Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 1684

John Steinbeck

Gazap zmleri
Trkeye eviren: Rasih Gran

Remzi Kitabevi
indekiler
BRNC BLM
KNC BLM
NC BLM
DRDNC BLM
BENC BLM
ALTINCI BLM
YEDNC BLM
SEKZNC BLM
DOKUZUNCU BLM
ONUNCU BLM
ON BRNC BLM
ON KNC BLM
ON NC BLM
ON DRDNC BLM
ON BENC BLM
ON ALTINCI BLM
ON YEDNC BLM
ON SEKZNC BLM
ON DOKUZUNCU BLM
YRMNC BLM
YRM BRNC BLM
YRM KNC BLM
YRM NC BLM
YRM DRDNC BLM
YRM BENC BLM
YRM ALTINCI BLM
YRM YEDNC BLM
YRM SEKZNC BLM
YRM DOKUZUNCU BLM
4/1684

OTUZUNCU BLM
DPNOTLAR
BRNC BLM

Oklahoma'nn btn krmz topraklarna


ve klrengi topraklarnn bir ksmna son bir
iki hafif yamur dt. Bu yamurlar kat to-
pra delemedi. Sapanlar kk derecikler
boyunca dolap durdular. Bu son yamurlar,
msrlara abucak boy attrd. Yol kenar-
larnda yoncalar ve otlar bitirdi. Bylece,
klrengi topraklarla koyu krmz topraklar
yeil bir rt altnda kaybolmaya
balad. Maysn sonlarna doru gk donuk-
lat. Sonra, baharda gkte top top asl dur-
an bulutlar da kayboldular. Gne, boy atan
msrlar zerinde her gn biraz daha ok
parlad, sonunda her yeil yapran ken-
arnda sar bir izgi belirdi. Bulutlar bir iki
kere daha ortaya kp kayboldular ve bir
daha grnmediler. Yoncalar koyuldular ve
6/1684

kurudular ve oalmadlar artk. Topran


st kabuk tutmutu... nce, sert bir kabuk...
Gk donuklatka yer de sarard. Krmz to-
praklar pembeleti, klrengi topraklar
beyazlat.

Dere yataklar kuru birer patika oldu.


Kstebekler, karnca yiyen bcekler kk
kafileler halinde yer deitirmeye baladlar.
Kzgn gne her gn vurduka, taze msr-
larn yapraklar sertliklerini kaybettiler.
nce biraz bkldler, sonra, yapran
arln tayan damarlar zayfladka, aa
doru sarktlar. Haziran gelmiti, gne daha
kzgn parlyordu. Msr yapraklarndaki sar
izgiler oalm, orta damarlara doru
yaylmt. Yoncalar ip gibi kalm, kklerine
doru kvrlmlard. Hava ak, ama
gkyz eskisinden daha donuktu ve her gn
biraz daha soluklayordu.

Sonunda, arabalarn getii, tekerleklerin


tt ve at nallarnn dvd yollarn
7/1684

kat kabuklar atlad, toz haline geldi.


Hareket eden her ey havaya toz kaldry-
ordu: Yryen bir adamn beline kadar hafif
bir sis tabakas ykseliyor, arabalar direkler-
inin stne kadar toz havalandryor, otomo-
biller ardlarndan bulut kaldryor ve toz an-
cak uzun bir sre sonra yatyordu.

Hazirann yars geti; Texas ve krfez


taraflarndan byk byk bulutlar ykseliy-
ordu. Yksek, kocaman bulutlar... Yamur
getiren bulutlar. Tarlalardaki adamlar bulut-
lara baktlar, havay kokladlar, rzgrn esip
esmediini anlamak iin, slak parmaklarn
kaldrdlar. Bulutlarn ykseldiini gren at-
lar da huysuzlandlar. Yamur bir para ser-
pitirdi, sonra hemencecik baka yerlere
doru uzaklap gitti. Yeniden o soluk gk,
yeniden o kzgn gne... Yalnz, den
yamur damlalarnn tozlarda at ukur-
cuklar ve msrlarn zerinde berrak dam-
lalar kald, o kadar.
8/1684

Yamur bulutlarnn arkasndan onlar


kuzeye doru iten hafif bir rzgr kt... Kur-
umu msrlar hafif hafif birbirine arptran
bir rzgr... Ertesi gn rzgr arttka artt...
Soluk vermeden, durmadan esen bir
rzgrd bu... Yollardaki tozlar dne dne
havaya kalkyor; etrafa yaylyor, tarlalarn
kenarndaki allklarn ve yola yakn tar-
lalarn zerine kyordu... imdi artk
rzgrn yeinlii bsbtn artm,
sertlemi ve msr tarlalarnda, yamur-
lardan kalma kabua da ilemeye balamt.
Gkyz birdenbire karan tozlarla
kararmt. Rzgr topra yaladka tozlar
yerden kaldryor ve uzaklara gtryordu...
Rzgr iyice yeinleti. Yamurlardan kalan
kabuk da dald; tarlalardan toz bulutlar
kalkt; havaya, yava yava ykselen bir du-
man halinde gri tyler srkledi. Msrlar
rzgr dvyor, kuru ve hrtl sesler
karyor, tozun hafif ksm bir daha topraa
9/1684

inmiyor, kararan gkyznde kaybolup


gidiyordu.

Rzgr daha da artt. imdi talarn altn


spryor, saman plerini, yapraklar,
hatta toprak paralarn bile srklyor ve
bunlar rzgrn ynne uyarak, tarlalarn
zerinde uuup duruyorlard. Hava ve gk
kararmt. Kpkzl bir gne parlyordu
gkyznde. Havada skntl, boucu bir hal
vard. Rzgr btn gece, her an biraz daha
artan bir hzla, esti; msrlarn diplerini
kazd ve msrlar zayf den yapraklaryle
rzgra kar savamaya altlar. Sonunda
kklere kadar sokulan rzgr, msrlar da
skt. Her msr sap, bitkin bir halde rzgr
ynne doru topraa yatt.

Gn aarm ama, gndz olmamt.


Klrengi gkyznde duran krmz bir
gne, alacakaranlk bir k veren; snk,
krmz bir yuvarlakt. Gn ilerledike bu
alacalk yeniden karanla dnd. Rzgr,
10/1684

yere yatrd msrlarn stnde baryor,


haykryordu.

Erkekler ve kadnlar evlerine tklmlard.


Darya ktklar zaman burunlarna mendil
balyorlar, gzlerini tozdan korumak iin
etraf kapal gzlkler takyorlard.

Geceleyin ortalk yeniden zifir karanlk


oldu; yldzlar toz bulutunu delemiyor, pen-
cerelerden szan klar da evlerin baheler-
inden teye geemiyordu. Toz, imdi bs-
btn havayla karm, hava ve toz bu-
lamac olmutu. Evlerin her yan smsk
kapatlm, kaplarn, pencerelerin kenarlar
bezle tkanmt. Ancak, toz o kadar inceydi
ki havada grnmyordu bile. ieklerden
dalan tozlar gibi, sandalyelerin, masalarn
ve tabaklarn stlerini kaplamt. Kyller,
zerlerindeki tozlar silkip duruyorlard.
Kap eiklerinde tozdan ince izgiler vard.
11/1684

Gece yars, rzgr uzaklap gitti ve her


yan sessizlik iinde brakt. Tozlu hava,
sesleri sisten ok bouyordu. Kyller
rzgrn durduunu yataklarnda iittiler,
saldrnn durmasyle uyandlar. Kprdam-
adan yattlar, dikkatle sessizlii dinlediler.
Horozlar tt, ama hava, horoz seslerini de
bodu. Kyller yataklarnda debeleniyorlar
ve sabahn olmasn bekliyorlard. Havadaki
tozun ancak uzun bir sre sonra yatacan
bilirlerdi. Sabahleyin toz, havada sis gibi
duruyordu; gne kan gibi kpkrmzyd.
Btn gn toz, gkte szlp durdu. Ertesi
gn daha aaya indi. Yer, ayn kalnlkta bir
rtyle rtlmt. Toz, msrlarn zerini
kaplam, it direklerinin tepelerinde, teller-
in zerinde birikmiti. Damlar kaplam,
yoncalar, allklar, aalar rtmt.

Kyller evlerinden ktlar. Kzgn,


boucu havay kokladlar ve burunlarn tka-
mak zorunda kaldlar. ocuklar da evler-
inden ktlar, ama her yamurdan sonra
12/1684

yaptklar gibi, koup oynamadlar,


barmadlar. Erkekler, itlerinin kenar-
larnda durup, mahvolan msrlarna bak-
tlar. Hi seslerini karmyorlar, pek
kmldamyorlard. Kadnlar da erkeklerinin
yannda oturmak zere evlerinden ktlar.
Erkeklerin yklp yklmayacaklarn merak
ediyorlard. Kadnlar erkeklerin yzlerini giz-
liden gizliye gzden geirdiler. nk,
msrn mahvolmas o kadar nemli deildi,
yeter ki baka eyler kalsn. ocuklar evrede
duruyorlar, plak ayaklaryle tozda resimler
iziyorlar, erkeklerle kadnlarn kavga edip
etmeyeceklerini anlamaya alyorlar.
ocuklar, erkeklerle kadnlarn yzlerine gz
ucuyle bakarak ayaklaryle tozun zerine
dikkatli dikkatli izgiler iziyorlar. Atlar
yalaklara su imeye geldiler, toz tabakasn
aralamak iin suya nce flediler. Tarlalarna
bakan erkeklerin yzlerindeki aknlk bir
sre sonra kayboldu. Sert, kzgn ve kararl
bir hal ald. O zaman kadnlar korkulacak bir
13/1684

ey olmadn, bir yknt olmadn an-


ladlar. Peki ama, soruyorlard: Ne
yapacaz? Erkeklerin cevab, sa-
dece: Bilmiyorum du. Ama herhalde
nemli bir ey yoktu. Kadnlar ortada nemli
bir ey olmadn ok iyi biliyorlard ve on-
lar seyreden ocuklar da bunu biliyorlard.
Kadnlar ve ocuklar, erkekler yklmadklar
sre ortada dayanlmayacak kadar byk bir
felketin bulunmadn ok iyi bi-
lirlerdi. Kadnlar evlerine, ilerinin balarna
gittiler, ocuklar da oynamaya baladlar;
ama balangta biraz temkinli davrandlar.
Gn ilerledike gnein krmzl azald,
tozla rtl topran zerinde parlamaya
balad. Erkekler evlerinin bahe yollarnda
oturmu, ellerindeki denek ve kk
talarla oynayp duruyorlard. Hi ses kar-
madan ylece oturup durdular, dndler,
dndler...
KNC BLM

Yolun kysndaki kk lokantann


nnde krmz renkli kocaman bir nakliye
kamyonu duruyordu. Yatay egzoz borusu
kendi kendine mrldanyor, borunun ucunda
hemen hemen grnmeyecek kadar hafif,
mavi bir duman dolayordu. Yeni bir kamy-
ondu bu. Krmz boyas prl prl. zerinde
on iki pusluk yazlarla: Oklahoma ehri Nak-
liyat irketi yazl. ift lastikleri yepyeni.
Byk arka kaplarnn kilitlerinden pir-
inten kap tokmaklar darya doru fr-
lam. Kaplar ve pencereleri ince telle
rtl, lokantada dinleyen olmadndan,
radyo hafifletilmi, bir dans havas almakta.
Kk bir vantilatr kapnn zerindeki
yuvarlak deliinde dnyor, sinekler pencere
ve kaplarn stndeki tellere arparak
vzldayp duruyorlar. eride bir adam, yani
kamyonun ofr, bir iskemleye oturmu,
dirseklerini tezghn zerine dayam, kahve
15/1684

tezghnn arkasnda tek bana i gren ince


yapl garson kza bakyor. Yol lokantalarnn
kibar ve saygsz diliyle konuuyor:

ay nce grdm, bir ameliyat


geirmi. Bir eyini almlar, ama nesini,
imdi unuttum.

Kz da cevap veriyor:

Ben onu greli daha bir hafta olmad.


Hibir eyi yoktu. Zom olmad zamanlar iyi
ocuktur.

Arada srada tel kapda sinekler vzldyor,


kahve makinesi buhar fkrtyor... Garson
kz makineye bakmadan aleti tutuyor,
kapatyor.

Darda, yolun kysnda yryen bir


adam, yolun te yanna geerek kamyona
yaklat. Kamyonun nnden yava yava
geerken prl prl parlayan tamponlara elini
16/1684

srd. Camn stndeki Yolcu almaz


levhasna bakt. Bir an yeniden yoluna
devam etmek istedi. Ama vazgeti. Kamy-
onun lokantaya bakmayan basamana
oturdu. Otuzundan ok gstermiyordu bu
adam. Gzleri koyu kahverengiydi, aklarnda
bile kahverengi izler vard. Elmack kemik-
leri kk ve birbirinden uzakt. Yanak-
larndan, aznn evresinden dolaarak,
aa doru gl, derin izgiler iniyordu.
st duda uzundu. Dileri ileri doru k-
tndan, dudaklar dilerini kapamak iin
yaylm gibiydi. Bu adam, azn daima
kapal tutard. Elleri kabayd. ri parmaklar
ve istiridye kadar kaln ve trtll trnaklar
vard. Ba parmayle ehadet parma aras
ve avucunun ii nasrlardan prl prl
parlyordu.

Adamn elbiseleri yepyeniydi. Ucuz ve


yepyeni eyler... Gri kasketi o kadar yeniydi
ki, gneliinin mukavvas daha sertliini
yitirmemi ve dmesi bile dmemiti; yani
17/1684

kasket, torba, havlu, mendil gibi eitli gre-


vleri yaptktan sonra, alaca ekilsiz ve
biimsiz halini henz almamt. Elbisesi
ucuz, kaba bir kumatan yaplmt. O da o
kadar yeniydi ki, zerindeki ya lekeleri bile
grlebiliyordu daha. Mavi keten gmlei
kolasn kaybetmediinden, kaskat ve dm-
dzd. Ceketi kendisine gre ok bykt,
pantolonu da ksayd; uzun boylu bir adamd
kendisi. Ceketinin omuzlar aa doru
sarkt halde ceket yine ksa kalyor, ceket-
inin n boyuna karnn arpyordu. Ayak-
larnda ordu art giyilmemi yeni bir ift
sar ayakkab vard. Altlar ivili, topuklar,
kenarlarndan yenmesin diye, atlar gibi
nailiydi. Adam, otomobilin basamanda
oturmu, kasketini karm, yzn siliy-
ordu. Sonra kasketini bana koydu, aa
doru ekerek gneliinin biimsizliini
hazrlad. Ayaklarna gz iliti. Eildi ve
balarn gevetti. Ularn da yeniden bala-
mad. Dizel motorunun egzozu mavi kk
18/1684

baloncuklar halinde dumanlar karyor,


bann zerinde ptrdayp duruyordu.

Lokantadaki mzik durmutu. imdi ho-


parlrde bir adam konuuyordu. Garson kz,
radyoyu kapatmad. nk, mziin
durduunu farketmemiti. Oynayacak bir ey
arayan parmaklar, kulann altnda bir
sivilce buldu. ofre aktrmadan tezghn
arkasndaki aynada sivilceyi grmeye alt.
Sanki san dzeltiyormu gibi yapyordu.
Kamyonun ofr, konuuyordu:

Shawnee'de byk bir balo verilmi...


Baloda galiba birisini mi vurmular ne. Duy-
dunuz mu?

Garson kz:

Hayr... diyor ve kulann altndaki


sivilcenin zerinde parman gezdiriyor.
19/1684

Darda oturan adam kalkt ve kamyonun


stnden te yana bakt. Lokantay bir an
seyretti. Sonra, yeniden basamaa oturdu,
yan cebinden bir paket ttnle bir deste ci-
gara kd kard. Yava yava ve alm
parmaklaryle cigarasn sard. Evirdi,
evirdi, dzeltti, sonunda yakt. Yanan kibriti
ayann dibine atp, sndrd. Gne leye
yaklatka kamyonun glgesi de
klyordu.

Lokantadaki kamyon ofr, borcunu


dedi, elindeki iki nikel bozuk paray da piy-
ango makinesine att. Makinenin iinde dn-
en tekerleklerin hibiri yerine dmedi. Gar-
son kza:

Bu makineleri de yle usturuplu yapy-


orlar ki, hibir ey kazanmaya imkn yok!.,
dedi.

Kz cevap verdi:
20/1684

ki saat nce birisi, byk ikramiyeyi


ald. Seksen sent tuttu... Sen ne zaman
dneceksin?

ofr tel kapy bir sre aralk tuttu:

Bir hafta, on gn sonra... dedi. Tulsa'ya


kadar gideceim, herhalde abuk dnemem.

Kz biraz kzgnlkla:

Sinekler giriyor ieri. Ya gir, ya k!..

ofr:

Hoa kal, dedi ve kt.

Tel kap arkasndan arpt. ofr darda


bir sre gnete durdu. Cebinden kard
ikletin kdn yere att. ri yar bir adamd
bu. Geni omuzlar vard. Durmadan a
bakmaktan gzlerinin evresi krmt.
Klot pantolon giymiti ve ayaklarnda
21/1684

botlar vard. ikleti dudaklarnn ucunda


tutarak tekrar tel kapdan seslendi:

Anlyorsun ya, duymam istemiyorsan,


uslu otur!..

Garson kz, arkasndaki duvarda asl dur-


an aynaya yzn dnd. Dilerinin
arasndan bir eyler mrldand. Kamyon
ofr her defasnda enesini, dudaklarn
fara gibi aarak ikleti yava yava iniy-
ordu. Kocaman krmz kamyona doru
giderken azndaki iklete biim veriyor,
dilinin altnda eviriyordu.

Yaya yolcu onu grnce ayaa kalkt,


kamyonun penceresinden ieri bakt:

Beni de alr msn, baym? dedi.

ofr hemen ban evirerek bir saniye


lokantadan yana bakarak:
22/1684

Camn stndeki Yolcu almaz


yazsn grmedin mi?

Elbet grdm, ama insan, yine de iyi in-


san olur isterse... Zengin pezevengin biri ona,
byle yazlar koydurtsa bile...

Yava yava kamyona yerlemekte olan


ofr, bu cevab kafasnda para para in-
celiyordu. imdi bu istei yapmazsa yalnz
kt bir insan olmakla kalmayacak, ayn
zamanda bir yaz koymaya zorlanm ve
arkada almasna izin verilmemi bir adam
durumuna da dm olacakt. Eer yayay
kabul ederse, birdenbire iyi bir insan olacak
ve herhangi zengin bir pezevengin, istedii
zaman frlatp ataca soydan bir adam ol-
madn gsterecekti. Amaza getirildiini
anlyor ama, aresini bulamyordu. Sonunda
iyi bir insan olmaya karar verdi. Yeniden
lokantadan yana bakarak:
23/1684

Viraj dnnceye kadar basaman


yannda mel, dur... dedi.

Adam melerek gzden kayboldu ve


kamyon kapsnn tokmana yapt. Motor
bir anda grledi. Vites dilileri birbirine
geti, koca kamyon hareket etti. Birinci vites,
ikinci vites, nc vites; sonra yldrm gibi
artan srat ve drdnc vites... Yol, kamyona
yapm olan adamn altndan sersemletici
bir hzla birbirine karyordu. Bir mil sonra
yolun ilk virajna geldiler. Kamyon yavalad.
Yolcu ayaa kalkt, kapy aralad, syrlarak
ieri girdi. ofr gzlerini aralayarak ieriye
giren adam szmeye balad. Sanki
dncelerini ve izlenimlerini beyninde to-
plamadan nce, bunlar enesiyle blyor ve
dzenliyormu gibi azn ap kapyordu.
Gzlerini adamn yeni kasketinden balayp,
elbiselerden kaydrarak, yeni ayakkablara
kadar indirdi. Adam, oturduu yere arkasn
iyice dayamt. Kasketini kard, terleyen
yzn ve enesini sildi.
24/1684

Teekkr ederim dostum, dedi. Taban-


larm patlad be!..

ofr:

Ayakkablarn da yeni, dedi.

Sesinin tonundan da anlalyordu ki, gz-


lerinde gizlilik ve merak vard. Devam etti:

Yeni ayakkablarnla yola kmamaly-


dn. Havann scaklna baksana.

Adam, tozlu sar ayakkablarna bakarak:

Baka ayakkabm yok ki giyeyim, dedi.


ster istemez bunlar giyip eskitiyorum.

ofr, nndeki yolu kendine gvenen biri


gibi szyordu. Kamyonun hzn biraz daha
artrd.

Uzaa m gidiyorsun?
25/1684

Yoo... Tabanlarm imeseydi yrrdm


bile.

ofrn sorduu sorularn altnda zekice


bir aratrma bulunduu seziliyordu. Sor-
ularyle sanki alarn atyor, tuzan
kuruyordu.

mi aryorsun yoksa? diye sordu.

Hayr... Babamn otuz dnm kadar bir


yeri var, oraya gidiyorum. Babam ortakdr.
Ama biz, eskiden beri oradayz.

ofr yolun kysndaki tarlalarda yere yat-


m msrlara ve bu msrlarn stlerini rten
tozlara dikkatle bakyordu. Tozlu topran
arasndan kk akmak talar grny-
ordu. ofr, kendi kendine syleniyormu
gibi:

Demek baban krk dnm zerinde


alan bir ortak? Babann da msrlar toz
26/1684

altnda kald m? Traktr onu da to-


prandan att m?

Adam:

Bilmem, oktandr haber almadm,


dedi.

ok oluyor galiba, dedi ofr.

Bu srada ofr yerine bir ar girdi ve


vzldamaya balad. ofr elini uzatt, ary
tuttu; ezmemeye alarak pencereden
darya brakt.

Ortaklarn anas alyor imdi, dedi.


Bir traktr on aileyi yerinden ediyor. Trak-
trler vzr vzr dolayor her yanda. Or-
taklar yerlerinden atldlar. Baban nasl
dayanyor?

Dili ve enesi, epeydir inemedii ikletle


o kadar urayordu ki, aznn iinde
27/1684

durmadan dndrp dndrp iniyordu.


Aznn her alnda dilinin ikleti evirdii
grlyordu.

Evet, oktandr haber alamadm.


Okuma yazma bilmiyordum ki, mektup yaza-
ym. Babam da bilmez okuma yazma...

Bir sre durdu. Sonra birdenbire:

Ama isteseydik renirdik ya!..

te mi alyordun?

ofr yeniden gizliden gizliye, rastgeleymi


gibi grnen bir incelemeye balamt. Tar-
lalara bakt. Yanan havaya bakt ve ikletini
yanana saklayarak pencereden dar doru
okkal bir tkrk savurdu.

Evet, dedi adam.

Ben de yle sanmtm zaten... Ellerini


grnce anladm. Her halde ya kazma, ya
28/1684

balta, ya balyoz sallamsn. Ellerin nasr


iinde. Ben byle eylere ok dikkat ederim.
Houma gider.

Adam, ofre bakt. Kamyonun lastikleri


yolun zerinde sanki inliyor gibi bir ses
karyorlard.

Daha renmek istediin ey var m?


Sor da syleyeyim. Merakn geer belki.

Kzma kardeim! Bir ey mi dedik?


Neme gerek benim.

Ne istersen sor anlataym. Gizli kapakl bir


eyim yok.

Kzma dedik ya be kardeim!.. Gzme


arpt da ondan sordum. Hani onu da vakit
gesin diye syledim.
29/1684

Dedim ya sana; her eyi anlatrm


istersen. Adm Joad, Tom Joad. Babamn ad
Baba Tom Joad.

Tom, gzn ofrden ayrmyordu.

Kzma be ocuum, kzma. Bir ey


demedik sana be yahu!..

Ben de sana bir ey dedin demiyorum


ya, dedi Joad. Kimseye zararm dokunmadan
kendi halinde yaamaya alyorum...

Sustu, kurumu tarlalara, uzakta scan


altnda hareketsiz duran sska aa yn-
larna bakt. Yan cebinden ttnn ve ci-
gara kdn kard. Rzgr bozmasn diye
iki dizinin arasnda cigarasn sard.

ofr sakzn bir kz kadar dzenli ve


dalgn iniyor, nceden aralarnda geen
szlerin unutulup gitmesini bekliyordu.
30/1684

Sonunda havann durulduunu, yattn


grnce:

ofr olmayanlar halden anlamazlar,


dedi. Patronlar kamyona kimseyi almamz
istemezler. Onun iin burada yapayalnz
oturur, kamyonu srp dururuz. Sonunda
dayanamaz, sana yaptm gibi birini kamy-
ona alarak iten atlmay gze alrz.

Joad:

Saol... dedi.

Araba srerken, samasapan eyler


yapan bir sr ofrler vardr. Bir ofr bi-
lirim, direksiyondayken iir yazar. Ne yapsn,
vakit baka trl gemez ki.

Szleriyle ilgilenip ilgilenmediini, ya da


anlattklarna arp armadn anlamak
iin gznn ucuyla aktrmadan Joad'a
bakt. Joad susuyor, uzaklara, yola; topran
31/1684

zerinde bir dalga gibi inip kan beyaz yola


bakyordu. ofr sonunda, szne devam
etti:

Bu ocuun yazd iirlerden biri


aklmda. Bu iir, kendisiyle birlikte bir sr
adamn ierek, elenerek, kavga kararak
dnyann bir yann gezmelerini anlatyordu,
dur nasld bakaym?.. Th, aklma gelmiyor
bir trl. iirde yle laflar vard ki, ne an-
lama geldiini Allah bilir. Haa! Dur, dur
bakaym, bir yeri yleydi galiba: Bir zenci
grd, Allah boruya, fil hortumu eli, az
balina. Bu hortum dedikleri ey, buruna
benzermi. Filin burnuna hortum denirmi.
ocuk bana szlkte gsterdi yerini. Bu
szl hep yannda tard kerata. Kamyonu
bir yana ekip pastasn yerken, kahvesini
ierken hep szle bakard...

Birdenbire durdu, uzun uzun syledii


szler kendisine yalnzln hatrlatmt
yeniden. Sinsi gzlerini yolcusuna evirdi.
32/1684

Joad susuyordu. ofr sinirlendi. Onu da


konuturmak iin:

Byle byk laflar eden kimseler tanr


msn sen de?

Joad:

Evet, tanrm; papazlar, dedi.

Bu byk laflar insann tepesini attrr


haa!.. Ama papaz sylerse o zaman i deiir.
Papaza kzmak kimin aklndan geer? Bu
sylediim ocuk, delinin biriydi zaten. Ama,
insann bylesine de kzmas doru deil.
Nasl olsa o da bunlar laf olsun diye syly-
ordu. Kimseye zarar dokunmazd.

ofrn ii rahatt artk. Hi olmazsa


Joad'n dinlediini biliyordu. Byk kamy-
ona dnemete sert bir viraj yaptrd, lastik-
ler l bast. ofr szne devamla:
33/1684

Dediim gibi, kamyon ofrleri direksiy-


ondayken samasapan eyler yaparlar. Ne
yapsnlar, byle sabahtan akama kadar otur
da, yol durmadan altndan kayp gitsin!.. n-
san oynatr alimallah!.. Bir ara; kamyon
ofrleri boyuna yerler diye sylenirdi. Evet
yerler, o yollardaki lokantalarda boyuna
yerler...

Joad, ofr tasdik etti:

Gerekten, ofrleri hep o lokantalarda


grrm.

Tabi, ne yapsnlar?.. Ama ofrler ye-


mek yemek iin oralarda durmazlar aslnda.
ofr dediin ok ackmaz zaten. Boyuna
durmadan gitmek ofrlerin iflahn keser.
Hi olmazsa arada srada lokantalarn
nnde durursun da, inip bir ey alrsn.
Tezghtaki kzla az buuk ene alarsn. Bir
fincan ay ier, bir para da pasta yersin,
biraz dinlenirsin.
34/1684

Azndaki ikleti yava yava ineyip


dndryordu.

Joad batan savma:

Zor i dorusu!., dedi.

ofr birdenbire Joad'a bakt. Alay edip et-


mediini anlamak istiyormuasna:

Ne sandn ya, kazktr kazk!.. Burada


oturup sekiz, on, bazen on drt saat arabay
srmek, herkese kolay gelir. Ama yol, insan
berbat eder. nsan bir eyler yapmak ister...
Bazlar ark syler. Bazlar slak alar. ir-
ket, radyoya msaade etmiyor. Bazlar da
kafay ekerler. Ama bu gibiler fazla
tutunamaz...

Son sz kendisine bir eki dzen vererek


sylemiti:
35/1684

Ben iimi bitirmeden azma bir damla


iki koymam!..

Joad sordu:

Gerekten mi?

Tabi. nk ben, ilerlemek istiyorum.


Sen ne sanyorsun? u mektupla ders kur-
slarna bile yazlmay dnyorum. Makine
mhendisi olacam. ok kolay, evde bir iki
saat alacaksn, o kadar. Bunu yapmak ni-
yetindeyim hani! Artk o zaman kamyon
srmem. Bakalarna srdrrm.

Joad yan cebinden bir viski iesi kard:

Bir yudumcuk olsun ekmez misin? Ses-


inde bir yalvar vard.

Yoo, gerekten imiyorum. Elimi bile


srmem. ki ien adam sonra derslere
alamaz, ileride benim yapacam gibi.
36/1684

Joad ienin mantarn at. ki yudum


ald, tpay yeniden tkad, cebine koydu.
ofr yerini viskinin kzgn kokusu
kaplamt.

Joad:

kalmam sende, dedi. Ne o, bir kza


m tutkunsun yoksa?..

Eh... Ama daha dorusu, ilerlemek


istiyorum. Uzun zamandr kafam buna gre
hazrlyorum.

Viski, Joad'u biraz gevetmi gibiydi. Bir


cigara daha sarp, yakt...

Daha bugne kadar bir parmak boyu


ilerlemek nasip olmad bana, dedi.

ofr hemen szne devam etti:


37/1684

Pistona ihtiyacm da yok. Kafam dur-


madan buna gre hazrlyorum. ki yl nce
bu kurslardan birini grdm...

Sa eliyle direksiyona yava yava vurdu:

rnein, yolda bir adam grp getim,


deil mi? Herife bir bakarm, o kadar.
Getikten sonra herifin her eyini hatr-
lamaya alrm. Elbisesini, ayakkablarn,
apkasn, nasl yrdn; hatta boyunu,
iman m, zayf m olduunu, zel iaretine
varana kadar. ok iyi yaparm bunu. Adamn
nesi var, nesi yoksa kafama yerleir. Bazen
de parmak izi uzman olaym, o kursu grey-
im, diyorum. ayorum, insan, grdn
nasl unutmuyor? Garip ey dorusu!..

Joad, ieden acele bir yudum daha ald.


Yanp biten cigarasnn son nefesini ekti,
nasrl ba parmayle iaret parma
arasnda cigarasnn yanan ucunu ezdi. z-
mariti bir hamur haline getirip, pencereden
38/1684

dar uzatt ve rzgrn izmariti parmak-


larndan almasn bekledi. Kocaman lastikler
beton yolun zerinde yksek sesli bir ark
tutturmulard. Joad' un kara ve durgun gz-
leri yola baktka neelenmeye balyordu.
ofr bekledi ve kukuyla baknd. Joad'un
uzun st duda dilerinden yukar doru
syrld ve sessizce glmsedi. Gs her
glnde inip kalkt:

Almak kolay deil, uzun zaman ister.

ofr ban evirdi:

Neyi?.. Ne diyorsun sen be adam?!..

Joad'un dudaklar bir an uzun dilerinin


zerine yaylarak kapand; dilini iki yana
gtrerek dudaklarn bir kpek gibi yalad.
Sesi kabalamt:
39/1684

Ne dediimi pekl anlyorsun! eri


girdiim zaman benim azm aradn, ben
anlamadm m sanki bunu?..

ofr ileri doru bakyordu. Direksiyonu o


kadar sk tutmutu ki, avucunun kaslar
imi ve elinin arkas morarmt.

Joad devam etti:

Benim nereden geldiimi biliyorsun...


ofr susuyordu.

Joad dayatt:

Bilmiyor musun?

Ha, evet. Elbette. Belki... Ama bana ne


be birader!.. Ben kendi iime bakarm. Bana
ne!..

Szckler imdi azndan dklyordu:

Ben kimsenin iine burnumu sokmam.


40/1684

Birdenbire sustu ve bekledi. Direksiyonun


stndeki elleri eskisinden daha beyazd.
Pencereden ieri bir ekirge atlad, saat tab-
lasnn stne kondu. ekirge, orada oturdu
ve atlamasn salayan keli ayaklaryle
kanatlarn svazlamaya balad. Joad uz-
and, ekirgenin sert ban parmaklaryle
ezdi ve pencerenin dnda akp giden
rzgra brakt. Joad, parmaklarnn
ucundaki ekirge paralarn temizlerken,
yeniden glmsedi:

Yanlyorsun, baym, dedi. Senden bir


ey sakladm yok. Evet, ben Mac
Alester'deydim. Drt yl yattm orada. Bu el-
biseleri de karken verdiler. Kim ne derse
desin, umurumda deil. imdi de babamn
iftliine dnyorum. bulmaya gidiyorum,
deyip sana martaval m ataym?..

ofr:
41/1684

Peki peki, neme gerek benim... Nereden


gelirsen gel, ben yle her ie burnunu sokan
insanlardan deilim.

Amma da deilsin ha, dedi Joad. Koca-


man burnunu kilometrelerce teye uzatyor-
sun. Otlara burnunu daldran koyun gibi, sen
de burnunu benim iime sokuyorsun!..

ofrn surat gerildi:

Beni tanyamadn sen... diye hafiften


balad.

Joad gld:

Sen iyi bir insansn. nk beni kamy-


ona aldn. Evet... Eh, ite sreyi doldurduk
da ktk sonunda. Her halde niin hapse
girdiimi de renmek istersin?

Bana ne... Neme gerek benim!..


42/1684

yle ya, sana ne... Sen sadece bu boku


srer durursun. Baka ile alveriin yok!
Bak, u ilerideki yolu gryor musun?..

Haa!..

Ben orada ineceim. Ama biliyorum ki


imdi, yaptm eyi renmek iin gt aty-
orsun. Ben de seni zecek bir adam deilim
ha, merak etme!..

Motorun uultusu hafifledi ve lastikler


gcrdamaya balad. Joad, iesini kard,
bir parack daha iti. Kamyon bir toprak
yolun beton yolu kestii bir yerde durmutu.
Joad dar atlad, ofr penceresinin
yannda durdu. Yatay egzoz borusu, glkle
seilen mavi dumann ptrt halinde dar
veriyordu.

ofre doru eildi, abuk abuk:


43/1684

Katildim, dedi. Bu da byk bir laf ya.


Yani, senin anlayacan, adam ldrmek de-
mek. Yedi yl yedim, bir olay karmadm
iin drt ylda braktlar.

ofr, Joad'un yzn hatrlamak iin


dikkatle bakt:

Ben sana bir ey sordum mu? dedi. Ben


kendi iimden baka eye karmam.

Texola'ya gidinceye kadar her uradn


yerde anlat bunu istersen.

Glerek:

Gle gle arslanm. Sen iyi bir insansn,


ama bana bak, unu iyi bil ki; insan ikilli
olduu zaman, sorulan eylerin nereye
varacan ta uzaktan kestirir. Ben, azn
aar amaz, sz nereye getireceini
anlamtm...
44/1684

Kamyonun kapsn avucuyla iterek:

Beni kamyona aldn. Saol... Hoa


kal!.. Dnd ve toprak yolda yrmeye
balad.

ofr bir sre onun arkasndan bakt ve


sonra bard:

Heyy, yolun ak olsun!..

Joad ban evirmeden elini sallad. Sonra


motor grledi, vites dilileri birbirine geti ve
kocaman krmz kamyon uzun yolda kayd,
gitti.
NC BLM

Beton yolun her iki yan birbirine gemi,


bklm kuru ayrlarla evrilmiti. Baak-
lar bir kpein tylerini yalamaya hazr yulaf
klklaryle, bir atn trnaklar stndeki
tylere dolamay bekleyen ayr tilki kuyr-
uklaryle, koyunlarn tylerine yapmaya
hazr yonca yapkanlaryle doluydu...
Dalp salmaya hazr, uyuyan bir yaam...
Her tohum ayr bir datma arac bekleyen
biimde: Eri oklar, paratler, kk
mzraklar ve ufack dikenli topaklar... hepsi
de hayvanlar, rzgr, bir erkek panto-
lonunun paasn, bir kadn eteinin kenarn
bekliyor... hepsi, pasif, ama hepsinde de
harekete geecek aralar var, hepsi de sessiz
duruyor, ama hepsi de bu harekete katlmaya
hazr...

Gne ayrlar styordu. ayrlarn


altndaki glgelerde bcekler dolayordu:
46/1684

Karncalar, karncalara tuzak hazrlayan


karncayiyen bcekler, havaya srayarak bir
an sar kanatlarn rpan ekirgeler, kk
kafileler halinde ince ayaklar zerinde
dolaan bcekler... Yolun kenarndaki otlarn
arasnda bir kaplumbaa, zaman zaman
gereksizce saa sola saparak ve yksek tm-
sekli kabuunu otlar zerinde sryerek
yryordu. Arpa klklar kabuunun zer-
inden kayyor ve kabuun zerine den
yonca yapkanlar yuvarlana yuvarlana to-
praa dyordu. Kaplumbaa pul pul ga-
gasn aralamt. Sert alayc gzleri, trnaa
benzeyen kalarnn altnda dosdoru iler-
isine bakyordu. Kaplumbaa, arkasnda
baslm bir iz brakarak otlarn zerinde
ilerledi ve bir tepeyle karlat: Beton osen-
in seddi. Bir an duraklad, gagasn havaya
kaldrd. Gzlerini krptrd, yukar aa
gz gezdirdi. Sonunda seddi trmanmaya
balad. Peneli n ayaklar ileriye doru uz-
and. Ama demedi. imdi arka ayaklar
47/1684

kabuu itiyor, kum ve akllar kazyordu.


Sed dikletike kaplumbaa da daha ok
aba harcamaya balad. Kaplumbaann
iten ayaklar geriliyor, kayyor, kabuu
sryordu. Pul pul ba, boynunun izin ver-
dii kadar ileri doru uzanmt. Sonunda
kabuk yava yava sedin tepesine kayp k-
m, yolunun nnde bir engelle, beton
osenin kenaryle, yn on santim yk-
seklikte beton bir duvarla karlamt. Arka
ayaklar sanki kendi bana hareket ediyor-
larm gibi kabuu duvara doru itti. Ba
havaya kalkt, duvarn tesinde, beton yolun
geni dz yzn gzetledi. imdi elleri
duvarn tepesini yakalam, ekiyordu.
Kabuk yava yava yukar doru kalkt, n
tarafn duvara dayad. Kaplumbaa bir an
soluk ald. Krmz bir karnca, kabuun
stnde gezdi, kabuun iindeki yumuak
deriye girdi, birdenbire ba ve ayaklar ieri
ekildi ve pul pul kuyruk yanna kapand.
Krmz karnca vcutla bacaklar arasnda
48/1684

ezildi. n ayaklardan biri yaban bir yulaf


ban sktrd. Uzun bir sre kaplumbaa
hareketsiz kald, sonra boyun dar kt ve
yine o alayc gzler evresine baknmaya
balad; ayaklarla kuyruk dar kt. Arka
ayaklar fil ayaklar gibi gerile gerile ilemeye
balad. Kabuk yle bir a yaparak havaya
dikilmiti ki, kaplumbaann n ayaklar
beton yolun yzne demiyordu. Arka ayak-
lar kabuu ittike kabuk da kalkt ve
sonunda yle bir an geldi ki, arlk noktas
deiti ve kabuun n aa dt. n ayak-
lar betonu trmalamaya balad. bitmiti.
n ayaklara dolanan yaban bir yulaf sapnn
ucunda baa sallanyordu.

Artk yrme kolaylamt. Btn ayaklar


alyor ve kabuk saa sola yalpa vura vura
srnp gidiyordu. Krk yanda bir kadnn
ynettii zel bir otomobil yaklayordu.
Kadn, kaplumbaay grd ve direksiyonu
yolun sana, yana doru krd. Tekerlekler-
den bir lk koptu, bir toz bulutu kaynad.
49/1684

Bir an iki tekerlek kalkt ve tekrar yerine


oturdu. Sonra araba yeniden yolun ortasna
kayd ve devam etti. imdi daha yava gidiy-
ordu. Kaplumbaa, kabuuna ekilmiti.
Ama imdi acele ediyordu. nk beton yol,
kzgnd.

Ve imdi de bir kk kamyon gzk-


mt. Kamyon, kaplumbaaya yaklanca
ofr, kaplumbaay grd, onu ezmek iin
zerine doru evirdi. n tekerlei kabuun
kenarna arpt, kaplumbaay metal bir para
gibi dndre dndre frlatt ve yolun teki
kenarna ok gibi att. Kamyon, yeniden yolun
sanda izledii yne girdi. Arka st yatan
kaplumbaa uzun sre kabuunun iinde
bzlp kald. Sonunda ayaklarn havada
sallamaya, tutunacak bir yer aramaya
balad. Az sonra n aya bir ta yakalad,
yava yava kabuk kendini ekti ve yzst
dnd. Yaban yulaf baa dald, taneler-
inden topraa sapland ve kaplumbaa
sedden aa doru inerken tohumlarn
50/1684

zerini toprakla rtt. Kaplumbaa tozlu bir


yola girdi ve bu yolda duraklaya duraklaya
yrmeye balad. Kabuuyla tozda dalgal
dar bir yol ayordu. htiyar alayc gzleri
ileriye doru bakyordu, pul pul gagas da
hafife aralkt. Tozda kayan sar ayak trnak-
lar arkada ince izgiler brakyordu.
DRDNC BLM

Joad, vites dililerinin birbirine getiini,


lastiklerin topra titrettiini ve kamyonun
hareket ettiini iitti, durdu ve dnerek
kamyonun arkasndan kayboluncaya kadar
bakt. Kamyon gzden kaybolduktan sonra
bile uzaklara ve havann titreyen maviliine
bir sre bakt. Dnceli dnceli, ieyi ce-
binden kard, metal kapa evirerek at,
viskinin tadndan bir ey kaybetmemesi iin
dilini ienin azna sokarak ve sonra ieyi
dudaklarnn evresinde dndrerek dikkatle
iti... nemli bir ey hatrlyor gibiydi. Bir
zenci grd... Btn aklnda kalan ey bu
szd. Sonunda dnd, tarlalar diklemesine
kesen tozlu yola evirdi yzn. Gne
kzgnd, havada duran tozu datacak en
ufak bir rzgr bile esmiyordu. Yol izgi izgi
yarlmt, ierlerine yeniden tozlar
dklm, tekerlek izleri olmutu. Joad bir
iki adm att; un gibi toz, yeni sar
52/1684

ayakkablarnn nnde havaland.


Ayakkablarnn sarl klrengi toz altnda
kaybolmaya balad.

Eildi, ayakkablarnn balarn zd,


nce bir tekini, sonra tekisini ekti, kard.
Ayaklarnn arasndan tozlar fkrncaya ve
kuruluk ayak derilerini gerinceye kadar terli
ayaklarn kzgn kuru toza rahata daldrd.
Ceketini kard, ayakkablarn iine sararak
kolunun altna ald. Sonra nndeki tozlara
vura vura ve arkasnda kalan topran zer-
inde bir bulut braka braka yolda ilerlemeye
balad.

Yolun sa yannda st direkleri arasna


gerilmi iki kat dikenli tel vard. Direkler eri
bryd. Fena yontulmutu. Tel, direkler-
deki atallarn hizasna geldii yerde bu
atallarn arasna braklm, atal bulun-
mayan yerlerde de pasl, balya teliyle diree
tutturulmutu. Telin arkasndaki tarlada,
rzgrn devirdii msrlar, scak, kuraklk ve
53/1684

msr yapraklarnn saplaryle birletii


yerlerde tozla dolmu ukurlar vard.

Joad, arkasnda toz bulutu sryerek ar


ar yryordu. Biraz ilerisinde bir kaplum-
baann kambur kabuunu grd. Kaplum-
baa ayaklarn sert sert ve abuk abuk i-
leterek tozun iinde yava yava srkleniy-
ordu. Joad, kaplumbaaya bakmak iin
durdu, glgesi kaplumbaann stne dt.
Ba ve ayaklar birdenbire ieri ekildi, ksa
kuyruk, kabuun kenarna kapand. Joad,
kaplumbaay yakalad. Kaldrd, altn
evirdi. Kaplumbaann st tozun ren-
gindeydi: Koyu klrengi; ama alt krem
sarsyd, tertemiz ve dmdzd. Joad,
kolunun altndaki ceketi biraz daha yukar
ekti ve kaplumbaann dmdz altna
parman srd, bastrd. Kaplumbaann
alt kabuu, stnden daha yumuakt. hti-
yar sert kafa dar kt ve sktran
parmaa bakmaya alt. Ayaklar sallanp
duruyordu. Kaplumbaa, Joad'un eline iedi,
54/1684

havada rpnd. Joad, kaplumbaay yen-


iden yzst evirdi ve ayakkablaryle
birlikte ceketine sard. Kolunun altndaki
kaplumbaann rpndn ve debelendiini
duyuyordu. Joad imdi, daha hzl yrmeye
balamt. nce tozda ayaklarn sryordu
bir para.

leride, yolun kenarnda, sska, tozlu bir


st aac benek benek bir glge salmt.
Aacn zayf dallar yola eilmi; yapraklar
da ty yolunmu bir tavuk gibi dallar
stnde aslakalm, seyrelmiti. Joad terliy-
ordu. Mavi gmleinin arkasyle koltuk alt-
lar koyulamt. Kasketinin gneliini
yzne doru ekti, ortasn bkt. Kasketin
mukavvas krld, artk kimse onun yeni
olduunun farkna varamazd. Ayaklarnn
hzn yeniden artrd ve ilerideki st
aacnn glgesine yneldi. Her halde
sdn bir glgesi olacakt. Hi olmazsa
gvdesinin upuzun boyu, bir glgesi bulun-
masn gerektirirdi, nk gne alalmaya
55/1684

balamt. Gnein n ensesine vuruyor,


banda hafif bir uultu yapyordu. Aacn
dibini gremiyordu. Aa, suyu dz yerler-
den daha ok tutan kk bir hendekte
yetimiti. Joad gnee arkasn vermi, hzl
admlarla yryerek; srttan aa inmeye
balad. Birdenbire yavalad; aacn uzun
gvdesinin koyuluunda biri vard. Aacn
gvdesine dayanarak oturmu, ayaklarn
birbiri zerine atmt. plak ayann biri
hemen hemen bann hizasndayd. Adam,
Joad'un yaklatn iitmemiti. Evet
efendim, o benim yavrum (Yes Sir that's my
baby) arksn kederli kederli slkla aly-
ordu. leri doru uzatt ayan yava yava
yukar aa sallayarak tempo tutuyordu. Bu,
bir dans temposu deildi. Sonra adam
sln kesti, kolayca kan hafif tenor sesiyle
arky sylemeye devam etti:

Evet efendim, o benim kurtarcm Mesih


benim kurtarcm Mesih artk benim
56/1684

kurtarcm Namussuzum eytan deil, Mesih


artk benim kurtarcm.

Joad, seyrek yapraklarn benekli glgesine


girer girmez; adam, Joad'un ayak sesini
iitti, arksn kesti ve ban ondan yana
evirdi. Kereviz sap gibi damar damar,
adaleli bir boyun zerine oturmu upuzun,
bir deri bir kemik, sska bir ba... Gzleri
byk ve frlak, gzkapaklar, bunlar kapat-
mak iin zerlerine yaylm, ovuturulmak-
tan kzarm, yz yank, parlak ve
tysz. Dolgun bir az; alayc ya da e-
hvetli... Keskin gaga burnu derisini o kadar
germi ki, burnun tmseinde bir beyazlk
belirmi. Yzde hibir ter yoktu; dahas, gen-
i soluk alnnda bile ter izleri grlmyordu.
akaklar ince mavi damarlarla evrilmi
olan aln anormal derecede geniti. Hemen
hemen yznn yarsn kaplyordu. Sert,
krl salar, parmakla arkaya taranm gibi,
alnndan bann arkasna doru dar-
madank bir ekilde atlmt. Elbise olarak
57/1684

da zerinde tulum ve mavi bir gmlek vard.


Yannda, topran zerinde, sar dmeli bir
ceketle kahverengi benekli, domuz eti kadar
yal, bir apka duruyordu. Toza bulanm
keten ayakkablar frlatldklar yerde
kalmlard.

Adam, Joad'a uzun uzun bakt. Ik,


kahverengi gzlerinin t iine kadar girmiti,
gz bebeklerinin iinden parlak benekler
fkrtyor gibiydi. Boyun kaslarnn gergin
yumrular dar frlamt.

Joad, benekli glgenin altnda kprd-


anmadan durdu. Kasketini kard, terli
yzn sildi. Kasketi ile durulmu ceketini
topran stne att.

Koyu glgedeki adam bacaklarn at,


ayak parmaklaryle topra kazmaya balad.

Joad:
58/1684

Vay anasn, yol cehennem gibi yanyor,


dedi.

Oturan adam bir ey sormak ister gibi


Joad'a bakt:

Bana bak, sen kk Tom Joad deil


misin?.. Baba Tom'un olu?

Joad:

Evet, dedi. Benim... imdi eve


dnyorum.

Adam:

Beni tanmadn galiba? dedi.

Gld, dudaklarnn arkasndan iri dileri


meydana kt.

Eh, elbette tanmazsn. Ben sana din


dersleri verdiim zaman sen daha kk
kzlarn salarn ekiyordun. Kzlarn
59/1684

salarn diplerinden ekmekten baka bir


ey dnmezdin. Belki sen hatrlamazsn
ama, ben hatrlyorum. Yaramazlklarndan
tr ikinizi birden Hristiyan yapmtm.
kinizi birden sulama hendeinde vaftiz et-
mitim. ki kedi yavrusu gibi barp
durmutunuz.

Joad, yorgun gzlerle adama bakyordu,


sonra gld:

Ya, demek sen papazsn ha?.. Bizim


papaz. Daha bir saat nce senden, birisine
sz ettim.

Adam dnceli dnceli:

Ben papazdm, dedi. Sayn papaz Jim


Casy'dim. Mesih'in dinini zrlayp dururdum.
Bir sulama (vaftiz) hendeim vard ki ii
Allah'tan mafiret dileyerek kvrm kvrm
kvranan gnahkrlarla dolar taard. ou,
60/1684

gnahlarndan utanp suda boulup kalmak


isterdi. Ama artk bunlar geti.

Adam iini ekti.

imdi sadece Jim Casy'yim. Hibir


arm yok artk. Bir sr gnahkr
dncelerim var, o kadar. Ama bu
dnceler bana doru gibi geliyor.

Joad:

Eh, ok dnrse elbet insann birok


fikirleri olur. imdi ben de seni hatrladm.
yi yinler yapardn. Hatta bir gn bir yinde
bara bara ellerinin zerinde yrdnd.
Annem seni herkesten fazla severdi.
Bykannem senin iin, "ermi" derdi.

Joad katlad ceketinin arasna elini


soktu, cebini buldu, ieyi kard. Kaplum-
baa ayan biraz oynatt, ama Joad
61/1684

kaplumbaay skca sard. ienin kapan


evirerek at ve ieyi uzatt:

Bir yudum imez misiniz?

Casy ieyi ald. Elindekine bakarak


durdu:

Artk vaiz verdiim yok. Artk millette


inan kalmad. in daha kts, bende de
kalmad. imdi de arada srada iimde inan
uyandka yine halk topluyorum, ya da halk
yiyecek verirse dua ediyorum ama, yrekten
gelerek deil... Dua istiyorlar, ben de ediyor-
um, ne yapaym?

Joad, kasketiyle yeniden yzn sildi:

Her halde iki imeyecek kadar dindar


deilsin, yle deil mi? diye sordu.

Casy, ieyi ilk gryor gibiydi. ieyi dikti,


byk byk yudum ald.
62/1684

Gzel iki be!., dedi.

Joad:

Gzeldir ya! Elbette, bu fabrika ikisi.


Bir teklie aldm.

Casy ieyi geri vermeden bir yudum daha


iti.

Gzel!., dedi. Gzel, ok gzel.

Joad ieyi ald, ayp olmasn diye ienin


azn silmeden iti. Yere bada kurdu ve
ieyi katlanm ceketine dayad. Toprakta
dncelerinin resmini yapacak bir denek
bulmutu parmaklar. Yerdeki yapraklar
temizledi, tozlar dzledi. Tozun zerinde
birtakm alar ve kk daireler izdi.

Seni oktandr grmedim, dedi.

Papaz:
63/1684

Beni kim grd ki, dedi. Yalnz bama


kp gittim; oturdum, dndm. Yine iim-
de eskisi gibi inan var, ama gemiteki
kadar gl deil. Birok eylere kar in-
ancm sarsld.

Aaca daha dik dayanarak oturdu. Kemikli


elleri, giydii tulumun cebine bir sincap gibi
dald; siyah, dvlm, inenecek bir ttn
paras kard. zerindeki saman plerini,
pisliklerini dikkatle temizledikten sonra bir
kesini srarak kopard ve avurduna koydu.
Joad, kendisine uzatlan ttn istemediini
gstermek iin elindeki denei sallad.
Kaplumbaa, dertop olmu elbisede kprd-
anp duruyordu. Casy, oynayan elbiseye
bakt:

Ne var iinde, tavuk mu? Boacaksn


zavally!..

Joad ceketini daha sk sard:


64/1684

Koca bir kaplumbaa var iinde, dedi.


Yolda buldum. Eski bir tank. Kk
kardeime gtreyim diyorum. ocuklar
kaplumbaay severler.

Papaz yavaa ban nne edi:

ocuklar ikide birde kaplumbaa


yakalarlar. Ama kimse kaplumbaay uzun
zaman tutamaz. Ne yaplrsa yaplsn, bir gn
yolunu bulup kaar, uzaklara gider. Kimsen-
in bilmedii yerlere. Benim gibi. Elimdeki o
zavall ncil'den bir anlam kmyordu. Say-
falar yrtlncaya kadar zerine dmek,
almak gerekiyordu. imdi ise iimde bir
inan var, ama bu kez vaiz edecek bir eyim
yok. imde bir ses: "Halkn nne d!" diy-
or, fakat imdi de onlar nereye gtreceimi
bilemiyorum.

Joad:
65/1684

Sen de onlar, olduklar yerde dndr


dndr dur, dedi. Sulama hendeine sok.
Senin gibi dnmezlerse ahrette yanacak-
larn syle. Ne diye halk gtrecek bir yer
arayp duruyorsun? Onlarn nne d,
yeter.

Aa gvdesinin dz glgesi topran zer-


ine uzanmt. Joad memnun, bu glgeye
doru gitti ve melip oturdu, nnde bir
dzlk yapt, zerine deneiyle dnceler-
inin resmini yapacakt. Yolun ilerisinden sk
tyl bir oban kpei geliyordu. Ban
emi, dilini darya karmt. Azndan
salyalar akyordu. Kvrk kuyruu gevek
gevek sarkyordu. Sk sk soluyordu. Joad
slk ald, ama kpek ban daha kst ve be-
lirli bir yere doru hzl hzl yrmekte
devam etti. Joad bozularak:

Bir yere gidiyor galiba, diye aklad.


Her halde evine. Papaz hl kafasndaki
dncelerden kurtulamamt:
66/1684

Evet, bir yere gidiyor, diye tekrar etti.


Doru, elbet bir yere gidiyor. Oysa ben... ben
nereye gittiimi bilmiyorum. Bak, sana an-
lataym: Halk, diz kp kendilerinden
geinceye kadar yerlerinde sratr,
konuturur ve onlar Tanr'nn nnde
bartrdm. Bazlarn vaftiz ederdim ve
sonra... Sonra biliyor musun ne yapardm?
Tarladaki kzlardan birini yakalar, yatardm.
Bunu her zaman yapardm. Ama sonra da
piman olurdum. Boyuna dua ederdim, ama
yine de para etmezdi. imde inan olduu
halde bir dahaki kez yine ayn eyi
yapardm. Benim iin kurtulu yolu kal-
madn ve namussuz bir yalanc olduumu
anladm. Ama yalanc da olmak
istemiyordum...

Joad gld, uzun dileri birbirinden


ayrld, dudaklarn yalad:
67/1684

Kzlar batan karmak iin heyecanl


bir yinden daha iyi ey yoktur, dedi. Ben de
yaptm bunu!..

Casy heyecanl heyecanl ileri doru eildi:

Anladn ya, diye bard. byle balad


ve ben de o zaman dnmeye baladm...

ri iri yumrulu ve kemikli elini okar gibi


yukar aa sallyordu:

Dnyordum. Ben vaiz ediyorum.


Halk sylediim dinsel szlerin etkisiyle
yerlerinde duramyor. Oysa bir kzla yatmak,
eytan iidir, deniyor. Peki ama, bir kz
vazda ne kadar ok kendini Tanr'ya verirse
o kadar abuk tarlalara gitmek istiyor. Bir
kz, yznden ve kulaklarndan neredeyse
kutsal ruh fkracak kadar Tanr ile dolu
olduu halde, affedersin, nasl oluyor da
eytan, bu kzn iine girebiliyor?.. Sen
68/1684

eytana girecek delik kalmadn sanrsn.


Oysa kalyor.

Gzleri heyecandan parlyordu. Bir an


yanaklarn oynatt ve toza tkrd; tkrk,
toz toplaya toplaya yuvarland. Yuvarlak,
kk bir hap oldu. Papaz elini at, bir kitap
okuyormu gibi, avucuna bakt:

te, ben de... diye devam etti. Ben de


btn halkn ruhlar elimde olduu halde,
sorumlu olduum ve bunu bildiim halde,
her defasnda yine de bir kzla yattm.

Joad'un zerinde gzn gezdirdi. Papazn


yz bitkin grnyordu. Yardm isteyen bir
anlatm vard yznde.

Joad nndeki topran zerine bir kadn


resmi yapt, gsn, memelerini, kalalarn
izdi:
69/1684

Ben papaz deildim, dedi. Elime den


frsat karmazdm, elime geirince keyfime
bakar, baka bir ey dnmezdim.

Casy dncesinde dayatt:

nk sen papaz deildin, bir kz senin


iin sadece bir kzd. Baka hibir ey anlat-
mazd. Ama bana gre onlar, kutsal varlk-
lard. Onlarn ruhlarn ktlkten koruy-
ordum. Bir yandan btn bu sorumluluu
yklenmi olarak onlar kutsal ruhla tka
basa dolduruyor, te yandan onlar tarlalara
gtryordum.

Joad:

Ben de belki papaz olabilirdim, dedi.

Ttnn ve kdn kararak bir cigara


sard. Yakt ve dumann arkasndan papaz
szd:
70/1684

Uzun zaman kzsz kaldm, dedi. imdi


bir tane yakalamal.

Casy devam etti:

Bu konu, uykularm karacak kadar ra-


hatsz etti beni. Sz veriyorum diyeyim; Tan-
r tank olsun ki, bu kez bir ey yapmay-
acam diyeyim. Ama tam bunu sylerken bu
ii yeniden yapacam da biliyorum.

Evlenmeliydin, dedi. Bir zamanlar bizim


kyde evli bir papaz vard. Kar-koca cizvit
papazlarydlar. Bizim evin st katnda otur-
uyorlard. Bizim bahede de yin yaparlard.
Biz o zaman kk ocuktuk. Dualarn din-
lerdik. Papazn kars her yin olduu gnn
gecesi eek sudan gelinceye kadar dayak
yerdi.

Casy:
71/1684

Doru sylyorsun, dedi. Ben de yle


yapmay dnyordum zaten. Sonunda bu
i bana o kadar byk bir znt olmaya
balamt ki, ben de ii cidd olarak ele al-
mak zorunda kaldm.

Bacaklarn bkt ve kuru tozlu ayaklaryle


topra kazd.

Kendi kendime sordum: imi yiyip


bitiren nedir? Dzmek mi?.. Cevap ver-
dim: Hayr, gnah ilemi olmak, dedim.
Yeniden kendi kendime sordum: Gnaha
kar bir katr gibi dayanmann sembol ola-
cak bir adam, ii Mesih'in ruhuyla dolu
olduu halde, nasl oluyor da harama ukur
zyor?..

ki szc yan yana koyuyormu gibi iki


parman da birbiri arkasna avcuna doru
bkt:
72/1684

Dedim ki: Belki bu ey gnah deildir.


Belki halkn tuttuu yol da budur. Belki bo
yere ktl atmaya alyoruz. Baz
rahibelerin bir arnlk tel kamlarla nasl
kendi kendilerini dvdklerini dndm.
Onlar nasl kendi kendilerine eziyet etmek-
ten holanyorlarsa, belki ben de holany-
ordum... Btn bunlar dndm srada
bir aacn altnda yatyordum. Uyumuum.
Gece olmu. Kendime geldiim zaman, hava
karanlkt. Yaknlarda bir kurt uluyordu. Bir
de baktm ki, dnmeden baryorum: Al-
lah belsn versin, ne gnah var, ne de er-
dem!.. Sadece halkn yaptklar var! Hepsi de
ayn eyin bir paras! Halkn yapt baz
eyler iyi, baz eyler iyi deil! Bir insann
onlarn yaptklar eyler zerinde ancak
bunlar sylemeye hakk vardr, o kadar!..

Durdu, ban kaldrd.

Joad glmsyor, gzlerini dikmi ilgiyle


bakyordu.
73/1684

Demek bylece konuyu zdn, kesip


attn?., dedi.

Casy yeniden konumaya balad. Sesi


kararsz ve acyd:

Sordum: Nedir bu, ruh mu? Cevap ver-


dim: Hayr, sevgi. Ben halk o kadar seviyor-
um ki, bazen dayanamyor, couyorum. Yen-
iden kendi kendime sordum: sa'y seviyor
musun? Bunun zerine yeniden dndm
ve sonra dedim ki: Hayr, sa isminde birini
tanmyorum. Ben, sadece bir sr hikyeler
biliyorum, ama ben yalnz halk seviyorum
ve onlar o kadar seviyorum ki, onlar cotur-
mak, onlar sevindirmek istiyorum. Nitekim
bugne kadar ben hep onlar sevindirecek,
mutlu klacak eyler va'zettim. Sonra... ok
konutum deil mi? Belki benim byle irkin
kelimeler kullanmama ayorsun. Ama
bunlar artk benim iin irkin szler deiller.
Bunlar, halkn kulland szler ve onlar bu
szleri kt anlamda kullanmazlar.
74/1684

Uzatmayalm, son olarak sana dndm


eylerden birini daha syleyeyim. Ama bunu
bir papazn sylemesi kadar dinsizce bir ey
olmaz... Zaten btn bunlar dndkten ve
inanmadktan sonra papaz da saylamam ya.

Joad sordu:

Ne syleyeceksin bakalm? Syle!..

Casy, ekinerek Joad'a bakt:

Eer syleyeceim ey senin kafana


uymazsa kzmayacaksn haa!..

Yok canm, ne mnasebet, sadece


burnuna doru bir yumruk sallarm o kadar,
dedi. Gerekten dndn neydi bakaym?

Kutsal ruhu ve sa'y dndm. Dedim


ki: Ne diye boyuna Tanr'dan ya da sa'dan
dem vurup duruyoruz? Belki dedim,
sevdiim ey btn erkekler ve kadnlardr,
75/1684

belki kutsal ruh budur. nsanlarn ruhudur.


Btn insanlardr. Belki insanlarn bir tek
ruhu var da herkes teker teker bu ruhun
paras. te orada oturup hep bunlar
dndm ve birdenbire her eyi anladm.
Dncelerimin doru olduuna o kadar de-
rinden inandm ki, bugn bile hl ayn
ekilde dnyorum.

Joad, papazn gzlerindeki rlplak


namusu grmemek ister gibi gzlerini yere
indirdi.

Seni bu fikirlerinle hibir kiliseye al-


mazlar, dedi. Halk seni kyden atar. Sra-
mak, barmak... Halkn istedii budur. Halk
bundan glenir. Bykannem dua ederken
onu kimse tutamaz. Koskoca bir diyakozu
bile yumruuyla yere serer.

Casy, dnceli dnceli Joad'a bakt:


76/1684

Sana bir ey sormak istiyorum, dedi.


imi kurt gibi yiyen bir ey...

Sor. Ben konumaya baylrm, bazen.

Papaz ar ar:

Peki o halde, dedi. Din mesleinin ta te-


pesindeyken seni vaftiz etmitim. O gn
azmdan bir sr Mesih kelimeleri
dklmt. imdi belki aklndan kmtr,
nk o kzn san ekip duruyordun.

Joad:

Evet, aklmda, dedi. Kz da Susy Little


idi. Vaftizden bir yl sonra da parmam
krmt.

Peki bu vaftizin bir faydasn grdn


m? Hi halinde bir iyilik oldu mu?

Joad dnd:
77/1684

Yoo, sanmyorum. Bir ey olmad.

Peki o halde bir zararn grdn m? yi


dn. Joad ieyi ald, bir yudum ekti:

Ne yararn, ne de zararn grdm. Yal-


nz biraz elendim, o kadar.

ieyi papaza verdi. Papaz iini ekti ve


iti. Sonra viskinin inen seviyesine bakt,
ufak bir yudum daha ald.

Gzel ey, dedi. O zamanki kepazelikler-


imle kimseye bir fenalk edip etmediimi de
dnyorum.

Joad ceketine gz att ve kaplumbaay


grd. Kaplumbaa elbiseden km, Joad
kendisini bulduu zaman hangi yne gidiy-
orsa, yine o yne doru gitmeye balamt.
Joad kaplumbaay bir an seyretti, sonra
yavaa ayaa kalkt, yakalad ve yeniden
cekete sard.
78/1684

ocuklara gtrecek bir hediye ala-


madm, dedi. te yalnz kaplumbaay
gtryorum.

Papaz:

Tuhaf deil mi? dedi. Sen yaklarken


ben de Tom Joad'u dnyordum. Ona
bavurabilirim diyordum. Ben, Tom'u her za-
man Tanrsz bir adam diye dnrdm.
imdi ne yapyor acaba?

Bilmiyorum. Drt yldr evde deildim.

Sana mektup yazmad m? Joad


armt.

Ama... ey, babamn yazs iyi deil de,


daha dorusu, bou bouna yaz yazmaktan
holanmaz. Ama herkes gibi gzelce imzasn
atar, kalemini yalar. Ama hi mektup
yazmaz. "Aznla syleyemeyecein bir eyi,
kaleme dayanp yazmak neye yarar?" der.
79/1684

Casy sordu:

Darlarda m dolayordun?

Joad, Casy'ye pheli pheli bakt:

Bama geleni iitmedin mi? Btn gaz-


eteler yazd.

Yoo, hayr. Ne oldu Allahn seversen?..

Ayan ayann stne att, aacn biraz


daha aasna kayd. kindi vakti hzla geiy-
or, gnein renkleri daha zenginleiyordu.

Joad memnundu:

imdi bamdan geenleri sana anlatab-


ilirim. Eer eskisi gibi papaz olsaydn, anlat-
mazdm. Benim iin dua etmeye kalkrsn
diye korkardm.
80/1684

Viskinin son kalan damlasn da iti ve


ieyi frlatt. Dz ve koyu renkli ie tozlarn
zeninde kayd.

Drt yl Mac Alester'de yattm.

Casy oturduu yerde dnd, kalarn


gznn stne o kadar indirdi ki, aln o za-
man bsbtn geni grnmeye balad:

Anlatmak istemiyorsan anlatma. Ben


sana bir ey sormadm. Kt bir ey yapm
olsan bile...

Joad:

Ben ne yapmam gerekiyorsa onu


yaptm. Yine de... dedi. Kavga ederken
birisini ldrdm. Sarholuk, dansediy-
orduk... Bana bak ekti, ben de orada dur-
an bir krekle herifi ldrdm. Krei indi-
rince kafas dald.
81/1684

Casy'nin ka birden eski yerine geldi:

Demek yaptna piman deilsin?

Joad:

Hayr, dedi, piman deilim. Bak


yaras var diye yedi yl yedim. Drt ylda ke-
faletle braktlar.

Demek drt yldan beri kyde olup


bitenlerden haberin yok?

Yoo, var... Annem iki yl nce bir kart


gndermiti. Geen Noel'de bykannemden
de bir kart aldm. Hey gidi heyy. Bizim
hcredeki ocuklar da amma gldlerdi
haa!.. Kartn stnde bir aa, bir de kara
benzeyen parlak bir ey vard. zerindeki iir
yleydi:

Noel'in neeli gesin gzel ocuum

Rahimdir sa, efiktir sa,


82/1684

Noel aacnn altnda

Benim getirdiim bir hediye var.

Tabi ilerinde en parlak diye o kart


beenmi, onu semi. Benim bulunduum
hcredeki ocuklar katlasya gldlerdi. Bu
olaydan sonra ocuklar bana, "efik sa" de-
meye baladlar. Bykannem kartta bu
kadar gln bir ey yazl olduunu nereden
bilsin? Kart gzel bulmu, okumaya bile l-
zum grmemitir. Hem, ben gitmeden bir yl
nce gzlklerini kaybetmiti. Belki de hl
bulamamtr?.. Bykannem bu yazy ok-
umamtr bile. Her halde bir ayak
satcsndan almtr.

Casy sordu:

Mac Alester'de size nasl davranrlard?

yi, ok iyi. Saatinde yeriz, temiz elbisel-


er giyeriz. Sonra, ykanacak yerler de var. Bir
83/1684

bakmdan ok gzel bir hayat. Yalnz, kadn-


szlk kt...

Birdenbire gld.

Kefaletle braklan bir ocuk vard, dedi.


Szn tutmad iin bir ay sonra geri geldi.
ocuklardan biri ona, niye szn tut-
madn sordu. "Allah kahretsin," dedi.
"Babamn evinde hi konfor yok, elektrik
yok, du yok, kitap yok. stelik de yemekler
kt!" dedi. Yani anlayacan, konfora
kavumak ve saatinde yemek yemek iin geri
gelmi. Yarn ne yapacam? diye dnmek-
ten insann anas alyormu. Ne yapsn, o da
bir otomobil alm, yeniden gelmi.

Joad ttnn kard, bir deste cigara


kdna fledi, bir cigara sard:

ocuun hakk varm, dedi. Dn gece


nerede yatacam bilemedim, korktum.
Hapishanedeki yatam, hcre arkadam
84/1684

iin beslediim bitin imdi ne yaptn


dndm. Bir cazmz da vard. Hem iyi caz
haa!.. Ben de alyordum, ocuklardan biri:
"Radyoda alsak da grseler," derdi... Bu sa-
bah kata kalkacam ardm. Zilin al-
masn bekledim durdum.

Casy glmsedi:

nsan, alt grlty bile arar, dedi.

Sarlaan tozlu ikindi gnei topra altn


rengine boyamt. Msr saplar altn gibi
parlyordu. Bir krlang srs balar zer-
inden bir su birikintisine doru yldrm gibi
geti. Joad'un ceketindeki kaplumbaa yeni
bir kama teebbsne giriti. Joad, kasket-
inin gneliini biraz daha krd. Mukavva
artk gaga gibi eilmiti.

Kalkmal, dedi. Gnee kar yrmeyi


sevmem. Ancak imdi yryebiliriz.
85/1684

Casy toparland:

htiyar Tom'u ne zamandr grmedim,


dedi. Ben de onu grmeye gidiyorum. Bilir
misin, sizin evdekilerin dualarn uzun za-
man ben yapmtm... Bir lokma ekmekten
baka, ne para ne pul aldm.

Joad:

Gel beraber gidelim, dedi. Babam seni


grnce sevinir. Her zaman senin iin: "Bu
adamn papaz olmayacak kadar yksek bir
ruhu var," derdi.

Sarl ceketini yerden ald, ayakkablarn


ve kaplumbaay biraz daha sktrd.

Casy keten ayakkablarn toplad, plak


ayaklarn ilerine daldrd.

Bende o cesaret yok, dedi. Tozun iinde


bir tele, bir cama basacam diye dm
86/1684

kopar. Ayamn kesilmesine hi


dayanamam.

Glgenin kenarnda bir sre durdular,


sonra kyya kmak iin acele eden bir
yzc gibi, gnein sar na daldlar. At-
tklar birka hzl admdan sonra ar ar,
dne dne yrmeye baladlar. Yolun
kenarnda msr saplarnn gri glgeleri,
havada kzgn tozun keskin kokusu vard.
Msr tarlas bitti, koyu yeil pamuk tarlas
balad; ince toz tabakasndan frlayan koyu
yeil yapraklar ve yeni yeni olan pamuk to-
plar grlyordu. Bunlar benekli pamuk-
lard, suyun bulunduu alak yerlerde sk,
yksek yerlerdeyse seyrektiler. Bitkiler
gnee doru dikelmilerdi. Ufka uzayp
giden tarlalar gz alabildiine tunlamt.
Tozlu yol yukar aa dalgalanarak nler-
inde uzayp gidiyordu. Dere kysndaki
stler yan yana dizilmilerdi; stlerin
kuzeybatya doru uzanan soluk bir
parasnn aralar seyrekti. Yank tozun
87/1684

kokusu havaya sinmiti. Hava kuruydu; o


kadar kuruydu ki, insann burnundaki
smk bile kuru bir tabaka oluyor; gzler
kuruluktan sulanyordu.

Casy:

Gryor musun, bak toz yamadan nce


msrlar ne gzel boy atmlar, dedi. Toz,
rn mahvetti.

Joad:

Her yl, dedi. Her yl, hatrlarm iyi rn


alnacak gibi olur, ama hibir zaman al-
namaz. Bykbabam derdi ki: "Bir topran
iinde yaban otlar kaldka, o topran ilk
be rn iyidir."

Yol, biraz yoku aa gittikten sonra,


baka tepeyi trmanmaya balamt.

Casy:
88/1684

htiyar Tom'un evi bir milden uzakta ol-


masa gerek. tepe tede, deil mi? dedi.

Joad:

yle olacak, dedi. Eer eskiden babamn


yapt gibi, biri gelip evi almadysa,
yerindedir.

Nee!.. Baban ev mi ald?..

Bilmiyor musun? Babam o evi buradan


bir buuk mil uzakta bulmutu da ekip ge-
tirmiti. Evin iinde bir aile oturuyormu,
sonra brakp gitmiler... Bykbabam,
babam, kardeim Noah btn evi ekip ge-
tirmek istedilerdi ama, ev gelmedi. Ancak bir
parasn getirebildiler. Onun iin bizim evin
bir yan pek acayiptir ya!.. Evi ikiye ke-
smiler, on iki ba atla ve iki katrla
srkleyip getirmiler. Geri kalan parasn
da getirip ekleyeceklermi ama, onlar oraya
gitmeden Wink demis ki: "Benim ev azd,
89/1684

sizinkini de getirin iftletirelim, bir sr


kk kulbeler kartrz!" demi. Wink,
itii zaman ok ho olur. Ondan sonra
babamla bykbabam, Wink'le dost
olmular. Ellerine frsat geer gemez,
birlikte kafay ekerlerdi.

Casy dorulad:

Tom ok yaman adamdr.

Yolun aasna kadar toz kaldra kaldra


inmiler, imdi nlerindeki yokuu trman-
mak iin yavalamlard. Casy alnn
kolunun yeniyle sildi, st dz apkasn
yeniden bana geirdi.

Evet, diye tekrarlad. Tom yaman adam-


dr. Allahsz bir insana gre iyi bir adamdr.
yinlerde bazen pek az etkilenir, bazen de
on, on iki ayak srard. Sana bir ey sy-
leyeyim mi? htiyar Tom, kutsal ruhtan bir
tutam tatt zaman ok gibi frlar kaard.
90/1684

Arkasndan koup yetimezsem, yuvarlanr


der, ahra balanm bir aygr gibi tepinir
dururdu.

Yokuun tepesine gelmilerdi. Yol imdi,


kuru bir dere yatan, pis, biimsiz, kt bir
su akntsn izliyordu. ki yanda sellerden
kalma izler vard. Joad, plak ayaklaryle
geitteki birka taa basa basa geti.

Babam anlatyorsun, dedi. Sen, asl


Polk'un havuzunda John Amcay vaftiz edi-
lirken grmeliydin. John Amca, mkemmel
suya dald, atlad. Piyano kadar yksek
brtlenlerin zerinden atlad. Ay nda
kurt gibi uluya uluya allarn zerinden boy-
una atlad durdu. Babam da onu atlarken
grm. "Buralarda sa duasnn en iyi at-
laycs odur" demi. Bunun zerine gitmi,
John Amcannkinin bir misli yksekliginde
bir al bulmu. Pencereleri zangrdatan bir
lk koyuverdikten sonra, koup alln
stnden atlam ve bacan krm. te bu
91/1684

olay babam dinsiz etmi. Papaz, kr iyi et-


mek istemi ama, babam brakmam; ille de
doktor isterim demi. Eee!.. Doktor yok, ne
yapsn? Ky ky gezen bir dii varm, ona
baktrmlar. Ama papaz, yine dua etmekten
geri kalmam.

Dere yatann te yanndaki hafif yokuu


trmanyorlar idi. Gne ufka doru inmi,
etkisinin bir ksmn yitirmiti Iklar zay-
flamt ama, hava yine scakt. Yolun ken-
arnda eri direkler arasna gerilmi teller
vard hl. Sa yandaki pamuk tarlasn tel
bir it ikiye ayrmt. Her iki yanda da tozlu
yeil pamuk tarlalar vard. Her iki yanda da
pamuklar tozlu, kuru ve koyu yeildiler.

Joad, tel iti gsterdi:

te bizim snr burada balyor. Burada


ite lzum yoktu, ama ne yapalm ki elimizde
tel vard, babamn can teli buraya germek is-
tedi. Teli buraya gerdikten sonra da iinin
92/1684

iyice rahat ettiini syledi... John Amca bir


gece arabasna alt kangal tel ykleyip gel-
memi olsayd bu tel olmazd ite... Babam-
dan bir domuz ald, babama bu kadar teli
verdi. Telleri nereden bulduunu bir trl
anlayamadk.

Ayaklarn tozlara daldra daldra, ayak-


laryle topra dve dve, yava yava yokuu
trmanyorlard. Joad'un gzleri i
dnyasna, anlarna evrilmitir. in iin
glyor gibiydi:

John Amca, deli keratann biridir, dedi.


Domuzu alp ne yapt biliyor musun?..

Glmsedi ve yrmesine devam etti. Jim


Casy, sabrszlkla bekliyordu. Ama hikyen-
in arkas kesilmiti. Casy uzun bir sre
bekledi.

Peki, ne yapt domuzu, anlat? diye


sonunda sinirli sinirli sordu.
93/1684

Ne mi yapt? Ne yapacak... Hemen or-


ackta domuzu kesti, anama sobay yaktrd.
Domuzun butlarn karp tavaya att.
Pirzolalaryle bacaklarn frna soktu.
Pirzolalar kzarncaya kadar butlar yedi.
Sonra da ayaklar kzarncaya kadar
pirzolalar yedi. Sonra bacaklar frndan
kard, kocaman lokmalar kopararak azna
att. Biz ocuklar, evresinde yalvarp
durduk. Bize de bir para verdi, ama babama
zrnk vermedi. Sonunda o kadar yedi ki yere
ykld, uyuyakald. O, uykuya dalnca biz de
ocuklarla babam birlikte, ayaklar yedik
bitirdik. Sabah oldu. John Amca uyannca
frnda kalan aya da aramaz m? Babam
dedi ki: "John, galiba domuzun hepsini bir
defada yiyip bitireceksin?" John Amca cevap
verdi: "Yiyeceim ya, ne sandn? Hepsini ye-
mezsem kokar, bozulur. Domuz etini ok
zledim. stersen iki kangal tel ver de sana
da bir tabak vereyim?" Tabi babam aptal
m? Amcay brakt, domuzu istedii gibi
94/1684

yesin de hasta olsun diye. O da tabi


yarsndan fazlasn yiyemedi. Babam: "John,
eti ne diye tuzlamyorsun?" diyordu. Ama
John Amcaya vz geldi. Senin anlayacan
John Amcann can domuz istedi mi, btn
domuz olmal, domuzu istedii kadar yiyip
doydu mu, artk gz et grmek istemez.
Onun iin brakr gider, babam da kalan eti
tuzlayp saklar.

Casy:

Hl eski papaz ruhum olsayd, dedi;


bundan bir ders karr, sana sylerdim, ama
biliyorsun ki artk va'zetmiyorum. John
Amca bunu niin yapard dersin?..

Joad:

Bilmem, dedi. Sadece can domuz is-


terdi, ondan. imdi etten sz ettik de karnm
ackt. Drt yldan beri ancak drt dilim
95/1684

kzarm domuz yemek ksmet oldu. Her


Noel'de bir dilim...

Casy bile bile Tom'un aklna getirdi:

Eh, artk baban sana semiz bir inek


keser, Kutsal Kitapta olduu gibi...

Joad ac ac gld:

Sen, babam tanmyorsun, bir tavuk


kesildii zaman babam tavuktan ok
barr... mrnde hibir eyden ders almaz.
Hibir ey onu yolundan evirmez; her yl
Noel iin bir domuz ayrr, sonra da domuz
ya amelden, ya da baka bir eyden eyllde
lr, yemek nasip olmaz. Oysa John Am-
cann can domuz istedi mi, hemen ne yapar
yapar bulur, yer.

Tepenin tmseini atlar. nlerinde,


aalara doru, Joadlarn yerini grdler.
Joad durdu.
96/1684

Ev braktm gibi deil, dedi. Bak! Eve


bir ey olmu. Kimseler yok.

kisi de durdular ve kk ev ynna


baktlar.
BENC BLM

Mal sahipleri, ya da ou zaman olduu


gibi, mal sahiplerinin szcleri, topraa
geldiler. Kapal otomobillerle geldiler, par-
maklaryle topran kuruluuna baktlar,
ou kez olduu gibi, toprak muayenesi iin
yere byk burgular soktular. Kapal arabal-
ar tarlalar boyunca ekip giderlerken, or-
taklar onlar, gne vurmu bahelerinden
tedirgin tedirgin seyrediyorlard. Ve sonunda
mal sahipleri, yeniden ortaklarn baheler-
ine dndler, yerlerinden kprdamadan or-
taklarla otomobillerinin penceresinden
konutular. Ortaklar bir sre otomobillerin
evresinde durdular, sonra meldiler, birer
denek bularak tozda birtakm iaretler yap-
maya baladlar.

Evlerin ak kaplarndan kadnlar bakp


duruyor, arkalarnda ocuklar., msr
pskl gibi sar sal ocuklar., kocaman iri
98/1684

gzl ocuklar., bir plak ayan teki -


plak ayann stne koymu, parmaklarn
oynatan ocuklar... Kadnlar ve ocuklar,
erkeklerinin toprak sahipleriyle
konumalarn seyrediyorlar. Ses
karmyorlar.

Mal sahiplerinden bazlar yufka


yreklidir, nk yapmalar gereken iten
irenmektedirler. Bazlar kzgndr, nk
bu kadar can yakmaktan holanmamaktadr-
lar; bazlarysa souk durmaktadr, nk
souk durmaynca mal sahibi olunamay-
acan yllardan beri anlam bulunuyorlar.
Hepsi kendilerinden daha byk bir eyin
elinde tutsaktr. Bazlar kendilerini bu eit
davrana gtren matematikten irenmek-
tedir, bazlar korkmaktadr, bazlar da in-
san dnceden ve duygudan kurtard iin
matematie baylr. Eer bir banka ya da
mal bir kurum topran sahibiyse, mal
sahibinin adam: Banka... ya da irket...
istiyor... srar ediyor... alacak... der. Sanki
99/1684

Banka ya da irket bir devmi de, dnerek,


bilerek onlar tuzaa drm gibi. Bu
adamlar Bankalarn, ya da irketlerin sor-
umluluklarn zerlerine almazlar; nk on-
lar, hem insan hem de tutsaktrlar,
Bankalarn, hem makine, hem de patron
olduklar gibi... Toprak sahiplerinin bazlar
byle souk ve gl patronlarn tutsa
olduklarndan tr biraz kendilerini been-
mitirler. Mal sahiplerinin adamlar otomo-
billerde oturuyorlar ve anlatyorlar: Biliyor-
sunuz ki toprak zayflamtr. Kimbilir ne
zamandan beri topra eeleyip duruyor-
sunuz. Ancak Allah bilir!..

melmi ortaklar balarn eiyorlar ve


dnyorlar; tozun zerine biimler yapy-
orlar, evet biliyorlar, Allah da biliyor. Ah,
keke u toz yamasayd. Hi olmazsa
pamuklar topran stnde durabilseydi,
belki bu kadar kt duruma dmezlerdi.
100/1684

Toprak sahiplerinin adamlar, sz is-


tedikleri yere getirmeye devam ediyor-
lar: "Biliyorsunuz, toprak zayfladka za-
yflyor. Pamuun topra ne duruma
drdn biliyorsunuz, topra soyup
soana eviriyor; btn kann emiyor..."

melenler balarn nlerine eiyorlar...


Biliyorlar. Allah da biliyor. Keke topra
dinlendirselerdi... Belki de ona yeniden kan
vermi olurlard.

Evet ama, i iten gemi. Toprak sahipler-


inin adamlar kendilerinden daha gl olan
devin nasl altn ve ne dndn
anlatyorlar. Bir adam, evini geindirip ver-
gilerini deyebilirse topran elinde tutabi-
lir. Bu, onun elindedir.

Evet bu, onun elindedir; gnn birinde


rn elde edilemeyip bankadan bor para
alnncaya kadar srp gider bu.
101/1684

Ama., gryorsunuz ya, bir Banka, ya da


irket bunu yapamaz, nk bu yaratklar
hava almazlar, yemek yemezler. Onlar kr
solurlar, parann faizini yerler. Siz nasl hava
almadnz, yemek yemediiniz zaman
lrseniz, onlar da bunlar bulamadklar
gn lrler. Bu iyi bir ey deil. Ama
byledir. Ne yapalm.

melen adamlar anlamak iin balarn


kaldryorlar, daha dayanamaz myz? Belki
gelecek yl iyi bir yl olur? Gelecek yl kimbil-
ir ne kadar pamuk alrz? Hele bir de sava
karsa!.. Pamuk fiyat kimbilir ne kadar fr-
lar. Pamuktan patlayc maddeler yapmyor-
lar m? Asker elbiseleri dikmiyorlar m? Eh,
bakarsnz bol bol sava olur, pamuun fiyat
tavana kadar frlar. Belki bu, gelecek yl oluv-
erir?.. Bakyor ve sanki bunlar soruyorlar.

Biz iimizi buna gre tutamayz. Bankann,


o koskoca devin her zaman kr olmaldr. O
bekleyemez. lr... Olmaz, vergiler iler. Dev
102/1684

byyemezse, lr. Ayn byklkte


kalamaz.

Yumuak parmaklar otomobil penceresin-


in kenarna vurmaya balyor ve sert par-
maklar durmadan biimler izen denekleri
daha sk yakalyor. Ortaklarn gneten
kavrulmu evlerinin kaplarnda kadnlar
ilerini ekmekte, yere basan ayaklarn o
zamana kadar yere basmam ayaklaryle
deitirmekte ve ayak parmaklarn oynat-
makta. Kpekler koklaya koklaya mal sahip-
lerinin bulunduu otomobillerin yanlarna
yaklayorlar, srayla drt lastie de iiyorlar.
Ve tavuklar scak tozun iinde yatmakta,
temizleyici tozu derilerine kadar geirmek
iin einmekteler. Domuzlar kk
kmeslerinde plerden kalan amurlarn
iinde yiyecek arayarak brmekteler.

melen adamlar yeniden yere bakyorlar:


Ne yapmamz istiyorsunuz? rnden kendi-
mize daha az pay alamayz, imdiden yar
103/1684

az. ocuklar her zaman a. stmzde gi-


yecek bir eyimiz kalmad; hepsi yrtk prtk.
Btn komular ayn durumda olmasak,
duaya bile gitmeye utanacaz.

Sonunda, mal sahipleri sz istedikleri


yere getirmilerdir: Ortaklkta artk i kal-
mad. Traktrde oturan bir adam on, on drt
ailenin iini yapabilir. Ver ona gndeliini, al
btn rn. Biz bunu yapmak zorundayz.
Bunu yapmak istemiyoruz. Ama dev hasta.
Devin bana neler geldi, bir bilseniz.

Ama pamuk ekerek topra ldreceksiniz.

Biliyoruz. Pamuu toprak lmeden abu-


cak elde etmemiz gerek. Ondan sonra topra
satacaz. Douda bir para toprak iin can
atan yz binlerce insan var.

Ortaklar akn akn balarn kaldrp


bakyorlar: Ama biz ne yapacaz? Ne yiyip
ne ieceiz?
104/1684

Siz yerlerinizden kp gideceksiniz.


Bahelerinizden traktrler geecek.

Ve artk melen adamlar kzgnlkla ayaa


kalkyorlar: Bykbabalarmz ald bu to-
praklar, Kzlderilileri onlar ldrp
karttlar buradan. Babamz da burada
dodu, yoncalar, ylanlar babamz ortadan
kaldrd. Sonra kt bir yl oldu, biraz bor
almak zorunda kaldlar. Biz de burada do-
duk. te kapda duruyorlar: ocuklarmz.
Onlar da burada dodular. Babamz bor al-
mak zorunda kald. O zaman Banka, topran
sahibi oldu. Ama biz, yerimizde kaldk,
kardmz rnn hi olmazsa birazn
aldk.

Biliyoruz, btn bunlar biliyoruz. Ama


bunu yapan biz deiliz, Banka. Banka, insana
benzemez. Elli bin dnm topra olan bir
toprak sahibine de benzemez. O, zaten insan
deildir. Devdir.
105/1684

Doru ama!., diye baryor ortaklar;


buras bizim topramz. Bu topra biz
ltk, biz parselledik. Biz bu topran
stnde doduk, bu topran stnde vurul-
duk, bu topran stnde ldk. Bu toprak
bir ie yaramasa bile, yine bizim to-
pramzdr. Bu topra bizim yapan da
bunlardr; onun stnde domamz, onu
ilememiz, onun stnde lmemiz. nsana
maln sahibi olmak hakkn kazandran
bunlardr, zerinde bir sr rakamlar yazl
bir kt deil!...

ok zgnz. Ama ne yapalm?.. Bizim


elimizde bir ey yok. Dev yle istiyor. Banka
insana benzemez.

Peki ama Banka, insanlardan kurulu deil


mi?

Yok, ite burada yanlyorsunuz. ok


yanlyorsunuz. Banka insanlardan baka bir
eydir. Bankada bulunan her insan,
106/1684

Bankann yaptklarndan irenebilir, ama


Banka o ileri yine de yapar. Size syledim:
Banka, insanlardan baka bir eydir. O,
devdir. O devi insanlar yapmtr, ama kon-
trol edemezler onu.

Ortaklar baryorlar: Kzlderilileri


bykbabalarmz, ylanlar babalarmz bu
toprak iin ldrdler. Belki biz de Bankalar
ldrebiliriz! nk Bankalar, Kzlderililer-
den, ylanlardan da kt. Belki de toprak iin
dvmemiz gerekecek, babamzn ve byk-
babamzn yapt gibi.

Artk mal sahiplerinin adamlar kzmaya


balamlardr: Buradan gideceksiniz!..

Ama buras bizimdir!., diye ortaklar


baryorlar. Biz...

Hayr. Buras sizin deildir. Bankanndr,


devindir. Siz buradan gideceksiniz!..
107/1684

Biz de silhlarmza sarlrz, bykbabal-


armzn Kzlderililer geldii zaman yaptk-
lar gibi... O zaman ne yaparsnz?

O zaman... nce muhtar, sonra da askerler


gelir. Eer gitmemekte dayatrsanz mal
alm saylrsnz, eer gitmemek iin
ldrmeye kalkarsanz katil olursunuz. Dev,
insan deildir, ama insanlara istediini
yaptrr.

Peki, haydi gidelim, ama nereye?.. Nasl


gidelim?.. Paramz yok.

Bu ie, biz de zlyoruz, dediler mal


sahiplerinin adamlar. Elli bin dnmn
sahibi olan Banka, bundan sorumlu olamaz
ya!.. Siz kendinizin olmayan toprakta bu-
lunuyorsunuz. Bu topraklardan gidin, baka
bir yerde sonbahar pamuu ekin. Belki
yardm da alrsnz. Niye batya,
Kaliforniya'ya gitmiyorsunuz? Orada i bol,
hi souk da yok. Bir yere gider, portakal
108/1684

toplarsnz. Kaliforniya'da her mevsimde to-


planacak bir yemi bulunur. Niye oraya git-
miyorsunuz?.. Ve mal sahiplerinin adamlar
otomobillerini altrdlar, basp gittiler.

Ortaklar tozlar zerinde biimler izmek,


dnmek, anlamak zere yeniden
meldiler. Gne yan yzleri simsiyah
olmu, gne alm gzleri renklerini kay-
betmiti. Kadnlar ekine ekine kaplar
brakarak erkeklerine doru yaklatlar,
ocuklar da kadnlarn arkasndan ekine
ekine geldiler. Kamaya hazrdlar. Delikan-
llar, babalarnn yannda melmi, oturuy-
orlard. Bu olay onlar da bykler arasna
sokmutu. Biraz sonra kadnlar sordular: Ne
istiyordu?

Ve erkekler bir saniye balarn kaldrdlar,


gzlerinde acnn atei vard. Buralardan git-
meliyiz. Bir traktr ve bir ustaba. Fabrika
gibi...
109/1684

Nereye gideriz? diye sordu kadnlar.

Bilmiyoruz. Bilmiyoruz...

Ve kadnlar abucak, ses karmadan


evlerine girdiler; ocuklarn da nlerine kat-
mlard. Bu kadar krlm ve arm olan
erkeklerin kpreceklerini, sevdiklerine de
kzacaklarn biliyorlard. Erkeklerini yalnz
balarna tozun stnde dnmeye ve an-
lamaya braktlar.

Az sonra ortaklar evrelerine bakndlar:


On yl nce taktklar tulumba, deveboynu
sap, aznda oyma iekleriyle zerinde bin-
lerce tavuk kestikleri tahta... Samanlkta dur-
an el pulluu ve tavandaki kirilere balan-
m st ak yemlik.

ocuklar evlerde kadnlarn evresine to-


planmlar: Ne yapacaz ana? Nereye
gideceiz?
110/1684

Kadnlar cevap verdiler: Bilmiyoruz daha.


Siz dar kp oynayn imdi. Aman babal-
arnzn yanna yaklamayn. Belki dayak
yersiniz. Ve kadnlar ilerine devam ettiler,
ama btn i srasnda gzlerini tozda
melip oturan erkeklerinden ayrmadlar.
akn akn dnp duran
erkeklerinden...

Traktrler yollardan doru gelerek tar-


lalara girdiler; bcekler gibi srnen koca-
man yaratklar... Bceklerin inanlmaz gc
onlarda da var. Kendi yollarn kendileri ser-
erek, bu yollarn zerinde yuvarlanyor,
sonra yine yollarn kaldrarak topran zer-
inde srnyorlar. Durduu zaman pt pt
eden Dizel traktrleri, hareket ettikleri za-
man grlyor, sonra bouk bir brt
halinde seslerini sundurup gidiyorlar. Burnu
havaya kalkk devler toz kaldra kaldra, bur-
unlarn toza daldra daldra topraa girdiler;
topra kestiler boylu boyunca; tel rgleri
yardlar; evlerin bahelerinden getiler; su
111/1684

yataklarnn iinde ve dnda dmdz iz-


giler izdiler. Topran stnde deil, kendi
yol yataklarnn stnde yryorlar. Tepe,
hendek, su yata ve it tanmyorlar.

Demir sandalyesinde oturan adam hi de


insana benzemiyor; eldivenli, gzlkl;
burnunun ve aznn stnde tozdan korun-
mak iin lastik maske var., devin bir paras.,
sandalyesinde oturan bir robot... Silindirler-
in grlts btn topraa yayld, hava ve
yere kart. yle ki, hava ve yer, uyumlu bir
titreyile mrldanmaya balad. ofr, trak-
tr ynetmiyor, sadece bir sr aileleri
blerek topra dmdz kesiyor ve yeniden
geri geliyor. Kontrol mekanizmasnn bir yer-
ine bir dokunulsa, traktr hemen yolunu
deitirir; ama ofrn eli bu hareketi yap-
maz, nk traktr yapan, traktr gnder-
en dev, sanki ofrn eline, kafasna ve
kaslarna girmi gibidir, ona gzlk ve tasma
takmtr, daha dorusu kafasn
gzlklemi, gzlerini tasmalamtr,
112/1684

kavramn krletirmi, ba kaldrmasn tas-


malamtr. Topra eskisi gibi gremez,
onun kokusunu alamaz, ayaklar topran
tmseklerine arpmaz, topran scakln
ve gcn duymaz. O, demir bir sandalyede
oturur ve demir pedallara basar. Sevinerek
barmaz, kam vurmaz, kfretmez, ya da
dayanmaya almaz ve ne de kendi kendini
zorlar. O, ne topra bilir, ne topraa
sahiptir; ne topraa inanr, ne de ondan bir
ey bekler. Eer ekilen bir tohum yeermezse
ona ne?.. Topra delen taze bir bitkinin kur-
aktan mahvolmas ya da selin altnda boul-
mas traktr ilgilendirmedii gibi, trak-
trn ofrn de ilgilendirmez...

O da topra Bankadan ok sevmiyordu. O,


traktre baylyordu: Traktrn tesviyeli
yzeyleri, ekme gc, mazot yakan silindir-
in kard grlt; ama bu, onun traktr
deildi. Traktrn arkasndan parlak diskler
geliyor, baklaryle topra kesiyor, yarlm
topra saa atarak ve orada ikinci bir
113/1684

bakla kestikten sonra sola iterek topra


srmyor, ameliyat ediyor; yarlan topran
cilalad kesici baklar parlyor... Bu disk-
lerin arkalarndan demir dileriyle trmklar
geliyor, topraklar kryor ve dzlyor.
Trmklarn arkasnda uzun tohum atma
makineleri var. Dkmhanede kalkm eri
on iki demir penis., dililer yoluyle orgazm
olan, metodik olarak, heyecanlanmadan,
dzenle rza geen mekanizmalar... ofr,
demir sandalyesinde oturmutur ve nceden
aklndan bile geirmedii dz izgilere,
sahibi olmad ve sevmedii traktre, kend-
isini aan gce bakarak koltuklar kabarmak-
tadr. Artk rn yetitii ve hasat edildii za-
man, hi kimse scak bir toprak parasn
eline alp, onu parmaklarndan aa
aktamayacak. Kimse ne tohuma elini sre-
cek, ne de bysn diye hrsla banda
bekleyecek. nsanlar yetitirmedikleri eyleri
yiyecekler. Ekmekle aralarnda bir iliki kal-
mayacak. Toprak, demirin altnda eziliyor ve
114/1684

demirin altnda yava yava lyor. nk


toprak, artk ne seviliyor ve ne de lanetleniy-
or; artk ona ne dua eden ve ne de kfreden
var.

leyin traktrn ofr bir ortak evinin


yaknnda durdu, yemeini kard: Mumlu
kda sarlm sandviler, beyaz ekmek,
turu, peynir, Spam[1], bir makine paras
gibi biimlendirilmi bir pasta. ofr,
zerlerine hibir ey ekmeden yedi bunlar.
Yerlerini daha brakp gitmemi ortaklar,
ofr seyre geldiler, ofrn gzlklerini,
kauuk maskesini nasl kardna, gzlerin-
in evresinde nasl beyaz iki daire ve
burnuyla aznn evresinde nasl beyaz bir
daire kaldna baktlar. Traktrn egzozu
ptr ptr ediyordu. Yakt o kadar ucuzdu ki,
motoru alr durumda brakmak, Dizel mo-
torunu yeniden altrmaktan daha krlyd.
ocuklar merakla ofrn evresinde toplan-
mlard. Bunlar, bir yandan ofr
115/1684

seyrederken bir yandan da yada kzartlm


hamur geveleyen, stleri balar yrtk ocuk-
lard. Sandvi ktlarnn yrtlna yutkuna
yutkuna baktlar, aln keskinletirdii bur-
unlaryle turuyu, peyniri ve Spam' kok-
ladlar. ofre hibir ey sylemiyorlar. Sa-
dece yiyeceini azna gtrrken eline
bakyorlar. Yemei ineyiine bakmyorlar,
gzleriyle sandvii tutan eli izliyorlar. Biraz
sonra, yerinden daha ayrlmam bir ortak
geldi ve traktrn yanndaki glgeye melip
oturdu.

Sen, Joe Davis'in olu deil misin?

ofr:

Evet, dedi.

Peki ama, neden bu ii yapyorsun, ne


diye kendi hemerilerinin ktl iin
alyorsun?
116/1684

Gnde dolar alyorum. Ekmek paras


karmak iin i araya araya bam dnd,
bulamadm; ne yapaym? Karm var, ocuk-
larm var. Bize de ekmek ve yiyecek gerek.
Gnde dolar alyorum ve her gn de tkr
tkr veriyorlar.

Ortak:

Doru sylyorsun, dedi. Ama sen


gnde dolar alacaksn diye, on be, yirmi
aile a kalyor. Sen gnde dolar alacaksn
diye aa yukar yz kii yersiz yurtsuz kala-
cak, yollarda srnecek. Doru mu bu? Ve
ofr cevap verdi:

Bana vz gelir. Ben, kendi ocuklarm


dnrm. Gnde dolar alyorum ve her
gn tkr tkr veriyorlar. Dnya deiti
baym, senin haberin yok galiba. ki bin, be
bin, on bin dnm topran, bir de traktrn
olmazsa, toprakta alarak geinemezsin
artk. Topraktan rn almak artk senin
117/1684

benim gibi kk adamlarn ii deil. Buna


kar gk diyemezsin, nk sen Ford'lar
yapamazsn, nk sen telefon kumpanyas
deilsin. te iftilik de imdi byle oldu.
Elden bir ey gelmez. Bir yer bul da gnde
dolar almaya bak. Yaplacak ey bu.

Ortak dnd:

Garip ey dorusu. Bir adamn mal de-


mek, o adamn kendisi demektir. Mal cann
yongasdr ve mal can gibidir. nsann ancak
mal olduu zaman gsn gere gere
malnn zerinde yryebilir, onu ileyebilir;
bozulmasna zlr, zerinde yamur
yamasna sevinebilir, nk mal, kendisi
demektir. Kendisini byk grr, nk mal
sahibidir. yi rn almasa bile yine maliyle
vnr. Anlyor musun? Bunu bylece belle.

Ve ortak biraz daha derin dnd:


118/1684

Ama bir adam maln grmezse, ya da


malna parmaklarn daldracak vakti olmaz-
sa, ya da malnn zerinde yrmezse, o za-
man nasl mal cann yongas olabilir? O
adam istediini yapamaz, ne istediini bile
bilemez. Mal, insan demektir, ondan daha
gldr. nsan kktr, byk deildir.
Yalnz insann mallar kendisinden byk-
tr; insan malnn uadr. te bunu da
bylece belle.

ofr, hazr pastay azn aprdata


aprdata yedi ve kdn att:

Dnya deiti, haberin yok. Bu


dncelerle ocuklar beslenmez. Her gn
dolarn al, ocuklarna bak. Bakalarnn
ocuklarndan sana ne, sen kendi ocuk-
larna bak. Byle szler sylersen, mim-
lenirsin, sonra gnde dolarn da alamaz-
sn. Her gn alacan dolardan baka
eylerle ilgilenirsen bykler sana gnde
dolar da vermez.
119/1684

Sen dolar gndelik alacaksn diye


aa yukar yz kii yollara dyor. Nereye
gideceiz?

ofr:

yi ki aklma getirdin, dedi. Hemen


pln prtn topla, yemekten sonra
bahenden geeceim.

Bu sabah zaten kuyuyu kapattn.

Biliyorum. Ne yaparsn, dz izgilerden


kmamak gerek. Ama yemei yedikten
sonra baheden geeceim. izgiyi dz ek-
mek gerek. Ve mademki sen babam tanyor-
sun, iyilik olsun diye sylyorum. Bana veri-
len emir yle: "Eer bir aile evinden k-
mazsa olur ya eve yakla ve biraz
yklen." Eh, ne yapacaksn, ekmek paras. Ve
en kk ocuumun daha ayanda
ayakkabs yok.
120/1684

O evi ben kendi elimle yaptm. Ka-


plamalar ivilemek iin eski ivileri ellerimle
dzelttim. Kirileri balya teliyle baladm. O
benimdir. Onu ben yaptm. Sen onu ykacak-
sn ha? Silhm alr, pencerede beklerim.
Daha yaklaacak olursan, seni bir tavan gibi
yere sererim!..

Benim ne suum var? Benim elimden


bir ey gelmez ki. Grevimi yapmazsam beni
iten atarlar. Sonra bana bak: Tut ki beni
ldrdn. Seni asarlar be!.. Ve sen as-
lmadan ok daha nce traktre baka bir
ofr bulurlar, o da gelip senin evini ykar.
Sen ldrlmesi gerekeni ldrmyorsun
ki!..

Ortak:

Doru, dedi. Sana bu emirleri kim


verdi? Onu yakalayaym. ldrlecek adam
odur.
121/1684

Aldanyorsun. Bana emri veren de


talimat Bankadan ald. Banka ona: "Ya bu
herifleri buradan defedersiniz, ya ii brakr-
snz!" dedi.

Peki, o halde, elbet Bankann bir


mdr var. Bir ynetim kurulu var. Ben
silhm doldurur, doru Bankaya giderim.

Oradaki adamlar bana, Bankann bu


talimat Doudan aldn
sylediler. Talimat yleymi: "Ya topraktan
bir kr salarsnz, ya da sizi kapatrz!"

Eee! Bu iin sonu yok mu? Biz kimi vur-


acaz? Beni a brakan adam ldrmeden
alktan lmeye niyetim yok.

Orasn bilmem. Belki ldrlecek bir


adam da yok. Belki bu ii insanlar yapmyor.
Belki de senin dediin gibi; bu ileri mallarn
kendisi yapyor. Uzun lafn ksas, ben
aldm emri sana syledim.
122/1684

Dur biraz dneyim, dedi. Hepimiz


dnelim. Elbette bunun bir aresi vardr.
Bu bir yldrm dmesi ya da deprem deil
ya!.. Evet, insanlar kt bir ey yapmlar,
ama bu da Allahn inayetiyle deitiremeye-
ceimiz bir ey deil ya!..

Ortak kapsnn nnde oturdu; ofr


motorunu grl grl altrmaya balad.
Traktrn paletleri dyor, eriliyor, pul-
luklar yaryor, tohum dikme makinesinin
erkek seks organlar topran iine giriyor.
Traktr kapnn nndeki baheyi kesti,
ayakla basla basla katlam olan bahe,
tohum ekilmi bir tarla oldu, traktr yeniden
bahenin zerinden geti. metre gen-
iliinde kesilmemi yer kalmt. Traktr
yeniden geri geldi. Demir tampon evin
kesine vurdu, duvar datt, kk evi
temelinden yana doru yatrd; traktr, evi
kk bir bcek gibi ayann altnda ezdi.
ofrn gzlerinde gzlk vard, burnunu ve
azn kauuk bir maske rtmt. Traktr
123/1684

dz bir izgi ekti, hava ve toprak onun


grltsyle titredi. Ortak, traktrn ar-
kasndan., tfei elinde, bakakald. Kars
yannda, sessiz sedasz duran ocuklar ar-
kasndayd. Ve hepsi de traktrn ar-
kasndan bakakaldlar.
ALTINCI BLM

Sayn papaz Casy ile gen Tom, tepenin


stnde durdular. Joad ailesinin iftliine
baktlar. Kk, boyasz evin temellerine bir
ey arpm olacakt ki, evin bir kesi ez-
ilmi ve oras kmt. Karanlk evin pen-
cereleri ufkun bir hayli stnde, gkte bir
noktaya bakyordu. Tel rgnn izi
kalmamt, bahede, evin kenarnda pamuk
yetiiyordu; samanln evresine pamuk
ekilmiti. Sundurma da bir yana yatmt,
onun da hemen yannda pamuk yetiiyordu.
plak ocuk ayaklarnn, at nallarnn ve
geni araba tekerleklerinin ezdii bahe im-
di ekilmi bir tarlayd. zerinde koyu yeil,
tozlu bir pamuk yetiiyordu. Gen Tom, at-
larn su itii kurumu yalan yanndaki
yapraklar dklm sde, bir zamanlar
zerinde tulumba bulunan beton tabana
uzun uzun bakt.
125/1684

Sonunda:

Aman Yarabbi dedi. Burada bir felket


olmu. Grnrlerde kimseler yok.

Tom hzla tepeden aa inmeye balad.


Casy de arkasndan geliyordu. Samanla
bakt: Botu, yerde biraz saman kalmt.
Kedeki katrn blmesi duruyordu. Tom
samanla bakarken yerde bir kama oldu;
bir fare ailesi samanlarn altnda kayboldu.
Joad, takmlarn bulunduu yerde bir an
durdu. Hibiri kalmamt; sadece krk bir
pulluk ucu, kede bir balya teli kangal, ot
toplama makinesinden kalma demir bir
tekerlek ve fare yemi bir katr hamudu, st
pislik ve yala rtlm bir galonluk yass
ya tenekesi ve iviye asl bir ift yrtk i
tulumu...

Joad:
126/1684

Hibir ey kalmam, dedi. Bizim ok


gzel aralarmz, takmlarmz vard, hibiri
kalmam.

Casy:

Eer hl vaiz veren bir papaz olsaydm,


burann Tanr'nn gazabna uram bir yer
olduunu sylerdim. Ama imdi ne olduunu
bir trl kestiremiyorum. Ben de burada
yoktum, hibir ey de duymadm.

Beton kuyu azna doru yrdler; oraya


gitmek iin pamuklarn arasndan getiler;
pamuklarn zerinde toplar oluyordu ve to-
prak srlmt.

Joad:

Biz buralar hi ekmezdik, dedi. Buras-


n hep bo brakrdk. imdi pamuklar
inemeden bir at bile geemez buradan.
127/1684

Kurumu su yalann nnde durdular.


Su yalaklarnda yetimesi gereken otlarn izi
kalmamt; yalan eski ve sert tahtas kuru-
mu ve atlamt. Bir zamanlar tulumbay
tutmu olan civatalar betonun stnde dim-
dik duruyordu; dileri paslanm, somunlar
yok olmutu. Joad kuyudan aa bakt,
tkrd, dinledi. Bir toprak paras alp att,
dinledi.

Ne gzel bir kuyuydu bu, dedi. Ku-


lama su sesi gelmiyor.

Sanki eve girmekten ekiniyordu. Birbiri


arkasna kuyuya toprak paralar att.

Belki hepsi lmlerdir? dedi. Peki ama,


bana bunu herhalde haber veren olurdu. Hi
olmazsa iitirdim.

Belki evde bir mektup, bir ey brak-


mlardr?.. Senin geleceini biliyorlar
myd?
128/1684

Joad:

Bilmem, dedi. Ama sanmam, ben bile


kacam bir hafta ncesine kadar
bilmiyordum.

Eve bakalm bir kere, bak ev ne hale


gelmi... Sanki bir ey arpm gibi.

Bel veren eve doru yava yava yrdler.


ndeki sahanln iki direi yana yatm,
damn bir yan sarkmt. Evin kesini de
bir ey ezmiti. Karmakark sallanan
tahtalarn arasndan kedeki oda grny-
ordu. n kaps ieri doru akt; kaln,
kk bir kap da deriden yaplma menteel-
erinin zerinde dar doru ak
braklmt.

Joad, tek kalas kalan merdivende durdu:


129/1684

Burada merdiven basamaklar vard,


dedi. Ama imdi yok olmu... Ya da anam
lm.

n kapnn ilerisindeki alak bahe


kapsn gsterdi:

Eer anam bir yere gitmi olsayd, bu


kapy muhakkak kapatr, engellerdi.

Anamn huyudur, bir yere gitti mi bu


kapy daima kapar, yle gider.

Gzlerinde bir scaklk belirdi:

Bizim domuzun Jacobs'lara geip


yavruyu yedii gnden beri bunu alkanlk
haline getirdiydi. Milly Jacobs, samanlkta i
gryormu; kadn bir de gelip bakm ki
domuz, yavruyu yiyip duruyor. Jacobs'la ara-
mz iyiydi, ama bu olaydan sonra ald.
Kadn boyuna barp armaya balad. Bu
olay ikide birde bamza kakt durdu. Ama
130/1684

anam, bundan ders ald. Evde bulunmad


zaman, bir daha domuzlarn kapsn ak
brakmad. Bunu bir kere bile olsun unut-
mad. Yok, yok; herhalde bir yere gittiler, ya
da ldler.

kiye ayrlm sahanla trmand, mutfaa


bakt. Pencereler krlmt ve dardan
atlan talar hl yerde duruyordu. Deme
ile duvarlar kapdan ayrlmt. Tahtalarn
zerinde bir kar toz vard. Joad krk cam-
lar ve talar gsterdi:

ocuklarn ii... dedi. Pencere krmak


iin cehenneme bile giderler. Ben de
kklmde yaptm bu yaramazlklar. Bir
evin bo olduunu nasl da anlarlar, nasl
kokusunu alrlar?.. Bir ev boalr boalmaz
ocuklarn yapaca ilk i budur.

Mutfakta eya yoktu, soba gitmiti,


duvardaki soba borusunun deliinden k
giriyordu. Bulak ukurunda eski bir bira
131/1684

iesi aaca ile tahta sap kalmam krk


bir atal duruyordu. Joad ekine ekine teki
odaya geti; deme, arlnn altnda
gcrdad. "Philadelphia Ledger" in eski bir
says yerde duvara dayanm duruyordu.
Sayfalar sararm ve kvrlmt. Joad yatak
odasna bakt: Ne yatak, ne sandalye, hibir
ey yoktu... Duvarda renkli bir Kzlderili kz
resmi, altnda "Krmz Kanat" diye yazl.
Yine duvara dayal bir karyola tahtas,
kede dmeli bir kadn botu, burnu
kvrlm ve ortas atlam... Joad
ayakkaby ald, bakt:

Tandm, dedi. Anamn... imdi eskimi.


Anam bu ayakkablar pek severdi. Yllarca
giydi. Hayr hayr, gitmiler. Her eyi alp
gtrmler.

Gne alalmt; arplm pencerelerden


ieri giriyor, krk camlarn kenarlarnda par-
lyordu. Joad sonunda dnd, dar kt,
sahanla geti. Sahanln kesinde oturdu,
132/1684

ayan kalasn stne koydu. Akam


tarlalara vurmutu, pamuklar topraa uzun
glgeler salmlard; yapraklar dklen
st aac da uzun bir glge salmt.

Casy, Joad'un yanna oturdu:

Sana hibir ey yazmadlar m? diye


sordu.

Yoo, dedim ya sana, yaz yazmasn bil-


mezler diye. Babam istese yazabilirdi, ama
yazmaz. Yazmay sevmez. Yaz yazmaktan
d kopar. Herkes gibi katalogdan anlar da,
mektup yazmaya bo verir.

Yan yana oturuyorlar, uzaklara bakyor-


lard. Joad, sarl ceketini yanna brakt.
Elleri serbest kalnca bir cigara sard, cigar-
ay dzeltti, yakt, derin derin iine ekti, du-
mann burnundan kard.
133/1684

Bunda bir i var, dedi. Anlamyorum.


ok byk bir felket olmu gibi geliyor
bana. Eve bir ey arpm, bizimkiler de evi
terketmi, kp gitmiler.

Casy:

te vaftizi yaptm hendek orada, dedi.


Bakalarna benzemezdin, inat bir
olandn. Kzn salarna bir kpek gibi
yapmtn. Biz her ikinizi de kutsal ruh
adna vaftiz etmitik, sen hl kzn san
brakmyordun. htiyar Tom: "Suyun altnda
tut keratay!" diyordu. Ben de ban suyun
altnda uzun zaman tutmutum. Sudan sesin
geldii halde bile, hl kzn san
brakmamtn. Bambaka bir olandn, in-
at bir olan. Byle inat ocuklarn
ounun iinde sonradan, byk bir ruh
doar.

Sska, gri bir kedi samanlktan kt,


pamuklarn arasndan srne srne
134/1684

sahanln ucuna geldi. Yavaa sahanla at-


lad, karnn yere srte srte adamlara yak-
lat. Aralarna girdi, arkalarnda oturdu,
kuyruunu yere dmdz uzatt ve ucunu
hafife kvrd. O da adamlarn bakt gibi
uzaklara bakyordu.

Joad dnnce, kediyi grd:

Hay Allah, bak kim var burada?..


Sonunda burada kalan birini bulduk.

Elini uzatt, ama kedi, elinin altndan


kat, yeniden oturdu. Penesini kaldrp
yalad. Joad, kediye bakt. Joad'un yznde
bir aknlk vard:

imdi ne olduunu anlyorum!., diye


bard. Kedi bana retti.

Casy:
135/1684

Bana da kalrsa, burada olup biten bir


tek ey yok; birok eyler var.

Burada olan sadece burada olmu bir


ey deil. Neden kedi baka komulara git-
memi, szgelii Rance'lara?.. Neden birisi
gelip de buradan bir tahta bile almam?..
Her halde buralarda drt aydan beri
kimseler yok, kimse kp da tahtalar
almam. Samanlkta gzel kaplamalar var,
evde gzel kaplamalar var, pencere erevel-
eri var... Kimse gelip de hibirini
almam. Bu, olacak ey mi? te anla-
madm nokta buras, bir trl
kavrayamyorum.

Peki, senin aklna ne geliyor?

Casy eildi, keten ayakkablarn kard,


uzun ayak parmaklarn basaman zerinde
kvrd.
136/1684

Bilmiyorum. Ama herhalde ortalkta


komu kalmama benziyor. Eer evrede
komu bulunsayd bu gzel tahtalar burada
brakrlar myd?.. Hey Allahm, hey! Bir
Noel zaman Albert Ranee, ailesini, oluunu
ocuunu, kpeklerini alp Oklahoma
ehrine gittiydi. Albert'in teyze olunu zi-
yaret edeceklerdi. Oysa burada millet,
Albert'in hibir ey sylemeden evini barkn
brakp gittiini sand. Belki borlar vardr,
ya da bir karya tutulmutur? diyorlard. Al-
bert bir hafta sonra geldii zaman, evinde
hibir ey bulamad. Soba gitmi, yataklar
gitmi, pencere ereveleri gitmi, evin
gneye bakan ksmndaki sekiz ayaklk ka-
plamalar yok olmutu. Evin ii dardan
grnyordu. Tam Albert dnd srada da
bizim Muley Graves kaplar ve kuyu tulum-
basn skm, gtryormu. Albert ey-
asn toplamak iin tam iki hafta komu
komu dolap durmutu. Casy ayaklarn
tatl tatl kad:
137/1684

Hi kafa tutan olmad m? Herkes


aldn olduu gibi geri verdi mi?

Eee, tabi verdi ya. Bu, almak deil ki,


millet herifin evini braktn sanmt da
onun iin almt. Btn eyasn geri ver-
diler. Haa, yalnz zerinde Kzlderili bir
adam resmi olan krmz koltuk minderini
geri alamad. Albert bu resmi bykbabamn
aldn syledi. Bykbabada Kzlderililerin
kan var, bundan tr minderi almtr,
dedi. Sz aramzda, bykbabam gerekten
minderi almt, ama kt niyetle deil...
Houna gitmiti ite. Her zaman minderi
yanna alr, nereye giderse, koyup stne
otururdu. Minderi ne yapt yapt, Albert'e
vermedi: "Mademki Albert bu minderi o
kadar istiyor, skysa kendi gelsin alsn! Ama
silhn alsn da gelsin!.. Minderimi almaya
gelirse kafasn datrm!.." derdi. Sonunda
Albert minderi almaktan vazgeti, byk-
babaya hediye etti. Ama bu minder
yznden bykbabann aklna bir ey geldi:
138/1684

Tavuk tylerini toplamaya balad. "Batan


baa kuty yatak yapacam!" diye tut-
turdu. Ama bir trl isteini ger-
ekletiremedi. Bir gn evin altnda bir
sansar grnce, babamn akl kyordu.
ifteyle sansar ldrd. Annem evde rahat
oturalm diye bykbabamn toplad btn
tyleri yakt.

Joad gld:

Bykbaba inat herifin biridir. Kzl-


derili minderin zerine oturur: "Haydi
bakalm, Albert gelsin de alsn!" derdi. "u
altpatlar bir aldm m, o sersemi kpek gibi
kuyruuna baka baka, geldii yere
gnderirim!.."

Kedi yeniden iki adamn arasna sokuldu.


Kuyruu yerde dmdz duruyor, arada
srada byklarn oynatyordu. Gne ufka
doru inmi, tozlu hava krmzlam, altn
rengini almt. Kedi bir ey sorar gibi gri
139/1684

renkli penesini uzatt ve Joad'un ceketine


dokundu. Joad evresine baknd:

Bak, kaplumbaay unuttum. Artk l-


zum kalmad.

Kaplumbaann stn at, evin altna


doru itti. Ama kaplumbaa hemen oradan
kt. Tom kaplumbaay bulduu zaman
nasl gneybatya gidiyorduysa, imdi yine o
yne doru gitmeye balamt. Kedi,
kaplumbaann stne atlad, ileri doru uz-
anan bana vurdu, hareket eden ayaklara
hafif hafif dokundu. htiyar, sert, alayc kafa
ieri ekildi, kaln kuyruk kabuun altnda
kapand; sonra kedi, beklemekten usanarak
uzaklanca, kaplumbaa yeniden gney-
batya doru yrmeye balad.

Gen Tom Joad ile papaz, kaplumbaann,


ayaklarn sallaya sallaya, ar, tmsekli ka-
buunu ite ite gneybatya doru gidiini
seyre daldlar. Kedi bir sre kaplumbaann
140/1684

arkasndan gitti, ama birka metre gittikten


sonra arkasn deve gibi kamburlatrarak
gerindi, dnd, oturan adamlara doru sess-
izce yaklat.

Joad:

Nereye gidiyor dersin? dedi. Ben ok


kaplumbaa grdm, hepsi de bir yere doru
giderler. Sanki akllarna bir ey koymular
da, oraya doru gitmek istiyorlarm gibi.

Gri renkli kedi yeniden aralarnda ve


arkalarnda oturdu. Ar ar evreyi szy-
ordu. Srtndaki deri, bir pire srmasyle
birden ileri doru gerildi, sonra yava yava
eski yerine kayd. Kedi, penelerinden birini
kaldrd, inceledi; ikide birde trnaklarn
dar karp penelerini pembe diliyle
yalad. Kzl gne ufka demi, bir ahtapot
gibi yaylmt; gk az ncekinden daha ay-
dnlk, daha canl grnyordu. Joad, yeni
141/1684

sar ayakkablarn ceketinin iinden kard,


tozlu ayan eliyle sildikten sonra giydi.

Tarlalara bakp duran papaz:

Biri geliyor, dedi. Bak!.. Taa oradan,


pamuklarn arasndan!..

Joad, Casy'nin parmayle gsterdii yere


bakt:

Yrye yrye geliyor! dedi. Toz


kaldryor, gremiyorum. Kimdir acaba?

Akam altnda adamn yaklamasna


baktlar. Batan gne, kard tozu
krmzya boyuyordu.

Joad:

Bir adam, dedi.

Adam yaklat; samanl getii srada,


Joad:
142/1684

Aa, ben tanyorum bu adam, dedi. Sen


de tanrsn: Muley Graves.

Bard:

Heyy, Muley!.. Ne yapyorsun orada?

Yaklaan adam durdu. Sesi duyunca


armt, sonra hzl hzl onlara doru gel-
meye balad. Zayf, olduka ksa boylu bir
adamd. Hareketleri sinirli ve sertti. Elinde
bir uval vard. Mavi tulumunun dizleri ve
arkas solmutu, zerinde leke iinde eski,
siyah bir ceket vard; koltuklarnn arkalar
sklm, dirsekleri ama ama paralanm
bir ceket... Siyah apkas da ceketi gibi leke
iindeydi; kurdelesi kopmutu, yrrken
yukar sallanyordu. Muley'nin yz dz ve
krkszd, ama yznde, kt bir ocuun
sert bak vard. Az smsk kapal ve ufak-
t. Kk gzleri yar dargn, yar sert...

Joad, papaza hafif bir sesle:


143/1684

Muley'yi bilirsin, dedi.

Onlara doru gelmekte olan adam:

Kim var orada? diye bard.

Joad cevap vermedi. Muley yaklat, daha


yaklat ve sonunda yzleri seti:

Hay Allah kahretsin, dedi. Tommy


Joad'mu. Ne zaman ktn Tommy?

Joad:

ki gn nce, dedi. Eve gelinceye kadar


biraz zaman geti. Ama, bak burada neyle
karlatm. Bizimkiler nerede Muley?.. Ev
neden byle yklm? Neden baheye pamuk
ekilmi?

Muley:

yi ki geldin, dedi. htiyar Tom da


tellanp duruyordu. Onlar yola kmaya
144/1684

hazrlanrken ben de mutfaktaydm. Tom'a:


"Ben gitmeyeceim!" diyordum. Ben ona
bunlar sylerken o da: "Hep Tommy'yi
dnyorum..." diyordu. "Ya eve gelir de
kimseyi bulamazsa, acaba ne der?" Ben de
dedim ki: "Ne diye bir mektup yazmadn?"
Tom da: "Belki yazarm," dedi, "dneyim
bir kere. Ama ben yazmasam bile sen bur-
alarda kalrsan Tommy'yi kolla." Ben: "Hep
bizim buralarda kalacam!.." dedim.
"Kyamete dek burada kalacam!.. Yurdunu
brakp gidenler arasnda Graves adnda bir
adam bulunmayacak!.." te beni
karamadlar.

Joad sabrszlkla sordu:

Bizimkiler nerede? Aranzda geenleri


sonra anlatrsn, imdi syle: Bizimkiler
nerede?..

Banka buralar traktrlemeye geldi; on-


lara da yol grnd. Bykbaban burada
145/1684

silhn alp durdu, traktrn lambalarn


paralad, ama traktre vz geldi. Byk-
baban traktrn ofrn ldrmek
istemedi. ofr, Willy Feeley'di. Willy Feeley
de biliyordu onu ldrmeyeceini!.. Dur-
mad, eve toslad, kedinin fareyi sallamas
gibi evi temellerinden sarst, o gnden sonra
Tom'a da bir eyler oldu. O gnden beri
deiti!

Joad kzmt:

Bizimkiler nerede?!..

Anlatyorum ya ite!.. John Amcann ar-


abasyle defa gelip gittiler buraya. Sobay,
tulumbay, yataklar aldlar! ocuklar,
bykannenle bykbaban yataklarn
stnde, kardein Noah' arabann ken-
arnda oturmu cigarasn tellendirirken,
ikide birde yere tkrrken bir grmeliydin.
146/1684

Joad bir ey sylemek zere azn at.


Muley hemen:

Hepsi John Amcann evindeler, dedi.

Yaa! Hepsi de John Amcalarda demek?


Peki ne yapyorlar orada? Anlat biraz Muley.
Bak sylyorum; sadedi biraz anlat, bir
dakika sonra istediin yere gidebilirsin. Ne
yapyorlar orada?

Pamuk apalyorlar.. hepsi., dahas


ocuklar, bykbaba bile. Batya gitmek iin
para topluyorlar. Bir otomobil alacaklar,
batya gidecekler. Orada geinmek kolaym.
Burada yaplacak i kalmad, bir dnm
pamuk apalamak elli sent. Millet bu ii de
bulmak iin birbirini yiyor.

Demek daha bir yere gitmediler?

Muley:
147/1684

Hayr, dedi. Benim bildiim bu. Son


defa, drt gn nce, kardein Noah' tavan
avlarken grdm. Bana, iki hafta iinde yola
kmak istediklerini syledi. John da evden
kmak iin ihbarname alm. John'un evi
buradan sekiz mil srer. Git oraya, sizink-
ileri, kn yuvalarnda bzlm kstebekler
gibi birbirlerinin zerine ylm bulursun.

Joad:

Tamam, dedi. imdi istediin yere gide-


bilirsin. Hi deimemisin Muley. Hep sa
elinle sol kulan gsteriyorsun.

Muley sert sert:

Sen de hi deimemisin. Kkken


ukal bir olandn, imdi de hl ylesin. Bir
kere de sormuyorsun; burada nasl yayor-
sun? diye...

Joad glmsedi:
148/1684

Evet, sormuyorum. nk biliyorum ki


sen, bir kere kafana bir ey koydun mu, seni
kimse dndremez. Bu papaz tanrsn, deil
mi Muley?.. Sayn papaz Casy.

Aaa, evet, evet. yice bakmadm. Nasl


tanmam. Casy ayaa kalkt, el sktlar.

Muley:

Sizi yeniden grdme sevindim, dedi.


ok uzun zamandan beri buralarda
yoktunuz.

Casy:

Kafamdakileri zmeye alyordum,


dedi. Buraya ne oldu Allahn seversen?.. Ne
diye topraklarndan attlar?

Muley'nin az sk skya kapand, st


dudann ortas papaan gagas gibi alt
dudann stne yapt. Kalarn att:
149/1684

Eolu eekler, dedi. Eolu


eekler!.. te size diyorum, ben burada
kalyorum. Onlar benden kurtulamazlar! At-
salar bile yeniden gelirim. Baktm beni bula-
caklar, ben de gizlenirim. O irketteki
eolu eeklerden birkan alaa
ederim...

Ceketinin yan cebinde bulunan ar bir


eyi okad:

Gitmeyeceim! Babam buraya elli yl


nce gelmi. Gitmiyorum, gitmeyeceim!..

Joad:

Milleti ne diye topraklarndan attlar?


dedi.

Bir sr eyler sylediler. Son yllarda


bamza geleni bilmiyorsunuz galiba; toz
yad, her eyi yok etti. Bir karncann
gtn tkayacak kadar bile rn alnamad.
150/1684

Bankada borlar birikmiti. Bu borlarn ne


olduunu siz de bilirsiniz. O zaman toprak
sahipleri dediler ki: "Artk ortak
tutamayz!" Sonra, "Krmz ortaklara
gidiyor, olmaz!" dediler. "Topraklarmz
birletirirsek ancak o zaman toprak verimli
olur." dediler. Sonunda gelip topraklar trak-
trlediler. Herkes kat gitti, yalnz, Tanr'ya
kr, ben kaldm. Tommy, sen beni bilirsin.
Beni eskiden beri tanrsn...

Joad:

Doru, dedi. Seni tanrm eskiden beri.

unu da bilirsin ki ben, aptal bir adam


deilimdir. Topran iyi bir toprak ol-
madn bilirim. Otlak olmaktan baka bir
ie yaramaz. Bu topran paralanmamas
gerekti. Oysa imdi de topraa ldresiye
pamuk ektiler. Beni zorla buradan atmaya
kalkmasalard belki de imdi Kaliforniya'ya
gider, canm isterse zm yer, canm isterse
151/1684

portakal toplar, istemezse to-


plamazdm. Ama eolu eekler bana:
"Buradan kp gideceksin!" dediler. Hey
Tanrm!.. Zorla insan hibir ey yapmaz!..

Joad:

Tabi, dedi. Babamn nasl byle abu-


cak evini brakp gittiine ben de ayorum
dorusu. ayorum, bykbaba nasl oldu
da birisini vurmad?.. Bykbabaya kimse
unu yle yapacaksn diyemez. Sonra anam
yolundan evirecek kimse yoktur. Bir gn hi
unutmam; elindeki tavukla, anak mlek
satcsn eek sudan gelinceye kadar
dvmt. Neden?. nk satc, onu
kandrmaya kalkm. Anamn bir elinde
tavuk, teki elinde balta varm, tavuu kes-
meye gtryormu! Elinde balta, satcyla
konuurken birdenbire hiddetlen-
ince, baltann hangi elinde olduunu unut-
mu, tavuu herifin srtna vura vura herifi
kovalam. Sallaya sallaya tavukta da
152/1684

yenecek yer kalmam. Sadece iki


ayak. Bykbaba hep kasklarn tuta tuta
gldyd. Nasl oldu da bizimkiler byle
kolayca buray brakp gittiler?..

Buraya gelen herif yle kibarca laflar


etti ki, sorma. "Buradan kp gitmelisiniz.
Bu benim suum deil!" dedi. Ben, "Peki
ama, kimin suu?" dedim. "Bu kimin iiyse
gidip herifi yola getireyim" dedim. "Bu,
Shawnee Toprak ve Hayvan rnleri
Ortakl'nn iidir. Ben onlardan emir
aldm." dedi. "Bu Shawnee Toprak ve
Hayvan rnleri Ortakl dediin de kim-
dir?" dedim. "O, bir insan deildir. Bir or-
taklktr." dedi. nsan deli olur be!.. Canna
okuyacan bir insan yok ki karnda canna
sasn. Herkes saldracak birini aramaktan
bkt, usand, ama ben bkmadm. Ben
hepsinin canna okuyacam! Burada
kalyorum!..
153/1684

Ufukta gnein byk kzl bir paras asl


kald bir sre, sonra eriyip kayboldu.
Gnein batt yer aydnlkt; zerinde kanl
ve paavraya benzeyen kopmu bir bulut as-
lyd. Ve alaca karanlk doudan doru geldi,
yere yayld. Akam yldz parlayp sny-
ordu alaca karanlkta. Gri renkli kedi ak
samanla doru szlp gitti, bir glge gibi
ieri girdi.

Joad:

Bu gece sekiz mil yryp de John Am-


cann evine varamayz. Ayaklarmdan
ate kyor. Senin evine gelsek nasl olur
Murley? Bir mil kadar srer buradan galiba?

yi, gidelim ama, ne ie yarar? Muley


arm gibiydi:

Karm, ocuklarm, kaynm, hepsi


Kaliforniya'ya gittiler. Ev bombo. Yiyecek
bir ey kalmad. Benim gibi deli deiller ya
154/1684

onlar! te hepsi de gittiler. Burada yiyecek


bir ey kalmad artk.

Papaz sinirli sinirli atld:

Sen de gitmeliydin onlarla! oluk


ocuundan ayrlmamalydn!..

Muley Graves:

Gidemedim, dedi. Beni sanki bir el


tuttu, brakmad. Joad:

Peki ama, ne yapacaz? Karnm yle


ackt ki, dedi. Drt yl her gn dakikas
dakikasna yemek yemeye altm. Karnm zil
alyor. Muley, sen ne yiyorsun? Nasl yiye-
cek buluyorsun?

Muley utanarak:

Bir zaman kurbaa, sincap, bir ara da


yaban kpek[2] yedim. Ne yapaym? Ama
155/1684

imdi kuru derelerin fundalklarna tel kapan


koyuyorum; tavan, bazen de yaban tavuk
tutuluyor. Sansar, tilki de yakaland oluyor.

Eildi, uvaln ald. indekileri sahanln


stne boaltt. tavan uvaldan yere
dt ve yuvarland. Yumuak tyl
hayvanlar...

Joad:

Allah raz olsun, dedi. Drt yl var ki


azma taze et koymadm.

Casy tavanlardan birini ald, elinde tuttu:

Yemeini bizimle paylayor musun? di-


ye sordu.

Muley, heyecandan birtakm sinirli


hareketler yapt:

Bana sz dmez artk.


156/1684

Syledii szn kt etkisini anlayarak


durdu:

Yani, sakn baka trl anlamayn. De-


mem o demek! ki...

Kekeliyordu:

Yani, demem o demek ki; bir insann yi-


yecei olur da bakasnn olmazsa, o adama
sz sylemek dmez. Yani... rnein,
tavanlarm alp baka bir yerde gidip yiye-
mem. Anlyorsunuz ya!..

Casy:

Evet, evet, dedi. Ben bunu anlarm, Mu-


ley... Tom, Muley bir eyler sylemek istiyor
ama, sylemek istediini ne kendi anlatab-
iliyor, ne de ben anlatabiliyorum.

Gen Tom ellerini outurdu:


157/1684

Kimde ak var?.. u zavall hayvanlar


bir temizleyelim bakalm, ie balayalm
haydi.

Muley pantolonunun cebine elini soktu,


kemik sapl byk bir ak kard. Tom Joad
aky elinden ald. aknn bir azn at,
koklad. aky topraa birka kere srd,
yeniden koklad, pantolonuna sildi, keskin
yann ba parmayle yoklad.

Muley pantolonunun arka cebinden bir


ie su kard, sahanln stne koydu:

ok imeyin, dedi; hepsi bu kadar.


Buradaki kuyu kapatld.

Tom, tavanlardan birini eline ald:

Biriniz gidin de samanlktan bir balya


teli aln. Evin krk kaplamalarn toplayp bir
ate yakarz.
158/1684

lm tavana bakt:

Tavan temizlemekten kolay ey yoktur.

Tavann srt derisini kaldrd, aky iine


daldrd, elini delie soktu, deriyi yrtt. Deri,
bir orap gibi vcuttan boyna, ayaklar da
penelere kadar syrld. Joad yeniden aky
ald, tavann bayle ayaklarn kesti. Deriyi
yere brakt, tavan kaburga boyunca kesti,
derinin zerine tavann barsaklarn salla-
yarak dkt, sonra hepsini pamuk tarlasna
frlatt. Yalnz kaslar kalan kk gvde
hazrd. Joad bacaklar da kesti att, etli srt
ikiye bld. kinci tavan yerden ald
srada Casy, elinde bir tomar balya teliyle
dnyordu.

Joad:

Simdi bir ate yak, iki de atall kazk


ak, dedi. Hey Tanrm! u yaratklar yemek
iin nasl can atyorum!..
159/1684

Joad teki tavanlar da temizledi, kesti,


birer birer tele sard. Muley'le Casy viran ev-
in kesinden sarkan atlak tahtalar ko-
pardlar, ate yaktlar; teli balamak iin yere
karlkl iki kazk aktlar.

Muley, Joad'un yanna geldi:

Tavann zerindeki berelere bak, dedi.


Bereli tavan da hi sevmem.

Cebinden kk bir bez kese kard,


sahanln stne brakt. Joad:

Tavan tertemiz. Hay Allah! Sende tuz


da m var?.. ster misin cebinden bir sr
tabaklar, bir de adr ksn?

Joad eline tuz dkt, tele sarlm tavan


paralarnn zerine serpti. Ate parlad ve
eve glgeler frlatt. Kuru tahtalar atrdayp
duruyordu. Gk artk hemen hemen
kararm, yldzlar iyice meydana kmt...
160/1684

Gri kedi samanlktan kt, miyavlayarak


atee doru yaklarken birdenbire dnd,
atlm barsak ynlarndan birine doru
gitti. Onlar inedi ve yuttu. Barsaklar
azndan sallanyordu.

Casy atein kenarna oturmu, atei tahta


paralaryle besliyor; alev, tahtalarn ularn
yedike uzun tahtalar atee doru itiyordu.
Yarasalar, atein nda parlyor ve yeniden
kayboluyorlard. Kedi melip otur-
mutu. Dudaklarn yalyor, yzn ve byk-
larn ykyordu.

Joad, tavanlar sard teli iki ucundan


tutarak atee doru yaklat:

Muley, sen u ucu tut, teli u kaza sar.


yi. Oldu. imdi gerelim. Kor oluncaya keder
beklemek gerek ama, benim artk sabrm
tkendi.
161/1684

Teli gerdi. Sonra bir denek buldu, et


paralarn atein zerine gelinceye kadar
telin zerinde kaydrd. Alevler etin evresini
yalad, sertletirdi, parlatt. Joad, atein
yannda yere oturmu, tele yapmasn diye
elindeki denekle tavanlar oynatyor ve
dndryordu.

Ziyafet dediin byle olur. Eh, Muley,


bize tuz da, su da, tavan da buldu. Ah bir de
cebinde bir msr ekmei olsa, o zaman
deme keyfine.

Muley atein tesinden cevap verdi:

Siz, buradaki yaayma bakarak beni


kak sanrsnz, yle deil mi?

Joad:

Kak m? Hibir zaman!., dedi. Eer


sen kaksan, onlarn da senin gibi kak ol-
malarn isterdim.
162/1684

Muley devam etti:

Evet, garip ey, "Buradan gideceksin!"


dedikleri zaman, bana bir eyler oldu. nce,
gidip herkesi ldreyim diyordum. Sonra
bizimkiler uzaa, batya ekip gidince, ben de
ortalkta dolamaya baladm. Serseri serseri
dolayorum. Uzaklara gidemiyorum. Nerede
akam orada sabah. Bu gece burada
yatacam. Onun iin buraya geldim. Kendi
kendime diyorum ki: "Ben, kalan eylere
bakaym da millet dnd zaman braktk-
lar eyleri olduu gibi bulsunlar." Ama
biliyorum, bu dncem yanl. Baklacak bir
ey yok zaten. Millet de bir daha geriye gel-
meyecek. Ben imdi korkun bir hortlak gibi
her yanda dolap duruyorum.

Casy:

nsan, alt yerden kolay kolay


ayrlamaz, dedi. nsan bir eit dnmeye
alt m, ondan kolay kolay vazgeemez. Ben
163/1684

papaz deilim artk, ama bakyorum; her za-


man vaiz vermekteyim, hi farkna
varmadan...

Joad, et paralarn tellerin zerinde


evirdi. imdi etlerin ya damlyor, atee
den her damla alev kararak czrdyordu.
Etlerin dz yz buruuyor, renkleri hafif
koyulayordu.

Joad:

Kokusunu duyuyor musun? dedi. Vay


anam vay, eil de kokla biraz.

Muley devam etti:

Evet, korkun bir hortlak gibi... Eski


gnleri yaadmz yerlerde dolayorum.
Bizim krk dnmn yannda bir yer vardr.
Hendekte bir allk... Bir kzla ilk olarak
orada yatmtm. On drt yandaydm.
Erkek bir geyik gibi tepindiim, sradm,
164/1684

brdm, bir teke gibi sektiim zaman-


lard. Yeniden oraya gittim; topraa
oturdum; her ey sanki yeniden oluyormu
gibi birer birer gzmn nne geldi.
Samanln orada da bir yer vardr; babam
bir boa orada karnn deerek ldrdyd.
Kanlar da hl topran stnde durur...
imdi bile herhalde oradadr. Kanlar temiz-
leyen olmad. Babamn kanyle karm to-
pran stne elimi srdm.

Muley sinirli sinirli durdu:

Sonra siz bana, karm diyorsunuz,


deil mi?

Joad eti evirdi; kendi kendine dny-


ordu. Casy ayaklarn havaya dikmi, atee
bakyordu. Arkalarnda karn doymu kedi
oturuyordu. Uzun gri kuyruu n ayaklarnn
evresine dolanmt. Byk bir bayku,
balarnn zerinden geerken bard; atein
165/1684

nda beyaz gsyle ak kanatlar


grnd.

Casy:

Hayr, dedi. Yalnz kalmsn, yoksa


karm filan deilsin.

Muley'nin gergin kk yz sertlemiti:

Elimi, babamn kannn hl durduu


yere koydum. Babam gsndeki delikle
gzmn nne geldi, sanki o zamanki gibi
bana dayanm tir tir titriyordu. Oturuunu,
ellerini, ayaklarn uzatn grr gibi
oldum. ektii acdan bulanm gzleri ve
sonra vcudunun hareketsiz kal, cam gibi
parlayan gzleri, havaya dikilmi... Ben
kck bir ocuktum. Orada durup duruy-
ordum; ne alyor ne de bir ey yapyordum.
Sadece oturmu, babama bakyordum.
166/1684

Muley hzla ban sallad. Joad etleri


evirip duruyordu.

Joe'nun doduu odaya girdim. Yatak


yoktu, ama oda yerindeydi. Btn olanlar
canlyd; olduklar yerlerde, olduklar gibi
duruyorlard. Joe orada dnyaya geldi. Uzun
bir soluk aldktan sonra yle bir lk at-
mt ki, bir mil uzaktan iitilmiti l.
Odada bykanne: "Ah, ne gzel ey, Al-
lahm!" deyip duruyordu. Bykanne o gece
o kadar sevinmiti ki, bardak krmt.

Joad boazn temizledi:

Artk yesek iyi olacak.

Muley, sinirli sinirli:

Brak iyice kzarsn, rengi iyice koy-


ulsun, kararr gibi olsun, dedi. Ben konu-
mak istiyorum. Bugne kadar kimseyle
konumadm. Ben kaksam, kam; ite bu
167/1684

kadar! Hortlaklar gibi geceleri komularn


evlerine giriyorum. Peter'ler, Jacob'lar,
Rance'lar, Joad'lar.. btn evler kapkaran-
lk., hepsi de farelerin ilerinde yuva yapt
birer sandk sanki... Ah, bu evlerde ne gzel
ziyafetler verilir, danslar edilirdi; dinsel to-
plantlar olurdu, ilhi sesleri ykselirdi.
Dnler olmutu, btn evlerde... Btn
bunlar aklma gelince ehre gidip herkesi
ldrmek geliyor iimden. Halk topraktan
traktrle srp atmakla neyi yok ettiler bilir
misiniz? Krlarn almak iin neyi aldlar,
biliyor musunuz? Topran zerinde lmekte
olan babam, ilk soluunda baran Joe'yu,
geceleyin alln altnda bir teke gibi tep-
inen beni alp gtrdler. Elimizden aldklar
nedir? Toprak m? Onun ne mal olduunu
biz biliriz. Buralarda yllardan beri iyi rn
alan olmamtr. Ama u masa banda otur-
an eolu eekler yok mu, onlar kendi kr-
lar iin halk paraladlar, bldler. Evet, ta-
stamam paraladlar. Halkn yaad yerler
168/1684

halkn kendisidir, onun ayrlmaz bir


parasdr. Artk halk bir btn deildir,
nk hepsi yollarda, otomobillerin zerinde
yapayalnz. Artk onlar yaamyorlar. O
eolu eekler, halk ldrdler.

Sustu. nce dudaklar hl oynuyor, gs


hl inip kalkyordu. Oturdu, atein alevinde
ellerine bakt.

Ben, ben uzun zamandan beri kimseyle


dertlemedim, diye yavaa zr
diledi. Korkun bir hortlak gibi buralarda
dolap duruyorum.

Casy uzun tahtalar atee itti, alevler


tahtalarn evresini yalad, yeniden etlere
doru srad. Gecenin serin havas evres-
indeki tahtalar gerdike evin atrdad
iitiliyordu. Casy heyecansz:

Yollara den halk grmek istiyorum,


dedi. Onlar gidip grmek geliyor iimden.
169/1684

Onlarn yle bir yardma ihtiyalar var ki,


artk bildiimiz vazlar filan onlarn bu ihtiy-
acn karlayamaz. Yaamayan insanlara
cennet umudundan nasl sz edilebilir?
Kendi ruhlar inendii, kederlere
gmld bir zamanda onlara nasl
Tanr'dan sz edilebilir? Onlarn yardma
ihtiyac var. lme boyun emeden nce,
yaamalar gerek.

Joad sinirli sinirli bard:

Eee, yeter artk, etler san kadar


kalmadan yesek!.. Bakn, unu koklayn bir.

Srayarak ayaa kalkt, et paralarn telin


zerinden kaydrarak, ateten kurtard.
Muley'nin aksn ald, eti kesti, telden
kurtard:

Bu papazn, dedi.
170/1684

Ka kere syledim sana, ben papaz


deilim artk diye.

Peki, o halde, bu para bu adamn.


Baka bir para daha kesti:

Al, bu da senin Muley, eer yiyecek hal-


in kaldysa. Bu tavan eek etinden daha
sert.

Joad oturup arkasna yasland, uzun


dilerini ete geirdi, byk bir para kopard
ve inedi:

Hey Allahm hey!.. trdsn duyuyor


musun? Hrsla bir para daha kopard.

Muley, hl oturmu, ete bakyordu.

Size byle eyler sylemeseydim daha


iyi olurdu belki, dedi. nsan byle eyleri
kendi kafasnda saklasa daha iyi eder.
171/1684

Casy, az tavan eti dolu, dnp bakt. Eti


iniyor, her yututa boyun kaslar inip
kyordu.

Evet, konuman, dertlemen gerek,


dedi. Derdini anlatan adamn derdi bazen
szleriyle beraber azndan kp gider.
Derdini sylemeyen, derman bulamaz. Adam
ldrecek bir insan bazen yapacan anlatt
m, artk adam ldrmekten vazgeer. yi
yaptn. Yalnz, eer istersen kimseyi
ldrme.

Tavandan bir para daha ald. Joad


kemikleri atee frlatt, srad kalkt, telden
biraz et daha kesti. Muley imdi yava yava
yemeye balamt. Kk, sinirli gzleriyle
bir Joad'a, bir Casy'ye bakyordu. Joad bir
hayvan gibi suratn asarak yiyordu. Aznn
evresinde yadan bir halka vard.
172/1684

Muley uzun zaman, hemen hemen ekinir


gibi, Joad'a bakt. Eti tutan elini aa
indirdi.

Tommy, dedi.

Joad, ban kaldrd, eti kemirmeye ara


vermedi. Az dolu dolu:

Ne var?

Tommy, herkesi ldrmek istediimi


syledim diye bana kzmadn ya?.. fkelen-
medin ya?

Tom:

Yoo, dedi, fkelenmedim. te o zaman


naslsa yle bir eyler oldu.

Muley:

Senin susuz olduunu herkes biliyordu,


dedi. htiyar Turnbull hapisten ktn
173/1684

zaman seni yakalayp ldreceini syly-


ordu; kimseye ocuklarn ldrtmezmi.
Herkes onu bu dncesinden vazgeirmeye
alt.

Joad yumuak bir sesle:

Sarhotuk, dedi. Sarhotuk, dans ediy-


orduk. Kavgann nasl ktnn farkna bile
varmadm. Bak iime girer girmez birden
aklm bama geldi. lk grdm ey,
Herb'in yeniden elinde bakla stme doru
gelmesi oldu. Orada okulun duvarna dayal
bir krek duruyordu. Yakaladm gibi ka-
fasna indirdim. Herb'e kar bir dman-
lm yoktu. ok iyi ocuktu. Kkken
kzkardeim Rosasharn'n arkasndan
koard... Yok canm, gerekten ben Herb'i
severdim.

Evet, Herb'in babasna herkes bunlar


anlatt durdu; sonunda babas da biraz
yatr gibi oldu. Herkes, Turnbull'da ana
174/1684

yanndan Hatfield kan olduunu syler, ne


yapsn, elinde deil. Bilmem doru mu? O da
btn ailesiyle birlikte alt ay nce
Kaliforniya'ya gitti.

Joad telden son kalan tavan parasn da


ald, datt. Kendisi de oturdu arkasna day-
and. imdi daha yava yiyor, daha dzenli
iniyor, yeniyle azndaki ya siliyordu.
Karanlkta kalan ve yar kapal gzlerini,
snmekte olan atee dikmi, dalgn
dnyordu.

Demek herkes batya gidiyor! dedi. Ben


kefaletle brakldm. Bizim eyaletin snr
dna kamam.

Muley:

Kefaletle ne demek? diye sordu. Bu sz


ok iittim ben, ne biim eydir bu?
175/1684

Beni zamanndan nce, yl nce


braktlar. Birok ilemi var yaplacak. Yoksa
yeniden beni ieri atarlar. Sk sk gidip
grmem gerek herifleri.

Mac Alester'de insana nasl bakyorlar?


Benim karnn amcaolu Mac Alester'deydi.
Canna okumular olann.

Joad:

Yok, o kadar kt bir yer deil, dedi.


Her yer gibi, kafa tutarsan adamn canna
okurlar. Gardiyanlar musallat olmazlarsa ra-
hat edersin. Musallat oldular m halin du-
mandr. Ben gardiyanlarla iyi geinirdim.
Kendi iimden bakasna karmazdm.
Herkesin yle olmas gerek... ok iyi yaz
yazmasn rendim. Ku yazyorum, daha
neler neler yazyorum, pek gzel deil ama,
yine de ziyansz. Babam benim bir rpda
ku yazdm grnce kimbilir ne kadar kz-
acak. Babam byle ilere ok kzar. Byle
176/1684

zppelikleri hi sevmez. Yaz yazmaktan hi


holanmaz. Byle eylerden korkar. Babam
kimi yaz yazarken grmse, sonunda
garanti, bir eyi gitmitir.

Seni hi dvmediler mi? Ya da sana


baka bir eziyet yapmadlar m?

Hayr, nk ben, sadece kendi iime


bakardm. Tabi ne de olsa drt yl her gn
ayn eyi yapmak pek o kadar keyifli bir ey
deil. Eer kt bir ey yapm olsaydm,
haydi bu cezay ekeyim. Ama bir suum
yoktu ki. imdi yine Herb Turnbull'un elinde
bakla stme geldiini grsem, onu yine
krekle ezerim.

Muley:

Herkes de ayn eyi yapar, dedi.

Papaz atee bakyor, geni aln, artan


karanlkta bembeyaz grnyordu. Kk
177/1684

alevlerin prltlar boynunun damarlarn


meydana karyordu. Ellerini dizlerinde
kavuturmu, parmaklaryle oynuyordu.

Joad, son kemikleri de atee frlatt, par-


maklarn yalad, sonra pantolonuna sildi.
Ayaa kalkt, su iesini sahanlktan ald,
ekine ekine biraz iti, yeniden yere otur-
madan ieyi tekilere verdi.

Szne devam etti:

Beni en ok skan ey, bo yere yatm


oldu. Yldrm bir inei ldrse, ya da inei
sel alsa, bunda bir su aranr m? Aranmaz,
deil mi? te benimki de yle. yi ama, bir-
takm adamlarn insan drt yl kilit altnda
tutmas iin elbette bir su olmal... Onlar
her eyi iyice dndklerini sandlar. Sonra
da beni hapse attlar, drt yl hapiste tuttu-
lar, beslediler. Bunu gya beni adam
ldrmeyecek bir insan haline getirmek iin,
178/1684

ya da korkaym da bir daha adam


ldrmeyeyim diye yaptlar.

Bir an durdu:

Ama imdi Herb, ya da baka birisi


ksa da, zerime yrse, ben yine ayn ii
yaparm. Hi dnmeden. Hele bir de sar-
ho olursam. te insann cann skan bu
aptallk.

Muley dnd:

Bir de yarg; suun yok diye sana hafif


bir ceza verdiini sylediydi.

Joad:

Mac Alester'de bir adam vard. Mebbet


hapse mahkmdu. Ba kitaptan kalkmazd.
Gardiyanlarn ktibiydi. Gardiyanlarn mek-
tuplarn filan yazard. yle yaman, akll bir
herifti ki, boyuna kanun filan okur dururdu.
179/1684

Bir gn bu adamla bu ii konutum. nk


ok okumutu. Bana, "Kitap okumak iyi
deildir." demez mi? Yeni hapishaneler zer-
ine, eski zamanlardaki hapishaneler zerine
bir sr eyler okumu. Okumaya baladk-
tan sonra bu i, adama da aptalca grnm.
Okumak berbat eymi! Bir kere balam,
kimse nne geemezmi, kimse
deitirmeyi dnemezmi. "Allahn se-
versen bu konuda okuma." dedi. "nk,
nce akln karr." dedi. "Sonra da hkmet
adamlarn saymazsn."

Muley:

Ben o heriflerin hibirine zerre kadar


sayg duymuyorum ki artk, dedi. Bizim yle
bir hkmetimiz var ki, bize sadece salam
bir kr kayna gzyle bakar. Benim canm
skan bir ey var; nedir bilir misin? Willy
Feeley, u traktr sren herif, imdi kendi
kylsnn iftilik yapt yerlerin aas
oldu. te bu benim canm skyor. Haydi
180/1684

buraya baka bir yerden adam gelse, burann


durumunu bilmez diyelim. Peki ama, Willy
bural. Bu i benim o kadar canm skt ki,
gittim, sordum. Hemen kzd: "ki ocuum
var," dedi. "Karm ve kaynanam var. Onlara
da yiyecek lzm." dedi. Kzdka kzd. "Ben-
im ilknce dneceim kimseler, ailemdir."
dedi. "Her koyun kendi bacandan aslr."
dedi. Sylediklerinden kendi de utanmyordu
deil, onun iin ok kzyordu.

Jim Casy, yava yava snen atee baky-


ordu. Gzleri daha ok alm, boyun kaslar
daha ok imiti. Birdenbire bard:

Anlyorum! Eer iimde bir para iman


varsa, anlyorum!.. Birdenbire, aniden
hepsini anladm.

Srayarak ayaa kalkt, ban sallaya sal-


laya ileri geri dolamaya balad:
181/1684

Bir zamanlar benim bir adrm vard.


Her gece iinde be yz kiiye yakn insan to-
planrd. Siz beni daha o zaman
tanmamtnz...

Durdu ve onlara dnd:

Farkna vardnz m bilmem? Burada


vaiz verdiim zaman, samanlklarda, ak
havada vaiz verdiim zaman, sizden hi para
aldm m?

Muley:

Yoo, gerekten almadn, dedi. Burada


millet sana para vermemeye o kadar
almt ki, baka papazlar gelip de ap-
kalarn atklar zaman, millet epey kzd.
Evet efendim?..

Casy:
182/1684

Ben, sadece yiyecek bir ey alrdm,


dedi. Pantolonum eskirse bir pantolon ister-
dim. Toprakta gezdiim iin eski bir ift
ayakkab isterdim. Ama adrda olduum
sralarda byle deildi. adrda baz gnler,
on, hatta yirmi dolar aldm olurdu. Ama
memnun deildim. Onun iin braktm; bir
sre hayatmdan memnun, yaadm. imdi
artk anlyorum. Ama nasl aklayacam
bilemiyorum... Galiba anlatamayacam.
Belki de bir papaza lzum var. Belki de yen-
iden vaza balayabilirim. Halk yollarda
yapayalnz, halk topraksz, halkn gidecek
yeri yok. Onlara snacak bir yer gerek. Belki
de...

Atein nnde durdu. Boynunun yzlerce


kas dar frlamt. Atein gzlerinin
iine kadar giriyor, gzlerinde kzl kvlcm-
lar parlyordu. Ayakta durmu, atee baky-
ordu. Yz sanki bir ey dinliyormu gibi
gergindi; biraz nce fikirler toplayan, your-
an, atan eller durmutu; bir anda ceplere
183/1684

dald. Yarasalar, donuk ate na dalp


kyorlard; tarlalarn tesinden, sudan
kan sesler gibi, hafif hafif bayku sesleri
iitiliyordu.

Tom sessizce elini cebine soktu, ttnn


kard, yava yava bir cigara sard. Sigaray
sararken, sigarann tesinde grnen
kmrlere bakyordu. Papazn btn szler-
ini dinlememiti. Sanki bu szler incelenm-
emesi gereken zel baz eylerdi. Dedi ki:

Dndm zaman evimi nasl bu-


lacam gecelerce yatamda dnp dur-
mutum. Belki bykbabam, ya da bykan-
nem lmtr, belki de yeni ocuklar
domutur? diyordum. Belki babam eskisi
kadar sert deildir?.. Her halde annem biraz
kendini iten ekmitir, Rosasharn, ileri
gryordur? diyordum. Evi braktm gibi
bulamayacaktm elbette, bunu biliyordum.
Eh, bu gece burada yatabiliriz. Sabah olur ol-
maz John Amcaya doru yola karz. Bir
184/1684

kere ben gideceim. Sen de geliyorsun, deil


mi Casy?

Papaz hl ayakta durmu, korlara baky-


ordu. Yava yava dedi ki:

Evet, seninle geliyorum. Sizinkiler yola


kt zaman ben yine sizi brakmayacam.
Birlikte gideceim. Halk mademki yollara
dm, ben de yolda halkla birlikte
olacam.

Joad:

Bamzla beraber, dedi. Annem seni


ok sever. Senin gvenilecek bir papaz
olduunu syler. Rosasharn o zaman daha
byk deildi ki...

Ban evirdi:
185/1684

Bizimle beraber sen de gelecek misin,


Muley? Muley, onlarn geldikleri yola doru
bakyordu.

Joad:

Gelecek misin bizimle, Muley?.. diye


tekrarlad.

Hayr, hibir yere gitmeyeceim,


olduum yerden ayrlmayacam. u uzak-
taki , yukar aa inip kan gryor
musun? Her halde pamuk bekisinin. Biri
ateimizi grm olacak.

Tom bakt. Far tepenin zerinden


doru yaklayordu.

Biz bir ey yapmadk ki, dedi. Oturuyor-


uz, o kadar. Bir ey yapmyoruz ki.

Muley gevrek gevrek gld:


186/1684

Hi, hi... Burada bulunmak yeter. Burada


bulunmakla, bakasnn malna tecavz et-
mi oluyoruz. Burada duramayz, iki aydan
beri beni yakalamaya alyorlar. Bak, bak...
Eer bu gelen otomobilse, hemen pamuk-
larn iine dalp yere yatmalyz. Uzaklara
gitmeye lzum yok. Durun Tanr akna, bizi
biraz arasnlar. Btn pamuk sralarnn
aralarna baksnlar. Balarnz biraz ee-
ceksiniz, o kadar.

Joad sordu:

Sana ne olmu, Muley? Sen byle sak-


lamba oynayacak adam deildin. Cesur bir
adamdn.

Muley, yaklaan projektrlere bakyordu:

Ha, dedi. Ben bir kurt kadar cesurdum.


Ama imdi bir tilki gibi cesurum. nsan bir
ava kt m, avc olur, gl olur. Avcy
kimse yenemez. Ama seni avladlar m, i
187/1684

deiir. nsana bir eyler olur. Artk eski


gcn kalmaz, belki yine zorlu olursun ama,
gl olamazsn. imdi ben uzun zamandan
beri avlanm bir durumdaym. Artk ben,
avc deilim. Ben belki karanlkta birini vur-
abilirdim, ama imdi, bir sopay bir adamn
kafasna indiremem. Sizi de, kendimi de bo
yere aldatmayaym. te iin asl bu.

Joad:

Peki yleyse, sen git saklan, dedi. Biz


burada kalalm da u serserilere bir iki laf
edelim.

Projektr imdi daha yakna gelmiti,


sonra havaya frlad, kayboldu; sonra yen-
iden yukar frlad. de bakyordu.

Muley:

Avlanm olmann bir eyi daha var: n-


sann aklna hep kt eyler gelir. Avladn
188/1684

zaman, avladn eyi dnmezsin, zl-


mezsin. Demin bana sylediini unutma, bir
vukuat karrsan, mahkmluunu doldurt-
mak iin seni yeniden Mac Alester'e
gnderirler.

Joad:

Doru sylyorsun, dedi. Bana dedikleri


bu, ama burada topran stnde oturmak,
dinlenmek, ya da uyumak bir vukuat deil ki,
bunda ne ktlk olabilir? Sarho olmak,
kavga karmak gibi bir ey deil ya bu!..

Muley gld:

Grrsn. Bak otur burada da grrsn.


Otomobil biraz sonra buradadr. Belki de
gelecek adam Willy Feeley'dir. Willy imdi
muhtar yardmcs oldu. Sizi grnce,
"Burada, bakalarnn topranda ne aryor-
sunuz?" diyecek. Sen bilirsin onun ne mal
olduunu. "Sana ne? Ne aryorsam
189/1684

aryorum!" diyeceksin, o da: "Defol buradan,


yoksa tkarm seni ieri!" diyecek. Feeley'nin
o kzgnlk ve korku iinde seni alp
gtrmesine raz olmayacaksn. Tabi o da
sana bir kere kafa tuttuu iin sylediinden
vazgemeyecek, sen de elbette kzacak, day-
anacaksn. Al sana bir kavga. Pamuklarn
iine girip saklanmak, onlara kendimizi arat-
mak daha kolay i, hem de ne elenceli itir
bilsen. Kzdklar halde bir ey yapamazlar.
Sen gizlendiin yerden onlarn haline gler
durursun. Oysa Willy ile, ya da herhangi
baka bir patronla konuursan, dayanamaz,
suratlarna yumruu indirirsin; sonra onlar
da seni yakalarlar, yeniden Mac Alester'e
gnderirler, sen de orada yln
tamamlarsn.

Joad:

Doru sylyorsun, dedi. Btn bu ded-


iklerin doru. Ah, hay Allah kahretsin, hi de
190/1684

yakalanmak istemiyorum. Willy' ye bir yum-


ruk atabilsem!..

Muley:

Willy'de tfek var, dedi. Onu da istedii


zaman kullanabilir, nk muhtardr. Onun
iin ya o seni ldrr, ya da sen onun
tfeini alr, onu ldrrsn. Haydi Tommy,
haydi. yisi mi, kendi kendine de ki: "Tar-
lann iinde yatarsam, onlarla daha iyi alay
etmi olurum!" de. Bundan fazlasna da
zaten demez.

Kuvvetli farlar havaya dikelmilerdi, mo-


torun grlts, iitiliyordu imdi.

Haydi Tommy... Uzaa gidecek deiliz.


uradan on drt, on be sra teye gitsek
yeter. Oradan, yaptklarn seyrederiz.

Tom ayaa kalkt:


191/1684

Yerden ge kadar hakkn var, dedi. Ne


olursa olsun, hibir eyde kazanmak nasip
deil bana.

Haydi yleyse. Bu yandan gidelim.

Muley evin evresinden dolat, pamuk


tarlasnda elli metre kadar yrd:

Yeter, dedi. imdi yatn. Baktnz pro-


jektr yaklayor, hemen banz saklarsnz.
ok elencelidir, greceksiniz.

adam boylu boyunca yattlar, dirsekler-


ine dayandlar. Muley yerinden frlad, eve
doru kotu, birka saniye sonra geri geldi,
yere bir ceket ve bir ift ayakkab frlatt:

Bize ktlk olsun diye alp giderler


sonra, dedi.

Projektrlerin havaya ykselmesi durmu,


evin zerine inmeye balamt.
192/1684

Joad sordu:

Ya cep fenerlerini alp buraya


gelirlerse?.. Keke bir sopa alsaydm.

Muley gld:

Korkma gelmezler. Sana demedim mi


ben; imdi bir tilki gibi cesurum, diye?..

Willy bir gece bu sylediin eyi yapt. Ben


de arkasndan gelerek kocaman bir sopayla
kafasna vurdum. Hi gzm bile krp-
madm... Ama o sonradan, zerine be adam
saldrd iin bu duruma geldiini syledi
herkese.

Otomobil evin nne geldi ve projektr ev-


in zerinde yuvarlak, aydnlk bir daire yapt.
Muley:

Yat, dedi.
193/1684

Souk beyaz projektrn aydnl


balarnn zerinde dolat, tarlay
tarad. Saklanan adamlar hibir hareketi
gremiyorlard, ama bir otomobil kapsnn
kapandn iittiler, birtakm sesler
duydular.

Muley:

Aman a girmemeye aln! diye


fsldad. Bir iki sefer projektrlere ta attm.
Onun iin Willy, imdi ok dikkatli davrany-
or. Bu gece yanna birisini alm.

Tahtalar zerinde gezinen birtakm ayak


sesleri iittiler, sonra evin iinde el fenerler-
inin n grdler.

Muley:

Eve ta ataym m? diye fsldad. Nere-


den geldiini anlayamazlar. Dur, onlar biraz
artaym.
194/1684

Joad:

Haydi, peki at, dedi.

Casy:

Yapma, yapma! diye fsldad. Ne yarar


var?.. Gereksiz, faydasz. yle bir ey yap-
alm ki, bir anlam olsun.

Evin yaknndan bir trt sesi iitildi.

Muley:

Atei sndryorlar, diye fsldad.


zerine kl atyorlar.

Otomobilin kaplar kapand, projektr


dolat, sonra yola dnd.

Muley:

Yatn! dedi.
195/1684

Balarn indirdiler, projektr zerlerini


yalayp geti, pamuk tarlasn tarad, sonra
motor ilemeye balad ve kayp gitti; yokuu
trmanp kayboldu.

Muley doruldu:

Willy her zaman giderken son bir kez


byle tarar. Buna o kadar altm ki, yapaca
zaman hemen anlarm. Ama herif, hl
akgzlk yaptn sanr.

Casy:

Evde birini brakm olmasnlar? Sonra


dner dnmez bizi yakalarlar, dedi.

Belki, siz bekleyin burada. Ben bu oyun-


lar bilirim.

Ses karmadan uzaklat; yrrken sadece


topraklarn ezilmesinden kan hafif bir ses
duyuluyordu. Bekleyen iki adam, Muley'in
196/1684

yryn iitmeye altlar. Ama o, git-


miti. Bir saniye sonra evden baryordu:

Kimse yok, gelin!..

Casy ile Joad srne srne kalktlar,


karanlk ev ynna doru yrmeye
baladlar. Muley onlar ate yaktklar yerin
yaknnda bekliyordu. Dumanlar kan bir
kl yn olmutu ate artk.

Muley, kendini beenmicesine:

Kimseyi brakacaklarn sanmyordum


ya, dedi. Willy' nin kafasna vuruum, arada
srada farlarna ta atm, onlar tetikte tu-
tuyor. Ta kimin attn bulamyorlar, ben
de kendimi ele vermiyorum. Hibir evin
yaknnda yatmyorum. Siz uyumak istiy-
orsanz, benimle birlikte gelin, nerede uyun-
acan size gstereyim. Sizi kimse gelip
orada rahatsz etmez.
197/1684

Joad:

Gster bakalm, dedi. Biz arkadan


geliyoruz. Baba evinin dnda saklanacam
hi aklma gelmezdi.

Muley tarlalar geti. Joad ile Casy de onu


izliyorlar, yrrken bir yandan da pamuklara
tekme atyorlard.

Muley:

Orada hi korkulacak bir ey yok, dedi.

Arka arkaya tarlalardan getiler, bir dere


yatana geldiler ve abucak dibine kaydlar.

Joad:

Anladm, anladm!., diye bard.


Derenin srtndaki maara deil mi senin
aradn?

Tastamam o. Nereden biliyorsun?


198/1684

Joad:

Ben kazdmd onu, dedi. Kardeim


Noah'la birlikte kazdk. Altn aramtk
szm ona; ama her ocuk gibi, biz de
maara kazmaktan baka bir ey yapmadk.

Dere yatann srtlar karlarnda


ykseliyordu.

Joad:

Yaknda olacak, dedi. Hatrmda


kaldna gre, ok yaknlarda.

Muley:

Ben onu al rpyla kapattm, kimse


bulamasn diye, dedi.

Derenin dibi dzlendi, yerde kum vard.


Joad temiz kumun zerine oturdu:
199/1684

Ben maarada yatmam, dedi. Burada


yatacam. Ceketini katlad, bann altna
koydu.

Muley, gizleme iini gren allar aralad,


maarann iine dald:

Ben buray severim! diye bard. Beni


burada kimse rahatsz etmez, onun iin
yreim de rahattr.

Jim Casy, Joad'un yanna kuma oturdu.

Joad:

Biraz uyu, dedi. afakla birlikte yola


kp John Amcalara gideceiz.

Casy:

Uyuyamam imdi, dedi. Dnecek bir


alay ey var.
200/1684

Ayaklarn toplad, bacaklarn kavrad.


Ban geriye att ve parlak yldzlara bakt.
Joad esnedi ve bir elini bann altna
koydu. Susmulard. Yava yava topran,
topraktaki deliklerin, yuvalarn, allarn
kesik kesik srp giden hayat yeniden
balad. Kstebekler yrdler, tavanlar
yeilliklere daldlar, fareler toprak yn-
larnn zerinde oraya buraya koutular ve
kanatl avc hayvanlar havada sessiz sessiz
uumaya baladlar.
YEDNC BLM

ehirlerde, ehir kenarlarnda, krlarda,


bo arsalarda, kullanlm otomobil, hurda
demir depolar, garajlar, zerlerinde ssl
yazlar: Kullanlm otomobiller, yi durum-
da kullanlm otomobiller. Ucuz nakliyat,
rmork. 27 Ford, tertemiz. Revizyondan
gemi arabalar, garantili otomobiller.
Radyosu caba. 100 galon benzini bedava oto-
mobil. Buyurun, bakn. Kullanlm otomo-
biller. Tentesiz.

Bir arsa ve bir kulbe; bir masa, bir san-


dalye ve mavi bir defter alacak kadar kk
bir kulbe. Deste deste anlamalar... Ular
kvrlm, kt mandallaryle tutturulmu ve
kullanlmam, temiz bir sr anlamalar.
Dolma kalem... Aman dolu bulundurun, her
zaman yazacak durumda olmal. Dolma
kalem yazmad iin bir keresinde sat
yaplamad.
202/1684

u hayvan olu hayvanlarn bir ey alacak-


lar yok. Her depoya girip kyorlar. Hepsi
de seyirci, o kadar. Bakmakla vakit geiriyor-
lar. Otomobil almaya niyetleri yok; adamn
vaktini alyorlar. Aldrdklar yok ki. Al ite
iki kii... Yoo, yanlarnda pileri de var.
Gster bir araba onlara. A iki yzden kapy.
Sonra yava yava inersin. Yz yirmi bee
alacaklar gibi. Kafesle herifleri. Bir hurdann
iine koyup gnder. Yama heriflere gitsin.
Bo yere zamanmz alyorlar.

Depo sahipleri kollar sval. Satclar, be-


cerikli, yaman; insanlarn zayf noktalarn
arayan kk keskin gzler.

Kadnlarn yzne iyice bak. Eer kadnlar


beenirse, erkekleri kazklamak kolay. u
Cadillac'la bala ie. Sonra yava yava 26
Buick e inersin, yoksa Buick'ten balarsan
Ford'a inerler. Sva kollarn, giri. Bu frsat
her zaman ele gemez. Ben u 26 Dodge
un hafif szntsn kesinceye kadar sen
203/1684

onlara Nash' gster. Ben hazr olunca, bir


ilhi sylerim.

stediiniz, bir nakil vastas deil mi? Size


yalan syleyecek deilim. Evet, iinin
demesi ypranm. Ama tekerlekleri
demeler evirecek deil ya.

Sra sra otomobiller... Radyatrleri fr-


lam, pasl, lastikleri dmdz olmu otomo-
biller. Hepsi yan yana park etmi.

Bir kere iine oturup da grmek istemez


misiniz? Tabi efendim, zahmet de ne de-
mek? Ben onu sizin iin ileri alaym da
bakn.

Herifleri minnet altnda brak. Brak,


zamann alsnlar. Zamann aldklarn on-
lara unutturmamaya bak. nsanlar genellikle
iyidirler. Seni ziyana sokmak istemezler. Sen
nce kendini ziyana soktur, sonra da sen on-
lar ziyana sokarsn.
204/1684

Sra sra otomobiller... T modelleri, yksek


ve pis, tekerlekleri gcrdayan, bantlar eski
otomobiller. Buick'ler, Nash' lar, DeSoto'lar.

Evet efendim. 22 modeli Dodge.


Dodge'un kard en iyi araba. Eskimek
nedir bilmez. Kompresyonu dktr. Evet,
geri yksek kompresyon bir sre iyi gider
ama, metal buna uzun sre dayanamaz.
Plymouth'lar, Rocknes'lar, Star'lar.

Vay anasn, bu Apperson da nereden


gelmi buraya? Nuh zamandan kalma!..
Aaa.. bir de Chalmers. Aaa.. bir' tane de
Chandler. Yllardan beri piyas-
ada kalmamt. Biz otomobil satmyoruz,
hurda tekneler satyoruz. Allah kahretsin, ne
yaparsn, bu hurdalar alacaz. Yirmi be,
otuz dolardan yukar bir ey almam. Elliye,
yetmi bee satarm. Fena kr deil. Hey
Tanrm, ne diye yepyeni bir arabann fiyatn
dryorsun? Bana bir hurda lzm.
Hurdalar geldii gibi gidiyor. ki yz elliden
205/1684

yukarlarda i yok. Jim, u kaldrmdaki heri-


fi yakala. Herif kendi knn deliinin
farknda deil. u Apperson'u bir gster. Ha,
hangisi, u Apperson mu? Satlm m? An-
lalyor, hurdalardan baka bir ey
satamayacaz.

Bayraklar... Krmz ve beyaz, beyaz ve


mavi... Kaldrm, boyunca dizili. Kullanlm
otomobiller, iyi durumda, 'kullanlm
otomobiller.''

Bugn sata kardmz mal sergide dur-


uyor. Bir trl satamadk. Ama milleti ekiy-
or. Verdikleri fiyata satsam bana on be sent
bile kalmayacak. Bugn sadece millete de-
poyu gezdirdik. En iyisi, satld deyip
savmal. Otomobili vermeden nce u
akmlatr kar. Yerine u bitmi pili koy.
Hay ls knallar, alt Bits'e[3] ne almak
isterler, bilmem ki. Sva kollarn, giri ie.
Uzun srmez zaten. Eer bende bol bol
206/1684

hurda olsayd alt ayda zengin olur, bir ken-


ara ekilirdim.

Bana bak, Jim, u Chevrolet'nin arkas


nasl alr bilir misin? Tpk arkasnda bir
sr ie krlyormu gibi ses karr. ine
bir iki avu tala at... Biraz da vitese koy. Bu
sary belki otuz be dolara okuturuz. Kerata,
beni bu arabada aldattyd. On dolar verdim-
di, on bee soktu. Ondan sonra takmlarn
da ald iinden orospu ocuu. Ah Allahm,
ne olurdu byle hurda be yz arabam olsay-
d. Bu frsat uzun srmez. Lastikleri been-
miyor mu? Bu lastiklerin daha on binlerce
mil yapacan syle. On be sent daha d
bakalm.

Tel rgye dayanm pasl ykntlar, dizin


dizin hurdalar, tamponlar, yadan simsiyah
olmu dkntler, yerde yatan silindir
gvdeleri, silindirler arasnda bym otlar.
Fren rodlar, ylanlar gibi birbirinin zerler-
ine ylm egzoz borular. Ya, benzin.
207/1684

Bak, ara bakalm atlamam bir buji


bulabilir misin? Ah, ah, yz dolardan ucuz
rmorklarm olsayd, imdi hepsini okuttum-
du. Ne diye bu herif makineyi tekmeleyip
duruyor? Biz otomobilleri satyoruz, evlere
kadar ite ite gtremeyiz. Peki, peki, eve
kadar gtrme. Her halde resmini dergide
grmsnzdr. yok mu diyorsun? Eh, at
dar herifi. Yola gelmeyen bir herifle
uraacak deiliz, ok iimiz var. Graham' n
sa n lastiini kar. Yamal yann aaya
getir. Baka yerleri fena deil. Jantlar da,
hepsi de yerinde.

Tabi, tabi! Bu makine daha elli bin mil


yapar. Yalnz yasz brakmamaya bak. Gle
gle, hayrl olsun.

Otomobil mi istiyorsunuz? Nasl bir oto-


mobil dnyorsunuz? Bakn bakalm
hounuza giden var m bunlarn iinde? Ak
konuuyorum. Klstr bir ey mi istiyor-
sunuz, yoksa iyi bir ey mi? Buyurun, bakn,
208/1684

karnz da La Salle'a bakyor. Demek La Salle


istemiyorsunuz? Eh, bilyeleri boku yemi.
ok benzin yakar. Siz de 24 Lincoln aln.
te urada bir tane var. lnceye kadar kul-
lanrsnz. sterseniz kamyon da yaparsnz.

Pasl madenlerin zerinde kzgn gne.


Yerde ya. Halk ieride dolap duruyor,
armlar, otomobil lzm.

Ayaklarnz silin. Otomobile dayanmayn,


pistir. Otomobili neyle alacaksn? Kaa biliy-
or musun? Sen u ocuklara gz kulak ol.
Kimbilir bu kaadr. Sorarz. Sormak parayla
deil ya, sorarz. Yalnz, yetmi be dolardan
on para fazla veremeyiz, sonra Kaliforniya'ya
gidecek paramz kalmaz.

Hay Allah belsn versin, imdi ne olurdu


yz tane hurda makinem olsayd. ster iles-
in, ister ilemesin...
209/1684

Lastikler... Kullanlm, patlak lastikler;


uzun silindirlerin zerlerine ylm lastik-
ler; i lastikler., krmz, gri, sucuklar gibi as-
lm i lastikler.

Lastik yamas m, radyatr sprgesi mi


istediniz? Buji sktrcs m istiyorsunuz?
u kk hap benzin depona koy, bir galon
benzinle on mil fazla yol yaparsn. Eh, boya
vuracaksn... Elli sente yepyeni olur; yamur
silecei mi, vantilatr kay m, conta m
istiyorsun? Belki aradn supap budur. Yeni
bir supap aya alr korsun. Vere vere on be
sent veriyorsun ha!.. Eh, hepsi zarar olsa ne
kar zaten.

Peki Joe. Herifleri yola getirir, buraya


sokarsn. Ben herifleri buraya kapatr, ya
mal satar, ya da ldrrm. Serserileri gn-
derme. Ben i yapmak istiyorum.
210/1684

Evet efendim. Buyurun. Aradnz


burada bulabilirsiniz. Evet efendim. Seksen
dolara alabilirsiniz.

Elliden yukar kamam. Dardaki adam


elli dediydi.

Elli ha! Elli mi?.. Sen deli misin? Yalnz u


kk plaka iin elli dolar yetmi sent ver-
dim. Joe, deli budala, benim tepemi attra-
caksn. u herifi nasl kafeslemeli be yahu!.,
hadi hatrn iin altm olsun. Hey, bana bak
baym, btn gn seninle uraacak deilim.
Ben i adamym, ama kimseyle bu kadar
uraamam. Alverie yarayacak bir baka
eyin var m?

Bir ift katrm var. Onlar deitiririm.

Katr!.. Hey Joe, iittin mi? Herif


karlnda katr vermek istiyor. Hey, mak-
ine devrinde olduumuzu kimse sana
211/1684

sylemedi mi? Artk katrlar hibir ite kul-


lanlmyor. Yalnz tutkal yapmaya yaryor.

Ama gzel., byk gzel katrlar. Biri be,


biri yedi yanda. Eh, peki, biz de baka yere
bakalm.

Siz bilirsiniz! Baka yerlere bakn. imiz


varken gelin zamanmz aln, sonra da kn
gidin. Joe, senin ingene heriflerle
konutuundan haberin yok galiba?

Ben ingene deilim. Ben otomobil almak


istiyorum. Biz Kaliforniya'ya gidiyoruz. Ben
otomobil almak istiyorum.

Ya, ben enayiyim baksana. Joe, bana enayi


diyor. Ucuz vermezsem alktan geberip gi-
dermiim, diyor. Bak imdi sana yapabile-
ceimi syleyeyim: Katrlar kpek eti diye
satp her birinden be dolar kazanrm.
212/1684

Benim katrlarmn kpek eti diye satl-


masna raz deilim.

Eh, haydi, belki on, belki de yedi sekiz


dolar kazandm diyelim. Sana
syledim. Haydi bak, son olarak sylyorum:
Katrlarn yirmi dolara alrm. Arabalar be-
raber deil mi? Sen elli dolar verirsin, geri
kalan da ayda on dolardan gndermek zere
u senedi imzalarsn.

Ama sen otomobili seksen dolara veririm


dedin.

Sen vergiyle sigortann ne olduunu iit-


medin galiba? Bunlar fiyat yk-
seltir. Korkma, drt be ayda parasn
karrsn. At imzan uraya. Biz her eyi
tamamlarz.

yi ama, bilmem ki...


213/1684

imdi beni syleteceksin. Ben srtmdaki


gmleime kadar istediini vereyim. Bol bol
zamanm al. Seninle konuurken daha
kiiye mal satardm. Sersem ettin beni, be!..
Evet, uraya, uraya at imzan. Tamam. Joe,
u bayn otomobiline benzin koy. Benzini
vereceiz.

Vay anam vay! Herif amma sk kt be


Joe. Bu hurdaya ne verdikti? Gemi gn,
otuz, otuz be dolar verdikti galiba? Bu
hayvanlar aldm, bunlardan yetmi be
dolar karmazsam bana da i adam
demesinler. stelik elden elli dolar aldm, bir
de krk dolarlk bor senedi imzalattm. Evet,
biliyorum, hepsi namuslu kmaz. Ama
kimlerin borcunu getireceini grmek in-
sann houna gidiyor. Bir tanesi senedi imza-
ladktan iki yl sonra borcu olan yz dolar
gndermiti. Her halde bu adam da borcunu
gnderir. Grrsn bak. Hay Allah
kahretsin! imdi elimde be yz tane hurda
makine olacakt ki. Sva kollar Joe. k
214/1684

dar. Herifleri yola getir. Sonra gnder


bana. Bu son alveriten yirmi dolarn var.
Fena deil.

kindi gneinin altnda sarkk bayraklar...


Bugn sergide sata karlan otomobil: 29
Ford, mkemmel, yepyeni, iyi alr
durumda.

Elli dolara ne istiyorsun... Bir Zephyr mi?

Minderlerinden at kllar frlam, tampon-


lar erilmi, geriye yatm, amortisrleri
kopmu, sarkyor. Tampon yerlerinde kk
farlar ve de geride kk renkli fenerleri
olan iki kiilik eski model Ford. amurluklar,
vites kolunda byk bir lokma. Stepne
kapanda gzel bir kz resmi, renkli bir res-
im, altnda Cora yazl. Tozlu n camlarn
zerinde ikindi gnei.

Vay anasn, gidip bir ey tknmaya vakit


yok. Joe, bir ocuk gnder, sandvi alsn.
215/1684

Nuh zamanndan kalma motorlarn kesik


kesik grltleri.

urada, Chrysler'in yannda, sska herifin


biri duruyor. Acaba cebinde bir kuruu var
m? Bu ky ocuklarnn ou hrszdr ha,
dikkat etmeli! Herifleri yola getir ve bana
yolla Joe. Fena almyorsun.

Tamam. Bizim sattmz araba. Garanti


mi? Ne garantisi? Biz sadece bunun otomobil
olduunu garanti ettik. Biz sonuna kadar
dadln yaparz demedik ya! Eee, bak, beni
dinle; sen buradan bu otomobili aldn, gittin.
imdi gelmi bir de kafa iiriyorsun. Bor-
cunu vermezsen bana vz gelir. Zaten kt
bizde deil ki. Kd bankaya verdik. Onlar
seni bulur, paray alrlar, biz karmayz. Biz
kt filan tutmayz. Ya, yle mi? Daha kafa
tutarsan polis arrm. Yoo, hayr, biz
lastikleri evirmedik. At u herifi uradan,
Joe! Geldi, yalvara yalvara otomobili ald,
imdi de gelmi kafa tutuyor, beenmedim
216/1684

diyor. Ben gelip senden et alsam, yarsn


yesem, sonra da artann getirip geri vermek
istesem, sen ne dersin? Biz burada i
yapyoruz, fukaralara para datmyoruz. Bu
adam hatrlyor musun Joe? Bak, bak... u
kazma dili herife bak! Heyy! ek araban
bakalm! ekil de u 36 Pontiac a baksn-
lar. Evet...

Kare radyatrler, yuvarlak radyatrler,


pasl radyatrler, uzun uzun boru kvrmlar,
borularn nnde dz yzeyler. Bugn ser-
gide karlan mal. Demeleri km eski
devler... Kolayca kamyona evirebilirsin-
iz. Keskin ikindi gnei altnda iki tekerlekli
bir rmork, pasl aklar. Kullanlm otomo-
biller. yi durumda, kullanlm otomobiller.
Tertemiz, iyi iler. Ya pompalamak istemez.

Vay anasn! Bak! Ne de iyi kullanmlar.

Cadillac'lar, La Salle'lar, Buick'ler,


Plymouth'lar, Packard' lar, Chevrolet'ler,
217/1684

Ford'lar, Pontiac'lar... Sra sra, dizin dizin,


farlar ikindi gneinde parlyor. yi durum-
da, kullanlm otomobiller.

Yumuat herifleri Joe. Hey Allahm hey,


imdi elimde bin tane hurda makine olacakt
ki. Herifleri pazarla hazrla, ben sonunu
getiririm.

Kaliforniya'ya m gidiyorsunuz? te tam


aradnz araba. Boktan gibi grnyor
ama, ferah ferah bin mili var.

Yan yana, sraya dizilmiler, iyi durumda,


kullanlm otomobiller. Tertemiz, iyi alr
durumda.
SEKZNC BLM

Gkyz aarmt; yldzlar prl prld


hl. Son eyreklik solgun ay bir rya idi
sanki; ty kadar hafif. Tom Joad ile papaz,
pamuk tarlasndaki tekerlek ve katerpiller iz-
lerinin zerinde hzl hzl yryorlard. a-
fan yaklat sadece gkteki alacalktan
belli oluyordu, ne batda bir ufuk izgisi, ne
de douda bir izgi vard. ki adam
konumadan yryorlar ve ayaklarnn
havaya frlatt tozu kokluyorlard.

Jim Casy:

Yolu biliyorsun herhalde? dedi. ster


misin gn aarnca yanl yolda gittiimizi
grelim!..

Uyanan hayat, pamuk tarlasnda


kmldamaya balamt; toprakta yiyecek
arayan sabah kular uuuyorlar; tavanlar
kayorlard. nsan ayaklarnn tozda
219/1684

kardklar alak tok sesler, ayakkablarn


altnda ezilen toprak paralarnn atrds,
afan gizli seslerine karyordu.

Tom:

Gzlerimi kapasam bile bu yolu yine bu-


lurum, dedi. Yalnz dne dne bul-
duum yollarda yanlrm. Hi kafam
yormasam ben yine bu yoldan giderim. Hey
dostum! Ben buralarda domuum.
ocukluum buralarda gemi. urada bir
aa olacak. Dikkatli bak, seeceksin. Babam
bir gn bu aaca l bir kurt asmt. Kurt
orada aylarca asl kald, sanki eriyip gitti.
Sonra kendi kendine yere dt. Kurumu
gibiydi. Umarm ki annem bir ey piiriy-
ordur, karnm zil alyor.

Casy:

Benimki de, dedi. Biraz ttn inemek


ister misin? Aln alr. Keke bu kadar
220/1684

erken yola kmasaydk. Ortaln aarmasn


bekleseydik...

Ttn inemek iin szn kesti:

Ne gzel uyuyordum.

Tom:

Hep u deli Muley'nin yznden! dedi.


Uyurken yerimden zpladm. Beni uyandrd:
"Hoa kal Tom, ben gidiyorum. Gidecek bir
sr yerlerim var..." dedi. "Siz de yola k-
sanz iyi edersiniz. Ortalk aarnca bu to-
praktan km olursunuz" dedi. Bu yaay
onu kukulu yapm, sanki herifin ar-
kasndan Kzlderililer kovalyor. Oynatm
m dersin?

Bilmem. Ama dn gece sen de grdn:


Atei yakar yakmaz otomobil geldi. Evin ne
duruma sokulduunu grdn. Her halde bir-
takm kt eyler oluyor. Evet, Muley deli.
221/1684

Kabul ediyorum. nk kurt gibi evrede


sinsi sinsi dolayor. Bu yaay elbette deli
eder insan. Yaknda bakarsn birisini
ldrr, arkasna kpekleri salarlar. Bunun
byle olacan elimle koymu gibi biliyor-
um. Grrsn, gn getike daha berbatlaa-
cak. Bizimle gelmez miydi acaba, ne dersin?

Joad:

Yok, gelmezdi, dedi. nsanlardan


korkuyor artk. Bizimle gelseydi, aardm
dorusu. Gne doduu zaman John Am-
cann evine varm olacaz.

Bir sre konumadan yrdler; son


baykular samanlklara, ileri oyuk aalara,
su depolarna, gneten korunacaklar
yerlere doru uup gitiler. Doudaki gkyz
biraz daha aydnlanmt, pamuklar ve
grileen topra grebiliyorlard...
222/1684

Gerekten ayorum: John Amcann evi


hepsini nasl alyor? Ev bir oda, bir mutfak,
bir de samanln kk bir ksm. Kimbilir,
imdi orada ne kalabalk vardr.

Papaz dedi ki:

Hatrmda kaldna gre, John'un ailesi


yoktur. Bekr bir adamdr, deil mi? Daha
fazla bir ey bilmiyorum.

Joad:

John Amca dnyada yapayalnz kalm


bir adamdr, dedi. Delinin, serserinin biridir.
Muley gibi, hatta baz bakmlardan ondan da
beter. Onu her yerde grrsn, bir bakarsn
Shawnee'de, sarhotur. Ya da yirmi mil tede
bir dul kary grmeye gidiyordur. Ya da
elinde bir fenerle tarlada alyordur. Kak
herif. Herkes bu herif ok yaamaz, derdi.
Gerekten onun gibi dnyada tek bana
kalm insanlar ok yaamazlar. Oysa John
223/1684

Amca, babamdan ihtiyardr. Her yl da daha


srm gibi oluyor, daha salamlayor, ama
huysuzlayor. John Amca, bykbabamdan
da huysuzdur.

Papaz:

u artan a bak, dedi. Gm gibi...


John hi evlenmedi mi?

Evlendi. Zaten bu evlenme de onun ne


biim adam olduunu gsterir ya!.. Babam
anlatr: John Amcann gen bir kars
varm. Drt aylk evliymiler. yi bir kadn-
m. Bir gece karn armaya balam.
"John, gidip bir doktor getirsen fena olmaz"
demi. John yerinden bile kprdamam.
"Ne varm sanki, karnn biraz aryor, o
kadar. ok yemisindir. Bir aspirin al, geer.
Mideni dolduruyorsun, sonra da karnm
aryor diyorsun!" demi. Ertesi gn le
zeri kadn kendini kaybetmi, ikindiyin saat
drtte lm.
224/1684

Casy:

Neden lm? diye sordu. Acaba zehirli


bir ey mi yemi?

Hayr... Karnnda bir ey patlam.


Apan... apandik mi ne diyorlar. yle bir ey
ite. Evet, John Amca byle her eye bo ver-
en bir adamdr. Bu i ona koyar. Gnah
ilediini anlar. Uzun zaman kimseyle
konumaz. Hibir ey grmyormu gibi
dolar durur, bazen de dua edermi. Bu dur-
umu iki yl srm. Sonra birdenbire
deimi. Zvanadan km. Zrdeli bir ey
olmu. Biz kkken ne zaman solucan
drsek, karnmz arsa, John Amca dokt-
or getirirdi. Babam sonunda, bir gn bu iten
vazgemesini syledi. yle ya, ocuklarn
ikide birde karn arr. John Amca, karsnn
kendi yznden ldn sanrd, herhalde.
Garip adamdr dorusu! Her zaman bir iyilik
yapar. ocuklara bir ey verir. Bakarsn
baka bir gn birisinin sahanlna bir yemek
225/1684

brakr. Eline geen her eyi bakalarna


datr. Byle yapt halde yine de mutlu
deildir. Ara sra geceleyin yalnz bana
yrmeye kar. Ama, ok yaman bir iftidir
ha!.. Toprana kz gibi bakar.

Papaz:

Zavall adam, dedi. Zavall yapayalnz


adam. Kars ldkten sonra kiliseye sk sk
gitmeye balad m?

Hayr. Kiliseye gitmedi. Halkn iine


karmak istemedi. Her zaman yalnz kalmak
istedi. John Amcay delicesine sevmeyen
ocuk yoktu. Ara sra geceleyin evimize
gelirdi. O, eve gelince yataklarmzn yanna
iklet paketinin braklacan bilirdik. Biz
onu Hazreti sa'nn ta kendisi sanrdk.

Papaz ban nne emi, yryordu. Bir


ey sormad. Yaklaan sabahn alnn
226/1684

parlatr gibi oluyor ve iki yannda sallanan


elleri, a dalp kyordu.

Tom da, sanki gizli bir ey syleyecekmi


de utanyormu gibi susuyordu. Admlarn
sklatrd, papaz da ayaklarn onunkine uy-
durdu. nlerindeki griliin biraz ilerisini
grebiliyorlard. Bir ylan pamuk sralar
arasndan kp yola kayd. Tom ylann
yaknnda durdu ve bakt.

Kstebek ylan, dedi. Brak gitsin.

Ylann yanndan dolaarak yollarna


devam ettiler. Gkyznn dou yan biraz
renklenmiti. Kk fecir sanki ar-
abuk topraa yaylvermiti. Pamuklar zer-
inde yeiller belli oluyor, toprak yava yava
kahverengine boyanyordu. Adamlarn yz-
lerindeki gri parlaklk kalmamt. Joad'un
yz k arttka daha koyulayor gibiydi.
Joad alak sesle:
227/1684

Gnn en gzel zaman, dedi. ocukken


sabahleyin bu sralarda kalkar, yalnz bama
dolardm. O ilerideki ne?

Yolda, dii bir kpein evresinde bir


kpekler komitesi toplanmt. Be erkek
kpek, oban kpekleri, toplumsal hayata
uzak kaldklar iin cinsleri karm
kpekler, dii bir kpee yanamaya uray-
orlard. Her kpek iini ekerek kokluyor,
sonra gerilmi bacaklaryle bir pamuk
bitkisine yanayor, trenle ayan kaldry-
or ve iiyor, sonra geri dnp yeniden kok-
lamaya balyordu. Joad'la papaz, kpeklere
bakmak iin durdular. Joad birdenbire
keyifli keyifli gld:

Hey Tanrm, dedi. Hey Tanrm, hey!..

Btn kpekler toplanm, yeleler kalk-


mt; hepsi de uluyor ve gerilmi vaziyette
duruyorlard. Her biri tekinin kavgaya
balamasn bekliyordu. Bir kpek kt ve
228/1684

muradna erdi. tekiler ona yol amtlar,


durumu ilgiyle seyrediyorlard. Dilleri
dardayd, azlarndan salyalar akyordu.

ki adam yollarna devam ettiler. Joad:

Allah Allah!.. Bu stteki kpek bizim


Flash olacak. Oysa ben lmtr, diyordum.
Flash, gel buraya!..

Joad tekrar gld:

Bu durumda beni bile arsalar iit-


mem. Willy Feeley' nin ocukluunda geen
bir hikye geldi aklma. Willy, ekingen, ama
ok ekingen bir ocuktu. Bir gn bir dana
alr, Greaves'in boasna ektirmeye gtrr.
Evde de Elsie Greaves'den baka kimse yok-
mu. Elsie'de de pek utanacak surat yoktur
hani!.. Willy kpkrmz kesilmi, orackta
duruyor, bir trl azn ap bir ey sy-
leyemiyormu. Elsie: "Niin buraya geldiini
anladm. Boa samanln orada, arkada
229/1684

duruyor." demi. Bunun zerine danay


oraya gtrmler. Willy ile Elsie de otur-
mular, itin arkasndan manzaray seyre
dalmlar. Biraz sonra Willy fena olmaya
balam. Elsie, Willy'ye bakm, sanki an-
lamyormu gibi: "Ne oluyorsun Willy?" diye
sormu. Willy yle bir duruma gelmi ki, yer-
inde duramyormu. "Gerekten," demi, "u
boann yerinde keke ben olsaydm." Elsie
de: "Seni tutan m var, Willy?" demi. "Dana
senin deil mi?"

Papaz hafif hafif gld:

Biliyor musun, dedi. Papazlktan kmak


ne iyi ey. Ben papazken kimse bana byle
hikyeler anlatmazd. Anlatsa bile gle-
mezdim. Kfredemezdim. imdi istediim
kadar kfrediyorum. nsan istedii gibi k-
fredince, rahatlyor.
230/1684

Douda, ufuktan bir kzllk belirdi, yer-


deki kular gevrek gevrek cvldamaya
baladlar. Joad:

Bak, dedi. leriye bak. John Amcann su


deposu. Pervanesi grnmyor ama, su de-
posu orada... Ta ufukta. Gryor musun?

Yryn hzlandrd:

Acaba bizimkiler orada m dersin?

Su deposu srtn arkasnda grnyordu.


Hzl hzl yryen Joad, dizlerine kadar toz
bulutu kaldryordu.

Acaba annem?..

imdi su deposunun ayaklarn gryor-


lard. Sonra ev, kk, drtke bir kulbe,
boyasz ve plak; samanlk, alak tavanl ve
dank... Kulbenin bacasndan duman
kyordu. Bahede bir ilte, birbiri zerine
231/1684

ylm bir sr eya, pervanenin kanatlar,


motor, karyolalar, sandalyeler, masalar...

Joad:

Aaa!.. Aaa!.. Gitmeye hazrlanyorlar,


dedi.

Bahede bir kamyon vard, kenarlar yk-


sek bir kamyon... Ama acayip bir kamyondu
bu. n taksi gibiydi. Otomobilin st or-
tadan kesilmi, arkasna bir kamyon sand
yerletirilmiti. Baheye yaklatka
bahedeki koumalar iittiler. Doan
gnein ucu ufuktan knca kamyonun ken-
arna vurdu. Bir adam ile yukar aa inip
kalkan ekicinin parltsn grdler. Ve
gne, kulbenin pencerelerinde d. Ka-
plamalar aydnlanmt. ki krmz tavuk,
yansyan n altnda prl prl
yanyorlard.

Tom:
232/1684

Sakn barma, dedi. Hi ses kar-


madan yaklaalm.

Joad ok hzl yryor, toz imdi beline


kadar ykseliyordu. Biraz sonra pamuk tar-
lasnn kysna geldiler. imdi artk
bahedeydiler. Bahenin topra basla basla
katlamt; sertlikten prl prl yanyordu
ve zerinde birtakm srnen yoncalar bit-
miti. Joad sanki yrmekten korkuyormu
gibi, yavalad. Onu gren papaz da, Tom'a
ayan uydurarak yavalad. Tom sallana
sallana ilerledi, akn akn kamyona
yanat. Bu, bir Hudson Super-Six taksi ara-
basyd, st demir keskiyle ikiye ayrlmt.
htiyar Tom Joad kamyon sandna otur-
mu, kenarlarndaki tahtalar akyordu. Kr
sakall yzn emiti; aznda bir avu ivi
vard. iviyi koyuyor, sonra zerine ekile
vurarak tahtann iine akyordu. Evde bir
soba kapann vurduu ve bir ocuun
bard iitildi. Joad, kamyon sandna
yanat ve sanda dayand. Babas Joad'a
233/1684

bakt, onu grmedi. Baka bir ivi daha


koydu ve tahtaya akt. Bir gvercin srs
su kulesinin stnden kalkt, evrede dolat,
yeniden kondu, kulenin kenarna tnedi;
evreyi seyre balad. Beyaz gvercinler,
mavi gvercinler, gri gvercinler ve bunlarn
gkkua rengindeki kanatlar...

Joad parmaklarn kamyonun en alttaki


tahtasna kenetledi. Kamyonun zerinde
alan ihtiyar, sa sakal aarm adama
bakt. Kaln dudaklarn diliyle slatt ve
hafife:

Baba, dedi.

htiyar Tom, azn dolduran iviler


arasndan mrldand:

Ne istiyorsun?

Banda siyah, tozlu, pis bir apka,


stnde mavi bir i tulumu, onun stnde de
234/1684

dmesiz bir yelek vard; koum kseles-


inden yaplm, drtke byk pirin tokal,
yllarca kullanla kullanla derisi ve madeni
cilalanm geni bir kemer, zerindeki tu-
lumu tutuyordu. Ayakkablar, yllarca gne,
yamur ve tozdan atlam, peneleri
darya frlam, birer salapurya olmutu.
Tulumunun kollar pazularnn hizasnda
duruyor, kabark kuvvetli kaslar tulumun
kollarn aaya brakmyordu. Karn ve
kalalar darack, bacaklar uzun, sk ve
kuvvetliydi. Kllar dimdik, krl sakalnn
evirdii yz gl bir eneye doru uzany-
ordu. leriye doru km, bu kntya
kuvvet ve g veren fazla aarmam, fra
gibi bir sakaldan olumu bir ene. htiyar
Joad'un klsz elmack kemiklerinin zer-
indeki deri, kehribar rengindeydi; yankt ve
gzlerinin ularna gelen yanlarnda ksl-
maktan demet halinde krklar olmutu.
Gzleri kahverengiydi, siyaha alar kahver-
engi ve parlak koyu gzleri iyi
235/1684

grmediinden, ihtiyar Joad bir eye bakt


zaman ban ileri doru uzatrd. ivileri
tutan dudaklar ince ve krmzyd.

Tuttuu bir iviyi akmak iin ekicini


kaldrd srada, birdenbire ekici havada
durdurdu; kamyonun te yanndaki Tom'a
bakt. inden alkonulduu iin can sklm
gibiydi. Sonra enesini ileri doru uzatt.
Tom'a dimdik bakyordu. Ve sonra yava
yava kafas, grd eyi anlad. eki
yavaa yanna dt, sol eliyle ivileri
azndan kard. Sanki kendi kendine
konuuyormu gibi, akn akn:

Tommy... dedi.

Ve sonra kendi kendine bir ey haber ver-


iyormu gibi:

Tommy eve gelmi, dedi.


236/1684

Bir daha az ald ve gzlerinde bir korku


belirdi. Hafife:

Tommy, dedi. Kamadn ya? Saklan-


mayacaksn ya?..

Ve dikkatle dinlemeye hazrland. Tom:

Hayr, dedi. Kefaletle brakldm.


Serbestim. Ktlarm da yanmda.

Kamyonun alt tahtalarn avularnda sk-


t, ban kaldrarak bakt.

htiyar Tom, ekicini yavaa yere brakt,


ivileri cebine koydu. Bacaklarn kamyonun
kenarndan aa sallad ve zplayarak yere
atlad. Olunun yannda akn, garip bir hali
vard.

Tommy, dedi. Biz Kaliforniya'ya


gidiyoruz. Ama sana mektup yazp durumu
anlatacaktk.
237/1684

Sanki gzlerine inanamyordu:

Ama artk geldin, dedi. Bizimle birlikte


gidebilirsin.

Evde bir kahve ibriinin kapa kapatld.


htiyar Tom, ban dndrerek arkasna
bakt:

Gel unlara bir oyun edelim, dedi.

Gzleri heyecanla parlad:

Anan, artk seni gremeyeceini sany-


ordu. Sanki birisi lm gibi dalp dalp
gidiyordu. Neredeyse Kaliforniya' ya gitmek-
ten bile vazgeecekti. Seni bir daha gre-
meyeceinden korkuyordu.

Evde yeniden bir soba kapa arpt. hti-


yar Tom:
238/1684

Gel unlara bir oyun edelim, diye tekrar


etti. Sanki buradan hi ayrlmamsn gibi
eve girelim. Bakalm anan ne diyecek.

Sonunda Tom'a elini srmt; ama, sa-


dece omuzuna elini koymutu. O da korka
korka ve hemen elini ekti. Jim Casy' ye
bakt.

Tom:

Papaz hatrlamadn m, baba? dedi.


Birlikte geldik.

O da m hapisteydi?

Hayr, yolda rastladm. O baka


yerlerdeymi.

Baba, byk bir ciddilikle papazn elini


skt:

Ho geldiniz, efendimiz.
239/1684

Casy:

Buraya geldiime ok memnunum,


dedi. Bir gencin evine dnn grmek,
dorusu ho bir ey. Grlecek bir manzara.

Baba:

Hangi evine!., dedi.

Papaz hemen dzeltti:

Yani, ailesine demek istiyorum. Dn


gece sizin oradaydk.

Babann enesi ileri kt; bir an yolun


telerine doru bakt. Sonra Tom'a dnd,
heyecanla:

Anana ne yapalm dersin?., diye sze


balad. eri girip: "Bak, birileri gelmi" di-
yelim mi; yoksa sen ieri girip anan seni
grnceye kadar orada bekler misin?.. Ne
dersin?
240/1684

Heyecan yzn canlandrmt. Tom:

Kadn birdenbire artmayalm, dedi.


Baylr da, sonra bamza i kar.

ki oban kpei keyifli keyifli az ileriden


geerlerken yabanclarn kokularn aldlar.
ekine ekine, korka korka gerisin geriye
geldiler. Kuyruklarn havada yava yava,
dikkatli dikkatli sallyorlard. Bir tanesi
boynunu uzatarak yan yan ve her an
kamaya hazr, Tom'un yanna usul usul yak-
lat, ayaklarn uzun uzun koklad. Sonra
geriye dnd, babann verecei bir iareti
bekledi. teki kpek onun kadar cesur
kmamt. Baka bir eyle megulm gibi
yapmak istiyordu. Krmz bir tavuun uzak-
tan getiini grd, zerine
saldrd. Saldrya urayan bir tavuun
l, krmz tylerin uumas, daha sonra
tavuun kamak iin kanatlarn hzl hzl
arp... Kpek, arkada duran adamlara
241/1684

kabara kabara bakt, sonra toza oturdu, sev-


ine sevine kuyruuyla yeri dvd.

Baba:

Haydi, haydi... dedi. Haydi gidelim.


Kadncaz seni grsn. Seni grnce kimbil-
ir yz nasl olacak. Haydi... Hemen avaz
kt kadar bararak hepimizi kahvaltya
aracak, greceksin. Biraz nce tuzlu eti
tavaya attn iittim.

nce tozlu baheyi, baba nde, Tom arkada


getiler. Bu evde sahanlk yoktu. Bir basa-
makla dorudan doruya kapya klyordu.
Kapnn yannda bir et tahtas vard. Yl-
lardan beri stnde et kesildii iin tahtann
yz matlam, yumuamt. Evin kaplama
tahtalar eskimi; toz, yumuak tahtalarn
iine kadar ilemiti. Havay, sobada yan-
makta olan st odununun kokusu ka-
plamt. adam kapya yaklatka kzaran
bir etin kokusunu, ar bir peksimetin ve
242/1684

ibrikte kaynayan keskin bir kahvenin kok-


usunu aldlar. Baba, kapnn eiine kt,
durdu, ksa, geni gvdesiyle kapy kaplad.

Yoldan iki kii geldi. Bir iki lokma bir


ey verelim mi?

Tom, annesinin o unutulmayan serin, dur-


gun, ar bal, saf, alak gnll sesini
duydu:

Peki, gelsinler vereyim, dedi. Epey yiye-


cek var. Syle adamlara, ellerini ykasnlar.
Ekmek de hazr. imdi eti karyorum.

Sobadan kzgn bir ya czrts geldi.

Baba ieri girdi, kapdan ekildi ve Tom,


ieride duran annesinin yzne bakt. Annesi
kvrlan et dilimlerini tavadan karyordu.
Sobann kapa akt, esmer peksimet dolu
byk bir tava duruyordu iinde. Ana kapya
doru bakt, ama Tom'u seemedi; gne
243/1684

Tom'un arkasndan vuruyordu. Ana sadece,


aydnlk sar bir gne nn kabaca izdii
siyah bir insan biimi grd. Tatl tatl ban
edi.

Girin ieri, dedi. yi ki bu sabah oka


ekmek yapmm.

Tom durmu bakyordu. riyaryd ana,


ama iman deildi; vcudu ocuk tamak-
tan ve almaktan kalnlamt. zerinde
gri bir entari vard; bu robal geni entarinin
stnde bir zamanlar renkli iekler bu-
lunuyordu. Ama artk renkler ykana ykana
solmutu, yalnz kk iekli desenler,
fondan daha ak griydiler, o kadar... Entari,
anann topuklarna kadar iniyor, kuvvetli,
geni, plak ayaklar demenin zerinde
durmadan ve hzla hareket ediyordu. nce,
elik gibi parlak beyaz salar bann ar-
kasnda demete benzeyen bir topuz halinde
toplanmt. Kuvvetli, illi kollar dirsekler-
ine kadar plakt, elleri tombul kk bir
244/1684

kzn elleri gibi, yumuk yumuk ve gzeldi.


Ana gnee bakyordu. Yuvarlak yz hi de
uysal grnmyordu. Kendine gvenen, e-
fkatli bir havas vard. Btn trajedileri de-
nedii, ac ve straplar yksek bir durgun-
lua ve insanst bir anlaya varmak iin bi-
rer basamak sayd ela gzlerinden an-
lalyordu. Ailenin bir kalesi olduunu, yer-
inin drlmeyecek berkitilmi bir yer
olduunu biliyor, bu durumu kabul ediyor ve
bundan tr memnun grnyordu. Ana,
korku ve acy kabul etmedike ihtiyar
Tom'la ocuklarn da korku ve ac nedir bil-
meyeceklerini anlad iin her zaman kendi
kendine bu duygular yadsrd. Aile yeleri
hoa gidecek bir ey olduu zaman anann da
houna gidiyor mu diye yzne bakarlard.
Ana eksik malzemeyle nee yaratmay ok iyi
bilirdi. Ama needen de iyi olan ey,
soukkanllktr. nsan her zaman ihtiyatl
olmaldr. Anann ailedeki bu byk ve alak
gnll yeri ona bir soyluluk, temiz ve duru
245/1684

bir gzellik vermiti. Ailede her derde are


bulmas, herkesin yarasna merhem olmas
onun ellerini kendinden emin, sakin ve
soukkanl yapmt. Her tartmada hakem
olduu iin yarglarnda da bir tanra kadar
duygulardan uzak ve yanlsz olmay ren-
miti. Sanki kendisi bocalad zaman ailenin
de sarslacan, aya gerekten srt, ya
da umutsuzlua urad zaman ailenin de
yklacan, ailenin de yaama ve alma
isteminin kaybolacan biliyordu.

Ana, gneli baheye ve adamn kara


biimine bakt. Baba yannda duruyor,
heyecandan titriyordu.

Baba:

Girin ieri! diye bard. Buyurun ieri


baylar.

Tom biraz sklarak kapnn eiinden


admn att.
246/1684

Ana ban tavadan kaldrm, sevinerek


bakyordu. Sonra eli yanna sarkt ve atal,
yere dt. Gzleri fal ta gibi ald, gzbe-
bekleri byd. Azn am, sk sk soluk
alyordu. Gzlerini kapad:

Allahm, sana ok kr, dedi. Allahm


ok kr sana.

Ve birdenbire yz endieli bir hal ald:

Tommy, arkanda adam yok ya?


Kamadn ya?

Hayr ana. Kefaletle brakldm. Kt-


larm yanmda Tom gsne elini bastrd.

Ana sallana sallana yrd, plak ayak-


laryle ses karmadan Tom'a doru yaklat.
Yzn bir aknlk kaplamt; kk eli
Tom'un kolunu, kaslarnn sertliini duydu.
Sonra parmaklar kr bir adamn parmaklar
gibi Tom'un yanana doru ykseldi. Ve
247/1684

sevinci neredeyse kedere dnecekti. Tom, alt


dudan dilerinin arasna ald ve srd. An-
ann gzleri Tom'un srlm dudana gitti.
Tom'un diine doru kan kan izini,
dudandan aaya akan kan grd. Sonra
birden anlad, kendini toplad, eli yanna
dt. Soluu bir bomba gibi patlad:

Ya! diye bard. Az kalsn, sensiz gidiy-


orduk. Sonra nasl gelip bizi bulursun diye de
dnp duruyorduk.

atal yerden ald, kaynayan ya


kartrd, esmerlemi ve kvrlm bir dilimi
kard. Tkrdayan kahve ibriini sobann
arkasna koydu.

htiyar Tom, gevrek gevrek gld:

Nasl sana oyun oynadk?.. u kadna


bir oyun oynayalm dedik. te oynadk. ur-
ackta, elimde eki, kz gibi duruyordum.
Eh, bykbaba burada olup da grmeli.
248/1684

Sanki birisi insann gzlerinin ortasna


balyozla vuruyormu gibi. Bykbaba
burada olsayd yle sevinirdi ki, balard
kendini yere atmaya... Belki de yine kalas
kard; hani Al, ordunun o kocaman uan
vurduu zaman nasl yapmt, yle...
Tommy, bir gn buraya bir uak geldi, yarm
mil uzaklnda vard. Al tfeini alnca
uaa ate etti. Bykbaba bary-
ordu: "Yavru ku vurulmaz, Al, bekle anas
gelsin!.." Sonra bykbaba kendini yere
atnca kalas kt.

Ana gld, raftan bir yn inko tabak


ald.

Tom sordu:

Bykbaba nerede? htiyar eytan


grmyorum ortalkta.
249/1684

Ana mutfak masasnn zerine tabaklar,


yanlarna da marapalar dizdi. Gizli bir ey
syler gibi:

Bykanayla beraber samanlkta uyuy-


orlar. nk geceleyin sk sk kalkyorlard,
ocuklarn stlerine kyorlard... dedi.

Baba atld:

Ya! Bykbaba her gece aksileniyordu.


Aptese giderken Winfield'in zerine yuvar-
lanyor, Winfield de l basyordu.
Bykbaba bunun zerine kzyor, donunu
slatyordu. Tabi donunu slatnca da bs-
btn ierliyor, barp aryor, hepimizi
uyandryordu. Artk hepimiz sonradan
barp armaya balyorduk.

Szler babann glmseyen dudaklar


arasndan sanki dklyordu:
250/1684

Neler gelmedi bamza. Bir gece yine


herkes barp arrken kardein Al, -imdi
koca delikanl oldu ha!- dedi ki: "Hay Allah
beln versin, bykbaba; ban alp gitsen
de ekyalk yapsan daha iyi edersin!" Byk-
baba bu sze o kadar kzd ki, hemen dar
frlayp tfeini almaya gitti. Al, o gece
korkusundan darda yatt. imdi byk-
baba da, bykana da samanlkta yatyorlar.

Ana:

imdi artk sktklar zaman hemen


kalkp kolayca dar kyorlar, dedi. Tom,
ko git de Tommy'nin geldiini haber ver.
Bykbaba, Tommy'nin sevgilisidir, biliyor-
sun ya.

Baba:

Elbet, dedi. Zaten deminden gidip haber


verecektim ya.
251/1684

Kapdan kt, kollarn sallaya sallaya


baheyi geti.

Tom, babasnn gidiine bakyordu. Sonra


annesinin sesi dikkatini ekti. Annesi kahve
boaltyordu. Tom'a bakmyordu. ekine
ekine, korka korka:

Tommy, dedi.

Ne var?

Anann ekingenlii Tom'a da gemiti,


garip bir heyecan duyuyordu. Her ikisi de
dierinin ekindiini biliyor ve bunu bildik-
leri iin de bsbtn ekiniyorlard.

Tommy, sana bir ey sormak istiyor-


um... Acaba akln yerinde mi?

Ne demek, aklm yerinde mi, ana?


252/1684

Yani, akln kaybetmedin ya? Kimseye


kin beslemiyorsun ya? Hapiste seni ileden
karacak bir ey yapmadlar ya?

Tom, anasna yan gzle bakyor, onu in-


celiyordu. Gzleriyle anasnn byle eyleri
nereden rendiini sormak ister gibiydi.

Hayr, dedi. Bir sre kendimi kaybeder


gibi oldum. Ama ben biroklar gibi, kendini
beenen takmndan deildim. Hibir eye
aldrmyordum. Neden bunlar soruyorsun,
ana?

imdi annesi Tom'a bakyordu. Az akt,


sanki az ak olursa daha iyi iitecekmi
gibi... Gzlerinde her eyi daha iyi renmek
isteyen bir hal vard. Yz, dilin altnda sak-
lanan srr okumak istiyor gibiydi. aknlk
iinde dedi ki:
253/1684

Bir Purty Boy Floyd vard. Anasn da


tanrdm. ok iyi insanlard. Tabi Floyd,
yaramaz olann biriydi, her iyi ocuk gibi...

Durdu ve sonra szleri birbiri ardndan


dklmeye balad:

O zamana kadar ben byle ey


grmemitim... Ama sonra her eyi anladm,
geri ocuk kt bir ey de yapmamt ya.
Ama zavally yakaladlar, o kadar dvdler,
o kadar dvdler ki, sonunda akl bandan
gitti. Tabi akl banda olmaynca yeniden
bir ktlk yapt. Yeniden dvdler. Artk
delirir gibi olmutu. Zararl bir hayvanm
gibi zerine ate atlar, o da onlara ate etti.
Bir kurt kovalar gibi arkasndan kovaladlar.
O da onlara, elinden geleni yapt. Artk bs-
btn zvanadan kmt, ne ocuk, ne de
adamd. Kudurmu bir kpekti. Ama Floyd'u
tanyanlar, ona bir ey yapmadlar. O da
kendisine dokunmayanlara ilimiyordu.
Sonunda bir gn bir yerde kstrp
254/1684

ldrdler. Sen bakma, gazeteler ocuun


ktl zerine neler yazd neler... Oysa as-
l, anlattm gibi.

Durdu ve kuru dudaklarn yalad, btn


yz strap dolu bir soru iaretiydi:

Syle bana Tommy, ok eziyet ettiler mi


sana?.. Akln bandan alacak bir ey yap-
madlar ya sana?

Tom'un iri dudaklar dilerinin zerine


kenetlenmiti. ri, dz ellerine bakt:

Hayr, dedi. Hi byle bir ey


yapmadlar.

Durdu, krk trnaklarn inceledi. Trnak-


larnn kenarlar istiridyelerin kenarlarna
benziyordu.

Ben, hibir patrdya burnumu sok-


madm, onun iin de, aklm yerinde.
255/1684

Ana iini ekti, soluunu verirken:

ok kr Allaha, dedi.

Tom, hemen ban kaldrarak bakt:

Ana, u bizim eve yaptklarn


grdm zaman...

O zaman ana, Tom'un yanna yaklat;


yannda durdu. Heyecanla dedi ki:

Tommy, onlarla yalnz bana ural-


maz. Seni bir kurt yakalar gibi yakalarlar.
Tommy, ben neler, neler dnp neler kur-
dum biliyor musun? Bizim gibi yuvasndan
atlan yzlerce, binlerce insan varm diyor-
lar. Tommy, eer hepimiz birden onlara kz-
arsak, o zaman Tommy, biliyor musun,
hibirimizi yakalayp dvemezler.

Durdu.
256/1684

Anasna bakan Tommy, yava yava gz


kapaklarn indirdi, kirpiklerinin arasnda
kk bir prlt belirerek:

Byle dnenler ok var m? diye


sordu.

Bilmiyorum. Hepsi sanki sersemlemi


gibiler. Uykudaym gibi dolap duruyorlar.

Dardan, bahenin tesinden, koyunlarn


melemesine benzeyen birtakm atlak sesler
geliyordu:

Allaha krler olsun! Allaha krler


olsun!

Tom ban evirdi ve srtt:

Bykana, geldiimi duydu sonunda.


Ana, dedi. Sen eskiden hi byle deildin?..

Anann yz sertleti, baklar souklat:


257/1684

imdiye kadar evim hi yklmamt da


ondan, dedi. imdiye kadar oluum
ocuum hi sokak ortasnda kalmamt.
imdiye kadar hibir eyimi satmamtm.
imdi her eyimi... te geliyorlar.

Ana yeniden sobann yanna yaklat.


Byk bir tavann iindeki yuvarlak peksi-
metleri iki inko tabaa boaltt. Sala yap-
mak iin bol yan iine un serpti. Elleri be-
mbeyaz una bulanmt. Tom bir sre ana-
sna bakt, sonra kapya yaklat.

Baheden doru drt kii geliyordu.


Bykbaba ndeydi. Zayf, st ba partal,
evik bir ihtiyard; admlarn abuk abuk
atyor, daha ok sol bacann zerinde
yrmeye alyordu. Sakatlanm olan her-
halde sol kalasyd. Hem yryor, hem de
nnn dmelerini ilikliyordu. htiyar elleri
dmeleri bulmakta glk ekiyordu. En
stteki dmeyi ikinci ilie geirdii iin,
btn sray bozmutu. zerinde koyu, eski
258/1684

bir pantolon, yrtk mavi bir gmlek vard ve


gmlek batan aa akt, iinde uzun, gri,
i gmlei grnyordu; o da akt. Beyaz
kllarla kapl kk beyaz gs i gmlein-
in arasndan gzkyordu. Bykbaba
dmeleri iliklemekten vazgeti, ak brakt.
amarnn dmeleriyle acemice
uratktan sonra sonunda, hepsinden
vazgeip asklarnn tokalarn sktrd.
nce, uzun yznde bir ocuun lgn
baklar kadar yaramaz, kk aydnlk gz-
ler vard... Huysuz, mzmz, haar, glen bir
yz... Bykbaba her zaman savar ve
tartr, ak sak hikyeler anlatr. Akl fikri
hep kadnlardadr. Haar bir ocuk kadar
kalpsiz, eziyeti ve sabrszdr ve btn bu
gvdeyi alayc bir rt kaplamtr. Eline
geti mi ok ier, buldu mu ok yer ve her za-
man ok konuur.

Arkadan sendeleye sendeleye bykana


geliyordu. Bykana, ancak kocas kadar
bell bir kadn olduu iin, bugne kadar
259/1684

yaayabilmiti. Kendisini, bykbabann ona


verebilecei bir ehvet ve yabanlk kadar
sert, yabanlca bir dindarlkla koruyabilmiti.
Bir keresinde, dinsel bir ayinden sonra, daha
dua ederken iftenin her iki namlusuyla
kocasna ate etmiti. Adamcazn knn
bir kanad az kalsn yok oluyordu. Bundan
sonra kocas, onu sevmi, ocuklarn
bceklere yaptklar ikenceleri ona yapmak-
tan vazgemiti. Yrrken etekliini dizler-
ine kadar ekiyor, keskin sesiyle o korkun
sava narasn atyordu. Sava Tanrsna
krler olsun!

Bykana ile bykbaba, geni baheyi


gemek iin birbirleriyle yar ediyorlard.
nlerine kan her eyle kavga ediyorlar;
kavgay seviyor ve aryorlard.

Arkalarndan yava yava, ar ar, ama


aray amadan, baba ile Noah geliy-
ordu. Noah, ilk ocuklaryd; uzun boylu,
garip bir yaratkt. Yznde her zaman
260/1684

akn, durgun ve baygn bir anlatm vard.


mrnde bir kere olsun kzmamt. Kzan
insanlara ap kalr, onlarn tutumlarn an-
layamaz, bundan deta rahatsz olur, onlara
normal insanlarn delilere bakt gibi
bakard. Noah, her eyde yava davranr, ok
seyrek konuurdu; her eyi o kadar yavat
ki, Noah' tanmayanlar onu, aptal sanrlard.
Oysa o aptal deildi, sadece garip bir yaratk-
t. Pek az kendini beenmilii vard. Cinsel
ihtiyalar da yoktu. Garip bir ritimle alr,
yine garip bir ritimle uyurdu; ama bu durum
onu doyuruyordu. Ev halkn ok severdi,
ama hibir zaman bu sevgisini gster-
mezdi. Noah, karsndakinde, sanki kend-
isinde bir biimsizlik varm izlenimini
brakrd. Hibir gzlemci, bunun nedenini
bilemezdi; ba m, vcudu mu, bacaklar m,
kafas m, neresi biimsizdi? Oysa ayr ayr
hi de biimsiz bir yeri yoktu. Babas, Noah'
daki acayipliin nereden geldiini biliyor,
ama utanyor, bunu kimseye
261/1684

syleyemiyordu. Noah'n doduu gece ba-


bas, evde yalnzd; kalalarn genilemesi
onu korkutmu, karsnn cyak cyak baran
zavall haline gelmesinden tyleri rpermi
ve akl bandan gitmiti. Baba, elleriyle ie
girimi, parmaklarn forseps gibi kul-
lanarak, ocuu dndre dndre dar
almt. Geciken ebe geldii zaman, ocuun
bann ezilmi, boynunun uzam, vcu-
dunun arplm olduunu grd. Ebe, ba
yerine getirdi, elleriyle vcuda biim verdi.
Baba, bu olay her zaman anar, utanr ve
Noah'a tekilerden daha yumuak dav-
ranrd. Baba, Noah'n geni yzn,
birbirinden ok ayrk gzlerini, uzun ince
enesini grdke yeni domu ocuun ez-
ilip bzlm kafasn grr gibi olurdu.
Noah, kendisinden beklenilen her eyi
yapard. Okur, yazar, alr, hesap yap-
masn bilirdi, ama sanki hibir eyle ilgisi
yok gibiydi; onda bakalarnn istedikleri ve
arkasndan kotuklar eylere kar bir
262/1684

ilgisizlik vard. Garip, sessiz bir hcrede


yayor, d dnyaya durgun gzlerinin
arasndan bakyordu. Bu dnyann bir
yabancsyd, ama yalnzlk duymuyordu.

Drd de baheyi geerek geldiler. Byk-


baba sordu:

Nerede?.. Nerede o kerata?

Parmaklar pantolon dmelerini arad,


sonra yollarn ard, cebine girdi. Byk-
baba kapnn ortasnda duran Tom'u grd,
durdu, tekileri de durdurdu.

Gzlerinden hnzrlk akyordu:

Bak!.. Bak!., dedi. te bir hapishane


blbl!.. Joad ailesinden imdiye kadar hi
kimse hapse girmemiti.

Birden dncesi baka yere atlad:


263/1684

Haksz yere onu hapse attlar. Sanki ne


yapt? Benim her zaman yaptm ey...
Eolu eekler, haksz yere hapse attlar
olan!..

Dncesi yeniden atlad:

htiyar Turnbull, o hnzr sinsi herif de,


dndn zaman seni vurmak istiyordu.
Bende Hatfield kan vardr diyordu. Ama
ben, ona aznn payn verdim. Dedim ki:
"Sen yle Joad'larla urama! Belki bende de
Maccoy kan vardr. O zaman akln bana
gelir! Eer Tommy'ye yan baktn
grrsem, elindeki o silh alr, kna
sokarm!" dedim. d bokuna kart!...

Bykana sylenenleri dinlemiyor, sadece:

Allaha krler olsun, diye


mrldanyordu.
264/1684

Bykbaba kapnn eiine kt, Tom'u


gsne bastrd; gzlerinde sevgi ve vnme
vard.

Naslsn bakalm Tommy?

Tom:

yiyim, sen naslsn bakalm?

Bykbaba:

Bombok!., dedi.

Dncesi yine baka bir yere atlad:

Dediim gibi; Joad'lardan hibir kim-


seyi hapiste tutmaya haklar yok. Ben zaten
sylerdim: "Grrsnz bakn, Tommy hap-
ishanenin parmaklklarn bir boa gibi krp
kacaktr!" Grdn m, dediim kt.
Sonunda bu ii yaptn. ekil bakaym nm-
den, karnm a.
265/1684

Tom'u itip ieri geti, oturdu; taban


domuz etiyle ve iki byk peksimetle dol-
durdu, stne sala dkt. tekiler daha
ieri girip oturmadan bykbaba azn tka
basa doldurmutu.

Tom, bykbabaya sevgiyle bakarak srtt:

Ne hnzr adam deil mi? dedi.

Bykbabann az o kadar doluydu ki, ses


bile karamyordu, ama yaramaz kk gz-
leri glmsyor, sert sert ban sallyordu.

Bykana, koltuklar kabararak:

Byle nne gelene atan, bell,


kfrbaz herif grlmemitir, dedi. Allah bi-
lir ya, dosdoru cehenneme gidecek. Haline
bakmyor da, imdi de kamyonu srmeye
kalkyor.

Bykana kin dolu gzlerle bakyordu:


266/1684

Ama, zor srer.

Bykbaba az kalsn bouluyordu, nne


bir az dolusu yemek pskrd, sonra hafif
hafif ksrd. Bykana glmseyerek,
Tom'a bakt:

u yapt ey edepsizlik deil de ne?

Noah, eikte duruyor, Tom'a bakyor,


birbirinden ayrk duran gzleri, sanki
Tom'un evresinde dolayordu. Yznde he-
men hemen hibir anlatm yoktu.

Tom:

Naslsn Noah? dedi.

Noah:

yiyim, sen naslsn bakalm?

Hepsi bu kadard, ama bu sz, insann


gnlne ferahlk vermeye yetmiti.
267/1684

Ana, sala ksesinden sinekleri kovdu.

Oturacak bir yerimiz yok, dedi. Bir


tabak al da nereye istersen oturuver. stersen
bahede, istersen baka bir yerde.

Birdenbire Tom:

Heyy! dedi. Papaz nerede?.. imdi


buradayd. Nereye gitti acaba?

Baba:

imdi buradayd. Ortadan kayboldu.


Bykana keskin bir lk bast:

Papaz ha?... Papazla beraber mi geldin?


Git, hemen bul, getir buraya! Dua edelim.

Bykbabay gsterdi:

Ama bu, dua zamann kard. Ye-


meini yedi. Git papaz abuk bul!..
268/1684

Tom, kapnn nne kt:

Heyy! Jim, Jim Casy! diye bard.

Sonra bahede biraz yrd, yeniden:

Heyy, Casy!.. diye seslendi.

Papaz, su deposunun altndan srnerek


kt. Oturdu, sonra ayaa kalkt, eve doru
yrmeye balad.

Tom sordu:

Neden oralara saklandn?

Yok, saklanmadm. Aile ileri olduu za-


man insan, uzakta durmal. Ben de urackta
oturmu, kendi kendime dnyordum.

Gel, biraz bir ey ye... dedi. Bykana


dua istiyor

Casy yadsd:
269/1684

Ben papaz deilim artk.

Aldrma. Bir dua ediver gitsin. Kadn-


cazn gnl ho olsun, sana bir ziyan yok
ya?..

Birlikte mutfaa girdiler. Ana, durgun bir


ekilde:

Ho geldiniz, dedi.

Baba da:

Ho geldiniz. Buyurun kahvaltya, dedi.

Bykana:

nce dua edelim!., diye barp ary-


ordu. nce dua! nce dua!..

Bykbaba gzlerini sert sert Casy'nin


zerine dikti, sonunda papaz tand:
270/1684

Haa, u bizim papaz, dedi. Yahu, bu ok


iyi adamdr. Onu daha ilk grdm gn
sevdimdi...

O kadar eytancasna gzlerini krptry-


ordu ki, bykana, onun bir ey sylemek
isteyip de sonradan vazgetiini sand:

Sen sus! Seni gidi koca gnahkr teke,


seni!..

Casy, parmaklarn sinirli sinirli salarnn


arasnda gezdirdi:

Size nce unu syleyeyim ki ben,


papazl braktm. Benim sadece burada bu-
lunmaktan holanmam, efkatli ve saygl in-
sanlara minnet duymam, size yeterse... Niin
dua edeyim?.. Peki, mademki yle istiyor-
sunuz, edelim bakalm!.. Ama unutmayn,
ben artk papaz deilim.

Bykana:
271/1684

Siz duay syleyin, dedi. inde bizim


Kaliforniya yolculuu iin bir iki sz de
olsun.

Papaz ban edi; tekiler de balarn


ediler. Ana ellerini gbeinin stnde
kavuturdu, ban edi. Bykana o kadar
eilmiti ki, burnu neredeyse peksimet
tabann iine girecekti. Elinde bir tabakla
duvara dayanm duran Tom, serte ban
emiti. Bykbabaya gelince, o da ban
yana doru emi, bylece hi olmazsa bir
tek yaramaz ve neeli gzn papazdan
ayrmamann yolunu bulmutu. Papazn
yz dua eden biri gibi deil, dnen bir
adamn yz gibiydi; sesinin tonunda bir
yalvar deil, bir gerei sezi vard.

Dnyordum... dedi. Dalarda,


tepelerde dnerek dolayordum. sa pey-
gamberin dnmek iin dalara ekildii
gibi...
272/1684

Bykana:

Allah!., dedi.

Papaz, bykanaya garip garip bakt:

Hazreti sa bir sr dertler iinde


bunalmt, bir trl bu dertlerin iinden
kamyordu. yiliin ne olduunu seziyor,
ama savamann ve dnmenin ne kadar
yararsz olduunu duyuyordu. Sonra yor-
uldu, hem de iyice yoruldu ve ruhu yprand.
Allah kahretsin, tam da sonuca varmak
zereydi. te tam bu srada daa ekildi.

Bykana:

miiin!.. diye inledi.

Dua okunurken, durulduu zaman min


deneceini orenmiti. Yllardan beri dinliy-
or ve min diyordu. Papaz devam etti:
273/1684

Ben, sa'ya benzediimi sylemiyorum.


Ama ben de onun gibi bkm, usanmtm;
benim de onun gibi aklm karmt, ben de
onun gibi dalara katm, yanmda ne bir yi-
yecek, ne bir giyecek, ne de yakacak vard.
Geceleyin arka st' yatyor ve yldzlara
bakyordum; sabahleyin gnein douunu
seyrediyor, le zeri bir tepede oturup,
nmde dalga dalga uzanan kuru topraa
bakyor, akamleyin gnein batn izliy-
ordum. Bazen, eskiden yaptm gibi, dua
ederdim. Yalnz, kime ve niin dua ettiimi
bilmiyordum. Dalar vard sadece, ben
vardm ve biz artk birbirimizden ayrlmaz
olmutuk, tek vcut olmutuk ve kutsal olan
da, bu tek eydi.

Bykana:

Halluyah[4], dedi ve ileri geri biraz sal-


land, kendinden gemeye alyordu.
274/1684

... Dndm. Yalnz bu, dnme


deildi; dnmekten daha derin bir
eydi. Tekvcut olunca nasl kutsallatmz
ve insanln tekvcut olduu zaman ne
kadar kutsallaacan dndm. Ve kt
bir adamn lokmay azna alp da kendi
bildiine gittii, nne geleni itip, ardna gel-
eni teptii ve kavga ettii zaman insanln
ne kadar kutsallktan uzaklatn
dndm. Bunlar, kutsall bozan insan-
lardr. Ama insanlar, birlikte altklar za-
man, bir insan baka bir insana kar ol-
mad, herkes ayn btne bal olduu za-
man... Ki o vakit her ey iyi oluyor, hayr
oluyor, kutsallayor. Bunun zerine kut-
salln bile ne demek olduunu bilmediimi
anladm...

Durdu, ama eilmi balar olduklar gibi


kaldlar; nk onlara, kpeklere retilir
gibi, "min!" szyle birlikte balarn
kaldrmalar retilmiti.
275/1684

Size, altnz duay syleyemem.


Kahvaltnn kutsallatna ok seviniyorum.
Burada sevginin yaadn grdke mem-
nun oluyorum. te hepsi bu kadar.

Balar eik kald. Papaz, evreye bakt:

Kahvaltnz benim yzmden soudu,


dedi. Ve sonra hatrlad:

min!., dedi. Btn balar kalkt.

Bykana:

min!., dedi ve hemen kahvaltsna


giriti.

Disiz sert enesiyle koca koca peksi-


metleri krmaya balad. Tom, abuk abuk
yiyor, baba lokmalar yutuyordu. Yemek
bitene ve kahve iilinceye kadar kimse
konumad. Yalnz inenen yemein ezilii,
dilde soutulan kahvenin hprts
276/1684

iitiliyordu. Ana, kahvaltsn yerken papaza


bakyor, gzleriyle ona bir ey soruyor, onu
inceliyor, onu anlyordu. Papaz, sanki
birdenbire yerden km bir ruh gibi, artk
insan deilmi de, bir sesmi gibi
seyrediyordu.

Erkekler kahvaltlarn bitirdiler, tabak-


larn braktlar. Kahvelerinin son yudumunu
da itiler; sonra dar ktlar. Baba, papaz,
Noah, bykbaba ve Tom, eya ynna, ka-
ryola tahtalarna, pervane makinesine, pasl
pullua arpmamaya alarak kamyona
doru yaklatlar ve yannda durdular. am
tahtasndan yaplm yeni yan kapaklara
ellerini srdler.

Tom, motorun kapan at ve yal, koca-


man motora bakt. Babas, Tom'un yanna
geldi:

Kardein Al, kamyonu almadan nce


muayene etti, dedi. Makine iyi gidiyor.
277/1684

Tom:

Nereden biliyorsun? dedi. Serserinin


biridir o.

Bir irkette alt. Geen yl kamyon


ofrl yapt. Biraz bir eyler biliyor.
Ukal yalnz. Ama biliyor. Al, bir motoru
pekl tamir edebilir artk.

Tom sordu:

Al, nerede imdi?

Baba:

Azm bir teke gibi kzlarn peinde


dolap duruyor, dedi. i gc boyuna zam-
paralk. On alt yanda, ukal m ukal, akl
bir kar havada. Ya kzlarda, ya motorlarda.
Tam bir hayta. Bir haftadan beri geceleri eve
uramyor.
278/1684

Elini gsnn stnden ayrmayan


bykbaba, mavi ceketinin dmelerini i
gmleinin iliklerine geirmeye balad. Par-
maklar iliklerde bir yanllk olduunu sez-
iyor ama, bu yanll bulmak iin pek
uramyordu. Parmaklar aa indi, panto-
lon dmelerindeki bilmeceyi zmeye
alt.

Sevine sevine:

Ben o yatayken ondan beterdim, dedi.


ok daha beterdim. Tam bir ittim. Bir gn
Sallisaw'da bir ak hava toplants vard. Ben
o zaman Al'den biraz daha kabaca, gen bir
delikanlydm. Bizim olan ne serseri, ne de
ukal... Ama ben, o zaman ondan biraz daha
kabacaydm... Toplantya kartm. Belki be
yz kii vard, kz da boldu...

Tom:
279/1684

Bykbaba, sen bugn bile onlara ta


karrsn.

Eh, biraz... Ama nerede benim o


zamanki halim. imdi Kaliforniya'ya gitmeye
bakyoruz, evldm. Orada canm ektii za-
man kendime portakal koparacam. Canm
isterse zm de koparrm. Bugne kadar hi
doya doya yemedim. Asmann birinden
koskocaman, bir sepet dolusu zm kopa-
racam, yzmde ezip suyunu enemden
aktacam.

Tom sordu:

John Amca nerede? Rosasharn


nerede?.. Ruthie, Winfield neredeler?.. On-
lardan hi sz eden yok.

Baba cevap verdi:

Soran olmad ki syleyelim. John,


Sallisaw'a satacak eya gtrd: Tulumba,
280/1684

takm, birok da tavuk... Btn buraya ge-


tirdiimiz eyleri alp, satmaya gtrd.
Ruthie ile Winfield'i de yanna ald. Gn
domadan yola ktlar.

Tom:

Garip ey, grmedim... dedi.

Ama siz, oseden gelidiniz, deil mi? O,


arka yoldan gitti, Cowlington tarafndan.
Rosasharn'a gelince; imdi o, Connie'lerde
oturuyor. Hay Allah! Sahi sen, Rosasharn'm
Connie Riversle evlendiini de bilmiyorsun.
Connie'yi hatrlar msn? yi bir delikanl.
Rosasharn da drt be aylk gebe. Karn
iiyor, ama daha pek belli deil.

Tom:

Allah Allah, dedi. Rosasharn daha


kck bir kzd. Oysa imdi ocuu ola-
cak!.. Drt yl iinde amma da eyler olmu.
281/1684

Ne zaman batya doru yola kyorsunuz,


baba?

Her eyden nce u kalan eyay


gtrp satmak gerek. Al, kzlarn peinde
dolamaktan vazgeip gelse de, u eyay
kamyona yklese. O zaman yarn, ya da br
gn yola karz. Yanmzda ok para yok.
Birisi diyor ki: Buradan Kaliforniya'ya iki bin
mil varm. Ne kadar abuk yola karsak
oraya varmamz o kadar salamlar. Her
gn para su gibi gidiyor. Sende para var m?

Var, yalnz iki dolar. Siz paray nere-


den buldunuz?

Baba:

Nereden bulacaz? dedi. Ne var ne yok


sattk; hepimiz pamuk apalamaya gittik.
Bykbaba bile alt.

Bykbaba:
282/1684

Tabi, ben de apaladm ya! Ne sandn?


dedi.

Btn aldmz paralar topladk... ki


yz dolar tuttu, yetmi beini bu kamyona
verdik; Al'le ben, arabay ikiye bldk, ar-
kasn byle yaptk. Al, supaplar zmparalay-
acakt, ama zamparalktan vakit bulup
yapamyor ki. Yola karken belki yanmzda
yz elli dolar olur. Bu lastikler de o kadar
eski ki, bizi uzaklara gtremeyecek. Bir ift
eski yedek lastik daha almal. Eyay da o-
seye kadar gtrmek gerekecek.

Gnein dik inen nlar insan rahatsz


ediyordu. Kamyon sandnn yerdeki glgesi
yalnzca birtakm izgilerdi; kamyon kzgn
ya, adr bezi ve boya kokuyordu. Birka
tavuk baheden kt, gneten kap takm-
larn bulunduu yerde sakland. Domuzlar
pis kmeslerinde hafif bir glge yapan tel
kafesin yannda, soluya soluya yatyor, arada
srada yaygaray basarak durumlarndan
283/1684

yaknyorlard. ki kpek, kamyonun altna


giriyor, krmz tozlarn zerine yaylp yaty-
or, soluyorlard; salyal dillerini toz ka-
plamt. Baba, apkasn gzlerine kadar
ekti ve meldi. Bu durum, sanki onun nor-
mal bir dnme ve gzlem durumuydu.
meldii yerden Tom'u dikkatle incelemeye
balad; yeni, fakat eskimeye yz tutmu bir
kasket, yeni elbise ve yeni ayakkablar...

Aldn paray bu elbiselere mi verdin?


diye sordu. Bu elbiseler sana hi gitmiyor.

Tom:

Onlar verdiler bana, dedi. Hap-


ishaneden ktm zaman verdiler.

Kasketini kard, hayran hayran bakt;


sonra kaskete alnn sildi, arkaya doru atar-
ak bana geirdi, gneliini nne ekti.

Baba, Tom'u inceliyordu:


284/1684

Gzel ayakkablar vermiler sana.

Joad, babasnn dncesine katld:

Evet, dedi. ok gzel ayakkablar, ama


scak gnlerde giyilecek gibi deil.

O da babasnn yanna meldi. Noah ar


ar:

Yan kapaklar yerlerine koysak fena ol-


maz, dedi. Eyay ykleriz. Al da gelince...

Tom:

Eer i kamyon srmeye kaldysa, ben


kamyonu pekl srerim, dedi. Mac
Alester'de ok kamyon srdm.

Baba:

yi, iyi... dedi ve sonra gzlerini yola


dikti. Yanlmyorsam, uzaktan kuyruunu
285/1684

ksm gelen, u bizim edepsiz kpek. Epey


de kulaklar dm.

Tom ile papaz yola baktlar. apkn Al,


kendisine bakldn anlaynca omuzlarn
geriye ekti, tavua yaklaan bir horoz gibi
kabara kabara, sallana sallana baheye girdi.
Tom'u tanyncaya kadar o almyla yrd;
Tom'u grnce, kendini beenmi yz
deiti, gzlerinde bir hayranlk ve sayg be-
lirdi, fiyakas kayboldu. Ne yumurta keli
ayakkablarn gstermek iin paalar sekiz
pus yukar kvrlm kat tulumu, ne zerine
bakrdan ekiller ilenmi pusluk kemeri,
ne mavi gmleindeki krmz kolluklar, ne
de geni kenarl kovboy apkasnn arkaya
atl ona aabeysinin almn
salayamamt. nk aabeysi, bir adam
ldrmt ve artk hi kimse bunu unut-
mayacakt. Al, aabeysinin bir adam
ldrm bulunmasndan tr akranlar
arasnda deerinin arttn farketmiti.
Sallisaw'da akranlar onu birbirlerine
286/1684

gstererek: "te Al Joad, aabeysi krekle


bir adam ldrmt!" diyorlard.

Aabeysine yaklaan Al, imdi dnd


kadar klhanbeyi bir adam olmadn
gryordu. Al, aabeysinin koyu, ksk ve
hapishane kadar durgun gzlerine bakt:
Hapishane gardiyanna kar koyma, ya da
boyun eme duygularn belli etmeyecek hale
getirilmi, dmdz, sert bir yzd bu. Al
birdenbire deiti. Farknda olmadan
aabeysine benzedi; gzel yzn ast,
omuzlarn aa sarktt. Tom'un nasl bir
adam olduunu herhalde unutmu olacakt.

Tom:

Merhaba Al, dedi. Vay anasn, srk fa-


sulyesi gibi uzamsn! Seni baka bir yerde
grseydim, tanmazdm.

Tom'a elini uzatmaya hazrlanan Al, zorla


srtt. Tom elini uzatnca Al'in eli bu eli
287/1684

karlamak zere hemen ileri frlad. Her iki


el arasnda bir kaynama oldu.

Tom:

yi otomobil kullanyormusun?.. dedi.

Al, aabeysinin bir fiyakacdan holan-


mayacan dnerek:

ok bir ey bildiim yok, dedi.

Bak haylazlktan ne hale gelmisin. u


eyay al da Sallisaw'a gtrp sat.

Al, aabeysine bakt. Rasgele soruyormu


gibi yaparak:

Sen de gelecek misin? dedi.

Tom:

Hayr, gelemem. Ben buradakilere


yardm edeceim. Yolda nasl olsa beraberiz.
288/1684

Al, soraca soruyu kontrol etmeye


alarak:

Ka... tn m hapishaneden?

Tom:

Hayr, dedi. Kefaletle brakldm.

Yaa.

Al, hayal krklna uramt biraz.


DOKUZUNCU BLM

Kk evlerde ortaklar, eyalarn birer


birer elden geirdiler: Babalarnn eyalarn,
bykbabalarnn eyalarn... Hepsini to-
pladlar, bat yolculuuna kyorlard.
Erkekler birer canavar kesilmilerdi; nk,
gemileri yklmt. Kadnlar ise, gemiin
gelecek gnlerde ilerinde yaayp,
haykracan biliyorlard. Erkekler saman-
lklarn ve ardaklarn ilerine daldlar.

u pulluk., u trmk... Hatrnda m?


Savata hardal ekmitik?.. Adamn
biri, "Guayule" dedii u kauuk bitkisini
bize ektirmek istemiti? Zengin olursunuz,
diyordu. kar u takmlar... Satp birka
dolar alrz. u pullua on sekiz dolar vermi-
tim, yol parasn da ben dedimdi... Markas
Sears Roebuk'tur.
290/1684

Koum takmlar, el arabalar, tohum mak-


ineleri, kk apa demetleri... kar
hepsini. Y uraya. Koy arabaya. Gtr
ehre. Kaa satabilirsen sat. Atlar da, ara-
bay da sat. Artk hibirinin yarar yok.

Elli sent yepyeni bir pulluk iin nedir ki?


Bu tohum makinesini otuz sekiz dolara
almtm. ki dolar ok az. Geriye gtremem
ya... Peki, al bakalm. Onunla birlikte bir ah
da alyorsun. Kuyu tulumbasn, koum
takmlarn da al. Dizginleri, gslkleri,
hamutlar, kaylar da al. u camdan
yaplm kk boncuklar da almay un-
utma. Altnda krmz gl resimleri var. Doru
atlara karlk unu al. Rahvan yrd za-
man nasl da ayaklarn kaldrrd?..

Eyalar bahede yl...

Kara sapana kim para verir artk?.. Haydi,


yalnz demirinin fiyatna elli sent vereyim.
291/1684

Diskler, traktrler... imdi bunlar


kullanlyor.

Eh... Peki, ne yapalm, hepsini al da bana


be dolar ver. Sen yalnz hurda satn almy-
orsun, hurdalam yaantlar da satn aly-
orsun. Bundan baka., greceksin ya., on-
larla birlikte ah da satn alyorsun. O aldn
sapan ocuklarnn zerinde sreceksin;
sen, seni kurtarabilecek kollar ve canlar da
satn alyorsun. Be dolar isterim, drde ver-
mem... Geriye gtremem ya... Peki, al
bakalm drde... Ama bak, sana sylyorum;
bu aldn sapan ocuklarnn zerinde sre-
ceksin. Ve sen, bunu anlamyorsun. An-
layamazsn, gremezsin bunu. Al bakalm
drde. Eh, peki., atlarla arabaya ne
vereceksin?.. u doru atlara bak, birbirlerine
ne de uymular. Renkleri birbirlerine uygun,
koular da birbirlerine uygun... Koumlar
gepgergin.. bacaklar, baldrlar gepger-
gin.. birbirlerine saat gibi uymular. Sabah-
lar zerlerine k vurur, doru k...
292/1684

Ahrn parmaklnda kineyerek bizi arar-


lar, sesimizi iitmek iin kulaklarn diker,
oynatp dururlar; hele o gzel siyah per-
emleri!.. Bir kzm var, baylr atn yeleler-
ini, peremlerini rmeye, kk kurdeleler
balamaya... ok sever bu ii. Artk bitti...
Sana bu kzn sadaki ata ait komik bir
hikyesini anlataym. Glersin... lerideki
sekiz, yaknda olan on yanda; ama birlikte
koulduklar zaman sanki ikiz tay gibidirler.
Gryor musun dileri?.. Tertemiz. Soluklar
iyi. Ayaklar gzel ve temiz... Ka?.. On dolar
m? kisi iin mi?.. Ya araba!.. Aman Al-
lahm, ne diyorsun!.. Onlar vurup ldrr,
kpeklere yediririm daha iyi... Peki, peki, al
bakalm!.. abuk, abuk baym. Peremleri
ren, ata kurdele balamak iin kendi kur-
delesini karan, ban kaldrp yanaklarn
atn yumuak burnuna sren kk bir kz
satn alyorsun. Yllarn emeini, gne
altndaki almasn satn alyorsun; anlatl-
mayacak bir keder satn alyorsun... Ama,
293/1684

dikkat et baym... Bu eya yn ve doru atlar


sana bir kr daha salayacak, ok gzel bir
kr: Gnn birinde senin evinde geliecek,
byyecek, iek aacak bir ah demeti... Seni
koruyabilirdik, ama sen bizi baltaladn; bir
sre sonra sen de baltalanacaksn, o zaman
seni kurtaracak kimse bulunmayacak
bizlerden.

Ortaklar yaya dndler, elleri ceplerinde,


apkalar kulaklarna gemi. Kimileri iki
satn ald; alkoln etkisini artrmak, duygu-
larn uyuturmak iin abuk abuk itiler.
Ama glmediler, dans etmediler. ark da
sylemediler; gitarlarn da ellerine al-
madlar. Elleri ceplerinde, balar eik,
ayakkablaryle krmz tozlar hava-
landrarak iftliklerine dndler.

Belki yeniden ie balarz; yeni, zengin to-


praklarda, Kaliforniya'da?.. Orada meyve
yetiiyormu, yeniden balarz!..
294/1684

Ama nasl balarsn?.. Yalnz bir ocuk


balayabilir. Sana bana gelince., biz gemite
kaldk. Bir fke, binlerce d; btn bunlar
biziz... Bu toprak, bu kzl toprak biziz; sel
yllar, toz yllar, kuraklk yllar, hepsi de
bizleriz. Biz yeniden balayamayz. Eskiciye
dertlerimizi, ahlarmz sattk., hepsini satn
ald, ama daha iimizde duruyor; toprak
sahipleri bizi kovduklar zaman, bu kovulan
insanlar bizdik. Traktr evi ykmad, bizi yk-
t... Yaadmz sre ykk kalacaz. Ne
Kaliforniya'ya, ne de baka bir yere... Her
birimiz aclarmzla birlikte yryen,
aclardan olumu bir geit treninin
banda giden davuluz... Ve bir gn bu strap
ordusu ayn ynde yryecek. Hep birlikte
yryecek ve bu yryten korkun bir ter-
r doacak.

Ortaklar krmz tozlarda ayaklarn


srye srye iftliklerine dndler.
295/1684

Satlabilecek her ey satld halde, sobal-


ar ve karyolalar, sandalyeler ve masalar,
kk dolaplar, leenler ve kovalar; daha
urada burada mal ynlar duruyor. Ve
kadnlar oturuyor aralarnda, eyalar evirip
eviriyor, nlerine arkalarna bakyorlar.
Resimler, drtke aynalar ve ite bir vazo.

Evet... Ne gtreceiz, ne gtrmeyeceiz,


biliyorsun. Krda yaayacaz... Yemek
piirmek, bulak ykamak iin bir iki ten-
cere; iltelerle yorganlar, bir lamba, kovalar
ve uval paras. Bunu adr olarak kullanr-
sn... Gaz tenekesi. Bunun ne olduunu biliy-
or musun? Soba. Ya giyecek eya?.. Btn gi-
yeceklerini al. Ya silh?.. Silhsz, rlplak
gidilir mi hi? Pabularmz, elbiselerimiz ve
yiyeceimiz kalmasa, umudumuz bile kal-
masa, silhmz olur ya. Bykbaba buraya
geldii zaman... Bilmem bunu size anlattm
m?.. Yannda sadece biraz tuz ve silh
varm. Baka hibir ey yokmu. Gryor-
sunuz ya, ie yaryor, yani... Bir de su iesi...
296/1684

Bu kadar yeter. Rmork tepeleme doldu;


ocuklar da rmorkta oturabilir, bykana
da iltenin zerine kar. Avadanlklar, bir
krek, bir testere, mengene ve kska. Bir de
balta... Bu balta krk yllktr. Bak ne kadar
eskimi. Ya ipler, elbette... tekiler? Brak
kalsn; ya da, yak gitsin.

Ve ocuklar geldiler.

Eer Mary, bebeini, o pis eski psk be-


beini alrsa, ben de Kzlderili okumu
alrm! Alrm ya!.. Ve u yuvarlak sopa -ben-
im kadar boyu var-. Belki lzm olur bana.
Bu sopay taa ne zamandan beri saklyor-
um... Bir ay m, bir yl m oluyor. Yok, ben
sopam alrm. u Kaliforniya ne biim yer
acaba?..

Kadnlar talihsiz eyann arasnda oturuy-


orlar; eyay evirip eviriyorlar; gzleri
gemie dalyor, yerlerine brakyorlar yen-
iden. Bu kitap, babamnd. ok severdi:
297/1684

Haclarn Yry... Boyuna okuyup dur-


urdu. zerinde ad yazl. Ve piposu., hl zi-
fir kokuyor. Ve u resim., bir melek resmi.
lk dnyaya gelmeden nce hep ona bak-
mtm... Ama yok, yararn grmedim. u
kpek heykelini alsak m dersin? Sadie
Halas, St. Louis fuarndan almt. Grmy-
or musun? zerinde yazs da var. Hayr,
sanmam. Bak, aabeyimin lmeden bir gn
nce yazd mektup. te bir eski moda ap-
ka. Tyleri., hi lzumu yok. Hayr, hayr,
yerimiz yok.

Hayatlarmz bizden ayrlnca nasl yaay-


abiliriz?.. Gemiimiz olmadan kendimizi
nasl tanyacaz?.. Hayr, hayr. Brak kalsn.
Yak gitsin.

Oturdular, baktlar ve eyalar anlarnn


iine gmdler. Kapmzn dndaki toprak-
lar bilmezsek ne yaparz? Geceleyin
yatandan kalkp da anlasan ki., anlasan ki,
st aac yerinde deil!.. St aac
298/1684

olmadan yaayabilir misin? Yaa, hayr,


yaayamazsn! St demek, sen demeksin.
u dein zerindeki aclar., o korkun
aclar., ite o aclar sensin.

Ve ocuklar., eer Sam, Kzlderili oku


ile uzun, yuvarlak sopasn alrsa, ben de iki
ey alrm: u yumuak yast bir. O yastk
benimdir...

Birdenbire sinirlendiler. Oturduun yer-


den hemen kalk. Beklene-
mez... Bekleyemeyiz. Ve eyalar bahede
ydlar, atee verdiler. Onlar yanarken
durup baktlar, sonra lgn gibi arabalar
yklediler, ekip gittiler; tozun iinde kay-
boldular. Ykl kamyonlar gittikten sonra
toz, havada uzun bir sure asl kald.
ONUNCU BLM

Tarm aralar, ar takmlar, yataklar,


somyalarla satlabilecek ve tanabilir her
trl eya dolu kamyon gittikten sonra Tom,
evrede dolamaya balad. Dalgn dalgn
samanla, bo ahra gitti; tarm aralarnn
bulunduu ardaa girdi, kalan sprntleri
tekmeledi, krk bir bime makinesinin diini
ayayle evirdi. Aklnda kalan yerleri gezdi:
Krlanglarn yuva yaptklar krmz saak,
domuz kmesinin oradaki st aac...
Kmeste iki gen domuz brd, kafesin
arkasndan Tom'a doru oynayarak yaklat.
Gneleyen, hayatlarndan memnun iki
siyah domuzdu bunlar. Tom, dolamas bit-
tikten sonra geri dnd. Biraz nce zerine
glge den eie oturdu. Anas, arkasnda,
mutfakta gidip geliyor, leende ocuklarn
amarlarn ykyordu. Kuvvetli illi
kollarnn dirseklerinden sabun kpkleri
damlyordu. Bir ara oturdu ve dinlendi. Uzun
300/1684

bir sre Tom'a bakt; sonra Tom, dardaki


kzgn gnee dnd zaman, onun srtna
gz dald. Sonra yeniden amarlar itile-
meye devam etti.

Tom, Kaliforniya'da yaamak gzel ola-


cak herhalde!., dedi.

Tom arkasna dnd, anasna bakt:

Nereden biliyorsun? diye sordu.

Hi... Yani, herhalde iyidir diyorum.


Dattklar ilnlar grdm de. ok i
varm, ok para veriyorlarm. lnlarda ok-
udum; adam istiyorlar, zm, portakal,
eftali toplayacak adam... Her halde gzel i
Tom, eftali toplamak!.. Bir tane bile yemek
yasak olsa, yine bir iki rk eftali arrz.
Sonra da aalarn altnda, glgede almak
ne gzel ey. Bu kadar gzel oluu gzm
korkutuyor. nanmyorum. Bu kadar iyi ey-
den korkarm.
301/1684

Tom:

Beni dinlersen; ne fazla d kurup


kular gibi havalara k, ne de ktmser ol
bcekler gibi yerde srn... dedi.

Biliyorum, doru... ncil byle diyor,


deil mi?

Galiba, dedi. Barbara Worth'un Kazanl-


mas isimli bir kitap okuduum iin ncil,
harfi harfine aklmda kalmad.

Ana, hafif hafif gld, amarlar leene


daldrp kard. Tulumlar, gmlekleri skt,
pazular ortaya kt.

Ana:

Babann babas da her zaman ncil'den


szler sylerdi. O da senin gibi birbirine
kartrrd kelimeleri. ncil'i Dr. Miles'in Al-
mana ile kartrrd. Almana bandan
302/1684

sonuna kadar yksek sesle okur, uyku tut-


mayan ya da srtlar aryan adamlarn
hikyelerini anlatrd. Sonra, evres-
indekilere ders vermeye kalkar: "Bu
sylediklerim belki ncildendir!.." derdi.
Babanla John Amca glnce, kplere
binerdi.

Sklm amarlar bklm halatlar


gibi masann stne koydu:

Gideceimiz yer buradan iki bin mil


uzaktaym diyorlar. Sen ne kadar uzaktr
dersin, Tom?.. Ben, bir harita grdm; kart-
postal stne izilmi alar gibi; biz onlarn
arasndan geecekmiiz. Ta oralara gitmek
ne kadar srer dersin, Tom?..

Bilmem ki?.. Kimbilir, belki iki hafta


srer? Talihimiz varsa on gnde de varrz.
Bana bak ana, sen byle kendini zp
durma. Bak sana znt zerine bir sz sy-
leyeceim: Yola kacan zaman, hibir ey
303/1684

dnme. Sonra akln karrsn. Bugn,


bugn; yarn, yarn dn... Sen benim
dediimi yap. Eski adamlar byle yaparlard.
Yolun ne kadar sreceini dnen kimse,
kafasn bo yere yormu olur. Bunu toy de-
likanllar yapar. Oysa bu, yakmaz sana. Sen
yarn dnmemelisin.

Ana:

yi bir ey dorusu sylediin, dedi.

Leene sobann stnden scak su koydu,


iine kirli amarlar att ve amarlar
sabunlu suyun dibinde yumruklamaya
balad.

Evet, iyi bir ey dorusu. Ama,


Kaliforniya'da geireceimiz gnleri dn-
mek benim houma gidiyor. Souk hi ol-
mazm. Her yan meyve iindeymi; insanlar
hep gzel yerlerde otururlarm, portakal
aalar arasnda kk, beyaz evler varm...
304/1684

Diyorum ki; yani hepimiz i bulur da alr-


sak: O kk evlerden bir tane biz de alabil-
iriz. ocuklar baheye kp aalardan por-
takal toplarlar. Yaramazlar, yine rahat dur-
mazlar, kavga ederler ya!..

Tom, anasnn almasn seyrediyor, gz-


lerinin ii glyordu:

nsann rahatlamas iin bunlar dn-


mesi yeter. Kaliforniya'dan gelen biriyle
konutum. Oralarn hi de senin anlattn
gibi anlatmyor. Sylediklerini iitseydin,
adamn baka bir yerden geldiini sanrdn.
Orada i arayan insan okmu. Meyve to-
playanlar pis kamplarda yayorlar, zar zor
yiyecek bulabiliyorlarm. Gndelikler de
azm, para almak da kolay deilmi.

Ana aalad:

Amma da yaptn ha!.. Babanda sar iln


kd var. Adam lzm olduunu yazyor
305/1684

orada. Yaplacak ok i olmasa, ne diye bu


ilnlar basp datmaya kalksnlar? Ne diye
yalan sylesinler? Yalan sylemek iin para
harcanr m?

Tom, ban sallad:

Bilmiyorum ana. Bu ie akl erdirmek


g. Belki de...

Tom, kzl topraklar zerinde parlayan


gnee bakt.

Belki de ne?..

Belki de, senin dediin gibi gzel bir


yerdir?.. Bykbaba nereye gitti? Papaz
nerede?

Ana evden kyordu, kollar tka basa


amarlarla doluydu. Tom, anasna yol ver-
mek iin kenara ekildi.
306/1684

Papaz, "Dolamaya gidiyorum" dedi.


Bykbaba burada, evde uyuyor. ou za-
man gndzleri evde uyur.

Ana tellere doru gitti; telin zerini, soluk,


mavi tulumlarla, mavi gmleklerle, uzun gri
i amarlaryle donatt.

Tom, srnen bir ayak sesi iitti; arkasna


dnp bakt: Bykbaba, yatak odasndan
kyor, sabahleyin yapt gibi, panto-
lonunun dmelerini bulmaya alyordu:

Nedir ulan bu bitmez tkenmez


konuma! dedi. Eekler!.. nsan uyutmazlar
ki. htiyarlar uykuda rahat brakmak gerek-
tiini belki avularnzda ty bittii zaman
reneceksiniz!..

Sinirli parmaklar pantolonunun iliklen-


mi iki dmesine arparak iliklerini at. Ne
yapmak istediini unuttu, elini ieri soktu,
hayalarnn altn tatl tatl kad. Ana, slak
307/1684

elleriyle ieri girdi. Avular scak su ile


sabundan burumu ve imiti.

Ben seni uyuyor sandm. Brak da ben


ilikleyeyim.

Bykbaba pek istemedi ama, ana onu


tuttu, i gmleini, gmleini ve panto-
lonunun dmelerini ilikledi.

imdi nereye istersen git, dedi ve


bykbabaya yol at. Bykbaba, kzgn
kzgn syleniyordu:

nsan huylanyor., huylanyor ite be!..


Bakas dmelerini ilikleyince, huylanyor.
Ben kendi pantolonumun dmelerini
kendim iliklerim!..

Ana alay etti:

Kaliforniya'da dmelerini iliklemeyen-


lerin ortalkta gezmeleri yasakm.
308/1684

Yasakm ha!.. Ben onlara gsteririm.


Orada ne yapacam onlar m bana rete-
cekler?.. Hey, bana bak, ben istediim gibi
dolarm, bana kimse karamaz!..

Ana:

Bu adam gn getike bozuluyor, dedi.


i dna vuruyor da ondan.

htiyar adam kll enesini ileri uzatt;


akll, eytanca neeli gzleriyle anaya bakt:

Evet efendim, biraz sonra yola kyor-


uz. Merak etmeyiniz. nallah orada bol bol
zm bulacaz, yollarn zerine kadar sark-
m zmler... Orada ne yapacam, biliyor
musunuz? Bir amar teknesi alacam,
zm dolduracam, iine girip oturacam,
zmleri ezeceim, suyu paalarmdan
akacak.

Tom gld:
309/1684

u bykbaba iki yz yl yaasa yine


deimez, dedi. Sen eskiden de hep gitmek
isterdin zaten, deil mi bykbaba?

htiyar adam, altna bir sandk ekti ve ra-


hata stne oturdu.

Evet efendim, dedi. Yine de istiyorum.


Kardeim olacak kerata krk yl nce oraya
kp gitti. Bir daha haber alamadm. Sinsi
pezevengin biriydi. Kimse ondan holan-
mazd. Atm da ald, yle tyd, hergele. Ah
onu, ya da ocuklarn bir ele geirsem yok
mu?.. Ah, Kaliforniya'da bir maln bulsam!..
Bak o grr. O benim atm ald gibi, ben
de onun maln alacam. Hi olmazsa ocuk-
larn bulsam!.. Pileri o yumurtlad, imdi
bakalar bytyor. Kaliforniya'ya gitmeyi
ok istiyorum. Bambaka bir adam olacak-
mm gibi geliyor bana. Oraya gider gitmez
hemen meyve bahelerinde almaya
balayacam.
310/1684

Ana bayle dorulad:

Bykbaba dediini yapar, dedi. Son


defa kalas kt halde, ay alt.

Bykbaba:

Doru, dedi.

Tom, basamakta oturduu yerden eiin


tesine bakt.

te papaz geliyor, samanln ar-


kasndan doru.

Ana:

Bu yaa geldim, onun duas gibi dua


iitmedim. Hani u sabahki dua... Hi duaya
benzer yeri yoktu. Sadece konutuumuz
eyleri syledi. Ama garip deil mi, insana
dua gibi geliyordu.

Tom:
311/1684

Papaz garip bir adam, dedi. Boyuna da


garip eyler syleyip duruyor. Sanki kendi
kendine konuuyor. Hibir eyin sonunu ge-
tirmeye niyeti yok.

Ana:

u gzlerine bak, dedi. Sanki vaftizlen-


mi gibi. Bizde bir adam byle bakmaya
balad m, ermeye balad derler. Gerekten
vaftizlenmi gibi bu adam. Ba aada
yryor, sanki toprakta bir ey aryormu
gibi. Gerekten bu adam vaftizlenmi.

Ana sustu; Casy kapya yaklamt.

Tom:

Byle boyuna gnete dolap durursan


bana gne geer, dedi.

Casy:

Evet... Belki...
312/1684

Hepsine; anaya, bykbabaya ve Tom'a


ayn zamanda sylyordu.

Benim de batya gitmem gerek. Git-


meliyim. Ama beni yannza alr msnz? di-
ye dnyorum.

Sonra durdu, kendi sylediinden kendisi


de heyecanlanmt.

Ana, Tom'un konumasn bekliyordu.


nk o, erkekti. Ama Tom azn ap bir
tek sz sylemedi. Ana, Tom'un sz
hakkndan yararlanmasn bekliy-
ordu. Sonunda Tom:

Niye ekiniyorsunuz? dedi. Bizimle gel-


meniz, bizim iin bir ereftir. Ama imdilik
size kesin bir ey syleyemem. Babamn
sylediine gre, bu akam btn erkekler
toplanacak ve yola ne zaman klacan
kararlatracaklarm. Erkekler toplanmadan
nce bu konuda size bir ey sylemesek daha
313/1684

iyi olur. John, baba, Noah, bykbaba, Al ve


Connie geldikleri zaman hep birlikte
dnrz. Kamyonda yer varsa sizi alrz,
merak etmeyin.

Papaz iini ekti:

Ne olursa olsun, ben gideceim, dedi.


Bir eyler oluyor. Ben her yan gezip grdm.
Btn evler boalm, topraklar boalm,
tm lke boalm. Ben artk burada kala-
mam. Ben, halkn gittii yere gitmeliyim...
Tarlalarda almalym. Belki de beni bu
mutlu klacaktr.

Tom sordu:

Vaiz vermeyecek misin artk?

Hayr, vermeyeceim.

Ana sordu:

Vaftiz de yapmayacak msn?


314/1684

Vaftiz de yapmayacam! Ben tarlalarda,


yemyeil tarlalarda alacam ve halka
yakn olacam. Halka hibir ey retmeye
niyetim yok. Tersine, ben onlardan
reneceim. Onlarn neden srndklerini
reneceim; szlerini, arklarn iite-
ceim. Msr unu orbas ien ocuklar din-
leyeceim. Geceleyin iltelerini dven kar-
kocalara kulak vereceim. Onlarla birlikte
yaayp, onlardan reneceim...

Gzleri nemlenmi, parlyordu:

Otlarn zerinde yatacam; beni yanna


alacak olan kimseyle apak ve namuslu
olarak konuacam. Kfredeceim, yemin
edeceim, halkn szlerindeki iiri dinleye-
ceim. Bunlarn hepsi kutsal eyler. Btn
bunlar benim bir trl anlayamadm
eyler... Tm iyi eyler bunlar.

Ana:
315/1684

min!., dedi.

Papaz, kapnn yanndaki et tahtasna yor-


gun yorgun oturdu.

Bu kadar yapayalnz bir insan iin hay-


atta artk baka yapacak ne kalmtr
bilmem?!..

Tom, hafife ksrd:

Hele, artk vaiz vermeyen bir papaz


iin... diye sze balad.

Casy:

Ah, ben ne enesi dk bir adamm,


dedi. Bunun nne bir trl geemiyor-
um. Ama ben, vaiz etmiyorum. Vaiz demek,
halka bir eyler sylemek demektir. Oysa
ben, onlara soruyorum. Ben vaiz vermiyor-
um. yle deil mi?..

Tom:
316/1684

Bilmiyorum, dedi. Vaiz etmek demek,


sesine bir ton vermek, olaylara baka gzle
bakmak demektir. Vaiz etmek demek, halkn
senden holanmadn bildiin halde iyi bir
insan olmak demektir. Geen Noel'de Salva-
tion Army[5], Mac Alester'e gelmitir. Bizim
iin bir sr eyler yapld. Adamlar tam
saat boru ttrdler, biz de orada ylece
oturup dinledik. Dorusu bize ok iyi dav-
randlar. Tren szmasnda iimizden biri
dar kmak isteseydi dorusu, fena halde
canmz sklacakt. te vaiz dediin budur.
Kt durumda olan bir insana iyilik etmek-
tir. Evet, sen artk papaz deilsin. Ama sakn
buralarda boru filan ttrmeye kalkma.

Ana, sobaya bir iki dal att:

imdi size yiyecek bir ey vereyim; yal-


nz pek ok deil.

Bykbaba dardan sandn getirdi,


zerine oturdu, duvara yasland. Tom ile
317/1684

Casy de evin duvarna dayanmlard. kindi


gnei evden uzaklayordu.

Akam zeri kamyon, tozun iinden


tkrdayarak geliyordu. Sandnda bir par-
mak toz vard; motor kapaklar toz kaplam,
fenerleri krmz bir toz karartmt. Kamyon
eve dnd zaman, gne batyordu. Batan
gne topra kan rengine bulamt. Al,
kendini beenmi, ar bal ve becerikli bir
adam gibi, direksiyonun stne eilmiti.
Baba ile John Amca, klann bakanlar
olarak, fnn yanndaki eref yerini
almlard. Kamyon sandnn kenarlarn
tuta tuta ayakta duran tekiler unlard: On
iki yanda Ruthie ile on yandaki Winfeld.
Yzleri pislik iinde, yaban bakl ocuk-
lar... Gzleri yorgun ama, yine de canl... Par-
maklar ve azlarnn kenarlar babalarna
zorla aldrdklar ekerlerden siyahlam,
yap yap olmu. Ruthie, dizlerinin altna
kadar uzayan muslin entarisiyle gen
kzlnn ar bal halini almaya balamt
318/1684

bile. Ama Winfield, hl burnunu eken mini


mini bir kerata, hl ocuk, hl ku peinde
dolaan bir oland. Ruthie, byyen
gsnn gcn, sorumluluunu ve
kendini beenmiliini duyduu halde, Win-
field hl haar bir oland ve yaramaz bir
buzaya benziyordu. Yanlarnda Rose of
Sharon, tahtalara yapm duruyor, ayak-
larnn yuvarlak eklemleri zerinde
dengelenerek yolun sarsntlarn dizlerine ve
dizlerinin arkalarna kadar geiriyordu.
nk Rose of Sharon gebeydi, bu yzden
ok dikkatli davranyordu. epevre rgl
sa sar banda bir ta gibiydi. Birka ay
nce ehvetli ve ekici olan yuvarlak, yu-
muak yz, gebeliin ve bakalarn ilgi-
lendirmeyen anlamsz glmsemelerin,
zoraki gzel baklarn arkasna
gmlmt. Eskiden dolgun vcudunu, yu-
muak gsn, karnn, sert kalalarn ve
kn o kadar serbeste ve insan kkrtr-
casna sallard ki, insann vura vura okayas
319/1684

gelirdi. imdi ise, vcudunun her yan uslu


ve arbal bir hal almt. Btn dncel-
erinin ve eylemlerinin ortas, karnndaki
ocuktu. O srada bile ayak parmaklarnn
zerinde dengesini bulmaya alyordu... Ne
yapsn, ocuun hatr iin... Her ey ona ge-
beymi gibi geliyordu. O, her eyi yalnz
oalma ve analk asndan gryordu. e-
hvetli, arsz, iko bir kzla evlenmi olan, on
dokuz yandaki kocas Connie, karsndaki
deiiklikten korkmu ve sinmiti; yatakta
itiip kakmazlar, alak seslerle kark,
srma ve trmalamalar; sonunda alamalar
artk gemite kalmt. imdi karsnda,
kendisine utanarak, ama sert sert bakan,
dengeli, sklgan, akll uslu bir yaratk vard.
Connie, Rose of Sharon'la vnyor ve
ondan korkuyordu. Frsatn bulduka Rose
of Sharon'un zerine elini koyuyor, ya da ona
sokuluyor, bylece vcudu karsnn
kalalarna ve omzuna dokunmu oluyor,
ayrlmak zorunda kald bir eyle ilintisini
320/1684

byle srdrebiliyordu. Connie, Texasllar


soyundan gelme, zayf, temiz yzl bir genti
ve ak mavi gzleri bazen tehlikeli, bazen e-
fkatli, bazen de sinsi bir hal alrd. Connie iyi,
alkan bir iiydi, iyi bir koca da olabilirdi.
erdi, ama fazla karmazd; dvmesi
gerektii zaman da dvmesini bilirdi ve
hibir zaman vnmezdi. Her toplantda ses-
ini karmadan oturur, buna karn yine to-
plantlarda hazr bulunmaya, bakalar
tarafndan tannmaya alrd.

John Amca elli yanda olmasayd, ailenin


de doal yneticilerinden biri bulunmasayd,
ofrn yanndaki eref yerinde oturmamay
isterdi. Rose of Sharon, onun yerinde
otursayd daha ok sevinecekti. Ama
olamazd bu, nk eninde sonunda da Rose
of Sharon genti ve kadnd stelik. Ama
John Amca yerinde olduka rahatsz oturuy-
or, ekingen ekingen dolaan gzleri bir
trl bir yerde duramyordu; sska, kuvvetli
vcudu bir trl rahat etmemiti. John
321/1684

Amcann hemen hemen bu her zamanki


ekingenlii onu insanlardan ve zevklerden
uzaklatrmt. Az yer, hi iki imez ve
kadnlara sokulmamaya alrd. zlemleri
ve istekleri yine btn bunlarn altnda, ka-
cak bir delik buluncaya kadar kabarp dur-
urdu. O zaman cannn pek ok ektii bir
yemei hasta oluncaya kadar yer, ya da kp-
krmz olmu yal gzleriyle eli aya tut-
maz oluncaya kadar viski, ya da Jake[6] ier,
ya da ehvetin etkisiyle Sallisaw'da bir
orospunun evine baskn verirdi. John Amca
zerine yle bir hikye anlatrlar: Bir gn
Shawnee'ye kendini bilmez bir halde gitmi,
bir yataa orospu alm. Duygusuz vcut-
larn zerinde tam bir saat at gibi kinemi,
tepinip durmu. Ama isteklerinden biri
olduu zaman fena olmu, utanm, iine
yeniden bir gariplik km. John Amca in-
sanlardan kaar; ama hediyeler datarak
kendisini herkese sevdirmeye alr. Evlere
gizlice girer, ocuklarn yastklarnn altna
322/1684

iklet koyar. Herkesin odununu keser, para


almaz. Sonra herhangi bir maln verebilir:
Eyerini, atn, yeni kunduralarn... John Am-
cann bu nbeti srasnda kimse onunla
konumaya kalkmamal. nk, kap gider,
kaamazsa kendi iine kapanr, korkulu gz-
lerle bakar. Karsnn lmn izleyen yal-
nzlk aylar onda bir sululuk, utanma yarat-
m, iinde bir trl iyilemeyen bir yalnzlk
duygusu brakmt. Ama kendisini bir trl
kurtaramad ilikileri vard. rnein, her
eyden nce ailenin balarndan biri olmak
dolaysiyle aileyi ynetmesi gerekiyordu; ite
imdi de ofrn yanndaki eref yerine otur-
mas gerekmiti.

Kamyon tozlu yollarda gittii sre ofr


yerindeki adamn surat hep askt. Al,
direksiyonun zerine eilmi, ara sra gzler-
ini yoldan ayrp, saat tablasna bakyor,
pheli bir ekilde oynayp duran amper-
metre gstergesinden, benzin saatinden, s
gstergesinden gzn ayrmamaya
323/1684

alyordu. Otomobilin zayf noktalarn,


pheli yanlarn aklndan katalog evirir
gibi eviriyordu. Bir vnlama; defransiyelden
gelebilirdi, belki de ya bitmiti. Al, inip
kan supap iteceklerini dinliyordu. Elini
vites kolunun zerinden ayrmyor, bu vitesi
kolu ile dnen vites dililerini yokluyordu.
Birbirine srten debriyaj balatalarn incele-
mek iin frene basarak debriyaj yapyordu.
Al, bir teke gibi kzlarn arkasndan komak
isterdi ama, imdi ne yapsn ki bu kamyon,
onun sorumluluuna braklm, bunun
ynetimi ve bakm ona verilmiti. Eer
kamyonda bir aksama olursa, kendi
yznden olacakt; aileden kimse suun
kendisinde olduunu aka sylemese bile,
herkes ve herkesten nce Al, suun kend-
isinde olduunu anlayacakt. Bu yzden dur-
madan kamyonu yokluyor, ondan gzn
ayrmyor, hep onu dinliyordu. Yznde ar
bal ve sorumlu bir adam hali vard. Herkes
Al'a ve onun sorumluluuna sayglyd.
324/1684

Ailenin nderi olan baba bile gerektii za-


man eline bir somun anahtar alyor, Al'n
emrine giriyordu.

Kamyon yolculuu hepsini yormutu.


Ruthie ile Winfield, ok hareket ve insan
grmekten, eker aldrmak iin kavga etmek-
ten deta yorgun dmlerdi. John Am-
cann ceplerine gizlice koyuverdii ikletlerin
heyecan da onlar epeyce yormutu.

ofr yerinde oturan adamlar yorgun,


kzgn ve kederliydiler. iftlikten gtrdk-
leri btn tanabilen eyadan, atlardan, ara-
badan, tarm aralarndan, evin btn ey-
alarndan ellerine geen para, on sekiz dolar
kadar bir eydi. On sekiz dolar... Oysa onlar,
alcnn bana mler, barp
armlard, ama alcnn ilgisi azalr gibi
olunca ve alc ka paraya verirlerse versin-
ler, almayacan syleyince, armlard.
Kazklanmlard; herife inanmlar, ilk ver-
dii fiyattan iki dolar aasna satmlard.
325/1684

imdi bitkindiler ve ynuslard. Anlaya-


madklar bir sisteme kar gitmilerdi;
sonunda bu sistem onlar yenmiti. Atlarn
ve arabalarn daha ok edeceini biliyorlard.
Alcnn onlar ok daha yksek fiyatla
satacan da biliyorlard. Ama bir eyin yk-
sek fiyatla nasl satlacan bilmiyorlard;
ticaret onlar iin bir srd.

Bir yola, bir saat tablasna bakan Al:

Herif bural deildi, dedi. Yerli gibi


konumuyordu. Elbiseleri de burann elbisel-
erine benzemiyordu.

Baba aklad:

Hrdavat dkknnda bizim tandklar


anlatt: Buradan giderken satacamz eyay
almak iin dardan adamlar geliyormu. Bu
yeni gelen adamlar her eyi yok pahasna alp
gtryorlarm. Ama bizim elimizden ne
326/1684

gelir? Keke eyay Tom satmaya gtrseydi.


Belki bu ii bizden daha iyi becerirdi.

John:

yi ama, herif az kalsn almayacakt,


dedi. Sonra eyay nasl geri gtrrdk?

Baba:

Bizim tandklar bana hepsini anlattlar,


dedi. Alclar hep byle yapyorlarm. Milleti
byle korkutuyorlarm. Bu ii bilmiyoruz.
Ana umduunun kmadn grnce kimbi-
lir ne kadar kzacak ve can sklacak.

Al:

Baba, ne zaman gidiyoruz? diye sordu.

Bilmiyorum. Bu akam konuur, karar


veririz. Tom'un geldiine o kadar seviniyor-
um ki, iimde bir ferahlk var. Tom ok iyi
ocuktur.
327/1684

Al:

Baba, bir iki kii Tom'dan konuuyor-


lard, kulak verdim: Kefaletle braklm,
dediler. Bu devletin dna kamazm,
karsa yakalayp yeniden yl hapse
atarlarm.

Baba heyecanlanmt:

Demek yle sylediler ha? Acaba Tom'u


tanyan kimseler miydi bunlar? Palavra at-
m olmasnlar?

Al:

Bilmiyorum, dedi. Adamlar sadece dur-


mu, konuuyorlard. Ben de atlp Tom'un
benim aabeyim olduunu sylemedim.
Orada ylece durdum, konumalarn
dinledim.

Baba:
328/1684

Allah Allah, dedi; herhalde doru


deildir. Tom bize lzm. Ben bu ii ona sor-
arm. Zaten bizim derdimiz bize yetiyor, bari
bir de bizi takip etmeye kalkmasalar.
Umarm ki doru deildir. Bu ii aka
konumal.

John Amca:

Tom bilir sanrm, dedi.

Sustular. Bu srada kamyon durmadan,


aralkl sesler karyordu. Motordan
grltler geliyor; kk kk vurular
duyuluyor, fren rotlar atrdyordu. Teker-
leklerden durmadan tok bir ses kyor, rady-
atr kapann stndeki bir delikten ince
bir buhar stunu fskiye gibi fkryordu.
Kamyonun arkasndan, dne dne ykselen
krmz bir toz bulutu geliyordu. Son hafif
yokuu da tangrdaya tangrdaya karlarken,
gne daha ufka dememiti. Batt zaman
eve yaklamlard. Durunca frenler gcrdad
329/1684

ve bu ses Al'n kafasna yer etti... Fren balat-


alar kalmamt.

Ruthie ile Winfield, haykrarak kamyonun


yan kapaklarna trmandlar, zerlerinden
atladlar.

Tom nerede? diye baryorlard.

Tom'u kapnn yannda grdler, durdu-


lar; armlard. Sonra ona doru
yava yava yrmeye baladlar; ekinerek
bakyorlard Tom'a.

Tom:

Merhaba ocuklar, naslsnz bakalm?


dedii zaman ocuklar hafife:

Merhaba, iyiyiz... dediler.

Sonra biraz geri ekildiler; adam ldrm


ve hapiste yatm olan aabeylerini,
sezdirmeden gzden geirdiler. Kmeste
330/1684

nasl hapisilik oynadklarn, mahpus olmak


iin nasl birbirleriyle kavga ettiklerini
hatrladlar.

Connie Rivers, kamyonun arka kapan


at, aaya atlad, sonra Rose of Sharon'un
inmesine yardm etti; Rose of Sharon bu
yardm kibar bir tavrla, ular biraz safa
kvrlm dudaklarnda emreden, memnun
bir glmsemeyle kabul etmiti.

Tom:

Vay, Rosasharn. Bizimkilerle birlikte


geleceinden haberim yoktu!., dedi.

Rose of Sharon:

Biz yrye yrye geliyorduk, dedi.


Kamyon yanmzdan geerken bizi ald.

Sonra Connie'yi tantt:

Connie... Kocam.
331/1684

Rose of Sharon bu szleri sylerken


kendinde bir byklk duyuyordu.

Tom ile Connie ellerini kavrayarak,


birbirlerine uzun uzun baktlar ve el
sktlar. Bir an iinde her ikisi de birbirler-
inden holanmlard.

Tom, Rose of Sharon'a bakarak:

Anlalan, vaktinizi bo geirmemisin-


iz, dedi.

Rose of Sharon nne bakt:

Daha grnrde bir eyler yok canm.

Babam syledi. Yolcu ne zaman geliyor


bakalm?

Daha vakit var, ama ka varmaz.

Tom gld:
332/1684

Portakal bahesinde douracaksn


galiba. Drt yan portakal aalaryle evrili
olan o beyaz evlerde...

Rose of Sharon her iki eliyle karnn


yoklad.

Yok canm. Daha grnrde bir ey yok,


dedi ve rahat bir glmseyile gld, eve
girdi.

Scak bir akamd, bat ufkundan hl k-


lar fkryordu. Hi kimse bir ey
sylemedii halde, kamyonun evresinde aile
bir araya gelmi, bylece kongre, yani aile
hkmetinin oturumu almt. Akam
ndan kalma hafif bir alacalk, krmz to-
pra aydnlatyordu. Uzaklklar daha derin-
lemi, talar, direkler, binalar gndz
altnda olduundan daha byk bir derinlik,
daha byk bir kuntluk kazanmt. Her ey
daha yalnz, daha kiiseldi imdi... Direk tam
direkti, zerinde durduu topraktan ve
333/1684

arkasndaki msr tarlasndan daha aka


ayrlyordu. Bitkiler bireydiler, rnn birer
paras deillerdi; yapraklar dkk st
aac btn teki st aalarndan apayr,
istedii gibi, orackta durup duruyordu. To-
prak da akamn na bir renk katyordu.
Gri, boyasz evin batya bakan yz ay gibi
klyd. Kapnn nndeki bahede duran
gri tozlu kamyon, bu k altnda, boyutlu
resimlerdeki gibi ileri frlamt.

Akamn yaklamasyle birlikte herkes de


deimi, durgunlamt. imdi, sanki bil-
inalt rgtnn birer parasydlar. Dn-
en kafalarna ylece geliveren itilimlere
boyun emilerdi. Tozlu yzlerinde, i
dnyalarna evrilmi olan durgun gzleri
akam alacalnda parlyordu.

Aile ok nemli bir yerde toplanmt:


Kamyonun yannda... Ev lmt, tarlalar da
lmt; oysa bu kamyon, ileyen bir ey,
yaayan bir prensip, bir davayd. Nuh
334/1684

peygamberden kalma Hudson, eri ve lekeli


radyatryle, her hareket eden parann
anm kenarlarnda duran tozlu ya dam-
lacklaryle, kaybolmu dingil kapaklar ve bu
dingil kapaklarnn yerine gemi olan
krmz toz tabakalaryle, ailenin evresinde
topland yeni bir ocak, yeni bir yaama
merkezi olmutu: Yar taksi, yar kamyon,
yksek kenarl, biimsiz, garip bir ey...

Baba, kamyonu gzden geirerek evres-


inde dolat, sonra toza meldi, toprakta
resimler izmek iin bir denek buldu. Ay-
ann birini olduu gibi yere basyor, teki
baca topuunun zerinde, biraz geri
ekilmi duruyordu. Dizinin biri, tekinden
yksekteydi. Sol kolunu alakta kalan sol diz-
ine, sa dirseini de sa dizine dayam,
avcunu enesinin girebilecei kadar ukur-
latrmt. Baba, ylece oturuyor, kamyona
bakyordu; ukurlatrd avcunun iine
almt enesini. John Amca da yanna yak-
lat. Babann yanna bada kurup
335/1684

oturdu. Gzleri dalgnd. Bykbaba da


evden kt, bada kurmu oturan iki kiiyi
grd, o yana doru seirtti. Baba ile John
Amcann karsna geip kamyonun
basamana oturdu. ekirdek kurulmutu.
Tom, Connie ve Noah da sallana sallana
geldiler, yere oturdular. Yarm bir daire oldu,
bu yarm dairenin ak yerinde bykbaba
oturuyordu. Sonra ana da evden kt;
bykana da onunla beraberdi. Rose of Shar-
on arkalarnda nazl nazl yryordu. Onlar
da oturanlarn arkasnda yer aldlar: Ayakta
duruyorlard; ellerini kalalarna dayamlar,
Ruthie ile Winfield, kadnlarn ayaklarnn
dibinde srayp duruyorlar, ayaklarn toza
batryorlar, ama grlt etmiyorlard. Yal-
nz papaz, meydanda yoktu. Ayp olmasn di-
ye evin arkasna gitmi, oturmutu. Casy, iyi
bir papazd, halkn ok iyi tanyordu.

Simdi akam daha yumuamt; aile


bir sre ses karmadan oturdu, ayakta
336/1684

durdu. Sonra baba, kiiye deil de toplulua


dnerek, gnlk raporunu vermeye balad:

Sattmz mallarda kazklandk. Herif


bizim bekleyemeyeceimizi biliyordu. Btn
sattklarmza karlk on sekiz dolar
alabildik.

Ana, durduu yerde sinirli sinirli irkildi


biraz, ama soukkanlln bozmad.

Byk oul Noah sordu:

imdi hepsini toplarsak elimizde ne


kadar para var? Baba, tozda birtakm saylar
izdi; bir an mrldand:

Yz elli drt dolar, dedi. Ama Al, "Yeni


lastikler lzm bize" diyor. "Bu lastikler day-
anmaz" diyor.

Al, bugn ilk olarak toplantya katlyordu.


Eskiden kadnlarla birlikte ayakta dururdu.
337/1684

imdi resm bir tavrla raporunu veriyordu.


Byk bir arballkla:

Araba eski ve pis bir mald, dedi. Satn


almadan nce iyice elden geirdim. Pazarlk
ettiimiz herifin szlerine kulak asmadm.
Elimi defransiyele soktum, iinde tala
yoktu. Vites kutusunu atm, onun iinde de
tala yoktu. Debriyajn muayene ettim,
direksiyonu denedim. Altna girdim, asileri
yerinden oynamamt. Araba hi devril-
memiti. Akmlatrnde bir atlaklk vard,
herife bir iyisini koydurdum. Lastikler on
para etmezdi, ama boylar iyiydi; her yerde
bulunabilecek boyda... Araba bir boa gibi
brerek yryordu. Ama hi olmazsa ben-
zin aktmyordu. Bu arabay almamzn
nedeni, onun her yerde kullanlan cinsten ol-
masdr. Eski otomobil paralar satanlarda
ynla Hudson Super-Six paralar var. Ucuz
da alnabilir. Bizim verdiimiz parayla daha
byk, daha gzel bir araba alnabilirdi, ama
paralarn bulmak g olurdu, hem de
338/1684

pahalya gelirdi. Ben bu arabay seerken ite


bunlar dndm.

Son szyle ailenin kararna boyun emi


oluyordu. Szn kesti, onlarn dnceler-
ini bekledi.

Bykbaba, yalnz bir ad olarak aile


bakan unvann srdryordu. Artk aileyi
yneten o deildi; yeri, sadece bir eref yeri,
bir gelenekti. Ama ihtiyar beyni ne kadar su-
lanm olursa olsun, yine ilk sz sylemek
hakk ondayd. Yerde oturan erkekler ve
ayakta duran kadnlar onu bekliyorlard.

Bykbaba:

Aferin Al, dedi. Ben de senin gibi hay-


lazn biriydim. Serseri gibi kzlarn peinde
dolap dururdum. Ama i olunca ii de
hakkyle yapardm. yi yetitin olum, aferin.
339/1684

Bykbaba szn bitirirken sesine bir


dua tonu vermi, Al, sevincinden biraz
kzarmt.

Baba:

Sylediklerine benim de aklm yatyor,


dedi. Eer aldmz ey, at olsayd Al' sor-
umlu tutmaya lzum grmezdik. Ama iim-
izde otomobilden anlayan yalnz Al.

Tom:

Ben de biraz anlarm, dedi. Mac


Alester'de biraz altm. Al, hakldr. ok
doru dnm.

Al, vglerden arm, kpkrmz


olmutu.

Tom devam etti:


340/1684

imdi ben de bir iki sz sylemek


istiyorum... u bizim papaz zerine... O da
bizimle gelmek istiyor.

Susmutu. Syledii kelimelerin etkisi, bu


kiilerin zerinde duruyor ve bu topluluk,
susuyordu.

Tom:

Papaz iyi bir adamdr, dedi ve ekledi:


Biz papaz eskiden beri tanrz. Bazen ok
ileri-geri syler, ama doru syler.

Torn nergesini bylece aileye sunmu


oldu.

Ik yava yava kayboluyordu. Ana, toplu-


luu brakt, eve gitti, evdeki sobadan bir de-
mir tkrts geldi. Ana, biraz sonra dalgn,
dnen kurula dnd.

Bykbaba:
341/1684

nsan burada iki trl dnebilir, dedi.


Baz kimseler, papazlar uursuzdur derler.

Tom:

Ama bu adam, ben artk papaz deilim,


diyor, dedi.

Bykbaba, elini ileri geri sallad:

Bir adam bir kez papaz oldu mu, artk


papazlktan kurtulamaz. Papazlktan kurtu-
lu yoktur. Ama bazlar yanlarna papaz al-
makla vnrler. Eer ilerinden biri lrse,
papaz, leni gmer. Evlenmek isteyenler
olur. Eh, byle bir ey olursa ite papaz hazr.
ocuk doucak olursa hemen el altnda
ocuun adn koyacak bir papaz var demek-
tir. Ben, her zaman sylerim; papazdan
papaza fark vardr diye. , iyisine dmekte.
Bence papaz da birlikte gtrelim. Ben bu
adam seviyorum dorusu. Terbiyeli adam.
342/1684

Baba, deneini toza daldrd, parmak-


larnn arasnda evirerek tozda kk bir
delik at:

Bu i, papaz yanmza alrsak bize uur


getirir mi, getirmez mi, ya da papaz iyi bir
adam mdr, deil midir ii deil, dedi. yi
dnmek gerekir. Bir eyi iyice, derin derin
dnmek pek ho olmuyor ama, ne
yaparsnz, yle yapmak gerek. Bakn imdi.
Bykbabayla bykana... ki kii onlar.
Ben, John ve ana... Etti be. Noah, Tommy,
Al... Etti sekiz. Rosasharn'la Connie de on,
Ruthie'yle Winfield de... Eder on iki.
Kpekleri de yanmza almalyz, nk on-
lar ne yaparz? ldremeyiz, burada
braklacak kimse de yok. Onlar da hesaba
katarsak eder on drt.

Noah:

Pilileri ve kalan iki domuzu saymyor-


sun, dedi.
343/1684

Baba:

Ben o iki domuzu tuzlayp yolda yemeyi


dnyorum. Bize et lzm olacak. Tuzlan-
m etleri yanmza alp gtrrsek daha iyi
olur. Ama kamyonun hepimizi, sonra da
papaz alacan sanmyorum. Sonra unu da
dnmeliyiz: Ayrca bir boaz daha doyur-
abilir miyiz?

Ban evirmeden sordu:

Papaz da besleyebilir miyiz, ana?

Ana, grtlan temizledi. Sert bir tavrla:

Besleyebilir miyiz, deil, besler miyiz?


dedi. yapabilir miyiz e dayanrsa, hibir
ey yapamayz. Kaliforniya'ya bile gidemeyiz,
hibir ey yapamayz. Ama i yaparz a
gelirse, o zaman her istediimiz eyi yaparz.
Ve eer i istemeye gelirse... Bizim ailemiz
burada ve douda uzun zamandan beri
344/1684

yaamaktadr. imdiye kadar Joad, ya da


Hazells ailelerinden herhangi birisinin
kendilerinden yiyecek isteyeni, ya barnacak
yer arayan, ya da yolda arabalarna binmek
isteyeni bo evirdikleri duyulmamtr...
Belki Joad'larn iinden ktler de kmtr;
ama hibir zaman bu kadar ktleri
kmamtr.

Baba atld:

Ama ya yer yoksa?

Ban evirerek kaldrd, anaya bakt,


utand. Anann sesindeki ton, onu
utandrmt.

Ya hepimizi kamyon almazsa?.

Ana:

Zaten imdiden kamyonda yer yok,


dedi. Alt kiiden fazlasna zaten yer
345/1684

yok. Oysa biz on iki kiiyiz. Bir kiiden ne


kar?.. Hem bir erkek, gl ve salam bir
erkek, kimseye yk olmaz; sonra da
yanmzda iki domuzumuz ve yzden fazla
dolarmz var. Byle olduu halde bir de
oturmu, byle bir adam besleyebilir miyiz?
diye dnyoruz...

Durdu. Baba yeniden ban nne evirdi;


yenilginin altnda ezilmiti.

Bykana:

Yanmzda bir papaz bulunursa iyi olur,


dedi. Bu sabah ne gzel dua etti.

Baba, itiraz eden var m diye herkesin


yzne birer birer bakt ve sonra:

Papaz buraya arr msn, Tommy?


Bizimle birlikte gidecekse, o da gelsin
buraya, dedi.
346/1684

Tom, oturduu yerden kalkt:

Casy!.. Hey, Casy!.. diye bara bara


eve doru yrd.

Evin arkasndan tok bir ses geldi. Tom, ev-


in kesine doru gitti. Papaz orada, arkasn
duvara dayam, aydnlk gkyznde par-
layan akam yldzn seyrediyordu.

Casy:

Beni mi aryorsun? diye sordu.

Evet... Dndk tandk, karar verdik;


eer bizimle birlikte geliyorsan, yanmzda
bulun da baz eylerde bize yardm et.

Casy ayaa kalkt. Ailelerin nasl


ynetildiini biliyor, kendisinin de aileye
alndn anlyordu. Nitekim kendisine
ailede yksek bir yer verilmiti; nk John
Amca kenara ekilmi, kendisiyle baba
347/1684

arasndaki yeri papaza brakmt. Casy de


tekiler gibi diz kp oturdu, yzn
basaman zerindeki tahtnda oturan
bykbabaya evirdi.

Ana yeniden eve gitti. Bir gemici feneri


lambasnn kalkmasndan kan gcrt
iitildi, sonra karanlk mutfakta sar bir k
parlad. Ana, byk tencerenin kapan
at srada kaynayan etin ve pancar yaprak-
larnn kokusu kapdan karak ortala
yayld. Karanlk bahenin ortasnda anann
gelmesini bekliyorlard. nk onun, bu
grupta byk bir gc vard.

Baba:

imdi ne zaman yola kacamz


dnelim, dedi. Ne kadar abuk yola kar-
sak, o kadar iyi olur. Yola kmadan nce
domuzlar kesmeli ve tuzlamalyz. Ondan
sonra gtreceimiz eyleri toparlamalyz.
348/1684

Noah, bu fikri doru buldu:

Yarn balarsak iimizi bitirir, br gn


afakla birlikte yola karz.

John Amca itiraz etti:

Gndz scakta eti ayazlatamayz. Zaten


bu mevsimde et kesilmez ya. Et, ayazda kal-
mazsa, prsk olur.

Peki, o halde bu akam keselim. Hi ol-


mazsa bir gece fazla ayazda kalm olur.
Nasl olsa kesilecek. Yemeimizi yiyelim de
ie balayalm. Tuz var m?

Ana:

Var, dedi. Epeyce tuzumuz var. ki gzel


salamura fmz da var.

Tom:
349/1684

Peki, peki. yleyse hemen ie balay-


alm, dedi.

Bykbaba ayaa kalkmak iin eliyle


evresini trmalyor, tutunacak bir yer
aryordu:

Karanlk bast, dedi. Karnm da ackt.


Ah, bir Kaliforniya'ya gitsek de, sabahtan
akama kadar elimdeki kocaman salkm-
lardan zmleri koparp koparp yesem.

Ayaa kalkt; erkeklerin hepsi de ar-


kasndan ayaa kalktlar.

Ruthie ile Winfield tozlarn iinde deli


gibi, heyecanla zplayp duruyorlard.

Ruthie, Winfield'in kulana kaba kaba


fsldad:
350/1684

Domuzlar kesiyoruz, Kaliforniya'ya


gidiyoruz... Hem domuzlar kesiyoruz, hem
Kaliforniya'ya... kisini de yapyoruz, oh ya!...

Winfield, lgna dnmt. Parman


boazna bastrd, yzn korkunlatrd,
alak sesle barma taklidi yaparak olduu
yerde dnmeye balad:

Bak, ben domuz oldum. Bak, ben domuz


oldum!.. imdi bak kanlarm akacak,
Ruthie!..

Salland, salland, sonra yere yuvarland;


kollaryle bacaklarn cansz cansz hareket
ettirmeye balad.

Ruthie ondan daha bykt ve bu ann


byk nemini ondan ok daha iyi kavry-
ordu; yeniden:

Kaliforniya'ya gidiyoruz, dedi.


351/1684

Bunun hayatndaki en byk olay


olduunu biliyordu.

Bykler, koyulaan alaca karanlkta ay-


dnlk mutfaa girdiler. Ana onlara inko
tabaklar iinde sebze ve et verdi. Ana ise ye-
meini yemeye balamadan nce leeni
sobann zerine koydu, ateini harlandrd.
Kova ile su tayarak leeni doldurdu, su
dolu kovalar leenin evresine sralad. Mut-
fa su buhar kaplamt; herkes acele acele
yemeini yiyordu. Yemekleri bitince dar
kp eikte suyun snmasn
beklediler. Eikte oturmu, karanla ve mut-
faktaki fenerin kapnn dna frlatt k
alanna ve bykbabann bu alann or-
tasndaki glgesine bakyorlard. Noah
dilerini bir sprge pyle iyice kartrd.
Ana ile Rose of Sharon tabaklar ykadlar,
masann zerine ydlar.

Sonra aile, birdenbire ie giriti. Baba


kalkt, gitti; bir fener daha yakt. Noah,
352/1684

mutfaktaki bir sandktan eri azl bir kasap


ba ald; anm, kk bir bileyi tana
srtt. Sonra satr et tahtasnn stne,
ba da onun yanna koydu. Baba iki
salam sopa getirdi. kisi de bir metre kadar
vard, ularn baltayla sivriltti, kaln ipleri il-
mek yaparak ortalarna balad.

Hem i yapyor, hem de syleniyordu:

u araba oklarnn hepsini satmamaly-


dk... Hi olmazsa yanmzda birka tane
kalmalyd.

Kaplardan buhar kyor, sular


kaynyordu.

Noah sordu:

Suyu mu oraya gtreceiz, domuzlar


m buraya?

Baba:
353/1684

Domuzlar buraya getireceiz, dedi.


zerlerine scak su dklmezse, kesip iler-
ini boaltmak g olur. Su hazr m?

Ana:

Kaynamak zere, dedi.

Peki. Noah, Tom, Al, gelin buraya! Ben


feneri tutaym. Domuzlar orada ldrp
buraya getirelim.

Noah ban, Al baltasn ald ve drt


erkek, domuzlarn bulunduu kmese doru
yrd; fener nda ayaklar titriyor gib-
iydi. Ruthie ile Winfield de arkalarndan seke
seke, zplaya zplaya geliyorlard.
Domuzlarn kmesine geldikleri zaman
baba, elinde feneriyle tele doru eildi. Uy-
uyan domuzlar kukulu kukulu isteksiz ay-
aa kalktlar. John Amca ile papaz da
yardma gelmilerdi.
354/1684

Baba:

Haydi bakalm, dedi. Yakalayn unlar.


Sonra keser, kanlarn aktr, evde halarz.

Noah ile Tom, telin arkasna atladlar.


abucak ve kolayca domuzlar kestiler.

Tom baltann tersiyle iki defa vurmu,


Noah da yere den domuzlarn zerine
eilerek eri azl bayle ahdamar bul-
mu, kan aktp boaltmt. Artk telin tes-
inde baran domuzlar yoktu. Papazla John
Amca bir tanesini arka ayaklarndan
srdler, Tom'la Noah da tekini gtrd.
Baba, elinde fenerle yanlarnda yryor,
siyah kan, tozlarn zerinde iki paralel iz
brakyordu.

Eve geldikleri zaman Noah, ba arka


ayak kemii ile kas arasndan kaydrd; ular
sivriltilmi denekler, ayaklar ak tutmaya
yaryordu; l domuzlar evden dar
355/1684

uzanm olan kirilere aslmt. Sonra


erkekler, kaynayan suyu getirdiler, esmer-
lemi gvdelerin zerine dktler. Noah,
domuzlarn karnn batan aaya deti,
barsaklaryle ikembelerini yere dkt.
Baba, domuzlar havada ak tutmak iin iki
denek daha kesti. Bu srada Tom, elindeki
tel frayla ve ana da kr bakla deriyi kaz-
yarak domuzun kllarn temizlemeye aly-
orlard. Al, bir kova getirdi, barsaklarla
ikembeleri bu kovann iine boaltt, evden
uzak bir yere gtrp att; arkasndan
miyavlaya miyavlaya iki kedi, onlarn da ar-
kasndan hafif hafif hrlayarak iki kpek
geliyordu.

Baba, kapnn eiinde oturmu, fenerin


nda asl duran domuzlara bakyordu.
Kllarnn kaznmas bitmiti; yerdeki siyah
havuzcua daha bir iki damla kan damly-
ordu. Baba ayaa kalkt, domuzlara yaklat,
domuzlar elleriyle yoklad, yeniden gelip
eie oturdu. Bykbaba ile bykana
356/1684

uyumak zere samanla gidiyorlard.


Bykbabann elinde bir mum feneri vard.
Ailenin geri kalanlar eiin evresinde sessiz
sessiz oturuyordu. Connie ile Al ve Tom
yerde oturmular, arkalarn evin duvarna
yaslamlard. John Amca bir sandn, baba
da baheye giden yolun zerine oturmutu.
Yalnz ana ile Rose of Sharon, gidip geliyor-
lard. Ruthie ile Winfield'in artk uykular
gelmiti, ama uyumamaya alyorlard.
Karanlkta sersem sersem dolayorlard.
Noah ile papaz yere diz kmlerdi, yzleri
eve dnk, oturuyorlard. Baba sinirli sinirli
kand, apkasn kararak parmaklaryle
salarn svazlad.

Yarn sabah erkenden domuzlar


tuzlamalyz. Ondan sonra kamyonu ykler-
iz. Yalnz yataklar koymayz. br sabah da
yola karz. Bu iler bir gn bile srmez.

Baba, sinirliydi. Tom atld:


357/1684

Biz yarn sabahtan akama kadar yapa-


cak i bulmak iin serseri gibi dolaacak
myz?

Grup birden irkildi. Tom:

stersek yarn sabaha kadar hazrlanabi-


lir, afakla birlikte yola karz, dedi.

Baba, eliyle dizini ovdu. imdi hepsine bir


tedirginlik gelmiti.

Noah:

Eti hemen tuzlasak ne olur sanki?.. im-


di domuzlar paralayalm, daha abuk
sour, dedi.

John Amcann sabr tkenmiti, kendini


tutamad:

Ne diye vakit kaybediyoruz? Her ey


olup bitmeli artk. Mademki yola kacaz,
neden bir an nce kmayalm?
358/1684

Bu hava hepsine yaylmt.

Sahiden, neden hemen yola kmay-


alm? Yolda da uyuruz.

Herkesin iinde bir sabrszlk vard. Baba:

ki bin mil yolumuz var, dedi. ok uzun


bir yol. Bir an nce yola ksak iyi ederiz.
Noah, seninle ben etleri paralar, ondan
sonra nemiz var nemiz yoksa, kamyona
ykleriz.

Ana, kapdan ban uzatt:

Ya bir ey unutursak? Karanlkta


grmezsek?

Noah:

Sabahleyin hava aarnca yeni batan


evreye bir gz gezdiririz, dedi.
359/1684

Hi kprdamadan oturuyor, dnyor-


lard. Ama Noah, birdenbire ayaa kalkt,
eri azl ban anm kk tan
stnde bilemeye balad.

Ana, dedi, u masann stn temizle.

Domuzun birine yaklat, bel kemiinin bir


kenarndan aaya doru kesti, eti kabur-
galarndan ayrmaya balad. Baba, sinirli
sinirli ayakta duruyordu:

Eyalar toplayalm, dedi. Haydi


bakalm, ocuklar!

Sonunda ie balamaya cesaret ede-


bilmilerdi, acelecilik hepsine yaylmt.
Noah, et paralarn mutfaa tayor,
tuzlanacak ekilde kk kk kesiyor, ana
da iri tuz paralarn vura vura ete sryor,
fnn iine koyuyor, bir parann dierine
dokunmamasna dikkat ediyordu. Et
paralarn tula gibi dyor, tuzu aralarna
360/1684

vura vura dolduruyordu. Noah butlar ve


ayaklar kesti. Ana bir yandan atei
sndrmemeye alrken, Noah da teki
yandan etin btn kaburgalarn, bel kemik-
lerini, bacak kemiklerini elinden geldii
kadar temizlemeye alyordu. Ana bunlar,
kemirmeye yarar diye, kzartmak zere frna
atyordu.

Bahede, samanlkta, fenerlerin ktan


daireleri dolap duruyor, erkekler gtrle-
cek her eyi topluyorlar, kamyonun yanna
yyorlard. Rose of Sharon ailenin btn gi-
yecek eyasn dar kard: Tulumlar, kaln
altl ayakkablar, lastik izmeler, eskimi
bayramlk elbiseler, kazaklar, deri ceketler...
Bunlar tahta bir sanda sk skya istif etti.
Sonra sandn iine eildi, koyduklarn
bastrd. Basma entarilerini, atklarn, siyah
pamuk oraplarn, ocuklarn elbiselerini,
kk tulumlar, ucuz basmadan
yaplm entarileri ve elbiseleri getirdi,
sanda yerletirdi, bastrd.
361/1684

Tom, takmlarn bulunduu yere gitti,


gtrlecek aralar birer birer alp getirdi:
Bir el testeresi, bir anahtar takm, bir kutu
ivi, bir kska, dz bir ee ve bir yuvarlak
ee takm.

Rose of Sharon, byk bir adr bezi ge-


tirdi, kamyonun arkasnda yere serdi. Sonra
kucanda iltelerle, - kaln ve bir ince- zar
zor kapdan kt. ilteleri adr bezinin
stne koydu, bir kucak dolusu katlan-
m eski psk battaniye getirerek onlar da
iltelerin stne yerletirdi.

Ana ile Noah, kesilmi domuzlarla uray-


orlard. Sobadan kzaran domuz kemiklerin-
in kokusu geliyordu. ocuklar gece yarsna
doru her biri bir yanda szmt: Winfield
kapya yakn bir yerde tozlarn iinde
kvrlm yatyordu; Ruthie ise etlerin ke-
siliine bakmak zere mutfakta bir sandn
zerinde oturduu srada szvermi, ba
arkaya dmt. Uykusunda uzun uzun
362/1684

soluk alyordu, dudaklar birbirinden


ayrlm dilerinden syrlmt.

Tom, takmlar tama iini bitirdi, mut-


faa dnd. Papaz da onu izledi.

Tom:

Vay anasn, amma da nefis kokuyor be!


dedi. Bak, iitiyor musun, nasl da czrdyor.

Ana, fnn iine etten tulalar dyor,


etlerin evresine ve zerine tuz ekiyor,
tuzdan bir sra yapyor, sonra etleri fnn
altna doru bastryordu. Tom'a bakt, hafi-
fe glmsedi; gzlerinde hem bir ciddilik,
hem de yorgunluk vard.

Kahvaltlarda domuz kemikleri iyi gider,


dedi.

Papaz, anann yanna gelmiti.


363/1684

Brakn eti ben tuzlayaym, dedi. Elim-


den gelir, siz baka ilere bakn.

Ana bu sz zerine durdu. Sanki garip bir


teklif karsndaym gibi, papazn yzne
bakt. Elleri tuzdan kabuk tutmu, taze
domuzun suyundan
pembelemiti. Sonunda:

Bu kadn iidir, dedi.

Papaz:

itir, diye cevap verdi. Yaplacak ok


i var. Kadn ii erkek ii diye ayracak
zamanda deiliz. Sizin yaplacak baka iler-
iniz vardr. Brakn eti ben tuzlayaym.

Ana hl papaza bakyordu. Sonunda bir


teneke kaptan inko bulak tenceresine su
boaltt, ellerini ykad. Papaz et paralarn
eline ald. Ana bir yandan papaza bakarken,
o da etleri anann yapt gibi, fya
364/1684

bastrmaya balad. Casy ancak bir sray


bitirdikten, iyice rttkten ve tuzu vura vura
eliyle bastrdktan sonra, anann ii rahat
etti; beyazlam ve burumu elini kurulad.

Tom:

Ana, buradan neler gtreceiz? dedi.

Ana, mutfaa ylece bir gz gezdirdi:

Kovay. Yemek iin gereken btn anak


mlei, tabaklar, marapalar, kaklar,
atallar, baklar... Btn bunlar al, u
dolabn iine koy, dolab dar kar. Byk
tavayla byk aydanl, kahve ibriini de
al. Izgaray, sousun da frndan alrsn. Ate
yakar, zgara yaparz. amar teknesini de
almak istiyorum ama, yer yok galiba. Canm,
amarlar kovada ykarm. Kk anak
mlei de almaya lzum yok. Az yemek
byk kaplarda da pekl piirilir, ama ok
yemek kklerde piirilmez. Ekmek
365/1684

tavalarn da al. Hepsini al. Hepsi de


birbirinin iine girer.

Ana ayakta durmu, mutfan drt bir


yanna gz gezdiriyordu:

Sen dediklerimi al gtr, Tom. Geri


kalanlar ben getiririm. Biber kutusunu, tuz
kutusunu, kk hindistancevizini, rendeyi
ben sonra alr getiririm.

Yerden bir fener ald, yatak odasna geti,


plak aya yerde hi ses karmyordu.

Papaz:

Zavall ok yorgun, dedi.

Tom:

Sen bakma, kadnlar her zaman yorgun-


dur, dedi. Kadnlar her zaman byle bit-
kindirler. Yalnz arada srada ayinlerde biraz
canlanrlar.
366/1684

Doru sylyorsun ama, anan bugn


her zamankinden yorgun. Bitkin.

Ana, tam bu srada, kapdan geerek yatak


odasna giriyordu; papazn bu szlerini iit-
miti. Gevek yz yava yava gerildi,
yznn hatlar kayboldu. Gzleri keskin-
leti, omuzlar kalkt, tamtakr kalm odaya
gz gezdirdi. Odada birtakm dkntlerden
baka bir ey yoktu. Yerde duran ilteler yok
olmutu. Gardrop satlmt. Yerde krk bir
tarak, bo bir talk pudras kutusu ve birka
fare pislii vard. Ana, feneri yere brakt.
Eskiden sedir grevini gren sandklardan
birinin arkasna elini soktu, bir ekmece
kard... Eski, tozlu, toprakl, keleri at-
lam bir ekmece... Oturdu, ekmeceyi
at. inde mektuplar, gazetelerden kesilmi
yazlar, fotoraflar, bir ift kpe, markal
kk bir altn yzk, satan rlm ve
ularna altndan engeller taklm bir saat
kstei. Parmaklaryle mektuplara hafif hafif
dokundu. Tom'un mahkemesini yazan bir
367/1684

gazete parasn dzeltti, iindekilere baka


baka ekmeceyi uzun bir sre elinde tuttu.
Mektuplar datt, sonra yeniden birbiri
zerine srayla dizdi. Ana, alt dudan srd,
dnyor, hatrlyordu; sonunda kararn
verdi: Yz, kstei, kpeleri ald, ynn
altna elini sokarak bir altn bilezik kard.
Bir zarfn iindeki mektubu karp att; zarfa
mcevherat koydu. Sonra zarf katlad, ent-
arisinin cebine soktu. Yava yava ekmeceyi
kapatt, parmaklaryle zerini
okad... Dudaklar birbirinden ayrld. Sonra
ayaa kalkt, fenerini ald, yeniden mutfaa
dnd. Sobann kapan at, ekmeceyi
yavaa kmrlerin arasna brakt. Scaklk
hemen ekmecenin stndeki kd sarartt.
Bir alev, stne doru ykseldi, ve ekmeceyi
sard. Ana, sobann kapan yeniden yerine
koydu; ate birdenbire ekmecenin evres-
inde grlemeye balad.

Bahede, karanlkta, baba ile Al, fener


altnda kamyonu yklyorlard: Takmlar
368/1684

aaya, istenildii zaman hemen bulunabile-


cek ekilde, el altnda bir yere. Sonra elbise
sandklar ve bir uval iinde mutfak anak
mlekleri ve aletleri; baklar ve tabaklar
sandklarn iinde. Arkaya kova
baland. Yklerin altn mmkn olduu
kadar dz yapmaya alyorlar, sandklarn
aralarndaki boluklar katlanm battaniyel-
erle dolduruyorlar. Yklerin stn dz yap-
maya alarak zerlerine ilteleri yaydlar.
Eyann en stne de byk adr bezini
rttler. Al, adr bezinin kenarlarna yarm
metre arayla delikler deldi, bu deliklere ksa
ipler geirdi, ipleri kamyonun kenarndaki
tahtalara balad.

Yamur yaarsa, dedi, stteki tahtaya


balarz. oluk ocuk altna girer de slan-
maktan kurtulur. Biz nde olduumuz iin
pek slanmayz.

Baba, bu fikri alklad:


369/1684

ok doru, dedi.

Al:

Dahas var, dedi. lk frsatta uzun bir


direk bulur, kamyonun ortasna dikerim.
zerine de adr gererim. Bylece, millet
gneten kurtulmu olur.

Baba bu fikri de beendi:

yi olur. Bunu nceden niye


dnmedin?

Al:

Vakit bulamadm, dedi.

Vakit mi bulamadn? Serseri serseri


dolamaya pekl vakit buldun ama, Al. u
son iki gn iinde Allah bilir nerelerdeydin?..

Al:
370/1684

nsann yurdundan karken elbette


yapacak bir sr ileri olur, dedi.

Sonra iinde bir pheyle:

Baba, diye sordu; gittiimize seviniyor


musun?

Ben mi? Eh... Tabi. Deil mi ya... Evet.


Burada g yayorduk. Oysa orada, bam-
baka olacak!.. ok, her ey gzel, her yan
yemyeil, kk beyaz evler, her yanda
portakallar.

Orada her yerde portakal var mym?

Eh, belki her yerde yoksa bile, birok


yerlerde bulunuyormu.

Gnn ilk gri klar, gkte grnmeye


balamt. Zaten i de bitmiti... Tuzlanm
domuzlar hazrd, sadece tavuk kmesi
kamyonun stne konulacakt. Ana, frn
371/1684

at, birok kzarm kemik kard... Gevrek,


renkleri esmerlemi, zerlerinde kemirile-
cek birok et kalm kemikler... Ruthie
uyanr gibi oldu, sandn stnden aa
kayd, yeniden uyudu. Ama bykler,
kapnn evresinde duruyorlar, titreye titreye
gevrek etleri kemiriyorlard.

Tom:

Bykbabayla bykanay uyandrsak


fena olmaz, dedi. Sabah oluyor.

Ana:

Yok, yok, dedi. Gideceimiz dakikaya


kadar dokunmayalm onlara. Uyumalar
lzm. Ruthie ile Winfield de doru drst
dinlenmediler.

Baba:
372/1684

Kamyonun stnde uyurlar, dedi.


Kamyonun st hem gzel, hem rahat oldu.

Birdenbire kpekler tozlarn zerinden


kalktlar, kulaklarn diktiler. Sonra byk
bir grltyle karanla doru havlamaya
baladlar.

Baba:

Ne var, ne oluyor? diye sordu.

Biraz sonra, havlayan kpekleri sustur-


maya uraan bir ses iittiler, havlamalar
azald. Sonra ayak sesleri... Bir adam yak-
lat. Muley Graves'ti; apkasn kulaklarna
kadar ekmiti. ekine ekine yaklat.

Gnaydn dostlar, dedi.

Muley'mi...

Baba, elindeki domuz kemiini sallad:


373/1684

Muley, gel sen de bir para et al.

Muley:

Yok, istemem, dedi. Karnm a deil.


Gerekten deil.

Muley, ekinme, al! Gel, ite burada!..

Baba eve girdi, bir avu kaburga kemii ile


dar kt.

Muley:

Yiyeceinizden almaya gelmedim, dedi.


Buralarda dolayordum da, yola kacanz
aklma geldi. Haydi unlara bir yolunuz ak
olsun diyeyim dedim.

Baba:

Biraz sonra yola kyoruz, dedi. Bir saat


sonra gelseydin, bizi bulamayacaktn. Her
eyi toplayp kamyona ykledik... Bak.
374/1684

Sahiden toplanmsnz.

Muley, yklenmi kamyona bakt:

Bazen iimden, ben de gideyim de u


bizimkileri bulaym diyorum.

Ana sordu:

Kaliforniya'dan haber aldn m? Muley:

Hayr, dedi. Haber almadm. Zaten


gidip postaneye de baktm yok ki! Bugn-
lerde gidip bakmal.

Baba:

Al, git de bykbabayla bykanay


kaldr, dedi. Gelip bir ey yesinler. Az sonra
yola kyoruz.

Al sallana sallana samanla doru


giderken:
375/1684

Muley, bizimle beraber gelmek ister


misin? Sana bir yer bulmaya alrz, dedi.

Muley, bir kaburga kemiinin kenarndan


bir lokma et kopard, inedi:

Hani ben de dnmyor deilim. Ama


biliyorum ki, gidemem, dedi. Gayet iyi
biliyorum; son dakikada kap bir hortlak
gibi saklanrm.

Noah:

Bir gn tarlalarn birinde lp kalacak-


sn, Muley, dedi.

Biliyorum, bunu da dndm. Bazen


iime bir gariplik kyor, bazen de hi fena
gelmiyor, hatta bazen houma bile gidiyor,
hibir fark yok. Ama bizimkilere
rastlarsanz.. ben de zaten bunu sylemek
iin geldimdi... Kaliforniya'da bizimkilere
rastlarsanz, onlara benim rahatmn yerinde
376/1684

olduunu syleyiniz. imin yolunda gittiini


syleyiniz. Onlara benim bu halde
yaadm hi anlatmaynz. Param olur ol-
maz, onlarn yanna geleceimi de syleyin.

Ana sordu:

Gerekten gidecek misin?

Muley yumuak bir sesle:

Hayr, dedi. Hayr, gitmeyeceim,


buradan gidemem. Artk burada kalmalym.
Gitmek zaman geti. imdi artk olmaz. n-
san dnd m, anlamaya balyor... Hibir
zaman buradan ayrlmayacam.

Gn douunun biraz daha keskin-


lemi, fenerleri soldurmutu. Al, yannda
aksaya aksaya yryen bykbabayla
dnyordu.

Al:
377/1684

Zaten uyumuyormu, dedi. Darda,


samanln arkasnda oturuyormu. Byk-
babann bir tuhafl var.

Bykbabann gzleri donuklamt. Eski


eytanl yoktu gzlerinde:

Bana vzgelir, dedi. Ben gitmiyorum.

Baba:

Gitmiyor musun? diye sordu. Ne demek


gitmemek?.. Ne diyorsun!.. Bak, biz her eyi
toparladk bile. Gideceiz. Burada nerede
otururuz?..

Bykbaba:

Ben sana, gitme diyor muyum? dedi.


Hemen k yola. Ben., ben burada kalyorum.
Bu ii btn gece dndm. Buras benim
yurdum. Ben burann malym. nsan orada
grtlana kadar zmler, portakallar iine
378/1684

gmlrm; bana ne?.. Ben gitmiyorum


ite. Evet, bu yer iyi bir yer deil, ama yine
benim yurdum ya. Sen ona bak!.. Hayr, siz
yryn gidin. Yolunuz ak olsun. Ben
burada, olduum yerde kalacam, bir yere
kprdamam.

evresinde toplanmlard. Baba:

Burada kalamazsn, bykbaba, dedi.


Buralar traktrler srecek. Sana kim yemek
piirir? Ne yiyip ne iersin? Hayr, burada
kalamazsn. Sana bakacak kimse olmazsa
sen, alktan lrsn.

Bykbaba baryordu:

Allah kahretsin, evet; ben ihtiyar bir


adamm. Ama, yine de pekl kendime bak-
masn bilirim!.. Muley nasl yayor? Ben de
onun kadar kendime bakmasn bilirim. te
size son olarak sylyorum: Ben gitmiyorum,
ite bu kadar! sterseniz bykanay aln
379/1684

gtrn, ama beni gtremezsiniz!., ite


benim syleyeceim bu!..

Baba, bitkin:

Beni dinle bykbaba, dedi. imdi bak


beni biraz dinle. Azck dinle.

Dinlemem!.. Ben ne yapacam sana


syledim!

Tom, babasnn omzunu drtt:

Baba, eve gidelim sana bir ey


syleyeceim...

Eve giderlerken bard:

Ana!.. Sen de biraz gelir misin?..

Mutfakta bir fener yand; domuz kemikler-


iyle dolu bir tabak hl orada duruyordu.

Tom:
380/1684

Beni dinleyin, bykbaba can istedii


kadar gitmiyorum desin, burada kalamaz!
Bunu da pekl biliyoruz.

Baba:

Tabi kalamaz, dedi.

Peki, o halde, bykbabay yakalayp


balarsak belki bir yerini incitiriz. Belki
fkesinden kendi kendine bir zarar verir.
imdi onunla tartlmaz da. Eer byk-
babay sarho edebilirsek, iimizi yoluna ko-
yarz. Bir para viski var m?

Baba:

Hayr, dedi. Evde bir damla viski yok,


John'da da viski yoktur. medii zaman
yannda viski bulunmaz.

Ana:
381/1684

Tom, dedi. Winfield'in kulak ars


zamanndan kalma yarm ie uyku ilc var.
Acaba ie yarar m? Kula tuttu mu
Winfield'e verir, uyuturdum.

Tom:

Belki iimize yarar, dedi. Getir ana. Bir


deneyelim.

Ana:

lc sprntlerin iine atmtm, dedi.

Feneri ald, dar kt, biraz sonra yarm


ie dolusu siyah bir illa geri dnd.

Tom ilc anann elinden ald ve tatt:

Tad fena deil, dedi. Bir fincan koyu,


gzel bir kahve yap. Bakalm ilcn zerinde
ne yazyor... Bir kahve ka diyor. Biz iki
yemek ka koyarz.
382/1684

Ana sobay at, iine bir ibrik srd,


kmrlerin yanna kadar itti. yice lerek
iine su ve kahve koydu.

Teneke kutunun iinde vereceiz, dedi.


Btn marapalar kamyona koyduk.

Tom'la babas yeniden dar ktlar.


Bykbaba:

Herkes istediini yapmakta, yapacan


sylemekte serbesttir, diyordu. Artan ka-
burga kemiklerini kim syrd?

Tom:

Biz syrdk, dedi. Ana sana kahve yapy-


or. Biraz da et hazrlyor.

Bykbaba eve girdi, kahvesini iti, etini


yedi. Dardaki grup, yan gn altnda,
bykbabay hi ses karmadan kapdan
seyretti: Bykbaba, sallana sallana esnedi;
383/1684

kollarn masann stne koydu, ban da


kollarnn stne dayad ve uykuya dald.

Tom:

Ne de olsa yorgunluk da var, dedi. Hi


uyandrmayalm.

Artk hazrdlar. Sersem bir halde bulunan


ve olup bitenin pek farknda olmayan
bykana, sordu:

Nedir bunlar yahu?.. Sabah karanl ne


yapyorsunuz?

Fakat her eye ramen bykana, ok


gzel giyinmiti, keyfi de yerindeydi... Ruthie
ile Winfield de uyanmlard, ama yorgun-
luktan yaramazlk edemiyorlard, hl yar
uyku halindeydiler. Ik, topran zerine
hzla yaylyordu. Ailede hareket durmutu.
Yola kmak iin ilk hareketi yapmaktan
ekiniyorlard. Korkuyorlard. Zamann
384/1684

eninde sonunda gelip atm olduundan


korkuyorlard... Bykbabann korktuu gibi
korkuyorlard. Kulbenin n karsnda
biimletiini, fenerlerin sar klarn
veremeyecek kadar solduunu grdler.
Yldzlar batya doru birer ikier kayboldu-
lar. Aile hl olduu yerde, uyurgezerler gibi
duruyordu; gzleri panoramaya dikilmi,
hibir ayrnty grmyor, ancak fecrin
btnn, topraklarn btnn, toprak-
larn btn dokusunu birden gryordu.

Yalnz Muley Graves durmadan teye beri-


ye gidip geliyordu. Tahtalarn arasndan
kamyonun iine bakyor, kamyonun ar-
kasnda asl duran yedek lastiklere
parman batryordu. Sonunda Tom'a
yaklat:

Devlet snrnn dna kacaksn, dedi.


Peki... Kefaletini bozmu olmayacak msn?
385/1684

Tom, uyuukluktan kurtuldu. Yksek


sesle:

Heyy, neredeyse gne doacak, dedi.


Hemen yola kmalyz.

tekiler de uyuukluktan kurtuldular,


kamyona doru yrdler.

Tom:

Haydi ocuklar, dedi. Gidelim, byk-


babay getirip kamyona koyalm.

Baba, John Amca, Tom ve Al, mutfaa


girdiler. Bykbaba orada ban kollarna
dayam, uyuyordu; masann stnde kuru-
makta olan bir kahve izi vard. Koltuklarnn
altlarndan tutarak ayaa kaldrdlar? Byk-
baba, sarho gibi, bir eyler mrldanp dur-
uyor, kfrediyordu. Kapnn dna
srklediler, kamyondan aa sarkarak
ellerini bykbabann kollarnn altna
386/1684

engellediler, bykbabay incitmeden


yukar kaldrdlar, eyalarn zerine
yatrdlar. Al, adr bezinin bir dmn
zd, bykbabay adr bezinin altna sok-
tular; bez, stne demesin diye yanna bir
sandk koydular.

Al:

u adr direini bir an nce bulmal,


dedi. Bu akam konakladmz zaman
yaparm.

Bykbaba inledi; uyanma duygusuyle


halsiz halsiz savat; sonunda kamyonda yer-
ine rahata yerleince, yeniden derin
uykusuna dald.

Baba:

Ana, dedi. Sen bykanayla birlikte bir


sre Al'n yannda otur. Sonradan yerlerimizi
deitiririz. imdi byle yola kalm.
387/1684

Ana ile bykana, ofr yerine girdiler;


tekiler de Connie ile Rose of Sharon, baba
ile John Amca, Ruthie ile Winfield, Tom ile
papaz, bcekler gibi kamyonun zerine tr-
mandlar. Noah yerde durmu, kamyonun
zerindeki kocaman yke bakyordu.

Al, kamyonun makaslarna baka baka


evresinde dolat:

Vay anasn, dedi. Makaslar dmdz


olmu. yi ki altlarna birer takoz koymuum.

Noah:

Baba, ya kpekleri ne yapacaz? dedi.

Baba:

Bak, kpekleri unuttum, dedi.

Keskin bir slk ald. Kpeklerden biri,


yalnz bir tanesi, zplayarak geldi. Noah,
kpei yakalad gibi kamyonun tepesine
388/1684

frlatt. Kpek, orada kaskat oturdu; yksek-


ten korkmu, tir tir titriyordu.

Baba:

teki ikisini brakacaz! diye bard.


Muley, sen onlara bakar msn? Alktan
lmesin zavalllar.

Muley:

Korkma, dedi. Bana da zaten iki kpek


lzm. Ben onlar alrm.

Baba:

Oradaki tavuklar da al, dedi.

Al, ofr yerine geti. Mar vnlad, ald ve


yeniden vnlad. Sonra, alt silindirin gevek
grlts ve arkada mavi duman...

Baba:
389/1684

Hoa kal Muley!.. diye bard.

Btn aile de bard:

Hoa kal Muley!..

Al, motoru birinci vitese takt, debriyaj


brakt. Kamyon titredi, baheden kmaya
alt. kinci vites... Kk bayr trmany-
orlar ve evrelerinden krmz bir toz
kalkyordu.

Al:

Amma da yklyz ha!., dedi. Bu gidile


kolay kolay yol alamayacaz.

Ana, geriye bakmak istedi, ama eyalardan


gremedi. Ban yukar kaldrd, nnde
uzayp giden yola bakt. Gzlerinde byk bir
yorgunluk vard.

Eyann stnde oturanlar da yola bak-


tlar. Evi ve samanl grdler, deliinden
390/1684

daha duman kan bacay grdler. Gnein


ilk klar altnda krmzlaan pencereleri
grdler. Bahede garip garip duran ve
kendilerine bakan Muley'i grdler. Ve
sonra, arkalarnda kalan tepe, her eyi kesti.
Yolun, her iki yannda pamuk tarlalar vard.
Ve kamyon tozlar arasndan oseye, batya
doru yava yava ilerledi.
ON BRNC BLM

Tarlalarda evler yzst braklm,


bundan tr koskoca topraklar cansz
kalmt. Gm gibi parlayan, oluklu satan
yaplma traktr garajlar canlyd yalnz;
metal, petrol ve benzinleriyle, parlayan disk-
leriyle canlydlar. Bir traktrn her zaman
parlayan bir bulunur; bir traktr iin
gece ve gndz yoktur; diskler geceleyin to-
pran altn stne getirir ve gndz
nda parlar. Bir at, iini bitirip de ahrna
ekildi mi onda yine bir hayat, bir canllk
kalr; bir soluk, bir scaklk, samanlarn zer-
inde ayak deitirmeler, enelerin saman
ineyileri... Kulaklar ve gzler canldr.
Ahrda bir yaama scakl, yaamann ss
ve kokusu vardr. Ama bir traktrn motoru
durdu mu motor, kendi madeni kadar l
kalr. Yaama scakl bir cesetten nasl kay-
bolup giderse, ondan da s ylece kaybolup
gider. Sonra oluklu satan kaplar kapanr,
392/1684

traktrn ofr ehirdeki evine gider, belki


de evi yirmi mil tededir. Haftalarca, ya da
aylarca geri gelmesi gerekmez, nk traktr
ldr. Bu ekilde almak kolay ve verim-
lidir. O kadar kolaydr ki, artk almann
ilgi eken, alan bir yan kalmamtr; o
kadar verimlidir ki, toprakta, topran ilen-
iinde alacak bir yan yoktur; olmaynca da
derin bir anlay ve ilikiden iz kalmamtr.
Traktr ofrnde, anlay kt, yapt ile il-
gilenmeyen bir yabancnn hor gren hali
vardr. Nitratlar toprak deildir, fosfatlar da
deildir; ve pamuktaki tellerin uzunluu da
toprak demek deildir. Karbon insan
deildir; tuz da deildir, su da deildir ve
kalsiyum da insan deildir. nsan, bunlarn
hepsidir, ayn zamanda bunlardan da baka
bir nesnedir, bambaka bir nesne... Ve to-
prak da onun zmlemesinden apayr bir
nesnedir. Kimyasal bileiminden baka bir
nesne olan insan, yerde gezer, sapann ucunu
taa arpmasn diye evirir, topran stne
393/1684

kadar km olan bir ta katnn zerinden


sapan kaydrmak iin sapndan aaya
doru bastrr, ekmeini yemek iin topraa
melir; elemanlarndan bambaka bir nesne
olan insan zmlemesinden apayr bir
nesne olan topra tanr. Ama topran zer-
inde l bir traktr sren makine-adam,
bunu bilmez ve o topra sevmez; o, yalnz
kimyay anlar. Topra ve kendini hor grr.
Oluklu satan kaplar kapand m, evine
gider; evi topran bir paras deildir.

Bo evlerin kaplar ak kalmt ve


rzgrda ileri geri alp kapanyorlard. Pen-
cereleri krmak, sprntler arasnda
hazineler bulmak iin ehirden sr sr
ocuk geldi. te yars krlm bir bak.
imize yarar. Ve... Burada fare lm gibi
bir koku var. Bak Whitey duvara ne yazm.
Bunlar okuldaki apteshaneye de yazmt da
retmen, ona sildirmiti.
394/1684

Evdekilerin gittii gnn akam tar-


lalarda avlanan kediler evlerine dndler ve
sahanlkta miyavladlar. Ve evden kimsenin
kmadn grnce ak kaplardan ieri
daldlar, bo odalarda miyavlayarak
dolatlar. Yeniden tarlalara dndler, o
gnden sonra kstebekleri, tarla farelerini
avlayan, gndzleri hendeklerde yatan birer
yaban kedi oldular. Eskiden karanlk
bastrd zaman, ktan korkarak kaplarn
nnden geen yarasalar, evlerin ilerine
daldlar, bo odalarda dolap durdular; bir
sre sonra gndzleri karanlk oda keler-
inde, kanatlarn zerlerinde katlayarak ve
kirilere ba aa aslarak ylece kaldlar;
bo evleri pisliklerinin kokusu kaplad.

Fareler de evin iinde dolap duruyorlar,


kelerde, sandklarda, mutfaktaki gzlerin
arkasnda yonca tohumlar biriktiriyorlard.
Sonra fareleri avlamak iin gelincikler geldi
ve kahverengi baykular bara bara ieri
dar uup durdular.
395/1684

Arkadan ksa bir saanak geldi. Kap


eiinin nnde yoncalar bitti; sahanlk
tahtalarnn arasndan otlar frlad. Evler bo
kalmt; bo kalan bir ev abucak dalr.
Kaplamalardaki pasl ivilerden atlaklar
grlmeye balad. Evlerin deme
tahtalarn bir toz kat kaplamt ve bu tozu,
yalnz fare, gelincik ve kedi izleri bozuyordu.

Bir gece rzgr, saaklardan birini skerek


yere att; sonradan esen bir rzgr, sklen
saan deliinden ieri sokuldu, nce
tahta, sonra bir sr tahtalar kaldrd. le
gnei, alan delikten ieri giriyor, de-
menin zerinde parlak bir nokta brakyordu.
Yabanleen kediler, geceleri tarlalardan
gelerek ieri giriyorlard, artk kapnn
eiinde miyavlamyorlard. Ayn nnden
geen bir bulutun glgesi gibi dolayorlar,
fare yakalamak iin odalara girip kyor-
lard. Ve rzgrl gecelerde kaplar vuruyor,
parampara olmu perdeler, krk pen-
cerelere arpp duruyordu.
ON KNC BLM

66 numaral karayolu belli bal g yolu-


dur. lkeyi batan baa kesen bu karayolu,
haritada Missisippi'den Bakersfield'e kadar
hafif hafif inip karak dalgalanr... Krmz
topraklardan, gri topraklardan geer, dne
dne dalara trmanr. Divide' arkada
brakr; aydnlk, korkun bir le iner, l
getikten sonra yeniden, dalara trmanr ve
oradan zengin Kaliforniya ovalarna girer.

66, kaan bir halkn yoludur; tozdan ve


katlaan topraktan, traktrlerin grltler-
inden ve katlaan mlkiyetten, ln yava
yava kuzeye yaylndan, Texas'tan ulu-
yarak gelen ve dne dne esen rzgrlardan,
topraa zenginlik getirmeyen, tersine,
ondaki zenginlii alp gtren sellerden
kaan gmenlerin yoludur. Btn
bunlardan halk, kk yollardan, araba izler-
inden ve toprak ky yollarndan bu 66
397/1684

numaral yola dklr. 66 numaral yol, ana


yoldur, ka yoludur.

Clarksville, Ozark, Van Buren, Fort Smith,


62 numaral yol stndedir, bu yol
Arkansas'da biter. Ve btn yollar
Oklahoma'ya gider; Tulsa'dan 66, Mac
Alester'den 270 gelir. Gneyden Wichita
Falls'den, kuzeyden Enid'den, 81. Edmond,
Me Loud, Purcell, 66 Oklahoma'dan kar. El
Reno ve Clinton batya doru giden bu yol
stndedir. Hydro, Elk City ve Texola, Ok-
lahoma devleti burada biter. 66 Panhandle of
Texas' tan geer. Shamrock ve Me Lean, Con-
way ve Sar adiyle anlan Amarillo, Wildor-
ado, Vega, Boise ve Texas devleti de burada
biter. Tucumcari ve Santa Rosa ve New Mex-
ico dalarndan geerek Albuquerque'e gider,
yol buradan Santa Fe'yi izleyerek iner. Sonra,
Rio Grande boazndan Los Lunas'a, oradan
yeniden batya dnerek 66 zerinden
Gallup'a girer ve sonunda New Mexico
snr...
398/1684

Ve imdi yol, yksek dalardadr. Hol-


brook, Winslow ve Flagstaff, Arizona'nn bu
yksek dalarndadr. Sonra dalgalar gibi
inip kan byk yayla gelir. Ashfork, King-
man ve yeniden, kayalk dalar, burada suy-
un yolunu deitirip saparlar. Sonra
Arizona'nn gneten atlayarak dalm
dalarndan Colorado'ya gelinir; dere
kylarnda yeil kamlar vardr ve buras,
Arizona'nn sonudur. Kaliforniya, hemen
nehrin tesindedir ve Kaliforniya, gzel bir
ehirle balar. Needles, nehir kysndadr.
Ama nehir burada bir yabancdr. Needles'
ten yukar, gne altnda yanan sra dalarn
ardnda bir uzaklkta durup durur-
lar. Sonunda Barstov gelir ve l, nne yen-
iden dalar kncaya kadar yine srp gider.
Bu dalar, yce dalardr ve 66 numaral yol,
bunlarn dne dne arasndan gider. Ve
birdenbire bir geit, aada gzel bir ova,
daha aada balar, baheler, kk evler,
uzaklarda bir ehir. Oh! Allaha kr, bitti!..
399/1684

Kaan halk, 66'nn zerinden akyor;


bazen bir tek otomobil, bazen kk bir ker-
van gibi akyor. Btn gn, yol boyunca
tekerlekler yava yava dnyor ve geceleyin
bir su yaknnda konaklyorlar. Btn gn
eski atlak radyatrlerinden buhar stunlar
fkryor, gevek piston kollar takrdyor ve
silindirleri dvyor. Kamyonlar ykn
alm, arabalar srenler kulak kesilmiler,
dinliyorlar. ehirlerin aras ne kadar?.. e-
hirlerin aras korkun: Ya bir ey krlrsa?..
Eh, ne yapalm, bir ey krlrsa, olduumuz
yerde konaklarz, Jim'i ehre yaya gnderir-
iz, krlan paray alr, yayan gelir ve., ne
kadar yiyeceimiz kald?..

Motoru dinle. Tekerlekleri dinle. Kulak-


larnla, direksiyon zerindeki ellerinle dinle.
Vites kolunun zerindeki avucunla dinle;
nndeki tahtann stndeki ayaklarnla
dinle. Takr tukur edip duran bu eski hurda
makineyi btn duygularnla dinle; nk
seslerdeki bir deiiklik, ritimde ufak bir
400/1684

ayrnt., bir hafta m dersin?.. Bu tkrt da


ne?.. Supap itecekleri. Ziyan yok. Supap ite-
cekleri isterse sabaha kadar takrdasn,
hibir zarar olmaz. Arabann giderken
kard bu tkrt da ne?.. Kulama gelmiy-
or, sadece hissediyorum. Galiba bir yere ya
gitmiyor?.. Belki de yataklardan biri hap yu-
tuyor? Hey Yarabbi, eer yataksa biz ne
yaparz imdi?.. Para su gibi gidiyor.

Bu Allann bels da bugn neden bu


kadar kzd? Yoku kmyoruz ki. Hele bir
inip bakalm... Vay anasn, vantilatr kay
kopmu. u kk ip parasndan bir kasnak
yapver. Bakalm uzunluu ne kadar... Haa,
dur ularn reyim. imdi yava sr... Yava
yava ilet de hi olmazsa bir ehre varalm;
ve bu kasnak ok dayanmaz.

Ah u klstr bir dalmadan portakal


memleketi Kaliforniya'ya varsak. Bir
varsak!..
401/1684

Ya lastikler?.. Bezlerin bir kat anm.


Yalnz drt damak teli kalm. Bir taa
arpmamak, ya da patlatmazsak belki yz
milden fazla yaparz. Hangisi olacak dersin?..
Yz mil mi gideceiz, yoksa lastik mi patlaya-
cak?.. Ne dersin, hangisi? Yz mil. Evet, ok
dikkatli olmalsn. Lastik yamamz var. Belki
giderken bir tanesi hava karmaya balar.
Patlak lastikten ayakkab yapsak nasl olur
dersin?.. Belki be yz mil daha yaparz. Ne
yapalm, patlayncaya kadar gideceiz.

Bir lastik almamz gerek, ama Allah


kahretsin, eski bir lastie de dnyann para-
sn istiyorlar. nsann yzne bile bakmyor-
lar. Yolumuza devam etmek zorunda olduu-
muzu biliyorlar. Bekleyecek durumda ol-
madmz biliyorlar... Ve fiyatlar da
ykseliyor.

Ya al, ya brak. Ben burada keyfim iin i


grmyorum. Burada lastik satyorum,
lastik. Bedava verecek deilim ya!.. Senin
402/1684

bana ne gelirse gelsin, bana ne? Ben kendi


iime bakarm.

teki ehir buradan ne kadar srer?

Dn sizlerden krk iki araba geti buradan.


Sizler nereden gelip nereye gidiyorsunuz
byle?

Evet, Kaliforniya byk bir devlet.

O kadar da byk demedik. Btn Birleik


Devletler bile o kadar byk deil. Hi o
kadar byk deil. O derecede byk deil.
Bir tek memlekette hem sana, hem bana,
hem senin gibilere ve hem de benim gibilere,
hem zenginlere, hem fakirlere, hem hr-
szlara, hem namuslu adamlara yetecek
kadar yer yoktur. Hem aa, hem toka yetecek
kadar da yer yoktur. Niye geldiiniz yere
dnmyorsunuz?
403/1684

Buras hrriyet memleketi. Herkes istedii


yere gidebilir.

Sen yine yle san!.. Kaliforniya snr


karakolundan sana hi sz etmediler galiba?
Hani u Los Angelos polisleri... Onlar sizin
gibi serserileri durdurup, gerisin geriye gn-
derirler. Toprak alacak paran yoksa seni ka-
bul etmeyiz, derler. nce ofr ehliyetin var
m diye sorarlar. Grelim, derler. Sonra alp
yrtarlar. ofr ehliyetin olmadan
Kaliforniya'ya giremezsin derler.

Buras hrriyet memleketi.

Yaa, yle mi; hele biraz yle hrriyeti


dene bakalm. nsana, paray verip dd
alacak kadar hrsnz diyorlar.

Kaliforniya'da yksek gndelik veriyor-


larm. Elimdeki ilnda yazl.
404/1684

Palavra!.. Ben, ok geri dnenleri grdm.


Sizi aldatyorlar. imdi sen uzun lakrdy
brak, bu lastii alyor musun, almyor
musun?

aresiz alacaz. Ama baym, hey Allahm,


paramz suyunu ekiyor! Paramz azald.

Vah, vah. Bana ne... Alacaksan al git.

Alacaz dedik ya. Hele bir daha gz gez-


direlim bakalm, yle bir kaldrp a, lastiin
dna bak... Ulan pezevenk, bir de d
lastikte bir ey yok diyorsun. Yar yarya
yrtk.

Evet, haklsn. Heyy, George! Bu yrt


nasl oldu da ben grmedim?..

Sen onu grdn, pezevenk. Patlak bir


lastii drt dolara bize sokmak istedin. Sana
yle adamakll bir tekme sallamak isterdim
ama...
405/1684

Bana bak, kzma. Sana ne diyorum, ger-


ekten grmedim. Bak... Mademki yle, sen-
in hatrn iin bir ey yapacam. Sana bu
lastii dolar elli sente brakyorum.

Sen ne diyorsun be, o zaman sen apkan


sevincinden havaya atarsn! Biz yine teki
ehri tutmaya bakalm.

Bu lastiklerle mi?

Ne yaparsn. Bu boktan lastie para


vereceime, jantlarn zerinde giderim, daha
iyi.

Bir insan ne diye ticaret yapar? Herifin de


syledii gibi, keyif iin ticaret yaplmaz ya.
Ticaret bu demektir. Sen ticareti ne
sandnd? Herkes sanyor ki... Yolun
kysndaki levhay gryor musun? Ne
yazyor stnde: Servis Kulb. Sal gnleri
le yemei. Colmado oteli?.. Ho geldin
karde. Oras da bir eit servis kulb. Herif
406/1684

bir hikye anlattyd. Bu kulpteki to-


plantlardan birine gidip de bu hikyeyi tc-
carlara da anlatt ha!.. Kklnde babas
oluna, boynu tasmal bir dana vermi, "Git
bunu servise ek" demi. ocuk da danay
ekmi, o zamandan beri ne vakit bir tc-
carn servisten sz ettiini iitse, hep kimin
dzldn dnp dururmu. Ticaret
yapan insan, yalan syleyecek ve aldatacak,
ama bakma, tccar buna baka bir ad takar.
nemli olan budur. Bu lastii alarsan hrsz
olursun. Ama herif u patlak lastik iin senin
drt dolarn almak istedi, deil mi?.. te
buna, tatl i derler.

Danny arkada, bir bardak su istiyor.

Beklesin. Burada su yok.

Dinle, dinle... Defransiyel mi acaba?

Bilmem?..
407/1684

Telgraf telleri gibi tyor.

Contalardan biri boku yiyor. Ne yapalm?


Isl iitiyor musun? yi bir yer bul da
konaklayalm. Ama, ah Yarabbi, yiyecek
bitiyor, para bitiyor... Ya benzin alacak para-
mz kalmazsa?.. Ne yaparz?..

Danny arkadan bir bardak su istiyor...


Kk ocuklar, susam.

u contay iyi dinle, hava m karyor?

Bok canna olsun!.. Tam zamann buldu!


te hap yuttuk. lastik de, d lastik de
patlad. Ne yapacaz?.. D lastii atma,
ayakkab yaparz, bir parasn kes de zayf
bir yerin iine koy.

Arabalar yolun dna kryorlar; motorun


burnu yolun dna bakyor; lastiklere yama
vuruldu. Otomobiller ve kamyonlar 66 yolu
boyunca yaral hayvanlar gibi soluya soluya,
408/1684

kna skna, topallaya topallaya gidiyorlar.


Motor ok snm, irtibatlar gevemi,
yataklar gevemi, her ey laka.

Danny bir bardak su istiyor.

Halk, 66 yolu boyunca kayor. Ve karay-


olu gnein altnda bir ayna gibi parlyor;
uzakta s, beton yolu, zerinde su birikin-
tileri varm gibi gsteriyor.

Danny bir bardak su istiyor.

Bekleyecek ocuk, zavall. Biliyorum yany-


ordur. Ama bekleyecek, teki benzin istasy-
onuna kadar. Herifin dedii gibi... Servis
istasyonu.

Yolun zerinde iki yz elli bin insan. Elli


bin eski psk araba... Yaral, istim salan ar-
abalar. Yollarn kysnda bozulmu arabalar,
ylece braklm... Peki ne olmu bunlara?..
Arabann iindeki insanlar ne oldu? Yaya m
409/1684

gitmiler? imdi neredeler? Onlar bu


cesareti nereden buldular? Bu korkun inan
nereden geliyor?

Ve ite size inanlmayacak, ama doru,


ayn zamanda, komik ve gzel bir hikye...
On iki kiilik bir aile varm ve toprak-
larndan atlmlar.

Otomobilleri yokmu. Ellerindeki


hurdalarla bir rmork yapmlar ve ey-
alarn bunun iine koymular. 66'nn ken-
arna kp beklemiler. Biraz sonra oradan
geen gzel bir otomobil, onlar alm. Bei
otomobilde gitmiler, yedisi de rmorkta.
Kpekleri de rmorkta gitmi. ki konakla-
madan sonra Kaliforniya'ya varmlar.
Gtren adam onlar beslemi. Olmu bir
olay bu. Ama insan bu kadar cesareti nere-
den buluyor, kendi trne kar bu kadar
gveni nasl besliyor? Bu kadar inanc insana
verebilecek dnyada pek az ey var.
410/1684

Halk, arkalarnda brakt dehetten


kayor... Onlarn bana garip iler geldi ve
bu ilerin bazlar o kadar insafszca, bazlar
da o kadar gzeldi ki, bu yzden ilerinde in-
an, bir daha snmemek zere yeni batan ve
lmszle dein alevlenmeye balad.
ON NC BLM

Hurdas km, imanna kadar ykl Hud-


son, gcrdaya gcrdaya, homurdana
homurdana Sallisaw'daki karayoluna girdi ve
batya dnd; gne gz kamatryordu. Al,
beton yolda motorun hzn gittike artrd:
Zaten dmdz olmu makaslar iin artk
krlma tehlikesi kalmamt. Sallisaw ile
Gore aras yirmi bir mildir, Hudson saatte
otuz be mil yapyor. Gore ile Warner aras
on ; Warner ile Checotah aras on drt
mildir; Checotah ile Henrietta aras uzun-
dur... Otuz drt mil... Ama yolun sonunda
gerekten gzel bir ehir vardr. Henrietta ile
Castle aras on dokuz mildir. Ve gne tam
tepede parlyor, gnein stt krmz renkli
tarlalar, havay titretiyordu.

Al, direksiyonda yz dikkat kesilmi,


btn vcudu arabay dinliyor, bir yola, bir
saat tablasna bakp duruyor. Al, motoru ile
412/1684

tek vcut olmutu, her siniri bir arza dinliy-


ordu; bir takrt, keskin bir czrt, bir vzlt,
bir tkrt kamyonu mahvedecek bir deiik-
lik yapabilir. Al, arabann ruhu, can
olmutu.

Bykana yannda oturuyor, uyukluyor;


uykusunda inliyordu. Bir ara gzn aralad,
ilerisine bakt, sonra yine uyuklamaya
balad. Ana, bykanann yannda oturmu,
dirseini dar kartmt; derisi kzgn
gne altnda kzaryordu. Ana da ilerisine
doru bakyordu; fakat gzleri dalgnd; ne
yolu, ne tarlalar, ne servis istasyonlarn, ne
de yiyecek dkknlarn gryordu. Hudson,
bunlarn nnden geerken dnp bakmy-
ordu bile.

Al, krk iskemlenin zerinde kprdad,


direksiyon simidinde yakalad yeri
deitirdi. Sonra iini ekti:
413/1684

Bir takrd var, ama ziyan yok!..


nmze bir yoku gelirse bu ykle nasl
kacaz, Allah bilir. Kaliforniya ile buras
arasnda hi yoku var m, ana?..

Ana yavaa ban evirdi, gzleri


canland:

Var galiba, dedi. Tabi bilmiyorum. Ama


galiba epey yokular, hatta dalar bile
varm. Byk dalar.

Bykana uykusunda uzun uzun inledi.

Al:

Eer yoku karsak yataklar yakarz,


dedi. Eyann bir ksmn atmak gerekecek.
Galiba papaz gtremeyeceiz.

Ana:

Bak greceksin, daha gittiimiz yere


varmadan, "Papaz aldmza ne iyi ettik!"
414/1684

diyeceksin, dedi. Papazn bize ok yardm


dokunacak.

Yeniden ilerisinde parlayan yola bakt. Al,


direksiyonu bir eliyle kullanyordu, teki
elini titreyen vites koluna koymutu. Konu-
makta zorluk ekiyordu. Kelimeleri azndan
karmadan nce iyice evirip eviriyor,
dnyordu:

Ana...

Ana, yava yava dnerek Al'a bakt. Ba,


arabann hareketiyle birlikte sallanyordu.

Gidiyoruz diye korkuyor musun, ana?..


Bilmediimiz bir yere gidiyoruz diye korkuy-
or musun yoksa?

Anann gzleri dnceli ve donuktu:


415/1684

Biraz, dedi. ok deil, biraz. Ben sadece


unun urasnda oturmu bekliyorum.
Yaplacak bir ey oldu mu, yaparm, o kadar.

Oraya vardmz zaman neyle


karlaacamz dnmyor musun? Ya
Kaliforniya dndmz gibi gzel bir yer
kmazsa diye korkmuyor musun?

Ana, hemen:

Hayr, dedi. Hayr, hibir ey dn-


myorum. Zaten bunu dnemezsin de.
Ben de dnemem. Bunu dnmek, had-
dini bilmemek olur... ok eyler istemek, her
eyi bilmek istemek olur... nmzde gre-
ceimiz daha binlerce ey var, hangisinin
sras ise, onu greceiz; srayla... Sray boz-
arsam, ok ileri gitmi olurum. Sen ilerisini
dnebilirsin, nk gensin, ama... Ama
benim iin yaant, u altmdan akp giden
yol gibidir ve yaam benim iin sadece
416/1684

bizimkilerin ne zaman ackp domuz kemik-


lerini isteyecekleridir...

Yz gerilmiti:

Benim yapabileceim ey budur ite.


Bundan ou elimden gelmez. Eer ben
bundan ounu yaparsam, btn tekilerin
rahat kaar... Bunu bildikleri iin, onlarn
bana gveni var.

Bykana haykrarak esnedi ve gzlerini


at. Yaban yaban evresine baknd:

Allahnz severseniz ben, biraz ineyim,


dedi.

Al:

lk rastlayacamz allkta inersin,


dedi. Bak, ileride bir tane grnyor ite.

allk mallk bilmiyorum, ineceim;


kacam diyorum sana!..
417/1684

nlemeye balad:

neceim, ineceim!..

Al, arabay hzlandrd, bodur bir alla


geldikleri zaman ana, kapy iterek at,
debelenip duran ihtiyar kadn yolun
kysna, allklarn arasna gtrd.
Bykana meldii zaman dmesin diye
tutuyordu.

Kamyonun zerinde oturanlar kmldan-


maya balamlard. Yzleri gneten parly-
ordu. Tom, Casy, Noah ve John Amca yorgun
yorgun kendilerini aaya saldlar. Ruthie
ile Winfield, yan tahtalardan atladlar ve
allarn iine daldlar. Connie, Rose of
Sharon'un aaya inmesine yardm etti.
Bykbaba uyanm, adr bezinin altndan,
ban kaldrmaya alyordu, ama gzleri
sanki ilalanm gibi, yalyd ve hl
grmyordu. Dierlerine bakyor, ama
418/1684

bakndan evresindekileri pek tanmad


anlalyordu.

Tom seslendi:

Bykbaba, aaya inmek istiyor


musun?

htiyar gzler, ilgisiz, Tom'a dnd:

Hayr, dedi.

Bir an gzlerini fke brd:

Ben gitmeyeceim diyorum size!.. Ben


Muley gibi burada kalacam!..

Ve gzleri yeniden evresiyle ilgisini


yitirdi. Ana, bykanay hendekten
karyordu.

Tom, dedi. adr bezinin altnda, arkada


tava var. inde kemikler vardr. kar, biraz
bir ey yiyelim.
419/1684

Tom tavay kard ve dolatrd. Aile, yol


kysnda durarak, kemiklerin zerinde kalan
bzlm et paralarn yedi.

Baba:

yi ki bunlar aldk, dedi. Oturmaktan


her yanm o kadar katlam ki, zor kprd-
anyorum. Su nerede?

Ana:

Orada su yok mu? diye sordu. Bir


gm su doldurdumdu.

Baba, kamyonun stne trmand, adrn


altna bakt.

Burada yok. Galiba unuttuk.

Birdenbire herkes susamt. Winfield


vzldanyordu:

Su isterim!.. Su isterim!
420/1684

Susadklarn birdenbire hatrlayan


erkekler dudaklarn yaladlar. Kk bir
panik balad. Al, paniin bymesinden
korktu:

lk rastladmz servis istasyonundan


alrz. Zaten benzin de almak gerek.

Aile, kamyonun kenarna t. Ana,


bykanaya yardm ederek ieri soktu, kend-
isi de yanna geip, oturdu. Al, motoru
altrd, yola dzldler.

Castle ile Paden aras yirmi be mildir;


gne tepeden gemi, aaya doru inmeye
balamt. Radyatr kapa yukar aa
oynuyor, radyatrden istim fkry-
ordu. Paden'e yakn bir yerde yolun ken-
arnda bir kulbe ile, bu kulbenin nnde
iki benzin pompas grnd; kulbenin
yannda bir parmaklk, bir su borusu ve bir
hortum vard. Al, arabay ieri ekti,
Hudson'un burnunu hortuma yanatrd. Bu
421/1684

srada iri yar, krmz yzl bir adam, benzin


pompalarnn arkasndaki sandalyesinden
kalkt, onlara doru yaklat. zerinde
kahverengi kadife bir pantolon, bir ask ve
gmlei vard; bana gm boyal mukavva
bir apka geirmiti. Ter burnunda ve gzler-
inde boncuk boncuk toplanyor, boynunun
buruuklarndan kk derecikler halinde
akyordu. Adam, yaban ve sert baklarla
kamyona yaklat.

Bir ey mi istiyorsunuz? Benzin mi ala-


caksnz, yoksa baka bir ey mi?, diye sordu.

Adam kamyona yaklamadan nce Al,


dar frlam, parmaklarnn ucu ile istim
karan radyatr kapan eviriyor;
gevedii zaman kaabilmesi iin hemen
evirip, elini ekiyordu.

Bize biraz benzin lzm baym.

Paranz var m?
422/1684

Elbet var. Dilenmiyoruz ya.

Adamn yzndeki yabanlik yok olmutu.

Peki o halde. Suyu kendiniz istediiniz


kadar doldurun, dedi.

Ve hemen anlatmaya balad:

Yollar insan dolu. Geliyorlar, suyu aly-


orlar, apteshaneyi kirletiyorlar, sonra
yeminle sylyorum; bir sr eylerimi
alyorlar ve hibir ey almadan, basp gidiy-
orlar. Zaten bir ey alabilecek paralar da
yok. Yollarna devam edebilmeleri iin gelip
benden bir galon benzin dileniyorlar.

Tom, kzgnlkla yere atlad, iman adama


doru yaklat. Sert bir ekilde:

Biz, aldmz eyin parasn veririz!


dedi. Ne diye azmz aryorsun? Biz senden
bedava bir ey istedik mi?
423/1684

iman hemen:

Kzma canm, aznz filan aradm


yok, dedi.

Ter, ksa kollu spor gmleine gemeye


balamt.

stediiniz kadar su aln dedim.


sterseniz apteshaneye de girin.

Winfield hortumu eline almt. Ucundan


akan suyu iiyor, sonra yzne aktyordu;
yznde damla damla sular kalmt:

Souk deilmi, dedi.

iman adam szne devam etti:

Bilmiyorum, bir eyler oluyor


memlekette...
424/1684

Artk yaknmalar yn deitirmiti. imdi


Joad ailesine sylemiyor, onlardan sz
etmiyordu:

Her gn elli, altm otomobil gelip


geiyor, herkes oluunun ocuunun ey-
asn alm, batya gidiyor. Nereye gidiyor-
lar? Ne yapmaya gidiyorlar?

Tom:

Onlar da bizim gibi, dedi. Onlar da bir


lokma ekmek paras kazanacak bir yer bul-
maya gidiyorlar. Geinmeye gidiyorlar. te
hepsi bu.

Gerekten ne var, ne oluyor anlamyor-


um. Hibir eyden haberim yok. Ben de
burada ekmek paras kazanmaya alyor-
um. Ama zor. rnein, o kocaman arabalarn
burada durduklarn m sanyorsun? Hayr,
durmazlar!.. ehirdeki sar boyal kumpanya
istasyonlarna giderler. Byle yerlerde
425/1684

durmay ayp sayarlar. Burada duran insan-


larn ounda ise para yoktur.

Radyatr kapa Al'n eline arpt ve ar-


dndan bir buhar bulutu brakarak havaya
srad. Radyatrden bouk bir kaynama sesi
geliyordu. Kamyonun zerindeki zavall
kpek, korka korka, srne srne kamy-
onun kenarna yaklat; yerdeki suya baky-
or, inliyordu. John Amca kamyonun stne
trmand, kpei ensesinden yakalad. Bir an
kpek, gergin bacaklar zerinde salland,
sonra su borusunun altndaki amuru yala-
maya gitti. Yolda otomobiller, scan altnda
parlayarak yldrm gibi geip gidiyorlard ve
kzgn rzgrlar servis istasyonunun nne
kadar geliyordu. Al, radyatre hortumu
sokarak, su doldurdu.

iman adam devam etti:

Ben benzin karlnda eya alarak zen-


gin olmak niyetinde deilim. Oysa burada
426/1684

sadece trampa yapyorum. nk, burada


duran insanlar, benden benzin dileniyorlar
ve karlnda bir eylerini bana vermek
istiyorlar. Benzine, yaa karlk bana verdik-
leri eyleri gelip de arka odamda bir grsen-
iz: Yataklar, ocuk arabalar, tencereler,
tavalar... Bir aile, bir galon benzin iin
ocuunun elindeki bebei verdi. Bu eyalar
ben ne yapaym, eskici dkkn m
aacam?.. Adamn biri de, bir galon iin
bana ayakkablarn vermek istedi. Eer ben
baka yaradlta bir adam olsaydm...

Anaya bakt, szn kesti.

Jim Casy, ban slatmt, damlalar hl


geni alnnda aa szlyordu. Kasl boynu
ve gmlei slakt. Tom, adamn yanna
yaklat:

Bunda halkn suu yok, dedi. Sen olsan


zerinde yattn dei bir teneke benzine
verir misin?
427/1684

Biliyorum, halkn suu yok. Herkese


soruyorum: Neden yola ktnz? diye.
Herkes de hakl bir neden sylyor. Ama
memlekette ne oluyor? te ben bunu ren-
mek istiyorum. Ne oluyor, nereye gidiyoruz?
nsanlar artk ekmek paras kazanamyorlar,
geinemiyorlar. iftilik artk insanlar
geindirmiyor. Size soruyorum: Bu gidile
haliniz ne olacak? Benim aklm ermiyor.
Sorduklarm da bilmiyor. nsanlar yz mil
daha gidebilmek iin ayaklarndaki
ayakkablarn veriyorlar. Aklm ermiyor
dorusu.

Gm rengi apkasn kard, avcuyla al-


nn sildi. Tom da kasketini kard, kas-
ketiyle alnn sildi. Hortumun yanna gitti,
apkay slatt, skt, yeniden bana
geirdi. Ana, teneke bir marapa bularak
kamyonun yan tahtalarnn arasndan
kard. Bykanaya ve eyalarn zerindeki
bykbabaya su tad. Tahtalara basarak
bykbabaya marapay uzatt. Bykbaba
428/1684

dudaklarn slatt, sonra ban sallad, daha


ok istemedi. htiyar gzler bir an strap ve
korku iinde anaya baktktan sonra yeniden
evre ile ilgisini kesti.

Al, motoru iletti, kamyonu gerisin geriye


benzin pompasna gtrd.

Doldur. Aa yukar yedi galon alr.


Ama biz alt dolduralm da akmasn.

iman adam hortumu benzin deposuna


soktu.

Evet, dedi. Memleket nereye gidiyor,


aklm ermiyor; bir ey mi var?

Casy:

Ben btn memleketi dolatm, dedi.


Herkes bu soruyu soruyor. Nereye gidiyoruz?
Bana yle geliyor ki, hibir yere gitmiyoruz.
Her zaman yoldayz. Her zaman gidiyor ve
429/1684

gidiyoruz. Niin insanlar bunu dnmyor-


lar? imdi hareket andayz. Halk hareket
halinde. Biz nedenini ve nasl olduunu
biliyoruz. Hareket var, nk hareket etmek
zorundayz. Halkn yollara dklmesinin
nedeni bu. nk, daha iyisini istemekte. Ve
bunu elde etmenin de tek yolu bu. stiyorlar,
muhtatrlar, gidecekler, bulacaklar. nsan-
lar kavga edecek kadar ileden karan, ezil-
mektir. Ben her yan dolatm, herkesin sen-
in gibi dert yandn duydum.

iman adam, benzini pompalad, benzin


tutarn gsteren pompa saatinin inesi
dnd.

yi ho ama, nereye? Ben bunu anlamak


istiyorum.

Tom kzarak atld:

Bana bak, sen bu ii hibir zaman an-


lamayacaksn. Casy, sana anlatmaya
430/1684

alyor, sen de hl soruyorsun. Ben senin


gibilerini ok grdm. Siz bir ey sormaz-
snz; sadece ark syler gibi bir hava tuttur-
ursunuz. Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?.. Ne
anlamak istediini sen de bilmiyorsun ya!..
Herkes yola km, bir yere gidiyor ite. Her
yanda len bir sr insan da var. Belki sen
de biraz sonra lrsn, ama hibir zaman bir
ey anlamayacaksn. Senin gibi oklarn
grdm ben. Sizler hibir ey renmek
istemezsiniz. Uyumak iin kendi kendinize
ninni sylersiniz. Ne oluyoruz? diye.

Pasl ve eski benzin pompasna, ar-


kasndaki kulbeye bakt. Kulbe eski
tahtalardan yaplmt ve hl ilk kullanld
zamandan kalma ivi delikleri tahtalarn gz
alan boyas arasndan srtyordu. Tahtalarn
zerine ehirdeki byk irket, benzin istasy-
onlarn taklit iin gz alc sar bir boya
srlmt. Ama yal boya eski ivi delik-
lerini ve tahtalardaki eski atlaklar kapat-
mam, zerine de bir daha boya
431/1684

srlmemiti. Taklit baarlamamt. Ve


sahibi de bunu biliyordu. Tom, kulbenin
ak kapsndan, ierideki ya flarn -yal-
nz iki tanesini-, ilerinde bayat ekerler ve
zamanla renkleri koyulam horoz ekerler-
ini, sigaralar, krk sandalyeyi, ortas delik
ve pasl sinek telini grd. zerine akl
dklmesi gerekirken, mezbelelik halde
braklm avluya, onun arkasnda, gnein
altnda kurumakta olan msr tarlasn, evin
kysndaki kk, kullanlm, yamal lastik
ynn grd; iman adamn tsz panto-
lonu, adi cinsten spor gmlei ve kt ap-
kas ilk olarak gzne arpt.

Dedi ki:

Seni bozmak istemezdim, baym. Scak


beynime vurdu da ondan. Senin de bizim gibi
bir eyin yok. Sen de ok gemez, kendini
yolda bulursun. Ancak seni yola traktr
drmeyecek. ehirlerdeki o gzel sar
432/1684

benzin istasyonlar drecek. Herkes yola


decek artk.

Tom, utanarak:

Sen de yola deceksin baym, dedi.

Tom, bu szleri sylerken iman adamn


pompa zerinde hareket eden eli yavalam
ve durmutu. Can skkn bir halde Tom'a
bakyordu.

Nereden biliyorsun? diye bitkin bir


halde sordu. Bizim de ply prty toplayp
batya gitmek istediimizi nereden
biliyorsun?

Casy cevap verdi:

Herkesin bana gelen ey de ondan,


dedi. ite ben de eytan dman saydm
iin btn savam imdiye kadar eytana
kar yapyordum. Ama memleketi saran
433/1684

eytandan da daha kt bir ey var ve kafas


kesilmeden de ondan kurtulamayacaz. Hi
sen kocaman Cala Montez[7] zehirli kerten-
kelesini grdn m baym? Adama smsk
sarld m bir kere, ikiye bile blsen yine kur-
tulamazsn, ba kalr. Boynunu kessen ka-
fas yine dmez. Eline bir tornavida alp
ban skp atman gerek. Ve ba etinde
kaldka, diini geirdii yere zehrini aktr
durur.

Burdu, ban evirerek Tom'a bakt.

iman adam kederli kederli uzaklara


bakyordu. Benzin pompasnn kolunu yava
yava eliyle evirmeye balamt. Zayf bir
sesle:

Bamza neler gelecek, bilmiyorum...


dedi.

Connie ile Rose of Sharon hortumun


yannda durmular, gizli gizli bir eyler
434/1684

konuuyorlard. Connie teneke marapay


ykad, yeniden doldurmadan nce parma
ile hortumdan akan suya bakt. Rose of Shar-
on, yoldan geen otomobilleri seyrediyordu.
Connie marapay Rose of Sharon'a uzatt:

Su souk deil, ama ne de olsa susu-


zluunu alr.

Rose of Sharon, kocasna bakt, gizlice


glmsedi. Gebe olduundan, artk her ey
onun iin bir srd. Sr olan her eyin ve
kk susmalarn sanki anlam vard. Kendi
kendine seviniyor, gerekte incir ekirdei
doldurmayacak eylerden yaknyordu.
Connie'nin sersemce yardmlarna bavuruy-
ordu. Her ikisi de kendi sersemliklerinin
farkndaydlar. Connie, kzdan ok mem-
nundu, onun gebe olduunu dndke
hayranlk duyuyordu. Karsnn gizli eylerini
paylatn dnmek houna gidiyordu.
Rose of Sharon, hafife glmsedii zaman o
da byk altndan glyor, gizli eylerini
435/1684

fsltlar halinde birbirlerine anlatyorlard.


evrelerini dnya sarmt ve onlar daha ok
Rose of Sharon, bu dairenin merkeziydi.
Connie de Rose of Sharon'un kk bir uy-
dusu. Syledikleri her ey bir eit srd.

Rose of Sharon gzlerini yoldan ayrd. -


mark mark:

Ben ok susamadm, dedi. Ama belki su


isem fena olmaz.

Connie ban edi, nk onun ne demek


istediini anlamt. Rose of Sharon
marapay ald, azn alkalad, tkrd, bir
marapa dolusu lk suyu iti.

Connie:

Daha ister misin? diye sordu.

Yarm marapa daha ver, yeter.


436/1684

Connie, marapann yarsna kadar su dol-


durdu, Rose of Sharon'a verdi. Gm renkli,
alak bir Lincoln Zephyr yldrm gibi geti.
Rose of Sharon teki aile yelerinin nerede
olduunu anlamak iin dnd, hepsinin
kamyonun evresinde toplandn
grd. ine biraz gven gelince:

Bu kamyonla gitmek houna gidiyor


mu?

Connie iini ekti:

Kimbilir... Belki bir gn.

kisi de ne demek istediklerini


anlamlard.

Eer Kaliforniya'da ok i varsa, kendi-


mize de bir araba alrz. Ama bunlar...

Gzden kaybolan Zephyr'i gsterdi:


437/1684

Bunlar bir ev kadar pahal. Ben ondan


alacama, ev alrm, daha iyi.

Rose of Sharon:

Ben, hem ev, hem de onlardan isterim,


dedi. Ama tabi nce ev lzm, nk...

Her ikisi de ne demek istenildiini an-


lamt. Gebelik her ikisini de korkun duy-
gulu yapmt.

Connie:

Nasl, kendini iyi hissediyor musun? di-


ye sordu.

Yorgunum. Boyuna gne altnda git-


mekten yoruldum.

Ne yaparsn, katlanacaz. Yoksa


Kaliforniya'ya gidemeyiz.

Rose of Sharon:
438/1684

Biliyorum, dedi.

Kpek, koklaya koklaya evrede dolat,


kamyonun altndan geti, yeniden hortumun
altndaki amura doru geldi; amurlu suyu
yalayarak iti. Sonra burnu aada, kulaklar
sallana sallana uzaklat. Yolun kysndaki
tozlu yoncalarn arasndan yine koklaya kok-
laya geerek asfaltn kysna kt. Ban
kaldrd. Rose of Sharon bu srada l
bast. Yldrm gibi giden byk bir otomobil,
birdenbire yaklat, lastikler l bast.
Kpek kendini yolun dna atmaya alt,
bir lk att ve ortadan ikiye blnerek
tekerleklerin altna gitti. Byk otomobil bir
an yavalad, yzler sarkarak arkaya bakt.
Sonra otomobil daha byk bir hzla kay-
boldu, gitti. Bir kan yn ve yuma olan,
barsaklar frlayan kpek yolun stnde
yava yava debeleniyordu.

Rose of Sharon'un gzleri fal ta gibi


almt:
439/1684

Acaba ocua bir ey olur mu dersin?


diye sordu. Acaba bir ey olur mu?

Connie kolunu Rose of Sharon'un boynuna


dolad:

Gel otur uraya, dedi. Bir ey olmaz,


merak etme.

Ben duydum. Bardm zaman iimde


bir eyin oynadn duydum.

Gel yavrum, otur. Bir ey yok, bir ey


olmamtr. Connie, Rose of Sharon'u len
kpekten uzaklatrd, kamyonun yanna ge-
tirdi, basamana oturttu.

Tom ve John Amca, kpek ynna doru


gittiler. Ezilmi vcudun son rpermeleri
grnyordu. Tom, kpei bacaklarndan
yakalad, yolun kysna ekti. John Amca,
sanki bu kaza kendi yznden olmu gibi,
sklyordu.
440/1684

Keke balasaydm, dedi.

Baba, bir an kpee bakt, sonra ban


evirdi:

Gidelim artk, dedi. Zaten kpei nasl


besleyeceiz diye dnp duruy-
ordum. Belki, bylesi daha iyi oldu.

iman adam kamyonun arkasndan doru


geldi:

Ben de zldm, kardeler, dedi. Yol


dolaylarnda kpek ok yaamaz. Benim bir
yl iinde kpeim gitti. Artk kpek
besleyemiyorum.

Sonra ekledi:

Kpei ne yapacaz diye dnmeyin,


kardeler. Ben gereini yaparm. Msr tar-
lasna gmerim.
441/1684

Ana, kamyonun basama zerinde hl


titreyip duran Rose of Sharon'a doru
yrd:

Naslsn Rosasharn? diye sordu. Bir fen-


alk duyuyor musun?

Ezildiini grnce, iim hop etti,


dayanamadm.

Ana:

Duydum, dedi. Artk topla kendini.

Acaba bir ey olmu mudur?

Ana:

Olmamtr, dedi. Ama byle kendini


yer, zlr, tutturursan elbet bir ey olur.
imdi kalk, bana yardm et de bykanaya
bakalm. u ocuu biraz unut artk. O, kendi
kendini korur, merak etme.
442/1684

Rose of Sharon:

Bykana nerede? diye sordu.

Bilmiyorum. Buralarda geziniyordu.


Belki heladadr.

Kz helaya doru gitti, biraz sonra


bykanamn koluna girerek kamyona
getirdi.

Orada uyuyup kalm, dedi.

Bykana inledi:

Ne gzel yerdi, dedi. Alafranga apte-


shane var, su da yukardan akyor. Houma
gitti.

Bykana halinden memnundu:

Uyandrmasaydnz ne gzel bir uyku


ekecektim.
443/1684

Rose of Sharon:

Uyunacak bir yer deil oras, dedi.

Ve bykanay elinden tutarak kamyona


kard. Bykana rahata yerine yerleti.

Pek o kadar gzel bir yer deildi ama, eh


yine de fena saylmaz, dedi.

Tom:

Gidelim, dedi. Daha ok yolumuz var.

Baba kzgn, bir slk ald:

ocuklar nereye gittiler?

Baba, yeniden parmaklarn azna


gtrerek slk ald. Biraz sonra Ruthie nde
Winfield arkada, msr tarlasndan frladlar.

Ruthie:
444/1684

Yumurta bulduk! diye baryordu. Taze


yumurta!..

Arkasndan Winfield geliyordu:

Bak!..

Topraa bulanm elinde, gri yumurtalar


vard. Elini yukar uzatt srada gzleri
yolun kysndaki kpee takld.

Ruthie:

Aaa! dedi.

Ruthie ile Winfield kpee doru yava


yava yrdler. Kpein lsne baktlar.

Baba seslendi:

Haydi bakalm heyy, burada m kalmak


istiyorsunuz?
445/1684

ocuklar ar ar dndler, kamyona


doru yrdler. Ruthie yeniden elindeki
srngen yumurtalarna bakt ve frlatp att.
Kamyonun kenarna trmandlar.

Ruthie bouk bir sesle:

Hl gzleri akt, dedi.

Ama Winfield ii daha bytyordu. Dam-


dan der gibi unlar syledi:

Barsaklar her yana... Drt bir yana


yaylm.
Bir an sustu:

Yaylm... Her yana, yaylm, dedi.

Ve sonra abucak uzand, kamyondan


aa kusmaya balad. Yeniden kalkt za-
man, gzleri sulanmt, burnu akyordu.
446/1684

Domuz ldrmeye benzemiyor, diye


durumunu aklad.

Al, Hudson'un n kapaklarn kaldrm,


ne kadar ya kaldna bakyordu. Kamyonda
oturduu yerin nnde duran bir galonluk
tenekeyi ald, boruya biraz ucuz siyah ya
aktt, yeniden yan dzeyine bakt.

Tom yanna gelmiti:

Biraz da ben gtreyim mi? diye sordu.

Al:

Yorulmadm daha, dedi.

Sen dn gece hi uyumadn. Ben bu sa-


bah hafif kestirdim. imdi sen k yukar.
Ben gtreyim.

Al, istemeye istemeye:


447/1684

Peki, dedi. Ama ya saatinden gzn


ayrma. Yava gtr. Ya kalmayacak diye
dm kopuyordu. kide birde ineye dikkat
et. Eer birdenbire derse, ya kalmamtr.
Tekrar sylyorum: Yava gtr arabay
Tom. ok ykl.

Tom gld:

Bakarm ben, bakarm, dedi. Sen ra-


hatna bak.

Aile yeniden kamyonun zerine yld.


Ana, bykanann yanna yerlemiti. Tom
yerine geti, motoru iletti:

Sahiden makine ekmiyor, dedi.

Motoru vitese takt, kamyonu yoldan aa


srd.

Motor birtakm grltler kararak yava


yava gidiyordu; gne nlerinde aaya
448/1684

inmiti. Bykana durmadan uyuyordu. An-


ann bile ba nne dm, uyukluyordu.
Tom gzne giren gneten korunmak iin
kasketini aa ekti.

Paden ile Meeker aras on mildir,


Meeker ile Harrah on drt mildir, sonra Ok-
lahoma ehri gelir... Byk bir ehirdi Ok-
lahoma. Tom arabay doruca ehre soktu.
Ana uyanm, ehrin sokaklarna bakyordu.
Kamyonun stnde oturan aile yeleri de
dkknlara, byk binalara ve dairelere
bakyordu. Sonra binalar klmeye,
dkknlar ufalmaya balad. Hurda demir
depolar, sandviiler, ehir dndaki dans
salonlar...

Ruthie ile Winfield, btn bunlar


grmlerdi: Btn bunlar, byklkleri ve
gariplikleriyle onlar artm, grdkleri
temiz elbiseli halk ile ehir, onlar korkut-
mutu. Birbirleriyle konumamtlar. Son-
radan konuacaklard. Ama o srada
449/1684

konumadlar. ehirde, ehrin kenarnda


petrol kuyularn, kara kara petrol kuyularn
grdler. Havada ya ve petrol kokusu
vard. Btn bunlar grdkleri halde, sesler-
ini karmadlar. Kocaman, acayip eylerdi
grdkleri, korkmutular.

Rose of Sharon, caddede ince elbise giymi


bir adam grmt. Ayaklarnda beyaz is-
karpinler, banda dz bir hasr apka vard.
Rose of Sharon, Connie'yi drtt, gzleriyle
adam gsterdi, sonra Connie ile Rose of
Sharon kendi kendilerini tutamadlar,
azlarn kapattlar, kkr kkr gltler, bu
glmeler onlara o kadar ferahlk verdi ki,
gzleriyle, yeniden glnecek baka bir
adam aradlar. Ruthie ile Winfield de onlar
grmlerdi; bu glme onlarn da houna
gittii iin onlar da ayn eyi yapmaya
almlard... Ama yapamamlard.
Glememilerdi. Connie ile Rose of Shar-
on, glmemek iin soluklarn tuta tuta kp-
krmz kesilmilerdi. Yeniden glmeye
450/1684

balamalar iin birbirlerinin yzlerine bak-


malar yetiyordu.

ehrin d gz alabildiine aklkt. Tom


teki arabalar arasnda dikkatle kamyonunu
srd, sonra yeniden 66'ya kt... 66, byk
bat yolu. Gne yolun stne doru iniy-
ordu. Camn stndeki tozlar parlyordu.
Tom, kasketini gzlerinin stne kadar ekti.
O kadar ki, nn grebilmek iin ban geri
atmas gerekiyordu. Bykana uyuyordu;
kapal gz kapaklarna gne vur-
mutu. akaklarndaki damarlar mas-
maviydi; yanandaki kk parlak damarlar
da arap rengini almt; yzndeki, eski
koyu lekeler daha da koyulamt.

Tom;

Yolun ilerisinde dururuz, dedi.

Ana, bir sre bir ey sylemedi. Sonra:


451/1684

Gne batmadan konaklayacak bir yer


bulsak fena olmaz, dedi. Bir para et
piirmeliyim, biraz da ekmek yapmalym.
Bu da epeyce zaman alr.

Tom, anasnn dncesine katld:

Doru, dedi. Bu yolu bir rpda bitire-


cek deiliz ya. Elbette arada srada mola
vereceiz.

Oklahoma ile Berthany aras on drt


mildir.

Tom:

Gne batmadan nce bir yer bulalm,


dedi. Al, kamyonun tepesine o eyi yapsn.
Yoksa millet gneten lecek.

Ana, yeniden uyuklamaya balad. Birden


ban bir daha kaldrd:
452/1684

Akam iin bir eyler hazrlamal, dedi


ve ekledi: Baban bana senin devlet
snrndan kma iini anlatt...

Tom bir sre sonra cevap verdi:

Peki, ne olacakm ana?

Bu ie ok canm skld. imdi sen


kayorsun demektir. Ya seni yakalarlarsa?

Tom, batan gnein keskin klarndan


korunmak iin elini gzlerinin zerine
koydu.

Sen merak etme, dedi. Ben onu


dndm. Kefaletle braklan bir sr insan
var. Hepsi de her zaman kaarlar.
Eer batda herhangi bir su iler de
yakalanrsam, fotorafm alp Vaington'a
yollarlar. Ondan sonra beni gerisin geriye
gnderirler. Ama su ilemezsem, bana da
dokunmazlar.
453/1684

Dorusu, ben bu ie ok sklyorum. n-


san bazen su iler de bunun bir su
olduunu bilemez. Kaliforniya'da
bilmediimiz kimbilir ne kadar yasaklar
vardr. Burada bir ey yaparsn ses
karmazlar da, ayn eyi Kaliforniya'da
yaparsn, su olur.

Tom:

yi ama, kefaletle braklm olmasay-


dm, yine ayn ey olmaz myd? dedi. Yalnz,
imdi u fark var ki, bir su yznden
yakalanrsam, tekilerden ok ceza yerim, o
kadar. imdi brak artk bu dnceleri. O
kadar ok dnecek eylerimiz var da, sen
onlar brakp bunlar dnyorsun.

Ana:

Ne yapaym, dedi. Bir kere devlet


snrn gemekle bir su ilemi oldun.
454/1684

Tom:

Her halde Sallisaw'da kalp alktan l-


mekten iyi, dedi. Biz imdi kendimize konak-
layacak bir yer bulalm da.

Berthany'ye girdiler ve tesine getiler.


Yolun altndan knk geen bir hendekte eski
bir otomobil duruyordu; yanna bir adr
kurulmutu; adrdan uzanm bir soba bor-
usundan duman kyordu.

Tom, adr ve otomobili gsterdi:

Bak, burada konaklamlar. Gzel bir


yere benziyor.

Motorunu yavalatt ve durdurmak zere


yolun kenarna ekti. Orta yal bir adam,
burnu havaya bakan eski bir otomobilin
banda motorla urayordu. Banda geni
kenarl adi, hasr bir apka, zerinde mavi
bir gmlek, siyah benekli bir yelek vard.
455/1684

Tulumu kirden kaskat kesilmi, parlyordu.


Yz zayft ve derin yanak ukurlarndan in-
en izgiler yanak kemiklerini ve enesini
daha kk gsteriyordu. Ban kaldrarak
Joad'larn arabasna bakt; gzlerinde hayret
ve hiddet vard.

Tom, otomobilin penceresinden uzand:

Burada gecelemek yasak mdr, deil


midir?

Adam sadece, kamyonu gryordu. Sonra


gzlerini Tom'a dikti:

Bilmiyorum, dedi. Biz burada durduk,


nk daha ok gidemezdik.

Su var m burada?

Adam hemen hemen eyrek mil tedeki bir


benzin istasyonunu gsterdi:

Orada su var. Bir kova verirler size.


456/1684

Tom, ekiniyordu:

Biz de gelip sizin yannzda konaklayabi-


lir miyiz ?

Zayf adam, akn akn bakt:

Buras bizim deil ki, dedi. Biz burada


isteyerek durmadk ki, u krolas daha fazla
gitmedi de...

Tom dayatt:

Ne olursa olsun. Siz buradasnz. Biz


deiliz. imdi sen yanna ister komu alrsn,
ister almazsn. Bu, senin hakkn.

Konukseverlie gelince i deimiti. Zayf


yzde bir glmseme belirdi:

Canm ne duruyorsun? kn yoldan da


gelin buraya. Sizden iyi komu mu
bulacaz?
457/1684

Ve seslendi:

Sairy! Bak, bize komular geldi. Dar


k da ho geldiniz de.

Sonra ekledi:

Sairy, hasta da, dedi.

adrn kapaklar ald, ieriden kupkuru


bir kadn kt... Kurumu bir yapraa ben-
zeyen buruuk bir yz ve yznde alev
karyormu gibi duran gzler... Korkun bir
kuyudan bakan siyah gzler... Ufak tefekti,
titriyordu. adrn kapan tutarak ayakta
durabiliyordu. Bezi tutan eli buruuk bir der-
inin kaplad bir iskeletten baka bir ey
deildi.

Konutuu zaman sesinde gzel, tatl bir


gevreklik vard. Yumuakt. Ve titriyordu.
Btn bunlarla birlikte, sesinde nlayan
yksek notalar da vard.
458/1684

Onlar buyur et, dedi. Merhaba, ho


geldiniz de.

Torn, yoldan kt ve kamyonunu tarlaya


soktu, teki otomobille bir sraya getirdi;
oluk ocuk kamyondan aa dkldler.
Ruthie ile Winfield o kadar abuk aaya in-
milerdi ki, bacaklar uyumutu; elleri ayak-
lar karncaland iin, barmlard. Ana
hemen almaya koyuldu. Kamyonun ar-
kasndaki galonluk kovay zp kard,
barp duran ocuklara yaklat:

Haydi gidin, uradan su aln da getirin!..


Suyu terbiyeli terbiyeli isteyin. "Efendim bir
kova su alabilir miyiz?" deyin. Aldktan
sonra, "Teekkr ederiz" deyin. Birbirinize
yardm ederek tayn, sakn bir damla dk-
meyin. Sonra yakacak dal falan bulursanz,
getirin.

ocuklar, ayaklarn yere vura vura benzin


istasyonuna doru uzaklatlar.
459/1684

adrn yannda hafif bir heyecan seziliy-


ordu, sosyal iliki kurulmak zereydi.

Baba:

Siz Oklahoma'dan deilsiniz galiba?


dedi.

Arabann yannda duran Al, otomobilin


plakasna bakt:

Kansas'tan. dedi.

Zayf adam:

Galena'dan, daha dorusu o yanlardan,


dedi. Adm, Wilson, Ivy Wilson.

Baba:

Biz de Joad ailesiyiz, dedi. Sallisaw


dolaylarndan geliyoruz.

Ivy Wilson:
460/1684

Memnun oldum tantmza, dedi.


Sairy, bunlar Joad ailesiymi.

Ben sizin Oklahoma'dan olmadnz


anlamtm zaten. ok garip konuuyor-
sunuz, sanki... Sakn darlmayn ha!..

Ivy:

Zaten herkes kelimeleri baka trl


syler, dedi. Arkansasllar bir trl, Ok-
lahomallar baka trl syler. Geenlerde
bir Massachussettsli kadn grmtk, o
daha baka konuuyordu. Ne sylediini g
anlyordum.

Noah ile John Amca ve papaz, kamyonu


boaltmaya balamlard. Bykbabay
aa indirdiler, yere oturttular. Bykbaba
kle gibi yere kt, gzn dereye dikti.

Noah:
461/1684

Hastasn galiba bykbaba? diye sordu.

Bykbaba bitkin:

Evet, hastaym, dedi. Bombokum.

Sairy Wilson, yava yava ve dikkatle


bykbabaya yaklat:

adrmza gelmek ister misiniz? diye


sordu. Bizim iltenin stnde yatar, biraz
dinlenirsiniz.

Kadnn yumuak sesi bykbabaya ban


kaldrtt.

Kadn:

Buyrun gelin, dedi. Biraz dinlenirsiniz.


Biz size yardm ederiz.

Bykbaba birdenbire alamaya balad.


enesi titriyordu; ihtiyar dudaklar aznn
zerinde kenetlenmiti; hkrklarla
462/1684

sarslyordu. Ana, hemen bykbabaya


doru kotu, kollarn vcuduna dolad. Gen-
i srtn dorultarak bykbabay ayaa
kaldrd; deta srkleyerek adra gtrd.

John Amca:

Bykbaba galiba ok hasta. Hi m-


rnde byle ey yapmamtr. Ben imdiye
kadar onun byle aladn grmedim.

Kamyonun stne atlad, aaya bir ilte


att.

Ana adrdan kt, Casy'ye doru gitti:

Siz hastalara koardnz, dedi. Byk-


baba hastaland. Biraz gidip bakar msnz?

Casy, hemen adra doru gitti, ieri girdi.


Yerde st ste iki ilteyle stnde zenerek
yaylm battaniyeler duruyordu. Kk bir
teneke soba, demir bacaklar zerinde ve
463/1684

iinde ate parlayp snerek yanyordu. Bir


su kovas, bir tahta yiyecek sand, masa
grevini gren bir sandk daha. Hepsi bu
kadard. Batan gnein klar adrdan
geerek pembe pembe ieri szlyordu.
Sairy Wilson, dein yanna diz kmt.
Bykbaba arkast yatyordu. Gzleri ak-
t. Yukarya bakyordu; yanaklar kzarmt.
Glkle soluk alyordu.

Casy, ihtiyar, kemikli bilei eline ald:

Yoruldun galiba, bykbaba? diye


sordu.

Yukar doru bakan gzler, sesin geldii


yana dnd, ama Casy'yi bulamad.

Dudaklar bir eyler sylemeye alt. Ama


syleyemedi. Casy nabzna bakt, sonra bilei
brakt; elini bykbabann alnna koydu.
htiyar adamn vcudunda bir sava
balamt. Bacaklar durmadan hareket
464/1684

ediyor, elleri oynuyordu. Belli belirsiz sesler


karyordu, ama szck deildi bunlar.
Bykbabann sivri beyaz sakallarnn
altndaki derisi kpkrmzyd.

Sairy Wilson tatl sesiyle, Casy'ye:

Hastaln biliyor musunuz? dedi.

Casy sesin geldii buruuk yze doru


ban kaldrd ve ateli gzlere bakt:

Siz biliyor musunuz?

Galiba.

Casy sordu:

Nedir?

Belki de aklma gelen doru deildir.


Yormak istemiyorum ama...
465/1684

Casy, ikide birde gerilen krmz yze


bakt:

Sizce... Belki... Gne arpmasdr m


diyeceksiniz?

Sairy:

Belki, dedi. Ben byle vaka grdm.

Dardan konaklama hazrlklarndan


kan sesler, tahta kesmeler, anak mlek
arpmalar iitiliyordu.

Ana adr kapaklarnn arasndan bakt:

Bykana ieri girmek istiyor. Gelsin


mi?

Papaz:

Gelmese daha iyi olur, biraz merak etsin


ne kar, dedi.
466/1684

Ana sordu:

Nasl, biraz iyileti mi?

Casy yavaa ban sallad. Ana, sava


durumundaki ihtiyar yze bir gz att; derin-
in altndan kann akt belli oluyordu. Dar
kt ve dardan ses iitildi:

yiymi bykana, iyilemi, biraz din-


leniyor o kadar.

Bykana ters ters cevap verdi:

Peki yleyse, ben grmek istiyorum. O


ne yalancdr, ne iinden pazarlkldr,
bilemezsiniz!..

Bykana hemen adr kapaklarnn


arasndan grnd. Dein yannda durdu
ve bakt:

Neyin var?., diye bykbabaya sordu.


467/1684

htiyar gzler yeniden sesin geldii yeri


buldu, dudaklar sarkt.

Bykana:

Domuzluu stnde gene, dedi ve


irenerek, ben size yalancnn biridir
demedim mi? Bu sabah yola kmamak iin
kamak istedi. Sonra kalam aryor, dedi.
o deil, domuzluu tutmutur, ite o kadar.
Ka kere byle tutturmu da kimseyle
konumamtr.

Casy, kibarca:

Domuzluk olsun diye yapmyor,


bykana; hasta zavall, dedi.

Yaa!

Bykana yeniden ihtiyara bakt:

ok hasta m dersiniz?
468/1684

Olduka, bykana.

Peki yleyse, dedi. Niin dua etmiyor-


sunuz? Siz papaz deil misiniz?

Casy'nin kuvvetli parmaklar byk-


babann bileinde dolat ve bilei kavrad:

Bykana, size nce de syledim. Ben


artk papaz deilim.

Bykana:

Dua ediniz! diye emretti. Btn dualar


ezbere bilirsiniz.

Casy:

Dua edemem, dedi. Niin dua etmek, ya


da kime dua etmek gerektiini bilmiyorum.

Bykananin gzleri evrede dolat,


Sairy'ye takld:
469/1684

Dua edemezmi, dedi. Ruthie'nin min-


imini sska bir kzken nasl dua ettiini size
sylesem, aarsnz. "Ben imdi yatama
yatyorum. Ruhumu korusun, Tanrya yal-
varyorum. Kiler bombo, kpek hoho.
min." derdi. Duas buydu.

adrla gnein arasnda gezinen biri


vard; adr bezine glgesi vuruyordu.

Bykbaba caniyle urayor, kaslar ger-


iliyordu. Birdenbire ar bir vurgunun
altnda kalm gibi sarsld. Sonra hareketsiz
yatt, soluu kesilmiti. Casy, ihtiyarn
yzne bakt; yznn siyaha alar krmz
bir renk aldn grd.

Sairy, Casy'nin omzuna dokundu. Ku-


lana fsldad:

Dili, dili, dilini.

Casy bayle tasdik etti:


470/1684

Bykbabann nne geeyim de.

Casy eneyi smsk tuttu, ayrd; elini ihti-


yarn boazna soktu, dilini yakalad. Dili
ekince, hrltl bir ses kt, iniltili bir soluk
alnd. Casy yerden bir denek ald; dile
denekle bastrd. Bykbaba hrltlar iinde
dzensiz soluk alp veriyordu.

Bykana bir tavuk gibi rpnyordu:

Dua, diyordu, dua edin. Size sylyor-


um, dua, dua edin.

Sairy, bykanay geriye ekmeye alt.

Bykana:

Dua et, Allann bels herif, dua et,


dua!., diye baryordu.

Casy bir an bykanaya bakt. Ddk gibi


ten soluk, eskisinden daha yksek, daha
dzensiz kyordu:
471/1684

Ey gkyznde oturan Babamz, Hazreti


sa, Senin adn her zaman kutsal kalsn.

Bykana:

Allah!., diye bard.

Senin hkmnn zaman geldi. Hem


dnyada, hem ahrette Senin istediin olacak.

min.

Ak azdan uzun ve zor bir soluk al,


sonradan alayan bir soluk veri iitildi.

Bize bugn bala... Her gnk ek-


meimizi bala ve bizi affet...

Soluk kesilmiti. Casy, bykbabann gz-


lerine bakt; gzler duru, derin ve iliydiler;
her eyi bilen, rahat bir bak vard onlarda.

Bykana:
472/1684

Allah! dedi.

Casy:

min, dedi.

O zaman bykana donup kald. adrn


dndaki btn grltler durdu. Yoldan bir
araba hzla geti. Casy hl dein yannda,
yerde diz km, duruyordu. Dardakiler
lm seslerine kulak vermiler, olduklar
yerde ses karmadan duruyorlard. Sairy,
bykanay kolundan tuttu, dar kard.
Bykana cidd cidd yryor, ban dimdik
tutuyordu. O, aile adna byle yryor, aile
adna ban dik tutuyordu. Sairy,
bykanay yerde duran bir ilteye gtrd,
stne oturttu. Bykana dimdik ve kendini
beenmi, ileriye doru bakmakta devam
ediyordu. Herkesin gz imdi ondayd.
adrdan hi ses kmyordu, sonunda Casy,
adrn kapsn at, darya kt.
473/1684

Baba, yumuak bir sesle:

Neden ld? diye sordu.

Casy:

Kan bomasndan, dedi. iddetli bir kan


hcumu.

Yaam yeniden balad. Gne ufka dedi


ve yarsna kadar gmld. Yoldan arka
arkaya krmz kenarl kocaman yk kamyon-
lar geldi; topra deprem gibi sarsarak, eg-
zoz borularndan mavi mazot dumanlar
kartarak grlt ile geip gittiler. Her
kamyonu bir ofr sryordu ve ofr
yardmclar tavana yakn ranzalarda uyuyor-
lard. Ama kamyonlar hi durmadlar, gece
gdz grlediler ve arlklar altnda yer sar-
slp durdu.

Aile bir birlik gibi toplanmt. Baba


melmiti. John Amca da yanndayd. Baba
474/1684

imdi, ailenin bakan olmutu. Ana onun


yannda ayakta duruyordu. Noah, Tom ve Al
de melmiler, papaz ise yere oturmu,
dirseklerine dayanmt. Connie ile Rose of
Sharon uzaklarda dolayorlard. Ruthie ile
Winfield bir kova suyu ortaklaa tamaya
alyorlard. Bir deiiklik olduunu an-
ladlar ve yavaladlar. Kovay yere brakarak
anann yanna hi ses karmadan
sokuldular.

Bykana, grup toplanncaya ve ona bakan


kalmayncaya kadar kabara kabara, souk
souk oturdu, sonra uzand; kolu ile yzn
rtt. Kzl gne batm, yerde parlak bir
alacalk brakmt. Akam alacaln
yanstan yzler aydnlkt ve parlayan gz-
lerde gkyznn yanks vard. Akam, k-
larn toplayp gtryordu.

Baba:
475/1684

Bykbaba, Mister Wilson'un adrnda


ld, dedi.

John Amca ban edi.

Wilson, adrn bize emanet verdi.

Baba hafif bir sesle:

ok iyi insanlar, dedi.

Wilson, krk arabann yannda duruyordu.


Sairy, dee gitmi, bykanann yannda
oturmutu. Ama bykanaya dokunmaktan
ekiniyordu.

Baba seslendi:

Mister Wilson!

Wilson ayan srye srye yaklat ve


meldi. Sairy de gelip yannda durdu.

Baba:
476/1684

Size ok teekkr ederiz, kardelik,


dedi.

Wilson:

Size yardmmz dokunduu iin ok


memnunuz.

Baba:

Size ok ey borluyuz.

Wilson:

lm srasnda bor mor olmaz, dedi


ve Sairy de onun sylediini tekrarlad:

Bor mor olmaz.

Al:

Sizin arabanz ben tamir ederim...


Tom'la birlikte tamir ederiz.
477/1684

Al, aileyi bortan kurtardndan tr


evresine koltuklar kabararak baknd.

Yardmnz kabul ederiz.

Demek ki Wilson da Joad ailesinin bor


altnda kalmasn istemiyordu.

Baba:

imdi ne yapacamz dnelim, dedi.


Kanun var, lm haber vermek gerek;
haber verince ya cenaze iin krk do- lar alr-
lar, ya da fukara diye bedava kaldrrlar.

John Amca atld:

Biz fukaralk nedir bilmeyiz, grmedik.

Tom:

Fukaral yle bir reneceiz ki...


Eskiden topramzdan atlm deildik de
fukaraln ne olduunu bilmiyorduk.
478/1684

Baba:

imdi tertemiz olduk, dedi. Ama bizim


ne suumuz var? imdiye kadar kimseden
hibir eyi bedava almadk, kimsenin
acmasna snmadk. Tom'un ba o derde
girdii zaman bile bamz dik tutabiliy-
orduk. Oysa Tom, herhangi bir insann
yapacan yapmt.

John Amca:

Peki, imdi ne yapacaz? diye sordu.

Kanun ne diyorsa onu yapacaz, tabi


ly grmeye gelecekler. Elimizde yz elli
dolarmz var. Bykbabay gmmek iin bir
de krk dolar alrlarsa Kaliforniya'ya
gidemeyiz... Ya da bykbabay fukaradr di-
ye bedava gmdrmeli.
479/1684

Erkekler durduklar yerde kmldandlar;


dizlerinin nnde kararan topra
incelediler.

Baba, alak bir sesle:

Bykbaba, babasn kendi eliyle gm-


m, dedi. Bu ii byk bir soukkanllkla
yapm, mezarn kendi kreiyle dzeltmi.
Ama o zamanlar bir insann olu tarafndan
gmlmeye; olun da babasn gmmeye
hakk varm.

Ama artk kanun deimitir, dedi John


Amca.

nsan bazen kanuna uymaz, dedi baba.


nsann kanuna boyun emeyecei ok
zamanlar olur. Bir ara Floyd zvanadan k-
mt. Kanuna gre Floyd'u teslim etmemiz
gerekirdi... Oysa kimse teslim etmedi. nsan
bazen kanunu kendisi deitirmelidir. imdi
ben diyorum ki: Benim kendi babam
480/1684

gmmeye hakkm vardr. Ama herkes yine


kendi fikrini sylemekte serbest.

Papaz dirseklerine dayanarak doruldu:

Kanun pekl deiir, dedi. Benim


hakkm var deyince akan sular durur. s-
tediini yapmakta serbestsin.

Baba, John Amcaya dnd:

Burada senin de sz hakkn var, John.


Bir diyecein var m?

John Amca:

Hibir diyeceim yok, dedi. Yalnz bu,


tpk onu karanlkta saklamaya benziyor.
Oysa bykbabann her ii dobra dobrayd,
gizli kapakl ilerden holanmazd.

Baba, utanarak:
481/1684

Biz bykbabann yaptn yapamayz,


dedi. Paramz tkenmeden Kaliforniya'ya
gitmeliyiz.

Tom atld:

Bazen tarlada alan bir adam, bir ceset


bulur, dnyay grltye boar, adam
ldrlm sanrlar. Hkmet de zaten
llerle dirilerden ok urar. Yazar izer,
lenin kim olduunu, nasl ldn
aratrr durur. Benim bir dncem var: Bir
ienin ierisine bir kt yazp koyalm ve
bykbaba ile birlikte gmelim; kda kim
olduunu, nasl ldn, buraya niin gm-
dmz yazalm.

Baba bu dnceyi beendi:

yi olur. yi bir yaz ile yazmal. Hem


bykbaba, adnn orada olduunu, kend-
isinin sadece yerin altnda braklm bir
482/1684

ihtiyar olmadn bilir de, yalnzlk duymaz.


Syleyecek baka ey var m?

evre ses karmad. Baba, ban anaya


evirdi:

Sen hazrlar msn?

Ana:

Peki, ben hazrlayaym, dedi. Ama ye-


mei kim hazrlayacak?

Sairy Wilson:

Ben hazrlarm, dedi. Siz iinize bakn.


Byk kznzla birlikte yemei hazrlarm.

Ana:

ok teekkr ederiz, dedi. Noah,


flardan gzel bir et paras kar da, getir.
Tuz daha diplerine sinmemitir. Ama tad
yine fena deildir.
483/1684

Sairy:

Bizim de yarm uval patatesimiz var,


dedi.

Bana iki yarm dolar ver, dedi.

Baba elini cebine daldrd, anaya iki gm


para uzatt. Ana leeni buldu, su ile dol-
durdu, adra gitti. adrn ierisi hemen he-
men karanlkt. Sairy de adra girdi, bir
mum yakt, bir sandn zerine dikine
oturttu ve sonra dar kt. Ana bir an,
lm ihtiyara bakt. Sonra nlnden bir
para yrtt ve ihtiyarn enesini balad.
Ayaklarn uzatt, ellerini gsnn stnde
kavuturdu. Gz kapaklarn indirdi, her
birinin zerine birer gm yarm dolarlk
koydu. lnn gmleini ilikledi, yzn
ykad.

Sairy, ban ieri uzatarak:


484/1684

Yardma geleyim mi? dedi.

Ana yavaa ban kaldrarak bakt:

eri girin, dedi. Size bir ey sylemek


istiyorum.

Sairy:

ok iyi bir kznz var. imdi patatesleri


soyuyor. Size nasl yardmm dokunabilir?

Ana:

Bykbabay batan aa ykayacaktm,


dedi. Ama zerine giydirecek baka elbisesi
yok. Sizin de yorgannz berbat oldu. Yor-
gandan l kokusu kmaz. Anamn ld
iltenin stne iki yl sonra bir kpek geldi
de, silkinerek uludu. ly sizin yorgannza
saralm. Sonra deiriz. Biz de size baka bir
yorgan veririz.

Sairy:
485/1684

Bu szlerin sras deil. Biz size yardm


etmekten holanyoruz. Sizin dndnz
benim aklma bile gelmiyor... Biz bu
dnceleri brakal ok oldu. Bugn herkes
muhta yardma.

Ana ban sallad:

Evet, dedi.

htiyar, tra uzam, enesi bal ve


gmten gzleri mum nda parlayan
yze uzun uzun bakt:

Byle durmasn. Yorgana saralm.

htiyar kadncaza pek o kadar


dokunmad.

Ana:

htiyardr da ondan, dedi. Belki ne olup


bittiinin de pek farknda deil. Belki de bir
sre farknda olmayacak. Bundan baka,
486/1684

felket karsnda biz kendimizi tutmakla


vnrz. Babam derdi ki: "Herkes yklabi-
lir. Ama erkek olan, bunu yapmaz!" Biz her
zaman kendimizi tutmaya alrz.

Yorgan sk skya bykbabann bacak-


larna ve omuzlarna sard. Yorgann ucunu
papaz klah gibi bandan doru getirerek
yzne ekti. Sairy, anaya bir sr engelli
ine verdi, ana da yorgan iyice ve sk skya
ineledi. Uzun bir balya yapt. Sonra ayaa
kalkt:

Fena bir gmme olmayacak, dedi. Tren


yapacak papaz da var, sevdikleri de yannda.

Birdenbire salland. Sairy, anann yanna


giderek onu tuttu.

Ana:

Uykusuzluktan... dedi.
487/1684

Sesinde bir utanma vard.

Yoo, imdi bir eyim yok, geti. Yola k-


mak iin yle bir hazrlandk ki, sormayn.

Sairy:

Biraz dar ksanz, dedi.

Evet, buras bunaltt beni.

Sairy, mumu sndrd, her ikisi de dar


ktlar.

Kk hendein dibinde kuvvetli bir ate


yanyordu. Tom deneklerden ve tellerden
bir ayak yapm, ibrikleri ona tutturmutu;
ibriklerin iindeki sular fkr fkr kayny-
ordu. Tencere kapaklarndan buhar ky-
ordu. Rose of Sharon, kzgn ateten biraz
uzakta, diz km duruyor, elinde uzun bir
kak tutuyordu. Anann adrdan ktn
grd, ayaa kalkt, yaklat:
488/1684

Ana, dedi. Sana bir ey sormak


istiyorum.

Ana:

Yine mi yrein hoplad? diye sordu.


Kzm, merak etme, u dokuz ay zlmeden
geiremezsin zaten.

Ama ya... Ya ocua bir ey olursa?

Ana:

Derler ki, keder iinde doan ocuk,


mutlu olurmu, yle deil mi, Misis Wilson?

Sairy:

Evet, yle bir sz iitmitim, dedi. Buna


benzer bir sz daha var: Nee iinde doan
ocuun surat ask olur derler.

Rose of Sharon:
489/1684

Yreim oynad ne yapaym?

Ana:

Bizim de yreimiz oynad ama, bouna


deil ya, ne yapalm, dedi. Sen tencerelere
bak.

Erkekler atein evresinde halka


olmulard. Ara olarak bir krekle bir
kazma vard. Baba topraa iki buuk metre
uzunluunda, bir metre geniliinde bir yer
iaret etti. nbetlee yaplmaya baland.
Baba topra kazma ile kazd, sonra John
Amca krekle att; Al kazd, Tom krekle at-
t; Noah kazd, Connie krekle att. ukur
derinleti. hi durmuyordu. Krek krek
topraklar abuk abuk ukurdan frlatly-
ordu. Tom, dikdrtgen ukurun iine
omuzlarna kadar gmld srada sordu:

Derinlii nasl baba?


490/1684

yi, iyi, yalnz yarm metre kadar daha


ister. Tom, sen imdi k da u kd yaz.

Tom kendisini ukurdan dar att; Noah


onun yerine geti. Tom atei besleyen anaya
yaklat:

Kt, kalem var m ana?

Ana ban yavaa sallad:

Hayr. Yanmza almadmz tek ey


onlar.

Sairy'ye bakt; ufak tefek kadn, hemen


adrna doru gitti. Elinde bir ncil ve yarm
bir kurun kalemle dnd.

te, dedi. Banda bo bir sayfa var.


Yazn, koparn. Kitapla kalemi Tom'a verdi.

Tom atein yanna oturdu. Gzlerini kst,


akln toplad ve son sayfaya byk harflerle
yava yava ve dikkatle unlar yazd:
491/1684

BURADA WILLIAM JAMES JOAD


ADINDA HTYAR BR ADAM
YATMAKTADIR. KAN
BOMASINDAN LMTR. ONU ALES
GMD, NK CENAZEYE VERECEK
PARALARI YOKTU. HTYARI KMSE
LDRMED. KAN BODU VE LD.

Durdu.

Ana, dinle bak...

Yazdklarn ar ar anaya okudu.

Ana:

Gzel yazmsn, dedi. ncil'den de bir


ey yazsan olmaz m? Dinimizin istedii de
olur, fena m? Kitab a, bulduun bir sz
yaz.

Tom:
492/1684

Ama ksa olmal. Sayfada ok yer


kalmad.

Sairy:

Allah gnahlarn affetsin diye yazsan


olmaz m? dedi.

Tom:

Yok olmaz, dedi. Sanki cezaya


arptrlm da aslm gibi oluyor. Ben baka
bir ey yazacam.

Sayfalar evirdi, dudaklarn oynatarak ve


szckleri mrldanarak okudu:

te burada ksa ve iyi bir sz var, dedi.


"Ve Lut onlara dedi ki: Hayr, yle deil
Tanrm."

Ana:
493/1684

Anlamsz bir sz, dedi. Bu kadar


urayorsun, bari bir eye benzesin.

Sairy:

Mezamir'i evir, orada, ileride. nsan,


Mezamir'de her zaman iyi bir sz bulabilir.

Tom sayfalar evirdi, metinlere gz


gezdirdi.

te burada bir tane var, dedi. Hem


gzel, hem de olduka dindarca: "Sular af-
fedilen, gnahlar rtlen o kimse, kutsal-
lamtr." Nasl bu?

Ana:

Gerekten bu gzel, dedi. te yaz bunu.

Tom bu szleri dikkatle yazd. Ana bir


gazoz iesini alkalad, kurulad. Tom ien-
in kapan evirerek iyice sktrd.
494/1684

Belki papazn yazmas daha doru


olurdu, dedi.

Ana:

Olmaz, papaz akrabadan deil.

ieyi Tom'un elinden ald, karanlk adra


girdi. rtnn inelerini kard, gazoz ies-
ini soluk, ince ellerin altna srd, yorgan
ineledi. Sonra yeniden atein yanna dnd.

Erkekler mezardan geliyorlard. Yzleri


terden parlyordu.

Baba:

Haydi bakalm.

Baba, John, Noah, Al, adra girdiler ve


hep birlikte, inelenmi uzun balyay ta-
yarak dar ktlar. Mezara tadlar. Baba
ukura atlad, balyay kollarna ald, yavaa
495/1684

ukurun dibine indirdi. John Amca elini uz-


att, babay ukurdan darya ald.

Baba sordu:

Bykana ne halde acaba?

Ana:

Bakaym, dedi.

Dee doru gitti, bir an ihtiyar kadna


bakt. Sonra yeniden mezara dnd:

Uyuyor, dedi. Belki sonradan bana kzar


ama, ben imdi onu uyandrmam. ok
yorgun.

Baba:

Papaz nerede? Bir dua lzm, dedi.

Tom:
496/1684

Yolda geziniyordu, grdm. Artk dua


etmek istemiyor.

Dua etmek istemiyor mu?

Tom:

Hayr, dedi. O papazlktan vazgemi.


Papaz olmad halde papaz gibi yapp da
herkesi aldatmaya hakk olmadna inany-
or. Kendisinden dua istenilmesin diye kay-
or, garanti.

Casy ses karmadan yanlarna gelmi,


Tom'un szlerini iitmiti.

Ben kamadm, dedi. Ben size yardm


edeceim, ama sizi aldatmayacam.

Baba:

Bir iki sz sylemez misiniz? Ailemizden


hibir kimse bugne kadar duasz
gmlmemitir.
497/1684

Papaz:

Syleyeceim, dedi.

Connie, Rose of Sharon'u mezarn yanna


getirdi. Rose of Sharon, isteksizdi. Connie:
"Bulunman gerek" demiti. "Ayp olur sonra.
ok ksa srecek."

Atein , mezarn banda toplananlarn


zerlerine vuruyor, yzlerini ve gzlerini or-
taya karyor, koyu elbiselerinin zerinde
titriyordu. Herkes apkasn karmt. Ik,
zerlerinden atlaya atlaya dans ediyordu.

Casy:

Duam ksa olacak, dedi.

Ban edi, tekiler de onun gibi yaptlar.


Casy bir trendeymi gibi sze balad:

Burada yatan ihtiyar, bir mr srd ve


bu mrn sonunda ld. yi insan myd,
498/1684

kt insan myd, bilmiyorum ama, o kadar


nemli deil bu. Yayordu ya, nemli olan
ey bu. Ve o, imdi lmtr ve bu da o
kadar nemli deil. Bir zamanlar bir adamn
iirini dinlemitim. Diyordu ki: "Yaayan-
larn hepsi kutsaldr", dnrseniz biraz
sonra bu szn kelimelerin tesinde bir an-
lama geldiini anlayacaksnz. Ve ben u an-
da lm bir ihtiyar iin dua etmiyorum. O,
hayatndan memnundu. Yapacak bir ii
vard. Ama bu ii hazr bulmutu, ve o ii
yapmann bir tek yolu vard. Oysa bize
gelince; evet, bizim de yapacak bir iimiz var,
ama bu ii yapmak iin de nmzde bin-
lerce yol var ve biz bu yollardan hangisine
sapacamz bilmiyoruz. Ben eer dua ediy-
orsam, bu duay hangi yola sapacan bil-
meyenler iin ediyorum. Burada yatan
bykbaba ise, dosdoru yolunu tutturmu,
gidiyordu. Ve imdi topran rtnz, onu
iiyle babaa braknz.

Casy ban kaldrd.


499/1684

Baba:

min, dedi.

Ve tekiler de min diye mrldandlar.


Sonra baba krei ald, yarsna kadar to-
prakla doldurdu, karanlk ukura yava
yava yayd. Krei John Amcaya verdi ve
John Amca bir krek dolusu toprak att.
Sonra krek elden ele dolat, herkes srasn
savd. Herkes grevini yaptktan ve hakkn
kullandktan sonra baba, yumuak toprak
ynna atld ve ukuru abuk abuk dol-
durdu. Kadnlar akam yemeini hazrlamak
iin geriye dndler. Ruthie ile Winfield
trene dalmlard.

Ruthie arballkla:

Bykbaba orada, topran altnda


kald, dedi.
500/1684

Winfield korkmu gzleriyle ona bakt.


Sonra atee doru kotu, yere oturdu; iini
eke eke alamaya balad.

Baba ukuru yar yarya doldurduktan


sonra soluk almak iin biraz doruldu, bu
arada John Amca, ii bitirdi, ve toprak
ynn dzeltirken Tom, kendisini drtt:

Beni dinle, dedi. Eer burada,


arkamzdan bir mezar brakrsak, hemen
gelir aarlar. Mezar saklamamz gerek. To-
pra dzelt de stne biraz kuru ot getirip
yayalm. Byle yapmalyz, baka aremiz
yok.

Baba:

Bak bu aklma gelmedi, dedi. Ama bir


mezarn yerini belli etmeden brakmak doru
olmaz.

Tom:
501/1684

Ne yapalm, dedi. Hemen arkamzdan


topra aarlarsa, kanuna uymadmzdan
tr sulu oluruz. Kanuna uymazsan ne
olacan biliyorum.

Evet, dedi. Bak bunu unuttuk.

John Amca'nn elinden krei ald, mez-


arn stn dzeltti.

K gelirse ker, dedi.

Tom:

Ona are yok, dedi. Zaten kn bur-


alardan ok uzakta bulunacaz. stn iyice
bastr da, zerine bir eyler serpelim.

Bir yandan et ve patates piiyor, te


yandan aileler, topran zerine oturmular,
yemeklerini yiyorlard; ses karmadan, atee
bakyorlard.
502/1684

Wilson diiyle bir et paras koparrken


zevkle iini ekti:

Gzel etmi, dedi.

Baba aklad:

ki domuzumuz vard, yesek daha iyi


olur dedik, zaten para etmezdi. Nasl olsa
artk yolculua alacaz. Ana da ekmek yap-
maya alt, dedik. Memleket grmek, kamy-
ona iki f domuz almak daha iyi olacak ded-
ik. Siz ne kadardan beri yoldasnz?

Wilson diliyle dilerini temizledi, diinden


kardklarn yuttu:

Sormayn, dedi. Evden kal hafta


oldu.

Vay anasn, biz on gn iinde, hatta on


gnden de az bir zamanda Kaliforniya'ya
varrz diyorduk.
503/1684

Al, sze kart:

Bilmiyorum baba ama, bu ykle yok-


ular kamyoruz. Belki de hi
Kaliforniya'ya varamayacaz. Hele dalar da
varsa, yandk.

Atein evresinde susmu, oturuyorlard.


Balarn nlerine emilerdi; atein nda
salar ve alnlar grnyordu. Bu kk
k kubbesinin stnde yaz yldzlar hafif
hafif parlyor, gnn scakl yava yava
ekiliyordu. Bykana, ateten uzakta duran
dein stnde kpek yavrusu gibi inledi.
Btn balar o yne evrildi.

Ana:

Rose of Sharon, dedi. Sen iyi bir kzsn,


gidip bykanann yanna uzansan fena ol-
maz. imdi insana ihtiyac var. Yava yava
akl bana geliyor.
504/1684

Rose of Sharon ayaa kalkt. Dee doru


yrd. htiyar kadnn yanna uzand. Alak
sesle konumalar, atein yanna kadar geliy-
ordu. Rose of Sharon'la bykana dein
zerinde fsldap durdular.

Noah:

Garip ey, dedi. Bykbabay


kaybediimiz bende hibir deiiklik yap-
mad. imdi eskisinden daha kederli deilim.

Casy:

kisi de ayn eydir, dedi. Ha byk-


baba, ha eski bir ev, ikisi de tastamam
birbirinin ayn.

Al:

Yazk dorusu, dedi. Zavall, boyuna


yapaca eyleri, zmleri nasl banda ezip
505/1684

sakallarndan sularn aktacan, daha buna


benzer bir sr eyleri anlatp duruyordu.

Casy:

O, herkesi aldatyordu, dedi. Bana


kalrsa iin gerek yann biliyordu. Byk-
baba bu gece lmedi: O, kendisini yerinden,
yurdundan ettiiniz gn ld.

Baba bard:

Doru mu sylyorsunuz?

Elbette doru. Evet, geri bykbaba


soluk alyordu... diye Casy devam etti. Ama
o, oktan lmt. O, brakt yerde
kalmt. O, bunu biliyordu.

John Amca:

Bykbabann leceini biliyor muy-


dunuz? dedi.
506/1684

Casy:

Evet, biliyordum.

John Amca, papaza yle bir bakt, yzn


bir korku kaplad:

Niin kimseye sylemediniz?

Casy sordu:

Neye yarard?

Belki... Belki de aresini bulurduk!..

Nasl?

Bilmiyorum. Ama...

Casy:

Hayr, dedi. Hibir ey yapamazdnz.


Sizin yolunuz kesinlemiti. Bykbabaya
iinizde yer yoktu. O, hi ac ekmedi. Bu
507/1684

sabahki olaydan sonra bile... Bykbaba to-


prandan ayrlmamt; akl orada kalmt.

John Amca derin derin iini ekti.

Wilson:

Biz de aabeyim Will'i brakmak


zorunda kaldk, dedi.

Balar Wilson'a dnd:

O da, ben de krk yalarnda varz. O,


benden biraz daha byk. kimiz de m-
rmzde otomobil kullanm deildik. Ama
bu ie karar verdik, her eyi sattk. Will bir
otomobil satn ald, satn ald yerden ona
otomobilin nasl kullanlacan retecek bir
ocuk verdiler. Yola kmadan nce bir ikindi
zeri Will'le Minnie Hala otomobil kullan-
masn renmeye kmlard, Will, yolun
bir dnemecine geldii zaman: "Heyy!" diye
bara bara otomobili geri srd, bahenin
508/1684

telini ezdi, geti. Sonra, "Heyy namussuz!.."


diye bararak gaza bast gibi, doru
hendee yuvarland. Orada kald. Ne satla-
cak bir eyi kalmt, ne de otomobili... Ama
Allah bilir ya bu, kendi suu. Deli herifin
birisidir zaten. Bizimle gelmek istemedi.
Orada kalp kfretmek, ona daha iyi geldi.

Peki, ne yapacak?

Bilmiyorum, akl banda deil. Biz de


onu bekleyemezdik. Yanmzda yalnz seksen
be dolar vard. Oturup bu paray yemek
doru olmazd, ama imdi bu para da suyunu
ekti!.. kide birde ya defransiyelde bir di
krlr, yerine kaymak iin otuz dolar veririz,
ya lastik alrz, ya da buji krlr, veyahut im-
di olduu gibi, Sairy hastalanr. On gn
duraklamak zorunda kaldk. imdi yine Al-
lahn bels otomobilin bir yan daha krld,
para da suyunu ekiyor. Ne zaman
Kaliforniya'ya varacaz, bilmiyorum.
509/1684

Otomobil tamirini bilseydim ok iyi olacakt


ama, hi de otomobilden anlamyorum.

Al, kelimelerine nem vererek sordu:

Nesi var otomobilin?

Bilmiyorum, almyor ite; motor aly-


or, prt prt, sonra stop ediyor. Biraz sonra
yeniden almaya balyor, ama daha ara-
bay srmeden, yeniden kesiliyor.

Yani, bir iki dakika alp duruyor,


deil mi?

Evet baym. Ne kadar gaza basarsam


basaym, bir trl yrtemiyorum. Araba
gittike de bozuldu, imdi artk hi yrmez
bir duruma geldi.

Her halde benzin borularndan biri


tkanm olacak. Ben size aarm.

Babann da koltuklar kabarmt:


510/1684

Otomobilden iyi anlar, dedi.

Otomobile bir kere bakarsanz ok


memnun olurum. ok teekkr ederim. n-
san sanki, kk ocukmu gibi seviniyor.
nsan da byle ocukken hibir ey becere-
mez. Kaliforniya' da kendime iyi bir araba al-
mak niyetindeyim. nallah o da bunun gibi
bozulmaz.

Baba:

Ne vakit Kaliforniya'ya varacaz? Oraya


varmak da bir i, dedi.

Wilson:

Evet, zor ama, deer, dedi. El iln-


larnda okudum; meyve toplamak iin
dnyann adamn istiyorlar, iyi cret veriy-
orlar. Bir kere oradaki hayat dnn: Aa
glgelerinin altnda elma topluyorsunuz ve
ikide birde siz de tadyorsunuz. Tabi ne
511/1684

kadar yersen ye, oradakiler aldrmazlar;


orada meyve ok. cretler yksek olunca,
belki insan bir para toprak alr da daha ok
para kazanmak iin alr. Ben sizinle bahse
girerim ki, insan orada, iki yl iinde kendi
bana bir toprak sahibi olabilr.

Baba:

Biz de o el ilnlarn grdk. te bir


tane de yanmda var, dedi.

Para antasn kard, iinden katlanm


turuncu bir el iln ekti, kard. zerinde
siyah harflerle unlar yazlyd:

Kaliforniya'da bezelye toplayclarna ihtiy-


a var. Mevsim boyunca iyi gndelik veri-
lir. 800 toplayc istiyoruz.

Wilson, ilna ararak bakt:


512/1684

Bu da benim grdklerime benziyor.


Tpks. Belki de... Belki de imdi istedikleri
sekiz yz kiiyi bulmulardr bile!..

Baba:

Ama bu ilndaki yer Kaliforniya'nn sa-


dece kk bir kesi. Kaliforniya, bizim
ikinci byk devletimiz. Bunlarn istedikleri
sekiz yz kiiyi bulduklarn dnsek bile,
baka ok yerler var. Ben kendi namma,
meyve toplamaya baylrm. Senin demin
sylediin gibi, aacn altnda durup, meyve
toplamak... ocuk bile bu ie baylr be!..

Al, birdenbire ayaa kalkt, Wilson'un oto-


mobiline yaklat. Bir iki dakika otomobilin
iine baktktan sonra geri gelip, yerine
oturdu.

Wilson:

Bu gece yapamazsn, dedi.


513/1684

Biliyorum, sabaha bakarz.

Tom, delikanl kardeine dikkatle


bakyordu:

Ben de yle bir ey dnyorum, dedi.

Noah sordu:

Siz neden sz ediyorsunuz,


Allahakna?..

Tom ile Al susuyorlard, her ikisi de


tekini bekliyordu.

Al, sonunda:

Sen syle, dedi.

Belki syleyeceim eyin bir yarar yok,


belki de syleyeceim ey, Al'n dnd
ey deil... imdi bakn. Biz ok yklyz,
Mister ve Misis Wilson'un yk yok. im-
izden bazlar onlarla birlikte gider. Onlarn
514/1684

bir iki eyay gemeyen teberilerini bizim


kamyona alrsak, hem makaslar krmam
olur, hem de yokular kabiliriz. Al da, ben
de otomobilden anlyoruz. Onun iin, her iki
arabay bozmadan srebiliriz. Yolu da
birlikte gitmi oluruz. Herkes de birbirine
yardm eder.

Wilson yerinden frlad:

Aman, ne iyi!.. Memnun oluruz. Tabi


memnun oluruz. Sairy, delikanlnn
sylediini duydun mu?

Sairy:

Ya, ok iyi olur, dedi. Ama biz size yk


olmaz myz acaba?

Baba:

Hibir zaman, dedi. Hibir zaman yk


olmazsnz, tersine, bize yardmnz dokunur.
515/1684

Wilson irkilerek geri ekildi:

yi ama, bilmem ki...

Neyi bilmiyorsun?

Evet, yani... Yanmda ancak aa yukar


otuz dolarm kald, kimseye yk olmak
istemem.

Ana:

Siz hibir zaman bize yk olmazsnz,


dedi. Herkes birbirine yardm eder. Bylece
Kaliforniya'y tutarz. Sairy Wilson, byk-
babay yatrd, kendi deine.

Durdu. Aralarnda akrabalk gibi bir yakn-


lk olmutu.

Al, bard:

Wilson'un otomobili rahat rahat alt kii


alr. Arabay ben gtrrsem bir sen, bir
516/1684

Rosasharn, iki de Connie ile bykana bu


otomobile bineriz. Otomobildeki byke
eyay kamyona yarz. Arada srada da
satar, baka bir ey alrz.

Bara bara konuuyordu. nk zer-


inden byk bir; dert ykn atmt.

Herkes utana utana glmsyor, yere


bakyordu. Baba, parmaklarnn ularyle
tozlu topra kartrd.

Ana, evresinde portakallar yetien


beyaz bir ev istiyor, takvimde resmini
grm.

Sairy:

Ben yeniden hastalanrsam, dedi; siz


sakn bize bakmayn, yolunuza devam edin;
Kaliforniya'ya varn. Biz hibir zaman kim-
seye yk olmak istemeyiz.
517/1684

Ana, Sairy'ye dikkatle bakt. Acl gzleri ve


yz sanki ilk defa gryor gibiydi:

Biz sizin de Kaliforniya'ya varmanz is-


teriz. Dediiniz gibi, Kaliforniya'ya varabil-
mek iin birbirimizden yardm
esirgemeyelim.

Sairy, ate nda buruuk ellerine bakt:

Bir para uyuyalm.

Sonra ayaa kalkt.

Ana:

Bykbaba... Sanki leli bir yl oluyor,


dedi.

Aileler gerine gerine, esneye esneye, tem-


bel tembel uyumaya gittiler. Ana bir sre
inko tabaklar birbirine srtt, bir un
torbasyle tabaklarn yan sildi. Ate snd,
yldzlar meydana kt. imdi yoldan bir iki
518/1684

otobs geiyordu. Byk nakliye kamyonlar


aralklarla grlyor ve toprakta kk de-
premler yapyordu. Otomobiller, yldz
nda hendekten glkle seilebiliyordu.
Yolun aasndaki servis istasyonunda bir
kpek uludu. Aileler sessiz sedasz uyuyordu
ve tarla fareleri meydan bo bulmular,
dekler arasnda ve yerlerde cirit atyor-
lard. Yalnz Sairy Wilson uyankt.
Gkyzne bakyor, btn vcuduyle
arlara dayanmaya alyordu.
ON DRDNC BLM

Bat topraklar, balayan deiim altnda


tedirgin. Bat devletleri frtnadan nceki at-
lar gibi tedirgin. Byk toprak sahipleri, sin-
irli. Bir deime olduunu sezmekte, ama
deimenin ne olduunu bilmemekteler.
Byk toprak sahipleri ilk nlerine gelen
eye saldryorlar. Hkmet yetkilerinin gen-
iletilmesine, ii birliinin kuvvetlenmesine;
yeni vergilere, planlara kzyorlar ama,
bunlar neden deil, sonu; neden deil,
sonu... Neden, derinde ve basit: Neden,
midedeki alk. Milyonlarca kere bytlm
alk; bir tek insandaki aln, nee alnn
ve biraz gven alnn, milyonlarca kere
bytlm. Gelimek, almak, yaratmak
isteyen kaslarn ve kafalarn milyonlarca
kere bytlm. nsann en son belirli,
kesin fonksiyonu... almak iin aryan
kaslar, basit ihtiyacn stnde bir ey yarat-
mak iin aryan kafalar... te insan bu. Bir
520/1684

duvar yapmak, bir ev, bir baraj yapmak ve


duvara, eve, baraja insann kendisinden bir
ey katmak ve duvardan, evden ve barajdan
insann kendisine bir eyler almak; sert
kaslara bir ey kaldrtmak, kavramdan ak
izgiler ve biimler karmak. nk insan,
evrendeki btn organik ve inorganik eyler-
den ayr olarak yapt iin tesine geer,
kavramn basamaklarn trmanr,
baarlarnn stne kar. nsanlar zerine
unu syleyebiliriz: Kuramlar deitii ve
paraland zaman; okullar, felsefeler ve
dncenin ulusal, dinsel, ekonomik dar ve
karanlk yollar geliip dald zaman, in-
san ileriye uzanr; strapla, bazen yanllkla
sendeleyerek admn atar. Admn ileri at-
tktan sonra geri kayabilir, ama sadece yarm
adm, hibir zaman tam adm geriye gelmez.
Bunu savunabilir ve buna inanabilirsin-
iz. Kapkara uaklardan atlan bombalar paz-
ar yerinde patlad zaman, tutsaklar
domuzlar gibi birbirine sokulduklar zaman,
521/1684

ezilmi vcutlarn kanlar tozlarn stnde


pis pis szld zaman bunu anlayabi-
lirsiniz. Bunu ancak byle anlayabilirsiniz:
Eer ileriye doru adm atlmasayd, eer in-
sanlarda ilerleme al olmasayd, bombalar
patlamaz, insanlar birbirlerinin boazlarna
sarlmazlard. Bombardman uaklar var
olduklar halde bomba atmazlarsa asl o za-
man korkun... nk, her bomba, o ruhun
hl lmediini ispatlar. Ve byk mal
sahipleri varken, grevlerin durmasndan
korkun... nk, her yenilen kk grev,
atlan admn atldn ispatlar. zellikle
unu unutmaynz ki: nsann kendisi, bir
lk urunda strap ekmez ve lmezse
korkun, nk bu tek nitelik, insann
temelidir ve bu tek nitelik, insan evrendeki
btn teki eylerden ayrr.

Bat devletleri, balayan deiiklik altnda


tedirgin. Texas, Oklahoma, Kansas ve Arkan-
sas; New Mexico, Arizona, Kaliforniya... Bir
tek aile topraktan ayrld. Baba, bankadan
522/1684

bor para almt ve banka, yani toprak ir-


keti, -bankann elinde toprak olduu iin, to-
prak irketi haline gelmiti-, imdi topra
istiyor. Toprakta ailelerin deil, traktrlerin
bulunmasn istiyor. Traktr kt bir ey
midir? Tarlalarn altn stne getiren g,
zararl bir ey midir? Eer bu traktr, bizim
olsayd o zaman iyi olurdu... Benim deil,
bizim olsayd. Eer bizim traktrmz, bizim
topraklarmzda uzun yollar asayd, iyi
olurdu... Benim topramda deil, bizim to-
praklarmzda. O zaman, bu topraklar bizim
olduu zaman onu nasl seviyorsak, o trak-
tr de yle severdik. Ama imdi bu traktr
iki ey yapyor: Topran altn stne getir-
iyor ve bizi topraktan atyor. Bir traktrle bir
tank arasnda ok ufak bir ayrlk var: Her
ikisi de halk yerinden atyor, korkutuyor ve
yaralyor. Bu konuyu biraz daha
dnmeliyiz.

Bir adam, bir aile, toprandan atlmtr;


pasl araba yoldan takrdaya takrdaya batya
523/1684

gitmektedir. Ben topram kaybettim, bir


tek traktr topram elimden ald. Yalnzm
ve aknm. Geceleyin bir aile hendekte
konaklyor, yanlarna baka bir aile de geliy-
or ve adrlar ortaya kyor. ki adam
meliyor, kadnlar ve ocuklar dinleniyor-
lar. te dm noktas burada. Ey deiimi
sevmeyen ve devrimlerden korkanlar!.. Bu
melen iki adam birbirinden ayrn. Onlar
birbirlerinden tiksindirin. Birbirlerinden
korkutun, phelendirin!.. te korktuunuz
eyin ba bu. Bu zygot'tur [8]. nk burada,
"Ben topram kaybettim!" sz deimek-
tedir. Bir hcre paralanyor ve bu
paralanmadan sizin holanmadnz ey
douyor... "Biz topramz kaybettik!" te
asl tehlike burada; nk iki adam bir adam
gibi yalnz ve akn deildir. Ve bu ilk "biz"
den daha tehlikeli bir ey domaktadr:
"Benim az bir yiyeceim var" art, "Benim yi-
yeceim yok". Eer bu problemin tutar,
"Bizim azck bir yiyeceimiz var" olursa, i
524/1684

yoluna girmi, hareket ynn bulmu de-


mektir. imdi artk sadece kk bir arp
gerekir ve bu toprak, bu traktr bizimdir.
Hendekte melen iki adam, kk bir ate,
bir tek tavada kzaran et, konumayan sert
bakl kadnlar; arkada ocuklar, kafalarnn
anlamadklar kelimeleri can kulayle dinle-
mekteler. Gece bastryor. Kk yavru
souk alm. te al u battaniyeyi. Yndr.
Annemin battaniyesiydi... ocuun stne
rtersin. Bu bombalanacak eydir ite. Bu
balangcdr, "ben" den "biz" e geiin.

Bakalarnda bulunmayan eylere sahip


olan sizler, eer bunu anlyorsanz, kendinizi
koruyabilirsiniz. Eer nedenleri
sonularndan ayrabilirseniz, eer Paine,
Marx, Jefferson, Lenin'in nedenler deil,
sonular olduunu anlarsanz, yaamanz
srdrebilirsiniz. Ama siz, bunu anlayamaz-
snz. nk mlkiyet sizi sonsuzlua kadar
"ben" olarak dondurmu ve sonsuzlua
kadar sizi "biz" den ayrmtr.
525/1684

Bat devletleri, balayan deiimin


karsnda tedirgin. htiya kavram, kavram
da eylemi kamlar. lkenin zerinde yarm
milyon insan kaynyor... Bir milyon insan
daha harekete hazr; on milyon insan ilk
olarak tedirgin olmaya balyor.

Ve traktrler, bo topraklarda alabildiine


yollar ayorlar.
ON BENC BLM

66 yolu boyunca kfteciler, hamburger


satanlar... Al and Susy's Place... Carl's
Lunch... Joe and Minnie... Wills Eats... Der-
me atma kulbeler. nde iki benzin pom-
pas, bir tel kap, uzun bir tezgh, sandalyeler
ve ayak dayanacak demir. Kapya yakn
otomatik piyango makinesi, yoldan gele-
cek nikel hazinesi grnyor camndan.
Onun yannda otomatik bir pikap, plaklar
rekler gibi birbirlerinin zerlerine dizilmi,
dnen tablaya dmeye ve dans havalar al-
maya hazr. Ti-pi-tipi-tin, Thanks for the
Memory, Bing Crosby, Benny Goodman.
Tezghn bir ucunda kapal bir dolap: k-
srk ekerleri, Sleepless (uykusuz), No-
Doze (uyuklama yok) denilen kafeinli slfat-
lar, ekerlemeler, sigaralar, jiletler, aspirin-
ler, Bromo-Seltzerler, Alka-
Seltzerler. Duvarlarda ilnlar, mayolu kzlar,
kocaman gsl, dar kalal ve balmumu
527/1684

yzl sarnlar, beyaz mayo giymiler, eller-


inde birer Coca-Cola, glmsyorlar. "Bakn
Coca-Cola size ne getirdi!" demekteler. Uzun
tezgh, ve tuzlar, biberler, kk hardal
kavanozlar ve kt pekirler. Tezghn ger-
isinde bira eken makine, arkasnda oto-
matik kahve oca parlyor ve buhar kary-
or, yanndaki cam boru, kahvenin seviyesini
gsteriyor. Telden kafesler iinde pastalar,
drderlik piramitler halinde portakallar.
Resimlerde olduu gibi st ste dizilmi
kuru pastalar, msrlar...

Kartonlarda, parlayan mikalaryle gze


arpan yazlar: Annemin Yapt
Pastalar. Veresiye Dmanlk Yaratr, Biz
Dost Olalm. Kadnlar, Sigara ebilirsin-
iz. Fakat zmaritlerinizi Koyduunuz Yere
Dikkat Edin!.. Burada Yiyeceinizi Yiyin ve
Karnz Sevin. IITYWBAD? [9].
528/1684

Bir uta tencereler, tavalar, patatesler,


rosto, biftek, kesilmeye hazr kzarm gri
domuz eti.

Tezghn arkasnda orta yana yaklaan


Minnie, ya Susy; ya da Mae vardr. Salar
ondleli, terleyen yzde ruj ve pudra. Yu-
muak, alak bir sesle siparileri alyor ve bu
siparileri ahya bir tavus kuu gibi cyak
cyak bararak ulatryor. Dndre
dndre tezgh siliyor, byk parlak oto-
matik kahve ocan parlatyor. Ah, ya Joe,
ya Cari, ya Al'dr. Beyaz bir gmlein ve n-
ln iinde scaktan bunalmtr. Beyaz al-
nnda, ah klahnn altnda, boncuk
boncuk ter taneleri. Somurtkandr, az
konuur, her yeni gelene yle bir gz atar.
Izgaralar siler, kfteleri tokatlar. Mae'nin si-
parilerini kibarca tekrar eder, kaplar syrr,
bezle siler. Kskn ve sessizdir.

Mae, kafadan kontaktr; glmser, abuk


kzar, hep istim stndedir. Yoldan
529/1684

geenlere bakt zaman gler... Kamyon


ofrleri ieri girinceye kadar gler. Onlar,
yol lokantalarnn temel direkleri. Kamyon-
lar nerede durursa mteriler orada demek-
tir. Kamyon ofrlerini aldatamazsnz. M-
teriyi onlar getirir. Bilirler: Onlara bayat bir
kahve ikram ettin mi, bir daha koydunsa bul.
Onlara iyi davrandn m, yeniden gelirler.
Mae, kamyon ofrlerine elinden geldii
kadar glmsemeye alr. Kendisine biraz
eki dzen verir, sann arkasn da dzeltir
ve bylece gs, yukar kalkan kollaryle
birlikte kalkar. Gnn iyi geirir ve gnn
bu saatleri, byk eyler, byk iler, byk
akalar demektir.

Al, hi konumaz. O, kafadan kontak


deildir. Bazen bir akaya glmsese bile,
hibir zaman glmez. Bazen, Mae'nin ses-
indeki canlla ban kaldrp bakar, sonra
bir bakla kaplar syrr, taban evresinde
yadan yollar aar. Czrdayan bir kfteyi
530/1684
[10]
bayle bastrr. Kesilmi rekleri kz-
artmak ve stmak zere tabaa dizer. Tabak-
tan soanlar toplar, etin zerine yar,
bayle bastrr. rein yarsn etin
stne kor, teki yarsn erimi tereay ve
ince bir turu katiyle kapatr. rei etin
zerine tutarak, ba ince et tabakasnn
altna srer, evirir, rein tereyalanm
teki yarsn zerine koyar, kfteyi kk bir
tabaa atar. Sandviin yanna bir dereotu
konservesinin drtte biriyle iki zeytin tanesi
koyar. Taba bir manivela gibi tezgha
srer. Kaplarn ince malasyle kazr ve et
tenceresine somurtarak bakar.

66'da vnlayp geen otomobiller. Plakalar:


Mass., Tenn., R.I., N.Y., Vt, Ohio... Batya
gidiyorlar. Gzel otomobiller. Altm be
mille giden spor otomobilleri.

Bak, bir lks otomobil geiyor. Tekerlekler


zerinde giden bir tabut sanki.
531/1684

Ama, hey Yarabbi, nasl oluyor da seyahate


kyorlar!..

La Salle'i grdn m? Benim arabam ol-


mal bu. Ben aptal deilim. Elbette La Salle'i
beenirim.

Zengin olsan Cadillac almaz msn? Hem


biraz daha byk, hem de daha hzl.

Ben olsam, kendime bir Zephyr alrm. Sen


lkse ne bakyorsun. Sana esasl bir araba ve
hz gerek. Ben, Zephyr isterim.

Evet baym, gleceksiniz ama, ben olsam,


Buick-Puick alrm. O bana yeter.

Ama o da Zephyr'in fiyatndadr, hem


Zephyr kadar oynak deildir.

Bana ne, ben Henry Ford'un hibir eyini


bir daha kullanmam. Ford houma gitmiyor.
imdiye kadar da zaten holanmadm.
532/1684

Fabrikasnda alan bir kardeim vard.


Gidip de onu bir dinleseydin.

Sen ne dersen de, Zephyr oynak arabadr.

osede byk arabalar. Scaktan al al


olmu baygn bayanlar; evrelerinde binlerce
tehizat bulunan kk ekirdekler:
Kremler; yalanmaya yarayan zel yalar;
salarn, gzlerin, dudaklarn, trnaklarn,
kalarn, kirpiklerin, gz kapaklarnn renk-
lerini deitirmek iin ie ie siyah, pembe,
krmz, beyaz, yeil, gm boya maddeleri.
Barsaklar iletmek iin yalar, tohumlar
ve haplar. Cinsel ilikilerini garantilemek,
kusursuz ve rnsz klmak iin torba iinde
ieler, rngalar, haplar, tozlar, sular, mer-
hemler... Ve elbiseler de ayr. Ivr zvr, bir
sr eyler!..

Gzlerin evresinde yorgunluk izgileri;


azdan aa doru inen honutsuzluk iz-
gileri; gsler kk salncaklara
533/1684

kendilerini brakmlar; karnlar ve kalalar


lastik kalplara dayanmlar. Ve azlar
soluyor; gzler dalgn, gneten, rzgrdan
ve topraktan holanmyorlar; yemeyi ve yor-
ulmay sevmiyorlar; onlar seyrek olarak
gzelletiren, durmadan ihtiyarlatan zamana
di biliyorlar.

Yanlarnda, ak elbiseler giymi, panama


apkal, iman gbekli erkekler var. Gzleri
korku ve kuku iinde; tertemiz, pespembe
erkeklerin tedirgin gzleri. Korkuyorlar,
nk formller skmyor; gven zlyorlar
ve ayn zamanda bunun dnya yznden yok
olduunu seziyorlar. Yakalarnda, dernekler-
inin ve kulplerinin iareti. Onlar ancak
kulplere ve derneklere giderler ve bir sr
kendileri gibi kukulu adamlarn zoruyle,
ticaretin asil bir ey olduuna ve yle
herkesin dedii gibi bir eit kutsallatrlm
hrszlk olmadna, yaptklar bir sr bud-
alalklara karn, kendilerinin zeki olduk-
larna; ticaretin deimez kurallarna karn
534/1684

efkatli ve merhametli olduklarna; monoton


yorucu ilere karn zengin bir yaam
srdklerine; ve artk korkmayacaklar bir
zamann yaklamakta olduuna birbirlerini
inandrrlar.

Ve bu iki kii, onlar da Kaliforniya'ya git-


mekte. Bu erkek, kaygl gzleriyle ve bu
kadn, gnein derisini nasl kurutacan
dne dne, Beverly-Wilshire Hotel'in
balkonunda oturup, gelip geenlerin
kendilerine zlemli baklarn ve dalar -
dalar, dnn bir kez ve kocaman
aalar- seyretmeye gidiyor. Pasifik Oky-
anusunu seyretmeye gidiyorlar ve be yz
bin dolara bahse girerim ki, (sizden bir ey
istemiyorum) denize bakp bakp,
"Sandmz kadar byk deilmi!" diye-
cekler. Ve kadn, kydaki dolgun gen vcut-
lara bakarak, imrenecektir. Aslnda
Kaliforniya'ya evlerine dnmek iin gidiyor-
lar. Evlerine dnp, "Falan falan bizim Tro-
cadero' da masa komumuzdu. Vcudu gzel
535/1684

deil, ama iyi giyiniyor" demek iin gidiyor-


lar. Ve erkek de: "Orada esasl tccarlarla
konutum. 'Beyaz Saray'daki u heriften kur-
tulmadka bize rahat yz
[11]
yok' diyorlar." diyecektir. Ve: "Bilen bir
adamdan rendim; (......) artistte frengi
varm. Biliyor musun, Warner stdyosunda
alyordu. Adam, stdyoya kz kendisinin
koydurttuunu syledi. Evet, kzn bylece,
istei olmu" diyecektir. Ama kukulu gzler
hibir zaman rahat deildir. Sarkk dudakl
az hibir zaman mutlu deildir. Kocaman
otomobil altm mille gidiyor.

Souk bir ey imek istiyorum.

Peki, bak ileride bir ey var. nmek ister


misin?

Acaba temiz midir?


536/1684

Bu ku umaz, kervan gemez memlekette


her ey ne kadar temizse, o da o kadar
temizdir.

Eh, belki bir ie soda iersem fena olmaz.

Kocaman otomobil gcrdad ve durdu. i-


man, kukulu adam, karsn elinden tutarak
dar kard.

Mae, onlar ieri girerken bakyor; sonra


iine devam ediyor. Al, tabaklarndan ban
kaldryor, sonra yeniden nne eiyor. Mae,
biliyor. Be sentlik bir soda iecekler ve
souk olmad iin knayacaklar. Kadn alt
tane kt peete kullanacak ve yere atacak.
Erkek kzacak, suu Mae'ye yklemeye
alacak. Kadn kokmu bir et kokusu alm
gibi, evreyi koklayacak, dar kacaklar ve
artk her nlerine gelene batdaki insanlarn
mendebur, pis kimseler olduklarn anlata-
caklar. Al ile yalnz kaldklar zaman Mae,
537/1684

onlar iin bir sz kullanacak: Onlara, "bok


soylar!" diyecek.

Kamyon ofrleri... onlarda.

Bak, byk bir nakliye kamyonu geliyor.


Ah, bir dursa. u "boy soylar" na bover.
Albuquerque'teki otelde altm zaman,
onlarn aldklarn grdm... Her zaman
bunu yaparlar. Otomobilleri ne kadar byk
olursa o kadar ok alarlar... Havlular,
gmleri, sabun kaplarn kaldrrlar. Bir
trl bu ie aklm ermez.

Al, suratn asarak sorar: u kocaman oto-


mobilleri nereden buluyorlar dersin? Acaba
onlarla birlikte mi douyorlar? Senin hibir
zaman bir eyin olmuyor.

Nakliye kamyonu, bir ofr ve biraz din-


lenme, inip de bir fincan ey isek nasl
olur?.. Bu klstr yeri bilirim.
538/1684

Tarifeye gre ne durumdayz?

lerideyiz.

Peki, bala arabay. Buradaki kar adamn


itahn aar. Kahvesi de iyidir.

Kamyon baland. Hki klotlu, botlu, ksa


ceketli ve parlak gnelikli asker kasketli iki
adam; tel kap., pat.

Naslsn Mae?

Ha, sen misin San Suratl Big Bill!.. Se-


ferden ne zaman dndn?

Bir hafta nce.

teki pikaba bir nikel atyor; plan kay-


masna ve tablann kalkna bakyor. Bing
Crosby'nin sesi... Altn gibi ses. Thanks for
the memory, of sunburn at the Shore... You
might have been a headache, but you never
were a bore (Kyda gne altnda yandmz
539/1684

gnlerin ansn zlemle anyordum. . Bir ba


bels olabilirdin, ama hibir zaman bama
dert olmadn). Ve kamyon ofr de Mae'nin
kulana arky bir ba bels olabilirdin,
ama hibir zaman orospu olmadn eklinde
sylyor...

Mae glyor. Bill, arkadan kim; ilk defa


gryorum. Sefere yeni mi kyor?

teki, piyano makinesine bir nikel atyor,


drt marka kazanyor ve onlar da yeniden
iine atyor. Tezgha yaklayor.

Eee, ne istiyorsun bakalm?

Ver bakalm bir fincan kahve. Hi pasta


var m?

Kremas, muzludan m, ananasldan m,


ikolatadan m istiyorsun? Elmals da var.
540/1684

Elmal olsun. Dur bak... u kocaman pasta


neli?

Mae alp karr, koklar. Muzlu.

Bir para kes. Byk olsun.

Piyango makinesindeki adam sylyor: ki


olsun.

Peki, iki olsun. ki tane. Tartalm bakalm


seninkileri. Yeni gacolar yok mu, Bill?

Tartlacak bir ey de bende var.

Heyy, bir bayann karsnda bulunuyor-


sunuz? Terbiyenizi taknn!..

Yok canm, bu fena bir ey deil ya!..


Kk bir ocuk bir sabah okula ge gelir.
retmen sorar: "Niye ge kaldn?" ocuk
der ki: "Danay gtrmtm ektirmeye."
retmen: "Baban bu ii yapamaz myd?"
541/1684

der. ocuk da: "Tabi yapard ama, ne de olsa


bir boa kadar iyi yapamazd." der.

Mae keskin bir kahkaha att. Keskin, kaba


bir gltr bu. Masasnn zerinde dikkatle
soan dorayan Al, ban kaldrr, gler ve
yeniden ban indirir. Kamyon ofrleri; i
bunlarda. Her biri Mae'ye eyrek dolar
verecektir. On be sent kahve ile pasta iin,
on sent de Mae iin ve sonra da kza
sulanmazlar.

Sandalyelerde, birlikte oturuyorlar.


Porselen kahve fincanlarndan kaklar k-
m. Gn geiyor. Ve Al, kaplarn siliyor,
sze karmadan dinliyor. Bing Crosby'nin
sesi kesiliyor. Pikabn dnen tablas duruyor,
plak yerine giriyor. Krmz k snyor.
Mekanizmay ileten nikel, Bing Crosby'ye de
ark syletmi ve bir orkestra aldrmtr.
imdi bu nikel, kontak noktalarndan krn
topland kutuya dmtr. Bu nikel,
542/1684

birok paralardan ayr olarak, bir i grm,


bir tepki yaratmtr.

Kahve ocann supabndan buhar fkry-


or. Buz dolabnn kompresr bir sre yava
sesle k k etti, sonra durdu. Kedeki
vantilatr ileri geri dnyor, odaya lk bir
rzgr savuruyor. osede, 66'da, otomobiller
vnlayp geiyor.

Az nce bir Massachusetts arabas durdu,


diyor Mae.

Big Bill fincan stnden kavrad, kak


iaret parma ile ba parmann arasndan
frlamt. Kahve ile birlikte, kahveyi sout-
mak iin, bir miktar da hava ekti iine.

66'da olup da grmelisin. Her yandan


yzlerce araba gelip geiyor. Hepsi de batya
gidiyor. Hi bu kadar ok otomobil
grmedim. Tabi yollarda iyi paozlar da var.
543/1684

Bu sabah o paralanan otomobil


nasld? dedi arkada. Kocaman bir ara-
ba. Byk bir Cadillac. zel bir araba, bir de
nefis para. Krem renginde, lks bir oto-
mobil. Kamyona arpm. Radyatr, ofrn
olduu yere kadar bklmt. Doksan mil
yapyordu, galiba. Direksiyon herifin iine
yle bir girmi ki, herif engele aslm koyun
gibi kalmt. Otomobillerin ah. Kral bir
mal. imdi ucuza alrsn onu. Herif iinde
yalnzd.

Al, iinden ban kaldrd:

Kamyona bir ey olmam m?

Brak Allahn seversen! Kamyon dene-


cek yeri yoktu arabann. Hani u anak m-
lek, soba, dek ve tavuk dolu eylerden biri.
Batya giden arabalar cinsinden. Anlattm
herif de bizimle birlikte doksan mil gidiy-
ordu... Bizi gemek iin iki tekerlein zer-
inde saa krd. Onlardan bir araba geldiini
544/1684

grnce yeniden krd ve kamyona toslad.


Sarho gibi otomobil kullanyordu. Man-
zaray bir grmeliydin, her yan yataklarla,
tavuklarla, ocuklarla doldu. ocuklardan
biri ld. Ben byle curcuna grmedim. Biz
de arabay durdurduk. Kamyonu kullanan
ihtiyar durmu, l ocuuna bakyordu; bir
sz bile sylemeden, dili tutulmu gibi.
Aman Allahm, yollar batya giden ailelerle
dolu. Bu kadar kalabalk hi grmedim. Gn
gnden beter oluyor. Nereden geliyorlar,
ulan bunlar, merak ediyorum?..

Mae:

Ben de nereye gittiklerini merak ediyor-


um, dedi. Ara sra buraya da benzin almaya
gelirler, ama baka bir ey satn almazlar.
Herkes, aman dikkat etmeli bir ey alarlar,
diyor. Bereket akta bir eyimiz yok. Ama
imdiye kadar bizden bir ey almadlar
dorusu.
545/1684

Big Bill pastasn ineyerek tel kapnn ar-


kasndaki yola bakt:

teberilerini toplasan iyi edersin.


Galiba imdi onlardan biri geliyor.

Bir 1926 modeli Nash, soluya soluya yolun


kenarna ekti. Otomobilin arkasndaki otur-
acak yer tavana kadar torbalarla, tavalarla ve
tencerelerle dolmutu ve t tepesinde de,
tavana yapm iki ocuk oturuyordu. Ara-
bann stnde bir araf ve katlanm bir
adr bezi. Otomobilin basamaklarna adr
direkleri balanm. Otomobil benzin pom-
pasnn yanna geldi. Siyah sal, sert yzl
bir adam otomobilden kt. ki ocuk, yk-
lerin zerinden aaya kayyorlar, ve yere
iniyorlar.

Mae tezghn arkasndan dolat, kapya


gelip durdu. Adamn zerinde gri yn panto-
lon ve mavi bir gmlek vard. Gmleinin ar-
kas ve koltuk altlar terden koyu mavi bir
546/1684

renk alm. ocuklarn zerlerinde tulumdan


baka bir ey yok. Parampara, yamalar
iinde tulumlar bunlar. Salar sar ve
balarnn her yannda ayn biimde
kesilmi. nk salar sadece krplm.
Yzleri tozdan dalga dalga. Doruca su hor-
tumunun altndaki amura gidiyorlar, ayak-
larn amura daldryorlar.

Adam sordu:

Biraz su alabilir miyiz, bayan?

Mae'nin yznde skntl bir bak:

Tabi alabilirsiniz.

Ban dndrerek yavaa:

Hortumdan gzm ayrmamalym,


dedi.
547/1684

Adam radyatr kapan yavaa ap hor-


tumu iine daldrrken Mae, adam
seyrediyor.

Otomobilde oturan msr pskl sal bir


kadn:

Bak bakalm, burada var m? dedi.

Adam hortumu kard ve radyatrn


kapan yeniden kapatt. Kk ocuklar
hortumu adamn elinden aldlar, azlarna
dayadlar. Ve kana kana itiler. Adam koyu
renk, lekeli apkasn kard ve tel kapnn
nnde garip bir utanla durdu:

Bize bir somun ekmek vermek imknn


bulabilir misiniz, bayan?

Mae:

Buras ekmeki dkkn deil, dedi.


Bizde ekmek var ama, sandvi iin.
548/1684

Adamn sklganl hl gememiti:

Biliyorum bayan. Bize ekmek lzm, bir


lokma yok.

Size ekmek satarsak, biz ekmeksiz


kalrz.

Mae'nin sesi alalyordu.

Adam:

Az, dedi.

Neden sandvi almyorsunuz? yi sand-


vilerimiz, kftelerimiz var.

Biz de sandvilere baylrz elbette, bay-


an. Ama, iimize gelmez. On sentle hepimiz-
in karn doymal.

Heyecanlanmt:

ok paramz yok ki.


549/1684

Mae:

On sentle bir ekmek alamazsnz, dedi.


Bizde on be sentlik ekmekler var.

Arkadan, Al frlad:

Allah Allah, Mae, ver unlara bir


ekmek!..

Ekmek kamyonu gelmeden veremeyiz.


Ekmek kalmaz sonra.

Al:

Brak kalmasn, ne kar? dedi.

Ve ask sratiyle kartrmakta olduu pa-


tates salatasna bakt.

Mae, yuvarlak omuzlarn sallad, kamyon


ofrlerine, "Ne yapaym?" der gibi bakt.
550/1684

Mae tel kapy at, adam ieri girdi.


Onunla birlikte ieri bir ter kokusu da girdi.
ocuklar, adamn hemen arkasndan geliyor-
lard; ocuklar ieri girer girmez hemen
eker kutularna yaklatlar ve baktlar...
Gzlerinde ne hrs, ne umut, ne de zlem
vard; sadece, byle eylerin dnyada var
oluuna ayorlard. ocuklar ayn boyday-
dlar. Yzleri de birbirlerine benziyordu. Bir
tanesi tozlu topuunu teki ayann par-
maklaryle kazd. Biri, tekinin kulana
tatl bir ey fsldad. Her ikisi de kollarn
yle gerdiler ki, ceplerinde sklm duran
yumruklar mavi kuman altndan grnd.

Mae, bir srg ekti, yal kda sarlm


uzun bir ekmek somunu kard.

16

Bu, on be sentlik ekmek.


551/1684

Adam apkasn arkaya att. Deimeyen


sklganlyla sordu:

Acaba... Acaba bize, on sentlik bir para


kesmek iznini bulamaz msnz? dedi.

Al, aksi aksi:

Mae, brak Allahn seversen! dedi. Ver


ekmei gitsin!

Adam, Al'e dnd:

Hayr, biz ekmekten on sentlik almak


istiyoruz. Kaliforniya'ya varabilmek iin
paramz ancak kl klna yetiyor, baym.

Mae, sznden vazgeerek:

On sent verin aln, dedi.

Ama, bayan bu, sizin hakknz almak


olur.
552/1684

Aldrma... Mademki Al yle istiyor, yle


olsun.

Yal kda sarlm ekmei tezghn


nne srd. Adam arka cebinden uzun deri
bir kese kard, ban zd, azn at. i
bir sr gmler ve yal, kt paralarla
doluydu.

Kesenin bu kadar sk balanm olmas


belki tuhafnza gider, diye zr diledi. Daha
bin mil yolumuz var, bu parann yetip yet-
meyeceini bilmiyoruz.

aret parman kesenin dibine daldrd,


bir on sentlik buldu. Parmaklarnn arasna
sktrd. kard paray tezgha brakt,
elinde bir sent daha vard. Bu senti yeniden
keseye ataca srada gz, eker
kavanozlarnn nnde donmu gibi duran
ocuklarna iliti. Yava yava ocuklara yak-
lat. Kavanozun iindeki renkli uzun nane
ekerlerini gsterdi:
553/1684

Bunlar, bir sentlik ekerler mi, bayan?

Mae, kavanozlarn olduu yere geldi ve


bakt:

Hangileri?

u, renkliler?..

Kk ocuklar yzlerini Mae'ye


kaldrdlar; birdenbire soluklar durdu;
azlar yar yarya akt. Yar plak vcut-
lar gepgergin.

Haa.. onlar m? Hayr., onlarn ifti bir


sent.

Peki, o halde iki tane verir misiniz,


bayan?

Bakr paray zenle tezgha koydu. ocuk-


lar, tuttuklar soluklarn yava yava brak-
tlar. Mae, uzun ekerleri kard.
554/1684

Adam:

Aln, dedi.

ocuklar, korka korka ellerini uzattlar;


her biri birer tane ald; ellerini yanlarna
sarkttlar ve ekerlere bakmadlar bile. Yal-
nz birbirlerine bakyorlard ve azlarnn
kenarlarnda heyecandan sert glmsemeler
vard.

Teekkr ederim, bayan.

Adam ekmei ald, kapdan dar kt;


kk ocuklar da adamn arkasndan dim-
dik yrdler, krmz izgili uzun ekerleri
sk skya bacaklarna yaptrmlard. Sin-
caplar gibi n koltua, oradan da eyann
zerine sradlar ve yine sincaplar gibi
yuvalarna girerek, gzden kayboldular.

Adam, otomobile girdi ve otomobili


altrd. Nuh peygamberden kalma Nash,
555/1684

grleyen motoru ve arkasndaki mavi benzin


dumanyle oseye kt, batya doru yoluna
devam etti.

Kamyon ofrleriyle Mae ve Al, lokantann


iinde arkalarndan bakakaldlar.

Big Bill, arkasna dnd:

Onlar ifti bir sentlik ekerlerden


deildi.

Mae, fkeyle:

Sana ne? dedi.

Bill:

Onlarn tanesi be sent, dedi.

teki:

Artk kalkmal, dedi. Ge kalyoruz.


556/1684

Ellerini ceplerine attlar. Bill tezgha bir


yirmi be sentlik frlatt ve teki de ona
bakarak yeniden ellerini cebine att, bir yirmi
be sentlik kard. Dndler ve kapya doru
yrdler.

Bill:

Hoa kal, dedi.

Mae, seslendi:

Hey! Bir dakika. stn aln.

Bill:

Allah beln versin, dedi ve tel kap pat


diye kapand.

Mae, ofrlerin byk kamyona girdikler-


ini, motr birinci vitese grl grl taktk-
larn grd ve vnlayan vites dililerinin
yksek vitese getiini iitti.
557/1684

Al... dedi yavaa.

Al, vurarak incelttii ve yal ktlarn


arasna koyduu kftelerden ban kaldrd:

Ne istiyorsun?

Bak...

Fincann yanndaki paralar gsterdi:

ki yarm dolar.

Al, yaklat ve bakt, sonra yeniden iinin


bana dnd.

Mae, byk bir saygyle:

Bir ofrlere bak, dedi. Bir de u bok


soylarna!..

Sinekler tele arpyor ve sersem sersem


uzaklap gidiyorlar. Kompresr bir sre tak
tak etti, sonra durdu. 66'da arabalar vnlayp
558/1684

geiyorlar: Kamyonlar, gzel ince hatl ara-


balar ve hurdalar. Btn bu arabalar
korkun bir hzla vnlayp geiyorlar. Mae,
tabaklar aa indirdi, pasta artklarn kaz-
yarak bir kaba att. Nemli bezini buldu,
tezgh dndre dndre sildi, gzleri yolda,
hayatn vnlayarak getii yoldayd.

Al, ellerini nlne sildi. Kaplarn


stnde duvara ineledii kda bak-
t. Ktta alt alta iaret izgisi vard. Al,
en uzununu sayd. Tezgh geti, kasa mak-
inesine yaklat, No sale (Sat bitti)
levhas nlayarak grnd ve bir avu para
meydana kt.

Mae:

Ne yapyorsun? diye sordu.

Al:
559/1684

numaraldan para almak zaman


geldi, dedi.

nc piyango makinesine yaklat,


elindeki paralar att, tekerleklerin beinci
dnnde borular yukar kalkt ve makin-
enin nndeki kabn iine btn paralar
dkld. Al, bir avu paray ald, yeniden
tezgha dnd. Paray kasa makinesinin ek-
mecesine att ve kapatt. Sonra yerine dnd,
iaretleri sildi.

numaral, tekilerden ok i yapyor,


dedi. Yerlerini deitirsek fena olmaz.

Bir tencerenin kapan kaldrd, yava


yava kaynayan eti kartrd.

Mae:

Kaliforniya'da ne yapacaklarn merak


ediyorum, dedi.
560/1684

Kimlerin?

Demin ieri girenlerin.

Allah bilir.

bulabilecekler mi dersin?

Ben nereden bileyim.

Mae, yolun dou yanna bakt:

te bir nakliye kamyonu geliyor, hem


de iki tane. Dururlar m dersin? Belki
dururlar.

Koskoca kamyon btn arlyle yoldan


doru geldi ve durdu. Bu srada, Mae de
bezini alm, tezgh boylu boyunca siliy-
ordu. Parlayan kahve ocann kolunu bir iki
kere oynatt, ocan altndaki gazn
musluunu evirdi. Al, bir avu turp kard,
doramaya balad. Kap ald zaman
561/1684

Mae'nin yz gld, iki niformal kamyon


ofr ieri girdi:

Merhaba abla!..

Mae:

Ben erkeklerin ablas olmam, dedi.

Gldler ve Mae de gld.

Ne istiyorsunuz bakalm, delikanllar?

Bir fincan ay. Pastalardan ne var?

Kremas muzlu, ananasl, ikolatal pas-


talar var... Elmal da var.

Bana elmalsndan. Dur, bak... u koca-


man pasta neli? Mae, pastay kard ve
koklad:

Kremas ananasl, dedi.


562/1684

Peki, byk bir para kes yleyse.

Arabalar 66'da son sratle vnlayp


geiyor.
ON ALTINCI BLM

Joadlarla Wilsonlar bir olmular, batya


doru akp gidiyorlard: El Reno ve Bridge-
port, Cliston, Elk City, Seyre ve Texola. Ve
ite snr, Oklahoma arkada kalmt. Ve o
gn otomobiller Panhandle of Texas'
getiler. Shamrok ve Alanreed, Groom ve
Yarnell. Sonra akamst Amerillo'dan
geiyorlar. Btn gn srdler arabalar,
akamst alaca karanlkta konaklyorlar.
Yorgundular. Toz iinde kalmlard. Scak-
tan bitkindiler. Byknaya scaktan
rpermeler gelmiti. Kamyon durduu za-
man, hi hali kalmamt.

O gece Al, bir it demiri ald, kamyonun


zerine adr direi yapt. adr her iki
yanndan gerdi. O gece kzarm, soumu ve
katlam, kahvaltdan kalma peksimetler-
den baka bir ey yemediler. iltelerinin
564/1684

zerinde yorgun yattlar ve elbiseleriyle uyu-


dular. Wilsonlar adr bile kurmadlar.

Joadlar ve Wilsonlar, Panhandle boyunca,


eski sel yataklarnn izdii ve kestii gri to-
pra izleyerek, kap durdular.
Oklahoma'dan kamlard, Texas' geiyor-
lard. Kaplumbaalar tozlarn iinde srne
srne yryorlar; gne, topra kamly-
or; akamlar scaklk gidiyor, yerden bir s-
caklk dalgas yaylyor.

ki aile iki gndr durmadan kamt.


Ama nc gn memleket onlara o kadar
byk geldi ki, sonunda yeni bir yaama
teknii bulmak zorunda kaldlar; yol onlarn
evi, hareket anlatm arac oldu. Yava yava
yeni bir hayata balamlard. nce Ruthie
ile Winfield, sonra Al, sonra Connie ile Rose
of Sharon, ve sonunda daha yallar bu
hayata altlar. Toprak byk, durgun bir
dalga gibi nlerinde yuvarlanp gidiy-
ordu. Wildorado ve Vega, Bosie ve Glenrio;
565/1684

Texsas'n sonu. New Mexico ve dalar. Uzak-


larda, dalga dalga ge ykselmi duruyor.
Arabalarn tekerlekleri gcrdayarak dny-
or, motorlar kzgn, radyatr kapaklarnn
kenarndan buhar fkryor. Pecos nehrine
indiler, nehri Santa Rosa'da getiler. Yirmi
mille gidiyorlard.

Otomobili Al Joad sryordu. Yannda


anas ile Rose of Sharon vard, nde kamyon.
Kzgn hava topran zerinde dalgalanyor,
dalar scakta titreiyorlar. Al, arkasna day-
anarak oturuyor, kamburu km, direksiy-
on simidinin ubuklarn gevek gevek tut-
mu, aldrmadan otomobili kullanyor. n
kvrlm ve bir horoz gagas biimi alm
olan gri apkas gzlerinin zerine kadar
inikti. Otomobil kullanrken arada srada
yanna dnyor, darya tkryor.

Yannda oturan ana, ellerini kucana


kavuturmu, yorulmayacak ekilde oturuy-
ordu. Kendisini olduu gibi brakm,
566/1684

otomobilin hareketiyle birlikte vcudunu ve


ban sallyordu. Dalara baktka gzlerini
ksyordu. Rose of Sharon, otomobilin
hareketine kar koymak iin smsk tutun-
mutu. Ayaklarn yerlere sk skya basy-
ordu, sa kolunu kapya kenetlemiti. Yuvar-
lak yz de hareket karsnda sert bir hal
almt, ba sert sert sallanyordu. nk
boyun kaslarn smsk germiti. Btn
vcudunu emeye ve kendini bylece
karnndaki ocuu sarsntlardan koruyan
sert bir kap haline getirmeye alyordu.

Ban annesine evirdi:

Ana, dedi.

Anann gzleri canland ve Rose of


Sharon'la ilgilendi. Sert, yorgun, yuvarlak
yz zerinde gzlerini gezdirdi ve glmsedi.

Kz:
567/1684

Ana, dedi. Oraya vardmz zaman


hepiniz meyve toplayacak, artk orada kala-
caksnz, deil mi?

Ana, biraz alayl ekilde glmsedi:

Daha dur bakalm, oraya varmadk,


dedi. Nasl bir yer olduunu bilmiyoruz, nce
bir grelim.

Kz:

Connie de, ben de artk kyde yaamak


istemiyoruz, dedi. Biz ne yapacamz im-
diden kararlatrdk.

Anann yzn hafif bir kayg kaplad bir


an:

Bizimle kalmayacak msnz., aile ile


birlikte?., diye sordu.

Biz bu konuyu ok konutuk. Connie ile


birlikte. Ana, biz ehirde oturmak istiyoruz.
568/1684

Heyecanla devam etti:

Connie bir dkknda, ya da fabrikada i


bulacak. Sonra evde alacak. Belki
radyoculuk renecek, uzman olacak, belki,
sonra kendisinin bir dkkn da olur. Ara
sra sinemaya gideceiz. Sonra, Connie diyor
ki: "ocuk doarken yannda da bir doktor
bulunur, ocuun ne zaman doacan bilir-
iz, belki de hastanede dourursun" diyor.
Sonra bir otomobilimiz olur, kk bir oto-
mobilimiz. Nedir ki, evde alacak, o kadar.
Fena m? Sadece Western Love Stories (Bat
Ak Hikyeleri) adndaki dergiden bir sayfa
koparacak, kurs grmek istediini yazp, bil-
direcek. Para, pul istemez. Zaten "Kuponu
kesmek yeter" diye yazyor. Bunlardan birini
grdm. Sonra kursu bitirince adama i bu-
luyorlar... Radyo ii!.. Gzel, temiz i, ilerisi
parlak. Sonra ehirde yaayacaz,
sinemalara gideceiz... Bir de elektrik tm
olur, bebee de yeni amarlar alrz. Connie
hep yeni eya alrz, diyor., bembeyaz.
569/1684

Sonra., ocuklara neler giydirdiklerini kata-


logda grdk. Tabi Connie nce evde
alrken kolay kolay bunlar alamayz,
ama.. elbette ocuk doaca srada o da
reneceini renmi olur, bamz soka-
cak bir yerimiz, kck bir evimiz olur. Biz
kendimize lks istemiyoruz ki, sadece
ocuumuz iin...

Yz heyecandan parlyordu:

Sonra dndm... Evet, dndm,


belki hepimiz de ehre gidebiliriz. Connie
dkknn anca... Belki Al de onun
dkknnda alr?..

Ana, kzn al al olmu yznden gzn


hi ayrmamt. Dlerin nasl byyp
gelitiini grm, izlemiti.

Bizden ayrlmanz istemiyoruz, dedi.


nsanlarn birbirinden ayrlmas doru deil.
570/1684

Al, sylendi:

Ben, Connie'nin yannda m alacak-


mm?.. Connie gelip de benim yanmda
alsn daha iyi eder!.. O, galiba geceleri
alp kurs renecek kendisinden baka bir
akgz kalmadn sanyor!..

Ana, birdenbire bunun bir d olduunu


anlar gibi oldu. Yeniden ban nne
dndrd, vcudunu gevetti, ama gzlerin-
in evresinde kk bir glmseme kalmt:

Bykana, bugn nasl acaba, merak


ediyorum, dedi.

Al, direksiyona sk skya yapt. Motorda


kk bir tkrt balamt. Motoru
hzlandrd, tkrt da artt. Atelemeyi rtar
yapt, dinledi, sonra bir sre yeniden hzn
artrd ve dinledi. Tkrt metal vurular
haline gelmiti. Al, korna ald ve arabay
yolun kenarna ekti. ndeki kamyon da
571/1684

durdu, sonra geri geri geldi. Batya doru


araba geti ve her biri korna ald, sonun-
cusunun ofr ban dar uzatp bard:

Ne biim yerde duruyorsunuz ulan, Al-


lahn bellar?

Tom, kamyonu geri geriye getirerek iyice


yanatrd, sonra dar atlad; otomobile
yaklat. Ykl kamyonun stnden balar
aaya doru bakyordu. Al yeniden rtar
yapt, rlantide alan motoru dinledi.

Tom sordu:

Al, ne var?

Al, motoru hzlandrd:

Dinle, bak.

Tkrtl vurular imdi daha iyi


iitiliyordu.
572/1684

Tom, dinledi:

Hafif hafif rlantide altr bakalm,


dedi.

Kapa at ve ban ieri soktu:

imdi gazla bakalm.

Bir sre dinledikten sonra, kapa kapatt:

Galiba haklsn Al, dedi.

Piston kolu yata, deil mi?

Tom:

yleye benziyor.

Al yaknd:

Oysa iine ok ya koymutum.


573/1684

Daha bir ey yok. Yasz kalm, o


kadar. Skp atmaktan baka yaplacak bir i
yok. imdi, bana bak, ben nden gider ara-
bay ekecek dz bir yer bulurum. Sen de
yava, yava gelirsin. Sakn karteri karaym
deme.

Wilson sordu:

Durum kt m?

Tom:

Olduka, dedi.

Kamyona doru yrd ve yava yava


ileri ald.

Al anlatt:

Neden oldu bilmiyorum. Oysa iine


dnya kadar da ya koymutum.
574/1684

Al, kendisinin sorumlu olduunu biliyor,


suunu anlyordu.

Ana:

Senin ne suun var, dedi. Sen her eyi


doru drst yaptn.

Ve sonra biraz ekine ekine sordu:

ok mu kt?

Tamiri g, ya yeni bir piston kolu, ya


da iindeki metalin eini bulmak gerekiyor.

Derin derin iini ekti:

yi ki Tom burada. Ben imdiye kadar


hi yatak koymadm yerine. Umarm Tom bu
ii yapmtr.

leride, yolun kenarnda, kocaman krmz


bir reklam levhas duruyordu. Byk dik-
drtgen bir glge ahniti. Tom, kamyonu
575/1684

yolun kenarna ald, dar hendekten geti,


glgeye ekti. Kamyondan dar atlad. Al'n
gelmesini bekledi.

Dikkat et, diye seslendi: Yava yava,


sonra makaslar da krarsn.

Al'n yz hiddetten kpkrmz oldu. Mo-


torun gazn kesti.

Allah kahretsin! diye bard. Bu yata


ben yakmadm ya!.. Ne demek istiyorsun
yani, makaslar da m kracam?

Tom glmsedi:

Dalga geme, dedi. Ben sana bir ey


demedim. Hendei geerken dikkat et ded-
im, o kadar.

Al, otomobili yava yava te yana alrken


syleniyordu:
576/1684

Sakn bu yata Al yakt diye kimseye


syleme.

Motor imdi daha yksek sesle tkrdy-


ordu. Al, arabay glgeye ekti, motoru
durdurdu.

Tom kapa kaldrd, dayad:

Soumadan ie balayamayz, dedi.

Her iki aile de arabalardan aa indiler,


otomobilin evresinde toplandlar.

Baba sordu:

Berbat m? dedi ve yere meldi.

Tom, Al'a dnd:

imdiye kadar hi motora bir ey tak-


madn m?

Al:
577/1684

Hayr, dedi. Hi takmadm. Ama


sktm.

Tom:

Peki yleyse, imdi karteri sker, kolu


dar karrz, yenisini alp zmparalar,
dzeltir, uydururuz. Bu i bir gn srer.
Paray almak iin yeniden getiimiz yere,
Santa Rosa' ya gitmek gerek. Albuquerque
buradan yetmi be mil uzakta... Vay anasn,
yarn da pazar! Bir ey alamayz.

Aile ses karmadan duruyordu. Ruthie


sokuldu, krlan paray grmek iin ak
kapan iine ban soktu.

Tom, yumuak bir sesle devam etti:

Yarn pazar. Pazartesi paray alr, belki


sal gn yerine koyarz. Paray kolayca yer-
ine koymaya yarayacak takmlarmz da yok,
epey zor olacak.
578/1684

Bir ahinin glgesi kayp geti yerden ve


ailede herkes ban kaldrd, havada kayp
giden siyah kua bakt.

Baba:

Benim korktuum u: Ya paramz biter


de Kaliforniya'ya varamazsak, dedi. Herkes
bir yandan yemek yiyor, oysa benzin almak,
ya almak da lzm. Paramz kalmazsa ne
yaparz, bilmiyorum.

Wilson:

Btn bunlar benim yzmden. Bu Al-


lann bels hurda btn yol boyunca benim
canma okudu. Sizler bize ok iyilik ettiniz.
imdi siz eyanz aln da yolunuza devam
edin. Sairy ile ben burada kalr, bir aresini
buluruz. Size bir ziyanmz dokunmasn
istemeyiz.

Baba ar ar:
579/1684

yle ey olur mu, dedi. Biz artk hemen


hemen akraba saylrz. Bykbaba sizin
adrnzda ld.

Sairy yorgun yorgun:

Biz sizin banza dert olduk, hem nasl


dert, dedi.

Tom, bir sigara sard, bakt ve yakt.


Eskimi kasketini kard, alnn sildi.

Benim aklma bir ey geldi, dedi. Belki


kimsenin houna gitmeyecek ama, sylyor-
um: Biz Kaliforniya'ya yaklatka para suy-
unu ekiyor. Bu otomobil, kamyondan bir
kat daha hzl gidiyor. Ben yle dnyor-
um: Kamyondakilerin bir ksmn alrsnz,
sonra papazla benden baka hepiniz kamy-
ona binersiniz. Casy ile ben burada kalr,
otomobili tamir ederiz, sonra otomobile bin-
er, gece gndz yol alrz, size yetiiriz. Size
yolda rastlamasak bile hi olmazsa siz ie
580/1684

balam olursunuz. Eer sizde de bir arza


olursa yolun kenarna eker, bizi beklersiniz.
Byle bir, ey olmaz da, arzasz yolu bitiri-
rseniz, hemen almaya balarsnz. Bylece
i de kolaylar. Casy otomobilin tamirinde
bana yardm eder, sonra iimizi bitirince he-
men yola karz.

Toplanm olan aile bu neriyi dnd.


John Amca da babann yanna kmt.

Al:

Piston kolunu takmak iin bana ihtiy-


acn olmaz m? dedi.

Daha demin, imdiye kadar bu ii yap-


madn kendin syledin.

Al hak verdi:
581/1684

Doru, dedi. Senin kuvvetli bir adam-


dan bakasna ihtiyacn yok. Ama belki
papaz kalmak istemez.

Eh... Kim isterse o kalsn... Bana ne,


dedi.

Baba, ehadet parma ile kuru topra


kazd.

Tom doru sylyor gibi geliyor bana,


dedi. Hepimizin burada kalmasnda bir yarar
yok. Karanlk basmadan nce elli, belki de
yz mil alm oluruz.

Ana kukulanmt:

Bizi nasl bulacaksnz?

Tom:

kimiz de ayn yolda deil miyiz? dedi.


66 ikimizin de yolu. Bakersfield denilen bir
582/1684

yere geleceksiniz. Bendeki haritada grdm.


Doruca oraya varacaksnz.

yi ama, Kaliforniya'ya varnca bu yolu


brakacaz, o zaman ne olacak?..

Tom:

Merak etme, diye anay yattrmaya


alt. Biz sizi buluruz. Kaliforniya dnya
kadar byk deil ya.

Ana:

Haritada kocaman bir yer gibi duruyor,


dedi.

Baba, John'a dant:

John, sen ne dnyorsun? Bir diye-


cein var m?

John:
583/1684

Yok, dedi.

Mister Wilson, otomobil sizin. Olumun


arabay tamir ettikten sonra getirmesine bir
diyeceiniz var m?

Wilson:

Ben diyecek bir ey bulamyorum, dedi.


Siz elinizden gelen btn iyilikleri yapyor-
sunuz. Ben ne diye sizin olunuza kolaylk
gstermeyeyim.

Tom:

Biz size yetiemezsek bile siz alr,


biraz para artrrsnz, dedi. Bir de burada
kaldmz dnn. Burada su yok, sonra
otomobili iletemiyoruz. Oysa hepiniz Kali-
forniya' ya gider de almaya balarsanz,
paranz da olur. Belki banz sokacak bir ev
de bulursunuz. Ne dersin Casy?.. Benimle
kalp, bana yardm etmek ister misin?
584/1684

Casy:

Ben size elimden gelen yardm yapmak


isterim, dedi. Siz beni arabanza aldnz ve
tadnz. Ben ne isterseniz yaparm.

Tom:

Ama, burada kalrsan, arka st yere


yatacaksn, yzn gzn yalara bulanacak,
dedi.

Daha iyi.

Baba:

Peki, o halde yola devama raz


olursanz, yola kalm. Belki yz mil daha
alrz.

Ana, babann nne geti:

Ben gitmiyorum.
585/1684

Gitmiyorum ne demek? Sen de gide-


ceksin. Bize kim bakacak?

Baba, bu ba kaldrma karsnda arp


kalmt.

Ana otomobile ayan att, arkadaki otur-


acak yerin demesine elini uzatt. Bir demir
manivela ald, elinde dengeledi.

Ben gitmiyorum!., dedi.

Sana sylyorum. Gideceksin!.. Biz


kararmz verdik.

Anann az kenetlenmiti. Yumuak bir


sesle:

Beni ancak dverek gtrebilirsiniz,


dedi.

Yeniden demiri yava yava sallad.


586/1684

Seni utandracam. Bende dvlecek,


alayacak, yalvaracak gz yok. Senin canna
okurum, beni dvemezsin. Eer beni
tutarsan yemin ediyorum; arkan dnnceye
kadar ya da oturuncaya kadar bekler, o za-
man kovay kafann ortasna yerletiririm,
sa'nn akna yemin ederim ki yaparm.

Baba aresiz, gruba bakt:

irret kar, dedi. Ben onun bu kadar ir-


retletiini hi grmedim.

Ruthie ince sesiyle kkr kkr gld.

Ana, elindeki manivelay korkutur gibi


sallyordu:

Haydi greyim seni, dedi. Mademki


kafana koydun, gel de bana vur bakalm. Ah,
bir elini kaldrsan... te ben gitmiyorum.
Zaten gitsem de seni uyku tutmaz ki, nk
banda bekleyip dururum, sen uyumak iin
587/1684

gzlerini kapar kapamaz odunu kafana


indiririm.

Baba:

irret kar, dedi. Szm ona, yan


ban da alm.

Btn grup bu bakaldrmay seyrediy-


ordu. Babaya bakyor, onun fkelenmesini,
barp armasn bekliyorlard. Gevek
duran elinin yumruk haline gelmesini bekliy-
orlard. Ama baba, fkelenmedi, elleri yanna
sarkk kald, bir an iinde grup, anann
kazandn anlad. Ana da anlad bunu.

Tom:

Ana, neden gitmiyorsun? Niye byle


yapyorsun? Neyin var? Bize niye byle
kzyorsun?
588/1684

Anann yz yumuad, ama gzleri hl


sertti:

Bu ie iyice dnmeden karar verdiniz,


dedi. Dnyada nemiz kald? Kendimizden
baka... Bizimkilerden baka... Daha yola
kar kmaz bykbaba teki dnyaya gitti.
Bunu bildiiniz halde imdi de, aileyi dar-
madan etmek istiyorsunuz...

Tom bard:

Ana, biz size yetieceiz! ok


gecikmeyiz!..

Ana, elindeki demiri sallad:

Tut ki biz bir yerde konakladk, siz de


bizi grmeden geip gittiniz. Ya da biz
Kaliforniya'ya vardk... Sizi kimden sorup
bulacaz, siz bizi kime soracaksnz? dedi.
Yolculuk kt gidiyor. Bykana hasta,
kamyonda, onun da bir kreklik can kald.
589/1684

Bitkin. nmzde uzun ve kt bir yolculuk


var.

John Amca:

Ama hi olmazsa biraz para kazanabilir-


iz. Biraz da artrabiliriz. O zamana kadar da
tekiler gelmi olur, dedi.

Btn ailenin gzleri yeniden anaya


dnd. O, bir gt. Ynetimi eline almt.

Para kazanacaz da ne olacak? dedi.


Asl i, aileyi datmamakta. evrede kurt
dolat zaman inekler nasl birbirlerine
sokulurlar. Hepimiz sa olarak burada bu-
lunduumuz zaman gnlm rahat. Ama ail-
emizin dalmasna gnlm raz olmuyor.
Wilsonlar da, papaz da burada, bizim
yanmzda bulunuyorlar. Onlar gitmek
isterlerse onlara bir diyeceim yok. Ama bizi-
mkiler dalmak isterlerse elimdeki u de-
mirle kyameti koparrm.
590/1684

Sesi souk ve kesindi.

Tom, anasn yola getirmeye alt:

Ana, hepimiz burada konaklayamayz.


Burada su yok. Doru drst glge de yok.
Bykanaya glge lzm.

Ana:

Peki, dedi. Mademki yle; biz yolumuza


devam ederiz. lk rastladmz glgelikte, su
bulunan bir yerde dururuz. Sonra, kamyon
geri dner, sizi alr ehre gider. Orada
alacanz alr, gerisin geriye dnersiniz. Sen
de gnete yrmemi, ben de seni yalnz
brakmam olurum. Yoksa, yakay ele veri-
rsen sana kim yardm eder?

Tom dudaklaryle dilerini kapatt, sonra


at. Kollarn bitkin bir halde brakt, elleri
iki yanna arpt:
591/1684

Baba, dedi. Anaya bir yandan sen, te


yandan da ben saldrsak, tekiler de stne
ullansalar, bykana da kamyondan atlasa,
belki onu yakalayabiliriz, ama bir ikimiz de
u demirin altnda can verir. Eer kafann
tuzla buz olmasn istemiyorsan, anann
partiyi kazandn kabul et. Hey Yarabbim!
Kafasna bir ey koymu olan bir tek insan,
teki bir sr insan da nne katp yola ge-
tiriyor! Ana, kazandn; kimsenin bir yann
krmadan u demiri elinden at.

Ana aknlkla elindeki demir ubua


bakt. Eli titriyordu. Silhn yere brakt.
Tom demiri zenle alarak yeniden otomobil-
in iine koydu.

Baba, imdi kalk bakalm. Al, sen milleti


al git, onlara kamp kur. Sonra kamyonu
buraya getir. Biz papazla karteri karrz.
Tamir edebilirsek, Santa Rosa'ya gider, yatak
ararz. Cumartesi gecesidir, belki buluruz.
Hemen ie balayalm ki abuk gidelim. Dur,
592/1684

ngiliz anahtaryle kskac kamyondan


alalm.

Arabann altna uzand ve yal karteri


yoklad:

Aaa, sahi unutuyordum, bana bir teneke


ver, ya da u kovay ver, iine ya aktrm.
Ziyan etmeye gelmez.

Al kovay Tom'a verdi, Tom arabann


altna koydu, ya kapan bir kskala
gevetti. Tom kapa evirerek karrken
siyah ya kolundan aa, sonra oradan da
siyah bir derecik halinde ve sessizce kovaya
akmaya balad. Kova yar yarya dolduu
srada Al da aileyi kamyona ykledi. im-
diden yz yaa bulanm olan Tom, teker-
leklerin arasndan bakt:

abuk dn! diye bard.


593/1684

Kamyon yavaa bir hendei geti ve uzak-


lat. Bu srada Tom, karterin cvatalarn
gevetmeye urayordu. Tom bir cvatay bir
kere dndryor, contalara bir ziyan verm-
emek iin her yann dzenle gevetiyordu.

Papaz tekerleklerin yanna diz kt:

Ben ne yapabilirim?

imdi senin yapacan bir ey yok.


Btn ya boaldktan sonra, u cvatalar da
iyice gevetince, bana yardm edersin, karteri
karrz.

Tom arabann altnda ylan gibi kvranp


duruyor, ngiliz anahtaryle cvatalar geve-
tip sonra parmaklaryle eviriyordu. Karter
dmesin diye ulardaki cvatalar gevek
olarak yerinde brakt.

Burada bile toprak hl scak, dedi.


594/1684

Sonra:

Casy, son birka gnden beri hi sesin


kmyor, dedi. Neden Allahn seversen?
Seninle birlikte ilk olarak iftlie gelirken
aa yukar yarm saatte bir vaiz veriyordun.
Oysa birka gnden beri azndan on kelime
bile kmad. Neden, cann m sklyor?

Casy arabann altna yzkoyun uzanm,


altna bakyordu. Dimdik seyrek kllarn ka-
plad enesini elinin arkasna dayamt.
apkasn o kadar geriye atmt ki, ensesi
grnmyordu.

Papazken o kadar ok sz syledim ki,


mrmn sonuna kadar yeter, dedi.

Evet ama, doru sylediin de oldu.

Casy:
595/1684

Her zaman tedirginim de ondan, dedi.


Vaiz verdiim zamanlar bile bunun farkna
varmamtm. Ama o zaman da evrede yine
zamparalk yapmaktan kendimi alamy-
ordum. Eer ben artk vaiz vermeyeceksem,
evlenmeliyim. Tom, ben ete dkn bir
adamm.

Tom:

Ben de, dedi. Mac Alester'den ktm


gn sigaram tellendirdim, doru bir karya,
bir orospuya kotum, bir tavan gibiydi.
Bama geleni anlatamam. Bama gelenleri
kimseye syleyemem.

Casy gld:

Ben bana gelenleri biliyorum. Ben bir


zamanlar itikfa ekilmitim. Oradan
dndm zaman ayn ey benim de bama
geldi.
596/1684

Tom:

Allah belsn versin! dedi. Ama ben


para vermedim. Kz bamdan defet-
tim. Beni deli sand. Geri kza parasn ver-
meliydim ama, yanmda be dolar kalmt.
Kz da para istemem, dedi zaten. uraya uz-
an, tut unu. Ben vurarak gevetirim. Senin
taraftaki cvatay sen kar, ben de benim
taraftaki cvatay karrm, kolayca aa
alrz. Contaya dikkat et. Gryor musun, tek
para olarak kyor. Bu eski Dodge' larda
yalnz drt silindir vardr. Bir zamanlar bir
tanesini karmtm. Ana yata nah koca-
man bir kavun kadar vard. yi... imdi brak
aa gelsin., tut. Elini uzat da contay
yapt yerden kar., tamam. te oldu!..

Yal karter, ikisinin arasnda, yerde dur-


uyordu ve karterin ukur yerlerinde hl bir
para ya vard. Tom n ukurlardan birine
elini uzatt, krlm bir yatak metal paras
kard.
597/1684

te, dedi.

Metali parmaklarnda evirdi.

Kol yukarda. Arkaya bak, oradadr. Al,


sana dur deyinceye kadar kolu evir.

Casy ayaa kalkt, kolu buldu, yerine


soktu.

Hazr msn?

Tamam... Haydi, iyi... Biraz daha.


Biraz... Biraz daha. Daha... Tamam.

Casy diz kt, arabann altna bir daha


bakt. Tom, kranka arpan piston kolu
yatan tkrdatt...

te hastalk burada.

Casy:

Neden olmu dersin? diye sordu.


598/1684

Bilmem! Bu moloz on yldan beri


alm bir makine. Kilometre saatinde alt-
m bin mil varm diyorlar. Bu, yz altm
bin mil demektir. Hem, kimbilir ka kere nu-
maralar geri evirmilerdir. Makine kzm.,
kimbilir belki de birisi yan almtr., ya
bitmi...

Somun pimlerini ekti, ngiliz anahtarn


yatak somununa yerletirdi. Somunu
evirmeye alt, anahtar kayd. Elinin ar-
kasnda uzun bir izgi hsl oldu. Tom izgiye
bakt; yaradan durmadan kan akyor, kan
yala karyor ve kartere damlyordu.

Casy:

Kt oldu be, dedi. stersen ben


yapaym da sen elini sar.

Yok, yok olmaz! Bir yerimi kesmeden


mrmde bir motor tamir ettiimi
599/1684

hatrlamyorum. Artk olan oldu, zlecek


bir ey kalmad.

Anahtar yeniden somuna yerletirdi.

Sabit anahtar olsayd iyi olurdu, dedi.

Somunlar geveyinceye kadar eliyle


anahtara vurdu. Somunlar kard, karter-
deki cvatalarn yanna koydu, somun
pimleri de oradayd. Yatak somunlarn
gevetti ve pistonu dar ald. Pistonla pis-
ton kolunu kartere koydu.

Oh, tamam!..

Arabann altndan kvrla kvrla, karteri


de beraber srkleyerek kt. Elini bir uval
parasna sildi, kesilen yerini inceledi.

Kt kanyor namussuz, dedi. Ben onu


durdurmasn bilirim.
600/1684

Topraa iedi, sidii ien topraktan bir


avu ald, yarann zerine bastrd. Kan bir
sre daha szd, sonra durdu.

Kan durdurmann en iyi yolu, dedi.

Casy:

rmcek a da iyi gelir, dedi.

Biliyorum ama, evrede rmcek a


yok. Oysa, insan her zaman ieyebilir.

Tom otomobilin basamana oturdu, krk


yata inceledi:

imdi 25 modeli Dodge bulur da, kul-


lanlm bir piston koluyla yatak alabilirsek,
her ey yoluna girer. Al kimbilir hangi cehen-
neme gitti.

Reklam tabelasnn glgesi imdi iki metre


daha uzamt. kindi vakti geiyordu. Casy,
601/1684

otomobilin basamana oturdu, batya doru


bakt:

Bundan sonra dalara trmanacaz,


dedi. Bir iki dakika sustu.

Sonra:

Tom! dedi.

Ne var?

Yoldan giden otomobilleri, getiimiz


otomobilleri, bizi geen otomobilleri
grdm. Yoldan gzm ayrmadm.

Hangi yoldan?

Tom, bizim gibi yzlerce aile batya


gidiyor. Dikkat ettim. lerinden hi douya
giden yoktu... Yzlercesi de batya gidiyordu.
Sen buna dikkat ettin mi?

Evet, dikkat ettim.


602/1684

Sanki., tpk askerlerden kayorlarm


gibi; sanki btn memleket ayaa kalkm.

Tom:

Evet, dedi. Btn memleket ayaklanm.


Memleket kaynyor. Biz de kaynyoruz.

Peki ama, ya bunlar, ya herkes., orada i


bulamazsa ne olacak?

Tom:

Brak Allahn seversen! diye bard.


Ben ne bileyim. Ne yaparlarsa yapsnlar,
bana ne? Ben imdi kendi iime bakyorum.
Ben, Mac'ta da drt yl ayn eyi yaptm.
Hcreye girdim, hcreden ktm, yemee
gittim, yemekten ktm. Hey gidi hey!.. Hap-
ishaneden knca bambaka bir hayata
kavuacam sanmtm. Hapishanede
baka trl dnemezdim. Yoksa rahatm
603/1684

kaard. imdi burada da baka trl


dnemezsin.

Casy'ye dnd:

Bu yatak krlm, sen ona bak. Biz bu


yatan krlacan nereden bilirdik. Onun
iin bunu dnmyordum bile. imdi yatak
hap yutmu, tabi tamir edeceiz. te her
ey byle! Onun iin aldrmyorum. Elden bir
ey gelmez ki. te kk bir demir paras ve
yatak. Gryorsun deil mi?.. Grdn deil
mi? te imdi dnyada tek dndm ey
bu. Ulan, Al da nerede kald be?..

Casy:

Tom, dinle beni imdi. Hay Allah


kahretsin! Bir ey anlatmak da ne kadar g.

Tom elindeki amuru syrp topraa att.


Yarann etrafn pislik evirmiti. Papaza
bakt.
604/1684

Galiba bir vaiz vermeye niyetleniyorsun,


dedi. Peki yleyse, bala bakalm. Ben vaizi
ok severim. Bizim gardiyan da boyuna
sylev verirdi. Bize bir zarar olmazd za-
vallnn. Deme vermek ok houna giderdi.
Eee, imdi ne yumurtlayacaksan syle
bakalm.

Casy yumru yumru uzun parmaklarn


tlatt.

Giden eyalar ve bir eyler yapmaya


alan insanlar var. Senin dediin gibi yalnz
kendi iine bakan insanlar, senin dediin
gibi, nereye gittiklerini de dnmyorlar...
Ama hepsi de ayn yere gidiyorlar. Eer din-
lersen, kulana, kprt, srnme, hrt
sesleri gelecek... ve tedirginlik sesleri duya-
caksn. Bu insanlarn yaptklarndan bir ey
kacak ama, onlar bunu da bilmiyorlar... ve
hl da bilmiyorlar. Bu insanlarn batya
gitmelerinden., iftliklerini brakp
605/1684

gitmelerinden bir ey doacak. yle bir ey


doacak ki, btn memleket bu yzden
deiecek.

Tom:

Ben hl ayak ayak stne atmm, vz-


gelir bana, dedi.

yi ama, nne bir engel karsa o za-


man bu engeli amak zorunda kalrsn.

Tom:

nme kt zaman aarm, dedi.

Casy iini ekti:

Dorusu da budur. Sana hak veriyorum.


Ama engelden engele fark vardr. Sonra ben-
im gibi, daha gerilmemi telleri bile atlamay
beceremeyenler var... Elde deil.

Tom sordu:
606/1684

u gelen Al m?

Galiba. Benziyor.

Tom ayaa kalkt. Piston kolunu ve yatak


metalinin her iki yarsn bir uval parasna
sard.

Aynn bulurum belki, dedi.

Kamyon yolun kenarna yanat. Al pen-


cereden dar sarkt.

Tom:

Amma da uzattn ha! Nerelere gittin?

Al iini ekti.

Kolu kardn m?

Evet.

Tom, sarl uval uzatt:


607/1684

Metal krlm.

Al:

Benim suum yok, dedi.

Tabi yok. Bizimkileri nereye gtrdn?

Al:

Sorma bamza gelenleri, dedi.


Bykana avaz kt kadar barmaya
balad. Onu gren Rosasharn'n da akl
bandan gitti, o da bard. Ban iltenin
altna soktu da yle bard. Ama bykana,
enesini dayam, kpek gibi uluyordu.
Bykana imdi akln karm gibi. Kk
ocua benziyor. Kimseyle konumuyor.
Kimseyi tanmyor sanki. Sadece byk-
babaya bir eyler sylyormu gibi, boyuna
konuup duruyor.

Tom tekrarlad:
608/1684

Sen nerede braktn onlar?

Bir kampa rastladk. Glge de, su da var.


Bir gnl yarm dolarm. Ama herkes o
kadar yorgun, o kadar bitkin ki, aresiz orada
konaklamak zorunda kaldk. Anam, "Burada
kalalm, bykana ok yorgun, hali yok"
dedi. Wilsonlarn adrn kurduk. adr
bezini de kardk. Bykana kard galiba.

Tom ufka inmekte olan gnee bakt:

Casy, dedi. Otomobilin yannda bir kim-


senin kalmas gerek. Yoksa skp gtrrler.
Sen kalr msn?

Tabi kalrm.

Al, kamyonun ofr yerinden bir kese


kd kard:

Bunun iinde biraz ekmekle et var.


Anam gnderdi. Burada da bir para su var.
609/1684

Casy:

Kimseyi de unutmaz, dedi.

Tom, Al'n yanna girdi.

Bana bak, dedi. Elimizden geldii kadar


abuk dneceiz. Ama ne kadar sreceini
bilmeyiz.

Ben buradaym.

Peki. Sakn kendi kendine vaiz verme.


Haydi gidelim Al.

Kamyon yola kt zaman, akam


oluyordu.

ok iyi adam, dedi. Her zaman, her eyi


dnr durur.

Tabi, sen de papaz olsaydn ayn eyi


yapardn. Baba bir aacn altnda konakla-
mak iin elli sent verilmesine yle kzyor ki.
610/1684

Gz hi kimseyi grmyor. Boyuna durup


durup kfrediyor. "Yarn da bakacaksn,
adama bir f hava satacaklar!" diyor. Ama,
anam, "Bykana iin glgelik, su bulunan
bir yer lzm" diyor.

Kamyon ose boyunca takrdaya takrdaya


gidiyordu. stnde yk yoktu artk; kamy-
onun her paras ayr ayr takrdyor ve
birbirine arpyordu. Yan tahtalar oynayp
duruyordu. Kamyon hafiflemiti, ama yine
de glkle yol alyordu. Al hz saatte otuz
sekiz mile kard; motor korkun ekilde
grlt karyor, yanan yan mavi duman
kamyonun alt tahtalarnn arasndan
kyordu.

Tom:

Biraz kes, dedi. Kamyonu dingil kapak-


larna kadar yakacaksn. Bykanann nesi
var?..
611/1684

Bilmiyorum. Unuttun mu, iki gnden


beri zaten mzmzl stnde, kimseyle
konumuyor. imdi de, barp aryor.
Boyuna konuuyor. Yalnz bykbabaya bir
eyler sylyor. Bykbabaya baryor.
Akln oynatm gibi; bykbaba gelmi de
her zamanki gibi bykanaya baryormu
sanki. Bykana da onu sanki gryor, ona
kfrler savuruyor. Haa! Babam bana yirmi
dolar verdi, sana verilmek zere. Ne kadar
lzm bilmiyor. Hi anamn bugnk gibi
direndiini grdn m?

Hatrlamyorum. Ben de kefaletle tahli-


ye edilecek zaman tam bulmuum. Akama
kadar gezer, sabahlar ge kalkar, eve gelince
bol bol yemek yerim diye dnyordum.
Dans edecek, kz yakalayacaktm. Oysa im-
di, hibir ey yapacak zamanmz yok.

Al:
612/1684

Haa, unuttum, dedi. Anam bir sr


eyler tembih etti. Bir ey imeyin, kimseyle
az kavgas etmeyin, kavga karmayn,
dedi. nk senin yakalanp yeniden geri
gnderilmenden korkuyor.

Tom:

Kendi ii bandan akn. Benimle


uraacana, kendi ilerine baksa daha iyi
eder, dedi.

Ama ne de olsa iki ift bira ieriz yine.


yle deil mi? Bira diye deli oluyorum.

Tom:

Bilmiyorum, dedi. Babam kyameti ko-


parr bira iersek!

Bana bak, Tom. Bende alt dolar var.


Birlikte bir iki tek atarz, sonra bara gideriz.
613/1684

Bende alt dolar olduunu kimse bilmiyor.


Oh, gzelce bir eleniriz.

Tom:

Paran harcetme, dedi. Deniz kysna


varr varmaz birlikte harcar, eleniriz. Belki
de altmz zaman...

Oturduu yerde dnd:

Ben senin bara gittiini sanmyordum.


Sadece, bu ilerin lafyle geiniyor,
diyordum.

Eee, tabi ne yaparsn, buralarda kim-


seyi tanmyorum ki. Byle boyuna dolap
durursak evlenmek zorunda kalacam
galiba. Kaliforniya'da iyice eleneceim.

Tom:

Belki, dedi.
614/1684

Artk sen hibir eyden kesinlikle sz


etmiyorsun.

Tabi, nk hibir eye gvenim yok da


ondan.

Herifi ldrdn zaman hi, hi


sonunu dnmedin mi? Bana gelecekler-
den korkmadn m?

Hayr.

Hi piman olmadn m?

Oldum. ocukcazn lmesine ok


zldm.

Kendinde hibir su grmedin mi?

Hayr. Ben cezam ektim, kendi


cezam...

Oras... Oras ok kt, berbat bir yer


mi?
615/1684

Tom sinirli sinirli:

Bana bak Al, dedi. Ben cezam ektim ve


artk ceza falan kalmad. kide birde bu
konuyu demek istemiyorum. nmzdeki
nehri, sonra da ehri gryor musun? imdi
biz kendimize bir piston kolu bulalm, ger-
isine bo ver.

Al:

Anam sana dkn, dedi. Gittiin za-


man yle kederlendi ki, kendini yiyip bitirdi.
Sanki boazna bir eyler tkanm gibiydi.
Ama biz, onun ne dndnn
farkndaydk.

Tom kasketini gzlerinin zerine indirdi.

Bana bak Al, sen baka laf bilmez misin?

Canm ben sana sadece, anamn


yaptn anlatyorum.
616/1684

Biliyorum... Biliyorum, ama., bilmesem


daha iyi olur. Ben sadece kendi iime
bakarm, bakalarndan bana ne?..

Al, azarlanm gibi sustu. Bir sre sonra:

Sana diyecektim ki...

Tom, Al'a bakt. Al gzn yoldan ayrmy-


ordu. Hafifleyen kamyon, grltyle takrda-
yarak yol alyordu. Tom'un uzun dudaklar
dilerinin zerinden ekildi, hafife gld:

Biliyorum, Al. Ne demek istediini


biliyorum. Belki ben fazla ikilliyim. Ben
sana bir gn bunlardan sz ederim.. Senin de
zaten renmek istediin bu. Merak edilecek
ey dorusu. Ama bende tuhaf bir dnce
var: Eer bir sre bunlar unutursam, daha
iyi olur diyorum. Belki bir zaman sonra
geer. Ama imdi aklma geldike iim
burkuluyor, midem bulanyor gibi oluy-
or. Beni dinle Al, sana bir ey syleyeceim:
617/1684

Hapishane, insan yava yava deli eden bir


yerdir. Anlyor musun? Hapishanedekiler
yava yava akllarn yitirirler ve sen onlarn
kardklarn grr, iitirsin; biraz sonra
kendinin de karp karmadnn farkna
varamazsn. Bazen geceleyin mahpuslarn
lklarn iittiin zaman, sanki sen
baryormusun gibi gelir... Bazen sen de
barrsn.

Al:

Peki! Bir daha bu konuya girmem Tom,


dedi.

Tom:

Hapisliin otuz gn iyi geer, dedi. Yz


seksen gn de iyi geer. Ama bir yl geti
mi... O zaman i deiir. yle bir eydir ki o,
dnyada hibir ey ona benzemez. Sama bir
ey. nsanlarn kilit altnda tutulmas
samadr. Allah belsn versin! Hi szn
618/1684

etmek istemiyorum. Sen, camn stnde prl


prl yanan gnee bak.

Kamyon bir servis istasyonuna yak-


lamt. Yolun sanda hurda deposu vard;
drt yan yksek dikenli telle evrilmi bir
dnmlk bir arsa. nnde oluklu satan bir
sundurma; yn yn kullanlm lastikler
zerlerinde fiyatlar yazl. Sundurmann ar-
kasnda eski tahta ve teneke paralarndan
yaplm bir kulbe. Pencereler, duvara
aklm otomobil camlar... Otlar brm
arsada hurda otomobiller., erilip bklm,
radyatrleri ieri girmi, var olmayan teker-
leklerden yana yatm, parampara otomo-
biller. Topran zerinde ve sundurmann
karsnda paslanp duran motorlar. Koca-
man bir hurda yn; kamyon kenarlar,
tekerlekler ve akslar. Btn arsada bir
rme, bir dalma ve paslanma. Eri br
demirler, ii dna km motorlar, kalnt
ynlar.
619/1684

Al kamyonu sundurmann nndeki yal


topraa kadar ekti. Tom dar frlad,
karanlk kapdan ieri doru bakt.

Kimseyi gremiyorum... dedi ve bard:


Kimse yok mu burada?.. Belki 25 modeli bir
Dodge vardr.

Sundurmann arkasnda bir kap arpt.


Karanlk iinden bir insan hayali belirdi:
Sska, pis, ipince kaslarna yal derisi
yapm bir adam. Bir gz yoktu, salam
gz oynadka gz kaslaryle birlikte, kaba
bir ekilde yaplm, dar frlam bir kabar-
ck da olmayan gznde saa sola oynayp
duruyordu. Tulumu ve gmlei yadan koyu-
lam, parlyordu; elleri atlam, izilmi ve
kesilmiti. Kocaman somurtkan alt dudan
bir eye kzm gibi sarktmt.

Tom sordu:

Patron sen misin?


620/1684

Tek gzl canland:

Ben patronun adamym. Ne


istiyorsunuz?

Hurda bir 25 model Dodge'unuz var m?


Bize bir piston kolu lzm.

Bilmiyorum. Patron burada olsayd size


sylerdi. imdi burada deil, evine gitti.

Biz bakp, arayabilir miyiz?

Adam burnunu avucuna smkrd, elini


pantolonuna sildi.

Siz bural msnz?

Doudan geliyoruz. Batya gidiyoruz.

Peki yleyse, bakn arayn. sterseniz


btn depoyu atee verin, bana vz gelir.

Galiba patronla aran iyi deil?..


621/1684

Adam sallana sallana yaklat, tek gz


heyecandan parlyordu. Hafif bir sesle:

Allah belsn versin onun, dedi.


Pezevenkten tiksiniyorum!.. imdi eve gitti.
Kendi evine gitti.

Kelimeler azndan dklyordu:

Gitti... Tavlad birisinin anasn belle-


meye gitti, pezevenk!.. On dokuz yanda bir
kz buldu, gzel. Bana diyor ki: "Kzla evlen-
mek ister misin?" Bunu bana sylyor. Bu
akam da dedi ki: "Bu akam dans var. Git-
mek ister misin?" Bunu da bana sylyor!..

Gzlerinde yalar belirdi; krmz takma


gznn kenarndan yalar damlad.

Bir gn, bir gn inallah. Cebime bir


mengene koyacam. Yine gzme baka
baka, byle eyler sylemeye kalkt zaman,
622/1684

bu mengeneyle kafasn para para


edeceim!..

Kzgnlktan sk sk soluyordu:

Para para edip, boynundan


keseceim!..

Gne dalarn arkasnda kaybolmutu.

Al, depodaki otomobillere bakt:

Bak uraya Tom. Ya 25, ya 26 modeli.

Tom, tek gzl adama dnd:

Gidip baksak bir ey der misin?

Yok yahu! stediinizi alp gidin.

lm otomobillerin arasnda dolaa


dolaa, dz lastiklerin zerine yaslanm,
paslanan bir otomobile doru yrdler
623/1684

Al:

Dediim gibi, 25 modeli! diye bard.


Karterini karabilir miyiz baym?

Tom diz kt ve otomobilin altna bakt:

Zaten karteri de yok. Bir piston kolu da


alnm. Bir tanesi daha gitmi gibi.

Kvrla kvrla arabann altna girdi.

Bir kol al da krank evir, Al.

Piston kolunu ana miline doru oynatt:

Yadan skm.

Al, krank yava yava evirdi.

Tom:

yi. Dur!., diye bard.


624/1684

Yerden uzunca bir tahta paras ald,


yatan ve yatak somunlarnn zerindeki
ya syrd.

Al sordu:

Nasl, ie yarar m?

Biraz bol ama, ziyan yok.

Nasl, anm m?

Bir sr metal var. Hepsini almamlar.


Evet. Tamam. imdi biraz daha evir. Aa
doru, biraz geriye, tamam. Kamyona git de
takmlar getir.

Tek gzl adam:

Ben size bir takm sand getireyim,


dedi.
625/1684

Paslanm arabalar arasndan syrld,


sonra teneke bir takm sand ile geri geldi.
Tom bir somun anahtar kard, Al'a verdi:

Piston kolunu kar. Sakn metalleri


kaybetme. Somunlar da kaybolmasn,
pimleri de krmamaya dikkat et. Haydi,
abuk ol. Ortalk kararyor.

Al, otomobilin altna girdi:

Bizim de bir takm somun anahtarmz


olmal, dedi. ngiliz anahtaryle hibir i
olmuyor.

Tom:

Yardm istediin zaman bar, dedi.

Tek gzl adam ne yapacan bilmez dur-


umda orada durup duruyordu.

sterseniz ben de size yardm edeyim?


dedi. Bu pezevengin yaptklarn bir bilsen!..
626/1684

Yanma gelir; stnde de beyaz pantolon,


"Haydi gel seninle kotrama gidelim" der.
nallah gnn birinde canna okuyacam
ya!..

Soluyordu:

Gzm kaybettiimden beri hibir


kadnla yatmadm. Oysa herif, gelip bana
byle szler sylyor.

Burnunun kenarndaki toz dolu izgiler-


den kocaman ya damlalar akyordu.

Tom sabredemedi:

Niye brakp gitmiyorsun? Seni burada


hapsetmediler ya!..

Evet, bunu sylemek kolay. Ama i bul-


mak o kadar kolay deil... Hele tek gzl bir
adam iin.

Tom, adama dnd:


627/1684

Bak, beni dinle dostum. u gzn


evinden frlam; pissin, le gibisin. Demek,
cann byle olmak istiyor. Kanyorsun.
Kendi kendine acmay seviyorsun. Elbette,
u evinde dnen patlak gznle kadn
yakalayamazsn. Gzn bir eyle kapat,
yzn yka. O zaman kimseyi mengeneyle
ldrmeye lzum kalmaz.

Adam:

nann bana, tek gzl bir adam iin


yaamak ok zor, dedi. Hibir eyi teki in-
sanlarn grd gibi gremezsin. Bir ey ne
kadar uzaktadr, kestiremezsin. Her ey
sanki dmdzdr.

Tom:

Senin, iin gemi arkada, dedi. Tek


ayakl bir orospu vard. Kerhanede, yirmi
sent alrd. Yoo, pardon ayrca bir yarm
dolar fazla alrd. "imdiye kadar ka kere
628/1684

tek ayakl kadnla yattn?" diye sorard. "Hi,


deil mi?" derdi. "Peki yleyse, sen burada
grlmemi bir ey grdn iin yarm
dolar daha vereceksin!" derdi. Alrd da
yani!.. Sonra odadan da kanlar, talihimiz
varm, derlerdi. Kadn: "Ben
uurlu kadnm!" derdi. Bir de byle bir
kambur tanrm., benim bulunduum bir
yerdeydi. Uur gelmesi iin herkese kam-
burunu svazlatarak para kazanr, geinirdi.
Hele bak, senin de tek gznn biri yok.
Bundan ne kar?..

Adam armt:

Ama insan, bakalarnn kendisinden


uzaklatn grr de nasl dayanr?

Allah beln versin, kapat yleyse!.. Yine


dnp dolap ayn yere geliyorsun. Kr
deneini bellemi gibi, ayn eyi belle-
misin. Kendine acmak senin houna gidiy-
or. Yoksa, senin hibir eyin yok. Kendine
629/1684

beyaz bir pantolon al. Sen, garanti, kendi


kendine sarho olup yatanda alyorsun-
dur. Al, yardma geleyim mi?

Al:

Hayr, dedi. Ben yata gevettim. Pis-


tonu aa almaya alyorum.

Tom:

Bir yerini incitme, dedi.

Tek gzl adam, hafif sesle:

Ne dersin, acaba holanan olur mu.,


benden?..

Tom:

Tabi olur, dedi. Gzlerimi kaybettiim-


den beri tokmam byd dersin.

Siz nereye gidiyorsunuz?


630/1684

Kaliforniya'ya. Btn aile gidiyoruz.


Orada i bulup alacaz.

Acaba benim gibi bir adama da orada i


var mdr? Gzme siyah bir ba da
balarm.

Niye olmasn, elin ayan tutuyor, rahat


filan deilsen.

Peki., acaba sizinle birlikte gelsem olur


mu?

Yoo! mkn yok. Kprdanacak yerimiz


kalmad. Senin iin baka bir are var: u
klstr otomobillerden birini tamir et,
kendi bana yola k.

Tek gzl adam:

nallah bir gn yaparm, dedi.

Bir metal parasnn arp iitildi.


631/1684

Al:

kardm!., diye seslendi.

Peki, ver de bakalm.

Al, Tom'a piston kolunu ve yatan alt


yarsn uzatt.

Tom, metalin stn sildi, iine bakt:

Fena deil, dedi. Elimizde bir fener


olsayd. Biz bu gece otomobili yapardk.

Al:

Tom, bana bak, dedi. Aklma bir ey


geldi. Segman tutacak eyimiz yok. Segman-
lar sokmak, hele aadan sokmak ok g
olacak.

Tom:
632/1684

Bir zamanlar birisi, "Segman tutmak


iin evresine pirinten bir tel sararsn"
demiti.

Peki ama, sonra teli nasl karrsn?

Senin karmana lzum yok. O, kendi


kendine hibir ziyan vermeden, eriyip
gidermi.

Bakr tel sarlrsa daha iyi olur.

Tom:

Kuvvetli olmaz, dedi.

Tek gzl adama dnd:

Temiz bir pirin telin var m?

Bilmiyorum. Bir yerde bir kangal ola-


cak. Tek gzl adamlarn takt u balar
nerede satlr acaba, biliyor musun?
633/1684

Tom:

Bilmiyorum, dedi. Bakalm u teli


bulabilir miyiz?

Sa sundurmadaki bir sr sandklarn


iine baktlar, sonunda bir kangal tel buldu-
lar. Tom, pistonu bir mengeneye sktrd,
segmanlar yataklarna iterek teli iyice seg-
manlarn evresine dolad, tellerin kvrlm
yerlerini de ekile vura vura dzeltti, sonra
pistonu tersine evirdi, telin iyice pistonun
srasna gelmesi iin tele hafif hafif vurdu.
Segmanlarla telin, piston kenar ile tam bir
dzeye gelip gelmediini anlamak iin par-
maklarn yukar aa gezdirdi. Ambarn ii
kararmak zereydi. Tek gzl adam, bir cep
feneri getirdi, fenerin n i yaplan yere
tuttu.

Tom:

te oldu! dedi. Bu fenere ne istersin?


634/1684

yi bir fener deil. On be sent vererek


yeni bir pil almak lzm. Bunu sana., otuz be
sent ver, vereyim.

Peki. Eee, bu piston koluyla pistona ne


vereceiz? Tek gzl adam elinin tersiyle al-
nn ovalad ve bir kir tabakas kard.

Ne bileyim ben, baym. Patron burada


olsayd, yedek para defterine gider, bakar;
yenisinin ne kadar ettiini bulur, siz orada
alrken bu paraya ne kadar ihtiyacnz
olduunu, yannzda ne kadar para bulun-
duunu kestirir, sonra; mesel yedek para
katalogunda yenisi sekiz dolarsa; sizden be
dolar ister. Eer kafa tutarsanz dolara
alrsnz. Kabahati bana buluyorsunuz, ama
gerekten bu adam namussuz herifin biridir.
Paraya ne kadar ihtiyacnz olduunu
hesabeder. Bir diliyi, otomobile verdii
paradan fazlaya sattn grdm.
635/1684

Peki!.. Bunlara ne vereceiz sen onu


syle?

Bir dolar ver, yeter.

Peki... Yirmi be sent de bu anahtara


veriyorum. Bununla i daha kolay oluyor.

Tom, gm paray uzatt.

Teekkr ederiz. Sonra, u pis gzn


rtmeyi de unutma.

Tom ile Al kamyona bindiler. Karanlk


iyice bastrmt. Al, motoru altrd, farlar
yakt.

Tom:

Hoa kal!., diye bard. nallah


Kaliforniya'da grrz!

Asfalta girdiler, geldikleri yere doru git-


meye baladlar.
636/1684

Tek gzl adam arkalarndan bakakald;


sonra sa sundurmadan geerek arkadaki
kulbesine girdi. erisi karanlkt. El yor-
damyle yerdeki deini buldu, dein
zerine uzand, hngr hngr alamaya
balad. Asfalttan vzr vzr geen otomo-
biller sadece yalnzlnn duvarlarn kuvve-
tlendirmeye yaryordu.

Tom:

Bunlar bulacamz, hem de bu gece


bulacamz syleseydin, sen delirmisin
derdim, dedi.

Al:

Arabay iyice tamir ederiz, dedi. Ama


sen yaparsn. nk ok sk yaparsam
yanar, ok gevek olursa arpar diye
korkarm.

Tom:
637/1684

Ben yaparm, dedi. Yeniden bozulursa


bozulur ne yapaym. Bir ey kaybet-
mi olmam.

Al, alaca karanl gzlyordu. Iklar zifir


karanlkta hibir eye arpmyordu. Yalnz
yolun ilerisinde bir yaban kedinin gzleri
klar yanstarak yeil yeil parlad.

Al:

Herife dersini verdin, dedi. Ban hangi


taa arpmas gerektiini anlattn.

Ama kerata, hak etti yani!.. Bir gzm


yok diye dvnp duruyor. Btn suu tek
gznde buluyor. Pis, tembel, eein biri.
Belki insanlarn kendisine iyi davrandklarn
anlarsa bu kuruntulardan kurtulur dedim.

Al:
638/1684

Tom, u yatan yanmasnda benim


hibir suum yok, dedi.

Tom bir an sustuktan sonra:

Artk senin gagana yapacam, Al!..


Vazge u fiyakaclktan artk. Biri seni sulu
karacak diye dn kopuyor. Ben dalgay
anlyorum. Biliyorum; genler bell olurlar.
Her zaman kafa tutmak isterler. Ama Al, bo
ver, seninle uraan kimse bulunmadka
kendini korumaya kalkma. O zaman rahat
edersin.

Al cevap vermedi. Dosdoru, ilerisine


bakyordu. Kamyon yolun zerinde takrdaya
takrdaya gidiyordu. Yolun kysndan bir
kedi frlad. Al, kediye arpmak iin direksiy-
onu krd, ama tekerlekler dokunmad, kedi
otlarn iine atlad.

Al:
639/1684

Ah, kardm, dedi. Tom, bana bak.


Connie'nin geceleri almak istediini iittin
mi? Ben de geceleri bir eye alsam diyor-
um. Radyo, televizyon, dizel motorlar... Ne
olursa. nsan byle almaya balamal.

Tom:

yi olur, dedi. Ama unu bil ki, dersten


nce seni nasl kazklayacaklarn
dnrler. Sonra derslere alp alamay-
acan da dn. Mac Alester'de mektupla
ders alanlar vard. Hibirinin kursunu bitird-
iini grmedim. Hepsi bkp, dersleri
serdilerdi.

Bak imdi, gryor musun; yiyecek bir


ey almay unuttuk.

Anam birok yiyecek gndermiti.


Papaz hepsini yiyemez ya. Elbette biraz bize
de kalmtr. Kaliforniya'ya ne kadar zaman-
da varacaz dersin?
640/1684

Ben de bilmiyorum. imdi bunu


dnme.

kisi de sustular. Karanlk bastrmt;


yldzlar parlak ve duruydu gkyznde.

Kamyon durduu srada Casy, Dodge'un


arkasndan kt, yolun kysna geldi.

Bu kadar abuk dneceinizi ummadm,


dedi.

Tom, yerdeki uval parasnn iine motor


paralarn toplad.

Talihimiz varm, dedi. Bir cep feneri de


bulduk. imdi otomobili tamir edeceiz.

Casy:

Yemeini yemeyi unuttun, dedi.


641/1684

imi bitireyim de, yerim. Al, imdi sen


biraz daha yoldan ayrl da gel, bana feneri
tut.

Tom, doruca Dodge'a gitti ve yere


srnerek srt st altna yatt. Al da
yzkoyun altna girdi ve cep fenerinin
na yn verdi.

Gzme tutuyorsun, yle yukar tut.

Tom, pistonu kvra kvra ve dndre


dndre silindire sokmaya alyordu. Pir-
in tel silindir kenarna biraz dayand;
kuvvetlice itince segmanlar ieri soktu.

Allahtan gevek, yoksa kompresyonda


tutard. Her halde motor iyi alacak.

Al:

Tel, segmanlar sktrmasa bari, dedi.


642/1684

te ben de bunun nne gemek iin


teli iyice, bura bura dzelttim. Yerinden bile
oynamaz. Her halde kendi kendine eriyecek-
tir. Belki de silindir kenarlarna pirinten bir
kat yapar.

Kenarlar izmez mi?

Tom gld:

Amma da yaptn ha, kenarlar bozulur


mu hi? Silindire oluk gibi ya akar. yle
ufak tefek eylerden bozulmaz.

Piston kolunu kranka doru ekti ve kolun


yarsnn uyup uymadna bakt.

Biraz metal lzm, dedi. Casy!..

Ne var?

Ben buradaki yata yerine koyacam.


u kolu al da sana sylediim zaman hafif
hafif evir.
643/1684

Cvatalar sktrd.

imdi, evir yavaa!

Keli krank dnerken yata yerine


koydu.

ok geldi, dedi. Casy dur.

Cvatalar kard, her iki yandan ince


metalleri ald, cvatalar yeniden yerine
koydu.

evir bakalm bir daha Casy.

Yeniden piston kolunun durumuna bakt.

Daha bol. Biraz daha metal karrsam


bu sefer de ok sk olur diye korkuyorum.
Bakalm, bir deneyelim.

Yeniden cvatalar ald, bir ift ince metal


ekip kard.
644/1684

imdi evir bakalm, Casy!..

Al:

Ziyansz, dedi.

Tom:

Eskisinden daha m zor evriliyor,


Casy?.. diye seslendi.

Hayr, sanmyorum. Eskisi gibi.

yi, herhalde iyice oturdu. Takmsz


metal konur mu hi. Allahtan u anahtar var
da o, biraz ii kolaylatryor.

Al:

Deponun sahibi bu boyda anahtar


arayp bulamaynca kimbilir nasl kplere
binecek.

Tom:
645/1684

Tamam galiba, dedi.

Al, otomobile atlad, mara bast. Motor


bir kkremeyle ald. Egzoz borusundan mavi
duman kyordu.

Tom:

Gaz biraz ks! diye bard. Tel kopun-


caya kadar ya yakar. imdi azalmaya
balad.

Motor altka dikkatle dinliyordu.

Avans yap, rlantiye ver.

Yeniden dinledi.

Tamam, oldu Al. Kapa artk. Galiba


yaptk. u et nerede bakalm?

Al:
646/1684

Sen iyi bir tamirci olmusun, Tom?.,


dedi.

Tabi. Tamirhanede bir yl altm.


Birka yz mil yava gtrmeli. Motoru
altrmal.

Yaa bulanm ellerini otlara srdler,


sonra pantolonlarna sildiler. Alktan gz-
leri kararmt. Sn bana ktler,
iedeki suyu kana kana itiler.

Al:

Alktan lmm, dedi. imdi ne


yapacaz? Kampa m dneceiz?

Tom:

Bilmem, dedi. Belki bizim iin de yarm


dolar daha isterler. Gidelim de bizimkilerle
konualm. Otomobili tamir ettiimizi sy-
leyelim. Eer bizim iin fazla bir para
647/1684

isterlerse, o zaman baka bir yere gideriz.


Bizimkiler merak ederler. yi ki anam bugn
bizi durdurdu. Al, feneri al da evreye
bak. Bir ey unutmu olmayalm. Anahtar al,
yine lzm olur.

Al cep feneriyle yeri aratrd:

Bir ey grmyorum.

Peki o halde. Ben otomobili gtrrm.


Sen kamyonu srersin, Al.

Tom motoru iletti. Papaz otomobile at-


lad. Tom yava yava hareket etti. Otomobili
aa viteste gtryordu. Al kamyonla
arkadan geliyordu. Aa vitesle dar hendei
geti.

Tom:

Bu Dodge'lar aa vitesle bir evi bile


eker dorusu. Otomobilin hz imdi biraz
648/1684

azald. Daha iyi, yoksa yatak kolayca


krlabilirdi.

Dodge osede yava yava ilerliyordu. 12


voltluk fenerler asfalt yolun zerine kk
sarca bir k frlatyordu.

Casy, Tom'a dnd:

Akolsun, nasl da otomobili tamir et-


tiniz. ine bir k tuttunuz, yaptnz. Ben
imkn yok bir otomobil tamir edemem.
Nasl yapldn imdi grdm, ama yine de
yapamam.

Tom:

Bu iin iinde kkten pimeli, dedi.


renmek yetmez. Daha baka eyler ister.
imdi ocuklar bile gzleri kapal otomobili
skebiliyorlar.
649/1684

Projektrde bir tavan grnd. Byk ku-


laklarn her sraynda arparak, saa sola
yalpa vura vura kouyordu. kide birde yolun
dna kmak istiyor, ama karanln
duvarna arparak geri dnyordu. Taa uza-
kta parlak otomobil projektrleri grnd,
bu projektrler onlarnkini bastrd. Tavan
ard, sindi sonra dnd ve Dodge'un zayf
na snd. Tekerleklerin altna girer
girmez, otomobil hafife kalkp indi.
Arkadan gelen otomobil hi diye geti.

Casy:

Ezdik, dedi.

Tom:

Bazlar, yoldaki hayvanlar ezmeye


baylrlar. Ama bu i her zaman rperti verir
bana. Otomobil iyi gidiyor. Segmanlarn
zerindeki teller herhalde gitmitir. Artk
kt kt kokular kmyor.
650/1684

Casy:

Gerekten akolsun sana, dedi.

Kk ahap bir ev, kamp alanna bakyor.


Evin sahanlnda bir lks lambas hrt ile
yanyor, byk bir daire halinde parlak bir
k veriyor. Evin yaknlarnda birok adr-
lar kurulmu; adrlarn yannda otomobiller
duruyor. O gece yenecek yemekler piirilmi,
ama kamp atelerinin kmrleri kamp
yerlerinde hl kor olarak yanyor. Lam-
bann yand sahanlkta bir erkek grubu to-
planmt. iddetli beyaz k altnda adam-
larn yzleri sert ve kasl grnyordu. Aln-
larna ve gzlerine apkalarnn kara glgel-
eri dyor, enelerini dar frlatyordu.
Basamaklara oturmulard. Bir ksm yerde
ayakta durmu, dirseklerini sahanln
deme tahtalarna dayamt. Mal sahibi
olan ask suratl, uzun boylu bir adam sahan-
lkta bir sandalyeye oturmutu. Sandalyesini
duvara dayamt, parmaklarn dizine vurup
651/1684

duruyordu. Evin iinde bir gaz lambas


yanyordu. Ama lks lambasnn parlak
gaz lambasnn n bomutu. Toplanan
adamlar mal sahibinin evresini sarmlard.

Tom, Dodge'u yolun kysna ekti ve orada


brakt. Al, kamyonla kampn iine girdi.

Tom:

eriye ekmeye lzum yok, dedi.

Otomobilden atlad ve kapdan geerek


lambann beyaz na doru yrd.

Mal sahibi, iskemlesinin n ayaklarn


demeye indirdi, ileri doru eildi:

Burada konaklamak m istiyorsunuz?

Tom:

Hayr, dedi. Burada ailemiz var da. Hey,


baba!..
652/1684

En alt basamakta oturan baba:

Bir hafta srer diyordunuz. Tamir ettin-


iz mi? dedi.

Tom:

Talihimiz varm, dedi. Karanlk


basmadan bozulan paralar bulduk. Yarn
sabah hemen yola kabiliriz.

Baba:

ok iyi, ok iyi, dedi. Anann da can ok


sklyordu. Bykanann durumu kt.

Evet, Al syledi. imdi nasl?

Bilmem?.. Uyuyor.

Mal sahibi:

Eer arabalarnz buraya ekerek


konaklarsanz yarm dolar verirsiniz,
653/1684

dedi. Size kamp kuracak bir yer, su ve odun


veririz. Sizi kimse rahatsz etmez.

Tom:

Ne mnasebet, dedi. Biz yolun ken-


arndaki hendein iinde besbedava yatar,
uyuruz.

Mal sahibi parmaklarn dizine vurup


duruyordu.

Muhtar geceleyin gelir. Sonra banz


belya girer. Bu devlet dahilinde darda,
akta yatmak, yasaktr. Serserilere kar
kanun var.

Demek sana yarm dolar verirsem,


serserilikten kurtuluyorum, yle mi?

Evet.

Tom'un gzleri parlad, kzmt:


654/1684

Muhtar sakn senin kaynbiraderin


olmasn?..

Mal sahibi ileri doru eildi:

Hayr, deil. unu da bil ki, burallar


daha sizin gibi pis dilencilerden lakrd iite-
cek kadar dmediler.

Sen bizim yarm dolarmz almaya


sklmyorsun ama. Sonra ne diye dilenci
oluyormuuz? Biz senden bir ey istedik mi?
Hepimiz dilenciyiz demek? Biz bir insandan
durup dinlenmesi iin para almayz.

Sahanlktaki adamlar sert, hareketsiz ve


sessizdiler. Yzlerinde hibir hareket yoktu.
apkalarnn glgeleri altnda kalan yzleri
mal sahibinin yzne doru dnmt
gizlice.

Baba sylendi:
655/1684

Tom, vazge, brak.

Tabi brakacam.

Erkekler sessiz sessiz basamakta oturuyor-


lar, sahanla dayanyorlard. Gzleri lksn
i nda parlyordu. Yzleri, sert n
altnda sert bir anlatm kazanmt ve
kprtszd. Sz syleyenlere yalnz gzleri
dnyor, yzleri anlatmsz ve hareketsiz
duruyordu. Bir pervane lambaya gelip arpt,
karanla dp kayboldu.

adrlarn bulunduu yerde bir ocuk


alyor, bir kadnn yumuak sesi bu l
yattrmaya alyor ve ses hafif bir ninni
halini alyor: Gzel gzel uyu, ninni; gzel
gzel uyu, ninni. Mesih, geceleri gelir sever
seni ninni. Geceleri seni grr, ninni. Uyu
yavrum ee, ee ee eeh.

Lamba sahanlkta hrdyordu. Mal


sahibi, gmleinin V eklindeki ak
656/1684

yakasndan grnen beyaz kll gsn


kad. evresindekilerden gzn ayrmy-
or, tetikte duruyordu. Gruptaki adamlara
bakyor, bir eyler sezmeye alyordu. Ve
onlar hi kprdamadlar.

Tom uzun bir sre sesini karmad. Koyu


gzleri yava yava kalkt, mal sahibine
bakt:

Kavga karmak istemiyorum, yoksa...


dedi. Dilenci sz, pek yenilir yutulur bir laf
deil.

Soukkanllkla devam etti:

Sakn korktuumu sanma. Bir yumrukta


senin de, muhtarnn da canna okur-
um!.. Hem de imdi burada. Ama bir yarar
yok bunun.

Adamlar kprdadlar, durumlarn


deitirdiler. Parlayan gzler yavaa mal
657/1684

sahibinin azna dnd, dudaklarn oy-


namasn bekledi. Mal sahibi, mem-
nundu. Kazandn, ama paray alacak kadar
kesin bir zafer kazanmadn anlyordu.

Yarm dolarnz yok mu? diye sordu.

Yoo, var ama bana lzm. Uyumak iin


harcayacak param yok.

yi ama, biz de geineceiz.

Tom:

Evet doru, dedi. Ama, bakasnn ce-


bindeki paray almadan geinmenin yolunu
bulsan, daha iyi edersin.

Adamlar yeniden durumlarn


deitirdiler.

Baba dedi ki:


658/1684

Biz sabah karanl yola kacaz. imdi


beni dinleyin baym: Biz paramz verdik. Bu
delikanl bizim ailemizden. Bizimle kalamaz
m? Parasn vermiiz.

Mal sahibi:

Otomobil bana yarm dolar, dedi.

Peki yleyse. Otomobili yok. Otomobili


yolun orada.

Mal sahibi:

Ama otomobille geldi ya, dedi. yle


olsa, herkes otomobilini darda brakp
ieri girer, benim arsam bedava kullanr.

Tom:

Biz yolun tesine arabalar ekeriz, dedi.


Sabahleyin buluuruz. Biz sizi bekleriz. Al
isterse kalsn, John Amca bizimle gelsin...
659/1684

Mal sahibine bakt:

Buna da bir diyecein yok ya?

Mal sahibi arabuk bir karara vard. zin


verecekti.

Eer kalacak kimselerin says


deimezse mesele yok... Ayn parayla olur.

Tom, ttn paketini kard; paket yu-


muak, koyu renk bir paavra olmutu; di-
binde azck ttn tozu kalmt. nce bir
sigara sard, paketi frlatp att.

Biraz sonra gideriz, dedi.

Baba, evresine doru konumaya balad:

nsanlarn, yerlerini yurtlarn brakp


gitmeleri kadar kt bir ey yok. Bizlerin
hepimizin topra ve evi vard. Tembel
deildik. Traktrler bizi srp atncaya kadar
iftlik sahipleriydik.
660/1684

Aln gneten yanm, zayf bir gen,


yavaa ban evirdi:

Renber miydiniz? diye sordu.

Evet, ortakydk. Ama iftliimizin


sahibiydik.

Gen adam yeniden dnd:

Tpk bizim gibi, dedi.

Baba:

Allahtan, bu durum ok srmeyecek,


dedi. imdi batya gidiyoruz. bulacaz.
Bereketli bir toprak alacaz. inde suyu da
olacak.

Sahanln kenarna yakn bir yerde, st


ba yrtk bir adam duruyordu. Siyah
paltosu yol yol paralanm, sarkk, bir
bayraa benziyordu. Dizleri, pantolonundan
gzkyordu. Yz tozdan siyahlam,
661/1684

terlerin akt yerlerde izgiler olmutu.


Ban babaya doru evirdi:

Epeyce paranz var yleyse?..

Baba:

Yok canm ne gezer, dedi. Ama biz


kalabalz, hepimiz de alkan insanlarz.
Orada epey para alacaz. Kazandklarmz
bir araya getireceiz. imizi yoluna
koyacaz.

Baba bunlar anlatrken, yrtk elbiseler


iindeki adam da babaya bakyordu. Sonra
glmeye balad; daha sonra katlrcasna
gld. Yzler ona dnd. Adamn kahkahas
bsbtn artt, sonunda ksrk halini ald.
Kendini tutabildii srada gzleri kpkrmz
kesilmi ve sulanmt.

Demek oraya gidiyorsunuz?.. Hay


Allah!..
662/1684

Adam yeniden kkr kkr glmeye balad:

Demek oraya gidiyorsunuz, ha?!.. yi


para alacaksnz ha?!.. Hey Allahm!..

Durdu ve kurnazca sordu:

Portakal toplayacaksnz, deil mi?


Yoksa eftali mi toplayacaksnz?..

Baba, sesine gururlu bir hava vererek:

Ne varsa onlar toplayacaz. Orada


dnya kadar yaplacak i var.

Paavralar iindeki adam, iin iin


glyordu.

Tom kzarak dnd:

Bunda glecek ne var be?..

Paavralar iindeki adam azn kapad ve


suratn asarak sahanln tahtalarna bakt.
663/1684

Korkarm hepiniz de Kaliforniya'ya


gidiyorsunuz.

Baba:

Oraya gittiimizi syledim ya, dedi. Yeni


bir ey kefetmi deilsin.

Paavralar iindeki adam, ar ar:

Ben... Ben oradan geliyorum, dedi.


Kaliforniya'daydm.

Yzler hemen adama dnd. Adamlar sin-


ir olmutular. Lambann hrts kesilmi,
hafif bir soluk olmutu. Mal sahibi iskemlen-
in n ayaklarn indirdi, ayaa kalkt; yen-
iden keskin ve yksek bir hrt kncaya
kadar lambay pompalad. Yeniden iskemles-
ine oturdu, ama iskemlesini arkaya
dayamad.

st ba yrtk adam, yzlere dnd:


664/1684

A kaldm, geriye dnyorum. lrsem,


bari kendi topramda lrm.

Baba:

Sen ne diyorsun be yahu? dedi. Bende


bir iln var, iinde yazyor. yi para veriyor-
larm, daha biraz nce baka bir iln
grdm. Meyve toplayacak insanlar
aryorlar.

Paavralar iindeki adam, babaya dnd:

Memleketinizde gidecek bir yeriniz var


m?

Baba:

Hayr, dedi. Bizi dar attlar. Evimizin


zerinden traktr geirdiler.

Demek ki dnemezsiniz, yle mi?

Elbet dnemeyiz.
665/1684

Paavralar iindeki adam:

yleyse sizi yolunuzdan dndrmeyey-


im, dedi.

Beni zaten yolumdan dndremezsin.


ln elimde. Adam aryorlar. Adam aramas-
alar ne diye iln versinler? ln bastrmak
parayla olur. Adamlara ihtiyalar olmasa
ilnlar datrlar myd?

Sizi yolunuzdan dndrmek istemem.

Baba kzgnlkla:

Eeklik ediyorsun ama!., dedi. Sznn


arkasn kesme. Elimdeki ilnda ii aranyor
diyor. Oysa sen glyorsun; i yok diyorsun.
Syle yleyse, kim yalan sylyor?

Paavralar iindeki adam, babann kzgn


gzlerine bakt. Kederli grnyordu.

lnlar doru sylyor, dedi. var.


666/1684

Peki, o halde ne diye glerek bizi


kzdrdn?

nk, onlarn nasl adamlar aradk-


larn bilmiyorsunuz.

Ne demek istiyorsun?

Paavralar iindeki adam, kararn


vermiti:

Bana bak, dedi. lnlarda ne kadar


adam lzm diye yazl?

Sekiz yz. O da kk bir yerde.

Bunlar, turuncu ilnlar m?

Haa... Evet.

Altnda posta ba filan falan diye bir


isim de var m?
667/1684

Baba cebine elini soktu, bklm iln


kard:

Var, nereden biliyorsun?

Adam:

Bana bak, dedi. Akl erer gibi deil...


Adama sekiz yz kii lzm ya. O eylerden
be bin tane bastryor ve belki de yirmi bin
kii onlar gryor. Bunu gren iki, bin
kii yola kyor. Zaten yola kanlar da,
felket iinde bunalm insanlar...

Baba, bard:

Ama akl ermez bu ie.

Bu iln karan herifi grnce, anlarsn.


O herifi ya da o herifin adamn gidip grr-
snz. Bir ukurun kenarnda konak-
lamsnzdr; elli aileyle birlikte... Sonra
herif gelip, adrnzn iine ban sokar,
668/1684

yiyecek bir eyiniz kalp kalmadna bakar.


Eer yiyeceiniz kalmadysa: " ister misin-
iz?" der. Siz de: "Tabi baym" dersiniz.
"Bana bir i verirseniz ok memnun olurum."
O da der ki: "Siz benim iime yararsnz." Siz
de: "Ne zaman balayaym?" diye sorarsnz.
Sonra o da size nereye gideceinizi, ne za-
man ie balayacanz syler, basp gider.
Olsa olsa iki yz kii lzmdr ona, ama be
yz kiiyi arr. Onlar da bakalarn
arr. yerine gittiiniz zaman bir de
bakarsnz ki, bin kii toplanm. O zaman
adam der ki: "Ben saatine yirmi sent veriyor-
um." Belki gelenlerin yars brakp gider.
Ama hl orada be yz kii vardr ve alk-
tan analar alamtr. Peksimet bile verseler
alacaklar. Herif mteahhit, eftali topla-
mak, ya da pamuk apalatmak iin imzalan-
m szleme herifin elinde. imdi anlyor
musunuz ii? Ne kadar ok adam toplarsa,
adamlar ne kadar ok olursa o kadar az para
veriyor. Sonra daha ok ocuklar almak
669/1684

ister, nk... Hay Allah! Bakn sizin aklnz


elmeyecektim.

evresindeki suratlar adama souk souk


bakyorlard. Gzler adamn szlerini tarty-
ordu. Paavralar iindeki adam kendini
toparlad:

Ben sizi yolunuzdan dndrmeyeceime


sz verdiim halde imdi szmde dur-
muyorum. Yolunuz ak olsun. Sakn geriye
dnmeyin.

Sahanla derin bir sessizlik kt. Ik


hrdyor, kelebekler fenerin evresinde
dnp duruyor.

Paavralar iindeki adam, sinirli sinirli


devam etti:

i isteyen adam grdnz zaman


ona ne syleyeceinizi size anlataym. Ka
para vereceini ona sorun. Verecei paray
670/1684

kda yazmasn isteyin. Bunu ondan ille


isteyin. Bana bakn, size syleyeyim; eer
byle yapmazsanz, sizi kazklar.

Mal sahibi, paavralar iindeki pis adam


daha iyi grebilmek iin iskemlesinde ileri
doru uzand. Gsndeki krl kllar
kad. Souk souk:

Sakn sen de u bozgunculardan olmay-


asn?.. Hani u iileri kkrtanlardan?..

Paavralar iindeki adam bard:

Yok, Tanr sizi inandrsn ki, deilim!..

Mal sahibi:

nk onlardan ok var, dedi. Her


yanda bulunuyor, kavga karmaya bakyor-
lar. Halk batan karyorlar. Halkn iine
szyorlar. ok var onlardan. Onlarn, o boz-
guncularn canlarna okuyacamz gnler
671/1684

gelecek ya, dur bakalm. Namussuzlar mem-


leketten kovacaz. Halk almak istiyor,
pekl. Eer almazlarsa... Allah bellarn
versin! Bu bozgunculara frsat
vermeyeceiz!..

Paavralar iindeki adam doruldu:

Size dilimin dnd kadar anlatmaya


altm, dedi. Btn bunlar ancak bir ylda
renebildim. Bu ders bana, iki ocuumun
ve karmn lmne mal oldu. Ama an-
latamam size. Ah, keke nceden bilseydim.
Kimse nme kp da bana anlatmad
ki. Anlatamam size, ocuklarn nasl bar-
saklar dar frlaya frlaya adrda yattk-
larn, nasl bir deri bir kemik kaldklarn,
nasl kpek yavrular gibi titreyip inledikler-
ini, benim nasl para kazanmak, gndelik al-
mak iin deil, i bulmak iin didindiimi...

Bard:
672/1684

Allahm, sadece bir fincan un bir kak


ya alabilmek iin nasl her yana
bavurduumu... Sonra hkmet doktoru
geldi. "ocuklar kalp yetersizliinden
lm." dedi. Bir kda yazd. ocuklar
orada, barsaklar domuzlarn sidik keseleri
gibi dar frlam yatyor, titreiyorlard.

Grupta t kmyordu; azlar hafif aralan-


mt. Adamlar ar ar soluk alyorlar,
baknp duruyorlard.

Paavralar iindeki adam evresine


baknd, sonra dnd ve arabuk karanln
iinde kayboldu. Karanlk yuttu onu. Ama
adam, gzden kaybolduktan sonra bile as-
faltta srnen ayaklarnn sesi bir sre
iitildi; bir otomobil grnd; paavralar
iindeki adamn, ban nne emi, elleri
siyah paltosunun cebinde, asfalt boyunca
yrd projektrlerin nda grld.
673/1684

Adamlarn rahatlar kamt. lerinden


biri:

Eh., ge oldu artk. Gidip yatmal.

Mal sahibi:

Belki bir serseriydi, dedi. imdi yollarda


serseri o kadar oald ki.

Sonra sustu. Sandalyesini yeniden duvara


dayad, boazn elledi.

Tom:

Gideyim de bir kere anam greyim,


sonra basp gideriz, dedi.

Joadlar uzaklatlar.

Baba:

Acaba doru mu sylyor, bu adam?.,


dedi.
674/1684

Papaz cevap verdi:

Gerei sylyor. Dorudur... Ona gre


gerek odur. Uydurduu bir ey yok.

Tom:

Peki, ya bize gre?., diye sordu. Bizim


iin de gerek o mu?

Casy:

Bilmem, dedi.

Baba:

Bilmem, dedi.

adra doru yrdler. adr, gerilmi bir


ipin zerine atlm bir bezden ibaretti. er-
isi karanlk ve sessizdi. Yaklatklar zaman
kapnn yannda koyu renk bir yn
kprdad, bir insan boyunca ykseldi. Ana,
gelenleri karlamak zere dar kyordu.
675/1684

Hepsi uyuyorlar, dedi. Bykana da


sonunda biraz uyur gibi oldu.

Sonra, konutuu insann Tom olduunu


anlad.

Heyecanla:

Nasl geldin buraya? diye sordu. Kavga


falan karmadn ya?..

Tom:

Otomobili tamir ettik, dedi. Din-


lendikten sonra yola kacaz.

Ana:

Tanrma ok krler olsun, dedi. Git-


sek diye can atyorum. Zengin ve yeillik
yerlere gitmek istiyorum. Bir an nce onlara
kavumak istiyorum.

Baba boazn temizledi:


676/1684

imdi herifin biri diyordu ki...

Tom, babasnn kolunu yakalad ve


imdikledi.

Acayip eyler syledi herif canm, dedi.


Yollarda ok adam varm.

Ana karanln iini gzetledi. adrn


iinde Ruthie ksrd; uykusunda
horluyordu.

Ana:

Ykadm onlar, dedi. lk olarak yle bol


bir su bulduk. Siz de ykanrsnz diye
kovalar dar braktk. Yolda her ey le gibi
oluyor.

Baba sordu:

Herkes adrda m?
677/1684

Yalnz Connie ile Rosasharn yok. Akta


uyumaya gittiler. adrn ii onlara ok scak
gelmi.

Babann can sklmt:

Bu Rosasharn da miskin, mzmz bir ey


oldu!..

Ana:

Daha ilk ocuu, dedi. Connie ile


birlikte ocuk iin bir sr eyler tasarlayp
duruyorlar. Sen de ayn eyi yaptnd, unut-
tun mu?

Tom:

Artk gidelim, dedi. Otomobili biraz


ileride yolun kysna ekeriz. Belki biz sizi
gremeyiz. Dikkatli olun. Biz arabay yolun
sana ekeriz.

Al kalyor mu?
678/1684

Evet. John Amca bizimle gelsin. yi ge-


celer ana.

Uyuyan kampn iinden geiyorlard. Bir


adrn nnde snk bir ate yanp snyor,
bir kadn sabahleyin erkenden kahvalt et-
mek iin kaynatt tencerenin banda
bekliyordu. Kaynayan fasulyelerin kuvvetli,
keskin bir kokusu vard.

Tom adrn nnden geerken kibarca:

Ah, bir tabak olsa da yesem, dedi.

Kadn, glmsedi:

Daha pimedi, yoksa verirdim, dedi.


Gn aarrken gel de ye.

Tom:

Teekkr ederim madam, dedi.


679/1684

Casy, John Amca ile birlikte sahanln


nnden geiyordu. Mal sahibi hl san-
dalyesinde oturuyordu. Lamba hl hrdy-
or ve yanyordu. de geerken ban
evirdi.

Tom:

Gazn bitecek, dedi.

Evet, artk kapatmal.

Tom:

Artk yoldan bir yarm dolar daha gel-


mez bu saatten sonra, dedi.

Sandalyenin ayaklar yere vurdu:

Benimle urama. Ben seni mimledim,


sen de o bozgunculardan birisin.

Tom:
680/1684

Bak bunu iyi buldun dorusu, dedi. Ben


komnistim be!

Zaten sizin gibi serseriler her yanda


oald.

Kapdan karken Tom gld, Dodge'a at-


lad. Bir toprak paras ald, lambaya frlatt.
Toprak parasnn eve arptn duydular,
mal sahibinin frlayp ayaa kalktn,
karanl gzetlediini grdler. Tom arabay
altrd, yola kt. Bu srada motorun ses-
ini, vurularn dikkatle dinliyordu. Arabann
zayf klar altnda yol glkle seiliyordu.
ON YEDNC BLM

Gen halkn otomobilleri ara yollardan,


yurdu boydan boya kesen byk karayoluna
kyor ve batya giden gmen yoluna giriy-
or. Gndzleri bcekler gibi batya doru
kayorlar; geceleri de bcekler gibi sna-
cak bir yere ve suya yorlar. Yalnz ve
akn olduklar iin; bir keder, bir ac ve bir
yenilgi yurdundan geldikleri iin; ve hepsi de
yeni, bilmedikleri bir yurda gittikleri iin,
birbirlerine sokuluyorlar; birbirleriyle
konuuyorlar; yaamlarn, yiyeceklerini ve
yeni diyarda umduklar eyleri paylayorlar.
Bu olay belki yle oluyordu: Bir aile bir su
banda konaklyor, baka bir aile de orada
su ve arkada bulunduu iin, konaklyor ve
bir nc de, iki aile o yeri setii ve oradan
memnun kald iin onlar da konaklyor.
Gne batt zaman, orada yirmi aile ve
yirmi otomobil toplanmtr artk.
682/1684

Akamleyin, garip bir olay: Yirmi aile tek


aile oluyor; ocuklar, hepsinin ocuklar.
Yurdunu kaybediler, tek kaybedi, batdaki
parlak gnler bir tek rya oluyor. Hasta bir
ocuk yirmi ailenin, yz kiinin yreini
szlatabiliyor. uradaki bir adrda yaplan
doum, yz kiiyi btn gece bekletebiliyor,
meraklandrabiliyor ve sabahleyin yz kiiyi
doum sevincine bouyor. Bir gece nce
kederli ve akn olan bir aile, yeni doan
ocua bir armaan bulmak iin eyalarn
kartryor. Yirmi kii akamleyin atelerin
evresinde oturduu zaman, bir kii oluyor.
Kamp birlikleri, akam birlikleri ve gece
birlikleri oluyorlar. Bir battaniyenin iinden
bir gitar karlyor ve akort ediliyor.,
arklar, herkesin bildii trkler, geceleri
syleniyor. Erkekler trkleri szleriyle
sylyor, kadnlar melodileri
mrldanyorlar.

Her gece bir dnya, btn ayrntlaryle


yaratlyor... Dostluklar kuruluyor,
683/1684

dmanlklar yerleiyor. Palavraclaryle,


korkaklaryle, sessiz adamlaryle
alakgnllleriyle, terbiyeli adamlaryle,
tam bir dnya... Her gece her sabah bu
dnya bir sirk gibi dalyor.

Aileler dnyalar yourmak ve kurmak ko-


nusunda ekingendiler nce, ama
yava yava dnyalar kurmak teknii onlarn
teknii oldu. Sonra liderler kt or-
taya. Kanunlar yapld, treler kondu. Ve bu
dnyalar batya doru yrdke daha
yetkinleti ve daha oturdu; nk onlar kur-
anlar, kurmakta daha ustalatlar.

Aileler ne gibi haklara ba emek gerek-


tiini rendiler: adrda rahatsz edilm-
emek hakk; gemii kalplerin derinliklerine
saklamak hakk; konumak ve dinlemek
hakk; yardm istememek ya da yardm kabul
etmek, yardm etmek ya da etmemek hakk;
olun kza kur yapmas ve kza kur yaplmak
684/1684

hakk; an beslenmek hakk; gebenin ve


hastann teki haklarn stne kmak hakk.

Ve aileler, kendilerine kimse bir ey


sylemedii halde, hangi haklarn kt
olduunu ve yok edilmek gerektiini ren-
milerdir: Aile gizliliine burnunu sokmak
hakk, kamp uyuduu srada grlt etmek
hakk, rza gemek ve zor kullanmak hakk,
zina ve hrszlk etmek ve adam ldrmek
hakk. Bu haklar eziliyor, nk bu gibi hak-
lar var olursa, bu kk dnyalar bir gece
bile yaayamazlar.

Ve bu dnyalar batya doru ilerledike,


ailelere kimse bir ey sylemedii halde, kur-
allar kanun oldu. Kampn civarn pisletmek
yasaktr; iilen suyu pisletmek yasaktr; a
bir adamn yannda, a adam armadan,
gzel, iyi bir yemek yemek yasaktr.

Ve kanunlarla birlikte cezalar da ortaya


kt... Bu cezalar sadece iki tane... Ya
685/1684

birdenbire korkun bir dv ya da kovma.


Cezalarn en kts kovulma. nk, kanun-
lara ba emeyenin ad ve adiyle birlikte sur-
at herkese bilinir, onun bir daha, nerede
kurulursa kurulsun, dnyalarn hibirinde
yeri olmaz.

Bu dnyalarda sosyal kurallar deimez,


kesindir. Bir adama selm verildii zaman, o
adamn da, "Merhaba" demesi gerekir. Bir
erkek bir kzla yatt zaman erkek, ocuklar
seven ve onlar koruyan biri ise, kz alabilir.
Ama erkek, bir gece bir kzla, ertesi gece
baka bir kzla arkadalk edemez nk bu
durum, bu dnyalarn varln tehlikeye
sokar.

Aileler batya doru ilerliyorlar ve


dnyalar kurmak teknii de o kadar geliiyor
ki, halk kendisini kendi dnyalarnn snr-
lar iinde tehlikeden uzak grmeye balyor;
bu dnyann biimi o kadar kesinlikle iz-
ilmitir ki, bir aile, kurallara uyarken bunlara
686/1684

uymann en gvenli bir yol olduunu artk


bilmektedir.

Dnyalarda nderleri, yallar olan hk-


metler meydana kmtr. Akll bir adam
her kampta kendi aklna ihtiya olduunu
anlamtr; zaten budala olan bir adam bu
dnya deitirmemitir. Bu kamp geceler-
inde bir eit gven, bir eit sigorta ortaya
kmtr: Yiyecei olan, a olana veriyor,
bylece kendini ala kar sigortalam
oluyor. Ve bir ocuk ld zaman, adr
kapsnn nnde bir yn para toplanyor,
mrnde bir ey grmedi, bari trenle
gmlsn diye. htiyarlar basbaya bir
ukura gmlebilir, ama ocuklar
gmlemez.

Bir dnyann kurulmas iin belirli fiziksel


koullar gerektir: Su, bir nehir kys, bir
dere, bir kaynak, sahipsiz bir musluk da olur.
adr kurmak iin olduka dz bir yer, ate
yakmak iin allk ya da fundalk
687/1684

gerektir. Yaknlarda bir plk olursa daha


iyi olur. nk orada teberi bulunabilir:
Soba kapaklar, atei korumak iin erilmi
bir teneke ve iinde yemek piirilip yenilecek
kaplar.

Ve bu dnyalar akamleyin kurulmaktadr.


Asfalttan gelen halk bu dnyalar, adr-
laryle, kalpleri ve kafalaryle
kurmaktadrlar.

Sabahleyin adrlar bozuluyor, adr bez-


leri duruluyor, adr direkleri otomobil basa-
maklarna balanyor, yataklar otomobiller-
deki yerlerine konuyor, tencere ve tabaklar
da yerlerine giriyor. Aileler batya doru
ilerledike her akamst bir ev kurup sabah
kla birlikte bozma teknii belirli, deimez
oluyor. Durulmu adr ayn yere konuyor,
tabaklar, tencereler de ayn sandkta, ayn
yerlere yerletirilmitir. Otomobiller batya
doru ilerledike ailenin her yesi kendi
grevinin bana geiyor. Bundan tr,
688/1684

ihtiyar ve gen, herkesin otomobilde bir yeri


var; yorgun, scak akamlarda arabalar kamp
yerlerine ekildii zaman herkesin bir grevi
var, herkes grevini sylemeden yapar:
ocuklar, odun toplarlar, su tarlar;
erkekler, adrlar kurarlar, yataklar getiri-
rler; kadnlar, akam yemeini hazrlarlar ve
aileye yemek yerken, hizmet ederler. Ve
btn bunlar, emirsiz yaplr. Eskiden, gece-
leyin evlerden ve gndzn iftliklerden
oluan aile snrlar imdi deimitir. Uzun
sren yakc k altnda batya doru yava
yava ilerleyen otomobillerinde ses kar-
madan otururlar, ama geceleyin bulduklar
herhangi bir grupla kaynaverirler.

Bylece sosyal yaamlarn da


deitirmilerdir... Zaten evrende bu
deitirmeyi yapmak gc yalnz insanda
vardr. Artk onlar bir ifti deiller, birer
gmendirler. Ve dnceler, dler, uzun
uzun susup dnmeler imdi artk tarlalar
iin deil, yollar, uzaklk ve bat iindir.
689/1684

Eskiden kafas dnmlerle snrlandrlm


olan adam, imdi dar, kilometrelerce uzun
asfalt yol eridi zerinde yaamaktadr.
Derdi ve dncesi, artk yamur, rzgr, toz
ve rnn kaldrlmas deildir. imdi gz-
ler, lastikleri kollamakta, kulaklar motorun
tkrtsn dinlemekte, kafalar ya, benzini,
yolla hava arasnda boyuna anmakta olan
lastii dnmektedir. Artk felket, krlan
bir dilidir.

zlenen ey, akamleyin bir su ve ate


zerinde bir yemek bulmaktr ve gerekli
olan, dayanacak yap, dayanacak g, day-
anacak yrektir. stemler, nlerindeki
batdadr. Ve bir zamanlar kuraklk ya da sel
korkusuyle titreyen yrekler, imdi batya
doru gidii durduracak herhangi bir eyin
nlerine kmasndan korkmaktadr.

Kamplar artk belirlemitir: Kamplarn


arasnda bir gnlk mesafe vard.
690/1684

Ve yolda baz aileler panie uramlard.


Gece gndz otomobil sryorlar, oto-
mobilde uyuyorlar ve yoldan, hareketten
kaarcasna otomobillerini batya sryor-
lard. Bu, o kadar hrsl bir istekti ki, gzler-
ini batya dikmiler, yollarn zerinde
patrdayan motorlarn zorluyor, durmadan
batya doru otomobillerini sryorlard.

Ama, ailelerin ou deimi, yeni yaama


abucak girmilerdi. Ve gne batmaya
balad zaman...

imdi konaklayacak bir yer aramal.

Haa.. bakn, ileride adrlar grnyor.

Araba yoldan ayrld ve durdu. tekiler


oraya nceden geldikleri iin, bunlara kar
belirli bir naziklik gstermek zorundadrlar.
Ve adam, ailenin bakan, arabadan ban
uzatyor:
691/1684

Arabay buraya ekip, geceleyebilir miyim?

Tabi, memnun oluruz, siz hangi


devlettensiniz?

Arkansas'tan geliyoruz.

Burada da Arkansasllar var. Drdnc


adrda.

Gerek mi?

En nemli ey: Su nasl?

Eh, pek o kadar gzel deil ama, bol.

Peki, teekkr ederiz.

Bana teekkr etmeyin.

Ama terbiye bunu gerektiriyor. Araba son


adra doru srklendi ve durdu. Sonra ara-
badan yorgun insanlar tutuna tutuna indiler,
katlam vcutlarn gerdiler. Sonra yeni
692/1684

adr birdenbire fkrd sanki. ocuklar su


almaya gittiler, byk ocuklar al ya da
funda kestiler. Ateler yanmaya balad.
Akam yemei kaynyor, ya da kzaryor. n-
ceden gelmi olanlar, yanayorlar, herkes
nereden geldiini sylyor, ahbaplar ve
bazen de akrabalar bulunuyor.

Oklahoma ha? Hangi yanndan?

Cherokee'den.

Aaa, orada bizim akrabalar var. Allenleri


tanr msnz? Cherokee'de bir sr Allenler
var. Willisieleri tanr msn?

Tabi, nasl tanmam.

Ve artk, yeni bir birlik kurulmutur.


Akamn alaca karanl bastrmtr, ama
karanlk bsbtn basmadan yeni aile
kampn mal olmutur. Her aileye sylen-
mitir. Yabanc deiller; iyi insanlar.
693/1684

Ben, Allenleri ok eskiden beri tanrm. Si-


mon Allen, ihtiyar Simon, ilk karsyle ba
beldayd. Kadn kzlderili meleziydi. ok
gzeldi... Siyah bir tay kadar gzel.

Evet, Simon'un olu, Rudolphlardan bir


kzla evlendiydi, deil mi? Ben de yle
biliyorum. Enid'de oturmak zere git-
milerdi, iyi yaptlar., dorusu iyi yaptlar.

Allenlerin iinde tek akl banda o kt.


imdi garaj var.

Su tandktan, odun kesildikten sonra


ocuklar utana utana, ekine ekine adrlar
arasnda geziniyorlar. Arkadalk etmek is-
tediklerini davranlaryle belli ediyorlar. Bir
ocuk, teki ocuun yannda duruyor, bir
ta inceliyor, ta alyor, evirip eviriyor,
zerine tkryor. Sonra temizliyor,
karsndakini istetinceye kadar ta inceliy-
or. Nedir o?
694/1684

Sanki geliigzel: Bir ey deil. Ta.

Peki yleyse, ne diye yle bakp


duruyorsun?

inde altn var gibi geldi bana da.

Nereden anladn? Altn, altn renginde


deildir ki, tata kara durur.

Tabi. Herkes bilir bunu.

O yalanc altndr. Sen de altn sandn.

Hi de yle deil, babam benim altn


karmtr. Bana altnn nasl olduunu
anlatmt.

Kocaman bir altn karsan ne yaparsn?

Hey!.. Koskocaman, kimsenin grmedii


kadar koskocaman bir eker alrm.
695/1684

Yemin etmiyeyim ama, hani ben de ayn


eyi yaparm.

Ben de. Haydi suyun bana gidelim.

Ve gen kzlar da birbirlerini buluyorlar,


utana utana evrelerinde ne kadar sevildik-
lerini, ne planlar kurduklarn koltuklar
kabara kabara anlatyorlar. Kadnlar, ateler-
in yannda, ailenin midesine bir an nce ye-
mek yetitirmek iin alyor... Paral olan-
larda; domuz, patates, soan, bazlama, ya da
msr ekmei ve zerine yemek suyu, but, ya
da pirzola, bir teneke kutusu ac ve koyu kay-
nam ay. Paras az olanlarda; yada kz-
arm rek[12], kzarm, burumu ve koyu-
lam, zerlerine ya dklm rekler.

Zengin, ya da para mar olan aileler;


bezelye konservesi, eftali konservesi, kda
sarl ekmek, frndan alnm kekler yiyorlar.
Ama bunlar adrlarnda gizli gizli yiyorlar.
nk bu gibi gzel eyleri herkesin iinde
696/1684

yemek, doru olmazd. Sonra da, kzarm


reklerini yiyen ocuklar, snan bezelyeler-
in kokularn alyorlar, zlyorlard.

Akam yemei bittikten sonra tabaklar


ykanr ve kurulanrken karanlk basmtr;
erkekler oturmular, konuuyorlar.

Arkalarnda braktklar yurtlarn anlaty-


orlar. Bunun sonu nereye varacak? diyorlar.
Yurdumuz mahvoldu!..

Belki eski durumunu yine bulacak ama, biz


orada olmayacaz.

Belki, diye dndler, bir gnah iledik


de, bilmiyoruz.

Hkmet memuru olacak herif, bana dedi


ki: "Hkmet sizi yerinizden bile bile att."
Hkmet memuru dediim herif: "Eer
btn topranz srseydiniz hkmet, sizi
atamazd." dedi. Hepsini srmek ksmet oldu
697/1684

mu ya! Sonra yeni patron da topran


hepsini srmyor ki. Drt mil uzunluunda
bir yol ayor, durmadan yryor, her yann
dolamyor bile.

Ve tatl tatl yurtlarn anlatyorlar. Yel


deirmenlerinin altnda kk bir mahzen
vard. Orada karpuzlar, tereya yaplacak
st saklardk. Gn ortas, en scak bir zaman-
da iine girsen yine de serindi, istediin
kadar serin. Bir karpuz kesip yesen dilerin
donar, o kadar souk tutar. Depodan su
damlard.

Grdkleri felketleri anlatyorlar: Charley


isminde bir kardeim vard. Salar msr
pskl gibi sapsar. Kocaman delikanl
olmutu. yi de akordeon alard. Bir gn to-
praktan trmk geiriyordu, getii izgilerin
doru olup olmadna bakyordu. Birden-
bire bir ngrakl ylan nne kverdi,
hayvanlar rkt, trmk Charley'nin
stnden geti, trmklarn ular midesine,
698/1684

barsaklarna girdi. Yzn de alp gtrd.


Sonra... Ah Allahm!..

Gelecei anlatyorlar, acaba nasl yer


oras?

Evet, resimleri pek gzel ama... Bir resim-


de grdm, scak ve gzel bir memleket, bol
bol ceviz aalar, yemi aalar. Ve ar-
kasnda ensesine yapm gibi, yksek, st
karl dalar. Grlecek ey dorusu.

bulursak ne iyi olacak. Kn souk da


olmuyormu. ocuklar okula giderken
souktan donmayacaklar. ocuklarn ok-
ulsuz kalmamasna alacam. Ben iyice
okuyabilirim, ama okumaya alm bir
adamla birlikte bulunmay hi sevmem.

Ve belki de bir adam gitarn adrnn


nne karmtr. almak iin bir sandn
zerine oturuyor, kaplarnda duranlar,
yava yava ona doru yaklayor gibi,
699/1684

herkesi ekiyor. Birok kimseler gitar alabi-


lir. Ama belki bu adam hepsinden iyi aly-
ordur? te bir ey almaya balad. Melodi
adm adm teller zerinde koarken, derin
basolar vurup durmakta. ri, sert parmaklar
perdeler zerinde komakta. Adam gitar
aldka halk da yava yava evresine to-
planyor. evresinde kapal, sk bir daire
meydana geliyor. Sonra adam ark
sylemeye balyor: Ten cent Cotton and
Forty cent Meat (On sent pamuk ve krk
sent et)... Ve halk da onunla birlikte hafif
hafif sylyor. Sonra, Why Do you cut your
hair, Girls? (Kzlar, niin salarnz
kesersiniz?) arksn sylyor ve evres-
indekiler de onunla birlikte sylyor. ark
syleyen adam, I'm Leaving old
Texas! (Texas, sana elveda!) y kederli
kederli syledi. Bu ark, spanyollar
gelmeden nce sylenen korkun bir arky-
d. Yalnz o zaman, szler kzlderililerin
szleriydi.
700/1684

Ve artk grup bir tek ey, tek bir birlik


halinde birbirine kaynamtr. Karanlkta
halk kendi iine kapanmtr. Akllar baka
zamanlarda. Kederleri bir dinlenme, bir d
gibi... ark syleyen adam Mac Alester
Bleues ve sonra ihtiyarlar da memnun et-
mek iin, Jesus Calls me to his side (Mesih
beni yanna aryor) u syledi. arkdan
ocuklarn uykular geldi... adrlarna uyu-
maya gittiler, arklar dlerine girdi. Az
sonra gitarl adam ayaa kalkt, gerindi: yi
geceler millet, dedi.

Ve onlar da ona: Sana da, diye


mrldandlar.

Herkes iinden: "Keke ben de gitar


alsaydm!" dedi. Gitar almak iyi bir
ey. Sonra herkes yatana gitti ve kamp ses-
siz kald. Baykular tepelerinde dolayor,
kpekler uzaklarda uluyor, kamptaki sansar-
lar yiyecek aramaya geliyorlar... Paytak
701/1684

paytak, kabara kabara yryen, hibir ey-


den korkmayan sansarlard bunlar.

Gece geti ve tanyerinin ilk izgisiyle


birlikte kadnlar adrlardan ktlar, ateleri
yaktlar, atelerin zerine kahve koyup,
kaynattlar. Sonra erkekler dar kt ve gn
rken aralarnda alak sesle konutular.

Colorado nehrini geerken orada l vardr


diyorlar. lde dikkatli olmak gerekir. Sonra
ln ortasnda kalrsnz. Ne olur ne olmaz,
yannza ok su aln.

Ben l gece geeceim.

Ben de. Ama, adamn canna okunur.

Aileler abuk abuk yediler, tabaklar


ykand, silindi. adrlar bozuldu. Herkes
abucak gitmek istiyor. Ve gne doduu
zaman kamp yeri bombo; arkalarnda sa-
dece bir sprnt brakmlar. Kamp, baka
702/1684

bir gece kurulacak, baka bir dnya iin


hazr.

te yandan, gmen halkn arabalar yolda


bcekler gibi srnp gidiyor, nlerinde dar,
uzun asfalt erit...
ON SEKZNC BLM

Joad ailesi yava yava batya doru iler-


liyordu. New Mexico dalarna trmand,
yaylann tepelerini ve piramitlerini geti.
Yksek Arizona bozkrna trmandlar, bir
boazn aasnda uzanp giden le bak-
tlar. Bir snr muhafz Joadlar durdurdu:

Nereye gidiyorsunuz?

Tom:

Kaliforniya'ya, dedi.

Arizona'da ne kadar kalacaksnz?

Geip gideceiz, ok kalmayacaz.

Yannzda fidan var m?

Yok.
704/1684

Bir arayalm bakalm.

Sana bizde fidan falan yok dedik ya.

Muhafz, camn zerine kk bir kt


yaptrd:

Tamam, dedi, gein. Ama sakn duraym


demeyin.

Peki. Zaten niyetimiz yok.

Yamalar trmandlar. Alak, eri br


aalar yamalar rtmt. Hol-
brook. Joseph City, Winslow. Sonra yksek
aalar balad. Otomobiller buhar kararak
yamalar zar zor trmanyordu. te Flag-
staff; en yksek nokta. Flagstaff tan byk
ovaya iniliyor ve yol uzaklarda kayboluyor.
Su kt, su para ile alnacak, galonu be sent.
On sent. On be sent. Gne, kuru ve kayalk
memleketi bsbtn kurutmu. lerilerinde
oyulmu, atlam tepeler. Arizona'nn bat
705/1684

snrlar. Ve imdi aileler gneten, kuraklk-


tan kayorlard. Btn gece otomobili
srmler, geceleyin dalara varmlard.
Geceleyin bozulmu, talk rampalardan
getiler; hafif klar yolun soluk duvarlar
zerinde titreyip duruyordu. Yolun en yk-
sek noktasn karanlkta getiler, sabaha
kar Oatman adndaki dank ve atlak kay-
alklarn arasndan yava aa doru inmeye
baladlar. Gn aarmaya balarken
aalarda Colorado nehrini grdler.
Topock'a doru otomobilleri srdler; k-
prye geldikleri zaman otomobillerini kenara
ektiler, bir muhafz, camn zerindeki
kd karp ald. Kprden sonra talk bir
le girdiler. ok yorgundular ve sabah sa-
bah scak da artmaya balamt; yle olduu
halde, durdular.

Baba bard:

te geldik!.. Artk Kaliforniya'dayz!..


706/1684

Gnein altnda parlayan atlak kayalara,


nehrin arkasndaki Arizona'nn korkun
rampalarna baktlar.

Tom:

le geldik, dedi. Su kenarna varp


dinlenmeliyiz.

Yol nehre paralel gidiyordu. Suyu kaynay-


an motorlarn Needles'e sabahleyin
varmalar iyiydi. nk burada kamlar
arasndan hzl hzl akan bir nehir vard.

Joadlar ve Wilsonlar, otomobillerini


nehrin yanna ektiler, otomobillerinde
oturduklar yerden, akp giden gzel nehre,
akntyle birlikte yava yava sallanan yeil
kamlara baktlar. Nehrin kenarnda kamp
kuracak pek az yer kalmt; suyun yannda
on iki adr vard ve yer, bataklk bir ayrd.
Tom, kamyonun penceresinden dar sarkt:
707/1684

Burada biraz mola verebilir miyiz?

Bir leende amar itileyen iri yar bir


kadn, ban kaldrd:

Buras bizim deil ki baym. Ne istersen-


iz yapn. sterseniz kaln. stelik gz kulak
olacak bir polis de var burada.

Kadn, itilemeye devam etti.

ki otomobili ayrda bo bir yere ektiler.


adrlar indirildi. Wilson'un adr kuruldu,
Joadlarn adr bezi gergin bir ip zerinden
sarktld.

Winfield ve Ruthie stler arasndan


geerek yava yava kamla doru
yrdler. Ruthie heyecann tutmaya
alarak:

Kaliforniya!.. Buras Kaliforniya, biz de


Kaliforniya'dayz imdi!., diye bard.
708/1684

Winfield bir saz krd, bkt, sazn beyaz


zn azna soktu, inedi. Suyun iine
doru yrdler, sonra hi kmldamadan
durdular. Su, baldrlarna kadar gelmiti.

Ruthie:

Daha nmzde l var, dedi.

l ne demek?

Bilmiyorum. Bir resimde grmtm.


Her yanda kemikler vard.

nsan kemikleri mi?

Evet, belki ama, ou inek kemiklerine


benziyordu.

Bu kemikleri biz de grecek miyiz?

Belki. Bilmiyorum. l geceleyin gee-


ceiz. Tom syledi. Gndz geersek yanp
kavruluruz, diyor.
709/1684

Winfield:

Ne gzel, serin, dedi ve ayaklarn suyun


dibindeki kuma batrd.

Anann bardn iittiler:

Ruthie! Winfield! Gelin buraya


bakaym!..

Dndler, kamlarn ve stlerin


arasndan yava yava yryerek geri
geldiler.

teki adrlarda hibir hareket yoktu. Oto-


mobiller geldii srada bir an birka adrn
arasndan balar uzanm, ieri ekilmiti.
imdi ailenin adrlar kurulmu, erkekler
toplanmlard.

Tom:
710/1684

Ben ykanmaya gidiyorum. Uyumadan


nce, gzelce bir ykanaym. Bykana
adrda nasl acaba?

Baba:

Bilmiyorum, dedi. Uyanacaa


benzemiyor.

Ban adra doru uzatt. adrn


altndan, inleyen, hrltlarla kark bir ses
kt. Ana, hemen adra girdi.

Noah:

Uyand, iyi, dedi. Btn gece kamyonda


hrldad durdu. Hi kendini bilmedi.

Tom:

Zavall kadn! ok halsiz. Biraz dinlen-


mezse lr. Benimle gelen var m? Ben
ykanmaya gidiyorum. Ondan sonra, gidip
bir glgede yatacam... Btn gn...
711/1684

Yrmeye balad, hepsi de onun ar-


kasndan gittiler. Stlerin altnda elbisel-
erini kardlar, sonra suya girdiler ve
oturdular. Topuklarn kuma gmdler, su-
dan yalnz balarn kardlar, uzun bir sre
o durumda kaldlar.

Al:

Ne kadar da istiyordu canm, dedi.

Suyun dibinden bir avu kum ald, vcu-


dunu ovdu. Suya uzandlar, uzaklarda
Needles denilen sivri tepeleri, Arizona'nn
beyaz kayalk dalarn seyrettiler.

Baba, akn akn:

Biz buralardan getik, ha!., dedi.

John Amca ban suyun iine daldrd:

Eh, imdi geldik ya. Buras, Kaliforniya


ama, ben yle zengin bir yer gremiyorum.
712/1684

Tom:

Daha nmzde l var, dedi. l bom-


bokmu diyorlar.

Noah:

Bu gece mi gemeye alacaz? diye


sordu.

Tom, babasna dnd:

Baba, sen ne dersin?

Bilmem dorusu... Biraz dinlensek fena


olmaz. Hele bykanann ille dinlenmesi
lzm. Bana kalrsa ben hemen bir an nce
l geip ie balamak isterim. Cepte yalnz
krk dolar kald. Hepimiz alsak da biraz
para toplamaya balasak, iyi olacak.

Herkes suda oturmu, akntnn itiini


duyuyordu. Papaz kollarn ve ellerini suyun
stne brakmt. Vcutlar boyunlara ve
713/1684

bileklere kadar bembeyazd; eller ve yzler


simsiyah yankt, gslerde V biiminde bir
izgi vard. Vcutlarn kumla ovaladlar.

Noah, tembel tembel:

Burada oturmaya bayldm. Burada


btn mrmce yatmak isterim. Hi
ackmam, hi zlmem. mrmn sonuna
kadar tembel tembel yatarm.

Tom, nehrin tesindeki dank dalara ve


ilerisindeki, Needles'e bakarak:

Hi bu kadar dik dalar grmedim. Bur-


as korkun bir memleket. Buras memleket-
in kemikleri. nsanlarn cann diine
takmadan rahat rahat ekmek paras
kazandklar bir yer grebilecek miyiz acaba?
Resimlerde grdmz o Kaliforniya dm-
dz, yemyeil bir memleket. Anamn dedii
beyaz kk evlerden var orada. Anam beyaz
714/1684

evin zlemini ekip duruyor zavall. nsann


inanas gelmiyor. Ama resimlerde yle.

Baba:

Kaliforniya'ya gelelim de, grrsn.


Kimbilir ne kadar gzel memlekettir!., dedi.

Amma yaptn baba!.. te buras


Kaliforniya.

zerlerinde tulum ve terli birer mavi gm-


lek bulunan iki adam stlerin arasndan
geerek geldiler ve plak adamlara baktlar:

Niye yzmyorsunuz? diye bardlar.

Tom:

Yzme bilmiyoruz ki, dedi. Hi


denemedik. Burada oturmak bize yeter. ok
houmuza gidiyor.

Biz de gelip otursak, bir ey der misiniz?


715/1684

Dere bizim deil ya, siz de gelin ykann.

Adamlar pantolonlarn ekip kardlar,


gmleklerini syrdlar, suya girdiler. Bacak-
larn dizlerine kadar toz kaplamt. Ayaklar
terden yumuam ve morarmt. Tembel
tembel suya girdiler ve bir uta, onlara aldr-
madan, ykandlar. Gneten yanm bir
baba ile ouldu bunlar. Suyun iinde
homurdanyor ve baryorlard.

Baba, kibarca sordu:

Siz de batya m gidiyorsunuz?

Hayr. Biz, oradan geliyoruz. Yurdu-


muza dnyoruz. Orada ekmeimizi
karamadk.

Tom sordu:

Nerelisiniz?

Panhandleli, Pampa'ya yakn.


716/1684

Baba sordu:

Orada geinebilecek misiniz?

Hayr ama, hi olmazsa tandklarmz


arasnda alktan leceiz. Hi olmazsa
orada alktan lmemizi isteyen insanlar yok.

Baba:

Tuhaf, bize bunlar syleyen ikinci


adamsnz. Neden oradakiler alktan lmen-
izi istiyorlar? diye sordu.

Adam:

Bilmiyorum, dedi.

Bir avu su ald. Burnuna ekti, yzn


ykad. amurlanan su, salarndan akarak
boynundan doru szld.

Baba:
717/1684

Bu ii iyice anlamak istiyorum, dedi.

Ben de, diye ekledi Tom. Bu batdaki in-


sanlar sizden ne istiyorlar? Neden sizi
sevmiyorlar?

Adam, Tom'a dikkatli dikkatli bakt:

Siz, batya m gidiyorsunuz?

Evet, batya.

Kaliforniya'da eskiden hi bulunmadnz


m?

Hayr, bulunmadk.

yleyse benim szlerime kanmayn,


gidip kendi gzlerinizle grn.

Tom:

Evet, greceiz, dedi. Ama ne de olsa in-


san grmeden nce merak ediyor; gidecei
718/1684

yerin nasl bir yer olduunu renmek


istiyor.

Peki, mademki renmek istiyorsunuz,


su benden gitti. Siz bana sordunuz, ben de
sylyorum. Kaliforniya gzel memleket.
Ama ok zaman nce bu memleketi
almlar. l getikten sonra Bakersfield
dolaylarnda memlekete girersiniz. m-
rnzde bu kadar gzel yer grmemisin-
izdir... Her yanda balar, baheler, dnyann
en gzel memleketi. Toprak dmdz. Nerede
istersen on metre kaz, orada su kar. Ama
toprak ekilmemi. Bir parasn bile alp i-
leyemezsin. Hepsi Toprak ve Hayvan rn-
leri irketi'nin mal. Eer irket srmek isle-
mezse toprak da ylece bombo kalyor. Bir
bo topraa girip de bir para msr ekmek
istersen, hemen kodesi boyluyorsun.

Dediine baklrsa, madem toprak iyi,


niye ilemiyorlar?
719/1684

Evet, toprak ok gzel, ama ilemiyor-


lar? Evet baym. Bu ie siz de aacaksnz
ama, bir ey anlayamayacaksnz. Ora halk,
sizin gznzn iine bakacak ve dav-
ranlaryle unu sylemek isteyecek: "Biz
sizi istemiyoruz, hayvan olu hayvanlar!.."
Muhtarn adamlar gelip sizi yerlerinizden
atacaklar. Yolun kenarnda konaklarsanz
sizi gelip oradan srecekler. Sizi nasl
sevmediklerini halkn yznden okuyacak-
snz. Bakn size bir ey syleyeyim: Sizi
sevmiyorlar, nk sizden korkuyorlar.
Sonra biliyorlar ki a bir adam, isterse yiye-
cek bulabilir. Sonra biliyorlar ki topra bo
brakmak gnahtr. Ve bir gn biri gelip to-
pra ellerinden alacaktr. Ah, ah! Siz imdi-
ye kadar hi kendinize "Okie" denildiini
iittiniz mi?

Okie mi? O da ne demek?

Oklahoma'dan gelenlere "Okie" derler.


Okie demek, sen pis bir hayvansn demektir.
720/1684

Okie demek, sen aalksn demektir. Bu ke-


limenin bir anlam yok ama, onlar bu anlam-
da kullanrlar. Artk size baka bir ey sy-
leyemem. Oraya bir kere gidin. Bizim tara-
flardan yz bin kii varm orada diyor-
lar... Hepsi kpek gibi yayorlar. nk
Kaliforniya'da her eyin bir sahibi var. Sahip-
siz hibir ey kalmam. Ve bu her eye sahip
olanlar, mallarna yle yapmlar ki, eller-
inden karmamak iin btn dnyay
ldrmeye hazrlar. Sonra iin asl, korkuy-
orlar; bu yzden de kudurmu gibidirler. Siz
de grp iiteceksiniz ya. Dnyada daha
bundan gzel bir memleket grmemisin-
izdir. Ama insanlar, bize kar kt dav-
ranrlar. yle korkak, yle ikillidirler ki,
birbirlerine kar bile kt davranrlar.

Tom, suyun iine bakt, ayaklarn kumun


iine batrd:

Bir insan i bulup da para artrsa, biraz


toprak alamaz m dersin?
721/1684

htiyar adam gld ve oluna bakt, ses


karmayan olu biraz memnun bir halde
glmsedi.

Adam dedi ki:

Srekli bir i bulamazsnz ki. Her gn


ekmeini karmak iin i aramak zorun-
dasn. i de, seni hayvan gibi gren adam-
lardan alacaksn. Pamuk toplarsn, garanti
tart yanltr. Doru tartlar da yok deil
ama, insan her tartnn bile bile bozulduunu
dnr, hangisinin doru olduunu an-
lamaz. Elinden de bir ey gelmez.

Baba ar ar sordu:

Orasnn hi gzel bir yan yok mu?

Tabi var. Yalnz bu gzelliklere bakp


iini ekersen. Hibirini elde etmeye imkn
yok. Sar sar portakal baheleri var...
Aalarn banda da silhl beki bekler,
722/1684

elini bir tanesine srecek olursan, seni


ldrmeye hazrdr. Birisi varm, gazete-
ciymi. Denize yakn olan yerlerde bir milyon
dnm topra varm...

Casy hemen ban kaldrd:

Bir milyon dnm m dedin? Bir mily-


on dnm, insann ne iine yarar?

Ne bileyim ben. Herif alm ite. inde


bir iki hayvan otlatyor. eri kimse girmesin
diye her yana beki koymu. Topran
evresinde kurun ilemez bir otomobil dev-
riye gezer. Herifin resmini grdm. iman
bir adam. Kk, pis gzleri, eek gt gibi
bir az var. leceim diye korkuyormu. Bir
milyon dnm topra var da, yine lmekten
korkuyor.

Casy sordu:
723/1684

Bu bir milyon dnm toprak ne ie


yarar Allahn seversen?.. Ne diye alm bu
kadar topra?

Adam, beyazlanan ve buruan ellerini su-


dan kard; kollarn at. Alt dudan sm-
sk kapad, ban bir omzuna doru edi:

Bilmem ki, dedi. Belki de delidir. Her


halde deli olmal. Ben resmini grdm. Deli-
ye benziyordu. Deli ve aalk bir adam.

Casy sordu:

lmden mi korkuyormu dedin?

Evet. Ben yle iittim.

Demek, Allahn kendisini yanna


armasndan korkuyor ha?..

Bilmiyorum. Korkuyormu ite.

Baba:
724/1684

Ne diye korkuyor yani? dedi. Galiba


yaamaktan hi tat ald yok?..

Tom:

Oysa bykbaba lmden korkmazd,


dedi. Bykbabann en ok elendii, zaman,
en ok lme yaklat zamanlard. Bir ara
bykbaba, yannda birisiyle birlikte gece-
leyin Navajo'da bir meyhaneye saldrm. Az
kalsn teki dnyaya gidiyorlarm, ama Al-
lah korumu, bir ey olmam.

Casy:

Gerekten de yle olur. Elenen,


dnyadan tat alan kimse hibir eye metelik
vermez. Ama ahlksz, yalnz kalm, ihtiyar,
hayata ksm bir adam., lmden korkar!..

Baba sordu:
725/1684

Peki ama, insann bir milyon dnm to-


pra olduktan sonra, neden hayata kssn?

Papaz glmsedi ve hayretle bakt. Elini


suya vurarak, suda yzen bir bcei kard:

Bir insan ki, kendini zengin grmek iin


bir milyon dnm topraa ihtiya duyar,
bana gre o insann gnl ok fakirdir. Bir
insann gnl fakir olduktan sonra, milyon-
larca dnm toprak alm, neye yarar, yine
de fakirdir. Belki de btn buna karlk
kendini bir trl zengin duymad iin,
hayata kser... Wilson'un adrn byk-
babaya verdii zamanki zenginlii o adam
hibir zaman bulamaz. Vaiz vermi ol-
mayaym ama, hayata ksm bir adamn
kstebek gibi harl harl mal toplamadn
ben imdiye kadar grmedim.

Glmsedi:

Bu szler de vaza benzedi, deil mi?


726/1684

Gne imdi yakyordu.

Baba:

Suya dalmal, dedi. Yoksa gne adam


kavuracak.

Suya girdi, su, boyunun evresinde yava


yava akp gidiyordu.

Bir insan, almak isterse, nleyebi-


lirler mi? diye sordu.

Adam ayaa kalkt, babaya dnd:

Bana bakn baym. Ben size her eyi


biliyorum demedim. nallah siz oraya gidip
srekli bir i bulursunuz da ben yalanc
karm. Eh, i bulamazsanz, bari ben size
sylemi olaym. Size unu diyebilirim ki,
halkn ou orada berbat durumda.

Kendini suya brakt:


727/1684

nsan her eyi bilemez, dedi.

Baba, ban dndrd, John Amcaya


bakt:

Zaten ok konumazsn, biliyorum,


dedi. Ama ne olurdu Allahm, yola k-
tmzdan beri bir ift sz syleseydin! Sen
ne dersin bunlara?

John Amca kalarn att:

Bir ey demem. Oraya gidiyoruz deil


mi? Hibir sz bizi geriye eviremez. Oraya
gidince grrz. bulursak alrz. bu-
lamazsak kmzn stne otururuz. Bu sz-
leri burada konumann yarar yok.

Tom arka st yatt, azna su doldurdu,


havaya fkrtt ve gld:
728/1684

John Amca azn amaz ama, bir defa


da at m, doru sz eder. Evet, doru
syledi!.. Bu gece mi gidiyoruz baba?

Bu gece gitsek iyi olur. l bir an nce


geelim.

Peki, ben glgelie, uyumaya gidiyorum.

Tom ayaa kalkt, kumsala kt. Elbiseler-


ini slak vcuduna geirdi; elbiselerin s-
cakl altnda rperdi. tekiler de onu
izledi.

Suda kalan adamla olu, Joadlarn gzden


kayboluuna baktlar.

ocuk:

Onlar alt ay sonra grmek isterdim,


dedi.

Adam iaret parmaklariyle gzlerinin


ularn sildi:
729/1684

Sylememeliydim, dedi. Ama insan her


zaman akll grnmek, herkese her eyi an-
latmak istiyor.

Amma da yaptn baba! Kendileri sordu-


lar, anlamak istediler.

Evet, doru. Ama o adamn dedii gibi:


Bir defa yola kmlar. Gidecekler. Onlara
ne sylesen para etmez. Kendileri gidip o se-
faletin iine girsinler, o zaman akllar
balarna gelir.

Tom, stlerin arasnda yrd, kk


bir glgeliin iine srnerek girdi, yere uz-
and. Noah da onu izledi.

Tom:

urada bir uyuyaym, dedi.

Tom!..

Ne var?
730/1684

Tom, ben buradan teye gitmiyorum!

Tom kalkp oturdu:

O da ne demek?

Tom, bu sudan ayrlmak istemiyorum.


Bu suyu tutturup, gideceim.

Tom:

Sen delirmisin, dedi.

Kendime bir olta bulurum. Balk


avlarm. nsan gzel bir suyun yannda
hibir zaman a kalmaz.

Peki, ya ailen? Ya anan?..

Ne yapaym? Bu sudan ayrlamam.

Noah'n birbirinden ayrk gzleri yar


kapalyd.
731/1684

Tom, sen beni bilirsin. Herkesin beni


nasl sevdiini bilirsin. Ama dorusunu
ararsan, onlarn bana pek aldrdklar yoktur.

Sen delirmisin.

Hayr, delirmedim. Ben kendimi biliyor-


um. Biliyorum, onlar zaten kederli. Ama...
Evet, ben gitmiyorum. Sen anama sylersin,
olmaz m Tom?

Tom:

imdi bak, beni dinle... diye sze


balad.

Hayr, hi zerime dme. Faydasz.


Ben bir kere u suya girdim mi girmedim mi,
suyu brakamam artk. Ben hemen yola
kyorum. Suyun akt yana doru. Balk
avlarm, ne yaparm yaparm, ama suyu
brakamam. Brakamam!., dedi.
732/1684

Stlerin arasndan kt:

Sen anama sylersin, dedi ve yrmeye


balad.

Tom, onu suyun kysna kadar izledi:

Beni dinle Allahn bels!..

Noah:

Brak, dedi. Ben de istemiyorum ama,


ne yapaym. Gideceim.

Birdenbire dnd ve kyy izleyerek


nehrin akt yne doru yrmeye
balad. Tom, Noah' izlemeye balad. Sonra
durdu. Noah'n allklar arasnda kaybol-
duunu, sonra yeniden meydana ktn,
kyy izlediini grd. Noah suyun kysnda
gittike kld, sonunda stlerin
arasnda kayboldu. Tom, kasketini kard,
733/1684

ban kad. Stlerin arasndaki gl-


geliine dnd, yatt, uyudu.

Bykana ipin stne atlm adr bezinin


altndaki iltede yatyordu. Ana da yanna
oturmutu. Havada boucu bir scak vard;
adrn altndaki glgede sinekler vzldayp
duruyorlard. Bykana, uzun, pembe bir
rtnn altnda rlplak yatyordu. htiyar
ban boyuna bir yandan te yana eviriyor,
mrldanyor, ikide birde tkanyordu. Ana
yerde, yanna oturmu, bir mukavva
parasyle sinekleri kovuyor, gerilmi ihtiyar
yz yelpazeliyerek scak bir hava akm
salyordu. Rose of Sharon da teki yana
oturmu, annesine bakyordu.

Bykana, byk bir aba gstererek


barmaya alt:

Will! Will!.. Gel buraya, Will!..


734/1684

Gzleri ald, yabanc yabanc evresine


baknd:

Syleyin, abuk buraya gelsin, dedi.


Keratay yakalayp salarn yolacam.

Gzlerini kapatt, ban ileri geri oynatt.


Uzun uzun mrldand. Ana, elindeki
mukavva ile bykanay yelpazeliyordu.

Rose of Sharon, ihtiyar kadna acyarak


bakt. Yumuak bir sesle:

ok hasta zavall, dedi.

Ana gzlerini kzn yzne doru kaldrd.


Anann gzlerinden sabr okunuyordu. Ama
alnnda da ektii skntnn izgileri vard.
Elindeki mukavva ile boyuna yelpazeleyip
duruyordu. Sinekler mukavva parasndan
korkup, yaklaamyorlard.
735/1684

nsan gen olduu zaman, Rosaharn;


olup bitenle ilgilenmez. Her ey kendi bana
bir olaydr. Bilirim. Hatrlyorum Rosasharn.

Kznn adn sylemekten holanyordu.

Yaznda ocuun olacak Rosasharn, bu


da sadece seni ilgilendiren bir i olacaktr.
Cann acyacak ama, sadece senin cann acy-
acak. Sonra buradaki adr da, dnyada
yapayalnz, kendi bana bir adrdr,
Rosasharn.

Vzldayan iri bir sinei dar atmak iin


havay kamlad, kocaman parlak sinek,
adrda iki kere dndkten sonra vzlda-
yarak sert gnein iine dald.

Ana devam etti:

Sonra bir zaman gelir, insan deiir, her


eyi bambaka grr. Bundan sonra insan
iin lm, btn lmlerin bir paras,
736/1684

gebelik btn gebeliklerin bir paras, ge-


belikle lm, ayn eyin iki paras olur.
Artk her ey insana ayr ayr eyler gibi gel-
mez. O zaman bir ac, insana fazla keder ver-
mez. nk artk acnn tek bir ac ol-
madn bilir, Rosasharn... Sana bunlar an-
latp, retmek isterim ama, anlatamam ki.

Sesi o kadar tatl, o kadar sevgiyle doluydu


ki, Rose of Sharon'un gzlerinde yalar
birikti, gzlerinden aa doru akt, evres-
ini gremez oldu.

Ana:

Biraz de sen al, bykanay yelpazele,


dedi.

Mukavvay kzna verdi:

Byle eyler yapmak iyidir. Sana bunlar


anlatp, retmek isterdim.
737/1684

Bykana, kalarn kapal gzlerinin


stne indirerek kekeledi:

Will! Pis herif!.. Seni hi temiz grmeye-


cek miyim?

Kk, buruuk elleri harekete geldi,


yana kad. Krmz bir karnca rtnn
stne kt, ihtiyar kadnn boynundaki
gevek derinin kvrmlar arasnda yrmeye
balad. Ana hemen uzand, karncay
yakalad, ba parma ile iaret parma
arasnda ezdi, parmaklarn entarisine sildi.

Rose of Sharon, mukavva yelpazesini


sallyordu. Ban kaldrarak anaya bakt:

Bykana?..

Kelimeler boazn kurutmutu.

Bykana bard:
738/1684

Ayaklarn sil, Will!.. Domuz olu


domuz!

Ana:

Bilmem, dedi. Belki serince bir yere


gtrsek daha iyi olur. Ama bilmiyorum.
Sklma, Rosasharn, soluk alman gerektii
zaman al, vermen gerektii zaman ver.

Yrtk siyah bir entari giymi, iri yar bir


kadn, adrdan ieri ban uzatt. Gzleri
dalgn, belirsiz bir yere bakyordu; derisi
gerdanndan ayrlm kk kk kanatlar
halinde sarkyordu. Dudaklar sarkmt. st
duda dilerini bir perde gibi rtm, alt
duda kendi arlyle dar doru
kvrlmt, di etleri grnyordu.

Gnaydn, madam, dedi. Tanr iyilikler


versin.

Ana evresine baknd.


739/1684

Gnaydn, dedi.

Kadn adrn iine uzand. Bykanaya


bakt:

Burada Mesih'e katlacak bir canmz


bulunduunu duyduk. Ya Allah!.. .

Anann yz gerildi, gzleri keskinleti:

Yorgun, sadece. Baka bir eyi yok, dedi.


Yol ve scak zavally ok yordu. Yorgunluk-
tan baka bir eyi yok. Biraz dinlenirse bir
eyi kalmaz.

Kadn, bykanann yzne eildi. Nere-


deyse kadn koklayacakt. Sonra anaya
dnd, hzl hzl ban sallad, dudaklar da
salland ve gerdanndan sarkan deriler
titredi.

Aziz bir can, Mesih'e katlacak, dedi.

Ana bard:
740/1684

Hayr!..

Kadn ban sallad. Yalnz, bu sefer biraz


daha yava sallamt. Kadn, bykanann
alnna tombul elini koydu. Ana eli ekmek
iin uzand. Ama birdenbire kendini tuttu.

Kadn:

Evet, hemire! dedi. Bizim adrda alt


mmin var. Gideyim araym, burada bir
ayin yapalm... Dua edelim. Hepsi
Jehovite'tir. Benimle birlikte alt kiiyiz.
araym da geleyim.

Anann her yan gerilmiti.

Hayr... Hayr, dedi. Bykana sadece


yorgun, o kadar; ayin istemez.

Kadn:
741/1684

Dua istemiyor musun? Mesih'in tatl ne-


fesini istemiyor musun? Sen neler diyorsun,
hemire?

Ana:

Hayr! Burada olmaz, dedi. imdi ok


yorgun.

Kadn, azarlar gibi anaya bakt:

Sen mmin deil misin, madam?

Ana:

Ben hibir zaman imandan ayrlmadm,


dedi. Ama bykana yorgundur, bitaptr,
btn gece yol gittik. Sizi rahatsz etmek
istemiyoruz.

Rahatszlk ne demek? Eer gerekiyorsa,


biz Mesih'e uup gidecek bir ruha seve seve
ayin yaparz.
742/1684

Ana dizlerine dayanarak kalkt. Souk


souk:

Teekkr ederiz, dedi. Bu adrda bir ay-


in yaplmasn istemiyoruz.

Kadn, anaya uzun uzun bakt:

Bir hemiremizin bu dnyadan ufak bir


dua almadan gitmesine msaade edemey-
iz. O halde biz de ayinimizi kendi
adrmzda yaparz madam, kat yreinizin
gnahn da kendinize balarz.

Ana yeniden oturdu, yzn bykanaya


evirdi. Hl souk ve sertti:

Bykana yorgun, dedi. Yorgunluktan


baka bir eyi yok!..

Bykana ban ileri geri sallad ve iin


iin mrldand. iman kadn adrdan
743/1684

kaskat kt. Ana hl ihtiyar yze bakmakta


devam ediyordu.

Rose of Sharon mukavvasn sallyor,


kzgn havay bir akm haline getiriyordu.

Ana!., dedi.

Ne var?

Niye ayin yapmalarna izin vermedin?

Bilmem, dedi. Jehoviteler iyi insan-


lardr. Barrlar ve zplarlar. Bilmiyorum.
Bana bir ey oldu ite. Dayanamam gibi
geldi, sanki eriyecekmiim gibi oldu.

Az teden balayan ayinin, t


arklarnn sesleri geliyordu. Kelimeler an-
lalmyordu, yalnz mzii vard. Sesler yk-
seliyor, alalyor, her ykselite bir nceki
ykseliten biraz daha fazla oluyordu. imdi
susmadan sonra, karlk balamt. t
744/1684

bir zafer tonu halinde ykseliyordu. Sese bir


g homurdan gelmiti. Duruyor, ykseliy-
ordu. Karlk da, bir homurtu halini almt.
imdi yava yava t cmleleri ksalmaya,
homurtular gibi keskinlemeye balamt,
karlklara da bir yaknma tonu gelmiti.
Ritmin hz artmaktayd. Kadn ve erkek
sesleri ayn tonlar almlard. Ama imdi,
karln ortasnda bir kadn sesinin l
ykseldi, yaban ve yrtc bir ses... Hayvan
sesi gibi... Onun yannda daha derin bir
kadn sesi ykseldi, bir erkek, bir kurdun
ulumasna benzeyen sesler kard. t
durdu, imdi adrdan hrn bir uluma ve bu
ulumayla birlikte, topraa vurular iitilmeye
balad. Ana rperdi. Rose of Sharon kesik
kesik soluyordu. Uluma korosu grtlaklar
patlayncaya kadar devam etti.

Ana:

Sinirlerim bozuldu. Bana bir eyler


oluyor, dedi.
745/1684

Tizden kan ses imdi bir isteri olmutu:


Srtlan lklarna benziyordu. Vurular
imdi daha yksek perdeden kyordu.
Sesler atlad, bozuldu, sonra btn koro bir
lk, bir hrlt, insan etlerinin topraa
arplar ve vurular haline geldi; sonunda
lklar, yemek tabana en kpek
yavrular gibi, bir inilti halini ald.

Rose of Sharon sinirinden sessiz sessiz


alyordu. Bykana yamr yumru birer
denee benzeyen morarm bacaklarnn
zerindeki rty ayaklarna doru frlatp
att. Bykana da uzaktan iitilen inlemeyle
birlikte inlemeye balad. Ana rty yerine
ekti. Sonra bykana, derin derin solumaya
balad. Soluk, dzenini buldu, rahatlat;
kapal gz kapaklar artk oynamyor-
lard. Bykana derin bir uykuya dald, az
yar ak, horlamaya balad. Uzaktan gelen
iniltiler hafifledike hafifledi, sonunda iitil-
mez oldu.
746/1684

Rose of Sharon, anaya bakt, gzleri yala


doluydu.

yi geldi... Bykanaya ok faydas dok-


undu. Uyuyor.

Anann ba nne sarkmt. Yaptndan


utanyordu.

Galiba iyi insanlara kt davrandm.


Bykana uyuyor.

Kz:

Mademki bir gnah iledin, niin papaz


armyorsun? diye sordu.

aracam ama... Bilmem ki, o da


garip bir adam. Belki de onlarn buraya
gelmesini istemeyiim onun yznden.
Papaz, halkn yapt her eyin doru
olduunu sylyor.

Ana ellerine bakt, sonra:


747/1684

Rosasharn, dedi. Biz de yatalm. Bu gece


yola kacaksak, biz de uyuyalm.

iltenin yannda topraa uzand.

Rose of Sharon sordu:

Bykanay kim yelpazeleyecek?

imdi artk uyudu. Sen de yatp


uyuyabilirsin.

Kz yaknd:

Connie de nerelerde bilmem ki? Epeydir


onu da ortalkta grmedim.

Ana:

Hi... Yat da biraz uyu, dedi.

Ana, Connie geceleri alp adam


olacak.
748/1684

Evet, biliyorum. nce de syledindi.


imdi yat da biraz uyu.

Kz, bykanann yatt iltenin bir ken-


arna yatt.

Connie'nin imdi baka bir plan daha


var. Bugnlerde boyuna dnp duruy-
or. Elektrikilii renince kendine bir
dkkn aacak. Sonra bizim nemiz olacak,
biliyor musun?

Bilmiyorum. Neniz olacak?

Buzumuz., istediimiz zaman elimizde


buz olacak. Bir buzdolab alacaz. Her eyi
iine koyacaz. Yiyecek, buza konursa
bozulmuyor.

Ana:
749/1684

Connie zaten boyuna dnr durur, di-


ye byk altndan gld. Sen biraz yatp uy-
usan, iyi edersin.

Rose of Sharon, gzlerini kapad. Ana arka


st dnd, ellerini aprazlayarak bann
altna koydu. Bykanann ve kznn soluk
allarn dinledi. Alnndan bir sinei kovmak
iin elini sallad. Kamp, sert, boucu scak
altnda sessizdi.

Austosbceklerinin sesleriyle sineklerin


vzlts bu sessizlii bozmayacak kadar
hafifti. Ana derin derin soluk ald, sonra es-
nedi, gzlerini kapad. Tam uykuya dald
srada, birtakm ayak seslerinin yaklatn
duydu; bir erkek sesi iitir iitmez uyand.

Ana hemen kalkp oturdu. Esmer yzl bir


adam, eildi, adrn iine bakt. Ayaklarnda
botlar, bacaklarnda hk pantolon ve zer-
inde apoletli hk bir gmlek vard. Manevra
kay zerinde bir tabanca klf aslyd.
750/1684

Gmleinin sol yanna kk bir gm


yldz inelenmiti. Banda arkaya doru
itilmi st geni bir asker kasketi vard.
adrn zerine eliyle vurdu, gergin adr
bezi bir davul gibi ses kard.

Adam:

Kim var burada? diye yeniden sordu:

Ana, cevap verdi:

Ne istiyorsunuz baym?

Ne mi istiyorum? Burada kim var, onu


bilmek istiyorum.

te, burada kii varz. Ben,


bykana, bir de kzm.

Erkekleriniz nerede?

Bilmiyorum... Ykanmaya gittiler. Btn


geceyi yolda geirdik de.
751/1684

Nereden geliyorsunuz?

Sallisaw civarndan, Oklahoma'dan.

Peki yleyse, ama burada kalamazsnz.

Bu gece ksmetse yola kacaz, l


geeceiz baym.

yi edersiniz. Eer yarn bu vakit sizi


burada grrsem, cannza okurum! Sakn
burada kalaym demeyin!..

Anann yz hiddetten kpkrmz oldu.


Yava yava ayaa kalkt. anak mlek
sandna uzand; sa bir tava yakalad:

Baym, dedi. Senin teneke niann,


tabancan var. Ama ben, nereden
gelmi olursam olaym, lafn doru et!..

Elinde tava ile adama doru yaklat.


Adam tabancasn klfn at.
752/1684

Ana:

Haydi, vur bakalm, dedi. Kadnlara el


kaldrmak ha! Dua et ki erkekler burada
deiller. Seni parampara ederlerdi. Bizim
memlekette sizin gibilere biz az atrmayz.

Adam iki adm geri ekildi:

Ama imdi, kendi memleketinizde


deilsiniz. Kaliforniya'da bulunuyorsunuz ve
biz, sizin gibi Allahn bels Okie lerin mem-
leketimizde yerlemesini istemiyoruz.

Ana olduu yerde durdu. akn akn


baknd, yavaa:

Okieler mi dedin? Okieler ha?

Evet, Okieler! Sabahleyin gelir de sizi


burada grrsem kolunuzdan tuttuum gibi
atarm.
753/1684

Dnd, baka bir adra gitti, eliyle adra


vurdu:

Kim var burada? dedi.

Ana yava yava adr bezinin altna girdi.


Tavay sanda koydu, yavaa oturdu. Rose
of Sharon, anasn gizliden gizliye seyrediy-
ordu. Rose of Sharon, anasnn uykuyla
savatn grnce, gzlerini kapad, uy-
uyormu gibi yapt.

Gne ikindiye doru alald, ama scaklk


hi azalmad. Tom, stlerin altndaki yer-
inde uyand; az kurumu, vcudu terden
srsklam olmutu. Uykudan sersemlemiti.
Sendeleye sendeleye ayaa kalkt, suya doru
yrd. Elbiselerini syrd, suya dald. Biraz
sonra su, her yann sarm ve susuzluunu
gidermiti. Sda uzand; vcudu
kendiliinden yzyordu. Dirseklerini kuma
dayayarak kendini brakyor, suyun yzne
kan ayaklarna bakyordu.
754/1684

Zayf, kk bir ocuk, bir hayvan gibi


kamlarn arasndan birdenbire kt ve el-
biselerini kard. Balk gibi suya dald. Yine
balk gibi yzmeye balad. Yalnz gzleriyle
burnu suyun yzndeydi. Sonra birdenbire
Tom'un ban grd, kendisine baktnn
farkna vard. Oyunu brakt, ayaa kalkp
oturdu.

Tom:

Merhaba, dedi.

Merhaba!..

Balk gibi yzmeye alyorsun galiba?

yle yzerim de.

ocuk yava yava kyya yaklat. Birden-


bire hzland, sudan dar srad, elbiseler-
ini koltuunun altna alp stlerin
arasnda kayboldu.
755/1684

Tom istifini bozmadan gld. Sonra,


adnn arldn iitti.

Tom!.. Hey, Tom!..

Tom suda oturdu, azyla keskin bir slk


ald; slk biterken titredi. Stler salland,
sonra Ruthie'yi karsnda buldu.

Ruthie:

Anam seni istiyor, dedi. Tom'a syle,


hemen gelsin diyor.

Peki.

Tom ayaa kalkt, suda yrye yrye


kyya kt. Ruthie, Tom'un plak vcuduna
ilgiyle ve aknlkla bakyordu. Tom,
Ruthie'nin gzlerinin bakt yeri
farkedince:

Defol oradan, git!., dedi.


756/1684

Ruthie kat. Uzaklarken Winfield'i


heyecanl heyecanl aryordu. Tom,
gnete snm elbiselerini, serinlemi, slak
vcuduna giydi; stlerin arasndan adra
doru yrd.

Ana, kuru st dallarndan bir ate yak-


mt, atein zerinde bir tencere su kayny-
ordu. Ana, Tom'u grnce, rahatlad.

Tom:

Ne var ana? diye sordu.

Korktum, dedi. Buraya bir polis geldi.


Siz burada kalamazsnz, dedi. Korktum,
acaba seninle de gelip konutu mu diye. Eer
seninle konutuysa, herife yumruu in-
dirmisindir diye dndm.

Tom:
757/1684

Ne diye polise yumruk indirecekmiim?


dedi.

Ana glmsedi:

Ay., yle edepsiz bir konumas vard


ki... Az kalsn ben bile kafasna bir ey
indirecektim.

Tom, anasnn kolunu yakalad, yavaa


sarst, gld; sonra yere oturdu. Hl
glyordu.

Hay Allah iyiliini versin, ana. Ben sen-


in nazik zamann bilirim de. Sana ne oldu
Allahn seversen?

Ana arbal bir tavrla bakt:

Bilmiyorum Tom.

Birka gn nce zerimize demirle


yrdn, imdi de polisi dvmeye
kalkyorsun.
758/1684

Tom, tatl tatl gld, uzand, anasnn -


plak ayana hafif hafif vurdu:

Ah seni gidi, seni, dedi.

Tom!..

Ne var?

Ana uzun bir sre duraklad:

Tom, buraya gelen polis bize ne dedi,


biliyor musun?.. Okieler dedi. Biz sizin gibi
Allahn bels Okielerin burada kalmasn
istemiyoruz, dedi.

Tom, anasn inceden inceye szd; eli


hl plak ayann zerindeydi.

Adamn biri, bunu bize syledi zaten,


dedi. Bize ne dediklerini syledi o adam.

Tom bir sre dnd:


759/1684

Ana, Allahn seversen doru syle, ana;


ben kt bir adam mydm? Byle hapse
atlacak bir adam mydm?

Ana:

Hayr, dedi. Sen biraz., hayr, hayr,


deildin. Peki ama, ne diye sordun bunu?

Bilmiyorum. Ama ben de olsaydm, pol-


isi dverdim.

Ana aknlkla glmsedi:

Keke sana haber verseydim. Az kalsn


tavay kafasna indirecektim.

Ana, ne diye burada kalamazmz?

Pis Okielerin burada yerlemesini


istemiyorlarm ondan. Yarn sabah burada
grrse bizi, atarm.
760/1684

Ama biz polisler tarafndan atlmaya


alm insanlar deiliz.

Ana:

Ben de ona yle syledim, dedi. Bana:


"Siz kendi memleketinizde deilsiniz artk!"
dedi. Biz, artk Kaliforniya'daymz. stedik-
lerini yaparlarm bize.

Tom yerinde duramayarak:

Ana, sana bir ey sylemek istiyorum...


dedi. Noah.. derenin aalarna doru gitti.
Bizimle gelmekten vazgeti.

Ana bir sre durumu kavramaya alt.

Neden? diye yavaa sordu.

Bilmem. Balk tutacakm.

Ana, uzun bir sre hi sesini karmad.


761/1684

Ailemiz dalyor, dedi. Anlayamyorum.


Artk kafam almyor galiba!. Dnemiyor-
um artk. Bu kadarn dnemiyorum. Bu
kadar fazla.

Tom, ezile bzle:

Ona bir ey olmaz, ana, dedi. Bilirsin,


garip bir adamdr zaten.

Ana, donuk gzlerini nehre evirdi:

Artk hibir ey dnemiyorum.

Tom sra sra adrlara bakt, Ruthie ile


Winfield'in bir adr nnde durup, iindeki
biriyle terbiyeli terbiyeli konutuklarn
grd. Ruthie, etekliini elinde bkerken
Winfield de toprakta ayayle bir ukur
kazyordu.

Tom bard:

Heyy, Ruthie!..
762/1684

Ruthie ban kaldrd, Tom'u grd; ona


doru gelmeye balad. Winfield de ar-
kasndan geliyordu. Tom'un yanna geldik-
leri zaman, Tom:

Sen git de bizimkileri ar. Stlerin


altnda uyuyorlar. Gelsinler. Sen de Winfield,
git Wilsonlara, yola kmaya hazrlandmz
syle.

ocuklar, verilen grevleri yapmak zere


frlayp gittiler.

Tom:

Bykana nasl oldu? dedi.

Bugn adamakll uyudu. Her halde


biraz daha iyilemitir. Hl da uyuyor.

yi, iyi... Ne kadar etimiz kald?

ok kalmad. Bir domuzun drtte biri


kadar.
763/1684

Peki yleyse. teki fy suyla doldur-


alm. Yanmza su almalyz.

Ana, st dallarn atee srd;


denekler, islenmi tencerenin evresini
trdatt.

Allaha dua ediyorum. nallah bize yle


bir rahat yz gstersin artk. sa'ya da dua
ediyorum: Bize gzel bir yerde yatmak nasip
olsun.

Gne batnn kuru ve atlak tepelerine


doru inmiti. Atein zerindeki tencere fkr
fkr kaynyordu. Ana, adrn altna girdi, bir
kucak dolusu patatesle dar kt. Pata-
tesleri kaynayan suya dkt.

Allaha dua ediyorum; size, amar-


larmz ykamak nasip etsin. Hibir zaman
bu kadar kirlenmemitik. Patatesleri bile
ykamadan suya atyoruz. Acaba neden bu
764/1684

duruma dtk? Sanki iimizde yrek diye


bir ey kalmam gibi.

Erkekler stlerin altndan doru, hep bir


arada geliyorlard. Gzlerinden uyku aky-
ordu. Yzleri gndz uykusundan kpkrmz
olmu, imiti.

Baba:

Ne var? dedi.

Tom:

Yola kacaz, dedi. Polis buradan gid-


in, demi. Buradan bir an nce basp gitsek
iyi olur. Erken yola karsak, kolayca l
geeriz. Aa yukar yz mil daha yolum-
uz var.

Baba:

Burada biraz dinleniriz diyordum.


765/1684

Tom:

yi ama, olmaz. Buradan gitmemiz gerek


baba, dedi. Noah bizimle birlikte gelmiyor.
Derenin aasna doru gitti.

Gelmiyor muymu? Ona da ne oldu?..

Sonra baba hatrlad. Can skkn:

Su benim, dedi. Bu ocuun btn


yaptklar benim yzmden.

Hayr.

Artk ondan sz etmeyin. Ama., su


benim.

Tom:

Hadi bakalm, yola kmalyz, dedi.

Wilson, szn sonuna yetimiti.


766/1684

Biz yola kamayz, dedi. Sairy bitkin.


Dinlenmesi gerek. l geerken lverir.

Bu sz zerine sustular, sonra Tom:

Yarn sabaha kadar buradan gitmezsek


polis gelip bizi atacakm, dedi.

Wilson ban sallad. Gzlerinde bir kayg


belirdi. Esmer teni soluverdi:

Atsn bakalm da grelim!.. Sairy yola


kamaz. Bizi hapsederlerse ederler, ne yap-
alm. Sairy'nin dinlenmesi, kendini topar-
lamas gerek.

Baba:

Onlar da beklesek de hep birlikte git-


sek, daha iyi olur, dedi.

Wilson:
767/1684

Olmaz, dedi. Siz bize ok iyilik ettiniz,


ok dosta davrandnz, ama siz burada kala-
mazsnz. Siz bir an nce gidip,

i bulmal ve almalsnz. Bizim


yzmzden burada kalmayn.

Baba heyecanlanmt:

Ama yannzda ne paranz, ne bir eyiniz


var?..

Wilson glmsedi:

Bizi birlikte aldnz zaman da


yanmzda bir eyimiz yoktu. Bu, sizi ilgi-
lendirmez. Beni kzdrmayn. Yolunuza gidin,
yoksa kafam kzacak, haa!..

Ana, babaya iaret ederek onu adr bezin-


in altna ard, yavaa bir eyler syledi.

Wilson, Casy'ye dnd:


768/1684

Sairy seni istiyor.

Papaz:

Peki, geliyorum, dedi.

Papaz, Wilson'un kk ve gri adrna


geldi; adr kapaklarn at, ieri girdi. er-
isi karanlka ve ok scakt. Yere bir ilte
serilmiti. Beraberlerinde getirdikleri eyler,
sabahleyin otomobilden karld gibi,
ylece dank duruyordu. Sairy, iltenin
stnde yatyordu. Gzleri fal ta gibi ak
ve parlakt. Casy ayakta durarak Sairy'ye
bakt. Kocaman ba eilmi, boynunun ip ip
kaslar meydana kmt. Sonra apkasn
kard, elinden tuttu.

Kocam size, yola kamayacamz


syledi mi?

Evet, syledi.
769/1684

Gzel ve tatl ses devam etti:

Ben de gitmek isterdim. Ama te yana


canl olarak geemeyeceimi biliyorum. Ama
kocam, nasl olsa geer. Oysa o, gitmiyor.
Bilmiyor. Sanyor ki iyi olacam. Bilmiyor.

Zaten, gitmem diyor.

Kadn:

Biliyorum, dedi. natdr. Dediinden


dnmez. Sizin gelip bana dua etmenizi rica
etmitim.

Casy, yumuak bir sesle:

Ben papaz deilim, dedi. Benim duam


hibir ie yaramaz.

Kadn dudaklarn slatt:

htiyar ld zaman ben yanndaydm.


O zaman dua etmitiniz ya.
770/1684

O dua deildi ki.

Hayr, duayd, dedi.

O, bir papazn syleyecei dua deildi.

Ama iyi bir duayd. Bir tane de benim


iin sylemenizi rica ediyorum.

Ne syleyeceimi bilmiyorum ki.

Kadn bir an gzlerini kapad. Ve sonra


yeniden at:

stediinizi syleyin. Kelime de kullan-


mayn isterseniz. Bana yeter.

Casy:

Ben Allaha inanmyorum, dedi.

Siz Allaha inanyorsunuz. Allann ne


olduunu bilmemeniz nemli deil.
771/1684

Papaz ban edi. Kadn, papaz anlayla


seyretti. Casy, yeniden ban kaldrd za-
man, kadn ferahlamt.

Oldu, dedi. stediim de buydu. Bir in-


san, bana yakn., dua edebilen bir insan.

Casy, kendine gelmek ister gibi ban


sallad:

Ama btn bunlar niin, anlamyorum,


dedi.

Kadn cevap verdi:

Evet., ama biliyorsunuz deil mi?

Casy:

Biliyorum, dedi. Biliyorum ama, an-


lamyorum. Belki birka gn dinlenirseniz
bir eyiniz kalmaz.

Kadn ban yava yava sallad:


772/1684

Ben tepeden trnaa bir acym. Ne


olduunu biliyorum, ama kocama sylemem;
ok zlr. Ne yaptn bilmez, sonra. Belki
geceleyin, uyurken., uyand zaman,
grnce o kadar dokunmaz.

sterseniz ben gitmeyeyim, sizinle


kalaym?..

Kadn:

Olmaz, dedi. Olmaz... Ben kkken


ark sylerdim; beni dinleyenler benim
Jenny Lind kadar gzel ark sylediimi id-
dia ederlerdi. Ben ark sylediim zaman
herkes durup beni dinlerdi ve., onlar dur-
urken., ben ark sylerken nasl birbirimizin
olurduk, anlayamazsnz. ok sevinirdim. O
kadar ferahlk, o kadar yaknlk duyan insan-
lar grmedim. nmde durup arkm din-
lerlerdi. Sahnede sylemeyi dndm. Ama
ksmet olmad. Oysa ben mutluyum. Onlarla
benim aramda bir nc ara yoktu ve ite
773/1684

bunun iin sizden dua etmenizi rica ettim.


Szn ettiim yaknl bir daha tatmak
istemitim. ark sylemek ve dua etmek
ayn eydir. Benim arkm dinlemenizi ne
kadar isterdim.

Casy, kadna; kadnn gzlerine bakt:

Hoa kaln, dedi.

Kadn ban ar ar ileri geri sallad,


azn smsk kapatt. Papaz lo adrdan ke-
skin a kt.

Erkekler kamyonu yklyorlard. John


Amca kamyonun tepesindeydi. tekiler ey-
alar ona veriyorlar, o da yerletiriyor ve
dzeltiyordu. Ana bir fnn drtte birinde
kalan tuzlu eti bir tencereye boaltt. Tom ile
Al da iki fy alarak dereye gtrdler ve
ykadlar; getirip kamyonun basamana
baladlar, flar doldurmak zere kovalarla
su tadlar. Sonra suyun dar sramamas
774/1684

iin flarn stlerini bezle rttler. imdi


darda yalnz adr beziyle bykanann
iltesi kalmt.

Bu ykn altnda bu eski araba, suyu


abucak kaynatacak, dedi. Yanmza ok su
almalyz.

Ana, halanan patatesleri datt, adrdan


yarm torba daha patates getirip et tenceres-
inin iine boaltt. Aile ayakta duruyor, zpla-
yarak ve patatesleri elden ele atarak
soutuyordu.

Ana, Wilsonlarn adrna gitti, orada on


dakika kadar kald, sonra durgun durgun
dar kt.

Artk yola kmal, dedi.

Erkekler adrn altna girdiler. Bykana


hl uyuyordu. Az iyice almt. ilteyi
olduu gibi kaldrdlar, kamyonun stne
775/1684

koydular. Bykana sska bacaklarn ekti,


uykusunda kalarn att, ama uyanmad.

John Amca ile baba, adr armhn zer-


ine baladlar. Yklerin zerinde gergin bir
adr yaptlar. adr kenar tahtalarna doru
frlattlar. Artk hazrdlar. Baba, para keses-
ini kard, iinden buruuk iki dolar ald.
Wilson'un yanna gitti, paray uzatt:

Rica ediyoruz. Bunu alnz, sonra da...

Etle patatesleri iaret ederek:

Bunlar da alnz.

Wilson ban nne edi, sert sert sallad:

Hayr, alamam, dedi. Sizin de ok bir


eyiniz yok zaten.

Baba:
776/1684

Bizim kendimize yetecek kadar teber-


imiz var, dedi. Hepsini size vermiyor-
uz. Sonra biz almaya gidiyoruz. Bunu da
dnn.

Wilson:

Hayr, almam, kabul etmem, dedi. Eer


dayatrsanz kafam kzar, karmam!..

Ana, iki dolar babann elinden ald. yice


katlad ve yere brakt, et tenceresini de zer-
ine koydu:

te burada duruyor, dedi. Eer siz al-


mazsanz, baka birisi gelir alr.

Hl ba nne eik duran Wilson dnd


ve adrna doru gitti. adrna girdi; kapak-
lar arkasndan kapand.

Aile bir iki dakika bekledi, sonra Tom:


777/1684

Haydi, yola kalm artk, dedi. Saat


drde geliyordur.

Aile kamyonun stne trmand. Ana


kamyonun zerinde bykanann yannda
oturuyordu. Tom, Al ve baba ofr yerinde,
Winfield de babasnn kucandayd. Connie
ile Rose of Sharon ofr yerinin arkasnda
kendilerine bir yuvack yapmlard. Papaz,
John Amca ve Ruthie eyann aralklarnda
oturuyorlard.

Baba bard:

Hoa kaln, Mister ve Misis Wilson!..

adrdan hibir cevap kmad. Tom mo-


toru iletti, kamyon hareket etti. Needles'e
giden bozuk asfaltta ilerlerken ana, geriye
bakt. Wilson, adrn nnde duruyor,
arkalarndan bakyordu. apkas elindeydi.
Gne tam yzne vurmutu. Ana kolunu
sallad, ama adam karlk vermedi.
778/1684

Tom, bozuk yol zerinde makaslar krma-


mak iin kamyonu ikinci vitesle gtry-
ordu. Needles'e geldikleri zaman kamyonu
bir servis istasyonuna ekti, eskimi lastik-
lerin hava karp karmadna, arkada
yedeklerin yerinde olup olmadna bakt.
Benzin deposunu doldurttu. ki tane be
galonluk benzinle iki galonluk ya ald.
Radyatr doldurttu. Bir harita istedi ve har-
itay inceledi.

Servis istasyonundaki beyaz niformal de-


likanl para verilinceye kadar yerinde
duramad:

Akolsun size! dedi.

Tom ban haritadan kaldrd:

Ne demek istiyorsun? diye sordu.


779/1684

Yani byle bir hurda makineyle l


gemeye kalkyorsunuz da, onun iin
akolsun dedim.

Sen hi getin mi?

Elbette, ook. Ama byle klstr ara-


bayla deil.

Tom:

Motorun bir yeri bozulursa yoldan


geen birisi yardm eder, ne yapalm, dedi.

Evet, belki ama., yolcular pek geceleyin


yolda durmak istemezler de. Ben olsam,
byle bir arabayla l gemeye kalkmam.
Sinirlerim bu ie dayanmaz.

Tom glmsedi:

Baka aren kalmasn da bak bakalm


sinirlerin dayanr m, dayanmaz m?.. Eh,
hoa kal, gidelim bakalm.
780/1684

Kamyona atlad, uzaklat.

Beyaz elbiseli delikanl sa binaya girdi.


eride arkada fatura defterine bir eyler
yazyordu.

Vay anasn! Ne yaman herifler!..

u Okieler mi? Onlarn hepsi yledir.

Ben olsam, byle klstr arabayla


imkn yok l gemeye kalkmazdm.

yi ama, senin benim aklm var. Oysa bu


sersem Okielerde akl filan ne gezer?.. nsan
deil ki onlar. nsan olan, onlar gibi yaar
m? nsan bu kadar pislie, bu kadar sefalete
dayanr m?.. Onlarn gorillerden ne farklar
var?

Ne olursa olsun, iyi ki bir Hudson


Super-Six'le l gemeye kalkm deilim.
781/1684

Duydun, deil mi? Otomobil, kahve deir-


meni gibi ses karyordu.

teki delikanl, fatura defterine eildi.


Kocaman bir ter tanesi parmandan aa
yuvarlanarak pembe faturalarn zerine
dt:

Grmemiler, ne yapsnlar. Ne kadar


tehlikeli bir ey olduunun farknda deiller.
Daha iyisini bilmiyorlar ki... Ne diye
zlyorsun?

zldm filan yok canm. Yalnz on-


larn yerinde olsaydm, bu ie kalkmazdm,
diyorum.

nk sen daha iyisini biliyorsun. Onlar


grmemiler, bilmiyorlar.

Ter damlasn koluyla faturann zerinden


sildi.
782/1684

Kamyon yola girdi. atlam, dklm


kayalar arasndan geen uzun yamac tr-
manyorlard. Motor az sonra kaynamaya
balad. Tom motoru yavalatt ve zor-
lamamaya alt. Beyazlam ve grilemi
l toprakta, uzun bir srtn stnden kvrla
kvrla giden yoku boyunca hibir yaam izi
yoktu. Tom, motorun soumas iin birka
dakika durdu, sonra yeniden yoluna devam
etti. Tepedeki viraja vardklar zaman, gne
henz batmamt. le baktlar: Uzaklarda
kmr gibi kapkara dalar ve kl rengi le
vuran sapsar gne... Kk sska otlar,
adaaylar ve pazlar[13] kum ve kaya
paralar zerine sert glgeler salmlard.
Parlayan gne, tam nlerindeydi. Tom,
evresini grebilmek iin elini gznn
stne siper etti. Tepeyi getiler, motoru
soutmak iin kamyonu yoku aa koy-
uverdiler. le inen uzun bayr, motoru i-
letmeden indiler. Vantilatr dnerek rady-
atr soutuyordu. ofr yerinde oturan
783/1684

Tom, Al, baba ve babann dizindeki Winfield,


batan parlak gnee bakyorlard. Gzlerinde
sert bir anlatm vard, yank yzleri terden
srsklam olmutu. Kavruk toprak ve kmr
gibi simsiyah tepeler uzayp giden dzl
bozuyor, batan gnein krmzlaan
altnda korkunlatryordu.

Al:

Aman Yarabbi, ne biim yer! nsan


yryerek geebilir mi dersiniz? dedi.

Tom:

Geenler olmu, dedi. Birok kimseler


yryerek gemi. Onlar getikten sonra biz
neden geemeyelim?..

Al:

Her halde ou lmtr, dedi.

Bizden de len olmad deil.


784/1684

Al bir sre sesini karmad. Kzllaan l


yanlarndan geip gidiyordu.

Acaba Wilsonlari bir daha grebilecek


miyiz? diye sordu.

Tom ya saatine bir gz att:

ime yle douyor ki, artk Misis


Wilson'u bir daha gremeyeceiz. Bana yle
geliyor, bilmem.

Winfield:

Baba, ben inmek istiyorum, dedi.

Tom, Winfield'e bakt:

Gece yolculua balamadan nce dursak


da, herkes aa inip iini grse.

Arabay yavalatt ve durdurdu. Winfield


kendini dar att, yolun kenarna iedi.
785/1684

Tom pencereden ban uzatarak bard:

Baka inmek isteyen varsa, insin!...

John Amca:

Biz iimizi oraya kadar tutarz! diye


bard.

Baba:

Winfield, sen yukar k. Dizimde otura


otura bacam uyutu.

Kk ocuk, tulumunun dmelerini


ilikledi. Babasnn szn dinleyerek kamy-
onun arkasna trmand, ellerine ve dizlerine
dayana dayana bykanann yatt iltenin
zerinden geti, Ruthie'ye yaklat.

Kamyon akam st yeniden yola dt.


Gnein kenar, girintili kntl ufka demi
ve l kpkrmz bir renge boyamt.
786/1684

Seni orada oturtmadlar ya, oh ya! dedi.

Kendim oturmak istemedim. Oras o


kadar gzel bir yer deil ki. nsan uzanamy-
or. Hep dimdik duracaksn.

Ruthie:

Mademki buraya geldin, dr dr edip


benim rahatm bozma, dedi. Ben uyuy-
acam. Gzm atm zaman bir de
bakacam ki, oraya gelmiiz. Tom yle
demedi mi: Gzel bir memleketi grnce
app kalr insan, dedi.

Gne batm, gkte byk bir hale brak-


mt. adrn alt kapkaranlk olmutu. Her
iki yan ak olan bu uzun maarada, yalnzca
dz bir k geni vard.

Connie ile Rose of Sharon kamyon


sandna dayanmlard; adrdan giren
kzgn hava enselerine vuruyor, adr bezi de
787/1684

balarnn zerinde patrtyle arpp duruy-


ordu. Alak sesle birbirleriyle konuuyor-
lard. adr bezinin patrtsndan kimse
konutuklarn iitemiyordu. Connie bir ey
sylemek istedii zaman, ban eviriyor,
Rose of Sharon'un kulana bir eyler syly-
ordu. Rose of Sharon da ayn eyi yapyordu.

Boyuna yol gitmekten baka bir ey yap-


myoruz. Yoruldum, bittim, dedi.

Connie azn Rose of Sharon'un kulana


dayad:

Belki sabaha kar varrz. imdi cann


yalnz kalmak istemiyor mu?

Alaca karanlkta eli harekete geldi, Rose of


Sharon'un kalasn okad.

Rose of Sharon:
788/1684

Yapma, dedi. Beni kudurtacaksn.


Yapma Allahn seversen.

Connie'nin verecei cevab iitmek zere


ban evirdi.

Ne dersin... Herkes uyuduktan sonra?..

Eh... dedi. Uyuyuncaya kadar bekleye-


lim. Ama sen beni byle kudurtursan, onlar
da uyumazlar sonra.

Connie:

Ne yapaym, dayanamyorum, dedi.

Biliyorum. Ben de dayanamyorum.


Oraya vardmz zaman bunlar konuur-
uz. imdi sen beni kudurtmadan yle uzak-
la bakalm.

Connie biraz geriledi.

Ama ben geceleri alacam, dedi.


789/1684

Rose of Sharon derin derin iini ekti.

Connie:

Bir kupon kesip gnderdim mi o kita-


plardan biri bana da gelecek.

Ne kadar srecek dersin?

Ne, ne kadar srecek?

Yani ne kadar sonra para kazanp buz


alabileceiz?

Connie szlerine nem vererek:

Bilinmez, dedi. Kesin olarak bilinmez.


Her halde Noel'e kadar iyice almak gerek.

Sen iyice altktan sonra, hemen


buzlar filan alabiliriz desene.

Connie glmsedi:
790/1684

Scak bana vurdu, dedi. Noel'de buzu


ne yapacaksn?

Rose of Sharon fkrdad:

Oras doru. Ama ne olursa olsun, ben


her zaman buzu severim... Aaaa.. yapma
ama. Beni azdracaksn.

Alaca karanlk, karanla dnm, durgun


gkyznde yldzlar grnmeye balamt,
ufak tefek klar iinde prldayan sert
yldzlar... Ve gkyz kadife gibiydi. Is
deimiti. Gne varken scaklk yakc ve
sertti, ama imdi scaklk aadan, yerden
geliyordu; ar ve boucuydu. Kamyonun
klar yanmt, yolun nndeki kk bir
parayla her iki yandaki ln bir ksmn ay-
dnlatabiliyordu. Ara sra n ilerisindeki
gzler parlyor, ama hayvanlar grnmy-
ordu. adr bezinin alt imdi zifiri karanlk-
t. John Amca ile papaz, kamyonun ortasnda
dirseklerine dayanarak drt bklm
791/1684

olmular, adrn ereveledii arka -


genden dar bakyorlard. nlerindeki iki
tmsek, ana ve bykanayd. Anann arada
srada hareket ettiini, zaman zaman kolunu
dar doru uzattn gryorlard.

John Amca, papazla konumaya balad:

Casy, dedi. Sen, insann ne yapmas


gerektiini bilen bir adamsn.

Ne iin ne yapmas?

John Amca:

Bilmiyorum, dedi.

Casy:

Eee.. yleyse ben nereden bileyim! dedi.

Ama sen papaz deil miydin?


792/1684

Bana bak, artk herkesin benim


papazlmdan sz etmesinden bktm.
Papaz, insandan baka bir yaratk deil ya!

Evet, ama., papazlar baka trl insan-


lardr. Zaten baka trl olmasalar papaz
olamazlard. Sana unu sormak istiyorum:
Acaba bir insan, bakalarna uursuzluk ge-
tirebilir mi?

Casy:

Bilmiyorum, dedi. Bilmem.

Bak anlataym sana... Ben evlendim...


Karm, gzel, iyi bir kzd. Bir gece karn
armaya balad. Bana doktor arsan iyi
edersin, dedi. Ben de, bir eyin yok, biraz
oka yemisindir, ondandr dedim.

John Amca, elini Casy'nin dizine koydu,


karanlkta yzn semeye alt:
793/1684

Bana yle bir bakt, o kadar. Sonra sa-


baha kadar inledi, ertesi gn ikindi zeri
ld.

Papaz bir eyler mrldand.

John devam etti:

Anladn ya, dedi. Ben karm ldrdm.


O zamandan beri bunu unutmaya alyor-
um. ocuklar onun yerine koydum. yi insan
olmaya altm, ama olamadm. Sarho
oldum, barp ardm.

Casy:

Herkes barr, arr, dedi. Ben de


yaparm.

Evet ama, senin ruhunda benim gibi bir


gnah yok.

Casy nazik bir ekilde:


794/1684

Elbet benim de gnahlarm var, dedi.


Herkesin gnahlar var. Gnah bir trl an-
layamadn bir eydir. Her eyden kesinlikle
sz edenler ve gnahlar olmadn syley-
enler de var... Evet, yle eekler de var. Eer
ben Tanr olsaydm, bu hayvanlarn gtne
birer tekme atar, cennetten kovardm. Ben
byle insanlar hi sevmem.

John Amca:

Bende yle bir duygu var ki, sanki ben


aileye uursuzluk getiriyormuum gibi, dedi.
imden yle geliyor ki, unlar, yar yolda
brakp gideyim diyorum. Bu dnceler beni
zyor.

Casy hemen:

Anlyorum, dedi. nsan ne yapmak istiy-


orsa, onu hemen yapmal. Ben sana ne yapl-
mas gerektiini syleyemem. Anlatamam.
Ben, uur ve uursuzluk diye bir ey
795/1684

olduunu sanmyorum. Bu dnyada in-


andm bir tek ey varsa, o da bir insann
baka bir insann hayatna karmaya hakk
olmaddr. nsan dilediini, istediini yap-
mal. Evet, belki bir insan bakasna yardm
eder, ama ne yapmas gerektiini
syleyemez.

John Amca, hayal krklna uramt:

Demek ki, bilmiyorsun?

Bilmiyorum.

Karm lmn kucana atmam bir g-


nah deil mi?

Casy:

Eh! dedi. Bu, bakalarna gre bir


hatadr. Ama eer sen bunu bir gnah olarak
gryorsan... O halde gnahtr. nsan, kendi
gnahlarn hi yoktan kendi kendine yaratr.
796/1684

John Amca:

En iyisi bunu unutmal, dedi.

Ve arka st dnd, bacaklarn topla-


yarak yatt.

Kamyon kzgn toprakta gidiyor, saatler


geiyordu. Ruthie ile Winfield uyumulard.
Connie eyalarn arasndan bir battaniye
ekti, kendisinin ve Rose of Sharon'un
stne rtt. Scak yerin iinde kprdayp
durdular, soluklarn tutmaya altlar. Bir
sre sonra Connie, battaniyeyi att, adrn
iinden esen kzgn rzgr, terli vcutlarn
serinletti.

Ana, kamyonun arkasnda, iltenin


stnde, bykanann yannda yaty-
ordu. Bykanay grmyor, ama onun
rpnp duran vcudunu ve kalbini duyuyor,
kulann dibinde sk sk soluk aln
iitiyordu.
797/1684

Ana, ikide birde:

yi, iyi... Bir eyi kalmayacak, deyip


duruyordu.

Ksk sesle kendi kendine:

Biliyorsun, aile l gemeli, diyordu.


Biliyorsun.

John Amca seslendi:

Naslsn?

Ana bir sre sonra:

yiyim. Galiba biraz dalmm, dedi.

Az sonra bykanann rpnmas durdu.


Ana, yannda gepgergin yatyordu.

Gecenin saatleri geti. Kamyon zifir


karanlklara dalmt. Arada srada batya
giden otomobiller yanlarndan geiyor, bazen
798/1684

de batdan kocaman kamyonlar gelip douya


doru grltyle gidiyorlard. Ve bat ufkuna
doru yldzlar, yamur gibi yava yava
yap duruyordu. Muayene memurlarnn
bulunduu Daggett'e yaklatklar srada
vakit, gece yarsna geliyordu. Yol burada
projektrlerle aydnlanmt; aydnlk bir
levha zerinde unlar yazlyd:

YOLUN SAINA EK, DUR!

Memurlar broda oturmu laflyorlard.


Tom, kamyonu yolun kenarna ektii zaman
dar ktlar, uzun bir sundurmann altnda
durdular. Memurlardan birisi kamyonun nu-
marasn kaydetti, motorun kapan
kaldrd.

Tom, sordu:

Ne bakyorsun?
799/1684

Tarm muayenesi yapyorum. Eyanz


arayacaz. Yannzda hi sebze, ya da tohum
var m?

Tom:

Hayr, yok, dedi.

Peki yleyse, eyalarnz aratracaz.


ndirin eyalarnz bakalm.

Bu srada ana, zar zor kamyondan aa


indi. Yz allak bullak olmutu, sert sert
bakyordu:

Bana bakn baym. Yanmzda hasta,


ihtiyar bir kadn var. Bir an nce doktora
yetitirmek gerek. Bekleyecek zamanmz
yok.

Kavga karmaya hazr gibiydi:

Bizi bekletemezsiniz.
800/1684

Yaa? Ama sizi aratrmamz gerekir.

Ana:

Size yemin ederek sylyorum,


yanmzda aradklarnzdan hibiri yok!., di-
ye bard. Yemin ediyorum. Bykanamz
lm halinde hasta.

Memur:

Sen de pek o kadar salam grnmyor-


sun ya! dedi.

Ana mthi bir gle kendisini yukar


ekerek, kamyonun stne trmand.

Bakn, dedi.

Memur, bzlm ihtiyar yze bir cep fen-


eri tuttu.
801/1684

Vay., gerekten hasta var, dedi.


Yannzda tohum, meyve, sebze, msr, por-
takal olmadna yemin eder misiniz?

Yok, yok. Yemin ediyorum, yok.

Peki o halde, gidin bakaym. Barstow'da


doktor bulabilirsiniz. Buradan yedi mil srer.
Haydi ekin.

Tom kamyona girdi ve srd.

Memur, arkadana dnd:

Bekletemezdim.

teki:

Belki yaland, dedi.

Yok, vallahi imkn yok. htiyar kadnn


yzn grseydin korkardn. Yalan deildi.
802/1684

Tom, Barstow'a yaklarken kamyonun


hzn artrd, kk kasabaya girer girmez
durdu, darya atlad. Kamyonun arkasna
yrd.

Ana dar sarkt:

Bir ey yok, dedi. Orada durmak


istemedim. l gemeye izin vermezler diye
korktum.

Yaa?.. Bykana nasl?

yi., iyi, bir eyi yok. Sen kamyonu sr.


Hayrlsyle bir an nce l geelim!..

Tom ban sallad, gerisingeriye dnd:

Al, dedi. Ben kamyonu benzin almaya


gtryorum; sonra sen srersin.

Geceleri ak bulunan bir benzin istasy-


onuna kamyonu ekti. Benzin deposunu,
radyatr ve karteri doldurdu. Sonra
803/1684

direksiyona Al geti. Tom kenara oturdu,


babalar ortadayd. Yeniden karanla
daldlar ve Barstow dolaylarndaki kk
tepeleri arkada braktlar.

Tom:

Anama ne oluyor anlamyorum. Ku-


lana pire kam kpek gibi, homurdanp
duruyor. Eyalar muayene etmek uzun
srmezdi ki!.. Sonra, bykana hasta diy-
or. imdi de bir eyi yok diyor. Anlamyor-
um. Ben durumunu hi beenmiyor-
um. Galiba yol onu zvanadan kard.

Baba:

Anan kzken de byleydi zaten, dedi.


ok yabanydi. Hibir eyden korkmazd. Bir
sr ocuu olursa, ie de g-mlrse yola
gelir diyordum ama, hi de yle olmad.
Aman Allahm! Hele o demiri orada eline
804/1684

geirdii zaman, dm koptu. Ben, dorusu


elinden alamazdm.

Tom:

Nesi var anlayamyorum, dedi. Belki de


ok yorulmutur.

Al:

l kolaylkla geiyoruz, dedi.


Akolsun u kamyona.

Tom:

ok iyi bir araba semisin, aferin sana.


Kamyon byk bir arza yapmad dorusu,
dedi.

Btn gece kzgn karanl delip durdular.


Tavanlar projektrlerin nnden sraya
sraya kap gittiler. Mojave'nin klarn
grdkleri srada, arkalarnda afak sky-
ordu. Fecrin nda batdaki dalar
805/1684

belirmiti. Mojave'de su ve ya doldurdular


ve dalara trmanmaya baladlar. Fecrin
klar artk her yana yaylmt.

Tom:

Oh Yarabbi! te l getik. Baba, Al,


bakn, Allahnz severseniz bakn, l
getik!..

Al:

yle yorgunum ki, hibir yana bakacak


halim yok.

stersen direksiyona ben geeyim?

Yok, biraz sonra geersin.

Sabahn alaca karanlnda Tehachapi'den


getiler. Sonra arkalarnda gne dodu; ve
birdenbire aalarnda byk bir ova
grdler. Al frene bast, yolun ortasnda
durdu:
806/1684

Aman Allahm! Bakn! dedi. Balar,


baheler, byk, dz bir ova. Yeil, gzel bir
vadi, sra sra aalar, iftlikler!..

Baba:

Yarabbi ok kr sana! dedi.

Uzakta ehirler, baheler arasnda kk


kasabalar ve ovann zerinde altn gibi par-
layan sabah gnei... Arkalarnda bir oto-
mobil vank vank etti. Al, kamyonu yolun
kenarna park etti.

Biraz seyretmek istiyorum.

Sabah nda altn gibi parlayan ekin tar-


lalar, sra sra stler, okaliptsler...

Hi byle bir ey greceimi


sanmamtm.
807/1684

eftali aalar, cevizlikler, koyu yeil por-


takal baheleri... Aalar arasnda krmz
damlar ve ambarlar... Zengin ambarlar.

Al kamyondan kt, bacaklarn gerdi:

Ana!.. Gel de bak. Geldik!., diye bard.

Ruthie ile Winfield tutuna tutuna kamy-


ondan indiler ve yere basnca kalakaldlar.
Byk ovay grnce armlard. Uzaklar
hafif bir sis altnda kaybolup gidiyor, uzaklar
birbirine karyordu. Bir deirmen gne
altnda parlyor, dnen kanatlar, uzaklardan
tutulan bir aynaya benziyordu. Ruthie ile
Winfield manzaraya baktlar.

Ruthie fsldad:

Kaliforniya.

Winfield, heceleri sylemeden sadece


dudaklarn oynatt.
808/1684

Sonra yksek sesle:

Yemi yiyeceiz, dedi.

Casy ile John Amca, Connie ile Rose of


Sharon yere indiler. Hepsi bir sre ses kar-
madan bakp durdular. Rose of Sharon san
taramaya balamt, ama vadiyi grr
grmez iki eli de yanna sarkt.

Tom:

Anam nerede? dedi. Gelsin de bu man-


zaray grsn. Ana bak! Gel de gr!

Ana, yava yava, tutuna tutuna, glkle


yere iniyordu.

Tom, anasn grnce:

Aaa!.. Ana, sen hasta msn? dedi.

Yz gerilmi, gzleri kafasnn derinlik-


lerine gmlm gibiydi; gzlerinin
809/1684

kenarlar yorgunluktan kpkrmz kesilmiti.


Ayaklar yere deince dmemek iin kamy-
onun kenarna dayand.

Anadan bouk bir ses kt:

l getik mi?

Tom byk ovay gsterdi:

te, bak!

Ban evirdi ve az hafife ald. Par-


maklar boazna gitti, boynundan kk bir
deri paras yakalad ve yavaa bkt.

ok kr Allahma! dedi. Ailemiz de


burada.

Dizleri bkld, basamaa oturdu.

Hasta msn, ana?

Hayr, yorgunum sadece.


810/1684

Hi uyumadn m?

Hi.

Bykana ok mu hastayd?

Ana, yorgun klar gibi, kucanda yan


yana yatan ellerine bakt.

Daha bekleyeyim de sylemeyeyim diy-


ordum. Her ey yolunda gitsin istiyordum...
ne olurdu.

Baba:

Demek bykana ok hasta, dedi.

Ana ban kaldrd ve ovaya bakt:

Bykana ld. .

Hepsi anaya baktlar.

Baba sordu:
811/1684

Ne zaman?

Geceleyin, bizi durdurmalarndan az


nce.

Demek onun iin muayene etmelerini


istemedin?..

Ana:

l geemeyiz diye korkuyordum,


dedi. Bykanaya yardm edemeyeceimizi
syledim. Ailenin l gemesi gerekiyordu.
Kendisine bunlar anlattm. lmezden nce
syledim. lde duramazdk, ocuklar var...
Rosasharn da gebe. Bunlar hep ona
anlattm.

Ellerini yzne koydu, bir an yzn


kapatt.

imdi gzel, yeil bir yere gmlecek.

Yumuak bir sesle:


812/1684

Her yanda aalar. Gzel bir yer hi ol-


mazsa. Ban Kaliforniya toprana koyacak,
dedi.

Aile, anaya bakyordu, onun gc


karsnda biraz korkmu gibiydiler.

Tom:

Vay canna! Demek btn gece lnn


yannda yattn, ha!..

Ana bitkin:

Ailenin l gemesi gerekti, dedi.

Tom anasna yaklat, elini omuzuna koy-


mak istedi.

Ana:

Dokunma bana, dedi. Ancak bana dok-


unmazsan kendimi tutabilirim, yoksa
boanrm sonra.
813/1684

Baba:

Eh, artk yolumuza devam edelim.


Ovaya ineceiz, dedi.

Ana ban kaldrarak babaya bakt:

nde., n tarafta oturabilir miyim? ok


yorgunum, dedi. Mthi yorgunum.

Yeniden eyalarn zerine trmandlar, bir


yorgana sarlm, ba bile sarlp rtlm,
uzun kaskat insana dokunmamaya altlar.
Herkes yerine geti ve cesede bakmamaya
alt. Yorgann zerindeki tmsekliin
bykanann burnu ve aa inen ksmn da
enesi olduu anlalyordu. Gzlerini o yana
evirmemeye altlar, ama baara-
madlar. Ruthie ile Winfield, cesetten eller-
inden geldii kadar uzak, bir keye
ekilmiler, bzlmler, birbirlerine
sarlmlar, cesede bakyorlard.
814/1684

Ruthie fsldad:

Bak, bykana orada, l.

Winfield byk bir adam gibi ban


sallad:

Hi soluk almyor... Amma da lm


ha!..

Rose of Sharon, tatl bir sesle Connie'ye:

Kadn lyormu, biz ey yaparken...


dedi.

Connie, Rose of Sharon'u yattrd.

Nereden bilelim?

Al, anaya ofr yerinde yer amak iin ger-


iye geldi, eyalarn stne trmand. Keder-
den biraz sallanyordu. Casy ile John Am-
cann yanna kayarak indi.
815/1684

htiyard zaten, dedi. Eceli gelmi.


Hepimiz de eninde sonunda lecek deil
miyiz?

Casy ile John Amca gzlerini anlamszca


Al'a evirdiler, sanki garip bir eyden sz
ediyormu gibi Al'a baktlar.

Al:

yle deil mi? diye sordu.

Ve gzler, uzaklara dnd, Al' akn ve


sarslm bir durumda brakt.

Casy hayret iindeydi:

Btn gece yapyalnz onunla yatt...


dedi. John, bu kadar byk bir sevgisi olan
kadn grmedim... Beni korkutuyor.
Korkuyorum ve utanyorum.

John sordu:
816/1684

Bu yapt gnah myd? Bu iin bir g-


nah yan var diyebilir misin?

Casy hayretle John Amcaya dnd:

Gnah m? Hayr, bu ite gnaha benzer


hibir ey yok.

John:

Oysa ben, imdiye kadar gnahsz bir


ey yaptm hatrlamyorum, dedi.

Ve sarlm uzun cesede bakt.

Tom, ana ve baba nde oturuyorlard. Tom


kamyonu yokutan aa brakmt. Kom-
presyon balamt. Ar kamyon hrlaya zr-
laya, takrdaya tukurdaya, hoplaya zplaya
yokutan aa iniyordu. Gne arkalarnda
kalmt. nlerindeki ova prl prl ve
yemyeildi.
817/1684

Ana ban bir yandan br yana yava


yava sallad:

Ne gzel yermi, dedi. Ne olurdu sa


olup da grselerdi.

Baba:

Ben de ne kadar isterdim, dedi.

Tom direksiyona vurdu:

ok ihtiyardlar, dedi. Zaten bir ey


gremeyeceklerdi. Bykbaba genken kzl-
derilileri ve bo araziyi grm. Bykana ilk
yaplan evde altn hatrlyordu. ok
ihtiyardlar. Burann asl tadn Ruthie ile
Winfield karacak.

Baba:

Tommy'ye bak, byk adam gibi laf


ediyor, papaz gibi konuuyor, dedi.
818/1684

Ana ac ac glmsedi:

Tabi ya. Tommy artk koca adam oldu...


Birok ilerde ona ben bile yetiemiyorum.

Ara sra ovay gzden kaybederek, sonra


yeniden grerek, kvrlarak, dnerek
dalardan aaya grlt ile iniyorlard.
Ovann nefis scak yeillik kokular, reine ve
adaay kokular onlara kadar geliyordu. Yol
kenarndan ekirgelerin sesleri iitiliyordu.
Yoldan bir ngrakl ylan geti. Tom, ylana
arpt, ylan yolun stnde kvrlakald.

Tom:

nce bir belediye doktoru bulmalyz.


Bykanay usulyle gmelim. Baba, ne
kadar paramz kald?

Baba:

Krk dolar kadar bir ey, dedi.


819/1684

Tom gld:

Hey Allahm, imdi her eye yeniden


balayacaz! Buraya on parasz geldik
demektir.

Bir an glmsedi, sonra yz birdenbire


ciddileti. Kasketinin gneliini gzlerinin
zerine kadar indirdi. Kamyon dadan iniyor
ve byk ovaya giriyordu.
ON DOKUZUNCU BLM

Kaliforniya, bir zamanlar Meksika'nn,


Kaliforniya topraklar da Meksikallarnd.
Sonradan bir sr a, serseri Amerikal
Kaliforniya'ya akn etti. Bunlar topraa
susam insanlard. Sutter'in, Guerrero'nun
topraklarn aldlar, kendilerine kiralanan
topraklara sahip ktlar, bu topraklar
paraladlar, bu topraklar iin birbirleriyle
hrlatlar ve kavga ettiler. Bu kudurmu, a
adamlar; aldklar topraklar silhlaryle
korudular; zerlerinde evler ve ahrlar
yaptlar. Topran altn stne getirdiler,
ekin ektiler. Ve bu ekinler mald ve mal,
mlkiyet demekti.

Meksikallar gszdler ve toktular. Kar


koyamadlar, nk dnyada hibir eyi
Amerikallarn topra zledii kadar hrsla
zlemiyorlard.
821/1684

Topraa yerleenler, zamanla, birer g-


men olmaktan ktlar, mal sahibi oldular.
ocuklar byd, sonra bu toprak zerinde
onlarn da ocuklar oldu. Onlarda alk,
yabans alk, insann iini paralayan,
sran, yeil ve verimli bir toprak al, su
al ve zerinde gzel bir gkyz al,
fkran yeil ot al, ikin kkler al
artk kalmamt. Btn bu eyler o kadar bol
bol vard ki, artk bunlarn farknda bile
deillerdi. Zengin bir toprak iin, bu topra
srecek prl prl pulluk ve bu topraa ser-
pilecek tohum iin, kanatlar havada dnecek
bir yeldeirmeni iin mideyi koparrcasna
duyulan hrstan artk iz kalmamt. Sabah-
leyin uyanan kularn cvltsn duymak iin,
ya da sevgili topraklarnn zerinde parlaya-
cak ilk beklerken, evin evresinde esen
sabah rzgrn dinlemek iin artk karan-
lkta kalkmyorlard. Btn bunlar gemite
kalmt. Ve rn, artk dolarla hesaplany-
ordu. Toprak da konulan para ile elde edilen
822/1684

kra gre deerlendiriliyordu. rn daha


ekilmeden alnp satlyordu. Artk kt bir
rn yl, kuraklk, sel felketi, yaamn birer
kk lm olmaktan kmt: Bunlar, yal-
nzca birer para kaybyd. Btn sevgileri
para ile birlikte ufalm, hrslar faiz halinde
damla damla szlmt. Ve sonunda birer
ifti olmaktan kmlard. Artk kk
kk birer rn esnaf, yapmadan satmak
zorunda bulunan birer tccardlar. Sonra, iyi
esnaf olmayan iftiler, topraklarn kaybet-
tiler. Bu topraklar iyi esnaf olanlar ald. Bir
adamn topra ve rn tanma konusunda
ne kadar zeks olursa olsun, topra ve
rn ne kadar severse sevsin, iyi bir esnaf
olmad sre, yaamasna olanak yoktu. Yl-
lar getikte iftliklere tccarlar sahip oldular
ve iftiler byd, saylar da azald.

imdi artk iftilik bir sanayi olmutu.


iftliklerin sahipleri bilmeyerek, eski
Roma'nn yolundan gidiyorlard. Onlar da
dardan tutsak getiriyorlard. Ama bunlara
823/1684

tutsak demiyorlard; bunlarn ad, yalnzca


inli, Japon, Meksikal, Filipinliydi. Tccar-
lara gre, bu adamlara pirin ve fasulye ye-
terdi. Bunlar, fazla bir besine muhta
deillerdi. Fazla gndelik verilince ne yapa-
caklarn aryorlard. nanmazsan ite bak.
Yediklerine bak. Eer biraz kafa tutmaya
balarlarsa., srp atarsn keratalar, olur
biter.

Zaman getike iftlikler byd ve sahip-


lerinin says azald. Ve toprakta ok az ifti
kald. Dardan getirilen tutsaklar dvly-
or, korkutuluyor, a braklyordu. Ve
sonunda ilerinden bazlar yeniden
yurtlarna dnmek zorunda kald. Bir ksm
da yabanlat; bunlar, ya ldrld, ya da
memleketten atld. Ve iftlikler bydke
byd, sahipleri azaldka azald.

rnler de deiti. Meyve aalar ekin


tarlalarnn yerini ald; topraa btn
dnyay besleyecek kadar sebzeler yayld;
824/1684

marul, karnabahar, enginar, patates; yu-


muak sapl rnler yetitirildi. nsan bir
trpan, bir pulluu, bir beli ayakta kullanabi-
lir. Ama marul sralar arasnda bcek gibi
srnmesi, pamuk sralarnn arasnda
eilerek uzun torbasn tamas, karnaba-
harlarn nnde bir gnahkr gibi diz
kmesi gerekir.

Ve yle bir zaman geldi ki, toprak sahipleri


artk iftliklerinde almaz oldular. iftilik-
lerini kt zerinde yapyorlard: Topra,
topran kokusunu, duygusunu unut-
mulard; ve yalnzca topraa sahip olduk-
larn, yalnzca topraktan kazanp kaybettik-
lerini hatrlyorlard. Kimi iftlikler o kadar
bymt ki, bir adamn bu kadar byk
bir iftlii kavramas imknsz olmutu; o
kadar bymt ki, faizleri, kr ve zararlar
hesap etmek iin sr sr muhasebeci kul-
lanmak gerekmiti. Topra incelemek,
gcn artrmak iin kimyagerler tutul-
mutu; sralar arasnda alan adamlarn
825/1684

vcutlarndaki maddelerin dayanabilecei


kadar sratle hareket edip etmediklerini
kontrol edecek adamlar vard. Bylece esnaf
haline gelen ifti, iftliini gerekten bir
dkkn iletir gibi iletmeye balad:
altrd adamlara para veriyor, onlara yi-
yecek satyor, bylece verdii paray yine ger-
iye alyordu. Sonra sonra artk iilerine de
para vermemeye balad. Bylece muhasebe
masraflarndan da tasarruf ediyordu. Bu ift-
liklerde kredi ile yiyecek satlyordu. alan
bir insan, ancak kendisini besleyebilmek-
teydi ve i bittii zaman irkete borlu
olduunu gryordu. Ve iftlik sahipleri, yal-
nz iftliklerinde almamakla kalmyorlar,
biroklar iftliklerini grmyorlard bile
mrleri boyunca.

Ve sonra mallarn kaybedenleri ekti


bat... Kansas'tan. Oklahoma'dan, Texsas'tan,
New Meksiko'dan; Nevada ve Ar-kansas'tan,
tozun ve traktrn yerlerinden atp srd
aileler, kabileler geldiler. Kamyonlar dolusu,
826/1684

kervanlar halinde, yersiz, yurtsuz ve a.


Yirmi bin, elli bin, yz bin ve iki yz bin kii.
Dalardan aa aktlar. A ve tedirgindiler.
Karncalar gibi tedirgindiler; bir i bulmak,
bir i yapmak... Herhangi bir eyi, herhangi
bir yk kaldrmak, ekmek, itmek, topla-
mak, kesmek iin, bir lokma ekmek iin
didinip duruyorlard. ocuklar atlar.
Bamz sokacak bir yerimiz yok. ve yiye-
cek bulmak iin ve bunlarn hepsinin
stnde, toprak iin, karncalar gibi, kouup
duruyorlard. Biz yabanc deiliz. Yedi gbek
Amerikalyz; ondan nceki kuaklarmz da
rlandal, sko, ngiliz, Alman. Bizlerden
biri, Devrim'de[14] bulunmutur.
[15]
Sava'ta da bizden birok adamlar
vard, her iki yanda da. Amerikalyz...

Atlar, a kurt gibiydiler. Bir yurt bulacak-


larn ummular, oysa tiksintiyle
karlamlard. Okieler!.. Mal sahipleri on-
lardan holanmyorlard; nk kendilerinin
827/1684

yumuak, Okielerin gl olduklarn,


kendilerinin rahat iinde ve tok, Okielerin ise
a olduklarn biliyorlard. Belki de, mal
sahipleri, gzpek, a ve silhl insanlarn
yumuak insanlardan topra ne kadar
kolayca alacan bykbabalarndan din-
lemilerdi. Mal sahipleri, Okieleri sevmiyor-
lar ve ehirlerdeki dkkn sahipleri de on-
lardan holanmyorlard; nk Okielerde
harcayacak para yoktu. Bir dkkncnn ne-
fretini kazanmak iin bundan daha iyi bir
neden olamazd, onlarn hayranln ve tak-
dirini kazanmak iin, insann cebinde paras
olmas gerekirdi. ehirliler, kk bankaclar
da Okielerden holanmyorlard; nk
Okielerden bir kr karmak mmkn
deildi. Okielerin hibir eyleri yoktu. Ve
alan halk da Okieleri sevmiyor; nk a
bir adam, almak zorundadr ve muhakkak
almas gerektiine gre, elbette ki ona az
gndelik verilecektir ve o zaman hi kimse
yksek gndelik alamayacaktr.
828/1684

Ve iki yz elli bin, yz bin yoksul g-


men, Kaliforniya'ya akn etti. Arkalarndan
topraa yeni traktrler geliyor ve ortaklar
topraktan atyor. Yeni bir dalga, yeni bir
malsz ve yersiz yurtsuzlar dalgas... Yeni bir
dik kafal, gzpek, tehlikeli insanlar dalgas
geliyor.

Kaliforniyallar, para ve mal biriktirmek,


toplumda baarya ulamak, elenmek, lks
iinde yaamak, garip bir banka teminat
elde etmek gibi bir sr eyler istedikleri
halde, yeni barbarlar yalnzca iki ey istiyor-
lard: Toprak ve yiyecek. Ve onlar iin bu iki
ey bir tek eydi. Kaliforniyallarn istekleri
hayal ve belirsiz olduu halde, Okielerin
istekleri ok belirli, elle tutulacak, gzle
grlecek kadar canlyd, yollarn kenar-
larnda, elini uzatsan alverecekmisin gibi,
orackta durup duruyordu: inden su
karlmay bekleyen gzel tarlalar, gzel
yeil tarlalar, elde ufalanp muayene edilecek
topraklar, koklanacak otlar, boazda keskin
829/1684

bir tatllk brakncaya kadar azda inene-


cek yaban yulaf saplar. nsan bo braklm
bir topraa bakt zaman, eilen bir belin,
gergin kollarn nasl lahanalar ve sapsar
msrlar, turp ve havular yaratacan grr
gibi oluyor.

Arabasnda, kars yannda, sska ocuklar


arkada, yoldan geen yersiz yurtsuz kalm
a adam, kr deil, gda yetitirebilecek, ekil-
memi tarlalara bakar; bu adam, topra bo
brakmann ne kadar byk bir gnah, ekil-
meyen bir topran sska ocuklara kar
ilenmi nasl bir cinayet olduunu bilir. Ve
bu adam, otomobilini yolda srdke her
tarlann arsn duyar; bu adam, tarlalar
almak, tarlay, ocuklarn glendirmek,
karsna biraz oh dedirtmek zlemini duyar.
stek, ar, her zaman gznn nndedir.
Tarlalar onu drtmektedir; iinde gzel su-
larn akt, irketlerin mal olmu hende-
kler, onu drten birer denektir sanki.
830/1684

Ve gneyde, aalar zerinde sallanan


sapsar portakallar, koyu yeil aalarda sal-
lanan kck, sapsar portakallar grr.
Bir kimsenin, sska ocuuna bir portakal
koparmamas, fiyatlar dt zaman denize
dklecek olan bu portakallar almamas
iin her srada eli silhl bir adam nbet
beklemektedir.

Klstr otomobilini bir kasabaya sokar.


iftliklerde i arar. Bu gece nerede yatacaz?

Nehrin kysnda Hooverville diye bir yer


var. Bir sr Okieler orada.

Hurda otomobilini Hooverville'e eker. Bir


daha; buras nedir? diye sormaz, nk her
kasabann kenarnda bir Hooverville vardr.

Bu harap kasabalar suya yakndrlar; evler,


adrlardan, otlardan yaplm, ardaklar ve
mukavvalardan olumu, byk birer hurda
yndr. Adam, ailesini buraya sokar ve
831/1684

onlar da Hooverville'in bir vatanda olurlar.


Elden geldii kadar suya yakn bir yere kurar
adrn. Eer adr yoksa, kasabann
plne gider. Oradan mukavvalar alp ge-
tirir, oluklu mukavvalardan bir ev yapar. Ve
yamur yad zaman ev erir, evi alp
gtrr. O, artk Hooverville'de yerlemitir,
i bulmak iin boyuna iftlikleri taramak-
tadr ve elinde kalan az bir paras da i ara-
mak iin harcad benzine gider. Akamlar
erkekler toplanr, hep birlikte melirler,
konuurlar; grdkleri topraklar anlatrlar.

Orada, burann batsnda otuz bin dnm


toprak var. Orada ylece durup duruyor. Ah
Yarabbi! Bunun be dnm benim olsayd,
neler yapmazdm. Btn yiyeceimi oradan
karrdm.

Bir eye dikkat ettin mi? iftliklerde ne se-


bze, ne tavuk, ne de domuz var. Tek ey
yetitiriyorlar... Mesel, yalnz pamuk, ya da
eftali, ya da marul. Bir de bakyorsun, baka
832/1684

bir yerde yalnz tavuk besleniyor. Baheler-


inde yetitirebilecekleri eyleri dardan
alyorlar.

Ah Yarabbi, iki domuzum olsayd, bak ne


yapardm!

yi ama, o senin deil, senin de olmayacak.

Peki, biz ne yapacaz? ocuklar bu gidile


byyemeyecekler.

Kamplarda bir fiskostur gidiyor: Shafter'de


i varm. Geceleyin otomobillere eya ykle-
necek, yollar otomobillerle ve kamyonlarla
dolacak... e hcum var... Halk, Shafter'e
ylacak, ie gerekenden be misli insan. e
hcum var. Geceleyin gizlice hrszlar gibi
yola kmlar. diye deli oluyorlar ve yol
kenarlarnda aran, besin yetitirilecek tar-
lalar bombo.

Onun sahibi var. Bizim deil.


833/1684

Eh, belki kk bir paras bizim olabilir.


Belki., kck bir paras. urackta.
Kck bir parsel. imdi stnde otlar bit-
mi. Ah, ah, u kck toprak parasnda
btn ailemi geindirecek patates
yetitirebilirim.

Bizim deil. Ne yapalm, stnde otlar


bitecek.

Arada srada bir adam kp dener; toprak-


tan kk bir zenginlik almaya alan bir
hrsz gibi topraa girer, otu temizler. Otlarn
arasnda gizli baheler. Bir paket havu tohu-
mu ve birka turp... Patates kabuklar
ekilmitir. Geceleri gizlice gidip toprak
apalanr.

Tarlann kenarnda otlar, yoncalar


olduu gibi brak..! Kimse yaptmz
grmesin. Ortasnda da bir para yonca
brak, uzunlarndan.
834/1684

Akamlar yaplan gizli bahvanlk. Pasl


tenekelerle su tanyor.

Bir gn muhtar grr: Sen ne yapyorsun


orada bakaym?

Bir ey yapmyorum.

Ben deminden beri seni gzetliyorum.


Buras senin topran deil. Bakasnn
malna tecavz ediyorsun!

Toprak, srlmemiti ve ben topraa bir


zarar vermiyorum.

Allahn bels gmenler! Bu ie gz yu-


maym da gn sonra bu toprak benimdir
deyin, deil mi? Aklnz, banza gelsin. Siz
bu topra kendi topranz m sandnz? De-
folun buradan bakalm!

Ve kk kk ba veren havular in-


eniyor, havularn yapraklar eziliyor. Sonra
835/1684

otlar yeniden bymeye balyor. Ama polis


hakl. Bir rnn yetimesi., mlkiyet de-
mektir. Toprak apalanyor ve sonra
havular bitiyor... nsan kendisine yiyecek
veren bir toprak iin dvebilir. abuk
defedin bunlar! Sanki kendi topra. Bu
adam u kck ot brm toprak paras
iin bile dverek lebilir.

Turplar inediin zaman herifin yzn


grdn m? Suratna bakan, bir adam rahat
rahat ldrebilir sanr. Bu adamlar buralara
sokmamalyz. Yoksa memleketi ellerine
geirirler. Memleketi ellerine geirirler.

Yabann aylar...

Evet, geri onlar da bizim dilimizi


konuuyorlar ama, onlarn dili bizimkinin
ayn deil. Bak nasl yayorlar. Biz hi onlar
gibi yaayabilir miyiz? Asla!
836/1684

Akamlar melmeler ve konumalar.


Heyecanlanm bir adam konuuyor: Niin,
mesel yirmimiz bir olup bir topra ele
geirmiyoruz? Silhlarmz da var. Topraa
el koyalm, sonra da: "Skysa bizi buradan
atn!" diyelim. Niin bunu yapmyoruz?

Bizi kpek gibi temizlerler.

Peki ama, hangisi daha iyi, lmek mi,


burada byle yaamak m? Topran altnda
m, yoksa uval paralarndan yaplm bir
kulbede yatmak m? ocuklarmzn imdi
lmesiyle iki yl sonra gdaszlk denilen
hastalktan lmesi arasnda ne fark var?
Btn bir hafta ne yediimizi biliyor
musunuz? yanda pimi srgan otuyla
kzarm bazlama!.. Bazlamann ununu nere-
den bulduk, biliyor musunuz? Bir marandiz
vagonunun demesini sprmtk,
oradan.
837/1684

Kamplarda konumalar, sonra koca


gbeklerine asl tabancalaryle iman, koca
gtl muhtarlarn gelerek kamplarda
dolamas: Bunlarn akllarn balarna ge-
tirmeli. Onlara hi gz atrmaya gelmez,
yoksa bamza bel olurlar. Ah, siz onlar
bilmezsiniz. Gneydeki zenciler kadar teh-
likeli yaratklardr. Eer, birleecek olurlarsa,
onlar kimse durduramaz.

Not: Lawrenceville'de bir muhtar, bir g-


meni bakasnn malndan karp atmak is-
tedi. Gmen kar koyunca memur iddet
kullanmak zorunda kald. Gmenin on
yandaki olu, 22'lik bir silhla ate ederek
muhtar vurdu.

Ylanlar! Bu ylanlara gz atrmaya gel-


mez, eer kafa tutmaya kalkarlarsa hemen
ate edeceksin! Kck bir ocuk, muhtar
vurursa, bykleri ne yapmaz? Aklnzda
olsun, siz onlardan daha sert
838/1684

davranmalsnz. Onlara sert davran-


mal. Onlar korkutmal.

Peki, ya korkmazlarsa? Ya kar koyar, ilk


atei onlar aarlarsa?.. Bu adamlar daha
ocukken silh kullanmasn renirler. Silh
onlarn eli aya gibi olmu artk. Ya kork-
mazlarsa? Ya Lombardlarn talyan toprak-
larna, Almanlarn Gal'e ve Trklerin
Bizans'a yrdkleri gibi, onlar da toprak-
larmza yrrlerse? Onlar topraa
susam serseri srleri, jandarmalar[16] on-
lar durduramazlar. Onlar kesmekle veya
terrle durduramayz. Al, yalnz kendi
bzlm midesinde deil, ocuklarnn da
bzlm karnlarnda duyan bir adam nasl
korkutabilirsiniz? Onu sindiremezsiniz.
nk o, her korkuyu aan bir korkuyu
tatmtr.

Hooverville'deki adamlar konuuyorlar:


Bykbabamz topran kzlderililerden
almt.
839/1684

Ama imdi doru olmaz bunu yapmak!..


Sz aramzda: Senin sylediine dpedz
hrszlk derler. Ben hrsz deilim.

Deil misin? Daha geen akam bir sun-


durmadan bir ie st aldn. Sonra bakr tel
aldn da bir para et almak iin satmadn
m?

Evet. Doru. Ama ocuklar at.

Ne olursa olsun, aldn ya.

Fairfield iftliinin nasl alndn sen


biliyor musun? Bak anlataym sana:
O zamanlar arazi hkmetindi ve datla-
cakt. Fairfield, San Francisco barlarna gitti,
yz kadar ipten kazktan kopma serseri to-
plad. Bu serseriler topraa yerletiler. Fair-
field onlar yiyecek ve viskiyle besledi. To-
prak onlara geer gemez, Fairfield de to-
pra ellerinden ald. Fairfield toprann
kendisine dnm bana bir ie ikiye mal
840/1684

olduunu sylerdi. Bu, hrszlk deil de


nedir?

Evet, yapt i doru deildi, ama bundan


dolay hapse de girmedi.

Doru, bundan dolay hapse atlmad.


Bakarsn bir adam, sandal arabaya ykler
de, alp giderken sandal batt diye rapor
verir. Bundan tr de hapse girmez. Mil-
letvekillerine, kanun yapclara para yedirir,
yine hapse girmez.

Btn Kaliforniya iinde, Hoorville'de hep


bu szler.

Ve sonra aknlar., silhl muhtarlarn g-


men kamplarna hcumlar: Defol! Salk
mdrlnn emri var. Bu kamp sala
aykr.

Nereye gidelim?
841/1684

Bize ne! Nereye giderseniz gidin! Emir


aldk, sizi buradan atacaz! Yarm saat sonra
kamp atee vereceiz!

Bu taraflarda tifo var. Her yana tifo mik-


robunu yaymak m istiyorsunuz?

Emir aldk. Sizi buradan atacaz. Haydi!


Yarm saat sonra kamp atee verilecek.

Yarm saat sonra mukavva evlerin, ot


ardaklarn dumanlar ge ykseliyor; halk
baka bir Hooverville aramak zere otomobil
ve kamyonlarla yollara dklyor.

Ve Kansas'ta, Arkansas'ta, Oklahoma'da,


Texas ve New Mexico'da traktrler topraa
saldryor, ortaklar yerlerinden atyor.

Kaliforniya'da yz bin kii var ve daha


da geliyor. Ve Kaliforniya yollar, ekmek, it-
mek, kaldrmak, almak iin karncalar gibi
oradan oraya kouan tedirgin halkla dolu.
842/1684

Bir adamn kaldraca bir yk kaldrmak


iin be ift kol uzanyor; bir mideye yetecek
yiyecek iin, be az alyor.

Ve herhangi bir ayaklanma halinde to-


praklarn kaybedecek olan byk mal sahip-
lerinin tarihe bakacak, tarihi okuyacak ve u
byk gerei renecek gzleri de var: Mal,
birka kiinin elinde birikti mi, ellerinden
alnr. Baka bir gerek daha: Halkn byk
bir ksm a ve plak olunca, istediini zorla
alr. Ve btn tarih boyunca haykran
kck bir gerek daha: Bask, ancak bask
altndakileri glendirir ve birbirine balar.
Byk mal sahipleri, tarihin bu
haykrna kulaklarn tkamlardr. Toprak
birka kiinin eline dp de toprakszlarn
says artt m, byk mal sahiplerinin her
abas, baskya doru ynelir. Ellerindeki
paralar, byk maliknelerini koruyacak
silhlar ve gazlar almak iin harcarlar; isyan
mrltlarnn nne gemek iin her yana
casuslar gnderirler. Ekonomik gelime,
843/1684

reform projelerine kulak asan olmaz; ba


kaldrmann nedenleri kald halde, yalnzca
ba kaldrmann bastrlmas dnlr.

nsanlar ilerinden eden traktrler, yk-


leri tayan transmisyon kaylar, retimi
yapan makineler., btn bunlar boyuna
oalyor; her gn biraz daha ok aile byk
yollara dklmekte, byk holdinglerden
atlacak ekmek krntlarn aramakta, yol-
larn kenarndaki topraklar zlemektedir.
Byk mal sahipleri kendilerini korumak
iin birlikler, dernekler kurmakta ve
korkutma, ldrme, gaz atma usullerini
konumak zere toplanmaktadrlar. Ve hep
bir saynn korkusu al-tndalar: yz bin.,
hele bir nder bulurlarsa... O zaman tamam.
yz bin a ve sefil; eer bunlar kendilerin-
in ne kadar gl olduklarn anlarlarsa to-
prak onlarn olur ve dnyann btn gazlar,
silhlar bir araya gelse onlar durduramaz.
Ve mallar yznden hem insandan stn ve
hem insandan aa bir duruma gelmi olan
844/1684

byk mal sahipleri, kendi ykmlarn


hazrlyorlar, kendilerini eninde sonunda yok
edecek arelere bavuruyorlar. Her kk
tedbir, her iddet, Hooverville'e yaplan her
akn, sefil bir kampta muhtarn her dola,
o gn biraz daha uzaklatrmakta, ama bu
sonu daha kanlmaz hale getirmektedir.

Adamlar. Sert yzl, alktan ve ala


kar koymaktan sskalam, dalgn bakl,
sert eneli adamlar, melmiler. evreler-
inde zengin bir toprak var.

u ileride, drdnc adrdaki ocuun


bana geleni iittin mi?

Hayr, daha imdi geldim.

ocuk uykusunda barp aryor, debel-


eniyormu. Anas babas, ocukta solucan
var sanmlar. Mshil vermiler. ocuk ld.
Oysa ocuun dili kapkaraym. Pellagra
olmu dediler. Bu hastalk alktan olurmu.
845/1684

Zavall yavrucak.

Evet ama, ailesi ocuu gmemiyor.


Belediye mezarlna gtrlmesi lzm.

Hay Allah kahretsin!

Ve eller ceplere gidiyor, bozukluklar ky-


or. adrn nnde kk bir gm yn
birikiyor ve aile, paray orada bulup alyor.

Bizim halkmz iyidir. Bizim halkmz iyi


yreklidir. Tanrya dua edelim, iyi insanlarn
yoksul olmayaca gnler gelsin. Tanrya dua
edelim, ocuklarmz bir gn yiyecek
bulabilsin.

Ve mal sahipleri, dernekleri bir gn gelip


duann da sona ereceini biliyorlar.

te o zaman tamam, tamam...


YRMNC BLM

Yklerin stnde oturan aile, ocuklar,


Connie, Rose of Sharon ve papaz
bzlmler, kaskat oturuyor-
lard. Bakersfield'de baba, ana ve John
Amca, belediye doktorunun dairesine girdik-
leri zaman da orada scan altnda yine yle
oturmaktaydlar. Sonra binadan dar bir se-
dye karld ve uzun sarg, kamyondan aa
indirildi. Muayene yapld; lm nedeni bu-
lundu ve sonunda, gmme izni imzaland. Bu
srada onlar scakta yine ayn durumda
oturmaktaydlar.

Al ile Tom cadde boyunca yrdler.


Dkkn vitrinlerine baktlar, yabanc bir
halkn kaldrmlardaki yryn
seyrettiler.

Sonunda baba, ana ve John Amca daire-


den dar ktlar; zgn ve sessizdiler. John
847/1684

Amca ykn zerine trmand. Baba ile ana


da eski yerlerine getiler. Tom ile Al da geri
dnd. Tom direksiyona geti, sesini kar-
madan durdu; bir emir bekliyordu. Baba,
ileriye doru bakyordu. Koyu renk apkasn
gzne indirmiti. Ana, parmaklaryle
aznn kenarn ovalad, gzleri uzaklara
dalmt. Yorgunluktan lyordu.

Baba derin derin iini ekti:

Baka ne yapabilirdik, dedi.

Ana:

Biliyorum, dedi. Ama zavall kadn,


gzel bir cenaze treni yaplmasn ne kadar
isterdi, keke yapabilseydik.

Tom gzlerinin ucuyla onlara bakt:

Belediye mi kaldryor? diye sordu.

Evet.
848/1684

Baba, kafasndaki bir kbustan kurtulmak


ister gibi, abuk abuk ban sallad:

Paramz yetimezdi, dedi. Trenle


kaldramazdk.

Anaya dnd:

zlme. Ne kadar alsak, ne yapsak


elimizden bir ey gelmez. Yalnzca tren yok,
ne yapalm. Yoksa ykama, kefen, papaz ola-
cak, mezarlkta da bir yeri bulunacak, cenaze
iin yanmzdaki parann on kat gerek. Biz,
elimizden geleni yaptk.

Ana:

Biliyorum, dedi. Yalnz, hani gzel bir


cenaze treni yapsaydk ne iyi olurdu, hi
aklmdan kmyor. Aldrma, unut.

Derin derin iini ekti, aznn kenarn


ovalad:
849/1684

erideki iyi adamd. ok kendini


beenmiti ama, fena adam deildi.

Baba:

Evet, dedi. Bize dorusunu syledi, iyi


adam.

Ana salarn eliyle arkaya doru att.


Diini skt:

ekip gitmeli, dedi. Oturacak bir yer


bulmal. bulup bir yere yerlemeliyiz.
ocuklar a komasak iyi olur. Bykana hi
byle eylerden holanmazd. Cenaze zaman
bile yemeini iyice yer, karnn doyururdu.

Tom sordu:

Nereye gidiyoruz?

Baba apkasn kaldrd, salarnn arasn


kad.
850/1684

Konaklamaya, dedi. Kalan paramz da


i buluncaya kadar yemeyelim. ehirden
kalm.

Tom otomobili iletti, caddelerden


getiler, krlara ktlar. Kprnn kenarnda
bir sr adrlar, kulbeler grdler.

Tom:

Burada dursak fena olmaz, dedi.


Bakalm ne yapyorlar? Nerede i varm,
anlayalm.

Otomobili dik ve pis bir hendekten indirdi,


kampn kenarnda durdu.

Kampta hibir dzen yoktu: Kk gri


adrlar, kulbeler, otomobiller her yana
geliigzel dalmt. lk kulbe, anlatlr
gibi deildi: Gneye bakan yan tane
paslanm oluklu sac, dou yan iki tahta
arasna gerilmi delik deik bir hal, kuzeyi
851/1684

bir dam kd parasyle lime lime bir


yelken bezi, bats ise alt uval parasndan
yaplmt... Bu drtke erevenin zerinde
yontulmam st dallar vard; onun da
stne otlar, serilmemi, ylmt. uval-
larla kapatlm olan yandaki kapda bir sr
eya vard. Be galonluk bir gaz tenekesi soba
iini gryordu. Teneke yana yatm, bir
yanndan pasl bir soba borusu karlmt.
Duvara doru bir kova yanlamasna oturtul-
mutu. evrede oturmak iin, zerinde ye-
mek iin bir sr sandklar, kutular duruy-
ordu. Kulbenin yannda eski bir T modeli
Ford ile arkasnda iki tekerlekli rmork
vard. Her yana geliigzel bir keder
kmt.

Kulbenin yannda kk bir adr vard.


adrn rengi, kullanlmaktan solmutu, ama
ok zenilerek kurulduu belliydi. Dardaki
sandklar adrn kenarna yerletirilmiti.
adrn kapsndan bir soba borusu uza-
tlm, nndeki pislikleri sprlp atlmt.
852/1684

Sandklarn birinin stnde bir kovalk slak


amar duruyordu. Kamp, temiz ve
dzgnd. adrn yannda A modeli bir tak-
si arabasyle ev yaps kk bir yatak r-
morku duruyordu.

Ve onun yannda, koskocaman bir adr


vard; eski psk, pul pul yrtlm ve yrtk-
lar tel paralaryle kapatlmt. Kapsnn
kanatlar akt, ieride yere drt geni ilte
serilmiti. adrn bir yanna gerilmi olan
ipe, pembe basma entariler ve bir sr tu-
lumlar aslyd. Krk adr ve kulbe vard.
Her konutun yannda baka eit bir oto-
mobil duruyordu. leride birtakm ocuklar
durmu, yeni gelen kamyona bakyorlard.
Sonra yava yava kamyona doru yrmeye
baladlar. Bunlar, tulum giymi, plak
ayakl, salar tozdan grilemi kk
ocuklard.

Tom, kamyonu durdurdu ve babasna


bakt:
853/1684

Gzel bir yere benzemiyor, dedi. Baka


bir yere gitsek mi dersiniz?

Baba:

Nerede bulunduumuzu bilmeden


hibir yere gidemeyiz, dedi. Bir kere i var
m, yok mu, onu soralm.

Tom, kamyonun kapsn at, darya k-


t. Aile de eyann stnden indi. Tuhaf tuhaf
bakndlar. Ruthie ile Winfield yolculuktan
kalma bir alkanlkla kovalar alp, suyun
bulunabilecei yere, stlerin altna doru
gitmeye baladlar; ocuk dizisi onlara yol
amak zere ikiye ayrld ve sonra yeniden
kapand.

lk kulbenin kapaklar ikiye ayrld,


darya bir kadn ba uzand.
Aarm salar rlyd; zerinde iekli
pis bir basma entari vard. Yz sska ve
854/1684

donuktu. Renksiz gzlerinin altnda derin


koyu ukurlar vard, az sarkk ve gevekti.

Baba:

Biz de kamyonumuzu bir yere ekip,


kamp kurabilir miyiz? dedi.

Ba, kulbenin iine ekildi. Bir an sren


durgunluktan sonra kapaklar yanlara ald,
gmlek giymi sakall bir adam kulbeden
kt. Kadn arkasndan bakyor, ama
kulbeden kmyordu.

Sakall adam:

Ho geldiniz, dedi.

Tedirgin koyu gzleri aile yesinin


birinden tekine atlad; onlardan kamyona,
sonra da eyaya srad.

Baba:
855/1684

Kadnnza sormutuk, eyay bir yere


indirsek olur mu diye, dedi.

Sakall adam, sanki baba ok nemli bir


ey sylemi de, dnmek gerekiyor-
mu gibi dikkatle bakt:

Burada bir yere mi yerlemek istiyor-


sunuz? diye sordu.

Evet. Burann sahibi var m, yer-


lemeden nce gidip grelim.

Sakall adam bir gzn kapatacak kadar


yumdu ve babay dikkatle szd:

Burada kamp kurmak m istiyorsunuz?

Baba kzmt. Ak sal kadn, uvaldan


yaplm kulbeden bakyordu.

Baba:

Ne dediimi anlamyor musunuz? dedi.


856/1684

Mademki burada kamp kurmak istiyor-


sunuz, neden kurmuyorsunuz? Ben size, kur-
mayn diyor muyum?..

Tom gld:

Sonunda anlad.

Baba kendini toparlad:

Burann bir sahibi olup olmadn


renmek istedim. Buraya para vermek
gerekir mi?

Sakall adam enesini ileri doru uzatt.

Baba arkasn dnd:

Hay Allah belsn versin! dedi.

Kadnn ba hemencecik ieri


ekildi. Sakall adam korkutur gibi ileri
doru yrd:
857/1684

Burann sahibi kim olabilir? diye sordu.


Bizi buradan kim atabilir? Sylesenize bana!

Tom, babasnn nne geti:

Sen gidip biraz uyusan iyi edersin, dedi.

Sakall adamn az ak kald ve alt di


etlerine pis parman dokundurdu. Bir an
dnceli dnceli Tom'a bakt, sonra top-
uunun stnde dnd, kr sal kadnn ar-
kasndan kulbeye dald.

Tom, babasna dnd:

Bu da nesi? diye sordu.

Baba omuzlarn silkti. Kampn ilerisine


bakyordu: Bir adrn nnde eski bir Buick
duruyordu. Otomobilin motor kapa akt.
Gen bir delikanl supap altryor, aletin
zerinde ileri geri, ileri geri gittike, Joad-
larn kamyonuna bakyordu. Joadlar bu
858/1684

delikanlnn kendi kendine gldn


grdler. Sakall adam ieri girince iini
brakt, sallana sallana o yana doru yaklat:

Ho geldiniz.

Mavi gzleri alayc alayc bakyordu:

Bizim Belediye Bakanyle


konutuunuzu grdm de...

Tom:

Nedir Allah akna o herifin durumu?


diye sordu.

Gen adam kkr kkr gld:

O da senin benim gibi kan biri. Eh,


belki de benden biraz daha kak!.. Bilmem
ya.

Baba:
859/1684

Bir ey demedim ki, buraya yerleip yer-


leemeyeceimizi sordum, dedi.

Delikanl, yal ellerini pantolonuna sildi:

Elbette yerleebilirsiniz. Neden yerlee-


meyecekmisiniz? Yeni mi geliyorsunuz?

Tom:

Evet, dedi. Daha bu sabah geldik.

Hi imdiye kadar Hooverville'de bu-


lundunuz mu?

Hooverville de neresi?

te buras.

Tom:

Ha, evet, dedi. Daha imdi geldik.


860/1684

Winfield ile Ruthie birlikte bir kova su


tayarak dndler.

Ana:

Haydi kampmz kuralm. Yorgunluk-


tan lyorum. Hepimiz dinlenmeliyiz.

Baba ile John Amca adr ve yataklar in-


dirmek zere kamyonun stne trmandlar.

Tom, delikanlya yaklat; alt arabaya


doru birlikte yrdler. Paralanm mo-
torun zerine bir supap altrc briz ve ben-
zin tenekesinin zerine de sar bir supap
altrma macunu tenekesi konulmutu.

Tom sordu:

O sakall ihtiyar herifin durumu neydi


yle? Delikanl brizini ald, almaya koy-
uldu. leri geri giderek, supab supap
yatana altrmaya balad.
861/1684

Belediye Bakan m? Kimbilir?.. Belki


coplanmtr?

Ne demek "coplanm"?

Kimbilir, belki polislerden o kadar


dayak yemitir ki, hl kendine
gelememitir.

Tom sordu:

Ne diye bir insana dayak atyorlar?

Delikanl durdu, Tom'un gzlerinin iine


bakt:

Kimbilir, dedi. Siz yeni geldiniz. Belki


siz bunun nedenini renirsiniz. Her ka-
fadan bir ses kyor; kimi yle, kimi byle
diyor. Bir yerde kamp kurun, fazla kaln da
grrsnz, nasl hemen muhtar gelip, in-
san atyor.
862/1684

Bir supap tutup kard ve macunu supap


yatana srd.

Peki ama, niye?..

Dedim ya, bilmiyorum. Kimileri, bizim


oy vermemizi istemiyorlar da ondan bizi bir
yerde oturtmuyorlar, diyor. Kimileri de,
yardm almayalm diye yapyorlar, diyor.
Kimileri de, bir yerde yerleirsek rgtleniriz
diye korkuyorlar, diyor. Ben asl nedenini
bilmiyorum dorusu. Bildiim bir ey varsa o
da, boyuna yolda olduumuz. Bekleyin, siz
de grrsnz.

Tom hl direniyordu:

Peki ama, babo serseri insanlar deil-


iz ki!.. Biz, i aryoruz. Ne i olsa yaparz.

Delikanl supap azna brizi yerletirirken


biraz durdu. Tom'a hayretle bakt:
863/1684

mi aryorsunuz? diye sordu. Demek i


aryorsunuz? Herkes burada baka bir ey mi
aryor sanki?.. Elmas madeni mi aryoruz
biz?.. Ben neden boku yedim byle
sanyorsun?..

Brizi ileri geri dndryordu.

Tom, kirli adrlara, hurda takmlara, eski


otomobillere, gnee serilmi ikin iltelere,
herkesin yemek piirdii kararm ukurlarn
zerindeki isli teneke kutulara bakt.

Soukkanllkla sordu:

yok mu?

Bilmiyorum. Olmas gerekir. Burada


artk rn kalmad. Daha zm toplama
mevsimine zaman var. Pamuk toplama
mevsimine de girmedik. Bu supaplar
altrnca hemen yeniden yola kacaz.
Ben, karm ve ocuklarm. Kuzeyde i varm
864/1684

diyorlar. Kuzeye doru gideceiz. Salinas


taraflarna doru.

Tom, John Amca ile babann papazla


birlikte adr direklerini aktklarn, zerine
adr gerdiklerini ve anann adrn iinde
ilteleri yere serdiini grd. evrede to-
planan bir sr ocuk, sessiz sedasz dur-
mu, yeni gelen ailenin yerlemesini
seyrediyordu. Bunlar, ayaklar plak, yzleri
kir iinde ocuklard.

Tom:

Bizim oralara birok adamlar gelip iln


dattlar... Sar renkli ilnlar. Buralarda
rnleri toplamak iin birok insan gerektii
yazlyd.

Gen gld:
865/1684

Burada yz bin kii varm diyorlar.


Kafam keserim ki, her aile, o namussuz iln-
lar okumutur.

Peki ama, mademki burada adama


ihtiyalar yok, ne diye bu ilnlar basp
datmak zahmetine katlanyorlar?..

Biraz kafan yorsan olmaz m?

Evet ama, renmek istiyorum.

Gen adam:

Bak! dedi. Bir i iin sana bir adam


gerekse ve bir de i isteyen bir tek adam bu-
lunsa. O zaman sen bu adamn istediini ver-
mek zorunda kalmaz msn? Ya, bir de yz
adam olursa, bir dn...

Takmn brakt. Gzleri sertlemi, sesi


keskinlemiti:
866/1684

Bir de yz adamn i istediini dn.


Dn ki ocuklar da var, bu ocuklar da a.
Dn ki bir pis on sentle ocuklara ancak
bir kutu konserve alnabilir; dn ki be
sentle bile ocuklara hi olmazsa bir eyler
alnabilir. Karnda da yz adam var. Sen de
onlara be sent verebilirsin. Zavalllar bu be
senti bile almak iin birbirlerini ldrrler.
Son altm ite bana ne veriyorlard,
biliyor musun? Saatte on be sent. Bir buuk
dolar almak iin on saat alyordum. Sonra
da orada yatp kalkamazsn. stelik her gn
ie gitmek iin benzin yakacaksn...

Hiddetten soluyor, gzlerinden tiksinti


fkryordu:

te bunun iin o el ilnlarn bastryor-


lar. Tarlalarda bir insan saatte on be sente
altrarak elde edecein krla, o ilnlardan
yz binlercesini bastrrsn, anlyor musun?

Tom:
867/1684

Allah bellarn versin! dedi.

Gen adam ac ac gld:

Siz daha buraya yeni geldiniz. Sonra an-


larsnz nereye geldiinizi.

Tom:

Ama, i olmas gerek! diye dayatt.


Aman Yarabbi!.. O etraftaki yeillik; balar,
baheler, sebzeler... Hepsini gzlerimle
grdm. Elbette adama ihtiyalar vardr.
Gzlerimle grdm.

Otomobilin yanndaki adrda bir ocuk


alamaya balad. Gen adam adra girdi;
adrn iinden hafif sesler iitildi. Tom, brizi
ald, supap yatana dayad, elini ileri geri
gtrerek dzeltmeye balad. ocuun
alamas durdu. Gen adam dar kt.
Tom'u seyre dald.
868/1684

Sen de yapabilirsin, dedi. yi bir ara.


Sana da yarar.

Tom yeniden balad:

Szme ne diyorsun? Ben burada her


yanda bir sr eyler yetitiini grdm.

Gen adam meldi. Souk souk:

Bak, sana syleyeyim... dedi. Kocaman


bir eftali bahesinde alyordum. iftlikte
btn yl srekli olarak yalnz dokuz kii
alyor...

Sznn etkisini artrmak iin durdu.

Oysa, eftaliler olur olmaz iki hafta


iinde bahede bin kiinin almas
gerek. eftaliler hemen toplanmal. Yoksa
rr. Peki, bu durumda ne yapsnlar?.. Her
yana u bilinen ilnlar datyorlar. bin
kii gerektii halde, alt bin kii toplanyor.
869/1684

nk, istedikleri creti vermek istiyor-


lar. Sen verdikleri creti kabul etmezsen,
yolun ak olsun. Senin yerine alacak bin-
lerce adam var. Bylece eftali toplarsn ve i
de biter. Memleketin her yan eftali bahel-
eriyle dolu. Hepsi birden olurlar. Sen, bulun-
duun bahenin iini bitirdin mi, btn
bahelerde de toplama ii bitmitir. Bu
namussuz memlekette yaplacak baka bir i
de yoktur. Artk mal sahipleri de senin bur-
alarda bulunman istemezler. Anladn m?
bin kii. de bitmi. Artk ya alacaksn,
ya ieceksin, ya da kavga karacaksn. Oysa,
para edecek eyan da kalmamtr., pis adr-
larda yaaya yaaya... Buras gzel bir mem-
leket ama, sen bu memleketi kirletiyorsun.
Onlar senin buralarda bulunman istemezler.
Onun iin seni her zaman bulunduun yer-
den atarlar, srerler. te imdi akln erdi
mi?

Joadlarn adrna doru bakan Tom, yor-


gunluktan glkle ve yava yava hareket
870/1684

eden anasnn al rp ile kk bir


ate yaktn, tencereleri alevin stne koy-
duunu grd. evredeki ocuklar da yak-
lamlard, ocuklarn byk ve durgun gz-
leri anann ellerinin her hareketini byk bir
merakla izliyordu. Kamburu km, ok ihti-
yar bir adam, adrn birinden kt, havay
koklaya koklaya kedi gibi yaklat, sok-
uldu. Kollarn arkasna kavuturmutu. O da
anay seyreden ocuklar arasna
kart. Ruthie ile Winfield de anann
yannda duruyorlar; yabanclara dmanca
bakyorlard.

Tom, hiddetle:

Bu eftalilerin hemen toplanmas


gerekir, deil mi, tam olduklar zaman!.,
dedi.

Evet, tabi.
871/1684

Peki, halk birlese ve "yleyse brak


rsn!" dese, hemen gndelikler birden-
bire ykselmez mi?

Gen adam gzn supaplardan ayrd,


Tom'a glmseyerek bakt:

Demek, dne dne bir ey buldun


sonunda, ha!.. Bunu kendin buldunsa
akolsun sana!..

Tom:

ok yorgunum, dedi. Btn gece oto-


mobil srdm. Seninle tartacak durumda
deilim. yle yorgunum ki, sylemek is-
tediimi kolayca syleyemeyeceim. Benimle
urama. Ben, yalnzca sana soruyorum.

Delikanl gld:

Yanl anladn. Siz burasn bilmiyor-


sunuz. Senin dndn dnemediler
872/1684

deil. Bu sylediin, eftali bahelerinde


alanlarn da aklna geldi. Bak, eer halk
birleirse, bir nder ortaya kar. kmas
gerekir. Baka trl olamaz... Yani, sz sy-
leyecek bir adam. Bu adam, daha azn aar
amaz onu yakaladklar gibi kodese atarlar.
Baka biri daha karsa, onu da kodese
atarlar.

Tom:

Eh, ne olur, kodeste a kalmaz ya! dedi.

yi ama, ocuklar a kalr. Sen ieride


keyif atarken ocuklarnn alktan lmesine
gnln raz olur mu?

Tom:

Hayr, dedi, olmaz.

Sonra baka bir ey daha var... Sen kara


listenin ne olduunu biliyor musun?
873/1684

O da neymi?

Halk birlemeye armak iin azn


aarsan ne olduunu anlarsn. Resmini alr-
lar, her yana datrlar. Artk sana hibir
yerde i vermezler. Hele ocuklarn da
varsa...

Tom kasketini kard, elinde buruturdu:

Demek ki, ya verileni kabul edeceiz, ya


da alktan leceiz? Ses karrsak yine a
kalmaya mahkmuz.

Gen adam eliyle yarm daire izdi, eli eski


psk adrlar ve pasl otomobilleri kapatt.

Tom yeniden anasna doru bakt. Anas


oturmu, patates soyuyordu. Ve ocuklar,
anaya daha ok yaklamlard.

Tom:
874/1684

Ben, verdiklerini almayacam! dedi. Al-


lah bellarn versin, benim ailem hayvan
deil!.. Birisinin beynini patlatrm, akllar
balarna gelir!..

Polis gibi yapacaksn, yle mi?

Yoo. Herkesin yapt gibi yapacam.

Gen adam:

Sen deli misin? dedi. Seni hemen yok-


ederler. Ne ismin ne cismin kalr. Azn
burnun kan iinde, hendekte bulurlar seni.
Gazetede bir tek satr kar... Ne yazar bilir
misin? Bir serseri, l olarak bulundu.
Bylece her ey olmu bitmi olur. Gaz-
etelerde byle bir sr yazlar greceksin:
Bir serseri, l bulundu.

Tom:
875/1684

O serserinin yannda baka bir l daha


bulunur ama!., dedi.

Gen adam:

Sen delisin, dedi. Bundan bir ey


kmaz.

Peki, sen olsan ne yaparsn?

Tom, benek benek yalanm yze baky-


ordu. Gen adamn gzlerine bir perde in-
mi gibiydi.

Hi... Nereden geliyorsunuz?

Biz mi? Sallisaw civarndan.


Oklahoma'dan.

Yeni mi geldiniz?

Daha bugn geldik.

Burada ok kalacak msnz?


876/1684

Bilmiyorum. Nerede i bulursak orada


kalacaz. Neden sordun?

Hi.

Ve gzlerine yeniden perde iner gibi oldu.

Tom:

Uyumal, dedi. Yarn sabah i aramaya


kacaz.

Arayn bakalm.

Tom dnd, kendi adrlarna doru


yrmeye balad. Gen adam supap mac-
unu kutusunu ald, parman iine daldrd:

Heyy! diye bard.

Tom dnd:

Ne var?
877/1684

Sana bir ey sylemek istiyorum.

Macunlu parman sallyordu:

Sana unu sylemek istiyorum: Sakn


kavga karaym deme. O coplanm adamn
hali gznn nne geliyor mu?

u demin adrdan kan adam m?

Evet. Hani, aptal gibi... Akln kaybetmi


gibi duran adam.

Peki, ne olmu?

Polisler geldii zaman, polisler sk sk


gelirler ha! sen de yle olacaksn, aptalm
gibi grneceksin... Hibir ey bilmeye-
ceksin. Syleneni anlamayacaksn. Polisler,
bizi byle grmek isterler. Sakn polise vur-
maya kalkma. Bu, kendi kendini ldrmek
demektir. Anlyor musun? Bo vereceksin.
Aldrmayacaksn. Dangalak olacaksn.
878/1684

Demek, o namussuz polisler bana


saldracaklar da, ben bir ey yapmayacam,
yle mi?

Evet, yapmayacaksn. Ben bu akam


sana gelirim de konuuruz. Ben belki yanl
dnyorum. Siviller burada hep dolarlar.
Ama ben, bir yolunu bulur gelirim, ocuk-
larm da var ama. Senin iin gelirim. Polis
grr grmez, sen ahlksz, aptal Okie ola-
caksn, anladn m?

Tom:

Bir suumuz olsa, sylediin doru,


dedi.

Sen aldrma. Biz nasl olsa bir su


iliyoruz. Yalnz bamz bu beldan kur-
taramyoruz. Dikkat et, ocuklar ala day-
anamazlar, iki gn iinde yuvarlanp
giderler.
879/1684

Yeniden iine balad; macunu supap


yatana srd, eli brizde yeniden hzla ileri
geri gitmeye balad. Yzne bir donukluk,
bir aptallk gelmiti.

Tom yava yava adrlarna doru geldi.


Kendi kendine hafif hafif:

Coplanacaz ha!., diyordu.

Baba ile John Amca da adra doru yak-


latlar. Kucaklar kuru st dallaryle
doluydu. Dallar atein yanna attlar, yere
meldiler.

Baba:

Epeyce topladk, dedi. Olduka uzaklara


gittik ama.

Baknp duran ocuklara bakt:

Allah Allah, unlara bakn, dedi. Siz


neden geldiniz buraya?
880/1684

Btn ocuklar bile bile balarn ediler.

Ana:

Galiba yemein kokusunu aldlar, dedi.


Winfield, ayamn altndan ekil!

Winfield'i nnden itti.

Biraz et piirsek fena olmaz, dedi. Yola


ktmzdan beri taze et piirip yemedik.
Baba, sen uradaki dkkna git de biraz
gerdan al. Gzel bir et piirelim.

Baba kalkt, sallana sallana uzaklat.

Al, otomobilin n kapan am, yal


motora bakyordu. Tom yaklat srada
ban kaldrd:

Mutlu bir halin var, iini tkrna


koymu gibisin.

Tom:
881/1684

Hayr, ilkbaharda yamura tutulmu


kurbaa gibiyim, dedi.

Al:

Motora bak, dedi. Bir ey yok, deil mi?

Tom motora bakt:

Yok gibi.

Yalnz bir eyi yok deil. Yaman bir mo-


tormu de. Ne yata tkand, ne bir ey oldu.

Bujilerden birini dndrerek kard,


parman delie tkad:

Biraz kararm, ama kuru, ziyan yok.

Tom:

ok gzel bir motor semisin dorusu.


Bana bunu mu syletmek istiyorsun? dedi.
882/1684

Dorusu btn yol boyunca yle


korktum ki, ya bozulursa, ya bir ey olursa
diye, nk bunun suu bana yklenecekti.

Tom:

Hayr. Sen iini hakkyle yaptn. imdi


biraz temizle yeter, nk yarn i aramaya
kacaz.

Al:

Kamyonda bir ey yok, karz, dedi. Sen


merak etme. Bir ak kard, bujinin trnak-
larn kazd.

Tom, adrn evresini dolat; Casy to-


praa oturmu, plak ayaklarndan birine
dnceli dnceli bakyordu. Yanna
kt:

e yarar m diye dnyorsun?

Casy:
883/1684

Ne yarar m?

Ayaklarn.

Haa. Yok canm, sadece dnyorum.

Tom:

Sen zaten dnmeyince rahat


edemezsin.

Casy kocaman ayaklarndan birini ste,


tekini alta getirdi, yavaa glmsedi:

Bir insann yapaca eyi, dnp


karar vermesi kolay deil.

Tom:

Ka gndr bir ey yumurtlamadn,


dedi. Boyuna dnyor musun?

Evet: Boyuna dnyorum.


884/1684

Tom, artk pislenmi, berbat olmu,


gnelii krlm kasketini kard. indeki
terli deriyi dar evirdi, derinin arasna
koymu olduu bklm gazete parasn
karp att, yerine yenisini koydu.

yle terlemiim ki kt, sucuk gibi


olmu, dedi.

Casy'nin oynayan ayaklarna bakt:

Dnmeyi brakp da beni dinler


misiniz biraz?

Casy, armut sapma benzeyen boynunu


evirdi:

Biraz deil, her zaman dinlerim. Zaten


bunun iin boyuna dnyorum ya. Halkn
konutuunu dinleyince onlarn neler duy-
duunu da anlyorum. Her zaman onlarla ol-
mak ne iyi ey. Onlar duyuyorum,
hissediyorum, onlarn kafesteki kular gibi
885/1684

rpndklarn, dar kmak istedike nasl


tellere arparak kanatlarn krdklarn
gryorum.

Tom gzlerini am, Casy'ye bakyordu.


Sonra dnd, alt metre uzaktaki gri adra
bakt. adrn iplerine kurumak zere tulum-
lar, gmlekler, entariler aslmt.

Tom, tatl bir sesle:

Ben de sana bunlar syleyecektim. Sen,


benden nce farkna varmsn, dedi.

Casy:

Evet, dedi. Biz tam bir sryz, boyun-


larmzdaki boyundurua kadar.

Ban edi, elini yava yava alnna,


oradan salarna gtrd.

Her yerde bunu grdm, dedi. Her


durduumuz yerde bunu grdm, insanlar
886/1684

bir lokma ekmein peindeler ve bulduklar


da, onlar beslemiyor. A kaldklar zaman
dayanamyorlard. Benden dua istiyorlard.
Ben bazen dua ediyordum.

Ellerini dizlerinin evresinde kavuturdu,


bacaklarn gvdesine doru ekti:

Duann al unutturacan sany-


ordum, dedi. Duay ederdim ve btn dertler
de sineklerin sinek kdna yapmas gibi,
bu duaya yapr kalrd. Sonra da dua, btn
dertlerle birlikte kaybolup giderdi. Ama,
artk bu da ie yaramaz oldu.

Tom:

Dua hibir zaman bir lokma ekmek ge-


tirmez, dedi. Tersine, bir lokma ekmek getir-
eceim diye elindeki somunu da alr gider.

Casy:
887/1684

Evet, dedi. Tanr hibir zaman gndelik-


leri ykseltmemitir. Burada herkes kendi
halinde yaamak ve ocuklarn da yaatmak
istiyor; yaland zaman da evinin kaps
nnde oturup, batan gnei seyretmek
istiyor. Genler; dans etmek, almak istiy-
orlar. stedikleri topu topu bu kadar... u kr
olas kaslarn iletmek ve yorulmak istiyor-
lar. Hey Tanrm! Neler sylyorum ben be?..

Tom:

Bilmiyorum, dedi. Gzel eyler syly-


orsun ama. Eee, syle bakalm, ne zaman
dnmeyi brakp almaya balyorsun?
bulmalyz. Para suyunu ekmek zere.
Bykanann mezar evresini kapatacak boy-
al bir tahta paras iin be dolar verdi
babam. Paramz ok az kald.

Sska, soyu belirsiz bir kpek, topra kok-


laya koklaya adrn yanna geldi. ok rkek
bir kpekti; hemen kamaya hazrd. ki
888/1684

adamn orada bulunduunun farkna varma-


yarak yaklat; sonra ban kaldrnca onlar
grd, yana doru srad, kulaklarn ve
kuyruunu ksarak kat.

Casy, kpein bir adrn arkasna sak-


landn grd. ini ekti:

Ben kimseye yaramyorum, dedi. Ne


kendime, ne de bakasna. Alp bam git-
sem, diyorum. Sizin yemeklerinizi yiyorum,
yerinizi igal ediyorum. Buna karlk size bir
ey verdiim yok. Srekli bir i bulsam da
bana verdiiniz eylerin bir ksmn
deyebilsem.

Tom azn at, enesini ileri doru uzatt.


Alt dilerini kuru bir sprge pyle
kartrd. Gzlerini kampn, gri adrlarn,
ot, teneke ve mukavvadan yaplm kulbel-
erin zerinde gezdirdi.
889/1684

Ah, bir paket ttnm olsayd, dedi.


Epeydir sigara tttremedim. Mac Alester'de
ttne almtm. Yine oraya dnesim
geliyor.

Yeniden dilerini kartrd ve hemen


papaza dnd:

Hi hapse girdin mi sen?

Casy:

Hayr, dedi, hi girmedim.

Tom:

yleyse, bizden ayrlp gitmeye kalkma,


dedi. Daha zaman deil.

Ne kadar abuk i aramaya balarsam o


kadar abuk i bulabilirim.

Tom, yar kapal gzleriyle Casy'yi szd,


sonra yeniden kasketini bana geirdi:
890/1684

Bana bak, dedi. Buras papazlarn dey-


imiyle, bir cennet deil. Burada, kt bir
durum var. Burann halk batdan gelenler-
den ekiniyor; onun iin bizi korkutarak
buradan sepetlemek istiyorlar, polisler
tutmular.

Casy:

Evet, dedi, biliyorum. Peki ama, ne diye


benim hapse girip girmediimi sordun?

Tom, yava yava:

Hapse girseydin, dedi, renirdin., koku


almay. Oradakilerin toplanp konumalarna
izin vermezler... Ancak iki kii konuabilir.
yle, bir arada toplanp konumak yoktur.
nsan bylece her eyin kokusunu almasn
renir. Mesel, bir olay olacaksa... Birisi bir
olay karacak, ya da bir sprge sopasn
gardiyann kafasna indirecekse.. anlyor
musun? Kokusunu ok daha nceden alrsn.
891/1684

Bir kavga, ya da bir isyan kacaksa kimse


sana bir ey sylemez... Ama sen, kokusunu
alrsn. Anlyor musun?

Eee?!..

Tom:

Onun iin bir yere ayrlma, dedi. Yarn


sabaha kadar bir yere gitme. Bir eyler ola-
cak gibi geliyor bana. Yola yakn bir yerde
ocuun birisiyle konuuyordum. Bir tilki
kadar sinsi ve kurnazd; hem de fazlasyle
kurnaz. Tilki, kendi iine bakar, kimseye
aldrmyormu gibi yapar... Ama yaknnda
bir horoz vardr, garanti.

Casy, Tom'u ilgiyle dinledikten sonra, bir


ey sormak istedi; sonradan vazgeerek,
azn smsk kapad. Yava yava ayaklarn
uzatt, dizlerini birbirinden ayrd, ayana
bakt.
892/1684

Evet, dedi. imdi daha gitmemeliyim.

Tom:

Kimsenin bir eyden haberi olmad za-


man, iyi insanlar her eyden habersizken.,
garanti bir ey olur, dedi.

Casy:

Peki, burada kalyorum, dedi.

Yarn hepimiz yollara dp, i


arayacaz.

Casy:

Peki, dedi.

Ayaklarn aa yukar sallad, uzun uzun


inceledi. Tom olduu yerde yan dnerek
dirseklerine dayand, gzlerini kapad.
adrn iinden Rose of Sharon'un sesi,
mrltlar, Connie' nin cevaplar iitiliyordu.
893/1684

adrn alt koyu glgeydi; iki yanndan


grlen gen eklindeki k, parlak ve kes-
kindi. Rose of Sharon iltenin zerinde yaty-
ordu. Connie de yanna melmiti.

Rose of Sharon:

Anama yardm etmeliyim, dedi. Anama


yardm etmek istiyorum. Ama her zaman
midem bulanyor, fena oluyorum.

Connie dalgnd:

Eer ben byle olduunu bilseydim, gel-


mezdim. Geceleri evde traktr derslerine
alr, kendime dolarlk bir i bulurdum.
nsann eline gnde dolar geerse rahat
rahat yaar, hem her gece de sinemaya gider.

Rose of Sharon durumunu anlyormu gibi


bakt:
894/1684

Geceleri radyo derslerine alacaksn,


dedi.

Connie uzun bir sre cevap vermedi.

Rose of Sharon sordu:

yle deil mi?

Evet, elbet alacam. Hele bir iimiz


yoluna girsin. Biraz paramz olsun.

Rose of Sharon dirseklerine dayanarak


dnd:

Sakn o iten vazgeme, dedi.

Yoo.. yoo.. hayr. Ne mnasebet. Ama.,


byle yerlerde yaayacamz hi aklma
getirmemitim.

Kzn gzleri sertlemiti. Durgun durgun:

alman gerek, dedi.


895/1684

Tabi, tabi. Biliyorum. Hele bir


kendime geleyim bakaym. Biraz paramz
olsun. Evde kalp da traktrlere alsaydm,
belki daha iyi olurdu. Traktrde alanlar
dolar alyorlar. Onlara stelik fazla para da
veriyorlar.

Rose of Sharon gzleriyle Connie'yi izliy-


ordu. Connie, Rose of Sharon'a bakt za-
man karsnn, gzleriyle kendisini lp
bitiini, kendisini szdn farketti:

alacam, dedi. Hele bir kendime


geleyim.

Rose of Sharon, sert sert:

ocuumuz domadan bamz bir eve


sokmalyz. ocuu adrda bytemeyiz.

Connie:
896/1684

Tabi, dedi. Hele biraz iimiz yoluna


girsin.

adrdan kt. Anann al rp ile yakt


atein zerine eilmi, altn grd. Rose
of Sharon arka st dnd, adrn tepesine
bakarak, dnceye dald. Sonra ses
karmamak iin ba parman azna soktu,
sessizce alad.

Ana, atein yannda diz km, et ten-


ceresinin altndaki atei sndrmemek iin
dal kryordu. Ate parlyor, snyor, parly-
or, snyordu. ocuklar, on be ocuk, ses
karmadan durmular, seyrediyorlar. Pien
etin kokusunu aldklar zaman hafif hafif
oynuyordu burunlar. Tozdan boz rengini
alm, salarnn zerinde gne parlyordu.
ocuklar orada durmaktan sklyorlar, ama
oradan da ayrlp gidemiyorlard. Ana,
aznn suyu akan evrenin ortasndaki
kk bir kzla yavaa bir eyler konuuy-
ordu. Bu kz, hepsinin byyd. Bir
897/1684

ayann zerinde duruyor, ayann arkasn


plak tabanyle okuyordu. Ellerini arkasna
kavuturmutu. Deimeden bakan kk
yeil gzlerle seyrediyordu anay.

Eer isterseniz, size biraz al rp


kraym, madam? dedi.

Ana ban iinden kaldrd:

Yemek mi isteyeceksin?

Kz, deimeyen baklarla:

Evet, madam, dedi.

Ana dallar tencerenin altna srd ve alev


yeniden trdad.

Kahvalt etmedin mi?

Hayr, madam. Bu yanlarda i yok.


Babam benzin almak iin eyamz satyor da
yle geiniyoruz.
898/1684

Ana bakt:

Buradakilerin hibiri kahvalt etmemi


midir?

ocuklar sinirli sinirli kmldandlar, gz-


lerini kaynayan tencereden uzaklatrdlar.

Kk bir ocuk, kabara kabara:

Ben yedim, dedi. Ben de, kardeim de


yedik. O ikisi de yedi, grdm. Biz ok yedik.
Bu gece gneye gidiyoruz.

Ana glmsedi:

Demek siz a deilsiniz? Zaten burada


size yetiecek kadar yemek de yok ya!

Kk ocuk, dudaklarn sarktt:

Biz ok yedik, dedi. Sonra dnd,


koarak gitti, bir adra girdi.
899/1684

Ana arkasndan uzun uzun bakt. Sonra


byk kz, kendisini hatrlatt:

Ate snyor, madam. sterseniz ben


bakaym, hi sndrmem.

Ruthie ile Winfield, ocuklarn evirdii


dairenin ortasnda, souk ve kibardlar.
ekingendiler, ayn zamanda mal sahibiy-
diler. Ruthie, kk kza souk ve kzgn gz-
lerle bakt. Anasna denek krmak iin
meldi.

Ana, tencerenin kapan at, eti bir


denekle kartrd.

Elbette hepiniz a deilsiniz. Mesel de-


minki ocuk a deilmi.

Kz, alay edercesine:

O mu?., dedi. Att. Hem de yle bir att


ki... Yemek yemedii zaman... Dn akam
900/1684

yaptn bir bilseniz? Dn akam gelip bize


tavuk yedik, dedi. Oysa ben, yemek yerlerken
gzetledim, herkes gibi kzarm bazlamadan
baka bir ey yemediler.

Yaaa!..

Ana, kk ocuun girdii adra bakt.


Sonra yeniden kk kza dnd:

Ne zamandan beri Kaliforniya'dasnz?


diye sordu.

Ooo! Alt ay kadar oluyor. Bir sre


hkmet kampnda oturduk, sonra kuzeye
gittik. Dndmz zaman kampta yer
kalmamt. O kamp yle gzel bir yerdi ki...

Ana:

Nerede bu kamp? diye sordu.

Ruthie'nin elinden dallar alarak atee att.


Ruthie byk kza tiksintiyle bakyordu.
901/1684

Weedpatch taraflarnda. Gzel apte-


shaneleri, hamamlar var; amarlar bir
teknede ykanabiliyor. Elinin altnda her za-
man su bulunuyor. Hem de iilir, gzel su.
Geceleri herkes mzik alar, cumartesi
akamlar da dans edilir. Ah, byle gzel ey
grmemisinizdir. ocuklar iin oyun yeri
var, apteshanelerinde kt var. Bir ipi ek-
tiniz mi apteshaneye su dklyor, sonra
polisler akllarna estii zaman gelip adr-
lara girmiyorlar. Kamp yneten adamlar
yle nazik ki, her zaman insan gelir yoklar-
lar, konuurlar; yalan da sylemezler. Ah, bir
daha oraya gidebilsek!..

Ana:

Hi bu yeri iitmedim, dedi. Benim iin


en nemlisi, amar ykanacak bir tekne
olmas.

Kz heyecanl heyecanl devam etti:


902/1684

Yaaa. Borulardan scak su da geliyor,


duun altna girdin mi scak su akmaya
balyor. Byle yer grmemisinizdir.

Ana:

Yer yok mu dedin orada? diye sordu.

Evet. Son defa bavurduumuzda, "Yer


yok!" dediler.

Ana:

Herhalde ok pahaldr?

Evet, biraz para vermek gerekiyor. Ama


paranz yoksa, orada alyorsunuz... Haf-
tada iki saat; mesel, ortal sprp, s-
prntleri atyorsunuz. Byle iler yaptry-
orlar. Geceleri de mzik var; herkes toplanp
konuuyor; borularda scak su. Byle gzel
bir yer imdiye kadar grmemisinizdir.

Ana:
903/1684

Keke biz de oraya gidebilsek, dedi.

Ruthie dayanmaya alyordu. Sonunda


patlad:

Bykanamz kamyon stnde ld


bizim.

Kz bir ey anlamayarak Ruthie'ye bakt.

Ruthie:

Yaa.. dedi, sonra belediye doktoru gelip


ald.

Dudaklarn smsk kapatt ve birka


kk dal krd.

Winfield hcuma katld:

Yaa!.. Tam kamyonun stnde, diye


tekrarlad. Belediye doktoru, onu kocaman
bir sepete koydu.
904/1684

Ana:

Susun bakaym, ikiniz de! dedi. Susmay-


acaksanz, gidin buradan!..

Ana yeniden atele uramaya balad.

Al, bakalarnn nasl supap altrdklarn


grmek iin kampn aalarna doru git-
mi, dolayordu.

Artk iin bitiyor galiba, dedi.

Daha iki tane var.

Bu kampta hi kz var m?

Gen adam:

Ben evliyim, dedi. Kzlarn arkasndan


koacak zamanm yok.

Al:
905/1684

Ben nasl olsa kzlarn arkasndan koa-


cak zaman bulurum, dedi. Ben baka bir
eyle uramam zaten.

Biraz a kalrsan, anlarsn.

Al gld:

Belki. Ama ben, imdiye kadar hi bu


huyumdan vazgemedim.

Biraz nce benimle konuan sizin


aileden deil miydi?

Evet, aabeyim Tom'du. Onunla


uramazsan iyi edersin. O, bir adam
ldrd.

Yaa, yle mi? Neden ldrm acaba?

Kavga ederken lm. Adam, Tom'a


bak ekmi. Tom onun kafasna krekle
vurmu.
906/1684

Yaaa!.. Demek yle. Mahkeme ne karar


vermi?

Al:

Kavga olduu iin, ceza vermemi, dedi.

Oysa hi de kavgac bir adama


benzemiyor.

Evet, gerekten deildir. Ama kimseye


de kendini ezdirmez.

Al'n sesinde bir vnme vard, devam etti:

Tom sessizdir ama., sen onun yle


grndne bakma.

Evet. Onunla ben konutum. Hi de


fena bir adama benzemiyor.

Evet, fena adam deildir. Yalnz dam-


arna basmamal. Sonra., karmam haa!..
907/1684

Gen adam, son supab dzeltiyordu.

Supaplar yerine koyarken istersen sana


yardm edeyim?

yi olur. Yalnz, baka iin yoksa.

Al:

Uyuyacaktm ama, dedi. Allah


kahretsin, sklm bir motora burnumu
sokmadan duramam. lle elimi srmeliyim.

Gen adam:

Yardmn beni ok sevindirecek, dedi.


Benim adm Floyd Knowles.

Benimki, Al Joad.

Memnun oldum.

Al:
908/1684

Ben de, dedi. Ayn contay m


kullanacaksn?

Floyd:

Tabi, ne yaparsn, dedi.

Al aksn kard, silindir gvdesini


kazmaya balad.

Ah! dedi. Dnyada bir motorun ii


kadar sevdiim bir ey yoktur.

Ya kzlar?

Aaa.. bak onlara da dayanamam!.. Bir


Rolls Royce'u skp yeniden takmak ne
kadar houma gider. Bir defa it modeli
Cadillac'in kapan kaldrp bakmtm; inan
ki mrnde bu kadar gzel ey grmemisin-
izdir!.. Sallisaw'dayd... Bir lokantann
nnde duruyordu. Motorun kapan
kaldrm bakarken, lokantadan bir herif
909/1684

kt: "Heyy, ne halt ediyorsun orada


be?" dedi. Ben de: "Bakyordum. Houma
gitti de!" dedim. Herif orada aptal aptal dur-
uyordu. Garanti bir defa merak edip mo-
toruna bakmamtr. ylece aptal aptal dur-
uyordu. Hasr apkal zengin bir adamd.
izgili gmlei ve gzlkleri vard. Ne o, ne
de ben bir ey sylyorduk. Yalnzca
birbirimize bakyorduk. Biraz sonra, "Ara-
bay srmek ister misin?" dedi.

Floyd:

Vay canna! dedi.

Yaa... "Arabay srmek ister misin?"


dedi. Oysa zerimde tulum vard... Le gibi
pis bir tulum... Ben, "Arabay kirletirim."
dedim. "Aldrma!" dedi. "urada bir tur yap
bakalm." dedi. Yaa!.. Direksiyona getim,
yedi defa tur yaptrdm. Hey Allahm, hey!..

Floyd sordu:
910/1684

ok mu gzeldi?

Ne diyorsun be! dedi, onu skmek iin.,


her eyimi., her eyimi verirdim.

Floyd kolunun hareketini yavalatt. Son


supab da yatandan kaldrd, bakt:

Sen klstr otomobilleri kullanmaya


al, dedi. nk btn mrnce 16 modeli
otomobil kullanamayacaksn.

Brizini otomobilin basamana koydu,


silindir gvdesindeki kabuklar atmak iin
eline bir keski ald. Balar ak, ayaklar -
plak, iri yar iki kadn yanlarndan geti.
Balar ak, ayaklar plak iki iman kadn,
birlikte bir kova bulank su tayorlard. Kova
ard. Eilerek yryorlar, hep nlerine
bakyorlard. kindi olmak zereydi.

Al:
911/1684

Bakyorum, iin gemi senin, bir eye


dknln yok, dedi.

Floyd keskiyle daha sert kazmaya


balamt:

Alt aydan beri buradaym, dedi. ala-


cak esasl bir i bulmak iin bu devletin her
yann allak bullak ettim. Kendime, karma,
ocuklarma bir para et, bir para patates
bulabilmek iin drt buca dolatm. Fare
gibi girmediim delik, bavurmadm yer
kalmad. Yine de bir ey yapamadm. Yine de
doru drst yiyecek bir ey bulamadm.
Artk bana bkknlk, ylgnlk, yorgunluk gel-
meye balad. te btn i burada. yle yor-
gunum ki, ayakta uyuyorum... Ve yine de ne
yapmak gerektiini bilemiyorum.

Al sordu:

Burada srekli bir i bulunamaz m?


912/1684

Hayr, burada srekli i yok.

Keski ile silindirin pisliklerini syrp att,


yal bir paavra ile mat madeni sildi.

Pasl bir otomobil kampa girdi, iinde es-


mer ve sert yzl drt adam vard. Otomobil
yava yava kampn adrlar arasndan
geti.

Floyd bard:

Nasl, bir ey buldunuz mu?

Otomobil durdu. Direksiyondaki adam:

Dnyann yerini dolatk, dedi. Bu


koskaca memlekette bir kiilik bile i yok.
Buradan gideceiz, aresiz.

Al:

Nereye? diye bard.


913/1684

Neresini gzmz grrse. Buradan


boyumuzun lsn aldk.

Adam debriyaj brakt, otomobil, kampn


aasna doru uzaklat.

Al, arkasndan bakt:

aramaya teker teker gitmek daha


doru deil mi? nsan nerede i bulursa, he-
men orada ie balar.

Floyd keskiyi brakt, ac ac glmsedi:

Bir trl anlamyorsunuz, dedi. Dolap


i aramak benzinle olur. Benzinin galonu on
be sent. Senin dediin gibi olsa drt kiiye
drt otomobil gerekir. Her biri on sent koy-
uyor da benzin alp yle i aramaya gidiyor-
lar. Bunu ren.

Al!..
914/1684

Al, yannda duran Winfield'e ban evirip


bakt. Winfield'de byk bir adam hali vard.

Anam eti datyor. Al'a syle de gelsin,


yesin, dedi. Al, ellerini pantolonuna sildi.

Floyd'a:

Bugn azmza bir ey koymadk daha,


dedi. Yemekten sonra gelir sana yardm
ederim.

Cann istemiyorsa brak, gelme.

Yok!.. Canm istemez olur mu?

Al, Winfield'in arkasndan Joadlarn


kampna doru yrd.

Tencerenin evresi kalabalkt. Yabanc


ocuklar et tenceresine imdi o kadar yak-
lamlard ki, ana altka dirsekleriyle
ocuklara arpyordu. Tom ile John Amca,
anann yannda duruyorlard.
915/1684

Ana, aresiz:

Ne yapacam ardm, dedi. Bizi-


mkileri doyurmak gerekiyor. Bu ocuklarla
bam belda. Ne yapacam bilmem ki?

ocuklar ta gibi duruyorlar, anaya baky-


orlard. Yzleri anlamsz ve sertti. Gzleri
tencere ile anann elinde tuttuu inko
tabaklar arasnda mekik dokuyordu. Bu gz-
ler, tencereden tabaa giden ka, ve ana
taba John Amcaya verdii zaman, duman
tten taba izledi. John Amca kan ye-
mee daldrd ve sra sra gzler kakla
birlikte kalkt. John'un azna bir patates
paras girdi. Sra sra gzler yzne bakyor,
John'un lokmaya tepkisinin ne olacan
merak ediyorlard. Acaba iyi mi karlayacak-
t? Acaba houna gidecek miydi?

John Amca, bu baklarn sanki ilk defa


farkna varmt. Yava yava iniyordu.
916/1684

Tom, istersen sen ye, dedi. Ben


ackmadm.

Tom:

Peki ama, bugn bir ey yemedin ki?.,


dedi.

Biliyorum ama, biraz karnm aryor da.


Ackmadm daha.

Tom, usulca:

Taban al da git, adrda ye, dedi.

John Amca direndi:

Ackmadm. adra da girsem grrm.

Tom, ocuklara dnd:

Haydi, dedi. Basn buradan, gidin!..


917/1684

Sra sra gzler et yemeinden ayrld ve


Tom'un yzne tuhaf tuhaf bakt.

Haydi, haydi, basn gidin buradan


bakalm!.. Burada iiniz yok! Size de yetecek
kadar yemek yok burada!..

Ana inko tabaklara kepe ile birer para


et koydu ve tabaklar yere brakt.

ocuklar kovamam, dedi. Ne


yapacam ardm. Tabaklarnz alp
adra gidin. Ben kalan onlara veririm. u
taba da Rosasharn'a gtrn.

Ana, ocuklara bakarak glmsedi:

Bana bakn yumurcaklar, dedi. Sizler de


gidip birer dz tahta bulun. Kalan da size
vereceim. Kavga etmek yok haa!..

Grup, lgn ve sessiz bir abuklukla


dald. ocuklar tahta bulmaya,
918/1684

adrlarndan kak almaya kotular. Daha


ana tabaklara yemekleri boaltmadan
dndler. Seslerini karmyorlar, a kurtlar
gibi bakyorlard.

Ana ban sallad:

Dorusu ardm kaldm. oluumdan,


ocuumdan ayrp da size veremem ya.

nce kendi oluumu ocuumu be-


slemeliyim... Ruthie, Winfield, Al!., diye
bard sert sert. abuk tabaklarnz aln da
gelin!.. abuk adra girin!

zr diler gibi ocuklara bakt:

Yeterince yok. Tencereyi burada


brakacam, hepiniz bir para tadna
bakarsnz. Ama ne olacak sanki.

Biraz duraklad:
919/1684

Ne yapaym, size vermemezlik edemem.


Tencereyi kaldrd, topraa koydu.

Bekleyin biraz. ok scak, dedi.

Ve grmemek iin hemen adra


kotu. Btn aile, ellerinde birer tabak, yere
oturmutu; darda ocuklarn tahta
paralar ile, kaklar ve pasl tenekelerle ten-
cerenin dibini kazdklarn iitiyorlard. Ten-
cere, bir yn ocuun ortasnda kay-
bolmutu. Konumuyorlard. Kavga grlt
de etmiyorlard. Hepsinde durgun bir istek,
hepsinde bir odun sertlii vard. Ana, man-
zaray grmemek iin arkasn dnd.

Bir daha bunu yapamayz, dedi. Ye-


meimizi bakalarna veremeyiz.

Tencereden kazma sesleri geliyordu.


Sonra ocuk yn dald; ocuklar uzak-
latlar ve dibi kaznm tencereyi topran
stnde braktlar.
920/1684

Ana, bo tabaklara bakt:

Hibiriniz doymadnz, dedi.

Baba ayaa kalkt, hibir ey sylemeden


adrdan kt. Papaz, kendi kendine
glmsedi; topraa srt st uzand, ellerini
bann altna koydu.

Al ayaa kalkt:

Otomobilini yapan adama yardm et-


meye gidiyorum.

Ana tabaklar toplad, ykamak iin dar


gtrd.

Ruthie! diye bard. Winfield, abuk


bana bir kova su getirin!..

Kovay ocuklara verdi, ocuklar dereye


doru istemeye istemeye gittiler.
921/1684

riyar, kuvvetli bir kadn yaklat. Entarisi


toz iindeydi. zerinde mazot lekeleri vard.
Azametle enesini havaya kaldrmt. Biraz
ileride durdu, anaya dmanca bakt.
Sonunda yaklat.

Souk souk:

Ho geldiniz, dedi.

Ana:

Ho bulduk, dedi ve dizlerinin zerinde


doruldu, bir sandk uzatt.

Buyurmaz msnz?

Kadn daha yaklat:

Hayr, oturmayacam.

Ana, hayretle bakt:

Bir ey mi istiyorsunuz?
922/1684

Kadn ellerini kalalarna dayad:

Bir ey istemiyorum, yalnz, sizin kendi


ocuklarnzla ilgilenmenizi, bakalarnn
ocuklarna karmamanz istiyorum.

Ana gzlerini fal ta gibi at:

Ben bir ey yapmadm ki... diye sze


balad.

Kadn kalarn att:

ocuumun az et kokuyordu geldii


zaman. Eti ona siz vermisiniz, bana syledi.
Et piirerek evreye kurum satmaya kalk-
mayn. Zaten benim kendi derdim kendime
yetiyor, bir de siz derdime dert katmayn.
ocuk, demin gelip ne dedi biliyor musunuz?
"Bize neden et yemei yapmyorsunuz?"
dedi.

Kadnn sesi hiddetten tir tir titriyordu.


923/1684

Ana yaklat:

Oturun biraz, dedi. Oturun da syleye-


ceinizi syleyin.

Hayr, oturmayacam. Ben kendi


oluumu ocuumu beslemeye alyorum.
Bir de siz gelip et vererek onlar batan
karyorsunuz.

Ana:

Oturun, dedi. Zaten i bulana kadar et


piirecek deiliz artk... Siz et piirseniz de
bir sr ocuk gelip evrenizde yalansa, ne
yapardnz? Biz de yeterince yiyemedik, ama
ne yaparsnz, ocuklar insana byle bakar-
larken onlara bir ey vermemezlik edilemez
ya!..

Kadn ellerini kalalarndan indirdi. Bir an


gzleriyle anay inceledi. Sonra dnd, hzla
uzaklat. adrna girdi, arkasndan
924/1684

kapaklarn kapatt. Ana bakakald, sonra


yeniden dizlerini bkerek tabak ynnn
yanna meldi.

Al, koa koa geldi.

Tom!., diye bard. Ana, Tom adrda


m?

Tom, adrdan ban uzatt:

abuk benimle gel. Birlikte uzaklatlar.

Tom sordu:

Ne var?

Biraz bekle. imdi grrsn.

Al, Tom'u sklm otomobilin yanma


gtrd.

Arkadan ad Floyd Knowles, dedi.


925/1684

Evet. Ben kendisiyle grtm. Ne var?

Floyd:

Ne olacak, motoru takyoruz ite, dedi.

Tom parman silindir gvdesi stnde


gezdirdi:

Al, ne oldu Allahn seversen,


sylesenize?

Floyd imdi bana ne anlatt biliyor


musun? Floyd, anlatsana bir daha.

Floyd:

Sylemeseydim keke!.. Ama... Evet


sana da anlataym yleyse: Buraya gelenler
kuzeyde i olduunu sylyorlar.

Kuzeyde mi?
926/1684

Evet, kuzeyde, Santa Clara vadisi


yaknnda bir yerde. Tam kuzeye dyor.

Yaa? Acaba nasl bir i?

Erik, armut toplama ve konservecilik ii.


neredeyse balayacakm.

Tom sordu:

Buradan ne kadar uzak acaba?

Kimbilir? Belki de iki yz mil.

Tom:

ok uzak, dedi. Peki ama, oraya


vardmz zaman hemen i bulacamz
nereden belli?

Ben de bilmiyorum, dedi. Ama burada i


yok. Buraya gelen adam, kardeinden mek-
tup almt. imdi yoldadr. "Kimseye
syleme" dedi bana, "sonra ok adam dolar".
927/1684

Bu gece hemen bizim yola kmamz gerekiy-


or. Oraya gidip i bulmalyz.

Tom, Floyd'u inceledi:

Peki, niin biz buradan gizlice svalm?

nk, herkes oraya rse kimseye


i kalmaz da ondan.

Tom:

ok uzak oras, dedi.

Floyd'un can sklm gibiydi.

Ben size bir ipucu veriyorum, o kadar.


Siz yine istediinizi yapn. Hani kardeiniz
burada bana yardm etti de ben de ona bir
karlk olsun diye bunu syledim.

Burada i olmadna emin misin?


928/1684

Bak, ben buray haftadr allak bullak


ettim, dolamadk yer brakmadm, en ufak
bir i, bir tek i bile bulamadm. Yok, eer siz
de bir denemek, bol bol benzin yakarak i
aramak istiyorsanz, meydan ak. Benim
sizden bir ey istediim yok. Oraya ne kadar
az adam giderse benim iin o kadar iyi.

Tom:

Benim seni suladm yok, ama oras


cehennemin buca, diyorum. Buraya
gelirken i bulacamz, bamz sokacak bir
ev kiralayacamz ummutuk.

Floyd sabrla:

Biliyorum. Siz buraya daha yeni geldin-


iz, dedi. Burada ok ey reneceksiniz. Eer
benim szlerimi dinleyecek olursanz, im-
diden ok kazancnz olur. Yok, eer beni
dinlemezseniz kafanza dank ettii zaman,
anlarsnz. Burada yerleemezsiniz, nk
929/1684

sizin burada yerlemenizi salayacak bir i


yok. Gnleriniz yar a yar tok i aramakla
geecek. te iin asln imdi anladnz m?

Tom, sinirli sinirli:

Ben nce bir denemek isterim kendi


kendime, dedi.

Bir otomobil kampa girdi, yanlarndaki


adrn nne geldi ve durdu. Tulum ve mavi
gmlek giymi bir adam indi otomobilden.

Floyd, adama bard:

Bir i buldunuz mu?

Bu namussuz memlekette boaz tok-


luuna bile i yok, pamuk toplama
mevsimine kadar...

Ve adam yrtk adra girdi.

Floyd:
930/1684

Grdnz m? dedi.

Evet, grdm. Ama bir de iki yz mili


dn. Vay babam vay!..

Ama bir yerde ok kalamayacaksnz.


Bunu bilin.

Al:

Gitsek daha iyi olur, dedi.

Tom sordu:

Buralarda ne zaman iler alr?

Eh! Bir ay sonra filan pamuk ii balar.


Eer ok paranz varsa, pamuk mevsimini
beklersiniz.

Tom:

Anam yerinden kprdamak istemiyor,


dedi. Zavallnn adm atacak hali yok.
931/1684

Floyd omuzlarn silkti:

Ben sizi kuzeye zorla gtrecek deilim.


Kendiniz bilirsiniz. Ben size duyduumu
syledim, o kadar. Yal contay otomobilin
basamandan ald. Silindir gvdesinin
stne dikkatle koydu ve bastrd.

Al'a:

imdi, dedi, istersen yardm et de


silindir kapan yerine koyaym.

Silindir kapan cvatalarn zerine yava


yava koydular, her yann dmdz oturttu-
lar. Tom, onlar seyrediyordu.

Bir konualm aramzda, bakalm, dedi.

Floyd:

Sizinkilerden baka kimsenin bu ii


duymasn istemiyorum. Yalnz siz bilin, o
932/1684

kadar. Eer kardein bana yardm etmemi


olsayd size de haber vermezdim.

Tom:

Evet. Bunu bize haber verdiin iin sana


ok teekkr ederiz, dedi. Biz bu konuyu hele
bir dnelim. Belki biz de gideriz.

Al:

Bana bak, dedi. tekiler ister gitsin,


ister gitmesinler, ben gider orada bir baltaya
sap olurum.

Tom sordu:

Demek bizi brakacaksn?

Tabi, neden brakmayaym? Ceplerim


para dolu olarak dndkten sonra, neden
gitmeyecekmiim?

Tom:
933/1684

Bilirsin anam byle eyleri sevmez,


dedi. Sonra babam da byle eylerden
holanmaz.

Floyd somunlar koydu, parmayle


dndrebildii kadar dndrd.

Ben de karmla birlikte btn ailemi


alarak yola kmtm, dedi. Yola karken
birbirimizden ayrlacamz hibirimizin
aklndan gemiyordu. Aklmza bile getirmiy-
orduk. Kuzeydeyken hepimiz bir aradaydk,
ama sonra ben buraya geldim, onlar yryp
gittiler. imdi kimbilir neredeler? Nereye
varsam hep onlar arayp soruyorum.

Anahtar motorun stndeki somunlara


soktu, hepsini birer kere evirerek ayn yne,
sra ile dndrd.

Tom otomobilin yanna melmi, gzleri


yar kapal adrlara bakyordu. adrlarn
934/1684

arasndaki otlarn bir ksm baslm, yere


yatmt.

Hayr efendim, olmaz, dedi. Anam senin


gitmeni istemez.

Bana kalrsa bir adam tek bana daha


kolayca i bulur.

Belki, ama anam byle eyden


holanmaz.

bulmaktan umudunu kesmi adamlarla


dolu iki araba kampa girdi. Floyd ban
kaldrd, ama bu kez i bulup bulmadklarn
sormad. Tozlu yzleri keder iinde ve kararl
grnyordu. Gne imdi batyordu; sar
Hooverville'e ve arkasndaki stlere
vurmutu. ocuklar adrlardan karak
kampta dolamaya balamtlar; kadnlar da
adrlardan kmlar, kk atelerini yaky-
orlard. Erkekler melmi, kk gruplar
kurmular, ene alyorlard.
935/1684

Yeni bir Chevrolet spor otomobili oseden


karak kampa doru geldi. Kampn or-
tasnda durdu.

Tom:

Kim bunlar? dedi. Bunlar burann in-


sanlar deil.

Floyd:

Bilmem, dedi. Belki polislerdir.

Otomobilin kaps ald. Bir adam dar


kt, otomobilin yannda durdu. Arkada
ieride oturuyordu. imdi btn melenler
yeni gelenlere bakyor, alak sesle aralarnda
konuuyorlard. Atelerini yakmakta olan
kadnlar yan gzle prl prl otomobile baky-
orlard. ocuklar byk byk eriler izerek
otomobilin evresine yaklayorlard.
936/1684

Floyd anahtarn brakt. Tom ayaa kalkt.


Al ellerini pantolonuna sildi. de
Chevrolet'e doru sallana sallana yrmeye
baladlar. Otomobilden kan adamn zer-
inde hki pantolon ve flanel bir gmlek
vard. Bana geni kenarl bir apka
giymiti. Gmleinin cebinde, dolma kalem
ve sar kalemlerin arkasnda, bir deste kt
duruyordu; pantolonunun arka cebinden de
maden kapakl bir not defteri frlamt.
melmi oturan gruplardan birine yak-
lat. Adamlar ses karmadan, kukuyla
balarn kaldrp baktlar. Geleni seyrediyor-
lar, yerlerinden kmldamyorlard. Gzlerin-
in aklar gzkyordu; adamlar, balarn
kaldrmyorlard bile!.. Tom, Al ve Floyd
daha ok yaklatlar.

Adam:

almak istiyor musunuz? dedi.


937/1684

Hl kmldanmadan ve kukuyla bakyor-


lard. Btn kamptaki erkekler yaklatlar.

melmi adamlardan biri, sonunda bir


sz syledi:

Elbette almak istiyoruz. Nerede


alacaz?

Tulare'de meyveler olmaya balad. To-


playacak adam lzm.

Floyd sze kart:

gtr m aldn? Adam m


topluyorsun?

Evet. Ben mteahhidim.

imdi adamlar birbirlerine daha ok sok-


ulmulard. Tulum giymi bir adam siyah
apkasn kard; uzun siyah salarn par-
maklaryle arkaya itti:
938/1684

Ne veriyorsun? diye sordu.

Daha imdiden kesin olarak syleye-


mem ama, galiba., yle byle otuz senti
bulur.

Niye sylemiyormusun? Anlama


elinde deil mi?

Hki pantolonlu adam:

Evet, doru, dedi. Ama anlama fiyata


bal. Biraz aa biraz yukar olabilir.

Floyd ileri atld. Rahat bir havayla:

Ben gidiyorum, baym, dedi. Mteahhit


olduunuza gre, elinizde vesikanz da
vardr. nce gsterin vesikanz. Sonra bizim
nerede, ne zaman alacamz, ne kadar
gndelik alacamz bildiren bir i emri ver-
in, altn da imzalayn, hemen gidelim.

Mteahhit kalarn atarak dnd:


939/1684

Sen bana kendi iimi mi retiyorsun?

Floyd:

Sizin iin alacaz, dedi. Ama i ayn


zamanda bizim de iimiz.

Bana kendi iimi retme! Bana adam


lzm, dedim size, o kadar!..

Floyd kzmt:

Ka adam lzm sylemedin! Ka para


vereceksin, sylemedin!..

Syledim ya size, daha bilmiyorum diye.

Mademki bilmiyorsun, ne diye adam


tutmaya kalkyorsun!..

Ben iimi istediim gibi ynetirim! Eer


siz burada, knz yayp oturmak istiy-
orsanz; oturun, bana ne. Ben Tulare iin
940/1684

adam topluyorum. ok adama ihtiyacmz


var.

Floyd, adamlara dnd. imdi adamlar ay-


aa kalkmlar, ses karmadan bir Floyd'a,
bir mteehhide bakp duruyorlard.

Floyd:

Ben iki kez bu kaz yedim, dedi. Bu


adama belki bin kii lzm; oysa oraya be
bin kii toplayacak; sonra da saatine on be
sent verecek. A olduunuz iin, siz zavalllar
da kabul edeceksiniz. Mademki adam tutmak
istiyor, tutsun. Bir kda ka kuru
vereceini yazsn. steyin bakalm, vesikasn
gstersin. Vesikas yoksa, adam tutmas da
yasaktr.

Mteahhit, Chevrolet'e dnd ve bard:

Joe!..
941/1684

Arkada ban otomobilden uzatt. Sonra


otomobilin kapsn at, darya kt. Ay-
anda kilot pantolon ve uzun bot vard.
Belinin evresindeki fieklikten kocaman bir
tabanca sarkyordu. Kahverengi gmleinin
stne muhtarlarn yldz iaretini
inelemiti. Ar ar yryordu. Yznde
hafif bir glmseme vard.

Ne var?

Tabanca, kalasnn zerinde ileri geri


gidip geliyordu.

Joe, bu herifi grmln var m?

Muhtar sordu: .

Hangisini?

Mteahhit, Floyd'u gsterdi.

unu.
942/1684

Muhtar, Floyd'a bakarak glmsedi.

Ne halt etti?

Komnist propagandas yapyor,


herkesi kkrtyor.

Muhtar, Floyd'un profilini grmek iin


evresinde yle bir dolat. Floyd'un yz
kpkrmz kesilmiti.

Floyd bard:

Gryor musunuz? Eer herifin niyeti


bozuk olmasayd, yanna polis alr myd?

Mteahhit diretti:

Eskiden hi grmln yok mu?

Haa, grdm gibi geliyor bana. Galiba


geen hafta kullanlm otomobil de-
posundaki olayda grdm. Galiba bu da
oradayd. Evet, evet! Bu adam o olmal.
943/1684

Birdenbire muhtarn yzndeki


glmseme kayboldu:

Gir u otomobile! dedi.

Ve otomatik tabancasnn klfn at.

Tom:

O size bir ey yapmad ki, dedi.

Muhtar topuklarnn zerinde dnd:

Sen de onunla birlikte gitmek istiyorsan


azn bir daha a!.. Zaten burada o olayla il-
gili iki kii olacak.

Tom:

Geen hafta ben Kaliforniya'ya bile


girmemitim, dedi.
944/1684

Yaa, demek ki sen de baka yerin


pheli adamsn! Azn kapa diyorum sana,
ite o kadar!

Mteahhit, adamlara dnd:

Bu namussuz kzllar dinlemeyin. Bun-


lar kkrtcdrlar. Sizin banz belya
sokarlar. te sylyorum size; hepinize
Tulare'de i verebilirim.

Adamlar karlk vermediler. Muhtar,


adamlara dnd:

Gitseniz iyi edersiniz, dedi.

Yzne yeniden o hafif glmseme


gelmiti.

Salk Dairesi bu kamp kapayn diyor


bize. Hele burada kzllarn da olduu duyu-
lursa., aklnz banza gelir. Tulare'e gitseniz
fena olmaz. Gryorsunuz buralarda i yok.
945/1684

Size dosta sylyorum: Buradan ekip git-


mezseniz belki de yarn br gn sopal
adamlar sizi buradan atarlar.

Mteahhit:

Size syledim, dedi. Bana adam lzm.


Yok, eer almak istemiyorsanz, o da sizin
bileceiniz i.

Muhtar glmsedi:

almak istemeyenlere bu memlekette


yer yok. Onlar kollarndan tuttuumuz gibi
atmasn da biliriz.

Floyd, muhtarn yannda dimdik duruy-


ordu. Ba parmaklarn kemerine
geirmiti. Tom, Floyd'a bir gz att, sonra
gzlerini yere indirdi.

Mteahhit:
946/1684

Syleyeceklerim bu kadar, dedi.


Tulare'de alacak adam lzm, i ok.

Tom yavaa ban kaldrarak Floyd'un


ellerine bakt; bileklerindeki damarlarn, de-
rinin altndan fkrm olduunu grd.
Tom'un da elleri beline kt, iaret parmak-
lar kemerine kenetlendi.

Evet, ite hepsi bu kadar. Yarn sabah


burada hibirinizi grmeyeceim!..

Mteahhit Chevrolet'e girdi. Muhtar,


Floyd'a:

Sen de, dedi. Gir bakalm otomobile!

ri elini uzatt ve Floyd'un sol kolunu


yakalad. Floyd birden dnd, yay-
land. Yumruunu koskoca suratna indirdi
ve ayn hzla adrn aasna doru koarak
uzaklat. Muhtar yerinde yle bir salland
ve Tom, muhtar yere drmek iin elme
947/1684

takt. Muhtar olduu yere dt, yuvarland.


Bir yandan da tabancasn karmaya aly-
ordu. Floyd, adrlarn arasnda gzden kay-
bolmutu. Muhtar yatt yerden ate etti.
adrlardan birinin nnde duran bir kadn
l bast ve mafsalsz kalan ellerine bakt.
Parmaklar sinirlerinin ucunda sallany-
ordu. Parampara et, beyaz ve kanszd.
Kampn aasndaki stlerin arkasna
doru koan Floyd birden grnd. Yerde
oturan muhtar yeniden tabancasn kaldrd;
sonra birdenbire saygdeer papaz Casy,
adamlarn arasndan frlad. Muhtarn enses-
ine tekmeyi indirdi; geri ekildi, iriyar adam
kendinden geti.

Chevrolet'in motoru grledi, toz kaldrarak


uzaklat. Yola kt ve kayboldu. adrn
nndeki kadn hl paralanm eline
bakyordu. Yaradan kanlar akmaya
balamt. Boaznda bir titreme, her
solukta ykselen ve artan iniltili bir gl...
948/1684

Muhtar yan yatm, az toza bulanmt.

Tom, muhtarn tabancasn ald, arjrn


kard, allarn arasna frlatt, yatana
srlm olan mermiyi de ald.

Byle adamlarn tabanca tamaya hak-


lar yok, dedi.

Sonra tabancay yere att.

Eli paralanan kadnn evresinde bir


kalabalk toplanmt. Kadnn siniri gittike
bozulmu, gl bir lk halini almaya
balamt.

Casy, Tom'a yaklat:

Ka, dedi. Stlerin arkasna saklan,


orada bekle. Benim kafasna tekme attm
grmedi ama, senin elme taktn grd.

Tom:
949/1684

Benim kap saklanmaya niyetim yok,


dedi.

Casy ban daha yaklatrd. Kulana


fsldad:

Parmak izini alrlar. Sonra kefaletle


brakldn halde sznde durmadn an-
lalr. Seni yeniden geldiin yere
gnderirler.

Tom, ar ar iini ekti:

Vay anasn! Bak bunu unuttum.

Casy:

abuk ka, dedi. Herif kendine


gelmeden ka.

Tom:

Tabancasn ister misin?


950/1684

Yok, istemem. Tehlike kalmaynca ben


sana drt slk alarm.

Tom, sallana sallana yrmeye balad;


ama kalabalktan knca admlarn sk-
latrd; derenin kysn eviren stlerin
arasnda kayboldu.

Al, yerde yatan muhtarn stnden atlad.

Hayran hayran:

Vay anasn! Dorusu ocuun canna


okudun, neme lzm! dedi.

Adamlar, kendinden geen muhtar seyret-


meye devam ettiler. O srada uzaklardan bir
alarm dd iitildi. Sonra durdu, bir sre
sonra yeniden iitildi, bu kez ses daha
yakndan gelmiti. Adamlar birdenbire sinir-
lendiler. Bir an ayak deitirdikten sonra,
uzaklatlar; herkes kendi adrna girdi.
Ortada yalnz Al ile papaz kalmt.
951/1684

Casy, Al'a dnd:

Haydi git buradan, dedi. Haydi git!..


adra gir! Senin dnyadan haberin yok!..

Neden? Sen ne yapacaksn burada?

Casy glmsedi:

Suu zerine alacak biri gerek. Benim


oluum ocuum yok; bana yapacaklar ey
en ok, beni hapse atmaktr. Zaten burada
oturmaktan baka bir ey yaptm var m?

Al:

Ama ortada bir su yok ki!., dedi.

Casy, sert sert:

Haydi diyorum sana, dedi. abuk,


buradan git!

Al, ayak diredi:


952/1684

Ben kimseden emir almaya alk


deilim!

Casy, tatl bir sesle:

Eer sen bu olaya karrsan, btn ai-


lenin ba belya girer. Seni dndm
yok. Ama anan, baban. Zavalllarn ba
belya girer. Hatta belki de Tom'u yeniden
Mac Alester'e gnderirler.

Al bu szleri bir an dnd:

Peki yle ise, dedi. Ama ben yine de sen-


in budala bir adam olduunu dnyorum.

Casy:

Evet, dedi. Belki de dorudur.

Alarm dd bir daha, bir daha tt; her


defasnda daha ok yaklayordu. Casy,
muhtarn yanna diz kt; muhtar evirdi.
Adam inledi, gzlerini krptrd ve evresini
953/1684

grmeye alt. Casy, muhtarn dudak-


larndaki tozu sildi. Ailelerin hepsi adr-
larna girmiti; adrlarn kaplar kapan-
mt. Batan gne havay kzllatrm,
adrlar tun rengine boyamt.

Lastikler asfaltta gcrdad, ak bir oto-


mobil hzla kampa girdi. Silhl drt adam
otomobilden atlad. Casy ayaa kalkt, gelen-
lere yaklat.

Ulan, ne oluyor burada?

Casy:

Ben, muhtarnz patakladm.

Silhl adamlardan biri, muhtara doru


yrd. Muhtarn akl bana gelmiti, kalk-
maya alyordu.

Ne oldu?

Casy:
954/1684

te anlatyorum, dedi. Kafa tuttu, ben


de vurdum. Ate etmeye balamt...

urada bir kadna kurun geldi. Ben de


bunu grnce yeniden vurdum.

Peki, nce kavga neden kt?

Casy:

Muhtara karlk verdim de ondan, dedi.

Gir u otomobile!

Casy:

Tabi gireceim, dedi.

Otomobilin arkasna geip oturdu: ki


adam, dayak yiyen muhtar yerden
kaldrdlar. Muhtar ban glkle
oynatabiliyordu.

Casy:
955/1684

u srann ilerisinde bir kadn var,


yarasndan kan akyor, lebilir.

Biz sonra bakarz ona. Mike, sana vuran


bu mu? Gzleri kamaan adam sersem
sersem Casy'ye bakt:

Pek ona benzemiyor.

Casy:

O adam benim, dedi. Yanl birini


yakalamayn.

Mike ban yavaa sallad.

Ben seni o adama pek benzetemiyorum.


Allah kahretsin, hastalanyorum galiba!..

Casy:

Korkmayn, ben kar koyacak deilim.


Siz u kadna bir baksanz, fena olmaz.
956/1684

Nerede o kadn?

uradaki adrda.

Muhtarlarn nderi elinde silhla adra


doru yrd, adrn dnda bir sre
konutuktan sonra, ieri girdi. Biraz sonra
adrdan kt, geri geldi. Bir para gururla:

Vay anasn. 45'lik amma i gryormu


ha!.. Kolunu skarak kan durdurmular.
Biraz sonra bir doktor gndeririz.

ki muhtar yardmcs Casy'nin iki yanna


geip oturdu. nderleri korna ald. Kampta
hibir hareket grnmyordu. adrlarn
kapaklar smsk kapalyd, halk ierde otur-
uyordu. Motor alt ve otomobil dnerek,
kamptan kt. Casy, muhafzlarn arasnda
kabara kabara oturuyor, ban dimdik tutuy-
ordu. Boynunun tel tel kaslar dar fr-
lamt. Dudaklarnda hafif bir glmseme,
957/1684

yznde garip, zafer kazanm bir bak


vard.

Muhtar gittikten sonra halk adrlarndan


kt. Gne ufka inmiti, kampta hafif mavi
bir akam vard. Douda gne vur-
an dalar daha sapsaryd. Kadnlar, snen
atelerinin bana dnmtler. Erkekler, to-
planmlar, melmiler, alak sesle
konumaya balamtlar.

Al, Joadlarn adrndan srnerek dar


kt. Tom'a slk almak zere stlere
doru yrd. Ana da dar kt, dallar to-
playp kk ateini yakt.

ok bir ey yapmayacam. Zaten ge


yedik.

Baba ile John Amca adrn yannda dur-


uyorlar. Anann patatesleri soyuuna ve ya
dolu tavaya dorayna bakyorlard.
958/1684

Baba:

Papaz bu ii neden yapt acaba? dedi.

Ruthie ile Winfield, konuulanlar duymak


iin srne srne yaklatlar, yere
uzandlar.

John Amca, uzun, pasl bir iviyle topra


kazyordu.

Papaz gnahn ne demek olduunu


biliyordu. Ben ona gnahn ne olduunu sor-
mutum da, anlatmt. Ama hakl myd,
deil miydi, bilmiyorum. "Bir insan, eer g-
nah ilediini sanyorsa, gnah ilemi
saylr." demiti.

John Amcann gzleri yorgun ve


mahzundu:
959/1684

Btn mrmce gizli kapakl iler


yaptm, dedi. Kimseye anlatmadm birok
iler becerdim.

Atein nnde duran ana ban evirdi:

Sakn anlatmaya da kalkma John.


Hepsini Tanrya anlatrsn. Gnahlarn an-
latp bakalarn skma. Doru deil.

John:

Ama btn bunlar beni kurt gibi yiyip


bitiriyor, dedi.

Ana:

Ne olursa olsun, anlatma. Dereye in,


ban suya sok, srlarn dereye syle, dedi.

Baba, anann szlerini bayle dorulad:


960/1684

Doru sylyor, dedi. nsan iindekileri


syleyince rahatlar, ama gnahn da
bakalarna yaym olur.

John Amca, gnein altn gibi parlatt


dalara bakt; dalar gzlerinde yansyordu.

Keke btn srlarm dkebilsem, dedi.


Ama elimde deil, beni yiyip bitiriyor.

Rose of Sharon, John Amcann ar-


kasndaki adrdan sersem sersem kt, sin-
irli bir halde:

Connie nerede? diye sordu. Connie


nerelerde? Bir sredir ortalkta grnmyor.
Nereye gitti acaba?

Ana:

Ben de grmedim, dedi. Grrsem sen-


in aradn sylerim.

Rose of Sharon:
961/1684

Ben iyi deilim, dedi. Connie beni


brakmamalyd.

Ana ban kaldrd, kzn imi yzne


bakt:

Sen alamsn, dedi.

Rose of Sharon'un gzlerinden yeniden


yalar boanmaya balad.

Ana, sert sert szne devam etti:

Kendine gel. Bak, hepimiz buradayz.


Kendini topla. Gel de u patatesleri soy.
Kendi kendine kuruntu ediyorsun.

Kz yeniden adra girmeye hazrland.


Anasnn sert gzlerinden kamaya alt,
ama anann gzleri onu zorla atein yanna
ekti.

Buradan uzaklamamalyd, dedi.


962/1684

Ama artk gz yalar kesilmiti.

Ana:

almalsn, dedi. adrn iinde otur-


unca, ite byle kuruyorsun. imdiye kadar
seninle uraacak zaman bulamadm. imdi
sen u ba al bakalm da, patateslere giri.

Kz diz kt, sz dinledi. iddetle:

Gelsin de ben ona gsteririm! dedi.

Ana yavaa gld:

Belki de tokad sen yersin. Zaten boyuna


mzmzlandn iin bunu hak ediyorsun.
Eer sana bir tokat atar da akln bana ge-
tirirse, dorusu sevinirim.

Kzn gzlerinde bir ksknlk prlts be-


lirdi, ama sesini karmad.
963/1684

John Amca, elindeki pasl iviyi iri iaret


parma ile topraa soktu.

Dayanamayacam, syleyeceim, dedi.

Peki yleyse, Allah kahretsin, syle


bakalm; kimi ldrdn?

John Amca iaret parman mavi tulum-


unun saat cebine daldrd, katlanm pis bir
para kard. At ve gsterdi:

Be dolar, dedi.

Baba sordu:

aldn m?

Hayr, zaten yanmda duruyordu.


Saklamtm.

Senin kendi paran deil mi?


964/1684

Evet, evet ama, bu paray saklamaya


hakkm yoktu.

Ana:

Ben bunda pek gnahlk bir ey


grmyorum, dedi. Para senin kendi paran.

John Amca ar ar:

Ben bu paray yalnz saklamakla kal-


madm, dedi. Niyetim, iip sarho olmakt.
Bir gn kafay ekmek gerekeceini, kendimi
ikiye verecek kadar efkrlanacam biliy-
ordum. Daha bunun zaman deil diyordum.
Ama sonra... Papaz gitti, Tom'u kurtarmak
iin kendini harcad.

Baba ban aa yukar sallyor, daha iyi


iitmek iin ban uzatyordu. Ruthie bir
kpek gibi, dirseklerinin zerinde srne
srne yaklam, Winfield de onu taklit et-
miti. Rose of Sharon, elindeki ban ucu
965/1684

ile patateste derin bir delik amt. Akam


karanl bastrm, ortalk daha
mavilemiti.

Ana keskin ve kesin bir sesle:

Papazn Tom iin kendini harcamas


yznden neden sarho olacakmsn, an-
layamadm? dedi.

John, mahzun mahzun:

Anlayamadn demek!., dedi. im fena


oldu. Papaz ne kolayca harcad kendini. leri
atld ve, "Ben yaptm" dedi. Gelenler de onu
alp gtrdler. Ben de imdi gidip ieceim.

Baba hl ban sallyordu:

Neden bunlar bize sylediini an-


layamyorum, dedi. Ben senin yerinde olsay-
dm, mademki canm istedi, gider ierdim.

John Amca znt iinde:


966/1684

Bir gn ben de bir ey yapp, byk g-


nahm ruhumun stnden atacam,
dedi. Byk hata iledim, onu kurtarmadm.,
ld. Bana bakn; imdi paranz var
m? Bana iki dolar verin.

Baba, istemeye istemeye cebine elini soktu


ve bir meini kese kard.

Sarho olmak iin yedi dolar m gerek?


ampanya iecek deilsin ya?..

John Amca elindeki paray uzatt:

Al bu paray da, bana iki dolar ver. Bana


iki iin iki dolar yeter. Bo yere para har-
cayp da gnaha girmeyeyim.! Ben cebimde
ne varsa harcarm. Biliyorsun.

Baba, pis kt paray ald, John Amcaya


iki gm dolar verdi.
967/1684

Al, dedi. Herkes istediini yapar. Kim-


senin bakasna akl verecek hali yok.

John Amca paralar ald.

Sakn darlmayn! Siz de biliyorsunuz,


imezsem olmaz.

Baba:

Evet, evet, dedi. Sen de biliyorsun,


imezsen olmaz.

John Amca:

Bu geceyi baka trl geiremem, dedi


ve anaya dnd: Bana kzmazsn deil mi?

Ana ban kaldrp bakmad. Yumuak bir


sesle:

Hayr, dedi, hayr... Git, istediin gibi i.


968/1684

John Amca ayaa kalkt; akam karan-


lnda garip garip yrd. Asfalta kt,
karya, kaldrma geti, bakkal dkknna
geldi. Tel kapnn nnde apkasn kard,
tozun iine att, kendi benliini ezer gibi ap-
kay ezdi. Ezilmi, pislenmi siyah apkasn
orada brakt. Dkkna girdi, raflara doru
ilerledi; viski ieleri tel bir kafesin iinde
duruyordu.

Baba, ana ve ocuklar John Amcann uzak-


lamasn seyrettiler. Rose of Sharon
zntsnden ban patateslerden
kaldrmad.

Ana:

Zavall John, dedi. kinin bir yarar


olur mu, bilmem?.. Hayr, sanmam... Ben bu
kadar dertli adam grmedim.
969/1684

Ruthie tozda yuvarland. Ban


Winfield'in bana yaklatrd, kulan
azna getirdi:

Bak, ben de sarho olacam, dedi.

Winfield homurdand, azn eliyle smsk


kapatt. ki ocuk da soluklarn tuta tuta
srklenerek uzaklatlar. Kahkahalarn
zorla tuttuklar iin yzleri pembelemiti.
adrn evresinde yerde srne srne
dolatktan sonra, ayaa kalktlar. Bir lk
atarak koup gittiler. Stlere yaklanca
zorla tuttuklar kahkahalarn salverdiler.
Ruthie gzlerini a yapt, eklemlerini
gevetti. Aksak admlarla, sallana sallana,
dilini dar kara kara dolat.

Ben sarhoum, dedi.

Winfield bard:
970/1684

Bana bak, bana; ben imdi John Am-


caym. Kollarn kavuturdu, oflad, sonra
sersemleyinceye kadar dnd.

Ruthie:

Yoo, dedi. yle deil. Bak, byle. John


Amca benim. Zil zurna sarhoum.

Al ile Tom, stlerin arasnda ses kar-


madan yryorlard; ocuklarn deli gibi sal-
lanp dndkleri yere gelmilerdi. Ortalk
olduka kararmt.

Tom durdu, bakt:

Bunlar, Ruthie ile Winfield deil mi? Ne


yapyorlar Allahn seversen?

Daha yaklatlar. Tom sordu:

Delirdiniz mi siz?

ocuklar durdular, armlard.


971/1684

Ruthie:

Biz mi? Oynuyorduk, dedi.

Al:

Byle delice oyun mu olur? dedi.

Ruthie kstaha:

Sanki herkesin yaptklar daha m


akllca? dedi.

Al yrd. Tom'a:

Ruthie'nin can dayak istiyor, dedi. Ka


zamandr kanyor zaten. Yaknda daya
yiyecek.

Ruthie, Al'n arkasndan yzn bur-


uturdu, parmaklaryle azn dar doru
ekti ve Al' kzdrmak iin ne gerekirse yapt,
ama Al arkasna dnp bakmad. Ruthie
yeniden oyuna balamak iin Winfield'e
972/1684

bakt, ama oyun bozulmutu bir kere. Her


ikisi de bunu biliyorlard.

Winfield:

Suya inelim de balarmz daldralm,


dedi.

Stlerin arasndan getiler, suya indiler,


Al'a ok kzmlard.

Al ile Tom alaca karanlkta ses karmadan


yrdler.

Tom:

Casy bu ii yapmamalyd, dedi. Aklma


da gelmiyor deildi. nk boyuna, "Size bir
yararm dokunmuyor" deyip duruyordu.
Casy tuhaf bir adamd Al. Boyuna dnp
dururdu.

Al:
973/1684

Bu da papaz olmasndan, dedi. Bilirsin


ya, papazlar hep ileri kartrrlar zaten.

Connie nereye gidiyordu acaba?

Galiba aptes etmeye.

yi ama, neden o kadar uzaklara gitti?

adrlarn aralarndan yrdler. adr-


lardan uzaklamamaya alyor-
lard. Floyd'un adrndan kan hafif bir ses,
onlar durdurdu. Kapsnn nne geldiler ve
meldiler.

Floyd adr biraz aralad:

Gidecek misiniz?

Tom:

Bilmem, gidelim mi dersin? dedi.

Floyd ac ac gld:
974/1684

Namussuzun sylediini duydun, deil


mi? Buradan gitmezsek gelip kamp yakacak-
lar. Eer bu dayaktan sonra heriflerin bir
daha buraya gelmeyeceini dnyorsan,
aptal derim sana. Bu gece bir sr it gelip
adrmz yakacak, bizi akta brakacak.

Tom:

yleyse imdiden yola kmal, dedi.


Sen nereye gidiyorsun?

Floyd:

nce sylediim gibi: Kuzeye!

Al:

Biri bana, bu yaknlarda bir hkmet


kamp var, dedi. Nerede bu kamp?

Haa, evet, ama yer bulunmaz ki.

Peki nerede, sen onu syle?


975/1684

99 yolunda. Gneye doru on iki, on


drt mil kadar gidersin, sonra saparsn.
Weedpatch yolunu tutturursun. Biraz gidince
oradadr. Ama yer yoktur herhalde.

Al:

Gzel yermi, yle diyorlar, dedi.

Elbet gzel. nsan kpek yerine


koymazlar orada; insana insan gibi bakar-
lar. Polis yoktur. Ama yer bulunmaz ki.

Tom:

Bu gelen polisin neden bu kadar ters


davrandn anlamadm ben. Sanki kavga
karmak istiyordu; sanki birisi kafa tutsun
diye bekliyordu, dedi.

Floyd:

Ben buralarn durumunu pek iyi


bilmiyorum, dedi. Kuzeydeyken bu
976/1684

adamlardan biriyle dost olmutum. yi


adamd. Bana muhtar yardmclarnn adam
yakalamak zorunda olduklarn syledi. Her
muhtar, tutuklu bana gnde yetmi be
sent alyormu. Yirmi be senti ile de ald
tutukluyu beslermi: Bana bunlar syleyen
adam, bir haftadr kimseyi yakalamadn,
bu yzden muhtarn kendisine adam
yakalayp getirmezse, niformasn geri
alacan sylediini anlatt. Bugn gelen
herif de ne olursa olsun adam yakalamaya
kan heriflerden biriydi.

Tom:

Hemen yola kmalyz, dedi. Hoa kal


Floyd.

Gle gle. Belki yine grrz. Belli


olmaz.

Al:
977/1684

Hoa kal, dedi.

Karanlkta Joadlarn adrna doru


yrdler.

Tava, atein zerinde czrdayp duruy-


ordu. Ana, kaln patates dilimlerini kakla
kartryordu. Baba, onun yannda oturmu,
dizlerini kollarnn arasna almt. Rose of
Sharon adrn altnda oturuyordu.

Ana:

Tom geldi! diye bard. ok kr Al-


lahma, geldi!..

Tom:

Hemen ply prty toplayp buradan


gitmeliyiz, dedi.

imdi de ne var?

Floyd bu gece kamp yakarlar, diyor.


978/1684

Babas:

Neden? diye sordu. Biz bir ey yap-


madk ki.

Polis dvmek yeter, daha ne istiyorsun?

Polisi biz dvmedik ki.

Bugn gelen polis, bizi buradan atmak


istediklerini sylemedi mi?

Rose of Sharon sordu:

Connie'yi grdnz m?

Al:

Evet, dedi. Derenin yukarlarna doru


gidiyordu. Gneye doru.

Kayor muydu?.. Kat m acaba?

Bilmiyorum.
979/1684

Ana, kzna dnd:

Rosasharn, sen ok garipletin. Connie


sana ne dedi?

Rose of Sharon sersemlemiti.

"Evde kalp traktrcl renseydim


daha iyi ederdim" dedi.

Hi ses karmadlar. Rose of Sharon atee


bakt, gzleri atein nda parlad. Pata-
tesler tavada atrdyordu. Kz burnunu
ekti, elinin tersiyle kad.

Baba:

Connie iyi bir insan deildi, dedi. Ben


oktan beri bunu anlyordum. Korkak, cieri
be para etmez bir herifti. Kendisini bir bok
sanyordu.
980/1684

Rose of Sharon yeniden kalkt, adra


girdi, ilteye yzkoyun uzand ve ban
kollarnn arasna gmd.

Al:

Gidip yakalasak bir yarar olmaz her-


halde, dedi.

Baba, cevap verdi:

Hayr, istemez. Mademki iyi bir insan


deil, onun bize bir yarar olmaz.

Ana adra bakt. Rose of Sharon ilteye


kapanm, yatyordu.

Hit! Byle eyler sylemeyin, dedi.

Baba diretti:

Evet. yi insan deildi. Boyuna, yle


yapacam, byle yapacam der dururdu.
Hibir ey de yapt yoktu. Haydi
981/1684

buradayken sesimi karmadm. Ama imdi,


burada yokken de mi...

Ana, yavaa:

Hit!.. dedi.

Peki ama, neden Allahn seversen?


Neden hit diyorsun? Herif kap gitti deil
mi artk?..

Ana elinde kak, yeniden tavaya yanat,


kartrmaya balad; ya atlayp duruy-
ordu. Atee yeni dallar att, alevler yeniden
canland, adr aydnlatt.

Ana:

Rosasharn'n yaknda ocuu olacak.


ocuk yar yarya Connie'nindir. Bir ocuu,
babas kt bir adamd diyerek bytmek
doru deildir, dedi.

Baba:
982/1684

Yalan sylemek daha m iyi?

Ana, szn kesti:

Hayr. O da doru deil. Baban ld de-


riz, olur biter. nk Connie lseydi ar-
kasndan sz etmeyecektiniz.

Tom atld:

Hem siz ne yapyorsunuz Allah akna?..


Connie iyiymi, fenaym bize ne? Szle
geirecek zamanmz yok. Hemen abucak
yemeimizi yiyelim de, yola kalm.

Yola m kalm? Daha bugn geldik


buraya.

Ana, atein aydnlatt karanln iinden


Tom'a bakyordu.

Tom uzun uzun anlatt:


983/1684

Ana, bu gece kamp atee verecekler.


Eyamz yanarken karsna geip seyrede-
mem ya. Bilirsiniz; ne babam, ne de John
Amca buna dayanamazlar. Elde olmayarak
kavga karrz. Nitekim bugn kan
kavgaya az kalsn karacaktm. Papaz
kendini feda etmeseydi, halim dumand.

Ana, kzgn yada kzaran patatesleri evir-


iyordu. Kararn vermiti.

Peki, haydi bakalm!., diye bard.


abucak unlar tknalm da yola kalm.

inko tabaklar yayd.

Ana:

John ne olacak? dedi.

Tom:

John Amca nerede?


984/1684

Ana ile baba bir an seslerini karmadlar,


sonra baba:

Kafay ekmeye gitti, dedi.

Tom:

Hay Allah belsn versin! dedi. Amma


da zamann buldu ha!.. Nereye gitti acaba?

Baba:

Bilmem, dedi.

Tom ayaa kalkt:

Bana bakn, dedi. Siz yemeinizi yiyin,


eyay ykleyin. Ben gidip John Amcaya
bakaym. Yolun tesindeki dkkna
girmitir.

Tom abucak uzaklat. adrlarn ve


kulbelerin nnde kk ateler yanyordu.
Yrtk prtk elbiseler iindeki erkeklerin ve
985/1684

kadnlarn, yzkoyun uzanm ocuklarn,


yzlerine k vurmutu. Birka adrn
iinde gaz lambas yand anlalyor, adr-
larn zerine ierdekilerin kocaman glgeleri
vuruyordu.

Tom tozlu yolu yrd. Beton asfalt


geerek kk bakkal dkknna vard. Tel
kap nnde durdu, ieri bakt. Pos bykl,
gzleri yal, ufak tefek, kr sal bir adamd
dkkn sahibi. Tezghn zerine eilmi,
gazete okuyordu. Zayf kollar plakt; zer-
inde uzun bir nlk vard. evresi, arkasnda
konserve ynlar ve piramitleriyle kaplyd.
Tom ieri girdii zaman, ban kaldrd,
nian alr gibi gzlerini kst:

Buyurun, dedi. Bir ey mi aryorsunuz?

Tom:

Amcam aryorum, dedi. Bir yere mi


gitti ne oldu bilmem.
986/1684

Kr sal adam akn akn ve korka


korka bakt ayn zamanda. Elini yavaa
burnunun tepesine gtrd. Bir sivilce ko-
parmak istiyordu.

Siz de, her zaman iinizden birisini


kaybedersiniz, dedi. Gnde belki on kere,
belki de daha ok, buraya gelip: "Filan filan
adl adam grdnz m?" diye sorarlar ve
"Grrseniz bizim kuzeye gittiimizi syler
misiniz?" derler. Ya da bunun gibi birtakm
szler.

Tom gld:

Peki, o halde, Connie adl, sivri burunlu,


biraz kurdu andran birisini grrseniz, ona
cehennemin dibine gitmesini syleyin. Biz
gneye gidiyoruz. Ama aradm adam o
deil. Aa yukar altm yanda, siyah pan-
tolonlu, biraz kr sal bir adam buraya gelip
viski ald m?
987/1684

Kr sal adamn gzleri parlad:

Evet, ald! Ben mrmde byle adam


grmedim. Kapnn nnde durdu, apkasn
yere att, zerine kp inedi. te, ap-
kasn alp ben uraya koydum.

Tezghn altndan ezilmi, tozlu apkay


kard. Tom apkay elinden ald:

Evet, onun apkas.

ki ie viski ald, bir ey sylemedi.


ienin mantarn at, ieyi bana dikti.
"Burada iki imek yasaktr! Burada ime,
dar k!" dedim. Bunun zerine dar k-
t. Drt dikite ieyi bitirdi, yere att, sonra
kapya dayanp durdu, gzleri kaymt;
sonra, "Teekkr ederim baym'" dedi ve
gitti. mrmde byle sarho olmak
grmedim.
988/1684

Demek gitti. Ne yana doru? Kendisini


bulmalym.

te olay, size anlattm gibi. Ben m-


rmde byle iki imek grmedim, onun iin
nereye gittiini merak edip arkasndan bak-
tm. Kuzeye doru gidiyordu. O srada bir
otomobilin projektr yand. Kendini hemen
hendee att. Bacaklar titriyordu. teki
ieyi am, imeye balamt. Her halde
pek uzaklarda deildir... Gidememitir.

Tom:

Peki yleyse, teekkr ederim. Ben onu


bulurum.

apkay almak istemiyor musun?

Haa, evet. Amcama lzm elbet.


Teekkr ederim. Kr sal adam sordu:
989/1684

Nesi var o adamcazn? tii zehir


oldu adama.

Bir eyi yok, biraz keyifsiz. Sonra o


serseri Connie'yi grecek olursanz, bizim
gneye gittiimizi sylersiniz.

Bir sr eyler sylenecek o kadar ok


adam var ki, kime ne sylenecek ben de
arp kaldm.

Skma cann o kadar ahbap.

John Amcann tozlu, siyah apkasn


elinde tutarak tel kapdan kt. Asfaltn tes-
ine geti, kysndan yrd. Aasnda l
bir alan, Hooverville grnyordu. Kk
ateler kvlcm haline gelmi, adrlarn
iinde lambalar yanmt. Kampn bir yer-
inden bir gitar sesi geliyordu; birbiriyle ilgis-
iz, yava yava alnan, acemi notalardan
olumu bir gitar sesi... Tom durdu, kulak
verdi, sonra yeniden yava yava yoluna
990/1684

devam etti; her admda yeniden biraz durup


dinleniyordu, bir iki yz metre gitmeden
arad ses kulana geldi. Hendein
aalarndan kaln, ahenksiz, kaypak bir
ark duydu. Tom, daha iyi iitmek iin
ban ileri doru uzatt.

arknn szleri glkle anlalyordu:

Ben kalbimi sa'ya verdim; Al sa beni


yurduma gtr. Ben ruhumu sa'ya verdim,
sa beni yurduma gtr.

ark, mrlt haline geldi, sonra durdu.


Tom hendekten aa, arknn geldii yere
doru indi. Biraz sonra durdu ve dinledi. Bu
sefer ses daha yakndan geliyordu. Ayn ar,
ahenksiz ses yeniden ark sylemeye
balamt:

Ah, Maggie ld gece

Beni yanna ard.


991/1684

Maggie giydii krmz fanila donu

Bana verdi, dizleri kmt...

Tom ekine ekine yrd. Siyah eklin


yerde oturduunu grd. Sessizce yanna
yaklat, oturdu. John Amca, ieyi bana
dikti; iki, ienin azndan lk lk ederek
boazndan aa akt.

Tom, heyecanlanmadan:

Heyy, dur bakalm, dedi. Bize de biraz


brak.

John Amca ban evirdi:

Kimsin sen?

Beni unuttun galiba? Sen drt yudum


iiyordun, ben bir yudum iiyorum, bilmiyor
musun?
992/1684

Yok, Tom., beni aldatmaya kalkma.


Burada benden baka kimse yoktu. Sen
burada deildin.

Peki yleyse, imdi buradaym ya. Bana


bir yudum vermez misin?

John Amca yeniden ieyi dikti ve viski


yine lk lk etti. ieyi sallad. Botu.

Kalmad, dedi. Canm yle lmek istiyor


ki. lmeyi ok istiyorum. Biraz lmek
istiyorum. lmeliyim. Uykuda gibi. Biraz l-
mek istiyorum. ok yorgunum. Belki de.,
artk uyanmam.

Sesi hrlt halinde kyordu.

Bama ta giyeceim, altndan bir ta...

Beni dinle John Amca?.. Biz yola


kyoruz. Benimle birlikte gel, eyann
stnde rahat rahat uyursun.
993/1684

John ban sallad:

Hayr, sen git. Ben gitmiyorum. Burada


kalyorum. Yeniden iinize dnmenin bir
yarar yok. Kimseye yarar yok. yi insanlar
arasnda gnahlarm boklu donlar gibi
srklemekten baka ne yapyorum?.. Hayr,
gitmeyeceim!..

Haydi gidelim, sen gelmeden yola


kamayz.

Haydi git diyorum sana! Benim bir


yararm yok. Ben bir ie yaramyorum. Sa-
dece gnahlarm srkleyip duruyorum,
bakalarn da kirletiyorum.

Herkesin senin kadar gnah var,


korkma.

John ban yaklatrd. Bir gzn kur-


nazca yumdu. Tom yldzlarn nda
John'un yzn hayal meyal seebiliyordu.
994/1684

Benim gnahlarm kimse bilmez.


sa'dan baka kimse bilmez... Yalnz, o bilir.

Tom dizlerine dayanarak uzand. Elini


John Amcann alnna koydu. Ate gibi yany-
ordu. Terli deildi. John, Tom'un elini
acemice itti.

Tom diretti:

Haydi John Amca, kalk gidelim.

Ben gitmeyeceim, yorgunum. Burada


kalp dinleneceim. Burada ite.

Tom, John Amcaya ok yaknd. Yum-


ruunu John Amcann tam enesinin
karsna getirdi; uzakta bir iki kere evird-
ikten sonra omzunu ileri atarak enesine
gzel ve yumuak bir yumruk indirdi.
John'un enesi arpld, arkaya doru irkildi,
yeniden kalkmaya alt. Ama Tom zerine
eilmiti. John, dirseklerine dayanarak
995/1684

kalkmaya urarken Tom, bir yumruk daha


indirdi. John Amca kprdamadan boylu boy-
unca yere uzand.

Tom ayaa kalkt, paavra haline gelmi


olan vcudu eilerek kaldrd, omzuna att.
Vcudun arl altnda biraz salland.
Hendekten yukar doru yava yava ofla-
yarak karken, John'un sarkan kollar ar-
kasna arpyordu. Bir ara yoldan geen bir
otomobil, Tom'la omzunda sallanan adam,
projektrnn iine ald. Otomobil bir an
yavalar gibi oldu, sonra yeniden grleyerek
uzaklat.

Tom yoldan kt. Hooverville'e girdi.


Joadlarn kamyonuna geldii zaman soluy-
ordu. John yava yava kendine geliyordu;
hafif hafif kprdanmaya balamt. Tom,
John'u yavaa yere brakt.
996/1684

Kamp bozulmutu. Al denekleri kamyona


tayordu. Eyann zerine adr bezi
rtlmt bile.

Al:

abuk dnd, dedi.

Tom zr diledi:

Yumruu indirip baylttm da yle ge-


tirdim. Zavall adamcaz.

Ana:

Bir yerine bir ey olmad ya? diye sordu.

Sanmam. Zaten kendine geliyor.

John Amca yerde hasta gibi yatyor, sk sk


soluk alyordu. Hep kusacak gibi oluyordu.

Ana:
997/1684

Tom, sana bir tabak patates sakladm,


dedi.

Tom glmsedi. .

imdi hi yiyecek durumda deilim.

Baba bard:

Al, haydi!.. Tamam! adr bala!

Kamyon yklenmiti, yola kmaya


hazrd. John Amca uykuya dalmt. Tom ile
Al, John'u yakalayarak eyann stne koy-
arlarken Winfield de kamyonun arkasnda
kusma taklidi yapyor, Ruthie ise barma-
mak iin eliyle azn kapyordu.

Baba:

Herkes hazr m? dedi.

Tom sordu:
998/1684

Rosasharn nerede?

Ana:

Orada ite, dedi. Haydi Rosasharn,


gidiyoruz!..

Kz, ba nne dm, hi kmldam-


adan oturuyor. Tom, kza yaklat:

Haydi, dedi.

Ben gitmiyorum.

Ban kaldrmad.

Gideceksin!..

Ben Connie'yi isterim. O gelmeden bir


yere gitmem.

Kamp eyalar ve insanlarla dolu eski


otomobil kamptan kt, asfalta yolland.
Otomobiller asfalta ktlar ve uzaklatlar.
999/1684

Yol boyunca solgun projektrleri


grnyordu.

Tom:

Connie bizi bulur, dedi. Ben, nereye git-


tiimizi dkkna syledim. O gelirse bizi
bulur.

Ana, Rose of Sharon'un yanna geldi.


Tom'un yannda durdu, yumuak bir sesle:

Haydi, kalk, Rosasharncm, dedi.


Haydi kalk yavrum.

Ben onu beklemek istiyorum.

Bekleyemeyiz.

Ana eildi, kz kolundan tuttu, ayaa


kaldrd.

Tom:
1000/1684

O bizi bulur, dedi. Sen merak etme. O


bizi bulur. kisi de kzn birer koluna
girmiti.

Rose of Sharon:

Belki de kitaplarn almaya gitmitir?


dedi. Belki de bize bir srpriz yapacak?..

Ana:

Gerekten yapt srprizini, dedi.

Rose of Sharon'u kamyona gtrdler,


eyalarn stne kardlar. Kz, adrn
altna girdi, karanlk kovuun iinde
kayboldu.

Bu srada ottan kulbede oturan sakall


adam, korka korka kamyona yaklat. Kollar
arkasnda kenetlenmi, biraz bekledi,
sonunda:
1001/1684

e yarayacak bir ey brakmyor


musunuz? diye sordu.

Baba:

Yok, brakmyoruz, dedi. Brakacak bir


eyimiz kalmad ki.

Tom sordu:

Sen gitmiyor musun?

Sakall adam uzun bir sre Tom'a bakt.

Sonunda:

Hayr, dedi.

Ama gelip buray atee verecekler.

Tedirgin gzler yere dikildi:

Biliyorum. Bunu nce de yaptlar.


1002/1684

Peki, yleyse ne diye kp gitmiyorsun?

Korku iindeki gzler bir an yukar bakt,


sonra yeniden aaya indi; snmekte olan
atein krmz rengi adamn gzne
vuruyordu.

Bilmem. Eyay toplamak uzun sryor.

Peki ama, yakarlarsa hibir eyin kal-


mayacak ya!

Biliyorum. e yarayacak bir ey braky-


or musunuz siz?

Baba:

Hibir ey brakmyoruz. Her eyi to-


pladk, dedi.

Sakall adam kararsz, uzaklat.

Baba:
1003/1684

Bu herifin nesi var Allahn seversen?


diye sordu.

Tom:

Polisin, ii, dedi. O ocuk syledi. Adam


coplamlar. Kafasna cop vurmular.

Bir saniye sonra bir kafile daha kamptan


kt. Yolu trmand ve uzaklat.

Haydi baba, gidelim. Beni dinle baba:


Sen, ben ve Al nde otururuz, ana arkaya
geer. Olmaz, olmaz... Ana aramzda otur-
sun. Al!..

Tom, elini ofr yerinin altna soktu,


byk bir ngiliz anahtar kard:

Al, sen arkaya git. unu da al. Kamy-


onun arkasna otur. Aslmak isteyen olursa,
vurursun.
1004/1684

Al anahtar ald, kamyonun arkasna tr-


mand, elinde anahtarla bada kurup
oturdu. Tom, ofr yerinin altndan baka bir
anahtar ald, fren pedalnn altna koydu.

Tamam, dedi. Ge ortaya ana.

Baba:

Benim elimde bir ey yok, dedi.

Tom:

Uzanp nndeki anahtar alrsn, dedi.


Belki de gerekmez!

Mara bast, volan dnd, motor ald ve


sonra durdu; sonra yeniden ald. Tom farlar
yakt ve aa vitesle kamptan kt. Snk
yanan projektrler yolu sinirli sinirli tary-
ordu. Asfalta ktlar, gneye dndler.

Tom:
1005/1684

Bu gidile galiba bam belya girecek,


dedi.

Ana atld:

Tom, verdiin sz unutma. Bana sz


verdin, unutma.

Biliyorum ana. Ben de elimden geldii


kadar alyorum. Ama u muhtarlar...

Hepsinde koskoca birer k; gtlerini sal-


laya sallaya, tabancalarn oynata oynata
fiyaka satmalar yok mu? Kanunu uygulas-
alar, ne diye onlara kafa tutalm? Ama onlar
nerede, kanun nerede? Onlarn istedii, biz-
im ruhumuzu ezmek. Bizi bir kpek gibi
srndrmek, sindirmek. Bizi datmak.
Ana, galiba bir gn gelecek, insan namusunu
korumak iin polise dayak atmaktan baka
aresi kalmayacak. Onlar, bizim
namusumuzla oynuyorlar.
1006/1684

Ana:

Sz verdin, szn unutma Tom, dedi.


Pretty Boy Floyd da aynen byle
olduydu. Annesini bilirim. Olan
mahvettiler.

Ben elimden geleni yapmaya alyor-


um ana. Sana yemin ediyorum ana!.. Ama
sen de benim bir kpek gibi yerde srn-
memi istemezsin herhalde, deil mi?

Ben dua ediyorum. Senin byle ilere


burnunu sokmaman gerekir Tom. Ailemiz
dalyor. Sen byle ilerden uzak kalmalsn.

Uzak kalmaya alyorum ana, ama o


koca gtller zerime geldikleri zaman
kendimi g tutuyorum. Kanunu uygulasalar
bir ey deil. Ama kamp yakmak, kanununda
yazl m?
1007/1684

Kamyon, yukar aa inip kalkyordu. n-


lerinde bir sr krmz fener grnd.

Tom:

Her halde dnemece geldik, dedi.

Kamyonu yavalatt, durdurdu; hemen


kamyonun evresini bir sr adam
sard. Ellerinde kaln polis sopalar ve
tfekler vard. Bazlar balarna mifer,
bazlar da Amerikan lejyonlarnn ap-
kalarn geirmilerdi. lerinden biri, pen-
cereden ieri sarkt; bandan nce viski kok-
usu girdi ieriye.

Nereye gidiyorsunuz, ulan?

Krmz yz, Tom'a yaklat. Tom ta


kesildi. Eli aaya doru kayd ve anahtar
buldu. Ana, Tom'un kolunu yakalad, smsk
tuttu.
1008/1684

Tom:

Ha! dedi.

Sonra sesi dalkavuka bir iniltiye dnt:

Biz burann yabancsyz, dedi. Tulare


denilen bir yerde i olduunu iittik de,
oraya gidiyoruz.

Allah belnz versin! Yanl yere gidiy-


orsunuz. Biz, ehrimize pis Okielerin girmes-
ini istemiyoruz.

Tom'un omuzlar ve kollar kaskat


kesilmiti, her yan tir tir titriyordu. Ana
koluna yapmt. Silhl adamlar otomobil-
in nn evirmilerdi. lerinden bazlar
kendilerine asker ss vermek iin asker
gmlei giymi, manevra kay takmlard.

Ne yana gideceiz, efendim? dedi.


1009/1684

Sola dnn, doru kuzeye gidersiniz.


Pamuklar toplama zaman gelmeden sakn
buraya dneyim demeyin!..

Tom titriyordu:

Bastne efendim, dedi.

Arabay geri vitese takt, manevra yapt,


dnd. Geldii yne doru gitmeye balad.
Ana, Tom'un kolunu brakt yava yava
okad. Tom boulacak gibiydi. Kendini zor
tutuyordu.

Ana:

Aldrma, dedi. Aldrma.

Tom pencereden dar smkrd, ceket-


inin kolu ile gzlerini sildi.

Orospu ocuklar!..

Ana yumuak:
1010/1684

ok iyi davrandn, dedi, ok doru


yaptn.

Tom toprak bir yola sapt, yz metre kadar


gitti. Sonra fenerleri sndrd ve motoru
durdurdu. Otomobilden atlad. Elinde ngiliz
anahtar vard.

Ana sordu:

Nereye gidiyorsun?

evreye bakmaya gidiyorum. Biz kuzeye


gidecek deiliz.

Krmz klar yolun ilerisine doru


ilerledi. Tom, krmz klarn toprak yolun
dnemecini getiini ve yollarna devam et-
tiini grd. Birka dakika sonra birtakm
barp armalar iittiler, sonra
Hooverville tarafndan bir alev ykseldi. Alev
byd, yayld ve yanan eylerin atrds
uzaklardan bile iitilmeye balad. Tom
1011/1684

yeniden kamyona girdi. Manevra yapt, to-


prak yolda lambalar yakmadan kamyonu
srd. Asfalta gelince yeniden gneye dnd
ve fenerleri yakt.

Ana, korka korka sordu:

Nereye gidiyoruz, Tom?

Gneye gidiyoruz, dedi. Bu namussuz


pilerin bizi kovalamayacaklar bir yere git-
meliyiz. ehrin dndan gemeliyiz.

Peki, anladk ama, nereye gidiyoruz? ..

Baba ilk olarak sz sylyordu:

Anlamak istiyorum, nereye gidiyoruz?

Tom:

u hkmet kampn bulmaya, dedi.


Muhtarlar oraya giremezlermi, dediler. Ana,
1012/1684

ben bu adamlardan kamalym, korkuyor-


um, birisini ldreceim.

Ana:

Kzma Tom, diye onu yattryordu.


Kzma Tommy. Bir kere kendini tuttun,
baka zaman da tutabilirsin.

Evet! Byle giderse namusumuzdan eser


kalmayacak.

Ana:

Kzma, dedi. Sabrl ol. Ne kzyorsun


Tom?.. teki insanlar yok olup gittikleri za-
man bizler, yani halk, yine yaamakta devam
edeceiz. Tom, yaayan halk biziz, onlar bizi
yok edemezler. Halk biziz... Biz yaamakta
devam edeceiz.

Her zaman da dayak yiyen biziz ama.

Ana glmsedi:
1013/1684

Biliyorum. Belki de bu, bizi daha sert,


daha dayankl yapmaya yaryor.

Zenginler trerler ve lrler, ocuklar iyi


insanlar olmaz, lp giderler. Ama Tom, biz
yaamakta devam ederiz. Korkma Tom.
Yepyeni bir aa giriyoruz.

Nereden biliyorsun?

Neredenini bilmiyorum.

ehre girdiler. Tom ehrin ortasndan


gememek iin kenar caddelerden birine
sapt. Elektrik klarnn altnda anasna
bakt. Durgun bir yz ve gzlerinde tuhaf
bir bak, yznde bir sfenksin zamanla ilgili
olmayan grn vard. Tom sa elini
kaldrd, annesinin omzuna dokundu.
inden gelmiti. Sonra elini ekti.

Hi senin byle eyler sylediini iit-


memitim, dedi.
1014/1684

Anas:

O zamanlar sylemek gerekmiyordu da


ondan, dedi.

Kamyon, caddelerin ve sokaklarn


arasndan geip, ehirden kt. Sonra yen-
iden yola girdi. Yol aznda duran bir
levhada 99 u okudu. Yol gneye gidiy-
ordu; sapt.

Tom:

Bizi kuzeye gnderemediler ite, dedi.


Bize boyun edirdiler sanki, oysa biz yine is-
tediimiz yere gidiyoruz, yine bildiimizi
okuyoruz.

Geni karanlk asfaltn ilerisinde snk


klar parlyordu.
YRM BRNC BLM

Yollarda dolaan, aratran halk, imdi


gmendir. Kk bir toprak paras ile
geinen, krk dnmn zerinde yaayp
len, krk dnmden kard rn yiyen
ve yine o toprakta a kalan aileler, imdi
btn baty taramaktadr. bulmak iin
drt dnmektedirler; ve asfaltlar halkn ak-
t nehirlerdir, hendek kenarlar halkn
sraland yerler. Onlarn arkalarndan
yenileri geliyor. Byk asfalt halkla dolup
tayor. Orta ve gneybatda basit bir halk
yayordu. Bunlar, makinelerin verdii
biimi almam, ya da makinelerin zel
ellerde bulunmasndan doan gc ve teh-
likeyi anlamam, sanayiin daha
deitiremedii insanlard. Onlar, sanayiin
samalklar, aykrlklar iinde
yetimemilerdi daha. Sanayi hayatnn
sama yanlarn grecek kadar keskindi
zeklar.
1016/1684

Ve sonra birdenbire makineler onlar


yerlerinden, yurtlarndan att ve asfaltlara
doru kovdu. Gebelik onlar deitirdi: As-
faltlarn, yollarn yannda kurulan kamplar,
alk korkusu ve aln kendisi, onlar
deitirdi. Yemeksiz ocuklar, bitip tken-
meyen hareket, onlar deitirdi. Onlar artk
gmendirler. Ve onlara gsterilen dman-
lk da onlar deitirmi, birbirleriyle
kaynatrm, birletirmitir. Bu dmanlk
yle bir dmanlkt ki, kasabalar sanki bir
istilcy kovar gibi bir araya getirmi, silh-
landrm, onlara eli sopal taburlar dzen-
lettirmi, memurlarn ve esnafn eline
tfekler verdirmi, dnyalarn kendi halkna
kar korundurmutu.

Byk asfaltlarda gmenler oaldka,


batda panik balad. Mal sahipleri mallarna
bir ey olacak diye, korkmaya baladlar.
mrlerinde al grmemi olanlar, alarn
gzlerini grdler. mrlerinde hibir eye
hrsla yapmam olanlar, gmenlerin
1017/1684

gzlerinde bu hrsn alevini grdler. ehir


ve ehir dolaylarnn insanlar, kendilerini
korumak iin bir araya geldiler; her insann
arpmaya girimeden nce yapt gibi,
kendilerinin iyi, istilclarn kt olduklarna
kendilerini inandrdlar. Dediler ki: Bu Al-
lahn bels Okieler pis ve cahil insanlardr.
Yozlam, seks dkn heriflerdir. Bu Al-
lahn bels Okieler hrszdrlar. Grdkleri
herhangi bir eyi alarlar. Onlarda mlkiyet
kavram yoktur.

Bu son sz doruydu: nk mal olmayan


bir adam, mlkiyetin byk tasasn nasl
bilebilirdi? Ve kendisini savunan halk diy-
ordu ki: Bu adamlar hastalk, pislik getiriyor-
lar memleketimize... Biz onlar okullarmza
sokmayz. Onlar yabancdrlar. Kzkardein-
izin bu heriflerin ocuklaryle arkada ol-
masn ister misiniz?

Yerli halk yabanlat. Sonra taburlar,


ekipler kurdular; ekipleri silhlandrdlar.
1018/1684

Ellerine coplar, gazlar ve tfekler verdiler.


Memleket bizimdir. Okieleri babo
brakamayz. Silhl insanlarn topraklar
yoktu, kendilerini topraklara sahip sanyor-
lard. Geceleri asker talimleri yapan memur-
larn mallar yoktu ve kk esnaf da bir
defter dolusu alacaklardan baka bir eye
sahip deildi. Ama bir bor bile bir eydir,
hatta bir i bile bir eydir. Ve memur yle
dnyordu: Ben haftada on be dolar
alyorum. Ya bir kr olas Okie on iki dolara
alrsa? Kk esnaf da yle dnmek-
teydi: Borsuz bir adamla nasl rekabet
edebilirim?

Ve gmenler asfaltlarda akp durdular.


Alklar gzlerinden okunuyor, ihtiyalar
gzlerinde grnyordu. Onlarn ne bir iddi-
alar, ne bir rejimleri vard. Onlarn yalnzca
saylar ve ihtiyalar vard. Bir adamlk i
olduu zaman, on kii i iin kavga ediyor, az
gndelik almak iin arpyorlard. O adam
otuz sente alrsa, ben yirmi bee alrm.
1019/1684

O yirmi bee alrsa, ben o ii yirmiye


yaparm.

Hayr, olmaz; ben am. Ben on bee


alrm. Boaz tokluuna alrm. ocuk-
larm var. Grn ocuklarm. ban gibi bir
eyler karyorlar, yryecek halleri yok.
Dklen yemilerden verdim, ayakta dura-
cak halleri kalmad. Ben, bir lokma ekmek
iin alrm.

ok iyi bir eydi bu, nk gndelikler


dt ve fiyatlar ayn ykseklikte kald.
Byk mal sahipleri memnundu ve bu tara-
flara, daha fazla halk ekmek iin yeniden
ilnlar bastrp dattlar. Gndelik dtke
dt ve fiyatlar yksek kald. Bir sre sonra
yeniden serflik a balayacakt.

Bu srada byk mal sahipleri ve kumpan-


yalar dhice bir usul buldular: Byk mal
sahibi, bir konserve fabrikas satn alyor ve
eftalilerle armutlar olduu zaman meyvenin
1020/1684

fiyatn meyveyi yetitirme maliyetinin altna


dryordu. Bylece, konserve fabrikasnn
sahibi olmak dolaysyle meyveyi dk fiyat-
tan satn alm oluyor, konserve fiyatlarn
yksek tutarak bundan doan kr kazany-
ordu. Konserve fabrikas aacak kadar paras
olmayan kk iftiler, iftliklerini elden
kardlar. Bu iftlikler byk mal sahiplerin-
in, bankalarn ve konserve fabrikalarna
sahip irketlerin eline geti. Bamsz
iftilerin says gitgide azald. iftiler bir
sre ehirlere g ettiler, orada kredilerini,
dostlarn ve akrabalarn harcayp; yitirdiler.
Onlar da yollara dkldler. Yollar i bulmak
iin birbirini yiyen, birbirini ldren insan-
larla doldu.

Ve irketler, bankalar bylece kendi kuyu-


larn kazm oldular, ama bunun farknda
deillerdi. Tarlalar verimliydi, ama yollarda
a adamlar dolayordu. Ambarlar doluydu,
ama yoksul ocuklarn hepsinde kemik
hastal vard ve her taraflarnda pellagra
1021/1684

banlar kyordu. Byk irketler alk ile


fke ve kzgnlk arasnda kl kadar bir pay
olduunu bilmiyorlard. Gndeliklere eklen-
mesi gereken para; gaza, silha, hafiyelere,
kara listelere ve talimlere harcanyordu. Yol-
larda halk karncalar gibi dolap duruyor, i
ve ekmek aryor. Ve fkesi gittike artmaya
balyordu.
YRM KNC BLM

Tom Joad, Weedpatch kampn bulmak


iin dar bir yolda otomobilini srerken gece
bir hayli ilerlemiti. Tarlalarn ilerisinde ufak
bir iki k grnyordu. Bakersfield'in
gkyzne vuran aydnl arkada kalmt.
Motor yava yava alyor, kamyonun
nnden yabani kediler kayordu. Bir
kavakta beyaz tahtalardan yaplm bir sr
binalar rdler.

Ana, oturduu yerde uyuyor, baba uzun


sreden beri sesini karmyordu.

Tom:

Nerede acaba? Galiba birisine sormak


iin sabah beklemek gerekecek, dedi.

Bir sokak levhasnn altnda durdu; baka


bir otomobil de drtyol aznda stop etti.
Tom, pencereden ban uzatt:
1023/1684

Heyy baym, byk kampn nerede


olduunu biliyor musunuz?

Dosdoru gidin, ileride.

Tom kar yola geti. Birka yz metre


ilerledikten sonra durdu. Yolun karsnda
yksek, kafesli bir tel vard, geni bir kapdan
ieri giriliyordu. Kapnn biraz ilerisinde,
kk bir kulbe vard; penceresinden k
szyordu. Tom, kapdan ieri doru girmeye
alt. Koskoca kamyon birden havaya
srad ve tekrar indi.

Tom:

Vay anasn! dedi. Tmsei grmedim.

Bir beki, kulbenin nne kt, oto-


mobile doru yaklat, kenarna dayand:

ok fena arptn, dedi. Bir daha dikkat


et.
1024/1684

O tmsek nedir Allahn seversen?

Beki gld:

Burada ocuklar oynar. Onun iin ka


kere syledik, buradan yava gein diye. Ama
akllarnda kalmyor ki. te byle tmsee
arpnca akllar balarna geliyor, bir daha
unutmuyorlar.

Yaa! nallah bir ey krlmamtr.


Burada bize yer var m acaba?

Bir yer var. Ka kiisiniz?

Tom parmaklaryle sayd:

Ben, babam, annem, Al, Rososharn,


John Amca, Ruthie ve Winfield. Son ikisi
ocuktur.

Belki bir ey yapabiliriz. Kamp eyanz


var m?
1025/1684

Byk bir adr beziyle yataklarmz var.

Beki, otomobilin basamana bast.

Bu yolun sonuna doru ek, saa dn.


Yeriniz, 4 Numaral Salk Tesisi.

O da ne?

Helann, dularn ve amarhanenin


bulunduu yer demek.

Ana sordu:

amar teknesi de var m? Suyu da


akyor mu?

Tabi.

Ana:

Oh, kr Allaha! dedi.


1026/1684

Tom sra sra uzun karanlk adrlarn


aalarna doru otomobili srd. Salk
tesisinde hafif bir k yanyordu.

Beki:

Burada yerlein, dedi, gzel yerdir.


Burada oturanlar daha yeni gittiler.

Tom kamyonu durdurdu.

Burada m?

Evet. Ben sizin adlarnz yazaym, siz de


eyalarnz indirin. Yatn. Kamp komitesi
yarn sabah sizi arr, ileminizi yapar.

Tom yere bakyordu.

Polis mi onlar? diye sordu.

Beki gld:
1027/1684

Burada polis yoktur. Bizim kendi pol-


islerimiz var. Buradakiler kendi polislerini
kendileri seerler. Haydi rahatnza bakn.

Al kamyondan atlad, evreyi dolat:

Burada m kalacaz?

Tom:

Evet, dedi. Ben broya gidiyorum, sen


babamla eyay indiriver.

Beki:

Biraz yava olun, dedi, herkes uyuyor.

Tom, karanln iinde bekinin ar-


kasndan gitti, bronun merdivenini kt,
kk bir odaya girdi. eride eski bir masa
ile bir sandalye vard.

Adnz?
1028/1684

Tom Joad.

Yannzdaki babanz myd?

Evet.

Ad?

Onunki de Tom Joad.

Sorular birbirini kovalad. Nereden geldik-


leri, Kaliforniya' da ne kadardan beri bulun-
duklar, ne i yaptklar soruldu.

Beki ban kaldrp bakt:

zel ilerinize burnumu sokmak iste-


mem, ama formalite byle, ne yapalm.

Tom:

Tabi, dedi.

Peki, paranz var m?


1029/1684

Pek az.

Muhta durumda msnz?

Biraz. Neden sordun?

Kampta kalabilmek iin haftada bir


dolar vermek gerekir. Ama isterseniz, bu
paray alarak deyebilirsiniz. pleri ta-
mak, kamp temizlemek gibi iler
yapabilirsiniz.

Tom:

Peki, alrz yleyse, dedi.

Yarn sabah komite ile grrsnz.


Onlar size kampta nasl oturacanz
sylerler, kampn dzenini anlatrlar.

Bu komite de ne oluyor? Komite dediin


nasl ey?

Beki arkasna dayand:


1030/1684

ok iyi alan bir komite. Burada be


salk tesisi vardr. Her biri Merkez Komites-
ine bir adam seer. Bu komite de buradaki
dzeni korur. Szlerine herkes uyar.

Tom:

Peki, ya sert emirler verirlerse? dedi.

Eh, o zaman da istersen komiteyi nasl


setinse, yine yle drebilirsin. ok iyi
alrlar. Yaptklar iin hesabn verirler.
Hani, halkn arkasndan koan, halka vaiz
verip halktan para toplayan papazlar bi-
lirsin, deil mi? te onlar bu kampa girip va-
iz vermek istediler. htiyarlarn ou bunlar
kampa almak istedi. Merkez Komitesi son
karar verecekti. Toplandlar ve kararlarn
verdiler. Dediler ki: "Herhangi bir kimse bu
kampta vaiz verebilir. Ama, kimse burada
para, toplayamaz!" htiyarlar bu karar
beenmediler, nk o gnden sonra ortada
papaz kalmad.
1031/1684

Tom gld, sonra sordu:

Yani kamp ynetenler namuslu insan-


lar m demek istiyorsun?

Tabi, yledir.

Burann polisleri de var dedin...

Merkez Komitesi dzeni korur ve


kanunlar karr. Sonra bir Kadnlar
Komitesi vardr. Onlar da annenle gre-
ceklerdir. Bu kadnlar, ocuklara bakarlar,
salk tesisinin temizliini kontrol ederler.
Eer annen baka bir yerde almyorsa,
alan kadnlarn ocuuna bakar. O da
almaya giderdi ise.. bakalar bulunur.
Diki dikerler. lerinden biri diki dikmeyi
retir. te hep bu gibi eyler yaparlar.

Yani burada polis yok mu?


1032/1684

Hayr efendim, yok. Hibir polis, elinde


tevkif mzekkeresi olmadan buraya giremez.

yi ama, ya biri kp da kafa tutmaya


kalkarsa, ya da sarho olur, kavga karrsa, o
zaman ne olur?

Beki, yaz kalemini kurutma kdna


sildi:

Merkez Komitesi birincisinde ihtar eder,


ikincisinde iddetle ihtar eder, ncsnde
kamptan atar.

Allah Allah, inanamyorum. Bu gece


muhtarlarla kafalar kapell bir sr hergele
gelip, derenin kenarndaki kamp yaktlar.

Beki:

Onlar buraya giremezler, dedi. Baz ge-


celer, bizim ocuklarmz tel rgnn
1033/1684

kenarnda nbet beklerler, zellikle dans


olduu akamlar...

Dans olduu akamlar m dedin? Allah


Allah!

Bu eyaletin en gzel danslar her cu-


martesi akam burada yaplr.

Peki, ne diye her yerde byle kamplar


kurmuyorlar?

Beki dalgn grnyordu:

Bunun nedenini sen kendin bulursun.


Sen git de imdi, biraz uyu bakalm.

Tom:

yi geceler, dedi. Anam bu yeri ok seve-


cek. Epey zamandr insan muamelesi
grmedi zavall.

Beki:
1034/1684

Sana da iyi geceler, dedi. Git de biraz


uyumaya bak. Kamp ok erken uyanr.

Tom iki yan, sra sra adr bir yoldan


yrd. Gzleri yldzlarn na almt.
adrlar dmdz bir sra halinde kurul-
mutu; evrede erp ve pislik yoktu. Yolun
st tertemiz sprlm, zerine kum
dklmt. adrlardan uyuyanlarn horul-
tular geliyordu. Btn kamp arlar gibi
vzldyor, horulduyordu. Tom, yava yava
yryordu. 4 Numaral Salk Tesisine yak-
lat; boyasz, alak, kaba binaya merakla
bakt. evresi ak bir damn altnda dizin
dizin amar tekneleri duruyordu. Kendi
kamyonlarnn biraz ileride durduunu
grd, ses karmadan kamyona doru
yrd. adr yaplmt. t kmy-
ordu. Kampa yaklarken kamyonun glges-
inde bir karalt belirdi; glge Tom'a doru
yaklat.

Ana tatl bir sesle sordu:


1035/1684

Tom, sen misin?

Evet.

Anas:

Hit, dedi. Herkes uyuyor. Yorgunluk-


tan bittiler.

Tom:

Ama sen de uyumalsn, dedi.

Peki, ben seni merak ettim. Nasl?

Tom:

ok iyi, dedi. Ben sana anlatmayacam,


yarn sabah onlar sana anlatacaklar. Her
halde ok beeneceksin.

Ana fsldad:

Scak suyu da varm.


1036/1684

Evet. Sen imdi git yat. Ne zamandan


beri uyuduun yok.

Ana yalvard:

Ne diye bana anlatmyorsun?

Hayr, anlatmam. Haydi gidip yat.

Sanki ana birdenbire bir gen kz


oluvermiti:

Ama anlatmazsan, beni hi uyku tutar


m?

Tom:

yle ise dnme ite, dedi. Sabahleyin


ilk i olarak baka bir entari giy, sonra., son-
rasn grrsn.

Aklm bir eye taklrsa, dnyada beni


uyku tutmaz.
1037/1684

Tom sevinle glmsedi:

Uyumalsn, dedi. Uyuman gerek.

Ana, yumuak:

yi geceler, dedi.

Eildi ve karanlk adrn altna kayd.

Tom, kamyonun arkasna trmand.


Tahtann stne srt st yatt; kollarn
aprazlayarak yastk gibi bann altna
koydu ve kulaklarna bastrd. Gecenin serin-
lii daha da artmt. Tom, ceketini ilikledi,
yeniden uzand. Bann zerindeki yldzlar
duru ve parlakt.

Tom uyand zaman ortalk daha karan-


lkt. Kulana gelen hafif vurgular, onu
uykusundan uyandrmt. Tom dinledi, bir
demirin arka arkaya baka bir demire vur-
uunu iitti. Glkle kmldad ve sabahn
1038/1684

ayaznda titredi. Kamp hl uyuyordu. Tom,


ayaa kalkt, kamyonun kenarndan bakt.
Doudaki dalar lacivert bir renge boyan-
mt. Tom evresine baknrken, dalarn ar-
kasndan hafif bir k belirdi, kenarlar
krmz oldu, sonra bu k bann stnden
doru daha souk, daha gri, daha koyu bir
renk alarak bat ufkunda son kalan gece ile
kaynat. Uzaklarda vadinin topraklar, gn
douundaki eflatun rengini almt.

Demirin sesi yeniden iitildi. Tom, adr


dizilerine bakt. adrlar artk belli oluyordu.
Bir adrn yannda duran eski demir
sobann atlaklarndan turuncu bir k
szdn grd. Kaln soba borusundan koyu
bir duman kyordu.

Tom, kamyonun kenarndan aaya at-


lad. Sobaya doru yaklat. Bir gen kzn,
sobann yannda i grdn, bklm
kolunda bir ocuk tadn, ocuun gm-
lein altnda meme emdiini grd. Kz,
1039/1684

boyuna gelip gidiyor, atee dallar atyor,


daha iyi hava akm salamak iin pasl soba
kapaklarn oynatyordu. Bu arada ocuk,
meme emmekteydi; annesi ocuu arada
srada dikkatle bir kolundan tekine aly-
ordu. ocuk, annesinin iine ve ho
hareketlerine engel olmuyordu. Turuncu ate
sobann atlaklarndan szyor, adr-
larn zerine titrek grntler
aksettiriyordu.

Tom, daha yaklat. Kzaran etin ve frn-


lanan ekmein kokusunu ald. Douda k
hzla artyordu. Tom, sobaya yaklat, ellerini
uzatt. Kz, Tom'a bakt, sann iki rgsn
frlatarak ban sallad.

Gnaydn, dedi.

Ve tavada kzaran ete bakt.

adrn kapa kalkt, gen bir adam dar


kt. Onu ihtiyar bir adam
1040/1684

izledi. zerlerinde mavi keten tulumlar ve


keten ceketler vard. Hepsi kolalyd. Pirin
dmeler prl prl parlyordu. Sert yzl
adamlard ve birbirlerine ok benziyorlard.
Gen adamn fra gibi siyah, ihtiyarn da
yine fra gibi beyaz bir sakal vard. Balar
ve yzleri slakt, salarndan sular akyordu
ve damlayan sular sert sakallarnda tane tane
duruyordu. Yanaklar slaklktan parlyordu.
Her ikisi de yan douya ses karmadan
baktlar. Birlikte esnediler, tepelerin kenar-
larndaki klar seyrettiler. Sonra dnnce
Tom'u grdler.

Yals:

Gnaydn, dedi.

Yzlerinde ne dostluk, ne de dmanlk


vard.

Tom:
1041/1684

Gnaydn, dedi.

Genci de:

Gnaydn, dedi.

Yzlerindeki su yava yava kuruyordu.


Sobaya yaklatlar, ellerini sttlar.

Kz iine devam etti. Bir ara ocuunu yere


brakt, rglerini bir sicimle bann ar-
kasna balad; altka rgleri frlyor ve
sallanyordu. Byk bir sandn zerine
inko sahanlar, inko tabaklar, baklar ve
atallar koydu. Sonra bol yan iinden eti
kepe ile ald, tavaya brakt. Et bzlrken
czrdyordu. Kz pasl frn kapan at, bir
tava dolusu koca koca peksimet kard.

Peksimetlerin kokusu havaya yaylnca her


iki adam da bu kokuyu ilerine ektiler.

Gen tatl bir sesle:


1042/1684

Oh, dedi.

htiyar adam, Tom'a:

Kahvalt ettiniz mi? dedi.

Hayr, daha etmedim. Ama, bizimkiler


urackta. Daha uyanmadlar. ok uykusuz
kaldlar da.

Peki yleyse, otur da birlikte yiyelim,


ekmeimiz ok Allaha kr.

Tom:

Teekkr ederim, dedi. O kadar nefis


kokuyor ki, hayr diyemeyeceim.

Gen adam:

ok nefis deil mi? diye sordu. m-


rnde bu kadar gzel koku duydun mu?
1043/1684

Sandn yanna yaklatlar, evresine


meldiler.

Gen sordu:

Bu yanlarda m alyorsunuz?

Tom:

Hayr, almak istiyoruz, dedi. Daha


dn akam geldik. evrede i aramaya vakit
bulamadk ki.

Gen:

Biz on iki gnden beri alyoruz, dedi.

Kz, bir yandan sobann yannda


alrken:

Yeni elbise bile aldlar, dedi.

Her iki adam da, mavi elbiselerine bak-


tlar, daha sertliklerini kaybetmemiti
1044/1684

elbiseleri; biraz utanarak glmsediler. Kz,


bir sahan et, esmer byk peksimetler ve bir
kse et suyu, bir de kahve koydu. Kendisi de
sandn yanna geip meldi. ocuk hl
meme emiyordu, ba hl kzn gmleinin
altndayd.

Tabaklarn doldurdular, peksimetlerin


zerine et suyu dktler, kahvelerine eker
attlar.

Yal adam azna yemek doldurdu, i-


nedi, inedi, yutkundu ve yuttu.

ok gzel olmu, dedi.

Ve bir kere daha azn doldurdu.

Genci:

On iki gnden beri yiyoruz, dedi. On iki


gnden beri, hibir vn karmadan yedik.
1045/1684

Hepimiz, herkes alyor. Gndeliklerimizi


alyoruz ve yiyoruz.

Yemein stne kudurmucasna eildi,


yeniden taban doldurdu. Kaynam kahv-
elerini itiler, telvelerini yere dktler, yen-
iden doldurdular.

Ik renklenmiti artk, krmzmtrak ay-


dnlk bir renk almt. Baba ile oul ye-
meklerini bitirdiler. Douya baktlar; gn
douu aydnlatmt yzlerini. Dalarn
ekli ve kl kenar gzlerinde yansyordu.
Sonra fincanlarndaki telveleri yere dktler
ve birlikte ayaa kalktlar.

Yals:

Yola kmal, dedi.

Genci, Tom'a dnd:


1046/1684

Bana bak, dedi. Biz birtakm borular


dyoruz. Bizimle gelirsen belki sana da i
kar.

Tom:

ok iyi insanlarsnz, dedi. Kahvaltya


ok teekkr ederim.

htiyar:

Tantmza ok memnun oldum, dedi.


stersen sana da bir i bulmaya alalm.

Tom:

Tabi isterim, dedi. Bir dakika bekleyin


de bizimkilere haber vereyim.

Hzl hzl Joadlarn adrna gitti. Eildi,


ieri bakt. adrn altndaki loluun iinde
uyuyan birtakm insan ynlar grd. Yor-
ganlarn altnda hafif bir hareket balad.
Ruthie ylan gibi kvrla kvrla dar kt.
1047/1684

Salar gzlerinin stne dmt, entarisi


kvrlm ve burumutu. Yava
yava srnerek kt ve ayaa kalkt. Gri
gzleri uykudan duru ve durgun bir hal
alm, gzlerinde yaramazlk izi kalmamt.
Tom adrdan uzaklat, Ruthie'ye kendisini
izlemesini iaret etti. Arkasn dnnce
Ruthie ban kaldrp ona bakt.

Tom:

Ooo, amma da boy atmsn ha! dedi.

Ruthie, an bir heyecanla ban baka yan-


lara evirdi.

Tom:

Bana bak, dedi. Sakn kimseyi


uyandraym deme. Herkes kalkncaya kadar
bekle. Kalktklar zaman, elime bir alma
frsat getiini, bunun iin gittiimi
sylersin. Buradaki komularn biriyle sabah
1048/1684

kahvalts ettiimi de anama syle. Anladn


m?

Ruthie ban sallad ve teye evirdi. Gen


bir kz olmutu sanki.

Tom bir daha uyard:

Sakn kimseyi uyandraym deme.

Koa koa yeni dostlarnn yanna gitti.


Ruthie ekinerek salk tesisine yaklat, ak
kapsndan ieriyi gzetledi.

Tom dnd zaman, her iki adam da


kendisini bekliyordu. Gen kadn, darya
bir ilte karm, ocuunu stne

yatrmt. Kadn bulaklar ykarken


ocuk da orada yatyordu.

Tom:
1049/1684

Bizimkilere nereye gittiimi syleyecek-


tim ama, onlar hl uyuyorlar, dedi.

Her de adrlarn arasndaki yolda


yrmeye baladlar.

Kamp canlanyordu. Kadnlar yeni yaktk-


lar atelerin banda urayorlar, et kesiy-
orlar, sabaha ekmek hazr etmek iin
bazlama youruyorlard. Ve erkekler adr-
larn, otomobillerin evresinde dolap dur-
maktaydlar. imdi gkyz bir gl pem-
beliini almt. Bronun nnde zayf, ihti-
yar bir adam topra trmklyordu. Trm
ekerken, dilerin dz ve derin izgiler
izmesine dikkat ediyordu.

Her de bronun nnden geerlerken,


gen adam:

Bu sabah erken kalkmsn, baba, dedi.

Eh, ne yaparsn, kiray demek gerek.


1050/1684

Gen:

Kira m? Laf, dedi. Geen cumartesi


akam kr ktk sarho olmutu. Btn
gece sabaha kadar adrda ark syledi.
Komiteden angarya olarak ona bu ii
verdiler.

Yolun kysndan gidiyorlard. Yannda bir


sra ceviz aalar vard; zeri ya iindeydi.
Gne, dalarn zerinde grnmt.

Tom:

Garip, dedi. Yemeinizi yedim de, adm


sylemedim size, siz de adlarnz
sylemediniz... Benim adm, Tom Joad.

Yal adam, Tom'a bakt, hafife


glmsedi:

Her halde buraya geleli ok olmad?

Yoo. Olmad. Ancak bir iki gn...


1051/1684

Anlamtm zaten. nk sen adn


sylemek huyunu daha brakmamsn da
ondan. Benim adm Timothy Wallace. Bu da
olum Wilkie'dir.

Tom:

Tantmza memnun oldum, dedi. Siz


buraya geleli ok oldu mu?

Wilkie:

On ay oldu, dedi. Geen yl yamurlar


balad zaman geldik. Off., ne gnler
geirdik, bamza neler gelmedi. Az kald
alktan lyorduk.

Yal yolun stnde hrtlar kararak


yryorlard. Yanlarndan bir kamyon
dolusu adam geti; hepsinin suratlar askt.
Hepsi kamyona yapm, kalarn atm,
bakyorlard.
1052/1684

Timothy:

Gaz irketine almaya gidiyorlar, dedi.


Gzel i dorusu.

Tom:

Keke bizim kamyonu alsaydk!

Olmaz.

Timothy yere eildi, yerden yeil bir ceviz


ald. Ba parma ile krmay denedi, ama
sonra vazgeip direklerin zerine konmu bir
karatavua frlatp att. Ku utu, ceviz kua
vurmadan, altndan geti, sonra ku tele
kondu, gagasyle siyah parlak tylerini
dzeltti.

Tom sordu:

Sizin otomobiliniz yok mu?


1053/1684

Baba ile oul azlarn ap cevap ver-


mediler; yzlerine bakan Tom, skldklarn
anlad.

Wilkie:

altmz yer uzak deil ki, bir mil


tede, dedi.

Timothy kzmt:

Hayr, otomobilimiz yok. Sattk. Vard.


Yiyeceimiz bitti, hibir eyimiz kalmad.
de bulamamtk. Her hafta bu taraflara bir-
takm adamlar gelir, otomobil satn alrlar.
Bakarlar, a olursan araban satarsn elbet.
A olduun iin de on para vermezler. te
biz de byle a kalmtk. Otomobilimize on
dolar verdiler.

Yola tkrd. Wilkie durgun:


1054/1684

Ben geen hafta Bakersfield'deydim.


Bizim otomobili grdm. Kullanlm oto-
mobil deposunda duruyordu... zerine yet-
mi be dolar fiyat konmutu.

Timothy:

Ne yaparsn, satmak zorunda kaldk,


dedi. Zaten ya onlar bizden bir otomobil
alacaklar ya biz onlardan bir ey alacaz.
Daha bir ey almadk ama, galiba bu gidile
onu da yapacaz.

Tom:

Biliyor musunuz, yola kmadan nce,


burada ok i olduunu duymutuk, dedi. El
ilnlarnda adam lzm deniyordu.

Timothy:

Evet. Biz de grdk o ilnlar ama, ie


gelince., ok i yok. Gndelikler de
1055/1684

durmadan dyor. Nasl geineceim diye


dnmekten anam alyor.

Tom:

Peki ama, ite imdi iiniz var, ne


dnyorsunuz? dedi.

Evet ama, bu i uzun srmez. Patron iyi


bir adam. Ufak bir yeri var. Bizimle birlikte
alr. Allah kahretsin!.. ok srmez, biter!..

Tom:

yleyse beni ne diye srklyorsunuz?


dedi. Ben de alrsam i daha abuk biter.
Neden kendi bindiin dal kesiyorsun?

Timothy yavaa ban sallad:

Bilmiyorum. Belki de aklszm da


ondan. Bamza birer apka alalm dedik de,
onu bile bu gidile alamayacaz galiba. te,
1056/1684

al sana iyi bir i!.. Saatine otuz sent alyoruz.


Patron da iyi bir adam.

Asfalttan ktlar, kk bir bahenin


akll yolundan getiler. Aalarn arkasnda
kk beyaz bir iftlik evi, birka glgelik
aa, bir samanlk grnd. Samanln
tesinde bir ba ve bir pamuk tarlas
vard. adam evin yanndan getikleri
srada tel bir kapnn arptn duydular. ri-
yar, gne yan bir adam, mutfan basa-
maklarndan indi. Banda mukavvadan
yazlk bir apka vard ve baheden geerken
kollarn svyordu. Gneten sararan koca-
man kalar atkm gibi aaya dmt.
Yanaklar birer biftek gibi kpkrmzyd,
gneten yanmt.

Timothy:

Gnaydn Mr. Thomas, dedi.

Adam, sinirli sinirli:


1057/1684

Gnaydn, dedi.

Timothy:

Bu arkadan ad Tom Joad, dedi. Kend-


isine de acaba i verebilir misiniz diye
dndk de!..

Thomas, Tom'a bakarak kalarn att,


sonra hafife gld. Kalar hl atkt:

Aaa, tabi veririm. Ona da i veririm,


herkese de i veririm. Bu gidile galiba yz
kii altracam.

Timothy:

Yok, hani yalnzca aklmza yle geldi


de!., diye zr dilemeye balad.

Thomas, Timothy'nin szn kesti:

Benim de aklma geldi...


1058/1684

Topuklarnn zerinde dnd, karlarnda


dikilip durdu:

Size syleyeceklerim var. Ben sizin saat-


inize otuz sent veriyorum, yle deil mi?

Evet, otuz sent veriyorsunuz Mr. Tho-


mas... Ama...

Ve ben de sizden otuz sentlik i


alyorum...

ri, sert elleri birbirini kavrad:

Biz de btn gn elimizden geldii


kadar size yararl olmaya alyoruz.

Sen imdi brak orasn, bu sabahtan it-


ibaren saatine yirmi be sent alacaksnz. Ya
buna raz olursunuz, ya da ii brakp
gidersiniz.

Adamn krmz yz, fkeden kpkrmz


kesildi. Timothy:
1059/1684

Biz iyi alyorduk. Bunu siz de


sylemitiniz, dedi.

Biliyorum, ama anlalyor ki artk


bundan sonra kendime istediim gibi adam
tutamayacam.

Yutkundu:

Bana bakn, dedi. Benim burada altm


be dnmlk bir topram var. Siz hi
iftiler Birlii diye bir ey duydunuz mu?

Tabi duyduk.

yleyse bakn size syleyeyim: te ben


de bu birlik yelerindenim. Dn gece to-
plantmz vard. iftiler Birliini kimin
ynettiini biliyor musunuz? Bakn onu da
size syleyeyim: Bat Bankas. Bu ovann
byk bir ksm bankann elindedir.
Bakalarnn mallarna ait senetler de
ondadr. Dn gece bankada birisi bana dedi
1060/1684

ki: "Siz saatine otuz sent verip adam


altryormusunuz. Bunu yirmi bee in-
dirseniz fena olmaz!" Ben de dedim ki: "Ben-
im adamlarm iyidir. Saatte otuz sent ver-
meye deer". O da: "Mesele bu deil" dedi.
'"imdi cretler yirmi be senttir. Eer siz
otuz sent verirseniz, bu durum evremizde
gerginlik yaratr. Sonra bundan baka..."
dedi, "gelecek yl yine tohumluk iin bor al-
mayacak msnz?"

Thomas durdu. Soluyordu:

Anladnz ya?.. Gndelik artk yirmi be


senttir. Bunu kabul etmek zorundasnz!..

Timothy ne syleyeceini armt.

Ama biz iyi alyorduk, dedi.

Hl anlamadn m? Koca gbekli banka


hazretlerinin iki bin adam, benim ise
tanecik adamm var. demem gereken
1061/1684

senetlerim var. imdi eer siz buna kar bir


are dnebiliyorsanz syleyin, yapaym.
Elimi kolumu baladlar.

Timothy ban sallad:

Ne syleyeceimi bilmiyorum.

Siz burada bekleyin biraz.

Thomas abucak eve girdi. Kap, ar-


kasndan arpt. Biraz sonra dnd, elinde
bir gazete vard.

Bunu grdnz m? Size okuyaym da


dinleyin: "Vatandalar kzl tahrikilere kz-
arak gmenlerin kampn yaktlar. Birtakm
vatandalar, mahall bir gmen kampnda
sregelen tahriklere kzarak adrlar yakp
kl etmiler ve tahrikilerin eyaletimizden
karlmasn istemilerdir.

Tom:
1062/1684

Ama ben... diye sze balad ve sonra


kesti, bir daha sesini karmad.

Thomas gazeteyi dikkatle katlad, cebine


soktu. Yeniden soukkanlln ele almt.
Sakin sakin:

Bu adamlar birlik gnderdi. te ben


size iin iyzn anlatyorum. Eer benim
bunu size sylediimi iitirlerse, gelecek yl
benim iftliin yerinde yeller eser.

Timothy:

Ben ne diyeceimi ardm, dedi. Ama


iin iinde tahrikiler olduuna gre, neden
kzdklar anlalyor.

Thomas:

Ben bu ii bilirim, dedi. Gndeliklerin


indirilmesi gerektiinde her zaman bakarsn
kzl tahrikiler ortaya kar. Her zaman m
1063/1684

her zaman. Allah belsn versin, elimi


kolumu baladlar. Eee, imdi kararnz ne?
Yirmi be senti kabul ediyor musunuz?

Timothy ban edi:

Ben alacam, dedi.

Wilkie:

Ben de, dedi.

Tom:

Ben galiba uursuz geldim, dedi. Evet,


ben de alrm. almam gerek.

Thomas st cebinden bir mendil kard,


azn ve enesini sildi:

Bu ne zamana kadar byle srer bil-


mem. Aldnz para ile ailenizi nasl gein-
direceksiniz, aklm ermiyor?!..
1064/1684

Wilkie:

alrsak geiniriz, dedi. olmazsa, o


zaman halimiz duman.

Thomas saatine bakt:

Eh, haydi bakalm ocuklar, gidelim de


hendek kazmaya balayalm. Haa!
dedi. Bakn size bir ey syleyecektim: Siz
hkmet kampnda oturuyorsunuz, deil
mi?

Evet efendim.

Her cumartesi gecesi sizin orada dans


var, yle deil mi?

Wilkie glmsedi:

Evet, tabi var.

Eee, yle ise nmzdeki cumartesi


akam dikkatli olun.
1065/1684

Birdenbire Timothy doruldu, Thomas'n


yanna yaklat:

Ne demek istiyorsunuz? Ben, Merkez


Komitesindenim. Bu ii bilmeliyim.

Thomas, onun bu halini anlam gibi bakt:

Kimseye sylemeyeceksin ama. ,

Timothy sordu:

Peki, ne var? Ne olacakm?

Birlik, hkmet kamplarn istemiyor.


nk muhtar yardmclar bu kamplara
giremiyorlar. Duyduuma gre, oradaki halk,
kendi kanunlarn kendileri yapyormu;
tevkif mzekkeresi olmadan kimse tevkif
edilemiyormu. Ama byk bir kavga kar
da silh patlarsa., o zaman muhtarlar ieri
girip kamp databilirlermi.
1066/1684

Timothy bozulmutu. Dimdik duruyordu,


gzleri souk souk bakmaktayd:

Peki, ne olacak?

Thomas sinirli sinirli:

Nereden duyduunuzu sylemeye-


ceksiniz ama, dedi. Cumartesi gecesi kavga
karlacak. Olay kar kmaz ieri girmek
zere evrede muhtar yardmclar
bekleyecek.

Tom sordu:

Peki ama, neden? Kamptakiler kimseye


dokunmuyorlar, kimseyi rahatsz etmiyorlar
ki...

Thomas:

Ha, anlataym size nedenini... dedi.


Kamptakiler, insan muamelesi grmeye
1067/1684

alyorlar. Yeniden gmen kamplarna dn-


er dnmez onlar ynetmek g oluyor.

Thomas yzn bir daha sildi:

Haydi bakalm imdi i bana. iftlik


ilerinden baka konularda size fazla
almamam gerekirdi ama, ne yapalm; siz-
leri, halk seviyorum.

Timothy, Thomas'n nne doru bir adm


att. Sert kemikli bir el uzand. Thomas eli
skt.

Kimin haber verdiini kimse bilmeye-


cek. Teekkr ederiz. Kavga karmayacaz.

Thomas:

Haydi bakalm i bana, dedi. Saati


yirmi be sent, ona gre.

Wilkie:
1068/1684

Ziyan yok, kabul ediyoruz, dedi. Sizin


hatrnz iin.

Thomas eve doru yryordu:

Ben biraz sonra gelirim, dedi. Siz ie


balayn.

Tel kap arkasndan arparak kapand.

adam, beyaz badanal evi getiler, bir


tarla kenarndan yrmeye baladlar. nce
uzun bir hendee geldiler. Hendein ken-
arnda beton borular vard.

Wilkie:

te, burada alyoruz, dedi.

Wilkie'nin babas samanl at, iki kazma


ile krek kard. Tom'a:

te, bu da senin maln dedi.


1069/1684

Tom, kazmay tartt:

Vay anasn! Bari arlk vermese.

Wilkie:

Daha dur bakalm, dedi. Hele saat on


bir olsun da, grrsn nasl arlk verdiini.

Hendein ucuna doru gittiler. Tom ceket-


ini kard, toprak ynnn stne att. Kas-
ketini geriye itti, hendein iine atlad. Sonra
avularna tkrd. Kazma havaya kalkt,
indi. Tom yavaa hnklad. Artk kazma
kalkp iniyor, kazmann topraa saplannda
bir hnklama kyor, toprak kabaryordu.

Wilkie:

Baba bak, dedi. Tom iyi bir kazmac.


Sanki herif kazmac domu.

Tom:
1070/1684

Ben eski bir kazmacym elbet (hnk).


ok kazma salladm (hnk). Kazma sal-
lamaya baylrm (hnk).

nndeki toprak kabarmt. Meyve


aalar gnein altnda artk iyice belirmiti.
Asmalarn zerindeki yapraklar prl prl
yeildi. Tom iki metre uzunluunda bir
hendek kazdi, kenara ekildi, alnn sildi.
Wilkie arkasndan geliyordu. Krek inip
kalkyor, uzun hendein yanndaki toprak
ynna topra frlatyordu.

Tom:

Bu Merkez Komitesini ben de duydum,


dedi. Demek sen de onlardan birisin?

Timothy:

Evet, baym, dedi. Merkez Komitesine


girmek, sorumluluk yklenmek demek-
tir. Btn oradaki halkn sorununu tamak
1071/1684

demektir. Biz elimizden geldii kadar


alyoruz. Kampta oturan halk da elinden
geleni yapyor. Byk iftilerin bize byle
saldrmalarn dorusu istemezdim. Bu
olmamalyd.

Tom yeniden hendee girdi. Wilkie dar


kp kenarda durdu.

Tom sordu:

Bu adamn haber verdii (hnk), dansta


olacak kavga nedir? (hnk). Neden kavga
karmak istiyorlar?

Timothy, Wilkie'nin arkasndan geliyor,


kreiyle hendein dibini dzeltiyor, hende-
i boru denebilecek duruma getiriyordu.

Timothy:

Bizi oradan atmak istiyorlar, dedi. Belki


de rgtleniriz diye korkuyorlar. Belki de
1072/1684

haklar var. Bu kamp, bir rgt demektir.


Halk kendi kendini ynetiyor. Bu evrenin
en iyi caz bizim kamptadr. A olanlara
kamta az bir miktar hesap alr. Be dolar
kadar... stersen bu kadarlk yiyecek alabi-
lirsin. Kampta insana kolaylk gsterirler.
Bizim bugne kadar kanunsuz bir dav-
ranmz grlmemitir. Galiba byk
iftiler bu yzden buuk atyorlar. Bizi
hapse tkamyorlar... Neden? nk bu rgt
onlar korkutuyor. Tabi dnyorlar ki, biz
kendi kendimizi ynetmeyi renirsek, belki
baka eyler de yaparz.

Tom hendekten atlad, gzlerinin


stndeki teri sildi.

Gazetenin Bakersfield kuzeyindeki


kkrtclar zerine yazdn duydun mu?

Wilkie:
1073/1684

Evet, duydum, dedi. Bunlar olaan


iler.

Tom:

Ben oradaydm. Kkrtan filan yoktu.


Bu kzllar dedikleri de ne oluyor? Boyuna
bir kzl lafdr gidiyor, bu da ne demek Al-
lahnz severseniz?

Timothy, hendein dibinde kk bir tm-


sei dzeltti. Tepedeki gne ak sakaln
parlatyordu.

Herkes kzllarn ne olduunu anlamak


istiyor...

Gld:

Bizim ocuklardan biri, bunun cevabn


buldu.

Ylm topran stne vurdu krekle:


1074/1684

Burada Hines isminde bir adam var.


Herifin otuz bin dnm eftali bahesiyle,
zm ba olduu gibi, bir de araphanesi ve
konserve fabrikas da var. Bu adam, boyuna:
"Namussuz kzllar!" deyip dururdu. "Bu
namussuz kzllar memleketi mahvediyor-
lar!" derdi. "Bu pi kzllar memleketten
atacaz!" derdi. Aramzda, batdan gelme bir
gen vard. Bir gn yine adamn szlerini
dinlerken ban kad ve "Mr. Hines" dedi.
"Ben buraya yeni geldim. Bu namussuz kzl-
lar dediiniz kimlerdir, bilmiyorum?" Hines
de: "Kzl dediimiz kimseler, yirmi be senti
kabul etmeyip otuz sent isteyen orospu
ocuklardr!" dedi. Gen ocuk, iyice
dnd, kafasn kad, sonra: "Demek
yle, Mr. Hines. Ben orospu ocuu deilim,
ama eer kzl dediiniz adamlar byle
kimselerse... Eh, ben de saatine otuz sent al-
mak istiyorum. Yalnz ben deil, herkes de
istiyor. Vay anasn, Mr. Hines, demek biz
hepimiz kzlz!.."
1075/1684

Timothy krei hendein dibine srd,


krein kestii toprak paras parlyordu.

Tom gld:

Galiba ben de kzlm!..

Kazmas havaya kalkp indi ve toprak


kazmann altnda atrdad. Ter damlalar
Tom'un alnndan burnundan aaya yuvar-
lanyor, boynunda parlyordu:

Hey Allahm hey!., dedi. Kazma iyi bir


aratr, (hnk) ama kazma ile kavgaya kalk-
mazsan (hnk). Kavga etmemek iin de in-
sanlarn anlamalar, elele verip almalar
yeter (hnk).

adam ardarda srayla altlar, hendek


uzadka uzad. Gne, gn ilerledike kzgn
kzgn zerlerinde parlyordu.
1076/1684

Tom gittikten sonra, Ruthie salk tesisi


pavyonunun kapsndan ieri yle bir bakt.
Winfield olmadan ieri girmeye pek cesaret
edemiyordu. plak ayan betona bast,
sonra ekti. Biraz teden adrn birinden bir
kadn kt, sac bir kamp sobasnda ate yak-
t. Ruthie o yne doru iki adm att, ama
pavyondan bir trl ayrlamyordu. Joad-
larn adrna doru szld. eri bakt.
John Amca topran stnde az ak,
boazndaki tkr grldete grldete uy-
uyordu. Ana ile baba, stlerine yorgan rt-
mlerdi, ktan korunmak iin balarn
yorgann altna sokmulard. Al, John Am-
cann te yannda yatyordu. Kolunu gzler-
inin stne kapatmt. Rose of Sharon ile
Winfield, adrn nne yakn bir yerde
yatyorlard; Winfield'in yannda Ruthie'nin
yeri botu. Ruthie meldi, adrn iine bak-
t. Gzleri Winfield'in sapsar bana takld
kald. Ruthie, Winfield'e bakt srada
olann gzleri ald, Ruthie parman
1077/1684

dudaklarna gtrd, teki eliyle Winfield'e


"gel" iaretini verdi. Winfield, Rose of
Sharon'a bakt. Rose of Sharon'un pembe
yz hemen yanndayd; az bir para da
akt. Winfield, yavaa battaniyeyi kaldrd,
iinden syrld. Ses karmamaya, kimseye
arpmamaya alarak adrdan srnp k-
t, Ruthie'nin yanna gitti.

Sen ne zaman kalktn? diye fsldad.

Ruthie, gereken zenle Winfield'i oradan


uzaklatrd, kimsenin duymayacana emin
olduklar bir yere gelince:

Ben bu gece hi yatmadm, dedi. Btn


gece ayaktaydm.

Winfield:

Haydi canm atma, dedi. Pis yalanc, sen


de!.
1078/1684

Ruthie:

Peki, yle olsun, dedi. Mademki ben


yalancym, ben de sana bu gece olanlar an-
latmam. Ne adamn sivri bir bakla
ldrldn, ne de bir aynn gelip kk
bir ocuk alp gittiini sana sylemeyeceim
ite!..

Winfield yerinde duramyordu:

Haydi canm sen de, ne ay geldi, ne bir


ey oldu, dedi.

San parmaklaryle dzeltti, bacaklarn


aarak tulumunu aa ekti.

Ruthie, alayc alayc:

Peki, peki... Ay filan gelmedi, dedi.


Sonra kataloglarda grdmz tabaklara
benzeyen o beyaz eylerden de yok.
1079/1684

Winfield, Ruthie'ye cidd cidd bakt.


Salk tesisini gsterdi:

Orada m? diye sordu.

Ruthie:

Ben, pis bir yalancym, dedi. Sana ne


diye anlataym?

Winfield:

Haydi gidip de bakalm, dedi.

Ruthie:

Ben grdm, dedi. stlerine de


oturdum. Dahas, birisine iimi bile ettim.

Winfield:

Atyorsun, dedi.
1080/1684

Birlikte pavyona gittiler. Ruthie artk kork-


muyordu. Cesaretle yol gsteriyordu. Byk
bir yerde bir sra alafranga apteshane vard.
Apteshaneler kapl blmeler iindeydi.
Porselen alafranga helalar beyaz beyaz par-
lyordu. Kar duvarda da musluklar diz-
iliydi. Baka bir duvarda, drt tane du
blmesi vard.

Ruthie:

te bak, dedi. te apteshaneler. Kata-


loglarda resimlerini grdkt.

ocuklar bir apteshanenin yanna yak-


latlar. Ruthie byk bir gsterile eteinin
arkasn kaldrd ve oturdu.

Sana demedim mi ben, buraya geldim,


diye! dedi.

Ve sylediklerini ispat etti; alafranga


helnn ukurunda bir su rlts iitildi.
1081/1684

Winfield armt. Eli, yukarda sallanan


sap yakalad. Birden bir su grlts koptu.
Ruthie havaya srad ve oradan kat. Win-
field ile birlikte pavyonun ortasnda dur-
mular, apteshaneye bakyorlard. Hl
iinden suyun sesi iitiliyordu.

Ruthie:

Sen yaptn ite, dedi. Sen krdn. Ben


grdm.

Vallahi ben yapmadm, ben yapmadm.

Ruthie:

Ben grdm, dedi. Sana zten hibir ey


gstermeye gelmez ki, hemen krar, bozarsn.

Winfield ban nne emiti. Ruthie'ye


bakt, gzleri yala doldu. enesi titriyordu.
Ruthie, yaptna pimand:
1082/1684

Haydi korkma, dedi. Ben sylemem.


Zaten eskiden krkm deriz. Sanki buraya
hi girmemi gibi yaparz.

Winfield'i binann dna kard.

Gne, imdi dalarn arkasndan km,


be Salk Pavyonunun oluklu satan dam-
lar ile, kampn gri adrlar zerinde parly-
or, adrlarn arasndaki yollarn zerini
yalyordu. Kamp uyanyordu. Gaz tenekeler-
inden ve teneke paralarndan yaplm
kamp sobalarnda ate yanyordu. Hava du-
man kokuyordu. adr kapaklar arkaya
atlmt ve halk yollarda gidip geliyordu.
Ana, Joadlarn adr nnde duruyor, yolun
ilerisine bakyordu. ocuklarn geldiklerini
grd, onlara doru ilerledi.

Ana:

Ben de sizi merak etmeye balamtm,


dedi. Neredeydiniz?
1083/1684

Ruthie:

Ortal dolayorduk, dedi.

Tom nerede? Hi grdnz m?

Ruthie byk adam tavr taknd:

Evet, madam. Tom beni uyandrd ve


size syleyecek eyi bana syledi.

nemini belirtmek iin bir an durdu.

Ana:

yi... Peki, ne dedi? diye sordu.

Size unu sylememi rica etti ki...

Yeniden durdu, Winfield'in kendi duru-


munu anlayp anlamadna bakt. Ana, elini
kaldrd. Elinin arkas Ruthie'ye dnkt.

Eeee?..
1084/1684

Ruthie abuk abuk:

bulmu, dedi. almaya gitti.

Havaya kalkan elin ne anlama geldiini


Ruthie anlamt. Ele bakyordu. El yeniden
indi, sonra Ruthie'ye uzand. Ana, Ruthie'nin
omuzlarna an bir hararetle sarld ve sonra
brakt.

Ruthie, akn akn yere bakyordu,


konuyu deitirdi:

leride apteshaneler var, dedi. Beyaz


apteshaneler...

Ana sordu:

Siz girdiniz mi iine?

Winfield ile birlikte girdik, dedi.

Sonra verdii sze ihanet ederek:


1085/1684

Winfield apteshaneyi bozdu, dedi.

Winfield kpkrmz oldu. Ruthie'ye kz-


arak bakt. O da ona karlk:

O da bir tanesine iedi, dedi.

Ana durumu anlamt:

Ne yaptnz bakaym? Gsterin bana.

ocuklar nne katarak pavyonun


kapsna geldi, ieri girdi.

Ne yaptnz bakaym? Gsterin bana.

Ruthie gsterdi:

inden bir h sesi geliyordu, imdi


durmu.

Analar:
1086/1684

Ne yaptnz gsterin bana bakaym,


dedi.

Winfield istemeye istemeye apteshaneye


yaklat:

ok ekmedim, ana, dedi. ylece biraz


tuttum, sonra...

Su hrts yeniden balad. Winfield geri-


ye srad. Ana ban arkaya atarak gld.
Ruthie ile Winfield de bu srada zgn zgn
analarna bakyorlard.

Analar:

Bu byle alr zaten, dedi. Ben biliyor-


um, grdm. ini bitirince bunu ekersin.

ocuklar cehaletlerinden utanmlar, yerin


dibine gemilerdi. Kapdan ktlar, yola
doru yrdler, kalabalk bir ailenin sabah
kahvaltsn nasl yediini, durup seyrettiler.
1087/1684

Ana, onlarn kapdan ktklarn grdk-


ten sonra pavyona gz gezdirmeye balad.
Du yerlerine gitti, iine bakt. Musluklarn
nndeki el ykayacak yerlere bakt,
parman beyaz porselenlerin stnde
gezdirdi. Musluu bir para at, parman
akarsuya tuttu, su scak akmaya balar
balamaz hemen elini ekti. Bir an el ykaya-
cak yere baktktan sonra, orada duran kapa
delie kapatt, bir para scak, bir para
souk su ile doldurdu. Ilk su ile ellerini
sonra da yzn ykad. Parmaklariyle
salarn slatt srada beton demede bir
ayak sesi iitti, hemen dnd. htiyar bir
adam, yznde, hakl bir hayretle ona
bakyordu.

Kaba bir sesle:

Buraya neden girdiniz? dedi.


1088/1684

Ana yutkundu, yzndeki sularn enes-


inden damladn ve entarisini slattn
hissediyordu.

Affedersiniz, bilmiyordum, diye zr


diledi. Ben burasn herkes kullanabilir san-
mtm da.

htiyar adam, kalarn att. Sert sert:

Buras erkekler iin!., dedi.

Kapya doru yrd, kapnn zerindeki


levhay gsterdi; levhann zerinde
ERKEKLERE diye yazlyd.

Adam:

Bakn, dedi. Nasl, bu yazy grmediniz


mi?

Ana, utanarak:
1089/1684

Hayr, dedi. Grmedim. Benim girebile-


ceim bir yer yok mu?

Adamn kzgnl gemiti. Daha


yumuak:

Yeni mi geldiniz? diye sordu.

Ana:

Dn gece yars, dedi.

Demek daha Komite ile grmediniz?

Ne Komitesi?

Kadnlar Komitesi.

Hayr, grmedim.

Adam gururlanarak:

Komite biraz sonra sizi arr, ilemin-


izi yapar, dedi. Biz, buraya gelen herkesi
1090/1684

memnun etmeye alrz. imdi kadnlar


apteshanesini aryorsanz, bu binann te
yanna gidin. Oras sizindir.

Ana sabrszlanyordu:

Kadnlar Komitesi mi dediniz? Bizim


adra m gelecekler? diye sordu.

Adam bayle dorulad:

Evet, biraz sonra gelirler.

Ana:

Teekkr ederim, dedi.

Hemen dar frlad, hzl hzl sanki


koarak, adra geldi.

Heyy Tom!., diye bard. John! Haydi


kalkn bakaym! Sen de Al. abuk kalkp
ykann.
1091/1684

Uykulu gzler anaya aknlkla


bakyordu.

Ana baryordu:

abuk, hepiniz! Hepiniz abuk kalkn,


yznz ykayn! Salarnz tarayn!..

John Amca sararmt, hasta gibi baky-


ordu. enesinde krmz bir ikinlik vard.

Baba sordu:

Ne oluyoruz?

Ana baryordu:

Komite gelecek, Komite!.. Burada


Komite varm. Kadnlar Komitesi gelip bizi
yoklayacaklarm. Haydi kalkn diyorum
size. Gidin, ykann bakaym. Biz horul horul
uyurken Tom kalkm da, i bulup almaya
bile balam. Haydi kalkn, abuk!..
1092/1684

Uykulu uykulu adrdan ktlar. John


Amca biraz salland. Yz aryordu.

Ana:

u kulbeye gidin, iyice ykann! diye


emir verdi. abucak kahvaltmz edelim,
Komiteyi karlamaya hazr olalm.

Kampn deposunda duran kk bir al


rp ynna doru gitti. Bir ate yakt ve
tencereleri atein zerine koydu.

Kendi kendine:

Msr ekmei yapmal, dedi. Msr ek-


meiyle biraz yemek suyu. abuk olur. Acele
etmeli.

Boyuna kendi kendine konuuyordu,


yannda duran Ruthie ile Winfield akn
akn analarna bakyorlard.
1093/1684

Sabah atelerinin dumanlar btn kamp


sarmt, her yandan mrltlar, sesler
geliyordu.

Rose of Sharon sa ba darmadan,


uykulu uykulu srnerek adrdan kt. Ana,
avucuyla lerek yemee msr unu koyarken
ban evirdi; kzn burumu pis entarisine,
taraz taraz olmu, taranmam sana bakt,
ii iine smayarak:

abuk temizlen!., dedi. uraya git,


ykan. Senin temiz bir entarin olacak. Ben
ykamtm. San da tara. Gzlerin den
apaklar sil.

Ana heyecanlanmt.

Rose of Sharon, dalgn dalgn:

Bir fenalm var. Keke Connie bizimle


birlikte gelseydi. Connie olmaynca elimi bir
ie srmek istemiyorum.
1094/1684

Elleri ve bilekleri sar msr ununa bulan-


mt anann. Kznn karsna dikildi. Sert
sert:

Rosasharn, dedi. Kalk ayaa, artk yeter,


vzldanma! Hanmlar Komitesi gelecek; on-
lar geldii zaman ailemiz tertemiz, iek gibi
olmal.

Ama, benim bir fenalm var.

Ana, kzna doru ilerledi. Unlu ellerini


uzatt:

Haydi, dedi. nsan her zaman


iindekilerini aa vurmamal, biraz da
kendinde saklamal.

Rose of Sharon:

Kusacam, diye inledi.

Peki, git kus. Kusacaksn elbette. Herkes


kusar. Haydi git de ne yapacaksan yap,
1095/1684

temizlen. Bacaklarn yka, ayakkablarn


giy.

Ana yeniden dnerek, iine balad.

San da r, dedi.

Tavann iindeki ya, atein zerinden


sramaya balad. Ana, msr hamurunu
kaktan dkt zaman, ya atlad ve
czrdad. Baka bir sahanda una ya katt,
zerine su ve tuz ekledi, sonra hamuru
kartrd. Kahve, benzin tenekesinde kay-
namaya balamt. evreye gzel bir kahve
kokusu yaylyordu.

Baba, salk tesisinden doru sallana sal-


lana geldi, ana ban kaldrarak kusur bul-
maya hazrland.

Baba:

Tom i mi buldu? dedi.


1096/1684

Evet efendim. Biz uyanmadan kalkp


gitmi. imdi a u sand da kendine temiz
bir tulumla bir gmlek kar. Benim, gry-
orsun, ok iim var. Ruthie ile Winfield'in
kulaklarn sil. Scak su var. Tamam m? Ku-
laklarnn altn, boyunlarn iyice sil. Pembe
pembe olsun, prl prl parlasn.

Baba:

Hi seni bu kadar canl grmedimdi,


dedi.

Ana bard:

Ailemizin kendisini gsterecei zaman


geldi. Yolda hi yzmz glmedi. imdi ta-
lihimiz alabilir. Kirli tulumunu adrn
iine at. Sonra ben ykarm.

Baba, adrn iine girdi. Bir sre sonra


zerinde ykanm, soluk mavi bir tulum ve
bir gmlekle dar kt. Yerlerinde
1097/1684

duramayan mahzun ocuklar pavyona


gtrd.

Ana, arkasndan bard:

Kulaklarnn arkasn da iyice sil!

John Amca erkekler blmesinin kapsna


geldi, arkasna bakt, sonra yeniden geri
dnd ve uzun bir sre apteshanede oturdu.
Aryan ban ellerinin iine almt.

Ana, yanndaki topraa glge dt


srada bir tava dolusu msr hamuru hazr-
lam, baka bir tavann iindeki yaa kak
dolusu bazlamalar atmaya balamt. Gz
ucuyle yanna bakt. Yannda, beyazlar
giymi, ksa boylu bir adam duruyordu:
Zayf, ince uzun yzl, gzlerinin ii glen
bir adam... Dal gibi zayft. Beyaz, temiz el-
bisesinin diki yerleri eskimiti.

Anaya bakarak glmsedi:


1098/1684

Gnaydn, dedi.

Ana, adamn beyaz elbiselerine bakt;


yz, iinden gelen bir phe ile, sertleti.

Gnaydn.

Siz, Bayan Joad musunuz?

Evet.

Ben, Jim Rawley'im, kampn ynetim


mdr. Bir eye ihtiyacnz olup olmadn
renmeye geldim. Her eyiniz tamam m?

Ana, adam kuku ile gzden geirdi:

Tamam, dedi.

Rawley:

Siz dn gece geldiiniz zaman ben,


uykudaydm, dedi. Neyse ki yerimiz vard.
1099/1684

Adamn sesi cana yaknd.

Ana, ksaca ve basit olarak:

ok gzel yer buras. Hele amar


tekneleri o kadar gzel ki.

Kadnlar amara balayncaya kadar


bekleyeceksiniz. Birazdan balarlar. m-
rnzde bu kadar grlt iitmemisinizdir.
Toplant gibi olur. Dn ne yaptlar, biliyor
musunuz, Bayan Joad?.. Hep bir azdan
ark sylediler. Bir yandan ilhi sylediler,
bir yandan da amarlarn ykadlar.
Grlecek eydi dorusu. .

Anann yzndeki kuku yava yava


kayboluyordu:

yle olsa gerek. Siz burann patronu


musunuz?

Adam:
1100/1684

Hayr, ben burann patronu deilim,


dedi. Buradaki halk bana bu ii verdi. Kamp
onlar temizler. Kampn dzenini onlar korur,
her eyi halkn kendisi yapar. Ben, byle
alkan insanlar grmedim. Toplant yer-
inde elbise dikerler. Oyuncak yaparlar.
Dedim ya; ben byle insanlar grmedim
mrmde.

Ana, zerindeki kirli elbiselere bakt:

Daha temizlenmedik, dedi. nsan yolda


o kadar kirleniyor ki.

Adam:

Bilmez miyim, dedi ve havay koklad.


Bu kadar gzel kokan ey, sizin kahveniz mi?

Ana glmsedi:

Kokusu o kadar gzel mi? Her halde


uzaktan yle geliyor.
1101/1684

Ve biraz gururla:

Bizimle birlikte kahvalt ederseniz bize


eref verirsiniz!, dedi.

Adam atee yanat, meldi. Anada diren-


meden en ufak bir iz bile kalmamt.

ok memnun oluruz, dedi. Pek o kadar


gzel eylerimiz yok ama, Allah ne verdiyse...

Ksa boylu adam, anaya bakarak


glmsedi:

Ben kahvaltm ettim. Ama bir fincan


kahvenizi imek isterim. Kokusu ok gzel.

Tabi, tabi, buyurun.

Siz iinize bakn, acele etmeyin.

Ana, kk benzin tenekesinden bir


marapa kahve boaltt.
1102/1684

Daha eker almadk, dedi. Bugn belki


de biraz bulur, alrz. ekerle imeye alkn-
sanz, size fena gelecek.

Adam:

Hi eker kullanmam, dedi. eker,


kahvenin tadn bozar.

Ana:

Ben biraz eker koyarm, dedi.

Birdenbire adama yakndan bakt; onun


bu kadar abuk ve bu kadar yakna nasl olup
da sokulduunu anlamak istiyordu; adamn
yznde bu davrann nedenini arad ve
dostluktan baka hibir ey gremedi. Sonra
beyaz ceketinin eskimi diki yerlerini grd.
i rahat etti.

Adam, kahvesini yudumlad:


1103/1684

Bu sabah kadnlar sizi grmeye gelirler


herhalde, dedi.

Ana:

Daha pisliimizi atamadk, dedi. Bari


temizlenmeden gelmeseler.

Ynetim mdr:

Onlar durumdan anlarlar, dedi. Onlar


da buraya ayn ekilde geldiler. Yok, zl-
meyin. Bu kamptaki btn Komiteler iyidir,
nk onlar da ayn yoldan gemilerdir.

Kahvesini bitirdi, ayaa kalkt:

Eh, artk gitmeliyim. stediiniz bir ey


var m? Bir eye ihtiyacnz olursa, broya
gelin. Ben, her zaman oradaym. Kahve ne-
fisti. Teekkr ederim.

Adam marapasn teki marapalarn


yanna koydu, elini sallad, adrlarn
1104/1684

aasna doru yrd. Ana, adamn


yrrken evresindekilerle konutuunu
iitiyordu. Ban edi, iindeki alamak
isteini yenmeye alt.

Baba, ocuklar nne katm, geliyordu;


ocuklarn gzleri, kulak ovmann verdii
acnn etkisiyle hl yalyd. Silinmilerdi,
yzleri gzleri parlyordu. Winfield'in
burnunun stndeki gne yan esmer deri
ovulmaktan soyulmutu.

Babalar:

Olann surat yle pisti ki, dedi. Deri


yzlmeden kiri kmad. Bir trl rahat
durmadlar. Ama benden de daya yediler.

Ana, ocuklar beendi:

Bak ne gzel olmular... dedi. Haydi


bakalm, msr ekmei ile saladan yiyin.
unlar toplayalm, adrn iini dzeltelim.
1105/1684

Baba, ocuklarna tabaklar verdi, bir tane


de kendisine ald.

Tom acaba nerede kendisine i buldu?

Bilmiyorum.

O, i bulduuna gre, demek biz de


bulabileceiz.

Al, heyecanl heyecanl adra geldi:

Ne gzel yer, dedi.

Tabaklardan birini ald, marapasna


kahve boaltt.

Adamn biri ne yapyor, biliyor musun?


Kendisine tekerlekli bir ev yapyor. urada,
ileride, adrlarn arkasnda. inde yataklar
da, sobas da var. Her eyi tamam. te insan
yaaynca byle yaamal. stediin yerde
durur, orada yaarsn.
1106/1684

Ana:

Benim kk bir evim olsa daha iyi olur,


dedi. Paramz olur olmaz kk bir ev
isterim.

Baba:

Al, dedi. Yemeimizi yedikten sonra sen,


ben, John Amca kamyona binelim de i ara-
maya gidelim.

Al:

Olur, dedi. Ben bir garajda i bulsam da


alsam. O iden holanyorum. Kendime
kk bir Ford bulurum. Sarya boyar, caka
satarm. Yolda gzel bir kz grdm. Gz
krptm, yle gzeldi ki...

Baba, sert sert:

Zamparalk edeceine, nce kendine bir


i bulsan daha iyi edersin, dedi.
1107/1684

John Amca apteshaneden kt, yava


yava adra yaklat. Ana onu grnce sur-
atn ast.

Ykanmamsn!., diye sze balad;

Ama, sonra John' un ne kadar hasta, takat-


siz ve cannn skkn olduunu grd:

adra gir de yat, dedi. Sen hastasn.

John Amca ban sallad:

Hayr, dedi. Ben gnah iledim, g-


nahmn cezasn ekmeliyim.

Mahzun mahzun meldi, marapasna


kahve doldurdu. Ana, tavada kalan msr ek-
meklerini de ald. Szgeliiymi gibi yaparak:

Kampn Ynetim Mdr geldi, dedi.


Oturdu, kahve iti.

Baba, yavaa ban evirdi:


1108/1684

Yaa?!.. Sabah karanl neden byle


damlam acaba?

Ana, az kulaklarna vararak:

Hi... Vakit geirmeye gelmi, dedi.


Oturup kahve iti. Epeydir iyi kahve imedii
iin, bizim kahvenin kokusu houna gitmi.

Baba yeniden sordu:

Ne istiyor acaba?

Hibir ey istedii yoktu. Bizim bir eye


ihtiyacmz olup olmadn anlamaya
gelmi.

Baba:

nanmam, dedi. Belki bizi yoklamaya,


ne biim insanlar olduumuzu anlamaya
gelmitir?..

Ana, kzarak bard:


1109/1684

Hayr!.. Ben yoklamaya gelen adam


daha yzne bakar bakmaz anlarm.

Baba marapasndaki kahve telvesini silkip


yere dkt.

Ana:

Bu huyundan vazge, dedi. Buras temiz


yer.

Baba kskanmt:

Tabi, buras tertemiz olmazsa o herif


burada nasl oturur?., dedi. Haydi kalk Al,
gidip i arayalm.

Al azn sildi:

Haydi, ben hazrm, dedi.

Baba, John Amcaya dnd:

Sen de geliyor musun?


1110/1684

Evet, ben de geliyorum.

Ama sen, biraz hasta gibisin?..

Evet, hasta gibiyim ama, geleceim.

Al kamyona girdi.

Benzin almal, dedi.

Motoru iletti. Babas ile John, kp


yanna oturdular; kamyon yolun aalarna
doru uzaklat.

Ana, onlarn uzaklamasna bakt. Sonra


bir kova ald, salk tesisinin dndaki
amar teknelerine doru yrd. Kovasna
scak su doldurdu, kampn arkasna tad.
Rose of Sharon geldii zaman ana, kovada
tabaklar ykyordu.

Ana:

Ben senin yemeini ayrdm, dedi.


1111/1684

Sonra kzn gzden geirdi: Salar slakt


ve taranmt. Cildi prl prld;
pembelemiti. Kk kk beyaz iekli
basma entarisini giymiti. Ayanda topuklu
gelinlik terlikleri vard. Annesinin baktn
grnce, kzard.

Ana:

Hamamda ykandn galiba? dedi.

Rose of Sharon kaln, bouk bir sesle


konumaya balad:

Ben oradayken bir kadn geldi, ykand.


Grdm; musluklar eviriyorsun, insann
tepesinden doru sular akmaya balyor... S-
cak su istersen scak su, souk su istersen
souk su. Cann hangisini isterse... te, ben
de yle yaptm.

Ana:
1112/1684

Aman ben de gidip ykanaym, dedi.


Burada iimi bitireyim de... Sen bana nasl
kullanldn gsterirsin.

Kz:

Ben her gn gidip ykanacam, dedi.


Orada bir kadn vard dedim ya. te o kadn,
karnm grd, sonra ne dedi biliyor musun?
"Buraya her hafta ebe gelir." dedi. Geldii za-
man gidip greceim, ocuumun gl ol-
mas iin ne yapmak gerekiyor, bana syles-
in. Kadn, "Burada herkes ocuunu ona gs-
terir." dedi. Ben de gstereceim.

Kelimeler aznda taklp kalyordu sanki:

Sonra... Biliyor musun? Geen hafta bir


ocuk domu da kampta elence dzenlen-
mi; ocua elbiseler, amarlar almlar...
Dahas, ocua bir de beik almlar... Beik
yeni deilmi ama, zerine bir kat boya vur-
unca yeni gibi olmu. ocua bir de ad
1113/1684

koymular, ayrca byk bir pasta da yap-


mlar... Ah, Yarabbi!..

Sustu, derin derin soluyordu.

Ana:

Allaha kr, dedi. Sonunda kendi mil-


letimizin bulunduu yere geldik. Ben de
ykanmak istiyorum.

Kz:

yi edersin ana, dedi.

Ana tabaklar sildi, birbiri zerine koydu.

Bize Joad ailesi derler, dedi. Biz, kim-


seye imdiye kadar boyun ememi-
iz. Bykbaba tam bir bykbabayd.
savaa karm bir adamd. Biz de borca
girinceye kadar iftiydik. Sonra onlar... O
herifler bize bir eyler yaptlar. Her geliler-
inde sanki kafama bir yumruk indiriyorlar
1114/1684

gibi gelirdi bana... Hepimiz ayn eyi du-


yardk!.. Ya o Neeldles'deki polis... Onu
grnce, bana bir ey oldu, beynim att.
Kendimden utandm. imdi artk utanma
duymuyorum. Buradakiler bizimkiler; bizim
kendi milletimiz, bizim halkmz. Ya u
buraya gelen, oturup kahve ien kamp
mdr... Bana hep, "'u yledir Bayan
Joad", "Bu byledir Bayan Joad", "Naslsnz
Bayan Joad?" dedi.

Ana durdu, iini ekti.

imdi yeniden insan olduumu an-


lamaya balyorum.

Son taba da tekilerin stne koydu.


adra girdi. Elbise sandnda
ayakkablarn ve temiz entarisini arad.
Kk bir kt paras eline geti. inde
kpeleri sarlyd.

Rose of Sharon'un yanndan geerken:


1115/1684

Kadnlar gelirse, benim hemen gele-


ceimi sylersin, olmaz m? dedi ve salk
tesisinin bir kesinde kayboldu.

Rose of Sharon kendini sandn zerine


brakt, gelinlik ayakkablarna, zeri pul pul
ilemeli siyah rugan topuklu terliklerine bak-
t. Ayak parmaklarn ovdu, sonra parmak-
larn etekliinin iine sildi. Eilmesiyle
birlikte byyen karnna bir basn bindi,
doruldu; parmaklaryle kendini yoklad ve
bunu yaparken biraz glmsedi.

riyar bir kadn yoldan geiyordu.


Elindeki elma sandnn iinde kirli
amarlar vard. amar teknelere
gtryordu. Yz gneten yanmt, gz-
leri siyah ve baklar sertti. Kareli entarisin-
in zerinde, pamuk uvalndan yaplma
byk bir nlk, ayaklarnda sar bir erkek
ayakkabs vard. Rose of Sharon'un kendi
kendini okadn, kzn yznde kk bir
glmseme olduunu grd.
1116/1684

Hayrl olsun!., diye bard ve zevkle


gld. Erkek mi, kz m?

Rose of Sharon kzard, yere bakt, sonra


ban kaldrarak karnn szd. Kadnn
kk parlak gzleriyle karlat.

Bilmem, diye mrldand. Kadn, elma


sandn yere brakt.

Olduka bym, dedi.

Bir tavuun gdaklamasna benzer sesler


kard.

Sen ne dersin bakaym? diye sordu.

Bilmem... Erkek galiba. Her halde.,


erkek.

Siz buraya yeni geldiniz, deil mi?

Evet. Dn gece geldik., ge vakit...


1117/1684

Kalacak msnz?

Bilmem. bulursak kalacaz galiba.

Kadnn yznden hafif bir glge geti;


kk siyah, gzleri sertleti.

Evet, i bulursanz. Hepimiz ayn eyi


sylyoruz.

Aabeyim bu sabah i buldu.

Yaa?.. Belki sizin bahtnz aktr. Bu, ta-


lih ii. Talihe de gven olmaz ki.

Kadn yaklat:

Herkesin bir eyde talihi vardr da,


baka bir eyde talihi yoktur.

Kadn sert sert:


1118/1684

Sen herhalde iyi bir kzsn, dedi. yi bir


kz olmalsn. Eer sen de gnah ilersen,
ocuuna dikkat et.

Rose of Sharon'un nne meldi.

Kt kt:

Bu kampta neler neler olur, ah bir


bilsen, dedi. Her cumartesi akam danslar
edilir; i, yalnz dansla kalmaz. Sarma dola
olurlar. Gzlerimle grdm.

Rose of Sharon ekine ekine:

Ben de dans etmeyi severim, dedi ve saf


saf ekledi:

Ben de teki ii hi yapmam.

Esmer kadn ban korkun bir ekilde


edi:
1119/1684

Ama bazlar yapyor. Tanr bu gibi dur-


umlara gz yummaz, yle deil mi?

Kz, tatl bir sesle:

Evet, madam, dedi.

Kadn, Rose of Sharon'un dizine esmer


buruuk bir el koydu; kz bu demeden,
rperdi.

Bak, sz aramzda... Artk btn insan-


larn inanc azald. Her cumartesi akam
alg toplanyor. Hep bir azdan arklar
syleniyor, sarma dola olup, dnyorlar...
Evet, dnyorlar. Gzlerimle grdm. Ben
yanlarna gitmedim. Allah korusun, hi gider
miyim? te sylyorum sana; birbirlerine
sarlm olarak. Hi byle olur mu?

Szlerine nem vermek zere biraz durdu,


kaba bir fslt halinde:
1120/1684

Ah, ah, yalnz orada kalsalar. Daha daha


neler yapmyorlar. Tiyatro oynuyorlar, dedi.

Geri ekildi, ban uzatt, Rose of


Sharon'un bu aklamay nasl karlay-
acan anlamaya alt.

Kz, korkarak:

Aktrler mi var? dedi.

Kadn atld:

Yoo, ne gezer. O kr olas aktrler yok


burada. Kendi adamlarmz oynuyor. Kendi
insanlarmz oynuyor. Aralarnda kk
ocuklar da var. Zavalllarn hibir eyden
haberleri yok. Baka baka klklara giriyor-
lar. Ben yanlarna gitmedim. Oynadklar
eyleri iittim ama. eytan, bu kampa
kollarn sallaya sallaya giriyor.
1121/1684

Rose of Sharon dinledi; gzleri ve az


akt.

Biz de okuldayken dinsel bir oyun oy-


namtk: smi de Noel'di.

Ben tiyatro iyidir, ya da ktdr


demedim. yi insanlar dinsel oyunlar
beenirler. Ama., elbette ben de. Ama
buradaki dinsel oyun deil ki kzm. Burada
oynanan ey, gnah. eytan ii. Sanki baka
insanlarm gibi dolayorlar, yryorlar,
konuuyorlar, dans ediyorlar, birbirlerine
sarlyorlar.

Rose of Sharon iini ekti. Esmer kadn


devam etti:

Bunlar yapan birka kii olsa, canm


yanmaz. Bu i hemen hemen btn zavall
masum insanlara kadar yayld. Sakn bu g-
nahkrlar gnah ilerken Allah hatrlarna
getirdiklerini sanma. Hayr, asla. Gnah
1122/1684

stne gnah iliyorlar ve onlar gnah


iledike Allah da onlardan elini ayan
ekiyor. Ama Tanr gryor, ben de gryor-
um. Zaten Allah bir ikisinin de cezasn verdi
ya!..

Rose of Sharon soluk solua:

Gerek mi?

Esmer kadnn sesi, iddetini artryordu:

Gzlerimle grdm. Senin gibi karnnda


ocuu olan bir kz vard. O da tiyatro oyn-
ad, sarma dola olup, dans etti. Sonra...

Sesi bouk ve korkutucu bir hal almt:

Zayflad, bir deri bir kemik kald...


ocuunu da drd.

Vah, vah!..

Kz sararmt.
1123/1684

Kanl kanl ve l olarak drd. Tabi


artk kimse onunla konumad. Buradan git-
mek zorunda kald. nsan, durduu yerde g-
naha girmez ya!.. Baka birisinin de bana
ayn felket geldi. O da bir deri bir kemik
kald. Sonra... Ne oldu biliyor musun? Bir
gece bir yere gitti. ki gn sonra dnp geldi
ve doktora gittiini syledi. Ama., dnd
zaman, karnnda ocuu yoktu. Benim de
aklma ne geldi, biliyor musun? Galiba kamp
mdr onu doktora gtrp ocuunu
aldrd? Bu adam gnaha inanmaz. Bana
kendisi syledi. "Gnah dediiniz ey, alk-
tr" dedi, "souktur" dedi. Vallahi kendi
azyle syledi bunu. te ben de sana
sylyorum... "Bu gibi ilerle Allahn ilgisi
yok." dedi. Kzlar iyi beslenmedikleri iin bir
deri bir kemik oluyorlarm. Ben de ona der-
sini verdim ama!

Ayaa kalkt, geriye doru admn att.


Gzleri keskin keskin bakyordu. Rose of
Sharon'n yzne dimdik parman uzatt:
1124/1684

"Haydi ekil karmdan!" dedim.


"eytann bu kampta drt dndn
biliyorum. Ben eytann kim olduunu imdi
anladm. ekil karmdan, herif!.." dedim.
Vallahi sesini bile karmadan geri ekildi.
Tir tir titriyordu. Sinmiti. "Rica ederim"
dedi. "Rica ederim. Buradaki insanlar bed-
baht etmeyiniz" dedi. "Bedbaht m dediniz?"
dedim, "Buradaki insanlarn ruhu zaten bed-
baht olmam m? Ya u l doan ocuklara,
tiyatro oynayarak gnaha giren zavalllara ne
dersiniz?" dedim. Yalnzca yle bir bakt,
kt kt glmsedi, uzaklap gitti. sa'nn
gerek bir mridine rastladn anlad. "Ben
sa'nn btn bu olup bitenleri seyretmesine
yardm ediyorum. Siz de, teki gnahkrlar
da, onun elinden kurtulamayacaksnz!"
dedim.

Kirli amarlarn yerden alarak:


1125/1684

Sen de dikkat et. Sana haber veriyorum.


Karnndaki ocua ac da, gnah ilememeye
bak.

Kabara kabara uzaklat; gzleri erdemli


bir ekilde parlyordu.

Rose of Sharon, kadnn arkasndan bakt,


sonra ban ellerinin arasna ald, hkra
hkra alamaya balad. Yannda tatl bir
ses iitti. Utana utana ban kaldrp bakt.
Beyaz elbiseli, ufak tefek Ynetim Mdry-
d bu.

zlmeyin, dedi. zlmeyin.

Kz gzlerindeki yalardan evresini


gremiyordu.

Ama bu gnah yaptm, dedi. Ben de


dans ettim. Kadna sylemedim ama,
Sallisaw'dayken dans ettim. Connie ile dans
ettim.
1126/1684

Ynetim Mdr:

zlmeyin, dedi.

Ama ne diyor? ocuunu drrsn


diyor.

Evet, o syler. Ben onu hibir zaman


gzmn nnden ayrmam. Kendisi iyi bir
kadndr. Ama, buradaki insanlar bedbaht
ediyor.

Rose of Sharon burnunu ekti:

ki kadnn burada ocuklarn


drdn gzleriyle grm.

Ynetim Mdr, gen kadnn nnde


meldi:

Bana bakn. Beni dinleyin... Ben ikisini


de bilirim. Her ikisi de a ve bitkindiler. ok
alyorlard. Kamyonlarla gidip
1127/1684

geliyorlard. Kamyon sarsyordu onlar.


Hastalanmlard. Onlarn ne gnah var?..

Ama kadn dedi ki...

Yok, yok, zlmeyin. O kadn boyuna


ortal kartrmak ister.

Ama o, sizin eytan olduunuzu


sylyor.

Evet, biliyorum sylediini. nk onun


buradaki insanlar zehirlemesine izin
vermiyorum.

Kzn omzuna vurdu:

zlmeyin. O yaptn bilmiyor. Ve


hzla uzaklat.

Rose of Sharon arkasndan bakt: Mdr


yrdke omuzlar ileri geri gidip geliyordu.
Kz, adamn zayf ekline bakarken ana geldi.
Temizlenmi, yanaklar pembe pembe
1128/1684

olmutu. Salar taranm ve slakt; arkaya


topuz yaplmt. zerine izgili entarisini
giymi, ayaklarna eski atlak ayakkablarn
geirmiti. Kulaklarnda kk kpeler vard.

Ykandm, dedi. Ayakta durdum, tepem-


den scak su akt. Orada bir kadn
vard: "sterseniz her gn ykanabilirsiniz"
dedi. u, ey.. Kadnlar Komitesi geldi mi?

Kz:

Ih!.. dedi.

Burada oturdun da elini bir eye


srmedin, deil mi?

Ana bir yandan tabaklar toplamaya


balamt.

Kendimize bir eki dzen vermeliyiz,


dedi. Haydi, kalk bakalm. u uval parasn
al da yeri sprver.
1129/1684

Ana anak mlei toplad, tavalar, ten-


cereleri sanda, sand da adra koydu.

Yataklar dzelt! diye emretti. u sudan


holandm kadar, hibir eyden
holanmadm.

Rose of Sharon aldrmadan emirleri


yapyordu.

Connie bugn artk geri dner mi der-


sin, ana?

Belki gelir; belki gelmez. Ne bileyim


ben.

Burasn bulabilir mi dersin?

Tabi bulur.

Ana... Ne dersin?.. Kamp yaktklar za-


man onu da ldrmesinler?..

Ana, kendisine gvenir bir sesle:


1130/1684

Ona bir ey olmaz, dedi. stedii yere


gider... Yldrm gibi koar, izini bile belli
etmez.

Ah, bir gelse.

Ho geldi, safa geldi.

Ana...

Sen iine baksana.

nsan dans edince, tiyatro oynaynca g-


naha girip ocuunu drr m?

Ana durdu, ellerini kalasna dayad:

Sen ne diyorsun, Allahn seversen?!..


Sen hi mrnde tiyatro oynadn m ki?

Ama buradakiler oynuyormu. Bir kz,


ocuunu drm.. l olarak... Kanl kan-
l. Bu da gnahnn kefareti olmu.
1131/1684

Ana, kzna bakt:

Sana bunlar kim syledi?

Buraya gelen kadn. Sonra, o beyaz el-


biseli adam yok mu? O da geldi: yle deil,
dedi.

Ana kalarn att:

Rosasharn, dedi. Kendini dinlemekten


vazge artk. kide bir alayp duruyorsun.
Anlamyorum, ne oldu sana. Ben bizim
ailede byle ey grmedim: Bizimkiler,
balarna ne gelirse gelsin, alamazlard. Bu
huyu sana Connie alad galiba. Zaten ona
erkek demeye de bin ahit isterdi ya!..

Sonra sert sert ekledi:

Rosasharn... Sen, en sonunda bir tek in-


sansn. Burada bir sr baka insanlar da
var. Haddini bil. Baz kimseler gnah
1132/1684

gzlerinde bytp dururlar; sa'y grmenin


ok nemli bir ey olduunu sanrlar...

Ama, ana...

Sus haydi!.. Kapa eneni de iine bak.


Sen daha Allah ilerini dnecek yaa
gelmedin; daha dorusu, akln o ilere er-
mez. Eer byle kuruntu etmekte devam
edersen, sana elimin tersini bir gsteririm,
akln bana gelir.

Sobann zerindeki klleri ocan iine


doru sprd; kenarndaki kk
ta paracklarn att. Bu srada Komitenin
yoldan doru geldiini grd.

abuk almaya bala, dedi. te bayan-


lar geliyor. abuk bir ie bala da benim de
koltuklarm kabarsn.
1133/1684

Kadnlarn geldikleri yana bir daha bak-


mad, ama Komitenin yaklamakta olduunu
biliyordu.

Komite herhalde buydu. Temiz elbiseler


giymi, temiz kadn... Bunlardan biri siyah
sal, gzlerinde maden ereveli gzlk,
saygdeer bir kadn; teki kvrck kr sal,
gzel kk azl, ufak tefek, gl bir
kadn; ncs de bir boa kadar iriyar,
kocaman gsl, kadana kasl, kuvvetli,
kendinden emin iri bir dev. Komite, kendine
zg bir ciddilikle yoldan doru geldi.

Anann arkas dnkt. Sanki geldiklerin-


in farknda deildi. Kadnlar durdular,
sralandlar.

riyar kadn grledi:

Gnaydn, bayan Joad. Naslsnz?


1134/1684

Ana habersiz yakalanm gibi yaparak


birden dnd:

Aaa... Evet... yiyim. Benim adm nere-


den biliyorsunuz?

riyar kadn:

Biz Komiteyiz, dedi. 4 Numaral Salk


Tesisinin Kadnlar Komitesiyiz. Adnz
brodan rendik.

Anann yz pembe pembe olmutu:

Daha kendimizi toparlayamadk. Size


kahve ikram etmeyi ne kadar isterim.

Komitedeki yumuk yzl kadn:

Bayan Joad'a adlarmz syleyelim:


Bakan Jessie... diye balad.

Jessie, ar bal:
1135/1684

Bayan Joad, bu bayann ad Annie Lit-


tlefield; bu bayannki Ella Summers'tir. Ben-
imki ise Jessie Bullitt.

Ana:

Sizinle tantma ok memnun oldum,


dedi. Oturmaz msnz?

Sonra ekledi:

Daha oturacak bir yerimiz yok. Ama,


size bir kahve yapaym.

Yok, yok, dedi. Zahmet etmeyiniz. Biz


sizinle tanmaya ve sizi grmeye, size ho
geldiniz demeye geldik.

Jessie Bullitt cidd bir tavr taknarak:

Benim bakan olduumu hatrlarsanz,


memnun olurum.
1136/1684

Aaa, tabi. Ama gelecek hafta bakan


benim.

O halde gelecek haftaya kadar


bekleyiniz.

Sonra anaya aklad:

Biz her hafta deiiriz.

Ana akn akn sordu:

Hi olmazsa bir para kahve iin, dedi.

Jessie atld:

Yok, teekkr ederiz, dedi. Biz size, nce


salk tesisini gstermek, sonra da Kadnlar
Kulbnde bir kt imzalatmak ve size dev
vermek istiyoruz. Tabi isterseniz kulbe
girmeyebilirsiniz de.

ok mu., ok mu pahal?
1137/1684

Annie sze kart:

Hibir cret demeyeceksiniz. Yalnz,


alacaksnz. inizin ustas olunca, bizim
Komiteye de seilebilirsiniz. Jessie btn
kamp yneten komitedendir. Byk
Komitenin kadn yesidir.

Jessie koltuklar kabararak glmsedi:

Oy birlii ile seildim, dedi. Bayan Joad,


sanrm artk kampn nasl ynetildiini size
anlatmann zaman geldi.

Ana:

Size, kzm Rosasharn' tantaym, dedi.

Kadnlar:

Naslsnz? dediler. Siz de benimle


birlikte gelin.
1138/1684

Son sz iriyar Jessie sylemiti; duru-


munda bir sayg ve efkat anlatm vard. Nu-
tuk verir gibi konuuyordu.

Sakn sizin zel ilerinize burnumuzu


sokmak istediimizi sanmayn, Bayan Joad.
Bu kampta herkesin birlikte yararland bir
sr eyler vardr. Burada kendi kurduu-
muz bir dzene balyz. imdi pavyona gide-
lim. Herkesin pavyonun bozulmamasma,
krlmamasna dikkat etmesi gerekir.

Pavyonun st ak blmne doru


yrdler. Burada, yirmi amar teknesi
vard. Sekizinin zerine kadnlar eilmi,
amar itiliyorlard. Temiz, beton yere
amarlar ylmt.

Jessie:

Burasn istediiniz zaman kullanabi-


lirsiniz, dedi. Yalnz tekneyi sonradan temiz
brakmalsnz.
1139/1684

amar ykayan kadnlar, ilgi ile balarn


kaldrnca Jessie, yksek sesle:

te size Bayan Joad ve Bayan


Rosasharn' tantyorum. Burada bizimle
birlikte oturmaya gelmiler, dedi.

Hepsi bir azdan, anay selmladlar. Ana,


iri vcuduyle hafife eildi ve:

Tantmza memnun oldum, dedi.

Jessie Komiteyi apteshaneye ve du yerler-


ine soktu.

Ana:

Ben biraz nce buraya girdim, dedi.


Ykandm.

Jessie:

Zaten bunlar herkes ykansn diye


yaplm, dedi. Burada da ayn kural var:
1140/1684

Ykandktan sonra temiz brakmak gerek.


Her hafta burann gndelik temizliini yap-
mak iin yeni bir Komite ayrlr. Belki siz de
bu Komiteye girersiniz. Yalnz temizlikte
kendi sabununuzu kullanmanz arttr.

Ana:

Gidip de sabun almalyz, dedi.


Sabunumuz bitti.

Jessie'nin sesinde hemen hemen saygl bir


ton vard:

Bu ekildeki helalar hi kullandnz m?


diye sordu ve apteshaneleri gsterdi.

Evet madam, bu sabah kullandm.

Jessie iini ekti:

yi.

Ella Summers:
1141/1684

Geen hafta... diye sze balad.

Jessie, Ella'nn szn iddetle kesti:

Bayan Summers!.. Ben anlatrm.

Ella sesini kesti:

Haa, evet, dedi.

Jessie:

Geen hafta, siz bakanken bol bol


konuma hakknz kullandnz. Bu hafta
bana frsat verirseniz, memnun olurum.

Ella:

Peki yleyse, kadnn yaptn anlat,


dedi.

Jessie:
1142/1684

Evet, dedi. Geri bo szlerle zaman


geirmek bu Komitenin devi
deildir... Ama, ben isim vermeden an-
lataym: Geen hafta, buraya gelen bir kadn,
Komite kendisini grmeden, kocasnn pan-
tolonunu alr apteshaneye getirir; "Amma da
alak, amma da kk yapmlar ha!.. n-
sann beli kopacak" der. "Sanki biraz daha
yksek yapamazlar myd?"

Komite ne garip ey, der gibi glmsedi.

Ella yeniden atld:

"... Pantolonu bir kerede ykamaya


imkn yok." der.

Ella, Jessie'nin sert baklar altnda sindi.

Jessie:
1143/1684

Tuvalet kd ile bamz dertte, dedi.


Burann dzenine gre kimsenin buradan bir
ey almaya hakk yoktur.

Dilini iddetle aprdatt:

Kdn parasn btn kamptakiler


dyor. Bir an sustu ve sonra aklad:

4 numara hepsinden ok tuvalet kd


kullanyor. Bir alan var. Kadnlar genel to-
plantsnda da grld ve 4 numaral
pavyonun kadnlar yani ok kt kullanmak-
tadr, denildi. Bu i genel toplantya kadar
getirildi.

Ana konumay soluk almadan izliyordu:

alyorlar m?.. Ne diye alyorlar?

Jessie:

Evet, dedi. Bu i daha nce de bamza


geldi. O zaman kk kzlar tuvalet
1144/1684

ktlarn kesip kesip bebek yapyorlard.


Ama, yakaladk sonra. Bu sefer bir trl
suluyu bulamyoruz. Bir makara kt abu-
cak bitiveriyor. Genel toplantya kadar getir-
ildi bu olay. Kadnlarn biri, "Kt
makarasna bir ngrak balayalm, her
dnte alsn" dedi. "Bylece bir insann ne
kadar kt kullandn anlayabiliriz" dedi.

Jessie ban sallad:

Bilmem ki, dedi. Btn hafta bu ile


urayorum, 4 numaral pavyonun tuvalet
kdn biri alyor, ama kim?

Kap tarafndan bir inilti iitildi:

Bayan Bullitt!..

Komite dnd.

Bayan Bullitt, sylediklerinizi iittim.


1145/1684

Kapda yz kzarm, terleyen bir kadn


duruyordu.

Toplantda anlatamadm. Bayan Bullitt,


elimden gelmedi. Ya glerlerdi, ya da bir ey
derlerdi.

Jessie ilerledi:

Ne demek istiyorsunuz?

Evet... Bizdik... Yani, hepimiz. Ama al-


madk Bayan Bullitt.

Jessie kadna yaklat; kpkrmz kesilen


sulu kadn, iri iri ter taneleri dkyordu.

Ne yapalm, Bayan Bullitt?

Jessie:

Hadi syle! dedi. Bu tesis, bu tuvalet


kd yznden btn kampa kepaze oldu.
1146/1684

Btn hafta Bayan Bullitt, btn hafta.


Ne yapalm. Be kzm var biliyorsunuz.

Jessie bir nsezi ile:

Tuvalet kdn ne yapyorlar? dedi.

Kullanyoruz. nann kullanyoruz.


Baka bir ey yapmyoruz.

Ama haklar yok. Drt be para yeter.


Fazlasn ne yapyorlar?

Kadn kekeledi:

Amel oldular. Bei de amel oldu. Para-


mz kalmamt. Koruk yedik. Bei de fena
halde amel oldu. On dakikada bir tanyor-
lar. Ama almyorlar.

Jessie iini ekti: .

Ama sylemeniz gerekirdi, dedi.


Sylemeliydiniz. te iin asln
1147/1684

sylemediiniz iin, 4 numaral tesis,


tekilerinin yannda kt duruma dt. Her
insan amel olabilir.

Yumuayan ses inledi:

Koruk yemeyin, dedim bin kere. Gn


gnden beter oluyorlar.

Yardm merkezi var. Yardm merkezine


bavurmalydnz, dedi.

Jessie:

Ella Summers, dedi. Size son olarak


sylyorum. Bakan deilsiniz!..

Yz kzaran ufak tefek kadna dnd:

Paranz yok mu, Bayan Joyce?

Kadn, utana utana ban edi:

Hayr yok. Ama, herhalde i bulacaz.


1148/1684

Jessie:

Banz kaldrn, dedi. Parasz olmak


bir su deildir. imdi hemen
Weedpatch'teki bakkala gidin, kendinize te-
beri aln. Kampn bu dkknda 20 dolar kre-
disi var. Siz de kendinize be dolarlk teberi
alabilirsiniz. bulduunuz zaman bedelini
Merkez Komitesine dersiniz.

Jessie sertlemiti:

Bayan Joyce, siz bunu biliyordunuz,


dedi. Niin kzlarnz a braktnz?

Joyce:

Biz imdiye kadar kimsenin sadakasna


muhta olmadk, dedi.

Jessie kzmt:

Bu, sadaka deil, siz bunu da biliyor-


sunuz, dedi. Hepimiz ayn yoldan getik. Bu
1149/1684

kampta sadaka ve acmann yeri yok. Kim-


seye acmak istemiyoruz. imdi, hemen gidip
bakkaldan teberi aln ve kuponu bana
getirin!

Bayan Joyce, ekine ekine:

Ya deyemezsek? dedi. Uzun zamandan


beri i bulamadk.

Ne zaman paranz olursa o zaman der-


siniz. Eer paranz olmazsa da veremezseniz,
ne yapalm? Siz de bir ey yapamazsnz.
Buradan giden birisi, gittikten iki ay sonra
borcunu gndermiti. Bu kampta kzlarnz
a brakmaya hakknz yok.

Bayan Joyce sinmiti:

Bastne, madam, dedi.

Jessie:
1150/1684

Kzlarnza biraz peynir aln, dedi. Amel-


lerine iyi gelir.

Bastne, madam. Bayan Joyce kapda


yok oldu.

Jessie hiddetinden Komiteye dnd:

Kendini beenmeye hakk yok!.. Bizden


olanlarn bize kar byklk taslamalar
doru deil!..

Annie Littlefield:

Kampa geleli daha ok olmad, dedi.


Belki de bilmiyordur. Belki de nce yardma
bavurmutur da ondan... Jessie beni sustur-
maya alma, dedi. Sanrm ki hi olmazsa
bir iki sz sylemek hakkmdr.

Anaya dnerek szne devam etti:

nsan bir yerden sadaka ald m acs


iinden kmaz. Lanet eder. Ama burada
1151/1684

verilen ey sadaka deil, yardm yaplyor.


nsan, yaplan yardm hibir zaman unut-
maz. Yemin ederim, Jessie hayatnda hibir
zaman hibir yerden sadaka almamtr.

Jessie:

Hayr, almadm, dedi.

Annie:

Oysa ben aldm. Geen k, a


kalmtk... Ben, kocam ve ocuklarmz
atk. Yamur akr akr yayordu. Salva-
tion Army[17] ye bavurmamz sylediler...

Annie'nin gzlerinde bir sertlik belirmiti:

Atk... Yemeimizi vermek iin bizi


yerlerde srndrdler. Benliimizi yok et-
tiler. Onlar... Onlardan tiksiniyorum!.. Belki
Bayan Joyce buradaki yardmn o biim ol-
madn bilmiyordur? Bayan Joad, bu
1152/1684

kampta kimsenin bu ekilde davranmasna


izin vermiyoruz. Bir kimsenin baka bir kim-
seye herhangi bir ey vermesine izin ver-
miyoruz. sterse kampa verebilir; kamp,
verilecek eyleri datr. Burada acmann ve
sadakann yeri yoktur.

Sesi kaba ve acyd:

Ben o heriflerden tiksinirim, dedi. Ben,


kocamn dvldn mrmde grmedim-
di. Ama onlar; Salvation Army, bu ii yapt.

Jessie ban sallad, yumuak bir sesle:

Evet, yaptklarn ben de iittim, dedi.


Duydum. Bayan Joad'u dolatrmalyz.

Ana:

Memnun olurum, dedi.


1153/1684

Dikimevine gidelim. ki makinemiz var.


Diki dikiliyor, elbise yaplyor. Belki siz de
orada almak istersiniz?

Komite, ana ile konumaya balad


srada, Ruthie ile Winfield, kimseye
sezdirmeden gzden kaybolmulard.

Winfield sordu:

Niye onlarla birlikte gidip de


konumalarn dinlemiyoruz?

Ruthie, Winfield'in kolunu yakalad.

Hayr, gitmeyelim, dedi. Zaten o


orospular yznden bizi ykamadlar
m? Ben gitmem.

Winfield:

Sen benim apteshanede yaptm anlat-


tn. Ben de bayanlara dediini syleyeyim de
sen de gr, dedi.
1154/1684

Ruthie'nin gznden bir korku glgesi


geti:

Yapma, syleme. Ben apteshaneyi


bozmadn bildiim iin syledim.

Winfield:

Peki, sylemedin yleyse.

Ruthie:

Haydi, gel gidelim, evreyi dolaalm,


dedi.

adrlarn hepsinin iine baka baka ve bile


bile aptal grnerek aaya doru inmeye
baladlar. Tesisin sonundaki bir dzlkte
kroket oyunu[18] iin bir alan ayrlmt. Be
alt ocuk, uslu uslu oynuyorlard. Bir adrn
nnde ihtiyar bir kadn, bankn stne
oturmu, ocuklar seyrediyordu. Ruthie ile
Winfield hemen atldlar.
1155/1684

Ruthie:

Biz de oynayalm! diye bard. Haydi,


biz de oyuna girelim!..

ocuklar, balarn kaldrp baktlar.

Salar rlm bir kz:

Bir dahaki oyuna girersiniz, dedi.

Ruihie bard:

Ben imdi oynamak istiyorum!

imdi oynayamazsnz. Bir dahaki oy-


una girersiniz.

Ruthie, kafa tutarcasna oyun alannn or-


tasna girdi:

Ben oynayacam!
1156/1684

Uzun sal kz, ekicini smsk yakalad.


Ruthie, kzn zerine atld. tip kakt,
sonunda ekici elinden ald. Bir zafer kazan-
m gibi:

Ben sana demedim mi oynayacam di-


ye!., dedi.

htiyar kadn, ayaa kalkt, oyun yerine


geldi. Ruthie hiddetle kalarn att, ekici
smsk yakalad.

Kadn:

Brakn kendi bana oynasn... Hani


geen hafta Ralph'a nasl yapmtnz.

ocuklar ekilerini braktlar, oyun yer-


inden ktlar. Biraz tede durup, donuk gz-
lerle baktlar. Ruthie ocuklarn uzaklatk-
larn grd. Sonra topun birine vurdu ve ar-
kasndan kotu.
1157/1684

Haydi Winfield, sen de bir sopa al da


gel! diye bard.

Bir de ne grsn? Winfield, Ruthie'yi


seyreden ocuklara katlmam m? O da
Ruthie'yi donuk gzlerle seyretmiyor mu?
Ruthie, inadna yeniden topa vurdu. Yerden
toz kaldrd. ok eleniyormu gibi yapt.
ocuklar kenarda durmu, seyrediyorlard.
Ruthie iki topu yanyana koydu ve ikisine de
birden vurdu, kendisini seyreden gzlere ar-
kasn dnd. Birdenbire elindeki ekile
ocuklarn zerine doru yrd.

Gelin de oynayalm, dedi.

ocuklar, onun yaklatn grnce


arkalarn evirdiler. Ruthie bir sre ocuk-
lara bakt, sonra ekici yere frlatarak adra
doru alaya alaya koup gitti. ocuklar oy-
un alanna girdiler.

Uzun rgl kz, Winfield'e:


1158/1684

Gelin de teki oyunu birlikte oynayalm,


dedi.

Nezareti kadn, ocuklara hatrlatt:

Eer o kz yeniden gelip uslu uslu oyna-


mak isterse, aranza aln. Sen de kza iyi dav-
ranmadn Amy.

Oyun devam ederken, Ruthie, Joadlarn


adrnda hkra hkra alyordu.

Kamyon, gzel yollarda ilerliyor, eftalileri


krmzlaan bahelerin, donuk ve yeil
salkml balarn arasndan, dallar yolun
yarsna kadar uzanm ceviz aalarnn
altndan geiyordu. Al, her kapnn nnde
kamyonu yavalatyordu.

Her kapnn nnde u levha vard:

ADAMA HTYA YOK. GRMEYN!..

Al:
1159/1684

Meyveler olunca i bulacaz, baba,


dedi. Garip memleket... istemeden insana,
i yok diyorlar.

Kamyonu srd.

Baba:

Evet, hi olmazsa bir yere girip, nerede


i var, biliyor musunuz? diye sorsak. Fena
olmaz.

Yolun kenarnda, mavi tulum ve mavi


yelek giymi bir adam yryordu. Al kamy-
onu adamn yanna yaklatrd.

Heyy, baym! dedi. i isteyen bir yer


biliyor musunuz?

Adam durdu ve glmsedi. n dilerinin


yeri botu.
1160/1684

Hayr, dedi, bilmiyorum. Siz biliyor


musunuz? Bir haftadan beri yollarda
srnyorum. bulamadm.

Al sordu:

uradaki hkmet kampndan msn?

Evet.

Peki yleyse, atla arabaya, hep birlikte


arayalm. Adam kamyonun kenar tahtalarna
trmand, iine atlad.

Baba:

Bana, i bulamayacaz gibi geliyor,


dedi. Ama arayalm. i nerede arayalm, onu
bile bilmiyoruz.

Al:

Keke kamptaki adama sorsaydk, dedi.


Naslsn imdi John Amca?
1161/1684

John Amca:

Aryor, dedi. Her yanm aryor.


Kendim atm bama bu derdi. Aileme ziy-
anm dokunmayacak bir yere bam alp
gitmeliyim.

Baba, elini John Amcann dizine koydu:

Bana bak, dedi. Sakn bir yere gideyim


deme. Yeter. Zaten boyuna insan kaybedip
duruyoruz. Bykbaba ile bykana ldler.
Noah ile Connie katlar, papaz da., hapiste.

John Amca:

imden yle geliyor ki, biz papaz yine


bir gn greceiz, dedi.

Al, vites kolunun topunu yakalad:

Sen, iinden gelenleri syleyecek dur-


umda deilsin, dedi. Bo ver. Biz imdi geri-
ye dnelim de, nerede i bulabiliriz onu
1162/1684

anlayalm. Bak, boyuna akntya krek


ekiyoruz.

Kamyonu durdurdu. Pencereden uzand,


arkaya doru seslendi:

Heyy, bana bak!.. Biz kampa dnyoruz,


nerede i bulabileceiz, onu soracaz. Bo
yere benzin yakmayalm.

Adam kamyonun kenarndan sarkt:

Eee, ben de giderim, dedi. Ayaklarmda


derman kalmad. Hi olmazsa kk bir i
bulsaydm, canm yanmazd.

Al, yolun ortasndan dnd, kamyonu


geldii yne doru srmeye balad.

Baba:

Anann can sklacak biraz, dedi. Hele


Tom'un bu kadar abuk i bulduunu da
biliyor.
1163/1684

Al:

Belki o da i bulmu deildir? dedi.


Belki o da bizim gibi i aryordur?.. Ah, bir
garajda i bulabilsem, tamircilii abucak
renirim. Severim bu ii.

Baba homurdand. Hi konumadan


kampa doru yol aldlar.

Komite gittikten sonra ana, adrlarnn


nnde bir sandn stne kendini brakt,
dertli dertli Rose of Sharon'a bakt:

Hey gidi hey!., dedi. Hey gidi hey!..


Bana bu kadar nazik davranan insanlar
grmedim. Ne iyi insanlar, deil mi?

Rose of Sharon:

Ben de ocuk yuvasnda almak ister-


im, dedi. Bana onlar sylediler. Orada ocuk-
larn nasl baklacan grr, renirim.
1164/1684

Ana hayretler iindeydi, ban sallad:

Bir de erkekler i bulsalar, ne iyi olur,


deil mi? diye sordu. Onlar da alsa da
elimize biraz para gese.

Gzleri uzaklara dald:

Onlar alsa. Biz de burada alsak, ne


iyi olur. Buradakiler iyi insanlar. lk olarak
kk bir mutfak sobas alacam... Gzel bir
soba. Pahal olmasn. Sonra bir de adr
alrz, byk bir adr, bir de kullanlm
somya. Bu adr da yemek yiyeceimiz yerin
zerine gereriz. Cumartesi akamlar dans
etmeye, elenmeye gideriz. stediiniz
kimseleri arabilirsiniz, diyorlar. Keke
bizim de aracak tandklarmz olsa. Belki
erkeklerin vardr...

Rose of Sharon yolu gzledi:


1165/1684

O kadn, ocuunu drrsn... diye


balad.

Ana kzd:

Kes artk bu lakrdy!..

Rose of Sharon, yumuak bir sesle:

Grdm, dedi. Buraya doru geliyor


galiba. Evet, evet. te geliyor. Ana, gelmesin
o buraya!..

Ana dnd ve yaklaana bakt.

Kadn:

Naslsnz? dedi. Adm Bayan


Sandry'dir. Lisbeth Sandry. Bu sabah
kznzla konutum.

Ana:

Biz iyiyiz, siz naslsnz? dedi.


1166/1684

nallah buradan memnun


kalmsnzdr.

Ana:

Eh, memnunuz, dedi.

Gnahnz yok ya?

Yok.

Ana tetikteydi, bekliyordu.

Lisbeth:

Memnun oldum yleyse, dedi. Burada


ok gnahkr var. Berbat bir yere geldiniz.
Her yan fenalk dolu. nsanlar fena. Salam
bir Hristiyan bunlara asla dayanamaz. Her
yan gnahkrlar kaplamtr.

Anann yz biraz kzarr gibi oldu, azn


smsk kapatt. Ksaca:
1167/1684

Buradakiler iyi insanlara benziyor,


dedi.

Bayan Sandry gzlerini dikmi, bakyordu:

yi mi?!., diye bard. Dans edip


birbirlerine sarldklar zaman grseniz,
bakalm iyi insanlar der misiniz onlara?.. te
size aka sylyorum ki, burada sizin temiz
kalbinizin barnaca en ufak bir yer yok.
Dn akam Weedpadch'teki vaza gitmitim.
Biliyor musunuz papaz ne dedi: "Bu kampta
fenalk kol geziyor" dedi. "Fakirler, zengin ol-
maya alyorlar." dedi. "Ve gnahlar iin
alayp szlayacaklar yerde, birbirlerine
sarlp dans ediyorlar." dedi ve, "Burada
vaza gelmeyen herkes gnahkrdr, kfir
olu kfirdir!" dedi. Papaz dinleyince, insan
rahat ediyor. Neyse ki bizim gnahmz yok.
Biz dans etmedik.
1168/1684

Anann yz kpkrmz kesilmiti. Yava


yava ayaa kalkt ve Bayan Sandry'nin
karsna dikildi:

Defol! dedi. abuk defol gzmn


nnden, beni gnaha sokma. Nereye gider-
sen git. Orada istediin kadar ala szla.

Bayan Sandry'nin az ak kald. Geri


ekildi. Sonra birdenbire sertleti:

Ben de seni Hristiyan sanmtm.

Ana:

Biz Hristiyanz, dedi.

Hayr, deilsiniz. Siz cehennemlik g-


nahkrlardansnz. Hepiniz de yle. Bunu da
dinsel toplantda syleyeceim. Senin ruhun
kararm. u kzn karnndaki masum ocuk
da gnahnzn kefaretini ekecek, cayr cayr
yanacak.
1169/1684

Rose of Sharon'un dudaklarndan bir lk


kt. Ana eildi, yerden kocaman bir odun
paras kapt. Kesin bir dille:

Defol!., dedi. Bir daha buraya ayak


bastn grmeyeyim! Ben senin gibileri ok
grdm. Bakalarna ac ektirmek houna
gidiyor, deil mi?

Ana, Bayan Sandry'nin zerine yrd.

Kadn uzaklat, sonra birdenbire ban


arkaya att ve uludu. Gzleri dnd, omuzlar
ve kollar iki yanna sarkt, azndan iplik ip-
lik koyu salyalar akmaya balad. Sonra bir
daha, bir daha uludu; uzun uzun ve bir
hayvan gibi... evrelerindeki adrlardan
erkekler ve kadnlar frladlar. Kadnn
yanna yaklatlar... Bu manzaray korka
korka ses karmadan seyrediyorlard. Kadn
yava yava diz kt. Ulumas, titreyen ve
kpren bir inilti halini ald. Yanlamasna
dt, kollar ve bacaklar ksld. Ak duran
1170/1684

gz bebeklerinin altndan aklar


gzkyordu.

Adamn biri, hafife:

Ana ayakta durmu, bzlen vcuda


bakyordu.

Ufak tefek Mdr, rastgele oradan


geiyordu.

Bir ey mi var? diye sordu.

Kalabalk yol verdi. Mdr, kadna bakt:

ok fena, dedi. inizden biri kadn


adra gtrebilir mi?

evredekiler kprdandlar. ki adam


eildi, kadn tuttu, biri kollarnn altndan,
teki ayaklarndan yakalad, kaldrd.
Gtrdler. Arkalarndan bir kalabalk geliy-
ordu. Rose of Sharon adrn altna girdi,
yatt ve ban battaniyenin altna soktu.
1171/1684

Mdr, anaya ve anann elindeki oduna


bakt. Yorgun yorgun glmsedi:

Bu odunla vurdunuz mu? diye sordu.

Ana, uzaklaan insanlarn arkasndan bak-


t. Ar ar ban sallad:

Hayr, vurmadm... Ama vurabilirdim.


Bugn iki kere kzma musallat oldu.

Mdr:

Sakn vurmaya kalkmayn, dedi. Hasta


bir kadndr. Ne yapsn, hasta.

Sonra yumuak bir sesle ekledi:

Ah, bu kadn da, ailesi de buradan


gitseler iyi olacak. Onun kard grlty
btn kamptakiler bir araya gelse karamaz.

Ana kendini toparlad:


1172/1684

Yeniden gelirse, kafasna bir ey indire-


bilirim. Belki kendimi tutamam. Kzm daha
fazla rahatsz etmesine gz yumamam.

Mdr:

zlmeyin, Bayan Joad, dedi. Bir daha


yzn gremezsiniz. O, daima yeni gelen-
lere musallat olur. Bir daha gelmez, merak
etmeyin. O, sizin gnahkr olduunuzu
sand.

Ana:

Evet, gnahkrm, dedi.

Tabi gnahkrsnz. Herkes gnahkr,


ama onun anlad gibi deil. Kusuruna bak-
mayn, hasta, Bayan Joad.

Ana memnun memnun, Mdre bakt ve


seslendi:
1173/1684

itiyor musun Rosasharn? Hastaym,


deliymi!..

Kz, ban kaldrmad.

Anas:

Size nceden haber vereyim, dedi. O


kadn yeniden buraya gelirse. Kendimi belki
tutamam, kafasna odunu indiririm.

Mdr, dudann bir ucuyle gld:

Sizi anlyorum, dedi. Ama, byle bir ey


yapmamaya aln. ok rica eder-
im. Kendinizi tutun.

Mdr, Bayan Sandry'nin kaldrld


adra doru yava yava yrd.

Ana adra girdi, Rose of Sharon'un yanna


oturdu:

Ban kaldr da bana bak, dedi.


1174/1684

Kz hi kprdamad. Ana battaniyeyi kzn


yznden yavaa ekti.

Bu kadn delinin biri, dedi. Syledikler-


inin hibirine inanma.

Rose of Sharon dehet iinde fsldad:

"Cayr cayr yanacak!" deyince, iim


sanki yand.

Ana:

Syledii eyler doru deil, dedi.

Kz:

Bktm artk, dedi. Btn bu ilerden


bktm. Uyumak istiyorum. Uyumak.

Mademki uyumak istiyorsun, uyu. Bur-


as gzel bir yer. Cannn istedii kadar uyu.

Ya yine gelirse?..
1175/1684

Ana:

Gelmez, dedi. Ben dardaym. Buraya


sokmam. Sen imdi dinlen biraz; biliyorsun
ya sonra, bakmevinde almaya
balayacaksn.

Ana glkle yerinden kalkt, dar kt.


Bir sandn zerine oturdu. Dirseklerini diz-
lerine, enesini avularna dayad. Kamptaki
kaynamay seyrediyor, ocuklarn
barlarn dinliyor, demir parasna vur-
ulan bir ekicin kard sesi iitiyordu. Ama
gzleri, uzaklara dalmt.

Yolun ilerisinden doru gelmekte olan


baba, anay bu durumda buldu, yanna
meldi.

Ana yavaa ban evirip bakt:

buldun mu? diye sordu.


1176/1684

Baba:

Hayr, dedi.

Utanyordu.

Aramadk deil.

Al nerede? John nerede? Kamyon


nerede?

Al kamyonun bir yerini tamir ediyor.


Takm lzm oldu; adam takmlar dar ver-
medi. "Burada yap" dedi.

Ana, efkrl efkrl:

Gzel yer buras, dedi. Burada kalrsak


biraz daha rahat yz greceiz.

Ama i bulursak.

Evet, i bulursanz.
1177/1684

Baba, karsnn yzndeki znty seziy-


or, yzn inceliyordu.

Senin bir dalgnln var, neden? Bu


kadar gzel bir yer bulmusun da, daha ne
diye dnp duruyorsun?

Ana, kocasna bakt, gzlerini yavaa


kapad.

Gerekten garip. Gnlerce hi dur-


madan yol aldk. O zaman hibir ey dn-
myordum, imdi buradaki insanlar bana
kar bu kadar iyi davrandklar halde., ben
ne yapyorum biliyor musun? Kt eyler
dnyorum. Bykbabann lm, onu
gmdmz yer aklma geliyor. O zamanlar
hep aklm yoldayd. Bir hay-huydur gidiy-
ordu. Fena deildi. Ama imdi, buraya
gelince i deiti. Daha fena oldu.
Bykana... Sonra, ban alp giden Noah!
Onun dere boyunu tutturup gidii. Btn
bunlar o yolculuun birer parasyd; ama
1178/1684

imdi, hepsi de birer birer geri geliyor.


Bykanann bir dilenci gibi gibi gml.
Bunlar imdi insan perian ediyor,
mahvediyor. Ya Noah'n suyun boyunca
basp gidii?.. Orann neresi olduunu
bilmiyordu. Bunu bilmeye bile lzum
grmedi. Sonra biz de bilmiyoruz. Noah'n
hayatta m, deil mi olduunu... Hibir za-
man da bilmeyeceiz. Bir daha hi ondan
haber alamayacaz. Connie'nin usulca
svmas. nce bunlara kafamda hi yer ver-
miyordum. Ama imdi, hepsi sr sr akn
ediyor. Oysa, memnun olmak gerek; gzel
bir yerdeyiz...

Baba, karsnn yzne bakyordu. Anann


gzleri kapalyd:

imdi dalar gzmn nne geliyor,


Noah'n boyunca yrd derenin ken-
arndaki o sivri, sarp dalar gzmn nne
geliyor. Bykbabay gmdmz topran
mezar olduunu belli etmemeye nasl
1179/1684

altmz gzmn nne geliyor.


Evimizdeki et tahtas... zerinde yapp
kalm bir ty... Baklarla yol yol olmu,
zeri tavuk kanlaryle siyahlanm et
tahtamz gzmn nne geliyor.

Babann da sesi karsnn sesindeki tonu


almt:

Bugn yaban rdekleri grdm, dedi.


Gneye akn ediyorlard... Yksekten uuyor-
lard. Yorgun bir halleri vard. Telgraf teller-
inin zerinde karatavuklar, tel rglerin
zerinde gvercinler grdm.

Ana gzlerini at, babaya bakt. Baba


devam etti:

Kk bir su pervanesi grdm. Tar-


lann ortasnda dnp duran bir adama ben-
ziyordu. Yaban rdekler de aa doru,
gneye doru ok gibi kayp gidiyorlard.
1180/1684

Ana glmsedi:

Hatrlyor musun? dedi. Evimizdeyken


ne derdin, yaban rdeklerinin utuunu
grnce: "Bu yl k erken gelecek" derdin.
Oysa k yine eskisi gibi, gelecei zaman
gelirdi. Ama biz, her zaman bu yl k erken
gelecek derdik. Bu szle ne demek isterdik
bilmem.

Baba:

Telgraf tellerinin zerinde karatavuklar


grdm, dedi. Yanyana. Sonra o kk per-
vane. Bir insan kadar. Bir insan gibi tarlann
ortasnda oynayp duruyordu, Byk adam-
lara benzeyen kk insanlar ok houma
gider benim.

Ana:

Keke evimiz oradaki hayatmz aklma


gelmeseydi, dedi. Artk oras bizim
1181/1684

yurdumuz, evimiz deil. Keke unutmu


olsaydm... Noah' bile,

Zaten ocuk doru bir i yapmad ki m-


rnde... ey.. Evet. Su bende.

Sana ka kere syledim, bana bunu


hatrlatma diye. Belki de lrd.

Keke bu ii biraz daha iyi bilseydim.

Ana:

Brak kes, dedi. Noah garip bir ocuktu.


Belki de suyun kenarnda daha iyi bir mr
srer. Belki de daha iyi oldu. Tasalanmay-
alm. Buras gzel bir yer, belki de yaknda i
bulursunuz.

Baba g gsterdi:

Bak... Yaban rdekleri geiyor. Ne kadar


da ok. Yaa, ana, "K bu yl abuk gelecek!"
1182/1684

Ana gld:

yleyse yaplacak ilerin var ve bunlar


niin yapman gerektiini bilmiyorsun.

te John da geliyor, dedi. John, gel


otur.

John Amca da aralarna katld. Anann


nne meldi:

Bir yere gidemedik, dedi. Bir para


dolatk, o kadar. Al, seni grmek istiyor. D
lastik gerekecek diyor, d lastiin bir tek kat
kalm.

Baba da ayaa kalkt:

Allah vere de ucuzunu bulsa. Paramz


kalmad gibi bir ey. Al nerede?

Orada. kinci kavaktan sola sap, bulur-


sun. D lastik almazsak i lastii patlatr,
berbat ederiz, diyor.
1183/1684

Baba yava yava uzaklat; gzleriyle


yaban rdeklerinin havaya izdikleri koca-
man V biimini izliyordu.

John Amca, yerden bir ta ald, yere brak-


t, sonra yine ald. Anaya bakmyordu.

yok, dedi.

Ana:

Her yana bakmadnz ama, dedi.

Evet, bakmadk. Ama levhalarda yazl:


yok.

yi ama, Tom herhalde i bulmu ola-


cak?.. Geri dnmedi.

John Amca, dncesini syledi:

Kim bilir belki o da kamtr?.. Connie


gibi, Noah gibi.
1184/1684

Ana, John Amcann yzne dik dik bakt,


sonra gzleri yumuad:

nsann bildii birtakm eyler vardr,


dedi. nsann gvendii birok eyler vardr.
Tom i bulmutur. Ve bu akam buraya
dnecektir. Bu byledir.

Ana memnunlukla glmsedi:

Tom ok iyi ocuktur, dedi. ok iyi


kalpli ocuktur, Tom.

Otomobillerle kamyonlar kampa gelmeye


balamt, adamlar salk tesisine doru
yryorlard. Hepsinin elinde temiz birer tu-
lum, birer gmlek vard.

Ana, kendisini toparlad:

John, git babay bul. Bakkala gidin, fa-


sulye ile eker aln. Bir para kzartmalk etle
havu aln... Herhangi bir ey... Ama, iyi bir
1185/1684

ey olsun... Bu gecelik. Bu gece... yi bir gece


geirelim istiyorum.
YRM NC BLM

arayp duran, yaamak iin didinen,


rpnan gmen halk, elenmek de istiyor;
elence aryor, elence yaratyor. Neeye,
glmeye, elenmeye a bu insanlar. Nee,
bazen szlerde; akalarla yaamlarna
karyor. Ve bu nee bazen kampta yollar
boyunca, dere kenarlarnda, stlerin
altnda; hikye anlatan bir adam. Halk,
yetenekli kimseleri dinlemek iin snk bir
atein evresinde toplanm. Halk, hikyeler
anlatlrken dinler; halkn katlmas bu
hikyelere bir destan havas verir.

Ben, Kzlderili Geronimo'ya kar yryen


orduda askerdim...

Ve halk dinliyor. Durgun gzlerinde snen


atein prltlar yansyor.

Kzlderililer ok kurnaz insanlardr... Ses


karmadan yrrler. Ylan gibi. Kuru
1187/1684

yapraklarn zerinde yrrler de, en ufak bir


hrt bile duyulmaz. Bir deneyin bakn, siz
yapabilir misiniz?

Ve halk dinliyor, ayaklarnn altnda kuru


yapraklarn hrtsn duyuyor.

Mevsim ka yaklayordu, gkte bulutlar


vard. Yanl zaman seilmiti. Zaten hangi
ordunun doru bir i yapt grlmtr.
Ordunun eline on kere frsat gese, yine de
foslar. Yz cesur adamla alay zor baa
kar. Her zaman bu, byledir.

Ve halk dinliyor, dinledikleri iin yzler-


inde hi bir hareket yok. Hikye anlatanlar,
hikyelerine herkesin dikkatini ekiyor,
byk byk kelimelerle anlatyorlar; nemli
hikyeler anlattklarndan, nemli kelimeler
kullanyorlar ve bu kelimelerin bysne
kaplan dinleyicilere de bir byklk geliyor.
1188/1684

Cesur bir adam, srtta duruyor, gne ar-


kasnda parlyor. Mahsus orada duruyor.
Kollarn da am. rlplak, sabah gibi -
plak. Belki deli, dedik. Bilmiyorum. Orada
kollarn put gibi am, duruyordu. Bizden
drt yz metre uzakta. Askerler balarn
kaldrdlar, parmaklaryle rzgrn ynn
yokladlar. Yerde ylece yatyorlar. Ate et-
miyorlard. Bu kzlderilinin bildii bir ey
vard belki. Belki de bizim, kendisine ate ed-
emeyeceimizi biliyordu. Biz orada, yalnz
silhlarmz tetikte, yatyor, omuzlarmza
bile dayamaya lzum grmyorduk. Yalnzca
kzlderiliyi seyrediyorduk. Banda bir kur-
dele, zerinde bir tek ty. Her yan grny-
ordu. Gne kadar rlplakt. Uzun bir
sre orada, ylece yattk; o hi kmldamad.
Sonunda yzbann tepesi att: "Ate etsen-
ize eolu eekler!.. Ate edin diyorum
size!" diye bard. Biz hl kprdamadan
yatyorduk. Yzba: "Bee kadar sayacam,
ate etmezseniz, adlarnz alacam" dedi.
1189/1684

Bunun zerine, efendiye syleyeyim, biz de


ar ar silhlar omzumuza yerletirdik,
herkes bakasnn daha nce ate etmesini
bekliyordu. mrmde bu kadar fena olduu-
mu hatrlamyorum. Sonra kzlderilinin
gbeine nian aldm. nk, bir kzlderiliyi
baka bir yerinden vuramazsn... Ve...
Sonra... Dumba, yere dt, iki kat olup srt-
tan aa yuvarland. Sonra srta ktk. ri-
yar bir adam deilmi. Oysa, bizim
gzmze o kadar kocaman grnmt ki...
Srtnn her yan parampara olmutu. Ufak
tefek bir adam. Siz hi erkek sln grdnz
m; tyleri dimdik ve gzeldir. Her tyn
stnde bir ekil ve bir boya vardr. Gzleri
bile gzel bir renge boyanmtr. Ve sonra,
bomm!.. Adamcaz tutup kaldryorsunuz...
Kan iinde, bzlm. Ve sen, senden daha
iyi olan bir eyi yok etmisindir... Ve onu yok
etmek seni sevindirmez, nk sen bylece,
kendi iindeki bir eyi de yok etmisindir,
artk onu yerine koyamazsn.
1190/1684

Ve halk ban eiyor, szleri onaylyor;


belki de ate, az bir k frlatmakta, ilerine
evrilmi gzleri aydnlatmakta.

Gnee arkasn vermi, kollarn am.


Koskoca grnyordu. Tanr gibi.

Ve belki de ilerinden birisi, yiyeceinden


elence iin yirmi sent artrabilmi, Marsys-
ville, ya da Tulare, Ceres ya da Mountain
View'deki sinemaya gitmitir. Ve kafas bir
sr anlarla dolu, hendekteki kampna
dnyordur. imdi belki de filmi anlatyor:

Zengin bir herif var. Kendini fakir gster-


iyor. Zengin bir kz da var, o da onun gibi
fakir grnmeye alyor. Bir lokantada
tanyorlar.

Neden acaba?

Ne bileyim ben?.. yle ite.


1191/1684

Neden fakir grnmek istiyorlar acaba?

Eh, kim bilir, belki zengin olmaktan


bkmlardr?

Yok, devenin ba!..

Arkasn dinleyecek misin, dinlemeyecek


misin?

Peki canm, sen anlat. Ben dinlerim, ama


ben zengin olsaydm, zengin olsaydm, yz-
lerce domuz pirzolas alrdm... evreme
yardm, odun yar gibi. Sonra yiye yiye
iinden kardm. Eee, sen anlat, ben
dinliyorum.

te byle. kisi de birbirlerini fakir sany-


orlar. Sonra ikisi de yakalanp hapse atlyor-
lar. Her ikisi de kendisinin zengin olduunu
teki bilmesin diye hapisten kmyor. Sonra
gardiyan da onlarn zengin olduklarn
bilmedii iin, onlara kt davranyor.
1192/1684

Gardiyann, bunlarn zengin olduklarn an-


lad zaman, yznn ne biime girdiini
bir grmeliydiniz. Az kalsn baylacakt.
Yaa!..

Peki ne diye hapse atyorlar?

Onlar solcu bir mitingde yakalyorlar.


Ama onlar solcu deil. Rastgele orada bu-
lunuyorlar. kisi de para iin evlenmek
istemiyor, anladnz m?

Demek, namussuzlar birbirlerine madik


atmaya kalkyorlar, yle mi?

Evet, ama sinemada byle eyler ho


kayor. Btn bunlar bize ho grnmek
iin yapyorlar, anlyorsun ya!

Ben bir kere sinemaya gitmitim. Kendimi


grdm; kendimi kendimden daha byk
grdm. Kendi yaantm grdm, kendi
1193/1684

yaantmdan daha baka bir yaanty


grdm, her ey o kadar bykt ki.

Brak canm, benim derdim bana yetiyor.


Ben derdimi unutmaya bakyorum.

yle ama, grdklerine inanabilirsen.

Uzun szn ksas, evleniyorlar. Kendiler-


ine kt davranm olanlar, onlarn zengin
olduklarn anlyorlar. Hele bir dalkavuk
vard, grseydiniz zavally; adamn silindir
apkayla geldiini grnce, az kalsn bayly-
ordu. Sonra dnya haberlerinde ayaklarn
frlatarak yryen Alman askerleri
vard. Serseri midirler nedirler?

nsann eline biraz para geti mi sarho


olur. Yaamnn przleri kaybolur, yerine
bir scaklk gelir. Yalnzlk denen eyden iz
kalmaz; nk insan, kafasn
dostlarnnkiyle tokuturabilir, dmanlarn
bulabilir ve yok edebilir. Hendekte oturan bir
1194/1684

adama altndaki kuru toprak yumuak


gelir. Baarszlklar unutulur, gelecekten
korkulmaz. Ve alk, insann iinde sinsi sin-
si dolamaz; dnya artk tatl ve rahattr. Ve
bir insan, ilk balad yere dnebilir.
Yldzlar elle tutulacakm gibi yaklarlar in-
sana; gk harikulade tatl ve yumuaktr.
lm bir dosttur ve uyku, lmn kardei.
Eski gnler geri geldi... Ayaklar gzel bir kz
vard, evimizde bir gn dansetmiti... Bir at.
Eskiden, ok eskiden. Bir at ve bir eyer. Ve
eyer ilemeli. Btn bunlar ne zamand? Bir
kz bulup da dertlemeli. yi olur. nsan kzla
yatabilir de. Ama buras scak ve yldzlar da
o kadar yakn ki, kederle tat da o kadar
birbirine benziyor ki, gerekten birbirinin
ayn. Ah, her zaman sarho olsam, sarholuk
fenadr diye kim demi? Kimin dili varm
bunu sylemeye? Papazlar... Ama onlarn da
kendilerine gre bir sarholuklar yok mu?
Sska, ksr kadnlar. Zaten onlar bunu anlay-
acak durumda deiller. Reformcular., ama
1195/1684

onlar da yaam bilecek kadar derine ine-


memiler ki. Hayr... Yldzlar yakndr,
sevimlidir ve ben evrenin kardeliiyle
tek vcut oluyorum. Ve orada her ey kutsal;
her ey, hatta ben bile!..

Az armonikasnn tanmas kolaydr.


Pantolonunun arka cebinden karrsn, av-
cuna vurarak pislikleri, cebindeki
krpntlar, ttn paralarn silkersin. Ar-
monika hazrdr. stediini al. stersen ince
bir flt sesi, ya da akorlar, ya da ritim akor-
lariyle birlikte melodiler karabilirsin. Elini
ap kapayarak mzie biim verebilirsin;
borulu sazlarn lklarn ve haykrlarn,
orgun yumuak ve tok seslerini karabi-
lirsin; bir kaval gibi yank yank alabilirsin.
Ve armonikay aldktan sonra yeniden
cebine koyabilirsin. O. hep seninledir, hep
cebindedir. Armonikay aldka yeni yeni
oyunlar, tonlara yeni yeni biim vermeler,
dudaklarla tonlar sktrmalar renirsin,
kimse retmez, kendi kendine renirsin.
1196/1684

Btn bunlar almak iin yer


kollarsn... Bazen le zeri bir glgenin
altnda yapayalnz, bazen akam yemekten
sonra kadnlar bulaklar ykarken, adrn
kapsnda. Ayaklarn yava yava yere vurur.
Kalarn tempo ile birlikte inip kalkar. Ar-
monikay krarsan, ya da kaybedersen, ne
kar? Byk bir ey kaybetmi olmazsn,
yirmi be senti verdin mi yenisini alrsn.

Gitara gelince; daha deerli bir enstr-


mandr o. Gitar almasn renmek bal
bana bir itir. Sol elin parmak ular nasr
balamal, sa elin parmaklar trnak gibi ol-
mal. Sol elin parmaklar gerilmeli. Perdeler
zerine sk skya basmak iin parmaklar
rmcek ayaklar gibi uzatp germeli.

Babamn gitar bu. Bana ilk olarak do ses-


ini rettii zaman ben, daha kck bir pi
kurusuydum. Ben de onun kadar almasn
rendiim zaman o, almaktan vazgeti.
Kapda oturup benim aldklarm dinler,
1197/1684

ayayle tempo tutard. Ben biraz dinlenmek


isterim, o ise ben paray iyice alncaya
kadar kalarn atp oturur, sonunda houna
gidince, arkasna dayanr, ban sallar, "Ha,
byle al!" derdi. "yi al!" Gzel bir gitar.
Bak, ba ne kadar ypranm. Kim bilir ka
milyon ark bu tahtay eskitmi. Belki bir
gn bir yumurta gibi krlp iine kecek.
Ama sakn tamir etmeye kalkmayn, sesini
kaybeder. Akamlan aln. teki adrlarda
da armonika alan biri var. kisi birlikte ne
ho gider.

Keman, az rastlanan bir ey. renmesi


zor. Perdeleri yok. reten de bulunmaz.

htiyar dinle, renmeye al. Sana nasl


dublor yapldn sylemez. "Srdr" der.
Ama ben, iyice baktm. Nasl yapyor sana
gstereyim.

Sesi rzgr gibi keskin kemann: Aceleci,


sinirli ve tiz.
1198/1684

Bir keman iin ok deil. ki dolar ver de


al. Adam diyor ki, drt yz yllk kemanlar
varm, kemann da sesi, eskidike
tatllarm, arap gibi. Elli altm bin dolar
edermi. Bilmiyorum. Bana yalan gibi geliy-
or. Hnzr, kaltak! Dans etmek mi istiyorsun?
Reine sreyim yaya, yle. Yaa! O zaman sesi
ok iyi kar. Bir mil teden iitirsin.

Akamst bu saz: Armonika, keman ve


gitar. Bir dans havas tutturmular. Dansa
uyarak tempo tutuyorlar ve gitarn uzun tell-
eri bir yrek gibi atyor, armonika keskin
akorlarn, keman ince tiz sesini karyor.
Halk toplanyor. Ellerinde deil, ne yapsn-
lar. imdi Chicken Reel alnyor. Ayaklar
tempo tutuyor ve gen, hafif yakkl bir de-
likanl, abuk abuk adm atyor, kollar
sarkk. Meydan doluyor, dans balyor. -
plak yerde ayaklar, sessiz sessiz yere vur-
makta, topraa arpmakta. Eller yanlardan
sallanmakta. Salar karmakark. Soluk
solua. imdi yan doru yana.
1199/1684

u Texasl delikanlya bak; uzun bacaklar


ne kadar da kvrak; her att admda drt
kere ayan yere vuruyor. Hi byle
danseden delikanl grmedim. u kzlderili
kzlar yaman. Kzn yanaklar al al olmu.
Ayaklarnn parmaklar dar frlam. Kzn
pantolonuna bak, gsne bak. Yorulmu
mu sanyorsun? Artk aryor mu? Hayr,
hayr. Texasl delikanl salarn gzlerinden
itti. Az ak, zorla soluk alyor, ama yine de
her admda drt kere ayan vuruyor ve
kzlderili kzla dans etmekten vazgemiyor.

Keman czr czr, gitar tn tn. Armonikac


kpkrmz. Texasl delikanl ile kzlderili kz
kpekler gibi soluyor. Ve topraa vuruyorlar.
htiyarlar ayakta, ellerini rparak tempo tu-
tuyorlar. Yzlerinde biraz glmseme. Ayak-
laryle yere vuruyorlar.

Yeniden yurda dnyoruz... Okuldaydk.


Ay koskocaman, batya doru kayp gidiyor.
Ve biz yryorduk, o ve ben... Biraz daha
1200/1684

yrdk. Konumuyorduk. nk her ikim-


izin de boazna sanki bir ey tkanmt. Hi
konumuyorduk. Biraz sonra bir ekin yn
grdk. O yana gittik ve orada yattk. Texasl
delikanl ile kzn dans ede ede karanlklarda
kaybolduunu grdm de aklma geldi...
Sanki kimse onlarn gittiini grmedi?.. Hey
Allahm! Keke ben de Texasl delikanl ile
birlikte gitseydim. Biraz sonra ay kacak.
Kzn babas gelip onlar durdurmaya ala-
cak ve durduramayacak. O da biliyor zaten
durduramayacan. Sonbaharn gelmesine
engel olsana. Aalara su yrmesinin nne
gesene. Biraz sonra ay kacak.

aln, aln... Hikyeler anlatan arklar


aln... As I Walked Through the Strees of
Laredo (Laredo Sokaklarnda- Gezerken)
arksn aln.

Ate snd. Yeniden yakmak istemez. Az


sonra ay kacak.
1201/1684

Sulama hendeinin yannda bir papaz,


devini yapyor ve halk, alyordu. Papaz bir
kaplan gibi yava yava yryor, sesiyle halk
kamlyor; halk yerde yzkoyun srnyor
ve inliyor. Papaz onlar lp biti, biime
soktu; onlarla oynad ve halk yerde kvrm
kvrm kvranmaya balad zaman eildi, o
koskoca gcyle hepsini birer birer kollarna
alarak yerden kaldrd, bard: "Ey sa, on-
lar al, sana gnderiyorum!" Ve hepsini birer
birer suya att. Gslerine kadar suya gird-
iler ve korku iinde papazlarna baktlar. Bu
srada papaz, suyun kenarnda diz kt, on-
lar iin dua etti. Ve btn erkeklerle kadn-
larn yerde yzkoyun srnerek inlemesi
iin dua etti. Erkekler ve kadnlar, zerler-
inden sular damlaya damlaya, elbiseleri
vcutlarna yapm, papaza baktlar, sonra
ayakkablarndan sular fkra fkra kamp-
taki adrlarna dndler. Ve hayretler iinde
yava yava syleniyorlard:
1202/1684

Artk kurtulduk diyorlard. Kar gibi


tertemiz olduk, artk gnah ilemeyelim.

Ve ocuklar, uslanm ve korkun olan


ocuklar, birbirlerine fsldyorlard:

Kurtulduk, artk gnah ilemeyelim.

Gnahlarn hepsini bilseydim keke,


hepsini ilerdim.

Gmen halk yollarda kendine gre bir


elence aryordu.
YRM DRDNC BLM

Cumartesi sabah amar teknelerinin


balar tklm tklmd. Kadnlar, entarilerini,
pembe geceliklerini, iekli basmalarn
ykyorlar, gnee asyor ve araflar
ekerek dzeltmeye alyorlard. kindiye
doru btn kamp acele etmeye balad, halk
heyecana geldi. ocuklara ate bast, her
zamankinden ok grlt karmaya
baladlar. kindiden sonra ocuk ykama ii
balad. Her ocuk birer birer yakalanp yola
getirildike ve ykandka, oyun yerlerindeki
grlt yava yava azald. Saat bee var-
madan btn ocuklar iyice ovalanp ykan-
m, bir daha kirlenmemeleri sylenmiti.
Temiz elbiseleri iinde titiz olmann felket-
ine urayan ocuklar, imdi evrede kabara
kabara dolap duruyorlard.

Ak hava dans yerinde bir Komite aly-


ordu. Elektrik tellerinin her bir paras
1204/1684

uradan buradan toplanmt. Tel bulmak


iin ehrin pl taranm, takm sandk-
larndan gereken eyler alnmt. Tamir
edilmi, eklenmi teller, dans yerinin evres-
ine gerilmiti. ie boyunlar izolatr olarak
kullanlmt. Bu gece dans yeri ilk olarak ay-
dnlatlacakt. Saat altya doru erkekler
ilerinden, ya da i aramaktan dnm, yen-
iden bir ykanmadr balamt. Saat yedide
yemek yenmi, erkekler bayramlk elbiseler-
ini giymilerdi: Yeni ykanm tulumlar, tem-
iz mavi gmlekler, bazen de basit siyah el-
biseler. Kzlar, tlenmi, temiz basma ent-
arilerini giymiler, salarn rerek kurdele
balamlard. Tell kadnlar, bir yandan
bulaklarn ykyorlar, te yandan oluk
ocua gz kulak oluyorlard. Platformda
caz, akort yapyor. evrelerini iki sra ocuk
evirmi. Herkes dikkat ve heyecan iinde.

Merkez Komitesinin be yesi; Bakan


Ezra Huston'un adrnda toplanmt. Uzun
boylu, zayf, yz rzgrdan kararm bir
1205/1684

adam olan Huston, birer kk boncuu an-


dran keskin gzleriyle her salk tesisini
temsil eden Komiteye unlar sylyordu:

yi ki dansta hr karmak istediklerini


nceden haber aldk.

3 Numaral Tesisin ufak tefek kp gibi del-


egesi sz ald:

Biz onlarn canlarna okur, onlara gn-


lerini gsteririz!

Huston:

Hayr, dedi, onlarn istedikleri ite bu.


Hayr efendim. Eer burada bir kavga olursa
polislere bavurur, burada dzen ve disiplin
olmadn sylerler. Bu ii nce de ka kere
yaptlar; baka yerlerde.

2 Numaral Tesisten gelen ask yzl es-


mer delikanlya dnd:
1206/1684

Tel rgnn evresinde dolap, kim-


senin ieri girmemesine dikkat edecek adam-
lar buldun mu?

Ask yzl delikanl, ban edi:

Evet, on iki kii buldum. Kimseyi dvm-


emelerini, yalnz yakaladklarn dar at-
malarn syledim.

Huston:

Dar kp Willie Eaton'u bulur


musunuz? dedi. Willie Elence Kolu
Bakandr, deil mi?

Evet.

Kendisini grmek istediimizi syle.

Delikanl dar kt, biraz sonra sipsivri


bir Texasl ile geri dnd. Willie Eaton'un
uzun, ince bir enesi ve sapsar bir sa vard.
Kollar ve ayaklar uzun, gevekti.
1207/1684

Panhandle'in gneinden kzarm gri gzleri


vard. Dilerini gcrdatarak ve ellerini sinirli
sinirli bileklerinden dndrerek bir sre
adrda durdu.

Huston:

Bu gece ne olacandan haberin var m?


dedi.

Willie dilerini gcrdatt:

Evet.

Hazrlk yaptn m?

Evet.

Ne yaptn bakalm, anlat.

Willie Eaton memnun memnun


glmsedi:
1208/1684

Efendim, her zamanki Elence Komitesi


be kiidir. Ben yanma yirmi kii daha
aldm... Hepsi de gl, kuvvetli ocuklar.
Dans edecekler, gzlerini ve kulaklarn drt
aacaklar. lk iarette... Herhangi bir sz ya
da tartma oldu mu, kavga karmak istey-
eni, sarverecekler. ok iyi davranacaklar.
Adam hibir eyin farknda olmadan, ocuk-
larla birlikte kendini darda bulacak.

Syleseydin, adama bir ey


yapmasnlar.

Willie keyifli keyifli gld:

Syledim.

Sakn unutmasnlar, iyice syleseydin.

Syledim, biliyorlar. Be kii de kapda,


girenlere bakacak. Kavgadan nce kimlerin
kavga karmaya niyeti olduklarn bulmaya
alacaklar.
1209/1684

Huston ayaa kalkt. elik renkli gzleri


sertti:

imdi bana bak Willie. Bu adamlarn


canlarn yakmak istemiyoruz. Byk
kapnn nnde muhtarn adamlar olacak.
Eer herhangi ekilde kan dklrse, polisler
zerinize ullanrlar.

Willie:

Bunu da hesaba kattm, dedi. Herifleri


arka kapdan tarlaya salvereceiz. ocuk-
larn biri de herife yol gsterecek.

Huston, kukulu kukulu:

Evet, gzel, dedi. Ama dikkat et, bir olay


kmasn, Willie. Sorumlu sensin. Adamlarn
hibir yanna bir ey olmamal. Ne sopa, ne
bak, ne de bunlara benzer bir ey
kullanmamalsnz.
1210/1684

Willie:

Hayr, hayr, dedi. Hibir ey yapmayz.

Huston kukuluydu:

Sana gvenmek isterim, Willie. Eer on-


larn canna okumak istiyorsan, bunu kansz
ve baksz bir ekilde yapmalsn.

Willie:

Bastne efendim, dedi.

Adamlarndan emin misin?

Evet efendim.

Peki, eer herhangi bir aksilik karsa,


ben uracktaym. Dans yerinin u yannda.

Willie glerek selm verdi, dar kt.

Huston:
1211/1684

Bilmiyorum, dedi. Allah vere de


Willie'nin adamlar kimseyi haklamasalar.
Muhtarn adamlar ne diye kampa ktlk
etmek isterler?.. Ne diye bizi kendi halimize
brakmazlar?

2 Numaral Tesisten gelen ask yzl


delikanl:

Ben; Sunlan, Land and Cattle Cattle


Company'de altm. Her on kii iin bir
polis konmutu. Beri yandan hemen hemen
yz kiiye bir musluk dyordu.

Kp gibi adam:

Hey Yarabbi, dedi. Bana m sylyor-


sun? Ben de oradaydm. Bir sr kulbeler
vard... Uzunlamasna otuz be, enlilemesine
on be kulbe. Btn kamp iin on be hela
ukuru yaplmt. Kampn pis kokular on
mil teden insann burnuna arpyordu. Pol-
islerden biri bana, bir gn dert yand. Ne
1212/1684

dedi bilir misiniz? "u hkmet kamplarnn


Allah belsn versin!" dedi. "Milleti scak
suya altryorlar. Millet de scak su aryor."
dedi. "Suyu bol apteshanelere altryorlar.
Millet de ylelerini aryor." dedi. "Kr olas
Okieleri bir kere byle eylere altrdn m,
artk onlarla ban dertte." dedi. "Hkmet
kamplarnda kzllar da varm, boyuna to-
plantlar yapyor, hkmet yardm iini
konuuyorlarm." dedi.

Kimse kp herifin aznn payn ver-


medi mi?

Hayr. Yalnz ufak tefek birisi vard. O


da, "Yardm da nedir?" diye sormutu. Polis:
"Yardm demek., vatandalarn dedii ver-
gilere sizin gibi namussuz Okielerin konmas
demektir!" demiti. O ufak tefek adamcaz:
"Biz de tketim vergisi, gaz vergisi, ttn
vergisi dyoruz." dedi. "iftiler hk-
metten bir kilo pamuk bana drt sent aly-
orlar... Bu yardm deil mi?" dedi. "Tren ve
1213/1684

vapur kumpanyalar denek alyorlar... Bu,


yardm deil de nedir?" dedi. Muhtarn
adam da karlk olarak: "Onlar yaplmas
gereken bir i gryorlar." dedi. Ufak tefek
adam sznn altnda kalr m? O da: "Peki
ama, biz olmasak sizin pis rnlerinizi kim
toplar?" dedi.

Kp gibi adam evresine baknd.

Huston sordu:

Polis ne dedi?

Bu sz zerine polisin tepesi att: "Siz


namussuz kzllar her zaman her yerde bir
bokluk karrsnz!" dedi. "Sen gel bakalm
benimle!" dedi. Ufak tefek adam alp gitti.
Adamcaza serserilikten dolay altm gn
hapis verdiler.

Timothy Wallace:
1214/1684

g sahibi bir adam nasl serseri-


likten yatrrlar? diye sordu.

Kp gibi adam gld:

Sen daha iyisini bilirsin, dedi. Serseriler


demek, polisin kzd adam demektir. Pol-
isler bu kampa neden kzyorlar? Bu kampa
hibir polis giremez de ondan. Buras Bir-
leik Devletlerdir. Kaliforniya deil.

Huston iini ekti:

Burada kalmay ok istiyoruz. Oysa, ok


srmeden yol gzkecek. Ben bu kamp
seviyorum. Herkes birbirine kar saygl.
Hey Yarabbim, bizi sefil bir durumda tuta-
caklar, hapse atacaklar yerde, rahat brak-
salar daha iyi olmaz m? Bizim bamza bel
olmaktan vazgeseler. Yemin ederim ki
sonunda bize kavga kartacaklar.

Sonra sesini ykseltmeden:


1215/1684

Sknetimizi bozmamalyz, diye hatr-


latt. Komitenin soukkanll elden
brakmamas gerekiyor.

3 Numaral Tesisten gelen kp gibi adam:

Bu Komitenin her eyi dzelteceini


sananlar, yanlrlar, dedi. Bu sabah benim
Tesisimde bir kavga kt... Kadnlar
arasnda. Kfr filan derken, birbirlerine s-
prnt atmaya baladlar. Kadnlar Komitesi
baa kamad, bana bavurdu. Kavgay,
Komitede grmemi istedi. Ben onlara,
aralarndaki kavgalar kendilerinin
yattrmalarn gerektiini syledim. Bu
Komite, sprnt kavgalar ile mi
uraacak?

Huston dorulad:

yi yapmsn, dedi.
1216/1684

Ortalk kararmaya balamt ve karanlk


bastka da cazn egzersizleri daha da yksek
perdeden kyordu sanki. Iklar yand, iki
adam dans yerine gelen ekli elektrik tellerini
gzden geirdi. algclarn evresindeki
ocuklar, kalabalklamt. Bir delikanl,
elindeki gitarla kendi sesini akort ederek
kendi kendine, Down Home Blues
arksn sylyordu. kinci nakaratta kend-
isine armonika ile bir de keman katld.
Erkekler mavi tulumlar, kadnlar entariler-
iyle adrlardan doru akn etmeye
balamlard. Cazn bulunduu yere geldik-
leri zaman, yzleri k altnda parlyordu;
hepsi dikkat kesilmiler, bekliyorlard.

Koruma altna alnan kampn evresinde


yksek bir tel rg vard; bu tel rg boy-
unca, on be metrelik aralklarla muhafzlar
yere oturmu, bekliyorlard.

Konuklarn otomobilleri gelmeye


balamt; kk iftiler ve aileleri, teki
1217/1684

kamplardaki gmenler. Her konuk kapdan


girerken kendisini arann adn veriyordu.

Caz bir hava tutturmu, yksek perdeden


alyordu. Artk egzersizler bitmiti. sa'nn
mminleri, adrlarnn nnde oturmu,
olup bitenleri seyrediyorlard. Yzlerinde
sert bir anlatm ve tiksinti vard. Kimse
konumuyordu. Gnah bekliyorlard; yz-
lerindeki izgilerden, btn bu olup bitenleri
onaylamadklar anlalyordu.

Joad ailesinin adrnda Ruthie ile Win-


field, akam yemeklerini inemeden yut-
mular, caz yerine doru yrmeye
balamlard. Ana bu srada onlar geri
ard. Her ikisi de enelerinin altna eller-
ini dayyarak balarn havaya kaldrdlar.
Ana, burunlarnn iine bakt; kulaklarn
ekerek iine bakt ve ellerini yeniden bir
daha ykatmak zere salk tesisine
gnderdi. ocuklar, binann arkasndan
dolaarak caz yerine doru yrdler. Cazn
1218/1684

evresinde dolaan ocuklarn arasna


katldlar.

Al, akam yemeini bitirdikten sonra,


Tom'un jileti ile yarm saatte tra oldu. Al'n
vcuduna smsk yapan yn bir elbisesi ve
izgili bir gmlei vard. Ykand, temizlendi,
dz salarn arkaya tarad. Ykanma yeri bir
an bo kald srada aynada fiyakal bir
ekilde kendi kendine gld, sonra ban
evirdi, gld zaman profilinin ne durum
aldn grmeye alt. Mor renkli kol
bandn kard, dar ceketinin koluna geirdi.
Sonra sar ayakkablarn bir apteshane
kdyle sildi. Bu srada ykanmaya ge
kalm birisi geldi ve Al hemen dar kt,
kaytszca caza doru yrmeye balad. Gz-
leriyle kzlar szyordu. Dans yerinin
yaknnda bir adrn nnde gzel, sarn
bir kzn oturduunu grd. Yan yan yak-
lat, gmleini gstermek zere ceketini
at.
1219/1684

Bu gece dans edecek misiniz? diye


sordu.

Kz uzaklara bakt, cevap vermedi.

Al yeniden sordu:

Sizinle bir iki kelime konuamaz mym?


Birlikte dans etsek olmaz m?

Ve ilgisizce ekledi:

Ben vals bilirim.

Kz, ekine ekine gzlerini kaldrp bakt


ve:

Bu, byk bir ey deil ki; herkes vals


yapmasn bilir, dedi.

Al:

Ama kimse, benim yaptm valsi


yapamaz, dedi.
1220/1684

Mziin sesi ykselmiti. Al bir ayayle


tempo tutuyordu.

Haydi dans edelim, dedi.

ok iman bir kadn adrdan ban uzat-


t. Al'a bakarak kalarn att. Sert sert:

Yoluna git bakalm, dedi. O, senin


bildiin kzlardan deil. Yaknda evlenecek,
nianls neredeyse gelir.

Al, apknca kza gz krpt; mziin tem-


posuna gre ayaklarn yere arpa arpa,
omuzlarn ve kollarn sallaya sallaya uzak-
lat. Kz, arkasndan bakakald.

Baba, elindeki taba brakt, ayaa kalkt:

Haydi John, dedi.

Anaya durumu aklad:

Birisi ile i iin konumaya gidiyoruz.


1221/1684

Baba ile John Amca, Mdrn evine doru


yrdler.

Tom bakkaldan alnan ekmei tabandaki


et suyuna batrarak yiyip bitirmiti. Taba
anasna uzatt. Ana taba scak su ile dolu
kovaya soktu, ykad ve silmek zere Rose of
Sharon'a verdi.

Sen dans etmeyecek misin? diye sordu.

Tom:

Tabi edeceim. Ben Komitedenim. Baz


kimseleri elendireceiz.

Ana:

Demek bir Komiteye girdin, dedi. bul-


dun da ondan galiba?..

Rose of Sharon taba koymak zere


dnd. Tom, Rose of Sharon'u gstererek:
1222/1684

Ooo! Epeyi bym, dedi.

Rose of Sharon kzard; baka bir tabak


daha ald anadan.

Ana:

Tabi ya ne sandn? dedi.

Tom:

Kz gittike de gzelleiyor, dedi.

Kz daha ok kzard, ban edi, yavaa:

Kes artk, dedi.

Ana:

Tabi gzelleecek, dedi. ocuklu kadn-


lar her zaman gzel olurlar.

Tom gld:
1223/1684

Karn biraz daha byrse, tamak iin


bir el arabas gerekecek.

Rose of Sharon:

Eee, sus artk! dedi.

Ve adrn iine girerek gzden kayboldu.

Ana gld:

Kzn cann sktn.

Tom:

Sen bakma, onun houna gider, dedi.

Biliyorum, houna gider ama, can da


sklr. Hl Connie'yi dnp duruyor.

Artk vazgeip unutmal. Kim bilir belki


Connie, imdi Amerika Cumhurbakan ol-
maya alyordur.
1224/1684

Ana:

Kzn cann skma, dedi. aka kaldra-


cak durumda deil.

Willie Eaton yaklat ve glmsedi:

Siz, Tom Joad musunuz? diye sordu.

Evet.

Ben, Elence Komitesinin Bakanym.


Size ihtiyacmz var. Bana sizden szettiler.

Tom:

Sizinle birlikte almaya hazrm, dedi.


Anam tantraym size.

Willie:

Naslsnz efendim? dedi.

Ana:
1225/1684

Teekkr ederim.

Willie:

nce sizi kapya koyacaz, sonra dans


yerine geleceksiniz. Millet ieri girerken birer
birer bakar, onlar bulmaya alrsnz. Sizin
yannzda baka birisi de olacak. Sonra dans
etmeye gelir, evreyi kollarsnz.

Tom:

Peki. Bu ii ok iyi yaparm, dedi.

Ana, meraklanarak sordu:

Kavga filan kmaz ya?

Willie:

Hayr, efendim, dedi. Siz merak etmey-


in, kavga filan kmayacak.

Tom:
1226/1684

Hibir ey olmayacak, dedi. Ana, ben bir


aralk frsat bulursam, gelir nasl dans et-
tiine bakarm.

ki gen adam hzla byk kapya doru


yrdler. Ana tabaklar bir sandn stne
yd.

Dar k!., diye seslendi.

Cevap alamaynca:

Rose of Sharon, sana sylyorum, dar


k!., diye tekrar seslendi.

Kz adrdan kt, yeniden tabaklar sil-


meye balad.

Tom sana aka yapt, ne kzyorsun.

Biliyorum. Ben de bir ey demedim ki;


yalnz herkesin bana bakmas houma
gitmiyor.
1227/1684

Buna are var m? Elbet herkes bakacak.


Ama bir kz byle ocuk annesi grmek, in-
sanlarn houna gider... Hemen hemen
keyiflenirler. Sen dans etmeyecek misin?

Eskiden dans ederdim... Ama imdi bil-


mem ki... Ah, Connie burada olsayd.

Sesini ykseltti:

Ana, Connie'nin burada olmasn ne


kadar istiyorum. Hasretine dayanamyorum.
Elimde deil.

Ana, kzna yaklaarak bakt:

Ben halden anlarm, dedi. Ama


Rosasharn; bizleri utandrma.

Ana, ben sizleri utandrmak


istemiyorum.
1228/1684

Kzm, bizi utandrma. Zaten derdimiz


bamzdan am, bir de bizi utandracak
eyler yapma.

Kzn dudaklar titredi.

Ben... Ben dans etmeyeceim ana. Ede-


mem... Ana... Bana acyn.

Oturdu ve kollaryle yzn gizledi.

Ana tabak bezine ellerini kurulad; kznn


nne meldi. ki elini Rose of Sharon'un
bann stne koydu:

Sen iyi bir kzsn, dedi. Sen zaten her za-


man iyi bir kzdn. Sana yardm edeceim.
Korkma.

Sesine daha duygulu bir hava verdi:

Seninle ne yapacaz biliyor musun?


Dans yerine gidip orada oturacaz, dans
edenleri seyredeceiz. Eer birisi gelip de
1229/1684

seni dansa kaldracak olursa... Senin biraz


rahatsz olduunu sylerim; dans edecek
durumda deil derim. Sen daha iyisi, mzii
dinler, evreyi grrsn.

Rose of Sharon ban kaldrd:

Beni dansa kaldrmalarna izin ver-


meyeceksin, deil mi?

Hayr, vermeyeceim.

Sonra, kimse de bana elini


dokundurmasn.

Dokundurtmam.

Kz iini ekti, mahzun mahzun:

Ne yapacam bilmiyorum, ana, dedi.


Bilmiyorum. Bilmiyorum.

Ana, kzn dizine vurdu:


1230/1684

Bana bak, dedi. Bana bak, yzme bak...


Ben, sana ne yapacan anlatacam. Bir
sre sonra bu fenaln geecek. Yakn
zamanda. nan bana, doru sylyorum.
Haydi imdi gel, gidip elimizi yzmz
ykayalm, temiz entarilerimizi giyelim. Gidip
dans edilen yere oturalm.

Kz salk tesisine doru gtrd.

Baba ile John Amca, Mdriyet


brosunun nndeki sahanlkta, bir sr
adamla birlikte yere melmi,
oturuyorlard.

Baba:

Bu sabah az kald i buluyorduk, dedi.


Bir iki dakika ge kalmz. Bizden nce iki
kii almlar. Garip ey deil mi, efendim?..

Oradaki kolba dedi ki:


1231/1684

"Biz yirmi be sente adam altryorduk.


Tabidir ki yirmi sente alanlar seeriz.
Yirmi sente alan insanlara i veririz. Siz
kampnza gidin. Yirmi sente i vereceimizi
syleyin. steyen gelsin."

melmi adamlar sinirli sinirli kv-


randlar. Yz siyah bir apkann glgesi
altnda kalan geni omuzlu bir adam,
avucuyle dizine vurdu:

Biliyorum. Allah belsn versin! diye


bard. verecekler. A adamlara i
verecekler. Saatine yirmi sent alarak aileni
geindiremeyecek, ama ne verirlerse kabul
edeceksin. Seni boyuna getirip gtrecekler.
Onlar bir ii eksiltmeye koyuyorlar, bunun
anlalmayacak yan yok. Hey Yarabbi!
Herifler neredeyse bize i vermek iin bizden
ste para bile isteyecekler.

Baba:
1232/1684

Biz, adamlarn verdii ie balayacaktk,


dedi. siziz. Ne yapalm? Ama bizden nce
adam almlar. Onlar dik dik yzmze
bakyorlard. Biz de ilerini ellerinden al-
maya korktuk dorusu.

Kara apkal:

nsan dndke deli olacak, dedi. Ben


birisinin yannda alyordum. Herif,
rnn toplatamyordu. rn toplamak,
ona rn yetitirmekten pahalya mal oluy-
ordu. Ne yapacan bilemiyordu.

Baba:

Bana kalrsa... dedi ve durdu. Herkes


susmu, onu dinliyordu.

Hani imdi aklma geldi de sylyorum.


Bize bir dnmlk toprak verecek birisini
bulsak; karm ondan bir kamyon dolusu
rn karmasn, zerinde iki domuzla bir
1233/1684

sr pili yetitirmesini bilir. Biz de gider,


orada alrz. Sonra yine buraya dneriz.
ocuklar da belki okula gidebilir. Buradaki
okullar baka hibir yerde grmedim.

Kara apkal adam:

Bu okullar bizim ocuklarmzn houna


gitmez, dedi.

Neden? Ne gzel okullar...

Yaa!.. st ba yrtk, ayaklarnda


ayakkab olmayan ocuklarmzla orapl,
gzel pantolonlu ocuklar, "Okieler" diye
alay eder. Benim olan bir ara okula gn-
dermitim. Her gn kavga ediyordu. Her gn
st yrtlm, az burnu kan iinde eve
dnerdi. stelik anasndan da bir gzel
dayak yerdi. Anasnn olan dvmesine en-
gel oluyordum. Zavall olan hem okulda,
hem de evde dayak yiyecek deil ya! Ama o
da ocuklarn biroklarnn canna okurdu
1234/1684

ya... O gzel pantolonlu pilerin. Anlamyor-


um, anlamyorum.

Baba sordu:

Peki, ben ne yapacam? Paramz kal-


mad. ocuklarmdan biri ksa srecek bir
ite alyor. Ama bu da bizi beslemez. Ben
gidip, verilen yirmi senti kabul edeceim. Ne
yaparsn, ister istemez.

Kara apkal, ban kaldrd, tral enesi


ve ince boynu n altnda grnd; kllar
krk gibiydi. Ac ac:

Evet, dedi. ster istemez. Ben yirmi be


sent alan birisiyim. Yirmi sente alan sen,
gelip benim iimi alacaksn. Ben a
kalacam, sonradan gelip on be sente
alarak yeniden eski iimi alacam. Peki,
yle ise git, verdiini kabul et, al.

Baba:
1235/1684

Peki, ben ne bok yiyeyim? diye sordu.


Sen yirmi be sent alacaksn diye, ben alk-
tan geberecek deilim ya.

Kara apkal yeniden ban edi, enesi


yeniden glgede kayboldu.

Bilmiyorum, bilmiyorum ite. Gnde on


iki saat al, sonra a biil kal, stelik de
her zaman dn dur. ocuklarm doru
drst beslenemiyorlar. Artk dnemiyor-
um. Allah belsn versin! nsan delirir be!...

evresindeki insanlar sinirli sinirli ayak-


larn deitirdiler.

Tom kapda durmu, dans etmek iin


gelenlere bakyordu. Gelenlerin yzne
yukardan bir k vuruyordu.

Willie Eaton:
1236/1684

Gzn drt a. Sana imdi Jule


Vitela'y da gndereceim. Jule'de kzlderili
kan vardr. yi ocuktur. Gzn drt a.
Bakalm, belki heriflerden birini
yakalayabilirsin.

Tom:

Peki, peki, dedi.

ifti aileleri, salar rlm kzlar, dans


etmek iin prl prl giyinmi delikanllar
ieri giriyorlard. Bu srada Jule geldi,
Tom'un yannda durdu:

Ben geldim. Seninle birlikte


alacam, dedi.

Tom, Jule'un ahin gagasna benzeyen


burnuna, kk esmer elmack kemiklerine,
ieri doru ekik incecik enesine bakt:
1237/1684

Sende kzlderili kan varm. Oysa bana


gre sen, tam bir kzlderilisin.

Jule:

Hayr, dedi. Ben melezim. Keke tam


kzlderili olsaydm. O zaman bizim iin
korunan bir yerde topram olurdu. Saf kzl-
derililer imdi rahat yayorlar... Tabi hepsi
deil.

Tom:

Gelenlere bakalm, dedi.

Konuklar, iftliklerden gelen aileler,


hendeklerdeki kamplardan gelen gmenler
ana kapdan giriyorlar. ocuklar bir an nce
kurtulmak istiyorlar. Ama soukkanl ana-
babalar, ocuklar smsk tutuyorlar.

Jule:
1238/1684

Bu danslar ho oluyor, dedi. Bizim mil-


letin sunacak hibir eyi yok. Onun iin,
dostlarndan kampa gelip dans etmelerini
istiyorlar. Bu i kamptakilerin koltuklarn
kabartyor. altm yerin sahibinin kk
bir topra var. Buraya bir kere dans etmeye
geldi. Ben kendisinden rica ettim de yle
geldi. "Bu civarn en kibar dans yeri, sizin
yeriniz, insan kzn da, karsn da alp ek-
inmeden gelebilir" diyorlar. Hit!.. Bak, bak.

Jule:

Bu adamlara dikkat etmeli, dedi.

Kapdaki grevlinin yanna gitti. "Bu


kii kimin adn verdi?" diye sordu.

4 Numarada Jackson'un.

Jule yeniden Tom'un yanna geldi:

Galiba aradklarmz bunlar.


1239/1684

Nasl anladn?

Nasl olduunu bilmiyorum. ime yle


geliyor. Biraz ekingen kimselerdi. Onlar
izle de Willie'ye gster. Bakalm 4 Nu-
maradaki Jackson'a m geliyorlar, anlarsn.
Ben buradaym.

Tom, gencin arkasndan yolland.


Genler dans yerine doru yrdler. Sess-
izce kalabala sokuldular. Tom, cazn
yannda Willie'yi grd, iaret etti.

Willie sordu:

Ne istiyorsun?

uradaki kiiyi gryor musun?

Evet.

4 Numarada Jackson adnda birinin


kendilerini ardn sylemiler.
1240/1684

Willie boynunu uzatt. Huston'u grd ve


ard.

urada kii var, dedi. 4 Numaradaki


Jackson'u bulalm da soralm.

Huston, topuklarnn zerinde dnd ve


uzaklat. Bir iki dakika sonra zayf, sska bir
Kansasl ile dnd.

Huston:

te Jackson, dedi. Bak Jackson, u


genci gryor musun?

Evet, gryorum.

Sen onlar ardn m?

Hayr.

Tanmyor musun onlar?

Jackson, yeniden genleri szd:


1241/1684

Tanyorum. Gregorio'da birlikte


altkt.

Demek adn oradan biliyorlar.

Tabi. Yanyana alyorduk.

Huston:

yleyse, dedi. Sakn yanlarna gitme.


Terbiyeli terbiyeli durduklar sre dar at-
maya niyetimiz yok. Teekkr ederim Mister
Jackson; Tom'a dnerek:

yi, dedi. Galiba bu herifler.

Tom:

Jule anlad, dedi.

Willie:
1242/1684

amam, dedi. Ondaki kzlderili kan,


hemencecik kokusunu alr. Peki, ben onlar
ocuklara gsteririm.

Kalabaln iinden on alt yalarnda bir


delikanl kageldi. Huston'un nnde soluk
solua durdu:

Mister Huston, dedi. Sizin sylediiniz


gibi yaptm. Orada, okalipts aacnn
altnda bir otomobil duruyor. inde alt kii
var. Kuzey tarafndaki yolda da baka bir ar-
aba duruyor. Onun da iinde drt kii var.
Kibrit ister gibi yaptm. Silhlar da var. Gz-
lerimle grdm.

Huston'un gzleri sert ve acmaszca


bakyordu:

Willie, dedi. Her ey hazr m? Emin


misin?

Willie memnun memnun glmsedi:


1243/1684

zlmeyin Mister Huston. Hibir olay


kmayacak, grrsnz.

Aman, sakn bir yanlarna bir ey ol-


masn. Sakn unutma. Elden geldii kadar
nazik davrann, greyim sizi. Ben
adrdaym.

Willie:

Biz elimizden geleni yapacaz.

Dans henz resmen balamamt. Bu


srada Willie cazn yanna kt:

Herkes grubunu sesin!., diye bard.

Mzik durdu. Delikanllar ve kzlar, gen


erkekler ve kadnlar byk meydanda sekiz
ayr grup oluncaya kadar koutular, sonra
durup beklemeye baladlar. Kzlar ellerini
nlerinde kavuturmu, parmaklarn oyn-
atyorlard. Delikanllar sinirli sinirli
1244/1684

ayaklarn yere vuruyorlard. Alann evres-


inde ihtiyarlar hafife glmseyerek oturuy-
or, meydana kmasnlar diye ocuklar tu-
tuyorlard. Uzakta, sa'nn klar sert,
tiksinen yzleriyle oturmu, bu ahlkszl
seyrediyorlard.

Ana ile Rose of Sharon da bir sraya otur-


mu, bakyorlard. Delikanllar gelip Rose of
Sharon'u dansa kaldrmak istedike, anas:

Rahatszdr, diyordu.

Rose of Sharon kzaryor ve gzleri prl


prl parlyordu.

Dans yneten delikanl, platforma kt ve


ellerini kaldrd:

Hazr msnz?.. Balayn!

Mzik Chicken Reel i almaya balad.


Tiz ve przsz bir mzik. Keman
1245/1684

gygylyor, armoniklerin keskin ve genizden


kan sesleri iitiliyor, gitarlar baso teller
zerinde bom bom ediyor. Dans yneten,
dnleri sylyor, gruplar ona gre hareket
ediyorlar. "leri, geri, halka olun, damnz
evirin!.."

Dans yneten, deli gibi ayan yere vur-


arak tempo tutuyor, kabara kabara ileri geri
gidiyor, hem baryor, hem de iftlerin
arasnda dolayor:

Damlarnz yavaa evirin. Ellerinizi


dolayn, uzaklan.

Mzik ykselip alalyor, platformda


tempo tutan ayaklarn kard sesler davul
sesi gibi.

Saa dnn, sola dnn, ayrln... im-


di... Tam arka arkaya verin...

Arka arkaya...
1246/1684

Dans edenler yksek titreimli monoton


bir ark tutturmutu. Artk kzlarn
salarndaki zenli tarantan iz kalmamtr.
Delikanllarn alnlarnda ter damlalar
birikmitir. Dans ustalar zor dnler
gstermekte. Ve evrede duran ihtiyarlar
dansn ritmine uymular, avularn ve ayak-
larn vura vura tempo tutmaktalar. Hafif
hafif glmsemekte ve tandklarnn gzler-
iyle karlanca, balaryle selm
vermekteler.

Ana, ban Rose of Sharon'un kulana


doru edi:

Belki sen hatrlamazsn. Baban


genliinde yle gzel dans ederdi ki.

Ana glmsedi:

Eski gnlerimi hatrlyorum, dedi.


1247/1684

Seyredenlerin yzlerindeki glmsemeler


de eski gnlerden kalmayd.

Muskogee civarnda. Yirmi yl nce. Kr


bir kemanc vard...

Ben bir atlayta topuklarn drt kere


yere vuran birini grdmd.

Dakota'daki sveliler yok mu... Onlar


arada srada ne yaparlar bilir misin? Yere
biber serperler... Damlarnn gmleklerini
kaldrrlar, kadnlar da yle bir sekerler ki...
Hani baharda seken taylar gibi... sveliler
bu oyunlar arada srada yaparlar.

Uzakta sa klar miskin ocuklarna


bakyorlar.

Bakn, iledikleri gnaha bakn, diyor-


lar. Onlar drtnala cehenneme gidiyorlar. Al-
lahn seven kimse iin bu manzaray seyret-
mek bile gnah.
1248/1684

Onlarn ocuklar sessiz ve sinirlidir.

Dans yneten:

Bir tur daha, ondan sonra biraz dinlen-


me!., diye baryor. Daha hzl, nk he-
men sonra duracaz.

Kzlar terlemi, yzleri al al, azlar ak,


yzleri cidd. Delikanllar salarn geriye
atyorlar ve sryorlar. Ayaklarn uzatyor-
lar, topuklarn arpyorlar. Gruplar ieri
girip kyor. Blnyorlar, arka arka gidiy-
orlar, dnyorlar ve mzik alyor.

Sonra dans birdenbire durdu. Dans eden-


ler durdular, yorgunluktan soluk solua
idiler. htiyarlarn ellerinden kurtulan ocuk-
lar, alana kotular. Birbirlerini kovaladlar,
kotular, kaydlar, birbirlerinin apkalarn
kaptlar, salarn ektiler. Dans edenler
oturmutu. Elleriyle yzlerini yelpazeliyor-
lard. Caz alanlar ayaa kalktlar.
1249/1684

Gerindiler, yeniden oturdular. Gitar alanlar


telleriyle yava yava oynadlar.

Bu srada Willie, yeniden bard:

imdi isterseniz baka bir grubu sein!..

Dans edenler zorlukla kalktlar. Damlara


yeni kavalyeler bulundu. Tom gencin
yannda duruyordu. Bu gencin btn
meydan boyunca, herkesi ite ite, gruplara
doru kendilerine yol atklarn grd.
Willie'ye elini sallad ve Willie, kemancya bir
eyler fsldad. Kemanc yayn teller zer-
inde cyak cyak bartmaya balad. Yirmi
gen sallanarak yava yava meydana doldu-
lar. gen, gruba yaklamt. Bir tanesi:

Ben bununla dans edeceim! dedi.

Sarn bir gen, aknlkla bakt:

O benim damm.
1250/1684

Ulan, eolu eek!..

Karanln iinde tiz bir slk sesi iitildi.


gencin evresi hemen sarlmt. Her biri
bir sr elin kendilerini smsk yakaladn
anlad. Sonra insandan duvar arasnda plat-
formdan dar yava yava ktlar.

Willie bard:

Balyoruz!..

Mzik balad. Dans yneten, ayn szleri


sylyor, ayaklar piste srtp duruyordu.

Kapya bir otomobil dayanmt. ofr


baryordu:

An kapy! Burada kargaalk varm!..

Grevli, durumunu hi bozmad:

Burada kargaalk filan yok. Mzii iit-


miyor musunuz? Siz kimsiniz nce?
1251/1684

Muhtar yardmclaryz.

Tevkif mzekkereniz var m?

Kargaalk knca, gerekmez.

Kapdaki grevli:

Bizim burada kargaalk filan yok, dedi.

Otomobildeki adamlar mzie ve dans


yneticisinin szlerine kulak verdiler; sonra
otomobil yavaa uzaklat, bir sre yol
aznda durarak bekledi.

gen, yrmekte olan mfreze iinde


smsk yakalanmlard; her birinin aznda
bir el vard. Karanla girdikleri zaman, grup
ald.

Tom:

ok gzel oldu, dedi.


1252/1684

Avnn iki elini de arkasna getirmi, sm-


sk tutuyordu.

Willie, dans yerinden koa koa geldi:

Mkemmel, dedi. imdi burada alt kii


kalsn yeter. Huston herifleri grmek istiyor.

Bu srada Huston da karanln iinden


kageldi:

Bunlar m?

Jule:

Evet, dedi. Hemen kavga karmaya


altlar ama, bir ey yapamadlar.

Bakalm, bir grelim.

Tutsaklar, Huston'un karsnda sil-


kindiler. Balarn emilerdi. Huston, her
somurtkan yze bir kez fenerini tuttu:
1253/1684

Ne diye kavga karmak istiyordunuz?


diye sordu.

Cevap yok.

Bunu size kim syledi?

Brakn Allahnz severseniz. Biz bir ey


yapmyorduk ki. Dans etmek istiyorduk. O
kadar.

Jule:

Hayr, isteiniz dans etmek deildi,


dedi. O ocua dayak atmak istiyordunuz.

Tom:

Mister Huston, dedi. Bu adamlar


harekete geer gemez, birisi slkla iaret
verdi.

Haa! Biliyorum. Bu slk zerine polisler


hemen kapya dayandlar.
1254/1684

Arkasn dnd:

Biz size bir ktlk yapacak deiliz.


imdi syleyin bakalm; buraya gelip de
dansmz bozmanz size kim syledi?

Cevap bekledi.

Siz bizdensiniz, dedi. Bizimlesiniz. Nasl


oldu da bu ie kartnz? Biz btn olaylar
biliyoruz, diye ekledi.

Brak, Allah belsn versin, u grtlak


yok mu?

Peki, sizi buraya kim gnderdi? Size kim


para verdi?

Biz para ile tutulmadk.

nanmayz. Para alnmaynca kavga


karlmaz. Doru deil mi sylediim?

Kska iine alnan adamlardan biri:


1255/1684

stediinizi yapn, bizden bir laf alamaz-


snz! dedi.

Huston ban bir an ne edi. Sonra


yavaa:

Peki, madem istemiyorsunuz, anlat-


mayn. Ama bana bakn: Kendinizden olan-
lara vurmayn. Biz, kendi halimizde iimize
bakyor, eleniyor ve dzeni koruyoruz. Bu
huzuru bozmaya almayn. Bir kere aklnz
banza toplayn da dnn... Siz, kendi
kendinize ktlk ediyorsunuz. Peki ocuk-
lar, bu adamlar telin tesine geirin. Sakn
bir yanlarna bir ey olmasn. Onlar ne
yaptklarn bilmiyorlar.

Mfreze, kampn arkasndaki tel rgye


doru yryordu. Huston arkalarndan
bakyordu.

Jule:
1256/1684

Hi olmazsa heriflerin klarna iyice bir


tekme yerletireyim, dedi.

Willie:

Hayr, olmaz, dedi. Ben, bir ey yapmay-


acama sz verdim.

Jule:

yle hafif bir tekme, diye yalvard.


Telin tesine atmak iin.

Willie diretti:

Hayr, olmaz.

Jule:

Bana bakn ulan, dedi. Bu kerelik


klnza dokunmadan brakyoruz. Ama
bakn, ite yemin ediyorum: Eer bir daha bu
boku yemee kalkarsanz, kim gelirse gelsin
daya yersiniz. Btn kemiklerinizi birer
1257/1684

birer krarz. Bakn, ite ona gre. Huston


bizdensiniz diyor., belki bizdensiniz. Ama
bunu aklma bile getirmek istemiyorum.

Tele yaklamlard. Yere oturmu olan


nbetilerden ikisi kalkt ve yaklat.

Willie:

Burada, evlerine abuk dnmek isteyen


bir iki kii var. dedi.

adam telin tesine atlad, karanlklar


iinde kayboldu.

Ve mfreze, abucak dans alanna dnd.


Cazdan Ol Dan Tucker parasnn iniltileri
geliyordu.

Mdrlk binasnn yannda adamlar


melmi konuuyorlard; keskin mzik
sesleri onlara kadar geliyordu.

Baba:
1258/1684

Bir deiiklik olacak, dedi. Bu deiik-


liin ne olduunu bilmiyorum. Belki bizler
bunu grmeyeceiz, ama elbette bu deiik-
lik yaklayor. Ortada bir tedirginlik var. n-
sanlar hibir ey dnemiyor; sinirleri ok
gergin.

Kara apkal adam yeniden ban kaldrd.


Yznn sert sakallarna k vurdu. Yerden
birka tane kk ta toplad ve ba
parmaiyle birer birer frlatt.

Bilmiyorum. Senin dediin gibi, deiik-


lik zaman yaklayor. Geenlerde Ohio'da
Akron'da olanlar birisi bana anlatt. Lastik
kumpanyalarnda olmu. Kylerden gelenler
az para ile alt iin kumpanya dnyann
adamn toplam, sonradan bu adamlar
sendikaya girivermiler. Eh, bunun zerine
bir kyamettir kopmu. Dkknclar, lejyon-
lar ve buna benzer bir sr halk: "Bu adam-
lar, kzldr!" diye barp armaya
balamlar. Akron'da sendikalarn
1259/1684

yaamasn istemiyorlarm. Papazlar,


sendikann fenal hakknda vazlar ver-
miler, gazeteler bar bar barmlar, lastik
kumpanyalar, adamlarn ellerine cop ver-
mi, gaz bombalar satn almlar. Doudan
gelenler sanki eytan!..

Durdu, yerden ta toplayp atmaya balad.

Sonra... Geen mart aynda bir pazar


gn, bu dnya kadar be bin kii, ehrin
dnda srek avna kmlar. Be bin kii
ehrin iinden silhlaryle gemiler. Avlan-
mlar, sonra geri dnmler. Btn yaptk-
lar bu. Yaa, ite o gnden sonra bir daha
kimse gk diyememi. Vatanda Komiteleri
coplar geri vermi, dkknclar dkkn-
larnda rahat rahat oturmular. Kimse co-
planmam, kimsenin can acmam, burnu
bile kanamam.

Uzun bir sessizlik oldu, sonra kara apkal


adam:
1260/1684

Burada da gemi azya almaya baladlar,


dedi. u kamp yakp milleti dvdler. Hani
diyorum ki, biz de birer tfek alsak da, hani
biz de bir avc kulb kurup, her pazar ava
gitsek, nasl olur acaba?

Adamlar balarn kaldrp kara apkal


adama baktlar. Sonra yeniden balarn n-
lerine ediler. Ayaklarn sinirli sinirli oyn-
atyorlar, vcutlarnn arlklarn bir bacak-
tan tekine aktaryorlard.
YRM BENC BLM

Kaliforniya'nn bahar gzel olur. Kokulu,


pembe, beyaz meyve iekleri aan vadiler
s birer denizdir. Yamr yumru ihtiyar as-
malardan ilk kan zm filizleri aaya
sarkm, ktkleri rtmtr. Yemyeil
tepeler yuvarlak ve yumuaktr, birer gs
gibi. Dmdz sebze tarlalarnda, ak yeil
marullar, ince uzun kck karnabaharlar,
gri yeil, garip enginar sralar uzayp gider.

Sonra aalardan yapraklar kar; meyve


aalarnn iekleri dklr; yeri pembe ve
beyaz bir hal kaplar. Tomurcuklarn ortalar
ier, byr ve renklenir; kirazlar, elmalar,
eftaliler ve armutlar, iei meyvesinin
iinde kalan incirler... Btn Kaliforniya'da
rn birdenbire olur; meyveler arlar; dal-
lar meyvelerin arl altnda yle bel verir
ki, altlarna destek koymak gerekir.
1262/1684

Bu meyve bolluunun arkasnda iinin


ehli, bilgili, alkan insanlar vardr. Tohum-
lar zerinde deneyler yapan, kstebek,
bcek, gne, sam gibi milyonlarca dmana
kar kklerin dayanmasn artrmak ve daha
fazla rn almak iin tekniklerini durmadan
ilerleten insanlar vardr. Bu insanlar; tohum-
lar, kkleri slah etmek iin zenle dur-
madan almaktadrlar. Bundan baka,
aalar hastalktan korumak iin il
pskrten, zmlere kkrt serpen, mik-
roplar, rkleri, mildiyleri ve hastalklar
yok eden kimya adamlar da vardr. Kor-
uyucu doktorlar, snrlardan meyve bcekler-
inin girmemesine dikkat eden adamlar, hasta
aalar karantinaya alan, kklerinden
karan, yakan adamlar, bilgili insanlar
vardr. Gen aalar, kk asma fidanlarn
alayanlar bunlarn en beceriklileridir.
nk onlarn ii bir operatrn ii kadar
ince ve nazik bir itir. Aacn kabuunu yar-
mak, a koymak, yaray sarmak, yaray hava
1263/1684

etkilerinden korumak iin bu adamlarda bir


operatr eli ve operatr yrei olmaldr.
Bunlar, byk adamlardr.

Dizilerin arasnda bahvanlar geziniyor,


ilkbaharda kan otlar kopararak topra
glendiriyor, topran suyu tutmas iin
evresini kabartyor, toprakta kk su yol-
lar ayor, aalarn suyunu emecek zararl
otlar yok ediyorlar.

Bu srada meyveler ier, asmalardaki


uzun salkmlar zerindeki iekler aar. Ve
rn, mevsim boyunca s arttka oalr,
yapraklar koyu yeil bir renk alr. Erikler
kk birer yeil ku yumurtas kadar byr,
dallar dayandklar desteklere doru bel verir
ve kat kk armutlar biim alrlar, efta-
lilerin zerinde tyler kmaya balar. zm
iekleri minicik petallerini atarlar. Kck
sert yeil tesbih taneleri birer dme olur. Ve
bu dmeler, arlamaya balar. Tarlalarda
alanlar, kk bahe sahipleri rne bakp
1264/1684

bakp dnmektedirler. Bu yl rn ok. n-


sanlar gurur duymaktalar; nk bilgileri
sayesinde bu yl ok rn alnmtr. Bilgiler-
iyle dnyay deitirmilerdir. Ksa, sska
buday, byk ve verimli bir rn olmutur.
Kk eki elmalar byk ve tatl birer
meyve haline gelmitir. Aalarn arasnda
byyerek minimini meyvesiyle kular bes-
leyen u eski yaban zmden krmz, siyah,
yeil, ak pembe, erguvan ve sar binlerce
eit zm kmtr. Her eidin de kendine
gre bir tad vardr. rnek ve aratrma ift-
liklerinde alan insanlar, meyveler de yar-
atmlardr: Nectarines ler, krk eit erik,
ince kabuklu cevizler. Ve bu insanlar seme
yaparak, alayarak, deitirerek, kendilerini
ve topra zorlayarak, durmadan
almaktadrlar.

lk kirazlar olmutur. Libresi bir buuk


sente. Aman Yarabbi! Bu gidile kirazlar to-
playamayz. Vineler, olgun ve tatl.
Kirazlarn ve vinelerin yarsn kular yedi
1265/1684

ve kularn atklar deliklere eek arlar


dadandlar. ekirdekler yere dt, zerler-
inde siyah paralar sallanyor; kurumu.

Krmz erikler yumuad, tatllat. Hey


Allahm, hey!.. Erikleri toplayp kurutamay-
acaz. Kkrtleyemeyeceiz. Gndelik ne
kadar ucuz olursa olsun, o kadarn bile
verecek durumda deiliz. Ve krmz erikler
yeri kaplyor, nce eriklerin kabuu buruuy-
or, sonra sinek akn balyor ve vadiyi tatl
bir rme kokusu kaplyor. Eriin etli ksm
siyahlayor, rn topran stnde kuruyup
kalyor.

Armutlar da sararyor, yumuuyor. Be


dolara bir ton. Krk adet elli librelik sandk
be dolara: Aalar buda, illa, bahe
yetitir... Meyveleri topla, sandklara koy,
kamyonlara ykle, meyveleri konserve fab-
rikasna ver... Sonra krk sandna be dolar
al. Bunun altndan kalkamayz. Ve sar
meyveler olduu gibi yerlere dklyor,
1266/1684

yerde patlyor... Eek arlar meyvenin yu-


muak etine giriyorlar, evreye bir ekime,
rme kokusu yaylyor.

Sonra zmler oldu... Biz gzel arap


yapamayz. Halk gzel arap alamaz. Ktk-
lerden zmleri, gzel zmleri, rm
zmleri, ar yemi zmleri kes. Saplaryle,
pislikleriyle birlikte bastr, rsn.

Ama teknelerde mildiy ve asit formik var.

yleyse kkrtle tanen asidi kat.

Mayalanmadan kan bu koku, arabn


zengin kokusu deil, ryn ve kimya
maddelerinin kokusu.

Canm, ne olursa olsun, iinde alkol var ya.


Sarho olurlar ya.

Kk iftiler, borlarn zerlerine bir


deniz dalgas gibi saldrdn grdler.
1267/1684

Aalara il serpmiler, rn
satamamlard. Aalar budam,
alamtlar ve rn toplayamamlard. Ve
bilginler altlar, dndler, bu srada
meyveler yerlerde ryordu, arap tekneler-
inde ryen sv, havay zehirliyordu. ar-
abn tadna gelince... u kadarck bile arap
tad yoktu, sadece kkrt, tanen asidi ve
alkold.

Bu kk bahe, gelecek yl byk bir


kumpanyaya ait topran bir paras olarak,
bor sahibini boacak.

Bu ba, bankann olacak. Byk mal


sahipleri yaayabilecek yalnz, nk onlarn
konserve fabrikalar da var. Drt armut soy-
ulsa ve yarlsa da piirilip konserve yaplsa,
yine on be sente mal olacak. Ve konserve
yaplan armut bozulmaz. Yllarca durur.

rme, Kaliforniya devletinin her yanna


yaylyor; bu tatl koku, memlekette byk
1268/1684

bir ac yaratyor. Aalar alamasn, to-


humlar yeertmesini, bytmesini bilen in-
sann, a halkn kendi rnn yiyebilmes-
ine bir are bulamyor. Dnyada yeni
meyveler yaratmasn bilen insanlar, meyvel-
erinin yenmesini salayacak bir sistem
yaratamyorlar ve bu baarszlk, devletin
zerine byk bir felket gibi kyor,
kalyor.

Asma kklerinin, aa kklerinin yaratt


rnler, fiyatlar drmemek iin yok edile-
cek. Ve ite bu hepsinden ac, hepsinden ber-
bat... Kamyonlar dolusu portakal yere
dklyor. Halk meyveleri toplamak iin
kilometrelerce uzaklardan geliyor. Ama halk,
portakallar toplarsa, sonra nasl gider de
dzinesi yirmi sente portakal alr?.. Ve
adamlar portakallarn zerine hortumlarla
gaz fkrttlar. Yaptklar bu cinayete ve
meyveleri toplamaya gelen halka kzyor-
lard. Milyonlarca halk a, halka meyve
1269/1684

lzm... Dalar gibi ykselen sapsar ynlara


gaz pskrtlyor.

Ve rme kokusu btn lkeyi kaplyor.

Kahveyi gemilerde yakt olarak kullann.


Isnmak istiyorsanz msr yakn, ok str.
Derelere patates boaltn, a halkn pata-
tesleri avlamamas iin derelerin kenarna
adamlar koyun. Domuzlar ldrn, gmn;
dnyann zerine pis bir koku ksn.

Kanunun su saymad bir cinayet bu.


Gz yalaryle belirtilemeyecek bir keder.
Btn baarszlklarmz hie indiren tam
bir ifls. Bereketli toprak, dmdz aa diz-
ileri, gl aa gvdeleri ve olgun meyveler.
Ve pellagra hastalna yakalanan ocuklar
lecek. nk portakal, kr getirmiyor.
Belediye doktorlar gmme ktlarn dol-
duradursunlar... Gdaszlktan lmtr.
diye... Ama gdann rmesi, rtlmesi
gerek.
1270/1684

Halk patates toplamak iin balk alarn


alp, derelerin kenarna gitti, muhafzlar on-
lar derelerin kenarna bile yaklatrmad.
Hurda otomobilleriyle yerlere atlm por-
takallar toplamaya geldiler; ama zerlerine
gaz dklmt. Ve ylece durup, patatesler-
in derenin akntsyle birlikte nasl
srklendiine baktlar. Hendeklerde
ldrlen ve snmemi kirele zerleri
rtlen domuzlarn brtlerini din-
lediler. Portakal ynlarnn ill amur
iinde gittike kn seyrettiler; insan-
larn baklarnda bir aknlk vard ve
alarn gzlerinde de artan bir kzgnlk, bir
gazap... Halkn ruhunda byyen gazap
zmleri olgunlap arlayor ve babozu-
munu hazrlyordu.
YRM ALTINCI BLM

Weedpatch kampnda, akam zeri, batan


gnein stnde yol yol bulutlar dizilmi ve
gne bu bulutlarn kenarn parlatmt. Bu
srada Joad ailesi yemeklerini bitirmi, otur-
uyordu. Ana tabaklar ykamaya balamadan
nce biraz duraksad:

Artk bir eyler yapmak zaman geldi,


dedi.

Winfield'i gsterdi: Hepsi ocua


bakarken, ana szne devam etti:

Uykusunda srayp duruyor. Rengine


bakn bir kere, dedi.

Aile yeleri yeniden utanarak gzlerini


yere indirdiler.

Ana:
1272/1684

Boyuna kzarm msr ekmei ye dur,


dedi. Bir aydr buradayz. Tom be gn bir
yerde alt, o kadar. Sizler her gn, her yan
dolap duruyorsunuz, bir i bulamadnz.
Sylemeye ekiniyorum, paramz kalmad.
Bu konuyu amaktan korkuyorsunuz. Her
gece yemeklerinizi yedikten sonra dolamaya
gidiyorsunuz. Bu konuyu aamyorsunuz.
Ama bu ii konumak gerek. Rosasharn'n
vakti yaklayor, kzn rengine bakn. Evet,
konumak gerek. Bir ey dnp karar ver-
meden bu gece kimse bir yana ayrlmasn.
Bir gnlk yamz, iki gnlk unumuz, on
tane patatesimiz kald. imdi oturup
dnn bakalm.

Yere bakyorlard. Baba, kaln trnaklarn


aksyle temizliyordu. John Amca zerine
oturduu sandktan kymk koparyordu.
Tom alt dudan srd, sonra ekti. Duda
serbest kalnca, hafif bir sesle:
1273/1684

Aryoruz ana, dedi. Benzin biteli


yryerek dolayoruz. Boyuna i aryoruz.
Hibir ey kmayacan bile bile yine her
kapya bavuruyor, her eve soruyoruz. n-
sana ne ar geliyor, biliyor musunuz? Bir
ey kmayacan bile bile aramak, ne kt
ey!..

Ana, sert:

Umudunuzu krmamalsnz!., dedi. Bu


aile kyor! Umudunuz krlamaz!..

Baba, kazd trna inceledi.

Buradan gitmemiz gerek, dedi. Geri


biz, gitmek istemiyoruz. Buras ok gzel bir
yer, insanlar iyi... Ama korkarm, yine gidip
o bildiimiz Hooverville'lerden birinde
yaamamz gerekecek.

Eh, yle gerekiyorsa yle yaparz... Ama


nce u grtlamzn bir aresine bakalm.
1274/1684

Al atld:

Kamyonda bir depo dolusu benzin var.


Bu benzini herkesten sakladm.

Tom glmsedi:

Akolsun Al, hergelesin ama, iini de


biliyorsun.

Ana:

imdi aklnz banza toplayp


dnn, dedi. Kollarm kavuturup ailenin
alktan ldn grmeye niyetim yok ben-
im. Bir gnlk yamz daha var. Hepsi bu
kadar. Rosasharn'n vakti yaklayor, beslen-
mesi gerek. Bakn, ona gre dnn.

Baba:

Burada scak su var, apteshane var... di-


ye sze balad.
1275/1684

Apteshane karn doyurur mu?

Tom:

Bugn Marysville iin adam isteyen


birisi gelmiti, dedi. Meyve toplanacakm.

Ana sordu:

Peki, ne diye Marysville'e gitmiyoruz?

Tom:

Bilmem, dedi. Bana, doru gibi gelmedi.


Herif ok itihalyd. Ne vereceini
sylemedi. Kesin olarak bilmiyorum. dedi.

Ana:

yleyse Marysville'e gidiyoruz, dedi. Ne


verirlerse versinler, gidiyoruz.

Tom:
1276/1684

yi ama, buradan ok uzak, dedi. Benzin


alacak paramz yok. Oraya kadar gidemeyiz.
Ana, sen bize oturun dnn, diyorsun.
Zaten btn gn dnmekten baka ne halt
ettiimiz var ki?

John Amca:

Birisi, kuzeyde, Tulare denilen bir yerin


dolaylarnda pamuk ii balayacak, dedi.
Adamn dediine gre, buradan da uzak
deilmi.

Ne olursa olsun, yola kmalyz. Hem


de hemen kmalyz. Artk burada durmam.
Buras ne kadar gzel olursa olsun,
duramam.

Ana, kovasn ald, scak su doldurmak


zere salk tesisine doru yrd.

Tom:
1277/1684

Anam kzmaya balyor, dedi. imdiden


bile biraz tepesi atm, iin iin kaynyor.

Baba ferahlam gibiydi:

yi yapt da ii ortaya dkt, dedi. Bu i


geceleri benim de aklm kurcalayp duruyor.
imdi herhalde konumamz iyi olacak.

Ana, bir kova kaynar suyla geldi:

Eee... diye sordu, bir ey aklnza geldi


mi?

Tom:

Yok... Daha dnyoruz, dedi. imdi


pamuk iinin olduu yere doru yola kalm.
Buray grdk. Burada i yok. Pilimizi
prtmz toplayp kuzeye doru yola kalm.
Burada pamuk toplama zaman gelince
buraya dneriz. Pamuk toplamay severim.
Depo dolu mu Al?
1278/1684

Hemen hemen... Drt parmak aada.

Bizi oraya kadar gtrr.

Ana bir sre, bir taba kovann iinde


tuttu:

Eee, peki ne olacak?., diye sordu.

Tom:

Kazandn ana, dedi. Yola kacaz gibi.


Ne dersin, baba?

Baba:

Herhalde yle olacak, dedi.

Ana:

Ne zaman? diye sordu.

Eh, beklemeye ne lzum var. Sabahleyin


yola ksak fena olmaz.
1279/1684

Yarn sabah yola kmalyz. Sana,


yanmzda ne kaldn syledim... Sakn
benim gitmek istediimi sanma. ki haftadr
kursama doru drst bir lokma yemek
gitmedi. Geri, nefsimizi krlettik ama, iime
sinmedi.

Ana taba kovaya daldrd:

Yarn sabah gideceiz, dedi.

Baba burnunu ekti. Ac ac glerek:

Dnya deiti galiba, dedi. Eskiden


yaplacak eyleri erkekler sylerdi, imdi bu
i kadnlara geti. Galiba yaknda sopay ele
almak gerekecek.

Ana, sular damlayan temiz taba sudan


kararak bir sandn zerine koydu. Yapt
ie o da glyordu.
1280/1684

Sopan elinde, dedi. Yiyecek ve oturacak


bir yerimiz olduu zaman, istediin gibi
sopan kullanr, kendini korursun. Ama im-
di, devini yapamyorsun... Ne bir ey
dnyorsun, ne de alyorsun. Eer sen
bunlar yaparsan, sopay da eline almaya
hakkn olur. O zaman kadnlar da kuyruunu
ksp, azn kapar. Ama, imdi sopay eline
alsan sana kim pabu brakr. Sen imdi
kavgaya kalkyorsun. nk neden? Bu sefer
sopay ben ele aldm diye, yle deil mi?

Baba akn akn glmsemeye alt:

Kk ocuklarn yannda byle szler


sylemek doru mu ya? dedi.

Ana:

Kk ocuklara neyin doru olup ol-


madn syleyeceine, zavalllarn kursak-
larna bir lokma et koysan daha iyi edersin,
dedi.
1281/1684

Baba lanet okuyarak ayaa kalkt ve uzak-


lat. John Amca da onu izledi.

Anann elleri suyun iinde meguld, ama


baba ile John Amcann gidilerine bakt,
sonra vnerek Tom'a dedi ki:

Yola geldi. Bana vurup hncn alamad.


stme yrsen beni dvebilirdi.

Tom gld:

Zavall adamcaz eziyorsun.

Ana:

Tabi ezeceim, dedi. Bir adam dn


ki, boyuna kumru gibi dnp duruyor,
kendi kendini yiyor. Byle bir adam az za-
man sonra yataa der, lr gider. Ama in-
san byle bir adam kzdrrsa, adamn akl
bana gelir. imdi ok bir ey sylemedi,
1282/1684

ama kzd. Grrsn bak, akl bana


gelmitir artk.

Al, ayaa kalkt:

Ben biraz aaya doru dolamaya


gidiyorum, dedi.

Tom:

Kamyonun her eyi tamam m, deil mi?


Bir kere baksan iyi edersin, diye uyard.

Kamyonun her eyi tamam.

Eer bir ey noksansa, anam bana


musallat ederim, bak karmam.

Her ey tamam dedim ya canm...

Al, sra sra adrlarn arasndan sallana


sallana uzaklat.

Tom iini ekti:


1283/1684

Bana da bir bezginlik gelmeye balad


ana. Beni de kzdrsan fena olmayacak. Ne
dersin?

Tom, sen akl banda bir ocuksun.


Seni kzdrmaya lzum yok. Ben sana day-
anyorum. tekiler... tekiler ise hep bana
yabanc., senden baka. Sen umudunu kese-
mezsin, Tom.

imdi i, Tom'un omuzlarna yklenmiti.

Ben bu durumu beenmiyorum, dedi.


Ben de Al gibi gidip gezmek istiyorum.
Babam gibi kzmak istiyorum. John Amca
gibi sarho olmak istiyorum.

Ana ban sallad:

Hayr Torn, sen bunlar yapamazsn. Bi-


lirim seni. Seni taa ocukluundan beri bi-
lirim, yapamazsn. Kendinden baka hibir
ey dnmeyen insanlar vardr: rnein,
1284/1684

Al. Al kzlarn arkasndan koan apkn bir


delikanldr, o kadar. Oysa sen, hibir zaman
ona benzemedin, Tom.

Tom:

Yok, ben de onun gibiydim ya, dedi.


Hl da yleyim.

Hayr, deilsin. Sen her zaman bandan


byk ilere kalkardn, Tom. Hapse atldn
zaman ben bunun nedenini anlamtm. Sen,
her zaman kendini gstermek istersin.

Ana, bu konuyu kapat. Sylediklerin


sama. Bunlarn hepsi senin kendi kuruntun.

Ana baklar ve atallar tabaklarn stne


yd.

Belki... Belki bunlar benim kendi ka-


famn kuruntusu. Rosasharn unlar kurula
da, yerlerine koy!..
1285/1684

Kz soluk solua ayaa kalkt, ikin karn


nnde sallanyordu. Sanda doru tembel
tembel yaklat, eline ykanm bir tabak ald.

Tom:

Kzn vcudu yle gergin ki, gzleri


sanki evlerinden frlam, dedi.

Ana:

Alaya balama yine, dedi. Kzn duru-


munda alay edilecek bir ey yok. Sen git de
Allahasmarladk diyecein kimseler varsa,
de.

Tom:

Peki, dedi. Hem gideyim de orann ne


kadar uzakta olduunu reneyim.

Ana, kzna:
1286/1684

Tom, kt niyetle sylemiyor, dedi.


Ruthie ile Winfield nerede?

Babamn arkasndan gittiler. Grdm.

Peki yleyse, ne cehenneme giderlerse


gitsinler.

Rose of Sharon tembel tembel iini gry-


ordu. Ana, yan gzle kzna bakyordu.

Sen naslsn bakalm? Yanaklarn biraz


km.

Tabi, syledikleri gibi st imiyorum ki.

Biliyorum. Ne yapalm, stmz yok.

Rose of Sharon dalgn dalgn:

Connie beni brakp gitmeseydi, imdi


belki de kck bir evimiz olurdu. Evinde
alr, derslerini renir, her eyi alrd.
Bana istediim kadar st getirirdi. Benim de
1287/1684

gzel bir ocuum olurdu. imdi, karnm-


daki ocuk gzel olmayacak ki. Bana st
gerek.

Elini nlnn cebine soktu, bir ey


alarak azna att.

Ana:

Bir ey iniyorsun. Nedir o? dedi.

Bir ey deil.

Bana bak, syle nedir bakaym o


inediin?

Bir kire paras. plkte buldum.

Sen deta pislik yemee baladn.

Ne yapaym, canm ekiyor.

Ana susuyordu. Dizlerini at, arasna


etekliini sktrd. Sonunda:
1288/1684

Bilirim, dedi. Ben de bir kere gebeyken


kmr yemitim. Kocaman bir kmr
paras yemitim. Bykana, "Yeme" de-
miti. ocua yle fena eyler yorma. Byle
eyleri aklna bile getirme.

Ne kocam var, ne iecek stm.

Bu durumda olmasaydn, sana yle


gzel bir aplak indirirdim ki, grrdn
gnn, dedi. Hem de tam suratnn
ortasna.

Ayaa kalkt ve adra girdi. Sonra yeniden


dar kt ve Rose of Sharon'un karsna
dikildi, kzn ellerini tuttu:

Bak...

Elinde kk altn kpeler duruyordu:

Al, bunlar senin olsun.


1289/1684

Bir an kzn gzleri parlad, sonra ban


evirdi:

Kulam delik deil ki.

Peki, ben onlar delerim yleyse.

Ana adra kotu. Eteinde bir mukavva


kutu ile dnd. Acele acele bir ineye iplik
geirdi, iplii iki kat yapt, zerine birok
ilmikler dmledi. Bir ikinci ineye daha
iplik geirdi ve iplii dmledi. Kutuda bir
mantar paras buldu.

Acyacak... Acyacak.

Ana, kza yaklat, mantar kulak memes-


inin arkasna dayad ve ineyi kulaktan
geirerek mantara saplad. Kz
debeleniyordu:

Batt, acyor.

Geer imdi, geer.


1290/1684

Tabi geer.

Peki, imdi gelelim tekine.

Mantar teki kulana koydu ve kula


deldi.

Acyor.

Ana:

Sus, dedi. Bitti ite.

Rose of Sharon, akn akn anasna


bakyordu. Ana ineleri kard, her iki tiren-
in dmn kulak memelerinden geirdi.

Tamam, dedi. Her gn bir dm eker-


iz, bir iki hafta iinde alr, sen de kpeleri
takarsn. Al bunlar senin ite.! Kaybetme.

Rose of Sharon yavaa kulan tuttu ve


parmaklarnda kalan kk kan lekelerine
bakt.
1291/1684

Fazla acmad. Pire srd gibi oldu, o


kadar.

Ana:

Senin kulan eskiden delmeliydik,


dedi.

Kznn yzne bakt ve zafer kazan-


mcasna glmsedi.

imdi u tabaklar yka, kaldr. ocuun


gzel olacak, merak etme. Az kalsn kulak-
larn delinmeden ocuk anas olacaktn...
imdi artk korku kalmad.

O sz doru mudur, ana?..

Tabi doru ya, dedi. Tabi doru.

Al yolun aasnda, dans yerine doru


yryordu. Temiz, kk bir adrn yanna
geldii zaman usulca slk ald ve yeniden
yol boyunca yrmeye devam etti. Toprak
1292/1684

yolun kenarna doru yrd, otlarn zerine


oturdu.

Batdaki bulutlarn kzl kenarlar


kalmamt. Bulutlar kararmt. Al ayak-
larn toparlad ve akam gne doru
bakt.

Birka dakika sonra sarn bir kz yaklat.


Gzel, ince yzl bir kzd bu. Al'n yanna,
yere oturdu ve konumad. Al, elini kzn
beline dolad, parmaklarn belinin evres-
inde gezdirmeye balad.

Kz:

Yapma, dedi. Gdklanyorum.

Al;

Yarn gidiyoruz, dedi.

Kz heyecanlanarak Al'a bakt:


1293/1684

Yarn m? Nereye?

Al ilgisizce:

Kuzeye, dedi.

Peki ama, hani evlenecektik?

Eee, elbet bir gn evleniriz.

Kz kzgnlkla bard:

Hani sen, yaknda evleniriz, dedindi.

Yine yle. O yakn zaman gelsin, yine


evleniriz.

Ama sen sz vermitin.

Al parmaklarn biraz daha ileride


gezdirmeye balamt.

Kz:
1294/1684

Haydi, ekil uradan! diye bard. Sen


ne dedindi?

Yine de szmde duruyorum.

Ama gidiyorsunuz.

Al sordu:

Senin nen var, Allahn seversen? Gebe


misin?

Yoo, hayr.

Al gld:

Desene, vaktimi bouna geirmiim.

Kz enesini ileri uzatt, ayaa kalkt:

ekil, git yanmdan! ekil git Al Joad!


Seni gzm grmesin artk!..

Ooo, ne oluyoruz bakalm.


1295/1684

Demek sen., demek gidiyorsun ha!

Bak, beni biraz dinle.

Benim de seninle birlikte gideceimi mi


sanyorsun. Hayr Al, ben bir yere gitmem.
Bana burada ksmet ok.

Dinle beni, bak...

Hayr, hayr... Defol git!

Al birdenbire sk sk soluk almaya balad.


Kz bileinden yakalad, kz sendeledi. Kz
derken yakalad, elini kzn hiddet
pskren azna kapad. Kz, Al'n avucunu
srmaya alt. Al, elini kzn aznn
stnde ukurlatrd, teki kolu ile kz
aa ald. Bir an kz kprdamadan yatt,
biraz sonra her ikisi de kuru otlarn zerinde
oynayorlard.

Al:
1296/1684

ok gemeden dneriz, dedi. Cebim


para ile dolu olur. Hollywood'a gider, sinema
seyrederiz.

Kz arka st yatyordu. Al, kzn stne


doru eilmiti. Kara bulutlarn kzn
gndeki yanksn grd.

Trene biner gideriz, dedi.

Kz sordu:

Ne kadar srer dersin?

Al:

Eh, belki bir ay srer, dedi.

Akam karanl bast srada baba ile


John Amca, teki ailelerin bakanlar ile
birlikte mdrlk brosunun dnda
melmi, oturuyorlard. Geceyi ve gelecei
dnyorlard. Ufak tefek mdr, eski ve
temiz, beyaz elbiseleriyle, dirseklerini
1297/1684

sahanln trabzanna dayam, duruyordu.


Surat ask ve yorgundu.

Huston, ban kaldrp mdre bakt:

Gidip uyusanz.

Evet, fena olmaz. 3 Numarada dn gece


bir ocuk dodu. Ben galiba bu gidile iyi bir
ebe olacam.

Huston:

nsan her eyi bilmeli, dedi. Hele evli


adam, her eyden anlamal.

Baba:

Yarn sabah gidiyoruz, dedi.

Yaa! yle mi? Ne yana?


1298/1684

Biraz kuzeye doru gidelim, diyoruz. lk


pamuk rnne yetielim, diyoruz. bula-
madk. Yiyeceimiz kalmad.

Huston sordu:

var mym acaba? Biliyor musunuz?

Hayr, bilmiyoruz. Ama burada i yok,


onu biliyoruz.

Huston:

Biraz sonra balar, dedi. Biz


dayanacaz.

Baba:

Biz gitmek istemiyoruz, dedi.


Buradakiler ok iyi insanlar. Apdeshaneler
var, hepsi var. Ama bize yiyecek de gerek. Bir
depoluk benzinimiz kald. Bu sayede bir
para gidebileceiz. Burada her gn ykany-
orduk. Hayatmda bu kadar temiz
1299/1684

gezmemitim. Garip ey: Haftada bir


ykanrdm da yine de kokmazdm. Oysa im-
di burada bir gn ykanmasam kokmaya
balyorum. Her gn ykanmak insan byle
mi yapar?

Mdr:

Belki nceden kokun burnuna gelmiy-


ordu, dedi.

Belki. Ben burada kalmay ok


istiyorum.

Ufak tefek mdr, akaklarn avcuna


almt:

Bu gece bir ocuk daha doacak galiba,


dedi.

Baba:
1300/1684

Bizim ailede de yaknda bir ocuk doa-


cak, dedi. O srada burada bulunsak ne iyi
olurdu... Ne iyi olurdu.

Tom, Willie, kzlderili melez Jule dans


pistinin kenarnda oturmular, ayaklarn
sallyorlard.

Jule:

Al sana bir paket ttn, dedi. Sigara ier


misin?

Tom:

Elbette ierim, dedi. Ne zamandan beri


sigara tellendirmedim.

Koyu renk sigaray titizlikle sard, ttnn


dklmemesine dikkat etti.

Willie:
1301/1684

Yaa!.. Siz gidiyorsunuz diye canmz


sklyor, dedi. Siz, iyi insanlardnz.

Tom, sigarasn yakt:

Benim de canm sklyor. Hey Allahm


hey, burada kalsam ne iyi olurdu.

Jule ttn paketini geri ald:

ok kt, dedi. Benim kk bir kzm


var. Buraya gelirken kzcaz okula gnderi-
rim diyordum. Ama, bir yerde uzun zaman
kaldmz yok ki. Boyuna bir yerden bir yere
srklenip gidiyoruz.

Tom:

u Hooverville denen yerlere bir daha


dmek istemem, dedi. Orada dm koptu.

Sizi polisler mi attlar?

Tom:
1302/1684

Birisini ldreceim diye dm koptu,


dedi. Orada pek fazla kalmadk ama, ben
yine kendimi yedim. Muhtarn adamlar
geldiler, bir arkadamz alp gtrdler.
Neden? nk sz sylemi de ondan.
Oradayken boyuna iim iimi yedi.

Willie sordu:

Hi grevde bulundun mu?

Hayr.

Benim bir konu zihnimi kurcalyor.


Muhtarn adamlar neden buraya gelip de
her yerde yaptklar kepazelii yapamyorlar?
Onlar bizim mdriyet brosundaki adam
m durduruyor dersin? Yoo.

Jule sordu:

Peki, kim durduruyor?


1303/1684

Bak, ben anlataym sana: nk biz,


hepimiz bir arada alyoruz. Muhtarn
adam gelip de bu kamptan bir kimseyi alp
gtremez. Btn kamp gtrmesi gerek.
Buna da cesaret edemez. Biz bir bardk m,
iki yz kii ayaa kalkar. Geen gn
sendikacnn biri, yolda nutuk veriyordu:
"Herhangi bir yerde sendika kurabilirsiniz..."
diyordu. "Yalnz, birlik olmal." ki yz kiiye
kar el kaldramazlar, onlar adamlar teker
teker yakalar, gtrrler.

Jule:

Peki ama, dedi. Dn ki, bizim de bir


sendikamz oldu. O zaman tabi bir bakan
da bulunacak. Onlar da gelir bakan
yakalarlar. Senin sendikan ne olur o zaman?

Willie:

Evet, dedi. in bu yann da dnmeli.


Ben bir yldr buradaym. Gndelikler
1304/1684

boyuna dtke dyor. Artk insan ald


gndelikle ailesini geindiremez duruma
geldi. Gn gnden beter oluyor. Boyuna
oturup dnmenin, a kalmann bir yarar
yok. Ne yapmal bilmem?.. rnein, insann
bir ift at olsa. Atlar almad zaman bile
hi sesini karmadan gider, onlarn yemini,
samann verirsin. Ama bir insann kendisi
iin alan adamlar oldu mu, onlara
aldrmaz. Atlar, insanlardan herhalde ok
daha deerli. Aklm ermiyor, ne dersen de!..

Jule:

En iyisi, hi dnmemeli, dedi. Ama


gel de dnme. Bu benim kk kz. Ne
kadar da gzel kzdr bilirsin. Bir hafta, hani
kampta gzellik dl kazanmt. imdi za-
vall ne hale geldi biliyor musun? ne iplie
dnd. Grdke yreim szlyor. Ne gzel
kzdr. Artk dayanamayacam, ileden
kacam.
1305/1684

Willie sordu:

Ne yapacaksn? Ne yapmak niyetindes-


in?.. Bir ey alp hapse mi gireceksin?
Yoksa, birisini ldrp aslmaya m
niyetlendin?

Jule:

Bilmiyorum, dedi. Dndke aklm


zvanadan kyor. Delireceim.

Tom:

Artk buradaki danslara hasret


kalacam, dedi. Dnyada burada oynanan
danslar kadar gzel dans grmedim. Eh, ben
gidiyorum. Hoa kaln. Elbet bir gn
buluuruz.

Ellerini skt.

Jule:
1306/1684

nallah, dedi.

Hoa kal.

Tom, karanln iine dald.

Joadlarn adrnda, karanlkta; Ruthie ile


Winfield iltenin stnde yatyorlard. Ana
da yanlarnda. Ruthie, anasnn kulana
fsldyor:

Ana!

Ne var? Hl uyumadn m sen?

Ana... Gittiimiz yerde kroket oyunu var


m?

Bilmiyorum. Sen uyu bakalm. Yarn sa-


bah erken kalkacaz.

Ana, burada kalsaydk, daha iyi olurdu.


Gideceimiz yerde kroket var m, yok mu
bilmiyoruz.
1307/1684

Anas:

Sus, dedi.

Ana, Winfield bu akam bir ocuu


dvd.

Dvmemeliydi.

Biliyorum. O kadar da syledim. Ama o,


yine ocuun burnuna yumruu indirdi. Ah,
sorma!.. ocuun burnundan bir kan, bir
kan akt ki.

Byle szler istemem. Sus bakaym.

Winfield dnd. Hiddetli bir sesle:

Ama ocuk bize, "Okieler" dedi. O, Okie


deilmi, nk Oregon'dan gelmi. Biz, pis
Okielermiiz. Ben de tabi yumruu
indirdim.
1308/1684

Sus. Dayaa kalkmamalydn. O


sylerse sylesin, ne kar.

Winfield sert sert:

Ben syletmem, dedi.

Sus. Uyu bakalm.

Ruthie:

Grsen kanlar nasl akyordu... Btn


elleri kan iinde kald.

Ana elini battaniyenin altndan kard.


Ruthie'nin yanana parmayle bir fiske in-
dirdi. Kk kz bir an kaskat kesildi, sonra
burnunu ekmeye balad, sessizce
alyordu.

Baba ile John Amca, salk tesisinde


birbirlerine bitiik apteshanelerde
oturmulard.
1309/1684

Baba:

Son kere bir tadn karmal, dedi. Ne


gzel deil mi? Hani ilk gn geldiimiz za-
man su arr diye akmt da, ocuklar
korkmutu.

John Amca:

Ben de kolay kolay alamadm, dedi.

Tulumunu dizlerine kadar iyice ekti.

Ben niyeti bozuyorum, dedi. Gnah ile-


mek istiyorum.

Baba:

Korkma, imdi gnah ileyemezsin


artk, dedi. Paran yok. Kuyruunu ksp otur-
acaksn. Gnah ilemek iin en aa iki
dolar gerek. Hepimizdeki paray toplasan iki
dolar kmaz.
1310/1684

Evet. Doru ama, ben gnah ilemeyi


kafama koydum.

Eh, mesele yok. Sen yine gnah ilemeyi


kafana koy dur. Zarar yok.

John Amca:

Ama bu da onun kadar fena bir ey,


dedi.

Baba:

Canm ne olursa olsun, daha ucuz ya sen


ona bak, dedi.

Sakn benim gnahm kimseye


syleme.

Yok, sylemem. Sen iine bak. Sen zaten


ne zaman iler kt gitse, o zaman gnaha
girersin.

John Amca:
1311/1684

Biliyorum, dedi. Ne yapaym, huy. Ben


kimseye yalan sylemem.

O halde hi syleme.

Bu gzel apteshaneler beni gnaha


sokuyor.

yleyse, k git allarn iinde et.


Haydi, haydi, abuk pantolonunu ek de
gidip biraz kestirelim.

Baba tulumunun asklarn ekti ve


ilmiini geirdi. Apteshanenin ipini ekti,
suyun apteshanenin iine akna efkrl
efkrl bakt.

Ana, aile yelerini uyandrd zaman or-


talk daha karanlkt. Salk tesisinin ak
kaplarnda hafif gece klar grnyordu.
adrlardan kamp halknn dzenli horultu-
lar iitilmekteydi.
1312/1684

Aria:

Haydi bakalm. Kalkn. Yola dzlelim.


Neredeyse gn aaracak, dedi.

Fenerin gcrtl iesini kaldrd, fitili


yakt:

Haydi, kalkn hepiniz, bakalm.

adrn tabannda kprtlar oldu. Battani-


yeler, yorganlar arkaya atld, uykulu gzler
n karsnda ksld. Ana yatakta giydii
i amarnn zerine entarisini geirdi.

Kahvemiz yok, dedi. Birka peksimet


var. Onlar da yolda yeriz. imdi kalkn
bakalm da kamyonu ykleyelim. Haydi,
haydi. Sakn grlt etmeyin. Komular
uyandrrsnz.

Birka dakika sonra hepsi ayaktaydlar.


Ana, ocuklara:
1313/1684

Sakn bir yerlere kaybolmayn, dedi.

Herkes abucak giyinmiti. Erkekler adr


sktler, kamyona yklediler.

Ana:

Doru drst koyun!., diye uyard.

ilteleri eyann stne koydular, adr


direk yerinden baladlar.

Tom:

Ana, tamam, dedi. Hazrz.

Anann elinde bir tabak kuru peksimet


vard.

Peki... Buraya gelin. Hepiniz birer tane


aln. Bundan baka yok.

Ruthie ile Winfield peksimetleri


yakaladlar, eyann stne trmandlar.
1314/1684

stlerine bir battaniye ektiler, uykuya


daldlar. Sert, pimemi peksimetler hl
ellerinde duruyordu. Tom ofr yerine geti,
mara bast. Mar bir sre vnlad, sonra
durdu.

Hay senin Allah beln versin!.. Al, diye


bard. Akmlatr boalm.

Al bard:

Motoru altracak benzin olmaynca


ben akmlatr nasl dolu tutabilirim.

Tom, birdenbire gld:

Bilmem, nasl tutarsan tut. Ama bu,


senin suun. Kolu al da evir.

Bana bak, bu benim suum deil.

Tom kalkt, oturduu yerin altnda kolu


buldu.
1315/1684

Benim suum yleyse, dedi.

Al:

Ver u kolu bana, diyerek kolu yakalad.


Mara basma da kolum kopmasn.

Peki. Haydi, evir bakalm.

Al, yava yava kolu evirdi, evirdi. Motor


ald. Tom gaza bastka motor grledi. Mak-
ineyi avansa verdi ve gaz biraz kapatt.

Al, te yana kp oturdu.

Babamla John Amca yukar kmlar,


yeniden uyuyacaklar, dedi.

Ana, Tom'un yanna trmand.

Yeniden uyurlar.
1316/1684

Tom arabay ana kapya doru srd.


Mdriyet brosundan beki kt, cep fener-
ini kamyona tuttu.

Durun biraz.

Ne istiyorsun?

Temelli mi gidiyorsunuz?

Evet.

yleyse adnz sileyim.

Peki, sil.

Nereye byle yolculuk?

Bakalm, bir de kuzey taraflarn


deneyeceiz. Beki:

Eh, Allah rast getirsin, dedi.

Eyvallah. Hoa kal.


1317/1684

Kamyon byk tmsekten yavaa geti,


yola girdi. Tom eskiden getii yolda arabay
srd. Weedpatch'i geti. 99 numaral ana
yola gelinceye kadar batya doru srd.
Sonra kuzeye sapt, Bakersfield'e giden parke
yola girdi. ehrin d mahallelerine vard
zaman gn aaryordu.

Tom:

Her yan lokanta dolu, dedi. Hepsinde de


kahve var. Bak u btn gece ak duran
lokantaya. eride garanti on galon kahve
vardr, hem de kaynar, kaynar.

Al:

Kes Allahn seversen, dedi.

Tom, Al'a bakarak glmsedi:

Eee, bir kz yakalamtn hani.

Peki, ne olmu?
1318/1684

Bu sabah Al'n aksilii zerinde ana. Ba-


hane aryor.

Al hiddetle:

Ben yaknda, zaten kendi bamn ares-


ine bakacam, dedi. nsann ailesi ol-
maynca, daha kolay para kazanr.

Tom:

Dokuz ay sonra bir ailen olur, korkma,


dedi. Ben grdm, boyuna zamparalk edip
duruyordun.

Al:

Sersem, dedi. Ben bir garajda kendime


i bulacam, yemeimi lokantada yiyeceim.

Dokuz ay iinde de hem karn, hem


ocuun olur.

Hayr, olmayacak ite.


1319/1684

Tom:

Sen daha toysun Al, dedi. Kaz yediin


zaman akln bana gelir.

Onu yapacak babayiit isterim ben.

Tom:

Her zaman byle babayiitler bulunur,


merak etme, dedi.

Sana yle geliyor, nk sen...

Ana atld:

Yeter, susun artk.

Tom:

Zaten su bende, dedi. Al' biraz


kzdraym dedim. Al, sana ktlk olsun di-
ye sylemedim. Kz bu kadar sevdiini
bilmiyordum.
1320/1684

Benim kz filan sevdiim yok.

yleyse ne diye kzyorsun? Ortada bir


ey yok demektir.

Kamyon ehrin kysna gelmiti.

Tom:

u kahvelere, lokantalara bak. Yz-


lerce... dedi.

Ana:

Tom, dedi. Artrdm bir dolar var.


Cann ok ekiyorsa, bu dolar harca istersen.

Hayr ana, ben ylesine sylyordum.

Gerekten sylyorum, cann ok ek-


tiyse, harca.

Hayr, olmaz.
1321/1684

Al:

yleyse kes u kahve lafn artk, dedi.

Tom bir sre bir ey sylemedi.

Hi aklmdan kmyor. te o gece kap


saklandmz yol.

Ana:

Allah bir daha gstermesin, dedi. Ne


korkun bir gece geirmitik.

Ben de ok fena olmutum.

Sa yanlarnda gne domutu; kamy-


onun byk glgesi bu yolun kenarndaki it
kazklarnda zplaya zplaya onlarla birlikte
gidiyordu. Yeniden kurulan Hooverville'in
yanndan getiler.

Tom:
1322/1684

Bak, dedi. Yenileri gelmi, sanki eskisin-


in ayn.

Al'n sersemlii yava yava geiyordu:

Oradakilerden biri bana, burann on be


yirmi kere yakldn syledi. Stlerin ar-
kasna saklanyorlarm, sonra yeniden kp,
tekrar ottan kulbeler yapyorlarm.
Kstebekler gibi. Buna o kadar almlar ki,
artk kzmyorlarm bile. Frtna koptu diy-
orlarm, o kadar.

Tom:

Gerekten o gece de benim bamdan


geen bir frtnayd, dedi.

Geni yola ktlar. Gnein scakl onlar


rpertti.

Tom:
1323/1684

Sabahlar ayaz oluyor, dedi. K geliyor.


K gelmeden nce bir para para biriktirsek,
diyorum. Kn adrda oturulmaz.

Ana iini ekti, sonra ban kaldrd:

Tom, dedi. Kn bir eve bamz sok-


malyz. Baka are yok. Ruthie fena deil,
ama Winfield zayf. Yamur mevsimi gelince
muhakkak bir yere bamz sokmu ol-
malyz. evrede yamur dolamaya
baladn bile syleyenler var.

Ana, korkma bir ev buluruz. Sen


zlme. Bir eve ban sokarsn.

Bir tavan, bir de taban olsun. Hi ol-


mazsa, ocuklar topran stnde yatmak-
tan kurtaralm.

Bir aresine bakarz, ana.


1324/1684

imdiden senin ban artmak iste-


mem ama...

Elbet bir aresine bakarz, ana.

Ana:

Bazen arveriyorum, dedi. Aklm


yitiriyorum.

Ben senin akln yitirdiini hi


grmedim.

Geceleri oluyor, ara sra.

Kamyonun nnde bir fs sesi iitildi. Tom


direksiyonu smsk yakalad ve frene sonuna
kadar bast. Kamyon znk diye durdu. Tom
derin bir soluk ald:

Tamam! dedi.

Arkasna dayand.
1325/1684

Al dar atlad, n lastie bakarak:

Kocaman bir ivi! diye bard.

Yamalk lastik var m?

Al:

Yok, dedi. Hepsini kullandk. Haa!


Yamalk lastik var ama, solsyon yok.

Tom, anasna dnd, ac ac glmsedi:

u senin dolar sylemeyecektin, dedi.


Biz bir aresine bakardk.

Arabadan atlad, dmdz olmu lastie


doru yrd.

Al, lastikten frlayan kocaman iviyi


gsterdi:

te. Bu memlekette bir tek ivi olsa, biz


gider gider kr gibi stnden geeriz.
1326/1684

Ana:

ok mu berbat! diye bard.

Yok. ok bir ey deil. Yalnz yamamak


gerekiyor. Aile kamyonun tepesinden aa
dkld.

Baba:

Patlad m? diye sordu ve sonra lastie


bakt, sustu.

Tom, anasn oturduu yerden kaldrd.


Koltuun altndaki yama kutusunu ald.
Lastik yamay at, solsyon tpn kard,
yavaa skt.

Adamakll kurumu, dedi. Ama daha


kar. Al! Haydi. Sen arka tekerleklere ta
koy. Kriko ile tekerlei kaldralm.

Tom ile Al kan ter iinde alyorlard.


Tekerleklerin arkasna ta koydular. n
1327/1684

aksn altna krikoyu yerletirdiler. Bollam


lastiin stnden arl kaldrdlar. D
lastii kardlar. Delii buldular. Benzin de-
posuna bir bez daldrdlar, i lastikteki de-
liin evresini temizlediler. Sonra Al lastii
dizinin stnde tuttuu srada Tom, solsy-
on tpn ikiye paralad ve az kalm
yapkan svy lastiin zerine aksyle hafi-
fe yayd. Lastii kazd.

Ben yamay keserken sen de kurut.

Mavi yamay kesti, kenarn dzeltti. Al


lastii smsk tutarken Tom da yamay
gzelce yerine yerletirdi.

te. imdi ben lastie hafif hafif vur-


urken sen de onu basamaa getir.

Yamay dikkatle bastrd, sonra lastii yay-


d, yamann kenarlarn muayene etti.
1328/1684

Tamam, oldu artk, tutar. Janta sokalm


da iirelim. Hadi, yine dolarn cebinde kald
ana.

Al:

Bir tane yedek lastiimiz olmalyd,


dedi. Bir yedek lastik almalyz.

Tekerlein stnde iirip taklm, hazr


olmal. O zaman geceleyin bile lastik patlasa,
korkmayz.

Tom:

Paramz olduu zaman, lastik alacak


yerde, nce bir para kahve ile biraz et alsak
daha iyi olur, dedi.

Sabahn erken saatlerinde seyrek grnen


otomobiller yanlarndan vnlayarak geip
gidiyordu. Gne yeni stmaya balamt ve
parlakt. Hafif rzgr gneyden doru
1329/1684

aralklarla esiyordu. Byk vadinin her iki


yanndaki dalar donuk beyaz bir sisin ar-
kasnda seilmez olmutu.

Tom lastii iirirken kuzeyden doru iki


kiilik bir spor otomobil geldi, yolun iler-
isinde durdu. Ak gri bir kostm giymi, es-
mer yzl bir adam otomobilden atlad,
kamyona doru gelmeye balad. Banda
apka yoktu. Glmsedi; dileri, esmer
yznde bembeyaz duruyordu. Sol elinin
nc parmanda valye bir nian yz
vard. Yeleinin cebinden sarkan ince bir
zincirin ucunda kk bir altn futbol topu
sallanyordu.

Neeli neeli:

Gnaydn, dedi.

Tom, lastii iirirken durdu, ban


kaldrp bakt.
1330/1684

Gnaydn.

Adam parmaklarn sert, ksa ve kr salar


arasnda gezdirdi.

mi aryorsunuz?

Evet, i aryoruz baym. Nerede olursa


olsun.

eftali toplayabilir misiniz?

Baba:

imdiye kadar hi toplamadk, dedi.

Tom hemen:

Her ey yaparz, dedi. Ne olursa olsun,


toplarz.

Adam saat zincirindeki futbol topunu


sallad:
1331/1684

Krk mil kadar kuzeyde dnya kadar i


var.

Tom:

e memnunlukla balarz, dedi. Oraya


nasl gidebileceimizi siz bize syleyin, biz
hemen gideriz.

Kuzeye doru Pixley'e gidersiniz.


Buradan otuz be, otuz alt mil srer. Oradan
da alt mil kadar gidersiniz. Orada. Hooper
iftlii nerededir? diye kime sorsanz, size
gsterir. iftlikte ok i var.

Gideriz.

arayan baka kimselerin bulunduu


bir yer biliyor musunuz?

Tom:

Elbet biliyoruz, dedi. urada, Weed-


patch kampnda i arayan bir sr adam var.
1332/1684

Peki, oraya gideyim yleyse. Birka


tanesi elbet iimize yarar. Unutmayn,
Pixley'de douya dnn, dosdoru Hooper
iftliine varrsnz.

Tom:

Olur, dedi. Teekkr ederim baym. e


ok ihtiyacmz vard.

Peki, peki. Siz hemen oraya gitmeye


bakn.

Adam, yolun te yanna geti. Spor ara-


basna atlad ve gneye doru ekti.

Tom pompaya btn gcyle bast:

Herkes yirmi kere pompalayacak! diye


bard. Bir... iki... ... drt...

Yirmiye gelince pompay Al ald, sonra


baba, sonra John Amca. Lastik hava ile
1333/1684

doldu, iti ve dzeldi. turdan sonra pom-


pay kardlar.

Tom:

Krikoyu indir de grelim, dedi.

Al krikoyu indirdi, araba indi.

yice imi, dedi. Hatta biraz da fazla.


Takmlar kamyona aldlar.

Tom:

Haydi, gidiyoruz!., diye bard.


Sonunda i bulacaz.

Ana yeniden iki olunun ortasnda oturdu.


Otomobili bu sefer Al sryordu.

Yava gtr. Lastikler kzmasn Al.

Sabah gnei vuran tarlalarn arasndan


getiler. Sis dalarn zerinden kalkmt;
1334/1684

imdi dalar koyu eflatun yollaryle prl prl


ve keskindi. Kamyon geerken yaban gver-
cinler itlerden kalkarak uuuyorlard. Al
farkna varmadan otomobilin hzn artrd.

Tom:

Yava sr! diye uyard. Sonra karmam,


yine patlar. Gideceimiz yere varmamz
gerek. Bugn bile ie balasak, fena olmaz.

Ana cokunlukla:

Drt alan erkeim olduktan sonra el-


bet bana veresiye teberi verecek bulunur,
dedi. nce kahve alrm. Canm ok istiyor;
sonra biraz un, karbonat, biraz da et. But al-
makta o kadar acele etmeyelim. Onu sonra
dnrz. Belki cumartesi et alrz. Haa,
sabun da lzm. Sabun almal. Nerede otur-
acaz acaba?

Ana boyuna mrldanyordu:


1335/1684

Aaa, bak. St unuttum. Rosasharn'a


st almalym. Ona st lzm. Hastabakc
kadn ona st vermelisiniz, dedi.

Gnein altnda kzan asfaltn zerinden


bir ylan kvrlarak geti. Al direksiyonu
krd, ylann zerinden geti, sonra yine
yoluna devam etti.

Tom:

Kstebek ylanyd, dedi.


Ezmemeliydin.

Al, neeyle:

Ben sevmem, dedi. Hibir ylandan


holanmam. Midemi bulandrr...

Yolda gidip gelen otomobiller gittike


oalyordu: Otomobillerinin kaplarnda ir-
ketlerinin adlar yazl, parlak kupa otomo-
billeri iinde satclar; arkalarnda zincirleri
1336/1684

srklenen krmz ve beyaz benzin kamyon-


lar, toptanc bakkallarn mallarn tayan
byk, kara kapl, kapal kamyonlar... Yol
kenarnda, krlar ne kadar zengin!.. Yaprak
dolu gen meyve baheleri ve sralarn
arasn kaplam, uzun yeil dallar ve
yapraklaryle balar. Kavun ve tahl tarlalar.
Yeillikler arasnda evler, zerlerinde gller
am... Ve gne altn gibi; scak.

Kamyonun ofr yerinde ana, Tom ve Al


mutluluktan kendilerini kaybetmilerdi.

Ana:

Uzun zamandr iim bu kadar ferah-


lamamt, dedi. ok eftali toplayabilirsek,
belki bir ev de bulur, birka ay iin kiralarz.
Muhakkak bamz bir eve sokmalyz.

Al:
1337/1684

Ben para biriktireceim, dedi. Param


biriktireceim. Sonra ehre gidip bir garajda
kendime i bulacam. Bir oda tutacam, ye-
meimi lokantalarda yiyeceim. Her gece
sinemaya gideceim. Pahal deil sinemalar.
Kovboy filmlerini gidip greceim.

Direksiyonu daha ok skyordu.

Radyatr fkrdamaya, buhar karmaya


balamt.

Tom:

Suyunu iyice doldurdun mu? diye


sordu.

Evet. Rzgr arkamzdan geliyor da


onun iin kaynyor.

Tom:

Hava ne gzel, dedi. Mc Alester'de


alrken, bir yandan da boyuna hapisten
1338/1684

ktm zaman ne yapacam dnrdm.


Bam alp gider, hibir yerde durmam,
derdim. Bana bunlar ok eskiden
dnlm eyler gibi geliyor. Sanki ben
Mc Alester'de yllarca nce yatmm gibi
geliyor. Bir gardiyan vard, adama cehennem
ederdi orasn. Az kalsn atyorduk. Galiba
onun iin niforma grnce sinirleniyorum.
Her poliste o surat var sanyorum. Herifte
kpkrmz bir surat vard. Domuza benziy-
ordu. Batda bir kardei varm diyorlard.
Mahpuslar kardeinin kefaletiyle braktrr,
sonra da kardei mahpuslar bedava
altrrm. Kafa tutmaya kalkarlarsa, ke-
falete riayet etmedi diye geriye gnderirmi.
Oradakiler yle derlerdi.

Ana:

Artk unut orasn, diye yalvard. Az


sonra son kalan bir lokma yiyecei de bitire-
ceiz. Hepsi birazck un, biraz da iya, o
kadar.
1339/1684

Tom:

Orasn unutmasam daha iyi olacak,


dedi. Ben ne kadar unutmaya alsam, yine
de aklmdan kmyor. Kafadan kontak bir
herif vard orada. Size hi anlatmadm onu.
Happy Hooligan'a benzerdi. Ziyansz bir
adamd. Akl fikri hep kamaktayd. ocuklar
ona "Hooligan" derlerdi.

Tom, sessiz sessiz gld.

Annesi yalvard:

Dnme artk bunlar.

Al:

Anlat, anlat, dedi. u adam anlat, Al-


lahn seversen.

Tom:
1340/1684

Yok, zaten insan zecek bir ey deil,


ana, dedi. Bu adam boyuna kamak isterdi.
Planlar kurard, ama duramaz, bakalarna
sylerdi, hatta hapishane mdr bile bilirdi
kaacan. Daha kaarken onu elleriyle
koymu gibi yakalarlar ve geri getirirlerdi.
Bir kere yine kama plan hazrlad. Tabi
yine herkese syledi, ama kimse azn ap
bakasna anlatmad. O, herkese anlatt
halde kimse bakasna sylemedi. Sonunda
bir yerden bir ip buldu. Duvarlardan sarkt-
tktan sonra, aaya kaymaya balad.
Darda alt gardiyan, byk bir uvaln
azn am, bekliyordu. Bizimki de ipten
kaya kaya doru bu uvaln iine girmez mi?
Gardiyanlar uvaln azn kapattlar, yen-
iden hapishaneye getirdiler. Arkadalarla
hep birlikte bu olaya ok gldkt. Ama bu
olay Hooligan'a ok koydu. Alayp durdu.
Sersem sersem dolat. Sonra hastaland.
ok berbat olmutu. Bir ine ile bileklerini
kesti, kanlar aka aka ld gitti. Kalbi
1341/1684

krlmt. inde hibir ktlk yoktu. Sen


kak m ararsn bu dnyada, eit eit.

Ana:

Artk brak unu, dedi. Pretty Boy


Floyd'un anasn tanrdm. O da fena bir
olan deildi. Ama o duruma zorla getirildi.

Gne leye yaklayor, kamyonun gl-


gesi klyor, tekerleklerin altna
kayordu.

Al:

Yolun ilerisindeki Pixley olacak, dedi.


Demin bir tabel grdm.

Kk ehre girdiler ve daha dar bir


yoldan douya dndler. Yolun her iki yann
baheler kaplamt.

Tom:
1342/1684

Kolayca bulsak bari.

Ana:

Adam, Hooper iftlii, dedi. Kime


sorsan gsterir, dedi. Yaknnda bir bakkal
olsa. Drt erkek var, herhalde veresiye bir
eyler alrz. Borca bir eyler alrsak gzel bir
yemek piirir, yeriz; belki de byk bir but
kzartrz.

Tom:

Kahveyi unutma, dedi. Biraz da


kendime ttn alrm. Ne zamandan beri
ttn aldm yok.

Yolun ilerisini otomobiller tkam, ken-


arnda beyaz motosikletler sralanmt.

Tom:

Bir kaza olmu galiba, dedi.


1343/1684

Onlar yaklanca, izmeli bir polis, geni


kenarl apkasyle, son arabann arkasndan
kt. Elini kaldrd. Al durdu.

Polis, gizli bir ey syleyecekmi gibi oto-


mobilin yanna eildi:

Nereye gidiyorsunuz?

Al:

Adamn biri, bize buralarda eftali to-


plama ii var, dedi. Oraya gidiyoruz.

aryorsunuz, yle mi?

Tom:

Elbette, dedi.

Peki yleyse. Biraz bekleyin burada.

Yolun kysna gitti, ileri doru bard:


1344/1684

Bir tane daha geldi. imdi alt araba


oldu. Bunlar bir kere ieri aln bakalm.

Tom seslendi:

Heyy! Ne oluyor! Biz de anlayalm?

Karakol bekleyen polis, tembel tembel geri


dnd:

leride bir olay var. Aldrmayn. Siz yine


yolunuza gidersiniz. ndekileri izleyin.

Motosikletlerin pat-pat'lar balamt.


Otomobiller birbiri arkasndan yryor, en
arkadan Joad ailesinin arabas geliyordu. ki
motosiklet yol ayor, teki ikisi de onlar
izliyordu.

Tom, yerinde duramayarak:

Ne oluyoruz? dedi.

Al:
1345/1684

Belki yol kapanmtr, dedi.

Drt polisin nmze dmesine ne l-


zum var? Ben bu ii beenmiyorum.

ndeki motosikletler hzlarn


artrmlard. Arkadan gelen eski psk ara-
balar da hzlarn artrmt. Al, en sondaki
arabann arkasndan ayrlmamaya
alyordu.

Tom:

Bak, buradakiler hepsi bizim gibi insan-


lar, dedi. Ben bu ii beenmiyorum.

Birdenbire nde giden polis, asfalttan


karak geni akll bir yola girdi. Eski ara-
balar da arkasndan saptlar. Motosikletler
motorlarn grlettiler. Tom, yolun ken-
arndaki hendein stnde birtakm adam-
larn barr gibi azlarn ap kapattk-
larn, yumruklarn salladklarn grd.
1346/1684

Yzlerinden, bir eye kzdklar anlalyordu.


ri bir kadn, otomobillere doru kotu, ama
pat-pat eden bir motosiklet, kadnn nne
kt. Byk bir tel kap ardna kadar akt.
Alt tane eski araba kapdan girdi ve kap
arkalarndan kapand. Drt motosiklet geri
dnd, geldikleri yandan kp gittiler. Mo-
tosikletler gittikten sonra hendekteki adam-
larn barmalar iitilmeye balamt.
akll yolun yannda iki adam duruyordu.
Her ikisinin elinde de tfek vard.

Bir tanesi:

Haydi, haydi bakalm! diye baryordu.


Ne bekliyorsunuz burada?

Alt araba ilerledi, viraj dnd ve birden-


bire eftali kampna girdi. Elli tane kk,
drt ke, st kapal baraka vard; hepsinde
de birer kap ve pencere. Btn barakalar bir
meydana bakyordu. Kampn bir ucunda,
yksekte, bir su deposu grnyordu. teki
1347/1684

ucunda kk bir bakkal dkkn vard. Drt


ke barakalarn her iki ucunda eli silhl iki
adam duruyordu. Gmleklerine byk
yldzlar inelenmiti.

Alt araba durdu. ki ktip, araba araba


dolamaya balad.

ister misiniz?

Tom sordu:

Evet. Ama ne oluyoruz?

Sen karma! Sen i ister misin, ona


bak?

Evet, isterim.

Adn?

Joad.

Ka erkeksiniz?
1348/1684

Drt.

Ka kadn?

ki.

ocuk?

ki.

Hepiniz de alabilir misiniz?

Neden almayalm? Her halde


alrz.

Peki. Altm numaral barakay bu-


lun. cret, sandk bana be sent. rk ol-
mayacak. Tamam, ekin bakalm. Hemen ie
balayn.

Otomobiller hareket etti. Her krmz


barakann stne birer say yazlmt.

Tom:
1349/1684

Altm, dedi. te altm bulduk. Bizi-


mki aada olacak. te altm bir, altm...
iki... te bulduk.

Al, kamyonu kk kulbenin kapsnda


durdurdu. Aile kamyonun tepesinden indi,
akn akn evreye baknd. ki muhtar
yardmcs yaklat. Hepsinin yzne dikkatli
dikkatli, baktlar.

Adn?

Tom sabrszlkla:

Joad, dedi. Eee! Ne oluyor burada?

Muhtar yardmclarndan biri, uzun bir


liste kard.

Burada yok. Bunlar hi buralarda


grdn m? Otomobilin numarasna bak.
Hayr, yok. Ziyansz kimseler galiba.
1350/1684

Heey, bana bakn. Bamz belya sok-


mayn. Kendi iinize bakn. Kendi iinizden
baka hibir ie burnunuzu sokmayn. O za-
man kimse de size dokunmaz.

ki adam hemencecik dnd ve uzaklat.


Tozlu yolun sonundaki iki sandn stne
oturdular. Bulunduklar yer, yola bakyordu.

Tom, arkalarndan bakt:

Bize iyilik etmek istiyorlar.

Ana, kulbenin kapsn at ve ieri


admn att. Yer, ya iindeydi. Bir tek oda.
Odada pasl teneke bir soba vard. Baka
hibir ey yoktu. Teneke soba drt tula
zerinde duruyor, borusu damdan dar
kyordu. Oda ter ve ya kokuyordu.

Rose of Sharon, anann yannda


durmutu:
1351/1684

Burada m oturacaz?

Ana ses karmad. Sonunda:

Elbette, dedi. Ykayp ovdun mu, bir ey


kalmaz, merak etme.

Kz:

adr daha iyiydi, dedi.

Ana:

Burann hi olmazsa bir demesi var,


dedi. Yamur yad zaman, tavan akmaz.

Kapya dnd:

Eyay indirsek, dedi.

Erkekler hi ses karmadan kamyondaki


eyay indirdiler. zerine bir korku k-
mt. Kulbelerin bulunduu byk mey-
danda da hi ses seda yoktu. Yoldan bir
1352/1684

kadn geti, ama ban evirip bakmad bile.


Ban nne emiti ve pis entarisinin
etekleri para para yrtkt.

Ruthie ile Winfield'e de bir isteksizlik


gelmiti. Burann nasl bir yer olduunu an-
lamak iin gidip evreyi dolamak istemiyor-
lard. Kamyonun, ailelerinin yanndan,
ayrlmyorlard. Tozlu yola kederli kederli
bakyorlard. Winfield bir balya teli buldu,
krncaya kadar elinde ileri geri bkt. Telin
ksa parasndan kk bir motor kolu yapt,
elinde evirdi durdu.

Tom ile baba, ilteleri eve tadklar srada


bir ktip grnd. zerinde hki bir panto-
lon, mavi bir gmlek ve siyah bir boyunba
vard. Gzne gm kenarl bir gzlk tak-
mt. Kaln gzlk camlarnn arkasndaki
gzleri zayf ve krmzyd; gzbebekleri
kk birer boa gz gibi bakyordu. Tom'a
sz sylemek zere ileri doru eildi.
1353/1684

Sizi yazmaya geldim, dedi. Ka kii


alacaksnz?

Tom:

Drt kii. Biz erkekler. ar m? dedi.

Ktip:

eftali toplayacaksnz, dedi. cret,


para bana. Sand be sent.

Kkler de yardm edebilir herhalde?

Tabi. Dikkatli alrlarsa.

Ana kapda duruyordu:

Ben yerleince gelir, size yardm ederim.


Yiyeceimiz kalmad baym. imdiden para
ekebilir miyiz?

Hayr. Pein para yok. Ama alacanza


karlk kantinden teberi alabilirsiniz.
1354/1684

Tom:

Haydi yryn, dedi. Bu gece canm et,


ekmek istiyor. Ne yana gideceiz baym?

Ben de imdi alacanz yere gidiyor-


um. Benimle birlikte gelin.

Tom, baba, Al ve John Amca, adamla


birlikte tozlu yol boyunca yrdler; baheye
girdiler; eftali aalarnn arasndan
yrdler. nce, uzun yapraklar sararmaya
balamt. eftaliler sar ve krmz birer
kk top halinde dallarda sallanyordu.
Aalarn arasnda yn yn bo sandk
vard. eftali toplayanlar abuk abuk gidip
geliyor, dallardan topladklar yemileri
kovalara dolduruyor, sonra eftalileri sandk-
lara yerletiriyor, sonunda dolu sandklar
tart yerine gtryorlard. Ktipler, eftali
sandklarnn kamyonlara yklendii yerde
duruyorlar, toplayanlarn adlarnn hizasna
ka sandk getirdiklerini yazyorlard.
1355/1684

Joad ailesini baheye getiren adam, baka


bir ktibe:

Al sana drt kii daha, dedi.

Peki. nce, hi toplama iinde altnz


m?

Hayr, dedi Tom.

yleyse dikkatli olun. rk, yere


dm eftali kabul edilmez. eftalinin
r, ezii saylmaz. Aln size bir sr
kova.

Tom, galonluk bir kova ald, iine bakt:

Bunun dibinde bir sr delik var.

Miyop ktip:

Elbette olacak, dedi. Millet, kovalar


alp gtrsn m? Haydi bakalm... u
ksma gidin. e balayn.
1356/1684

Joad ailesinden drt erkek kovalarn


aldlar ve baheye daldlar.

Tom:

Vakit kaybetmek istemiyorlar, dedi.

Al:

Ah, anasn sattm! Ne olurdu, bir ga-


rajda i bulsaydm.

Baba, bahenin iinde ban emi, yry-


ordu. Birdenbire Al'a dnd:

Yeter artk, dedi. Vzldanp durma,


iine bala! Daha o kadar bymedin
bakalm; sonra alrm ayamn altna, ha!

Al'n yz hiddetten kpkrmz kesildi.


Kafa tutmaya yeltendi. Tom, Al'n yanna
geldi. Sessizce:
1357/1684

Haydi Al, dedi. Ekmei, eti unutma. Ye-


mek lzm bize.

Meyveye uzandlar, kovalara doldurmaya


baladlar. Tom ie giriti. Bir kova, sonra iki
kova doldurdu. Bir sandn iine boaltt.
kova oldu. Sandk doldu.

Tom:

Be senti kazandm!., diye bard.

Sand kapt gibi tart yerine doru hzl


hzl yrmeye balad.

Ktibe:

te sana be sentlik yemi, dedi.

Adam sanda bakt, bir iki eftaliyi evirip


evirdi.

u yana koy, olmam, dedi. Sana, ezik


olmayacak demedim mi? Kovadan olduu
1358/1684

gibi sanda boalttn, deil mi? Bak, btn


eftaliler ezilmi. Bu sand saymam. ini
yava yava, dikkatli dikkatli yapmazsan,
hava alrsn.

Ama... Hay Allah belsn versin!..

imdi git, dikkatle al. ana ie bala-


madan nce de syledim.

Tom dalgn dalgn gzlerini indirdi.

Peki, peki, dedi.

Hemen tekilerin yanna dnd:

Topladn sanda olduu gibi boalt-


mak kolay, dedi. Seninki de benimkinin ayn.
Bylelerini almyorlar.

Al:

Eee, ne olurmu sanki?


1359/1684

Yava yava alacaksn. Yemileri


kovaya atmayacaksn. Birer birer dizeceksin.

Yeniden ie baladlar. Bu sefer meyveleri


dikkatle kopardlar ve sanda koydular.
Sandklar yava yava doluyordu.

Tom:

Aklma bir ey geliyor, dedi. Biz veririz,


Ruthie ile Winfield, ya da Rosasharn sandk-
lara koyar. Bylelikle bir ekip oluruz.

Tom, en son doldurduklar sand tart


yerine gtrd:

Bu i be sent eder mi dersin?

Ktip sanda bir gz att. Bir iki sraya


elini daldrd.

yi, dedi.

Sand iaret etti:


1360/1684

Dikkatli aln, dedi.

Tom, koa koa dnd.

Be sent kazandm! diye bard. Be


sent kazandm. Bir dolar almak iin yirmi
kere sandk gtrmek gerek.

Btn gn leden sonra durmadan


altlar. Bir sre sonra Ruthie ile Winfield
de onlar buldu.

Babalar:

Siz de aln, dedi. eftalileri dikkatli


dikkatli sandklara koyun. Aln, birer birer
koyun.

ocuklar meldiler, dolu kovadan efta-


lileri alp sanda koymaya baladlar. nler-
inde sra sra bir sr kovalar duruyordu.
Tom dolu sandklar tart yerine tayordu.
1361/1684

Etti yedi, dedi. Etti sekiz... Krk sent


kazandk. Krk sentle gzel bir et paras
alnr.

Gn geiyordu. Ruthie bir iki kere kamak


istedi.

Yoruldum, diye inledi. Biraz


dinleneyim.

Babas:

Bir yere kprdayaym deme, dedi.

John Amca ar ar eftali topluyordu.


Tom, iki kova topluyorsa, o bir topluyordu.
stifini de hi bozmuyordu.

kindiyin ana, yorgun yorgun geldi:

Daha nce gelecektim ama, Rosasharn


bayld, dedi. Kendini kaybetti.

ocuklar grd:
1362/1684

Ay, siz eftali mi yiyorsunuz? dedi.


Hasta olacaksnz.

Ana, iriyar vcuduyle abuk abuk aly-


ordu. Az sonra kovay bir yana brakt. efta-
lileri nlne toplamaya balad. Gne
batmak zere olduu srada, yirmi sandk
eftali toplam bulunuyorlard.

Tom yirminci sand yere brakt:

Etti bir dolar, dedi. Daha ne kadar


alabiliriz?

Ktip:

Karanlk basncaya kadar, gzleriniz


grmeyinceye kadar.

imdi veresiye biraz bir ey alabilir miy-


iz? Anam gidip de yiyecek bir ey alsn.

Tabi, tabi. ana imdi bir dolarlk bir


kt vereyim.
1363/1684

Bir pusla parasna bir eyler yazd, Tom'a


uzatt. Tom, kt parasn anasna gtrd.

Al ite. imdi kantinden bir dolarlk is-


tediin eyi alacaksn.

Ana, kovasn yere brakt, omuzlarn


kaldrd:

Bu i insan balangta ok yoruyor,


deil mi?

Evet. Biraz sonra hep alacaz,


korkma. Haydi, abuk git de, bir eyler al.

Ana:

Ne istersiniz? dedi.

Tom:

Et isterim. Et, ekmek ve bir byk ay-


danlk dolusu ekerli kahve. Et ok olsun.
1364/1684

Ruthie, l bast:

Ana, biz yorulduk.

Peki yleyse, benimle birlikte gelin.

Baba:

e baladklar zaman da yorulduk diy-


orlard, dedi. Gn getike domuzlayorlar.
Ayamzn altna almadan yola
gelmeyecekler.

Ana:

Yerleir yerlemez, onlar okula


gndereceim, dedi.

Sallana sallana uzaklat. Ruthie ile Win-


field de arkasndan geliyorlard.

Winfield:
1365/1684

Her gn alacak myz byle? diye


sordu.

Ana durdu ve bekledi. Winfield'in elini


tuttu, brakmadan yrd.

zor deil, dedi. Sizin iin de iyi. Bize


yardm ediyorsunuz. Eer hepimiz alrsak
biraz sonra gzel bir eve yerleiriz. Hepimiz
birbirimize yardm etmeliyiz.

Ama ben, ok yoruldum.

Biliyorum, haklsn. Ben de yoruluyor-


um. Hepimiz yoruluyoruz. Ama baka bir ey
dnmek gerek. Okula ne zaman gide-
ceksiniz, onu dnmeli.

Ben okula gitmek istemiyorum. Ruthie


de istemiyor. Okula o ocuklar gidiyor, ana.
Pisler!.. Bize, "Okie" diyorlar. Gzlerimizle
grdk. Ben okula gitmem.
1366/1684

Ana, ocuun saman sars salarna ac-


yarak bakt:

Bamza imdi bir dert karmayn, Al-


lahnz severseniz, diye yalvard. Biraz
kendimize gelelim. O zaman ne isterseniz
yaparsnz. imdi sz dinleyin. Bamzda
dert ok.

Ruthie:

Ben o eftalilerden alt tane yedim, dedi.

yleyse amel olursun. Oturduumuz


yerin yaknnda da apteshane yok. Bamza
gelen!..

irketin kantini oluklu satan yaplm,


byke bir kulbeydi. Vitrini yoktu. Ana tel
kapy at, ieri girdi. Tezghn arkasnda
ufak tefek bir adam duruyordu. Ba tama-
men plak ve mavi-beyaz renkteydi. Koca-
man kumral kalar, gzlerini yle bir yarm
1367/1684

daire halinde rtmt ki, insan yzne


baknca bir eye arm, ya da bir eyden
korkmu sanrd. Uzun, ince bir burnu vard
ve kartal gagas gibi kvrlmt. Burun delik-
lerini ak kumral kllar rtyordu. Mavi
gmleinin zerine siyah saten kolluklar tak-
mt. Ana, dkkna girdii srada tezgha
dirseklerini dayam, duruyordu.

Ana:

Akamnz hayrl olsun, dedi.

Adam, kadn ilgiyle gzden geirdi. Gz-


lerinin zerindeki yarm daire biraz daha
ykseldi.

Merhaba.

Bir dolarlk pusla getirdim.

Adam:
1368/1684

yleyse bir dolarlk teberi alabilirsiniz,


dedi ve kkr kkr gld. Evet efendim, bir
dolarlk ne isterseniz alabilirsiniz. Bir dolar
gemeyecek.

Adam, elini mallara uzatt:

Buyurun, aln. Kolluklarn iyice ekti.

Ana:

nce bir para et alaym diyorum.

Adam:

Her eit etimiz var, dedi. Salam ister


misiniz? Libresi[19] yirmi sente.

ok pahal deil mi? Son olarak on be


sente almtm.

Adam:
1369/1684

Evet, diyerek yavaa gld. Evet, pa-


hal. Ama bir yandan da pahal deil. Bir iki
libre salam almak iin ehre gitmeye
kalkarsanz, bir galon benzin yakarsnz.
Gryorsunuz ya, bunu hesaba katarsanz,
pahal deil.

Ana, dnceli:

Ama salam buraya getirmek size bir


galona patlamaz, dedi.

Adam keyifli keyifli gld:

Sen ters bir kadna benziyorsun, dedi.


Biz mal almyor, mal satyoruz. Eer satn
alsaydk i deiirdi.

Ana iki parman azna dayad,


dnceli dnceli kalarn att:

Yalnz ya ve sinir bu. Baka bir ey yok


iinde.
1370/1684

Dkknc:

Ben size pieceini garanti etmiyorum,


dedi. Kendim de yerim demiyorum. Ama
benim garanti etmeyeceim daha bir sr
eyler var, o da baka.

Ana bir an sert sert adama bakt. Sesine


hkim olmaya alyordu:

Daha ucuz etin yok mu?

orbalk kemikler var, dedi. Libresi on


sente.

Ana:

Peki ama, sade kemik. stnde bir


lokma et yok.

Adam:

Ne yapalm, sade kemik ite, dedi. yi


orba olur ama, sade kemik.
1371/1684

Kaynatmak iin sr eti var m?

Tabi var efendim. ift libresi yirmi be


sent.

Ana:

Galiba et almaktan vazgeeceim, dedi.


Ama ocuklar da et istiyor. Et isteriz dediler.

Herkes et ister. Herkese et lzm. Bu


salam iyi salamdr. Yandan yemek suyu
yaparsnz. ok gzel olur. Hi atlacak bir
yan yok. Kemii filan yok ki, atasnz.

Peki... Peki. But kaa?

Eee! Artk siz lkse kayorsunuz. Bun-


lar Noellik Yahut Hindi Bayram'nda[20] ye-
mek iin. Libresi otuz sent. Eer hindim
olsayd size ondan daha ucuz verirdim.

Ana iini ekti:


1372/1684

Bana iki libre salam ver.

Bastne madam.

Adam souk eti yal bir kt parasnn


zerine koydu.

Baka?

Biraz da ekmek istiyorum.

Buyurun. Bu kocaman somun on be


sente.

Ama bu, on iki sentlik ekmek.

Doru sylyorsunuz, madam, yle.


ehre gidin de on iki sente aln. Bir galon
benzin yakn. Size baka ne verebilirim?..
Patates ister misiniz?

Evet, isterim.

Yirmi be sente be libresi.


1373/1684

Ana, adamn zerine yrr gibi yapt:

Yine balama! ehirde kaa satldn


biliyorum.

Ufak tefek adam bir sre azn amad:

yleyse gidip ehirden aln.

Ana parmaklarna bakt:

Bu senin yaptn i mi? diye yavaa


sordu. Bu kantin senin mi?

Hayr, deil. Burada aylkla alyorum.

Peki, ne diye benimle eleniyorsun?


Sana bir yarar var m bunun?

Ana, prl prl parlayan buruuk ellerine


bakyordu. Ufack adam susmutu.

Bu dkkn kimin?
1374/1684

Hooper iftlikleri Anonim irketinin,


madam.

Fiyatlar onlar m koyuyor?

Evet madam.

Ana bir sre glmseyerek bakt:

Sen, benim gibi konuan her insan deli


mi sanyorsun?

Adam bir an duraklad:

Evet madam...

Bunun iin mi herkesle eleniyorsun?

Ne demek istiyorsunuz?

Sen, yle pis bir i yapyorsun ki, sen


bile yaptndan utanyorsun. Onun iin boy-
una herkesle alay edip duruyorsun, yle deil
mi?
1375/1684

Anann sesi tatlyd. Memur, anann


etkisinde kalmt. Dikkatle bakyordu.
Cevap vermedi.

Ana son olarak:

Yaa! Byle ite, dedi. Krk sent et, on be


sent ekmek, yirmi be patates. Etti seksen
sent. Ya kahve kaa?

En ucuzu yirmi sent madam.

Bir dolar oldu, gitti. Yedi kii alyor-


uz, ondan sonra ancak bir yemek
alabiliyoruz.

Ana, ellerini inceledi:

abuk sar hepsini, dedi.

Adam:

Bastne madam, dedi. Teekkr


ederiz.
1376/1684

Patatesleri bir kesekdna koydu;


kesekdnn stn dikkatle kapatt. Gz-
leri bir an anaya kayd, sonra yeniden yapt
ie bakarak, gzlerini gizledi. Ana, adam
seyrediyor ve glmsyordu.

Ana:

Bu ii nereden buldun? diye sordu.

Adam:

Ne yaparsn, grtlak... dedi ve sonra


daha ileri giderek: Karnn doyurmak her in-
sann hakkdr, dedi.

Ana sordu:

Hangi insann ama?

Adam, drt paketi tezghn stne koydu:

Et, dedi; patates, ekmek ve kahve. Hepsi


bir dolar. Ana elindeki puslay adama verdi.
1377/1684

Adam adn ve miktarn deftere ilerken ana


da orfa bakyordu.

Adam:

Tamam, dedi. Hesap tamam.

Ana paketleri toplad:

Aaa! dedi. Kahveye koyacak eker yok.


Olum var, Tom. eker istedi. Bak!

Gryor musun? alyorlar orada. Sen


bana biraz eker ver. Ben sonra sana
puslasn getiririm.

Ufack adam uzaklara baknmaya balad.


Gzn anadan mmkn olduu kadar uza-
klatrmaya alyordu. Hafif bir sesle:

Olmaz, dedi. Usl byle. Veremem.


Bam belya girer. Beni kap dar ederler.
1378/1684

Ama bak, ite tarlada hl alyorlar.


imdi belki de on sentten fazla kazan-
mlardr. Bana on sentlik eker ver. Tom,
kahve ekerli olsun, dedi. Sylemese neyse.

Veremem, madam. Usl byle. Pusla ol-


maynca, mal yok. Patron belki yz kere
syledi. Olmaz, veremem. Olmaz, veremem.
Beni yakalarlar. Zaten, boyuna adam
yakalayp duruyorlar. Her gn m her gn.
Olmaz, veremem.

On sentlik bile?

Ka sentlik olursa olsun, madam.

zr diler gibi anaya bakt. Sonra


yznden korku silindi. Cebinden on sent
kard ve kasa makinesini nlatt:

Buyurun aln, dedi ve rahat bir soluk


ald.
1379/1684

Tezghn altndan kk bir kesekd


kard, at. iine bir miktar eker doldurdu.
Kesekdn tartt. Bir para daha eker
koydu:

Buyurun, dedi. Tamam m? Puslay ge-


tirdiiniz zaman on sentimi geri alrm.

Ana, adama dikkatle bakt. Eli


kendiliinden uzand ve kk eker kdn
kolundaki paketlerin arasna koydu. Yavaa:

Teekkr ederim, dedi.

Kapya doru yrmeye balad. Kapya


vard zaman, dnd:

yi bir ders oluyor bana, dedi. Her gn,


her zaman, ayn eyi reniyorum. Bir
derdin varsa, cann yanyorsa, bir eye
muhtasan, fukaraya ba vur. Sana yalnz
onlar yardm eder... Yalnz fukaralar...
1380/1684

Tel kap, arkasndan arparak kapand.


Ufak tefek adam dirseklerini tezgha dayad
ve anann arkasndan akn akn
bakakald. Yumuk yumuk tekir bir kedi
tezghn stne atlad; tembel tembel adama
yanat. Yan yan koluna srtnd. Adam
elini uzatt, kediyi yanana doru ekti. Kedi
mrldanyor, kuyruunun ucu ileri geri gidip
geliyordu.

Ortalk iyice kararmt artk. Tom, Al,


baba ve John Amca baheden dnyorlard.
Ayaklarn yolda glkle
srkleyebiliyorlard.

Baba:

Uzanp, meyve koparmann adamn


srtn bu kadar artaca hi aklma gel-
mezdi, dedi.

Tom:
1381/1684

Bir iki gn sonra alrz, diye cevap


verdi. Baba, yemekten sonra kp bir
dolaaym da, bakaym kapdaki o grlt
neymi bir anlayaym. Boyuna zihnimi kur-
calayp duruyor. Sen de gelir misin?

Baba:

Hayr, dedi. Biraz dinlenmek, hibir ey


dnmemek istiyorum. Uzun zamandan
beri boyuna, durmadan dnyormuum
gibi geliyor bana. Hayr... Biraz oturup din-
lenir, sonra yatarm.

Al, sen gelir misin?

Al uzaklara bakt:

Ben evreyi bir dolaaym diyorum,


dedi.
1382/1684

Tabi John Amca da gelmez, biliyorum.


Galiba ben kendi bama gideceim. Gerek-
ten ok merak ediyorum.

Baba:

Benim de seninle birlikte gitmem iin


bu ii senin kadar merak etmem gerek...
Zaten o polisler oradayken adamn ba
belya da girer.

Tom:

Belki geceleyin giderler, dedi.

Ne olursa olsun, benim gidip, olup


bitenleri renmeye niyetim yok. Nereye gi-
deceini sakn anaya syleme. Sonra merak
eder.

Tom, Al'a dnd:

Sen ne olduunu renmek istemiyor


musun?
1383/1684

Al:

Ben kamp dolasam, daha iyi ederim,


dedi.

Kz arayacaksn, deil mi?

Al, sert sert:

O benim bileceim i, dedi.

Tom:

Ben kendi bama giderim yleyse,


dedi.

Meyvelikten karak krmz kulbeler


arasndaki tozlu yola girdiler. Kaplarn
bazlarndan sar bir gaz lambas szyor,
ierdeki yar karanlkta siyah insan ekilleri
kmldyordu. Yolun ucunda silh hl diz-
ine dayal bir muhafz duruyordu.
1384/1684

Tom, muhafzn yanndan geerken biraz


durdu:

Ykanacak bir yer var m bu yanlarda?

Muhafz, yar karanlkta Tom'u gzden


geirdi. Sonunda:

u su deposunu gryor musun?

Evet.

Orada bir su hortumu vardr.

Scak su var m?

Vay anasn! Sen kendini ne sanyorsun,


ulan? J. P. Morgan[21] msn, mbarek!..

Yoo! dedi. Elbet deilim. Geceniz hayrl


olsun, baym.

Muhafz hor grerek sylendi:


1385/1684

Scak su istiyormu beyefendi!.. Sonra


da banyo arayacak galiba.

Muhafz, Joad ailesinin arkasndan, surat


ask, bakt.

kinci muhafz, en sondaki evin ar-


kasndan kp geldi:

Ne var? Ne olmu, Mack?

Ne olacak, u serseri Okieler. "Burada


scak su var m?" diyorlar.

kinci muhafz, silhn dipiini yere


dayad:

Ah! Hep bunlar, o hkmet kamplarnn


yznden, dedi. Garanti bu herif de hkmet
kampnda bulunmutur. Bu kamplar
yeryznden kaldrmadka bize rahat,
huzur yok. Neredeyse temiz araf bile
istemeye kalkacaklar.
1386/1684

Mack sordu:

Kapda ne var ne yok acaba?.. Bir ey


duydun mu?

Ne olacak, btn gn barp durdular.


Devlet polisi ii ele ald. O zppelerin
burnundan getiriyor. Asl fitili veren sska bir
itolu it varm. Bu gece herifi ele geiririz,
sonra canna okuruz, diyorlar.

Mack:

Bu i abuk biterse bize de yol verirler,


dedi.

Korkma, bize yine i kar. Bu serseri


Okieler sa olsun. Sakn gzn heriflerden
ayrma. Baktk ki ortalk durulmaya balyor.
Onlar biraz kkrtveririz, olur biter.

cretler dnce umarm yine kar-


gaalk kar.
1387/1684

Tabi, onu bilmeyecek ne var? Onun iin


sen isiz kalr myz diye merak etme...
Hooper'in iftlii kapansa bakalar var.

Joadlarn kulbesinde bir atein yand


grlyordu. Salam paralar yada sryor,
czrdyor, patatesler kaynyordu. Ev duman
iinde kalmt; sar lamba duvarlara
koyu siyah glgeler frlatyordu. Ana, atein
evresinde acele acele alrken Rose of
Sharon da te yanda ar karnn dizlerine
dayam, bir sandn stnde oturuyordu.

Ana sordu:

Naslsn imdi?

Yemek kokusu beni fena etti. stelik


acktm da.!.

Ana:
1388/1684

Git, kapnn orada otur, dedi. Ben u


sand paralayaym.

Erkekler ieri girdiler.

Tom:

Et var, Allaha kr! dedi. Kahve de var.


Kokusu t burnuma geliyor. Vay anasn,
yle acktm ki... Bir sr eftali yedim ama,
para etmedi. Ana, ellerimizi nerede
ykayacaz?

Su deposuna kadar gidin. Orada


ykayn. Ruthie ile Winfield'i imdi oraya
gnderdim.

Erkekler yeniden dar ktlar.

Ana emretti:

Haydi Rosasharn, haydi bakaym!.,


dedi. Ya kapnn eiine, ya yatana, git
otur! Ben sand krp paralayacam!
1389/1684

Kz ellerine dayana dayana kalkt. Ar ar


iltelerden birine doru gitti, zerine oturdu.
Ruthie ile Winfield sklm pklm ieri
girdiler. Ses karmamaya ve gze grnm-
emek iin duvara sokulmaya alyorlard.

Ana onlara bir gz att:

Odann karanlk olmas iinize geliyor,


deil mi? dedi.

Winfield'e elini uzatt ve sana bakt:

San slak ama, yine


temizlenmemisin.

Winfield:

Sabun yok ki, ne yapaym? diye yaknd.

Doru sylyorsun, haklsn. Yarn


sabun alrm. Bugn yok, ne yapaym? Belki
yarn sabun alabiliriz.
1390/1684

Ana yeniden sobann bana dnd.


Tabaklar yayd, yemei datmaya balad.
Adam bana iki para salamla bycek bir
patates dyordu. Her tabaa dilim ek-
mek koydu. Tavada et kalmaynca, tavann
iinde kalan yadan her tabaa bir para
dkt. Erkekler ykanmaktan dndler, yz-
lerinden sular damlyor ve slak salar
parlyordu.

Tom:

Haydi bakaym!., diye bard.

Herkes taban ald. Ses karmadan,


yutarcasna yiyorlar, azlarnn kenarndaki
yalar ekmekleriyle siliyorlard. ocuklar
odann bir kesine ekilmiler, tabaklarn
yere koymular, yemein nnde kk birer
hayvan gibi, diz kmlerdi.

Tom:
1391/1684

Daha var m, ana? diye sordu.

Anas:

Hayr, dedi. Olan biteni bu kadar.


Bugn bir dolar kazandk, bir dolarlk yemek
de bu ite.

Bu ha?

Evet, burada her ey pahal. Elimiz


deer demez teberiyi gidip ehirden
almalyz.

Tom:

Ben doymadm, dedi.

Yarn btn gn alacaz. Yarn


akam... Daha ok yemeimiz olur.

Al, tulumunun yeni ile azn sildi:

Gideyim de biraz dolaaym, dedi.


1392/1684

Bekle, ben de geliyorum.

Tom, darda Al'n arkasndan yryordu.


Karanlkta kardeine yaklat:

Gerekten benimle gelmek istemiyor


musun?

Hayr, dedim ya! Ben, buralarda


dolaacam.

Tom:

Sen bilirsin, dedi.

Dnd ve yoldan doru yrmeye balad.


Barakalardan kan dumanlar havada to-
praa yakn km, duruyor ve lambalar,
yola kaplarn ve pencerelerin resimlerini fr-
latyordu. Kap eiklerinde insanlar otur-
mular, karanla bakyorlard. Tom, yoldan
geerken, bu insanlarn kafalarn evirerek
gzleriyle kendisini izlediklerini gryordu.
1393/1684

Yol bir sre sonra toprak oluyor, yeni


biilmi bir tarlada, uzayp gidiyor ve yldz
nda karanlk ot ynlar grnyordu.
Gkte, batya doru inmekte olan ince bir ay
dilimi vard ve tam yukarda Samanyolu'nda,
uzun bir bulut duruyordu. Biilmi sar tar-
lann yannda bir koyuluk halinde uzayp
giden tozlu yolda Tom' un ayaklar hafif bir
ses karyordu. Ellerini cebine sokmutu.
Byk kapya doru sallana sallana yry-
ordu. Yolun yaknnda bir set vard. Sulama
kanalndaki suyun otlara arpmasndan
kan ses duyuluyordu. Hendein stne k-
t, karanlk suya bakt, suda yldzlarn
dank akislerini grd. leride anayol vard.
Gelip geen otomobillerin farlarndan an-
lalyordu. Tom yeniden yola doru
yrmeye balad. Yldz altnda yksek
tel kapy grebiliyordu.

Birdenbire yolun kenarnda bir karalt


kmldad. Bir ses:
1394/1684

Heyy! Kim o? dedi.

Tom durdu ve kprdamad.

Kimsin?

Adam ayaa kalkt ve yaklat. Tom,


adamn elinde silh olduunu grd. Sonra
yzne fener tutuldu:

Nereye gidiyorsun bakalm?

kaym da biraz dolaaym, dedim.


Dolamak da ysak m?

Baka taraflarda dolasan daha iyi


edersin.

Tom sordu:

Buradan da dar kamaz mym?


1395/1684

Bu gece kamazsn. Geri dn, yoksa


dd alp yardm isterim, gelip seni alr,
gtrrler.

Tom:

Vay anasn, dedi. Bana ne be yahu! Ma-


demki bu kadar nemli, ben de bo veririm.
te dnyorum.

Adam yumuad. Feneri uzaklatrd.

Bak, senin iyiliin iin sylyorum:


Azgn grevliler, sonra seni yakalarlar,
karmam.

Ne grevlileri?

O namussuz kzllarn grev grevlileri.

Tom:

Haa! dedi. Hibir eyden haberim yok ki


birader!..
1396/1684

Kapdan girerken bir sr insan


grmedin mi?

Evet, sahi, bir sr insan gzme


arptyd. Ama bir sr de polis vard, neden
bilmem? Ben bir kaza olmu sandm.

Bana bak, sen geldiin yola gitsene


bakalm!

Bastne, baym.

Tom dnd ve geldii yere doru


yrmeye balad. Ses karmadan yz metre
kadar yrd. Sonra durdu ve evreyi din-
ledi. Sulama kanalnn yaknnda bir sin-
cabn srekli sesi iitiliyordu. ok uzak-
lardan, bal bir kpein, azgn azgn,
havlad duyuluyordu. Tom, yolun kysna
oturdu ve dinledi. Bir baykuun yksek ve
yumuak kahkahalarn, biilmi tarlada
srnen bir hayvann gizli ve korkak
hareketlerini duydu. Her iki ynn ufkunu
1397/1684

aratrd. Her iki yn de karanlk birer er-


eveydi; hibir ey grnmyordu. Kalkt,
yava yava yolun sana doru yrmeye
balad. Biilmi tarlaya girdi. Eilerek
yryordu. Saman ynlar alaldka o da
boyunu ksyordu. Yava yava yryor,
arada srada durup dinleniyordu. Sonunda
tel rgye gelmiti. Tel rg be sra gergin
telden yaplmt. Telin yanna, yere uzand;
ban en alt telin altndan soktu, teli elleriyle
kaldrd, ayaklaryle iterek altndan syrld.

Tam kalkaca srada, yolun kenarnda bir-


takm adamlarn yrdn grd. Tom,
onlarn uzaklamasn bekledi. Sonra ayaa
kalkt ve adamlar uzaktan uzaa izlemeye
balad. Yolun kenarnda adrlar olup ol-
madna bakt. Bir iki otomobil geti. Tar-
lalar bir dere kesiyor ve yol kk bir beton
kpr ile bu derenin stnden geiyordu.
Tom, kprnn te yanna bakt. Alak bir
dzln dibinde bir adr grd. inde bir
fener yanyordu. Bir an adra bakt. adrn
1398/1684

bezlerine vuran insan glgelerini seyretti.


Tom bir iti at ve allarla, bodur stler
arasndan geerek dzle doru inmeye
balad. Dzle geldii zaman kk bir
derenin kysn izleyen bir patikaya rastlad.
adrn nndeki sandn zerinde adamn
biri oturuyordu.

Tom:

Merhaba, dedi.

Kimsin sen?

ey... demin... hani buradan geiyordum


da...

Burada bir bildiin var m?

Hayr. Canm, buradan geiyordum, ite


o kadar. adrdan bir ba uzand.

Bir ses:
1399/1684

Ne var? Ne olmu? dedi.

Tom:

Casy! diye bard. Casy! Hay Allah! Ne


aryorsun burada?

Vay canna, Tom Joad'mu?!.. Gel, gel,


gir ieri Tommy. Gir, gir.

adrn nndeki adam sordu:

Demek tanyorsun bu adam?

Tanmak da sz m? Elbette tanyorum.


Yllardan beri tanyorum. Batya birlikte
geldik. Gir ieri, Tom.

Casy, Tom'un kolundan smsk yakalad,


adra soktu.

kii yerde oturuyorlard. adrn or-


tasnda bir fener yanyordu. Adamlar
balarn kaldrp kukulu kukulu baktlar.
1400/1684

Esmer yzl, kalar atk bir adam elini


uzatt:

Bulutuumuza memnun oldum, dedi.


Casy anlattyd. Casy, szn ettiin ocuk
bu mu?

Ya! Hay Allah be!.. Eee, oluk ocuk


nasl bakalm? Ne aryorsunuz burada?

Tom:

Burada i var diye geldik, dedi. Gelir


gelmez bir sr polis, bizi bu iftlie soktu.
leden beri eftali toplayp duruyoruz. eri
girerken bir sr insann bardn
grdm. Bana bunun nedenini syleyen ol-
mad. Merak ettim, olup bitenleri renmeye
geldim. Ya sen, buralara nasl geldin?

Papaz, ileriye bakt; geni, soluk alnna


sar fener vuruyordu:
1401/1684

Hapishane ilgin bir yer, dedi. Ben de


bir zamanlar sa gibi bir ey bulmak iin le
kmtm. Hatta bazen aradm bulduum
oldu bile. Ama aradm asl hapishanede
buldum...

Gzleri keskin ve neeli neeli bakyordu.

Byk bir koutaydk... eride her za-


man bir sr insan bulunurdu. Yeni yeni
adamlar gelip gidiyordu. Tabi ben de boy-
una konuup duruyordum.

Tom:

Evet, bu senin eski marifetin, dedi. Boy-


una konuursun. dam sehpasna gtrseler
bile yine oturup celltla ene yartrrsn.
Ben senin kadar enesi dk adam
grmedim mrmde.

adrdaki adamlar gldler. Buruuk


yzl, kupkuru bir adam dizine vurdu:
1402/1684

Evet. Boyuna konuur, dedi. Ama,


herkes onu dinlemekten holanyor.

Tom:

Tabi, sende papazlk var, dedi. Papaz


olduunu size syledi mi?

Syledi elbet.

Casy glmsedi:

Evet efendim, dedi. Ben ii anlamaya


balyorum artk. Deliktekilerin ou sarho
insanlard. ou da bir ey aldklarndan
delie tklmlard; aldklarnn ou da
muhta olduklar eylerdi. Ve bunlar baka
trl elde etmek imknn bulamamlard.
Anlyor musun?., diye sordu.

Hayr, anlamyorum, dedi.

Oradakiler iyi insanlard. Anladn m?


htiya onlar kt insan yapmt ve o
1403/1684

zaman anlamaya baladm: Btn bu


grltlerin nedeni, ihtiya... Ben bir trl
bunu bulamamtm. Evet, bir gn bize
ekimi fasulye vermilerdi. imizden birisi
barmaya balad, tabi bir ey olmad. Ama
avaz avaz barmakta devam etti. Mutemet
gelip ieri bakt, gitti. Sonra baka biri
barmaya balad. Ondan sonra hepimiz
barp armaya baladk. Hepimiz de ayn
ekilde baryorduk. Yani, mahpushane
sanki temellerinden sarslyor, birbirine
geiyordu. Vay canna! Sonra ne oldu biliyor
musun? Koa koa geldiler, bize baka yemek
verdiler... Sonunda verdiler. Anlyor musun?

Tom:

Hayr, anlamyorum, dedi.

Casy, enesini ellerine yerletirdi:


1404/1684

Galiba ben meramm anlatmasn bece-


remiyorum, dedi. Belki de sonucu senin
dnp bulman gerek. Kasketin nerede?

Ben kasketsiz geldim.

Kz kardein nasl?

nek gibi iti. Garanti, ikiz douracak.


Karnnn altna bir araba koymal. imdi
karnn ellerine alp yle dolayor. Casy, sen
bana burada olup bitenleri anlatmadn...

Kupkuru adam:

Grev yaptk, dedi. Burada grev vard.

Tom:

Evet. Geri sandk bana be sent ok


bir para deil ama, insan hi olmazsa a kal-
maz ya, siz ona bakn.

Kupkuru adam:
1405/1684

Be sent ha?!., diye bard. Be sent!


Demek imdi size be sent veriyorlar, yle
mi?

Evet. Bugn hepimiz altk da bir


buuk dolar kazandk.

adrda ar bir sessizlik oldu. Casy,


adrn kapsndan karanla doru bakt.
Sonunda:

Bana bak, Tom!., dedi. Biz de sizin gibi


buraya almaya geldik. Be sent vereceiz,
dediler. ok kalabalktk. e baladk, sonra
iki buuk sent vermeye kalktlar. Bu kadarck
para ile insan karnn bile doyuramaz. Kald
ki ocuklar da varsa... Biz de bu kadar
paraya almayz, dedik. Bizi dar attlar.
Dnyann polisini bamza sardlar. imdi
de size be sent veriyorlar. Bu grev baarl-
mazsa... Yine size be sent verirler mi
sanyorsun?
1406/1684

Tom:

Bilmiyorum, dedi. imdi be sent veriy-


orlar ya...

Casy:

Beni dinle, dedi. Hep bir arada kamp


yapmak istedik. Bizi domuz srer gibi
birbirimizden ayrdlar, dattlar. Birok-
larmz dvdler. Bizi domuz srer gibi
srdler. Domuzlarn zerine saldrr gibi
zerimize saldrdlar. Buna daha ok day-
anamayz. Biroklar iki gnden beri azna
bir lokma koymad. Bu gece yerine dnecek
misin?

Tom:

Niyetim yle, dedi.

Peki yleyse. Oradakilere durumu anlat.


Onlara, bizim a kaldmz ve onlar da
1407/1684

arkadan vurmaya hazrlandklarn anlat.


nk bizi buradan atar atmaz, hemen
sandk bana verdikleri cretleri iki buua
drecekler.

Tom:

Ben durumu onlara anlatrm, dedi.


Nasl anlatacam onu da bilmiyorum ya.
Ben mrmde bu kadar ok silhl insan
grmedim. Benim sz sylememe msaade
ederler mi, etmezler mi, bilmem. Sonra laf
dinleyecek bir dakikalar bile yok. Herkesin
ba nne eik, naslsn diyen bile yok.

Tom, sen onlara anlatmaya al. Biz


gider gitmez onlara da iki buuk sent ver-
meye kalkacaklar. ki buuk sentin ne demek
olduunu sen biliyor musun?.. Bir ton
eftaliyi bir dolara toplamak demek.

Ban edi:
1408/1684

Hayr, bu kadar para ile alamaz-


snz... Karnnz bile doyuramazsnz. Yiye-
cek alamazsnz.

Ben herkese durumu anlatmaya


alacam.

Anan nasl?

yi... Zavall, hkmet kampndan pek


holandyd. Hamam vard, scak su vard.

Evet, yleymi, iittim...

ok gzel bir yerdi. Ne yazk ki i bula-


madk... Brakmak zorunda kaldk.

Casy:

Ben de bu kamplardan birine gitmek is-


terdim, dedi. ok merak ediyorum. Orada
polis yokmu, yle mi?

Orada herkes birbirinin polisi.


1409/1684

Casy, heyecanlanarak ban kaldrd:

Hi kavga grlt olmuyor muydu?


Dv, hrszlk, sarholuk gibi?..

Tom:

Hayr, dedi.

Peki, tut ki biri ktlk yapmaya kalk-


t... Ona kar ne yapyorlar?

Kamptan atyorlar.

Peki, byle olaylar ok olmuyor mu?

Tom:

Ne mnasebet, dedi. Biz kampta bir ay


kaldk, sadece bir tek olay kt, o kadar.

Casy'nin gzleri heyecanla parlad.


tekilere dnd:
1410/1684

Gryor musunuz? diye bard. Size


sylemedim mi? Grltleri karan daha
ok polisler. Beni dinle Tom: Milletin bizimle
birlik olmasna al. nk, bir iki gn
sonra nasl olsa creti drecekler. efta-
liler olmutur. Onlara durumu anlat.

Tom:

Anlamazlar ki, dedi. imdi be sent aly-


orlar, baka eye kulak asmazlar.

Ama grev kalktktan hemen sonra artk


onlara be sent verilmeyecek.

Bunu dneceklerini sanmyorum.


imdi be sent alyorlar. Gerisi onlara vz
gelir.

Peki, sen yine syle canm.

Tom:
1411/1684

Szgelii babam ii brakmaz, dedi. Ben


bilirim babam. "Bana ne?" der, geer.

Casy'nin can sklmt:

Evet. Doru, dedi. Yumruu yemeden


akl bana gelmez.

Tom:

Bir lokma yiyeceimiz yoktu, dedi. Bu


akam azmza et koyduk. ok deil!..
Babam hi bakalar iin etinden vazgeer
mi? Sonra, Rosasharn'a da st lzm.
Kapnn dnda bir sr adam barp
aryor diye anam hi Rosasharn'n
karnndaki ocuu a brakr m?

Casy, kederli:

Durumu anlamalarn ne kadar ister-


dim, dedi. Etlerini temin edecek tek yolun
hangisi olduunu anlamalarn ne kadar
1412/1684

isterdim... Ah, Allahm! Bazen canmdan


bkyorum, beziyorum. Bir adam vard, ben
mahpustayken, getirmilerdi. Sendika kur-
maya alyormu. Bir tanesini kurmu bile.
Sonra o vigilant'lar[22] sendikay datmlar.
Nasl olmu, biliyor musunuz? Adamn
yardm etmeye alt insanlar, kendi aley-
hine kalkmlar. Onunla ilgilerini kesmiler.
Onun aralarnda bulunmasndan berkin-
miler. "Defol git!" demiler. "Sen bizim iin
tehlikeli bir adamsn!" demiler. Tabi bu
hareket adamcaz epeyce zm. Hap-
ishanedeyken derdi ki: "Bilgili adam byle
eylere bo verir." derdi. "Fransz htilline
baksana... Devrimi yapanlarn sonradan bi-
rer birer kafas uurulmad m? Bu, her za-
man byle olur." derdi. "Yamurun yamas
kadar doal bir ey bu. Bu i, ocuk oyunca
deil. Byle ilere kelleyi koltuunun altna
alanlar girer. O zaman artk sen davann
kendisi olursun. Washington'a bak..." derdi.
"Devrimi yapt, sonra teki itolu itler, onun
1413/1684

aleyhine dndler. Lincoln' n bana da


ayn ey geldi. Lincoln' alklayan ayn
adamlar, onu ldrmeye kalktlar. Yamur-
un yamas kadar doaldr bu!.."

Tom:

Gerekten iin akas yok, dedi.

Tabi yok ya. Mahpushanedeki o adam


derdi ki: "Ama, insan elinden geleni yapmal.
Ve ne zaman bir adm ileri atsan, sonradan
biraz gerilersin, ama bsbtn geriye git-
mezsin. Bunu gz nnde tutarsan..." derdi,
"her ey yoluna girer. Bo gibi grlse bile
hibir eylem bo deildir."

Tom:

Sadece konuuyorsun, dedi. Boyuna


konuuyorsun, kardeim. Szgelii bir kere
Al' gznn nne getir. Al, boyuna kzlarn
arkasndan koar durur. Dnyada baka
1414/1684

hibir eye metelik vermez. u bir iki gn


iinde bile bir kz daha tavlar; Btn gn akl
fikri kzlarda, geceleri de onlarn kucak-
larnda. Onun ne yukar, ne aa, ne de yana
bir adm ataca yok.

Casy:

Evet, dedi. Ne yapsn?.. O da kendine


gre bir yol tutturmu gidiyor. Biz de onun
gibi, kendimize gre bir yol tutturmuuz,
gidiyoruz.

Darda oturan adam, adrn kapsn


at:

Allah kahretsin, dedi. Etrafn hali hi


houma gitmiyor.

Casy ban evirerek adama bakt:

Ne var, ne oldu?
1415/1684

Bilmiyorum. Bir ey yok ama, pirelen-


iyorum. Kedi gibi pireleniyorum.

Peki, ne var?

Bilmem. Kulama sesler gelir gibi oluy-


or. Kulak kabartp dinliyorum, bir ey yok.

Kupkuru adam:

Senin sinirlerin bozulmu, dedi.

Kalkt ve dar kt. Biraz sonra adrn


iine bakarak:

u yandan doru byk bir karabulut


geliyor, dedi. Belki onun gk grltsdr.
Her halde onu pirelendiren de bu olacak...
Havadaki elektrik.

Yeniden dar dnd. ki adam da ayaa


kalkt ve dar ktlar.

Casy, hafif bir sesle:


1416/1684

Hepsi tetikte. Polisler nasl canmza ok-


uyacaklarn ve buradan bizi nasl atacak-
larn dnp duruyorlar. ok konutuum
iin beni de eleba sanyorlar.

Kupkuru adam yeniden ban ieri uzatt:

Casy, feneri sndr de dar k. Ben de


bir eyler duyar gibi oluyorum.

Casy, lambann dmesini evirdi. Alev


kld, pr pr etti, sonra snd. Casy el
yordamyle dar kt. Tom da onu izledi.

Casy yavaa sordu:

Ne var?

Bilmiyorum. Bak, dinle.

evrede sessizlii bozan kurbaa sesler-


iydi. Austosbceklerinin yksek ve keskin
slklar iitiliyordu. Ama bu ses fonunun
arasnda baka sesler de vard. Yoldan gelen
1417/1684

hafif ayak sesleri, yolun kenarndaki toprak-


larn ezilii, dereden doru hafif su rltlar.

Casy:

Duyuyorum, dersem yalan. Yanlyor-


sunuz, sinirlisiniz, onun iin, diye onlar
yattrmaya alt. Hepimiz sinirliyiz.
Neden bilmem. Sen bir eyler duyuyor
musun Tom?

Tom:

Evet, duyuyorum, dedi. Evet, evet...


Galiba sarldk. Her yandan ayak sesleri
geliyor. Buradan gidelim.

Kupkuru adam fsldad:

Kprnn altna girelim. u yana...


adr da hi brakmak istemiyorum.

Casy:
1418/1684

Haydi gidelim yleyse, dedi.

Dere boyunca ses karmadan yrdler.


Karanlk kpr alt, nlerinde bir maara
gibi duruyordu. Casy eildi ve altna girdi.
Arkasndan Tom girdi. Ayaklar suya deiy-
ordu. Otuz adm kadar yrdler. Kprnn
tavanndan soluklar yansyordu. Sonra k-
prnn te yanna ktlar ve doruldular.

Keskin bir bar:

te buradalar!..

zerlerine iki elektrik feneri tutuldu. Ik


gzlerini ald.

Kprdamayn!..

Karanln iinden sesler geliyordu:

te o!.. Ba parlayan namussuz! Ta


kendisi!
1419/1684

Casy, kr kr a doru bakyordu.


Glkle soluk almaktayd:

Durun, dedi. Siz ne yaptnz bilmiyor-


sunuz. ocuklarn a kalmasna yardm
ediyorsunuz.

Sus ulan, kzl kpek!..

Ksa boylu, iriyar bir adam, n iine at-


lad. Elinde yepyeni beyaz bir cop vard.

Casy, szne devam ediyordu:

Siz ne yaptnz bilmiyorsunuz...

ri adam, elindeki copla birlikte frlad.


Casy eilerek coptan kamak istedi. Ar cop,
tok bir kemik eziliinin sesini kararak
bann bir yann datt. Casy, ktan
dar, yana doru yuvarland.

Vay anasn, George; herifi ldrdk


galiba!..
1420/1684

George:

Feneri tut bakalm, dedi. Eolu eek


haketti ama. Fener alald, yeri aratrd
ve Casy'nin dalm kafasn buldu.

Tom, papaza bakt. Ik, iman adamn


bacaklarn ve beyaz, yeni copunu kesiyordu.
Tom, ses karmadan atld. Copu kapt.
nce vuramadn, sonra bir omuza
vurduunu ve ikinci keresinde ezici vuruun
ba bulduunu ve iman adam yere
derken de bana kere daha vurduunu
biliyordu. Sonra barma ve armalar,
kouan ayaklarn kard sesler, allarn
hrts. Tom, upuzun yatan adamn banda
duruyordu. Ve sonra bana ani bir sopa indi.
Elektrik arpmasna benzeyen bir vurutu
bu. Sonra, eile eile dere boyunca komaya
balad. Kendisini izleyen ayaklarn kard
sesleri duyuyordu. Birdenbire dnd ve
allarn arasna girdi. Bir mee fundalna
dald. Kprdamadan yatt. Ayak sesleri
1421/1684

yaklat; klar derenin dibini aratryordu.


Tom, fundaln iinden srne srne srta
trmand. Bir meyve bahesine girdi. Hl
adamlarn bartklarn, derenin dibini
aratrdklarn iitiyordu. Eile eile
srlm topran zerinde kotu; topraklar
ayann altnda kayyor ve yuvarlanyordu.
Karsnda, sulama kanal boyunca uzanp
giden allk grd. Buras tarlann seriydi.
Asma ve brtlen dallar arasna skm
olan alln iine kayd. Sonra soluk solua
yere uzand. Elini duygusuzlaan yzne ve
burnuna gtrd. Burnu ezilmiti, enes-
inden kan damlyordu. Akl bana gelinceye
kadar hi kprdamadan yzkoyun yatt.
Sonra yava yava srnerek hendein
kysna indi. Serin su ile yzn ykad, mavi
gmleinin ucunu yrtt, suya batrd,
yarlm yanana, burnuna bastrd. Su,
yaraya iledi, yakt.
1422/1684

Yldzlarn nnde siyah bir leke gibi dur-


an karabulut gkten geip gitmiti; gece yen-
iden sessizdi.

Tom, suya dald, ayann hendein di-


binde kaydn hissetti. Dereyi iki kulata
geti, kar yakaya glkle kt. Elbiseleri
vcuduna yapmt. Silkindi ve bir hrt
sesi kard, ayakkablar f f ediyordu.
Sonra oturdu, ayakkablarn kard, suyunu
boaltt, pantolonunun paalarn silkeledi,
ceketini kard, suyunu skt.

Hendekleri arayan projektrlerin yolda


oynatklarn grd. Tom, ayakkablarn
giydi ve biilmi tarlada dikkatle yrmeye
balad. Artk ayakkablar f f etmiyordu.
gd ile tarlann te yanna doru yrd.
Sonunda yola varmt. ok dikkatle
yryerek kulbelerin olduu meydana
yaklat.
1423/1684

Birdenbire bir ses iittiini sanan


muhafzlardan biri, bard:

Kim o?

Tom yere yatt ve yerde cansz gibi kprda-


madan kald. zerinden bir projektr geti.
Tom sessizce, srne srne Joadlarn bu-
lunduu kulbeye doru yaklat.

Kapnn menteeleri gcrdad. Anann


durgun ve ayn tondaki berrak sesi iitildi:

Kim o?

Benim, Tom.

Hemen uyu, olum. Al daha gelmedi.

Bir kz bulmutur.

Ana alak sesle:


1424/1684

Olum uyu, dedi. Senin yerin penceren-


in altnda.

Tom yerini buldu, zerindekilerin hepsini


kard. Battaniyesinin altna titreye titreye
girdi. Yaral yz duygusuzluktan kurtul-
mutu, btn kafas zonkluyordu.

Al, bir saat sonra geldi. Yavaa yaklat ve


Tom'un slak elbiselerine bast.

Tom:

Sus, ses karma, dedi.

Al:

Sen uyank msn? diye fsldad. Neden


byle slandn?

Tom:

Sus, dedi. Sabahleyin anlatrm.


1425/1684

Baba arkas st dnd; horultusu btn


oday kaplyordu.

Al:

msn, dedi.

Sus. Sen uyumana bak.

Pencerenin kk karesi odann karan-


lnda gri kalyordu.

Tom uyumad. Yaral yznn sinirleri


yeniden canlanm, zonkluyordu. Elmack
kemii aryordu. Krk burnu, sanki bir ey
kendisine vuruyormu da sarsyormu gibi,
byk bir acyla arpyor ve atyordu. Kk
pencere karesini seyrediyor, yldzlarn pen-
cerenin iinden kayarak kaybolduklarn
gryordu. Arada srada bekilerin ayak
seslerini duyuyordu.
1426/1684

Sonunda uzaklarda horozlar tt ve pen-


cere yava yava aydnland. Tom, imi
yzn parmaklarnn ularyle yoklad ve bu
hareket Al' homurdatt. Al, uykusunda
mrldand.

Artk ortalk maya balamt. Birbirine


yakn kurulmu kulbelerde hareket
balamt. Deneklerin krld, kap kacak-
larn arpt iitiliyordu. Ana alaca karan-
lkta birdenbire kalkp oturdu. Tom, anasnn
uykudan imi yzn gryordu. Anas,
uzun uzun pencereye bakt, sonra battaniyes-
ini att, entarisine uzand. Oturduu yerde
entarisini bana geirdi, ellerini havaya
kaldrd; entari kendiliinden gsne kayd.
Ayaa kalkt, entarisini aa, dizkapaklarna
kadar ekti. Sonra plak ayakla, ses
karmamaya dikkat ederek, pencereye yak-
lat; dar bakt. Bir yandan artan aydnl
seyrederken, te yandan alk parmaklar
salarnn rgsn zd, yollarn dzeltti,
yeniden rd. Sonra ellerini kavuturdu, bir
1427/1684

sre bu durumda hareketsiz kald. Penceren-


in kenarnda yz iyice aydnlanmt.
Dnd, iltelerin arasndan dikkatle basa
basa geti, feneri buldu. iesini gcrdatarak
kaldrd, fitili yakt.

Baba, olduu yerde dnd, gzlerini


krptrarak anaya bakt.

Ana:

Yannda para var m? dedi.

Ha?.. Ha?.. Evet. Pusulada altm sent


yazyor.

Peki. Kalk yleyse, git de biraz unla iy-


a al. Haydi, abuk.

Baba esnedi:

Peki ama, dkkn daha almamtr


belki?..
1428/1684

yleyse atr. Haydi, git de yiyecek bir


ey getir. Sonra ie gideceksiniz.

Baba, tulumunu zar zor giydi. zerine


tozlu ceketini geirdi. Esneye, gerine, sersem
sersem kapdan kt.

ocuklar uyanmlar, battaniyelerinin


altndan evreyi fare gibi gzetliyorlard.
imdi oday donuk bir k kaplamt;
gnein domadan nceki renksiz yd
bu. Ana, iltelere bir gz att. John Amca
uyanmt. Al hl ml ml uyuyordu. Gz-
leri Tom'a kayd. Bir an dikkatle baktktan
sonra, birdenbire Tom'a yaklat. Tom'un
yz imi, mosmor olmutu. Dudaklarnda
ve enesinde kanlar kuruyup kalmt. Syrk,
elmack kemiinin kenarlar toplanm ve
bzlmt.

Anas:

Tom, diye fsldad. Ne oldu sana?


1429/1684

Tom:

Sus, dedi. Kimse duymasn. Dvtk.

Tom!..

Ne yapaym ana, dayanamadm.

Anas, Tom'un yanna diz kt.

Bana bir bel m geldi?

Tom, uzun uzun dndkten sonra,


cevap verdi:

Evet, dedi. Bama bir bel geldi. Ben


bugn ie gidemem. Saklanmalym.

ocuklar, ellerinin ve dizlerinin zerine


basarak yaklatlar, merakla bakmaya
baladlar:

Ana, Tom'a ne olmu?


1430/1684

Ana:

Susun, dedi. Haydi, gidip ellerinizi,


yznz ykayn bakaym.

Sabun yok.

Su var ya, yeter.

Ana, Tom'a ne olmu?

Size susun dedim. Kimseye sakn bir ey


syleyeyim demeyin.

Dndler, ilerideki duvarn kenarna gidip


meldiler. Analarnn her sabahki temiz-
liinden kurtulacaklarn anlamlard.

Ana:

ok mu kt oldu? diye sordu.

Burnum krld, o kadar.


1431/1684

Yok, yani, kavga ok mu ktyd?

Evet, korkuntu.

Al gzlerini at, Tom'a bakt:

Ooo! Vay canna! Ne olmu sana?

John Amca:

Ne oldu, anlatsana? dedi.

Baba, ayaklarn sryerek ieri girdi:

Akt.

Sobann yanna, yere kk bir kesekd


un ile bir paket ya koydu.

Ne o? Ne oldun byle Tom? diye sordu.

Tom bir sre dirseinin stne dayand,


sonra arka st yatt.
1432/1684

Vay babasnn canna!.. Bitkinim. Size


bir kere anlatrm. Bylece, hepiniz meraktan
kurtulmu olursunuz. ocuklar ne
yapacaz?

Ana, duvara sinmi olan ocuklara bakt:

abuk gidip yznz ykayn.

Tom:

Yok, gitmesinler, dedi. Onlar da


duysunlar. Onlar da bilsinler. Sonra merak-
tan patlarlar.

Baba sordu:

Peki, olay ne?

Anlatacam. Dn gece u dnk


barp armalarn ne olduunu renmeye
gittim. Casy'ye rastladm...

Papaza m?
1433/1684

Evet baba, papaza. Greve elebalk


ediyormu. zerine saldrdlar.

Babas sordu:

Kimler saldrd?

Bilmiyorum. O gece bizi yoldan eviren


adamlara benzer herifler. Ellerinde polis co-
plar vard.

Durdu.

Casy'yi ldrdler. Kafasn


paraladlar. Ben de oradaydm. Gzm
karard. Herifin elindeki copu yakaladm...

Bunlar anlatt srada, yeniden geceyi,


karanl, fener klarn gryor gibiydi.

Ben de., ben de herifin kafasna indird-


im copu.
1434/1684

Anasnn sanki soluu kesilmiti. Baba


kaskat olmutu. Yavaa sordu:

Herifi ldrdn m?

Bilmiyorum. Gzm kararmt. Ben


herifi ldrmeye altm, tesini
bilmiyorum.

Ana sordu:

Seni grdler mi?

Bilmiyorum, bilmiyorum. Galiba


grdler. zerimize fener tutuyorlard.

Ana bir an Tom'un gzlerine bakt:

Baba, dedi. Git de biraz sandk kr.


Kahvaltmz edelim. e gitmeniz gerek.
Ruthie, Winfield. Eer bir kimse soracak
olursa... Tom hastadr dersiniz. itiyor
musunuz? Eer sylerseniz... Aabeyinizi
1435/1684

yeniden hapishaneye gtrrler. itiyor


musunuz?

Evet efendim, iitiyoruz.

John, gzlerini bunlardan ayrma.


Kimse ile konumasnlar.

Baba, bir zamanlar mal tam olan


sandklar krarken ana da sobaya tahtalar
atyordu. Un bazlamasn yapt, kahveyi
kaynatmaya balad. Tahtalar ate ald,
alevler bacada grledi.

Baba, sandk krma iini bitirdi. Tom'un


yanna geldi.

Casy.. iyi adamd. Ne diye bu ilere


burnunu sokmu?

Tom dalgn dalgn:

Sand be sente, eftali toplamaya


gelmiler buraya, dedi.
1436/1684

Peki, bizim aldmz para da bu.

Yaa!.. Biz buraya onlarn grevini


bozmaya gelmiiz. Onlara iki buuk sent ver-
meye kalkmlar.

ki buuk sentle geinilir mi?

Tom, bitkin bir halde:

Biliyorum, geinilmez, dedi. te zaten


bunun iin grev yapmlar. Ah! Her halde
dn gece grevin nne gemilerdir. Belki
biz de bugn iki buuk sent almaya balarz.

Ne diyorsun, bu namussuzluk!..

Evet baba, namussuzluk, anlyor musun


imdi?.. Casy yine., iyi bir adamd. Hay Allah
kahretsin, gzmn nnden gitmiyor.
Boylu boyunca yerde yatyordu... Ba ez-
ilmiti. Kanlar akyordu. Aman Yarabbi!..

Elleriyle yzn kapad.


1437/1684

John Amca sordu:

Eee!.. imdi ne yapacaz bakalm?

Al ayaa kalkmt:

Ben biliyorum yapacam. Artk bu


beldan kurtulacam!..

Tom:

Hayr, olmaz, dedi. imdi sana


muhtacz. Gidecek olan benim. Ben artk siz-
in iin tehlikeliyim. Ayaa kalkar kalkmaz,
gideceim.

Ana sobann banda alyordu. Konuu-


lanlar iitmek iin ban biraz yana
evirmiti. Tavaya ya koydu; ya, scakln
etkisiyle czrdamaya balaynca, hamuru
yaa kakla boaltt.

Tom szne devam etti:


1438/1684

Al, senin burada kalman gerek. Kamy-


ona kim bakar sonra?

Bana ne? Artk kim bakarsa baksn.

Olmaz Al, olmaz. Buradakiler senin


yabancn deil, ailen. Onlara ancak sen
yardm edebilirsin. Ben onlar iin artk bir
tehlikeyim.

Al, hiddetli hiddetli homurdand:

Anlamyorum!.. Ne diye gidip bir gara-


jda i bulmuyorum?

Sonradan bulursun belki.

Tom, gzn Al'dan ayrd, iltenin


stnde yatan Rose of Sharon'u grd. Kzn
gzleri bymt., evlerinden frlam gibi.

Tom:
1439/1684

Merak etme, diye seslendi. Sen merak


etme. Bugn sana st alnacak.

Rose of Sharon yavaa gzlerini


krptrd, Tom'a cevap vermedi.

Baba:

Tom, syle... dedi. Adam ldrdn m?

Bilmiyorum. Karanlkt. Bir ey kafama


tak diye indi. Bilmiyorum. sterim ki herifi
ldrm olaym. Umarm ki namussuz herif
lmtr.

Ana:

Tom!., diye seslendi. Byle syleme.

Sokaktan ar ar geen otomobillerin


sesleri geliyordu. Baba pencereye gitti ve
dar bakt.

Bir sr yeni yeni insanlar geliyor, dedi.


1440/1684

Tom:

Her halde grevin nne gemilerdir,


dedi. Galiba siz de iki buuk sent almaya
balayacaksnz.

Ama insan ne kadar alrsa alsn, bu


kadar parayla a kalr.

Tom:

Bilmiyorum, dedi. Siz de yere den


eftalileri yersiniz. lmemeye alrsnz.

Ana bazlamay evirdi, kahveyi kartrd:

Bana bakn, dedi. Bugn msr unu


alrm. Msr unu orbas ieriz. Benzin ala-
cak paramz olur olmaz buradan kp gider-
iz. Buras iyi bir yer deil. Sonra ben, Tom'u
da yalnz bana brakamam. Hayr, olmaz.

Ana, olmaz. Size ne diyorum?.. Ben sizin


iin artk tehlikeli bir insanm.
1441/1684

Ana enesini skyordu:

Bu byle olacak. ok laf istemem.


Haydi, gelin unlar yiyin bakalm da iinizin
bana gidin. Kaplar ykayaym, ben de
gelirim. Para biriktirmek gerek.

Yada kzarm hamuru o kadar scak s-


cak yediler ki, hamur hl azlarnda
czrdyordu. Sonra kahveyi ba aa edip
marapalarn doldurdular ve bol bol kahve
itiler.

John Amca tabana bakp bakp ban


sallad:

Buradan karsak, talihimiz dzelecek


mi? Muhakkak bunlar benim gnahlarm
yznden!...

Baba:
1442/1684

Eee, kes!., diye bard. imdi senin g-


nahlarnla uraacak zamanmz yok. Haydi
bakalm. bana. ocuklar, siz de gelip
yardm edin. Anann hakk var... Buradan
bamz alp gitmeliyiz.

Hepsi dar ktklar srada, ana, bir


tabak ve bir marapa ald, Tom'a gtrd:

Biraz bir ey yesen iyi olur.

Yiyemem ana. O kadar canm yanyor


ki, ineyemeyeceim.

Biraz dayan.

Hayr ana, yiyemem.

Ana, iltenin kenarna oturdu:

Anlat bana bakaym, dedi. Bakaym bir


kere anlayaym. i iyice bileyim. Casy ne
yapyordu? Neden Casy'yi ldrdler?..
1443/1684

zerine k tutmulard, orada


duruyordu.

Ne dedi?.. Sylediklerini hatrlyor


musun?

Tom:

Elbette, dedi. Casy: "Milleti a brak-


maya hakknz yok!" dedi. Sonra o koca iko
pezevenk, Casy'ye: "Kzl namussuz!" dedi.
Casy de: "Siz ne yaptnz bilmiyorsunuz..."
dedi. Sonra o herif Casy'nin kafasn datt.

Ana ban edi, ellerini kavuturdu.

Demek yle dedi... "Siz ne yaptnz


bilmiyorsunuz..." dedi, ha?..

Evet. .

Ana:
1444/1684

Bykana sa olup da bunu duysayd,


dedi.

Ana... Ne yaptm bilmedim. Kala gz


arasnda oluverdi. Yaptm eyin kendim
bile farknda olmadm.

Peki, peki... Yapmasaydn iyi olurdu.


Keke orada bulunmasaydn. Ama sen,
gereken eyi yapmsn. Ben seni sulu
bulmuyorum.

Sobaya yaklat, bulak ykamak iin st-


t suya bir bez daldrd.

unu yzne koy. yi gelir, dedi.

Tom, scak bezi burnunun ve yanann


stne koydu. Scaktan yzn buruturdu.

Ana, ben bu gece gideyim. Bu i


yznden banza bir bel gelmesin.

Ana kzarak:
1445/1684

Tom!., dedi. Evet, benim birok eye


aklm ermiyor, ama unu iyi biliyorum ki:
Senin gitmenle iler dzelmi olmaz. Ter-
sine, daha kt olur.

Sonra yine szne devam etti:

Bir zamanlar bizim bir topramz vard.


O zamanlar btn aile hep bir aradaydk.
htiyarlar lr, ocuklar doar ve byrd,
ama her zaman yine bir tek ey vard... Bir
tek aileydik. Duru, besbelli bir btndk.
Artk kalmad. Artk ak ve besbelli deiliz.
Bizi duru ve ak tutan hibir ey kalmad
artk. Szgelii, Al... Kendi bann aresine
bakmak iin vzldanp duruyor. John Amca
da zar zor bizimle bacan sryor. Baban
eski yerini kaybetti. Ailenin bakan olmak-
tan kt. Dalyoruz, Tom. Artk ailemizden
iz kalmad. Rosasharn'a gelince...

evresine baknd; kzn evinden frlam


gzlerini grd:
1446/1684

Neredeyse douracak; beri yandan or-


tada kocas yok. Bilmiyorum, anlamyorum.
Ben aileyi yaatmak iin elimden geleni
yapyorum. Winfield.. bu gidile ne olacak?
Gn getike haylazlayor. Ruthie ise.,
hayvan gibi. Gvenecek kimsem kalmad.
Gitme Tom. Bizimle kal, bize yardm et.

Tom, yorgun yorgun:

Peki, peki... dedi. Gitmemem gerek.


Biliyorum.

Ana bulak tenceresine dnd. inko


tabaklar ykad ve kurulad.

Sen uyumadn.

Evet, uyumadm.

yleyse uyu. Elbiselerin slak, sobann


yanna asaym da, kurusun.

Ana iini bitirdi:


1447/1684

Ben gidiyorum eftali toplamaya.


Rosasharn, bir kimse gelirse, Tom hastadr
dersin, anladn m? Kimseyi ieri brakma.
Anlyor musun?

Rose of Sharon bayle, "Evet" dedi.

Ana:

Biz le zeri geliriz. Sen biraz uyu


Tom. Belki hemen; bu gece buradan gideriz.

Hzla Tom'a yaklat:

Tom, sakn kamayasn ha!..

Hayr, kamam ana.

Sahi mi sylyorsun? Gitmeyeceksin,


deil mi?

Hayr, gitmeyeceim ana. Kalacam.

Oh, Rosasharn! Sylediklerimi unutma.


1448/1684

kt ve arkasndan kapy sk sk kapatt.

Tom kprdamadan yatt... Sonra bir uyku


dalgas onu bilinliin eiine kadar gtrd
ve yavaa yeniden getirdi, ban kaldrd.

Tom... Hey!..

Ha?.. Ne var?

Uyanmt, Rose of Sharon'a bakyordu.


Kzn gzlerinde bir tiksinti vard.

Ne istiyorsun?

Sen adam ldrdn, deil mi?

Evet. O kadar bararak konuma.


Herkese duyurmak m istiyorsun?

Rose of Sharon:

Bana ne?.. Duyarlarsa duysunlar! diye


bard. Kadn bana syledi zaten. Gnahn
1449/1684

insana neler yapacan syledi. Birer birer


anlatt. imdi benim gzel bir ocuum olur
mu artk? Connie beni brakp gitti. Doru
drst beslendiim yok. St imiyorum.

Sesi, isterik tonlarla gittike ykseliyordu.

Sen de imdi adam ldrdn. Bu ocuk


hi doru drst doar m artk? Biliyorum.
arpk urpuk bir ey olacak!.. Ben hi dans
etmedim ama...

Tom ayaa kalkt:

Sus, dedi. Milleti bamza


toplayacaksn.

Vz gelir bana. Ben arpk urpuk bir


ocuk douracam. Oysa ben herkes gibi
sarma dola olup dans etmedim.

Tom, kz kardeine yaklat:

Sus!..
1450/1684

Yaklama yanma!.. ki kere adam


ldrdn sen!

Yz isterinin etkisiyle gittike


krmzlayordu. Kelimeleri birbirine
kartrmaya balamt:

Seni gzm grmesin!

Ban battaniye ile rtt.

Tom alalp ykselen bir sr barmalar


iitti. Alt dudan srd ve yere baknd.
Sonra babasnn yatana doru yrd. il-
tenin altnda bir tfek vard... Uzun ve ar
bir Winchester 38. Tom tfei yakalad, fiek
yatana fiein srl olup olmadna bak-
t. Tetii denedi. Ve sonra kendi deine
doru yrd. Tfei yanna, yere koydu.
Silh doluydu ve namlusu yere bakyordu.
Rose of Sharon'un sesi inilti halini almt.
Tom, yeniden yatt, rtnd. Yaral yzn
1451/1684

battaniye ile rtt ve battaniyede soluk ala-


cak bir aralk brakt. ini ekti:

Allahm, Yarabbi, sen bilirsin!..

Dardan bir sr otomobiller geiyor,


sesler iitiliyordu.

Ka kiisiniz?

kiiyiz. Ne veriyorsunuz?

Yirmi be numaral eve girin. Numaras


kapnn zerinde yazldr.

Peki, anladk baym. Ne veriyorsunuz?

ki buuk sent.

Ne diyorsun be!.. nsan bu parayla bir


akam yemei bile yiyemez.
1452/1684

Biz bu kadar veriyoruz. imdi gneyden


iki yz kii geliyor. Bu paray bayla bayla
kabul ederler, korkma.

Ama... Allah Allah.

Haydi, haydi. Ya ii kabul et, ya bas git.


Seninle ene yartracak vaktim yok.

Ama...

Bana bak. Bu paray ben vermiyorum.


Ben, sadece kontrol memuruyum. Eer iine
gelirse ie bala. Yok, iine gelmiyorsa, he-
men dn, ek araban.

Yirmi be numara dedin, deil mi?

Evet, yirmi be.

Tom, iltenin stnde epeyce kestirdi.


Odada esen hafif bir rzgr Tom'u uyandrd.
Eli silha uzand, kabzasndan sk skya
yakalad. Battaniyeyi yznden ekti. Rose of
1453/1684

Sharon, deinin yannda ayakta


duruyordu.

Tom sordu:

Ne istiyorsun?

Rose of Sharon:

Uyu, dedi. Uyu biraz. Ben kapy gzler-


im. Kimse girmez.

Tom, kz kardeinin yzn bir an gzden


geirdi.

Peki, dedi ve yeniden battaniye ile


yzn rtt.

Karanlk basmaya balad srada ana eve


dnd. Kapnn nnde biraz durduktan
sonra, kapya vurdu, Tom meraklanmasn
diye:

Ben geldim, dedi.


1454/1684

Kapy at, ieri girdi. Elinde bir


kesekd vard. Tom uyand, deinde
doruldu. Yaras kurumu, katlamt. Der-
inin yarlmam ksm parlyordu. Sol gz
hemen hemen kapanmt.

Anas:

Biz yokken hi kimse geldi mi? diye


sordu.

Tom:

Hayr, dedi. Kimse gelmedi. Sonunda


cretleri indirdiler, deil mi?

Nereden biliyorsun?

Darda konuuyorlard, iittim.

Rose of Sharon dalgn dalgn anaya


bakyordu.
1455/1684

Tom ba parma ile Rose of Sharon'u


iaret etti:

Kyametleri kopard ana. Her eyin


kendi ktl iin yapldn sanyor.

Eer benim yzmden bu kadar zle-


cekse, ben gidiyorum.

Ana, Rose of Sharon'a dnd:

Ne yapyorsun sen?

Kz, tiksintiyle:

Byle eyler olursa, benim ocuum


nasl gzel olur? dedi.

Ana:

Sus, dedi. Sus imdi. Anlyorum, elinde


deil. Ama susmalsn, azn amamalsn.

Yeniden Tom'a dnd:


1456/1684

Sen onun yaptklarna bakma Tom. ok


zordur, ben bilirim, neler ektiini. nsan
gebe olduu zaman her ey iine iler.
Herkesin syledii dokunur. Btn dnya
onunla urayormu gibi gelir. Sen ona
bakma. Ne yapsn, elinde deil. inden yle
geliyor.

Cann yakmak istemiyorum, yoksa...

Sus. Artk kes.

Kesekdn souk sobann stne koydu.

Pek bir ey kazanmadk, dedi. Dediim


gibi, buradan gitmeli. Tom biraz bana tahta
krar msn? Yok, yok., brak. te bir tek
sandmz kald. Onu da kralm da bakalm.
Gelirken biraz al rp getirin dedim. Bir
orba yapalm, iine de eker atalm.

Tom kalkt, son kalan sand da kk


kk paralad. Ana, sobann bir kesinde
1457/1684

zene bezene bir ate yakt. Atein alevi


sobann tek deliinden kyordu. Bir ay-
danla su doldurdu, alevin stne koydu.
aydanlk, alevin stnde fkrdamaya
balad.

Tom:

Bugn nasl, epeyce eftali topladnz m


bari? diye sordu.

Ana, msr unu kdnn iine bir marapa


daldrd:

Ben konumak istemiyorum. Bugn hep


baktm da, insanlar hl nasl akalayorlar
atm. Tom, artk akadan holanmyorum.
Biz artk akay unuttuk. aka yapmaya
kalknca ac bir aka oluyor. nsann houna
gitmiyor. Bugn birisi dedi ki: "Artk eko-
nomik kriz bitti. Bir tavan grdm. Ar-
kasndan koan kimse yoktu." Baka birisi
de: "Bunun nedeni o deil. Artk kimse
1458/1684

tavan yakalamak zahmetine bile katlanmy-


or da ondan" dedi. "imdiki tavanlar
yakalaynca, stle beslemek, imanlatmak
gerek. O grdn tavan da belki sadece
kuru kemik kalmtr?" dedi. te dediim
aka bu. Bunda glecek ne var?.. Hani John
Amca bir kzlderiliyi hristiyan yapp eve ge-
tirmiti de, herif evde ne var ne yok yedikten
sonra John Amcann viskisini de alp
kamt. te byle olsa neyse, glelim. Tom,
souk suya bir bez batrp yzne koy.

Hava daha ok kararmt. Ana feneri yak-


t, bir iviye ast. Atei harlandrd, msr un-
unu azar azar scak suya boaltt.

Rosasharn, dedi. orbay kartrr


msn, kzm?

Darda bir ayak tprts oldu. Kap ar-


dna kadar ald ve duvara arpt. Ruthie
koa koa ieri girdi.
1459/1684

Ana!., diye bard. Ana, Winfield


bayld!..

Nerede, nerede? abuk syle!

Ruthie soluk solua anlatt:

Bembeyaz kesildi, yere yuvarland. ok


eftali yemi, bugn btn gn tand. Pat
diye dt. Bembeyaz kesildi.

Ana:

Haydi gidelim, dedi. Rosasharn sen


orbaya bak.

Ana, Ruthie ile kt. Kk kzn ar-


kasndan soluk solua yolda kouyordu.
adam alaca karanlkta, anaya doru geliyor-
lard. Ortadaki adam kolunda Winfield'i
tayordu. Ana, adamlara doru kotu.

Benim ocuum! diye bard. Verin


bana!..
1460/1684

Brakn ben evinize kadar gtreyim.

Hayr, hayr, verin bana.

Kk olan kaldrd, arka st


dndrd. Sonra kendisini toparlad,
adamlara:

Teekkr ederim, size zahmet oldu.


dedi.

Bir ey deil, madam. Kk, biraz zayf


dm. Karnnda solucan m vardr nedir?

Ana abuk abuk kulbeye doru yry-


ordu. Winfield kolunda halsiz ve bitkindi.
Ana eve girince diz kt, ocuu bir dein
stne brakt.

Syle bana olum, neyin var? diye


sordu.

ocuk gzlerini glkle at, ban sallad


ve gzlerini yeniden kapatt.
1461/1684

Ruthie:

Ana, sana syledim ya, dedi. Btn gn


helaya tand. Boyuna. ok eftali yemi.

Ana, ocuun bana elini koydu:

Atei yok. Rengi bembeyaz, szlm


yavrucak.

Tom yaklat, feneri tuttu:

Anladm, dedi. Alktan. Kuvveti


kalmam ki ocuun. abuk gidip bir kutu
st aln da verin. orbasnn iine kartrn.

Ana:

Winfield olum, dedi. Naslsn, syle


bana?

Winfield:
1462/1684

Bam dnyor, dedi. Frl frl bam


dnyor, o kadar.

Ruthie kendisine bir nem vererek:

Byle amel grlmemitir, dedi.

Baba, John Amca ve Al eve girdiler. Kollar


al rp ve dal doluydu. Hepsini sobann
yanna braktlar.

Baba:

Ne var? dedi.

Winfield'e biraz st lzm da.

Hey Yarabbi! Hepimize bir ey lzm


zaten.

Ana:

Bugn ne kazandk? dedi.


1463/1684

Bir dolar krk iki sent.

Peki, hemen gidip Winfield'e bir kutu


st al.

Ama, imdi neden hastaland bu olan?

Bilmiyorum, hasta ite, gryorsun. He-


men, abuk ol.

Baba, sylene sylene kapdan kt.

orbay kartryor musun?

Evet, dedi Rose of Sharon ve szn


dorulamak zere orbay daha hzla
kartrmaya balad.

Al, yaknd:

Vay babam vay!.. Ortalk kararncaya


kadar altk da akam yemeinde bir orba
m ieceiz, ana?
1464/1684

Al, biliyorsun buradan gitmek istiyoruz.


Parann hepsiyle benzin almalyz. Anladn
ya.

Peki ama, ana. alan insan et yemeli.

Ana:

imdi sesini kes, dedi. nce en nemli


ii zelim, bu iin ne olduunu da
biliyorsun.

Tom sordu:

Beni mi demek istiyorsun?

Ana:

Yemekten sonra konuuruz, dedi. Yola


kacak kadar benzinimiz var, deil mi Al?

Deponun drtte biri kadar, dedi.

Tom:
1465/1684

Bunu bana nceden syleseydin ya,


dedi.

Sonra. imdi sabrl ol.

Sen orbay kartr. Dur, biraz kahve


koyaym. Ya kahvenize, ya da orbanza
eker koyacam. Her ikisine de yetecek
eker yok.

Baba, ince, uzun bir st kutusuyla geldi.

Tiksintiyle:

On bir sent, dedi.

Ver.

Ana kutuyu ald, delip at. Youn svy bir


marapaya boaltt, marapay Tom'a uzatt:

Winfield'e iir.

Tom, iltenin yanna, diz kt:


1466/1684

Al, i.

emem. karrm. Canm bir ey


istemiyor.

Tom ayaa kalkt:

imdi iemez ana. Biraz bekleyin.

Ana marapay ald, pencerenin kenarna


koydu.

Sakn kimse dokunmasn, diye tembih


etti. St Winfield'n.

Rose of Sharon dalgn dalgn:

Ben st imedim, dedi. Bana da st


lzm.

Biliyorum, ama sen hl ayakta durab-


iliyorsun. Bu olancaz yere yuvarland
artk. orba koyuldu mu biraz?
1467/1684

Koyuldu. Zor karyor.

Peki, yemee oturalm. Al u ekeri.


Adam bana bir kak. orbaya m, kahveye
mi eker koyalm?

Tom:

Ben orbada tuzla biber isterim, dedi.

Ana:

Sen sonra istediin kadar tuz koyarsn,


dedi. Biber bitti.

Oturacak sandk kalmamt. Herkes


orbasn imek zere deklerin stne
oturmutu. Boyuna tabaklarn doldurup
durdular. Sonunda, tencere boalmak
zereyken, ana:

Winfield'e de biraz saklayn, dedi.


1468/1684

Winfield yatanda doruldu, stn iti,


birdenbire gzleri karard. Tencereyi bacak-
larnn arasna ald ve tencerede kalan iti,
kenarnda kalan syrd. Ana, kutudaki artan
st bir marapaya boaltt, kimseye gster-
meden bir kede imesi iin Rose of
Sharon'a gizlice uzatt. Scak siyah kahveyi
marapalara boaltt, herkese bir marapa
verdi.

Tom:

imdi ne yapacaz, syle bakalm?


dedi. Merak ediyorum.

Baba, sinirli sinirli:

Ruthie ile Winfield'in dinlemelerini


istemiyorum, dedi. Dar ksalar olmaz m?

Ana:
1469/1684

Hayr, olmaz, dedi. Artk bysnler,


bymemi olsalar bile ziyan yok. Baka
are yok, Ruthie... Winfield, duyduklarnz
kimseye sylemeyeceksiniz. Sylerseniz,
bamz belya sokarsnz.

Ruthie:

Sylemeyiz, dedi. Biz artk bydk.

Peki yleyse, orada susun, oturun.

Kahve marapalar yerdeydi. Bir kelebein


kanadna benzeyen ksa ve kesik fener alevi,
duvara sar ve korkun glgeler yanstyordu.

Tom:

imdi syleyin bakalm, dedi.

Ana, babaya:

Sen syle, dedi.


1470/1684

John Amca kahvesini hprdetti.

Baba:

Herifler senin sylediin gibi, creti in-


dirdiler, dedi. Sonra bir sr yeni insanlar
geldi. Bir lokma ekmek iin almaya can
atyorlar. Bir eftali aacna gidiyorsun, bir
de bakyorsun senden nce bakas gelmi.
Btn rn topluyor. Yeni bir aaca kouy-
or. Bugn ne kavgalar oldu. Biri, bu benim
aacm diyor, baka biri, eftalilerin hepsini
toplamaya kalkyor. Taa, El Centro'dan adam
getirilmi. Hepsi kpek gibi a insanlar.
Btn gn bir lokma ekmek iin alp dur-
uyorlar. Bugn ktibe dedim ki: "Sand iki
buuk sente alamayz!" Ktip de: "yleyse
bas git. tekiler alr." dedi. Ben: "Ama
alktan halsiz kalnca artk alamazlar"
dedim. Ktip de: "Onlar halsiz dmeden, biz
eftalileri toplam oluruz" dedi.

Baba sustu.
1471/1684

John Amca:

Bu, eytan ii, dedi. Bu gece iki yz kii


daha gelecek diyorlar.

Tom:

Peki, ya teki i? dedi.

Baba, bir an sustuktan sonra:

Tom, dedi, galiba dediin olmu.

Bana da yle gelmiti. Gzmle


grmedim ama. Anladm.

John Amca:

Buradakiler bu iten pek szetmek


istemiyorlar, dedi. Her yana polis ve gnll
mfrezeler gndermiler, linten sz edenler
de var... Tabi ldreni bulurlarsa yaparlar.
1472/1684

Tom, gzleri falta gibi alm olan


ocuklara bakt. Gzlerini pek seyrek krpy-
orlard. Sanki karanlkta bir an iinde bir
olayn kmasndan korkuyorlard.

Tom:

Eh... Bu ii yapan adam, elbette


Casy'nin lmnden sonra yapt...

Baba, Tom'un szn kesti:

imdi yle sylemiyorlar ama. O adam,


Casy'nin lmnden nce polisi ldrm,
diyorlar.

Tom:

Yaa?!.. dedi.

Bu ii bize kar kullanmaya alyorlar.


Benim duyduum bu. Btn o gnll ask-
erler filan hep byle sylyorlar. Adam
yakalayacaz, diyorlar.
1473/1684

Tom sordu:

Adam tanyorlar mym?

Eh, pek tanmyorlar., ama iittim ki...


Galiba suratna bir sopa yemi, diyorlarm.
Onlara gre., suratnda...

Tom yavaa elini kaldrd, ezilmi


yanana dokundu.

Ana bard:

Yalan sylyorlar!..

Tom:

Kzma ana, dedi. Onlar her eyi hazr-


lamlardr. O heriflerin bize kar syledik-
leri her ey dorudur.

Ana, zayf n tesini gzetledi. Tom'un


yzne, zellikle dudaklarna bakt:
1474/1684

Sz verdin, dedi.

Ana, ben... yani o adam ban alp git-


meli. Eer o adam bir ktlk yapmsa
belki, "Peki, cezasn ekeyim. Mademki kt
bir ey yaptm, hak ettim." diyordur. Ama o
adam, kt bir ey yapmamtr. Bir sansar
ldrm olsayd, daha ok zlrd.

Ruthie atld:

Ana, ben de Winfield de o adamn kim


olduunu biliyoruz. Tom bouna biz an-
lamayalm diye "o adam" deyip durmasn.

Tom glmsedi:

O adam evrede artk dolamak istemiy-


or. nk, bu ii bir daha yapabilir. Ayn
zamanda evresindekilerin de ban belya
sokmak istemiyor. Ana., ben gitmeliyim.
1475/1684

Ana parmaklaryle azn kapatt, k-


srerek boazn temizledi:

Olmaz, dedi. Saklanacak yer yok. Kim-


seye gvenemezsin. Ama bize gvenebilirsin.
Seni saklarz. Yzn iyileinceye kadar seni
besleriz.

Ama, ana...

Ana ayaa kalkt:

Bir yere gidemezsin! Anca beraber,


kanca beraber. Al, kamyonu kapya yanatr.
Ben her eyi dndm. Kamyonun
demesine bir ilte koyarz. Tom he-
mencecik stne gidip oturur. Sonra teki
ilteyi de koyar, kvrrz. Arasnda bir boluk
kalr. Tom iinde oturur, her yann duvar
gibi eviririz. Tom bir ucundan soluk alr.
Sz istemem. te bu kadar.

Baba yaknd:
1476/1684

Artk erkee sz kalmad. Bu kadn ir-


retin biri oldu. Hele bir yere yerleelim, ben
ona gnn gstereceim.

Ana:

Hele o gnler gelsin de yap, dedi. Haydi


kalk Al. Ortalk iyice karard artk.

Al kamyona gitmek iin dar kt. Duru-


mu tasarladktan sonra, kamyonu basamak-
lara kadar yanatrd.

Ana:

Haydi, haydi. abuk olun. ilteleri atn


kamyona, dedi.

Baba ile John Amca, bir ilteyi kamyonun


arkasna attlar.

Bir...

kinci ilteyi de frlattlar.


1477/1684

Haydi Tom. abuk atla. Gir iine.


abuk.

Tom abucak trmand ve bzld. ilten-


in birini dzeltti, tekini zerine ekti. Ba-
bas ilteyi ikiye kvrd, bir tarafn kaldrd.
Tom iltenin kvrmnn altnda kald. Kamy-
onun iki tahtasnn arasndan dary gre-
biliyordu. Baba, Al, John Amca kamyonu
abucak yklediler, Tom'un altnda yatt
iltenin zerine battaniyeleri ydlar,
kovalar kenarlara dayadlar. Kalan ilteleri
de arkaya yaydlar. Tencereler, tavalar, fazla
elbiseler, oraya buraya konulmutu. nk,
sandklarn yakmlard. Bir beki, kolunda
tfeiyle yanlarna yaklat srada, ykleme
iini hemen hemen bitirmilerdi.

Beki:

Ne oluyor burada? dedi.

Baba:
1478/1684

Gidiyoruz, dedi.

Neden?

Eh... Hani bir i bulduk., daha paral bir


i de.

yle mi? Neredeymi bu i?

ey... Weedpatch dolaylarnda.

Aratralm bir kere sizi.

Babann, John Amcann ve Al'n yzlerine


birer kere fener tuttu.

Yannzda biri daha yok muydu?

Al:

u serseriyi mi sylyorsunuz? u ksa


boylu soluk benizli herif, o mu? dedi.

Haa! Ona benzer bir herif.


1479/1684

Biz onu yolda gelirken kamyona


almtk. cret dnce bu sabah gitti.

Nasl bir adamd bakaym. Bir daha


syle?

Ksa boylu. Soluk benizli.

Bu sabah yznde yara var myd?

Al:

Vallahi ben bir ey grmedim, dedi.


Benzin istasyonu ak m?

Saat sekize kadar ak.

Haydi atlayn!., diye bard. Gn


domadan nce Weedpatch' te bulunacaktk,
acele etmeliyiz. nde mi oturacaksn, ana?

Ana:
1480/1684

Hayr. Arkada otururum, dedi. Baba,


sen de gel, burada, arkada otur. Rosasharn,
nde Al ve John Amca ile birlikte otursun.

Al:

Baba, sen bana i kdn ver, dedi.


Benzin alalm. Kabilse biraz da para alalm.

Beki kamyona bakyordu. Kamyon yola


kt ve benzin istasyonuna doru sapt.

Al:

ki galon benzin koy, dedi.

ok uzaa gidiyorsunuz demek?

Yoo... ok uzaa gitmiyoruz. kdn


burada bozar msnz?

ey... Bu benim iim deil.

Al:
1481/1684

Baym bak, dedi. Bu akam gideceimiz


yere varrsak iyi bir ie balayacaz. Eer
gidemezsek ii kaybedeceiz. Bize bir iyilik
yap.

Peki, yle olsun. u kd benim adma


imzala.

Al kamyondan atlad. Hudson'un nnden


dolat.

mzalayaym, dedi. Radyatr kapan


evire evire kard ve radyatr doldurdu.

ki galon olacak dedin, deil mi?

Evet, iki.

Ne yana gidiyorsunuz?

Gneye gidiyoruz. O taraflarda i


bulduk.
1482/1684

Sahi mi? arslan aznda... Hele


srekli i yok gibi.

Al:

Bir dostumuz vard orada, dedi. imiz


hazr. Haydi, hoa kal.

Kamyon bir dn yapt ve toprak yoldan


karak asfalta girdi. Kamyonun zayf klar
yolun stnde oynayp duruyor, sol taraftaki
far kopuk ve bozuk bir kablo yznden yanp
snyordu. Her sarsntda tencereler, tavalar
kamyonun demesi zerinde takr tukur
edip duruyordu.

Rose of Sharon hafife inledi.

John Amca sordu:

Bir fenaln m var?

Evet, her zaman zaten fenaym. Canm


rahat bir yerde hi kprdamadan oturmak
1483/1684

istiyor. Yeniden eve dnmek, bir daha bur-


alara gelmemek istiyorum. Eer evden k-
masaydk, Connie byle bizi brakp gider
miydi? Oturup ders alrd da, bamz
sokacak bir yerimiz olurdu.

Ne Al, ne de John Amca kza cevap ver-


medi. Connie'nin ad geer gemez canlar
sklmt.

iftliin beyaz boyal byk kapsna


geldikleri zaman, kamyonun yanna bir beki
yaklat:

Temelli mi gidiyorsunuz?

Al:

Evet, dedi. Kuzeye gidiyoruz. bulduk


orada.
1484/1684

Beki, feneri kamyona tuttu. Sonra adra


evirdi. Ana ile baba, a birer ta gibi
bakyorlard.

Peki.

Beki kapy at. Kamyon sola, 101 nu-


maral byk kuzey gney yoluna sapt.

John Amca:

Nereye gidiyoruz, biliyor musunuz? diye


sordu.

Al:

Hayr, bilmiyorum, dedi. Bamz aldk,


gidiyoruz ite. Nereye gidersek.

Rose of Sharon, tehdit edercesine:

Ben imdiye kadar bu kadar fen-


alatm bilmiyorum, dedi. Bana rahat bir
yer bulun.
1485/1684

Gece havas, ilk donun etkisiyle buz gib-


iydi. Yolun kenarndaki meyve aalarndan
yapraklar dmeye balamt. Ana yklerin
arasnda oturmu, arkasn kamyonun
tahtasna dayamt. Baba da karsnda
oturuyordu.

Ana seslendi:

Rahat msn, Tom?

Kprdanamyorum, o kadar. iftlikten


uzaklatk m?

Ana:

Dikkatli ol, dedi. Bizi durdurabilirler.

Tom, iinde bulunduu iltelerin bir yann


kaldrd. Kamyonun karanlnda kaplar ka-
caklar tkrdayp duruyordu.

Tom:
1486/1684

stme abucak alrm, dedi. inde


yatmaktan canm skld.

Dirseklerine dayand:

Hava amma da soudu, deil mi?

Baba:

Havada bulut var, dedi. Bu yl k erken


gelecek diyorlar.

Tom:

Sincaplar yuvalarn ykseklere mi


yapyorlar, yoksa? diye sordu. Allah Allah,
insanlar da havann nasl olacan her ey-
den anlarlar. Muhakkak donuna bakp,
havann nasl olacan syleyenler bile
vardr.

Baba:
1487/1684

Bilmiyorum, dedi. Bana, k yaklayor


gibi geliyor. Bir insann havay iyice anlayab-
ilmesi iin burann yerlisi olmas gerek.

Tom:

Ne yana gidiyoruz? diye sordu.

Bilmiyorum. Al, sola sapt. Galiba


geldiimiz yere gidiyoruz.

Tom:

Ne yapsak bilmem ki, dedi. Byk yola


ksak daha ok polise rastlarz. Yzm
grnce hemen beni yakalarlar. Arka yol-
lardan gitsek daha iyi olur.

Ana:

Vur da, Al dursun, dedi.

Tom, n taraftaki tahtaya yumruuyle


vurdu. Kamyon, yolun kenarna ekip durdu.
1488/1684

Al kamyondan indi, arkaya geldi. Ruthie ile


Winfield battaniyenin altndan balarn
kardlar.

Al sordu:

Ne var?

Ana:

Nereye gideceimizi kararlatralm,


dedi. imdilik arka yollardan ayrlmasak iyi
olur. Tom yle diyor.

Tom:

Yzme baksana, dedi. Kim grse he-


men anlar. Hele polis grr grmez tanr.

imdi ne yana gidelim? Ben kuzeye


gidelim diyorum. imdiye kadar hep
gneyde dolatk.

Tom:
1489/1684

Peki, yle olsun, dedi. Ama arka yol-


lardan ayrlma.

Al sordu:

Bir yana ekip de biraz uyusak fena ol-


maz. Ne dersiniz? Yarn sabah yola devam
ederiz.

Ana hemen:

Daha sras deil, dedi. Biraz daha


uzaklaalm.

Peki.

Al, yerine dnd ve kamyonu srd.

Ruthie ile Winfield, yeniden balarn bat-


taniyenin altna soktular.

Ana seslendi:

Winfield nasl?
1490/1684

Ruthie:

yi, dedi, uyuyor.

Ana yeniden kamyona arkasn dayad.

Takip edilmek insan deitiriyor, dik


kafal yapyor.

Baba:

Herkes dik kafal olmaya balad bugn-


lerde, dedi. Herkes, herkes. Bugnk kavgay
grdn. nsanlar deiti. u hkmet
kampndayken ne yumuak huylu
insanlardk.

Al, sadaki akll yola sapt; sar klar


yolun zerinde yanp dnmeye balad.
Grnrde meyve aalar kalmam, yerler-
ini pamuk tarlalar almt. Toprak yollara
dnerek, viraj yaparak pamuk tarlalarnn
arasndan yirmi mil kadar gittiler. Yol, allk
1491/1684

bir dereyi izliyordu. Sonra beton bir kpry


geti, derenin kar kysn izlemeye balad.
Derenin kysnda, klarn altnda, bir sr
krmz, tekerleksiz kapal araba grnd;
yolun kenarndaki byk levhada PAMUK
LER ARANIYOR diye yazlyd. Al
yavalad. Tom, kamyonun kenar
tahtalarnn arasndan evreyi gzetledi.
Kapal arabalar bir eyrek mil geer gemez
Tom yeniden kamyonun tahtasna vurdu. Al,
yolun kenarnda durdu ve dar frlad:

Ne var, ne istiyorsun?

Tom:

Motoru kapa da gel buraya, dedi.

Al yerine gitti, kamyonu hendee ekti,


klar ve motoru sndrd. Kamyonun ar-
kasndan ieri atlad.

Eee! Peki, ne olmu? dedi.


1492/1684

Tom, anak mlein zerinden srnerek


yrd, anann nnde diz kt:

Beni dinleyin, dedi. Pamuk iileri


isteniyormu. Levhay okudum. Sizin
banz belya sokmadan sizinle birlikte
nasl kalabileceimi deminden beri dnp
durdum. Yzm iyileince zarar yok. Ama
imdi, sizinle birlikte kalamam. Orada duran
arabalar grdnz m? Pamuk iileri orada
oturuyorlar. Her halde i var. urada girip de
alsanz... O arabalarda da yatp
kalkarsnz, iyi olmaz m?

Ana sordu:

Ya sen?

Dereyi grdnz, deil mi? allk


iinde. Bu allarn arasnda saklanrm; beni
kimse grmez. Geceleri bana bir parack yi-
yecek bir ey getirirsiniz. Biraz beride bir ke-
mer grdm, belki orada da yatarm.
1493/1684

Baba:

Ah! Elimi ne kadar pamua srmek


istiyorum, dedi. Bak, bu iten anlarm.

Ana:

O grdnz arabalarda oturmak kim


bilir ne ho olur, dedi. Kim bilir ne hotur,
kurudur. Saklanacak kadar bol allk var m
dersin, Tom?

Elbette. Grdm. Ben kendime saklana-


cak bir yer bulurum. Yzm dzelir dzel-
mez ortaya karm.

Ana:

Ama yznde ok fena yeri kalacak,


dedi.

Aldrma. Herkesin yznde bir izik var,


ne kar?!..
1494/1684

Baba:

Eskiden bir kere drt yz libre to-


pladmd, dedi. Yaman bir rnd. Hepimiz
pamuk toplarsak, iyi para yaparz.

Al:

Biraz da et alrz, dedi. imdi ne


yapyoruz?

Baba:

Arabalarn olduu yere dnelim. Sabaha


kadar kamyonda uyuyalm, dedi. Sabahleyin
ie balarz. Pamuk kozalarn ben karanlkta
bile grrm.

Ana sordu:

Tom ne olacak?

Artk siz beni dnmeyin, ana. Ben


kendime bir battaniye alrm. Geri dnerken
1495/1684

dikkat et. Kk bir kemer var. Bana biraz


ekmek, ya patates, ya da orba getirir, oraya
brakrsn. Ben sonradan gelir, alrm.

Peki.

Baba:

Bu ie benim aklm yatyor, dedi.

Tom dayatt:

Bence de yle, dedi. Yzm iyileir iy-


ilemez, ben de gelir, pamuk toplamaya
balarm.

Ana:

Olur, olur, diye kabul etti. Yalnz, aman


dikkat et. Kimse seni grmesin.

Tom, srne srne, kamyonun arkasna


gitti.
1496/1684

Bu battaniyeyi alyorum. Dnerken


kemere dikkat et, ana.

Ana:

Dikkatli ol olum, dedi. Aman dikkatli


ol.

Tom:

Sen merak etme, dedi. Ben dikkat


ederim.

Kamyonun arka tahtasna trmand,


derenin kenarna atlad.

Haydi, hepinize iyi geceler, dedi.

Ana, Tom'un karalts gece iinde ve


derenin kenarndaki allklar arasnda kay-
boluncaya kadar bakt.

nallah hayrl olur, dedi.


1497/1684

Al sordu:

Hemen dnelim mi?

Baba:

Evet, dedi.

Yava git, Tom'un syledii kemeri


greyim. Kemeri grmeliyim.

Al, dar yolda dnnceye kadar ileri geri


manevra yapt. Arabalarn olduu yere doru
yava yava srd. Kamyonun klar altnda
arabalarn geni kaplarna giden patikalar
grnyordu. Kaplar karanlkt. Gecenin
karanl iinde hareket grnmyordu. Al
klar sndrd.

Rose of Sharon'a:

Sen, John Amca ile birlikte arkaya git,


dedi. Ben burada uyurum.
1498/1684

John Amca, arlaan kzn kamyona tr-


manmasna yardm etti. Ana, anak mlei
bir keye toplad. Btn aile kamyonun ar-
kasnda yanyana uzanp yattlar.

Arabalarn birinde, bir ocuk viyak viyak


alyordu. Bir kpek yerlere koklaya koklaya
ve hrlayarak yaklat; Joad ailesinin kamyon
evresinde dolat. Dereden suyun rlts
geliyordu.
YRM YEDNC BLM

Pamuk iileri aranyor. Yolda levhalar, el


ilnlar. Turuncu el ilnlar... Pamuk ileri
Aranyor...

urada, yolun kysnda yazl.

Koyu yeil bitkiler, diken diken olmular


artk; kozalarn iinde pamuklar yumak yu-
mak. Beyaz msr patlaklar gibi fkrm.

Ellerimizi kozalara srmeye baylrz...


Yavaack, parmaklarmzn ucuyle.

Ben, ok iyi pamuk toplarm.

te tam bu iin adam.

Biraz pamuk toplamak istiyorum.

Torban var m?
1500/1684

Ha?.. Yok.

Bir dolar verir, bir torba alrsn. lk to-


pladn yz elli libreden paras kar. lk
olarak tarlada yz libresine seksen sent alr-
sn. kincisinde doksan sent. Torban al git.
Bir dolar. Eer torbay alacak paran yoksa,
ilk yz elli libreden biz parasn mahsup
ederiz. yi, deil mi? ine geliyor, deil mi?

yi. Gzel bir pamuk torbas. Btn


mevsim gider. ekmekten, altst etmekten
eskirse, br ucunu kullanrsn. Ak yann
dikersin. Yenen yan aarsn. ki yan da kul-
lanlmaz hale gelince, kuma kalr. Yazlk
gzel bir don olur. Gecelik olur. Ve eh, ite...
Pamuk torbas gzel bir eydir.

Beline sararsn. Bacaklarn aarsn, ayak-


larnn arasna alrsn. nce insana hafif gelir
ve parmaklarnn ucuyle pamuklar to-
plarsn, eller dne dne bacaklarn
arasndaki torbaya gider. ocuklar da
1501/1684

arkadan gelirler. ocuklarn torbas yoktur.


Sen de bir uval al, ya da babann torbasna
koy. imdi biraz arlamaya balad. ne
eil, torbay kaldr, yere dyor. Ben pamuk
iini bilirim. Parmam anlar; kozay an-
larm. Hem yrr, hem de torba arlan-
caya kadar konuur, belki de ark sylersin.
Parmaklar kendiliinden pamua gider. Par-
maklar bilir. Gz kendiliinden grr ii...
Ben grmem.

Sralarn arasnda konumalar...

Bizim orada bir kadn vard, ismi lzm


deil... Bir gn baktk, birdenbire bir zenci
ocuk dourdu. Sonra kimse ocuun ne
olduunu renemedi. Bulan da olmad.
Ama, herkesten de utanrd. Ne diyordum...
Haa evet, ben onun gibi pamuk toplayan
grmedim.

Torba arlat. Biraz yukar kaldr.


Kalalarn dik tut, torbay bir at gibi srkle.
1502/1684

Ve ocuklar topladklar pamuklar babal-


arnn torbasna koymaktalar. rn bol.
Alak yerlerde pamuk inceliyor ve sertleiy-
or. Bu Kaliforniya'nn pamuu gibi pamuk
grmedim ben. Lifleri uzun uzun, dehetli
bir pamuk. Topra mahveder az sonra.
Pamuk ekmek iin toprak satn alan var
mdr dersin? Sakn toprak alaym deme, kir-
ala. Toprak yoruldu mu, baka bir yere gider,
ekersin.

Tarlalarda sra sra insanlar kprdyor...


Parmaklar bilen insanlar... Arayc parmak-
lar dalp kyor, kozalarn buluyor. Bakmak
gerekmez.

Yemin ediyorum, gzlerim kapal olsa bile


pamuk toplarm. Kozay sezerim sanki. Ter-
temiz toplarm, kz gibi.

Torba doldu artk. Kantara gtrmeli.


Dalamal. Kantardaki adam ar bassn diye
iine ta koydun, diyor. Ne dersin? Kantar
1503/1684

ayarldr. Bazen o hakldr: Torbada sahiden


ta vardr. Bazen sen haklsndr: Kantar
hilelidir. Bazen her ikiniz de hakl olursunuz:
Hem torbada ta vardr, hem de kantar
hilelidir. Her zaman dalarsn, her zaman
kavga edersin. Kafan dik tutmalsn. Yu-
muak olmaya gelmez. O da dik kafaldr. Bir
iki tatan ne kar? Belki de bir tane. eyrek
libre mi? Her zaman dalaacaksn.

Bo torbanla dnyorsun. Kendi defterim-


izi karalm bakalm. Tarty yazalm.
Yazmal. Eer senin de tartlar yazdn bi-
lirlerse, aldatmaya kalkmazlar. Tartlar
yazmazsan, Allah yardmcn olsun.

Gzel i dorusu. ocuklar evrede


kouuyorlar... Pamuk toplayan makine bu-
lunmu, duydun mu?

Evet, duydum.

Buraya da gelecek mi dersin?


1504/1684

Eh, buraya gelirse... O zaman elle pamuk


toplamak iine paydos diyorlar.

Gece basyor. Herkes yoruldu. Ne de olsa


gzel bir i. dolar aldk. Ben, babam ve
ocuklar, hepimiz altk.

Kamyonlar pamuk tarlalarna geliyor.


Pamuk kamplar ie balamlardr. Telle
evrili kamyonlara dalar gibi beyaz pamuk
yklenmi. Pamuklar tellerin arasna sky-
or. Ve rzgr estii zaman yol boyunca kk
pamuk toplar yuvarlanyor. Kar gibi beyaz
pamuk, rr makinesine gidiyor. Ve koca-
man, byk balyalar prese giriyor. Pamuk el-
biselerinize, sakalnza yapyor. Burnunuzu
smkrn, burnunuzda bile pamuk vardr.

Biraz omuzlarn e. Karanlk basmadan


torban doldur. i bilen parmaklar kozalar
aryor. Gs eilmi, torbay srklyor.
ocuklar yorgun, karanlk basm. Srlm
1505/1684

toprak zerinde ayaklar sryor. Ve gne


batyor.

Biraz daha zaman olsayd. ok para kazan-


madm galiba, ama biraz daha zaman
olmalyd.

El ilnlarnn ektii adamlarla dolu olan


eski arabalar, yolda oalyor.

Pamuk torban var m?

Hayr.

yleyse, bir dolar verir alrsn.

Elli kii olsa neyse, kalp alalm, ama


be yz kii var. Uzun srmez. Ben birisini
biliyorum, "Bir trl torbann parasn
karamadm" derdi. Her girdii ite yeni bir
torba alrm. Daha parasn karmadan tar-
lada i bitermi.
1506/1684

Allahn seversen biraz para artrmaya bak.


K geliyor. Kn Kaliforniya'da i yoktur.
Karanlk basmadan torbay doldur. uradaki
adam torbann iine iki tane koca koca to-
prak paras att.

Eee! Ne olmu? Neden?.. Ben bozuk


kantar dzeltiyorum, sana ne?!..

te benim defterim burada. yz on iki


libre.

Doru!

Allah Allah, herif ses karmyor!


Muhakkak kantar bozuktur. Eh, Allaha
kr, yine iyi kazandk.

Bu tarlada almak zere bin kii geliyor


diyorlar. Yarn bir srada almak iin kavga
etmek gerekecek. Pamuu kapmal, abucak.
1507/1684

Pamuk ileri Aranyor... Ne kadar ok


adam pamuk toplarsa pamuk o kadar abuk
rr makinesine gidiyor.

Haydi, imdi pamuk kampna...

Eh! Bu gece et var. Et alacak paramz var.


ocuun elinden tut. Zavall, ok yorulmu.
Sen nden git de bize drt libre et al. htiyar
kadn bu gece gzel bir peksimet piirir bize,
yorgun deilse tabi...
YRM SEKZNC BLM

On iki seyyar kulbe derenin yanndaki


kk dzln ilerisinde yanyana duruy-
ordu. Bunlar, altar kulbelik iki srayd.
Tekerlekleri karlmt. Byk srme
kaplara kalaslar dayanmt. Kalaslardan
patikalara klyordu. Gzel kulbelerdi
bunlar... Su gemez ve dayankl. Her ara-
bann birer ucunda oturan yirmi drt aile
iin barnacak bir yer. Pencereleri yoktu,
ama geni kaplar her zaman akt. Baz ar-
abalar, ortalarna bir bez gerilerek ikiye
ayrlmt. Bazlarnda da sadece kap, snr
gstermeye yaryordu.

Joad ailesi sonlardaki bir arabann ucuna


yerlemiti. Eskiden burada oturmu olan-
lardan biri, benzin tenekesine bir soba bor-
usu sokmu, duvarda soba borusunun
gemesi iin bir delik amt. Geni kap ne
kadar ak olursa olsun, arabann kesi her
1509/1684

zaman kapkaranlkt. Ana, arabann ortasna


adr bezini germiti.

Gzel oldu, dedi. Hkmet kampn say-


mazsak, imdiye kadar oturduumuz yerler-
in en gzeli.

Her gece ilteleri yere yayyor, yine her sa-


bah yeniden katlyordu. Ve her gn tarlalara
gidip pamuk topluyorlar, her gece et yiyor-
lard. Cumartesi gn Tulare'e gittiler.
Teneke bir soba ile Al'a, babaya, Winfield ve
John Amcaya yeni birer tulum, anaya da yeni
bir entari aldlar; ana en gzel entarisini
Rose of Sharon'a verdi.

Ana:

Kzn karn burnunda, dedi. imdi


Rosasharn'a yeni bir entari almak, gnah.

Joad ailesinin talihi vard. yi ki erken


gelip kulbelerde yer bulmulard Artk
1510/1684

kk mahalle, sonradan gelenlerin kurduk-


lar adrlarla dolmutu. Seyyar kulbelerde
yer bulmu olanlara, yerli gzyle bakly-
ordu; bunlar, bir eit aristokratt.

Kk dere, stlerin arasndan kyor,


yeniden stlerin iine dalarak akp gidiy-
ordu. Her arabann nnde, zeri basla
basla dzelmi birer patika vard. Arabalarn
arasna amar telleri gerilmiti. Her gn
kuruyan amarlar bu telleri rtyordu.

Akamleyin tarlalardan dndler;


kollarnn altnda drlm pamuk torbalar
vard. Drtyol azndaki dkkna girdiler.
Dkknda teberi alan birok pamuk iisi
daha vard.

Bugn ne kazandn?

Bizim iimiz fena gitmiyor. Bugn


buuk dolar kazandk. Allah vere de fiyat
dmese. ocuklar da ie almaya
1511/1684

baladlar. Ana onlara da kk birer torba


dikti. Byk torbalar tayamyorlar. To-
playp toplayp bizim torbalara koyuyorlar.
ki eski gmlekten yapt torbalar. Gzel
oldu.

Ana, et tezghna doru yrd; iaret


parmayle dudaklarna basyor, parmana
flyor, derin derin dnyordu.

Biraz pirzola alalm, dedi. Kaa?

Libresi otuz sente, madam.

Peki, ver bakalm libre bana. Biraz da


kaynatmak iin sr eti ver. Kzm yarma
piirir. Sonra, kzm iin bir ie de st ver.
St diye deli oluyor. Yaknda douracak.
Hemire, "ok st imeli." dedi. Eh, biraz da
patates alalm.

Baba, elinde bir kutu reelle yaklat:


1512/1684

unu da alsak fena olmaz, dedi. Scak


kek yaparsn.

Ana kalarn att:

Nee?.. Ondan m? Peki alalm. Eee,


sonra... yamz var.

Ruthie, anasna yaklat; elinde iki kutu


biskvit, gzlerinde bir kukusu vard; nk
anasnn bir ba emesi, ya da ban sal-
lamasyle bu kuku bir trajediye, ya da neeli
bir cokuya dnebilirdi.

Ana?

Kutular uzatt; kutular daha ekici bir


hale getirmek iin yukar aa oynatt.

Bana bak, hemen onlar gtr, yerine


koy...

Ruthie'nin gzlerinde, trajedi yer almaya


balamt.
1513/1684

Baba:

Tanesi be sent, nedir ki. Bugn ocuk-


lar iyi alt dorusu, dedi.

yi ama...

Ruthie'nin gzlerinde coku belirmeye


balamt.

Peki.

Ruthie dnd ve uzaklat. Kapya var-


madan Winfield'i kolundan yakalad, onu
kapya doru srkledi...

John Amcann avular sar deriden, bir


ift bez eldivene dokundu. Ald, denedi, yen-
iden kard, yerine koydu. Yava yava iki
raflarna doru yrd ve durup ielerin
zerindeki etiketleri incelemeye balad.
Ana, John Amcay grd. Babaya:
1514/1684

Heyy!.. dedi ve bayle John Amcay


iaret etti.

Baba, John Amcaya doru sallana sallana


yrd.

Susadn galiba, John?

Yoo, hayr.

Baba:

Pamuk iini bitirinceye kadar sabret,


dedi. O zaman istediin gibi kr ktk sar-
ho olursun.

John Amca:

Aldrdm yok, korkma, dedi. ok


alyorum. yi uyuyorum. Ne rya gryor-
um, ne bir ey.

Ama ielere bakp bakp, aznn suyu


akyordu.
1515/1684

Sen bakma, zerinde durmuyorum.


Garip deil mi? Bir ey almak istiyorum.
htiyacm olsun olmasn. Bir tra makinesi
alsam diyorum. Bir ara uradaki eldivenler-
den bir ift alaym dedim. ok ucuz.

Baba:

Eldivenle pamuk toplayamazsn, dedi.

Ben de biliyorum. Tra makinesine de


ihtiyacm yok. nsan gz nnde byle dizin
dizin mal grnce, ihtiyac olsun olmasn,
can ekiyor.

Ana seslendi:

Haydi gidelim. Alacamz aldk.

Anann elinde bir kesekd vard. John


Amca ile baba ellerine birer paket aldlar.
Ruthie ile Winfield darda bekliyorlard;
1516/1684

gzleri gerilmi, avurtlarna doldurduklar


biskvitle yanaklarn iirmiti.

Ana:

Grrsnz, akam yemei yiyemeye-


ceksiniz, dedi.

Halk, seyyar kulbe kampna akn ediy-


ordu. adrlar aydnlanmt. Soba bor-
ularndan duman kyordu. Joad ailesi,
kalasn zerinden geerek seyyar kulbenin
ucundaki yerlerine geldi. Rose of Sharon
sobann yannda duran bir sandn zerine
oturmutu. Ate yakmt; teneke soba scak-
tan kpkrmz olmutu.

St aldnz m? diye sordu.

Evet, aldk. te.

Ver. leden beri imedim.

St il sanyor.
1517/1684

Hemire yle syledi.

Patatesleri soydun mu?

te, hazr.

Ana:

Kzartalm, dedi. Pirzola aldk. Pata-


tesleri yeni aldmz tavaya dora. ine de
soan at. Siz de gidip ykann. Bir kova su ge-
tirin. Ruthie ile Winfield nerede? Onlarn
ykanmalar gerek.

Rose of Sharon'a dnerek:

Biskvit alp yediler, dedi. kisinde de


birer kutu vard.

Erkekler derede ykanmak zere dar k-


tlar. Rose of Sharon patatesleri tavaya
doruyor, ban ucuyle kartryordu.
1518/1684

Birdenbire adrn bezi araland. Arabann


te yanndan iri, terli bir yz grnd:

Bugn hepiniz ne kadar kazandnz Bay-


an Joad?

Ana arkasna dnd:

Ooo! yi akamlar Bayan Wainwright.


Eh, Allaha kr. buuk dolar kadar
kazandk. Tam dolar elli yedi sent aldk.

Biz drt dolar yaptk.

Ana:

Evet, dedi. Siz kalabalksnz.

Evet, Jonas da yetiiyor. Gryorum


pirzola almsn?

Winfield kapnn arasndan ieri dald:

Ana!..
1519/1684

Dur bir dakika. Evet, erkekler seviyorlar


pirzolay .

Bayan Wainwright:

Ben de et piiriyorum, dedi. Kokusunu


duyuyor musunuz?

Hayr... Patatesteki soann kok-


usundan, sizin yer kokusunu alamyorum.

Bayan Wainwright:

Aaa... Yanyor! diye bard ve ban


ieri ekti.

Winfield:

Ana... dedi.

Ne var? Biskvitler seni hasta m etti?

Ana... Ruthie syledi.


1520/1684

Neyi syledi?

Tom'u.

Ana donakald:

Syledi ha?

Sonra Winfield'in nnde diz kt:

Winfield, olum, ne dedi bakaym?

Winfield heyecanlanmt. Geri ekildi:

Az bir ey syledi, o kadar.

Winfield, syle bakaym, ne dedi?

ey... Ruthie biskvitlerin hepsini


birden yememiti. Kalann elinde tutuyordu;
her zaman yapt gibi, arada srada, yava
yava yiyordu. Sonra da bana dnp: "Sana
da biraz braksam diye bekliyorsun, deil
mi?" diyordu...
1521/1684

Ana:

Winfield, olum, diye yalvard. Haydi


anlat, abuk, patlayacam.

Sinirli sinirli perdenin olduu yere doru


bakt:

Rosasharn, git de Bayan Wainwright'a


syle, konutuklarmz dinlemesin.

Peki, patateslere kim bakacak?

Ben bakarm. Haydi, sen git. Perdenin


arkasnda durup bizi dinlemesini
istemiyorum.

Kz arabadan aa indi, yandan dolaarak


perdenin tesine geti.

Ana:

Eee, anlat imdi Winfield...


1522/1684

Dediim gibi, bir para, bir para yiy-


ordu. Daha uzasn diye bazen bir tanesini iki-
ye blyordu.

abuk anlat, deli olacam.

O srada yanmza bir sr ocuk geldi;


tabi onlar da biraz yemek istediler.

Ama Ruthie azar azar srmaya devam etti,


kimseye bir lokma vermedi. Onlar da
kzdlar. ocuklardan biri, biskvit kutusunu
kapt.

Haydi evldm, teki ii anlat.

Winfield:

Anlatyorum ya, dedi. Ruthie de kzd,


ocuklarn birine saldrd; sonra baka birine
saldrd; sonra byk bir kz, Ruthie'ye kafa
tuttu. Ruthie'ye adamakll bir yumruk in-
dirdi. Bunun zerine Ruthie balad
1523/1684

alamaya, "Aabeyim gelsin de sana gs-


terir!" dedi. Sonra byk kz: "Yaa! Senin
aabeyin varsa, benim de var" dedi.

Winfield'in anlatmaktan soluu kesilmiti:

Sonra ocuklar, Ruthie'ye kafa tutmaya


baladlar, o byk kz da Ruthie'ye adam-
akll bir vurdu, Ruthie de bunun zerine:
"Benim aabeyim, senin aabeyini ldrr!"
dedi. Byk kz da: "Ya benim aabeyim sen-
in aabeyini ldrrse, ne yaparsn?" dedi.
Sonra... Sonra Ruthie: "Benim aabeyim
imdiye kadar iki kii ldrd" dedi. Sonra,
sonra... Kocaman kz: "Haydi sen de!
Yalanc!.." dedi. Ruthie de bunun zerine:
"nanmyor musun? Benim aabeyim birisini
ldrd de, onun iin bu taraflarda saklany-
or, senin aabeyini de ldrrse, grrsn."
dedi. Sonra ocuklar kfr etmeye
baladlar, Ruthie onlara ta att. Byk kz
da Ruthie'yi yakalad, ben eve katm.
1524/1684

Ana bitkin bir halde:

Aman Allahm! dedi. Aman Yarabbi, ne


yapacaz imdi?

Alnn avucuna ald, gzlerini ovalad:

Ne yapacaz imdi?

Grleyen sobadan yanan patateslerin kok-


usu geldi. Ana kurulu bir saat gibi patatesleri
kartrd ve evirdi.

Ana:

Rosasharn! diye seslendi.

Kz, perdenin yanndan kt.

Gel u yemee bak. Winfield sen git,


Ruthie'yi bul, buraya getir.

Winfield umutlanarak:
1525/1684

Dvecek misin, ana? diye sordu.

Hayr. Artk olan olmu. Neden bunu


yapt, bilmiyorum. Hayr, hayr. Dvmenin
bir yarar yok. Haydi, sen imdi ko,
Ruthie'yi bul. Buraya getir.

Winfield arabann kapsna kotu ve


kalastan kan erkekle karlat. Onlar
ieri girerken Winfield kenara ekildi.

Ana, hafif bir sesle babaya:

Seninle konuacam var... dedi. Ruthie,


ocuklardan bazlarna Tom'un saklandn
sylemi.

Nee?

Yaa! Anlatm. Kavga ederken sylemi.

Hay edepsiz kpek!


1526/1684

Ne yaptn bilmemitir. imdi beni


dinle: Sen burada dur. Ben dar kaym da
Tom'u bulmaya alaym, syleyeyim,
dikkatli olsun. Sen buradan ayrlma, gzn
de drt a. Tom'a da biraz yemek gtreyim.

Babann da bu ie akl yatt:

Peki, dedi.

Ruthie'ye sakn bir eyden bahsetme.


Ben onunla konuurum.

Bu srada Ruthie, arkasnda Winfield ile


ieri girdi. Kk kzn st ba toprak
iindeydi. Azndan salyalar akyordu.
Burnundan hl azar azar kan damlyordu.
Utanyor ve korkuyordu. Winfield bir zafer
kazanm gibi, arkasndan geliyordu. Ruthie
evresine sert sert bakt. Sonra arabann bir
kesine gitti, arkasn keye dayayp
durdu. Utanma duygusuyle kzgnl
birbirine karmt.
1527/1684

Winfield:

Ben anama anlattm, dedi.

Ana, bir inko tabaa, iki pirzola ile birka


kzarm patates koydu.

Sus Winfield, dedi. Zaten ocuklar


Ruthie'yi zmler, bir de biz zmeyelim.

Ruthie birdenbire ileri frlad. Anasn


belinden sard ve ban anasnn karnna
gmd; hkrklar btn vcudunu sarsy-
ordu. Ana, kznn kollarn gevetmeye
alt. Ama Ruthie'nin parmaklar vcuduna
smsk gmlmt. Ana, Ruthie'nin
salarn hafif hafif okad, omuzlarna
yavaa vurdu:

Sus bakalm, dedi. Bilmeden yaptn,


anladk.
1528/1684

Ruthie, gz yalaryle pislenen, kanl


yzn kaldrd:

Biskvitlerimi aldlar, dedi. O kocaman


eek kz beni dvd.

Yeniden alamaya balad.

Anas:

Eee! Sus bakalm, dedi. Ne biim szler


bunlar. Dur bakaym. Beni brak, gidiyorum.

Niye Ruthie'yi dvmyorsun ana?


Biskvitlerle oynamasayd bu olmazd.
Haydi, adamakll bir dayak at da akl bana
gelsin.

Ana iddetle:

Sen kendi iine bak bakaym!., dedi.


Yoksa daya onun yerine sen yersin! Ruthie,
brak beni de gideyim kzm.
1529/1684

Winfield kvrlarak bir ilteye ekildi,


oturdu; aileye pheli pheli, dalgn bir
ekilde bakt. Kendisine gl bir savunma
durumu hazrlad; nk Ruthie ilk frsatta
kendisine saldracakt; Winfield bunu biliy-
ordu. Ruthie, sessizce ve kederli kederli ara-
bann te yanna gitti.

Ana, inko taban stn bir gazete


kdyle kapatt.

Ben gidiyorum, dedi.

John Amca:

Sen bir ey yemeyecek misin? diye


sordu.

Sonra yerim. Dndm zaman. Canm


imdi bir ey istemiyor.

Ana, ak kapya doru gitti. Dik kalastan


indi.
1530/1684

Seyyar kulbelerin, dereye yakn yannda


bir sr adrlar kurulmutu; ipleri birbirler-
ini kesiyordu; adrlarn ubuklar birbirler-
ine girmiti. adr bezlerinin arasndan k-
lar grnyor, btn bacalardan duman
kyordu. Erkeklerle kadnlar, adrlarn
nnde durmu, konuuyorlard. ocuklar,
oraya buraya kouuyorlard. Ana adrlarn
arasndan kabara kabara yrd. Getii
yerlerden bazlarnda kendisini tanyanlar
oluyordu.

yi akamlar Bayan Joad.

yi akamlar.

Bir yere, bir ey mi gtryorsunuz,


Bayan Joad?

Bir tandk var da, bana verdii ekmei


kendisine geri vermeye gidiyorum.
1531/1684

Artk adrlarn bitimine gelmiti. Durdu,


arkasna bakt. Kampta klarn parldad
grnyor, konuan insanlarn kard
hafif sesler iitiliyordu. Arada srada sert bir
ses duyuluyordu. Havay duman kokusu
sarmt. Adamn biri, hafif hafif armonika
alyor, notalar tekrarlayarak, melodiyi
karmaya alyordu.

Ana, stlerin arasndan geerek dereye


indi. Patikadan kt; takip edilip
edilmediini anlamak iin bir sre sessiz ve
hareketsiz bekledi. Bir adam asklarn
ekerek ve tulumunun dmelerini
ilikleyerek patikadan kampa doru geliy-
ordu. Ana hi kprdamadan yere oturdu;
adam, anay grmeden geip gitti. Be dakika
bekledi; sonra kalkt, derenin yanndaki
patikadan yrmeye balad. O kadar sessiz
yryordu ki, yumuak admlarnn st
dallar zerinde kard ses, suyun hrts
yannda iitilmiyordu bile. Patika ve dere
sola sapt, sonra saa dnd, asfalta yaklat.
1532/1684

Gri yldz nda hendei ve her zaman ye-


mek brakt yuvarlak siyah kemeri gre-
biliyordu. Dikkatle ileri doru yrd. Ge-
tirdii paketi delie itti; oraya braklm
olan bo inko taba ald. Stlerin arasna
sokuldu; bir alln arasna girdi, oturup
beklemeye balad. Karmakark dallar ve
yapraklar arasndan kemerin siyah deliini
gryordu. Dizlerini kavrad. Ses kar-
madan ylece oturdu. Bir iki dakika sonra
allar yeniden kprdamaya balad. Bir tarla
faresi, yapraklarn zerinde ekine ekine
yryordu. Bir sansar, ayaklaryle yerde ses
kard ve bilmeden patikaya doru yrd;
vcudundan sanki hafif bir k kyordu.
Sonra bir rzgr, sanki dener gibi, hafif hafif
stleri sallad; yere bir sr sar yaprak
dt. Birdenbire bir rzgr sana geldi,
aalar edi ve yere yamur gibi yapraklar
dkt. Anann bana ve omuzlarna yaprak-
lar dt. Gkte kocaman bir bulut, yldzlar
kapatarak geiyordu. Den yapraklarn
1533/1684

zerine iri iri yamur taneleri damlad; bulut


hareketinde devam etti ve yldzlar yeniden
meydana kt. Ana rperdi. Rzgr geti,
all yeniden sessizlik kaplad. Ama
aalarn hrts, derenin aasna doru
devam edip gitti. Kamptan melodi karmaya
alan bir kemann hafif, ie ileyen sesi
geliyordu.

Ana sol yandan doru, hafif bir ayak sesi


iitti; dikkat kesildi. Dizlerini brakt ve daha
iyi iitmek iin ban uzatt. Hareket durdu,
biraz sonra yeniden balad. Kuru yaprak-
larn zerinde bir dal hrdad. Ana, karanlk
bir eklin meydana ktn, kemere doru
yaklatn grd. Siyah, yuvarlak varlk, bir
an karanla kart, sonra ekil geri dnd.

Ana yavaa:

Tom!., diye seslendi.


1534/1684

Karalt, kprdamadan durdu. O kadar


hareketsiz, o kadar yere yaknd ki, orada
duran bir ktkt sanki.

Ana yeniden seslendi:

Tom, yavrum, Tom!..

Sonra karalt hareket etti.

Ana sen misin?

Benim ben, korkma.

Ayaa kalkt, Tom'a doru yrd.

Tom:

Gelmemeliydin, dedi.

Tom, seni grmeliyim. Sana syleye-


ceklerim var.

Tom:
1535/1684

Buras patikaya yakn, dedi. Biri geer.

Senin baka yerin yok mu, Tom?

Evet, var ama... Ya bir kimse seni ben-


imle grrse... Sonra btn ailenin ba
belya girer.

Ne yapaym Tom, baka are yoktu.

Peki, gel benimle yleyse. Sakn ses


karma.

Tom suya aldrmayarak kk derenin


tesine geti; ana da onu izledi. Fundalk-
larn arasna girdi; fundalklarn tesinde
srlm tarlaya geerek yrmeye
baladlar. Kararan pamuk saplar toprakta
dimdik duruyordu. Saplarda birka pamuk
asl kalmt. Tarlann kenarndan bir eyrek
mil kadar yrdler; sonra Tom yeniden bir
fundaln iine dald. Byk bir brtlen
ynna yaklat, eildi; bir sr dal aralad.
1536/1684

Srne srne gir, dedi.

Ana ellerinin ve dizlerinin zerinde


yrd. Yerdeki kumu elleriyle duydu. Dal-
larn altndaki karanlk ona fena gelmedi ve
yerde Tom'un battaniyesinin durduunu an-
lad. Tom, dallar yeniden dzeltti. Maarada
hibir k yoktu.

Neredesin ana?

Buradaym... te burada. Yava konu,


Tom.

Aldrma. Ne zamandan beri kukumav


kuu gibi oturuyorum.

Ana, Tom'un inko taban zerindeki


kd kardn duydu.

Pirzola, dedi. Yannda patates de var.

Vay anasn, daha scak.


1537/1684

Ana, Tom'u karanlkta hi seemiyordu,


ama Tom'un ineyiini, eti koparp yu-
tuunu iitiyordu.

Tom:

Byle saklanmaya can kurban, dedi.

Ana, sinirli sinirli:

Tom... dedi. Ruthie seni sylemi.

Ana, Tom'un lokmay birden yuttuunu


duydu.

Ruthie mi syledi? Neden?

Onun suu yok. Kavga ederlerken, bir


kz aabeysinin onun aabeyini dveceini
sylemi. Byle zamanda kzlarn ne
yaptn bilirsin. O da, aabeysinin zaten iki
kii ldrm olduunu, imdi saklandn
sylemi.
1538/1684

Tom glmsyordu:

Ben, her zaman sylerdim zaten; John


Amca bu ocuklara gz kulak ol, derdim;
ama o, hi buna yanamazd. ocuk bu,
syler ana. Bunda korkacak bir ey yok.

Ana:

Yok, bir ey yok, dedi. Ama ocuklar


teki ocuklara syler, sonra bykler de
iitir, derken herkes duyar, bu durumda bi-
lirsin, insan gz hapsine alrlar. Tom, sen
buradan uzaklamalsn.

Ben bunu, nce de syledim. Kemerin


altna yemek getirirken, birisi seni grecek,
takip edecek, diye dm kopuyordu.

Ben de biliyorum. Ama ben senin, yakn


bir yerde olman istiyordum. Sana bir ey
olacak diye korkuyordum. Oysa seni hi
1539/1684

grmedim. imdi bile gremiyorum. Yzn


nasl oldu?

Eh, iyileiyor.

Yakna gel Tom. Bakaym. Yakna gel.

Tom srnerek yaklat. Anann uzanan


eli, karanlkta Tom' un yzn buldu, par-
maklar burnuna, oradan sol yanana gitti.

ok fena, yeri kalm Tom. Hele burnun


adamakll erilmi.

Belki de daha iyi. Kimse beni tanmaz.


Eer parmak izlerimi almadlarsa, ok mem-
nun olurum.

Yeniden yemeini yemeye balad.

Ana:

Sus, dedi. Dinle bak.


1540/1684

Rzgr ana, merak etme, rzgr.

Dereden bir sanak geti ve geerken


aalar hrdad. Ana, Tom'un sesinin
geldii yere doru yaklat.

Sana bir daha dokunmak istiyorum.


Tom, kr gibi oldum. ok karanlk buras.
Seni gzmn nne getirmek istiyorum.
Seni hatrlamak iin parmaklarmdan baka
bir ara yok, ama ne yapalm... Tom,
buradan gitmelisin.

Evet. Bunu ben t balangta


sylemitim.

Ana:

Epeyce para kazandk, dedi. Para


artrdm. Elini uzat Tom. Elimde yedi dolar
var.
1541/1684

Ben senin paran filan istemem, dedi.


Bamn aresine bakarm.

Tom, uzat elini. Parasz gidersen, beni


uyku tutmaz. Belki bir otobse filan binmen
gerekir. Senin ok, ok uzaklara, yz, drt
yz mil uzaklara gitmeni istiyorum.

Paray almam.

Ana, sert sert:

Tom, dedi, al paray. Anlyor musun?


Bana ac ektirme.

Tom:

yi bir ey yapmyorsun, dedi.

Belki byk ehirlerden birine gidersin.


Los Angelos'a filan. Orada seni kim arar, kim
sorar.

Tom:
1542/1684

Haa, dedi. Bana bak ana. Burada btn


gn, btn gece yapayalnz oturup kimi
dndm, biliyor musun? Casy'yi. Casy ok
konuurdu. Canm skacak kadar. Ama im-
di onun sylediklerini dnyorum da, bi-
rer birer aklma geliyor, btn syledikleri.
Bir ara kendi ruhunu bulmak iin le git-
tiini, yalnzla ekildiini, sonunda kend-
isine ait bir ruh bulunmadn rendiini
sylemiti. Byk bir ruhun, kk bir
paras olduunu sylemiti. ln bir ie
yaramadn, nk bir ruhun teki ruhlarla
birlemedike, bir olmadka on para et-
meyeceini sylemiti. Garip deil mi, nasl
da hatrlyorum. Oysa sylediklerine kulak
asmyorum sanrdm. Ama imdi ben de bir
insann yalnz olmasnn hibir ie yara-
madn biliyorum.

Ana:

Casy ok iyi adamd, dedi.


1543/1684

Tom devam etti:

Casy bir gn, ncil'den bir ey oku-


mutu. Pek de ncil'e benzemiyordu ya, ney-
se. ki kere okumutu ve ben, imdi
hatrlyorum. "Bu szler Papazn kitabnda
var." diyordu.

Nasld, syle bakaym Tom?..

yleydi: "ki, birden iyidir. nk


emeklerinin mkfatlarn iyi grrler.
nk birisi derse, teki onu kaldrr.
Yazk, o kimselere ki, yapayalnzdrlar ve
dtkleri zaman yardmlarna gelecek
kimseleri yoktur." te sylediklerinden bir
tanesi.

Ana:

Syle, dedi. Syle Tom.


1544/1684

Biraz daha syleyeyim: "Sonra eer iki


kii bir arada yatarsa, birbirlerini strlar;
ama tek bana kalan adam, kendisini nasl
str? Ve birisi kp da onu ezmeye kalkt
m, ikisi birlik olup o adama kar koyarlar.
Ve ok ulu bir ip kolay kolay kopmaz."

Bu da ncil'den mi?

Casy yle dediydi. Buna, Papazn kitab


diyordu.

Sus... dinle.

Rzgr. Ana, merak etme. Ben rzgr


tanrm. Ana, ben ok dndm. Vazlarn
ou bir trl kurtulamayacamz fukarala
ve biz fukaralar zerinedir. Eer mrnde
bir ey elde edemedinse, kollarn kavutur,
bekle. ldn zaman altn tabaklar iinde
sana dondurma gelecek... Ama Papazn kit-
ab iki kiinin emeklerinin mkfatlarn
daha iyi greceklerini sylyor.
1545/1684

Ana:

Tom, dedi. Ne yapmak niyetindesin?

Tom, uzun bir sre ses karmad.

Hkmet kampndaki durumu


dndm; bizim halkn nasl kendi kendini
ynettiini, kavga olduu zaman nasl kendi-
liklerinden ii yattrdklarn dndm.
Tabancal polisler olmad halde ortada pol-
islerin kurduu dzenden daha iyisi vard.
Niin bunu her yanda yapmyoruz? Bizden
olmayan polisleri frlatp atalm. Hepimiz
birlikte kendimiz iin alalm... Kendi to-
praklarmz kendimiz ileyelim.

Ana:

Tom, dedi yine. Ne yapacaksn?

Tom:

Casy'nin yaptn, dedi.


1546/1684

Ama, onu ldrdler.

Tom:

Evet biliyorum, dedi. Ama kolay kolay


lmedi. Casy kanuna kar hibir harekette
bulunmamt. Ana, ben boyuna dndm;
halkmzn nasl kpekler gibi yaadn,
zengin, gzel topraklarn nasl bo
durduunu, ya da nasl tek adamn elinde bir
milyon dnm toprak bulunduunu, beri
yandan yz binlerce arslan gibi iftinin
alktan geberdiklerini dndm durdum.
Millet birlese de Hooper iftliinde birka
kiinin bard gibi barsa...

Ana:

Tom, dedi. Senin peini brakmazlar.


Floyd'a yaptklar gibi, seni de yok ederler.

Nasl olsa benim peimi brakmyorlar.


Kimsenin peini brakmyorlar.
1547/1684

Kimseyi ldrmek istemiyorsun, deil


mi Tom?

Hayr. Onu da dndm; uzun zaman-


dan beri kanun d yaadma gre, ldre-
bilirim de... Brak canm. Buna daha karar
vermedim, ana. Sen beni dnme. Merak
etme.

Dallarn arasndaki kapkaranlk maarada


ses karmadan oturdular.

Ana:

Ben, senden nasl haber alabilirim?


dedi. Belki seni ldrrler de, haberim ol-
maz. Sana eziyet ederler. Nasl duyarm?

Tom, sinirli sinirli gld:

Eh, kimbilir belki de Casy'nin dedii


gibi; insann kendisine zg bir ruhu yoktur
da, byk bir ruhun parasdr. Ve o zaman...
1548/1684

Eee, o zaman Tom?

O zaman ne deeri var. O zaman ben


grnmeden her yerde bulunacam. Her
yerde olacam... Nereye baksan beni gre-
ceksin. Alar nerede ekmek iin kavga eder-
se, ben de orada olacam. Casy de bunlar
bilirdi. nsanlar, kzdklar zaman nasl
barrlarsa, ben de yle aracam ve., a
ocuklar, yemein hazr olduunu iittikleri
zaman, nasl glerlerse ben de yle gle-
ceim; ve bizimkiler piirdikleri eyleri
yerlerken, kurduklar evlerde yaarlarken.,
ben de orada olacam. Anlyor musun? Al-
lah, Allah! Ben de Casy gibi laf ediyorum
sanki.

Ana:

Anlamyorum, dedi. Aklm ermiyor.


1549/1684

Benim de ermiyor, dedi. Ben aklma


gelenleri sylyorum, insan ok hareket et-
mezse ok dnyor. Ana, artk git.

Paray al yleyse.

Tom bir an ses karmad:

Peki, dedi.

Tom, sonra., bu i bitince. Yine gel. Bizi


bulabilecek misin?

Tom:

Elbette bulurum, dedi. Artk git. Elini


ver.

Tom, anasn kovuun girilecek yerine


doru gtrd. Anann parmaklar Tom'un
bileklerine kenetlenmiti. Tom, dallar
aralad ve anasnn arkasndan dar kt.
1550/1684

Yanda incir aacna rastlayncaya kadar


tarlada yr ve sonra dereyi ge. Haydi gle
gle.

Ana:

Hoa kal, dedi ve hzl hzl uzaklat.

Gzleri yal ve yanyordu; ama alamy-


ordu. Fundaln iinde yrrken, ayaklarn
dikkatsizce yapraklara basyor ve ses
kartyordu. O srada karanlk
gkyznden, kuru yapraklar zerine iri
damlalar dt ve kuru yapraklar hrdatt.
Ana dallarndan yamur damlayan
fundaln iinde bir sre kmldamadan
durdu. Dnd... Gerideki al ynlarna
doru adm att; sonra birdenbire dnd
ve yeniden seyyar kulbelerin kampna
doru yrd. Doruca kk kprye geldi,
yola trmand. Yamur dinmiti ve gkyz
karanlkt. Arkasndan birtakm ayak sesleri
iitti, sinirli sinirli dnd. Yolun zerinde
1551/1684

snk bir k yanp snyordu. Ana dnd,


yeniden yoluna devam etti. Biraz sonra
yanna bir adam yaklat. Kibarca dav-
ranarak fenerini anann yzne deil, yere
tuttu.

Adam:

Merhaba, dedi.

Ana:

Merhaba, diye cevap verdi.

Galiba yamur yaacak.

Yamasa daha iyi. Sonra pamuk to-


playamayz. Oysa, pamuk toplamamz gerek.

Benim de pamuk toplamam gerek.


Buradaki kampta m oturuyorsunuz?

Evet efendim.
1552/1684

kisinin de ayaklar yola birlikte basyordu.

Yirmi dnmlk pamuum var. Ge


oldu ama, ziyan yok; imdi tamam. Biraz
dolap pamuk iisi bulmak istiyorum.

Bulursunuz. Mevsim hemen hemen bit-


mek zere.

Ben de yle sanyorum. Benim yerim


buradan bir mil tede.

Ana:

Biz alt kiiyiz, dedi. erkek, ben, iki


de kk ocuumuz var.

Ben bir iaret koyarm. Buradan iki mil


srer... Bu yolun ilerisinde.

Biz sabahleyin orada oluruz.

Yamur yamaz sanyorum.


1553/1684

Ana:

Bana da kalrsa yle, dedi. Yirmi dnm


ok srmez zaten.

Ne kadar abuk biterse o kadar mem-


nun olurum. Benim pamuum ge kald.
Daha nce toplayamadm.

Ne veriyorsunuz, baym?

Doksan sent.

Peki, toplarz. Gelecek yl yetmi be


sent, dahas altm sent olacak diyorlar.

Ben de yle iittim.

Ana:

Kavga kar ama, dedi.

Biliyorum. Tabi kacak. Benim gibi


kk bir adamn elinden ne gelir? Fiyatlar
1554/1684

Birlik tayin ediyor; biz uymak zorundayz.


Eer Birliin dediini yapmazsak, iftliimiz
elimizden gider. Kklerin evresine her za-
man yorlar, siz de bilirsiniz.

Kampa varmlard.

Ana:

Sabahleyin orada oluruz, dedi.


Pamuun ounu toplarz.

Seyyar kulbenin arkasna gitti, kalasa tr-


mand. Baba, John Amca ve ihtiyar bir adam
daha arabann yanna dayanarak
melmilerdi.

Merhaba, dedi. yi akamlar Mister


Wainwright.

Mister Wainwright, yol yol atlam


yzn kaldrd. Kalarnn hemen altndaki
gzleri derindeydi. Sa koyu krl ve
1555/1684

gzeldi. enesini ince gm bir sakal


rtmt.

yi akamlar, madam.

Ana:

Yarn pamuk toplamaya gideceiz. Bir


mil kuzeyde, yirmi dnm.

Baba:

Kamyonu alsak iyi olur, dedi. Daha ok


toplarz.

Wainwright heyecanla ban kaldrd:

Biz de toplayabilir miyiz?

Tabi. Adamla birlikte biraz yrdm.


Buradan pamuk toplayacak adam bulmaya
geliyordu.
1556/1684

Pamuk hemen hemen bitti. kinci el iin


kalanlar pek az. Bunlardan gndelii kar-
mak zor. lk elde ou toplanacak.

Ana:

Sizinkiler de isterlerse bizimle birlikte


gelebilirler, dedi. Benzin parasn paylarz.

ok iyi bir dostsunuz, madam.

Ana:

Bu, her iki ailenin de iine gelir, dedi.

Baba:

Mister Wainwright'n bir derdi var da


bu gece onun iin gelmi. Boyuna bu iten
szediyor.

Neymi bakalm?

Wainwright ban yere edi.


1557/1684

Bizim Aggie yok mu, dedi. Kocaman kz


oldu... On altsna bast, byd.

Ana:

Aggie hem de gzel kz, dedi.

Baba:

Dur, dinle, dedi.

Kzmla sizin olunuz Al, her gece gezip


duruyorlar. Aggie salam yapl bir kzdr.
Ona, koca lzm, yoksa ba derde girer. Biz-
im ailemizde bugne kadar hibir drlt
olmamtr. Ama karmla ben, imdi bu fakir
halimizde bamza bir dert karsa ne
yaparz?., diye dnp duruyoruz. Kzn
ba derde girmi midir dersiniz?

Ana, iltenin birini yayd, zerine oturdu.

imdi de beraberler mi?


1558/1684

Mister Wainwright:

Her gece olduu gibi, dedi. Bu gece de


gezmedeler.

Yaa! Ama Al iyi ocuktur. Bugnlerde


biraz ii aztt, ama iyi, doru ocuktur.
Ondan iyisi can sal.

Aman, sakn Al'dan yakndmz san-


mayn. Biz kendisini seviyoruz. Ama karm
ve beni korkutan nedir bilir misiniz? Aggie
sanki gen bir kadn oldu. Ama ya siz, ya da
biz kalkp gidersek... Aggie'yi de fena durum-
da grrsek ne yaparz? Ailemizde imdiye
kadar yzmz kzartacak bir olay
olmamtr.

Ana, yumuak bir sesle:

Biz ailenizde yz kzartacak bir olayn


kmamasna alrz, korkmayn, dedi.
1559/1684

Mister Wainwright abucak ayaa kalkt:

Teekkr ederiz, madam. Aggie yetikin


bir kz olmutur. yi kzdr... Hem gzel, hem
iyi kalplidir. Eer ailemizde utanlacak bir
olayn kmasn nlerseniz ok memnun
oluruz. Aggie'nin suu yok. Birden serpildi
ite.

Ana:

Kocam, Al ile grr, dedi. O


grmezse ben grrm.

Mister Wainwright:

Peki yleyse, iyi geceler. Ayn zamanda


teekkr ederiz, dedi.

Perdenin yanndan geerek kayboldu.


Mister Wainwright'in, arabann te yannda
yava sesle konutuu, konumann so-
nucunu anlatt duyuluyordu.
1560/1684

Ana bir sre evreyi dinledikten sonra:

Heyy, buraya, yanma gelip oturun,


dedi.

Baba ile John Amca meldikleri yerden


zar zor kalktlar. Gelip anann yanna, ilten-
in zerine oturdular.

Kkler nerede?

Baba, kedeki ilteyi gsterdi:

Ruthie, Winfield'in stne atld ve


srd. kisini de yatrdm. Her halde uyuyor-
lar. Rosasharn komulardan birine oturmaya
gitti.

Ana iini ekti. Yavaa:

Tom'u buldum... dedi. Buradan git, ded-


im ona. ok uzaklara gidecek.
1561/1684

Baba yavaa ban edi. John Amca en-


esini gsnn stne indirdi.

Baba:

Elden baka ne gelir, dedi. Tom baka


bir ey yapabilir miydi John, ne dersin?

John Amca ban kaldrd:

Gerekten hibir ey dnemiyorum,


dedi. Uykuda gibiyim.

Ana:

Tom iyi ocuktur, dedi.

Ve sonra zr diledi:

Al ile ben grrm dedim ama, kt


niyetle sylemedim...

Baba, ok soukkanl:
1562/1684

Biliyorum, dedi. Artk ben ie yara-


myorum zaten. Btn zamanm bu ilerin
nasl bamza geldiini dnmekle geir-
iyorum. Btn gn evimizi ve bir daha onu
gremeyeceimizi dnp duruyorum.

Ana:

Buras daha gzel... Toprak daha iyi,


dedi.

Biliyorum. Ama, gzm bunlar


grmyor ki. Stlerin imdiden nasl
yapraklarn dktklerini dnyorum.
Bazen gneye bakan pencereyi tamir etmek
aklma geliyor. Garip deil mi? Ailenin yne-
timini artk kadn ele almaya balad. unu
yapacaz, buraya gideceiz... diye kadnlar
sylyor; ve ben de btn bunlara
aldrmyorum.

Ana:
1563/1684

Kadnlar, erkeklerden daha abuk


deiirler, diye karsndakini yattrmaya
alt. Kadnlar, mrlerince kollaryle
alrlar. Erkekler kafalaryle. Aldrma. Belki
de... Ah, belki de gelecek yl bir evimiz olur,
kim bilir?!..

Baba:

Ne altta var, ne stte, dedi. Geleli epey


bir zaman oldu... Ne i bulduk, ne rn. im-
di ne yapacaz? Yiyeceimizi nasl salay-
acaz? Sonra unu syleyeyim ki,
Rosasharn, akama sabaha. Dndke deli
olacam. Dnmemek iin kendimi eski
gnlerin iine gmyorum. mrmz bitip
tkenmi gibi geliyor bana.

Ana glmsedi:

Hayr, mrmz bitmedi, dedi. Bitmedi.


Bak, sana kadnlarn bildii bir ey daha sy-
leyeyim. una dikkat ettim: nsan,
1564/1684

sramalarla yayor... ocuklar douyor, in-


sanlar lyor, bunlar sramalar... insan bir
iftlik alyor, kaybediyor, bu da srama.
Kadnlarn hepsi bir nehir gibi, bir tek ak;
kk anaforlar var. Ama nehir yine nehir
ve akmakta. Kadnlar hayata byle bakyor
ite. Biz lmeyeceiz. Halk yaayacaktr.
Belki biraz deiecek ama, yine halk halktr
ve yaamakta devam edecektir.

John Amca sordu:

Bunu nasl syleyebiliyorsun? Her eyi


durmaktan nasl alkoyarsn?.. Herkesi yor-
ulmaktan, bezmekten nasl kurtarabilirsin?

Ana dnd. Bir elinin parlayan srtn,


teki eliyle ovdu. Sa elinin parmaklarn, sol
elinin parmaklar arasna soktu:

Anlatmas zor, dedi. Yaptmz her ey.,


bana yle geliyor ki, bu gidie uymak iindir.
Ben byle dnyorum. Hatta a kalmak
1565/1684

bile. Hastalanmak bile. Bazlar lyor, ama


kalanlar daha sert, daha dayankl oluyor.
Sen gnn yaamaya bak, gnn!..

John Amca:

Ah, zavall kadncaz, o zaman lme-


seydi... dedi.

Ana:

Sen, sadece gnn yaamaya bak, dedi.


Kendini dinleme.

Baba:

Gelecek yl, iyi bir yl olursa; yurdumuza


dneriz, dedi.

Ana:

Susun bakalm, dedi.


1566/1684

Kalasn zerinde sessiz admlar iitildi,


sonra Al birden ieri dald.

Merhaba, dedi. imdi bizimkiler uyu-


mutur diyordum.

Ana:

Al, dedi. Oturmu konuuyorduk. Sen


de gel, otur.

Olur... Peki. Ben de size bir iki sz


sylemek istiyorum: Ben yaknda gidiyorum.

Hayr, olmaz. Gidemezsin. Sen bize


lzmsn. Ne diye bizi brakp gidiyorsun?

Biz Aggie Wainwright'le evlenmeye


karar verdik. Ben bir garajda i bulacam,
bir sre bir ev kiralayacaz ve sonra...

Sert sert ban kaldrd:


1567/1684

Biz kararmz verdik. Bizi artk kimse


durduramaz.

Hepsi Al'a bakyorlard.

Ana sonunda:

Al, dedi. ok memnun olduk. Bilir misin


ne kadar sevindik.

Gerekten sevindiniz mi?

Tabi. Sen bydn, yetitin. Sana bir


kadn lzm. Ama hemen gitme, Al.

Aggie'ye sz verdim, dedi. Gideceiz.


Artk bu duruma katlanamam.

Ana:

Hi olmazsa bahara kadar kaln... diye


yalvard. Sadece bahara kadar. Bahara kadar
sabredemez misiniz? Kamyonu kim srecek?
1568/1684

Ama...

Bayan Wainwright birden ban uzatt:

Duydunuz mu sonunda? diye sordu.

Evet. imdi duyduk.

Aman Yarabbi! Ah., ah bir pastamz


olsayd. Ah, bir pasta olsayd. Pasta, ya da
pasta gibi bir ey.

Ana:

Ben biraz kahve yapaym, biraz da


pandispanya yaparm, dedi. Reelimiz de
var.

Bayan Wainwright:

Ne l!., dedi. Pekl. Haa, ben de biraz


eker getireyim. Pandispanyann iine
koyarz.
1569/1684

Ana, kk dallar krarak sobaya att,


akam yemeinden kalma kmrler, dallar
tututurdu. Ruthie ile Winfield
smklbceklerin kabuundan balarn
uzatmalar gibi, yataklarndan ktlar. Bir
sre dikkatli davrandlar, hl affedilip
edilmediklerini anlamaya altlar. Kimsen-
in kendilerine bakmadn grnce,
cesaretleri artt. Ruthie kapya doru, duvar
tutmadan, seke seke gidip geldi.

Rose of Sharon, kalas trmand srada,


ana bir kseye un dkyordu. Bir sre
duraklad, sonra yava yava yrd.

Ne oluyor? diye sordu.

Ana:

Haberin yok, diye bard. Al ile Aggie


Wainwright evlenecekler, kk bir elence
yapacaz.
1570/1684

Rose of Sharon, kaskat kesildi. Kzarp


bozaran Al'a yavaa bakt.

Bayan Wainwright arabann te yanndan


bard:

Aggie'ye yeni entarisini giydiriyorum.


Biraz sonra gelirim.

Rose of Sharon yavaa dnd, ak duran


kapya doru bir daha gitti ve sessizce
kalastan indi. Aya yere basar basmaz
dereye doru yrmeye balad. Derenin
yanndaki patikadan yrd. Anasnn nce
gittii yolu izliyordu. Stlere doru gidiy-
ordu. Rzgr imdi daha srekli esiyor, dal-
lar, daha ok hrdyordu. Rose of Sharon
diz kt ve fundaln iine dald. Brtlen
dallar yzn kesti, san ekti, ama o
aldrmad. Sonunda, her yann dallarn
sardn anlaynca, durdu. Arkast uz-
and... Ve karnndaki ocuun arln
duydu.
1571/1684

Ana, ksz arabada kmldand, sonra bat-


taniyesini atarak kalkt. Arabann ak
kapsndan gri yldz giriyordu. Ana
kapya doru yrd, sonra durarak evreye
baknd. Doudaki yldzlar solmaya
balamlard. Rzgr st aalarnn
zerinde yava yava esiyor, dereden suyun
hafif rlts geliyordu. Kampn ou
uykudayd, ama bir adrn nnde kk bir
ate yanyordu. evresinde halk toplanm,
snyordu. Ana, yeni yeni yanan atelerin
alevleri karsnda birok insanlarn ellerini
ovaladn, sonra arkalarn evirerek eller-
ini arkalarna koyduklarn gryordu. Ana,
uzun bir sre dar bakt ve ellerini
kavuturdu. An bir rzgr gelip geti. Ayaz
kmt. Ana da titredi, ellerini outurdu.
Geri dnd, fenerin yannda kibrit arad.
Fener gcrdad. Fitili yakt, bir sre alevin
mavi mavi yann seyrettikten sonra sar,
ince k halkasnn bydn grd. Fen-
eri sobaya gtrd, yere koydu, kuru, ince
1572/1684

st dallarn krarak sobaya atmaya


balad. Biraz sonra ate, boruda grlyordu.

Rose of Sharon g halle yatanda dnd,


kalkp oturdu.

Hemen kalkyorum, dedi.

Ana:

Niye oda snncaya kadar biraz daha


yatmyorsun? diye sordu.

Hayr, kalkacam.

Ana kovadaki suyu aydanla doldurdu,


sobann stne koydu. Msr ekmeklerini
piirmek iin yala dolu tavay da sobann
stne yerletirdi. Yavaa:

Neyin var senin? dedi.

Rose of Sharon:
1573/1684

Ben gidiyorum, dedi.

Nereye?

Pamuk toplamaya.

Haydi oradan, senin pamuk toplayacak


halin var m?!..

Var. Ben de pamuk toplayacam.

Ana, suya koyaca kahveyi lt:

Rosasharn, sen dn akamki toplantda


yoktun?..

Kz, cevap vermedi.

Pamuk toplamak da nereden kt?

Yine cevap yok.

Al ile Aggie yznden mi?


1574/1684

O zaman ana, kzna daha yakndan bakt:

Yavrum, senin pamuk toplaman


gerekmez.

Ben gideceim.

Peki, yle olsun, ama bari kendini ok


skma.

Baba kalk. Haydi kalkn bakalm.

Baba gzlerini krptrd ve esnedi:

Daha uykumu almadm, dedi. Gece yat-


tmz zaman saat on bir vard.

Haydi kalkn bakalm. Hepiniz kalkp


ykann.

Arabadakiler, yava yava canlanmaya


baladlar. Kvrla kvrla battaniyelerinden
ktlar. Erile brle elbiselerini giydiler.
1575/1684

Ana, ikinci tavasna tuzlanm et


doruyordu.

Haydi kalkp ykann!., diye emretti.

Odann te ucunda bir k belirdi ve


Wainwrightlerin blmesinden dallarn krl-
masndan kan trdlar iitildi.

Bayan Joad!.. diye bir ses geldi. Biz


hazrlanyoruz. Biraz sonra hazrz.

Al mrldand:

Ne diye sabah karanl kalkyoruz?


dedi.

Ana:

alacamz yer yirmi dnm, dedi.


Hemen gidip ie balayalm. Tarlada fazla
pamuk yok. Toplanmadan nce varalm.
1576/1684

Ana acele acele hepsini giydirdi,


kahvaltlarn verdi.

Haydi, abuk iin kahvenizi, dedi. He-


men yola kalm.

Ana, karanlkta pamuk toplanmaz ya.

Gn aard zaman orada olmalyz.

Belki daha slaktr?..

ok yamur yamad. Haydi haydi, iin


kahvenizi. Kahvalt biter bitmez hemen mo-
toru altr, Al.

Bayan Wainwright, hazr msnz? diye


seslendi.

Daha kahvaltmz ediyoruz. Biraz sonra


hazrz.

Darda kamp canlanmaya balamt.


adrlarn nnde ateler yanyordu. Seyyar
1577/1684

kulbelerin soba borularndan dumanlar


kyordu.

Al, kahvesini dikti ve az dolusu telve ald.


Tkre tkre kalastan indi.

Biz hazrz Bayan Wainwright, diye


seslendi.

Rose of Sharon'a dnd:

Sen kal, dedi.

Kz enesini uzatt:

Ben gideceim. Ana, ben de gitmeliyim.

yi ama, pamuk torban yok. Torba


tayamazsn sen.

Ben toplayp senin torbana koyarm.

Hi almasan daha iyi.


1578/1684

Eee. Ben de gideceim dedim ya!

Ana iini ekti:

Ben gzm senden ayrmam. Keke bir


de doktor olsayd.

Rose of Sharon sinirli sinirli arabann


iinde dolat. zerine ince bir manto giydi
ve kard.

Ana:

Bir battaniye al, dedi. Dinlenmek is-


tediin zaman mezsin.

Seyyar kulbenin arkasnda, motorun


grltsn iittiler.

Ana, zafer kazanm gibi:

nce biz kalm, dedi. Torbalarnz


aln. Ruthie, torba gibi yaptm gmlekleri
unutma.
1579/1684

Wainwright ve Joad ailesi karanlkta


kamyona trmand. afak skmek zereydi,
ama daha ortalk gri ve soluktu.

Ana, Al'a:

Sola dn, dedi. Gittiimiz yerde bir


iaret olacak.

Karanlk yol boyunca gittiler. teki arabal-


ar da onlar izliyordu. Geride, kampta, oto-
mobiller almaya, aileler otomobillere dol-
maya balamt; btn arabalar yola kt ve
sola dnd.

Yolun sandaki posta kutusuna bir tahta


levha balanm, zerine mavi tebeirle:
Pamuk ileri Aranyor diye yazlmt.
Al, kapya dnd ve ambarn nne ekti.
Ambarn n nceden gelmi otomobillerle
doluydu. Beyaz ambarn ucundaki bir
elektrik lambas, koltuklarnn altnda
torbalaryle, kantarn yannda duran bir sr
1580/1684

erkek ve kadn aydnlatyordu. Kadnlarn


bazlar torbalarn omuzlarna balamlar,
gslerine dmelemilerdi.

Al:

Daha erken gelmeliymiiz, dedi.

Kamyonu tel rgnn yanna ekti ve mo-


toru durdurdu. Aileler yere atladlar, bekley-
en gruba karmak zere yrdler. Yoldan
boyuna arabalar gelip duruyor, gruba yeni
yeni aileler katlyordu. Ambarn ucundaki
n altnda mal sahibi, gelenleri
kaydediyordu.

Hawley mi? dedi. H-a-w-l-e-y?.. Ka


kiisiniz?

Drt. Will.

Will.

Benton...
1581/1684

Benton...

Amelia...

Amelia...

Claire...

Claire. Baka? Carpenter mi? Ka


kiisiniz?

Alt.

Herkesin adn yazyor, hizalarnda tartlar


iin yer,brakyordu.

Torbalarnz var m? Bende birka torba


var. Tanesini bir dolara veririm.

Ve arabalar avluya akn ediyorlard. Mal


sahibi krkl ceketini boazna kadar ekti.
Yola dnceli dnceli bakt.
1582/1684

Yirmi dnm bu kadar insanla abuk


biter, dedi. ocuklar byk pamuk r-
morkuna trmanyorlar, rmorkun kmes
tellerine ayaklarn sokuyorlard.

Mal sahibi:

Heyy, ekilin oradan!., diye bard. nin


aa. Telleri geveteceksiniz.

ocuklar yavaa aa indiler.


armtlar, ses karmyorlard. Gri afak
skmt.

Mal sahibi:

iin darasn deceim, dedi. Gne


doduktan sonra dmem. sterseniz
balayn almaya. Artk ortalk seilmeye
balad.

Halk hemen pamuk tarlasna dald; herkes


bir sraya geti. Torbalarn bellerine
1583/1684

baladlar, katlaan parmaklarn stmak


iin ellerini oynattlar. afak doudaki tepel-
erin zerinde renklemiti; bir sr insan
pamuk sralarnn nnde kmldanyordu.
Ve asfalttan arabalar ambarn nndeki
meydan doluncaya kadar geldiler. Sonunda
gelen arabalar yolun her iki yannda durmak
zorunda kald. Tarlada rzgr hzl hzl
esiyordu.

Mal sahibi:

Ulan, hepiniz nasl da haber aldnz


be?!., dedi. Burada haberler ne abuk yayly-
or. Yirmi dnm leye kalmaz, biter. Adn
ne? Hume mu? Ka kiisiniz?

Sra sra insanlar, tarlada alyor; gl,


srekli bir rzgr elbiselerini uuruyor. Par-
maklar, dalan toplar arasnda ve
arkalarnda gittike arlaan uzun torbal-
arn iinde uuyordu.
1584/1684

Baba, sandaki srada alan bir adamla


konuuyordu.

Bizim taraflarda, byle rzgr eserse,


yamur getirir. Yamur yamas iin biraz
daha souk olmas gerekiyor galiba. Sen ne
zamandan beri buradasn?

Hem konuuyor, hem de ban iinden


kaldrmyordu.

Komusu da ban kaldrmadan:

Ben, aa yukar bir yldan beri


buradaym.

Yamur yaacak m dersin?

Belli olmaz. Ayp deil ya, burada otur-


anlar bile bilmezler. ri iri taneli yamur
yaarsa, uzun zaman yamur yamaz.
Buradakiler yle der.
1585/1684

Baba, hemen batdaki dalara bakt.


Byk, gri bulutlar, rzgrn hzyle dalarn
tepesinde toplanyordu.

Yamur bulutlarna benziyor, dedi.

Komusu gz ucuyle bir bakt:

Belli olmaz, dedi.

Pamuk sralarndaki insanlar, balarn


kaldrp bulutlara baktlar. Sonra yeniden
ilerine eildiler, elleri pamuklarn iinde
uuyordu. Pamuk toplamakta yar ediyor-
lar; zamanla ve pamuun arlyle edilen
bir yart bu; yamurla ve birbiriyle yar
ediyorlard... u kadarck pamuk vard ve bu
kadarck para alnacakt. Tarlann br
ucuna gelmilerdi, yeni bir sra kapmak iin
koutular. imdi rzgr nlerinden geliyor,
yksek kurun bulutlarn doan gnee
doru gittikleri grlyordu. Ve yolun ken-
arnda yeni yeni arabalar durmakta,
1586/1684

yazlmak zere yeni yeni iiler gelmekteydi.


Sra sra insanlar tarlada hzl hzl alyor-
lar, sonra tartya geliyorlar, pamuklarn
arln yazdryor, tartlarn kendi
defterlerine kaydederek yeni bir sraya
gemek zere kouyorlard.

Ve saat on birde tarlada bir ey kalmam,


i bitmiti. Drt yan kmes teliyle evrili r-
morklar, yine kmes teliyle evrili kamyon-
lara engellendi, asfalta kt, rr makines-
ine gitti. Pamuklar, kmes telinin
aralarndan frlyor, havada kk pamuk
bulutlar uuuyordu; yolun kenarndaki
yoncalarn zerlerinde pamuk paralar
taklp kalyor, dalgalanyordu. Pamuk to-
playclar, kederli kederli ambarn arkasnda
toplandlar, paralarn almak zere
sralandlar.

Hume, James. Yirmi iki sent. Ralph,


otuz sent. Joad, Thomas doksan sent, Win-
field on be sent.
1587/1684

Paralar, gmler, on sentlikler ve peniler


st ste duruyor. Herkes parasn alrken
defterine bakyor.

Wainwright, Agnes otuz drt sent.


Tobin, altm sent.

Kuyruk yava yava hareket ediyordu.


Aileler ses karmadan arabalarna dnyor-
lar ve yavaa ekilip gidiyorlard.

Joad ve Wainwright ailesi, kamyonda,


yolun almasn bekliyordu. Bu srada ilk
yamur damlalar dmeye balamt. Al,
yamuru anlamak iin kolunu dar uzatt,
Rose of Sharon ortalarnda, ana ise darya
gelen yanda oturuyordu. Kzn gzleri yen-
iden donuklamt.

Ana:

Sen gelmeyecektin, dedi. On, on be


libreden fazla toplayamadn.
1588/1684

Rose of Sharon kocaman, ikin karnna


bakt; cevap vermedi. Birdenbire titredi ve
ban uzatt. Gzn kzndan ayrmayan
ana, pamuk torbasn at, Rose of Sharon'un
omuzlarn rtt ve kzn kendisine doru
ekti. Artk yol almt. Al motoru altrd,
asfalta kt. Yamur havay delerek aa
iniyor, yolun zerine vurarak dalyordu.
Kamyon yoluna devam ettike, damlalar
klmeye ve sklamaya balad. Yamur,
kamyonun zerine o kadar hzla arpyordu
ki, grlts, eski motorun sesini bile
bastryordu. Kamyonun arkasnda Wain-
wright ve Joad aileleri pamuk torbalarn
balarnn ve omuzlarnn zerine
rtmlerdi.

Rose of Sharon, anasnn kolunda iddetle


titredi.

Ana, bard:
1589/1684

Hzl git Al!.. Rosasharn souk ald. Ay-


an scak suya koymal.

Al, grltler iindeki motoru hzlandrd.


Seyyar kulbe kampna geldikleri zaman ara-
bay krmz arabalarn yanna kadar ekti.
Kamyon daha iyice durmadan, ana emirler
vermeye balad:

Al!., diye bard. Babanla ve John Amca


ile birlikte, stlere gidin, ne kadar kuru dal
bulursanz toplayn. Oday stmal.

Acaba tavan akyor mu?

Sanmam. yi ve kuru olsun; bize odun


lzm. Oday stmalyz. Ruthie ile Winfield'i
de aln. Onlar da kk dal paralar toplar-
lar. Ben kzn durumunu iyi grmyorum.

Ana kamyondan frlad, Rose of Sharon,


anasn izlemeye alt, dizleri bkld ve
olduu gibi basamaa kverdi.
1590/1684

iman Bayan Wainwright, kz grd:

Nesi var? Vakti geldi mi?

Ana:

Yoo, sanmyorum, dedi. Souk ald,


d. Ver elini bakaym.

ki kadn, Rose of Sharon'a yardm ettiler.


Bir iki adm attktan sonra kzn gc yerine
geldi. Bacaklar gvdesini tamaya balad.

Bir eyim yok ana, dedi. yle bir fenalk


geldi, geti.

ki yal kadn Rose of Sharon'n dirsekler-


ini tutuyorlard.

Ana bilgi bir tavr ald:

Ayaklarn suya koymal, dedi.


1591/1684

Kza yardm ederek kalastan kardlar,


seyyar kulbeye soktular.

Bayan Wainwright:

Siz kznz ovun, dedi. Ben sobaya


bakaym.

Son kalan dallar atarak sobay yakt.


Yamur, bardaktan boanrcasna yayor,
arabann tavannda tkrdyordu.

Ana ban kaldrd:

Allaha kr, tavan akmyor, dedi. adr


ne kadar iyi olursa olsun, akar. Sobann
zerine biraz su koyar msnz Bayan
Wainwright?..

Rose of Sharon iltenin zerinde kmlda-


madan yatyordu. Ayakkablarn kardlar,
ayaklarn ovmaya baladlar.

Bayan Wainwright, kzn zerine eildi:


1592/1684

Bir yerin aryor mu? diye sordu.

Hayr, iyi deilim. zerimde bir fenalk


var.

Bayan Wainwright:

Bende aspirin var, dedi. Eer istersen


vereyim. yi gelir.

Kz, iddetli bir titreme geirdi:

Ana, rt beni, yorum.

Ana, btn battaniyeleri getirdi, kzn


zerine yd. Yamur, tavann zerinde
grlyordu.

Odun toplamaya gidenler, dndler; ku-


caklar odun doluydu; apkalarndan, cepler-
inden sular damlyordu.

Baba:
1593/1684

Allah kahretsin, srlsklam olduk, dedi.


Yamur bir anda insann iine iliyor.

Ana:

Bir daha git de, bir kucak al, gel. Bunlar


abucak yanp biter. Az sonra karanlk
basacak.

Ruthie ile Winfield, stlerinden sular aka


aka ieri girdiler ve getirdikleri dallar
ynn zerine frlattlar. Bir daha getirmek
zere dndler.

Ana:

Siz gitmeyin, diye emretti. Atein


yannda durun, kurunun.

leden sonra her taraf yamurdan gm


bir renk almt. Yollar prl prl parlyordu.
Pamuk bitkileri sanki saatten saate karary-
or, bozuluyordu. Baba, Al ve John Amca,
1594/1684

boyuna fundala gidip geldiler ve kuru ot


tadlar. Getirdikleri odunlar, kapnn
yanna ydlar; odun yn, tavana kadar
kt. Sonunda durdular; sobaya yaklatlar.
apkalarndan omuzlarna dereler gibi su
akyordu. Ceketlerinin kenarlarndan sular
damlyor, yrdke ayakkablar v v
ediyordu.

Elbiselerinizi karn, dedi. Size kahve


piirdim. Tulumlarnz kurudur. Onlar giyin.
Durmayn orada yle.

abucak akam oldu. Seyyar kulbelerde


aileler birbirlerine sokuldular; damlarn
stne dklen yamuru dinlediler.
YRM DOKUZUNCU BLM

Denize bakan yksek dalarn, ovalarn


zerinde, okyanustan gelen kurun bulutlar
kouyordu. Rzgr, azgn ve sessiz, yk-
seklerde esiyor, fundalklarda hrdyor, or-
manlarda grlyordu. Bulutlar, para para,
kme kme, st ste, dalar gibi geliyorlard.
Sonra birbirinin stne yldlar ve batda
kp kaldlar. Rzgr durdu, bulutlar, kaln
ve kaskat, olduklar yerde durdular. Yamur
saanaklar halinde, sonra da durup durup
bardaktan boanrcasna yamaya balad;
sonra yava yava, tek bir tempoyla, kk
damlalar, devaml vurgular haline geldi;
koyu bir grilik, le n akam na
eviren bir yamur oldu. nce, kuru toprak,
nemi emdi ve esmerleti. Toprak iki gn
kana kana suyu iti, sonunda doldu, tat.
Sonra su birikintileri olutu; alak yerlerde,
tarlalarda kk glckler oldu. amurlu
glckler ykseldike ykseldi, srekli
1596/1684

yamur, parlayan sular dvdke dvd.


Sonunda dalar doldu tat; yamalar sular
hendeklere verdi; ve hendekleri derecikler
haline getirdi; boazlardan ve geitlerden
aa, vadilere ve ovalara doru grl grl
gnderdi. Yamur, aralksz yap duruy-
ordu. Dereler ve kk nehirler, yataklarnn
kylarna doru ykseldi, stlerin,
aalarn kklerine iledi, stleri akntya
doru yatrd, pamuk bitkilerini kklerinden
skt, aalar srkledi. amurlu su, derel-
er boyunca anaforlar yapyor, yataklardan
taarak, tarlalara, bahelere, kara kara
saplar kalan pamuk tarlalarna szyordu.
Dz tarlalar, gl oldu; byk, kurun birer
gl... Ve yamur zerlerini kamlad durdu.
Sonra su, yollarn zerine tat. Arabalar, n-
lerindeki suyu yararak, arkalarnda kaynayan
amurlu birer su brakarak yava yava iler-
liyorlard. Toprak, yamurun vuruu altnda
ses karyor, dereler sellerin akntsyle
grlyordu.
1597/1684

Yamur ilk balad zaman gmen halk,


adrlarda birbirlerine sokuldu ve yaknda
kesilir, dedi. Ne kadar srer acaba? diye
sordu.

Su birikintileri byynce, erkekler eller-


ine krekleri alarak yamura ktlar, adr-
larn evresinde kk yollar atlar. Dur-
madan arpp vuran yamur, sonunda adr
bezine iledi ve adrdan aa oluk gibi ak-
maya balad. Sonra adrlarn evresinde
alan kk kanallardan sular tat ve su,
adrlarn iine girdi, yataklar ve battaniyel-
eri slatt. Halk, slak elbiselerle oturuyordu.
Sandklar koydular, sandklarn zerine
kalaslar dayadlar. Gndz ve gece kalaslar
zerinde oturdular.

adrlarn yannda eski arabalar duruy-


ordu; su, motorlar, elektrik kablolarn ve
karbratrleri bozmutu. Kk kurun
adrlar, gllerin ortasnda kalmt.
Sonunda adrlar brakp gitmekten baka
1598/1684

are kalmad. O zaman motorlar almad,


nk teller ksa devre yapyordu; motorlar
alsa bile, tekerlekler diz boyu amurdan
kamayacakt. Halk, kollarnn altna slak
battaniyelerini alarak amurun iine dald.
ocuklarn, ihtiyarlarn kucaklarna alarak
amurlara bata ka yrdler. Ve nerede,
yksek bir yer, bir ambar ya da samanlk
varsa oras halkla, titreyen ve umudunu
yitiren insanlarla doldu.

Sonra bazlar, yardm brolarna ba


vurdular ve yine kederli kederli, elleri bo,
kendi halknn arasna dndler.

lem byle., yardm grebilmek iin en az


bir yl orada bulunmu olmak gerek. Hk-
met yardm edecek diyorlar. Ne zaman?
Kimse bilmiyor.

Ve yava yava, korkunun en by ba


gsterdi:
1599/1684

ay hibir i yok.

Samanlklarda halk birbirine sokuldu,


zerlerine bir korku kt, yzleri korkudan
bembeyaz kesildi. ocuklar, "Az!" diye
baryorlard. Yiyecek yok.

Sonra hastalk geldi... Pnmoni... Gzlere


ve kulaklara kadar yryen kzamk.

Yamur durmadan yad; sular yollarn


zerinden akyordu; kprler artk suyu
geirmeye yetmiyordu.

Sonra, srlsklam insanlar, adrlardan,


kalabalk samanlklardan dar frladlar;
zerlerinde slak kuma paralar, ayak-
larnda birer amur yn vard. Yiyecek bul-
mak iin, yiyecek dilenmek ve istemek iin,
yardm dilenmek iin, yalan sylemek iin,
sulara bata ka, ehirlere, ehirdeki dkkn-
lara, yardm brolarna akn ettiler. Ve bu di-
lenmenin, yardm istemenin altnda iin iin
1600/1684

umutsuz bir fke kabarmaya balamt.


Kk kasabalarda srlsklam insanlara
kar beslenen acma duygusunun yerini
kzgnlk ald, a insanlara kar duyulan
kzgnlk, sonra korku oldu. Sonra, muhtar-
lar, yardmclarn topladlar. Silh, gz
yaartc gaz, cephane kullanma emirleri ver-
ildi. Bunun zerine a insanlar, bir lokma ek-
mek dilenmek, plkteki sebzeleri dilen-
mek, frsat bulduklar zaman almak zere
dkknlarn arka sokaklarna doldular.

Ne yapacan arm insanlar, doktor-


lara ba vurdular; doktorlarn ii vard. Acl
insanlar dkknlara ba vurarak belediye
doktorunun gnderilmesini istediler. Beledi-
ye doktorlarnn o kadar ileri yoktu. Beledi-
yenin arabalar amurlar yararak lleri
topluyordu.

Ve yamur, acmadan, durmadan yad;


dereler yataklarndan tat, her yana yayld.
1601/1684

Alk ve korku, st kapal yerlerde


birbirlerine sokularak, slak samanlklarn
iinde yatarak fkeyi besledi. Olanlar dilen-
meye deil, almaya gittiler; erkekler de
istemeye istemeye almay denemeye gittiler.

Muhtarlar, yeni yeni yardmclar to-


pladlar, yeni yeni silhlar smarladlar ve
salam evlerde rahat rahat oturan insanlar,
nce acdlar, sonra gmen halktan holan-
mamaya ve sonunda onlardan tiksinmeye
baladlar.

Pnmoniden soluyan kadnlarn, tavan


akan samanlklarn slak otlar iinde, ocuk-
lar dodu. htiyarlar, ambarlarn keler-
inde kvrlp ldler, kaldrmaya gelen
belediye memurlar, onlar dorultamad.
Geceleri alktan ne yapacaklarn arm
insanlar, aldrmadan kmeslere girdiler,
tavuklar barta barta yakalayp getirdiler.
zerlerine silh atld zaman kamyorlar,
sadece aldrmadan, dalgn dalgn suya arpa
1602/1684

arpa yryp gidiyorlard. Vurulurlarsa


bitkin bitkin amurun iine
uzanveriyorlard.

Yamur durmutu. Tarlalarda, gkyzn


yanstan sular duruyor, topraktan, akan suy-
un sesi geliyordu. nsanlar samanlklardan,
dam altlarndan ktlar. Sel altnda kalan to-
praa melip baktlar ve ses karmadlar.
Yalnz, arada srada alak sesle bir iki laf
ediyorlard:

Bahara kadar i yok. yok.

Ve i yoksa., para da yok, yiyecek de yok.

Bir insann, bir ift at olsa, bu atlar to-


pra srmek, ekmek ve bimek iin kullanr;
i olmad zaman atlar a brakp ldrmez.

Onlar at., biz insanz.


1603/1684

Kadnlar, sonunda her eyin bitip bit-


mediini anlamak iin erkeklerinin yzne
bakyorlard. Kadnlar durmular, sessizce
erkeklerini seyrediyorlard. Ve birka erkein
topland her yerde erkeklerin yzlerinden
korku siliniyor, yerini fke alyordu. Kadnlar
rahatladlar, nk korkacak bir ey ol-
madn anladlar... Her ey bitmemiti,
korkunun yerini fke ald srece hibir za-
man her ey bitmeyecekti.

Topraktan kk otlar ba veriyordu ve


birka gn sonra, yeni yl balarken dalar
yemyeil olacakt.
OTUZUNCU BLM

Seyyar kulbeler kampnda su, birikintiler


halinde duruyor, yamur, amurlar dvy-
ordu. Kk dere yava yava yatandan
kt, seyyar kulbelerin bulunduu alak
dzle kadar ykseldi.

Yamurun ikinci gn Al, seyyar arabann


ortasnda, adr bezini ald. Dar kard,
motorun stne rtt, yeniden,arabaya
dnd, iltenin zerine oturdu. imdi ortada
perde kalmaynca, iki aile bir olmutu.
Erkekler birlikte oturuyorlard; bezgindiler.
Ana, sobada az bir ate yakyor, iinde her
zaman bir iki dal bulunduruyor, elindeki
odunu idare etmeye alyordu. Yamur,
seyyar kulbenin hemen hemen dmdz
olan damna arpp duruyordu.

nc gn Wainwright ailesi sklmaya


balad.
1605/1684

Bayan Wainwright:

Buradan gitsek iyi olacak, dedi.

Ana, onlar oturtmaya alt:

Bir yere gidip dam alt bulabilecek


misiniz?

Bilmiyorum. Ama gitsek daha iyi olacak


gibi geliyor bana.

Bir sre tarttlar. Ana, Al' gzden


karmyordu.

Ruthie ile Winfield oyun oynamaya


altlar, sonra zerlerine sersemce bir tem-
bellik kt... Ve yamur dam dvyordu.

nc gn, derenin sesi, dam dven


yamurdan ok iitilmeye balad. Baba ile
John Amca, kapnn eiinde duruyorlar,
ykselen dereye bakyorlard. Kampn her iki
yannda su, asfalta doru ykseliyordu;
1606/1684

asfaltn istinat duvar, kampn arkasn,


taan dere de nn evirmiti.

Baba:

Ne dersin John? Galiba su biraz daha


ykselirse, buray sel basacak.

John Amca azn at, tra uzayan enes-


ini ovalad:

Evet, dedi. Belki.

Rose of Sharon, ar bir souk algn-


lndan yatyordu; yz al ald; gzleri
ateten yanyordu. Ana, eline bir fincan scak
st alarak kznn yanna oturdu.

Bak kzm, dedi. unu al. Gcn artsn


diye iine biraz domuz ya koydum. Kalk da
i.

Rose of Sharon bitkin, ban sallad:


1607/1684

Canm istemiyor.

Baba parmayle, havada yarm bir daire


izdi:

Kreklerimizi alp bir kanal asak, suyu


tutarz. uradan uraya kadar yapsak, yeter.

John Amca:

Evet, diye babann bu dncesine


katld. Belki... Acaba tekiler katlrlar m?
Onlar herhalde buray brakp gitmek
isteyeceklerdir.

Baba direndi:

Ama buradaki arabalar hi olmazsa


kuru, dedi. Bundan iyi yer bulamazlar... Dur
bakalm.

Arabadaki odun ynndan bir dal ald.


Kalastan indi, amura bata ka dereye kadar
1608/1684

gitti, anafor yapan suyun kenarna dikti.


Biraz sonra yeniden arabaya dnd.

Vay anasn, srlsklam oldum, dedi.

Her iki adam, suyun kenarndaki kk


denekten gzlerini ayrmadlar. Suyun
yava yava denein evresinde dne dne
ykseldiini, yukar doru trmandn
grdler.

Baba, kapya meldi:

Su hzla ykseliyor, dedi. Durumu


herkese anlatmal. Bakalm bir kanal amaya
raz olurlar m? Eer raz olmazlarsa, gitmeli.

Baba, Wainwrightlarin blmesine doru


uzun arabann iine bakt. Al, Aggie'nin
yanna oturmutu. Baba, onlarn blmelerine
doru yrd.
1609/1684

Su ykseliyor, dedi. Bir hendek asak


nasl olur? Bu i ancak elbirliiyle yaplr.

Bay Wainwright:

Biz de imdi bunu konuuyorduk.


Buradan gitmeli, diyorduk.

Baba:

Sen buralarn biliyorsun, dedi. Kuru bir


yer bulmann ne kadar g olduunu da her-
halde bilirsin...

Evet, biliyorum, dedi. Yani ey...

Al:

Baba, onlar giderse ben de giderim,


dedi.

Baba, sinirlendi:
1610/1684

Gidemezsin Al. Kamyon... Biz kamyonu


gtremeyiz.

Bana vz gelir; biz birbirimizden


ayrlmayz.

Baba:

Sen dur bakalm biraz, dedi. Gelin


benimle.

Bay Wainwright ile Al ayaa kalktlar,


kapya yaklatlar. Baba, eliyle iaret ederek:

Gryor musunuz? dedi. uradan


uraya kadar bir set yapacaz.

Su, denein evresinde dnyor, eddi


trmanyordu.

Bay Wainwright:

Dnya kadar i. Hem, ondan sonra su


yine gelecek, dedi.
1611/1684

imdi bir i yaptmz yok. alsak


fena m olur? Byle iyi yer baka nerede
bulabiliriz? Haydi gidelim, tekilere de sy-
leyelim. Elbirliiyle bu seddi pekl yaparz.

Al:

Aggie giderse, ben de giderim, dedi.

Baba:

Bak, Al, eer tekiler de bu seddi


kazmaya raz olmazlarsa hepimiz gideceiz.
Haydi, gidip durumu onlara anlatalm.

Omuzlarn kamburlatrdlar; kalastan in-


erek teki arabann ak duran kapsndan
ieri daldlar.

Ana, sobann banda, hafif hafif yanan


atee birka odun att. Ruthie yanna
sokulmutu:

Karnm a, diye inledi.


1612/1684

Ana:

Hayr, a olamazsn, dedi. Adamakll


orba itin.

Bir kutu biskvit olsayd. Oturmaktan


canm sklyor, oynayacak bir ey de yok.

Ana:

Yaknda oynayacak bir eyin olacak,


dedi. Biraz sabrl ol. Yaknda inallah
bamz sokacak bir yerimiz de olacak.

Ruthie:

Kpeimiz olsayd, dedi.

Kpeimiz de olacak, kedimiz de.

Sar m olacak?

Ana:
1613/1684

Canm skma, diye yalvard. Ruthie, ra-


hat dur. Rosasharn hasta. Biraz uslu otur.
Oynayacak bir eyin olacak, dedim ya sana.

Ruthie vzldanarak dolat.

Rose of Sharon'un, sk skya rtl yatt


yerden an, keskin bir lk iitildi ve
barma yarda kald. Ana birden dnd,
kzna doru yaklat. Rose of Sharon
soluunu tutuyordu; gzleri korku iindeydi.

Ana:

Ne var kzm? diye bard.

Kz soluunu brakt, bir daha tuttu.

Birdenbire ana, elini battaniyenin altna


soktu:

Bayan Wainwright!.. diye seslendi.


Heyy, Bayan Wainwright!..
1614/1684

Ufak tefek, iman kadn, Joadlarn


blmesine geldi:

Beni mi ardnz?

Baksana.

Ana, Rose Of Sharon'un yzn gsterdi.


Rose of Sharon' un dileri alt dudana kene-
tlenmiti; aln terden srlsklam olmutu;
gzlerinde parlayan bir korku vard.

Ana:

Galiba zaman geldi, dedi. Erken oldu


ama.

Kz, derin bir soluk ald ve brakt.


Dudan da brakt, gzlerini kapad.

Bayan Wainwright, kzn zerine eildi:

Ar her yann saryor mu?., abucak?


Azn a da soruma cevap ver.
1615/1684

Rose of Sharon bitkin bir halde ban


edi.

Bayan Wainwright, anaya dnd:

Evet, dedi. Zaman gelmi; sen erken mi


diyorsun?

Erken ya. Belki ateten erken geldi.

Ayaa kalkmal; biraz biraz dolamal.

Ana:

Hali yok ki, dedi. Hi gc kalmad.

Baka aresi yok.

Bayan Wainwright, sakinleti ve iini iyice


baarmak iin ciddileti:

Ben doumlarda ok bulundum, dedi.


Haydi, kalkp kaplar kapayalm. Ceryan
yapmasn.
1616/1684

ki kadn ar, srgl kaplar kapad; bir


kar aralk kalncaya kadar srdler.

Bayan Wainwright:

Bizim lambay da alalm, dedi.

Yz heyecandan pembe pembe olmutu:

Aggie!., diye seslendi. Sen u kk


ocuklar al da bak.

Ana ban edi:

yi olur. Ruthie. Sen de Winfield,


Aggie'nin yanna gidin bakalm. Haydi
abuk.

ocuklar:

Neden? diye sordular.

Gidin diyorum size, o kadar.


Rosasharn'n ocuu olacak...
1617/1684

Ben grmek istiyorum ana. Ne olur


greyim.

Ruthie... Kafam kzdrma da git. Haydi,


abuk ol.

Bu tonla sylenen szlere kar konul-


mazd. Ruthie ile Winfield istemeye istemeye
arabann te ucuna gittiler. Ana, feneri yakt.
Bayan Wainwright, kendi gaz lambasn ge-
tirdi; yere koydu; fenerin byk daireli ,
seyyar kulbeyi iyice aydnlatt.

Ruthie ile Winfield, odun ynnn


yannda durdular; odunlarn arasndan olup
bitenleri gzetlemeye baladlar.

Ruthie yavaa:

Rosasharn ocuk douracak, biz de


bakacaz, dedi. Sakn grlt edeyim deme.
Anam bizi grmez. Eer bu yana bakarsa,
1618/1684

hemen odunlarn arkasna gizlenirsin.


Bozma da, grelim.

Winfield:

ocuklarn ou doum grmemitir,


dedi.

Ruthie, kabara kabara:

Hibir ocuk grmemitir, dedi. Sadece


biz greceiz.

iltenin yannda, lambann parlak


nda, ana ile Bayan Wainwright babaa
vermi, heyecanl heyecanl konuuyorlard.
Sesleri yamurun arltsn biraz bastry-
ordu. Bayan Wainwright, nlnden bir
bak kard, iltenin altna soktu. zr
dileyerek:

Belki ie yaramaz, dedi. Ama bizim


tarafllar kullanr. Hibir ziyan yoktur.
1619/1684

Ana, bayle onaylad:

Biz pulluk ucu kullanrz. Herhangi ke-


skin bir ey bu ii grr, yeter ki ary
kessin. Uzun srmez sanrm.

imdi naslsn?

Rose of Sharon, sinirli sinirli ban


sallad:

Geliyor mu?

Ana:

Evet, dedi. Gzel bir ocuun olacak.


Yalnz, biraz da sen yardm edeceksin. Biraz
kalkp yrsen ne iyi olur.

Bakaym, alaym.

Bayan Wainwright:
1620/1684

yi kzdr benim kzm, dedi. ok iyi


kzdr. Yavrum, sen sklnca biz sana yardm
ederiz. Seninle birlikte dolarz.

Kzn koluna girerek ayaa kaldrdlar,


omuzlarnn stne elgelli ine ile bir bat-
taniye tutturdular. Odun ynna kadar
gtrdler; yavaa dndler, bir daha ayn
yere doru yrdler; yeniden dndler;
yrdler, yrdler... Ve yamur kudur-
mucasna dam dvyordu.

Ruthie ile Winfield, merakl merakl


bakyorlard.

Winfield:

Ne zaman olacak? diye sordu.

Hi. Duymasnlar. Bizi grrlerse,


sonra burada brakmazlar.
1621/1684

Aggie, odun ynnn arkasnda onlara


katld. Aggie'nin ince yz, sar salar,
lamba nda grnyor, bann duvara
vuran glgesinde uzun ve sivri yz belli
oluyordu.

Ruthie fsldad:

Hi ocuk doarken grdn m?

Aggie:

Tabi, dedi.

Peki, ne zaman doar?

Eh, uzun srmez. Pek uzamaz.

Peki, ne kadar srer?

Sabaha kadar doar herhalde.

Ruthie:
1622/1684

Hay Allah kahretsin!., dedi. yleyse


imdiden bakmayalm. Aaa, bak!..

Yryen kadnlar durmulard. Rose of


Sharon kaskat kesilmiti. Ardan inliyordu.
Kz iltenin stne yatrdlar. Rose of Shar-
on inlerken ve yumruklarn skarken bir
yandan da onun alnn siliyorlard.

Ana, yavaa kzna:

Bir ey yok, dedi. Geecek... Geecek.


Ellerimi tut... imdi dudan azna al.
Tamam... Tamam.

Ar gemiti. Kz biraz dinlendirdiler;


sonra yeniden tutarak ayaa kaldrdlar,
de bir ileri bir geri, bir ileri bir geri arlar
arasnda, gidip geldiler.

Baba, kap aralndan ban uzatt; ap-


kasndan sular akyordu:
1623/1684

Ne diye kapy kapadn? diye sordu.

Sonra, dalaan kadnlar grd.

Ana:

Zaman geldi, dedi.

Demek., demek ki artk istesek de


gidemeyeceiz...

Evet, gidemeyeceiz.

O halde gidip bir an nce seddi yapalm.

Dorusu da o.

Baba, amurlara bata ka dereye doru


yrd. aret denei on santim daha suya
girmiti. Yamur altnda yirmi adam
duruyordu.

Baba bard:
1624/1684

Bu seddi yapacaz!.. Kzmn arlar


balam.

Adamlar evresinde toplandlar:

ocuk mu douruyor?

Evet. Artk hibir yere gidemeyiz.

Uzun boylu birisi:

ocuk bizim deil ya. Bize ne? Biz gider-


iz, dedi.

Baba:

Tabi, dedi. Gidersiniz. sterseniz gidin.


Sizi tutan var m? Sekiz krek bize yeter.

stinat duvarnn aa ksmna doru


kotu, kreini amura saplad. Krek, emici
bir sesle kalkt. Bir daha saplad ve amuru
dere kenarnn alt ksmna frlatt. teki
adamlar da yanlarna sraland. amuru
1625/1684

uzun bir set halinde ydlar; krei olmay-


anlar, stlerden taze dallar kopararak
rdler, derenin kenarna bastrdlar. Adam-
lara, bir alma hevesi, bir sava lgnl
gelmiti. Biri krei brakt zaman, teki
alyordu. Ceketlerini ve apkalarn at-
mlard. Gmlekleri, pantolonlar, vcut-
larna smsk yapm, ayakkablar ekilsiz
birer amur topa haline gelmiti. Joad
ailesinin arabasndan keskin bir lk koptu.
Adamlar durdular. Tedirgin tedirgin din-
lediler, sonra yeniden ilerine daldlar.
Kk toprak tmsek te yanda yolun istinat
duvar ile birleinceye kadar uzatld. Artk
yorulmulard. Krekler eskisine nazaran
daha yava alyordu. Ve dere yava yava
ykseliyordu. Su imdiden ilk topran
atld yere kadar ykselmiti.

Baba, zafer kazanmcasna gld:

Eer seddi yapmasaydk, imdi burasn


su basacakt!.. diye bard.
1626/1684

Dere, yeni yaplan seddin stne doru


ykseliyor, st dallarndan yaplan r-
gleri atyordu.

Baba:

Daha ykseldi! diye bard. Seddi biraz


daha ykseltmeli!..

Akam oldu ve i devam etti. Artk adam-


lar bitkin dmlerdi. Yzleri hareketsiz,
l gibiydi... Makine gibi sert sert alyor-
lard. Karanlk bast zaman, kadnlar ara-
balarn kaplarnda fenerlerini yaktlar,
erkeklerin kahvelerini hazrladlar. Kadnlar
birer birer Joadlarn arabasna gidiyorlar,
kapnn aralndan ieri giriyorlard.

Arlar artk sk sk, yirmi dakikada bir


geliyordu. Rose of Sharon, kendisini tutamaz
olmutu. iddetli arlar geldike feryad
basyordu; komu kadnlar, Rose of Sharon'a
1627/1684

bakyorlar, kz okuyorlar, yeniden kendi ar-


abalarna dnyorlard.

Ana, sobay adamakll harlandrmt;


btn aralar sobann zerinde, scak suyun
iinde duruyordu. kide birde baba, ara-
badan ieri bakyor:

Nasl? diye soruyordu.

Ana:

yi, iyi, diyerek onu yattryordu.

Karanlk daha ok basnca, ilerinden biri,


geceleyin almak zere bir cep feneri ge-
tirdi. John Amca, seddin stne amur at-
maya devam ediyordu.

Baba:

Kendini skma, dedi. leceksin.


1628/1684

Elimde deil. Bu feryatlara day-


anamyorum. Sanki o... Hani...

Baba:

Anladm, dedi. Ama bo ver.

John Amca kabard:

Ben kaacam. Ya alrm, ya


kaarm.

Baba, John Amcaya arkasn dnd:

Su, son iaretin neresine geldi?

Cep feneri olan adam, denee tuttu.


Yamur, ktan beyaz beyaz geiyordu.

Ykseliyor.

Baba:
1629/1684

imdi daha yava ykseliyor, dedi. Kar


taraflar su basyordur.

Ama, yine de ykseliyor.

Kadnlar kahve kaplarn doldurdular;


yeniden sobalarn stne koydular. Ve btn
bir gece srd bu; adamlar gittike
yavaladlar, yavaladlar ve ayaklarn araba
beygirleri gibi srklemeye baladlar. Sed-
din zerine daha ok amur, daha ok st
dallar kondu. Yamur durmadan yayordu.
Cep fenerleri yzlerine tutulduu zaman,
gzlerin cansz bakt, elmack kemiklerinin
nndeki kaslarn morarm olduu
grlyordu.

Uzun bir sre, arabadan iitilen lklar


devam etti, sonunda kesildi.

Baba:
1630/1684

Dosayd, bizim kadn beni arrd,


dedi.

Sersem sersem amur atmaya devam etti.

Dere, seddin karsnda dnyor ve


kaynyordu. Bu srada derenin yukar
tarafndan byk bir atrd iitildi. Cep fen-
erinin nda byk bir kavak aacnn
yana yatt grld. Adamlar durup bak-
tlar. Aacn dallar, suya gmlmt ve
akntyle birlikte oynuyordu; bu srada dere,
kk kkleri skmekteydi. Yava yava
aa, topraktan ayrld, ar ar derenin
aasna doru srklenmeye balad.
Bitkin adamlar, bu hali azlar ak
seyrediyorlard. Aa yava yava aa
doru geliyordu. Sonra aacn bir dal, bir
kte takld ve orada kald. Aacn kkleri
yavaa dnd, yeni yaplan sedde dayand.
Su, aacn berisinde toplanmaya balad.
Aa hareket ede ede seddi kesti. Buradan
kk bir derecik akmaya balad. Baba ileri
1631/1684

atld, alan gedii amurla tkad. Su,


aacn berisinde toplanyordu. Ve sonra set
hemence eriyip gitti. Sular nce topuklara
yayld, sonra dizlere kadar kt. Adamlar
daldlar, kamaya baladlar. Aknt mey-
dana, arabalarn altlarna, kamyonlarn
altna olduu gibi yayld.

John Amca, suyun seddi atn


grmt. Zifir karanlkta yle byle
farkna varmt. Birden kendi arl kend-
isini aaya doru ekti. Dizlerine kadar
gmld ve srkleyen su, gsnn evres-
inde dnmeye balad.

Baba, John Amcann dtn grd:

Heyy!.. Ne oluyorsun?

John Amcay ayaa kaldrd:

Hasta msn? abuk arabalara gidelim,


onlar yksektedir.
1632/1684

John Amca kendini toparlad:

Bilmiyorum, diye zr diledi. Bacak-


larm kesildi. Baka bir eyim yok.

Baba, John Amcay arabalara kadar


gtrd.

Set ykld zaman Al, hemen dnp


komaya balamt, ayan zorla sryordu.
Kamyona vard zaman, su baldrlarna
kadar kmt. Motorun zerinden adr
ekip att, arabaya atlad. Mara bast. Motor
dnd, ama almad. Mara iyice bast.
Akmlatr slak motoru yava yava
dndrd, yine motor tam almad. Bir
daha, bir daha, her defasnda biraz daha
yava dnyordu. Avansa ald. Oturduu
yerin altndan kolu kard, dar atlad. Su,
kamyonun basaman amt. Otomobilin
nne kotu. Karter su iindeydi. Sinirli sin-
irli kolu yerine takt, evirdi, evirdi; kolu
yakalayan eli her dnte yava yava akan
1633/1684

sular evreye sratyordu. Sonunda Al,


yenildi. Motor, su iinde kalmt,
akmlatr bozulmutu. Biraz daha yk-
seke bir yerde duran iki arabann motoru
iledi, lambalar yand. amurun iinde
rpndlar, tekerlekler dne dne amura o
kadar batt ki, sonunda ofrleri motoru
durdurmaktan, kenara ekilip bakmaktan ve
lambalarn klarn seyretmekten baka
yapacak bir ey kalmadn grdler. Ve
yamur projektr n beyaz beyaz iz-
gilerle kamlyordu. Al yava yava kamy-
onun yannda yrd, ieri uzand, konta
kapad.

Baba arabaya vard zaman, kalasn alt


ksm suyun zerinde yzyordu. Kalasn
zerine bast, suyun iinde, amura dayad:

Kendine gelebildin mi John? diye sordu.

yiyim. Sen iine bak.


1634/1684

Baba, ekine ekine kalas trmand ve dar


aralktan srne srne ieri girdi. ki fener
de kslmt. Ana, Rose of Sharon'un
yannda, iltenin zerinde oturuyor, kzn
hareketsiz yzn bir mukavva parasyle
yelpazeliyordu. Bayan Wainwright, sobaya
kuru allar att; kapaklarn evresinden
nemli bir duman kt; oday yanan bir cisim
kokusu kaplad. Baba ieri girdii zaman,
ana ban kaldrp bakt, sonra hemen
indirdi.

Baba sordu:

Nasl... yi mi?

Ana yine ban kaldrmad:

Her halde. Uyuyor.

Odada ar bir doum kokusu vard. John


Amca zar zor ieri girdi; arabann kenarna
dayanarak ayakta durdu. Bayan Wainwright
1635/1684

iini brakt; babann yanna geldi. Babay


dirseinden tutarak odann kesine
gtrd. Bir fener ald, kede duran bir
elma sandna tuttu. Bir kdn stnde
mosmor, buruuk, kk bir mumya
yatyordu.

Bayan Wainwright:

Hi soluu kmad, dedi. Hi yaamad.

John Amca dnd, yorgun yorgun ara-


bann karanlk ucuna doru yrd. Yamur
imdi damn zerinde yava yava tkrdy-
ordu. Yamurun sesi o kadar yavalamt ki,
John Amcann karanlkta yorgun soluu bile
iitiliyordu.

Baba ban kaldrp Bayan Wainwright'a


bakt. Feneri kadnn elinden ald; yere
koydu. Ruthie ile Winfield deklerinde uy-
uyorlard. Ik gzlerine gelmesin diye
kollaryle yzlerini kapatmlard.
1636/1684

Baba, yava yava Rose of Sharon'un


deine yanat. melmeye alt, bacak-
lar tutmuyordu. Diz kt. Ana,
mukavvasn ileri geri sallyordu. Bir an
babaya bakt, gzleri uykuda yryenlerin
gzleri gibi apak ve dimdikti.

Baba:

Biz., elimizden geleni yaptk, dedi.

Biliyorum.

Btn gece altk. Sonra kocaman bir


aa, seddi ykt.

Biliyorum.

Su arabann altndan akyor.

Biliyorum. itiyorum.

Bu byle devam edecek mi dersin?


1637/1684

Bilmiyorum.

Peki... Elimizi kolumuzu balayp, byle


duracak myz?

Anann dudaklar kaskat kesilmiti ve


bembeyazd:

Hayr. Yaplacak bir ey vard... Onu da


yaptk.

Halsiz kalncaya kadar btn gece


altk ve bir aa... Yamur biraz
hafifliyor...

Ana ban kaldrarak dama bakt, sonra


yeniden ban indirdi. Baba, karsndakinin
konumasn nlemek iin devam etti:

Daha ne kadar ykselecek bilmem. Belki


de araba bile selin altnda kalr.

Biliyorum.
1638/1684

Sen her eyi biliyorsun.

Ana cevap vermedi. Mukavva, ileri geri,


yava yava hareket ediyordu.

Baba:

Beceremedik mi? diye davrann hakl


gstermeye alt. Baka ne yapabilirdik?..

Ana, erkeine yabanc yabanc bakt. Beyaz


dudaklar dalgn bir keder iinde glmsedi:

Suu stne alma. Sus. Her ey dzele-


cek. Deiiyor. Bir deiim var; her yerde.

Belki su... Buradan gitsek iyi olur


herhalde.

Zaman gelince, gideriz. Ne yapmamz


gerekirse onu yaparz. imdi sus. Kz
uyandrrsn.
1639/1684

Bayan Wainwright dallar krd, tten slak


atein iine att. Dardan hiddetli bir ses
iitildi:

Brak ben ieri gireyim de, o eolu


eee gstereyim!

Sonra, tam kapnn nnden Al'n sesi


geldi:

Nereye gidiyorsun bakaym?

O Joad denilen namussuz herifi


grmeye gidiyorum!

eri giremezsin. Ne olmu bakalm?

O budala, set iini aklmza koymasayd,


imdi biz gitmitik. imdi arabamz su
altnda kald.

Bizimki sanki yolun stne mi km


yani?!..
1640/1684

Bana ne? Brak, ben ieri gireceim!

Al'n sesi souktu:

eri brakmam, istersen kavga ederiz.

Baba, yavaa ayaa kalkt, kapya gitti:

Peki Al, yle olsun. Ben imdi geliyor-


um. Aldrma Al.

Baba, kalastan aa kayd. Ana, babann:

Hastamz vard. Gel bakalm buraya da


grelim, dediini iitti.

Yamur imdi damn stne hafif hafif


damlyor, yeni kan rzgr, sular frlaty-
ordu. Bayan Wainwright sobadan doru
geldi. Rose of Sharon'a bakt:

Biraz sonra afak skecek, madam.


Biraz uyuyun. Ben kza bakarm.
1641/1684

Ana:

Yok, dedi. Yorulmadm.

Bayan Wainwright:

Gzleriniz klm, dedi. Haydi, gidin


de biraz yatn.

Ana mukavvasyle yava yava havay


yelpazeliyordu.

Bize ok yardm ettiniz, dedi. ok


teekkr ederiz.

riyar kadn, glmsedi:

Teekkre lzum yok. Hepimiz ayn ara-


badayz. Biz ayn durumda olsak, siz bize
yardm etmez miydiniz?

Tabi ederdik.

Bizim yerimize baka biri olsayd?


1642/1684

Ona da yardm ederdik. Eskiden bir ail-


emiz vard. imdi yok. imdi artk herkes ail-
emizden oldu. Halimiz ne kadar fenalarsa
yapacamz iler de o kadar artyor.

Bundan kanlmaz ki.

Ana:

Biliyorum, dedi.

Ruthie derin derin iini ektikten sonra


kolunu yznden ekti. Bir an gzn kr-
parak a bakt, ban dndrd ve anasn
grd:

Dodu mu? diye sordu. ocuk kt m?

Bayan Wainwright bir uval paras ald,


kedeki elma sandnn stne rtt.

Ruthie:

ocuk nerede? diye sordu.


1643/1684

Ana dudaklarn slatt:

ocuk olmad. Zaten ocuk yokmu. Biz


aldanmz.

Hay Allah.

Ruthie esnedi:

Ah, ocuk olsayd, ne iyi olurdu!..

Bayan Wainwright, anann yanna oturdu,


elinden mukavvay ald, yelpazelemeye
balad. Ana, kucanda ellerini kavuturdu,
gzlerini bitkin bitkin uyuyan Rose of
Sharon'un yznden ayrmad.

Bayan Wainwright:

Haydi, dedi. Olduun yere uzan. Yine


yannda olmu olursun. Derin bir soluk
alrsa, uyanrsn.

Peki, bakaym.
1644/1684

Ana, dein stne, uyuyan kznn


yanna uzand. Bayan Wainwright yere otur-
mu, gzn kzdan ayrmyordu.

Baba, Al ve John Amca, arabann


kapsnda oturmular, elik rengindeki
gnn aarn seyrediyorlard. Yamur din-
miti. Ama gk, kaln kara bulutlarla kaply-
d. Ik arttka, suda da yanklanyordu.
Adamlar hzla akan dereye bakyorlard. Suy-
un zerinde siyah aa dallar, sandklar,
tahtalar srkleniyordu; seyyar kulbelerin
olduu meydanda dnp duruyordu. Ortada
seddin izi kalmamt. Arabalarn bulunduu
yerde, suyun aknts durmutu. Selin
kylarn sar bir kpk evirmiti. Baba,
kapdan uzand, kalasn zerine, hemen su
dzeyinden biraz yukarya, bir dal koydu.
Adamlar, suyun yava yava dala doru yk-
seldiini ve dal hafife kaldrarak akp git-
tiini grdler. Baba, su dzeyinden san-
tim kadar yukarya baka bir dal koydu ve
ekilip seyre dald.
1645/1684

Al:

Su, arabann iine kadar girecek mi der-


sin, baba? dedi.

Bilinmez. Daha dalardan gelecek ok


su var. Bilinmez. Belki de yamur yeniden
balar.

Al:

Dnyorum, dedi. Eer su arabaya


girerse, her ey slanacak.

Evet.

Ama, arabann iinde bir metreden ok


ykselemez. nk nce yolu atlar, te yana
dalr.

Baba sordu:

Nereden biliyorsun?
1646/1684

Baktm, arabann kenarndan baktm.

Elini uzatt:

Ancak, ykselse ykselse bu kadar


ykselir.

Peki, ne yapalm diyorsun? Burada


kalamayz.

Kalmak zorundayz. Kamyon burada.


Sel bittikten sonra kamyonu altrmak iin
bir hafta ister.

Peki sen, ne yapalm diyorsun?

Kamyonun yan tahtalarn skelim.


Burada raf gibi bir ey yapalm; eyamz
zerine koyar, biz de kar, stne otururuz.

Yaa?.. Peki yemeimizi nasl piiririz?..


Nasl yeriz?

yi ama, hi olmazsa eyamz kuru kalr.


1647/1684

Darda k artmt. Kurun renginde bir


k vard. kinci kk dal da kalasn zer-
inden yze yze gitmi, kaybolmutu. Baba
daha yksek bir yere, baka bir dal koydu.

Su ykseliyor, dedi. Sylediini yapsak


fena olmayacak.

Ana uykusunda skntl skntl dnd.


Gzlerini amaya alyordu. Birini
aryormu gibi avaz kt kadar bard:

Tom!.. Yavrum Tom!.. Tom!..

Bayan Wainwright, anay yattrmak iin


bir eyler syledi. Krpan gzler yeniden
kapand; ana yeniden dlerine dald. Bayan
Wainwright ayaa kalkt, kapya doru
yrd. Yavaa:

Bana bakn, dedi. imdi bir yere


gidemeyiz.
1648/1684

Elma sandnn bulunduu keyi iaret


etti:

Bu eyin orada durmas doru deil.


zntden baka bir ie yaramyor. Siz alp
gmemez misiniz bir yana?

Adamlar susuyorlard. Sonunda baba:

Hakkn var galiba, dedi. O, orada


durduka insan zlyor. Ama imdi,
gtrp gmmek de kanuna kar gelmek
olur.

Buna gelinceye kadar, elimizde olma-


yarak, kanuna kar daha neler yapyoruz.

Evet, o da doru ya.

Al:

Su daha ykselmeden, kamyonun


tahtalarn skmeli, dedi.
1649/1684

Baba, John Amcaya dnd:

Biz tahtalar ieri tarken, sen ocuu


gmer misin?

John Amca, sersem sersem:

Bu ii neden bana veriyorsunuz? dedi.


Siz niye kendiniz yapmyorsunuz? Ben bu ii
istemem.

Ve sonra:

Haydi verin bana da gtreyim, dedi.


Haydi, haydi verin.

Sesi ykselmeye balamt:

abuk olun diyorum size! Verin bana!..

Bayan Wainwright:

Sakn kimseyi uyandrmayn, dedi.


1650/1684

Elma sandn kapya getirdi, zerindeki


uval parasn dzeltti.

Baba:

Krek arkanda duruyor, dedi.

John Amca krei bir eline ald. Kapdan


aa inerek yava yava akan suya dald; ay-
a daha suyun dibine demeden su yar
beline gelmiti. Dnd ve elma sandn
teki kolunun altna ald.

Baba:

Haydi Al, biz de gidelim de tahtalar ge-


tirelim, dedi.

Kurun rengi sabah altnda, John


Amca suyu yara yara arabann ucuna geldi.
Joadlarn kamyonunu geti. Asfalta kan
istinat duvarn trmanmaya balad. Yolda
bir sre yrd; seyyar kulbe meydann
1651/1684

geti; sonunda kaynayan derenin yola yak-


lat yol kenarnda, stlerin bulunduu
bir yere geldi. Kreini yere brakt. allk-
larn kenarndan, derenin hzla akt bir
yere gelinceye kadar, sand kucanda
tutarak yrd. Suyun, st dallar
arasnda, sar kpk brakarak dne dne
akna bir sre durup bakt. Elma sandn,
gsnn stnde tutuyordu. Sonra eildi,
sand dereye brakt ve eliyle dzeltti.
fkeli fkeli:

Git de onlara syle! dedi. Caddelere gir.


Oralarda kok ve bylece durumu anlat. Sen
ancak derdini byle anlatrsn. Kz msn,
erkek misin? Bilmiyorum bile. renmeye de
niyetim yok. imdi git ve caddenin birisinde
yat. Belki o zaman anlarlar.

Sand, yavaa akntya itti ve brakt.


Sandk, suyun iine gmld, kenara doru
gitti, dnd, alt stne geldi. uval paras,
suyun stnde yzd, suyun hzl akntsna
1652/1684

kaplan sandk, hemencecik uzaklat,


allarn arkasnda gzden kayboldu John
Amca krei yakalad. Hzl hzl seyyar
kulbelerin olduu yere dnd. Yeniden
suya dald. Sular yara yara, kamyona geldi.
Baba ile Al, kamyonun banda tahtalar
skyorlard.

Baba, John Amcaya bir gz att:

Tamam m? .

Evet.

Baba:

Peki, dedi. Sen Al'a yardm et, ben


dkkndan bir eyler alaym.

Al:

Bana et al, baba.

Peki.
1653/1684

Kamyondan atlad; yerine John Amca


geti. Tahtalar, arabann kapsndan sokar-
larken, ana uyand, kalkp oturdu:

Ne yapyorsunuz?

Eyay slanmaktan koruyacak bir yer


yapacaz.

Ana:

Neden? diye sordu. Buras kuru deil


mi?

Kuru ama, sonra slanacak. Su


ykseliyor.

Ana, zorla ayaa kalkt, kapya yaklat:

Buradan gitmeliyiz.

Al:
1654/1684

Gidemeyiz, dedi. Her eyimiz burada,


kamyonumuz burada. Nemiz var, nemiz yok
burada.

Baban nerede?

Kahvaltlk yiyecek almaya gitti.

Ana, ayaklarnn dibindeki suya bakt. Su


imdi demeye bir kar yaklamt. Ana,
dein bana dnd. Rose of Sharon'a bak-
t. Kz da ona bakt.

Ana sordu:

Naslsn kzm?

Halsizim. Halim yok, ite o kadar.

Biraz kahvalt ister misin?

Canm istemiyor.
1655/1684

Bayan Wainwright, anann yanna


yaklat:

Bir eyi yok. Kurtuldu artk.

Rose of Sharon, gzleriyle anasna bir


eyler sordu. Ana, grmemezlikten gelmeye
alt. Bayan Wainwright, sobaya doru
gitti.

Ana!..

Eee? Ne istiyorsun?

Nasl?.. yi mi?

Ana, yalan sylemek istemedi. Dein


yanna diz kt:

Baka bir tane daha yaparsn kzm,


dedi. Biz elimizden geleni yaptk.

Rose of Sharon dorulmaya alt:


1656/1684

Ana!..

Ne yapalm. Elden ne gelir?

Kz, arkas st uzand; yzn kollaryle


rtt. Ruthie yaklat ve dehetle bakt. Kaba
kaba:

Hasta m, ana?.. lecek mi? dedi.

Bir ey olmayacak, iyileecek.

Baba, kuca paketlerle dolu ieri girdi:

Kz nasl?

Ana:

yi, dedi. Gittike de iyileiyor.

Ruthie, Winfield'e haber verdi:

lmeyecekmi. Anam yle sylyor.


1657/1684

Winfield, bir kymkla, byk bir adam


gibi dilerini kartryordu:

Ben, zaten lmeyeceini biliyordum,


dedi.

Nereden biliyordun?

Winfield:

Syleyemem, dedi ve bir kymk paras


tkrd.

Ana, son kalan dallarla atei hzlandrd,


eti piirdi, et suyunu hazrlad. Baba ekmek
getirmiti. Ana bu ekmekleri grnce
kalarn att:

Hi yanmzda para kald m?

Baba:

Kalmad, dedi. Ne yapalm, ok


karnmz ackmt.
1658/1684

Ana kzarak:

Sonra da gidip, ekmek aldn deil mi?


dedi.

Ne yapalm, karnmz zil alyor. Btn


gece altk.

Ana iini ekti:

imdi ne yapacaz bakalm?

Yemeklerini yerlerken, su ykseldike yk-


seldi. Al, yemeini yedi; baba ile birlikte
kereveti yapt. Kerevet bir buuk metre gen-
iliinde, iki metre uzunluunda, yerden yz
yirmi santim ykseklikteydi. Ve su, kapnn
kenarna sokuldu, uzun bir sre durur gibi
oldu. Sonra yava yava demenin stnden
doru ieriye girmeye balad. Darda
yamur yeniden balamt; nce olduu
gibi, byk byk damlalar halinde suya
arpyor, dama, tok tok vuruyordu.
1659/1684

Al:

Haydi, ilteleri kerevete koyalm. Bat-


taniyeleri de stne koyalm da, slanmasn.

Btn eyalar kerevetin stne ydlar;


su, demenin zerinde yayld. Baba, ana,
Al ve John Amca, hepsi birer kelerinden
tutarak Rose of Sharon'la birlikte dei
kaldrdlar, eyalarn stne koydular.

Kz istemiyordu:

Ben yrrm. Bir eyim yok.

Ve su, demenin zerine, ince bir zar gibi


yayld. Rose of Sharon, anasnn kulana
bir eyler fsldad; ana elini battaniyenin
altna soktu ve kzn gsn yoklad; ba ile
tasdik etti.
1660/1684

Seyyar kulbenin te ucunda, Wainwright-


lar kendileri iin bir kerevet yapyorlard.
Yamur birden sklat, sonra geti.

Ana, ayaklarna bakt. Su imdi yerde iki


santimi bulmutu. Ana arm bir halde:

Heyy, Ruthie, Winfield!.. diye bard.


abuk eyalarn stne kn, souk
alacaksnz.

ocuklarn, kerevetin stne ktklarn,


korka korka Rose of Sharon'un yannda
oturduklarn grd. Birdenbire:

Buradan gitmeliyiz, dedi.

Baba:

mkn yok, dedi. Al'n dedii gibi, her


eyimiz burada. Arabann kaplarn karr-
sak daha byk bir kerevet yaparz.
1661/1684

Aile, kerevetlerin zerinde bzlm, sus-


mu sinmi, oturuyordu. Arabann iindeki
su, on santim ykselince, yolun seddini
amaya, te yandaki pamuk tarlasna yayl-
maya balad. O gn ve gece erkekler, seyyar
kulbenin kapsnn yannda, srlsklam uy-
udular. Ana, Rose of Sharon'un yannda yat-
t. Arada srada, kzn kulana bir eyler
sylyor, bazen ses karmadan kalkp otur-
uyor, dnceye dalyordu. Ekmekten kalan
paralar battaniyenin altna saklamt.

Yamur artk hzn kaybetmiti... Kk


saanaklar gelip geiyor, ortalk sessizleiy-
ordu. kinci gnn sabah, baba, sulara
gmle gmle kampa yrd, cebinde on
patatesle geri dnd. Arabann i
tahtalarndan birini skp ate yakt, tavay
suya daldrp doldurdu. Bu srada ana da,
onu sersem sersem seyrediyordu. Aile, suda
halanm patatesleri elleriyle yedi. Bu son
yiyecek de bittikten sonra, gri suya
1662/1684

bakakaldlar; geceleyin, uzun bir sre


yatamadlar.

Sabah olduu zaman sinirli sinirli


uyandlar. Rose of Sharon, anann kulana
bir eyler fsldad.

Ana bayle tasdik etti:

Evet, dedi. Zamandr.

Sonra, erkeklerin yatt kap tarafna


dnd. Bir yaban gibi:

Biz buradan kp gidiyoruz, dedi. Daha


yksek bir yere gidiyoruz. Siz gelin, gelmeyin
bana vz gelir. Ben, Rosasharn ile ocuklar
alp gidiyorum.

Baba bitkin:

Gidemeyiz, dedi.
1663/1684

Peki yleyse. Her halde Rosasharn' yola


kadar karrsnz; sonra siz yine dnersiniz.
Artk yamur durdu, biz gidiyoruz.

Baba:

Peki yleyse, biz de gideriz, dedi.

Al:

Ana, ben gitmem, dedi.

Neden?

Aggie., burada... Ondan ayrlamam...

Ana glmsedi:

Doru sylyorsun, dedi. Sen burada


kal. Eyay koru. Su alalnca.. tabi biz
dneriz.

Babaya dnd:
1664/1684

Haydi, abuk olun, yamur yeniden


balamadan gidelim, dedi. Haydi Rosasharn.
Kuru bir yer bulmaya gidiyoruz.

Ben yryemem.

Belki yola knca biraz yrrsn. Gel,


arkan biraz e.

Baba, suyun iinde yrd ve orada dur-


arak bekledi. Ana, Rose of Sharon'u
kerevetten indirdi, arkasn arabaya
dayayarak durdurdu. Baba, kzn kollarna
ald, olabildii kadar yksekte tutmaya
alyordu. Derin sudan dikkatle geirdi; ar-
abann evresini dolat; yola kt. Kzn
ayaklarn yere brakt ve kz tuttu. John
Amca da Ruthie'yi tayarak arkasndan
geldi. Ana, suyun iine gmld, bir an ent-
arisi dalgaland:

Winfield, bin omuzuma... Al, su ekilir


ekilmez biz geri geliriz. Al...
1665/1684

Durdu:

Eer., eer Tom gelirse., ona, geri dne-


ceimizi sylersin. Syle ona, dikkatli olsun.
Winfield, omuzuma k., uraya. Hah. imdi
ayaklarn smsk tut.

Gsne kadar kan suyun iinde, sallana


sallana yrd. Yolun seddini trmanrken,
anaya yardm ettiler ve Winfield'i srtndan
aldlar.

Yolda durdular. Arkalarna dnp suyun


dzeyine, koyu krmz araba kmelerine,
hareket halindeki suya gml kamyonlara
ve otomobillere baktlar. Bu srada hafif hafif
sisle kark yamur yamaya balad.

Ana:

Yryelim, dedi. Rosasharn, yryebile-


cek misin?
1666/1684

Kz:

Bam dnyor, dedi. Sanki dayak yemi


gibiyim.

Baba yaknr gibi:

Eee, imdi nereye? Nereye gidiyoruz


bakalm? dedi.

Bilmiyorum. Haydi, Rosasharn'n


koluna gir.

Ana, sa koluna, baba sol koluna girerek


kz ayakta tuttular.

Kuru bir yer bulacaz. Baka are yok.


Sizin stnz iki gnden beri srlsklam.

Yava yava yol boyunca yryorlard.


Yolun kenarndaki derenin rltsn iitiyor-
lard. Ruthie ile Winfield, ayaklarn amur-
lara arpa arpa yryorlard. Yol boyunca
yava yava yrdler. Gk daha karard ve
1667/1684

yamur sklat. Yoldan hibir vasta


gemiyordu.

Ana:

Hzl gitmeliyiz, dedi. Bu kzcaz


slanrsa., artk Allah bilir ne olur.

Baba alay ederek:

Byle hzl hzl nereye gittiimizi


sylemiyorsun, dedi.

Yol, derenin kysnda kvrld. Ana evreyi


ve sel altnda kalan tarlalar gzyle
aratrd. Yolun ok uzanda, solda, ufak bir
tepenin zerinde, yamurdan kararm bir
samanlk duruyordu.

Ana:

Bak, dedi. Bak oraya. Bu samanlk el-


bette kupkurudur. Yamur duruncaya kadar
orada kalrz.
1668/1684

Baba iini ekti:

Belki de sahibi brakp gitmitir.

Ruthie, yolun ilerisinde, kenarda krmz


bir nokta grd. Almak iin kotu.
Yabanlemi bir sardunya ieiydi bu;
zerinde yamurdan slanm bir gonca
vard. Ruthie, iei kopard. Bir petalini ald
ve burnuna yaklatrd.

Winfield iei grmek iin kotu:

Bana da ver, dedi.

Olmaz. O benim. Ben buldum.

Alnna da baka bir petal yaptrd. Petal,


alnnda kk, parlak, krmz bir kalp
eklinde duruyordu.

Ne olur, bana da bir tane ver. Haydi


ver.
1669/1684

Ruthie'nin eline atld, ama iei alamad.


Ruthie, Winfield'in yzne bir amar indirdi.
Winfield bir an durdu, armt. Sonra
dudaklar titremeye, gzleri sulanmaya
balad. tekiler bunu grdler.

Ana:

Ne yapyorsun sen? diye sordu. Ne


yapyorsun?

Benim ieklerimi almak istedi.

Bir., bir tanecik istedim... Benim


burnuma vurdu, dedi.

Ruthie, ver bakaym bir tane de ona.

O da bir tane bulsun. Bu benim ieim.

Ruthie, ver diyorum sana.


1670/1684

Ruthie, anasnn sesindeki korkunluu


anlad, taktiini deitirdi. Byk bir
efkatle:

Al, dedi. Bir tane de senin yzne


yaptraym.

Yallar yrmekte devam ediyorlard.


Winfield burnunu Ruthie'ye uzatt. Ruthie
diliyle bir petal slatt ve hzla Winfield'in
burnuna yaptrd, yavaa:

Seni gidi domuz seni!., dedi.

Winfield parmaklaryle petale dokundu,


burnunun stne bastrd. tekilere
yetimek iin hemencecik kotular. Ruthie,
artk bu elencenin tad tuzu kalmadn
anlad:

Al, dedi. Daha birka tane vereyim. Al-


nna yaptrrsn.
1671/1684

abuk olun, byk bir saanak geliyor.


u telden geelim. Hem alak. Haydi, abuk
olun. Dayan Rosasharn, kzm.

Kz hemen hemen srkleyerek hendek-


ten ve telin arasndan geirdiler. Ve frtna
birdenbire koptu. zerlerine bardaktan
boanrcasna yamur indi. amuru yara
yara yrdler, kk bayr trmandlar.
Kara samanlk, yamurun iinde hemen he-
men kaybolmutu. Yamur slk ald, yerlere
arpt ve artan rzgr, yamuru srkledi.
Rose of Sharon'un aya kayyor, koluna
girmi olanlar, kz srklyorlard.

Kz kucana alamaz msn?

Baba eildi, kz kucana ald.

Zaten srlsklam olduk, dedi. Haydi


Winfield, Ruthie; siz nden koun.
1672/1684

Soluk solua, yamurdan slanm saman-


la vardlar; samanln ak olan yerinden
glkle ieri daldlar. Samanln bu
yannda kaps yoktu. evrede bir iki tane
pasl iftlik arac, bir pulluk, krk bir trmk,
demir bir tekerlek duruyordu. Yamur dama
vuruyor, samanln giriini rten bir perde
oluyordu. Baba, Rose of Sharon'u yavaa
yal bir sandn stne oturttu:

Oh, ok kr, dedi.

Ana:

Belki ieride saman vardr. Bak, urada


bir kap var.

Menteeleri pasl kapy itti:

Saman var!., diye bard. Haydi, sen


hemen gir ieri.
1673/1684

erisi karanlkt. Tahtalarn arasndaki


atlaklardan hafif bir k giriyordu.

Ana:

Sen hemen burada yat, Rosasharn, dedi.


Sen yat, dinlen. Ben bakaym, seni kurutmak
iin bir are dneyim.

Winfield:

Ana!., dedi ve sesi damn zerinde gr-


lemekte olan yamur sesini bodu.

Ana!..

Ana:

Ne var? Ne istiyorsun?

Bak... u keye bak.

Ana, keye bakt. Karanlkta iki ekil


vard: Bunlardan biri, arka st yatan bir
1674/1684

adam, teki de onun yannda oturan bir


ocuktu. ocuk gzlerini am, yeni gelen-
lere akn akn bakyordu. Ana onlara
bakarken, ocuk yavaa ayaa kalkt ve
anaya doru yaklat. Bouk bir sesle:

Burann sahibi siz misiniz? dedi.

Ana:

Hayr, dedi. Biz de imdi yamurdan


katk. Bir hasta kzmz var. Kuru bir battan-
iye varsa ver de, slak elbisesini karp,
stne rteyim.

ocuk keye gitti, pis bir yorgan ge-


tirerek. Anaya uzatt.

Ana:

Teekkr ederim, dedi. Bu adamcazn


nesi var?

ocuk, ayn monoton sesiyle cevap verdi:


1675/1684

nce hastayd... Ama imdi, alktan


lyor.

Neee?..

Alktan lyor. Pamuk toplarken


hastaland. Alt gndr azna bir lokma bir
ey girmedi.

Ana keye doru gitti, eilerek adama


bakt. Elli yalarnda kadard. Adamn sska
bir yz vard; apak duran gzleri dalgnd,
bir noktaya bakyordu. ocuk, anann
yannda durdu.

Ana:

Baban m? diye sordu.

Evet. Sorarsan, "Karnm a deil." ya da,


"imdi yedim." der. Bana biraz yiyecek verin.
ok zayf dt. Elini bile kmldatacak hali
yok.
1676/1684

Damn zerindeki yamurun patrts bir


ptrt halini almt. Sska adam dudaklarn
oynatt. Ana, adamn yanna diz kt ve ku-
lan yaklatrd. Adamn dudaklar yeniden
oynad.

Ana:

Yok, dedi. Merak etme. yileir. Bekle,


kzmn zerindeki slak eyleri karaym
da...

Ana, kznn yanna dnd:

kar stndekileri imdi, dedi.

Kz grnmesin diye yorgan tuttu. Soy-


unup rlplak olunca, yorgan vcuduna
sard.

ocuk yeniden yanna gelmi, anlatyordu:

Anlamyorum. Ya, "Benim karnm tok."


ya da, "imdi yedim." diyor. Dn gece dar
1677/1684

ktm, bir pencereyi krdm, ieri girerek ek-


mek aldm. Ekmei ineyip yutturdum.
Ama, sonra hepsini kard, daha halsiz
kald. Ona ya orba, ya st lzm. St alacak
paranz var m?

Ana:

Sus, dedi. Sen merak etme. Elbet bir


aresine bakacaz.

Birdenbire ocuk bard:

lyor!.. Ben size sylemedim mi?


lyor ite! Alktan lyor! Ben size
demedim mi?..

Ana:

Sus!., dedi.

Ana, John Amcayla babaya bakt. Onlar da


oturmular, hasta adama bakyorlard. Eller-
inden bir ey gelmiyordu. Sonra ana, Rose of
1678/1684

Sharon'a dnd. Gz gze geldiler. Ana, yine


John Amcayla babaya bakt. Sonra ban
kzna evirdi. ki kadn uzun uzadya
baktlar. Kzn soluu sklat. Zorla soluk
almaya balad.

Peki, dedi.

Ana glmsedi: .

Biliyordum zaten, sen yaparsn.


Biliyorum.

Kucanda smsk kenetledii ellerine


bakt.

Rose of Sharon, fsldad:

Sizler., hepiniz., dar kar msnz?

Yamur, damda hafif hafif tprdyordu.

Ana eildi, kznn alnndaki dank san


eliyle arkaya itti ve onu alnndan pt.
1679/1684

Ana hemen ayaa kalkt:

Haydi, hepiniz dar!., diye bard.


Hepiniz darda, sundurmada bekleyin!..

Ruthie bir eyler sylemek iin azn at.

Ana:

Sus, dedi. Sus bakalm, haydi dar!..

Hepsini nne katarak kapdan kard.


ocuu kolundan tutarak ekti ve gcrdayan
kapy kapatt.

Rose of Sharon, bir an trdayan saman-


lkta kprdamadan oturdu. Yorgun vcu-
dunu kaldrd, yorgan vcuduna sard.
Yava yava keye doru gitti ve solgun
yze, evinden uram ve korkmu gzlere
eilip bakt. Sonra yavaa yanna uzand.
Adam ban yava yava saa sola evirdi.
1680/1684

Rose of Sharon, yorgann bir kenarn


gevetti ve gsn at:

Al, dedi. Hadi, al.

Biraz daha yaklat, adamn ban


gsne ekti:

te, dedi. te, alsana!..

Elini adamn bann altna gtrd ve


dmemesi iin tuttu. Parmaklaryle tatl
tatl adamn san okuyordu. Rose of Shar-
on ban kaldrd, samanln karanlna
doru bakt. Dudaklar kenetlendi ve esrarl
bir ekilde glmsedi.

SON
DPNOTLAR

[1] Amerika'da mehur bir et konservesin-


in markas.
[2] Amerika'da sincaba benzeyen bir yaban
hayvan, prairie dog karl olarak kul-
lanlmtr. Bilim ad cynomis dir.
[3] 12,5 sent ya da dolar karl maden
para.
[4] Hristiyan dininde Allaha kr an-
lamna gelen bir nlem.
[5] Salvation Army: 1865 ylnda papaz Wil-
liam Booth tarafndan askerce bir disipline
gre kurulmu bir tekilttr. Kiliselere
gidemeyen fakir ve kimsesizlere Hristiyan
inanlarn unutturmamaya alr.
[6] Evde yaplan bir eit iki.
[7] Cala Montez, Arizona'da bulunan san ve
siyah renkli byk bir kertenkeledir.
1682/1684

[8] Biyolojide iki gametin birlemesinden


meydana gelen spor'a zigot denir.
[9] If I tell you will you buy a drink cm-
lesinin baz kelimelerinin harfleriyle yaplm
olan bir iln. Senden rica etsem, bir bardak
iki smarlar msn? anlamna gelir.
[10] Bun karl kullanlmtr. Bun
bir eit kek, ya da ekmektir. Bazen ekerle,
ounlukla baharatla yaplr.
[11] Roosevelt'ten sz ediliyor.
[12] Dough karl kullanlmtr.
[13] Greasewood, Sarcobatus Vermicu-
larus karl kullanlmtr.
[14] Amerika Bamszlk Devrimi.
[15] Amerika'da kuzeyle gney arasndaki i
sava.
[16] Legion karl kullanlmtr.
Amerika'da jandarmalarn vazifesini gren
tekilt.
[17] Salvation Army: Amerika'da dinsel bir
yardm tekilt.
1683/1684

[18] Bir ak hava oyunu. ekilerle tahta to-


plara vurulur, toplar birtakm kprcklerin
altndan geirilir.
[19] Bir libre aa yukar yarm kilodur.
[20] Thanksgiving Day denilen ve her yl
Amerika'da yln son perembe gn kut-
lanan bu din bayram Amerikallar hindi yi-
yerek kutlarlar.
[21] J. P. Morgan, Amerika'nn en byk
bankeri ve maliyecisidir.
[22] Amerika'da kanunun ve hkmet
tekiltnn yapamad vazifeleri gnll
olarak yapmak zere kurulmu Vigilants
Comnaitee denilen tekilta bal kimseler.
Bizde son yllarda rgtlenen sivil koman-
dolara benzer.
@Created by PDF to ePub

You might also like