Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 390

I.

C L T
m
e v ir m e n
G LSE R E N D E V R M

od
< <
_l
od 1 1
<
w P
od od N Od
<

< w W 1
X O P
I.C ILT
> Od
H Z * <
O H od < m
oi jS J
z W od < D
C
_l S J AhZ Z
m PQ Od c/> O <
O
<
J O C <
s M O Q O N O O
> P |- 1 Cfi P O s
z PO < od *
< O z z
m S H < CQ
Q
<
W D
s c .J
< Od w od Z -1 P +*p w
i
1 od < 1
z O Od
D
od
O od -
W < O D oa w
< >* od < S
Od
h-l
M
D < O

O a 1
P >h J E3 W z O
z N < Z M PQ z _) z c/> W
-1 hJ
o o
f-1
N
z J z O < O o
Z z
O N cfi o H - w
W W
~ od w H-) < z z t- S
1
1 M w
z
u o o w z O +-I >H >- w u
cfi
z Pho o w
z

w <
C/D
w O z ... od w
Od w p 2.BAS KI
z H < z
HH
-i
X
<
o 11 w
> z PS z H C/D H od J
< w s
w C/D M i i
< 3C t-t W od o H J />
c 1
Z u c
2 z
O z od S C
p
w Z < m m m
Z u>
M
Q z c Z
> W
> J _ hJ
25.
9C 5 <
C/D
D w N O O o w YAYINLARI
O rj m {-i UD bd VD c o 00 < PQ w
Musa
I. CLT
M sr Prensi
MUSA
I. CLT
Msr Prensi

O rijinal ad: Mose, Un prince sans couronne


ditions Jean-Claude Latts, 1998
Yazan: Gerald MESSADl
Franszca aslndan eviren: Glseren DEVRM

Trkiye iin yayn haklar: Doan Kitaplk A


Bu kitabn Trke yayn haklar Onk Ajans Ltd. ti. araclyla satn alnmtr.
1. bask / ocak 1999
2. bask / ubat 1999 / ISBN 975-6817-34-8

Kapak tasarm : nci BATUK


Bask: efik Matbaas

Kitaplk A Hrriyet Medya Towers, 34544 Gneli-STANBUL


L (212) 677 06 21 - 677 07 39 Faks (212) 677 07 49
M u s a

I. CLT

Msr Prensi

Gerald Messadi

eviren: Glseren Devrim


Her tarih adatr.
Benedetto Croce
nsz

Musa, dnya tarihinin devlerinden biridir. bin yz


yl nce insanla sunduu tektannc inan, byk ki
tapl dinin anas olmu, bylece, Dounun ve Batnm ka
deri, bir daha geri dnmemecesine deimitir.
Kiilii, Eski Ahitin ilk be kitabnda anlatld biimiyle
bir efsane yaratm ve efsane insan Musay ylesine sanp
kuatmtr ki, baz tarihiler onun bir mit olduu kans
na varm, Musann gerekten yaam bir tarih kii oldu
undan bile kuku duymulardr. Dorudur: efsane, in
san! glgede brakmtr ama o bir gerektir, o dhinin gl
gesi ardnda yaayan bir insan vardr: o insan var olmasay
d, Yahudilik var olmazd.
leride okuyacanz sayfalar ite onu, gndelik hayatn
daki Musay, bir roman rgs iinde hayata dndryor.
yk, gerek olaylara dayanan tahminler ve tarihi ayklama
yntemiyle yazld: efsanenin u blm tamamen gerektir;
teki blm, olabilir, ama kuku gtrr; bir sonraki, ger
ek olamaz... Kantlanm tarih olaylar ykde yerini alm
tr. Erihanm zamanmzdan 1250 yl nce Yeu tarafndan
ve Musa'nn lmnden sonra fethedilmi olduu biliniyor.
Bu durumda Musann, bu tarihten ka yl ya da ka on yl
nce ld aratrlacaktr.
Bu yntem, ncelikle Musann yaad a, dnyaya
geli yksn ve hayatnn, efsane perdesiyle rtl ilk on
10 GERALD MESSADl E

yln renmemize imkn verir. Ve ayn zamanda, onu tan


rsal eylemine gtren etkenleri anlamamza yardmc olur,
aksi halde btn bunlar giz dolu, hatta hayal rn bir y
k olmaktan teye gidemezdi.
Kimileri beni, Bir roman yazmak niye? diye eletirebilir;
Efsane bu haliyle ok gzel deil mi? nsanln anlar h
zinesinin en gzel yklerinden biri olan bu efsaneyi harca
ma tehlikesini gze almak niye?
tirazlan duyar gibi oluyorum ve u cevab veriyorum: ef
sane, kendi kendini yok etmektedir. Baz tarihilerin Mu
sann varln bile kukuyla karlamalar bu yzdendir.
Tarihin varolu nedeni budur: insanlar ve olaylar etiyle,
kemiiyle ele alarak gerei aramak!
Yz yl akn sredir, tutkulu yorum savalarnn, e
virmenlerin, yazarlarn, paleograflann, arkeologlarn, tarihin
bir baka devi hakknda, sa hakknda yapt aratrmala
rn hedefi de ayndr: onun retisinin tohumlarn ektii Lut
Gl (l Deniz) Elyazmalan zerinde, retisinde kutsal
kitaplarn pay ve lmnden sonra hajiyograflarm* bu
retideki etkileri ve bu olaanst yknn byle birok bi
linmeyeni konusunda yaptklar aratrmalar hep gerei
yakalamak iindir.
Kltrler zaman iinde deiir, duyarllklar da yle... Bu
gn, bin yz yl sonra, Pentateuhosa " kr krne
inanmamz mmkn deildir. Artk o iki stun, lde krk
yl branlere yol gstermi olan, biri tozdan biri ateten o iki
stun, bize, Pentateuhosu yazanlarn iir dolu hayal gle
rinin rn olarak grnyor. Ve sraile ya da rdne git
mi olan herkes, mannann gkten inmediini, lgn aac
nn gvdesinde oluan reineli bir yumru olduunu ve k
k kutularda elencelik diye turistlere satldm grm
tr. Ve Musann firavunla dvrken kl jgibi kulland
sihirli denek, bizim, o byk insana olan saygmza ters
der. Musa sihirbaz deildi! Sihirbazdan ok daha baka
bir ey, grkemli ve kutsanm bir kadere inatla, sebatla y
ryen canl bir ateti.

* Hajiyograf: Kutsal kii ve konular inceleyen aratrmac, (.n.)


** Pentateuhos: Eski Ahitin ilk be kitab, (.n.)
MUSA, MISIR PRENS 11

Roman -tarih roman- krlganl ve alakgnlll


iinde bana, bylesi bir kahramana gnlk hayatn gerek
lii iinde hayat vermenin, onu solduran ve grnmez yapan
efsanenin acmaszlndan kurtarmann en gzel yoluymu
gibi geliyor.
Efsanenin okurda yaratt benimsenmi hayaller, ileride
okuyaca sayfalarda epeyi sarslacaktr. Musann ok uzun
yaam olduuna inanlr. bin yz yl nce insan m
rnn, bugne oranla ok daha ksa olduu unutulur. Ve
gene, o ada, uzun yaamann, mucize saylacak kadar az
rastlanan bir tal olduu, Eski Ahitin dilinde krk yan,
bugnk gibi drt kere on yl deil, aksine, uzun bir mr
anlamna geldii gz ard edilir. Bu nedenle, kitabmzn ilk
iki blmnde Musa ok gen bir adamdr. Ayrca, tarihi,
bu sayfalarda, Nil Nehrine braklm beik yksne, bu
ok duygusal ve gerek olmas imknsz ykye rastlanma
masna amayacaktr, ama bunun baz yazarlar hayal k
rklna uratacan da biliyorum.
Baz adlann yazl bin yllar iinde deimitir. Ben o a
daha iyi yaatabilmek iin eski adlan tercih ettim. Byle-
e, Eski Msrda olduu gibi, tbranlere Hapiru ya da Apiru
dedim. Musa ad da yerini, Eski Msr dilindeki Mosa b
rakt.
Yazdklarmda bazen fazla cretkr olduum dnle
bilir, ama deilim. Musann Msrl kkenleri konusunda ol
duu gibi. Tarihilerin bu noktadaki fikir ayrlklar yzyl
boyunca srd. Anlamazlk, kahramann, aslnda Msr di
linde oul anlamna gelen bir kelime olan ad evresinde
bile kendini gsterdi, Musa'nn ilah esinleri konusunda ge
liigzel kurgular ortaya atanlar, esinlerin, Msrn yerel
inanlaryla ilgili olduunu iddia edenler oldu. Benim o aa
geri dnm burada balayacaktr: Musa, hi kukusuz,
yan Msrlyd, firavunun saraynda byd ve kta* an
latldna gre, sonradan, ezilen, ikence edilen bran hal
kna yaknlat. Onun, kesinlikle ve btnyle onun olan
retisi, brahimin kitabnda, sadece orada anlatlmtr.
imdi okuyacanz bir romandr, evet ama Musaya du-

* k: Eski Ahitin ilk be kitabnn kincisi, (.n.)


12 GERALD MESSADlE

yulan hayranlk dnda, yukarda sz edilen yntemin ge


reini de yerine getirmektedir: yazar nerede durmak gerekti
ini bilmelidir. Sigmund Freud, Musa konusunda bir roman
yazmaya balamt, bilindii gibi, kitab tamamlayamad;
bu almadan hareketle, Musa ve Tektannchk adl bir seri
deneme yaymlad. Bu yarm kalm alma konusundaki
inancm eserde fikirlere ok lada yer verilmi olduu ynn
dedir.
Sanrm ben bu denemeden ders aldm. Hkm okuyucu
verecektir.
I- Msrl gen adam
Bronz bir heykele
benzeyen adam

Akama doru, hafif bir rzgr, hurma aalarn ve Nil


kysndaki papirslerin yeil salarm hrdatarak esti. O
saatlere kadar gm parlaklnda olan gk, tatl bir mavi
ye dnt. Teraslan ssleyen muhabbetiekleri kokular
n daha byk bir cokuyla saldlar. Maddelemi kt ruh
lara benzeyen sinek bulutlan, topran kendisinden lo
muasna birden ortaya kmt. Prensesler saraynn pen-
\

cereleri nnde sinek kovucular harekete geti ve saldrgan


lan saygl olmaya zorlamak iin hurma yapraklarndan
rlm byk yelpazeleri sallamaya baladlar. Hizmetkr
lar, kor dolu toprak anaklara, kokusu kanatl belalar ka
ran, Punt lkesinden getirilmi tahta paralarm atyorlard.
Nezmet-Tefnut1, Msr Kral Setinin, bu nl ad tayan
ilk firavunun on bir kzndan ncs, le uykusundan,
bedeninin alk olmad bir yaama tutkusuyla dolu olduu
hissiyle uyand. Kam her gnknden daha gl akyordu.
Terlemi, srlsklamd. Yan plak yatt, firavuninciri tah
tasndan, kunt ayakl bir ereveye gerilmi incecik hasrdan
yatanda, terli gslerinin arasndan sarkan kk altn
ubuun dokunularnda bile bir kkrtma vard sanki -ka
dnlarn koruyucusu Tanna Tuerisin simgesi olan kk
altn heykelcikti bu. Gs ulan sertlemiti. Byle bir duy
guyu bir kez daha, geen yl, on beinci ya gnnde yaa
mt. Neden olduunu bilmiyordu. Amber rengi bacaklarm
16 GERALD MESSADIE

uzatarak esnedi, ayaklan knalyd. Kan krmz Nbye hur


malarnn durduu tabaa uzand, belli bir ey dnme
den, geliigzel birini ald, srd.
Yrek biimi yz, hep bir eyler kokluyormu zannn
veren kk burnu, gzel, iri, antimuan karasyla daha da
iriletirilen gzleri... btn bunlar sadece bir boluun, bir
hiliin yansmasyd. Gs geirdi.
Hizmeti kadn, hanmnn odasndan sesler geldiini
duymutu, plak ayaklaryla, usulca ieri girdi.
Hanmm, bu kgsm len okluundan, kz kardelerin
biraz daha q fa u bir saatte ykanmak istiyorlar."
Nezmet-Tfcfnut -ailesi iin sadece Nezmet- ban sallad.
flcn! Sarince i sriratea! Danszler, algclar, kz karde
leri ve hfemetilerie her gnknden biraz daha fazla geveze
lik, kulaktan kulaa fsldanan szde srlar... Kral tarafndan
yksek memurlarla oullarna bu lenlere katlma izni ve
rilmiti. Hepsi de ne kadar tatsz, ne kadar irkindi. Nezmet
hibirini beenmemiti, bu onun on beini, yani, Msr iin
evlenme yan geirmek zere olmasn aklyordu. Ama bir
kral kzyd, evlenmeye zorlanamazd. Erkek kardeleri
prensler de bazen elenceye katlyorlard, ama bu, leni
daha ekici klmyordu. Saray yedi gnde bir byle bir aptal
lk dzenliyordu, nk Seti, prenseslerin sklmama s ge
rektiine inanyordu. Gerekte bu szde len gecelerinin
tek elenceli tarafi, olduka cesur ve ak sak ykler an
latan birka Memfisli kibar fahienin de davetli oluuydu.
Prenses, keyifsiz bir sesle:
- Bu kez su yeterince szld m? diye sordu.
- Filtrenin kumu bu sabah deiti, diye anlatt hizmeti.
O kadar temiz ki su, istersen iebilirsin.
Nezmet doruldu, ayaklarn yere indirirken:
- Dn suyun dibinde kk talar bile vard, dedi.
Kzl ltl, kara, kvrck salarn havalandrmak ister
gibi saa sola savurdu, yzne den peremleri itti, sonra,
gsne ve kalalarna -sineklerden olduu kadar hl s
cak olan havadan da korunmak iin- boz renkli ince keten
stln sard. Ve ylece, yalnayak, terasa kt. Suyu bi
raz olsun serinletmek iin trabzana braklan toprak testi
den su iti. Baklar geliigzel etrafta dolayordu.
MUSA. MISIR PRENS 17

nnde koca nehrin kzl sulan mavi prltlarla akyor


du. Batda daha aydnlk olan gk, uuk kays rengindey-
di. Biraz eilerek baklsa solda, uzakta, kral saraynn son
yaplarndan tede, hizmetkrlar blmnn binalan, am
barlar, ahrlar ve akama hazrlanan gkyznn pembe
aydnlnda Memflsin tersaneleri ve d mahalleleri gr
lrd.
Birden, hain konumalar ve terasn yirmi, yirmi be
an2 aasnda allmadk bir hareketlilik Nezmetin dikka
tini ekti. Kralln uzak eyaletlerinden getirilen erzakn bo
altld iskeleye nehir teknesi yanamt. Ama bu kez
boaltlan ey, tat. Aa yukan iki an uzunluunda, bir
an eninde, yeni yontulmu, kocaman talar. En az iki d
zine adam, her tan evresine bir halat balyor, sonra sa
rayn kapsna kadar tayabilmek iin, drd bir araya
gelip ta ekiyorlard. Tekdze ve yorucu bir i! Ve bir pos
ta bann gzetiminde alyorlard.
Nezmet daha iyi grebilmek iin eildi. Adam otuz yala
rnda, hatta belki daha da genti. plak, gl bedeniyle
devinen bir bronz heykele benziyordu. Ak havada al
mak, imdi terle pnl pnl grnen cildini bronzlatrm.
Ama bu, altn yaldzl bir bronz rengiydi, kraln halkna zg
o donuk esmerlie benzemiyordu. Nezmet biraz daha eildi,
gsleri birden rtden kurtuldu, doruldu, ince keteni ye
niden balad. Baklan gen adamn gl omuzlarna,
salarnn bakr rengi buklelerine taklmt. Birden, lgn
bir arzuyla odasna kotu, ayana sandallarm geirdi, soy
luluunun simgesi olan turkuvaz kakmal alnln takt ve
hizmetilerin akn baklan arasnda merdivene kotu.
Arkasna bakmadan Hemen dneceim! diye bard.
Onlarn, ardndan gelmelerini istemiyordu. Sandallarnn ta
krts merdivende yankland. Kendini bir anda n avluda
buldu, talann ieri tand d kapya gelmiti.
Talar imdiden, prenslerin blmn onlarnkinden
ayran geni dzl kaplamt. Yorgun iiler, gen pren
sesin varln fark bile etmemilerdi. Kapda durdu, bakt.
Posta bama bakyordu; gen adam halatlarn dmlerini
yokluyordu, eilmi, srtm kapya dnmt.
Nezmet, emir verircesine sert bir sesle, sordu:
18 GERALD M ES S A D E

- Burada ne yapyorsunuz?
Gen adam doruldu, dnd. Sadece beden deildi gzel
olan, geliigzel braklm gr, ak bakr rengi bir sakaln
evreledii hain izgili yz de gzeldi ve etli, kaim dudaklar
krmzyd, hysz bir krmz, bir kadnn cinsel organ gibi.
- Setmes iin, kraln yaknda evlenecek olu iin yapla
cak evin talarn getiriyoruz.
Belli belirsiz bir gecikmeyle cevap vermiti, hafife glm
seyerek. Kstah! Bu yabanclarn hepsi kstaht.
Nezmet, kibirle bakarak:
- Sen kimsin? diye sordu.
Gen adam:
- Adm Amram, sarayda ustabaym dedi, altn alnla
bakarak: alnln neyin simgesi olduunu biliyordu.
Kz:
- Amram, diye tekrarlad.
Bu kez cevap, kastl bir gecikmeyle geldi.
- Ben Apiruyum.3
Nezmet tahmin etmiti, sarayn btn iileri Apiruydu.
- iniz bitiyor mu?
- Hayr, dedi adam. Yarn da talar getireceiz.
Bann bir hareketiyle, yl talan gstererek devam
etti:
- Getirdiklerimizin hepsini boalttmzda bu akamki
iimiz bitecek.
Sesinde hafif bir alayla ekledi:
- Bir eve yetecek kadar ta ve sonra tula getireceiz.
Nezmet birden adamn zerinden ayrlmayan baklarn
dan tedirgin oldu, ban eerek selam verdi, dnd, saray
na doru koarak uzaklat. Hayal krklna uramt. l
gn cokusu yarm kalmt, sonusuz... Sonu ne olabilirdi
ki zaten? Ama gene de, bir kez daha Apiruya bakmak iin
terasa kt. Adam baktn hissetmi miydi? Belki... ama
Nezmet onun bakn bir alev gibi teninde hissetti. Apiru ba
n ona kaldrmt. Nezmet azn at, hibir ey syleye
medi. Adam glmsedi ve gen kz, heyecann gstermemek
iin ieri girdi.
Gn kays rengi kzla dnmt.
Nezmet, kz kardeleriyle birlikte ykanrken ok sinirliy
MUSA. MISIR PRENS! 19

d. Hizmetinin, salarm her gnknden daha fazla kokulu


yala parlatmasn istedi. Peruk takmayacakt, hava ok s
cakt.
enlikte algclar parmaklarm, danslar ayaklarn us
talkla kullanyorlard. Ama konumalar Nezmete, baka
akamlardakilerden de daha yavan geldi.
Yemekte sadece, budayla doldurulmu bir bldrcn, bi
raz kabak, be hurma ve bir bardak hurma arabyla ye
tindi. Kz kardelerine dalgn cevaplar veriyor, onlar gld
ren akalara glmsyordu. Scaktan bunalmt. Kck
altn toplar ve mavi kristal boncuklar ili ince keten giysisi
nin altna hibir ey giymedii halde scaktan bunalyordu.
Sonunda dar, terasa kt. Mealelerin alevleri akam rz-
gnyla dans ediyordu. Parmakla yasland ve nehrin kap
kara sularna bakt. Ve birden birisi bard, Nezmet korkuy
la bir lk atacakt, sustu. Aada bir adam vard. zerin
de bir tunik vard ve gen kz, mealelerin oynak aydnln
da onun glmsediini grd. Kalbi, gsnden frlayacak
m gibi atyordu. Doruldu, bo bir abayla heyecanm bas
trmaya alt.
Bunu isteyen kendisi deil miydi? Gen adam, alt
srada gen prenses karsnda beliriverince her eyi anla
mam myd? Yz, gzleri her eyi anlatmt kukusuz!
Ve o, o gen adam ona gelmiti. imdi onu istiyor muydu, is
temiyor muydu? Nezmet diliyle dudaklarm yalad ve birden
geni omuzlan, yaldzl tun renkli bedeni grr gibi oldu.
Yava admlarla, lme gider gibi, bahelere giden basa-
maklan indi. Son basamakta durdu, karanlkta, bacaklan
gergin, sabit baklarla, nefesini tutmu bekledi. Gen adam
hareketsizdi, belki saygdan, belki kendine olan gveninden.
Nezmet, bir kez daha, ama bu defa le uykusundan sonra
duyduundan ok daha youn ve gl, gen bedeninin
kar konulmaz ansn duydu. Bu arzuyu bu kadar gl
ve lgn yapan, erkein varlyd. Hibir erkek tanmamt
daha, onlara hep uzaktan bakmt. Gen adam, onu byle-
sine etkileyen ilk erkekti.
Bam gururla kaldrd ve son basama da indi. Kama
ya hazr, erkee doru yrd. Ama nnde durduu, nefe
sini ve yeni ykanm bedeninin amber kokulu scaklm
20 GERALD M E S SA D t

duyduu, glmsediini, koyu pembe dudaklaryla glm


sediini grd an, felce uram gibi hareketsiz kald.
Gen adam elini Nezmetin omzuna koydu, Nezmet azn
amt. Adam, br eliyle kzn yzn okad, gen kz de
rin derin nefesler alyordu, sonra erkein parmaklan kzn
dudaklarm okad, bu, akn ve hayatn iaretiydi! Omuzda
duran el gslere kadar indi usulca, gen kzn gs ula-
n cann actacak kadar sertlemiti. Gen adam an bir ha
reketle kz terasn altndaki koyu karanla ekti. abucak,
ilemeli keten giysiyi yukan doru syrd ve ta kesilmi gi
bi hareketsiz duran bedeni okad, gsleri, koltuk altlan
n, kamm, kalalarn. Bir el, kamn aasna kadar indi,
usul usul, parman biri yumuak aral okad. Nezmet tit
redi. Parmak, sevime hareketini deniyordu. Kz btn be
deniyle cevap verdi. Gen adam bir anda keten giysiyi ka-
np att, eli kzn belinin altnda, onu yeni yontulmu talar
dan birinin zerine yatrd. Serin ta, kza kendi yatandan
daha rahat geldi o an. Vcudunda dolaan scak eli bilein
den yakalad, gen adam kzn elini iteceini sand birden,
ama kz onu brakmad. Gen adam kzn elini kendi bedeni
zerine koydu, Nezmetin eli acemice, rkerek okad erke
i. Anlyordu, duyuyordu kz, o iindeydi artk. Acyla hay
krd, sonra l bedenin ba dndrc sarholuu ara
snda kayboldu.
Bundan sonras artk onlarn iradesinde deildi, dnya
yaratlal beri ilenen en byk, en gzel gnah, rpmlar,
ete saplanan bak... gen kz boulmakta olan bir insan gi
bi Amramn boynuna sarlmt. Tan zerinde bir dirseiy
le dorularak adamn bam kendine doru ekti, dudaklan
onun dudaklanndayd. Gen adam gzlerini kapad. Tam o
an kendini kzn iine brakmt. Ona ayn anda iki kez sa
hip oluyordu: maddeyle ve maddesiz, dudaklarnda nefesiy
le ve bedeninde erkekliiyle.
Birbirlerinden ayrlmlard ama kz hl kolunu tutuyor
du gen adamn. Yukanda len bitmek zereydi. Hurma
arabyla fazlaca mutlu olmu birisinin kahkahalar onlara
kadar geldi. Nezmet doruldu, ilk kez kendi bedenine bakt
ve kam grd. Amram ok yakndaki kuyudan, hep asl du
ran kaplardan biriyle su getirdi. Usulca kzn kamna dkt,
MUSA. MISIR PRENS 21

Nezmet ksk bir lk att, sonra glmeye balad.


Haftalar boyu, her gece byle oldu. Kral I. Setinin4 iktida
rnn drdnc ylyd. Bu lgn, bu ateli, hemen de dilsiz
tutku sresince Ak Tanras Hathor, gm ltl yuvar
layla Msrn bulutsuz gnde yay biimindeki yolunda
kez dolat. Nil deltasndan, Nbyenin kavurucu scakla
rna kadar, krallarn tannian iin yaptrd dev tapnaklarn
ssl stunlarm gmledi, tpk cmert hurma aalar
nn yapraklarm gmledii gibi. Nehrin karanlk sularna
gz alabildiine gm prltlar ve bin yandaki lkeye yal
dzl tozlar serpti. Ama Nezmet-Tefnut onunla hi ilgilenme
di. Tpk lotus iekleri gibi, on be yandaki prensesler de
tomurcuklanmay beklerler. Nezmet-Tefnut, gen bedeninin
snrsz dourganlyla Msrn da snrsz ycelikte bir lide
re gebe kalm olduunu, o liderin bir gn, btn tanrlarn
en by saydklar Radan da daha byk bir tanry in
sanla tantmak iin gkleri paralayacam bilemezdi.
Prens Ptahmos

likileri bir dikkatsizlik yznden sona erdi.


Ak cokusuna alan Nezmet, kendini duygularna bra
kyordu artk ve bir gece, hazzm sarholuu iinde bir lk
att. Amram o gece erkekliinin doruuna kmt. lkla
r terasta ac bakla yiyerek uyuklayan birinci hizmetiyi kor
kuttu, bir anda uyanan kadn, hannm sesini tamd ve
ln sebebinin bir akrebin ya da ylann sokmas hatta bir
timsahn saldrs olabileceim dnerek kotu. Elinde bir
mealeyle merdiveni indi. Karanlk grmeyi zorlatrsa da bir
erkein kollarndaki hanmnn grnts btn o feci kor
kulan bir anda datt. Ksk sesle inleyerek mealeyi plak
ve henz kendine gelememi erkein yzne doru kaldrd.
Bir Apiru! diye haykrd sonra.
Sesinde byk bir hayal krkl, hatta korku vard. Gen
adam giyinirken iki kadn yukan ktlar.
Yal hizmeti Kral beni ldrecek! diye inliyordu. Be
rn ldrecek!
- eneni tutmazsan sem ben ldrrm, dedi Nezmet.
Tartmann uyandrd teki prenseslerin odalarndan
korku dolu sesler geliyordu.
Mirrit-Anuket:
- Neler oluyor? diye sordu.
Mirrit, Nezmetin birok kz ve erkek kardei gibi, babas
nn bir baka kadndan olma ocuuydu.
24 GERALD M E S SA D Ig

- ki ile mehtap bu ihtiyarn beynini uyuturmu, diye


anlatt prenses; seni korkuttuk, zr dilerim.
Sonra kz kardeine tatl tatl glmseyerek:
- Git, yat! dedi. nemli bir ey yok.
Mirrit-Anuket odadan knca, hizmeti alamakl, devam
etti.
- Geceleri ortadan kayboluunun nedeni buymu demek!
- Bir kelime daha sylersen ngrakl ylana soktururum
seni!
- Bir Apiru!
- Onu kendin iin istemez miydin, ha?
- Bu bir uursuzluk! Bir ocuk olacak, kesin bu!
nsezi Nezmeti sarst. Bir ocuk! Gerekten de kesindi
bu. ki aydr det grmemiti. Bu olaslk zellikle canm sk
myordu, ama babasnn tepkisi, evet! Onun ne zaman, ne
yapaca belli olmazd. Kk kz kardelerinden biri, birka
ay nce, baka bir kadnla evli bir mabeyinciden bir olan
dourduunda ok mutlu olmutu. Ama erkek kardelerin
den biri -oysa prenslerin hepsi zina yapyordu durmadan-
tersane subaylarndan birinin kzn gebe brakt diye yap
madn komamt.
Son szlerinin prensesi etkilediini fark eden yal hiz
meti:
- En kza zamanda evlenmelisin, dedi; baban bir Api-
rudan gebe kalm olman asla affetmez.
Bu doru olabilirdi, hatta belki kesinlikle doruydu.
- Apirulann nesi var? diye fkeyle sordu Nezmet.
Yal kadn:
- Apirulann nesi var! diye honutsuzlukla tekrarlad; bil
mez gibi yapma! Onlar birer hayduttur! Dmanlarmzn
ibirlikileri!
- Onlar burada yayor, Memfiste!
- Bugn burada, yann baka yerde, ayl kim verirse.
Yal kadn, sinekleri uzaklatran Punt tahtasn manga
la atmak iin ayaa kalkmt.
- Hem tartmaya bile demez, diye devam etti. Baban
Apiru bir damat istemez!
Egzotik bitkinin ac kfuru kokusu mavi bir dumanla
odaya yayld ve sinekler pencerelerden dan kat.
MUSA. MISIR PRENS 25

- ocuu ldrtr!
Bu da, evet bu da olabilirdi. Nezmet kalarn att, ba
caklarn altna toplad.
- O ocuk benim ocuum, diye fkeyle sylendi prenses.
Hem, kiminle evlenirim?
Yal kadn, tereddtsz cevap verdi:
- Nahtla.
Nezmet, hayretle :
- Vaiz rahibin olu mu? diye bard. Ama o kz gibi bir
ey!
Ve eski nn gl kollarm dnd.
- Burun kvrmann tam zaman, dedi yal kadn; akl
fikri sende. stelik gebe bir kadm ondan bakas kabul et
mez. stelik bir yldr senin seimin bekleniyor prenses! So
nunda herkes hasta ya da souk olduuna inanacak.
Souk! Evlenecek bir kz iin hakaretlerin en byyd
bu! Prenses bile olsa. Gerei kabul etmek gerekiyordu ar
tk. Hi olmazsa bir sre iin...
abuk alnan bir kararla dn yapld. Naht en az baba
s kadar hkmdar ailesine girmeye hevesliydi. Btn pren
sesler dne katld; dmdz, prl pnl siyah peruklarna
beyaz lotus iei ilitirilmi on gen kz. Ve btn prens
ler biraz somurtkandlar, nk bu ok acele alnm evlilik
karan onlarda, kendi deyimlerince, ambarda bir fare oldu
u kukusu uyandrmt. Ramses, yzba rtbesiyle ve
sylentilere gre, gelecein hkmdan olarak trene katl
mt, gzleri antimuan srmesiyle, dudaklar karmen kr
mzsyla boyanm, gsnde kollarnda saysz mcevher,
omuzlan bir prensin marur genliiyle gl ve prl pnl,
her gn olduundan ok daha yakklyd.
Nezmet:
- Tann gibisin, Ramses, dedi; gerekten Ranm olusun!
Prenses erkek kardeleriyle ok az konuurdu, bunu bi
liyordu Ramses. Keyifle glmsedi ve ona sarlarak, alak
sesle:
- Apiru sevgilinden daha m yakklym? diye sordu,
sorgulayan ama biraz da alay eden baklarla.
Ramses! diye haykrd Nezmet. Herkes her eyi biliyor
du, gerekten saray kocaman bir dedikodu kazanyd. Ve
26 GERALD M E S S A D !

Ramses, on yamda ve Nemzetten kk olmasna kar


n, bu saygszl rahata yapabiliyordu. Babasnn gzde
siydi ve kendisinin olacak bu dnyay iyi tanyordu. O... o
ok yakklyd, evet.
Prens ksaca, alayla gld, bouk bir kineme sesiyle;
kukusuz, askerlerden renmiti. ansn varm, Naht
uyumlu bir insan. Sonuta, ocuun doacak!
Bu, Ramsesin ocuu aileye kabul ettii anlamna geli
yordu. Nezmet, derin bir soluk ald. Naht konumaya katl
mak iin yanlarna gelince Ramses gnlk tavrna geri dn
d ve Nezmete, dn armaan getirmi Nbyeli bir kleyi
takdim etti, sonra kendi armaann verdi, altn kakmal
tahtadan bir lotus ieiydi bu.
teki prensler Ramsesin grkemli grnn kskan
gzlerle seyrediyorlard, gevezelii brakmlard. Gen Naht,
sakalsz ve gerekten de bir gen kz gibi narin ve zarif ama
bir soreks* gibi uyank ve atik, hibir ey fark etmemi gibiy
di. Nezmetin zenle kolalanm beyaz gelinlii, kendini belli
etmeye henz balam olan kamn gzlerden saklyordu.
Vaiz rahibin olu, resm olarak, bir bakireyle evleniyordu. Ve
tantanal bir trenle ve zel gnlere zg iki katl giysisiyle
dne gelen Seti, kznn tedbirsizlikleri konusunda baz
sylentiler duymusa bile, hibir ey belli etmemi, ona al
tndan ve elektrumdan, zeri sleymanta ve lapis-lazuli
kakmal bir gerdanlk, Asyal kle ve iki papaan arma
an etmiti. Trelerin istedii gibi, kznn elini gen Nahta
verdikten sonra yeni evliler iin ilk ilahiyi de kendisi okudu:

Bugn kutsa!
Aklnla memnun
ve yreinle m utlu olduun
Bugn kutsa!

Nahtn babas da sarayn vaiz rahibi (ya da heriheb) ola


rak kankocann arap imesi gereken kupay doldurdu ve
evlilik duasn okudu. Lambalarn nda, lotus iekleri ve
renkli kularla ssl altn yaldzl sandalyelerde oturan, al-

* Soreks : Kk, yumuak tyl, bcekil, ilkel memeli, (.n.)


MUSA. MISIR PRENS 27

tm taklarla ve terle prl prl gen ifti grenler hibir ey


den kukulanmadlar. Ve belden yukarlar plak gen kz
ve erkek hizmetkrlarn sunduu ikilerden sonra, lutiarn,
fltlerin, telli lirlerin, teflerin ve kastanyetlerin mziiyle
dn enlii baladnda, herkes bu dnn, btn te
kiler gibi bir dn olduuna inanyordu.
O akam, yeni evli ift, kral ailesine mensup evlilere ayn-
lan evlerden birine yerleti; ev, prensesin Apiruyla talihsiz
rastlamasn yaad eve benziyordu.
Alt buuk ay sonra Nezmet sancyla feryat etmeye bala
d. Hizmetiler derhal sarayn ebesinden birini ve o arada
levazm nc subaylna getirilmi olan babay arma
ya kotular.
ocuk ve szde baba ayn anda geldi. Naht merdiveni
karken iniltileri duydu. Gbek ba henz kesilmi ve ba
lanmt.
Ebe: Bir olan! dedi kibirle, sanki kendisinin pay var
m gibi, hizmetiler ile kleler ark syleyerek el rpyor
lard. Naht ykanmakta olan bu bumburuuk ve hl yap
yap grnen kk eye bakt, kalan atld. Salar sary
d. Cildi, hibir Nil kys ocuunun olmad kadar ak
renkti. Yznde garip bir ifadeyle karsnn odasna girdi.
- yi misin? diye sordu ilgisizce.
- ocuk... dedi Nezmet, yorgun; olan, deil mi?
- Evet, bir olan, diye cevap verdi Naht, ayn ilgisiz sesle.
Birden hizmeti patavatszca sze kant:
- Adm Nahtmos koyacak myz?1
Naht, ilgisiz tavrm srdrerek, yumuak bir sesle :
- Bu bir Apiruya gre bir ad deil! dedi. Sonra karsn
kutlamak ve abuka iyilemesi dileini tekrarlamak iin ya
taa eildi ve dnd, odadan kt.
- O halde adn Nezmetmos koyacam, dedi anne, fkey
le; o benim olum. Benim ilk olum.
Hizmetilerden biri:
- Ptahmos, belki de, dedi.
- Ptahmos! diye tekrarlad anne, adn anlamm dn
yordu. Ptahn olu! Ptah, Memflsin en ok sevilen, saylan
tanrs. Tek kelimeyle dnyay yaratan tanr!
- Ptahmos, evet, Ptahmos, dedi anne.
28 GER AL D M E S S A D i e

Enzireeyecek kadar zayf dmt, ocuu bir stan


neye verdiler. Naht, karma sayg gstererek ses karmasa
bile, bu durumdan honut olmad. Yal kadnlar, kendi ara
larnda, dnyann kaderini rerler! Parcalar* gibidirler ve
bazen kader onlara, bir insann aln yazsn yazma gcn
ve frsatn verir ve ocuk sz konusu olunca onun, anasn
dan ok kendilerine ait olduunu dnrler. Hizmetiler
den biri, hl sarayda alan Amrama gitti. Onu prensesle
rin saray evresinde dolanrken grmt; gzleri teraslar
dayd, kukusuz gen sevgilisini grebilmek, bebekten ha
ber alabilmek umuduyla.
Hizmeti ona seslendiinde, prensin saraynn uak dai
releri iin getirilen tulalarn boaltlmasn denetliyordu.
- Ailende emzikte ocuu olan kadn var m? diye sordu
hizmeti.
Erkein yz bir anda deiti; gzleri byd, aln kr
t, az ald.
- ocuum dodu 1diye haykrd.
Hizmeti buz gibi bir bakla onu susturdu.
- Prenses Nezmet-Tefnutun bir ocuu oldu, evet! Ama
byle yapacaksan baka bir stanne ararm.
Msrl ocuklar annelerine aitti. ocuun, babann mal
sayld Apirular gibi deil. Bu lkede babann hibir nemi
yoktu. Ailede soy, anadan gelirdi. Bu nedenle, hkmdarn
olu tahta knda, krallnn yasal olmas iin kz karde
iyle evlenmesi gerekiyordu.
- Erkek mi? diye sordu Amram.
Hizmeti serte:
- Stanne iin bunun hibir nemi yok, dedi. Ama ada
mn gzlerinde ylesine bir hzn vard ki; hem, ne de olsa
ocuun babasyd, kadn yumuad:
- Evet, bir olan.
Amram ban sallad:
- Karun yeni doum yapt.
- Prenses iyi cret verir.
- Burada para sz konusu olmaz.
Yal kadn, kararl bir sesle:

* Parcala r: Latinlerde insanlarn aln yazsn yazan tanralar, (.n.)


MUSA, MISIR PRENS 29

- Gelip sarayda kalmas gerek, diye devam etti.


- Onunla konuurum.
- Bu akam cevabm bekleyeceim.
Gerekten de hemen o akam bir kadn saraya geldi. Kol
larnda bir ocuk vard. Nezmetin saraynn merdivenini
ar admlarla kt. Apiru kkeni, aik renkteki cildinden ve
hemen de hepsinde grlen bakr renkli, hatta yaldzl buk
leli salarndan belli oluyordu. akn gzleriyle hizmetile
rin, sonra klelerin barikatlarndan geti. Bir insann hizme
tinde bu kadar kalabaln bulunabileceini hayal bile ede
mezdi kukusuz. On kle, bir o kadar da hizmeti... Hizmet
ilerden biri yanma yaklat; Amramla anlamay yapan ka
dnd.
- Ben Apiru Amramm karym, dedi kadn.
- Biliyorum, diye szn kesti hizmeti, salkl olup ol
madm anlamak iin kadm batan ayaa szerken. Adm
ne? Bu ocuk da ne oluyor?
- Adm Yokebed. Bu benim kzm, onu evde brakmama
imkn yok. Emzirecek kimse yok nk.
Hizmeti ban sallad:
- Bir hastaln filan yok ya?
- Hayr. Bebei bakmak in kendi evime alamaz mym?
- Bu ocuk prensesimizin olu. Saraydan dar kamaz.
Syleni biimi cevap verilemeyecek kadar kesindi, ka
dn anlad. br hizmetiler onlar seyrederken iki kadn
birbirlerine bakyorlard. Amramm kars sonunda gzleri
ni kard.
- Bebek nerede? diye sordu.
Yal kadn gitti, az sonra, baz yenidoanlarda olduu gi
bi, ikin yanakl bir ihtiyar yzyle tepinen bebekle geri
dnd.
Yokebed hayran baklarla uzun uzun bebei seyretti ve
gzleri buuland.
- Ne kadar gzel!
- Evet, ok gzel, diye cevap verdi hizmeti. O bir prens.
Yokebed, ok da anlayamadan:
- Bir prens... diye tekrarlad. Odam nerede?
Oda st kattayd.
- Yalnzca bana ait bir oda m olacak, benim odam?
30 GERALD M E S SA D tE

- Ptahmosun odas, dedi hizmeti.


- Ptahmos?
- Ptahmos, prens.
Ertesi sabah Nezmet, yal hizmetisine:
- Bir rya grdm, diye anlatt.
- Khini gndermemi ister misin?
- Hayr, dedi Nezmet, manda stn ierken; gzel bir
ryayd. Mut2 gsnden bir yldz ald, bana uzatt.
- ok gzel bir rya, dedi hizmeti; gzel eylere yorula-
bilecek bir rya.
Nezmet, avucunu at, yldz gremediine am gi
biydi.
Gece, saray bahesinde
bir konuma

ocuk her eyi grmt. Altn ltl gzleriyle her eyi


grmt.
Ded direinin kaldrlmas enlii Osiris Tapnandaki
rahipler iin epeyi tehlikeli olmutu o gn. Her yl Hoiak
aynda z tanrlar Ptah-Sokaris-Osiris iin yaplan byk
lende yere yatrlm bir mumya halatla ekilerek ayaa
kaldrlrd; direk, mumyann bandayd, mumyadan aa
yukar bir an kadar uzundu. Mumya, Tanr Osirisi simge
liyordu; mumyann ve onunla birlikte direin ayaa kalk
ise tanrnn, sonsuzluun hkmdarnn geri dnn
temsil ederdi. Bu tren, Memflste, Osiris Tapnanda yap
lyordu.
Mumya ar deildi. Gerekte, salkl bir ocuk, tek ba
na kaldrabilirdi. Ama onun, llemeyecek kadar ar ol
duuna inanm grnrd insanlar. Bu kaldrma iini ba
larnda Ramses olduu halde btn oullarnn yardm etti
i kral ve bir rahip yapard. Genelde, kral bunu tek bana
yapyordu. Oysa o sabah kutsal geri dn treninde kra
la yardmla grevli rahip Shemes, bir ara Setlnln, ayaa
kalkmak zere olan mumyay tutan halat elinden kard
n fark etmiti. O anda derhal halat yakalayarak zapt etmi
ve kraln bir anlk gszln hisseden Prens Ramses de
ona yardm etmiti. Trende bulunanlarn hibiri olay fark
etmedi. Mumya, her zamanki gibi, grkemli bir trenle aya
32 GERALD M ES SA D tE

a kalkmt. Hi kimse, hibir ey grmemiti ya da grmez


likten gelmilerdi. Ama bir felaketin eiinden dnlmt.
Eer Shemes ve Ramses bylesine uyank ve atik olmasalar
d, mumya yere devrilecek, direk herhalde krlacak ve sonu
korkun bir felaket olacakt. Bir uursuzluk iareti...
ocuk alt yandayd. Kral halat elinden koyuverdii an
annesinin zor zaptettii bir lk attm duymutu. Ayn
anda gzlerini kaldrm, bakm ve Ramsesin ta iine ile
yen baklaryla karlamt. Bu trene katlmasna ilk kez
izin verilmiti ve yaplanlarn anlamn bilmiyordu. Krala
bakm ve onun ok solgun olduunu grmt, kl rengi
yznde tuhaf bir glmseme vard. Ptahmosun hi kimse
de grmedii muzip, alayc bir glmseme, byk bir sim
olanlara has bir tuhaf gl. Kral kendini toparlamt. Ama
Ptahmos birden, onun bir lml olduunu anlad.
Sonra dikkati, devam eden garip trene evrilmiti; drt
rahip, yumruklarn skm, drt baka rahibe saldryordu.
Sahne korkutucuydu, ama herkes, kendisinin de oturduu
sralardaki hkmdar ailesi, hepsi ok rahatt, olanlar ok
doal ve olaan buluyorlard. ocuk, yleyse bu bir oyun, di
ye dnd. Oysa rahipler yumruklarm savurarak gerek
ten dvyorlard. Sonra ilerinden biri bard: Ben Ho-
rusum, gerei renen benim!
Bu oyun zaten epeyi tuhaft, ama sonra kavga daha da
byd: imdi dvenler on be kiiydi ve artk sadece
yumruklaryla deil, nereden bulduklar belli olmayan sopa
larla dvyorlard. Ptahmos, annesinin yzne bakt, o
da sahneyi ilgin buluyor gibiydi, glmsyordu, hatta an
nesinin kocas da, Naht diye ardklar o mzmz adam,
hatta Ramses, tekiler, hepsi. Her nedense kraln iki yaran
da oturan iki rahibin de kavgay durdurmak iin tela eder
gibi bir halleri yoktu, kraln kendisi bile heyecanlanm g
rnmyordu. Hatta beenilerim ifade eden szler sylyor
lard.
ocuk:
- Niye dvyorlar? diye annesine sordu.
- Bunlar birbiriyle dven Peliler ile Depliler, dedi Nez-
met alak sesle; Tanr Osirisin dnmesini isteyenler ile iste
meyenler.
MUSA. MISIR PRENS 33

- Kim kazanacak?
Soruyu duyan gen Ramses glmsedi, ocua doru
eilerek, bilgi bir tavrla anlatt.
- Her zamanki gibi, Osirisin dnmesini isteyenler.
Ptahmos bu kadar bilgiyi yeterli buldu. Ramsese hayran
d. Sk sk kendi kendine, Yaknda ben de Ramses kadar
gzel olacam, diye tekrarlyordu. Onun kadar gzel gr
neceim yrrken.
Sonunda len bitti. Gne saatine gre leden sonraki
nc saate doru sarayn bahesinde bir yemek verildi.
Yz an uzunluundaki masa -tahta ayaklar zerine konul
mu basit kalaslar- yiyecek iecein arlndan kecek gi
biydi. Kral, leni, lotus iei biiminde altn bezeli mavi bir
kupay dudaklarna gtrerek at; kupa, ba mabeyinci ta
rafndan kralln en hafif ikisiyle doldurulmutu. Her yan
dan Yaa! sesleri duyuldu, kraln btn ocuklarnn, er
kek kardelerinin, kz kardelerin, olan ocuklarn, kzla
rn, torunlarn oluturduu btn bir kalabaln ok ya
a!" dilekleri bu seslere kant, sonra kral saraynda alan
larn, sahiplerin, generallerin, eyalet valilerinin haykrlar.
Kzarm bir gvercin gsnn sadece tadna bakan ve
iki hurma ekerlemesini byk bir abayla yiyen kral, y
znde gene ayn anlalmaz glmsemeyle elini kaldrm ve
dinlenmek iin kendi dairesine ekilmiti.
O zaman bir anda lenin merkezi Ramses oldu. Setinin
miraslar arasnda ilk sradayd ve babasnn arzusuyla,
dokuz yanda yzba olmutu. Babasnn yannda Filistin
ve Suriyedeki savalara katlmt. Bu, gen prensin kibirli
tavrndan ve takt baldr zrhlarndan belliydi. stelik, ke
mikli yz, antimuan karasyla daha da belirginleen ekik
gzleri, len iin karmen krmzsna boyanm etli ve dol
gun dudaklar ve dudaklarndan eksik olmayan glmse
mesiyle, on dokuz yandaki prens btn baklarn oday
d. Tabi, Ptahmosun baklarnn da.
Ptahmos, annesine soruyordu, neden o, Ramses, days,
herkesin imdiden kabul ettii gibi, gelecein kral oluyordu?
nk o imdiki kraln en byk oluydu ve kral byle iste
miti. O zaman tanrlarn da hizmetkr olacakt.
Rahipler de Prens Ramsese ayrca sayg gsteriyorlard.
34 GERALD M E S SA D 6

Evet, snrl ve ll, nk kral babas henz hayattayd,


ama gene de sayglydlar. Barahip kadehini prens ve kar
s iin kaldrd, kraln rahibi, tanr hizmetkrlar, teki ra
hipler ve hepsi onu taklit ettiler.
Barahip, Byk hkmdar Setinin ve onun saygdeer
ailesinin salna ielim, dedi; Yzba Ramsesin salna
ielim! Bu szleri, saysz tannnn kutsanmas izledi, her
kes, tabaklarna eilebilmek iin kutsamalarn bitmesini
bekliyordu.
len, gnbatmndan sonra, altn ve bakr ltlar ara
snda tantanal bir ulusal bayram havas iinde sona erdi.
Hizmetkrlar, ikinci idare amirinin gzetiminde artan ye
mekleri, masalar ve sslemeleri toplarken, barahip, saray
rahibi ve nc mabeyinciyle yalnz kalmt. ok az yen
mi kazlar, rdekler, pililer, gvercinler, bldrcnlar, kei ve
kuzu butlan, balklardan artanlar, salatalar, ii hurma ve
incir dolu kseler, abuka toparland nk hepsi hizmet
ilerin sofralarna gidecekti. Sra ikilere gelince idare amiri
daha az cmert grnd. Dolu kpler kraln mahzenlerine
ya da prenslerin saraylarna gitti.
Barahip alayla:
- Kendilerine ziyafet ekecekler, dedi.
Mabeyinci dnceliydi.
- Kayglsn, dedi barahip.
Mabeyinci bam sallad.
Saray rahibi:
- Kimse bir ey fark etmedi, dedi.
- Btn aile grd, diye dzeltti mabeyinci; saraya dn
d ve hemen yatt. Korkarm byk kayk yaknda yelken
aacak.
Kraln ruhunun zerinde yola kaca byk kaykt bu
ve oktan hazrlanmt. Kukusuz, kraln emriyle.
Krallarn lm, Yukar Msrdan Aa Msra kadar b
tn lkede rahipler iin kayg konusuydu. Hi kimse yeni
gelenin, din alanda reformlar yapmaya kalkmayacan
dan emin olamazd. Rahipler snfnda, tapnaklarn ynetil
mesinde, tapnaklarn ald balar konusunda hatta bun
larn ilevleri konusunda kkl deiiklikler yapabilirdi. Se
ti, sunaklarn yan sra bizzat tapnaklarn da kralln erzak
MUSA, MISIR PRENS 35

depolan olarak kullanlmasna izin vermiti. Bu durum tap


naklardaki rahiplerin yetkilerini ve en ok da olanaklarn
artrmt. Setiden sonra Ramses de bu durumun devamna
izin verecek miydi? Her kralm lmyle btn dzen dei
iyordu. ou kez her eyi yeniden yerli yerine koymak uzun
zaman alyor ve ok aba gerektiriyordu, adm adm, sabr
la, nutuklar atarak, hatta entrikalarla; bir zamanlar bir kra-
b , tanry bir tek tann sfatnda birletirmeye kalkt
zaman olduu gibi. tapnan rahipleri bir tek tapmakta
bir araya gelmeyi reddetmilerdi. O zaman birou ticarete
atlmt. Hele, neredeyse elli yl oluyor, deli kral Amenofisln
tlm tannlan yok edip sadece Gnei tann kabul etmeyi
finennesi... o korkun gnler! Tek bir tann! Olacak ey mi?
Barahip:
- Prens Ramses ok dirayetli grnyor, dedi.
Mabeyinci, honutsuzlukla bam sallad.
- Sarayda kendi adamlan var, dedi. ok iyi biliyoruz ki
her yeni hkmdar, saray erknn deitirir.
Deerli grevini kaybetmekten korktuu iin, kralm l
mesi olaslndan kayg duyduunu bundan daha ak ifa
de edemezdi. Ramsesin, szn ettikleri adamlan, kuku
suz, Setinin adamlarnn yerini alacakt. Ve onlar, bir nce
kiler, gemite kalm saltanatlarnn anlanyla yetinen eski
gzdeler olarak kenarda yaayacaklard.
Hizmetkrlar bararak emirler vermeye balamlard;
kleler yukanda, teraslarda, ortada kralm, sada prenslerin
ve solda prenseslerin saraylarnn nlerindeki demir halka
lara mealeleri yerletiriyorlard. Ta deli bahe kzl bir
lda aydnland, rzgrn sallad alevlerle bir anda kendi
ne zg, giz dolu bir hayat kazanmt. Prenseslerin pence
releri altnda, bahede, ayakta konuan adamn glgeleri
de kzl aydnlkta kara alevler gibi kmldad. Geceyle birlik
te saray sessizlie brnmt ve sesler ta deli bahede
rahata duyuluyordu.
Vaiz rahip:
- Kraln bu gszl hi beklenmedik bir ey, dedi.
- Kralmz Setiye uzun mrler dileyelim, dedi barahip.
Bu tatsz dncelere son vermek istemiti. Biraz d
nd.
36 GERALD MESSADl

- Kukusuz gelip geici bir rahatszlktr, diye ekledi;


umarz bir an nce iyileir!
Vaiz rahip:
- Yaplacak o kadar ok i var ki, dedi; ncelikle u Api-
rular. Arkanz dnmeye grn; birinin yerinde Apiru var!
Ve her geen gn biraz daha kstahlayorlar. En ksa za
manda nlem almak gerekiyor. lkede kargaa yaratyorlar.
Yabanc inanlar lkeye tayorlar. Gene tek bir tanrdan
sz etmeye baladlar.
Mabeyinci:
- Evet, o tatsz an, dedi; ama ben bir sredir sokaklarda
adm bile bilmediim dinlere, tanrlara ait muskalara rastl
yorum, szde bereket getiriyormu, erkeklerin organlarnn
sertliini, kadnlarn dourganlm artmyormu.
- Anlalr gibi deil, diye sze kart barahip; ne rahip
leri var, ne din denilebilecek bir inanlar. En affedilmeyecek
ey, davranlar! yz yldan1fazla sredir lkemizde ya
yorlar, kendilerini bu lkenin yasal vatanda sayyorlar.
Ama ulusumuzla karmyorlar, kendilerini bizden stn
gryorlar. Kadnlarmzla evlenmiyor, erkeklerimize kadn
larm vermiyorlar.
- Bizi sevmiyorlar, Hiksoslar lkemizi igal ettiinde on
larla birlik oldular, dedi mabeyinci; herhalde o muskalarn
garip tanrlarn da o yabanclardan aldlar.
Vaiz rahip yksek sesle gld:
- Ama o muskalar ie yaryor herhalde, dedi alayla; bir
Apirunun ekicilii bir prensesi fethebildiine gre...
- Ve hkmdar ailesine Apiru kam tayan bir prens ar
maan etti, diye devam etti barahip, sesi acyd. Etrafna
bakt. Bekiler, mealelerin aydnlatt kulelerde, nbettey
diler.
Barahip, kayg ykl sesiyle konutu:
- ocuk alt yanda. Miraslar sralamasnda yirmi doku
zuncu. Zaman geldiinde yznc olacaktr belki de. Yani,
hibir zaman bir Apiru kralmz olamaz, eminim. stelik, ra
hip Amsetsenin eitimi, babasnn kanyla ona geen kt et
kiyi de silecektir. Rahip, sesim alaltarak szn srdrd:
- Her eye ramen, bu insanlarm ok ocuk sahibi olma
larna, zor kullanarak engel olmak gerekiyor.
MUSA, MISIR PRENS 37

br iki kii balann salladlar.


Mabeyinci:
- Aslnda, diye sze balad, plak kollarn stmak iin
elleriyle ovuturuyordu, gece rzgn havay serinletmiti,
aslnda byle bir eyin olmasna hemen de li olanak yok.
Prens Ramses kz kardelerine, Apirulann, kral ailesinin ge
leceini paylamaya layk insanlar olmadklarn syledi.
Sonra, saygdeer adam birbirlerine iyi geceler dileye
rek dairelerine doru uzaklatlar.
Hibiri, szn ettikleri ocuun, balarnn stnde,
karanlkta saklanm, konumalarm dinlemekte olduunu
aklna bile getirmemiti. Dinlemiti ocuk, ama her eyi an
layamamta. Gene de rahibin szleri baz eyleri aklam
t, cildinin neden teki prenslerinkinden farkl, daha ak
renk olduunu, saray halknn, ona kar neden, evet, say
gl, ama gene de biraz farkl davrandm ve zellikle de ba
bas Nahtn ve Ramsesin souk ve uzak tutumunu... Apiru!
Kimdi bu Apirular?
Gnn heyecan, gsteriler, imesine izin verilen birka
yudum bira, vaktin hi almad kadar ge oluu ve alevle
ri dalgalandran serin rzgr, uzun uzun dnmesine izin
vermedi. Gzleri kapanyordu. Yatmak iin ieri girdi. Hiz
metiler ile dadlarn gevezelikleri yerini horlamalara brak
mt. Ptahmos birinci katta yatt kbikle girdi, tren giy
sisini, sandallarm kard. evresinde kk sineklerin
uutuu pimi topraktan lambay sndrd. Yerden yk
sekte, tahta bir ereveye gerilmi hasrdan yatana uzan
d, rty zerine ekti. Sonra, derin uykusunda, rty ye
re frlatacakt.
Ptahmosun eitimi

Ama Seti lmedi. Beyaz kille kartrlm bakla suyuyla


yaplan cidd bir tedavi onu kurtarmt. Hastal akut di
zanteriydi. Osiristeki trende yaad o tehlikeli gszlk
halinden sekiz gn sonra, onu sarayn byk toplant salo
nunda grdler. Zayflamt ama rengi yerine gelmi, bak-
lan canlanmt.
Saray halk artk alak sesle konumaktan vazgemiti.
Tek dedikodu, saray doktorunun, bir bitkinin zsuyundan
efendisi iin hazrlad bir ilala ilgiliydi. Mabeyincinin ve
rahiplerin yz glyordu. Sarayda konuulan en nemli
konu, hkmdarn, kendisini kurtarm olan kutsal babas,
Tann Set iin ina ettirecei tapmakt. Nereye yaplacakt?
Kral, Deltada, Avariste diye kararm bildirdi.
Ptahmos Set kimdir? diye sordu retmenine. Prensler
saraynn giri katnda, kral ailesinin ocuklarnn, anaba-
balann ve tabi, ocuklarn isteine gre, yalnz ya da toplu
halde ders grdkleri odalardan birindeydiler. Erkek ocuk
larn... nk kzlar bir eyler renmeye hevesli deillerdi;
snflarda ok az grnyorlard. Pencereler Nile bakyor,
rzgrn sallad sazlarn hlts duyuluyordu. ocuklara
hiyeroglif okumay, yumuak kilden tabletlere yaz yazmay
retiyorlard, tabletler diz zerindeki bir tahtaya yatmyor
du, anlatlmak istenilen konuya gre tabletler yan yana ge
tiriliyordu. Onlara, aynca, simgeler arasndaki mantkl ili
40 GERALD M E S SAD E

kiler de retiliyordu ve bu, gen beyinlere birok baka fik


ri, bilgiyi alamak iin kullanlyordu. Setin ne olduu gibi,
mesela!
retmen:
- Set bir l tanrsdr, diye cevap verdi.
- Ama o nasl bir tanr olabilir? Osirisi ldren Set deil
miydi?
retmen bam sallad:
- O gemite olan bir ey. O bir tanrdr. Sadece bir tanr
baka bir tanry ldrebilir.
- yleyse tanrlar birbirleriyle dvyorlar? diye sordu
Ptahmos.
-Artk dvmyorlar. Denge kuruldu artk. Onlarda bu
lunan tanrsal zek her birinin evrensel uyum iindeki rol
n anlamasn salad. Set, dnyay, kaosu geri getirmeye
alan dev ylan Apofisten korur.
ocuk iin anlalmas zor bir aklama. Bykler, sanki
ok bilinen bir eymi gibi tanrlar diyorlard. Peki ama kim
di bunlar? Zor bir soru! Nezmetin sran zerine Nahtm biz
zat kendisinin Ptahmos iin retmen olarak setii Amset-
se nce glmsemi, sonra ciddilemi ve onlarn, dnyann
gzle grlmeyen, gc her eye yeten ve lmsz efendile
ri olduunu sylemiti.
Ptahmos bu kez de:
- Onlarn kral yok mu? diye sormutu.
- Olmaz olur mu, evet, ilerinde ok byk bir tanr var,
en bykleri, Amon-Ra! Tanrlar onun gcnn yansmala
rdr. Onun iin tanrlar birbiriyle dvemez.
Gcnn yansmas. ocuk iin zor bir kavram daha.
Cevap zerine ok dnd, ama aptal grnmek korku
suyla baka soru sormad. Sadece:
- Amon-Ra nasldr peki? dedi.
retmen cidd bir sesle anlatt:
- Onu gren kimse yok, ama yz k sayor, nk o
Gnetir ayn zamanda.
ocuk bu mthi varl zihninde biimlendirmeye al
t. Sonra retmenine bakt.
Bu Amsetse, ikinci nc dereceden bir rahip, iyi bir in
sand. Ufarak, tombul, gs tysz, ba plak, el parmak
MUSA. MISIR PRENS 41

lan, ayaklan gdk. ocua okumay ve uygarln temel


kavramlarn retmekle grevliydi. lk gnlerin uzak tutu
mundan sonra ocua balanmaya balayan Naht, dikkafa-
ll halinde Ptahmostan sopay esirgememesini sylemiti.
nemli bir zdeyii dile getirir gibi :
- Bir ocuun kulaklar srtndadr, demiti ona.
Amsetse de:
- Efendim ok doru sylyor diye tekrarlamt. Bir o
cuun kulaklan srtndadr.
Ama sopa hibir zaman Ptahmosun srtna inmedi: ku
mun suyu itii gibi bilgiyi iiyordu ve Amsetse Naht ve
Nezmeti kutlad: Deltamzn topra kadar verimli! Hele ka
ligrafisi, hi grdnz m?
Ve ocuun gzel hiyeratik yazlarndan1 rnekler gs
terdi.
Amsetsenin en ok beendii ise, byk vezir Ptahho-
tepin tlerinden alnm satrlarla hazrlanm bir devdi.

mrn boyunca al
Hep istenilenden fazlasn yaparak.
Zaman kt kullanma
altn sra.
Zira knanmay hak eder
Zaman ziyan eden.

Gen Ptahmosun ezbere bildii ve anlamm aklad


szler.
Naht ve Nezmet ocuu yeni bir gzle gryorlard imdi.
Gen kadnn iki ocuu daha olmutu, ama Ptahmos gizle
dii mutluluk kaynayd onun. Kardei Ramsesin, bir gn
epeyi sevimsiz bir tavrla syledii gibi, sama bir ey yap
mamt. Tutkunun hedefi iyi seilmiti. lgnca, ama g
l bir nseziyle... nk Ptahmos sadece yakkl deildi,
ok da zekiydi.
- Amsetse, bundan byle oluma her gn bir saat daha
fazla ders vereceksin, dedi Nezmet.
Naht bam sallayarak onaylad.
Bu baarl eitime bazen glge dt de oluyordu.
Ptahmos bir gn Naht, Nezmet ve Amsetse arasnda kendi
42 GERALD M E S SA D tE

siyle lgili bir konumaya tank oldu. Utanlacak bir ey yap


t o zaman: gizlenerek dinledi.
Naht:
- Bu kadar yetenekli bir ocuun bir tapnakta eitim
grmesi ok iyi olur, diyordu.
Amsetse susuyordu.
Naht:
- Benimle ayn fikirde deilsin galiba, dedi.
- Aksine, aksine! Bence Ptahmos gibi bir ocuun bir s
re bir tapnakta eitim grmesi ok faydal olur, dedi, Amset
se, ama sesi heyecansz hatta tereddtlyd.
Nezmet:
- Ama sen rahiplerin onu kabul etmekte zorlanacaklarn
dnyorsun, diyerek onun szn kesti.
Amsetse:
- Prensesimizin anlayna hayranm, dedi.
- ok gzel, dedi Nezmet. Olumun iyi yetimesi yeter!
Kralln ynetim kadrolarna2 girecektir.
Ptahmos, bu son szlerden sonra, akl ve yrei karma
kark, oradan kat. Evet, rahip olabilmesini engelleyecek
bir kusuru vard, bir gece yans saray bahesinde duyduu
konumadan beri bu kusurun ne olduunu biliyordu: Api-
ru kan tayordu Ptahmos. Ve Apirular, artk kendisinin de
fark ettii gibi, ikinci snf insan saylyorlard.
Bunu anlam olmak birka gn mutsuz etti onu. Kar
deleriyle oynamak istemedi ve pek seyrek olarak gldn
de bu yapma bir gl oldu. Bir alma arzusu sarmt
benliini ve bu fke ve hrsla derslerinde daha baarl oldu.
Ne var ki, ocuk yrei abuk unutur, Ptahmos gene es
ki Ptahmos oldu ama iindeki gizli intikam arzusu eksil
medi.
Yllarla birlikte Ptahmosun saraydaki n de yayld. lk
vgleri duyan Ramses oldu. Kraln kendisi de anlatlanlar
duymutu. O srada on be yanda olan gen ocuu huzu
ra ard.
Ptahmos, uzun boyu, geni omuzlan, koyu renk buklele
rin evreledii geni, marur yz, belirgin burnu ve iri gz
leriyle dikkatleri ekiyordu. On be yanda, hemen de bir
erkein fizik geliimine erimiti. Kendinden byk erkek
MUSA, MISIR PRENS 43

kardeleriyle gittii yaban kz avlan bileklerini kalm la-


trmadan kaslarn glendirmiti. Ama asl baklar ze
rinde toplayan, geni ve iri hatl yzd. Ak ve dz bir almn
altnda burnun, hafife kntl aln kemiine oturuu ve iri
gzler, parlak tun renginde ve emreder gibi bakan gzler,
gl bir karakteri gsteriyor, kalan atma alkanl bu
izlenimi daha da arttryordu. Az ise, alnn ve gzlerin ha
in ifadesini yumuatmt: kenarlan makasla kesilmicesi-
ne dzgn, dolgun, renkli dudaklar deiken bir duygusal
l ifade ediyordu; bu azdan bir anda ac bir alay ya da bir
vg sz beklenebilirdi. Ten ok ak bakr rengindeydi. Ve
ene, irice ve gl ene portreyi tamamlyordu: Prens Ptah-
mosla dost olmakta fayda vard kukusuz.
Kendisine hayran olan kz kardeleri onu Ramsesle k
yaslyorlar, yeen ile daynn kesinlikle Memfisin en yakk
l erkekleri olduklarm sylyorlard. O sabah, belden yuka-
ns plak, tren stlne sarnm, bamda kulaklarna
ilitirilmi izgili ipek alyla Ptahmosun, saray heykeltra
larm cezbedecek bir grnm vard.
Byk Evin avlusuna giden sfenksli yolun giriinde onu
ok gsterili bir mabeyinci karlad, sonra iki saray grev
lisi bir tren havas iinde onu ald', kral dairesine gtrd,
orada protokol hatrlattlar^ kyafetini gzden geirdiler,
salan yznden yerinde durmayan alm bir kez daha d
zelttiler. Ancak o zaman onu birlikte yryerek Altn Salona
gtrdler, Ptahmos buraya bir kez annesi ve vey babasy
la yem yl kutlamalan iin gelmiti. Salonun dibinde, zerin
de tahtn bulunduu yksek bir seki vard.
Ptahmos, altn sslemeleriyle gz kamatran bu grkem
li yerle, orada oturan, oturmaktan ok ylp kalm gr
nen insan arasndaki arpc kartln, att her admda
daha da grnr hale gelmesiyle aknd. Hkmdar, iske
let izlenimi veren gvdesi, buruuk kollaryla kupkuru bir
hayalet gibiydi. Protokol, Ptahmosun nce yeri, sonra h
kmdarn ayaklarm pmesini gerektiriyordu. Kraln bir ha
reketi ilk sayg hareketim engelledi. Ptahmos o zaman dede
sinin, imdiden, ileride dnecei mumya ayaklarna ben
zemi olan ayaklarna doru eildi, ikinci bir el hareketi sa
londaki grevliler kalabalm dan kard. Davetlisi az bir
44 GERALD M E S S A D 1

tren. Sadece iki mabeyinci, on yerine; doal olarak Ramses,


yirmi sekiz yanda, krallk naibi ve tahtn seilmi vrisi...
Kraln sanda, belinde altn baltasyla, yelpaze tayan gen
adam da tamd Ptahmos: sarayda arada bir rastlad, ken
dinden ok memnun grnen bir yarm kardeti. Hkm
dar, Ptahmosa buruuk bir el uzatt, ltuf simgesiydi bu,
Ptahmos hemen pt.
- Otur, diye emretti Seti, ayaklanmn dibindeki tabureyi
gstererek; sylediklerine gre, epey bir eyler renmisin.
Ama grelim bakalm, bir kitaplk msn, yoksa rendikleri
nin bilincinde misin ve zerinde dnyor musun. Adalet
nedir?
- Adalet bir kralln yap harcdr, dedi Ptahmos. Kral,
bam sallayarak onaylad.
- Peki, nasl salanr?
- Herkese hakkn vererek.
- Herkesin hakk nasl saptanr?
- Hak edip etmedii incelenerek.
- ok iyi, dedi kral. Senin fikrince, iyi alm bir adamn
ekmeini yemesi, onun yannda, iip sarho olmaktan ba
ka bir ey yapmam olann alktan lmesi gerek, yle mi?
Ptahmos aalad.
- Doru, dedi sonra; ama, bu istenecek bir ey deil.
- Neden?
- nk, byle bir ey yrei katlatrr ve kat bir yrek
inam adaletsiz yapar.
- Sen, fyi altn iin ekmeini yerken, komun, tembel
olduu iin alktan lyor olsa, ne yaparsn?
- Ona ekmek veririm, sonra gidip almasn tlerim,
nk ertesi gn gene almazsa bu kez ekmek vermem.
- Peki, ertesi gn de gidip almazsa?
- Zorla altnnm! diye bard Ptahmos.
Gzlerini kaldrd ve Ramsesin, doulular gibi ekik gz
lerindeki prlty grd. Naip prens glmseyerek ban
sallad, eleniyor gibiydi.
- Bylece uyguladn prensip nedir ve adaletten de daha
ncelikli olan ne olabilir?
- ktidarn gc, yani otorite.
- ok doru! te bu! diye bard kral. Memnundu. Ve
MUSA. MISIR PRENS 45

mabeyincilerden birine dnerek bir testi bira ile iki bardak


getiraelerim emretti.
Torununa bakarak konutu:
- Demek merkez otoritenin adaletten nce geldiinin bi-
lincindesin. Ama bunu neyle aklyorsun?
- Uygulayacak g olmad zaman adalet yoktur. Adalet
zorla uygulanr.
Kral tekrar bam sallad, glmeye balam. Hi dii
yoktu ve gl tuhaf bir tedirginlik uyandnyordu, ama ge
ne de Ptahmosun iini stt. Hizmetkr bira testisi ile bar-
daklan getirmiti. Kral yere brakmalarm emretti. "Doldur!
dedi Ptahmosa. Gen ocuk bardaa bira koydu, ayaa kal
karak krala uzatt. Sonra kendine de ald, tadna bakt, bira
hafif ve berrakt, nk ince bir bezden iki kez szlm,
sonra mayalanmaya braklmt. Prenslerin sofralarnda bi
le bylesine rastlanmyordu.
- imdi, syle bakalm, diye tekrar sze balad kral; ada
letli olmak iin, gl olmak gerekir, diyorsun. Ama sekiz on
serseri, ekmeini, kannnkini, ocuklarnn ekmeim zorla
almak iin karna ksa, ne yaparsn?
Ptahmos bir an dnd.
- Benim onlardan daha gl olmam, ayrca emrimde
hizmetkrlarm olmas gerekir, herhalde.
- Peki, ya gelenler on bin kiiyse?
- Krala gider, yardm isterim.
Mabeyinciler, bylenmi gibi, kprdamadan dinliyorlar
d. Ramses kollarm gsnde kavuturdu, ilgilenmi gr
nyordu.
- Demek, adaletsizlik ne kadar bykse, gcn de o ka
dar byk olmas gerekir, diye dnyorsun. yle mi?
- Evet, yle dnyorum, diye cevap verdi Ptahmos.
- Sence, krallkta, adaletin en byk koruyucusu kim
dir?
- ensin, dedi Ptahmos. nk en byk gcn sahibi
sensin!
- Ya ben adaletsiz davranrsam? diye sordu yal kral,
gen adama doru eilerek.
Ptahmos baklarm ona kaldrd:
- Set seni cezalandrr, dedi, kelimelere ayn ayn basarak.
46 GERALD MESSAD E

- Evet, dedi kral, sesi ciddydi. Set beni cezalandrr. Tan


rlardan gelmeyen adalet yoktur, nk en byk g onla-
nndr. Adalet, Ptahmos, Yasadr ve Yasa, tanrlardan gelir,
bunu hibir zaman unutma!
Sonra mabeyincilerden birini ard ve kulana bir ey
ler fisldad; grevli hemen uzaklat.
- Ptahmos, dedi kral; iyi ileyen bir kafan var. Sana dene
yim kazandrmak istiyorum. Seni Avaristeki krallk belgele
ri idaresine ynetim asistan olarak atyorum.
Kralln en yksek ynetim kademelerinden biriydi bu.
Ptahmos, akn ve heyecanla kzarm yzn krala doru
kaldrd.
- renmen gerektii aklndan bile gemeyen eyleri
reneceksin, diye devam etti kral; ve parlak bir zek iin,
renilmi hibir eyin fazla ve gereksiz olmadn anlayacak
sn.
Bir ey dnyormu gibi durdu, sonra devam etti;
- Bana senin biraz abuk fkelendiini sylediler, Ptah
mos, dedi.
Ptahmos kzard, bir an itiraz edecek gibi oldu. Demek
sylentiler sarayda dolamt! Gerekten de birka gn n
ce erkek kardeini fena halamt. Ama kral ok stn
de durmu grnmyordu.
- Evet, bazen kralm, dedi.
- Bazen, ha? diye tekrarlad kral alayla. At hrn olan bi
nicinin dizgini salam olmal! Huyun, senin atndr, dizgin
lerinse, akln! Bunu unutma!
kisini bitirdi; az nce km olan mabeyinci, peinde
bir yazcyla geri dnmt, krala iki kk torba uzatt.
Kral torbalan Ptahmosa verdi. Gen ocuk titreyen elleriyle
ilk torbay at ve kk bir altn heykelcik kard.
- Bu, dedi kral, hepimizi, dnyamza kaosu getirmek is
teyen ylan Apofise kar koruyan tanrmz Settir. Onu hep
yaranda bulundur ve aresiz kaldnda yardmm iste. Bu
da, diye devam etti kral, beceriksiz parmaklaryla ikinci tor
bay aarak; altn bir kamkalem, seni iyi eitmi olan
retmenin Amsetse iin. Ona benim adma verir ve kendisini
kutladm sylersin.
Sonra, yazcya, Ptahmosun krallk belgeleri idaresine3
MUSA. MISIR PRENS 47

atanmas konusundaki emrini yazdrd. Gen ocuk bir t


rendeymiesine cidd, dinliyordu. Sonunda, ocukluun
dan beri evresinde hissettii gc o da tadyordu. Bu
nemli belge onun olgunluk ama erimi olduunun ispa
tyd. Daha da fazla, onu mutlak g4 iin hazrlyordu.
Belgenin bir ei de Ptahmos iin yazld. ki nsha kral ta
rafndan imzaland. Gen ocuk ihtiyar kraln uzatt eli p
t ve yeni bir iaret ayaklarm ve yeri pmesini engelledi.
Ptahmos gzlerini Ramsese evirdi. Krallk naibi hi beklen
medik bir hareket yapt: eildi ve elini Ptahmosun yanana
koydu. Bu sevgi okay gen ocuu heyecanlandrd; da
ysnn elini pt.
iki mabeyinci ona d salona kadar refakat etti, br iki
si i avluda ve sfenksler yolu boyunca birlikte yrd. De
erli ruloyu avucunda tutan Ptahmos gnee ktnda, ay
dnlk gzlerim kamatrd. Bu onun zaferinin domakta
olan gneiydi.
Grnn ardndaki
gerek

Ateli bir kan, uyumlu ve tekdze bir hayatla yetinmez.


Dnyaya hkmetmek isteyenler ile byk sulularn, yani
insanlarn hkmlerine nem vermeyenlerin bu kadar ok
olmasnn nedeni budur.
Ptahmos, atanma haberim verebilecei bir babas olmad
n hatrlad o an. Ne de akrabalar arasnda gzel haberi
verip, sevinci ve vnc paylaabilecei nemli bir erkek.
Bahede, unutulmu bir annn birden geri gelmesiyle dur
du. yl nce, Nezmete sormutu:
- Benim babam kim?
Soru, kendisine elbise yapmak istedii bir kuma yokla
makta olan Nezmeti apansz yakalamt. Biraz hznl, bi
raz cansz gzlerle bakmt. Sonra ac bir alay ve belli belir
siz bir melankoliyle cevap vermiti:
- Bir Apiru.
Ptahmos, kelimedeki ho olmayan gizli anlamlan bilmez
deildi.
- Ben de mi Apiruyum? diye sormutu bu kez.
Kuma yakndan incelermi gibi yapan Nezmet:
- Apiru deilsin, nk benim olumsun, diye devam
etmiti; babann kim olduunun hibir nemi yok! Benim
olum olmasaydn bu sarayda olamazdn. Artk bunu d
nme!
Ama o dnmt, biraz da utanla, Nezmet ona bir
50 GERALD MESSA D E

kusuru olduunu sylemi gibi. Orada, gnein altnda,


akn, kararsz, gs geirdi. Ama cokusu hznn si
lip sprd abuka. Annesine haberi vermesi gerekti. Nez-
metin dairesine giden merdiveni drder drder atlayarak
kt.
Nezmet onun, dairesinin kaplarm krarcasma atktan
sonra hizmetileri savurarak odasna daldm grnce a
rd, sonra korktu.
- Olum! diye haykrd; ne oldu?
- Kral... diye balad Ptahmos.
Sonra biraz sakinleerek devam etti;
- Aa Msrdaki krallk belgelen idaresinde bakan yar
dmcsnn asistanlna atad beni!
Nezmet derhal anlad: kralln en nemli yneticilerin
den birine asistan! On be yanda! Ve Aa Msrda, diye
dnd gen kadn. Kral, Ptahmosu bylece, Apirulann
ikinci derecede efendisi olarak grevlendirmiti. Kendi ken
dine, ileride bu olaanst atamadaki ac istihzay dn
meye ok vaktim olacak, dedi Nezmet. Setinin her zamanki
detiydi: ltuflannda bile can skacak bir yan olurdu. Kolla
rm at. Ptahmos, annesinin kollarna atld. Papirs hl
avucundayd.
- Bunu kutlamak gerek, dedi anne, olundan da daha
heyecanlyd; babana... yani Nahta haber vermeliyiz, ok
mutlu olacaktr. Kz kardelerine de... Seseye de...
Sese, Ramsesin takma adyd.
- Seseye de, tabi. Amsetseyi de armalyz, dedi Ptah
mos. Kral benimle ona bir armaan gnderdi...
Konumasn dzgnce tamamlayamayacak kadar heye
canl, terasa kt ve nehrin snrsz bykln seyretti;
gn gmle kaplad esmer ve kvaml bir deniz. Yrei
mutluluktan atlayacak gibi oldu ve mutluluk, hurma ara
b imiesine sarho etti onu.
Kutlamann o gece yaplmasna karar verilmiti, sonra er
tesi akama brakld. arlanlarn hepsinin geleceinden
emin olmak gerekiyordu. Nahtn akam yemei srasndaki
neesi yapmack deildi, belki gizli bir kskanln kant
bir hzn hissediliyordu neesinde. Kraln Ptahmosla olan
konumasn tekrar ettiriyor, bam sallayarak basit kelime
MUSA, MISIR PRENS 51

lerin bile tadn kanyordu.


Ptahmosu o gece uyku tutmad. Aysz gkyzn seyret
ti, kurbaalan dinledi, yarasalarn uularn izledi. Ancak
sabaha kar biraz dalabildi.
Sabah, hasrdan yatanda uyuyordu ki, hizmetkr
uyandrd onu. Pencerelerdeki hasr rg panjurlarn dn
da sinekler ieri girmek iin sabrszlanmaya balamt bile.
- Saray terzileri seni bekliyor, prensim.
Saray terzileri! Olduka kank ve esrarl bir cmle.
- Naht senin iin ard, diye anlatt hizmetkr.
Ykanmak iin yandaki hamama geerken geliigzel bir
rtye sarnd. Adama Bana ball su getir dedi.
Terziler, kii; ellilik bir adam, yardmcs ve rak, oda
ya girdiler. de glmsyordu ve gen adamn nnde
eilerek vglere baladlar. Belli etmemeye alt bir a
knlkla onlan dinliyordu. Bu da yryecei yolun bir para
syd. Sonunda bir el hareketiyle szlerini kesti. Yal terzi
ban sallayarak ona bakt.
Terzibann, kukusuz kraln yeni gzdesine duyulan
merakn neden olduu incelemesi, ksa bir sre sonra gene
Ptahmosun iaretiyle sona erdi.
-A lt tren stl, bir o kadar da altlk, diye an bir ne
eyle konutu adam, elinde an uzunluundaki cetvelle;
balang olarak.
Ptahmosun llerini ald, nce bileklerden beline kadar.
ki an bir eyrek dedi, crlak ve keyifli sesiyle.
rak, kamkalemini yannda tad hokkaya batrarak
acele yazmaya balad.
- Prensimiz bir adm atp, bir an hareketsiz kalabilir mi?
dedi terzi. Bilekler arasndaki uzakl lt ve bard:
- Bir an bir eyrek.
rak yazd.
- Ben sadece bakan yardmcsnn asistanym, diye s
ze balad Ptahmos.
Terziba, grm geirmi baklarn Ptahmosun gzle
rine dikti, yznde anlaml bir glmseme belirdi.
- Bakan yardmcs, asistan olarak kendisine bir prens
baladktan iin krala ve tanrlara kran borludur.
Ve birden ciddileerek:
52 GERALD ME SS AD l

- Mantolar, dedi. Tren mantolar! Prensin nemli gn


lerde mantolara ihtiyac olacak. Aa Msrda terziler bizim
tarzmza alk deildir. nann bana prensim, kralln en
gzel mantolan Memfisde dikilir.
Hizmetkr, elinde kulpsuz bir testideki su ve bir kse bal
la gelmiti.
- Efendim kartrmam ister mi? diye sordu.
Ptahmos bayla evet, dedi ve terzinin szleri zihninde
tartarken bir hurma istedi. Demek saray yem grevini byle
alglyordu! Ynetim basamaklar iinde o sadece, krallk
belgeleri idaresinde bir asistand, ama gerekte kim olduu
nu herkes biliyordu: bir prens olarak, kralln gcn ve
yetkilerini de kendinde tayordu. Dalgn ve dnceli, hur
may srd. Terziba ayaa kalkmt. Baparmam srtna,
tam ensesinin altna koydu, sonra manto eteinin uzunlu
unu lmek iin eildi.
- buuk ar!
rak yazyordu.
- Manto, diye tekrar konutu terzi; karmak bir giysidir.
Srta iyice oturmas, nde bol olmas gerekir. Ptahmosu mu
zip gzlerle szd.
- Arkada oturmu, nde bol, prensim! Omuzlarda geni,
belde dar. Ve efendimin beli kusursuz!
Ptahmos vgy duymam gibi yapt, bir bardak balla
tatlandrlm su iti ve bam sallayarak cevap verdi. Terzi-
ba omuz lsn ald:
- ki an ve bete bir!
Sonra bir eritle Ptahmosun belim lt ve bard;
- ki ar bir eyrek!
rak, papirsne hzl hzl yazd.
Bir hizmetkr, sopa ucuna yerletirilmi bir at kuyruu
nu odada fkeyle sallyor, sinekleri rktmek iin Pit! di
ye baryordu. Gerekten korktu sinekler ve hepsi dan
ksn diye yanya kadar alm hasr rg panjurlarn altn
dan kat.
- Bir iki de earp? diye sordu terziba.
- Earplar saray rahipleri takmyor mu? diye sordu Ptah
mos, baz yksek memurlarn boyunlarna geliigzel, zen
siz, bazen de pek iinerek baladklar bezleri dnerek.1
MUSA, MISIR PRENS 53

- Earplar, efendim prens gibi yksek ve zel nitelikli


kimselerin takmas iindir.
- yleyse, iki earp olsun, dedi Ptahmos.
- k i earp!
rak kalemini hokkaya daldrd.
- Sandallar, prensim?., diye sordu terziba; sepici arka
dam armam emreder misiniz?
Ptahmos ne cevap vereceini bilemedi. ift sandal
vard.
- Tren sandallar gereklidir, sanyorum. Dostum sepici
ok yumuak sandallar yapyor, ince kuzu derisiyle astar
lanm, altn tozu emdirilmi yumuak inek derisinden ve
zeri turkuvaz kabaralarla ssl. Efendimin soylu ayaklan
ok rahat edecektir.
Ptahmos nezaketle glmsedi; aslnda aka glmemek
iin kendini zor tutuyordu: ayaklarn bile soylu oluu ok
komikti.
Terziba:
- Turkuvazla ssl tren sandal smarlanacak! diye
bard.
rak srekli yazyordu.
- Efendimin istedii baka bir ey daha var m?
Ptahmosun, baka ne isteyebilecei konusunda hibir
fikri yoktu. O gne kadar grnne ve giysilerine doru
drst bakmamt bile. Ayn stl ve ayn sandallar, sa
dece ykamak iin deitirerek, eskiyene kadar giyiyordu.
Terzibann ve onun ardnda Nahtn fikirlerinin ciddye al
nabilir bir yan olduuna inanmyordu. Amsetse ona, bir in
sann deerinin, cesaretiyle, salam karakteri ve drstl
yle, yasalara olan saygsyla lleceini retmiti. Ptah
mos, lobutla2 ku avlamadaki stalnn ve timsah avnda
denedii gl kollarnn, erkek kardeleri prenslerin ssl
giysilerinden ok daha fazla vgye layk olduuna inan
yordu.
Terziba, yardmcs ve ra birka kez eilip selamlaya
rak ktlar.
Ptahmos ykanmasna yardm etmesi iin hizmetkr a
rd; onun yerine annesi Nezmet geldi.
- Terziba seni memnun etti mi? diye sordu.
GERALD MESSADE

- Sannm, ben onu memnun ettim, diye cevap verdi Ptah-


mos.
Karlkl glmeye baladlar. Ptahmos annesine bakyor
du, onun, solmaya balayan gzellii ve btn varlndan
akseden krlganl karsnda duyguland.
- Bu kadar ok ve pahal giysiye ihtiyacm var m gerek
ten?
Cevap vermeden bir an dnd Nezmet.
- Sen kral temsil edeceksin, diye anlatt. tekilerin bunu
hissetmesi gerek.
Bunu dnmemiti: artk kendi kendisine ait deildi.
Bu konunun zerinde duracakt sonra.
Nezmet:
- Bir mabeyinci bu akam dayn Ramsesin leni aaca
m bildirdi, dedi. Kutlama onun saraynda yaplacak.
Ptahmos, keyifsiz:
- Neden Ramsesin saraynda? dedi; burada yapamaz
mydk?
Olunun tepkisi karsnda sinirlenmi grnen Nezmet:
- O krallk naibi, dedi; tahtn vrisi. Ve saray bizimkin
den byk.
Doruydu: kral, veliahtma saray arazisi iinde grkemli
bir saray vermiti, tm personeli, bekileriyle. Ve birok ka
dnn yaayabilecei ayr bir blmle.
Bir an hi konumadan birbirlerine baktlar. Besbelli Ptah-
mosun gelecei sadece krala deil, Ramsese de balyd.3
-Ayrca, mabeyincisini Nahta gndererek, sem ok sev
diini ve beendiini sylemi, diye ekledi Nezmet; ve kraln
seni onurlandrmasndan mutluluk duyduunu...
Ptahmos bam ne edi. Hayatnda ilk kez, saraydaki
inanlmaz boyutlara varan kar manevralarnn bilincine
varyordu. Rekabet, entrika, yalanlar ve kukusuz, kskan
lklar ve ihanetler.
- Nahta teekkr etmeyi unutma, dedi annesi dnp
karken; seninle vnyor.
Ptahmos, Nezmetin bakndaki anlam karamad.
Annesini szerek:
- Sen hamilesin, dedi.
- Evet, dedi Nezmet, glmsyordu; drt aylk.
MUSA, MISIR PRENS 55

iki kz kardei vard Ptahmosun; birden, heyecanla, bu


kez bir erkek olur belki, diye hevesle dnd.
Sonra bir hizmetkr geldi. Ona bir tren stl getir
miti.
- Gene mi giysi! diye bard Ptahmos.
- Prens Ramses bu akamki len iin gnderdi, dedi hiz
metkr. Bundan byle kraln temsilcilerinden biri olacan
syledi.
Giysi incecik ketenden, ince pilili, etei altn simle ilen
mi bir stlkt. Ptahmos dnceli bir yzle stl ince
ledi, sonra ykanmak iin soyundu.
len ok grkemli oldu.
Ve Ptahmos, en ksa zamanda Memfisden ayrlmaya ka
rar verdi o gece.
len, gerekten de Ramsesin onuruna verilmi gibiydi,
lene hkmediyordu Ramses; grleyen sesiyle konuuyor,
etrafna kendinden memnun, kibirli glmsemeler dat
yor, erkek kardelerini, yarm dzineden fazla prensi bir t
rendeymiesine cidd, kabul ediyor, kz kardelerine, iki
dzine prensese iltifat ediyor, mabeyincilerine, krallk dan
manlarna ve ok sakin grnen Amsetseye glmsyordu.
Sonra hizmetkrlara yksek sesle emir veriyor, hangi ara
bn, hangi birann, hangi bal erbetinin sunulacan syl
yordu. insan onun, Ptahmosun babas ve imdiden hkm
darln efendisi olduu zannna kaplabilirdi.
Sonra, Ptahmosun hi grmedii kadar ok sayda is
kemle ve bir o kadar da masa, hizmetkrlar ve kleler tara
fndan byk salona tand; byk salonda balklar lotus
iei biiminde, pembe granitten drt grkemli stun var
d. Zemin de ayn granittendi ve cilalanarak cam gibi parla
tlmt. Masa ve iskemleler gene hizmetkrlar ve kleler ta
rafndan byk bir yarm ay oluturacak biimde yerletiril
di, tam ortada, teraslara ve Nile bakan byk pencerelerin
karsnda yer ald Ramses. Ptahmos solunda oturuyordu,
sanda ilk kans Sitre.
iki Punt maymunu, gvenli bir uzaklkta, klelerin eldi
venli ellerine tnemi papaanlarla birlikte haykrp, lk
lar atyordu. ki ita, srmeli, keyifsiz gzleriyle yz akn
davetliyi szyordu. Prenseslerden biri, barp rpman bir
GERALD M E S SA D 1

maymuna hurma arab iirmeye urayordu ve evresin


dekiler glyorlard.
Ta yaknnda oturmu Nezmet ve Naht, Ramsesi hayran
lkla ve dalkavuka bir tapnmayla seyrediyorlard. Gelece
in kral da gerekten baklar zerine ekmek iin her e
yi yapmt. Ortadan yarlm bir hurmaya benzeyen ehvet
li bir azn stndeki byk burnu, iriletirilmi, ekik gz
leriyle, sleymantalan, lapisler, turkuvazlar ve altnlarla
ilenmi geni gerdanln ssledii plak gs, prl pnl
peruuyla veliaht prens bir genlik, g ve zafer simgesi gi
biydi. Yannda, zerinde Ramsesin armaan olan altn i
lemeli stlyle, Ramsesin arabm ien, onun saraynn
kzarm kaz, rdek ve bldrcnlarm, onun zel buday, ar
pa ve avdar ekmeklerini yiyen ve Ramsesin iltifatlarna
katlanan -baka ne denebilir?- Ptahmos, duyduu garip
huzursuzluu, fkeyi belli etmemeye alyordu, sonra fke
bkknla ve melankoliye brakt yerim. Kk maymun
ona, davetliler arasnda konuulabilir tek varlk olarak g
rnyordu.
Ama her eye ramen, Amsetseye sayg ve vgsn ifa
de etmek iin gerekli nezaketi, sesi ve gc bir araya getire
rek kral tarafndan kendisine emanet edilen armaan ona
sundu.
- Hepimizin kutsal efendisinin, byk bir eitimci olan
retmenim Amsetseye bu armaan vermesine vesile ol
maktan mutluluk duyuyorum. lah sezgileriyle kralmz, bir
kamkaleni seti. Ben, bu kalemin zerinde gezinmi oldu
u papirs olmakla gurur duyuyorum.
Sonra bir kutu iinde getirdii armaan kard ve Am
setseye sunmak iin ayaa kalkt. Cokun bir alk koptu.
Ramsesin baklar Ptahmosun zerindeydi. Gen adam
ev sahibine dnd zaman, bu baklarn iine ilediini
hissetti. Sunu baarl olmutu. evreden vgler duyulur
ken Amsetse abucak Prense de bir vg diye fsldad.
- Ayn zamanda, diye devam etti Ptahmos, Ramsese d
nerek, naip prensimizin benzersiz konukseverliinden dola
y ok mutluyum. ki dev aacm glgesinden yararlanan ne
kadar talihlidir!
Alklar koptu ve vgler alklan takip etti. Prenseslerin
MUSA. MISIR PRENS 57

hepsi sarhotu ve papaanlarla birlikte lklar atyorlard.


Ramses, yznde bir zafer ifadesiyle ona bir kadeh uzatt.
Ptahmos baklaryla Ramsesin baklarn arad, gz gze
geldiler ve veliaht prens onu bir ba iaretiyle dllendirdi.
Demek kendime hkim olmuum! diye dnd Ptah
mos, arab ierken. yi bir renciymiim. O geceye kadar
hi imemiti ve Ramses durmadan kadehini dolduruyor,
her seferinde kendi de iiyordu. Sonra, lenin sonlarna
doru, algclarn grlts ve akrobatlarn hnerleri bitti
inde, terasa, hava almaya ktm hatrlayacakt, sonra
uykusunun geldiini... Terastaki kaplardan biri kk bir
odaya alyordu. Geni bir yatak vard. Yataa uzanmt
boylu boyunca.
Belirsiz bir saatte, ama hl geceydi, kurbaalar bar
yordu, vcuduna yaslanan baka bir beden hissederek
uyanmt.
Krmzms yla oday aydnlatan tek bir lamba yan
yordu, yanndakinin bir gen kz vcudu olduunu fark et
ti, dansz kzlardan biriydi kukusuz, yz boyalyd. Aa
yukar kendi yandayd, belki daha da gen, en azndan v
cudu yle gsteriyordu. Ptahmos plakt, stl syrlm
t ve kzn kkrtc sokulularyla organnn sertletiini
duydu. Gerisi kar konulmaz bir doallkla geldi, hi bilme
dii eyler olduu halde. Elleri, zerine binmi oturan kzn
cilal bronzdan bile daha przsz olan kalalarm kavra
mt. Vcudu yay gibi gerildi, kz ona doru geldi. Kk,
ert memeleri gsn dvyordu. zerinde, drt nala kalk
m bir tay gibi nefes nefeseydi, gen adam abucak boald.
Kz, bir gece nceki dii maymunu hatrlatan haz iniltileriy
le kendini erkein gsne brakt, sonra indi Ptahmosun
zerinden. Ptahmos kzn gslerini okad usulca, sonra
kalalarm, sonra yzn.
afak skmeden uyand. Ramsesin saray karanlkt.
Ptahmos kalkt, ba kurun gibiydi, stlne sarnd, san
dallarm arad ve bir an bedenine sinmi karanfil kokusuna
yat. Sonra hl uykulu, merdivenlere gitmek iin, henz
bombo olan salonlardan geti. Dii maymunlardan biri,
Zincirlendii yerde, onu grnce sska kollarm sallayarak
barmaya balamt. Sessizce gld, odasma girdi.
58 GERALD M E S S A D 1E

Kendini yatana brakrken Naip prens bunu da dn


m demek! diye akimdan geirdi. Dansz de kukusuz
onun ikramyd. Tanmad bir kz.
Ya o... Ptahmos, o kimdi peki? Tanyor muydu kendini?
ktidar ve yasa

Ptahmosun Aa Msra gidiinden birka gn nce


Ramses, onu armak iin bir grevli gnderdi. Grevli, krk
yalarnda, yank tenli, yz krm, enedik bir temendi.
Sesi ve baklar nazik olduu kadar da anlamlyd; sz ko
nusu olan bir emir, bir buyruktu, ald ilk emir, kukusuz
sonuncu da olmayacakt. Gen adam bundan byle kralln
hizmetindeydi. Ve veliaht prensin yani daysnn emrinde.
Grevli ona sarayn avlusuna kadar refakat etti ve naip
prense szge grevi yapan mabeyinciler ve bekiler arasn
dan geirdi. Protokol tmyle kral sarayndaki gibiydi, sade
ce bir farkla, kendine zg bir taht olan Ramsesin ayakla
rm pmek gerekmiyordu: henz daha babasnn lmn
den sonra olaca gibi, bedeninde kutsal ruhu tamyordu;
babas ldnde ruhu, insan bal bir kara leylek olarak,
llerin Yargcnn, Tanr Osirisin huzuruna kacakt ve
orada Jcasrun, lmsz ve grkemli z benliinin yard
myla hesap verecekti.
Ptahmos, iki byk salonun ortasnda geni bir yolda y
rd; sada ve solda salonlarda yirmi kadar yazc masala
ra ylm papirslerin arasnda alyordu. Bir sonraki,
hemen de her eyiyle krmz olan salonda drt yksek g
revli, cidd sesleriyle tartyorlard; nlerindeki masalarda
ok az papirs grnyordu. Ptahmos onlarn bakan olduk
larm tahmin etti, geerken konumalarndan birka cmle
60 GERALD MESSADtE

yakalayabilmiti: Demircilerimize, tuntan araba yapmay


retmeliyiz, bylece sadece bir ift atn rahata ekebilece
i kadar hafif olur, yoksa kyllerin demir arabalar...
Hemen ardndan, Ramsesin oturduu odaya girdi. Naip,
kk bir subay grubuyla konuuyordu, ona bakt, bam
belli belirsiz sallad, tartmaya devam etti. Bakanlarn aksi
ne, subaylar hibir mcevher takmamlard ve sandallar
nn stnde, bacaklarnda tun baldr zrhlan vard.
Subaylardan biri, bir yandan da sinek yelpazesini sallar
ken:
- Asker gcmzn kararllm anlamadklan srece
LibyalIlarla sorun bitmeyecek, diyordu. imdilik adamlar si
nek gibi. Kovalyorsunuz, gidiyorlar sonra rzgrla birlikte
geri geliyorlar.
- Onlar hizaya getirmenin tek yolu, diye cevap verdi
Ramses, Oasisteki her iki lkeye de birer garnizon kurmak
tr. Hedefim, Aa Msra da garnizon konulandrmak
bylece doudan ve batdan gelebilecek istilaclarn cesareti
ni krm oluruz.1
- yle dnyorum ki, efendim diye sze kant bir
baka subay, Ubyallan da orduya almak faydal olabilir.
neriyi bir sessizlik izledi.
- Verimli ovalanmza doru ekirgeler gibi iniyorlar: n
k lkelerinde yiyecekleri pek bir ey yok. Onlara dzenli bir
aylk verelim, gnde iki n yemek, su; sannm kraln hiz
metkr olurlar ksa zamanda. stelik, istilaclarn zayf
noktalarm da iyi biliyorlar. Bylece iimize de yararlar.2
Ramses bir an glmseyerek dnd.
- Fikir ilgin, Neferseti. ilgin! Sana bir deneme yapman
iin yetki veriyorum. Balangta yz kadar Libyalyla.
ilk konuan subay:
- Peki, ii, efendim? diye sordu; garnizon binalarnn in
aatna ii bulmak zorundayz.
- Apirular var, dedi Ramses.3
Ptahmos daha byk bir dikkatle dinlemeye balamt.
- Onlar Avariste tapmak inaatnda alyorlar. Kyly
de tarlasndan alp altramayz.
- Deltada otuz bine yakn Apiru var. Son nfus saym
nn sonularna baktm. Nfusun yansm oluturan kadn
MUSA, MISIR PRENS 61

larla, te birini oluturan ocuklar ve ihtiyarlan hesaba


katmazsak bu, yedi bin ii demektir.
- Avaristeki inaat iin ok saylmaz, efendim.
- Ptahmos! diye seslendi Ramses, yeeni yaklat.
Subaylar ondan yana dndler ve baklaryla tarttlar bu
yeni yz.
- Prens Ptahmos hkmdarmz tarafndan krallk belge
leri idaresi ikinci bakanna asistan olarak atand.
Ptahmos, imdi sadece ordunun komutanlaryla deil,
saraydan, o gne kadar yaad, bildii, tand her eyden,
iekli teraslardan, Amsetseyle alarak geirdii sabahlar
dan, yarlarn, ku avlarnn, lenlerin ve kayk gezintileri
nin dnyasndan ok baka, ok farkl bir dnyayla ilk kez
gz gze geliyordu.
Ramses devam etti:
- Ptahmosu, Oasis lkelerinde ina edilecek asker sle
rin inaatnda altrlmak zere, Avaristeki iilerin iki bi
nini almak ve gerekli iki bin iiyi daha temin etmekle grev
lendiriyorum. Garnizonlarn planlan Memfisteki mimarlar
mz tarafndan yaplacak ve Avaise, Prens Ptahmosa gn
derilecek, prens de planlan krallk binalarndan sorumlu y
neticiye teslim edecektir.
Ptahmos, Ramsesin sesindeki emreder tona hayret etti.
Bir gece nceki lende konuan Ramsesin keyifli, mark
sesi deildi bu. Ve veliaht prens, Ptahmosun grevini ve yet
kilerini geniletiyordu, anlyordu gen adam. Bu demekti ki
Avaristeki Apirular bundan byle Ptahmosun -bir lde-
emrinde olacaklard.
Subaylarla yaplan tartma bitmiti, Ramses, ayakta
bekleyen Ptahmosa dnd. Ptahmos o an fark etti, subay
lar da ayakta konumulard, oysa odada birok iskemle
vard.
- Artk kraln ve kralln hizmetindesin Ptahmos. Bun
dan gurur duyduunu sanyorum. Haklsn! Devletimiz b
yktr, kuzeyden gneye, denizden Punt lkesine ve dou
dan batya, gene denizden llere kadar uzanr. Topraklar
bereketlidir, zengindir, gldr ve btn bunlardan dolay,
dman oktur. Ordumuzun bizi koruduu d dmanlar!
Ama i dmanlar da var, silah tamadklar iin bilemedi
62 GERALD M ES SA D I E

imiz, tanyamadmz dmanlar. Onlar, kraln yasalarna,


yani, efendimiz kraln da sana sylemi olduu gibi, tanrla
rn Yasasna boyun emek istemeyenlerdir.
Ramses telaszca, kelimelerin seiminde en kk bir
tereddt geirmeden, ok rahat ve ok anlalr bir slupla
konuuyordu. Bir taa oyarak yazar gibi! Ptahmos heyecan
lanmt.
- Bu i dmanlan nasl tanyabileceiz o halde?
Ramses glmsedi, ne eildi, sol elini kalasna koydu
ve Ptahmosa dikkatle bakt.
- En nemlileri byk toprak sahipleri, derebeyleri onlar
kraln yasalarm deil, kendi yerel yasalarm uygulamak is
tiyorlar. Ihtiraslan, yedikleri darbelerle ya da darbe korku
suyla bir sre frenleniyor, ama hibir zaman tmyle yok ol
muyor. Bir de lkemizde yaadklar halde baka tanrlara
tapan ve bu nedenle kendilerim kraln yasalarndan bam
sz sayanlar var. Bunlar Apirular.
- Apirulann tapt tanrlar hangileri?
- Dorusu ben de bilmiyorum, diye cevap verdi Ramses;
belli belirsiz bir alayla. Rahiplerin bazlar biliyordur herhal
de, onlarn inceleme yapmaya vakitleri vardr. Dounun tan-
nlan kukusuz, llerde at koturan adamlarn tannlan.
Senin iin geerli bir tek ilke olmal Ptahmos: bu lkenin ek
meini yiyenler yasalarna da saygl olmak zorundadrlar.
Ptahmos yutkundu. Kendisinden beklenen, sivil grn
mnde bir eit askeri grevdi. Hatta, daha da fazlas! Bir
anda kralln ynetiminin inanlmaz boyutlardaki arklar
n gryordu. Bugne kadar bir nehir, evler, insanlar, aa
lar grmt; oysa grnmez bir g, rgtlenmi, dev tap
naklar kadar karmak ve dzenli bir g vard bunlarn ya
nnda. Ayn zamanda bastran, ezen bir g.
Ramses, konumay bitirdiini belli eden bir ses tonuyla:
- Avarise, soyluluuna ve stlendiin greve layk bir bi
imde gitmem ve: adamlarm orann yerlilerinden sememe
ni istiyorum, dedi. Bu amala sana seninle birlikte gitmek -
zere iki mzrakl svari ve zel hizmetlerin iin iki hizmetkr
ve drt kle tahsis ediyorum.
Mabeyinciyi ard:
- Prens Ptahmosun maiyetim arn.
MUSA. MISIR PRENS 63

Birka dakika sonra huzurdaydlar; hepsi salkl, iri ya


pl, otuz yana bile gelmemi gen adamlard.
Ramses onlara dnd:
- Bugnden itibaren Prens Ptahmos efendinizdir.
Adamlar balarn salladlar ve Ramses kmalarn em
retti.
- Mzrakl svarilerin dmda sana iki at daha, iki katr ve
drt eek veriyorum. Oraya ata binmi olarak ve arkanda bir
mzrakl svariyle gideceksin. kinci bakan sana kalacan
yeri gsterecek ve baka hizmetkrlar da verecek. Gereken
her eyi ondan ve br grevlilerden istemekte tereddt et
me. Sen kraln temsilcisisin. Ayda bir kez bana gelmeni isti
yorum. Yazl raporlar da isterim. Ama unutma ki sz, ka-
mkalemden daha esnektir. imdi, yanma gel.
Ptahmosu kucaklad; konuma bitmiti. Ptahmos eile
rek selam verdi, mabeyincinin rehberliinde kapya kadar
yrd. Orada Ramsesin sesiyle durdu.
- On be yandasn, yeenim, dedi naip prens; artk bir
ev kurmann zamandr.
Ptahmos ban nne edi. Bu, bir kadn almak ve ocuk
sahibi olmak anlamna geliyordu. Kendisi de bunu bazen
dnyor, sonra unutuyordu. Dnya ona, bir evden ok
daha byk grnyordu, kendi evi bile olsa.
- Kendin gibi soylu bir kadnla. Kz kardelerinin ve ku
zenlerinin pek ou senin karn olmaktan mutluluk duya
caklardr.
Ramses buna da karyordu demek. Ama yarn gidiyo
rum dedi Ptahmos. Kaamak bir cevapt bu. Belki Ramses
duymad bile. Belki naip prensle byle uzaktan konuul
mazd ya da Ramses cevaplara hi nem vermiyordu.
O gece, bir kez daha uyuyamad Ptahmos. Tuhaf bir rya
huzursuz etti onu. Bir ldeydi. Kr edici bir aydnlk evre
sini sarmt. Sonra rya bitti. Ter iinde uyand.
Yeni doan gn onu ayakta buldu. Kendi kendine ykan
d. Hizmetkrlar, eyasn iki tahta sanda yerletirip katra
yklediler. Nezmet kapnn nnde grnd, uykulu gzler
le. Kucaklatlar. Oluna kk bir kp bal getirmiti:
- Sabahlan beni hatrlaman iin, dedi.
Naht da gelmiti, nedense zihni kanm grnyor, ra
64 GER ALD MESSADl

hat konuamyordu. Kankocann ardmda kzlan da vard;


ocuklara zg souk ve ilgisiz baklarla olanlar seyredi
yorlard. Ptahmos onlan pt.
Sevgi gsterilerini ksa kesmek iin Bir ay sonra gelece
im dedi.
Hizmetkrlar bahede bekliyordu. Sabahn scana ya
kalanmamak iin yola erken kmalyz dedi. Nedenini bil
meden merdiveni her zamankinden daha fazla bir telala,
belki de hkim olamad bir durumdan kamak iin, koar
gibi indi. Hizmetkrlardan biri onun ata binmesine yardm
etmek iin bekliyordu ve Ptahmos, maiyetinin yarmda, ba
tan ayaa bir yol stlne brnm, ufarak bir siluet g
rerek hayret etti. Ayaklar stln altndan grnyordu ve
bunlar bir kzn ayaklaryd. Ptahmos yukan bakt. Kukule
tann saklad yzde bir glmseme belirdi. Bir gece nce
ki danszd. Ptahmos da Ramsesin muzip armanna g
lmsedi. En arkadaki hizmetkrn terkisine biner, diye d
nd. Setii atn soluna konmu binek tahtasna kyor
du ki, ardmda ksa ve bouk bir tartma dikkatim ekti. Ba
m evirdi. Bir gen kz, kendisini sertlikle iten ikinci hiz
metkrn elinden kurtulmaya alyordu.
- Ne oluyor? diye sordu Ptahmos.
Kza bakt, yoksul giyimli, gmrah kvrck salan kzla
alan gen, ok gen bir kzd; yz Ptahmosa hi yabana
gelmemiti. Kz hemen de vah bir silkinile gen adama
seslendi:
- Sen Ptahmos musun?
- Evet.
Yznde bir anda ac bir isyan ifadesi belirdi.
- Baban ld.
- Babam m?
- Amram, dedi kz.
Ve aclar ve ac dolu lklarla kslm, atallam sesiy
le ekledi:
- Apiru Amram.
Dnya dnmeye balad birden hzl, ok hzl, lgn bir
topa gibi.
- Sen... sen kimsin? diye sordu Ptahmos.
- Senin kz kardeinim, kz kardein Miyam.
MUSA, MISIR P * I N I !

Kz hi kimseye emanet edemezdi. Mzrakl svariler ile


hizmetkrlar onu bekliyordu. Aa Msr onu bekliyordu.
Kraln emirleri onu bekliyordu. Ban edi, ata trmand, a
z birden bir l gibi kupkuru olmutu. Kz aadan yukan,
ona bakyordu.
- Bir ay sonra geleceim, dedi utanla.
Kz baklaryla izledi onu. Ptahmos atm drt nala sre
rek saray kapsndan kt.
Bir efin douu iin
bir saat yeter!

Avarise doru yol ald srece Ptahmos, kuku ve fkey


le kvrand. fke, ncelikle; o pasakl, o hizmeti klkl kz ne
cesarette kendisiyle, Prens Ptahmosla byle konuabilmiti?
Kz kardei olduunu sylemiti stelik! Hem, o Amram de
nilen adamn, babas olduunu kim kantlayabilirdi? Kim?
Ama kuku, fkeye egemen oluyordu hemen. Ptahmos bir
ka kez annesinin odasnda aynalardan birine bakmt;
kendi yzn tanyordu. Ve o kk saldrgann yznde
kendi izgilerini grmt. Belli belirsiz, ama kesinlikle ben
zer izgiler. Vakit bulur bulmaz bu sorunun stne gitmek
gerekti. Dndnde, kza bir hizmetkrla bir eyler, bir ar
maan, yarm deben1 mercimek ya da buday, belki birka
tavuk gndererek dilini tutmasn salamak gerekecekti.
Baka eyler dnmeye alt, baard da; nk kar
deleriyle birlikte evrede katld birka srek av dnda
Memfisten hi kmamt. Yol Nil kym takip ediyordu ve
koca nehir, Memflste her gn grd ve gkyz kadar ta
mdk olan nehir imdi onu bir baka dnyaya doru gtr
yordu. Deltann bu kadar yeil olabileceini hayal bile ede
mezdi. Yaz scana bir ay kalmt ve bir buday denizi, en
tatl yeiliyle ilkbahar budaylar, gz alabildiine, yeilden
altn sarsna dnen renklerle rzgrla dalgalanyor ve a
gzl kargalar lgna eviriyordu. Daha tesi, gkyznn
yansmas sanlacak keten tarlalaryd. Sulama kanallar ko
68 GERALD M E S SAD i

yunca bereketli topraktan iekler fkrmt ve papirsler,


nehir kysnda yemyeil kmeler yapyordu. Ve hurmalk
lar, sk, glgeli, serin ve kularla kpr kpr hurmalklar bir
birini kovalyordu.
Kyler de sklamt; kervan grr grmez, pembe iek
lere benzeyen ellerini sallayarak nleri sra komaya bala
yan yan plak ocuklardan belli oluyordu bu. Kk dansz
-ad Buto-metti- onlar grnce ocuksu sesler kararak g
lyordu. Grltc, yorucu ama ayn zamanda elenceli bir
yol arkadayd. htiya molas iin ya da bacaklarm biraz
hareket ettirmek iin, en az on kez durdurmutu kervan.
Bir sre sonra deiik bir kye gelmilerdi.
Kervann nndeki mzrakl binici Apirular dedi.
Ptahmos onlar Memfiste grmt, ama be kiilik
gruplar halindeydiler. Bu, grd ilk Apiru kyyd.
Adamlarna yavalamalarm syledi. Kervan karlamak
iin kouan ocuklar yoktu burada, hemen de hi ev g
rnmyordu, bir duvar ve duvara bitiik direklerle kurul
mu adrlar vard ounluk. Gen erkek yoktu hi, adr
kaplarnn nnde oturmu, keyifsiz gzleriyle yabanclara
bakan ihtiyarlar grlyordu sadece. Ve kadnlar, tavuk yo
lan, buday dven, amar asan kadnlar.
Buto-met Ne kadar mutsuz grnyorlar! diye haykrd.
Avarise kadar, yollan stnde bu kylerin birouna da
ha rastlayacaklard. Yaknlarnda hibir tapmak bulunma
mas, kylerin uzaktan bile tannmasn kolaylatnyordu.
Bu insanlarn eer bir tannlan varsa, o tanny gzden sakl
yorlard herhalde.
Sonunda, epeyi yorulmu olarak byk bir kentin d
mahallelerine ulatlar. Gerekten de Avaris, drt yz yl s
reyle Hiksos krallarnn bakenti olmutu; Ptahmos bunu
Amsetseden, ama baka bir konudan sz ettii srada
renmiti; nk Setinin Msnnda Hiksoslardan pek konu
ulmazd. Kk baltasyla bir firavunincirinin alak dalla
rm kesmeye alan adama, krallk belgeleri idaresi bakan
yardmcsn nerede bulabileceklerini sorduklan zaman,
kervann grkemli grnyle heyecanlanan be alt kii
yolu gstermek iin koutu. Besbelli, bu gelen nemli biriy
di; en iyisi imdiden eteklemekti onu, nk hepsinin, her
MUSA, M IS IR PRENS 69

kesin, koynunda bekleyen bir dileke, peine dt clz


bir kar, isteyip durduu bir uval kuru bakla ya da ka-
n toprak vard kukusuz.
ok gemeden prensin kervanna yol gsterenlerin says
yirmiye ulamt. Belli bir yetkiye sahip gibi grnen biri
onlara, krallk belgeleri idaresinin oradan bir eyrek saatlik2
mesafede olduunu syledi. nce, epeyi zorlanarak, balk
larn, 'kuyumcu dkknlar ile mlekilerin, heykeltrala
rn ve kibrit satclarnn omuz omuza sraland darack so
kaklaryla alveri semtlerinden getiler, sonra sal sollu
eski, grkemli binalarla bembeyaz toz bulutlan iindeki an
tiyelerin arasnda uzanan geni bir caddeye ktlar. Ve so
nunda i ac bir semtte, badem aalarnn glgeledii bir
bahenin ortasnda byk bir eve geldiler. Adamlar cokulu
bir heyecanla, evin kapsn yumruklamaya kotular. Ptah-
mos, bardklanm duyuyordu: An, an, Memfls prensie-
fendiyi grmek istiyor!
Memfls prensi! diye kendi kendine sylendi Ptahmos.
Az buz abart deildi ha! Gerekte prens de, maiyeti de ack
m, susamlard ve hepsinin belleri tutulmutu.
Az sonra kapda ksack, iman bir adam grnd; gz
lerini ksarak, kollan iki yana alm, kukusuz dztaban
olan kk ayaklanyla kotu, gbei sadan sola, soldan
saa salland. Ta uzaktan, gzlerindeki sinsi bak fark edi
liyordu.
Efendimiz, efendimiz! Hizmetkrn Hape-naht emirlerini
bekliyor. Ptahmosun sa bacann nnde birka kez eil
di. Ayn anda, hizmetkrlar, ellerinde binek tahtalaryla ko
tular, aceleyle, nce Ptahmosun sol yanna, sonra mzrakl
svarilerin atlarnn soluna yerletirdiler tahtalan; kervan
daki hizmetkrlar katrlarndan ve eeklerinden kendi ken
dilerine inebilirlerdi. Aka grlyordu: bu insanlar, pro
tokol iini biliyorlard! Karlamadaki yaltaklanma Ptah-
mosu skmt; on ift kol yardm iin uzanrken atndan in
di, ama eller onu belinden, kimi kolundan, kimi dirseinden
yakalamt. Hape-naht, adnn byle olduunu sylemiti,
eilip selamlamay srdryordu.
Aya yere basar basmaz Ptahmos, ona dnerek yumu
ak bir sesle:
70 GERALD M ES SA D tE

- Byle gzel karlanmak, asistann olarak beni ok


mutlu etti Hape-naht, dedi.
Bakan yardmcsna bakt ve anlad: dzenbaz ve sinsiy
di. Gene de komedi elenceliydi dorusu.
- Kraln sarayndan gelen bir yardmc, bulutlarla yz
n rtm bir tannya benzer! diye itiraz etti Hape-naht; y
celii snrsz efendimizin temsilcisinin evimdeki varl tan-
nsal glerin bana bir ltfidur!
Ptahmos glmemek iin kendini zorlad. Bu adamlarn
tumturakl konuma sanatnda da usta olduklan kesindi.
Krallk belgeleri idaresi bakan yardmcs, geni bir kol ha
reketiyle onu, bahe duvan ile evin kaps arasndaki yirmi
otuz an mesafeyi yrmeye davet etti.
Ptahmos:
- eri girmeden, diye sordu; bana ayrlacak dairelerin ne
rede olacan bilmek isterdim.
- Prensim, buraya gelecein konusundaki mutlu haberi
gn nce aldm. Ve hemen soylu prensimiz iin bir ev ya
plmas emrini verdim. Ev henz bitmedi, cima on gnden
nce hazr olacaktr. Bu arada, mtevaz evimde konuum
olmay kabul edecek olursan, beni fevkalade onurlandrm
olursun.
Ptahmos adamlarna dnd ve ykleri indirmelerini em
retti; svariler ve hizmetkrlar ve Buto-met hi kukusuz bir
eyler imek iin sabrla bekliyorlard.
- Ben ve ailem, istediin an emrinde olabilmek iin, ok
uzak olmayan bir evde kalacaz, diye ekledi Hape-naht; hiz
metkrlarm enindir. Emret, emrin derhal yerine getirile
cektir.
Kolu hl evine doru uzanm, bekliyordu. Ptahmos pe
i sra yrd.
Hape-naht evi gezdirdi. Mtevaz ev -sahibinin kulland
tabirle- konuk olmaya deecek gibiydi. Byk, geni ve Aa
Msrdaki krallk belgeleri idaresi bakan yardmcsna
yakacak kadar grkemliydi. Her biri be ya da sekiz odal,
nar aalan ve gller dikilmi bir i baheyle birbirinden ay
rlm iki blmden oluuyordu. Daha byk olan n bina
da yemek odas, mutfak ve brolar vard, arka bina ev sahi
binin zel blmyd. Brolarn duvarlarn kaplayan eta
MUSA. MISIR PRENS 71

jerler, byk bir zenle yerletirildii belli olan papirs rulo


larnn dizildii kutularla doluydu. Alt yazc hl bir eyle
ri dzenlemekle urayordu. Ptahmosun nnde bir tren
deymiesine saygyla eildiler. Dev bir akasyann glgesi ev
leri kucaklyordu. stnde kryla, alak bilezikli bir ku
yu arka binann hemen yarmdayd. Her iki blmde de si
nek, sivrisinek, pire, bit, karafatma ve tm teki zararllar
uzak tutacak bir karmn kokusu egemendi; natron, bebet
otu ve odun kmr tozundan olumu bir karmd bu.
Bahede iki yabankedisi uzanm, uyukluyordu, ilgisiz ba
klarla Ptahmosu seyrettiler.
Ptahmos:
- Yazclarn iine engel olmak ya da yavalatmak iste
mem, dedi. Burada kaldm srece almaya devam etsin
ler. Arkadaki daire bana yeter.
Hape-naht eilerek cevap verdi. lk binann yemek oda
snda bira ikram etti ve bir hizmetkrlar ordusu byk mer
mer masann zerinde duran incecik, pembe akikten kse
leri doldurmak iin koutu. Ptahmos, Hape-naht ve mz
rakl svariler yumuak iimli biray tattlar. Dansz ile hiz
metkrlar, sosyal smflannn bilincindeydiler, darda bek
liyorlard.
Hape-naht, iki ksesini masaya brakarak:
- Efendimiz herhalde bu uzun yolculuktan sonra dinlen
mek isteyecektir, dedi; eer izni olursa bugn kendisini kra
lmzn temsilcisine takdim edilmeye layk kiilerle birlikte
olacamz bir akam yemeine davet etmek istiyorum.
Ptahmos bir kez daha bam ne eerek cevap verdi, ama
biraz aknd. Buraya ikinci snf bir memur olarak geldii
ni sanmt, imdi kendisine ok daha yksek mevkideki bir
kii gibi davranldn gryordu. Belki bu akamki yemek
te iin srrn zebilirdi.
Hizmetkrlar, sandklar Ptahmosun setii odaya tad
lar. Mzrakl svariler de yerleti. Dansz, efendisinin odas
na bitiik bir oday semiti. Hizmetkrlar hayvanlan eve
ok da uzak olmayan ahrlara gtrdler. Hape-naht ortada
yoktu. Ptahmos, kukusuz ev sahibine ait olan yataa uzan
d ve uyudu.
Gen prensi akam serinlii uyandrd. Bu memleket
72 GE R AL D MESSADl

Memfis kadar scak deildi. Dan kt. Gk ivit mavisiydi.


Bahenin ortasndaki bir direkte, bcek ordularm yok ede
cek yakmalk grevi de yapan iki meale yanyordu. Yase
minler kokularm salmt. Ptahmos aknd, tedirgindi. Bir
haftadan az bir sre iinde, tand, bildii her eyi kaybet
mi, kendini, snrlan belirsiz bir grevle, tmyle yabana
bir dnyada bulmutu. Bir hizmetkr ararak ykanmak
istediini syledi. Lksn dorua ulat bu evde, Hape-
nahtn adamlan suyu stm ve kokulu sandalaaa ya
ilave etmilerdi. amarclar giyeceklerini hazrladlar.
Ptahmos giysilerinin stne uzun kollu bir tunik geirdi
ve hayatnda sadece bir kez yapt gibi, mercan ve turkuvaz
ilenmi geni altn gerdanlm takt. Onu, olaanst yet
kisi olan bir soylu gibi karlamlard, o halde yle davrana
cakt. Hape-nahtn hizmetkrlarndan biri gelerek, arzu et
tii an, len salonuna kadar prense refakat edeceklerini
syledi.
Ptahmos, ardnda svarileri ve hizmetkrlar olduu hal
de, kurbaa vrraklamalannn enlendirdii baheden geti.
Buto-met evde kalacakt, bu erkekler aras bir yemekti.
Gerekten de yle oldu. Yemek, Hape-nahtnkinden de
byk bir evde yenecekti, evin geni bahesi yarasalan r
kten birok mealeyle aydnlatlmt. evre aalara ba
lanm atlann banda hizmetkrlar bekliyor, mealelerin
aydnlnda atlann yannda duran binek tahtalan fark edi
liyordu.
Ptahmos ziyafet salonuna girdi. On iki kii, ellerinde a
rap kupalan, kimi oturmu, kimi ayakta, onu bekliyordu.
En genleri otuz yalarnda, en yallar ellisinde grnyor
du. Baklarm ondan yana evirdiler ve Ptahmos, birden
ok gen olduunun ve u an verecei snavn neminin bi
lincine vard. Sadece birka dakikada ya kendini kabul etti
recek ya da geri dnlemeyecek biimde, her eyi kaybede
cekti. Hape-nahtm iyi niyet gsterisi alaka bir tuzakt.
Ramsesin davranlarn dnd ve onu taklide karar ver
di : ba dik, baklar dik ve kararl, nazik ama buz gibi bir
glmseme. Ona ilk yaklaan, konuklarn en yals oldu.
Yapl, hafife gbekli, cidd, fazla cidd bir ihtiyard.
Knm gz kapaklarnn altndan, bir ylannkine benze
MUSA, MI SI R PRENS 73

yen souk ve donuk baklaryla gen adam szyordu.


- Ben Horv-amonum, dedi; Avaris nomark.* Bu akam
benim konuumsun. Mtevaz bir hizmetkr olduum kra
lmn temsilcisine ho geldin diyorum.
Avaris nomark! Kralln en gl adamlarndan biri!
Neredeyse, Aa Msrn kral naibi!
- Kraln temsilcisi Ptahmos, kutsal efendimizin adaletinin
temsilcisiyle tanmaktan onur duyar.
kinci konuk, daha gen, sa dklm, uykulu gzleri
ne ramen sinsi bakl bir adamd.
- Ben heriheb Shu-enshi diye kendini tantt, Abidostaki
Seti-Osiris Tapnann vaiz rahibiyim. Kralmzn ulu ve
kutsal esintisini, krallk belgeleri idaresi bakan yardmcs
saygdeer Hape-nahta getiren bilgili yazcya ho geldin di
yorum.
Sesinde belli belirsiz bir alay m vard? Ptahmos tam kes-
tiremedi. Ona ve teki konuklara, kral antlan yapm-ona-
nm idaresi bakan ve Osiris Tapna alm-satm sorumlu
suna, Avaris garnizonu komutanna ve en nemli unvanlan
zengin olmalanym gibi grnen byk toprak sahiplerine,
birka szlk farkla ayn cevab tekrarlad. Konuklarn ba-
klan Ptahmostan ayrlmyordu.
Bu maddesiz kuatma, yemek sresince de gevemeden
kendini hissettirdi. Ptahmos evreyi inceleyerek oyalanyor
du : krmz stunlan ve lotus freskleriyle sslenmi salon,
sedef kakmal abanoz iskemleler ve albatr masalarla, h
kmdar saraylan gibi denmiti. Yemeklerin nefaseti ve
bolluu Memfisi aratmyordu, hatta kraln sofrasmda nadir
iilen Suriye ve Kbns araplan, renkli kupalar, meyve ve i
eklerle ssl servis tabaklaryla Memfis sarayndan aaha
zengindi. Ama btn bunlar Ptahmosun ilgisini uyandr
mamt. Gen adam, bu gece oynanan kumarn ok nem
li olduunu, sz konusu olan eyin, kendi saygnl olduu
nu biliyordu. Onlara fazla gen grnmt, kesindi bu, o
halde kraln olaanst ltfuna layk olduunu gstermek
zorundayd.
Yal nomark:

* Nomark: Eyalet valisi, (.n.)


74 GERALD M E S S A D 1E

- Kralmzn ve naip prensin Aa Msr konusundaki iyi


niyeti biz tebaasn mutlu ediyor, dedi Ptahmosun uzatlan
tabaktaki yemei almasn beklerken. Yemek, ince ince kesi
lerek kinili yada kzartlm ve kk susam ekmei di
limlerine oturtulmu balkt. Kutsal efendimiz ve olunun,
ikinci lkeyi, tannlann ona vaat ettii konuma getirmeyi d
ndn sanyorum.
Cevap bekler gibi Ptahmosa bakyordu.
- Tapnaklarn restore edilmesi bunu gstermiyor mu?
diye karlk verdi gen adam. Bunu rastlantyla renmiti,
rastlantlar bazen ok ie yarar.
- Garnizonlarn yapm konusu da dnlmeyi gerekti
riyor, diye devam etti nomark. Naip prens inaatn ok yava
yrd kansnda.
- Yava m yryor? diye sordu Ptahmos.
Nomark, anlaml bir glmsemeyle:
- Naip prens yanlm olabilir m i? dedi. Evet! Sorun ok
ak. altrdmz iilerin hepsi yabanc. Bir blm do
u lkelerinden getirdiimiz sava tutsaklan, ama byk
ounluk Apiru. Tutsaklardan vasat bir randman alyoruz,
ne gerektii gibi ta yontmay biliyorlar, ne tula dkmeyi.
Apirular ok daha iyi alyor, ama srekli isyan halindeler.
- Neden, neye isyan ediyorlar? diye sordu Ptahmos.
Kral antlan yapm-onanm idaresi bakan, rdek butu
nu tabaa brakarak ilk kez sze kan, az yala prl prl,
gzleri zgnd. ok fazla altnldklanm iddia ediyorlar
diye arlatt.
Ptahmos:
- Sanrm lkede otuz bin kadar Apiru var, dedi Ram-
sesten duyduklarm tekrarlayarak; nfusun yans kadn.
htiyarlar ile ocuklan da karrsak, gene de on bin erkek
kalr. Bu hi de kmsenecek bir i gc deil! Aklc bir
alma planyla sorun kmamas gerek.
Cevabn kesinlii konuklan artm.
Antlar yapm-onanm idaresi bakam, hizmetkrdan a
rap isterken:
- Prens Ptahmosun konu hakkndaki ayrntl bilgisini
takdir ediyorum, dedi. Ama sorun u ki bu insanlar gene de
fazla altrlmaktan yakmyorlar. Ve bakaldnyorlar. Biz
MUSA, MISIR PRENS 75

artk son birka yl sresince olduu gibi, isyanlarla ura


mak istemiyoruz. Memflste ve blgemizde gvenlik gleri
harekete geiyor, kral ve naip prens rahatsz oluyorlar. Oysa
hibir ey bizi onlarn rahatszl kadar zemez.
Ptahmos cevap vermedi. Tabandaki fazla yal gverci
ni didikliyordu, salatadan ald, parmaklarn sildi, bir yu
dum arap iti ve kral antlar yapm-onanm idaresi baka-
nna dnerek, hain bir sesle sordu:
- Burada benden ne yapmam isteniyor?
Nomark yksek sesle gld. Vaiz rahip gzleri yerde, ses
sizce glmsyordu.
- Prensimizin kavrama yetenei olaanst!
Hape-naht:
- Krallk belgeleri idaresi bakanlmz, diye anlatt, b
yk kralmz ve onun soylu naibi tarafndan Aa Msrla il
gili olarak alnm kararlarn kaydn tutar. Ama sadece bir
tescil brosu deildir. Bu emir ve kararlarn, nomarkn da
desteiyle, uygulanmasndan da sorumludur.3 Prens Ptah-
mosun grevi, iyi niyetli onayyla, bu uygulamalara aklk
getirmek olacaktr sanyorum.
- Peki, bunu nasl yapacam? diye sordu Ptahmos.
Hape-naht kurnazca bakarak glmsedi, kurnazdan
ok, sinsi bir glmsemeydi bu. arap kupasn kaldrd.
- Prensimizin dehasna gveniyoruz, dedi.
Ptahmos birden, Setinin kendisini buraya neden gnder
diini anlad: onu eitmek iin olduu kadar, snamak iin
de yapmt bunu.
- Eer yanlmyorsam, Apirulann daha disiplinli alma
sn salayacak bir forml bulabileceimi, baaramadn
takdirde, naip prensin nezdinde, kurulunuzun iddialarn
savunacam dnyorsunuz. Yerinde inceleme yapmam
gerek.
- Prensin szleri aklc ve kesin, dedi nomark; hepimiz
kutsal koruyucumuzun yapt seimin ne kadar doru ol
duunu bir kez daha grdk.
Konuklarn baklarndaki anlam deimiti. Ama Ptah
mos yorgundu, yolculuktan olduu kadar, bu akam harca
mak zorunda kald beyin gcnden yorgun dmt,
btn bu yabanc yzlerden yorulmutu. Baklaryla hiz-
76 GERALD M E S S A D 1E

metkrlann arad. Biri, ellerinde incecik kumla dolu bir k


se ve bir kse suyla kotu. Gzel kokulu suyu prensin par
maklarna dkt, Ptahmos, parmaklarm ince kuma daldr
d, kard, hizmetkr tekrar su dkt. kinci hizmetkr hav
luyu uzatt. Ptahmos parmaklarn kurulad. Bu, yemein
bittii anlamna geliyordu. Yal nomark ayaa kalkt, teki
konuklar da kalkt.
- Aramzdaki varlnz bizim iin k ve onur kayna ol
du, dedi.
- Onur bana ait, diye karlk verdi Ptahmos.
Yatmak iin dairesine dndnde Buto oktan uyu
mutu. Ptahmos bir an i bahede durdu, gkyzne bakt,
ondan bir eyler bekler gibiydi. Ama yalnzd. Yapayalnzd,
imdi gzne dev bir brokrasi labirenti gibi grnen bu ye
ni dnyada tek banayd, duyabilecei tek ses, kendi akl
nn ve duygularnn sesiydi. Sonra yatana uzand, hemen
uyudu.
Ertesi sabah, ykanr ykanmaz, Hape-nahta bir haberci
gndererek, en ksa srede bir ustabayla birlikte inaatlar
dan birine gitmek istediini bildirdi. Yarm saat sonra, bizzat
Hape-naht, katr srtndaki iki adamyla birlikte geldi.
- Prens garnizon inaatn m grmek istiyor?
Ptahmos ban sallad. Garnizonlarn ksa srede ta
mamlanmas Ramsesin en ncelikli hedefiydi. Atna atlad,
her zamanki gibi n sra bir mzrakl svari ve ardnda bir
kincisi olduu halde Hape-nahtn adamlarna katld. an
tiye Avarisin batsnda, bir saatlik yoldayd.
Kavurucu gne, en az bir mil, yani be bin ar uzunlu
unda, bir ar derinliinde, toz bulutlaryla kapl bir uku
run stndeydi. Ara ara kuleleriyle bir kale duvar rlyor
du. Bine yakn ii, yan plak, terle pnl pnl olmu beden
leriyle alyordu, evrenin i beyazl iinde gnete sim
siyah grnen glgeler... Gne, Apirulan kavurmu, ka-
rartmt, sadece belleri hizasndaki ince bir izgiden, asln
da tenlerinin bembeyaz olduu belli oluyordu. urada bura
da, gemilerle Yukan Msrdan getirilmi talan ileyen yon
tucular vard, bir baka ekip, hi de acele etmeden, gnee,
kurumaya braklacak tulalar iin hazrlanm topra ka
lplara dkyor, bir nc grup tulalar iin su tayor, ni
MUSA, MISIR PRENS 77

hayet bir baka ekip tula duvarlarda kullanlacak kereste


yi hazrlyordu. Bir ksm, hibir ey yapmadan, alanlarn
yannda duruyordu, ustabalan, ellerinde krbalar, bar
yordu aralarnda.
Ptahmos manzaray seyretti, bu tam bir kaostu; saray
duvarlarnn yapm srasnda almalar yeterince izlemiti
ve btn gruplarn birlikte, ayn zamanda altrlmas ge
rekmediini biliyordu. Amsetsenin bir sz hep akimdayd;
Zek ahine benzer, irade boaya! Onun birka kelimeyle
are nermesi ve otoritesini kabul ettirmesi iin durumu ke
sinlikle tespit etmesi gerekti. Burada durumun temel nede
ni, dzensizlikti. nemli olan, bunu ayrntlarla ifade etmek
ti. Hape-naht ona antiye sorumlularm tantt: mimarba,
ustabaannn efi, talarn, tulaclarn ekip balan...
Adamlar, birbirine kanan nezaket cmleleriyle eilebildik-
leri kadar yere eildiler.
Ptahmos, laf kalabaln ksa kesmek iin:
- Bu antiye ie balayal ne kadar oldu? diye sordu.
Ustabalann efi Pihare:
- , diye cevap verdi.
- Peki, inaat ne zaman bitecek?
Ustaba uzun bir nutka balad, sylediklerinden hibir
ey kmyordu, Piharenin az kalabalk ve stelik konu
urken tkrk saan biri olduu anlald sadece. Ptah
mos ses karmadan ona bakyordu, yz fazla krmz gz
leri fazla parlakt ve nefesi nane kokuyordu, keskin bir nane
kokusu; imiti ve iki kokusunu kapatmak iin alelacele
kokulu otlar inemiti. Adamn boannki gibi kaln bir
boynun zerinde drt ke bir yz vard.
Ptahmosun sabrszlandn fark eden Hape-naht,
serte:
- Prens ne zaman biteceini soruyor, dedi.
- En yakn olaslkla drt ayda, diye cevap verdi ustaba
cam skkn.
Ptahmos:
- Peki, ne zaman bitmesi gerekiyordu? diye steledi.
Pihare skntdan terlemeye balamt. Mehirin birinde"
diye cevap verdi. Mehirin biri uurlu gnd; hafta vard.
Kalenin duvarnn o tarihte bitmeyecei kesindi.
78 GER AL D MESSADE

- Ben sana demitim! diye bard mimar.


Ptahmos onu dinlemiyordu. antiyeyi dolatrmalarn is
tedi adamlardan. Hape-naht ve mimarba bir saniye bile
yanndan ayrlmyorlard. Bir saat gememiti, baladklar
yere dndler.
Ptahmos, cevap istemediini belli eden kesin bir ifadeyle:
- Gryorum ki dedi, ta temeller daha tamamlanmam
ken, hatta kuzey duvarnn temel ukuru bile kazlmam-
ken, tulaclar tula dkyor.
Pihare:
- Adamlar deiik ritmlerle alyorlar, diye sze balad.
Ptahmos:
- Hayr, diye szn kesti, temellerin kazlp talarn ta
mamnn rlmesinden yirmi gn nce tulalarn dklme
sinin hibir yaran yok. imdi, derhal, tulaclarn temel ka
zanlara yardm etmeye gitmesini ve sonra, ilerinde ta yont
may bilenlerin talara takviye olarak gnderilmesini isti
yorum.
- Tula belli bir sre kurumak ister, diye itiraz etti usta
ba.
- Tula drt gnde kurur, stelik tekrar dkmeye balan
dnda, hazrda zaten yeteri kadar tula olacaktr. Temeller
rlp bittii gn, tulaclar baka bir garnizona, baka bir
ekibe yardma gnderilecekler.
Ustaba, aknlkla gzlerini at.
-Am a, prensim, tulac, tulacdr... Sonra tekrar gerek
tiinde tulalan kim dkecek?
- Bir ocuk bile tula dkebilir. Dnyann en kolay i i:
kalplarn iine, ince kylm samanla kank sulandrlm
topra dker, kurumas iin gnete bekletirsin. ocuk
oyunca! Su tayanlar bile yapabilir. stelik sra d du-
varlan kmaya geldiinde, tulacya ok daha az gereksinim
olacaktr.
Ustabann patlak gzleri bsbtn almt. Hape-
naht aknlkla gzlerini krptnyordu. Mimarn az ak
kalmt.
- u anda, diye devam etti Ptahmos: talar hazr olduu
halde temel ukurlarnn kazlmas tamamlanmad iin,
btn duvarclar, elleri brlerinde, oturuyorlar. Tulaclar
MUSA, MISIR PRENS 79

hi kendilerini yormuyor, arada ak oynuyorlar. Ve bu sre


iinde, gndeliklerini alyorlar. Bu nomarkn ve devletin pa
rasdr. Byle ey olmaz. Ka tulac var?
- Otuz be, efendim.
- Otuz be iinin daha katlmasyla temel ukurlan drt
gnde tamamlanr. Bu drt gn sresince, duvarclarn da
talarn yontulmasna yardm etmelerini istiyorum.
- Prensim! diye bard Pihare. Ta yontmak... ta yont
mak bir sanattr. Bir meslek! Duvarclar, tulaclar, ta yon
tacak... Prensim!
- renirler. Talar renmiler, duvarclar ile tulac
lar da renebilirler, diye cevap verdi Ptahmos.
Hape-naht ve mimar, gen bir yazcy artmlard; onu
bir tan zerine oturttular, boynunda asl duran mrekkep
iesini ald, at, yaknndaki bir tam zerine koydu ve Ha
pe-naht yazdrmaya balad: Prens Ptahmosun emriyle,
bugn, Atirin 8inci gn, Aa Msrda Avaristeki garni
zon inaatnn antiyesinde aadaki talimat verilmitir...
Ve ardndan Ptahmosun emirleri srayla yazld. Ustabala-
nn ba, gzleri yerde, cam skkn ve kaygl dinlerken, yaz
c hiyeratik harfleri hzla sralyordu.
Belgenin yazlmas bitince, Ptahmos ekledi:
- Ayrca, unu da ekliyorum, gelecekte Avaris nomu iin
deki btn inaatlarda alacak ekipler, mimarba tarafin-
dan hazrlanacak bir i program uyarnca, ihtiya srasna
ve zamanma gre iba yapacak, bylece inaat alannda
almayan ii bulunmayacak ve tek bir i gn bile kaybe-
dilmeyecektir.
nne bir kk testi yumuak bira ile bir kupa getir
milerdi, bir yudum iti, sonra:
- Bu antiyede ka kii alyor, diye sordu.
Ustaba:
- Yedi yz otuz bir, prensim diye cevap verdi.
- Ka ii temel ukurlarnda alyor, ka ta, ka du
varc var?
- Temellerde elli ii, otuz ta, otuz alt duvarc.
- Otuz alt duvarc m?
- Tabi raklarla birlikte, prensim.
- Bu say ok fazla, dedi Ptahmos. Bir antiyede ayn an
80 GE RA LD M E S SAD i fi

da yzden fazla iinin almas gerekmez. Ka Apiru?


- Hepsi Apiru, efendim.
-tok iyi. Kral ve naip prensin iiye gereksinimi var ve bi
ze, Memfise, igcnn yeterli olmad bildirildi. Oysa g
ryorum ki gerektiinden de ok ii var.
antiyeden ayrlmaya hazrlanyordu.
- Yarn verilen talimatn nasl uygulandn grmek iin
geleceim.
Bylece, sadece bir saat, Memfisten gelen adamn bir ss
arac olmadnn anlalmasna yetmiti.
Hape-naht ve maiyettekiler binecekleri hayvanlara doru
yrrken:
- nanlmaz, diye bard bakan yardmcs, inanlmaz
bir kavrama yetenei! Bir ahin gibi keskin gzlsn!
Ellerini birletirerek havaya kaldrd.
- Ey kralmn temsilcisi, geldiin gn ne uurlu bir gn
m!
Ptahmos glmemek iin diini skyordu.
- Tehlikeli vgler, sayn bakanm, dedi; btn bunlan
benden nce hi kimsenin grmemi olmas mmkn m?
Hape-naht birden durdu.
- Prensim! Herkes grd, ama hi kimse syleyemedi.
Ustaba, Avaris civarndaki en zengin kyn aasnn olu
dur. Avarisin erzak ihtiyacnn bete birini onun topraklan
salar bize. Onun kstrecek olursak, eti tartmak iin kul
landklar madenin arl azalverir. Kynn insanlar
antiyeden talan, tulalan, tahtalan almaya gelir; tap
naktan erzak alarlar.
- Yani, Piharenin bir haydut, bir antajc olduunu sy
lyorsun. Ve imdi, onu kzdrdk, yle mi? dedi Ptahmos
atn mahmuzlarken; inaat srncemede brakarak cebini
doldurdu, daha da uzatmaya alacak. Nomarkn otoritesi
nerede, peki?
Katrnn stnde ona yetimeye alan Hape-naht ba
rarak cevap verdi:
- Prensim! Ustabam bu gece ntikam Tannas Seh-
metin gnderdii karabasanlar uyutmayacak. Yann sabah
ate saacak, greceksin!
Ptahmos glmeye balad. Ama belli etmese de aknd.
MUSA, MISIR PRENS 81

Bu sorunlarla ba etmek iin onun geliini beklemi deiller


di herhalde.
Hape-nahtm sesi la dnmt, tekrar seslendi:
- Yarn, afakta, antiyede, greceksin, emirlerini uygu
larken kuduz kpek gibi uslu olacaktr!
- Peki, nomark ne yapacak, Hape-naht, nomark?
- Ah, prensim! dedi Hape-naht, sesi o kadar alamakly
d ki Ptahmos yavalad. Nomark da benim gibi! Otoritesini
gstermeye kalkt an, ona ok abuk, bu otoritenin sand
kadar byk olmadm hatrlatyorlar.
- u halde sadece kraln otoritesi var, diye mrldand
Ptahmos, Setiyle olan konumasm hatrlamt. Ama Hape-
naht onu duymad.
Az sonra Ptahmosun kald eve geldiler.
Katrndan zorlukla inen Hape-naht bir kez daha Ne
uurlu bir gn! diye bard.
Hizmetkrlar Ptahmosun atnn4 sol yanma binek tahta
sn koymak iin kotular. Uzatlan eli grmezden geldi ve bir
srayta atndan indi. Uurlu bir gn diye tekrarlyordu
Hape-naht, ellerini ge kaldrarak.
At ve boa

Sabah uyandnda, hizmetkr, nomarkn bahede ken


disini beklediini syledii zaman Ptahmosun aknl b
yk oldu.
Hemen bir stle sarnd, sandallarm giydi, baheye
kan kapy at. Gerekten de nomark, pei sra yryen bir
yazcyla, bir aa bir yukan dolayordu.
- Gneli bir gn dilerim sana, dedi Horv-amon.
Soran gzlerle bakan Ptahmos:
- Ben de sana gzel bir gne dilerim, diye cevap verdi.
- Bem dn gece uyutmadlar, dedi nomark; ustaba Pi-
hare szlanmalar ve yaknmalaryla geceyi zehir etti.
- Szlanmalar bilemem, ama ikyet etmesi kstahlk.
- Kendisini kraln ahininin penelerine terk ettiimi sy
leyerek bana sitem etti. Emirlerinin alma dzenini bozdu
unu syledi, ii brakmakla tehdit etti.
Ptahmos derin bir nefes ald.
- yle sanyorum ki, dedi; emirlerim onun soygun ve an
taj dzenini bozdu aslnda. Devlet, senin elinle ona para
dyor1ve o da daha uzun sre devleti soymak iin bile bi
le ii uzatyor. Btn iileri ve ekipleri ayn anda antiyede
tutuyor, bylece daha ok deme yaplyor. Naip prense, in
aatlarda ii sknts ekildii syleniyor. Kralln btn
inaatlarnda uygulama byleyse, buna amamak gerek.
- Haklsn, diye cevap verdi nomark; ama Pihare Aa
84 GE RA LD M ES S AD I E

Msrn ileri gelen ailelerinden birine mensup. Bunlar nem


li kiiler. Dn yaadm iddia ettii gibi bir aalanmaya
katlanamaz.
Kediler gnein ilk klarnda keyifle geriniyordu. Sabah
rzgr yasemin dallarm kprdatt, baygm kokuyu onlara
kadar getirdi. Bir karga irkin sesiyle tt.
Ptahmos, nomarkn gzlerinin iine bakarak:
- Aalanmadan daha kts de olabilir, dedi. Pihare ve
ailesi hakknda mal aratrma atrabilirim. ayet ii bra
krsa, ki bu senin otoritene yaplm bir bakaldr olur, ya
rn Memfise dner, raporunu naip prense verebilirim.
Nomarkn enesi kenetlendi, baklar fkeliydi.
- O raporda ne yazl olacak?
- Avariste soyguncu bir ustabann, nomarktan daha
gl bir otoriteye sahip olduu... ayrca, gecikmenin tek se
bebinin, kokumu bir ynetim olduu yazl olacak.
Byle bir raporun verecei sonular ok akt. Bu, no-
markn grevden alnmas demekti. Pihare ailesine gelince,
Memfsten gnderilecek zel bir mal polis ekibince sorgula
nacakt. Nomark birden kayglanmt.
- Bu, sava demek, dedi ar bir sesle.
Ptahmos serte:
- Daha balarken kaybedilecek bir sava, dedi. Bu sabah
durumu apak gryorum. Pihare antaj yapyor. Kraln ve
naip prensin bir temsilcisine antaj yapyor hem de. kz
kafasnn iindeki beyninin alkolle iyice uyumu olmas ge
rek! Kediler ayaklarna srtnyordu. Eildi, balarm ok
ad, sonra doruldu.
- Nomark, sana Pihareye mesajm iletme grevini veriyo
rum, bu sabah onu antiyede bulamazsam, benden hayat
boyunca unutamayaca bir ders alr.
Nomark bayla selam verdi, gitti.
Durum tmyle Hape-nahtn anlattklarna uymuyordu;
nomark otoritesini kullanamyor deildi.
Pihareyi ya da daha dorusu stat guoyu korumaya a
lyordu. Kukusuz, diye dnd Ptahmos, adamn ailesi
nin zenginliinden yararlanyordu. Ptahmosun bir ucun
dan yakalad, -hi kuku yok- bir yolsuzluklar zinciriydi.
ok acele ykand, gene mzrakl svarileri ve hizmetkrla-
MUSA, MISIR PRENS! 85

nyla birlikte antiyeye gitti. Bu kez Hape-nahta haber ver


memiti.
Ama onu antiyede, ask bir yzle, mimarla ve nomarkla
konuurken buldu. Hape-naht, Ptahmosu grnce ona
doru kotu, her zamanki dalkavuka sayg gsterilerini
tekrarlyordu ama kayg, hatta korku yzn dondurmu
gibiydi. Ptahmosa, krallk belgeleri bakan yardmcsnn
belkemii daha da eilmi gibi geldi. Nomark ise duygular
n ele vermiyordu.
Ustaba Pihare, Ptahmosu grnce birden hareketsiz
kald ve ilk andan dman durumuna gelen gen adama
bakt. Sonra ar admlarla yaklat. Ptahmos antiyeyi ba
klaryla taryordu; bir gn nce grd ii kalabalnn
te biri bile yoktu ortada. Tehdit sonu vermiti.
Ustaba, kaskat, eilir gibi yapt ve Ho geldin dedi.
Ptahmosa durgun ama iin iin ldrme arzusuyla tutuan
gzlerle bakyordu. Ptahmos bu bak soukkanllkla g
sleyerek nezaketle cevap verdi. Sonra antiyeyi gezmek is
tediini syledi.
- urada, kazlan ukurlarn topram kaldran adamlar
tulac iiler, senin istediin gibi, dedi Pihare.
- Ne zaman bitireceklerini dnyorsun?
- Yarn akam.
- Daha yontulmas gereken ne kadar ta var?
- te biri yontulmad, diyebilirim.
- Bu i ne kadar zaman alr?
- Bu, alan ii saysna bal.
- Geri kalan te biri iki gnde tamamlamak iin?
- Yirmi ii, be de rak gerekir.
- iki gn sonra, temeller tamamlannca, talar getire
ceksin. iki gn sonra, st duvarlar rdrmek iin, tulac
lar ve duvarclar aracaksn. imdi, bakalm: inaatn
btnne gereken tula miktarna gre, elimizde bulunan
hazr tula ne kadar?
- Aa yukar yans hazr. Bir miktar ok iyi yaplmam
tula da var.
- ok iyi, dedi Ptahmos. Bu demektir ki inaatn bundan
somaki blm iin tulaclarn sadece yarma ihtiyacmz
olacak.
86 GERALD M E S SA D tE

- Ustabal sen m yapacaksn? diye sordu Pihare, se


si kupkuruydu.
Ptahmos ona dnd ve cevap verdi:
- Bu inaatta bir ustaba bulunsayd, sana bu emirleri
vermek zorunda kalmazdm. Bu inaat on gn iinde bite
cek.
- Ben istersem biter.
- Horv-amonun seni aklm kullanmaya raz ettiini san
yordum. Ben istersem, hemen yann, sen ve ailen hakknda
bir mal soruturma balatabilirim. Bundan byle, bu ina
at geciktirmek iin en kk bir hareket yapacak olursan,
seni yarglanncaya kadar beklemen iin tapnan zindan
na attnnm. Naip prens bu inaatn hafta sonra bitecei
ni sanyordu. u anda be hafta gecikmi durumdasn ve on
alt hafta daha gecikmeyi planlyorsun.
Pihare mosmor olmutu.
- Bu konularda nomarkn onay gerekir. Bu lkede en
byk otorite onundur.
Ptahmos, nomarkn Pihareye hibir ey sylememi ol
duunu anlyordu. Hi kukusuz, bir anlamazlk kma
sndan korkmu, olayn sorumluluunu Ptahmosa brak
mt. Ve btn bu insanlar, Memfisli gen adamn, yzey
sel bir otorite gsterisinden teye gitmeyeceini dnm
lerdi. Bu gerei anlamak Ptahmosun iradesini daha da
glendirdi.
- lkenin en byk otoritesi, Pihare, kraldr ve ondan
sonra naip prens gelir. ki seni sar yapm Pihare. Sana
ka kez burada kral ve naip prensi temsil ettiimi syledim.
Sesini ykseltmiti, iiler durup baktlar. Piharenin oto
ritesine kar kmaya cret eden kimdi?
- imdi, haydi! I bana.
Ustaba ona ldrecek gibi bakt. Sonra dnd, gitti. Te
mel kazlarna doru yrd ve birka saniye sonra, toprak
kazan iilerden birini btn gcyle krbalad. Apiru kor
kun bir lk att. Ptahmos kotu.
- Krba ii hzlandrmaz, diye bard, aksine yavalatr.
ok nemli bir sebep olmadka krbacn kullanmam men
ediyorum.
Pihare vah bir hayvan gibi bard, krbac yere frlatt,
MUSA. MISIR PRENS 87

btn vcuduyla dnd. iler durdu, gzleri iki adamn


zerindeydi. Devlet otoritesi ilk kez onlardan yana oluyordu.
Hi beklemedikleri bir atma yaanyordu karlarnda;
gen bir ata benzeyen gen prens ve boay andran ustaba
... Pihare hrltyla soluk alyordu. Ptahmosun zerine atl
mak arzusuyla ldrd ama hareketinin sonularndan
rkt belliydi. Horv-amon ve Hape-naht olay uzaktan
grmlerdi; koarak geldiler.
- inin bama dn, ustaba! diye bard Ptahmos. id
det istemiyorum. Kraln ve naip prensin iradesine kesinlikle
uyacaksn. Gzlerim zerinde olacak!
Sesi antiyede yankland. Btn iiler duymutu. Bir
den rktc bir sessizlik evreye hkim oldu.
Nomark iki adamn arasna girmek istedi. Ptahmos, bir
gn nce hayal bile edemeyecei bir kmseme ifadesiyle
adama bakt, eliyle iterek atna doru yrd. Hape-naht
ardndan kotu, yetiti. Horv-amon, akn ve kaygl, geride
duruyordu.
- Prensim! Prensim! fkelenmeyin, ltfen... Ayaklannza
kapanyorum! diye bard Hape-naht.
- Bana neden kendi evini verdiini anladm, Hape-naht,
dedi Ptahmos. Burada uzun sre kalamayacam, kediden
kaan san gibi gnde kap gideceimi dndn. im
di, evimin on gn iinde hazr olmasn istiyorum.
Dizginleri ekti, geri dnd, svarileri ve hizmetkrlar
peinde, drt nala uzaklat.2
Tanrlarn hizmetkrndan
karanlk szler

Olayn kapandn sanmt; yanlyordu.


Hape-nahtn evine vardnda, yazclarn tela iinde ol
duunu fark etti; onu grnce donakaldlar. Baheden ala
yan bir kzn hkrklar duyuluyordu; daha nce aladm
hi duymad iin, onun Buto olduunu, ancak baheye gi
rince anlad. Hizmetkrlar birbirlerinin yaralarm, eziklerini
temizlemeye alyorlard.
Anlatlan yk basitti. O gittikten az sonra tarlalara ba
kan taraftan alt adam gelmi, arka kapdan eve girmiler,
Butoyu dvmler, kfrederek stn bam paralam
lar, sonra hizmetkrlar koup gelince, saldrganlarla dv
mek zorunda kalmlard. Sonunda olay fark eden yazcla
rn barmalaryla aznlkta kaldklarm gren saldrganlar
kamt. Sadece biri, Ptahmosun hizmetkrlarndan biri
nin bama vurup bayltt bir adam, flravunincirinin altn
da yatyordu bahede.
Ptahmos birka szle Butoyu teselli ettikten sonra bay
gn saldrgana bakmaya gitti. Yerde yatan adamn evresin
de kk bir kalabalk toplanmt; kimi can ekitiim sy
lyor, kimisi yarn ayaa kalkacan iddia ediyordu. Alela
cele arlm bir hekim, bir yak hazrlamakla meguld,
yarasa cieri, susam ya, yalanc safran, bakr tozu ve da
ha bilinmedik maddeleri kartrarak... marifetini gster
mekten mutlu olduu belliydi. Ptahmos, alnnda kocaman
90 GERALD MESSADlfi

bir i olan adamn zerine eildi. zetle, adam lmemiti,


yayordu, yani, imdilik yayordu; gs olduka dzenli
bir hareketle inip kalkyor, gz kapaklan kmldyordu. Ptah-
mos, kendisi bu adamn durumunda olsa, buraya kimin
emriyle geldiini sylememek iin olabildiince uzun sre
l gibi yatacan dnd.
Adamlarndan birine Bana bir kova su getir! diye fsl
dad.
Kova gelince Ptahmos suyu bir anda kurbannn zerine
boaltt. Adam nce gzlerini sonra azm at, hayretle etra
fna bakt, doruldu, oturdu.
evrelerinde toplananlar heyecanla bantlar; prens l
adam canlandrmt. Sra cezalandrmaya gelmiti artk.
- Hekimba, gerekeni yap, diye emretti Ptahmos.
Sonra hizmetkrlara dnd:
- Ellerim ayaklarm balayn, ama dokunmayacaksnz,
nk biliyorum, pataklamak istiyorsunuz.
Hizmetkrlar saldrgana beddualar yadrarak ve ok ya
landa ylan Apofisin onu bekledii cehenneme gideceini
mjdeleyerek prensin emrini yerine getirdiler.
- Seni kim gnderdi? diye sordu Ptahmos.
Adam bam kaldrmad, susuyordu.
- ok iyi, dedi Ptahmos. Hizmetkrlara dnd; unun
ayaklarm havaya kaldrn, tabanlarna vurun!
Emir byk cokuyla yerine getirildi. Adam acyla hay
krd.
- Bu sadece kk bir hatrlatmayd, dedi Ptahmos; ko
nuana kadar sopa yiyeceksin.
Hizmetkrlardan biri, kafas en ok imi ve morarm
olan;
- Konu, kpek! diye bard.
- Yalvarrm, vurmayn! diye inledi adam. Acyn bana!
- Kendine ac! Kim gnderdi seni, syle? Konu!
Adam inledi:
- Konuursam beni yaatmaz.
- ok mutlu seeneklerin var, dedi Ptahmos. Konumaz
san, ben seni syletene kadar dvdreceim.
Adam zor soluk alyordu.
- Bir sopa daha, dedi Ptahmos. Vurun!
MUSA, MISIR P RENS 91

- Hayr, diye bard adam. Ama sopa inmiti bile, hiz


metkrlar bu zevkten vazgeememilerdi; adam alamaya
balad.
- imdi alyorsun deil mi aalk kpek, diye bard
adamlardan biri. Az nce nne geleni sopalyordun ama...
Birden Pihare diye mrldand adam, son nefesini verir
gibi.
- Duydunuz mu, diye etrafndakilere dnerek sordu Ptah-
mos; duydunuz, deil mi? Ne dediini duydunuz.
- Pihare, dedi birka adam.
Seyirciler bir eyler mrldand. Tatsz bir iti bu, kt; Pi
hare gz kanl adamlarm zerlerine salabilirdi.
Nereden haber aldklar bilinmez, nomark ve Hape-naht
gelmilerdi. Olanlar renmilerdi herhalde, nk soru
sormadlar.
- Yazc, dedi Hape-naht; bir tutanak hazrlayacaz.
Yazc ieri kotu, bir papirs rulosu ve bir ie mrekkep
getirdi. Prens Ptahmosun ve Aa Msr krallk belgeleri
idaresi bakan yardmcs Hape-nahtn huzurunda, bu
gn... Ve olaylan yazdrmaya balad. Yazc her seferinde
durup, kelimeleri tekrar ediyordu. Ptahmos dikkatle dinli
yordu; tutanakta yazlanlar geree uygundu. Tanklarn
adlan pe pee sraland, ne var ki burada bir zorluk ortaya
kt, be yazc ayn anda hem davac hem tank grnyor
du, nk onlar da saldndan paylarm almlard. Kraln
memurlarna saldnda bulunulmutu; davann sonucu ida
ma kadar gidebilirdi.
- Saldrganlardan biri, dedi Hape-nakht kendilerini sua
azmettirenin ustaba Pihare olduunu iddia etti.
Ptahmos bam sallayarak tasdik etti.
Horv-amon, bir lm haberi alm gibiydi.
- Pihare ldrm, dedi; polis artn. Bu adamn Osiris
Tapmanda hapsedilmesi gerek.
Ptahmos, Horv-amonun gzlerinin iine bakarak:
- Sonra da azmettirenin yarglanmas gerekecek, dedi.
Nomark donuk bir sesle tekrarlad:
- Evet, doru, azmettirenin yarglanmas gerek...
- Ben Piharenin davasnn on gn sonra almasn isti
yorum, dedi Ptahmos.
92 GE RALD M E SS A D IE

- On gn sonra m ? diye tekrarlad nomark, anlayama


mt.
- naat tamamlamas iin verdiim sre.
- Sonra?
- Sonra, dedi Ptahmos, inaatn durumuna gre ne yapl
mas gerektiine karar vereceim.
Bylece Piharenin kaderini elinde tutmu oluyordu. Bu
gnden sonra artk, gc, krallk belgeleri yardmcsnn
asistan olan Ptahmosun gcyle kyaslanmayacak kadar
bykt.
- Bakalm, hakkndaki kararn ne olacam bilmeden in
aat tamamlamaya raz olacak m? dedi Horv-amon.
Ptahmos:
- Kesin olan bir ey var, diye cevap verdi, eer inaat on
gnde tamamlanmazsa, bu Piharenin sonu olur. Ama ta
mamlanrsa, sylediim gibi, durumu bir kez daha d
nrm.
Sonra arkasn dnd, yrd, ieri girdi.
Bir saat gemeden her ey eski haline dnmt. Yazc
lar brolarna dnmlerdi. Polis, nemli kiilere zg bir
havayla gelmi, saldrgan tapnan hapishanesine gtr
mt. Butonun sinirleri, hizmetkrlardan birinin kansnn
nerisiyle haha kartrlm birayla yattrlm ve saldr
ganlarn tokatlad yamana saransak, arpa ve kil karm
bir merhemle pansuman yaplmt. Krlan gururunun a
m ise, saldrganlardan birine indirilen sopalan seyrederek
unutmutu. Alar len yemeini hazrlyorlard.
Ptahmos yemeini yedi ve biraz uyumak iin odasma e
kildi. Hape-naht ya da nomark, ltimatomunun sonucunu
bildirmek iin akamdan nce gelecekti kukusuz. Kendi
kendine, bu plann uygulanamamas iin nasl bir dolap e
virebileceklerini dnd, bulamad. Sonra kendi yalnzl
n dnd: elle tutulamaz bir yolsuzluk ve kokumuluk
ordusu karsnda tek bana bir asker, hi tereddtsz iyi
niyetli insanlarn hizmetinde, ama sonunda bu ikiyzl, ah
laksz ve sua dnk evreye tmyle yabanc! Gvenerek
konuabilecei hi kimse yoktu. O an birden, yola kaca
gn kendisiyle konuarak babasnn ldn haber veren
yoksul kz hatrlad. Bir karde. Kz karde. Bir sr kz
MUSA. MISIR PRENS 93

kardei vard; sadece beenilmeyi dnen ve erkekleri ihti


yarlatan btn o ekimelerden tamamen habersiz olan
cennet kulan.
Bu hznl dnceler arasnda uyudu, uyandnda
havann serinlemi olduunu fark etti. Kendisine su stma-
lann istedi. Kedileri okad, hizmetkrlardan biri sinekleri
kovmak iin bahede demir ayakl halkalardan birine mea
leyi yerletirdii srada uzaktan heriheb Shu-enshinin geldi
ini grd. Bu hi aklna gelmemiti.
Vaiz rahip atla gelmiti, ardnda ok yakkl bir yazc
vard; yznde zellikle taknld belli bir umursamazlk
ifadesiyle yryordu. Ptahmos, gizli bir alayla, herihebin
gen yazcsyla yatp yatmadn dnd, eer yleyse, bu
kilinin hangisi tekinin erkeiydi acaba? Heriheb bahede,
on be adm tesindeki Ptahmosu grmt, ama nbeti
ye yce Prens Ptahmosun kendisini kabul edip edemeyece
ini sordu.
Bundan sonrakiler yapmackl bir oyun oldu: kapdaki
nbeti Ptahmosa, herihebi kabul edip edemeyeceini sordu
ve Ptahmos olumlu cevap verdii iin heriheb, yce prensin
kendisini kabul etmesinden duyduu mutluluu dile getirdi.
teye itilmekten memnun olmayan kedi ikyeti bir mi
yavlamayla Ptahmosun baldrna bir pene att. Vaiz rahip
yznde, cana yakn bir glmsemeyle selam verirken ar
dnda duran yazc saygyla eilmiti. Mealenin oynak ay
dnlnda yznn alacak kadar dzgn izgileri gr
nyordu. ylesine dzgn ki bu yzn sahibinin yapaca
yazm yanllan ho grlebilirdi.
Shu-enshinin yz, srd kutsal yala pnl pnld.
- Prens Ptahmosun k saan varl olmasa, akam sa
atlerinin huzur ve ban eksik ve yanm olurdu, dedi.
- Akam saatlerinin huzur ve bann, Osirisin hizmetk-
n olan rahibin bize getirdiini sanyordum, dedi Ptahmos.
- Gerekten de bizim, biz rahiplerin grevi, dnyadaki ba-
n ve huzurun bekisi olmaktr.
Ptahmos glmemek iin kendini tuttu; demek buydu.
Dnyadaki ban ve huzur, Avaristeki sulu bant. Vaiz ra
hiple yazcsna serin bir iecek nerdi, biray tercih ettiler.
Biraz tede bekleyen hizmetkra, iskemle, bir masa, ku
94 GERALD ME S S A D I E

palar ve bira getirmesini emretti. Dava bahede grlecekti.


- Dnyadaki bar, diye devam etti Shu-enshi; ilah g
ler ile eytan gler arasndaki dengeye baldr.
Dudaklarm biraya dokundurdu ve pe pee iri yudum
larla iecek kadar beendi. Yazc, alakgnlllkte, bir yu
dum almt.
- Kaos, ylan Apofls ve onun yaratt felaketlerle dnya
ya egemen olduunda, Tanr Ra, ylana boyun edirmesi ve
onu kendi cehenneminin karanlklarna geri gndermesi
iin Seti grevlendirdi.
Shu-enshinin, antimuan karasyla ustaca boyanm gz
lerinde bir kvlcm parlad.
- Ama o yce Setti, dedi.
- Setinin koruyucu tanrs, diye cevap verdi Ptahmos, an
laml bir sesle.
Vaiz rahip, Ptahmosu uzun sren bir bakla szd.
Sonra:
- Bu, kaostan sonrayd, dedi; yoksa sen kaosun bir kez
daha bizi tehdit ettiini mi dnyorsun?
Ptahmos:
- Setinin tanrsal gc buna izin vermez, diye cevap
verdi.
- Set ile Apofls arasndaki sava ok ykc oldu, diye de
vam etti rahip. Yzndeki glmseme yok olmutu. Bu
kavga dnya barnn dmandr.
- Ben kraln ve naip prensin, tannlann esini olan adaleti
sayesinde ban ve dengenin korunacana inanyorum.
Shu-enshi, ikisini bir yudumda bitirdi.
- u anda barn dengesi tehlikeli ekilde bozulmu g
rnyor, dedi.
Ve hizmetkr bir kez daha iki koyarken, kstah bir per
vaszlkla ekledi:
- Aa Msrn rahipleri bundan hi honut olmayacaklar.
Mesaj akt: rahipler Ptahmosun giriimlerinden rk
mlerdi ve nomark, vaiz rahibi, yeniyetme prensi yola getir
mekle grevlendirmiti. Ve kukusuz bu rahipler takm da
Piharenin sadece kk bir halkasn oluturduu soygun
zincirinin iindeydi.
Ptahmos, her kelimenin zerine ayr ayn basarak:
MUSA, MISIR PRENS 95

- Ben, tanrya adanm olan btn o din adamlarnn


Apofisin yenilmesinden mutluluk duyacaklarna eminim,
diye cevap verdi.
Shu-enshinin baklarndaki ifadeyi anlamamasna im
kn yoktu. Gzlerdeki tehditle birlikte azn sildii biim
"yle diyorsan, sen bilirsin. Bundan byle olacaklardan sen
sorumlusun! diyordu. Bu, syledii o kank, karanlk sz
lerden ok daha ak.
Kalkarken Bar iin dua edeceim dedi.
Yazc, iskemlesini trendeymi gibi saygyla ekmek iin
kotu. Ptahmos da kalkti. Yzlerde gene glmsemeler be
lirdi. Ptahmos konuklan kapya kadar birlikte yryerek
uurlad.
Kaps arkalarndan kapanr kapanmaz nbetiye, kol de
mirlerini koymasn ve derhal arka kapy da ayn ekilde g
vene almam emretti. Sonra ykanmaya gitti.
Ne Hape-nhtm, ne nomarkn, Pihareyle yapmalan gere
ken konuma konusunda ona bilgi vermediklerim dnd.
Demek ona verecekleri bilgi yoktu ya da byle bir eyin ge
reksiz olduu kansna varmlard.
Erkenden odasna ekildi. Buto hizmet sunmak iin ya
nma geldiinde kza hemen odasna dnerek, kapm sa
lamlamasn syledi.
Buto korkuyla kk bir lk att, koarak kt. Gen
adam az sonra kapnn grltyle srglendiini duydu.
Ptahmos son bir kez baheye kt, duvarlara bakt, ba
n sallad, ieri girdi. Ama kapy srglemedi.
zerinde vey babasnn armam olan altn sapl bir
haner ve erkek kardelerinden birinin verdii bronz sapl
bir bak vard. Lambay fleyerek sndrd, bekledi.
Gece yansndan iki saat sonra, artk uykuya gitmek ze
reydi ki bekledii eyi grd. Kap byk bir dikkatle ald,
ayn aydnlnda drt ayak grnd. Yatan iki yanma so
kulan iki ift ayak. Sonra drt kol, yatakta arafa sarnm
yatan bir eklin zerine, bundan byle sonsuza kadar byle
sarmalanp yatacan umduklan bir eklin zerine, btn
gleriyle, defalarca hanerlerini sapladlar.
Ptahmos saniye kaybetmedi. Bronz sapl bam ayak
lardan birine indirerek ahap tabana iviledi ayn anda, oda
.96 GERALD MESSADlE

nn karanln ve Avarisin sakin gecesini yutan bir lk


duyuldu. Sonra yerde yuvarlanarak, yatan br yannda
ki iki aya yakalad ve btn gcyle ekti, adam byk bir
grltyle derken aknlk ve acyla bard.
Ama bu son bar oldu, Ptahmos adam yatan altna
ekti altn sapl hanerini aadan yukar sallayarak kalbi
ne saplad. Katilin azndan tyler rperten bir hrlt kt.
Aya yere mhl adam, ba karmaya urarken kor
kun seslerle baryordu. Birden koumalar oldu. Ban-
malar, arpan kaplar; hizmetkrlar ellerinde lambalarla ba
rarak Ptahmosun odasna daldlar.
Ptahmos, solukland sonra hizmetkrlara:
- Bu caniyi skn, aln, dedi. Ayan sann, ellerini arka
sna balayn. Ba bana verin. Cesedi de dar karn,
yerleri temizleyin. Siz ikiniz bana su getirin, u domuzun
kanlarm ykayaym ellerimden.
Ayn anda beddualar ve feryatlar evi doldurdu, ekirge
srs basm gibi. Bu bir isyand sanki, herkes bir azdan
konuuyordu. Buto grltye uyanmt, lgn gibi bar
yordu. Ptahmos sakinlemesini emretti, kz kapal kapnn
ardnda alamaya balad.
Gece abuk geti.
afak aarrken Ptahmos, Memflsten gelen hizmetkrlar
dan biriyle alak sesle bir eyler konutu. Adam heyecanl
hareketlerle elini kolunu sallayarak konutu, bam sallad
ve usulca arka kapdan kt. Bir saatten fazla bir sre son
ra, krlarn yeili gnn ilk aydnlnda seilmeye balad
sra geri dnd. Elindeki iinde bir eyin debelendii, az ip
le bal torbay efendisine uzatt. Ptahmos byk bir dikkat
le torbay ald. Mutfan talan zerinde, eli aya bal, y
z sapsan yatan saldrgann yanma gitti. zerine doru ei
lerek, Bu torbada bir engerek var dedi. Adamn gzleri deh
etle ald. Sana bir kez, bir tek soru soracam, dedi. Ce
vap vermezsen ylan zerine brakacam. Bunu ok byk
bir zevkle yapanm, inan bana. Anladn deil mi?" Adam in
lemeye balad. imdi, syle bana seni kim gnderdi? Eil
mi, torbann azm amaya hazr grnyordu. Yerdeki a-
dam dehet dolu bir lk att, bir hayvan brmesi gibi.
Nomark, nomark! dedi. Baylmt.
MUSA. MISIR PRENS 97

Ptahmos doruldu. Ylann bulunduu torbay yere att.


Kokumu hkmet, kokumu rahipler!1 Kral ok gzel
bir armaan vermiti torununa! Dar kt, derin derin ne
fesler ald, ge bakt. Masmaviydi gk, inanlmaz gzellikte
bir mavi, kadns bir mavi adeta! Bu gkte bulunduuna
nanlan lah gler, Horv-amon gibi, Shu-enshi gibi alak
larn var olmasna gz m yolmuyorlard? Hemen, derhal
Memflse dnmek iin dayanlmaz bir arzu duydu, ama gar
nizon tamamlanmadan bakente dnmeyecekti, hayr!
Kendi kendine, in zor yan Memflse gidebilmek! dedi.
Onunki gibi be kiilik bir kafile, yolda nomarkn ya da
Piharenin emrindeki bir kyl ordusunun saldrsna ura
yabilirdi.
u an iin Avariste tutsakt.
Bir kelime bir isim

Byk Osiris lenlerine sekiz gn vard.


Avaristeki grkemli tapmak, eimli yan duvarlaryla dev
kaplar, d duvarn ortasndaki kocaman direkler renkli
bayrakklarla sslenmiti imdiden; iki gne kadar, kentin
evresinde tek iek kalmayacak, hepsi sslemeler iin ko-
panlacakt. Direkler, iek am aa ktklerine dne
cekti.
Barahip, ueb, tanrnn bahazinedan, tanrnn evinin
bayazcs, vaiz rahip Shu-enshi -tapnak grevlileri iinde
Ptahmosun tand tek din adam- ksacas, btn bir ra
hip ordusu hazrlklarla meguld.
Doal olarak Avarisin ve evresinin btn nemli kiileri
lenlere katlacakt. Nomark, kral saraynn tek temsilcisi
olarak Ptahmos, krallk belgeleri bakan yardmcs, krallk
antlar mimar, btn yksek memurlar, kanlan ve kzlan,
zellikle de nomarkn kendilerine, baba miras olarak Hat-
hor rahibesi unvan verilmi kzlan, saray khyalan, yazc
lar, uygun yataki ocuklar, btn bu kalabalk, ok sk bir
protokol dzeni iinde trenlere katlacakt.
Sonra gn srecek lenler, ziyafetler, mzik ve dans
gsterileri balayacakt.
Sekiz gn sonra, eer her ey yolunda giderse, garnizon
tamamlanm olacakt. Acaba? Acaba olabilecek miydi? a
lmalarn nasl yrdn grmek iin antiyeye gitmek
100 GERALD M E SSAD I E

gerekiyordu. Belki de Pihare en sonunda akln sesini dinle


miti, ama buna ok az ihtimal vard. Ptahmos antiyeye da
ha sonra gitmeye karar verdi.
Bahede, kaynatlm ve szlm manda stn ier
ken bunlar dnyor, bir yandan ball ekmeini yiyordu.
ki haner, zenle ykanm olarak nnde duruyordu. Bir
ibis geldi, masaya kondu ve ball ekmee bakt. Ptahmos g
lmsedi, bir para ekmek kopard, kuun nne brakt.
bis ekmei ald, havaland. Ptahmos, bahtsz karaylan ser
best brakmak gerektiini dnd. (nk torbadaki en
gerek deil, karayland). Ama can hibir ey yapmak iste
miyordu. Eliyle yzn svazlad. Hayr, artk on be yan
da deildi, bedeni evet, ama, ruhu, akl, ii, hayr! Baka bir
yatayd. Baka! Ama hangi yatayd, bilmiyordu kendisi
de. Bir bkknlk ya, hibir zaman yaamad ve bylesi bir
ruh halini yaayabileceini aklna bile getirmedii bir bk
knlk, bir usan... Bir kez daha baklarn gkyzne kal
drd ve Osiris gerekten bu lkeyi koruyup gzetiyor mu, di
ye dnd. ldrlm bir tanr! Belki Amon? Ama Amon
insanolunun ilerine karyor muydu? Alaklklaryla ilgi
leniyor muydu? Kayglanyor muydu? Neyle ilgileniyordu?
Amon ne bekliyordu insanlardan sevilmekten baka? lme
mek iin! nk tanrlar, sevilmedikleri ve unutulduklar
zaman lrler.
Sesler duyarak bam evirdi. Hape-naht, yazclarn b
lmnden gelmi, bahenin kapsnda duruyordu. Ptahmos
ona, iini grmek istercesine dikkatle bakt: bu adam bu
kanl saldrda su orta myd? Olabilir miydi? Bakan yar
dmcs ellerini ge kaldrarak, alamakl bir sesle bard:
- Prensim, prensim! Neler duyuyorum?
Ptahmos hl dikkatle yzne bakyordu.
- Ya katiller? lmler, yle mi? O iki haydudu ldr
dn, demek! Amon seni korusun! Tanrmza kr!
- Haklsn, dedi Ptahmos, sz uzatmadan.
Bir iskemle getirtti ve Hape-naht kahvaltsn paylama
ya davet etti. Hape-naht kabul etti, yorgun bir adam gibi is
kemleye kt, cam skknd. Bylesine bitkin oluunun se
bebi ne diye dnd Ptahmos. Cinayet olay m, yoksa kur
bann sa salim hayatta olmas m?
MUSA, MISIR PRENS 101

- eri nasl girebilmiler? diye sordu Hape-naht; hizmet


krlarn, kaplan kapattrdm sylediler bana...
- atdan, hi kukusuz.
Hape-naht duvarlara doru bakt.
- Nomark gelecek mi acaba, diye sordu Ptahmos.
- Osiris lenlerinin hazrlklanyla urayordu ama ben
haber gnderdim. Nasl gelmez, tabi gelecektir.
Ptahmos gld. Kendi kendine, ikiyzllk ve riyakrlk
Avariste nefes almak kadar sradan bir ey diye dnd.
Baka sesler duyarak bir kez daha bam evirdi, gelen
ler, ilerinin bana dnen yazclard. Hizmetkrlar dn ge
ce olanlar anlatmt onlara.
Ptahmos bir hizmetkra iaret etti ve ona polis efini a
rmasn emretti.
- Polis gelir gelmez tutana hazrlarz, dedi Hape-naht.
Cesetler nerede?
- Sadece bir ceset var, dedi Ptahmos.
- br kat m yoksa?
- Hayr, onu yakaladm, diye anlatt Ptahmos.
Hape-naht nefesini tuttu.
- Ona, kendisini sua azmettirenin adn sylettim.
Hape-naht bard:
- Gene mi Pihare? ylesine keskin bir sesle barmt ki
adeta bir lkt bu, bir kadn l...
- Hayr, nomark.
Hape-naht kukusuz iyi bir komedyendi, ama u andaki
grn ancak olaanst bir yetenein rn olabilirdi:
rengi, gerek bir kl rengine dnt, ter, bir anda yzn
den, gsnden, bacaklarndan akmaya balad. Elini kalbi
nin zerine gtrd, azm at, azndan bebek alamasna
benzer iniltiler dkld, gzlerim kapad. Ban arkaya att
ve Ptahmos bir an, onun baylmasndan korktu.
- Mmkn m, Tannm, ulu Tanrm, mmkn m ! diye
mrldand sonunda.
Bir yudum st iti, dudaklarn slatt.
Ptahmos, konuuna doru eilerek, bir hastay muayene
eden hekim gibi, cidd ve sakin bir sesle:
- Evet, pekl mmkn, dedi. Gryorsun! Sen de bu
komplonun iinde misin?
102 GERALD MESSA D E

Adamn gzleri mthi bir korkuyla byd. Ban deli


ler gibi saa sola sallayarak kekeledi.
- Sen... sen, nasl... yok, hayr! Nasl dnebilirsin,
Amon adna, benim...
- Ama ok da amadn, deil mi?
Hape-naht, can ekiir gibi strapla ban sallad.
- Sen de ok ileri gitmitin, dedi.
- Ya ok ileri gitmek ya hi gitmemek gerekti, dedi Ptah-
mos. Aslnda, antiye ii geri kalan yolsuzluklarn yannda
hibir ey deil!
Hape-naht gerekten armt. Konuma yeteneini
kaybetmi gibiydi.
- Herkes bu iin iinde yle deil mi? Rahipler takm da?
Hape-naht gzlerini uzun sre kapad, sonra at.
- Horv-amon lokmay bir an nce yutmak istedi, deil
mi? diye tekrar sordu Ptahmos.
Hape-naht omuzlarn kaldrd.
- Ve Shu-enshi, o da kukusuz komploya dahil...
Hape-nahtn susuu ve ban ne eii yeterli bir cevapt.
O srada yanlarnda bir de yazc getirmi olan on polis
geldi, Hape-nahtn ve Ptahmosun nnde saygyla eildi.
efleri yaklat; yakkl, banda, kulaklarnn arkasna
tutturulmu, taklmas zorunlu polis earb, ak ve drst
bakl bir adamd, ama insann yznden karakterini anla
mak mmkn deildi, yanlt bu. Elinde bir mzrak tayor
du ve uzun bir haner belinden sarkyordu.
- Bizi artmsn prensim, dedi.
Ptahmos, cinayet teebbsnn yksn anlatt ve ilk
cmleden itibaren polisin gzlerinin nce hayretle, sonra
korku ve tiksinmeyle bydn grd. Polis bilinsizce
bir adm geri ekilmiti. teki polisler de tek kelimesini ka
rmadan yky diriliyorlard. Ayn tiksinme ifadesi onlarn
da yznde okunuyordu; samim grnyorlard. Polis bu
etenin iinde deildi demek ki. Ptahmos, katillerini yatan
altna saklanarak beklediini imdilik anlatmamay yeledi.
Polis efi:
- Ya katiller, prensim? diye sordu.
- Birinin cesedi bahede, evin arkasnda.
- Onu kim ldrd, prensim?
MUSA, MISIR PRENS 103

- Ben, diye cevap verdi Ptahmos.


- Sana uykudayken saldran iki caniyi ldrebildin ha,
prensim? Gerekten, Amon ve Osiris korumu seni, pren
sim! Ya ikinci, o nerede?
Polisler Amon ve Osiris korum u diye tekrarlarken,
Ptahmos kinci u anda benim tutsam, dedi; onu yaka
ladm.
Polis efi ard:
- Yani, yayor mu?
- Yayor. Kendisini bu cinayete azmettirenin kim oldu
unu da itiraf etti.
Polis efi konuamayacak kadar aknd.
Nomark, tam o anda geldi, alt muhafzyla birlikte karar
l admlarla, maiyeti peinde olduu halde baheden ieri
girdi; bu ok saygszca bir hareketti. O ana kadar iskemle
sinde oturmakta olan Ptahmos ayaa kalkt, buz gibi bir
sesle:
- Nomark, buras kraln ve naip prensin temsilcisine alt
bir zel mlk, dedi; muhafzlarna syle danda beklesinler.
Horv-amon orada bulunanlara, polis efine ve kendisi
ieri girdiinde ayaa kalkmayan Hape-nahta bakt.
- Bu adam, dedi polis efine bakarak; lkeye ban boz
maya geldi ve...
Ptahmos, eliyle kapy gstererek:
- Adamlarna dan kmalarn syle! dedi tekrar.
Nomark aalad.
- Ben genel valiyim ve...
- Adamlarn dan kar, dedim.
Uzun bir sessizlik oldu, iki bak arasnda bir dello!
- yle olsun, dedi nomark. Ve muhafzlara dan kma
larn ve orada beklemelerini emretti.
- Avaris kenti polis efi, kral adina, beni takip e t! dedi
Ptahmos.
Besbelli bu bitmeyen gerginliin ortasnda alamaz olan
yazclar, yaz masalarnn durduu duvarn nnde heykel
gibi dizilmiler, ayakta duruyorlard. Hape-naht oturuyordu
ve oktan soumu stn iiyordu. Ayak ayak stne at
mt. Nomark ona gerek bir hayretle bakt. Hape-naht, ya-
n kapal gzlerinde hor gren bir bakla onu seyrediyordu.
104 GERALD MESSADE

- Uursuz bir gn nomark, dedi Hape-naht; gerekten


uursuz bir gn!
O srada Ptahmos ve polis efi, yaralnnj hizmetkrlar ile
iki svarinin gzetiminde yerde yatt mutfaa gitmilerdi.
ki adamn ieri girmesiyle, yaral korkuyla inledi.
Ptahmos, adama:
- Syle, haydut, dedi; polis efine syle, dn gece yatan
da beni hanerleyip ldrmen iin kim para verdi sana?
Haydut alamaya balad.
- Konu! diye emretti polis efi. Yoksa adamlarm seni ko
nuturmay bilir!
- Nomark, diye hkrd adam. Horv-amon!
Yz korkuyla arplmt.
Sadece bir kelime ve bir isim. Ptahmosdan baka hi
kimse o ana kadar duymamt onlar. Dnyann kaderini
deitiren o byl szlere benzeyen bir kelime ve bir isim!
Svariler ve hizmetkrlar bir lk attlar. Polis efi akn
lk ve dehetle Ptahmosa dnd.
fadesiz bir sesle, Olamaz! dedi. Yutkundu.
Nomark o an ieri girmiti. Yaral onu grr grmez kor
kuyla bard, pe pee dehet dolu lklarla. Polis efi
Horv-amondan yana dnd. Parman ona uzatarak, sy
lediine kendi de inanmyormu gibi Sen! Sen? Sen? diye
sordu, kekeliyordu.
Nomark kapda durdu. Arkadan gelen kta yalnz siyah
bir ekil olarak grnyordu.
- Bu adam usta bir yalanc... diye sze balad.
Ve birden ac ekiyormu gibi duraklad, azn at, elini
kalbine doru gtrd, bacaklar iri gvdesini tayamad.
Yana doru devrildi. Polis efi kalarn atm, stne eil
di. Nomark birka dakika sonra tamamen hareketsiz kald.
Polis efi kalbini dinledi.
- lm! dedi dorulurken.
Yaral saldrgan ksk ksk baryordu.
Hizmetkrlar sihirli kelimeler sylemeye balamlard.
Polis efi ly dar karmalar ve bahe dndaki mu
hafzlarna teslim etmeleri iin adamlarndan ikisini ard.
Hape-naht hl yerinden kalkmamt, polislere bakyordu.
Adamlar ly yanndan geirirlerken, yle bir eilip bakt.
MUSA, MISIR PRENS 105

- Uursuz bir gn, diye tekrarlad. Size sylemitim.


Korkudan ta kesilmi Buto, bir sokak giysisine sarn
m, bahe duvarna yapmt, iine girip saklanmak ister
gibi.
Polis efi dalgn gzlerle baheyi seyrediyordu. Nomark,
diye tekrar ediyordu kendi kendine. Nomark... Sonra bah
eden kt, sanki darda zihnindeki sorulara cevap bulabi
lecekti.
Hape-naht, Ptahmosa:
- imdi, dedi; artk bu lkede tutsaksn.
- imdi, diye cevap verdi Ptahmos, son birka saatin ru
hunda yaratt sarsnty saklamak iin yapmack bir so
uklukla; imdi senden beni antiyeye gtrmeni istiyorum.
Polis efine bilgi vermek iin dar kt.
- Eer kabul edersen, tutana iki saat sonra yazalm.
Darda nomarkn muhafzlar lklar koparyorlard;
efendilerinin cesedi kapda grnnce saa sola koumaya
baladlar. l beden iki katrn arasna koyulmu sedyeye
uzatldnda alamakl sesler ykseldi. Nomark, Osiris
lenlerine bakanlk edemeyecekti! Ptahmos, atna binmi,
nnde ve ard sra yryen mzrakl svarilerin arasnda,
ar ar ilerledi. Hemen arkasnda, toz bulutlan kararak
onlara yetimeye alan hizmetkrlarn n sra Hape-naht
geliyordu.
En arkada, bir kpek ordusu, lgn gibi havlayarak du
rup durup aksrarak, pelerinden kouyordu. lene layk
bir tren ktas!
Tarnrn gnderdii prens

Kk kafile antiyeye vardnda, gne doal drt saat


olmutu. Oysa ta yontan be Apiru dnda iiler hibir
ie el srmemiti.
Hape-naht densiz bir glle ban sallad. Ptahmos ev
den karken geliigzel ald bir rtyle yzn siliyordu,
Hape-naht duymamt bile, baklaryla Pihareyi anyordu.
Atndan inerek yrd. Ustaban, bir taa oturmu, hur
ma yerken buldu, arap testisini glgeye koymutu; ustala
r gibi arap ve hurma keyfi yapan iki adamyla akalayor
du. Ptahmos yaklat. Adam onu grd, boynunu uzatt,
dilerinin arasnda bir hurma birden ta kesildi, gzleri d
ar uramt; bembeyaz oldu ve mrldand:
- Ulu Tannm! Ulu Anubis I
- Ne tanrlarn, ne Anubisin ii var burada Pihare, dedi
Ptahmos, soukkanllkla. ilerin yan gelmi oturuyor.
Piharenin dili tutulmutu.
- Evet, karnda duran benim Pihare; katillerin beni ld-
remedi. Biri cehennemi boylad, teki hapiste. Horv-amon
ld. Kalk ve derhal iinin bama ge!
Ptahmos bir an, Piharenin de nomark gibi yklp kalaca
n sanarak korktu. Yz tozlu bir porfir rengi almt, bir
l yz! Adamlar da daha iyi durumda deildi.
Biri:
- Horv-amon ld m? diye sordu.
108 GERALD M E S S A D t

Ptahmos:
- Benimle konuurken ayaa kalk, kpek! dedi. Evet,
Horv-amon bir saat nce ld. Biz imdi leini yiyecek bir
ka akal aryoruz, nk toprak kabul etmiyor onu.
- Ulu Anubis! diye tekrarlad Pihare.
Ptahmos, arap testisini bir tekmeyle devirdi, knlan tes
tideki arap topraa yayld.
- Derhal kalk ve iinin bana ge! dedi. Ya alrsn ya
da ylan Apofise kavumak iin Anubise gidersin! kisinden
biri! Kalk ayaa!
Adam kalkt, bacaklan titriyordu.
- Haydi, kalkn bakalm! diye iki adama bard; adamlar,
kucaklarndaki hurmalar dkerek korkuyla yerlerinden fr
ladlar. Bu inaat Osiris lenlerinde bitmi olacak, yoksa o
gn hayatnzn en uursuz gn olur!
Pihare elleriyle yzn rtmt, hknyordu:
- Benim gibi bir adam...
- Evet, senin kadar iren bir adam. Oyun sona erdi, Pi
hare. Bu inaat sekiz gne kadar tamamlanm olacak. Be
nim emirlerime uygun olarak!
ki yardmcs Apirulara iba yaptrmak iin koup git
miti bile.
- Ve unutma, krba yok, diye bard Ptahmos. Oradan
nasl altnza bakacam.
Apirular artk daha da dikkatle ona bakyorlard. Korku
suzca ve ondan bir iaret bekler gibi. O da, Ptahmos da on
lara gz ucuyla bakyordu, bu insanlarn sosyal hayatnda
ve hatta zel hayatnda kazanmaya balad neme aar
gibi. zellikle orta yal olanlara bakyordu, kendi kendine,
babasnn bu adamlardan birine benzeyip benzemediini
sorarak... Ve ilerinden birinin amcas ya da byk kardei,
olabileceini! Yannda bir ayna olmasn isterdi, aynaya ba
karak onlarla arasnda bulunabilecek benzerlikleri yakala
mak iin.
Sonra, Hape-nahtm olanlar seyrettii hurmala doru
yrd. Yan yolda durdu Pihare! diye bard. Adam d
np bakt. Shu-enshiden de yardm bekleme!
Bir sre daha antiyeyi seyretti, sonra sadece Apirulara
bakmakta olduunu fark etti. Ama o arada son talar da te
MUSA. MISIR PRENS 109

mel ukurlarndaki yerlerini almaya balamt. Duvarclar


son sopalan dikiyor ve rp iplerini geriyorlard. Har, tala
rn arasndan tayordu. kalenin ve kazamatlarn ta du
varlarnn bu le zeri bitecei anlalyordu.
Ustaba rolnden usanmt. Ptahmos krk yalarnda
grnen bir Apiruyu yanma ard:
- Sen. Sen, oradaki...
Adam, akn, doruldu. Ptahmos bir kez daha armak
zorunda kald. Adam geldi. Adaleli bir vcut, yan zerresi
yoktu, aslnda doald bu, ya nereden bulacakt. Belirgin
izgili bir yz. Byk kadar dzgn kaim kalarn altnda
ateli gzler.
-A dm n e?
- Issar.
- Kim olduumu biliyor musun?
Adam ar ar ban sallad.
- Sen tanmn gnderdii prenssin; Prens Ptahmos.
Tanrnn gnderdii prensi Ptahmos soukkanlln ko
rumaya alarak konutu:
- Issar, git Pihareye syle, bugn leden sonra, duvar
biter bitmez, btn duvarclarn, dlgerlerin ve gereken b
tn tulay dkmek iin yeterli sayda tulacnn antiyede
hazr olmasn istiyorum. D cephe duvarlarnn yapmnn
bugn balamas gerek. Anladn m?
Adam emirleri tekrarlad. Bir Msrl gibi konuuyordu,
Aa Msr'n, Ptahmosun da almaya balad hafife dal
galanan yerel azyla. Gen adam ban sallayarak konu
may bitirdi:
- leden sonra almalan grmek iin tekrar geleceim.
Adam bir an ona bakt, dnd, yrd. Ptahmos bak
laryla takip etti ve onun Pihareyle konutuunu grd. Pi-
hare dnp bakmad bile. Kukusuz arlacak ii gru
buna haber yollamak iin iki raa iaret etti.
- Ona yaplacak hakaretlerin en by, dedi Hape-naht,
emirlerini bir Apiruyla bildirmek!
Sinsice gld. Ptahmos bu gzlem konusunda hibir ey
sylemedi, ama Hape-nahtm biraz fazla rahat davrandm
dnd. O da nihayet bu iten kl pay kurtulmutu.
110 GERALD M E S S A D t e

- naat zamannda bitecek prensim, diye tekrar sze gi


riti Hape-naht. Amon ve Tot seni ltuflanyla dllendir
miler. Biri sana irade gc vermi, teki akl ve saduyu!
Tanrlara krolsun! Kralmzn ileri grllne krol-
sun! Naip prensimizin de! Sadece iki gndr buradasn ve
bir lmlnn bir ylda yapamayaca eyler yaptn. Beni
balarsan prensim, sana hayran olduunu sylemek isti
yorum.
Ptahmos vgleri sessizce dinliyordu. Hape-nahtta hibir
ey sebepsiz olmazd.
Gerekten de bakan yardmcs:
- Ama zlmemi sorunlar var, diye devam etti. Nomar-
kn yerine birini getirmek gerekecek. Yeni gelen, geici ola
rak nomdaki tm memurlarn efi olacak ama onay Mem-
fisten gelecek. Ancak birka haftada, herhalde...
- Ve sanyorum nomark yardmcs da Horv-amonla ay
n dzenin iindeydi, deil mi?
- Dndn gibi prensim. Bir sre dikkatli davrana
cak, senden korktuu iin, ama bir tilki uzun sre ininde
yatmaz! Sonra rahipler var.,.
- Rahipler... diye tekrarlad Ptahmos, arkasn bekleyerek.
- Bu lkede rahiplerin ok byk arl vardr, herhal
de biliyorsun, ukalalm bala. Ve aa lkenin rahiple
ri yukar lkedekilerden de gldr nk uzun zaman
dan beri kraln otoritesinden uzak yayorlar. Onlara, Horv-
amona davrandn gibi davranamazsn. Shu-enshi kendisi
ne kar ktn iin seni asla affetmeyecektir, bunu akln
da tut! Byk rahip de hi honut olmamtr bundan, ama
belli etmez.
Ptahmos byk rahibi daha grmemiti. kiyzl bir soy
guncu daha! Belki dn geceki cinayet plannn da su ortak
larndan! Ptahmos, bir kez daha, yalnz olduunu dnd.
Sonuta, Tannnn gnderdii prens, btn aa lkenin
yneticilerini karsna alm olan yksek snftan bir Api-
rudan baka bir ey deildi.
Evet, bu Hape-naht denilen ihtiyar domuz hi de aptal
deildi.
Avans*te ksa bir gezinti
srasnda ilgin szler

Cinayet teebbsyle ilgili dava evraknn hazrlanmas


iin kente dnmek gerekiyordu. Polis bekliyordu onlan. B
tn evrak hazrlanp, imzalanp, iki nsha halinde dosyala
ra konduu zaman -biri krallk belgeleri bakan yardmcl
na, teki nom polisine verilecekti- polis efi, Ptahmosa
evinin korunmas iin alt adamn grevlendirdiini haber
verdi.
Ptahmos haberi glmseyerek dinledi.
- Ama bu grnmez bir dman, dedi.
Polisin baklarndan cevab iyi anlayamad belli olu
yordu.
- Prensim, dedi. Sen grnmez dmandan sz ediyor
sun. Senin mucizeli gcnle yakaladn saldrgan bize, bizi
artan baka bir ey anlatt. Senin vcuduna hanerini
sapladm sand sra, birden, bir hayaleti hanerlediini
fark etmi ve mthi korkmu.
Ptahmos glmsedi.
- Yatamda, arafn altnda, insan vcudu gibi duran,
sarlp, dortop edilmi bir rt vard.
Hape-naht kahkahayla gld, elleriyle kalalarna vuru
yordu.
- Peki, sen neredeydin prensim?
- Yatan altnda.
Hape-naht kahkahalarn tutamyordu. Yazclardan biri
112 GERALD MESS AD E

de dayanamad, glmeye balad. Polis efi hl anlayam-


yordu.
- Neden? Katilleri bekliyor muydun?
Ptahmos, glmsemesini srdrerek bam sallad.
- Sen bu lkeyi tanmyor musun? Polissin, burada neler
dndn bilmiyor musun?
- Ben Memfisten geldim efendim, aslnda Tebliyim. Naip
prensin emriyle sekiz hafta nce buraya atandm. Hayr, bu
rada neler olduunu bilmiyorum.
Ptahmos bir kez daha ban sallad.
- Peki adamlarn, onlar nereli?
- Onlar bural.
- O zaman onlar evimi korumalar iin buraya gnderme.
Benim iin yararl deil tehlikeli olabilirler.
Polis efi bir sre Ptahmosun dediklerini dnd. Bak-
lan prensin zerindeydi. Sonra yzn buruturarak gs
geirdi ve Ben her zaman senin emrindeyim dedi sonunda.
ki lkenin birlii ve btnl henz gerekleememi,
diye dnd Ptahmos.
Hava serindi, Ptahmos o gne kadar Avarisi ok az gr
mt, Hape-nahttan, kendisiyle birlikte kentte dolamas
n rica etti. Gneye doru yrdler. Yol onlan nomarkn
evinin nne gtrd. Bir insan seli, sralar halinde, kap
nn nnde birikmiti, kent ileri gelenleri, ba sal dile
mek ve dne kadar Aa Msrn en gl adam saylm
olann nnde saygyla eilmek iin bekliyordu. Kalabaln
bykl nomark ve yandalarnn kentteki gcn gste
riyordu ve Ptahmos rperdi: Bu insanlar onun derisini seve
seve yzerlerdi.
Biraz tede, ayn yolun zerinde Hape-naht kk bir in
aatn nnde durdu.
- Buras senin evin olacak.
Bir kk, aal yan yolun sonunda topraktan yksel
meye balam olan ev, yeillikler iinde, dut, nar, incir
aalannm ortasndayd. Geni ve rahat olacaa benziyor
du. Ama Ptahmosun zihninde cevap vermesi gereken bir so
ru vard her eyden nce. Aa Msrda kalacak myd? Bu
radaki insanlar onu istemiyordu. Ama Memfise dnme fikri
de hi ekici gelmiyordu. Kraln ve Ramsesin verdikleri g
MUSA. MISIR PRENS 173

revi sonuna dek yerine getirmeden dnecek olursa, baar


szlkla damgalanacakt. Zaten, Memfise dnp ne yapacak-
? lenler mi verecekti? arap iip elenecek miydi? Bir
prensin hayati askerinkine benzemeliydi: hep savata olma
lyd, cephede... On be yanda olmak kolay deilmi, diye
dnd bir an.
Yola devam ettiler. Ptahmos, beni seven, isteyen kim var,
diye sordu kendi kendine. Sorular daha ileri gitti sonra ve
ben neden dodum, diye dnd, insann neden dnyaya
geldiini aklayabilecek kimseler var myd? yle birine hi
rastlamamt bugne kadar. Amsetse hibir zaman sz et
memiti bunlardan. Yani insanlar da, tpk hayvanlar gibi
ihtiyalarn karlamak ve olabildiince topraa egemen ol
mak iin mi yayorlard sadece?
Biraz tede, nnde tuhaf bir alma yaplan bir tapmak
vard. naat iskelesinin zerinde birtakm adamlar, kuku
suz ta yontucular, ekiler ellerinde, duvarlarn, ana kap
nn, dikilitalarn zerindeki yazlar, kenar sslemelerini
kazyorlar, bir baka grup yeni heykelleri yerlerine oturtu
yordu. Oysa yeni yontulmu ve cilalanm talar, grkemli
antn yllarn tozuyla gzenekleri dolmu, hrpalanm, par
lakln kaybetmi talarna yabanc kalyordu. Tapmakta
mimar evrede dolayor, ellerinde izimler, almalar
denetliyorlard.
Ptahmos durdu ve ekilerin henz tmyle paralayp
kazmad bir yazy okumaya alt.
Gzlerini ksarak, Ahenaton... dedi sonunda.
Hape-naht gizli bir alayla seyrediyordu onu.
Gen adam, Ahenaton kimdi?1 diye sordu. Ona tm so
yunun tarihini anlatm olan Amsetse bu ad anmamt bile.
Krallk belgeleri bakan yardmcs:
- Sz edilmeyen bir kral, dedi.
- Neden?
Hape-naht, ok ey ifade eden bir bakla:
- Rahiplerle ters dt, dedi.
- Ne yapt peki?
- Msrn tm tanrlarm yok etti.
Ptahmos, kulaklarna inanamamt, hayretle Tm tan
rlar m? diye tekrarlad.
114 GERALD M E S S A D 1

Byle bir ey yaplamaz, hatta dnlemezdi bile, b


yk bir gnaht bu, sutu.
- Hemen de hepsini, Aton dnda.
-Am a neden?
Hape-naht omuz silkti:
- Bazlar, Apirulann etkisinde kald dediler.

Mimarlardan biri Hape-naht tanmt, dar kt, ona


saygyla hatr sordu. Hape-naht Ptahmosun kim olduunu
anlatt, mimar prensin nnde kez eildi.
- Prensimin bu tapnan onann konusuna gsterdii il
gi bana onur verdi, dedi mimar. Kendisinin de grd gibi,
tapmak prensimin koruyucu tanrsna adanacak ve ok ya
knda bitmi olacak. ans biraz yardm ederse, Osiris kutla
malar iin bile hazr olabilir.
Ptahmos, almalardan haberi olduu izlenimi vermek
iin ban salhyor, ama bilgisizlii meydana kar korkusuy
la tek kelime sylemiyordu.
- Bu Aa Msrdaki onarlacak az sayda tapmaktan bi
riydi, diye ekledi mimar.
Ptahmos, konuyu biliyormu grnmeye devam ederek
glmsedi. Tekrar yrmeye baladklar zaman, sordu:
- Apirulann birok tanrs var demek ?
Hape-naht gzlerini kst ve cevap vermeden nce bir s
re dnd.
- Sana hi kimse Apirulann dini hakknda bilgi vermedi
mi?
Ptahmos szlerin altnda sakl manay anlad ve kendi
kendine, Hape-nahtm, babasnn Apiru olduunu nereden
renmi olabileceini dnd.
- Hayr, dedi serte. Sarayda bundan sz edilmezdi.
retmenimin de bu konudan sz etmesi iin hibir sebep yok
tu. Bunu bana niye soruyorsun?
- Aramzda kalsn, sana bir ey syleyeceim. Shu-enshi
senin hakknda bilgi almak iin Memflse birini yollad. Ora
da rahipler babann Apiru olduunu sylemiler.
- Ve byle olunca da o ve arkadalan benim bu nedenle
Apirulan savunduumu iddia ediyorlar.
- Akas, yle! diye glmsedi Hape-naht. Ama bu seni
MUSA. MISIR PRENS 115

neden tedirgin etsin? Ulu kralmz, imzalad atama belge


siyle senin kral soyundan bir prens olduunu ilan etmi
oluyor.
Kentin, dkknlarla dolu sokaklarna gelmilerdi.
- Azm kurudu, dedi Hape-naht. Bir bal erbeti ya da de
mirhindi ikram etmeme izin verir misin?
Hayvanlarndan indiler ve nlerinde bir mzrakl asker,
arkalarnda kincisi olduu halde kapalarya girdikleri za
man, heyecan, bir dkkndan tekine hzla yayld. Soylu
efendiler gelmiti! Merakllar, ancak trenlerde, uzaktan
seyredebildikleri o alas, o byleyici insanlar yakndan
grmek iin evrelerinde dolamaya baladlar. st kat pen
cerelerinden kadnlar, gen kzlar eilip baktlar. Drt be
yalarnda bir olan ocuu, annesinin, lklar ve azarla
malar arasnda Ptahmosun stlnn eteine yapt.
Ptahmos ocuu kucana ald, ocuk, sevinle glmeye
balad, sonra kolunu Ptahmosun boynuna dolad, br
eliyle evredekilere selam veriyordu, sanki o da prens olmu
tu birden. Dkknclar, mteriler, kyller olanlar akn
baklarla seyrediyordu. Hape-naht bile, prensin kollarnda
bir halk ocuuyla yrmesine am grnyordu.
erbetinin nnde ocuu yere brakan Ptahmosa :
- Memfiste prensler halktan insanlarn ocuklarm ku
caklarna alyorlar, yle mi? diye sordu Hape-naht.
- Bilmem, hatrlamyorum, dedi Ptahmos. Ama neden al
masnlar?
Gerekte ne diyeceini, nasl syleyeceini bilemiyordu,
kendi kendine bile aklayamyordu ama, ocuun gsn
deki scack varl, neesi ona yeni bir yaama sevinci ver
miti. Son iki gnn iren olaylarnn izi silinmi gibiydi.
Birka saniye, bambaka bir hayatn hayalini grd. Onu
bylesi bir hayattan yoksun brakmaya karar vermilerdi.
Ne iin, neye karlk?
Ptahmos bira istedi. Kk kafilenin geri kalanlar da -se-
kiz kiiydiler- onun seimine katldlar. Hape-naht toprak
testiden byk bir yudum ald, kendisine bahedilen byk
onurdan heyecanlanan dkknc, bardaklar bulamyordu
bir trl. tekiler, inene inene taa dnm toprak so
kakta, ayakst, testiyi birbirlerine geirerek doyasya ii
116 GERALD M E S S A D 1

yorlard. Bira serin, biraz buruk, kekremsiydi, Memfiste ii


lene hi benzemiyordu. Ama Ptahmos sokaktaki insann i
tii biray tatmaktan memnundu. Aa Msr halknn ara
sna ilk kez giriyordu. Oysa bu halk farklyd. Dili daha
ahenkli, davranlar Memflstekilerden daha az cidd, hatta
alaycyd ve nihayet, d grn bile farklyd. Avarislilerin
teni daha ak renk, gzleri bazen Hiksoslardan geldiklerini
belli edercesine ekik ve yz izgileri, zellikle de kadnlarda,
daha inceydi.
Hape-naht, birden ve patavatszca:
- Bu lkede gerekte iktidar vardr, dedi; kral, ordu ve
din adamlar.
Hi kuku yok, bir sredir bu szleri zihninde evirip evi
riyordu ve bu bira molas bahaneydi. Ptahmos, u an onu
byle konumaya tevik eden ne olabilir, diye sordu kendi
kendine. Ve sylediklerini anlamam grnd.
- Kralln gcn, din adamlarnn gcyle kar kar
ya getirdin, diye devam etti Hape-naht. Rahipler, yenilgiye
raz olmayacaklar, asla!
Ptahmos artk anlyordu. Krk sekiz saatte kazand za
fer fazla kolayd. Devam edemezdi. Hape-naht eytan, duru
mu olaylara deinmeden zetlemiti. Yarm kan Apiru bir
prens, Aa Msrn rahipler takm karsnda arlm ko
yamazd, hi deilse Hape-naht byle dnyordu.
Omuz silkti. Yeterince grm ve duymutu. Artk evine
dnmek istiyordu. Konuk olduu eve daha dorusu...
Bardam, dkkn penceresinin slak pervazna brakt,
sonra:
- Ben kraln adaletini yerine getirdim, dedi Ptahmos. Eer
din adamlar, bu adaletin dmanlaryla ibirlii yapmsa,
bu benim suum deil! Sen ok tecrbelisin Hape-naht, bi
rikimlerini benimle paylatn iin sana teekkr borlu
yum. Aynca ok iyi bir gzlemcisin ve kurnazsn. Hatta bu
niteliklerden yana epeyi zengin olduunu syleyebilirim.
Satc, vglerden ve sayg szlerinden olumu bir laf
kalabal iinde kouuyordu. Ptahmos hizmetkrlarndan
birinin yardmyla atna bindi, tezghlardan birine ya da ba
nda st gm tayan ihtiyar kadna arpmamak iin
bin bir zenle hayvan dndrd. Dn yolunda ayn k
MUSA. MISIR PRENS \1 7

k ocuk peinden kotu, Ptahmos k kollarndan e


kip, terkisine oturttu; ocuk sevin lklan atyordu. Birini
bylesine sevindirebilmek gerekten ok byk mutluluktu.
Ticaret semtinden klarnda Ptahmos eildi, ocuu
yere brakt. Kk, bir sre, elleriyle pckler gndererek
peinden kotu. Ptahmos, yol boyunca, bunlan dnerek
glmsedi. Birden hibir zaman byle pckler gnderece
i bir babas olmadn dnd; hznlendi.
Kaz

Ptahmos, tozla ve yarm kalm dncelerle sersemle


mi olarak eve dndnde, scak bir banyo yapmak istedi.
Buto baheye kmt; yerde oturan iki hizmetkrn kanla
ryla alak sesle konuuyordu; dnd, soran gzlerle ona
bakt. Yazclar, gnlk mesailerini bitirmi, gitmilerdi. Ce
set ve yaral saldrgan da evde deildi artk. Kediler mutfan
evresinde dolanyordu. Bu neredeyse, mutlu bir ev hayat
nn grntsyd.
Ptahmos hamamn kapsn amak zereyken, mutfakta
alan hizmetkrlarn en yals, yz ocak ateiyle yanp
kararm bir ihtiyar koup geldi.
- Prensim, sen yokken bunu getirdiler, dedi, kzarm bir
kaz gstererek.
Kenan yaprak sslemeli mavi bir ini tabaa koymutu.
Taban mavisi, kazn, erimi ve souyup donmu yayla
tpk ini tabak gibi cilalanm, parlak derisinin gzel kzl
rengini bsbtn meydana karmt.
- Kim getirdi?
- Bir Apiru, prensim.
- Nasl biriydi?
- Yal bir adamd.
- Apiru olduunu nereden biliyorsun?
- Ah prensim, diye bard hizmetkr; onlar grnce ta
nrz 1
120 GERALD M ES SA D tE

Ptahmos, birka saniye daha kaza bakt.


- Pekl. Istr, yemekte verirsin!
Ykanrken, devlet grevlisi bir prense kzarm bir kaz ar
maan edilmesi kararnn alnmasndan nceki konumala
r, ateli tartmalar, tereddtleri, heyecan gznn nne
getirmeye alt. Kaz kesmek, yolmak, temizlemek, sonra
kzartmak ve buraya getirmek, en az iki saat srm ol
malyd. Bu i, kendisi Hape-nahtla birlikte Avaisi gezer
ken balamt demek ki.
Kaz, bir buday orbas ve salatayla yendi. Yava yava
iyilemeye balayan Buto, bir para gs ald ve kzartma
ya bayld; Avarise geldiinden beri yedii en lezzetli yemek
olduunu syledi. Sonra:
- Bu gece rahat uyuyabilecek miyiz sence? diye sordu.
Gen adam gld:
- Sanrm onlan rkttk.
-K im bunlar?
- Rahatlann kardm birtakm adamlar.
- Neden rahatlarm karyorsun?
- nk kraln adaletini yerine getiriyorum.
Bu kavramlar gen kz iin fazla soyuttu.
- Memfise dnmek istiyorum, dedi sonunda.
- Yaknda dneceiz.
Zihnindeki dncelere ve insan tabiat hakknda mit
siz yarglarn egemen olduu birtakm kank, bulank sez
gilere biim vermeye alyordu. htiyalarm karlamak,
bunlar karlandnda, yeni ve daha byk ihtiyalar duy
mak ve bylece srp giden bir yaam... Mutfan nnde
kazdan geri kalanlan byk bir telala paralayan iki kedi
nin bann stnde bir atya ve dolu bir mideye ihtiyac
vard sadece. Benzetme houna gitti: bir fare ordusuna
hkmetme tutkusu kedilerin uykusunu karmyordu ku
kusuz.
Buto, Ptahmosun yannda uyumak istiyordu. Fikir
Ptahmosun houna gitmedi. Bir kadnn yannda ocuk sa
hibi olmak iin uyunurdu, aksi, sahiplenme arzusunun,
yani zgven eksikliinin iaretiydi. Sonra geleceini syle
yerek dan, evin arkasnda, akasyadan sonra balayan
krlara kt.
MUSA, MISIR PRENS 121

biler uyumak iin byk aacn dallarna tnemiti;


tilkilerden, kedilerden yksekte ve ahinlerin gznden
uzak, dallarn gvenliine snm kk, beyaz hayaletler.
Hizmetkrlar yatp kalktklar binann nnde, aa altnda
yaktklar atein etrafnda, hasrlarn zerinde oturuyorlar
d. Bu, tezek ve rm yapraklarla yaklm bir ateti; tu
haf, ho bir koku yayyor, arada bir fkeye kaplp atrd
yor, kvlcmlar aacn alt dallarna kadar -savruluyordu.
Hurma, kuru bakla, kays kurusu ve fitik yiyorlard; hur
ma arab iiyor ve hi kuku yok, dedikodu yapyorlard.
Ptahmos ocukluunda, sarayn hizmetkrlar ve stanne
leri arasnda bylesi gevezelikleri ok dinlemiti. Bu insan
lar, saatlerce, efendilerinin gnlk hayatlarna ait en basit
olaylar anlatmak, hatrlayp tekrar tekrar anlatmakla vakit
geirirlerdi. Bu, onlarn ikinci meslei gibiydi, bundan ken
dilerine ilkel ve yavan bir stnlk duygusu yaratyorlard.
Ptahmosun yaklatn grnce seslerini alalttlar, bak
larm ona evirdiler. Gen adam onlan bayla selamlad,
yola devam etti.
Sada, kukusuz Hape-nahta ait bahenin badem ve
mango aalarnn snrna kadar yrd. Gece, yldzlarla
l ld.
- Kaz gzel miydi?
Ses ahenkli, biraz kskt. Sorunun pervaszl kadar se
sin tonu da Ptahmosu artt. G seyrederken adamlar
grmemiti. Yerde serili bir hasra oturmulard, aralarnda
bir torbada hurma vard. Onlara dnd bakt ve bir an han
erlerden birini yanna almakla ok iyi etmi olduunu d
nd.
Ama adamlar kt niyetli grnmyordu. Ar ar ayaa
kalktlar ve Ptahmos birini tand. ssard, antiyedeki Apiru.
- Kaz ok lezzetliydi. Sen mi gnderdin?
ssar yanndakine doru dnd ve Ptahmos, yan karan
lkta daha yal bir adam seebildi. Beyaz bir sakal ve ku
kusuz, krlam salar.
- Babam, Lumi.
Bir an ylece, ayakta konumadan durdular.
- ok teekkr ederim, dedi sonunda Ptahmos.
- Eer teekkr etmek gerekiyorsa, dedi Lumi; biz sana
122 GERALD ME S S A D E

teekkr borluyuz. Garnizon inaati Msrdaki tek inaat


deil ve Aa Msrdaki Apirulann says antiyedekilerden
ok daha fazla. Ama, senin sayende Apirular ilk kez kpek
muamelesi grmyor.
- Burada beni mi bekliyordunuz? diye sordu Ptahmos.
- Biz, dndk ki... diye sze balad Issar. Kelimeleri a-
nyordu zihninde. Biz, bunun bir aln yazs olduunu d
ndk... Senin onu bulmaya geleceini...
Ptahmos anlayamyordu.
- Biz her eyi duyduk, diye sze kart Lumi. Seni nasl
ldrmek istediklerini, mucizeli kurtuluunu, Horv-amonun
lmn. Btn bunlar Efendimizin elinin senin zerinde
olduunu gsteriyor. Kendi kendimize, Efendimiz seni bize
gnderir, diye dndk.
- Efendimiz mi? diye tekrarlad Ptahmos, kelimenin neyi
kastettiini anlayamamt.
- Efendimiz, dedi Lumi. brahimin Efendisi.
- brahim kim?
- Efendimizin arsn ilk duyan insan.
- Bu Efendimiz dediin, sizin Tanrnz m?
- Evet, Tanrmz, diye cevap verdi Lumi. Koruyucu elini
sana uzatan Tann. Ve sen onun olusun.
- Olu muyum? diye aknlkla bard Ptahmos.
- Hepimiz onun oluyuz, diye anlatt Lumi. Yeryznde-
ki her eyi o yaratt nk, hepimizi...
- Ama bugnlerde sizi pek martmyor, dedi Ptahmos,
biraz sakinlemiti.
Lumi ban nne edi.
- Evet, u sralar bizi pek martmyor. Ama belki sen
kurtuluumuzun ilk iaretisin. Belki ilah iradesi, ok uzun
sren aclarmz artk sona erdirecektir. Yusuftan sonra hi
kimse bizim iin parmam kmldatmad.
Ptahmos, yutkundu.
- Yusuf kim? diye sordu. Anlattklarnzn hibirini bilmi
yorum.
- brahimden sonra bu lkeye ilk o geldi.
- Niin geldi?
- Kendi isteiyle gelmedi. Babas Yakubun en sevgili o
luydu. Erkek kardeleri bu yzden onu kskandlar. Ve l
MUSA, MISIR PRENS 123

de esir tccarlarna sattlar. Buraya kle olarak geldi. Btn


bunlar ok eskiden oldu, Msr istila etmi olan yabanc
krallarn zamannda.
Bir firavunfaresi, bir ylann peinde, hzla ayaklarnn
srasndan geti. Birka arta avna ulat, ban hzla saa
sola sallayarak ylan yakaladn belli etti, sonra keskin
dilerini avna geirdi. Firavunfarelerinin ylanlara kar
olan bu acmasz dmanl garip bir eydi.
- Peki sizler, niye onun arkasndan buraya geldiniz, ma
dem o tutsakt? diye sordu Ptahmos.
Issar gitti, hasrn zerinde kalm olan hurma torbasn
getirdi ve Ptahmosa uzatt. Gen adam elini torbaya daldrd,
bir hurma ald ve Luminin cevabn beklerken azna att.
- Yusuf, firavunun saraynda ok gl bir kii olmutu.
Ryalar tabir ediyordu. Bu nedenle firavun ona gvendi ve
onu zengin etti. Yusuf ailesini yanna ard. Msr o zaman
konuksever bir lkeydi.
- Onu esir tccarlarna satan ailesini yanna m ard?
diye sordu Ptahmos, aknlkla.
- Evet, tam dediin gibi Sana bunlan retmediler mi?
- Hayr. Neden retsinler?
ki adam, gecenin karanlnda seebildikleri kadar,
Ptahmosa baktlar sessizce. am grnyorlard. Ptah
mos, babasnn Apiru olduunu bildiklerini anlad. Evet, bu
gn ve bu gece, yarm kalm, zlememi dncelerle bo
umaya mahkm olmutu nedense. ekirdei bulunama
m hurma gibi.
- Hepsini renmek ister misin? diye sordu Lumi.
Ptahmos hemen cevap vermedi.
- Neden olmasn? dedi sonunda.
- Yarn akam, ayn saatte burada bulualm.
Bu adamlar ne istiyorlard? Ama, te yandan... bu yk
leri renmekle de kaybedecei bir ey yoktu.
Bam sallayarak veda etti. Onlar da balarm salladlar.
Uzun sre arkalarndan bakt: yldzl gecede iki karanlk
glge. Yatmak zere eve dnd. Snmeye yz tutmu atein
banda iki hizmetkr kalmt.
Buto son birka gece yalnz brakld iin ksknd,
gururu krlmt. Efendisine zevk veremeyecekse, ne ie ya
124 GERALD MESSADIfi

rayacakt burada? Genti, kan ateliydi, kendini hazza ko


yuverdi Ptahmos. Bir kadn vcudu ok ho bir eydi. Kedi
gibi, cinsel alveri srasnda ekilden ekile giren bedeniy
le bir eit kedi. Gs ulan neden sertleiyordu? Onun
iin olduu gibi, kan hcumundan m? Kadnn kamnda,
kamnn iinde, derinliinde ne vard, ikisi iin de garip bir
svmn fkrmasyla sona eren o lgnln, o bir eit sara
nbetinin yaanabilmesi iin ulamak zorunda olduu o ka
ranlk derinlikte ne vard?
Kadndaki, kadnn kendisindeki sr neydi?
O gece, bir kez grm olduu bir ryay, kendini kr edi
ci bir kta yapayalnz grd ryay tekrar grd. Fakat
bu kez, gece, yldzlarn altnda, krlarn ortasndayd. Ve
evresine insanlar toplanyordu. Ve yldzlar gitgide daha
parlak oluyordu. Ve sonunda tutuuyorlard.
m rahibin szleri

Ptahmos, hayatnda ilk kez gnein hain ve acmasz ol


duu duygusuna kapld. Dnyay ok fazla aydnlatyor,
hibir glgeli ke brakmyor, ruhun dolaaca yollan gs
termiyordu insana. Garnizon inaatna giden yolun sanda
solunda uzanan ve artk ona ok tandk gelen manzaraya
oranla, nceki gece, gecenin karanlnda yaplan konuma
ne kadar kl, ne kadar huzur vericiydi.
antiyenin grnts onu mutlu etmeliydi aslnda. Tu
la duvarlar ykseliyordu, iskelelerden belliydi. Duvarclar ve
dlgerler, elbirliiyle, ahap direkler arasnda tula zerine
tula diziyorlard. Hape-nahttan rendiine gre harap ka
zamatlarda kalan birlikler, ksa zaman sonra buraya gelip
yerleebileceklerdi. O zaman o da Osiis lenlerinden son
ra, Memfise dnebilirdi.
Baklaryla Pihareyi arad ve onu uzakta, yenilmi bir in
sann km haliyle grd. Ustaba da onu grmt, ba
m evirmekle yetindi. Bu zafer Ptahmosa hibir mutluluk
vermemiti. Bakalarnn yenilgisi ona her zaman kendi ye
nilgisinin aynas gibi grnrd. ocukluundan beri by-
leydi. Bir kavga srasnda erkek kardelerinden birini yendi
i zaman hemen gider onu avutur, bir yerinin acyp acma
dm sorard. Tabi, imdi Pihareye ayn eyi yapacak deil
di; kavga daha bitmemiti. stelik, ustabann kaba hatl,
ilkel yapsnn bu ban giriimi anlayabilmesi de zordu.
126 GERALD M E S SA D l

Mimarlar onu grmt, efleri Ptahmosun nnde ei


lerek selam verdi ve kraln temsilcisinin mucizeli ileri gr
sayesinde almalarn hzla ve dzenle ilerlediini bil
dirdi. Ptahmos ilgileniyormu gibi grnd ve duvarlarn ne
kadar yksek olacam sordu. Yirmi bir an diye cevap
verdi mimar. Seirdim yolu tepeden be an aada ola
cakt. Ptahmos seirdim yolu hakknda hemen de hibir ey
bilmiyordu, aslnda bu konularla ok da ilgili deildi. Ku
kusuz bu, nbetilerin ve okularn dolamas iin kale be
denlerinde yaplan yoldu. Anladm belirtmek iin bam
sallad. Mimar, prensin bilmedii yok diye dnmt
herhalde.
skelelerden birinde alan Issar, uzaktan Ptahmosu
grmt. Zaten, iki mzrakl svari ve drt hizmetkr ara
sndaki prensi nasl grmeyebilirdi. Ptahmos, bir saniyelik
bir duraklamayla, bam belli belirsiz eerek selam verdi.
Artk dnmekten baka yaplacak ey kalmamt ya da
yola daha da telere, denize kadar devam edebilirdi. Ptah
mos denizi hi grmemiti. Hakknda anlatlanlar, hepsinin
de hayal rn olduuna inand tarifleri dinlemiti. Bir
tek kys olduunu sylemilerdi. Lapis mavisi olduunu,
dalgalarnn, tepesinde beyaza dntn; tuzlu olduu
nu, kydan be an tede dipsiz olduunu sylemilerdi.
Amsetsenin tarifleri de aynyd. Kukusuz insanlar abart
yorlard ya da bakalarnn anlattklarna inanyor, ayn ey
leri tekrarlyorlard. Ramsesin sarayndaki byk salonda
kralln koskocaman bir haritasn grmt. Krall ku
zeyde ve douda kuatan geni bir su alan olduuna dikkat
etmiti. Ama gene de deniz, ona anlatlanlardan ok farkl
olabilirdi. ini ekti; cevab bilinmeyen bir soru daha! Ava-
risten ayrlmadan nce kesinlikle gidip grecekti denizi; Bu-
toyu da gtrecekti oraya. Ama bugn deil.
Issar ve Lumiyle bulumak ve yklerinin sonunu dinle
mek iin bir an nce gece olmasn istiyordu. Dnmeye ve ev
de beklemeye karar verdi. Olaylar bu karan deitirecekti.
Ptahmos ve maiyetindekiler dn yoluna kal bir saa
tin te biri kadar zaman gemiti ki durmak zorunda kal
dlar. Yolun ortasnda yere ylm bir adam vard. htiyar
bir adamd. Srtst yatyordu, bastonu yannda. Hizmet
MUSA, MI SI R PRENS 127

krlar onu kenara ekmek iin kotular. Ptahmos, atnn


zerinden, adamn yaadn fark etti, bir kolunu kmldat
m, bam evirmiti. Ve hizmetkrlar onu kaldrmak iin
stne doru eildii zaman, br kolunu adamlardan biri
nin boynuna dolamt.
Ptahmos, hizmetkrlara:
- Nesi varm, sorun! dedi.
- gndr hibir ey yemediini, su bile imediini sy
lyor, diye cevap verdiler. Bir taa taklp dm. ok
gsz.
- Onu ayaa kaldrn, diye emretti.
Emri yerine getirdiler, ama ihtiyarn bacaklan tutmuyor
du, hizmetkrlar tekrar yere ylmasn diye kollarndan tut
mak zorunda kaldlar. Ayaa kaldrdklar ve bastonuna da
yand zaman, sol kolunu garip bir biimde ne uzatmt.
- Gzleri grmyor, dedi hizmetkrlardan biri.
Ptahmos, alak sesle, tekilere sylemekten ok, kendi
kendine konuur gibi:
- Onu bu durumda brakamayz, dedi. Arkama bindirin,
kaldrabilirseniz.
Hizmetkrlar ihtiyara, kendisini, efendilerinin arkasna,
ata bindireceklerini sylediler.
Adam yksek sesle:
-Tan r efendinizi korusun! dedi.
Uygulama kolay olmad. htiyar ar deildi ama onu yu-
kan itmek iin kii gerekti, stelik ihtiyan kolundan e
ken, sonra tutabilmek iin gsne skca sarlan Ptah-
mosun yardmyla; bylece at zerindeki binici ve kurtarma
ya al adam iin tehlikeli olabilecek manevralar yapld.
stelik, ihtiyar bastonunu brakmyor, saa sola geliigzel
sallyordu. Sonunda hizmetkrlar glmeye baladlar.
- Bastonu elinden aln, dedi Ptahmos.
Bu uygulama da kolay olmad.
- Kollarm belime dola, ellerini skca birbirine kilitle. Gi
deceimiz yere kadar da ama.
htiyar Tann seni korusun dedi tekrar, sylenileni yap
maya abalarken, ama zor oluyordu, nk atn sans ze
rinde dengede kalmaya alyor, rahat hareket edemiyordu.
Rahvan yryle tekrar yola koyuldular. Baklarn ih-
128 GERALD ME SS ADl E

tiyann ellerine evirince, Ptahmos yolcusunun sa elinin


iaretparmanda altn bir yzk grerek ard. Yakndan
incelemiyordu ama, iri bir yzkt ve yzk tanda bu du
rumda okuyamad bir eyler kazlmt. Sonra, eller ince ve
zarifti. Kesinlikle kyl eli deildi.
- Mide kaslarn sert ve cildin yumuak dedi ihtiyar; zor
nefes alyormu gibi konuuyordu. Yirmi yanda yoksun!
Bu alglama hz Ptahmosu artt.
- On be yandaym, dedi.
- On be yandasn ve imdiden at biniyorsun. Demek
nemli birisin, diye devam etti ihtiyar.
- Ben Prens Ptahmosum.
- u halde burada yenisin, kukusuz Memfisten geldin.
Ptahmos glmemek iin kendini zorlad. htiyarn alk
tan eli aya tutmuyordu ama kafasna diyecek yoktu. Ko
numa tarz zarif, cmleler net ve yerli yerindeydi.
- Rahip misin? diye sordu m ihtiyar.
- Hayr.
- Asker?
- Bir bakma evet. Hepimiz bir ordunun askeri deil iniyiz?
dedi Ptahmos.
- Yan iin ok olgunsun ve ok zekisin. Devlet yneti
minde grevlendirilmi olmalsn.
- Askerler zeki deil inidir sence ? diye glerek sordu
Ptahmos.
- Zek askerlerde aranan bir nitelik deildir, diye cevap
verdi ihtiyar. Fazla zek onlan kararszla gtrr.
Eve gelmilerdi. Hizmetkrlar ihtiyarn attan inmesine
yardm etmek iin kotular, iki kez kucaklarna dmekten
zor kurtuldu. Sonra onu, iyi kt ayakta durdurduktan son
ra Ptahmosun yardmna gittiler. Onu karlamak iin ko
up gelen hizmetilerden birine mutfaktan st, ekmek, su ve
hurma getirmesini ve baheye, iki iskemle ile bir masa koy
masn istedi. Sonra konuunu baheye kendi iskemlesinin
karsndaki iskemleye gtrmek iin geri dnd. htiyar, is
kemlenin arkalm eliyle yoklad sonra dikkatle oturdu.
Ptahmos, sadece bir saat nce yolun ortasna uzanm ola
rak bulduu ihtiyar adamn bu saygn, hatta soylu grn
karsnda aalamt. Epeydir rengini kaybetmi giysi
MUSA, MISIR PRENS 129

sinin zerinde birletirdii elleriyle, her halinde u anki g


rnyle hi ilgisi olmayan bir incelik ve zarafet vard.
Kediler, allmadk bir merakla gelip baktlar. Sonra ihti
yar adam kokladlar. Sonra, olanlar daha iyi grebilmek is
ter gibi, nar aalarndan birine trmanp tnediler.
Hizmetkr tepsiyi getirdi, masaya brakt. Ptahmos eildi,
konuunun eline yol gstererek tabaklara doru gtrd.
Ve zek kvraklnn, elin hareketlerine nasl hkmettiini
grd. htiyarn parmaklan, uuur gibi dolat masann s
tnde, bir cisimden brne gezdi, st srahisiyle barda
buldu, bardan yksekliini lt, sa el srahiyi, sol el
barda yakalad, sonra dikkatle st bardaa boaltt. Ve
tam zamannda durdu. Hayr, o bir kyl deildi. Sadece
beynine hkmetmeye alm bir insan bu kadar ustalkla
ellerine de hkim olabilirdi.
htiyar acele etmeden barda ald, dudaklarna gtrd.
Bir yudum alarak tadna bakt, sonra sonsuz bir gecenin ak
latrd gzlerini Ptahmosa evirdi.
- Bu kaynatlm ve szlm, dedi; prenslere layk bir
st.
Geen zamann piirerek maskeye benzettii yzde ince
bir yarktan ibaret kalm az, belli belirsiz bir glmsemey
le ald.
Bylesi rahat hareketler, Ptahmosda bir sre nceki ola
yn bir senaryo, bir tuzak olup olmad kukusunu uyan
drd. Bir kez daha doldurdu konuun bardan.
- Ekmek urada, dedi.
Adam dikkatli parmaklarn tabaa doru uzatt, ekmei
buldu, parmayla yoklad, bam sallad.
- ok yumuak, dedi; yiyebilirim. Usta bir ekmekin var
herhalde. ok az diim kald. Sonumuz yaklatnda, Tot
bizi br tarafa gtrmek iin geldii zaman, elini srmama-
lyz, deil mi ya?
Bu son szlerdeki ac alayclk Ptahmosu hznlendirdi
biran. Sonra:
- Bu yzk nedir? diye sordu.
- Bir vaiz rahibin yz, Ptahmos. zerindeki krmz
akikte bir simge kazldr, Gne kursu Ben Nesatonum,
Avaristeki Aton Tapmann son rahibi.
130 GERALD ME S SA D t E

Ekmeini kk lokmalarla yerken, arada bir st iiyor


du, yumuatmak iin kukusuz.
- Bu duruma nasl geldin?
- Bu duruma nasl gelmeyebilirdim? Aton ad lanetlendi.
Yeni gelen rahipler bana tuz ile ekmek ikram edecek deil
lerdi herhalde! ki gz kr, ihtiyar, istenmeyen bir adam!
Cemaatimizden bana hl bal olan din kardelerimin yar
dmyla yaadm uzun sre. Bu yardm bile gizli yapyorlar
d. Sonra birbirinin pei sra ldler onlar da. En son dos
tum gn nce ld.
- gn nce mi?
- Nomarkt o, ama bunun da gizli kalmas gerek.
Ptahmos, barmamak iin zor tuttu kendini.
- Nomark da senin cemaatinden miydi?
- Kendisi deil. Babas. Babasnn ansna olan saygs
yznden bana yardm ediyordu.
Nesaton elini hurma tabana uzatt, baparmayla ia-
retparma arasnda bir hurmay yoklarken konutu:
- Babasnn benim cemaatime mensup olmadn bilse
kukusuz ok mutlu olurdu. Ama Ahenaton din konusunda
akaya gelmezdi. Hurmann ucunu koparan terk edilmi
rahibin dudaklar yeni bir glmsemeyle geniledi:
- Din, senin de bildiin gibi, kraln iktidarna dayanr!
Evet, sonunda nomarkn evine gittiimde tahnit iinin ba
lam olduunu grdm. Bir daha gelmememi rica ederek,
son kez yemeimi verdiler. Hizmetkrlardan biri bana, gen
bir prensin sebep olduu byk bir zntnn efendisinin
lmne yol atn syledi.
Rahip tekrar glmsedi.
- Sanyorum, o gen prens sensin. Horv-amonu neden
bu kadar zdn bana anlatma, senin vaktin kymetlidir.
Ptahmos arkasna yasland, armt. Nesaton ona gz
lerini dikmi, bakyor gibiydi; imdiden yakndaki lm a
rtran bir maskenin ortasnda donuk beyaz iki akik bilye.
- Tedirgin olduunu hissediyorum, dedi Nesaton; seni
daha fazla tedirgin etmek istemem. Burada ok kalmamam
gerek, nk bu senin konukseverliine karlk yaplm
kt bir teekkr olur. Ben hl lanetliyim.
Fikirler, dnceler Ptahmosun kafasnda karmakan-
MUSA. MI SI R PRENS 131

kt; bazen ok heyecanl anlarnda olduu gibi, kekeledi.1


Bbb... ben isss...terdim ki... Derin derin nefes ald. De
mek istiyorum ki ben burada olduka taban soframzda
seni bekleyecek, dedi sonunda. Senin lanetli olman beni il
gilendirmez. Bir an durdu, dnd. Sonra devam etti.
Ahenaton hakknda hibir ey bilmiyorum. Onu ve rahip
lerini neyle suladklarn bilmiyorum. Bana biraz bilgi ve
rebilir misin?
le sonu, ikindiye yaklayor, yazclar blmnn du
varndaki gne saati leden sonraki drdnc saati gste
riyordu.
Nesaton kollarm kamnn zerinde kavuturdu.
- ok fazla tann, ok fazla tapnak, karmak tapnmalar,
diye balad. Ahenaton byle dnyordu. Sonunda hepsi
ni silip bir tek tannya, hayatn ve enerjinin kayna olan o
byk gce baland. Atona Gne yuvarlana! Kendi ad
n da deitirdi, Ahenaton adn ald. Orada, yukan lkede,
Aton iin inanlmaz gzellikte bir tapmak yaptrd ve saray
larm bu tapnan evresinde toplad. Kralln br tanrla
rn tapmaklarna yapt balar da kesildi. Rahipler, bu uy
gulamaya uymak ya da kar kmak konusunda karar al
mak zorunda kaldlar. Sonunda kabul ettiler. Ahenaton
lnce, rahipler btn eski tanrlarna yeniden dndler.
Sadece birka Aton tapna ayakta kald, biri Avaristekiydi.
Bizlere, Aton rahiplerine kt gzle baklr oldu, neyse ki ik
tidarn gznden uzaktk. Aa Msr, krallan ilgilendirme
yen deersiz topraklar demekti. Teb ya da Memflsteki on
yksek memurdan biri bile hayatnda denizi grmemiti.
Sadece Setinin ard sra savaa giden askerler Byk Ye-
ili2 grd. Gerek Msr Memfiste balyordu.
htiyar rahip gs geirdi.
- Sonra bir asker iktidan ele geirdi, Horemheb. Rahipler
topland, karar aldlar. Eer Horemheb, eski tanrlara kay
bettikleri gc kazandrr ve Aton mezhebine son verirse
onu destekleyeceklerini bildirdiler. Bylece son Aton tap-
naklan da kapatld ve ben kendimi sokakta buldum. ok
yalydm, Aton mezhebine bal olduum herkese bilini
yordu, o gnn koullarna uygun bir hayat imkn da tan
madlar. Yeterince ak, deil mi?
132 GERALD M E S S A D 1

Ptahmos, gitgide artan bir aknlkla dinlemiti. Bu l


keyi tanyor muydu?
- Evet, ok ak bir ekilde anlattn. Senin ykn anla
dm, evet, ama tekinden hibir ey anlamadm. Neden bir
tek tanr?
- Bir tek tanr vardr, diye cevap verdi Nesaton. Er ya da
ge insanlar bunu anlayacak! Bir lke bir krallar topluluu
tarafndan ynetilemedii gibi, dnya da bir tanrlar toplulu
unun egemenliinde olamaz.
- Msrllar tarihleri boyunca tanrlarm deitirdiler, dn
lanetledikleri tanrlara bugn taptlar. Seti al mesela!
Nutun olu ve Osirisin kardei. Dn, onu yerden yere vu
ruyor, apulculukla gemen kt bir tann olduunu syl
yorlard. Drt yne, onu yenmekle grevli drt tanry; sis,
Osiris, Horus ve Totu gnderdiler. Bu drt tann onu Osirisi
ldrmekle suluyordu. Rahipler, Seti temsil eden bir kuk
lann zerine lanetli szler yazp atee atyorlard. Bugn
Set, tapnlan bir tanr! Rann Msr ylan Apofisten kurtar
mak iin onu ardm sylyorlar. Kralmz onun adm ta
yor...
Ptahmos, bu yeni ve ok cretli fikirlerle akna dnm
t. htiyar rahip kollarn ne uzatarak gerindi, ellerini kenet
ledi, at, bir daha kenetledi, bir kez daha gs geirdi.
O baz ihtiyarlara zg, ksk, biraz genizden gelen sesle:
- Her tanrnn kendi yasas var, dedi. Ve btn o tanrlar
la ok fazla da yasa oluyor. Sen gensin ve zekisin. Belki be
ni anlayabilirsin. Din, yasa demektir ve bir toplumda ege
men olacak bir tek yasa olabilir.
Ptahmos o an, kralla olan konumasn hatrlad.
- Halk yasay kavrayamaz; ona dokunamaz, yiyemez, g
remez, ne rengi vardr, ne biimi. Bu nedenle ona byle y
kler anlatmak gerekir. Mesela Osirisin Set tarafndan l
drlmesi ve paralanm bedeni aramaya kan sisin ac
lan... Bu adeta bir halk masaldr. Bir kadnn acs herkesi
duygulandrr. Herkes bahtsz sise gnlden balanr ve
Osirise acr ya da sever, lsisi, Osirisi, hatta Seti hi grme
dii halde.
Rahibin yznde, ncekilere hi benzemeyen tuhaf bir
glmseme belirdi. Ptahmos birden tedirginlik duydu.
MUSA. MI SI R PRENS 133

- Din, diye devam etti ihtiyar adam, insanlara, savalar


kazanan olaanst kahramanlarn ve ac eken insanlarn
ykleriyle ular. Bunlar nce toplumlann ilgisi eker son
ra yasann sayg grmesini salar. Tanrlarn sizden ne bek
lediine dikkat etmek gerekir, aksi halde iiniz ktdr. Pe
ki, tannlann sizden ne beklediini kim bilebilir? Rahipler!
Kimdir bu rahipler? Kraln hizmetkrlar; tabi, hrs gzleri
ni brmedii srece... u halde tannlann ykleri, iktida
rn aralardr.
- Ama bunlar dinsizlik, dinsizlerin szleri! diye bard
Ptahmos.
- Bu dediklerine gerekten inanyor musun, gen efen
dim? Sesini dinliyorum ve szlerime gerek bir fke duyma
dm hissediyorum. Aslnda sen, yeterince fkelenmediin
iin kendine kzyorsun. Sen de ok iyi biliyorsun ki tek,
evet, bir tek tann vardr.
Ptahmos bir hizmetkr ard ve hurma arab istedi. ki
yudum alkol belki zihnine en kuku tohumlarndan
kurtulmasna yardma olurdu, nk o tohumlan silkip at
mak kolay deildi.
- Ama Ahenaton baaramad, diye devam etti Nesaton.
Bir tek tanrnn var olduu fikri halk iin kolay anlalr bir
ey deil. Yalnz bir tann, tek bana, hep var olan, deime
yen, dmansz; kans, ocuklan olmayan bir tann. Byle
bir tann i skar! Ahenaton halkn, hatta rahiplerin gerek
te olduklarndan daha zeki olduklarna inanyordu. Ya da
belki sahip olduu gten daha fazlasna sahip olduunu
sanmt. Sonra, zel hayat vard. Ksaca sylemek gerekir
se, Ahenaton beceriksizce davrand.
Ptahmos:
- Hurma arabnn tadna bakar msn? diye sordu.
- Beni uyutur, diye cevap verdi Nesaton; ve nerede uyu
yacam bilmiyorum u anda.
- Sana yatacak bir yer bulurum, dedi Ptahmos.
Aslnda, ihtiyar rahibi bir sre yannda alkoymak istiyor
du. nemli kiiler gene konumaya balayacakt kuku
suz. nemli kiilerin cam cehenneme! diye dnd gen
prens.
- yleyse arabm tadabilirim.
134 GERALD ME S SA D i E

Nesaton zenle, yudum yudum iti.


- Horv-amonda itiim arabn ayn, diye beenisini dile
getirdi. Epeyi sert.
Dudaklarn yalad.
- u halde, Ahenatondan da daha byk bir g vard,
yle mi?
Nesaton, ok ey ifade eden bir glmsemeyle Ptahmosa
cevap verdi:
- insanlarn tepkisizlii, dedi. Ve hrslar! nsanlar dei
iklii sevmez. Grende brakacaklarnn ne olduunu bilirler
ama neyle karlaacaklarn bilmezler. Hatrlarm, genli
imde, Aa Msra, Suriyede yetien kk, tatl soanla-
n getirmek istemilerdi. Memfiste ve Tebde insanlar bir s
re kapa kapa aldlar, sonra gene iri, ac soanlarna dn
dler, nk ocukluklarndan beri o soan yemeye al
mlard. Tanrlar da ocukluun soanlan gibidir; halk tan
rlarna almt. Onlardan vazgemek istemedi.
Ptahmos:
- Ahenatonun zel hayatndan sz etmitin, diye hatrlatt.
- Grdn m, bak, sen de yklerden holanyorsun, de
di. Ahenatonun, yerine geecek, deerli erkek ocuklan ol
sayd, eer lmnden sonra ardnda salam ve gl bir
krallk brakabilmi olsayd, Aton inanc hl egemen olur
du. Ama o, gzdesi Semenhereyle ba baa gnlerce saray
na kapanyordu. lkeyi kimin, kraln m Semenhere denilen
o adamn m ynettii bilinmiyordu. Kralie Nefertiti sonun
da saray terk etmiti. Kraln garip davranlan vard; iini
gsteren, ince stlkler giyerek, rlplak halkn nne
kyordu ve herkes yaradlndaki baz tuhaflklarn farkn
dayd. Ordu ve rahipler bundan ok rahatszd.
kisini bitirdi, barda masaya brakt.
- Sanrm, sonunda onu zehirlediler.3 Her neyse, artk
kimse adn anmyor. Lanetlendi, unutuldu...
Ptahmos konuamayacak kadar sarslmt. Demek kral
ln adaleti buydu! Demek k din, ordunun ve rahiplerin
kaprislerine gre yayor ya da yok oluyordu. Ve halkn key
fne gre!
- Aslnda, dedi Nesaton; btn bunlar bir tek tanr oldu
u gereini deitirmez.
MUSA, MISIR PRENS ias

Bu szleri, biraz hznl bir zgvenle sylemiti, gere


i bilen tek kii olmann ve buna hi kimseyi inandramama-
nn zntsn yayor gibiydi.
- Sonunda, diye mrldand Ptahmos, tek tann ya da ok
tann... neyi deitirir? Tanrlar bizim sorunlarmzla ilgilen
miyor. Onlarla ilgilenen biziz.
Bir an Apirulan dnmt; bir tek tannlan vard ve
bu, onlarn sorunlarn zmelerine yardmc olmuyordu.
Nesaton st beyaz gzlerini ona kaldrd, amt.
- ok gen bir insan iin fazla karamsarsn, dedi. Evet,
tanrlar sorunlarmzla ilgilenmiyor. Ancak onlarn yasalar
n inediimiz zaman duruma el koyuyorlar. Zaten, insan
larnn ilerine kanan bir tann tehlikeli olurdu!
- Kimin iin tehlikeli!
- Bu, insan, en sert araptan bile daha fazla sarho
ederdi.
Bir sessizlik oldu, birden denizin derinliinde kalmlar
gibi.
Sonra Ptahmos:
- Bu tek tann fikri Ahenatona nereden geldi ? diye sordu.
- Babasnn zamanndan beri vard. Kukusuz o da Dicle
ve Fratn tesindeki, Gnein tek byk tann kabul edildi
i lkelerdeki inanlarn etkisinde kalmt. Ama Gnei tek
tann olarak zorla kabul ettiren Ahenaton oldu. Gerek bir fa
natikti. Kendi kendisini, Ufuktaki Ra-Horus Tapnamn
barahibi tayin etti ve Byk Haberci4 unvann ald.
Ptahmos dnyordu. Bu, insan en sert araptan bile
daha fazla sarho ederdi. Evet, doru! Yannda bir tann var
ken savamak... ba dndrc bir ey olmal! Apirular hi
bir ey anlamamlard. Tanrlarnn oturup, uyuklamasna
izin vermilerdi. Baklan ihtiyar rahibe takld: bir bilgi h
zinesi! Mthi bir ey! Ona hibir zaman retilmemi bil
giler!
- Niin Ahenatonun beceriksizce davrandm syledin?
- Sana onun birok yanln syledim. En by, hi
kukusuz, Tannya bir isim ve bir grnt vermesi oldu.
Ptahmos anlayamamt.
- sim ve grnt m? diye tekrarlad.
htiyar rahip hemen cevap vermedi. Sonra:
136 GERALD M E S SA D t

- Tanr bilinmez ve grnmez olmal! dedi.


Ban ne edi ve ellerini kam zerinde kavuturdu. Yo
rulmu muydu ? Artk konumak istemiyor muydu ? Sus
maya karar verdii belliydi.
Gne saatinin zerindeki solgun ve uzun glge, leden
sonraki beinci saati gsteriyordu. Kediler nar aacnda
uyukluyordu. Bayazc, tahta bal baz topraklarn5 kira
lanmasyla ilgili belgeleri imzalamas iin Ptahmosu bekli
yordu. Ptahmos ona, Hape-nahtm nerede olduunu sordu.
Miras konusunda yardmc olmak ve tahnit ilemini ya
panlarn cretini demek iin Horv-amonun evine arl
mt. Ptahmos hizmetkrlarn ban ard.
- Bu adam iin scak su hazrlaman istiyorum, sonra ona
temiz giysiler ve yemek vereceksin ve gece, rahata uyuyabi
lecei bir yere gtreceksin.
Nesatona doru eilerek:
- zninle ben gidiyorum, rahip! dedi.
Nesaton, uzun, iri, kemikli parmaklaryla Ptahmosun ko
lunu yakalad.
- Atonun adaleti seni bulacak, gsterdiin merhamet iin
dllendirecektir. Ve bu dl, kelimelerle ifade edebilecekle
rimden ok daha byk olacaktr.
Ptahmos bam sallayarak odasna doru yrd, kendi
ni yatana brakt. Az sonra, Nil kysnn bereketli topra
gibi sevecen ve derin bir uykuya dalmt. Ryasnda, frt
nal sularda rpndm, kollarnn kuvvetini kaybettiini
grd. Ama birden gl kollar onu yakalad ve sonra bir za
fer duygusuyla denizde yzmeye balad. Ryasnn iinde,
onu kurtarann, ilah bir g olduuna inand.
Yamur

Ptahmos uyandnda, akam, gzel kokulu ama aldatc


serinlikleriyle yava yava iniyordu. Havada, hizmetilerin
denizin ruhu dedii nemli bir rperti vard. Gene deniz! Bir
gn denizi grmeye gitmesi gerekti.
Kapm at ve bahenin, mealelerin rzgrn isteine
gre oynatt glgelerle dolmu olduunu grd. Birden Ne-
satonu hatrlad ve hizmetilerden birine, ihtiyarn nerede
olduunu sordu.
- Onu ykadk, temiz giysiler verdik. Arkada, bizim bl
mmzde oturuyor. Hizmeti, efendisine soran gzlerle ba
karak ekledi:
- ok akll bir adam, efendimiz. ok az konuuyor. Son
ra gld:
- Hurma arabm ok seviyor.
Hizmetkrlarn ba, her zaman olduu gibi, ykanmas
na yardm eder, vcuduna scak suyu dkerek, iine sabu-
notu ve kokulu iekler doldurulmu bir lifle srtm ovarken,
Ptahmos bir kez daha Ahenaton ve Nesatonun tek tanrsn
dnd. Ayn anda Luminin, Issairn, Apirulann esrarl
tannsn da. Tek bir tanr, garip bir kavram! Ama Ptahmos,
bu inancn bugne kadar inananlarna ans getirmediini
de dnyordu. Apirular kleydiler. Ahenaton lanetlen
miti ve unutulmuluun karanlna iki kez gmlmt.
Kzarm balk ve soanl bakla salatasndan oluan ye-
138 GE RA LD M ES SA D t fi

meinl itahszca yedi. Sofrac deniz bal diye getirmiti


bal. Her yerde ayn sz, deniz, bu bir saplant oluyordu ar
tk! Ama balk, daha nce yediklerine, Nilin tuhaf kokulu,
ounluk amur rengindeki balklarna hi benzemiyordu;
beyaz ve diri eti ok daha lezzetliydi. Kediler paylarna de
ni yemilerdi, mutfan nndeki tahta parmakla tortop
olup yatm, yan kapal gzleriyle mealelerin alevlerini sey
rediyorlard. Aba, bir testi Suriye arab getirmiti, belli
belirsiz bir sedir aac kokusuyla, hafif iimli bir arapt.
nsan Msrda, sadece kraln bir uyruu olarak yaama
ya raz olursa, hayat ok gzel olabilirdi. Ama kral kimdi?
Sonsuz bir iktidar isteyen, gemite bir sava kazanm bir
adam. Oysa bu iktidar Ptahmosa kukulu bir ey gibi g
rnmeye balamt. Mesela O siisin Set tarafndan ld
rlm esi, ve paralanm bedeni aramaya kan sisin acla
r... Bu adeta bir halk masaldr. Ptahmos, Amsetsenin bu
szler karsnda nasl dehete deceini hayal ederken,
kendi kendine gldn fark etti. Nesatonun baka bir
cmlesini hatrlarken daha az glecekti: Tanrlarn ykle
ri, iktidarn aralandr.
Dine hibir zaman fazlaca nem vermemiti. Din onun
iin, kutlama ve lenlerdi. Ve trenler... Nesatonla tekrar
konumak istiyordu. Ona soracakt: yleyse? Syle bana,
yleyse kaderimize kim hkmediyor? Ama m rahipten
alaca cevab duyar gibi oluyordu: B ir tek tann vardr. E r
ge insanlar bunu anlayacak. B ir lke birok kral tarafn
dan ynetilemedii gibi, dnya da birka tannnm egemenli
i altnda olamaz.
Ve Nesatonun szleriyle Lumininkiler arasndaki ben
zerlik! Birden, Lumi ile oluna, bulumak iin sz vermi ol
duunu hatrlad. Kalkt, ikisini bitirdi, tabaktan iki hurma
ald. Buto yatm myd? Kapy at, gen kadn dn geceki
iki kadnla konuuyordu. Ban sallad, glmsedi, kapy
ekti. Gevezelikler...
Tarlalarn iinden yrd. Sevgilisiyle bulumaya giden
bir k heyecanyla otlan yararak koar gibi yryordu.
Uzaktan geliini grdler, ayaa kalktlar. Ama bu gece
kiiydiler. Yeni gelen, Lumiden de daha yalyd. Anlalan
bugn, ihtiyarlar gnyd Ptahmos iin.
MUSA. MI SI R PRENS 139

- Babam, dedi Lumi. Babam Abel.


ihtiyar, Ptahmosun elini eline ald, eildi, pt. Ptahmos
rahatsz olmutu. Yarn akam gene buraya gelirse, bu kez
byk dedeyi mi grecekti? Bir akam nceki tedirginlik ge
ne kendini hissettirmiti. Aslnda oraya niye geliyordu? Bil
miyordu. Ya onlar?
- Bizimle biraz oturur musun? diye sordu Lumi.
iki hasr getirmi olduklarn grd; birine oturdu,
adamn karsna, Issar biraz geride, melmiti.
- Sen henz bilmiyorsun, diye konutu Lumi; ama Tann
seni seti.
- Nereden biliyorsun?
- Yusuftan beri hi kimse bize yardm etmedi, dedi Abel.
Sana sylemitik. Sen bunu yaptn!
Lumi:
- Sen bunu niye yaptm bilmiyorsan, biz biliyoruz, dedi.
Bu szleri ylesine inanarak sylemiti ki Ptahmos, nereden
bildiklerini sordu ona.
- Prens Ptahmos, sen babann kanyla bizdensin.
Gen adam yutkundu, sonra:
- Msrllar iin ben, hanedandan bir prensim, diye cevap
verdi.
Abel, titrek bir sesle szn kesti:
- Ptahmos, dedi; seni rahip yapmadlar. Asker de. Seni
bir memur yaptlar. Dn! Sana ne dinlerini, ne gvenlik
lerini emanet edebildiler. Nasl bir yer olduunu bile bilme
dikleri bir eyaletin ynetiminde kk bir memur!
Ptahmos bam geriye att. Kraln byk ltfunun gerek
nedeni buydu demek! Ve Aa Msra1 atanmasnn!
- Bir rahibi grevinden alamazsn. Bir askeri de. Ama bir
memur her an grevden alnabilir.
Bu kadar aptal myd? iki imek iin durduklarnda Ha-
pe-naht ayn eyleri sylememi miydi? Bu lkede ik ti
dar vardr: kral, ordu ve rahipler. Evet, kendisi kral tarafn
dan atanmt, bu demekti ki o, sadece krallk iin vard; ger
ekten de ne asker, ne rahipti. Herkes ona, durumunun ok
da salam olmadm anlatmak istemiti. Ama o, genlik gu
ruru iinde hibirini dinlememi, anlamamt.
- Bu durumda, benden beklediiniz nedir, syleyin? diye
140 GER ALD M E S SA D t

sordu. Sizlerden olduumu ilan m edeyim?


- Sakn ha! diye bard Lumi. Hibir gc olmayan bir
insan durumuna dersin.
Doruydu, aypl bir Msrl ve yanm bir Apiru 1
- O halde ne, ne yapmalym? Savunmanz m stlene
yim?
- Bu ne ie yarar ki ocuum? Hi! Biz Msrl deiliz. Hi
bir zaman da olmayacaz. Onlar bizi kabul etmiyorlar, n
k biz onlann tanrlarn tanmyoruz, diye konutu Abel.
Hatta sen Msrn kral olsan, rahiplerin ve ordunun efendi
si olsan, biz gene de Msrl olamayz, senin de olmadn gi
bi.
Ptahmos, akn:
- Ben Msrl deil miyim? diye bard.
Abel gen adamn elini tuttu.
- Ptahmos, sen, akal, maymun, timsah, suaygr, aslan
ya da ibis suratl tanrlara inanyor musun? lah glerin
insanlarn karsna, hayvanlarn, bu ikinci snf yaratkla
rn grnmyle kmak isteyeceklerine inanyor musun?
Hayr, kukusuz hayr. O halde hepsi, her ey yanl, ya
lan! diye dnd Ptahmos ac bir fkeyle. Ve hibir zaman
olmad kadar yalnz hissetti kendini. Gecenin karanlnda
yapayalnz bir adam...
Alak sesle:
- O halde, ne istiyorsunuz? diye sordu.
- Tannnn szleri ancak temiz bir toprakta filiz verir, de
di Abel. Onlann tannlanna inandn srece, senin yrein
de filizlenmeyecektlr.
Tannnn szleri! O, onun yrei kupkuru bir toprakt u
anda...
- Bizler Tannnn szlerinin, verimli bir toprakta filizlen
mesini istiyoruz, diye tekrarlad Abel.
Kelimeler, kelimeler!
- Ya sonra? diye sordu Ptahmos.
- Tanr gerekeni yapacaktr. O bizi seti. Seni seti. Gz
senin zerinde! Gerekeni yapacaktr.
- Ne zaman? diye haykrd Ptahmos. Drt yz yldr bu
yabanc topraklarda tutsaksnz! Ne zaman gerekeni yapa
cak, sizin o Tanrnz?
MUSA. MISIR PRENS 141

Abel, gkyzn gstererek:


- Tannnn gn, insann gnyle ayn deildir, diye ce
vap verdi. Evet! O bize verdii sz tutacaktr.
Ve Ptahmos birden alamaya balad. O da kendini bir
tutsak, bir kle hissediyordu imdi. Kendi kaderine alyor
du. Onlarn dediklerine inanmyordu. Sadece kendi aresiz
liini biliyordu.
Yamur, zafer kazanm prensin yolunu kesmiti. Msrl
prens imdi, karanlk gecenin koynunda, klelerin karsn
daki bir hasrda oturan, btn mitlerini kaybetmi bir
gen adamd sadece.
- Ya bizim gzyalanmz, dedi Lumi; onlar dnebiliyor
musun?
Yorgundu, ylgnd. Nesatonun br dnyadan geliyor-
mua benzeyen szleri ve Abelinkiler onu artmt, tedir
gindi, huzursuzdu, bitkindi. Ayaa kalkt, bir sre, ylece
karlarnda durdu, iyi geceler diledi. Sonra eve dnd.
Kehanetler

Ptahmosun Nesatona rastlad gnn ertesinde le


den sonraki ikinci saate doru gne saatlerinin kadranla
rnda hibir ey grnmez oldu. Kuzeyden gelen bir kara bu
lut ordusu kentin stn rtt. Sonra, iileri, kylleri, d
arda alan herkesi bulabildii ilk yere snmak zorunda
brakan mthi bir yamur indi. Yeili daha koyu yeil yap
t, topran derinine iledi, grkemli binalar yaldzlad, Nilin
ve sekiz kolunun yzeyleri kpr kpr oldu.
Asker ssn antiyesinde, srlsklam olmu iiler ya
kndaki hurmala sndktan sonra, bir gn nce tula du
varlarn svasn yapp bitirmi olduklar iin krettiler.
Ama biraz erken sevinmilerdi: ilk saldrdan ksa bir sre
sonra ayn bulutlar daha da alald ve tm aa lkeye buz
dan akllar yad. Yapraklan, evlerin duvarlarm takrtlar
la dvd. Tarlalardaki inekler ve araba eken kzler korku
dan deliye dnd, drt yana komaya balad. Arabalardan
biri devrildi, bir bakas bir duvara apt. Atlar, eekler, ka
trlar, kei ve koyunlar hepsi korkuyla kat. Avaris sokak
larnda dolaan babo kpekler ylesine lgn bir kou
tutturdu ki, birka yayaya arparak drdler.
Bu saldn, gn btn yaptklan gibi anlamsz ve buda
laca olan bu fke getikten sonra, koca bir gkkua kuzey
batda yedi rengini yelpaze gibi at. Dnyann bir yarmdan
br yanna Mendesten Saise ve Avaristen Busirusa kp
144 O ER AL D M E S SA D tE

r kurmu sanlan bu byk yay herkes grebildi. Hi ku


kusuz, gk sava kazandna inanm ve gururla bayran
amt.
Artk yaplacak ey, zararlar saptamakt. Sular altnda
kalm tarlalar, aalan devrilmi meyvelikler, yerle bir ol
mu bostanlar.
Ertesi gn, mal sahipleri, bu felaket yznden zorunlu
hale gelen vergi indirimlerini nomark yardmcsyla tartr
ken, birka an tedeki odada tahnit ustalar zenle Horv-a-
monun l bedeninde barsaklar temizliyorlard. O srada
sabahn erken saatlerinden beri esen hafif rzgr iddetlen
di. Gkyz birden karard, sonra kkrt sarsna dnt,
sonra kzla. Youn bir krmzya, kan rengine dnd.
Ptahmosun evinde hizmetkrlar sapsan oldular ve anla
lmaz kelimelerle dua etmeye baladlar. Kadnlar, korkun
felaketlerin korkusuyla alayorlard. Osiris Tapnanda
rahipler de daha cesur grnmyorlard. Tanrnn gazab ol
duuna karar verdikleri bu felaketten kurtulmak iin tela
la bir sungu hazrlamaya baladlar, ama armaanlar -a
rap, st ve tavuk- henz tamamlayamamlard ki gkyz
pembeleti, ald, her gnk rengine dnd sadece havada
uuan, dilerin gcrdamasna neden olan ve gnei gm
renkli bir sisle perdeleyen incecik bir toz kald geride.
Ptahmos bu garip olay, ocukluunda, Memfiste yaa
mt. O da ok korkmutu. O zaman da saray hizmetileri
uursuzluk korkusuyla banmlard. Ama sonunda hibir
felaket olmad. Aksine, o yl, olaanst bir buday rn
alnd. Gen prens, Hape-naht ve iki yazcyla, st hayvanla
rnn saym konusunda naip prensten gelen bir emir zerin
de alt baheden kmldamad. Hape-naht ve yazclan,
kzl gkyznn oluturduu fonun nnde garip bir ren
ge brnmlerdi: gn krmzs yzlerine, danszlerin
boyalarn andran portakal rengine yakn bir san renkle
yansyordu. Korkudan titreyerek komu, yazclarn al
ma odalarna snmlard, onun da pelerinden gelmesi
iin srar ederek.
Ptahmos kzl renkten sonra ne geleceini biliyordu. Etra
fna bakt: bahe kzlms bir aydnlk iindeydi. Krmz bir
toz, yerlere, yapraklarn zerine oturmutu, birka dakika
MUSA. MISIR PRENS 145

nce papirslerin durduu masann yzeyine kadar yayl


mt. Elini masann zerinden geirdi ve bakt: krmz bir
pudra, avucunun iine ve parmak ularna yapmt. Ha-
pe-naht, korkudan sapsan ve nefes nefese yanna geldii za
man hl eline bakyordu. Ptahmosa dehet iinde, sanki
bu gsteriyi hazrlayan oymu gibi bakt.
- ok cesursun, dedi, krallk belgeleri bakan yardmcs.
Ptahmos:
- Biraz tozdan korkacak deilim, dedi ona bakarak.
-T o z mu?!
ki yazc, rkek, geri gelmilerdi.
- Bu bir toz firtnasyd, diye anlatt Ptahmos. Rzgr ba
tdan esiyordu. l frtnas bu.
Yazclardan biri:
- O zaman gk byle krmz m oluyor? diye sordu.
Ptahmos eliyle aalan gsterdi.
- Gidin, kendi gznzle grn.
Gidip baktlar. Biri, evin nndeki baheye kadar gitti ve
dndnde, gerekten her yerin krmz bir tozla rtl ol
duunu syledi.
Hape-naht, bitkin, oturdu.
- Gene de ilah bir iaret prensim, diye mrldand.
Ptahmos, iaret kimin iin, diye sordu kendi kendine. Bi
ri iin felaket habercisi olan bir iaret, teki iin iyidir! Filo
zofa dncelerin faydas yoktu, ne de olsa amiri saylan
bu adamn korkusunu yok edemezdi. Ptahmosun bilgisi
vard; bu gibi doal olaylarn genellikle ilk baharda olutu
unu biliyordu, ama bilgisini tekilerle paylamann hi fay
das yoktu.
Osiris lenlerine iki gn kalmt. Ptahmos antiyeye git
ti ve iilerin tedirgin olduunu grd. Pihare tan zerinde
oturmutu, bir bezle terini siliyordu, Ptahmosu grd ve
bulank gzlerle ona bakt. Issar yanma geldi, adamlarnn
da kzl gkyznn bir iaret olduuna inandn syledi.
Ptahmos ona, krmz zerrecikleri emerek rengi hafife pem
beye dnm beyaz duvarlan gsterdi, sonra yeri, tahtalan,
evredeki, ayn krmz tozla rtl molozlan gsterdi ls-
sara. Sakin bir sesle, bu ln tozu, diye anlatt.
lah bir iaret diye srar ediyordu adam.
146 GE RALD M ES SA D E

Ptahmos, btn bu adamlara gre, gkyz lah iaret


ler vererek geiriyor gnlerini, diye dnd. Niin son ve
kesin bir hareket yapmyor ki!
Garnizon inaat hemen de bitmiti. Duvarclarla dlger
ler kaplarn kasalarn ve pervazlarn yerletiriyorlard. Se
irdim yolunun saaklarnn alsn tamamlayacaklard.
D duvarlarn hemen nnde da gibi ylm molozlar s
pryorlard. Subaylar imdiden mimarlarn yannda yr
yerek evreyi teftie balamlard.
Ertesi gn, gene ayn saatte -bu artk bir kader olmutu-
Avariste garip bir heyecan balad. Kr atlar koulu iki ara
baya binmi drt haberci, boru alarak, kenti kuzeyden g
neye ikiye blen anacaddede grnmt. nsanlar sokak
lara frlad. Ne olmutu? Bu zafer borularn alanlar kimdi?
Arkadan, gene arabalara binmi drt borazan daha, geni
caddeyi kulaklar sar eden grltleriyle doldurarak ve
yollan zerindeki kulan kararak gelip getiler. nsanlar
inanlmaz bir eyler daha beklemeye balamt.
O zaman yirmi algcdan oluan bir bando -trompet, zil,
kitara ve davul-, ritmi olan bir grlt, mzik deil, ama
ahenkli bir grlt kararak geldi. Caddenin iki yannda
duran arabalar, bir dzine yaya muhafzn kamlan, yum
ruk ve kfrleri arasnda yan yollara kat. ki yanl kald
ranlara isiz gszler ylmaya balamt. Avaris byle bir
olaya ilk kez tank oluyordu. Biraz sonra atlan zerinde ve
tren giysileriyle elli kadar mzrakl muhafz grnd, baldr
zrhlarnn bronz ivileri pnl pnld, gnete parlayan g
slerinde mavi ta kakmal geni bronz gerdanlklaryla
getiler. Ardndan bir bando daha geldi. eyrek saatin so
nunda, evlerde, sokaa frlamam eli aya tutan kimse kal
mamt. Hava, algclarn grltsyle sarslyordu.
Tapnan atsndaki terasta, caddenin kuzeyinde be
gen rahip treni izliyordu. Sadece onlar, nc birliklerin ar
dnda uzakta, at toynaklarndan kalkan gm ltl tozun
iinde prl prl grnen kortejin, kente nceden gelen ve
imdi caddenin sonunda amaz bir dzenle yerlerini alan
tren ktalarndan ok daha nemli bir birlik olduunu an
lamlard.
Az sonra, tnsa kalkm siyah atlanyla elli oku grnd,
MUSA, MISIR PRENS 147

heykel gibi dimdik, sol yumruklan yaylarn yakalam, sa


elleri ok klflarnn zerinde ilerliyorlard, atlarnn kara be
denlerine sadece, gne yan, gl ve pnl pnl bacakla
ryla hkmederek. nsan grnmne brnm g ve te
rr! Hemen arkalarnda baka bir bando, bir kez daha ku
laklar maden sesleriyle doldurdu.
Sonra baka bir cehennem grlts balad, her birine
er subayn binmi olduu, ayn renk bir ift atla ekilen
alt bronz araba, pnl pnl tekerlekleriyle gzleri kamatra
rak geti.
Ve en sonunda tek kiilik bir araba grnd ve bir gen
adam, gs plak, ksa bir ste sarnm, alnna ordu
komutanlarna zg altn alnlk takm, tapmaklardaki tan
rlar gibi glmseyen bir gen adam!
Heyecan lgnla dnt, alk ve yaasn sesleri ge
ykseldi, biraz da yanllkla, nk Avarislilerin ou gele
nin kral olduunu sanmlard, oysa o Ramsesti, kral naibi.
Elli atl asker tren ktasnn sonunu oluturdu. Geit
resmi bir saat srmt.
ki saat nce, Memflsten gelen zel haberciler, Avariste-
ki tm grevlilere ve kentin ileri gelenlerine mesaj getirmi
lerdi. Barahipten, ordu komutanna, nomark yardmcsn
dan krallk arazileri yneticisine, garnizon komutanndan, il
hazine sorumlusuna ve doal olarak, Avariste grevli tek
kral ailesi yesine, Ptahmosa, naip prensin ziyaretini bildir
milerdi. Btn bu insanlar imdi, alanda, dev baobap
aalarnn glgesinde toplanmlard ve Memfis saraynn
protokol efinin hazrlad yerleim plan, gene ayn sarayn
bir grevlisi tarafndan titizlikle uygulanmt.
Naip prensi karlamakla ykml olan en n sradaki-
ler, barahip, nomark yardmcs, Ptahmosun o gne kadar
hi rastlamad bir adam ki Avaris nomu bayargc olduu
nu renecekti, krallk belgeleri idaresi yardmcs ve garni
zon komutanyd.
fkeli bir hayal krkl iindeki vaiz rahip Shu-enshi
ikinci srada, Ptahmosun arkasndayd. Geit resminin as
kerleri meydanda, sk bir disiplin iinde yerlerini alrlarken,
karlama komitesindekiler, kral naibinin beklenmedik geli
i hakknda ihtiyatl fikirler ileri sryorlard. Barahip,
148 G ER AL D M E S SAD t

Ptahmosu grebilmek iin hafife ne eildi ve ona donuk


bir glmsemeyle bakt.
ok ey demek isteyen bir ifadeyle:
- te byk gn geldi, dedi.
- Evet, uurlu bir gn gerekten, dedi Ptahmos.
- Bekleyip grelim, diye karlk verdi barahip; iaretler
baka eyler syledi.
Ptahmos, soukkanllkla:
- Ben hibir ey duymadm, dedi ksaca.
Nomark yardmcs yznde bir kmseme ifadesiyle
dinliyordu.
Garnizon komutan:
- Her ey meydanda, diye sze kart. Prensin stn ze
ks ve yetenei sayesinde garnizonumuz tamamland, ki biz
bunu hayal bile edemiyorduk.
Cepheler belli olmutu bylece. Hape-naht, kurnaz bir
dikkatle, ses karmadan dinliyordu. Daha zarlar atlmam,
oyun bitmemiti ve ileride onu etkileyebilecek szlerden ka
nmak gerekiyordu.
Ramses sonunda geldi. ki subay atlar durdurdu. Baka
iki subay arabadan inmesine yardm etti, sonra arabay bi
raz teye gtrdler. On askerden oluan zel muhafizlan
sraya girdiler ve naip prense karlama komitesine kadar
refakat ettiler. Ramses bir an durarak karlayclara bakt,
sonra bir ho geldin cmlesiyle eilen barahibe doru y
rd. Nomark yardmcs, efinin hazin kayb konusunda
uzun bir nutuk syledikten sonra, naip prensi arlamaktan
byk onur duyduklarn ilave etti. Ramses ban sallaya
rak teekkr ediyordu. Bayarg, rf gerei, naip prensin
ahsnda kraln lah adaletini selamladn sylyordu.
Ve Hape-naht, Ptahmosu artacak kadar saygl ve sus
kundu.
Ptahmosun syleyecei hibir ey yoktu. Sadece bakt,
Ramses ona sarld ve gsne bastrarak kucaklad.
Garnizon komutan ksa konutu:
- Efendimiz, sayn komutanm, mutluluum sonsuzdur.
Bize onur veren geliin, gamizomuzun tamamland gne
rastlad. Ptahmostan yana dnd, konumaya devam etme
ye hazrlanyordu ki bir el onu durdurdu.
MUSA. MISIR PRENS 149

Biliyorum dedi Ramses, ksaca. Sonra nomark yardm


csndan, br karlayclar kendisine tantmasn istedi.
Ptahmos ban evirip bakt, barahip ve nomark yar
dmcs tedirgin grnyorlard. Sonra Ramses'in ksack
"Biliyorum szn dnd. Demek olanlardan haberi
vard. Casuslar vard demek. Birden, bir refleksle Hape-
nahta dnd. Adam havaya bakyordu. Nasl adamlard
bunlar! Ve glmemek iin kendini zorlad.
Hafife grtlaktan gelen gr sesiyle Ramses, geliinin,
kutsal hkmdarn Aa Msrla ilgili hayrl dnceleri
nin rn olduunu syledi. Kutsal hkmdar olu ve kral
lnn naibinin, Avaristeki Osiris Tapmandaki lene
bakanlk etmesini istemiti. Bu bir balangt, nk kral,
sonsuz bilgelityle, bu lkeye, imdiye kadar olduundan
ok daha fazla olanak tanmaya karar vermiti. Kendisi,
kralln naibi olarak, krallk hkmetinin bu konuyla ilgili
projelerini nemli noktalardaki yneticilere aklamak iin
burada, Avariste bulunuyordu.
Protokol grevlisi, leden sonraki yedinci saatte bir ziya
fet verileceini bildirerek davetli olanlarn adlarm sralad.
Naip prens yarn, Osiris kutlamalarndan sonra yneticiler
le grecekti. O saate kadar, naip prens, emrine tahsis edi
len konukevinde dinlenecekti.
- Hangi ev, efendimiz? diye telala sordu Ptahmos.
- Senin evin, Ptahmos diye glmsedi Ramses; senin iin
yaplmakta olan ev tamamland, bilmiyor muydun? zin ve
rirsen, iki gn orada kalacam.
Bu dnyada bazen mutluluklar da olabiliyordu, demek ki!
Ya da hi olmazsa sevinilecek eyler...
Kentin nemli kiileri dalmaya balamt, atlarna do
ru yryorlard kaygl ve keyifsiz yzleriyle barahip, no
mark yardmcs ve vaiz rahip... Atna bindii srada hi se
bepsiz Luminin cmlesi aklna geldi Phatmosun: Tannn n
gz senin zerinde.
Deniz

Ramses avucuyla duvarlardan birine vurdu, sonra mi-


marbana dnd.
- Surlarn tamamen kapal olmasn istiyorum, dedi; ar
kadan ak. lk saldrda dman buradan ieri szabilir.
Mimar, biraz akn, ban sallad. Bir kral naibine cevap
verilmezdi.
- Bu bir eletiri deil, mimarba. Bu ssn bir kuatma
srasnda dmana direnmesi gerek. Deil mi?
- Ben Sayn Efendimin planlarn uyguladm.
- Biliyorum, biliyorum. Ama fikrimi deitirdim. Bt
nyle kapal bir s istiyorum.
Cevap beklemeyen bir emir! Askerlerin oluturduu k
k kortejin pei sra yryen Ptahmos, daysnn otoritesi
ne hayran olmutu. Osiris enlii biter bitmez hepsi, herkes
antiyeye gelmiti.
Komutan:
- Birliimiz almalar srasnda burada kalabilir mi? di
ye sordu kaygyla.
- Kukusuz, dedi Ramses. Mimarba, ortada, d duvar
lardan yksek bir bina istiyorum. Bu, tepesinde nbet kule
si olan, iinde yaanabilir bir bina olacak. Merdiven binann
iine ina edilecek. Doal olarak bir kuyu aacak ve erzak iin
depolar yapacaz. Ve bir de ahr. Bu asker s, Aa Msrda
ina edilecek btn teki sler iin rnek oluturacak!
152 GER AL D M E S SA D tE

- Bu ok byk bir i Efendimiz, dedi mimarba; bug


ne kadar yaptklarmzn iki kat byklnde bir i.
Bir kale duvarndaki merdivenden inerken Yaplmas ge
reken bir i! diye karlk verdi Ramses.
Ve Ptahmosa bakt. Her ey sylenmi, bitmiti. Yaplma
s gereken bir i. Memfise dnmek gerekmiyordu demek ki.
Ptahmos, Ramses'in, onu iktidar arklarndan uzak tutma
ya al izlenimini alyordu. ok gzel bir srgnd bu,
onurlu, baarl, ama gene de srgnd. Syleyebilecei hi
bir ey yoktu, misyonunu baaryla tamamlad iin dl
lendirilmiti, protokolde onurlandnlput, Ramsesin onu
kollarna almas, dmanlarna ustalkla yaplan ihtar,
prenslere layk bir ev ve soylu kiiliine uygun bir aylk; ama
gene de byk bir nezaket ve incelikle srgne gnderilmi
ti Ptahmos. Gs geirdi.
- Prens Ptahmos, dedi Ramses; yeni kapy inceleyerek,
kraln ona verdii onurlu grevin gerei olan titizlik ve yap
c zekyla almalarn bitirilmesine yardmc oldu. Ortaya
kan eser ve inaatn bittii tarih, onun baarsnn ispat
dr. Yeni balayacak almalarnz denetleme grevini bir
kez daha ona veriyorum.
Sonra atna bindi ve bir toz bulutu iinde, maiyetindeki-
lerle birlikte uzaklat.
Ptahmos ancak leden sonra Ramsesle grme frsat
buldu. Naip prensle, kendisi iin planlanm ve Piharenin
yaad tatsz deneyimden sonra ileri olaanst hzland
ran antiye efinin abasyla bitirilmi olan evde bulutu.
Ama uzun uzun konuma frsat bulamayacakt.
- Ben her eyi biliyorum, dedi Ramses. Vergi idaresi bu
sabahtan balayarak Pihare ailesinin durumunu inceleme
ye ald. Onunla ii salam tutman ok iyi olmu. Boazna
kadar yolsuzluklara batm bir serseri ve Horv-amonla da
ok yalan ilikisi vard. Nomarkn ailesi bana gelerek, lenin
adna bir tarikat kurmak iin izin istedi.1Vermedim. Ayrca
tm aile bireyleri on yl sreyle kamu hizmetinden yasaklan
d. Yeni nomark, desteime sahip olduunu biliyor.
Ramses bir sre sustu, gzleri ak kaplardan grnen
baheye dalmt.
- Aa Msrn insanlar bir merkezin var olduunu ta
MUSA. MISIR PRENS 153

mamen unutmua benziyor, dedi. Onlara hatrlatmak kara


rndaym. Bu lkeyi gelitireceiz. Onlarn arzularyla deil,
boyun edirerek.
Ptahmos, naip prensi bu kadar fkelendiren eyin ne ola
bileceini dnd. Horv-amonun baka yolsuzluklar hak
knda yeni raporlar, belki!
Ramsesin baklar Ptahmosa dnd, sesi daha az ha
indi.
- Barahip ile vaiz rahip bana gelerek, seni sulayan sz
leriyle bam arttlar; senin, geliin ve hareket tarznla
kentte bar bozduunu, dzensizlik yarattm sylediler.
Ben de onlara, yetkilerinin daha geni olmadna kretme
leri gerektii cevabn verdim. Onlan grevlerinden alamam.
Yolsuzluklara bulatklarm biliyorum. Ama sana kar dik
katli ve saygl olacaklardr, bu da bize yeter. Mimarba ile
iki yardmcs seni ve ve bitiremiyorlar. Ayrca Hape-naht
da bugn gerekli belgeyi hazrlayarak seni Aa Msrdaki
krallk yaplan genel denetiliine getirecek. Aldn aylk iki
katna ykseliyor; nomun sana verdii hizmetkr says da
on iki oluyor.
Sustu ve bir kez daha, bir ey bekler gibi Ptahmosa bak
t. Ptahmos tek kelime syleyemiyordu. Ne syleyebilirdi ki?
Yrd ve Ramsesin elini pt.
Sonra:
- Sese, annem nasl? diye sordu.
- yi, diye cevap verdi Ramses. ok iyi. Belki gelecek ay
onu grmeye Memfise gelirsin.
Bu szlerin seilmesindeki ustalk! Ptahmos eilerek se
lam verdi. Mabeyinci onu kapya gtrmek zere bir adm
att.
- Ptahmos! diye ard Ramses, keyifli bir sesle; u yarm
kalm cinayet hikyesi nedir?
Ptahmos, Shu-enshinin geliinden sonra nasl kukuya
kapldm, yatmaya gittiini syleyerek, kendi yerine yataa
bir araf sarp, dertop ettii rty yatrdn ve yatan al
tna saklandm anlatt. Ramses yknn burasnda kah
kahalarla glmeye balad, mabeyinci de kendini tutama
m, glmeye balamt.
- Bunu krala anlatacam, diye bard Ramses.
154 GE RA LD M E S S A D 1E

Ama gerisi daha da artc oldu.


- Haneri bir vuruta kalbine sapladn, ha? Onu gerek
ten ldrmek mi istiyordun?
- Birinden birini ldrmem gerekiyordu, dedi Ptahmos. O
beni ldrmek iin gelmiti, deil mi?
Ramses ban eerek dorulad.
- Horv-amon kendiliinden lerek aklllk etmi, dedi
yoksa ben onu paralatacaktm! Kral ailesinden birini ldr
meye kalkmak!
Bu kadar! Konuma bitmiti!
Ptahmos kendini darda, yalanc akasya ieklerinin
kokusunu tayan hafif rzgrla ba baa buldu. Sr
gn... diye mrldand. Onu Apirular lkesine srmlerdi
gerekte. Kralln gzcs olarak her an, her yerde var olan
bir dmana kar, insann doasna kar! Ama gene de
onun kaderi Apirulannkinden daha iyiydi.
Atma bindi, nereye gideceini bilemeden. Deniz tam o an
da aklna geldi. Hizmetkrlar eve gnderdi; iki mzrakl s
variye Kuzeye gidiyoruz dedi.
Hafif trsla yola ktlar. Ptahmos, toprak yol izin verdik
e drtnala kalkyordu, svarilerin nne geerek, saray t
relerinin emrettii tekdze yryten kurtulmann sevin
ciyle. Gen adam usta biniciydi; bir saate kalmadan, son
tarlalarla son hurmalklarn ardnda, inanlmaz olan gr
d. Bir utan bir uca, doudan batiya uzanan mavi bir izgi!
Yaklatka, mucizeler daha da iyi grnyordu. Gerekten
de lapis rengindeydi, ak mavi bir lapis. Gerekten de dal
galarnn tepesi beyaz kpklerle talanyordu. natla, srar
la bir snr, bir son grebilmek iin bakt, hayr, yoktu! Son
suzluu o zaman anlad. ok, ok uzakta, gzpek, susinek-
leri gibi birka balk kay, yolunu kaybetmi kelebeklere
benziyordu.
Ptahmos, akn bir sevinle gld. Svariler de ar
mt. Memfisliydiler ve hayatlarnda denizi grmemilerdi;
baklaryla bu bilinmedik yabancy kucaklyorlard. Ptah
mos bir anda hanerini ve stln karp att, rlplak,
bu tanmad varln iine girdi. Bir dalga arpt, az kald
devriliyordu, glmeye balad, su birden azna doldu, su
tuzluydu tpk anlatld gibi. Yzme bilmiyordu, dipteki
MUSA, MISIR PRENS 155

kumda emekleyerek ilerledi, nefesini tutarak ban suyun


altna soktu ve denizin yirmi otuz ar tede birden derinle
tiini grd. Evet, efsane gerekti! Bu canl eyin iinde
uyakta durmak imknszd; kendini, ilk kez tatt, o yepye
ni ve tertemiz olma duygusuna brakt. Tertemiz ve yasz,
ne ocuk, ne ihtiyar...
Sonra sudan kt, salarm skarak geldi, gnete ku
runmak iin kumlara oturdu. ki asker, pei sra kendilerini
uya atmlard, ocuklar gibi lklar atarak eleniyorlard.
Ptahmos Denizin tanns kim? diye sordu kendi kendine.
Belleinin derinliklerinde, Amsetsenin rettii tanrlar ve
tttnnalar listesinde arad, bulamad. Yoktu, denizin tanns
yoktu.2
Kuzeyde sonsuzluk, gneyde devletin gc, diye dn
d. Yaldzl bir srgn! Giyinirken hl dnyordu: gen
l i sona ermiti.
b fke
M iryam

Kamkalemler papirs rulolar zerinde koarken, yaz


clar da baryorlard:
- ki yz ba sebze...
Kleler, salatay, soan, prasay sekreterliin duvarnn
nne yyor, birka darda eeklerin srtndaki yk in
diriyordu. Yazclardan biri gelen sebzeleri sayyordu:
- On iki uval tahl...
Tahllar, boucu bir toz savuran kenevir uvallardayd.
Yazclarn alt byk avluda tozdan gz gz grm
yordu. Krallk yaplan idaresi sekreterliinin alt yazcs so
nunda bard: Danda tartn unlan! Boulacaz bura
da ! Gerekten de grevli iki kle, tahl uvallarn duvann
dibine, sebzelerin yanna brakmadan nce tartmak iin or
tadaki kocaman kantara koyduklan srada, her seferinde
yeni bir toz bulutu ykseliyordu.
Kantarn yanndaki yazc, salan tozdan bembeyaz ol
mu banyordu:
-Tamam, eksiksizdir!
- Be kesilmi sr...
- Kuulardan yz on ku...
antiyelerdeki personele tahsis edilmi gda malzemesi
nin ilgili depolara gnderilmeden nce krallk yaplan idare
since saylp, kaydedilmesi gerekiyordu.1 dare iin ilave bir
i yk!
160 GE RALD M E SSA D tE

Yazclarn bakan yardmcs:


- ok iyi, dedi. Hazr eekler buradayken, ekmekiye gn
derilecek buday ykleyin. Etler ile sebzeler dorudan ku
zeydeki antiyeye gnderilecek.
Klelerden biri, kapdan:
- Eekler geldi, diye bard.
- f, bu ne ok sinek! diye bard Ptahmos, avluya gi
rerken.
Bir saniye hareketsiz kalarak ona dndler.
Biraz kalnlamt. Sakal ok daha gr ve bakr rengi.
Baklar daha cidd. Ptahmos yirmi yandayd artk.
Gerekten de etin kokusunu alan sinek srleri ieri
dolmutu. Nbyeli klelerden birini, sahibinin kt davra
nlarndan kurtarmak iin satn ald sska ama capcanl
bir kk zenciyi yanma ard. ocuk kotu geldi, yzn
de bir tapnma ifadesiyle. nce, u kede duran byk
yelpazeyle sinekleri kovacaksn. Sonra orada, byk kabn
iinde, Punt tahtas ile okalipts yapraklarn tututurur
sun. Kk kle hemen ie balad, rlm hurma yap
raklarndan koca yelpazeyi, sevgili efendisinin rettii gibi
st! st! diyerek ustalkla sallamaya balad. Birka
dakikada avluya alan alt blmedeki sinekler boaltlm
t. Sonra kokulu bir duman, mavi bir ylan gibi bir blme
den tekine szlerek ortala yayld.
- Sr eti paralarnn beze sarlmasn ve tama sre
since de byle kalmasnr istiyorum. Sinekler etlerin zerine
yumurtluyor, diye anlatt Ptahmos, sonra bayazcya dne
rek devam etti: mmknse bez olarak keneviri kullann,
bylece etler hava da alr.
- Bu et iiler iin, dedi bayazc.
- Daha iyi ya! Hasta ii bize zaman kaybettirir. Bir da
haki malzeme almnda, tahln bir hafta ncesinden gnde
rilmesini istiyorum. Bylece ekmekinin tmek, sonra da
piirmek iin bolca vakti olur. Tahl, teki yiyeceklerle ve a
buk bozulacak malzemeyle birlikte gnderilirse, ayn anti
yeye ayr ayr zamanlarda iki kervan gndermek zorunda
kalryoruz. Bu hi ekonomik deil!
Ptahmos sonra baheye dnd, nar aalarnn, yeni ba
danalanm duvarlardaki ptraklar gibi alm meyvelerine
MUSA, MISIR PRENS S

bakt. Yeni evine tand zaman Hape-nahttan ald ild. ke


di, koca bir aile oluturmutu; sekiz kediydiler imdi. Ptah-
mos, en kklerini, altn gzl bir san yavruyu kucana al
d. Sonra kollan arasnda yavru kediyle iriotu dikilmi i
ek tarhlarnn2 yanndan geti, lotuslarn gen kz memele
rine benzeyen beyaz iekleriyle ssledii havuzu dnerek bi
nann ikinci blmndeki mutfaklara geldi. Orada bakla-
nyla evreyi aratrd, aba da ona, gzleriyle ne aradn
soruyordu. Byk bir sepet anyorum, dedi; sonra alt byk
buday ekmei, kesilip yolunmu bir kaz, bir torba kuru
bakla ve bir ba soan istiyorum. Aba istenenleri hazr
lad, bir sepete koydu; Ptahmos kediyi sepetin zerine oturt
tu ve ahrlara gitti. Orada, atna binerken, svarilere haber
vermek isteyen seyisi durdurdu:
- Hayr, gerek yok, dedi; abuk dneceim.
Adamlar, ayan tutarak yardm ettiler,3 Ptahmos kediyi
korkutmadan bindi.
Atn gneye srd, az sonra bir Apiru kyne gelmiti.
Kedi yavrusu korkmutu, Ptahmos sakinletirmek iin srt
n okarken akn gzlerle sana, soluna bakyordu. K
yn evlerinden biraz uzaktaki bir evin nnde durdu, ipler
de asl amarlar sallanyordu. ki ocuk sevin lklan
atarak kotu. Bir kadn kt ve Ptahmos attan inmeden se
peti ona uzatt.
Kadn ondan birka ya daha byk grnyordu. Kedi
yavrusunu grnce glmsedi.
- Bylece, dedi Ptahmos; fare derdin kalmayacak. Fare
bulamazsa yiyecek bir eyler ver de kamasn. Benimkiler
fare yakalyor ama yemiyor. Tadn beenmiyorlar herhalde.
Kapy kapal tut, atmaca ya da gelincik gtrmesin.
- Kaz, ha? dedi kadn. ocuklar bayram edecek!
Ptahmosa yanan uzatt, gen adam pt. Boylan yet
medii iin sepetin iini gremeyen ocuklar, Ibrance ban-
yorlard: Kaz! Kaz! Sonra kedi yavrusunun zerine atl
dlar, lklar atarak okamaya baladlar.
Kadn, kaz, ekmekleri, baklay ve soanlan brakmak
iin eve girdi. Hemen ardndan kapda grnd:
- Girmez misin? Hurma arabm var.
- Hayr, sadece seni grmeye gelmitim. Kocan iyi mi?
162 GERALD M E S S A Dt E

- Tannya krler olsun, dedi. i iyi. Birka gn nce


tozdan gzleri hasta oldu ama papatya suyu iyi geldi.
Ptahmos ban sallayarak memnun olduunu belirtti.
- Ah, Harun da burada olsayd, diye gs geirdi kadn.
- Memfiste olmas ok daha iyi. Orada ustaba. Burada
ustabalann hepsi Msrl.
- Benim iin fark etmez. Ben Harunu zlediimi biliyo
rum sadece.
- Biliyorum, Miyam. Ama senin burada olman bile fevka
lade bir ey. Sana bu evi yaptrdm. Ben Msr kral deilim.
- Bir prens erkek kardei iin de bir ev yaptramaz m?
- Her eyi ayn anda yapmamak daha iyi.
- Ama onu da getirteceksin, deil mi?
- Evet, getirteceim. Kendisine de syledim.
- Babann dilini bile bilmiyorsun.
Ptahmos birden sinirlendi.
- reniyorum. Aslnda ihtiyacm da yok. Eer sizden bi
ri olup aranzda yaasaydm, sizin iin hibir ey yapamaz
dm. Bu hi kimsenin iine yaramazd.
- Ne yapabilirsin ki!
- Bilmiyorum. Ama yaplacak eyler vardr!
- Hibir ey deimeyecek, diye inledi gen kadn.
- Her ey bir gn deiir, Miryam. Hem de en beklenme
dik zamanda!
- Yedi yldr buradasn. Beni ancak ay nce buraya ge
tirtebildin! Zaman geiyor. Tann bizi unuttu, Ptahmos!
Sesi titriyor, ardndan gzyalarnn geleceini haber ve
riyordu ve Ptahmos gzyalarn hi sevmezdi. Aralarndaki
kan ba yznden, o daha gencecik, yan vah bir kzken
sarayn bahesinde ona babalarnn ldn haber verdii
korkun gnn ansna, elinde be armaanla ona gel
miti. Ama o, kukusuz, gen adamn bir zamanlar hayalini
kurduu, srlarn paylaaca, belki su orta olabilecei,
yani, ksaca... olmayan karsnn yerini tutarak hayatnn
ykn birlikte tayabilecei bir kz karde deildi. Atna
doru yrd, kz kardeinin, szlanmalarnn dinleyicisi
olarak hep kendisini setiini dnyordu. Miyam, atma
binmesi iin alak bir iskemle getirdi. Sonra eyere oturdu
unda sitem dolu gzlerle bakt.
MUSA, MISIR PRENS 163

- Bir de o kadn var, dedi.


- Ben o kadnla yayorum.
- Sana ocuklar dourdu.4
- Evet, diye cevap verdi Ptahmos dizginlerini eline alrken,
kadnlar ocuk dourur.
- stelik seni grmeye gelemiyorum. O kadn...
Ptahmos evin nnde atn dndrd, hl kollannda
gezdirdikleri kediyi, kk bir kardemi gibi okayan o
cuklar ard sra kotu bir sre.
Uzaklat srada, Harunu unutma! diye bard Mir-
yam. Ptahmos ban sallad ve atn srd. fke doluydu.
Kadnlar erkekleri sulamaktan baka bir ey bilmezler miy
di? Ne bekliyor, ne istiyordu Miryam? Her eyi brakp ii
olmasn m? Bir Apiruyla evlenip kendi iilerinden birinin
damad ya da kaynbiraderi olmasn m? Hi kafas ilemi
yor muydu bu kadnn? Bir de Harun buraya, Avarise gelir
se ne olacakt!
Gene deniz.

Prens, ortadan kaybolduu zaman nereye gidiyordu?


Ev halknn ve yazclarn zaman zaman kendi kendileri
ne sorduklar soru buydu. nk Ptahmos, baz sabahlar,
idarenin ileri hafifler gibi olunca, ortadan kayboluyordu.
Atn aldna gre, uzak bir yere gidiyordu ve dndnde,
yznde huzurlu ve dalgn bir ifade oluyordu, bir heykel gi
bi, bakyormu gibi grnen, ama aslnda kendi i dnyas
n gren bir insann yz...
Bir leden sonra, onu byle bir katan dnnde g
ren Hape-naht kaygland. Prens kat* biraz fazla m kullan
mt? Herkes, her yerde olduu gibi, Avariste de skntlarn
unutmak iin kat kullanyordu. Bu kaygyla soylu yneticinin
gzbebeklerine bakt, ama Nbyeden gelen bu yapra kulla
nanlarn gzbebeklerinde oluan daralmay gremedi. Hasta
myd yoksa? Deildi. Yz salkl, hareketleri kesindi.
Hape-naht onunla vahalarda1 kurulmas sz konusu
olan asker sler hakknda konumak iin gelmiti. Ptah
mos cevap vermedi. Garip bir sessizlik oldu.
- Ne yapmalym, sence? diye sordu Hape-naht, huzur
suzdu.
Sonunda Ptahmos, elleri bacaklarna dayal Hape-nahta
bakmadan cevap verdi:

* Kat: Yapraklar uzun sre inenince sarholuk veren bir aak, (.n.)
166 GERALD M E S S A D 1

- Naip prens hakl! Vahalara yiyecek gndermek sama


bir ey. Garnizondaki askerin kendi kendine yetmesi gerek.
Bu nedenle oralarda, tula harmanlarnn yannda ekmek f
rnlan ve kesimhaneler de yaplmal.
Ses, rahat, ak, kendine gvenen bir sesti ama syleyi
uzak bir yerden geliyormu izlenimi veriyordu.
Hape-naht, tedirgin, kalkt, izin istedi.
- Gne seninle birlikte olsun! dedi Ptahmos onu gei
rirken.
uras gerekti, Ptahmosun Avaise geldii gnlerdeki
doal cokusu, taknl anlarda kalmt. En yakn, sami
m olduu anlarda arbalyd, ciddydi; bunun dnda hep
dalgnd, zihni uzaklardayd. ounluk bedeniyle de uzak
tayd. Buto leden sonralan onu gremiyordu. ocuklan
yatnyor, stannelerle, hizmetilerle gevezelik ediyor, dedi
kodu yapyordu. Ya da kadnlarla by tarifleri alp veriyor
lard, gsleri sertletirmek iin mesela. Msrllarn byy
le zmeyecekleri hibir sorun yoktu! Ptahmos dnd za
man o uyumu oluyordu. Kadn uyandrmyordu, kendi
odas vard. Ve Buto, sabah, erkenden uyandnda onu
kalkm, bahede kahval ederken buluyordu. yanda
ki olunu dizine oturtuyor, ona incir soyuyordu.
Byle her gn nereye kaabilirdi. Dedikodular Hape-
nahtn kulana kadar gitti. Krallk belgeleri idaresi bakan
yardmcsnn, herkesten fazla, Avaristeki memurlar ve y
neticiler konusunda bilgi edinme merak vard ve meraktan
zel ulaklan araclyla, naip prensi de faydalandnyordu.
Prensin kaybolular artk aratrma gerektirir duruma gel
miti. Ve Hape-naht Ptahmosun peine bir gzc-casus
takt.
Adam, evden elli an kadar uzakta, prensin kendi ihti-
yalan iin ektirdii sebze bahesindeki bahevanlann ara
ma kant. Bir sabah Ptahmos atn almak iin yazclar b
lmnden kt zaman, gzc, rzgr gibi koarak katn-
na atlad. Ptahmosu, bir saat sren gidi yolunda ve dn
nde izledi.
Gnbatmmdan iki saat sonra Hape-nachtm evine dn
mt. Bakan yardmcs, adamn, yazclar blmnn
bo odalarndan birine getirtti.
MUSA. MISIR PRENS 167

Gzc-casus zgn grnyordu.


- Ee, dedi Hape-naht, nereye gittiini renebildin mi?
- Evet, dedi casus. Deniz kysna gidiyor.
- Deniz kysna m?
- Deniz kysna. Atyla sahile kadar gidiyor, orada du
ruyor.
- Orada m duruyor? Nasl yani, ayakta m duruyor?
Oturuyor mu, ne yapyor? Baka birileri de mi geliyor? Ne
yapyor peki?
- Hibir ey yapmyor. ylece oturuyor. Denize bakyor.
Hape-naht enesini kad, sonra gzlerini sinsi bir ifa
deyle ksarak sordu:
- Peki sonra?
- Sonra, hi. Atma bindi, buraya dnd. imdi yemek
yiyor.
- ki saat, hi konumadan, denizin karsnda oturdu,
sonra kalkt geldi, yle mi?
- Evet, yle.
- Sen beni aptal m sanyorsun, diye bard Hape-naht.
- Dediklerim doru deilse kafam kes!
- O zaman seni grd.
- Beni grmesine imkn yok. En az be yz ar gerisin
den izledim.
- Bir ey imek iin de durmad m?
- Eerinde bir matara aslyd. Oradan iti.
Hape-naht iskemlesinde doruldu. Bu inanlacak bir y
k deildi.
- Anlatmz gibi yazn gelirsin, on debenlik mal alrsn.
- Keten istiyorum.
Hape-naht adam kapdan dar iterken Ketenini alrsn,
tamam! dedi.
Hape-naht bir kez daha enesini kad. Bu yk olacak
ey deildi. Ptahmos, casusu satn almt herhalde. Ertesi
gn baka bir casusu grevlendirdi.
ki gn sonra, ikinci casus, benzer bir raporla geldi.
Hape-nahtn uykular kayordu. Prens Ptahmos, krallk
yaplan idaresi bakan, iki saat boyunca, tek bama, hi
kimseyle konumadan, oturup niye denizi seyrederdi ?
Memflse byle bir rapor gnderecek olsa, naip prens nce
168 GERALD M E S SA D IE

onun akimdan kukuya derdi. gnn sonunda Hape-


naht, gidip, kendi gzleriyle grmeye karar verdi.
Ptahmosun evinin yaknna nc gzcy dikti ve
onu, prens atyla kuzeye doru yola koyulduu an derhal ge
lip kendisine haber vermekle grevlendirdi. nk Ava-
risten denize giden tek yol vard ve Hape-nahtn ge bile
kalsa avn yakalamaya vakti olurdu.
Drt gn sonra casus nefes nefese geldi: prens gitmiti.
Hape-naht btn ilerini brakp katrna kotu ve Ptah
mosun izinde yola koyuldu. Avaristen kta, Ptahmos ile
atn grnceye kadar hzla yol ald. Hape-naht, yz ar ka
dar geri kalmak iin yavalad ve atly izlemeye balad. Ger
ekten de Ptahmos, denize gidiyordu; iin burasna kadar,
casuslar yalan sylememilerdi. Denizin yaknna, artk ky
lerin ve ekili topraklarn kalmad, sadece, tuzlu bataklkla
rn arama serpilmi kk aa topluluklannm grld
dzle ulatklar zaman Hape-naht katrn bir aaca ba
lad, sonra dikkatle kydaki aala kadar yrd. Sessiz
admlarla sokuldu, bakt ve Ptahmosun, attan inmek iin bir
aa dalma tutunduunu, hayvan baladn ve ar adm
larla denize doru yrdn grd. Ve orada bekledi.
Orada bekledi casuslarn dedii gibi, tam iki saat bekledi.
Btn duyu organlaryla tetikte, gerekten giz dolu bu insa
n gzledi. Btn grebildii, Ptahmosun denizin karsnda
oturduu ve derin derin allmtan ok daha derin nefesler
aldyd. Bunun dnda hibir ey yapmyordu, ama hibir
ey... Sonunda Ptahmos tekrar atma bindi; Hape-naht ise,
hl hayretler iinde, alt duda sarkm, ondan ok daha
sonra yola kt, bylesi bir davran aklayabilecek hibir
ey dnemeden.
En kts, Memflse rapor yazlmasn hakl gsterecek en
kk bir sebebin bulunmamasyd. Prens deniz havas al
maya gidiyordu. Evet, ne olmu? O, Hape-naht isterse pren
sin deli olduunu dnebilirdi, ama krallk yaplar yneti
minde hibir ey byle bir olasl dndrmyordu, aksi
ne. Bu idare, hzl ve kusursuz ileyiiyle gz kamatryordu.
Hape-nahtm bilmesine imkn olmayan nokta bu davra
nta, Ptahmosun evine konuk ettii, gzden dm rahip
Nesatonun etkisiydi.
MUSA, MISIR PRENS 169

Ptahmosun, yal rahibi yorgunluk ve alktan yklp


kald yolda bularak eve getirdii gnlerden birka hafta
sonra Nesaton Ptahmosu grmeye gelmiti.
Ptahmos onu bahede oturttuktan ve bir testi hurma a
rab ile incir ikram ettikten sonra, ihtiyar ona, Sonum yak
lat demiti. htiyar adam glmsyordu ya da lmn ga
rip srt imdiden yzne egemen oluyordu. Ne nemi var
d, sesi glmsyordu!
- Yce gnlllnle beni kurtardn, oysa benim, senin
konukseverliine, verdiin giysilere, kzarm gvercine, ek
meine, stne, arabna karlk sana verebileceim hibir
ey yok. Sadece biraz bilgi ve deneyim!
Nesaton zorlukla nefes alyordu.
- Bir eyi ren, nk sanyorum, bilmiyorsun: hibir
insan Tanr bilinci olmadan yaayamaz. Byle yaayabile
ceini sanan insan sonunda hayvanlar dzeyinde bir var
lk olur.
htiyar, szlerinin Ptahmosun ruhuna ilemesi iin bir
an sustu, bekledi, sonra devam etti.
- Kann ok hzl akyor, nk gensin. inde cokun r
maklar gibi alyor, tutkularn ve zlemlerini kamlyor.
Tutkular ve zlemler seni, temel olandan, zden, sana az n
ce sz ettiim Tanr bilincinden uzaklatryor. Ruhun, r
maklarn denize kavumas gibi alkantl olursa, her an bu
tekinin aksi, teki bunun zdd diye arpmakta olursa
Tanr bilinci sana gelmez.
htiyar byk bir yudum hurma arab iti.
- Tanr bilincine ruhunda yer amazsan Ptahmos, olayla
rn oyunca ve tutkularnn esiri olursun. Sadece Tanr bi
linci seni, o gzle grlmez geree, ne hayat, ne lm olan,
kendinde, kendi kendine var olan o byk geree gtrr.
Sadece Tanr bilinci!
Ptahmos:
- Hangi tanr? diye sordu.
- Adnn nemi yok, dedi Nesaton. Adlar, bizim dillerimi
zin icaddr: Tanr birdir, kendi kendine var olandr, ad ola
maz! O, szden nce vard. Diller onu bizim iin adlandrd,
maddeletirdi. Oysa o, dillerin tesinde vardr. Beni anlyor
musun?
170 GERALD M E S S AD t E

- Konu, seni anlarm.


- Tanrsall ruhunda var etmek istiyorsan, ncelikle ru
hunu, ona ait olmayan her eyden yani duygularndan, ile
rinle ilgili kayglardan temizlemelisin. Kendini, hibir ey d-
nmemeye zorlamalsn. Bu, Ahenatona verilen srd, ama
o bu srdan faydalanmay bilemedi. Varlm duyduu Tan
rsalla bir ad verdi, oysa dediim gibi adm nemi yok. Aton
ya da Ra, Set ya da Osiris... Tanr ancak ilkel ruhlar iin bir
adla anlr. Zihnini durdur, gnn nasld, hayatin neydi,
nasld unut! Arzularn ve nefretlerini unut!
htiyar adam zayf kolunu incir tabana uzatt, parmak
lan meyvelerin stnde dolat, konacak yer arayan bir ke
lebek gibi tek tek yoklad, sonra birini ald. Yava yava,
zenle yedi ve devam etti.
- Bunun iin, bedenin dinlenmede olmal. Oturmu ya da
yatm, ama mutlak dinlenmede olmal, baka bir ey yap
mak istei duymadan. Ben oturmu olmay yelerim, ama
yatlabilir de ve baz arkadalarm bu denemeyi ayakta bile
yaparlard. On ayak parma zerinde duran bir beden ve
sadece havann temasm duyan cilt! Bu epeyi zaman isteyen
bir ey, beynin, tm kirlerinden arnmas gerek. Ve o za
man...
Nesaton, nefes alabilmek iin bir an sustu, havay iine
ekebildi sonunda.
- ... Ve o zaman nefes almal! Derin derin, evredeki b
tn havay emmek ister gibi, sanki bu soluyaca soi havay
m gibi. Sonra nefes vermeli, sonuna kadar, iinde bir zer
re bile hava kalmayncaya kadar, sonra tekrar, batan ba
lamal. Ama bu kez hava, iinde, bedeninin iinde de dola
mak, bedeninin iinden nefes almalsn, midenle, mesela an
layabiliyor musun?
htiyar rnek vermek iin nefes ald ve Ptahmos, midesi
nin, cierleri aa inmi gibi kabardm grd.
- Bir zaman sonra, inanlmaz bir huzur hissedersin. Son
ra, huzur, mutlulua dnr. Ve nihayet, ok daha youn,
ok daha derin, ok daha nurlu bir hayata yaklatn fark
edersin -hayr, fark etmek yanl, byle duygular deildir sz
konusu olan- yaarsn sadece... Ve Tanrsal srra yaklar
sn. Sana rettiim ey, Tannyla bir olmann yoludur.
MUSA, MISIR PRENS 171

Tannyla bir olm ak! Ptahmos hafife titrediini hissetti.


Bu, Apirulann kulland terimdi. lk efleri brahimin, Tan-
nlanyla bir olduunu sylemilerdi. Nesaton elini hurma
arabna doru uzatt.
- Bu hareketlere dzenle, aksatmadan devam edilirse,
zenle, itenlikle, bir ey elde etmek iin deil, ama bir yaa
ma biimiymi gibi yaplrsa, bazen Tannya yaklalr. O za
man hibir ey size ulaamaz, lm korkusu bile, zellikle
sen bu hareketlerden ok faydalanrsn Ptahmos!
Bylenmi gibi dinleyen Ptahmos:
- Neden? diye sordu.
- nk iindeki ate sana rahat vermiyor, her an tama
ya hazrsn, kaynayan st gibi.
- Peki bunun ne zaran var?
- nam ypratr? indeki enerjiyi tketirsin. Ruhun yor
gun der, mitsizlie kaplr. fke ya da baka bir iddetli
heyecan duyduun an, birka kat yapra ine. Ya da biraz
afyon arab i.
Ptahmos yzn buruturdu. Afyon arab acyd.
- O halde iinde ate olmadan m yaamak gerekiyor? di
ye sordu rahibe.
- Hayr, ama ate, ykseklerden gelmeli! inde, ruhunda
tadn Tannsallm atei olmal, topran atei deil, dedi.
Nesaton, uzand, bir incir ald.
Ptahmos uzun sre dnd. Sonra:
- Rahipler byle mi yapyor? diye sordu.
Nesaton da cevap vermeden nce dnd.
- Bazlan, dedi; ama Aa Msrdakiler deil. Ben Abi-
dosta, gneyde eitildim. Baz rahipler bu gelenei srdr
yor, ama sadece gneyde.2
- Nasl yapacam? diye tekrar sordu Ptahmos.
- Sana anlattklarm dinledin. Kendi iine dn! Nefes
kontroln dzenli olarak tekrarla!
htiyar rahip bastonunu ald ve Ptahmosun yardmyla
ayaa kalkt. Elini gen adamn omzuna koydu ve alak ses
le konutu:
- Seni mabetlerine istemediler, deil mi? nk baban
Apiru. Yok, hayr, itiraz etme, biliyorum herkes biliyor. Sr
larm yabanclarn bilmesini istemedikleri iin senin rahip
172 GERALD M E S S A D tE

olmaru engellediler. Ama sen sradan bir yabanc deilsin,


Ptahmos, bunu hissediyorum. Korkutuyorsun. Orada,
Memfiste de onlar korkutmu olmalsn, seni o sebeple bu
raya yolladlar. Ben hissediyorum, sen bir ef olacaksn. Ki
min, bilmiyorum! Msrllarn deil herhalde. Belki Apirula-
nn. te bu nedenle sana bunlan retiyorum.
- Bu... bu, bu kadar basit mi? diye bard Ptahmos.
Nesaton glmsedi.
- Belki benim zetleyerek anlattm kadar basit deil,
ama sana zn verdim. St kaynatld zaman, temel
maddeler yzeyde toplanr, kayma yapar. Ben sana kay
ma verdim. Zamanla ve deneyerek geri kalann anlaya
caksn. imdi beni kapya gtr.
Ptahmos, dirseinden tutarak onu, arkaya, krlara alan
kapya gtrd. Orada, hizmetkrlar, gzden dm rahi
be bir oda hazrlamlard. Kendiliklerinden, Ptahmosun
emrini beklemeden. Onlara bunu yaptran, sadece Nesa-
tonun ya ya da efendilerinin konukseverlii deildi, ihti
yarda hissettikleri doal bir gt. Yumuak, ama kar du
rulmaz bir g! Kapda, yal bir hizmetkr, konuu Ptah-
mosdan devrald.
Ptahmos, yatana uzanrken Tannyla bir olmak... diye
dnyordu.
Hape-naht btn bunlan bilemezdi.
Eli

Yeni nomark Setepentot, elimsiz, ukala grnl bir


gen adamd, kentin ileri gelen ailelerinden birinin oluydu;
ailenin Hiksoslardan geldii sylenirdi. Ama bu dedikodu
nun deeri kalmamt artk, hele ailenin Deltada iki yz bin
an bereketli topra olduu ve Msr'n en lezzetli meyveleri
ni yetitirdii dnlrse...
Ramsesin kendisinin setii Setepentot, bir nceki no-
markn Ptahmosa kar olan yanl tutumu anlatlarak na
zike uyarlmt. Ptahmos, kral tarafndan atanmt ve kim
ona oyun oynamaya kalkarsa, len nomark Horv-amon gibi,
bunun hesabn krala ve naip prense vermek zorunda kalr
d. Setepentot anlam grnd, gen prense saygl, uzak ve
olduka souk davrand. Byk lenlerde ona trelerin ge
rektirdii sayg ve kutlama szlerinin yannda meyve, nar,
hurma, incir, mango, zm sunarken, bir testi de arap,
ama ucuzundan getirmeyi ihmal etmedi; kendi yetki alann
daki trenlerde ona protokoln emrettii yeri verdi, ama ke
sinlikle hibir insanca ilikiye girmedi. Onun yarmda Hape-
naht bir ocukluk arkada gibiydi.
antiyelerden birinde bir sorun kmt. Sz konusu
olan, nomarkm yazmanl ile krallk yaplan idaresi yaz
manlnn ibirliiyle hazrlanan geni kapsaml bir projey
di. Avarisin, kuzeybat ynnde gelitirilmesiyle ilgiliydi ve
kentin dnda, o gne kadar Apirulann yaad bir blge
174 GERALD ME S SA D E

nin boaltlmasn gerektiriyordu. Apirular burada, bir l


de kaak sebze yetitiriyor ve bundan, gene bir blm ka
ak ek bir gelir salyorlard.
Nomarkn projesi hakl sebeplere dayanyordu: aalay
c bir adla, Apiru pl diye anlan bu blge, Ptah-
mosun geliinden bu yana gelien Avarise hi yakmyor
du. Polisin bile girmek istemedii bu denetim d arazi, bu
haliyle irenti. Gndz, miskince uyuklayan mahalle, gece
canlanyordu: sefil kulbelerde, saylan belirsiz genelevler
ile kumarhanelerde tarla fareleri, sanlar, gelincikler hatta
tilkiler cirit atyordu. Baz geceler akallarn uluduunu du
yanlar vard. Salk koullan korkuntu ve bu blgenin h
l var olmakta direnmesinin tek nedeni, Apirulard. nk
toprak iin hibir kira demiyor, canlarnn istedii yere ev
yapyor, kabaklarn ve soanlarn dikiyor, tek kuru vergi
demeden kazlarn, tavuklarm yetitiriyorlard. Nomarkn
blgeyi temizleme kararnda Msrllarn fkelerinin de pay
yok deildi: bu insanlar, Apirulann, kendilerine verilen hak
lan srekli ktye kullandklarndan yakmyorlar, ynetici
leri, durumu Memfise bildirmekle tehdit ediyorlard.
Ne var ki Apiru iiler din kardelerinin evlerine, ahrlan-
na, kmeslerine el srmeyi reddediyorlard. ounun hakl
nedenleri vard: kendilerinin de orada iki kan topra, bir
kulbesi vard nk. Ustabalann yalvanp yakarmalan,
tehditleri, azarlamalan, hibiri ie yaramyordu. Nomarkn
sekreteri bir gn durumu Ptahmosa anlatmaya gitti.
Sorun ok nazikti: Setepentotun planlad inaat krallk
yaplan idaresinin yetki alanna girmiyordu, ama efinin ona
y alnarak uygulamaya koyulmutu. Yani bir anlamda, sz
konusu olan Ptahmosun otoritesiydi. Nomarkn sekreterine,
oraya giderek bir zm bulmaya alacam syledi.
Hemen o gn leden sonra gitti. iler plkn ev
resinde oturmulard, iine kuru bakla ve soan konulmu
ekmeklerini yiyorlard, zm ya da hurma arab testileri
ayaklarnn dibindeydi. Ustabalan grnrde yoktu. Ku
kusuz, Ptahmosun yanndakilerle birlikte geldiini grd
ler, ama grmezlikten geldiler, bir ikisi kt gzlerle bak
makla yetindi. Onu br antiyelere geldii gnlerden tan
yorlard.
MUSA, MISIR PRENS 175

Ptahmos atndan indi ve almas planlanan caddenin ke


narndaki dzle doru yrd.
Hepsine birden seslenerek:
- Bir efiniz var m? diye sordu.
ilerden biri, azndaki lokmay inemeyi srdrerek:
- Ustabalar gitti, dedi.
- Ustabandan sz etmiyorum, sizin kendi efinizden sz
ediyorum.
Lumi ya da Issarn burada olmasn isterdi, ama onlar
baka bir antiyede, onun emrinde alyorlard.
Krk yalarnda bir adam ayaa kalkt. Yz ask, gzleri
kan ana gibiydi: imiti, ayakta zor duruyordu.
- Sen hangi efi soruyorsun? diye konutu fkeyle. Hi
bir ef bizi kardelerimizin evini ykmaya zorlayamaz.
Ptahmos, sakin bir sesle:
- Sizler tahta ait topraklara el koyarak yasalan iniyor
sunuz, dedi. Bu topraklarda yaplm olan evler yasal deil
dir. Gerekli izni almadan sebze yetitiriyor ve bu lkenin -
teki vatandalarnn dedii vergiyi demiyorsunuz.
iilerden biri, Apiru dilinde:
- Bu ssl kuklann palavralarn dinleyecek deiliz, dedi.
- Ben ssl kukla deilim, sylediklerim de palavra deil,
diye cevap verdi Ptahmos, Apiru dilinde. Buraya size, savu-
nulamayacak bir durumda olduumuzu anlatmak iin gel
dim.
Bu szlerin ardndan tam bir sessizlik oldu. Adamlar ilk
kez kendi dillerinin konuulduunu duyuyorlard, hem de
ok dzgn konuulduunu... be szck bilen Msrl
bile ok azd.
Ptahmosun karsndaki adam:
- Sen bizimle hangi sfatnla konuuyorsun? diye sordu.
Apiru olarak m, kraln temsilcisi olarak m?
Sorudaki kstahla ramen Ptahmos ayn sakin tavrla
devam etti:
- Eer siz bir Apiru krallnda yayor olsaydnz, evleri
niz ayn gn devletin polisi ve ordusu tarafndan yerle bir
edilirdi. nk adaletsiz ve yasasz krallk olmaz. Msr kral
lnda yayorsunuz ve onun adaletine boyun emek zorun
dasnz.
176 GERALD M E S S A D 1

Sessizlik ylesine derindi ki bu szleri herkes duydu.


- Ya reddersek? diye sordu ayn adam.
- Bu evleri, polis gzetiminde Libyal iilere yktrrm.
- Ama sava kar! diye bard adam.
Ptahmos, hep ayn sakin tavrla devam etti:
- te bu yzden, bu ii sizin yapmanz ok daha doru
olur.
Kulbelerden birka kadn kt ve konumay dinlemeye
koyuldular. Biri, yolduu tavuu hl elinde tutuyordu.
Ptahmos Miyam dnd. Adamlar bakaldrmaya k
krtan kadnlar myd?
Adam, elini kolunu fkeyle sallayarak:
- Nereye gideceiz, peki? diye bard; nereye gidebiliriz?
Kuru toprakta m yatacaz, yani? Durumumuzu dndn
m sen?
Ses la dnyordu.
- Sorduun u soru, imdiye kadar sylediklerinin iinde
tek ilgin sz! Size, buraya yakn bir yerde, evlerinizi yapa
bileceiniz bir toprak verebilirim. Doru drst evler, iinde
ocuklarnzn geceleri tarla fareleri ya da tilkiler tarafndan
srlmadan ve kumarhanelerden gelen kfrleri dinlemeden
uyuyabilecei evler yapabileceiniz bir yer.
Birok ses birden:
- Nerede? diye bard.
- Sobkun Evinde, Shedet yolu zerinde.
Bu, Avarisin dousunda bir yerdi, daha gneydeki iki
Apiru kynn yannda, kylerden birinde Efraim kabile
sinden insanlar yayordu, yandaki ikinci ky imeon kabi
lesine aitti.1
- Buradakiler, hepiniz Yahuda kabilesindensiniz deil
mi? diye sordu Ptahmos.
akn gzlerle birbirlerine baktlar. Bu ne olduu belir
siz Msrl, kabileleri de mi biliyordu?
- Hemen hepimiz, diye cevap verdi ayn adam. Benyamin
kabilesinden de bir iki kii var.
Adam yere yemyeil bir tkrk firlatt ve Ptahmos onun
kat inediini anlad.
stemeye istemeye:
- Bu gece nerede yatacaz peki? diye sordu.2
MUSA. MISIR PRENS 177

- Yeni kynz yapp, bitirmeniz iin size on gn sre


veriyorum. Sonra bu blgeyi boaltmaya balarsnz.
Baklarm kalabaln zerinde gezdirdi ve yumuadkla
rn grd.
- Ama bu iin on gn iinde bitmesini istiyorum.
- Malzemeyi kim verecek? diye sordu adam.
- Size tulaclar ve gerekli amam ben vereceim.
Cevaplar arasndaki sessizlik gitgide uzuyordu. Aslnda,
polisle ve orduyla boy lm olmaktan memnundular.
- Ama Sobkun Evinde kumarhane ve genelev istemiyo
rum, diye ekledi Ptahmos. Orada Apiru kyleri var. Bu p
ln pisliini oraya tamanza izin vermem.
Adam uzaklat, birka kiiyi ard yanna.
Bir sre tarttlar, baz yorgun yzlerle, baz bararak.
Sonra adam Ptahmosun yanma geldi.
Apiru dilinde:
- nerilerini kabul ediyoruz, dedi.
- En iyisini yapyorsunuz, diye karlk verdi Ptahmos. Si
zin iin en iyisi b u ! Yarn sabah tulaclar ile saman
Sobkun Evinde hazr bulacaksnz.
akn baklarnn arasnda atna bindi. Sonra bayaz-
csru Apirularla varlan anlamay nakletmesi iin Setepen-
tota gnderdi. Akam geri dndnde haberci, nomarkn
hayranlm saklamadm anlatt; bir bakaldrdan kork
mutu. kran borcunu demek iin o da Apirulann yeni
evleri iin saman vermeyi stlenmiti.
Akam yemeini, gzel kokulu serinlikte flt ve udun kv
rak mziini dinleyerek yedi; dnyordu. Hizmetkrlar
arkadaki bahede bir evlilii kutluyorlard. Onlara armaan
olarak bir kuzu, alt kaz, elli ekmek, bir torba bakla ve Del
ta arab gndermiti. Mzik, kpr kpr ve dii, insann be
denine sokuluyor, beynini felce uratyordu. Sonra hizmet
krlar, kt ruhlar kovmak iin sihirli hareketlere giritiler.
Tannyla ruh birliini kuramadklar iin, hayal rn var
lklarla iliki kurmay deniyorlard. Ve gece, iki kanlarm
kaynatt zaman, cinsel tutkular egemen olacakt.
Ptahmos gs geirdi. Belki de bu insanlar haklyd, kim
bilir? Tanrsal esini beklemesi neye yaramt? te, dlleri
meydandayd. Yalnzd. Yedi ylda Memfise drt kez gidebil
178 GERALD M E S SA D E

miti. Son gidii, annesine ilk ocuunu gstermek ve Mir-


yamla ailesini buraya getirmek iin olmutu. Kocas Nahtn
mide arlar ve ocuklanrun eitimiyle megul, dalgn bir
anne bulmutu Memflste. Ramses onu gizleyemedii bir
hayretle karlamt. Ne yapmaya gelmiti Memfise ? Yeri
nin oras olmadn ima eder gibiydi! Onu, evet! Onu sr
gne gndermilerdi ve aka syleyemeseler bile, Apirula-
nn perde arkasndaki efi gzyle bakyorlard. Apiru kan
tad iin onlarla ilgili sorunlar daha bir ustalkla zebi
lecek, bir eit eli! Ama onlarn gerek efi deildi. Liderleri
deildi. Bir gn olabilecek miydi? Apirular... onlar bir gn
bir lidere sahip olacaklar myd? Yzyllardr kendi istedikle
ri gibi, babo yaamaya almlard, babo...
Aslnda, btn bunlarn ne nemi vard? O, kendisi, b
yk grmemi miydi? Ama bu insanlara, bu odun ka
fal insanlara nasl anlatabilirdi gerei...
Byk Siyah

Ptahmos, atnn stnde Msr burada yarm kalm gibi


duruyor! diye bard yanndaki mimarbaya; atnn eye
rinde dmeden durmaya alan acemi svari, ban sal
lad.
Heliopolisin dousunda, Msr Asyadan ayran llere
giden yolun zerindeydiler. Ptahmos bir el hareketiyle, kimi
yerinde dalk, kimi yerde tepelerin sraland, aralarnda
yer yer lagnler, su birikintileri, kurumu dere yataklarnn
grnd ve tepelerinde, cehennemden esiyora benzeyen
bir rzgrn kumu ve tozu srekli savurduu dimdik faylar
la kesilmi, gz alabildiine uzanan dzl gsterdi.
Bu geni topraklarda, bu zensiz ve aceleci bir yaratc
nn elinden kma benzeyen geni hurdalkta, bklm
bklm dallan ve sskalklaryla kavurucu yazlarn acma
szlna, baharlarn ve dondurucu gecelerin azabma tank
lk eden tek tk aalar da vard. Cce terebentinler, akas
yalar, meeler ve zeytinler, bir kar toprak bulduklar yer
de yaamaya alyorlard. urada burada, retamlann so
luk pembe iekleri rzgrla sallanyor, anabaslar, clz ve
zehirli dallarm kl rengi saplarn stne doru uzatyor,
dikenli bitkiler, asalak saldrgana kar kendini dikenleriy
le savunuyordu. Gn ykseklerinde, ilgi ekici bir le
arayan iki akbaba dolayordu.
Yolcularn ayaklarnn dibinde de doa daha konuksever
180 GERALD ME SS A D E

deildi: birka an aalarnda dev bir kobra szlyordu.


ki adamn yannda duran hizmetkrlar korku lklar att
lar, svariler ellerini mzraklarna gtrdler, ama kobra in
sanlarla ilgilenmedi: kendisi gibi belal, iri bir kertenkelenin
peindeydi.
Ptahmos matarasn at, byk yudumlarla oka su
katlm arabndan iti. On kiilik kafile, bir saat sonra, ni
hayet glden ok denize benzeyen gln kysndaki kk
ky fark ettiler; obsidiyen gibi kapkara pnltlanyla gz
alan bu grkemli gl, Byk Siyaht.1 Kyda hamallar,
ustabann gzetiminde, teknelerdeki yk, geliigzel ya
plm bir iskeleye boaltyordu. Balyalar, al rp demetle
ri ve irili ufakl kafesler indiriliyordu.
Kk kervann dikkatini ncelikle kafesler ekti. En b
yn iinde bir ift ta grdler. br iki kafesten, korkan
maymunlarn lklar geliyordu. Daha kk kafeslerde
gzalc renkleriyle kular vard.
Fil dilerinden bir deste oluturulmutu. Birka balya
dan baygn kokular yaylyordu: gnlk, karanfil, santal,
Punt odunu ve esans... Hamallardan biri durmu, kstah
baklaryla gelenleri szyordu. Ne isterseniz yapabilece
iniz insanlardan biri, peygamber ya da katil, k ya da
kle. nsan bile denemezdi ona, insan biiminde yourul-
mu, bilinmedik bir madde I Kaba saba, dengesiz, ehvetli,
rzgrdan daha sinsi ve frtnadaki kumdan daha yrtc.
Ve su gibi eritici, zc. O bir insan hammaddesiya, pi-
irilmemi.
- Bir haftadaki son geli, dedi birden. Zaman, frtna za
man I
Ne dediini kimse anlamamt, stelik sesi hrtl ve tu
haft, yabanc bir leheyle konuuyordu. Ptahmos, eyerine
ilitirilmi ip merdivenin rulosunu at; aa brakt, sonra
dikkatle attan indi. tekiler de pe pee indiler, sadece mi
mar epeyi zorlanacakt. Ptahmos durdu, uzun uzun Byk
Siyah seyretti. Gerek bir denizdi, kimse aksini savuna
mazd! Sonra yk iskelesini, daha dorusu iskele grevi ya
pan tahtalar inceledi bir sre ve hamala doru yrd.
Adam hemen yrtlm bir uvala eildi, yemyeil ama
imdiden solmu, el geniliinde yapraklan kard.
MUSA, MISIR PRENS 181

- Al, dedi Ptahmosa uzatarak.


- Nedir bu? diye sordu mimarba.
Ptahmos yapraklan tanmamt, koklad. Kekremsi bir
kokusu vard, kukusuz zehirliydi.
- Kafa iin iyidir, dedi hamal. nam yenilmez yapar.
Ptahmos gld. Adam da sulu bir ocuk glyle g
lyordu. Yapraklardan birini ald, bkt, yuvarlad. Kaya
girdi, yok oldu. Sonra k geldi, yaprak rulonun ucunu
yakm. Azna koydu, duman iine ekti, sonra byk bir
keyifle fledi. Ruloyu Ptahmosa uzatt, Ptahmos bir nefes
ekti. Acms, garip kokulu, belki de beynin uyuklayan ke
lerini uyandran bir dumand. Kat gibi, ama daha etkili.
- Nedir bu? diye sordu.
- Puntta yetien bir bitki, sonra glerek ekledi: arap du
man.2
Cebinden bir avu dolusu deiik yapraklar, ceviz, irili
ufakl siyahms taneler kard, su ilemeye hazrlananla-
nn cmertliiyle Ptahmosa uzatt.
- Al, ef sensin. Onun iin sana veriyorum.
- ef olduumu nereden biliyorsun?
- Belli, diye cevap verdi. Baklarndan belli.
- Sen nereden geliyorsun?
- Medyenden.
Byk Yeilin tesindeki lkeden.
- Peki, ne i yaparsn? diye sordu Ptahmos.
- Parasm verirlerse, her ii. Denizci, hamal, asker...
Doru drst konumay bile bilmiyordu. Ptahmos ikram
edilen kanm ald, koklad. Hekimlerin esrarl ilalarnda
kulland bir iki kokuyu tamd; sedefotu, tatula... ama geri
kalanlan bilmiyordu.
- Bu yapraklar, tpk bunun gibi, yaklr, iilir. Taneleri
dversin, araba katarsn. Ama araba, biraya deil. Bu k
k kaynatrsn, suyundan biraz iersin, kendini sevmediin
zaman.
Kendini sevmediin zaman, diye mrldand Ptahmos.
Evet, doru insan baz gnler kendini sevmez, tpk hamaln
eksik konumasyla syledii gibi! Ucu hl tten yapra
dudaklarnn arasna sktrm, acms duman iine e
kerken, geri kalan armaanlan cebine soktu. Hamal, iskele
182 GERALD M E S S A D l t

nin br ucundaki arkadann yanna gitmiti. skeleyi in


celemeyi srdrd.
- una bakn, dedi; bu ahap, stelik salam da grn
myor.
skele gerekten de sallanyordu. Ptahmos suyun derinli
ine bakmak iin eildi, alt yedi art. Buraya sadece dibi
dz teknelerin gelmesi bundand demek ki. Ptahmos, yans
suyun iinde kalan ayak direklerinin, ileri doru bklm
olduunu fark etti. Direkleri byle erilten ne olabilirdi? Ka
yklarn arpmas m?
Bir baka ey daha artt onu. skelenin tahtalan yeil
renkli -hi grmedii bir yeildi bu-, dzgn, sert bir kumla
kaplanm gibiydi. Hamal aknln fark etmiti.
- Bakr, diye anlatt. Bilirsin, bakr madeni.
Ptahmos da yanndakiler de anlayamamlard.
- Bakr madeni. Byk Yeilin gneyinden geliyor. Ara
bistandan, biliyorsun deil m i?
Ptahmos birden anlad: bakr madeni kk gemilerle ge
tirilirdi, kral ailesinin zrhlan iin, zellikle de bronz araba
larn yapm iin gerekliydi. Ramses, maddenin daha byk
apta getirilmesini istemi, bu i iin byk bir limann ge
rekil olduu anlalmt.
Mimarba:
- Byle bir proje diye anlatt; doudaki Byk Yeilden
gelen byk gemilerin, gneyde, Punt kylarnda yk indir
mesi ve ykn sonra kk teknelere nakledilerek onlarla
getirilmesi gibi karmak bir yol yerine, dorudan buraya
sevk edilmesi salanm olacak.
-Yaplacak ii, dnebiliyor musun? diye bard. nce
Byk Siyahn dibinin kumlarndan arndrlmas ve sonra
hi kukusuz, Sazlklar Denizinden3 geerek, Byk Ye
ilden buraya kadar gelecek dev bir kanal almas sz ko
nusu. Dn!
- Naip prens istiyorsa... dedi Ptahmos, cmlesini bitirme
di. Herkes biliyordu, naip prensin istei, Tann buyruu de
mekti.
- Asl sorun, gerekli iiyi, binlerce iiyi buraya nasl ge
tireceimiz! diye devam etti mimarba; naip prensin istedii,
birka yl, birok yl srecek bir i. Bu nedenle iilerin ban-
MUSA, MISIR PRENS 183

naca, yaayaca bir ky kurmamz gerekecek ncelikle.


- Ne olursa olsun, bunlar yaplacak, dedi Ptahmos. Naip
prens, yakn bir gelecekte, Byk Siyah Deltayla4 birleti
recek bir kanal yapmay da planlyor.
Mimarba, sinirli bir kahkahayla gld.
- Tanrlar kutsal prensimize yardm etsin! diye inledi; ve
en ok da bize!
Gneye doru yrdler ve hava kararrken, gece itn
kamp kurdular. Ertesi gn leden sonra Sazlklar Deni-
zine ulatlar. Deniz kelimesi abartl bir ifadeydi: bu, B
yk Siyah ile Byk Yeilin ilikisini salayan, eni ve derin
lii deiken, geni bir kanald aslnda. Daha gneyde su
yun bir buuk an gemedii iki slk, Byk Yeili atla
geme olana salyordu.
Kar kyya getikleri an, Asya llerinden esen rzgr
yzlerim kamlad. Rzgr ok abuk saldnya geti, kum
lar kurun gibi yamaya balamt. Byk Siyahn yzeyi
burutu, bora yaklayordu, en iyisi solda, yalyarda fark et
tikleri bir maaraya snmakt. Maaraya henz girmilerdi
ki birden balayan yamur, byk bir fkeyle kyy dvme
ye balad. Altn renkli kumlar koyu bronz rengine dnd,
birka dakikada batakla dnen su birikintileri olutu
nce, sonra bataklklar yataklarndan taarak yeni olma r
maklar yapt; rmaklar ldrm ylanlar gibi her yana akt,
gitti.
Frtna dindiinde, her ey deimiti. Kuruyup kalm
bitkiler iee durmutu. Ne olduunu anlayamadklan bir
uultu havay titretiriyordu, bu, kck dnyalarna ye
niden gvenmeye balam olan bceklerin sesleriydi.
Yalyann zerinde, Ptahmos kendisini dndren bir
manzara grd ve hamaln ne demek istediini anlad. Ya
rm saat nce hi zorluk ekmeden gemi olduklan Sazlk
lar Denizi, yamurla kabarm, rzgrn kamlad dalga-
lanyla, fkeyle kuzeyden gneye yuvarlanyor, akyordu.
Kendini ldrm gibi Byk Yeile atyor ve insan ya da
hayvan, her eyi boacak kadar gl anaforlar yapyordu.
Kpk eridini n sra gtrerek kylardaki sazlklan ap,
yryordu. Kk kafilenin buraya gelmek iin kulland
yol, kullanlmaz hale gelmiti. Maaraya gelmek iin yr
184 GERALD M E S S A D I E

dkleri yamalar bile tehlikeli grnyordu, Ptahmos B


yk Siyahn kysnda yola devam edebilmek iin doudan
byk kavis izmeye karar verdi.
- Gryorsun, deil mi? diye tekrarlad mimarba; o da
an deiiklikleri grmt. Yarm saatin iinde, suyun de
rinlii iki artan da fazla artt! Gvenli bir gei iin Sazlk
lar Denizini geniletmek ve setlerle takviye etmek gerekir! O
da yetmez! O anaforlarda devrilmeyecek tekne yoktur. Bu
rada, bu dnyada her ey her an deiebilir. Buras Apoflsin
d kaps!
Ptahmos, evet der gibi ban sallad. Byk Siyahtaki is
kelenin neden yklacak duruma geldiini anlamt. Byk
Yeildeki frtnalar daha kuzeyde ok byk ve gl dalga
larn olumasna neden oluyordu. Naip prensin projesi, ta
san olarak hakl grnyordu, ama burada, Memfistekile-
rin hayal bile edemedikleri inanlmaz zorluklar gzle grlr
hale geliyordu. Memfise ayrntl bir rapor gndermek gere
kecek dedi sonunda.
Belki sulan ekildii iin, belki yamur yznden, Byk
Siyah da birka an birden derinlemiti. kinci gece, yolcu
lar baka bir maara buldular, mee dallanyla bir ate yak
tlar, ekmek ve kuru incir yiyerek sabah beklediler.
Ertesi sabah yollarna, Byk Siyahn dou kysnda de
vam ettiler. Ykselen gnele, sular, yava yava crdnda
yapkan bir balk, kk balklar ve deniz kabuklulan b
rakarak ekiliyordu. Kumlar kuruyor, renkleri ak sanya
dnyor, yamurun ykayp, tozlarndan arndrd aa
lar yeeriyordu. Byk Siyah yava yava doal bykl
ne geri dnyordu. Ptahmos baklarn saa evirdi. Hilik!
Sonsuza kadar uzanan, gz alabildiince bir ta ve kaya de
nizi Asyadan kopup, insan ekirgeler gibi Bereketli Vadiye
inen acmasz ordularn her an meydana kabilecei uzak
ufuk izgisi.
- Gene de naip prensin hakk var, dedi; kralln snrla
rn byle tamamlanmam haliyle brakamayz.
Kelimeler, azndan kt an kendisini artt. Naip
prens ona, pabucun bir teki kadar bile deer vermiyordu.
Kendisi de gerekte... krallk umurunda deildi onun da. Sa
daki boluk onu korkutmuyordu, aksine; ekiyordu onu!
MUSA. MISIR PRENS 185

aryordu! Bir an, atn mahmuzlamak ve drt nala, bu bi


linmeyen dnyaya gitmek istedi, nihayet, ne olmas gereki
yorsa onu olmak. Kendisi de bilmiyordu ne olduunu, ama
kendi olmak, kendi, Ptahmos! Btn o yneticilerden, no-
marklardan, nomark yardmclarndan, bakanlardan ve
bakan yardmclarndan, barahiplerden ve rahiplerden,
ustabalanndan ve yazclardan ve gn boyu, sabahtan ak
ama abaks takrtsndan uzakta! Srekli sulamaktan
vazgemeyen bir kz kardeten ve aklm byyle bozmu bir
kadndan uzakta! Ve Apirulardan uzakta, kimi gn kendile
rinden biri gibi barna basan, kimi gn vey karde gibi sr
tm dnen Apirulardan da uzakta! Naip prens hazretlerinin
emirlerinden, buyruklarndan, emir gibi kararlarndan u-
zakta! Naip prens hazretleri! ktidar delisi, g delisi, kendi
ni beenmi ukala !
Btn bu insanlar onu kendi kendisinden alyorlard.
Zehirliyorlard. Krallk onun vatan deildi. Vatan yoktu
onun. Kabilesi bile yoktu...
Kann ok hzl akyor! Rzgr kulaklarnda slklar ala
rak uuldarken Nesatonun szleri bir kez daha aklna geldi.
Uzun uzun nefes ald ve firtna araziyi yalayp getii gibi
Ptahmosun da iinden gelip geti. Bedenini elinden alama
mlard!
Baklarn Byk Siyaha evirdi. Gl dev bir aynaya d
nmt yeniden. Deniz kysnda oturmaya gittiinde ken
disinin de olduu gibi. Ve her zaman olmas gerektii gibi.
ki gn sonra, bitkin, yorgun, salan tozdan bembeyaz ve
alktan baylmak zere, Avarise dndler.
O gece, kentin zengin toprak sahiplerinden biri olunu
evlendiriyordu. Tabi, evrede biraz arl olan herkes d
ne davet edilmiti. Bu insanlan ihmal etmek olmazd,
yoksa basit bir dikkatsizlik yznden bir sr tatszla yol
alm olurdu.
Kukusuz bu, nomarkn verdii ziyafetlere benzer bir
len olamazd, bir eit ky dn olacakt, yenilip iilecek
ve ak sak ykler anlatlacak. Dnn yapld ev i
eki dkknna dnmt; bahelere her trden etlerin,
sr butlarnn, kuzu, kaz, rdek ve tavuklarn kzartld
sra sra zgaralar dizilmiti. Biraz tede, kzdrlm talarn
86 GERALD ME SS AD E

zerinde deniz balklan kzanyor, bir katn piirebilecek


byklkteki atein stnde, koca bir kazanda et piiyor
du. arap -Delta arab tabi ve hurma arab- ve bira su gi
bi akyordu.
Ev sahibi, yal dudaklanyla glmseyerek Ptahmosu
karlad. ikin gbeinde stl durmuyor, gbeini or
taya kararak ikide bir dyor, cilal peruu yana kayyor
du. Prensin orada bulunuunun kendisi iin altn deerinde
olduunu sylyordu.
- Altndan sz ettiimize gre, dedi Ptahmos, beraber gel
dii yazcsna dnerek; unu oluna armaan etmeme izin
ver.
Sonra bir deri torbadan, kendi ekmesinden geliigzel al
d altn ve sleymanta ilenmi geni gerdanl kard.
Evlenecek oul artld, Ptahmosun yanna getirildi. n
cecik, salkl, itii araptan ve scaktan yanaklan kzar
m, mutluluu her halinden belli bir gen adamd. Baba,
herkesin duymas iin yksek sesle:
- Menna! dedi; prens sana harika bir armaan getirmi!
Ptahmos gerdanl gen adamn boynuna takt ve onu
kutlayarak kucaklad. Menna sarhotu -sadece duyduu
minnetle deil- Ptahmosa sarld, sevgiliye saribr gibi gs
ne bastrd, sonra ellerini pt. nsan bu gen adama nasl
olur da mutluluk dilemez, diye dnd Ptahmos. Bu gzel
duygular neydi? arabn etkisi mi?
Konuklarn saysn kestiremedi. ki yz m, yz m?
Hi byle bir len grmemiti mrnde. Zengin lkenin in-
sanlan! Suratsz Setepentotun bile yz glmt ve ba
rahip kahkahalar atyordu.
Gnbatmndan saat sonra, oburluk fasl bitmek ze
reyken, birden btn rtkanlyla mzik balad. Ziller
ngrdad, sonra sra teflere geldi. Sonra fltler. Ritm, her
blmden sonra an duraklarla asker bir mar andnyor-
du. Konuklar kenara ekildi. ki gen adam, balarnn s
tnde evirdikleri sopalarla dvr gibi yapyorlard.
Birbirlerinin etrafnda dnyorlar, mziin ritmini sopala-
nyla belirliyorlard. Tak-tatak-tak. Tak-tatak-tak. Snyor-
lar, kendi etraflarnda dnyorlar, sopalarm havada eviri
yorlard, hi aksatmadan ve sonunda, sopalarm artc bir
MUSA, MISIR PRENS 8 7

hzla takrdatarak gsteriyi bitirdiler. Alklar ge ykseldi.


Sonra bir dansz grubu ortaya geldi. ocukluktan henz
km gencecik kzlard, ince kumatan pilili tuniklerinin i-
inde plaktlar, gsleri kck, elleri ayaklan knal ve
elleri, parmaklan o kadar ufakt ki bir inciri ancak avulan-
na alabilirlerdi.
kiye aka yenik dm olan Setepentot Sahici taze
hurmalar bunlar! diye bard.
Eiliyorlard, saa dnyorlard, sonra sola, tek ayaklan
zerinde kendi etraflarnda dnyorlard, sonra tekrar eili
yor, yere deecek kadar eiliyor, kollarm kaldnyor, kk
ayaklarnn altnda serili hasrlarn zerine dp kalma
dan nce bir an canl bir topa gibi dnyorlard.
Bu ocuklar, hangi ak iin yaratlmlard, kelebeklerin-
kinden baka? Bir erkek eli onlan ezebilir, bir erkein cinsel
itah paralard onlan. Ptahmos, ilerinden birini ikram
edip etmeyeceklerini, ikram ederlerse kabul edip etmeyece
ini sordu kendi kendine.
Bu len, onun ruhunu hrpalayan bir frtna olmutu.
Ama en korkun frtnadan sonraki Byk Siyah gibi, o da
eski haline dnt, durgun ve arpntsz...
Atma bindiinde, Hape-naht artan o duygusuzluk
maskesini takmt gene.
Kamak

- Selam.
- Selam, Mos! diye cevaplad birka ses birden.
Yani, selam oul. Bir sredir onu Mos diye anyorlar-
d, nk kesin olarak Ptah kelimesini azlarna almyorlar
d ve toplantlarnn resm nitelii olmad dnlrse,
prens diye seslenmek de glnt. stelik, Levi kabilesin
den bir adamn oluna prens diye hitap etmeyeceklerdi
herhalde. stelik, gen, yakkl ve glyd. stenecek, z
lenecek bir oul! Biraz saygszlk saylabilirdi ama, o hisse
diyordu, bu bir sevgi ifadesiydi aslnda.
Adamlar konuklarm arlamak iin kalktlar, sonra her
kes geni hasrlara oturdu. Kaba saba yaplm bardaklar
datld ve bardaklar hurma arabyla dolduruldu. Hurma,
incir ve kuru kays torbalan yerde, hasrlarn zerinde du
ruyordu.
Pimi topraktan lambalar sinekleri armt. Kaln fitil,
alevi kh ya kandili gibi kltyor, kh bir iein ta
yapraklan gibi yayarak lambaya yemden hayat veriyordu.
Lambalan Ptahmos istemiti; ilk toplantlarn gizli, karanlk
ve kuku verici havasm istemiyordu artk. Herkes onun ak
amlan Apirularla grtn biliyordu, iin gereiydi bu.
Birka ay nce Abel, gne arpmasndan lmt; onun
gibi Levi kabilesinden iki ihtiyar, Enoh ve Arfaksad, Ptah-
mosun Apirularla yapt gece toplantlarnda onun yerini
190 GERALD M ES S A D I E

almlard. te bu toplantlarda, meraktan olduu kadar,


hi tanmad bir babaya duyduu garip merhamet yzn
den, Miryam ile tekilerin, atalarnn dili olduunu savun-
duklan dili renmiti.
Yllar ilerledike, bu grmeler haber alveriine dn
t. Ptahmos orada, u ya da bu kabilenin -onlar ulus di
yorlard- o gnlerde fkeli ya da barsever olduunu reni
yordu. Bu bilgi ilerin yrtlmesi iin ok nemliydi. Onun
ok hakl bir nedeni de vard; emrinde alan otuz, belki de
krk bin kiinin iyi niyet elisiydi. Apirularda asla bir nfis
saym yapamamt, bunun trelerine aykr olduunu sy
lyorlard. Ama yakn bir tarihte, nomarkn da yardmyla ve
tamamen pratik nedenlerle saym yapmaya kararlyd: u ya
da bu zamanda, u ya da bu i iin ne kadarlk bir igc
salayabileceklerini bilmek zorundaydlar. Yaknda yazclar
ve polislerden oluacak bir ekip, Apirulann gerek saysn,
erkek, kadn, ocuk ve ihtiyar nfusu saptayacakt: treler
bekleyebilirdi!
Apirular da antiye projeleri konusunda bilgi alyorlard,
nk Ramsesle, mrlerinin sonuna dek yetecek kadar
antiye projesi olacakt. Ona Evet, sana u ya da bu inaat
iin u kadar tulac, u kadar duvarc, u kadar ta yontu
cu ve dlger verebiliriz diyorlard. Ve her zaman, yanlarna
rak da verilmesini istiyorlard, ilere yardm etmeleri ama
zellikle de meslek sahibi olmalar iin. Sonra kabilelerin ka
rgr meclislerinde, iin huzur iinde srdrlebilmesi iin,
tartyor ve anlayorlard. Ptahmos btn Apiru i ekipleri
nin, zellikle de kuzeyde ve ou zaman Memflste alanla
rn eflerini tanmyordu. Gece toplantlar onlarla da onurlu
bir ibirliine girmesini salyordu.
Bu fikir alverileri, Ptahmos iin sadece Avaristeki de
il, btn Aa Msrdaki, hatta Memfisteki gcnn a-
nahtanyd. antiyelerin sorumluluunu stlendiinden be
ri, bakenti ok korkutmu olan isyanlarn arkas kesilmi
ti. Yeni nomarkn geliinden ksa bir sre sonra patlak veren
i brakma eylemini nasl zmledii unutulmamt.
Bazen, bu toplantlarda konuulacak belli bir konu olmu
yordu.
Arfaksad:
MUSA, MISIR PRENS 191

- Tannya bir kurban kesmek istiyoruz, dedi o akam; o


zaman belki bizi affeder. Belki de ona hi kurban vermedii
miz iin bizi unuttu.
Ptahmos bu istei daha nce de iitmiti.
- Hangi Tann? diye sordu. Biz, dediin kim?
Sorular karsnda aknlkla sustular bir sre.
- Anlayamyorum, diye mrldand Arfaksad. Tanrmz...
Tanrmzn kim olduunu bilmiyor musun?
- Hayr. Ad ne?
Bu sorunun onlarda yarataca byk hayal krklm bi
liyordu ama bir sredir sormaya karar vermiti. Apirular, on
lar ustabalanna ve yneticilere kar koruduu, savundu
u iin her konuda onlardan yana olduunu, haklarnda ve
inanlar hakknda her eyi bildiini sanyorlard.
Uzun bir sessizlik oldu. Mos ok mu keyifsizdi bu akam?
Yoksa onlara dman myd artk?
- Tanrmz ok byktr, dedi Enoh sonunda; en by
. Ve tektir.
- Ad ne, diye sordum.
- Bilmiyor musun? Biz onun adm syleyemeyiz.
- Nereden bilebilirim? Adm syleyemediiniz bir tannya
kurban m kesmek istiyorsunuz? O zaman o kurbann ken
disine adandm nasl anlayacak?
Gitgide daha akn, daha kaygl grnyorlard. Ama
sonunda, annesinin de babasnn da ona din konusunda
bilgi verme olana bulamadklar gereim kabullendiler.
- Kurbanmz baka hibir tannya atanm olamaz, dedi
Arfaksad sonunda, nk onu biz adyoruz. O bizim atamz
brahimin tannsdr.
Ptahmos bardana arap koydu ve karsndakilere ba
karak dnd.
Souk, hatta saldrgan bir ifadeyle:
- Aa Msrdaki tapmaklarda Apirudan geilmiyor de
di. antiyelerde, adamlar bellerinden yukans plak al
yorlar ve boyunlarndan sarkan nazarlklan gryorum.
Hepsi Msr tanrlarm simgeliyor: Apis, Osiris, Horus, te
kiler...
Arfaksad ve br Apirular zgn baklarm ona evirdiler.
- Doru Mos, ulusumuzun byk bir blm Msr tan-
192 GERALD MESS AD E

rlanm benimsedi. Onlar bizim tanrlarmz deil. Bizim bir


tek Tanrmz var.1 Biz onlara ramen kendi Tanrmza inan
cmz yaatyoruz.
- Adn syleyemediimiz bir tanr.
- imdi olduumuz gibi tutsak olmasaydk, dedi Arfaksad
o zaman...
Birka dakikadan beri yerinde duramayan Enoh, ellerini
kollarn sallayarak onun szn kesti.
- Bizler tutsak olmasaydk, bizim Tanrmz dnyaya ege
men olurdu, Mos! Bizim Tanrmz! Senin Tanrn! diye hay
krd.
Bir kukumav ok yaknda bir yerde tt. Ptahmos kuku
mavlarn, tarla fareleri ile sanlara nefes aldrmayan bu ka
natl kedilerin akll ve dnceli yzlerini severdi.
- Belki, dedi. Ama kimin adna konuuyorsunuz? Aranz
da ortak olmas gereken ulus kavramyla beni de etkilediniz.
Oysa sadece kabileleriniz var, onlarn bile snn belli deil.
Halknz birletiren bir tek ortak kavram var: tutsaklnz!
Toplumu ilgilendiren bir konu tartld zaman, hepiniz ay-
n telden alyorsunuz, gryorum. antiyelerin paylamn
da bile birbirinizle kavga ediyorsunuz. Sonra fkeyle devam
etti: isteyeniniz gitsin deniz kenarnda kurbanm kessin!
- Ne? dedi Arfaksad; Tannmza kurbanmz gizli gizli mi
keseceiz?
- Kraln topraklan zerinde kendi Tanrnz iin tapnak
yapmay m dnyorsunuz yoksa? dedi Ptahmos. Byle
bir eyin verecei sonulan hesap edebiliyor musunuz?
- Tannsz bir halk olarak m yaayacaz peki? dedi Issar.
Ya da hayvanlara tapacaz, yle mi?
- zgr bir halk olmanz gerek her eyden nce, diye an
latt Ptahmos. Ordunuz yok ve yabanc bir lkenin toprakla
rnda yayorsunuz, nk drt yz yl nce buraya, zengin
olmaya gelmisiniz, bu yzden zgr deilsiniz.
ssar:
- Szlerin ok acmasz, dedi. Sanki bizden biri deilmi
sin gibi konuuyorsun!
- Sende Msrl kan var, diye fkeyle konutu Enoh. Bi
zim kaderimiz seni ilgilendirmez!
- yle mi? Oysa Msr tanrlarna tapman szlersiniz! di
MUSA, MISIR PRENS 193

ye bard Ptahmos. Eer dediin gibi olsa gece yanlan bu


rada ne iim var?
fkesi onlan artmt. Sustular.
Bir sre sonra:
- Ben gerekleri olduklan gibi gryorum, dedi Ptahmos.
ok iyi biliyorsunuz ki nfus okluunuzla Msrllan zaten
korkutuyorsunuz. Bu lkede kendi Tanrnz kutsamaya
kalkrsanz, rahip takmnn tepkisi ne olur bir dnn,
sonra naip prensin ve sonra kraln... Ordu, tapmanz yer
le bir eder ve direnecek olursanz hepinizi ldrrler. Byle
bir soykrma yol amak istemiyorum. Durum bugnkn
den de daha kt olur.
Bardana hurma arab koydu ve sakinleebilmek iin
biraz bekledi, tekiler balarn emilerdi. ri bir bcek lam
balardan birine utu ve atrtlarla yand.
Sonra Arfaksad zentili bir tavrla konutu:
- Mosa byle sitem etmekle haksz davranm oluruz, de
di. Bize syledii szler kukusuz hi ho deil, ama o bun-
lan dmanlkla deil, bize olan yaknl nedeniyle syledi.
Kendi payma ben, sylediklerini anlyorum. Msrda kendi
dinimize gre yaayamayz. Dinimizle zgrlmz, el ile
bilek gibi birbirine bal!
- O halde bu lkeden gidelim, dedi Enoh.
Ptahmos cevap vermedi. Bu lgn fikir, Msrdan gitme
fikri bir taknt olmaya balyordu. Gitmek, evet, ama nere
ye? te yandan arada bir ayn boulma duygusu onu da
penesine alyordu. O da Setinin, Ramsesin ve onlarn ta
ta stne koyma lgnlnn tutsayd. Ayncalkl bir tut
sak, doru, ama gene de tutsak...
- Gidelim bu lkeden, diye tekrarlad Enoh. Dnyann
sonuna kadar bizi burada, srekli altracaklan kleler
olarak tutamazlar ya! Aynca, madem bizden nefret ediyor
lar, gitmemize de engel olmazlar herhalde.
Issar:
- Sen ne dnyorsun Mos? diye sordu.
- Siz gidecek olursanz, Msrllar altracak tek adam
bulamazlar. Onun iin yolunuzu keseceklerdir.
- Burada tutsak olduumuzu biliyoruz zaten, diye hay
krd ssar fkeyle. Senden bunu bize hatrlatman iin fikri-
194 GERALD M E SS A D t t

nl sormadk. Sana, Msrdan nasl kabiliriz, diye soruyo


ruz. Msrdan baka bir yerde olursak, ulusumuz kendi
kimliini kazanacaktr. Eer haklan ve yasall tannm bir
ulus olsaydk, zaten senin yardmna gerek duymazdk.
Ptahmos, Issarn saygszln duymazdan gelerek.
- Sizi Msrdan karabilecek yolu nereden bilebilirim de
di. Tek bana bir adamn nasl kaabileceini aa yukan
kestirebilirim; ama otuz krk bin kiinin, kadnlan, ocuk
lar ve ihtiyarlanyla, Msrllarn gzne arpmadan ve id
detli bir tepkiyle karlamadan lkeden nasl kabilecei
ni ve milyonlarca anlk bir yolu nasl aabileceini bilemi
yorum.
- Sen onlann iindesin. Soyluluk unvann var. Onlan ta
nyorsun. Senin bir fikrin vardr, diye steledi Issar.
- Hayr. Setinin, lkeden kmanza izin vermesi iin ola
anst bir durum olmas gerek.
- Yani Tannmn bize yardmc olmas lazm. te bu ne
denle ona bir kurban kesmek istiyoruz, dedi Arfaksad.
- Baladmz yere geri dndk, diye hatrlatt Ptahmos.
Arfaksad birden:
- Peki sen nmze dseydin, kamaz mydk buradan?
diye sordu.
Fikir Ptahmosu heyecanlandrd; heyecanlandrd, n
k delice bir fikirdi, iindeki ayna dalgaland.
Biraz tereddtl bir sesle:
- Daha ne syleyeyim? dedi. Size sylyorum: buradan
kabilmemiz iin olaanst bir durum gerek.
lk kez azndan biz kelimesi kyordu. Adamlar fark et
tiler.
Arfaksad:
- Issarn hakk var, dedi. Sen aramzdaki en okumu ve
en gl adamsn. Senin bir fikrin olmal!
- Hep birlikte gidebilmek iin gerekli birlii saladmz
da ben ya ok ihtiyarlam ya da lm olacam, dedi.
Hem... nereye gideceksiniz?
- Kenan lkesine, diye cevap verdi Arfaksad.
- Oras da sizin vatannz deil, dedi Ptahmos; orada da,
o topraklarn sahibi olan insanlar yayor.
- Bizimkiler de var, g etmemi olanlar.
MUSA, MISIR PRENS 195

- Peki, yzyllar sonra onlar sizi nasl karlayacaklar,


dersiniz?
- Hepimiz Tannmn ocuklaryz. Sonunda bizi kabul ede
ceklerdir... dedi Arfaksad.
Uzun bir sessizlik oldu.
- Bir tek kelime, bir tek kelime sylesen, dedi ssar co
kuyla; o istediin birlii kurmay baannz.
- Sizi soykrma gnderemem, dedi Ptahmos. Olaanst
bir olay gerek! Ama nasl bir olay, imdilik hibir ey bilmi
yorum.
Kalkt, hl kararszd, kendinden emin deildi. Bylesi
bir olayn ne olabileceini bilmediini sylerken gerei sy
lyordu. Ama, hayal edebilirdi, biliyordu, dnebilirdi.
Eve dndkten sonra, i dnyasna dnmek istedi. Baa
ramad. Ruhundaki Byk Siyah ok rpntlyd.
l kpleri

Gne kadran leden sonraki drdnc saati gsteri


yordu. emu mevsiminin -yaz- nc ayyd ve scak iyice
bastrmt. Ptahmos, bahede oturmu, Maya, yanda
ki en kk oluna ak oynamay retiyordu. Yerde, top
ran zerinde ocuun btn leden sonra ekip, srk
ledii kk tahta araba duruyordu, sonra, bu arabaya bir
at lazm, diyerek oynamaktan vazgemiti.
Yazclar odasnn ak pencerelerinden abakslerin ta
krtlar baheye kadar geliyordu. Butonun sesi evin arka
sndan duyuldu. Ptahmos, banmalardan, sorunun ama
rla ilgili olduunu anlad.
Neferhotp, alt yandaki en byk oul, okuldan geliyor
du, yz askt. Sa kula tekinden daha krmzyd. Ptah
mos, gldn belli etmemeye alarak bakt.
- Kt bir gnd ha? dedi. retmen fkeliydi galiba! Ne
oldu?
- Kamkalemi kt tutuyormuum. Papirs yrtyo
rum.
- Kalem, papirsn zerinde ok hafif ve yumuak dola-
mal. indeki liflere taklmamalsn.
Neferhotp ylece duruyordu, ba ne eik, az ak.
- Biraz dikkat edersen eline hkim olabilirsin. Nereye ba
kyordun?
- Adamlar sokakta dvyordu.
198 GE RA LD ME SS AD f E

Bahizmetkr, yz kaygl, rkek admlarla yanlarna


gelmiti.
- Efendimiz... diye sze balad.
Ptahmos kalarn att. Her zaman ok cidd ve kurum
lu olan bu adamn yznde byle bir akn ifadeyi ilk kez
grnyordu.
- Efendimiz, prensim, bir haberci geldi... diye devam etti
hizmetkr. Memfisten geliyor...
- Ve kt bir haber getirdi, diye tahmin etti Ptahmos.
Adam bam sallad.
- Nasl syleyebileceimi...
- Syle.
- Efendimizin annesi...
Ptahmos gzlerini kapad. Sonra derin bir nefes ald.
- Affet beni, prensim.
Ptahmos ban sallad. Kendine hkim olabilmek iin
zorlanyordu. Buto geldi o an, az ak, fkesini kocasyla
paylamak iin; ba ne eilmi hizmetkr ve Ptahmosun
yzndeki gaip ifadeyi grd. Azn kapad ve bekledi.
Ptahmos ona bakt, elini uzatt. Buto yanna geldi, elini om
zuna koydu. ki ocuk, hibir ey anlamadan, koskocaman
alm gzleriyle bakyorlard.
Gen kadn:
- Ptahmos... diye mrldand.
Ptahmos bu sevgi okayyla onun her eyini affetti, bu
dalalklarm ve by hikyelerini.
-Annem... dedi.
Buto alamaya balad. Eskilerde, sadece bir kez gr
mt Nezmet-mutu, ama imdi, Nezmetle birlikte onun da
iinde bir eyler lyordu.
Ptahmos, hizmetkra dnd:
- Haberciye yiyecek iecek bir eyler verin, dedi. Atm ha
zrlasnlar. Svarilere haber ver. Haberciye syle, eer Mem-
flse hemen dnmek istiyorsa bizimle birlikte gelebilir.
Sonra Butoya dnd:
- Neferhotpu da gtreceim. Bana bir stlk ile sandal
larm hazrla.
- Ne zaman dnersin?
- Yarn akam.
MUSA, MI SI R PRENS 199

Kukusuz tahnit ii iin krk gn Memflste bekleyecek


deildi.
Neferhotp Memfisi ilk kez gryordu. Gzleri kamam -
t. Ne ok insan! Hele o caddeler, geni geni, sonra evler,
grkemli tapmaklar! Sonra saray, hep bir yerlere giden ge
len nbetiler, memurlar, askerler, btn bu kalabalk... On
ki kzn ektii otuz ar uzunluunda bir araba, korkun
gcrtlar kararak bir adamn on kat byklnde bir
heykeli gtryordu.
Nahtn evinin merdivenini konuklar doldurmutu. Ken
dine bir yol aabildii zaman Ptahmos, giriteki salonda, ac
sn paylamak iin etrafna toplanm konuklarn ortasnda
oturmu, daha imdiden gbeklenmi, bitkin adamda, bir
zamanlar vey babas olan, incecik, krlgan gen adam ta
nd. Alayclar yemee arlmt. Naht gzlerini kaldrd
ve Ptahmosu grr grmez alamaya balad. Ayaa kalkt,
Ptahmosa sarld.
- Bir anda gitti, dedi hkrarak; bir anda gidiverdi, iki
gn nce, leden sonra.
- O halde hi ac ekmedi, dedi Ptahmos.
Herkes, Nahtn b kadar sevgi gsterdii yabancya bak
yorlard.
- Ptahmos, o ! diye mnldananlar oldu.
Gen adamlar, gen kzlar, yllarla ve fazla yemekle im
diden genilemi oyun ve ocukluk arkadalar onu kucak
ladlar ve nihayet Nahtn elinden kurtulunca yabanclarla
kucaklamaya gitti: erkek kardeler, kz kardeler, yeenler,
karde ocuklar, Nezmetin ocuklan ile kendi kardelerinin
ocuklarm ayrt edemiyordu artk.
Naht upuzun bir gen adam gstererek, Haemuaset, de
di; Sesenin olu. Babasnn portresiydi zaten ve imdiden
onun kadar satml! Haemuaset de Ptahmosa uzun uzun
sarld, basal dileklerini tekrarlad. Ramses, douda bir
savatayd.
Sonra Naht, Ptahmosu lnn odasna gtrd. Lotus
ieklerinin baygn kokusu gnlk kokusuna karyordu.
Nezmet, yatanda kollan gsnde kavumu, belinden
aas imdiden altn sim ilemeli bir kumala sarlm,
sonsuza kadar yataca ekliyle uzanmt. Yz boyalyd.
200 GERALD MES SA D t

Gencecik bir kz! Ptahmos eildi, alnn pt. Sonra uzun


uzun bakt, sanki sonsuz yolculua hazrlk maskesinin
renkleri altnda gizlenen yz, ona bir eyler, birtakm srlar
aklayabilirmi gibi! imdi o, kan emicinin, glge yiyicinin,
alev gzlnn, kemik kincinin, ate bacaklnn ve mutlu
sonsuzluu bekleyen btn teki cinlerin karsnda gnah
sz olduunu sylerken, tanrlara ve krala her zaman sayg
l olduunu sylerken, yirmi sekiz yl nce, onun iin, olu
iin, ne kadar acmasz bir kaderi var ettiini de biliyor muy
du? Neden Amram sevmiti?
Yllar getike, evliliine, ocuklarna, ailesine, soylu kii
liine dalm, gitgide uzaklamt olundan. Ve olu da on
dan. Ama gene de gzyalan Ptahmosun gzlerine doldu,
kaybettii insan iin deil, hibir zaman sahip olamad an
ne iin.
Sonra kendim toplad, doruldu, korkudan gzleri by
m Neferhotpun elini tuttu. O benim annemdi dedi.
Odadan ktlar. Onlara beyaz arap ve ball ekmek ikram
edildi.
- Hl ok gzel, deil mi? dedi Naht.
Ptahmos bam sallad. Mutlu evlilii sona eren zavall
adam! Sona eren evliliinden sonrasn gremeyen mutlu
adam...
- Tahnitten sonra Yukan Msrdaki kral mezarlna g
trlecek, diye anlatt Naht. Sana haberci gnderirim.
Ptahmos bir kez daha bam sallad.
Merdivenleri inerken, tahnitilerin, l kplerini giri ka
tndaki bir odaya tadklarn grd. Bir zamanlar kendisi
ne hayat vermi olan o i organlar, birer birer karlacak,
kapaklan insan veya hayvan ba biimindeki bu toprak
kplere koyulacakt.
Ptahmos, hemen Avarise dnmeye karar verdi. Onu ge
miine balayan son ba da Yukan Msrdaki bir kral meza
rnda sona erecekti. Artk hi kimsenin kullanamayaca e
yalar ve zerinde aldan, yapma meyveler ve hayvanlar du
ran masalanyla hrszlan bekleyen boucu odalar, karanlk
ve hznl saray...
Gnein kaybolmadan nce renk deitirdii, altndan
bakra, sonra bronza dnt o yaldzl saatte Avarise
MUSA, MI SI R PRENS 20/

dndler. Daha kapdan girerken Neferhotp eve kotu ve a


layarak annesinin kollarna atld.
lmeni istemiyorum! diye bard alayarak. Butoyu da
alatt ve kk May da onlara katld. Herkes hkrmaya
balamt. Ama Ptahmos, insann sadece kendisi iin alad
n oktan renmiti. Sabrla frtnann dinmesini bekledi.
Ertesi sabah Nesatonu yatanda lm buldular. Onun,
cehennemin bekileri huzurunda uzun uzun gnahszln
savunmasna gerek kalmayacakt. Ptahmosun acs gzya-
lanyla ykanamayacak kadar byk oldu. Gzden dm
rahip o gne dek tand insanlarn en zekisi ve en bilgesiy
di. Grnmeyenle srekli ilikisi sayesinde, gzleri kapan
dktan sonra da hep nurlu bir aydnlk iinde yaamt.
Ptahmos, barahipten, nedenini kendi de pek bilmeden,
tahnit ettirme isteinde bulundu. Oysa, durmu kalbi bir
l kpnde yatan ve beyninin yerine kokulu bir ila doldu
rulmu insana sonsuzluk verilmi olabilir miydi? Barahip,
Ptahmosu bir lye gsterdii byk ilgi iin kutladn
syledikten sonra, Nesatonun adnn tapnak rahipleri liste
sinde yer almad cevabn verdi.
Bu lkede, lmek iin resm bir belgeyi sunmak gerekiyor
du. Kukusuz, br dnyada da bir nomark vard nk.
Ptahmos tahnitilere kendi cebinden deme yapt ve kendi
mlk olan arazi zerinde, Atonun rahibi iin bir mezar ina
ettirdi.
Ama yorgundu, her eyden yorulmutu.
Tanrlarn yazs

Irmak, topran en zayf olduu yerde bklm yapar, de


miti Nesaton bir akam. Ve tanrlarn yazs da insann en
zayf olduu yerde yazldr.
Bir sonraki yl, Ahetin, seller mevsiminin ilk haftasnda
bir gn, Ptahmos kimseye haber vermeden batdaki antiye
ye gitti. Her su basknnn ardndan oluan bir lagnn ke
narnda kurulu olduu iin, sel sulannn srekli tehdidi al
tnda bulunan yeni yerleim yeri, epeevre toprak dolgu
setlerle gvence altna alnacakt. Burada topran neden
birden zayflad bilinmiyordu. Kukusuz binalar, yaplarn
arlyla ezilip dzleen bir kil tabakasnn zerine yapl
mt. Ramsesin, bir araya toplama emri verdii ynetim bi
nalaryd sz konusu olan, ou ok byk ve ard.
Ve bu toprak kaymas Ptahmosa ihtiyar rahibin szlerini
hatrlatmt.
Nomarkn emri zerine teras almalar iin acele bir
ekip oluturulmutu. antiyenin yeri, daha uzaktan, hava
ya kalkan tozlardan ve banmalardan belli oluyordu. Ptah-
mosun, antiyeye gelir gelmez ilk gzne arpan, tanmad
bir ustaba oldu, elinde krba, oradan oraya kouyordu.
Yllardan beri, ustabalan, Ptahmosun emriyle, krba
kullanmaz olmulard. Ptahmos atn biraz uzaa balad ve
antiyeye girdi. Ustaba ksa boylu, fkeli bir adamd, ene
kemikleri birbirine kenetlenmi gibiydi. Adamn, duvarn di
204 GERALD MESSADE

bine brakt bir torbann yanndaki testiden arap imek


iin iilerden uzaklat srada Ptahmos ona doru yr
d. Bu yanda set tamamlanmt, yerden ykseklii an
kadar grnyordu. Toprak daha tesviye edilmemiti. Son
radan, krekle dzeltilecekti.
- Seni tanyamadm, dedi Ptahmos.
- Ben de seni tanmyorum, diye cevap verdi ustaba,
kstaha.
- Ben krallk yaplan idaresi bakanym, dedi Ptahmos.
- Ben nomarkn emrinde alyorum, seninle iim yok.
- Bu ekip benim emrimle oluturuldu, sen de benim em-
rimdesin, dedi Ptahmos.
Adam, hrsla:
- Ne istiyorsun? diye sordu.
- Krba kullanmaman istiyorum.
- Ben Memfisten geliyorum, Memflste ustabalan kr
ba kullanr. Eer krba Memfisteki iiler iin gerekliyse,
Avaristekiler iin de gereklidir.
- Burada benim emrimdesin, dedi Ptahmos.
- Seni tanmyorum dedim, diye bard ustaba. Bu ii
abuk bitirmem gerek! Benim Aa Msrllarla byle ok
nemli konularda ene yartracak vaktim yok!
Ptahmos baklanyla iileri arad; uzaktaydlar antiye
nin br ucunda, evlerin yannda, yle olmasa ustabay
daha rahat hizaya getirirdi. Setlerin ilerideki blm yapl
yordu. O anda ustaba, bann tepesinde ii tula dolu bir
sepet tayan iiye olanca hrsyla bir krba indirdi.
- imdi polis anp seni tutuklatacam, dedi Ptahmos.
- stersen Apofisi ar! diye tekrar bard ustaba.
Ptahmos srtn dnp atna doru yrd an, bir
lk koptu. Dnd, bakt. Ustaba, tad tulalarla birlikte
yere yklm olan iinin zerine saldrmt ve grlmemi
bir vahetle vuruyordu. Ptahmos iki admda ustabann
yanna geldi. Btn gcyle omzundan yakalayarak dorul
maya zorlad. i, kan iinde, gzleri kapal, yatyordu. Us
taba ldrm bir hayvanm gzleriyle bakt Ptahmosa.
Gen adam, kendine hkim olmaya alarak:
- Sana sylediimi anlamadn galiba? dedi.
Adam:
MUSA. MISIR PRENS 205

- Apirulan m koruyorsun? diye bard ve krbacn kal


drd birden.
Ptahmos, ylesine bir gle bileini yakalad ve krbac
ekip ald ki adam decek gibi oldu, btn fkesiyle Ptah-
mosa saldrd ve o an Ptahmosun savurduu krbacn alt
deri kay adamn yznde patlad. Kan yanaklarndan f
krd. Adam, dilerini sikti ve bir kez daha lgn gibi Ptah
mosun zerine atld ve Ptahmos, kolunun btn gcyle
krbacn sapm saldrgann bana indirdi. Bu, keln ve uzun
bir sapt.
Adamn gzleri kayd. Salland ve kurbannn yanma d
t. Ptahmos stne doru eildi. Dudaklarndan kzl renk
li bir kpk szlyordu. Bir an hrltl bir ses kard, son
ra hareketsiz kald. Ptahmos kalbini yoklad: ldrm k
pek lmt.
Demek adam ldrmt. Birden kalbi skt. Hayatn
da, ldrd ikinci adamd. lki, bir nefis mdafaasyd,
kendi hayatm savunmutu. Bugnk yle deildi! Souk
kanllkla, insanolu ne kadar dayanksz, diye dnd.
Yerde yatan ii, cinayeti grm myd? Zor nefes al
yor, inliyordu. Gzleri kapalyd.
Ptahmos bir krek ald, ylm ama dzeltilmemi top
rak sette uzun ve derin bir ukur at. On be dakikada ii
bitti, ustabamn cesedini ukurun dibine, iyice derine itti,
sonra zerine topra yd. Etrafna bakt, kimseler yoktu.
Kukusuz yaral iiye biraz yardm etmesi gerekirdi.
Ama tana gerek yoktu. Ptahmos toprak setin zerinden
aarak atm balad yere geldi. Akasyann alt dalna tutu
narak atna bindi ve kentin evresini dolanarak gneye do
ru yol ald.
Eve dndnde hl aknd. Savunma iradesi bir an
da yklmt. Bir Apiruyu kurtarmak iin: u anda hayat ile
lm arasnda gidip gelen bir Apiru iin.
Tanrlarn yazs, insann en zayf olduu yerde yazlr.
Denize gitmek iin vakit ok ge olmutu, ama Ptahmos
gitmek istiyordu, ok ihtiyac vard buna...
Hibir sululuk hissi duymuyordu. O, adaletin eli olmu
tu. Kralln adaleti deil, tekinin!..
Gece, uykuya dalmadan nce, insanlarn adaletinden
gayr bir adaleti bir kez daha dndnde, kendi kendine
at. Ne zamandan beri insanlarnkinden baka bir adaleti
dnebiliyordu? Bu kavram onun zihnine kim sokmutu?
Nesaton mu? O gece ok zor uyuyabildi.
Sonuta, bir ustaba kaybolmutu. Ertesi gn, Apirular-
la gece toplantsnda bu konuyu kurcalad. Yeni yerleim
blgesindeki antiyeden haber sordu.
- Bitti, diye anlatt Issar. Dn bitti. Tuhaf bir biimde
hem de. Balarnda bir ustaba vard, o yok olmu. Yerine
imeon kabilesinden birini getirmiler, nk bir ustaba
olmas gerekli.
- Nasl yani, diye sordu Ptahmos. Nasl kaybolmu?
- Sabah i baladnda antiyedeymi, iin bitiminde
yokmu. arap testisi ile hurma torbasn bile almam.
Ama orada ar yaral bir ii bulmular, yerde yatyormu.
Kendine geldii zaman, ustabann, vah bir hayvan gibi
zerine saldrdn sylemi. Adamlar, ustabann, iiyi
ldrdn zannettiim, korkudan katm sylyorlar.
Her neyse, iyi olmu: adam Memfisten gelmiti, hayvann
biriydi.
- Ben krbac yasaklamtm, dedi sadece Ptahmos.
208 GE R AL D MESSADl E

- Avaristeki ustabalan kullanmyor. Ama bu Mem-


flsten gelmiti, dedi Luml. imeonun adamlan, onun deli
nin biri olduunu sylyorlar.
Ptahmos derin bir nefes ald. Kimse bir ey grmemiti.
Adamlar konuyu deitirmilerdi zaten.
- vey kardein, diye sze balad Arfaksad, Ptahmosa
bakarak. Kardein, Harun, onu neden buraya almadn
soruyor kendi kendine.
Miryamn boboazlklar yank bulmaya balamt de
mek ki... Onu Avarise getirtmek aptalca bir fikirmi belli
oluyor.
- Harun Memfiste ustaba, diye cevap verdi; burada s
radan bir ii olacak... Bunun, onun iin iyi bir seim oldu
unu sanmyorum.
- O senin kardein Mos, diye srar etti Arfaksad. Ona Ava-
riste de ustabalk verdirebilirsin, tpk Memflsteki gibi.
Ptahmos bir sre sustu, sonra:
- Bunun size ne gibi bir yarar salayacan bilemiyorum,
dedi. Ayrca bana ve Haruna da ne yarar olacak, onu da bil
miyorum. Sannm sizlere birok kereler syledim, benim
btnyle szlerden biri olarak ortaya kmamn, sizlere de
bana da hibir yaran olmaz. Harunun Avaristeki ad, duru
mu ne olur? Msrl bir prensin baba bir erkek kardei. Ve,
en iyi olaslkla, Msr devletinde bir ustaba. Dnebiliyor
musunuz? Bu alverite herkes kaybeder. Ben, birada sa
hip olduum otoriteyi, en geni biimde emrinize verdim. Se
kiz yldan beri antiyelerde hibir sorun kmad. Eskisin
den daha az yoruluyorsunuz, eskisinden daha iyi muamele
gryorsunuz. Beni bir Apiru yapmak iin btn bunlan
tehlikeye atmak ister misiniz?
- Ama o senin kardein, diye bard Arfaksad. Kardeini
grmeyi istemiyor musun? Amramn olunu?
- Ben Amram tanmadm, grmedim, dedi Ptahmos si
nirli bir sabrszlkla. ocukluumu Harunla ve Miryamla
paylamadm. Akrabalk, zaman ve hayat paylamaktr.
Onlarla hibir eyi paylamadm, onlar benimle hibir ey
paylamadlar.
Adamlar dnyorlard.
- Ne istediinizi biliyorum, diye devam etti Ptahmos. ze
MUSA, MISIR PRENS 209

rimdeki basknz artrmak iin Harunu ve Miryam burada


bir araya getirmek istiyorsunuz. Ama bana bask yapama
yacaksnz. Sizi korkun felaketlere srkleyecek lgnca
ka planlarnz var. Sen Arfaksad, bakalan sz konusu ol
duu zaman, yrein kardee duygularla dolu! Oysa ay
nce, kendini ve kendi kabilenden olanlan kurtarmak iin,
ok kt koullan olan o antiyeye imeon kabilesinden ar
kadalarn yollamadn m?
Sulama Arfaksad fena yakalam. Sustu, bam n
ne edi. Soma:
- Kann sesi vardr Ptahmos, dedi tane tane konuarak.
Kannn sesini dinlemezsen nasl efimiz olabilirsin?
Ptahmos fkeyle:
- Kann sesini duymam olsaydm Arfaksad, imdi bura
da olmazdm! diye bard.
rkildiler, ilk kez onun byle fkeyle bardm duyuyor
lard.
- mark ocuklar gibisiniz. Banzda bir ef istiyorsu
nuz, sonra kendi arzularnz o efe kabul ettirmek istiyorsu
nuz! Ben sizin oyuncanz olmayacam!
Adamlar kaygl bir aknlkla bakyorlard. Karlarn
daki bu adam, tandklarm sandklan o rahat, bilgili, sakin,
admlarm hesaplayarak atan gen, Ptahmos muydu?
- Yaplmas gereken ey, olabilecek en uygun zamanda
yaplacaktr, dedi ayaa kalkarken. Benden iyi bir efiniz
varsa, gidin, ona bavurun!
Ptahmos, bir anda, bir baka insan olmu gibiydi. Bir
heykel gibi dimdik, gzleri alev alev, adamlara bakyordu.
Neredeyse, parmak ulanyla yldrmlar yadracakt.
Issar, alak sesle:
- Baka kimsemiz yok Mos, dedi. Baka hi kimsemiz
yok, onun iin sana byle acele ettiriyoruz.
Ptahmos, orada ylece durdu bir sre, sonra ar ar,
gl admlarla yrd, gitti. Sinekler, pervaneler, gece ke
lebekleri lambalarn alevine dyor, czrdayarak yanyor
du. Adamlar kmldamamlard, konumadan duruyorlar
d; aknlk ve yeni, lgnca, hemen de hayvanca bir mit
arasnda gidip gelerek, susuyorlard.
Ptahmos bir ef gibi konumutu. Nihayet!
Kumun zerindeki glge

Dn yaptklarn ve yarm yapacaklarn lmszdr. Ya


pacan her eyi nce dn, nk Tannnm bellei onu
sonsuza kadar hatrlayacaktr. Nesaton sylemiti bu szle
ri, bir gece. Ama ustabann lmnn Ptahmosun ruhun
da yaratt frtna diniyordu. Belki bir gn, tanrlarn gzn
deki en ar suu ilemesine neden olan fke lgnln
unutabilecekti sonunda. Ya da ans, uzaklatka krlarn
ortasnda birer nokta gibi grnen yalnz aalar misali, sol
gun ve tozlu bir hayal olarak kalacakt.
O, kt bir adamd. ldrdne piman deildi, hayr.
Adalet duygusu eline silah vermiti. Ve adalet duygusu Tan-
ndan gelirdi.
Deniz kysndaki kendi iine dn seanslar, Ptah-
mosa kendi hayatndan, hatta kendi bedeninden kopma, o-
nu, sanki bir bakasnnm gibi grme yeteneini kazandr
mt. Son bir iki sefer, Ptahmos dey bir k stununun
hemen nnde olutuu duygusuna kaplmt, k sonra
hzla titremeye balyordu; dayanlmaz, isimsiz bir duyguy
du bu. O zaman byk, ok byk, szle anlatlmas imkn
sz bir eyin olaca duygusu egemen oluyordu ve Ptahmos
korkuyordu. Sonra kl stun hafifliyor, soluyor ve gzleri
ni actan parltlar arasnda kayboluyordu.
Ik stununu grebilmeyi srdrmek iin, dehet duy
gusuna kar koymak gerekiyordu.
212 GE RA LD MESSADlE

Bu trans halleri uzadka, gn iindeki yok olular da


daha dikkat ekici oluyor, evresindekileri kayglandryor
du. Bu trans hallerinden sonra, ruhunda garip, anlayama
d bir younluk saatlerce devam ediyordu. O saatlerde
Ptahmos kendi duygularnn ne kadar nemsiz olduunu
fark ediyordu. Gndelik mutluluklar, fkeler, hepsi, her ey
ne kadar deersiz ve ne kadar kkt aslnda, toz zerrele
ri gibi. evresindekileri, insanlarn sylediklerini, imzalama
s iin ona uzatlan belgeleri, her eyi ok ak gryor, kav
ryordu, hatta eskisinden de daha berrak olarak. Eskisinden
daha byk bir amazlkla karar alyordu. Ve bunun nede
ni, o byk aydnln, ruhundaki, iindeki yansmasyd, o
aydnln egemenliindeydi. O aydnlk, o k nereden geli
yordu? Mthi, dehet verici, doast bir eneji...
Bazen, biraz rahatlamak iin kata bavuruyordu. Ya da
kenevir iniyordu. Byk Siyahtaki hamaln verdii esrar
l yapraklan, tozlan da denemiti. Biri vard ki, trans halini
altndan ok daha fazla uzatyordu. ri, kadifemsi yap
raklarn kaynatlmasyla elde edilen bu su, sedefotundan da
daha etkiliydi, nk bedenin acya duyarln azaltmakla
kalmyor, daha da dayankl ve yorulmaz yapyordu.1
nk dayankllk ve yorulmazlk ok gerekli olmaya
balamt. Avaris, Seti ve Ramsesin inaat deliliini doyu-
ramaz olmutu. Byk Siyahn kysnda baka bir kent
kurmak istiyorlard. Memfisli mimarlar, haftalar boyunca
oraya akt, orada, Apofisin kapsnda ln, hiliin ka
dastrosunu yapmaya altlar. Krallk yaplan badenetici-
si olarak, Ptahmos da bu mit kinci yolculuklarda onlarla
birlikte gidiyordu.
nk Ramses, Byk Siyahn gneyinde bir liman in
a etmenin ok tehlikeli, hatta imknsz olduu yolundaki
ilk raporu kabul etmemiti. Mimarbann ve Ptahmosun,
gerektii kadar geni ufuklu ve ileri grl olmadklarm
ima etmiti hatta. Her gn biraz daha artan kendim been
miliiyle, gerekleri grmezden geliyor, babas da onu y
reklendiriyordu.
Ancak mimarlarnn yredeki drdnc keif gezisinden
sonra gerei kabul etti. Eer naip prens, gneyde kesinlik
le bir liman istiyorsa, her eyi yeniden yaratmas gerekiyor
MUSA. MISIR PRENS 213

du. Byk Siyah, Sazlklar Denizini, hatta Byk Yeil1...


Ama Ramses vazgeecek adam deildi. Eer Byk Sl-
yahn gneyinde liman yaplamyorsa, o zaman kuzeyde,
denizin kabarmasnn daha az hissedildii yerde yaplrd.
Orada da sular kabanyordu, bir buuk artan fazla yksel
dii oluyordu, ama daha yksek bir rhtmla liman ina edi
lebilirdi. Ptahmos ve mimarlar uzun sre onu vazgeirmeye
altlar: gneyde liman yaplamad iin kuzeyde liman
ina etmenin yaran neydi? Mimar aklad; naip prens, B
yk Siyah kuzeyden gneye geecek bir kanal kazdrmak
istiyordu.
Ramses Liman deil, diye aklk getirmiti; orada bir
kent kuracam! Ptahmos elinden geldiince onu manta
davet ediyordu. naat iin gerekli ii nereden bulunacak?
nce Avaris bitirilsin, o zaman yeterli igc yeni siteyi ina
etmek iin grevlendirilir. Daha imdiden, topran tesviyesi
iin iki yz iilik bir ekip gndermek gerekiyordu, bu ekip
arazide ilk tesviye ilemini balatacak, su altnda kalan ta
ban topran tabiatm renmek iin kumullan datacak,
yamurlarla oluan rmaklarn ve Byk Siyahm, geniledi
i zamanki evresine setler ina edilecekti. Bu i iin, kn
t alanlarnn ve rmak yataklarnn doldurulmas gerekti;
sonra, ilk yamurlarla, eski yataklarm yerinde bulamayan
seller, yumuam toprakta yeni yataklar amak iin drt
yana saldrd ve sonu tam bir kbus oldu.
Her eyin tamam olmas iin, btn bunlara gnlk zor
luklar da eklendi. Ptahmos, mimarlar ve hizmetkrlar adr
larda yatyorlard, bu karmaadan korkup kaan akreplerin,
ylanlarn insafna kalm olarak; sinekler ve btn teki b
ceklerin saldns da bunlara ekleniyordu. Yemek ktyd*
ounluk souk yeniyordu; ykanamyorlard, alan iki ku
yudan da tuzlu su kmt. iler, su birikintilerine dme
dikleri zaman, yapkan, berbat bir amurla bouuyorlard.
Mimarlar, ilerine eytan girmiesine fkeliydiler, kfredi
yorlard srekli, ustabalann barmaktan sesleri kslmt
ve iiler, gemiteki kt gnlerde olduu gibi her an ba
kaldrmaya hazr grnyorlard. Ptahmosun gnlerce eve
gidemedii oluyordu.
Mimarlar ile ustabalar arasnda ve ustabalar ile iiler
214 GER AL D MESSAD1E

arasnda gitgide tehlikeli bir hal alan gerginlik yznden


Ptahmosun otoritesi de zayflyordu. Bir gn, iki ii arasn
daki kavgaya el koymak zorunda kald.
- Hey! diye bard Apiru dilinde. Sopa hibir eyi hallet
mez.
Bir an durdular ve ona baktlar.
Biri, sinsi bir glle:
- Sopa hibir eyi halletmez mi? diye sordu.
- Hayr.
Adam, burnundan szan kan elinin tersiyle sildi. Arkada
yla birbirlerine baktlar.
- Sen kimsin? diye sordu sonra.
- Ptahmos.
- Ya Avariste ldrp de toprak sete gmdn ustaba-
nn iini halletmedi mi o sopa?
- Neden sz ettiini bilmiyorum ama, dedi Ptahmos, bir-
birinizle kavga etmenizi istemiyorum.
Bylece, onlar kavgadan vazgemilerdi. Heyecanna h
kim olmaya alarak dnd, uzaklat. Sonra dnd. Alay
c gzlerle arkasndan bakyorlard.
Hi kimsenin grmediini sanmt; aldanmt. Bu iki i
i cinayetin tek tanklan myd, yoksa baka grenler de var
myd ? Grdklerini bakalarna sylemiler miydi ? Cina
yetten sonraki gecelerden birinde konutuklarnda Lumi, Is-
sar, Enoh, Arfaksad gerekten ustabama ne olduunu bil
miyorlar myd? Yoksa ona olan borluluk duygulan yzn
den ya da gerekli grdklerinde ona bask yapabilmek iin
bu sim kendilerine mi saklamlard?
Ptahmos sorunu her ynyle zihninde evirip eviriyordu.
Ve u sonuca vard ki sylentiler ustabalann kulana gi
decek olursa, onlar derhal nomarka bildireceklerdi ve no-
mark, Hape-naht araclyla en ksa zamanda Memfise bil
gi vermeyi grev bilecekti. Bu onun yetkisi iindeydi. liraln
yce gnl kulaklarnn ve burnunun kesilmesini nlee bi
le, bundan byle artk ikinci, nc snf bir insan, Apiru -
lardan da daha aada bir Apiru olacakt. Apirulan ustaba-
lann vah saldrlarndan korumasna da olanak kalma
yacakt.
Bir sre ylece uuldayan rzgrda durdu, dnyor
MUSA, MISIR PRENS 215

du. Akam oluyordu. urada burada, akam yemei iin


ateler yaklmt. Mimarlar adrlarnda konuuyorlard.
Kamas gerekiyordu, kamas, gitmesi!
Baklarn adrdan atna evirdi. Telasz admlarla a
dra girdi. Hizmetkrlar darda ate yakmaya hazrlanyor
lard. Battaniyesini ald, yuvarlayarak mmkn olduunca
kk bir rulo yap, sonra iki ekmek, bir torba hurma, bir
torba incir ve bir matara sulandrlm arap ald. Belinde iki
hanerin yerinde durup durmadna bakt. Sonra kt ve
ayn telasz admlarla atma doru yrd. Hzla inen gece
karanlnda kimse ona dikkat etmiyordu.
Ptahmos atnn kocaman, siyah gzlerinde bir aknlk
grr gibi oldu ve alak sesle ona, ses karmamasn syle
di, hayvan anlayabilirmi gibi. Sonra battaniyeyi eyere ba
lad ve hayvan, binek ta grevi yapacak iri bir taa doru
ekti. Bir srayta kendini eyerin zerinde buldu ve bir
mahmuz darbesiyle hayvan drt nala kalkt. Douya gidiyor
du. Yolu biliyordu, u son gnlerde pek ok kez gidip gelmi
ti. akll bir dzlkt ve atin tkezleme tehlikesi yoktu. s
telik yolunu rahata bulabilirdi, karanlkta bile.
Ardnda uzakta birtakm banmalar duyduunda yarm
saattir at koturuyordu. Dnp bakmadan at mahmuzlad.
Birka dakika sonra, arkasna bir gz att. Kampn ateleri
bile grlmez olmutu. Kimse kovalamyordu onu. zgrd!
Derin bir nefesle cierlerini doldurdu. Ne yana gidecekti?
Kuzeye deil, kukusuz: ky boyunca Asyaya giden yollar
garnizonlarn kontrolndeydi, onu hemen tanrlard.2 Hatta
atl bir haberci kendisinden nce oralara varm bile olabilir
di. Bu durumda gneye ynelmek zorundayd. Gzlerini kal
drd, yldzlan tanmaya alt, gneydouya doru dn
m bir yay fark etti. Oralarda neyle karlaabileceini bil
miyordu, ama krallk olmayaca kesindi.
Birden bir coku doldu benliine. zgrd. Artk kralln
memurlarndan biri deildi. Yeryzn yeniden yaratmak
isteyen ve baka insanlarn ekebilecei aclar konusunda
en ufak bir kaygs olmayan bir prens ile bir kraln lgn ve
eytanca projelerine hizmet etmek zorunda deildi. Artk ya
zclar yoktu, casuslar yoktu, raporlar, abakslerin takrtla-
n yoktu. Kralln yatana gnderdii kadn yoktu. Gizli an
216 G E R A LD M ES SA D I E

laml baklar ve ift anlaml szler yoktu. Bundan byle ka


fasnn ve bedeninin tek efendisiydi.
Btn gece at koturdu, yldzlarn soluk aydnlnda so
lunda, yksek ve geceden daha karanlk bir yn fark eder
gibiydi, bir dad herhalde. Souk onu battaniyeye sarlmak
zorunda brakmt. nnde arazi dzlk gibi grnyordu
ama buralar artk tanmyordu, biraz yavalad. Hayvan
sesleri -akal ulumalar, gece yaayan yrtclarn homurtu
su, penelerle, dilerle ya da sivri gagalarla paralanan Arap
tavanlarnn lklar- gecenin sessizliini bozuyordu.
Ptahmos ate yakamazd, belindeki hanerleri yoklad. Tan
yeri aarrken kzl kayalaryla bir da grnd. Kayalklar
da snabilecei bir atlak fark etti, atn oraya srd. Ora
da birka lokma ekmek ile iki incir yedi, biraz arap iti.
Sonra, uyumaktan ok, uyuklad. ki saat sonra ayaktayd.
htiyalarm grd. Prl prl bir gne evreyi aydnlatm
t, gzlerinin nnde, bir da srasnn etekleri boyunca uza
nan, yer yer kavruk aa kmelerinin grld ince uzun
bir ova vard. Bu ova nereye alyordu? Hibir fikri yoktu...
ki saat sonra mart lklar soruya cevap verdi. Sada,
uzakta, sonsuz, mavi bir izgi gnete ldyordu. Ona do
ru ilerledi, kysna gelince, stln kard ve kendini
boylu boyunca mavilie brakt. Denizdi bu ! Msr'n tozla
rndan ykand. rlplak sudan kt ve kumun zerine
dm yapayalnz glgesini grd zaman, durdu, bakt :
bu, dn geceden beri onun hayatnn simgesiydi. Gemii
kaybolmu, yok olmutu, tpk scak kuma dklen su gibi.
Bir kez daha Nesatonun bilge szlerini dnd, ama bura
da hibir ey herhangi bir yere yazlm gibi grnmyordu.
Buto, ocuklar, nar aal bahe, hatta Kral Ramses, hepsi
yakn bir gelecekte bsbtn yok olmaya mahkm, silik
unlard. Onun sadece bir at, biraz ekmei, hurmas ve in
cirleri vard. Ve yarm matara su. Sonsuzluun iinde plak
bir adam.
Kurumak iin kuma oturdu ve kar kyy grmeye al
t, hibir ey grnmyordu. Ramsesin i yerindeki odalar
da grd haritalar hatrlad ve Byk Yeilin kar yaka
snda, krallk topraklarnn karsnda olduuna karar ver
di. Ky boyunca m yrmeliydi? Gne kyda daha az ya-
MUSA, MISIR PRENS 217

kyd. Ama o zaman Ptahmos izlemek stedii yoldan ayrl


m olacakt, oysa o su bulmak istiyordu. Ata bindi ve geldi
i yoldan gen dnd. Deniz onu acktrmt; iki incir ile bi
raz ekmek yedi ve tkrnn koyulam olduunu fark
etti. Mataray sallad ve iindeki sulu arabn kard ses
onu kayglandrd, ok kk bir yudum iti. Scak bastr
maya balam. Geceden nce su bulamazsa durum kt
olacakt. Ve, kendisi bile fark etmeden, bir ey oldu. Tan-
nm, su bulmama yardm et! Dua, dudaklarndan bir nefes
gibi kmt. Tanrm ! Ama bunu fark edemeyecek kadar
kayglyd.
Ba dnmeye ve gzleri kararmaya balam. Gne
doal ne kadar zaman getiini hesaplamaya alt, baa
ramad: gn gemek bilmiyordu. At tam o srada bam so
la evirdi, Ptahmos artk onu idare etmiyordu, kendisi eye
rin zerinde iradesini zorlayarak durabiliyordu. Topran
doas deiiyor gibi grnd ona; daha koyu renkliydi im
di. Sonra yeillikleri grd, ksa ve yeil otlar. Sonra suyu
grd ve gzlerini yumdu.
Hayvann igds onu kk bir dereye getirmiti. Ku
kusuz dere iki gn nce daha da geniti; yaylm olan ya
tak en az elli an vard, oysa imdi akan suyun genilii on
an bile yoktu, ama suydu. Ptahmos zorlukla atndan indi.
Hayvan oktan imeye balamt. Ptahmos suyun kenarna
kadar yrd, nce yzne su arpt, sonra iti. Su serindi.
Ve temiz. Avaristen beri imedii kadar, belki oradakilerden
de daha duru. Doya doya itikten sonra topraa oturdu.
Sana krediyorum Tannm dedi, derin bir nefes alarak.
Etrafna bakt. Su alayarak dadan iniyordu. Geen
akamki yamur ve sel, dereyi tarmt, ama imdi hl
akyordu, demek bir kayna vard. evre burada yemyeil
di. At istedii kadar imi, uradan buradan, yeilliklerini
seerek otluyordu artk. Ptahmos dere boyunca yryerek
bir meyve aac arad, bulamad.
Buna karn, yeniden yreini arptran baz izler grd.
Toprak, bir yerde kararmt ve kmrlemi aa dallan
vard. epeevre etrafndaki otlar ezilmiti. Dallan elledi: so
uktu, atein kalntlarn kantrd, bir balk iskeletinden
geri kalm kemikler buldu. Sonra baka artklar. Burada
218 GER AL D MESSADE

mola vermi olanlann yanlarmda getirdikleri ve oturup ye


dikleri balklarn artklar. Ka kiiydiler? Kimdiler? Nereye
doru gittiler? Aratrmasn srdrd ve az tede hayvan
pisliklerini grd, en az yirmi hayvan orada durmutu bir
sre. Kalarn att: Msrllarn tutsaklan bakr ve malakit
karmak zere Byk Yeilin kar yakasna gnderdiini
hatrlamt. Ama onlar kendisinin kaak olduunu bilemez
lerdi...
Yanndaki yiyeceklerin saym abuk bitti: bir ekmek ve
bir de eyrek ekmek, iki gn yetecek kadar hurma ve incir.
Peki sonra? Hemen de bombo olan matarasn doldurdu,
ikinci bir matara almadna pimand imdi, biraz daha su
iti ve battaniyesini sanp tekrar eyerine astktan sonra yola
kt.
Gzleri yerde bir eyler arayarak ilerliyordu. akll ara
zide iz kalmamt ve kumlardaki izleri rzgr silip gtr
mt. Ama, gene de toprakta tekerlek izine benzer izgiler
ona bir yol takip ettii duygusu veriyordu. Sada ve solda,
ortadaki bir yoldan kenara kaldnlm izlenimi veren koca
man talar vard ve ortada, daha ksa olan otlar yer yer ezil
miti. Baka yolcular da buradan geiyordu demek ki, ama
kimler?
Onlan ertesi sabah, gn aarrken grd. Snd maa
ra evreyi epeyi yksekten gryordu. ri, biimsiz ceylanla
ra benzeyen dzine garip hayvan, btn vcutlanyla sal
lanarak, pe pee kuyruk kuyrua yryorlard. Hecin deve
leriydi bunlar. Nasl olduklarn duymutu. Hayvanlara bin
mi yirmi kadar adam vard ve develerin birouna tepeleme
uval ve denk yklenmiti. Msrllar im ? Hayr, Msrllar bu
ak renkli harmanileri giymezlerdi.
Bu adamlar gneye iniyorlard, Msrllarn gneyle hibir
alverileri yoktu; douyla ilgiliydiler sadece. Sratle, onla
ra katlmann akllca bir ey olup olmayacam tartt zihnin
de. Ekmek, incir ve bir matara suyla sonsuza dek dayana
maz ve lnceye kadar lde yryemezdi. Dadan aa in
di ve kervann peine takld.
Bir an kadar uzakta olduu srada onu fark ettiler. Ku
kusuz durmalan iin emir verildi, nk develerin hepsi du-
runcaya kadar btn kervan, bandan kuyruuna birbiri
MUSA, MISIR PRENS 279

ne arparak salland. Adamlar dnmler, onun geliini sey


rediyorlard.
- Selam! diye bard Ibrance, anlayp anlamayacaklar
n dnerek.3
- Selam! diye karlk verdiler, plak gsyle lde tek
bana yol alan bu acayip yolcuya bakarak. O da adamlara
bakyordu. ok benziyorlard, ama Apiru deillerdi. Ksa ke
silmi sakallan vard.
- Nereye gidiyorsunuz? diye sordu.
Kervanba durmu, Ptahmosu bekliyor gibiydi.
Ptahmos ona doru ilerledi ve soruyu tekrarlad.
- Alaata gidiyoruz, dedi adam. Sen kimsin?
- Adm Ptahmos. Msrdan geliyorum.
- Tek bana m?
- Evet, yalnzm.
- O halde kaaksn, dedi adam, biraz dndkten sonra.
- Kral iin almak istemiyorum artk.
Adam kukulanm grnyordu. Birden Ptahmosun
bir hareketiyle belindeki sap mcevher kakmal haner g
rnd.
Adam, baklarn Ptahmostan ayrmadan:
- Sen deli misin? diye sordu.
- Hayr, dedi Ptahmos glerek.
- Ama l tek bana inmek iin deli olman gerek. l
tanyor musun?
- Hayr!
Sarslarak gld adam. Sonra honutsuzluk belirten bir
yz ifadesiyle:
- stelik plaksn, dedi.
Ptahmos, gerekten de onlarn, beyaz, ynl bir harma
ninin altna beyaz gmlek giymi olduklarm fark etti. ok
scak gelmiyor muydu?
- Ne zamandan beri yoldasn?
- gn, gecedir...
Kervanbann yardmcs olmas gereken bir adam da
Ptahmosa bakyordu, bam gvensizlikle sallad. Kervan
dan fisltl konumalar duyuluyordu. Biri gld.
Kervanba:
- Bizimle Alaata gelmek istiyor musun? diye sordu.
220 G E R AL D MESSADE

- Evet. Hemen de hi yiyeceim kalmad.


- Su ister inisin?
- Dolu bir mataram var.
Kervanba kolunu kaldrd ve hareket emri verdi. Sonra
Ptahmosa dnerek:
- nc sraya gir, dedi.
Alaat.4 Ptahmos bu ad hi duymamt. Bir kentti hi
kukusuz.
Gne batarken Alaata vardlar. Kayalk bir platoda ku
rulu bir kaleydi. Duvarlar kaln bir harla rlm kabaca
yontulmu talardan yaplmt. urasnda burasnda maz
gal delikleri grnyordu. Demek bu adamlar kendilerini sa
vunmak durumunda kalyorlard. Kime kar? Develer ve at,
i sitenin kapsnda, kale duvarlarnn koruyuculuunda b
rakld; sonra kervanclardan biri hayvanlan geni bir avluya
gtrd ve nlerine ot yd. Yklerini sallayarak yere kt
hepsi. uvallan ve denkleri indirmek, sitenin evlerinin birin
deki depoya benzer bir yere tamak gerekti. Bir dzine
adam, Ptahmosun da yardmyla iki saatte ieri tayabildi
ler. sitenin, demir kollarla salamlatrlm ar tahta ka
plarndan her giri knda Ptahmos, bina duvarlarnn ka
lnlna amt. Alaatta kimin saldrsndan korkuyorlard?
Bitkin dmt. yordu, battaniyesine sannd.
Ykn tamam boaltldnda gece olmutu. Hayvanlar
sitenin iindeki bir ahra gtrld. Emirler duyuldu.
Adamlar koutu, Alaatn kaplan kapand, kaln, tun kol
demirleri vuruldu. Kervanba ve iki adam ieride, ift fitilli
bir lambann nda uvallarn saymn yapyorlard. De
ponun kapsn ieriden kilitledikten sonra, ihtiyar, Ptah
mosa Benimle gel dedi. Yanda kk bir kapya geldiler ve
bitiikteki eve girdiler.
Giri katndaki geni oda, kei klndan dokunmu hal
lar, birbirine dikilmi koyun postlar ve Ptahmosun hi gr
medii gibi bir hasrla denmiti. Bir kede, iki ince uzun
duvar knts arasnda bir ate yanyordu ve duman tavan
daki bir delikten dan kyordu. Bir tek kap, arkaya al
yordu, teki odalara gidiyordu herhalde. Kadn sesleri, g
lmeler duyuluyordu. Kapnn aralndan bir ocuk yz
grnd. Kervanba iaret etti ve drt yalarnda bir o
MUSA. MISIR PRENS 221

lan ocuu, hi kukusuz babas olan bir adamn kollarnda


eri geldi. Ptahmosun yz birden bulutland. lk kez, o
cuklarm dnmt. inde bir acyla dnceyi zihnin
den uzaklatrmaya alt.
Kervanba, Ptahmosa Otursana! diyordu.
Atein karsnda oturdular. Adamlardan biri arka odaya
gitti, srlanm topraktan iki taslan ve bir testiyle dnd.
nce kervanbana, sonra Ptahmosa iki ikram etti. Ev sa
hibi iti, sonra Ptahmos tas dudaklarna gtrd. Bir eit
yumuak birayd.
- Oullarm, dedi ev sahibi, drt gen adam gstererek.
Adm Hussam.
- Benim adm Ptahmos.
- Ho geldin Ptahmos. Tamuz, diyordu adam. Niin fira
vunun lkesinde kalmadn?
- Onun emrinde almak istemedim. Apirulann efiy
dim. Onlan ynetmem, idare etmem gerekiyordu. Bir sr
dik kafal, isyanc adam. alma koullan da gitgide kt
leiyordu.
Hussam, aklamadan ok da tatmin olmua benzemi
yordu :
- yle pek de gsz grnmyorsun Tamuz, dedi.
-Aslnda... gerek u ki, insan iki cepheye birden hizmet
edemiyor.
Adam susmu, bekliyordu.
- Krala hizmet etmem gerekiyordu. te yandan, bana g
venmi, inanm olanlarn davalarna da hizmet etmem ge
rekiyordu.
- Neden birinden birini semedin?
Be erkek, baklan yabancnn zerinde, dikkatle dinli
yorlard. nsan, kafasndaki ve yreindeki srlan renme
den bir yabancya kaplarm amaz.
- nk, kraln cephesinde kalmay seseydim, tekilere
kar acmasz olurdum. tekilerin davasna hizmeti sesey
dim, soyluluk unvanm kaybederdim.
- Unvann neydi?
- Prenstim, dedi Ptahmos. kisini bitirdi, bo tas yere b
rakt. Oullardan biri tekrar doldurdu.
- Prens m i? dedi Hussam. Nasl yani?
222 GERALD M E S SA Di E

- Ramsesin kz kardelerinden birinin oluyum.


- Demek Ramsesin yeenisin?
Ptahmos bam sallad. Bunlar fidye istemeye kalkrlar
myd?
- Ramsesin o kadar ok yeeni var ki, bir sr de olu.
Benim yokluuma zlmeyecektir.
- Nasl oluyor da Apiru dilini konuabiliyorsun?
- Onlarla anlamak iin bu dili bilmem gerekti. Msr dili
ni de biliyorum tabi.
- Y a zm a y biliyor musun?
- Okuma yazma bilirim.
Hussam, oullarn birine iaret etti, gen adam kalkt, ar
ka tarafa alan kapda kayboldu. Kadn sesleri duyuldu ye
niden. Sonra birtakm grltler oldu. Gen adam, elinde
ar izlenimi veren byk bir toprak tencereyle odaya dn
d, atein stndeki demir zgaraya koydu, geldi oturdu.
- imdi ne yapacaksn? diye sordu Hussam.
- Bilmiyorum.
- Nereye gidiyorsun?
- Bilmiyorum.
- Olacak ey mi? dedi Hussam, hafife glmseyerek. Bir
lken vard, bir unvann vard, bir ailen, toplumda bir yerin
vard; btn bunlar arkanda brakp gidiyorsun. Ne ama
la, bir hi iin mi?
Ptahmos, o an ilk kez, durumundaki acayiplii hissetti.
Bu adama ne cevap verebilirdi? Btn bu saydklarna ger
ekte hibir zaman sahip olmadm m ? Birden, bylesine
zengin ve parlak bir kaderi terk edip, llere giden tek kii bi
le hatrlamadm dnd. Evet, kendisi cinayetle sulan
mamak, unvanm ve onunla birlikte btn otoritesini kay
betmemek iin kamt. Kendisi iin en deerli olan eyi,
kimliini korumak iin kamt. Ama aslnda bu kata ru
hunun derinliklerinde saklad bir tutkunun da izleri vard.
Cinayetten nce de kamak, uzaklara gitmek istemiti. O
Msra ait deildi. Ve hep kap kurtulmay hayal eden tut
saklarn efi olamazd. Bu ka bir sondu, bir sona eriti.
Bunu nasl anlatabilirdi?
- Hi kimse tutsak olmamal, dedi sonunda, yz yor
gundu; hibir ey uruna...
MUSA. MISIR PRENS 223

Hussamn iki olu, akamdan beri ilk kez, ayn fikirde ol


duklarm belirten szler sylediler. Esrarl konuklarna se
vecen gzlerle bakyorlard.
Hussam, Ptahmosa, iini okumak istercesine dikkatle
bakarak:
- O zaman, kral olmak gerekir! dedi.
- Kral m? diye tekrarlad Ptahmos, armt.
Oullardan biri, neeyle:
- Biz zaten kralz, dedi.
- Alt yz koyunun kral, diye cevap verdi baba.
- yle, ama kralz!
Ptahmos glmeye balad, oullar da glyordu, ayn ku
aktan olanlarn su ortaklyla. Ate gvdesini stmt.
Tencereden yaylan koku acktm hissettiriyordu. Oturdu
u yerde kmldad. Oullarn biri kalkt, birka tabak ve he
men de simsiyah ekmekler getirdi. Tabaklarda turp, entil
mi biber ve koyu renkli bir sala vard. Gen adamlar sal
aya ekmeklerini bandlar. Ptahmos da onlar gibi yapt.
Hussam, keskin bakl gzlerini Ptahmosun gzlerine
dikerek:
- Sen deli misin? diye sordu.
- Bunu daha nce de sordun. Hayr, hi kimse bana deli
olduumu sylemedi. Sanrm, eer deli olsaydm, beni bu
lunduum greve getirmezlerdi.
Hussam dnceli grnyordu. Uzun uzun szd
Ptahmosu, manta uymadm dnd eyin akla
masn yznde okumak ister gibiydi. Sonra gs geirdi,
doruldu, yemein artk pimi olacana karar verdi. Ku
kusuz, sofraya hizmetle grevlendirilmi olan oula Ali, git
bize arap getir! dedi.
Gen adam, az sonra, kk bir testi ve byk bir ukur
tabak getirerek ortaya brakt. Sonra bir bezle tuttuu tence
reyi ateten ald, yerdeki geni ukur taban zerine oturt
tu. Hussam, uzun bir bakla tencereden, bir kmes hayva
nnn paras olduu belli kocaman bir eti ald, herkesten
nce konuun tabana koydu. Ptahmos, alhorozunun bu
tunu tanmt. Tencerenin dibinde, alhorozunun suyunda
pimi buday orbas vard. Herkes byk bir kepeyle or
ba ald. Memfisin ya da Avarisin sofrasyla kyaslanamazd
224 G ER AL D M E S SAD i

ama, scakt ve lezzeti de olduka iyiydi.


- alhorozunu nasl avlyorsunuz? diye sordu Ptahmos.
- Ala, btn teki kular gibi. Siz, sizin orada nasl av
larsnz?
- Uan sopayla, dedi Ptahmos.
Bu yntemi anlatmak, aklamak gerekti. Sonra, alho-
rozu uzaa derse, ava altrlm bir kpein onu getirdi
ini de anlatt. Ev sahipleri ok heyecanlanmt. Onlara, bu
uan sopalardan bir tane yapmaya sz verdi.
Gnlerce sren alktan sonra yemek, arap, scak ve ka
n heyecan Ptahmosu bitkin dnmt. Ba ne d
yordu. Ali tabaklan kaldrd ve Hussam onun burada ya
tacam syledi. Bir hasr daha, bir koyun postu ve saman
doldurulmu bir yastkla teki hasrlarn yanma serildi.
Ptahmos, uzand an uyudu. Lambalar flediler.
Gece, bir ara bir vcudun arlyla uyand. Ev sahiple
rinden biri, hangisi olduunu gremedi, yannda uyuyordu,
kolunu Ptahmosun gsnn zerine atmt. Uykudaki
kol, benimsemeyi dile getirmiti. Yabancy, insanln geri
kalanyla birletiren, sahiplenen, scak ve ocuksu bir g
ven... Ptahmos tekrar dald, tpk denize atlm bir ie gibi.
Rya grd. Ryasmda krald ve kendisinin de ryann
iinde at ey, kral olmasnn dnyann en doal eyi gi
bi grnmesiydi.
H i kimse tutsak olmamak

Hussam ertesi sabah ona bir tas, ekitilmi, kesilmi st


ikram ederken:
- Bizler hayvancyz, demiti. Bizimle almak ister mi
sin?
Ona rastladklarnda, Msra giden sahil yolu zerindeki
Migdol ve Sinden dnyorlard; ora tccarlarna, ilkbaharla
otlaklarda semirmi be yz koyun ile battaniye ve ynl
dokuma gtrmler, karlnda buday, silah, deerli
talar ve bakr kleleri almlard.
Dn geceki yemekte bulunan drt gen adam da oraday
d; gizlemedikleri bir merakla cevab bekliyorlard, zellikle
de en genleri, Ali.
- almak isterim, dedi Ptahmos. Ama Msra giderseniz
sizinle birlikte gelemem.
- Gerek olmaz, diye cevap verdi Hussam. Burada, Sebi-
ada ve Teminada yaplacak ok i olur senin iin.
Sebia ve Temina... Bunlar nereleriydi?
- Ne yapacam?
Hussam bam sallad. Sonra biraz bilgie bir tavrla
Senin yapacaklarn... diye sze balad. Ylda iki kez, ilkba
har ve sonbahar yamurlan otlaklar yeerttii ve koyunlar
iyice semirdii zaman, Byk Yeilin kys boyunca, koyun-
lan nleri sra srerek, Migdola, Sin ve Bal-Sefosa, kuzey
deki Byk Yeil kysndaki Kenan lkesine gidiyorlard.
226 GER AL D M E S SA D t

Yolculuk uzun sryordu, nk koyunlar dayankl deil


di, zayflamamalar iin iyice doyuncaya kadar otlamalar
gerekiyordu. Be alt gnde alnabilecek bir yol en az haf
ta srebiliyordu. Sonra koyunlara karlk alnan mallar,
gneyde Medyen snrndaki Esion-Gebere kadar uzanan
blgede yaayan Bedevi kabilelere ve baka tccarlara sat
lyor, o tccarlar mallan Arabann gneyine ve evre blge
lere satmaya gtryorlard.
- Peki ama koyunlar nerede? diye sordu Ptahmos.
- Ovadaki ayrlarmzda, diye cevap verdi Hussam; bi
zimle birlikte gelirsen grrsn. ki gne kadar gideceiz.
Demek birka yere dalmlard. Alaat geici bir depo
olarak kullanlyordu; Sebia ve Temina damzlk koyunlann
yetitirildii iftliklerdi.
- Peki ya kadnlarnz? diye sordu Ptahmos.
Soru onlan gldrd. Her yerde, Alaatta, Sebiada, Temi-
nada kadnlan vard. Tabi ocuklar da. nk kadnlar
birlikte yola kmyorlard, on yandan kk erkek ocuk
lar da.
- Bu alveriten size ne kalyor?
- Altn, para, bakr, diye anlatt Hussam. Sen de her yol
culuktan sonra payn, altn, para ve bakr olarak knn on
ikide birini alacaksn.
- Sizinle almak istiyorum, diye tekrarlad Ptahmos.
Genler ona sanlp kutlamak iin ayaa kalktlar: Samot,
Rastlant, en byk karde, yeni ayda doduu iin bu ad
verilmiti; Nebiyet, Peygamberlik, nk doaca malum
olmutu; Rahman, Balayc ve Ali, Sekin, nk Alaatda
domutu. Son olarak Hussam, mutlulukla glmseyerek
onu kucaklad.
Sonra Dvmeyi bilir misin? diye sordu. Ptahmos, evet
der gibi bam salladnda, anlatt:
- nk dvmeyi bilmek gerek. Kervanlarmz bazen
saldmya urar.
- Kim saldnr?
- Yamac eteler.
- Neyle dvyorsunuz?
- Bakla... klla, diye cevap verdi Hussam, biraz akn.
Ptahmos dnd. Bakla dvmek iin deveden in
MUSA. MISIR PRENS m

mek gerekirdi. Klla dvmekse, usta bir silahrle kar


laldnda, ok tehlikeli olabilirdi.
- Sen nasl dvrsn? diye sordu Samot.
- ncelikle dmanmn bana yaklaamamasm salanm.
- Nasl?
- Uzaktan vuran silahlarla. Uzaktan, diyelim otuz krk
artan, ok ve yayla. Daha yakn mesafedeyse, mzrakla.
Hussam:
- Bunlar bizim silahlarmz deil, dedi.
- etecilerin silahlan da deil, diye cevap verdi Pthmos
glerek; bu da bize stnlk salar.
neri, adamlan artmt. Hussam, dnyordu:
- Deve stndeyken ok atlabilir mi? diye sonlu.
- Neden atlmasn?
- Oku, yay, mzra nereden bulabiliriz?
- Mallarnzn karl olarak isteyebilirsiniz.
- Msrllar bize asla silah satmaz, diye itiraz etti Hussam.
Gerekten de doru olabilirdi bu.
- Bize ok atmay kim retecek?
- Siz, kendiniz alarak renebilirsiniz.
- Yaylan biz yapamaz myz ? diye sordu Samot.
Soru Ptahmosu da dndrd. Askerler arasndaki ko-
numalan ska dinledii iin, ok ve yaylarn yapld tahta
nn Kenan lkesinden ve daha da telerden getirtildiini bi
liyordu. Baka bir tahtadan da sz edildiini hatrlyordu,
ama servi miydi, porsukaac myd, bilemiyordu.
- Deneyebiliriz, dedi. Bize servi aac gerek.
Gnler o kadar hzl yaanyordu ki sadece bir haftadan
beri Alaata olduu halde ona aylardr burada yayormu
gibi geliyordu. Genler, bei birlikte, Byk Yeilin kys
na iniyor, suya giriyor; krk bir bcek kabuunu, kumun
zerinde kuruyarak, gerekte ii bo bir torbadan baka
bir ey olmadm lmyle ispat eden bir denizanasn o
cuksu bir hayranlkla seyrediyorlard. Alan atyor, her
renkten balklarla eve dnyo, biimleri ok garip olanla-
n seiyor, tekileri aykladktan sonra le yemei iin jru-
kan kanyorlard. Ve Ptahmosa hayat konusunda soru
lar soruluyordu.
- Hi adam ldrdn m? diye sordu Ali, en kk kar
228 GERALD MES SA Dl E

de. Ptahmosa, kar yakadan gelen bu beklenmedik arma


ana, tutkulu bir merakla sokuluyordu.
- Evet, birini ldrdm, diye cevap verdi Ptahmos.
Avariste, bir gece, bir cinayet teebbsnden nasl kur
tulduunu anlatt. Dinlerken, gzleri gece, atee ok fazla
yaklama cesaretini gsteren, akallarn gzleri gibi parl
yordu. O gece, yky bir kez de babalarna anlatmas iin
Ptahmosu zorladlar. Ptahmosun, haneri adamn gsne,
kaburgalarnn altna sokuunu taklit ediyorlard.
Alaat sadece bir molayd. Develeri yklediler ve Sebiaya
doru yola koyuldular. Hussam Ptahmosa, le dayanabil
mek iin zerine geni ve bol bir gmlek giymesi ve bandan
ayana kadar ak renk ynlden bir harmaniye sarnmas
gerektiini retmiti. Hedeflerine varmalarna iki gn yete
cekti. Buras, kuyunun evresinde toplanm birka d
zine adrdan ibaretti. Onlar, evlerine dnen kaybolmu o
cuklar gibi karladlar. Glmeler, kucaklamalar, sonra ye
ni geleni szen merakl baklar.
- O Msrl, diye tantt Hussam; bundan byle benimki
lerden biri.
Bedeviler bir an ona baktlar, sonra srtna tokatlar indi
rerek aralarna aldlar. Yakklyd ve genti, bu her yerde
olduu gibi, izin belgesi olmutu. Akam, koyun evirdiler,
arap tulumlarnn ipleri skld, sonra adamlar dans et
ti, topuklaryla toz sratan garip danslar, vah bir dans.
Ptahmos yalnzd. Drt erkek karde, Samot, Nebiyet, Rah
man ve Ali ve babalan Hussam, Sebiadaki kadnlarnn ya
nma gitmilerdi. Atein nnde oturmutu, dnyordu.
Butoyu, ocuklarm, Issar, Lumiyi, Enoh ile Arfaksad
dnyordu, onu ld sanyorlard kukusuz, kayboldu,
ld, akallar ve akbabalar tarafndan paraland sanyor
lard. Prens Ptahmos, ln herhangi bir yerinde, isimsiz,
bilinmedik bir iskelet, kum firtmalannn aklatrd, trp
ledii, cilalad bir iskeletten ibaretti artk. Hape-nahtn,
yazclarn, nomarkm, mimarlarn, hatta belki naip prensin
dt aknl gznn nne getirerek glyordu, ye
eninin kaybolduu haberi oktan Ramsese ulatnlmt
kukusuz.
Miryam, onun artk gelmediini grerek amt. Belki
MUSA, MISIR PRENS 229

erkek kardei hakknda bilgi almak iin binlerine gitmiti.


Onu terslemi ve kovmulard: Kardein burada yok, gitti,
ld o ! Alamt, elleriyle yzn rterek alam, inlemi-
ti. Sonra kentin d mahallelerinin birindeki evine dnm,
her yana mitsizliini haykrmt.
ocuklan? Bundan byle onlar kaan ocuklan ola
caklard. Buto onlar Memfise gtrecek, Naht alacakt on
lar. ocuktular: ksa zamanda babalarm unutacaklard.
Ate trdyordu. Yalnz ihtiyar bir adam oturuyordu
Ptahmosun yannda. ri kemikli ayaklarnn kurumu deri
si yaldzl beyaz, elleri frtnann skp att bir aacn kk
leri gibi boum boum ve yz knklann arasnda anlam
n kaybetmi gibiydi. Uzun sre hi kmldamadan oturdu,
sanki lm onu orada sinsice yakalayvermi gibi.
Sonunda, heyecansz, duygusuz, hemen de bir kadn se
siyle : yi ki yukarda tanrlar var! dedi birden. Hayatlarnn
sonunda erkekler ou kez kadn sesiyle konuur, kadnlar
sa erkek sesiyle.
Ptahmos yabancnn yzn grmeye alt, ama sadece
snmekte olan atein kzllnda parlayan giysiler grebildi.
- Hangi tanrlar? diye sordu sonunda.
htiyar elini ge yldzlara doru kaldrarak:
- Her zaman tanrlar vardr! diye cevap verdi.
- Hangi tanrlar? diye bir kez daha srarla sordu Ptah
mos.
- Siz, Msrllar, sizin gerektiinden fazla tanrnz vardr.
lkenizde tutsaktm, bilirim.
Atei beslemek iin kenara ylm aa dallarndan biri
ni ald, snmeye yz tutmu alevlere att. Kokulu bir aa,
gzel kokulu bir aa.
- Sen de tutsaktn! Sadece tutsaklar kaar!
Ptahmos birden irkildi. Sadece tutsaklar kaar! Ve ken
disi, ilk akam Hussama, Hi kimse tutsak olmamal de
miti. Hibir ey uruna.
Ama, bir yabancnn gznde kendisinin de kamakta
olan bir tutsak olduunu grmek, ok sarsc bir eydi.
- Nerede yatacam? diye sordu, nk ona sylemeyi
unutmulard.
- Bizim burada kadnn yok. Onun iin adrda yatacak
230 GERALD M E S S A D 1

sn, dedi ihtiyar, eskilerle birlikte. Ben gidiyorum zaten, be


nimle gel.
O gece, hasrnn zerinde, battaniyesine sarnm yatan
Ptahmos, uykuya dalmadan nce, neredeyse sabahn olma
mas iin dua edecekti. Ama bilinmezdi. Bazen gn, sahiden
doard.
Tanrlarn eli

Alaattan karken, develere pek ok mcevher ve Msr


keteni, zellikle de Bedevileri ok sevindiren kendinden pili-
li, saydam, incecik ketenler yklemilerdi. Mallarn bir bl
m Sebiada indirilecekti, geri kalan Temina iindi. Bazs
altn sim ilemeli kumalar gen kzlan arzuyla titretirken,
erkekler de ayn arzuyla onlan seyrediyorlard. le saatle
rinden beri, kadnlar, gen, yal Hussamn adrnda geit
resmi yapmlard ve getirilen mallar Ptahmosun akn Ve
sevinli gzleri nnde, akama kalmadan satlm bitmiti.
Gen adam:
- Keteni altnla deiiyorsun, diye sordu. Peki, altn tak
lan neyle deiiyorsun?
- yi ilenmemi altnla, diye anlatt Hussam, elindeki, ii
maden bir eylerle dolu torbay sallayarak. Arlnn drt
te biri eksiine.
Bunlar az ok ilenmi altn paralan, ineler, kolyeler,
tokalar, bileziklerdi; hepsini kk bir terazide tartyordu,
bir yana kendisine uzatlan taky, br kefeye kck
bronz arlklar koyarak.
Koyunlann, etin ve ketenin byle altna dnm Ptah-
mosu dndryordu. Yllardan beri bu trampay srd
ren Hussamn ok zengin olmas gerekirdi. Altm ne yap
yordu? lmnden sonra oullan ile kanlan arasnda bl-
lecekti doal olarak, ama imdi ne yapyordu? Hangi ite
232 GERALD MESSAD1E

kullanyordu? Hussam altn tereddtsz bir dzenle, dahi


ce, hrsla topluyordu. Neyi satn alacakt onlarla? Birden, ge
en akamki cmle geldi aklna: Kral olmak gerek\ Hussam
kabilelerden birine bakan olmak istiyordu. Bir blgenin
efendisi! Kral olmak isteyen kendisiydi. Peki sonra ne olacak
t? O da bir kk Seti olacakt, bir byk Ramsesin baba
s ve hi kukusuz bir Ptahmosu olacakt onun da. Byk i
ler yapacak, bir ordu kuracak ve komularyla savaacakt.
Usandrc bir eydi bu. nsanolu sadece ve sadece g
istiyordu, iktidar istiyordu.
Akl, kendisini bir kral gibi balarnda isteyen Apirulara
gitti.
Ya sen, diye kendi kendine sordu. Sen ne istiyorsun?
Ama cevab biliyordu, basitti: o k stununu grmek isti
yordu.
Dolamaya kt ve kendini, yamur mevsimi biteli
hafta olduu halde hl yeil kalabilmi tepelerin ortasnda
buldu. Sebiann etrafnda epeevre otlaklar vard, orada
satlmam -damzlk- koyunlan grd, balarnda birka
obanla otluyorlard. Belki de Hussam, Sebilamn kral ol
mak istiyordu. Kukusuz Teminann da. Ve Alaatm da ne
den olmasn, orada topra vard.
Ptahmos, adrlarn evresinden dolanarak geri dnd.
Kabaca yaplm kale duvarlarnn koruduu bir arazide iki
yz kadar adr; duvarlar, Alaatta kullanlanlara benzer ko
caman talarla dzensizce rlmt, sadece burada maz
gal delikleri yoktu. Bu insanlarn dmanlan yoktu anla
lan ya da alnacak bir eyleri yoktu. Kadnlar yn eiriyor
du, bazlar Avariste de grd alak, ilkel tezghlarda ku
ma dokuyorlard. tekiler byk bir deirmenin banda,
deirmen tan evirmek iin ne eilmi bedenleriyle tahl
tyorlard. adnn nne oturmu, ya karmak iin
susam ezen bir kadn, ban kaldrd, bakt.
- Hussamn arkada Tamuz sen misin? diye sordu.
Ptahmos durdu, glmsedi, kendisine byle hitap edil
mesine alk deildi. Gzleri antimuan srmesiyle kapkara,
iman bir kadnd.
- ok yakklsn, ok da glsn. Kadnlarmzdan bi
rini almayacak msn?
MUSA, MISIR PRENS 233

Gen adam glmeye balad.


- Daha yeni geldim.
- Gne yeni dodu, ama le oldu bile, dedi kadn. ki
gen kzm var, gen, gzel ve salkl.
- Anlattn gibilerse, kukusuz grrm onlan.
Gerekten bir kadn olmas gerekiyordu. Ama yuvas, evi
olmadan, kadn alnr myd? O yuvay nerede kuracakt?
Hemen o akam, adrda yemek yerlerken Hussam gen
adamn ayaklarnn dibine kk bir kese ve birka ince
aa kt brakt, Ptahmos ilk kez gryordu bu aac.
- Servi aac, diye aklad adam. Bir yayla birka ok ya
pabilir misin?
Ptahmos gzlerini kaldrd yal tccara bakt Denerim"
dedi. Sonra keseyi ald, iindekinin ne olduunu anlamak
iin sallad; anlad, altnd. Tekrar ban kaldrd, Hussama
bakt.
- Sadece birka gndr sizinleyim, dedi. Bana yemek ver
din. Evinde konuk ettin. Bu altnlar alamam.
- Altn ret mi ediyorsun? diye hayretle sordu Hussam.
- Hakkm olan reddetmiyorum. Ama hak etmediim bir
eyi kabul edemem.
Hussam yanma oturdu, glmsedi. imdi senin ger
ekten prens olduuna inandm dedi. Drt olu gelmi,
evrelerine oturmutu. Kadnlar, bir kazan ekmek, arap
ve toprak taslar getirmilerdi. Hussam herkese yemek koy
du. Bol baharatl bir koyun yahnisiydi. Hussam keyifli g
rnyordu.
- Karm hamile, dedi Ali.
- Benimki de dedi Samot.
- Alverie yanamyor.
- Hakl, diye fikrini aklad Samot. Gkteki ayn yolu ke
silmez.
Ptahmos glmsedi.
- Sana kzlarn vermek isteyen kadn var, diye haber
verdi Hussam.
Ptahmos;
- Sizin buralarda, ceylanlarn avclar avlamas det mi
dir? diye sordu.
Glmeye baladlar.
234 GERALD M E S S A D 1

- Evet, tre yledir, dedi Hussam. Ama senin ceylann


semene de engel olmazlar.
- Benim onun iin verecek altnm yok, dedi Ptahmos.
- Ben sana bor veririm, dedi Hussam.
Ali Ben de! dfye bard.
- Yolun stne bir badem aac m dikeceim?
Hussam:
- O yol nereye gidiyor? diye sordu.
- Tanr bana syleyecek.
-Tan r?
Ptahmos parman kaldrarak g gsterdi.
- Peki ya senin kafan, diye kkrtc bir bakla sordu
Hussam; senin kafan ne ie yaryor?
Szler Ptahmosu dndrd. Sonsuza kadar Tannnn
verecei iareti mi bekleyecekti ? Deniz kysnda, o k s
tunu vcut bulsun diye sonsuza kadar bekleyecek miydi?
Apirulan lgn bir kala krallktan karp gtrmeyi, ola
anst bir ey, gklerden bir iaret bekleyerek reddetmi
ti. Her zaman olaylarn zorlamasyla m hareket edecekti,
Msrdan kaarken yapt gibi? O halde zgrl, imdi
zgrd artk, zgrl ne yapacakt?
Hussam:
- Aramzda mutlu deil misin? diye sordu. Oullarm bir
ka saatin iinde seni kardeleri gibi benimsediler ve ben, z
olum gibi kabul ettim.
- Sizinle alacam sylemedim m i? diye cevap verdi
Ptahmos. imdilik bu yeterli olsun. Meyveyi olgunlamadan
koparmayalm.
Hussam glmseyerek:
- Yaz yaklat, dedi. Olgunlamak iin ok bekleme!
Ertesi sabah Teminaya doru yola ktlar, yanlarna drt
yardma daha almlard. Hussam ertesi akam oraya vara
caklarn sylyordu. Yolculuun ilk gn olaysz geti. Ama
ikinci gn, leye yakn, Hussam, yollan zerinde beliren bir
toz bulutunu gstererek kalarn att. Bir anda kervann
her yanndan banmalar duyuldu. Yamaclar! Kllar
knlanndan ekildi. Ptahmosun iki haneri vard yalnzca.
Bakr madenlerinden dnte yamaclarn saldnsna u
rayan Msrl subaylarn anlattklarm hatrlad. Bir anda,
MUSA. MISIR PRENS 235

onlarn haydutlar yenmek iin kullandktan bir taktik akl


na geldi. Hzla atndan indi ve sarsna bir tokat indirerek
hayvan daa doru uzaklatrd.
- Ne yapyorsun? diye bard Hussam; bin abuk!
- Hayr, yerde daha iyi dvrm. Siz de inin! Hemen
develeri ktrn, yoksa baldrlarn keserler.
Yamaclar, kk atlarnn zerinde, frtna gibi geldiler.
On kiiydiler. Uzaktan grnyordu, onlar da kllarn ek
milerdi. Hussam ile tekiler geri dnmesi iin barrlarken
Ptahmos stlerine doru kotu. En bataki haydut klcn
havada dndrerek geliyordu. an mesafe ancak kalm
t ki Ptahmos bir avu kumu atn gzlerine savurdu. Hayvan
birden yana devrildi ve ayn anda Ptahmos binicinin yzne
de bir avu kum att. Adam, klcn geliigzel savurmaya
devam etti birka saniye, sonra gzlerini ovuturarak dt.
kinci haydudun klcndan korunmak iin geriye srayan
Ptahmos, yere denin yanna atlad ve hanerini gsne
saplad, ekti, ikinci atl zerine gelmiti, dnd, bir haner
vuruuyla dizgini kesti, atn bann altndan geerek btn
gcyle haydudun bacana yapt, birden dengesini kay
beden adam debelendi ve Ptahmos haneri adamn baca
na saplad ve yukandan aaya baldran yard. Adam kor
kun bir sesle bard, Ptahmos bir anda olanca gcyle ite
rek onu drd, bacan elinden brakmadan yz st e
virdi, btn vcuduyla yklenerek zaptetti ve hanerini sr
lna saplad.
Gz ucuyla Hussam ile adamlarnn da onlardan cesaret
alarak saldnya getiklerini grd. Hussam yerde haydutlar
dan biriyle dvyordu, bir eliyle adamn kl tutan elini u-
zaklatrmaya alrken br eliyle adam vurmaya al
yordu. Ptahmos atld, haydudu bacandan ekerek devir
di, o an kl elinden frlad ve Ptahmos, kendisinin bile asla
inanamayaca bir hzla hanerini adamn srtna, sonra
brne saplad. Dorulduu an, nc haydut saldrd,
bu kez onu Ali kurtard; Ptahmosun yaptn yaparak yer
den avulad kumu adamn yzne savurdu, yere yuvar
lanan adamn boazn kesti.
Hayatta kalan alt haydut geri dnmt ve imdi yolun
stnde bir toz bulutundan baka bir ey kalmamt. Ker
236 GERALD MESSADtfe

vanclar, nefes nefese, tek kelime konumadan birbirlerine


bakyorlard. Hussamm kalasnda uzun bir yara vard. Ne-
biyetin yznde ve boynunda yaralar vard ama derin deil
di. Sebiadan gelen adamlardan biri, Rahman, koluna bir
tekme yemiti, krlm olabilir diye kayglanyordu. Ptahmos
cesetlerden birinin gmleinden ince uzun bir para yrtt,
Hussamn yarasm matarasndaki suyla ykad, sonra sk
ca sard. Bez hemen kam emdi, ama kanama durmua ben
ziyordu. Nebiyet, Rahmann yarasm ykamt, ama sanla-
bilecek gibi deildi. Ptahmos, bulabildii en dzgn aa da
lm krd ve Sebial adamn kolunu bu dalla bezlerle sararak
hareketsiz brakt. Memfiste byle yapldm grmt.
Elinin tersiyle alnnn terini sildi ve etrafa bakt. kiiyi
hanerle ldrmt. Olduka ksa bir mrde be l.
Cesetleri incelediler. Ptahmos stlerini arad, altn ve ba
kr nazarlklar ald, sonra kllan ald, bir araya getirdi, at
nn eyerine koydu.
- Atlardan biri eksik, dedi.
- Giderken gtrdler, dedi Ali.
Hussam ile adamlan ses karmadan ona bakyorlard.
- Niye bana bakyorsunuz? diye sordu.
Alinin bir hareketi soruya cevap verdi. Gen adam Ptah-
mosun boynuna sarlarak heyecandan alamaya balam
t. Kk bir ocuk gibi titriyordu. Ptahmos kolunu omzuna
att.
Herkes biraz sakinleince Hussam:
- Dvmeyi nerede rendin? diye sordu.
Ptahmos, sinirli bir glle:
- Dvmeyi renmek gerekir mi? dedi; sanrm her in
san igdsyle dvmeyi bilir.
- Yrtc hayvan gibi cesur ve hzlsn, dedi Hussam. ok
da kurnazsn. Ben bir atlyla, yerde dvmeyi asla dne
mezdim. Delirdiini sandm. Ama grdm ki tanrlarn eli
senin zerindeymi.
Gemiteki bir hayatta, Abel adnda bir Apiru ona, Tan-
n'nm gz senin zerinde, demiti.
- Hayatmz kurtardn, dedi Rahman. Sen olmasaydn en
az ikimiz u anda lm olacaktk.
- Okumuz ve yaymz olsayd belki yaralmz bile olmazd.
MUSA, MISIR PRENS 237

Glmseyerek, at kazandk hi olmazsa, diye devam etti.


Develere de hibir ey olmad. Bana gelince, dedi avucunda
sallad, saldrganlardan alnm altn ve bakr nazarlklar
gstererek, ben de paym alm oldum.
Su itiler, biraz bir eyler yediler. Sonra cesetleri yolun
kenarna kadar ektiler, stlerini kum ve aklla rttler, at
lan develere baladlar ve yola ktlar. Sebiaya vardklarn
da batda incecik bir yaldzl gk paras kalmt sadece, ge
cenin yiyip bitirecei ince uzun bir kavun dilimi.
A lev

Ptahmos, Hussamn getirdii servi tahtasna akmak ta


nn sivri ucunu saplad. Sonra keskiyle taa btn gcy
le vurdu, ta, tahtadan, an kadar uzun, bilek kalnln
da bir para ayrd.
Ali, yannda melmi, dikkatle onu gzlyordu. Yama
clarn saldrsndan beri glge gibi peinde dolayordu,
uyumak iin bile yanndan ayrlmyordu. Ptahmos tahta
parasnn esnekliini anlamak iin dizine dayanarak bk
meye alt, nce bir yanndan, sonra br yanndan. Kok
lad, tahta gzel kokuyordu, hafife yal gibiydi. Sonra par
alara ayrmak iin bronz haneriyle, nce bir ucundan in
ce ince kesmeye balad, zor oluyordu, nk smsk doku-
lu tahta sertti. Arada durup, tahtaya yann evirerek bak
yor, sonra yeniden almaya balyordu. Bir yaya hibir za
man yakndan bakmamt, hele nasl yapldn hi grme
miti; kendi aklna gre yapmaya urayordu.
Teminadaki mola, Hussamm yarasnn kapanabilmesi
iin biraz uzatlmt. Civarda yaayan ihtiyarlardan biri bir
takm tedaviler uygulamt: kaynatlm sinirotuyla scak
susam yann kartrlmasndan oluan bir yakyd bu.
Hussam hl topallyordu ve eski gcne kavumadan yola
kmak istemiyordu, stelik yolun bundan sonraki blm
epeyi uzundu. Yeni bir saldn onu gsz haliyle yakalayabi
lir ve o zaman sonu, bir nceki kadar ansl olmayabilirdi.
240 GERALD ME S SA D E

Birden, Ptahmosun yanndaki kumlara bir glge dt.


Ptahmos bam kaldrp bakt ve dzensiz admlarla ona
doru gelen Hussam grd. Tccar, yaral bacam uzata
rak yanna, kuma oturdu.
Ptahmos:
- Yamaclar nasl oluyor da atla dolayorlar, neden de
veleriyle gelmediler? diye sordu.
nk, gerekten de Sina evresindeki kumlu dzlkler
de at ok daha kullanszd.
- Onlar yreyi iyi tanr, dedi Hussam. Kat tabanl yollar
dan gelirler. ok iyi binicidirler. Sava taktikleri bu, yldrm
baskn...
- Nereden geliyorlar?
- Genellikle ykseklerdeki platolardan iniyorlar. Tepede
ki gzcleri bir kervann geldiini haber verir. Onlar bizim
kabilelerimizden kovulmu adamlar; u ya da bu nedenle,
kadm yznden, miras kavgas yznden, ok sarho olup
elini kana bulad iin... Onlar srlmtr, ancak yama
clkla hayatta kalabiliyorlar. Hibir zaman koyunlan gt
ren kervanlara saldrmazlar, koyun satlmam olduuna
gre, kervanda altn olmayacam bilirler nk. Koyunlar
da hibir ilerine yaramaz.
- Peki ne yer, ierler?
- Bilmem. Balk, ceylan, tavan. Ilgn aac mannas.1
- O nedir? diye sordu Ptahmos.
- Sana gsteririm. lde, aalarn gvdesinde olur. Yum
ruyu koparrlar, ezerler, un gibi toz olur, peksimet yaparlar.
- Peki, ya iecek?
- Her yerde su vardr. Topra biraz kazmak yeter; alt, ye
di arta su kar. Hafif tuzludur, ama iilir.
- Kuyuyu nasl ayorlar? Kazmalar var m? diye sordu
Ptahmos.
- ounluk mola verdiimiz yerlerde bizim kazdmz ku
yulardan faydalanrlar. Hepsi miskindir! Hussam, aala
yan bir ifadeyle ekledi: hrsz kadar tembeli yoktur!
-A m a yaadklar, yerletikleri bir yer vardr, herhalde
dedi Ptahmos.
- Hayr, ne bir yerleri var, ne yanan ateleri.
- O halde kadnlan da yoktur.
MUSA. MISIR PRENS 241

Hussam, nemli bir hkm verirmi gibi:


- inanc olmayann kadm olmaz! dedi.
Ptahmos, belirsiz bir alayla adama bakt. Hussam glme
ye balad.
- Bir haftadr seni gzlyorum, dedi. Sannm, artk biraz
tanmaya baladm.
Ptahmos, baklar yapt ite, susuyordu. Yaknda yay
olacak tahtann bir ucunu dzeltmiti; imdi br ucu d
zelecekti, sonra tahtaya yumuak bir eim verilecekti k bu
sonuncu, ok zor ve ince bir iti.
- Sen akl ta gibisin, diye devam etti Hussam. Sana
vurulduu an, alevleniyorsun. Yamaclarn saldrs sra
snda neler yaptm grdm. Seni gren, btn hayatn
boyunca byle saldrlara kar kendini savunmu olduu
nu sanrd. Ama ilk kez savayordun. Gz ap kapaynca
ya kadar, ne yapmak gerektiini anladn. lk saldrgann
gzlerini kumla kr ettiin zaman, yldrm gibi stne at
layp, hanerini sapladn. tekini de baldrna ban
saplayarak nasl yere devirdiini grdm. Onu da saniye
geirmeden altna aldn ve hanerledin. Hi orduda bulun
madn deil mi?
- Hayr, byle eylerin orduda renildiini sanmyorum,
dedi Ptahmos, heyecansz bir sesle.
- yleyse, nereden biliyordun?
- Sana aklamak isterdim, Hussam ama akas cevab
ben de bilmiyorum.
Hussam dnyordu.
Soma, cidd bir sesle:
- Sende olaanst bir alev gizli, dedi.
B ir alev. Evet, grmeyi bekledii aydnln aleviydi bu.
- Fkrmay bekleyen bir alev, diye devam etti Hussam.
Ama ne zaman? Kimin verecei iaretle?
Ali, Ptahmosa onu baklanyla tututurmak ister gibi ba
kyordu. Alevlerle yanan onun kendi yzyd. Bir nceki ge
ce, Ptahmosa bir sevgiliye sanlr gibi sarlmt. Bu biraz
kayg vericiydi, ayn zamanda hznlyd de bu gencecik
adamn bylesine kendini verii; kendi isteiyle tutkuya k
le olmu bir ocuk!
- Oullarm byledin, Tamuz! Yaptklarm gren Sebi-
242 GERALD M E SS A Dl E

allar senin tanrsal bir gce sahip olduuna inandlar. Se


nin adnla yemin ediyorlar artk. Tanrlarn eli zerinde, Ta-
muzl Ama sen... neyi bekliyorsun, sylesene?
- Doru, bekliyorum, diye cevap verdi Ptahmos, elindeki
ii brakarak; bir iaret bekliyorum.
- Tanrlardan gelecek bir iaret; sylemitin!
- Tannnn iareti, dedi Ptahmos.
- Peki o zaman ne yapacaksn?
- Tann bana syleyecek.
- Tanrnn seninle konuacana m inanyorsun?
Ptahmos, tam ortada bir kavis yapmaya alarak yay
hareket ettiriyordu. Sonunda, ltl gzlerini Hussama e
virerek cevap verdi:
- Eer bana iaret verecekse, herhalde konuacaktr de
il mi?
Akama doru Ptahmos yay aa yukar tamamlamt.
Bu i ellerini ve kollarm yormutu. Alinin yardmyla ykan
d, orallarn bir bitkiden kardklar, yalan eriten bir z-
suyla srtm ovdu, ayn zsuyu yn ykamakta da kullan
yorlard. Gen adam sonra ona sert bir bitki lifiyle masaj
yaptktan sonra bol bol su dkt. Ptahmos, her akam oldu
u gibi, bedeni ykamann beyni de tazelediini ve insann
daha aklkla dnmesini saladm bir kez daha fark
ederek at. nsann derisinde de mi beyin vard ? Ayn an
da, yaya gerecei ipi ve oklan nasl yapacan da dn
yordu. Sebiada ve Teminada insanlarn, adrlarm dikmek
iin kurutulmu koyun barsa kullandklarn grmt.
Ertesi sabah bununla ilgilenmeye karar verdi.
Akam yemeinin her akamki gibi adrda, Hussam,
oullan ve bir iki dost ya da akrabayla yeneceini sanmt.
Ama yal adam ve oullan onu, Teminann kabile efi Nimr
bn Subarn adrna gtrdler. Otuz kadar konuk, orada
ayakta bekliyordu. bn Subar, elli yalarnda, uzun boylu,
zayf bir adamd, bir gzn yamaclarla yaplan bir sava
srasnda kaybetmiti. Yeni konuklan ayakta karlad ve
Ptahmosu perek kucaklad.
- Evlerimiz, dedi gr sesiyle; btn yrekli insanlara
aktr. Bu akamdan itibaren, kardeimiz Hussamn konu
u Tamuz, bizim, hepimizin kardeidir.
MUSA. MISIR PRENS 243

teki konuklar, bir dua okunmu gibi, bir azdan tek


rarladlar:
- Hepimizin kardeidir.
- ahin kadar hzl, aslan kadar cesur, karaylan kadar
kurnaz, diye devam etti bn Subar; onu lde bulup alan
larn hayatn kurtard, mallarn ve hayvanlarn savundu, o
kpekleri kamak zorunda brakt ve bize at kazandrd.
Hayranlmzn ve kran borcumuzun simgesi olarak, ona
bu armaan vermek istiyorum.
Kabile efi, bir torbadan Ptahmosun bile mrnde gr
medii kadar grkemli bir kolye kard. Kolye, ara ara dam
la krmz yakutlar serpitirilmi altn zincirden olumu
tu, zincirler, altn bir madalyonda birlemiti ve madalyon
daki kabartma, vahi bir hayvan mzrayla ldren bir sa
va figryd. Ptahmos kolyeyi boynuna geirdi ve bn Su-
barn nnde eildi. ef ellerini kaldrarak konuklan sofra
ya buyur etti ve Ptahmosu sana oturttu.
Sonras daha kank oldu, konumalar arap, scak...
Sabah uyandnda gne epeyi ykselmiti, adrn ara
lndan ieri szan aydnlktan belliydi. Ali yannda ylesine
kprtsz yatyordu ki Ptahmos, yaadndan emin olmak
iin eliyle yoklad. adrn br yannda Hussamn ve Rah-
mann hasrlan botu. Samot ve Nebiyet uyuyorlard. Ptah
mos davranp oturdu ve nceki geceyi hatrlamaya alt.
Herkes ok imiti. Sonra danya kmlar, iri talar rl
m bir sunan nnde durmulard: sunak, fitilli iki
lambann yan yanya aydnlatt ok daha yksek bir tan
nndeydi. Ptahmos imdi bu ta btn aynntlanyla ha
trlyordu. Tepesinde, insan yzne ok benzeyen bir eklin
grld bir kurs vard.
nsanlar orada balarm ve kollarn ge kaldrmlard.
ki yz, yz kii; yemee katlm olanlardan ok daha
kalabalktlar. Gkte ayn incecik hilali grnyordu. Kala
balktan bir haykn ykseldi, Ptahmosun zihninde, btn
sahray doldurduu izlenimi yaratan bir haykn.
- Sin, gklerin tanns, senin hizmetindeyiz!
Ptahmosun yrei skt: itikleri arap afyonluydu ku
kusuz!
- Sin, bolluun, bereketin tanns, gcn bizi de gl
244 GERALD ME SS A D E

klsn!
imdi sahneyi grr gibiydi. Bir adam sunaa doru y
rmt. ki adam ona bir koyun getirmiti. Ptahmos bn
Subar tanmt. Adamlar koyunu sunaa yatrmlar, bn
Subar hayvan kesmiti. Koyunun melemeleri, insanlarn
la dnm yakarlarna karyordu. Ptahmosa, bu
yakarlar ok uzun sre devam etti gibi gelmiti; durmak
szn, deierek tekrarlanyordu. Ve sesler ykseldike in
sanlarn grtlandan deil de bedenlerinin ok daha derin
lerindeki bir yerlerden gelir gibiydi, kar durulmaz bir ritm-
le tekrarlanan sesleniler gitgide hzlanyor, insanlar ayak
lan zerinde sallanmaya balyorlard. Ptahmos, bn Su-
barn, kesik ko ban kalabala doru havaya kaldrd
n grd. Yakanlan daha da hzland. Saa sola, ne arka
ya sallanan yzlerce adamn att neredeyse vah lklar,
her nefes alverite boazlardan ykselen bouk feryat
lar... Hareketler gitgide daha hzland ve sonunda Ptah-
mosu da tutsak etti. Bu raks, sadece cierlerindeki havay
deil, kendisinin sand ruhu da bedeninden skp alyor
du sanki. Ptahmos, artk bir sesten ve mutlu bir lgnlktan
ibaretti.
Yklp yere yuvarlanan adamlar grdn hatrlyordu.
Gemite bir gn grd alev, hasretle, tutkuyla arad
alev, evet alev bu kez ona grnecekti, btn grkemiyle!
Alev!
nsanlar yannda yere dyorlard. Srt st yatp kal
yorlard, inleyerek, nefes nefese...
O da yere dmt. Kumun souu, gkten inen s
cak... Ne olduunu kestiremedii anlar birbirini izliyordu.
Gece bir ara uyanmt. Ali stne doru eilmi ona seslen
miti. evrelerinde l, lm gibi yatan insanlarla doluydu.
Kampa dnmlerdi.
Sin! Ay-Tann! Ona alevini gnderen o muydu ? Hayr
onun tanns Sin deildi. Peki onun tanns kimdi, kimdi
tann?
Glkle doruldu kalkt, adrn giri perdesini kaldrd.
Aydnlk bir an kr etti onu, gzlerini kapad. evresinde
dnya tutumutu. Gz kapaklan d dnyaya pembe bir
perde ekti. Birka saniye ylece durdu, decek gibi oldu,
MUSA, MISIR PRENS 245

salland. Kolundan yakalayan Hussam ona bir tas st le ek


mek uzatyordu.
Ptahmos baklaryla Hussama sorular sordu. Onun gz
lerinde pek ok ey okudu ya da okuduunu sand.
insanlardan cevap almak zordu: onlar sadece dnyann
eitliliini gryorlard.
O gn, leden sonra Ptahmos gene de Hussama Sinin,
byk tannlan olup olmadn sordu. Hussam birka sani
ye dnd.
- Hayr, baka bir tannmz var dedi. Alak sesle, tane ta
ne konuarak anlatyordu, bir sr verir gibi. O hepimizin ko
ruyucusudur. Babamzdr.
- Ondan sz etmiyorsunuz, dedi Ptahmos.
- Evet, doru.
- Ad nedir?
Hussam, cevap vermeden nce bir sre daha dnd,
sonra cevap verdi.
- Sen sorduun iin sylyorum, dedi adn yabanclara
sylemeyiz. Ona Yauk, deriz. Hepimizi o yaratt, dnyaya
getirdi. Bizi korur, gzetir. Seni de bize gnderen belki odur.
Sonra glmseyen gzlerle Ptahmosa bakt, yeterince
konutuunu anlatmak ister gibi.
blislerin kral

Yay baarl olmua benziyordu. yice kurumu olan ko


yun barsa, gereken esneklii -daha dorusu kendisince
iyi olan esneklii, nk mrnde yay kuanmamt- evet,
gereken esneklii salyordu. Yayn iki ucuna iki derin yark
amt. Barsan dml ucunu bu yatklardan birine
satatrd. Ama br utaki dm de kar yara yerle
tirmek istediinde barsak-ip koptu, Ptahmosun eline ar
parak syrd. Skca rlm barsakla tekrar denedi.
rg esneklii artrdndan ipi biraz kesmek ve dmler
daha byk olduu iin yarklan geniletmek gerekiyordu.
Bylece, birlikte rlm barsak, bu kez dayand ve
yay germek iin gerekli pay da brakacak ekilde tahtann
eikliiyle uyum salad.
Ptahmos ipi birka kez ekip brakarak, Aliyi artan t
nlar kard. imdi i, bir ok yaparak yay denemeye kalyor
du. Ptahmosun ilk aklna gelen, batakln yannda bitmi
olan kamlan kullanmak oldu. Kamlar yeterince uzun,
kaln ve dzgnd. Ama Ptahmos, birini keserek sivrilttii,
hep yapld gibi ucuna ahin telei takt ve sonra, yeni
okun ucunu barsak-ipe yerletirerek Alinin heyecanl ve
hayran gzleri nnde frlatt zaman, d krklna ura
d. Ok, Ptahmosun, ilk genlik gnlerinde, kral muhafizlan-
nn llerde ceylan avladklarnda grd gibi, kusursuz ve
dz bir izgi izmemiti. Yolundan sapm, yalpalamt. Ka
248 GERALD M E S S A D l

m fazla hafifti. Rzgr yolunu deitirtmiti. Otlarn ara


sndan okunu ald geldi.
Daha arn nereden bulabilirdi? Msrda oklar da servi
tahtasndan yaplyordu. Ok yapabilecei tahta yoktu, kal
mamt, zaten silah olarak kullanlacaksa ok sayda ok
gerekirdi. Oysa, yaras iyileen Hussam, iki gne kadar Te-
minadan ayrlmay tasarlyordu. Ptahmos yola kmadan
alt yedi tane ok yapmak istiyordu. Hi kukusu yoktu, yol
da rastladklar yamac haydutlar, intikamlarn almak
iin ve bu kez daha da kalabalk olarak, bir kez daha sald
racaklard.
O zaman kam oku, iine kum aktarak arlatrmay
denedi. Ama kamn iinde, boumlarnn i ksmlar, ku
mun akmasn engelleyecek ekilde kapalyd. Teminallann
tavuklarn kzartrken kullandklar ileri hatrlad Ptah
mos. Ali onu, bn Saburun mutfak adrna gtrd. Ptah
mos ilerden birini atete akkor haline gelecek kadar kz
drd, sonra, iki ucu da kapayan blmeleri yakarak amak
iin kzgn ii kamn iine soktu. Sonra kam kumla dol
durdu ve ak ucunu, koyun kan ve tozla yaplm bir ha
murla kapatt. Bir saat sonra, hamur kurumutu. Ptahmos
yeni bir deneme yapabilirdi.
Bu kez okun gidi yolu kusursuz oldu. Ali bir lk ata
rak yerinde sramaya balad, Ptahmos glyordu. Oku at
t nokta ile dt yer arasndaki mesafeyi lt: krk
admd, bu, aa yukan elli an ediyordu. imdi bu yapt
nn gerek bir silah olup olmadn snamaya gelmiti sra.
Atete sertlemi bile olsa kamn sivri ucu, insanda ld
rc bir yara amaya yeterli grnmyordu. Oku bir aaca
att. Ok aacn kabuuna arpnca geri srad ve dt. Ka
bukta ince bir izik brakmt sadece.
Ceplerini kartrd, yamac saldrganlardan ald na
zarlklar kard, bakt. ki tanesi, iki parmak kemii uzun
luunda bakrdan yaplm heykelciklerdi. Bunlarn hangi
tanrnn simgesi olduunu bilmiyordu, Ptahmos iin, bir tek
eyin simgesiydiler, hayatnn! Ve bu heykelcikleri sivrilt
mek gerekiyordu. Gzleriyle etrafta, bakn yontmaya yetecek
kadar sert bir ta arad ve hemen yeni iine koyuldu.
Ali irkilmi, rkmt.
MUSA, MISIR PRENS 249

- Ama... ama bunlar bizim tanrlarmz, diyebildi kekele


yerek.
Ptahmos, am gibi yaparak:
- Senin tanrlarn bu bakr paralan m? diye sordu.
Ali ne cevap vereceini bilemiyordu.
- Hayr, Ali, dedi Ptahmos; bunlar senin tanrlarn deil.
Tanrlarm simgeleyen ekiller.
Gen adam akn gzlerle bakyordu.
Ama simgeler...
- Ali, diye devam etti Ptahmos, tata sivriltmesi iin teki
heykelcii ona uzatrken, ayak kelimesi senin ayan deil
dir. Ayak kelimesini yazdktan sonra zerine vurabilirim, hi
kimsenin cam acmaz.
Gstermek iin kumun zerine ayak diye yazd, zerine
tala vurdu.
Ali kahkahayla gld, heykelcii ald, Ptahmosun boy
nuna atld.
- Senin olun olmay isterdim, diye baryordu.
Gne battnda iki bakr heykelcik, insann parman
delecek kadar sivrilmiti.
- Yarn yerlerine takacam, dedi Aliye. Sen baka nazar
lklar bulmaya al.
u bilmedii, yabanc tanrlar hi olmazsa insanlarn ca
nm kurtarmaya yarayabilirdi.
Ptahmos, sadece ikisinin, yola kmadan nce hazrla
mak istedii oklara yetecek kadar nazarl sivriltemeyecek-
lerini dnyordu. Bakalarnn da yardm gerekliydi.
Bu adamlarda bu kadar ok nazarlk olmas inanlacak
ey deildi, kendi nazarlklar ve trampayla edindikleri...
Alinin, gndz yaptklar denemeleri byk bir cokuyla
anlatmas, kardelerinin, be tanr heykelciini daha, Ptah
mosun yntemiyle sivrilterek oklarn ucuna takmak ama
cyla feda etmelerini salamt.
Ali, Ptahmosu uyandrmak iin gne domadan kalkt.
- Oklar! diye kulana fsldyordu, tekileri uyandrma
mak iin. Deneme yapacaktk, dn sylemitin.
Kendi icatlar olan temrenleri kamlarn ucuna salamca
yerletirmek de bir baka sorundu. Ptahmos bakr ulan bir
gn nce kulland gibi bir kanl hamurla yaptrmak, sonra
250 GERALD ME SS AD E

barsakla smsk sarmak zorundayd. Bu yaptklarnda ba-


an salayamazsa, yolun ok tehlikeli olacan dnyordu.
Gne douyordu. Yayn gerdi ve Avaristeyken, Byk
Yeilin kysnda, o k ve ate stununu grebilmek iin
nasl beklediini dnd o an. Bir gn nceki aac nian
lad. Ok, hafif bir slk alarak gitti. Ptahmos aaca saplanr
ken kard sesi duydu. Ali, sonucu grmek iin komu
tu. Ptahmos, telasz admlarla yrd. Ok, kabuu delmi,
aaca saplanmt. karmakta zorluk ekti.
Ben de bir okum diye dnd. Ama hedefinin ne oldu
unu hl bilmiyordu.
Akama doru, yedi ok yaplmt. Akam, kamptaki ka
dnlardan birine deri bir torba diktirdi, gene deriden bir hal
ka torbann kemere taklmasn salyordu; oklarn zenle
torbaya yerletirdi. On iki saat sonra, Hussam, drt olu ve
iki orta, satlacak mallan, yatacaklar adrlan ve erzak
develere yklyorlard. Haydutlarn cesetlerinden alnm
drt kl da gidiyordu ve biri Ptahmosa verilmiti. Kocaman
talaryla mancn da yklyorlard. Bir nceki saldnda
kullanamamlard, diye anlatt Hussam, nk dman
baskn yapmt ve mancnk altm yetmi artan daha ya
kn mesafede ie yaramyordu. Atlara gelince, Teminada iki
at brakld. Ptahmos atn ald, deveye balanacakt. Ker-
vandakilerin istei zerine, nde, Hussamn hemen arka
snda yer ald. Hussam yolu biliyordu ve devesi her yolcu
lukta teki develerin klavuzuydu. Bir sonraki menzile kadar
nlerinde be gnlk yollan vard.
lk gn olaysz geti. Ptahmos, yollan boyunca uzanan
platolarn tepelerini gzlyordu. Akam olurken, da etekle
rinin rzgr almayan bir kvnmnda konakladlar. Ateleri
ancak ovadan grlebilirdi. Ama gene de iki gzc sabaha
kadar, nbetlee kamp bekledi.
Ertesi sabah, Ptahmos iin, birka gn nce Hussamn
szn ettii kayn aac mannasru ilk kez grd gnn
sabah oldu. Bunlar, kayn aacnn kabuu zerinden ko
layca kazlp alman, kk saydam yumrulard, aza aln
dnda, eer inemezseniz, hemen yumuayveriyordu.
Yola ktklarndan ksa bir sre sonra Ptahmos, birden,
srekli gzledii manzarada ok kk bir deiiklik fark et
MUSA. MISIR PRENS 251

ti. Bir sezgiyle ban kaldrm ve yola ktklarndan beri


hep ykselerek yanlan sra giden dalarn uzants olan pla
toda, siyah bir nokta grmt; bir nokta, ama hayvan ya
da ku deil, insan!
Hussama:
- Yaknda saldracaklar, diye haber verdi. O tepelerden
buraya inmeleri ne kadar srer?
Az nce grd, imdi kaybolan siyah noktay iaret e-
diyordu.
- Ne zaman burada olurlar?
Hussam, sinirli:
- Bilemem, dedi.
tekileri ard ve Ptahmosun tepede bir gzc fark et
tiini syledi.
Kervanclar:
- Biz de tepeleri gzlyoruz, hibir ey grmedik, diye
kar ktlar.
Ptahmos, otoriter bir sesle:
- Ben grdm dedi ve size sylyorum, bu kez ok kala
balk gelecekler. Ve gzmzn yana bakmayacaklar. Bu
bir intikam saldns. Vakit kaybetmeyelim. Hemen dan
eteine doru ekilelim. Bizi yolumuzun zerinde greme
yince aracak ve dalacaklar. O zaman onlara saldrma
mz kolaylar.
Hussam biraz dnd, sonra:
- Biz byle bir eyi hi yapmadk, dedi. Ama dediim gibi,
Tannnn eli senin zerinde! Ben seni grdm, deerini bili
yorum. Kervann sorumluluunu sana brakyorum.
Daa doru yollarn deitirdiler. Yanm saat sonra doal
bir kale duvan gibi yan yana dizilmi kocaman kayalan gr
dler, Ptahmos, burada durmalarm ve hayvanlan kayalarn
arkasnda ktrmelerini istedi. Kervan yolu zerinden bi
zi grmemeleri gerek diye anlatt. Atn biraz teye, bir ka
yann arkasnda balad. Sonra evreyi kefe kt; yoldan
krk an kadar uzaklkta arkasna saklanarak saldrganlan
gzleyebilecekleri byk bir kaya vard. Kervana dnd, yol
arkadalarna anlatt: adanlan grd an kolunu kaldra
rak iaret verecekti. Oklarm, yayn, klcm ve matarasn
ald, kayaya doru yrd.
252 GERALD MESSAD.lt

Ptahmosun kolu, bir saat kadar sonra kalkacakt. Bu kez


on sekiz kiiydiler. nce atlaryla, drt nal evrede dolat
lar, sonra, birbirlerinden ayrlarak, ,daha yava, geri dnd
ler. Avlarn bulamamlard. Pe pee haykrlar duyuldu.
Dikkatle da yamalarna bakyorlard. Ptahmos, arkadan
vuran kta eflerini gryordu. Siyah bir ata binmi, gen
bir adam! nsan neden haydut olur, diye dnd Ptahmos,
bakalarnn hayatna deer vermedii iin mi; Msrllarn,
Apirulann hayatna deer vermedii gibi...
Yayn ald, torbadan bir ok ekti, yayn ipine yerletirdi,
sonra, ilk kez oku atmaya denedii gnk gibi durdu, bek
ledi. Ruhunun, bedeninde arlksz bir ey gibi bolukta ol
duu duygusuyla!. Sonra bekledii iareti atm gibi yaya
dokundu. Ok utu ve adama, bbrekleri hizasnda sapland.
Haydut, korkun bir lk att, yere dt. Ptahmos, souk
kanllkla Oku hafife yukar atmak gerek diye dnd.
Ucu ar geliyordu herhalde, nk srtm nianlamt. Pe
pee lklar koptu. Atllar ve atlar ortada, akn, o yana bu
yana kouyorlard. Adamn yere yklndan, okun nereden
atldm anlamalar mmkn deildi. Ptahmos bir ok daha
ald, ardndaki allklara doru srnd. En yakndaki
haydutlar arasnda otuz an kadar bir uzaklk vard. kinci
ok adamlardan birinin grtlana sapland, klc elinden fr
lad, bir lk kopard adam, azndan kan fkrd, oku
karmak ister gibi elini boazna gtrd, salland ve atndan
yuvarland.
Bu kez, oklar nereden geldiini tahmin etmilerdi. al
lklarn snrna kadar sokuldular. Ptahmos daha ne olduu
nu anlayamadan, birka adm tesinde atllardan birini gr
d ve hemen ayn anda haydut acyla haykrd, rpnd ve
kl elinde, attan dt. Aliydi, adam drm, haneri
ni kamna saplam sonra, can ekien haydudun savurdu
u son kl darbesinden kurtulmak iin geriye sramt.
Ali, kahramanndan rendiini uygulamt.
Yamaclar, allklar aramak iin birka gruba ayrlm
lard. Ptahmos, nc okunu da frlatt ve hedefi tam g
snden vurdu. Adam, ok am gibi azm at ve geriye
doru devrildi.
Drt l, diye dnd, daha on drt haydut vard. Aliye
MUSA, MISIR PRENS 253

"Geri ekil! diye bard. Ba nde, kayalklara doru ko


tu. Atllardan biri ona yetiti ve kl elinde, saldraca an,
Ptahmos yay gsne yaptrarak yerde, kendi zerinde
dnd, frlad kalkt ve yirmi ar tedeki aala kotu. A t
lnn, sk aalarn arasna girmesi imknszd, haydut gene
de fkeyle atn srd, aal dolanmak istedi. Ama kk
aalk arkada bir kayaya yaslanmt. Ptahmos, okunu ya
ya yerletirmi, adam baklaryla izliyordu. Korkun bir f
keyle burumu yz, alnndaki yara izi, kslm gzleriyle,
avnn, tam karsna gelmesini bekliyordu ve ok yaydan fr
lad an, gzlerinin korkuyla bydn, azn aldn
ve klcnn dtn grd, adam iki eliyle, okun saplan
d kamn tutuyordu.
Bei ld, on kii kald, diye dnd Ptahmos. Ba
klaryla sava alann tarad. teki haydutlar, bir kayann
tepesinden stlerine ta atan Alinin etrafn sarmlard.
Talardan biri atllardan birinin bana arpt, adam sende
ledi. ki haydut, arkadalarnn kuatt kayaya trmanmak
iin atlarndan inmilerdi. Aliyi kurtarmak gerekiyordu.
Ptahmos koarak aalarn arasndan kt. Adamlardan bi
ri Alinin ayaklan hizasna ulat an, byk bir ta zerine
indi. Ptahmos, hzla, o tan nereden atlabileceini dn
d, Hussam! Evet, Hussamd. Mancnk! Adam bard,
sendeledi, ama ikinci ta br hayduda isabet etmemiti,
kayaya trmanmt, Aliden be adm tede, hanerini ek
miti. O anda iki kervanc saklandklar yerden ktlar,
Ptahmos Nebiyet ile Rahman tamd, Aliye doru kotular,
adamn gzleri bir saniye onlardan tarafa gitti, Ali o an ken
dini kann st yere att ve haydudun ayana yapt. Kaya
ln kenarnda duran adam birden dengesini kaybederek
salland, arkaya doru devrildi ve falezin kayalk duvarlarn
da yanklanan korkun bir lkla, aadaki atl seyircilerin
zerine dt, korkudan lgna dnen atlann toynaklar al
tnda kald.
Yedi oldu, on bir haydut daha var, diye dnd Ptah
mos. Ve sadece iki oku kalmt. Hl atlarnn srtnda olan
haydutlar, onu hayvanlarnn kolayca trmanabilecei bir te
penin zerinde grmlerdi. Be atl, kayaln zerindeki
kardei kuatmt. teki alt haydut Ptahmosa saldr
254 GERALD M E S S A D E

maya hazrlanyordu ki Ptahmos, yannda bir glge grd.


Hussamd, elinde klcyla.
Atlar stlerine gelirken Yere yat! diye bard Ptahmos.
Gz ucuyla Hussamn klcn atlardan birinin kamna sap
ladm grd, hayvan acyla iki bklm oldu, binicisini ye
re frlatt, sonra yana devrilerek onu da ezdi. Ona yardma
gelen haydut baldrna mthi bir kl darbesi yedi. Ptah
mos bir lk duydu, ama yaral haydutla dvyordu. Bir
adm geri srad. Adam topallyordu. Ptahmos atld, klcm
ona doru sallad, haydudun eli kopmutu. Yere yld. O
an bir atl stne doru geldi, gen adam sallanan klcn
rzgrm hissetti, birden atn altna att kendini ve her za
manki yntemiyle, neye uradn aran adamn bacana
yaparak btn gcyle ekti. Ama birden tam stnde
ikinci atly grd, adam klcm savurduu an, Ptahmos da
klcm, bir nceki haydudun kasna doru, aadan yu
karya sallamt. Haydut attan aa yuvarlanrken, arka
da da zerine dt. Ptahmos, iki bedenin arl altnda
ezildiini hissetti, ikinci saldrgan da Hussamn, yardma
koan adamlarndan biri tarafndan ldrlmt.
Geri kalan drt yamac ekilmilerdi, kamaya hazrla
nyorlard. Ptahmos yerde, kendi kanlarnn zerinde yatan
Hussam ve kaan son haydudun srtm ayn anda grd.
Korkun bir fke lgnl iinde peinden gitti, onu yakala
d, harmanisinden ekerek yere drd ve bir vuruta ka
fasn kesti.
Hayatta kalan btn yamaclar -sekiz haydut- kam
lard. Adamlarnn yandan fazlasn kaybetmilerdi. Kllar
kanla yap yapt. Ptahmos, ar admlarla, tekilerin ev
resinde diz km olduu Hussamn yanma gitti. lm
t, gsne yedii bir kl darbesiyle ldrlmt. Kam
azndan, boynuna ve yere szyordu.
- Beni kurtarmak istemiti, dedi Ptahmos. Hayatm kur
tard. Bir an, Hussamn artk hibir zaman kral olamayaca
m dnd.
Alad ve ok uzun zamandan beri alamam olduunu
hatrlad. Hayat boyunca sahip olduu tek babayd Hus-
sam. Gzlerindeki yalan gren drt karde Ptahmosun
kollarna atldlar.
MUSA, MISIR PRENSt 235

Gne zenit noktasndayd. lm yamaclarn stleri


nin aranmas, Ptahmosun geri almak istedii oklarn ka
rlmas -iki tanesi krlmt ama deerli bakrlar hl sa
lamd- bir saatlerini ald. nlerinde drt gnlk yol vard, bu
scakta Hussam evine gtrmek imknszd. llerin kl
laryla bir mezar kazdlar ve tccarn bedenini ukura brak
tlar, yerini kaybetmemek iin zerine talar yarak bir pi
ramit yaptlar. Sonra yamaclarn cesetlerini doal bir u
kura ittiler, zerlerini aa dallan ve talarla rttler. l at
allklara ekilip, brakld.
Elleri kanlyd, kumla ovalayarak temizlemeye altlar.
- Biraz ileride bir rmak var, dedi Rahman; ykanrz.
- Atlan satabiliriz, deil mi? diye sordu Ptahmos.
Samot:
- Hem de pahalya satarz, dedi.
- O halde ileriki menzilde satarz. Yedi tane at var.
O zaman Samot, Ptahmosa dnerek:
- Babam kervann sorumluluunu sana braktn syle
miti, dedi. Kervanba sensin. Sen bizi mutlak bir lmden
kurtardn.
- Ben yolu bilmiyorum, diye cevap verdi Ptahmos. Ama
koruma grevini severek stme alrm. Aranzda anlan,
Hussamn yerini kim alacaksa ben onun emrindeyim.
Rahman:
- Sen, dedi Samota. En bymz sensin.
tekiler bir ba hareketiyle onayladlar.
El Safrana vardklarnda, yamaclarla yaptklan savan
yksnn, kendilerinden nce buraya ulam olduunu
grerek hayret ettiler. Cann kurtarm yamaclar, herke
se, iblislerin kral ile etesine rastladklarn ve onlardan iki
kez dayak yediklerini anlatmlard. Hussamn lmnden
beri ilk defa gld yolcular. Neye gldklerini soranlara da
Ptahmosu gstererek bir azdan:
- blislerin kral o, dediler; biz de iblisler!
Ptahmos, kyllerin, iki saldndan da haberi olmasna
akl erdirememiti. Nebiyet ona, ilerinin kesat gittii za
manlarda yamaclarn kervanlarda korucu olarak altk
larn syledi.
Usanm, korkmu yamaclar artk bu yrede dolama-
2 56 GERALD M E S SA D t E

maya karar vermilerdi. El Safrandaki kabile efi Ptah-


mosu grmek istedi ve ok yakkl olduunu grnce,
onun aksine, Ay tarafndan namuslu insanlar korumak
iin gnderilmi bir tanr olduunu syledi ve o gece, kyde
o gne kadar benzeri grlmemi bir len verdi. Kendisi
dans etti lende ve Ptahmosun da birlikte dans etmesini
istedi. Ptahmos dans etti.
Kar karya, birbirlerinden on adm uzakta duruyorlar
d, nce bir ayaklarm, sonra br ayaklarm kaldryorlar,
titreimleri insann iliklerine kadar ileyen davullarn vuru
laryla birlikte ellerini rpyorlard. nce bir yana, sonra
br yana, ne, arkaya eiliyorlar, davulcularn evresinde
dnyorlard. Dere kam gibi incecik, be notal bir flt, bu
coku, salk ve dostluk gsterisine katlyordu. Sonra ba
ka erkekler de geldi, Ali en bata; gece ilerledike halka b
yd, geniledike geniledi, El Safrandaki tm erkekler,
kadnlarn ateli gzleri nnde, bu raksa katlncaya kadar
devam etti.
Dans o kadar beenildi ki Ptahmos, birok evlenme tekli
fiyle birlikte, armaanlar da ald; hi olmazsa bir sre iin
yamaclardan kurtulan tccarlar deerli taklar sunmu
lard.
Ptahmosa, Msrdan ayrlal yllar olmu gibi geliyordu;
bekr ve zgr hayata almt bile. Aslnda, katndan bu
yana sadece iki hafta gemiti. Artk kendisinin de ilerin
den biri saylabilecei bu gezgin adamlar, bunlar, ebed be
krlard: gerek hayat arkadalar develer ve sonsuz gky-
zyd. Kendisi de onlarn hviyetine brnmt. Kadn
vcutlarn dnyordu ve sadece, bedenin, en deerli h
zinesini, var oluun zsuyunu baka bir vcuda sunduu
ksack anlan hatrlayabiliyordu. nsanolu rkm yaatabil
mek iin, ksack bir an haz dolu bir lmle lyordu.
Kendi kendine Benim rkm ne? diye mrldand.
Terk ettii ve kazand insanlar dnd. Sonra bam
sallad. Hayr, o tutsaklarn kral olmazd, olmayacakt. Eer
bir gn hkmedecekse, zgr insanlara hkmedecekti. z
grlk, her eyden nce zgrlk.
Tsippora

Yolculuk, hi bitmeyecekmi gibiydi. Bu bir yolculuk de


ildi, gkyzyle, bulutla, kayalklarla, kumla, kavruk ve
kskn aalarla, havayla yorulmu bir yaama biimiydi.
Ve kukusuz, zgrlkle.
Ptahmos Avarise bir daha asla dnemeyeceini dn
yordu. Gkyz, insann bycsyd. Gndz, onun be
denini ve ruhunu ykyor, temizliyor, gece onu dourgan k
lyordu. Kent insanlar, iinde yaadklar duvarlarn onlar
vaktinden nce mumyaladm fark etmiyorlard. le k
olmutu ve dalara, kervan son menzile doru yrrken,
gitgide ykselen, ne Setinin, ne de Ramsesin asla ina etti
remeyecekleri kadar grkemli saraylar ve tapmaklar benzeri
doruklaryla ufka egemen olan dalara k olmutu Ptah
mos. Sabah, altn rengindeydi dalar ve akam bakr krm
zs. Hangi kral, gnn klarna gre renk deitiren saray
lar yaptrabilirdi?
Ve bu sonsuzluk, bu snrsz ufuk! Eer kral olunacaksa,
bu sonsuzluun kral olunmalyd, bu herhangi bir araptan
ok daha sarho edici snrsz ufkun!
imdi artk, k stunun ona grnebilecei kadar teiniz
olduuna inanyordu ve grdnde titremeyecek ve dehe
te kaplmayacak kadar da glyd.
iki kez sulan bitmiti ve Nebiyet ile Rahman, krekleriy
le suyu bulmulard. Bir keresinde be an kazmlard,
258 GERALD MES SA Dl E

kincisinde alt an ve ipin ucma baladktan bir kazan


aa, ukurun dibine saUandrmlard. Kazan su dolu ola
rak kmt. Ama su tuzluydu. O zaman evrede bir aak
aradlar, buldular, birka dal kopardlar, kabuunu soyarak
suya daldrdlar. Ptahmos kazana bakyordu: plak aacn
salglad beyaz, yapkan bir madde suyun yznde bir zar
oluturdu. Bir saatin sonunda beyaz zanms madde kazann
dibine kmt. Su artk iilebilirdi, kazan sallamamak
kouluyla.
- Her yerde su var m? diye sordu Ptahmos.
- Hayr, dedi Rahman. Bulunduumuz yere dikkatle bak!
anak gibi ukur. Yamur yadnda su burada toplanr,
zamanla, gzenekli olan topran derinine iner. Orada, tabii
buharlama olmaz. Su ararken byle ukur ya da meyilli
topra semek gerekir.
Teminadan ayrldklarnn altnc haftasnda Esion-Ge-
bere vardlar. Son sekiz gn deniz kysn takip etmilerdi,
nk site, Dou Byk Yeilin krfezlerinden birinde, sa
hilde kurulmutu. Pembe surlarnn rengi, turkuvaz mavisi
suda ldyordu. Limanda siyah tekneler ar ar sallan
yordu ve Ptahmos, Ramsesin, Byk Siyahta yaptrmak is
tedii liman dnd.
Nebiyet burada, gneyde Medyen topraklan ile kuzeyde
Edom lkesinin snrnda bulunduklarn anlatt. Kimdir
bunlar, diye sordu Ptahmos. Rahip, tccar, baz da yama
cydlar. Ama Edom lkesi bir prensin ynetimindeydi.
Ylda iki kez Hussam buraya, ynden ve Msr keteninden
daha deerli, hemen de mcevher kadar deerli mallar al
maya gelirdi: Byk Yeilin kylarndan, daha gneydeki
lkelerden gemilerle getirilen, gnlk ve kokulu reine; de
nizler tesindeki uzak uzak lkelerden, Hintten ve Seren-
dibden gelen mercan, krmz, mavi, yeil deerli talar. Ola
anst talar, diyordu Nebiyet. Bazs iinde yaayan bir
yldz tar gibidir! Esion-Geberde dnyann en zengin tc
carlarna rastlayabilirsin.
- Evet ama btn bunlan nasl deyecekler? diye sordu
Ptahmos. ler iyi gitmiti; Nebiyet, yamaclardan aldklar
atlan pahalya sattklarn syledi.
- imdi sen de zenginsin, dedi Ptahmosa.
M U S A . MISIR PRENS 259

Bir sre sonra, sitenin byk kuyusundan mataralarm


doldururlarken, Nebiyet:
- Senin adm Msrl ad, dedi Ptahmosa. Burada Msrl
lar pek ho karlamazlar. Sanrm, adn deitirmen gere
kecek.
- O zaman ben kendimi nasl tannm, dedi Ptahmos g
lerek.
- Hep kukuyla karlanrsn ve gereksiz yere dman sa
hibi olursun.
- Peki adm ne olsun?
- Mos.
- Ama bunun anlam yok ki, diye kar kt Ptahmos; M
sr dilinde oul demek sadece.
- Ne kar, dedi Nebiyet, mataralarn aan kapatrken.
Burada kimse bilmez naslsa.
teki kardelere sorulduu zaman, onlar da ayn eyi d
ndklerini ama syleyemediklerini itiraf ettiler. El Saf-
randa da ad kuku uyandrmt ve onlar, yabancnn ken
dilerinden biri olduuna yemin etmek zorunda kalmlard.
- Mos, diye tekrarlad Ptahmos, dnerek.
- Seni artk byle aracaz, dedi Ali, kolundan tutarak.
Onlar da Apirular gibi yapmlard sonunda, Mos demi
lerdi. Bu rastlant onu dndrd. Ptah, dnyay dili ve
kalbiyle yokluktan karm olan ulu yaratcy, orada dedik
leri gibi birinci tanny kaybederken, Msr da biraz daha
kaybetmi oluyordu. Oul! Artk, oulun kendine baka
bir baba aramas gerekiyordu.
- Bir Serendib safiri. On lek altn eder, dedi ksa boylu,
iman, soluk yzl tccar.
On lek altn! Bir servet! Ama Mos gene de gzlerini ay
ramyordu tatan.
bn Subarn armaan olan kolyeyi torbasndan kara
rak:
- Bu kolye ka lek eder? diye sordu.
Tccar kolyeye hayran gzlerle bakt, sonra daha yakn
dan inceledi.
- Senin kolyen bu tatan ok daha gzel! dedi zntyle.
Kk terazinin kefelerinden birine koydu.
- On be l, dedi; yansn talar iin dmek gerekiyordu.
260 GERALD MESSAD E

Ve tccar ki buuk lek nerdi.


- Bu adamn kim olduunu biliyor musun? dedi Ali tc
cara. Sebiadan buraya yamaclan kamak zorunda bra
kan odur. Bu kolyeyi de Sebiann efi bn Sabur ona, yapt
byk hizmetin karl olarak armaan etti.
Tccar Mosa bakt, glmsedi, gs geirdi, kolyeyle
safiri alrken kulland sedir aacndan masaya brakt.
- u halde sen Mossun, blislerin kral dedikleri adam.
Bize gerekten ok byk yilik yaptn. Ama ekmeimi ka
zanmak zorundaym. Bu ta sana armaan olarak vere
mem.
- O halde kolyeyi al, dedi Mos.
Tccar ban sallad.
- Hayr, kolyeyi de kabul edemem, sen onu cesaretinin
karl olarak almsn. Sat deeri olan bir eyi, deeri l
lemeyecek bir eyle deitiremem.
Masann altndan kk bir kese ald ve iinden bir y
zk kard. zerinde baka bir safir vard, daha kkt
kukusuz, ama iinde, teki tata olduu gibi bir yldz pa
rldyordu. Baparma ile iaretparmann arasna ald, p
rltl yldz gstermek iin a doru tuttu ve Mosa uzatt.
- Al, bu senin, dedi.
Mos yz iaretparmana geirdi. Krallar yzklerini
bu parmaa takarlard. Ona, bu ta ruhunu deitirmi gibi
geldi. Yldz artk onundu, her dakika bakabilir ve gzlerini
onunla mutlu edebilirdi. Drt karde tccar kutladlar.
Konuklan izin isteyip aynldklan srada tccar:
- Bizi Msrllardan da koruyabilirsin artk, dedi.
Mos gld. ktklarnda Ali ona dnd:
- Adm deitirdiin gn bu armaan aldn dedi. Bu iyi
ye iarettir.
Kardeler, sitenin biraz dnda, babalarnn gnlk ve i
fal otlar satn ald bir tccan grmeye gitmeleri gerektii
ni sylediler. Bir saatlik yolun sonunda, tccarn evine gel
milerdi: Araba Irmann dou kysndaki yeil bir vadi
iinde, otuz kadar adr vard.
Tccar onlar sevinle, ama aknlkla karlad: Hus-
sam neredeydi? lm olduunu syledikleri zaman, zn
tsn belli etmek iin elleriyle yzn rtt. Sonra bak-
MUSA, MI SI R PRENS 261

lann Mosa evirdi. O da tanmad kardelerden biri miydi?


Ya da i orta? Kardeten de yakn diye anlattlar, l haydut
larnn iblislerin kral adn taktklar adam. Tccar, konuk-
lanna arap ikram etti, sonra tartma balad. Mos, gn
lkten hi arlamyordu, stelik tccar olmak da stemiyor
du. Ticaret skyordu onu. Bu srekli trampa iinin sonu
yoktu, amac yoktu ve Hussamn ocuklarna olan ball,
onlan yolculuklarnda sonsuza kadar izlemek zorunda bra
kamazd onu.
Ama ne istiyordu gerekte? Bir an parmandaki yldza
bakt, sanki bundan byle onu bu kk ta ynlendirecek
ti. ine hzn kt, tccann adrndan uzaklat. Hemen
yaknlardaki ayrlara doru yrd, sonra durdu, uzun
uzun gkyzne bakt, denize doru gm ltl, vadinin
stnde tatl bir mavi rengiyle sonsuz gkyzne.
- Yabanc, bir ey mi anyor?
Ses kaln ve ahenkliydi. Yannda bir adam vard. Otlarda
kaybolan sessiz ve yava admlarla gelmiti ve g seyre
dalm olan Mos onu fark etmemiti. Adam neredeyse Hus-
samn yamdayd ama daha uzun boylu ve izgili ynlden
i giysisi ve kenan san koyun krkl harmanisiyle daha
soylu grnyordu. Mosun gzleri, bugne dek hi grme
dii kadar, alacak kadar ak renk gzlere takld, bylesi
gzlerin, o giz dolu kuzey topraklarndaki insanlara zg ol
duunu duymutu. Sk, kare kesilmi, yer yer beyazlarn
kant kzl bir sakal. Ve gene dzenle kesilmi, gr salar.
- Hibir ey aramyorum, diye cevap verdi Mos. Etrafi sey
rediyorum. lkeniz ok gzel.
- Geldiin lke bu kadar gzel deil m i? diye sordu
adam.
- Benim lkem yok, dedi Mos, sesinde belli bir hznle.
Adam onu daha dikkatle seyretti, sonra:
- Oysa bir l hayduduna benzemiyorsun, dedi glmse
yerek. Tccar msn?
- Buraya tccarlarla birlikte geldim, dedi Mos; ama ne al
mak, ne de satmak iin.
- Askersin, o halde?
Bir an durdu, dnd Mos, sonra:
- Hayr, dedi. Bamda bir emredenim yok.
262 GERALD M E S SA D t E

- Demek, kral olmak istiyorsun, dedi adam.


Mos glmsedi.
- Ancak kendi kendimin kral olabilirim.
Yal adam, soru sorar gibi konutu:
- Kaderine rastlamay bekliyorsun!
- Buna kader denebilirse, evet bekliyorum, dedi Mos.
Adam kayglanm gibiydi.
- Gen ve gl bir adam, dedi; nemli szler syleyecek
bir insan tavnyia. Akll olduu grlyor, ama ne kral var,
ne lkesi, ne alyor ne satyor, ne asker, ne de tccar! nsan
mr boyu byle birine rastlamayabilir. Konuum olmay ve
bir arabm imeyi kabul eder misin? Adm Yetro. Gnlk
ya da ifal otlar satmyorum. Yol arkadalarnn grmeye
gittii adam akrabamdr. Benim kabilemdendir. Benim s
rlerim var. Topraklarm da. Kamm onlarla doyuruyorum,
ailemi de ve artan satyorum.
Dikkatle ve dnerek konuuyordu. Yal adamn dile
hkimiyeti ve az rastlanan bilgece tutumu, Mosa, onun as
lnda kendisi hakknda her eyi sylemedii izlenimi vermi
ti. Gen adam, Byk Siyahta rastlad, ona otlar ve bilin
medik kkler armaan eden geveze iiyi hatrlamt, bu
Medyenliler garip adamlard. Mos ban sallayarak kabul
etti ve adn syledi. Adam eliyle, yz adm kadar tede bir
tepenin zerinde, bodur aalar ve meyveliklerle evrili geni
bir adr iaret etti. eri girip oturduklar zaman Yetro el
rpt. Gen bir adam grnd, ne eik bam gren Mos,
kukusuz bir kle, diye dnd. Bir testi ile arap ve iki
Suriye barda getirmiti, ikram etti.
O an kapda bir gen kz grnmt. Mosu grnce
durdu.
- Gel, dedi babas. Bir konuum var, Mos hibir yerden
gelmemi ve hibir yere gitmiyor! Kzm, Tsippora...
ncecik bir vcut, uuk mavi ynl giysinin iinde, akan
su gibi bedeniyle on be, on alt yamda bir gen kz. Gne
te yanm, ama ak renk bir yz olduundan da ak renk
grnyor; kz, babasnn gzlerini alm. Bronz ltl sa
lar. Boynunda iri, mavi inciler. Bal rengi ve gk mavisi bir
rya! Ve zellikle ayan yere bas, kvraklk ve kendine g
ven ifade eden bir duru. Gen kz bir an Mosa bakt, karar
MUSA. MISIR PRENS 263

l gzlerle ve gen adama deer biti.


- Affedersin baba, dedi; sonra gelirim.
Yetro konuuna dnd.
- Nerede dodun Mos? diye sordu.
- Msrda.
- Tahmin etmitim, adndan dolay. Msr dilinde oul de
mek deil mi?
Mos, evet anlamnda ban sallad iin devam etti:
- Bazen Msrl tccarlar buraya geliyor. Kocaman gemi
leriyle Byk Yeili aarak geliyor ve gnlk ve kokulu rei
neyi dorudan burada satn alarak Sinal tccarlarn arac
lndan kurtulmak istiyorlar. Lks eya iin deli oluyorlar.
Biz de rnn henz bize ulamadn ya da satlp bittii
ni sylyoruz. Artk mallan veriyoruz sadece.
-Neden?
- nk amalan bizi kle yapmak. Sinadaki, Arabis
tandaki insanlan, Edomdakileri ve Kenan lkesindekileri,
hepsini, hepimizi. Bana anlatldna gre byk rman k
ylarna grkemli siteler kurmular, dalar kadar yksek ta
pmaklar, altnlarla bezenmi saraylar yapmlar. Doru mu
bunlar?
- Doru.
- Biz gzel kokularmz kendi lkelerimizin insanlarna
satmak istiyoruz. Onlar ok daha az kibirli...
Yetro, bir yudum arap iti, sonra birden sordu:
- Kimin olu?
- Nasl?
- Adn. Adn tam olarak ne?
- Ptahmos.
- Ksaltmakla iyi etmisin. Dediim gibi, biz Msrllan
sevmeyiz. Neden katn?
Her yerde ayn soruyla m karlaacakt? Hussama da
anlatmt. Baktan herhalde cannn skldm belli etmi
ti. Bir yudum arap iti.
- Anladm, cevap vermek istemiyorsun, dedi Yetro. Bir
Msrl asla lkesini terk etmez. Tabanlan toprana yapk
tr onun. Sadece gebeler bir lkeyi, baka bir lke iin terk
eder, Apiru musun?
Mos, bu sorgulamayla tedirgin, cevap verdi.
264 GERALD MESSAD E

- Babam Apiruydu.
- Msrda ok Apiru var diyorlar, doru mu?
- Otuz bin ile krk bin aras.
Yetro, Mosa arap koymak iin eildi. Baklar yapt i
teydi.
- Hepsi tutsakm, yle duydum.
- Evet, yle.
- Ama sen onlardan deildin.
Mos glmeye balad.
- Davranlarn, dedi Yetro.
Mos aklama bekledi, ama aslnda ne diyeceini biliyordu.
- Davranlarn, boyun emi insanlarn davranlar de
il. Baklarn marur, hatta kibirli. Ellerin, alm bir ada
mn elleri deil, ne tarlada, ne antiyede. Aldanyor muyum?
- Hayr, dedi Mos.
- u halde annen saraya mensup bir soyluydu.
Mos bam sallad. Elleriyle gzlerini ovuturdu, yeniden
gld, bir insann bylesine saydam olmasna amt. Yet
ro btn hayatm, sanki onu oktan tanyormu gibi her e
yiyle bilmiti.
- Apirulann saysn biliyorsun. Demek onlarla ilgilenmek
durumundaydn ve yanlmyorsam, yksek mevkide bir yet
kiliydin, dedi Yetro, ikisini bitirdikten sonra. Ama olmad,
yrtemedin. Brakp, ktn. Ve imdi nereye gideceini bil
miyorsun.
- Neden byle dnyorsun?
- nk yalym, ok ey grdm Mos, dedi. Senin yap
tn gibi durup, gkyzn seyreden hi kimseyi grme
dim. Ne Msrl, ne Apiru, ne Edomlu. Ne de bizim insanlar
mz. Onlar sadece, ertesi gn havann nasl olacam kefet
mek ya da ufukta bir gemi ya da kervan grebilmek iin ba
karlar. Sen, bir ey bekleyerek bakyordun.
Mos bu szleri dnd, arabm iti, nndeki tabaktan
bir incir ald, yedi, Bu kk, beyaz incirin Msrdakilere
hatta Sinadakilere benzemeyen baharatl bir kokusu vard.
- Sen de bir ey bekliyorsun Yetro, dedi sonunda. Bu ka
dar keskin baklarn olduuna gre, sen de hep bir ey bek
liyorsun.
Bu kez Yetro gld.
r
MUSA, MISIR PRENS 266

Mos dardan kendisini ardklarn duydu. Kalkt, k


t, elini sallayarak seslendi:
-A li, Nebiyet!
Grdler, ona doru yrdler.
- Gidiyoruz, dediler; seni aryorduk.
Yetro adrn perde kapsn kaldrarak dar kmt,
gzler ona evrildi. Durumu ilk anlayan Ali oldu.
Baklar kaygl:
- Burada kalacaksn galiba, dedi.
- Ben davet ediyorum, dedi Yetro.1
Ne yapacaklarn bilemediler. Sadece hafta nce arala
rna katlm olan yabancnn bulunmayaca bir hayat na
sl yaayacaklar bilemiyor gibiydiler.
- Mos! dedi Ali, sesi sitem doluydu.
- Yarn sabah gelin, dedi Mos, Alinin kolunu yakalaya
rak. Bu gece konuacamz eyler var.
Onlar develerini baladklar byk aaca kadar geirdi,
kendininkini otlamas iin orada brakt. Balan nlerindey
di. Mosu gslerine bastrdlar. Belki gzyalarn sakla
maya alyorlard. Belki o da kendi gzyalarn saklamaya
alyordu.
Yetronun adrna dnerken, birka saniye iin bile olsa
Tsipporay grebilmeyi umuyordu. Kapda Yetroyu buldu.
Kleyi gstererek:
- stersen ykanmana yardm etsin, dedi. Akam yemei
iin seni bekliyorum. Oullarm grrsn.
adrdan biraz tede, krmz tuladan, kk, atsz bir
yap, hamam olarak kullanlyordu. Yer, yass talarla de
liydi. Ama klenin Mosun srtna dkt su scakt, hafif
e gnlk kokuyordu ve gk, koyu bir turkuvaz rengine d
nmt.
Susuzluk

Mos gece yans uyand. Yetro ile oullarnn gl soluk


lan danda esen rzgrn uultusunu bastnyordu, ama
gece kularnn tandk tlerini, uzaktaki akallarn ulu
malarn duyabiliyordu. Srt st dnd ve sabah uyanr
uyanmaz zerindeki rty firlatp atan bir insan gibi, ben
liindeki karanl att.
Gece uykusunu her zaman lme benzetmiti; beden ay
n hareketsizlikle yatyor, sadece ruh en yce hayata uyan
yor ve kendi aynasnda kendini gryordu. Yzndeki yl
dza bakmak istedi, ama o, baka bir yldz, baka bir alevi
hatrlatmak iin gnderilmiti: Mosun yreinde kendiliin
den parldayacak olan yldz.
EV sahibinin oullarm dnd: gl, salkl iki gen
adam; babalarna benziyorlard, ama onun evresine yayd
kvlcmlardan nasiplerini almamlard. Yetro, bir ak
mak tayd! Neden byle birden onu konuk etmek istemi
ti? Ne bekliyordu?
Uzun sreden, belki Msrdan ayrldndan beri ilk kez
bir kadnn yanndaki varlm zlyordu. Sadece bir kadn
vcudunun deil, onun ruhunun bir parasn kendi benli
inde barndran bir varln zlemiydi bu. Yatp kalkt bir
kadn deil, bir arkada, dost, gerek bir e. O gne kadar
hayatnda sadece, geceleri bir dii ve gndz, gln sorun
lar, gzellik byleri, gevezelikler ve dedikodular olmutu.
268 GE RALD M E S S A D 1E

Cinsel drt ve samalklar. O gerek insan-kadm zlyor-


du. Tsipporay dnd. Kzn dn onu grmek iin adra
girdiini sanyordu Mos. Kadn kurnazl. Bu onun iin se
vin verici bir kurnazlk; ama baka hibir ey ifade etmi
yordu.
Tsippora: insan bedeninde bir k! Albatr bir lambada
yanan bir k!
Onunla, hemen imdi konuabilmek isterdi. Ama Tsippo
ra tede annesiyle ve hizmetilerle kadnlar adrnda yat
yordu. Ve konukluun yasalar, en salam kale duvarlarn
dan bile daha salam bir koruyucuydu. Sabretmesi gereki
yordu.
Susamt, kalkt ve ayaklan plak, adn evreleyen al
ak duvarn zerine serinlesin diye braklm testilerden su
imek iin yrd. Dolunay vard, gece serindi ama hemen
de testinin tamamn iti, su hafife gnlk kokuyordu. er
ken, yzn tann, aydan bir n yakaladm ve iinde
ki yldzn hayat bulduunu fark etti. Birka saniye onu sey
retti. Sonra baklarm, tepenin eteklerinde bir yanm ay gibi
uzanan krlara evirdi. Ve ta yaknda, ne olduunu anlaya
mad bir ses duydu. Testiyi duvann zerine brakrken an
layamad sesin, bu sese benzediini fark etti. Kadnlarn
adrndan geliyor olmalyd. O tarafa doru yrd. Ger
ekten, tpk kendisininkine benzeyen bir alak duvann
nnde bir kadn hayali vard. Arkadan grebiliyordu, ama
hemen tamd. Oydu. Onunla ayn anda susamt. Orada
durduunu hissetmi miydi? Birden dnd, an bir hareket
le ve on adm tesinde erkei grd.
Kar karya kprdamadan, ayn dondurduu yzleriy
le birbirlerine bakarak durdular. Sonra Tsippora adrna
dnd.
Mos da yatana dnd ve uzun sre uyuyamad.
Ate

Sabah rzgr sert esiyordu. Orada, denizin stnde, li


mann epeyi anda, kuzeyden gelen kk bulutlar, mev
simsiz olmann markl iinde dolayordu. Tepein ete
indeki aalkta, bir karga, bir devenin bam gagalyordu
nazike, deve hibir eyin farknda deilmi gibiydi, kuun
kendisini temizlemesine kar kmyordu.
Ac ve korku kadnn yzn soldurmu, ypratmt. Oy
sa gemi gnlerde gzeldi, kukusuz. Cildi hl przsz,
saydam, salar sk ve dalgalyd. Ama uykusuz geceler gz
lerindeki sndrmt. Tsippora yanndayd, ba ne
eilmi, tasal, kadnn kollarndaki drt aylk, solgun o
cua bakyordu. Mosun baklar, kesin bir ey dneme-
den, ama insann krlganlna aarak, birinden tekine gi
dip geliyordu.
- Babam araym, dedi Tippora.
Kadn Mosdan yana dnd:
- Babann ba iin, dedi, yalvarrm, olumu ldrmesin,
ltfen!
Babann ba iin Ne cevap vereceini bilemedi Mos.
Yetro geldi, tatsz eyler sylememek iin kendini tutma
ya alan bir insan gibi dudaklar aralkt. Kadn rkek bir
lk att.
- ki gndr hi meme emmiyor, dedi. Alamyor. Hare
ket bile etmiyor. Benim ilk yavrum. Eer lrse, beni kovar
270 GERALD M E S S A D 1E

lar. Tm mcevherlerim senin olsun, yalvarrm, lmesin,


bir eyler yap, lmesin, salna kavusun.
Yetro ocua doru eildi.
- Senin stn kt, dedi. ocuu bir stanneye ver.
Sonra kadnn gzlerinin iine bakt:
- Ve gnahlarndan ann!
Kadn gzlerini kard, ban yana evirerek:
- efaatini istiyorum, diye mrldand. Bala beni!
- Kamndan km olsa bile bir ocuk alt ay anasna
baldr. Anne gnahkrsa, ocuu hayat ile lm arasnda
kalr. Ne demek istediimi anlamsndr.
Kadn gzlerini kapad, gs geirdi.
- Dediklerini yapacam Yetro.
Yetro kzma dnd .
- Bak, dedi; ve torba.
Tsippora adra girdi, elinde kenevir bir torba ve grn
Mosu titreten bir bakla dnd. Kadn giysisinin kap
onunu geriye itti, ban arkaya edi, boynunu Yetronun
bana hazrlyormu gibi. Mos yutkundu, kendisine gs
terilen konukseverlie ihanet etme pahasna araya girmek
iin bekledi. Tsipporaya bakt, gergindi, ama bir cinayet
bekler gibi deildi, bir tre cinayeti olsa bile. Yetro kadnn
arkasna geti, salarn avulad, ekti, boynu daha rahat
kesmek ister gibi.
Ama sadece salar kesti. Demet demet, hepsini kesti.
Salan Tsipporarun yannda ak tuttuu torbaya atyordu.
Bu ceza gibi grnen uygulama srasnda kadnn gzleri
hep kapalyd. Ban nihayet kaldrdnda bir erkek ocua
benziyordu. Kaponu bana geirdi, gzlerinden yalar f
krd.
- ocuu stanneye braktktan sonra souk suyla y
kan. Ve kocann olunu bir daha grme!
adra gitti, elinde kadna uzatt kk bir torbayla
dnd.
- Stanneye bunu ver dedi, meme vermeden nce iecei
ste bu tozu kartrsn.
Kadn, zor iitilir, bouk bir sesle:
-efaatin... dedi.
- Bu akam, diye cevap verdi Yetro.
MUSA. MI SI R PRENS 271

Bir an ylece, kmldamadan durdu kadn; inden lm


tartyor gibiydi.
- Vakit kaybetme. Eve dn. Stanneyi bu l! diye emretti
Yetro.
Kadn yava admlarla dnd evine doru yrd. Yetro
torbann azm Tsipporann adra dnmeden nce uzatt
bir eritle balad. Sonra karanlk, neredeyse sulayan ba
klarn Mosa evirdi. Kleyi ard, bir tes suyla havlu is
tedi, dklen suyla ellerini ykad, zenle kurulad.
Mos, tank olduu olayn etkisi altodayd hl, ayn an
da Yetronun toplumdaki arln kefetmenin aknl da
vard. Dn tand konuksever ve bilge ihtiyar, gzlerinin
nnde, kar konulmaz bir otoritenin sahibi, bir yarg h
viyetine brnmt. O kimin ve neyin kralyd?
Yetro, adrnn nndeki tahta sraya otururken:
- Koyunlar ok daha akll, dedi; drt mevsim, her an zi
na peinde deiller. Canlan ekse de istemekle kalrlar.
Tekrar kleyi ard, arapla iki bardak getirtti. nsanla
rn oban olmak kadar zor i yok! dedi. Ayaklarnn dibin
de oturmu olan Mosa arap verdi, kendi de ald.
- Kadn, ilk kansnn smrp eskittii bir adamla evle-
niyor, diye anlatt. Gene de bir olan douruyor. Kocasnn
byk olu gz koyuyor kadna, kadn kar koyamyor. o
cuunu ihmal ediyor. ocuk hastalanyor... sonra bana ge
liyor ve beni kovacaklar diye alyor!
- Btn bunlan nereden biliyorsun? diye sordu Mos.
Ama aslnda cevab biliyordu: bu kk yerde, Avariste ve
kukusuz her tarafta olduu gibi, hibir ey gizli kalmazd.
- Ben efleriyim, diye cevap verdi Yetro. nsanlar ihtiya-
lan iin, hatalarm ya da susuz olduklarn anlatmak iin
bana gelirler. Her yanln, btn topluma yaylma tehlikesi
olan bir kargaa yaratacan bilirler. rnein, bir adam ver
dii bir sz tutmamtr. Bu durum, evlilik bayla birbiri
ne hsm olmu iki aile arasnda irkin tartmalara yol aa
caktr. Erkek kardeler birbirine dman olacak, cepheler
oluacak, insanlar baka yerlere g edecektir. Otlaklarn
paylam iin kavga edilecektir. Blnme srp gidecek,
byyecektir. Gerekli olan, anlamazl bir yetkiliye gtr
mek ve yararm cerahatlanmadan kapanmasn salamaktr.
272 GE RALD M ES SA D t

- u halde sen onlarn efisin, dedi Mos.


- Babam efleriydi. Bykbabam da. Biz buraya yerleti
imizden bu yana ka kuak gelip gemi kimbilir.
- Bu kadnn senden istedii nasl bir efaat?
Yetro tekrar arap doldurdu, Mosu garip bir bakla szd.
- Yasarm istedii annml salayacak bir sungu.
- Yasa?
- Msrda, sizin yasalarnz yok muydu?
Seti, bir gn ona Tanrdan gelmeyen adalet yoktur! de
miti.
- Yarglar efaat etmezler, dedi. Sen efsin, yargsn ve
tanrlarn temsilcisisin, yle mi?
- Bir yarg ne yapar? dedi Yetro. Yasay uygular. Yasalar
nereden gelir? Tanrlardan. Bir yarg her zaman tanrnn
szcsdr.
Bunlar hemen de Setinin szleriydi.
- nsanolu yasa yaratamaz, diye devam etti Yetro, ancak
yasay anlayabilir. Eer insanlarn yasa yapmalarna izin ve
rilseydi...
Elini kaldrarak geliigzel bir hareket yapt.
- Yasalar kim biliyor? diye sordu Mos.
- efaatiler, dedi Yetro.
- Demek tanrlar sana yasalar bildirdiler, yle mi?
- Atalarma bildirmiler.
- Burada m?
- Kuzeyde hepimizin geldii yerde, dedi Yetro.1
- Siz kuzeyden mi geldiniz?
- Hepimiz, Apirular da kuzeyden geldi, diye anlatt Yetro.
Zaten nemi de yok! nemli olan, yasalarn var oluudur.
Mos, bir sre konumad. Genliinden beri, tannlann
adaletin gvencesi olduunu kabul etmiti, ama yasalarn
uygulayclara dorudan tanrlar tarafndan gnderilmi ol
duu fikri o kadar yeniydi ki Mos iin. Ne dneceini bile
miyordu, armt.
- Tanrlar kendilerini nasl ifade ederler? diye sordu so
nunda.
- Bizde konuurlar, iimizde, ayet biz, iimizde kendi
seslerimizi susturabilirsek, dedi Yetro.
Mos kulaklarna inanamad. imizdeki sesleri sustur
MUSA, MISIR PRENS 273

mak... Msrdan beri, k stununu grebilmek iin, btn


dncelerini susturarak kendi iine dnmek, kendi iinde
yok olmak abasyla yapmak istedii bu deil miydi? imdi
de hl her frsatta yapt gibi. Ik stunu, bekledii tann-
sallk deil miydi? imdi tanrlarn da bir sesi olduunu
reniyordu.
Mosun yzndeki anlam Yetroyu artm olmalyd.
- Szlerime bylesine am grnen, endeki Msrl m,
Apiru mu? diye sordu Mosa.
Mos, kelimeleri bulmakta zorlanyor, ellerini ap kap
yordu.
- Ik stunu... Ruhunda yaattn k, tanrsalln
olmal, topran deil... dedi, kendi de fark etmeden
Nesatonun szlerini tekrarlayarak.
Yetro gzlerini ondan ayrmyordu. Mos yava yava ken
dini toplad.
- Bunlar Msrl bir rahibin szleriydi, rahip Nesatonun.
- retmenin miydi?
- Onu mrnn son gnlerinde tanyabildim, dedi Mos,
sesi zgnd.
- Neler retti sana?
Mos, akn ve kararsz, Yetroya bakt; syleyecei o ka
dar ok ey vard ki.
- Kendi i seslerimi susturmay... dedi.
- Tanrlarn sesini duyabilmek iin mi?
- Tanrnn n grmek iin.
- Grebildin mi?
- ok yaknna geliyorum... benden kayor.
Yetro gs geirdi ve Mosa doru eildi. ok ak renk
gzleriyle, ilk kez gryormu gibi bakt. Sonra doruldu,
bardaklarna arap doldurdu.
- Ka kez?
- Bilmiyorum... Birok defa.
Gene bir sessizlik oldu.
- Evet, gerekten de Apirulann alk olduklar bir ey de
il, dedi Yetro. Buralardan gittikleri ok oldu. Orada, M
srda onlara yol gsterecek kimse yok. Kukusuz, Msr
inanlarn benimsemilerdir.2
Mos, gece bulutuu, hep bir kan hayalini gren kor
Z74 GER ALD MESSADE

kutulmu insanlar dnd. Ve tekiler, kralln antiye


lerinde en zor koullarda alanlar, neden kamak istiyor
lard? Neden? Yaralanan onurlan yznden mi? Kendi tan
rlarna kavumak iin mi? Asla anlayamamt. Sadece, her
zaman Msrnkilerden olmayan, yabanc, kendilerine zg
tanrlar olduunu biliyordu, nk boyunlarna taktklar
kenevir, keten ya da ynden rlm iplerin ucunda salla
nan kk nazarlklarn, dounun tanr ya da tanralarna,
bir gkgrlts tannsma ya da bereket tanrasna ait
simgeler olduunu grmt.
- Kuzeydeki Apirular, diye devam etti Yetro, Kenan lke-
sinin ve Asurlulann tanrlarn benimsediler.
- Kuzeydeki Apirular m? dedi Mos. Doru, baka lke
lerde de Apirular vard. Onlar neden tutsak kardelerini kur
tarmyorlard?
- Arabann ve Edomun kuzeyinde. Ve Kenan lkesinde.
Sen btn Apirulann Msrda3 yaadn m sanyordun?
- Krallar var m?
- Ne krallar ne de siteleri var. Silahlanm eteler halin
de, kt silahlanm hem de, Kenan halkyla srekli sava
iinde yayorlar.
Kle, sedir aac tahtasndan bir tabla iinde yemeklerini
getirdi. Mos ve Yetro konumadan yediler.
Mosun dnceleri hedef deitirmiti. Tsipporay d
nyordu imdi. Bir yolcunun, bir vahada, hurma aalannn
altnda, suyun rltsyla, mutlu olaca an dnd gibi.
Akam Yetro, adrnn kurulu olduu tepede, beline ge
len dmdz, drt ke, yass bir tan zerinde bir ate yak
t. Mos uzaktan izliyordu. Alevler ykselince Yetro stlerine
biraz st, biraz arap dkt. Sonra kokulu tozlar serpti, rz
gr, mavimsi duman Mosa doru savurdu. En sonra, sa
bah, kadirim salarn koyduu torbay atee att. Alevler,
birka saniye, gz kamatrarak ykseldi ve Mos, kadnn u
anda, bulunduu yerde, bir ey hissedip hissetmediini d
nd.
Yetroya doru yrd. Yal adam ona dnd.
- Gnahlardan arnma, dedi. Sadece ate arndrr. Sade
ce tanr sevgisi arndrr. Sadece ate maddeyi yer. Ve sade
ce ate ruhu tar.
MUSA, MISIR PRENS 275

Ertesi gn Hussamn oullan geldiler. Develerinden in


diklerinde ok zgn grnyorlard.
- Ne zaman istersen gelebilirsin, dedi Ali; sen bizim kar-
deimizsin.
Ve Mosa sarlarak kucaklad.
Mos, yanndaki yay ve oklan getirdi. Aliye uzatt.
- Nasl yaptm grdn. Byle bir yay yapmaya al.
Hatta birka tane yap. Birok da ok. Yollarda olduunuz s
rece bu silahlara ihtiyacnz olacak.
Nebiyet ona bir kese uzatyordu ve Mos iinde ne olduu
nu tahmin etti. Ban sallad.
- Bu senin payn, diye srar etti Nebiyet.
- Bana konukseverliinizi sundunuz. Benim paym bu.
Balan nlerinde, konumadan durdular.
- Haydi, artk gidin, dedi Mos. Gzel gnlerimizin anlar
n unutmayn.
Develerine bindiler ve Mos, yola kan kk aal ge
ip kaybolduklar ana kadar baklaryla onlar izledi.
Az sonra, hl aala bakt srada, dnk kadn gr
d, bir eein srtnda geliyordu. ocuk kucanda deildi.
Mosun yrei skt. Kadn eeinden indi, ona doru yr
d. Mos sormaya cesaret edemiyordu. Yzne bakt.
- ocuk meme emiyor. Yanaklarna renk geldi. Yetroyu
grmek istiyordum.
- Grmesen daha iyi olur, dedi Mos.
- yleyse, unu ona ver, dedi kadn, harmanisinden bir
kese kararak. kan incecik, hafif seslerden, iinde taklar
olduu belli olmutu.
- Vermesen daha iyi, diye tekrarlad Mos.
Kadn ban ne edi, bir sre yle kald. Sonra sordu:
- Neden?
- denemeyecek eyler vardr. denecekleri de sen zaten
demisin.
- Burada yeni misin?
- Evet.
- imdiden onun oluymusun gibi konuuyorsun.
Keseyi harmanisinin cebine koydu, dnd, eeine doru
yrd.
Lambann ya

Sekiz gn sonra, Yetronun insanlarna su veren kuyu


nun bamda karlatlar, bir kez daha ay batmak zereydi.
Gen kz iki bakr kovayla, ykanmak iin su almaya gelmi
ti ve Mos, Yetronun oullarndan biriyle kente gitmi olan
klenin yerine, erkekler adnndakilerin testilerini doldura
cakt.
Tsippora, gen adamn gzlerine bakarak konutu.
- Konuumuz artk yabancmz deil, dedi.
- Sen yle kabul ediyorsan...
- Bunu syleyen babam.
- Onun bilgelii benim rehberimdir.
- Senin ruhunda bir k grdn sylyor.
- Gnlmdeki kandile ya o koydu.
- Gnlnde bir kandil varm ama... bir k.
- Benim kandilim sensin.
- O halde kandilinin iki fitili varm, yle m i?
- Ama bana bir tek k veriyor.
- br da bulmalsn.
- O k burada, karmda, dedi Ms. Ryalarmda yak
yorum onu. O gzlerim kapalyken bile grdm alevdir.
Gen kz Mosa bakt, sonra eildi, ipi alak kuyu bilezi
inden ar ar koyuvererek kovay kuyuya sarktt. Mos ko
vay ekmesine yardm etmek iin gen kzn yanma gitti.
Ayn eyi ikinci kova iin de yapt. Her seferinde kovay e
278 GER AL D MESSADlfi

kerken kolu gen kzn gsne demiti. Ama kz geri ekil


medi. Belki dudaklar biraz titremiti.
Mos glmsedi:
- Bu suyu benim zerime dkmen gerek, dedi dorulur-
ken. Ya da kuyuya daldrman; o bile yetmez!
Gen kz glmeye balad.
- Msrllar konumakta usta grnyor, dedi.
- Bir Apirunun kandili en iyi yada k verir sadece.
Yzn ondan yana dndrd. Mos ve elini az nce ko
luyla dokunduu gsn zerine brakt hafife. Gen kz
ban belli belirsiz bir irkilmeyle geri att, ama vcut, rkek
okama denemesinden kamad. Tsippora daha hzl nefes
alyordu imdi.
Gzleri hep Mosun gzlerinde:
- Eer yleyse babamla konu! dedi.
- O halde her ey ok gzel, dedi Mos. Yldzlar bize mut
luluk gnderiyor ve aalar arkmz sylyor.
Gen kz kovalan almak iin eildi, Mos salarn okad.
Kz doruldu ve Mos onu tepenin zerine kadar baklanyla
izledi. ki elinde tad arlklarla yrrken her zamankin
den daha fazla salnyordu. Sonunda kendi testilerini dol
durmak iin eilirken ark sylemeye balad Mos, uzun
sreden beri ilk kez. Belki de hayatmda ilk kez ark syl
yorum, diye dnd.
Yetro o akam, sr dolu bir ifadeyle:
- Bana ne zaman syleyeceksin diye dnyordum, de
di. On erkek istedi Tsipporay, ama biz seni bekliyormuuz.
- Biz mi? diye at Mos.
- Ben de seni bekliyordum, dedi Yetro, gs geirerek.
inde alevi tayan adam. Alevi arayan adam. Onlar az bu
lunur. Kayan yldzlar gibi, ok nadir grnrler.
Oullarn m dnyordu? Bir sre sonra, tekrar ko
nutu.
- Ben, Tsipporann, ezelden beri senin kadnn olduuna
inanyorum. O bunun iin dnyaya gnderilmiti. Kendisi
de seni grd an bunu anlad.
Sekiz gn sonra evlendiler. Yetro onlar iin, kendisinin
kinden ok da uzak olmayan bir adr kurdurdu. Cilal am
tahtasndan direkleri olan, ift katl beyaz ynlden bir adr.
MUSA, MISIR PRENS 2T9

Dn leni sona erdii, son arklarn son danslarla,


davullarn, zillerin son vurulanyla birlikte yavalayp sus
tuu, btn araplarn iilip, btn ball ve susaml rek
lerin yenip bitirildii ve mealeler sndrld zaman, ib
lislerin kral birden bir korkuya kapld. indeki sesleri ok
mu fazla susturmutu? Kpr kpr bir atn zerinde donup
kalm bir binici... Byk, altn prltl bir koyun postuna
uzanmlard, plaktlar, pler dudaklarndan szleri sil
miti, birbirlerini hayranlkla seyrediyor, okamalanyla bir
birlerine olan susuzluklarn gideriyorlard. Mos, bu deien
yz, bu titreyen vcudu seyrediyordu ve kendini veren bu
varla o da kendini verdi. Elleri Tsipporann bedenini rt
yordu, gslerini, kamn, kalalarn. Bir giysi gibi onu ii
ne alabilmek istiyordu. Kz ellerini pt Mosun, srd, Mos
onun ayaklarn pt.
Btn gcyle sahip olduu kza, varlnn btn g
cyle, hayat buna balym gibi. Syledii gibi, Tsippora,
iindeki kandili yakan yad. ok uzun sre bakalarna ait
olmutu bakalar almt onu. Sonunda, o kendisini veri
yordu. Bundan byle, hayatnn anlam vermekti. imdi ya
amaya balyordu. Msr, gecenin karanlnda erimiti,
tutsaklk da yle, btn bunlar, zlmesi imknsz iaret
lerle dolu, tozlanm bir duvarn zerindeki soluk kabartma
lard artk.
Sabah, bir gen kzn syleyebilecei bir ey syledi Mos.
- Asla, senden baka hi kimseyi sevmeyeceim.
Ve sznden dnmedi.
I II- lde bir ses
Msr kral ld!

Alt ay sonrayd. kinci yamur mevsimi yaklayordu.


Ka gndr, hayvanlan sinirli yapan, insann uykusunu b
len fkeli rzgrlar esiyordu.
Laih ve ddo, Yetronun iki olu, limandan dnmlerdi.
le yemeinde babalanyla bulutuklarnda ihtiyar adam
onlarn heyecanl olduklarm grd. Msrdan gelen ve
nemli haberler getiren tccarlara rastladklarn sylyor
lard. Haberler, Mosu ok ilgilendirecekti.
Kle, Mosu obanlarla, yamurlardan sonra otlarn f
krd doudaki otlaklara gtrlecek koyun ve kuzularn
saymn yapt ayrdan armaya gitti. Ve Mos gelince La
ih ona Msr kral lm diye haberi verdi.
Mos yere oturdu.
- Seti lm m? diye sordu. Nereden biliyorsun?
Laih, Byk Yeil ve Byk Siyahtan gelen Medyenli tc
carlardan ancak bu kadarn renebilmiti. Adamlar daha
limandaydlar, gemilerini ve yelkenlerini elden geiriyorlard,
nk gelirken yolda adamakll dalga yemilerdi; onlar tc
carlarla konumaya vakit bulamamlard. Mos isterse gidip
onlarla konuabilirdi. Birinden birine sorarsa, eer adamla
rn ii de bitmise, kukusuz ok daha fazlasn renebilir
di. Mos, Yetronun dnceli baklan altnda yemeini a
buka yedi ve limana gitmek iin atna bindi.
Gerekten de tccarlan buldu; aralarnda tayfalarn da
284 GERALD M E S SAD t

bulunduu on be yirmi kii, epeyi hrpalanm grnen ge


milerin evresinde koturuyordu. Ve yakas almadk k
frler birbirini kovalyordu.
Birini, ilerinde en akl banda grneni kenara ekti
Mos ve ona, bir saatini kendisine ayrmas karlnda bir
testi Suriye arab nerdi. Adam ard, ama kabul etti.
- Benden ne istiyorsun?
- Bu yolculukta ne grdnse, hepsini bana anlatman is
tiyorum.
- Korkun bir yolculuktu. Esion-Geberden yola kal iki
gn olmutu ki kuzeyden esen rzgr azdka azd. Deniz ka
bard, dalgalar adam boyunu at. Kuzeydou rzgn, kt
ruhlarn rzgn! Ykleri ba altna, kalaslarn zerine ta
mak gerekti, slanmasnlar diye. Denizin ortasndan gidemi
yorduk. Rzgr yznden. Ky ky yol alyorduk, krekle...
Neyse ki Sazlklar Denizinin nlerinde deniz kald, yle olma
sa canmz kurtaramazdk. Sonuta alt gnlk yolu on bu
gnde alabildik. stelik suyumuz da bitmiti. Yamur sulan-
n topladk. Tam limana vardk ki gene frtna patlad. Liman
da hapis kaldk. Tek avuntumuz, btn mallan satabilmek ol
du. Avaisli bir rahibin rehberliinde bir grup tahniti her eyi
satn ald. Her eyi. Pein pein, altn ve bakrla dediler. te
onlardan rendik ki Msr kral bir hafta nce lm...
-S e tim i?
- Seti, evet evet, ad yle. Yirmi bir yldr kralm. imdi
baka bir krallan var, Ramses. len kraln olu...
Seti iki hafta nce lmt. Mos, tahnitilerin dehet ve
rici almalarn gznn nne getirebiliyordu; i organla-
n karmak iin cesedin kamn kesip, ayorlar, bunlan bi
rer birer alp, gzel kokulu maddelerle birlikte l kplerine
yerletiriyorlar, lnn beynini burnundan soktuklan ucu
kancal ilerle ekip kafatasm boaltyor, yerine natron eri
yii dolduruyorlard... Btn bunlar dayanlmaz bir koku
iinde yaplyordu. Mos rperdi. Ve kukusuz lkenin her
kesinde alayclarn feryattan iitiliyordu.
- Avaris nasld?
- Kyamet gn gibi. Her yanda antiyeler... yamur ya
d anda amur denizine dnyor.
- Peki ya Apirular?
MUSA, MISIR PRENS 385

- Apirular m? Hep ayn, yk beygiri gibi alyorlar. Ya


mur altndaki hallerini grmeliydin!
Tccar cebinden, bir zamanlar, Byk Siyahn kysnda
Medyenli hamaln ona verdiine benzer bir yaprak kard.
Skca sard, limanda tavuk kzartan satcnn yanna gitti, e-
ildi, adamn ateinden yapra yakt. Dnd, duman iine
ekerek geldi.
- Bu zihni aar. Asyada yetien bir bitki.
Mos bam sallad.
- Biliyorum. Baka ne haberler var?
- Hi. Kraln tahnit edilmesinden sonra lkede krk gn
yas tutulacak. Tam yola kmaya hazrlandmz srada ge
ne frtna koptu, Byk Siyah bile dalgalyd, oysa genelde
sakindir. Orada fazladan drt gn hapis kaldk. Dnte de
ok kt deniz vard...
Tccar, yolculuk servenlerini anlatmay srdrd ama
Mos dinlemiyordu artk. Demek orada deien hibir ey
yoktu. Hatta durumun daha da ktlemesi beklenebilirdi.
Ramses bundan byle Msr'n tek hkimiydi ve o, bir b
yklk delisiydi. lkesine gcnn ve iktidarnn grkemli
damgasn vurmak iin binalar taa ettiriyordu durmadan,
srekli, her yerde ve zellikle de Aa Msrda.
Ama Apirular acaba gerekten kamak istiyorlar myd?
Kuku, ilk kez Mosun yreini szlatt. Kamaktan sz eden
ve onu ef olarak grmek isteyenler, zgrlk hayaline ka
plm bir avu insand; tekiler Msr toprana kk salm,
baka bir topra dnmyorlard bile. Hayal krklm ve
mitsizlii birden sinsi bir ac gibi yreinde hissetti. Ama
bu hayal krklna da at. Ne umuyordu ki? Apirulann
byk gnn rehberi olacam m ? Ne budalalk! Bu
onun iin ikinci bir hayal krkl olmutu ve Yetronun a
drna, kendine duyduu kmsemeyle keyifsiz dnd.
Yetro onu anlyordu. Sonraki gnlerde konuya dein
mekten kand, sonra bir akam Mosa sordu:
- Firavunun lmnden ne bekliyordun?
Mos, ne cevap vereceini bilemedi.
- Ben dnmtm ki dedi, sanmtm ki Apirular... bi
lemiyorum. Kraln lmn firsat bilerek ayaklanrlar san
mtm. Herhalde...
286 GERALD M E S S A D 1

- Onlar oradan memnunlar, dedi Yetro.


Bu kesin hkm Mosu artt.
- Ama tutsak olarak yayorlar! diye bard.
- yi yetimi bir prensin dnceleri ile sradan bir Api-
runun dndkleri birbirine benzemez. Hem sonuta, git
mek isteseler de nereye gidebilirler?
- Kenan lkesine tabi, geldikleri yere!
- Orada Kenardlar onlan acmadan ldrr, hepsini. Api-
rular sava alkanlklarn oktan kaybetmilerdir. lerin
den ka mzrak kullanmasn bilir? Kenan lkesinde kal
m olan Apirular ne zaman Kenanllarla savaa giriseler, k
onlarn sava alkanlklar vardr, her seferinde yenilmiler
dir. Onlar ne sava olabilir ne de lke fethedebilirler. Bu
lunduklar yerde kalmalar en iyisi!
Mos, ar bir darbe yemiesine sarslmt.
- Tutsak onlar, dedi, tutsak! Sen onlan grmedin. Hi
tutsak olmadn. Bilemezsin...
Yetro Mosa kaygl gzlerle bakt bir sre.
- Sen kendini tutsak kabul ediyor muydun? diye sordu.
- Hayr... Ama bir adan... Hayr, zgr bir insan deil
dim. Kraln emrindeydim, olunun da... dedi, alak sesle.
- imdi kendini Apirulann kurtarcs olarak kabul ediyor
musun?
- Bazlar benim onlan Msrdan karmam istiyordu.
tekiler, bilmiyorum, gitmek istiyorlar myd? Gerei syle
mek gerekirse, onlar, Msr kendileri semiler, yzyllar
nce... Eer hayatlan biraz daha kolay olsayd... Hayr, bil
miyorum, Apirulann kurtancs olabilir miyim, bilmiyorum.
Gcm yeter m i!
Yetro parmaklanyla gzlerine bastrd.
Yorgun bir sesle:
- Msra ilk kez gelilerinin yksn biliyoruz, dedi. Api-
ru kabileleriyle bizimkiler her zaman birlikteydiler. Sinada,
Kenan lkesinde, Edom, Moab lkelerinde, Tadmora, Ma-
riye, Asura, Babile kadar... Onlar kadnlarnn gzellii sa
yesinde Msra yerletiler.
- Ne? diye bard Mos.
- lk Apirular Msra gittiklerinde, ok ok eski bir tarih
te, Abram (brahim) lkeye girecekleri srada kans Saraya,
MUSA, MISIR PRENS 287

Sen gzel bir bir kadnsn, Msrllar seni benim yanmda


grnce, Bu kadn bu adamn kans derler, beni ldrrler,
seni sa brakrlar. Bana iyi muamele etmeleri iin onlara kz
kardeim olduunu syle dedi. Ve byle yaptlar. Firavun
Saraya k oldu, Abrama armaanlar verdi, koyunlar, s
rlar, erkek ve dii eekler, hizmetkrlar ve hizmetiler. Al
datmacay fark ettii gne kadar. Sonra Abram ile kansn
lkesinden kovdu.1
Mos, Yetroya gerek bir hznle bakyordu.
- Ama bu, Abramm bavurduu son kurnazlk olmad,
dedi. Kenan lkesine dnd zaman da ayn eyi yapt,
Kenanllann kral Abimelek kansn karnca, ona da ayn
yalan syledi. Kral, aldatmacay fark etti fakat buna ramen
Abramm lkeye yerlemesine izin verdi.2
Bu kez, eliyle yzn svazlama sras Mosa gelmiti.
- Anlalan bu, ailede bir treydi, diye devam etti Yetro.
nk Abramm olu lshak, ayn eyi yapt. Ayn kral, kan-
sn kard ve shakn kans olduunu renince serbest b
rakt. O da shaka, lkesine yerlemesi iin izin verdi.3 Mos,
ben seni sadece damadm olarak kabul etmiyorum, sen be
nim olumsun. Msrdaki Apirular iin ok kayglandn
gryorum. Senin u gerei bilmeni isterim, onlan M
srdan karmak, ok ok zor, olaanst zor bir itir. S
rekli dile getirdikleri ikyetleriyle seni kullanmalarna izin
verme. Bu, bir da yerinden oynatmak gibi bir ey ve bura
da, dan senin zerine yklmas tehlikesi de var.
Mos, birden iinde mthi bir fkenin kabardn hisset
ti. Bastrmaya alt, ama fke, kaynayan bir su gibi tamak
istiyordu. Bu, onu ustaban ldrmeye kadar gtren,
yamaclan ayn gz kara cesaretle hanerleten fkeydi.
Haydudun peinden koarak, fke ve intikam hrsyla kafa
sn kestiinde ona egemen olan ayn lgn drt.
- Onlan bu adamlarn elinde brakamam, diye bard;
Ramsesin elinde!
Yumruunu sallayarak bamyordu, yz ldrc bir
fkeyle burumutu. Ramses! dedi tekrar.
Yz kpkrmzyd, gzleri kan anana dnmt, bir
den, an bir hareketle ayaa kalkt.
Yetro ellerini dizlerine koydu, baklan souktu.
288 GE RALD MESSADl

- Mos, dedi. Seni ynlendiren Apirulara olan balln


deil!
Sesindeki cidd ve souk ifade Mosu artt.
- Seninki bir kan davas.
- Kan davas m? diye tekrarlad Mos.
- Msrllarla arandaki kan davas! Sen Ramsesten nefret
ediyorsun.
- Evet, Ramsesten nefret ediyorum. Onun o insanlara...
- Msrdan katn, nk artk Ramses iin almak is
temiyordun.
Mosun fkesi snmt.
- Babasndan da nefret eder miydin?
- Hayr. Ama bu, Apirulan tanmadan nceydi. Ben...
- Senin nefret ettiin, Ramses! Ramses ve onun temsil et
tii her ey. Sen ona bakaldnyorsun.
Tehis doruydu. Mos, akn gzleriyle kaymbabasna
bakt.
- Haklsn, diye mrldand. Ramsesten nefret ediyorum.
Ama gene de...
Tsippora ile annesi, bldrcn dolmas piirdiklerini syle
mek iin geldiler. Hizmetilerin de yardmyla, Laihin ikinci
olunun doumunu kutlamak iin ziyafet hazrlamlard.
Mos kendini toplad; annenin lklarna ve ebenin gn do
umunda onlar uyandrm olmasna ramen gen adam
olay unutmutu. Tsippora kendi de farknda olmadan artk
grnmeye balam olan kamn tutuyordu. Onlarn ocu
u, nlerindeki ajan sonunda doacakt. Mos Tsipporaya
bakt, glmsedi. Ama gen kadn kocasnn yzndeki kay
gl ifadeyi grmt, soran gzlerle dikkatle ona bakt. Li
mandan dnen Laih ile ddonun gelii, tasal havay datt.
Laih karma altn bir kolye almt.
Hayat, buradayd, Esion-Geberin yaknndaki bu yemye
il yerde. Kahramanlk hayalleri dald. Mos karsnn yan
na gitmek iin ayaa kalkt.
Korku

Mos haftada bir kez limana gitmeyi det etmiti. Gemile


ri bekliyordu. Tccarlarla, gemi sahipleriyle ve tayfalarla ko
nua konua, gemilerin geli gidi zamanlan, uradktan li
manlar, hava koullan, gelen giden mallar konusunda bilgi
sahibi olmutu. Ve bir yelkenin nasl onarldn, teknenin
nasl kalafat edildiini, en iyi yelken direklerinin ve en iyi k
reklerin hangi tahtadan yapldn (Moab am ve Suriye se
diri), yelkenlerin nasl istinga edildiim, daha buna benzer
birok eyi renmiti.
Evet, en ok kuzeyden gelen, Msrllara baharat satan
Arap ve Asyal gemileri gzlyordu, ama Afrikann gneyin
den, Punt ve Kutan ya da dnyann br ucundan, Seren-
dibden, Barigaza ve Barbarikondan gelen ve bazen sadece
Esion-Gebere urayan tccarlan da merakla dinliyordu.
Sonra, saatlerce, koca koca kafesleri sarsak admlarla ve f
keyle gemiden indiren plak, kara derili kleleri seyrediyor
du. Kafeslerde tuhaf kular oluyordu, slk alan, konuan,
ten kular; inam gldren ama ayn anda garip bir huzur
suzluk uyandran maymunlar, srmeli gzl geparlar... Ya
m bam almlar iin oyuncaklar, ksaca!
Ykler boaltldktan sonra gemiciler yemek ve imek iin
toplanyorlard. Kadnlan aramalarna gerek yoktu, kendi
liklerinden geliyorlard, artk renmilerdi: haftalar sren
perhiz, adamlarn barutunu kurutuyordu, her an patlama
290 GER AL D M E S SA D I E

ya hazrdlar. Bu arada Mos, en nanlmaz ykleri, ate ku


san canavarlan, insanlardan daha byk maymunlar, tap
naklar kadar byk balklan dinleyerek susuzluunu gide
riyordu. Dnya ok ok bykt ve oralarda, uzaklarda ok
gl krallar vard. Msr, dnyadaki tek krallk deildi.
Hayatndaki en sarsc olaylardan birini Esion-Geberdeki
gezintileri srasnda yaad. Her gnk gibi ara sokaklarda
ve liman evresinde dolatktan sonra rhtmlara kmt ki
insanlarn, n sra katklarn grd. Ne olduunu anla
yamad, sadece insanlarn dehet dolu lklarla kendilerini
en yakn evin kapsndan ieri attklarn grd. Ondan m
kayorlard? Ama neden? Ve o an mthi bir korkuyla don
du, kald. Yol boyunca yan sra yrm olan adama ba
n evirip bakmamt; adam ona dnd birden. Yz, geni
ve kanl bir yarayd sadece. Burnun yerinde, iki delik vard,
yapkan, kaygan bir svyla dolu zarnm veren; deliklerin
stnde, artk dnyay gremeyen kanl, irin rengi gzler.
Bu yaratk bir bastona yaslanarak ve birok parmam kay
betmi ayaklarn yolda srkleyerek zorlukla yryordu.
Elini zerindeki harmaniden kard, bir el deildi bu, gdk
bir et parasyd, her parmak birka parasn kaybetmiti.
Adam Mosa dnerek konutu.
Mos onu iitmedi, nk o da dehete kaplmt, karanlk
bir lemden gelen bu korkun hayaletten olabildiince uzaa
kamak iin rhtma doru komutu. Bir kap ald, bir ka
dn onu yakalad, ieri ekti, kapy kapad. eride, yzleri
bembeyaz, korkudan buz kesilmi baka insanlar vard.
- Sana dokundu mu? diye sordu biri.
- Hayr, dedi Mos.
- Baale krolsun!
Mos anlad, o korkun eye dokunmu olsayd, onu da
dan atacaklard, hemen.
- Nedir bu? diye sordu.
- Czaml, dedi adam.
Bir czaml. Mos, stannelerin akamlan durmadan an
lattklar yklerde byle bir ey duymutu, ama hi grme
miti. Odada toplanm insanlara bakt; Avariste gn kp
krmz olduu gnden bu yana byle bir korkuya tank ol
mamt. Hemen de rlplak haldeki bir tayfa, duvara ya-
MUSA, MISIR PRENS 291

pimiti, gzlerinin sadece aklan grnyordu. Btn bu


insanlar czamlnn grntsyle dehete kaplmlar, bul-
duklan ilk yere snmlard. Ocan zerinde bir tencere
kaynyordu. Mosu sokaktan alan kadn kukusuz, korkun
hayalet grndnde yle yemeini hazrlyordu. Yzn
kapdaki kk cama yaptrmt. Birden bir lk att:
- Burada! Kapnn nnde! On be adm nmzde!
Adamlardan biri bakmak iin kalkt, kapnn camna so
kuldu.
- Geti, gitti, dedi.
- Ne tarafa gidiyor? diye sordu baka biri.
Gen bir adam, sinir krizinin eiindeydi.
- ldrelim, diye banyordu; ldrelim, hemen!
- ldrmek iin, dokunman gerek, dedi yal bir adam.
Kadn, ellerini yanaklarna yaptrm, inliyordu.
- Yakn onu, yakn! diyordu titreyerek.
- stne bir meale atalm, hemen tutuur, dedi gen
adam.
Camdan bakan adam kapy aralad, bam dan uzatt.
- Gitmi, dedi.
- Grnmyor mu?
- Orada kmldayan bir ey gryorum, ileride. Herhalde
odur. Tepelere doru gidiyor.
Kapy atlar. Kadn kotu gitti, birka yaprak getirdi,
atee att. nsann genzini yakan bir duman yayld. Mos k
t. Birok evden byle dumanlar fiknyordu. Kadnn biri,
kukusuz kaarken drd bir sandal tekini bir evin ka
psnda buldu, ald. nsanlar rhtmda toplanyordu. Hepsi
ayn yere, czamlnn gzden kaybolduu yere bakyorlard.
- Kuyuya doru gidiyor! diye haykrd biri; kuyuyu zehir
leyecek!
Baka hayknlar da ykseldi. Mos yeteri kadar grm
t. Atn balad yere dnd, evine doru yola kt.
Ertesi gn ddo, ona ve Yetroya, Esion-Geberlilerin c
zamly yaktklarn anlatt. Kuyuya doru yrd yolda
izlemiler, alevli paavra sanl talan zerine atarak adam
canl canl yakmlard.
Yetro, acl bir sesle:
- Czam ve veba, tanrlarn fkesini dile getirir, dedi.
Gerom

Tsipporann hamileliinin dokuzuncu ay bitmiti; o gece


ne Mos, ne Yetro uyuyabildi. Yetro birka kazan suyu uzun
uzun kaynatarak arndrm, sonra ilerine ne olduunu sa
dece kendisinin bildii bir toz atmt, leden sonraki altn
c saatte ebe kadn gelince, yemek ikram edilmi ve Yetro
onunla konumutu.
- Kzma dokunmadan nce benim dkeceim suyla el
lerini temizleyeceksin. Kzm kurtulunca buraya gelecek
sin. Hizmetilerin getirdii ilk kazandaki suyla bebei yka
yacaksn. kinci kazandaki su kzmn ykanmas iin kul
lanlacak.
Kadn azm at, kukusuz iini bildiini syleyecekti,
ama Yetro'yu da biliyordu, onunla tartmaya girmedi. e
nesini kapad.
Mosun adrnn nnde, atein evresinde beklediler.
Yetro vard, baharat tccan akrabas vard, Hussamn o
cuklarnn alveri yaptklar yal adam, Laih ve lddo var
d, hizmetkrlar ve Mos. Yetronun kans, Laihin kars, kz
kardei, ebe ve hizmetiler ierdeydiler. Mos ile Tsipporann
lk ocuklarnn doumu nemli bir olayd. leden sonraki
on ikinci saatte ksa bir lk duyuldu, ilk sanclard bunlar.
Mos adrn nnde dolanyordu. Ebe kadn adrdan kt,
Yetro ayaa kalkt. Kk bir marapayla kazanlardan bi
rinden su ald, ebenin eline dkt.
294 GERALD M E S SA D I

- Elini kurulama, dedi. Haydi, git.


lklar daha sk, daha glyd artk. Gn domadan
saat nce, erkekler ok ak bir biimde Tsipporann an
nesinin sesini duydular. Astarteye krler olsun! Sonra
adrdan karak yanlarna geldi ve bir olan olduunu ha
ber verdi.
Hizmetiler gelip birinci kazan aldlar. Sonra ikinci kaza
n ieri gtrdler. Laih ve ddo, Mosa sarlarak kucaklad
lar. Mos, Msrda brakt ocuklarn dnd ve ilk kez
alad. Grnmeyen glerin elinde bir oyuncakt ve ne ka
dar gsz olduunu hissediyordu.
- Adn ne koyacaksn? diye sordu ddo.
Mos bir an dnd.
- Gerom,1 dedi.
Bu ocuk gmen deil miydi? Babas da! Gn doarken
nihayet adra girdi. Tsipporanm annesi uyukluyordu. Hiz
metilerden biri, bitkin dm, boylu boyunca uzanm,
uyuyordu. Tsippora Mosun geldiini hissederek gzlerini
at. ocuk ince bir keten beze sanl, anasna yaslanm, ya
tyordu.
Mos Senin dnyaya getirdiin, benim dedi usulca. An
ne glmsedi, Mosun elini ald, kalbinin zerine brakt, y
lece uyudu. Mos elini, gne gkte ykseldikten sonra ek
ti. Su imek ve bir eyler yemek iin dan kt. Etrafna
bakt ve bereketli topraklar, diye dnd. Yannda mutlu
luunu paylaaca birinin bulunmasn isterdi, tpk yeni
grevine atanmann sevinciyle Setinin sarayndan kt o
gemiteki gn gibi... Sonra gzleri kuzeyde dolat, doruk
lan gnete parldayan dalardan baka bir ey gremedi.
Bir sesin ona, aslnda senin ok byk bir ailen var, de
diini duyar gibi oldu, ama yorgunluktan zihninin buland
n dnd. Yetronun adrna gitti, uyudu.
Alevli allar

Gerom yama basmt ve hayat, durgun bir rmak gi


bi akyordu. Yetro, yal toprak sahibi olarak ilerin bir b
lmn Mosa brakmt, buday ekili topraklarn gzetimi,
iftilerle ilikiler ve srlerin bakm, hayvan alm satm.
Mevsimlik iilerin ie alnmas, budayn ambarlara depo
lanmas, tccara verilecek buday ile gelecek rne kadar
yeterli ekmeklik un yapmak zere deirmene gnderilecek
budayn ayrlmas, srleri yaylaya karacak obanlarn
seimi, onlara gerekli erzakn salanmas ve en nemlisi, ko
ruyucu nlemler alnmas. nk evrede koyun hrszlan
tremiti ve Mos iki kez pelerine dmek zorunda kalm
t. Bu adamlar, her biri bir ya da iki koyunu karyor, ayak
larn balayp develerinin srtna atyor, le gtryorlard,
cim a drd bei bir arada geldikleri ve bu talan sk sk tek-
rarladklan iin Yetronun kayb byk oluyordu.
Mos, sapan kullanmay bu arada rendi. Bu hrszlar
dan birini, tam srtna frlatt bir tala yere drm, te
ki kamay baarmt, gen adam, hrszn sa m, l m
olduunu anlamak iin yanna gitti. Onu srt st yatm,
inler buldu, ta bir iki kaburgasn krm olmalyd. Hrszn
ya Mosu artt, on drt, en fazla on be yanda grn
yordu. Mosun geldiini grnce, gene de doruldu, belinden
hanerini ekti ald, yz kinle arplmt. Mos telaszca
yryerek yanma gitti.
296 CERALD M E S SA D t E

- Haneri bana ver! dedi.


ocuk saldrd, Mos kmuldamamti, saldrgann bacak
arasna btn gcyle bir tekme att. Acyla iki bklm ol
du ocuk, haner elinden frlad. Sonra yzne yedii yum
rukla bir kez daha yere yuvarland, inliyordu.
- Sana silahn ver demitim, diye sylendi Mos. Haneri
ald, hrszn gmleinden ince uzun bir para kesti, ellerini
arkaya getirerek balad. Sonra aycklarm balad, devesine
ykledi, Yetronun adrlarna gtrd.
aknlk iindeki hizmetkrlar hrsz devesinden indir
diklerinde ocuk ac ve korkudan bembeyazd. Yetro geldi ve
olup biteni hemen anlad. Mosa beenisini belli eden gzler
le bakt.
- Yaral, dedi Mos, bir bakar msn?
Hrsz, dehet iinde, belden yukans plak, eli aya h
l bal, yerde oturuyordu. Yetro yarasna bakt. Scak su ge
tirtti, kanlan ykad, temizledi, biraz kuruduktan sonra zey-
tinyayla kaynatlm sinirotundan bir lapay srd; acdan
kvranmasna ramen sesi kmayan ocuun kaburgalarm
sard.
Mos hrszn elini ayam zd, ayaa kaldrd. ocuun
bacaklar titriyordu, korkudan gzleri bymt. Karma-
kan salanyla kk bir tilki yz. Hizmetkrlar hayran
baklarla olanlan seyrediyorlard.
- Seni boazlamam gerekir, dedi Mos ocua; ya da sa
elini kesmem.
ocuk korkuyla inledi.
- Bundan byle benim hizmetimdesin, anladn m?
teki bam sallad.
- Ayaklarn var, koup kaabilirsin, ama yeniden ayn ie
balarsan, kendini lm bil. Anladn, deil mi?
ocuk bir kez daha bam sallad.
- Buradaki grevin, Yetronun koyunlann korumak, eski
su ortaklarna kar. Anladn m? Konu!
Ama hrsz konumad; Mosun ayaklarna kapand al
yordu, ayaklarm pt, gzyalanyla slatt. Mos onu tuttu
ayaa kaldrd.
-A dn ne?
- Stito.
MUSA. MISIR PRENS

- Ona yemek verin, dedi Mos hizmetkrlara. SZZ1 yan


nzda uyuyacak. O artk bizden biri. Temiz olmas gerek. M*
rede ykanacan ona gsterin.
Yetro:
- Evet, tanrlarn eli senin zerinde... dedi.
Mos, an bir heyecanla dnd.
- Neden byle sylyorsun? diye sordu.
- nk byle ktl iyilie dntrmen iin sende
insanst bir g bulunmas gerekir. Bu, tanrlarn setii
zel insanlara balanm bir ayrcalktr. Sen, eflerin g
cne sahipsin Mos.
Sonra uzun uzun damadna bakt.
Tanrlarn eli senin zerinde. Mos, iinin titrediini sarsl
dm hissetti, sanki bir deprem onu sallyordu.
Mosun Stito zerindeki etkisi inanlmayacak kadar b
ykt. Gen adamn o gne dek hi klesi olmamt, ocuk
gerek bir kle oldu. Yarasnn iyiletii, kaburga kemikleri
nin kaynayp eski haline geldii gnden itibaren, yznden
okunan hayranlk, elle tutulur bir tapnmaya dnt. E-
fendisinin adrnn nnde yatyor, en basit isteklerini yeri
ne getirmeye kouyor ve vakit bulduka Geromu, kk
olan, sevin lklar atarken srtnda gezdiriyordu.
- Sen bu ocua ne yaptn? diye sordu bir gn Tsippora;
onun hayatm deil, ruhunu kurtardn. Sana olan ball
inam korkutuyor. Sen byc msn, Mos?
Mos baz gnler Stitoyu da alarak otlaklar1 dolamaya
gidiyordu. Bir iki kere ocuun eski su ortaklarm grr gi
bi olmular, Stito onlan kovalayarak karmt.
ok scak bir gnn ikindisinde, mevsim sonuna doru,
scaktan eriyecek sanlan gkyznn bembeyaz kesildii
saatlerdi. Stito devesini bir aala ekmi, kendisi de u-
zanm, uyuyakalmt. Mos atm aalardan birine balad.
Yetronun kendisinden istedii baz otlar aramaya balad.
Hava ylesine scakt ki topraktan renksiz bir alev fkryor
du sanki ve talar kukusuz akkor halindeydi. Kprtsz ha
va, ufukta ve dalarn eteklerinde, svym gibi dalgalan
yordu.
Mos, dikenli all o an grd ve grdkleri karsnda
yldrmla vurulmuasma dondu kald. Cilal yeil yaprak-
298 GERALD ME S S AD I E

klann zerinde kzl alevler dolayordu ve bitki yanmyor


du.2 Bu doast bir eydi. Gzleri kamat birden. Gzleri
ni alevlerden ayramyordu, ba dnyor, akaklar zonklu-
yordu. Bu alevli allar ya tanrsal ya da eytan bir iaretti.
Birden Ben senin aradnm, diyen bir ses duydu Mos.
Ben senin aradn ateim! alla yaklamaya cesaret
edemiyor, yanmaktan korkuyordu, bu kez ruhunun en gizli
derinliklerine kadar yanmaktan korkuyordu. Beni buldun,
dedi ses. Ben senin atalarnn Tannsym. Mos, harmanisiy
le yzn rtt ve konumak istedi, ama sesi kmyordu.
Senin Tanmm. Mos nefes alamyordu, ter boanmt, gz
kapaklan gzlerinin zerinde krmz bir perdeydi. Ses, iit
mek istemese bile kar konulmaz bir sesti; kafasnn iinde
grlt gibi yanklanyordu.
- nsanlarm Msrdan kurtarman gerek! dedi ses.
- Nasl kurtarabilirim, diye inledi Mos, ses btn benli
inde yanklanmaya devam ederken.
- Onlan benim adma zgrle kavuturmam emrediyo
rum! dedi ses. Yanklan krlara yaylyor, dev bir uultu ha
linde uzak dalardan duyuluyordu.
Ne oluyordu, kimdi bu tann, bu muazzam g neydi, bu
sese, onun bana byle grndne kim inanrd?
Bu ses... Ve ses tekrar konutu: Benim, ben olduumu
syle... Onlara, benim Ben olduumu syle... Sesin inanl
maz gcyle yklacam sand Mos. Bana inanmazlar de
di, zayf bir sesle. Onlara benim, Ben olduumu syle! Ben
Benim ! diye emretti ses ve Mos dizlerinin zerine kt.
Baylacak gibiydi, bastonunu drd, bir an gzlerini at
ve dehet iinde, bastonun yerde ylan gibi kvrldm gr
d. Baston ylan olmutu! Bir lk att. Bastonu al! diye
emretti ses. Mos eildi, korku ve tiksintiyle titreyerek o eyi
ald, ama yeniden bir tahta paras olmutu... Apirulardan
uzaktayd, bu sonsuz lde kaybolmutu, onlan o lkeden
nasl karabilirdi? Birden kendini ok gsz, kimsesiz his
setti, yapayalnz... Harun, dedi ses, Harun sana yardm
edecek. Hi beklemediin eyler olacak ve onlar senin yard
mna gelecek... Ben bu halkn efendisiyim, Tannsym. On
lar benim halkm...
Sonra Mosun yreinin iinde gk grlyormuasna
MUSA, MISIR PRENS 299

ykseldi ses, ykseldi. Ses, ykan, yok eden bir gk grlt


sne dnt ve korkun, kar konulmaz bir g Mosu ye
re frlatt. Bu kez bunun o snrsz, o llmez g olduunu
anlamt; ylece, diz km olarak, yz toprakta, fkenin
gemesini bekledi. Sessizlik, yava yava geri dnd. Mos
artk, yalnzca hl titreyen, hl yakc topra ve topran
zerinde kor gibi yanan kendi alnn hissediyordu.3 Basto
nuna dayanarak yava yava kalkt, elini alnna gtrd ve
sarsak admlarla aalara kadar yrd. Orada, sarho gi
bi, yere uzand ve uyumaktan te, kendinden geti.
Gsnde dolaan bir el, dudaklarnda bir serinlikle ayl
d. Stito stne eilmi, aralk dudaklarna matarasndan
su damlatyordu. Gen ocuun yz kayglyd.
- Efendim, efendim, naslsn, neyin var? diye soruyordu.
Mos gzlerini ap kapayarak cevap verdi. Bir sre sonra,
Stitoya tutunarak oturdu. Kendini gsz, akn hissedi
yordu, grd, iittii eylerden bakasn dnecek hal
de deildi.
- Gnete ok durmusun, dedi Stito; yanmsn.
Mos mataray ald, byk byk yudumlarla iti. Dnya
allm renklerine dnyordu. Gnein ufuktaki yerinden,
tanrsal n grnnden bu yana iki ya da uzun sa
at gemi olduunu anlad. Kuzeyden hafif bir esinti bala
mt ve zihni yava yava rahatlyordu.
- ok gnete kalmsn, diye tekrarlyordu Stito, slak
bir mendille alnn serinletiyordu; artk dnelim.
Mos zorlukla dorulurken Gnei grdm diye mrl
dand.
Dn yolu boyunca, iittii szler kulaklarnda nlad
srekli: Onlara benim, Ben olduumu sylet
adra dnnce uzand, uzun sre yatt. Tsippora merak
etmiti. Mosun durumunu gne arpmasyla aklamaya
alan Stitonun szlerine tam da inanamyordu. Hibir ey
sylemeden yanna oturdu, elini eline ald.
- Hasta deilim, dedi Mos yava sesle. Mthi bir muci
zeyle karlatm. Hibir insann dayanamayaca tamsal
bir gle! Ben de insanm, dinlenmeye ihtiyacm var.
Hl arada bir, o tanrsal, o dayanlmaz ses kulaklarn
da, yreinde yanklanyordu ve Mos, bilinsiz hareketler
300 GERALD M E SS AD l

le sarslyordu. nliyordu, dudaklar aralk, sk sk nefes al


yordu.
Tsipporann haber verdii Yetro, Mosu grmeye geldi.
Yz gergindi.
- Ne grdn? diye sordu, Mosa.
- I grdm, atei grdm... sesini duydum.
- Sana ne dedi?
Mos ban Yetrodan yana evirdi. Ben, Benim!" dedi.
Ald emirden sz etmedi, belki bakalarna sylemesine
izin yoktu.
- imdi artk tanrlarn elindesin, dedi Yetro.
tekileri inandrmak gerekiyordu, tekileri, hepsini. Be
nim Ben olduumu syle.
Ziyareti

Nasl? Nasl? Mos, haftalar boyunca, artk tanrsal gler


tarafndan kendisine verildiine iyice inand grevi nasl
yerine getireceini dnd. Msra m dnecekti ? Evet,
Byk Yeili gemiyle geerek Byk Siyaha varabilir, ora
dan, Apirulan, Tannnn onlara hazrlad kurtulu iin bi
linlendirmeye alabilirdi.
Ama iki sorun vard. lki uydu ki orada hemen tanrlar
d onu, hatta, setleri yapan iilerin ustabann ldrlme
siyle ilgili szleri st makamlara ulamam bile olsa, Ram-
sese kadar ulamam bile olsa, hareketi derhal engellenir
di. Biliyordu, orada bir kaak olarak damgalanmt. No-
mark, o uursuz Hape-naht ya da onun yerine Memflsin ca
susluunu stlenmi olan her kimse ve tabi barahip ona
aman vermeyeceklerdi. Onurunu kaybetmi, gvenlik g
lerinin gzetiminde Memflse gnderilmi bir Ptahmosun
tahtn korumasndan yoksun ve en alt snftan bir insan o-
larak, Apirular zerinde de hibir etkisi olamazd. Olabile
ceklerin en kts!
kinci sorun Apirulann hareketsizliiydi. Yetro sylemiti:
onlar sava deillerdi. Kukusuz, urada burada, bir za
manlar onun komutan olmasn isteyenler onu tartmadan,
hatta hevesle izleyeceklerdi. Ama tekiler, tekilere ne diye
cekti? Her eye kadir olanTannnn ona grndn m?
Onlar da kendisine, o her eye kadir olann kamalar iin
302 GERALD M E S SA D tE

neden biraz kolaylk salamadm sormayacaklar myd?


nc bir sorun da son zamanlarda Mosun zihninde
ekillenmeye balamt: otuz, hatta krk bin kiiyi, erkek,
kadn, ihtiyar, ocuk, krallktan nasl karacakt?
Tsippora ile oluna baktnda, onlan grmek bu karma
k ruh halini iyiletirmiyordu. Onlar oradayken, ruhunun g
das olan kadn ve zgr bir erkek olarak sahip olduu ilk o
cuu orada, yarandayken, bu inanlmaz macerada ii neydi.
zgr! zgr olacam mit etmiti, inanmt, birka ay
tadm karmt zgrlnn. Ama o Ses vard. O Ik var
d. Deniz kysnda oturarak dnmek, sonra k stunu
vcut bulsun, grnsn diye beklemek, beklemek... neden?
Ve en acs, ne Tsippora, ne Yetro ona, bu bunalml gn
lerinde yardm edebilirlerdi, edebiliyorlard. O da limana ini
yor, dalgn gzlerle, boulmaktan kurtulmu bir kazazede
gibi rhtmlarda dolayor, anlatlardan dinliyordu.
Bir gn, bir depoda, tccarlar ve gemicilerle orackta ha
zrlanm le yemeini -kerevit, abuka pullan ayklan
m, temizlenmi, ateteki zgaraya atlm balk, avdar ek
mei, peynir- paylat srada birisi omzuna dokundu. Ha
va serindi; souk mevsim yaklayordu, kuzey rzgrlar es
meye, bulut kmeleri toplanmaya balamt. Deniz, liman
da kpr kprd, aklarda beyaz kpkler grnyordu.
- Mos, biri seni anyor. Sen Mossun, deil mi?
Dnp bakt, tandn ve ayn anda tanmadm d
nd bir adam grd. Ama adam ona doru atlmt bi
le, yz heyecan ve sevinle altst ve gzlerinde yalarla.
- Ptahmos!
Mos akn kalkt ve kalkt an adam kollarna atld.
- M os! Beni tanmadn un ? Ben Harunum. Kardein
Harun!
- Harun!
Birden bann dndn hissetti Mos.
- Buraya nasl geldin?
teki kollarm havaya kaldrd. Bu uzun bir hikyeydi.
- Eer kardeinse, diye szn kesti gemiciler, buyur
sun, otursun; herkese yetecek kadar balk var.
Harun daveti tekrarlatmad; alktan ve susuzluktan l
yordu.
MUSA. MISIR PRENS 303

- Mos, ben Avaristen geliyorum.


Bir dikite ikisini bitirdi. Mos, bu gbeklenmi, sa al
m adama bakyordu, krk yanda vard. Hi tanmyordu
onu. Krk yanda! Ondan on be ya bykt.
- Byk Siyahtan kalkan bir gemi buldum, dedi Harun;
hafta srd. Bir de frtna vard! Yirmi kez batyoruz
sandm!
Konukand Harun. Yllarn bir ate stununu gzleye
rek geilmemiti. Ama bylesi ak yrekli insanlara alk
olmayan, szlerini tabaktaki baklalarm sayar gibi sayarak
sarf eden bu adamlan elendiriyordu. Mos iindeki korkuyu
gstermemeye alyordu. Ses Harun sana yardm edecek!
demiti. Ve Harun gelmiti, gkten indirilmi gibi.
- Avariste ne yapyordun ? diye sordu Mos. Ben seni
Memftste biliyordum.
- Avarise nakledildim, dedi Harun. Bak bana, sen dilimi
zi ok iyi konuuyorsun. Avariste sylemilerdi, inanma
mtm.
- Derdimi anlamalarna yetecek kadar, dedi Mos, ama
kendi syleyiinin, Harunun ok yumuak olan brancesi-
nin yannda, olduka sert olduunu fark etmiti, tpk l in
sanlarnn hain syleyii gibi.
- lk kez deniz yolculuu yapyordum, diye anlatyordu
Harun. Sen de bilirsin ya!
- Hayr, bilmem, dedi Mos. Ben kara yoluyla geldim.
- Kara yoluyla m? Karadan yol mu var?
Mos cevap vermedi. Harunun bu inanlmaz ve kukusuz
Tanr buyruu olan yolculuu konusunu sonra konuacak
lard.
- Setinin ldn biliyor musun? Duydun mu?
- Biliyorum, dedi Mos, Harunun gerekten kardei olup
olmadn dnrken. Birbirlerinden o kadar farklydlar
ki. Mesela, kendisi Mos, zamanl zamansz ien bir insan de
ildi. Aslnda, dnlecek olursa, Harun onun baba bir
kardeiydi sadece.
- Ramses lkenin mutlak hkimi. Grmelisin! Avarisin
kuzeyinde, batida, biliyorsun, Re Sulan ile Byk Siyahta-
ki Avaris Sulan arasnda, kendi adm verecei bir kent ina
ettiriyor. Ordu lkedeki en byk g durumuna geldi. Sa
304 GERALD ME SS A Dt E

dece piyadede beer bin kiilik drt alay var!


Harunun dilini az ok anlayan gemiciler, gizlemeye al
tklar bir alayla dinliyorlard onu. Mos rahatsz olmutu.
Harun fark etmi olmalyd, ona glmseyerek bakt.
- Beni aptal m buluyorsun, Mos?
- Hayr, hi deil, diye cevap verdi Mos, Harunun gzlem
yeteneine amt.
- Seni bulmakta zorluk ektim, diye devam etti Harun.
Bir akam Avarisin kuzeyindeki antiyeden kp gitmisin,
ben, senin ky yolunu izlemediini dndm, nk o yol
Msr ordusunun denetiminde. Demek ki gneye doru y
rdn. Byk Siyahta bir gemi bulduunu sandm. Ve ken
di kendime kydaki uraklardan birinde inmi olmas gere
kir, diye dndm.
Mos renk vermeden dinliyordu.
- Ben gittikten sonra neler oldu? diye sordu.
- Gnlerce seni aradlar. Nereye gidebileceini kestireme-
diler, ky boyundaki btn gvenlik gleri alarma geiril
di. Seni hemen yakalayp, Memfise gtreceklerdi.
- Neden? diye sordu Mos baklar birden ciddilemiti.
- nk sen gittikten sonra antiye ynetilemez oldu.
iler hi kimsenin emrini dinlemiyorlard.
- Apirulai* iin bu kadar deerliydim, yle mi? dedi Mos,
sesi alaycyd.
Harun ona, sitem dolu gzlerle bakt.
- Sen gittikten sonra kardelerimiz Msrllara boyun e
mek istemediler.
Gemiciler konumalara biraz fazla ilgi duymaya bala
mlard. Mos kardeini adrna gtreceini syleyerek
kalkt. Tayfalar balarm sallayarak selam verdiler. Mos Ha
runu terkisine ald ve adrna doru drt nala uzaklat. At
tan indikleri zaman, kardeine dnd:
- Mmkn olduu kadar az konu, dedi ona.
- Bir ey mi saklyorsun? diye sordu Harun.
- Hayr. Sadece burada baka biriyim.
Onu, hafta sonuna kadar bo kalacak olan obanlarn
adrna gtrd.
- Harun, diye anlatt ona; burada, ad Yetro olan bir top
rak sahibinin kz Tsipporayia evliyim. Yetro, benim haya
MUSA. MISIR PRENS 306

tmda tanyabildiim tek babam oldu. Bir olum var. Eer


bu yolculuu bana nemli bir ey sylemek iin yaptinsa,
imdilik sus ve sonra bana syle, sadece bana. Bu akam
beraber yemek yiyeceiz. Sen beni grmeye geldin, o kadar I
Harun bir sre sustu, sonra anlaml bir sesle cevap verdi:
- Seni nemli bir nedenle grmeye geldim.
Mos ban sallad; Tsippora ve Yetroya kardeinin M
srdan onu grmeye geldiini haber vermeye gitti.
Harun gler yzle, ama biraz da aknlkla karland.
Yetro, soylu bir konukseverlilikle, damadnn kardeini tan
maktan sevin duyduunu syledi. Ama, sorduu havadan
sudan grnen pek ok soru, onun, Harunun bu kadar ma
ceral bir yolculuu gze alma sebebinin, sadece karde z
lemi olamayaca kukusunu tadn gsteriyordu. Laih
ve ddo ona Msr hakknda birok ey sordular, Harunun
kardeiyle birlikte kamam olmasna amlard.
Yetro sayg, anlay ve incelikle o akam yemekten sonra
erken ekildi. Laih karsnn yanna gitti. Mos ve Harun ba
baa kaldlar.
Deliliin belirtileri

Yldzlarn gkte deerli talar gibi serpildii aysz bir ge


ce. Serin bir rzgr. adrlarda son klar da birer birer s
nyor, akallar uzaklardan seslenmeye balyordu. ki
adam, tepenin, adrlara en uzak eteinde oturmulard.
- Neden katn? diye sordu Harun.
- Bir adam ldrmtm, Msrl bir ustaba ve Apiru i
iler biliyorlard; bana sylediler. Harun bir sre sustu.
- ssar, Lumi, Arfaksad, Enoh, hangisi olursa, birinden
biri onlan susturdu. Biliyorsun.
- Sen biliyor muydun? diye sordu Mos.
- Bir ara byle bir dedikodu dolat etrafta. Biz susturduk.
Sen bizim kardelerimizden birini korumak iin yapmtn
bunu. Gene bizden iki iinin seni tehlikeye atmasna asla
izin vermezdik. Senin yokluunda bile.
- Biz, diyorsun. Biz kim?
- Kabile efleri.1
Harun ilk kez, otoriter bir tavrla anlatyordu.
- Ama sen bize gvenmedin. Kendini bizden biri olarak
grmyordun. Bize gvenip alm olsaydm, o iiler azla
rm bile aamazlard ve bugn, hl Msrda olurdun.
Mos susuyordu.
- Kendini hl bizden saymyor musun? diye sordu Ha
run, srarla.
- Bir sre ncesine kadar, hayr, diye cevap verdi Mos.
308 GERALD MES SAD E

- Bir sre ncesine kadar m?


Mos bir saniye tereddt etti.
- Sesi duyduum gne kadar...
Harun szlerin devamn bekledi. Gelmedi.
- Kimin sesini? diye sordu.
- Ses.
- Kimin sesi?
- Her eye kadir olan Tannnn.
-Anlat.
- Bana Ben, Benim, dedi. Anlyor musun?
Mos kollarn ge kaldrmt, gzleri dalgnd.
- Bu sesi duydun, yle mi? diye sordu Harun.
- Duydum.
- Nerede?
- lde. Alevler iinde kald halde yanmayan bir allk
tan geliyordu. Dnyay, yeryzn, dalan sarsyordu. Ba
na Ben senin atalarnn tannsym dedi.
- Baka ne syledi?
- Bana... bana emretti... daha dorusu, ben yle duydum:
insanlarm M srdan kurtarman gerek... Onlar benim ad
ma zgrle kavuturman emrediyorum... dedi. Anlyor
musun? diye bard Mos.
Harun byk bir hayretle, tekrar sordu.
- O ses byle mi syledi ?
- ok gsz olduumu syledim, onlan Msrdan kara
mayacam syledim. Ses, Harun sana yardm edecek!dedi.
Harun, eliyle Mosun bileini yakalamt, kekeleyerek
Harun sana yardm edecek! diye tekrarlad.
Mos, evet der gibi ban sallad. Harun da kollarn ge
doru kaldrmt imdi, alamakl sesler kanyordu.
- O zaman anladm... sizlerden biri olduumu anladm,
dedi Mos, alak sesle. Ama hi kimse bana inanmayacak,
Harun. Dn, Harun, bunu onlara sylediimi dn. On
lara atalarmn tanrsnn bana grndn ve onlan z
grle kavuturmam emrettiini syleyeceim...
- Sana inanacaklardr, dedi Harun. Bu onlarn bekledii
iaret!
- Hayr, bana inanmazlar. Sana da inanmazlar Harun.
Seni yalanclkla sularlar, bana deli derler. Onlar yerlerin
MUSA, MISIR PRENS 309

den memnunlar. Msr niye terk etsinler? Toprak bereketli,


st bol, kovanlar bal dolu, avlanabiliyorlar...
- yle mi sanyorsun, diye araya girdi Harun. Yanlyorsun.
- Gitmeyecekler, dedi Mos, gzlerini kapad, gitmezler. s
telik, otuz, hatta krk bin insan nasl gtreceksin, hi d
ndn m?
- Yani sen Tannnn emrine uymayacan m sylyor
sun? diye bard Harun. Tannnn sesini duydun ve syle
diklerine inanmyorsun, yle mi?
- Ben onun bana seslendiine inanyorum, dedi Mos;
ama insanlarn bana inanacaklarna inanmyorum.
- Dinle beni, orada hayat, senin zamannda olduundan
ok daha kt. Ramses ldrm. Btn Msr topram
antlarla, tapmaklarla, garnizonlarla, kentlerle doldurmaya
karar vermi grnyor... Mimarba May daha planlan iz
meye balarken Ramses bina bitsin istiyor. Nefes almadan
alyoruz, krba gece yatamza kadar peimizden koval
yor. Dayanacak gcmz kalmad! Sana inanacaklar, iste
dikleri tek ey inanmak imdi! Ve senin adn bile onlar iin
midin simgesi. Bugn orada olsan, sadece bir ustaban
deil, tm ustabalan ldrrdn!
- Ben oraya dnemem. Dillerini doru drst konuam
yorum, dedi Mos.
- zin ver bana, onlara senin Tannnm sesini duyduunu
syleyeyim. Onlara, Tannnn emirlerini bize naklettiini
syleyeyim...
Mos gs geirdi.
- Git, onlara syle, dedi.
- lssar, Lumi, Arfaksad, Enoh ve daha biroklan senden
bir iaret bekliyorlar.
- Benim hayatta olduumu nereden biliyorlar?
- Tccarlar gidip geliyor. Msrdan gelmi, bir prens ka
dar yakkl gen adamdan sz ettikleri ve ona, iblislerin
kral dediklerini anlattklar zaman, o gen adamn sen oldu
unu anladm, hepimiz arladk.
Tepenin eteklerinde yryorlard. Rzgr giysilerini sa
vuruyordu.
- Eer onlara syleyeceksen... dedi Mos; dinle, ben ok
dndm. Eer onlara syleyeceksen, ncelikle kabile ef
310 GERALD M E S SA D t E

leriyle konuman gerek, anlyorsun, deil m? Onlar adna


karar verecek olan, efler.
- Doru, dedi Harun.
- efler onlara, hazr beklemelerini sylesin.
- Ne iin hazr beklemelerini?
- Bir olay... onlarn kamalarn salayacak, olaanst
bir olay... bir ey olacak.
- Nasl bir olay?
- Bilmiyorum.
- Bizden, sonu belirsiz bir sre, bir olay beklememizi isti
yorsun ve sen, kendin, bu olayn ne olduunu bilmiyorsun...
- Evet. Sadece kesinlikle olacam biliyorum.
Harun, bkknlkla gs geirdi.
- Anlayamyorum, Ptahmos, dedi.
- imdi benim adm Mos.
- Mos! Bnun hibir anlam yok k i! Bir yandan, kabile
eflerinin insanlar etraflarnda toplamalarm istediine g
re, ka plann zihninde tartyorsun, te yandan, bu plann
hayata geirilmesini, ne olduunu ve ne zaman gereklee
ceini bilmediin bir olaya kadar erteliyorsun.
- Bir eyler olacak, birtakm olaylar, diye tekrarlad Mos.
Biliyorum, nk ses bana syledi. Bana, Harun sana yar
dm edecek dedi, sen geldin. Bana, Sana yardm edecek
olaylar meydana gelecek dedi, olacak! Hepsi bu!
- Ses sana byle mi dedi?
-Evet.
Harun durdu, bir sre dnd.
- nanlmas zor ama, diye alak sesle konutu; bir gece
seni ryamda grdm. Beni aryordun. Ben de geldim.
Yolculuumun gerek sebebi buydu.
- Gryorsun ya!
- Ben zaten gelecektim, dedi; bize yardm etmen iin.
- Avariste benden baka kimse yok mu ?2
- Halkmzn komutanlm stlenecek baka insanlar var
ama bu ite kararl olanlar kesinlikle seni istiyor.
- Neden?
- Neden, ben de bilmiyorum. Ama Tannnn elinin senin
zerinde olduuna inanyorlar.
Mos gs geirdi. Bu bir gerekti; Tannmn eli onun ze
MUSA, MISIR PRENS 311

rindeydi. Btn arl ile zerindeydi hem de. Harmanisi


ne sarnd.
- Btn bu insanlan nasl gtreceksin, peki? Sonuta,
bu tasarnn bizim amzdan bir tek ansl yan var, o da uy
gulanamayacak kadar akld olmas.
- Ne demek istiyorsun, dedi Harun, zihni kanmt.
- Demek istediim u ki Harun; bu Msrdan kama ta
sars batan sona lgn lk ve tek baan ansmz da bu.
- Anlayamyorum, diye mrldand Harun.
Ramsesin, elindeki en byk igcn oluturan bir
halkn gitmesine izin vermeyecei kesindir. lk Apiru kalaba
l douya doru yrye getii an, ordusunu zerlerine
gnderecektir. Ka plan, askerin yolu kesmesi yznden
baanszla uradnda, Apirulann durumu -bir daha d-
zelmemecesine- eskisinden de kt olacaktr. Bunu sannm
ssar, Arfaksad ve tekiler de dnmtr.
Harun susuyordu.
- Bu yzden onlarn mitlerini krmay gze aldm. ste
lik bu hareketi, bir Apirunun lde duyduu bir sesin em
riyle balatmak ve otuz ya da krk bin Apiruyu, bu sesin,
Tannnn sesi olduuna inandrmaya almak, bu ii o Api
runun baba bir kardei araclyla yapmaya kalkmak, b
tn bunlar aka deliliin belirtileridir. Ramsese kafa tut
mak ve nereye gittiini bile bilmeden, sonu olmayan bir yol
culua kmak, evet bu, aka zrdelilerin ii!
Harun elleriyle yzn rtt.
- Sen btn cesaretini kaybetmisin, Mos! Ve benim de
cesaretimi knyorsun! Asla baaramayacam sylyorsun.
Ve buna bizim ansmz, diyorsun; bu mu ans?
- Bir anlamda, evet bu bir ans!
- Beni ldrtacaksn Mos, diye inledi Harun.
Mos, sabrla:
- Demek istediim u, diye anlatt; bu aklc, mantkl bir
tasan olsayd, Ramsesin de ona kar alaca mantkl n
lemler olurdu. Ve ok daha gl olduu iin, kazanan taraf
o olurdu. Ama bu akld, manta smaz bir proje, bu ne
denle Ramsesi apansz yakalayacaktr. Hele vaat edilen
olaylar gerekleirse...
- O olaylar ne olabilir, Mos?
312 GERALD M E S S A D I

- Bilmiyorum. Kukusuz gkten gelecek bir ey. ok, ok


byk, ok byk bir ey, Ramsesten daha gl bir ey.
Ses bana bildirdi.
- Nereden reneceiz olup olmadm?
- Sana bir haberci yollarm.
Mos, o an, tccarlar ve gemiciler arasnda dostlar edin
menin ok nemli olduunu dnd. Haruna mesajm g
trecek Medyenli bir gemici bulabilirdi.
- Okuma biliyor musun?
- Hayr, diye itiraf etti, Harun; acnacak bir yz taknm
t. Doru ya Msr dilinde okumay renip de ne yapacakt?
- Ama aramzda bilenler var.
- Gidince bana bir mektup gnder ve kabile eflerinin se
ni nasl karladklarm anlat.
- Gelmemeye kesin kararl msn?3
- Dilinizi ok iyi konuamyorum. stelik Avariste ya da
baka bir yerde grlrsem derhal tutuklanrm, bu da ii
mizi bsbtn zorlatrr, diye cevap verdi Mos. lk gemiye
atlayp hemen gitmelisin. Sonra yolculuk ok daha zor olur.
- Miryam sormadn, dedi Harun.
- Ne yapyor, nasl?
- iyi. Her gn senden sz ediyor.
- Onun iin dua ettiimi syle.
Ve yatmak zere birbirlerinden ayrlacaklar srada Mos,
birden Haruna dnd.
- Ya Kenan lkesindekiler, diye sordu. Onlarla iliki ku
rabildiniz mi?
Harun armt.
- Kenan lkesindekiler m i? diye tekrarlad. Hi haberi
miz yok, nereden haberimiz olabilir ki? Arada onlardan sz
edildiini duyuyoruz. Srekli yer deitiriyorlarm.
- Bizi nasl karlayacaklar, dersin? Hi dndn m?
Biz Kenan topraklarn terk edeli... neredeyse drt yz yl
oluyor.
- Bize katlrlar herhalde, yani sanyorum, dedi Harun,
keyfi kamt.
Gerekten de pek ok bilinmeyen var, diye dnd Mos.
- Ne olursa olsun, zaten Tannnn iradesi dna kacak
deiliz!
Mektuplar

Mevsimler gelip geiyor, Gerom byyordu. Tsippora


kendini, yazlarn ve klarn, gzlerin sonsuza dek kapana
ca en son mevsime kadar byle birbirini izleyecei hayali
ne kaptrmt. Bir kez daha hamileydi. adrlar ocuk
lklaryla inliyordu, Geromun, Laih ve tddonun ocuklar
nn ve Yetronun tccar akrabasnn torunlarnn sesleriyle.
- Hibir zaman istediim kadar ok ocuk olmuyor, diyor
du Tsippora. Esrarl bir rakibi olduunu biliyordu ama anne
sine ya da babasna asla bundan sz etmiyordu. Bu, Mosun
kaderiydi. Karmak dncelerin onu uykusuz brakt ge
celer oluyordu, ama aklm kullanmaya zorluyordu kendini.
Kocasn olaanst bir insan olduu iin sevmiti, daha ad
n bile renmeden anlamt bunu. Oysa, olaanst insan
ne demekti, bir kadere k olmu bir insan, deil mi?
Stito ocuklarn koruyucu melei olmutu, Mosun koru
yuculuundan vazgemeden. Islatt, sonra yuvarlad ka
mlarla onlara emberler yapyor, bir sopayla evirmeyi
retiyordu; bu eski hrszn, peinde glmekten baylan o
cuklarla dolamas grlecek eydi.
Yetro her zamanki gibi adalet datyor, hastalan iyileti
riyor ve adaklar yapyordu. Akam, btn erkekler birlikte
yemek yediklerinde bazen szle, bazen baklaryla sorular
soruyordu. Mos ona lde grd mucizeyi ve iittii sesi
anlatmt.
314 GERALD M E S SA D tE

- O all bilirim, demiti Yetro; yle mucizeli bir yan


yoktur. Ama sesi hi duymadm ve sana, tanrlar tarafn
dan seilmi olduunu sylediim zaman haklydm; gr
yorsun!
Mos, neden Tanr deil de tanrlar dediklerini sormutu.
- Her halkn kendi tanrs, bazen birka tanrs vardr, di
ye anlatmt Yetro.
- Benim halkmn bir tek Tanns olacak, demiti Mos. Bu
kadar ok tanrs olmak, Msrllara zg bir ey!
- Msrllardan niin bylesine nefret ediyorsun? Sehi ta
ndm gnden beri, ne zaman onlardan sz etsen, sesinde
ayn iddeti hissediyorum.
- Zorbalardan nefret etmemek mmkn m? diye bar
mt Mos.
- Zorbalardan nefret edersin, ama tanrlarndan nefret et
meyebilirsin.
- Hayvan kafal tanrlar!
- O hayvan kafalar birer simge Mos, demiti Yetro; bana
seni aydnlatm olan bir rahipten sz etmitin. Onun tanr
larndan da nefret ettin mi?
- te bakn! diye heyecanla cevap vermiti Mos. O rahip,
bir tekTannya inanan bir meshebin temsilcisiydi. O meshe-
bi acmaszca ezdiler. Msrllar eski dinlerine dnd. Bugn
birok tanrya tapmyorlarsa bu, inanlarnn yzeysel ve
yapay olmasndandr.
Yetro, yumuak bir sesle:
- Sen vicdanlarn yargc msn? diye sormutu.
Mos, bam sallayarak cevap vermiti:
- Ben acmasz zorbalarn yargcym. Hayr, Yetro, benim
halkmn bir tek Tanns olacak ve o hayvan kafal bir tann
olmayacak.
Artk benim halkm diyordu Mos. Yetro bu fark belirt
mek istercesine sormutu;
- Kendim Ramsesin rakibi olarak m gryorsun?
- Ramses lr, tapnaklan yklr, ama benim tek olan Tan
rm sonsuza kadar var olur!
- Ramsesten nefret ediyorsun! diye tekrarlad Yetro.
Mos, Yetronun gzlerine bakm ve bu ok ak renk gz
lerde alevlerin dans ettiini grmt.
MUSA. MISIR PRENS 315

Yal adam, Mosun bir aret beklediini ve bu aretin ne


olacan bilmediini anlamt.
Byle bir iaret, ilk iaret, Harunun ziyaretinden drt ay
sonra, Byk Siyahtan gelen bir gemicinin getirdii mektup
oldu; bu, sadece Mosa verilmi bir aretti ve Punt kamn
dan bir ubuun iine konmu bir papirst.

Tanm n setii kardeim Ptahmosa, Kuzey Avariste


Apis Hizmetkrlar semtinde kardeim Arfaksad eliyle.
M sra dnmde derhal bir toplant yaptk, eski dost
larm z ve Avaristen yeni kurulan Pi-Ramses kentine kadar
Aa M srdaki alt nomda yaayan otuz yedi aileden seki
zini b ir araya getirdik. Geri kalan yirm i dokuz aile efini ge
tiremedik, bir blm tartlacak nem li bir kcou olduu
na inanmadklan iin gelmediler, b ir blm yerlerinde de
ildi, armz duyuramadk. u gnlerde be aile, efleriy
le Pi-Ramseste, kent inaatnda alyor, tekiler Setin in
mezarnn2yapm iin ekipleriyle birlikte Tebde bulunuyor.
Toplantda hazr bulunanlara seninle bulumamz anlat
tm ve sana inen vahiyleri naklettim. Coku ve heyecanlan
byk oldu ve kendilerini unutmayan Tannya kranlarn
ifade iin bir sungu yapmaya karar verdiler. Toplantnn he
men ardndan adak treni yapld. Onlara senin, btn ka
bile eflerinin kardelerimizi bilgilendirm esi ve zgrle
doru yapacamz yolculuk iin hazrlkl olmalarnn sa
lanmas konusundaki mesajm da naklettim .
Em irlerin, bilgeliinin yeni bir delili olarak kabul edildi;
toplantmzda hazr bulunan btn kabile efleri tarafndan
byk bir cokuyla yerine getirilecektir.
B ir sonraki toplantm z konusunda, ki btn eflerin ka
tlacana inanyoruz, seni en ksa zamanda bilgilendirece
iz. Sana m utluluk ve Tannya itaatinde huzur diliyoruz.

Mos kalarn att: otuz yedi aileden sadece sekiz ef! Bi


ri ikisi any duymam olabilir, ama yirmi dokuzu... Ku
kusuz, hepsi de sanki her eyi inceden inceye dnen in
sanlarm gibi ardan almlar, ayak srmlerdi. Ne d
ndklerini biliyordu: Mos hayaller gren bir meczuptu,
stelik de onun baba bir kardei tarafndan aklanm olan
316 GERALD M E S S A D t E

sama hlyalarna kaplp sonu belirsiz servenlere atlacak


kadar deli deillerdi herhalde! Kendisi orada olsayd, onlara
ayak srmenin ne demek olduunu gsterirdi.
Ama orada deildi. Ve Harun da arln koyabilecek
gte bir adam deildi. Uzlama yanlsyd. O gnn le
sonras ve ertesi gn birka papirs, mrekkep ve kam
aramakla geti. Medyen lkesinde kimsenin yaz yazd
yoktu, Mos kamkalem bulamaynca, kendisi bir tane yap
maya karar verdi, bir kam kesti, sivriltti. Bir papirs yay
d ve cevab yazd:

Ptahmostan, kardei H aruna, Kuzey Avariste, Apis Hiz


metkrlar semtinde kardei Arfaksad eliyle.
Tannnm fkesinden korkanlar dinlesinler: gn, kararsz
lk gn deildir.
Tanr benim sesimle halknn srgndeki otuz yedi ailesi
nin eflerine, btn kardelerini, erkek, kadn, ocuk ve ih
tiyarlan birletirm elerini ve tutsaklktan kurtulacaklar g
ne hazrlamalarm emrediyor. Onlara kutsal iradesinin sim
gesi olarak ok yaknda grnecek iaretlere itaate hazr
olmalarn emrediyor.
Cesaretsizler ve kararszlar halknn saflarndan karla
cak ve tanrsal adaletin ateinde yanacaklar ve onlar sonsu
za kadar M srda tutsak olarak yaayacaklardr.

Papirs bkerek ayn bambu ubua yerletirdi ve li


mana, Byk Siyaha gidecek bir tccarla grmeye gitti,
ondan emanetin Msrl casuslarn eline gemeden, doru
dan alcya verilmesi iin zen gsterilmesini istedi. Tccar
mektubun haftadan nce alcya ulaamayacam ve eer
cevap gelecekse, bunun iin de bir hafta daha beklemesi
gerektiini syledi.
Mos o akam yattnda ok keyifsizdi. Gece yans birden
uyand. Bu lgn tasannm baanyla sonulandm dn
sek bile, bu insanlar nereye gideceklerdi? Kenan lkesinde
bir keif yapmak gerekmez miydi?
Ertesi sabah Tsipporaya ve Yetroya birka gn iin ev
den ayrlacam syledi. Yanma saparmdan baka bir ma
tara su ve bir iki gnlk yiyecek ald. Stitoyu da terkisinde
MUSA, MISIR PRENS 3 17

birlikte gtrecekti. Bir saat sonra, Araba Irmann dou


kys boyunca yol alyordu.
Gittiin yerlerde bol bol su bulacaksn demiti Yetro.
Gerekten de bir gnlk yolculuktan sonra, Edom3 top
raklarnn snrnda Arabann sadan ve soldan iki kol ald
n grd. lke Mosun hayatnda hi grmedii kadar or
manlkt : insan vadilerin iinde alm bir iki yoldan gitmek
istemezse, ormanda kaybolurdu; bunlar mee, dibudak ve
ykseklerde sedir aalannn yapt sk ormanlard. Ve av
hayvanlaryla doluydu. Mosun at iki kez kurt grerek kork
tu.4 lkinde kurt at grnce kat. kincide hayvan saldr
maya karar vermi grnd. Stitonun korkudan dili tutul
mutu. Mos hayvan karmak iin sapamyla bir ta frlatt.
Ta kurdun kaba etine geldi, hayvan kulak trmalayc ses
ler kararak aalarn arasnda kayboldu.
Kurtlarn tpk akallar gibi geceleri saldrdklarm bilen
Mos ve Stito, gnbatmndan az sonra bir kye varnca ok
sevindiler. Grdkleri ilk ev, dan yamacnda, sivri kayalar
la evrili bir dzlkteydi; birka inek ve bir kei srs,
kurtlar ile akallara geit vermeyecek kadar yksek bir itle
evrili ayrda otluyordu. Mos, atndan inmeden itin stn
den bakt ve salar, sakal kark, ii krk kapl kocaman
bir gocuk giymi, gen bir adam grd.
- Geceyi burada geirmemize izin verir misin? diye sordu.
Adam birka saniye szd onu.
- Msrl msn? diye sordu.
Mos, Msrllarn buralarda pek sevilmediini dnd.
Hayr diye cevap verdi, bu cevap doruydu aslnda, o ar
tk Msrl deildi.
- Apirusun, o halde?
- Medyenden geliyorum, dedi Mos.
- Medyende nereden?
- Esion-Geberden.
- Apirular gibi konuuyorsun. Biz burada Msrllar da
Apirulan da istemiyoruz.
- Belki de gerekte hi kimseyi istemiyorsun, dedi Mos,
fkesini bastrmaya alarak. Sonra adama hain gzlerle
bakarak atm mahmuzlad.
Gece oluyordu, Mos ve Stito kayglanmaya balamlard.
318 GERALD M E S S A D 1E

Bu, Mosur hayal ettii lkeye hi benzemiyordu, doa sert


ve kapankt. Bir an yol arkadayla birlikte bir aaca tne-
meyi dnd ama bu, atn, akallara ve kurtlara, hatta
belki aylara ve aslanlara ikram etmek olurdu. Bylece, git
gide koyulaan akam karanlnda yola devam ettiler. So
nunda, bir platonun eteinde uzanan bir ovaya ulatlar.
Ate yakabilecekleri hibir ey yoktu. allklar arasnda bir
kuytu kefettiler, kendine yer edinmi uyuyan gen bir ya
ban domuzu frlayp gitti, oraya yerletiler. Sonra birer par
a peynirle ekmek yediler ve Mos, Yetronun buralar tanyp
tanmadn dnd, eer biliyor idiyse onu neden uyar
madn sordu kendi kendine. Ve gne doana kadar tav
an uykusuyla uyudu.
Punon ve Salmonaya kadar gn yol yaptlar ve btn
Edomlularda yabanclara kar ayn fkeli dmanla tank
oldular. Punon ve Salmona, bu iki kent, zerinde okunu at
maya hazr nbetilerin dolat yksek surlarla korun
mutu ve Mos ile Stito, sonunda bir miktar erzak alacakla
rn syleyerek kente girebildiler. Bu surlarn evresinde a
yrlar yemyeildi ve pek ok koyun srs grlyordu,
ama lkenin byk ksm, hi de konuksever grnmeyen
sk ormanlarla ve ara ara en az ormanlar kadar karanlk
yzl, talk, kayalk dzlklerle kaplyd.
ki yolcu, ancak Tamarda, Moab lkesinin snrnda bi
raz gleryzle karlandlar, hem insanlar, hem evre ve do
a tarafndan, o da ok cmerte deil! Onlara yneltilen ilk
soru hi deimiyordu: Msrl msnz? nsanlar ancak,
Mos, Medyenden geldiklerini syledii zaman biraz rahatl
yorlard. Msrllar blgede ok kt bir an brakm olma
lydlar. Nihayet Aradda ilk kez rahata konuma imkn
buldular, kukusuz Mosun gen bir dulun dikkatini ek
mesi sayesinde; kadn Mosa ve yol arkadana yemek de ik
ram etti, yola ktklarndan bu yana yedikleri ilk gerek ye
mek: safranl tavan, havu, salata ve hafife tatl bir Suri
ye arab.
Kadnn emrine hazr, deiik yalarda birka erkekten
oluan bir eit maiyeti de vard ki Mosu ok elendirdi. As
lnda kimin av, kimin ya da kimlerin avc olduu belliydi, n
k kadn yklce bir mirasa konmutu. Bu nedenle erkekler,
MUSA, MISIR PRENS! at s

yeni gelenleri kukulu gzlerle karladlar ve onlar ertesi gn


gideceklerini sylediklerinde ancak rahatlayabildiler.
Keyifler arabn dumanyla yerine gelince Mos sordu:
- Edomlular neden yabanclara bu kadar dman?
Soru sofradakileri birden harekete geirdi. Biri Hrszdan
sadaka beklenir mi? diye bard. Mosun anlamadn g
rnce, adam aklad:
- Edomlular Bedevilerin topraklarn aldlar ve srekli
olarak Apirulann tehdidi altndalar. stelik, birok kez M
srllarla balan belaya girdi, adamlar yzlerce Edomluyu
tutsak edip, gtrdler; bu durumda onlardan yabanclara
gleryz gstermelerini bekleyemezsin.
Gen dul, yan gzle Mosun parmandaki yze ba
karak:
- Yann nereye gidiyorsun? diye sordu.
- Beer-ebaya gidiyorum.
- Apirulara gidip ne yapacaksn? Tccarsan, onlara hi
bir ey satamazsn, alacak bir ey bulamazsn.
Besbelli, diye dnd Mos, bu yre insanlarnn, biri
nin tekine ne sevgisi ne de saygs var! Kaymbabasmn
tccar olduunu, Kuzey Byk Yeil kysndaki Kenanl
tccarlarla iliki kurmak istediini anlatt adamlara. Bu
olabilecek bir eydi, ertesi gn, gidiine kadar, baka soru
sormadlar artk.
Kuzeydouya doru ktnda, getikleri topraklardan
ok farkl bir lkeyle karlat. Ovalar vard, buday ya da
arpa ekili olduu zaman hafif rzgrla dalgalanan ovalar,
meyvelikler, her yerde srler, iftlikler ve kyler vard. Te
pelerin yamalarnda balar sralanyordu. Gerekten insa
nn yzne glen bir lkeydi. lk uradklan site, Beer-eba,
Msr siteleri kadar byk deildi -en geni yeri drt yz an
civarndayd- ama Edom lkesinin suratsz asker slerin
den sonra insana huzur veriyordu.
Mos ve Sto dinlenebilecekleri ve ykanacaklan bir yer
sorduklan zaman, onlara ilgisiz bir sesle batda, kentin du
varlarnn dibinde kalacak bir oda bulabileceklerini syledi
ler. Orada, boynunda, deri bir kordonun ucunda sallanan
kocaman altn nazarla baklrsa, zengin olmas gereken bir
adam onlan karlad.
320 GERALD M E S S A D l t

- Nereden geliyorsunuz? diye sordu adam.


Dili, Edomlulara oranla daha yumuak, kendisi daha ba-
n grnyordu.
- Medyenliyiz.
- Bu kadar uzaklara ne yapmaya geldiniz?
- Sahile ineceiz, kaynbabam ve kaynlanmla birlikte i
yapabileceimiz tccarlar anyoruz. Sen kimsin?
- Ben Apiruyum, dedi adam.
- Buras bir Apiru sitesi mi?
Adam, gerek bir aknlkla:
- Hayr, dedi. Burada Kenanllarla birlikte yayoruz. Bir
birimizle ekimemize gerek brakmayacak kadar su ve ot
lak var. Sadece el emei eksiimiz var. Ormanlan amak iin
pek ok adam gerek. evrede orman ok... Msrllar ile Hi-
titler olmasayd bugn ok daha zengin olurduk.
Mosun aknln grnce anlatt:
- Kuzeyde, Kadete arptklan zaman ben ocuktum.
Ah! O topraklarmzdan geen Msr ordusu! ekirgelerden
farkszdlar! Giderken ve dnlerinde! Yakp ykp yama-
ladklan yetmezmi gibi en gl kuvvetli erkeklerimizi de
tutsak edip gtrdler.
Mos o zaman, Edomda, Kenan lkesinde Msrllarn ne
den istenmediini anlad. Kukusuz, kaleler, asker sler
ok uzun sre Ramsesin ordularnn basknna dayana
mazd. Karsndaki adamn boynunda sallanan heykelciin
hangi tanrnn simgesi olduuna bakyordu Mos.
Baklarn ynn fark eden adam:
- Baal-Hadad, dedi, gk grlts tanns.5 Senin tanrn
hangisi?
- Ik, dedi Mos, karkla meydan vermemek iin. Ama
adam Mosun yzne bakyordu, belki de tan gnete pa
rldayan yldzyla. Ik arasnda bir iliki kurmaya alyordu.
Ykanm, dinlenmi ve ev sahiplerince akam yemeinde
konuk edilmi olan Mos ve Stito, ertesi gn tekrar yola k
tlar. Dalarn ufuktaki izgileri yumuak, vadiler, dn gr
dkleri gibi yemyeil ve srlp ekilmemi yerlerde toprak
renk renk ieklerle rtlyd.
- Kutsanm bir lke burasr, dedi Stito. Buraya gelmek,
burada yaamak isterdim.
MUSA. MISIR PRENS! 321

- Buraya geleceiz, dedi Mos.


Birka gn sonra, dn yolunda, iyi k henz orada ya-
amyormuuz, diye dneceklerdi. Obota, Edomun bat
snrna yaklayorlard ki bir eylerden kaan bir kalabalk
la karlatlar. Develerin, eeklerin srtnda, en ok da yaya,
insanlar, erkek, kadn, ocuk, ihtiyar, denkleri omuzlarnda,
hayvanlarn, srlar, keileri, koyunlan, arkalan sra s
rkleyerek, yol zerinde insan ile hayvann yaratt bir k
yametle, arada yolun kenarlarndaki yeilliklere kap, kay
bolanlarla korkun bir sel gibi geliyorlard. Mos ve Stito at
tan inerek ne olduunu renmek iin adamlara yaklatlar.
Msrllar! diye cevap verdiler. Cehennem kaknlan, ib
lisler! Geri dndler! Geliyorlar! Gene Hititlerle dvecek
ler herhalde! Felaket! Felaket!6
Mosun kan dondu. Msrllar! Onu yabanc bir lkede
yakalayacak olurlarsa ii bitikti. Ata dnd ve Araba kys
boyunca kh tnsla, kh drtnala, igalcilerle aray ellerin
den geldiince amak iin durmadan yol aldlar.
ki gn sonra evlerine dnmlerdi. Yetro ve Tsipporann
ve btn ailenin karlay ok sevinli ve cokulu oldu.
Ama mutluluklan ksa srecekti.
Gerekleen kehanetler

Mos hava deiikliklerini baz belirtilere gre nceden


tahmin etmeyi renmiti: Byk Yeildeki balklarn bollu
u, bykl, scaklk ni klar, gkte kulann az ya
da ok oluu...
Denizde balklar azalmsa ve Araba Irmandakiler l
yorsa, Dou Byk Yeilde kpekbalklar grlmeye bala
msa bu, sularn fazla scak olduu anlamna gelir. Bu du
rum, an, iddetli ve bazen ykc frtnalara neden olur. Ay
n zamanda bcek srlerini de getirir, ardndan kurbaalar
ve fareler lkeyi istila eder. Scaklk, geceden gndze, b
yk ini klarla deiirse bu, gelecek gnler iin iddetli
rzgrlarn habercisidir.
Denizciler ona anlatmlard: ok scak geen yazlarda
Ku ve Punttan Msra doru giden ekirge bulutlan gr
mlerdi. Bazen bu bulutlar rzgrla yn deitiriyor, su
yun zerine iniyor ve su yzeyini krmzya boyuyordu, n
k bcekler batmamak iin krmz olan kanatlarm ayor
lard. Bu, balklarn suyun yzne kmasna neden oluyor
ve daha yuttuklar bcekleri sindiremeden tutuluyorlard.
Ama gllerin suyu da hangi uursuz sebeple bilinmez
kpkrmz oluyordu bazen ve o srada su iilemiyordu.1
Kular azaldnda, farelerin pek ok ku yumurtasn ve
yavruyu yedikleri anlalmalyd, bunun sebebi de buday ve
arpa tarlalarnn scaktan kavrulmu olmasyd.
324 GERALD M E S S A D 1E

Bu yl yaz ok scak geecee benziyordu.


Mos Medyen lkesine dndnde, Harunun mektubu
onu bekliyordu.

Tannn n setii kardeim Ptahmosa, Kuzey Avariste,


Apis Hizmetkrlar semtinde kardeim Arfaksad eliyle.
Mektubunda yirm i dokuz kabile efinin toplantmza katl
mam olmasndan znt duyduunu yazmsn. Ben de
zlm ve kayglanmtm, katlmaylarnn gerek nedeni
ni bana bildirmemi olmalar ve bu konuda baz sylentiler
duymu olmam kayglarm daha da artrmt.
Bu sylentilerin gerek olduu anlald ve aada anlata
cam bilgileri edindim. Nomark Setepentot, sen de tanyor
sun, birka ay nce kendisini Aa M srn hkmdan yapa
cak bir ayrlk hareketin hazrl iindeymi. Bu i iin bir
orduya ihtiyac olduu ve kendisine katlan birka yz subay
yeterli olmad iin, kardelerimizi kullanmay dnm ve
kabile eflerine, toplantmza katlmayan eflere bavurmu.

Mosun yz kpkrmz oldu, elleri titriyordu. Onlar g


rr gibi oluyordu, o kk tara zorbalarn! Kokumulu
un scak koynunda, Memflsin boyunduruundan, kendisi
nin onlar hapsettii boyunduruktan kurtulmak iin ldn-
yorlard. Kendisinden bylesine nefret etmelerinin nedenini
anlyordu ve Hape-nahtn rolnn ne olduunu da, Mem-
fse komploculardan ve komploculara Memfisten bilgiler ge
tirip gtren o iki yanl casusun roln de!

"Bylece, bol bol datt altn, gm ve bakrla onlan


satn alma yoluna bavurmu. Kabile efleri, onlara, nihayet
Ramsesin adamlannm zorbalndan uzakta, yeni bir lke
de zgr insanlar olarak yaama imkn vaat eden bu plan,
Setepentotun plann kabul etmiler. Aslnda bu balar,
yzyllardr ektiim iz aclarn ve yok pahasna altm z
gnlerin ok clz bir karl saylabilir.
Ne var k i Setepentotun plan baarszlkla sonuland.
Hape-naht kukulanm ve ajanlaryla Mems'teki krala bil
dirmi. Nomark Memfisten gelen bir asker birlik tarafndan
tutukland, oktan idam edilmi olduunu dnyoruz.2
MUSA. MISIR PRENS 325

Durumdaki bu an deiiklik, Aa M srn kurtuluunda


pay sahibi olmay dleyen kabile eflerini mitsizlie dr
d ve korkuttu. Hayallerinin ykldn grmekle kalmyor,
Mems hkmetinin basklan artraca kaygs iinde ya
yorlar. Bugne kadar Hape-nahtm, kabile eflerinin su or
takl konusunda ne derece bilgi sahibi olduunu reneme
dik. Her eye kadir Tanndan, bizleri firavun ile vezirlerinin
fkesinden korumasn diliyoruz. Ama artk herkes, en ksa
zamanda buradan gitm ek zorunda olduumuzu dnyor.
Ebed ve Ezeli Olanm , senin sesinle bize ulatrd em ir
lere uyarak, otuz kabile efi son toplantmzda bir araya
geldi. Hepsi tannsal im de nnde eildiler ve aclar iinde
geen yzyllar sonunda kendilerini unutmam olan Tan-
ny a kranlarm ifade ettiler. Kendi insanlarna On un e-
m irlerini naklettiler. Onlara, Kenan lkesindeki atalannm
topraklarna dnmek zere her an yola kmaya hazr olma
larm sylediler.
Onlar adna senden, tannsal vahiy indiinde, ne zaman
yola kacamz rendiin an, bizleri derhal bilgilendirme
n i istiyorum .

Geri kalan drt kabile efinin neden katlmad konu


sunda tek kelime yoktu.
Mos oturdu ve btn bu anlatlanlarn zihninde yaratt
frtnann dinmesini bekledi. Ramsese kar silaha sarlan
Apirular! Gz kara, hatta lgn bir tasan! Orada olsayd,
kendisi ne yapard? Bir kenarda duramaz, o da silaha san-
lrd, kukusuz. Bu dnce, onun emirlerine uyacak yerde
plann ekiciliine kaplm olan kabile eflerine duyduu f
keyi yok etti: yzyllardr kendi elleriyle iledikleri bu toprak
larda ve kendi emekleriyle ina ettikleri kentlerde, nihayet z
gr insanlar olarak yaayabilmek! Ama o uursuz, o sinsi
Hape-naht, iren grevini yerine getirmiti ve Setepentotun
lgn bakaldn hayalinden geriye sadece ykntlar kalmt.
Mektubun son cmlesi en ksa zamanda zlmesi gere
ken bir sorunu dile getiriyordu: gerekten, Msrdan ne za
man kacaklard ? deal olan, hemen imdi, bu kn
Ramsesin lgn fkesiyle felakete dnmesini beklemeden
gerekletirilmesiydi. Ve zellikle de sahil yolu dnda kul-
326 GERALD MESSAD IE

anabilecekleri tek yol olan Sazlklar Denizinin geilmez ola


ca mevsim gelmeden; Mos oraya gittiinde kendisi buna
tank olmutu. Ama bu imknszd: Msr ordular kan dk
meyi gze alarak onlar engelleyecekti. Ve Mos, bin kez d
np, are bulamad soruna geri dnyordu: baansz
olurlarsa, Apirulann durumu eskisinden de kt olurdu.
u halde Ramsesin onayn almak gerekiyordu. Ve fira
vun, kendinden baka hi kimsenin szne deer vermezdi.
Onu, Apirulann kna izin vermeye zorlayacak tek ey,
Tanndan gelecek bir iaretti. Ama iaret gelecek miydi? Ne
zaman?
Mos, kayglarn Tsipporaya belli etmemeye urayor,
ama gece uyuyamyordu. En kts, zamann ok abuk
gemesiydi, vakit azalyordu. Geen her saat, baan ansm
artrabilir ya da azaltrd. Onunla lde konumu olan Tan-
nya, kendisini bu kmazdan kurtarmas iin dua ediyordu.
Sabaha kar uyuyabildi ve mthi bir rya grd: firavuna
mektup yazmas gerekiyordu. Ryasnda firavun, dev gibi
bykt, ama Mos ona kar koyabiliyordu.
Sabah, Mos en gzel papirsn ayrd, kamkalemi ye
niden kesti ve yazd.

Usermaatre Setepenrey e3 Aa ve Yukan M srn m ut


lak hkimi ve efendisi, Memfis saraynda, Nezm et-m utun
olu, eski hizmetkr Ptahmostan.
N il vadisinin, alak ve yksek topraklarn m utlak hkimi
ve efendisi daym, ok uzak gem i zamanlardan b ei Apiru
halk senin lkende tutsaktr. Bu halk beni ef olarak seti
ve benim azmla senden, atalarnn tek olan Tanrsnn
buyruuna uyarak, geldikleri Kenan lkesin e geri dnmele
rine izin vermeni rica ederler.
Bu Tann, halkn tutsak etmi olanlarn, iradesine boyun
emedikleri takdirde fkesiyle cezalandrlacaklarn bildir
m itir. Sana yalvarrm, Usermaatre Setepenre, lkenin ok
sevdiim halkn, Efendilerin Efendisi olan Tannn m gazab
na uramaktan koru.
Yksek katndan gelecek cevab, ey Usermaatre Setepen
re, Kuzey Avariste Apis Hizmetkrlar semtinde kardeim
Haruna bildirebilirsin.
MUSA, MISIR PRENS 327

Bu mektuba, Ramsesten herhangi bir tepki gelecei d


nlemezdi. Bu nedenle Mos, bekliyordu, ama ok keyifsiz
di. Ancak bir sabah, Dou Byk Yeili geerek gelmi olan,
gemiciler inanlmaz bir olayn haberini getirdiler: Nilin sula
r kan krmz olmutu. aknlklar iinde, ellerini ge kal
dryorlard. Bu suyun iilemez olduunu da sylyorlard,
antlm olsa bile, ien hayvanlar hastalanmt. stelik ne
hir, binlerce l balkla doluydu, srt st dnm, binlerce
l balk.
Mosun kalbi deli gibi atmaya balad. ldeki sesin ha
berini verdii iaret buydu. Ayaa kalkt ve bard : Tek
olan Tannya krolsun! evresindekiler ardlar.
Drt gn sonra, Byk Siyahtan gelenler Harundan
mektup getirdiler. Apirular da Nilin krmz ktm grm
ler ve gn bu iareti karsnda alamlard. Ramsesten
gelmi bir mesaj konusunda tek satr yoktu.
Mos, bu haberlerin daha abuk gidip gelmesini salamak
iin, daha yakn bir yere, mesela Alaata yerlemenin doru
olup olmayacam dnd. Ne var ki gemiler oraya, ancak
onarlmay gerektirecek bir hasar olduu zaman uruyorlar-
d. Sazlklar Denizinin kar kysna gemeyi ise dnmek
bile istemedi: oralar casus kaynyordu kukusuz, kendini
tehlikeye atm olurdu. Oraya en son gidecekti, baandan
emin olduunda. Esion-Geberde hi olmazsa gemiciler bir
eit su ortayd, onlarla olabildiince abuk ve gvenilir
haber alabiliyordu.
Bir hafta sonra, ikinci kehaneti de gerekleti: Yukar M
sr, kurbaa kaynyordu. Ama Mosun sevinci ihtiyatlyd:
Ramsesi manta ve insafa davet edecek olan kurbaalar
deildi. O adamm tanyordu. Ancak, bizzat Osirisin grn
mesi onu etkileyebilirdi, o da dinsizlikle sulanma korkusu
yznden! Kukusuz Apirular da Ramses gibi birine Tann
tarafndan gnderilen bu uyarlan fazla zayf bulmulard.
Bu nedenle oralardan ses gelmedi.
nc uyan hemen ardndan geldi: Msr lkesi, bir
gn birdenbire Nbyeden gelen korkun sinek srlerinin
istilasna urad; insanlar ok acele ileri yoksa dan k
mamay yelediler ya da bunaltc scaa ramen batan
ayaa harmanilere brnmek zorunda kaldlar. Mosa tarla
328 GERALD M E S S A D 1E

lardaki almann da ok zorlatm sylediler, sinek sr


lerinin grlmedii Aa Msr dnda. Bu durum, Mosu iki:
nokta zerinde dndrd; ncelikle Aa Msrn, yani
Apirulann yaad blgenin felaketin dnda kalmas dik
kat ekiciydi; ikinci nemli konu, hastalk konusuydu. Ken
disi Msrdayken, byle sinek istilalarnn sonrasnda insan
larn, bazen ayakta duramayacak hale gelmelerine sebep
olan ateli ve tehlikeli hastalklara yakalandklarna tank ol
mutu. Pek ok kk yata ocuk ayn hastalktan lm
t.4
Besbelli Arfaksad tarafndan alelacele yazlm bir mek
tup, Mosa, Memfls ve Avaristeki rahiplerin, Mos tarafndan
krala gnderilmi olan mesajdan haberleri olduunu ve pe
pee gelen felaketler sebebiyle kayglarn dile getirdiklerini
anlatyordu. Mos tarafndan aklanan ve onun esrarengiz
Tanrsnn dnyaya gnderdii felaketler onlar korkutmu
tu, kraln bakanlarna, kral Apirulara izin vermeye ikna et
meleri iin bask yapyorlard.
Mos neredeyse limanda yayor gibiydi, Msrda olanlar
hakknda en ksa zamanda haber almak istiyordu.
- Niin bu kadar kayglanyorsun, demiti Yetro, Mosa.
Sana, Tannnn elinin senin zerinde olduunu sylememi
miydim? Seni terk etmesi iin hibir sebep yok.
- Benim bu grevi baaryla tamamlamam gerek! Ama bu
onur bir insana verildi, ben bir insanm, her eyi bilen dei
lim, her an mitli olamyorum.
Yetro, evet anlamnda bam sallad.
- Gelecek aylar btn gcne ihtiyacn olacak, Mos! Onu
dikkatli kullan!
Mos da geceleri daha uzun ve daha huzurlu uyuyabilmek
iin kendini zorluyordu.
Drdnc ihtar ilkinden tam hafta sonra kendini gs
terdi: o gne kadar grlmemi irilikte bir dolu lkeyi peri
an etti. Gemiciler, alanlarn tarlalarda yaralandm ve
atlarn, gkten den bu kurunlarla deliye dnp sitelerde,
klalarda byk zarara sebep olduunu anlatyorlard.
Adamlar, Mosun Msrla ne gibi bir ilikisi olabileceini ve
orada olup bitenlerle neden bu kadar ilgilendiini dnme
ye balamlard. Mos, eskiden Avariste tank olduu dolu
MUSA, MISIR PRENS 329

felaketini hatrlyordu ve bir kez daha ne kadar gl olursa


olsun, bu olaylarn Ramsesin inadn kramayacam d
nyordu. Onun, ok daha byk bir felaketin dnda plan
iin gvenebilecei tek mit rahiplerin panie kaplmas ola
slyd. Kendisinin yapabilecei sadece dua etmek ve bek
lemekten ibaretti. Her gn biraz daha artan kayglar iinde,
eskiden yapt gibi, Tanryla iliki kurmasn salayacak
gc yoktu. Zaman, durup dnme zaman deildi, eyleme
gemek gerekiyordu.
Gemiciler ve tccarlar daha ilk gemi limana varr varmaz,
yklerini bile boaltmadan Mosa haber gtrmeyi det
edinmilerdi. Ve adam gelirken yolda yakalyordu Mos.
- Msrdan yeni bir haber var m ?
Mos birka gn sonra, beinci felaketin krall penesine
alm olduunu da byle rendi. nsan belleinin hatrlad
en byk ekirge bulutlan Yukan Msra inmi ve Mem-
fise kadar btn ekili alanlar mahvetmiti. Halk tapmakla
ra kouyordu ve her yerde din trenler birbirini izliyordu.
Alk tehlikesi lkeyi tehdit ediyordu ve Mos bu kez Ram
sesin geri adm atacan dnd. Apirulann, Setepen-
totun ihanetinde su orta olduklarn renmemise...5
On iki gn geti, Avaristen gelecek, onu harekete davet
edecek olan mesaj beklemekle geen, belki de mrnn en
uzun gnleri... Hibir mesaj gelmedi. mitsizlie kaplmt
ve Yetro onun yreklendirmekte zorluk ekiyordu.
- Senin Tannn btn bu iaretleri bouna gndermedi,
dedi ona. O yenilgiyi kabul etmeyecektir, nk Ramsesten
de, yeryzndeki btn krallardan da gldr. Gvenme
ye devam et I Senin sabnn iin bir snav bu ! Btn bir hal
kn gelecei sz konusuyken bir tek insann sabn nedir ki?
Kukusuz Mosa, bu uzayan bekleyie katlanma gcn
veren, Yetronun sevgisiydi. Tccarlar ve Byk Siyahtan
gelen tayfalar ona altnc bir felaketin haberini getirdikleri
zaman, artk sabrm kaybetti. Batdan esen korkun b
km Artmas gn boyunca Msr zerinde esmi, gndz
leri geceye dntrm, azlan burunlan kumla doldur
mu ve her eyi san bir kefenle rtm, yok etmiti. Bu
uzun saatler boyunca insanlar nefessiz kalmt.
Sonra?" diye bard Mos, lgn gibiydi, bylesine kat
330 GERALD M ES S A D [ E

olabileceini ummad Ramsese kar nefretle doluydu,


Peki sonra?
Her eye kadir Tanr ile her eye kadir hkmdar ara
sndaki inanlmaz savam bilmeyen denizciler, Mosu by
le ldrtan eyin ne olduunu anlayamyorlard.
En kts, diye dnyordu Mos; oradaki insanlar
bana duyduklar gveni kaybedecekler. Atalarnn tanrs m
gszd, yoksa baka bir tann, arada bir verdii mit p
rltlaryla, onlarla oyun mu oynuyordu? Yaknlarnn verdi
i destee ramen, cesaretini kaybediyordu Mos. Birka gn
st ste limana inmedii bile oluyordu.
Bir sabah Yetro, kendisi onu uyandrmaya geldiinde, k
t gemi bir geceden sonra uyuyakalm olan Mos zor
uyand.
Yetro, ok iyi tand bambu ubuu gstererek: Mos
uyan! diye bard. Sana bir mesaj var!
Hl uyku sersemi, unutmaya alt kt bir ryann
hl etkisinde, ubuu ald, deri bac zd, kapa kal
drarak iki parmayla papirs ekti, ald.

Tannnm setii kardeim Ptahm osa, Kuzey Avariste,


Apis Hizmetkrlar semtinde kardeim Arfaksad eliyle.
Yedinci felaket zindanclarmz dize getirdi, ama bizim de
yreklerim izi yakt. Son birka hafta iinde, kk yata
pek ok ocuk, her sivrisinek afetinden sonra grlen o ate
li hastalktan ld. Salgn Memste kald, Avarise inmedi.
Halkn basks karsnda rahipler krala, senin buyrukla
rna uymas iin ricada bulunmaya gittiler. Kral ve rahipler,
bize beddua ederken, M srdan kovulduumuzu bildirdiler.
A rtk yola kmakta zgrz. Tanrmza byk b ir adak t
reni yaptk. Kardelerimiz ii brakt, gitm ek iin senden en
ksa zamanda gelecek em irleri bekliyoruz.

Mosun aknl o kadar byk oldu ki Yetro, damad


nn baylacan sand. Kzn ard ve ikisi birlikte Mosa
ayaa kalkmas iin destek oldular. Uzun sre, onlara sa
ma, tutarsz grnen szlerle anlatt, anlatt. Ona kini
katlm scak st iirdiler, ancak leye doru Mos kendi
ne gelebildi.
MUSA. MISIR PRENS 331

O zaman, alamaya balad ve Yetrodan teki tanrlar


iin yapt gibi yass tata bir adak duas yapmasn rica et
ti. Stito efendisinin bu durumuna ok zlyordu. nk
Mos, titriyor ve alyordu srekli.
Mektup ne diyor? diye sordu Yetro.
Mos ona mesaj zetleyince de cevabn, adak treninden
daha acil olduunu syledi.
Haklsn dedi Mos. Bylece, otuz yedi kabile efine, en
ksa zamanda Sazlklar Denizine doru yola kmalarn em
reden cevab mektubu yazd. Kendisi onlara rehberlik etmek
iin orada bekleyecekti. Mesajn yerine ulamas iin yedi
gn beklemek gerektiini hesaplamt. Sonra Apirulann
Sazlklar Denizi kysna gelmeleri de en az be gn srecek
ti, nk kalabalktlar. Bu hesapla on iki gn gerekiyordu.
Hemen yann ya da yarndan sonra yola kmas artyla
kendisi de onlarla ayn zamanda belki biraz daha nce ora
da olabilirdi.
O akam, Yetronun sunanda iki beyaz gvercin kurban
etti.
Heyecandan titreyen sesiyle Tanrm, dedi, setiin hiz
metkrn ve bundan byle senin olan halkn, tutsaklk zin
cirlerini krarak onlan kurtardn iin sana kranlarn
sunarlar. Sen insanlarn yardmna komak iin gklerden
inen tek Tannsn! Tanrm, elin gkten inerek bize uzand ve
sesin yeryznde yankland!
Yetro dinledi.
- Neden siz? diye sordu sonra, duman ivit mavisi ge
ykselirken.
- nk biz Onu duyduk, Onu dinledik. O baka hibir
halk zgr klmad.
Ertesi sabah ddo, Mosu geirmek iin limana kadar Sti-
toyla birlikte gitmeye karar verdi, nk enitesinin sal
ndan kayg duyuyordu. Bu bylenmi gibi dalgn, zayf
lam, baklan grnmeyen bir yerlere dikili insann, birka
hafta nceki yakkl gen adamla hibir benzerlii yoktu.
Yaknda hareket edecek bir gemi aradlar. Kaptanlardan bi
ri, ka gndr berbat bir deniz var, dedi ama, yelken ama
ya hazr kk bir Arap gemisi buldular, gemi yolcuyu al
may kabul etti.
Kelimelerin de tesinde

Hi deniz yolculuu yapmamt Mos. Geminin drt yana


srekli sallan ona kendi hayatnn simgesiymi gibi g
rnd. insan, iinde sallanyor, oradan oraya savruluyordu,
ama hep bir yne, hep ayn yne doru yol alyordu. Sonun
da, gnein ve rzgrn yardmyla, ocukluunun uykular
gibi derin bir uykuya dald. Buna ihtiyac vard, haftalardan
beri huzur iinde uyuyamamt.
Deniz genellikle frtnalyd, bir yandan girip br yandan
karak byk bir fkeyle saldran dalgalara kaplp srklen
memek iin kpeteye tutunmak gerekiyordu, ama Mosun
korkusu yoktu. O artk, Tannnn elinin zerinde olduu s
znn gerekliine inanmt. Ambara dolan sular saa sola
alkalanarak geminin yalpakmm daha da artrmaya, byle-
ce dengeyi bozarak tehlike yaratmaya balad zaman suyun
boaltlmas iine o da katlyordu. Bir n, sevdii, zledii
kadna gidii gibi gidiyordu halkna doru. Onu tanmamt
eskiden, ama Tannnn onu kendisine emanet ettii gnden
beri sadece onun iin yayordu. Tann tarafndan grevlendi
rilmiti ve onun temsilcisi olarak bu halk yaratyordu.
Gemi, Mosun gemite deve srtnda yol ald kylar bo
yunca ilerliyordu. urada burada, yamalarnda geceledii
ve iki kez haydutlar kamak zorunda brakt tepeleri tan
yordu... Akl, Hussamn oullarna, sonra Tsipporayla ve
olu Geromla geirdii son geceye gitti.
334 GERALD MESSADlE

Bu, bir kacna, zellikle de hamile bir kadna gre bir'


yolculuk deil, demiti Yetro, hareketinden nce. Tsippora
burada gvende olur, hamileliini salkl geirir. Halkn B
yk Yeilin kar kysna ulatnda onu sana getiririm.
Kucaklamalar, gzyalar, heyecan, coku. Damarlarn
da dolaan ate.
Hayalleri, Sazlklar Denizinin ve hrnlklarnn ansyla
sona erdi,
Tayfabana:
- Sular nasl, diye sordu. Aknt fazla m? i
- Bugne kadar glyd ama geilmez deildi. ans i
yardm ederse Sazlklar Denizini de rahata geip Byk Si- '
yaha varabileceiz.
Ama tayfaba gene de gnde birka kez yolcusunun dik
katli baklar altnda, aknty lmek iin denize bir srk
daldryordu. Yolculuk ilerledike Mosun zihni ve bedeni
gleniyordu; eski gnlerindeki uyank ve kararl gen ada
ma dnyordu yeniden.1 Hatta geminin yan sra yzen
bir yunus, mutlu bir ocuk gibi havaya srayp derek
oyun oynad zaman gld.
Yunus su yzne yakn yzyor, iler yolunda demektir,
dedi tayfaba. Aknt ok gl olduu zaman hi grn
mezler.
Bazen, kpekbalklarna da rastlyorlard.
Tayfaba Sazlklar Denizinin grndn syledii za
man Mosun kalbi, gsn delip kacakm gibi arpmaya
balad. Pruvaya kotu, harmanisi rzgrda rpnrken ma
vi ve beyaz kl ufka bakt.
Birka yz ar sonra nihayet insan hayalleri grnme
ye balad. Evet, insanlar vard, Sazlklar Denizi kysnda,
sazlarn uuk yeil yapraklarnn saklad insanlar, ama
sazlarn stnde gsleri ve yzleri aka grlyordu,
sazlklarn bugne kadar at en gzel iekler! Oraday
dlar!
Mos tayfabana Beni Msr kysna kar! diye bard.
Biliyorum dedi adam ve pruva tayfasna, byk krei2
sola ynlendirmesini emretti.
Mos, harmanisi srtnda, omzuna att dengiyle pruvada
duruyordu, sarholuklarn en lgnyla sarhotu. Birka ki
MUSA. MISIR PRENS 335

i kyya doru yrd, Mos uzaktan Harunu tanr gibi ol


du, yannda bir kadn vard.
Tekne, nihayet Mosu suya drebilecek kadar sola yat
t, sular daha az rpntlyd imdi; gemi, kreklerinin g
cyle kyya sokuldu, devrilme tehlikesine kar yelkenler in
dirilmiti. ok da derin olmayan drt ar kadar bir su, ge
mi bordasn kydan ayryordu. Tayfaba iskele grevi ya
pacak kalas getirdi ve daha yerine yerletirilirken Mos, rz
gra kaplm yaprak gibi utu, iki srayta Msr topra
na ayak bast.
Harunun, sonra kz kardei Miyamm kollarna atld,
insanlar lgn bir cokuyla onu kucakladlar. Kalabalk, bir
utan bir uca deprem olmuasna dalgaland ve uuldad,
yer altndan duyulan bir gkgrlts gibi.
Harun Sralan bozmayn! diye haykryordu. Birok ki
i artk zgr olan tutsaklar sralan bozmasn diye gerilere
doru kotu. Ta uzaklara kadar Sralan bozmayalm! ses
leri duyuldu.
Selam Mos! diye bard gemidekiler. Grdkleri man
zaradan akna dnmlerdi, anlatlan btn o tannsal
iaretlerden bile daha inanlmaz bir olayd bu.
skele ekildi, Mos veda kelimeleri bard gemidekilere,
ama gzleri telerde, orada bekleyen insanlardayd.
Sonra, yarmdaki iki kiiye -biri Arfaksadd- Beni omuz
larnza aln! dedi.
Omuzlarna kt ve gz alabildiine uzanan, kollarm g
e kaldrm bir insan denizi grd. O da kollarm kaldrd.
Drt yz yl sren klelik burada sona eriyordu! Rzgr, toz
lar savurur gibi, ekilmi aclan alp, gtryordu. Efendi
lerine mutlu haberi verebilmek iin kouyor sanlan aceleci
bulutlarn akt gn altnda yeni bir dnya douyordu.
Tann verdii sz tutmutu.
- Tanrmza krolsun! diye bard.
- Tanrmza krolsun! diye tekrarladlar.
Rzgr haykn, dalgalarn sesi ve sazlklarn yumuak
arksyla birlikte sonsuz ufuklara kadar gtrd. Bu, in
sanlarn haykn deildi artk, yeni bir var oluun dnyaya
sesleniiydi.
Kaynaka ve
eletiri notlar
Msrl gen adam

Bronz bir heykele benzeyen adam

1. Efsaneye gre Musann Nll sularnda yzmekte olan beii


ni bulan ve burada ileri srlen teze gre onun gerek annesi olan
firavun kznn ad bilinmiyor. Eski Ahitteki metinlere dayanan Ya
hudi inanc bu adn Bat-Yah veya Bit-Ya olduunu iddia ederse de,
brancede Tann'nn kz" anlamna gelen bu adn bir Msrl pren
sese ait olmas imknszdr. Ayn metinler onun, Kalebin soyun
dan gelen Meredin kars olduunu syler. Bu kitaptaki Nezmet-
Tefhut adysa hayal rndr.
Kaleb, daha dorusu Eski Ahitin Kaleblerinden biri, Yahuda
kabilesinin, en nemli klanlarndan birine adn vermi olan nl
atasdr. (Andr-Marie Grard, Dictionnaire de la Bible, 1989). Bu
noktadan hareketle, sz edilen firavun kznn nl bir bran'yle
evlenmi olmas gerekir ki, Msr tarihinde rastlanm bir olay de
ildir ve gereklii phe gtrr. Eski Ahit, Musa'y evlat edinmi
olan kadndan sz ederken, onun branerle likisini de anlata
rak, dolayl olarak Musann Msrl anne ve bran babadan dn
yaya gelmi olduunu ima eder.
2. Eski Msr uzunluk ls olan 1 an krk santimetre civa
rndadr.
3. Doubilimcilere gre Apiru veya Hapiru, tbrancedeki tb-
riin karl olan ve branflere verilen addr. Yz yl kadar nce
doubilimciler, Msr metinlerinde ska rastlanan Apiru kelimesi
ile onun iviyazsyla yazlm metinlerdeki karl olan habiru ke-
3 40 GERALD MESSADl

lmesinin ibri adyla ilikili olduunu kefetmilerdir (Joseph


Mlze Modrejewski, Les Juifs dgypte de Ramss II Hadrien,
Paris, 1991). Kelime, kumla rtl anlamndadr ve o ada M
srdan Mezopotamyaya uzanan blgede yaayan yan gebe hal
ka uygun dmektedir. bri kelimesi Kitab Mukaddeste otuz kez
bran anlamnda kullanlmtr.
4. II. Ramsesin babas I. Seti, XIX. Slalenin ve Eski Msrn
nl hkmdarlarndan biridir. M 1313ten 1292ye kadar h
km srmtr. u halde saltanatnn drdnc yl M 1307 y
lma tekabl eder.
Bu dnemin seilmi olmasnn ki nemli dayana var. lki, b-
ranlerin, Musann nderliindeki byk gnn (k), Yusufu
tanmam olan yeni kral zamannda yaplm olmasdr (k, I,
8). Yusufu tanm olan kraln ad sylenmemiti ama, tanmam
olann ikdan dneminde depo-kentler Pitom ve Ramsesin ina e-
dildii biliniyor (k, I, 11). Kesin olarak bilinen, inaatn I. Seti d
neminde balad ve II Ramses ikdan yllarnda tamamlanddr.
Bu kentlerin kincisi Pi-Ramses adyla Ramsesin yeni bakenti ola
caktr. Tevratn ikinci kitab olan kta bundan sz edilmemitir,
nk o srada kent henz resm statsne kavumamtr.
kinci dayanak, k Kitabnm, tbranlerin Msrda tutsak ol
duu (ve kentlerin ina edildii) yllarda bir kraln ldnden sz
eden cmlesidir (k, II, 23). Bu kral I. Seti veya Ramses olabilir.
Ne var ki len kraln II. Ramses olmas mmkn deildir, nk :
Firavun I. Seti ok uzun bir iktidar dneminden sonra (altm yedi
yl) M 1212de ld. Oysa arkeologlar, Erihamn, Yeu tarafndan
M 1250lerde fethedilmi olduunu saptamlardr; bu tarihte
Musa oktan lmt. Bu durumda Yahudilerin tutsak olduu ve
Musa'nn Msrda yaad dnemde tahtta olan II. Ramses deil
babas I. Setidir.
Musann gizemli kiilii ve hayatna ve eylemine ilikin ok
nemli noktalarn karanlkta kal, Eski Ahite ters den birtakm
kuramlarn ortaya atlmasna neden olmutur. Nitekim, Eski Msr
konusunda uzman bir Alman aratrmac olan Rolf Krauss
1997de, Musann, II. Setinin (M 1209-1205) olu Amenmes ve
ya Amonmesten bakas olamayacan iddia etti. (Musa bir fira
vun muydu?, Le Figaro, 28 austos 1997). Kraussun kuranmda
ok derine inmeden, iddiann birok nedenle gerek olamayacan
MUSA, MI SI R PRENS 341

syleyebiliriz: bu kuram, Musann Erihamn alnndan sonra ha


yatta olduu sonucuna varacaktr ki, bu Eski Ahlttekl, arkeologla
rn da dorulad bilgilere gre imknszdr; stelik, M 1205-
1200 yllan arasnda Msr tahtnda hkm sren zorba kral, Su
riyeliydi (A. Erman ve H. Ranke, La Civilisation Egyptlenne,1976).
Bir baka kuram, Musann, M XV. yzylda, yani III. Tutmo-
sisin (M 1479-1425) iktidar yllarnda doduu iddiasndadr ve
iddiasn iki temele dayandrr: ilki, I Krallar Kitabmn (VI, 1) anlat
tklardr. Bu kitapta Msrdan k ile Sleyman Tapmann ya
plmas arasnda 480 yl olduu yazldr ve Ibranlerin Kzlde-
nizden geileri srasnda deniz sularnn ekilmesi ve geri gelme
siyle (gelgit olay) ilgili bilgi verilir (k, XIV, 21-27). Oysa, Krallar
Kitabnn, k srasnda Ibranlerin 480 yldan beri Msrda bu
lunduklarn yazan Tevrat'n, k Kitabn (k, XII, 40) gerek
kabul ettii anlalr. Bu iki metin birbiriyle elikilidir, nk tap
nan yapm Msrdan kn hemen ardndan balam olamaz.
ikinci dayanak, ilk bakta daha ekici bak alan sunuyor: ku
ram, kn, M 1470lere doru gerekletirilmi olacam iddia e-
derken, bunu Tiradaki (bugnk Santorini) byk volkan patlama
syla birletiriyor. Bu patlama srasnda volkann btn lavlarn
kustuu ve kme sebebiyle kraterin denizin altna indii biliniyor,
ilk anlarda deniz, kraterin iine dolarken byk miktarda suyu em
mi ve o adan yzyllar nce alm olan kanaldan -ilk Svey Ka
nal diyelim- Kzldenizin sulan da hzla oraya doru ekilmiti; son
ra suyun, birden, kraterin iindeki cehennem scayla buharlaa
rak, korkun bir infilakla patlamas sonucu, deniz bu kez dev bir
met dalgas halinde geri dnmt. Kurama gre, branler suyun
ekilmesi srasnda, Kzldenizi ok da zorlanmadan gemiler, dev
met dalgasysa artlarndaki Msr ordusunu boarak ldrmtr.
Grnteki olabilirlie ramen bu kuramn birok zayf nokta
s var. Burada en nemli tanesini inceleyelim. nce, eer bir de
niz ekilmesi olduysa, bunun Ibranlerin ayaklan bile slanmadan
karya geebilecekleri lde olmasna, yani, tm suyun yok olma
sna imkn yoktur. En az bir metrelik su kalm bile olsa, ekilme
sebebiyle oluan gl akntda insanlarn yrmeleri mmkn
deildir. Sonra, Tira patlamasyla oluan met dalgalarnn, btn
Akdeniz havzasnn alak topraklarm, doudakileri ve hepsini silip
sprm olduu biliniyor: kaak ibramlerin de firavun ordular
342 GERALD MESSAD

gibi, kylardan kilometrelerce ierilere kadar saldran inanlmaz bo


yutlardaki sudan duvarlar altnda kalp, ezilmi olmalar kanl
mazd. Ve nihayet, en nemlisi, Sveyten nce yaplm olan ka
nal, Nili Akdenizle deil, Kzddenizle birletiriyordu ve M VI. yz
ylda Pers mparatoru Dara tarafndan, Msr istilas srasnda de
rinletirilmiti. Yani, ktan sekiz yz yl sonra. O ada, iki de
niz arasnda gerek bir balant yoktu ve bir gelgit olayyla denizin
emilmesi ve kabarmas sz konusu olamazd. Grld gibi bu
kuramm da hibir inandrc dayana yoktur. Musann Firavun
III. Tutmosis dneminde domu olduu iddias da aslszdr.
Btn bunlara ramen, Hra patlamasnn Msr kylarnda ve
zellikle korkun gelgit"in ve dev met dalgasnn Akdeniz havza
snda yaratt felaket, Msr halknn ve o yllarda Msrda, en ok
da Nil deltasnda yaayan Ibranflerin belleklerinde, silinmeyecek
izler brakmtr. Bu durumda kn nl yksn anlatanla
rn da bu olaydan etkilenmi olmalar dnlebilir. Ama bu kita
bn II. blmnde tbranflerin peindeki Msrllarn boulmalar
baka bir olayla aklanmtr.
Hatrlatmak amacyla, iki kuramdan daha sz edelim. lki,
1895te ngiliz arkeolog Flinders Petrie tarafndan Teb nekropoln-
de bulunan nl srail stelinden esinlenmitir. Stelin tarihi, II.
Ramsesin on nc olu ve halefi Kral Merenptahn beinci ik
tidar yldr; Ptahn sevdii anlamna gelen bu ad Mineptah veya
Memeptah olarak da sylenir. XIX. Slalenin son temsilcisi olan
bu kral, babasnn lmnden, yani M 1213ten 1204e kadar
hkm srmtr. Bu stelin 1955te, Etienne Drioton tarafndan
yaplan evirisi yledir:

Prensler Salam diyerek secdeye vardlar.


Dokuz-Yay arasndan biri bile ban kaldrmad
Libyahlar boyun ediinden beri Hitit lkesi banta
Kenan lkesi btn ktlklerden armd
Askalon fethedildi, Geser elimizde
Yenoam silindi yeryznden
srail tkendi, tahl kajmad
Hor Msrdan yoksun
Tm lkeler bar iinde
Kim bakaldnrsa yok olur.
MUSA, MISIR PRENS 343

zetle, bu, bir kendini vme antdr; zamanmzdan 1208 yl


nce bir hkmdar mutluluunu dile getiriyor, Msr btn kom
u topraklarda dzeni salamtr. Oysa gerek olduka farkldr.
III. Ramsesin son yllarndan beri askeri adan Msrn durumu
ktlemektedir. Merenptah dzeltmeye almtr (baars k
sa srm, nk askerdeki zlme onun lmnden sonra da
devam etmi ve kendisinden sonra tahta, Amenmes adl bir zor
ba gelmitir).
Bu stelin Musa yks iindeki nemi, srailin adnn getii ilk
tarihi bilgi kayna olmasdr. Bylece, Merenptahn Kamakta yap
trd (XIX. yzylda bunlar babasna mal edilmitir ki, yanltr)
drt alakkabartmadan M 1209da Filistinde bir isyan ktm
reniyoruz. srail, Msr tarafndan cezalandrlm (Eski Ahit bun
dan sz etmiyor) ve tahl ekili alanlar yaklmt. Bu belge, srailin,
M 1209da, Filistin'de iyice yerleik olduunu ispat etmektedir.
Bununla birlikte, baz uzmanlar, steldeki cmleleri baka trl
aklyorlar; srail tkendi, tahl kalmad, cmlesini srail tken
di, tohumu kalmad diye evirerek, srail soyunun tketildii an
lamna geldiini savunuyorlar. Buradan, btn erkek ocuklarn,
birinin bile sa braklmadan ldrld sonucuna varlyor. Me-
renptahm incelenen mumyasnn ok hrpalanm bir cesede ait
oluu, onun su basknnda lm olmasyla aklanmtr. Bu du
rumda, k olaynn firavunu Merenptah olmaldr; kuramn da
yana budur.
Yukarda yazlanlar, bence, u sonuca varyor: k, M
1204te gereklemitir... Yani Erihann fethinden aa yukar elli
yl sonra!
kinci kuram, Sina ve Arabistan tarihi uzman Prof. Emmanuel
Anati tarafndan ortaya atld. ki temel gzleme dayanyor: bir ke
re, hibir yerde, Asyallann (Sina ve Yakndou halklar, branler
dahil, bu adla anlmtr) Msr dna g ettiine dair ve nl on
felaket hakknda bir kayda rastlanmamtr; buna karlk VI. S-
laleye ait (M 2375-2181) pouwer retisi adl metinde nl on
felakete benzer bir sra felaketin Msr perian ettii anlatlmak
tadr. Baka birtakm verilere de dayanarak Prof. Anati, kn,
II. Ramsesten on yzyl nce. Firavun I. Pepi dneminde yapld
m ileri srmektedir (Emmanuel Anati, La Montagne de Dieu- Hai
Karkom, 1986).
344 GE RALD M E S S A D 1E

iki nemli kusuru olmasa bu kuram kabul edilebilirdi. Torahta


(Tevratn be kitabmda) Pitom ve Pi-Ramses hakkmda tarihiler
tarafndan dorulanm bilgiler vardr. Oysa VI. Slalenin ilk fira
vunu olan I. Pepi zamannda bu iki kent yaplm olmak yle dur
sun, proje olarak bile dnlmemiti. Kuramn ikinci zayf nok
tas da udur: Erihann fethi M 1250de gereklemiti. Bu ku
ramn kabul edilmesi halinde, Musa ile Yeu arasnda bin yllk bir
zaman bulunduunun da kabul gerekir. Ve Yusufun Msra, za
manmzdan bin yl nce, yani son Gize piramidinin ina edili
inden elli yl sonra gelmi olmas gerekir. Bu durumda, Tevratn
be kitabmda yazl olan ve tarihilerce gereklii kabul edilebilir
baz olaylan yeniden gzden geirmek, hatta yeni bir kronolojik s
ralama yapmak gerekir ki, zaten ok az ve ok bulank olan niren
gi noktalarn da kaybetmek tehlikesiyle karlarz.
ite, btn aklanan nedenlerle, Musa'nn, I. Setinin iktidan-
nn ortalarnda veya son yllarnda domu olduunu sylyoruz.

Prens Ptahmos

1. Trkede Musa dediimiz Moe, Eski Msr dilinin tipik keli


melerinden biri olan, oul, erkek ocuk anlamndaki mes veya
mesu dan gelir. Eski Msr adlarnn pek ounda bu eke rastlarz:
Tutmes veya Tutmos (Tutun olu), Ahmes (Ahn olu), Rames ve
ya Ramses (Rann olu), Amonmes (Amonun olu) gibi... Moenin
gerek bir ad olmad, Msra zg bu ekin btnden koparlma
syla olutuu kesindir. Musann kukusuz, Nezmetmes, Setmes,
Ptahmes veya buna benzer birleik bir ad vard, ama bunu asla
renemeyeceiz, nk ok belli sebeplerle, bu ek-kelimeye bal
olan ve dorudan akrabal ifade eden blm yok edilmitir. Ibra-
nce etimolojinin Kitab Mukaddese (k, II, 10) dayanarak yap
t aklama (Senin adn Moe olsun, nk seni sudan kar
dm), bran grameri asndan benimsenir bir izah deildir: Mo
eye en yakn, Ibrance kelime olan mae, ekmek, karmak an
lamndaki maah fiilinin, gemi zaman 1. tekil ahs olarak ekil
mi kalbdr. Bu durumda sudan karan anlamna gelir ve Ki
tab Mukaddesin aklamasyla varmak istedii sonuca uymaz.
Fakat bu konuda asl nemli olan yaplm baka bir yanllktr:
MUSA, MISIR PRENS

bir Msrl prensesin tbrance konuarak o cmleyi sylemi olma


s mmkn deildir.
Musayla ilgili bir baka nemli gariplik de, Amramn ocukla
r arasnda ad, daha dorusu Harun ve Miyam gibi tbrance bir a-
d olmayan tek ocuk olmasdr. Halk tarafndan tam bran ola
rak kabul edilmi olsayd, kukusuz gerek bir ad olurdu; yle
olmamtr. Aslnda, branler arasnda bymedii kesindir. k
Kitabnn bu konudaki szleri aktr: Bir gn Moe byd, ken
di insanlarn arad ve onlan en ar ilerde alrken buldu. (
k, II, 11). Demek o gne kadar onlarla yaamyordu.
Firavunun, branlerin erkek ocuklarnn ldrlmesi iin ver
dii emir zerine Nil Nehrine braklan aylk ocuk yks, Nili
hi grmemi ve Msr sarayn ve trelerini incelememi olanlara
ynelik, romantik bir yk, bir masaldr. Ve burada, insan, br
erkek ocuk Harunun neden Musayla ayn maceray yaamam
olduunu da dnmeden edemiyor.
kta, srail ulusunun kurucusu hakknda, zellikle dou
munun karanlklar iindeki yksnde, olaylardan be yzyl son
ra anlatlanlar, hele ayrntlarda, mantk hatalaryla doludur. Mu
sa'y tayan beiin, Nil kysndaki bir sazln ortasna brakld
sylenir. yle olsayd beik, orada hapsolarak sonsuza kadar
kalabilirdi; lm tehlikesi iindeki bir ocuun, ksa bir sre son
ra oradan alnmasna imkn olmadm bilerek, byle bir yere b
raklmas aklddr, ocuk orada ya alktan lecek ya da timsah
lara ve farelere yem olacakt. Bu ykde, kz kardei Miyamn,
kil ve katranla su geirmez hale getirilmi beie ne olduunu g
rebilmek iin yakn bir yerde sakland da anlatlyor, oysa iyice
saklanm beie ne olabilirdi k?
Bebei grr grmez onun bir bran ocuu olduunu anlam
olan prensesin gzlem yetenei de alacak eydir. Nasl anlayabi
lirdi? Snnetli olduu iin deil tabi, nk o ada Msrl erkek
ocuklar da snnet edilirdi (aslnda, bu bran tresi de belki uzun
sre birlikte yaadklan Msrllardan alnmtr).
Ayn yk firavun kznn (bu szlerle firavunun tek kz oldu
u izlenimi veriliyor, oysa ocuk lmlerinin ok fazla olduu M
srda krallarn saysz ocuu olurdu; II. Ramsesin yze yakn o
cuu olduu biliniyor) saray kadnlaryla birlikte Nil kysnda y
kanmakta olduu anlatlyor. Bu hayal sahneyi anlatanlarn, M
346 GER AL D MESSAD

sr saraynn treleri hakknda hibir ey bilmedikleri kesindir; M


srllar olaanst titiz insanlard ve Eski mparatorluk dnemin
den balayarak, Msrl prensesler, kyller gibi Nilin amurlu su
larnda deil sarayn kuyu suyu ya da ince kumla zenle szlm
nehir suyuyla doldurulmu havuzlarnda ykanrlard. Zamanmz
dan bin yl nce, Msr saraylarnda hamamlar vard. Musann
beiinin k Kitabndaki bulunu yks, Eski Msr konusun
daki bilimsel aratrmalarn nda tmyle hayal rndr.
Nihayet, firavun kzTnn altn kalbi yks de, halkn hayal
gcnn, her zaman yaratmay sevdii masallardan biridir; bir
kral kznn, babasnn lmesine karar verdii bir bran ocuu
kurtarmak iin onun emrine kar kmas olacak ey deildir. Ay
rca, btn bran erkek ocuklar firavun emriyle ldrldkten
sonra, ayn firavunun kznn bir bran ocuu evlat edinmesi
mmkn olamaz. Evlat edinme kurumu kukusuz Eski Msrda
da vard, Londradaki Ashmolean Museumda bulunan 1946.96
sayl papirs bunun belgesidir, ama lme mahkm edilmi bir
ocuun bir firavun kznca evlat edinildiini sylemek, delice bir
iddiadr. nk bu iddia Musaya, firavun soyundan gelen bir M
srl prensin sahip olduu haklan kazandrmaktadr.
kn yks, Msr gelenek ve treleri konusundaki bilgisiz
lii ortaya koyuyor; ama k Kitabnn ilk iki ana metninin (Yah-
ve ve Elohim metinleri -Richard Elliot Friedman, Who Wrote the
Bible? New York, 19870 ok daha ileri bir tarihte, M VIII. yyda,
Musann yaad kabul edilen yllardan be yzyl sonra yazlm
olduu da unutulmamaldr. Bu kitap, Msr artk uzak bir lke
olarak dnen, mesela, kendilerinin sulan berrak rdn Irma-
nda ykandklar gibi, Msrl prenseslerin de Nilde ykanabildii-
ne inanan bir halk iin kaleme alnmt.
k metinlerinin romantik hatta ocuksu renklerle bezenmi
bir ermiler kitab olmas anlalr bir eydir. Musann Msrl
atalara sahip olduu kabul edilemezdi, nk bunu iddia etmek,
onun putperest bir soydan geldiini itiraf etmek demekti. Buna
ramen, onu firavun saraynn bir yakn, hatta ailenin bir yesi
olarak kabul eden inanlar M I. yzyla kadar varlm srdr
d. Luka, Resullerin Ilerinde (VII, 22) Musa'nn Msr bilgelii i-
inde yetitiini syler: sradan branlerin sahip olamad, olaa
nst, inanlmaz kaderin yazld yer, Msr saraydr. k Kita
MUSA. MISIR PRENS 347

b (XI, 3) yle syler: Musa Msrda ok nemli bir kiiydi.


Musann, nce I. Senin, sonra II. Ramses'ln saraynda zel ve
saygn bir mevkii olduu biliniyor. Oysa, II. Ramses dneminde M
srllarn branlere besledii byk nefret dnlrse -k Kita
b da anlatmtr- Musann, bir prenses taralndan evlat edinilmi
ocuk olarak bu saygnla sahip olmas mmkn deildi. Burada,
Musann parlak zeksyla, ocukluktan ktnda sarayda kendine
ayrcalkl bir yer yapt dnlebilir. Ama k Kitab bile Mu
sann ocuk yandan beri firavun ailesi iinde yaadn sylyor.
Bir gn Musa byd, kendi insanlarm arad ve onlan en ar i
lerde alrken buldu. (k, II, 11). Buradan da bellidir ki Musa,
delikanllk ama kadar, Ibranlerin durumundan habersiz yaad.
Demek ki kral ailesinin iindeydi, o prensesin z olu olarak...
Burada bir noktay hatrlatmak gerekir: Eski Msrda ocuun
yasall anneden gelir. Bu nedenle firavunlar tahta ktklarnda
sembolik olarak (her zaman da sadece sembolik olmazd) kz kar
deleriyle evlenirlerdi: babann nemi yoktu. Gebe kalma olgusu
nun sim henz zlememi olduundan, ocuk ncelikle anneye
aitti. Mos eer bran bir babadan domu olmasayd, gerek bir
Msr prensi olurdu. Ama, Apiru olan babas, sadece paral asker
olarak orduya alman veya ii olarak altrlan, ikinci snf insan
saylar bir halka mensuptu.
2. Bgzen Hathorla ayn olduu ileri srlen gk tanras.

Gece, saray bahesinde bir konuma

1. Gnmzn bilgileri nda, Ibranlerin Msrdaki varl


nn ne derece eskilere dayandm sadece Tevratn be kitabnn
tanklyla gerek olarak saptamak imknszdr. Kitab Mukaddes,
Levinin ardndan kuak ve Yusufun soyu olarak da yedi kuak
yaam olduunu sylyor (k, VI, 16-20 ve Saylar, XXVII, 1).
Tann, brahimle anlatnda ona 400 yllk esareti bildirmitir
(Tekvin, XV, 13). Bu say kta 430 olarak gsterilir (k, XII,
40). Eski Ahitte yazlanlar harfi harfine doru kabul etmek yanl
tr, bu kitabn, anlatt gerek olamayacak baz olaylar yznden,
tmyle hayal rn olduunu dnmenin hata olaca gibi.
Ibranlerin (Apiru ya da Hapiru) varl hakkndaki ilk bilgilere
348 GER AL D M E S S A D 1E

gnmzden bin yl nce rastlanyor. Aralarnda Hiksoslann da


bulunduu gebe kabilelerin, getikleri yerleri yamalayarak Me
zopotamyadan Akdenize geldikleri adr bu. Bu gebe insanla
rn bat Sam dilleri konutuklar biliniyor, demek brance de ko
nuuyorlard. Onlardan Apiru, yani kelime anlamyla tozlu diye
ilk sz eden, Mezopotamya tabletleridir: bu ad, gebeleri ok iyi -
zetleyen bir yaktrmadr.
Tun ann sonunda, milattan iki bin yl nce (XII. Slale d
nemi) Msr metinleri de bu insanlardan ayn adla sz eder. Bede
viler deildir sz konusu olan, Bedeviler dzenli aralklarla gelir gi
derlerdi, bu kabileler geliigzel zamanlarda geliyorlard. Bir ko
mutann nderliinde gelen, iki bin civannda savann olutur
duu dzenli kalabalklard. brahimin (Abraham) bu eflerden bi
ri olduunu anlatan Tevrat, onun kendi evinde yetimi 318 hiz
metkr olduunu syler. Apirular teki gebe kabilelerden daha
yksek bir uygarlk dzeyine sahipti. Klanlara ayrlmlard, ki
bunlardan biri ok ilgin bir ad tar: Y V H, tanry ifade eden sim
gesel bir ad, bizim alfabemizle Yahveh, yani Tann! Apirulann M
srdaki, zellikle de Deltadaki varlndan, merkez iktidarn zayf
lad XII. Slale dneminde sz edilmeye balar. Ancak kesin ola
rak yerleip yerlemedikleri bilinmiyor, sadece yamalama ama
cyla gelip gitmi olmalar da mmkndr.
Bilinen u ki, drt yzyl sonra, III. Tutmosis iktidan dnemin
de branler, Msr kontrolndeki topraklarda, zellikle Filistinde
krallk iin sorun olmaya balamlardr. are arayan iktidar, on
lar paral asker olarak orduya almak ya da Tebdeki Hathor ya da
Amon tapmaklarnda altrmak yoluna gitmitir (Paul Johnson,
A History of the Jews, New York, 1988; J. M. Modrzejevski, Les Ju-
ifs d'Egypte, a.g.e). Ynetimde ie alnmalar branlerin yerleik
dzene gemi olduklar anlamna gelir.
Eer yukarda anlattmz hipoteze uygun olarak Musann
I. Seti iktidan yllarnda doduu kabul edilirse, o doduunda !b-
ranlerin drt yz yldr Msrda yaad anlalr. Demek ki iki
Hiksos slalesi iktidarm, XV. ve XVI. slaleler (M 1790-1580)
dnemini yaamlardr. Hatta Hiksoslann yk arabalarnda ta
ndklar sylenebilir. Yusufa, babasyla kardelerini Goen top-
rana, yani Deltaya getirmesi iin izin veren firavun, bir Hik-
sostur.
MUSA, MISIR PRENS 349

Burada aklayc bilgiye iaret etmeliyiz. Bir kere, Msr'da


ki Hiksoslann iktidar dnemi br^nlerin bu lkedeki konumu iin
ok nemli olmutur. Msr metinlerinin ve zellikle de Ge Msr
dnemi tarihilerinden Manethonun iddialarnn aksine, Hlksos-
lar (Eski Msr dilinde rahip krallar anlamndaki heka hasut ad
Yunanllar tarafndan Hiksosa dntrlmtr), Msr kltr
n, trelerini ve dinini alt st eden barbar istilaclar deillerdi.
Evet, lkeye bir tanr, yeni bir tann getirmilerdi: Set. Msrllara
gre Ktnn temsilcisi, efsanede Osirisn katili olacak kargaa
tanns! Ama, bir firavun adnn (I. Seti) ve onu yceltmek iin Ava-
riste Apirulara ina ettirilen tapman da tank olduu gibi, Set,
Msrllarca kabul edildi. Hiksoslar da Msr inanlarm benimsedi
ler, krallan, en byk tannnn adn, Reyi, bu tannya saygy ifa
de edecek ekilde, kendi adlarnda kullandlar, Msr kkenli kral
lar gibi. Hiksoslar devlet tekilatm bozmadan korudular, orduyu
glendirdiler ve yaptklan birok faydal iin yaranda Msrllara
hafif sava arabalarnn kullanmn da rettiler.
Tek hatalan yabana kkenleri ve lkeye egemen olmalanyd.
Firavun Ahmosisin (M 1552-1526) iktidan ele geirmesinden
sonra, Msrllarca anlan bile lanetlenir oldu. Nefretten, onlarn
dostu olanlar, bu arada zellikle Apirular da payn ald. Hiksoslar,
Apirulann geldii lkelerden gelmilerdi; dilleri birbirine ok ya
knd, belki dinleri de. Onlarla anlaabilmeleri iin btn koullar
uygundu. Ama sonra Hiksoslar gitmi ve Apirular Msrda kalm
t. lkenin efendilerinin dostu konumundan, Birinci mparator
lukla birlikte, en ar ilerde altrlacak ikinci snf bir halk ko
numuna dtler. Bu lkeyi, ancak Douya dnerek terk edebi
lirlerdi: Musann liderliindeki g -k- ite budur!
Burada ikinci bir noktaya iaret edelim: tbranler, hazr kuvvet
halinde bir tutsaklar ordusu olarak, planlanan byk iler iin ok
ucuz el emei demekti, ama bunun yan sra nfuslarnn artmas
demografik yapy bozacandan siyas adan tehlikeliydi. k
Kitab'nda aka ifade edilmitir: Onlar (braniler) eziyet ektike,
nfuslan artyordu, ylesine artyordu ki Msrllar zor kullanmak
zorunda kaldlar. srailoullanna acmaszca, gerek kleler gibi
davrandlar, hayatlarm cehenneme evirdiler. [...] zetle, her eit
ar ite onlan kle gibi, lesiye altrdlar. (k, I, 12-14). G
rlyor ki, Deltada yerlemi olduklan yllarda da bran kalaba
350 GE R AL D M E S S A D l t

lklar Filistinde Msrllar iin sorun oluyordu. Filistin branfleri-


nin, her an, Deltadaki branerin yardmna komas mmknd;
o zaman Msr devleti, Aa Msrn bir blm kaybetmek tehli
kesiyle kar karya kalrd. Bu durumda, nius dengesini koru
mak iin yeni doanlarn ldrlmesi (yakn zamanlara kadar
inde uygulanan bir nlem) olmayacak ey deildir.
nc nemli nokta udur: I. Setinin iktidar dneminde,
szde-tekrannc Ahenatonun i politikada olduu kadar d politi
kada da acnacak kadar baarsz iktidarnn (btn Asya eyaletle
ri kaybedilmiti) yaratt byk zaaf devam ediyordu. Msrdaki
branerin yasa tanmazl ve Filistin tbranlerinin yaratt kar
klklar Msrllarda kayg ve bu halka kar kin uyandryordu.
Btn bu saptamalardan kan sonu, Msrllar ile braner
arasnda gven ve iyi niyete dayanan bir iliki bulunmaddr. M
srllar, bir Apiru olarak Musann, yksek bir ynetim kadrosun
da yer almasna asla izin vermezlerdi. Yusuftan beri -o da zaten bir
Hiksos kralnn desteiyle yan Msrl olmutu- bir bran'nin kral
lk ynetiminde en basit bir greve getirildii grlmemiti (bir is
tisna olarak, M XII. yzylda, Meneptahm saraynda bir Ben Ha-
zenden sz edilir, o da imparatorun iki sunucusuydu).

Ptahmosun eitimi

1. Bugn, gnlk hayatn anlatld Msr metinlerinin, hiye


roglifle deil, hiyeratik yazyla yazlm olduu biliniyor; hiyeratik
yaz, bir eit stenografi gibiydi, sadece nszleri kullanrd. Eski
mparatorluk dneminde icat edilmi ve Ramses dneminde belir
gin biimde bozulan dildeki deiimleri izlemiti.
2. Gnmz aydnlan (okuma-yazma bilmeyenlerin saysnn
inanlmaz bir hzla azald bir dnyada) Eski Msr'da yazl metin
lere, yazmaya ve okumaya verilen byk nemi anlam grnm
yorlar. Bu, Yeni mparatorluk dneminde olduu kadar, Orta ve
Eski mparatorluk dnemlerinde de byleydi. Msr, bugnn de
yimiyle, gerekten okuryazar bir lkeydi. Bu olaanst rgt
lenmi lkede, nomlarda ya da Aa ve Yukar Msr eyaletlerinde
ve hatta igal edilmi topraklarda yazl bir belge olmadan hibir i
lem yaplmazd. Bu nedenle, her yerde bir yazclar ordusu bulu
MUSA. MISIR PRENS 351

nurdu, kamuya alt ya da zel btn akit ve anlamalar, toprak sa


tndan bir parti kuman evkine, miras paylamndan tahnit ve
mumyalamaya kadar her tr ilem bu yazclar tarafndan belgele
nirdi; ordunun yazclar da papirs ya da tahta tabletler zerinde,
asker celbi ilemleriyle, tersanelerin, beylik ahrlarn ve depolarn
durumuyla, sava arabalarnn onarm masraflaryla, silah alanla
ryla ilgili belgeleri hazrlard. zel i mektuplarnn sonunda; Ge
lecekte sizin iin belge olabilecek bu mektubu saklaynzbiimin
de bir cmle bulunurdu (Erman ve Ranke, La Civilisation gypti
enne, a.g.e). Kulann arkasnda yontulmu kamkalemi, elinin
altnda hazr papirsyle yazc, aslnda, kk bir memurdu; bl
gelerinin bayazcs olan yarglar dnda.
km da dedii gibi byd aa kadar sarayda yaam
olan Musa, kukusuz Msr dilini ok iyi biliyordu.
3. Yeni mparatorluk dneminde bu grevin varl biliniyor
(krallk belgeleri bakan yardmcl, Aa ve Yukar Msr eyalet
valilerine balyd) ama Musann atand grev tam olarak bilinmi
yor, kukusuz birok baka grevde daha bulunmutu. nk, -
kn kulland deyimle ok nemli bir kii olabilmek iin, devlet
ynetiminde yer almas gerekiyordu : yarg, nom valisi ya da vali
yardmcs, hzineye bal bir kurumun bakan ya da bakan yar
dmcs ve nihayet, kraln bahazinedan ya da bayazcs gibi. B
tn bu gerevleri sralarken. k Kitabmn da ifade ettii gibi, Ibra-
nilerin bylesi devlet ve ynetim kadrolarnda bulunmalarnn he
men de imknsz olduu gereini de hatrlamak gerekir.
4. Musann, kta ifade edilen nemli kii olabilmesi, kra
ln onay ve atamasyla mmknd. Bu nedenle onun Firavun Se
tiyle dorudan grm olmas gerekir.

Grnn ardndaki gerek

1. Msrda, XVIII. Slaleden itibaren, yksek snfa mensup


soylu erkekler d grnlerine kadnlar kadar nem vermeye
baladlar. Kyafetler, pilili ve kolal i giysilerle gz kamatrc blr
zenginlik ve zarafet kazand. Erkeklere zg taklar, gerdanlklar,
bilezikler, yzkler eitlendi, oald.
2. Orta imparatorlukla birlikte, ku avlarnda, bir eit yass
352 GERALD MESSADl

madenden, S biiminde, elle frlatlan lobutlar kullanlmaya bala


d. Avustralya yerlilerinin bumerang gibi.
3. Gelecein II. Ramsesi olacak firavun olunun, babas I. Seti
hayattayken ve onun arzusuyla, ka yanda kral naipliine getiril
dii bilinmiyor. pularna bakldnda ok gen olmas gerektii
grlr. nk, o gne dek grlmemi bir uygulamayla on yan
da ordu komutanlna getirilmi, asker eitim alm ve btn sa
valarda babasnn yannda bulunmutu. Kukusuz, asker ve
dar deneyimleri gen prense, bu grevin gerektirdii gc ve oto
riteyi kazandrdktan sonra naiplie getirilmitir. Fikrimce, prensin
on alt ya da on yedi yalarnda olmas gerekir.
4. unun altm izmek isterim : btn deliller, firavunlar M
srnda cinsel zgrln snrsz olduunu gsterir. Utan kavra
m kesinlikle yoktur. Bunun sonucu olarak, hiyeroglifle yazlm
metinlerde erkek ve kadn cinsel organna ait izimlere ok sk
rastlanr.

ktidar ve yasa

1. Kronolojiye inanlacak olursa, nemli kii Musa'nn, naipl


e getirildii gnden itibaren gelecein II. Ramsesinin emrinde a
lt kabul edilir. Deltadaki ve vahalardaki asker slerin inaa
tnda altrlan branflerle grevi srasmda tanmtr. Bu garni
zonlarn kalntlar son otuz ylda bulunmutur (H. de Saint-Blan-
quat, Les grands capitals du Delta ve Dcouverts dans les Oa
sis, Science & Avenir). Ordu komutan ve krallk naibi olarak
Ramsesin, doudan ve batdan gelebilecek istilaclara kar asker
sler yaptrmak ve Deltadaki -kta da anlatlan- grkemleri si
teleri kurmak iin yeterli gc ve yetkisi vard.
Musa'nn, Aa Msrdaki bayndrlk ilerinde ok nemli bir
ynetici olduu varsaym temele dayanr :
a) Onun Msrda nemli bir kii olduunu biliyoruz; bu du
rumda orduda, tapmaklarda ruhban snf arasnda ya da devlet
ynetiminde bulunmas gerekir. Ruhban snfndan bir rahip ol
mas ihtimalini hemen bir kenara brakalm : tad bran kan
yznden bu imknszd, aynca, Msrl bir rahip olarak branle-
rin kaderiyle ilgilenmesi de beklenemezdi. Onun gelecekte bran-
MUSA. MISIR PRENS 353

1re kazandraca din ve hukuk yapda, Msrda alnm bir din


eitiminin en ufak zi yoktur. (Musa'nn teolojisinde Yahvehln bir
letirici rol Msr inanlarna tmyle yabancdr.)
b) Musann orduda nemli bir yeri olmas ihtimali de ok az
dr. Aslnda, Msr kurmaylan arasnda, kral soyundan prenslerin
yan sra, sarayn gzde kiileri de yer alrd (Desroches-Noblecourt,
Larme gyptienne la XIXe dynastie, Ramses II, la vritable his
toire, Grard Watelet, 1996). Ama yle olsayd, Musa hep sava
alanlarnda olurdu, branlerin sorunlanyla ilgilenecek vakit bula
mazd. Bu iki ihtimali de birlikte dnerek yle diyebiliriz : Mu
sa rahip ya da asker olsayd tapmaktaki ve ordudaki hayatla b
tnleir ve belki de yeterince tatmin olacandan, bran halknn
bana gemezdi.
c) Bir yanyla bran oluu, onun, tbranlerle ilikilerden sorum
lu olaca bir greve getirileceini dndrr. Byle bir grev, ba
yndrlk ilerinde olabilir, nk bu alandaki igcn branler
oluturuyordu. Acmasz ustabann ldrlmesi olay (k, II,
11-14) ertesinde, antiyeye gelen Musa'nn kukusuz orada yap
mak zorunda olduu bir ii vard; bu dnce bizi, onun, ynetim
kadrosunda, zellikle de bayndrlk ilerinde grev ald varsay
mna gtrr.
2. Msr garnizonlarnda gerekten de Libyallara grev verilmiti.
3. branler Msra gelilerinden itibaren, Aa Msra ve Delta
blgesine yerlemilerdir. I. Seti ve II. Ramses dnemlerinde, bu
blgelerdeki bran nfusun ne kadar olduu bilinmiyor. Hiksoslar
iktidarnda gelenlerin says, birka yz ile, iki ile bin arasnda
deiebilir. Kukusuz, Msra gidenlerin tm on iki kabile deildi
(olduka pheli ve uzmanlarca onaylanmam rakamlar); Eski A-
hitin birok yerinde tekrarlanan bilgiler, Sina tesinde bran isti
lasn ve yerleik bir bran varln anlatr. Kabilelerin birou,
hatta ounluu Filistinde ve evresindeki topraklarda kalmlar
dr. Ve Msrda bulunanlar, bran halknn sadece bir blmdr.
Drt yz yl sonra, nfus art, Msrllan rktecek ve hareke
te geirecek bir dzeye ulam olabilir (bu olabilir" kelimesi iyi se
ilmi bir kelime, nk bu niis art hakknda, Msrllarn tep
kisi ve zellikle de erkek ocuklara ynelik bir soykrm hakknda
hibir tarih bilgi, hatta belirti yoktur). Msrllar kayglanyordu,
bran halk Msrllarla kaynamyordu ve srekli isyan halindeydi,
354 GE RALD ME S S A D iE

ama devlet uzlamay yeliyordu nk I. Setinin ve II. Ramsesin


byk projeleri iin, ok ucuza kullanlan bir igc oluturuyor
lard. Peki, branler Msrllan ne zaman gerekten korkutmaya
baladlar?
Tevrat'n ilk be kitab gvenilir bilgi vermiyor ve kta yaz
l olan alt yz bin kii ok abartl bir say: bu say, evredekile
rin de eklenmesiyle en az bir buuk milyon insan demektir, by-
lesi bir kalabaln bir ila iki gnde g etmesi imknszdr. Bu
konuda karlatrma ynteminden faydalanabiliriz. I. yzylda
Flavius Josephus, Roma Msnnn nfusunun yedi buuk milyon
olduunu syler (Peri tu ludhaiku polemu). Msrda, XX. yzyl
ortalarnda, doum orannn 1 000 kiide 44,5 ve lm orannn
1 000 kiide 25 olduu gz nne alnrsa, yzyl bana her 1 000
kiide 1950 kiilik bir nfus artna ulalr. Bu, kaba bir hesap
la, bu lke halknn her yzylda bir misli artt anlamna gelir.
Kukusuz, bu model bylece uygulanamaz, ocuk lmleri ora
nn gnmz Msnna oranla ok daha fazla olduu Eski Msrla
ve ortalama mrn 45 yl gemedii bir dnemle bugn karla
trmak ok yanl olur. Demek ki, gerek istatistik verilerin yoklu
unda, nfusun, her drt yz ylda bir ikiye katlandm farz ede
biliriz. stelik, bu lkenin ok sk yapt savalarla srekli kan
kaybettiini ve nfusu acmaszca trpalayan salgn hastalklar da
hesaba katmak gerekir. Msrn on felaketi hi kuku yok, hayal
rn deildi, hi olmazsa btnyle deildi. Salgnlarn korkun
sonulan hakknda, Ispanyol fetihleri sonrasndaki Meksikadan
bir rnek verebiliriz. 1520de Aztek nfusu 20 milyon civarnday
d; iek hastalna yakalanm bir tek Kbal tutsan lkeye ge
tirilmesi sonucunda, balayan salgnla, yzyl sonra 1618de bu
say 1,6 milyona dmt (Jared Diamond, Guns, Germs and
Steel, The fates of Human Societies, New York, 1997).
Ama Msr tarihinde bylesine byk bir salgna rastlanmaz.
Bu nedenle, birka olaanst nedenle oluan geici olaylar dn
da Msr nfusundaki dzenli art sregelmiti. Bu noktadan yo
la karak, M XIII. yzylda Msr nfusunun bir ila bir buuk
milyon olduunu, yaklak te birinin Aa Msrda, br te
birinin Orta Msrda ve kalann Yukan Msrda yaadn iddia
edebiliriz. te birlik bir nfusun, yani 300 000 ila 500 000 ara
snda Msrlnn yaad bir blgede, Deltann, lke insanyla kay
MUSA. MI SI R PRENS 355

namam, her eyiyle yabanc otuz bin kiilik bir kalabaln var
lndan rahatsz olmaya balad dnlebilir. Zaten, bran n
fus bu saynn altnda olsayd, Msra gereken igc iin yeterli
olmazd.

Bir efin douu iin bir saat yeter!

1. Trampa ve alveri iin kullanlan bakr kle 91 g arln -


dayd. Helenistik dneme kadar Msrda basl para kullanlma
mtr.
2. Eski Msrn zaman ls bizim llerimizle hemen de ay
nyd: yl 365 gn 6 saate blmlerdi, yl 30ar gnlk 12 aydan
oluuyordu ve gne yl ile takvim yl arasndaki 5 gnlk fark
(epajomen gn) ekleniyordu. Gece ve gndz 12er saate bln
mt, gndz gne saati kullanlrd. Yeni mparatorluktan, bir
baka ifadeyle II. Ramses'ten itibaren geceleri su saatleri kullanl
maya balad.
Sistemin greceli kusuru, epajomen gnlerin varl ve yazn,
saatlerin k saatlerine oranla daha uzun oluudur.
3. Eski Msr konusundaki aratrmalar Msrda devlet grev
lerinin ok geni alan ve artc eitliliinin yannda bugnn
insanna ok garip grnecek bir yaps olduunu ortaya kar
mtr. Mesela, bir tapman barahibi ayn zamanda bu tap
naktaki btn madd ilerden sorumlu bir eit mteahhit gibiy
di. Ama bunun dnda, onun, zindanclk grevi de vard, n
k sanklarn yarg nne kanlaca ve dava sonucunun belir
lenecei gne kadar geici olarak kapatld hapishaneler tap-
naklann iindeydi. Krallk belgeleri idaresinin grevlileri de sa
dece ariv memurlan deillerdi, yasalarn yazl metinlerini onlar
koruduuna gre, uygulanmasn salamak da onlarn greviydi.
Kralln nemli bir kiisi olan Musa'nn da ynetim arklarnn
ileyiini ve bu konudaki yasal dzenlemeleri ok iyi bilmesi ge
rekir. Firavunlar Msn, tarihte grlm en brokratik devlettir:
yani hi kimse, resm bir atama veya onay olmadan hibir ey
yapamazd.
4. At, M XVII. ve XVI. yzyllarda, Hiksoslar iktidarnda, sava
arabalaryla birlikte Msra geldi. Rivayete gre, Yukar Frat ve
356 GER ALD M E S S A D 1

Dicle lkelerinden gelen Ari bir halk, Hurriler, Kenardlar aracl


yla Msra at salamtr (Erman & Ranke, La Civilisation gypti
enne, Payot, 1976). Yeni mparatorlukta halkn binek olarak kul
lanmasna izin verilen eek ve katr, sonra orta snfn tercih ettii
binek oldu ve at, soylu snln tekelinde kald. Zaten binicilik, ayr
ca yetenek ve beceri gerektiriyordu nk o ada zengi yoktu.

At ve boa

1. Msrda vergi sistemi vard ve zenginler kadar yoksullar da


vergiye tabiydi. Vergi, budayla, iplikle, deriyle, etle, papirsle, ma
den paralaryla denirdi... Her ikolundaki ykml, retiminin,
deben olarak (daha nce sz geen bakr deer birimi) hesaplan
m karln yazc vergi memuruna derdi. Zorluk karan y
kmllerse bambu kamndan sopalarla yola getirilirdi.
2. Eski Ahitte, Musann inaat ilerinde sorumluluk alm ol
duunu belirten hibir sz yoktur. Ama, buna ramen, bir bra-
nfye acmasz davrand iin ldrlen ustaba olay (k, II,
11, 12) iki adan bunun gerekliini gsteriyor. lk olarak, tbra-
mler, I. Seti ve II. Ramses dnemlerinde ok yaygn ve youn o-
lan inaatlarda alyorlard (k, I, 12); bran ekiplerin bir
subayn gzetiminde altn anlatan szler (k, I, 11) tar
lalardaki bir almay ifade ediyor olamaz, ancak bayndrlk i
lerinde ve zorla yaptrlan bir alma olabilir. kinci nemli nok
ta udur: bramler srekli olarak antiyelerde bulunduklar iin,
bu cinayet olaynn yaanaca yer de en gl olaslkla o anti
yeler olabilir.
k Musay, Msrdaki branlerin din ve ruhan efi olarak
gsteriyor; bu nokta tartma gtrr, hatta imknszdr, diye
biliriz. nk Msr konusundaki aratrmalardan edinilen bil
giler, I. Seti ve II. Ramsesin, gemiteki btn firavunlardan
daha mutlak hkmdarlar olduuna iaret ediyor. Bu zorba
krallarn, kendileriyle eit statdeymi gibi karlarna kabile
cek zerk bir din efin liderliindeki bran toplumunun varl
na izni verecekleri kesinlikle dnlemez. Varsaym olarak bi
le aklddr. Bu olsa olsa, km yazld dnem iin ho g
rlebilir bir hayaldir.
MUSA. MISIR PRENS 357

Tanrlarn hizmetkrndan
karanlk szler

1. Pek ok belge, zellikle Berlin papirsleri de gsteriyor ki M


srda i politika hayat, ounluk gemi alarda var olduunu
hayal ettiimiz o yce bilgelik iinde, lenlerle, din trenlerle ya
anan ideal bir hayat deildi. Tam aksine, komplolar, yolsuzluklar,
eyalet soylulannn merkez ynetime kar inat bakaldrlar, ah
laksz, agzl ve entrikac memurlar, rahiplerin oyunlar, dmdz
ve ak -ama rgtl- haydutluk, bin yl sren bir tarih mace
ray doldurur. Bunlar, sanat eserlerindeki -ou cenaze trenleriy
le ilgili, bu nedenle de din arlkl- figrlerden bile daha eitlidir.
Msr ok byk bir devletti, byk kar atmalar, insanlar a-
rasnda byk rekabetler yaanrd. nsan, hep ayn insand. H
kmet darbeleri eksik deildi. Basit bir asker olan Horemhebi by
le bir darbe iktidara getirdi. Horemheb, XIX. Slalenin kurucusu
olacak I. Ramsesin amcasdr. Ve I. Ramses, I. Setinin babas.
Ahenatonun, XVIII. Slalenin bu szde tektannc kralnn, baa
rsz ynetimi ve grlmemi rezaletleriyle merkez otoritede yaratt
knt, Birinci ve kinci ara dnemlerden beri devam eden bu
gszlk, XIX. Slalenin hkmdarlarm, zellikle de I. Seti ve n.
Ramsesi imknsz grnen bir savama girimek zorunda brakt:
krall ieride olduu gibi darda da yeniden yaplandrmak.
Musa'nn, bu iki firavun dneminde kazand saygnlk, onun,
hi olmazsa balangta, krall glendirme savamnda nemli
iler yapn gsterir. Bu hizmetlerini, ancak gerek bir Msrl
olarak ve tarihin ne yazk ki bize bilgi veremedii, resm ve saygn
bir grevde gerekletirebilirdi. kn yer yer birbirine ters den
sylemlerle szn ettii, II. Ramsesle olan bir ldeki yaknlk
da ancak, Musa'nn, krala bal bir idareci olmasyla mmknd.
Bu zellikleriyle Musann, yerel yneticilerle, zellikle de ge
mi iktidarlk dneminde ihmal edilmi olan Aa Msrn yolsuz
luklara bulam, kokumu yneticileriyle anlamazla dmesi
kanlmazd. I. Seti, gerekten de, bu blgede merkez ikdan ye
niden glendirmeyi baaran ilk kral olacakt; buras, bramlerin
yaad blgeydi (Yukan ve Orta Msrda var olduklarna dair hi
bir iz yoktur). Musa'nn Msn, Deltadaki Msrdan bakas ola
mazd.
358 GERALD MESSADE

Avariste ksa bir gezinti srasnda


ilgin szler

1. IV. Amenofis olarak da bilinen Ahenaton, XVIII. Slalenin fi


ravunlanndan biridir (M 1337-1354?). ktidarnda din bir ihtilal
le, byk Aton dndaki btn tanrlar tasfiye edilmitir. Dnemi
nin ikinci nemli olgusu, devletin, zellikle Filistin ve Suriyede teh
likeli lde g kaybetmesidir.
Amonhotep (Amon ondan memnun) olan adn Ahenaton
(Atonun houna gidiyor) olarak deitirdi. Beklenmedik ve ol
duka da esrarl lmnden sonra, rahipler yeeni gen Tutanha-
monu tahta kardlar. O da esrarl bir biimde ld (ok da esrar
l saylmaz, nk 1997de iskeletinin radyografik incelemesinde,
enseye indirilmi darbelerin izleri grld). Ahenatonun tilmizle
rinden biri, Aye, Tutanhamondan sonra ksa sre iktidarda kald,
sonra XVIII. Slale, gene esrarl ve karanlk koullar altnda sona
erdi, iktidar, sradan bir asker olan Horemhebi tahta karan h
kmet darbesiyle el deitirdi. Ve Msr tarihinin en gl iki h
kmdarm, I. Seti ve II. Ramsesi yetitirecek olan XIX. Slale M
sra egemen oldu.
XVIII. Slalenin iktidar kaybetmesinin ardndan, ruhban s
nf bakaldrd. Szde tektannclann iktidarlarnda devletten al
dklar para yardmndan yoksun kalan, sadece Aton kltne ya
ama hakk veren yasalar yznden ala mahkum olan Amon,
Osiris, Ptah ve teki tapnaklarn rahipleri ayaklandlar. Ve Ho-
remhebin desteiyle eski tannian ve zellikle de gelirlerinin b
yk blmn salayan Amonu kaybettii gce ve saygnla
kavuturdular. Ahenaton lanetlendi ve ad btn ant ve yaztlar
dan kazand.
Ahenatonun din devrimi, XX. yzylda, Freuddan Velikovskiye
kadar pek ok dnr, tarihiyi megul ettii gibi, sama ve bo
tartmalara da yol at. Onu, bazen, tektannclm kurucusu, ba
zen bran tektannl inancnn tilmizi olarak grdler. Oysa tek-
tannclk kavramnn Ahenatonun ilkel teolojisiyle hibir ortak
yan yoktur. Aton, Gne-Tann Rann simgesi olan gne kur
sunu ifade eder. Bu durumda, Ahenatonun szde tektanncl,
gerekte, totaliter bir putperestliktir.
Bir bran etkisi ilk bakta ekici grnse de, bu iddiay r
MUSA, MISIR P RENS 359

ten nemli deliller vardr. En nemlisi udur ki, bran tektanncl-


, Ahenaton devrinde, Musayla yz yl sonra kazanaca btn
lk ve gten yoksundu.
IV. Amenofisin biyografisi incelendiinde zel hayat garip ve ol
duka karmak olan kraln, onu gnee tapnmaya kadar gtren
mistisizm bunalmlar geirdii dnlebilir.

m rahibin szleri

1. Musa Ben konumada yava ve tutuum diyor Tannya (


k, IV, 10). Bir ulusun kurucusu ve byk lideri olan Musann,
en azndan bugn kullandmz anlamda kekeme olduuna inan
mak ok zor. Ama, heyecanland zaman, bir an, kelimeleri bul
makta zorlanm olmas mmkndr. Aynca, Msrllar arasnda
byd ve uzun yllar, yetikin ana kadar sadece Msr dilini
konutuu, Ibranceyi ok sonra rendi^ de unutulmamaldr.
Bu durum onun Ibrance konutuunda olduka yava ve karar
sz oluunu aklar.
2. Akdeniz ve Kzldeniz.
3. IV. Amenofisin beklenmedik ve esrarl lm onun askerler
ve rahipler tarafndan planlanm bir hkmet darbesi srasnda
ldrlm olabileceini dndryor. Sz konusu kiiler, h
kmdarlarn geli gidiini keyiflerince tanzim etmeyi alkanlk ha
line getirmi olmallar ki, Amenofisin ardl olan nl ama kiilik
siz Tutanhamon da onunla ayn akbeti paylaacaktr.
4. XX. yzylda, Musa'nn, Msr diniyle, zellikle de szde tek-
tannc, Ahenaton diye tannan IV. Amenofisin gne kltyle ili
kisi olduu konusunda baz varsaymlar ortaya atlmtr. zetle,
bazlar Musann tektannclmm, Ahenatonun tek puta tapma
kltnden esinlenmi olduunu, bazlar ise aksine, Ahenatonun
tbranlerin tektannclmm etkisinde kaldn savunur.
Freudun, Musa ve Tektannclk adl eserinde savunduu, bi
rinci gruptakilerin varsaymlar, ne tarih asndan, ne de karla
trmal ilahiyat asndan kabul edilebilir. Eer Freud, rnein, IV.
Amenofisin gnee tapan tektannclnm, babas III. Ameno
fisin iktidarnda balam olduunu syleyebiliyorsa, bu, onun,
gne diski putperestlii ile bran inana arasndaki ok ak fark
360 GERALD MESSADE

lardan tamamen habersiz olduunu ve sadece d grnteki


benzerliklerden hareket ettiini gsterir.
Birinci grup varsaymlar rten itirazlar noktada toplaya
biliriz:
a) Musa, Yahudilii, brahimin Tanrsna, drt yz yllk atala
rnn Tanrsna dayandrmasayd, bu inanc srgnde yaayan b-
ranlere asla kabul ettiremezdi.
b) brahimin Tanrs antropomorfiktir, yani insana zg zellik
lere sahiptir, tarihin akna ve insann evrenine mdahale eder
(Musann yaratt inanlmaz devrim budur), oysa Tanr Aton, sta
tik ve kozmiktir.
c) Musann tanrs Yahveh, branlerin Tanrsdr; oysa Ahena-
ton, byklk tutkusuyla, sadece Msr deil, vesayeti altndaki
lkeleri de Aton kltn kabule zorlam, baka bir deyile bir din
emperyalizmi kurmak istemitir. Bu fark, iki dinin geliiminde
kendini gsterir: Musann Yahudilii bran tarihine yepyeni bir
dinamizm kazandrm, Kenan'n ve teki evre topraklarn fethi
iin itici g olmutur, oysa Ahenatonun Atonizmi lkesini siyas
ve asker bakmdan iflasn eiine getirdi.
kinci grup varsaymlara yaplacak itirazlar da ayndr, tam ter
si olarak kukusuz: Msr'n kendi din tarihileri bile Ahenatonun
gne kursu putperestliinin Musa'nn tektannclmdan esin
lenmi olabileceini kabul etmez. lkel Msrda, krallktan nce de
gne, hayat dzenleyen tanrdr, teki tanrlar yaratan odur; bu
anlamda Msr dini kkeninde tektanncdr. Msr oktanncl
aslnda bir grntdr, nk btn teki tanrlar, grlmeyen
Gne Tannnn akisleridir. Ahenatonun yanl, nk yanl
yapmtr, onun, bu perde arkasndaki tektanncl elle tutulur
hale getirmesidir, gne kursunu, inancnn tek hedefi haline ge
tirmesi, onun baka biimdeki grntleri olan btn teki tan
rlar yok farz etmesidir. stelik, Ahenaton, yapt devrimin tan
tlmasnda iddia ettiinin aksine, hibir ey icat etmemitir; G
ne Tann klt zaten evrenseldi ve uzun sre de yle olacaktr
nk bu inanc Asurlularda, Afrika kkenli dinlerde, Azteklerde
ve Hint-Ar dinlerde grmekteyiz.
Musa, eer, yapt devrimde Msr dininden etkilenmise, bu
etki belki bir tek yerde, grnmeyen Tanr kavramnda kendini
hissettirir.
MUSA, MISIR PRENS 361

5. Eski Imparatorluktan bu yana, kralln btn topraklan,


rahiplerinkiler dnda, tahtn mlkiyetindeydi ve iletilmesiyle el
de edilen rnn yzde 20sl krala verilirdi.

Yamur

1 .1. Setiye kadar, Msr krallar, Aa Msrla pek ilgilenmedi


ler. Buras firavunlarn grkemli antlarla sslemedii, geni bir
iftlikti, Orta ve Yukan Msrla karlatrlamayacak kadar gzden
uzakt. LibyalIlarn batdan ve Hititlerin doudan srekli yinelenen
saldrlan karsnda I. Seti ve II. Ramses blgeyi gvenli hale ge
tirmeye karar verdiler, hatta Ramses, kendi bakentini, k d
neminin Pi-Ramses'ini, braneri acmaszca, en zor artlarda a
ltrd yeni siteyi burada kuracakt. Bylece, Musa da, hayatnn
nemli bir blmn burada, Deltada geirdi.
Aa Msrn geliimi ksa mrl oldu : I. Seti Avarisi geliti
rirken, Yeni mparatorluk, Delta nn sivri ucunda yer alan Memfsi
ihmal eder grnd, ok daha gneyde olan Teb ilgi ekmeye ba
lamt. Aa Msr'n yeniden gelime yoluna girmesi iin Ptole-
maioslar devrini beklemesi gerekecektir.

Deniz

1. Btn mrlerince belli bir sorumluluk yklenmi olan baz


kiilerin, lmlerinden sonra eski astlan ile tanrlar arasnda
araclk yapaca inancyla bir klt haline geldii grlmtr.
(Claude Traunecker, Les Dieux de lgypte, Que sais-je? 1992)
2. Denizin, Msrn kozmogonisinde de, mitolojisinde de hemen
hi yer almam olmas ok ilgintir. Ne bir deniz tanns, ne de tan-
nas vardr.
fke

Miyam

1. Msrda, zellikle Yeni mparatorluk dneminde byk ve


nemli ynetim birimleri, bu arada tapmaklar, alanlar iin ge
rekli erzak ve malzemeyi, tahta bal topraklardan ve merkezlerden
kendileri getirtirlerdi. Yazclarn altklar blmelerin bir eit de
po gibi kullanlmas bundandr.
2. bahe modas Yeni lmparatorlukta ok yaygnd.
3. zengi M IV. yzylda inde kullanlmaya balad. Ondan
nce biniciler atlarna binmek iin binek tahtas kullanmak ya da
seyisten yardm istemek zorundaydlar.
4. Musa'nn Msrdaki hayat konusunda kta olduka ksa
yazlm biyografisinin en karanlk noktalarndan biri de, onun
Medyene kamadan nceki evlilik hayatdr. Bir erkek, eer sakat
deilse, ok ender olarak yirmi yama kadar bekr kalrd ve Msr
llarda olduu gibi Ibranerde de olaan evlilik ya on beti. Hi
kuku yok, nl bir kii olan Musann da, evli olmasa bile, M
srda allm ekliyle birlikte yaad bir kadn vard. Ve bu du
rumda ocuklar olmadm farz etmek yanl olur.

Gene deniz...

1. Libya lnn be vahas -Sivah, Barhiyah, Farahrah, Dah


la ve Hargah- II. Ramses iktidarnda Libyallann saldrlarna kar
364 GERALD MESSADE

bir garnizon haline getirilmiti. Zamanmzda kaz ekiplerince


pek zerinde durulmam olan bu yerlemelerle 1970lerden son
ra ilgilenmeye balanm ve kale duvarlarna alt kalntlar bulun
mutur.
2. Eski Msrda dinin erevesi iinde bir gizemciliin de var ol
duu birok papirste rastlanan szlerle belgelenir. Resm dinin
yannda, sadece bu gizemcilikle gnl ba olanlarn bildii birta
km kuramlar ve kurallar vard.

Drt sihirim var benim


Ki hep gizli kalmal.
Srrna ereceksin,
Sakm sen ele verme
Kulana gitmesin
Saygsz gnahkrlarn.

Gecenin ve Gndzn Kitab'nda (A Rankoff, Fransz Dou Ar


keolojisi Enstits, Kahire, 1942) byle yazl.
Byle bir tarikata mensup bir rahip de (E. Chassinat, Hoiak
aynda Osirisin Sim, Fransz Dou Arkeolojisi Enstits, Kahire,
1966) yle diyor:
Ben srla aydnlatlm bir rahibim, ki, gsm grdklerimi
karp gstermeme izin vermiyor.
ller Kitab Tanra sis-Hathorun, Ra-Horusu zor durum
lardan kurtaran kudret szleri sylediini, bu szlerin, byk
bir sr olduunu, insanolunun onlar grmemesi gerektiini,
nk onlara bakmann (bir lml iin) affedilmez bir gnah
olduunu yazyor (Wallis Budge, Egyptian Magic, New York,
1971).
eitli yazl metinlerde btn krallarn byle gizli tarikatlara
mensup olduklar yazldr, ancak gvenilir hibir belge bu konu
da bizi aydnlatmyor. Kesin olan udur ki, bu tarikatlarn byk
ksmnda ama, inanmlarda, tanrsal varlkla dorudan ilikiye
girme duygusunu uyandrmakt. Bu, srekli meditasyon ve psiko-
fizik seanslar yapld anlamna gelir. Ahenaton adyla tannan
tektannc kral IV. Amenofisin veziri Ramosun (ya da Ramses)
mezarnda Amerikal bilgin J. H. Breasted tarafndan zlm o-
lan yaztta u satrlar vardr:
MUSA, MISIR PRENS

Renin szleri
Senin nnde [ifa ediliyor]
Yce babamn
Bana rettii...
Yreim onlar bildi
ve yzm, nurunu grd.
Anladm [...]

(Max Guilmot, Les Initis et les rites initiatiques en Egypte an


cienne. 1977). Tannsal esine ulamak iin yaplan meditasyonla-
nn varlm aka ifade eden bir metin.
Burada zetlenen tannsal esin retisi, btn byk misti
sizmlerde bu ekliyle vardr. En eskisi Yogann pranayamasdr
ve en yenisi, Gregorios Palamas ve Kei Nikeforosun bir eit
Ortodoks mistisizmi olan Hesihiaclmda grlr.
Baz metinler, bu tannsal esin seanslarnn, kiilik blnmesi,
beden dnda yolculuk diye anlatlan duyu yanlmalan gibi psi
kolojik fenomenlere yol atm gsterir. Byle bir fenomenin tan
olan aadaki satrlar, XXII. slalaye ait metinlerden birinden,
Leydenin T 32 papirsnden alnmtr.

ktm
alttaki giz dolu dnyadan
bedenimi seyretmek iin
ki o dnyadadr
ve karanlklarm aydnlansn diye.

Bu, hi kuku yok, bir lmn ardndan deil, yaayan bir in


san taralndan yazlm bir metindir. Mistisizmin ok klasik bir te
masm, kiinin, tannsal aydnlkta dirilie hazrlanarak kendi l
mn yaamasn dile getirir. Anlatt ikiye blnme izlenimi
kukusuz olaanstdr, ama psikotrop bir maddenin etkisi ola
bileceini de unutmamak gerekir. Dnyada, tannsal esini arayan
tm tarikatlar gibi, Eski Msrda da, kat, kenevit ve ammanit ben
zeri psikotroplar, uyuturucular kullanlrd.
Luka, Musa, Msr bilgeliine eritirilmiti derken (beklen
medik bir kesinlik, nk I. yzyln putperest Msn ne Yahudiler
ne de Hnstiyanlar iin gvenilir bir bilgi kaynayd) herhalde bil
366 GERALD M E S S A D t

gelik kavramn, din arlkl ya da deil, snr izilmemi bir bilgi


zenginliini ifade ettii eski ve geleneksel anlamda kullanmtr.
Ama Musann, kta anlatlan mucizeleri -ylan bastona dn
trmek gibi- onun, Msrllarn usta olduklar ve ancak srlan
renmi olanlarn yapabildii sihirleri bildiini gsterir.

Eli

1. branler toplu kabileler halinde Msr topraklarnda yerle


miti. Ama Filistinden uzakta yaanan drt yzyldan sonra, bu
kabilelerin birbirinden bu kadar ayn olduu dnlemez.
2. Medyene kana kadar, Musanm branlerin gznde
statsnn ne olduu, birbiriyle kavga etmekte olan ki bran i
iyi ayrmak istediinde onlarn, ldrd ustaba iin kendi
sini ele vermekle tehdit etmelerinden bellidir. Onlar zerinde ne
fiil ne yasal bir zorlayc gc vard, zaten bylesi bir otoriteyi M
srllar asla ho grmezdi.

Byk Siyah

1. II. Ramses zamannda bugnk Timsah Gl ile Ac Gl-


lerin yerinde, Sveyin kuzeyinde Byk Siyah diye anlan tek
ve byk bir su vard (Dr. Maurice Bucaille, Mose et Pharaon;
Du Bois Aym, Description de lgypte). Bu byk suyun, bu
denizin, geni Menzile Gln de iine alm olmas mmkn
dr; kuzeyde bulunan Menzile, Paleolitik am daha byk ol
duu sanlan bir glnn kalntsdr. Msrn coraf yaps
sonraki bin ylda deiti; belki gl sularnn, sulama amacyla
hesapsz kullanlmas yznden, XX. yzylda Azak Denizinde
olduu gibi, belki Nilin debisinde bir deiiklik yznden ya da
iklim deitii iin.
Bu denizin aa blm, Sazlklar Denizi diye anlan bir suyo
lu, bugn Kzldeniz'e karm olan bir doal kanal, kta haya
t bir rol oynamtr.
2. II. Ramsesin mumyasnn, 1975-1977 yllarnda Pariste
Muse de lHommeda Fransz ve Msrl uzmanlardan oluan bir
MUSA. MISIR PRENS 367

ka bilimsel heyet tarafndan yaplan incelemesinde, tarihiler le


doabilimcileri ok artan bir gerek ortaya kt: mumyann
karn boluunda Nicotlana longiora, yani ttn yapraklan var
d. Ve hi kukusuz oraya tahnit yapanlar tarafndan konulmu
tu. Bu bulu, ttnn kesinlikle Amerika kkenli olduu iddia
sn rtyordu.
3. Bugnn Kzldenizi (ki kesinlikle krmz deildir, oraya git
mi olan herkesin grd gibi) Ramses dneminde, Akdenize
benzetilerek. Byk Yeil diye anlrd. lki, Kuzey Byk Yeil,
kincisi Dou Byk Yeildi.
4. yknn rahat anlalabilmesi iin baz konulan aklamak
gerekir. Eski Delta hakknda, 1960l yllardan balayarak, zel
likle de Viyana niversitesinden Prof. Manfred Bietak bakanl
nda yaplan aratrmalar konuya aklk getirmitir: ncelik
le, Nilin kollarnn yataklan, son bin yl iinde, gzle grnr
ekilde yer deitirmitir; Pelusium kolu denilen eski kol, ok
daha doudayd ve kukusuz, bugnk Port-Saidin gneyinde
Menzile Glne dklyordu.
Avaris ve Pi-Ramses siteleri bu kolun dou kysnda kurulmu
tu. kinci konu, Deltann dousunda byk siteleri birbirine ba
layan bir kanaln varldr. nc konuysa, bugn ad bile bilin
meyen bir sitedir, gneydoudaki bir lagnn kysnda kurulu
byk bir kent olduu saptanmtr ve Byk Siyahn kuzeyinde
olmas gerekir: kentin, Asyann anahtar olarak kurulduu sanl
yor. Bu kent, yeri hl tartma konusu olan nl Pi-Ramses ola
bilir. (Henri de Saint-Blanquat, Les Grandes Capitales du Delta,
La nouvee gypte ancienne, Science &Avenir, mays 1980).
Btn bunlardan kan sonu, branerin, Sinaya, ku uu
uyla yz kilometre kadar uzaklkta olduklan ve Sazlklar Denizi
ynnde gney yolunu tercih ettiklerine nlerinde yz elli kilomet
relik bir yol bulunduudur.

Kamak

1. Tarihle ve Eski Ahitle hibir ilgisi olmayan ve ok da aklan


madan srdrlen bir inan, bran dininin Msrda brahimden
Musaya kadar hi deimeden varlm koruduunu savunur. Bu
368 GERALD MES S AD E

demektir ki, tek bir Tanr (Yahveh ya da Elohim) kavram Msrda


ki tutsak branlerce hep yaatlmtr. Oysa Eski Ahitte bile Ibra-
nler tarafndan benimsenmi yabanc tanrlardan sz edilir.
Altn Dana evresinde dans yks, ktan uzun sre son
ra, Musa'nn Tur (ya da Sina) Danda bulunduu, orada halk
nn din ve kltrel varoluunu yaratmaya alt srada yaan
m bu olay, bran oktannclmn en belirgin ispatdr. nl Al
tn Dana, itiraf etmek gerekir ki, Apis kzyd. Birka yayl
sonra, Yahudi dini yerletikten ve put yapm kesinlikle yasaklan
dktan sonra bile Altn Dana klt kaybolmamt. Kral Yerobo-
amn yaptrd boa heykelleri ve bunlar bran halka balar
ken syledii szler bunun tandr: te sizi Msrdan karan
tanrlarnz, srail! (I Krallar, XII, 28).
Ayn ekilde, Sleyman Peygamberin Kudsteki nl tapna
m ssleyen, Eski Ahitin ve ve bitiremedii altn kerubinlerin
de (Yahudi inancnda ocuk yataki melek) Musa'nn emirlerine
uygunluu tartlabilir (II Tarihler, III, 10-14). Ama Sleyman'n,
Kudsn dousundaki bir tepede ina ettirdii tapna Moabile-
rin tanrs Kemo ya da Ammonoullannn tanrs Molo iin yap
trm olamayaca kesindir (I Krallar, XI, 6-7).
Peygamberler, Musann yasalarna ihanet olarak grdkleri ol-
gulan knamaktan geri kalmadlar. Ezehiel ak ak, srailli kadn
larn Babil Tanrs Tammuza ve erkeklerin Gnee tapndklarn
dan yaknr. Elia, branler arasnda Baale tapanlar olduunu sy
ler ve seslenir: Ne zamana kadar iki ata birden oynayacaksnz?
Eer Elohim Yahvehse arkasndan gidin, yok Baal Yahvehse onun
ardna dn! (I Krallar, XVIII, 21)
Bununla birlikte, insann kendini o alarn karmaas iinde
farz etmesi ve oktannclm gerek inantan ok sylemle ilgili ol
duunu anlamas gerekir: Baal, El, Ellel, Elohim, hep ayn addr
aslnda; Kenanllann, Fenikelilerin, Hititlerin ve Ibranlerin Byk
Tannsnn ad. Musann Tanrsna ihanet kavram, tarih koulla
rn bilinciyle yeniden dnlmelidir: Ibranlerin Filistinde yaa
d ilk yzyllarda, ok yakndaki deiik Sam kltrleriyle,
inanlar ve din treleri paylama sonucunu yaratan srekli bir
temasn olmas ve kltrlerin ve dinlerin snrlarn belirginleti
ren, bugnk anlamda bir iletiimin var olmay! Bu konu, yuka-
ndaki satrlarla anlatlamayacak kadar karmaktr.
MUSA. MISIR PRENS 369

Oysa, nasl ktan birka yzyl sonra braner arasnda ya


banc tanrlara ait kltler tamamen yok olduysa, hemen de ayr
nedenlerle Msrda bulunduklar yzyllarda o kltlerin etkisinde
kalmlard. Yahudiliin brahimden bugne, pek az gelimeyle
deimeden geldiini iddia etmek, tbranlerin kltrel ve din kim
liini yaratan Musa'nn eserim inkr etmek olur.

Kumun zerinde glge

1. Sedefotunun (Ruta graveolens), tarihin en eski alarndan


beri bilinen bu bitkinin iekleri sinir yattn bir alkaloit ierir.
Kadifemsi yapraklan olan bitki ise tatuladr, her iklimde yetiir ve
bitkinin btn, zellikle sinir sistemini etkileyerek sanrlara yol
aan gl bir alkaloit iermektedir. O alarda sann verici psikot-
roplann kullanmn, bugnn gzleriyle bakarak yarglamak yan
ltr. Bu bitkilerin, tannsal varla ulamak iin din ve mistik
amalarla kullanlmas ok eski bir gelenektir: M 3500 yllarn
da, Ari din trenleriyle ilgili belgelerde, Hindistanda, randa, Bak-
tiada soma hm sann yaratc olarak bilinen sinek ldren am-
manit mantan znn kullanld anlatlr. Eski metinlerde ve
be ktadaki trelerde tatuladan banotuna kadar, sz gemeyen
psikotrop bitki yoktur. Birok dinden pek ok gizemci bu bitkiler
den medet ummutur.
Mesela, Ezehielin ve Kyamet (Incilin son kitab) yazarnn gr
d tannsal hayallerin, geni lde, sann yaratc bir psikotro-
pun, belki ammanit mantarnn rn olduu dnlebilir.
Yzyllar boyu psikotrop kullananlar oldu, ama hepsi Musa ya da
Baudelaire olamadlar.
2. Kuzeyde bugnk El Kantara ile Gazze arasnda ky ovasn
koruyan bir dizi asker s, IV. Amenofisten beri vard. I. Seti ikti
dara geldiinde bu sler Bedevilerin igalindeydi (branilerle birlik
miydiler, deil iniydiler, bilinmiyor; Msr kaynaklan iki halk ara
snda ayrm yapmamtr). Bunlar Msr iin hem Asyaya alan
kaplard, hem de Asyadan Msra yaplacak istilalan nleyecek
gvenceydi; I. Seti dneminde, sonra II. Ramses tarafndan takvi
ye edildi. (A.H. Gardiner, TheAncien Military Road between Egypt
and Palestine", Journal of Egyptian Archaelogy, c. 6, 1920).
370 GERALD ME SS ADl

3. Musann yaad yllarda Ortadouda konuulan diller so


runu, Eski Ahit'in anlalmas asndan, gerektii nemle zerin
de durulmam bir konudur. brance, kuzey Aram dilleriyle birlik
te, Sam dillerinin bat grubu iinde yer alr; yapsnda, Asur-Babil,
Eski Aram ve Eski Kenan dili mirasn sahiplenmi olan Kenan dil
lerinin arlkl olduu grlr, Filistine yerleen branler bu dili
benimsemilerdir (Andr-Marie Grard, Dictionnaire de la Bible).
brance bilen bir kimse, Arabistandaki Bedev halklarla anla
makta zorluk ekmez.
Burada aratrlmas gereken, drt yzyl Msr'da yaam olan
branlerin dilinin, srekli kapal bir evrede konuulduktan ve Msr
diliyle srekli iletiimden sonra nasl bir gelime yaad konusudur.
Afrika-Asya (Ham-Sam de denir) dil ailesinden olan Eski Msr
dili, kuramsal olarak Sam dillerinin akrabasdr; ama Msr diliyle
konutuunda Musann (ocukluunun ve genlik yllannn diliy
le konumas doaldr) Kenanllar ya da Bedevilerce anlalm ol
mas mmkn deildir. Msr dili (daha dorusu halkn konutuu
dil) apayr bir dildi ve M XIV. yzyldan sonra ok gelimiti
("HebrewLanguage, Encyl. Britannica)
4. Sina l, onu sadece Eski Ahitte okuduklaryla tanyan in
sanlarn zannettii gibi, Gobiyle karlatrlacak kadar kurak ve
plak bir blge deildir. ur, Sin ve Paran lleri iklimin acmasz
l yznden hibir insann yaayamad yerlerse de, kuzeyden
gneye gitgide ykselen sradalardan inen ve ilkbaharla sonba
harda gl sellere dnen rmaklarla sulanmaktadr. ln
kendisi de ylda 2 milyon metrekp ya alr. Kum 1 ila 2 metre
kazldnda tatl suya rastlanmas bu sayededir. Ve herhalde gene
bu nedenle, Hristiyanln doup yayld dnemde birok kei
bu llere gelmilerdir (SinaT, Encyl. Britannica, 1994).
Son olarak, Antikan gebe halklaryla ilgili yol emalarnda
da grld gibi ky ovalarnda, Bedevilerin srlerini otlatma
larna yetecek bereketli otlaklar vardr. u halde, Medyene doru
ilk kanda Musann, Akabe Krfezinin dou yakasnda kervan
lara rastlam olmas kesin deilse bile olasdr.
unu da eklemek gerekir : Sina Yarmadas, tarihncesi alar
dan beri insan topluluklarnn yaad bir yerdir. Yrede Sir W.
Flinders Petrie taralndan 1904-1905te bulunan ve 1916da Alan
Gardinern zd yaztlar milattan bin yl ncesine aittir. Si
MUSA. MISIR PRENS 371

na ad bile, Ay-Tann Sini antmyor. Sina Yanmadasnn arkeo


lojisi, Arap Yarmadas iin de olduu gibi, henz karmaadan
kurtulamamtr, ama i topraklarda ve ky blgelerinde sitelerin
var olduu kesindir. Bugnk Serabet-el Kadim gibi, k yo
lundaki Dopha gibi, bu siteler yan gebe halklarn din inanala-
n ve kltleriyle ilintilidir.
Alaat ad ise hayal rndr.

Alev

1. Birka tr matna vardr, llerde yaayan baz aa ve


aaklarn zerinde, bir aa kurtuunun yapt reineli bir
yumrudur. Gnmzde Sina Bedevileri hl, kolayca ufalanan ve
unundan gevrek yaplan lgn aac mannasn (Tamarix mannife-
ra) yerler. bin yl nce, ok daha ormanlk olan Sina, insanlara
bol bol manna verirdi. Orada yaad gnlerde mannann bu l
kede istendii kadar bulunabileceini renmi olan Musa, zellik
lerini de biliyordu, bu nedenledir ki kendisini Yahvehin szcs
yerine koyarak, mannann sabah erken, gne yumrulan yumu
atmadan toplanmasn emretti (Andr-Marie Grard, Dictionnaire
de la Bible, 1989).
2. Sina Yanmadasindaki lden birine adn vermi olan Ay-
tann Sin, ad aa, dile ve kltre gre deien, Smer kkenli bir
tannyd. Smerlerce Nannar diye anlrken, Arabistann gneyin
de, Filistinde Sine dnmeden nce Babilde Suen Sin oldu. Bu
blge, Kenanllann ve Mezopotamyallann etki alan iindeydi. l
lerle kapl oluu, kentlerin yokluu (Akdeniz kys dnda), ge
be nfusu, Afrika ile Asya arasnda geit oluturmas ve birbirini
kovalayan istilalar, tannsallk kavramnn baka yerlerden, zellik
le de Msrdan ok daha kaypak ve kararsz olmas sonucunu do
urmutur (Geoffrey Parinder, World Religions from Ancient His
tory to the Present, 1971).
Musann, Sinada geirdii yllar boyunca ki bunun iki ya da
yldan fazla olmamas gerekir, birbiriyle kaynam bu din ve klt
leri tanma frsat bulduu kesindir. Baz yazarlar Musann insan
topluluklarnn koruyucu tanns, baka bir deyimle babalarn
tanns kavramm, Yauku orada bulduunu ve onun Yahveh
372 GERALD M E S S A D t

retisinin bu kavramn etkisiyle olumu olabileceini iddia ediyor


lar (Andr Caquot, La Religion des Smites Occidentaux, Histoire
des religions, C .l, 1994).
Bu arada, unu da syleyebiliriz, Sinada ve Kuzey Arabistan
llerinde, Musa, ancak, u ya da bu gebe Bedevi kabilesine ka
tlarak hayatta kalabilir, yabanc ve dman bir evrede yaamay
da ancak onlardan renebilirdi. Ayn zamanda, onun, yrede n
lenemez bir hastalk gibi yaygn olan l haydutlarna rastlamam
olmas mmkn deildir, nitekim, yzyl sonra Davud, Filistin
li obanlan korumak iin bir eit polis rgt kuracaktr.

Tsippora

1. kta (II, 16-22) Musann bir kuyu banda oturduu sra


da Medyen rahibi Yetronun (Ibrancede sayn anlamnda, Yu
nanca Reuel ve Kitab Mukaddesin Latince evirisinde Reguel,
Tann dosttur anlamnda) yedi kznn, babalarnn koyunlann
sulamak iin kovalarn doldurmak zere kuyuya geldikleri yazl
dr. Orada obanlar kzlar kovmular, Musa kzlarn tarafn tut
mu ve koyunlan kendi sulamtr. Bunun zerine eve o kadar a
buk dnmler ki, babalan hayret etmi. O zaman kzlan ona, bir
Msrlnn kendilerini obanlardan kurtardn anlatm. Rahip
bunun zerine kzlarn gndererek onu yemee davet etmi ve
sonra kz Tsipporay ona vermiti.
Yukanda anlatlanlar gereklerden ok uzaktr. nk gerek
olamayacak pek ok aynnt vardr. En belirgin olan, Yetronun kz
larna verilmi olan oban roldr, bu, oradaki yaam koullan ve
milattan iki bin yl ncesinde Sina Bedevilerinin ataerkil dzeni iin
de olacak ey deildir. obanlk ii, srleri yamac haydutlardan
ve vah hayvanlardan korumay ve scak mevsimde yaylalara kar
may gerektirir; Yetronun, eitli yalardaki yedi kznn bu ile g
revlendirilmi olmas hayal bile edilemez: byle bir ey ancak, kzla
rn Yetronun ailesinden olmamas halinde mmkndr. Ve onun,
byk olaslkla, sadece erkek oban kulland dnlebilir.
stelik, srs olmayan bir yabancnn, bir kuyuyu ncelikle
kullanmak iin kan tartmaya katlmas, hele o ada, olacak
ey deildir.
MUSA, MISIR PRENS 313

Kitab Mukaddesin simgeciliinde bolluk, bereket ve anl


temsil eden yedi rakam burada, Musann kaymbabas ve yol gs
tericisi olacak kiiye alt izilmeden kutsallk kazandrmak iin
kullanlmtr.
Buna karn, Yetronun iki ad sorun yaratmaktadr, Reuel ya
da Raguel kesin bran adyken, Yetro Ibrance bir kelime deil ve
stelik, isim de deil, bir nitelik, bir unvan (biz bu kitapta Yetroyu
kullandk, nk Eski Ahiti okumu olanlar iin tamdk bir ad ve
en nemlisi, gerek ad bilinmiyor). Saylar ve Hkimler kitaplar,
onun Reuel olu Hobab olduunu sylyor. T. K. Cheynein, Ho-
bab ile Rekabitlerin babas Yonadaabn ayn kii olduunu savu
nan varsaym ii kolaylamamtr (Rekabitler, Yahudi Bedevilerdi,
Yeremya dneminde bir tarikat kurmulard, buday ekmeyi ve
zm yetitirmeyi reddediyorlard).
Yetrodan Medyenin rahibi diye sz etmek, sonradan Mu
sann yol gstericisi olan, Musa yasalarnn yarglarm var etme
de ona esin veren, hi olmazsa destekleyerek yardm eden kiiyi
yceltmek iin harcanm bir abadr. Akabe Krfezinin gney k
ysndaki Medyende, sadece Asur ya da Kenan tanrlarm tanyan,
gebe ya da yar gebe Bedev kabileleri yayordu.
Bu kabilelerin, bir tek rahibin temsil ettii tek bir tanrnn kl
tn benimsemi olabilecei dnlemez. En geni anlamyla ele
alnmadnda, zaten, Bedevilerin yaama koullarnda yeri olma
yan bir yap olan tapnan bulunmad yerde rahipten sz edile
mez. Blgedeki iki asker sten biri, krfezin gney ucunda bir li
man olan bugnk Makna, teki de bugnk Dot-el-Hacn yerin
deki Kurrayaht. Yetronun varlkl bir oban, ayn zamanda yarg
ve khin olmas, bu kelimenin o ada kullanlan anlamyla, in
sanlarla tanrsal gler arasnda iliki salayan bir din adam ol
mas mmkndr.
Tevratn yksnde mantk yanllan olduunu da sylemek
gerekir: Musann bir kuyunun bamda, isiz, oturmu, ne yapt
m anlamak epeyi gtr, Yetronun kzlar onun Msrl olduu
nu nereden anlamlardr, ayrca yedi kzn kovalarm dolduraca
miktarda suyu bir kiinin doldurmas iin gene de uzunca bir za
man gerekir.
Bir hatrlatma yapalm: Yetro, Hamzayla birlikte, Drzlik mez
hebinin kurucularndandr ve bu inanca gre Tannmn yedi ci-
374 GERALD M E S S A D 1E

simlemi grnnden biridir. Kukusuz tarih gereklere uy


mayan bir gelenek onu bir Zerdt rahip olarak tantmaktadr.

Ate

1. Yakn ve Ortadou halklarnn ortak kkenlerini rana ba


layan bir varsaym, dil zelliklerine ve Bronz ana birlikte girmi
olmalarna dayanmaktadr. Filistinin ve Arap Yarmadas kylan-
nn Musann yaad adaki yaps iinde halklarn, Aramler,
Amurrular, Edomlular ve Moabilerin yayl milattan iki bin yl n
ce, Bronz ann balad dneme rastlamaktadr.
2. bran tarihinin en karanlk sayfalarndan biri, onlarn M
srda yaadklan drt yzyl iinde, Musa yasalarnn ve retisi
nin ncesinde, dinlerinin, inan sistemlerinin ne olduudur. Evet,
birok yzyl nce, Yakub ve srail ailesi yabanc inanlardan al
nan tannlan reddetmilerdi ve rnein, Rahel, babas Labann te-
raiunini, yani kk putunu topraa gmmt fTekvin, XXXI,
19). Ama, Vaat Edilen Topraklara gelilerinden iki yzyl sonra, Ib-
ranlerin kral Saulun ve kz Mihalm, Davudun kansnn terafim-
leri olduunu biliyoruz; hatta Mihalm, kocasn, Kral Saulun kira
lk katillerinden, bir rtye sarlm terafmi sayesinde kurtard
na inanlr. Ve kta da yazld gibi (k, XXXII, 1-8) Ibranler,
Vaat Edilen Topraklara gelir gelmez, Musa'nn kardei Harundan,
bir Altn Boa istemilerdir.
Btn bunlardan kan sonu, Msrdaki tutsak Ibranlerin
atalarnn putperest inanlarn devam ettirmi olduklandr. Bir
blmnn Msr tanrlarn benimsemi olmalan mmkndr, a-
ma ounluk, kendilerini gemilerine balayan Mezopotamya
tanrlarndan vazgememiti.
3. Musa zamannda Ibranlerin Msr ile Filistin arasndaki b
lnml, tarihlerinin bir baka karanlk sayfasdr. Bir yan
dan, yaplan karlatmak nfus aratrmasnn nda, M
srda olduka youn bran nfusu bulunduunu saptyoruz, bu
aratrma milattan on yedi yzyl ncesine, XV. Slaleye kadar
uzanmtr. Filistinde de hl braniler var myd? Bu konuda, Ki
tab Mukaddes dmda bilgi edinebileceimiz iki kaynak vardr. Bi
ri, Memfs stelidir; stelde, M 1448den 1420ye kadar hkm s
MUSA, MISIR PRENS 375

ren Kral II. Amenofisin iktidar yllarnda, Sina tesinde yaplm


bir savata tutsak den bin al yz Apirunun Memflse geti
rilmi olduu yazldr (J. Briend-M. J. Seux, Textes du Proche-Ori-
ent et Histoire d'tsrael, 1977). ikinci belge, Apirulann Filistin'de,
Kenan lkesindeki Beian (Beth-ean?) kalesine yaplan bir sal-
dnyla Msrllar zor durumda braktm anlatr. Ayn kale ileride
de Ibranlerin saldnsna urayacaktr.
zetle, Filistindeki bran nfus konusunda kesin bilgi olmad
gibi, bunlarn Msrdaki Apirularla ilikinin nasl olduu da bi
linmiyor.
lde bir ses

Msr kral ld!

1. Tekvin (Kitab Mukaddesin birinci kitab), XII, 10-20.


2. Tekvin (XX, 1-18). Elohimcilerin raporu, brahimin kurnaz
l yksnn, Filistin krallan hesabna uydurulmu bir dzme
ce yk olduunu ve geree aykrlnn, belgenin ok ge yazl
m olmasyla aklanabileceini syler: Filistinlilerin Kenana gel
meleri iin alt yzyl beklemek gerekmitir. Sz konusu olan ku
kusuz Kenanl bir prenstir.
3. Tekvin (XXVI).

Gerom

1. Gmen.

Alevli allar

1. k Kitabnn yazan, Musa'nn Tannyla bulumasnn Ho-


reb (Sina) Danda olduunu syleyerek, corafyadaki bilgisizlii
ni gstermitir. Horeb (Sina) Da, Medyenin kar taralnda, Aka
be Krfezi kysnda, Esion-Geberde en az yz kilometre uzak
lktadr. Bu konu, eserin ikinci cildinde incelenecektir.
2. Ss aac olarak da dikilen bu bitki, geyikotu demlen ve bir
378 GERALD ME SS AD E

metreye kadar ykselebilen bir aaktr. ok scak ortamda ken


diliinden ya da alevli bir cismin yaklatnlmasyla derhal tutuan
bir ya salglar.
3. Musann Msrda bir gece urad saldn, nanlmas zor bir
ykdr. k Kitabndaki bu ykye gre saldry bizzat Tanr
emretmitir (k, IV, 24-26). Tsippora bu saldny, Musann oul
larn snnet ettirmeyerek Tanr buyruunu inemi olmasna yor
mutur. Bu yky kitabmza almaymn drt nemli nedeni var.
Birinci neden udur: k Kitab, Tsipporanm bir keskiyle o
lunu snnet etmeye kotuunu yazar, nk Tanrsal fkenin,
olunu snnet ettirmeyerek Ahitin, btn inanm ve Ahitle ba
lanm branlerin oullarm snnet ettirmelerini isteyen buyru
unu inemi olan Musaya ynelmi olduunu anlamtr (XVI-
I, 9-12 ve 14: snnetsiz kendi insanlarndan deildir : o Ahiti
bozdu). Oysa, Yahudi deil Medyenli olan Tsipporann, Ahitin
buyruklarm bilmesine imkn yoktu.
ikinci nokta udur: Tsippora Musayla birlikte Msra gitme
mitir; bu konudaki delili k Kitabnn kendisi veriyor (XVII,
2-7). Musamn, karsn kaynbabasma yolladm ve ktan
sonra lde geici olarak yerletiklerinde Yetronun Tsippora'y ve
iki olunu Musaya gtrdn anlatyor.
nc neden: ka gre, Tsippora, olunu snnet ettikten
sonra, olundan kestii deri parasyla Musann cinsel organna
dokunarak ona Sen bana kan gveyisin der. Bu hareket, k
Kitabnda simgesel bir anlam tar, Musay snnetli bir erkek ya
par, oysa tarih gerekler asndan hibir anlam yoktur (hele Ya
hudi olmayan bir kadn sz konusuysa): Msrda domu, Msrl
olarak yetitirilmi olan Musann kesinlikle, btn Msrllar gibi
snnetli olmas gerekir. Msrda snnet, alt-on ki ya arasnda
yaplrd. Sakkaradaki milattan 2 400 yl ncesine ait fresk, bir
snnet trenini gsterir ve birok metin ve belgede snnetin, 4 000
yl ncesinden beri yapldna dair bilgiler vardr. Tsippora kuku
suz, Musann snnetli olduunu bilecek tek insand. Ve Musa, M
sr tresine gre olsun, Bedev ya da Yahudi inancna gre olsun,
olunu snnet ettirmeyi unutmu, savsaklam olamazd.
Drdnc neden ise, Ahitin Tanr tarafndan gnderilen buy
ruklarnda, snnetin, seilmi halk teki halklardan ayrt etmek
amacyla emredilmi olduunun sylenmesidir (Tekvin XVII, 9-12).
MUSA. MISIR PRENS 373

Oysa, tarihin en eski alarndan beri snnet yaygn bir uygula


madr; sadece Hint-Germen kavimler, Moollar ve Fin-Ukrayna
halklar snneti bilmiyordu. Bana kalrsa Tannnn bu gerei bil
memesi imknszd. Snnetin, sadece ve zellikle Yahudilere zg
bir gelenek olduu iddias Eski Ahit yazarlarnn ortaya att yan
l ve gecikmi bir kavramdr.
Btn bu eletirilerin dnda, bir baka nemli noktaya dei
neceiz, o da bu ykde Tannya yaktrlan akld ve kabul edi
lemez niteliktir. Tannmn, sadece byk olunu snnet ettirme
mesi yznden Musay ldrtmeye kalktn iddia etmek byk
bir saygszlktr.

Deliliin belirtileri

1. k Kitab, Musann kann nedeni olarak sadece, bra


nere kt davrand iin ldrd ustaba olay nedeniyle, b
ran iiler tarafndan ihbar edilmesinden duyduu korkuyu gs
terir. Oysa, k Kitabmn bu ksa blm nedenle kabul edi
lemez. Bir kere, nemli bir kii, zellikle de Ibranler iin nemli ve
saygn bir kii olan Musann, onlan, ilerinden birini korumak iin
ilenmi bir cinayeti ihbar etmelerinin onlarn yararna olmadna
rahata inandrmas gerekirdi, ikinci neden, tarihdir. Yazarn, M
sr devlet arklarnn nasl ilediini bilmedii kesindir. Gerekten
de, Tann, Musaya, onu ldrmek isteyenlerin lm olduunu
bildirdiinde (k, IV, 19-20) bir gerei bilmez grnyor; bir
sulu, katil ya da bir hrsz iin balatlan kovuturma, hkmda
rn lm zerine durdurulmazd; btn dnyadaki ynetimlerde
olduu gibi, zamanamna uramakszn srdrlrd, mezarla
ra yaplm tecavzler konusundaki birok metinde bunun rnek
lerini gryoruz. nd neden udur: babas hayattayken kral
lk naibi olan Ramsesin onun lmnden sonra, balatlm olan
adl kovuturmalar durdurmas aklddr, her ne kadar ok b
yk ve nemli sorumluluklan arasnda bir ustabann ldrlme
si gibi basit bir olayn zerine gitmeyecei dnlse de...
Bir grevlinin ldrlmesi, tipik bir cinayet ve Musa'nn zde
netimi asndan savunulamayacak bir olaydr, ama mmkndr.
Msrdan kan iki nedene balayabiliriz; ya Musa henz bran
380 GERALD M E S S A D tE

toplumunca benimsenmemiti ve kendini o toplumun bir yesi


olarak kabul edemiyor, bu nedenle onlarn srrn saklayacaklar-
na inanmyordu, bu kitapta benim savunduum tez budur; ya da,
gemite yaadklaryla aklanabilecek tamamen kiisel sorunlan
nedeniyle, kraln temsilcisi olarak zerinde hissettii bask yzn
den gitmiti.
2. Musa yksnn en arpc blmlerinden biri, onun, tanr
sal greviyle manev olarak zaten nderi olduu bran toplumun
ca ef seilmesiyle ilgilidir ve Msrdaki branerin onun yokluu
srasnda ef olarak seecekleri bir ya da birka kii (zellikle de
kardei Harun) bulamam olduklar anlatlr. Musa'nn seilmesi
kukusuz kiisel karizmas kadar, Msrdaki iktidar ile Ibranler a-
rasmda oynad koruyucu rolden de kaynaklanmaktadr.
3. Musann, k Kitabnda anlatlann aksine, Msra dn
memi olduunun ispat, Harunun, Musaya vahiyle verilmi olan
tannsal misyonu renebilecek ve bu retiyi branlere nakledebi
lecek tek kiinin, birden barole km grnmesidir. Msra dn
m olsayd Harunun yardmna ihtiyac olmazd. Ve k Kita-
bnda Yahvehin bazen Musaya, yalnzken, bazen de Harunla bir
likte grnd anlatlrken, Haruna yalnz olarak hibir zaman
grnmediinin yazlmasnn nedeni anlalamamtr.
Sra, efsaneler zincirine bir halka daha ekleyerek, Musa ile Ha
run arasndaki ve sonra Msrl sihirbazlarla yaplan sihir yarma
larn anlatmaya geldi. k Kitabnda yazlanlara gre, Harunun
asas ylana dnm ve Msrl sihirbazlarn bastonlarn yut
mutur... Bence, btn bu hokkabazlklar, byk yasa koyucu
Musann zsaygsna ve psikolojisine kesinlikle uymamaktadr.
k Kitabnn burada naklettiimiz blmlerinin pek ok yan
l ve elikili bilgi vermesi kukusuz Eski Ahitin, ok ileri bir ta
rihte ve Msr tanmayan kiilerce yazlm olmasndandr. rne
in, Tann Musaya, sabah erken kalkmasn ve nehre giden firavu
nun karsna kmasn emretmitir deniyor (k, VIII, 20). Fira
vun kznn Nile ykanmaya gittii yanlna benzer ikinci bir yan
l; firavunun sabah erkenden nehre gitmesi iin hibir neden yok
tur, ne ykanmak, ne de baka ihtiyalar iin, nk saraynda
zel hamam vard. Orada, Tannnn Msrllar, develerini ve teki
hayvanlarn ldrecek korkun bir hastalk gndermekle tehdit
ettii yazlr (k, IX, 4): o devirde Msrda deve yoktu, hele deve
MUSA, MISIR PRENS 381

srs hi yoktu, bu hayvan lkeye ok daha sonra, Yunan iga


li srasnda, yani milattan drt yz yl nce getirildi, oysa Asyada,
Ortadouda ve Arabistanda uzun sreden beri evcilletirilmiti.
(Erman & Ranke, La Civilisation gyptienne).

Mektuplar

1. Bu saylar hatal olabilir, mutlak doru kabul edilmemelidir;


kesin olan Msra yerlemi kabilelerde insanlarn klanlara bln
ddr ama bu topluluklar hakknda baka bilgimiz yok, elimiz
de k Kitabnn (VI, 14-27) sralad otuz yedi ailenin adlan var
sadece. Ama bu liste de eitli Tevrat yorumcular arasnda tart
ma konusudur; aile, bazlar tarafndan en geni erevesi iinde,
bir klan gibi (miapahah) alglanrken, bazen de bir klann blm
leri olarak kabul edilmektedir. zetle bu liste iimizi kolaylayaca
na zorlatryor, nk bir byk aileyi yz kii olarak hesapla
yacak olursak Msrdaki tm bran tutsaklarn, aa yukar
bin yedi yz kii olduu sonucuna vannz, yani II. Amenofisin ge
tirdii tutsaklardan biraz fazla.
k Kitabnn verdii sayya gelince, (XII, 37-38) bu alt yz
bin insan, yaknlan hari ibaresi, yanltan da te, manta s
maz bir abartdr : bu ibareye inanacak olursak, bran nfusun bir
milyon civarnda olduu, yani Nil vadisindeki nfusun te birini
oluturduu sonucuna vannz.
2. k Kitab, btn branlerin bir merkezde toplanm oldu
u ve bir iaretle hep birlikte harekete getii izlenimi vermektedir.
Oysa, branlerin byk bir blm, Hiksoslar dneminde bu l
keye geldiklerinden beri Aa Msrda yaamaktadr. Aa M
srn ok geni bir blge olduu ve branlerin yz bin kilometre
karelik bir alana yayld da unutulmamaldr. Bunun dnda, bir
ksm, daha gneye Memfs ve Tebe, inaatlarda almak zere
g etmi olabilir. Halkn, eyalanyla ge hazrlanmas, k Ki
tabnn da syledii gibi, ok uzun zaman almtr.
3. Edom kelimesi kzl ya da tyl anlamndadr ve buradan
bir benzetmeyle ormanlk, aalk karl olarak da kullanlr;
Esav doduunda bedeni ince bir tyle kapl olduundan ona
Edom ad taklmt (Tekvin, XXV, 25). Bu nedenle Tekvin ve Say
3 82 GERALD M E SS AD l E

lar kitaplarnda Edomlulann atas olarak geer. Ama Edom lkesi


de sk ormanlarla kapldr. yle sanlyor ki, ok eski ve bilinmedik
bir tarihte, branlerin Msr'a yerlemelerinden ve tahminen milat
tan iki bin yl kadar nce, Bat Sam kavimleri, Apirular ve Bedevi
ler, bu topraklan, arkeolojinin bile bilemedii eski sahiplerinden
almlard. Bazen, Tevratn beinci kitab olan Tesniye Kitabna
dayanlarak, burada yaayanlarn Horiler (Hurriler adyla bilinen
ve Sam halkndan olmayan halkn bir kolu) olduu iddia edilir;
ama Horilerle ilgili en kk bir arkeolojik iz bulunamamtr. Bu
durumda Hori ve Hurri adlarnn aslnda ayn halka ait olduu d
nlebilir. Bu blmde nemli not, Edom kralnn, k srasn
da Musaya kar km olmasdr (Saylar, XX, 14-21).
4. Edom lkesi o alarda kuzeyde Zered ve batda Araba rmak
laryla, gneyde bugnk Vadi-i Hismehe bakan bir platoyla ve do
uda lle snrlanmt. Btn bu blge, bugnk rdnn ve Fi
listinin gneyini iine alan ok ormanlk bir lkeydi ve ormanlarn
da ay, kurt, akal, yabandomuzu ve srtlanlar yayordu. Hatta,
Eski Ahitin birok metninde yazld gibi, belki aslan bile vard.
5. ok yaygn bir kanaatin aksine, Baal ad belli bir tannya ait
deildi: sadece ve dorudan tann anlamna geliyordu ve oun
luk nereye ve kimlere ait olduunu anlatan ek bir kelimeyle birlik
te kullanlyordu; ova, bereket, raks tanns, bir toplumun ya
da bir blgenin tanns gibi...
6. II. Ramses, iktidan dneminin drdnc ilkbaharnda casus
larndan, Amurru Kral Benteima ve onun koruyucusu olan Hitit
Kral Muvatallinin, artk asker gcnden korkmadklan Msra
kar sava hazrlklarna balam olduklarm rendi. II. Ramses,
uzun yllar nce kaybedilmi Kade kalesini geri almak iin bir yl
drm saldn yapt. Zaferle biten saldn kanl ve ksa oldu.
Eski Ahitin, Msr ordusunun Kenan lkesine yapt tecavz
lerden, ki sk sk tekrarlanyordu, hi sz etmemesi dikkat ekici
dir, oysa bu kk saldnlann branileri korkutmu olmas gerekir.

Gerekleen kehanetler

1. Modem alarda da yaanm, hibir olaanst etkiyle ilgi


si olmayan bu doa olay, mikroskobik bir su yosunu olan Rodo-
MUSA. MISIR PRENS 3 8 3

tin, belli scaklklardan suda erimeyen karbonhidratlarla besle


nerek yaad hzl bir hcre oalmasyla oluur. Bu yosunlarn
hzl ve an oalmas, rnein Victoria Glnde, gle dklen
normalin stnde yaprak ve bitki paralan yznden olumu,
nehir bu sulan Msra kadar tam olabilir.
2. Bu ayaklanma giriimi romancnn hayaliyle yaratlm bir
olay deildir. ka k tutacak en nemli tarih belgelerden biri
olan ve Nilin birinci avlan yaknndaki Elephantine adasnda bu
lunduu iin bu adla anlan stelde bu konuda bilgi vardr. zle
rek 1972de yaymlanan bu metin milattan nce XII. yzyla, yani
M 1180 yllarna, Kral Setnahtn iktidan dnemine aittir.
Bu steldeki metin, Msrda nemli mevkilerdeki baz kiilerin
Asyallarla (Msrllar Ibranleri de byle nitelendiriyordu) birlikte
hazrlad bir darbe giriiminden sz ediyor; bu Asyallar, altnla,
gmle, bakrla satn alnmt (Abraham Malamat, The Exodus :
Egyptian Analogies; Exodus, The Egyptian Evidence'tan, 1997).
Bu Asyallar sznden baka, bu metnin olaanst ilgin yn,
k Kitabnm, Tevrat aratrmaclarm hayretler iinde brakan
baz blmleriyle olan tutarlldr: Her kadn komusundan ya
da evinde yaayan her kadndan altn ve gm taklan ve giysile
ri isteyecektir. Oullarnz ve kzlarnz bunlarla donatn ve Msr
yamalayn! (k, III, 22). Tannya atfedilen bu emir -ki olacak
ey deildir- biraz ileride tekrar sz konusu ediliyor, bylece nemi
vurgulanyor: insanlar (Ibranler) bilmeliler ki her kadn ve erkek,
eit olarak, komularndan altn ve gm taklarm isteyecekler
dir (k, XI, 2-3). Ve nc kez tekrarlanyor: srailliler Mu
sann onlardan istediini yaptlar, Msrllardan gm ve altn ta
klarm ve giysilerini istediler (k, XII, 35-36). Sorunu daha da
karmak hale getiren, Davudun da altn ve gmten sz etmi
olmasdr (ncelii gme vererek): O Israiloullann (Msr d
na) gm ve altnlarla yklenmi olarak kard.
Bu drt cmlenin hibir mantkl ve kabul edilebilir aklamas
yoktur; ncelikle, dorudan ve apak ahlakszla andr. Aynca,
Msrllar (onlardan sz edildii kesindir, nk gidenler bran-
lerdir) altn ve gmleriyle giysilerini, kendi egemenlikleri altnda
ki bu insanlara neden versinler? Ve drdnc cmlede, artk M
srllardan sz edilmeden, altn ve gm, Tannnn cmertliiyle i-
zah ediliyor.
384 GE RA tD MESSADI

Elephantine stell tbranlerin (bunlar kta gidenler olmayabi


lir) gerekten altn ve gmle (ve bakrla) yklenerek gittiklerini
sylerken, Msrllarn szde cmertliine ve tbranlerin Msr d
na gtrd altn ve gm konusuna nihayet, doru olabilecek
bir aklama getiriyor.
Bu tarih metin aynen k Kitabnda da yazl olsayd, olay ta
rihini yz yl ileri gtrmemiz gerekirdi. XX. Slaleden firavun Set-
naht, M 1200 ile 1180 yllan arasnda hkm srdnden,
btn kronolojik sralamay deitirmek ve zellikle Erihann fet
hini yz yl sonraya almak gerekirdi. nemli bir sorun, nk bu
koullarda Musa ile Davud arasnda sadece yz yllk bir zaman o-
lacaktr.
Daha akla yakn grnen udur. Kendilerine, haraca baladk
lar ve keyiflerince kullanabilecekleri bir yn gzyle bakan M
sr hkmetine dman branler, bir bakaldr iin hazr kuvvet
oluturuyorlard ve yerel siyas gler tarafndan birok kez kul
lanlmlard (ve hkmet darbeleriyle saray ihtilalleri eksik deil
dir Msr tarihinde). Her seferinde Apirulann ibirlii altnla, g
mle, bakrla salanyordu. Ve kukusuz ayn olay, Setnahttan
nce, II. Ramses dneminde de yaanmt.
3. II. Ramsesin baka bir resm ad.
4. Roma evresinde de, antik ve modem alarda, bir stma sal
gnnn, yetikinler ve daha da yaygn olarak kk yataki ocuk
lar arasnda lmlere yol at olmutur.
5. Bu kitap, burada da k Kitabndan ayrlyor. Eski Ahiti
okumu olanlarn kolayca anlad bir durum, dierleri iin bu ka
dar ak olmayabilir. Biz burada durumu ayr adan, psikoloji,
edebiyat ve tarih asndan ele alarak aklayalm.
Psikolojik adan, k yks Musay, kendisine bahedilmi
tanrsal gce inandrmak iin Ramsese sihir gsterileri dzenle
yen bir eit sihirbaz yapyor. Zaman zaman, Musa'nn bir el hare
ketiyle bastonu ylana dnyor, ayn olay Tannyla ilk karla
masnda da yaamtr; sonra ayn baston Nilin sulann kana dn
dryor ve bir anda btn balklan ldryor ve havaya iren bir
le kokusu yaylyor, sonra kurbaa yayor, ekirge yayor, vb.
Bu eit mucizeler kukusuz o an insanlarn etkilerdi, nk
Musa'nn Tann vergisi gcn ispat ediyordu, ama bence, Musa
kiiliinde, gerek Musaya zarar vermektedir. stelik, zanmmca,
MUSA, MISIR PRENS 385

mucizeler, k Kitabm yazanlarn varmak istedikleri noktalara


da ters der, kn ilk metinleri M VI. yzylda, yani, anlatlan
olaylardan sekiz yzyl sonra yazlmtr; mucize tanrsal gcn
baarszlnn itirafdr, kendisinin bizzat baaramad, hkme-
demedii bir konuda bavurduu bir aratr.
Gene psikolojik adan, k Kitabnn ok zayf bir noktas da
ha vardr: firavunlarn, zellikle de II. Ramsesin kiilii konusun
da bilgisizlik. Ramses, gerekten, ada anlamyla megaloman bir
zorbayd, birinin karsna geip, doast glere sahip olduu
nu sylemesine seyirci kalamazd. Bu insan bir bran olsun, ya
da, bizim savunduumuz gibi, bir bran ile bir Msrl prensesin
olu olsun, zavall, sylevine uzunca sre devam edemezdi, yaka
lanp en yakn zindana gtrlrd. Dnn, firavun, brane-
rin temsilcisine yle diyor: Bu kez iman ettim (k, IX, 27). Bu
rada hayal gc lgnlk snrna varmtr.
Edebiyat asndan, yk kendi tarznda bir kural uyguluyor;
ayn temay srekli tekrarlayarak sonunda arnmaya ulaacak bir
gerilim yaratjak istiyor, ilk simgesel felakette ok kat olan firavun
yumuamaya balyor, sonra her yeni felaketle biraz daha yumu
uyor, tamamen raz olana dek, yk byle devam ediyor.
Tarih asndan, metin, belki de ok gecikerek yazlm olmas
na balanabilecek, pek ok yanllkla doludur. Yazar: Git, firavu
na unu syle... derken (k, VIII, 1; IX, 13 veX, 1) saray proto
kolnden tamamen habersiz olduunu ispat ediyor. Sarayn tre
si gerei insanlar, deil kle saylan bir halkn temsilcisi, yksek
snftan bir Msrl bile kraln huzuruna giremezdi, hkmdarla,
kyde, toprak sahibiyle konuur gibi konuulabilir miydi? Bu ger
ekd ve olmayacak ayrntlara birok kez deindik; bunlar, ben
ce, srailin douunda ok nemli rol oynam olan Musann ese
rine glge dryor, ylesine byk bir eser ki, gerekleri bile gz
ard edebilecek bir efsaneye konu olmutur. Buradan u sonucu
karabiliyoruz: Eski Ahiti, hatta Yeniyi bile, arada bir tarih bir
geree de yer veren kahramanlk destanlar olarak alglamalyz.
Msrl ustabamn katil zanls Musa hi ceza grmeden fira
vunun karsna karak, onunla branlerin Msrdan klaryla
ilgili koullan tartyor; byle bir sahneyi hayal edenin Msr ada
let sistemi hakknda hibir fikri yok demektir.
Benim inancm udur: Musa, bir kez Msrdan ktktan sonra
3 86 GERALD M E S S A D 1

bir daha asla oraya dnemezdi. k, byk olaslkla, Msr'da,


Musann buyruklar dorultusunda Harun tarafndan hazrlan
mtr, zaten Eski Ahitte bu ynde bilgiler vardr. Yarm kardein
kazand nem ve stlendii grevler byle bir ibirliinin ispat
dr ve Musa, daha sonra da, igc eksildii ve yetersizlii nedeniy
le birok kez Harundan yardm alacaktr.
unu da hatrlatalm, Apirulann Kenan lkesine g ettiini
anlatan ve Musaya benzetilebilecek bir kiiden sz eden hibir M
sr belgesine rastlanmamtr. kn tarihsel gereklii, Kitab
Mukaddesin ayn ad tayan blmne dayanr. Ancak Msr bel
gelerindeki bu boluk, k Kitabnn gerekliinden kukuya
dmemizi gerektirmez. Bu suskunluun nedeni. Msrllarn bu
olaya pek nem vermemi olmalardr.
Gerekten de, Andr -Marie Grardin da yazd gibi (Diction
naire de la Bible), Eski Msr metinleri, zaferleri hatrlar ve anar, o
unluk abartl bir anlatmla hem de; baarszlklar ise unutmay
yeler. Ama kn, bu byk gn, ok deerli ve kapsaml i
gc kaybnn Ramsesin cokusunu etkilemedii ve inaat tutku
sunun hzn azaltmad bellidir. Yazclar tarafndan grmezden
gelinmi bu olay, buna ramen dinler tarihine silinmez bir damga
vuracaktr.

Kelimelerin de tesinde

1. k'n anlatt Musa, yal bir adamdr, Medyene gittiin


de krk yandadr, sonra da alevli allklarn arsna kadar da
krk yl beklemitir; bu demektir ki, yz yirmi yanda lmeden n
ce, k denilen o devlere yarar, olaanst maceray yaadn
da seksen yandayd! Bu rakamlar kahramana o a iin ok
nemli olan bilge bir ihtiyar saygnl vermek iin seilmitir. Ama
harfi harfine inanlacak eyler deildir, nk Eski Ahit zerinde
alanlar iyi bilirler ki, burada sz edilen krk yl, gnmzde-
kinden ok daha uzun, bir zamandr. Eski Ahit zaten kahramanla
rnn ya konusunda asla cimri davranmaz. Ama Musann, ok
byk bir fizik dayanklla olduu kadar ruhsal bir gce de ihti
ya hissettiren bu inanlmaz maceray seksen yamda baarm ol
mas imknszdr, bu baan ok ok daha gen bir insann yapa
MUSA, MISIR PRENS 387

bilecei bir eydir. k olayndan sonraki yaam sresi de onun,


olayn banda sekseninde deil, ancak otuz yalarnda olmas ge
rektiini gsteriyor.
2. O adaki gemilerin ayrca bir dmeni yoktu ve bunun yeri
ne, teknenin kna sabitlenmi byk bir krek kullanlrd.
in dekiler

9 nsz
13 Msui gen adam
15 Bronz heykele benzeyen adam
23 Prens Ptahmos
31 Gece, saray bahesinde bir konuma
39 Ptahmosun eitimi
49 Grnn ardndaki gerek
59 ktidar ve yasa
67 Bir efin douu iin bir saat yeter!
83 At ve boa
89 TannJann hizmetkrndan karanlk szler
99 Bir kelime bir isim
107 Tannnn gnderdii prens
111 Avariste ksa bir gezinti srasnda
ilgin szler
119 Kaz
125 m rahibin szleri
137 Yamur
143 Kehanetler
151 Deniz
157 fke
159 Miyam
165 Gene deniz...
173 Eli
179 Byk Siyah
189 Kamak
197 l kpleri
203 Tanniann yazs
207 ef
211 Kumun zerindeki glge
225 Hi kimse tutsak olmamal
231 Tanrlarn eli
239 Alev
247 blislerin kral
257 Tsippora
267 Susuzluk
269 Ate
277 Lambann ya
281 kte bir ses
283 Msr kral ld!
289 Korku
293 Gerom
295 Alevli allar
301 Ziyareti
307 Deliliin belirtileri
313 Mektuplar
323 Gerekleen kehanetler
333 Kelimelerin de tesinde
337 Kaynaka ve eletiri notlan
Musa, dnya tarihinin devlerinden biridir. bin yz yl nce
insanla sunduu tektanrc inan, byk kitapl dinin anas
olmu, bylece, D ou nun ve Batnn kaderi, bir daha geri dnme-
m ecesine deimitir.
Kiilii, Eski A h it in ilk be kitabnda anlatld biim iyle bir e f
sane yaratm ve efsane insan M usay ylesine sarp kuatmtr
ki, baz tarihiler onun bir m it olduu kansna varm, Musann
gerekten yaam bir tarih kii olduundan bile kuku duymulardr.
Gerald Messadie, ite onu, gndelik hayatndaki Musay, bir roman
rgs iinde hayata dndryor. T a rih verilerin nda yapt
tahminlere dayanarak Musa'nn kiiliini ve yaad dnlen
dnem in atmosferini yanstyor. Onun genliinden yola karak,
firavunlar dnemi Msr toplumundaki adaletsizlikleri, yolsuzluklar
ve kavgalar da gzler nne seriyor.
Kitabn sonuna, Kitab M ukaddes ve tarih bilgisinden yoksun
okurun sorularna cevap v e re c e k d ip n ot blm de ek lem i
M essadie. Kitap, Musa hakkndaki baz benim senm i hayalleri
ykacak, ama okurun elikide kald noktalara da aklk getire
cektir.

S 5

ISBN 975-6817-34-8

789756 817346

You might also like