Download as txt, pdf, or txt
Download as txt, pdf, or txt
You are on page 1of 49

Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar

Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.


UYARI:

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...


Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak
grdmz sitemizdeki
tm e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayc ve OCR (optik
karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin,
hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"dncesiyle, hibir ticari ama
gzetilmeksizin, tamamen gnlllk
esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei
sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya kanuna
aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz.
Aksi kullanmdan doabilecek tmyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin
amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amacgrme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek
ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi,
bilginin de paylaldka
pekieceine inanyorum.Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap
okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve
yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar MUTLU

LGL KANUN:
5846 Sayl Kanun'un "altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE
11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin
engelliler iin retilmi bir nshas yoksa
hibir ticar amagdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc
bir kii tek nsha olarak
ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi
bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir
ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz.
Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

bu e-kitap Grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Dzenleyen


Arkadaa
ok ok teekkr ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet
verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu
sevinci paylaabilmek
tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz
tarayp,
kitapsevenler@gmail.com
Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek ltfen bu
aklamalar silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz...
Teekkrler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar
lev nikolayevic tolstoy

SUNU
Tolstoy'u yakndan tanmak gerekiyor. Onun karakterin-deki, dncelerindeki,
tesbitlerindeki birok zellik bizi artyor, cezbediyor, dndryor. Tolstoy
bize ok yakn. Eserlerindeki kltr motifleri, duygu younluu ve prltl inan
izleri bizi, onun sanki bizimle birlikte yaad artmacasna srklyor.
Tolstoy yine bambaka bir tarzda, cokulu, heyecanl ve anlaml hikyelerle
okuyucuya sesleniyor. Yine artyor, yine cezbediyor, yine dndryor. Yazar,
hikayeleriyle okuyucuya verdii mesajlar kadar; gnmz hikye yazarlarna da,
anlalabilir ve dndrebilir hikye yazm konusunda ipular veriyor.
"nsan Ne le Yasar?", insan olmann, insanca yaamann gereklerini anlatyor.
Tolstoy hikayeleriyle, an insana ks, insanla dman ve evrenin dengeleriyle
elikili felsefelerine uyarc gndermeler yapyor. Biraz daha yaklamak gerekiyor
Tolstoy'a, nk o bize bakyor.
Metropol
9
insan ne ile yaar?
Simon ne evi ne de kendine ait topra olan bir kunduracyd, kars ve
ocuklaryla birlikte bir kulbede yayor ve kendi emeiyle geiniyordu. Emek
ucuz, ekmek ise pahalyd; ne kazanyorsa yiyecee harcyordu. Adam ve karsnn
klar ortaklaa giydikleri koyun postundan paavraya dnm tek paltolar vard.
ki senedir yeni bir paltoluk koyun postu satn almak istiyordu. Simon, ktan nce
biraz para biriktirdi; karsnn kutusunun altnda sakl duran ruble kat para
ve bir de kydeki mterilerinin ona borlu olduklar be ruble, yirmi kpek*.
Bir sabah kye gitmek iin hazrland. Artk bir koyun postu satn alacakt.
Gmleinin stne karsnn ypranm pamuklu ceketini, onun da stne kendi kuma
paltosunu giydi. Cebine ruble koydu, denek olarak kullanmak iin bir dal
paras kesti ve kahvaltdan sonra yola kt. "Hakkm olan be rubleyi alacam"
diye geirdi iinden, "elimdeki rubleyi de ekledim mi, klk palto iin koyun
postu almaya yeter."
Kye inerek, alacakl olduu adamn evine urad, fakat adam evde yoktu. Kylnn
kars, paray imdi deyemeyeceini syleyip, gelecek hafta iin sz verdi. Simon
baka bir kylye urad, o da hi parasnn olmadna yemin etti ve yalnz-
* Yz kpek bir ruble yapar.
11
nsan Ne ile Yaar?
ca Simon'un onard bir ift izme iin borlu olduu yirmi ko-peki dedi. Simon
koyun postunu borlanarak almak istediyse de, satc ona gvenmedi. "Paran getir"
diyordu adam, "o zaman postu alabilirsin". Simon kyden sadece bir ift kee izme
alabilmiti.
Yrei daralmt. Kalan yirmi kopeki votkaya harcayp, post filan almadan evin
yolunu tuttu. Sabahleyin ayazdan donar-casna mt; ama imdi, votkay iince
snmt. Bir eliyle deneini donmu topraa vuruyor, dier eliyle de kee
izmeleri sallyor ve kimseyle konumadan yryordu.
12
I
"Koyun postundan paltom olmasa da" diyordu, "ok snyorum. Bir damlack
yuvarladm, o da imdi damarlarmda geziyor. Koyun postuna falan ihtiyacm yok.
Yolumda gidiyorum ve hibir eyi dert etmiyorum. te ben byle bir adamm.
Umurumda bile deil. Koyun postu olmadan da yaayabilirim. htiyacm yok. Tabi
karm drdrlanacak. Allah var, ayptr bu; birisi btn gn alyor, sonra
parasn demiyorlar. Birazck dur bakalm. Eer tp tp bu paray getirmezsen,
emin ol derini yzerim. Yapmazsam Allah ahidim olsun. Neymi? Bu defalk yirmi
kpek dyormu! Yirmi kpekle ne yapabilirim ki? erim! Baka ne yaplr ki?
Skntdaym diyor. Belki de yle; peki ama bundan bana ne? Evin var, srlarn
var, hereyin var; benimse sadece bam sokabileceim bir barakam var. Senin
msrn tarlandan geliyor. Bense msrn her tanesine para vermek zorundaym.
Yalnzca ekmee her hafta ruble harcamak zorundaym. Eve geliyorum ve bakyorum
ekmek kalmam, haydi birbuuk ruble daha. imdi borcunu de bakalm, bunda
anlalmayacak ne var?"
Sylene sylene yryordu. Yol kvrmndaki trbeye yaklamt. Saa sola
bakmrken, trbenin arkasnda beyazms birey grd. Gn ekiliyordu. "Daha
nce burada beyaz bir ta yoktu. Bir kz olabilir mi? kze benzemiyor. Bir insan
gibi kafas var, ama bembeyaz; tamam da bir insan orada ne yapyor olabilir ki?"
13
insan Ne le Yaar?
Yaklat ve merakla bekledii eyi apak grd. ard, nk gerekten bir insan
vard orada, belki canl belki l. plakt, oturduu yerde kprdamadan trbeye
yaslanyordu. Kundurac dehete kapld. "Biri onu ldrm, elbiselerini alm ve
orackta brakm. Bu ie burnumu sokarsam, mutlaka bam derde girer" diye
dnd.
Yolunu deitirip adam grmemek iin trbenin nnden geti. Biraz yrdkten
sonra arkasna bakt, adam artk trbeye dayanmyor, sanki gzlerini ona dikmi
kmldyordu. Kundurac daha da korktu. Kendi kendine sylendi: "Dnsem mi, yoksa
yoluma devam m etsem? Eer yanna gidersem, belki de korkun birey olacak. Kim
bilir kimin nesi? Buraya iyilik iin gelmemitir. Yanna gitsem... Ya stme
atlayp boazm skarsa. Yok yle deilse, yine de bama dert alacam. plak
bir adamla ne yapabilirim ki? Ona elbiselerimi veremem. Allah'm sen bana bir yol
gster!"
Telala yoluna devam etti, trbeyi ardnda brakt. Ancak sonra birden vicdan
szlad ve yolun ortasnda durdu.
"Napyorsun Simon?", dedi kendi kendine. "Adam belki de aresizlik iinde lyor,
sen ise korkuyu dnyorsun. Yankesicilerden korkacak kadar zengin mi oldun? Ah
Simon, yazklar olsun sana!" Geriye dnp adama doru yrmeye balad.
14
II
Simon yabancya yaklap bakt; bedeninde yara bere olmayan, shhatli, sadece ok
m ve korkmu grnen gen bir adamd bu. Sanki gzlerini kaldrmak
istemiyormu gibi Simon'a bakmadan orackta yaslanm oturuyordu. Simon ona
yaklanca adam uyanr gibi oldu. Kafasn evirdi, gzlerini at ve Simon'un
yzne bakt. Bu bak Simon'un adam sevmesine yetti. Kee izmeleri yere att,
kuan karp izmelerin stne koydu, sonra da kuma paltosunu kard.
"Konumann zaman deil" dedi, "gel de bir an nce u paltoyu giy!" Simon adam
dirseklerinden tutup kalkmasna yardm etti. Ayaa kalknca, adamn bedeninin temiz
ve salkl, ellerinin ve ayaklarnn biimli, yznn de anlaml ve zarif olduunu
grd. Paltosunu adamn omuzlarna att, fakat adam paltonun kollarn bulamad.
Simon yardm etti ve iyi oturmas iin paltoyu ekitirip skca sard, kua da
adamn beline balad.
Simon, adamn bana koymak iin yrtk kasketini bile karmt, fakat bann
dn hissedince, "Benim bam kel, onun ise lle lle uzun salar var" diye
dnd. Kasketi kendi bana geirdi. "Ayaklarna da bir ey giydirsem iyi olacak"
diye geirdi iinden. Adam oturttu ve kee izmeleri giymesine yardm etti. Bir
taraftan da; "te dostum, imdi yryebilir ve snabilirsin" dedi. "Dier
meseleler sonra halledilebilir. Yryebilecek misin?".
15
insan Ne ile Yaar?
Adam ayaa kalkt, Simon'a efkatle bakt. Ama tek kelime etme di.
"Neden konumuyorsun?" dedi Simon, "hava ok souk, burada kalamazsn, eve gidelim.
Eer kendini gsz hissediyorsan, buyur benim deneimi al, ona dayanrsn. imdi
yola delim."
Adam yrmeye balad. Yolda giderken, Simon; "nerelisin?" diye sordu.
"Buralardan deilim."
"Ben de yle dnmtm. Burann ahalisini tanrm. Peki ama trbenin yanna nasl
geldin?"
"Syleyemem."
"Biri sana kt m davrand?"
"Kimse bana kt davranmad. Beni Allah cezalandrd."
"Elbette Allah hereye kadirdir. Ama yine de yiyecek ve barnak bulmalsn. Nereye
gitmek istiyorsun?"
"Neresi olsa benim iin farketmez."
Simon hayrete dmt. Adam kt birisine benzemiyor, kibar konuuyor, fakat
kendisi hakknda hi bilgi vermiyordu. Simon buna ramen, "Kimbilir bana ne
geldi?" diye dnd. Sonra, yabancya; "o halde, birlikte eve gidelim" dedi. "En
azndan bir mddet snrsn." Simon evine doru yrrken, yabanc da onu takip
ederek ilerliyordu. Rzgr iddetlenmiti. kinin verdii scaklk gemi, Simon
gmleinin altnda donarcasna meye balamt. Yol boyunca burnunu eke eke
karsnn paltosuna sarnyor ve kendi kendine dnyordu: "Al ite, koyun postu
derken bama gelenlere bak! Post iin yola kmtm, imdi srtmda palto bile
olmadan eve dnyorum; dahas, ya-nmsra plak bir adam getiriyorum. Matryona bu
ie hi sevinmeyecek!". Kars aklna gelince, can skld; fakat yabancya
baknca onun trbede kendisine nasl baktm hatrlad. Kalbi ferahlad.
16
III
Simon'un kars o gn hereyi erkenden hazrlamt. Odun krm, su getirmi,
ocuklar doyurmu, kendi yemeini yemi ve imdi oturmu, ekmei ne zaman yapmas
gerektiini dnyordu. Geriye byk bir ekmek paras kalmt.
"Simon kasabada biraz yemek yemise" diye dnd, "ve akam yemeinde fazla
yemezse, ekmek ertesi gne de kalr."
Ekmek parasn eline tekrar tekrar alp dnd: "Bugn baka yapmayaym- Sadece
bir piirmelik unumuz kald zaten. Onu da Cuma'ya kadar yetirebiliriz."
Matryona ekmei bir kenara koyup kocasnn gmleim yamamak iin masaya oturdu. Bir
yandan alyor, bir yandan da kocasnn paltoluk postu nasl alm olabileceini
dnyordu. "naallah satc onu kandrmaz. Benim iyi yrekli adamm o kadar
saftr ki; kimseyi kandramaz, ama bir ocuk bile onu aldatabilir. Sekiz ruble ok
para; o paraya iyi bir palto almas lzm. Ahm ahm bir ey olmasa bile, doru
drst bir klk palto. Scak bir palto olmadan son k ne kadar da zor gemiti.
Ne nehre inebilmi, ne de baka bir yere gidebilmitim. O kt m, neyimiz var
neyimiz yok stne giyiyor, bana birey kalmyordu. naallah, yine iki lemine
taklmamtr!".
Matryona bunlar dnrken, kapnn nnde ayak sesleri duydu. Birisi ieri
girmiti. nesini iine ilitirip koridora k-
17
insan Ne ile Yaar?
ti. Orada iki adam grd: Simon ile banda apka olmayan, kee izmeler giymi bir
adam.
Matryona kocasnn iki koktuunu hemen farketti. "una bak, iki imi" dedi
iinden. Sonra, paltosuz olduunu, zerinde yalnzca kendi ceketinin bulunduunu,
tek para olsun deri getirmediini, orada utanyor gibi sessizce durduunu grnce
o kadar zld ki, yrei paralanacakm gibi oldu. "O parayla iki imi" diye
dnd, "yannda getirdii mendebur herifle de iki lemi yapm."
Matryona, adamlarn kulbeye girmelerine gz yumdu, arkalarndan da kendisi girdi.
Yabanc, kocasnn paltosunu giymi gen, zayf bir adamd. Paltonun altnda
gmlei, banda da apkas yoktu. Eve girince, adam donmu gibi ayakta durdu. Ne
hareket ediyor ne de gzlerini kaldryordu. Matryona; "kt bir adam olmal," diye
dnd. Kalarn att ve ne yapacaklarn grmek iin frnn yannda durdu.
Simon kasketini kard ve sanki her ey yolundaym gibi sedire oturdu.
"Matryona gel; akam yemei hazrsa bir eyler yiyelim."
Matryona kendi kendine sylendi, fakat belli etmeden ylece durdu. nce birine
sonra dierine bakyor ve yalnzca ban iki yana sallyordu. Simon, karsnn
fkeli olduunu anlady-sa da grmezden gelmeye alt. Hibir eyin farkna
varmam gibi yabancy kolundan tuttu.
"Otur dostum" dedi, "bir eyler yiyelim." Yabanc sedire oturdu.
"Bize birey piirmedin mi?" dedi Simon.
Matryona'nn fkesi tamt. "Piirdim ama size deil. Bana yle geliyor ki, akln
ikiyle birlikte umu. Koyun postu almak iin gittin ama eve paltosuz dndn,
yannda da plak bir serseri getirdin. Sizin gibi sarholara verecek yemeim yok."
"Yeter Matryona. Aklsz aklsz konuma. nce adamn kimin nesi olduunu sor..."
18
Tolstoy
"Asl sen syle bakalm, paray ne yaptn?"
Simon ceketin cebini buldu, rubleyi karp gsterdi.
"te para. Trfonof demedi, ama yaknda deyeceine sz verdi."
Matryona daha da fkelendi; kocas koyun postu getirmedii gibi kendi biricik
paltosunu plak bir herifin srtna geirmi sonra da tutup onu evlerine
getirmiti. Paray masadan kapp gvenli bir yere koymaya gitti. Gelince, "Size
verecek yemeim yok" dedi, "dnyadaki btn plak sarholar doyuramayz ya."
"Bana bak Matryona, dilini birazck tut da nce adamn ne diyeceini dinle..."
"Sarho bir salaktan ok da akllca szler duyarm ya!. Senin gibi bir sarhola
evlenmemeyi istememekte haklymm. Annemin verdii eyizi bile ikiye harcadn!".
Matryona konutuka konutu, en sonunda Simon'un stne yryerek ceketinin
kolundan yakalad.
"Ver ceketimi. Baka ceketim yok, sen ise onu alp kendin giyiyorsun. Ver onu, seni
uyuz kpek, eytan gtrsn seni".
Simon ceketi karmaya alrken kolu cekete takld, Matryona da aslnca
dikileri patlad. Kadn ceketi kapp bann stne geirdi ve kapya yrd.
Dar kacak gibiydi, fakat kararszca durdu; fkesini yenmeye alyor, te
yandan yabancnn kimin nesi olduunu renmeyi istiyordu.
19
IV
Matryona durdu ve; "iyi bir adam olsayd, plak kalmazd" dedi. "Niye stnde bir
gmlek olsun yok? Doru drst biriyse, bu herife nerede rastladn sylersin."
"Ben de sana bunu anlatmaya alyorum ya," dedi Simon. "Trbeye geldiimde, onun
tamamen plak ve neredeyse donmu halde oturduunu grdm. plak oturulacak bir
hava deildi. Beni ona Allah gnderdi, yoksa mahvolacakt. Ne yapmalydm? Bana
neler geldiini nereden bilebiliriz? Ben de onu aldm, giydirdim ve yanmda
getirdim. Bu kadar kzma Matryona. Gnahtr. Unutma ki, hepimiz bir gn leceiz."
fkeli szler Matryona'nn dudaklarna kadar geldi, ama yabancya baknca sustu.
Yabanc kprdamadan, elleri dizlerinin stnde, ban nne emi, gzleri
kapal, kalar ac ekiyormua-sna atlm, sedirin ucunda ylece oturuyordu.
Matryona karlk vermeyince, Simon "sende hi Allah sevgisi yok mu?" dedi.
Bu szleri duyan Matryona yabancya bakt, kalbi birden yumuamt. Kapdan geri
dnd ve frnn yanna giderek akam yemeini hazrlad. Masann stne koyduu
fincana biraz kvas1 koydu. Bak ile kaklar getirdi, sonra da son ekmek
parasn kard.
"stiyorsanz yiyin," dedi. Simon, "otur gen adam" diye-' rek yabancy masaya
ekti. Ekmei kesti, kvasn iine ufalad ve
1. Genellikle arpa ve avdar unundan yaplan alkolsz bir iecek.
20
Tolstoy
yemeye baladlar. Matryona ise masann kesinde oturmu, ban ellerine dayam
yabancya bakyordu.
Kalbi yabancya kar efkatle dolmu, ona sevgi duymaya balamt. Yabancnn
yz birden ldad, kalar artk atk deildi. Gzlerini kaldrd ve
Matryona'ya glmsedi.
Yemek bitince kadn masay temizledi ve yabancya sorular sormaya balad.
"Nerelisin?"
"Buralardan deilim."
"Peki ama o yola nasl geldin?"
"Anlatamam."
"Seni birisi mi soydu?"
"Beni Allah cezalandrd."
"Ve orada plak yatyordun yle mi?"
"Evet, plak ve donmu. Simon beni grnce acd. Paltosunu karp bana giydirdi
ve buraya getirdi. Sen de beni doyurdun, bana iecek verdin, bana acdn. Allah
sizi mkfatlan-dracaktr."
Matryona kalkt, yamad eski gmlei pencereden alarak yabancya verdi. Ona bir
de pantolon getirdi.
"Gryorum ki gmlein yok" dedi, "buyur, bunu giy ve nerede istersen orada uyu,
ister tavanarasnda, ister frnn1 stnde."
Yabanc paltoyu karp gmlei giydi ve tavanarasma uzand. Matryona mumu
sndrd, paltosunu giyip yatm olan kocasnn yanna yatt. Fakat uyuyamad;
yabancy bir trl aklndan karamyordu. Son ekmek paralarn onun yediini,
yarna hi ekmek kalmadn, stelik ona gmlek ve pantolon ver-
1. Rus kyllerin kulbelerindeki tula frnlar scak bir yerde uyumak
isteyenler iin, stnde yatlabilecek biimde yaplrlar.
21
insan Ne ile Yaar?
diini dnnce kederlendi; fakat yabancnn glmseyiini hatrlaynca yrei
ferahlad.
Matryona uzun sre uyuyamadan ylece yatt, sonra Si-mon'un da uyank olduunu
farketti; paltoyu ona doru ekti.
"Simon!"
"Efendim?"
"Ekmein sonunu da siz yediniz, yiyecek hibir eyimiz kalmad. Bilmiyorum yarn ne
yaparz. Belki komu Martha'dan biraz dn alabiliriz."
"lmez de sa kalrsak, yiyecek bireyler buluruz." Kadn bir sre daha gzleri
ak yatt, sonra; "iyi bir adama benziyor, ama neden bize kira olduunu
anlatmyor?" dedi.
"Sanrm, kendine gre sebepleri vardr."
"Simon!"
"Efendim?"
"Biz veriyoruz; ama neden hikimse bize bir ey vermiyor?"
Simon ne diyeceini bilemedi; sadece "konumay brakalm" diyebildi ve yzn br
yana dnp uyumaya alt.
22
V
Simon sabah uyandnda ocuklar hl uyuyordu; kars biraz dn ekmek almak iin
komuya gitmiti. Yabanc, zerinde eski gmlek ve pantolonla gzleri yukarda,
sedirin stnde yalnz bana oturuyordu. Gzleri dne gre daha parlakt.
Simon ona; "Pekl, dostum; mide ekmek ister, plak beden elbise" dedi, "insann
geinebilmesi iin almas gerekir. Sen ne i bilirsin?"
"Hibir i bilmem."
Simon armt, "renmek isteyen kii her eyi renebilir" dedi.
"nsanlar alr, ben de alacam."
"Adn ne?"
"Mihael."
"Peki Mihael, eer kendin hakknda konumak istemiyorsan, bu senin bilecein i;
ama kendi hayatn kendin kazanmak zorundasn. Eer anlattm gibi alrsan,
sana yiyecek ve yatacak yer veririm."
"Allah seni mkfatlandrsn. reneceim. Bana ne yapacam gster."
Simon, eline sicimi alp baparmana sard, sonra da bkmeye balad.
"Bak, ok kolay!"
91
insan Ne ile Yaar?
Mihael onu seyretti, o da kendi baparmana bir miktar sicim ald, onun gibi sarp
iplii evirdi.
Daha sonra Simon ona sicimi nasl mumlayacan gsterdi. Mihael bunu da kavrad.
Simon bu defa ona kaln ipi nasl evireceini ve nasl dikeceini gsterdi. Simon
ne gsterdiyse, hepsini annda rendi, gn sonra sanki btn hayat boyunca
izme dikmi gibi alyordu. Durmadan alt ve ok az yemek yedi.
bittiinde, sessizce oturup yukar doru bakyordu. Nadiren sokaa kyor, ancak
ok gerekli olduunda konuuyor, ne aka yapyor ne de glyordu. Matryona'nn ona
yemek verdii ilk akam haricinde onun glmsediini grmediler.
24
VI
Gnler gnleri, haftalar haftalar izledi ve bir yl geti. Mi-hael Simon'la
yayor ve onunla birlikte alyordu. n ylesine yaylmt ki, insanlar
kimsenin Simon'un iisi Mihael kadar dzgn ve salam izme dikemeyeceini
sylyorlard; o havalinin her yanndan insanlar Simon'dan izme almak iin
geliyorlard. Bylece durumu gittike dzeliyordu.
Bir k gn, Simon ve Mihael alrken, kzaa koulmu atn ektii, zilleri
olan bir araba kulbelerinin nne geldi. Merakla pencereden dar baktlar. Araba
kaplarnn nnde durdu, zarif bir uak aa atlayarak kapy at. Arabadan krk
paltolu bir beyefendi inerek Simon'un kulbesine yrd. Matryona yerinden frlayp
kapy ardna dek at. Beyefendi, kulbeye girmek iin eildi, ieri girdiinde
ba neredeyse tavana deiyordu. Odann byk bir blmn kaplayacak kadar geni
bir cssesi vard.
Simon ayaa kalkp ban eerek selam verdi ve akn akn beyefendiye bakt.
Onun gibi birisini daha nce hi grmemiti. Simon'un kendisi clz, Mihael ince mi
ince Matryona ise bir deri bir kemikti; ama bu adam baka bir dnyadan gelmi
gibiydi. Krmz surat, kocaman gvdesi, bir boannkini andran boynu vard ve
baklar buz gibiydi.
Beyefendi fleye pfleye krk paltosunu karp bir kenara att ve sedire oturdu,
sonra da "Hanginiz kundurac ustas" diye sordu.
25
insan Ne ile Yaar?
"Benim, ekselanslar" dedi Simon, ne karak.
Beyefendi, gen uana bard: "Hey Fedka, deriyi getir."
Uak, elinde bir deri bohasyla ieri kotu. Beyefendi bohay alp masann stne
koydu. Uaa, bohay amasn syledi. Uak bohay at. Beyefendi eliyle deriyi
gstererek;
"Buraya bak kundurac" dedi, "bu deriyi gryor musun?"
"Evet, efendim."
"Peki bunun nasl bir deri olduunu biliyor musun?"
Simon deriye dokundu ve; "iyi bir deri" dedi.
"yi elbette! Seni aptal, byle bir deriyi hayatnda hi gr-memisindir. Alman
maldr ve yirmi ruble eder."
Simon korkmutu. "Bylesini nereden greyim?" dedi.
"Tamam! imdi, bundan benim iin izme yapabilir misin?"
"Evet ekselanslar, yapabilirim."
Beyefendi grledi: "Yapabilirsin, yle mi? Ama, izmeleri kimin iin yaptn ve
derinin ne kadar kaliteli olduunu sakn aklndan karma. Bana yle izmeler
yapmalsn ki, bir yl giyeyim ve ne eklini kaybetsin, ne de dikileri sklsn.
Eer yapa-bileceksen, deriyi al ve kes; yok eer yapamayacaksan syle. Seni
imdiden uyaryorum, eer bir yl iinde izmelerin dikileri sklr veya ekli
bozulursa, seni hapse attrrm. Eer sklmezler ve ekilleri bozulmazsa, iin
iin sana on ruble derim."
Simon ok korkmutu, ne syleyeceini bilemiyordu. Mi-hael'e bakt ve dirseiyle
drterek fsldad: "i alaym m?"
Mihael; "evet, al" dercesine kafasn sallad.
Simon Mihael'in tavsiyesine uyarak, btn bir yl ekli bozulmayacak ve almayacak
izmeleri yapmay kabul etti.
Uan aran beyefendi, ileriye uzatt sol ayandaki izmeyi karmasn
emretti.
"lm al," dedi.
26
Tolstoy
Simon onyedi in uzunluunda bir kat l dikti, diz kt ve beyefendinin
orabn kirletmemek iin elini nlne iyice silerek ly almaya balad. nce
ayak tabannn lsn ald, sonra kat ly ayan st ksmna sarp baldrn
lsn almaya balad. Fakat kat ok ksa gelmiti. Adamn baldr bir kalas
kadar kalnd.
"Dikkat et de diz ksmn dar yapma."
Simon bir baka kat erit dikti. Beyefendi orabnn iindeki ayak parmaklarn
tlatrken kulbedekilere gz gezdirmeye balad. Bu srada Mihael'in farkna
vard.
"Orada duran kim?" diye sordu.
"imdir. izmeleri o dikecek."
"Dikkat et," dedi beyefendi Mihael'e, "onlar yle iyi yap ki, bir yl
dayansnlar."
Simon Mihael'e baktnda, onun beyefendiye bakmadn, orada birisi varmasma
gzlerini beyefendinin arkasndaki keye diktiini grd. Mihael oraya bakt ve
aniden glmsedi, yz daha da parlaklat.
"Ne srtyorsun, aptal", diye grledi beyefendi. "Srtacana, izmeleri vaktinde
nasl bitireceini dnsene!".
"Tam zamannda hazr olacaklar," dedi Mihael.
"Bunu unutmayasn," dedi beyefendi. Sonra da izmelerini, krk paltosunu giyip
kapya doru yrd, fakat eilmeyi unuttuundan kafasn kapnn stne arpt.
Kfrler savurarak ban outurdu. Daha sonra da arabadaki koltuuna kuruldu ve
gzden kayboldu.
O gidince, Simon Mihael'e; "Tam senlik bir adam! Onu ekile bile ldremezdin.
Neredeyse kapy ykacakt, ama kendisine birey olmad" dedi.
Matryona "nsan onun gibi yaarsa, nasl yle gl kuvvetli olmaz" dedi. "lm
bile bylesi bir taa zarar veremez."
27
VII
Sonra Simon Mihael'e yle dedi: "Evet, ii aldk, ama bunun yznden bamz derde
girmesin. Deri ok pahal, beyefendi de sert mi sert birisi. Hata yapmamalyz.
Senin gzlerin daha hassas ve ellerin benimkinden daha evik, ly al ve
izmeleri kes. Ben de yznn son dikiini yaparm."
Mihael kendisine sylenileni yapt. Deriyi ald, masann stne yayd, ikiye
katlad ve bir bakla kesmeye balad.
Matryona yanna gelip, deriyi keserken onu seyre koyuldu. Ama onun ne yaptn
grnce ard. izmelerin nasl yapldn grmeye alknd. Ancak Mihael
deriyi farkl bir biimde kesiyordu. Bir ey sylemek istedi, fakat iinden; "belki
de beyefendinin izmelerinin nasl yaplacam ben bilmiyorum" dedi, "Mihael bunu
daha iyi biliyordur, iine karmayaym."
Mihael deriyi kestikten sonra bir iplik ald ve izmelerin-ki gibi iki ucundan
deil, terliklerinki gibi tek bir ucundan dikmeye balad.
Matryona yine merakland, fakat bu defa da karmad. Mihael, leye dek aralksz
diki dikti. Simon yemek iin kalknca etrafna bakt ve Mihael'in beyefendinin
getirdii deriden bir ift terlik yapm olduunu grd.
"Eyvah!" diye feryad etti Simon. "Nasl olur da, benimle tam bir senedir birlikte
alp imdiye kadar hi hata yapmayan Mihael byle korkun birey yapar?" diye
dnd. "Beyefendi
28
Tolstoy
eritli, n geni, uzun izmeler smarlamt, Mihael ise tek ulu hafif terlikler
yapm ve deriyi heba etmi. Beyefendiye ne sylerim? Bunun gibi derinin yerine
asla yenisini bulamam."
Mihael'e; "Ne yapyorsun, dostum?" diye sordu. "Beni mahvettin. Biliyorsun ki
beyefendi uzun izmeler smarlamt, ama bak sen ne yapmsn!"
Tam Mihael'i paylamaya balamt ki, kapda asl demir zil ald. Kapda birisi
vard. Pencereden baktlar: bir adam gelmi, atn balyordu. Kapy atlar, daha
nce beyefendinin yannda grdkleri uak ieri girdi.
"Merhaba" dedi.
"Merhaba" diye karlk verdi Simon. "Sizin iin ne yapabiliriz?"
"Hanmefendim beni izmeler iin gnderdi."
"izmelerin neyi iin?"
"Efendimin artk onlara ihtiyac kalmad da. ld."
"mknsz."
"Sizden ayrldktan sonra eve kadar bile yaamad, arabada ld. Eve vardmzda
uaklar arabann kapsn anca uval gibi yuvarland. oktan lmt, ylesine
ard ki arabadan zorlukla karabildik. Hanmefendim beni buraya gnderdi ve dedi
ki: 'Kunduracya syle, kendisi iin izme smarlayan ve deri brakan beyefendinin
artk izmelere ihtiyac kalmad; ceset iin acilen hafif terlikler yapsn.
Terlikler hazr oluncaya dek bekle ve al getir.' te buraya bunun iin geldim."
Mihael deriden artakalanlar toplad, sard; yapt hafif terlikleri birbirine
vurup nlne sildi, sonra da onlar deri paketiyle birlikte uaa verdi. Uak;
"Allahasmarladk, ustalar" diyerek gitti.
29
VIII
Yllar birbirini kovalad, Mihael alt yldr Simon'la birlikte yayordu. Daha
nce naslsa, imdi de yle yayordu. Hibir yere gitmiyor, yalnzca gerektiinde
konuuyordu. Bu kadar yldr da sadece iki defa glmsemiti: Birisi, Matryona
kendisine yemek verdiinde, ikinci kere de beyefendi kulbelerinde iken. Simon
iisinden son derece memnundu. Bir daha ona nereden geldiini hi sormad. Tek
korkusu vard; Miha-el'in onlar brakp gitmesi.
Bir gn hepsi evdeydi. Matryona demir kaplar frna koyuyor, ocuklar bir sedirden
dierine kouyor ve pencereden dar bakyorlard. Simon bir pencerede diki
dikiyor, Mihael de dierinde bir ke balyordu.
ocuklardan birisi Mihael'e doru kotu ve omuzuna dayanarak darya bakt.
"Mihael amca, bak! Bir bayan, yannda da kk ocuklar var. Buraya geliyorlar
galiba. Kzlardan birisi topal."
ocuk bunu syleyince, Mihael elindeki ii brakp pencereden darya bakt. Simon
armt. Mihael sokaa hi bakmazd, ama imdi pencereye abanm ve gzn bir
eye dikmiti. Simon da pencereden dar baktnda, iyi giyimli bir kadnn
sahiden de kulbelerine doru geldiini grd. Kadn, krk mantolar ve yn allar
giymi iki kk kzn elinden tutuyordu. Kzlarn yz birbirine o kadar
benziyordu ki, ayrdetrnek ok zor-
30
Tolstoy
du, ancak birisinin sol baca sakat olduundan aksaya aksaya yryordu.
Kadn sundurmann altndan geip koridora girdi. El yordamyla kap mandaln
bularak kaldrd ve kapy at. eri nce ocuklar soktu, arkalarndan da
kendisi girdi.
"Merhaba, hayrl iler."
"Buyrun, ieri girin ltfen" dedi Simon. "Sizin iin ne yapabiliriz?"
Kadn masann yanna oturdu. ki kk kz kulbenin iindeki insanlardan rkerek
onun dizlerine yaslandlar.
"Bu iki kk kz iin baharlk deri ayakkablar yaptrmak istiyorum."
"Olur. imdiye kadar hi bu kadar kk ayakkab yapmadk, ama eritli ya da dz,
keten astarl ayakkablar yapabiliriz. im Mihael iinin ustasdr."
Simon Mihael'e dndnde, onun iini brakm, gzlerini hi ayrmadan kk
kzlara bakarak oturduunu grd. Geri kzlar siyah gzl, imanca, glyanakl
tatl eylerdi ve gzel allar, krk mantolar giymilerdi; ancak Simon yine de
Mihael'in onlara niin yle -daha nceden tanyormu gibi- baktn anlayamad.
ok ardysa da kadnla konumaya ve fiyat kararlatrmaya devam etmiti.
Fiyatta anlanca, ly hazrlad. Kadn, aya sakat kz dizine oturttu ve
yle dedi: "Bu minik kzdan iki l aln. Birisi sakat aya iin dier de
salam aya iin. kisinin de ayaklar ayn byklkte. kizler."
Simon ly alrken bir taraftan da aya sakat kzla ilgili sorular soruyordu.
"Ona ne olmu? O kadar tatl bir kz ki. yle mi domu?"
"Hayr, dizini annesi ezmi."
O srada Matryona konumaya katld. Bu kadnn kim olduunu, ocuklarn kime ait
olduunu merak ediyordu. "O zaman siz onlarn annesi deilsiniz?"
31
insan Ne ile Yaar?
"Hayr, iyi kalpli bayan; ben onlarn ne anneleriyim, ne de akrabas. Beni
tanmazlard bile, ama onlar evlt edindim."
"Sizin ocuklarnz olmad halde, onlar bu kadar ok seviyorsunuz demek?".
"Nasl sevmem? kisini de kendi stmle besledim. Benim de bir ocuum vard, fakat
Allah onu ald. Ona bile bunlar kadar dkn deildim."
"Peki bunlar kimin ocuklar?"
32
IX
Kadn, onlara btn hikyeyi anlatt.
"Bundan alt yl nce, anneleri de babalar da ayn hafta iinde ld; babalar
Sal gn topraa verildi. Cuma gn de anneleri ld. Bu yetimler babalar
ldkten gn sonra dodular, anneleri bir gn bile yaayamad. O sralar,
kocamla kyde iftilik yapyorduk. Onlarn komusuyduk, bahemiz onla-rnkine
bitiikti. Yalnz bir adam olan babalar, ormanda aa keserdi. Birgn aa
keserken, stne aa dm. Tam gvdesinin stne isabet etmi ve onu yle ezmi
ki barsaklarn karm. Ruhunu Allah'a teslim etmeden nce, zorlukla evine
yeti-tirebildiler. Ayn hafta kars bu minik kzlar dourdu. Fakir ve yalnzd;
yannda kalacak, gen olsun ihtiyar olsun, hi kimsesi yoktu. Onlar tek bana
dourdu ve lm tek bana karlad.
"Ertesi sabah onu grmeye gittim, fakat kulbesine girdiimde zavall kadn kaskat
kesilmi ve soumutu bile. Can ekiirken bu ocuun zerine yuvarlanm ve onun
bacan krm. Kyller kulbeye geldi. Bir tabut yaptlar. Sonra da ly
ykayp gmdler. Bebekler ise bir balarna kald. Onlara ne olacakt? O sralar
kyde bebekli tek kadn bendim. Sekiz aylk ilk ocuumu emziriyordum. Bu yzden bu
ocuklar da bir sre iin yanma aldm. Kyller toplandlar, onlar ne
yapacaklarn dnp tandlar, en sonunda bana dediler ki: 'Mary, imdilik
kzlar sen alkoysan iyi olur, daha sonra onlar iin birey-ler dnrz.'
nsan Ne ile Yaar?
"nceleri sakat olan emzirmiyordum. Fazla yaamaz sanyordum. Sonra kendi kendime
dndm, zavall masum neden ac eksin? Acyp onu da emzirmeye baladm. Kendi
olumu ve bu ikisini artk kendi stmle besliyordum. Gen ve glydm, iyi
yemekler yiyordum, Allah bana o gnlerde o kadar ok st verdi ki fazla geldii
oluyordu. Baz kereler, birisi beklerken, ikisini ayn anda emzirirdim. Birisi
doyduunda ncy emzirirdim. Ve Allah, benim olum iki yana girmeden topraa
verilirken, bunlarn bymesini emretti. Halimiz vaktimiz yerindeydi, ama baka
ocuumuz olmad. Kocam imdi deirmende bir msr tccarnn yannda alyor.
yi maa alyor ve durumumuz ok iyi. Fakat kendi ocuum yok, bu kk kzlar
olmadan nasl yalnz yaarm. Onlar nasl sevmem! Onlar hayatmn neesi!"
Kadn, bir eliyle minik sakat kz kendisine bastryor, dier eliyle de
yanaklarndan szlen gzyalarn siliyordu.
ini eken Matryona; "Atasz doru sylermi" dedi, "nsan anne babasz
yaayabilir, fakat Allah olmadan yaayamaz."
ylece birlikte konuurken, birden btn kulbeyi, Miha-el'in oturduu keden
parlayan sanki bir yaz imei aydnlatt. Ona baktklarnda, elleri dizlerinin
stnde, gzleri yukarya evrilmi, glmser bir halde oturduunu grdler.
34
X
Kadn kzlarla birlikte gitti. Mihael sedirden kalkt, elindeki iini brakt ve
nln kard. Sonra ban eerek Simon ve karsn selamlad ve; "Elveda,
efendilerim" dedi, "Allah artk beni balad. Eer bir kusur ilediysem, beni siz
de balayn."
Mihael'den bir n parladn grdler. Simon da kalkt ve Mihael'i
selamlayarak yle dedi: "Mihael, gryorum ki sen sradan birisi deilsin, ne seni
alkoyabilirim ne de sorguya ekebilirim. Bana yalnzca unu syle; seni bulup eve
getirdiimde ok kederli ve hznlydn, ama karm sana yemek verdiinde ona
glmsedin ve klandn. Sonra beyefendi izmeleri smarlamaya geldi, sen yine
glmsedin ve daha da nurlandn. imdi de bu kadn kk kzlar getirdiinde,
nc defa glmsedin, gn kadar aydnlandn. Syle bana Mihael, yzn neden
byle ldyor, neden kez glmsedin?"
Mihael cevap verdi: "nk cezalandrlmtm, imdi Allah beni affetti. Bu yzden
iiyorum. defa glmsedim, nk Allah beni hakikati renmem iin
gndermiti, onlar rendim. Birisini karn bana merhamet ettiinde rendim, ilk
kez bunun iin glmsedim. Zengin adam izmeleri smarladnda ikincisini rendim
ve o zaman bir daha glmsedim. Demin o minik kzlar grdmde, nc ve son
hakikati rendiim iin nc kez glmsedim."
Simon; "Syle bana Mihael, Allah seni ne ile cezalandrd ve o hakikat neydi?
Onlar ben de bileyim" diye sordu:
insan Ne le Yaar?
Mihael yle cevap verdi: "Allah, O'na itaat etmediim iin cezalandrd beni.
Cennette bir melek olduum halde, Allah'n emrine uymadm. Allah beni, bir kadnn
ruhunu almam iin gndermiti. Yeryzne indiimde tek bana yatan hasta bir kadn
grdm! Kadn daha yeni doum yapm ve ikiz kz dourmutu. ocuklar annelerinin
yannda zorlukla hareket ediyorlar, fakat kadn onlar gsne kaldramyordu. Beni
grnce, Allah tarafndan ruhunu almam iin gnderildiimi anlad ve alayarak
yle dedi: 'Ey Allah'n melei! Kocam devrilen bir aacn altnda kalarak daha
yeni ld. Ne kzkardeim var, ne teyzem, ne de annem; bu kszlere bakacak kimsem
yok. N'olur ruhumu alma! zin ver bebekleri emzireyim, onlar doyuraym ve ben
lmeden yrdklerini greyim. ocuklar anne babasz yaayamaz.' Onu dinledim. Bir
ocuu bir gsne, dierini de kollarna verdim ve Rabbin yanma dndm. O'nun
huzuruna ktm ve yle dedim: 'Rabbim, o annenin ruhunu alamadm. Kocas bir
aacn altnda kalarak lm; kadn, dourduu ikiz kzlarn hatrna ruhunun
alnmamas iin yalvaryor: ocuklarm emzirmeme, doyurmama ve yrdklerini
grmeme izin ver. ocuklar anne babasz yaayamaz diyor. Ben de ruhunu alamadm.'
Allah yle cevap verdi: 'Git, annenin ruhunu al ve hakikati ren. ren ki,
insann kalbine hkmeden nedir; nsana ne verilmemitir; ve insanlar ne ile yaar?
Bunlar rendiinde semaya tekrar dneceksin.' Bylece tekrar yeryzne inerek
annenin ruhunu aldm. Bebekler gsnden dtler. Cesedi yataktan yuvarland ve
bebeklerinden birinin zerine derek onun bacan burktu. Kadnn ruhunu Allah'a
gtrme arzusuyla kyn zerine ykseldim; fakat bir rzgar beni yakalad ve yere
drd. Kadnn ruhu tek bana Allah'a ykseldi, ben ise yeryzne, o yolun
kenarna dtm."
36
XI
Simon ve Matryona kiminle yaadklarn, kimi giydirip beslediklerini artk
anlamlard. Huu ve sevin iinde aglatlar ve melek yle dedi: "Tarlada
yapayalnz ve plaktm. nsann ihtiyalarn, souu ve al insan haline
gelinceye kadar hi bilmiyordum. Alktan kvranyor, souktan donuyor, ama ne
yapacam bilmiyordum. Bulunduum tarlann yannda Allah rzas iin yaplm bir
trbe grdm, barnabileceimi mit ederek oraya gittim. Fakat trbe kilitliydi,
ieri giremedim. En azndan rzgrdan korunmak iin trbenin arkasna oturdum. Gece
olmutu. Atm, donuyor ve ac ekiyordum. Birden yoldan bir adamn getiini
iittim. Bir ift izme vard elinde ve kendi kendine konuuyordu. nsan haline
geleliberi ilk kez lml bir insan yz grdm, yz bana korkun grnd, gzm
evirdim. Adamn kendi kendine kn soukta vcudunu nasl rteceini, karsn ve
ocuklarn nasl besleyeceini konutuunu duydum. imden: 'Ben burada souktan,
alktan lmek zereyim, o adam ise orada kendisinin ve karsnn nasl
giyineceini, nasl besleneceklerini dnyor. O bana yardm edemez' dedim. Adam
beni grnce kalarn att ve daha da korkunlat. Benim yanmdan yolun br
tarafna geti. mitsizlie kapldm; ama birden onun geri dndn duydum. Bam
kaldrp baktmda ayn adam tanyamadm; biraz nce yznde lm grmtm,
imdi ise yayordu ve onda Allah'n nurunu hissettim. Yanma gelip bana elbise
verdi, beni yanna ald ve evine
37
insan Ne le Yaar?
gtrd. Eve girdim; bizi bir kadn karlad, konumaya balad. Kadn adamdan da
korkuntu ve azndan lm kokusu yaylyordu; onun etrafna yaylan lm
kokusundan nefes alamadm. Beni dar, soua atmak istiyordu. Biliyordum ki bunu
yapsayd lrd. Kocas ona Allah' hatrlatnca, kadn birden deiti. Bana yemek
getirdiinde ve bana baktnda, ben de ona baktm ve ona artk lmn
hkmetmediini grdm; ona hayat gelmiti; onda da Allah' hissettim.
"Sonra Allah'n bana syledii ilk dersi hatrladm: 'nsann kalbine neyin
hkmettiini ren.' Anladm ki, insann kalbine sevgi hkmeder. Allah'n, vadetmi
olduu eyleri bana gstermeye balamasyla ferahlamtrn, ite ilk defa onun iin
glmsedim. Fakat henz hereyi renmemitim. nsana ne verilmemitir; insanlar ne
ile yaar, bunlar hl bilmiyordum.
"Sizinle birlikte yayordum. Aradan bir sene geti. Bir gn, ekli bozulmadan ve
dikileri almadan bir yl giyilecek izmeler smarlayan adam geldi. Ona baktm ve
birden bire omuzlarnn arkasnda arkadam -lm meleini- grdm. Benden baka
kimse o melei grmemiti; onu tanyor ve akam olmadan zengin adamn ruhunu
alacan biliyordum. Kendi kendime dndm: "Adam bir yllk hazrlk yapyor,
ama akam olmadan leceini bilmiyor." te o zaman Allah'n ikinci szn
hatrladm: 'insana ne verilmemitir, ren.'
"nsann kalbine neyin hkmettiini biliyordum. imdi ise ona neyin verilmediini
rendim. nsana, kendi ihtiyalarnn bilgisi verilmemitir. kinci defa
glmsedim. Arkadam grmekten ve Allah'n bana ikinci szn ilham etmesinden
dolay sevinmitim.
"Ama her eyi hl bilmiyordum. nsann ne ile yaadn henz renmemitim.
Allah son dersi bana ilham edinceye kadar yaamaya devam ettim. Altnc yl,
kadnla birlikte ikiz kzlar geldiler; kzlar tandm ve onlarn hayatta nasl
kaldkla-
38
Tolstoy
duydum. Balarndan geenleri iitince, dndm: Anneleri ocuklarnn
hatr iin bana yalvarm, ocuklarn anne babas/, yaayamayacaklarn syleyince
ben de ona inanmtm; oysa onlar bir yabanc emzirip, bytm. Kadn kendi
ocuklar olmadklar halde onlara sevgi gsterince aladm, kadnda Hayat Sahibi
Allah'n varln hissettim, ve nsanlarn ne ile yaadn anladm. Allah'n
bana son dersi de ilham ettiini ve gnahm baladn biliyordum. te o zaman
nc defa glmsedim."
39
XII
Bunlar anlattktan sonra, melein zerindeki elbiseler dklp, insan gznn
bakmaktan aciz kald bir nurla rtnd; sesi giderek ykseldi; yle ki, ses sanki
ondan deil, yukardan, semadan geliyordu. Melek yle dedi:
"Anneye, ocuklarnn neye muhta olduunun bilgisi verilmedi. Zengin adama da
kendisinin neye muhta olduunun bilgisi. Hibir insana akam olduunda vcudu iin
izmelere mi yoksa cesedi iin terliklere mi muhta olduu bildirilmedi. Yetimler
yaadysa, bu annelerinin ihtimamndan deil, yabanclar olduu halde onlara
acyan ve sevgi duyan bir kadnn yreinde sevginin bulunmasndand, ki btn
insanlar kendi esenlikleri iin harcadklar dnceyle deil, insana verilen
sevgiyle yaarlar.
"nceden, Allah'n insana hayat ve yaamas iin de arzular verdiini biliyordum;
imdi anladm ki gerek bunlarn te-sindeymi.
"Anladm ki; Allah insanlarn birbirlerinden ayr ayr deil, tekvcut halinde
yaamalarn istediinden, herbirine kendi ihtiyalarn deil; herbirine, hepsi
iin gerekli olan eyleri ilham ediyor.
"Anladm ki, insanlar kendilerini dnerek yayor gibi grnse de, hakikatte
onlar yaatan tek ey sevgidir. Kim severse, Allah'a yaklar; Allah da ona
yaklar. nk O, sevgiyi yaratandr".
40
S _________________
Tolstoy
Melek, Allah'a hamd ve senalar okudu, yle ki sesinden kulbe titredi. at ald
ve bir nur stunu yeryznden semaya ykseldi. Simon, kars ve ocuklar yere
dtler. Melek de se-mavata ykseldi.
Simon kendisine geldiinde, kulbe eskisi gibiydi ve iinde ailesinden baka kimse
yoktu.
SORU
Bir zamanlar bir kraln aklna yle bir dnce geldi: "Eer bir ie ne zaman
balayacam; kimi dinleyeceimi; ve yapmam gereken en nemli eyin ne olduunu
bilseydim, girdiim her ii baarrdm.
Aklna byle bir fikir dnce, krallnn drt bir yanna, kim kendisine her i
iin en uygun vakti, bu i iin en gerekli kiinin kim olduunu ve yaplmas
gereken en nemli eyin ne olduunu retirse ona byk bir mkfat vereceini ilan
etti.
Bilgeler kraln huzurunda topland, fakat sorulara verdikleri cevaplar birbirinden
tamamen farkl kt.
lk soruya cevap olarak; kimileri her hareketin doru vaktini bilmek iin nceden
gnlerin, aylarn, yllarn yer ald bir takvim hazrlamak ve sk skya buna
uyarak yaamak gerektiini sylediler. "Ancak bylece", dediler, "herey tam
zamannda yaplabilir". Dierleri ise her hareketin doru vaktine nceden karar
verilemeyeceini, kiinin kendisini bo elencelere kaptr-mayp, hep daha nce
olmu olaylar izleyerek en lzumlusunu yapabileceini iddia ettiler. Bu defa,
baka bilginler de kral neler olup bittiine ne kadar dikkat ederse etsin, tek bir
kiinin her hareket iin en uygun vakte karar vermesinin imknsz olduunu; kraln,
her eyin en uygun vaktini tesbitte ona yardm edecek bir bilge kiiler konseyi
kurmas gerektiini sylediler.
42
Tolstoy
Fakat bu defa da baka bilgeler; "bir konseyin nnde beklemesi imknsz baz
eyler vardr, bu ilerin yaplp yaplmayacana ancak tek bir kii annda karar
verebilir", dediler. "Buna karar vermek iinse neler olacan nceden bilmek
gerekir. Neler olacan nceden bilenler de yalnzca sihirbazlardr. Dolaysyla
her hareketin doru vaktini bilmek isteyen, sihirbazlara danmaldr".
kinci soruya da ayn ekilde trl trl cevaplar geldi. Kraln en fazla ihtiya
duyduu, en gerekli kiiler bazlarna gre danmanlar; bazlarna gre papazlar;
bir ksmna gre hekimler; daha baka bir ksmna gre ise savalard.
nc soruya, yani en nemli iin ne olduu konusuna gelince; bazlar dnyadaki
en nemli eyin bilim olduunu syledi. Bir ksm savata ustalamak; daha
bakalar da din ibadet dediler.
Btn cevaplar birbirinden farkl knca, kral bunlarn hibirisini kabul etmeyip
hikimseye de dl vermedi. Ama hl doru cevaplan arad iin, bilgeliiyle nl
bir mnzeviye danmaya karar verdi.
Mnzevi, hi ayrlmad bir aa kovuunda yaar, yanna sade halktan bakasn
kabul etmezdi. Bu yzden kral stne sade elbiseler giyerek kendisini halktan biri
gibi gstermeye alt ve yola dt. Mnzevinin kovuuna yaklatklarnda atndan
indi ve muhafzn da geride brakp yola yryerek devam etti.
Kral yaklarken, mnzevi kovuunun nne iek tarlalar kazyordu. Kral grd,
selamlayp kazmaya devam etti. Mnzevi mecalsiz ve zayf birisiydi; kreini
topraa her sokusunda bir parack toprak karyor, soluk solua kalyordu.
Kral yanna gelip yle dedi: "Ey bilge mnzevi, size sorunun cevabn sormak
iin geldim: Doru eyi doru zamanda yapmay nasl renebilirim? En fazla muhta
olduum, dolaysyla dierlerinden fazla ilgi gstermem gereken insanlar
43
insan Ne le Yaar?
kimdir? En nemli ve her eyden nce kendimi vereceim iler nelerdir?"
Mnzevi kral dinledi, ama cevap vermedi. Avularna t-krp kazmaya devam etti.
"Yoruldunuz" dedi kral, "krei bana verin de biraz dinlenin."
Mnzevi, "saolun" diyerek krei krala verip yere oturdu.
Kral iki tarh kazdktan sonra durup sorularn tekrarlad. Mnzevi yine cevap
vermedi; bu defa ayaa kalkt, elini kree uzatt ve yle dedi:
"Biraz dinlenin; bir para da ben alaym."
Fakat kral krei ona vermeyip kazmaya devam etti. Bir saat geti, bir saat daha.
Gne, aalarn ardndan batmaya balad; sonunda kral krei topraa saplayp
yle dedi:
"Ey bilge kii, senin yanna sorularma bir cevap bulmak iin geldim. Eer cevap
veremeyeceksen, syle de evime gideyim."
Mnzevi, "Buraya koarak birisi geliyor" dedi, "bakalm kim?"
Kral arkasna dndnde, bir adamn koarak kendilerine doru geldiini grd.
Adamn karnna bastrd ellerinin altndan kan szyordu. Kraln yanna ulanca,
kendinden geercesine inledi, sonra da baylp yere dt. Kral ve mnzevi, hemen
adamn stndeki elbiseleri kardlar. Karnnda byk bir yara vard. Kral yaray
elinden geldiince ykad; mendiliyle ve mnzevinin havlusuyla sard. Fakat kan
akmaya devam ediyordu. Kral scak kana bulanan sargy defalarca karp ykad ve
yaraya tekrar tekrar sard. En sonunda kan durdu, adam kendisine gelince iecek bir
ey istedi. Kral dereden taze su getirip ona verdi. Bu arada akam olmu, hava
soumutu. Kral, mnzevinin de yardmyla yaral adam kovua tayarak yataa
yatrd. Yataa uzanan adam gzlerini kapatp derin bir uykuya dald. Kral. ^
44
Tolstoy
susturmadan ve yapm olduu ilerden ylesine yorulmutu ki eie kt ve
uyuyakald; ksa yaz gecesi boyunca deliksiz bir uyku ekti. Sabah uyannca nerede
olduunu, yatakta uzanm ve canl gzlerle dikkatle kendisine bakan yabancnn kim
olduunu uzun sre hatrlayamad.
Kraln uyandn ve kendisine baktn gren adam; "Beni affedin" dedi, zayf bir
sesle.
Kral, "Sizi tanmyorum, stelik affedilecek birey yapmadnz ki" dedi.
"Siz beni tanmyorsunuz, ama ben sizi tanyorum" dedi adam. "Ben, kardeimi
astrdnz ve mallarn elinden aldnz iin sizden almaya yemin etmi bir
dmannzm. Tek banza mnzeviyi grmeye gittiinizi rendim ve dnerken yolda
sizi ldrmeye karar verdim. Ama, akam olduu halde dnmediniz. Ben de sizi arayp
bulmak iin pusuya yattm yerden knca muhafzlarnza rastladm, beni tanyp
yaraladlar. Onlardan katm, fakat yaramdan ok kan akyordu. Yaram sarmasay-
dnz, kan kaybndan lrdm. Ben sizi ldrmek istedim, siz ise hayatm
kurtardnz. Eer yaarsam, imdiden sonra en sadk kleniz olup size hizmet
edeceim ve oullarma da ayn eyi emredeceim. Affedin beni!"
Kral, dmamyla bu denli kolay bart ve onun dostluunu kazand iin ok
mutlu oldu; onu affetmekle kalmayp uaklarn ve kendi doktorunu gnderip onun
tedavisini yaptracan syledi, ayrca mallarn iade edeceine de sz verdi.
Yaral adamla vedalaan kral, kapnn nne kp mnzeviyi arad. Gitmeden nce,
sormu olduu sorulara cevap vermesini bir kere daha rica etmek istiyordu. Mnzevi,
darda, bir gn nce kazm olduklar tarhlara iek tohumlarn ekiyordu.
Kral ona yaklat ve yle dedi:
"Sorularma cevap vermeniz iin size son defa yalvaryorum!".
45
^^IUiJllllllL,
iijiy
nsan Ne ile Yaar?
Yorgun dizlerinin stnde melmeye devam eden mn zev, gezlerini kaldrp kra]a ^
ye; ^J^ J^
"inil ^ d6mek StiyrSUnuz?" d^ s-du kral. '
benim dermZZltmfJ^ ^^t ^^ "D" eger decek ve u adamS^T^ ^ kaZmaSa>^ *" atadnza
piman ol^Z T T.6 ^Imda kai~
kazdgnz vakitti; en riem ^ f T" neml1 ^ tarWan na iyilik yapmakt. ^
kl1 bendlm; Ve en nemI '*&& ba-
"Daha sonra bu ^o nemli vakit onunla jj^y^^ koarak geldiinde, en
lann sarmasaydmz, S^Z" ^.'f^ *& onun ^ nemli kii oydu en n^ ^madan olecekt>-
olaysryla en dan sonra u gerei ur^ * T" ^ yaPtlklannzdl- B" bulunduunuz an
O an *T^ k " ' ^ ^ ^ elimizden bir ey gelebil T ^.^ sadece man odur, zira
hkimsf bir baskasvTaT w T' k1"16 k^6"12 cein, bilemez; ve en Z? .^ ^ grUp
Sr W" bu dnyaya gnderilmece! s^bTu^ ^ "
46
NSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM?
Abla, kk kzkardeini ziyarete gelmiti. Kendisi ehirde bir tccarla,
kzkardei ise kyde bir kylyle evliydi. ay sohbetine oturduklarnda, byk
karde ehir hayatnn nimetlerini vmeye balad; orada ne kadar rahat
yaadklarn, nasl gzel giyindiklerini, ocuklarnn elbiselerinin ne kadar
zarif olduunu, ne gzel eyler yiyip itiklerini ve tiyatroya, balolara ve elence
yerlerine nasl gittiklerini ballandra ballandra anlatt.
Gcenen kk karde de, tccar hayatn yerip kyl hayatn vd. "Kendi hayat
tarzm sizinkiyle deitirmem," dedi. "Kaba yayor olabiliriz, ama hi olmazsa
tasamz yok. Siz bizden daha iyi yayorsunuz; gelgelelim ihtiyacnzdan fazla
kazanmanza ramen hereyinizi kaybetme ihtimaliniz var. Atasz ne der bilirsin,
'Kazan ve kayp ikiz kardetir.' Bugn zengin olanlar, bakyorsun ertesi gn ekmek
paras iin dileniyor. Bizim yolumuz daha gvenli. Kyl hayat belki semiz deil,
ama uzun bir yol. Hi zengin olmasak da yeterince yiyeceimiz olacak."
Byk karde alayl alayl sordu:
"Yeterince mi? Eer domuzlarla ve buzalarla paylamay istersen, belki. Sen
zerafeti ne bilirsin? Kocan kle gibi ne kadar alrsa alsn, siz de
ocuklarnz da gbre ynnn stnde nasl yayorsanz, yle leceksiniz."
47
insan Ne ile Yaar?
"Ne farkeder ki?" diye cevaplad k. "Tamam, iimiz kaba ve zahmetli. Ama, beri
yandan da emin; bakasna ihtiyacmz yok. Ya siz? ehirlerinizde etrafnz insan
gnaha tevik edici eylerle evrilmi; diyelim ki bugn mesele yok, ama ya yarn!
eytan kumarla, arapla veya kadnlarla kocan batan karrsa? O zaman herey
mahvolur. Bu tr eyler sk sk olmuyor mu?".
Evin reisi Pahom, frnn st tarafnda uzanm kadnlarn gevezeliklerini
dinliyordu.
"Tamamen doru," diye dnd. "Biz kyller, ocukluumuzdan beri toprak anay
ilemekle o kadar megulz ki, kafamzda bo eylere zaman kalmyor. Tek endiemiz,
yeterince topramzn olmamas. Eer yle bolca topram olsayd, eytandan bile
korkmazdm."
Kadnlar aylarn bitirince elbise dedikodusuna daldlar, sonra da bardaklar
ykayp yattlar.
Fakat, eytan frnn yannda oturmu, btn konuulanlar duymutu. Kylnn
karsnn kocasn vmesinden ve adamn da, oka topra olsa eytandan bile
korkmayacan sylemesinden memnun olmutu.
"imdi tamam," diye dnd eytan. "Oyun balyor. Sana yeterli toprak verip, bu
toprak sayesinde seni hakimiyetim altna alacam."
48
II
Kyn yaknlarnda, yaklak yz dnmlk arazisi olan bir hanmefendi
oturuyordu. Bu hanmefendi kyllerle hep iyi geinmiti, t ki eski bir askeri
yanma khya olarak alncaya dek. Bu khya para cezalaryla insanlar canndan
bezdiriyordu.
Pahom ne kadar dikkatli olmaya alrsa alsn bana defalarca ayn ey
geliyordu; ya at hanmefendinin yulaflarnn iine dalyor, ya bir inei yolunu
arp hanmefendinin bahesine giriyor, ya da buzalar hanmefendinin ayrnda
otluyor; o da her defasnda para cezas demek zorunda kalyordu.
Pahom sylene sylene paray dyor, kafas bozuk gittii evde hncn ailesinden
alyordu. Btn yaz khya yznden Pahom'un bandan dert eksik olmad. K olunca
srlar dar kamad da ancak o zaman rahat bir nefes ald. Varsn otlakta ot
kalmad iin hayvanlar kendisi yemlemek zorunda kalsnd, hi olmazsa onlardan
yana gz kula rahatt ya.
Kn yaylan haberlere gre, hanmefendi topran satyordu ve anayolun
zerindeki hann sahibi topraklar iin pazarlk yapyordu. Bunu duyan kyller ok
endielendiler. "Eier han sahibi topra alrsa" diye dnyorlard, "detecei
jpara cezalaryla, hanmefendinin khyasndan da fazla canmza okur. Hepimizin
rzk o araziye bal."
O yzden, kyller cemaatlerinin namna gidip hanmefendiden topra hann sahibine
satmamasn rica ettiler; ve <daha
49
insan Ne ile Yaar?
yksek bir fiyat nerdiler. Hanmefendi de topra onlara brakmay kabul etti.
Kyller, daha sonra, cemaatin btn araziyi satn almasn salamaya altlar,
arazi bylece hereyiyle ortaklaa kullanlabilirdi. Konuyu tartmak iin iki kez
biraraya geldiler, fakat bir zme varamadlar; eytan aralarna anlamazlk
tohumlan ektiinden, bir trl anlaamadlar. En sonunda, araziyi herbirinin kendi
imknlar nisbetinde ayr ayr satn almasna karar verdiler. Hanmefendi, dierini
kabul ettii gibi bu teklifi de kabul etti.
Bir mddet sonra, Pahom bir komusunun elli dnm toprak satn aldn,
hanmefendinin parann yarsn pein almaya, yars iin de bir sene beklemeye
raz olduunu duydu. inde kskanlk duygular kabard.
"u ie bak," diye geirdi iinden, "topran tamam satlyor, bense tek dnm
almayacam." Sonra karsyla konutu.
"Dierleri alyorlar," dedi, "biz de yirmi dnm kadar almalyz. Hayat giderek
zorlayor. Bu khya verdii para cezalaryla canmz karyor." Kafa kafaya
verip topra nasl satn alabileceklerini dndler. Bir kenarda yz rubleleri
vard. Taylarndan birisini, arlarnn yarsn sattlar. Oullarn ii olarak
almaya gnderdiler; Pahom'un maalarn pein olarak aldlar, parann gerisi
iin de Pahom'un kaynbiraderine borlandlar, bylece toprak parasnn yarsn
zar zor biraraya getirdiler.
Paray cebine koyan Pahom, arazilerin iinden bir ksm aal krk dnmlk bir
iftlii seti. Hanmefendiyle yaptklar pazarlkta anlamaya varp el sktlar,
Pahom hanmefendiye pein olarak bir teminat dedi. Sonra, ehre gidip senetleri
imzaladlar; Pahom, parann yarsn imdi, geriye kalan da iki yl iinde
deyecekti.
Artk Pahom'un da kendisine ait topra vard. Borlanarak ald tohumlar yeni
arazisine ekti. Hasat iyi geldi ve bir yl iinde hem hanmefendiye, hem de
kaynbiraderine olan borlarnn tamamn dedi. Artk bir toprak sahibi olmutu.
Kendi top-
50
Tolstoy
ran srp ekiyor, kendi aalarn kesiyor, srlarn kendi ayrnda
otlatyordu. Tarlalarn srmeye, boy atan msrlarna ya da otlaklarna bakmaya
gittiinde yrei sevinle doluyordu. Orada byyen otlar ve aan iekler, onun
gznde baka hibir yedekine benzemiyordu. Eskiden bu toprak parasnn yanndan
geerken, dierlerinden farksz grnrd. Ama imdi tamamen farklyd.
51
III
Pahom hayatndan memnundu. Bir de komu kyller onun msr tarlasndan ve
otlandan gemeseler herey tamam olacakt. Onlara nazik dille ka defa rica etti,
ne var ki onlar gemeye devam ettiler. imdi de kyllerin obanlar kyn
ineklerini onun ayrna sokuyor, dahas, gece otlayan atlar onun msr tarlasnn
iine giriyordu. Pahom hayvanlar defalarca dar karm, sahiplerini
balam, kimsenin aleyhine dava amamak iin kendisini tutmutu. Ama en sonunda
sabr tat ve Kaza Mahkemesi'ne ikayette bulundu. Kyllerin toprann
olmadn, bunun da skntya yol atn, yaptklarnda grnr bir kast
bulunmadn biliyordu, ama yine de yle dnyordu:
"Bunu grmezden gelip geemem, yoksa neyim var neyim yok mahvederler. Onlara bir
ders vermeli."
Dersi onlar dava ederek verdi, ardndan bir daha dava etti, kyllerden birka
para cezasna arptrld. Bir mddet sonra, Pahom'un komular ona di bilemeye
baladlar. Zaman zaman srlarn kastl olarak onun arazisine soktular. Hatta,
bir kyl gece Pahom'un koruluuna girip be krpe hlamur aacn kabuklar iin
kesti. Bir gn koruluun yanndan geen Pahom'un gzne beyaz birey arpt.
Yaklanca, aalarn bulunduu yerde kklerin kaldn, biraz telerinde de
kabuklar soyulmu aa gvdelerinin yattn grd. Pahom fkeden deliye dnd.
52
Tolstoy
"Tek bir aac kesmi olsa neyse," diye dnd, "ama alak adam bir yn aa
kesmi. Bunu yapan bir bulursam, gnn gsteririm."
Beynini patlatrcasna bu ii kimin yapm olabileceini dnd. Sonunda karar
verdi: "Simon olmal; ondan bakas yapm olamaz." Sonra, Simon'un iftliine gz
atmaya gitti, ama fkeli bir manzaradan baka birey bulamad orada. Yine de, bunu
Simon'un yaptndan emindi. Bir ikayetname yazd. Simon sorgu iin arld. Dava
tekrar tekrar grld, aleyhinde delil bulunmaynca Simon sonunda beraat etti.
Pahom kendisini imdi daha fazla hakszla uram hissettii iin, fkesini
htiyar Heyeti'ne ve Yarglara boaltt.
"Hrszlardan rvet alyorsunuz," dedi. "yi insanlar olsanz, bir hrsz serbest
brakmazdnz."
Pahom hem Yarglarla, hem de komularyla kavga etti. Evini atee verecekleri
tehditlerini duymaya balad. Pahom'un eline gittike daha fazla toprak gemesine
ramen, cemaat iindeki yeri eskisinden de ktleti. Gel zaman git zaman, birok
kiinin yeni blgelere tand sylentileri kt.
"Arazimi terketmeme gerek yok," diye dnd Pahom. "Belki bakalar kymzden
gider de bize daha fazla yer kalr. Onlarn topraklarn ben alr, arazimi
bytrm. Hayatm daha kolaylar. u halimle daha rahata ermi deilim."
Birgn Pahom evde otururken, kyden geen bir renber onlara urad. Gece orada
kalan kylye akam yemei verdiler. Pahom bu kylye nereli olduunu sordu.
Yabanc, Volga'nm br tarafndan geldiini ve orada altn syledi. Bu sz
Pahom'un dikkatini ekince, adam birok insann oraya gp yerletiini anlatmaya
balad. Kendi kynden de insanlar oraya gm. Cemaate katlmlar ve
kendilerine adam bana yirmi-be dnm toprak verilmi. Toprak o kadar verimliymi
ki, avdarlar at boyu byyormu. Ve avdarlar o kadar kalnm ki be tanesi bir
deste yapyormu. Bir kyl srtnda bir gmlekten
53
nsan Ne le Yaar?
baka birey getirmemi, ama imdi alt at ve kendine ait iki inei varm.
Pahom'un kalbi hrsla tututu. Kendi kendine dnd:
"Baka bir yerde byle gzel yaayabilecekken, neden burada sknt ekeyim?
Buradaki topram ve iftliimi satp, o parayla orada hereye yeniden balar ve
hereyin yenisini alrm. Bu kalabalk yerde, insann ba dertten kurtulmuyor. Ama
nce oraya gidip hereyi gzlerimle grmeliyim."
Yaza doru hazrland ve yola kt. Bir vapurla Volga zerinden Samara'ya indi,
sonra yz millik bir yolu yayan yrd ve en sonunda o yere ulat. Herey tpk
yabancnn anlatt gibiydi. Btn kyllere yetecek kadar bol toprak vard; her
kyl, kullanmas iin kendisine verilmi yirmibe dnm cemaat toprana sahipti.
Ayrca, paras olanlar istedikleri kadar topra kendi mlkleri olarak ucuza
alabiliyordu.
renmek istedii hereyi renen Pahom, gz yaklarken evine dnd ve maln
mlkn satmaya balad. Topra krla satt, iftliini ve btn srlarn elden
kard. Cemaat yeliinden ayrld. Bahara kadar bekleyip ailesiyle birlikte yeni
yurtlarna gitmek zere yola ktlar.
54
IV
Pahom ailesiyle birlikte yaayacaklar yeni yere varr varmaz, byk bir kyn
cemaatine kabul edilmeleri iin bavurdu. (crekli belgeleri htiyar Heyeti'ne
sundu ve onlardan belgeler .ildi. Kendisinin ve oullarnn kullanmas iin be
hisse cemaat lopra verildi; bu, cemaat otlann yansra (farkl farkl
tarlalarda olmak zere) yz yirmi be dnm yapyordu. Pahom, gerekli yaplar ina
etti. Yalnzca cemaat arazisinden payna, eskisine gre kat fazla toprak
dmt. stelik toprak msr iin ok elveriliydi. Eskisinden on kat iyi
durumdayd. Olduka geni otlaklar ve ekilebilir arazisi vard. stedii sayda
inek de besleyebiliyordu.
nceleri, bina yapm ve yerleme telana den Pahom lereyden memnunluk
duyuyordu; fakat duruma altka, burada da yeterince topraklar olmadn
dnmeye balad. lk yl, cemaat arazisinden payna den ksma buday ekti ve
iyi mahsul ald. Tekrar buday ekmek istiyordu, ama bunun iin yeteri kadar cemaat
arazisi yoktu. Aslnda kullanm olduu topraklar da budaya ayrlmamt. nk o
blgede yalnzca bakir topraklara ve nadas arazilerine buday ekiliyordu. ki
senede bir defa buday ekilen topraklar, daha sonra zerlerinde byk otlar
yetiinceye kadar nadasa braklyordu. Bu tr arazileri isteyen ok sayda kii
vard, ama herkese yetecek kadar toprak yoktu. Bu yzden insanlar kavga
ediyorlard. Durumlar iyi olanlar bu topraklan buday yetitirmek iin istiyor,
fakirler ise bu toprak-
55
insan Ne ile Yaar?
lan tccarlara satmay, bylece vergilerini deyecekleri paray toplamay
istiyorlard. Pahom daha fazla buday ekmek isteyenlerdendi; bu yzden bir
tccardan bir yllna arazi kiralad. Bol miktarda buday ekti ve ok gzel hasat
ald, gelgeldim bu arazi kyden ok uzakt; budaylarn on milden uzak mesafeden
tanmas gerekiyordu. Bir sre sonra, Pahom baz kyl tccarlarn uzak
iftliklerde yaadklarn ve zenginletiklerini farketti. inden yle geirdi;
"Mlkiyeti bana ait biraz toprak satn alsam, stne de bir iftlik evi kondursam
ne kadar farkl olurdu. O zaman herey gzel ve kusursuz hale gelirdi."
Mlkiyeti kendine ait toprak alma meselesi aklna defalarca geldi.
yl ayn halde yaamaya devam etti; arazi kiralyor ve buday ekiyordu. Hasat
bereketli geliyor, iyi mahsul alyordu; yle ki bir kenara para ayrmaya balad.
Belki halinden memnun yaayabilirdi, ama her sene bakalarnn topran
kiralamaktan ve bunun iin itiip kakmaktan bkmt. Nerede satlk iyi arazi
varsa kyller oraya yor ve arazi nnda satlyordu. Daha tez davranmazsanz,
size hibir ey kalmyordu. nc sene, bir alcyla birlikte baz kyllerden bir
ayr paras kiraladlar; bir anlamazlk kp da kyller mahkemeye gittiinde
orasn oktan srllerdi. Davay kaybettiler ve btn emekleri boa gitti.
"Kendi topram olsayd," diye dnd Pahom, "kimse iime karmaz, btn bu can
skc eyler de bama gelmezdi."
Bylece Pahom satn alabilecei arazi aramaya koyuldu; binyz dnm arazisi olan,
ama para sknts ektii iin ucuza satmaya raz olan bir kylye rastlad. Pahom
adamla sk bir pazarla giriti, sonunda bir ksm pein bir ksm da daha sonra
denmek zere, bin be yz ruble zerinde anlatlar. Hereyi konumular, i
szlemenin yaplmasna kalmt. O gnlerde, oradan geen bir yabanc tccar atma
yem vermek iin Pa-
56
Tolstoy
hom'lara urad. Pahom adamla konutuunda onun ok uzaklardan, Bakr'dan dnmekte
olduunu, orada on bin dnm araziyi sadece bin rubleye satn aldn rendi.
Pahom biraz daha bilgi almak iin sorular sorunca adam unlar syledi:
"Yaplmas gereken tek ey, reislerle arkadalk kurmak. Ben yaklak yz rublelik
kadn elbisesi, hal, bir teneke ay gzden kardm, iki ienlere arap verdim;
karlnda topran dnmn iki kpekten de ucuza aldm. Tapu senetlerini
Pahom'a gsteren adam devam etti:
"Arazi bir nehrin kenarnda ve her kar topra ok verimli".
Adam, kendisini soru yamuruna tutan Pahom'a yle dedi:
"Orada, bir yl yrsen bile dier ucuna varamayacan kadar geni topraklar var ve
hepsi de Bakrlar'a ait. Bir koyun kadar saflar. Topra sudan ucuza alabilirsin."
"Hadi bakalm," diye dnd Pahom, "Bin rublemle neden buradan bin yz dnm
alp, bir de bor altna gireyim? Halbuki bu parayla oradan on kat fazla toprak
alabilirim."
57
V
Pahom, o yere nasl gidebileceini sordu ve tccar yanndan ayrlr ayrlmaz yola
kmak zere hazrland. Karsn iftlie gzkulak olmas iin evde brakp,
yanna uan alarak yola kt. Yollar stnde bir kasabada durarak bir teneke
ay, biraz arap ve tccarn tavsiye ettii dier hediyeleri satn aldlar. yz
milden fazla yol gittiler. Yedinci gn, Bakrlar'n adrlarn kurduklar yere
ulatlar. Herey tccarn anlatt gibiydi. nsanlar bozkrlarda, bir nehrin
kenarndaki kee adrlarda yayorlard. Ne ift sryorlar, ne de ekmek
yiyorlard. Srlar ve atlar srler halinde bozkrda otluyordu. Taylar
adrlarn arkasnda bal duruyor ve ksraklar gnde iki defa yanlarna
gtrlyordu. Taylarn st salarak bu stten kmz yaplyordu. Kmz
hazrlayanlar, peyniri yapanlar kadnlard. Erkeklerin btn yapt ise kmz ve
ay imek, koyun eti yemek ve kaval almakt. Hepsi iriyar, neeli insanlard. Ve
uzun yaz boyunca akllarna i yapmak gelmiyordu. Olduka cahillerdi, Rusa
bilmiyorlar ama gleryz gsteriyorlard.
Pahom'u grr grmez, adrlarndan kp misafirlerinin etrafn sardlar. Bir
tercman bulundu ve Pahom biraz toprak almak iin geldiini syledi. Bakrlar ok
memnun olmua benziyordu; Pahom'u en iyi adrlarndan birine, birka kiinin
halnn zerindeki minderlere oturduu bir adra gtrdler. Pahom'a ay ve kmz
verdiler, bir koyun keserek kendisine ikram ettiler. Pahom da arabasndan
hediyeleri indirerek Bakrlar'a datt.
5X
Tolstoy
ay aralarnda bltrd. Bakrlar sevindiler. Aralarnda uzun uzun konuup
tercmana tercme etmesini sylediler.
"Sana unu sylemek istiyorlar:" dedi tercman, "seni sevmiler, misafirimizi
memnun etmek ve verdii hediyelerin karlnda hediye vermek adetimizdir. Sen
bize hediyeler verdin, bizim sahip olduumuz eylerin iinde houna en ok ne
gidiyorsa syle, onu sana hediye edelim."
"Burada en ok houma giden," diye cevap verdi Pahom, "topranz. Bizim
topraklarmz o kadar az, o kadar verimsiz ki; ama sizin usuz bucaksz ve verimli
topraklarnz var. Hi by-lesini grmemitim."
Tercman Pahom'un szlerini tercme etti. Bakrlar aralarnda bir mddet
konutular. Neler konutuklarn anlayamyor, ama fazlasyla neelendiklerini,
barp gldklerini gryordu. Sonra susup, tercman konuurken Pahom'a baktlar:
"Hediyelerinin karlnda, sana istediin kadar topra seve seve vereceklerini
sylyorlar. Sen yalnzca elinle nereyi istediini gster, oras senin olsun."
Bakrlar bir sre daha aralarnda konutular ve tartmaya baladlar. Pahom neyi
tarttklarn sorunca, tercman bazlarnn toprak meselesini Reis'e sormalar,
onsuz hareket etmemeleri gerektii dncesinde olduunu; dierlerinin ise Reis'in
dnn beklemeye gerek olmadn sylediini anlatt.
s o
VI
Bakrlar tartrken, byk tilki krk giyinmi bir adam kapda grnd. Hepsi
seslerini kesip ayaa kalktlar. Tercman; "te Reis'imiz bu" dedi.
Pahom hemen ayaa kalkt ve en gzel kadn elbisesiyle iki kilo ay getirip Reis'e
sundu. Reis hediyeleri kabul edip kendisini bakeye oturttu. Bakrlar hemen ona
birey anlatmaya baladlar. Reis bir sre dinledi, sonra bayla susmalarn
iaret etti ve Pahom'a Rusa seslendi:
"Pekl, yle olsun. Nereyi istersen oras senin olsun; bizde nasl olsa ok toprak
var."
"stediim kadar ok nasl alabilirim?" diye dnd Pahom. "i salama balamak
iin tapusunu kartmalym, yoksa 'Buras senin' deyip, sonra da elimden
alabilirler."
"Nazik szleriniz iin teekkr ederim" diye konutu Pahom. "Sizin ok topranz
var, benim istediimse azck bir ey. Ama yine de o kck parann bana ait
ldnden emin olmalym. llp sonra tapusu verilemez mi? Hayat da lm de
Allah'n elinde. Siz iyi insanlar onu bana verirsiniz, ama belki ocuklarnz geri
almak ister."
"Tamamen haklsn," dedi Reis. "Topra tapusuyla vereceiz sana."
"Duydum ki, buraya bir tccar gelmi," diye devam etti Pahom, "ve siz de ona biraz
toprak vermi, tapu senedi dzenlemisiniz. Bana da ayn eyin yaplmasn
isterdim."
60
Tolstoy
ef anlamt.
"Tamam," dedi, "o i kolay. Bir ktibimiz var, seninle birlikte ehre gidip
mhrl, tasdikli bir tapu alrz."
"Peki fiyat ne olacak?" diye sordu Pahom.
"Fiyatmz hep ayndr; gn bin ruble."
Pahom anlamad.
"Gn m? Nasl lym o? Ka dnm yapar?"
"Biz yle hesap bilmeyiz," dedi Reis, "Biz topra gnle satarz. Bir gnde
yryerek etrafn evirebildiin kadar senindir ve bir gn bin rubledir."
Pahom armt.
"Ama insan bir gnde byk bir arazinin etrafn evirebilir," dedi.
Reis kahkahalarla gld.
"O zaman hepsi senin olur!" dedi. "Ama bir artla; baladn noktaya ayn gn
dnmezsen paran kaybedersin."
"Peki getiim yerleri nasl iaretleyeceim?"
"Nasl m? stediin bir noktaya gider orada dururuz. Sen de o noktadan balayp,
yanndaki belle daireni izersin. Gerekli grdn yerlere iaret koyarsn. Her
dnte, bir ukur kazp otlar stste yarsn; sonra biz de ukurlarn arasn
sabanla iaretleriz. Ne kadar istersen o kadar byk bir daire yap, ama gne
batmadan baladn noktaya dnmen gerekiyor. evirdiin btn arazi senin olacak."
Pahom bu ii ok sevmiti. Ertesi sabah erkenden balamaya karar verdiler. Biraz
daha konutular, kmz iip yemek yediler. Artk gece olmutu. Bakrlar, Pahom'a
kuty bir yatak verdikten sonra, ertesi gn afak skerken toplanp,
kararlatrlan noktaya gitmek iin szleerek yanndan ayrldlar.
61
k >*t
VII
Pahom kuty yataa uzand, ama uyuyamad. Aklnda hep toprak vard.
"Amma byk bir araziyi iaretlerim!" diye dnyordu. "Bir gnde rahatlkla
otuzbe mil gidebilirim. Gnler imdi uzun, otuzbe millik bir dairenin iinde ne
de geni toprak vardr! e yaramaz ksmlarn satar veya kyllere brakrm; en
iyi ksmn kendime ayrp ilerim. ki kz alr ve iki ii daha tutarm. Yzelli
dnmlk topra sabanla srer, geriye kalan otlak yaparm."
Pahom btn gece gzn krpmad. Yalnz, afak skmeden biraz nce uykuya dald.
Gzlerini kapar kapamaz bir rya grd. Ryasnda ayn adrda uzanm yatyordu,
derken dar-da birisinin kahkahalarla gldn duydu. Kim olabilir diye merak
edip kalkt ve dar kt. Bakr Reisi'nin, adrn nnde oturmu brn tuta
tuta gldn grd. Reis'in yanna giden Pahom; "Niye glyorsun?" diye sordu.
Karsndaki artk Reis deil, daha nce evine urayan ve buradaki topraklar
anlatan tccar olmutu. Pahom tam ona; "Ne zamandr buradasn?" diye soracakken,
adam tccar olmaktan kp, uzun zaman nce Pahom'un eski evine gelen Volgal adama
dnt. Sonra grd ki, o, kyl de deil, trnaklaryla boynuzlar olan eytand
ve orada durmu glyordu. eytann ayaklarnn ucunda ise birisi yalnayak,
stnde sadece bir pantolon ve gmlek, uzanm yat-
62
Tolstoy
yordu. lm halde yatan o adam ise Pahom'un ta kendisiydi. Dehetle uyand.
"Bir ryadan ne kar?" diye geirdi iinden.
adrn ak kapsndan bakt; afak skyordu.
"Onlar uyandrmann zamandr" diye dnd. "Artk balasak iyi olur."
Bakrlar kalkp toplandlar, ef de geldi. Yine kmz imeye baladlar, Pahom'a
da ay ikram ettiler, ama onun beklemeye sabr yoktu.
"Gideceksek, haydi. Zaman geiyor," dedi.
63
VIII
Bakrlar hazrlandlar ve hepsi yola ktlar; bazlar at srtnda, bazlar
arabalarn iindeydi. Pahom uayla birlikte kendi kk at arabasn sryordu.
Yanna bir de bel almt. Bozkra vardklarnda gk kzarmaya balamt.
Bakrlarn snan dedii bir tepeye ktlar. Atlarndan ve arabalarndan inerek
bir noktada toplandlar. Reis Pahom'un yanna gelip eliyle ovay gsterdi.
"Bak," dedi, "gznn uzanabildii her yer bizim. stediin ksmn alabilirsin."
Reis kalpan karp yere koydu ve yle dedi:
"aret bu olsun. Buradan balayp yine buraya dn. Etrafn dolatn btn arazi
senin olacak."
Pahom paray karp kalpan zerine koydu. Paltosunu kard, zerinde bir tek i
ceketi kald. Kuan karp karnnn altndan balad, yeleinin koynuna kk
bir ekmek torbas, kuana da bir su mataras koydu, izmelerini balad,
uandan beli ald. Artk yola kmaya hazrd. Bir sre hangi yoldan gitse daha
iyi olur diye dnd. Her yer cazip grnyordu.
"Hi farketmez," dedi sonunda, "gnein doduu yne doru gideyim."
Douya dnd, gerinip gnein grnmesini bekledi.
64
L..!hi-d_.- -l .!_.. .J_ *
Tolstoy
"Vakit kaybetmemeliyim," diye dnd, "hava serinken yrmek daha kolay."
Gne nlar ufukta parlar parlamaz, Pahom omuzunda I beliyle bozkra dald.
i Yrmeye baladnda ne yava ne de hzlyd. Bir kilo-
1 metre kadar gittikten sonra durup bir ukur kazd ve grnmesi l iin otlar st
ste koydu. Sonra yrmeye devam etti; mahmurluu geince admlarm sklatrd.
Bir sre sonra bir baka ukur kazd.
Pahom dnp arkasna bakt. Tepeyi, zerindeki insanlar ve parldayan araba
tekerleklerini gne nn altnda rahata grebiliyordu. Yuvarlak bir tahminle
mil yrdne kanaat getirdi. Hava giderek snyordu; i ceketini karp
omzuna att, sonra yrmesine devam etti. Hava olduka snmt imdi; gnee
bakp, kahvalt zaman geldi diye dnd.
"Dnmek iin henz erken. u izmelerimi karvere-yim," dedi kendi kendine.
Oturdu, izmelerini karp kuana balad ve yrmeye devam etti.
" mil daha yrrm," diye aklndan geirdi, "sonra da sola dnerim. uras o
kadar gzel ki, kaybedersem yazk olur. nsan yrdke, arazi daha verimli
grnyor."
Bir sre dosdoru gitmeye devam etti, dnp baktnda tepe glkle, stndeki
insanlar ise siyah karncalar gibi grnyordu.
"Eyvah, bu ynde ok fazla gitmiim," diye dnd. "imdi dnmeli. yle de
terledim ve susadm ki."
! Durdu, byk bir ukur kazp ot paralarn st ste yd.
Matarasn karp biraz su iti. Sonra, sola keskin bir dn yapt. Yrd,
yrd; otlarn boyu yksek, hava scakt.
Pahom yorulmaya balamt; gnee baknca vaktin le olduunu grd.
nsan Ne ile Yaar?
"Eh," diye iinden geirdi, "biraz dinleneyim." Oturdu; biraz ekmek yedi, biraz da
su iti; uyuyakalabile-ceini dnerek uzanmad. Biraz oturduktan sonra tekrar
yola koyuldu. Balangta kolayca yryordu: yemek ona g vermiti; ama hava imdi
korkun derecede snmt. Uykusunun geldiini hissetti; buna ramen, u sz
dne dne yoluna devam etti; "Bir saat sknt ek, bir mr yaa."
Bu ynde de uzun bir yol katetti, artk tekrar sola dnmek zereydi ki bir derenin
farkna vard: "Bunu darda brakrsam yazk olur," diye dnd. "Burada iyi
keten yetiir." Bylece dere kenarnn da etrafn dolat ve derenin br yannda
bir ukur kazd. Pahom tepeye doru baktnda scaklk havay pus-landrmt,
sanki havada bireyler uuuyordu ve bu pustan tepenin zerindeki insanlar
neredeyse grlmyordu.
"Off, iki kenar da fazla uzun tuttum," diye dnd Pahom, "bari bunu ksa
tutaym." Admlarn sklatrarak nc kenar yrmeye balad. Gnee bakt;
gne, ufka doru yolunun yarsn tamamlamt, oysa Pahom karenin nc
kenarnda iki mil bile yrmemiti. Varaca noktaya daha on mili vard.
"Hayr," diye dnd, "Arazim yamuk da olsa, dnp dosdoru bir izgide
yrmeliyim artk. Baya uzaa gittim ve hayli byk bir arazim oldu."
Pahom aceleyle bir ukur kazd ve ynn tam tepeye doru evirdi.
66
IX
Pahom dosdoru tepeye gidiyordu, ama imdi zorlukla yryordu. Scaktan bitap
dm; kesilen plak aya yara bere iinde kalm; dizleri bklmeye balamt.
Dinlenmeyi ok istiyordu, ama eer gne batmadan dnmek istiyorsa bu imknszd.
Gne hi kimseyi beklemezdi ve alaldka alalyordu.
"Aman Allah'm" diye dnd, "keke aptallk edip daha fazlas iin
abalamasaydm! Ya vaktinde yetiemezsem?"
Tepeye ve gnee doru bakt. Hedeften hl uzaktayd. Gne ufka daha da
yaklamt. Pahom yrd, yrd; gittike daha zor yryordu, ama daha da
hzland. Hzland ama, varaca yerden hl ok uzakt. Komaya balad,
paltosunu, izmelerini, matarasn, baln yere frlatt. Elinde yalnzca,
destek olarak kulland bel kald.
"imdi ne yapacam," diye dnd tekrar, "Haddinden fazla yer dolatm, hepsine
birden gz diktim. Gne batmadan oraya ulaamayacam."
Bu korku onun nefesini daha da kesti. Pahom komaya devam etti, fanilas ve
pantolonlar terden stne yapm, az kurumutu. Gs demirci kr gibi inip
kalkyor, kalbi tokmak gibi vuruyor, artk kendisinin deilmi gibi hissettii
dizlerinin ba zlyordu. Birden, bu gidile lecei korkusu sard Pahom'u.
lm korkusuna ramen duramad. "O kadar yolu kotuktan sonra imdi durursam, bana
aptal derler," diye dnd. Ko-
67
ti san Ne le Yaar?
tu, kotu; o kadar yaklat ki Bakrlar'n haykrlarn ve kendisine
barlarn duydu, onlarn lklar kalbini daha da alevlendirdi. Son gcn
toplayp komaya devam etti.
Gne yere yaklam, puslu havada kocaman ve kan krmzs bir renkte grnyordu.
imdi, evet imdi batacakt! Gne olduka alalmt, ama o da hedefine ok
yaklamt. Pa-hom tepenin zerinde, acele etmesi iin silahlarn kendisine
sallayan insanlar artk grebiliyordu. Yerdeki tilki krknden kalpa, onun
zerindeki paray ve elleri belinde duran Reis'i de grebiliyordu. Ve Pahom birden
gece grd ryay hatrlad.
"Bol bol toprak var," diye dnd, "ama Allah beni o topraklarn stnde yaatacak
m? Hayatm kaybettim, hayatm kaybettim! Oraya asla ulaamayacam."
Pahom, yere inmi olan gnee bakt; bir ucu oktan gzden kaybolmutu. Artakalan
btn gcyle atld, gvdesini ne doru ediinden dizleri onu ayakta tutmakta
zorlanyordu. Tepeye varmt ki hava aniden karard. Bakt, gne batmt. Bir
lk koyuverdi. "Btn emeim heba oldu," diye dnd. Durmak zereydi ki,
Bakrlar'n hl bardn iitti, birden gne aada kendisine batm gibi
grnse de, tepenin stn-dekilerin gnei grebildiklerini hatrlad. Uzun bir
nefes ald ve tepeye kt. Orada hl aydnlk vard. Tepeye ulat ve kalpa
grd. Reis kalpan nnde durmu glyor ve iki yann tutuyordu. Pahom ryasn
tekrar hatrlad ve bir lk daha att: dizleri artk tutmuyordu, yere ykld,
elleriyle kalpaa uzand.
"Vay, ne ho adam!" diye bard Reis, "Bir sr toprak kazand."
Ua koarak geldi ve onu kaldrmaya alt, ama efendisinin azndan kan
akyordu. Pahom lmt!
Bakrlar'dan acma ifade eden "ck ck" sesleri duyuluyordu.
Ua beli alarak Pahom'un sabilecei byklkte bir ukur kazd ve onu oraya
gmd. Onun imdi ihtiya duyduu, topu topu iki metrelik bir toprakt.
68
efendi ile uak
K gnlerinde, SenNikola'nn ertesi gn kasaba kilisesinin yortusu vard. kinci
snf tccardan Vasili o gn kiliseden ayrlamazd. Vakf ilerine o bakard. Sonra
evine de zaman ayrmak, akraba ve dostlar kabul etmek ve her birine ikramda
bulunmak lzmd.
Fakat evinden son misafirler de ayrlnca yola kmak zere hemen hazrla
balad. Yaknlarnda oturan bir toprak sahibine gidip ondan, oktan beri
pazarln etmekte olduu bir orman satn alacakt.
Acele ediyordu; nk civar ehir tccarlarnn daha evvel davranp bu kelepiri
kapmalarndan korkuyordu. Kendisinin topu topu yedi bin ruble vermesine kar,
ormann toy sahibi on bin ruble istiyordu. Halbuki yedi bin ruble, ormann hakik
kymetinin ancak te birini tutar tutmaz bir eydi. Delikanlnn istediini belki
daha da krdrmak kabil olacakt; nk orman, Vasili'nin topraklan tarafna
dyordu. Kasaba eraf arasnda, her birinin topraklar civarna den bu gibi
yerlerin fiyatn tekilerin artrmamas da artk gelenek haline gelmiti. Fakat
Vasili, ehirdeki odun tccarlarnn pazarla karp, ii kapatvermeye
hazrlandklarn duymutu.
Bu yzden, kasabada yortu treni biter bitmez kasasndan yedi yz ruble ald, buna
elinde olan kilise kasasndan da iki bi-n yz ruble katt. Bu bin rubleyi,
gzlerini drt aarak bir daha sayd. Czdanna yerletirerek yol hazrlna
balad.
69
insan Ne le Yaar?
Hizmetilerinden o gn tek sarho olmayan, iftlik ua Nikita at komaya
seirtti.
Nikita o gn sarho deildi. nk teden beri ikiye pek dknlk gstermi, bu
uurda yeni elbiselerini ve izmelerini de satm, sonunda artk imemeye sz
vermiti kendine. Gerekten iki aydr da azna ikinin damlasn koymamt. O
kadar ki, her tarafndan ikinin sular gibi akt u yortu gnlerinde bile kendini
tutmutu.
Ellisine basm olan Nikita, yakn kylerden birinden olup mrnn en byk ksmn
bakalarnn evlerinde, bakalarnn topraklarnda almakla geirmiti. Onun
iin, yeryznde dikili aac yoktur, denirdi.
e ak ile sarlmas, beceriklilii, kuvveti, hele gzel kalbi, iyi huylaryla
kendini her yerde sevdirirdi. Fakat zaman zaman ortalkta grnmedii olurdu. Ylda
iki defa, bazen de daha ok imeye balar, o kadar ierdi ki, bu uurda elinde
avucunda ne varsa heba olur gider; i bu kadarla da kalmaz, kavgac, geimsiz bir
ey olurdu. Kendisini Vasili de defalarca kap dar etmiti. Ama dner, yine
alrd; nk drst, yumuak bir adamd; hayvanlar ok severdi; her eyden stn
olarak da boaz tokluuna gibi bir bedelle alrd. Byle bir iinin seksen
ruble hakk olduu halde, Vasili ancak krk ruble verir, onu da para para verir
ve cretini ok kere de para yerine kat kat yksek fiyatlarla dkknndan eya ile
derdi. Adamcazn bir zamanlar gzel olan evik, becerikli ve idareli kars bir
olan ve iki kz ocuklaryla evinde alp yayor ve kocasnn yanba-larmda
bulunmasndan yaknmyordu. nk adam imedii zaman kadnn elinde mum gibi
olduu halde, sarho olur olmaz ele avuca smaz, nn ardn aramaz bir musibet
olur, kadnn d kopard. Bir sarholuunda, belki de aykken kadna ettii
kleliklerin cn almak iin kadnn sandn krm, ssl psl nesi varsa
ortaya sam, bir balta kaparak elbiselerini, eteklerini, kazaklarn bir tomruk
stne sralayp hepsini birden
70
Tolstoy
dogramt. Hak ettii para dorudan doruya karsna verilir, kendisi de buna az
amazd. Bu sefer de byle olmutu. Yortudan iki gn nce kadn Vasili'nin
dkknna gitmi, topu ruble tutan halis un, ay, eker, yarm ie iki gibi
teberi eyler ve be ruble de para alm ve sanki kendisine bir ihsanda bulunmu
gibi efendiye teekkrler ederek ayrlmt. Halbuki kendisine en aa hesapla
yirmi ruble vermek gerekiyordu.
Efendisi adamcaza:
- "Aramzda teklif yok, deil mi? Her neye ihtiyacn olursa dkkndan al. ler,
parasn dersin. Bende yle bakalar gibi kontrat, ceza kesmek filan yoktur.
Bende her ey szle olur biter. Sen benim hizmetime gelmisin, benim iin de seni
brakmak yoktur" derdi.
Efendi byle sylerken, ua iin kendisinin sahiden bir velinimet olduuna
inanrd. Bu ua gibi, kendi parasyla geinen btn dier adamlarnn da, onun
kimseleri aldatmad, aksine herkesi lutuflarna, ihsanlarna garkettii fikrini
besliyorlar sanr, halbuki buna yalnz kendisi inanrd.
Uak da kendi kendine:
- "Evet Vasili, yle diyor; fakat sanyorum ki, ben de alyorum, elimden geleni
yapyorum, sanki babamn iinde imi-im gibiyim" diyordu.
Hem byle sylyor, hem de efendinin kendisini aldattn pek iyi biliyor, fakat
onunla hesaba kitaba kalkmasndan bir ey kmayacan, eline iyice bir yer
dnceye kadar, ne verirse onu alp burada ile doldurmakta devam etmenin en uygun
yol olacan dnyordu.
imdi hayvan komak emrini alm, her zamanki gibi gler yzle ve iinden gelen
bir istekle arabala doru seirtmiti. Kazlar gibi ayaklarn ieri ieri att
halde deti ie uarak gitmekti. ividen, sorulu ar dizginleri ald, gemin
soluunun seslerini kartarak ahra girdi. Efendinin, koulmasn emrettii hayvan
orada bulunuyordu. Kendi bana ayr bir ahrda duran
71
insan Ne ile Yaar'?
orta boylu, salam yapl, sars biraz dk aygr, ua grr grmez
sevincinden kineyerek selamlam, o da:
- "Ulan, Nassin, cann m sklyordu?" diye hatrn sormu ve;
- "Hey rahat dur, acele yok, sana ilk nce azck su vereyim..." demiti. Hayvana,
sanki insanlarla konuuyormu gibi szler sylerdi. Kaputunun eteiyle, hayvann
ortas tysz, tozlu, dar bir oluk halinde izgili olan yal srtn sildi; bana
diz-ginlii geirdi, kulaklarn ve yelesini dar ald, suya gtrd.
Hayvan, gbreyle dolu ahrdan rkek admlarla kar kmaz ark yapyor, kuyuya
doru kendisiyle birlikte komakta olan adamcaza tekme atmak istiyormu gibi
tavrlar taknyordu. Onun arka ayaklaryla yollad tekmelerin can yakmak iin
kyasya bir dmanlk eseri deil, aksine kendisinin kreine ancak ihtiyatla
dokunup ekmekten, akalamak kabilinden bir cilve yapmaktan ibaret olduunu bilen
ve bu hale katlp baylan uak:
- "Krt apkn, krt!" diyor, kendisi de drt nala kouyordu.
Hayvan buzlu sudan kana kana ierek, aralarnda yalaa effaf damlalar den sk
dudaklarn kmldatarak iini ekti, sonra derin dncelere dalm gibi bir an
hareketsiz durdu ve birden grlt ile aksrd.
Uak bu sefer gayet ciddi:
- "Ya, artk istemiyor musun? Onu da keyfin bilir! Fakat sonra istemeye
kalkmayasn" diyerek ona ne yapacan tenbih etti ve babaa, en akrak, koar
ayak arabala dndler. Hayvan einiyor, avluyu grltye bouyordu.
Hizmetilerden kimseler yoktu. Koca avluda yalnz a kadnn, o da yortu
mnasebetiyle dardan gelmi olan, kocas bulunuyordu. Uak ona seslendi:
- "Karde git una sor, aygn hangi kzaa koaym? Bye mi, ke mi?"
Ann kocas, yksek temeller stne kurulu demir atl eve girdi. Az sonra da
hayvann kk kzaa koulmas ernri-
72
Tolstoy
ni getirdi. Uak o gelinceye kadar hayvana baln takm, ivili takmlarn
geirmiti. Bir eliyle hafif bal, br eliyle hayvan ekerek iinde iki
kzan bulunduu arabala girdi.
- "ok iyi. Ke koalm!" diyerek imdi de srmak istiyormu gibi cilveler
yapan en hayvan oklarn arasna soktu.
Her ey bitip de sra yalnz dizginleri salamaya gelince, ahnn kocasna
seslenerek anbardan bir ba saman getirmesini syledi.
Getirilen taze yulaf demetini kzaa yerletiriyor ve hayvana:
- "Halt etme, bu akl iidir!" diyordu. Sonra:
- "Sana bir de rt lzm... Ha yle, tamam" diyerek hayvann stne kanavieden
yaplma bir rty seriyor ve kzan oturulacak yerindeki blmeye yulaflar
tkyordu. Ahnn kocasna dnerek:
- "Eyvallah arkada, drt elin akrts daha ok kyor, bak annda her eyi
bitirdik!" dedi.
Dnd, bir halkada asl duran terbiyeleri zerek kzan pervazna iliti ve
trsa kalkmak iin bahane arayan hayvan donmu gbre ile rtl olan avludan evin
araba kapsna srd.
Siyah krkl, krk kalpakl, temiz ayakkablar giyinmi, evden koup gelen yedi
yalarnda bir ocuun keskin sesi uaa:
- "Amca, amcacm!" diyordu. ocuk ksa krkn ilikleyerek:
- "Beni de al!" diye yalvaryordu.
Uak: "Ko, benim minik efendim!" cevabyla at durdurdu. Efendisinin olunu kzaa
bindirdi, ocuun soluk benzi bir an iinde sevinle parldad.
Saat ikiyi geiyordu. Hava souk, sisli ve rzgrlyd. Gn yars bask, kara
bir bulutla rtl idi. Avluda sessizlik var-
73
insan Ne ile Yaar?
di; fakat sokakta rzgr kuvvetlice uluyor, atnn stnde birikmi karlar
yakndaki arabaln stne atyor, kede, banyolarn yannda kasrgalar
kopuyordu.
Kzak araba kapsndan henz gemi, evin ta merdiveninin nnde durmutu ki,
efendi, dudaklarnn arasnda bir sigara, srtnda, aa tarafndan bir kuakla
iyice sarlm koyun postundan bir krk olduu halde ta merdivenleri sarm kar
tabakalarn izmeleri ile atrdatarak kt. Durdu, sigarasn bir defa daha
ekerek att, ezdi. Dumann byklarnn arasndan savurarak, gznn ucu ile
hayvan kontrol etti. Krknn yakasn, byklarndan baka her yeri tral
yznn iki tarafndan, nefesiy-le slatmayacak ekilde dzeltti. Olunu grerek:
- "apkna bakn, nasl da kurulmu!" dedi.
Dostlaryla birlikte fazlaca kard iki bana vurmutu. Kendine mahsus eyleri
grmekten, kendi hal ve hareketinden her zamandan daha memnun bulunuyordu.
tedenberi' Veliahd' diye ard olunun her hali pek houna giderdi. Gz
kapaklarn krptrmas, uzun dilerini meydana karmas buna iaretti.
Ban ve omuzlarn rten yn aldan yalnz gzleri grnen evin zayf hanm
avluda kocasnn arkasnda duruyordu.
rkek admlarla ilerleyerek:
- "Nikita'y yanna alrsan sahiden ok iyi edersin" dedi.
Efendi, besbelli hi houna gitmeyen bu sze cevap vermedi. Suratn ast, yere
tkrd.
Kadn inlemeyi andrr bir sesle:
- "stnde para var. Sonra; hava bsbtn bozulabilir, sahi sylyorum" dedi.
Efendi satclarla, alclarla konutuu zamanlarki edas ile, heceleri uzatarak:
- "Canm benim klavuza ihtiyacm m var? Yolu bilmiyor muyum?" dedi. Kadn, aln
omuzlarnn stne doru az daha ekerek:
74
Tolstoy
- "Hayr, ok yalvaryorum, onu al" dedi.
- "Sen yapkan zifte benzersin. Nasl alrm, canm?" diyerek diretti adan.
Uak atld:
- "Ben hazrm!". Hanma bakarak;
- "Yalnz ben yokken biri hayvanlara yemlerini verse" dedi. Hanm:
- "Onu bana brak, o ii ben grdrrm..." dedi. Uak efendisine dnerek sordu:
- "Ne diyorsun? Gelecek miyim?".
- "Kocakary honut etmek lzm... Fakat geleceksen -glerek ve gznn ucu ile
adamcazn ksa, yal, etekleri tel tel olmu, arkas ve koltuk alt prtl
gocuuna bakarak- az daha scak tutar bir ey giymelisin" dedi.
Uak ahnn kocasna seslendi:
- "ki gzm, gel, az u hayvan tut". ocuk tiz bir sesle;
- "Ben tutaym, ben" diye frlad, souktan kpkrmz olmu ellerini cebinden
kararak dizgine sarld.
Efendi -elenerek uaa-:
- "Fakat uzun boylu sslenmeye kalkma. abuk ol." dedi. Uak;
- "Gz ap kapayncaya kadar buradaym!" diyerek hizmetilere mahsus daireye
kotu.
Orada ah kadna;
- "Gzelim, aman benim u paltomu yetitir, sobann yannda asl, kuruyor. Efendi
ile gidiyoruz" dedi.
Bir yandan bunu sylyor, br yandan bir ividen sarkan kuan kapyordu.
75
insan Ne ile Yaar?
Yemekten sonra biraz uyumu ve imdi kocasyla kar karya imek zere ay
semaverini stm olan kadn, ua gler yzle karlad, kendini onun rzgrna
vererek byk bir abuklukla paltoyu yakalad ve silkmeye balad.
Uak:
- "imdi kocanla kimbilir ne keyifler edeceksiniz..." diyordu.
Adamcaz kiminle babaa kalsa hemen havadan bir laf bulur, herkesin houna
gidecek bir eyler sylerdi. imdi kuan sk sk sarm, bir trl dzelmek
bilmeyen karnn biraz bastrmt.
Kuan iyice skarak;
- "Ne de yakt!.. Hem imdi zlmek deil, geveye-mezsin bile!" dedi kendi
kendine.
Kollarn serbestletmek iin omuzlarn kaldrd, indirdi, paltosunu geirdi,
arkasn gerdi, hareketlerinde kolaylk temin etmek istiyordu. Yerden parmaksz
eldivenlerini ald ve:
- "Her ey yolunda!.." dedi. Ah kadn:
- "izmelerini de deitirmeliydin, ayamdakiler pek berbat..." dedi.
Adamcaz biraz dnd:
- "Evet, iyi olurdu. Fakat bunlar da olur, uzaa gitmiyoruz" diyerek seirtti.
Kzan yanna gelince evin hanm sordu:
- "Olum meyecek misin?"
- "Neden yecekmiim!"
diyerek samanlar ekti, onlarla ayaklarn rteceini syledi ve gzel hayvan iin
lzum grmedii kamy da alt tarafa soktu.
Efendi kzaa yerleti. Birbiri stne iki krk ile rtl olan srt, kza
kaplam gibiydi. Dizginleri ald, hayvana yol verdi. Uak harekete gemi olan
kzaa atlad ve bir ayan sarkk brakarak brn altna ald.
76
II
Kzak ayaklarn gcrdatarak sarsld. Din hayvan, katlam bir kar tabakasyla
rtl olan yola girdi.
Veliahdnn, kzan arkasnda aslm olduunu gren efendi akrak bir eda ile
ocua;
- "apkn, ne yapyorsun?" dedi. Uana da; "Sen u kamy bana uzat!" dedi ve
ocua dnerek;
- "Haydi anann yanna!" emrini verdi. ocuk yere atlad. Hayvan yryn
artrd, rehvandan trsa geti.
Oturduklar kyde topu topu alt ev vard. Son ev olan demircinin evini de geer
gemez rzgrn sandklarndan ok daha kuvvetli olduunu grdler. Yol hemen hemen
seilmiyordu. Kzan ayaklarnn at izler rzgrlarn savurduu karlarla hemen
kapanyor, yolu ancak, getikleri ovadan daha yksekte olmasyla
ayrdedebiliyorlard.
Tarlalarn stnde kar kasrgalar kouuyor, yerle gn kavutuklar izgi
ayrdedilemiyordu. Her zaman ok iyi seilen orman, toz halinde savrulan karlardan
zaman zaman ancak siyah bir leke gibi grnyordu. Rzgr soldan esiyor, toru atn
yelesini ve byk bir dm yaplm olan sk kuyruunu hep saa doru uuruyordu.
Rzgrn altnda, uan byk yakas burnuna, yanaklarna yapyordu.
Hayvanyla da gurur duyan efendi:
77
insan Ne ile Yaar?
- "Toru tam yryyle gidemiyor, kar fazla. Onunla bir kere P... ye gittim. Beni
yarm saat iinde gtrmt" dedi.
Yakasnn engellemesi yznden bir ey iitememi olan uak sordu:
- "Ne?".
Efendi bu sefer bararak:
- "Beni P... ye yarm saat iinde gtrmt". Uak:
- "Diyecek yoktur, esiz bir attr...".
Bir an sustular, fakat efendi konumak sevdasnda idi.
- "Eh evld, bahara bir beygir alacak msn?" Uak paltosunun yakasn indirerek
cevap verdi:
- "aresiz alnacak. Olan byd. Artk ift srmelidir...".
- "yi ya, bizim kemikliyi al, sana ucuz veririm".
Uan cevab zerine efendinin tamah damarlar kabarmt. Satlk malnn
kusurlarn rtmek hususunda yksek bir dereceye varan btn hnerlerini kullanmaya
hazrland. Fakat o beygirin ancak yedi rublelik bir yadigr olduunu ve
efendisinin kendisine yirmibe rubleye satacan, sonra alt ay be para
koklatmayacan bilen uak efendisine;
- "Bana on be ruble verirseniz daha iyi edersiniz. At pazarndan birey seerim"
dedi.
Efendi:
- "Kemikli iyi bir beygidir. Ben senin iyiliini isterim. Zaten vicdanm rahattr,
mrmde kimselere fenalk etmemiimdir. Sana zararna bile veririm". Mal satar veya
alrken kulland tavr ile ve yksek sesle:
- "erefim hakk iin ben bakalarna benzemem! Sahiden iyi bir beygirdir!" dedi.
Uak iini ekerek:
- "Ona ne phe!" diye sylendi.
78
Tolstoy
Efendisinin susmasndan istifade ederek hemen yakasn yeniden kaldrd, yzn
tamamen rtm oldu.
Bu ekilde hi konumayarak yarm saat kadar gittiler. Uak elinin stnde,
krknn yrtk olduu kol tarafnda rzgrn tesirini duyuyordu. Bzlyor, azn
rten yakasnn iine nefes veriyordu. Vcudu myordu.
Karamihevo'ya geen yol daha ilekti, iki yannda yolu gsteren levhal kazklar
vard, fakat daha uzundu. Doru giden yol daha kestirme olmakla beraber, o kadar
ilek deildi; yollar gsteren kazklar daha seyrekti, hem karla rtlmlerdi.
Uak biraz dndkten sonra:
- "Karamihevo uzun tutar, fakat yol daha iyidir" dedi. Doru yoldan gitmek isteyen
efendi bunu reddetti:
- "Dosdoru gidersek dereyi keseriz, arma ihtimali yoktur, sonra da orman".
Uak:
- "Siz bilirsiniz!" diyerek yakasn yeniden rtt.
Efendi dediini yapt. Yarm kilometre kadar daha ilerleyince sola sapt, orada
birka kurumu yaprayla bir mee dal sallanyordu. Bu dnm noktasndan sonra
rzgr zerlerine tam kardan, diklemesine geldi. Kar yamaya balad.
Kza hep efendi kullanyordu. Yanaklarn iirtiyor, byklarna nefes
veriyordu. Uak uyukluyordu. Bylece on dakika sessiz geti. Efendi birden
bireyler syledi. Uak gzlerini aarak sordu:
- "Ne?"
Efendi cevap vermedi. Eiliyor, ileriye, geriye bakyordu. Hayvan ilerliyor, ter
iinde kalm olan tyleri boynunda ve bacaklar arasnda kvrlyordu.
Uak tekrarlad:
- "Ne var? Nedir?"
79
insan Ne ile Yaar?
Efendi hiddetli hiddetli onu taklit ederek:
- "Ne var? Nedir? Ne olacak, hi kazk yok, yol iareti yok, demek yoldan
kmz...".
Uak:
- "Sen biraz dur. Ben bir bakaym..." diyerek kzaktan hafife atlad, krbac
samann altndan ekerek hayvann soluna doru, oturduu tarafa doru yrd. O yl
kar bol deildi. Glk ekmeyerek yrnebiliyordu. yle olmakla beraber baz
yerlerde dizlerine kadar batyordu. Ksa bir zamanda izmelerinin ii karla doldu.
Ayayla, krbacn sap ile yeri yokluyor, yolu bir trl bulamyordu. Geri dnd
zaman efendi sordu:
- "Peki, ne olacak?"
- "Bu tarafta bir ey bulamadm, uralara da gidip bakmal!"
- "nmzdeki u donuk leke nedir, oraya bir bak...".
Uak gsterilen tarafa gitti ve kara lekeye yaklat. Bu plak bir tarla idi.
Rzgrn nne den hafif topraklan deta kar siyaha boyamt. Sana da bakt,
yoklad, stn ban kaplayan karlar silkti, izmelerini sallad, kzaa bindi.
Kesin ve emredici bir sesle:
- "Saa gitmeli, rzgr solumuzda idi, imdi dosdoru yzme vuruyor, saa dndr!"
dedi. Efendi uaa itaat ederek kza saa dndrd, fakat yoldan eser yoktu... Bu
suretle de bir zaman gittiler. Rzgr dinmiyor, kar devam ediyordu.
Uak halinden memnun bir ifadeyle:
- "Efendi, besbelli ki yolu kaybettik" dedi.
Efendi, karn altndan beliren siyahmtrak kamlar gstererek sordu:
- "unlar ne?".
Ter iinde kalm ve nefes alrken iki br atmakta olan at durdurarak yeniden
sordu:
- "unlar ne? Nerdeyiz?"
80
Tolstoy
- "Zaharof'un tarlalanndayz. Yani yoldan kmz".
- "Yalan sylyorsun!".
- "Yok ben yalan sylemem. Doru sylyorum. Zaten kzan kard ses de bunu
sylyor. Mehur patates tarlalarndan geiyoruz. te u yapraklar, dallarda bunu
gsteriyor".
- "Amma da ile ha! Peki, imdi ne yapacaz?".
- "Dosdoru nmze gideceiz. Yapacak baka ey yok. Elbette bir yere varacaz,
ya iftlie, yahut da tarla sahibinin binalarna...".
Efendi gene itaat etti, hayvan uan dedii yolda kullanmaya balad. Bu ekilde
de yeniden epey yol aldlar. Bazen plak ayrlklardan geiyorlar, o zaman
kzan tekerlekleri donmu toprak ynlar zerinde gcrdyordu. Bazen saman
kkleri dolu tarlalardan ayorlar, buralarda zaman zaman karlar altndan ban
karm kuru saman dallar gzkyordu. Bazen de zerinde hibir ey grlmeyen
bembeyaz derin bir kar tabakasna dalyorlard.
Kar yukardan yayor, fakat arada bir de kasrga halinde yerden ge doru
kalkyordu. Grlyordu ki, Toru ok yorulmutu; ter iinde kalan tyleri kvrm
kvrm oluyor, yine buzla rtlyordu. Artk yava gidiyordu. Birden aya srt
veya bir hendee yahut da bir bataa dt. Efendi hayvan durdurmak istedi, uak
bard:
- "Ne yapyorsun, serbest brak ki, kendini kurtarsn...". Uak kzaktan atlad,
kara bata ka:
- "Deh gzelim, deh! Gzel Toru deh!" diye dost sesini verdi.
Hayvan kendini toparlad ve bir hamlede donla katlam olan yna srad. Bir
hendee dtkleri anlald. Efendi:
- "Neredeyiz yahu?".
- "Elbette reneceiz, hele bir ilerleyelim, elbet bir yere varacaz".
81
nsan Ne le Yaar?
Efendi, karlarn arkasndan donuk bir yn halinde grnen bir yeri iaret ederek:
- "uras Goriakino orman olmasn?" dedi.
- "Gidelim, ne olduunu grrz".
Uak o taraftan rzgrn kuru kavak yapraklar getirdiim farketmi ve grnen
yerin orman deil bir ky, oturulan bir yer olduuna hkmetmiti. Her nedense bunu
sylemek istememiti. Aslnda bir kilometre bile ilerlemeden kavak siluetlerini
grmlerdi.
Uak iyi tahmin etmiti. O karanlk, orman deil, bir sra dikilmi yksek kavak
aalar idi. telerinden berilerinden l yapraklar ses veriyorlard. Bunlar
besbelli bir hendek boyuna, bir samanln istikametine dikilmi olacaklard.
Esrarl bir ekilde ses veren aalara yaklatklar zaman, hayvan birden n
ayaklarn kzaktan daha yksee kaldrd, bir ynn stne atld, sola dnd.
Yola kmlard. Uak:
- "Nereye olduu belli deil amma, ite bir yere geldik!" dedi.
Hayvan karla rtl yolu duraksamadan tutmu ilerliyordu. Az daha gidince nlerine,
ats karlar altnda kaybolmu bir anbar duvar kt. Onu dndler. Rzgr
yzlerine doru arpt ve bir kar ynna daldlar.
nlerinde, iki ev arasnda darca bir sokak setiler.
Yol zerindeki yn, besbelli rzgrlarn icad idi. Bunu ne olursa olsun amak
lazmd. Bu engeli de atlaynca sokaa serbeste girmi oldular. Bir evin yannda
ipe asl, donmu bir halde, biri beyaz biri krmz iki gmlek, donlar, ayak
sarglar ve elbiselerden oluan amarlar poyrazn elinde rpmyorlard. Hele
beyaz gmlek, kollarn sallaya sallaya paralanacak gibi vuruyordu.
Uak:
- "Tenbel kar, yortu zeri u amarlar derlemeli deil miydi? Fakat kimbilir,
belki de hastadr!" dedi.
82
III
Kye girerlerken rzgr hl devam ediyordu. Yol karlar altnda kalmt. Fakat ky
iimde ilerledike havada yumuaklk, scaklk, bir tr nee duyuluyordu. Bir evin
avlusunda kpek havlyor, krkl elbisesini bana kaldrp koan bir kadn, bir
kapya snarak geen u yabanclar grmek istiyordu. Kyn ortasndan bir
yerden, baz gen kzlarn ark syledikleri duyuldu.
Buralarda rzgr ve souk kuvvetini kaybetmi grnyordu. Kar pek o kadar bol
deildi.
Efendi:
- "Buras Grikino olacak?" dedi. -"Ta kendisi!"
Grikino ismindeki kye dmlerdi. ok sola saptklar ve bu suretle kendilerine
uyrtfayan bir istikamette on alt kilometre gittikleri halde, sonunda yine hedeften
pek uzaa dmemi bulunuyorlard. nk asl gidecekleri yer olan Gorikino bu
kyden ancak on kilometre kadar bir mesafe tutard.
Kyn ortasnda, sokakta uzun boylu birine rastladlar. Bu adam at durdurarak;
- "Kimdir o?" dedi ve efendiyi hemen tanyarak oklardan birini tuttu. El yordamyla
kzaa kadar geldi, pervazna iliti.
Bu, efendinin pek yakmdan tand bir tacir (!), btn o havalide nam salm bir
at hrsz idi. Efendiye seslenerek:
- "Ay, sizi buralara hangi hayrl rzgr att?" dedi.
83
insan Ne ile Yaar?
Uak adamdan yaylan iki kokularm duydu.
- "Gorikino'ya kadar gidecektik".
- "Ooo, bakn nereye dmsnz. Malakovo'dan sapacaktnz".
Efendi at durdurarak;
- "Daha neler yapmalydk!.. are ne?" diye sordu. Hrsz hayvan yoklayarak;
- "Mkemmel bir mal!" dedi ve hayvann kuyruunun yolda gevemi bulunan dmn
sktrd.
- "Peki, geceyi burada geirir misiniz?".
- "Hayr dostum, yolcu yolunda yarar".
- "yle mnasip gryorsanz, diyecek bir ey yoktur. O dakim?HaNikita...".
- "Kim olacakt? Bari bundan sonra yoldan kmasak!...".
- "Ne mnasebet! Geri dnnz, u sokak boyunca dmdz gidiniz. Kyden knca gene
dosdoru gidiniz; solunuza hi bakmayn. Ana caddeden saa sapnz. Hepsi bu
kadar...".
Uak:
- "Saa nerede sapacaz?" diye sordu.
- "Bir fundalk greceksiniz, fundalklarn karsnda bir kazk akl, ok
yaprakl byk bir mee dal greceksiniz, tam orada...".
Efendi hayvana sadan geri ettirdi, kzak tarif edilen yolu tuttu.
Arkalarndan bir ses geldi:
- "Fakat burada kalmanz belki daha hayrl olurdu..." Efendi buna aldrmad ve
hayvan gayrete getirdi. Orman iinde, dz bir yolda geecek olan on kilometrelik
bir mesafeyi nemsemiyordu. Kar da durmu gibiydi.
imdi geldikleri yolun ters yarma doru gidiyorlard. urada burada ufak tefek
gbre ynlar vard. amar asl avlu-
84
Tolstoy
nun nnden bir daha getiler. Gmlek imdi yalnz bir kolundan asl duruyordu.
iddetli bir grlt karmakta olan aa ynn buldular; orada, tarlalarn
ortasndaydlar.
Rzgr dinmemiti, hatta daha iddetli esiyor denebilirdi. Yol karlar altnda
kaybolmutu. stikamet ancak kazklar vastasyla bulunabilirdi. Fakat aha kalkm
bir halde olan rzgrdan onlar semek epeyce zordu.
Efendi ister istemez gzlerim krpyor, etrafmdakileri seebilmek iin saa sola
eiliyordu. Fakat gerekte yapt i, hayvann takdirine balanmaktan ibaret
kalyordu.
Bylece on dakika kadar ilerlemilerdi ki, nlerinde birden rzgrlarn yd kar
ynlar arasnda ilerleyen kara bir kme grdler. Ayn istikamette ilerleyen
kk bir lem.. Toru onlara yetiti ve ayan ndeki kzan kasasna vurdu.
Kzakta olanlar haykrdlar:
- "Yan aln be, ne gein!..". Efendi kzan ne geirdi.
teki kzakta erkek, bir kadn vard. Kyde yiyip iip bayram ettikten sonra
besbelli yerlerine dnyorlard. Kyllerden biri, kuru bir dal ile beygirlerinin
karla rtl sarsna vuruyordu. br ikisi kollarn sallayarak baryorlard.
Kadn krkne sarlm, her taraf kar iinde olduu halde kzan ta iinde
bzlm duruyordu.
Efendi:
- "Nerdensiniz?" diye sordu. Birtakm sesler:
-"A... a..."
- "Nerdensiniz?"
Kyllerden biri avaz kt kadar bard, birey anlalmad. teki kyl:
- "Srelim be... unlar geirtmeyelim...",
85
1
i* I :ll
nsan Ne ile Yasar?
Zavall beygirin srtnda bir kam saklad. Efendi:
- "Besbelli sarholar...". Kyller:
- "Haydi haydi unlar geelim... Haydi...".
Kzaklar arpt, az daha birbirine geecekti. Ayrldlar, kyllerin kza yine
arkada kald.
Uzun tyl, kk karn kara batm elimsiz beygir son hzn vererek g bela
ilerliyordu. Srekli srtma inen kamdan kurtulmak iin admlarn sklatryor,
ksa bacaklar derin kar tabakalarna dalp kayboluyordu. Alt duda balklarnki
gibi ileri kk azl, burun delikleri geni, korkudan kulaklar dk olan
zavall beygir birka saniye uan omuzuna dokunurcasna yrd halde yavalad,
aresiz geri kald.
Uak:
- "te arabn hneri... Zavall hayvan atlatacaklar, sahiden vahi herifler!.."
dedi. Takatten dm hayvann soluunu, sarholarn seslerini birka dakika daha
duyarak ilerlediler. Az sonra soluklar da, grltler de derece derece silindi.
Yeniden rzgrlarn slklarndan ve rzgrlarn tede beride plak brakt
yerlerdeki kzak tekerleklerinin kard seslerden baka bir ey iitilmez oldu.
Bu tesadf efendiyi elendirmi, kendine gvenini artrm ve artk kazklar
aratrmayarak; yolun kefini aklnca hayvann ferasetine brakt halde hayvan
olanca hz ile srmeye balamt.
Uan yapacak bir eyi yoktu ve bu durumda kald zamanlardaki adeti zere
uyukluyor, yorgunluklarnn acsn karmaya bakyordu. Hayvan birden durdu. Uak
az kald yz st dyordu.
Efendi:
-"Olanlar oldu...".
86
Tolstoy
-"Hayrola!".
- "Ortada kazklardan eser yok... Galiba yolu yine kaybettik". Uak ksaca:
- "Kaybettikse bulmak lazm" diyerek yine kalkt. arpk ayaklaryla yine karlara
dald, seirtti... Karartlar iinde bazen bsbtn silinerek, bazen gene hemen
kaybolmak zere birden belirerek uzun uzun yrd. Nihayet dnp geldi. Binerken:
- "O tarafta yol yok. nmzdedir belki"
dedi. Ortala karanlk kyordu. Kzan kar atan aleti, sarfettii kuvveti
artrmamakla beraber eksiltmiyordu da. Efendi:
- "Bari u kyllerin sesini duy saydk...". Uak:
- "Madem ki gelip atmadlar, demek yoldan ok uzaktayz. Ya byle, yahut onlar da
yanl bir yana saptlar".
Efendi:
- "imdi ne yana gitmeli dersin?". Uak:
- "Selmet, ii Toru'ya brakmaktadr. Bu kmazdan bizi selmete ancak o
karabilir. Dizginlerini bana ver".
Krkl eldivenler geirmi olduu halde elleri meye balam olan efendi
dizginleri uaa memnuniyetle uzatt. Uak dizginleri ald ve her gn birlikte
dp kalkt hayvann ferasetinden emin bir halde, hi ekitirmeden elinde
tutmakla yetindi. Akll hayvan bazen bir kulan, bazen brn dike dike dnmee
balad.
Uak:
- "Babayiitin bir dili eksiktir. Hele bak ne kerametler gsteriyor. Yr yavrum,
yr canm. Tuh, tuh!..".
imdi rzgr arkalarndan geliyor, daha az yorlard. Uak sevgi ve hayranlkla:
87
insan Ne ile Yaar?
- "Ne akll hayvandr. Kk krgz daha kuvvetlidir, fakat aptaldr. Bir de una
bak, kulaklaryla mucize yaratacak sanrsn. Telgrafa ihtiyac yok, drt bir yandan
ikier kilometrede t olsa alr."
Daha yarm saat gememiti ki, nlerinde yine ya orman, ya ky, kara bir heyula
peyda oldu. Saf taraflarnda kazklar grnd, yola girmilerdi.
Efendi:
- "Fakat gene Grikino'ya geldik" dedi. Sol taraflarnda, karla rtlm ayn ambar
grlyordu.
Daha tede gene donmu amarlar, gmleklerle donlar poyrazn elinde
rpnyorlard.
Gene o dar sokaa girdiler. Hava gene mlayim, lk, ferah geldi. Gbre ynlar
yerli yerinde idi. Yeniden sesler, arklar ve kpek havlamalar duyuldu. Gece
olmu, evlerde klar yanmt.
Efendi hayvan, duvarlar tuladan rlm byk bir evin ta merdiveni nnde
durdurdu. Uak iinden k gelen ve bu sayede masasnn stndeki parlak iki
ieleri gze arpan bir odann penceresine kamnn sapyla vurdu.
erden bir ses:
- "Kimdir o?". Uak:
- "Komu kyden dostlar... Biraz bakar msn?".
Pencereden ekildiler ve bir iki dakika sonra i kap zorlukla ald, kol demiri
gcrdad, mandal dnd, rzgr tarafndan itilen d kapy tutmakta olan uzun
boylu, beyaz sakall, yepyeni beyaz bir gmlek ve ksa bir krk giyimli bir ihtiyar
ile krmz gmlekli, gderi izmeli bir delikanl grnd.
htiyar:
- "A, Vasili, sen misin?".
88
Tolstoy
Efendi:
- "yle... Yolumuzu kaybettik. Gorikino'ya gidecek yerde size geldik. Buraya bugn
bu ikinci sefer... kincide de dndk dolatk, yolumuz gene buraya kt".
htiyar;
- "Tuhaf ey!..". Yanndaki delikanlya dnerek; "Yeti, araba kapsn a!"
emrini verdi.
Delikanl:
- "imdi, imdi!" diyerek frlad. Efendi:
- "Fakat karde, biz kalacak deiliz". htiyar:
- "Nereye gideceksiniz? Karanlk bast. Kalrsnz". Efendi:
- "Kalmak canma minnet, fakat gitmeli... ler var. Kalmak imknsz...".
htiyar:
- "Hi olmazsa biraz snnz...". Efendi:
- "Bu iyi olur, hava daha fazla kapanacak deil... Ay da kar, daha aydnlk
olur".
Uaa dnerek:
- "Sen ne dersin, biraz girip smsak...?". Uak:
- "ok iyi olurdu...".
Efendi ihtiyarla birlikte ieri girdi. Delikanl araba kapsn at. Hayvan avluya
alnd ve anbarn saa altna ekildi. Burada yer, kaln bir gbre tabakasyla
rtlyd. Yanda kiriler stne tnemi olan tavuklarla horoz rpnmaya,
sylenmeye baladlar. Koyunlar, trnaklaryla donmu topraktan sesler kara-
89
insan Ne le Yaar?
rak, rkm bir halde saa sola atldlar. Kpek bu davetsiz misafirlie aarak,
sinirlenerek havlad.
Uak hepsine iltifatlar savurdu. Tavuklara, kendilerini daha fazla rahatsz
etmeyeceini vaad ederek zrler diledi. Koyunlar, sebepsiz korkularndan dolay
hafife azarlad. Hem Toru'yu balyor, hem de kpee susmasn, yabanc
olmadklarn anlatyordu.
stndeki karlar silkerek:
- "Oh, imdi i yolunda" diyor, kpee dnerek anlatyordu:
- "Ulan faydasz yere boazn yrtma, biz hrsz filan deiliz...".
Delikanl:
- "Bunlar evin evliyalardr, keramet gsterirler". Uak:
- "Ne evliyas?".
Delikanl apkn apkn glerek:
- "Polsen'in kitab byle yazar".
Hrsz sessiz sedasz eve sokulur, kpek hemen havlamaya balar; bu: "Uyan,
gzlerini a!" demektir. Horoz sabaha kar ter; bu: "Artk kalk", demektir. Kedi
yalanr, silinir; bu: "Misafir geliyor, ikrama hazr ol!" demektir.
Delikanl, yazmay bilmiyor, fakat okumay beceriyordu. Polsen'i ezbere biliyordu;
zaten biricik kitab da o idi. O gnk gibi biraz itii zamanlar, zamana uygun
baz hkmler bulup anlatmaktan pek holanrd.
Uak:
-"Doru!" dedi.
Delikanl:
- "Amca, sen m olacaksn". Uak:
- "Oras da biraz doru!". . Avludan getiler, eve girdiler.
90
IV
Efendi ile uan indikleri yer, kasabann en zenginlerinden birinin evi idi. Bu
ailenin be para topra vard ve bunlardan baka birka tarlay da ekmek iin
kiralard. Avlularnda, ahrlarnda alt beygir, inek, iki dge, yirmi kadar da
koyun bulunuyordu. Evde yirmi kiilik bir nfus vard. Drd evlenmi kzlar,
alt torunu -ki, delikanl bunlardan biriydi ve torunlar iinde yalnz o evliydi.-
iki torun ocuu, yetim, ocuklaryla birlikte drt gelin. Bu, kyn tutunmu,
ayrlmam, topraklarn paralamam biricik ailesiydi. Fakat her yerde olduu
gibi nifak ilk nce kadnlar arasnda balayarak bu ailede de domu, el altndan
yava yava birlii kemirerek topraklarn bl-lmesine doru yol amak zereydi.
Oullarn ikisi Moskova'da sakalk ediyorlard; ncs askerde idi.
imdi evde ihtiyar ile kars, paskalya dolaysyla Moskova'dan kye gelmi olan
byk oullar, kadnlar ve ocuklar, bir misafir, bir de komu bulunuyordu.
Masann zerindeki abajurlu lamba, ay takmnn parlakln artryordu. Bir
tarafta bir ie votka, mezeler dizilmiti. Duvarlar tuladan olup, iki sra boyal
resimler arasnda kutsal tasvirin asld ke cilalanm bulunuyordu.
Efendi siyah krk ile masada, Meryem'in resminin altna dmt. Islak
byklarn emiyor, atmaca gzlerinin deirmi baklaryla odadakileri ve duvarlar
szyordu.
91
insan Ne ile Yaar?
Efendiden baka masada; beyaz sakall, tekmil salar dkk, beyaz bez gmlekli,
ihtiyar; Moskova'dan gelen arkas ve omuzlar pek temiz bir pamuk gmlek giyinmi
byk olu; evde yaayan dier olu, komu, bir de krmz yzl zayf kyl
oturmutu.
Yiyip imiler, imdi sra aya gelmiti. Semaver yerde sobann yannda kaynamaya
balamt. ocuklar ortaya serilmi yatyorlar, kadnlardan biri bir beiin
yanbanda kanapeye uzanyordu. Dudaklarna varncaya kadar yznn her taraf
buruuk olan evin byk hanm, efendinin etrafnda dnyor, ne hizmette
bulunabileceini aratryordu.
Tam uan odaya girdii srada kadn, efendinin kaln cam kadehine votka
doldurarak;
- "Efendi, bizi hor grme, unu i ve bize uurlu bir bayram dile" dedi.
Hele souktan, yorgunluktan bitkin bulunduu u srada ikinin parlak yz, i
yakan kokusu uan zerinde derin bir tesir yapt. Yz krt, baln ve
paltosunu silkeleyerek odada hi kimseler yokmu gibi yzn kutsal resimlere
evirdi. Onlar selamlad, sonra masaya dnerek paltosunu karmaya balad.
Kardelerin by adamcazn sanda, sakalnda bulunan buz paralarna bakarak:
- "Amca, kar iinde bunalmsn!" dedi. Uak paltosunu bir daha silkti, bir iviye
ilitirdi ve masaya yaklat. Az kald kadehi yakalayp berrak, parlak, kokulu
ikiyi yuvarlayacakt; fakat efendisine bakt, ahdini hatrlad. Bu uurda
izmelerine varncaya kadar sattn, halbuki ocuuna baharda bir beygir almay
vadettiini dnd. ini ekerek kendini tuttu.
- "Ben imiyorum, teekkr ederim" diyerek pencerenin yannda bir tarafa iliti.
Byk ocuk:
- "Neden imiyorsunuz?" diye sordu. Uak gzlerini kaldrmakszn;
92
Tolstoy
- "miyorum, hepsi bu kadar" dedi ve gzlerini byklarna, sakallarna doru
devirerek zerlerinde hl bir trl erimemi buz paralarm ayklamaya balad.
Efendi bir gevrei ktrdatarak:
- "Ona yaramaz da onun iin!" dedi. Ev sahibi kadn:
- "O halde ay iersiniz, donmu gibisiniz karde" dedi ve kadnlara dnerek sordu:
- "ay ikram etmek iin ne bekliyorsunuz?."
Gelinlerden biri, buu samakta olan semaveri bir bezle sildikten sonra glkle
kaldrd, masann stne oturttu:
- "Hazr" dedi.
Efendi nasl kaybolduklarn, kye ikidir geldiklerini, sa solu farketmeden
babo nasl dolatklarn ve sarho kyllerle dolu bir kzaa rastgelilerini
sayd, dkt.
htiyar ayor, yolu nerede ve niin kaybettiklerini, rastladklar sarholarn
kimler olduunu ve tutmalar lazm gelen yolu anlatyordu.
- "Molanovka'ya kadar yol apaktr. Bir ocuk bile aldan-maz. Yalnz tam yerinde
dnmek lazmdr. Fundaln nnde".
Yanndaki atld:
- "Halbuki ite aldandlar". htiyar kadn srar ediyordu:
- "Artk burada kalrsnz. Kadnlar yatanz hazrlasnlar". htiyar erkek:
- "Sabah erkenden giderdiniz, ok iyi olurdu". Efendi:
- "mknsz, karde. Mhim ilerim var".
Orman ve onu kendinden evvel kapmak isteyen tccarlar dnerek:
93
insan Ne le Yaar?
- "Bazen bir saatte kaybolan, bir ylda ele geirilemez" dedi.
Uana dnerek:
- "Gideriz deil mi?" diye sordu.
Uak hemen cevap vermedi; sakalyla, byyla ok megul gibiydi. Nihayet donuk
bir hal ile:
- "Yeniden yolu kaybetmemek artyla!".
dedi. Benzi soluktu. nk akl, fikri ikide idi. Yalnz bana ay onu
dinlendiremezdi, fakat hl ay da verilmemiti.
Efendi:
- "Canm, i kritik noktaya gelmekte, ondan sonra kaybolma ihtimali yok, orman"
dedi.
Uak kendisine uzatlan ay bardan alarak:
- "Efendi, oras sizin bileceiniz ey, nasl isterseniz yle olsun".
Efendi:
- "elim, sonra ileri ar...".
, Uak sustu, fakat ban sallad, ay tabaa dkerek dumanlarnda, ileye ileye
parmaklar imi bulunan ellerini stt ve azna ufack bir eker paras atp
ihtiyar erkekle kadna yeniden bir selam savurdu ve "salnza!" diyerek iti.
Efendi:
- "Bizi, biri o kritik noktaya kadar gtrseydi". Evin byk olu:
- "Hayhay", dedi ve delikanly iaret ederek:
- "imdi kza koar!" dedi. Efendi:
- "Haydi oul, ben de sana teekkr ederim". htiyar kadn atld:
94
Tolstoy
- "Aman efendi, ne diyorsun, sana hizmet hepimizin borcu". Byk oul, delikanlya:
- "Ksra ko" diye emretti. Delikanl:
-"Peki!" dedi.
Delikanl bir ivide asl duran kalpan kaparak, dudaklarnda bir glmseme ile
kza komak zere frlad. Bu arada, efendi ile uan gelmeleri zerine, kesilen
bahse geildi. htiyar paskalya dolaysyla nc olunun kendini dnmediinden,
bir eyler yollamadndan, karsna da bir Fransz mendili yollamakla kaldndan
ikyet ediyor:
- "Evlatlar artk saygy unuttular!" diyor, komu da;
- "Sen neler diyorsun? Onlardan hl hayr m beklenir? Onlar fazla inceldiler.
Diyemekin'i duymadn m? Babasnn kolunu krm, bunlar besbelli kendilerine ok
eyler retildiinden ileri geliyor..." diyerek karlk veriyordu.
Uak dikkatle dinliyor, herkesin yzn yokluyor, sze kendisi de karmak
istiyordu. Fakat ayyla o kadar meguld ki, sylenen szlere yalnz ba
sallamakla yetiniyordu. ay bardaklarn birbiri arkasndan boaltyor, iyice
snyordu. Yava yava bir rahatlk duyuyordu. Sz ayn vadide yrtlyor,
topraklarn blmnden ve bundan kan fenalklardan dem vuruluyordu. Bu szlerin
bo szler olmayp, tam u evin iinde yuvarland durumla ilgili olduu belliydi.
htiyarn yannda oturan evin ikinci olu topraklarn blnmesini istiyordu. Bu ok
ac bir eydi ve btn aileyi iin iin yakyordu. Fakat kirli amarlar
yabanclarn yannda da ortaya atmaktan kanmadlar. lk nce ihtiyar baba kendini
tutamad ve mr olduka hibir suretle blnmeyi kabul etmeyeceini, bugn her
eylerinin bol olduunu, halbuki blnme, halinde btn ailenin dilenci olacan
alayan bir sesle syledi.
Komu onu fiekledi:
95
insan Ne le Yaar?
- "Nasl ki Moteveyefler" dedi, "her eyleri vard, topraklar bltler, imdi
hepsi azlarn poyraza am bulunuyorlar."
htiyar, oluna dnerek:
- "Senin aradn da, bu!" dedi. Olan cevap vermedi. Skntl bir sessizlik
balad. Ksra kzaa koup gelen delikanl bir iki saniye evvel odaya girmi,
son szleri dinlemiti:
- "Buna dair Polsen'de bir kssa vardr: Bir baba ocuklarna bir sprgeyi
gsterip 'bunu koparana aferin var,' der. ocuklardan herbiri denerler, hibiri
koparamaz. Fakat pleri birbirinden ayrdktan sonra, onu koparmaktan kolay bir
ey olmaz. Bu i tpk byle" dedi ve azn kulaklarna kadar aarak; "Tpk
tpksna!" diye steledi.
Efendi:
- "Eh, yle ise biz de gidelim. Blm iine gelince, byk baba, buna hi raz
olma. Bunlar toplayan sensin, efendi sensin. Sulh hakimine git, o sana ne yapmak
lazm geleceini anlatr."
- "Ah, o da bir dert, -yaknr bir sesle- skar skar, bandan savar, bir yaraya
merhem olmaz. Ad hakim, hem de sulh hakimi. Ondan kimselere hayr gelmez. Sanki
iine eytan kamtr."
Uak beinci ay bardan bitirdii halde bo barda yine baaa etmemi,
altnc defa da doldururlar m diye yanma koymutu. Fakat semaver boalmt. Bu
sebeple ihtiyar kadn yeni bir ikramda bulunamad. Zaten efendi de davranm,
paltosunu giyiyordu. Yaplacak baka bir ey olmadndan o da kalkt, her
tarafndan enttii ufak eker parasn oraca kard, ter boanan yzn
eteiyle sildi, krkn srtlad. Giyinince derin derin iini ekti. Ev sahiplerine
teekkr edip vedalaarak aydnlk ve scak odadan, karla rtl, karanlk, souk
verandaya kt. Kapnn ve duvarlarn atlaklarndan rzgrlar bararak buraya
giriyordu. Avluya geti. Bir krke brnm olan delikanl, avluda hayvannn
yannda dikilmi glmseyerek Polsen'den u mealde paralar okuyordu: "Frtna, kar
kasrgalarn kaldrarak
96
Tolstoy
yeri g karartt... Bazen bir hayvan gibi uluyor, bazen bir ocuk gibi
alyor...".
tjak ban sallayarak onu tasdik etti, elleriyle de dizginleri ayryordu.
htiyar, elinde bir fener olduu halde efendiyi uurluyordu. Misafirlere bir
aydnlk verebilmek zere feneri verandaya koymasyla rzgrn sndrmesi bir oldu.
u avludan bile, kar frtnasnn evvelkinden ok daha azgn olduu anlalyordu,
fendi kendi kendine:
- "Amma da berbat bir hava!"... dedi. Kalmak belki daha iyiydi. Fakat ne mmkn!
her eyden stnd. Sonra ite ha-zrlanrmt, ev sahibinin hayvan da koulmutu.
Elbette bu yolculuun altndan kalkacakt...
htiyar, kalmalarnn kendileri iin isabet olacan iinden geiriyordu. Fakat o
vazifesini yapm, kalmalarm teklif etmiti. Kendisine kulak verilmemiti; imdi
ne diye srar edecekti? "Kim bilir, bana byle korkaklk veren belki de yamn pek
ilerlemi ol-masdlr. Belki de gerekte ekinilecek hibir ey yoktur. Onlarn
ekilip gitmeleriyle erkence ve telasz yatlabilir" diye dnyordu. Tehlike
korkusu delikanlnn aklndan bile gemiyordu. Yolu ve etraf kar kar tanyor,
sonra o ikide birde okuduu iirler hamasetini kabartyordu. Btn o iirler, u
gzlerinin nndeki halleri anlatyordu.
Uan gitmede hi gz yoktu, fakat nice zamandr kendi idaresini hesaba katmadan
yaamaya, bakasnn emriyle harekete alknd. Ve yolcular kimseler tutmad...
97
V
Efendi bast yerleri yoklaya yoklaya kzaa yaklat. nk gz gz grmyordu.
Bindi, dizginleri ald ve delikanlya seslendi:
- "Haydi, sen ne d!".
Olan, geni ve bask kzanda diz km olduu halde hayvanna yol verdi. ndeki
ksran kokusunu alp kinemeye balam olan Toru onun arkasna dt. ki kzak
da imdi sokaa frlamlard.
kisi de az evvelki yolu tutmulard. Donmu amarlarn sallan gz iin artk
belirsiz bir hale gelen avlunun, imdi karlar altnda tamamen gmlm bulunan
anbarn, sert rzgrlarn altnda adeta eilerek inleyen aalarn nnden
getiler. Yeniden, karl dalgalan her taraflarn birden kuatan kudurmu bir
denizin iine daldlar. Rzgrn kuvveti yle bir derecedeydi ki, yandan vurduu
zamanlar kza br tarafa eiyor, hayvan o tarafa srkleyecek ekilde itiyordu.
Delikanl, gzel ksra keskin naralaryla coturuyor, Toru ona kavumak derdiyle
lgn bir halde uuyordu.
Bylece bir mddet gittikden sonra delikanl bir ark yapt; rzgr sebebiyle ne
efendinin, ne de uan pek kavrayamadklar bireyler syleyerek kzam geriye
srd. Dnm noktasna geldiklerini anladlar. Delikanl saa sapmt, oraya kadar
sadan esen rzgr imdi yzlerine arpmaya balamt.
98
Tolstoy
Karlarn arasndan, sada kara lekeler seiliyordu. Bunlar fundalklard.
Delikanl:
- "Selmetle!" diye seslendi. -"Eyvallah!.." dediler. Delikanl (Polsen'den):
- "Frtna, yeri g karartyor...". Bu, olann son szleri olmutu. Efendi:
- "Olan adeta air, ak birey"
diyerek dizginleri yavaa Toru'nun iki yanma dokundurdu. Uak:
- "Yiit bir ocuk, tam bir kyl" dedi.
Hzla ilerliyorlard.
Uak krkne yle sk skya sarlm, ban iki omuzu-nun arasna o kadar derin
sokmutu ki, ksa sakal gerdann trmalyordu. ine biriktirdii scakl
dar vermemek iin azn amak istemiyordu. nnde Toru'nun sallanan sars ve
dml kuyruu rzgrdan hep ayn tarafa vurarak ve daha ileride ba ve boynu
sallanarak, kzan dz oklar kendisini srekli aldatyor, o bunlar, yol ezilerek
alm izler sanyordu.
Arasra kazklar grnyordu. Bu da kendisine tam yol zerinde olduklarn ve bu
suretle korkulacak bir ey olmadn anlatyordu.
Efendi dizginleri, hayvana doru istikameti tayin ettirecek ekilde tutmak
istiyordu. Dinlenmi olmakla beraber hayvan imdi isteksiz yryor ve koulduu
yolu beenmiyor gibiydi. Efendi birka kere dizginleri ekmek lzumunu duymutu.
Uak iinden: "te sada bir kazk, ite bir daha, ite bir daha!" diye sayyordu.
Gzlerini, nnde beliren bir karartya dikerek; "orman da uras olacak!" dedi.
99
r
insan Ne ile Yaar?
Halbuki, o bir fundalktan baka bir ey deildi. Onu da getiler, yarm kilometre
kadar daha ilerlediler. Bir de grdler ki, ne kazklardan, ne de yoldan eser var!
Efendi kendi kendine; "orman u tarafta olmal" dedi. Votka ve fazla ay bana
vurmutu. Hayvan mtemadiyen sryordu. Zeki ve cesur hayvan kendine iaret edilen
istikamette bazen rehvan, bazen tnst gidiyor, halbuki bunun asl yol olmadn
seziyordu. On dakika kadar daha gittiler, hl ormandan eser yoktu.
Efendi hayvan durdurarak:
- "Yolu yine kaybettik!" dedi. Uak azn amayarak kzaktan indi. Bazen vcuduna
yapan, bazen tersine evrilip alan krkn tutarak karlarn iine dald, u
tarafa, bu tarafa sapt. Efendi onu kere bsbtn grmez oldu. Nihayet dnd ve
dizginleri efendinin elinden alarak kat, sert bir sesle:
- "Saa sapmal!" dedi ve hayvan dndrd.
Efendi dizginleri mazlum bir ifadeyle teslim ederken,buz olmu ellerini krknn
tyleri iine sokarak:
- "Pekl, saa sapalm!" diyebilmiti. Uak cevap vermedi. Hayvana:
- "Hadi iki gzm, az daha himmet" dedi. Fakat hayvan artk ks dinliyor,
dizginleri ekitirmek kr etmiyordu.
Baz yerlerde, diz kapaklarna kadar kara batyor, her hamlesinde kzak ksa
sarsntlar geiriyordu.
Uak kzan nnde asl duran kamy ald, hayvana vurdu. Byle eye alkn
olmayan gzel mahluk byk bir azim gstererek trsa balad. Fakat ok gemeden
yine rehvan gitmee, az daha sonra da yine yavalamaya balad. Bu da be dakika
kadar srd. imdi ortalk o kadar kara, kar o kadar cokun idi ki, zaman zaman
hayvann bal bile seilmiyordu.
Bazen kzak ilerlemiyor, arkaya doru kayyordu. Hayvan besbelli bir tehlike
sezerek ikide bir duruyordu. Adamcaz diz-
100
Tolstoy
ginleri brakarak yeniden atlad ve bu duruun illetini anlamak zere n tarafa
gitti. Fakat hayvann bandan az teye ilerlemiti ki, birden kayd ve aa
yuvarland.
Kendini tutmaya alyor ve kendi kendine "dur be, dur!" diye baryordu. Fakat
rzgrn karla doldurduu ukurun dibini bulmadan tutunamad. ukurun tepesinde
ylm olan kaln bir kar tabakas da bu dten koparak zerine devrildi. Kar
vcudunu boynuna kadar rtyordu. Kara ve ukura sitem ederek:
- "Ya, bana bu oyunu ettiniz, ha!" diyordu. rpnmaya balamt.
Efendi yukardan sesleniyordu:
- "Nerdesin, yahu?".
Cevap vermedi, daha mhim ii vard. Silkiniyor, rpnyor, bir yandan da derken
elinden frlam olan kamy aratryordu. Kamy toparlaynca, dt yerden
kmaya abalad. Trmanyor, yine kayyordu. En sonunda ukur boyunca yryerek
uygun bir yerden kmay dnd. Epeyce ilerledikten sonra yryerek deil
trmanarak kurtuldu. Fakat imdi de ne at, ne de efendiyi grebiliyordu.
Srttan rzgra doru ilerledi. Kendilerini grmedii halde atn kinediini,
efendinin bararak yerlerini iaret ettiini duydu ve ata cevap verdi:
- "Geliyorum, geliyorum ite, rahat ol...".
Kzan yanna varmadan ikisini de seemedi. Efendi:
- "Ne cehenneme gittin, kayboldun? Allah cezan versin. Kza evir; bari yine
Grikino'ya gidelim" diyordu. Uak:
- "Grikino'ya gitmek... canma minnet! Fakat bunun yolu nedir? Nerdedir? nmz
yle bir ukur ki, bir yuvarlanan bir daha kamaz. Kurtuluncaya kadar canmdan
bezdim".
Efendi:
- "Peki, burada kalacak deiliz ya!".
101
anJVeJ^le Yaar?
Uak cevap vermeyerek kzaa yaklat. Arkasn rzgra vererek izmelerini ekti,
ilerine dolan karlar silkti. Bir avu saman alarak, sol izmesindeki delii
zenle kapad.
Efendi susuyor, imdi yalnz ve yalnz uan kerametine, mucizesine balanm
bulunuyordu. O da kzan iine girdi, parmaksz eldivenlerini taktrd,
dizginleri ald. Hayvan evirerek ukur boyunca srmeye balad. Fakat daha yz
adm gitmemilerdi ki, at gene birdenbire durdu. Yeniden bir ukurun nne
gelmilerdi.
Uak gene indi, geilebilecek bir yer arad. Uzun bir sre sonra nihayet gittii
yerin aksi tarafndan kageldi:
- "Ey efendi, hl yayor musun?" diye seslendi.
Efendi:
- "Henz yayorum. Ne var ne yok?". Uak:
- "u var ki, artk ne bende, ne de hayvanda takat kalmad". Efendi:
- "Peki, ne yapacaz?". Uak:
- "Hele biraz daha bekle...".
Uak yeniden arand, fakat bu sefer abuk dnd. Hayvann nne geerek:
- "Arkamdan gel yavrum!" dedi. Efendi artk emir filan vermiyordu. Uak ne derse o
oluyordu. Uak yeniden:
- "Arkamdan gel gzelim!" diyerek saa doruldu. Birden dizginlerinden tutarak
hayvan tepeyi dolduran karlar arasndan ukura srd. At ilk nce mukavemet edecek
oldu, fakat kar ynn aabileceini kestirerek nihayet ileri atld; fakat
baaramad, boynuna kadar batt. Uak hl kzakta kurulu duran efendiye:
102
Tolstoy
- "k, a mbarek" diye bard ve oklardan birini yakalaynca kza itmeye
balad. Kzak atn sarsna kadar ykseldi.
Ata seslenerek:
- "Yavrum, g, biliyorum, amma ne etmeli? Bir gayret daha, ha bir gayret daha...
haydi!" dedi.
At nndeki yokuu amak iin iki kere davrand, nafile... O zaman uak dnd.
Yine ata dnerek:
- "A karde, burada da kalnmaz ya!" dedi.
At ban sallayarak tasdik etti; bu sefer byk bir himmetle hz alarak srad.
Uak:
- "Ha gayret yavrum, ha gayret... rkme!".
Hayvan bir daha, bir daha, bir daha atld ve nihayet kar ynlarnn arasndan
kt ve durdu. Glkle nefes alyor, ak-sinyordu. Efendiye gelince, o da
ilerlemek istedii halde iki krkn altnda nefes nefese duruyor, bir adm atmaktan
aciz bulunuyordu. Nihayet gidip kzan iine yld.
Kyde krknn cebine koyduu mendili ekerek:
- "Brak, biraz hava alaym!" dedi. Uak:
- "Sen uzan, imdi her ey dzelir, ben bakarm".
Efendi kzan iine iyice yerleirken, uak hayvann dizginlerinden tutarak on
adm kadar aa doru ekti, sonra biraz yukar gtrerek durdu.
Artk rzgrlarn kovalad, karlarn doldurduu ukurun iinde deillerdi. Artk
srekli oraya snmakta olan karlarn altnda gmlp kalmalar ihtimali yoktu.
ukurun srtnda, tepenin stnde ylan karlar kendilerine az ok bir siper de
oluyordu. Arada bir rzgr yle byle zayflyor, fakat bu ok srmyor, sanki
btn kaybettiini hep birden almak istermi gibi bu sefer kudurmu bir halde, on
kat fazla bir hzla tek-
103
insan Ne le Yaar?
rar balyor ve gittike byyen bir hiddetle kardan kasrgalar yapyordu.
Efendi biraz nefes alarak, kzaktan kp ne yapmak fikrinde olduunu sormak iin
tam uan yanna gitdii srada, byle bir kasrgann ortasnda kalmlard. ster
istemez olarak ikisi birden meldiler ve rzgrn hiddeti dininceye kadar o halde
beklediler. Bu sralarda hayvan da krgn bir halde kulaklarn dryor, ban
sallyordu.
Rzgr az diner dinmez, uak parmaksz eldivenlerini kard, kuann arasna
sktrd. Ellerini fledi. Hayvan serbest bir hale koymak zere gemlerini
karmaya, kaylarn toparlamaya balad.
Efendi:
- "Ne yapyorsun?". Uak:
- "Hayvan zyorum. Yapacak baka ne var ki? Artk takatim kalmad".
Efendi:
- "Yolumuza gitmeyecek miyiz?." Uak:
- "Nereye? Hangi yola? -Ban aa sarktm ve soluklar, terler boanan iki
tarafn krkleyen hayvan gstererek-Nerdeyse u zavall da atlayacak! Geceyi
-bir han odasna iaret ediyormu gibi- burada geirmeli, baka are yok!" dedi ve
iine devam etti.
Efendi:
- "Burada soukta donmaz myz? Uak:
- "Belki de donarz. Fakat elden ne gelir?"
104
VI
Efendi, kar ynlar iinde hayvanla, kzakla urap hrpalandktan sonra iki
krkn iinde pek snm bir haldeydi. Fakat geceyi gerekten tarlalar arasnda
geirmek gerektiini anlaynca arkasndan doru bir rperme duydu. Acaba rahat
edebilir miyim diye kzan iine girip oturdu. Cebinden sigaralarn, kibritini
kard.
Uak hl hayvanla meguld. Kolan, takmlar, terbiyeyi, kouyu karyor ve bu
arada hayvana mtemadiyen kuvvet ve evk verebilecek diller dkyordu. Oklarnn
arasndan ekerken:
- "Haydi kahramanm, oradan k, yemini de karyorum, sana yem vereceim" diyor,
hem sylyor, hem sylediklerini yapyordu.
Fakat gryordu ki, bu szler hayvann derin endielerini gidermekten ok uzakt.
Tepreniyor, arkasn rzgra vererek kzaa yapyor, uan yenine bayla
vuruyordu. Denebilirdi ki, ua reddetmi olmamak iin kzaktan biraz yulaf
kavrad, fakat aniden imdi yemein sras olmadn gsterir bir halde azndan
brakt, rzgr onlar derhal kapt ve uzaklara savurdu.
Uak:
- "imdi bir iaret koyalm!" dedi. Kzan yzn rzgra evirdi, iki okun
ularn kaylarla balad, oklar kzan n tarafna diklemesine yerletirdi:
105
nsan Ne le Yasar?
- "Tamam" dedi, "karlar altnda gmlr lrsek, bir hayr sahibi u oklardan bunu
bir an evvel kefeder, gelip bizi karr". Silkeledikten sonra parmaksz
eldivenlerini yeniden takarak szn tamamlad:
-"Atalarmz bunu byle yaparlarm...".
Efendi krkn aarak ve eteklerini toplayarak, kibritleri birbiri arkasndan elik
kutusuna akyor, fakat elleri titriyor, kibritler ya derhal, yahut sigarasna
yaklatrrken sonveriyor-du. Nihayet biri dayand, bir an iin etrafn
aydnlatt. Krkn, ehadet parmanda yzk bulunan elini, zerlerini kar tozlar
rtm yulaflar grd. Sigarasn hrsla iki kere doyasya ekti, duman iine
kadar alarak byklarnn arasnda savurdu. Sonuna kadar imek isterken, rzgr
sigaray kapt, gtrd.
u bir iki nefeslik sigara keyfi ona ok ho gelmiti.
Azimli bir eda ile:
- "Madem ki byle lazmm, kalalm" dedi. Uaa hitaben:
- "Dur, sana bir bayrak yapaym" dedi. Az nce kzan iine frlatt mendili
ald. Eldivenlerini kararak, imdi oklar balayan kaya yetiebilmek zere
kzan n tarafna geti ve mendili oraya sk skya balad. Rzgr o dakikada
mendili parala-yacakm gibi rpmaya, bazen akrdatmaya, bazen iirmeye
balad. Gene kzaa geerek yapt u iten memnun bir halde;
- "imdi i tamamland!" dedi. Efendi:
- "kimiz de bylece ieri ssaydk. Fakat imkn yok!". Uak:
- "Elbette ben de bir yer bulurum, fakat hayvan rtmek lazm. Yavrucak ter iinde.
Msade et de yle bir geeyim" diyerek ieriden ve ksmen efendinin altndan bir
yaygy ekti, ikiye katlad, gtrp hayvan rtt.
- "Sen de kendini bylelikle koru, bu kanaat dnyas!" diyordu.
i 06
Tolstoy
Gene kzan yanma gelerek efendiye sitemle seslendi:
- "Size kanavienin lzumu yok. Biraz da saman" diyerek efendinin altndaki
kanavieyi ve saman ekti. Kzan arkasna geip karda bir ukur kazd, saman
yayd. Kalpan daha ieri ekerek, yrtk krkl paltosuna daha sk sarld. En
stne de kanavieyi ekerek rzgrdan, kardan korunmak zere arkasn kzaa
dayad ve samann stne yerleti.
Efendi onu gznden karmyor ve yaptklarn hi beenmiyordu. Zaten o,
kyllerin bir ey bilmez adamlar olduu hissini beslerdi. Artk iyi kt geceyi
geirmek zere adamakll yerlemeyi dnd. Kzan iinde kalan samanlar yayd,
yan tarafn daha kabark yapt. Elleri cebinde, ba kzan n yksek tarafna
dayal olarak keye uzand. Bann bu durumu kendisini rzgrdan koruyordu.
Uyumak istemiyordu. Dnyordu, dnd de hep ayn eydi. Hep varlnn
hedefi, anlam, hazz, gururu olan eyi; kazand ve kazanaca paralar
dnyordu. Tand adamlarn paralarn, bunlar ne yollardan kazandklarn,
kendisi de tpk onlar gibi ayn yolun yolcusu olarak daha neler, neler
kazanabileceini dnyordu. u almak istedii ormann kendisi iin byk bir
nemi vard. Bu iten byk kazanlar, mesela onbin ruble gibi bir servet umuyordu.
Gz mevsiminde dolat ve iki desyantinlik bir sahada aalarn sayd orman
gzlerinin nne getiriyor, haylen hesaplar yapyordu:
"Meelerden kzak yaplr, tabi kereste de kar; geriye kalanlar da atlmaz, odun
olur. Her desyatinden en aa yirmi ruble alrm, u yle olur, bu byle
olur...".
Hesabn sonunda senelik geliri on iki bin rubleye kadar kyordu.
"Fakat ben yine onu kapatmak iin on bin ruble vermem. Sekiz bine helllemeli...
Ormann aasz yerlerini indirmeli, bunu lecek adam da yalamak, ballamal,
eline yz ruble kadar bir
107
insan Ne ile Yaar?
ey sktrmal. Velhasl i sekiz bini gememeli... bini hemen pein veririm.
Paray grnce yumuayacana phe yoktur".
Elini cebine att, parann yerinde olduunu grerek rahatlad. "Dnm noktasndan
sonra yolu nasl oldu da kaybettik. Hnzr eytan! Orman, kulbe buralarda olmal.
Fakat hibir kpek sesi de yok. Bu mnasebetsizler de insana lazm olduu zaman
havlamazlar...". Yakasn kaldrd, kulak verdi, hayr frtnann grltsnden
baka, oklarn ucuna smsk balanm mendilin akrtsndan baka, kza
kamlayan karlarn sesinden baka birey duyulmuyordu...
"Bilsem, kyde kalrdk. Neyse, yarn varrz, yalnz bir gn kaybetmi oluyoruz.
Byle bir havada br taraftan kimseler yolu gze almamlardr elbet...".
Birden ayn dokuzuncu gn kasaptan para alacan hatrlad:
"Kendisi gelmek istiyordu. Beni bulamayacak. Karm byle ayamza gelen bir paray
bile almay baaramaz. Gerekten hibir tahsil grmemitir... Nasl davranmak lazm
geleceini bir trl kestiremez...".
Bir gn evvel evlerine kaymakam misafir geldii zaman, kadnn ona kar da lazm
gelen ikramda bulunmadn dnd.
"Ne olacak, kadn! Kadnn ne demek olduu malm! Zaten ne grm ki... Zaten
anamn babamn zamannda evimiz neydi ki... Bir hi! Bir samanlk, bir de a
dkknmz vard... Topu bu. Halbuki ben on be ylda bu hiten neler karmadm...
Bir dkkn, iki meyhane, bir deirmen, bir zahire anbar, iki arazi, demir atl,
arabalyla byk bir ev" diye bbrleniyordu.
"Babamn zaman nerede, imdi nerede? Bu gn btn havalide kimden bahsolunuyor?
Hep benden, hep benden!..".
"Ya bunun sebebi? Sebebi yalnz, almam. Benim bakalarna, tenbellere, mansz
vakit geirenlere benzer yerim var m? Hava iyi demem, kt demem, iteyimdir.
byle ilerler. Para havadan, aka ile kazanlabilir sanrlar... Hayr,
yorulacaksn,
108
Tolstoy
, Rnvle geceyi karlar iinde, tarlalar
bunalacaksn, inleyeceksin. Byle, geceyi
arasnda geireceksin, uyumayacaksn.
Gurur iinde kabardka kabanyordu.
, W insan soyu sayesinde brsey olm.Zaval "Herkes sanr ki, insan j
almak... Sen
l kafalar!.. Mronoflar bugn milyoner Sebep? al* cali gerisi kolaydr!..
Elverir ki, salm y*^ols
ian Mironof lar gibi milyoner oimaK Hiten varolmu ol n^^g^^^^
fikri adarm o kadar sarst k^mut y lenemt,
duydu. Fakat kim var* ^^m\dam Al. gsterirdi. K-md orada ne olduunu ev s^
kulak kabartarak;
zan n tarafn dvmekte olan Kas g rnlecek ki,
"Amma da esiyor, insan karlarn altoda o kada gom sabaha kmak kabil
olmayacak..." diye sylendi-
r k vmd Beyaz bir karanlk iinde ancac Kalkp etrafna bakn^B y
^^ ^^
atn donuk ^.^^ ayrdedebhyordu. Drt bir ta-yaygry bir de dugumlu W i ^^
^ ve yne br
rafn, onunu, arkas n, he^ya ^^
an iinde daha ok ^^ ettim Yoluma devam etmely->u herifi Eledim dejalt^t
^.^
dun. Elbette W yere ^ff^rdum. Halbuki simdi btn donmu ve ihtiyarn,evinde yat
Fakat hayatta zevk ne-
^iri-n'aen s,gara -- *
, , aldrarak, onune doru egucu-. y etmemek iin eteklerini
kaldm* ^^ ^ ^^ so_
fakat rzgr bir yol bulup ^J ' b ladl. Bu baarsndan
nyordu. Nihayet yakt veJ^turmy kendisinden ok rzgr
dolay, iini bir sevin kapl*^ >J ^ ferahl]k duy-
1mekte olduu halde o da u be^ ^ ^^ ^
du Tttrar uzand, iyice^ortund u 4^, Sonrablr-yaknda yeniden yapaca s>c v
den fikri bunald, vcudu uyutu.
109
insan Ne ile Yaar?
Bir aralk bir sallant duyarak uyand. Acaba at altndan biraz saman m ekmek
istemiti? Yoksa isel bir sarsnt m duymutu? Her halde uyanmt. Kalbi o
kaciar sk ye 0 kadar kuvvetli arpyordu ki, altnda kzak titriyor g;ibi geldi
Gzlerini at. Etrafnda deimi hibir ey yoktu. Ancak ortalk nispeten daha
aydnlk grnd. "Hava aydnlanyor, sabah oluyor" dedi. Fakat ayn dakikada ayn
aydnl aklna geldi.
Kalkt, ilk nce ata bakt, hayvan arkas rzgra evrili bir halde ayakta duruyor
ve titriyordu. Karla rtlm olan yaygnn bir ucu tersine dnm, yemlik
kaymt. Kar tozlanyia rtlm olan yelesinin dik dik olduu imdi daha iyi
s&ifiyordu
Kzan arka tarafna ban uzatarak uan ne durumda olduunu anlamak istedi. O
hep ayn durumda idi. Ayaklar stne ektii kanavie kar iindeydiler.
"Bari souktan gebermese!.. Esvab es\^ap deil bir ey olursa herkes beni knar.
Aptallar... Hep aklszlk..." diye geirdi aklndan.
Hayvann stndeki yaygy alp uan stne sermeyi dnd. Fakat imdi yerinden
kalkarsa yeceinden souk alacandan korktu. Sonra hayvann da mesini hesaba
katt
"Ne diye yanma aldm. Ah u karm, her fenala sebep odur!".
Karsn hi sevmiyordu. Kzan dip tarafna yeniden uzand, birden aklna bir ey
geldi:
"Amcam byle karlar iinde btn bir gece geirmiti de bir eyler olmamt!"
dedi. Fakat ayn dakikada baka bir sevi hatrlad. "Sevastiyan karlar altndan l
karlmt. Donmu bir et paras gibi kaskat idi."
"Eer kyde u ihtiyarn evinde kalaydm, bu belalarn hibirine girmeyecektim."
Krkn scakl dar vurup azalmasn ve her tarafn iyice kaplasn diye
paltosunu iyice kapad gzlerini yumdu, tekrar uyumaya alt. Fakat btn
emeklerine ramen uyku sarmad, aksine kendinde bir canllk, bir hevecan
110
Tolstoy
duydu. Kazanlarn, undan bundan alacaklarn hesaplad. Gzel durumundan gurur
duyuyor, gs kabaryordu. Ayn zamanda kyde kalmadna da srekli piman
oluyor, esefleniyordu: "Oras buraya benzer miydi? Scakta, bir sedir stnde
uzanm olacaktm". Bir yandan br yana dnd. Yine yatt. Daha rahat, rzgra
kar daha korunakl olmak istiyor, fakat halinden bir trl memnun olamyordu.
Kalkyor, baka trl yatyor, ayaklarn uzatyor, gzlerini kapyor, biraz sakin
duruyordu. Fakat bazen kuvvetli izmeleri ayaklarn skyor, ac veriyor, bazen
rzgr bir delik bulup ieri giriyordu. ini yiyerek yine hep kyde, ihtiyarn
scak evinde kalmakta ne kadar isabet etmi olacan dnyor, tekrar kalkyor,
tekrar sadan sola, soldan saa dnyor, daha sk rtnyor, yeniden uzanyordu.
Bir aralk, uzaklardan horoz sesleri iittiini sand, sevince bouldu. Yakasn
yatrarak kulaklarn kabartt. Fakat btn dikkatleri boa kt; oklarn arasnda
hora tepen, mendilden bayra akrdata akrdata tempo tutan rzgrn ve kzan
duvarlarna vuran karlarn sesinden baka bir ey yoktu.
Uak kzan arkasnda bzld yerden bir daha kmldamam, kendisine bir iki
defa seslenen efendiye hibir cevap vermemiti. Kzan arka tarafnn stnden
ban karp, karla rtl kleyi szdkten sonra: "Herifin umurunda deil,
belki de uyuyor" dedi. Tekrar kalkt, yirminci defa tekrar yatt. Artk bu gecenin
sabah olmayacak sanyordu.
Bir daha kalkp etrafna bakt zaman; "phe yok ki, afak skyor" dedi. "Bir
saate baksam, fakat gsm atmda souk alma tehlikesi var. Amma sabah olduunu
anlaynca, hafiflerim, kza koarz" diye dnd.
i ona, sabaha daha ok vakit olduunu sylyordu. Fakat korkusu gittike artyor,
bir taraftan duygularn yoklamak, br taraftan kendi kendini oyalamak istiyordu.
Krknn kaytanlarn ihtiyatla zd, elini ieri att, yeleini g hal ile
buldu. Mineli ieklerle bezenmi gm saati-
111
insan Ne le Yaar?
ni ald, bakt. Hayr kibrite u-
kerek, di^ktajy^^y^^ ^^T^ ^ ^ ki vazyetini ald. El yoJZT.T? H**** z' byk
bir ihtimam e ato e i^^ ^ ^ ^ *** bakyor, bakyor gzlerine Z ^
amaCma Ulatl' Saate
dakika geiyordu manayrdu; gece yansm ancak on
"Ah, bu ne uzun gece' " aa- a i , havann etkisini duydu ve nJtl ^^
dndurucu br Kzan kesine sokularak "abl ^^ ^ rtnd-
dinmeyen sesleri arasndan act^.^ Fakat grn mahluk sesi geldi Bu ses yaVa
^ ^ ^ ^ Cai1 bir
m, ayn kuvee^^3^ ^^ "^ ^k^ azaltmt. Bu bir kurt sZTill^V'V^ ****** yaknnda
idi ki, enelerini kL,T ^ yoktu' Kurt kadar d aka seiliyordu. Yme^
7?** ^^^
dikkatle dinledi. At da kulaklf,n ! ^^ ^ b"yk br masn bitirince at bi iaret
ver ^ dinliyrdU- KUrt ^
artk uyumak yle ^IT^ZT^V^ ^ ^ incesini ilerine" dummuna s^T ^ ^^rdu. D-aocak
abalan boa gidiyor her an T T? ^ abahy0r' Btn duygularnLaSkm0an^uk0? t * ^
^^ snda kalmamasndan doan eseflef "di ' ^ *"** ^
imdi hep u dnce etrafnda dnp dolayordu: u orman almay kuramnv ^
, ^ , , , dan daha krl ilerim miyoktuTAh ^ T *****' n'
madun? Hele sarka, bulunduu tman^ ^ ** fo" mt, derler. Halbuki ben de iZT f*
^ <W~ smda titremi, fakat titre*^^TT " * V** ^ mu olduunu anlayamamt. E^ ^ ^
.mu' ykSa S^k nedi. Ne mmkn^ Artk kabm ' g DUp uzanmay &-
kovamadMaaim^an^^^^ mak ihtiyacnda idi... Cebinden T ^f,^6 blreyIer yaP"
- ekti. Topu topu kibrit LS ^f'T' *T f*' * smt, onlar da en
fenalar idi.
112
Tolstoy
Hibiri ate almad. Neyi kasdettii belli olmakszn bir kfr savurdu. "Allah
beln versin!". Burumu sigaray uzaa frlatt, bo kibrit kutusunu cebine
soktu. yle bir endieye kaplmt ki, yerinde duramyordu. Kzaktan kt,
arkasn rzgra vererek, belindeki kua zp yeniden iyice sktrmaya kalkt.
Kendi kendine birden: "Burada durup da lm beklemenin mans ne? Hayvana
atlaynca uar giderim. stnde bir svari olunca hayvan iin iinden kar. -Ua
kastederek Ona gelince, lmek kalmak onun iin birdir. Yaayacak da ne olacak?
Hayattan ne zevk ald veya alaca var? Fakat ben yle miyim?" dedi.
Hayvan zd, dizgini takt, stne atlamak istedi. Krk, izmeleri yle bir
halde idi ki, arlklarndan beceremedi. O zaman kzan stne karak ata oradan
sramay denedi. Bu sefer de kzak salland, efendi dt. Nihayet, nc sefer
hayvan kzan yanna getirdi. Kzan kenarna ihtiyatla bast, karnn hayvann
srtna yaslad. Bu durumda birka saniye kaldktan sonra iki kere davranarak
bacaklarndan birini hayvann srtndan ard. Ayaklarn hayvann azlnn
kaylarna dayayarak oturabildi.
Bu srada uak kzan sallanmasndan uyanmt. Efendiye, uak kendisine bir
eyler sylyor gibi geldi: "Divane! Benim sizlere uymam hayvanlktan baka bir ey
deil. Burada kalp da kendimi yok yere mi harcayacam?"
Rzgrn at krknn eteklerini bacaklarnn stne yerletirdi. Hayvan
aklnca ormann ve kulbenin bulunduu istikamete srd.
113
VII
Uak kzan arka tarafnda, kanavienin altna bzld bzleli hi
kmldamamt. Tabiatn yan banda yaayan, sefaletin ne olduunu bilen btn
emsali gibi o da sabrl, taham-mll idi. Bir endie, hiddet duymadan saatlerce,
gnlerce tevekkl iinde bekleyebilirdi.
Efendinin kendisine seslendiini duymu, cevap vermemiti; nk can ne
kmldamak, ne de konumak istiyordu. tii aylarn ve kar ynlar iinde
abalamalarnn verdii scaklk henz devam etmekle beraber, bu scakln daha
fazla srmeyeceini ve hareketler yaparak yeniden snmaya da kuvvet bulamayacan
biliyordu. Kendisinin, takatten derek nihayet durup ayak direyen, yedii
kamlara boyun eip ilerleyeme-yen bir beygir gibi bitkin olduunu hissediyordu.
izmesi delik olan bir aya meye balamt. O ayann ba parman
kmldatamyordu.
me yava yava btn vcudunu saryordu. Bu gece lebileceim, hatta lmesi
lazm geldiini dnd. Bu dnce neticesinde lm kendisine ne pek tatsz, ne de
pek korkun geldi.
lm pek tatsz grnmedi, nk hayattan zaten bir nee tatmam, bilkis mr
ard arkas gelmeyen bir klelikten ibaret olmu, bundan da artk bezginlik duymaya
balamt.
114
Tolstoy
Pek korkun da grnmedi; nk bu dnyada hizmetlerinde rd efendilerin
dnda, kendisini bu dnyaya gnderen baka merhametli bir efendi olduuna,
lmekle artk yalnz ona tbi bulunacana ve ondan her halde hi bir fenalk
gelmeyeceine inanyordu.
Kendi kendine: "Burada birlikte yaanlan, kendilerine allan her eyi brakp
gitmek ac. Fakat are ne? Elbet oraya da alrm, madem ki byle lazmm. Fakat
gnahlarm! Onlar ne olacak?" dedi.
Sarholuklarn, iki urunda sat paralar, karsna yapt fena muameleleri,
kfrlerini, Tanr evine ok seyrek gittiini, oru tutmadn birer birer
hatrlad. "Evet, dedi, gnahlarm ok, fakat su bende mi? Beni byle yaratan
kendisi deil mi? Gnahlar iledimse, ilememek benim elimde miydi?".
Bu gecenin akbetini byle dnyordu. Fakat az sonra bu dncelerden eser
kalmad ve kendini birtakm kark hayllere verdi.
Bazen karsnn geliini, iki lemlerini, o sonsuz dknlklerini, bazen bir gn
evvel yola klarm, kydeki ihtiyarn evini, miras blm hakkndaki szlerini,
kendi ocuunu, imdi rts altnda snmakta olan at, bazen de kmldanarak
kza sallayan efendisini dnyor ve; "Zavall, kyde kalmadna imdi kimbilir
ne kadar pimandr. O saltanat brakp mezara gitmeyi hi istemez. O baka, bizler
baka!" diyordu. Bu hayller yava yava birbirine kart ve uyku bast.
Efendi ata binmek iin abalarken kza sarsnca, uan dayand arkalk
ayrlm, kzan bir tekerlei arkasna arpmt. Bu yzden uyanm, ister
istemez vaziyetini deitirmiti. Bacaklarn rten karlar silkerek, zorlukla
topland, ayaa kalkt. Souun cierlerine kadar ilediini o anda daha iyi duydu.
Bunun mnsn iyice anlam ve efendiye seslenerek, artk hayvann muhta
bulunmad, fakat kendisinin rtnebilecei rty brakmasn sylemiti.
115
i
l^an Ne le Ya
ar;
ne at, It^^u ^^ a"Iami' yahut anla, cevap yeri-
^^$kasrsalar yapan kar tozIar^de
nd ^mCa,1ZubyIe ^ kalnca ne yapacan d-nSSfi" ^ aramak ^ ^C kalmadan.
gLyor-tlm t^ 'tf '^ de kCmezdl' fnk da karla^r-
Ke^;^tnecek br y^-
stnde tek * Tl**"1 ** ^^ ko^m^- imdi tek br gmlek varm1 gibi yordu.
Bir korku duydu.
iiten bh flH^'7' ded' Zaman yalnz olmadWm, kendisini ^nerl^r' ^ "^ yZSt
^-^n
*. ^:;n^t^'stndek kanav?e ie *** pr.
dengeBt!rl!!nSlnaraad1' hatta ttryrdu" YaVa yava kend^-
bunla^
ner ikisine de hazr olduunu anlyordu.
116
VIII
Efendi, bacaklaryla, dizginle hayvana vuruyor, bilinmez bir nedenle, ormann ve
orman bekisi kulbesinin bulunmas lazm geldiini varsayd bir yne doru
sryordu. Kar gzlerini kaplyor, rzgr kolundan tutup onu durdurmak istiyordu.
O, ne doru eilmi, srekli krknn eteklerini uyluklaryla hayvann srt
arasna sktrmak ve takatsiz dt halde, yine svarisinin gsterdii yolda
rehvan giden hayvan zorlamakla urayordu.
Bu ekilde be dakika kadar ilerlediler. nnde hayvann bandan, etrafnda bir
kar lnden baka bir eyler grmeyen, kalkk yakasnn iinde rzgrlarn
hiddetinden baka bir ey duymayan efendiye gre hep dosdoru gidiyorlard.
Birden nnde bir karalt grd. Sevincinden kalbi gm gm att, hayvan oraya
doru srd. Bir ky evinin duvarlarm grdn sanyordu. Fakat karalt yerinde
durmuyordu, srekli kmldyordu. Grd bir ev olamazd. Olsa olsa bir hendekte
bitmi yabani iri otlar olacaklard; rzgrn kuvveti altnda bir yandan br yana
mitsiz bir halde yalpa vuruyorlard. Korkun frtnada ikence ekercesine
sallanan bu otlar grnce efendinin iini bir korku kaplad. At ileri srd.
Karaltya yaklarken yn deitirdiinin farknda olmad. imdi baka bir semte
doru kouyor, halbuki yine ormana, kulbeye doru gittiini sanyordu. Hayvan
srekli saa doru gitmek istedii halde, o hayli peinde, hayvan hep sola
eviriyordu.
117
nsan Ne le Yaar?
nnde yeniden kara bir eyler grd. Sevindi. Bu sefer bu, elbette bir ky
olacakt. Halbuki bunlar demin yanlarndan getii, rzgrlarn kamlamakta olduu
ayn hendekteki otlard. Bilinmez bir nedenle burada yine ayn korkuyu duydu. imdi
bunlar, yalnz ayn kuru kara otlar olmakla kalmyor, rzgrlarn kar tayarak
rtmek istedikleri yeni alm at izleri de yanba-larnda bulunuyordu. Durdu,
eildi, ok dikkatle bakt. Evet, evet, oradan bir at gemiti, bu at da ancak,
kendi at olabilirdi. Besbelli kk bir dairenin evresinde dolamt. "Byle
giderse mahvolmam muhakkak!" dedi.
Korku ile penelemek iin, iinde aydnlklar olduu grntsn veren ve
gzlerini diker dikmez aydnlklar kaybolan beyaz sisi delip gemek derdi vard.
Bu dertle ilerilere bakarak, hayvan daha byk bir hzla srd.
Bu defa kulana kpek havlamas veya kurt ulumas gibi bir eyler alnd. Fakat
bu sesler o derece belirsizdi ki, acaba sahiden byle sesler duyuyor muydu? Yoksa
sadece kuruntu muydu, anlayamad. Durup iyice dinledi, en hafif bir sesi dahi almak
istiyordu.
Birden sar edici korkun bir ses kulaklarnn iinde patlad. Btn vcudunun
sarsldn duydu. Atn boynuna sarld, fakat o da titriyordu ve ses daha korkun
bir hal almt. Birka saniye kendini kaybetti ve ne olduunu kavrayamad. Halbuki
olan biten, hayvann, belki kuvvet bulmak, belki de artk imdat aramak iin
cierlerinin btn kuvvetiyle kinemesinden ibaretti. Hayvana "Kahrol! Beni ne
kadar rkttn" dedi. Fakat bo yere korktuunu anladktan sonra da kendine
gelemedi, yine korkmaktan kendini alamad.
"Aklm bama almalym. Sakin olmalym!" diyordu. Fakat mmkn deil kendine
gelemiyor, rzgrn eskisi gibi kardan deil arkasndan esmekte olduunu
anlayamyor, hayvan durmakszn srmekte devam ediyordu.
yordu. Her taraf, hele semer yerine gelen ksm aryordu. Elleri, ayaklan
titriyordu... Nefes almak yerine solu-
118
Tolstoy
yordu. u berbat kar lnn ortasnda bitip gideceini gryordu.
Bir aralk at birden srt; kayarak bir kar ynna dald. abalarken yan tarafa
dt. Efendi kendini dar att ve atarken zerine dayand kk eeri yerinden
oynatt. Bylelikle bandan kurtulan hayvan derhal kalkt, srayarak, kineyerek
hzland ve aniden efendinin gzlerinin nnden silinmi oldu. imdi efendi, yar
yarya kara gmlm bir halde yalnz kalmt. Atn peine dmeyi dnd. Kar o
kadar derin, krkleri o kadar ard ki, ayaklar dolaa dolaa yirmi admdan fazla
gidemedi. Nefesi kesilerek durdu. "Orman, tarlalar, iftlik, maaza, meyhaneler,
demir atl ev, anbar, neredesiniz? imdi bunlarn hepsi ne oluyor? Bama gelen
nedir? Bu olacak ey mi?" Zihninden imek hzyla geen bunlar olmutu.
Rzgrlarn nnde ikide bir rka varan kara otlar; onlarn nnden iki kere
getiini hatrlad. yle bir korkuya kapld ki, u bana gelenin doruluundan
phe duydu.
"Acaba rya m gryorum?" diye kendi kendine sordu: Uyanmak istiyordu. Fakat
yzne vurmakta, elbiselerini sarmakta, eldiveni dm olan sa elini dondurmakta
olan u kar nasl rya olurdu? O demin grd kara otlara bir nazire halinde
kalmt. imdi sonsuzluu iinde korunulmas imknsz, abuk ve abes bir lm
peke eken u kar l gerek deil de neydi?
"Aman yarabbi!" dedi. Bir gn evvel kilisede yaplan treni, yaldzl bir ereve
iinde asl kararm kutsal tasviri, halkn, satt mumlar o tasvir nnde
yakm ve hemen sndrp sandnn gznde saklamak zere kendisine getirilerini
hatrlad. imdi o da ayn tasvire adaklar adyordu. Fakat ayn zamanda burada, bu
lm diyarnda, ne o mumlarn, ne o tasvirin, ne de adaklarnn hi, hibir nemi
olmadn, onlarla u feci durumu arasnda hi ama hibir iliki bulunmadn ok
iyi biliyordu.
119
insan Ne ile Yaar?
"Hayvann izini karmamalym, az daha sallanrsam bir ey kalmaz, izlerine
bakarak onu yolda bulup tutmalym. Telaa da gerek yok, yoksa bsbtn eriyip
biterim" diye dnd.
Byle yava yava gitmeye karar vermi olduu halde seirtti, ileriye doru atld.
De kalka kouyordu. zler, hele karn pek derin olmad yerlerde g bel
grnyordu.
"Mahvolmam muhakkak. zleri kaybedeceim, hayvan bulamayacam" derken gzleri
siyah bir leke farketti. At, kzak, stnde mendilden bayrak sallanan oklar, hepsi
oracktayd.
nceden uakla birlikte yuvarlandklar kar ynna dm, at kendisini kzan
yan bana getirmi, oraya elli adm kala silkinerek komutu. At eski yerinde
deil, oklara daha yakn bir yerde duruyor, dizginin ucu ayana taklm, ban
sallyordu.
120
IX
Efendi kzan yanna varnca elini pervazna dayad. Nefes almaya, kendine gelmeye
alarak bir zaman ylece durdu. Uak eski yerinde deildi. Kzan iinde,
karlarla rtl yn halinde bir karart vard. Bunun uak olduunu anlad. Bir
anda btn korkular silinmiti.
imdi tek bir korkusu vard, o da; atn srtnda kar llerinde seirtirken, hele
attan da ayr dt zaman duyduu korkulara yeniden tutulabilmek korkusuydu. Ne
yapp edip ondan uzak kalmas, bunun iin de bir eyler bulup, kendini megul
etmesi lazmd. lk i olarak arkasn rzgra verip krkn kard.
Biraz nefes aldktan sonra izmelerini kard, iine girmi olan karlar silkti,
sol eldivenini de temizledi. Sa eldiveni bulunmamak zere gitmi, kimbilir hangi
kar tabakas altna gmlmt. Daha sonra kuan zd, tekrar skt, ok aa
balad. Bu, kyllerin kendisine satmak zere getirdikleri buday kontrol etmek
iin dkknndan kt zamanlar daima yapt eydi. Sonra hayvann ayan
kurtarmay dnd, kurtard. Hayvan ald, eski yerine, kzan nne balad.
imdi onu rtmeye sra gelmiti. Bu aralk kzakta bir kprt farketti. Uan
stn rten karlarn altnda bir kmldanma olmutu. Donmaya balam denebilecek
bir halde olan adamcaz grnr bir gayretle kalknd, oturdu. Sinek kovuyormu
gibi elini burnunun nnde tuhaf bir ekilde sallad. Hem elini sallyor, hem bir
ey sylyordu. Efendi uan kendisini ardn an-
121
nsan Ne le Yaar?
lad. Hayvana rtmek zere olduu yaygy brakarak kzaa yaklat, sordu:
- "Ne'n var? Ne diyorsun?". Uak kesik bir sesle ve glkle;
- "Ben lyorum... Bana borcunu... oluma... yahut karma ver... Hangisine olsa
olur."
- "Nedir? Dondun mu?"
Alar bir sesle, hep yine o iareti yaparak:
- "Duyduum yle... lm geldi... Gnahlarmn balanmasn dilerim...".
Efendi birka saniye kmldamadan, azn amadan durdu; sonra krl bir i yapt
zamanlar mterisinin eline vururken ald azimli bir tavr ile birden bir adm
geriledi. Krknn yenlerini kaldrd; ua ve kza kaplam olan karlar dar
atmaya koyuldu. Bu ii bitirdikten sonra krknn nn at, ua kzan
arkasna itti ve onu iyice rtecek biimde, scak vcuduyla batan baa stne
uzand. Krknn eteklerini uakla kzan arasna sktrm, dizleriyle tutmu,
ba kzan nne doru yzst yatmt. Artk ne hayvann kmldann, ne
frtnann grltlerini duyabiliyor, btn dikkatiyle uan nefes aln
dinliyordu.
Uak bir mddet sessiz, sedasz kald. Sonra iini ekerek bir nefes ald ve
hafife kmldad.
Efendi:
- "te bu kadar... Hani ya lyorum, diyordun, imdi sn... te insan dediin
budur" dedi.
Fakat bir trl devam edemedi, bu haline ayordu. Devam edemedi, gzlerinden ya
geliyor, alt enesi srekli atyor ve vuruyordu. Boazna kadar gelen bir eyi
yutmaya alarak sustu. Dnd: "Galiba ok korktum, ok bitkin bir halde
olmalym...". Fakat bu bitkinlik kendisine tatl geliyor, hatta o zamana kadar hi
tatmad bir ferahlk veriyordu.
122
Tolstoy
Kendi kendine: "ite insan dediin budur..." diyor, iine derin efkat duygular
doluyordu. Paltosunun krkne gzlerini silerek, rzgrlarn, stnden ekip
karmak, alp gtrmek zere abalad krkn sa diziyle bastrarak, o uzank
vaziyette, skt iinde, bir zaman ylece kald. Fakat iinde kabaran sevin
duygularn bir bakasna amak arzusu kendini yle bir kuvvetle sard ki, nihayet
uaa seslendi. Uaktan yle bir cevap ald:
- "yi, snyorum...".
- "yi karde, iyi... Az daha kurban gidiyordum. Sen de, ben de az daha
donacaktk".
eneleri yine kuvvetle vurmaya balad, gzlerine yeniden ya hcum etti, sustu.
"Bir ey deil... Ben bilirim, bu bir ey deil" diye dnyordu. Sustu ve bu
halde uzun bir zaman kald.
Altnda uzanan uan vcudunun scakl, stn rten krk imdi iine tatl bir
scaklk vermeye balamt. Fakat krknn eteklerini tutan elleri, rzgrn
srekli at ayaklan meye balamt. Hele plak olan sa eli ok yordu.
Fakat artk ne ayaklarn, ne de ellerini dnd yoktu. Onun biricik derdi,
altnda yatan adam stmaktan ibaretti.
Birka kere dnd, ata bakt. Rzgrlarn rty drdn, hayvann arkasnn
ak kaldn grd. Kalkmak, rtmek lazm geldiini dnd; fakat ua biraz
olsun brakmaya, iinde bu yzden hasl olan sevinten ayrlmaya cesaret edemedi.
Bu durumda hibir korku duyduu yoktu.
Ua nasl stmakta olduunu, alverilerde zafer sralarndaki sevinciyle
dnerek "artk tehlike yok" diyordu.
Bu halde bir, iki, saat geti; artk zaman kavramn unutmutu. lk dakikalarda
haylinde frtnay, kzan yukar kalkk kollarn, titreyen at gryor, altna
ald ua dnyordu. Zamanla bunlara birtakm hatralar katld: Kydeki
paskalya enliklerini, karsn, polis komiserini, mumlar saklad
123
SLan jve ile Yaar?
sanda gzn hatrlad; ua birden o sandn altna girmi, serilmi grd.
Daha sonra alveri eden sr sr kyller, beyaz dutlar, demir atl evler
sralanyordu. Ua bu sefer de o demir atl evlerin altnda kalm grd. En
sonra bunlar hep birbirine girdiler, karmakark bir hal oldu, hepsi birbirini
yuttu. Gkyznn btn renkleri karnca, hepsinden birden nasl yalnz bir beyaz
renk karsa, onun bu hatralar da bir sis oluver-m> o da uyumutu.
Haylsiz uzun bir uyku uyudu. Ancak sabaha doru bir rya grd. Kilisede, iinden
mumlar karp satt ekmenin onunde imi. Bir kadn be kpek veriyor, kutsal
tasvirin nnde yakmak zere kendisinden bir mum istiyor. O ekmeden mumu alp
uzatacak, fakat cebinde smsk tuttuu elleri bir trl itaat etmiyor. Sandn
bir tarafndan te tarafna geecek, ayaklar bir trl kmldamyor. Yepyeni
ald ayna gibi parlayan lastikleri antalara yapm gibi. Yerden ekilmelerinin
imkn yok. Bu s-t indeyken masa birden masalktan kyor, bir yatak oluveriyor.
Kendisi ayn o yatakta, kendi evinde, yz koyun yatmak-adr. Yatan stne
uzanm, kalkamyor. Halbuki kalkmas la-lm> nk polis komiseri gelip kendisini
alacak, birlikte u ormann stne oturmak iini baarmaya gidecekler; belki de
yle el... Atn yemliini boynuna takacaklar. O zaman karsna soruyor: "Canm
komiserden hl bir haber yok mu?" Kars: "Hayr, hi gelen giden olmad" diyor.
Halbuki kulaklar o aralk, birinin evin ta merdivenine doru geldiini duyuyor.
Kimbilir bel-1 dur... Hayr, o durmadan geiyor. Karsna yeniden soruyor. ~
"Canm, komiserden hl bir haber yok mu?". ~ "Hayr, yok...".
O hl yatakta, bir trl kalkamaz bir halde bekliyor. Bek-
en *r Para korku, bir para sevin duyuyor. Birden sevinci
ga uiaryor ve bekledii geliyor. Fakat bekledii komiser
gitmi, bir bakas... Asl bekledii... te o, nur halinde gr-
P, kendisini aryor. Bu, birka saat nce kendisine, ua
124
Tolstoy
stmak zere stne yatmasn emredendir. Onun kp kendisine grnmesinden,
kendisini hatrlamasndan son derece memnundur. "Geliyorum!" diye baryor ve bu
barla uyanyor.
Bu sefer, birka saat ncekinden bambaka bir varlktr. Kalkmak ister, kalkamaz;
elini sallamak ister, sallayamaz; ayaklarn toplamak ister, kmldatamaz. Ba
vcuduna mhl gibidir. arr, fakat hi, hi zgn deildir.
Uan altnda yattn, snp yaadn dnr. Kendisinin efendi deil,
uan efendi olduunu, kendi hayatnn kendinde deil, uakta olduunu vehmeder.
Dinler, uan nefes aln, hatta hafif hafif horuldadn fark eder. Muzaffer
bir sevinle, "o yayor, demek ben de yayorum" der.
Zihninden paralar, dkkn, evi, alverileri ve Miro-nov'un milyonlar geer.
Vasili denilen adamn -kendinin- btn bu eylerle ne diye megul olduunu anlamak
pek gtr: "Evet, ilerin encamna onun akl ermezmi!" der. "Benim u anda
anladma onun akl yetmemi! Halbuki imdi yanlma yok, imdi gerein ta
kendisini gryorum!" der. Az evvel kendisine hitap etmi olann davetini yeniden
duyar. inde byk bir sevin hissederek; "geliyorum, geliyorum!" diye barr.
Artk hr olduunu, kendisini hibir eyin balamadn duyar.
Ve bu, u dnyada son duygusu olur.
Frtna hl devam edip duruyordu. Kar youn kasrgalar halinde dans ediyor,
efendiyi bir tabaka daha, bir tabaka daha rtyor, buz kesilmi olan at tir tir
titriyor, kzam ta dibinde, l efendisinin altnda barnp kendisini bulmu olan
uak uyuyordu...
125
X
Uak sabaha doru, yeniden tutulduu bir me kriziyle uyand. Bir rya grmt:
Gya deirmene buday ykl bir araba gtryordu. Bir ayrdan geerken naslsa
bataa saplanmlard. Arabann altnda kanbur bir ekilde arabay yerinden
oynatabilir miyim diye inleyip duruyordu. Fakat tuhaf ey! Araba kmldamyordu.
Arkasna yapmt. Ne onu kaldrabiliyor, ne de kendini altndan alabiliyordu.
Brn eziyordu. Hava da ne kadar souktu. Ne yapp yapp arabann altndan
kmalyd.
Artk u uvallar suya atmal" dedi. Arabay souk bir hava sarmt. Srtn
eziyordu. Garip bir eyler hissediyor, uyanp gzlerini ayor ve her eyi
hatrlyor. Buz kesilen araba, u lm, hl zerinde yatan efendisidir. Duyduu
sesler, kzaa iki kere ayayla vuran attr.
Efendisine iki defa sesleniyor. Her ey nceden sezdii gibidir. Ses, seda yoktur.
Efendinin karn, bacaklar kaskatdr. eki ta kadar souk ve ardr.
Dnyor: "Ne demeli, lm, Tanr balasn!".
Ban evirir, eliyle stndeki kar tabakasnda bir delik yapar, gzlerini aar,
sabah olmutur. Rzgr kzan oklarnn arasndan slk almakta, kar srekli
yamaktadr. Hayvan artk kmldamyor, hatta nefes ald da sezilmiyor. Uak
iinden: "O da lm olacak!.." diyor. Aslnda at souktan kaskat kesilirken,
126
Tolstoy
hl ayakta durabilmek zere son bir gayret etmi, o zaman kzaa arpm ve
arkadan uyandrmt.
"Yarabbi... Ben de leceim. Muradn ne ise o olsun. Fakat kolay ey de deil.
Ancak iki kere lecek deilim ya. Seve seve katlanacam. Bari uzun srmese... Ne
olacaksa hemen olsa...".
Elini geri alr, gzlerini yumar, uyuur, bu sefer mutlak leceine kanidir.
Kyller, efendiyi ve uan ancak ertesi gn le st kyden bir kilometre,
yoldan yetmi metre mesafeden kardlar. Kar kza tamamen rtm, yalnz kzan
kollaryla bayrak grlyordu. At, karnna kadar kat bir kar tabakas iinde
ayakta, bembeyaz ba omuzlarna girmi, burun delikleri buzla tkanm, gzleri
don tutmu yalarla evrili bir halde idi. Bir gece iinde o kadar zayflamt ki,
bir deri, bir kemik kalmt.
Efendisinin cesedi buzhanelerde dondurulmu, phtlam et gibi sertti.
Kaldrld zaman bacaklar yanyana gelmiyor, sanki arasnda hl uan vcudunu
saryordu. Atmacay andran gzleri donmutu. Dz krpk byklar, kar yk
altnda dk bir haldeydiler.
Vcudu yer yer donmu olmakla beraber uak henz yayordu. Uyandrld zaman
ldn ve imdi gzlerini teki dnyaya atn sanmt. Kza temizleyen,
efendinin cesedini kaldran kyllerin grltlerini duyduu zaman, teki dnyada
da rekabet bulunmasna, teki dnyada da kyllerin grlt eder olmalarna
amt.
Henz yeryznde olduunu, zellikle ayak parmaklarnn donduunu hissettii zaman
sevinmekten ok yerindi.
Hastanede iki ay kald. Ayann parman aldlar, brleri iyileti. nceleri
iftlik uakl yapt. htiyar dl zaman, gece bekisi olarak yirmi yl daha
yaad. Soma da kendi evinde, kutsal tasvirler altnda, elinde yanm bir mmn
minnk
>
insan Ne ile Yaar?
ld. lmeden karsndan af diledi; olu ile, torunlaryla veda-lat. Olunu ve
gelinini, faydasz bir boaz beslemekten kurtardn, artk bezdii bu dnyay
kesin olarak brakp, yllar ilerledike daha iyi anlayp benimsedii teki dnyaya
gideceini dnerek rahat bir lmle ld.
Bu sefer sahiden ldkten sonra iinde uyand teki alem acaba daha m rahattr?
Yoksa umduunu bulamad m? Yoksa umduunun ok tesinde mi buldu. Bunu hepimiz
mutlaka en doru bir ekilde reneceiz.
128
Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar
Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.
UYARI:

www.kitapsevenler.com

Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...


Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak
grdmz sitemizdeki
tm e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayc ve OCR (optik
karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin,
hazrlanmaktadr. Tmyle cretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"dncesiyle, hibir ticari ama
gzetilmeksizin, tamamen gnlllk
esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei
sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya kanuna
aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz.
Aksi kullanmdan doabilecek tmyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin
amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amacgrme engellilerin kitap okuma hak ve zgrln yceltmek
ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi,
bilginin de paylaldka
pekieceine inanyorum.Tm kitap dostlarna, grme engellilerin kitap
okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve
yaptklar katklardan tr teekkr ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar MUTLU

LGL KANUN:
5846 Sayl Kanun'un "altnc Blm-eitli Hkmler" blmnde yeralan "EK MADDE
11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin
engelliler iin retilmi bir nshas yoksa
hibir ticar amagdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc
bir kii tek nsha olarak
ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda oaltlmas veya dn verilmesi
bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir
ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz.
Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."

bu e-kitap Grme engelliler iin dzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Dzenleyen


Arkadaa
ok ok teekkr ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen, zahmet
verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, dzgn taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu
sevinci paylaabilmek
tm zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz
tarayp,
kitapsevenler@gmail.com
Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay dnebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek ltfen bu
aklamalar silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan ediniz...
Teekkrler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
Lev Nikolayevi Tolstoy _ nsan Ne le Yaar

You might also like