcuttur: Cariyelerden yasal bir evlat sahibi
olma (Ibrahim ve Hacer rnegi gibi); lm dseginde verilen szl vasiyetnamenin baglayici
gc (Ishak ve Yakup rnegi gibi); ve miras hakkina sahip olmak iin aile Terafimine sahip
olma zorunlulugu (Rahel ve Lavan rnegi gibi). (Archer, SOT, 107)

3C. Sonu
Bu noktaya vardigimizda karsimizda dikilen sonu, bizlere, arkelojinin sadece metinlere
dayali hipotez rtmekle kalmayip, ayni zamanda Pentateuchun Musa tarafindan
yazildigini destekledigini gstermektedir.
Pentateuch hakkinda Albright, Yeni kesifler, Pentateuch iindeki detaylarin
dogrulugunu ve tarihselligini tek tek ortaya ikarmaktadir demistir. (Albright, AP, 225)
Bright, atalara ait anlatimlar hakkinda: Bugne kadar, inan unsurlarinin bir tanesi
ile bile eliski yara tacak bir adet delil gn isigina ikmamistir demistir.
Albright, su uyariyi yapmaktadir: Pentateucha ait inancin, Musanin karakteristik
anlatimini gsteren gl izleri reddetmek, hiper tenkitilikten baska bir sey degildir.
(Albright, AP, 224)
Meredith Kline, uygun bir son cmleyi ifade etmistir: Yirminci yzyil Kutsal Kitap
arkelojisinin hikyesi, Modern Batili Wellhausen taraftarlarinin yaygaraci seslerinin, antik
dogu tepelerinden firlayan sessiz tanikliklar tarafindan susturulmasinin hikyesidir. Eger
tenkiti limler, geleneksel gretilerini terk etme konusunda gnlszlk gstermeselerdi, bu
delillerin anlattiklari belki de bu kadar aik bir sekilde anlasilmayacakti. Artik, tenkitilerin
hepsi, hem Kutsal Kitap kronolojisinin atalara ve Musaya ait dnem olarak gsterdigi M..
ikinci milenyumu kabul etmek hem de kendilerinin isaret ettigi dnem olan M.. birinci
milenyumu reddetmek zorunda kalmislardir. Kutsal Kitapin Yasa ve Peygamberler ile ilgili
tarihi siralamasi temize ikmistir. (Kline, C ITMB, 139)

66
2. KISIM

METINLERE DAYALI
HIPOTEZLER

67
14
METINLERE DAYALI
HIPOTEZE GIRIS

68
Metinlere dayali hipotezin savunuculari, Kutsal Kitapin ilk bes kitabinin (Pentateuch)
Musanin lmnden yaklasik olarak bin sene sonra yazildigini gretmektedirler. Bu kisilere
gre Pentateuch ismi, bilinmeyen (anonim) birok yazar ve derlemecinin yazmasi, tekrar
yazmasi, dzeltmesi ve derlemesi ile olusmus bir kitaptir.
Ilerleyen blmlerde, tenkitilerin Pentateucha uyguladiklari edebi tenkit disiplinini
inceleyip, Musaya ait yazarligi ortaya koyan delilleri gzler nne serecegiz.
Modern Kutsal Kitap evrelerinde yaygin olan bir hipoteze son seklini, 1895
senesinde Julius Wellhausen vermistir. Bu hipotez, metinlere dayali hipotez (ya da JEDP
hipotez) olarak bilinmektedir. Bu tezin temelleri metinsel tenkitilige dayanmaktadir. Bu teze
gre, Pentateuch (Yaratilis kitabindan Yasanin Tekrari kitabinin sonuna kadar olan kisim),
Kutsal Kitapin beyaninin aksine, Musa tarafindan yazilmamistir ve Musanin lmnden
asirlar sonra derlenmistir.
Metin ierisinde yer alan esitli unsurlardan (tanrisal isimler, ift anlatimlar, olaylarin
tekrar edisi, vb.), stillerde n ve diksiyondan yola ikan metinlere dayali hipotezciler,
Pentateuchun, drt degisik dokmanin -J, E, D ve P- birlesiminden olustugunu iddia
etmektedirler.
Iddia edilen J, tanrisal isim YHWHye isaret etmektedir (Yahwist). J yazari, Tanri iin
karakteristik bir biimde bu ismi kullanmistir. Bu yazarin akici bir stili olmasina ragmen,
degisik ve tuhaf kelimler kullanmistir.
Iddia edilen E; tanrisal isim Elohime isaret etmektedir (Elohist). Metinlerde ogu
zaman J ve Eyi birbirinden ayirmak gtr, bu yzden bazi metinler JE kaynagi olarak
siniflandirilmislardir.
Iddia edilen D ise, M.. 621 senesinde bulunmus olan Yasanin Tekrarini isaret
etmektedir (Deuteronomic code).
Iddia edilen P ise, Khinsel kanunlari isaret etmektedir (Priestly). Iddialara gre, Eski
Antlasma ile Pentateuchu birlestiren kisi, bu yazar(lar) olmustur. Pnin karakteristik zelligi;
Tanri iin Elohim ismini kullanmasi, keskin ve sert bir stile sahip olmasidir. Pnin lisani, bir
tarihininkinden daha ok, bir yargicin lisani gibidir. (Driver, IOT, 12) Taze ve akici bir
slubu olan E (Elohist dokman) ile P birbiri ile karistirilmamalidir.
Iddialara gre bu kaynaklarin tarihsel siralamasi, harflerin sirasina gredir: J, E, D, P.
Asagidaki blmde, iddia edilen kaynaklarin arka plni ve amaci hakkindaki nerileri
belirtmektedir:
J ya da Yahwist: Efsaneleri, mitleri, siirleri hatta Babilliler gibi baska uluslarin bilinen
hikyelerini bir araya getirip, Tanrinin halkinin tarihidir diye sunan ilk yazardir. Jnin
kullandigi bazi kaynaklar, szel aktarima dayanan inanlari kapsasa da, kaleme alinmis yazili
inanlara da basvurmus oldugu dsnlmektedir. Ismi bilinmeyen bu anonim yazar, ya Davut
ya da Sleyman zamaninda yasamistir. Bu yazarin endisesi, tek bir ulus olmaya baslamis olan
ve dnyasal bir g unsuru olarak, diger uluslar ve inanlar ile temasa baslamis olan Israilin
eski inanlarinin ve geleneklerinin korunmasi olmustur. Jnin eserinin taslagini hazirlarken,
Tanrinin halki iin yaptigina inanilan olaylarin aktarimini ve eski inan aiklamalarini
kullandigi dsnlmektedir. rnek olarak, Yasanin Tekrari 26:5-10a ba kabiliriz. Yazar, bu
ve benzeri inan aiklamalari etrafinda metinlerini olusturmustur. Bu yazara Yahwist
denmesinin sebebi ise, Tanrinin ismi iin Yahve ismini kullanmis olmasidir. Bu yazarin
varligini iddia eden ilk A lman limler, Yahweh ismini Jahweh ile yazdiklari iin bu
yazardan J olarak bahsedilmektedir.
E ya da Elohist: Tm inan uygulamalarini ve gelenekleri bir tarihsel belgeye
dnstren ikinci yazardir. Yaklasik olarak M.. 700lerde, Kuzey Kralligin yani Israilin
tehdit altinda oldugu bir dnemde eserini olusturdugu iddia edilmektedir. E, kuzeydeki
oymaklar arasinda yaygin olan inan ve uygulamalara bagli kalmistir. Bunlarin bazilari Jnin

69
aktarimlari ile ayni iken, bazilari farklidir. Musadan nceki anlatimlarda, Tanrinin ismi i in,
E tarafindan Elohim kullanilmistir. E, Yahve isminin Musaya aiklanmis olduguna
inanmaktadir. E, Musaya ayri bir nem vermistir. (bakiniz: Yasanin Tekrari 34:10 -12)
Yusuf rneginde grldg gibi, E, iyi bir yk yazaridir.
JE: Yerusalimin yikilmas indan sonra bilinmeyen bir editr, bu iki yazarin
alismalarini birlestirmistir. Editr, farkli detaylar ieren, ancak ayni konunun islendigi bazi
anlatimlarda, hem Jnin hem Enin anlatimini eserine dahil etmistir. Genellikle bir olay
aktariminda, bir kaynagi baz olarak kabul etmis, digerinden ise detay eklemesi yapmistir.
Misirdan ikis 14 . blmde temel materyal olarak J kabul edilmesine ragmen, Eden de
azda olsa aktarim yapilmistir. Editr ara sira kendi cmlelerini de eklemekten sakinmamistir.
P: Babildeki srgn esnasinda yasamis olan bir khin ya da khinler grubudur.
Insanlara, nasil tapinilacagini ve buyruklara nasil uyulacagini anlatan, kutsallik kanunlari
hazirlamislardir. Khinsel kanunlar, ilk basta ayri bir kitap oldugu halde, M.. drdnc
yzyilda JE kitabinin ierisine katilmistir. Bu katilimi su rnekle aiklayabiliriz: Amerikan
tarihini kaleme alan bir kisinin, uygun yerlere Amerikan Anayasasini ve Kongre yasamalarini
yerlestirmesi. P materyalleri genellikle, JE blmleri kadar canli aktarima sahip degillerdir.
P yazarlarinin ilgi alani, tapinma ve sunularin detaylari, kanunlar, soy ktkleri, belirli zaman
ve meknlar, titiz tarifler ve ller ve benzerleri olmustur. P materyalleri, J ve Eye
eklendikleri metinlerde, Tanrinin mdahalelerini asiri bir sekilde vurgulamakta ve mucizevi
atmosfer yaratmaktadirlar. (Pederson, JLC, 11-14)
D, ya da Yasanin Tekrari: Asil amaci dini uygulamalarda reform gereklestirmektir.
Iddiaya gre, Dnin kaleme alindigi dnemde, J, E ve P tek bir eser olarak birlestirilmemistir.
Driver, bu konuda sunlari kaleme almistir:

Bu eser, zamaninin hkm sren egilimlerine karsi byk bir manifesto olmustur. Byk bir
dini reformun gereklesmesini saglamistir. Ister Manassenin kara gnlerinde, ister
Yosiyanin tahta iktigi ak gnlerinde yazilmis olsun, ulusal dinin organize olmamis
glerinin kendilerini bir araya toplayacagina inandiklari, kosullarin talep ettigi ve drt gzle
beklenilen ruhsal bir dnm noktasinin gereklesmesini amalayan yce bir dsnceyi ieren
bir abadir. Yehovaya sadik kalma ve sahte tanrilari reddetme gibi Musanin zerinde
durdugu en temel prensibin yeniden gndeme getirilmesi, zellikle Hosea ve Yesaya gibi
peygamberlerin lklerinin uygulanmasi konusunda aba gsterilmesi ve Manasse tarafindan
cesareti kirilmis olan Yahudanin, Yesayanin vizyonundaki gibi kutsal bir ulusa dnsmesi
ve Hoseanin insanligin birinci vazifesi olarak gsterdigi Tanriya adanmisligin ve insan
sevgisinin yasanmasi, bu eserde vurgulu bir sekilde tasdik edilmistir. (Driver, IOT, 89)

Her ne kadar yazarin bu vaazlari vermekte ki amaci, Ona sadik olmayi gvence
altina almak iin motive etmek olsa da, Yasanin Tekrari kitabini su ifade ile tanimlamak
yerinde olacaktir: Eski bir yasamanin ortaya ikan yeni ihtiyalarinin, peygambersel bir
adaptasyonu ve yeniden formle edilmesidir. Yasanin Tekrari kitabinda yer alan kanun
yigininin, sphesiz bir sekilde yazarin kendisinden daha eski olma olasiligi yksektir. Yazar,
bu kanunlari ele alip birlestirirken, insanlara ynlendirici bir kilavuz sunmayi ve
yreklendirici nasihatler ile yorumlar sunmayi amalamistir. (Driver, LLOT, 91)
Herbert Livingston, Wellhausenin teorisine gre ayrilastirilan drt dokmanin
tarihlerinin zetini asagida sunmaktadir:

Wellhausen teorisi, J, E, P ve D dokmanlarini ne sekilde tarihlemistir? D dokmanin, M..


yedinci yzyilda yazildigi ve Yosiya nin M.. 621deki reform u ile yayinlandigi beyan
edildigine gre, tarihleme prosedrnn kilit tasi bu kitap olmalidir. Teoriye gre, Dnin, J ve
Enin ierigini bildigi, ancak Pnin ierigini bilmedigi ne srlr. Bu durumda, J ve Enin
M.. 621den nce yazilmis olmasi, Pnin de M.. 621den sonra yazilmis olmasi gerekir.
Diyalekt gz nne alindiginda, saf kavramlari barindiran J dokmaninin , E dokmanindan

70
nce yazilmis oldugunu sylemek yerinde olacaktir. Ayni zamanda blnms kralligin erken
devrelerinin aktarimi, bu tarihlemeye destek saglayacaktir. J dokmaninin, kuzey Israil
kralliginin kurulmasina, Yahuda kralliginin tepkisi old ugu ne srlebilir. Bu durumda J
dokmaninin amaci, Yahudanin ve Yerusalimin btn Israilin ynetim merkezi olduguna
dair iddiasina tarihsel bir dokman ile destek verip, hakli ikarmaya alismak oldugu ortaya
ikar. Ayni sekilde E dokmaninin da, Efrayim oymagi tarafindan ynlendirilmis oldugu ve
Kuzey Israil kralliginin karsi tez amaci ile yazdirmis oldugu bir eser oldugu olasiligi
mevcuttur. Iddiaya gre E dokmaninin amaci ise, ynetim merkezinin kuzeyde olmasi
gerektigine dair atalara ve Yesuya dayandirilmis bir gretiyi kabul ettirmektir.
Teorinin vardigi kani syle devam etmektedir: M..721 senesinde, Israilin kuzey
kralliginin yikilmasindan sonra, Manasse ynetimi esnasinda yasamis olan aik fikirli insanlar
(M.. yedinci yzyilin ilk yaris i), E dokmaninin kaybedilemeyecek kadar degerli oldugunu
fark etmisler ve E dokmanini J dokmani ile harmanlamislardir. Bu yeni JE dokmani, yeni
bir tez olarak ykselirken, D dokmani, onun antitezi olarak yerini almaya baslamistir. D
dokmaninin dsnce yapisi Babil srgn esnasinda gl bir sekilde parlamistir ve
Yesudan, II. Krallarin sonuna kadar olan tarihsel kitaplar in kompozisyonunu
renklendirmistir. Buna ragmen, Kutsallik Kanunlari ile baglanan Hezekiel, D dokmanina
karsi ykselen baska bir antitez olarak kabul edilmistir ; yavas bir sre sonunda belki de bir
yzyil ierisinde, srgnde bulunan khinler ve arkasindan Yerusalimde bulunan khinler P
dokmanini birlestirmis ve devasal bir sentez olan Pentateuchun iskeletini olusturmuslardir.
Teorinin tarihlemesini zetlememiz gerekirse su sonulari grrz: J dokmani, M..
900lerde yazilmis; E dokmani, M.. dokuzuncu yzyilin ilerleyen dneminde kaleme
alinmis ve ikisinin birlestirilmesi M.. 650 yilinda gereklesmistir. Ayni zamanda yazilip
halka yayinlanmasi ise, M.. 621 senesini bulmustur. P dokmani, M.. besinci yzyilda
ortaya ikmistir. Pentateuch ise, gnmzdeki formuna neredeyse M.. 400lerde
kavusmustur. (Livingston, PCE, 228-29)

Yukarida belirtilen iddialarda da aika grldg gibi, metinlere dayali hipoteze


bagli olanlar, Pentateuchun Musaya ait yazarligini reddederler.
Kutsal Kitap inancina gre Pentateuchu, M.. 1400 senelerinde yasamis olan Musa
yazmistir.
Metinlere dayali hipotezciler ise bu tarihi reddederler ve genel sylemlerine gre
Pentateuch, M.. sekizinci ve besinci asirlar arasinda derlenmistir.
Metinlere dayali hipotezin teorisi, btn Eski Antlasmanin gvenilirligine glge
dsrmektedir. Eger bu teoriler dogru ise, Eski Antlasma en byk edebiyat dzmecesidir.
Ya Tanri, Musaya ve onun araciligi ile konusmustur ya da karsimizda tarifi bile mmkn
olmayacak kadar byk bir aldatmaca vardir.
Ele alinan temel mesele Pentateuchun birligi degil, bu birligin nasil olustugudur.
Baska bir ifade ile, Yaratilis kitabinin ilk harfinden baslayip, Yasanin Tekrari kitabinin son
harfine kadar devam eden edebi eser, srekli bir anlatimi iermektedir. Burada yneltilen
soru ise, Bu srekli anlatim, nasil var olmustur? Cevap, ya geleneksel Hristiyanligin iddia
ettigi ve Kutsal Kitapin grettigi gibi tek yazarin Musa oldugudur ya da bu eserin yzyillar
sonra derlendigidir. Bu konu, hem Isanin gvenilirligini hem Eski ve Yeni Antlasma
yazarlarinin anlatimlarinin dogrulugunu, hem de Musanin drstlgn kapsamaktadir.
Livingston, su sert yorumda bulunmustur:

Bu teoriye destek veren her yayinda, blmlerin ve ayetlerin iddia edilen kaynaklardan
hangilerine ait olduklarini gsteren tablolara rastlamaktayiz. Arta kalan tm ayet paraciklari
ise en ufak bir sikintiya bile girmeden, yzszce derlemecilere atfedilmektedir. Tm bunlara
ragmen unutmamamiz gereken bir gerek vardir: J, E, D ya da P dokmanlari hakkinda (tek
tek ya da grup olarak) en ufak bir referans veren bir adet bile el yazmasi bulunmamaktadir. J,
E, D ve P, Pentateuchun elimizdeki metninin yukarida belirtilmis olan kriter isiginda
paralanmasi ile ortaya ikartilmaya alisilmis dokmanlardir. (Livingston, PCE, 227)

71
Livingston, metinlere dayali hipotezin ortaya attigi teorinin sonularini asagida
listelemistir:

1. Musaya ait yazarlik reddedilmektedir. Pentateuchun ok ufak kirintilarinin Musaya


ait dnemden kalmis olabilecegi kabul edilir.
2. Wellhausenin grs n kabul eden birok lime gre, Pentateuchda ismi geen
birok karakter gerek sahislar degil, hayal rndr. En iyi tahminle bu kisiler,
efsanelestirilmis kahramanlardir.
3. Pentateuch, antik aglarin gerek tarihini sunmamaktadir. Blnms krallik
dneminden, srgn sonrasi dnemin erken dnemine kadar olan agi yansitmaktadir.
4. Pentateuchda yer alan karakterlerden hi birisi tek tanri inancina sahip degildir. Bu
karakterlerin Tanriya inandiklari izlenimini, srgn sonrasi dneminin khinleri
vermistir.
5. Tanri, antik agda hibir birey ile konusmamistir. Bu izlenim, bir kez daha srgn
sonrasi dnemin khinlerinin isidir.
6. Pentateuchda yer alan yasalardan ok azi, kralliklar dneminden nceye
dayanmaktadir.
7. Pentateuchda yer alan inan uygulamalar indan ok azi, kralliklar dneminden
nceye dayanmaktadir. Bu uygulamalarin ogu srgn sonrasi dneme aittir.
8. Israilliler erken dnemde, Misirdan ikista tarifi verilmis olan Taniklik adirina
hibir zaman sahip olmamislardir.
9. Tanrinin Israillilerin yaninda oldugu, onlarin yararina eylemlerde bulundugu ve
onlari kurtardigina dair Pentateuchda bulunan btn ifadeler yanlistir.
10. Bes kitabin yapisal birliginin aynen Musa zamanindan geldigini ieren her trl
kavram hatalidir.
11. Teorinin ierdigi sphecilik, siradan bir insanda ylesine derin bir gvensizlik
uyandirmaktadir ki, Pentateuch artik onun gznde faydasiz bir kitaba
dnsmektedir. (Livingston, PCE, 229)

Takip eden blmlerde su unsurlar ele alinacaktir:


1. Elimizde bulunan, Musaya ait yazarligi destekleyen deliller.
2. Metinlere dayali hipotezi savunanlarin ve bunun propagandasini yapanlarin
iddialarina getirilen aiklamalar.
3. Metinlere dayali hipotezin varsayimlarina verilen temel cevaplar.

72
METINLERE DAYALI HIPOTEZ

Gney Kuzey
Kkenli Inanlar Kkenli Inanlar
Szl Inan
Aktarimi Szl Inan
Aktarimi
Khinsel Inanlar

P J
Yazili Inan
Aktarimi
M.. 750
E
Yazili Inan
Yasanin Szl Inan
Tekrari Aktarimi JE Aktarimi
M.. 621
Samiriyenin Dss
M.. 721

Yerusalimin Dss
M.. 586
D

JE ve P, M.. 500 ile 400 arasinda


JEP (Yaratilisdan, lde Sayimin sonuna
kadar)

JEDP

73
15
KUTSAL KITAP
TENKITILIGINE GIRIS

BLME BAKIS

Tanimlar
Ileri Tenkitilik
Ileri Tenkitiligin Tarihi
Radikal Pentateuch Tenkitiliginin Ekol
Metinlere Dayali Hipotez: Teorinin Ifadesi
Biimsel Tenkit (Formgeschichte)
Szl Aktarim (Uppsala Ekol)

74
1A. TANIMLAR
Tenkitilik kelimesi, temel olarak bir yargiyi ya da bir yargilama eylemini ifade eder.
Kkeninde Yunanca (... [krino]) fiili vardir. Bu fiil ise, incelemek, sinamak , tespit etmek ya
da yargilamak anlamina gelmektedir. Edebi eserlere uygulandiginda ise tenkitiligin anlami,
kusur bulmak degil, adil bir sekilde metnin erdemlerini ve zayif noktalarini tespit etme
anlamina gelmektedir. Baska bir ifade ile tenkitiligin basit anlami, ele alinan konu ne olursa
olsun, tenkitinin olabilecegi kadar tarafsiz bir yargida bulunmasi eylemidir. (Selleck, NAB,
70-71)
Bu tarz bir alismanin Kutsal Kitapa uygulanmasi durumunda, bu alismaya verilen
isim, Kutsal Kitap tenkitiligi olmustur. Christian Cyclopedia da yer alan tanim su
sekildedir: Kutsal Kitapin orijini, tarihi ve elimizdeki durumu hakkinda tatmin edici bir
tanisikliga ulasmamizi saglayan bilim. (Gardner, CC, 206)
Kutsal Kitap tenkiti, iki sekilde cereyan etmektedir: (1) Sinirli tenkitilik, daha ok
szel ve tarihsel bir dogaya sahiptir. Basili metinlerde, el yazmalarinda, antik versiyonlarda
ya da tenkit altina alinan herhangi bir kaynakta yer alan kelimelerin anlami ya da kelimelerin
dzeni ile sinirlanmistir. (Gardner, CC, 206) Sinirli tenkitiligin yaygin ismi, metinsel
tenkitiliktir. (2) Ileri tenkitilik, yargiya su unsurlari gz nne alarak ulasmaktadir: Metnin
kendisi, metnin dogasi, metnin dogasini olusturan sebepler, biim, metot, konu, degisik
kitaplarin tezleri, baglamin dogasi ve baglantisi, metnin ierisindeki kisimlarin birbiri ile olan
iliskisi, yazarlarin bilinen kosullari ve bu metinlerin ilk olarak kullanimi iin yazildigi kitle.
(Gardner, CC, 206)

1B. Ileri Tenkitilik


Ileri tenkitiligin zerinde durdugu konu, Kutsal Kitapi olusturan metinlerin orijinallerine
sadikligi, gvenilirligi ve edebi biimleridir.
Ileri tenkitilik terimi kesinlikle olumsuz bir terim degildir. Apologetik dalinin nde
gelen isimlerinden ve Iskoya, Glasgowda bulunan United Free Church niversitesinin
sistematik ilhiyat profesr olan Jacob Orr, sunlari sylemistir:

Yzlesmemiz gereken gerek sudur: Modern bilgi isiginda Eski Antlasmayi inceleyen
herhangi bir kisi, belli bir dereceye kadar Ileri tenkiti olmaktan kurtulamaz, ayni zamanda
olmasi da gerekir ! Ne yazik ki, ileri tenkiti terimi, belirli olumsuz yargilarin retildigi bir
metot ile bagdastirilmaktadir; aslinda bu terim ile bu olumsuz yargilarin arasinda bir anlam
bagi yoktur. Dogru bir sekilde anlasildiginda Ileri Tenkitilik, her trl edebiyat eserine
uygulanabilir prensipleri ieren dikkatli bir inceleme anlamina gelmektedir . Kutsal Kitap
olayini ele alan, yazildigi tarihi, yazari, kompozisyon slubunu, diger kitaplari, kullanilan
kaynaklari, vb gz nne alarak sonuca varan herkes ileri tenkiti olmaktadir ve
olmamak gibi bir lkse sahip degildir. (Orr, POT, 9)

Green, ileri tenkitiligin gnmzde olumsuz bir yan anlam kazandigina, ancak
aslinda bu terimin anlaminin, uygulandigi metinlerin orijini ve karakterini uygun bir sekilde
incelenmesi anlamina geldigine dikkat eker. Elindeki btn materyalleri kullanan ileri
tenkiti; bir eserin yazarini, yazildigi dnemi, metinleri evreleyen kosullari ve yazinin
kaleme alinmasindaki amaci tespit etmeyi hedefler. Byle bir niyeti barindiran bir inceleme,
ele alinan metnin takdir edilmesinde ve en dogru bir sekilde anlasilmasinda en nemli rol
oynadigini, vardigi sonular ile ortaya koyacaktir. (Gilkey, COTBL, 6)
Ileri tenkiti, olabildigince objektif olmak durumundadir. Orr, bu konuda sunlari ifade
etmistir: Sadece deliller ile tespit edilmesi gereken, kitabin yazildigi ag, yazarin kendisi ve

75
metnin karakterinin yalinligi ya da karmasikligi inceleme alanini olusturmaktadir. Ancak,
metinsel bir tenkidin salt yargilari, inan baglayici bir nitelige sahip degildir. (Orr, POT, 16)
Bu inan kavramina, hem teoriler hem nceden varsayimlar hem de dinsel inan
dahildir.

2B. Ileri Tenkitiligin Tarihi


Her ne kadar on dokuzuncu yzyildan nce, bazi edebiyat klsiklerine bu titiz bilim
uygulanmis olsa da, Kutsal Kitap alismalarina tenkitiligi ilk uygulayan kisi, 1700lerin
sonlarina dogru yasamis olan Alman rasyonalist J. G. Eichhorn olmustur. Einleitung in das
Alte Testament (Eski Antlasmaya Giris) isimli eserinin 1787de gereklesen ikinci basiminin
basina su cmleleri eklemistir:
Simdiye kadar tamamen bakir kalmis bir alisma alaninda ok yogun bir emek
harcamak zorunda kaldim. Bu alisma alani, Eski Antlasmanin bazi metinlerinin ileri tenkit
(hmanist olmayanlar iin yeni bir kavram) ile i yapisinin incelenmesi alanidir. (Chapman,
JP, 19)
Eichhorna bu yzden Eski Antlasma Tenkitinin Babasi ismi verilmistir.
Her ne kadar ileri tenkit terimi, Eichhorna kadar Kutsal Kitap alismalari ile
bagdastirilmamis olsa da, aslinda Eski Antlasmaya ileri tenkiti yntem biliminin
uygulanmasinin ilk baslangici olarak Jean Astrucun, 1753 senesinde gereklestirdigi
Yaratilis kitabinin bilimsel incelemesi gsterilmektedir. Astruc, her ne kadar Yaratilis
kitabinin yazarinin Musa oldugunu savunmus olsa da, kitap boyunca metinlere eklenmis
bagimsiz kaynaklarin var oldugunu ne srmstr. Ancak, ilerleyen dnemlerde
Pentateuchun (Yaratilis kitabinin baslangicindan, Yasanin Tekrari kitabinin sonuna kadar)
tm bu kaynak analizinden nasibini almistir. Bundan dolayi ileri tenkit biliminin Pentateuch
analizlerinden beslenip gelistigine dair bir iddia, makul bir iddiadir. Eski Antlasma zerine
ilerleyen tarihlerde yapilan tenkiti arastirmalarin ogunun temelini olusturmus olan,
Pentateuchun (metinlere dayali hipotez) yazarligi ve yazildig i tarihler konusunda varilmis
olan ileri seviyede karmas ik yargilar, Avrupali (zellikle Alman) ileri tenkitiler tarafindan
genel olarak 1800lerde resmen iln edilmistir. Bundan dolayi, agimizin Eski Antlasma ileri
tenkitiligini genel anlamda incelemeden nce, gemiste yapilmis olan Pentateuch
analizlerine gz atmamiz yerinde olacaktir. Astrucdan gnmze kadar gereklestirilmis
olan btn Eski Antlasma ileri tenkit alismalarini anlamamiz iin gerekli olan anahtar bu
alismada yatmaktadir.
Ne yazik ki, Alman limlerinin son yzyilda ortaya ikarmis olduklari Ileri Tenkiti
ekol, bazi hatali yntem bilimlerini kusanmis ve inati bir sekilde, sphe ieren nceden
varsayimlari geerli dogrular olarak kabul etmistir. Bu yzden de vardiklari birok sonu,
ciddi bir sekilde kendi kendisini rtmektedir. Btn Pentateuch, sayisiz kaynaklara zg
olarak kabul edilmistir; Eski Antlasmadaki kitaplarin ogunlugunun yazilim tarihi olarak,
Kutsal Kitapin iddia ettigi dnemden ok daha iler i tarihler isaret edilmistir. Bu ileri
tarihleme, metinlerin kendisi hakkinda verdigi tanikliga ragmen, bazen bin sene kadar ileri
atilmistir. Kutsal Kitapta yer alan erken Ibrani tarihi, Israilin kendi tarihi hakkindaki tm
iddialari ile, en temel noktalarda bile elisecek sekilde karmasik, ancak iyi kurgulanmis bir
teoriye dayandirilarak yeni bastan dzenlenmistir.
Erken Ibrani metinlerinin yapisini tmden yikip yeni bastan yapilandiran, Israil
tarihini radikal bir biimde degistirmeye kalkan ve ortaya iktigindan beri zorlama sonulara
ulastiran metodoloji ile Eski Antlasma alismalari zerine bir otorite kurmus olan bu ekole
bazi evreler, yikici ileri tenkit ismini takmislardir.

76
Erken Ibrani metinlerinin yapisini tmden yikip yeni bastan yapilandiran, Israil
tarihini radikal bir biimde degistirmeye kalkan ve ortaya iktigindan beri zorlama
sonulara ulastiran metodoloji ile Eski Antlasma alismalari zerine bir otorite
kurmus olan bu ekole bazi evreler, yikici ileri tenkit ismini takmislardir.

2A. RADIKAL PENTATEUCH TENKITILIGININ EKOL

1B. Metinlere Daya li Hipotez: Teorinin Ifadesi


Iddiaya gre, Pentateuchu, Musanin kaleme almis olduguna dair olan inanisa ragmen,
aslinda Pentateuch, bagimsiz yazarlar tarafindan drt yz yilda yazilmistir ve derlenmis drt
temel dokmandan olusmaktadir. Pentateuchun yazilim sreci yaklasik olarak M..
850lerde baslamis ve en temel sekline M.. 400lerde bilinmeyen derlemeciler tarafindan
getirilmistir. Bu teorinin temel kriteri, metinlerin derin bir analizidir. Bu analiz sayesinde,
Pentateuchun bagimsiz kaynaklarina ayristirilabilecegine inanilmaktadir. Bu teorinin klsik
ifadesi, 1878 senesinde Alman lim Julius Wellhausen tarafindan beyan edilmistir. (Harrison,
IOT, 19-27)

2B. Biimsel Tenkit (Formgeschichte )


Biimsel tenkiti ekol de, benzer bir sekilde Pentateuchun, Musanin eseri degil; uzun bir
sreci ieren bir derlenmenin sonucu oldugunu iddia eder. Metinlere dayali hipotezden farki
ise, Pentateuchu olusturan bagimsiz dokmanlarin kendilerinin de eski szl aktarimlarin
derlemesi olduguna ve srgn esnasinda ya da srgnden sonra (M.. 586) yazilmis
olduklarina dair grs savunmasindan olusmaktadir. Iddiaya gre, bu dokmanlarin
metinsel gelisimi hakkinda ok fazla bilgi edinme olasiligimiz yoktur. Biimsel tenkitiler,
metinlere dayali hipotezcilerin aksine , metinlerin bagimsiz kaynaklarina ayristirilmasinin
imknsizligini savunurlar. Bu ekole gre, metinlere uygulanabilecek en pratik yntem ise,
yazili metinlerin arkasinda bulunan szl aktarimi incelemek, orijinal materyalin asli olan
szl formun kategori esitlerini tespit etmek, arkasindan bu szl ifadelerin yazili sekle
ulasana kadar geirdikleri evrimi takip etmek olacaktir. Bu esitli kategorilerin yazili forma
ulasana kadar geirdikleri evrimin tespitinde en fazla zerinde durulan konu, szl aktarim
sahiplerinin yasam kosullari olmustur (Sitz im Leben ). Herman Gunkel ve Hugo Gressmann
isimli iki Alman lim, yirminci yzyilin baslarinda bu ekol kurmuslardir. (Gunkelin Die
Sagen der Genesis, 1901; Die Schriften des Alten Testaments, 1911; Gressmann in Die
Alteste Geschichtsschreibung und Prophetie Israels, 1910) (Harrison, IOT, 35-38)

3B. Szl Aktarim (Uppsala Ekol)


Biimsel tenkiti ekolne benzer bir sekilde szl aktarim ekol de, Pentateuchun Musanin
eseri degil, uzun bir sreci ieren bir derlenmenin sonucu oldugunu iddia eder. Pentateuchu
olusturan bagimsiz dokmanlarin kendileri de eski szl aktarimlarin derlemesidir ve
srgnden nce kesinlikle kaleme alinmamistir. Metinlere dayali hipotezi Antik Yakin Dogu,
farkli edebiyat tarzini irdelemek iin fazla batili bir zm olarak grp tamamen reddeder.
Bu Iskandinavyali ekol, szl aktarima Gunkel ve biimsel tenkitilerden daha fazla nem
vermistir. Bu ekoln bazi savunuculari, Antik Yakin Doguda materyallerin yayilmasinda
szl aktarimin yazili aktarimdan ok daha nemli oldugunu ileri srmektedir. Bu ekole gre,

77
asil ilgilenilmesi gereken konu yazili dokmanlar degil, szl aktarim gelenegi, bu gelenegin
yer aldigi evreler ve bu gelenege bagli kalmis olan evrelerin ierdigi esitli e kolledir.
Bu ekoln savunuculari, materyalleri su edebi kategorilere ayirmaya alismislardir:
Anlatim, hukuki, nesir, siir ve zellikle Gattungen ismi verilmis olan kendi iinde siniflar
barindiran alt siniflar. Gattungen tipi, yasam kosullarini olusturan yasalari iermektedir
(Sitz im Leben ).
Pentateuch aktarimi konusunda iki ana kaynak tespit etmek mmkndr: Birincisi,
Yaratilisdan baslar ve lde Sayima kadar uzanmaktadir. Birinci aktarim P, (khinsel) bir
ekol isaret eder. Ikinci aktarim olan D (Yasanin Tekrarindan 2. Krallara kadar), Pden
farkli bir stil gstermektedir ve Yasanin Tekrari etrafinda dnen prensipleri iermektedir.
Pentateuch analizindeki son zamanlarda yaygin olan egilimin olusmasindan Johannes
Pedersen (Die Auffassung vom Alten Testament, 1931) ve Ivan Engnell (Gamla Testament en
Traditionshistorisk Inledning , 1945) sorumludur. (Har rison, IOT, 66-69)

78
16
PENTATEUCHA GIRIS

BLME BAKIS

Pentateuch Nedir?
Pentateuch Ne Ierir?
Pentateuchun Amaci ve nemi
Musaya Ait Yazarliga Karsi ikan Teorinin Orijini ve Tarihi

79
1A. PENTATEUCH NEDIR?
Daha nce de belirtildigi gibi, Eski Antlasmanin ilk bes kitabi -Yaratilis, Misirdan ikis,
Levililer, lde Sayim ve Yasanin Tekrari- Pentateuch olarak bilinmektedir. Pentateuch
kelimesi, beslinin derlenmesi ya da bes ciltli [kitap] anlamina gelen Yunanca
pentateuchos kelimesinden tremistir. (Aalders, ASIP, 13; NBD, 957)
Yahudi uygulamasinda ise bu bes kitaba Tevrat (egitim anlamina gelen Ibranice
tr kelimesinden tremistir), Yasa Kitabi, Musanin Yasasi ya da basite Yasa
denilmektedir. (Albright, ACBC, 903)
M.S. nc yzyilin nde gelen kilise babalarindan Origen, Musanin yazdigi bu bes
kitaba, Pentateuch ismini veren ilk kisi olmustur. (Harrison, IOT, 495)

Pentateuch, tarihe ve dogaya hkmeden Tanrinin kurtarici islerine taniklik


etmektedir. Tanrinin, Pentateuchdaki (ve tabii ki Eski Antlasmadaki) islerinin can
alici noktasi, Misirdan ikis olayi olmustur. Bu olay erevesinde Tanri, Is raillilerin
bilinsizliklerine bir darbe vurmus ve Kendisini Kurtarici Tanri olarak tanitmistir.

D. A. HUBBARD

2A. PENTATEUCH NE IERIR?


Harrison, Pentateuchun ierigini syle listelemistir:
1. Tarih ncesi aglarin, Mezopotamya Gemisi Ile Beraber Tarihi:
Yaratilis 1-11
2. Atalarin Tarihi: Yaratilis 1-11
3. Israilin Ugradigi Baskilar Ve Misirdan ikis Hazirliklari:
Misirdan ikis 1 -9
4. Misirdan ikis, Fisih Ve Sinaya Varis: Misirdan ikis 10-19
5. On Emir Ve Sinadaki Antlasma: Misirdan ikis 20-24
6. Harun-i Khinlik Ve Taniklik adiri Hakkindaki Yasama:
Misirdan ikis 25-31
7. Antlasmanin Putperestlik Ile ignenmesi: Misirdan ikis 32-34
8. Taniklik adiri Hakkinda Dzenlemelerin Yrtlmesi:
Misirdan ikis 32-34
9. Sunular Hakkindaki Yasa: Levililer 1 -7
10. Khinlerin Atanmasi Ve Sunulardaki Paylari: Levililer 8-10
11. Paklik Hakkindaki Yasalar: Levililer 11-15
12. Gnahlari Bagislatma Gn: Levililer 16
13. Ahlki Ve Paklik Hakkindaki Yasalar: Levililer 17-26
14. Andlar Ve Ondaliklar: Levililer 27
15. Yasalar Ve Sayim: lde Sayim 1-9
16. Sinadan Kadese Yapilan Yolculuk: lde Sayim 10-20
17. Moavdaki Zaman: lde Sayim 21-36
18. lde Geen Dnem Ile Ilgili Tarihsel Gemise Bakis:
Yasanin Tekrari 1-4
19. Ikinci Vaaz, Yreklendirici Giris: Yasanin Tekrari 5-11
20. Yasalar Ve Haklar: Yasanin Tekrari 12-26

80
21. Lanetlemeler Ve Kutsamalar: Yasanin Tekrari 27-30
22. Yesunun Tahta Oturmasi Ve Musanin lm:
Yasanin Tekrari 31-34
(Harrison, IOT, 496)

3A. Pentateuchun Amaci ve nemi


Kutsal Kitap, ok zel bir tarihi aktarmaktadir. Aktarilan tarih, Tanrinin insanlari
kurtarmasinin tarihidir ve Pentateuch, bu tarihin birinci blmdr. (Unger, IGOT, 187-188)
Unger, su aiklamayi getirir:

Pentateuchun yazarinin aik bir tasarisi vardir. Bu yazar, insanlik tarihini kaleme almayi
degil, Tanrinin, insanligi ltuf ile sagladigi kurtulusun kaydini yapmayi kendisine grev
bilmistir. Penta teuch belli bir motivasyonu, derin ve dini bir motivasyonu ieren bir tarih
kaydidir. Ancak, bu anlatimin temelini olusturan dini prensipler, bu anlatimin tarihselligini
azaltmamaktadir. Bu prensipler, bu metinlerin yazildigi agi asip tm zamanlara ulasmasini,
kalici bir nemi barindirmasini, uygulanmasini sadece ele aldigi ulus iin nemini degil, tm
insanlik iin paha biilmez ve baki bir nemlilik kazanmasini saglamaktadir.
Pentateuchun bu hassas karakter ve amacini kavrama glg eken birok tenkiti,
ya bu kitabin tarihselligini inkr etmis ya da geerliligi hakkinda asagilayici ifadelerde
bulunmuslardir. rnegin, Israillilerin Misirdaki ikameti, mucizevi kurtuluslari ve lde
yasadiklari hayal rn olsaydi, bu olaylarin sadece Ibrani tarih ile degil, btn Kutsal
Kitapin kurtulus plni ile olan hayati baginin varligi, bu sira disi metinlerin nasil o tarihte
kurgulandigina dair zm olmayan bir problem ortaya ikartirdi. (Unger, IGOT, 188-89)

D. A. Hubbard, Israilin Tanri ile iliskisini anlama konusunda, Pentateuchun ierdigi


temel nem hakkinda sunlari dile getirmistir:

Esinlemenin ve bu esinlemeye verilen karsiligin kaleme alinmis hali olan Pentateuch, tarihe
ve dogaya hkmeden Tanrinin kurtarici islerine taniklik etmektedir. Tanrinin
Pentateuchdaki (ve tabii ki Eski Antlasmadaki) islerinin can alici noktasi, Misirdan ikis
olayi olmustur. Bu olay erevesinde Tanri, Israilliler in bilinsiz liklerine bir darbe vurmus ve
Kendisini Kurtarici Tanri olarak tanitmistir. Bu esinlemeden yeni bir anlayis dogmus ve
Israillilerin Musa nin liderligi altinda birlesip, atalarinin inanlarini yeniden
degerlendirmelerini ve Tanrinin kendilerine olan alkasini kavramalarini saglamis, btn bu
gelismeler Tanrinin, Israillileri Misir dan zgr kilmasi ile mkemmel bir sekilde ifade
bulmustur. (Hubbard, NBD, 963)

Muhafazakr bir lim oldugunu syleyemeyecegimiz Langdon B. Gilkey bile,


Misirdan ikis kitabindaki Sina tecrbesini, Kutsal Kitap dininin dnm noktasi olarak
tanimlamistir. (Gilkey, COTBL, 147)
Tanrinin, Kendisini insanliga ilk kez aiklamasini ierdigi iin Pentateuch,
Hristiyanligin evrene bakis aisinda nemli bir yer tutmaktadir.
Gilkeyin ifade ettigi gibi: Misirdan ikis olayi, bizler iin hem inan aiklamamiz
aisindan, hem de tarihsel bir aidan ilgi arz etmektedir. Tanrinin Sina dagindaki isleri
mevzusu, sadece Semitik dini ve teoloji limlerini ilgilendiren bir mevzu degildir, bu konu,
Tanrinin tarihteki islerinin tanikligini yapip, bunu mjdelemeye alisan imanli bir Hristiyan
iin daha da nemlidir. (Gilkey, COTBL, 147)

4A. PENTATEUCH UN YAZARLIGININ MUSAYA AIT OLMADIGINA DAIR


TEORININ ORIJINI VE TARIHI

81
Samli Yuhannanin aktarimina gre, ikinci yzyilda yasamis Yahudi dogumlu
Hristiyanlardan olusan Nazaritler tarikati, Musanin Pentateuchu yazdigini reddetmistir.
(Young, IOT, 113)
Clementine Homilies isimli ikinci yzyildan sonraki antik yazilarin toplandigi bir
eserde ise Pentateuchun, Musanin lmnden sonra yetmis bilge kisi tarafindan yazildigini
dile getirmistir. (Bu yazilarin gvenilmezligi ve tarih ve Kutsal Kitap yorumu konusunda
ierdigi geersiz metodoloji hakkindaki bir alismayi okumak iin E. J. Youngun An
Introduction to the Old Testament, syf 118-119u okuyunuz.) (Young, IOT, 112)
Isanin dogumundan sonraki ilk iki asir boyunca, Musanin Pentateuchu yazdigini
reddeden kisiler ya da gruplar olmustur. Bu konuda Youngun yazdigi su yaziyi okumakta
fayda vardir:

Hristiyanligin ilk iki as ri boyunca, herhangi bir kilise nderinden ya da Ortodoks kilisesinin
nderlerinden, Kutsal Kitapa dsmanca yaklasan bir ifadeye rastlanmamaktadir. Hem elilere
bagli inan liderleri hem de Iznikli kilise liderleri, bu konuya degindikleri her an,
Pentateuchun Musa tarafindan yazildigina ve Eski Antlasmanin Tanridan esinlendigine dair
sahip olduklari sarsilmaz inanci dile getirmislerdir...
Bu dnemde yasanan dsmanca yaklasimin kaynagi ise, ya dini doktrinlerin tersini
ne sren sapkinlar ya da baska inanlara sahip olan pagan dnya halklari olmustur. Daha da
tesi, bu dsmanca yaklasimlarin, belirli felsefi inanlarinin nceden varsayimlarini ierdigi,
bilimsel olmayan bir karakteri oldugu ve kesin nyargilar zerine bina edildigi aiktir.
(Young, IOT, 113-114)

Musanin Pentateuchu yazmadigina dair itham, M.S. ikinci asirda dile getirilmeye
baslanmistir. Bu ithamin dayanak noktasi ise, Pentateuchun ellerindeki kopyalarinin Musa
zamanindan kalmamis olmasi olmustur.
Ikinci asirdan sonra, Musanin Pentateuchu yazmadigina dair itham gncelligini
kaybetmis ve bu konuda bir ka ciliz sesin duyulmasindan baska bir gelisme yasanmamistir.
On sekizinci yzyila gelindiginde ise bu saldirilar, metinsel tenkitilik denilen yeni bir
cepheden tekrar baslamistir. Tenkitiler, Musanin yazarligini reddeden teorilerini bu agda
basarili bir sekilde gelistirmislerdir. (nc yzyil ile 1700ler arasinda yasanan gelismeler
ile ilgili bir alisma iin E. J. Youngun An Introduction to the Old Testament isimli kitabini
okuyunuz.) (Young, IOT, 116-120)

82
17
METINLERE DAYALI
HIPOTEZIN GELISIMI

BLME BAKIS

Metinlere Dayali Hipotezin, Radikal Ileri Tenkitiligindeki nemi


Gelisiminin Tarihi
Metinlere Dayali Ilk Teori
Paraciklardan Olusma Hipotezi
Eklenme Teorisi
Berraklasma Teorisi
Metinlere Dayali Teorinin Gelistirilmis Sekli
Gelisim Hipotezi (Revize Edilmis Metinlere Dayali Teori)
Wellhausenden Gnmze, Metinlere Dayali Hipotezin Gelisimi ve Modern
Revizyonlari

83
1A. METINLERE DAYALI HIPOTEZIN, RADIKAL ILERI TENKITILIGINDEKI
NEMI
Eski Antlasmanin metinsel ve tarihsel dogruluguna duyulan inanci sarstigini
reddedemeyecegimiz ileri tenkiti limligi ekolnn olusmasinda, metinlere dayali hipotezin
oynadigi nemli rolden bahsetmistik. Bundan dolayi, Eski Antlasma zerine ciddi bir alisma
iine girmis olan kisilerin, bu ekoln varmis oldugu radikal sonularina titiz bir sekilde
yaklasmalari ve iddialarini incelemeleri bir mecburiyet haline gelmistir. Bu konuda
gereklestirilecek herhangi bir incelemenin, metinlere dayali hipotezin ileri srms oldugu
Pentateuch analizinden baslamasi yerinde olacaktir. Bu kitapta ele alacagimiz radikal ileri
tenkiti grsn, ister geerli olsun ister geersiz, gnmzde ortaya ikmis gereklere daha
bagli, klsik metinlere dayali hipotez ve onun sonradan ortaya ikan revizyonlarina uygun bir
sekilde uygulanip tarafsiz bir yargi ile tespit edilmis yeni bir grs ile yerinin degistirilmesi
mecburidir.

2A. GELISIMININ TARIHI

1B. Metinlere Dayali Ilk Teori


Bilindigi kadari ile, Yaratilis hakkinda iki ayri anlatimin var oldugunu ve bu iki farkli
anlatimi birbirinden ayiran kriterin Tanr i iin kullanilmis iki ayri isim oldugunu ilk olarak
ileri sren kisi, on sekizinci yzyilin baslarinda yasamis olan H. B. Witter isimli Protestan bir
pastr olmustur. Degisik dokmanlarin birbirinden ayirt edilebilmesi amaci ile, Tanri iin
kullanilmis esitli isimlerin kriter olarak kullanilmasini ilk olarak ortaya atan kiside, yine bu
pastrden baskasi degildir. (H. B. Witter, Jura Israelitarum in Palestina, 1711.) (Cassuto,
DH, 9; Young, IOT, 118)
Metinlere dayali teorinin ilk dikkat ekici tezi ise, 1753 senesinde, Fransiz doktor Jean
Astrucun Conjectures Concerning the Orig inal Memoranda Which It Appears Moses Used
to Compose the Book of Genesis, isimli kitabinda yer almistir.
Astrucun tezine gre Yaratilis kitabinda, birbirinden ayri dokmanlar mevcuttur. Bu
dokmanlari birbirinden ayiran temel zellik ise, blm baslarinda Tanri iin kullanilan
Elohim ve Yehova isimleridir. Astruc, Pentateuchun iindeki dokmanlari birbirinden
ayirmak iin Tanrinin isimlerinin kriter olarak alinmasi metodunun sadece Yaratilis kitabi
iin geerli oldugunu da tespit etmistir. Tekrar ettigi ne srlen olaylar (rnegin, yaratilis ve
tufan anlatimlari) ve iddia edilen kronolojik kusurlar da, Astruc tarafindan degisik
kaynaklarin varliginin tespiti iin delil olarak kullanilmistir. Her ne kadar kendisi metinlere
dayali bir teori gelistirmis olsa da, Astruc, bu dokmanlarin derleyicisinin Musa oldugunu
savunmustur. (Young, IOT, 118-121)
Astrucun teorisini Almanyaya tanitan ilk kisi, ciltlik Einleitung in das Alte
Testament (Eski Antlasmaya Giris) (1780-1783) eseri ile, J. G. Eichhorn olmustur.
Eichhorn, Astrucun Pentateuchun iindeki dokmanlari birbirinden ayirmak iin
Tanrinin isimlerinin kriter olarak alinmasi metodunun yani sira, metinsel zelliklerin de (stil
farkliliklari, belli kaynakla ra ait kelimeler, vb.) dikkate alinmasi gerektigi zerinde
durmustur. (Harrison, IOT,14)

2B. Paraciklardan Olusma Hipotez i

84
1C. Teori
1800 senesinde, Iskoyali bir Katolik rahip olan A. Geddes, Astrucun iki dokmandan
olusma teorisini peri masali olarak adlandirmistir. Geddesin iddiasina gre, irili ufakli
yzlerce (orijinal metin olmayan) dokman paraciklari, Musanin lmnden bes yz yil
sonra bir derlemeci tarafindan birlestirilmistir. Alman lim Johann Vater, 1802 ile 1805
seneleri arasinda Geddesin teorisini gelistirmistir. Pentateuchun, bagimsiz paraciklarin
birlesmesi ile olustugunu asama asama gstermeye alismistir. Johann Vater, en azindan otuz
sekiz bagimsiz kayna gin mevcut oldugunu iddia etmistir. Teorisine gre bu paraciklardan
bazilari Musanin zamanindan kalmis olsa da, elimizdeki Pentateuch, Yahudilerin yasadigi
srgn esnasinda derlenmistir (M.. 586). Bu teori, 1831 senesinde Alman lim A. T.
Hartmann tarafindan son sekline kavusturulmustur. (Young, IOT, 123-27)

2C. Astrucun Metinlere Dayali Teorisinden Esas Farki


Bu teoriye inananlar Astrucun aksine, sreklilik gsteren kaynaklarin varligini reddeder,
Pentateuchun, birbirinden ayirt edilmesi mmkn olmayan birok paraciktan olustuguna
inanirlar.

3B. Eklenme Teorisi

1C. Teori
1823 senesinde Heinrich Ewald, Die Komposition der Genesis Kritisch Untersucht isimli
eserinde, paraciklardan olusma hipotezine lmcl darbeyi indirmistir. Bu kitabinda,
Yaratilis kitabinin birligini savunmustur. 1830 senesine gelindiginde ise Ewald, yeni bir teori
gelistirmistir. Bu yeni teorisine gre, Kutsal Kitapin ilk alti kitabi Elohistik yazima
dayanmaktadir, ancak ilerleyen dnemde Tanri iin Yehova ismini kullanan paralel bir
dokman ortaya ikmis tir. Bu durum karsisinda bir editr, J dokmanindan bazi kisimlari
almis ve bu kisimlari daha nce gelmis olan E dokmanina eklemistir. Kisa bir sre
ierisinde bu temel hipotezin sayisiz versiyonu ortaya ikmistir. De Wette (1840) ve
Lengerke (1844), tek degil adet eklenilme kaynaginin oldugunu ne srmslerdir. (Young,
IOT, 127-129)

2C. Paraciklardan Olusma Hipotez inden Esas Farki


Bu teoriye gre, sayisiz paraciklardan olusmus bir metin yoktur. Yaratilis kitabi temel bir E
dokmanindan olusmus, ancak bu dokmana J dokmanindan eklemeler yapilmistir.

4B. Berraklasma Teorisi

1C. Teori
1845 senesinde Ewald, kendi eklenme teorisini reddetmis ve yeni bir teori ortaya atmistir. Bu
yeni teoriye gre, Pentateuchun degisik blmleri, yedi yzyili ieren bir zaman diliminde,
bes ayri yazar tarafindan kaleme alinmistir. Sonuncu olan besinci yazar, byk bir olasilikla
kral Uziya zamaninda yasamis olan bir Yahudiyelidir ve Tanri iin srekli bir sekilde Yehova
ismini kullanmistir. Pentateuchu yaklasik olarak M.. 790 ile 740 yillari arasinda
tamamlamistir. Ewald ayni zamanda, Yasanin Tekrari kitabinin M.. 500 senesinde

85
Pentateucha eklenmis bagimsiz bir eser oldugunu iddia etmistir. Bu teoriyi daha basit bir
sekilde savunanlarin basinda August Knobel (1861) ve E. Schraeder (1869) gelmektedir.
(Young, IOT, 129-30)

2C. Eklenme Teorisinden Esas Farki


Bu teoriye gre, asil metne disardan eklemeler yapmis olan bir kisi asla var olmamistir.
Pentateuchun kisimlari, belli bir zaman dilimi ierisinde, bes degis ik yazar tarafindan
kaleme alinmistir.

5B. Metinlere Dayali Teorinin Gelistirilmis Sekli

1C. Teori
1853 senesinde Herman Hupfeld, su iddiayi ortaya atmistir:
(a) Yaratilis kitabinda yer alan J blmleri, sadece ek degildirler. J, srekli bir
dokmandir.
(b) Temel E dokmani (eklenme teorisine gre) srekli bir dokman degil, P ve E
isimli iki ayri dokmanin birlesimidir.
(c) Bu dokman, elimizdeki haline bir derlemeci tarafindan getirilmistir.
(d) Yasanin Tekrari, tamamen ayri bir dokmandir ve en son eklenmistir (D).

Hupfeld, Pentateuchun anlatimini olusturan drt ayri dokman oldugu sonucuna


varmistir: P (erken Elohist), E, J ve D. (Young, IOT, 130-131)

2C. Berraklasma Teorisinden Esas Farki


J dokmanini, erken Elohist P dokmanini ve ge Elo hist F dokmanini, bes ayri yazar degil,
tek bir derlemeci birlestirmistir.

6B. Gelisim Hipotezi (Revize Edilmis Metinlere Dayali Teori)

1C. Teori (gnmzdeki genel ismi: Metinlere Dayali hipotez)


Hupfeld dokmanlari, P E J D kronolojik dzenine sokmustur. Ancak 1860larda Karl H.
Graf, temel dokman olan (birinci Elohist) Pnin, Pentateuchun en erken degil, en son
yazilan metni oldugunu kabul ederek, J E D P kronolojik dzenini ileri srmstr. Grafin
teorisi, Abraham Kuenenin Die Godsdienst van Israel (1869-1870) isimli kitabinda destek
bulmustur.
Julius Wellhausen (Die Komposition des Hexateuchs, 1876 ve Prolegomena zur
Geschichte Israels, 1878), Grafin ve Kuenenin revize edilmis metinlere dayali teorisini
ustaca ve etkili bir biimde formle etmis, Avrupali (ve arkasindan Amerikali) limler
evresinde en fazla hkm sren klsik ifadesine kavusturmustur. Wellhausen, Graf-
Wellhausen hipotezi olarak da bilinen metinlere dayali hipotezi, o dnemde felsefe
evrelerinde yaygin olan evrimci tarih grsne uygun bir biimde yeni bastan ifade etmistir.
Wellhausen, su iddialarda bulunmustur:
(1) Pentateuchun en eski kisimlari, orijinalde bagimsiz olan iki ayri dokmandan
olusmaktadir: Jehovist (M.. 850) ve Elo hist (M.. 750).

86
(2) Bu ikiliden Jehovist, tek bir anlatim derlemistir (M.. 650).
(3) Yasanin Tekrari, Yosiyanin zamaninda yazilmistir ve bu kitabin yazari,
Jehovistin anlatimina bu kitabi eklemistir.
(4) Elohist dokmanda yer alan khinsel yasamanin ogunlugu Ezra tarafindan
yazilmistir ve (P) Khinsel dokman olarak kabul edilmistir. M.. 200 senesinde bir ya da
birden fazla editr, tm bu anlatimlari revize ettikten sonra Pentateuchu elimizde olan
seklinde derlemislerdir.

Ingiliz W. Robertson Smith, The Old Testament in Jewish Church (1881) isimli
eserinde, Wellhausenun yazilarini yorumlamis ve yayinlamistir.
Ancak, Ingilizce konusan dnyaya klsik formu ile Wellhauseni sunan kisi,
Introduction to the Literature of the Old testament (1891) isimli eseri ile Samuel R. Driver
olmustur . Amerikada Wellhausenin ekoln ilk olarak benimseyip savunan kisi Charles A.
Briggs (The Higher Criticism of the Hexateuch, 1893) olmustur. (Archer, SOTI, 79; Young,
IOT, 136-138)

2C. Metinlere Dayali Teorinin Gelistirilmis Seklinden Esas Farki


P, ilk yazilmis dokman degil, en son yazilmis dokmandir. Sistematik evrimci modele gre
tarihsel siralama, JEDP seklindedir.

Wellhausen, Graf-Wellhausen hipotezi olarak da bilinen metinlere dayali hipotezi, o


dnemde felsefe evrelerinde yaygin olan evrimci tarih grsne uygun bir biimde
yeni bastan ifade etmistir.

7B. Wellhausenden Gnmze Metinlere Dayali Hipotezin Gelisimi ve


Modern Revizyonlari

1C. Rudolph Smend (Die Erzahlung des Hexateuchs auf Ihre Quellen Untersucht,
1912) Tek bir J dokmani yerine, J1 ve J2den olusan iki dokmanin varligini ne srmstr.
(Archer, SOTI, 91)

2C. Otto Eissfeldt (Hexateuchsynopse, 1922): J dokmaninin ierisinde M.. 860


senesinde yazilmis olan L dokmaninin varligini ne srmstr. (Archer, SOTI, 91)

3C. R. H. Kennett (Deuteronomy and the Decalogue, 1920); Gustav Hlscher


(Komposition und Ursprung des Deuteronomiums (Yasanin Tekrarinin Orijini ve Yazilmasi
1922). Ikisinin de ortak iddiasi syle olmustur: Yasanin Tekrari, Yosiya dneminden sonra
yazilmistir. M.. 621 senesinde tapinakta bulunmus olan Yasa Kitabi, Yasanin Tekrari
degildir. (Archer, SOTI, 100-1)

87
4C. Martin Kegel (Die Kultusreformation des Josias, 1919); Adam C. Welch (The
Code of Deuteronomy, 1924); Edward Robertson (Bulletin of John Rylands Library,
1936, 1941, 1942, 1944). Hepsinin ortak iddiasi syle olmustur: Yasanin Tekrari, Yosiya
dneminden ok daha nce yazilmistir (M.. 621). (Archer, SOTI, 101-2)

5C. Max Lhr (Der Priestercodex in der Genesis -Yaratilis Kitabindaki Khinsel
Yasalar, 1924) Su iddialarda bulunmustur:
1. Bagimsiz bir P kaynagi asla var olmamistir.
2. Pentateuch, srgn ncesi yazilmis olan materyallerden yararlanan Ezra tarafindan
yazilmistir.
3. Srgn ncesinde yazilmis olan bu materyaller, J, E ya da benzeri kaynaklara
ayrilamazlar. (Archer, SOTI, 97)

6C. Julius Morgenstern (The Oldest Document of the Hexateuch , 1927) Eissfeldte
benzer bir sekilde su iddiada bulunmustur: J dokmaninin ierisinde yazilmis olan bir K
dokmani mevcuttur. (Archer, SOTI, 91)

7C. Paul Volz ve Wilhelm Rudolph (Der Elohist als Erzhler: Ein Irrweg der Penta-
teuchkritik? (Yazar Elohist: Pentateuch Tenkitinde Bir Hata mi? ), 1933) Su sonulara
varmislardir:

1. Ayri bir E dokmaninin varligini destekleyen bir unsur yoktur.


2. Tm Yar atilis kitabini tek bir kisi yazmistir, ancak ileri bir tarihte bir baska yazar bazi
ufak eklemelerde bulunmustur. (Archer, SOTI, 100)

8C. Robert Pfeiffer (Introduction to the Old Testament, 1941): Yaratilis 1-11 ve 14-8in
J ve E blmlerinde, M.. 950 senesinde kaleme alinmis bir S dokmaninin varligini ileri
srmstr. (Archer, SOTI, 91)

88
18
TEMEL KURALLAR

BLME BAKIS

Ibrani Kutsal Yazilarini, Herhangi Bir Antik Metin Gibi Ele Almak Tutarlilik
Aik Fikirli Olmak
Harici, Tarafsiz Kontrollere Boyun Egmek
Sonu

89
Eski Antlasmanin Antik Yakin Dogu evresi, birok benzer edebi parale llikleri
barindirmaktadir. Antik Yakin Dogu tarihini ve metinlerini incelerken, uygulanmasi uygun
grlen prensiplerin, Eski Antlasma tarihini ve metinlerini incelerken de geerli olmasi
gerektigini birok kisi grmezlikten gelse de hi kimse inkr edemez. Ayni sekilde, Antik
Yakin Dogu metinlerine ve tarihine uygulandiginda, hatali sonular verdigi tespit edilen
prensiplerin, Eski Antlasma metinlerine ve tarihine de uygulanmamasi gerekmektedir.
(Kitchen, AOOT, 28)
temel kuralin veya prensibin bu incelemenin her asamasina nfuz etmesi
gereklidir:

1A. IBRANI KUTSAL YAZILARINI, HERHANGI BIR ANTIK METIN GIBI ELE
ALMAK - TUTARLILIK
Metinler konusunda bir dhi ve uzman bir tenkiti olan Coleridge, uzun zaman nce edebiyat
hakkinda temel bir kural gelistirmistir: Basarili bir yazarin metinlerinde aik bir yanlisi
tespit ettigimiz zaman, bu yazarin bu konudaki cahilliginden emin olana kadar kendimizi bu
yazarin metinini anlayamayacak kadar cahil oldugumuzu dsnmemiz gerekir. (Alinti
yapan Allis, FBM, 125)
Tarihi John Warwick Montgomery, antik bir dokmanin gerek tarihselligini tespit
etme konusunda sunlari sylemistir: Aristo [De Arte Poetica, 14606-14616] der ki,
spheciligin faydasi tenkitinin kendisine degil, metnedir. (Montgomery, HC, 29)
Bu prensibin, hem Eski Antlasma hem de Misiroloji alismalarinda benimsenmesi
gerektigi, Kitchen tarafindan bir kez daha vurgulanmistir: Aksin i gsteren aik ve kesin bir
delil olmadika elimizdeki kaynaklardaki ifadelerin genel olarak gvenilir oldugunu farz
etmek normal bir tutumdur. Aika grlen tutarsizliklara ragmen, elimizdeki metinlerin
temelinde bulunan basit tutarliligi tespit etmeye alismamiz gerekir. Antik tarihin enginligi
gz nne alinirsa, elimizdeki metinlerin eksikliginin ve eliptikliginin kainilmaz oldugu
ortaya ikar. (Kitcehn, AOOT, 28-33)
Allis, bu yaklasima tutarlilik metodu adini vermistir. Bu metodun Ibrani metinlerine
uygulanmasini syle detaylandirmistir:

Bu metodun iki aik avantaji vardir. Ilk olarak, Kutsal Kitapin yazarlarinin zeksina ve
sagduyusuna adil bir sekilde yaklasmaktadir. Kutsal Kitapi olusturmus olan yazarlarin,
derlemecilerin ya da editrlerin, metinlere eliskili ifadeleri ekleyecegini ya da
birlestireceklerini iddia etmek demek; bu kisilerin zeksindan, drstlgnden veya
ellerindeki materyali kavrama yeteneginden sphe duymak demektir. Ikinci avantaj ise,
Kutsal Kitap yorum metodunda yatmaktadir. Kutsal Kitap yazarlarinin birbirinden alinti
yapmasi ve birbirlerini referans gstermesi, kullandiklari kaynaklara olan gvenlerini ortaya
koymaktadir. Bu yazarlarin kullandiklari metot, tutarlilik metodudur. Bu metodun en nemli
avantaji ise, Kutsal Kitapin Tanrinin Sz olmasina dair ierdigi ciddi iddia ile tutarlilik
gsteren tek metot budur.

2A. AIK FIKIRLI OLMAK


Metinlere dayali grsn inati savunucularindan olan Bewer, bu prensibi gze arpan bir
sekilde sunmustir: Gerek bir bilimsel tenkit asla son bulmaz. Hibir sorunun kesin cevabi
verilemez. Tenkiti, yeni verilere ulastika ya da eski verileri daha dogru bir sekilde
anladika, gerekler ile tatmin edici bir sekilde uyusmayan eski teorisini ya yeniden dzenler
ya da rafa kaldirir. Tenkiti iin nemli olan baskalarinin yapistiracagi eski ya da yeni,

90
ortodoks ya da heterodoks, muhafazakr, liberal ya da radikal gibi esitli etiketler degil,
teorisinin dogrulugudur. (Bewer, PDS, 305)
Bir diger radikal tenkiti olan W. R. Harper, bu tutuma yrekten katilmaktadir: Her
seyden de te hatirlamamiz gereken nokta sudur: Bu bir yorum meselesi degil, gerekler
meselesidir. Her hangi bir tenkitinin syleyecegi ya da dsnecegi nemli degildir. Kutsal
Kitapi inceleyen her kisi iin, ne srle n noktalarin gerekligini ya da sahteligini kendi
abasi ile tespit edip bir sonuca varmak en baslica grevdir. (Harper, PQ, 7)
R. K. Harrison, benzer bir tutum konusunda israrci bir yaklasim sergilemektedir: T.
H. Huxleyin, bir zamanlar kk ama rahatsiz edici bir gerek ismini verdigi etkinin bir
sonucu olarak; gerekten bilimsel olan bir incelemenin ilk bastaki amaci veya grs ne
olursa olsun, verilerin ortaya koydugu gerekler dogrultusunda her trl degisikligin
yapilmasi gereklidir. (Harrison, IOT, 508)
Gereklerin bizi ynlendirdigi ynn tadi agzimiza uymasa da, bu ynde ilerlemek
durumundayiz. Kitchen, eger elde edecegimiz sonularin bazilari inan unsurlari ile uyusum
gsterirler ya da geleneksel teoloji ile ayni fikri paylasiyor gibi gzkrlerse, bu durumun
basit sebebi, bu inancin ya da geleneksel teolojinin gereklere genel kanidan daha yakin
olmasidir. Bir kisi gerekleri asla geleneksel teolojiye tercih etmemelidir, ancak geleneksel
teolojinin dogru olabilecegi geregini de asla reddetmemelidir demistir. (Kitchen, AOOT,
173)
Brandeis niversitesinde ve New York niversitesinde grev almis olan ve
yargilarina yksek itibar gsterilen Yahudi lim Cyrus Gordon, su sonuca varmistir: JEDP
gibi varsayima dayali olan herhangi bir kaynak yapisina kr krne bagli olmak, tenkiti bir
lim iin en nemli olan kriterin feda edilmesi demektir: Her kosulda delillerin izlenmesi.
(Gordon, HCFF, 3)

Sbjektif teoriler ya da speklatif yorumlar yerine ncelik, her zaman somut, objektif
ve harici delillere verilmelidir. Teori verileri degil, veriler teoriyi ynlendirir.

KENNETH KITCHEN

3A. HARICI, TARAFSIZ KONTROLLERE BOYUN EGMEK


Zihinlerimizin her an aik olmasi gereken btn bu nemli gerekler, Antik Yakin Dogunun
arkeolojik incelenmesi sonucu ortaya ikmistir. Cassuto, incelemelerimizi nyargisiz ya da
varilacak sonu konusunda endise duymadan, metinlerin objektif incelenmesine gvenerek ve
Tevratin yazildigi dnemde Israilogullarinin yasadigi Antik Yakin Dogunun kltrel
evresi hakkindaki bilgiler ile donanmis sekilde idare etmemiz konusunda bizi tesvik
etmektedir. Kutsal Yazilara agimizin edebi ve estetik kriterleri ile degil, genel olarak
Antik Yakin Dogunun, zel olarak Israilin standartlari ile yaklasalim. (Cassuto, DH, 12)
Kitchen, bu prensibi syle bina etmistir: Sbjektif teoriler ya da speklatif yorumlar
yerine ncelik, her zaman somut, objektif ve harici delillere verilmelidir. Teori verileri degil,
veriler teoriyi ynlendirir. (Kitchen, AOOT, 28-33)
Cassuto, metinlere dayali hipotezcilere harcadiklari emekten dolayi derin bir saygi
duymaktadir. Bu kisileri kk grmek iin hibir sebep yoktur, ancak bizlerin de bu kisierin
ileri srdkleri hipotezleri ve bu hipotezlere ulasmak iin destek aldiklari delillere ulasmak
iin uyguladiklari metodla ri titiz bir sekilde incelemeye hakkimiz vardir. Metinlere dayali
hipotezcilerin teorilerini olustururken sahip olmadiklari sayisiz arkeolojik delil artik elimizin

91
altinda olduguna gre, bu kisilerin bilgi eksikliginden dolayi ya ptiklari hatalari tesit edip
dzeltmek, onlarin cevap bulamadiklari sorularin cevaplarini kesfetmek bizim grevimizdir.
(Cassuto, DH, 13)
Harrison; Graf-Wellhausenin, Pentateuch ve Eski Antlasmanin iddia edilen
sorunlari hakkinda ortaya attiklari yetersiz teorinin yerine, artik tm dnyadaki limlerin
ellerinde bulunan ve gvenilirligi ortaya konmus, esitli kontrol unsurlarini ieren yntem
bilimleri ile ulasilacak yeni bir alisma gereklestirilmelidir. Bu alisma, eldeki veriler ile
ok uzaktan bir alka ieren salt kuramsal grslere degil bilinenden bilinmeyene dogru tme
varimci bir metot stlenmelidir demistir. (Harrison, IOT, 533)
Baska bir metinde Harrison, sunlari dile getirmistir: Tenkidin dogru bir sekilde
gereklesmesi iin, Eski Antlasma limliginin; yasanin, peygamberlerin ve Kutsal Yazilarin
diriligini, asaletini ve ruhsal zenginligini yansitabilecegine dair Batinin felsefi ya da
metodolojik speklasyonlarina degil, Antik Yakin Dogu yasamina dayandirilmasi gerekir.
(Harrison, IOT, 82)
Kyle, bu prensibi etkileyici bir sekilde yansitir: Teori, her zaman gerekler zerine
oturmalidir. Tartismalarda her zaman son noktayi koyan, gerekler olmalidir. Tenkitiligin
faydasinin ve haklarinin nde gelen sadik savunucularindan olan Dr. Driverin , Authority and
Archaeology isimli eserinin 143. sayfasinda yer alan, arkeolojinin tanikligi aik ve net
oldugu zaman, elimizdeki en geerli ve en dogru taniklik bu olur ve ilgili soruya cevap bu
taniklikta aranmalidir: Tanikligin ok aik olmadigi durumlarda bile, ikincil derecede
nemlidir ve konu ile ilgili anlasmazliklara son verme ihtimali yksektir, ifadesine
baktigimiz zaman, bu prensibi en azindan teoride kabul ettigini anlariz. (Kyle, DVMBC, 32)

4A. SONU
Bu prensipler, Antik Yakin Dogu alismalari iin tartismasiz geerlilige sahiptir. Kutsal
Kitapa karsi olumlu bir yaklasima sahip olmak demek, tenkiti alismalari disarida birakmak
anlamina gelmez. Kutsal Kitapa karsi olumlu bir yaklasima sahip olmak demek, ileri
tenkitiligin sebep oldugu arpitmalardan sakinmak demektir. Eger bu olumlu alismalar
devam ettirilmis olsa idi, modern tenkiti ekoln farkli grsleri olur, Kutsal Kitapin
kusurlulugu hakkindaki iddialarinin asilsiz oldugunu grrlerdi. (Kitchen, AOOT, 34)
Eski Antlasma tenkitiligindeki son durum Kitchen tarafindan zetlenmistir:

Antik Yakin Dogunun Eski Antlasma ve Eski Antlasma alismalari zerindeki etkisi devam
ederken, eski egilimin aksine yeni bir egilimin ortaya iktigi grlmstr. Bunun sebebi, on
dokuzuncu yzyilda yasamis olan limlerin iddialarina, bu iddialarin yirminci yzyildaki
yankilarina ve yeniden sekillendirilmis versiyonlarina ragmen, Antik Yakin Doguya ait
metinler ile Kutsal Kitap metinlerinin karsilastirilmasi sonucu, elimizdeki Kutsal Kitapin
gnmze aslina uygun bir sekilde aktarildiginin ortaya ikmis olmasidir.
Bazi rnekler ile bu durum daha rahat anlasilabilir. Kutsal Kitapta yer alan ve
atalarin sosyal kosullarini aktaran blmler, kendilerine paralel metinleri M.. onuncu ile
altinci yzyillar arasindan kalma Asur-Babil metinlerinde degil, M.. on dokuzuncu ile on
besinci yzyillar arasindan kalma metinlerde bulmuslardir. Kutsal Kitap gretisine gre,
Yaratilis kitabinda yer alan bu dnem, M.. ikinci milenyumun baslari iken, tenkitilerin
iddia ettikleri J ve E kaynaklarina gre ise bu dnem, M.. onuncu ile altinci yzyillar
arasidir. Ayni sekilde Yaratilis 23 ile en yakin paralel, Hitit kanunlarinda yer almaktadir. Bu
kanunlarin M.. 1200 senesinde ken Hitit imparatorlugunun ayakta oldugu dnemden
kalmis oldugu kesindir. Misirdan ikis, Yasanin Tekrari ve Yesuda karsilastigimiz
antlasma yapilarinin benzerlerine M.. birinci milenyum dan elimize geen antlasmalarda
degil, Musanin ve Yesunun yasamis oldugu M.. on nc yzyildan kalma antlasmalarda
rastlanmaktadir. (Kitchen, AOOT, 25)

92
Kutsal Kitap alismamiz, Eski Antlasmanin bastan sona kusurlu oldugu, birok
eliskiler ierdigi, tarihsel aidan hatali oldugu ve metinsel yanlislara gmldg seklinde bir
nceden varsayimi iermemeli, modern arkelojinin ve M.. nc milenyum Yakin
Dogusunun antik kltrleri hakkinda birikmis bilgilerin isiginda, Ibrani metinlerinin titiz bir
incelemesi seklinde gereklesmelidir. (Harrison, IOT, 532)
Orlinsky, modern dsnsn bu egilime yneldigini su cmleleri ile ifade etmistir:
Kutsal Kitap disi deliller ile ispatlanmadika, Kutsal Kitapta yer alan btn verilerin
spheli ve hatta byk bir olasilikla hatali olduguna dair eski grs rafa kalkmis, yerini
Kutsal Kitap disi deliller ile ispatlanmadika, Kutsal Kitapta yer alan btn verilerin dogru
olduguna dair grs kabul edilmeye baslanmistir. (Orlinsky, Al, 81)

93
19
METINLERE DAYALI
NCEDEN VARSAYIMLAR

BLME BAKIS

Giris
Kaynak Analizinin Arkeloji Karsisindaki nceligi
Israilin Dini Ve Tarihi Hakkindaki Dogal Grs (Evrimci)
Tektanricilik
evresel Kosullar
Ikinci Emir
Ahlki Seviye
Khinsel Kanunlar
Ek Yorumlar
Imalar
Musanin Dneminde, Israilde Yazinin Kullanilmadigina Dair Iddia (M.. 1500-1400)
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Atalara Ait Anlatimlara Dair Efsane Grs
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Yaratilis 14 -Ek rnek
Metinlere Dayali Hipotezin nceden Varsayimlarina Bagli Olarak Varilan Sonu
Temel nceden Varsayimlar
nceden Varsayimlar Ve Gnmzdeki Kutsal Kitap Tenkidi

94
1A. GIRIS
nemli sayilabilecek nceden varsayimlarin bir ogu, ileri radikal tenkiti yntem biliminin
temelini olusturmaktadir. Bu duruma hemen itiraz etmemiz gerekmez, aslinda nceden
varsayimda bulunmak, bir dereceye kadar da kainilmazdir. Orr, Alman ilhiyati
Biedermanndan su alintiyi yapmistir (Christliche Dogmatik ):

Eger, tamamen bilimsel ve tarihi bir kritigin, dogmatik nceden varsayimlardan zgr bir
sekilde gereklesecegini ve gereklesmesi gerektigi ne srlse bile, bu tamamen geerli
degildir. En son rnekte grdgmz gibi, tamamen salt bir tarihi temellere dayandirilarak
yapilan bir tenkitte bile, iddianin kendisinden bazi noktalarin dislanmasi mmkn olmamistir,
kendisinden bazi unsurlari da dahil etmistir. . . . Her grencinin tarihsel mercek altinda
incelenmesi iin ortaya attigi olaylarin, tarihsel olarak gereklesmesinin mmknati ele
alinirken kabul edilen bazi sinir ya da limit tanimlari, esnek olmak durumundadir. Bu olaylar
ise, genellikle o grenci iin dogmatik nceden varsayimdir. (Orr, POT, 172)

Radikal tenkitiler, yetenek ya da bilgelik konularinda eksikligi olan kisiler


degillerdir. Sorun, onlarin bilgi eksikligi degil, dnya grslerine gre Kutsal Kitap tefsiri ve
tenkiti yapmalarindan kaynaklanmaktadir.
Birger Gerhardsson, bunu en uygun sekilde ifade etmistir: Sonularin geerliligi,
prensiplerinin geerliligine dayanmaktadir. (Gerhardsson, TTEC, 6)
Kutsal Kitap tenkitiligi alanindaki tartismalar genellikle, nceden varsayimlarimiz ya
da fikrimizi neye dayandirdigimizdan daha ok, varilan sonular ya da ulasilan cevaplar
seviyesinde kalmaktadir.
nceden varsayimlar seviyesinde konusmak, insanlarin o konuda mantikli bir sonuca
varmaya haklari olup olmadigini ortaya koymaktadir. Eger bir kisinin, bilinen deliller ile
iliskili, sagduyuya dayali nceden varsayimlari var ise, vardigi mantiksal sonularin dogru
olma olasiligi vardir. Ancak, bu kisinin nceden varsayimlari kusurlu ise, bu kisinin varacagi
mantiksa l sonular, yalnizca ortaya attigi tezinin hatalarini daha da bytmeye yarayacaktir.
Kutsal Kitap alismalarinda, her zaman felsefi nceden varsayimlar olmustur. Bu
nceden varsayimlarin incelenmesi, bu kitabin ilgilendigi temel konu degildir. Buna ragmen
arkeloji bizlere, objektif bir alanda incelememiz iin bolca delil sunmustur. Kutsal Kitap
hakkindaki herhangi bir nceden varsayim, arkeolojinin sundugu delilleri gz nne almak
durumundadir.
Bu alismanin ilk adimlarindan bir tanesi, ciddi bir tezi ortaya atmadan nce, eldeki
objektif bilgiler ile nceden varsayimlari birbiri ile harmanlamaktir.
Metinlere dayali hipotezcilerin alismalarini incelerken kendi kendimize su soruyu
sormamiz gerekir: Bu kisilerin nceden varsayimlari nelerdir ve bu ncede n varsayimlar
akla uygun mudur?
Radikal tenkitilerin ogunlugunun temel nceden varsayimi ise, dogast olaylari
reddeden bir dnya grsdr. Blm 12de bu nceden varsayim ile ilgili bilgi verilmistir.

Wellhausen, Doguya ait limlik dalinda gereklesen gelismelere karsi kayitsiz


kalmistir. Bir kere bir sonuca vardi mi, bu konudaki ya da genel olarak sonradan
ortaya ikan arastirma sonulari isiginda, gemiste varmis oldugu sonulari gzden
geirme zahmetine katlanmamistir.

R. K. HARRISON

95
2A. KAYNAK ANALIZININ ARKELOJI KARSISINDAKI NCELIGI
Ileri Radikal Tenkitilik ekolnn temel zayifliklarindan bir tanesi, analizlerinin ogunda ve
ne srlen dokman ayrimlarinda vardiklari sonular, Israilin tarihi ve ne srlen
dokman ayrimlarinin derlenme ve olusma sreci ile ilgili olarak varsaydiklari kaynaklar
hakkindaki kendi kisisel sbjektif teorilerine dayanmaktadir. Bu ekol takip edenler,
arkelojinin sundugu daha objektif ve gvenilir bilgilere basvurma konusunda yeteri kadar
basarili olamamislardir.
Pentateuch ve Homer ile ilgili alismalar arasinda devam eden metot paralelleri, hem
iki tarafli etki yaratmakta, hem de arastirmanin genel tekniklerinin gelismesi aisindan
karsilikli bir kazan saglamaktadir.
Cassuto, asagidakileri dile getirmistir:

Sphesiz her agin kendine has fikirleri ve kavramlari, trendleri ve talepleri, karakteri ve
kisisel zellikleri belirli bir etki yaratmaktadir. Bundan dolayi elimizde bulunan tenkitler,
antik kitaplarda bulunanlarin objektif kesfi degil, belli bir zaman ve belli bir evrede, bu
metinlerin yarattigi sbjektif izlenim in sonularidir. limler, olaganst olaylarin metinsel
anlatimini, hem ok karisik hem de birbirine benzer bulmaktadirlar. Tenkitler, bir dnem bir
egilimi sergilerken, baska bir dnemde farkli, bir baska dnemde daha da farkli bir egilim
gsterirler ki, ister istemez bu insanlarda, limlerin tenkitlerinin sadece objektif gereklere
dayanmadigi, arastirmacilarin sbjektif karakteristik zelliklerinin de, varilan sonulari
etkiledigine dair bir sphe uyandirir. (Cassuto, DH, 12)

Harrison, asagidakilere isaret etmektedir:

Eger Wellhausen, kendi dneminde mevcut olan arkeolojik mater yali alismalarina dahil
etmeyi tercih edip, kendi felsefi ve teorik kaygilarini ikinci plana atip, gereklere dayanan
delillerin ortaya koydugu yalin ve rasyonel yargilari n plna ikarmis olsaydi,
Wellhausendan ve onun ekolnden, Pentateuch tenkidi ve Pentateuchun orijinleri teorisi
konularindan elde ettigimiz sonularin hepsi (eger varilan seye sonu denilebilirse) kesinlikle
ok daha farkli olurdu. Wellhausenin ve onun takipilerinin, kendi aglarinda gereklesen
bazi filolojik kesifler i kullandigi dogrudur, ancak bu uygulama, ge dnem Arap kltrnn
kklerinin, Semitik dengi ile olan iliskisi konusuna ilgi gstermekten ileri gitmedigi gibi,
Kutsal Kitap yorumu ve tenkiti iin yalnizca kendi kisisel grslerinin bir rn olan Ibrani
kltrn ve dini tarihini dikkate almislardir. (Harrison, IOT, 509)

Harrison, Wellhausen, doguya ait limlik dalinda gereklesen gelismelere karsi


kayitsiz kalmistir. Bir kere bir sonuca vardi mi, bu konudaki ya da genel olarak sonradan
ortaya ikan arastirma sonulari isiginda, gemiste varmis oldugu sonulari gzden geirme
zahmetine katlanmamistir demistir. (Harrison, IOT, 509)
1931 senesi gibi ge tarihlerde bile bazi tenkitiler, Pentateuchun tarihi ve kltrel
arka plninin anlasilmasi iin tek geerli metodun, paralardan olusan bir Kutsal Kitap
anlayisi isiginda yapilacak bir kaynak analizinin oldugunu ne srmektedirler. Isveli lim
olan ve szel inan aktarimi ekolnn nclerinden olan J. Pedersennin asagidaki
aiklamasi, C. R. Northun alintisi ile bizlere ulasmistir (Die Auffassung vom Alten
Testament, Zeitschrift fur die Alttestamenteliche Wissenschaft, P. 179): Pentateuchun
btn kaynaklari hem srgn ncesinden hem de srgn sonrasindan kalmadir. Bu kaynaklar
ve diger kaynaklar ile alismamizin tek amaci, metnin gerek degerini bimeye alismaktan
baska bir sey degildir (innere Schatzung ). Her olayda materyalin karakteri incelenmeli ve
varsayilan arka plan bu inceleme sonucu belirlenmelidir. (North, PC, 62)

96
Birok znele olan bagliligindan dolayi kaynak analizi, bir yntem bilimi olarak,
birok lim tarafindan elestirilmektedir.
Mendenhall: Tarihsel bir ai ile gereklestirilen metinsel analizin degeri ve onun
gnmz dnyasinin nde gelen limlerini ikna etmedeki basarisi, gene metinsel analizciler
tarafindan retilmis olan daha kati kriterlerin yargi isleminden izole edilmesine baglidir.
Bundan dolayi, sonularin tarihsel gereklere degil, hipotezlerin kategorisine uyacak sekilde
kararlastirilmasi mecburi bir hale gelmistir. Ancak, tarihi yeni bastan yaratmak iin metinsel
analizden ok daha fazlasina, hipotezler gibi degerli ve gerekli seylere ihtiya vardir
demistir. (Mendenhall, BHT, 34)
Wright, sunlari belirtmistir:

Yazili dokmanlarin incelenmesinde, metinsel tenkit her ne kadar vazgeilmez bir ara olsa
da, tarihin yeniden yapilandirilmasi iin bir yntem degildir. Mendenhallin da ifade ettigi
gibi: Pentateuch ya da baska bir eser iindeki bir kaynagin izole edilmesi, Israilin gemis
tarihi hakkinda bilgi sahibi belli bir insanin, takriben tespit edilebilir bir tarihte, bu bilgilerini
kaleme aldigindan baska bir tarihsel olguya ulasmamizi saglamaz. Izole ettigi kaynaklarin
evrimi hakkinda bir bilgi sunamaz, alismanin bizlere gsterebilecegi tek sey, bir kaynagin
digerinden nce ya da sonra kullanilmis olmasi olabilir. (Geis Dneminde Kutsal Kitap
Tarihi) Bundan dolayi, harici kriterlere olan ihtiya, arkeologlar tarafindan fazlasiyla tatmin
edilmistir . (Wright, AOTS, 46)

A. H. Sayce, sunlari eklemistir: Her geen gn, spheci tenkitilerin emin olduklari
iddialari, arkeoloji tarafindan rtlmekte, mitolojik olarak nitelendirdikleri olaylar ve
karakterlerin tarihselligi ispatlanmakta, modern tenkitilerin kmsedigi antik yazarlarin
bahsettikleri hakkinda yeterli ve dogru bilgiye sahip olduklari ortaya ikmaktadir. (Sayce,
MFHCF, 23)
G. E. Wright, su uyarida bulunmustur: Diger uluslarin erken tarihini yeni bastan
ifade ettigimiz gibi, arkelojiyi ihmal etmeden, elimizdeki tm ara ve gereleri kullanarak
Israilin tarihini de yeni bastan ifade etmeye alismaliyiz. (Wright, AOTS, 15)
Benzer bir sekilde, Albright da gvenilir metodla rin kullanilmasina dair bir agrida
bulunmaktadir: Baslangi noktasi olarak verilen tarih, hibir zaman kesin bir tarih olamaz.
Bu tarih, ayni zamanda kendisinin aktarildigi metinsel metin ile de rtlemez. Bu tarihin
belirlenmesi iin harici bir delile ihtiya vardir. (Albright, ICCLA, 12)
Mendenhallin asagidaki ifadesi ise dikkat etmeye deger bir ifadedir: Tarihsel
alismalarin vardigi sonulara ulasilma metodlarinin arasinda metinsel analizin olmamasi
dikkat ekici bir unsurdur. (Mendenhall, BHT, 50)
Wright, ileri sphecilige sebep olan ileri tenkitiligin sonularinin geerliligini
denetlemek iin kullanilan harici deliller hakkinda sunlari sylemistir:

Ileri tenkitiligin temel tutumlarinin belirlendigi geen yzyilda, ileri spheciligin inandigi
yargilarin geerliligini denetlemek iin kullanilacak ok sayida Kutsal Kitap harici delil
mevcut degildi. Bundan dolayi, her ayet tek tek metinsel bir sahtekrlik sulamasi ile karsi
karsiya kaldi. Yazilmis olan metinlerin derlenmesinde, dindarlarin sahte krliginin
gereklesmis olmasinin olasiligi, sagduyu sinirlayici bir sekilde abartildi. Bu istikamette bir
tenkiti tutumun olusturulmasindan ve genel olumsuzluk egilimine hem duygusal hem de
rasyonel kisilerin kapilmasindan dolayi olumlu bir yapilanma, artan bir sekilde zorlasmistir.
(Wright, PSBA, 80)

Albright, Eski Antlasmanin tarihselligi konusunda su yorumda bulunmustur: Eski


Antlasmanin sayisiz pasajlarinin ve ifadelerinin tarihselligini ortaya koyan unsur, arkeolojik
ve metinsel veriler olmustur ; bu ifadelerin tarihselligine sphe dsren arkeolojik veri sayisi

97
ise, destekleyenlerle kiyaslandigi zaman neredeyse yok denilecek kadar azdir. (Albright,
RDBL, 181)
Albright, daha da ileri giderek sunlari ifade etmistir Wellhausen, gzlerimizde hl
on dokuzuncu yzyilin en byk Kutsal Kitap limi olarak yer alabilir, ancak onun grs
aisinin hem modasi gemistir hem de onun Israil tarihi hakkindaki evrimci fikirleri ne yazik
ki zc bir sekilde rtlmstr. (Albright, RDBL, 185)

Tarihin evrimsel bir aidan ele alinmasi ve dinin insan merkezli olarak irdelenmesi,
on dokuzuncu yzyilin nde gelen egilimleri olmustur. Sz sahibi dsnrler, dini
ilhi bir mdahale iermeyen, insanin ihtiyalarindan dogan bir rn olarak
grmslerdir. Onlarin yargilarina gre Israilin dini, aynen komsularinin dinleri gibi
animizm ile baslayip, polydemonizm, oktanricilik ve tektanricilik ieren bir evrim
geiren baska bir dindir.

3A. ISRAILIN DINI VE TARIHI HAKKINDAKI DOGAL GRS (EVRIMCI)


Hegelin tarihe uygulanan evrimci kavrami ile beraber gelen bir uygulama ise, bu evrimci
kavramin dine, zellikle de Eski Antlasmaya uygulanmasi olmustur. Rasyonalistik
tenkitiler dinin gelisimini, evrimci bir srece baglamislar ve bu hipotezlerini syle ifade
etmislerdir: Ilkel adamin devrinde ruhlara olan bir inan, degisik asamlar geirmistir. Bu
asamalara manizm ya da atalara tapinma; fetisizm ya da objelerin iinde ruhlarin yasadigina
dair inan; totemizm ya da kabilesel tanriya inanip, bir hayvani kabile iin kutsal sayma;
dogast g ya da insanin iinde olan bir gce olan inan; by ve dogast gleri kontrol
etme abalari da dahildir. En sonunda insanlik, ismini ve cismini belirledigi tanrilara
tapinmaya baslamistir (oktanricilik) ve daha ileri dnemlerde ise, bir tanriyi digerlerinden
ne ikarmislardir ki, buna henoizm denmektedir (baska tanrilarin varligini reddetmeden, tek
bir tanriya tapinma). (Free, AL, 332)
G. E. Wright, Well hausenin ve birok diger radikal tenkitinin grsn syle
aiklar:

Israilin din tarihinin Graf-Wellhausen tarzi yeniden yapilandirilmasi, Eski Antlasmanin


sayfalari ierisinde atalara ait animizmden (ruhlarin varligina dair inan), henoizme, oradan
da tektanriciliga uzanan ve dinsel evrimin mkemmel bir rnegini yansitan bir anlatim
bulunduguna dair bir iddiaya dayandirilmaktadir. Iddiaya gre, tek bir tanri inancinin net bir
sekilde olusmasi ise, M.. altinci ve besinci asirlarda gereklesmistir. Atalar, agalarin,
taslarin, pinarlarin, daglarin ruhlarina tapinmislardir. Peygamberlik dneminden nceki tanri
kavrami, kabilesel bir tanri inancini yansitmaktadir ve bu tanrinin gc Filistin yres inden
teye geememektedir. Baalizm etkisi ile bu tanri, verimlilik tanrisi olmustur ve Kenan
diyarinin tanrisindan kendisinin ayrilmasini talep etmeye baslamistir. Israil iin belirgin olan
bir tanriyi ilk olarak peygamberler yaratmislar ve t m inanci olmasa bile bu konuda ki en fazla
olusumu saglamislardir. Bu tanrinin doruga iktigi nokta ise,Yesaya IIdeki evrensellestirme
olmustur. Bu iddiaya gre Eski Antlasmada bulunan din evrimi su sirayi takip etmistir:
Animizm (ruhlarin varligina dair inan) ya da polydemonizm, kabilesel bir tanri, imali ahlki
tektanricilik ve son olarak belirgin ve evrensel bir tektanricilik. (Wright, PSBA, 89-90)

Orr, sunlari sylemistir:

98
Adil bir gzlem yapildiginda, Israilin dininin tamamen dogal prensipler e dayandigi ve bir
tarihinin bu dine bu aidan baktiginda, diger dinlerle ayni erevede yer aldigina dair
yargisinin hakli oldugu konusunda emin olacagi grlr. Ancak, bu adil arastirma
derinlestike karsimiza ilgin sonular dikilecektir ve bu sonular bize bu dinin digerlerinden
ok farkli uygulamalar ve zellikler ierdigini, ayni zamanda bu dinin daha farkli ve daha
yce bir orijine sahip oldugunu dogru olarak kabul etmek zorunda birakacaktir. Iste bu
noktada elde ettigimiz dogrulari bir bilimsel sonu olarak kabul etmeli, bu yce unsurun
dogasini ve yapisini arastirmamizin temel konusu yapmaliyiz. Bu durum, bilinen gerekleri -
eger gerekten dogru iseler- umursamamak, bir tarafin dogmatik inanlarini bir kenara itip
diger dogmalara sarilmak anlamina gelmez. Bu noktada Kuenenin, Israilin dininin aynen
diger dinler gibi ele alinmasini savunan grsne tamamen katilmaktayiz. (Orr, POT, 14)

Orr devam eder: Tek bir tanrinin, atalarin ve Musanin Eski Antlasmada sundugu
Tanri kavraminin reddedilmesinin sebebi, onlar iin tarihin o dneminde bu kavramin
imknsizligidir. Bu kavram, onlarin zihinlerinin kavrayabileceginden ok daha fazla ulu ve
ruhsaldir. Tanrinin tek olmasi kavrami, dnya kavramlari ve beseri grsleri ile tamamen
elismektedir ve iddia edilen bu grslerin hi birisi antik Israil tarafindan
benimsenmemistir. (Orr, POT, 127-128)
Wellhausen, dnyanin yaratilisi hakkinda sunlari sylemistir Gen bir halk iin byle
bir teolojik soyutlanmanin baska rnegi yoktur. Bu yzden, Ibranilerde bu anlatima ve bu
fikre olan inanca Babil srgnnden sonra rastlamaktayiz. (Wellhausen, PHI, 305)
Wellhausen, syle devam eder: Yaratilis ix. 6nin temelin deki insani degerler ynndeki
aktarim, Ibraniler iin diger uluslardan daha eski degildir. (Wellhausen, PHI, 312)
Hollandali lim Kuenen, The Religion of Israel isimli kitabinda, benzer bir grs su
cmleler ile ifade etmistir: Israilin dini ile diger dinler arasinda ok byk bir farklilik
yoktur. Israilin dini bizim iin diger dinlerden bir tanesidir, ne daha az, ne daha fazla.
(Kuenen, RI, n.p.)
Orr, bu grs syle degerlendirmektedir: Israilin dininin tamamen dogal unsurlar
ile olusan, aiklanabilir bir inan olup, yce hibir etken iermedigi sonucuna varilan bir
arastirmanin bastan sona nyargi ile ele alindigini sylemek yanlis olmayacaktir. (Orr, POT,
13)
Harvard niversitesi, Suffolk Hukuk Fakltesi ve Princeton Ilhiyat Blmnden
mezun, Trinity Evangelical Okulunun Eski Antlasma krss baskani olan Gleason Archer,
bizlere tenkitilerin Israil dini hakkindaki grsn aktarmaktadir:

Tarihin evrimsel bir aidan ele alinmasi ve dinin insan merkezli olarak irdelenmesi, on
dokuzuncu yzyilin nde gelen egilimleri olmustur. Sz sahibi dsnrler, dini ilhi bir
mdahale iermeyen, insanin ihtiyalarindan dogan bir rn olarak grmslerdir. Onlarin
yargilarina gre Israilin dini, aynen komsularinin dinleri gibi animizm ile baslayip,
polydemonizm, oktanricilik ve tektanricilik ieren bir evrim geiren bir baska dindir.
(Archer, SOTI, 132-133)

Hegelin evrimci felsefesi, aikasi Eski Antlasma alismalari zerinde dikkat ekici
bir etki birakmistir. Herbert Hahn, syle devam eder:

Tarihsel gelisme kavrami, liberal tenkitilerin Eski Antlasmanin tefsirine yaptiklari en


nemli katkidir. Gerek sudur ki, bu kavram sadece materyallerin objektif bir sekilde
okunmasindan ortaya ikmamistir. Daha genis bir ereveden bakildiginda bu kavram, belli
bir dnemin entelektel mizacinin salt bir yansimasindan baska bir sey degildir. Tefsirin
evrimci prensibi ile ele alinan Eski Antlasma tarihinin genetik kavrami, agimizin hem felsefi
hem de bilimsel evrelerinde geerli egilim haline gelmistir. Doga bilimlerinde grlen
Darwin etkisi ile evrimci yaklasim, btn arastirmalari etkileyen en dominant hipotez haline

99
gelmistir. Hegelin var olma inancinin yerine, evrim geirme kavramini koymasi ile
evrimci kavrami, tarih bilim inde, ilhiyat ve felsefe dsnce evrelerinde ok kuvvetli bir
sekilde geerlilik kazanmistir. Hegel, bu kanisina varirken hibir bilimsel alisma
gereklestirmemis, incelenebilir gereklere hibir test uygulamamistir, ancak bir nceden
varsayma ile bu sonuca ulasmistir. Hegel, bu modern grsn entelektel babalarindan bir
tanesidir. Tarihsel inceleme gereklestiren her departmanda gelisme kavrami, insanligin
dsnce, kurumsal ve dini tarihini aiklamak iin kullanilan bir metot haline gelmistir. Iste bu
yzden, o dnemde ayni prensibin, Eski Antlasma tarihini aiklama islemi iin de geerli
olmasi dogal bir sonutur. Her agin Kutsal Kitap yorumculari, kendi dnemlerinin dsnce
yapilari ile karsi karsiya kalmislardir. On dokuzuncu yzyilin ikinci yarisinda ise geerli olan
dsnce yapisi, bilimsel metodla r ve evrimci tarih grs yrngesi altinda sekilenmistir.
(Hahn, OTMR, 9-10)

Paul Feinberg, Hegelin tarihsel yaklasimi hakkinda sunlari sylemistir:

Hegel, felsefenin grevinin tarihe bir anlam bulmak olduguna inanmaktaydi. Bu kkl
nceden varsaymadan yola ikarak, btn insanligin tarihini aiklamaya kalkmistir. Israilin
tarihi neredeyse iki milenyumu kapsadigi iin, baslamak amaciyla uygun bir alandir. Hegelin
Din Felsefesi isimli eserinde, Ibrani din ini, olgun bir din olarak belirttigi, Hrist iyanligin
evrimci gelismesi iin gerekli olan bir unsur olarak belirledigi grlr. Hegelin, Ibrani dini
ve izdigi genel tarih semasi hakkindaki grs ise, Hegelcilerin Eski Antlasmayi
yorumlama konusunda girisimlerde bulunmasini tesvik eden bir ortam olusturmustur.
(Feinberg, DGP, 3)

Britannica ansiklopedisi, Hegelin felsefesini syle zetlemistir: Hegel, tm insanlik


tarihinin, ahlki ve ruhsal gelismelerin yasandigi bir sre oldugunu nceden varsaymaktadir.
Kendini bilme konusunda gereklesen bu sreci gereklestiren ise, insan zihnidir... Bu
gelisimin birinci asamasi, vahsi bir hayattan dzenli ve hukuki bir yasama geis olmustur.
(EB, 1969, 202-3)
Hegelin on dokuzuncu yzyil Eski Antlasma limleri zerindeki etkisi, Kuenen
tarafindan syle belirtilmistir (Israilin Dini, P. 225, alinti yapan Orr): Evrensel diye ya da
en azindan genel kural diye adlandirdigimiz evrim srecine gre din, fetisizm ile baslayip
oktanriciliga uzanmis, oradan da tektanricilig a ulasmistir -eger bu asamayi, ulasilabilecek en
yksek mertebe olarak grrsek- bu genel kurala Israilin dini de dahildir. (Orr, POT, 47)
Bu ve benzer yaklasimlar, Eski Antlasmada yer alan ve Israilin kendi tarihi
hakkindaki kendi aktarimi hie sayilmakta ve geersiz kabul edilmektedir.
Wellhausen ekolnn Ibrani dinine olan n yargiya dayali kanisi bu dini, olusumunda
dogast bir unsur iermeyen salt bir evrim rn olarak tanimlamaktadir. Bu yaklasim,
Ibrani dininin ve ondan dogan inanlarin orijinal bir tektanriciligi i erdigini ve Ibrani Kutsal
Yazilari boyunca verilen mesajin tamamen tektanriciliga isaret ettigini grmemezlige
gelmektedir. Bundan dolayi Ibrahim, Ishak, Yakup ve Musa gibi Israil atalarinin aktarimlari,
bu aktarimlarin erken oktanriciligi ierdigini ve bu iermenin daha sonra verilen Yasanin
Tekrari yazari ve khinsel yazarlar tarafindan kamuflaj edildigine dair bir nceden varsayma
ile tekrar ve tekrar gzden geirilmistir. (Archer, SOTI, 98)
Israilin tarihi ve dini hakkindaki evrimci grsn btn bu nceden varsaymalari,
The Interpreters Dictionary of the Bible isimli tefsir szlgnn ierisinde yer alan metinlere
dayali hipotez teorisinin anlasilmasi iin hayati bir nem tasimaktadir. Bu teorinin zeti
asagida verilmistir:

En standart sekli ile metinlere dayali hipotez, iki esit teze dayanmaktadir : (1) Pentateuchun
esitli kaynaklara blnmesi ve bu iddiaya gre yapilan incelemenin ortaya koydugu metinsel
ve linguistik deliller, (2) Israilin dini enstitlerinin ve dsnce yapisinin evrimini ortaya

100
koyan tarihi deliller. Bu iki tez, metinler arasindaki iliskilerin analitik tanimlanmasini ve bu
metinlerin tarihsel bir siralamaya konmasini olanakli kilmistir. (IDB, 713)

Johns Hopkins niversitesinde Semitik diller profesrlg (1929-1958) ve


Yerusalimdeki Amerikan Dogu Arastirmalari Okulunda bazi dnemler yneticilik yapmis
olan W. F. Albright, 1971 senesinde lene kadar, dnyanin en nde gelen Kutsal Kitap
arkeologu olarak kabul edilmistir. Onun alismalari sonucunda tenkitiler, Israilin tarihi
hakkindaki birok iddialarini geri ekmek zorunda kalmislardir. Hegelin felsefi teorilerinin
Wellhausen tarafindan Israilin tarihine uygulanmasi konusunda Albright, sunlari kaleme
almistir:

Wellhausen, Hegelci analojiyi kullanarak Islam ncesi ve sonrasi Arabistan tarihini


yorumlayip, kendi tenkitlerine uyan ve Israil din, tarih ve edebiyat evrimini ortaya koyacak
bir sistem oturtmaya ok alismistir. Wellhausenin ortaya koydugu yapi, hem hayranlik
uyandirmis hem de yorum iin sundugu dzenli yntemi uygulamak o kadar kolay bir hale
gelmistir ki, evrensel olarak neredeyse btn liberal Protestanlar ve hatta bazi Katolik ve
Yahudi limler tarafindan da kullanilmistir. Istisnalar olsa da, Kutsal Kitap tenkiti iin
gretilen yntem, ilk nce Ibranice ve Yunanca grenip, tenkiti metodu tamamen benimseme
ve Wellhausenci prensipleri grenme olmustur. Ne yazik ki tm bu gelismeler, arkeloji
biliminin bebeklik devrinde gereklestigi iin tarihi yorumlama konusunda ok az bir deger
iermektedir. (Albright, AHAEBT, 15)

Tenkitiler, gelismis teolojik kavramlarin Israilin ge dnem tarihine ait olmadigini


ne srms, erken kavramlarin ilkelligine dair bir yargida bulunmuslardir.
Kitchen, gelismis kavramlarin antik doguda M.. nc milenyumdan itibaren var
oldugunu, spheleri ortadan kaldiran bir sekilde gstermistir. Bu kavramlarin yazili
metinlerde her tarafa yayilmis olmasi, Ibranilerin bu kavramlar ile tarihlerinin her noktasinda
asikr olmalarini saglamaktadir. rnegin, birok lim, zdeyisler kitabinin sekiz ve
dokuzuncu blmnde yer alan bilgeligin kisilestirilmesini, M.. nc ve drdnc yzyil
Yunan etkisi olarak yorumlamaktadir. Ancak, ayni sekilde gereklesen dogruluk, adalet,
bilgelik ve benzer kavramlarin kisilestirilmesine, M.. nc milenyum kadar erken bir
tarihte Misir, Mezapotamya, M.. ikinci milenyumda da Hitit, Horlu (M.. ikinci
milenyumda Mezapotamya da yasamis olan bir halk) ve Kenan edebiyatinda rastlanmaktadir.
Evrensel Tanri kavraminin, M.. nc milenyuma ait oldugu 1940li yillarda ispatlanmis
olsa da, gnmzde tenkitiler hl bu Kutsal Kitap inancinin (Mezmur 67) ge dnemlere
ait oldugunu savunmaktadirlar. (Kitchen, AOOT, 126-127)
Princeton Okulunun eski baskanlarindan olan John Mackay, Eski Antlasma
hakkindaki su ifadesinde, evrimci ekoln etkisini yansitmaktadir: Eger tm Eski Antlasma
anlatimi bir btn olarak ele alinirsa, ilk baslarda basit bir yapidaki kabilesel tanrinin daha
sonra kendisini Israilin yasaminda tm dnyanin tanrisi olarak gsteren evrensel bir ta nriya
dnstrdgn grrz. (History and Destiny, P. 17) (Alinti yapan Free, ANO, 131)
Albright, sunlari ifade etmistir Wellhausenin ekolnn btn yeleri, Musaya ait
tektanricilik kavramini reddetmeye ve Israilde tektanriciligin bir evrim sonucu M..
sekizinci yzyilda gereklestigini ne srmeye dair bir karar almislardir. (Albright, APB,
163)
Radikal tenkitilerin bu kararlari, Eski Antlasmada yer alan Israilin dinine
uygulanmis bir anti-dogastc nceden varsayimlarin sonucudur. Bu ekol, Tanridan gelen
direkt bir esinlemeyi kabul etmedigine gre, Israilin tektanricilik kavrami aynen diger
dinlerde oldugu gibi siradan bir evrim rndr.
Iste bundan dolayi, radikal tenkitiler, yazili bir metnin ilettigi dinsel kavramlarin
asamasina bakarak, bu metnin yazilim tarihinin tespit edilebilecegini ne srmsler ve bu

101
yntemi kullanmislardir. Bu ekole gre, metinde bahsedilen ilkel dini kavramlar, bu metnin
ok eski bir metin oldugunu ispatlamaya yeterlidir.
Musanin zamaninda (M.. 1400) yazildigi belirtilen bir kitapta tektanricilik
kavraminin yer almasi ise, radikal tenkitiler tarafindan tartismasiz reddedilmektedir, nk
onlara gre, Pfeifferin da iddia ettigi gibi, tektanricilik kavraminin kkleri Amos dnemine
kadar yesermemistir. (Pfeiffer, IOT, 580)
Asagidakiler, evrimci nceden varsayma ekoln savunanlarin varsayimlarindan
bazilaridir:

rnegin, birok lim, zdeyisler kitabinin sekiz ve dokuzuncu blmnde yer alan
bilgeligin kisilestirilmesini, M.. nc ve drdnc yzyil Yunan etkisi olarak
yorumlamaktadir. Ancak, ayni sekilde gereklesen dogruluk, adalet, bilgelik ve
benzer kavramlarin kisilestirilmesine M.. nc milenyum kadar erken bir tarihte
Misir, Mezapotamya, M.. ikinci milenyumda da Hitit, Horlu (M.. ikinci milenyumda
Mezapotamyada yasamis olan bir halk) ve Kenan edebiyatinda rastlanmaktadir.

KENNETH KITCHEN

1B. Tektanricilik

1C. Metinlere Dayali Varsayim


Israilin dini ierisinde tektanricilik temellerinin atilmaya baslanmasi, Musaya ait agda
(M.. 1400) degil, Amos zamaninda gereklesmistir. Harrison, Wellhausen, bir inan
toplumu olan Israilin tarihinin, Tevratta basladigi fikrine siddetle karsi ikmistir, demistir.
(Harrison, IOT, 352)
Tektanricilik hakkinda Wellhausen, sunlari yazmistir: On Emirin evrensel ahlki
prensipleri ierisinde var olduguna sphe duymadigimiz tektanricilik anlayisinin, kmekte
olan bir ulusun, ulusal dininin temellerini olusturduguna ve evrenin Tanrisinin ilk olarak
sadece bahsi geen ulus olan Israil ile antlasma yaptigi gibi yapay bir tutuma ait bir fikir ile
bu inancin yerlestigine inanmak gerekten imknsizdir. (Wellhausen, SHIJ, 20-21)
Bu ekole gre, Musaya ait agda, tek bir Tanri inancinin yer almadigi kabul edilir.
Tektanriciligin, Babil srgnn saflastirici etkisinden sonra ortaya iktigi ve aslinda M..
altinci yzyila kadar Israilin karakterinde byle bir egilim olmadigi ne srlr. Kuenen, su
iddialarda bulunmustur: Ibraniler, kesinlikle birden fazla tanriya inanan bir ulustu. Bunu,
hem onlarin tarih anlatiminda hem de ileri tarihte ortaya ikan delillerden grmekteyiz, ayrica
bu teorinin akla uygunlugu, ilk dnemleri anlatan metinlerde bu teori ile elisen bir ifade
olmamasi ile daha da belirginlesmektedir. (Kuenen, RI, 270)
Kuenen devam eder: Ilk basta Israilin dini, oktanriciliga dayanmaktaydi. M..
sekizinci yzyil esnasinda halkin byk bir ogunlugu hl birden fazla tanrinin varligi
konusunda hemfikirdi, daha da tesi bu tanrilara tapinmaktaydilar. M.. yedinci yzyil
esnasinda ve Babil srgnnn (M.. 586) baslangicina kadar bu durumda bir degisilik
gereklesmemistir. (Kuenen, RI, 223-224)
Kuenen, din evrimine olan inancinin sebeplerini syle aiklar: Evrensel diye ya da en
azindan genel kural diye adlandirdigimiz evrim srecine gre din, fetisizm ile baslayip

102
oktanriciliga uzanmis, oradan da tektanricilika ulasmistir -eger bu asamayi, ulasilabilecek en
yksek mertebe olarak grrsek- bu genel kurala Samiler de dahildir. (Kuenen, RI, 225)
Kuenen, teorisini syle zetlemistir:

Din kavraminin en basit formu, sphesiz birok kisi tarafindan ok kolaylikla kabul
edilmistir. Bu forma fetisizm denir. Fetisizm, gksel bedenlere, gnese, aya ve gezegenlere
tapinma gibi daha az ilkel kavramlarin ortaya iktigi dnemlerde bile hkmn srdrmstr.
Iste bundan dolayi Ibranilerin arasinda da, bir sekilde ilhlari ile bagdastirdiklari agalara ve
zellikle taslara yaygin olarak tapinildigini sylersek hatali bir ifadede bulunmus olmayiz.
Eski Antlasmada taslara tapinma hakkinda birok anlatim mevcuttur ve bu olayin grldg
blgeyi Gosen diyari ile sinirlayamayiz, nk bu uygulama Kenan diyarinda da devam
etmistir. Yahvenin, ogunluk tarafindan tek bir Tanri olarak kabul edilmesinden sonra, bu
kutsal taslar degisik sekilde Onunla iliskilendirilmislerdir. Dikkat edilmesi gereken bir baska
nokta ise, bu taslarin atalar tarafindan Kenan diyarinda dolastiklari dnemde, Yahvenin
onuruna bir sunak ya da Onun varligina dair bir hatira olarak dikildiginin anlatilmasidir. Eger
taslara tapinma nceki dnemlerde gerekten yaygin ise, bu anlatimlarin varligini anlamak
daha da kolaylasmaktadir. (Kuenen, RI, 270-7)

Pfeiffer, su sonuca varmistir: Amos, irk ya da ulus ayrimi yapmadan, evrensel bir
dinin temellerini atmistir. Amosun attigi temellerden kurtulusu vaat eden byk din
dogmustur: Yahudilik, Hristiyanlik ve Islam. (Pfeiffer, IOT, 580)

Ibrani dininden etkilenenler disinda baska hibir ulusun, saglam bir tek tanri inanci
yaratip, halkinin her bireyinin bu inanca dahil olmasini saglayamadigi; tartismaya
kapali, tarihi bir gerektir.

GLEASON ARCHER

2C. Temel Cevap


William F. Albright, sunlari sylemistir: Musaya ait agin, M.. 1500 ve 1200
asirlari arasinda oldugu kesindir ve bu dnemde Pers dneminden nce gereklesmis olan ve
Yahudi olma yan uluslar arasinda tektanricilik yaklasiminin en yakin rnekleri
bulunmaktadir. (Albright, ARI, 178)
Joseph Free, syle devam eder:

Arkeolojik metinsel materyalin incelenmesi sonucunda, Aton isimli tek bir tanriya olan
inancin Misirda M..1400 ve 1350 seneleri arasinda var oldugu saptanmistir. Babillilerde ise
bu konudaki egilimi destekleyen deliller daha ok, M.. 1500-1200 arasindaki dnemden
kalmadir. Babil metinlerinde Marduk isimli, ok fonksiyonlu bir tanriya rastlanmaktadir ve bu
tanri her fonksiyonuna gre ayri isim almaktadir: Savas; Zababa Marduk, Geceleri aydinlatan;
Sin Marduk, Yagmur yagdiran; Adad Marduk. M.. on drdnc asirda, tektanriciliga Suriye
ve Kenanda da rastlamak mmkndr. Bu blgelerde de tek bir ilhin degisik
fonksiyonlarina gre degisik yerlerde farkli isimler aldigi grlmektedir. Nirik Teshupu,
Khalab (Aleppo) Teshupu, Shamukha Teshupu; Teshup tek ve salt ilhti, ancak kendisini
farkli yrelerede farkli biimlerde gsteriyordu. (Free, AL, 334-35)

Albright, Peygamberlerin grevlerini tamamladiklarina karsi ikan srtsmelerin ve


dinin btnlestirici unsurlarinin, tarihsel arka plnindaki bosluklari doldurabilmek amaci ile

103
dnyanin her tarafindan arkeolojik veri topladim. Arkeoloji sayesinde ise, Israilin
peygamberler inin ne pagan bir inancin savunuculari, ne de din mucitleri olduklarini grdm
demistir. (Albright, ARI, 178)
Albright, hem Amosun bir din mucidi olmadigi, hem de Israilde tek Tanri gretisini
veren ilk kisi olmadigi sonularina varmistir. Ortodoks Yahveciligin, Musadan Ezraya dek
degismedigini belirtmistir. (Albright, FSAC, 313)
G. E. Wright, bu konuda sunlari gzlemlemistir, Atalar zamaninda yakin dogunun
her tarafindaki dini inanlar, animizm seviyesini oktan asmis durumdadirlar, eger bunu
aksini isaret eden herhangi bir onaylanmis metne su ana kadar varolmussa. (Wright, PSBA,
90)
Archer, su sonuca varmistir: Ibrani dininden etkilenenler disinda baska hibir ulusun,
saglam bir tek tanri inanci yaratip, halkinin her bireyinin bu inanca dahil olmasini
saglayamadigi tartismaya kapali, tarihi bir gerektir. Akhnaton ve Xenophanes (ki bu ikisi de
baska tanrilardan bahsetmistir), gibi ne ikan ilhi figrlerinin varligina ragmen ne
Misirlilarin, ne Babillilerin ne de Yunanlilarin, tek bir tanriya imani ieren bir ulusal bir dini
tamamen kabul edemedikleri bir baska tartisilmaz tarihi gerektir. (Archer, SOTI, 134)
Jacob Orr, Eski Antlasma alismasi esnasinda sunlari gzlemlemistir, bu alismada
ilk gze arpan karakteristik zellik, Israillilerin tek bir Tanri'ya inanmalaridir. O agdaki
uluslarin egiliminin oktanricilik ve putperestlik oldugunu dsndgmzde, Israillilerin bu
egiliminin ne kadar basarili oldugu daha iyi anlasilir. Babilliler, Asurlular, Misirlilar ve hatta
Israilin Filistinli komsulari bile iflah olmaz bir yozluk ierisinde oktanrici idiler. Gerek
Tanri'nin bilindigi tek yer ise Yahuda idi. (Orr, POT, 40-41)
Wellhausenin tek bir izgide ilerleyen evrimci gelisme teorisi, basit ile karmasik
arasinda tek bir zaman diliminde ilerleyen bu basit teori, arkeologlarin ogu tarafindan
kusurlu olarak damgalanmistir.
Kitchen, su sonuca varmistir:

Tek bir izgide ilerleyen evrim, yanlis bir mantiktir. Zamanin belli ve kk bir dilimi ve
kk bir alisma alani iin geerli olma ihtimali olabilir, ancak uzun bir zaman dilimi iin,
hatta bir kltrn tarihi iin geerli olmasi imknsizdir. Sayet Misirin; Eski, Orta ve Yeni
Kralliklar olarak kere ykselis ve dss dnemleri geirdigini, Smer uygarliginin birbirini
izleyen byyp klmelerini, Mezopotamyadaki eski Babil kltrn ve As ur-Babil
kralliklarini dsnrsek, bu yayilma ve degisimin uygarligin btn unsurlarinda
gereklestigini grrz; sanat dallari, metinsel rnler ve stiller , politik kurumlar, toplum
yapisi, ekonomi, dini inan ve uygulumalar. Degisimin ok renkli kumasina bezenmis
sreklilik kervanlari, erken aglardan gelen dikkate deger tutarliligi yansitmaktadir. (Kitchen,
AOOT, 113-114)

Ronald Youngblood, bu konuda su ek bilgileri sunmaktadir: oktanriciligi ieren


dinlerin, evrim geirerek tapindiklari ilhlarin sayilarini azalttiklarina ve en sonunda tek bir
tanri inancina ulastiklarina dair evrensel bir egilim olduguna dair bir iddiada bulunulamaz.
Hatta bazi kltrlerde oktanrici bir dinin, tek bir tanriya yapismak yerine, olaganst
olaylarin bilincine daha ok varilma ile bu yeni unsurlarin ilhlastirilmasi iin ilhlarinin
sayisini arttirma egilimi ieridigi grlmstr. Her kosulda, Israilin dininin tarihsel bir evrim
geirmesi bir yana, Eski Antlasmanin tektanriciligi grettigi aika ortadadir. Bu inan,
gerek Tanrinin Kendisi tarafindan insanlara antlasmalar yoluyla esinlenmis, kavratilmis ve
aiklanmistir. (Youngblood, HOT, 9)
Bu noktada su soruyu yneltmemiz yerinde olacaktir: Musa, tektanrici bir insan
midir?
Albright, bu soruya syle cevap vermektedir:

104
Eger tektanrici ifadesi ile, Philo Judaeus ya da Haham Aquiba, Eli Pavlus ya da
Augustinus, Maimonides, Thomas ya da Calvin, Morde cai Kaplan ya da H. N. Wieman gibi
dsnrleri kast ediyor isek, Musa bu gruba girmez. Ancak, diger taraftan, tektanrici ifadesi
ile tek bir Tanri'nin varligini, her seyin yaraticisini, adalet kaynagini, Misirda, lde,
Filistinde ve tm evrende ayni gte olani, cinsiyeti olmayan, mitolojik olmayani, in sanin
benzerinde olani, insan gz ile grlemeyeni, hibir sekil ile tasvir edilemeyecek olani
greten anlamina geliyorsa; Yahve inancini kuran kisi olan Musa, kesinlikle bir tektanricidir.
(Albright, FSAC, 271-272)

Musanin hangi dereceye kadar gerek bir tektanrici olarak kabul edilmesi konusu
hakkin da limler arasinda esitli tartismalar gereklestirilmistir. Buna ragmen R. K. Harrison,
Musanin tektanrici olmadigina dair iddialarin hakliliginin yok denilecek kadar az oldugunu,
ancak tektanrici kavraminin kuramsal bir Yunan anlayisi oldugu iin, Musayi bu kategoriye
dahil etme konusunda dikkatli olmamiz gerektigini belirtmistir. Musanin durumunun,
ampirik etik monoteizm olarak tanimlanmasi daha dogru olacaktir. (Harrison, IOT, 403)

ok ilkel bir inantan hayli gelismis kavramlar ieren bir din evrimini gsterebilmek
iin, Eski Antlasmanin kaynak bir kitap olarak gsterilmesinin, metinlerin radikal bir
slup ile hatali yorumlanmasindan baska trl imknsiz olduguna dair kani, her
geen gn artmaktadir.

G. E. WRIGHT

2B. evresel Kosullar

1C. Metinlere Dayali Varsayim


evresel ve cografi kosullar, dogal bir evrimci sre sonucunda Israilin dinini olusturmustur.
Temel olarak Israil dininin inanlari, evrelerindeki pagan dinlerinden alinmistir.

2C. Temel Cevaplar


G. E. Wright, En temel ve en basit seklinde iken bile Israilin inanci, agdasi olan oktanrici
inanlardan o kadar salt bir biimde degisiktir ki, bu inanci evrimci ya da evresel teoriler ile
kategorize etmek, aiklamak mmkn olamaz. Buna ragmen bu gerek, birok limin
dsnce aliskanliklari ve yntem bilimci nceden varsayimlari karsisinda iki nesildir
savasmak zorunda kalmistir. Nihayet, Kutsal Kitap dnyasi hakkindaki artarak ykselen bilgi
yigininin sonucu olarak, varilmis olan tenkitlerin ka tanesinin geerliliginin kaldigini
sylemek bile ok zordur demistir. (Wright, OTAE, 7)
W. F. Albright, temel olarak Israil dininin inanlarini, evresindeki pagan dinlerinden
aldigina dair iddianin imknsizligina isaret etmektedir: Kuzey-Kenan metinleri ya da
yazitlari hakkinda yayinlanan her yeni eser, bizlerin Eski Antlasma arka plni hakkindaki
bilgi dagimizin zirvesini biraz daha ykseltmektedir. Diger Kenan diyarindan ikan her yeni
mitolojik unsur ise, Israil dini ile evre dinlerin arasindaki uurumu derinlestirmektedir.
Ortak bir cografi evre, ortak bir maddesel kltr ve ortak bir dil, Musanin Tanri'sinin
parlayan isigina olan Israil inancini siliklestirememis, Baal inancini Yahve inanci zerine
yerlestirememistir. (Albright, RPNCR, 24)

105
Israilliler, kendilerini evreleyen pagan dinlerinin baskisina boyun egmemislerdir.
Alexander Heidel, ayni agda var olan Babil oktanriciligi ile Israil tektanriciligini
kiyaslar:

Babile ait yaratilis hikyelerine kaba biroktanricilik nfuz etmistir. Apsu ve Timatdan
treyen, birbirini izleyen basarili tanri ve tanria nesilleri yerine, fiziksel ihtiyalari bulunan,
hem madde hem de ruhtan var olan, en nemlisi degisik yaraticilardan bahseden hikyelere
rastlanmistir.
Btn bunlarin karsisinda ayrica hem Yaratilis kitabinin ailis blmlerine hem de
Eski Antlasmanin genel olarak verdigi anlatima bakildiginda, tm evreni yaratan ve her
seyden stn tek bir Yaratici ve Saglayici oldugu grlr. Eski Antlasma boyunca, tek bir
theogoni (tanrilarin savasi) izine rastlanmamaktayken, Enuma elish ve Hesiodda bu
anlatimlara rastlanir . Babilliler bu inan seviyesine asla ulasamamislardir. (Heidel, BG, 96-
97)

Merrill Unger, evresel yozlugun tehlikelerini syle aktarmistir: oktanricilik


denizinde bogulmakta olan atalar, bu inanlarin ilhlarinin etkisi ve byleri karsisinda
yozlasma tehlikesi ile karsi karsiyadir. Rahelin terafimi (Yaratilis 31:19), Yakupun yabanci
ilhlarin evinden atilmasina dair verdigi buyruk (Yaratilis 35:2) ve bu ilhlarin putlarinin
Sekemde mese altina gmlmesi (Yaratilis 35:4) bozulmalara birer isarettir. Buna ragmen
atalar, kendilerini evreleyen pagan halklarin kfir yollarindan uzak kalmayi basarmislardir.
(Unger, AOT, 127)
nemli farkliliklardan bir tanesi ise, ilhlarin cinsiyeti konusunda izlenmektedir.
G. E. Wright, syle yazmistir:

Israilliler, cinsiyet gibi ifade bulmus olan doganin birbirini tamamlayici ikili glerini, birbiri
ile birlestirmemislerdir. Bu sebepsiz bir rastlanti degildir, belki de bunun sebebi, Tanrinin
esinlemesinin tarihsel dogasidir. Yahveden bahsedildigi ayetlerde, Kisiliginin erkek zamirleri
ile (masculine) ifade edildigini ve bu ifadelerde tamamlayici disi zamirlerinin (feminine)
kullanilmadigi grlr. Erkek ve disi ikilemesine sadece yaratilmis olan dnyada rastlanir; bu
ikileme cinsiyetsiz olan Tanri'ya ait bir unsur degildir. Eski Antlasma Ibranicesinde, tanria
kelimesinin bir karsiligi yoktur, byle bir kelime hi gememistir. Olaganst baska bir
durum ise, Tanri'nin gizeminin ve kutsalliginin korunmasi amaciyla, Tanri'nin, Kendisinin ya
da cennette ve dnyada olan herhangi baska bir ruhsal varligin resminin yapilmasinin
yasaklamis olmasidir. Bu yasaklama, Eski Antlasmanin ierdigi en eski yasaklardan bir
tanesidir. (Wright, OTAE, 23)

Albright su sonuca varmistir: Gemis dnemlere ait bilgilerimize eklenen her yeni
bilgi ile Well hausenizm, biraz daha kmektedir. Erken dnem Israil tektanriciligina karsi
sunulan her tezin, aynen (delile bakis aisinda yapilacak dzenlemeler isiginda) srgn
sonrasi Yahudiligini de kapsadigini sylemek yeterli olacaktir. Israil ve Kenan diyari dinleri
arasindaki uurumun derinliginin, bu ikilinin materyal kltrlerindeki ve siir
edebiyatlarindaki benzerlikleri kadar yksek oldugu geregini degistirecek tek bir delil
yoktur. (Albright, BATYE, 545)
Wright, su ek bilgileri iletmektedir: ok ilkel bir inantan hayli gelismis kavramlar
ieren bir din evrimini gsterebilmek iin, Eski Antlasmanin kaynak bir kitap olarak
gsterilmesinin, metinlerin radikal bir slup ile hatali yorumlanmasindan baska trl
imknsiz olduguna dair kani, her geen gn artmaktadir. (Wright, OTAE, 12)

3B. Ikinci Emir

106
1C. Metinlere Dayali Varsayim
Teoriye gre, ikinci emir Musaya zg olarak kabul edilmis olsa da, put yapimini
yasakladigi iin erken dnem Israil dininin bir parasi olamaz. Radikal tenkitiler, o dnemde
putlara tapinmanin var oldugunu belirtip, On Emire ait erken tarihlemeyi ve Musaya ait
yazarligi reddederler. Julius Weilhausen, ge dnemlerde bile putlara tapinmanin
yasaklandigi tam olarak bilinmiyordu demistir. (Wellhausen, PHI, 439) Wellhausen,
Musaya ait yazarligi reddedisinin temel sebeplerinden bir tanesinin bu oldugunu belirtmistir.
R. W. Smith, sunlari kaleme almistir: Yehovanin putunun yapilip tapinilmasini
yasaklayan ikinci emrin prensibine tarihin isigi altinda bakildiginda, erken Israil dininde
temel bir yer edinmedigi grlr. (Smith, PI, 63)

2C. Temel Cevap


Eger putlara tapinmanin yasaklanmasi Pentateucha sonradan eklenmis olsaydi ve Israilliler
putlara tapinmaya devam etmis olsalardi, bugn mzelerde Yehovaya ait putlara bakiyor
olurduk.
G. E. Wright, Chicago niversitesi tarafindan gereklestirilen Megiddo kazilarinda,
Yehovaya ait put bulunamadigini belirtmektedir. Byk miktarda toprak, Israillilerden
kalan bu yerlesim biriminin ilk bes katmanindan ikartilmistir, ancak bu alisma esnasinda
tek bir Yehova putuna rastlanmamistir. (Wright, TOTRS, 413)
Wright, syle devam eder:

Ne Sleymanin Tapinaginda, ne oymagin tapinma merkezi olan Taniklik adirinda, ne de


Atalarin tapinmalarinda putlar ile ilgili bir referansa rastlanmamaktadir. Diger taraftan
arkeolojinin ortaya koydugu deliller, Israilliler in Kenan diyarinin bereket tanriasinin
putlarini ya da resimlerinin islendigi levhalari byk sayilarda ihtiva ettiklerini ortaya
koymustur. Bu deliller ve metinlerde bulunan samimi tanikliklar, erken Israil dneminde ayni
yozlasmanin btn blgeye yayildigini gstermektedir . Aramiler ve Filistililer, Kenan
diyarina yerlestikleri zaman, Kenan geleneklerini benimsemislerdir. Amorlular
Mezopotamyaya yerlestiklerinde ayni tutumu sergilemisler; Smer dinini benimseyip, kendi
dini panteizmlerini bu dine uyarlamislardir. Benzer bir sekilde Israil halki da bazi dnemlerde
evre halklarinin adetlerini benimseme egilimi sergilemislerdir. Buna ragmen, Israilliler ile
ilgili gereklestirilen kazi alismalari esnasinda ortaya ikarilan birok arkeolojik delil
arasinda, tek bir erkek tanri figrne rastlanmamistir. (Wright, OTAE, 24)

Yanlis anlamalarin bir ogunun sebebi, Israilin dininin resmi doktrinleri ile halkin
kisisel uygulamalari arasindaki farkin kavranmamasidir.
Wright, su sonuca varmistir: Yahvenin putunun yapilmamasi konusundaki
buyrugun, erken Israil dneminde tm halkin bilincine ok iyi yerlestigini delillerden aika
anliyoruz. Halkin en cahil ya da liberal kesimleri bile Yahveyi onurlandirmanin yolunun bu
olmadigini anlamislardi. (Wright, OTAE, 24-25)
Wright, Grldg gibi, ikinci emirin temel karakteri ve tarihselligi, arkeolojiden
alabilecegi en gl destegi almaktadir demistir. (Wright, PSBA, 93)

4B. Ahlki Seviye

1C. Metinlere Dayali Varsayim

107
Teoriye gre, Musaya zg olarak kabul edilen kanunlar, ahlk seviyesi ve sosyal seviye
Israilin gelisme dneminin gereklestigi, tarihin bu erken aglarinda yer alamayacak kadar
ileri seviyededir.

2C. Temel Cevap


esitli arkeolojik kesifler, bu varsayimin devamliligini baltalamaktadir. Burrows,
Babillilerin, Asurlularin, Hititlilerin ve Misirlilarin, llerin Kitabinda ve erken dnem
Bilgelik Edebiyatinda grldg gibi, ahlk konusunda yksek standartlarinin olmasi bu
teoriyi rtmektedir demistir. (Burrows, WMTS, 46)
Israillilerden bahsetmek gerekirse, Kenan diyarinin fethi sonrasi karsi karsiya
kaldiklari pagan inanlarinin igren mitolojilerinin ve tapinmalarinin yerini Albrightind a
dedigi gibi, bozkirlara zg (gebe olmadiklari halde) yalinlik ve saflik ieren bir yasam
felsefesi, yksek seviyede tektanricilik ve bu inancin ciddi ahlki kurallari almistir. (Albright,
FSAC, 214)

Arkeolojik deliller, teorinin tam aksine; Levililerin kurban hakkindaki kurallarinin ge


bir tarihe atfedilmesinin mantikli bir dayanagi olmadigini, nk bu kurallarin M..
on drdnc yzyildan kalma Ugaritik materyallerde de yer aldigini gstermektedir.

JOSEPH P. FREE

5B. Khinsel Kanunlar

1C. Metinlere Dayali Varsayim


Pfeiffer, Khinsel kanunlar, diger tm yasama unsurlari gibi her ag iin geerli olma ve
Musaya ait bir arka pln ierme iddialarinda direnememistir; bu kanunlar, Pers dneminin
ilk yarisi (M.. 538-331) olan kendi dnemi ile ilgili zellikleri sergilemektedir demistir.
(Pfeiffer, IOT, 257)
Joseph P. Free, Archaeology and Higher Criticism isimli eserinde bu iddiayi su
cmleler ile aiklamaktadir:

Pentateuchda yer alan ve ileri bir tarihe ait oldugu iddia edilen bir diger materyal ise, P
dokmanina zg olarak kabul edilen, Levililere ait sunu kurallaridir. . . . Eger Pentateuchun
ogunlugunu M.. 500 senesinde yazildigi ne srlen P dokmanina atfedersek,
Pentateuchun Musaya ait olduguna dair gretisi, tamamen bir kenara birakmis oluruz.
Arkeolojik deliller, teorinin tam aksine; Levililerin kurban hakkindaki kurallarinin
ge bir tarihe atfedilmesinin mantikli bir dayanagi olmadigini, nk bu kurallarin M.. on
drdnc yzyildan kalma Ugaritik materyallerde de yer aldigini gstermektedir. (Free, AHC,
33)

2C. Temel Cevap

1D. Misirdaki Yasam

108
Aikasi, erken bir tarihlemeyi iddia eden spheciler, Musanin yasadigi dnemdeki
Israillilerin, bu gibi bir kanunu yazamayacak kadar ilkel bir ulus olduguna inanmaktadirlar.
Archer, buna katilmamaktadir: Israillilerin, Musanin yasadigi dnemde, bu kanunlar ile
ynetilemeyecek kadar ilkel olduklarina dayanarak itirazda bulunmak neredeyse imknsizdir,
nk ayni Israilliler, Musanin yasadigi dnemden nce tam drt asir boyunca, kendi
kayitlarinda da belirttikleri gibi antik dnyanin en medeni lkesi olan Misirda
yasamaktaydilar ve dogal olarak da lde yasayan ilkel kabilelere kiyasla ok daha gelismis
bir hukuk sistemine dahil olmuslardir. (Archer, SOTI, 162)

2D. Hammurabi Kanunlari


Sphecilik egiliminin bir diger yarisinin da, gnmzde elimizde bulunan kanunlari ierecek
kadar ileri bir antik ilkel uygarligin var olamayacagi inancindan kaynaklanmaktadir. J. P.
Free, Arkeloji ve Kutsal Kitap Tarihi isimli eserinde bu konuya syle deginmistir:

Tm bu iddialara ragmen arkeolojik kesifler, Yasanin Tekrarinin ve Pentateuchun geri


kalaninin ierdigi gelismis dzenlemeler ve kanunlar yznden, tenkiti ekoln iddia ettigi
gibi ileri bir tarihe atfedilmek mecburiyetinin olmadigini ortaya koymuslardir. Hammurabi
Kanunlari (yazilim tarihi M.. 2000-1700 arasi), Mezopotamyanin dogu blgesindeki antik
Susada yapilan, Fransiz arkeolog M. Jacques de Morgan tarafindan idare edilen kazi
alismalari esnasinda (1901-1902) kesfedilmistir. Kanunlar, sekiz feet yksek ligindeki tek
para bir siyah diyorit zerine iki yz seksen iki kisim ya da paragraf seklinde kazinmistir.
Hammurabi Kanunlari, Musanin zamanindan (M.. 1500-1400) yaklasik birka asir
nce kaleme alinmistir, buna ragmen ierdigi bazi kanunlar, Musanin Yasasindaki bazi
kurallara paralellik iermektedir. Tm bu tarihi gerekler isiginda, liberallerin Musanin
Yasasinin kendi agi iin ok gelismis oldugunu bu yzden de yazarinin Musa olmasinin
mmknati olmadigini sylemeye haklari yoktur. (Free, ABH, 121)

Meredith G. Kline, Can I Trust the Bible? isimli kitabinin, Eski Antlasmanin
Sundugu Tarihi Bilgiler Dogru mudur? isimli blmnde sunlari kaleme almistir (editr:
Howard Vos):

Arkeloji, Pentateuchalun ierdigi yasamanin asiri karmasik ve dini hkmlerinin de ok


detayli oldugu iin, Musanin yasadigi agdan ok daha sonra kaleme alinmis olmasi
gerektigine dair Wellhausenun kanis ina karsi kararli bir sekilde durmaktadir. Hem Eski hem
de Yeni Antlasmada, Pentateuch yazari olarak Musa gsterilmektedir. Arkeoloji, kanun
hkmlerinin eskiligine delil olarak Musanin zamanina denk dsen Asur ve Hitit kanun
hkmlerini, Musadan asir daha eski olan Hammurabi Kanunlarini ve yakin bir gemiste
kesfedilen ve Hammurabi Kanunlarinin atasi olan bazi Babil ve Smer kanun hkmlerine ait
ve yazilim tarihi Ibrahimin yasadigi aga denk dsen paralari gstermektedir. (Vos, CTB,
146)

A. H. Sayce (Monument Fact and Higher Critical Fancies), Pfeiffera su mantikli


cevabi vermektedir: Baska bir deyis ile, Musaya ait Yasa, hem Kutsal Kitapin isaret ettigi
hem de aktarim esnasinda verilen tarihi bilgilerin paralellik ierdigi aga ait olmak
durumundadir. Khammu-rabi (Hammurabi) kanunlari, Musanin kaleme aldigi kanunlarin o
agda yazilmasinin mmkn oldugunu ortaya koymustur. Musanin Yasasinin verildigini
iddia ettigi sosyal ve politik ortamin, sadece bu kanunlarin kaleme alindigi dnemde var
oldugunu tespit edilmistir. (Sayce, MFHCF, 82)
Archer, su noktalara isaret eder: Eger ayni medeniyet seviyesinde yazilmis baska
kanunlarin varligi erken tarihlemeyi ispat etmeye yeterli olamiyor ise, Babillilerin
Hammurabi Kanunlari ile Misirdan ikis, Levililer ve lde Sayim kitaplarinin ierdigi ve

109
neredeyse ayni olan ceza kanunlari ve antlasma bozma, yasa igneme konularinda ierdigi
hkmler yeterli olmalidir. (Archer, SOTI, 161)
Free, kanunlarin seyiyesinin degil, kendilerinin bile benzer olmalari konusunda
sunlari belirtmistir:

Hammurabi Kanunlari (yazilim tarihi M.. 2000-1700 arasi), Mezopotamyanin dogu


blgesindeki antik Susada yapilan, Fransiz arkeolog M. Jacques de Morgan tarafindan idare
edilen kazi alismalari esnasinda (1901-1902) kesfedilmistir. M.. 2000-1700 seneleri
arasinda yasadigi tespit edilen Babil Kral Hammurabinin yasalarindan olusan yazitin
yznde tam 282 adet kanun hkm mevcuttur. Tenkitiler, Musanin Yasasinin, M.. 1500-
1400 arasinda yasadigi dsnlen Musa iin ok ileri bir dzeyde oldugunu ne srp, bu
Yasalarin yazilim tarihi olarak, M.. 800-400 arasini gstermistir. Musadan birka asir daha
eski olan Hammurabi Kanunlarinin kesif i ile tenkitilerin bu grs rmstr. (Free, AB,
20)

3C. Karsi Varsayim


Ne yazik ki bu kesifler, metinlere dayali hipotezcilerin baska bir nceden varsayima
ilerlemeleri ile sonulanmistir:
Free, Teorilerinin rdgn gren tenkitiler, bu gelismelerin arkasindan
Musanin Yasasini Hammurabi Kanunlarindan aldigini ileri srmslerdir. Bu iki kanun
kitabinin birbiri ile kiyaslanmasi zerine yapilan ve birka sene sren alismalar sonucunda,
birok tenkiti bu iki yasama kanunlarinin znde birbirinden bagimsiz oldugu ve Musanin
Yasasinin, Babillilere bagimliligi olmadigi konusunda ikna olmuslardir demistir. (Free, AB,
20)
Sayce, bu konuya syle bir aiklama getirmektedir: Bazi Alman Asurbilimciler,
Musanin Yasasi ile Hammurabi Kanunlari arasinda benzerlikler bulmak ve bu iki kanun
yapisini birbiri ile iliskilendirmek iin ok byk abalar harcamislardir. Bazi benzerliklerin
dikkat ekici oldugunu itiraf etmemiz gerekir. (Sayce,MFHCF,71)
Unger, Bir kez daha ileri tenkitilerin, Musanin Yasasini M.. 9., 8. ve 7. yzyillara
atfeden grsleri rtlms ve bu grslerin geri ekilmesi mecburiyeti dogmustur. Diger
taraftan, Kutsal Kitap disi hukuki materyallerin bulunmasi, ileri tenkitilerin Ibrani
kanunlarinin aslinda Babil kanunlarindan bir semece olduguna dair daha da kt bir nceden
varsayima dsmeleri ile sonulanmistir demistir. (Unger, AOT, 154-55)

Pentateuchun tamami ile Hammurabi Kanunlarinin tamaminin karsilastirilmasi


sonucunda elde edilen veriler, bazi benzerlikleri ortaya ikarsa da, bu
karsilastirmayi yapan kisiyi, Eski Antlasmanin yasalarinin, Babil yasalari ile zde bir
bagimlilik iermedigi konusunda ikna etmeye yeterlidir.

LIBERAL PROFESR, G. A. BARTON

4C. Bu Konuya Iliskin Cevaplar

1D. Kanunlarin Zitligi

110
Archer, su aiklamayi getirmistir: Tevrat ve Hammurabi Kanunlari arasindaki farkliliklarin,
benzerliklerde daha arpici olduklarini anlamamiz gerekmektedir. Bu farkliliklarin kaynagi
ise, iki farkli kltrn sahip olduklari farkli ideolojiden baska bir sey degildir. (Archer,
SOTI, 62)
Unger, Babil kanunlarinin, gnes tanrisi Shamash tarafindan Hammurabiye verildigi
ne srlmektedir. Musa ise, Yasayi direkt olarak Tanridan almistir. Hammurabi, kanunlari
Shamashdan aldigini iddia etse de, kanunlarin girisinde ve kapanisinda, lkesinde dzen ve
esitligi sagladigi iin n plna kendisini ikartmistir. Musa ise, buna tezat olarak, yalnizca bir
aratir ve yasalar syle ifade edilir: Yahve, syledi demistir. (Unger, AOT, 156)
Unger, szlerine syle devam eder: Ibrani kanunlarinda insan yasamina byk nem
gsterilmis, kadinlarin onurlandirilmasi n plna alinms ve klelere adil bir sekilde
davranilmasi islenmistir. Babil kanunlarinda ise, Musaya ait yasanin iki altin kuralinin izine
bile rastlanmamaktadir -Tanriyi ve komsusunu sevmek (Matta 22:37-40). (Unger, AOT,
157)
Unger, konuyu syle devam ettirir: Hammurabiin kurallari, yapay sulama
asamasindaki bir tarimsal kltre ve Mezopotamyanin ticaret ile yogunlasmis sehir
toplumuna hitap etmektedir. Diger taraftan Musaya ait buyruklar, Filistin gibi bir diyarin
kurak topraklarinin daha basit bir tarim ile yasayan dini bir topluma, sosyal ve ticari
gelismesini tam olarak tamamlayamamis bir kltre, ancak yasamlarinin ilhi agrisi
konusunda daha bilinli bir ulusa hitap etmektedir. (Unger, AOT, 156)
Ungerin bu konudaki son sz syledir, Ibrani kanunlari birok salt dini buyruklari
ve ayinsel dzenlemeleri ierirken, Hammurabi kanunlari sivil bir yasama ierir. Buna
ragmen, Levililerin khinsel kurallarinin ayinsel ve uyguluma hkmlerinin birok noktada
Ege, Kenan, Fenike ya da Mezopotamyaninkiler ile benzerlikler sergiledigi de grlmstr.
(Unger, AOT, 156)
Free, Musanin Yasasi ile Hammurabi Kanunlari arasinda bir baglanti yoktur. Benzer
bir tespit, Pennsylvania niversitesinin liberal profesrlerinden G.A. Barton tarafindan da
yapilmistir: Pentateuchun tamami ile Hammurabi Kanunlarinin tamaminin karsilastirilmasi
sonucunda elde edilen veriler, bazi benzerlikleri ortaya ikarsa da, bu karsilastirmayi yapan
kisiyi, Eski Antlasmanin yasalarinin, Babil yasalari ile zde bir bagimlilik iermedigi
konusunda ikna etmeye yeterlidir. Hammurabi Kanunlari, askerler, vergi memurlari ve sarap
tccarlari hakkinda, tamamen kendisine zgn bazi kanunlari iermektedir demistir. (Free,
ABH, 121)
Asurolojist olan Sayce, su sonuca varmistir: Iki kanun kitabi arasindaki bahsi geen
farkliliklar, bu iki kanunun kendi karakteristik zelliklerini ortaya koymaktadir ve bu
farkliliklar tm kanunlar boyunca belirginlesmekte; aradaki benzerliklerden ok, farkliliklarin
byklgn ortaya koyup, arpici bir sekilde n plna ikarmaktadir. (Sayce, MFHCF, 72)

2D. Ugarit (Ras Shamra) Kesifleri


Bu blmde, su ana kadar sadece Hammurabi Kanunlarindan bahsedilmis olmasi, elimizdeki
tek delilin bu arkeolojik kesif oldugunu gstermez. Asagidaki blmde, Khinsel Kanunlar
ile diger arkeolojik kesifler kiyaslanacaktir.
Baslangi olarak, Joseph P. Freenin isaret ettigi husus sudur: Ras Shamra
Tabletlerinin (Ras Shamra, Kibrisin karsi kiyilarina dsen, Suriye-Filistin sahilinde
konuslanmis bir Kenan sehridir), M.. 1400 senelerinden kalmis olmasi ve ierdigi sunu
kurallarinin, Levililerin bazi kurallari ile paralellik iermesi, liberallerin bu gelismis
kanunlarin Musanin zamaninda yazilmis olmasinin mmknati olmadigina dair iddialarini
rtmektedir. (Free, ABH, 112)

111
What Mean These Stones? isimli eserinde Millar Burrows, su aiklamalarda
bulunmustur: Ras Shamrah metinlerinde, sunu hayvanlarinin isimlerinin listelendigi
grlmektedir. Bu listedeki bazi hayvanlar Ibrani dini tarafindan da sunu olarak kabul edilse
de, bazilari Eski Antlasmanin yasasi tarafindan yasaklanmistir. Ibrani Eski Antlasmasinda
sunu ile ilgili kullanilan bazi terimlerin Ras Shamrah tabletlerinde de yer almasi aradaki
paralelligi belirginlestirmektedir. Bu terimle re rnek olarak, yakmalik sunu, tmden yakmalik
sunu ve su sunusunu gsterebiliriz. (Burrows, WMTS, 234)
Ayni sunu terimlerinin kullanilmasi, Musanin Ras Shamrayi kaynak olarak aldigini
ispatlar mi? Free, bu konuda su sonuca varmistir: Bu soru ile ilgili olasi iki cevap vardir.
Birinci olarak, Musaya Yasa verildigi zaman (M.. 1450), bu kanunlar Israilden blgeye
yayilmis olabilir. Bu uygulamalar, Kenanlilar ve Suriyeliler arasinda da yer bulmus ve Ras
Shamra tabletlerinde yer almis olabilir (M.. 1400-1350). Ikinci olas ilik ise, Tanri tarafindan,
Musadan nce verilmis olan yasa ve tzklerin blge halklari arasinda yayilmis, genellikle
bozulmus ya da deforme olmus bir sekilde, Ras Shamra gibi eserlerde gnmze ulasmis
olmasidir. (Free, ABI)

3D. Lipit-Ishtar Kanun Hkmleri


Lipit-Ishtar Kanunlari, bir baska arkeolojik kesiftir. Francis Steele, Lipit-Ishtar Law Code
(American Journal of Archeology) isimli yazisinda su aiklamayi getirmistir: Lipit-Ishtar
Kanunlarinin nemini vurgulamamak mmkn degildir, nk bu kesif ile elimizdeki en
eski kanun hkmleri metni iki yz yil daha geriye kaymis, gnmzn kanun hkmleri ile
drt bin yil ncesinin kanun hkmlerini kiyaslama imkni olusmustur. (Steele, LILC, 164)

4D. Eshnunna Yasalari


Eski Babil periyodunun bir rn olan (M.. 1830-1550) ve bir nceki kesif ile ayni degere
sahip olan Eshnunna yasalari iin de ayni seyleri sylemek mmkndr. Hammurabi,
aikasi kendi kanunlarinin bazilarini bu yasalardan almistir. Antik kurallar ieren bu
tabletler, Bagdat yakininda yapilan kazilarda 1945 ile 1947 seneleri arasinda
kesfedilmislerdir.
Reunen Yaron, arkeolojik delillerin, bu tabletlerin yazildigi dnemin Kral
Dadushanin dneminden daha sonra olamayacagini ortaya koydugunu isaret etmektedir.
Kral Dadushanin dneminin son senesi, Hammurabi dneminin yedinci senesine denk
gelmektedir. Tm bunlara ragmen bu tabletlerin tam yazilim tarihi tespit edilememistir.
Genel olarak Eshnunna yasalari iin ne srlen tarih, Hammurabiden iki yz yil ncesidir.
(Yaron, LE, 1-2)
Eshnunna kralligi, Babilli Hammurabinin basari ile gereklesmis olan yayilmaci
politikasinin bir kurbani olarak, Hammurabinin ynetiminin otuzuncu ile kirkinci yillari
arasinda yok olmustur. (Yaron, LE, 1)
Yukarida ismi geen iki tablet grubunun kesfi, antik dnem kanun hkmlerinin
sadece Hammurabinin tekelinde olmadigini ortaya koymaktadir.
Eshnunna Kanunlari; Akad lisaninda olup, M.. yirminci yzyilda kaleme alinmis
kanun hkmleridir. Altmis maddelik kanunlar su konulari iermektedir: rn fiyatla ri,
kervan ve deniz tasimaciligi, evlenme, bosanma, zina, isilerin maasi, cinayet ve savas gibi
temel konular in yani sira, bir adami boynuzlayan boganin ve gene bir adami isiran kpegin
cezalari gibi konular da ele alinmistir. (Biblical World, 1966, P. 232) (Albright, AP, 1)

112
Wellhausenin tarih alismasi, bu kisinin itibarina tahmininden fazla leke
srmektedir. Fetisizm ile baslayip oradan monolateriye, daha sonra oradan da
tektanriciliga uzayan ya da ilkel ve kaba bir tapinmanin, karmasik sosyal ve ruhban
sinifini olusturan kurumlara dnsmesini ieren bir evrim iddiasi, son zamanlarda
ortaya ikan kesifler karsisinda ayakta duramaz hale gelmistir.

KUTSAL KITAP VE ARKEOLOJI LIMI M. J. LAGRANGE

6B. Ek Yorumlar
Albright, Wellhausenin bakis aisinin modasi gemistir ve kendisinin, Israilin
erken dnemindeki evrim hakkinda izdigi resim , hatalarla doludur demistir. (Albright,
ACBC, 185)
Wright, Albright hakkinda sunlari sylemistir: Wellhausenin, aika Hegelin
idealistik felsefesinden esinledigi evrimsel srecinin, elimizdeki gereklerle uyusmadigini ve
Kutsal Kitapin aktardigi dnya dzeni ile tezat oldugunu gstermek iin arkeolojik verileri
bir araya toplamistir. (Wright, AOTS, 45)
The Monuments and The Old Testament isimli eserinde Ira Maurice Price, Musanin
Yasalari hakkindaki tenkiti grslere sahip olanlarin ve bu yasalarin M.. dokuzuncu,
sekizinci hatta yedinci asirlarda yazildigini ileri srenlerin, ortaya ikan kesifler sonrasi
iddialarini dzeltmeleri degil, tmden geri ekmeleri gerekmektedir demektedir. (Price,
MOT, 219)
Yaklasik kirk yildir Yerusalim etrafindaki arkeolojik ve Kutsal Kitapa dair her trl
aba ierisinde yer almis olan M. J. Lagrange (L Authenticite Mosaique de la Gense et la
Thorie des Documents), su sonuca varmistir: Wellhausenin tarih alismasi, bu kisinin
itibarina tahmininden fazla leke srmektedir. Fetisizm ile baslayip oradan monolateriye, daha
sonra oradan da tektanriciliga uzayan ya da ilkel ve kaba bir tapinmanin, karmasik sosyal ve
ruhban sinifini olusturan kurumlara dnsmesini ieren bir evrim iddiasi, son zamanlarda
ortaya ikan kesifler karsisinda ayakta duramaz hale gelmistir. (Alinti yapan: Stearns,
BAHC, 3 12-13)
Peki, bu arkeolojik delil nereden gelmektedir?
Michigan niversitesinden George Mendenhall, arkeologlarin vardigi bu sonulari
olusturan kazilar hakkinda sunlari yazmistir:

Atalara ait anlatimlarin geerliligi hakkindaki bazi teorilerin gerekligin in saf disi kalmasi ve
ortaya ikan diger deliller ile birlikte, yeni bir teoriye ihtiya duyulmasi konusunda Ras
Shamra ve Mariden gelen yeni deliller, bir bakima baslangi noktasi olmuslardir. . . . Eger,
Israilin on iki oymagini olusturan kisiler, Mezopotamya uygarligi ile tanismis kisileri
iermekte ise, asirlar boyunca Kutsal Kitap hkmleri altinda yasamislar ve etraflarindaki
diger kltrler, birok kltrler in birlesim sreci sonucunda ortaya ikan sehirlesmis
toplumlar ise, Israillilerin ilkel, kltrsz ve inanlari, gelenekleri olusmamis barbar lar
olduklarini iddia etmenin nasil bir aiklamasi olabilir ki? Ortaya ikan her delil, Israilin
dininin, tenkiti limlerin delillere dayanmayip sadece dinlerin evrim geirip olustuguna
inanan bir teorisine dayanarak iddia ettikleri gibi, ilkel olmadigini ortaya koymaktadir.
(Mendenhall, BHT, 40)

Albright, syle dsnmstr:

Tarih, sans eseri gereklesmis olan ya da birbiri ile alkali zincirleme olaylarin anlamsiz bir
kaydi degildir. Tarih, birbiri ile etkilesim iinde olan, ancak kendi iinde bazen tanimlamasi

113
zor olan hatta karakteristik zelliklerini ifade etmekte zorlanacagimiz zgn yapilar ieren
modellerin olusturdugu karmasik bir dzenin ifadesidir. Daha da tesi, bahsi geen bu
karmasik dzen, her an degisen bir yapiya sahiptir. Bir tarihinin gzlgnden bakildiginda
ise, bu birbirini izleyen durumlar karsilastirilir, kiyaslanir, irdelenir ve ynlendigi degisim
tespit edilir; bu degisimin en salt ifadesi ise, evrimdir. Ancak, zellikle vurgulamamiz gereken
bir unsur ise, tarihsel evrim iinde olan her unsurun geirdigi evrim zgn, ileri seviyede
karmasik ve ok esitlidir; bu evrim her hangi bir istikamete ynelebilir ve bu ynlenis ne
nceden sunulan hipotezler ile tespit edilebilir, ne de gerekircilik (determinizm) teorileri ile
aiklanabilir . Bu dzen ierisinde bak ildiginda, tarihin dogasinin organizmavari bir doga
oldugunu syleyebiliriz, ayni sekilde bu doganin, tek bir izgide ilerleyen tarih kavrami ile
asla tanimlanamayacagini da syleyebiliriz. Bu karmasik duruma, din tarihi dahil olmak zere
tarihin tm uns urlari dahildir. Bundan dolayi Wellhausenin Hegelci metodu, tarihi aiklayan
bir yntem olmaya salt bir biimde yabancidir. Hegelin ve Wellhausenin ellerinde tuttugu
anahtar, Israilin dininin hazmedilecegi, kavranilacagi tapinagin kapisinin kilidine
uymamaktadir. (Albright, SANAT , 3)

Albrightin vardigi sonu, nihai olmustur: Antik Yakin Dogunun ortaya ikan
gerekleri karsisinda, Wellhausenin ekol tarafindan ngrlen zaman sinirlari ve kosullar
ierisinde evrimini geiren bir Ibrani dini kavrami kadar daha yapay ve analojiye daha tezat
baska hibir teori ortaya ikmamistir. (Albright, ACBC, 182)

7B. Imalar
Bu sonular, metinlere dayali hipotezin hem klsik dzeyde hem de en son degismis
durumunda iddia ettigi tm teorilere ciddi bir darbe vur maktadir. Buna ragmen, gnmzde
hl Pentateuch analizini, tamamen metinlere dayali teorinin klsik gretisine gre yapan
birok kisi vardir.
Kitchenin vardigi sonu, hakli bir yaklasimdir: Tek bir izgide ilerleyen tarih
kavrami kadar yaygin, bir o ka dar da hatali baska bir varsayim mevcut degildir. Incelenen
metinleri ya da kaynaklari tamamen hayal rn kriterlerle bir seviyelemeye gidilerek,
incelenen unsurlari ilkel ve gelismis cetvelinde yerlestirip, bu unsurlari bu cetveldeki
konumalarina gr e tarihlendirmek tamamen anti-bilimsel ve sagduyudan uzak bir
yntemdir. (Kitchen, AOOT, 114)

4A. MUSANIN DNEMINDE, ISRAILDE YAZININ KULLANILMADIGINA DAIR


IDDIA (M.. 1500-1400)

1B. Metinlere Dayali Varsayim


Iddia: Musanin dneminde, Israilde henz yazi bilinmemekteydi, bunun dogal sonucu
olarak Musanin Pentateuchu yazmis olmasi mmn degildir.
Wellhausen, Antik Israilin, toplum dzenini kurmak iin Tanri kkenli kurallari
oldugu bir gerektir, ancak bu kurallarin yazi altina alinmis olmasi mmkn degildir
demistir. (Wellhausen, PHI, 393)
Schultz, 1893 senesinde yayinladigi Eski Antlasma Teolojisi isimli eserinde sunlari
sylemistir:

Musa ncesi anlatimcilarinin efsanevi karakter i ve anlatimini yaptiklari dnemler aslinda


yeterli delili sunm aktadir. Bahsedilen dnemler, her trl yazi biiminden nceki zamanlari
iermektedir. Bu dnem kendi iersinde, hibir tarihi bilgi olmayan drt yz yil gibi bir aralik
iermektedir. Dnyanin diger blgelerinde yazinin sadece resmi belgeler iin ve ok ender bir

114
sekilde kullanildigi dnemde, Israil hakkinda ufak tefek kirinti seklinde bilgi disinda baska
hibir sey bulunmamaktadir. Gebe obanlarin ise yaziya karsi degismeyen bir hoslanmama
gibi bir tutumlari mevcuttu. Aikasi, o dnemde okuma yazma bilmek, Sina havzasindaki
Bedeviler iin utan verici bir durumdu. Iste bu yzden bu insanlarin hibir nem tasimayan
aile tarihlerini, zekice bir efsanevi karakter ekleyip, szl bir sekil disinda yazili olarak
aktarmis olmalari imknsizdir. Yazinin kullanilmaya basladigi dnemde ise, ki bu dnem
Musa ile Davut arasinda bir yerdedir , bu anlatimlar ok ender olarak kaleme alinirdi ve
kaleme alinma esnasinda da basite bir efsane olarak yazildigi kesindir. (Schultz, OTH, 25-
26)

Musanin dneminde ve bu dnemi izleyen asirlar boyunca, edebi ifade iin en ok


kullanilan yntemin szl ifade olduguna inanmak iin her trl sebebimiz mevcuttur.
Driver, iddiasina syle devam eder: Atalarin okuma yazma bildiklerini reddetmiyoruz,
ancak o dnemde yazili dokmanlarin kullanimi hipotezden baska bir sey degildir. Bu iddiayi
pozitif bilimin hkmettigi hibir yerde savunamazsiniz. (Driver, BG, xlii)
Hipotez kelimesinin bu kullanimi zerine Orr, bizlere tenkiti grsn sadece
hipotezler zerine kurulmus oldugunu hatirlatir:

Bir hipotezin degeri, olgulari aiklama derecesine baglidir. Yaratilis kitabinin sessizliginde
ise, genel olasiliklardan baska varsayimlara ulasmamiz mmkn degildir. Ancak, o
dnemdeki kltr seviyesinden, dini inancin sabit ve kosullu yapisindan, kitabin ierisinde
bulunan arkeolojik ipularindan elde edilecek gl ve ikna edici sonu ise, Ibraniler in
atalarin dneminde bile kitaplara ve yazi bilimine asikr olduklari ynnde olur. Bu sonu
isiginda, daha erken olmasa bile, Misirda Yusuf zamaninda metinlerin kaleme alindigini
syleyebiliriz. (Orr, POT, 375)

Israil tarihinin, uygarligin safagina denk geldigi inancinin var olmasi, aslinda bu
toplumun yazi ile erken dnemde tanistigina dair iddiayi daha da az savunulabilir
yapmaktadir. Ayni sekilde bu toplumun, Musanin yasalarinin ya da Davutun mezmurlarinin
yce lklerini anlayabilecek seviyede olduklari konusunda sphe duymak, sagduyulu bir
yaklasim olacaktir.

2B. Temel Cevap

1C. Degerlendirme ve Kltrel Ortam


Britanyali Asurolojist A. H. Sayce, ge dnem yazarligini savunan bu teoriyi syle
degerlendirmektedir:

Metinsel amalar iin yazinin ge kullanimina dair iddia, tenkitinin kisisel teorilerine ve
nceden varsayimlarina dayali, sadece bir varsayim dan ibarettir. Bu teoriler, sarsilmaz deliller
karsisinda tuz buz olmuslardir. Ilk olarak Misiroloji, arkasindan Asuroloji, antik doguda yazi
sanatinin ge dnemde ortaya ikmasi bir yana, ok eskilere dayandigini ve bu iki uygar
toplumu dnyadan ayiran iki gcn, okuma ve yazma bilen bir ulus oldugunu bizlere
gstermistir. Daha Ibrahim in dogmasina yzyillar varken, Misir ve Bab il lkeleri, okullar ve
ktphaneler, gretmenler ve grenciler , sairler, nesirciler ve bu sanatilarin yazili eserleri ile
dolup tasmistir. (Sayce, MFHCF, 28-29)

Sayce, Girit adasini baska bir rnek olarak gstermektedir.


A. J. Evans, Girit adasinda Musadan nceki aglara ait yazilarin varligina dair
deliller bulmustur. Misir ve Babilliler, hem hiyeroglif hem de ivi yazisini kullanirken, Girit

115
adasinda, resimyazi ve izgi seklindeki semboller (harfler) de dahil olmak zere , belki de
drt yazi sistemi oldugu tespit edilmistir. (Sayce, MFHCF, 41)
Albright, Musadan nceki dnemlere ait, esitli antik dogu yazi sistemleri hakkinda
sunlari dile getirmistir:

Bu baglamda, atalara ait dnemde (Orta Bronz Dnemi, M.. 2100-1500) hem Filistinde
hem de Suriyede yazinin gayet iyi bir sekilde bilindigini grmekteyiz. O dnemde, kullanimi
yaygin olan en az bes adet stil yerlesmistir: Misir hiyeroglifleri , Kenanlilar tarafindan kisi ve
yer isimleri iin kullanilmistir; Akada ivi yazisi ; Fenike hiyerogliflerinden olusan heceler,
M.. yirmi nc yzyildan itibaren kullanilmistir (1935 senesinde kesfedilmistir); Sinanin
izgili alfabesi, Filistinde kitabede mevcuttur (bu alfabenin, Latin alfabesinin atasi oldugu
ne srlmektedir); Ugarit ivi yazisi alfabesi (ilerik i tarihlerde Filistinde de kullanilmistir
ve 1929 senensinde kesfedilmistir). Tm bunlarin gsterdigi gibi, Ibrani dininin tarihsel
kayitlarinin, sadece sz l aktarima dayandirilmasini mecburi kilan hibir durum sz konusu
degildir. (Albright, ACBC, 186)

Brande is niversitesinin, Akdeniz Krssnn baskani ve Yakin Dogu profesr,


ayni zamanda Ugaritte kesfedilen tabletler zerinde bir otorite olan Cyrus G ordon, su benzer
sonuca varmistir :

Ugarit kazilari, Ibraniler in ortaya ikmasina denk dsen Kenan diyari dneminden kalma, ileri
seviyede materyallerin ve metinsel kltrn ortaya ikmasina sebep olmustur. Nesir yazimi ve
siir sanati gelismelerini neredeyse tamamlamis durumdadir. Egitim sistemi o kadar gelismistir
ki, yazmanlarin kullanimi iin drt lisani ieren szlkler hazirlanmistir; bu szlkler
Ugarite, Babilce, Smer ce ve Horlucadir. Israilin baslangici, iste byle kltr dolu Kenan
topraklari zerine kk salmasi ile gelismistir. Kenan topraklari zerindeki kltr birikimine
birok gelismis uluslarin katkisi olmustur (rnegin: Mezopotamyalilar, Misirlilar ve bazi
Indo-Avrupalilar) ve bu uluslarin kltr burada birlesmis, harmanlanmistir. Erken dnem
Israil dininin ve toplumsal yapisinin ilkel olduguna dair greti, tamamen yanlistir. Atalar
dnemindeki Kenan diyari, birok uluslararasi kltrn arenasi konumunda bir diyardir. Iste
byle bir diyardan ve dnemden seslenen Kutsal Kitapin kaynak bakimindan sikintida
oldugu dsnlemez. Iste bu yzden Kutsal Kitap incelemesi, Kutsal Kitapin kendi terimleri
ve kendi kltr dikkate alinarak yapilmalidir. (Gordon, HCFF, 133)

Arkeolojik deliller, yalnizca eski tenkitilerin teorilerini rtmekle kalmayip, ayni


zamanda yazili dokmanlarin gerekligini destekleyen olumlu delilleri olusturmaktadirlar.
Sayce, su yorumu ile bizleri rpertmektedir: Ibrahimin dnemindeki Babil, III.
George dnemindeki Ingiltereden daha gelismis bir lke idi. (Sayce, MFHCF, 35)
Arkeologlari bu tr ifadelere iten sebep nedir? Bu sebepleri asagidaki rneklerde
greceksiniz.

Ugarit kazilari, Ibranilerin ortaya ikmasina denk dsen Kenan diyari dneminden
kalma, ileri seviyede materyallerin ve metinsel kltrn ortaya ikmas ina sebep
olmustur. Nesir yazimi ve siir sanati gelismelerini neredeyse tamamlamis
durumdadir. Egitim sistemi o kadar gelismistir ki, yazmanlarin kullanimi iin drt
lisani ieren szlkler hazirlanmistir; bu szlkler Ugarite, Babilce, Smerce ve
Horlucadir.

CYRUS GORDON
BRANDEIS NIVERSITESI, AKDENIZ KRSSNN BASKANI

116
2C. Ugarit (Ras Shamra)
William F. Albright, Ugarit kesfinin nemini su cmlelerle aiklamaktadir: Ugaritte
bulunan ivi yazisi, tamamen Suriye-Filistine ait bir sistemdir ve 1929 senesinde C. F. A.
Schaeffer tarafindan Suriyenin kuzey kiyilarinda bulunmustur. Bu harfleri ieren en nde
gelen tabletler Ugarit ve Ras Shamradan ikanlaridir. Bu harfleri ieren metinlerin M..
1400 yillarindan kaldigi tespit edilmistir. Ancak, bu alfabenin bu tarihten daha eski oldugu
kesindir. (Albright, AP, 187; Archer, SOTI, 157)
Albright, sunlari yazmistir: Kuzey Kenanda bulunan ve Ugaritden ikan Kenan
tabletlerinin nemi tahminlerden de fazladir. Bu tabletler sayesinde elimizde Musanin agi,
yani M.. on drdnc ve on nc asirlardan kalan birok metin gemistir. Metinlerin
ogu, yresel nesir yazim Ugaritesi ile kaleme alinmistir. Bu lisan, eski Ibranice siir sanati
ile paralellikler iermektedir; rnek olarak, Miriamin Ezgisi (M.. on nc yzyil),
Deborahin Oglu (M.. on ikinci yzyil) ve ilk Mezmurlari gsterebiliriz. Bu tabletlerin
Kutsal Kitap Ibranicesinin, kelime hazinemize ok byk katkilari olmustur. (Albright,
ADS, 3-4)

3C. Misir Mektuplari


Sayce, Misirlilarin edebiyata dskn bir ulus olduklarina dikkat ekmektedir. M.. 1375-
1358 seneleri artasinda tm Misir din sistemini degistirmeye kalkan Ikhnatonun (ya da
Amenhotep IV) hkmdarligi esnasinda Misir, Suriye, Filistin ve Babil arasinda, Amarna
tabletleri isminde me ktup niteliginde tabletler gidip gelmistir. Bu tabletlerin bir ogu 1887
senesinde Amarnada bulunmustur. Hiyeroglif yerine Babil ivi yazisinin kullanildigi bu
mektuplarda, yazinin kullaniminin yayginligini grmekteyiz. Buradan yola ikarak bu iki
kullanim arasindaki yakin iliski anlasilmistir. Mektuplarda, o gnn diplomatik lisani
kullanilmistir. O dnemde, yazi sanatinda hayli yol kat edilmistir. (Sayce, IF. 38-39)

4C. Sina Dagi Kitabeleri


S. H. Horn, bu kesfi syle aiklar: Britanyali bir Misir uzma ni olan Alan Gardiner, 1917
senesinde, on yil nce Sina daginda Flinders Petrie tarafindan kesfedilen Semitik kitabelerini
desifrelemistir. Bu kitabeler, Kenanlilar tarafindan M.. ikinci milenyumun ortalarinda,
resim yazisi ile yazilmislardir ve yazinin Musanin zamanindan nceki varligini ortaya
koymaktadir. (Horn, RIOT, 14)

5C. Gezer Takvimi


Kesfedilen Gezer takvimi, M.. 925 senesinde bir ocugun ders alismasi esnasinda
yazilmistir (Macalister tarafindan 1900le rin basinda bulunmustur). Bu kesif, ya zinin o
aglarda ocuklara gretilecek seviyede toplumda yayginlastiginin ispatidir. (Archer, SOTI,
157)
Hakimler 8:14e bakildiginda, Sukkot kasabasindan rastgele seilen bir ocugun
Gidyon iin yetmis yedi ihtiyarin isimlerini yazabildigi grlr.
Albr ight, bu Semitik alismanin nemini su ifade ile aiklar: En eski ve nemli Israil
yaziti, Gezer Takvimidir. Bu bir okul grencisinin, kire tasi zerine beceriksizce karaladigi
ve bir yil ierisindeki temel tarimsal eylemlerin anlatildigi kisa ve basit bir ezgidir. Harf
sekillerinin ortaya koydugu izlenim ve kesfedildigi yerkabugunun sundugu deliller

117
dogrultusunda, onuncu yzyilin son dnemlerinden kaldigi tespit edilmistir. (Albright, AP,
132)

Tenkiti bakis aisi, Musa halkini henz Misirdan ika rmadan nce ya da Ibrahim
Urdan ikmadan nce, Dicle-Firat-Nil havzalarinda yasamis olan uygarliklarin sira
disi grkemlerini ortaya koyan kesiflerinin isiginda artik imknsiz damgasini
yemistir. Bu konudaki kanilarin geirdigi degisimin, devrimsel bir niteligi vardir.

JAMES ORR

6C. Sonu: Tenkitilerin Tenkit Edilmesi


Kutsal Kitap tarihi hakkinda spheci bir tutum ierisinde olanlar iin bu blmn byk bir
nemi olduguna inanmaktayim. Sayce, bu konuda sunlari sylemistir: 1862 senesi gibi ileri
bir tarihte Sir George Cornewall Lewis, Musanin aginda yazi oldugunu reddetmistir; daha
da tesi, 1871 senesinde Sami dilleri limi Profesr Noldeke, Asurolojinin hem linguistik
hem de tarihi aidan ortaya koydugu sonularin, Musa zamaninda yazi oldugu konusunda
sphe uyandirdigini belirtmistir. Bu btnyle objektif gereklere ragmen iddia edilen bir
sbjektif teoridir ve gereklerin tenkiti metot grsleri ile uzlasabilmesi iin teoriye ayak
uydurmasi gerektigi dsnlmektedir. (Sayce, MFHCF, 35-36)
Arkasindan su sonuca varmistir, Musanin Pentateuchu yazmis olmasinin imknsiz
bir yani yoktur ancak, Musanin bir mucize gereklesmeden ve okuma yazma bilmeden
Pentateuchu yazmis olmasi imknsizdir. (Sayce, MFHCF, 42-43)
Jacob Orr, The Problem the Old Testament isimli eserinde, agdas grsn bu konuya
bakis aisini syle aiklar:

Eskiden Israil, uygarligin Misir haricinde baslamadigi bir dnyanin, snk bir tarihinde var
olmaya alismis bir ulus olarak grlrd. O dnemde Ibraniler in yazi sanatina daha
ulasmamis olduklarini, anlatimlari ile, erken tarihte var oldugunu iddia ettikleri yce dini
lkler ieren bir kapasiteye sahip olmadiklarini ne srmek mmknd. Tarihin iddialarina
ragmen ne Musa Israillilere yasalar verebilir, ne de Davut mezmurlar ini yazabilirdi. Bu bakis
aisi, Musa halkini henz Misirdan ikarmadan nce ya da Ibrahim Urdan ikmadan nce,
Dicle-Firat-Nil havzalarinda yasamis olan uygarliklarin sira disi grkemlerini ortaya koyan
kesif lerinin isiginda artik imknsiz damgasini yemistir. Bu konudaki kanilarin geirdigi
degisimin, devrimsel bir niteligi vardir. (Orr, POT, 396-97)

5A. ATALARA AIT ANLATIMLARA DAIR EFSANE GRS

1B. Metinlere Dayali Varsayim


Ibrahime ait anlatimin tarihselligi zerine dolasan sorular, spheciler ile Hristiyanlar
arasindaki en byk savas meydanlarindan birisi haline gelmistir. Eger, Kutsal Kitapin
insanlik iin nemli oldugunu dsnen biri iseniz, bu konuda tarafsiz kalmaniz neredeyse
imknsizdir. Merrill Unger, Arkeloji ve Eski Antlasma isimli eserinde, Ibrahime ait
anlatimin tarihselliginin nemliden de te, Yeni Antlasma inanci, yani Hristiyanlik iin can
alici bir mesele oldugunu ortaya koymustur: Antik Mezopotamya dnyasindan ykselen
Ibrahim figr o kadar gldr ve kurtulus tarihinde oynadigi rol o kadar dikkate degerdir

118
ki, Israilin zincirlerini kiran ve onlara yasalarini veren Musa bile, Ibrahimi
glgeleyememistir. Eski ve zellikle Yeni Antlasma boyunca Ibrahimin ismi, iman adami
olarak gemistir (.ref. Rom. 4:1-25). (Unger, AOT, 105)
Bundan dolayi Gleason Archerin A Survey of Old Testament isimli eserine bakip, bir
ithamin altini izeriz. Archer, metinlere dayali hipotezcilerin Yaratilis kitabinda, Ibrahimin
ve soyunun hayatlari hakkindaki anlatimlarin gvenilir ve tarihsel bilgiler olmadiklarina
inandiklarini iletmistir. Noldeke ise, tarihte Ibrahim diye bir kisinin asla var olmadigini ne
srecek kadar ileri gitmistir. (Archer, SOTI, 158)
Taninmis tenkitilerin kaleminden, bu konudaki grslerinin aiklamalarini
okumaktayiz. Julius Wellhausen, bu konuda sunlari yazmistir: Atalara ait anlatimdan, bu
kisiler hakkinda tarihi degeri olan tek bir bilgi edinmek imknsizdir; elde edeceginiz tek sey,
Israilli insanlarin bu uydurma hikyeleri ilk defa anlattiklari dnem hakkindaki bilgiler
olacaktir. Tm yzeysel, ama gerekli karakteristikleri ieren bu ge dnemde gereklesen
anlatimlar, bilinsiz olarak z degismis ve yceltilmis bir serap misali olarak anlatilmis ve
ok daha eski tarihlere zg olarak kabul edilmistir. (Wellhaus en, PHI, 331)
Wellhausen, Ibrahimi su cmle ile tanimlamaktadir: bilinsiz sanatin bir rn.
(WE, PHI, 320)
Hermann Schultz, sunlari dile getirmistir:

Varilan sonucu syle zetlemek mmkndr: Yaratilis kitabi, mitolojik bir baslangi ieren,
kutsal efsanelerin yer aldigi bir kitaptir. Kitabin ilk blm bizlere, mitolojiler arasindaki
en nemli mitolojiyi sunmaktadir. Bu blmleri takip eden sekiz blm ise, yavas yavas
mitolojiden uzaklasip, efsane kimligine brnmektedir. Ibrahim den Musaya, taninmasi
glesen mitolojik unsurlar ieren, salt ve basit bir ulusal efsane sunulur. Musadan Davuta
ise, efsane ile karisik bir tarih anlatimi ile karsilasiriz, ancak mitolojik unsurlar yok denecek
kadar azalir. Davuttan sonra ise, kitabin sonuna kadar devam eden tarihsellik, her ulusun
kendi tarihini anlatirken ierdigi efsanevi unsurlardan fazlasini iermemektedir. (Schultz,
OTH, 31)

Robert H. Pfeiffer, su iddiada bulunmustur: Hikye ve tarih, gerekler ve hayaller


arasindaki sert ayrimlarimiz, salt kurgunun btn derecelerini yansitan (Nuh ve Samsonun
hikyeleri gibi) ve zgn bir tarih anlatimi olan Davutun antik biyografisine ya da
Nehemyanin hatiralarini ieren Eski Antlasma anlatimlarina uygulandiginda, anlamini
yitirmektedir. Eski Antlasma anlatimlarinda, sadece taniklarin (yalan sylemedike: 1.
Samuel 22:10 ve 2. Samuel 1:7-10) aktardigi olaylarda bir derece tarihsellik beklemek
mmkndr. Bu anlatimlarin gvenilirligi ise, aktaran kisinin olaydan, tarihsel aidan
uzakligi ile direkt ters orantilidir. (Pfeiffer, IOT, 27)

2B. Temel Cevap


nmzdeki sayfalarda, atalara ait dnem hakkinda neler bildigimizi ve bu bilgilere
ulasmamizda arkelojinin oynadigi byk role gz atacagiz. G. Ernest Wright, Bu sre
esnasinda arkeolojinin yaptiklarini anlatmak iin verebilecegimiz bir sr rnek vardir. Belki
de bunlarin en nemlilerinden bir tanesi, Kutsal Kitap tarihinin atalara ait dneminin
aydinliga kavusmasinda yaptigi kismi katkilardir demistir. (Wright, PSBA, 80)

Benim burada olma amacim, sizlere en son gereklesen arkeolojik kesiflerin,


Yaratilis kitabinin aktardigi atalarin inanlari hakkindaki bilgilerin tarihsel
gerekligine tamamen ve direkt uygun sonulari ortaya koyduklarini mjdelemektir.

119
Bu kesifler, Yaratilis kitabinin aktarimlarini genel olarak dogrulamakta ya da en
azindan, Speiser ve Albright gibi byk isimlerin temel idialarini desteklemektedir.
Gnmzde hakim grs olan spheciligin bu konudaki grslerini rtmekte,
Avrupa ve Amerika limlerinin ogunlugunun yaygaraciligini yaptigi safsatalari
geersiz kilmaktadir.

DAVID NOEL FREEDMAN


ARKEOLOJIK ARASTIRMA ENSTITS YNETICISI

1C. Metinsel Materyal


Bu blmde bazi kesifleri incelemek istiyoruz; 2C blmnde, biraz sonra bahsedecegimiz
kesiflerin atalara ait dnemin kltrn anlamamizdaki katkilarini aiklayacagiz. Unger, bu
ikili arasina bir denge kurmayi basaranlardandir: zellikle son otuz senede gereklesen
arkeolojik arastirmalarin bir sonucu olarak, atalara ait dnem hakkinda nemli bilgiler ieren
yksek adetlerde metinsel materyaller limlere sunulmustur. Bu materyallerin kesfinin byk
nemi vardir. (Unger, AOT, 120-121)
Unger, szlerine syle devam eder: Kesfedilmis olan materyallerin ogunlugu
yayinlanmamis olsa bile, spheci teorileri baltalamaya yetmistir. Bu materyallerin analizi,
Eski Antlasmanin aktardigi tarihe olan itibari arttirmistir, nk elde edilen verilerin hi
birisi Kutsal Kitap aktarimi ile elismemektedir. Bu kesiflerin anlami, Kutsal Kitapta bir ag
ile ilgili verilen bilgilerin o agin tarihsel olarak ispatlanmis yapisina uyduguna dair byk
miktarlarda indirekt delillerin elde edilmis olmasidir. Artik bu aglar hakkindaki
bilgilerimizi, elde edilen yeni bilgi kaynaklari sayesinde yeni bastan dzenleme sansina
sahibiz. Atalarin yasadigi dnyada hkm sren gelenekler ve toplum dzenleri artik
gzmzn nnde en dogru sekli ile dikilmektedir. (Unger, AOT, 120-121)
William F. Albright, Yerusalim Arkeolojik Arastirma Okulu yneticisi ve Michigan
niversitesinde grev alan Profesr David Noel Freedman, atalara ait anlatimin tarihselligi
hakkinda su yorumu yapmistir:

Gerekleri arayan bir bilin ile sizlere syleyeceklerim var. Bu anlatacaklarim, nde gelen
birok limin tarihselligini sorguladigi Musa ve onun nesli hakkinda degil, atalara ait daha
eski nesiller hakkinda olacaktir. Daha da aik olmak gerekirse, hepimizin bedenen degil ama,
iman babasi olan Ibrahimden ya da Abramdan bahsediyorum. Gnmzde, Yaratilis
kitabinin anlatimlarinin ve bu kitapta geen bir kisinin tarihselligini ima etmek bile, bir
kisinin kariyerini tehlikeye atmasi ve kendini bilmez limlerin yaylim atesinin nne atlamak
demektir.
Btn bunlara ragmen, bu hastalikli grse kendisini adayan birok lim gemiste de
var olmustur, gnmzde de var olmaya devam etmektedir. Itirafta bulunmak gerekirse, ben
de bir zamanlar bu ekl savunan bir kisiydim. byk din olan Yahudilik, Hristiyanlik ve
Islam inancina sahip kisiler iin kklerini dayandirdiklari, ilgi ekici ve nde gelen
peygemberlerden birisine karsi amansiz bir meraka kapilmistim. Bu kisi Ibrahim idi ve bu
kisinin tarihsel gerekligi, benim iin akedemik bir ilgiden de teydi. Gnmz Kutsal Kitap
limlerinin Ibrahimi sayilan profesr W. F. Albright, hepimizin babamiz diye grdg bu
kisi ve onun gretisini takip edenler, Yaratilis kitabi anlatimlarinda yer alan atalarin islerinin,
yasadiklari ortamin ierdigi unsurlarin ve inanlarinin tarihsel aidan yeniden irdelenmesi
konusunda ok dikkatli bir alisma iine girdiler. Ayni zamanda, Pennsylvania
viversitesinden nl ivi harfleri ile yazi uzmani E. Speiser, profesr Albright gibi bir inan
ikrarinda bulunmadigi halde, Ibrahimin ve soyunun tarihte gerekten var olduklarini ve tek
tanrili bir inanca sahip olduklarini iddia etmekte ve bu konuda en ufak bir kusku bile
duymamaktaydi. Beraber alismaya baslayan bu iki lim, sphecilik aginin tam ortasinda,

120
geleneksel grslere sahip ikan muhafazakrlarin kalesi olmuslardir. Ibrahimi temize
ikaramak iin yola ikan bu ikiliden Speiser, daha direkt ve sert konusan, tarihsellik
konusuna daha bagli kalan; Albright ise, daha ketum ve titiz konusan kisilerdir. Bu iki kisinin
alismalari, tahminlerinin ok daha ilerisine gitmistir.
Benim burada olma amacim, sizlere en son gereklesen arkeolojik kesiflerin, Yaratilis
kitabinin aktardigi atalarin inanlari hakkindaki bilgilerin tarihsel gerekligine tamamen ve
direkt uygun sonulari ortaya koyduklarini mjdelemektir. Bu kesifler, Yaratilis kitabinin
aktarimlarini genel olarak dogrulamakta ya da en azindan, Speiser ve Albright gibi byk
isimlerin temel idialarini desteklemektedir. Gnmzde hakim grs olan spheciligin bu
konudaki grslerini rtmekte, Avrupa ve Amerika limlerinin ogunlugunun
yaygaraciligini yaptigi safsatalari geersiz kilmaktadir. (Freedman, RSET, 144)

1D. Mari tabletleri


From the Stone Age to Christianity (Tas Devrinden Hristiyanliga) isimli eserin yazari olan
William F. Albright, su yorumda bulunmustur;

Firat nehrinin ortasinda olan Marideki son kesifler, Israillilerin, Ibrani atalarinin Filistine,
Mezapotamyanin kuzeyinde olan Harran ovasindan geldiklerine dair inanlarinin arpici bir
sekilde dogru oldugunu ortaya koymustur. (Albright, FSAC, 197)

The Bible After Twenty Years of Archaeology (Yirmi Yillik Arkeoloji Sonucunda
Kutsal Kitap) isimli yazisinda William F. Albright, su aktarimda bulunmustur: Mari kazilari,
1933 senesinde Andre Parrotun ynetimi altinda baslamistir. Mari sehri, Firat nehrinin
ortasinda bulunan ve atalarin dneminde Semitik dnyanin nde gelen sehirlerinden birisidir.
1936 senesinde M. Parrot, M.. 1700lerden kalma binlerce ivi yazisi tableti gn isigina
ikartmistir. Bu tabletler zerine alisilmakta ve yayinlanmaktadir. Bu tabletler, Yaratilis
kitabinda yer alan, atalarin inanlarinin arka plnina direkt bir isik tutmaktadir. (Albright,
BATYA, 538)
William F. Albright, Mari tabletlerinin nemini su cmleleri ile aiklamaya devam
eder: Artik bu konuda, hem daha kesin hem de elde edilen ek deliller sayesinde daha ok
masaya vurarak konusabilecegiz. rne gin, atalara ait anlatimda, Harranin yaninda nemli
yer tutan Nahor sehri (Yar. 24:10), M.. 1700 senesinden kalan Mari tabletlerinde de sik
sik Harran sehri ile beraber islenmistir. Mari prensi Ariwwuk un ismi, Yaratilis 14te
Aryoktur. Mari tabletlerinde, Benyaminliler oymagindan sik sik bahsedilmistir. (Albright,
BATYA, 541-542)
1950 senesinde yayinlanan The Archaeology of Palestine (Filistinin Arkeolojisi)
isimli yayinda, bu tabletlerin derin etkisi su ifadelerde kendisini bulmustur:

Dossin ve Jean, Mariden gelen binlerce tableti tercme etmekte olan iki bilim adamidir.
Yayinladiklari her tablet, Ibrani atalarinin yasadigi dnemi daha iyi anlamamiza katkida
bulunmaktadir. Ibrahim, Ishak ve Yakup artik tarihte var olduklari belli olmayan ve ileri
tarihler deki Israilliler tarafindan uyduruldugu iddia edilen karakterler olmaktan
kurtulmuslardir. Bu kisiler, artik yasadiklari aga ait isimleri tasiyan, o agin ierdigi
zellikleri yansitan, isimlerini verdikleri yerlesim merkezleri gn isigina ikartilan, gezdikleri
yerlerin varligi ispat lanan (zellikle Harran ve Nahor) ve kendi aginda yasayan insanlarin
uygulamalarini uygulamis olan gerek tarihsel sahsiyetlerdir. Baska bir ifade ile, elimizdeki
Yaratilis kitabinin temelini olusturan siirlerin ve nesir yazimli destanlarin uzun sre alan
szsel iletimininin orijinal olaylari tam olarak yansitamama olasiligi olsa bile, bu kesifler ile
atalara ait anlatimin bastan sona tarihsel bir ze sahip oldugu ortaya konulmustur. (Albright,
AP, 236)

121
2D. Kanun Hkmleri
Atalarin yaptiklari uygulama ve eylemlerin bir ogunu, o dnemde byk bir kltrel gc
olan, Hititlilerin yasalari sayesinde daha iyi anlamaktayiz. Archer, bir arkeologun bulgularina
dikkatlerimizi ekmektedir: (Bulletin of the American Schools of Oriental Research , Dogu
Arastirmalari Amerikan Okullari Blteni, 29, Sub. 1953, P. 18), Manfred Lehmannin tespit
ettigi gibi Yaratilis kitabinin 23. blmnde, Ibrahimin Hitit prosedrleri hakkinda bilgi
sahibi oldugunu aika grmekteyiz, ayni zamanda bu metne bakarak, bu olaylarin
gereklestigi tarihin, Hititlilerin M.. on nc yzyilda yok olmasindan nce oldugunu
syleme imknimiz vardir. (Archer, SOTI, 161)
Henry T. Frank, Bible, Archaeology and Faith (Kutsal Kitap, Arkeloji ve Inan) isimli
eserinde, Ibrahim hakkindaki blme aydinlik kazandirmaktadir:

Benzer bir sekilde, atalara ait kafa kurcalayici bazi olaylarin aslinda, M.. ikinci milenyumun
baslarinda yaygin uygulamalar oldugunu, arkeolojik kesifler sayesinde grms
bulunmaktayiz. Ibrahim in Makpela magarasini alirken, uzlasma esnasinda Efron ile yaptigi
pazarligin altinda yatan unsurlari daha nce aiklamistik. Aikasi Ibrahim , karisi Sarayi
gmmek iin sadece magarayi almak istemekeydi. Ancak, hakim olan Hitit uygulamalarina
gre, hem magarayi hem de o magara ile ilgili araziyi satin almak durumundaydi. Eskiden,
resmi bir zorunluluk oldugu konusunda varsayimlarda bulunulan Yaratilis 23:1-20deki
uygulama, Bogazkyden ikartilan Hitit dokmanlarinda da resmi bir zorunluluk olarak yer
almaktadir. (Frank, BAF, 74)

3D. Misir Lanetleme Metinleri


Unger, bu kinama objelerini syle aiklar:

Lanetleme metinleri, Yaratilis kitabinda yer alan atalarin yasam kosullarinin arka plni
hakkindaki iddialar iin ek delil sunmustur. Bu ilgi ekici dokmanlar, heykel ve vazolara
hiyoraglif Misir harfleri ile kazinmis, Firavunun potansiyel dsmanlarinin isimlerinden
olusmaktadirlar. Eger Firavun bir isyan hareketi ile karsi karsiya kalirsa, bu kirilgan objeleri,
bir by treni esliginde usulune gre yere atip kirmasi gerekmekteydi, bu sekilde dsmanlari
zerine gazap gelecegine inanilirdi. Kurt Sethe (1926) tarafindan tercmesi yayinlanan ve
Berlinde bulunan vazo grubunun M.. yirminci yzyildan kaldigi, G. Posener (1940)
tarafindan tercmesi yayinlanan ve Brkselde bulunan vazo grubunun M.. on dokuzuncu
yzyilin son dneminden kaldigi tespit edilmistir. (Unger, AOT, 127)

4D. Nuzi Tabletleri


S. H. Horn, Recent Illumination of Old Testament (Christianity Today), isimli eserinde,
Nuzi Tabletlerinin kesfini syle tanitmaktadir: Kuzeydogu Irakta kk bir yerlesim birimi
olan Nuzinin, hukuki ve sosyal kayitlarinin arsivinin kesfi ile atalara ait agin sosyal ve
hukuki arka plninin, Eski Antlasmada atalar tarafindan detayli bir sekilde nakledildigi gibi
oldugu ortaya ikmistir. (Horn, RIOT, 14)
G. E. Wright, The Study of the Bible Today ve Tomorrow (1947) isimli eserinin
Present State of Biblical Archaeology (Kutsal Kitap Arkeolojisinin Gnmzdeki Durumu)
baslikli blmnde ve Cyrus Gordon, in Biblical Customs and the Nuzu Tablets (Kutsal
Kitap Gelenekleri ve Nuzi Tabletleri) (The Biblical Archaeologist), isimli eserinde ok
faydali arka plan bilgilerini bizlere sunmaktadirlar. Wright, anahtar noktalari isaret eder: Nuzi
(ya da Nuzu), Ninovanin gney dogusunda konuslanmistir. Atalara ait anlatimlarin bazi
blmleri, ileri dnem Israilliler iin bile sira disi olmasina ragmen, bu anlatimlar Nuzi kesfi
ile aiklik kazanmislardir. Nuzililer, Kutsal Kitapta geen Horlulardir. Eskiden bu ulus

122
magara adamlari olarak kabul edilmekte idi, ancak artik bu halkin M.. 1500 ve l400lerde
ortaya ikan ve Kuzey Mezopotamyanin Indo-Avrupali olmayan bir halki olan Armenoidler
oldugu anlasilmistir. (Wright, PSBA, 43)
Gordon, Atalar, Nuzi halkindan olmadigi halde, ayni zamanda ayni blgede yasayan
bu iki toplumun kltrleri arasinda yogun bir paralellik gzlenmekteydi. Bundan dolayi
Ibrahim, Ishak ve Yakupu anlamamizda Nuzi Tabletlerinin byk rol olmustur demistir.
(Gordon, BCNT, 2)
Wright, sunlara isaret eder: Atalara ait agin, M.. birinci milenyumuna yabanci,
ama M.. ikinci milenyumuna ait birok gelenegi, Nuzi tabletleri aydinlatmistir. (Wright,
PSBA, 87)
Cyrus Gordon sunu iddia etmektedir : Nuzi metinlerine, Kutsal Kitapta aktarilan
sosyal kurumlar hakkindaki bilgilerin gerek oldugunu anlamamizi sagladigi iin ok sey
borluyuz. (Gordon, BCNT, 9)
Nuzi Tabletlerinin, Yaratilis kitabini daha iyi anlamamiz aisindan bizlere yardimci
oldugu konula r hangileridir? Bu soruyu Horn,cevaplamis tir:

Ilk olarak, atalara ait anlatimlarda, kisir bir esin kocasindan kendisi iin cariyesinden bir
bebek yapmasini istedigini grmekteyiz. Bu rnege Ibrahimin esi Sara ve Yakupun iki esi
olan Rahel ve Leada rastlariz ve artik bu uygulamanin atalara ait ag iin sira disi bir durum
olmadigini bilmekteyiz. Hem o agin yasalari, hem de o agdan elimize geen evlilik
antlasmalari bu uygulamadan bahsetmektedir. rnegin , Nuzide kesfedilen bir evlilik
anlasmasina gre, gelin Kelim-ninu, kocasi Shemnimaya eger hamile kalmayi basaramazsa,
bir ocuk dogurmasi iin esine ikinci bir es bulma vaadinde bulunmaktadir. Bu antlasmadaki
dikkat ekici baska bir madde ise, ilk esin, ikinci bir esten dogacak olan ocuklari evden
kovmayacagina dair verdigi szdr. Bu garip gelenege, atalara ait ag disinda baska hibir
agda rastlanmamaktadir. (Horn, RIOT, 14)

Gordon, bir baska yazisinda metinlere dayali hipotez ile baglantili olarak sunlari
belirtmistir: Nuzi tabletlerinde grlen ivi yazisi ile yazilmis olan antlasmalar bizlere atalar
agindaki sosyal dzenler hakkinda hem dogru aktarilmistir hem de Musadan nceki
dneme aittir. Bu aktarimlarin, Musadan sonra gelen kisiler tarafindan uydurulmasinin
mmknti yoktur. Buna J, E, D ya da Pde dahildir. (Gordon, PA, 241)
Gordonun Biblical Customs and the Nuzu Tablets (Kutsal Kitap Gelenekleri ve
Nuzi Tabletleri) isimli eserinde, bir baska gelenegin aiklandigini okumaktayiz: Nuzide,
ocugu olmayan bir ailenin, bir erkek ocugunu evlatlik olarak yanina almasi ve bu oc ugun
hayati boyunca bu aileye hizmet edip ldkten sonra, onlari gmp yasini tutmasi yaygin bir
gelenektir. Bu oglan ocugu ayni zamanda, bu hizmetinin karsiligi olarak bu ailenin mirasina
ortak olur. Eger, bu ocugu evlat edinen ailenin ileride ocugu olursa, evlatlik olan ocuk, z
ocuga boyun eger ve miras hakkini ona devreder. . . . Benzer bir hukuki uygulamayi, atalara
ait anlatimda da bulmamiz, bize tarihleme konusunda yardimci olmaktadir: Yaratilis 15:4:
RAB yine Avram'a seslendi: O senin mirasin olmayacak, z ocugun mirasin olacak.
(Gordon, BCNT, 2-3)
Albright, Nuzi tabletlerinin nemini syle vurgulamaktadir: M.. on besinci yzyila
ait bir baska kuzey Mezapotamya toplumunun (Nuzi) sosyal kurumlari ve gelenekleri
hakkinda bilgi sahibi olduktan sonra ve bu yeni bilgilerin atalara ait birok anlatimin ierdigi
detaylari derinlemesine aydinlatmis olmasi, ayni zamanda bu geleneklerin Musadan sonraki
dnemlere tamamen yabanci olmasi, bizlerin atalarin anlatimlarinin gl tarihselligine olan
inancimizi perinlemistir. (Albright, BPAE, 4-5)

123
Nuzi tabletlerinde grlen ivi yazisi ile yazilmis olan anlasmalar bizlere, atalar
agindaki sosyal dzenler hakkinda hem dogru aktarilmistir hem de Musadan
nceki dneme aittir. Bu aktarimlarin Musad an sonra gelen kisiler tarafindan
uydurulmasinin mmknti yoktur. Buna J, E, D ya da Pde dahildir.

- CYRUS GORDON

5D. Ebla Tabletleri


Tell Mardikhde gereklesen ve antik sehir Eblanin arkeolojik kesifi ile sonulanan
alismalar, atalarin anlatimlarina yeni bir isik hzmesinin vurmasina yardimci olmustur. Bu
konuda su ana kadar az sayida tablet yayinlanmis olsa da, Yakin Dogunun M.. nc
milenyumuna ait elde edilen deliller yeni bilgiler sunmakta ve zellikle Eski Antlasma
anlatimlari ile ilgili olarak yeni anlayislara yol amaktadir.
David Noel Freedman, atalara ait anlatimlar ile baglantili olarak, Ebla kesifleri ve
tercme edilen bir tablet hakkinda sunlari ifade etmistir: Gemiste yasanan kt rneklere
ve Ebla kesifleri hakkinda yapilan gereksiz uyarilara ragmen ben, Ebla tabletleri ve Kutsal
Kitap arasinda samimi bir baglanti olduguna ve bu baglantinin daha nce belirtilen, kuskusuz
kainilmaz olan linguistik ya da edebiyat tarzlarinindaki baglarindan da te, hatta ortak yer ve
kisi isimlerinden de bir adim te olan tarihi anlatim, kronoloji ve sunulan olgular dzeyinde
olduguna inaniyorum. (Freedman, RSET, 148)
Dr. Freedmanin bahsini ettigi tarihi anlatim, kronoloji ve sunulan olgular dzeyinde
bir iliski, belli bir tablet zerinde gereklesmistir. Bu tabletin tercmesi hakkinda
tartismalarin oldugu da belirtmemiz gereken bir gerektir. Dr. Freedmana sunulan bazi
tercmeler tekrar gzden geirilmektedir (kendisinin de belirttigi gibi: [Eichrodt, E, 143-
164]). Umariz, yeni tercme ilk terc me ile eliskili bir durum yaratmaz. Dr. Freedmanin da
belirttigi gibi, bu tercme sorunu disinda Ebla ve Kutsal Kitap arasinda kusku iermeyen
diger baglantilar tespit edilmistir, ancak ilerleyen zaman bu bagin ne kadar byk oldugunu
gsterecektir.

2C. Yasam Kosullari


Btn bu kesiflerin birbiri ile birlestirilmesi sonucunda elimize, Orta Bronz ag Filistin
kltr (M.. 2000-1500) hakkinda net bir resim gemistir. Daha anlasilir olmasi iin,
asagidaki konu iki baslik altinda islenmistir: sosyal-kltrel kosullar ve cografi kosullar.

1D. Sosyal-Kltrel Kosullar


Millar Burrows, bu alana verdigi degeri syle aiklar: Bazi arkeolojik delillerin, bizlere
atalarin aktardigi su ya da bu olayin direkt olarak gerekten gereklestigini ispatlamasi, bu
olaylarin ileri tarihlerde de gereklesecegi anlaminda olmazsa dahi, bu delillerin ortaya
koydugu kosullar ile atalarin aktardigi ve yasadigi dneme ve cografi noktaya uymasi, sik sik
gereklesen bir durumdur. (Burrows, WMTS, 278-79)
Albright, bu konuda daha sert konusmustur: Tepeler ile dolu olan Filistin diyarina
olan g, Negreb ve orta Filistin arasinda gereklesen mevsimlik gler, Mezopotamya ve
Misira yapilabilen yolculuklarin kolayligi, Orta Bronz aginin kosullari ile o kadar uyum
sergilemektedir ki en ufak bir spheye yer kalmamaktadir. (Albright, BPAE, 4)
Fred H. Wight, bazi durumlar ile ilgili olarak bu dolasim durumunu ele almistir:

124
Atalarin tarihi karakter leri hakkinda sphe duyan kisiler, Ibrahimin, Kildanin Urundan,
Kenan diyarina g etmesini ve Yaratilis 14te bahsi geen, Babilden Filistine dogru
ilerleyen askeri genisleme harekti konularinda, o gnlerde kapsamli bir yolculugun mmkn
olamayacagini ne srerek kusku duymaktadirlar. Ancak, Babilde (Mari) yapilan kazi
alismalari, bu iki blge arasinda sik sik yolculuk yapildigini ortaya koymustur. Ibrahim
zamanindan kalma bu tablet, bir kervan anlasmasidir. Kervan sahibi, kervanini bir adama bir
yilligina, Kittime (Akdeniz kiyisindaki blge) gitmeme sarti ile kiralamistir. Sonu olarak, o
dnemde insanlarin Babilden Kenan a ya da evresine kervanlarla gidip gelmeleri siradan bir
aktiviteydi ve bu adam kervaninin bir blgeye gitmesini engelleyici resmi bir engel
koymustur. Bu arkeolojik delilden aika grldg gibi, antik dnyanin bu iki blgesi
arasinda kervanlar gidip gelmekte idi. (Wight, HABL, 61-62)

Joseph P. Free, Lutun zamaninda yer alan agir kapi gelenegi konusuna
deginmektedir. Yaratilis 19:9da, Sodomun sapik ve kt adamlarinin Lutun kapisindan
ieri giremedigi okunmaktadir. Keil ve Albrightin, Tell Beit Mirsim (Kutsal Kitapin
Kirjath-Sepheri) zerinde yaptiklari alismalar sonucunda, M.. 2200 ve 1600 yillari
arasinda evlerin duvar ve kapilarinin asiri kalin ve kuvvetli yapildiklari grlmstr. M..
900 ve 600 yillari arasinda ise tek katli evlerin kemer sistemine ve perdeye sahip olduklari,
ancak hi birisinin kapisi olmadigi grlmstr. Lutun dneminde, polis teskilati gelismemis
ve evlerin gvenligi, iindeki yasayanlara ve girise yerlestirilecek kalin kapila ra bagli idi.
Ilerleyen asirlarda gelisen kamu dzeni ve hukuki cezalar, bu kapilarin gvenlik iin
yapilmasi ihtiyacini ortadan kaldirmistir. (Free, ABH, 62)
Free, cmlelerinde lafini esirgememektedir: Lutun kalin kapisi, bu dnem ile ilgili
anlatilanlar ile paralellik gstermektedir. Buna ragmen tenkitiler, Ibrahim hakkindaki
yazilari M.. dokuzucnu ve sekizinci asirlara atfetmektedirler. O tarihteki bir yazar nasil olur
da kendisinden bin hatta daha fazla yil nceki kosullar hakkinda hatasiz bir yazi yazabilir
ki? (Albright, FSAC, 63)
Ibrahim ismi hakkinda, John Elder, su aiklamayi yapar: O aglardaki baska
lkelerin krallari tarafindan hazirlatilan anit ve kitabe ya da tarih anlatimlarinda, Ibrahimden
bahsetmelerini beklemek hatali olur. Ancak, Babilde bulunan bir table tte Abarama ismindeki
bir adamin kira kontrati kazinmistir. Bu tablet, bize en azindan o devirde Ibrahimin isminin
ya da benzerlerinin yaygin oldugunu gstermektedir. (Elder, PID, 50)
zet olarak, Albright bizlere genis bir analiz sunmustur: agimizda Filistin
blgesinde yapilan kazilardan elde edilen bilgiler ile Misir ve Suriyeden gelen bilgiler
birlestirildiginde, atalarin Yaratilis kitabinda yer alan anlatimlarinda karsilastigimiz Filistin
ile arkeolojinin resmini izdigi Filistin, birbiri ile uyum ierisindedir. (Albright, BPAE, 3)

Ibrahim hakkinda bahsi geen her yerlesim biriminde (Sekem, Ay, Beyt-El, vb.)
arkeolojik kazi gereklestirilmis ve elde edilen bulgularin Ibrahim zamanina kadar
uzandigi tespit edimistir.

- JOSEPH P. FREE

2D. Cografi-Topografik Kosullar


Unger, Yaratilis kitabinin topografik aidan sergiledigi kusursuzlugu su cmleleri ile dile
getirmistir: Atalara ait anlatimlarda yer alan topografik bilgilerin, Orta Bronz ag (M..
200-1500) yillarina birebir uyuyor olmasi, ok ilgi ekici bir durumdur. (Unger, AOT, 114)

125
Daha da tesi, bes sehrin olusturdugu ember: rdn, Sodom, Adma, Sevoyim ve
Soar, atalara ait erken aga ait yerlesim birimleridir. Kutsal Kitaptan alinan bilgilere gre,
rdn diyarinin M.. 2065 yillari civarinda ok verimli ve nfusu kalabalik bir yer
oldugunu, ancak bir sre sonra bu lkenin terk edildigini grmekteyiz. Bu bilgiler arkeolojik
veriler ile tam bir uyusum ierisindedir. (Unger, AOT, 114)
Eski limler, rdn vadisinin Ibrahim zamaninda bos bir alan oldugunu ileri
srmekteydiler. Archer, buna ragmen, Nelson Glueckin son zamanlardaki kesiflerinde,
rdn vadisinde en eskisi M.. 3000lere dayanan yetmis adet yerlesim birimi kesfettigini
belirtmistir. (Archer, SOTI, 159)
Archer, szlerine syle devam eder: Filistinde yasayan Ibrahimin meslegine
gelince, Sekem ve Beyt -Elde yapilan kazilar sonucunda, bu blgelerin Ibrahimin yasadigi
zamanda bos olduklari anlasilmistir. (Archer, SOTI, 159)
Free, Sekem, Ayve Beyt-El hakkinda sunlari sylemistir: Ibrahim, Kenana geldigi
zaman, kisa bir sre iin Yerusalimin otuz mil kuzeyinde olan Sekemin yakinlarinda,
Filistinin daglik bayirlarinin orta blgesindeki bir dzlkte kalmistir (Yaratilis 12:6). Kisa
bir dnemden sonra gneye ilerlemis ve adirini Beyt-El ve Ay arasinda Yerusalimin on iki
mil kuzeyinde kurmustur (Yaratilis 12:8) (ISBE, Bethel hakkinda metin). Bu noktada Rab
iin bir sunak kurmus ve Ona tapinmistir. (Free, ABH, 53)
Szlerine syle devam eder: Ibrahim hakkinda bahsi geen her yerlesim biriminde
(Sekem, Ay, Beyt-El, vb.) arkeolojik kazi gereklestirilmis ve elde edilen bulgularin Ibrahim
zamanina kadar uzandigi tespit edimistir. (Free, ABH, 53)
Yaratilis 10da yer alan Uluslar Cetveli ve 11de yer alan liste, Burrowsun da
dedigi gibi, arkeoloji tarafindan aydinlatilmistir. Bu blmlerde yer alan isimler, son
zamanlardaki kesiflerde rastlanilana kadar, sadece Kutsal Kitapta yer almaktaydilar.
(Burrows, WMTS, 258)
Free, Archaeology and the Historica l Accuracy of Scripture (Arkeloji ve Kutsal
Kitapin Tarihsel Aidan Uyumu) isimli eserinde, Albright hakkinda sunlari dile getirmistir:

Arkeolojik anitlar, Yaratilis kitabinin 10. blmnde yer alan halklar in ve lkelerin isimler ini
iermektedir. Bu isimler, son arkeolojik kesiflere kadar Kutsal Kitap disinda baska hibir
yerde gememekteydi. W. F. Albright, 1955 senesinde yazdigi, Kutsal Kitap Diyarlarindaki
Son Kesifler isimli makalesinde, daha nce sylemis oldugu bir ifadeye dikkat ekmektedir:
Antik metinler konusunda buna benzer baska bir olay meydana gelmemistir. (Youngs
Analitik Konkordans to Bible, P. 30). Bu anitlar bizlere su isimleri sunmustur:

Tuval = Tabal
Melek = Mushke
Askenaz = Ashkunz
Togarma = Tegarama
Elisa = Alashi (Alashiyah)
Tarsis = Tarsisi (Asurca Tarshish)
Ks = Kusi (Asurcada Kus diye okunur)
Pt = Putu
Dedan = Ddn
Akad = Akkadu
Sinar = Shanghar

Kesfedilen anitlarda daha birok diger paralellikler mevcuttur. Tm bu deliller


isiginda Dr. Albrigh, Uluslar Cetvelinin sasirtici bir sekilde kusursuz bir dokman oldugu
sonucuna varmistir. (Free, AHAS, 215)

126
Archaeology and Bible History (Arkeloji ve Kutsal Kitap Tarihi) isimli eserinde Free,
su sonuca varmistir: Ibrahim ile ilgisi bulunan sehirlerin arkeolojik kesifler ile gerekten o
dnemde var oldugunun ispatlanmasi, Kutsal Yazilardaki Ibrahim ile ilgili yazilarin arka
plninin tarihsel olarak dogru oldugunun aik bir delilidir. (Free, ABH, 53)

3C. Itiraz: Ibrahimin Misir Ziyareti


Belli bir sonuca varmadan nce, ilgilenmemiz gereken bir konu daha vardir: Bazi tenkitiler,
kapali kapilar politikasindan dolayi, Ibrahimin Misiri ziyaretinin mmkn olmadigini ileri
srmektedirler. Bu konuyu gndeme getiren kisi, Edgar Banks olmustur: Ne Ibrahimin, ne
onun halkindan birisinin ne de o agda yasayan insanlarin Misira ziyaret iin gidemeyecegi
sik sik iddia edilmektedir. Bunun sebebi ise, o agda yabancilarin kesinlikle girmesi
yasaklanan bir lkeye birisinin ziyaret iin gitmesinin imknsiz olmasidir. (Banks, BS, 58)
Bu konuya olan ilgim, Joseph Freenin Archaeology and Bible History (Arkeloji ve
Kutsal Kitap Tarihi) isimli kitabinda bu konuya deginmesi ile baslamistir. Kendisi bu durumu
syle aiklar: Arkeloji zerine olan popler kitaplarda sik sik, erken dnemlerde Misira
yabancilarin girmesinin imknsizligi zerine olan tenkiti grsn izleri ile karsilasiriz. Bu
konuda referans olarak gsterilen tek kaynak ise, birinci yzyil tarihileri olan Strabo ve
Diodorusun fikridir, ancak bu konuda siradan bile olsa hibir dokmantasyon
sunulmamistir. (Free, ABH, 54)
Freenin, Millar Neatbydan yaptigi alintilara bakarsak sunlari okuruz: Neatby
sunlari sylemistir: Bir tenkiti, Yunan cografyacisi ve tarihisi olan Strabonun Mesihin
dneminden hemen nce sylemis oldugu su szlere sarilmalidir: Psammetichusun
dnemine kadar (M.. 654) Misir kapilarini yabancilara amamis, yabanci tccarlara siki
gvenlik kosullari uygulamistir (T. Millar Neatby, Confirming the Scriptures, (Londra: Mar-
shall, Morgan ve Scott), Cilt. II, P. 114-115. ) (Free, ABH, 54)
Strabo ve Diodorusun yazilari zerine yapilan detayli bir alisma bizlere,
Strabonun benzer bir imada bulundugunu, ancak Diodorusun bu konuda noktayi koydugunu
gstermektedir. (Free, ABH, 54)
Strabo: Ellerindeki her sey ile yetinen ve ithal rn istemeyen, denizlerde yelken
aan btn uluslara karsi nyargili olan ve zellikle (kendi topraklarinin kitligi yznden
baskalarinin malina gz diken ve yagmalayan) Yunanlilari sevmeyen eski Misir krallari,
lkelerinin etrafina nbetiler dikip, yaklasan herkesin uzak tutulmasini emretmislerdir.
(Strabo, GS, 27)
Diodorus: Psammetichus . . . kendi rizasi ile Misiri ziyaret etmek isteyen herkese
kibar bir sekilde yaklasmistir . . . aika sylemek gerekirse, Misir boyunca yabanci
tccarlarin ticaret noktalari olusturmalarina ve deniz yolu ile gelen yabancilara genis emniyet
imknlari sunan, ilk Misir kralidir. Kendisinin atalari ise, srekli olarak Misiri yabancilara
kapatmislar ve kiyilarina dokunan herkesi ya ldrmsler, ya da esir almislardir. (Diodorus,
DS, 235)
Ancak, gzden kairilmamasi gereken bir nokta vardir: Arkelojik deliller, Eski
Antlasma kayitlarinin dogrulugunu ispatlamaktadir; birinci yzyilda yasamis olan bir
tarihininkini degil:

Buna ragmen Arkeolojik kesifler, Filistin ve Suriye diyarlarindaki insanlarin, Ibrahimin


yasadigi agda Misira gelip gittiklerini ispatlamistir. Bu konudaki aik bir delil ise, M..
2000 yilindan kalma, Beni Hassandaki bir mezar resmidir. Bu resimde, Asya kkenli Sami
halkindan insanlarin Misira ziyaretleri gsterilmektedir. ... Daha da tesi, Hyksosun M..
1900lerde Misira geldigini gsteren tarihi ve arkeolojik deliller, Misira yabancilarin gelip
gittigine dair tartisilmaz bir rnektir. Bu kisilerin girisi ile, Ibrahimin gelisi ayni dnemde

127
gereklesmistir. Bu konuda hakli olan taraf; Kutsal Kitap, hatali olan taraf ise, Diodorustur.
(Albright, FSAC, 54-55)

Son yillarda kesfedilen birok detayli dogrulayici deliller, nde gelen limlerin
ogunun eski tenkiti teoriyi bir tarafa birakmalarina sebep vermistir. Bu teoriye
gre, atalara ait anlatimlar, iki karallik dneminde (M.. dokuzuncu-sekizinci asirlar)
eklenmistir.

- WILLIAM F. ALBRIGHT

4C. Sonu
G. E. Wright, Ibrahim hakkinda, en ender bulunan Kutsal Kitap disi referansin hikyesini
iletmektedir:

Saul dneminden sonra gereklesen ve iki kralligin zerine ilk felaket, yaklasik olarak M..
918 senesinde gereklesmistir. Kutsal Kitapin Krallar kitaplarinda, bu konuda kk bir
bilgiye sahip olmamiz mmkndr: Rehavam'in kralliginin besinci yilinda Misir Krali Sisak,
Yerusalim'e saldirdi. Sleyman'in yaptirmis oldugu altin kalkanlar da iinde olmak zere,
RAB'bin Tapinagi'nin ve sarayin btn hazinelerini bosaltip gtrd (1. Krallar 14:25-26).
Misir kralinin bu zaf eri hakkinda daha ulu bir grse sahip oldugunu, yukari Misirda
bulunan Karnak tapina ginin duvarindaki bir resimde grmekteyiz. Bu resimde kendisini,
elinde bir eki ile Sami halklarini ezerken resmettirmistir. Arka plnda Tanri Amon yer
almakta, Amonun yaninda bulunan tanria ona, savas esirlerini ayri sirada sunarak
betimlenmektedir. Her esir grubu, bir ynetimi ya da diyari simgelemektedir ve altlarina
isimleri kazinmistir. Bu resim sayesinde, askeri harektin sinirlarini grenmekteyiz. Kutsal
Kitap kayitlarinda zarar gren yer olarak, Yahudayi grmekteyiz, ancak btn Filistin
diyarinin, ordularin sandallari altinda ezildigini grmekteyiz. Bu listedeki sehirlerin
bulundugu diyarlarin isimleri sunlardir: Esdraelon, rdn, Israilin ve Yahudanin tepelik
diyarlari ve hatta Edom. Ibrahimin yasadigi yer olan Hevron hakkinda da ilgin bir referans
sz konusudur. Kutsal Kitap disinda, atalarin Filistinde yasadigina dair ilk onaylama bu
arkeolojik delilde yatmaktadir. (Wright, PSBA, 148)

W. F. Albright, Son yillarda kesfedilen birok detayli dogrulayici deliller, nde gelen
limlerin ogunun eski tenkiti teoriyi bir tarafa birakmalarina sebep vermistir. Bu teoriye
gre atalara ait anlatimlar, iki karallik dneminde (M.. dokuzuncu-sekizinci asirlar)
ekle nmistir demistir. (Albright, FSAC, 183)
Albright, su sonuca varmistir: Bir btn olarak ele alindiginda, Yaratilis kitabinda
izilen resim tarihsel aidan dogrudur. Biyografik aktarimlarin genel olarak dogrulugundan
sphe duymak iin tek bir sebep yoktur. Antik Yakin Dogunun engin metinlerinde yer alan
Kutsal Kitap disi, ok taninmayan bir karakter sayesinde, atalarin tarihselligi yasam
bulmustur. (Albright, BPAE, 5)
Millar Burrows, Artik, Ibrahimi, kuzey kutbunu kesfedip, kendi ulusu iin bir toprak
kazandigini beyan eden bir ksifmis gibi, tek basina ise yaramaz ve bos bir diyara yerlesip
burayi kendisine ait iln eden birisi olarak grmemiz mmkm degildir demistir. (Burrows,
WMTS, 92)
Gordondan alinti yapan J. P. Free, sunlari yazmistir: Atalara ait agin kosullari ve
Nuzi tabletleri hakkinda yazan Cyrus Gordon, atalara ait toplumun anlatiminin bizlere

128
bozulmadan ulastigina isaret etmektedir (Biblical Archaeologist, 3:1:9, January, 1940).
(Free, ABH, 34)
South Methodist niversitesinden, W. A. Irwin, muhafazakr grse sahip
olmamasina ragmen, The Modern Approach to the Old Testament (Eski Antlasmaya
Modern Yaklasim) isimli yazisinda sunlari dile getirmistir: Atalara ait anlatimlar konusunda
var olan asiri sphecilik, yerini bu aktarimlarin tarihi olaylar ve sosyal kosullar hakkinda
saglam bilgilere sahip oldugunu kabullenmeye birakmistir. (Irwin, MAOT, 14)
W. F. Albright, su sonuca varmistir:

Israili ele aldigimizda, szel inan aktariminin yazili aktarimdan nce var oldugu
konusundaki grsmde kayda deger bir degisiklik yapmadan, aynen 1940-46 senelerinde
olan grs aimdan dn vermeden, atalara ait geleneksel inanlarin gl tarihselligini
savunurum. Bu geen zaman zarfinda, erken dnem Israilin tektanrici olduguna dair olan
inancimdan bir adim geri atmadim, hatta tam tersine bugn, inan gretislerinin Musaya ait
olduguna eskisinden daha fazla eminim. Israilin sosyal ve politik kurumlarinin gelisimini
kabul eden genel grsten uzaklasmadan, Israilin hukuki ve dini kurumlarinin
tahminlerimden daha eski ve daha istikrarli olduklarini kabul ediyorum. Baska bir deyis ile,
Musaya ait inanlarin aktarimi konusuda, eskisinden daha muhafazakr oldugumu
belirtmeliyim. (Albright, FSAC, 2)

J. Bright, sunlari ifade etmistir Ibrahim, Ishak ve Yakupun tarihsel birer sahsiyet
olduklarini, tam bir gven duygusu ile iddia edebiliriz. (Bright, HI, 82)
Atalarin tarihselligi zerine yapilacak herhangi bir incelemede, Brightin tavsiyesi gz
nne alinmalidir: Bu konudaki en uygun ve en gvenli inceleme, aktarimlar ile o agin
arka plni arasinda yapilacak dengeli bir tenkit olacaktir. Bu alismanin isiginda delillerin
izin verdigi rasyonel yargilara gidilebilinir. Varsayima dayali yeni gretilerden, her ne kadar
akla yatkin olsa da, kainilmalidir. Belirsiz noktalar hl var olsa da, atalara ait aktarimlarin,
tarih ile uyum ierisinde oldugunu sylemeye yetecek kadar delilimiz elimizdedir. (Bright,
HI, 69)

3B. Yaratilis 14 -Ek rnek


Tarihselligi hakkinda srekli bir sekilde tenkit edilen bir baska kisim ise, Yaratilis kitabinin
anlasilmasi g 14. blmdr. Bu blmde, Ibrahimin Kedorlaomer ve MezopotamyalI.
Krallar zerindeki zaferi ele alinmistir.
Alman rasyonalistik tenkitini, Yaratilis 14. blme uygulayan ilk kisi, Theodore
Noldeke (1826-1930) olmustur. The Unhistorical Character of Genesis 14 (Yaratilis 14n
Tarihsel Olmayan Karakteri) isimli bir kitapik yayinlamis, bu kitapikta bu blme
sahtekrlik damgasini vurmaktan ekinmemis ve Ibrahimin seferini hayal rn olarak
tanimlamistir.
Julius Wellhausen, bu blmn szde tarihsel geersizligi zerine sunlari yazmistir:
Ibrahimin yasadigi dnemde, Pers krfezinden drt kral, Sina yarimadasina uzanan bir
srpriz bir sefer gereklestirmisler; l Denizin etrafindaki blgenin bes kralinin ordusunu
yenmisler ve mallarini, sehirlerini yagmalamislar; arkasindan Ibrahim, 318 hizmeti ile geri
dns yolundaki muzaffer askerleri yakalamis, yagmaladiklarini geri almistir? Bunlarin
hepsine basite imknsiz demek yeterli olacaktir. (Wellhausen, DCH, 312)
Wellhausen, devam eder: Atalara ait anlatimlara bakarak, atalar hakkinda dogru ve
tarihsel bir bilgi edinmenin imkni yoktur. grenebilecegimiz tek sey, bu hikyelerin Israilli
insanlar tarafindan ilk anlatildiklari ge dnem hakkinda bazi bilgidir. Bu ge dnem
anlatimlari, gerekli tm zellikleri barindirarak ve hayalgc karakteristigini yansitarak,

129
bilinsiz bir sekilde ok eski dnemlere atfedilmisler, uzaklardaki bir serap gibi dile
getirilmislerdir. (Wellhausen, DCH, 331)
William F. Albright, 1918 senesinde, spheci grse sahip oldugu dnemlerde,
Historical and Mythical Ele ments in the Story of Joseph. (Yusufun Hikyesinin Tarihsel
ve Efsanevi Unsurlari) isimli bir yazi yazmistir. Bu yazida 14. blm hakkinda su sonuca
varmistir: Asmussen ... ve Haupt ..., Pers monarsisine karsi Zerubabelin isyan hareketine
destek olan milliyeti Yahudilerin ellerini glendirmesi iin hazirlanan politik kitapiklar
olarak kabul edilmelidirler. (Albright, HMESJ, 136)
Albrightin o dnemler va rdigi sonulardan bir tanesi de su olmustur: Ibrani
materyaller, ya hazirda bulunan ova sehirlerinin destanlarindan veya Melkisedek
efsanesinden alinmistir, ya da haggadik (Musevi efsaneleri) srecinin bir rn olmuslardir.
(Albright, HMESJ, 136)
Yukaridaki ifadelerine ragmen Albright, 1929 senesinde kendi arkeolojik kesiflerinin
etkisi ile spheci grslerini radikal bir sekilde terk etmistir. Kesifler sonucunda verdigi
yargiya gre, 14. blmde istil ci bir g anlatilmaktadir; bu istilci ordu, Havrandan
asagiya dogru ilerler, dogu Gilati ve Moavi geip, Filistinin gneydogu kisimlarina ulasir.
Eskiden bu olagan disi sefer istikametinin, bu anlatimin efsanevi karakterini ortaya koyan en
iyi delil oldugunu dsnen Albright, 1929 senesinde erken ve orta Bronz agina ait
hyklerin bir hat halinde ilerlerdiklerini fark etmistir. Bu hyklerden en byklerinden
bazilari, Gilatin dogu sinirinda, l ile Gilat ormani arasinda bir hat halinde yer
almaktadirlar. Daha da tesi, Havran (Bashan) sehirleri ola n ve seferin ilk adimi olan Asterot-
Karnayimde yapilan arkeolojik kazilar sonucunda, Ibrahimin agina ait yerlesim birimleri
oldugu kesfedilmistir. Ayni durum, dogu Moav iinde geerlidir. Albright, 1924 senesinde,
burada orta Bronz aginin basindan kalma Ader isminde bir sehir kesfetmistir. Ilerleyen Israil
sylemlerinde Krallarin Yolu ismini alan bu hat, demir aginda istilci ordularin yolu
zerinde yer almamaktadir. (Albright, APB, 142-43)
Albrightin grsndeki radikal degisikligi, su ifadesinde grmekteyiz: Son
zamanlardaki kesiflerin, detaylarla olan kusursuz paralellikleri karsisinda, Yaratilis kitabinin
14. blmne artik tarihsel degildir dememizin mmknati kalmamistir. (Albright, OTA,
140)
Joseph Free, Yaratilis kitabinin 14. blmnn tarihselligine, radikal tenkitiler
tarafindan yapilan saldirilari listelemistir. Bu sulamalari tek tek incelemenin faydasi vardir.

___________________________________________________________________________
1929 senesinde gereklestirdigi arkeolojik kesiflerin sonucunda, Albrightin
spheci grslerinde radikal bir degisim gereklesmistir.
___________________________________________________________________________

1C. Mezapotamya Krallar i

1D. Metinlere Dayali Varsayim


Varsayima gre: Mezapotamya krallarinin isimleri hayal rn ya da tarihsel degeri olmayan
isimlerdir.

2D. Temel Cevap

130
Yaratilis 14te, Amorlu kral Aryoktan bahsedilmektedir ; 1933 senesinde kesfedilen Mari
tabletlerinde (M.. on sekizinci yzyil) ise, bu kralin ismi Ariwwuktur (Arriyuk). (Albright,
BATYE, 542)
K. A. Kitchen, sunlara isaret etder: Goyim Krali Tidalin ismi Tidkhalia olarak
gemektedir ve M.. on dokuzuncu yzyila ait yaygin bir Hitit ismidir. M.. on sekizinci ile
on dokuzuncu asirlar arasi hkmetmis olan drt ya da bes Hitit kralinin ismidir. Elam Krali
Kedorlaomernin ismi ise, eski Babilde kullanilan (M.. 2000-1700) tipik bir Elamice
isimdir. . . . Bu krallarin hayatlari hakkinda Kutsal Kitap disinda bir kaynagimiz yoktur,
ancak zamanin eskiligi ve bu dnem ile ilgili bilgi eksikligimiz gz nne alindiginda, bu pek
sasirtici bir durum degildir. (Kitchen, AOOT, 44)
Howard Vos, su sonuca varmistir: Uzun bir sre iin, dogulu bu drt kralin
isimlerinin tarihsel olmadigi farz edilmistir. Ancak, gnmzde birok lim bu krallari
tarihtekI. Krallar ile eslestirmeye ya da en azindan isimlerini tarihsel isimler olarak kabul
etmeye baslamislardir. (Vos, GA, 68-69)
Nahum Sarna, Yaratilis 14 te aktarilan olaylarin, tarihsel degeri olan dokmanlara
dayanilarak nakledildiklerini ifade eder:

Aktarimin dzyazi olmasi, ileriki tarihler de kullanilmayan az gelismis ayet formunun izlerinin
korunmasini saglamistir. rnegin Kenanli Krallarin isimleri, ses yinelenmesi stili kullanilarak
ikili siralar halinde ifade edilmistir: Bera-Birsa, Sinav-Semever . Bu blmde kullanilan lisan,
ok ender kullanilan kelime ve ifadeleri iermektedir. rnegin, ayet 14te bulunan hanikh
kelimesinin anlami, timar altina alinmis silhli hizmetkrdir ve bu kelime Kutsal Kitapta
sadece bir kere gemektedir . Ayni kelimeye sadece M.. on dokuzuncu ile on sekizinci asir
arasi Misir lanetleme metinlerinde ve Israil Taanachda bulunan M.. on besinci yzyil ivi
yazisi kitabede rastlanilmaktadir.
Dikkat edilmesi gereken bir unsur ise, sadece drt yresel kralin isminin sayilmis
olmasi, besinci kral ayet ikide, sadece Bala krali olarak bahsedilmis olmasidir. Eger bu
anlatimin tarihsel temelleri olmasaydi, yazar bu kral iin de gayet rahatlikla bir isim
uydurabilirdi. (Sarna, UG, 111)

2C. Kapsamli Sefer

1D. Metinlere Dayali Varsayim


Varsayima gre: Yaratilis 14te belirtilen askeri harekttaki gibi bir kapsamli seferin
gereklestirilmesi mmkn degildir.

2D. Temel Cevap


Vos, su cevabi vermektedir: Atalara ait dnemde, bu blmde bahsi geen bir kapsamdaki
bir seferin gereklestirilmesinin mmkn olmadigina dair eski iddia ve o agda Filistinin
askeri kontrolnn MezopotamyalI. Krallar tarafindan yapilmadigina dair gretis, artik
geerliligini kaybetmistir. Akkad Sargonunun (Babil yakinlarinda), Suriye ve Filistin
Amorlulari zerine M.. 2300 gibi erken bir dnemde sefer yaptigini grendigimizde, Elam
ve Babil krallarinin seferlerine bakis aimiz degismelidir. (Vos, GA, 70-71)
Yaratilis 14te bahsi geen bir baska kapsamli sefer, G. A. Barton tarafindan yazilan
Travel between Babylonia and Palestine (Babil ve Filistin arasinda yolculuk) isimli
yazisinda ele alinmistir. Barton, Babillilerden kalma bir kil tabletinden olusan, kervan
kontrati dokmanini tercme etmistir:

131
Bahsi geen ilgi ekici dokmanin yazilim tarihi tam olarak tespit edilememistir. Bazi limler
bu tabletin, Hammurabinin halefi olan Shamsuilunanin ynetim dnemine denk geldigini
ne srmslerdir. Kesin olarak bilinen tek gerek, bu tabletin bu hanedanliktan geldigidir...
Bu kontratta kullanilan Kittim kelimesi, Akdeniz sahili diyarlari iin kullanilan, Yeremya 2:10
ve Hezekiel 27:6da geen Ibranice bir kelimedir. Bu kontratta da ayni anlama sahip oldugu
konusunda sphemiz yoktur. Bu kontrat, eski ismi Agade olan Sipparda yazilmitir. Sippar,
Babilin kuzeyinde yer alan ve Firat nehri kiyisinda bir yerlesim birimidir. Bu kontrat
sayesinde, dokmanin yazildigi tarihte Babil ve Akdeniz sahili arasinda sik sik seyahatlerin
gereklestirildigini ve bir adamin bir kervani Suriye ya da Filistin gibi daha uzak yerlere
gtrmesi riski yznden, bir seneden fazla kiralayamayacagini grmekteyiz. (Barton, AB,
347)

Joseph Free, Uzun mesafeli seyahatlar hakkinda bir baska imaya, Mari tabletlerinde
rastlamaktayiz. Bu tabletlerde, Akdeniz sahilindeki antik Ugarit Kralinin, Firat kiyisindaki
Mari Kralini ziyaret etmeyi planladigini grmekteyiz. Bu ve benzer kesifler, o dnemde
seyahatlarin kisitli oldugu iddiasini rtr, hatta dogunun drt kralinin kapsamli seferini
daha olasi kilar demistir. (Free , AHAS, 217-218)

Tm bunlarin isiginda, Yaratilis kitabinda yer alan ve krallarin savasini ve byk bir
seferi anlatan aktarimin gerek oldugunu kabul etmek mantik disi bir hareket olmaz.
Bu sefer, Orta bronz aginin ilk yerlesik dzene sahip birimlerini silip sprmstr.
Felaketle sonulanan bu seferin yilliklari, Kutsal Kitapin aktariminin temellerini
olusturmus olabilir.

- NAHUM SARNA

3C. Sefer Hatti

1D. Metinlere Dayali Varsayim


Varsayima gre: Sefer hattinin, bahsedilen dogrultuda gerekles mis olmasi mmkn degildir.

2D. Temel Cevap


Fred Wight, sunlari belirtmektedir: Arkeolojik kesifler sayesinde, Kutsal Kitapin aktarmis
oldugu bu seferin tarihselligini kabul etme egiliminde artis gzlenmistir. (Wight, HABL,
105)
William F. Albright, su itirafta bulunmustur: Dogulu krallarin askeri seferi
hakkindaki aktarimin temelde tarihsel oldugunu syleyebiliriz. Bu anlatima gre, istilci
gler, Havrandan asagiya dogru ilerler, dogu Gilati ve Moavi geip, Filistinin gneydogu
kisimlarina ulasir. (Albright, APB, 142)
Buna ragmen Albright, uzun sre bu seferin tarihselligini kabul etmemistir: Bu
anlatimin efsanevi karakterini ortaya koyan en iyi delil, bu olagan disi sefer istikametidir.
(Albright, APB, 142)
Yukaridaki ifadelerine ragmen Albr ight, 1929 senesinde kendi arkeolojik kesiflerinin
etkisi ile spheci grslerini radikal bir sekilde terk etmistir. Albright, 1929 senesinde erken
ve orta Bronz agina ait hyklerin bir hat haline ilerlerdiklerini fark etmistir. Bu

132
hyklerden en bykle rinden bazilari Gilatin dogu sinirinda, l ile Gilat ormani arasinda
bir hat halinde yer almaktadirlar. Daha da tesi, Havran (Bashan) sehirleri olan ve seferin ilk
adimi olan Asterot-Karnayimde yapilan arkeolojik kazilar sonucunda, Ibrahimin agina ait
yerlesim birimleri oldugu kesfedilmistir. Ayni durum, dogu Moav iin de geerlidir. Albright,
1924 senesinde, burada orta Bronz aginin basindan kalma Ader isminde bir sehir
kesfetmistir. (Albright, APB, 142-43)
Eger istilnin aktarimi tarihsel ise, o agda bu hat zerinde, birok blgede sabit ve
gelismis yerlesim blgeleri oldugu sonucu ortaya ikar.
Nahum Sarna, sunlari kaleme almistir:

rdn ve Negebde gereklestirilen kapsamli arkeolojik arastirmalar, Orta Bronz dneminin


M.. yirmi birinci ve on dokuzuncu asirlar arasindaki dnemindeki durumun aynen
aktarildigi gibi oldugunu ortaya koymustur. Bu dnem esnasinda, medeniyet seviyesi
ykselmis, basarilar birbirini izlemis ve dzenli bir sistem oturtulmustur. Bu dnemden kalma
sasirtici sayida yerlesim birimleri kesfedilmistir. Tm bunlara ragmen, rdn ve Negebdeki
yerlesik dzende aniden gereklesen bir bozulma tespit edilmistir. Bunun sebebinin ise, nne
ikan her seyi yok eden bir istil dalgasi olduguna dair ipulari bulunmustur. Alti yz sene
boyunca rdn blgesi, M.. on nc yzyilda Edom ve Moav kralliklarinin kurulmasina
kadar yerlesik dzene ev sahipligi edememistir. Negebde medeniyetin kmesi, yaklasik bin
sene srmstr.
Tm bunlarin isiginda, Yaratilis kitabinda yer alan ve krallar in savasini ve byk bir
seferi anlatan aktarimin gerek oldugunu kabul etmek mantik disi bir hareket olmaz. Bu sefer
Orta bronz aginin ilk yerlesik dzene sahip birimlerini silip sprmstr. Felaketle
sonulanan bu seferin yilliklari, Kutsal Kitapin aktariminin temellerini olusturmus olabilir.
(Sarna,UG, 113-115)

Albrightin grsndeki radikal degisikligi, su ifadesinde grmekteyiz: Son


zamanlardaki kesiflerin, detaylarla olan kusursuz paralellikleri karsisinda, Yaratilis kitabinin
14. blmne artik tarihsel degildir dememizin mmknati kalmamistir. (Albright, OTA,
140)

4C. Kenan zerindeki Yetki

1D. Metinlere Dayali Varsayim


Varsayima gre: Mezapotamyali Krallarin Kenan diyari zerinde hkm yoktur.

2D. Temel Cevap


Free, MezapotamyalI. Krallarin, Kenan diyari zerinde hkm zerine sunlari kaleme
almistir: Bu krallarin Kenan diyarini kontrol ettigini ya da etmeye alistiklarini ispatlayan en
geerli arkeolojik delillerden bir tanesi, Elam (Pers) kralinin kendisinden yazitlarda
Amurrunun Prensi olarak bahsettirmesi olmustur (M. G. Kyle, Deciding Voice of the
Monuments, P. 133). Amurru, Amorlularin diyaridir ve Suriye ile Kenani da kapsar. (Free,
AHAS, 218-119)

5C. Bazi Ek Yorumlar


Kenneth Kitchen sunu iddia etmektedir G ittifaki sistemi (drt kralin bes krala karsi
birlesmesi gibi) M.. 2000-1750 seneleri arasinda Mezopotamya politikasinda sik sik

133
kendine yer bulmustur. Bu 250 senelik dnem hari ne daha nce, ne daha sonra bu sistem
kullanilmamis, baska politikalar izlenmistir. (Kitchen, AOOT, 44)
Millar Burrows: Yaratilis kitabinin on drdnc blmne gre, Ibrahim zamaninda
Filistinin dogusu krallarin ittifakindan olusan bir g tarafindan istil edilmistir. Istilci
ordularin gzerghi, Samdan asagiya kayarak Gilat ve Moavin dogu kisimlarini
kapsamistir. Albright ve Glueckin kesifleri, bu hat zerinde M.. 2000 yilindan nce ve bir
iki yz yil boyunca nemli yerlesim birimlerinin varligini ortaya koymustur. Daha ge
dnemlerde ise, bu yerlesim birimleri yok olmustur ve yerine yenileri kurulmamistir.
(Burrows, WMTS, 71)
Howard Vos, Yaratilis 14n tarihselligini incelemeye devam ettike, ayet 5 ile 7
arasindaki yerlesim birimlerinin gerekliginin ispatlanip ispatlanmadigini sorabiliriz. Bu
yerlesim birimlerinin en azindan tanesi gn isigina ikartilmistir demistir. (Vos, GA, 72)
S. L. Caiger, Yaratilis 14 anlatiminin gereklere dayandigini sorgulamak iin geerli
bir sebep yoktur yorumunda bulunmustur. (Caiger, BS, 34)
William Albright: Bir nesil nce birok tenkiti lim bu blm hem daha ge
tarihlere atfedmisler, hem de tarihsel degildir diye yorumlamislardir. Ancak, gnmzde bu
blmn ierdigi zorluklardan bu sekilde kama sansimiz kalmamistir ve bu yorumlarin artik
kabul edilmesi imknsizdir. Blmn ierdigi birok unsurun direkt olarak ok erken
dnemlere, hatta Orta Bronz aga ait oldugu ispatlanmistir demistir. (Albright, APB, 237)

1867 senesinin yaz aylarinda Gottingene yaptigim siradan bir ziyaret esnasinda,
Ritschl araciligi ile Karl Heinrich Crafin Yasayi, Peygamberlerden sonra yazilmis
olarak kabul ettigini grendim ve bu hipotezi iin ne srdg gerekeleri
bilmedigim halde yrekten kabul etmeye hazirdim; Ibranilerin antik tarihini, Tevrat
olmadan da anlamanin mmkn olabilecegi konusunda kendi kendime ikna
olmustum.

- JULIUS WELLHAUSEN

6A. METINLERE DAYALI HIPOTEZIN NCEDEN VARSAYIMLARINA BAGLI


OLARAK VARILAN SONU

1B. Temel nceden Varsayimlar


George Mendenhall, su cmlelerinde metinlere dayali hipotezin olusturulmasinda nceden
varsayimlarin nemini ortaya koymaktadir: Wellhausenin, Israil dininin tarihi zerine
teorisi, kendi metinsel analizlerinin degil, Hegelci bir tarih felsefesi zerine kurulmustur.
Wellhauseni kaynak kullanimi sirasinda ynlendiren unsur, evrimci dzene verdigi ncelik
olmustur. (Mendenhall, BHT, 36)
Metinlere dayali teorinin kuruculari, materyalleri ele alirken modern tenkitiler kadar
bilimsel aidan objektif olmamislardir (Hahn, OTMR, 17). Bu grse Wellhausenin,
dikkatsiz ve sbjektif yntem bilimini aila yan ve metinsel delilden ok ncelikli teorilerine
verdigi nceligi gsteren su iki ifadesi ile daha ok katilmamiz mmkndr: 1867 senesinin
yaz aylarinda Gottingene yaptigim siradan bir ziyaret esnasinda, Ritschl araciligi ile Karl
Heinrich Crafin Yasayi, Peygamberlerden sonra yazilmis olarak kabul ettigini grendim ve
bu hipotezi iin ne srdg gerekeleri bilmedigim halde yrekten kabul etmeye hazirdim;

134
Ibranilerin antik tarihini Tevrat olmadan da anlamanin mmkn olabilecegi konusunda kendi
kendime ikna olmustum. (Wellhausen, PHI, 3-4)
Benim iin olayin kendisinden daha nemli olan, olayin arkasindaki nceden
varsayimlardir. (Wellhausen, PHI, 368)
Whitelawin bu konudaki tenkidi kesindir:

Ispatlama konusunda kesin olmayan bir metot olan hipot ezin mesrulugunu
tartismiyoruz, nk felsefe ve bilimde birok zor problemlerin zlmesi iin
degisik varsayimlarin uygulanabilirliginin tek tek denenmesinden baska bir yol
bulunmamaktadir. . . . Antik aglar hakkindaki bilgi hazinemizi essiz bir sekilde
dolduran ivi yazisinin desifre edilmesi hadisesi, Grotefend, Rawlinson ve diger
Asurolojistler tarafindan bu yntemle gereklestirilmistir. Bundan dolayi, Kutsal
Kitap limlerinin, kr dgm misali bazi sorunlar karsisinda zme ulasmak iin
ayni yntemi uygulamalarina gsterilecek itirazlarin gereki bir payi
bulunmamaktadir. Kafalari rahatsiz eden mevzu ise, sorunlari halletmek yerine
kendisi sorun olan bir nceden varsayimda bulunulmasi ve bu varsayimlarin ikna
edici tartismalar ieren bir srece tab i tutulmadan, salt gereklerin kendileriymis gibi
kabul edilmeleridir. (Whitelaw, OTC, 188-189)

Tm aktardiklarimizin sonucu olarak, bu blmde ele aldigimiz alti adet metinlere


dayali nceden varsayimlarin geersiz oldugunu kabul etmemiz gerekir. Ayni sekilde anti-
dogastclgn de reddedilmesi gereklidir, nk bu grs Tanrinin varligi, Onun evrenin
dogal dzenine yaptigi mdahalenin dogasi ve kapsami hakkinda salt gereklere sahip
oldugunu iddia eder ve bu grsn iddia ettigi gereklere gre Tanrinin varligi ya da Onun
ilhi mdahaleleri, inandiklari nceden varsayimlarin sonucu olarak imknsiz grlp,
reddedilir.
Bu grsn bir baska nceden varsayimi olan ve Eski Antlasma metinlerinin
gvenilmez oldugunu savunan grs de ayni sekilde reddedilmelidir, nk bu konu Aristo
zamanindan beri metin ve tarih limlerinin saldirilarina karsi zaman testine dayanabilmis
tenkitler arasinda yer almaktadir.
Geri kalan drt adet nceden varsayim ise (Israilin tarihi hakkindaki evrimci grs,
Musanin dneminde, Israilde hl yazi kullanilmamaktaydi iddiasi, atalara ait anlatimlara
dair efsane grs, ispatlanabilir yntem bilimi yerine, kaynak analizine verilen ncelik),
arkeolojik kesifler ile saglam bir sekilde rtlmslerdir.

2B. nceden Varsayimlar v e Gnmzdeki Kutsal Kitap Tenkidi


Bazi Kutsal Kitap grencileri, Kutsal Kitap alismalari bilim dalinda nceden varsayim
aginin modasinin getigini kabul edip, yerinin bir verinin analizinde tamamen objektif olan
bilimsel metodlarin uygulanmasi ile varilacak sonular tarafindan doldurulduguna
inanmaktadirlar. Bu grenciler, eger n yargiya dayali fikirlere sahip olan birileri var ise
bunlar, dogmatik dini inanlari yznden Kutsal Kitapa karsi olan ilgilerinde hastalik
olmayan tarafsiz ileri liberal tenkitiler degil, sadece muhafazakr kkten dincilerdir diye
dsnmektedirler. Aikasi, birok kisinin kafasinda, liberal teriminin yan anlami,
muhafazakrlardan daha az nyargili olan kisiler olarak yerlesmistir.
Yukaridaki yorumlar, bu konuda yapilan en yumusak ifadelerdir. Aikasi, degisik bir
dogaya sahip olan modern liberal tenkitiler, aynen muhafazakrlar gibi bazi kesin n yargiya
dayali inanlara sahiptirler. Bu nemli geregin abartilmamasi gerekir, ancak grmemezlige
gelinmesi durumunda da entelektel ahlksizlik gibi ciddi sulamalara davetiye ikartir.
Metinlere dayali grse sahip Langdon Gilkey, Cosmology, Ontology, and the
Travail of Biblical Language (Kozmoloji, Ontoloji ve Kutsal Kitap Lisaninin Zahmetli

135
Ierigi) isimli yazisinda, kendisinin de izleyicisi oldugu liberal Kutsal Kitap tenkidi ekolnn
tm yelerine hitaben su sonuca varmistir: Antik Kutsal Yazilari, agimiza uygun bir
sekilde anlamamiz, hem bizlerin su an var olan nceden varsayimlarimizin dikkatli analizine,
hem de gemisin dinini ve inancini grenmemize dayalidir. (Gilkey, COTBL, 154)

136
20
ILERI RADIKAL
TENKITILIGIN YARGILARI

BLME BAKIS

Yargi: Eski Antlasma, Aslinda Tarihsel Degildir


Yargi: Israilin Dini Tamamen Dogal Bir Dindir, Olusmasinda ve Gelismesinde
Dogast Bir Unsur Mevcut Degildir
Yargi: Israilin Tarihi ve Dini, Temel Olarak Uydurmadir

137
Radikal ileri tenkitiligin sonularini kabul etmemiz iin asagidaki yargilara katilmaniz
gerekmektedir:

1A. YARGI: ESKI ANTLASMA, ASLINDA TARIHSEL DEGILDIR


Ileri Radikal Tenkitilik ekoln destekleyenlerin grs: Eski Antlasmada aktarilanlar,
Israilin tarihi gereklerine uygun degildir. Kendi apinda tarihsel olarak adlandirilabilecek
olaylari ierse bile Eski Antlasma, Israilin tm tarihi ve tarihsel olaylarin siralanmasi
aisindan hatali bir tablo sunmaktadir. Bu dayanak noktasindan yola ikan tenkitiler, kendi
fikirlerine uygun bir Ibrani tarihi olusturmustur. Bu olusturduklari yeni tarihsel yaklasim, yan
sayfadaki tabloda genel bir anlamda ifade edilmektedir. Bu yeni yaklasim, birok temel
noktada Eski Antlasma ile eliskiler iermektedir.
Walther Eichrodt, tenkitilerin Hezekiel kitabini ele alislarini ve metinler ile eliski
ieren teorileri ne srmenin zorlugu hakkinda su yorumda bulunmustur:

ne srlen teorilerde yasanan tatminsiz inis ikislar, sans eseri olusmamaktadir; tm bunlar,
metinlerde ifade edilenlerin tam aksi zerine kurulmaya alisilan kkten bir teoriyi kabul
ettirme sancilarinin zorunlu sonularidir. Metnin ifade ettikleri teori ile ters dstg her
noktada, orijinal ifadeler spheli olarak kabul edilip, zerleri izilirken, gvenilir bir yntem
bilim inin sonucu olmayan teorinin ngrdg cografi ve kronolojik yargilarin kabul edilmesi
ngrlmektedir. Ayni zamanda, tenkiti grs ile uyum saglamayan inan unsurlarinin ise,
ya baska anlamlar ierdigini kabul ettirme, ya da tenkiti metodlarla elimine etmeye alisma
konusunda dikkat ekici bir heves izlenilmektedir. (Eichrodt, E, 8-9)

Asagidaki tabloda, Israilin tarihinin (bazi byk olaylar), Ibranilerin kendi aktarimi
ile modern ileri tenkitilerin grsleri karsilastirilmistir. Bu tabloda yansitilan radikal ileri
tenkitiligin genel trendidir; her tenkitinin kisisel grs farkliliklari olabilir. Buna ragmen,
yansitilan genel hatlar, gnmzn en yikici Ileri tenkiti evreleri tarafindan kabul
edilmektedir. Daha da tesi, Wellhausenin kendi grsne gre biimlendirdigi erken Ibrani
tarihi, asagidaki tablodaki grsten ok daha, radikal bir grstr.
Ve bu tablodan grlecegi gibi, elimizdeki Kutsal Kitap dzenine gre Yasa,
Peygamber lerden nce verilmistir ve dzene gre Yasa kitabini Peygamberler izlemektedir.
Ancak tenkitiler, bu dzeni tam tersine evirmislerdir; tenkitilere gre Yasa; Yasanin
Tekrari Kanunlari, Kutsallik Kanunlari ve Khinsel Kanunlardan (Pentateuch ierisindeki
yasama ierikli kisim) olusmaktadir ve Peygamberler kitaplarindan uzun zaman sonra
meydana gelmislerdir. Ancak peygamberlerin metinlerine bakildiginda, birok peygamberin
kendi dnemlerinde yrrlkte olan bir yasaya basvur duklarini ve bu yasalarin insanlarin
zerinde baglayici bir gc oldugunu grmekteyiz. rnegin, Amos, bu yasadan syle
bahseder: Reddettiler yasami, Kurallarima uymadilar (Amos 2:4).
Bylece tenkitiler, Israilin teolojik gelisme tarihi ve kronolojisi ile uzlasmasi
mmkn olmayan, ancak derin etki birakan bir eliski yaratmislardir.

Eski Antlasma Kaydi Metinlere Dayali Grs


M.. Musa, Yasayi verir. Yaratilis, M..1400 Antlasma Kanunlari (Misirdan
1445- Misirdan ikis, Levililer, lde ikis 20-23 arasindaki
1405 Sayim ve Yasanin Tekrari materyaller)
kitaplarini kaleme alir
1000 Davutun ynetimi 1000 Davutun ynetimi

138
960 Sleymanin tapinagi 960 Sleymanin tapinagi
850 Ovadya-ilk yazan peygamber 950 J dokman i
(?) 930 Krallik ikiye blnr
850- Peygamberlerin Altin agi 850 E dokmani
550 750 Amos- ilk yazan peygamber
750-550 Peygamberlerin Altin agi
722 Kuzey Kralliginin sonu 722 Kuzey Kralliginin sonu (Israil)
622 Yasanin Tekrari Kanunlari
586 Yerusalimin dss; Srgn 586 Yerusalimin dss; Srgn
575 H (Kutsallik) Kanunlari
(Levililer 17-20)
550 Yasanin Tekrarina bagli
erevede Yasanin
Tekrarinin editasyonu-2.
Krallar

539 Israilin yeniden kurulmasi 539 Israilin yeniden kurulmasi


450 Ikinci Yahudi Ulusunun 450 Ikinci Yahudi Ulusunun
Yasaya Bagli olarak (Tevrat) kurumlasmasi amaciyla P
Ezra tarafindan reforme dokmani yazilmistir
edilmesi
450-400 P, evreleri Tetrateuchu derler
(Yaratilis - lde Sayim); daha
ileri bir tarihte Yasanin
Tekrarinin bu kitaplara
eklenmesi ile Pentateuch
olusmustur

Bu eliski bizleri, Tanrinin yetkin Sz ile, yari efsanevi ve tarihsel olarak


gvenilmez eski psk metin paraciklarinin derle mesi arasinda asilmasi mmkn olmayan
bir uurum ile karsi karsiya birakmistir. Daha da tesi, tenkitiler bizleri, Israilin Kutsal
Kitapa dayali tarihinin portresi ile radikal tenkitilerin yeniden yapilandirmasi arasindaki
asiri gerilim ile yz yze birakmistir.

Tenkitilerin daha radikal ekoln takip edenlerin, Eski Antlasmayi tarihsel degildir diye
siniflandirdiklarini sylemek, sert bir iddia olmayacaktir. Bu ifade, her tenkitiyi kapsamak
zorunda degildir, bazi blmler makul olarak nitelenmistir, birka blm, alt dzeyde tarihsel
olarak grlmektedir. Tabii ki her tenkiti bu kadar ileri gitmemistir, ancak her tenkitinin
Israil tarihi konusunda degisik fikirleri olmustur. rnegin, Stade, Israillilerin bir halk olarak
Misirda bulunduklarina sphe ile bakarken Kosters, Zerubabel ynetimindeki Babil
srgn n kabul etmemektedir. Ancak, tenkitilere gre, kitaplar i aynen olduklari gibi ele
aldigimizda, krallar zamanina kadar olan kisminin hepsi ve ondan sonraki dnemlerde de bazi
blmleri, tarihsel degildir. (Orr, POT, 56)

Tenkitilerin ima ettikleri aslinda, Eski Antlasmada Israilin tarihinin Yaratilista


Adem ile baslamasindan, peygamberlerin tanikligini ettigi ve vaat edilen Mesihte
tamamlanmasi seklinde grdgmz net tablo, tutarli ve bir btn halinde isleyen tanrisal
plnin gelisimi (teleojik unsur) degil, tamamen bir uydurmadir, yapmaciktir ve zoraki bir
tablodur.

139
Orr tarafindan alintisi yapilan Halleli Kautzsch, Abiding Value of Old Testament
(Eski Antlasmanin Ebedi Degeri) isimli syleminde su ifadelerde bulunmustur: Eski
Antlasmanin sonsuz degeri her seyin tesinde; Yeni Antlasmada sonuca ulasan ve bizlere
Tanrinin kurtulus iin bir plninin var olduguna ve bu srecin Isa Mesihin Kisiliginde ve
islerinde tamamlandigina dair salt ve kesin bir garanti vermesinde yatmaktadir. (Orr, POT,
61)
Orr, sunlari sylemistir:

Tarihte yer alan teleolojik unsurlardan kurtulmaya alisan tenkiti cephesinden gelen cevaba
gre, Kutsal Kitapin sundugu tarih hem sahtedir, hem de gereklerden uzaktir: gerek tarihle
uyum ierisinde gelismemektedir, hayal rn bir tarihsel gelisimi yansitmaktadir, atalara ait
agdan kalan ilkel fikirlerin ve efsanelerin iler i tarihlerde aktarimidir. Aktarilan gelisimin
grnm, tarihsel inanlar zerine materyallerin manpile edilmesi ile zorla empoze
edilmektedir . Tenkiti Kutsal Kitap dzeni sayesinde -analizlerine ve dokmanlara gre- Eski
Antlasma hikyesinde yer alan teleolojik unsurlar yok olmustur. Profesr Robertson,
tenkitilerin savunduklari iddiayi syle aktarmaktadir: Kutsal Kitap yazarlarinin entrikalari
sonucu ortaya koyduklari, asil ve dogru bir gelismeyi yansittigini iddia ettikleri sunum, eski
dokmanlarin manpile edilme sreci ve gemis olaylarin ileri tarihler in grs aisina gre
sistematik bir sekilde yeniden sunulmasi ile sonradan gelismistir. (Orr, POT, 61-62)

Kutsal Kitapin Ibrani dinini uydurma hikyelerle aiklayan bir kitap olduguna dair
grs ile, Kutsal Kitapin Tanrinin gerekten de yapmis oldugu isleri aktaran bir
kitap olduguna dair grs arasindaki fark, bu konuda en ufak bir yoruma ihtiya
duymayacak kadar aiktir.

LANGDON GILKEY

2A. YARGI: ISRAILIN DINI TAMAMEN DOGAL BIR DINDIR, OLUSMASINDA


VE GELISMESINDE DOGAST BIR UNSUR MEVCUT DEGILDIR
(Baska bir deyis ile, Israilin tarihinde Tanrinin hibir mdahalesi olmamistir;
ancak Ibraniler oldugunu dsnmslerdir.)
Bu teori nasil olup, Pentateuchun metinsel analizinden tremistir? Orr, bu konuyu aiklar:

Bu dinin kaynaginin dogast olup olmadigi, elimizdeki Pentateuc hun Musanin kaleminden
mi iktigina ya da ileri bir tarihte birlestirilmis ya da drt dokmandan mi olustuguna ya da
Levililer kanunlarinin hangi asamada en son halini aldigina ya da Yesaya kitabinin bir, iki
hatta on yazicinin isi olup olmadigina ya da Mezmurlarin yazilisinin srgnden nce mi,
yoksa sonra mi olduguna hibir sekilde bagli degildir ve bagli olmadigi da ikna edilir bir
sekilde savunulabilinir. Buna ragmen ileri blmlerde daha detayli bir sekilde greceginiz
gibi metinsel tenkitiligin, dini teoriye olan bagimliligi gerekten ok yakindir. Bazi limler,
hem Eski Antlasmanin en ileri sekilde gereklestirilmis tenkitinin ortaya ikardigi
hipotezlerin gerekligine olan inan ile Israilde gereklesen dogast esinlemenin
gerekligine olan inanci, kisisel tatminleri iin birlestirmeyi basarmistir, ancak bu birlesim
sonucunda elde edilen sentez basarili olmus olsa idi, sagduyulu her insan tarafindan
kucaklanmis olurdu. Dr. Cheynenin Tenkitiligin Kuruculari olarak ifade ettigi kisiler,
kararlara salt metinsel tenkit ile ulasmaktadirlar. Bu metinsel tenkit, Mezmur larin yazilim
tarihini, metinlerin aslina uygunlugunu, metinlerin gvenilirligi, vb iermektedir ve genel
olarak dinin orijini ve gelisimi hakkindaki nceden varsayim tarafindan kontrol edilmektedir.

140
Tenkiti yapan kisinin nceden varsayimi degistike, metinlerin yazilim tarihi, iliskileri,
tarihsel degeri hakkinda varilacak yargilar da degisecektir. Tenkitilerin vardigi sonularin
hepsinin dini ve tarihsel nceden varsayimlara olan bagimliligi, Wellhausen tarafindan da
kabul edilmistir: Bu tartismali durumun kesin bir zme kavusacagi alan, din eserlerinin
tarihselligi ile kabul edilen dini fikirlerin arasindaki alandir. Bu alan, Vatkenin Biblische
Theologie isimli eserinde enine boyuna ele alinmis ve bu savasin ilk kivilcimlarini akmistir.
(Wellhausen, PHI, 12) (Orr, POT, 4-5)

Gilkey, bu iddianin drst bir szcs olarak, szn esirgemeden aik ve net ifadeler
kullanir:

Kutsal Kitapta yer alan olaganst olaylarin anlatimi iin, tenkitiler tarafindan ne srlen
nedensel bir dzenin varligi, bu olaylari gzlemlenebilinir olaylar olarak ele alinmalarini
gerektirir. Gzlemlenebilinir olaylarin bilimsel olarak yorumlanabilirligi ve bu yorumun sahip
oldugu yetkinin dogrultusunda Kutsal Kitap anlatimlarinin geerliligi hakkinda varilacak bir
yargida ve bu anlatimlari anlamada, byk bir farklilik gzlenecektir. Birdenbire Tanrinin
islerinin ve buna bagli olaylarin yer aldigi Kutsal Kitapin engin panoromasi kararacak ve bu
olaylarin hibirisi gereklesmemis olarak kabul edilecektir. Gereklesmis oldugu reddedilecek
olaylar, yalnizca yaratilis in alti gn srmesi, Aden bahesindeki tarihi dss veya Nuhun
tanikligini verdigi tufan gibi olaganst ierigi yksek olaylar degil, Ibrani halkinin Tanrinin
mdahalesi ile olusmus ve Kutsal Kitapta kaydedilmis tarih in byk bir kismini olusturan
olaylari da iermektedir. Tarihsel gerek olarak aktarilanlar, basit bir sembolik anlatim olarak
kabul edilecektir. Ibrahimin ileri yasta gelen ocugu; birok gksel ziyaret; atalara verilmis
szler ve ynlendirmeler ; Misirlilar in maruz kaldigi hastaliklar ; atesten stunlar; denizin
ikiye ayrilmasi; Sina daginda szl olarak verilmis olan antlasma; fetih esnasinda verilmis
olan stratejik ve lo jistik destek; peygamberler tarafindan duyulan sesler gibi Tanrinin
eylemi olarak kabul edilen btn olaylar, Ibrani halkinin dini yorumu olarak kabul edilip,
tarihsellikleri yok sayilacaktir. Eski Antlasmada Tanrinin isi olarak aktarilan ya da
tenkitilikten nceki Calvin gibi tefsircilerin Tanrinin yaptiklari olarak yorumladigi
mucizevi olaylara, Tanrinin kendi sesi ile verdigi buyruklara ve vaatlere, modern grs,
radikal bir farklilikla yaklasmakta ve bu olaylari yok saymaktadir. Ibraniler neye inanirlarsa
inansinlar , modern tenkiti grse sahip olanlarin inancina gre, Kutsal Kitapta ismi geen
halklar ve bizler ayni evren kosullarinda yasamaktayiz. Bu kosullara gre, olaylarin sebep
sonu iliskisi vardir, degismez ve arkasi kesilmez zaman ve mekan iliskisinin var oldugu bu
evrende bizler bugn ilhi mucizeler tecrbe edip ve ilhi szler duymuyor isek, o dnemdeki
halklarin da bu olaylari yasamamis olmalari gerekir. (Gilkey, COTBL, 144-45)

Gilkey, bu iddiayi kendi mantigi ierisinde syle baglar:

Misirdan ikildiktan sonra gereklesen antlasma olayindan nce gereklestigi aktarilan


mucizevi olaylarin ve Tanrinin sesinin duyulmasinin atalara ait anlatimlarin zerinde yapmis
oldugu etki, aslinda Misirdan ikildiktan sonra olusan in ancin etkisindeki Ibranilerin kendi
gemisleri ile yaptiklari yorumdan baska bir sey degildir. Bizim iin bu anlatimlar, Tanrinin
gerekten yaptiklari ve meseller ile Misirdan ikis sonrasi Yahudilerin inancinin ifadesi
olarak sylediklerinin tarihsel anlatimi degil; etkin isler yapan, vaatler ve buyruklar veren bir
Tanriya olan inancin etkisi ile kaleme alinmis metinlerdir. Misirdan ikildiktan sonraki
yasam hakkinda Kutsal Kitapta yer alan anlatimlar; rnegin, Yasanin beyani ve
kanunlasmasi, fetihler ve peygamberlikler antlasma halkinin sregelen yasaminin ve tarihinin
Misirdan ikis sonrasi olusan inancinin etkisindeki yorumudur. Modern Kutsal Kitap
teolojisi iin, Kutsal Kitap artik Tanrinin eylemlerinin ve szlerinin tarif edildigi bir kitap
degildir. Modern Kutsal Kitap teolojisi iin Kutsal Kitap, bizlerin yaratici aiklamalar diye
adlandirdigimiz, Yunusun hikyesi gibi, Tanrinin eylemlerini ve bu eylemlere insanlarin
Ibrani din ine uygun teolojik inanlarini ifade eden tepkilerine, Ibrani aiklamalarini ieren bir

141
kitaptir. Kisacasi Kutsal Kitap, Tanrinin islerini tarif eden degil, Ibrani dinini tarif eden bir
kitaptir . (Gilkey, COTBL, 146)

Bu grsn radikal dogasini fark eden Gilkey, Kutsal Kitapin Ibrani dinini uydurma
hikyelerle aiklayan bir kitap olduguna dair grs ile Kutsal Kitapin, Tanrinin gerekten
de yapmis oldugu isleri aktaran bir kitap olduguna dair grs arasindaki fark, bu konuda en
ufak bir yoruma ihtiya duymayacak kadar aiktir itirafinda bulunmustur. (Gilkey, COTBL,
146)

3A. YARGI: ISRAILIN TARIHI VE DINI, TEMEL OLARAK UYDURMADIR


Ibranilerin z tarihleri ve dinleri hakkindaki aktarimlarini, Eski Antlasma da karsimiza
koyuldugu sekilde okuduktan sonra, niyetlerinin bu kitabin okuyuculari tarafindan tamamen
tarihsel bir kitap olarak kabul edilmesi oldugu gayet aiktir. Musanin Yasayi vermesi ve
arkasindan, peygamberlerin insanlari Musaya ait Yasaya bagli olarak yargilamalari,
mantiksal olarak belli bir dzeni yansitmaktadir.
Unger, benzer bir yorumda bulunmustur: Eger Yasanin Tekrari kitabi, Musa
tarafindan yazildigini iddia etmesine ragmen, M.. 621 senesine kadar yayinlanmamis ise,
dinsel sahtekrlik ithamindan kurtulmasi pek mmkn olmayacaktir. Ayni durum M.. 500
senesine kadar derlenmemis olan, anca k srekli bir sekilde Musaya zg olarak kabul edilen
Khinsel Kanunlar iin de geerlidir. (Unger, IGOT, 231)
Eski Antlasmayi kim yazmissa yazsin, ya da kanonunu kim gereklestirmisse
gereklestirsin, ierisinde barindirdigi tarihin, Israilin gerek tarihi olduguna inanmamizi
istemistir. Eger metinlere dayali tenkitiler hakli ise, Eski Antlasmanin tarihileri hatalidir
ve uydurma tarih sulamalarindan kurtulmalarinin mantikli bir kurtulus yolu yoktur.

142
21
MUSAYA AIT YAZARLIGI
DESTEKLEYEN DELILLER

BLME BAKIS

Isel (Dahili) Delil


Pentatenchun Tanikligi
Diger Eski Antlasma Kitaplarinin Tanikligi
Yeni Antlasmanin Tanikligi
Dissal (Harici) Delil
Yahudi Aktarimi
Erken Dnem Hristiyan Aktarimi
Antlasma-Biimsel Analiz
Varligi Iddia Edilen D Kaynaginin Eskiligi
Giris
Ifadeler
Stil
Yasamanin Eskiligi
Musaya Ait Yazarligi ve Dnin Eskiligini Reddeden Ifadeler
Merkezlendirilmis Tapinma
Sonu
Varligi Iddia Edilen P Kaynaginin Eskiligi
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Dissal (Harici) Delil
Arkeoloji

143
1A. ISEL (DAHILI) DELIL

1B. Pentatenchun Tanikligi


Pentateuch, Musanin yazarligini belirten aik ifadeler ile doludur.

1C. Antlasma Kitabi (Misirdan ikis 20:22-23:33)


Musa RAB'bin btn buyruklarini yazdi. Sabah erkenden kalkip dagin eteginde bir sunak
kurdu, Israil'in on iki oymagini simgeleyen on iki tas stun dikti. Sonra Israilli genleri
gnderdi. Onlar da RAB'be yakmalik sunular sundular, esenlik sunusu olarak bogalar
kestiler. Musa kanin yarisini legenlere doldurdu, br yarisini sunagin zerine dkt. Sonra
antlasma kitabini alip halka okudu. Halk, RAB'bin her syledigini yapacagiz, O'nu
dinleyecegiz dedi. (Misirdan ikis 24:4, 7)

2C. Antlasmanin Yenilenmesi (Misirdan ikis 34:10-26)


RAB Musa'ya, Bunlari yaz dedi, nk seninle ve Israilliler'le bu szlere dayanarak
antlasma yaptim. (Misirdan ikis 34:27)

3C. Yasanin Tekrarinin Kanunlari (Yasanin Tekrari 5-30)


Musa bu yasayi yazip RAB'bin Antlasma Sandigi'ni tasiyan Levili khinlere ve btn Israil
ileri gelenlerine verdi. (Yasanin Tekrari 31:9)
Musa Yasa'nin szlerini eksiksiz olarak kitaba yazmayi bitirince, RAB'bin Antlasma
Sandigi'ni tasiyan Levililer'e su buyrugu verdi: Bu Yasa Kitabi'ni alin, Tanriniz RAB'bin
Antlasma Sandigi'nin yanina koyun. Orada size karsi bir tanik olarak kalsin (Yasanin
Tekrari 31:24-26).
Bu ayetler, Musanin Pentateuchu yazdigini ispatlamak amaci ile kullanilamazlarsa
da; Yasanin Tekrari 5ten 26ya kadar byle bir kitabin varligindan bahseder ve Musanin
metinsel eylemlerde bulunmus olduguna isaret eder. (Raven, OTI, 86)

4C. Tanrinin Amalekliler Hakkindaki Yargisi


RAB Musa'ya, Bunu ani olarak kayda ge dedi, Yesu'ya da syle, Amalekliler'in adini
yeryznden bsbtn silecegim. (Misirdan ikis 17:14)

5C. Israillilerin Ramsesden Moava Olan Yolculugunun Planlanmasi


Musa RAB'bin buyrugu uyarinca sirasiyla yapilan yolculuklari kayda geirdi. Yapilan
yolculuklar sunlardir. (lde Sayim 33:2)

6C. Yasanin Tekrari 32deki Musanin Ezgisi


"Simdi kendiniz iin su ezgiyi yazin ve Israilliler'e gretin; onu okusunlar. yle ki, bu ezgi
Israilliler'e karsi benim tanigim olsun.
Onlari atalarina ant ierek sz verdigim st ve bal akan lkeye getirdigimde, yiyip
doyacaklar; semirince baska ilhlara ynelip onlara tapacaklar. Beni tepecek, antlasmami
bozacaklar.

144
Baslarina sayisiz ktlkler, sikintilar geldiginde, bu ezgi onlara karsi taniklik edecek.
nk ocuklari bu ezgiyi unutmayacak. Ant ierek sz ver digim lkeye onlari getirmeden
nce neler tasarladiklarini biliyorum.
O gn Musa bu ezgiyi yazip Israilliler'e gretti. (Yasanin Tekrari 31:19-22)

7C. Yazicilarin Kullanimi


Musanin, Pentateuchu yazmasindan ya da yazari olmasindan bahsederken, daha nce
de belirttigimiz gibi unutmamamiz gereken husus, aynen antik Mezopotamyali
uygulumalarinda da grldg gibi, gerekten olan durum bu olmus olsa bile , bu, Musanin
kendi elleriyle metini yazdigi anlamina gelmemektedir. Kalin Pentateuchun, aynen
Hammurabinin Yasa Kanunlari gibi yazicilara dikte edilmis olmasi, olasilik dahilindedir. Bu
durum kesinlikle Pentateuchun, Musaya ait yazarligini rtecek bir unsur degildir.

8C. Asagidaki Blmlerde Yer Alan Hukuki Dokmanlar, Ya Alt Ya da st


Baglamdaki Metinlerde, Kendilerinin Musa Tarafindan Yazildigi Konusunda
Taniklik Iermektedir:
Misir'dan ikis: 12:1-28; 20-24; 25-31; 34
Levililer: 1-7; 8; 13; 16; 17-26; 27
lde Sayim: 1; 2; 4; 6:1-21; 8:1-4; 8:5-22; 15; 19; 27:6-23; 28; 29; 30; 35
Yasanin Te krari: 1-33

9C. Musanin, Pentateuchu Yazabilecek Vasiflara Sahip Oldugu Kesindir


Musa, Firavunun evinde bymstr ve aynen Istefanin dedigi gibi: Musa, Misirlilarin
tm bilim dallarinda egitildi. Gerek szde, gerek eylemde gl biri oldu (Elilerin Isleri
7:22). Herkesin hemfikir oldugu gibi, bu bilim dallari arasinda okuma yazma da vardir.
Musanin, Pentateuchu yazmasi iin gerekli olan her trl bilgi elinin altindaydi.
Musadan nceki dnemlerin kayitlarinin var oldugu, bu kayitlarin Ibranile rin elinde oldugu
ve halkinin lideri olan Musanin da bu kayitlara ulasma imkni oldugu byk bir olasiliktir.
Eger bu kayitlar, Yusufun zamanindan beri Misir arsivlerinde saklanmis olsalardi bile, ayni
sekilde Musanin hizmetinde , ocuklugundan itibaren olurlardi.
Musanin ayni sekilde bu tarihi kaydedecek zamani da mevcuttu. Kirk sene Misirda
ve ayni sreyi Midyanda geirmis ve bu seksen senelik dnemde Yaratilis kitabini kaleme
almak iin yeterli zamani olmustur. (Raven, OTI, 93-94)
Musanin, Pentateuch gibi bir eseri kaleme almasi iin var olan stn meziyetlerini
asagidaki vasiflarinda daha iyi kavramaktayiz:
(a) Egitim: Musa, asil Misir saray halkinin disiplini altinda ileri seviyede gelismis
bir akademik egitim almistir. Ayni agda, kadinlarin tuvalet malzemelerinin bile yazi altinda
listelendigi gz nne alindiginda, Musanin aldigi bu egitimin okuma yazmayi iermemesi
dsnlemez.
(b) Inan Bilgisi: Musa, sphesiz erken Ibrani tarihinin ve eski dnemde halkinin
Tanri ile olan mnasebeleri hakkindaki inan bilgilerini edinmistir.
(c) Cografi Bilgi: Musa, Pentateuchda yer alan Misir ve Sinanin cografyasi ve
iklimi hakkinda ileri derecede bilgiye sahiptir.
(d) Motivasyon: Israil Ulusunun kurucusu olarak Musa, halkina saglam ahlki ve
dini temeli verecek gdye yeterinden fazla sahiptir.
(e) Zaman: Kirk uzun sene boyunca Sina lnde dolasmak, Musaya bu eseri
olusturmasi iin yeterli olan zaman birimini saglamistir.

145
Misir turkuaz madenlerinde alisan egitimsiz klelerin kisisel bilgilerini tnel
duvarlarina kazinilan bir agda, Musanin atalarinin, tarihlerinin en dikkat ekici olaylarini
kayit altina almamis olmalari hayal bile edilemez.
Antik Misir hakkinda yzyilin en byk otoritelerinden birisi olan Kurt Sethe,
medeniyetin edebiyat dalindaki en byk katkisini yapmis olan bir Kuzey Semitik
uygarliginin babasini arama alismalarinda, Musa iin tarihsel bir olasilik olarak bahsetmistir.
[Vorn Bilde Zum Buchstaben , (1939), P. 56] (Martin, SCAP, 23)

Misir turkuaz madenlerinde alisan egitimsiz klelerin kisisel bilgilerini tnel


duvarlarina kazinilan bir agda, Musanin atalarinin, tarihlerinin en dikkat ekici
olaylarini kayit altina almamis olmalari hayal bile edilemez.

2B. Diger Eski Antlasma Kitaplarinin Tanikligi


Asagidaki Eski Antlasma ayetleri, Tevrat ya da Yasanin, Musadan olduguna taniklik
eder:
Yesu 8:32: Yesu Musa'nin Israil halkinin nnde yazmis oldugu Kutsal Yasa'nin
kopyasini orada tas levhalara yazdi. Asagida verilmis olan ayetlerin bazilarinda bulunan
yildiz isareti, basit bir szel inan aktarimini degil, Musanin yazili Yasasini isaret
etmektedir:

Yesu 1:7, 8*; 8:31*, 34*; 23:6*


1. Krallar 2:3*
2. Krallar 14:6*; 23:25
1. Tarihle r 22:13
2. Tarihler 5:10; 23:18*, 25:4*; 30:16; 33:8; 34:14; 35:12*
Ezra 3:2; 6:18*; 7:6
Nehemya 1:7, 8; 8:1*, 14*; 9:14; 10:29; 13:1 *
Daniel 19:11, 13
Malaki 4:4

Btn bunlar, En Yce olan Tanrinin Antlasma kitabidir, Musanin Yasa kitabi,
Yakupun halkinin mirasidir.

EKLESIASTIKUS M.. 180

3B. Yeni Antlasmanin Tanikligi


Yeni Antlasma yazarlari, Tevratin ya da Yasa kitabinin Musa tarafindan kaleme alindigini
belirtmislerdir. Elilerin inanci syledir: gretmenimiz, Musa yazilarinda bize syle
buyurmustur: (Markos 12:19)
Yuhanna, Musanin yazarligi konusunda emindir: Kutsal Yasa Musa araciligiyla
verildi, ama ltuf ve gerek Isa Mesih araciligiyla geldi. (Yuhanna 1:17)

146
Pavlus, Pentateuchdan bir paradan bahsederken, su ifadeyi kullanmistir: Musa,
Kutsal Yasa'ya dayanan dogrulukla ilgili sunlari yaziyor: (Rom. 10:5)
Bu konudaki referans ayetler asagida listelenmistir:
Luka 2:22; 20:28
Yuhanna 1:45; 8:5; 9:29
Elilerin Isleri 3:22; 6:14; 13:39; 15:1, 21; 26:22; 28:23
1. Korintliler 9:9
2. Korintliler 3:15
Ibraniler 9:19
Esinleme 15:3

Asagidaki ayetler, Isa Mesihin, Tevratin Musadan geldigine dair inancini


sergilemektedir:
Markos 7:10; 10:3-5; 12:26
Luka 5:14; 16:29-3 1; 24:27, 44
Yuhanna 7:19, 23

Yuhanna, Isa Mesihin aik ve seik bir sekilde Musanin Tevrati yazdigina olan
inancini ifade etmesini kayit altina almistir:
Baba'nin nnde sizi sulayacagimi sanmayin. Sizi sulayan, umut bagladiginiz
Musa'dir. Musa'ya iman etmis olsaydiniz, bana da iman ederdiniz. nk o benim hakkimda
yazmistir. Ama onun yazilarina iman etmezseniz, benim szlerime nasil iman edeceksiniz?
(Yuhanna 5:45-47)
Eissfeldtin de ifade ettigi gibi: Yeni Antlasmada kullanilan isim, aika tm
Pentateuchu -Musanin Kitabini- kapsamaktadir ve tartismasiz olarak Pentateuchun yazari
olarak, Musayi gstermektedir. (Eissfeldt, OTI, 158)

2A. DISSAL (HARICI) DELIL

1B. Yahudi Aktarimi


R. H. Pfeiffer, sunlari kaleme almistir: M.. 400 senesinde kanona dahil edilmis olan
Pentateuchun, Musaya Tanridan gelen bir esinleme olarak kabul edilip edilmedigi
konusunda sphe duymak iin hibir sebep yoktur. (Pfeiffer, IOT, 133)

1C. Eklesiastikus
M.. 180 senesinde yazilmis olan Apokrafi kitaplarindan birisidir ve su tanikligi verir:
Btn bunlar, En Yce olan Tanrinin Antlasma kitabidir, Musanin Yasa kitabi, Yakupun
halkinin mirasidir. (Eklesiastikus 24:23)

2C. Talmud
(Baba Bathra , 146) Yasa (Tevrat) zerine M.. 200 senesinde yapilmis bir Yahudi tefsiri.
Mishnah (Pirge Aboth , I, 1), M.. 100 senesinden kalma bir haham tefsir kitabi. Bu iki kitap
da, Tevrati Musaya atfetmektedir.

3C. Philo

147
Yaklasik olarak M.S. 20 senesinde dnyaya gelen Yahudi ilhiyati, Musaya ait yazarligi
savunanlar arasindadir: Musanin hikyesini, kutsal kitaplardan, onun biraktigi anitlardan ve
ulusun yaslilarindan aynen grendigim gibi aktaracagim. (Philo, WP , 279)

4C. Flavius Josefyus


Birinci yzyilda yasamis olan bir Yahudi tarihidir. Josephus Against Apion (11:8): Bizim,
yle (Yunanlilar gibi) birbiri ile elisen ve birbirini reddeden sayisiz kitap yiginimiz yoktur,
topu topu 22 (bizim 39) kitabimiz vardir ve bunlarin hepsinin ilhi olduguna inanilir;
bunlardan bes tanesi Musaya aittir, yasayi ve kendisinin lmne kadar olan insanligin
kkn ierir. (Josefyus, WFJ, 609)

2B. Erken Dnem Hristiyan Aktarimi

1C. Juniliyus
M.S. 527-565 seneleri arasinda ynetimde bulunmus olan Bizans imparatoru Yustinin
imparatorluk subayidir. Pentateuchun yazari olarak Musayi gstermektedir. Bu konudaki
fikrini, bir grencisi ile diyalogunu kaydettigi De Partibus Divinae Legis isimli eserinde
grebiliriz:

Ilahi Kitaplar in Yazarlari Hakkinda


grenci: Ilahi kitaplar in yazarlarinin kimler oldugunu nereden bilebiliriz?
gretmen: sekilde. Basliklardan ve nszlerden... ya da sadece basliklardan...
gemistekilerin inanlarindan, rnegin, Musanin tarihin ilk bes kitabini yazdigina inanilir;
baslikta bu belirtilmemis olsa da, hatta Musa, Tanri bana konustu demese de, RAB
Musa'ya syle dedi diye yazmistir. (Gray, OTCm, 44-45)

2C. Bizansli Leontiyus


M.S. altinci yzyilda Contra Mestorifor isimli eserini yazmis. Bu eserde su ifadeler
gemektedir:
Bu bes kitaplarin her biri, Musaya ait olduklarina dair taniklik iermektedirler.
(Gray, OTCM, 45)

3C. Eski Antlasma kanonlarinda, Pentateuchu Musaya atfeden diger Kilise Liderleri:

1. Sard Piskoposu Melito (M.S. 175)


2. Yerusalimli Cyril (M.S. 348-386)
3. Hilary (M.S. 366)
4. Rufinus (M.S. 410)
5. Augustinus (M.S. 430)

4C. Pentateuch, erken kilisenin asagidaki Kanon Listelerinde de Musaya


atfedilmektedir:

1D. Timoteos ve Aquilanin Diyalogu

148
2D. S ynopsis (Lagarde tarafindan revize edilmistir)

3D. Elilerin Kanonlarinin Listesi

4D. Innocent I (M.S. 417)

3B. Antlasma-Biimsel Analiz

1C. Giris
1954 senesinde George Mendenhall, antik agin muzaffer Yakin Dogu krallari ile yenilgiyi
tatmis dsmanlari arasinda gereklestirilmis olan boyundurluk altina girme anlasmalarini
aikladigi bir metin yayinlanmistir. Bu anlasmalarin yapisi ile Ibrani Kutsal Yazilarinda
bulunan bazi anlasmalarin yapisi arasindaki sasirtici benzerliklere isaret etmistir. Meredith
Kline, bu antlasmalar ile Yasanin Tekrari kitabi anlasmalarinin tm arasindaki iliskiyi
ortaya koyarak bu alismayi daha da ileri gtrmstr.
Taninmis arkeolog G. Ernest Wright, bizlere Mendenhallin alismasini syle takdim
eder:

Hukuk alaninda gerek lesen ve benim zaman asimina basari ile karsi koyacagina inanma
cretini gsterdigim bir baska byk alisma, George E. Mendenhallin Musaya ait
antlasmanin resmi arka plninin ele alindigi nc alismadir. Mendenhallin gsterdigi gibi
bu arka pln, Johannes Pedersenin iddia ettigi gibi, Bedevi toplumlarin antlasmalarinda yer
almamaktadir. Bu arka pln, zellikle Hitit arsivlerinde bulunan Ge Bronz aga ait
boyundurluk altina girme anlasmalari basta olmak zere, uluslararasi hukuk antlasmalari
arasinda yer almaktadir. Bu kesfin ortaya koydugu birka sonu vardir, ancak ben bunlardan
bir tanesine deginecegim: Israil, Tanri inancinin nasil olustuguna ve Tanri hakkinda
konusulurken belli basli kelimelerin kullanilmasina izin verilirken, bazi kelimelerin
kullanilmasinin yasaklanmasi hakkinda ilk defa daha genis bir grs aisina sahip
olabilecegiz. Israilin Tanrisi, dogal bir dnyanin temel glerini temsil eden baska tanrilarin
basinda liderlik yapan bir tanri degil; Mbarek ve tek Hkmdar, krallarin Krali, rablerin
Rabbi, lmszlgn tek sahibi, esi olmayan Tanridir. Bunun dogal bir sonucu olarak Ibrani
melek terimi, yalnizca Davutun zamanindan nce ok ender olarak kullanilmistir. Bunun
sebebi, bu terimin Bronz agindaki Suriye-Filisti sehir -devletle rinin rakip hanedanlarinin
politik tanimi iin kullanilmis olmasi ve genel anlam olarak bu anlami stlenmis olmasidir.
Israilin kendi Tanrisinin boyundurugu altina girmesi, tm dnyayi kapsadigi gibi ilgi
noktasi, doga unsurlari (yagmur tanrisi, sarap tanriasi, vb.) degil, engin bir Ynetimin
idaresidir. Bu yzden kullanilan lisan, tarih e ve tarihsel perspetkif lere uygun bir lisandir.
(Wright, BAT, 150)

2C. Yasanin Tekrari Ve M.. Ikinci Milenyumdan Kalma Hitit Hkmdarligi


Altina Girme Anlasmalarinin Yapisi
K. A Kitchen, M.. on drdnc asirdan on nc asira kadar olan dnemde, Hitit
boyundurlugu altina girme anlasmalarinin asagida listelenen yapi unsurlarini aikliga
kavusturmustur:

149
(1) nsz ya da baslik. Antlasma yazarinin tanitimi.
(2) Tarihsel ndeyis ya da gemise bakis. Iki tarafin gemisteki iliskilerinin
belirtilmesi; hkmedenin gemiste aldigi hara, tebaanin deyecegi yeni
haracin belirlenmesinde oynadigi rol ve yeni ykmllkler.
(3) Sartlar. Hkmedenin, tebaa zerine koydugu temel ve detaylandirilmis
ykmllkler.
(4) (a) Antlasmanin bir kopyasinin, tebaanin tapinaginda yemin edilerek
yazilmasi.
(b) Antlasma kosullarinin halka periyodik bir sekilde okunmasi.
(5) Tanikliklar. Antlasmaya taniklik etmeleri iin agirilan tanrilarin isimlerinin
yer aldigi uzun bir liste.
(6) (a) Lanetler. Antlasmayi bozmasi durumunda tebaanin stne gelecek
lanetler.
(b) Bereketlemeler. Antlasmayi tutmasi durumunda tebaanin stne
gelecek bereketler.

M.. on nc asirdan, onuncu asra kadar bilinen tm antlasmalar, seklen ve ierik


olarak birbirine benzemektedir. Metinlerin okunabilecek kadar iyi bir sekilde ele getigi bazi
antlasmalarda, birka unsur elenmis olsa da, genel dzende esitlilik gzlenmez. Bu
arkeolojik bulgulardan dolayi, dnem ile ilgili olarak istikrarli bir antlasma formunun varligi
kabul edilmistir. Belirtilen tarihsel dnemden nceki antlasmalarda ise, daha farkli bir model
izlenilmektedir. (Kitchen, AOOT, 92-93)

Yasanin Tekrari Kitabinda Yer Alan Antlasma Yapisi


Sina Antlasmasi

(1) nsz: 1:1-5


(2) Tarihsel ndeyis : 1:6-3:29
(3) Sartlar: 4-11 (basit) 12-26 (detayli)
(4) (a) Yasanin yazilmasi: 31:9, 24-26
(b) Yasanin okunmasi: 31:10-11
(5) Tanikliklar: Antik doguya ait pagan tanrilari, bu antlasmada olamayacagi iin,
bu liste yer almamistir. Kitchen, taniklik olarak Musanin ezgisini gstermistir
(31:16-30; 32:1-47).
(6) Lanetler ve Bereketlemeler : 28:1-14 (Bereketlemeler); 28:15-68 (Lanetler ); bu
antlasmada dzen, bereketlemeler-lanetler -taniklik olarak gereklesmistir,
Antik Yakin Doguya ait anlasmalardaki dzen ise, taniklik-lanetler-
bereketlemeler seklindedir. Bu dzen farkinin sebebi ise, Yasanin Tekrari
antlasmasinda yer alan tanikligin dogasindaki farkliliktir. (Kitchen, AOOT,
96-97)

Kitchen, bu iki antlasma grubu arasindaki benzerlik hakkinda su yorumu yapmistir:


Elimizdeki deliller dogrultusunda, M.. on drdnc ve on nc yzyil Antik Yakin
Dogu antlasmalari ile Misirdan ikis ve Yesudan daha ok, Yasanin Tekrari metinleri
arasinda sasirtici bir yakinlik oldugu hakkinda hi bir sphe kalmamistir. Metinsel yapida
rastlanilan esas fark ise, Yakin Dogu dokmanlarinin resmi antlasma dokmanlari iken,
Yasanin Tekrarinin isler ve szler ile bir antlasmanin yenilenmesi treninin aktarilmasi
olmasindan kaynaklanmaktadir. (Kitchen, AODOT, 3)
Klineda, bu tarihlemeye gvenle yaklasmaktadir: Hayal rn kaynaklara (J, P, vb.)
blnms olarak degil, aynen elimizdeki hali ile Yasanin Tekrari kitabinin, incelenmeye

150
aik elimizdeki objektif ve somut arkeolojik delillerin isiginda, antik boyundurluk altina
girme antlasmalarinin yapisini, eksiksiz ve btnlk ierisinde klsik formu ile yansittigi
tartisilmaz bir biimde ortaya ikmistir. (Kline, DC, 41)
Bu grs aisina sahip Kline ve Kitchen yalniz degillerdir. D. J. McCarthy, Treaty
and Covenant isimli eserinde antik antlasmalari enine boyuna incelemistir. Bu konudaki en
derin alismalardan birisi olan bu eserin sahibi, kendisinin radikal tenkiti olarak taninmasini
memnuniyetle karsilasa da, bu karsilastirmanin sonularini kainilmaz olarak yorumlamistir:
Eski Antlasmada, btn unsurlari ile antlasma formuna rnek olarak gsterebilecegimiz
rnek bir metin var midir? Evet, vardir. Bu konuda aradigimiz rnek, Yasanin Tekrari
kitabinin temel unsurlari ierisinde yer almaktadir. (McCarthy, TC, 110)
McCarthy, Yasanin Tekrarinin temel unsurlarinin, bir antlasmanin organik yapis ini
sundugunu iddia etmektedir. (McCarthy, TC, 110)
McCarthynin vurguluyarak belirttigi nemli bir nokta sudur: Yasanin Tekrari ile bu
anlasmalarin metinsel formlari arasinda bir tr iliski oldugu konusunda en ufak bir sphe bile
yoktur. (McCarthy, COT, 230)
Biimsel tetkiti olan ve Yasanin Tekrari kitabinin M.. 701den sonra yazildigini
iddia eden G. von Rad bile, su itirafta bulunmak zorunda kalmistir: Hititlilerin M.. on
drdnc ve on nc asirlarda gereklestirdikleri basta olmak zere, Antik Yakin Dogu
antlasmalari ile Eski Antlasma metinlerinin karsilastirilmasi, zellikle yapi gibi birok ortak
noktayi ortaya ikarmistir. Bu boyundurluk altina girme anlasmalari ile Eski Antlasmanin
bazi kisimlarinda yer alan, Yahve ile Israil arasinda gereklesen antlasma detaylari arasinda
bir bag oldugu kesindir. (von Rad, OTT, 132)
Bu alanda son zamanlarda gereklestirilen en yogun alisma , Weinfeld tarafindan
gereklestirilmistir. Her ne kadar Yasanin Tekrari kitabinin ge bir tarihte yazildigini iddia
etmek iin byk abalar harcamissa da, su itiraftan kendisini alikoyamamistir: Hitit devlet
antlasmalarinin temel blmleri . . . Yasanin Tekrari kitabinda yer almaktadir. (Weinfeld,
DDS, 61)

Hayal rn kaynaklara (J, P, vb.) blnms olarak degil, aynen elimizdeki hali ile
Yasanin Tekrari kitabinin incelenmeye aik, elimizdeki objektif ve somut arkeolojik
delillerin isiginda, antik boyundurluk altina girme antlasmalarinin yapisini, eksiksiz
ve btnlk ierisinde klsik formu ile yansittigi tartisilmaz bir biimde ortaya
ikmistir.

MEREDITH G. KLINE

3C. Yasanin Tekrari ve Birinci Milenyum Antlasmalari


Eger, M.. birinci ve ikinci milenyum antlasma yapilari arasinda kayda deger farkliliklar
olmasaydi, Yasanin Tekrari geleneksel erken tarihlemesi yerine, radikal tenkitiler
tarafindan ileri srlen M.. altinci ile yedinci yzyil arasi tarihleme iddiasini rtmek iin
bu antlasmalari ele almanin bir faydasi olmazdi.
1954 senesi gibi erken bir tarihte bile Mendenhall, su nemli unsurun farkina
varmistir: Yasanin Tekrari kitabi iin M.. altinci ile yedinci yzyil arasi tarihleme yapan
bir tenkiti, M.. ikinci milenyumun sonunda byk imparatorluklarin ks ile yok olan,
M.. ikinci milenyum antlasma tipinin nasil olup da Eski Antlasma metinlerinde yer aldigini
aiklayamaz. Yikilan imparatorluklarin yerine ykselen Asur gibi yeni devletlerin, tebaalarini

151
baglayici antlasma larin tipi tamamen farklidir. Israilde bile, birlesmis krallik dneminin
baslamasi ile eski a ntlasma yapisi kullanilmamaya baslanmistir. (Mendenhall, LCJANE, 30)
Mendenhallin bahsettigi antlasma formlari arasindaki belirgin farkliliklar, asagida
belirtilmistir:

(1) Dzen
(a) Eski formda degismeyen bir sekilde tanrisal tanikliklar, sartlar ve lanetler arasinda yer
alirken bu durum yeni formda bu sekilde uygulanmamistir. (Kitchen, AOOT, 95)
(b) Eski formdaki istikrarlilik, yeni formda yerini dzensizlige birakmistir . (Kitchen,
AOOT, 96)
(2) Ierik
(a) Eski formda geleneksel olarak yer alan M.. ikinci milenyum un tarihsel ndeyisi,
yeni formdan tamamen ikartilmistir. (Kitchen, AOOT, 95; Kline, DC, 43;
Mendenhall, LCIANE, 56; Huffmon, ESC, 84)
(b) Eski formdaki bereketlemelerin, lanetlemeler ile bagdastirilmasi, M.. birinci
milenyum anlasmalarinda yok olmustur. (Kitchen, AOOT, 96; Kline, DC, 42)

Bu farkliliklarin ne ima ettigini, Kline syle aiklar:

Yasanin Tekrari kitabinin eskiligi ve gvenilirligi hakkindaki sorular ile ilgisi bulunan yeni
delillerin gizlenilmemesi gerekir. Her ne kadar boyundurluk altina girme antlasmalarina dair
gelenegin, M.. birinci milenyumda olustuguna dair iddialar olsa da, bu antlasma yapisinin
en klsik formuna, M.. on drdnc ve on nc asirlara ait Suriye-Anadolu
antlasmalarinda rastlanilir. Geleneksel ileri tenkiti grs e gre, Yasanin Tekrari kitabinin
orijini sadece, M.. birinci milenyumda yasamis olan derlemecilerin ve yazicilarin, bilinli ya
da bilinsiz bir sekilde kaleme aldiklari metinlerde, M.. ikinci milenyumun karmasik
antlasma formunu yeniden olusturduklari konusunda, kendilerini ikna etmis limler tarafindan
tespit edilebilir. Yasanin Tekrari kitabinin M.. yedinci yzyilda kaleme alindigina dair
sregelen israri, uygulamada anlamsiz kilmak iin, deliller isiginda limlerin hipotezlerini
dramatik bir sekilde degistirmesi ve Yasanin Tekrari kitabina hakkettigi eskiligi atfetmeleri
gerekmektedir. (Kline, DC, 15)

Eski Antlasmada yer alan antlasma formu, M.. ikinci milenyumun son
dnemlerinde gereklestirilmis antlasma larin formu ile sasirtici paralellik, M.. birinci
milenyum antlasma larinin formu ile zitlik sergilemektedir. Sina antlasmasi ve bu antlasma
zerinde yapilan yenilemeler, M.. ikinci milenyum antlasmalari ile ayni sinifa dahil
edilmelidir, nk M.. birinci milenyum antlasma lari ile temel unsur olan baslik, tanikliklar
ve lanetler disinda baska bir ortak nokta iermemektedir. Son zamanlarda ortaya ikan
deliller, Mendenhallin, Sina antlasmasinin M.. birinci degil, ikinci milenyum antlasmalari
ile paralellik gsterdigine dair grsne tam destek vermistir. (Kitchen, AOOT, 98)

Gnmzde yasayan hi bir yazar, Yasanin Tekrari kitabinin antlasma yapisi ile,
M.. on drdnc ve on nc asirlara ait, istikrarli antlasma yapisi arasindaki
yakin benzerligi ortaya koyan berrak delillerden kamak iin mantikli bir sebep
retemez.

KENNETH A. KITCHEN

152
4C. Sonu
Yasanin Tekrari kitabinin, M.. ikinci milenyum antlasmalari ile ayni formu iermesi, bu
kitabin o tarihte yazilmis olduguna dair bir sonuca varmamiza yeterli olacak midir? Kitchen,
bu soruya evet cevabini vermistir. Kitchen, Eger Yasanin Tekrari kitabi, M.. altinci ile
dokuzuncu yzyillar arasinda yazilmissa, bu kitabi yazan (ya da derleyen) kisi ya da kisiler
niin kendi aglarinda yaygin olan antlasma formunu metinlerde yansitmak yerine,
kendilerinden en az 300 ya da 600 sene nce (yaklasik M.. 1200) kullanimina son verilmis
bir antlasma formunu kusursuz bir sekilde kullanmislardir ve bunu nasil basarmislardir?
demistir. (Kitchen, AOOT, 100)
Yakin zamanda yayinlanan bir yazisinda Kitchen, bu konu ile ilgili delilleri syle
zetlemistir:

Gnmzde yasayan hibir yazar, Yasanin Tekrari kitabinin antlasma yapisi ile, M.. on
drdnc ve on nc asirlara ait, istikrarli antlasma yapisi arasindaki yakin benzerligi
ortaya koyan berrak delillerden kamak iin mantikli bir sebep retemez. Burada dikkat
etmemiz gereken iki nokta vardir: (1) Yasanin Tekrarinin temel yapisi ve bu yapiya
karakteristik zelliklerini veren ierik, tespit edilebilir bir edebi varlik olusturabilmelidir; (2)
Bu metinsel varlik, M.. sekizinci ya da yedinci yzyila degil, en azindan M.. 1200lere ait
olmalidir. Bir kisi, su ya da bu yasayi bagimsiz olarak ele alip, benzer bir yasanin ya da
kavramin M.. on nc yzyildan sonra da grldgn syleyebilir. Ancak, antlasma
formunun tm zelliklerini bir nceden varsayima dayanarak (zellikle klsiklesmis M.S. on
dokuzuncu yzyil tenkitilerinkilerden ise) kenara itmek, metodoloji aisindan geerli bir
tutum degildir. (Kitchen, AODOT, 4)

Kline su sonuca varmistir: Erken dnem ve ge dnem antlasmalari arasindaki gl


bir yapisal srekliligi tanimak zorunda olsak da, M.. ikinci milenyum Hitit anlasmalarini
klsik form olarak ayirt etmek uygun olacaktir. Yasanin Tekrari kitabi ise, sphe
iermeyen bir biimde, metinlere dayali evrimin klsik dnemine aittir. Bu durumda,
Yasanin Tekrari kitabinin Musaya ait orijini de onaylanmis olmaktadir. (Kline, DC, 43)
Her ne kadar birok lim, Kutsal Kitap anlatimlarinda yer alan sayisiz tarihsel
geregin esas geerliliginin arkeloji tarafindan ispatlandigini kabul etse de, bu gereklerin
efsane ve mitler ile karismis bir halde bir milenyumdan daha uzun bir sre boyunca szl
aktarim ile iletildigini ileri srmeye de devam eder. Ancak, Yasanin Tekrarinin yapisi,
M.. ikinci milenyumda yazilmis oldugunu ortaya koymustur. Bu geregi reddedenler,
Yasanin Tekrari kitabinin metinsel formati hakkinda hibir aikla ma getirememektedirler.

3A. VARLIGI IDDIA EDILEN D KAYNAGININ ESKILIGI

1B. Giris
Metinlere dayali alismalarinda, Yasanin Tekrari kitabinin stlenmis oldugu hayati rol,
btn tenkitiler arasinda kabul grms bir gerektir. Radikal tenkiti George Dahl da bu
geregi fark edenler arasindadir:

Yasanin Tekrari kitabinin, Eski Antlasma tarih i, edebiyati ve din i hakkindaki alismalarda
merkezi ve en nemli pozisyonda oldugu herkes tarafindan kabul edilmis bir durumdur.
Tenkiti Kutsal Kitap lim liginin zerinde titredigi ve seref borcu olarak grdg Ibrani
tarih inin kronolojik dzenlemesinin, yeni bastan gereklestirilme isleminin geerliliginin,
aslinda bizlerin Yasanin Tekrari kitabinin tarihini dogru bir sekilde tespit etmemize bagli
oldugu ok aiktir. zellikle 2. Krallar 22de bahsi geen ve Musanin Besinci Kitabi olarak

153
adlandirilan Yasa kitabi, herkes tarafindan Eski Antlasma arastirmalarinin kilit noktasi olarak
grlr. (Bewer, PDS, 360)

Rowley, ayni fikirdedir; Yasanin Tekrari kitabinin kurallari, Penta teuchal tenkiti
iin hayati bir nem tasimaktadir. Bunun sebebi ise diger dokmanlarin tarihlemesinin bu
kitaba gre yapilmis olmasidir. (Rowley, GOT, 29)
Elimizdeki Yasanin Tekrari kitabinin, M.. 621 senesinde tapinakta kesfedilen ve
Kral Yosiyanin (2. Krallar 22 ve 23) reformlarini atesleyen kitap oldugu konusunda, birka
atlak ses disindaki tm limler arasinda bir uzlasmaya varilmistir. Ancak, bu kitabin orijinal
yazim tarihi hakkindaki tartismalar srp gitmektedir. Radikal tenkitiler bu tarih iin, M..
621 kesfinden ok gerilere gitmemeyi yeglerken, diger limler Yasanin Tekrari kitabinin
Musanin zamaninda yazildigini savunurlar.

2B. Ifadeler

1C. Sik sik Tekrar Aden Ifadeler


Yasanin Tekrari hakkindaki bir yazisinda Von Rad, en nemli dsncelerin, en sik tekrar
edilenler oldugunu ifade etmistir.
En sik tekrar edilen ifadeler zerine yapilan bir alisma sonucunda, su gruplar tespit
edilmistir:
(a) Misirdaki gemise ait hatiralar
(b) Diyardaki Kenan etkisine karsi Yahvenin antlasmasi
(c) Diyara giris
(d) Ulusal birlik (M.. yedinci yzyilda gereklesen kralliklarin blnmesi
olayina hi deginilmemistir)
(e) Gnah ve bagislanma (M.. sekizinci yzyil ahlki ktlklerin aiga
vurulmasindan, tamamen son derece degisik dogaya sahip olarak)
(f) Diyara girildigi zaman yasanacak bereketlemeler
(Manley, BL, 28-36)

Pederson, tm kitabin amacini tanimlar: Elimizde var olan sekli ile bu kitabin temel
hedefi, Israil toplumunu Kenan etkisinden korumaktir. (Pederson, ILC, 27)
Kitabin konusu hakkinda ileri srlen bu fikirler, M.. birinci milenyumun btn
dnemleri ile tezat iinde iken, kitabin kendisinin ait oldugunu iddia ettigi (Kenan diyarina
girildikten hemen sonra) M.. ikinci milenyum ile mkemmel bir uyum sergiler.

2C. Cografi Ifadeler


Manley, bu kitabin eskiligini tasdikleyen cografi ifadeleri zekice zetler:

Cografi verilerin tmn gzden geirdigimiz zaman, en ince detaylarda bile tespit edilen
tarihi dogruluk, ne sansa ne de asirlarca sren szl aktarima birakilmayacak kadar kesindir.
Birinci blmden, nc blmn sonuna kadar aktarilmis olan seyahatnameler, eski
yasalarin derlenmesi ile olusan bir kitabin girisini degil, yasandigi anda kaleme alinmis,
tamamen orijinal cografi gerekleri yansitan bir aktarimdir. Moav diyari hakkinda verilen
detaylar, tasvir edilen manzaralar, sadece bu diyari gzleri ile gren bir kisinin anlatimi
olabilir. Bu anlatimlarda yer alan tarihi bilgiler, o dnemde gereklesmis olaylardir,
arkeolojik alismalar sonucu aktarilmamistir.

154
Anlatimlarda yer alan eksiklikler de dikkat ekicidir: Yerusalim ya da taniklik
adirinin kuruldugu Silo ya da Samuelin ok sevdigi Ramah hakkinda en ufak bir bilgiye
rastlanmamaktadir. Bu kitabin tm unsurlari, tarihsel karakterinin eskiligini ortaya
koymaktadir. (Manley, BL, 64)

Pentateuchun geri kalan kismi ile Yasanin Tekrari metinlerinin kiyaslanmasi


sonucu var oldugu ne srlen stil degisikligi ve diger farkliliklar, bu kitaplarin kendi
yazilim amalarinin dogal bir sonucudur. rnegin Levililer, khinlerin kullanimi iin
yazilmis bir yasa kitabi iken; Yasanin Tekrari, tm topluma hitap etmektedir.

3B. Stil
Radikal tenkiti Norman Habel, D metinlerinin Pentateuchun gerisinden farkli olduguna dair
iddiasini kisaca syle ifade etmistir: Yasanin Tekrarinin stili ve dili kendisine zgdr.
Pentateuchun geri kalan kisminin edebi yapisi ile keskin bir tezat sergiler. Yaratilis ya da
lde Sayim kitaplari ile kiyaslandiginda, Yasanin Tekrari kitabinin birok yeni terim,
dsnce modeli ve ifade grubu ierdigi grlr. (Habel, LCOT, 12)
Yasanin Tekrari kitabinin bir baska zgn unsurunu, Dahl dile getirmistir: Yasanin
Tekrarinin ierdigi gelismis, yumusak, akici, gl ve istikrarli hitabet sanati, arkasinda
uzun bir metinsel evrimin yer aldigina isaret etmektedir. (Bewer, PDS, 372)
Pentateuchun geri kalan kismi ile Yasanin Tekrari metinlerinin kiyaslanmasi sonucu
var oldugu ne srlen stil degisikligi ve diger farkliliklar, bu kitaplarin kendi yazilim
amalarinin dogal bir sonucudur. rnegin Levililer, khinlerin kullanimi iin yazilmis bir
yasa kitabi iken; Yasanin Tekrari, tm topluma hitap etmektedir. Musanin bu yzden,
Yasanin Tekrari metinlerinde hitabet sanatini kullanmis olmasina, detaylar sunmasina, bazi
konulari vurgulamasina ve Israillilerin Kenan diyarina girisi hakkinda bilgiler vermesine
sasirmamamiz gerekir. (Raven, OTI, 113)
Dahl ve birok tenkitilimin, Yasanin Tekrarinin ierdigi gelismis hitabet sanatinin
uzun bir metinsel evrimin rn olmasina dair iddialari, ce vap verilmeye bile lyik
olmayacak kadar sorumsuz bir iddiadir. Tarihi bir hatip olan Musanin vaazlarinin
kaydedildigi bir kitabin, herhangi bir edebiyat evrimi geirmeden de gelismis bir hitabet
sanatini iermesi gayet dogaldir. Daha da tesi, edebiyat tarihinde uzun bir evrim
geirmedigi halde akici ve gl hitap metinlerine sahip birok eser vardir.
Bu konuda son noktayi, Manley koymustur: Pentateuchun daha eski blmlerinde
yer alan Musanin vaazlarinda da ayni stili grmek mmkndr. (Manley, BL, 27)

4B. Yasamanin Eskiligi


Yasamayi baz alarak olusturulan ge tarihleme konusundaki radikal iddia, Dahl tarafindan
ustaca dile getirilmistir: Genel olarak bakildiginda, Yasanin Tekrari kitabinin, eski
yasalarin ailimi ve gelistirilmesi oldugu grlr. Bu kitabin yasalari, Misirdan ikis 21-23
(34)de karsimiza ikan toplumdan ok daha gelismis ve karmasiklasmis bir sosyal yasama
sahip toplumu yansitmaktadir. (Bewer, PDS, 367)
Saygi duyulan Eski Antlasma limlerinden Britanyali G. T. Manley, yukaridaki
iddianin gerekligini arastirmak iin Pentateuch yasalari zerine derin ve kapsamli bir
alismayi organize ve idare etmistir. Varmis oldugu sasirtici sonular asagida belirtilmistir:

155
Yasalar zerinde yapilacak titiz bir alismanin, Wellhausenin iddia ettigi zaman cetvelini
rtecegi kesindir.
1. Wellhausenin tarihlemesinin hibir temeli yoktur. JEnin yasalari ile erken
kralligi, Yasanin Tekrari ile M.. 621 senesini, P ile srgn birbirine baglayan belirgin
unsurlara rastlanilmamistir.
Tam aksine, antik aglara zg kanunlarin bazilarinin bu yasalarda da yer aldigi
grlmstr. Bylece, bu yasalarin hangi aga ait oldugunu tespit etmenin imkni ortaya
ikmistir.
2. Yasanin Tekrari xii-xxvinin JE yasalarinin ailimi olduguna dair ifade,
yanilticidir. Eski yasa ve prensiplerin bazilari tekrar edilmisse de, ayni trden yasalar bu
kitaba dahil edilmemistir. Gelistirilmis herhangi bir yasada ise, bu gelisimin M.. yedinci
yzyilin ihtiyalarini karsilamak iin yapildigina dair hibir isarete ya da imaya
rastlanmamistir. Yasanin Tekrarina zg materyallerde ise, ge bir tarihlemeyi desteklemek
bir yana, eski bir tarihlemeyi destekleyen unsurlar mevcuttur.
Iki yasa grubu, birbirini tamamlayicidir ve ayni dneme aittir.
3. JE, D, P tarihsel siralamasini savunan iddia, kendi kendisi ile elismektedir,
nk Dnin (Yasanin Tekrari) JEye bagimli, Pye bagimsiz olduguna dair bir yapi mevcut
degildir. JE ile ortak unsurlari barindirsa da, asil P ile daha ok bagimlidir.
Levililer xideki yiyecek hakkindaki yasalar, Yasanin Tekrari xivde degisik bir form
ile karsimiza iksa da, farkli bir aga ait olma izlenimi yaratmazlar.
Yasanin Tekrari, czam konusunda khinsel bir yasa (P) oldugunu iddia eder ve Pde
bulunan sunu ile ilgili yasalarin var ligina dayanarak bazi konulari ele alir.
4. Yasanin Tekrari xii-xxvinin yasalari, kendisinden nce gelen v-xi
blmlerin in dogal bir takipisi olmakla beraber iv. 44-49da bahsi geen olaylar ile uygun
bir aktarimi iermektedir. Misirdan ikisin hl hafizalarda oldugu dnem ile ilgili aktarimlar
ile, Yesayanin hayal kirikligina ugramis ve daha gelismis topluma yaptigi tesvik edici
konusmalar ile kiyaslandiginda, aradaki belirgin fark daha rahat anlasilir. (Manley, BL, 94-
95)

Ayni yazinin (The Book of the Law) ilerleyen blmlerinde Manley, su


gzlemlerinden bahsetmektedir:

Eger yazar, Manassenin ynetiminin ktlkleri altinda inleyen Yahuda halkina seslenen bir
reformcu olsa idi; programini modasi gemis, uygulanmasi mmkn olmayan ve yasadiklari
ag ile alkasiz yasalar zerine yapilan reformlar ile doldurarak, blnms kralliktan ya da
Davutun vaatlerinden hi bahsetmeyerek, ama bu arada bir kralin olasiligini kafasinda
canlandirarak, ancak sivil yasalarda krali tamamen grmezlikten gelerek, bu tarihsel geregi
saklamada mkemmel bir basari sergilemis olurdu. Ancak yazar, Manasse nin ynetiminin
ktlkleri altinda inleyen Yahuda halkina seslenen bir reformcu degildir.
Yasanin Tekrari kitabinin yazari, halkin uymasini bekledigi yasalari kaleme almistir.
Eger bu yazar reform yapan bir peygamber olsa idi, Israil halkina uymadiklari yasalari
hatirlatan ve onlari tvbeye agiran metinleri kaleme alirdi. Musanin dnemi ile
peygamberler dnemi arasindaki bu tezat, kitabin yregine kadar islemistir ve btn yasalarda
kendisini gsterir.
Bu aidan bakildiginda, yasa kitaplari iin en uygun dnemin, peygamberlerden nce
gelen dnem oldugu anlasilir. (Manley, BL, 121)

5B. Musaya Ait Yazarligi ve Dnin Eskiligini Reddeden Ifadeler


Metinlere dayali hipotezi savunanlar, Yasanin Tekrari kitabi ierisinde bulunan bazi
ifadeleri, Musaya ait yazarligi reddetme ve bu metinlerin olusumu iin ge bir tarihi iddia
etmek iin delil olarak gstermektedirler:

156
(a) Seria Irmagi'nin tesi ifadesi, Seria irmaginin dogusunu ifade etmektedir.
Eger Yasanin Tekrari kitabi, kendi iddiasina gre gerekten de Seria irmaginin
dogusunda yazilmis ise irmagin tesi ifadesi, batidaki Kenan diyarini isaret eder.
Aslinda bu ifadenin cografi bir isim oldugunu bilmek, iddia edilen karmasayi ortadan
kaldiracaktir. Bu yreye hem o zamanda, hem Yeni Antlasma zamaninda Paraea ismi
verilmistir ve bu ismin kelime anlami, karsiyaka dir. Karsiyaka, bu yreye verilmis
bir isim olup, yn ifade etmemektedir. Gnmzde bile rdn halki arasinda bu
yreye, bu isimle hitap edenler vardir. (Archer, SOTI, 244; Manley, BL, 49)
(b) Misir'dan ikardigim gnden bu yana ifadesinin, ok uzun bir dneme isaret
ettigi ileri srlmektedir. Ancak, bu ifadenin kullanildigi metinler incelendiginde,
kullanilma maksadinin, Musanin lde geen kirk senelik dneme ragmen, durumda
bir degisiklik olmadigini ifade etmesi oldugu grlmektedir. (Archer, SOTI, 243)
(c) Yasanin Tekrari 34de yer alan, Musanin lmnn aktariminin yer almasi.
Bu kisimin Yesu tarafindan eklendigi kesindir. Birok nl kisinin otobiyografisinde
de lm hakkinda bilgilerin en sona eklenilmesi, sik sik karsilastigimiz bir
durumdur. (Archer, SOTI, 244) Pentateuchdaki anlatimlarin hibirinin Musanin
yasamindan sonra olanlari kapsamadiginin, altinin izilmesinde fayda vardir.
(Manley, BL, 172)

6B. Merkezlendirilmis Tapinma

1C. Metinlere Dayali Varsayim


Metinlere dayali hipotezin savunuculari, Musanin dneminde mesru ve onaylanmis
tapinaklarin varligini ileri srmektedirler. Iddialarina gre, Yosiya (M.. 621) zamaninda
devasal bir dini uyanis yer almis ve temel reform, Yerusalimde merkez tapinagin kurulmasi
olmustur.
Yosiya dneminde tapinakta bulunan Yasanin Tekrari kitabinin temel fonksiyonu ise,
degisik yerlerde tapinilmasina s on vermek olmustur.
Misirdan ikis 20:24n ise, diyarin esitli noktalarinda tapinak kurulmasini buyuran
eski bir yasa oldugu ne srlr. (Driver, D, 136-138) Bu tapinma noktalari, hem mesrudur
hem de Israilliler uzun bir sre Yahveye bu tapinaklarda tapinmislardir. Yasanin Tekrari
kitabinin yayinlanmasi ile diger tapinaklarda tapinmak yasaklanmis ve tek tapinma yeri
olarak Yerusalimdeki tapinak gsterilmistir.

Yasanin Tekrari yazildigi zaman tapinaklar hakkindaki eski yasa yrrlkten


kaldirilmis ve Yerusalimde merkez tapinak kurulmustur ifadesi, hem gerekler ile
hem de teorinin kendisi ile elismektedir. JE yasalarinin ailimini yapma isine
soyunan bir yazarin, nemli bir yasayi ve uygulamayi, tek bir aiklama hatta imada
bile bulunmadan iptal etmesi, olasi midir?

G. T. MANLEY

2C. Temel Cevap

157
1D. Benim iin toprak bir sunak yapacaksiniz. Yakmalik ve esenlik sunularinizi,
davarlarinizi, sigirlarinizi onun zerinde sunacaksiniz. Adimi animsattigim her yere gelip sizi
kutsayacagim. (Misirdan ikis 20:24)
Bu ayetin hibir yerinde tapinaktan bahsedilmemektedir. Pentateuchda yer alan ilk
resmi tapinma ynergesi, bu ayettir (ikinci buyruk hari) ve bu yzden atalara ve Musaya ait
dnem gz nne alinarak incelenmelidir. Adimi animsattigim her yere gelip sizi
kutsayacagim ifadesi su yerleri kapsamaktadir: More mesesi (Yaratilis 12:6), Moriya Dagi
(Yaratilis 22:2), BeerSeva (Yaratilis 26:23), Beyt-El (Yaratilis 35:1) ve Refidim (Misirdan
ikis 17:8, 15).
G. T. Manley, Yasanin Tekrari yazildigi zaman, tapinaklar hakkindaki eski yasa
yrrlkten kaldirilmis ve Yerusalimde merkez tapinak kurulmustur ifadesi, hem gerekler
ile hem de teorinin kendisi ile elismektedir. JE yasalarinin ailimini yapma isine soyunan
bir yazarin, nemli bir yasayi ve uygulamayi, tek bir aiklama hatta imada bile bulunmadan
iptal etmesi olasi midir? sorusunu yneltmektedir. (Manley, BL, 131)
G. A. Aalders, Eger bu yasayi koyan kisi, bu konuda hibir imada bulunmadigi halde
sunak yerlerini kast ediyor olsa idi, muhakkak bu durumu daha aik bir ifade ile sunmayi
tercih ederdi. Bu ayette bahsi geen yerler tapinaklar degil, sunaklardir demistir. (Aalders,
ASIP, 72)

2D. 1Dye, sunaklar ile tapinaklar ayni sey degil midir? itirazi gelebilir. Adimi
animsattigim her yere gelip sizi kutsayacagim ifadesinde bahsedilen yerlerin, hem sunak
hem de tapinak olmasi bir zorunluluk degildir.
Aalders, suna isaret etmektedir:

Bu ayette yer alan Ibranice kol kelimesi, zellikle tekil olan baska bir isim ile
birlestirildiginde, birbiri ardina gelen insanlari ya da nesneleri ima eder. Kol hayom kelimesi,
hergn olarak bilinir. Aslinda her gn, birbirini izleyen gnlerden olusmaktadir. Benzer
bir kullanima, Misirdan ikis i. 22de yer alan her ogulu ve her kizi ifadelerinde
grmekteyiz, dogal olarak bu ayette kast edilen, arka arkaya dogacak olan her ocuktur. Bir
baska rnege Yaratilis xx. 13de bulunan, Gidecegimiz her yerde ifadesinde rastlariz. Bir
kez daha kast edilen yerlerin hepsinde, Ibrahim ve Sara ayni esnada birlikte olamayacaklarina
gre, arka arkaya gidilecek yerlerden bahsedildigi aiktir. Yasanin Tekrari xi. 24; I. Samuel
iii. 17de, daha nice ayette benzer uygulamaya yer verilmistir. Btn bu Ibrani dilbilgisi
kurallari isiginda, Adimi animsattigim her yere gelip sizi kutsayacagim ifadesine bakarak,
ayni anda birden fazla yerde sunak oldugu yargisina varmak, hatali bir yaklasim olacaktir.
(Aalders, ASIP, 73)

3D. Yasanin Tekrari kitabinin tesvik edici blmlerinin (5-11) tapinma yerlerinden
bahsetmemis olmasi, ayri bir dikkat ekici unsurdur. Yasanin Tekrari 12, tapinmanin
birlesiminin degil, paklasmasinin talep edilisidir. Tapinma, pagan ve putperest etkiden uzak
tutulmali ve onu kirleten putlardan ve igrenliklerden arindirilmalidir.

4D. Yasanin Tekrari 12. blm 13. ve 14. ayetler de, merkezi tapinma hakkinda uyarilar
yer alir: Yakmalik sunularinizi her grdgnz yerde sunmamaya dikkat edin. Yakmalik
sunularinizi RAB'bin oymaklarinizin birinde seecegi yerde sunacaksiniz. Size buyurdugum
her seyi orada yapacaksiniz.

158
Metinlere dayali varsayim, her grdgnz yerde ifadesini gemiste var olan, ancak
bu ayetten sonra yasaklanan diger tapinaklari isaret ettigini iddia etmektedirler. Buna ragmen,
12:15 degisik bir anlami ortaya koyma ktadir: Tanriniz RAB'bin sizi kutsadigi lde,
yasadiginiz kentlerde dilediginiz kadar hayvan kesip etini yiyebilirsiniz. Dinsel aidan temiz
ya da kirli kisi, bu eti ceylan ya da geyik eti yer gibi yiyebilir.
13. ve 14. ayetler, 15. ayet ile belli bir sinirlama altina girmislerdir. 13. ayet,
yakmalik sunularin varligi nceden varsayilan bir tapinakta sunulmasindan bahsetmektedir.
13. ayette yer alan her grdgnz yerde ifadesi, gemiste var olan sunaklarin mahkum
edilmesi anlamina gelmemekle beraber bu ifade, 15. ayette bulunan yasadiginiz kentlerde
ifadesi ile esanlamli olarak kullanilmaktadir. Bundan dolayi, 13., 14. ve 15. ayetler bir arada
ele alinmalidir. Bir arada ele alindiklarinda da su anlami verirler: Yemek iin hayvan her
yerde kesilip yenilebilir, ancak yakmalik sunu olarak ayrilan hayvan her yerde sunulamaz.
Metinlere dayali varsayimin aksine 13. ayet, mesru olan ve her yere yayilmis olan
tapinaklarda tapinmayi yasaklayip, merkezlestirmemistir. 13. ayet basite, Israillileri
akillarina esen her yerde yakmalik sunu sunmama konusunda uyarmakta, sunulari varligi
ncede varsayilan tek bir tapinak ile sinirlandirmaktadir. (Aalders, ASIP, 75)

5D. M.. 621 senesinde gereklesmis olan Yosiyanin reformasyonundan nce yazilmis
olan birok ayette, tek bir merkez tapinagin nceden varsayildigi grlr; Tanri'nin Tapinma
adiri (Hakimler 18:31) ve RAB'bin Tapinagi (1. Samuel 1:9; 3:3).
Asagidaki referanslar ise, basit bir tapinak hakkindadir: 1. Samuel 1:3; Misirdan
ikis 23:17, 19; 34:23, 26 (karsilastir in: Yasanin Tekrari 16:16). Su ayetler ise tapinaktan
direkt bir sekilde bahseder: 1. Samuel 21:4; Misirdan ikis 25:30; Levililer 24:5; 1. Samuel
21:9 (karsilastirin: Misirdan ikis 28:6).

6D. 1. Krallar 8:4, khinlerin ve yaslilarin, Sandigi, Bulusma adiri'ni ve adirdaki btn
kutsal esyalari khinlerle Levililerin tapinaga tasidiklarini aktarir. Aalders, bu konuda
sunlari yazmistir:

Bir kisinin, o dnemde birden fazla tapinak oldugunu ve bu tapinaklarin mesru olarak kabul
edildigini dsnmesini anlamak mmkn degildir. Yerusalimde tm hasmeti, maddi
zenginligi ve grkemi ile dikilen tapinagin Israillilerin din yasaminda nemli bir yer tuttugu
bilinirken, baska yerlerde bu tapinaga rakip tapinaklar oldugu iin, bu ayetin verild igini iddia
etmek tamamen mantik disi bir yaklasimdir. 1. Krallar xii. 27ye gre Kuzey Kralliginin ilk
hkmdari olan Yarovamin korkusu syledi: "Eger bu halk Yerusalim'e gidip RAB'bin
Tapinagi'nda kurbanlar sunarsa, yrekleri efendileri, Yahuda Krali Rehavam'a dner. Beni
ldrp yeniden Rehavam'a baglanirlar." Bundan dolayi Yarovam, birisi Beth-el ve digeri
Danda olmak zere ki i adet tapinma yeri insa ettirmistir (ayet 28). Buradan da anlasilacagi
gibi, o dnemde insanlarin sunularini tapinaga getirmeleri yaygin bir uygulamaydi ve tm
Israil halki iin kurbanlar in sunulacagi yer, Yerusalim'de bulunan RAB'bin Tapinagi'ydi. Iste
bu yzden, Kral Yosiyanin dneminde tapinmayi tapinakta toplamaya gerek yoktur, nk
tapinak kuruldugu gnden beri tapinmanin rakipsiz merkezidir. (Aalders, ASIP, 79-80)

7D. 2. Krallar 22:8-13, bizlere RAB'bin Tapinagi'nda... bulunan Yasa Kitabi'nin, eski
bir kitap oldugunu anlatmaktadir. "Gidin, bulunan bu kitabin szleri hakkinda benim iin de,
btn Yahuda halki iin de RAB'be danisin. RAB'bin bize karsi alevlenen fkesi byktr.
nk atalarimiz bu kitabin szlerine kulak asmadilar, bizler iin yazilan bu szlere
uymadilar" ifadesi, kitabin eskiligini ortaya koymaktadir.

159
G. T. Manley, Metinlerden de aika anlasildigi gibi Yasa Kitabi, grldg anda
taninmistir. Bunun sebebi, bu kitabin varliginin bilinmesi, ancak kitabin kaybolmus ya da
gizlenmis olmasidir. Eger kitabin bulundugu dnemde bu kitap hakkinda bilgi sahibi insanlar
yasamiyor olsa idi, yukaridaki ayetler anlatilan olaylarin hi birisi gereklesmezdi. (Manley,
BL, 125)

8D. Yosiyanin etrafinda gereklesen olaylar ile Yasanin Tekrari arasinda aik ve yakin
baglanti yoktur. Iki metin grubunda da, putperestligin ve byclgn gnah oldugu
aiklanmistir, ancak ayni gnahlar, Pentateuchun baska kisimlarinda da kendilerine yer
bulmuslardir. Manley, bu konu hakkinda syle yazmistir: O dneme ait bazi gnah
eylemleri, Yasanin Tekrari kitabinda yer almamistir. rnek olarak kemarim, yani putperest
khinlerin varligi Hosea (x. 5) ve Sefanya (i. 4, 5) tarafindan bilinmekteydi. Bu kisileri
durduran ise, Yosiya (II. Krallar xxiii. 5) olmustur. Ancak, bu konuya Yasanin Tekrari
kitabinda hi deginilmemistir. Benzer bir rnegi ise, Baallar'a buhur yakma olayinda grrz:
Hosea ii. 13, xii. 2; II. Krallar xxiii. 5, ve onun simgeleri: Yesaya xvii. 8, xxvii. 9; II. Tarihler
xxxiv. 4. (Manley, BL, 125)
Manley, szlerine syle devam eder: Diger taraftan Yasanin Tekrari kitabinda yer
alan Amaleklilerin yok edilmesi veya siginak kentlerin tespit edilmesi gibi birok buyruk,
Yosiyanin reformu olarak aktarilmamistir. (Manley, BL, 125)

Diger taraftan Yasanin Tekrari kitabinda yer alan Amaleklilerin yok edilmesi veya
siginak kentlerin tespit edilmesi gibi birok buyruk, Yosiyanin reformu olarak
aktarilmamistir.

G. T. MANLEY

9D. Yasanin Tekrari 27:1 -8


Metinlere dayali varsayimin tapinmanin merkezlestirilmesine dair iddilarinin karsisinda
yikilmaz bir duvar gibi duran bir buyruk, Yasanin Tekrari 27:1-8de yer almakta dir. Bu
buyruga gre, Musanin Eval dagi zerinde bir sunak yapmasi gerekmektedir. Bu ayetlerde,
Yasanin Tekrarinin yasaklamasi ya da kinamasi gereken bir sunak hakkindaki ifadeler ile,
Misirdan ikis 20:24de kullanilan ifadeler aynidir.
Yahvenin (Yasanin Tekrari 27) buyurdugu bu sunagin yapimi, Yesu 8:30 ve 31de
tamamlanmistir. S. R. Driver, bu ayetler iin tenkitiler iin dikkate deger zorluklar
yaratmaktadir ve en uygunsuz yerde bulunmaktadirlar demistir. (Driver, D, 294)

10D. Sunular Sunaklar ve Tapinma Yerleri


The Book of the Law kitabinin yazarina ve yayincisina asagidaki uzun alintiyi yapmamiza
izin verdikleri iin tesekkr ederiz. Asagidaki metinde, Ibranice bamah -tapinma yerleri
(Trke evirisi, tam karsiligi: yksek yerler) kelimesi zerine yapilan bir alisma
aktarilmaktadir.

Yresel Tapinaklar

160
Yresel tapinaklar terimi, aslinda tam olarak ifade edilmek isteneni yansitamamaktadir.
Baska kelimeler ile kullanildiginda daha kesin bir anlam kazanmaktadir ve kullanildigi her
cmleye gre ayri ayri ele alinmalidir. Elimizde yresel sunaklar hakkinda fazla bilgi
bulunmamaktadir, ne yazik ki veri eksikligi, speklasyonlari tesvik etmektedir. Kutsal
hatiralar ieren ya da bir kurbanin sunuldugu her yeri tek bir kategoride toplayip, kalici
tapinak olarak kabul etmek ve her birisine bir khin ve o khinin kendisine ait ayin ve
uygulama dzeni oldugunu iddia etmek, ekici gelmektedir. Bu ekicilige ragmen
sagduyumuz bizlere metinlere sikica yapismamizi ve metinlerde yapilmis olan kesin
ayrimlari tespit etmemizi salik vermektedir. Bu ayrim, Tanrinin hosuna giden eylemler ile
Tanrinin gznde kt olan eylemler arasinda yapilmaktadir.
Ilk olarak yapmamiz gereken, sunularin gereklestigi yerler hakkinda kaydedilenleri
ortaya dkmek olacaktir, (1) sunaklarda ve (2) Yesudan 2. Samuele kadar tapinak
yapilmadan nce adi geen tapinma yerlerinde.
Bu kitaplarda yedi defa sunak dikilmistir. Ikisi melekler ile (Hakimler vi. 26-28,
xiii. 20), besi ise baska olaylar ile ilgilidir (Yesu viii. 30; Hakimler xxi. 2-4; I. Samuel vii. 17,
xiv. 35; 2. Samuel xxiv. 25). Daha da tesi Yesu ix. 27de, Taniklik adiri oldugu tahmin
edilen RABbin sunaginda hizmet eden Givonlulardan bahsedilmektedir. Taniklik
sunaginin hikyesi ise, Yesu xxiide yer almaktadir.
Tesadf olma olasiligi bulunan ilgin bir nokta ise, hem bu kitaplarda hem de
Yasanin Tekrari kitabinda, ogul olan sunaklar ifadesi bir kere yer almaktadir. Sunagin
ogul halinin kullanildigi bu iki ayette de Kenanlilardan bahsedilmektedir (Hakimler ii. 2;
Yasanin Tekrari xii. 2).
Beytlehem (I. Samuel xvi. 5, xx. 29), Gilgal (I. Samuel xiii. 8) ve RABbin Sandigi ile
beraber Beyt-Semesde (I. Samuel vi. 15) sunularda bulunuldugunu okumaktayiz.
Gidyonun sunagi ve Sekemdeki Yesunun lm kaleme alinirken sunak hl ayakta
durmakta idi (Yesu xxiv. 26); Davutun sunaginin alani ise, tapinak iin kullanilmistir. Diger
sunaklar yok olup gitmislerdir.
Tapinma yerleri (bmh ) ile sunak ayni sey degillerdir. Bu iki kelimenin anlami
ve orijini farklidir, bu yzden de ayri ayri ele alinmalari gerekir.
Yesu ve Hakimlerde bmh kelimesi kullanilmamistir, ancak I. Samuelde bu iki
kelime de kullanilmistir.
Bu kullanimlarin birincisi, Samuelin, iktigi Ramahta (I. Samuel ix. 13), ikincisi
ise peygamberlerin, enk, tef, kaval ve lir alanlarla birlikte peygamberlik ederek tapinma
yerinden indigi Giva Elohim'de (I. Samuel x. 5) gereklesmistir. Ilk kullanimin
gereklestigi yer, ayni zamanda bir misafirhanedir ve burada Samuel kurban sunarken otuz
kisiyi agirlamistir. Bu iki ayetten de anlasildigi gibi bmth denilen yerler, ykseltiler zerine
kurulmaktaydi.
Yahveye sunulan mesru kurbanlar hakkinda elimizdeki bilgi bu kadardir. Hakimler
kitabinda okudugumuz RAB'bi terk edip Baal'a ve Astoretler'e tapindilar (Hakimler ii. 13)
olayi ise, tamamen farklidir ve lanetlenmistir.
Bu ayet ile beraber tapinagin yapilmasinda yeni bir dnem baslamistir, bmh
kelimesinin rengi degisir ve olumsuz bir anlam iermeye baslar.
Bu degisimi I. Krallar iii. 1-4den itibaren izleyebiliriz: ...Halk, hl esitli tapinma
yerlerinde RAB'be kurban sunuyordu. nk o gne dek RAB'bin adina yapilmis bir tapinak
yoktu; bu uygulamada halk yargilanmamakta ve hakli bulunmaktadir. Ayet syle devam
eder: Sleyman babasi Davut'un kurallarina uyarak RAB'be olan sevgisini gsterdi. Ancak,
hl esitli tapinma yerlerinde kurban sunuyor, buhur yakiyordu. Bir nceki ayetteki
olumluluk, bir sonraki ayette olumsuzluga dnsmstr. Ayet syle noktalanir: Tapinma

161
yerlerinin en nls Givon'daydi. Kral Sleyman oraya giderek sunakta bin yakmalik sunu
sundu. (I. Krallar iii. 4)
Bu ayetler, LXX te kullanilan ? ? ? ? ? t a t ? ? a ? e ? a ? ? ifadesini
(okunusu: hpslatata, kai, magela); en yce ve en byk olarak tercme edilmistir. Givon,
diyardaki en yksek rakimli yer olmasina ragmen bu yceligin, Taniklik adirinin orada
olmasindan dolayi gereklesen ruhani bir ifade oldugu dsnlmstr (.ref. II. Tarihler i. 1-
3). Bu noktaya kadar ykseklik ifadesi, bmh kelimesinin etrafinda dolasmistir; ancak artik
bu anlam yok olmaktadir ve sehirlerde (II. Krallar xxiii. 8) kurulup (I. Krallar xiv. 23),
kaldirilip, tekrar kurulabilen (II. Krallar xxi. 3) bir yapiya isaret etmektedir.
Iyi Krallar in hayatlarinda bmth larin srekli varligi bir leke olarak kalmistir;
bunlarin insasi aika kinanmistir (I. Krallar xiv. 22-24), gerek dogasi ne olursa olsun bu
yargi esit bir sekilde beyt-bmth (tapinma yerlerinde yapilan tapinaklar) zerine de
dsmstr (I. Krallar xii. 31; II. Krallar xvii. 29, xxiii 19).
Bu onaylamamanin, sadece Yasanin Tekrari kitabinin yazarinin nyargisina
baglamak hatali olur. Bu kinama peygamberler tarafindan da aik ve sert bir biimde
gereklestirilmistir (Hosea viii. 11, x. 1; Amos iii. 14, iv. 4-6, v. 4-6; Mika i. 7; Yesaya ii. 8).
Bu kinama ve itirazlarin altinda yatan unsur tapinmayi merkezlestirme degil, Kenan
dininin etkisi ile yayilmaya baslayan putpersetlik ve igrenliklere gsterilen tepkidir. Bu
konudaki sert tepkilere, Yasanin Tekrari xii. 29-32den nce Misirdan ikis xxxiv. 12-
16da (J) rastlamaktayiz.
Kuzey kralliginin Yahveye ait saf dini, Ahab ve Izebelin idaresi altindaki Fenikeli
Baal inancinin korumaci ve yayilmaci dini tarafindan tehdit edilmekteydi. Ilyas, bu durumun
yanlisligini srekli olarak vurgulamistir. Ilyasin bahsettigi Yahve iin insa edilen sunaklar (I.
Krallar xix. 10), ya Yerusalime gitmeleri engellenen dindar Israillilere aittir ya da daha
nceki zamanlardan kalmadir.
Arkeoloji ne yazik ki bu konuda fazla katkida bulunamamistir. Kenanda, Gezer ve
evresinde bulunan tapinak kalintilari, Israillilerden nceki dnemlere aittir. Filistinin
Ibrani ynetiminde oldugu dneme ait bir tane bile, ne Yahveye ne de baska bir tanriya ait
tapinak ya da herhangi dini yapinin kalintilarinin kesfedilmemis olmasi ise, ilgin bir
noktadir.
Wellhausenin iddialarinin incelenmesinde kriter olarak alinmasi gereken, tahmin ya
da varsayimlardan uzak, tarihsel arka plni budur. (Manley, BL, 128-131)

11D. Aalders, su sonuca varmistir: Metinlere dayali hipotezi savunanlar, Kutsal Kitapta
aktarilan tarihi, tarafli olmakla sularlar. Ancak bu yargi, bilimsellikten ok uzaktir. Aslinda
tarafli olma yargisini hakkeden, teorinin kendisidir. Pentateucha, yasalarin metni ile
desteklenmeyen yorumlari dayatmistir, bu yorumlarin isleyebilmesi, gerekler ile tarihin
uyumunu saglayabilmek iin tarihi yeni bastan dzenlemistir, en sonunda da btn tarihsel
delil ile uyumsuz olan bir varsayimi iddia etmistir: Yasanin Tekrari kitabinin derlendigini!
Bu uygulamaya siddetli bir sekilde karsi ikilmasi gerekir. (Aalders, ASIP, 81)

NOT: Iddia edilen P kaynaginin ve Taniklik adirinin tarihlemesi hakkinda daha detayli bilgi
iin bir sonraki blme bakiniz.

Yahudada yasayan birok kisinin byle bir sahtekrligi ortaya ikartmak iin gl
sebepleri vardi. Kitabin yargilamis oldugu kt insanlar, bu kitabin dzmece
oldugunu ortaya koymak iin hibir firsati kairmazlardi.

162
JOHN HOWARD RAVEN

7B. Sonu
D (Yasanin Tekrari) iin ge bir tarihleme konusundaki inati ve israrci tutumundan vaz
gemeyenlerin, dahili delil gz nne alindiginda, cevaplamalari gereken ciddi sorular vardir.
Yukarida bahsi geen sorunlar bir yana, M.. yedinci yzyil tarihlemesini savunanlari
bekleyen baska problemler de vardir.
Iddia edilen yazarin, gl ve farkli bir kisi oldugu aiktir. Metinlere dayali
hipotezcilere gre, Yasanin Tekrari isminde bir yazarlar ekol baslatmistir. Niin elimizde
M.. birinci milenyumun ortalarinda yasamis bu kisinin ismi ya da ona ait herhangi bir iz,
ipuc u yoktur?
Eger bu kisi, bu kadar etkili bir reformcu ise, niin sadece o atalarinin gnahlarini
aiga vurmustir?
Eger bu yazarin kaleme aldigi yasalarin niyeti, Musanin ilettigi eski yasalari
feshetmek ise, niin kendisinden Musa olarak bahsetmektedir?
Eger bu yazarin amaci, tapinmayi Yerusalimde merkezlestirmek ise, niin bu
tapinagin varligina dair bir imada bulunmamistir?
Bu yazar niin kendi kitabini tapinakta saklamistir? (Manley, BL, 142)
Raven, Daha da tesi, eger bu kitap ileri bir tarihe ait olsaydi, ortada bir sahtekrlik
olurdu. Yahudada yasayan birok kisinin byle bir sahtekrligi ortaya ikartmak iin gl
sebepleri vardi. Kitabin yargilamis oldugu kt insanlar, bu kitabin dzmece oldugunu ortaya
koymak iin hi bir firsati kairmazlardi. (Raven, OTI, 112)

4A. VARLIGI IDDIA EDILEN P KAYNAGININ ESKILIGI

1B. Metinlere Dayali Varsayim


Driverin iddiasi: Srgn ncesi dnem ile ilgili metinlerde, Pnin yrrlkte olduguna dair
hi bir ima yoktur. (Driver, BG, 136)
Wellhausenin iddiasi: Musaya ait oldugu iddia edilen teokrasinin, tarih hakkinda az
bir bilgisi olan bir kisiye bile, gemis tarihlemeye uymadigini, Israil devletinin nasil olmasi
gerektigini bir lk olarak belirlemis olan peygamberlerin bu konu hakkinda en ufak bir fikre
bile sahip olmadiklarini, teokrasinin srgn sonrasi Yahudilikte yerini buldugunu
ispatlamaya dahi gerek yoktur. (Wehlhausen, PHI, 151)

2B. Temel Cevap

1C. P ile Peygamberlerin Kiyaslamasi


Khinsel metinlerin srgn sonrasi dnemde en mkemmel yerini bulup bulmadigini
anlamanin yolu P ile; Ezra, Nehemya, Ester, Hagay, Zekrya ve Malakinin yazilarini
karsilastirmaktan geer. Eger Khinsel metinlerin ortaya koydugu fikirler, bu yazarlar ile
uyumlu ve bu yazarlardan ncekiler ile uyumuz ise, radikal tenkitilerin iddialari glenir.

163
1D. Pde Yer Alan, Ancak Srgn Sonrasi Dnemde Yer Almayan Unsurlar :
Taniklik adiri
RABbin Sandigi
On Emir
Urim ve Tummim
Gnahlari Bagislatma Gn
Siginak Kentler
Zina Sinavi
Sallamalik Sunu
Korban

2D. Pde ve Srgn ncesi Dnemde Yer Alan Ancak Srgn Sonrasi
Dnemde Yer Almayan Unsurlar :
Snnet (en ok srgn ncesi Yesuda ve 1., 2. Samuelde vurgulanmistir)
Kanin nemi
Czam
Nezirler
esitli Sunular

3D. Pde, Srgn ncesi Dnemde ve Srgn Sonrasi Dnemde Yer Alan
Unsurlar:
Sept Gn
Fisih Bayrami
Mayasiz Ekmek Bayrami
ardak Bayrami

4D. Pde Yer Almayan Ancak Srgn Sonrasi Dnemde ne ikan Unsurlar:
Tanrisal Isim Gksel Ordularin Rabbi Yahve (srgn sonrasi yazarlari tarafindan
86 defa kullanilmistir)
Tapinma Merkezinde Ezgi Sylemenin ve Mzigin Yer Almasi
Yazicilar
ul Giyme
Merkez Sunagin Tapinak Olarak Atanmasi
Srgn Sonrasi Ortaya ikan Endstri Devrimi Hakkindaki Yasamadan Bahsedilmesi
(Kelso, AOOTC, 39)
Yerusalim Sehri (Allis, FBM, 196-199)

Radikal tenkitiler P kaynagini, M.. altinci yzyila atfetmisler, ancak bu gl


uyumsuzluklar konusunda sessiz kalmislardir. O. T. Allis, su sonuca varmaya mecbur
kalmistir: Khinsel metinlerin srgn sonrasi dneme tam uydugunu ve srgn ncesi
dneme uymadigina dair iddia, tam olarak ispatlanmamistir. (Allis, FBM, 201)

2C. Dahili Delil ve Pnin Diger Kaynaklar ile Iliskisi


Eger P, en son kaydedilen kaynak ise, diger kaynaklarin Pden haberi olmamasi gerekir. Bu
konuda birok iddiada bulunulmustur, Driverin iddiasi syledir: Yasanin Tekrari
kitabinda, Pnin yasamasi hakinda hibir n bilgi yoktur. (Driver, ILOT, 137)

164
Buna ragmen asagida belirtecegimiz unsurlar, P kaynaginin, M.. altinci yzyila
kadar var olmadigina dair drst bir yargiyi imknsizlastirmaktadir.

1D. Harun ile ilgili materyaller genellikle P dokmanina atfedilir. Brightmana gre:
Harun, Jde yer almamakta ve Ede tesadfen bulunmaktadir. Brightmanin bu iddiasinin
dogru olmasi iin, J kaynaginda yer alan on aktarimin kitaptan ikartilmasi gerekmektedir.
(Brightman, SH, 459)

2D. Yasanin Tekrari 14:3-20: Bu ayetlerin, Levililer kitabinda neredeyse bir ikizi
bulunmaktadir. Bu durum karsisinda Driver, sunlari dile getirmistir: Bu ayetler, D tarafindan
ya Pden alinmistir ya da en azindan toroth un Khinsel bir toplamasindan. Bu ayetlerde
kulanilan stil, (D) Yasanin Tekrari ile degil, (P) Khinsel metinlerle bir ba glantiyi ortaya
koymaktadir... Eger durum gerekten byle ise, Yasa nin Tekrari yazilirken, Pnin bir
kisminin biliniyor oldugunu kabul etmek zorunda kaliriz. (Driver, ILOT, 137-138)

3D. Asagidaki liste, yasanin eskiligini ve Pnin srgn ncesi dnemde de bilindigini
kanitlamaktadir.

Yasanin Tekrari 15:1 - Borlarin Bagislanacagi Yil (Levililer 25:2)


Yasanin Tekrari 23:9, 10- Ordughi Temiz Tutmak (Levililer 15)
Yasanin Tekrari 24:8 -Czam Hakkinda Yasa (Levililer 1 ve 14)
Amos 2:11, 12 -Nezirlerin Sarabi Yasaklamasi (lde Sayim 6:1 -21)
Amos 4:5 -Sunularda Mayanin Yasaklanmasi (Levililer 2:11)
Amos 5:22-Yakmalik, Et ve Esenlik Sunulari (Levililer 7 ve 8)
Amos 4:5 -Skran Sunusu (Levililer 7, vb.)
Amos 5:21-Dinsel Toplanti (Levililer 23, vb.)
Hosea 12:9 -adirda Yasama (Levililer 23:42)
(Kitchen, AOOT, 150-51)

Bu listeyi daha uzatmak mmkndr. Bu metinsel delil karsisinda Archerin vardigi


yargiya katilmak durumunda kaliriz: M.. 755 senesinde bile metinlere dklms bir yasa
kitabi oldugu kesindir. Bu kitap, Pyi ve Dyi kapsamaktadir ve peygamberin kendisi
tarafindan Yahvenin Tevrati olarak isimlendirilmistir (Amos 2:4). Halk tarafindan bu kitap
zerlerinde baglayici, etkin ve yetkin bir yasama unsuru olarak kabul edilmis ve
gvenilmistir. (Archer, SOTI, 151)
Allis, varilan bu sonucu syle ifade eder: Tenkitiler, yasanin eskiligini ortaya koyan
bu ayetleri reddettikleri zaman, hem deliller ile oynamaya kalkarlar hem de Israilin tarihi ve
peygamberlerinin yasayi glnlkten ve zalimlikten uzak tutma konusundaki
basarisizliklarina dair duyduklari inanci aiga vurmus olurlar. Israilin tarihi ve
peygamberlerine gre halkin ektigi acilarin sebebi, yasaya uymakta gsterdikleri
basarisizliktir. Tenkitilerin metindeki bu aikliga ragmen, gene metinleri kaynak gsterip
dile getirdikleri iddiya gre, bu halkin bu yasadan haberi yoktur. (Allis, FBM, 202)

3C. Yaratilis 17
Samuel R. Klling, Zur Datierung Der Genesis-P-Stucke Namentlich Des Kapitels
Genesis XVII, isimli eserinde, Yaratilis kitabinda P-blm olarak adlandirilan kisimlarin

165
tarihlenmesini ele almistir. Yaratilis 17 ve snnet hakkinda sunlari sylemistir: Yaratilis
17nin formu, stili ve ierigi M.. ikinci milenyuma aittir [sic] ve srgn sonrasi yazarlar ile
bir baglantisi yoktur. Mendenhall (Law and Covenant, 1955), Baltzer (Das Bundesformular,
1960), M. G. Kline (Treaty of the Great King , 1963) ve Wienerin (Studies in Biblical Law,
1904) yaptigi uygulamayi aynen ben de gereklestirdim. M.. 1200den sonra kullanilmamis
olan, M.. ikinci milenyuma ait tebaa altina girme antlasmalarinin yapisi ve stili ile Yaratilis
17 arasindaki benzerligi ortaya koydum. Daha da tesi, ileri dnemler antlasmalarinin yapisi
farkli iken, metinleri artik yrrlkte olmayan bir yapi ile meydana getirmek iin mantikli
hibir sebep yoktur. (Klling, DSCPSG, 68)

4C. Yaratilis 9
Bu blmn P kaynagina ait oldugu, ileri bir tarihlemesi olmasi gerektigi ve Pers dnemine
bir referans teskil ettigi ileri srlr. Tenkitiler sik sik, et yemek ve kan imek hakkindaki
bu ayetlerin aslinda bir tr kutsal savasi reddetme oldugunu iddia etmektedirler.
Klling, su sonuca varmistir:

(P) Khinsel metinlerin srgn ve srgn sonrasi dnem ierisinde yazildigini reddetmek iin
kullanilacak sebepler, ayni zamanda Per s dnemi iin de kullanilabilir. Srgn ve srgn
sonrasi dneminde yasamakta olan bir khinin, yiyecek ile ilgili yasalar arasindan, kan
akitilms et yenmesine dair bir yasayi hibir sebep gstermeden semesinin ne gibi bir mantigi
olabilir? Srgn-srgn sonrasi dnem iin et yemek iin izin ieren bir yasanin
yayinlanmasi, tamamen gereksiz ve lzumsuzdur (Yaratilis 9:3). Eger bu metinler bu
dnemde yazilmis olsalardi, hangi etlerin yenmesinin serbest, hangilerinin serbest olmadigina
dair bir metin daha anlamli olurdu. Ayet 3, aik bir sekilde srgn ya da srgn sonrasi
dnemle ilgisi olmadigini ve Levililer yasalarinin daha var olmadigini ortaya koyar .
Khinsel bir egilim izine rastlanilmaz. Eger srgn ve srgn sonrasi dnemde kan
ime ya da kanli et yeme konusunda bir tehlike olusmus olsaydi bile, ilk olarak et yenmesini
serbest birakmaya, arkasindan kani yasaklamaya gerek olmazdi, nk halk srgn
dneminde zaten et yemekteydi. Tm bunlar bir yana, srgn ve srgn sonrasi dneme ait
oldugu iddia edilen kaynaklar byle bir tehlikeden hi bahsetmemektedirler. I. Sam uel 14:32-
34, bu yasanin varliginin eskiden beri bilindigini ortaya koymaktadir. (Klling, DSCPSG, 75)

5C. Taniklik adiri

1D. Metinlere Dayali Varsayim


Metinlere dayali hipotezlerin savunuculari, Misirdan ikis kitabinda yer alan Taniklik
adirini, genellikle salt hayal rn olarak nitelendirir, Misirdan ikis metinlerinin
tmn P dokmanina atfedip, ileri bir tarihlemeye maruz birakir ve gvenilmez olarak
yargilarlar. Metnin yapisinin Musanin agi iin ok gelismis oldugu varsayilir. Srgn
sonrasi dneme ait kurgu egilimi bir hayal rn olarak kabul edilir. Musanin agindaki
Ibrani halkinin bu zelliklerde bir adiri yapacak vasiflara sahip olmadiklari iddialar
arasindadir.
Wellhausenin iddiasi: Tapinak, tapinmanin odak noktasi, Sleymanin agina kadar
insa edilmemistir. Bu dokmanlara gre tapinak olgusu o kadar vazgeilmezdir ki, yerlesik
dzene geilmeden nceki gebe dnemde bile tapinak kavraminin baslangici olarak bir
portatif bir adir yapilmistir. Aslinda gerek sudur: Taniklik adiri, Yerusalimdeki tapinagin
prototipi degil, tapinaktan sonra yapilmis olan bir kopyasi, modelidir. (Wellhausen, PHI, 36-
37)

166
Wellhausenin iddiasi devam eder: Taniklik adiri, tarihsel bir hayal rndr ve
gerek olmasi, yksek bir sphe orani iermektedir. (Wellhausen, PHI, 39)
A. Bentzen, Taniklik adiri, gereki bir fikir degildir demistir. (Bentzen, IOT, 34)
P tarafindan tarif edilmis olan Taniklik adiri, gerekten var olmus, tarihselligi olan
somut bir nesne degildir. Taniklik adiri bir lkdr, bazi ruhsal fikirlerin metinlerde kendini
asan bir sekilde somutlasmis halidir. (Driver, BE, 426)

Bu delilerin isiginda, Musaya ait agda Ibranilerin Taniklik adiri gibi bir yapiya
sahip olmalarini reddetmek iin geerli bir sebep kalmamistir.

R. K. HARRISON

2D. Temel Cevap


Kenneth Kitchen, Some Egyptian Background to the Old Testament, isimli eserinde bizlere,
Musanin aktardigi Taniklik adirinin en nemli esaslari ile yakin bir benzerlik ieren portatif
nesnelerin genel arka plnini veren arkeolojik kesifleri tek tek saymaktadir.
Ilk rnek M.. 2600li yillardan kalmadir. Byk piramidi yaptirtmis olan Keopsun
annesi Kralie I. Hetepheresin prefabrike, portatif karyola sayvanidir.
Kitchen, bu eser hakkinda sunlari yazmistir: Bu dikkate deger nesne, uzun st ve alt
hatillarin birbirinden dikey ahsap ubuklar ile ayrildigi, olusan dikdrtgenlerin ksesinden
aprazlama baglandigi, stteki yatay kirislerin tavani olusturdugu iskelete sahip bir yapidir.
Kullanilan tek malzeme, altin kaplama ahsaptir ve zerlerine perdelerin asilmasi iin
engeller eklenmistir. On asir sonra Ibranilerin yapacagi Taniklik adirina benzer bir
yntem ile kurulup, sklebilmesi iin, birbirine eklenen btn hatil ve kirisler, zivana ve
oyuklar ile bezenmistir. (Kitchen, SEBOT, 9)
Arkaik ve Eski Krallik (M.. 2850-2200) dneminden kalmis olan birok prefabrike
yapi kalintilarina rastlanmistir. G. A. Reisner ve W. S. Smith, drdnc ile altinci
hanedanliklarin arasindaki (M.. 2600-2200) dneme ait meza r duvarlarina resmedilmis
diger yapilari tasvir etmislerdir. (Reisner, HGN, 14-15)
Eskiligi M.. nc milenyuma kadar dayanan bir baska prefabrike yapi formu, bir
kez daha Kitchen tarafindan tarif edilmektedir: Arinma adiri; asil ya da st tabakaya
mensup kisilerin cansiz bedenleri mumyalanmadan nce ve sonra arinma ayinleri iin bu
adirlara getirilirlerdi. Eski Krallik mezarlarindaki resimlerden, bu portatif adirlarin
endamli olduklari aika grlmektedir. Ahsaptan dikeylerin st noktalarindan yatay bir kiris
ile birlestirilmesinden olusan iskelet, zerinin bez ile (perde gibi) kapatilmasiyla Taniklik
adirini yansitan bir grnt olusturmaktadir. (B. Grdseloff, Das Aegyptische Reinigungszelt,
1941ve E. Drioton, Annales du Service des Antiquits de lEgypte, 40, (1940), 1008. Arinma
adirinin resimleri ve yapisi hakkinda teknik bilgi iin: Blackman, Rock Tombs ol Meir, V,
1952, Pls. 42-43) (Kitchen, SEBOT, 9-10)
Bu adirlarin arkeolojik kalintilari kesfedilmistir. Bu konuda daha detayli bilgi iin
bakiniz: Kitchen (Kitchen, SEBOT, 10), Reisner ve Smith (Reisner, HGN, 13-17).
Kitchen, Taniklik adiri iin ihtiya duyulan yapi tekniginden ok daha ileri
tekniklere, ok daha eski aglarda ulasildigini ve uygulandigini gsteren aik deliller vardir
demistir. (Kitchen, SEBOT, 9)

167
R. K. Harrison su sonuca varmistir: Bu delilerin isiginda, Musaya ait agda
Ibranilerin Taniklik adiri gibi bir yapiya sahip olmalarini reddetmek iin geerli bir sebep
kalmamistir. (Harrison, IOT, 405)
Kitchen, su eklemeyi yapar: Dini ve diger kullanimlar iin retilen prefabrike yapilar
hakkindaki simdiye dek ihmal edilmis olan Misir kkenli arkeolojik deliller sayesinde,
Taniklik adirinin ge dneme ait bir hayal rn oldugu sulamasi, ok daha eski aglarda
ulasilmis yapi tekniklerinin ortaya ikmasi ile kesinlikle rtlmstr. (Kitchen, SEBOT,
9)
Kitchen, syle devam eder: Misirdan ikis xxvi, xxxvida bulunan Taniklik adiri
kavramini ya da yapisini, hayal rn ya da ideallerin somutlasmasi olarak bir kenara atmak
artik mmkn degildir. Bu blmde sergilenmis olan Misir kkenli arkeolojik deliller,
Taniklik adirinin erken aglarda gerekten var oldugunu direkt olarak ispatlamaz. Ancak,
Kutsal Kitap aktariminin bu konudaki direkt anlatiminin mantikliligi ve olabilirliligi hakkinda
gl bir varsayimi desteklemektedirler. (Kitchen, SEBOT, 11)
Musanin agindaki Ibrani halkinin bu zelliklerde bir adiri yapacak vasiflara sahip
olmadiklarina dair olan iddia karsisinda R. K. Harrison, sunlari kaleme almistir: Bu iddia
sahiplerine hatirlatmamiz gereken bir husus, Misirlilarin emek ve sabir isteyen degerli
metallerin islenmesi konusunda Sami halkinin ustaligina verdikleri nemdir. Misirlilar,
boyundurlugu altina aldiklari Suriye ve Filistin lkelerinden gelen, vergi ierisinde bulunan
bu degerli metal isiliginden etkilenmisler ve bunu mezar duvarlarindaki resimlere kadar
tasimislardir. (Harrison, IOT, 405)
Kitchen su sonuca varmistir: Misirdan ikmadan nce alt tabakayi olusturan bir halk
olan Ibranilerin, Taniklik adirini yapacak vasifa sahip olamayacaklari zaten Misir
ganimetlerinde bu is iin gerekli olan materyallerin bulunmayacagi iddia edilir. Tarihsel
gerekler ise, bu iddiadan ok farklidir... Besalel ve Oholiav gibi yetenekli ustalar, bu
dnemde yasamislardir. Ayni zamanda E. deltasindaki Misirlilar dan elde edilen ganimetler
yeterli materyalleri iermekte ve Taniklik adirinin insasina yetecek dzeydedir (Misirdan
ikis xii, 35-36). (Kitchen, SEBOT, 12-13)
G.T. Manley, sunlari yazmistir: Ulusun birligi ve Yahvenin tekligi iin halkin
etrafinda toplanabilecegi tek bir tapinak olmasinin gerekli oldugu aiktir. Ancak, bu iler iki
dnemlerde ortaya ikan bir unsur degildir, Horev dagindaki antlasmaya kadar gemisi vardir
(Misirdan ikis xxxiv. 23; Yasanin Tekrari v. 2, 6, vi. 2). Kisacasi gerek sudur: Yesudan
sonra ilk nce Taniklik adiri, sonra da Tapinak olarak srekli bir tapinma merkezi var
olmustur. (Manley, BL, 127)
Taniklik adiri hakkinda daha detayli bilgi iin, A. H. Finnin The Unity of the
Pentateuch, isimli eserinde konu ile ilgili yer alan muhtesem blm okuyunuz.
Bulusma adiri hakkinda, erken JE ve ge P metinlerinde iki farkli sunum olduguna
dair olan iddia hakkinda daha detayli bilgi iin, A. H. Finnin The Unity of the Pentateuch ve
James Orrun The Problem of the Old Testament isimli eserleri okuyunuz.

__________________________________________________________________________

Khinsel metinlerin erken tarihlenmesi konusunda iki gl delil, yakin bir


zaman nce arkeloji tarafindan sunulmustur.
__________________________________________________________________________

6C. Dnin eskiligi ve tapinmanin merkezlesmesi konularinda daha fazla bilgi


iin nceki blmlere bakiniz.

168
7C. Harici Delil
Khinsel metinlerin erken tarihlenmesi konusunda iki gl delil, yakin bir zaman nce
arkeloji tarafindan sunulmustur .
Kitchen, birinci delil hakkinda sunlari sylemistir: Levililer kitabinda yer alan bazi
karmasik ifadelerin ve paralarin tam olarak anlasilmasi, M.. on sekizinci ile on besinci
yzyillar arasindaki devirden kalma ivi yazilarinin desifre edilmesi ile gereklesmistir... Bu
tabletler arkaik dneme aittir. (Kitchen, AOOT, 129)
Ugariktik metinler ieren Ras Shamra tabletleri (M.. 1400), Wellhausenin srgn
sonrasi kavramini iptal eder. Levililerin sunular hakkindaki birok teknik terimi, Kenanca
konusan Ugarlilarda da bulmaktayiz (M.. 1400). P terimlerinin bazilari sunlardir:

(1) ishsheh : atesle yapilan sunu


(2) klil: tmden yakmalik sunu
(3) shelmin : esenlik sunusu
(4) shm (?): su sunusu

Archer, hakli olarak su sonuca varmistir: Musa ve fetih dneminde bu terimler,


Filistinde kullanilmaktaydi. Levililerin lisanini ve terminolojisini ileri tarihlere zg
oldugunu iddia etmek iin ileri srlen tm sebepler, mantiktan yoksundur. (Archer, SOTI,
149-150)

3B. Dissal Delil


Antlasma yapisi analizi iin, bu blm ierisinde yer alan 2A ve 3B kisimlarina bakiniz.

5A. Arkeloji
Pentateuchun Musaya ait yazarligini destekleyen arkeolojik delillerden bazi rnekler iin,
13. blm 5A kisimina bakiniz.

169
22
TANRININ ESITLI
ISIMLERI OLAYI

BLME BAKIS

Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Tanrinin Degisik Isimlerinin Belirli Kullanimlari
Misirdan ikis 6:3n Tefsiri
Metinlere Dayali Hipotezcilerin, Tanrinin Isimlerini Kendi Tezleri Iin Kullanma
abalarinda Karsilastiklari Sorunlar
LXX/Septuagintdeki Tanrinin esitli Isimleri

170
Otto Eissfeldt, metinlere dayali hipotezin, zerine kuruldugu drt ana temelini syle
listelemistir:
(1) Isimsel olaylar: Metinlerde, Tanri iin esitli isimlerin kullanilmasi.
(2) Linguistik olaylar:
(a) Kisilerin, yerlerin ve nesnelerin degisik isimler ile adlandirilmasi.
(b) esitli kelimelerin, ifadelerin ve stilistik zgnlklerin, dokmanlarin
farkli karakterisik zelliklerini olusturmasi.
(3) Fikirsel olaylar: Din, hukuk, ahlk ve politika konularinda fikir esitliligi;
konu kapsamindaki ag ile ilgili olaylarin ve kosullarin farkli varsayimlarla
ifade edilmesi.
(4) Metinsel olaylar: Bazi anlatimlarin tekrar etmesi, srekli bir anlatimin konu
disi materyal ile kesilmesi, vb
(Eissfeldt, OTI, 182-188)

1A. GIRIS
Yaratilis kitabinin ilk otuz drt ayetinde Elohim ismi, tam otuz kere yer almaktadir.
Yehova (YHWH) Elohim ismi, takip eden kirk bes ayette, yirmi kez yer alir. Gene takip
eden yirmi bes ayette Yehova ismi, on kez yer alir. Tanrinin isimlerinin kullaniminda
tespit edilen bu dzenin tesadften te oldugu kesindir. (Allis, FBM, 23)

2A. METINLERE DAYALI VARSAYIM


Tenkitiler, Tanrinin esitli isimlerinin ayri ayri kullaniminin, birden fazla yazarin olduguna
isaret ettigini iddia etmislerdir. [Yehova (Trke), Jehovah (Ingilizce), Yahweh (Ibranice) ve
Elohim]. Astrucun, Pentateuchun birden fazla kaynagin birbiri ile birlestirilip,
harmanlanmasindan olustuguna dair kanisinin altinda yatan temel budur. The Encylopedia of
Religion and Ethics isimli Din ve Ahlk ansiklopedisinin, Astrucun Conjectures isimli
kitabindan yaptigi alintida sunlar yazilmistir:

Yaratilis kitabinin Ibrani metinlerinde, Tanri iin iki degisik isim kullanilmistir. Bu isimlerden
birisi, Elohimdir. Bu kelimenin Ibranicede degisik anlamlari olsa da, asil olarak kullanimi,
Yce Varlik olmustur. Diger isim ise, Yehovadir. Tanrinin zn ifade eden, Onun yce
ismi. Bu iki ismin esanlamli oldugu ve metnin stiline renk katmaktan baska bir ama
gtmeden gelisigzel kullanildigi gibi byk bir hataya dslmemelidir. Isimler , birbirleri ile
asla karistirilmamislardir. Bazi blmlerde tamamen, bazilarinda ise byk bir kisminda
Tanrinin Elohim ismi kullanilmistir. Kalan kisimlarda ise Yehova ismi kullanilmistir. Eger
Yaratilis kitabinin yazari Musa ise, bu tuhaf ve istisnasiz dzenin sorumlusu kendisidir.
Ancak, Yaratilis kadar kisa bir kitapta, Musanin byle bir savsaklama yapacagini dsnmek
mmkn mdr? Baska hibir yazarin islemedigi bu kabahati, Musaya mi atfetmeliyiz?
Yaratilis kitabinin, Tanriya degisik isimler veren iki ya da yazar tarafindan yazildigini ve
bu yazarlarin birisinin Tanri iin Elohim, digerinin Yehova ya da Yehova-Elohim ismini
kullandigini varsaymak, bu isim esitliligi iin daha dogal bir aiklamayi dogurmaz mi?
(ERE, 315)

Her ne kadar artik isim esitliliginin, kriter olarak tenkitiler tarafindan kullanilmadigi
sylense de, A. Bentzenin asagidaki ifadesi, bu konunun agimizin tenkitileri iin hl
nemini korudugunu ortaya koyar:

171
Eger, kaynaklar arasindaki farki ayirt etmek niyetindeysek, bu metinlerdeki degismeyenleri
tespit etmemiz gerekir. Tespit edilen birinci degismeyen, Tanrinin esitli isimlerinin
kullaniminda grlen degiskenliktir. Tanrinin esitli isimlerinin kullanim inda grlen
degiskenlik, basit bir linguistik degismeyenden ok daha tedir. Bu bir materyal
degismeyenidir. Bu degismeyenin, Yaratilis kitabinda ve Misirdan ikis kitabinin basinda,
istikrarli ve belli bir plni takip ettigini biliyoruz... Bu veriler sayesinde, Pentateuchun
Yaratilis 1den, Misirdan ikis 6ya kadar olan kismini, tanrisal isimler diye adlandirilan
kritere tabi tutarsak, degisik kaynaklari ayirt etme imknimiz dogmus olur. (Bentzen, IOT, cilt
II 27,-28)

Tanrinin btn isimlerinin zel bir anlami vardir ve birbirlerine esanlamli olma
zorunluluklari yoktur. Pentateuchun yazari, metnin baglamina gre Yehova, Elohim,
ya da Yehova-Elohim isimlerinden birisini kullanmistir. Buradan da anlasilacagi gibi
yazar, Tanrinin isimlerini rastgele sememistir. Her bir ismin ayri ayri kullaniminin
arkasinda yatan bir ama vardir.

3A. TEMEL CEVAP

1B. Tanrinin Degisik Isimlerinin Belirli Kullanimlari


Tanrinin btn isimlerinin zel bir anlami vardir ve birbirlerine esanlamli olma
zorunluluklari yoktur. Pentateuchun yazari, metnin baglamina gre Yehova, Elohim, ya da
Yehova-Elohim isimlerinden birisini kullanmistir. Buradan da anlasilacagi gibi yazar,
Tanrinin isimlerini rastgele sememistir. Her bir ismin ayri ayri kullaniminin arkasinda yatan
bir ama vardir.
On ikinci yzyilda R. Jehuda Halevi, Cosri isminde bir kitap yazmistir. Bu kitap da,
Tanrinin isimlerinin her birinin etimolojisini (kkenbilim) aiklamistir. Onun vardigi
sonular, Berlin niversitesi Ilhiyat Profesr E. W. Hengstenberg tarafindan on dokuzuncu
yzyilin ortalarinda aiklanmistir:

Tanrinin en sik kullanilan genel ismi, [Elohim] ismidir. Bu isim, Tanriyi sadece Onun
kudretine deginerek tarif eder; insanlar ile kurdugu iliskilerde aiklamis oldugu, kisiligi ya da
ahlki vasiflarindan vermis oldugu bereketlerden ya da buyruklarindan bahsetmez. Eger bir
metinde, Tanri, Kendisini tanitiyorsa ve gerekten de Tanri ile konusuluyorsa, Elohim
ismine bir isim daha eklenir -bu is im ise Yehova ismidir. Bu isim, Tanrinin esinlemesini ve
Onun antlasmasini alan insanlara zgdr... Ifade edilen Tanrisal zn olusumuna asikr
olmayan herkes iin Yehova ismi, anlasilmaz bir isimdir. Elohim ismi ise, bu asikrligi
talep etmez, Tanriyi tm insanlarin anlayabilecegi evrensel unsurlari ile yansitir. . . .
Yehova ismi, Tanrinin zel ismidir [nornen proprium], bundan dolayi Onun znn en
ufak zerresini bile ifade eder. Sadece Tanri izin verdigi, Yreginin gizemlerini aikladigi ve
yarattiklarinin yreginin derinliklerinden gelenleri isitmelerine msaade ettigi zaman
anlasilabilir. Bylece, kudretli ve sinirsiz bir varlik oldugunun bilinmesi ve tasdiklenmesi
disinda taninmayan ve tanimlanamayan olmak yerine Kendisini, bu ismi ile en iten, yakindan
ve hususi sekilde ifade etmektedir . (Hengstenberg, DGP, 216-217)

YHWH ELOHIM

172
(1) Metin, Israillilerin YHWHde (1) Metin, Tanrinin maddi evrenin
somutlasmis Tanri kavramini yansittiginda, yaraticisi oldugu, dogaya hkmettigi ve
Israil tarafindan geleneksel bir biimde Ona yasam kaynagi olduguna dair dnya
zg olarak kabul edilen niteliklerde, zelikle halklarinin bilge kisilerinin arasinda yaygin
Onun ahlki karakterinde ifade buldugunda , olan soyut Tanri kavramini yansittiginda,
YHWH ismi kullanilmistir. Elohim ismi kullanilmistir.

(2) Metin, Tanri inancini direkt olarak (2) Dnyanin varolusu ve insanlik ile ilgili
karakterize eden, temel inan unsurlarinin karmasik konular zerine yogunlasmis
ya da peygamberlik szlerinin halk kitlelerine dsnrlerin kafalarindaki kavram
gretilmesine ynelik ise, YHWH ismi nakledilirken, Elohim ismi kullanilmistir.
kullanilmistir.

(3) Metnin baglami, Tanrinin kolay (3) Tanri, daha genel, yzeysel ve
anlasilir niteliklerini betimlediginde, belirsiz olarak betimlendiginde, az
hissedilebilir terimler kullanildiginda ve ok taninmislik izlenimi birakildiginda, Elohim
aik bir resim nakledildiginde, YHWH ismi ismi kullanilmistir.
kullanilmistir.

(4) Tevratdaki anlatimin, okuyucunun ya (4) Tanridan siradan bir tutum ile
da dinleyicisinin yreginde, grkemli ve bahsedildiginde ya da ifade veya dsnce,
muzaffer Tanrinin varliginin, yce hissi saygidan dolayi Onun kutsal ismi ile
uyandirilmak istenildiginde, YHWH ismi iliskilendirilmemis ise, Elohim ismi
kullanilmistir. kullanilmistir.

(5) Tanrinin karakterinin zellikleri, (5) Tanridan, fiziki evren in tamamen


insanlar ve doga ile olan direkt iliskisi disinda ve zerinde olan, askin bir varlik
anlatildiginda, YHWH ismi kullanilmistir. olarak bahsedildiginde, Elohim ismi
kullanilmistir.

(6) Metin, Israil halki ya da atalarla iliskili (6) Metin, Tanrinin seilmis insanlardan
olarak Israilin Tanrisindan bahsettiginde, olmayan birisi ile olan iliskisinden
YHWH ismi kullanilmistir. bahsettiginde, Elohim ismi kullanilmistir.

(7) Metnin konusu Israilin inanci (7) Metnin konusu evrensel inan
oldugunda, YHWH ismi kullanilmistir. oldugund a, Elohim ismi kullanilmistir.

Ibrani niversitesinin eski Yahudi Profesrlerinden Umberto Cassuto, Tanrinin


isimlerinin kullanilmasinda izlenmis olan modeli ile ilgili tespit ettigi prensipleri yukarida
listelemistir. Bu konu hakkindaki tespitlerini asagida syle ifade etmistir:

Ilk olarak, bu iki ismin ortaya koydugu karakterlere bir gz atalim. Ikisininde birbirinden
farklari oldugunu grrz. Elohim ismi, ilk olarak bir cins isimdir; hem Israilin Tanrisi,
hem de pagan kltrlerin tanrilari iin kullanilmistir (El ismi gibi). Diger taraftan YHWH, bir
zel isimdir, Israilin Tanrisina zgdr; Israillilerin, evrene hkmettigine ve onlari
Kendisine bir halk olarak setigine inandiklari Tanrinin zel ismidir.
Bu konuyu belki de bir rnekle aiklayarak daha anlasilir kilabiliriz. Bir sehirden hem
Yerusalim, hem de sehir olarak bahsedebiliriz. Sehir unvan i, hem bu sehir hem de baska
sehirler iin genel bir isimdir, ancak Yerusalim ise sadece kendisine zel bir isimdir.
Yahudi halkinin atalari tek bir Tanri oldugunu anladiklarinda, sylediklerini
hatirlayalim: YHWH, Elohimdir (orijinal metin) RAB, Tanridir (yeni Kutsal Kitap

173
tercmesi) (I. Krallar 18:39). Bu ayette ise cins isim olan Elohim, zel isme dnsms ve
YHWH ile esanlamli olmustur. Eger dnyada yasayan ve btnyle btn Ibranice
konusanlar, Yerusalim isimli bir sehirde yasasaydi, o zaman sehir kelimesinin Ibranice
karsiligi, Yerusalim ile esanlam kazanir ve zel isim olurdu. (Cassuto, DH, 18)

Bazi durumlarda ise bir cmlede iki ayri prensibin ayni anda yer aldigi ve bir tezat
olustugu grlr. Bu durumlarda ise mantikli bir yol izlenilmis, metnin ana konusuna uygun
olan prensibin, bu cmlede de baskin olarak kabul edildigi gzlenmistir. (Cassuto, DH, 30-
41)
Bu prensiplerin degisik edebi trlerinde, degisik sekillerde yer aldigi grlmstr:

PEYGAMBERLIK: Eski Antlasmanin peygamberleri srekli olarak Elohim yerine, YHWH


ismini kullanmislardir. Bu konuda bir istisna olan Yunus, bir ka defa Israilin Tanrisi iin
Elohim ismini kullanmistir. Ancak bu kullanim, burada belirtilen prensipleri
desteklemektedir, nk Yunusun metinleri peygamberlikten ok, dz anlatim edebiyat
kategorisine dahil edilmektedir. Bir baska istisna olarak, Yesayayi gsterebiliriz. Kendisi
Yahve yerine, Elohim ismini de kullanmamis, orijinalde cins isim olan, El ismini
kullanmistir. (Cassuto, DH, 20)

HUKUK: Pentateuch ve Hezekielde yer alan btn hukuki metinlerde kullanilan tek isim,
Yahve ismi olmustur. (Cas suto, DH, 20)

SIIR: Siir olarak adlandirilan edebiyat trnde genel olarak YHWH isminin kullanilmis
oldugu grlr. Ancak, bilgelik trne giren siirler ya da bilgelik trnn etkisinde kalan
siirler bu konuda istisnadir. Elohistik kitaplar olarak bilinen ikinci ve nc kitaplarda, El ya
da Elohim isimlerinin kullaniminin tercih edildigi grlmstr. (Cassuto, DH, 20)

BILGELIK: Bilgelik edebiyatinin zelligi ise, daha evrensel bir metinsel stili olmasidir.
Benzer metinlere Antik Yakin Doguda sik sik rastlanmaktadir. Israilin komsularinin benzer
edebiyat eserlerinin incelenmesi, bu konuda ok byk faydalar saglamaktadir.
Ancak, bu eserlerin incelenmeye baslanmasi ile sasirtici bir olayla karsilasilmistir.
Antik Yakin Dogunun bilgelik kitaplari, kaynaklandiklari halka ya da yazildiklari lisana
bakmaksizin, Tanri iin kendi kltrlerine ait zel isimleri kullanmak yerine, bir unvan
kullanmayi tercih etmislerdir. (Cassuto, DH, 21)

DZ ANLATIM: Pentateuch, Erken Peygamberler, Eyp, Yunus vb. boyunca yer almis olan
dz anlatim edebiyatinda Yahve ve Elohim isimleri birbirine yakin olarak sik sik
kullanilmistir. (Cassuto, DH, 21)

YAHUDI KARAKTERINE SAHIP METINLER: Ibrani niversitesinin eski


profesrlerinden Umberto Cassuto, Yahve isminin kullanimini aiklarken sunlari sylemistir:
Salt bir Yahudi karakterine sahip metinlerlerde sadece Tetragrammaton [Yahve] kulanilir.
Bu ulusal isim, Tanrinin Israile zg kisisel tanrisallik kavramini ifade eder. (Cassuto, DH,
23)

ANTIK IBRANICE: Lakisde kesfedilmis olan antik Ibrani mektuplari, Yahve isminin
gnlk yasamda aldigi yeri ortaya koymustur. Yahve ismi, sadece selamlasmalarda ya da
yeminlerde kullanilmamis, btn mektuplarin basindan sonuna kadar degisik yerlerde
karsimiza ikmistir. Elohim ismine ise, asla rastlanmamistir. Bu konudaki bir paralele Yahve
isminin istisnasiz kullanimina, Kutsal Yazilara zg selamlasmalarda rastlanmaktadir

174
(Hakimler 6:12; Mezmurlar 129:8; Rut 2:4). Hahamlarin birbiri ile selamlasirken Yahve
ismini kullanmalari mecburidir. (Cassuto, DH, 24)

MODERN IBRANICE: Cassuto syle devam eder: Gnmzn modern Ibranicesinde bile
yukarida belirttigimiz prensiplerin yrrlkte oldugunu grrz. Bizler geleneksel Yahudi
Tanri inancindan bahsederken Tetragrammaton [Yahve] ismini kullanirken, Tanrinin felsefi
ya da evrensel kavramini ifade etmek istedigimizde Elohim ismini kullaniriz. (Cassuto,
DH, 30)
Cassuto, bu prensiplerin Yaratilis kitabinda nasil yer buldugunu syle aiklar:
Yaratilis kitabinin 1. blmnde, Tanri fiziki evrenin Yaraticisi, her seye Hkmeden ve
dnyanin Tanrisi olarak tanitilir. Var olan her sey Tanri ile doga arasindaki bir iliskiden
dolayi degil, sadece Onun karari, ol demesi ile olmustur. Bu ayetlerde, yukaridaki
prensiplere uygun olarak Elohim ismi kullanilmistir. (Cassuto, DH, 32)
Aden Bahesi hikyesinde ise, karsimiza ahlk kurallari koyan bir Tanri ikar.
Insanlara belirli kesin kurallar verir. Bu metinlerde ayni zamanda Tanri, insan ile direkt bir
iliski kurdugu iin, Onun kisisel yz de tanitilmaya baslanmistir. Bu ayetlerde, yukaridaki
prensiple re uygun olarak Yahve ismi kullanilmistir. Elohim ismi, sadece Havva ile yilan
arasindaki konusma esnasinda kullanilmistir. Israilin Tanrisina olan saygidan dolayi bu
konusma arasinda Yahve ismi kullanilmamistir. (Cassuto, DH, 33)
Ayni blmde Yahve ismi ile Elohim ismi arasinda baglanti kuruldugu grlmektedir.
Bunun sebebi ise, Elohimin, Yahve ile zdeslestirilmesinin hedeflenmesi olmusur. Baska bir
deyis ile, ahlki dnyanin Tanrisi ile fiziki dnyanin Tanrisi, ayni Tanridir. Israilin
Tanrisi ile evrenin Tanrisi, ayni Tanridir. YHWH ve Elohim isimleri sadece Onun
eylemlerinin farkli ynlerine isaret eder ya da Tanrinin Kendisini insanliga aiklamasinin iki
ayri yoludur. (Cassuto, DH, 33)
Bu iki ismin birden kullanilmasinin, birbirini takip eden blmlerde islenilen konuya
gre farkli isimin yer almasinin altinda yatan asil sebep budur.
Cassuto, aiklamasina devam eder:

Yaratilis xi 1-9da aktarilan Insanligin Blnmesi aktariminda, YHWH isminin kullanilmis


olmasinin sebebi ise ok aiktir: Bu olayin en ufak bir yabanci materyal iermeyen, kusursuz
Israil karakterine, anlatimin Israil topraklarinin disinda gemesi olumsuz bir etki yapmaz.
Yaratilis ve Tufan aktarimlarinin evrensel yapisinin tersine, bu anlatim Tevratin izdigi
byk resmin arka plnina bir katkida bulunmak gibi bir kaygi iermemektedir. Bu metinlerde
dnyaya hkmeden kfirlerin kibirlerine ve amalarina karsi Israil ruhunun karsi koymasini
grrz. Bu aktarimda insan ve Tanri arasindaki iliski konusundaki Israil kavrami szkonusu
oldugu iin, YHWH ismi kullanilmistir. (Cassuto, DH, 37)

Yaratilis kitabinin 12. blmnde, Ibrahimin hayati anlatilmaya baslanir. Tanri iin
Yahve isminin kullanilmasinin uygun oldugu dsnlebilir.
Archer, bu prensipleri Yaratilis kitabinin baslangi blmlerine uygulamistir. Yaratilis
kitabinda, Yahve ve Elohim isimlerinin kullanimi zerine yapilacak titiz bir alisma, yazarin
isim esitliligindeki amacini ortaya koyacaktir. Elohim (kudretli, gl ya da ilk olan
kelimelerinden tremis olma olasiligi vardir), yce Yaratici ve evrenin Rabbi Tanriyi isaret
eder. Elohim ismi, Yaratilis blm 1 iin ok uygundur, nk bu blmde Tanrinin yce
Yaratici rol vurgulanmistir; Yahve ismi ise, Tanri ile bir antlasma iliskisi sz konusu
oldugunda kullanilan isimdir. Yahve ismi, Yaratilis blm 2 iin ok uygundur, nk bu
blmde Tanri, Adem ve Havva ile bir antlasma iliskisi kurmaktadir. Elohim ismi, Yaratilis
blm 3 iin ok uygundur, nk bu blmde Seytan ortaya ikar. Tanri ile Seytan arasinda
bir antlasma iliskisi yoktur, bundan dolayi yilan ve Havva, Tanri hakkinda konusurken
Elohim ismi kullanilir. Ancak Tanri, Ademe seslendiginde (3:9), Havvayi azarladiginda

175
(3:13) ve antlasma Tanrisi olarak yilani lanetlediginde (3:14) tekrar Yahve ismi
kullanilmistir. (Archer, SOTI, 112)

Niin J Yehova ismini, E ve Pde Elohim ismini tercih etmistir? Bu nemli soruya, -
metinlerin degisik kaynaklara blnmesine dair hipotezden tatminkr bir cevap gelmemistir.
Isim esitliliginin uygulamadaki amaci, sadece Pentateuchun tek bir yazar tarafindan
yazildiginin kabul edilmesi durumunda ortaya ikmaktadir .

JOHN R. RAVEN

John Raven, ayni grs savunmaktadir:

Tenkitilerin tezi, Tanrinin isimlerinin etimolojisini (kkenbilim) grmemezlige gelmekte ve


bu isimlerin keyfen, rastgele kullanildigini iddia etmektedir. Tenkitiler, Jnin Elohim
ismini ya da P ve Enin Yehova ismini bilmedigini degil, kullanmayi tercih etmedigini iddia
ederler. Eger durum gerekten byle olsa idi, su soru karsimizda dikilirdi: Niin J Yehova
ismini, E ve Pde Elohim ismini tercih etmistir? Bu nemli soruya, metinlerin degisik
kaynaklara blnmesine dair hipotez den tatminkr bir cevap gelmemistir. Isim esitliligin in
uygulamadaki amaci, sadece Pentateuchun tek bir yazar tarafindan yazildiginin kabul
edilmesi durumunda ortaya ikmaktadir. Bu dogrultuda ulasilan bir aiklama ise P, J ve Enin
talep ettigi karakteristigi tam olarak karsilamaktadir. P kaynagi iin soguk, resmi, sistematik
ve mantikli oldugu sylenir ; bu zellikleri barindiran bir metin iin Israil ile zel bir iliski
iermeyen, ancak yabanci uluslarin ilhlarina referans iin sik sik kullanilmis olan, Tanrinin
genel ismi Elohim isminin kullanilmasi uygundur. J kaynagi iin ise, saf ve Tanri kavraminda
daha insani oldugu sylenir; metinde yer alan dini coskudan dolayi ulusal isim olan, Onun
Israil ile yaptigi antlasmayi vurgulayan, Tanrinin zel ismi olan Yahve isminin kullanilmasi
uygundur. (Raven, OTI, 118-119)

Klsik metinlere dayali hipotezin yaraticilarindan birisi olan Kuenen, Tanrinin


isimlerinin kaynak kriteri olarak kullanilmasinin dogru olmayacagini kabul etmistir: Yahve
ve Elohim isimleri arasindaki orijinal farklilik, ayetlerde bu isimlerden hangisinin
kullanilacagini, en sik belirleyen sebep olmustur. (Kuenen, HCIOCH, 56)
Kuenen, syle devam eder: Tenkiti incelemenin tarihine baktigimiz zaman,
Tanrinin esitli isimlerinin kullanimi konusunda uzlasilmaya gereginden fazla yklenildigi
grlr, iste bu yzden, bu olayi daha fazla uzatmama k gerektigine dair bir uyari yerinde
olacaktir. (Kuenen, HCIOCH, 61)
Szel inan aktarimini savunan Engnell, Tanrinin isimlerinin kaynak kriteri olarak
kullanilmasini tamamen hatali bir yntem olarak grmektedir (Isve Kutsal Kitap Szlg:
Svenskt Bibliskt Uppslagsverk , ii). North tarafindan alintisi yapilan Engnell, sunlari dile
getirmistir:

Tanrinin esitli isimler inin kullanimlarinin su ana kadar kesin bir degismeyen oldugunu
grdk. Titiz bir inceleme, degisik isimlerin kullaniminin altinda yatan sebebin dokman
degisikligi degil, metni yazan kisinin bilinli stilistik uygulumasi oldugunu gsterir. Bu
stilistik uygulamanin altinda yatan gerek ise, degisik tanrisal isimlerin degisik ideolo jik
anlamlari ve farkli nemi iermesidir. Eger metinlerde islenen konu Israilin ulusal Tanrisi,
Onun yabanci ilhlardan stn olmasi ya da atalarin tarihi hakkinda ise, Yahve ismi
kullanilmistir. Diger taraftan Elohim ismi, Tanrinin daha ok teolojik, soyut ve kozmik resmi

176
verilmek istenildiginde kullanilmistir; bundan dolayi daha genis ve daha esnek kullanim alani
bulmustur... Tanrinin isimleri arasinda tercihi yapan dokman degil, yazarin kendisidir.
(North, PC, 66-67)

Cassuto, bu konuda su cesur ifadede bulunmustur :

Tevratta, Tanrinin esitli isimlerinin kullanilmis olmasindan dolayi sasirmamamiz gerekir.


Tam aksine, eger bu isim esitliligi olmasaydi sasirmamiz gerekirdi. Bu isim esitliligi,
degisik dokmanlar arasindaki farklilik ya da ayri metinlerin mekanik bir birlesim srecinden
degil, ihtiyatan dolayi olusmustur. Btn Yahudi yazarlar ayni slup ile yazmak ve bu iki
ismi ayni tutum ierisinde kullanmak zorundadir, nk bu isimlerin temel anlami, Antik
Yakin Dogunun genel metinsel uygulamalari ve tm Ibrani edebiyati ierisinde yer almis
olan Tanrinin isimlerinin kullanim kurallari bunu talep etmektedirler. (Cassuto, DH, 41)

Bilesik isim olan Yahve -Elohim ismi hakkinda aiklama arkelojiden gelmistir.
JEDP hipotezinin temel varsayimlarindan bir tanesi ise, Yehova isminin kullaniminin
J dokmani ve Elohim isminin kullaniminin E dokmani iin bir tipik bir uygulama oldugu
ynndedir. Radikal tenkitiler iin bu iki dokmanin birlestirildigini ispatlayan delil ise,
Yahve-Elohim bilesik ismidir. Cyrus Gordon, bu konu ile ilgili kisisel kesiflerini syle dile
getirmistir: Bu hipotezi takdire deger ve mantikli buldugum iin uzun yillar boyunca hibir
zaman sorgulama geregi duymadim. Ancak, Ugarite zerine yaptigim alismalardan elde
ettigim deliller isiginda bu mantikli sandigim hipotez yok olmustur. (Gordon, HCFF, 132)
Ugaritede ilhlarin isimleri bilesik isimlerdir, rnegin: Qadish-Amrar ya da Ibb-Nikkal.
ogu zaman bu iki isim arasinda ve eklenir, ancak bu baglacin Ugaritede nemi yoktur.
Grldg gibi, o kltrde ilhlarin ismi ogu kez bilesik isimdir. En meshur bilesik
isimli ilh olan Amon-Ra, on sekizinci Misir hanedanliginin fetihlerinin bir sonucu olarak
ortaya ikmistir. Amon, politik gc elinde bulunduran No sehrinin ilhi idi. Ra ise, evrensel
gnes tanrisi idi. Bu iki ilhin birlestirilmesinin sebebi, Amondaki politik liderlik ve Ranin
evrenselligi olmustur. Ancak, Amon-Ra tek bir tanri olarak kabul edilmistir. Bu uygulama
ayni zamanda Yahve -Elohim ismine isik tutmaktadir. Yahve, Tanrinin zelliklerine isaret
ederken, Elohim daha genel ya da evrensel nitelikleri n plna ikarmaktadir. Yahve ve
Elohimin birlestirilmesi, Yahvenin Elohim oldugunu ortaya koymak iin de
gereklestirilmis olabilir, bu durumu daha yalin bir sekilde ifade edersek; Yahve-Elohim
demek, Yahve Tanridir demektir. Metinlere dayali hipotezciler ise, bu birlesik ismin J ve
E dokmanlarinin birlestirilmesi ile ortaya iktigini iddia etmektedirler. Bu temelsiz iddiayi
genellestirdigimizde, Misir tanrisi Amon-Ranin, A ve R dokmanlarinin birlestirilmesi ile
ortaya iktigini iddia etmemiz gerekmektedir. (Gordon, HCFF, 132-33)
Kitchen, ek olarak sunlari ifade etmistir:

Antik aglarda ilhlar iin birlesik isimlerin kullanilmasina bir rnek olarak, su an Almanya,
Berlinde bulunan, Ikhernofret stelasinin z erine kazinmis olan tanri Osirisin isimden
olusan bilesik ismini, bir unvanini ve bir de Misirca tanri kelimesinden olusan basligi
gsterebiliriz : Osiris, Wennofer, Khentamentiu, Abydos tanris i (Neb-Abdju) ve nuter,
tanri (.ref. Ibranicedeki Elohim). Radikal tenkitilerin J ve E kaynak iddialarina ragmen,
su ana kadar hibir Misirolojist, Osirist, Wennofrist, Khentamentist, Neb-Abdjuist ve
Nuterist kaynaklar in varligini ileri srmemislerdir. Ikhernofret stelasi bizlere bir ilh iin uz un
bir isim kullanilabilecegini ve bu uzun ismin olusmasi iin tarih ncesinden baslayan,
derlemecileri iermeyen uzun bir srecin gerekmedigini gstermektedir, sphesiz bu isim bu
kitabe zerine en fazla bir hafta ierisinde kazinmistir. Bu rnegi baska eserlerde de grmek
mmkndr. Misir disinda Mezapotamyada da birlesik isimli ilhlara rastlanmaktadir. Lipit-
Ishtar kanunlarinin ndeyis kisminda tanri Enlilin ayni zamanda Nunamnir ismi ile anildigini

177
grmekteyiz. Hammurabinin kanunlarinin ndeyisinde su birlesik isimli tanrilara rastlanir:
Inanna/Ishtar/Telitum ve Nintu/Mama. (Kitchen, AOOT, 121)

Ravendan yaptigimiz alintida daha nceden belirtildigi gibi Tanrinin isimlerinin


esitliligini, birden fazla yazarin varligini ispat etmek iin kullanmak mmkn degildir:
Tenkitiler Jnin Elohim ismini ya da P ve Enin Yehova ismini bilmedigi degil,
kullanmayi tercih etmedigini iddia ederler. Eger durum gerekten byle olsa idi, su soru
karsimizda dikilirdi: Niin J Yehova ismini, E ve Pde Elohim ismini tercih etmistir? Bu
nemli soruya, metinlerin degisik kaynaklara blnmesine dair hipotezden tatm inkr bir
cevap gelmemistir. Isim esitliliginin uygulamadaki amaci, sadece Pentateuchun tek bir
yazar tarafindan yazildiginin kabul edilmesi durumunda ortaya ikmaktadir. (Raven, OTI,
118)
Cassuto bu konuda sunlari gzlemlemistir,

Paganlarin metinlerinde bir yandan tanrinin evrensel olusuna ve niteliklerine deginilir, diger
yandan bazi yresel ya da kltrel tanrilarin isimleri aiklanirdi. Dini edebiyata Israillilerin
getirdigi en byk yenilik ise, Israilin Tanrisi ile evrensel olan tm dnyanin Tanrisinin bir
tutulmasi olmustur. Israil halkinin tanidigi ve nnde secdeye vardigi YHWH, Elohimden
baskasi degildi. Elohim ise, insanlar ister bunu n bilincinde olsun ister olmasin, tm dnya
zerine hkmeden ve gelecek olan zamanda herkese kendisini tanitacak olan Tanri idi. Kutsal
Kitap sairlerinin, isim esitliligi kullanarak sunduklari degisik ifadeler in altinda yatan ulvi
dsnce iste budur. (Cassuto, DH, 25)

2B. Misirdan ikis 6:3n Tefsiri

Tanri ayrica Musa'ya, "Ben RAB'bim" dedi,


Ibrahim'e, Ishak'a ve Yakup'a Her Seye Gc Yeten Tanri olarak grndm, ama onlara
kendimi Yahve adiyla tanitmadim.

1C. Metinlere Dayali Varsayim


Tenkitilerin iddiasi: Israilliler, Yehova (Yahve, YHWH) ismini, Tanri, Musaya Sina
daginda aiklayincaya kadar bilmiyorlardi. Bundan dolayi Misirdan ikis 6:3den nce,
Yaratilis ve Misirdan ikis kitaplarinin Yehova isminin kullanildigi btn ayetler, 6:3
yazan yazardan baskasi tarafindan yazilmis olmalidir; aksi takdirde (eger Pentateuchu tek bir
yazar yazdiysa) ortada aik bir eliski sz konusudur: hem atalara Yaratilis kitabinda
Yehova ismi kullandirilmistir, hem de bu ismin Musaya aiklanmadan nce bilinmedigi
belirtilmistir.
Bu grs, Britanyali lim H. H. Rowley tarafindan syle ifade edilmistir:

Misirdan ikis 6:3 der ki: Ben Yahveyim. Ibrahim'e, Ishak'a ve Yakup'a El Shaddai olarak
grndm, ama onlara kendimi Yahve adiyla tanitmadim. Bu ayete ragmen Yaratilis
kitabinda yer alan bazi ayetlerde atalarin Tanriyi Yehova ismi ile bildiklerini grrz:
Avram (Yaratilis 15:2, 8), Sara (16:2), Lavan (24:31). Gksel ziyaret iler bu ismi
kullanmislardir: Ibrahim (18:14) ve Lut (19:13). ; Tanri, Yahve benim (orijinal)/RAB benim
(yeni tercme) diyerek Avrama (14:22) ve Yakupa seslenmistir (28:13). (Rowley, GOT,
20-21) (bakiniz: Fohrer, IOT, 115)

Eski Antlasmada geen bilme kelimesi, genel olarak Yehovanin ismini bilme

178
fikrinin kavranmasini ve ifadesini iermektedir. Bu isim ile Tanrinin nitelikleri bir
tutulmustur (I. Krallar 8:43; Mezmurlar 9:11, 91:14; Yesaya 52:6, 64:1; Yeremya
16:21; Hezekiel 39:6, 7). Btn bu ayetlerden de anlasilacagi gibi Ibrahim, Ishak ve
Yakup Tanriyi, Kudret Tanrisi olarak bilmekte, ancak Antlasma Tanrisi olarak
bilmemekteydiler.

JOHN H. RAVEN

2C. Temel Cevap


Misirdan ikis 6:3n dogru bir tefsiri: Bu ayet, Yehova isminin, kelime olarak Musadan
nce Israilliler tarafindan bilinmedigi veya var olmadigi anlamina gelmemektedir. Israil
halkinin, Misirdan ikis 6:3den nce Tanri ile Yehova isminin ima edildigi bir iliskisi
olmamistir. Baska bir deyis ile, Israilliler Tanrinin Yehova ismini bilmekte, ancak Onun
Yehova karakterini bilmemekteydile r.
W J. Martin, Stylistic Criteria and the Analysis of the Pentateuch isimli kitabinda,
sunlari yazmistir: Bu iddialari, Ibranicede isim kelimesinin ierdigi tam anlami ortaya
koyma ve yoluna giderek reddetmek mmkndr. Ibranicede bir isim ayni zamanda
harflerden olusmus bir vekil gibidir. Bir seyi etiketler, niteliklerini ierir, n, karakter, onur,
isim ve shret yerine kullanilabilinir. Bundan dolayi ismin verdigi referans, terminolojiden
daha ok, isim sahibinin zellikleri ve dogasidir. (Martin, SCAP, 17-18)
Ingiltere-Londranin eski bashahamlarindna olan J. H. Hertz, Penta teuch ve Haftorahs
hakkindaki yorumlarinda, sunlari kaleme almistir:

Tenkiti lim ligin odak noktalarindan birisi, Misirdan ikis 6:3dr. Tenkitilere gre Tanri,
YHWH ismin ilk defa bu noktada, Musa araciligi ile aiklamistir. Bylece tenkitilere,
Yaratilis ve Misirdan ikisin, Yahve ism ini ieren btn ayetlerini, baska kaynaklara
atfetme firsati dogmustur. Bu ayet ayni zamanda, Penta teuch hakkindaki birden fazla
dokmandan olusma hipotezinin dayanak noktasi ve baglayici delili olarak kabul edilmistir.
Tm radikal tenkitiler, JEDP hipotezlerini bu ayete dayandirirlar.
Her sey bir yana, tenkitilerin bu ayet hakkindaki yorumlari, kullanilmis olan Ibrani
deyimini yanlis anlamalarina veya bu konudaki bilgisizliklerine dayanmaktadir. Kutsal
Kitapta geen ayetlerde, Israil ya da uluslar ya da Firavun iin, O zaman adimin Adonay
oldugunu anlayacaklar ifadesi kullanildiginda kast edilen, tenkitilerin sandigi gibi bu
kisilerin Tanrinin isminin Y H W H (Adonay) oldugunu grenmeleri degildir. Kast edilen
anlam, bu kisilerin YHWH ismi ile btnlesmis olan Tanrinin kudretine taniklik etmeleri ve
Onun dogasinin niteliklerini kavramalaridir. Yeremya xvi, 21 : Onun iin bu kez onlara
Gcm, kudretimi tanitacagim. O zaman adimin Adonay oldugunu anlayacaklar [Ortodoks
Yahudiler nc emri ignememek iin, YHWH ismini kullanmazlar, Onun yerine, Tanri
anlamina gelen Adonay ismini kullanirlar ]. Bu ifade, Hezekiel kitabinda altmis kereden fazla
gemektedir. Bu ayetlerin hibirisinde kast edilen, Tanrinin drt harften olusan ismi degildir.
Bu ayetlerde bildirilen, insanlarin Tanriyi isleri ve yerine gelen vaatleri araciligi ile
taniyacaklaridir. (Hertz, PH, 104)

Raven, Eski Antlasmada geen bilme kelimesi, genel olarak Yehovanin ismini
bilme fikrinin kavranmasini ve ifadesini iermektedir. Bu isim ile Tanrinin nitelikleri bir
tutulmustur (I. Krallar 8:43; Mezmurlar 9:11, 91:14; Yesaya 52:6, 64:1; Yeremya 16:21;
Hezekiel 39:6, 7). Btn bu ayetlerden de anlasilacagi gibi Ibrahim, Ishak ve Yakup,
Tanriyi, Kudret Tanrisi olarak bilmekte, ancak Antlasma Tanrisi olarak bilmemekteydiler
demistir. (Raven, OTI, 121)

179
Archerin da belirttigi gibi tenkitiler, Hristiyanlarin kullandiklari ayetlerin metinsel
anlamina sadik kalinarak doktrinlerini olusturma metodunu reddederken, kendileri Misirdan
ikis 6:3ten olusturduklari tez iin bu metodu kullanmislardir. Bu metoda gre, bir ayetin
yorumu yapilirken, Kutsal Kitapin genel gretisinden, benzer ayetlerin ifadelerinden veya
ayetin baglamindan nce, ayetin kelime kelime ifade ettigi anlam gz nne alinmalidir.
Tenkitiler bu metodu, Misirdan ikis 6:2, 3e uygulamislardir (Ben Yahveyim. Ibrahim'e,
Ishak'a ve Yakup'a El Shaddai olarak grndm, ama onlara kendimi YHWH adiyla
tanitmadim.) ve sonu olarak Yahve isminin ilk defa Musaya, E dokmaninda aiklandigini
ileri srmslerdir. Buna ragmen, J kaynagi bu olayi bilmemesine ragmen, Musadan nceki
aglar iin de Tanri iin Yahve isminin uygun bir isim oldugunu dsnmstr.
Ancak, bilmek (yadra) fiilinin Ibranicedeki anlamini ve bu fiilin nasil kullanildigini
tam olarak bilen birisi, bu ayetin yorumunu bu sekilde asla yapmayacaktir. Tanrinin,
Misirlilarin basina verdigi felaketlerin amaci muhakkak ki, Misirlilara Israillilerin
Tanrisinin ismini ezberletmek degildi. (Misirdan ikis 14:4: Firavun'u inati yapacagim.
Onlarin pesine dsecek. Bylece Firavun'la ordusunu yenerek ycelik kazanacagim.
Misirlilar bilecek ki, ben YHWH'yim.) Tanrinin verdigi felaketlerdeki amaci, Misirlilarin
Tanrinin antlasmasina sadik bir Tanri olduguna dair taniklik vermelerini saglamaktir, onlara
tecrbe yolu ile Anlasma Tanrisi Yahveyi tanitmaktir (bakiniz: Misirdan ikis 6:7: Sizi
kendi halkim yapacak ve Tanriniz olacagim. O zaman sizi Misirlilar'in boyundurugundan
ikaran Tanriniz YHWH'nin ben oldugumu bileceksiniz.) Ibrani kullanimin aika isaret
ettigi gibi, Misirdan ikis 6:3n yorumu syledir: Tanri, eski nesillere Kendisin i, kudretli
isleri ve merhameti ile El Shaddai (her seye gc yeten Tanri) olarak tanitmistir. Ancak, sira
Musanin nesline geldiginde, Kendisini antlasmasina sadik Yehova olarak tanitmistir.
Antlasmasini, Israil halkini Misirdan muhtesem bir sekilde kurtararak tutmustur. (Archer,
SOTI, 122)
Raven, szlerine syle devam etmistir: Metnin baglaminin ve YHWH'nin ben
oldugumu bileceksiniz ifadesinin manasinin aika gsterdigi gibi, bu ayetlerde kast edilen
aik anlam, bu isim ile vurgulanan niteliklerin, tecrbesel bir sekilde bilinecegidir. (Raven,
OTI, 121)
Manley, Ibranicedeki fiiller hakkinda su bilgieri sunmustur: Yaratilis 32:29da
oldugu gibi, bir ismin ilk defa aiklanmasi ve bilinmesi durumunda, naghadh (hiph) fiili
kullanilir. Burada ise [Misirdan ikis 6:3] kullanilan fiil, yadra fiilidir. Ayni fiile I. Samuel
2:12 ve 3:7de de rastlanmaktadir. Bu ayetlerdeki kisiler iin Yahve ismi bilindik bir isimdir,
ancak bu isim ile kast edilenler hl gizemini korumaktadir. (Manley, BL, 47)
Tenkitiler bu ayeti, Yehova ismini kullanan J dokmanini, Elohim ismini kullanan E
dokmanindan ayirma uygulamasinda temel olarak almislardir. Ancak bu ayet, Elohim ismini
Yehova isminden ayirmamakta, El Shaddai ismini Yehova isminden ayirmaktadir. Merrill
Unger, bu konuda sunlari belirtmistir:

Misirdan ikis 6:2, 3n iddia edilen yorumu tamamen temelsiz oldugu gibi, tenkitilerin
kendi kisisel hipotezlerinden baska hibir destege sahip degildir. Ayette aika bunu
gstermektedir: Ben Yahveyim . Ibrahim'e, Ishak'a ve Yakup'a her seye gc yeten Tanri (El
Shaddai) olarak grndm, ama onlara kendimi Yehova adiyla tanitmadim. Ayetteki verilen
referanslara bakildiginda, yazarin Yehova ismini Elohim isminden degil (Yaratilista 200
kereden fazla gemektedir), El Shaddai (Yaratilisda 5 kere gemektedir) isminden ayirdigi
grlr. El Shaddai ismi, Tanrinin Kendisinin atalara aiklamis oldugu karakter e zg bir
isimdir (Yaratilis 17:1; 28:3; 35:11; 43:14; 48:3). (Unger, IGOT, 251)

Misirdan ikis 6:2, 3n ierdigi ve ok nemli olmasina ragmen, sik sik gz ardi
edilen bir baska unsur ise, Ibrani dilbilgisinde Beth Essential olarak bilinen unsurdur.

180
Bu ayetin revize edilmis basimi su sekildedir: ..El Shaddai olarak grndm,
ama onlara kendimi Yahve adiyla tanitmadim.
Bu tercme ile Ingilizce tercmesi arasinda yapilan bir karsilastirmaya gre, El
Shaddai ismi iin her ne kadar bir edat (n ek Beth) (Ing: as) olsa da, Yahve ismi iin bu
n eki karsilayacak edat (Ing: by) yoktur. Gramer kurallarina gre, bu isimlerin nne
Ingilizcede ki gibi by ya da as edatlari olmasi gerekirdi.
Gesenius, Yahve adiyla ifadesi ile Ingilizcedeki as edatinin kullanim iliskisini
mkemmel bir sekilde aiklamistir. Bu iliski, su anlama isaret etmektedir: dis
mdahalelerden ve kosullardan bagimsiz olan karakter ya da ruh hali. (Motyer, RDN, 14)
Gesenius, bu konuda sunlari kaleme almistir: Siirsel paralelizmde bir edatin sahip
oldugu hkmetme gc, bazen cmledeki birinci ismin karsiligi olan ikinci isme kadar
uzanabil ir. [Gese nius-Kautzsch, Ibrani Grameri, Para. 119 hh, 1910] (Motyer, RDN, 14)
Siirsel paralelizme verebilecegimiz mkemmel bir rnek Yesayada bulunmaktadir:
Adim ugruna fkemi geciktiriyorum. nmden tr kendimi tutuyorum (Yesaya 48:9).
Ingilizce metin kurallarina gre ugruna ifadesi, iki cmlede de kullanilmak zorundadir,
ancak Ibranice ve Trkede birinci cmledeki ugruna, ikinci cmleyi de baglamaktadir.
Bu ve bunun gibi rneklerin hepsinde, birinci cmledeki edat, ikinci cmleye de
hkmetmektedir. Ilk cmlede verdigi anlamin aynisini, ikincisinde de gstermektedir.
(Motyer, RDN, 14)
Misirdan ikis 6:2, 3n Ibranice metinlerinde de bu Ibrani gramer kuralinin geerli
olmamasi iin hibir sebep yoktur. Bu ayetteki, Beth Essential edatinin El Shaddai
zerindeki etkisi, aynen Yahve ismini de kapsamaktadir.
Motyer, The Revelation of the Divine Name isimli eserinde, Beth Essential konusunu
derinlemesine ele almistir:

Bu ayette [Misirdan ikis 6:3] Beth Essential edati, Ingilizceye as olarak uygun bir sekilde
tercme edilmistir. Bu edat ile dis mdahale lerden ve kosullardan bagimsiz olan karakter ya
da ruh haline odaklanma saglanmistir. Tanri, Kendisini El Shaddai olarak aikladiginda
amaci, atalara Kendisine hitap etmeleri iin bir isim vermek degil, bu isim ile ifade edilen
karakteri hakkinda derin bir bilgi vermektir . Ayni sekilde, Misirdan ikis iii. 2de sunlar
yazilmistir: RAB'bin melegi bir alidan ykselen alevlerin iinde ona grnd. Musa bakti
ali yaniyor, ama tkenmiyor. Dis kosullar her ne kadar ok gerekli olmasa da Musanin
ilgisini ekmeye yardimci olmustur. Aslinda Musanin en ok ilgisini eken unsur, yanan ama
tkenmeyen ali olmustur. Alev, Tanrinin Kendisine mahsus bir nitelendirmedir ve
peygamberliginin nemli bir kilometre tasinda olan Musanin, esinlemenin tanrisal dogasini
kavramasi iin tasarlanmistir. Btn bu unsurlari Misirdan ikis 6:3deki Yahve ismi ile
birlestigimizde, elde ettigimiz yorum su olacaktir: Ibrahim'e, Ishak'a ve Yakup'a El Shaddai
karakterimle Kendimi aikladim, ama onlara Yahve ismim ile ifade edilen karakterimle
Kendimi bildirmedim. (Motyer, RDN, 14)

Motyer syle devam eder:

Benim ileri srdgm bu tercme/yorum, ayni zamanda btn Kutsal Kitapin baglamina
uygun dsmektedir. Esinleme dzenine gre bu ayetin sirasi syledir: Bu ismin bildirildigi ilk
yer bu olay degildir, ancak bu ismin neminin atalara vurgulandigi ilk olay, Misirdan ikis
6:3tr. Atalar , Tanriya Yahve olarak hitap etmislerse de, Onu El Shaddai olarak
tanimislardir; onlarin soyu ise Tanriya, hem Yahve olarak hitap edecekler hem de Onu
Yahve olarak bileceklerdir. Musanin Israile bildirecegi, Misirdan ikis 6. blmde yer alan
mesajin agirligi buradan kaynaklanmaktadir. Bu mesaj ilhi bir otorite ile damgala nmistir:
Ben, Yahveyim. Otoritesi ise, Yahvenin dogasinin aiklanmasi olacak olan kurtarici
islerinden gelmektedir. Tanrinin yapacaklari sonucunda Israil, Tanrinin Yahve oldugunu
bilecektir. Kisacasi Israil bu kurtarici islerden sonra Tanrinin isminin Yahve oldugunu degil,

181
Yahvenin, Israilin Tanrisinin karakterini grenecektir. Bu ayetin bu yorumu, Kutsal
Kitapin basindan sonuna dek verilmis olan mesaj ile uyum ierisindedir. (Motyer, RDN, 14)

Metinlere dayali hipotezcilerin bu ayeti yorumlamalarina ve iddilarina bakarsak,


karsimiza kocaman bir soru isareti ikmaktadir: Niin Pentateuchu derlemis olan
yazicilardan bir tanesi bile, Yaratilis kitabinda yer alan atalar arasindaki Yehova isminin
kullanimi ile Misirdan ikis 6:3de var olan bu ism in, ilk defa Musaya Sina daginda
aiklandigina dair ifade arasindaki aik tutarsizligi dzeltme yoluna gitmemistir?
Unger, bu konuda sunlari sylemistir: Baglamsal uyumsuzluk ve Ibrani dilbilgisi
kurallarinin darbeleri bir yana, radikal tenkitilerin Misirdan ikis 6:2, 3 iin ileri srdkleri
iddialari ve hipotezleri rtmenin bir baska yolu ise, bu iddialari sagduyu ile ele almaktir.
Tenkitilerin bu metinlerin yazarligina zg olarak nitelendirdikleri yazicilar ve derlemeciler,
nedense kendi aglarina yakin bir zaman nce, kendi dillerinde yazilmis bu metinleri
tenkitiler kadar iyi anlayamamislardir ve Yaratilis kitabinda yer alan bir ok Yahve
isminin kullanildigi ayeti gzden kairmislardir! Eger, tenkitilerin hipotezleri dogru olsaydi,
bu yazicilar ve derlemeciler kesinlikle aik bir tutarsizligi ya dzelterek yada Yahve isminin
getigi olaylarin nakledildigi ayetleri metinden ikartarak ileri nesillere aktarmazlardi.
(Unger, IGOT, 252)
Raven, Pentateuchun varligi iddia edilen derlemecileri, atalarin Yehova ismini sik
sik kullanmalari ile Misirdan ikis 6:3deki ifadeyi birbiri ile eliskili bulmamis
olmalidirlar. Aksi takdirde, ya Yaratilis kitabinda kullanilan Yehova isimde ya da Misirdan
ikis 6:3deki ifadede degisiklige giderlerdi. Tenkitilerin 19. yzyilda tespit ettiklerini
sandiklari bu eliski ve Yaratilis kitabinin esitli kaynaklarin eklenmesinden olustuguna dair
iddilarin dayandirildigi unsurlar , nedense bin lerce yildan beri hibir Yahudinin veya
Hristiyanin dikkatini ekmemis, Misirdan ikis 6:3te var oldugu iddia edilen eliski daha
nce tespit edilememistir demistir. (Raven, OTI, 121)
Bu ayetin Ingilizce tercmesinde sorunlar olmasi olasiligi da ayri bir olasiliktir. Bu
konuda Martin sunlari sylemistir:

Bu ayet ile ilgili ortaya atilan hipotezli susturacak tek bir tercme vardir. ama onlara
kendimi Tanri adiyla tanitmadim ifadesi, Ibranice iin eliptik soru zamiri olarak kabul
edilebilir. Bu durumda bu ayetin tercmesi syle olmalidir: Ben Yahveyim. Ibrahim'e,
Ishak'a ve Yakup'a El Shaddai olarak grndm (Niphal), ancak onlara kendimi YHWH
ismimle tanitmadim mi?
Ibranice lisaninda soru zamirlerine yer olmasina ragmen, bu ayette ve bahsedecegim
bazi ayetlerde bu unsur kullanilmamistir: rnek, Yaratilis xviii. 12. (..."Bu yastan sonra bu
zevki tadabilir miyim?" diye dsnd) Konusma lisaninda tonlama ile dz bir cmleyi soru
cmlesi olarak ifade etmek mmkndr ve bu slup gnmzde Sami dillerinde hl
kullanilmaktadir.
Tonlama, bir lisanin objektifligine muhalefet eden sbjektif bir etken olarak tarif
edilmektedir. Yazili bir metin, szl bir ifadenin asla tam olarak iletimi olarak kabul
edilemez, kismi bir metottur. Hibir antik el yazisinda tonlamayi gsteren bir sembol veya
isaret bulunmadigi gibi, gnmzn modern tipografi metodlari bile bu konuda tatminkr bir
yntem meydana getirememislerdir. Bu yzden bir konusma esnasinda kullanilmis olan
tonlamalarin, yazili metine dnstrlmesi esnasinda bu tonlamalar hakkinda bir ipucu
verilmemesi, bizleri sasirtm amalidir. Tonlama ok nemli bir faktr olmasina ragmen,
neredeyse hibir zaman yorumcular tarafindan gz nne alinmazlar. rnegin Eyp xviii. 17,
Karanlik beni susturamadi mi? Yzm rten koyu karanlik asagidaki tartisma ile paralellik
ieren bir ayettir, ancak Bick, utanmadan bu ayet iin olumsuz yorumda bulunmustur. Sami
dillerinini kullanimina ve ayetin baglamina bakildiginda, bu tercme iin yapilacak en ufak
bir itiraz bile olmamalidir. Bu ayeti takip eden diger ayetlerin gramer yapisindan bu
tercmeye saglam bir destek gelmektedir. (Martin, SCAP, 18-19)

182
Sonu olarak, tenkitilerin hipotezleri dogrultusunda, Tanrinin esitli isimlerinin
kaynak tespiti iin Misirdan ikis 6:3ten sonra bir kriter olamayacagi aiktir, nk bu
noktadan sonra tenkitilere gre J gibi E ve Pde Yehova ismini kullanmakta zgrdrler.
Eissfeldt, su itirafta bulunmustur: Tanrinin kabul edilmis esitli isimlerinin bir analiz kriteri
olarak kullanilmasi, sadece Yaratilis ve Misirdan ikis kitabinin baslangici iin geerlidir.
Bizlerin E ve P olarak adlandirdigi iki kaynak, ilk baslarda Yahve isminden kainmislar,
ancak Musaya bu ismin aiklanmasindan sonra bu ismi kullanmislardir -E, Misirdan ikis
3:15den ve P, Misirdan ikis 6:6dan sonra. (Eissfeldt, OTI, 183)
Tm bunlara ragmen birok tenkiti, Pentateuchun geri kalan kisminin esitli
kaynaklardan olustugunu ispatlama girisimlerinin metodu olarak bu isim esitliliginden
faydalanmaya devam etmislerdir. Bu girisimlerin mantikli bir temeli olmadigi ve bundan
dola yi geersiz olduklari aiktir.

3B. Metinlere Dayali Hipotezcilerin, Tanrinin Isimlerini Kendi Tezleri Iin


Kullanma abalarinda Karsilastiklari Sorunlar

1C. Tutarsizlik
Metinlere dayali hipotezcilere gre Yahve ismi, J kaynagina isaret etmektedir. Elohim ismi
ise, E kaynagina isaret etmektedir. P kaynagi, Misirdan ikis 6:3e kadar Elohim ismini
kullanmis, ancak bu ayetten sonra Yehova ismini kullanmistir.
Asagidaki listede, tenkitilerin isimlere dayali kaynak blmlemesine uymayan ve bu
tezi rten bir ok ayetten bazilari yer almaktadir:

a. J kaynagindaki Elohim isimleri:


(1) Yaratilis 31:50
(2) Yaratilis 33:5, 11

b. Misirdan ikis 6:3 ten nce P kaynagindaki Yahve isimleri:


(1) Yaratilis 17:1
(2) Yaratilis 21:1

c. E kaynagindaki Yahve isimleri:


(1) Yaratilis 21:33
(2) Yaratilis 22:4, 11
(3) Yaratilis 28:21
(4) Misirdan ikis 18:1, 8, 9, 10, 11

Aslinda tenkitilerin yazicilara zg olarak nitelendirdikleri her metin, metinlere


dayali hipotezcilerin teorilerinin ktg noktalari aiga ikartmakta ve gizli bir itirafi
iermektedir.

OSWALD T. ALLIS

183
2C. Yazicilara Atif
Bu aik eliski karsisinda tenkitiler, su karsi iddiada bulunmuslardir: Pentateuch, yazicilar
ve derlemeciler tarafindan olusturulmustur ve bu kisiler kopyalamada ya hata yapmislardir ya
da metnin herhangi bir yerinde kullanilan ismi keyfi olarak degistirme zgrlgn
kendilerinde grmslerdir.
Tenkitiler genellikle birinci degil, ikinci iddialarinin arkasina saklanmaktadirlar. H.
H. Rowley, bu tenkitilerdendir ve asagidaki szleri ile bunu ispatlar:

Pentateuchun derleyicisinin daha eski materyallerden bazi ikartmalar yapmis ve srekli bir
anlatimi aslinda esitli kaynaklarin harmanlamasi ile meydana getirmis olmasi ya da elindeki
kaynaklardan yaptigi alintilar zer inde degisiklik yapma konusunda kendisini zgr
hissetmesi hatta bu kaynaklarin birlesim noktalarini kendisinin yazmis olmasi bizleri
sasirtmamalidir. Iste bu degisikliklerin tm, yazicilarin ve derlemecilerin isidir. Btn
meslektaslari gibi bu kisilerin de zerinde alistiklari eserlerde kendilerinden bir iz birakmis
olmalari siradan bir durumdur. (Rowley, GOT, 25) (H. Pfeiffer, Introduction to the Old
Testament (1941), syf. 282-289)

Oswald T. Allis bu varsayim zerine su yorumda bulunmustur:

En sonunda tenkitilerin analizlerinin en byk kusuru, Tanrinin esitli isimlerini bir kriter
olarak alma yolu ile vardiklari metotta kendisini aiga vurmustur. Tenkitilerin bu
hipotezlerinin rtlme riski ile karsilastiklari veya ktkleri her noktada kurtulusu, suu
yazicilara atmakta bulmuslardir. Daha aik bir ifade ile belirtmek gerekirse, eger metin
tenkitilerin tezlerini desteklemiyor ise, bu metnin tezi rten kisa yada uzun kisimlarinin
yazicilar yada derlemeciler tarafindan degistirildigi veya hatali kopyalandigi ileri srlmstr.
Eger, J kaynaginin karakteristigi olarak YEHOVA ismi kabul edilmis ise, rnegin Yaratilis
2:4-3:24 arasinda bulunan Yehova-Elohim ismindeki ELOHIM ismi, tenkitilere gre
yazicinin veya derlemecinin isi olmalidir. (Allis , FBM, 38-39)

Raven, tenkitilerin yazicilar hakkindaki bu tutumlarinin ne kadar yanlis fikirlere


dayandigini su szleri ile ifade etmistir:

Tenkitiler, kendi hipotezlerinin zorlandigi durumlarin bazilarinda kurtulusu, metinlerin


bozuk oldugunu iddia ed ip, bu durumu R kaynagina atfetmekte bulurlar. Bu varsayimin,
hipotezin kendisinden baska en ufak bir destegi ya da temeli yoktur. Tenkitiler hipotezlerinin
metnin kendisinden kaynaklandigini iddia ederler, ancak bu metin islerine gelmedigi zaman
da, ayni metni reddedip bir kenara atarlar. Bizler e ise bu durum karsisinda, tenkitileri
mantikli olmaya davet edip onlara su soruyu sormak dser: Eger metin hatali ise, bu metinden
tretildigi iddia edilen bir hipoteze ne kadar gvenebiliriz? Hem R diye iddia ed ilen kaynagin
varligi, hem de birden fazla R olmasina dair iddialar, metinlerin degisik kaynaklara
blnmesine dair hipotez in zayifliklarini rtmek amaci ile uydurulmus temelsiz
varsayim lardir. (Raven, OTT, 120)

Allis, bu konuda su sonuca varmistir: Aslinda tenkitilerin yazicilara zg olarak


nitelendirdikleri her metin, metinlere dayali hipotezcilerin teorilerinin ktg noktalari aiga
ikartmakta ve gizli bir itirafi iermektedir. (Allis, FBM, 39)

3C. Kaynak Blnmesinin Vardigi Boyutlar


Tenkitiler, tek ayetleri bile degisik kaynaklara atfetmekten geri kalmamislardir. rnegin,
Yaratilis 2 1:1, 2:

184
(1) RAB [Yahve] verdigi sz uyarinca Sara'ya iyilik yapti ve RAB [Yahve]
szn yerine getirdi.

(2) Sara hamile kaldi; Ibrahim'in yaslilik dneminde, tam Tanri'nin [Elohim]
belirttigi zamanda ona bir oglan dogurdu.

Tenkitilere gre:
RAB [Yahve] verdigi sz uyarinca Sara'ya iyilik yapt, J kaynagina;
RAB [Yahve] szn yerine getirdi , P kaynagina (metinlere dayali hipotezcilerin
Pnin Misirdan ik is 6:3ten nce Yahve ismini kullanmadigina dair kendi
israrlarina ragmen);
Sara hamile kaldi; Ibrahim'in yaslilik dneminde ona bir oglan dogurdu , J
kaynagina;
tam Tanri'nin [Elohim] belirttigi zamanda, P kaynagina atfedilmistir.

Bu kitaptaki tenkitilerin kaynak blnmelerine dair veriler, Interpreters One-


Volume Commentary on the Bible (IOVCB, 2, 34, 85) isimli kitapta bulunan ve Yaratilis,
Misirdan ikis ve lde Sayim kitaplarinin ayetlerinin hangi kaynaklara ait olduguna dair
dzenlenmis listeden alinmistir. Bu listeler, bahsi geen kitabin su sayfalarinda
bulunmaktadir: 2 (Yaratilis), 34 (Misirdan ikis ) ve 85 (lde Sayim).
Yaratilis, Misirdan ikis ve lde Sayim kitaplarinda toplam yze yakin ayet,
metinlere dayali hipotezciler tarafindan birden fazla kaynaga zg olarak kabul edilmistir. Bu
ayetlerin listesi asagidaki tablodadir:

YARATILIS:
2:4 21:1, 2, 6 41:46
7:16, 17 25:11, 26 42:28
8:2, 3, 13 31:18 45:1, 5
10:1 32:13 46:1
12:4 33:18 47:5, 6, 27
13:11, 12 35:22 48:9, 10
16:1 37:25, 28 49:1, 28
19:30
MISIRDAN IKIS:
1:20 12:27 25:18
2:23 13:3 31:18
3:4 14:9, 19, 20, 21, 27 32:8, 34, 35
4:20 16:13, 15 33:5, 19
7:15, 17, 20, 21 17:1, 2, 7 34:1, 11, 14
8:15 19:2, 3, 9, 11, 13
9:23, 24, 25 24:12, 15, 18
10:1, 13, 15
LDE SAYIM:
13: 17, 26 16:1, 2, 26, 27
14:1 20:22

Almanyada profesr F. Dornseiff, 1930larda Yunan filolojisi blmnde grenci


iken, antik Yunanca ve Eski Antlasma metinlerinin dili arasinda bir paralel ortaya koymustur.
1934 senesinde yayinlanan Zeitschrift fr die Altestamentliche Wissenschaft isimli eserinde

185
(syf. 57-75), tenkitilerin yukarida bahsi geen iddialarinin mantiksizligi zerine yazdiklarini,
Aaldersin alintisindan okuyoruz: Birinci sinif bir edebiyat eseri olan Yunan Homerini ya
da Ibrani Pentateuchunu, kim esitli derlemecilerin eseri olarak gsterip, bu kitaplarin her
sayfasini, her cmlesini degisik kaynaklara atfedebilir ki? Bir cmleyi paralara ayirip, her
parasinin baska kaynaklardan geldigini ve bir derlemeci tarafindan birlestirildigini iddia
etmek, bu edebiyat bas yapitlarinin nasil yazildigini aiklamaktan ok uzaktadir. (Aalders,
ASIP, 28)

5B. LXX/Septuagintdeki Tanrinin esitli Isimleri


Tanrinin esitli isimlerinin kullanimindaki varyasyon Masoretik me tinde (MT),
LXX/Septuaginte gre daha azdir. Metinlere dayali varsayimcilar, Tanrinin esitli isimlerini
kriter alarak, gittikleri kaynak blnmelerinde , baz olarak Masoretik metni (MT)
almaktadirlar. Tenkitiler, MS ile LXX kiyaslandiginda, MSnin daha gvenilir oldugunu
iddia ederler ve hipotezlerinde LXXi kullanmazlar.
Archerin belirttigi gibi, Tanrinin esitli isimlerinin kriter olarak alindigi kaynak
blnmelerine ilk tepki, A. Klostermanndan gelmistir (Der Pentateuch, 1893). Ancak, A.
Klostermannin bu metodu reddetme sebebi, Ibrani metinlerin binlerce yildan beri kusursuz
bir sekilde nakledilmedigine dair inanci olmustur.
Johannes Dahse (Dahse, TBAP, n. p.), Masoretik metin (MT) ile LXX/Septuagint
arasindaki ilk bilimsel karsilastirmayi yapan kisi olmustur. Bu alisma sonunda bu iki metin
arasinda, isim kullaniminda 180 den fazla uyusmazlik oldugunu tespit etmistir (Yahve =
theos ya da Elohim = kyrios). Bu tespit, MTnin tm varyasyonlarinin bilindigine ve
inceleme alismalari iin LXX yerine, her zaman MTnin tercih edilmesine dair varsayiminin
sorgulanmasina sebep vermistir, ancak bu tespit ve bu degerlendirme l Deniz Tomarlarinin
kesfinden nce yapildigi iin, tekrar degerlendirilmesi mecburidir.
1914 senesinde J. Skinner, The Divine Names in Genesis isimli kitap ile Dahseye
gerekli cevabi vermistir. Bu kitabinda, Masoretik metin ile Samiriye metinlerini
karsilastirmistir. Samiriye metinleri, Eski Antlasmanin Yunanca tercmesi olan
LXX/Septuagintden daha eskidir. Masoretik ve Samiriye metinleri arasinda, Tanrinin
isimlerinin kullanimi hakkindaki saibeli yzden fazla olayda tam bir uyum gstermis
sadece sekiz olayda eliskili sonu elde edilmistir. Tenkitiler, Skinnerin Dahsenin
tespitlerine verdigi bu lmcl darbe ile Tanrinin isimleri konusunun kapandigini
dsnmslerdir. (Albright, OTAP, 79) l Deniz Tomarlarinin kesfinden sonra elde edilen
bulgular sayesinde limler, Masoretik metinlerden daha eski, ayri el yazmasi ailesi
oldugunu kabul etmislerdir. Masoretik metni ile Samiriye metni arasindaki bu uyusum, her
ikisininde ayni kaynaktan geldigini ispatlamaktadir. Ancak, MTnin orijinal metinlere
LXX/Septuagintden daha yakin oldugunu ispatlamamaktadir.
Leiden niversitesinde Kuenenin halefi olan B. D. Eerdmans, 1908 senesinde Die
Komposition der Genesis isimli bir eser kaleme almistir. Bu eserinde Septuagint zerine
olusturulan tezin gl bir tez oldugunu ve Tanrinin esitli isimlerinin kullanilmasini kaynak
ayrimi iin bir kriter olamayacagini savunmustur. (Archer, SOTI, 84-85)
Wellhausen, 1912 senesinde Dahseye yazmis oldugu kisisel bir mektupta, Tanrisal
isimlerin kaynak ayrimi iin bir kriter olmasina karsi, LXX kullanilarak gelistirilen tezlerin,
teorisinin zayif noktasini buldugunu itiraf etmistir. (Aalders, ASIP, 21)
l Deniz Tomarlarinin, orijinal metinlerde belki de MTden daha fazla isim
esitliligi olabilecegini ortaya koymasi karsisinda Harrison, sunlari dile getirmistir:

Masoretik metinlerden nceki dnemde en azindan ayri Ibrani el yazmasi ailesinin varligi,
Kumranda gereklesen el yazmasi kesifler i sayesinde ikna edici bir sekilde ispatlanmistir. Bu

186
konuyu en fazla aydinlatan el yazmalari 4Qda bulunmustur. Bylece erken dnem Penta-
teuch el yazmalari metinlerinde, MT den daha fazla esitlilik oldugu ortaya ikmistir.
Metinlere dayali analiz iin, sabit olarak grlp geleneksel olarak daha ge tarihli metinler
kullanilmaktadir. Eger Graf-Wellhausenin elinde, elimizdekinden daha eski Masoretik
metinler olsaydi, on dokuzuncu-yzyil metinsel tenkiti teorilerinin ne hl alacagi merak
konusudur. Aslinda bu sorunun ceva bi, Albright tarafindan verilmistir. Albrighta gre,
4Qdan elde edilen parali el yazmalari detayli metinsel tenkit inin temellerini ciddi bir sekilde
rtmstr. (Harrison, IOT, 518)

Harrison, Kumrandan elde edilen metinsel delil hakkinda sunlari sylemistir: Bu


kesifler, LXX tercmanlarin in ellerinde birden fazla Pentateuch el yazmasi kaynagi olma
olasiligini ortaya koymustur. Bu el yazmasi kaynaklari, kesinlikle her aidan Masoretik
dogayi ve ierigi yansitmaktadirlar. (Harrison, IOT, 518)

187
23
BAZI ANLATIMLARIN
TEKRAR ETMESI VE
IDDIA EDILEN ELISKILER

BLME BAKIS

Anlatimlarin Tekrari
Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Iddia Edilen eliskiler
Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Anakronizmler -Ge Dnem Kelimeleri
Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap

188
1A. ANLATIMLARIN TEKRARI

1B. Giris
Pentateuchda yer alan bazi anlatimlar hakkinda tekrar ettiklerine, ba zilari hakkinda ise,
eliskili detaylar ierdiklerine dair iddialar mevcuttur. rnek:
Yaratilis: Yrt. 1-2:4a-P; 2:4b-25-J.
Tufan: Yrt. 6:1-8; 7:1-5, 7-10, 12, 16b, 17b, 22-23; 8:2b-3a, 6-12, 13b, 20-22-
J; Yrt. 6:9-22; 7:6, 11, 13-16a, 17a [kirk gn hari], 18-21, 24; 8:1-
2a, 3b-5, 13a, 14-19-P). (Bright, HI, 159)

2B. Metinlere Dayali Varsayim


Bir yazar, bir metinde ayni anlatimi iki kez tekrar etmeyecegine gre, bazi anlatimlarin tekrar
etmesi (paralel anlatimlar), birden fazla yazar oldugunu ispatlar. Ayni sekilde, bir yazar bir
metinde aik eliskiler yapmayacagina gre, tutarsizliklar ieren anlatimlar birden fazla
yazarin veya derlemecinin oldugunu yada birden fazla metnin birbiri ile harmanlandigini
ispatlar (harmanlanmis anlatimlar).
O. T. Allisin alinti yaptigi Rollin Walker (A Study of Genesis and Exodus, syf. 24),
sunlari dile getirmistir: Yaratilis ve Misirdan ikis anlatimlarinin tarihsel dogrulugu
zerine bir soru karsisinda, bu kitaplarin editrnn takindigi tavrin aynisini takinmamiz
yerinde olacaktir. Pentateuchun editr (derlemcisi yada yazicisi) ayni olayin tekrar etmesi
ve de aik eliskiler karsisinda aresizlik ierisinde kalmis, hangi anlatimin dogru oldugu
konusunda bir fikri olmadigi iin hepsini birden aktarmistir. (Allis, FBM, 123)
Otto Eissfeldt, tam on dokuz anlatimi, eliskili ya da tekrar eden olarak listelemistir.
(Eissfeldt, OTT, 189-190)

Bazi anlatimlarin ierdigi varsayilan eliskili detaylar aslinda ek detaylarlardir ve


sadece ayetin yanlis yorumlanmasi sonucunda tutarsiz gibi gzkmektedirler.

3B. Temel Cevap


Iki, hatta kez tekrar edildigi iddia edilen bazi anlatimlar, aslinda benzer detaylari ieren
ayri olaylardir.
Pentateuchda tekrar ettigi ileri srlen anlatimlar hakkinda Raven, sunlari
sylemistir: Aslinda bu anlatimlar sanildigi gibi paralel degildir. Bunlarin bazilari benzer
olaylardir. Benzer olaylara rnek olarak, Ibrahimin ve Ishakin esleri hakkinda yalan
sylemeleridir. Yazicinin bu iki olayi birbirinden farkli olarak algiladigi kesindir. Bazi
durumlarda ise ayni olay, farkli iki bakis aisi ile sunulmustur. Farkli bakis ailarina rnek
olarak ise, Yaratilis 2de yer alan Yaratilis hikyesi, Tanrinin esinleyen niteligine gre ve
Tanrinin ilhi takdirine gre iki ayri bakis aisindan anlatilmistir. Bazi anlatimlarda ise
tekrarlama, bir Ibrani edebiyat sanati olarak kullanilmistir. Bu anlatim biiminde giris
niteliginde bir genel ifade verildikten sonra, konu ailarak aktarilir. (Raven, OTT, 124-25)
Bazi anlatimlarin ierdigi varsayilan eliskili detaylar aslinda ek detaylardir ve sadece
ayetin yanlis yorumlanmasi sonucunda tutarsiz gibi gzkmektedirler.

189
1C. Yaratilis Hikye si
H. H. Rowley, rnegin, Yaratilis olayinin iki anlatimi arasinda, yaratilis sirasi hakkinda bir
anlasmazlik sz konusudur. Bir baska tutarsizlik Tanrinin isimlerinde, bir baskasi Tanri
kavraminda ve en nemlisi stil bazinda grlmektedir demistir. (Rowley, GOT, 24)
(bakiniz: Driver, BG, 35-36)
Bu iddiaya karsi saldiriya geen Kitchen, bu tezin iki iddiasinin, yaratilis
anlatimlarinin iki kez anlatilmasindan yola ikilarak olusturulduguna isaret etmektedir: a)
Yaratilis 1 ve 2 arasindaki teolojik ve stilistik farkliliklar; b) Yaratilis siralamasinda var gibi
gzken degisik dzen.
Bu tez zerinde stil farkliliklarin byk bir agirligi bulunmaz. Stil farkliligi tutum
degisimini yansitmaktan teye gitmez. Bu tutum farkliligi, Yaratilis 1de grdgmz askin
bir Tanri anlayisi ile Yaratilis 2de grdgmz insancil ynler barindiran Tanri anlayisinin
stile yansimasidir. Bu tez aika sylemek gerekirse, aldatici ve yzeyseldir. (Kitchen,
AOOT, 118)
E. J. Young, Yaratilis 2de var oldugu iddia edilen, insancil ynler barindiran Tanriyi
syle resmetmistir: Bu Tanri, yaratir, fler, bahe diker, yerlestirir , aga yetistirir,
kemik alir , eti kapatir; kadini getirir. Ancak tenkitilerin, Tanri hakkindaki bu iddialari,
ileri seviyede yzeysel bir yaklasimin sonucudur. Sinirli zihni ile insanin, Tanri hakkindaki
herhangi bir seyi, insansal bir ifade kullanmadan aktarma olanagi yoktur. Yaratilis kitabinin
1. blmnde de benzer insancil ynler barindiran terimler, Tanri iin kullanilmistir:
konusur ; grr ; bereketler; tasarlar (ayet 26 kendimize benzer yaratalim), Tanri alti
gn alismis, arkasindan dinlenmistir. (Young, IT, 51)
Kitchen, su sonuca varmistir: Ayni durum, yaratilisin siralamasinda da grlmekedir.
Yaratilis 2:19un metninde, hayvanlarin yaratilisinin isimlendirilmesinden hemen nce
oldugunu ima eden aik bir gereke yoktur (insanin yaratilisindan sonra), ancak bunu ima
etmek, Kutsal Kitap yorumlamak degil, Kutsal Kitapta olmayan seyleri uydurmak demektir.
Yaratilis 2:19da kullanilan fiil iin en uygunu misli gemis kullanmaktir. Bylece yanlis
anlasilmalar ortadan kalkacaktir. (K itchen, AOOT, 118)
Bu iki anlatim arasindaki esas farkliligin hakkinin verilmesi gerekir: Yaratilis
kitabinin 1. blm dnyanin yaratilisini aktarir. Yaratilis kitabinin 2. blm ise, Ademin
ve Onun Aden bahesindeki yakin evresinin yaratilisini aktar ir ve detaylar. Bu durumu en
aik olarak kavramanin yolu, Yaratilis 2:4n giris cmlesine bakmaktir: Ggn ve yerin
yaratilis yks: Yahve Elohim gg ve yeri yarattiginda. Yaratilis kitabi boyunca yaratilis
yks ifadesinin Ibranice karsiligi, Ibranice metinde dokuz kez kullanilmistir. Kullanim
yerleri ise, bir atanin soyu aiklanacagi zaman olmustur. Bu unsur gze alindiginda, Yaratilis
2:4 takip eden ayetlerde, ilk yaratilis gereklestikten sonra ggn ve yerin kaydinin
aktarilmasini bekleriz. B u beklentimiz Adem ve Havvanin yaratilmasi ile gereklesmis olur
(ayet 7: Yahve Elohim Adem'i topraktan yaratti). (Archer, SOTI, 118)
Bu ayetlerde karsilastigimiz durumun birbirine uymayan tekrarlamalara bir rnek
teskil etmedigini zellikle vurgulamamiz gerekir. Elimizdeki, yaratilisin btnn kapsayan
bir genel pln ve bunu takiben plnin en son noktasi olan insanin yaratilisinin
detaylanmasidir. Siradan bir Ibrani edebiyat sanati olan tekrarlamanin bilinmemesi
durumunda Kitchenin da dedigi gibi, metnin dzeni karmasik olarak algilanir. (Kitchen,
AOOT, 116-17)

Misir kkenli bu metinlerin degisik dokmanlara atfedilmesine dair hibir


uygulamaya bugne dek rastlanmamistir. Bu metinler ile ayni agda yazilmis olan
Yaratilis kitabinin 1. ve 2. blmlerinin degisik kaynaklara ayristirilmasi tamamen

190
sama bir uygulamadir.

Kitchen, arkeolojinin bu edebiyat sanatini nasil gn isigina ikardigini bizlere


iletmistir. Arkeoloji bu edebiyat sanatinin, diger Antik Yakin Dogu edebiyatinda da yer
aldigini ortaya koymustur. Misir, Karnakta kesfedilen siirlerle dolu stelada, Amunun Kral
Tuthmosis IIIe yaptigi hitap su plni barindirmaktadir:

Paragraf Bir: Kralin genel olarak yceligi ifade edilir (Tenktiilerin kaynak ayristirmasinda bu
ifade, J sinifina gir er miydi?)
Paragraf Iki: Yceligin daha siirsel ve titiz bir ifadesi (Anlatimdaki sert yapi, P kaynagina
isaret ediyor mu?)

Gebel Barker stelasi da benzer plni ierir:

Paragraf Bir: Genel olarak yceligin ifade edilmesi (J kaynagi mi?)


Paragraf Iki: Suriye ve Filistinde gereklesen zaferler (P kaynagi mi?)

Urartu resmi asalet yazitlarinda da benzer uygulamaya rastlanmistir:

Paragraf Bir: esitli lkeler karsisinda Haldi isimli tanrinin, savas arabasina zg olarak
kabul edilen zaferler . (Anlatimdaki sert ve net yapi, H kaynagina isaret ediyor mu?)
Paragraf Iki: Bu sefer krala zg olarak kabul edilen ayni zaferlerin detayli anlatimlari (Bu
detayli ve varyasyonlar ieren stil, K kaynagina isaret ediyor mu?)

Misir kkenli bu metinlerin degisik dokmanlara atfedilm esine dair hibir


uygulamaya bugne dek rastlanmamistir. Bu metinler ile ayni agda yazilmis olan Yaratilis
kitabinin 1. ve 2. blmlerinin degisik kaynaklara ayristirilmasi tamamen sama bir
uygulamadir. (Kitchen, AOOT, 117)
Orr, bu konuda su aiklamayi getirmistir:

Yaratilis hakkinda elimizde iki adet eliskili anlatim vardir ifadesini ne kadar sik
duymaktayiz. Yaratilis i.-ii. 4 ile ii. 4ten sonrasinin karakter i, stili ve yaratilisa bakis aisinin
degisik oldugu kesin dir. Ancak, bu iki anlatim arasinda hibir eliski yoktur. Aslinda bu iki
anlatim birbirini tamamlamakta ve siki bir sekilde desteklemektedir, hatta birbirine
bagimlidir. rnegin, ikinci anlatim, birinci anlatima referansta bulunarak ani bir giris
yapmaktadir : Yehova Elohim gg ve yeri yarattiginda (ayet 4). 2. blmden basli basina
Yaratilis Hikyesi olarak bahsetmek hatali olacaktir. 1. blm iin ise, bu baslik uygundur.
2. blmde ggn ve yerin yaratilisindan ya da bitki rtsnn olusumundan bahsedilmez. 2.
blm erkek ve kadinin yaratilisina odaklanmistir. 2. blmdeki anlatim, bu odaklanmanin
dogal bakis aisini yansitmaktadir. (Orr, POT, 346-47)

2C. Ishakin Ismini Almasi


Tenkitiler, Yaratilis kitabinda Ishakin ismini almasi hakkinda ayri anlatimin yer aldigina
dair bir teori retmislerdir (Yaratilis 17:17 P kaynagi, 18:12 J kaynagi ve 21:6 E kaynagi).
Ancak, Ishakin dogacagina dair sz alan Ibrahimin ve Saranin kendi bakis ailarina gre
bu olaya bakmasi ve inanamayip glmesi, dogumun arkasindan da mutluluktan glmesi
imknsiz midir?

191
3C. Ibrahimin Aldatmacasi
Tenkitiler, Ibrahimin Sarayi kiz kardesi olarak gsterdigi iki olayin aslinda, ayni olayin
tekrar eden aktarimi oldugunu iddia etmektedirler. Bir insanin ayni hatayi bir daha
yapmayacagini ya da ayni ayartilmaya iki kez dsmeyecegini dsnmek, safa bir bakis
aisinin rndr. Tenkitilerin bu iddiasinin zayif noktasi ise, her iki olayin sonunda da
Ibrahimin finansal aidan kazanli ikmasi olmustur. (Archer, 120)

Urartu resmi asalet yazitlarinda bulunan bir metnin bir paragrafi, esitli lkeler
karsisinda Haldi isimli tanrinin savas arabasina zg olarak kabul edilen zaferleri
anlatirken, takip eden paragraf, bu sefer ayni zaferleri krala atfetmis ve detayli bir
sekilde iletmistir. Hibir uzman, bu metinleri iki ayri kaynaga atfetmeyi aklindan bile
geirmez ve geirmemistir.

4C. Ishakin Aldatmacasi


Ishak, karisini kiz kardesi olarak gsterdigi zaman Avimelek, Gerarda Filist Kraliydi
(Yaratilis 26:6-11). Bu anlatim ile Yaratilis kita binin E kaynagina zg olarak kabul edilen
20. blmndeki Ibrahim ve Sara hakkindaki anlatim arasinda sasirtici benzerlikler vardir.
Eger bu benzerligi, ayni olayin degisik versiyonlari olarak kabul edersek ve bu
metinlerin Yaratilis kitabina bir derlemeci tarafindan dahil edildigini iddia edersek, bazi
zoraki varsayimlari da kabul etmek durumunda kaliriz:
(1) ocuklar asla ebeveynlerinin kt hareketlerini tekrarlamazlar,
(2) Gerar halkinin cinsel aliskanliklari Ishak zamaninda, Ibrahim zamanina gre da ha
ahlkidir,
(3) Filist hanedanlarinin isimleri, takip eden nesillerde bir daha asla kullanilmamistir
(r: Avimelek I, Avimelek II vb.).
Ayni agda varlik gstermis olan on ikinci Misir hanedanliginda bu uygulamaya
rastlanmaktadir: Amenemhat I, II ve III; Senwosret I, II ve III). Ayni uygulamaya Fenikede
de rastlanmaktadir. Sur ve Babilde, arka arkaya Hiramlar ya da Ahiramlar iktidara
gelmislerdir. Ibrahimin Sara ile iliskisi konusunda birinci aldatmasinin aktarimi (Yaratilis
12) ile Ishakin Rebeka ile iliskisi konusunda aldatmasi (Yaratilis 26) J kaynagina zg
olarak kabul edilmistir. Tenkitiler tarafindan tekrar eder gibi gzktg halde, ayri olaylar
oldugu kabul edilmis olan bir olay ise, Yakupun Beyt-E le yaptigi yolculuklardir. Bu olaylar
E kaynagina atfedilmislerdir (Yaratilis 35:1-8 ve Yaratilis 28:18-22). (Archer, SOTI, 120-21)

5C. Beer Seva Kuyusunun Ismini Almasi


Yaratilis kitabinda, Beer Seva kuyusunun ismini almasi konusunda iki ayri anlatim vardir.
Bunlardan birincisi, Ibrahim ile ilgili olandir (Yaratilis 21:31, E kaynagina zg olarak kabul
edilmis), ikincisi ise, Ishak ile ilgili olandir (Yaratilis 26:33, P kaynagina zg olarak kabul
edilmis). Ancak bu iki anlatimin, ayni orijinal aktarimin iki varyasyonu olduguna dair bir
delil me vcut degildir (J ve P). Ibrahim ve Ishakin gebe yasam tarzlari gz nne
alindiginda, Ibrahimin blgeden ayrilisindan sonra dsmanlarinin bu kuyuyu kapatmasi ve
Ishakin baba topragina dns ile bu kuyuyu tekrar amasi, daha mantikli bir olasiliktir.
Ishakin kuyuyu, kendisine veren antlasmayi tekrar yrrlge koymak iin, kuyuya eski
ismini vermesi, bu olaylari daha anlasilir kilmaktadir. (Archer, SOTI, 121)

192
6C. Yakupun Srs Byyor
Driver, Yaratilis 30:25den, 31:18e kadar olan kismi iki paraya ayirmistir: Yaratilis 30:25-
31, J kaynagi; Yaratilis 31:2-18, E kaynagi. Bu iddiasini syle dile getirir:
Yakup ve Lavan arasindaki dzenlemelerin aktarimini, bu iki kaynak farkli olarak
ele almistir. Ancak, her kosulda Yakup refaha kavusmustur. Yakupun srsn ogaltmak
iin uyguladigi ubuk taktigine zg olarak kabul edilen 30:35deki basari, 31:7-12de
Lavanin girisimleri ile engellenilmeye alisilmisir. Lavan, srekli olarak antlasmanin
sartlarini degistirmis ve izgili hayvanlarin iftlesmesine dayanarak Yakupu alt etmeye
alismistir. (Driver, IOT, 15)
Bu iki blm, ifade ettiginin disinda yorumlara gitmeden, Kutsal Kitapin tmnde
anlatilanlari gz nnde bulundurarak ve Antik Yakin Dogu kltrnn unsurlarini bilerek
incelersek ortada bir uyusmazlik olmadigi grlr, ayni zamanda bu metinlerin iki ayri
kaynaga zg olarak kabul edilmesi iin bir gereke de olusmaz. 30. blmde, Yakupun bu
durum karsisinda uyguladigi seici iftlestirme metodu, yazar tarafindan objektif bir sekilde
tarif edilmistir. 31. blmde ise yazar olayi, Yakupun bakis aisindan aktarir (dialog
seklinde). Yakupun esleri ile yaptigi bu konusma esnasinda bilgeliginin ve basarisinin
kaynaginin her seyin hakimi olan Tanri oldugunu aiklar. Sonu olarak, aslinda Yakup bu
olaylarda etken olanin, hayvanlarin iftlesmesi konusunda uyguladigi dogum ncesi taktik
degil, Tanri oldugunu bilmektedir. Yaratilis 30, Yakupun eylemlerini ve umutlarini
anlatirken Yaratilis 31, gerekte neler oldugunu gretir ve bu gretise Yakupun itaatini
gsterir. 30 ve 31in ortaya koydugu sre boyunca Yakup, eliski yaratan degil, tamamlayici
detaylari sunmustur.
Kutsal Yazilarda aktarilan olaylarin hem insan bakis aisi, hem de Tanrinin bakis
aisi ile yansitildigi sayisiz aktarim vardir. (rnek: Hakimler 7:7, 21-23; Misirdan ikis
14:21; Yaratilis 4:1).
Bu uygulamanin Yakin Dogu kltrlerinde sika yer aldigini grebiliriz. Kitchenin
aktardigi Urartu resmi asalet yazitlarinda bulunan bir metnin bir paragrafi, esitli lkeler
karsisinda Haldi isimli tanrinin savas arabasina zg olarak kabul edilen zaferleri anlatirken,
takip eden paragraf, bu sefer ayni zaferleri krala atfetmis ve detayli bir sekilde iletmistir.
Hibir uzman bu metinleri iki ayri kaynaga atfetmeyi aklindan bile geirmez ve
geirmemistir. (Kitchen, AOOT, 117)

KAYBOLAN OGUL
LUKA 15:11-32
A B
11. Bir adamin iki oglu varmis: (Bir adamin iki oglu varmis)
12. Bunlardan kg babasina, 'Baba' 12b. Baba da servetini iki oglu arasinda
demis, 'malindan payima dseni ver paylastirmis.
bana.' 13b. (iki oguldan birisi) uzak bir lkeye
13. Bundan birka gn sonra kk ogul gitmis.
her seyini toplayip sefahat iinde bir 14. Delikanli her seyini harcadiktan
yasam srerek varini yogunu arur sonra, o lkede siddetli bir kitlik bas
etmis. gstermis.
14b. o da yokluk ekmeye baslamis. 15. Bunun zerine gidip o lkenin
16b. Ama hi kimse ona bir sey vatandaslarindan birinin hizmetine
vermemis. girmis. Adam onu, domuz gtmek zere
20. Bylece kalkip babasinin yanina otlaklarina yollamis.
dnms , kosup boynuna sarilmis ve onu 16. Delikanli, domuzlarin yedigi
pms. keiboynuzlariyla karnini doyurmaya can

193
21. Oglu ona, 'Baba' demis, 'Tanri'ya ve atiyormus.
sana karsi gnah isledim. Ben artik 17. Akli basina gelince syle demis:
senin oglun olarak anilmaya layik 'Babamin nice isisinin fazlasiyla
degilim.' yiyecegi var, bense burada aliktan
22. Babasi ise klelerine, 'abuk, en iyi lyorum.
kaftani getirip ona giydirin!' demis. 18. Kalkip babamin yanina dnecegim
'Parmagina bir yzk takin, ayaklarina ve ona, Baba diyecegim, Tanri'ya ve
arik giydirin! sana karsi gnah isledim.
24. nk benim bu oglum lmst, 19. Ben artik senin oglun olarak
yasama dnd;' Bylece eglenmeye anilmaya layik degilim. Beni isilerinden
baslamislar. biri gibi kabul et.'
25. Babanin byk oglu ise tarladaymis. 20b. Kendisi daha uzaktayken babasi
Gelip eve yaklastiginda onu grms, ona acimis.
28-29. Byk ogul fkelenmis, ieri 23. (demiski) Besili danayi getirip kesin,
girmek istememis. Babasi disari ikip yiyelim ve eglenelim.
ona yalvarmis. Ama o, babasina syle 24b. kaybolmustu, bulundu.
cevap vermis: 'Bak, bunca yil senin iin 25b. (diger oglu) algi ve oyun seslerini
kle gibi alistim, hibir zaman duymus.
buyrugundan ikmadim. Ne var ki sen 26. Usaklardan birini yanina agirip, 'Ne
bana, arkadaslarimla egleneyim diye oluyor?' diye sormus.
hibir zaman bir oglak bile vermedin. 27. O da ona, 'Kardesin geldi, baban da
30. Oysa senin malini fahiselerle yiyen ona sag salim kavustugu iin besili
su oglun eve dnnce, onun iin besili danayi kesti' demis.
danayi kestin.' 32b. bu kardesin kaybolmustu, bulundu!
31. Babasi ona, 'Oglum, sen her zaman
benim yanimdasin, neyim varsa senindir'
demis.
32. 'Ama sevinip eglenmek gerekiyordu.
nk bu kardesin lmst, yasama
dnd.'
(Green, HCP, 119-20)

7C. Birbirinden Ayristirilan Dokmanlarin Srekliligi


Eissfeldt, Pentateuch anlatimlarinin bir baska karakteristik zelligi ise eksik anlatim ieren
paralelliklerin derle nip harmanlanmasidir demistir. (Eissfeldt, OTI, 189) (bakiniz: Driver,
ILOT, 8 ve Chapman, IP, 76-77)
Yikici ileri tenkitiligin savunuculari bazi anlatimlarda, birbirine gemis birden fazla
kaynaga ait anlatimlarin var oldugunu iddia etmektedirler. Bu kisilere gre bu anlatimlari,
kaynaklarina gre birbirinden ayirip kendi iinde tekrar birlestirirseniz tutarli, mantikli ve
hatta sreklilik ieren iki ayri anlatim elde dersiniz.
William H. Green, The Higher Criticism of the Pentateuch isimli kitabinda bu
metodun mantiga degil, keyfe dayali oldugunu gzel bir rnek ile ortaya koymustur. Yeni
Antlasmada yer alan Kaybolan Ogul anlatimini almis ve tenkitilerin Pentateuchun bazi
metinlerine uyguladigi bu ayristirma metodunu aynen yukaridaki anlatima da uygulamistir.
(Green, parantez ierisinde kalan ifadeleri szde bir derlemeciye atfetmistir).
Her ne kadar yukaridaki uygulama, Greenin bir hikyeden keyfen iki hikye
ikarmasi gibi gzkse de, her hikyenin kendine zg bir anlatimi vardir. Yukaridaki
ayristirmanin Greene ait oldugunu bilmeyen bir kisi rahatlikla bu metine bakip degisik
kaynaklarin tek bir metinde olabileceginin ispatlandigini dsnebilir:

194
A ve B bir adamin iki oglu oldugu konusunda hemfikirdir. Bunlardan birtanesi, babasinin
varligindan kendine dsen payi almistir, ancak kendi hatalari yznden byk bir sefalet ile
karsi karsiya kalmistir. Sonu olarak, tvbekr bir sekilde babasina geri dnms ve her iki
anlatimda da grlen benzer bir slup ile babasina yaklasmistir. Baba ise, oglunu sefkat ve
byk sevin ile karsilamis, ancak bu yaklasimi diger oglunun dikkatini ekmistir.
Bu anlatimlardaki farkliliklar , en az benzerlikler kadar sasirticidir. A kaynagi, ogullari
kk olan ve byk olan olarak ayirt ederken, B kaynagi bu konuda hibir ayrim
yapmamakta veya ogullarin yaslari hakkin da bilgi vermemektedir. A kaynaginda, kk olan
kendine dsen payi ister ve alir, baba ise servetinin geri kalanini tutar. B kaynaginda ise baba,
servetini iki oglu arasinda paylastirmistir. A kaynaginda, kaybolan ogul babasinin diyarinda
kalmistir ve sefahat ierisinde yasayarak kendisini asiri yoksulluga mahkum etmistir. B
kaynaginda ise, ogul, uzak diyarlara gitmistir ve tm servetini yiyip bitirmistir, ancak bu
servetini nasil yedigi ya da sefahata dstg konusunda bir ipuc u yoktur. B kaynagindan,
ogulun parasini akilsizca harcadigi ve ciddi bir kitlik karsisinda da aresiz kaldigi
anlasilmaktadir. Ogulun asil hatasi olarak gsterilen ise, babasindan ve kutsal topraklardan
uzaklasip yabanci diyarlar gitmesi, domuzlara bakmak gibi dini aidan temiz olmayan islere
bulasmis olmasidir. A kaynaginda, yoksullugun ifadesi olarak giyecekten, B kaynaginda
yiyecekten yoksun olmak kullanilmistir. Bundan dolayi, A kaynaginda baba, oglu iin en iyi
kaftanin, bir yzgn ve ariklarin getirilmesini buyurmustur. B kaynaginda ise besili bir
dana kesilmistir. B kaynaginda ogul, uzak bir diyardan gelmis ve baba oglunu uzaktan
grmstr. A kaynaginda ogul yakin diyardan gelmistir ve babasi onu grr grmez hemen
yanina kosup onu pme imknini bulmustur. B kaynaginda ogul, kendisini asagilik olarak,
babasinin hizmetisi olmaya lyik grmektedir ve babasinin kendisini bir hizmeti olarak ise
almasini ister. A kaynaginda ogul, lks bir yasam yasamistir ve kendi degersizligini farkina
varmis olsa da, hizmeti olma konusunda hi bir imada bulunmamaktadir. A kaynaginda baba,
ahlksiz ve sefahat ierisinde yasayan oglunu lms olarak kabul etmektedir. B kaynaginda
baba, uzak diyarlara gitmis olan oglunu kaybolmus olarak kabul etmektedir. Kardesine
gsterilen bu sevgi gsterisi ve karsilama ziyafeti A kaynaginda diger kardesi rahatsiz
ederken, B kaynaginda rahatsiz etmemektedir. Bu noktada yazicinin (R) metinde degisiklik
yaptigi farz edilemektedir. A kaynaginda byk ogul, babasina syle seslenmis olmalidir:
Oysa senin malini fahiselerle yiyen su oglun eve dnnce, onun zerine en iyi kaftan ile
kusattin. Yazici bu cmle zerine degisiklik yapmis olmalidir. Orijinal metinde fahiselerle
yiyen yerine yasayan oldugu, ancak yazicinin metnin genel savurganlik ifadesini
glendirmek iin bu kelimeyi kullandigi, ayni zamanda A ile B arasindaki farkliliklardan
birisi olan kaftan kusanmasi yerine, besili dana nin kes ilmesi kullanilmis bylece metnin
btnlg olusturulmustur. (Green, HCP, 125)

Green, Tasnif Edilmis Romalilar isimli benzer bir alismaya isaret eder. Bu alisma,
E. D. McRealsham takma adi altinda Profesr C. M. Mead tarafindan hazirlanmistir, kendisi
Hartford Teoloji Seminerinin eski mensuplarindandir. Bu alisma hakkinda Green, sunlari
dile getirmistir: Tenkitilerin Pentateucha yaptiklari uygulamayi, Romalilar kitabinin
metnine uygulayarak yaptigi, zekice hazirlanmis bu bilimsel alismanin sonucunda szck
seimi, stil ve doktrinsel ierikten yola ikarak Romalilar kitabini drt ayri kaynaga atfetmeyi
basarmistir. (Green, HCP, 125)

Yaratilis kitabinin anlatiminda var oldugu ne srlen tutarsizliklarin, anlatimlarin


sadece Ibrani metni ile incelendiginde basit ve mantikli zmlere kavustugu
defalarca gsterilmistir.

ALEXANDER HEIDEL

195
1D. Tufan Hikyesi
Row ley, bu anlatim hakkinda su iddialarda bulunmustur:

Tufan hikyesine gre, (Yaratilis vi. 19) Nuhun her canli trnden bir erkek, bir disi olmak
zere birer ifti gemiye almasi gerekmektedir. Yaratilis vii. 2ye gre ise, temiz sayilan
hayvanlardan erkek ve disi olmak zere yediser ift, kirli sayilan hayvanlardan ikiser ift,
kuslardan yediser ift almasi gerekmektedir. Yaratilis vii. 8de ise su sonucu grrz:
Tanri'nin Nuh'a buyurdugu gibi temiz ve kirli sayilan her tr hayvan, kus ve srngenden
erkek ve disi olmak zere birer ift Nuh'a gelip gemiye bindiler . Bu ayette kirli ve temiz
hayvanlar unsurunun vurgulanmis olmasi, bu eliskiyi iyice ortaya ikartmaktadir, ancak bu
vurgunun orijinal metinde olmama olasiligi vardir. Benzer bir sekilde tufanin sresi hakkinda
da tutarsizliklar mevcuttur. Yaratilis vii. 12ye gre kirk gn kirk gece yagmur yagmistir,
arkasindan Nuh, sularin ekilmesini yedi gnlk araliklar ile kontrol etmistir. Yaratilis vii.
24e gre sular yz elli gn yeryzn kaplamis, tufanin baslamasindan tam bir sene on gn
sonra ekilmistir (vii. 14; .ref. vii.). (Rowley, GOT, 18)

Kitchen, su cevabi verir:

Yaratilis 7 ve 8in tufanin sresi hakkinda farkli zaman dilimleri verdigine dair bir iddia
mevcuttur. Ancak, bu farklilik tamam en teorinin kendi uydurmasidir. Kutsal Kitapta yer alan
anlatima baktigimiz zaman, bir sene ve on gnlk (baslangi ve bitis sayilirsa on bir) sre
hakkinda Heidel ve Aaldersinde uzun zaman nce kabul ettigi gibi, en ufak bir sorun
olmadigi grlmektedir. Ayni sekilde Yaratilis 6:19, 20 (.ref. Yrt. 7:8, 9) (yediser ift) ile
Yaratilis 7:2, 3 (ifter ifter) arasinda var oldugu ileri srlen eliski hayal rndr. Yaratilis
6:20de geen geen shenayim , ift ibaresi, tm iftleri kapsamaktadir. Trkede ift
kelimesini ogaltmak iin iftler demek mmkn iken, Ibranicede shenayimim gibi bir
kullanim yoktur. Yaratilis 6:19, 20 ve 7:8, 9da genel ifadeler kullanilmistir, ancak Yaratilis
7:2, 3 daha belirgin bir ifadedir (yediser ift). (Kitchen, AOOT, 120)

Alexander Heidel, Kutsal Kitapta yer alan tufan olayinin sresi hakkinda yaptigi
detayli bir alismayi bizlere sunmaktadir:

Modern Kutsal Kitap tenkit iligi bilindigi gibi, Yaratilis kitabinin tufan aktarimini bir
derlemeci tarafindan birlestirilmis, uzlastirilamaz bir sekilde eliskili iki farkli kaynaga
atfetmektedir. Bu kaynaklardan bir tanesi P (ya da Khinsel Kanunlar) kaynagina gre tufan,
ikinci ayinin on yedinci gn baslamistir (7:11) ve bir sonraki senenin ikinci ayinin yirmi
yedinci gnnde bitmistir (8:13-14), kisacasi btn tufan olayi bir sene on bir gn srmstr.
Ancak, J (ya da Yahveistik Anlatim) kaynagina gre, yeryzn e kirk gn kirk gece yagmur
yagm istir (7:12), bu yagmurlardan sonra ise Nuh gemisinin penceresini amistir ve birbirini
izleyen yedi gnden olusan srelerde toplam drt kere kus gndermistir (8:6-12), topragin
kurudugunu dsnerek gemiyi amistir ve topragin yzeyinin kurudugunu grmstr (ayet 13
b); kisacasi btn tufan olayi altmis bir gn srmstr.
Iste, tenkitilerin bu grs lerine katilmam mmkn degildir. Buna ragmen, bu iddiayi
derinlemesine bir tartismadan daha ok, birka net ifade ile rtmek mmkndr. Kutsal
Kitapin tufan hikyesinin olusturulmasinda birden fazla degisik dokmanin kullanilmis
olabilme olasiligini kesinlikle inkr etmiyorum, nk Kutsal Yazilarin kendisi sphe
gtrmez bir sekilde yazili metinlerin kutsal bir el yazisi ile yazildigini, kutsal bir sekilde bu
kitaplarin hazirlandigini gstermektedir. Ancak, yapilmis olan tm tenkitlere ragmen, ben
sahsen btn Kutsal Kitap metinlerinin, btnn olusturan elementlere ayrilabilecegi
konusunda asla ikna olamadim. Daha da tesi, her dokmanin var oldugu varsayilan
kaynaginin tm aktarimi olusturmaktaymis gibi ele alinmasina sempati ile

196
yaklasmamaktayim, nk Yaratilis kitabinda yer alan tufan aktarimini bu yaklasima gre ele
almak demek, kaynaklar arasinda bolca uyusmazliklarin oldugunu kabul etmek demektir.
Modern Kutsal Kitap tenkiti tarafindan kaynaklara blnms bir Yaratilis kitabinin tufan
versiyonu, J ve P kaynaklarina yaptigi atamalar sonucunda ortaya derin bosluklar ve
nyargisiz her okuyucu bir ok cevapsiz sorular birakir. Eger, J ve P (iddiayi rtmek iin bu
farz edilmektedir, aslinda bu dokmanlar asla var olmamistir) olarak adlandirilmis varsayilan
dokmanlarin tmne ulasma olanagimiz olsaydi, bu iki kaynak arasinda hibir uyusmazlik
olmadigini grrdk. Ancak byle bir imkna sahip olmasak da, Yaratilis kitabinin
anlatiminda var oldugu ne srlen tutarsizliklarin, anlatimlarin sadece Ibrani metni ile
incelendiginde basit ve mantikli zmlere kavustugu defalarca gsterilmistir .
Bu konudaki ok gzel bir rnek hemen elimizin altindadir; tufan in sresi. Eger
Kutsal Kitap metnini kaynaklara ayirmadan oldugu gibi alir ve hikyenin tmne bakarsak,
asagida aiklanacagi gibi, tufanin sresi hakkinda verilmis olan zaman dilimlerinin
mkemmel bir uyum ierisinde oldugunu grrz.
Yaratilis 7:11e gre tufan, Nuh alti yz yasindayken, o yilin ikinci ayinin on yedinci
gn baslamistir. Ayni zamanda Yaratilis 7:1-4, 10dan, bu gnn, Tanrinin Nuha gemiye
binmesini emrettikten yedi gn sonra oldugunu da greniyoruz. Yaratilis 7:12: Yeryzne
kirk gn kirk gece yagmur yagdi. Ancak bu ayette, kirkinci gnn sonunda yagmurun
kesildigine dair bir ifade yoktur. Tam aksine yagmur yagmaya, sular yer altindan fiskirmaya
devam etmistir. Ayetlerde aik bir sekilde tufanin baslamasinin yz ellinci gnne dek
enginlerin kaynaklarinin ve gklerin kapaklarinin kapanmadigi, yagmurun yagmaya devam
ettigi yazilmistir. Bu dnem esnasinda sular ykselmis ve ulastiklari en yksek seviyeye
ulasmislardir (7:24-8:2). Ancak, ilk kirk gnlk dnemden sonra yeralti sularinin fiskirmasi
ayni siddet ile devam etmis ise de, araliksiz ve yogun yagmur kesilmis ve kirkinci gnden
sonra daha yumusak bir biimde yagmaya baslamistir. 7:12de sunlar yazilmistir : Yeryzne
kirk gn kirk gece yagmur yagdi, ve ayet 17: Tufan (mabbul) kirk gn srd. Daha ncede
isaret edildigi gibi 17. ayetteki mabbul terimi, daha nce benzeri grlmemis bir yagmurun
tartismasiz bir tanimidir. Bu yagmur, yerin su altinda kalmasini saglamistir. Bu ayetlere
bakildiginda, kirkinci gnn sonunda kesilen suyun sadece gklerden yagan yagmur oldugu
ortaya ikmaktadir.
150. gnn sonunda sular yeryznden ekilmeye basladi (8:3) ve gemi yedinci ayin
on yedinci gn Ararat Daglari'na oturdu (ayet 4). Bu olay tam olarak tufanin baslamasindan
bes ay ve bir gn sonra gereklesmistir (.ref. 7:11). Ayetlerden vardigimiz sonuca gre, 150
gn 5 aya esittir, kisacasi bu ayetlerde her ay 30 gn olarak kabul edilmistir. Sular alalmaya
basladigi zaman, yani tufan basladiktan sonraki 151. gn, gemi karaya oturdu. Sular onuncu
aya kadar srekli azaldi. Onuncu ayin birinde daglarin dorugu grnd (8:5).
Eger bu ayetlerde bir ay 30 gn olarak kabul edilmis ise, elimizde fazladan 74 gn var
demektir. Hepsinin toplami ise, 225 gn yapar... Bu gnden (onuncu ayinda sonundan) kirk
gn sonra Nuh yapmis oldugu geminin penceresini ati ve birbirini izleyen yedi gnlk
aralarla drt tane kus gnderdi (ayet 6-12). Birinci kusun 41. gn gnderildigini dsnrsek,
62 gn elde ederiz ve toplam rakamimiz: 225 + 62 = 287 olarak karsimiza ikar. Son kus,
tufanin baslamasindan 287 gn ya da (tufandan nceki senenin 46 gn) 333 gn sonra
gnderilmistir. Bu zaman cetveline gre su asamada tam olarak on ikinci ayin nc
gnndeyiz. 28 gn sonra ise, yani bir sonraki senenin ilk gnnde yani Nuhun yasaminin
601. yilinda ise sular ekilmistir (yine de toprak islaktir) ve Nuh, geminin rtsn
kaldirmistir (ayet 13). Bu olaydan tam olarak bir ay 26 gn sonra, yani ikinci ayin 27sinde
toprak kurur ve Nuh gemiden disari ikar (ayet 14). Bu iki periyodun toplami 84 gne esittir.
287 + 84 = 371 gn yapar ya da baska bir deyis ile 1 yil 11 gn. Iste tufanin basladigi gnden
sonraki dnemin uzunlugu bu kadardir. Kisacasi, tenkitilerin iddialarinin aksine, tufanin
sresi konusunda en ufak bir uyusmazlik yoktur. (Heidel, GEOTP, 245-47)

Hem ileri srlen uyusmazliklar yoktur hem de ileri srlen iki kaynak, aslinda
birbirini tamamlayici tek bir kaynaktir. Raven, bu konuda sunlari dile getirmistir:

197
Tenkitiler hibir zaman tufan anlatimlarinin ierisinde bulundugunu iddia ettikleri iki
kaynagi birbirinden ayiramamislardir. Yedinci blmn bas langicini, J kaynagina zg olarak
kabul edilmistir. J kaynagi bizlere, Tanrinin Nuha gemi insaasi, gemiye kimlerin binecegi
konusunda hibir bilgi vermeden gemiye gelmesini emrettigini iletmektedir. Yedinci blm,
6:9-22den ayri tutarak anlamli kilmak mmkn degildir. Yaratilis 8:13: Nuh alti yz bir
yasindayken, birinci ayin birinde yeryzndeki sular kurudu. Nuh geminin stndeki kapagi
kaldirinca topragin kurumus oldugunu grd. Bu ayet gene tenkitiler tarafindan J kaynagina
zg olarak kabul edilmistir, ancak 20. ayete kadar J kaynagindan baska bir ses
ikmamaktadir. Ayet 20: Nuh RAB'be bir sunak yapti. Orada temiz sayilan hayvanlarin ve
kuslarin hepsinden yakmalik sunular sundu. Aradaki bosluga bir aiklama getiremeyen
tenkitiler kurtulusu, bu kismi P kaynagina atfetmekte bulmaya alismislardir. Daha da tesi,
Yaratilis 9:1-17 (P), Yaratilis 8:12-22nin (J) amasiz bir tekrarindan ok daha tedir. Bu
blmde Nuh, Yehovaya sunak yapip sunular sunduktan sonra, Tanrinin Nuh ile olan
antlasmasi aiklanmistir. (Raven, OTT, 125)

2D. Ibrahimin Yolculugu


Tenkitiler ayni sekilde Yaratilis kitabinin 11. ve 13. blmleri arasinda birbiri ile
birlestirilmis iki kaynagin olusturdugu bir metnin var oldugunu iddia etmislerdir. Orr, bu
konuyu tanimlar ve cevaplar:

Kendi ilerinde bir ok muhalefet ile karsilasmalarina ragmen tenkitiler, bu blmler


hakkinda su karari almislardir:
J: Yaratilis xi. 28-30.
P: Yaratilis xi. 27, 31 ve 32.
Bunun disinda Yaratilis xii., xiii. blmlerde su ayetler P kaynagina, geri kalan tm
ayetler J kaynagina zg olarak kabul edilmistir: xii. 4b, 5 ve xiii. 6, 11b, 12.
Bu tenkitler dikkate deger sonular dogurmustir. Yaratilis xi. 28de J kaynagi konuya
Terah, Harran, Avram ve Nahorun kim oldugunu aiklamadan aniden ve alkasiz bir biimde
giris yapar. Bu aiklama iin ayet 27ye ihtiyaci vardir. J kaynagi, atalarin yasadigi yer olarak
Kildaniler'in kenti Ur'u gstermistir (baska ayetlerde ise bu durum P kaynaginin ibaresi olarak
kabul edilmistir) ve Harrana g ile ilgili bir bilgi verilmemistir (.ref ayet 31, 32). Buna
ragmen bu g varsayilarak, Yaratilis xii. 1de Ibrahime agrida bulunulmustur. 6. ayette,
Avram lke boyunca Sekem'deki More mesesine kadar ilerledi. O gnlerde orada Kenanlilar
yasiyordu, ancak hangi lke boyunca ilerledigi bize sylenmemektedir. Harrandan
ayrilmayi ve Kenana varmayi bizlere bildiren ise, P kaynagi olmustur (ayet 4b, 5). Ancak, P
kaynagi ierisinde bulunan bu parali bilgi, aslinda Harrandan ayrilisin zaten bilindigini
varsaymaktadir (ayet 4b), bu yzden de ayetin ilk yarisini J kaynagina zg oldugunu iddia
etmek zorundadir. Baska bir deyis ile bu anlatim, tek bir kaynaga ait olarak, zerinde
degisiklik yapilmadan aynen oldugu gibi alindigi zaman, tam ve eksiksiz bir mesaj iletmekte,
farkli kaynaklara atfedilme durumunda, i baglamini kaybetmektedir. (Orr, POT, 351)

3D. Ishakin Kutsamasi


Yaratilis kitabinin 27. blmde ayni sekilde, tenkitilerin nesterinden kurtulmayi
beceremistir. Blm, artik yaslanmis olan Ishakin, oglu Esavi kutsamasi iin yaptigi
hazirlik ile baslamaktadir. Tenkitilerin ilk drt ayetler zerinde yaptiklari kaynaklara
paralama uygulamasi, metodla rinin keyfiligini bir kez daha gzler nne koymaktadir.
Ayet 1: Ishak yaslanmis, gzleri grmez olmustu. Byk oglu Esav'i agirip,
Oglum! dedi. Esav, Efendim! diye yanit verdi. Tenkitilere gre bu ayetler, J kaynagina
zg olarak kabul edilmistir, ancak Oglum! dedi; Esav, Efendim! diye yanit verdi kismi
cmle yapisindan dolayi E kaynagina zgn olarak kabul edilmis ve J kaynagindan
ikartilmistir. Tenkitiler bu cmle yapisini sadece bu metinde degil, Kutsal Kitapin tm

198
metinlerinde E kaynagina zg oldugunu iddia etmek gibi bir abalari olmamasi mantiksiz
olurdu, ancak bu uygulama her metin tarafinda n desteklenmemistir. Yaratilis 22:11: Ama
RAB'bin (Yahve) melegi gklerden, Ibrahim, Ibrahim! diye seslendi. Ibrahim, Iste
buradayim! diye karsilik verdi. Tenkitiler hem bu ayette yer alan Yahve ismini Elohim
ismi ile degistirmisler, hem de Yaratilis 27:1 ile ayni cmle yapisini ieren, ancak ierisinde
Tanrinin herhangi bir ismini barindirmayan ayetlerin tmn E kaynagina atfetmislerdir. Bu
uygulama, tam bir kisir dngye dnsmstr. Tenkitilerin ngrdg cmle yapisina gre
Yaratilis 27:2nin, ve Ishak ona dedi ki ifadesi ile baslamasi gerekmektedir, ancak Ibranice
metinde byle bir ifade olmadigi gibi, bu ifadenin eksikligi ortada bir diyalog aktarimi
olmadigini da ortaya koyar.
Ayet 2-4: Ishak, Artik yaslandim dedi, Ne zaman lecegimi bilmiyorum.
Silhlarini - ok kilifini, yayini - al, kirlara ikip benim iin bir hayvan avla. Sevdigim lezzetli
bir yemek yap, bana getir yiyeyim. lmeden nce seni kutsayayim. Tenkitiler, bu ayetlerde
geen Sevdigim lezzetli bir yemek yap... yiyeyim, ifadesini, ayni hikyenin degisik bir
motifi olarak kabul etmisler ve Eye atfedip, metinden ikarmislardir. Bu motifin bir diger
degisik unsuru olarak avla ifadesi ise, J kaynagina zg olarak kabul edilmistir. Bylece
J kaynagina gre ayet su sekli almaktadir: Silhlarini - ok kilifini, yayini - al, ve benim iin
bir hayvan avla ki lmeden nce seni kutsayayim. Ayet bu sekline dnstrldg zaman,
Esavin babasina sunmak iin avlanmasi unsurunun hayati rolne verilen vurgu ortadan
kaybolmaktadir. Geride kalan ayetleri baska bir kaynaga atfederek birlestirdigimiz zaman ise,
elimizde syle bir ifade kalir: Sevdigim lezzetli bir yemek yap, bana getir yiyeyim. lmeden
nce seni kutsayayim. Bu durumda bu anlatim iyice arpiklasmakta ve orijinal anlamindan
uzaklasmaktadir. Gzpek bir avci olan Esava kutsanmasi iin siradan bir is olan asilik
uygun grlmektedir.
Bu ayetleri kaynaklara bldgmz zaman tamamen anlamsizlasmakta, oldugu gibi
kabul ettigmizde ise tamamen aik, mantikli ve berrak bir anlama kavusmaktadir. (Cassuto,
DH, 87-97)

4D. Yusufun Hikyesi


Rowley, bu hikyede de tutarsizliklar oldugunu iddia etmistir: Yaratilis xxxvii. 27de
Yahuda, Yusufun Ismaillere satilmasini teklif etmekte ve takip eden ayette bu teklif,
eyleme dnstr lmektedir. Yaratilis xxxix. 1 ise, Misirli Potifarin Yusufu Ismailler'den
satin aldigini belirtilir. Ancak, Yaratilis xxxvii. 28aya gre oradan gemekte olan
Midyanlilar, Yusufu kuyudan ikartip esir aldilar ve kardeslerinin bilgisi disinda (29f.)
Yusufu, Misirli Potifara sattilar (xxxvii. 36). (Rowley, GOT, 18-19)
Kitchen, bir kez daha bu sulamalari cevaplar:

Yaratilis kitabinin 37. blmnn, Yusufun Misir lilaraa satilisi hakkinda iki adet
uzlastirilamaz anlatimlari ierdigi sik sik iddia edilmistir:
(a) Kardesler, Ismaillere, Ismailler (Yaratilis 37:25, 28b; .ref. 45:4, 5), Misirlilara
(b) Yusufu kuyudan ikartan Midyanlilar (Yaratilis 37:28a, 36; .ref. 40:14, 15), Misir lilara.
Gerek ise ok daha aiktir. Ilk olarak, Ismailler/Midyanlilar ifadesi st ste biner
ve ayni grubun tmne ya da bir kismina isaret eder.(.ref Hakimler 8:24).
Ikinci olarak, Yaratilis 37:28deki onlar zamir i (Trke tercmesinde oldugu gibi)
Midyanlilari degil, Yusufun kardeslerini isaret etmektedir. Ibranicede zamir in ait oldugu
isim, genellikle kendisinden hemen nce gelen son isim degildir. Bunun bir rnegini Yasanin
Tekrari 22:19da grrz: Israilli bir erden kizin adini ktlemistir ifadesi, babayi
degil kiza ktlk yapan adami isaret etmektedir. Ayni sekilde Yasanin Tekrari 22:29daki
onun ve o zamirleri, babayi degil tecavz eden adama isaret eder; bu Ibranice iin genel
bir kuraldir. Misirda da benzer kural geerlidir. II. Tuthmosis ile konustuktan sonra, Ineni

199
oglunun (II. Tuthmos isin), II. Tuthmosis ve arkasindan kiz kardesinin Hatshepsut.
Burada bahsedilen kiz kardes, II. Tuthmosis in oglunun kiz kardesini degil, II. Tuthmosisin
kiz kardesini isaret etmektedir.
nc olarak ise, zel konusmalarda Yusuf, kardeslerine karsi szn sakinmamistir
(Yaratilis 45:4, 5, Misir'a sattiginiz kardesiniz Yusuf benim.). Ancak, zindandaki baska bir
ulustan olan bassakiden yardim isterken, kendisinin z kan kardesleri tarafindan satildigi gibi
kltc bir geregi aiklamak istememis, zorla kairildigini sylemistir (Yaratilis 40: 14,
15). Bu olay her ne kadar Yusufun basina gelen bir haksizlik olsa da, o an zindandaki
bassakiye yapilan bu itirafin ne gibi faydasi olabilirdi? (Kitchen, AOOT, 119-120)

NOT: Yaratilis 40:14, 15de geen bu zorla kairildim ifadesi, aslinda tamamen
dogrudur, nk Yusuf, tam anlamiyla babasinin yanindan kardesleri tarafindan zorla
kairilmistir ve bu yzden Ibrani lkesinden ayri kalmistir.
Yukaridaki ayetlere tenkitilerden gelen bir saldiriyi pskrte n Cassuto, bu ayetler
hakkinda su degerlendirmeyi yapmistir: Bu ayetler, anlatim sanatinin en gzel ve en nde
gelen rneklerinden birisidir ve bu metnin yok sayilmasi demek essiz bir edebiyat eserinin
yok edilmesi demektir. (Cassuto, DH, 96)

Kutsal Kitap, ierisinde birok vurguyu barindiran bir kitaptir. Amaci, dinleyeni ya da
okuyani, ele aldigi nemli konular hakkinda etkilemektir. Bir anlatimda vurguyu
belirginlestirmenin en dogal metodlari ise, uzun ve aiklayici bir sekilde iletim yada
arka arkaya yapilan tekrarlardir. Bu nedenle Kutsal Kitap stilinin, sik sik
karsilastigimiz uzun uzadiya anlatimlari, tekrarlamalari ve ayrintili detaylari,
karakteristigidir.

- OSWALD T. ALLIS

8C. Anlatimlarin Tekrar Etmesi Hakkinda Diger Deliller


Ibranice anlatim stilinin, belirgin zelligi anlatimlarin tekrar etmesi konusunu
aydinlatmaktadir:

1D. Parataktik Cmle Yapisi


Archer bu cmle yapisi hakkinda sunlari sylemistir: bu uygulama ile alkali ve ya bagimsiz
fikirler birbirine ve (Ibranice We) gibi basit bir bagla ile baglanmaktadir. (Archer,
SOTI, 122)
Bu bagla (ve) Ibranicede ayni zamanda -digi zaman, -iken, o zaman, hatta,
anlamlarina gelmektedir. Bu baglacin birden fazla islevselligi, btn Ibrani dilbilimcileri
tarafindan kabul edilmistir.
Allis, bu konuyu daha da fazla ayrintilamistir:

Ibranice, Ingilizce gibi baglalari seyrek kullanmaz. Hatta Ingilizcenin aksine, cmleleri
genellikle ve baglaci ile koordine eder. . . . Bu gramer kurali hakkinda dikkatli olmamiz
gereken bir nokta ise, cmlelerin birbirine ve baglaci ile gevseke baglanmasindan dolayi,
bazi durumlarda asil niyetin aksine bir tekrarlama grnts olusur. Birbirine gevseke
baglanmis, ancak ayni konu hakkindaki bu cmleler, birbirinin tekrari, mantiksal ve
kronolojik dzenden uzak gibi bir grnt sunabilmektedirler. Ayni sekilde szdizinin ileri

200
yalinligi, bu cmlelerin kolaylikla birbirinden kopartilip, ayni olayi anlatan, hatta bazen
elisen farkli bakis ailari olarak kabul edilip, ayri ayri kaynaklara atfedilmelerini
kolaylastirmaktadir. Eger Kutsal Kitap anlatimlari, daha karmasik bir gramer yapisi ile
yazilmis, hatta Adisonun slubunu yansitsaydi, bu asilsiz iddialarin ortaya atilamasi
imknsizlasmasa da, zorlasirdi. (Allis, FBM, 96-97)

Bir ok tenkiti, bu temel prensibi yanlis anladigi iin, metinlerin yazilmasindan


sonraki aglarda yasamis olan beceriksiz bir derlemecinin degisik kaynaklari birbirine ve
baglaci ile yapistirdigini varsaymistir. Benzer bir yntem ile metinleri degisik kaynaklara
ayirmaya alismak, zellikle bu konuda daha da titiz olan klsik Yunanca ve Latince gibi
lisanlarda neredeyse imknsizdir. (Archer, SOTI, 122)

2D. Vurgulamak Iin Gereklestirilmis Tekrarlamalar


Archer , Vurguyu arttirmak iin tekrarlamalar in gereklestirilmesi egilimi, anlatim ierisinde
yer alan zel bir neme sahip konularda, ufak degisiklikler ile kendisini gstermektedir
demistir. (Archer, SOTI, 122)
Allis, bu bakis aisini gelistirmistir: Kutsal Kitap, ierisinde birok vurguyu
barindiran bir kitaptir. Amaci, dinleyeni ya da okuyani, ele aldigi nemli konular hakkinda
etkilemektir. Bir anlatimda vurguyu belirginlestirmenin en dogal metodlari ise, uzun ve
aiklayici bir sekilde iletim ya da arka arkaya yapilan tekrarlardir. Bu nedenle Kutsal Kitap
stilinin, sik sik karsilastigimiz uzun uzadiya anlatimlari, tekrarlamalari ve ayrintili detaylari,
karakteristigidir. (Allis, FBM, 97)
Bu konudaki en uygun rneklerden birisi, on felaket aktarimidir (Misirdan ikis 7-
11). Bu blmlerde tarif edilen felaketlerden bazilari bes safhada gereklesmistir: Uyari,
buyruk, eylem, felaketin bitmesi iin dua ve mahvolus. Bu tekrarlamanin vurgulu dogasini
yanlis anlayan radikal tenkitiler, yedi felaketi J kaynagina, bes felaketi E kaynagina ve drt
felaketi P kaynagina atfetmislerdir (besinciyi dahil etmemelerinin sebebi, uyarinin gelmesi
ancak, felaketin gereklesmemesidir). Bu sekildeki bir kaynak blmnde, her aidan
kaynak da eksik kalmaktadir. Her kaynagin da mantikli bir anlam ifade edebilmesi iin,
diger materyallere ihtiyaci vardir. (Archer, SOTI, 122-23)

3D. Siirsel Paralelizm


Archerin kelimeleri ile siirsel paralelizm, Ibranice ayetlerde yogun bir sekilde
karsilastigimiz es/ift cmlelerin dengeli bir yapisidir. (Archer, SOTI, 123)
Allis, bizlere bu konuyu aiklamistir:

Tekrarlamalar sorunu ile mcadele ederken, aklimizdan ikarmamamiz gereken nemli bir
unsur, syleyis ve ierikte yer alan (parallelismus membrorum ) tekrarlama ya da paralelizmin,
Ibrani siir sanatinin bir karakteristigi oldugudur. Bu durumun aikligi, ayrica bu konuda
herhangi bir ispata gitmeyi gereksiz kilmaktadir. Esanlamli paralelizmin bilindik
rneklerinden birisi asagidadir:

Yehovanin yasasi yetkindir, cana can katar,


Yehovanin buyruklari gvenilirdir,
Saf adama bilgelik verir
(Mezmurlar xix. 7). (Allis, FBM, 108)

Paralelizmin yklendigi rol, siir sanatinin sinirlarini asmistir. Allis, nesir yazim ve
siir sanati arasindaki sinir izgisinin tarif edildigi kadar sabit ve keskin olmadigi, atesli ya da

201
coskulu nesir yazilar inin neredeyse siir sanatina olan benzerligi, dengeli tekrarlamalar ya da
paralelizm ile aika gsterilmistir demistir. (Allis, FBM, 108-9)
Eger Tanrinin isimleri, bu paralel ssleme sanatina uygun bir biimde kullanilirsa, bu
durum degisik kaynaklarin varligina degil, siirsel stile atfedilmelidir. Yaratilis kitabinin 30.
blmnn 23. ve 24. ayetleri, bu durumu gzler nne koymaktadir: Rahel hamile kaldi ve
bir oglan dogurdu. Elohim utancimi (asaf) kaldirdi. Yahve bana bir ogul daha versin!
(yosef) diyerek ocuga Yusuf adini verdi.
Bu ayetleri Tanrinin iki isminin kullanilmis olunmasindan yola ikarak E ve J olarak
iki ayri kaynaga zg oldugunu iddia etmek (tenkitilerin yaptigi gibi), bu metinlerin hem
Ibranice siirsel yapisinin olusturulmas i amaci ile Tanrinin isimleri arasinda seim yapilmis
oldugunu, hem de asaf ve yosef arasindaki siirsel paralelizmi grmezlikten gelmek
demektir. (Archer, SOTI, 122-23)

4D. Antik Yakin Dogu Stilleri


Gordon, Ibrani stili ile diger Antik Yakin Dogu stillerinin aralarindaki uyumlari tespit
etmistir:

Kutsal Kitapin metinlerinin birden fazla kaynaga atfedilmesinin temel sebeplerinden birisi,
ufak farkliliklar ieren tekrarlamalar olmustur. Ancak, benzer tekrarlama sanati btn Antik
Yakin Dogu edebiyat dallari iin geerlidir: Babilce, Ugaritce ve hatta Yunanca. Daha da
tesi, Kutsal Kitap dnyasinda geerli olan estetik anlayisi bunu talep etmekltedir. Hem
Yusuf hem Firavun, ryalarini dile getirirken bu sanattan faydalanmislardir. Yunus kitabinin
4. blmnde, Peygamberin hayal kirikligi karsisinda ayet 4 ve ayet 9da Tanri, Yunusa Ne
hakla fkeleniyorsun? diye sormustur. Kim bu anlatimin bu iki ayetini, iki farkli yazarin
kaleme aldigini dsnebilir ki? (Gordon, HCFF, 132)

5D. Tenkitilerin Tutarsizligi


Allis, metinlere dayali hipotezcilerin tutarsizliginin, Musanin ve Harunun lmlerinin
anlatimlarini tekrarlama olarak gstermemelerinde bir kez daha ortaya iktigini beirtir:

lde Sayim kitabinda Musanin ve Harunun lm hakkinda ayri referans vardir:


(1) Blm xx. ayet 24: Musa ve Harun gnah isledigi iin Harunun lecegi bildirilir, ancak
Musanin lmnden bahsedilmez;
(2) Blm xxvi. ayet 13: Ayni sebepden dolayi, Harun gibi Musanin da lecegi bildirilir.
(3) Blm xxxi. ayet 2: Musanin lecegini bildirir, ancak bir sebep gstermez.
Birinci referansin sahibi olan yazarin Harun ve Musanin itaatsizliklerinden dolayi
Harunun bildigini iddia etmek, ok basittir. nc referansin sahibi olan yazarin ise
Musanin lm nn sebebini bilmedigi, ancak Musanin grevi bittigi iin ldgn
belirtmek de ok fazla yaraticilik istemez. Ancak, tenkitiler bu iki ayet iin de P kaynagini
isaret etmislerdir. Bu noktada tenkitilerin eliskisi, bir kez daha ortaya ikmaktadir.
Tenkitiler e gre, lde Sayim xiii-xiv birden fazla yazar rn olmaya delil olarak
gsterirler. Bunun sebebi olarak, xiii. 30 ve xiv. 24n Yesudan, Calev ile beraber olarak
bahsetmemesi, ancak xiv. 6, 39un bahsetmesini gsterirler. Bu yzden, xiii. 30u J, xiv. 24
E, xiv. 6, 39u da P kaynaklarina atfetmislerdir. (Allis, FBM, 94)

Kutsal Kitapin son bir derlemeci tarafindan toplandiginin kabul edilmesi demek,
Pentateuchda uzlastirilmasi mmkn olmayan tutarsizliklarin var olduguna dair
hipotezlerin yok olmasi demektir. Var oldugu iddia edilen bu kadar yetenekli bir

202
derlemecinin, tenkitilerin tespit ettigi ve asikar oldugunu belirttikleri tutarsizliklari
fark etmemesi ve dzeltmelere gitmemesi mmkn degildir.

JOHN H. RAVEN

2A. IDDIA EDILEN ELISKILER

1B. Giris
Kutsal Kitap metinlerinin dikkatsiz bir sekilde okunmasi durumunda, nomenclature
(adlandirma/ad dizini), yasama, gelenekler, ahlki (etik) unsurlar, vb gibi konularda
tutarsizliklar olduguna dair yaniltici bir izlenime kapilabilinir.

2B. Metinlere Dayali Varsayim


Tenkitilere gre bu tutarsizliklar iddia degil, geregin kendisidir. Bu tutarsizliklar,
metinlerin degisik yazan dilimlerinde, degisik yazarlar tarafindan yazildiginin ispatidir.
Derlemeciler ise bu yazarlarin, ayni konular hakkindaki tutarsiz metinlerinden birisini seip
digerlerini reddetmek yerine, btn anlatimlari metinlere dahil etmeye karar vermislerdir.

3B. Temel Cevap


Metinler zerinde dikkatli bir analizin gereklestirilmesi, Ibrani lisanin kurallarinin gz
nnde bulundurulmasi ve Israillilerin yasamis olduklari Antik Yakin Doguya ait kltrel
unsurlarin bilinmesi, ne srlen tutarsizliklarin aslinda birbiri ile uyumlu olduklarini ve
iddia edilen sorunlarin tek tek ortadan yok olduklarini gsterecektir.
Ravenin da zekice ortaya koydugu gibi, tenkitiler de bu geregin farkindadirlar:
Kutsal Kitapin son bir derlemeci tarafindan toplandiginin kabul edilmesi demek,
Pentateuchda uzlastirilmasi mmkn olmayan tutarsizliklarin var olduguna dair hipotezlerin
yok olmasi demektir. Var oldugu iddia edilen bu kadar yetenekli bir derlemecinin,
tenkitilerin tespit ettigi ve asikr oldugunu belirttikleri tutarsizliklari fark etmemesi ve
dzeltmelere gitmemesi mmkn degildir. (Raven, OTI, 127)

1C. Nomenclature (adlandirma/ad dizini)


Tenkitilere gre ayni kisi ya da yere, birbirinden farkli isimlerin verilmis olmasi, birden
fazla yazarin varligini ispatlamaktadir. (Bakiniz: Driver, BG, 13; Bentzen, IT, 47; Eissfeldt,
OTI, 182-88)

rnekler:
(1) Amorlular: Yaratilis 10:16 ve Yasanin Tekrari 2:24
Kenanlilar: Yaratilis 10:18 ve Yasanin Tekrari 1:7
(2) Horev: Misirdan ikis 33:6 ve 17:6
Sina : Misirdan ikis 34:2 ve 16:1
(3) Yitro : Misirdan ikis 3:1 ve 4:18
Reuel: Yaratilis 36:17 ve Misirdan ikis 2:18.

203
R. K. Harrison, bu konuda zme ulasmak iin ok daha akla yatkin ve gerekligi
kanitlanabilir alternatiften bahsetmektedir: Antik Yakin Dogudan gelen deliller.
Tenkitilerin ltlerinin tek olasi objektif dogrulama kaynagini tamamen grmezlikten
geldigini belirten Harrison: Misirdan elimize geen metinlerde bir kisinin birden fazla ismi
olabilecegine dair yzlerce rnek vardir. rnegin, ordu subayi olan Sebekkhudan baska
metinlerde Djaa olarak bahsedilmektedir demistir. (Harrison, IT, 521)
K. A. Kitchen, bu konuda yardimci olabilecek baska bilgileri sunmaktadir:

Misirda birok kisinin ift ismi vardi. rnegin Israil/Yakup ya da Eski Antlasmadan
Yitro/Reuel. Sebekkhu/Djaa ise stelasi Manchester niversitesinin Mzesinde bulunan baska
bir rnektir. Bu yapitta, Filisti halki iin ayri isim kullanilmistir : Mentiu-Setet (Asyali
Beduin), Retenu (Suriyeli ) ve Amu (Asyalilar). Bu uygulamanin bir rnegini, Eski
Antlasmada grmek mmkndr: Ismailler /Midyanlilar ya da Kenanlilar/Amorlular. Kisisel
ve toplumsal isimler iin rnegin, Mezopotamyada bilge Ahiqar (ya da Ahuqar) iin
kullanilan bir baska isim: Aba -enlil-dari, bir baska rnek: Tiglathpileser III = Pul ve Shal-
maneser V = Ululai). Hitit Imparatorlugunda, arka arkaya gelen krallarinin ift isimleri
olmustur. Mit anni devletinin bir diger ismi Hanigalbat ve Mitanni halkinin bir diger
ismi Horlular olmustur.
Sina/Horev gibi yer isimlerine benzer bir uygulamaya, Merenptahin Israil Stela
metninde yer alir. Misir iin iki isim = Kemit, Tameri ve Memfis iin bes isim = Mennefer,
Ineb-hedj, Inbu, Ineb-heqa, Hatkup-tah. Benzer rneklere, bir ok metinde rastlayabilirsiniz.
(Kitchen, AQOT, 123-24)

Harunun lm hakkinda iki farkli anlatim oldugu ne srlmektedir. Bunlardan


birisi Hor daginda (lde Sayim 20:22; 21:4; 33:33; Yasanin Tekrari 32:50), digeri
Moseradadir (Yasanin Tekrari 10:6). Metinlere dayali hipotezcilere gre bu anlatimlar,
birden fazla dokman bulunduguna dair teori iin gzel bir delil saglamaktadir. Ancak, bu
ayetler zerinde yapilacak dik katli bir inceleme, ne eliski ne de birden fazla dokman
olmadigini ortaya koyacaktir. Yasanin Tekrari 10:6da yer alan Mosera kelimesinin
anlami olan cezalandirma, Harunun lm olayini aiklamaktadir, bir yer ismi degildir. Bu
ayet ile Harunun lmnn, Merivada isledigi gnah (lde Sayim 20:24; Yasanin Tekrari
32:51) iin bir cezalandirma oldugu bir kez daha ortaya koyulmustur. Isyankr davranisi
yznden Musa ile ayni cezaya arptirilmistir: Vaat edilen topraklara asla girmeme cezasi.
Kisacasi her iki anlatimda birbiri ile uyum ierisinde, insanlarin asagida kamp kurdugu
esnada Harunun yukarida, Hor daginda ldgn aktarmaktadir. Musa, bu zc olayi
animsamak iin bu yerlesim noktasina Mosera ismini vermistir (lde Sayim 33:31;
Yasanin Tekrari 10:6). (Harrison, IT, 510-11)

2C. Yasama
Tenkitiler srekli olarak Pentateuchda yer alan bazi yasalarin eliskili, digerlerinin ise
birbirinin tekrari oldugunu ileri srerler. Hahn, bu konuda su iddiada bulunmustur: Yresel
sunaklarda ortaya ikan tarikatvari dzenlemelere sahip farkli gruplarin var olduguna dair
teori, Pentateuch yasamasinda yer alan tekrarlamalarin ve istikrarsizligin sebebinin, Yasa
tarihinin birbirini izleyen asamalardan degil, bagimsiz ve paralel olarak gelismis
kaynaklardan olustuguna dair olasiligi arttirmistir. (Hahn, OTMR, 32)
Yasama maddelerinde yer alan bazi farkliliklar ve tekrarlamalar, tek bir yazarin bu
kadar aik eliskileri ayni anda kaleme alamayacagi iddia edilerek, birden fazla yazarin
mevcudiyetine bir delil olarak gsterilmistir. Harrison ise, mantikli bir zm nermistir:

204
Musaya ait dnemden sonra, degisen kosullara uyum saglanilmasi amaci ile bazi yasalarin
degistirilmis olmasi, ciddi bir olasiliktir. Bu uygulama her kltr iin mesrudur ve orijinal
Yasanin kaynagini kesinlikle hkmsz kilmamaktadir. Pentateuch yasamasinda yer alan
tekrarlamalarin ve istikrarsizliklarin sebebi, Hahnin bahsetmis oldugu ve liberal yazarlarin
katildigi gibi bagimsiz ve paralel olarak gelismis tarikatvari kaynaklar degildir. Asil sebep,
khin olsun ya da olmasin sorumlu otoritelerin, geleneksel yasamayi, hayatin degisen
kosullarina uygun bir hale getirme konusundaki titiz abalaridir. Miras konusunda lde
Sayim 26:52-56da verilen sartlarin, lde Sayim 27:1-11; 36:1-9da aiklanan degisen
kosullara uygun hale gelmesi iin yapilan degisimin sebebini bu durum olusturmaktadir.
Levililer 4:2-21de yer alan bilinsiz islenen gnah sunusu konusu, gene lde Sayim 15:22-
29da ortaya ikan sebeplerden dolayi yeniden dzenlenmistir. Antlasma Kitabina yapilan
eklemelerin Yesu zamaninda gereklestigine dair metin tanikligin i hatirlamak ok nemlidir
(Yesu 24:26). (Harrison, IT, 539-40)

3C. Gelenekler
ocuklarin isimlerinin verilmesine dair gelenekleri inceleyen olumusuz tenkitiler, birden
fazla dokman tezlerine delil bulduklarini iddia etmislerdir. Tenkitilerin ifadelerine gre P
dokmaninda, ocuklara isimlerini baba, J ve E dokmanlarinda ise anne vermektedir.
Iddianin vardigi sonu ise, bu dokmanlarin her birinin farkli ortamlarda yazilmis ve olusmus
oldugudur.
J ve E dokmanlarinda, bu konu ile ilgili ayetlere bakildiginda, neredeyse yirmiye
kadar olayin bu prensibe uydugunu, on drt olayin ise uymadigi grlmektedir. Prensibe
uymayan olaylarin sayisi ve Yakup ile ilgili her olayin sanki ayri bir olaymis gibi sayilmis
olmasi, tenkitilerin ortaya attiklari bu prensibin geerliligi hakinda derin spheler
uyandirmistir. Yakup ile ilgili olaylardan ikisinin, sadece ocugun ismini baba koydugu iin
P dokmanina zg olarak kabul edilmesi, bu iddinin gvenilirligini iyice gszlestirmistir.
Gene Yakup ile ilgili nc olayda, babanin mi yoksa annenin mi isim verdigi
belirtilmemektedir. Sadece, drdnc olayin bu prensibe uygun olmasi, prensibin genelligine
kusku dsrmeye yetmektedir.
Tevrat, ocuklarin isimlerinin verilmesine dair uygulamada esitliligi hakkinda bilgi
verilmistir. Genellikle etimolojik (kkenbilim) etkenler ve dogum esnasindaki olaylar,
ocuklarin isimlerinin verilmesinde etken rol oynamistir. ocuklari, sartlarin uygunluguna
gre, ya baba ya da anne isimlendirir. Bu prensip ise hem mantikli, hem basit, hem de her
olaya uygundur. Bu prensibin uygulanmadigi durumlarda ise, her seferinde metinde
etimolojik bir aiklama verilmistir. Bu prensibin uygulanmadigi olayin birisinde baba,
digerinde anne isim vermis, ncs hakkinda bir bilgi sunulmamistir. (Cassuto, DH, 66)

4C. Ahlki (Etik) Unsurlar


J ve E kaynaklarinin ahlk konusunda hassasiyet gstermede kusurlu, P kaynaginin ise asiri
titiz oldugu ileri srlmstr. Tenkitiler bu teorilerin desteklemek iin, Yakupun babasi
Ishaki, Yesunun kutsanmasini kendisine almak iin aldatmasi gsterilir. Ancak, bu
anlatimin ahlki karakteri, bu hak ihlaline metnin yaklasimina ve tutumuna gre
yargilanmalidir. Bu tip bir dogaya sahip anlatimlarda, metnin yargisini aika ve sbjektif bir
sekilde aiklamamasi temel bir tutumdur. Metnin anlatimi objektiftir ve okuyucunun ahlki
dersi, olaylarin akisindan anlamasini amalar.
Yakup ve Rebekanin, Ishaki kandirmalarinin gnah oldugu bir gerektir, ancak bunu
yapmakla ne kazanmislardir? Yakup, babasini smrdg gibi, kendisi de benzer bir tutum
ile Lavan tarafindan smrlmemis midir? Kutsal Kitap, Yakupun ceza olarak yanlis kisi
olan Lea ile evlendigini belirtmemekte midir?

205
Ayni sekilde Rebeka, derinden sevdigi oglunu gndermek zorunda kaldiginda kalbi
aci iinde ezilmemis midir? Hilesinde kendisine itaat etmesini istedigi oglundan bu sefer de
evi terketmesi konusunda kendisine itaat etmesini istememis midir? Kisacasi, Tevratin
ahlki yapisinda bir kusur yoktur ve metinleri uydurma kaynaklara blme teorisinin bir kez
daha temelsiz oldugu ortaya ikmistir.
P, ahlk seviyesini ortaya koyacak ayetlerin hepsinden mahrum birakilmistir. Pnin
atalarin gnahlari hakkinda tam bir sessizlik ierisinde olmasi, metinlerin degisik kaynaklara
blnmesini mecburi kilmaz. Atalar hakkinda P kaynagina, sadece iki anlatimin zg olarak
kabul edilmesi (Makpela magarasi ve snnet) dikkat ekici bir durumdur. Diger taraftan,
tenkitiler tarafindan Pye zg olarak kabul edilen ayetlerin ogu kuru anlatimlar,
kronolojiler ve soy ktkleri olmustur. Iste bu yzden didaktik ierik ve etik konular ile
alkali anlatimlar iermeyen P kaynagina tenkitiler, ahlki aidan bakmamaktadirlar.
(Cassuto, DH, 63-65)

3A. ANAKRONIZMLER -GE KELIMELER

1B. Giris
Pentateuchda kullanilan bazi kelimeler, sanki daha ileri bir aga aitmis gibi bir izlenim
yaratirken, bazilari da Eski Antlasmanin tmnde ok ender olarak karsimiza ikarlar. Bu
ender kelimelerin bazilari, ileri aglara ait baska Ibrani metinlerinde grlrler.

2B. Metinlere Dayali Varsayim


Anakronistik (yazildigi ag ile uyusmayan) kelimelerin varligi Pentateuchun, Musanin
agindan ok daha ileri asirlarda yazildiginin ispatidir.

3B. Temel Cevap


Bu kelimelerin bazilari, ileri aglarda Kutsal Kitapi el yazisi ile kopyalayan yazicilarin ek
aiklamalari olarak nitelendirilebilir. Bu kelimelerden bazilari ise, gerekten de kendi
aglarina ait kelimelerdir, ancak hangi aga ait oldugu konusunda tam bir uzlasmaya
varilamamis olan kelimeler de mevcuttur.

1C. El Yazisina Ait Metinlerin Ek Aiklamalari


Radikal tenkitilere gre, adet kelime tartismasiz bir sekilde Musaya ait agdan ileri
dnemlere aittir:

1. Filistliler (Misirdan ikis 13:17)


2. Dan (Yaratilis 14:14; Yasanin Tekrari 34:1)
3. Kenana Ibrani lkesi denmesi (Yaratilis 40:15)
(bakiniz Driver, BG, 15; Row ley, GOT, 17)

Harrison, varligi iddia edilen anakronizmlerin (yazildigi ag ile uyusmayan


kelimeler), arka arkaya gereklestirilmis el yazisi revizyonlari esnasinda metnin bazi
kisimlarinin gncellestirilmesi olabilecegini ne srmstr.
Diger rneklere, Musanin Israilin bir peygamberi olarak tarifini (Yasanin Tekrari
34:10) ve eski isimlerin yeni sekillerini metne dahil eden yazicilarin eklemelerini (Yaratilis

206
14:8, 15, 17; 17:14; 23:2; 35:6) dahil edebiliriz. Weiser, Yasanin Tekrari 17:14te
grdgmz bir kral hakkindaki referansin anakronistik (yazildigi ag ile uyusmayan)
oldugunu iddia etmistir; ancak bu iddianin metnin kavranmamasindan ortaya iktigi ok
barizdir, nk bu metin o an olan veya olmus degil, olacak olaylar hakkinda verilen
peygamberlikleri nakletmektedir. (Harrison, IT, 524)
Harrison, szlerine devam eder: Antik aglardaki el yazisi ile kopyalama islemi
yapan yazicilar, hem kelimelerin yazilisinin revizyonunu yaparlar, hem aiklayici bilgiler
eklerler hem de eski isimleri yenileri ile degistirilerdi. Kutsal Kitapi kopyalayan yazicilarin
ise, bu isim yenilemesine gitmis olmalari ve Pentateuchun gnmzde anakronizm olarak
nitelendiren kelimelerini olusturmus olmalari ileri bir olasilik iermektedir. Bu duruma rnek
olarak, Misirdan ikis 13:17de yer alan Filist yresi ifadesini gsterebiliriz. Bu metnin
yazildigi dnemde Filistliler, bahsi geen sahil seridini fethetmek iin yeterli gce henz
sahip olmuslardir. (Harrison, IT, 523)

Neredeyse her kelimenin ileri bir aga ait oldugunu ispatlayacak, ileri bir aga ait
olan kelimeleri de daha erken bir dneme atfedecek bir yntem, tamamen
samadir. Bu yntemin, bu tr kelimeleri ierdigi iin, bazi dokmanlarin
digerlerinden daha ge bir tarihte yazildigini ispatlama yolunda ortaya koyacagi
delillerin kabul edilemeyecegi gayet aiktir.

ROBERT DICK WILSON

2C. Ender Kullanilan Kelimeler


Tenkitilerin ender kullanilan kelimeler hakkindaki tezini Archer, syle ifade etmistir: Eger
bir kelime, Eski Antlasmada ya da drt kez yer almasina ragmen Ibrani edebiyatinin daha
sonraki aglara ait eserler inde daha sik kullanilmis ise (Talmud ve Midrash), tenkitiler bu
kelimenin daha sonraki bir aga ait olduguna karar verirler ve Eski Antlasmanin ilgili
blmnn iddia edilenin aksine, ok daha ileri bir agda yazilmis oldugunu iddia ederler.
(Archer, SOTI, 125)
Bu kelimeler hakkinda yukarida Archerin ilettigi iddia, bir ok Eski Antlasma limi
tarafindan benimsenmesine ragmen, aslinda bu iddialar karsisinda ayakta saglam bir sekilde
dikilen mantikli aiklama mevcuttur:
(1) Kelimenin ait oldugu agdan daha erken bir dneme ait metinde yer aldigi
sanilsa da, aslinda bahsi geen metin zaten daha ileri bir dneme aittir.
(2) agindan erken kullanildigi iddia edilen bir kelime, o agda o kelimenin
kullaniliyor olmasinin aik bir delilidir.
(3) Gerekten ge bir aga ait kelimenin metinde yer almasi, bu kelimenin o metin
ierisinden tremis olma olasiligini ortaya koymaktadir (kullanilmayan, az bilinen
yada kusurlu bir kelimenin yerine) ve metnin yazilim tarihi hakkinda bir etki
olusturma gibi bir gc yoktur.
Her ne kadar bir ok lim, son iki prensibi kabul etmese de, bu prensiplerin
geerliligini, objektif bir sekilde yazilim tarihi belirlenmis olan diger Antik Yakin Dogu
metinlerinin incelenmesi ile ispatlamak mmkndr.
2 nolu prensibe rnek olarak, bazi kelimelerin ara sira kullanilmas i olayini
gsterebiliriz ki, bu konuda en iyi bilinen metin, M.. 2400den kalma Piramit Metinleridir.
Bu metinlerde yer alan bazi kelimeler bir sonraki metinlerde kullanilmamakta, aradan tam

207
olarak yirmi bir asir getikten sonra, Greko-Romen dneminde karsimiza ikmaktadir (M..
300-30). Iki milenyumdan uzun sren bir Misir tarihini yok sayip, bu sreyi iki buuk asira
sikistirmak, sphesiz tuhaf bir uygulama olurdu. Buna ragmen tenkiti limlerin, konu Ibrani
edebiyati oldugu zaman byle tuhafliklar yapmalari dikkat ekicidir. (Kitchen, AOOT, 141-
142)
M.. 2. yzyilda yazilmis olan Eklesiastikus 50:3de ilk olarak geen swh (hazne)
kelimesi tenkitiler tarafindan ayni sekilde ge dneme ait bir kelime olarak kabul
edilmistir. Ancak, son zamanlarda gereklesen bir kesif sonucunda ele geen Moav dikili tasi
zerindeki metinde bu kelimenin bulunmasi, bu kesfi tenkitiler iin sasirtici bir ke sif
kilmistir ve bu kelimenin ilk kullanimini yedi asir daha geriye atmistir. (Archer, SOTI, 126-
127)
3 nolu prensibe rnek olarak, Sinuhenin hikyesinin anlatildigi Ashmolean
metinlerini gsterebiliriz. Bu metinlerin ierdigi ifadelere bakilarak, yasinin M.. yirminci
yzyil civari oldugu tartismasiz bir sekilde tespit edilmistir. Buna ragmen, bu metinlerde
geen deniz anlamina gelen yam ve hayir anlamina gelen bw, yaklasik olarak M..
1500lerin Misircasina isaret etmektedir. 1 nolu prensibe gre M.. 1800lerden kalan el
yazmalari bizlere bu konudaki cevabi sunmaktadir -bu iki kelimede aslinda eskiliklerinden
dolayi degistirilmislerdir. Ileri yillarda gereklesebilecek Eski Antlasmanin daha eski el
yazmalarinin kesfi, bizlere ayni sekilde Ibrani Kutsal Yazilarinda yer alan bazi kelimelerin,
daha eskilerinin yerine konulmus oldugunu gsterebilir. (Kitchen, AOOT, 141-143)
Aslinda gzden kaan bir nokta vardir; Eski Antlasma metinleri, tm Ibrani
kelimelerinin sadece bir kismini barindirmaktadir. bin adet Ibranice kelime, Eski
Antlasma da alti kezden daha az, bin bes yz tanesi ise, sadece bir kez kullanilmistir. O
agdaki gnlk Ibrani konusma lisaninin ve edebiyatinin bilinmesinin bu kelimeleri
siradanlastiracagi kesindir. rnegin, Kutsal Kitapin Ingilizce tercmesinde su kelimeler
sadece bir kere kullanilmaktadir: invasion (istil/K.K.ta baskin ) (1. Sam. 30:14),
jumping (ziplama/K.K.ta kosan) (Nah. 3:2) ve lance (mizrak/ K.K.ta pala ) (Yeremya
50:42), buna ragmen kimse bu kelimelerin ender kullanilan Ingilizce kelimeler oldugunu
iddia edemez. (Archer, SOTI, 126-127)
Robert Dick Wilson, Eski Antlasma da bes ya da daha az kullanilan kelimeler zerine ok
mkemmel bir alisma gereklestirmistir. Tenkitiler tarafindan kullanildigi dokmanin ge
dneme aitliginin delilidir diyerek isaret edilen kelimelerin ogu kez, geliginin ispat
edilemedigini ortaya koymustur.
Ilk olarak, hi kimse bir kelimenin ileri aglara ait bir dokmanda daha sik
grlmesinden dolayi bu kelimenin ge bir dneme ait oldugunu iddia edemez. Eger durum
byle olsa idi, o zaman elimizdeki en ge tarihli her antik metnin ierisinde bulunan
kelimeler ile bu metinlerin daha eski tarihli kopyalarindaki kelimeler arasindaki iliski zerine
anlamsiz ve samaliklarla dolu milyonlarca iddia retilebiliridi.
Ikinci olarak, elimizdeki antik bir metnin, gene elimizdeki kendisinden daha nceki
antik metinlerde bulunmayan bir kelimeyi iermesinden dolayi, bu metnin daha ileri aglara
ait oldugu iddia edilebilir mi? Arkeolojinin, Misir Aramicesi ile yazilmis papirslere her gn
yenisini ekledigini ve her birisinde daha nce grmedigimiz kelimelerin bulundugunu
dsnrsek, bu soruyu bir daha dsnmemiz gerekir. Bu papirslerdeki bazi kelimelerin
kullanildigi kaynaklar arasinda bazen birka asirlik bosluklar bulunmaktadir.
nc olarak ise, bir kelimenin sadece ileri aglardaki metinlerde de kullanilmis
olmasi, bu kelimenin ilk olarak grldg dokmanin geligine dair bir delil olusturabilir mi?
Talmudun Ibranice kisimlari buna rnektir. Buna ragmen, tenkitiler bu konudaki israrlarina
devam etmektedirler. Neredeyse her kelimenin ileri bir aga ait oldugunu ispatlayacak, ileri
bir aga ait olan kelimeleri de daha erken bir dneme atfede cek bir yntem tamamen
samadir. Bu yntemin bu tr kelimeleri ierdigi iin bazi dokmanlarin digerlerinden daha

208
ge bir tarihte yazildigini ispatlama yolunda ortaya koyacagi delillerin kabul edilemeyecegi
gayet aiktir. Sphesiz ki bu yntem ile her kelime, ge dneme ait olup, hibir kelime
erken dneme ait olamayacaktir. Byle bir sonucu ne tenkitiler, ne radikaller ne de
muhafazakrlar istemeyecegine gre bu yntemin, absrd diye nitelendirilip rafa kaldirilmasi
mecburidir.
Tm bunlar bir yana, bahsi geen trdeki kelimelere herhangi bir kitapta ya da bir
kitabin herhangi bir blmnde rastlamaniz mmkndr. Bir kitapta ender kullanilan
kelimeler olabilecegi gibi, Eski Antlasmada da ender kullanilan kelimeler olmustur.
Ilerleyen sayfalarda bu konuda bir tablo mevcuttur. Bu tablo, Eski Antlasmanin her kitabi ve
her kitabinin btn blmlerinin konkordansi esas alinarak dzenlenmistir. Her trl hakki,
Robert Dick Wilsona aittir. Delil kanunlarina gre, taniklar, gereklerin delilini sunmak
zorundadir ve bir uzman, bilimsel bilginin rn olan genel gerekleri belirtebilir ayni
sekilde, bir uzman, bir konudaki kendi fikrini olusturmak iin kendisi tarafindan
gereklestirilen deneylerin ve incelemelerin aktariminda bulunabilir. Tm bu aiklamalar,
sunumu, asagidaki tabloda yapilacak olan delilin aikligini ve etkisini arttirmak iin
yapilmistir. Eski Antlasma, bes ya da daha az kullanilan kelimelerin, Ibranice kondordanstan
ayiklanmasi ve bu kelimelerin tek tek kullanildiklari ayetlerin tespit edilmesi iin bir yaz
boyunca alisilmistir. Bir sonraki (ikinci) yazi ise, bu genel konkordani, her bir kitap iin zel
konkordansa evirmek iin harcanmistir. Bir sonraki (nc) yazida ise, su dokmanlar iin
zel konkordanslar hazirlanmistir: J, E. D, H, P; Mezmurcunun bes kitabi; zdeyislerin her
kismi; Yesaya, Mika, Zekeriya, Tarihler, Ezra, Nehemya ve Yaratilis xivin iddiaya maruz
kalan kisimlari; Yaratilis x1ix, Misirdan ikis xv, Yasanin Tekrari xxxii, xxxiii ve
Hakimler vde yer alan siirler. Arkasindan bu gruba girmis olan her kelime, Kutsal Kitap
sonrasi Ibranice ve Aramice yazmis olan yazarlarin eserlerinde taranmis ve tespit edilmistir.
Bu alisma esnasinda toplanmis olan deliller ve sonular, hem bir manifestodur hem de
baglayicidir.
Elde ettigimiz bu oranlari inceleyen her birey iin hem ikna edicidir hem de bu
kelimelerin ait olduklari dokmanlarin greceli geligini ispatlamadiginin ortaya
konmasidir.
Bu tablolar, Eski Antlasma nin tenkiti analizine referans olarak hazirlanmistir.
Bundan dolayi Pentateuch, J, E, D, H ve P dokmanlarina gre dzenlenmistir. zdeyisler
ise, yedi kisma ayrilmistir. Tablonun birinci stunu, Eski Antlasmada yer alan kitaplarda ya
da kitaplarin kisimlarinda 5 defa ya da daha az kullanilmis olan kelime sayisini vermektedir.
Ikinci stun ise, bu kelimelerin ayni mantik erevesinde Ibranice Talmuda gre orani yer
almaktadir.

Eski Antlasmada 5 defa


Bu kelimelerin Talmuda
ya da daha az kullanilmis
gre orani
olan kelime sayisi
Mezmurlar 1xxix 3 00.0
zdeyisler xxxi. 1 -9 0 00.0
Yesaya xxiv-xxvii 0 00.0
Yesaya xxxvi-ix 7 14.3
Ovadya 7 14.3
Hakimler-Rut 107 15.8
Nahum 36 16.7
Ezra i-vi 6 16.7
Mika ii 11 18.2
Yesaya xxxiv-v 5 20.0

209
Yesaya xiii-xiv 10 20.0
Yesaya (1. kisim) 121 22.3
Malaki 13 23.1
Hezekiel 335 24.9
Agitlar 56 25.0
Hagay 4 25.0
Ezra vii-x 8 25.0
Zekrya ii 16 25.0
Yesaya x1 -1xvi 62 25.8
Mezmurlar i-ix 69 27.5
Daniel 47 29.8
Zekrya i 22 30.8
Zekrya iii 12 30.8
Mika i 22 31.8
Eyp 374 31.0
Yeremya 278 32.1
Mezmurlar 514 33.1
Kitap I 123 35.8
Kitap II 135 31.1
Kitap III 76 30.3
Kitap IV 61 31.1
Kitap V 118 34.7
Mika iii 15 33.3
Mezmurlar x-xxii. 16 80 33.8
Mezmurlar xxii. 17-xxiv 30 36.7
Samuel-Krallar 356 37.2
Habakkuk 34 38.2
Yoel 28 39.3
Yunus 15 40.0
Hosea 65 41.5
J 162 44.4
Zefenya 31 45.2
Amos 50 46.0
E 119 48.7
Mezmurlar xxxi. 10-31 6 50.0
H 48 50.0
Tarihler 144 51.5
Mezmurlar xxv-xxix 52 51.9
Ester 57 52.6
P 192 53.1
D 154 53.2
Mezmurlar xxx 15 53.5
Ezgiler Ezgisi 99 54.6
Nehemya 48 56.3
Derlemeci 77 57.1
Nehemya 27 59.3

Neredeyse her kelimenin ileri bir aga ait oldugunu ispatlayacak, ileri bir aga ait
olan kelimeleri de daha erken bir dneme atfedicek bir yntem tamamen samadir. Bu

210
yntemin bu tr kelimeleri ierdigi iin, bazi dokmanlarin digerlerinden daha ge bir tarihte
yazildigini ispatlama yolunda ortaya koyacagi delillerin kabul edilemeyecegi gayet aiktir
ifadesi, yukaridaki tablo sayesinde somut bir hale dnsmstr. Bu tarz bir yntemin, btn
Eski Antlasma dokmanlarinin ge dneme ait oldugunu ortaya koymaktan baska bir sonu
sunma imkni yoktur. Eger bu yntem ve anlayis geerli olarak kabul edilirse, hem
radikallerin, hem de muhafazakrlarin grslerini yok edecektir.
rnegin, tenkitilerin Pentateuchun ierisinde yer aldigini ne srdg
dokmanlarda bu kelimelerin ka defa kullanilmis olduguna bakalim:
J + E: 2,170 ayette 281 kelime ya da 7.7 ayette bir ve bu kelimelerin %46si
Talmudda da yer almaktadir.
D: 1,000 ayette 154 kelime ya da 6.5 ayette bir ve bu kelimelerin %53 Talmudda
da yer almaktadir.
P + H: 2,340 ayette 201 kelime ya da 8.6 ayette bir ve bu kelimelerin %52si
Talmudda da yer almaktadir.
Sphesiz ki, tarafsiz oldugunu iddia eden hi bir yazili metin uzmani, bu
dokmanlarin yazilim tarihini belirlerken, ne 6.5 veya 8.6 ayette bir gibi kk bir orana
bagli kalmayacak ne de bu kelimelerin %46-53nn Talmudda da yer almasini gz ardi
etmeyecektir! Tm bunlar bir yana, bu dokmanlarin, bu kelimelerin kullanilma oranlarina
gre siralanmasi durumunda Eski Antlasma iin PH, JE, D sirasini, bu kelimelerin kullanilma
yzdesine gre siralanmasi durumunda Talmud iin JE, PH, D sirasini elde ederiz. Ancak,
Wellhausen yandasla rina gre bu sira, her iki durumda da JE, D, PH seklinde olmalidir. Her
iki durumda da izledigimiz ufak farkliliklar, tek bir yazara ve orijinal olarak belirtilen tarihin
dogruluguna isaret eder. (Wilson, SIOT, 131-136)

3C. Aramice Etkisi


Babil Esareti (M.. 607-538), Yahudilerin atalarindan kalma Ibrani lisanini terk edip yerine
daha yaygin olan Aramice lisanini konusmalarinin baslangi noktasini olusturmustur. Bundan
dolayi, Kutsal Kitap metinlerinde Aramice bir kelimenin varligi, tenkitiler tarafinda n bu
ayetin srgn sonrasi dneme ait oldugunun bir delili olarak kabul edilmistir. Tenkitiler
Pentateuchda, yksek rakamlarda Aramice kelime oldugunu ileri srmektedirler. Bu
sekilde J, E, D, P gibi dokmanlarin varliginin ve bu dokmanlarin sanildigindan ok daha
ileri bir tarihte yazilmis oldugunun ispatlandigini ne srerler.
Ancak, Archer bu konuda filolojik deliller sunmaktadir:

Yapilan derin alismalar, tenkitilerin Aramice olarak siniflandirdigi bir ok kelimenin, ya


Ibranice kkenli oldugunu, ya da bu kelimelerin Fenike, Babil ve Arap lehelerinden
tredigini ortaya ikarmistir. rnegin, tenkitiler, -on ile biten isimlerin Aramice oldugunu,
nk Aramicede -an ile biten bir ok kelime oldugu syleyerek, bu konuda ne kadar
yzeysel teoriler rettiklerini ortaya koymuslardir. Isin ilgin yani , -on ile biten isimlere
Babilce ve Arapada da rastlanilmasidir. Tenkitilerin, bu kelimelerin Kenan diyarinda
yasanildigi zaman konusulan Ibraniceye ait olmadigini ispat lamalari iin daha ciddi delillere
ihtiyalari vardir. (Archer, SOTI, 129)

Yahudi lim i M. H. Segal, ayni sonuca varmistir: Tenkitiler arasinda, az kullanilmis


olan Ibranice bir kelimenin Aramice bir metinde daha sik, ya da daha az yer almasi
durumunda bu kelimenin Aramice kkenli oldugunu iddia etmek, bir bakima moda olmustur.
Aramice oldugu iddia edilen bir ok kelime, hem Ibranicenin hem de Aramicenin z lisaninin
kelimeleridir ki, bu tr kelimeler ayni zamanda diger Sami dillerinde de sik sik
kullanilmaktadir. (Segal, GMH, 8)

211
Kautzs ch (Die Aramaismen im Alten Testamente), Aramice orijinine sahip tam 350
kelime listelemistir. Bu durum temel alinarak, Eski Antlasmada bulunan ve bu kelimeleri
ieren yz elliden fazla ayet, ge dneme ait olma iddiasina maruz kalmistir.
R. D. Wilson, bu konuda asagidaki bilgileri sunmaktadir:

(a) Bahsi geen 350 kelimenin 150si, Aramice lehesinde asla yer almamistir.
(b) Bahsi geen 350 kelimenin 235i, M.S. ikinci yzyildan nce Aramice edebiyat
eserlerin hi birisinde yer almamaktadir.
(c) Bahsi geen 350 kelimenin 40i, M.S. ikinci yzyildan nce Aramice edebiyat
eserlerinde yer almaktadir ve sadece bu 40 kelime Yakin Dogu lisanlari arasinda
Aramiceye zgdr.
(d) Bahsi geen 350 kelimenin sadece 50si, Pentateuchda yer almaktadir.
(e) Pentateuchda yer alan bu 50 kelimenin te ikisi, orijin olarak Aramice oldugu
tartisilmaz olan kelimeler ile degistirildikten sonra, Pentateuchun Aramice tercmesi
anlam kazanabilmektedir.
(f) Pentateuchda yer alan bu 50 kelimenin geri kalan te biri ise, Yakin Dogu
lisanlari arasinda Aramiceye zg degildir.

Radikal tenkitilerin tarihlemesinin kullanildigi durumlarda bile, Aramice kelimeler


oldugu ne srlen bu 350 kelimenin 120si, herhangi bir Aramice dokmanda yer
almalarindan tam yedi yz sene nce, Eski Antlasma yazarlari tarafindan kullanilmislardir.
Bu kelimelerin Ibranice olarak kabul edilip, Yahudiler tarafindan asama asama Aramiceye
dahil edildiklerini dsnmek, akla yatkindir. Ancak Kutsal Kitap yazarlarinin, yedi yzyil
sonra kullanilacak ola n Aramice kelimeleri alip, zamanindan yedi yzyil nce kullanmis
olmalarina dair iddia, tartisilmaya gerek duyulmayacak kadar mantiksizdir. (Wilson, SIOT,
155-163)

212
24
UYUSMAZLIKLAR

BLME BAKIS

Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
3. Sahis Olayi
Musanin lm

213
1A. GIRIS
Pentateuch, Musa tarafindan yazilmis olarak kabul edilmektedir. Buna ragmen bir ok
ayetlerde Musadan birinci sahis olarak degil, nc sahis olarak bahsedilmektedir. Kafalari
kurcalayan bir baska konu ise, eger Pentateuch, Musa tarafindan yazilmis ise nasil olur da
Musanin lmnn aktarimini ierebilir?

2A. METINLERE DAYALI VARSAYIM


Bu uyusmazliklar aslinda Pentateuchun, Musa tarafindan yazilmadigini ortaya koymaktadir.

3A. TEMEL CEVAP


Tenkitilerin nc sahis tezlerine karsi, akla yatkin iki cevap verilebilir. Ayrica Musanin
lmnn aktarimi zaten Musaya atfedilmemektedir.

1B. 3. Sahis Olayi

1C. Yazdirilma (dikte edilme) Olasiligi


Musa, Pentateuchu yazicilara dikte ettirmis olabilir.
Harrison, Musanin kendisine zg olarak kabul edilen Pentateuchun ne kadarini
kendisinin kaleme aldigi kesin olmayan bir konudur. Bazi ayetlerde Musa iin, nc sahis
zamirinin kullanilmis olmasi, bu ayetlerin Musa tarafindan dikte ettirilip yazdirildigi iddiasini
glendirmektedir. Ibrani metninde karsimiza ikan kk ya da kopuk birok kismin, ilk
nce khinler grubuna korunma amaci ile teslim edilip, daha sonra bu el yazmasi paralarin
Musanin adina toplanip tek bir tomar haline getirilmis olmasi mmkndr demistir.
(Harrison, IOT, 538)
R. D. Wilson, bu uygulamanin Antik Yakin Dogu uygulamalari ile uyum ierisinde
oldugunu sylemektedir:

Hammurabi kanunlarinin, Hammurabi tarafindan bizzat kaleme alinmadigi ve yazicilar


tarafindan kaleme alindigi iin, bu kanunlarin Hammurabiye ait olmadigini iddia edebilir
miyiz? Bu kanunlarin zerine kazinmis oldugu yazit, kanunlari Hammurabiye atfetmektedir.
Bu yazitin zerinde syle yazilidir: Gelecek olan gnlerde ve tm aglar boyunca bu
topraklar zerinde hkm srecek olan krallar, benim anitim zerine yazdigim bu bilgelik ve
adalet szlerimi okusunlar (Col. Li. 59-67)
Musanin dsncelerini, islerini ve szlerini, tipki atalari, agdaslari ve halefleri gibi
yazicilara kaydettiremeyecegini kabul etmek zorunda miyiz? (Wilson, SIOT, 24-25)

2C. Musa Tarafindan nc Bir Sahismis Gibi Yazilmis Olma Olasiligi


Musanin, kendisinden nc sahis gibi bahseden ayetleri, kendisinin yazmis olma olasiligi
da vardir. Asagidaki antik yazarlarin yazdiklari eserlerde bazen tamamen kendilerinden,
bazen kismen nc sahis gibi bahsetmis olmalari bu olasiligi glendirmektedir:

Josefyus, The Wars of the Jews (M.S. birinci yzyil)


Xenophon, Anabasis (M.. besinci yzyil)
Julius Sezar, Gallic War (M.. birinci yzyil)
(Kim, MAP, 23-24; Unger, IGOT, 265)

214
2B. Musanin lm
Pentateuchda yer alan Musanin lmnn aktarimi, ileri tarihlerde gereklesmis bir
eklemedir.
Talmud (Baba Bathra 146), Musanin lmnn aktarimini Yesuya atfetmektedir.
(Harrison, IOT, 661)
Archer, Yasanin Tekrari hakkinda sunlari dile getirmistir:
34. blm, ispatlanabilir bir sekilde Musadan sonraki dneme aittir. Bu blm, Musanin
lmn aktarmaktadir. Ancak, bu durum kitabin geri kalan otuz blmnn Musaya ait
yazarliginin gvenilirligini en ufak bir sekilde bile tehlikeye atmaz. Bu blmn kapanisinda
yer alan bu anlatim, aynen byk stadlarin z biyografilerinde de grldg gibi, kisinin
lm hakkinda ek bir bilgi iermektedir. (Archer, SOTI, 224)
G. Aalders, A Short Introduction to the Pentateuch isimli kitabinda, Yasanin Tekrari
34. blmnde yer alan Musanin lmnn aktarimini derinlemesine incelemistir. (Aalders,
ASIP, 105-10)

215
25
DAHILI ESITLILIK

BLME BAKIS

Giris
Metinlere Dayali Varsayim
Temel Cevap
Ele Alinan Konu
Stil
Szck seimi
Pentateuchun Birligi

216
1A. GIRIS
Pentateuchda ele alinan konu, stil ve szck seimi gibi unsurlarda hatiri sayilir miktarda
esitlilik mevcuttur.

2A. METINLERE DAYALI VARSAYIM


Bu dahili esitliligin varligi, Pentateuchun degisik kisiler tarafindan, degisik zamanlarda
yazildigina ve bu yazarlarin her birisinin kendisine zg bakis aisi ve teknigi olduguna dair
iddiayi glendirmektedir. Pentateuch gibi birok esitlilik barindiran bir eserin, Musa gibi
tek bir kisi tarafindan yazilmis olmasindansa, bu iddiaya inanmak ok daha mantikli
gelmektedir.

3A. TEMEL CEVAP


Pentateuchda ele alinan konu, stil ve szck seimi gibi unsurlarda var olan esitliligi,
birden fazla yazarin varligina dair iddiaya basvur madan, mesru bir sekilde izah etmek
mmkndr.

1B. Ele Alinan Konu


Antik aglarda yasamis olan Yakin Dogulularin degisik konularda eser retebilmeleri
hakkinda Harrison, sunlari dile getirmistir:

Tarih ve hukuk hakkinda yazip ayrica sairlik yapma yeteneginin tek bir kiside toplanmasi,
antik dnem yazarlarina zg bir adet olmustur. Kitchenin da isaret ettigi gibi, Musadan
yedi yzyil ncesinin antik Misirinda, bu tr yeteneklerin toplandigi bir yazar yasamistir.
Firavun I. Amenemhat (M.. 1991-1962) zamaninda yasamis olan bu yazar, Duaufun oglu
Khetydir (ya da Akhtoy). ok ynl bir yazar olan Duauf; egitimci, sair ve politik
propogandaci fonksiyonlarinin bir kiside toplanmasinin somut rneklerinden birisidir.
Yazicilarin yetistigi okullardaki grenciler iin Satire of the Trades (Tccarin Hicvi) isimli
eseri yazmistir. Kendisinin Teaching of Amenemhat I (I. Amenemhatin gretileri) isimli
politik kitapigi, bir edebi esere dnstrmekle grevlendirildigi tahmin edilmektedir. Politik
gretiler ieren bu kitap, On sekizinci, On dokuzuncu ve Yirminci Hanedanlik dnemleri
sresince poplerligini korumus ve okul grencilerine bir ders kitabi olarak okutulmustur.
Daha da tesi bu yazarin, o dnemde ok popler ve yazicilar tarafindan srekli olarak
kopyasi ikartilmis olan Hymn to the Nile (Nile Ilahiler) isimli eserini de yazdigi iddia edilir.
Aikasi yetenekli bir bireyin, Musaya zg olarak kabul edilen esitli edebiyat
aktivitelerinin bir bireyde toplanmasi olayini, Amarna dneminde de yakalamis olmasi hi de
imknsiz degildir. (Harrison, IOT, 538)

2B. Stil
Driver, Eger Pye zg olarak kabul edilen blmler, tercmeden bile olsa dikkatli bir
sekilde okunur ve kitabin geri kalan kisimlari ile karsilastirilirlarsa, stildeki zelliklerin
aikligi ortaya ikacaktir demistir. (Driver, IOT, 20) (Szck seimi blmnde Driverdan
yaptigim alintiya bakiniz.)
Raven, zellikle Tanri ile ilgili ayetlerde yer alan bu olayi ele almistir:

P kaynagi iin soguk, resmi, sistematik ve mantikli oldugu sylenir; bu zellikleri barindiran
bir metin iin Israil ile zel bir iliski iermeyen, ancak yabanci uluslarin ilhlarina referans
iin sik sik kullanilmis olan, Tanrinin genel ism i olan Elohim isminin kullanilmasi uygundur.

217
J kaynagi iin ise, saf ve Tanri kavraminda daha insani oldugu sylenir; metinde yer alan dini
coskudan dolayi ulusal isim olan, Onun Israil ile yaptigi antlasmayi vurgulayan, Tanrinin
zel ismi olan Yahve isminin kullanilmasi uygundur. yle ayetler vardir ki, neden Tanrinin
bir ismi kulanildigini, ama digerinin kullanilmadigini aikla yamayiz; bu tr ayetlerin ogunda
kulanilmamis olan ismin metne uymayacagini aika grebiliriz. (Raven, OTI, 119)

Stil farkliliginin baz alinip, tek bir metnin iersindeki belli zelliklere sahip cmlelerin
digerlerinden ayriilmasi ve baska baska kaynaklara zg oldugunun iddia edilmesine sebep
veren bu kriterin, metinlerin analizinde bir tutarlilik sergiledigine dair varsayim, uydurma ve
aldaticidir (zellikle de szck dagarcigi konusunda). Bu tutarlilik, cmlelerin kasitli bir
sekilde seilmesi ile olusturulmus yapay bir tutarlilik; bu metodu olusturan mantik, kisir
dng bir mantiktir .

KENNETH A. KITCHEN

Dantenin Ilhi Komedisi, tek bir yazara ait olup, Tanrinin dogasini ifade ederken
esitli stilleri kullanan eserlere gzel bir rnektir. Birok ayet, Tanrinin insan islerine yaptigi
mdahaleyi renkli bir sekilde betimler (J ve E gibi); bu ayetlerin hemen yani basinda
sistematik doktrinde zengin baska ayetler ile karsilasiriz (P gibi). Btn bunlara ragmen,
karsimizda tek bir yazar ve tek bir dokman vardir, bunun tesi yoktur. (Cassuto, DH, 59)
Gerekten de, P kaynaginin; soguk ve kuru bir atmosfer ierdigine, detaylara karsi
ayri bir tutkusu bulunduguna ve basma kalip ifadelere dskn olduguna kimse itiraz edemez.
Bu konu J ve E, Pye tezattir; bu kaynaklar canli, coskulu ve renklidir. Ancak, dis grnse
aldanmamak yerinde olacaktir. P kaynaginin ciddi ve kuru bir anlatimi olmasinin sebebi ok
aiktir; bu kaynaga zg olarak nitelendirilen ayetlerin dogasi byledir. Soy ktklerinin
iletildigi ayetlere, canlilik ya da osku vermenin bir anlami var midir? P kaynagina verilmis
olan birka canli ve coskulu ayet oldugu gibi, J kaynagina verilen soy ktkleri de soguk,
sistematik ve tatsiz olarak yorumlanir. Cassuto, bu konu hakkinda su sonuca varmistir: Stil
degisiklikleri, kaynak farkliligina degil, ele alinan konunun farkliligina baglidir. (Cassuto,
DH, 53-54)
Raven, bu grs gelistirmistir: P ve JEnin ayri kelimeleri kullandigina dair iddianin
ispat edilebilmesi iin metinlerin degistirilmesi ve bozulmasi gerekir. Eger, genellikle P
kaynaginda yer alan bir ifadeye, JE kaynaginda rastlanilirsa, blmn, hatta ayetin/cmlenin
ortadan ikiye blndg grlmstr. Eger aiklama, maksatli ifadeler haricindeki btn
anlatimlar blnmeden ele alinirsa, bu tez ayakta kalamaz. Tenkitilerin bu metodunun
uygulandigi btn yazili metinler, irili ufakli degisik kaynaklara blnmekten
kurtulamazlar. (Raven, OTI, 124)
Kitche n, tenkitilerin yntem bilim inin bu zayif noktasini, zekice dile getirmektedir:

Stil farkliliginin baz alinip, tek bir metnin iersindeki belli zelliklere sahip cmlelerin
digerlerinden ayrilmasi ve baska baska kaynaklara zg oldugunun iddia edilmesine sebep
veren bu kriter in, metinlerin analizinde bir tutarlilik sergiledigine dair varsayim uydurma ve
aldaticidir (zellikle de szck dagarcigi konusunda). Bu tutarlilik, cmlelerin kasitli bir
sekilde seilmesi ile olusturulmus yapay bir tutarlilik; bu metodu olusturan mantik, kisir
dng bir mantiktir. Varligi iddia edilen P kaynagi, bu tr bir prosedr ile olusturulmustur.
Astrucun 1753 senesinde ortaya attigi bu iddialar, tenkiti Hupfeld tarafindan bile 1853
senesine kadar ciddiye alinmamistir. (Kitchen, AOOT, 115-116)

218
Birok radikal tenkiti, ele alinan dokmanin ierisindeki ayni konu anlatiminda
grlen stil farkliliginin, degisik yazarlarin varligina isaret ettigi konusunda hemfikirdir.
Halbuki, herhangi bir yazar, herhangi bir konuyu ele alirken, degisik vurgularda bulunmak
iin birden fazla stil kullanma yoluna gidebilir. rnegin, bir avukatin, yatirimlarin hukuken
korunmasi hakkinda annesine, meslektasina ve mahkeme hakimine yazacagi mektuplarin
hepsinin stili, birbirinden farkli olacaktir. Ya da bir din adaminin, Tanrinin sadakati
konusunda ocuklari ile konusurken kullanacagi stil ile, cemaatine yapacagi vaazda
kullanacagi stil kesinlikle farkli olacaktir. Bir doktoru ele alirsak, hastasi ile konusurken
kullandigi stil ile ayni hasta iin reete yazarken kullanacagi stil ayridir. Ayni baglamda ele
alirsak, Yaratilis kitabinda yer alan Nuhun gemisi hakkindaki teknik detaylarda kullanilan
stil ile ayni blmde kullanilmis olan stil, birden fazla yazarin varliginin delili olamaz. Gemi
mhendisi olan bir kisinin, teknik bilgiler hakkinda yazdigi bir eser ile, nisanlisina yazacagi
bir mektubun stili ayni olabilir mi? (Gordon, HCFF, 132)
En sonunda arkeolojik veriler, antik edebiyat eserleri ierisinde grlen stil
esitliliginin Antik Yakin Dogu iin bir karakteristik oldugunu ve birden fazla yazarin
varliginin delili olmadigini ortaya koymustur. Kitchen, bu konuyu aiklamak iin, Uni
kitabesini ele almistir; M.. 2400den kalma bu kitabeyi, bir Misir yetkilisi yazdirmistir. Bu
kitabe, akici bir anlatim (J, E?), zet seklinde ifadeler (P?), zafer ezgisi (H) ve sik kullanilan
iki farkli nakarat (R1, R2?) iermektedir. Tm bunlara ragmen, Unideki bir anitin yaninda
tas zerine kazinmis olan bu kitabe metninin, birden fazla yazari olduguna dair en ufak bir
sphe bile duyulmamaktadir. (Kitchen, AOOT, 125-26)
Bu konuda yardimci olabilecek bir diger paralel rnek ise, Urartuda kesfedilen
krallarin resmi kitabeleridir. Bu kitabelerde karsimiza ikan metinlerde su yapi ve konular
grmektedir: tanri Haldi hakkinda anlatim (P?), kral hakkinda farkli anlatim (K1, K2,
K3?), zafer hakkinda tek bir metin (S?) , birinci sahis dili ile yazilmis bir anlatim (N?) ve
Urartu ordusu ve ordunun elde ettigi ganimetler hakkinda istatistik bilgiler (P?). Bu kitabenin
geerliligi asla sorgulanmamistir. Bunun sebebi, bu kitabenin, daha eski kaynaklarinin
olmayisi, bu kitabeye karsi yazilmis bir metin olmamasi ve bu kitabenin stilinin yzyillar
boyunca yaygin bir sekilde kullanilmis olmasidir. (Kitchen, AOOT, 125-126)

3B. Szck Seimi


Bazi kelimelerin P dokmanina, bazilarinin ise J dokmanina, vb. zg olduguna dair bir
iddia, tenkitiler tarafindan ortaya atilmistir. Driver, birden fazla yazarligi ispatladigi iddia
edilen bu kelimeler ve cmleciklerin derinlemesine bir listesini hazirlamistir. (bakiniz Driver,
ILOT, 131-135)
Yaratilis kitabi hakkinda Driver, Yaratilis kitabi, kisaca iki blmden olusmaktadir.
Bu iki blm birbirinden ayiran kriter ise, kullanilan degisik stil ve syleyislerdir demistir.
(Driver, BG, IV)
Bu durum hakkinda baska mantikli bir aiklama olmadigini bir an iin farz etmis
olsak bile; W. J. Martin, szck seimini kriter olarak alip, birden fazla yazarin varligini iddia
etmenin temelsizligini ortaya koyacak ve bu farzimizi rtecektir:

Bu kriter geersizligi, uzun zaman nce klsik edebiyat eserleri uzmanlari tarafindan tespit
edilmistir. Ilyada isimli eserde, fasulye kelimesi kullanilirken, Odysseyde bu kelime hi
gememektedir. Ayni sekilde Ilyadada yaralanma hakkinda bir ok kelime ve szck
kullanilirken, Odysseyde bu kelimeler mevcut degildir. Palmiye agaci ifadesi, Odysseye
zg; ekirge, boynuz, kurtuk, yilanbaligi, kar, mizrak ve essek kelimeleri ise, Ilyadaya
zgdr. Aslinda Ilyadada, Odysseyde kullanilmayan toplam 1. 500 adet kelime vardir. Bu
tr tespitler, daha yakin tarihli eserler iin de yapilabilir. rnegin, Shakespearein eserleri
ierisinde, dindar kelimesi, sadece Hamlet ve onu takip eden eserlerde yer almaktadir.

219
Virgilin eserlerinde ise, sayisiz eliskiler vardir. rnegin, bir eserinde ayni tahta attan, bir
blmde kknar, digerinde akaga ve bir digerinde ise meseden yapilmis olarak bahsedilir.
Ancak, tm bu tespitler, bu eserlerin birden fazla yazar tarafindan yazildigina dair bir iddanin
olusmasina sebep vermemistir. (Martin, SCAP, 13)

Cassuto, linguistik esitlilik hakkindaki temel prensipleri asagida belirtmistir:

(a) Mantiksal bir kisir dngye dsmemek iin, kaynaklarin linguistik karakteristiklerini
belirleme iin kullandigimizdan, metnin ierisindeki kisimlarin orijinini tespit ederken,
lisanda grlen degisikliklere bel baglamamaliyiz.
(b) Metnin, ileri srdgmz teoriye uygun bir hale gelmesi iin, zerinde degisiklik
yapilmamalidir.
(c) Metnin ierdigi kelimeler i ve yapilari mekanik olarak grmemeli, onlari metnin
baglamindan ayri olarak kabul edip incelememeliyiz. Yapinin kelime zerindeki etkisini gz
ardi etmemeliyiz.
Ilerleyen blmlerde greceginiz gibi, metinlere dayali hipotezin savunuculari bu prensipleri
sik sik grmezlikten gelmislerdir. (Cassuto, DH, 44)

__________________________________________________________________________

Kelimelerin gerek anlamlari aranip, metin mekanik olarak ele alinmadiginda,


temel prensiplerin daha anlasilir oldugu grlmektedir.
__________________________________________________________________________

Pentateuchun szck dagarciginin hatiri sayilir esitlilik ierdigi kabul edilmektedir


(esitli kelimelerin ayni anlama isaret etmesi, bazi ifade ve cmlelerin bazi blmlerde sik sik
kullanilip, baska blmlerde hi kullanilmamasi, vb.), ancak her kaynaga zg kelimelerin
ve ifadelerin bulundugu iddiasi, tenkitilerin kisir dng mantiginin bir rndr. Tenkitiler,
bazi kelimeleri ieren btn ayetlerin bir listesini hazirlamislar, bu kelimelerin getigi
ayetlerin bir kaynaga zg olup, bu kelimelerin kullanilmadigi diger ayetlerin baska
kaynaklara ait oldugunu ileri srmslerdir. Bu kelimelerin ise, kendi yarattiklari
kaynagin bir karakteristigi oldugunu ileri srmslerdir. Kisacasi, btn bu iliskileri ve
kaynaklari yaratan, hipotezin kendisidir.
Iste bir rnek: Ibranicede cariye iin iki kelime kullanilmaktadir; amah ve shiphah.
Tenkitiler, bu ikiliden, amah kelimesinin E kaynagina, shiphah kelimesinin J kaynagina ait
oldugunu ileri srmslerdir. (Archer, SOTI, 111)
Bazi tenkitiler, cariye konusunun getigi her ayette, J kaynaginin degismeyen bir
sekilde Ibranice shiphah kelimesini ve E kaynaginin amah kelimesini kullandigini iddia
etmektedirler. Driver, tedbirli bir sekilde Enin amah kelimesini kullanmasinin
degismezlikten degil, tercihten kaynaklandigini belirtmistir. Tenkitilerin yarattiklari E
kaynaginin ierisine, Yaratilis kitabinda kullanilan alti adet amah kelimesi dahil edilmistir:
Yaratilis 20:17; 21:10, 12, 13; 30:3; 31:33. Buna ragmen shiphah kelimesinin getigi ancak
hem E kaynagina zg olarak kabul edilmis (Yaratilis 20:14; 29:24, 29) hem de P kaynagina
zg olarak kabul edilmis (Yaratilis 30:4, 7, 18) olan ayetler de vardir.
Orr, tenkitilerin uyguladigi bu yntem bilimine siddetle karsi ikmaktadir: Yaratilis
xx. 14 ve xxx. 18de geen bir kelimeye gre amah kelimesinin E kaynagina, shiphah
kelimesinin J ka ynagina ait oldugunu ileri sren bu yntem, salt bir sekilde keyfidir ve
mantiksal bir kisir dng ierisindedir ve bir ok ynden dolayi, dogrulugundan sphe
edilmektedir. Sirf bu hipoteze uyulmasi iin, Yaratilis xxix. 24, 29daki ayetlerin bazi

220
paralari kesilip P kaynagina; Yaratilis xxx. 4, 7deki ayetlerin bazi paralari kesilip, J
kaynagina verilmistir. (Orr, POT, 231)
Yaratilis 20, Yaratilis kitabinda E kaynagina zg oldugu iddia edilen ilk saglam
kismi olusturmaktadir, ancak shiphah (Jye zg oldugu iddia edilen) kelimesine 14. ayette
rastlanilmasi ve arkasindan 17. ayette amah (Eye zg oldugu iddia edilen) kelimesinin
gemesi, tenkitilerin teorilerini kendi ierisinde eliskili kilmaktadir. Bu durumdan
kurtulmak iin Holzingar, shiphah kelimesini hem bu ayetten hem de Yaratilis 30:18den
silmeyi uygun grmstr. Amah kelimesinin, Eye zg oldugunu nceden varsayma k ve
Eye zg oldugu iddia edilen tm ayetlerde bu kelime ile karsilasilinca, bu durumu; Jnin
veya derlemecinin eklemesi olarak nitelendirmek, tamamen bir eliskidir ve iddianin nce
sonucuna varip arkasindan dayanak noktalarini yaratmaya alismaktir. Byle bir metot, hem
matiken hatalidir hem bilimsel degildir hem de bir kisinin keyfinin istedigini ispatlamasina
msaade etmektedir. (Archer, SOTI, 111)
Cassuto, bu konuda aydinlatici rnekler sunmaya devam eder: Ibranice beterem ve
terem kelimelerinin ele alinis sekli, bu teroriyi destekleyen bir kisinin bu konu hakkindaki
bilgi seviyesini ortaya koymaya yeterlidir. Tenkitiler, bu ikiliden beterem kelimesinin, E
kaynagina, terem kelimesinin, J kaynagina ait oldugunu ileri srmslerdir. Ancak,
tenkitilerin bilmedigi nemli bir unsur, bu iki kelimenin birbirinin es anlamlisi olmamasidir.
Tamamen farkli anlamlara sahip olan bu ikiliden beterem, nce ve terem tek olmayan
anlamina gelmektedir. Bu iki kelimenin anlamlarinin farkli olmasi demek, dogal olarak
kullanimlarinin da farkli olmasi demektir. Bu iki kelime, degisik kaynaklarin varligini ortaya
koymak iin bir kriter olamaz. (Cassuto, DH, 51)
Szck seiminde esitlilik konusunda metinlere dayali hipotezcilerin bir baska
iddiasi, Misirdan geri getirmek (E dokmanina zg) ve Misirdan ayrilmak (J
dokmanina zg) cmleleri zerinde dnmektedir. Hipotezcilere gre bu iki cmle, birden
fazla dokmanin varliginin aik ispatidir.
Ancak, bu ifadelerin ayette kullanilisina baktigimizda vardigimiz sonu biraz
farklidir. Misirdan geri getirmek ifadesinde kast edilen anlam, Misirdan gelip, Vaat
Edilen Topraklara girmektir; Misirdan ayrilmak ifadesi ise, sadece Misirdan ikma yi
isaret eder. Yaratilis 46:4te , Yakupa syle sylenmistir: soyunu bu lkeye geri
getirecegim. Bu ayette, Yakupa Misirdan ikartilip, Vaat Edilen Topraklara ulastirilacagi
bildirilmektedir. Diger taraftan Yaratilis 15:14 te syle yazilmistir: Sonra soyun oradan
byk mal varligiyla ayrilacak. Bu ayeti baglami ile ele aldigimizda, isaret edilen anlamin
Misirdan ikis oldugu grlr. Kelimelerin z anlamlari arastirilip, tm blm
incelendiginde, her kullanisin temelini olusturan prensipler daha aik bir sekil almaktadir.
(Cassuto, DH, 48)
Bu konuyu da ha aik bir sekilde anlamanin bir baska yolu ise, Pentateuchun sayilari
esitli sekilde ifade etmesini incelemekten geer: artan siralama, yirmi ve yz, ve azalan
siralama, yz yirmi. Tenkitiler, J, E ve D kaynaklarinin azalan siralamayi, P kaynaginin
ise, artan siralamayi kullandigini savunmaktadirlar.
Sayilarin dzeni hakkinda tenkitilerin aiklamasindan daha mantikli bir aiklama,
Kutsal Kitapin incelenmesi ile ortaya ikmaktadir. Artan siralama, istikrarli bir sekilde
teknik ve istatistik tarihler ile iliskilendirilmislerdir. Diger taraftan, tek basina kullanilan
rakamlar, birka istisna durum hari, hemen hemen tm rneklerde azalan siralama ile ifade
edilmislerdir. Bu prensibe rnek olarak, Musanin Israil halkina syledigi su szleri: Yz
yirmi yasindayim (Yasanin Tekrari 31:2) ve nderlerin RAB'be verdigi armaganlar la ilgili
su ifadeyi: Buhur dolu her altin tabagin agirligi Kutsal Yer'in sekeline gre, on sekeldi.
Btn altin tabaklarin toplam agirligi 120 sekeldi, gsterebiliriz (lde Sayim 7:86).
Bu aiklamalarin karsisinda bir kisi hakli olarak, nasil oluyor da P kaynaginda sadece
artan siralamaya rastlaniyor, diye sorabilir. Cevap ise gayet basittir: Tenkitiler P kaynagini,

221
tarihsel ve soy ktg siralamalarindan, istatistik kayitlar dan, teknik detaylardan ve benzeri
konulardan olusturmuslardir. Bu yzden tenkitilerin var oldugunu iddia ettikleri P
kaynaginin, artan siralamayi daha sik sergilemesi gayet dogaldir. (Cassuto, DH, 51-54)
Bu konudaki son rnegimiz ise, yadal kelimesi ile ilgilidir. Bu Ibrani kelimesi,
sebep/neden olmak anlamina gelmektedir. Bu kelime, bir nedensel formu ve kuralsal formu
yansitir (gene de nedensel anlamini iererek). Tenkitiler, nedensel formun P, kuralsal
formun J kaynagina zg oldugunu iddia etmislerdir. Tenkitiler bylece, kaynagi belli
olmayan ayetlerde kullanilan yadal kelimesinin, nedensel anlami iererek kuralsal formu
yansitan kullanimlarin J kaynagina, nedensel formu kati bir sekilde yansitan kullanimlarin P
kaynagina zg oldugunu gstermesi iin rnek olusturan bir durum yaratmislardir.
(Cassuto, DH, 43)

1C. Ele Alinan Konu


Tenkitilerin metinlere dayali teorileri, varligini iddia ettikleri dokmanlara zg kelimeler
oldugunu ve bu dokmanlarin tespit edilmesinde de bu kelimelerden faydalanildigini ileri
srerken; Raven, kelime esitliliginin altinda yatan gerek sebebin, ele alinan konunun
degisimi oldugunu ileri srer: Varligi iddia edilen kaynaklarin yazarlarinin her birinin, bu
kelime ya da ifadeleri kullanmalari iin bir sebep olmadika, bu teorinin bir agirligi olamaz.
rnegin, Pye zg oldugu iddia edilen kelimeler J, E ve Dde yer almamaktadir, ancak bu
kaynagin zaten bu kelimeleri kullanmasini gerektiren bir ierigi olmamistir. (Raven, OTI,
122)
rnegin, Yaratilis kitabi 10. blmde yer alan sistematik bir soy ktg aktariminda
kullanilan szck dagarcigi ile Yaratilis kitabi 8-9. blmlerinde kullanilacak olanin ayni
olmayacagi, olduka degisik olacagi gayet aiktir. Kisa bir inceleme ile bunun altinda yatan
sebebin, iki ayri yazarin varligi degil, bunlardan bir tanesinin soy ktg, digerinin ise dz
bir anlatim olmasidir.

2C. esitlilik
Bir yazarin aktariminda, canlilik ve vurgu unsurlarini kullanabilmek iin esitliliklerden
faydalanacagini unutmamamiz gerekir. Bu konuda aik bir rnek ise; Misirdan ikis
kitabinda yer alan, Misirdan Israillilerin gitmesine Firavunun izin vermeyisinin
aktarimidir. Firavunun yasanan felaketler karsisinda sergiledigi inatiligi, Ibranice metinde
ayri fiil ile belirtilmistir. Bu fiilerin sirasi ile anlami ve zg oldugu farz edilen kaynaklar
syledir: glendirilip cesaretlendirilmesi (P ve E), yreginin katilastirilmasi (P ) ve
yreginin agirlastirilmasi ve nasirlastirilmasi (J). Ancak, bu fiillerin kullaniminin sirasinin
tespit edilmesi durumunda, bu aktarimda dogal bir psikolojik dzen oldugu grlr -
cesaretten, katilasmaya; katilasmadan, bilinsizlige. Bu dzenin altinda yatan unsur,
dokmanin harmanlanmasi degil, yazarin anlatiminin aik bir plnidir. (Archer, SOTI, 116)

Metinlere dayali hipotezin iddialari, arkeolojik kesiflerin sundugu verilerin sonucu


olarak, ciddi bir sekilde rtlmstr. Kesifler devam ettike, antik Ibranicenin asil
metinsel teknikleri hakkinda gerekligi kanitlanabilir verilerinin de artacagina
gvenimiz tamdir.

222
3C. Bazi Kelimelerin Antik Ibranice Kullanimlarina Isik Tutan Arkeolojik
Delilden Ufak Bir Paranin Bizlere Sagladigi Hak
Radikal tenkitiler, geleneksel olarak ben zamirinin uzun formu olan anoki kelimesinin, bu
zamirin kisa formu olan ani kelimesinden daha eskiden beri kullanildigini ne srmektedirler.
Her ne kadar metinler zerinde yapilan incelemeler sonucunda bu iki formun bir klise olarak
kullanildigini ortaya koymus olsa da; bu farklilik tenkitiler tarafindan kaynak blnmesi iin
bir lt olarak kullanilmistir. Ben (ani) Yahveyim ifadesi, sik sik uzun form olan anoki
kelimesinin kullanildigi metinlerde kullanilmis olan, aik bir geleneksel ifadedir.
Bu tezin tmden bir uydurma oldugu, M.. on besinci yzyila ait bir kesif ile ortaya
ikmistir. Ras Shamra kitabelerinde bu zamirin her iki formu da yan yana kullanilmistir.
Bir baska rnek: Tufan hikyesinin Ibranicesinde pencere iin kullanilan iki ayri
kelime vardir. Yaratilis 7:11 ve 8:2de arubbah kelimesi kullanilir ken, 8:6da pencere iin
challon kelimesi kulanilmistir. (Allis, FBM, 78-79)
Metinlere dayali hipotezcilere gre arubbah , P kaynaginin yazari tarafindan pencere
iin kullanilan bir kelimedir, dolayisiyla Yaratilis 7:11 ve 8:2nin ilk kismi P dokmanina
zgdr. Challon ise, J kaynaginin yazari tarafindan pencere iin kullanilan bir kelime
olduguna gre, Yaratilis 8:6, J dokmanina aittir.
Tabii ki, Tufan hikyesi gibi kisa bir anlatimda, ayni anlama gelen iki kelimenin
beraberce kullanilmasinin degisik dokmanlarin varligina isaret etmekten ok daha gereki
bir aiklamasi vardir. Her ne kadar, byle bir yakin anlam ieren iki kelimenin ayni anlatimda
yer almasinin kesin sebebini bilme imknimiz olmasa da; Ras Shamrada gereklestirilen
arkeolojik kazila rda, bu kelimelerin her ikisinin de yer aldigi tabletlerin ele geirilmesi ile, bu
kullanimin birden fazla yazarin veya dokmanin ispati oldugu tezini ileri derecede
savunulamaz kilinmistir.
Metinlere dayali hipotezin iddialari, arkeolojik kesiflerin sundugu verilerin sonucu
olarak ciddi bir sekilde rtlmstr. Kesifler devam ettike, antik Ibranicenin asil metinsel
teknikleri hakkinda gerekligi kanitlanabilir verilerinin de artacagina gvenimiz tamdir.
Her ne kadar Israil edebiyatinin gvenilirligi arkelojik kesifler sayesinde glenmis de
olsa; su ana kadar buz daginin sadece tepesinin gzktg unutulmamalidir. Rutgers
niversitesinin eski gretim grevlilerinden ve su anda da, (Ohio) Miami niversitesinde
tarih profesr olan Edwin Yamauchi, bu konuya dikkat ekmektedir:
Eger fazla iyimser bir tavir ile hesaplarsak, tm dokman ve kitabelerden nn
gnmze kaldigini farz edebiliriz. Gnmze kalanlardan ise nn gn isigina
ikartildigini; bu ikartilanlardan nn incelenebildigini; bu incele nenlerden nn
yayinlandigini dsnsek bile, tm dokman ve kitabelerden (l/4x1/4x1/4x1/4)1/1000den
azinin gn isigina iktigi grms oluruz. Bu rakam bile gerek orandan ok yukaridadir.
(Yamauchi, 855, 12)

4B. Pentateuchun Birligi


Pentateuchun tm, dzenli bir birlik zerine bina edilmis, birbirine organik bir yapi ile
baglanmistir. Ayni ifadelerin sikici ekosundan uzak, Tanrinin Musaya esinlemesinin
gelisimci dogasini yansitan bir yapiyi iermektedir. Tenkitiler bile bu kusursuz uyumu kabul
etmektedirler ancak bu uyumu, kendi uydurmalari olan bir hayali derlemeciye
baglamaktadirlar. (Archer, SOTI, 108)
Edward Riehm (Einleitung in das Alte Testament, 1889, I, syf. 202) tarafindan dile
getirilmis olan bu itirafi bizlere Archer iletmistir:

Pentateuchun ortasinda yer alan kitaplardaki yasalar, aslinda tam bir uyumu
sergilemektedirler. Muhakkak bu yasalar, tek bir kisi tarafindan ayni zaman dilim inde

223
yazilmamistir, ancak hepsi ayni prensipler in, dzenin, fikr in, sunumun ve ifadenin rndr.
Bazi kesin ifadeler tm esere sailmis durumda karsimiza her an ikabilir. Yasalar, esitli
yollar ile birbirine bagimlidir. Metinlerden kopuk, sonradan ortaya ikan farkliliklar disinda,
tm yasalar birbiri ile uyum ve uzlasma ierisindedir. Birbirini yle bir tamamlarlar,
detaylarda yle bir tutarlilik ierirler ki, hepsinin tek bir kisinin eseri oldugu izlenimine
kapilirsiniz. (Archer, SOTI, 108)

W. W. J. Martin, sunlari ifade etmistir:

Yaratilis kitabi, homojen bir eserin tm niteliklerini barindirmaktadir: Net ifadeler; yazarin
cografi ve lingusitik ortamini sergileyen, kasitsiz olarak kullanilmis yapilar ve sentaktik
(szdizimsel) modeller; fonksiyonel ekler; gramer trnn akiciligi; ve tanimliklarin (artikel)
kesinligi ve disa vurumculugu. Yaratilis kit abinin yazarinin, esitli edebiyat dallarindaki sahip
oldugu yetenek ve bu aralari kullanma kabiliyeti, herkes tarafindan kabul edilmistir. Bir
bilgenin tm vasif larini kendisinde toplamistir: esitlilik ve farklilik, alternatiflerin bollugu,
renkli ifadelerin kullanilmasi, her tr bilginin ustaca sunulmasi. Hi kimsenin bir metindeki
stil esitliligini, yazar esitliligine baglamaya hakki yoktur, nk bu esitlilik, ustaligin
ifadesidir. Bir metnin birligini ortaya koyan unsur, stil yada diksiyon benzerligi degil, metnin
kalitesinde grlen istikrardir. Kendilerini gizleyen bir grup esitli yeteneklere sahip
insanlarin bu eseri meydana getirmesine inanmaktansa, tek bir dehanin bu eseri yarattigina
inanmak ok daha mantiklidir. (Martin, SCAP, 22)

224
26
METINLERE DAYALI
HIPOTEZIN SONUCU

BLME BAKIS

Metinlere Dayali Hipotezin Ileri Srlen Artilari


Hipotezin Bir Btn Olarak Ele Alindiginda Etkili Olmasi (Kollektif Gc)
Teorinin Yaygin Bir Sekilde Kabul Edilmesinin Sebepleri
Metinlere Dayali Hipotezin lmcl Yntem Bilimsel Zayifligi
Antik Yakin Dogu Edebiyatina Bakis zerine, Modern Batidan Gelen Empoze
Objektif Delilsizlik
Btnlk Yaklasiminin Yerine, Kaynaklara Paralama Yaklasimi
Orijinal Dokmanlarin Sayisi Sinirsizdir
Sorumsuz Mantik
Hipotezin En Byk Kusuru
Kapanis Yorumlari

225
1A. METINLERE DAYALI HIPOTEZIN ILERI SRLEN ARTILARI

1B. Hipotezin Bir Btn Olarak Ele Alindiginda Etkili Olmasi (Kollektif Gc)
Tenkitiler, Pentateuchun kaynaklara blnmesine sebep olan her kriterin kendi basina
yeterince ikna edici bir tez olmadigini kabul etmeye hazirdirlar. Ancak, tm tezler bir btn
olarak ele alindigi zaman, degisik kaynaklarin varligini savunabilir bir gce
kavusmaktadirlar.
Bu grs savunan Britanyali dokmanter A. T. Chapman syle yazmistir: Tenkiti
grsn etkisi, tezin birbirinden bagimsiz iddialarinin ortak sonucu vermesinden
kaynaklanmaktadir. (Chapman, IP, 39) Bundan dolayi tenkitiler, tezin birbirinden
bagimsiz iddialarinin (kriter) gl (kmlatif) etkisine gvenmektedirler.
Ancak, Kitchenin isaret ettigi gibi: Geersiz olan tezlerin herhangi bir kmlatif
gc hakkinda konusmak, tamamen bir zaman kaybidir: 0 + 0 + 0 + 0 = 0. esitli kriterlerin
varsayilan uyumunun gcn reddetmek bir yana; bu kriterlerin kendileri, bu kitaba
sigmayacak kadar esitli deliller isiginda reddedilmeldir. (Kitchen, AOOT, 125)

2B. Teorinin Yaygin Bir Sekilde Kabul Edilmesinin Sebepleri


Bu kitaptaki incelemelerin gstermeye alistigi gibi metinlere dayali hipotez, gerekten de
geersiz ise, niin Avrupa, Byk Britanya ve Amerika Birlesik Devletlerinin aydin
evreleri tarafindan byk bir heves ile kabul edilmis ve savunulmustir?
W. H. Green, bu soruyu cevaplar:

Bir ok taninmis nl lim, tenkitilerin Pentateuchu esitli kaynaklara blen hipotezini, tm


detaylarda olmasa da, genel olarak kabul etmektedirler. Bu hipotezin, bu kadar popler
olmasini mmkn kilan, kendisine gre cazibeleri vardir. Bu titiz ve ayrintili alisma zerine
harcanan yetenek, egitim ve adim adim ilerleyen bir alisma karsisinda gsterilen sabir,
destek olusturabilmek iin dzenlenen aldatici tezler, iddia ettigi olayin Eski Antlasma ve
Pentateucha uygulanmasini mmkn kilan vasif, bu hipotezin mantikli ve tutarli grnse
kavusmasini saglamistir. Arastirmanin metinsel savunma yapisinin, elimizdeki asirlar
ncesinden kalma olan metinlerde var oldugu uzun sredir bilinmeyenleri ortaya ikmasina
dayandirilmasini, speklatif bir dsnce yapisina sahip olanlar iin ekici kilan unsur, bu
yntemin antik dokmanlarin yeniden dzenlenmesi iin yapilacak verimli ve orijinal bir
arastirma iin firsat olarak grlmesi olmustur. Metinlere dayali hipotezin popler olmasinin
baslica iki sebebi vardir: (1) Eski Antlasma dininin orijini ve tarihi hakkindaki geleneksel
grs zerinde devrimsel bir etki yaratma ve bu konular zerinde yeni bakis aisi olusturma
konusunda gsterdigi cretkrlik ve szde basari; (2) baska inceleme alanlarinda yaygin bir
sekilde kabul edilmis ve ugulanmis olan evrim gretisi ile is birligi iinde olma. (Green, HCP,
131-132)

Green, bu konudaki cmlelerini syle noktalar: Metinlere dayali hipotezin kusuru,


bilgi ya da beceri eksikliginden, savunucularinin abalarinin sebatsizligindan veya hayal
glerinin kisitli olmasindan degil, ileri srdkleri sonularin basarisizligindan
kaynaklanmaktadir. (Green, HCP, 132)

Wellhausenin hipotezinin bilimsel olarak saygi duyulmaya lyik oldugu konusunda


ciddi spheler vardir. Bu hipotezin yntem biliminin ierdigi bir ok mazaret yigini,

226
kisir dng ve kanitlanmamis dayanak noktalarindan gelen kesin olmayan tmden
gelimler; bu yntem bilim inin hukuk mahkemesi karsisinda kabul edilemezligini
ortaya koymaktadir.

GLEASON ARCHER

2A. METINLERE DAYALI HIPOTEZIN YNTEMBILIMININ LMCL


ZAYIFLIGI
Suffolk Hukuk niversitesinden mezun olan Gleason Archer, yanlis fikirlere dayanan bu
metodolojiy i, su kelimeler ile ifade etmistir:

Wellhausenin hipotezinin bilimsel olarak saygi duyulmaya lyik oldugu konusunda ciddi
spheler vardir . Bu hipotezin yntem bilim inin ierdigi bir ok mazaret yigini, kisir dng ve
kanitlanmamis dayanak noktalarindan gelen kesin olmayan tmden gelimler; bu yntem
bilim inin hukuk mahkemesi karsisinda kabul edilemezligini ortaya koymaktadir. Hukuki
islemlerde geerligi kabul edilen delil kurallarinin tm, metinlere dayali teorinin yaraticilari
tarafindan istisnasiz kabul edilmektedir. Herhangi bir vasiyetname ya da kanun ya da
feragatname senedini, Pentateuchu kaynaklara blen tenkitiler in yntemleri ile incelemeye
alisan herhangi bir avukat, kendisini mahkemeden disari atilmis olarak bulur. (Archer, SOTI,
99)

Bu zayifliklarin belirgin rnekleri, asagida sunulmustur.

1B. Antik Yakin Dogu Edebiyatina Bakis zerine Modern Batidan Gelen
Empoze
Radikal tenkitilerin yaklasiminin sorgulanmasini gerektiren unsurlar sunlardir:
(1) Her dokmanin yazilim tarihi ok emin bir sekilde belirlenmistir, ancak bu
tarihlerde yazilmis ve karsilastirma yapma imknini bizlere sunabilecek baska bir metin
mevcut degildir.
(2) Masoretik metinde karsilasilan umulmadik ya da ender kullanilan kelimeler,
tenkitilerin uygun buldugu baska kelimeler ile hi dsnlmeden degistirilmislerdir.
Archerin gzlemleri, bu uygulamalarin gvenilirliginin sorgulanmasina sebep
olmustur:

Tamamen farkli bir ag ve kltrde yasayan modern batililar, Avrupa tarzi tutarlilik
kavramlar ina ya da stillerine uymayan ifadeleri ve ayetleri metinden ikarmak ya da
degistirmek ya da yeniden dzenlemek iin kendilerini yetkin grmslerdir .
Bu kisiler, ayni zamanda olaylardan 3,400 sene sonra yasamis (tenkitilerin
tarihlemeleri ile olaylardan 600 ya da 1000 sene uzaklastirilmis) olan limlerin olaylarin
anlatimini, olaylarin sahidi ya da yakin agdasi olan limlerden daha iyi ve gereki bir
sekilde, felsefi teoriler e dayandirarak, yeni bastan dzenleyebileceklerini iddia etmislerdir.
(Archer, SOTI, 99)

2B. Objektif Delilsizlik


En dogmatik metinlere dayali hipotezci bile, Tevrati olusturdugu ne srlen J, E ya da
herhangi bir dokmanin varligini ispatlayan bir tane bile objektif delil olmadigini kabul

227
etmek durumundadir. Eski Antlasmanin M.. nc yzyildan erken bir tarihe ait, bir
kismini veya tmn kapsayan el yazmasi kopyasi mevcut degildir. (Kitchen, AOOT,2)
W. H. Greenin bu konudaki yorumunu (Chambers, Moses and His Recent Critics,
syf. 104-105), bizlere Torrey aktarmaktadir: Pentateuchun orijini hakkindaki btn tarihi
tanikliklar ve inanlar, tenkitilerin iddialari ile elismektedir. Tenkitiler, iddialarini
kanitlama zor unlulugu altinda ezilmektedirler. Ancak bu kanit, hem tartismaya gerek
duyulmayacak kadar aik olmali, hem de iddianin devrimsel niteligi tasiyan sonularinin
zerine kuruldugu dsnlrse bir o kadar da ikna edici olmalidir. (Torrey, HCNT, 74)
Yerusalimdeki Ibrani niversitesinin yesi, Harvard niversitesinden Ph.D. Bruce
K. Waltke, sunlari dile getirmistir: Metinsel analiz yaklasiminin savunucusu olan popler
yayinlari okumakta olan bir kisinin haberi olmasa da, bu teorinin en fanatik yandaslari bile J,
E, D, ve P kaynaklarinin varligini ya da tarihselligini destekleyen en ufak bir zerre kadar bile
harici bir delile rastlanmadigini kabul etmek durumundadir. (Albright, AP, 2)

Radikal tenkitilerin mantiksal hatalarina, Latincede kisir dng anlamina gelen


petitio principii denmektedir. Daha basit bir ifade ile bu yntem, bir tenkitin sonunda
varilacak sonularin, tenkiti tarafindan nceden belirlenip bu sonulara
ulasilmasini garanti altina almak iin, dayanak noktalarinin tenkiti tarafindan
yara tilmasi yntemidir.

3B. Btnlk Yaklasiminin Yerine, Kaynaklara Paralama Yaklasimi


Btnlk yaklasimi, hem edebi hem de antik eserlerin incelenmesinde kullanilan bir yntem
bilimidir. Metinde var oldugu nceden varsayilan eliskilerin tespiti iin bu yntem biliminin
terk edildigi her durumda, metinler kendi dogalarinin esitlilik vasfinin bir sonucu olarak
eliskiler dogurmaya mecbur birakilmaktadirlar. Ayni durum, Kutsal Kitap alismalari iin
de geerlidir.
Allisin de zekice ifade ettigi gibi: Bahsi geen esitlilikler ya da farkliliklar,
dokmanin ieriginde ya da formunda da yer alsa, kaynaklara paralanma zorunlu olarak
paralama metodu ile ele alinan her metin iin kainilmaz bir durumdur. (Allis, FBM, 126)
Kyle, benzer bir sonuca varmistir: Tenkitilik, kusur bulmak anlamina gelmese de,
bir tr kusur bulma aracina dnstrlmstr. Tenkiti metot, yeniden dzenleme amaci ile
kullanildiginda, metinlerin gvenilirligini ve orijinaline yakinligini gzden geirmek
durumunda kalir. Kusur bulma , hata tespit etme dogasi, tenkitilik iin karsi konulamaz bir
hal almistir, aslinda bu sre iin bu dogaya sahip olmak ok nemlidir. Ancak, bu temelsiz
metot, sik sik dsnce srecini fele ugratir ve etkisiz hale getirir. (Kyle, DVMBC, 178)
Metinlere dayali hipotezin zaaflarindan en aci vereni ise, var olmayan sorunlari
yaratma egilimidir. Bu konuda Kitchen, syle demistir: ne srlen sorunlardan bazilari, bu
teorinin gayri mesru rnlerinden baska bir sey degillerdir. Var olmayan sorunlari, yapay
olarak yaratan teoriler, aik bir sekilde hatalidir ve bundan dolayi kullanimdan
kaldirilmalidirlar. (Kitchen, AOOT, 114)
Allisin verdigi rnek, bu yaklasimin yanlis mantigini ortaya koymaktadir:

Bir metinde yer alan farkliliklari bulma abasi, hayli basit ve kolay bir uygulamadir. Bu
uygulama; kristal bir vazoyu kirmaya, elde edilen paraciklarin detayli tariflerini ieren bir
kitap yazmaya ve arkasindan bu paraciklarin birbirine benzeyenlerini kendi iinde gruplayip,
her grubun aslinda baska bir vazoya ait oldugunu iddia etmeye benzemektedir. Bu iddiayi
rtmenin en kesin yolu ise, bu paraciklarin tekrar birlestirilip vazonun bir tek btn olarak

228
iddia sahibine sunulmasidir. Iste bu yzden, Kutsal Kitapin birden fazla ve birbiri ile eliskili
kaynaklardan meydana geldigini iddia edenlere verilecek en iyi cevap, Kutsal Yazilar in
uyum ve btnlk ierisinde oldugunu gstermek olacaktir . (Allis, FBM, 121)

4B. Orijinal Dokmanlarin Sayisi Sinirsizdir


Metinlere dayali hipotez yntem biliminin kaynaklari paralayici dogasi ve objektif
kontrollerden yoksunlugundan dolayi, kendisinden tutarli bir metin analizi beklemek, sama
olacaktir.
North, bu yntemin gemisteki sonularina deginmistir:

Baentsch isimli lim, Levililer kitabi hakkinda 1900 yillarinda yayinladigi yorum kitabinda
yedi adet farkli P kaynagi oldugunu ileri srmstr: P, Ps, Pss, Ph (xvii-xxvi), Po (i-vii), Pr
(xi-xv) ve Rp. P kaynaginin herhangi bir alt trnn iki (Ph5, Pr5) hatta basamakli (Pr55)
alt kaynaklari vardir demistir. Bu alt alt kaynaklarin basina degisik derlemeciler (Rpo, Rph)
hatta ikincil dereceden derlemeciler (Rp5) gelebilmektedir. Bu eser, kaynak bulma sanatinin
en ince ustaliklarini segilemistir. Iste ilgin kaynaklar: Pot, Po2, Po5, Po25. Bu gln
duruma, Latincede analitik metodun reductio ad absurdum durumu denir. (North, PC, 56)

Son zamanlardaki analizlerde durumun iyilestigini sylememiz mmkn degildir. J1,


J2, L, K ve S gibi yeni kaynaklar tremistir. Bu durum karsisinda radikal tenkitilerin nde
gelen ses lerinden olan North, su mantikli sonuca varmistir: Bana yle geliyor ki, yeterli
miktarda analitik hnerlilige sahip kisiler var olduka, yeni yeni kaynaklarin retilmesi
kainilmaz olacaktir. (Alinti yapan: Albright, OTAP, 55)
Green, sinirsiz paraciklara ayirma uygulamasinin dogasinda gereklesen bir alt sreci
tespit etmeyi basarmistir: Bu durum, hipotezin kendi kendisini yok eden dogasini ortaya
koymaktadir. Pentateuchu degisik dokmanlara blen bir ok prensip ve metot, bu
kaynaklarin da ayni ikna edici bir basari ile herhangi bir boyutta ve sayisiz kaynaklara
defalarca blnmesi iin kullanilabilir. (Harper, PQ, 164)
Bu konuda Allis, su noktalara isaret etmektedir: Ileri tenkitiligin prensiplerinin ve
metodlarinin srekli olarak uygulanmasi durumunda, Pentateuchun tmnn degisik
kaynaklara srekli bir sekilde paralanacagi kesindir . . . tenkitiler bu fiyaskodan kurtulmak
iin, kendi prensiplerini ve metodla rini tam olarak uygulamaktan kainirlar. (Allis, FBM,
89)
Alan Cole, tenkitilerin hipotezi iin cenaze anini almistir: Eski ve hatiri sayilir
metinlere dayali hipotez, kendi basarisi altinda ezilmistir. Tek kaynakli ve srekli bir
dokmani kabul etmek yerine, her gn daha kk ve birbirinden kopuk bir biimde dogan
kaynakiklari kabul eden limler, byyen bu yigin ile basa ikamamislardir. (Cole, E, 13)

5B. Sorumsuz Mantik


Radikal tenkitilerin mantiksal hatalarina Latincede kisir dng anlamina gelen petitio
principii denmektedir. Daha basit bir ifade ile bu yntem, bir tenkitin sonunda varilacak
sonularin, tenkiti tarafindan nceden belirlenip bu sonulara ulasilmasini garanti altina
almak iin, dayanak noktalarinin tenkiti tarafindan yaratilmasi yntemidir.
Radikal tenkitilerin, iine dstkleri bu kisir dngye ilk aik rnek asagida
verilmistir:

1C. J, E, D ve P Dokmanlarinin Yaratilmasi

229
Tenkitiler bu drt temel dokmani olusturmadan nce, her dokmanin sahip olacagi
karakteristikleri nceden belirlemislerdir. Arkasindan da kendi belirledikleri karakteristiklere
mahsus zellikleri ieren ayetleri, iliskili dokmana zg olarak kabul etmislerdir.
S. R. Driver, sunlari kaleme almistir: Pnin stilini belirleyen kriterlere, Tanrinin
Elohim ismi bir lt olarak dahil edilmemistir, bylece bu kriterin P ile iliskilendirilmesi
engellenmis ve kaynak belirlemede bu ismin getigi ayetlerin Pnin stil karakterini yansitsalar
bile, P kaynagina zg olarak kabul edilmesi kasten engellenmistir. (Driver, ILOT, 13)
Sonu olarak, karsimiza drt ayri dokman ikmistir. Her birisinde, kendine zg
hususlar ieren materyaller vardir. Ancak, bu durumun drt ayri dokmanin orijinal
varliginin ispatiymis gibi bir zafer edasiyla beyan etmek, tamamen mantiga ters dsen bir
tutumdur. Bu mantiksizligin en byk sebebi, elde edilen kaynaklarin zaten nceden
belirlenmis bir amacin rnleri olmalari, herhangi bir objektif delile sahip olmamalari ve
edebiyat dnyasinda tenkitilerin bu sunumuna benzer ya da paralel baska bir rnegin
bulunmayisidir. Kisacasi bu tez, tam anlamiyla bir kisir dngdr.

2C. Tezin, Yazicilara ve Derlemecilere Kosulsuz Bagimliligi


Derlemeci ve yazici kavramini tezlerine dahil eden radikal tenkitiler, gerekte var
olmayan, kendilerinin yarattiklari bir soruna, gene kendileri bir zm yaratmislardir. Bu
kavram ile mantik sinirlarini iyice zorlayan tenkitiler, tezlerini rtecek herhangi bir delil
ortaya iktiginda, bu delili varsayima dayali bir yazici ya da derlemeci ile bagdastirarak
diskalifiye etmekte, kisaca tezlerinin muhalefet kapisini, varligi ispatlanm amis olan yazicilar
ya da derlemeciler araciligiyla kapatmaktadirlar.
Allis, su iddiada bulunmustur:

Tenkitiler, analizlerinin tikandigi her noktada, bu durumun sebebi olarak editr rln
ykledikleri derlemecileri gstermekte ve sorumlulugu onlara yikm aktadirlar. Tezlerini
yikacak her trl delile karsi gelistirdikleri bu ara, aslinda kendi mantiksizliklarini ortaya
koymaktan baska bir seye yaramamaktadir. nk tenkitiler, analizlerinin tatmin edici
sonular vermemesi karsisinda suu, elindeki kaynak lar zerinde degis iklik yapmis olan
derlemeciye atarak ayni zamanda, tenkitilerin teorilerini rettikleri metinlerin degistirilmis
oldugunu kabul etmektedirler. Degistirilmis olan bir metnin orijini hakkinda, gene bu metnin
delil olarak kullanilmasi tamamen mantiksiz bir uygulamadir. Bu duruma delilin
ynlendirilmesi denir ve bu uygulama ile herhangi bir teorinin ispatlanmasi veya rtlmesi
mmkndr. (Allis, FBM, 60)

Allis, bu konuda su sonuca varmistir: Aslinda tenkitilerin yazicilara zg olarak


nitelendirdikleri her metin, metinlere dayali hipotezcilerin teorilerinin ktg noktalari aiga
ikartmakta ve gizli bir itirafi iermektedir. (Allis, FBM, 39)
Taninimis Yahudi yazarlardan Herman Wouk, metinlere dayali hipotez zerine bir
arastirma yapm istir. Woukun, derlemeci ya da yazici teorisine karsi tepkisi syle olmustur:
Orijinal metinleri degistiren bir kisinin varliginin ortaya atilmasi ile, Wellhausenin tm
dertleri son bulmustur. Mantikliligi tartismali olan bu iddia, tenkitiler iin tam bir kurtulus
olmustur. Eger Kutsal Kitapta ki bir metni yok etmek iin gramer unsurlari, tanrisal isimlerin
kullanilmasi ya da Ibranice kelimeler zerine oynanan oyunlar ise yaramazsa, Wellhausenin
son bir silhi daha vardir, metni degistiren bir kisi. Wouk, Wellhausenin kt yrekli
hayaleti olan derlemecisinin, Engnellin analizi ile aydinlar evresinde alay konusu haline
dnstgn iletmektedir. (Wouk, TMG, 315-317)

230
Wellhausenin tezleri, birbirini gzel bir sekilde tamamlamaktadir ve Kutsal Kitap
tenkidi binasinin temelleri iin saglam dayanaklar gibi gzkmektedirler. Ancak, bu
yapiyi destekleyen delil ve tezler sorgulanmis ve belli bir boyuta kadar
reddedilmistir. Tm bunlara ragmen, Kutsal Kitap limligi hem bu tezlerin
temellerinin rklgn kabul etmekte, hem de bu tezlerin sonularini kabul
etmeye devam etmektedir.

3A. HIPOTEZIN EN BYK KUSURU


Umberto Cassutonun The Documentary Hypothesis isimli eserinin alti blmn, metinlere
dayali hipotezcilerin Pentateuchun Musa tarafindan ya zilmadigina dair delil retmede
kullandiklari bes nemli kriteri incelemeye adamistir. Cassuto, bu bes temel itirazi, bir evi
ayakta tutan bes kolona benzetmektedir, dogal olarak bu benzetmede kast edilen ev, metinlere
dayali hipotez; bes kolon ise, Musaya ait yazarligi reddeden kriterlerdir. Metinlere dayali
hipotez ya da bes kolon hakkinda Cassuto, sunlari kaleme almistir: alismamda kolonlarin
zayifligini veya yeterli destek saglamadigini degil, bu kolonlarin asla var olmadigini,
tamamen hayal rn olduklarini gsterdim. Bu alisma sonunda ulastigim hkm ise
metinlere dayali hipotezin geeriz oldugu ve hkmsz olduguna dair olmustur. (Cassuto,
DH, 100-1)
Bir baska Yahudi limi, M. H. Segal, Pentateuchda var oldugu iddia edilen
problemleri inceledik ten sonra, yazdigi Pentateuch -Its Composition and Its Authorship isimli
kitabinda su sonuca varmistir:

Geride biraktigimiz sayfalarda, Pentateuchun yaziliminin aiklamasina dair Metinlere Dayali


Teorinin neden reddedilmesi gerektigini aikladik. Teori karmasik, yapay ve eliskilidir.
Ispatlanmamis varsayimlar zerine kurulmustur. Metnin esitli dokmanlara ayrilmasini
gereklestirmek iin kullandigi kriter ler gvenilmezdir.
Bu kusurlara eklenecek daha birok ciddi kusurlar mevcuttur. Pentateuchun metinsel
olarak sentetik incelenmesini tamamen disarida birakmakta ve analiz islemini anlamsiz bir
derinlikte gereklestirmektedir. Teori, analitik metodun anormal bir kullanim i yznden
Pentateuchu, ge dnemde yasamis olan bir derlemecinin uydurma bir kronoloji zerine
oturtup bir araya topladigi efsaneler ve kaynagi spheli inanlari ieren, tarihsel ve mantiksal
olarak tutars iz paraciklar haline dnstrmstr. Bylece Pentateuch, tamamen hatali bir
degerlendirmeye tabi tutulmustur. Pentateuchun gelisi gzel bir sekilde okunmasi durumunda
bile, kaydedilen olaylarin mantikli bir siralama ierdigini, esitli kisimlarin birbiri ile
iliskisinin arkasinda bir pln oldugunu, btn kitaplarin ierik lerinin birlesiminin bir ama
ugruna yapildigini ve bu pln ve am acin, Pentateuchda beden bulup Musa tarafindan,
Musanin zamaninda yazildigini anlamak mmkndr. (Segal, PCA, 22)

Kisacasi, Wellhausenin metinlere dayali hipotezi, Musaya ait yazarligi reddedip


yerine JEDP kaynaklarinin varligini dayatan teoriyi kanitlama yolunda verilmis, basarisiz bir
aba olarak kabul edilmelidir.

4A. KAPANIS YORUMLARI

1B. Yahudi limi Yehezkel Kaufmann, bu durumu syle tanimlar:

231
Wellhausenin tezleri, birbirini gzel bir sekilde tamamlamaktadir ve Kutsal Kitap tenkidi
binasinin temelleri iin saglam dayanaklardir gibi gzkmektedirler. Ancak, bu yapiyi
destekleyen delil ve tezler sorgulanmis ve belli bir boyuta kadar reddedilm istir. Tm bunlara
ragmen, Kutsal Kitap limligi, hem bu tezlerin temellerinin rklgn kabul etmekte, hem
de bu tezlerin sonularini kabul etmeye devam etmektedir. (Kaufman, RI, 1)

2B. Mendenhall, metinlere dayali evrimci dini gelisme grsnn kabul edilmesi
hakkinda sunlari belirtmistir: Bu grsn kabul edilmesi ile en azindan tenkitilerin
grslerini olusturan temelin tarihsel delil degil, din tarihi hakkinda sahip olduklari
varsayimlar oldugu ispatlanmistir. (Mendenhall, BHT, 36)

3B. Bright, Gnmzde bile metinlere dayali hipotez hl genel bir sekilde kabul
edilmektedir ve bir ok tartisma nin ailis konusu olmaktadir demistir. (Bright, HI, 62)

4B. Taninmis Yahudi lim Cyrus Gordon, birok tenkitinin metinlere dayali teoriye kr
krne baglanmasi hakkinda sunlari dile getirmistir: Bu kisilerin kendilerini JEDPye
adadiklarini belirtirken, bu kelimeyi gerek anlami ile kullandim. Kendi kulaklarimla, Eski
Antlasma profesrlerinin, JEDPnin gvenilirligini kendi kanaatlarina bagladiklarini ve
detaylarda yapilabilcek degisiklikleri yrekten desteklediklerini duydum. Birok tenkiti, D
kaynagini Dl, D2 ve D3 gibi alt kaynaklara blmeye ya da J ile E kaynagin i birlestirip JE
kaynagini olusturmaya ya da yeni bir dokman olusturup bu dokmani da herhangi bir byk
harf ile isimlendirmeye aiktirlar, ancak temel JEDP yapisinin sorgulanmasina bile
katlanamazlar. (Gordon, HCFF, 131)
Gordon, su sonuca varmistir: B u tarz bir kanaati, entellektel tembellik ya da takdir
etme konusunda yeteneksizlikten baska bir sebep gstererek aiklamaya gitmek, benim iin
bir kayiptir. (Gordon, HCFF, 131)

5B. Britanyali lim H. H. Rowley, bu teoriyi reddetmeme sebebi olarak, yerine konulacak
daha iyi bir neri olmamasi oldugunu syle itiraf eder: Graf-Wellhausen teorisinin tmnn
ya da bir kisminin yaygin bir sekilde reddedilmis oldugu sphe gtrmez bir gerektir, ancak
bu teori yerine bu kadar tepki ve reddedis almayacak baska bir teori retilmemistir. . . . Graf-
Wellhausen teorisi, yerine daha iyi alisan bir teori bulununca tereddtsz rafa kaldirilacak
olan, ancak su anda ise yarayan bir hipotezdir. Bahsettigimiz yeni bir teori gelistirilene kadar,
Graf-Wellhausen teorisini kabul etmek en faydali tutum olacaktir. (Rowley, GOT, 46)
Bu grse gre, hibir teoriye inanmamaktansa, geersiz bir teoriye inanmak daha
iyidir.

6B. Cyrus Gordon, Wellhausen teorisinin tmn sert bir sekilde elestirdigi bir makalede
tenkitilerin, metinlere dayali hipoteze olan sadakatini sasirtici bir rnekle aiklamistir:
nde gelen niversitelerden birisinde grevli olan bir Kutsal Kitap profesr, benden JEDP
gretisi hakkinda elde ettigim verileri duymak istediginde, kendisinin ricasini kirmayarak,
makalemin basinda belirttigim tm gerekleri ve delilleri kendisine ilettim. Bana bakarak su
cevabi verdi: Dediklerinin hepsine gnlden katiliyorum ve delillerinin hepsi ikna edici,
ancak ben grencilerime JEDP gretisini sunmaya devam etmek durumundayim. Saskinlik
ierisinde, niin diye sordugumda, aldigim cevap aynen syleydi: Senin bana anlattiklarina

232
gre hem bugne kadar kabul ettigim ve bildigim her seyi silip atmak hem de yeni bastan her
seyi grenmek zorundayim. Kitaplarimizda gretileri verilmekte olan ileri tenkitiligin kabul
edilmis sistemi ile yoluma devam etmek benim iin ok daha kolay olacaktir. (Gordon,
HCF, 134)

7B. Mendenhallin birok radikal tenkitiye sphe ile bakmasi, tenkitilerin su ifadesi ile
haklilik kazanmaktadir: Varsayim zerine oluisturulmus ve ieriginde yetersizliklerle dolu
olsa da, 19. yzyilin kabul edilmis ve akedemik sayginlik kazanmis olan modelini takip
etmek ok daha kolaydir. (Mendenhall, BHT, 38)

8B. Yahudi yazar ve senarist Herman Wouk, profesyonel bir Kutsal Kitap limi olmasa
da, Wellhausen ve onun takipilerinin teorilerinin neden kabul edildigine dair tespitlerini,
This Is My God isimli kitabinda syle belirtmistir: Hayatlarini bir teoriye adayip, yeni gelen
nesillere bu teoriyi greten bir kisi iin, bu teorinin ksn kabul etmek bir hayli zor
gelmektedir. (Wouk, TMG, 318)
Wouk, szlerine syle devam eder:

limlerin nihayet kavrayabildikleri gerek, metinsel analizin bilimsel bir metot olmadigidir.
Metinsel stil, bir karisim ya da potp uridir; akar, degisir, duraklar, hizlanir ve yavaslar.
Dickensin satirlarinda, Shakespearein kaleminin izi grlr; Mark Twainin blmlerini
Scott yazmistir ; Spinoza, Hobbes ve Descartes ile doludur. Shakespeare, en fazla taklit edilen,
rnek alinan edebiyati ve stilisti olmustur. Shakespearein eserlerinin, Shakespeare
tarafindan yazilmadigini ispatlamaya alisan takintili bazi kisiler, metinsel analiz yntemini
kullanarak asirlardir alismaktadirlar. Bence, metinsel analiz yntemini kullanarak, benim
bile David Copperfield ya da Farewell to Arms isimli eserleri yazdigim ispatlanabilir. Aslinda
fena da olmaz. (Wouk, TMG, 317)

233
3. KISIM

KUTSAL KITAP
TENKIDI VE
YENI ANTLASMA

234
27
YENI ANTLASMA BIIMSEL
TENKITILIGINE GIRIS

BLME BAKIS

Tanimlar
Biimsel Tenkitiligin Amalari
Biimsel Tenkitiligin Metodolojisi
Biimsel Tenkitiligin Arkaplani ve Tarihi
Arkaplan
Tarih
Biimsel Tenkitiligin En Kati Destekileri
Martin Dibelius
Rudolf Bultmann
Vincent Taylor
zet
zet

235
Bu blmde, biimsel tenkitiligin temel prensipleri tetkik edilmis, temel varsayimlara ve
sonulara pratik cevaplar verilmistir.
Yeni Antlasma kaynak tenkitiliginin eninde sonunda varacagi yer, Mesihin yasami
hakkindaki yazili kaynaklardir. Bu kaynaklar, olaylarin gereklesmesinden yirmi bes sene
sonra yazilmistir. Incili olusturan bu yazili kaynaklarin ierdigi materyaller, bu tarihe kadar
szl aktarim yolu ile korunmustur. Biimsel tenkitilik, bu szl aktarim srecinde olusan
boslugu doldurma abasi ierisine girmistir.
Biimsel tenkitiler, Incilin ilk drt kitabinin kk bagimsiz niteler ya da blmler
halinde yazildigini ileri srerler. Bu kk bagimsiz niteler (pencopes) birbiri ile baglanti
iinde olmadan yayilmislardir. Tenkitiler, bu kk bagimsiz nitelerin yavas yavas
degiserek folklorik (halk) edebiyatinin efsane, hikye, mitolojik anlatim ve meseller gibi
esitli sekillerine dnstklerini gretirler.
Biimsel tenkitiligin teorisine gre, bu kk bagimsiz nitelerin olusumu ve
muhafaza edilmesi temelde, Hrist iyan toplumunun yasam kosullari (Sitz im Leben ) ve
ihtiyalari tarafindan belirlenmistir. Baska bir deyis ile Hristiyan toplumunu karsilastigi
sorunlarin stesinden gelebilmek iin; Isanin bu sorun ile nasil basa iktigini anlatan bir
ifadeyi veya blm mevcut degil ise uydurmuslar, mevcut ise muhafaza etmislerdir. Bundan
dolayi, bu anlatimlar aslinda Mesihin yasaminin tanikliklari degil erken kilisenin inanlari ve
uygulamalaridir.
Tenkitiligin bizlere neridigi gretiye gre, Isanin elileri, Incilin ilk drt kitabinin
yazarlarindan daha ok, derlemecileridirler. Kk bagimsiz niteleri yapay bir iskelet ile
birlestirmisler, bu olusumu vaaz etme ve gretme amalari iin kullanmislardir. Incil'de yer
alan, tekrar, hemen arkas indan, birka gn sonra, -e giderken, ve bundan sonra
ifadeleri sonradan eklenmistir. Bu ifadelerin tarihsel degeri yoktur, nk bu ifadeler
birbirinden ayri ifade veya olaylari birbirine yapay bir sekilde baglamak iin kullanilmistir.
esitli kronolojik ifadeler, bagimsiz metinsel niteler arasinda bagla olarak kullanilmistir.
Biimsel tenkitiligin kendisine belirledigi hedef; bu kk bagimsiz nitelerin
yazilimini, gelisimini ve derlenmesini saglayan geleneksel kurallari tespit etmek; bu
kurallarin tespiti ile Isanin elileri tarafindan eklenmis olan esitli kronolojik ifadelerin
olusturdugu yapay iskeleti ortadan kaldirmak; bu kk bagimsiz nitelerin orijinal formuna
ulasmak (pericopes) ve bu nitelerin muhafaza edilmesinin erken Hristiyanlar tarafindan
hangi amaca (Sitz im Leben) hizmet ettigini tespit etmektir.
Tenkitiler bu metot araciligiyla, yazili kaynaklar ncesinde yer alan szl aktarim
dnemine nfus edebileceklerini ve Incilin ilk drt kitabini olusturan bagimsiz paraciklari
tespit edebileceklerini dsnmslerdir. (Fitzmyer, MMOTGT, 445)
Biimsel tenkitilik, bu dsnce yapisi yznden kisa bir srede metinsel analize
dnsmekten kendisini alikoyamamistir. Ayni zamanda, kendisine tarihsel analizler yapma
yetisini de uygun grp, esitli ayetlerin tarihselligi hakkinda hkmler vermeye baslamistir.

1A. TANIMLAR

1B. Biimsel tenkitilik, ismini Almanca Formgeschichte kelimesinden almistir. Bu


kelime, biim tarihi anlamina gelmektedir.
Biimsel tenkitilik, metinlerin formunu ve erken gelenekleri korumus olan
dokmanlari inceler. Temel varsayimi ise, erken dnemde gereklesmis olan szl aktarim
geleneklerinin materyale degisik formlar verdigi ve elimizdeki esitli formlardaki yazili
metinleri olusturdugudur. Bu formlarin zerinde yapilacak alismalarin, szl aktarim

236
gelenegi korumus olan kisilerin yasami ve dsnce biimi hakkinda en saglikli bilgiyi ortaya
ikaracagina inanilir. (Filson, FC, 436)

2B. Robert Spivey ve D. Moods Smith, Anatomy of The New Testament isimli
kitaplarinda, biimsel tenkitilig in metodunu tanimlamislardir: A ktarim geleneklerinin,
zellikle de Incilin aktarim geleneginin, yazili metin haline dnstrlmeden nceki halinin
ierdigi formlari siniflandirma ve bu yapilarin yansittigi kilise yasam kosullarini tespit
etme. (Spivey, ANT, 463)

3B. Biimsel tetkiti olan E. B. Redlich, sunlari belirtmistir:

Biimsel tenkitilik, Incilin ilk drt kit abinin yazili metin haline dnsmeden nce
materyalin szl aktarim ile aktarildigi asamasini inceleme ve alisma metodudur.
Materyalin, yani Incilin ilk drt kitabini olusturan ifadelerin ve anlatimlarin orijinini, tarihini
ve yazili metin haline dnst klerinde orijinal anlatimlarin i ne kadar yansittigini arastirir.
Incilin ilk drt kitabinin olusum sreci ile ilgilenir. (Redlich, PC, 9)

Laurence J. McGinley, biimsel tenkitiligin bes temel prensibini listeler:


1. Incilin ilk drt kitabinin sinoptik (ayni olayi anlatan) versiyonlari, popler edebi
olmayan kompozisyonlardir.
2. Isanin hayatini degil, erken Hristiyanlarin inancini betimlerler.
3. Birbirinden bagimsiz aktarim geleneklerinin yapay toplamalaridirlar.
4. Bu aktarimlarin her birisinin orijinal formu vardir ve bu formlar tespit edilebilir.
5. Bu formlara seklini veren unsur, sosyal kosullar olmustur.
(McGinley, FCSHN, 4)

4B. G. E. Ladd, biimsel tenkitiligi syle tanimlamaktadir:

Biimsel tenkitilik, agizdan agiza aktarilmis olan szl aktarim geleneklerini yansitan
dokmanlarin metinsel formlari ile ilgilenir. Bu alismanin asil amaci bu metot araciligiyla,
yazili kaynaklar ncesinde yer alan szl aktarimin geleneksel uygulamalarinin tespiti ve bu
tenkitiligin Incilin ilk drt kitabina uygulanarak, orijinal anlatimlara ulasmaktir. Bu formlar
zerine yapilan tenkiti alismalar, Incilin ilk drt kitabinin da szl aktarim ile aktarildigini
ve bu aktarimlarda yer alan materyallerin aslinda birbirinden bagimsiz anektodlar, hikyeler,
ifadeler, gr etisler, meseller ve benzerinden olustugunu iddisinin ortaya atilmasina sebep
vermistir. Bu iddialara gre, birbirinden bagimsiz olan bu paralardan her birinin kilise
ierisinde ayri ayri yeri vardir. Markosun anlatiminda karsimiza ikan Isanin islerinin
tarihsel anlatimlari, Matta anlatiminda da genis apta beden almistir, ancak Luka, bu aktarim
geleneginin bir parasi olmamistir. Bu anlatimlarin bir araya toplayicisi Markos olmustur;
kendisi, Isanin islerini kronolojik dzene sokmus ve birbirinden kopuk boncuklari bir ipe
dizer gibi kendi anlatimini olusturmustur.
Bu iddialarin aika iln ettigi, Incilde yer alan olaylarin tarihi siralamasi,
gereklestigi yerler ve ierdigi unsurlar tarihsel olmadigi gibi, ayni zamanda tamamen
gvenilmezdir ve bundan dolayi ciddi Kutsal Kitap limleri tarafindan dikkate alinmamalidir.
Iddialarin vardigi sonuca gre, elimizde Isanin yasamina ya da biyografisine dair hibir
sey yoktur; elimizdeki Incil, birbirinden kopuk, tarihselligi olmayan anektodlar ve gretis lerin
derlendigi bir kitaptir. (Ladd, NTC, 144, 145)

237
5B. Radikal bir biimsel tenkiti olan Rudolf Bultmann, biimsel tenkiti yaklasimini
syle aiklar:

Yaklasik kirk yildan beri Yeni Antlasma okullarina giden grenciler, Incil arastirmalarinda
ortaya ikan yeni bir ekoln varligina sahit olmuslardir. Biimsel tenkitilik ya da orijinal
ismi ile Formgeschichte, Tarih Formu. Bu ekol, Sinoptik Incilin, ilk drt kitabinin analiz
edilebilecegini mmkn kilan bir aktarim gelenegini savunmaktadir. Incilin ilk drt kitabinin
yazili metin haline dnsmeden nceki szel inan aktarimi asamasina, Incilin temelini
olusturan kaynaklara ulasmayi abalar . Ekole gre bu kaynaklar ; Markostan nce Isanin
hizmetini aktaran Q, aktarimlarin ardasikligini ortaya koyan metinler, Isanin armiha
gerilmesini anlatan yazili dokmanlar da olabilir. (Bultmann, FC, vii)

Aiklamalarina syle devam eder:

Biimsel tenkitiligin ilk prensiplerinden birisi, Incilin ilk drt kitabinin s inoptik aktariminin
bagimsiz nitelerden olus mus oldugudur. Bu bagimsiz niteler, Isanin elileri tarafindan
birlestirilmis ve edit edilmistir. Bu gretiye sahip olan biimsel tenkitilik , bu aktarim
nitelerini birbirinden ayirmaya, erken Hristiyan toplumunda yer almis olan en eski
formlarina ve orijinine ulasmaya alismaktadir. Bu ekol, Incilin ilk drt kitabini, bu daha eski
materyallerin bir derlemesi olarak grr. Ancak bu grsne ragmen, Incilin ilk drt kitabini
tamamlanmis eserler olarak incelemeyi de ihmal etmemektedir. Bunu yapmaktaki as il amaci
ise, Isanin elilerinin metinsel aktivitelerini degerlendirmek ve onlari ynlendiren teolojik
motivasyonlari tespit etmektir. (Bultmann, FC, 3, 4)

2A. BIIMSEL TENKITILIGIN AMALARI


R. H. Lightfoot, biimsel tenkitiligin prensiplerini syle zetlemistir:

Biimsel tenkitiler bizlere su prensipleri sunmaktadir: (1) Erken kilisenin kendisini yazili
olarak ifade etme imkni yoktur. (2) Ilk yillarda, Isanin szleri ve isleri sadece agizdan agiza
aktarilmistir. (3) Bu aktarimlar (bizim beklentimizin tersine), gen bir kilisenin ihtiyalarini
ve yasam ile ilgili sorunlarini zmek iin yeterli degildir. Tenkitilere gre bu ihtiyalar
sunlardir: misyonerlik iin vaazlar, katekizm (ilmihal) greti, Hristiyan yasaminin ieriginin
ve anlaminin gster ilmesi, Yahudi ya da baska kaynakli itirazlarin rtlmesi ve belki de
hepsinin tesinde tapinma.
Tenkitiler, bu hatiralarin ve geleneklerin ayri ayri paraciklar halinde, ama genelde
iki formda yayildigini ne srmektedirler: hikyeler ve Rabbin szleri. Bu paraciklarin her
biri zamanla; ya Kiliselerde degismeyen tekrarlamalar sonucunda daha kati; ya da
evrelerindeki Ibrani veya Yunan dnyasinin gretmenler, bilgeler veya liderler hakkindaki
gerek ya da uydurma hikyelerinden etkilenerek daha elastik bir yapiya kavusmuslardir.
Sonu olarak tenkitiler, yazili metin ncesi szl aktarimla iletilmis olan bu materyallerin
elimizdeki Incilin ilk drt kitabinda, ancak zellikle Markosta beden aldigini, ancak
birbirinden ayristirilmasinin da mmkn oldugunu savunurlar. Bu bagimsiz paraciklarin
biimlerine gre siniflandirilabilecegini iddia ettikleri iin, bu ekole biimsel tenkit denmisir.
(Lightfoot, HIG, 30, 31)

Martin Dibelius, bu konuda su aiklamada bulunmustur: B iimsel tenkitilik, Yeni


Antlasmada Isa Mesihin doktrini ile Nasirali Isanin anlatimi arasinda yer alan bosluga,
ortak paydalardan bir kpr kurma abasidir. (Dibelius, GCC, 18)
Szlerine, biimsel tenkiti metodun amacini anlatmakla devam eder: B iimsel
tenkitiligin en byk amaci; yeniden yapilanma ve analiz ile Isa hakkindaki geleneksel
gretinin, elimizdeki Incil ve yazili kaynaklardan nceki orijinini aiklamaktir. (Dibelius,
FTG, Preface)

238
Dibelius, B iimsel tenkitilik , bu aktarim geleneginin arkasinda yatan niyeti ve
gerek amaci ortaya ikarmak ister. Bizler, ilk kiliselerin hangi amaca hizmet etmek iin, Isa
hakkindaki bagimsiz anlatimlari agizdan agiza ya da papirsten papirse dolastirdiklarini
bulmak zorundayiz. Ayni tutum ierisinde Isanin szlerini incelememiz; kiliselerin bu
szleri grenme, koruma ve yayma eylemlerinin altinda yatan unsurlari bulmamiz gerekir
demistir. (Dibelius, FTG, Preface)
Rudolf Bultmann, su iddiada bulunmustur: Biimsel tenkitiligin ana prensibi artik
bellidir: Incilin ilk drt kitabi, ilk olarak kilise ierisinde szl olarak dolasmaktaydi ve
kilisenin dini ihtiyalarina hizmet ediyordu; kisim kisim bu szl aktarimlar gruplandi,
derlendi ve elimizdeki kitapiklari olusturdu. (Bultmann, FC, ix)
Rudolf Bultmann, H. Gunkel ve onun grencilerinin Eski Antlasmaya uygulamis
olduklari biimsel tetkiti metodun, artik Yeni Antlasmaya uygulandigini belirtmistir: Bu
alismaya, orijinal sinoptiklerin hem anlatim, hem ifadelerde neler ierdigini bulmak, tarihsel
arka plnlarini belirlemek, bu ieriklerin birinci ya da ikinci szl aktarimami mi, yoksa
dzeltilmis yazili metne mi ait olduklarini tespit etmek de dahildir. (Bultmann, HST, 2-3)

3A. BIIMSEL TENKITILIGIN YNTEM BILIMI

Vincent Taylor, biimsel te nkitilikte atilan adimlari tek tek siralar:

1. Materyalin formuna gre siniflandirilmasi.


2. Orijinal forma yeniden ulasmak.
3. Sitz im Leben -yasam kosullarinin arastirilmasi.
(Taylor, FGT, 22)

Robert Mounce, resmi olmayan bir grsmede, biimsel tenkiti prosedr asagidaki
slup ile zetlemstir:

Biimsel tenkiti ilk olarak, Kutsal Kitap anlatimlarinin siniflandirilabilecegi formlari listeler.
Arkasindan, bu siniflandirilmaya tbi tutulacak bagimsiz ve ufak paraciklarin (periscopes)
gelisiminden sorumlu olan erken kilisenin yasam kosullarini (Sitz im Leben) tespit eder. Bu
yasam kosullari neler olabilir? ldrlme korkusu? Yabanci uluslardan imanlilarin, Yahudi
dzeninden uzaklasma istekleri mi? Dalalet mi (din doktrinlerine karsi ikma) ?
Sitz im Leben tespit edildikten sonra bir tenkiti, aktarimlarda gereklesmis olan
degistirmeleri tespit edip, Isanin szlerine yapilmis olan eklemeleri tek tek ayirabilir. Sonu
olarak, elimize orijinal ya da saf bir Incil geer. (Mounce, I)

__________________________________________________________________________

Edebiyattan uzak bir toplumda, agizdan agiza aktarilan anlatimlar ne hale


dnsebilir?
C. F. D. MOULE
__________________________________________________________________________

4A. BIIMSEL TENKITILIGIN ARKA PLNI VE TARIH I

239
1B. Arka Pln
Biimsel tenkitilik, 1914 ile 1918 yillari arasinda gereklesmis olan savasin sonlarina dogru
Almanyada ortaya ikmistir. (Redlich, FC, 16)
Floyd V. Filson, sinoptik Incil zerine uygulanan biimsel tenkitiligin erken tarihini
aiklar:

Bu alisma alaninin hl nderleri olarak kabul edilen K. L. Schmidt (1919), M. Dibelius


(1919) ve R. Bultmannin (1921) eserlerinde bu metot kullanilmistir. Bu alismalar, birok
lim tarafindan rnek alinmistir: Olrickin folk hikyeleri zerine yaptigi alismalar da;
Gunkelin Eski Antlasmada yer alan szl aktarimlari tespit etmesinde; Wellenin, Incilin
aktarimina ve bu aktarimin erken dnemilerine tenkiti yaklasimlarinda; Nordenin dzyazi
stilleri ve misyon sylevleri zerine yaptigi alismalarda; vb. Bu alismalar, Isa ile yazili
metin halindeki Incil arasindaki boslugun, bu metinler ile doldurulamayacagini
savunmaktadir. Bu bosluk iin szl aktarim dnemi fikri olusturulmus ve incelenmistir.
(Filson, FC, 436)

Almanyada savas ncesi dnemde yasamis olan gze arpan tenkiti limler
sunlardir: Bernard Weiss, Holtzmann, Wrede, Johannes Weiss, Wellhausen, Gunkel ve
Wendland. (Redlich, FC, 16)
Biimsel tenkitilik alaninda alismalar yapan bu limlerin eserlerindeki ortak
paydalari, Easton tespit etmistir: Bu yazarlar sirayla, Martin Albertz, Rudolf Bultmann,
Martin Dibelius ve Karl Ludwig Schmidtdir. Vardiklari sonularda esitlilik gzlense de,
hepsinin, birinci Incil aktariminin dogasini kesin bir biimde tanimlamada ve bu aktarimlarin
olusumuna ve yayilmasina hkmeden yasalari tespit etmede, ortak bir ze ve kavrayis
kalitesine sahip olduklari grlr. (Easton, CG, 28-29)
nemli biimsel tenkitiler arasinda D. E. Nineham ve R. H. Lightfoot da yer
almaktadir.
Radikal olmayan biimsel tenkitiler sunlardir: Frederick Grant, C. H. Dodd, B. S.
Easton ve Vincent Taylor. Eserlerinin ierigine ve kullandiklari terminolojiye bakildiginda bu
limlerin, Bultmann ve onun takipilerinden etkilenmis olduklari grlrr. (Gundry, IFAFC,
2)
Rudolf Pesch, biimsel tenkitiligin erken gelismesini anlatmaya syle devam eder:

Yirminci yzyilin baslarinda J. Weiss, ok aik bir beyanda bulunmustur: Incilin ilk drt
kitabinin metinsel formlar inin incele nmesi ve iindeki materyallerin bagimsiz olarak
gruplanmasi, agdas bilim iin Yeni Antlasma arastirma dalinda yerine getirilmesi gereken bir
grevdir. (Aufgaben der neutestamentlichen Wissenschaft in der Gegenwart [1908], syf. 35)
J. Weissin takipisi, J. G. Herder ise, Incilin ilk drt kitabina uygulanacak bir
biimsel tenkitiligin ierdigi sorunlari ortaya koymustur. (W. G. Kmmel, syf. 98)
On dokuzuncu yzyilin sonlarina dogru ismini duyuran bir baska takipi ise,
Hristiyanligin primitif edebiyati isimli eserinde formlarin tarih i baslikli yaziyi yazan F.
Overbeck olmustur. (Historische Zeitschr ift 48 [1882], syf. 423) Birinci Dnya Savas indan
hemen nce P. Wendland (Die urchristlichen Literaturformen [1912]) ve E. Norden
(Agnosthos Theos. Un tersuchungen zur Formengeschichte religioser Rede [1913]) isimli iki
klsik lim , Yeni Antlasma zerine tenkiti arastirmalari ynlendiren iki isim olmustur. Savas
sonrasinda ise, biimsel tenkiti dnemin altin agi baslamistir. (Pesch, FC, 337-338)

C. F. D. Moule , bu konuda sunlari dile getirmistir:

240
Bu yeni egilim ilk olarak, zellikle Eski Antlasmada yer alan folklorik unsurlari inceleyen
Iskandinavya ve Almanya kaynakli limlerden gelmistir. Bu limler, Yasa ierisinde
bulundugunu iddia ettikleri szl aktarim lara dikkat ekmeye alismislardir.
Tezlerini su soru zerine kurmuslardir: Edebiyattan uzak bir toplumda agizdan agiza
aktarilan anlatimlar ne hale dnsebilir? Zaman ilerledike bu soruya cevap olarak iki
nemli prensibi ortaya koymuslardir: (1) esitli aktarim rnekler inin yeterli miktarlarda
incelenmesi sonucunda bir kisi, birbirini izleyen szl yayilma asamalarinin kendilerine zg
standart biim ya da formlar ina asinalik kazanabilir. Bylece belli bir dogrulukta, aynen
soganin yapraklarinin soyulmasi gibi, orijinal metin zerindeki bu katmanlari tek tek ortadan
kaldirip, anlatimin en ilkel, en orijinal formuna ulasilabilir. (2) Inceleme altina aldigimiz
yazili dokmanlarin, orijinal sekline tamamen sadik oldugunu dsnmek bir hatadir. Bir
kisinin, bir anlatimi ya da dokmanin tmn degistirmesindense, toplumlarin kollektif
etkisinin degistirici ve etkileyici gc ok daha yksektir. (Moule, FCPS, 87)

E. V. McKnight, biimsel tenkitilik zerine kisa ama zl bir alisma


gereklestirmistir. What Is Form Criticism? Isimli eserinde, kaynak tenkidi araciligiyla
varilan sonular hakkinda arka plnlar bilgileri sunmaktadir:

Yirminci yzyilin baslarinda Incilin sinoptik ilk drt kitabi zerine yapilan tenkiti
alismalar ile su sonulara varilmistir: (1) Iki dokman hipotez i kabul edilmistir. Bunlar,
Markos ve Q dokmanlaridir. Bu iki dokman, Matta ve Luka iin birer kaynak teskil
etmislerdir. (2) Markos , Q, Matta ve Luka, erken kilisenin teolojik grslerinden
etkilenmislerdir. (3) Markos ve Q, hem orijinal materyaller i, hem de sonradan eklenen
materyalleri iermektedirler. (McKnight, WFC, 9, 10)

2B. Tarih
Bob E. Patterson, The Influence of Form Criticsm on Christology isimli eserinde, biimsel
tenkitiligin tarihini ortaya dkmstr. (Encounter, Winter, 1970)
Donald Guthrie, biimsel tenkitiligin iddialarinin kabul edilmesi oraninin arttigini ve
bu egilimin altinda yatan bir ok unsur oldugunu belirlemistir. Bu unsurlar arasinda sunlari
gstermistir:
(1) Kaynak tenkitiliginin zayif noktalari. Metinsel bir tenkiti olan kaynak
tenkitiligi, kendisini elindeki materyaller arasina hapsetmistir. Matta ve Lukayi
incelemeye alisan bir kaynak tenkiti, Isanin lm ile yazili kaynaklarin ortaya
iktigi tarih arasinda var olan yirmi- otuz yillik bir zaman dilimi ile basa ikmayi
becerememistir. Biimsel tenkiti ise, bu zaman boslugunu doldurma abasina
girmistir.
(2) Markos anlatiminin tarihsel dogrulugu zerine genel bir sorgulama.
Wilhelm Wrede, Mesihin Sirri isimli teorisi ile bu egilimi baslatmistir. Bu teoriye
gre, Markosun kitabini yazmasindaki ama, Isanin Mesihligini yavas yavas
aiklamaktir (ya da Mesihin Sirri aktarimi).
Ilerleyen yillarda Julius Wellhausen, Markosun orijinal ya da ilk aktariminin
zerine Incilin kitaplarinin diger yazarlardan bilgilerin ve o dnemin agir basan
Hristiyan dsnsn yansitan ifadelerin serpistirildigini iddia etmistir.
(3) Incilin ilk drt kitabinin gncellestirilmesi arzusu . Birinci yzyil
dnya grs daha fazla geerli olmadigi iin biimsel tenkitilere gre limler
arasinda Incili yirminci yzyila uygun bir hale getirmek iin coskulu bir aba
baslamistir.
(4) Metinsel materyallerin orijinal durumlarina ya da orijinal yasam
kosullarina (Sitz im Leben) uygun hale getirilme abasi. Biimsel tenkitiler bu

241
yzden Incilin ilk drt kitabinin arka plnlarini tespit edip, bunlar zerinde yogun bir
sekilde durmuslardir. (Guthrie, NTI, 188, 195)

Yeni ve daha az sbjektif kriterler araciligi ile, Isanin yasamini keyfi psikolojik
yargilara maruz birakmadan, Isanin yasaminin aktariminin gvenilirligini sinama
yetenegine sahip olmayi mit etmekteyiz. Sonu olarak varmayi hedefledigimiz
nokta, Isanin islerinin ve szlerinin daha gvenilir bir yapida bilinmesini
saglamaktir.

MARTIN DIBELIUS

5A. BIIMSEL TENKITILIGIN EN KATI DESTEKILERI

1B. Martin Dibelius


Martin Dibelius, su eserlerin ve diger temel kitaplarin yazaridir: From Tradition to Gospel
(Aktarimdan Incile), A Fresh Approach to the New Testament and Early Christian
Literature (Yeni Antlasmaya ve Erken Hrist iyan Literatrne Taze Bir Yaklasim), Gospel
Criticism and Christology (Incil Tenkitiligi ve Isa Bilimi). Kendisi en eski biimsel
tenkitilerden birisidir. Kendisinin biimsel tenkitilige bakis aisini, kendi szlerinden
okuyabiliriz:

Incilin biim tarihi zerine bir arastirmaya baslamadan nce, primitif Hristiyan
edebiyatinin belli bir kismina yogunlasmamiz gerekir; Incilin sinoptik ilk drt kitabina.
(Dibelius, FTG, 2)
Incilin sinoptik ilk drt kitabinin, metinsel bir aidan kavranabilmesi iin, bu
kitaplarin esitli materyallerin toplamasi oldugunun bilinmesi gerekir. Bu kitaplara isimlerini
veren yazarlar, aslinda ierigin ok azini kaleme almislardir. Prensip olarak bu kisilere yazar
degil, aktarimlarin bir asamasi, derlemecisi ya da editr demek daha yerinde olacaktir. Bu
kisiler her seyden nce, ellerinde bulunan esitli materyalleri incelemis, gruplamis ve
zerinde alisip, sonra da bir btn haline dnstrmslerdir. (Dibelius, FTG, 3)
Dibelius, biimsel tenkitilikte kendisi iin belirledigi hedefi syle tanimlar : Yeni ve
daha az sbjektif kriterler araciligi ile, Isanin yasamini keyfi psikolojik yargilara maruz
birakmadan, Isanin yasaminin aktariminin gvenilirligini sinama yetenegine sahip olmayi
mit etmekteyiz. Sonu olarak varmayi hedefledigimiz nokta, Isanin islerinin ve szlerinin
daha gvenilir bir yapida bilinmesini saglamaktir. (Dibelius, CGNTS, 42)
Formgeschichte ekolnn beyan ettigi temel bakis aisini dz bir ifade ile, Isa
hakkinda saf bir tarihsel taniklik asla verilmemistir olarak zetleyebiliriz. Isanin islerinin ve
szlerinin aktarimi olarak bizlere sunulan her sey aslinda, Hrist iyan olmayanlarin iman
etmesi, olanlarin da saglam bir imana sahip olmalari iin vaaz edilme amaciyla dzenlenmis
inan tanikligidir. Hrist iyanligin kaynagi, tar ihsel bir sre hakkindaki bilgi birikimi degil,
aktarimin ieriginin kurtulus olduguna dair bir gven olmustur: Kesin sonuca ulastiran
baslangi. (Dibelius, FTG, 295)
Formgeschichte ekolnn teolojik hedeflerinden bir digeri ise, elimizdeki materyalin
iskeletini olusturan Isanin hikyesinin kapsaminin betimlenmesinin gereklestirilmesidir.
(Dibelius, FTG, 295)

242
Dibelius, Incilin asil amacinin Isa Mesihin kisiligini anlatmak olmadigini iddia
etmektedir: Durum bu olunca da, aktarimlarin Incilde dogru bir sekilde yansidigini sormaya
bile gerek kalmamaktadir. Hatta, Mesihin karakteri ya da vasiflari hakkinda bilgi edinmek
iin Incili incelemek bosuna olacaktir. Incil zerine yapilan sekler bir arastirma ile herhangi
bir cevaba ulasilmamasi, orijinal aktarimin metinsel olmadigi sonucunu ortaya koyar.
(Dibelius. FTG, 300)
Primitif Hristiyanlik dneminin edebi zenginligi, Incil aktariminda karsimiza ikan
esitli formlar ile kendisini gstermektedir. Bu formlari belirleyen unsur ise, Hristiyan
kilises inin misyonerlik ve vaizlik ihtiyalari olmustur. (Dibelius, FTG, 287)
Erken kilise, bir misyoner kiliseydi. Isanin elilerinin sahiplendigi, aktarimlarin
derlemis halinin olusturulma amaci misyonerlik, araci ise vaizlik olmustur. (Dibelius, FTG,
13)
Erken Hristiyanlari aktarimlarininin byle bir propaga nda yapmaya iten unsur,
baskalarini kendi dinlerine devsirme konusunda hissettikleri zorunluluktur, yani misyonerlik
amacidir. (Dibelius, FTG, 13)
Dibelius, vaizcilikten bahsederken, Hristiyanlik propagandasinin tm biimle ri buna
dahildir: Misyonerlik amali vaazlar, tapinma esnasinda verilen vaazlar ve teolojik greti
amali vaazlar. Hristiyanligin tm dnya zerinde gereklestirdigi misyon, bu degisik
aktivitelerin olusmasinin sebebidir demistir. (Dibelius, FTG, 15)
Isanin yasami hakkindaki aktarimlarin sadece bir tanesi eksik ve biribirinden kopuk
degildir: Isanin armiha Gerilmesi Anlatimi. (Dibelius, FTG, 23, 178) Dibeliusa gre bu
anlatimin amaci, bu olayin gereklestigini ispatlamak degil, bu olayin gereklesmesinin
Tanrinin arzusu oldugunun vurgulanmasidir. (Dibelius, FTG, 186)
Incilde yer alan diger anlatimlarin hepsi birbirinden bagimsiz bir sekilde var
olmuslardir. Bu aktarimlari ilk, orijinal sekli ile ele alirsak, birka ifade disinda Isanin
yasami hakkinda hibir tanikliga rastlamayiz. Benim de sahsen savunucusu ve temsilcisi
oldugum biimsel tenkitilik (Formgeschichtliche Methode) metodunun temel hipotezi iste
budur. (Dibelius, GCC, 27)

2B. Rudolf Bultmann


Giessen, Marburg ve Breslauda gereklestirilen Yeni Antlasma alismalarin eski
profesrlerinden olan Rudolf Bultmann, 1951 senesinde emekliye ayrilmistir. Ancak, onun
agimizin Yeni Antlasma tenkitiligine yaptigi katkilar, dnya apinda etkisini
srdrmektedir. Bultmann, biimsel tenkiti bakis aisini yansitan birok kitap yazmistir: The
History of the Synoptic Tradition (Sinoptik Aktarimin Tarihi), Jesus and the Word (Isa ve
Sz), Theology of the New Testament (Yeni Antlasmanin Teolojisi) ve Jesus Christ and
Mytology (Isa Mesih ve Mitoloji).

1C. Asagida, Bultmannin kendi ifadeleri ve onun hakkinda sylenenlerden bir aktarim
sunulmaktadir:

Klass Runia, Bultmannin dnya zerindeki etkisi hakkinda su yorumda bulunmustur:

Bultmannin program i, savas sonrasi teolojisinde inanilmaz bir etki yapmistir. Gnmz
Almanyasinda neredeyse teologlarin tm ya onun ekoln takip etmektedir ya da onun
dsnce yapisindan derinden etkilenmistir. Amerika Birlesik Devletlerinde ise benzer, hatta
daha radikal iddilari dile getiren Paul Tillich gibi bir ok nde gelen teolog, bu ekoln etkisi
altinda kalmistir. Bu teologlarin bazilari, Kutsal Kitapa dayandirilan geleneksel Tanri
kavraminin ldgn, yok oldugunu ne srecek kadar ileri gitmislerdir. (Runia, MDAB, 13)

243
Rudolf Pesch, szlerine syle devam eder: Bakis aisi, karsilastirmali din ve tarihsel
tenkitilik etkisi altinda kalmis olan R. Bultmann, su geregi en gzel sekilde formle
etmistir: ele alinan toplumun, ki bu toplum primitif Hristiyan toplumu da olabilir, yasamini
yansitan yazili metinler, o toplumun sosyal kosullarini ve ihtiyalarini neredeyse kesine yakin
bir oranla, bu metinlerin stillerinde, formlarinda ve kategorilerinde yansitir. (Pesch, FC,
338)
H. N. Ridderbos, bu konuda sunlari gzlemlemistir: Bultmannin Yeni Antlasmaya
yaklasimi, Hrist iyan olmayan inanlar ve bu inanlarin gelisimi ile Yeni Antlasmanin
kiyaslanmasi seklinde gereklesmistir. Bu yaklasima, din tarihi metodu (Religiongeschichte)
denmektedir. (Ridderbos, B, 12)
Bultmann, Incile skeptik (spheci) bir biimde yaklasmasi ile taninmistir. Su
szlerinde bu spheciligini hissetmemek mmkn degildir: Isanin kisiligi, tarihselligi ve
isleri; ayni sekilde Hristiyanligin orijini hakkinda bildiklerimizin belirsizligi siddetle
vurgulanmalidir. (Bultmann, FC, 20)
Bultmann, biimsel tenkitiligin gelisimini syle tanimlar: Yazili aktarimin ierdigi
esitli formlar, toplumun ierisinde isleyen etkilerin disa vurumudur, ayni zaman da
toplumun yasami da kullanilan formlari anlasilir kilmaktadir. (Bultmann, HST, 5)
Bultmann, kendi metodu hakkinda sunlari dile getirmistir: Atacagimiz ilk adim,
Isanin elileri tarafindan kullanilan aktarim materyalleri ile, elilerin kendi eklemelerini
birbirinden ayirt etmektir. (Bultmann, FC, 25)

Bultmannin programi, savas sonrasi teolojisinde inanilmaz bir etki yapmistir.


Gnmz Almanyasinda neredeyse teologlarin tm ya onun ekoln takip
etmektedir ya da onun dsnce yapisindan derinden etkilenmistir. Amerika Birlesik
Devletlerinde ise benzer, hatta daha radikal iddilari dile getiren Paul Tillich gibi bir
ok nde gelen teolog bu ekoln etkisi altinda kalmistir. Bu teologlarin bazilari,
Kutsal Kitapa dayandirilan geleneksel Tanri kavraminin ldgn, yok oldugunu
ne srecek kadar ileri gitmislerdir.

KLASS RUNIA

2C. Birka Y orum ve Tenkit


G. E. Ladd, Bultmannin, Hristiyan dsnsnn erken tarihini yeniden yapilandirma ve
Isanin tarihselligini tespit etmek iin kullandigi temel metodun aslinda karsilastirmali din
metodu olduguna isaret etmektedir.
Alman limlerinin gelistirdigi bu metota gre herhangi bir dini olay, kendi dini
evresinin isigi altinda anlasilmalidir. (Ladd, NTC, 8)
Schubert Ogden, Christ With out Myth, (Efsanelerden Arindirilmis Isa) isimi kitabinda
su gzlemlerini dile getirmistir:

Bult mannin nerilerinin tenkidi iin atilmasi gereken birinci adim, bu nerilerin aslinda iki
ifade ile zetlenebileceginin gsterilmesidir:
(1) Hristiyan inanci, genis kapsamli ve ayrintili bir biimde yorumlanmalidir. Bu
yorumlama esnasinda, Isanin gerek ve tarihsel (geschichtlich) varliginin orijinal olasiligina
dair bir fikre sahip olunmamalidir. nk bu olasiligin az ya da ok, ancak yeterli bir
miktarda aikliga kavusmasi ve kavramlastirilmasi felsefi bir analiz e mahsustur.

244
(2) Hristiyan inanci aslinda anlasilabilinir bir inantir, ya da gerek olma olasiligini
tasir. Bunun sebebi ise, kilisenin ve szlerinin ve sakramentlerin kaynagi olan Nasirali
Isanin (historisch) tarihsel varligidir.
Bult mannin nerilerinin tenkid i iin atilmasi gereken ikinci adim ise, aynen Barth,
Buri ve diger birok limin yaptigi gibi, bu iki nerinin karsilikli olarak birbirine uymadigini
ortaya koymaktir. (Ogden, CWM, 111-112)

Edward Ellwein, Bultmannin, Isa hakkinda bilebileceklerimiz hakkindaki grsn


syle zetlemistir:

Isa denilen birey kimdir? O da bizim gibi bir insandir. Efsanevi bir karakter degildir. Onun
zerinde mesihligin bir piriltisi yoktur, sadece ve yalnizca siradan bir insandir, ancak bir
gretmendir ve bir dnem iin peygamber lik yapmistir; dnyanin yakinda sona erecegine dair
peygamberlikte bulunmustur; Tanrinin yasasini ignemistir; Eski Antlasmanin byk
peygamberler inin ortaya koydugu resmi ve tarikatvari tapinmaya olan protestoyu yenilemis ve
radikallestirmistir; Yahudiler tar afindan Romalilar a armiha gerilmek zere teslim edilmistir.
Bunlarin disinda Isa hakkinda anlatilan her sey belirsiz, gvenilmez ve efsanevidir. (Ellwein,
RBIK, 34)

Donald Guthrie, New Testament Introduction (Yeni Antlasmaya Giris) isimli


kitabinda, Bultmannin teolojisinin temelini olusturan sebepleri tanimlamistir:

Bultmannin tenkitiligi esnasinda yasadigi hayal kirikliklari, onu tarihsel delillere duyulan
ihtiyatan zgr kilacak bir Incil yaklasimi arayisi iine girmesinin sebebidir. Bultmanna
gre, birisinin iman etmesi iin bu kisinin geri zek li olmasi gerekmektedir. Bultmann,
kendisini varolusu felsefeye adayarak, bu tarihsel olmayan yaklasim a daha ok ynelmistir.
Heidegger den derinden etkilenen Bultmann, Hristiyan inanci iin en nemli unsurun,
Mesihe varolusu bir yaklasimla yaklasmak oldugu iddiasinda bulunmustur. (Guthrie, NTI,
93-94)

En sonunda Chicago niversitesinden Martin E. Marty, Bultmanna karsi degisik bir


tepkide bulunmustur:

Rudolf Bultmannin dostlari ve dsmanlari, onun yirminci yzyilin ne byk Yeni Antlasma
dehasi oldugunu iddia ederler. Sayilari bir hayli kalabalik olan Anti-Heideggerc iler, bu
iddiaya Kesinlikle hayir! derler; Bultmann kendisini Marburger, Martin Heidegger in
felsefesine kaptirarak teolojinin berrak sularini amurlastirmistir. Almanyadaki kalabalik bir
Lutheran grup ise, kendisinin de Lutheran oldugunu iddia eden Rudolf Bultmanna, Yzyilin
En Byk Din Dsmani unvan ini lyik grmslerdir . (Marty, F, 10)

__________________________________________________________________________

Heideggerden derinden etkilenen Bultmann, Hristiyan inanci iin en nemli


unsurun, Mesihe varolusu bir yaklasimla yaklasmak oldugu iddiasinda
bulunmustur.
DONALD GUTHRIE
__________________________________________________________________________

3B. Vincent Taylor


Biimsel tenkitiligin nde gelen isimlerinden olan Vincent Taylor, kendisinin de mensup
oldugu bu ekol tenkit etmekten geri kalmamis bir limdir. Taylorin biimsel tenkitilik ile

245
ilgili 1935 senesinde yayinlanmis, ilk eseri olan The Formation of the Gospel Tradition,
biimsel tenkitiligin arti ve eksilerini ortaya koymustur. Taylor, Bultmannin tarihsel
spheciliginden uzak bir limdir.
Taylor, biimsel tenkitilerin temel varsayimlarina katilmaktadir:

Bize dsen, biimsel tenkitiligin temel varsayimlarini gzden geirmektir. Bu varsayim,


temel olarak en erken aktarimin, zaman ve mekan baglantisi olmayan, izole, kk
paraciklardan olustuguna dairdir. Arkasindan yapmamiz gereken, bu grg tanikliklarinin
derlendigi zaman ve mekni tespit etmeye alismaktir. Incilin Markos kitabi elimizde oldugu
srece, erken aktarimlarin bir yigin paraciktan olustugunu reddetmenin mmknati yoktur.
(Taylor, FGT, 38-39)

Taylor, Dibelius ve Bultmannin szl aktarim hakkindaki grslerinin ikisine de


katilmaktadir:

Biimsel tenkitilik su prensip zerine kurulmustur: Incilin ilk drt kitabinin yazili
metinlerinin ierdigi materyaller yapi ve form farkliliklarina gre esitli gruplara blnebilir.
Bu farkliliklar bizlere yazili metin ncesi dnemde bu aktarimlarin geirdigi gelisim ile ilgili
ip ulari sunmaktadir. Szl aktarimlardaki farkliliklari olusturan unsur ise, bu aktarimlarin
kilisenin gnlk yasam daki kullanim alanlaridir: vaaz, gretim ve misyoner propaganda.
(Taylor, MGT, 470-71)

Erken Hristiyan toplulugunun yaraticiligi ve Isanin hayat hikyesi konusuna olan


meraklari hakkindaki can alici referanslar hakkinda Taylor, su varsayimda bulunmustur:

Erken Hristiyan toplulugunun, Isanin hayat hikyesine olan meraklarinin sebebi olarak birka
varsayimda bulunmak mmkndr: Bir kere, erken Hristiyan lar mtevazi bir gemise ve
marifete sahip insanlardi; bu kisilerin ebebiyat sanati hakkinda fazla birikimleri yoktu;
tarihilerin ugrastigi sorunlar onlar i ok fazla ilgilendirmiyordu. Onlarin gzleri Yeni
Cennete dikilmisti ve bu Cennetin yakinda Isa tarafindan onlara getirilecegine
inanmaktaydilar ve onlari bu gretiden daha fazla heyecanlandiran hibir sey yoktu;
bilmedikleri tek sey ise, on dokuz asir gemesine ragmen, bu beklentilerinin hl
gereklesmedigidir. Bu kisilerin tm umutlari gelecege baglanmisken, gemisi kayit altina
almanin ne anlami olabilir di? Bir kez daha grdgmz gibi, Isa aktariminin olusumu
tamamen toplumsal bir sretir. Aktarimlarin unutulmamaya lyik grlmesinin sebebi, erken
Hristiyanlarin Isanin hayatina olan meraklari degil, dini toplantilarinda islevsel kullanimi
olmasidir. Ilk Hristiyanlar , biyografiye merak mi salmislardir?
Ancak, konu Isanin elileri oldugu zaman, verilecek olan cevaplarin daha farkli
olmasi gerekir. Bu kisilerin Isanin hikyesini anlatma konusunda belli bir hevesleri oldugu
tahmin edilse de, gnmzdeki anlami ile bir biyografi hazirlamak iin belli bir gdleri
olamayacagi kesindir. Incilin ilk drt kitabinin sonuncunun hedefi dini ve doktrinseldir,
ancak sunulan materyalin yapisi daha ok tarihidir. Markos kitabinda aika grdgmz,
Isanin hizmetini aktarma istegi, kendisini Mattada da belli etmektedir. Ancak bu istek,
Matta kitabinin didaktik ve kilise tarihi anlatimlarinin glgesinde kalmaktadir. Luka iii. 1de
verilen bilgiler ve kitabin daha basindaki nszne (i. 1-4) baktigimiz zaman, dzenli ve sira
takip eden bir anlatimin hedeflendigini grrz, ancak bu kronolojik niyetin ne kadar
basarildigini bilme imknimiz yoktur. (Taylor, FGT, 143-144)

Dibelius, Incil anlatimlarina paralel baska metinleri bulmak iin, sik sik hahamlara ait
metinleri arastirmistir. Dibelius, bu metinlerin nispeten ge bir dnemde
derlenmelerine ragmen, ierdigi anektodlarin erken orijine sahip olduklarina ve

246
kars ilastirilmalarin gereklestirilmesi durumunda, Incilin sinoptik ilk drt kitabini
tatmin edici bir sekilde yansitacaklarina inanmistir.

LAURENCE J. MCGINLEY

4B. zet
Biimsel tenkitiligin en kati yandaslari hakkinda bir sonuca varmadan nce bu kisilerin
uzlastigi ve atistigi noktalari belirlemenin yarari olacaktir.

1C. Dibelius ve Bultmann Arasindaki Benzerlikler


Her ne kadar Bultmann ve Dibelius aktarim materyallerini degisik sekillerde siniflandirsalar
da bunun sebebi degisik yasam kosullari ile degisik formlari iliskilendirmelerinden
gelmektedir, aslinda her ikinsin de temel varsayim zerindeki temel grsleri uyusum
ierisindedir. Bu varsayimin iki taraftari vardir: Yazili metin dneminden nceki dnemde
szl aktarim materyalleri kisa ve bagimsiz olarak etrafta agizdan agica dolasmaktaydilar,
erken toplulugun yasam kosullarina uyum saglamaktaydilar (Sitz im Leben) ve Incilde yer
alan btn tarihsel ierik (Isanin armiha Gerilmesi hikyesi hari), Isanin elilerinin
sonradan eklemesi ile bu aktarimlara karismislardir. (Gundry, IFAFC, 24-25)
E. V. McKnight, Dibelius ve Bultmann arasindaki benzerliklere isaret etmeye devam
eder: Her ikisi de materyallerin formlarina gre siniflandirilabile cegini savunmus; bu
formlar sayesinde aktarim tarihinin grenciler tarafindan yeniden yapilandirilabilecegini ne
srmslerdir. (McKnight, WFC, 20)
L. J. McGinley, Dibelius ve Bultmanna biraz farkli yaklasmaktadir. Bu ikilinin stil
konusunda hemfikir olmalarina ragmen terminolojide uyusamadiklarina; materyal konusunda
hemfikir olmalarina ragmen aktarimin gelismesinde uyusamadiklarina; Sitz im Leben
konusunda uyusamayip en sonunda kategorilerin tarihsel degerinin tmden reddedilmesi
konusunda uzlastiklarina isaret eder. (McGinley, FCSHN, 45-46)
McGinley, szlerine syle devam eder:

Bultmann ve Dibelius, biimsel tenkitiligin stlenmesi gereken grevlerden bir tanesinin de,
formlarin tarifi ve siniflandirilmasi oldugu konusunda uzlasmislardir. Bir toplumun rettigi
degisik metinsel trler ile toplum yasam inin esitli fonksiyonlari arasinda bir iliski olduguna
gre, bu iliskiyi tespit etmenin mmkn oldugunu iddia etmislerdir. Ayni sekilde, tarihsel-
sosyal kosullarin olusturdugu belli bir ihtiyacin karsilanmasi iin olusturulan belli bir formun
da tespit edilmesinin mmkn oldugunu iddia etmislerdir. (McGinley, FCSHN, 18,19)

McGinley bu konuda sunlari gzlemlemistir: Dibelius, Incil anlatimlarina paralel


baska metinleri bulmak iin sik sik hahamlara ait metinleri arastirmistir. Dibelius, bu
metinlerin nispeten ge bir dnemde derlenmelerine ragmen ierdigi anektodlarin erken
orijine sahip olduklarina ve karsilastirilmalarin gereklestirilmesi durumunda Incilin sinoptik
ilk drt kitabini tatmin edici bir sekilde yansitacaklarina inanmistir. (McGinley, FCSHN, 96)
McGinley, szlerine syle devam eder:

Bultmann, hahamlara ait aktarimlarda yer alan rneklerden ve benzerliklerden fazlasiyla


faydalanm istir ancak kendisi hahamlik aktarimlarinin sabit bir sekli almalarini saglayan
srecin, Incilin sinoptik ilk drt kitabinin aktarimlarinin sabit bir sekli almalarini saglayan
sreten daha karmasik olduguna inanmaktadir. Incilin sinoptik ilk drt kitabinin biimleri,
hahamlara ait aktarimlarin biimlerine gre daha saf bir sekilde korunmustur. Hahamlara ait

247
aktarimlarin formasyonlari daha bilinli, motifler daha sanatsal ve bireysel unsurlar daha
sekillidir. (McGinley, FCSHN, 97)

Biimsel tenkitilik kulaga bilimsel bir metot gibi gelebilir ancak gerekten de bilimsel
olsa idi yaptigi yorumlar, vardigi sonular da belli bir tutarlilik gzlenirdi. Biimsel
tenkitiligin, tek bir cmle iin bile birden fazla yorum sundugunu biliyoruz.
Karsimiza ikan tek sorun yorumlarin esitliligi degil ayni zamanda bir ayetin resmi
bir anlatim mi, yoksa bir mucize anlatimi mi oldugu konusunda tenkitilerin
uzlasamamasidir ki, bir anlatimin her ikisi de birden olma durumunda sz
konusudur. Eger biimsel tenkitilik bilimsel bir metot olsaydi, tarihsel yeniden
yapilanmada da belli bir tutarliligi grrdk.

ROBERT MOUNCE

2C. Bazi Temel Elestiriler


Bultmann ve Dibelius arasindaki temel farkliliklarin bir tanesi ise; unsurlarin formasyonunun
kontrol edici gd kavramidir:
(1) Bultmanna gre Incilin ilk drt kitabindaki kontrol edici gd, erken Hristiyan
toplulugu ile Yahudiler arasindaki tartismalar ve ekismedir. (Bultmann, Kenyon,
BMS, 350-351)
(2) Dibelius Bultmanna gre Incilin ilk drt kitabindaki kontrol edici gd,
misyonerlik amacidir ve vaizlik bir propaganda aracidir. (Dibelius, FTG, 13)

Vincent Taylor, su konuda Bultmanni elestirmektedir:

Bultmannin orijinallik testleri ileri seviyede sbjektiftir. Isanin szlerinde yer alan bir ka
karakteristik unsurlari seip, tm aktarimin orijinalligini bizim belirledigimiz bu krs
zerinde yargilayabilir miyiz? Neyin karakteristik unsur oldugunu belirlemek hi de kolay
degildir; belirleme imknimiz olsaydi bile bu test her defasinda kusurlu sonucunu vermeye
mahkumdur, nk en byk dsnrler bile, gretilerin i sik sik tekrar etmis, benzer
sekillerde ifade etmislerdir. (Taylor, FGT, 107-108)

Biimsel tenkitiligin kronolojik gelisiminde Martin Dibeliusun arkasindan gelen


Bultmann, sunlari dile getirmistir: Dibeliustan farkli olarak ben su iddiada kesinlikle
kararliyim: Biimsel tenkitilik, metinsel formlarin primitif kilisenin yasami ve tarihi ile
iliskisinin olmasindan dolayi metinsel tenkiti yargilarinin ierisinde gerekler hakkinda
nceden varsayimlara dayali yargilari da iermekte iken, ayni zamanda gereklerin de
yargilanmasina sebep olmaktadir (bir ifadenin oirijinalligi, bir aktarimin tarihselligi, vb. ).
(Bultmann, HST, 5)
Alfred Wikenhauser, biimsel tenkitilige ciddi elestiriler getirmektedir:

Dibelius tarafindan az da olsa savunulsa da Bultmann ve Bertramin siddetle savundugu iddia


sonucunda, primitif Hrist iyan topluluguna ciddi bir yaraticilik gcnn atfedilmesi, biimsel
tenkitiligin en byk kusurlarindan birisidir . Bu iddiaya gre Incilin sinoptik ilk drt
kitabinin mucizeler (Novellen) basta olmak zere bazi kisimlari, en ok Yahudilerden ve
Yunanlilardan etkilenmis olan bu topluluk tarafindan ya yaratilmistir ya da
biimlendirilmislerdir. (Wikenhauser , NTI, 276)

248
Biimsel tenkitilige karsi ykselen elestirilerin en nemlileri, tarafs izlik ve n
yargisizlik alanlarinda yogunlasmistir. Bir sylesi esnasinda Robert Mounce sunlari dile
getirmistir: Biimsel tenkitilik kulaga bilimsel bir metot gibi gelebilir ancak gerekten de
bilimsel olsa idi yaptigi yorumlar, vardigi sonular da belli bir tutarlilik gzlenirdi. Biimsel
tenkitiligin, tek bir cmle iin bile birden fazla yorum sundugunu biliyoruz. Karsimiza ikan
tek sorun yorumlarin esitliligi degil ayni zamanda bir ayetin resmi bir anlatim mi, yoksa bir
mucize anlatimi mi oldugu konusunda tenkitilerin uzlasamamasidir ki, bir anlatimin her
ikiside birden olma durumunda sz konusudur. Eger biimsel tenkitilik bilimsel bir metot
olsaydi, tarihsel yeniden yapilanmada da belli bir tutarliligi grrdk. (Mounce, 144)
I. J. Peritz, biimsel tenkitilerin tarafli ve n yargili olmalari konusunda sunlari
belirtmistir:

Biimsel tenkitilik, bizleri ya hatali metoduna boyun egmeye ya da bu metot ile savasmaya
mecbur birakmaktadir. Ancak burada karsi karsiya kalan iki taraf; tenkiti bir tutum ile tenkide karsi
bir tutum degil tenkiti tutum ile hiper tenkiti tutum taraflaridir. Incilin ilk drt kitabinin tenkit
edilmesi, kati bir objektifligi iddia etmemektedir. Bazi metinlerde ner ede bir siirin bitip nerede bir
tarih anlatiminin basladigini kestirmek zordur. Bizim anladigimiz bir anlamda biyografi olmayan bu
metinlerin temelini olusturan kati bir kronolojik ya da topografik bir plan olmama olasiligi yksektir.
Ancak sadece bunlar yznden de elimizde saglam tanikliklar olmadigini, Isa Mesihin Hristiyan
inancina sahip Kilise tarafindan yaratildigini iddia etmek ve Hristiyaligin Isa Mesih tarafindan
yaratildigini reddetmek tamamen mantik disidir. (Peritz, FCE, 205)

Szlerine syle devam eder: B iimsel tenkitiligin en byk kusuru, aktarimlari


degerlendirme konusunda gsterdigi n yagilaridir. (Peritz, FCE, 205)
Kisa bir zaman nce yayinlanan bir bltende Peritz biimsel tenkitilik hakkindaki
son szlerini sylemistir: B iimsel tenkitilerin hepsinin aslinda sylemek istedikleri kisaca
syledir: Isa Mesihin grencileri, Rablerinin hatiralarini saglam bir sekilde devam
ettiremeyecek kadar beceriksiz, iki cmlelik metni kaleme alamayacak kadar cahil ve dogru
bir biyografi ya da tarihsel metin olusturulmasina katkida bulunmayacak kadar
umursamazlardir. (Peritz, FCE, 202)

Bultmannin orijinallik testleri ileri seviyede sbjektiftir. Isanin szlerinde yer alan
birka karakteristik unsuru seip, tm aktarimin orijinalligini bizim belirledigimiz bu
krs zerinde yargilayabilir miyiz? Neyin karakteristik unsur oldugunu belirlemek
hi de kolay degildir; belirleme imknimiz olsaydi bile bu test her defasinda kusurlu
sonucunu vermeye mahkumdur nk en byk dsnrler bile, gretilerini sik sik
tekrar etmis, benzer sekillerde ifade etmislerdir.

VINCENT TAYLOR

6A. ZET

1B. Biimsel tenkitilik, Isanin aktariminin yazilmis oldugu ilk orijinal metinlerin
biimini tespit etmeyi hedefler.

249
2B. Biimsel tenkitiler Incilin ilk drt kitabinin orijinal sekline ulasarak, bu metinlerin
olusumunu tetikleyen erken kilise ihtiyalarini tanimlayabilmeyi mid ederler.

3B. Biimsel te nkiti metod, Incilin ilk drt kitabinin metinsel formunu baz alarak
paralara bler, arkasindan bu metinlerin olusumuna yol aan yasam kosullarini arastirir. Bu
metodun amaci Incilin ilk drt kitabini orijinal, saf sekline dnstrmektir.

4B. Biimsel tenkitilik, 1. Dnya savasi esnasinda dogmustur.

5B. Biimsel tenkitiligin nde gelen savunuculari Martin Dibelius, Rudolf Bultmann ve
Vincent Taylor gelir.

250
28
TARIHLE ILGILI SEPTISIZM
(SPHECILIK)

BLME BAKIS

Tarihle Ilgili Spheciligin Temel Varsayimi


Albert Schweitzerin Grs
Martin Dibeliusun Grs
Rudolf Bultmannin Grs
Ernst Ksemannin Grs
Tarihle Ilgili Spheciligin rtlmesi
Bultmanni Izlemenin Sonulari
Isanin grencilerinin Tarihsel Anlatimlari
Isanin Essiz Karakteri
Antik aglarda Tarih Yazimi
Tenkitilerin Grs Gerekten de Tarafsiz mi?
Sonu
zet

251
1A. TARIHLE ILGILI SPHECILIGIN TEMEL VARSAYIMI
Yeni Antlasma yazilari, Isanin yasaminin gerek tarihsel anlatimi degildir.
Julius Well hausenden alinti yapan Rudolf Bultmann, sunlari dile getirmistir: Isanin,
Yerusalimdeki toplumdan bizlere iletilmis olan aktarimlarda yasadigi kesindir; ancak bu
toplumda hkm srms olan Isa kavramindan, Isanin kendisi hakinda tarihsel bir bilgi
alamayiz. (Bultmann, NASP, 341)
Isa hakkinda tarihsel bir arastirmanin prensiplerini tespit edebilmek iin, Wellhausen
sunlari sylemistir: Kabul etmememiz gerekir ki bir aktarimin metinsel hali ya da bir
parasi, iinden iktigi tarihsel durum hakkinda basvurulacak temel kaynak olmasina ragmen
bu aktarim, tarihsel detaylarini sundugu olay hakkinda sadece ikincil bir kaynaktir.
(Bultmann, NASP, 341)
Bu bakis aisinin kabul edilmesi demek, Isa hakkindaki gerekler konusunda Incilin
ikincil bir kaynak olarak kabul edilmesi demektir. J. Martin, bu bakis aisini kabul
edenlerdendir: Incil, kilisenin, inancinin temelini olusturduguna inandigi gerekler hakkinda
yorumlarin yazilmis oldugu bir kitaptir. (Martin, RG, 44)
Taninmis bir tenkiti olan R. H. Lightfoot, su sonuca varmistir: Anlasiliyor ki
Mesihin cennetsel karakteri bir yana, dnyasal karakterinin byk bir kismi bizlerden
saklanmistir. Incilin ilk drt kitabi, iddia edilen paha biilmez degerlerine ragmen, bizlere
Isanin sesini degil fisiltisini sunabilmekte, bizleri Onun adetlerine ulastirmak yerine
varoslarda dolastirmaktadir. (Lightfoot, HIG, 225)

1B. Albert Schweitzerin Grs


Kutsal Kitap ve Hristiyan tecrbeleri disinda varliginin saglam bir sekilde ispatlanmasi
mmkn olan tarihsel bir Isa iin yapilan arastirmayi tenkiti Albert Schweitzer ynetmistir.
Kendisi su cmleleri kaleme almistir: Nasirali Isa; Mesih olarak kendisini ne ikarmistir,
Tanrinin Kralliginin ahlk unsurlarini vaaz etmistir, Cennetteki bu Kralligi dnyaya
getirmistir ve Kendi isine son bir kutsama vermek iin armihta lmstr, ancak asla var
olmamistir. Isa, rasyonalizm tarafindan dizayn edilmis, liberalizm tarafindan yasam
bahsedilmis ve modern teoloji tarafindan tarihsel bir giysi ile kusatilmistir bir figrdr.
(Schweitzer, PSJ, 396)
Isanin tarihselligi zerine bizlerin yrttg alismalarin problemlerini tespit etmeye
alisan Schweitzer, alismalarimizin istikrarsiz bir arka plna dayandirildigini iddia edip
szlerine syle devam eder:

Isanin yasami zerine yapilan ve tuhaf bir tarih i olan alismalar, Isanin tarihselligini
kesfetmek iin yola ikar ve bu kesfin gereklesmesi durumunda Isanin gnmze bir
greten ve Kurtarici olarak transfer olacagini amalar. Hristiyan kilisesinin tarihi
doktrin lerinin yalin kayalarina zincirlenmis Isanin baglarini gevsetir; Isanin kendisine
dogru yaklasmasi karsisinda bu karakterin bir kez daha yasam ve eylem yaratacagi fikri ile
sevince kapilir ancak Isa, bizim zamanimizda konaklamaz ve kendi agina dogru geriye
dnerek uzaklasir. (Schweitzer, PSJ, 397)

2B. Martin Dibeliusun Grs


Martin Dibelius, ilk Hrist iyanlarin Isanin tarihsel kayitlarini olusturma hakkinda bir aba
gstermeleri olgusuna sphe ile yaklasmaktadir: Ilk Hristiyanlarin Isanin yasamini ve
lmn objektif bir biimde insanliga sunmak gib bir kaygilari yoktu, sine ira et studio .
Onlarin tek istedigi ok yakinda olduguna inandiklari dnyanin sonunun gelmesinden nce,

252
mmkn oldugu kadar ok kisiyi kurtulusa dahil etmekti. Ilk Hristiyanlarin tarihsel kayit
tutmak gibi bir abalari yoktu. (Dibelius, GCC, 16)
Incilde yer alan tarihsel aktarimlarin tarafsizligina saldirmaya devam eden Dibelius,
Hristiyan propaganda eyleminin gerek tarihsel manzarayi glgeledigini ne srmektedir:
Incilde yer alan aktarimlarin tarihsellige sphe dsren bir baska unsuru ise bu aktarimlarin
ilgi odaginin misyoner bir fonksiyon olmasidir. Aktarimlarin ifade edilme seklinde belli bir
stil gzlenebilir, daha aik sylemek gerekirse bu stilin amaci imanlilari yreklendirmek,
imansizlari imana kavusturmaktir. Aktarimlar, olaylarin objektif anlatimi degildir. (Dibelius,
GCC, 76)

3B. Rudolf Bultmannin Grs


Isanin yasamina tarihsel aidan duydugu sphe, Bultmannin teolojisini sik sik allak bullak
etmistir: Aslinda su anki dsnceme gre bizler, Isanin yasami ve kisiligi hakkinda
neredeyse hibirsey bilmiyoruz, nk ilk Hrist iyanlardan kalan kaynaklar bu konu ile
ilgilenmemekteydi. Daha da tesi Isa hakkinda ne parali, ne efsanevi ne de diger biimlerde,
herhangi bir kaynak yoktur. (Bultmann, JW, 8)
Bultmann, su iddiada bulunur: Isanin karakterinin, kisiliginin ve yasaminin canli bir
resmine ulasma imknimiz yoktur. (Bultmann, FC, 61)
Bultmann, Kutsal Yazilari arastirmanin tarihsel metodu ve bu konudaki kendi nerisi
hakkinda sunlari dile getirmistir:

Tarihsel metot, kapali bir degismezlik ve arkasi kesilmezlik ieren etkilerden olusan bireysel
olaylarin, birbiri ardina gelen sebep sonu iliskisi ile birbirine baglanmasindan dolayi, tarihin
bir birlik olduguna dair bir nceden varsayimini ierir. Bunun anlami, tarih srecinin nedensel
kanunlari ile belirlenmis olmasi ve insanin zgr karar lar inin tarihsel olaylarin
gereklesmesine sebep vermemis olmasi demek degildir . Ancak unutulmamasi gerekir ki,
insanlarin aldigi zgr kararlar sebepsiz yere ve hi bir motivasyon iermeden alinmaz.
Tarihinin grevi ise, eylemlerin arkasinda yatan motivasyonlari tespit etmektir. Btn
kararlarin ve eylemlerin sebep ve sonulari vardir; tarihsel metot, prensipte de olsa, bu sebep
ve sonularin tespit edilebilmesinin, aralarindaki bagin ortaya ikarilmasinin ve bu kapali
sistemdeki tarihsel sreci anlamanin mmkn oldugunu nceden varsayar.
Kapaliliktan kast edilen, tarihsel olaylarin degismezliginin ve arkasi kesilmezliginin
dogast gler tarafindan (Tanri), dogast olaylar (mucize) ile mdahaleye
ugrayamayacagi, kisaca mucize diye bir seyin olamayacagidir. Bu aidan bakildiginda
mucize, tarih ierisinde bir nedeni olmadan gereklesmis bir olay olurdu Bu bakis aisi,
btn tarihsel dokmanlari inceleyen tarih bilim i ile uzlasma ierisind edir. Bir dokmanin
tarihsel olmasi iin yukarida belirtilen prensiplerin geerli olarak kabul edilmesi durumunda,
Kutsal Kitapin tarihselligi iin yapilacak bir alismada da bu prensipler geerli kabul
edilmelidir. (Bultmann, EF, 291-292)

Szlerine syle devam eder: Btn bu belirttiklerimin isiginda bakildiginda, Incilin


ilk drt kitabinin ilgi alaninin, modern bir tarihininkinden ok farkli oldugu grlr. Bir
tarihinin, Isanin yasamini iyilestirmesi iin yapmasi gereken, tenkiti analiz srecini
baslatmasi olacaktir. Diger taraftan Incilin ilk drt kitabi Isa Mesihi iln etmektedir ve
aynen bir bildiri gibi okunmalidir. (Bultmann, FC, 70)
Bultmannin sorguladigi Isanin varligi degil; Incil yazarlarinin objektifligidir.
Bultmann su sonuca varmistir: Isanin varligina dair duyulan sphe , hem temelsizdir
hem de rtlmeye bile layik degildir. Akli basinda olan hibir insan Isanin, kendisini ilk
defa eski Filistin toplumunda gstermis olan bu tarihi hareketin basinda oldugundan sphe
edemez. Ancak bu toplumun, Isanin gerek kisiligini, hayatini ve mesajini ne kadar tarafsiz
bir sekilde yansittigi ayri bir tartisma konusudur. (Bultmann, JW, 13)

253
Bultmannin grsn Fuller syle toparlar: Bultmanna gre, bildigimiz tek sey
Isanin Romalilar tarafindan politik bir sulu olarak armiha gerildigidir. Ancak Isanin
yasaminin yeniden yapilandirma alismalarinin bizi fazla uzaga gtremeyecegi aiktir.
(Fuller, NTCS, 14)
Bultmannin asiri spheciligine Dibelius katilmamaktadir. Dibelius, aktarimin en eski
paralarinin bazilarinin gz taniklarinin aslina uygun hatiralari oldugunu itiraf eder.

Biimsel tenkitiligin tarihsel spheciliginin kabul edilmesinin sonucunda, Nasirali


Isa olarak insan bedeni almis olan Tanrinin Oglu, Hristiyan inancinin kurucusundan
daha ok baskalarinin rettigi bir karaktere dnsmstr.

GEORGE E. LADD

4B. Ernst Ksemannin Grs


Rudolf Bultmannin daha nce gelen bir grenci olan Ernst Kasemann, su iddiada bulunur:
Incil aktariminin birbirinden bagimsiz paralarinin korunmasini saglayan etken, tarihsel bir
metin olusturma kaygisi degildir. Bu bakis aisindan bakildiginda, bu aktarimin ya da en
azindan ok byk bir kisminin aslina uygun olmadigi iddiasi anlasilabilir bir hal almaktadir.
Isanin Kendisine ait olan, tarihsel aktarim olma olasiligi ieren aktarimlar sunlarla sinirlidir:
Dagdaki vaazdan bir ka kelime, Ferisiler ile yapilan tartismalar, birka mesel ve sunla bunla
alakali bazi daginik materyaller. Isanin isleri hakkinda ise bildigimiz, Onun mucizeler
gereklestirdigine dair bir n salmis oldugu, Kendi gcne dayanarak cin ikarma gibi
eylemlerde bulundugu ve Pontius Pilatus zamaninda armiha gerildigidir. Incilin tamamen
tarihsel olmayan, Yuhannanin kaleme aligi blmnde de aika grldg gibi; Isa
hakkinda sonradan yapilan vaazlar yznden, Isanin kendi szleri silinmis, yok olmustur.
(Ksemann, ENT, 59-60)
Incil materyalinin gzden geirilip, tarihsel olarak dzeltilmesi sorununu ele alan
Ksemann, su iddiada bulunmustur: Bu paradoksu en keskin sekli ile ifade etmek gerekirse:
Isanin yasaminin byk bir kismi unutulmaya yz tuttugu zaman, yasami ile ilgili olaylarin,
cemaat tarafindan kendi mesajlari ile degistirildigi halde gnmzde ayni cemaatin devami,
bir zamanlar dnyaya ayagini basmis olan birisinin tarihsel devamliligini iddia etmek iin
birok ugras vermektedir. (Ksemann, ENT, 20)
Ksemannin, Isanin varliginin, tarihsel bir inan ile degil, ha ile tanimlanmasi
konusunda sergiledigi asiri bagimlilik su ifadede kendisini aiga vermektedir: Bu sebepten
dolayi Isanin hikyesinde yer alan tarihsel bir unsur, gzlerimizin nnde eriyip yok olmaya
mahkumdur. (Ksemann, ENT, 21)

2A. TARIHLE ILGILI SPHECILIGIN RTLMESI


Ladd, biimsel tenkitilerin tarihsel spheciligine kapilmanin sonularini syle ifade etmistir:
Nasirali Isa olarak insan bedeni almis olan Tanrinin Oglu, Hristiyan inancinin
kurucusundan daha ok baskalarinin rettigi bir karaktere dnsmstr. O artik Hristiyan
toplumunun Kurtaricisi olarak grlmemektedir. (Ladd, NTC, 147)

254
1B. Bultmanni Izlemenin Sonulari
Bultmann ve onun takipileri, Incil materyalinde yer alan aktarimin ogunu tarihsel olarak
aslina uygun degil ve cemaatin uydurmasi olarak nitelendirip eledikten sonra elimizde ne
kalmaktadir?
P. Benoitden alinti yapan Peter G. Duncker, geriye ne kalacagin syle anlatmaktadir:

ok az; zararsiz bir artik: Celileli Isa, Kendisin i bir peygamber olarak dsnen kisi,
muhakkak ki bu dogrultuda konusmus ve yasamistir, Onun nasil yasadigini ve neler
syledigini bilemememize ragmen kesin olan bir sey var ki O, acinacak bir sekilde lmstr.
Geri kalan her sey primitif Hrist iyan cemaatinin vaaz etmek iin sekillendirdigi
dogrulugundan sphe edilen aktarimlardir: Onun ilhi orijini, Onun kurtarma hizmeti, O'nun
szlerinin ispati olarak verdigi deliller ve mucizeleri, en sonunda da Onun islerine son
noktayi koyan lmden dirilmesi; bunlarin hepsi salt uydurmadir. [Benoit, Pierre. Exegse of
Theologie (syf. 46, Vol. I) Paris: Editions du Cerf. 1961] (Duncker, BC, 28)

David Cairns isimli bir yazar, Bultmannin tarihsellikte n uzaklasip varolusuluga


yaklasan teoloji formu hakkinda su sonuca varmistir: Bizlerin bu blm hakkinda
varacagimiz kati olmayan sonu, Bultmann tarafindan israr edilen haklilik gerekelerinin hi
birisi tarihsel bir destege sahip olmadigi iin ikna edici degillerdir. Girisimin tm, bas
agrisina tedavi olarak kafanin kesilmesini andirmaktadir. (Cairns, GWM, 149)
Bultmannin Yeni Antlasma ya varolusu yaklasiminin bir korkutucu yani, Ellwein
tarafindan tespit edilmistir: Bultmannin Yeni Antlasma yorumuna bakildiginda tarihsel bir
karakter olan Nasirali Isanin gerekliginin, izafi Xe dnsmesi rahatsiz edici degilmis gibi
gzkmekte midir? Bu dnsmn anlami, Tanrinin esinlemesinin Isa Mesihin bedeninde
ve yasaminda vcut bulmasina dair tarihsel geregin buharlasip yok olmasidir. (Ellwein,
RBIK, 42)
Ellwein szlerine devam eder: Bultmannin Yeni Antlasma yorumuna gre elimizde
kalan tek sey primitif Hristiyan cemaatinin olusturmus oldugu vaazlardir. Bu vaazlarin baska
bir kaynagi olmasini reddeder, nk baska bir kaynak, bu-dnyaya ait bir seyi diger-
dnyaya ait olan ait kilardi. (Ellwein, RBIK, 42)
Bultmannin, tarihsel ereveyi ve analizi disarida birakma arzusu sonucunda
elimizde kalan bozulmus, paralanmis metin ne primitif Hristiyan topluluguna ne de modern
Kutsal Kitap yorumcusuna hitap etmektedir. (McGinley, FCSHN, 70)

Bu yazarlarin Isa hakkinda bir kanaat yaratma abalari ve Ondan kaynaklanan


tanrisal kudrete taniklik vermelerinin sebebi, bu kisilerin birer muhabir gibi
olmalaridir. Bu kisilerin amaci kiliselerine, tam bir nesil nce Celile ve Yahudiyede
gereklesen olaylari uydurmak ya da yalanlamak degil aktarmaktir.

E. C. BLACKMAN

2B. Isanin grencilerinin Tarihsel Anlatimlari


Peritz, elilerin Incili yazmaktaki ama ci hakkinda su iddia da bulunmustur: Biimsel
tenkitilerin, Isanin elilerinin dnyanin sonunu ok yakin bir zamanda bekledikleri ve
bundan dolayi tarihsel kayitlar olusturmak iin hibir sebepleri olmadigina dair iddialari,
kk bir grup iin geerli olsa da, genel olarak hatali bir iddiadir. Eger bu iddia dogru olsa

255
idi bu gn elimizde Incil isimli bir kitap olamazdi. Lukanin birok alintisi var olamazdi.
(Peritz, FCE, 205)
A. N. Sherwin-White, Romali yazarlar ile Incil yazarlarinin tarihsel kayitlari yazma
metodlari arasindaki farkliliklar zerine bir alisma yapmislardir. Bu alismalar, su sonucu
aiga ikartmistir: Isa Mesihin hikyesine karsi tutkulu bir ilgi duyanlarin, olaylara karsi
olan ilgilerinin tarihselden daha ok, alegorik ve didaktik olmasi bu materyallerin salt bir
biimde ierdikleri tarihsel zn reddedilmesine sebep veremez. (Sherwin-White, RSRLNT,
191)
Bruce, Lukanin anlatimlarinin tarihsel aidan dogrulugu hakkinda su yorumda
bulunmustur: Bir kisinin drstlgnn sinanmasi mmkn oldugunda bu kisi sinanir ve
drst ikar ise, ayni kisinin drstlgnn sinanmasinin mmkn olmadigi durumlarda da
drst oldugu varsayilir. Drstlk iradenin bir uygulamasidir ve bazi kisilerin drstlg
bazilarinin ise drst olmamayi tercih ettigini hepimiz tatli ya da tatsiz olaylar ile
grmszdr. Lukanin aktarimlari, kendisinin aktarim konusunda drst bir kisi oldugunu
ortaya koymustur. (Bruce, NTDATR, 90)
Blackman, Incil yazarlarinin gvenilirligi hakkinda sunlari dile getirmistir:

Luka, kurtulus un, Nasirali Isanin yasaminin, tm dnya tarihinin nemli bir parasi
oldugunun farkindaydi. Bu aidan Lukanin, Isanin grencilerinden hibir farki yoktur. Incil
yazarlarinin hepsi, gerek ve tarihsel bir kisi tarafindan yasanmis olan, gerek bir hayatin
aktarimcilari olduklarinin bilincindedir ler. Bu yazarlarin Isa hakkinda bir kanaat yaratma
abalari ve Ondan kaynaklanan tanrisal kudrete taniklik vermelerinin sebebi, bu kisilerin
birer muhabir gibi olmalaridir. Bu kisilerin amaci kiliselerine, tam bir nesil nce Celile ve
Yahudiyede gereklesen olaylari uydurmak ya da yalanlamak degil aktarmaktir. (Blackman,
JCY, 27)

3B. Isanin Essiz Karakteri


Yeni Antlasma gvenilirliginin temeli olarak Isanin essiz karakterini gsteren E. F. Scott,
tenkitilerin saldirilari hakkinda sunlari sylemistir: Tenkitilerin saldirdiklari kisi antik
agdan kalma bir kahraman ile ilgili olsaydi sunduklari deliller ile basa ikmak mmkn
olmayabilirdi, ancak tenkitilerin saldirdiklari Isanin yasami oldugu iin bu delillere sphe
ile bakilmaktadir. (Scott, VGR, 1)
Eger bir kisi Isanin tarihselligini yargilamak istiyorsa, bu yargilama tarihteki diger
figrlere uygulanan yargilamalar gibi tarafsiz olmalidir. F. F. Bruce bu konuda sunlari dile
getirmistir: Isanin tarihselligi, yansiz bir tarihi iin Julius Sezarin tarihselligi kadar
belitseldir. Mesih-efsanesi teorilerini uyduranlar tarihiler olmamistir. (Bruce, NTDATR,
119)

Hristiyanligin ilk mjdecileri, mesajlarinin enine boyuna sorgulanmasini memnuniyetle kabul


etmekteydiler. Pavlusun Kral Agripaya dedigi gibi iln etmekte olduklari olaylar cra bir
ksede yapilmis isler degildir ve herkesin zerine isik tutmasi iin bildirilmekteydiler. Ilk
Hristiyanlarin ruhu, gnmzdeki torunlarina sevk vermelidir. Ilk mjdecilerin aktardiklari
olaylar ile ilgili deliler hakkinda bilgi sahibi olmasi, ilerinde bulunan umit iin tek bir sebep
soran kisilere de bu midi vermelerini mmkn kilmasa da, Teofilos gibi kisilerin, kendilerine
gretilen inancin ne kadar saglam temellere dayandigini, daha dogru bir sekilde anlamalarina
yardimci olacaktir. (Bruce, NTDATR, 119-120)

Montgomery, Yeni Antlasma yazarlarinin, tarihsel Isanin karakteri hakkinda


bulunduklari iddialari bir problem olarak grmemektedir:

256
Buna ragmen, Isa nin Kendisi hakkindaki iddialarini, Yeni Antlasma yazarlar inin Isa iin olan
iddialarindan ayiramamamiz herhangi bir korkuya sebep olmamalidir. nk:
(1) Kendileri hakkinda yazi yazmamis olan btn tarihsel kisiler iin de ayni durum
gzlenmektedir (r: Byk Iskender, Augustus Sezar, Charlemagne). Bu kisiler hakkinda
elimizde tarihselliklerini kanitlayacak yeterli delil mevcut degildir deme imknimiz yoktur.
(2) Bir nceki blmlerde grdgmz gibi Yeni Antlasma yazarlar i, Isa hakkinda
grg tanikliklarinin kaydini tutmuslardir; bundan dolayi Isanin dogru bir portresini
izdikleri konusunda herhangi bir sphe olmamalidir. (Montgomery, HC, 48)

4B. Antik aglarda Tarih Yazimi


J. P. Moreland, ana konuya parmak basmistir: Antik tarihilerin kurgu ile gerekleri
birbirinden ayirt etme yetenekleri var midir? Antik tarihilerin kurgu ile gerekleri
birbirinden ayirt etme arzulari olduguna dair bir delil var midir? Yunan, Romali ve Yahudi
tarihilerinin btn alismalarinin, byk bir olasilikla Yeni Antlasma yazarlari zerinde
byk etkisi olmustur. (Barrett, MNT, 87)
Incilin ilk drt kitabina karsi sik sik ykselen itirazlardan bir tanesi, bu eserler antik
dokmanlar olduguna gre, bu materyallerin yazarlarinin (btn diger antik dokmanlarin
yazarlari da dahil olmak zere), gereklere dayanan bir aktarimin nemli grlmedigi bir
agda yasamis olduklarina dair bir varsayimin sonucu olarak karsimiza ikmaktadir.
Moreland, bu konudaki bazi delilleri aktarmaya devam eder:

Yunan yazarlar, kendi aralarinda sik sik olaylarin aslina dayanan bir anlatimin ne kadar
nemli oldugu hakkinda konusmalar yapmislardir. Herodotos, tarihi bir anlatimin etkisinin,
grg taniklarinin varligina bagli oldugunu dile getirmistir. Buna ragmen tarihi kisinin
kendisine aktarilan tanikliklari, sagduyu isiginda degerlendirmekle hkmldr, rnegin
dogast ve mucizevi olaylar hakkindaki aktarimlar kusku ile ele alinmalidir. Thucydides
(M.. 5. yzyil), kendisine ulasan raporlarin aslina uygunlugun degerlendirmek iin
girisimlerde bulunan bir tarihiydi. Hatta The History of the Peloponnesian War 1.22.1
(Pelepones Savasinin Tarihi) isimli eserinde, bazi diyaloglarin kendisi tarafindan
kurgulandigini zellikle belirtmistir. Ancak belirttigi diyaloglarda bile konusmacilarin neler
konustuguna dair genel bir bilgi sahibi olabiliyor ise, bu kurguyu gereklestirmistir. Kisacasi
kendisini bir anlatimi uydurmaktan alikoymus, gereklere dayanan kurgularinin, kurgu
oldugunu bile belirterek bu konudaki titizligini ortaya koymustur. Polybsius un (M.. 2.
yzyil) da ayni prensiplere sahip oldugunu grmekteyiz. Kendisi, kaynaklar in sorgulanmasini,
tarafsizligi, batil inanlarin kinanmasini ve mucizelere karsi duyulan kadinsi sevginin
reddedilmesini savunmustur. Kendisi, gvenilir oldugu ne srlen taniklarin bile
sorgulanmasi gerektigini savunan bir tarihidir. (Barrett, MNT, 88)

A. W. Mosely Historical Reporting in the Ancient World , (Antik Dnyadaki Tarih


Aktarimi) isimli makalesinde su sonuca varmistir: Incelemelerin de aika gsterdigi gibi,
gerekten bu sekilde mi oldu? sorusu, antik agda yasamis olan insanlarin da kafalarini
kurcalayan ve dillerinde dolanan bir soru olmustur. Antik agin insanlari da gerek ile kurgu
arasinda ayirim yapmaktaydilar.
Mosely syle devam eder:

Bir yazar in, kendi agindan ok nce gereklesmis bir olay ile ilgili bir yazisinda, kusurlu
olmasi ok kolaydir. Ancak ok kisa bir sre nce gereklesmis ve grg taniklarinin hl
hayatta oldugu bir olayi aktaran bir yazar, elinden geldigi kadar gereklere uygun yazmak ve
grg taniklarina basvurmak durumundadir , nk kendisinin kurgulayacagi bir aktarimin
kisa srede rtleceginin bilincindedir. Josefusun Justusu, kaleme almis oldugu tarih
aktarimlarini grg taniklari lmeden nce yayinlanmasina izin vermedigi iin sulamaktadir.
Antik dokmanlarda Korneliyus Takitus, Samoslu Lusyan, Dionysius, Polibiyus, Ephocero

257
ve Josefyus gibi tarihilerin hatali aktarimda bulunan meslektaslarinin hatalarini ortaya
ikarmakta ne kadar aceleci olduklari aika grmekteyiz. Bir olayin aktarimini dogru bir
sekilde veremeyen bir tarihiye, o agda, basarisizliga ugradigi gz ile bakilmaktaydi. Ayni
agda yasamis olan Yeni Antlasma yazarlar in da, aktarimlarinda da kusurlar olsaydi, ayni
ithami paylasirlardi. (Mos ely, HRAW, 26)

Su ana kadar ele aldigimiz noktalara bakarak, Yeni Antlasma yazarlarinin, tarihsel Isa
hakkindaki aldiklari aktarimlarin ve sunduklari aktarimlarin tarihsel olarak aslina uygunlugu
konusunda karari baglayici bir nitelikte deliller sunmadigimiz ortadadir, ancak bu yazarlarin
aslina uygun bir aktarim yapma konusunda bir kaygilari olamayacagina ve yapmadiklarina
dair bir nyarginin mantiksizligi ortaya konulmustur. Ister szl aktarim olsun ister yazili
aktarim, Hristiyan aktariminin gelisiminde, insanlarin kaynaklarin dogrulugu konusunda
gsterdigi hassasiyetin sekillendirici bir rol oynadigi yksek bir olasilik iermektedir.
(Bowman, FSB, 26)

Ilk Hristiyanlarin tarihe karsi zel bir ilgileri olmayabilir, ancak tarihsel olana karsi
derin bir ilgileri oldugu kesindir. Bu yeni inancin vaizleri Isa hakkindaki her detayi
sunma gayretinde olmamis olabilirler, ancak gerek olmayan detaylari sunmama
gayretinde olduklari kesindir.

PIERRE BENOIT

5B. Tenkitilerin Grs Gerekten de Tarafsiz mi?


Biimsel tenkitilerin kisisel yargilarina siddetle karsi ikan Redlich, sunlari kaleme almistir:
Tarihsel tenkitilik, aslinda biimsel tenkitilerin kendi fikirlerine olan uygunluguna gre
bir aktarimin dogrulugunu ya da yanlisligini yargilamalarindan dolayi kendisine mal olan
anlami iermemektedir. Tarihsel tenkitilik aktarim kurallarini ya da yapisal karakteristigi ele
alirken biimsel tenkitiligin yaptigi, metnin tarihsel degeri hakkinda bir yargiya varmaktir.
(Redlich, FC, 11)
McNeile, biimsel tenkitilerin Incilin ilk drt kitabinin ierigini yargilayarak kendi
sinirlarini astiklarini nk biimsel tenkitilerin metodlarinin tarihsel degil metinsel olmasi
gerektigini vurgulamaktadir. (McNeile, ISNT, 54)
G. E. Ladd, Modern Kutsal Kitap tenkitiliginin, Tanrinin Sz olan Kutsal Kitapin
tarihsel kosullari ele alinarak daha iyi bir sekilde anlasilmasini mmkn kilma endisesinde
olan bir limlik degil; Kutsal Kitapin, Tanrinin Sznn dogast bir biimde
esinlenmisligi olduguna dair iddiasini reddetme limligi oldugunu, herkesin kabul etmesi
gerekir demistir. (Ladd, NTC, 38)

6B. Sonu
Pierre Benoit, su sonuca varmistir Ilk Hristiyanlarin tarihe karsi zel bir ilgileri
olmayabilir ancak tarihsel olana karsi derin bir ilgileri oldugu kesindir. Bu yeni inancin
vaizleri Isa hakkindaki her detayi sunma gayretinde olmamis olabilirler, ancak gerek
olmayan detaylari sunmama gayretinde olduklari kesindir. (Benoit, JG, 32)
Benoit, su soruyu yneltmektedir: Ilk Hristiyanlarin, Dibelius ve Bultmannin icat
ettigi vaizlerin Isanin hi yapmadiklarini ve hi sylemediklerini, dedikodu seviyesinde

258
aktardiklari vaazlarindan olusan bir kurgu romanini uygun grp, agir bedelini bile bile
kendilerine inan olarak semeleri mantikli midir (Benoit, JG, 32)
Filson, biimsel tetkitiligin tarihsel spheciliginin nihai sonulari hakkinda su
yorumu yapmistir:

Eger Incilin ilk drt kitabi, primitif kilisenin yasaminin ve dsncelerinin bir rn ise,
Isanin yasamini incelemek iin elimizde bulunan materyalin gvenilirligine dair bir sphe
olusacaktir. Bu durumun bilincinde olan biimsel tenkiti, gelismis bir kilise varligini ya da
Helenistik bir karakteri yansitan aktarim unsuru grdgnde, bu aktarimi reddeder ve Isanin
yasaminin incelenmesi iin faydasiz olarak niteler. Elindeki materyalin tmnn kilise
tarafindan korunup kullanildigi gz nne aldiginda ise bu spheciliginin dogal sonucu olarak
elinde Isanin tarihsel aidan dogru bir portresini izmek iin en ufak bir veri bile
bulunamayacagi sonucuna varir. (Filson, OG, 99)

Harici delil ihtiyacini vurgulamak isteyen Albright, su ifadede bulunmustur: Bir


verinin, nihai tarihselligini spheleri ortadan kaldiran bir sekilde tespit etmek ya da ait oldugu
metnin yapisina bakilarak tarihselligini kati bir sekilde rtmek iin, harici delile duyulan
ihtiya tartismasiz bir gerektir. (Albright, JCCLA, 12)
Albright szlerine syle devam eder: Tarafsiz bir tarihinin bakis aisindan
bakildiginda bir veri, tarihselligini reddeden bagimsiz harici deliller olmadika ya da ayni
metinsel form ierisinde bulunan kayda deger bir adette bulunan ve aksini isaret eden diger
veriler olmadika, ierisinde yer aldigi metinsel formun tenkidi ile dogru ya da yanlis olarak
nitelendirilemez. (Albright, FSAC, 293-294)
Bu konudaki son sz aslinda Isanin yasadigi agda yasamis olan diger tarihilerin
szleridir. Laurence J. McGinley, bu konuda sunlari dile getirmistir:

Incilin ilk drt sinoptik kitabi hakkinda yapilmis olan alisma, ister Dibeliusun yayilma ve
kompozisyon zerine yogunlasmasi olsun, ister Bultmannin sinoptik aktarimin orijin inden
belirginlestirmesine kadar olan tarihsel portresi olsun, yapilacak herhangi bir alismada bu
drt kitabin agdaslarinin tarihi tanikliklarina dair bir atifta bulunulmasi mecburidir. Ancak,
hi kimse bu tarihsel tanikliklari gz nne almamaktadir! [H. Dieckmann, Die
Forrngeschichtliche Methode und ihre Anwendung auf die Auferstehungs Berichte,
Scholastik , I, 1926, syf. 389]
Irenayus, Tertullianus ve Origenin vermis oldugu harici tanikliklar dikkat ekici bir
sekilde hasir alti edilmektedir. Justinin, Incilin ilk drt kitabi iin yalnizca Isanin elilerinin
hatiralaridir demis olmasi [Apologia, I, 66], hatali yorumlara rnek vermek iin kullanilmistir.
[Bultmann, Die Erforschung der Synoptischen Evangelien, The New Approach (Yeni
Yaklasim), syf. 397]
Papiasin Matta ve Markos hakkinda verdigi tanikligin basina gelenler hi de far kli
olmamistir [Eusebiyus, Ecclesiastical History (Hristiyan kilisesi tarihi), III, 39 (MP6, xx, 296-
300) syf. 22, 23]. Bultmann, Papiasin Markos hakkinda verdigi tanikligi, kendisinin
Petrusun tercmani olmasina baglamistir ki bu hatali bir bilgidir. Dibelius Papias in Matta
hakkinda verdigi tanikligi, Isanin elilerinin yazarlar olduguna dair yanlis bir fikre sahip
olmasina baglamistir! [Bultmann, Zur Formgeschte der Evangelien, Theol. Rund. N.F.I.
1929, syf. 10] Tarihsel tanikliklarin bu kadar aik bir sekilde reddedilmesi, bu kisilerin dar
grsllklerinin ve samimiyetsizliklerinin itrafidir.
De Grandmaisonun dedigi gibi: Bu gibi konularda, antik agdan gelen otantik bir
gram bilgiyi, agimizin limlerinin ktphaneleri dolduracak kadar uzun varsayimlarina
tercih etmek en bilgece metottur. [De Grandmaison, Jesus Christ, I. 1935, syf. 115]
(McGinley, FCSHN, 22-23)

Norman Pittenger, Aika syleyebiliriz ki, Isa Mesihin tarihsel gerekligini


rtmek iin yapilan saldirilarin tm rtlmstr demistir. (Pittenger, PHJ, 89-90)

259
3A. ZET

1B. Biimsel tenkitilige gre Yeni Antlasma, Isa nin yasaminin dogrularini degil,
kilisenin Isanin yasaminin nasil olmasi konusundaki dogrularini resmetmektedir.

2B. Cevap: Bultmannin, Incilin ilk drt kitabinin tarihselligini reddeden sonulari,
temelsizdir , nk ilk Hristiyanlarin ok yakin gemiste gereklesmis olaylar ile ilgili yanlis
bilgiler veren bir kitabi kabul etmeleri mmkn degildir.

1C. Luka, aslina uygun bir aktarim sunma iradesine sahip oldugunu kanitlamistir.

2C. Baska hibir tarihsel figr Isa kadar saldiriya ugramamistir. Tenkitilerin grsleri
taraflidir.

3C. Isanin tarihsel gerekligini inkr etme girisimleri sonusuz kalmistir.

260
29
ISA SALDIRI ALTINDA

BLME BAKIS

Tarihe Dayali Isa Iin Yapilan Tarihsel Arastirmalar


Birinci Arastirma
Ikinci Arastirma
nc Arastirma
Sonu
Isa Semineri
Isa Semineri Nedir?
Isa Seminerinin Maksadi Nedir?
Isa zerine Oylama Yapmak?
Isa Seminerinin Vardigi Sonular
Isa Seminerinin Kullandigi Metodlar
Sonu
Inanca Dayali Isa ya da Tarihe Dayali Isa
Ikilem Yaratmanin Gelisimi
Modern Varsayimlar ve Ikilem Yaratmalar
Felsefi Itirazlara Cevap
Tarihi Itirazlara Cevap
Isa Ates Altinda

261
1A. TARIHE DAYALI ISA IIN YAPILAN TARIHSEL ARASTIRMALAR
Son birka asirdan beri tarihsel, gele neksel Hristiyan inancinin bir ok doktrinine, dnyanin
her tarafindaki liberal dsnrler tarafindan meydan okunmustur. Bu meydan okumalardan
hi birisi kiliseye, arkasi kesilmeyecekmis gibi gzken Isanin tarihsel gerekligi iin
yapilan arastirmalar kadar zarar vermemistir.
Walter Elwellin Evangelical Dictionary of Theology isimli szlgnde, tarihe dayali
Isanin bulunmasi iin yapilan tarihsel arastirmalarin tarihini R. H. Stein syle zetlemistir:

Tarihe dayali Isa iin yapilan tarihsel arastirmalarin baslangici 1774-1778 seneleri arasinda,
Hermann Samuel Reimarusun ders notlarinin, lmnden sonra sair Lessing tarafindan
yayinlanmasi ile olmustur. Bu ders notlari, Isanin Yeni Antlasma ve kilisede karsimiza ikan
geleneksel portresine meydan okumaktaydi.
Reimarusa gre, Isa hibir zaman mesihlik iddiasinda bulunmamisti, sakramentleri
olusturmamisti, ne lmn ne de lmden dirilisini nceden bildirmisti. Aslinda Isanin
hikyesi, elilerin kasitli bir kurgusuydu. Bu iddialari dogrultusunda Isanin resmini izen
Reimarus, su soruyu sormustur: Nasirali Isa gerekte nasil bir insandi? Bylece gerek
Isayi bulma adina yapilan arastirmalara baslanmistir. (Stein, JC, alinti yeri Elwell, EDT, 584)

Tarihe dayali Isa iin yapilan tarihsel arastirmalar, degisik formlarda ve yapilarda son
asir boyunca karsimiza ikmistir. Aslinda, son asir boyunca yapilmis olan farkli
tarihsel arastirma karsimiza ikmaktadir. Bu arastirmalarin her birini tek tek ele almadan
nce asagidaki grafigi incelemenin faydasi olabilir. (Horrell, T, 30)

1B. Birinci Arastirma


On dokuzuncu yzyilin en baslarinda gereklestirilen birinci arastirmanin temel metodu
rasyonalizmdi ve bu ugrasin amaci Isa Mesihin yasaminin rasyonel olarak aiklanmasiydi.
(.ref. K. H. Venturininin Non-Supernatural History of the Great Prophet of Nazareth
[Nasirali Byk Peygamberin Dogast Olmayan Tarihi] isimli eseri) Bu konuda atilmis olan
byk adimlarin bir tanesi D. F Straussun 1835 senesinde yayinlanmis olan The Life of
Christ isimli eserdir. Bu eserde Strauss, rasyonalistik yaklasimin Incildeki mucizevi
olaylarin tarihsel olmayan mitolojik anlatimlar olarak kabul edilmesine dair iddiasinin
anlamsizligina isaret etmektedir. Bu yeni yaklasima cevap olarak Isanin yasaminin libe ral
yorumu yapilmistir. Bu liberal yorum Incilin ilk drt kitabinin mucizevi boyutu yok
sayilmis, asagilanmis ve Incilin posasi olarak adlandirilmis; Isanin gretislerine
yogunlasmak iin bu mucizelerden kurtulmanin sart olduguna karar verilmistir. Liberal
yaklasim, Isanin gretislerinden su doktrinleri ikarmistir: Tanrinin babaligi, insanligin
kardesligi ve insan ruhunun sinirsiz degeri. (Stein, JC, alinti yeri Elwell, EDT, 584)
Gary Habermas bu konuda sunlari ifade etmistir Incilin ilk drt kitabinda sunulan
Isaya olan itibari azaltmaya ynelik bir ok popler girisimde bulunulmustur. Bu girisimler
on dokuzuncu hatta on sekizinci yzyillarda bile gayet yayginlasmislardir. Bu iddialarin,
uzun zaman nce rtlms iddialarin tekrari oldugunu fark edenler basta olmak zere,
dikkatli limlerin neredeyse tm tarafindan reddedilen bu girisimler buna ragmen bilgisiz
insanlarin ilgisini ekmektedir. (Habermas, HJ, 98).

262
YENI GELENEKSEL ISA
INANCI (NEOORTHODOXY)

Brunner
ISABILIMCI
Barth Bultmann OGULCULUK
1919 Varolusu Isabilimi
1. Dnya Savasi 2. Dnya Savasi (Tillich, Rahner, Lonergan)

Geleneksel Isa Inanci Tarihsel Sosyolojik Isabilimi


Tarihdeki Gerek Isa (Pannenberg, Moltmann, Vatikan 2)

1800 1900 1950 1960 1990 2000

Schleiermacher Kasemann Humanistik Isabilimi


(God is DeadKng, et al.)
Ritschl
Fuchs Isa Semineri
Strauss
Schweitzer 3. ARASTIRMA
Van Buren
1906

2. ARASTIRMA
Harnack

1. ARASTIRMA
19. Y.Y. (ESKI) LIBERALIZM

Stein, birinci arastirmanin snmesinin arkasinda yatan sebepleri syle aiklamistir:

Albert Schweitzerin alismalari sayesinde liberal Isanin sadece liberallerin bir hayal rn
oldugu aika ortaya konmustur. Birinci arastirmanin bitmesinde etkin olan bir baska unsur,
Incilin ilk drt kitabinin basit, objektif biyografiden ok daha te oldugunun ve tarihsel veri
toplamak iin didiklenemeyeceginin idrak edilmesidir. William Wredenin ve biimsel
tenkitilerin varmis olduklari sonu bu olmustur. Birinci arastirmaya lmcl darbeyi vuran
bir baska unsur ise asirlar boyunca kilisenin inan konusunun teolojik liberalizmin tarihe
dayali Isasinin degil, inanca dayali Isasinin olmus oldugunun tartisilmaz gerekligidir.
Inanca dayali Isa, Kutsal Kitapta beyan edilen dogast Mesihtir. Martin Kahlerin en fazla
etkilendigi unsur bu olmustur. (Stein, JC, alinti yeri Elwell, EDT, 585)

263
2B. Ikinci Arastirma
Birinci ve ikinci dnya savaslari arasindaki dnem boyunca, azalan ilgi ve teorinin olasiligina
duyulan sphe, arastirmalarin askiya alinmasina sebep olmustur. Ernest Ksemannin 1953
senesindeki tesvikleri sonucu ikinci bir arastirmaya baslanmistir. Ksemannin en byk
korkusu tarihe dayali Isa ile inanca dayali Isa arasindaki, pratikte ve teolojide beklenen
srekliligin saglanamamasiydi. Bu kaygisini erken dnemlerde gereklesmis olan Tanrinin
Oglu Isanin insanligini reddeden dalalet ile iliskilendirmekteydi. Sonu olarak tarihe dayali
Isa ile inanca dayali Isa arasindaki srekliligin gerekliligini savunmustur. Daha da tesi, o
dnemde yer alan tarihe day ali Isaya karsi duyulan tarihsel spheciligin yersizligini,
ellerinde bulunan ve reddedilmesi mmkn olmayan verilerden yola ikarak ortaya
koymustur. Ikinci arastirmanin sonulari hayal kirikligi yaratmistir, ilk baslarda zerine
topladigi ilgi ve heyecan yavas yavas yok olmustur. Buna ragmen bu arastirmalar srecinde
kullanilmak zere yeni metodlar gelistirilmistir. (Stein, JC, alinti yeri Elwell, EDT, 584-585)

3B. nc Arastirma
Dr. Geisler en son yapilan arastirmayi aiklar:

Tarihe dayali Isa iin en son zamanlarda yapilan arastirma, bir bakima bir baska yeni
arastirmaya karsi bir tepki olarak gereklestirilmistir. Bu ok ynl arastirmaya radikal
gelenekten, yeni perspetkif geleneginden ve muhafazakrlardan bir ok lim katilmistir.
Muhafazakr kategorisine giren limler sunlardir: I. Howard Marshall, D. F. D.
Moule ve G. R. Beasley-Murray. Bu limler Yeni Antlasmada izilmis olan Isa portresinin
Helen kkenli olup, bir kurtariciya tapinan tarikatlardan etkilendigi iddiasini reddederler.
Yeni perspetkif grubu, Isayi birinci yzyil Yahudi ortaminda tanimlar. Bu grubun
yeleri: F. P. Sanders, Ben F Meyer, Geza Vermes, Bruce Chilton ve James H. Charles.
Radikal gelenege bagli olanlara rnek olarak Isa Seminerini gsterebiliriz. Bu
kisilerin ilgi alani Tomas Incili ve Q dokmanidir. Isa Semineri, Strauss ve Bultmannin
birok metodunu kullanmasina ragmen, Bultmanndan farkli olarak Isanin tarihsel kisiligini
kesfetme konusunda iyimserdir. Bu kisiler, aslina uygun oldugunu iddia ettikleri Yeni
Antlasma ifadelerinin kk paralarinin zerine kuruldugunu iddia ettikleri sonulara gre,
kendi iinde ayri egilimler sergilemislerdir. (Geisler, BECA, 385-386)

Craig Blomberg su ek bilgiyi sunmaktadir: Isa Semineri ve onun taraftarlari,


yelpazenin radikal kisminda olan limlerden baskalari ile uzlasma sergileyememislerdir. Isa
Seminerinin metodolojisi ciddi bir sekilde kusurlu ve vardigi sonular nedensiz bir sekilde
sphecidir. Tarihsel bir sorumluluga sahip olmak bir yana Isa Seminerinin yaptigi elimizdeki
veriler zerine nc bir arastirma gereklestirmekti. Ancak limler bu verilerin geleneksel
Hristiyanlik ile uyusmasi karsisinda sik sik alismalarina ara vermek zorunda kalmislardir.
(Blomberg, WDWSSJ, alinti yeri Wilkins, JUF, 43)

4B. Sonu
Stein, tarihsel kelimesinin tenkiti taniminin ierdigi sorunu gzler nne koymaktadir:

Tarihe dayali Isaya ulasmak ii yapilacak her arastirmanin karsilasacagi en byk sorun
tarihsel teriminin tanimi zerine olacaktir. Tenkiti evrelerde bu terimin genel anlami
tarihsel-tenkiti metodun rn seklindedir.
Birok kisi iin bu metod, tanrisal bir mdahalenin veya mucizevi bir olayin
gereklesmesinin mmkn olmadigi, kapali, degismez ve arkasi kesilmez zaman ve mekan
srekliliginin varligini kabul eder. Bu dogrultuda verilmis bir tanim, dogast Isa Mesih ile
tarihe dayali Isa arasinda devamlilik bulmada sorunlar yasayacaktir, nk bu tanima gre
dogast diye bir sey yoktur. Eger tarihsel olan dogast olmayan ise, tarihe dayali Isa ile

264
inanca dayali Isa arasinda gerek bir devamlilik asla var olamaz. Tm bu bilgiler
dogrultusunda grdgmz gibi tarihsel teriminin tanimi gzden geirilmelidir.
Almanyada bile tarihsel-tenkiti metodun olaganstlge tamamen kapali olmamasi,
mucizelerin olasiligina aik olunmasi dogrultusunda sesler ykselmektedir. Dogast Isa
Mesih ile tarihe dayali Isa arasinda devamliligi tesis etmenin tek yolu budur. (Stein, JC, alinti
yeri Elwell, EDT, 585)

Isa Semineri ve onun taraftarlari, yelpazenin radikal kisminda olan limlerden


baskalari ile uzlasma sergileyememislerdir. Isa Seminerinin metodolojis i ciddi bir
sekilde kusurlu ve vardigi sonular nedensiz bir sekilde sphecidir.

CRAIG BLOMBERG

2A. ISA SEMINERI


Tarihe dayali Isa iin gereklestirilmis olan en radikal arastirmalar son yillarda szde Isa
Semineri adi altinda gereklestirilmistir. Bayram gibi zel gnlerde byk medya
yayinlarinda okudugunuz bir ok yazi, bu szde limlerin sonularini yansitmaktadir.

1B. Isa Semineri Nedir?


Isa Semineri, 1985 senesinde Estar Institute of Santa Rosa , Californiada Robert W. Funkun
baskanliginda kurulmus bir Yeni Antlasma limleri konsorsiyumudur. Mesihin islerinin ve
szlerinin gvenilirligi hakkinda resmi aiklamalar yapmak iin yetmisten fazla lim yilda iki
kez toplanmaktadir. Seminer, liberal Katolik, Protestan, Yahudi ve ateist limlerden
olusmaktadir. Katilimcilarin ogunlugu erkek profesrlerden olusmasina ragmen birka
pastr, bir direktr ve bayan bu grubun ierisindedir. Bu kisilerin yar iya yakini Harvard,
Claremont ya da Vanderbilt ilhiyat okullarindan mezundur. (Geisler, BECA, 386)

2B. Isa Seminerinin Amalari Nelerdir?


Dr. Geisler, Seminerin beyan edilmis olan hedeflerini aiklayarak devam eder:

Seminer yeleri tenkiti alismalar yapmalarina ragmen, Isa Semineri basladigi gnden beri
grslerini sadece konu ile ilgili evrelere degil tm topluma yaymayi amalamistir: Tm
alismalarimizi toplumun nne sunacagiz; bunu yaparak hem bilginin zgrlgn
onurlandiracagiz hem de alismalarimizi halka ifsa edecegiz. (Funk, Forum, 1.1) Bu ilke ile
hareket eden Isa Semineri, alismalarini halka ifsa etmek iin her trl kaynaktan
faydalanmaktadir. Anti-dogast bir teolojiyi sunma kampanyalarini televizyonla, yayinlarla,
basin ile yapilan sylesilerle, teyp kasetleriyle, hatta filimlerle srdrmektedirler. Funk drst
bir sekilde alismalarinin radikal dogasini itiraf etmistir: Bizim kurcaladigimiz konu
milyonlar iin kutsal olan konular oldugu iin dine kfrn sinirlarinda dolastigimiz bir
gerektir. Bu itiraf, gerekten de olanlarin samimi ve dogru bir ifadesidir. (Geisler, BECA,
387)

__________________________________________________________________________

Gerekler, ogunlugun oyu ile belirlenmez.

265
NORMAN GEISLER
__________________________________________________________________________

3B. Isa zerine Oylama Yapmak?


Isa Semineri, Isanin szlerinin geerliligini renkli boncuklar ile yaptigi oylamalar ile
belirlemektedir. Geisler, bu oylamayi syle aiklar: Grup, Isanin szleri ile ilgili renkli
boncuklarin kullanildigi bir oylama yapmistir. Kirmizi boncuk, szlerin Isaya ait oldugunu
onaylar. Pembe boncuk, szlerin Isaya ait olabilecegine isaret eder. Gri boncuk, szlerin
kesin olmasa da byk bir olasilikla ileriki dneme ait kaynaklara zg olabilecegine isaret
eder. Siyah boncuk ise szlerin kesinlikle Isaya ait olmadigina isaret eder.
Bu oylama, Incilin ilk drt kitabi disinda kanona dahil olmayan ve varligi iddia
edilen kaynaklari da kapsamaktadir. Bu kitaplar sunlardir: Parali bir kaynak olan Petrusun
Incili , varligi iddia edilen ancak var olmayan Q ya da Quelle kaynak, gene mevcut
olmayan Markosun Sirri ve ikinci yzyila ait Tomasin Incili. Tomas, Incilin ilk drt
kitabindan sonra besinci kitap olarak kabul edilir.
Isa Seminerinin alismalarinin sonularina gre Incilin ilk drt kitabinda yer alan ve
geleneksel olarak Isanin syledigi kabul edilen szlerin sadece %2si (15 adedi!) Isaya
aittir, %82si Isaya ait degildir ve geri kalan %16sinin ise gvenilir ligi hakkinda spheler
vardir.

4B. Isa Seminerinin Vardigi Sonular


Geisler, tarihi geleneksel Hristiyan inancini etkileyen Isa Seminerinin alismalarinin vardigi
radikal sonulara isaret etmektedir:

1. Eski Isa ve eski Hristiyanlik artik gncel ve faydali degildir.


2. Isanin kim olduguna dair bir uzlasmaya ulasilamamaktadir: Bir kinik (hayatin
zevklerini reddeden bir felsefe), bir bilge, bir Yahudi reformcusu, bir feminist, bir
peygamber-gretmen, radikal bir sosyal peygamber, ya da lmden sonraki hayat ile
ilgili vaaz veren bir khin?
3. Isa lmden dirilmemistir. Grubun Crossan isimli bir yesinin teorisine gre Isanin
mezarini eseleyen kpekler Isanin cesedini yemislerdir.
4. Incil kanonundaki kitaplar ge bir dnemde yazilmistir ve gvenilemezdir.
5. Isanin gerek szlerine, yeniden olusturulacak szde Q kaynagi sayesinde ulasmak
mmkndr. (Petrusun Incili , Markosun Sirri, Tomasin Incili.)

5B. Isa Seminerinin Kullandigi Metodlar

1C. limlige Radikal Bir Darbe

Gerekler, ogunlugun oyu ile belirlenmez. (Geisler, BECA, 387)

Bizlere sunduklari ispatlarin ogu . . . ya birbirlerinden veya diger liberal limlerden


aldiklari alintilardir, ya baglayici degildir ya da uydurmadir. (Geisler, BECA, 388)

266
2C. Anti-Dogastclgn Haksizligi
Grubun radikal sonulari, Tanrinin tarihe mucizevi mdahalede bulunmasini haksiz bir
sekilde reddeden radikal nceden varsayim zerine kurulmustur. (Geisler, BECA, 388)
Isa Semineri hakkinda Gary Habermas sunlari dile getirmistir: Isa Seminerinin
yeleri Isanin Rabligine, Dirilisine ve dogast olaylara karsi besledikleri nefreti ifade
edecek kadar drsttrler. Bu kisilerin, modern, bilimsel dnya grs benzer konulari
basite reddetmektedirler. (Habermas, HJ, 124)
Habermas szlerine devam eder: Her ne kadar Isa Semineri tarihe dayali Isaya
yaklasimlarindan dolayi zerine belli bir ilgiyi toplamis olsa da, varmis oldugu sonularin
verilere dayanmasi mecburidir. Sonu olarak bu grubun yelerinin Isanin yasaminda yer alan
dogast olaylari reddetmelerinin temelsiz oldugu grlmektedir. (Habermas, HJ, 139)

3C. Metinlerin Ge Bir Dnemde Yazildigina Dair Iddianin Temelsiz Kabulu


Bu grubun yeleri yazilim iin ge bir dnemi ortaya atarak ve arkasindan kabul ederek,
grg taniklarinin yasamlarinin son bulmasina ve Hristiyanligin kurucusu hakkinda szde
efsanelerin olusmasi iin yeterli bir zaman dilimi yaratmislardir. (Geisler, BECA, 388)

4C. Mantiksal Hatalar


Isa Seminerinin muhakeme sreci, Petitio Principii olarak bilinen yanlis bir mantigin,
gelismis bir formudur. Bu kisir dng, dogast olmayan bir birinci yzyil dini figr ile
baslayip gene ayni nokta da biter. (Geisler, BECA, 388)
Seminerin mantik hatalari ile ilgili bir baska durum ise, bir fikrin ya da dsncenin
kaynagi hie sayilarak orijini hakkinda yargiya varilmasidir. Baska bir deyis ile, Incil
aktariminin tarihselligini ve yazarini yalnizca metnin stiline ya da baska antik metinlere ya da
o aga ait olmayan bir dsnce yapisina bakarak tespit etmek, mantiken kusurlu bir
yaklasimdir. Bu sulamalar metinlerin tarihselligini yok edemez. (Habermas, HJ, 125)

Seminerin mantik hatalari ile ilgili bir baska durum ise, bir fikrin ya da dsncenin
kaynagi hie sayilarak orijini hakkinda yargiya varilmasidir. Baska bir deyis ile, Incil
aktariminin tarihselligini ve yazarini yalnizca metnin stiline ya da baska antik
metinlere ya da o aga ait olmayan bir dsnce yapisina bakarak tespit etmek,
mantiken kusurlu bir yaklasimdir. Bu sulamalar metinlerin tarihselligini yok
edemez.

GARY HABERMAS

6B. Sonu
Toplumun dikkatini ekme arzularina ve bunu basarmalarina ragmen Isa Seminerinin
radikal sonularinda aslinda yeni olan hibir sey yoktur. Basardiklari tek sey ise kanitlara
dayanma yan, olumsuz Kutsal Kitap tenkidine bir yeni rnek teskil etmek olmustur. Isa
Seminerinin sonulari, Yeni Antlasmanin tanikliklarinin gvenilirligi ve Yeni Antlasmanin
tarihselligini destekleyen sayisiz delil karsisinda bogulmaktadir. Bu sonular ispata
dayanmayip, anti-dogastne olan nyargiya dayanmaktadir. (Geisler, BECA, 388)

267
Edwin Yamauchi sunlari dile getirmistir: Bazi modern limlerin iddialarina ragmen
medyanin genis apta ilgisini sadece yeni oldugu iin eken Isanin eksantrik portresini,
Kutsal Kitap disi deliller ayakta tutamayacaktir. Bu tuhaf revizyonlarin aksine, btn deliller
gz nne alindiginda ve Yeni Antlasma disindaki kanitlarla desteklenen geleneksel Isa
grs, en gvenilir portre olarak hl ayakta durmaktadir. (Yamauchi, alinti yeri Wilkins,
JUF, 222)

3A. INANCA DAYALI ISA YA DA TARIHE DAYALI ISA?


Tarihe dayali Isa iin gereklestirilen btn arastirmalarin sonucunda birok degisik bakis
aisi ortaya ikmistir. Bazi kisiler tarihe dayali Isa ile inanca dayali Isa arasinda farkliliklar
oldugunu dsnmektedirler. Bu kisiler tarihe dayali Isanin yaptiklarinin ya da
sylediklerinin hibir nemi olmadigini dsnrler. Bu kisiler iin nemli olan inancimizdaki
Mesih tir.

1B. Ikilem Yaratmanin Gelisimi


Bazi Kutsal Kitap tenkitileri, inanca dayali Mesih ile tarihe dayali Mesih Isanin arasinda bir
ikilem yaratarak, Isanin tarihselligine zarar vermislerdir. Bu ayrimin orijini, Lessingin tarih
ve inan arasinda atigi derin uurumdan kaynaklanmaktadir: Tarihin tesadfi gerekleri,
sebep sonu iliskisini ispatlayan gerekler olarak kabul edilemezler. (Lessing, LTW, 53)
Lessing sunlari kaleme almistir,

Syle denir: Mesihi oldugu gibi kabul etmek demek, Isanin lleri dirilttigini ve kendisinin
de lmden dirildigini tar ih olarak kabul etmek demektir Eger durum, Isanin bunlari
sylemis olmasinin tarihselliginden daha te bir tarihsellik ierseydi, o zaman her sey harika
olurdu! Bazilari daha da zerime gelip sunu der: Tabi ki! Bu durum tarihsel aidan dogru
olmaktan ok daha tedir. nk bizleri bunu bildirenler, hata yapmalari mmkn olmayan
esinlenmis tarihilerdir Iste o an gene kendimi, ii pis sular ile dolu derin hendegin
kiyisinda buldugunu dsnrm. Her ne kadar bu hendekten karsiya gemeye ve o kokuyu
duymamaya alistimsa da bunu asla basaramadim. (Lessing, LTW, 55)

Immanuel Kant, felsefe ve din arasinda bir ikilem yaratmayi mecburi grenler
arasinda yerini almistir: Hayatimda inanca yer aabilmek iin, bilgimin bir kismindan feda
etmek zorunda kaldim. (Kant, CPR, 31)
Isa hakkinda alismalar yapan Kant, tarihe dayali Isa ile inanca dayali ideal insan Isa
arasinda derin bir uurum tesis etmistir: Insanlarin kendilerini bu ideal ahlki
mkemmellige; bu ahlki mizacin ilk rnegine, tm safligiyla ulastirmalari, onlarin evrensel
grevidir. Muhakeme yolu ile usumuzun, gayretli bir rnek almanin gereklesmesi iin
sundugu bu fikrin kendisi bizde gerekli istegi yaratacaktir. (Kant, RLRA, 54)
Bundan dolayi, ahlki ynden Tanriyi hosnut eden kisi olarak kabul edecegimiz
deneysel rneklere ihtiyacimiz yoktur; bu rnegi bize usumuz, aklimiz zaten sunmustur.
(Kant, RLRA, 56)
Soren Kierkegaard, tarihe dayali Isaya olan ihtiyacimizi kmseyerek, tek
ihtiyacimiz olanin iman oldugunu belirtmistir:

Eger Hristiyanliga tarihsel bir dokman bakis aisi ile bakilacak ise, nemli olan asil
Hristiyan doktrininin gvenilir bir tespitini elde etmek olmalidir. Eger arastirmaci kisinin, bu
gerek ile kendisinin iliskisine karsi dinmeyen bir susamisligi varsa, iste bu noktada belli bir
mitsizlige kapilacaktir. Bunun sebebi ise kolaylikla kavradigi gerektir. Bu gerek, en kesin
olanin, tarihsel olarak sadece bir olasilik olmasi durumudur ve bu olasiligin, ebedi

268
mutlulugunu zerine kurmasina yetmeyecegidir. Bu mutlulugu hibir muhakeme
saglayamamaktadir. (Kierkegaard, CUPPF, 23)

agimizin insanlarinin ihtiyaci olan tek sey u cmlelere inanmaktidir: Su ve su


senesinde, Tanrinin bir insan grnmnde dnyaya geldigine, aramizda yasayip bizlere
gretis verdigine ve ldgne inaniyoruz -bu yeter de artar bile. (Kierkegaard, PF, 104)
Martin Kahler, Bilim tarafindan tespit edilmesi gereken tarihsel gerekleri bir iman
tecrbesi olarak kabul edemeyiz. Bundan dolayi, Hristiyan inancinin ve tarihe dayali bir Isa
inancinin, aynen su ve yag gibi birbirine karismayacagini kabul etmeliyiz demistir. (Kahler,
SHJHBC, 74)
Kahler, szlerine tarihsel ve tarihi Mesih arasinda bir ayrim yaparak devam eder.
Kahler, tarihsel Mesihi savunan limlere su soruyu yneltmektedir: Eger Isa Mesihin kim
ve ne oldugu sorusunun cevabina ustaca gereklestirilmis tarihsel arastirmalar ile
ulasilabilecegi ve bu arastirmalari gereklestirme kapasitesine uygun limligin asrimizda
olustugu dsnlrse; Isa Mesih, Hrist iyanlar iin nasil bir otantik inan unsuru olabilir ki?
(Kahler, SHJHBC, 102)
Kahler, gerek tarihi Mesih hakkinda sunlari sylemistir: Tarihi Mesih, vaaz edilen
Mesihtir. Vaaz edilen Mesih ise kesinlikle inanca dayali Isadir. (Kahler, SHJHBC, 66)
Kutsal Yazilarin her satiri, Isa Mesihin gerek portresine vurulmus marifetli bir
fira darbesi gibidir. . . Iste bundan dolayi Mesih ile Kutsal Kitapi birbirinden ayiramayiz.
(Kahler, SHJHBC, 86)

2B. agimizin Varsayimlari ve Ayriliklari


agimizin modern varsayimlarindan bir baskasi, Yeni Antlasma yazilarinin Isanin tarihsel
resmini yansitmadigini kabul eder.
Julius Wellhausenden alinti yapan Rudolf Bultmann sunlari dile getirmistir: Kabul
etmemiz gerekir ki bir aktarimin metinsel hali ya da bir parasi, iinden iktigi tarihsel durum
hakkinda basvurulacak temel kaynak olmasina ragmen bu aktarim, tarihsel detaylarini
sundugu olay hakkinda sadece ikincil bir kaynaktir. (Bultmann, NASP, 341)
Bu bakis aisinin kabul edilmesi demek, Isa hakkindaki gerekler konusunda Incilin
ikincil bir kaynak olarak kabul edilmesi demektir. J. Martin, bu bakis aisini kabul
edenlerdendir: Incil, kilisenin, inancinin temelini olusturduguna inandigi gerekler hakkinda
yorumlarin yazilmis oldugu bir kitaptir. (Martin, RG, 44)
Taninmis bir tenkiti olan R. H. Lightfoot, su sonuca varmistir: Anlasiliyor ki
Mesihin cennetsel karakteri bir yana, dnyasal karakterinin byk bir kismi bizlerden
saklanmistir. Incilin ilk drt kitabi, iddia edilen paha biilmez degerlerine ragmen bizlere
Isanin sesini degil fisiltisini sunabilmekte, bizleri Onun adetlerine ulastirmak yerine
varoslarda dolastirmaktadir. (Lightfoot, HIG, 225)

1C. Albert Schweitzer


Nasirali Isa; Mesih olarak kendisini ne ikarmistir, Tanrinin Kralliginin ahlk unsurlarini
vaaz etmistir, Cennetteki bu Kralligi dnyaya getirmistir ve Kendi isine son bir kutsama
vermek iin armihta lmstr, ancak asla var olmamistir. Isa, rasyonalizm tarafindan dizayn
edilmis, liberalizm tarafindan yasam bahsedilmis ve modern teoloji tarafindan tarihsel bir
giysi ile kusatilmistir bir figrdr. (Schweitzer, PSJ, 396)
Schweitzerin Quest for the Historical Jesus (Tarihe Dayali Isa Iin Yapilan
Arastirma) isimli kitabinda, Hristiyanligin ilk baslarindan beri bu ikilemin yasandigi iddia
edilmektedir:

269
Ilk bakista erken Hristiyanlarin, Isanin tarihe dayali yasamina karsi olan ilgisizlikleri sasirtici
gelebilir. Son zamanlarin geldigini fark edenleri temsilen Pavlus, Mesihin beden aldiktan
sonraki hali ile ilgili bilgi edinme konusunda fazla arzu sergilememistir. Hristiyanligin asirlar
boyunca devam ettirdigi bu kendini korumanin ilk adimi bu olmustur. Hrist iyanlik, inancina
tarihsel bir Isanin girmesi ile dnyanin en byk sorunlarindan birisinin zleceginden, aik
eliskinin gn isigina ikacagindan, Efendilerinin bile nceden gremedigi sonularin
dogacagindan, yeni olusumlarin geliseceginden endise etmistir. (Schweitzer, QHJ , 2)

Tarihe dayali Isa hakkindaki alismasini yayinladiktan sonra, Schweitz sunlari


sylemistir, Gerek sudur: Bizler iin nemli ve faydali olan Isa, tarihteki degil
imanimizdaki Isadir. Dnyanin stesinden gelen, etkileyen ve hkmeden ruh, tarih
kitaplarindaki degil, Isanin ruhundan kaynaklanip iman edenlerin iinde dolasan ruhtur.
(Schweitzer, QHJ, 401)
Ancak Schweitzerin bahsettigi Isanin ruhunun bir kisinin zihninde kurguladigi bir
figr olmadigini nasil bilebiliriz? Ihtiyacimiz olan Isanin Ruhunun kendisini beyan ettigi,
dnya zerindeki zaman ve mekan kavramlari ierisinde gsterilebilir ve sunulabilir bir
niteligi ieren delildir.
Tarihselligi sarsilmaz bir kisi olan Isa, gnmze yabanci bir karakter olmasina
ragmen Onun ruhu, yalinligi ve dolambali olmamasi ile bilinen szlerinde yasamaktadir.
Isanin her sz, Onun btnlgn yansitan zelliklere sahiptir. Onun zamanimiza olan
yabanciligi ve kaygisizligi, herkesin Isa hakkindaki kendi kisisel bakis ailarini bulmalarina
yardimci olmaktadir. (Schweitzer, QHJ, 401)
Schweitzerin szleri ne yazik ki gerek Isa tecrbesini degil bu tecrbeden kaislari
yansitmaktadir.

2C. Rudolf Bultmann


Isanin yasami ve kisiligi hakkinda neredeyse hibirsey bilmiyoruz, nk ilk
Hristiyanlardan kalan kaynaklar bu konu ile ilgilenmemekteydi. Daha da tesi Isa hakkinda
ne parali ne efsanevi ne de diger biimlerde, herhangi bir kaynak yoktur. (Bultmann, JW,
8)
Kendisi Isanin tarihselligini kabul etmistir. Bultmannin sorguladigi Isanin varligi
degil; Incil yazarlarinin objektifligidir. Bultmann bu objektiflige duyulan sphe hakkinda su
sonuca varmistir:

Isanin varligina dair duyulan sphe hem temelsizdir hem de rtlmeye layik degildir. Akli
basinda olan hibir insan Isanin, kendisini ilk defa eski Filistin toplumunda gstermis olan bu
tarihi hareketin basinda oldugundan sphe edemez. Ancak bu toplumun, Isanin gerek
kisiligini, hayatini ve mesajini ne kadar tarafsiz bir sekilde yansittigi ayri bir tartisma
konusudur. (Bultmann, JW, 13)

Inanca dayali Isa ile tarihe dayali Isa arasinda ayirim yapanlarin bu yaklasimini
rtmenin en etkin yolu, ilk olarak felsefi nceden varsayimlarin rtlmesi ve
arkasindan Yeni Antlasmanin Isa hakkinda ki anlatimlarinin tarihsel gvenilirliginin
gl bir sekilde sunulmasi olacaktir.

270
3B. Felsefi Itirazlara Cevap
Inanca dayali Isa ile tarihe dayali Isa arasinda ayirim yapanlarin bu yaklasimini rtmenin
en etkin yolu, ilk olarak felsefi nceden varsayimlarin rtlmesi ve arkasindan Yeni
Antlasmanin Isa hakkindaki anlatimlarinin tarihsel gvenilirliginin gl bir sekilde
sunulmasi olacaktir.
Geisler, Kanta cevap olarak sunlari dile getirmistir: Kantin gerekleri nemlerinden
bagimsiz bir sekilde ayirabilecegimize dair varsayimi, Isanin lmnn neminden
ayirmanin imknsizligi rneginde grlecegi gibi kesinlikle yanlistir. Eger bu bir biyolojik
gerek olmasaydi, bakireden dogmanin ruhsal bir nemi de olmazdi. Hi kimse bir insanin
yasamini, bu yasamin degerinden ayri tutamaz. Bir katil bir kisiyi ldrrken, o kisinin insan
olma degerine saldirmadan bunu yapmasi mmkn degildir. (Geisler, BECA, 386)

4B. Tarihi Itirazlara Cevap


David Cairns isimli bir yazar, Bultmannin tarihsellikten uzaklasip varolusuluga yaklasan
teoloji formu hakkinda su sonuca varmistir: Bizlerin bu blm hakkinda varacagimiz kati
olmayan sonu, Bultmann tarafindan israr edilen haklilik gerekelerinin hi birisi tarihsel bir
destege sahip olmadigi iin ikna edici degillerdir. Girisimin tm, bas agrisina tedavi olarak
kafanin kesilmesini andirmaktadir. (Cairns, GWM, 149)
Bultmannin Yeni Antlasma ya varolusu yaklasiminin bir korkutucu yani Ellwein
tarafindan tespit edilmistir: Bultmannin Yeni Antlasma yorumuna bakildiginda tarihsel bir
karakter olan Nasirali Isanin gerekliginin, izafi Xe dnsmesi rahatsiz edici degilmis gibi
gzkmekte midir? Bu dnsmn anlami, Tanrinin esinlemesinin Isa Mesihin bedeninde
ve yasaminda vcut bulmasina dair tarihsel geregin buharlasip yok olmasidir. (Ellwein,
RBIK, 42)
Geislerin belittigi gibi, tarihe dayali Isa iin arastirma yapan limler, aksi
ispatlanmadika Incilin tarihsel olmadigini ve Isanin tarihsel kisiligini yansitmadigini
varsayarlar. (Geisler, BECA, 386)
Yeni Antlasma yazarlari, inanca dayali Isa ve tarihe dayali Isa birlesiminden olusan
bir inancin zerinde durmaktadirlar.
Pavlus syle demistir,

Mesih dirilmemisse, bildirimiz de imaniniz da bostur. Ve bizim Tanri'yla ilgili tanikligimiz da


yalan olmus olur. nk Tanri'nin, Mesih'i lmden dirilttigine taniklik ettik. Ama ller
gerekten dirilmezlerse, Tanri Mesih'i de diriltmemistir. nk ller dirilmezlerse, Mesih de
dirilmemistir. Mesih dirilmemisse, imaniniz bostur; siz hl gnahlarinizin iindesiniz. Buna
gre Mesih'e ait olarak lms olanlar da mahvolmuslardir. Eger yalniz bu yasam iin Mesih'e
mit baglamissak, herkesten daha ok acinacak kisileriz. (1. Korintliler 15:14-19).

Inanca dayali Isaya iman edip, Isanin tarihsel yasamini grmezlikten gelmek
demek neredeyse Isanin beden aldigini reddetmek demektir. Yuhanna, su uyariyi yapmistir:

Yasam Szyle ilgili olarak baslangitan beri var olani, isittigimizi, gzlerimizle
grdgmz, seyredip ellerimizle dokundugumuzu iln ediyoruz. Yasam aika grnd,
onu grdk ve ona taniklik ederiz. Baba'yla birlikte olup bize grnms olan sonsuz Yasam'i
size iln ediyoruz. Evet, sizin de bizlerle beraberliginiz olsun diye grdgmz ve
isittigimizi size iln ediyoruz. Bizim beraberligimiz de Baba'yla ve O'nun Oglu Isa
Mesih'ledir. (1. Yuhanna 4:3)

Tarihi olan Luka arastirma tekniklerini syle aiklamistir:

271
Sayin Teofilos, Birok kisi aramizda olup bitenlerin tarihesini yazmaya girismistir. Nitekim
baslangitan beri bu olaylarin grg tanigi ve Tanri sznn hizmetkri olmus olanlar bunlari
bize iletmislerdir. Ben de tm bu olaylari ta basindan zenle arastirmis olarak bunlari sana
sirasiyla yazmayi uygun grdm. (Luka 1:1-3)

A. N. Sherwin-White, Romali yazarlar ile Incil yazarlarinin tarihsel kayitlari yazma


metodlari arasindaki farkliliklar zerine bir alisma yapmisladir. Bu alismalar, su sonucu
aiga ikartmistir: Isa Mesihin hikyesine karsi tutkulu bir ilgi duyanlarin, olaylara karsi
olan ilgilerinin tarihselden daha ok alegorik ve didaktik olmasi, bu materyallerin salt bir
biimde ierdikleri tarihsel zn reddedilmesine sebep veremez. (Sherwin-White, RSRLNT,
191)
F. F. Bruce, W. M. Ramsay gibi bir ok limin arastirmalari Luka ve Elilerin Isleri
kitaplarinin tarihsel gvenilirligini ortaya koymustur ya da daha aik olarak sylemek
gerekirse tarihsel bir dokman olduklari kanitlanmistir. Kisa bir sre nce taninmis Roma
tarihisi Cohn Hemer, Elilerin Isleri kitabinin ierdigi bilgileri gz nne alarak su sonuca
varmistir:

alismalarimiz sonunda metinde yer alan olaylarin getigi yerler ve dnem ile ilgili kaynak
niteligindeki zengin bilgileri sunan yazarin, konuya vakif oldugunu kesfettik. Metinlerde yer
alan bilgilerin ve baglantilarin bir ogu yakin zamanlarda gereklesen arkeolojik kesiflerde
elde edilen papirs ve kitabelerin tercme edilip yayinlanmasi sonucu dogrulugunu
ispatlamistir. Bu detaylari, birbirini destekleyen, degisik perspektifler sunan bazen de
tekrarlamalar riskini ieren esitli kaynaklardan gzden geirdik. Bunu yaparken asil ilgi
alanimiz, esitli detaylari kesfetmek degil, elimizdeki yazili metinleri nasil destekleyip
dogruladiklarini tespit etmekti -aktarim ile tarihin birbiri ile olan iliskisinin degisik
seviyelerde de uyum sergileyip sergilemeyecegini grmekti. Delillerin sundugu perspektifler,
elimizdeki metinlerin ve bu metinlerin ierisinde karmasik ve kasitsiz bir dzen sergileyen
detaylarin gvenilirligini genis apta desteklemistir. (Hemer, BASHH, 412)

Tarihsel Isa ile tarihi Isayi birbirinden ikilem yaratarak ayiran yaklasim, gerek ve inan
arasindaki hatali bir ayirimin bir baska yanlis uygulamasidir. . . . Isa Mesihin tarihe dayali
zellikleri, Onun tarihselliginden ayirilamaz. Eger Isa, Yeni Antlasmada iddia edildigi gibi
yasamamis, gretmemis ve lmden dirilmemis ise gnmz iin kurtarici bir zellik
tasimamaktadir. (Geisler, BECA, 142)

4A. ISA ATES ALTINDA


Daniel kitabinin 3. blmnde, Danielin arkadasi, Sadrak, Mesak ve Aved-Nego atese
atilmakta ancak yanmamaktadirlar. Bu kisi ateste iken yanlarinda drdnc bir kisi
belirmistir. Bir ok ilhiyati bu drdnc kisinin insan bedeni almadan nceki hali ile l
Birligin yesi olan Mesih oldugunu kabul etmistir. Kral Nebukadnessarin bu durum
karsisindaki tepkisi syle yazilmistir: Kral, Ben drt kisi gryorum dedi, Atesin iinde
yryorlar, baglarindan zlms, hibir zarara ugramamislar. Drdncnn grnm de
bir ilhi varliga benziyor. (Dan. 3:25) Drdnc kisi sphesiz Tanri Oglu Isadir ve O asla
yanmaz!
ok bilmis limler fildisi kuleleri iinde oturup, kendi keyiflerine gre Inanca dayali
bir Isa tesis edebilirler. Bu Mesihi kabul etmek ok daha kolaydir , nk bu mucizeler
gereklestirmeyen, dogast olaylar sergilemeyen bir Isadir. Hatta bu Isa, dnya zerindeki
bir ok dsnce akiminin veya felsefenin kurucusundan farkli bir kisi degildir. Bu Isanin
ekismeleri kiskirtan, insanlarin ruhuna meydan okuyan kati ifadeleri yoktur. Bu Isa,
kendisini reddedenlerin katlanacaklari edebi sonular hakkinda uyarilarda bulunmamaktadir.

272
O herkesin kisisel dnya grsne uyum saglayan bir Isadir. Bu grs, tarihe dayali Isa iin
gereklestirilen ancak sonuta tarih ile kopuk bir Isaya ulasilan arastirmanin ierdigi en
byk problemdir. Bu grsn temel sorunu sudur: Peri masali ya da efsane gibi hayal rn
olan, kurgulanabilen bir Isanin, insan yasamlarini degistirmek iin sahip olacagi g, Johnny
Appleseed ya da bir Paul Bunyan gibi isimlerin gcnden te degildir.
Yaklasik iki bin sene nce, tirnaklarinin ierisine topragin kiri bulasmis olan gerek
insanlar, gerek Isa ile karsilasmisla rdir. Gerek Isa, onlara Kendisini takip etmelerini
sylemis, gerek erkek, gerek kadin ve gerek ocuklar Onu takip etmislerdir. Isayi takip
etmenin ve aralarinda yasarken Isanin yaptiklarina ve sylediklerine dair verdikleri
tanikliklarini geri almamanin bedeli olarak bu insanlarin ogu canlarini vermislerdir.
Iste bu noktada insanlarin karsisina byk bir tezat ikmaktadir ve bir seim yapmak
zorunda kalmaktadirlar. Gvenilir bir limlige saygim sonsuzdur , ki bu saygimin en byk
ifadesi, yaptigim arastirmalar ve bu kitapta her grse yer vermemdir. Ancak bazi
durumlarda limler, kisisel nyargilarini hakli ikarmak iin sahip olduklari egitimi
kullanmaya kalkmaktadirlar. Tarihe dayali Isa iin yapilan arastirmalarda basimiza gelen
budur. limler tarihe dayali, gerek bir Isayi ortaya ikaracak arastirmalar yapmak yerine;
anti-dogastc nyarginin kontrol altinda hayal rn ve gsz bir Isayi sunmaya
soyunmuslardir.
Artik bu konuda hkm verme vakti gelmistir. Her birey kime inanacagina karar
vermelidir: Ya Isadan asirlar sonra dogmus olan lim-felsefecilere ya da Isa ile yasayip Isa
iin lenlere.
Egitimsiz kyllerden, en ileri egitimleri almis profesrlere kadar milyonlarca ins anin
asirlardir verdigi hkm syledir: Isa dogmustur, lmstr ve Onu gerekte oldugu gibi
kabul edenlerin yasamlarini degistirmek iin yasamaktadir. Peki siz Onu kabul edecek
misiniz? Onu takip edecek misiniz? Elinizde kararinizi baglayacak bu kadar delil var iken
sizin hkmnz nedir? Eger bu gne kadar Isayi Kurtariciniz ve Rabbiniz olarak kabul
etmediyseniz, kitabin en sonun da bulunan Drt Ruhsal Kural isimli blm size yardimci
olabilir.

273
30
BIIMSEL TENKITILIK
HAKKINDA VARILAN
SONU

BLME BAKIS

Biimsel Tenkitiligin Katkilari


Biimsel Tenkitiligin Sinirlari

274
Her tenkiti metodun ya da alismanin artilari ve eksileri, katkilari ve zararlari vardir. Bu
blmde, biimsel tenkiti yaklasimin bazi katkilari ve sinirlari ele alinacaktir.

1A. BIIMSEL TENKITILIGIN KATKILARI


B. S. Easton vardigi su sonu ile biimsel tenkiti alismanin yaptigi bir katkinin altini
izmektedir: Biimsel alismalar bizlerin en erken Hristiyan pedagojisi (egitimbilim) ile
iletisim kurmamizi saglamistir ve zellikle erken Filistili Hristiyanlarin ilgi alanina isik
tutarak bu alismalarin faydali bir alan oldugunu ispatlamistir. Bu yeni disipline gereken
ilgiyi gstermemiz iin bu sebep bile yeterlidir. (Easton, GBG, 77)
Barker, Lane ve Michaels, biimsel tenkitiligin katkilarini listelemislerdir:

1. Sinoptik aktarimin kendine zg stilinin ve yapisinin degerinin anlasilmasina tahmin


edilemeyecek boyutlarda yardimci olur. Incilin ilk drt kitabinin yapisi aslinda kendisinden
nce gelen szl aktarimin bir yansimasidir.
2. Incilin ilk drt kitabinin kronolojisinin harmonize edilmesini talep etmek hem
mmkn degildir hem de gerekli degildir. Bunun sonucu olarak Incil anlatimlari, sablonlarin
esitliligine gre gruplanmistir.
3. Biimsel tenkitilik, ayni olaylarin paralel anlatimlarinin kafa karistirma olasiligi
barindiran esitliliklerinin aiklanmasina yardim eder. Incilin yazarlarinin bir tanesinin
metne dahil etmedigi bir detay, bir baska yazarin metninde yer alabilir. Bunu n sebebi, yazara
gre bu detayin olayin belli bir aisi ile belli bir iliski ierisinde olmasi ve yazarin bunu
yansitmak istemesidir. (Barker, NTS, 70)

Floyd Filson, farkli katkilara deginmistir:

Incil aktariminin bir dnem szl aktarim biiminde devam ettigi bir gerektir. Iler iki
dnemlerde gereklesecek aktarimlarin gvenilirligi bakimindan bu szl aktarim dneminin
ok nemli oldugu da baska bir gerektir. Iste bundan dolayi bu dnem, bizim en titiz
incelemelerimizi hakketmektedir.
Ister greti iersin, ister bir olayin anlatimini, aktarimin kk paralarinin, durum
gerektirdigi anlarda uygulanabilir amalar iin kullanildigi gerektir. Bu gibi durumlarda bu
aktarimlarin korunmus olmasi veya bu aktarimlarin bilesik bir yapi iermesi akla yatkin bir
olasiliktir.
Elimizdeki materyalin, tamami korunmamis olan btn materyalin ok kk bir
parasini olusturdugu tartisilmaz bir gerektir. Hangi kisimlarin korunup hangi kisimlarin
korunmayacagina karar veren unsurun, kilisenin inanci ve yasami ile baglantili oldugu da bir
baska gerektir. Gnmzde yasayan bir pastrn, bir kitabin yada aktarimin, kendi yasamini,
dsns yapisini ve vaazlarini etkileyen kisimlarini hatirlayacagi gibi erken Hristiyanlarin da
hafizalarini ynlendiren etken, onlarin ihtiyalari ve ilgi alanlari olmustur.
Aktarimlari ileten kisilerin bir arastirmaci ya da tarafsiz bir biyografi yazari
olmadiklari; tm srecin ynlendirilme, bilgilendirilme, tapinma ve ekisme etkisi altinda
oldugu bir gerektir. Kisaca zetlersek, Incilin ilk drt kitabinin dikkatli ve titiz bir sekilde
tenkit edilmesi durumunda tm bunlarin primitif Kilisenin yasamindaki yansimasi grlr,
hatta erken Hristiyanlarin ilgi alanlari ve sorunlari belli bir dereceye kadar tespit edilebilir.
(Filson, OG, 103-105)

Yeni Antlasma limi Harold W. Hochnerin isaret ettigi nemli bir baska katki ise
biimsel tenkitiligin, szl aktarim dnemine ilgimizi ekmis olmasidir. (Barr, BEJ, n. p.)
Steven Travis bu grse katilmaktadir: Biimsel tenkitilik, Yeni Antlasma
dokmanlarinin, daha yazili sekle dnsmemis oldugu, M.S. 30 ile 50 arasindaki tnel
dnemine deneysel de olsa nfuz etmemize yardimci olmustur. Erken Hristiyanlarin, vaaz ve

275
greti metodlari ile Yahudi hasimlari ile giristikleri te olojik tartismalari hakkinda ipulari
sunmustur. (Barnes, GCFC, 161)
Mounce, biimsel tenkiti alismanin bir nemli katkisini da syle belirtmistir:
Biimsel tenkitilik, Isanin gretisinin dogasini bir kez daha animsatmistir: Kisa, z ve
uygulanabilir. Incilin ilk drt kitabin da karsimiza ikan, evrensel bir uygulamaya msait,
seilmis bir gretidir. (Mounce, INTHA, 144)
Biimsel tenkitiligin varmis oldugu iki nemli sonu, Redlich tarafindan
aiklanmistir:

1. Biimsel tenkitilik, Isanin szlerinin daha erken bir dnemde toplandigini iddia
ederek, Rabbimizin tam olarak asil szlerinin [ipsissima verba] bireylerin ve kilisenin kaderlerini
belirleyen bir kehanet gibi deger grdgne dair bir olasiliga isaret etmektedir.
2. Biimsel tenkitilik, Incilin ilk drt kitabinin orijininin incelenmesini tesvik etmistir.
Kullanmis oldugu arastirma ve inceleme metodu, gelecekte yapilacak daha kapsamli bir bilimsel
alisma iin nc niteligindedir. (Redlich, FC, 79)

2A. BIIMSEL TENKITILIGIN SINIRLARI


Basil Redlich, biimsel tenkiti teknigin limitlerini syle zetlemistir:

(1) Siniflandirilma Ilahi-Hikyeler, Mucize-Hikyeler ve Mesellerde oldugu gibi sadece


ve yalnizca biime dayali olmalidir. Formu olmadigi yerde, ierige gre yapilan siniflandirilma,
biimsel tenkitilik degildir.
(2) Formu belli olmayan gruplarin, tarihi bir arastirmaya tabi tutulmadan, tarihselligi
hakkinda bir deger yargisi olusturulamaz. Ayni zamanda belli bir biimin ya da formun var olmadigi
metnin tarihselligi hakkinda yapilacak bir degerlendirmenin hak liligi ortaya koyulamaz. Biimsel
tenkitilik, sadece ve yalnizca formlari, aktarimin formlarini incelemeli, bu formlari aiklamali ve bu
formlarin gelisiminin izini takip etme girisiminde bulunmalidir.
(3) Biimsel tenkitilik, Incilin ilk drt kitabinin metinsel tenkidinin sonularindan
yeteri kadar faydalanmamistir. Bu sonular, Incilin ilk drt sinoptik kitabinin metinlere dayali
kaynaklara gre tarihlenmesini ve bu kaynaklar ile Hristiyanligin byk merkezlerinin iliskisini
iermektedir.
(4) Biimsel tenkitiligin vurguladigi ilkel Hristiyan toplumunun etkisi, bir haham ve
peygamber olan Isanin etkisi karsisinda ok snk kalmaktadir. Daha da tesi bu topluma yaratici bir
nitelik kazandirmaktadir, ancak bu toplumun bu niteligi hakkinda Yeni Antlasmada en ufak bir ipucu
bulunmamaktadir. Primitif Hristiyan toplulugunun ilk yeleri ne hahamdir nede peygamber. Biimsel
tenkitiligin bir kusuru da, Isanin ayni nemli szleri ezberleyip, srekli olarak hibir degisiklik
yapmadan tekrar eden bir gretmen olmadigini tespit etmede yetersiz kalmistir. Isa, ayni konulari
degisik biimlerle iletmis, sylevlerinin biiminde srekliligin yaninda esitlilik de yar almistir. Bir
baska konu ise Incilde yer alan esitliligin bir sebebinin de, bilgi artisi olabilme olasiligidir. Matta,
Luka ve Yuhanna, kendi kitaplarini Markostan sonra kaleme almislardir, nitekim aktarimlarina daha
fazla detay ve bilgi ykleme olanaklari olmustur.
(5) Biimsel tenkitilik, Incilin ilk drt kitabinin formunun olustugu dnemde hayatta
olan sayisiz grg taniginin varligini ve bu kisilerin aktarimi kontrol edip hatalara mdahale etme
imknlarinin oldugunu grmezlikten gelmistir.
(6) Biimsel tenkitilik, ikinci yzyil ve daha sonraki yazarlarin sundugu delilleri
grmezlikten gelmistir.
(7) Biimsel tenkitilik, aik ve net bir sekilde, Incilin ilk drt kitabinin formunun
olustugu dnemin boyutunu belirtmemistir.
(8) Biimsel tenkitilik, ierigin, kosullarin ve tarihsel siralamanin tarihselligini ve
biyografik degerini temelsiz bir biimde reddetmistir.

276
(9) Biimsel tenkitilik, aktarimlarin ierdigi benzerliklerin, efsanevi ve mitolojik
anlatimlara ait olmayi ispatlayan birer rehber oldugunu varsaymasinin hakliligini ortaya
koyamamistir.
(10) Biimsel tenkitilik, hayati nem tasiyan etkenleri degerlendiriken, erken kilisenin
ok esitli, btn ilgi alanlarini hesaba katmamistir.
(11) Biimsel tenkitilik, sbjektif tutumlara aik bir saha oldugu iin destekileri tarafli
egilimlere sahiptir.
(12) Biimsel tenkitilik, ilk kilisenin Isa ya olan inanci ve Onun isminin yceligi iin aci
ekmeye ve lmeye hazir oldugu geregini gzden kairmistir. Onlar iin Isa, gerek Isa ve onlarin
Mesihi idi. Isa, bunu isleri ve gretisleri ile ispatlamisti.
(13) Biimsel tenkitilik, ilk Hrist iyanlarin dnyanin sonunun geldigine olan inanlarindan
dolayi normal dnya ile baglarini kopardigina dair bir iddiaya saplanmistir ve srekli olarak bunu
vurgulamaktadir. (Redlich, FC, 77, 78)

Delillere bakilarak erken Hristiyanlarin ve onlarin gretmenlerinin dsncelerine


ulasildiginda, biimsel tenkitiligin temellerinin sarsildigi ve paralandigi grlr. Bu
yaklasim iin zekice, bazi noktalari akla yatkin, birka para dogruluk payi var gibi
yorumlar yapilmistir, ancak bu yorumlari bir zamanlar zerine to plamis olan
Tubingen teorisi gibi biimsel tenkitiligin teorilerinin de kisa bir zaman diliminde
tarihe karisacagini grecegiz.

McGinley, Bultman ve Dibeliusun gelistirdigi biimsel tenkitiligin kusurlari hakkinda su


yorumda bulunmustur:

Biimsel tenkitilik, Iki-Kaynak teorisinin bagimsizligina uygun bir pozisyon almayi


basaramamistir [Fascher, DFM, 51]. Incilin ilk drt kitabi ile Kleinliteraturun arasindaki
esas farkliligi gz nne alamamistir. Itibar grmemis olan kollektif yaratilis teorisini kabul
etmis ve bu teoriyi, kollektif yaratilis yapmamis ve yapmasi mmkn olmayan bir topluluga
uygulamaya kalkmistir. Elindeki materyalin stilinin yalinligini grmek yerine, bu materyalin
eklemelerden ve yamalardan olustugunu iddia etmistir. Biimler ok kati bir biimde
tanimlanmis ve bunun bedelini, metinden kopartilip atilan sayfalarca dokman demis.
Primitif Hristiyan yasaminda srekli bir Sitz im Leben arayisina girilirken, en nemlisi ihmal
edilmistir: Bir Hrist iyanin Isanin yasamini grenme arzusu. Tarihsel taniklilara asla yer
verilmemis; biim ugruna gerekler grmezlikten gelinmis; zamanin kontrol edici gc yok
sayilmis; Incilin ilk drt kitabinin anlatimlarinin tarihselligine dair ileri bir n yargi
beslenmistir. (McGinley, c, 154)

Radika l biimsel tenkitiligin en temel hedeflerinden bir tanesi, biimsel analiz


yaparak tarihe dayali bir Isa tesis etmek olmustur.
Biimsel tenkitilik, ne yazik ki Incilin ilk drt kitabinin modern Protestan
anlayisina, bu kitaplar grevini yerine getirememis gibi bir hava olustugu iin olumsuz bir
katkida bulunmustur. G. E. Ladd syle zetler: Biimsel tenkitilik, tamamen tarihe dayali
bir Isa tesis etmeyi basaramamistir. (Ladd, NTC, 157)
F. J. Babcock su sonuca varmistir:

Delillere bakilarak erken Hristiyanlarin ve onlarin gretmenlerinin dsncelerine


ulasildiginda, biimsel tenkitiligin temellerinin sarsildigi ve paralandigi grlr. Bu
yaklasim iin zekice, bazi noktalari akla yatkin, birka para dogruluk payi var gibi yorumlar

277
yapilmistir, ancak bu yorumlari bir zamanlar zerine toplamis olan Tubingen teorisi gibi
biimsel tenkitiligin teorilerinin de kisa bir zaman diliminde tarihe karisacagini grecegiz.
(Babcock, FC, 20)

Rogers sunlari ifade etmistir: Bu metot, kaynak ve sinoptiklik gibi mevzularin


sorularina cevap verdigini dsnmektedir. Metinlere dayali teorinin, Iki-kaynak teorisine
itibar gstermekte, Matta ve Lukanin, Markos ve Q kaynaklarindan olusturuldugunu iddia
etmektedir. Markosun nceligi de iddia etmtmektedir. (Rogers, ULNCNTIET, n.p.)
McGinleye gre biimsel tenkitiligin genel izlenimi syledir: Biimsel tenkitiligin
sylediklerinde dogru olanlar zaten yeni bir bilgi degildir; biimsel tenkitiligin
sylediklerinde yeni olanlar zaten yeni dogru bir bilgi degildir. Buyrun pirincin tasini
ayiklayin. (McGinley, FCSHN, 154)
Bultmannin alismalari hakkindaki fikirlerini McGinley syle ifade eder: Eger,
Bultmannin iddia ettigi gibi, Schmidt, Incil aktariminin iskeletini yok etmis, onun halefleri
bu anlatimi komple sakat birakmis, taninmaz hale getirmis ve yok edici bir analizi
gereklestirmislerdir. (McGinley, FCSHN, 68)
Sonu olarak, F. F. Bruce un biimsel te nkiti iin bir tavsiyesi vardir: Bu zahmetli
abanin sonuna gelindiginde ve aktarimin aslina uygun bir sekilde gvence ile elimize
ulastigini anladiginda, tenkiti Incil okuyucularinin arasinda durup, Isanin grencilerinin
tanikliklarini dinlemeye alisip, geregin melodisine kulaklarini verecektir. [J. B. Phillips,
Ring of Truth: A Translators Testimony Geregin Melodisi: Bir Tercmanin Tanikligi
(Londra, 1967)] (Bruce, TON, 57)

278
31
MODERN TEOLOJI
VE
KUTSAL KITAP TENKIDI

yazan C. S. LEWIS

279
Yeni Antlasma tenkidi ile ugrasan din adamlarinin ogu, Hristiyanligin eski ve geleneksel
inan unsurlarini rtmeye alismislardir. Bu bilim dali ile ugrasanlarin sahip oldugu
otorite, bizlerin bu kisilere saygimizdan dolayi kaynaklanan bir otoritedir, ancak bu kisiler
bunu kendilerine bir hak bilmekte ve bizden erken kilise toplumunun, kil ise babalarinin, Orta
ag din adamlarinin, Reformcularin ve hatta on dokuzuncu yzyil din adamlarinin paylastigi
inan unsurlarindan vazgememizi istemektedirler. Sizlere, beni bu otorite konusunda
spheci yapan noktayi aiklamak istiyorum. Hem de hepinizin kolayca grecegi gibi sonuna
kadar spheci, ki spheciligin cahilligin babasi oldugunu bilmeme ragmen. Bir insanin
gretmenlerine tam bir gven duymadan, onlarin alismalarina dayanmasi gerekten ok
zahmetli bir sretir.
Bu konuya yaklasimimi anlamaniz iin ilk olarak sunu belirtmek isterim ki, bu kisiler
her ne kadar Kutsal Kitap tenkitileri ismi altina siginmis olsalar da ben bu kisilerin
tenkitiliklerine gvenmiyorum. Bana gre bu kisiler metinsel hkm vermeye ok uzak;
okuduklari metinlerin kalitesine, vasiflarina karsi kayitsiz kisilerdir. Hayatlarini bu kitaplara
gmlerek geiren bu kisiler iin bu ithamin ok agir oldugunun farkindayim. Ancak belki de
tm sorunun kaynagi, bu kisilerin bu saplantilaridir. Genligini ve olgun yaslarini, Yeni
Antlasma metinlerini titiz bir sekilde alisarak geiren, bunun haricindeki edebiyat
yelpazesini baskalarin ayni alandaki alismalari ile kisitili tutan bir kisinin edebiyat tecrbesi,
kiyaslama yetisinin en temel standartlarindan bile yoksun olmaya mahkumdur, nk
edebiyat denizinde su yutmayan, engin derinliklerinde dolasmayan, kisacasi genel olarak
edebiyata yabanci olan bir kisinin gzleri, Kutsal Kitapin gz kamastiran hazinelerini bile
gremeyecek kadar krdr. Byle bir kisi gelip bana Kutsal Kitapin bir blmnn efsanevi
ya da romantik bir aktarim oldugunu sylemesi durumunda benim aklima gelen ilk soru, bu
kisinin ka senedir Incil okudugu degil, hayati boyunca ka tane efsane kitabi ya da romantik
eser okudugu ve damagini bu eserlerin tatlarini algilayacak, kiyaslayacak kadar egitip
egitmedigi olacaktir. Izin verirseniz bu dsncelerimi tecrbelerimle desteklemek isterim.
Gnmzde artik geerliligini yitirmis olan eski bir tefsir kitabinda Incilin Yuhanna
kitabinin yazim ekol ruhani romantizm, tarihsel olmayan bir siir olarak tanimlanmistir.
Bu grubun diger yeleri olarak Natan in Meselleri, Yunus, Paradise Lost (Kayip Cennet)
isimli kitabi sayabiliriz, ancak tam olarak bire bir rnek vermek gerekirse, Pilgrimss
Progress (Hacinin Ilerleyisi) en uygun eser olacaktir. Bir kisi bunu syledikten sonra, bu
kisinin herhangi bir metin hakkindaki yorumu zerine bir sey sylemeye gerek var midir?
Dikkat ederseniz Pilgrimss Progress isimli eserin bir rya oldugunu itiraf etmekte ve
alegorik dogasini bulabildigi en uygun kelimeler ile gz nne sermektedir. Dikkat ederseniz
Miltonun epik eseri silinip atilmakta, bosa gitmektedir. Btn bu tahamml edilemez
absrdlkleri bir yana birakip Yunusa geri dndgmzde, dsncesizligin kabaliga
dnstgn grrz. Yunus kitabi syle tarif edilmistir: Eyp kadar az tarihsel ierige sahip
olan bu hikye, komik bir olayi anlatmaktadir, Yahudi gldr tarzina bir yn vermesinden
baska zel bir yani yoktur.
Yuhanna kitabina bakalim. Diyaloglar: Samiriyeli kadin ile kuyu basinda ya da kr
dogan adamin iyilestirilmesinden sonraki konusma. Durumlar: Isa egilmis, parmagiyla
topraga yazi yaziyor (viii, 6-8) ya da unutulmaz ?? de ??? (xiii, 30). Hayatim boyunca bir
ok siir kitabi ve romantik, soyut, hayali ve mitolojik unsurlari ieren eserler okudum. Bu
kitaplarin neye benzediklerini, ayni zamanda Yuhanna kitabina hi benzemediklerini ok iyi
biliyorum. Bu metin hakkinda iki olasilik grs vardir: Bu anlatim bir rapor olabilir. Hata
ierme olasiligi olsa da en azindan Boswell kadar iyi gereklere yakin bir anlatim
iermektedir. Bu anlatim hakkindaki diger olasilik ise, ikinci yzyilda yasamis bilinmeyen bir
yazarin, seleflerini ya da haleflerini bilmeden, birdenbire gnmzn roman anlatim teknigini
nceden tahmin edip ona gre bir metin kaleme almistir. Bu anlatilanlar dogru ise birinci

280
olasilik, gerek ise ikinci olasilik geerlidir. Bunu farkedemeyen bir okuyucunun, okuma
yazma bildige dair derin bir sphe beslememek mmkn degildir.
Bultmannin Theology of the New Testament (Yeni Antlasma Teolojisi) isimli
kitabinin otuzuncu sayfasinda, Markos kitabi ile ilgili benzer bir tutumu grmekteyiz:
Isanin lmden dirilmesine dair kehaneti (viii, 31) izleyen Isanin gkyznden gelisine
dair kehanet (viii, 38), birbirini hazmetmeyen iki kehanettir. Bultmannin ifadesinin anlami
nedir? Birbirini hazmetmeyen? Bultmanna gre Isanin gkyznden gelisine dair
kehanetler, Isanin lmden dirilmesine dair kehanetlerden daha eskidir; bundan dolayi, bu
iki kehanetin ayni metinde yer almasi durumunda bazi uyusmazliklari ya da hazimsizligi
beklememiz gerekir.
Ancak Bultmann bu fikrini, idrak yoksunlugunun sonucu olarak metine kakalamaya
alismaktadir. Petrus, Isanin Mesih oldugunu ikrar etmistir: Isa onlara, Ya siz dedi, ben
kimim dersiniz? Simun Petrus, Sen, yasayan Tanri'nin Oglu Mesih'sin cevabini verdi.
(Mat 16:15-16) Siyah peygamberlik yerine gelmeden yani Insanoglu aci ekmeden ve
lmeden zaferin beyazligi ortaya ikmayacaktir. Ayetler devam ettike bu durumu aiklayan
ayetler tekrar eder durur. Petrus, kendi ikrarindan bir dakika sonra hatali bir adim attigi
zaman Isanin sarsici tepkisi ile karsilasir: ekil nmden, Seytan! Petrusun (sik sik
oldugu gibi) anlik yikimindan sonra Isa cemaatine bakar ve herkesi kapsayan inan prensibini
aiklar. Onun takipilerinin hepsi haini yklenmelidir. Canini kurtarmak isteyen, onu
yitirecek; canini benim ugruma yitiren ise onu kurtaracaktir. (Matta 16:25) Bu ifadeler ile
hem neyin nemli oldugu vurgulanmakta hem de sehitlik konusuna deginilmektedir.
Sinanmalara ggs germemiz gerekmektedir. Eger siz bu dnyada Mesihi reddederseniz
br dnyada da Mesih sizi reddedecektir. Mantiksal, duygusal ve kurgusal aidan bu
siralama kusursuzdur , ancak bunu kabul edemeyen tek kisi Bultmanndir.
Bultmann iddialarina syle devam eder: Ne Pavlus ne de Yuhanna iin Isanin
kisiliginin bir nemi yoktur. Aslinda en erken kilisenin aktarimi, Onun kisiligini bilinsiz bir
sekilde resmetmistir. Yeniden yapilandirma iin gereklestirilen her girisim sbjektif bir
hayal gc oyunundan teye gidemez.
Kisacasi sylenilmek istenen, Yeni Antlasmadaki Tanrimizin bir kisiligi
olmadigidir. Bu tuhaf sre boyunca, iyi bir egitim almis olan bu Alman lim, herkes iin
grnr olani kendisi iin grnmez mi kilmistir? Eger metinlerde bir kisilik aktarimi var ise
bunu bize hangi delil gsterecektir? Bultmann iin bu bir contramundum. Hem Hristiyan
olanlarin hem de Hristiyan olmayanlarin ortak grs, Incilde bir karakterin aktarildigidir.
Tarihsel aidan tanidigimiz bir ok kisinin, kisisel zellikleri ve karakteri hakkinda hibir sey
bilmiyoruz: Iskender, Attila ya da Orangeli William. te yandan tarihsel gerekligi olmayan
ancak kisisel zellikleri ve karakteri hakkinda ok sey bildigim kisiler de vardir: Falstaff,
Toby Amca, Mr. Pickwick.
Ancak hem tarihsel gerekligini hem de kisisel zelliklerini bildigimiz karakteri
saymak gerekirse: Eflatunun Sokrati, Incilin Isasi ve Boswellin Johnsoni sayabiliriz.
Bizlerin bu l ile olan asikrliginin esitli ynleri vardir.
Isanin kisiliginin verdigi tat ylesine gldr ki, eger Kendisi Tanrinin kelime
anlami ile beden almasinin disinda bir varlik olsa idi, dehset verici kibirli olarak kabul
edilebilirdi, ancak hem Hristiyanlar hem de Hristiyan olmayanlar, Isayi, Ben yumusak
huylu ve alak gnllym szleri ile degerlendirmektedirler. Yeni Antlasmada Isanin
tanrisal dogasi ile ilgili olup, insansal dogasi ile alakali olmayan gelisi gzel ve kasitli ayetler
bile bizleri Onun kisiligi ile yz yze birakmaktadir. Hatta bu tr ayetlerin Isanin kisiligini
yansitmada digerlerinden pek kalir bir yani olmadigina eminim.

Sz insan olup aramizda yasadi. Biz de O'nun yceligini, Baba'da n gelen, ltuf ve
gerekle dolu . . . olani, isittigimizi, gzle rimizle grdgmz, seyredip ellerimizle

281
dokundugumuzu iln ediyoruz. Bu ebedi kisiligin arpici etkisinden, erken kilisenin,
Efendilerine atfetmeye mecbur kaldiklari bir zellik diyerek kamaya alismak ya da
reddetmek ile ne kazanabiliriz? Gerek tam olarak karsimizdadir. Erken kilise, bu ifadelerde
bulunmaya mecbur kalmamistir, bana gre bu ayetler benzerlerini bir D. N. B yazisinda ya da
bir l hakkinda yazilan kisa biyografide hatta Victorian, Life and Letters of Yeshua Bar-
Yosef isimli ciltli, resimli eserde grebilecegimiz, kisisel olmayan ifadelerdir.
Bu bakis aisina birinci itirazim. Bu kisiler benim, kendilerinin eski metinlerde
yazilmayanlari okuyabildiklerine inanmami istemektedirler. Ancak bu kisilerin metinlerde
yazilanlari okumakta gsterdikleri acizlik yeteri kadar ikna edicidir. Gndz vakti gzlerinin
nndeki fili gremeyenlerin, gece karanliginda kk bir pireyi grmelerini bekleyemeyiz.
Bu bakis aisina ikinci itirazim. Liberal trden btn teolojiler belli bir noktada,
Mesihin gerek davranislarinin ve amacinin hatta gretislerinin, grencileri tarafindan yanlis
anlasilip yanlis yansitildigini ve bu geregin modern limler tarafindan kesfedilip, bu
usurlarin gene modern limler tarafindan iyilestirilecegi ya da gn isigina ikarilacagi
iddiasini iermektedir. Teolojiye olan ilgimin baslamasindan kisa bir sre nce baska bir
yerde de bu teori ile karsilasmistim. Byk eserleri okuyup, antik felsefe zerine alisma
yaparken, Jowett gelenegi hkmn srdrmekteydi. Iste o dnemde yayilmakta olan bir
teoriye gre Eflatun, Aristo tarafindan yanlis anlasilmisti ve gerege sadece modern limler
ulasabilirdi. Neo-Eflatuncular, geregi ortaya ikarmaya alisirken kendilerini gln bir
duruma sokmuslardi. Bu alismalarin sonunda elde edilen arpik sonulara gre Eflatun da
aynen T. H. Green gibi Ingiliz Hegelci ikmisti.
Bu teori ile nc kez karsilasmam ise profesyonel alismalarim esnasinda
gereklesmistir. Her hafta, mezun olmamis, zeki bir lisans grencisi karsima ikip
Shakespearein bir oyunun gerek anlamini kesfettigini iddia etmekteydi. Ancak bu sefer
nc olayda ayricalikli olan kisi bendim. Yasaminda gereklesen dsnce ve sezgi devrimi
ylesine glyd ki, beni aklen Shakespearein dnyasina diger btn edebiyat
yorumcula rindan daha fazla yaklastirmisti. Bu dnyayi grebiliyor, hissedebiliyor , gemiste
yapilan yorumlarin imknsizligini kavriyordum; bu yorumlar 1914 senesinde, asagi yukari
Jakoben dneminde, hl bilinmeyen unsurlarin etkisi altinda yapilmistir. Bu geregin
bilincine varmam, bu yorumcularin Eflatun ya da Yeni Antlasmayi da ayni yaklasimla
yorumladiklarina dair bir spheye dsmeme sebep oldu.
Bir insanin ya da yazarin, kendi kltrnde yasayan, ayni lisani konusan, ayni
alisilmis betimlemeleri ve bilinsiz varsayimlari paylasan insanlara karsi saydam olmamalari
ama bu unsurlara sahip olmayan kisilere karsi saydam olmalari gerektigini savunan grs
bana gre tamamen akil almaz ve abes bir grstr. Bu grsn olanaksizligini aksine
evirecek ne bir tez ne de bir delil mevcuttur.
Bu bakis aisina nc itirazim. Bu teologlarin srekli bir sekilde mucizelerin gerek
olamayacagina dair bir prensibi savunduklarina sahit olmaktayim. Bu prensibin dogal sonucu
olarak, eski metinler tarafindan Isanin agzina konulmus olan btn ifadeler, bahsi geen
olaylarin gereklesmesinden sonra metne yerlestirilmistir, eger bu ifadeler Isa tarafindan
gerekten de sylenmis ise o zaman Isanin gelecege dair kehanetler de bulundugu ortaya
ikmaktadir (.n: rnegin, lm sekli ve lmden sonra dirilmesi, vb.). Tanridan esinlenen
kehanet diye bir sey olmayacagini dsnrsek, Isanin gelecek ile szlerinin, gereklesmeden
metne eklenmemis olmasi ok mantikli olabilirdi. Benzer bir tutuma rnek olarak, mucize
diye bir sey olmayacagini dsnrsek, mucize anlatimlarinin yer aldigi ayetlerin tarihsel
olmadigini kabul etmek de ok mantikli olabilirdi. Bu yazimda mucize diye bir seyin olup
olamayacagini tartismayacagim, ancak bu konunun tamamen felsefi bir soru oldugunun altini
izmek isterim.
limler, lim olduklari halde mucize konusunda hkm vermek iin hi kimseden
daha yetkili insanlar degillerdir. limler, mucize anlatimlari tarihsel olamaz prensibini

282
metinlerden ikartmamis ancak metin alismalarinda bir cetvel, bir terazi olarak
kullanmislardir. Eger bu konudaki yetki konusuna deginmek gerekirse, dnya zerindeki
btn Kutsal Kitap tenkitilerinin yetkilerinin toplami bile mucize konusunda hkm vermek
iin sifirdan baska bir deger tasimamaktadir. Tenkitiler mucize konusu hakkinda, yasadiklari
agin egilimlerinin rn olan ve tenkit etme konusunda hibir yetkisi olmayan, siradan
insanlar kadar fikir yrtebilirler.
Bu bakis aisina drdnc itirazim. Bu itirazin en gl ve en uzun olanidir.
Btn bu tenkidi yaklasimlarin asil amaci, zerinde alistigi metinlerin orijinal seklini
yeniden yapilandirmaktir; her bir yazarin kullandigi ancak kaybolmus olan dokmanlar
hangileridir, yazar ne zaman, nerede ve ne amala eserini kaleme almistir, hangi etkiler
altinda kalmistir -sorularna ceva p verip kisacasi metnin btn Sitz im Leben ini (yasam
kosullarini) tespit etmeye alisir. Bu alisma ise ileri limlik ve byk hnerlilik ile
gereklestirilir. Ilk bakista vardigi sonular gayet ikna edicidir. Benim bile bu alisma
karsisinda etkilenmem, bu alismanin bys altina girmem gerekirdi ama sanirim bu konuda
beni koruyan sifali otlardan yapilma bir kolye muskam var. Kendimden byle esprili bir
slupla bahsettigim iin beni bagislayin ancak ciddi konularda agzimdan duyacaginiz her sey
ilk elden delillere dayanmaktadir.
Benim, btn bu yeniden yapilanma alismalari karsisinda sinirlenmemin asil sebebi,
olaylara teleskobun diger ucundan bakma imknimin olmasi olmustur. Kendi z kitaplarimin,
elestirmenler tarafindan ayni muameleye tutulmasi, bana bu imkni, bu aci tecrbeyi
sunmustur.
Kendi metinleriniz elestirilene kadar, bu elestirilerde tenkitiligin unsurlarina ne kadar
az riayet edildigini anlamaniz mmkn degildir: Ilk yazili metnin degerlendirmesi,
begenilmesi ya da kinanmasi. Metinlerinizin yazilim sreci ile ortaya attiklari hayal rn
gemis ise isin cabasidir. Elestirmenlerin bir eserinizi gklere ikarmak ya da yerin dibine
batirmak iin kullandigi terimler sik sik benzer gemis ile ilgilidir. Elestirmenler bir metnimi
spontane/aninda olusan diyerek yceltirken bir baska metnimi dogal degil diyerek
kinamislardir; bu elestirilerini yaparlarken sanki o an yaninizdaymislar gibi davranmakta
hibir sakinca grmemektedirler.
Metinlerin benzer bir biimde yeniden yapilandirilmasinin ne anlama geldigini ben
sahsen kariyerimin ok erken bir dneminde grendim. O dnemde deneme yazilarimdan
olusan bir kitabi yayinlamistim; bu kitabin ierisinde yer alan William Morris hakkindaki bir
denemeye ise tm yregimi koymus, gerekten ok deger vermis ve iimdeki bitmek
tkenmek bilmeyen hevesi bu blme aktarmistim.
Kitabim hakkinda aldigim ilk elestiride bana bu kitap boyunca yer alan denemeler
arasinda en az aba harcadigimin ise aikasi bu deneme oldugu sylenmisti. Sakin yanlis
anlamayin. Su an dsnnce tenkitinin, bu kitabin ierisindeki en kt deneme olarak bu
denemeyi semesine hak veriyorum, en azindan herkes bu elestiriye katilmisti. Ancak
elestirmenin tamamen hatali oldugu nokta, bu denemenin donuklugunu bagladigi, kendi hayal
rn olan gemisimdi.
Bu gemise dair ifadeler benim kulaklarimin dikilmesine sebep olmaktadir. O gnden
beri hem kendi hem de gemisini bildigim arkadaslarimin kitaplarina getirilen elestirilerde
ileri srlen hayal rn gemisleri dikkatle izledim. Ister dost olsun ister dsman btn
elestirmenler, kendilerinden emin bir sekilde sizleri bu gemisin iine atmakta hibir sakinca
grmezler. Elestirmenler, gemislerini bilmedikleri yazarlarin, dsncelerini hangi toplum
olaylarinin olusturdugunu, ynlendirdigini, ya da hangi yazarlarin bu yazari etkiledigini,
yazarin asil amacinin ne oldugunu, yazarin bu eserini hangi topluluk iin, niin ve ne zaman
kaleme aldigini, yazarin kendisinden ok daha iyi bildiklerini iddia ederler.
Sizlere ilk olarak izlenimimi arkasindan da izlenimim disinda, tatrisilmaz salt
gerekleri aktaracagim. Tecrbelerime dayandirdigim izlenimime gre, elestirmenlerin

283
izledigi bu metot yzde yz hatalidir, hayal rn olarak ortaya attiklari hibir zaman
gerekler ile rtsmemektedir. Iinizden, bu elestirmenlerin attiklarinin sans eseri de olsa bir
kez bile tutmadigini sorguladiginiza eminim. Ancak benim izlenimlerimde bir kere bile olsa
elestirmenlerin tahminleri tutmamistir. Ancak, tm elestirileri gz nne alirsak benim hatali
olma olasiligim vardir. Bu yzden, elestirmenlerin bu konuda yzde yz degil de kesin olarak
genellikle hatali olduklarini sylemem daha yerinde olacaktir.
Bu ifademin suratinizda bir glmseme olusturmasi dogaldir. Bir metnin, tarihinin
yeniden yapilandirilmasi, hele bu metin antik bir metin ise kulaga ok ikna edici gelen bir
ifadedir. Ancak unutulmamasi gereken unsur, bu yeniden yapilandirmanin gerekler ile
kontrol edilme olasiliginin olmadigidir. Bir metodun ne kadar gvenilir oldugunun
anlasilmasi iin bu metodun vardigi sonular ile salt gereklerin uyustugunun ispatlandigi
rneklerin sunulmasi gerekmektedir. Benim de yaptigim bundan farkli bir sey olmadi. Ancak
vardigim sonular genellikle bu metodun yanlisligini ortaya koydu. Modern limligin
saglama baglanmis sonulari, gerekten saglama baglanmistir, nk byk gafi ortaya
ikaracak kisiler zaten mezarlarinda uyumaktadirlar. Benim alisma sahama giren, Piers
Plowman ile Pier Faerie Queene zerine gereklestirilmis olan tarihsel yeniden
yapilandirma, tamamen haya l rndr.
Benim yaptigim, haftalik bir dergide elestiri yazan, aylak bir elestirmen ile btn
yasamlarini Yeni Antlasmanin detayli alismalarina adayan limleri ayni sepete koymak
midir? Eger aylak elestirmenler hatali ise bu limlerin de hatali oldugunu mu ispatlar?
Bu soruya verilecek iki cevap vardir. Ilk olarak sunu belirtmem gerekir ki, sahsen
tenkitilerin derin egitimine ve bilgilerine saygim sonsuzdur , ancak bu tenkitilerin vardigi
sonulara bir zerre saygim yoktur. te yandan, saf elestirmenlerin baslarken ellerinde olan
avantajlari da gz nne almak gerekir. Elestirmenler, kendi ana dillerinde, kendi aglarinda,
kendi egitimlerine benzer bir egitimden gemis, kendi akli ve ruhi evrelerinin aynisinda
yasayan bir yazar tarafindan yazilmis ola n bir kitabin gemisi hakkinda fikir
yrtmektedirler. Ellerinde kendilerine yardimci olacak her trl imkn vardir.
Kutsal Kitap tenkitilerine atfedeceginiz hkm verme ve sebatli alisma
konusundaki stnlk, neredeyse insanst bir stnlk olmak zorundadir. Bu stnlk, bu
limlerin Kutsal Kitapin iindeki btn gelenekler, lisanlar, irksa l karakteristikler, dini arka
plnlar, edebi aliskanliklar ve temel sanilar hakkinda, hkm verecek kadar bilgili olmayi
iermektedir, ancak hibir limlik bir tenkitiye Kutsal Kitapa, gnmzde yasayan bir
elestirmenin benim eserime olan yakinligindan daha fazla yakin olma imknini sunamaz.
Yukarida sundugum sebeplerden dolayi tenkitilerin syle bir avantajlari vardir; Kutsal Kitap
tenkidi yapan bir kisi, Kutsal Kitapin gemisi ile ilgili olarak ne uydurur sa uydursun, yanlis
oldugunun ispatlanmasi mmkn degildir. Markos lmstr. Tenkitiler, Petrus ile
karsilastiklarinda konusacaklari ok sey olacaktir.
Iinizden, zaten elestirmenler aptaldir nk kendilerinin yazmadiklari kitabin nasil
yazildigi hakkinda tahminde bulunmak aptalliktir diyebilirisiniz. Elestirmenler, sizin bir
hikyeyi aynen onlarin yazacagi bir sekilde yazacaginizi farz ederler. Elestirilerindeki
kusurlar iste neden elestirmenlerin kitap yazamadiginin bir cevabidir. Kutsal Kitap
tenkitilerinin durumu daha mi iyidir?
Dr. Bultmann asla bir Incil yazmamistir. Kendisinin edindigi tecrbeler, uzmanlik ve
sayginlik dolu yasam, Dr. Bultmanna uzun zaman nce lms olan ve dnya din tarihine
tartisilmaz bir biimde damasini vurmus olan kisilerin beyinlerini okuma gc m
vermektedir? Bunu sylemek nezaketszilik degildir ancak kendisinin de kabul etmesi
gerektigi gibi Dr. Bultmann ile Isanin elileri arasina, benim ve elestirmenlerin arasinda asla
olamayacak kadar yksek, hem zihinsel hem de ruhsal aidan asilmasi mmkn olmayan
duvarlar mevcuttur.

284
[C. S. Lewis, metinsel tenkitiler arasinda bir dev iken yetiskin yaslarina geldiginde Hristiyan
inancina sarilmistir. Kendisi Oxford ve Cambridge niversitelerinde ders vermistir. Bilim
kurgu romanlari, ocuk hikyeleri ve ilim eserlerini kaleme almis, taninmis bir yazardir.
Kitabimizda yayinlanan bu metin, Lewisin derslerinin ve sylevlerinin
toplanmasindan olusan Christian Reflec tions isimli eserinden alinmistir. Bu eserin editr
Walter Hooperdir. Bu metin, kitabin yayincisi olan William B. Eerd mans Publishing
Company isimli sirketin izni ile kullanilmistir.]

285

You might also like