Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 9

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

BERKELEYN DL VE ANLAM YAKLAIMI


ZERNE BR NCELEME
[Une Etude sur la Conception du Langage et de
la Signification chez Berkeley]
Atakan Altnrs*

ZET

Bu makalemizde, Berkeleyin dil ve anlam yaklamn incelemeye altk. Sz konusu


yaklamnn tarih balamn belirtmek zere, ncelikle Lockeun anlam teorisine ynelttii itiraz
takdim etmeyi denedik. Lockea ynelik itiraznn temelinde, soyut idealarn mevcudiyeti
konusunda, aralarndaki bir fikir ayrlnn yattn gzlemledik. Lockeun anlam teorisinin
aksine, Berkeley kelimelerin sadece ve her kullanldklarnda soyut idealarn yerini tutmaya -veya
ayn manda, onlara iaret etmeye- yaramadn savunur; bu bakmdan Berkeleyin nezdinde
anlamllk, bir kelimenin bir ideann yerini tutmas olgusuyla aklanamaz ve aklanmamaldr.

Anahtar Szckler: dil felsefesi, kelimeler ve idealar, anlam, Berkeley.

ABSTRACT

Dans cet article, nous avons cherch dexaminer la conception du langage chez Berkeley. Afin de
prciser le contexte historique de sa conception, dabord, nous avons essay de prsenter son
objection faite la thorie lockenne de la signification. Nous avons constat quil se trouve un
diffrend entre eux, propos de lexistence des ides abstraites, au fond de son objection Locke.
Contrairement la thorie lockenne de la signification, Berkeley soutient que les mots ne servent
pas seulement et chaque fois quils sont utilises, tenir lieu des ides abstraites; cet gard, chez
Berkeley la signification des mots ne peut pas, et ne doit pas sexpliquer comme le fait de la
substitution dune ide par un mot.

Key Words: philosophie du langage, les mots et les ides, signification, Berkeley.

Dr., Galatasaray niversitesi, Felsefe Blm.


letiim: aaltinors@gsu.edu.tr
1
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

mmateryalist metafiziinin var olan, alglanm olandr [esse est percipi] temel teziyle hatrlanan
George Berkeley, baz eserlerinde dile ilikin deerlendirmelerde de bulunmu bir filozoftur. Bu
yazmzda Berkeleyin dil anlayn incelemeye alacaz. ncelememizin balangcnda,
Lockeun anlam teorisine Berkeleyin ynelttii itiraz ele alacaz. Sonuta, Berkeleyin dile dair
tespitlerinden hareketle ona atfedilebilecek anlam teorisinin karakteristik yann, konu hakknda
yaplm baz gncel refleksiyonlar nda ortaya koymay deneyeceiz.

ncelememizin balangcnda, Lockeun anlam teorisine Berkeleyin itiraznn temelinde, soyut


idealarn mevcudiyeti hususundaki bir ihtilfn yattn belirtmek gerekir. Bu bakmdan da, sz
konusu ihtilf ele almadan nce, Lockeun ve Berkeleyin ideadan ne anladn ksaca
aklamak yerinde olacaktr. Lockeun idea terimini byk oranda Descartestan esinlendii bir
anlamda kulland grlr. Lockeun nezdinde, dndmz srada mdrikemizin/anlama
yetimizin objesi olan her ey -fantazmalar, mefhumlar, trler vb. her ey- bir ideadr (Locke, 1998,
s. 6). Bununla birlikte, Descartesn idea kavramn sadece akl deil, ayn zamanda hiss/duyusal
eyleri de kapsayacak genilikte kullanarak, onlar da aklletirme teebbsne mukabil, Locke bu
kavram, akl her eyi duyusal bir kaynaa balamaya imkn verecek bir manada kullanr.
Berkeleyin de, eitli vesilelerle eletirdii Lockeun anlaynda sz konusu olduu gibi, ideay
hayli geni bir anlamda, hem hissedilir/duyulur eyler hem tahayyller/imajlar hem de akl
eler iin kullandna ahit oluruz: deadan, hangisi olursa olsun hissedilir/duyulur, muhayyel
[veya akledilir] bir eyi anlyorum (Berkeley, 1985a, s.127).

Bununla birlikte Berkeley, immateryalist metafiziinin temel bir tazammunuyla/ierimiyle tutarl


olarak ...nn ideas eklinde, idealarn eylerle ilikilendirilmesine kar kar (Berkeley, 1985a,
s.111). Berkeley mevcudiyet kelimesine bal herhangi bir idea olmad gibi, mevcut herhangi
bir eye bal bir ideamzn da bulunmadn kaydeder (Berkeley, 1985a, s. 113). Berkeley Theory
of Visionda gnlk konuma diline yerlemi hissedilir/duyulur nesneler eklindeki
adlandrmann, aslnda mutlak bir dsal mevcudiyete sahip bir nedene iaret etmediini belirttii
paragrafta, idealarmzn dmzdaki bir madd varlktan kaynaklanmadn kasteder (Berkeley,
1987a, s. 228). Bylece, Berkeleyin idea anlaynn, Locketan u bakmdan net bir ekilde
2
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

farkllatn tespit edebiliriz: Lockeun Denemesinin bandan sonuna kadar sergiledii yaklam
gz nnde bulundurulduunda, insan zihnindeki idealarn kaynann fiil dnya olduu hususu
onun iin tartma gtrmezken, Berkeley iin bu tez kesinlikle kabul edilebilir deildir. Yani,
Berkeleyin nezdinde, idealarmz fiil dnyadan kaynaklanan entiteler/kendilikler deildir1.

Berkeleyin, muhatabnn soyut idea anlayna itirazn ele almak zere, Lockeun insan zihninin
tikel [particular] ideadan soyut ideaya geiine dair aklamasn inceleyelim. Lockeun verdii
isimle, tikel ideadan soyut ya da genel ideaya nasl geildiini, soyutlama [abstraction]
araclyla aklamaya alt grlr. Locke soyutlamay, tikel eylerden edinilen idealarn, bu
eylerin genel temsiline dntrlmesi olarak tanmlar; yle ki, onlara verilen genel adlar, fiilen
mevcut olan eylerde, bu soyut idealara uygun den her eye tatbik edilebilir (Locke, 1998, s. 113).
Demek ki Lockea gre, zihin soyutlama ilemiyle, benzer tikellerin mterek zelliklerinden
oluan soyut ve genel bir idea retir. Onun verdii bir rnekle, zihin dn stten edinmi olduu ayn
tikel renk ideasn bugn kireten ya da kardan edindii tikel renk idealaryla bir arada alp, buna
beyazlk adn verir ve ayn nitelie bir daha rastlad ya da dnd her seferinde, onu bu
kelimeyle adlandrr (Locke, 1998, s. 113).

Locke kelimelerin genel idealarn iaretleri olarak kullanldnda, genel terimler haline geldiini
ne srer (Locke, 1998, s. 329); Berkeleyin bu iddiaya neden ve nasl kar ktn aada
inceleyeceiz. Lockea gre zihin soyutlama ilemini birbirine benzer idealara tatbik ederek, yani
tikel/ksm zelliklerini dikkate almayarak daha genel idealara ular. Bylece, rnein bir bebek
babasna ve evresindeki dier kimselere ilikin tikel temsillerin ortak zelliklerine, tek bir idea
altnda vkf olmaya adm adm ykselir ve bu genel insan ideasn, evresinde konuulan dildeki
kelimeyle adlandrr (Locke, 1998, s. 330). Lockea gre genel terimler, soyut bir ideann iareti
olmakla anlam kazanr (Locke, 1998, s. 332). Buna bal olarak da var olan eyler, bu soyut
idealarla uyutuklar grld lde, bu adlandrmalar veya ayn anlama gelmek zere trler
altnda toplanr (Locke, 1998, s. 332). Demek ki Lockea gre bir kelime, soyut ya da -ayn
anlamda- genel bir ideann iareti yaplmak suretiyle genelleir. Lockeun nazarnda bir kelimenin
anlam, onu kullanan kiinin zihninde yerini tuttuu bir ideadr (Locke, 1998, s. 325).

1
ki filozofun bilgi teorisi arasndaki farkllk asndan deerlendirildiinde, Lockea gre -idealarn fiil dnyadan
kaynaklanan entiteler olmas itibariyle- dil, d dnya hakknda, temsil bilgiler ifade etmeye imkn verirken,
Berkeleye gre dil sadece zihinsel ieriklerimiz hakknda konumamza imkn verir.
3
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

Berkeleyin dil anlaynn Lockeunkinden ayrld ilk aamada, muhatabnn soyut idea
kavrayna itiraz karmza kmaktadr. Lockeun soyut olduunu ne srd insan ideas,
Berkeleye gre ancak, siyah ya da beyaz, uzun veya ksa boylu vb. olmak gibi birtakm ikincil
niteliklerle2 birlikte dnlebilir (Berkeley, 1985b, s. 304). Berkeleyin nezdinde, btn
insanlarda ortak olan niteliklerden meydana gelecek bir insan ideas, kavranabilir bir ey deildir.
Bu husustaki bir dier rnek, gen ideasdr: Locke Denemede, genel ideasnda temsil edildii
haliyle gen, ne dik al ne geni al ne ikizkenar ne ekenar ne eitkenar; ama bu tikel
genlerin ayn anda hepsi olmaldr der (Locke, 1998, s. 494). Berkeley ise, Lockeun
savunduunun aksine, gene ilikin byle bir soyut ideay dnme imknn tartmal bulur
(Berkeley, 1985b, s. 308). Berkeley bu esnada, gen ideasnn, ne dik al ne ikizkenar ne ekenar
ne dar ne de geni al vb. bir gen olan, belirsiz bir ey halinde dnlemeyeceini ima eder,
grnr. Berkeleyin, Lockeun soyut idea kavrayna kar kmakla birlikte, zihnin genel
idealar meydana getirebildiini inkr etmediine de ahit oluruz. Ona gre tikel bir idea, ayn
trdeki dier btn tikel idealar da temsil eder hale geldiinde genelleir (Berkeley, 1985b, s. 307).
Fakat bu durum yine de, Berkeleyin nezdinde idealarn tabiatnn aslen tikel olduu gereini
deitirmez.

Berkeley, yukarda aklamaya altmz haliyle, Lockeun kelimelerin soyut idealarn iaretleri
olarak kullanldnda genel terimler haline geldii iddiasna itiraz eder. Ona gre bir kelime, genel
bir ideann deil, birok tikel ideann iareti haline getirilmek suretiyle genelleir (Berkeley, 1985b,
s. 306). Didiernin Berkeley balkl eserinde de belirttii gibi, [1] tanm ayn olan eylere ortak bir
adn verilmesi baka, [2] o adn her zaman ayn ideay temsil ettii kabul bakadr (Didier, 1911, s.
28). Berkeleyin yaklam, 1 numaral cmlecikte ifade edildii gibi kelimelerin genel ve ortak
adlar biiminde kullanld gereini gz nnde bulundurmakta, ama 2 numaral cmlecikteki

2
Berkeleyin nezdinde, Locketaki haliyle birincil ve ikincil nitelikler ayrmnn hkmsz olduunu ekleyelim.
Didiernin de belirttii gibi, Lockea gre birincil nitelikler nesnelerden izole edilebilir deildir. Birincil nitelikler,
katlk, uzam/yer kaplama, ekil, say, hareket ve atalet gibi, nesnelerin direken, yok edilemeyen, ilk
ve kurucu unsurlardr. Nesnelerin birincil niteliklerine ilikin idealarmz, bu niteliklerin benzerleridir. kincil
niteliklerse, nesnelerin birincil nitelikleri araclyla bizde renkler, sesler, kokular vb. duyumlar retme gcnden
ibarettir. kincil nitelikler, bizzat nesnelerde bulunmaz; nesnelerde sadece, bizde ikincil niteliklerin algsn retme
gc vardr. kincil nitelikler, alglanmadklarnda herhangi bir yerde var olan eyler deildir (Didier, 2009, s. 11-
12). Bylece Locke iin birincil nitelikler nesnelerin objektif zellikleriyken, ikincil nitelikler sbjektiftir. Oysa
Berkeley asndan, ikincil nitelikler kadar birincil nitelikler de sbjektiftir (Berkeley, 1985b, s. 323). Dier btn
niteliklerden soyutlanm uzam, ekil ve hareket idealar kavranabilir eyler deildir (Berkeley, 1985b, s.
324).
4
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

kabul dlamaktadr. Tmelliin idealara deil, adlara has bir zellik olduunu savunmas
itibariyle Berkeley, nominalist bir pozisyona yerleir. Tmellik, kavramlarmzn deil
adlandrmalarmzn bir zelliidir ve bu bakmdan da tmeller dilin dnda var olan
entiteler/kendilikler deildir.

Lockeun idealarn fiil dnyadan kaynakland tezinin, Berkeleyin nezdinde geersizliine bal
olarak kelimelerin, kkenini fiil dnyada bulan idealar adlandrd anlay da hkmszdr. Bu
hususun, Berkeleyin dil anlayn, zihinci/entelektalist kldn makalemizin sonu
paragrafnda aklayacaz. Nominalizmin kavramc bir versiyonu yanls grnen Locketan
farkl olarak Berkeley, idealarmzn tikelliini savunarak tmellii, nominalist3 bir
perspektiften aklar. Ona gre tmellik, tikelleri temsil eden veya onlara iaret eden eylere ait bir
zelliktir; tabiatlar aslen tikel olan adlar veya kavramlar birok tikelin iareti olarak kullanlmak
suretiyle tmel hale getirilmektedir (Berkeley, 1985b, s. 309).

Lockeun anlam, bir kelimeyi kullanan kiinin zihnindeki bir ideann yerini tutmas veya temsil
etmesi olgusuyla akladna yukarda deinmitik. Berkeley bu aklamaya mesafeli yaklar
(Berkeley, 1985b, s. 313). Ona gre, anlaml her adn bir ideann yerini tuttuu anlay bir
yanlsamadr: Kelimeler, idealar temsil etmediinde de bir anlama sahip olabilir [...] Kelimeler,
her kullanldklarnda zihinlerde iaret ettikleri/anlamna geldikleri [signifier] idealar
uyandrmasalar da anlamdan yoksun olmayabilir (Berkeley 1997, s. 340). Bu bakmdan Berkeley
iin, muhatabnn dil anlaynn temel tezi olan, kelimelerin idealarmz temsil ettii hususu, dilin
asl ilevine dair bir tespit olmaktan uzaktr. Dier yandan Berkeley, adlar her kullandmzda
idealar hatrmza getirmediimizi, okurken ya da konuurken ounlukla cebirdeki iaretler gibi,
tekabl ettikleri idealar dnmeden kullandmz savunur4.

Neticede Berkeleye gre dilin temel ilevi, Lockeun ne srd gibi, kelimelerle temsil edilen

3
Nominalizm, Lalanden tanmyla genel idealarn mevcut olmad, sadece genel iaretlerin mevcut olduu
biimindeki doktrindir (Lalande, 1993, s. 686); dier bir tanmna gre ise, zihinde olsun onun haricinde olsun,
genel idealarn gerekliini reddeden retilerin altnda grupland addr (Blay, 2003, s. 732).
4
Berkeley eserinde st kapal getii bu tespitinde son derece hakldr. Leibniz de Berkeley gibi, insanlarn
ounlukla, kullandklar kelimelerin temsil ettii idealar dnmeksizin konutuuna kanidir: Tpk cebirdeki gibi,
karlk geldikleri idealar, muhakemenin/akl yrtmenin her aamasnda ak seik bir ekilde akla getirme ihtiyac
duyulmadan kullanlan semboller, muhakemeye srat kazandrmak gibi bir ilev grr (Leibniz, 1990, s. 214).
5
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

idealar iletmek deildir: Kelimelerle da vurulan/ifade edilen idealar iletmek, genellikle sanld
gibi dilin ne tek ne de esas hedefidir (Berkeley, 1985b, s. 177); Dilin hakik hedefi ne sadece ne
esasen ne de her zaman idealar salamak veya onlar iletmektir (Berkeley, 1997, s. 342). Ona gre,
kelimelerin, idealar temsil etme ve onlar belirtme dnda baka ilevleri de vardr (Berkeley,
1997, s. 342). Berkeley, bir konumay dinlerken ya da bir metni okurken insanda araya hibir idea
girmeksizin, korku, sevgi, nefret vb. teessrler [passions] uyandn belirtir (Berkeley,
1985b, s. 313-314). Berkeley, birisi bize iyi bir ey vaat ettiinde, o eyin ne olduuna dair herhangi
bir ideamz bulunmad halde etkilenmemizi, dilin bu ilevine rnek verir. Bir dier rnei ise,
Skolastiklerden biri, Aristoteles byle demitir ibaresini ekledii bir beyanda bulunduunda,
Aristoteles isminin uyandraca hrmet hissinden yararlanarak dncesini benimsetmek amacn
gdeceidir (Berkeley, 1985b, s. 314). Berkeleyin bu dncelerinden hareketle, baz
yorumcularn, ona atfedilebilecek bir anlam teorisinin heyecansal [motive], icra edici
[performative] ya da pragmatik karakterini vurgulayan deerlendirmelerine, takip eden paragrafta
deineceiz.

Berkeleyin dil hakknda ne srd fikirlerden hareketle ve bu konuda yaplm baz


deerlendirmelerin nda, ona atfedilebilecek bir anlam teorisinin karakteristik yann ortaya
koymaya alalm. Lockeun anlam teorisinin temel tezine itiraznda grdmz gibi, Berkeleye
gre anlam, bir kelimenin yerini tuttuu veya temsil ettii bir idea olmadna gre, nedir? Bu
balamda, ona izafe edilebilecek bir anlam teorisi, Lockeunki gibi ideac [idationniste] diye
karakterize edilemez. nl Berkeley yorumcularndan Brykman, bu onun dil ve anlam yaklamnn
pragmatik5 karakteri zerinde durur (Brykman, 1993, s. 210). II. dneminde Wittgensteinn da
taraftar olduu anlamn pragmatik aklamas, anlam kullanmdr ksa formlasyonuyla
hatrlanr. Bir dier yorumcusu Berlioz ise, Berkeleyin dilin icra edici [performatif]6 ilevine

5
Pragmatik teriminin semiyotik, lengistik ve dil felsefesindeki zel anlamn, Rcanati yle aklar: Temsili
ieriiyle rttrlen cmlelerin anlamyla ilgilenen semantiin aksine pragmatik, cmlelerin muhataplar
tarafndan kullanmlarn inceler; bu iki disiplin geleneksel olarak bu biimde ayrlr. Bu ayrm ortaya atan Charles
Morrise gre, sentaks, semantik ve pragmatik srasyla, iaretler arasndaki ilikiyi, iaretlerin temsil ettikleri
eylerle ilikisini ve iaretlerin onlar kullanan kiilerle ilikisini konu edinir (Morris, 1938). Beyan durumundaki bir
cmle, hatibi tarafndan bir dinleyeni muhatap alr ve bir eya haline ilikin olur: Pragmatik, hitap eden ile edilen
ekseninde vuku bulan eyle, yani zneler aras faaliyet olarak, sosyal pratik olarak sz mbadelesiyle ilgilenir;
semantik, kelimelerin iaret ettii, kelimeleri kullanarak bahsettiimiz eyleri incelerken, pragmatik kelimelerle
yaplan eyi inceler (Rcanati, 1981, s. 12).
6
Dilin icra edici ilevine, Berkeleyden asrlar sonra yapt analizleriyle bilhassa Austin dikkat ekmitir: sz
vermek, yemin etmek, teminat vermek vb. gibi bir enformasyon iletmekten ibaret olmayan, onlar sayesinde
birtakm fiiller icra ettiimiz ifadeler dilin bu ilevinin tezahrleri/grnmleridir. Gerekten de Berkeleyin, II.
dnem Wittgensteina ve onun at yolda ilerleyen Austinin ve Searlen sz fiilleri/edimleri [speech acts]
analizine ilham vermi olmas kuvvetle muhtemeldir.
6
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

vurgu yapan bir yaklam sergiledii tespitinde bulunur (Berlioz, 2000, s. 130).

Dilin dorudan doruya pragmatik ya da heyecansal bir ilevinin tezahr/grnm olmayan


sylemlerde/diskurlarda yer alan, mevcudiyet, irade, hafza gibi kelimelerin iaret ettii
yahut yerini tuttuu herhangi bir idea olmadna dair Berkeleyin tespitlerini yukarda
nakletmitik. Ama bu tr kelimelerin iinde getii cmlelerin bsbtn anlalmaz olmad, bizim
iin ne kadar aksa Berkeley iin de kukusuz yledir. O halde, geriye cevaplanmas gereken bir
soru kalr: Bu tr kelimeleri anlaml klan, iiten kimsede bir heyecan, bir teessr vb. bir ey
uyandrmas olmadna gre, nedir? Tersinden bakldnda, baka bir soru daha akla gelir:
Berkeleyin bir anlam olmadn ne srd madd cevher gibi kelimeler, onun nazarnda
neden anlamdan yoksundur? Berkeley hakkndaki bir makalesinde Jaffronun, bu sorularn
cevaplanmasna k tutan refleksiyonlarda bulunduuna ahit oluruz (Jaffro, 2004, s. 100 et
passim). Jaffronun refleksiyonlarn klavuz alarak, ak ak pragmatik veya
heyecansal/emotif bir ilev grmeyen birtakm ifadeleri anlaml klan eyin ne olduu sorusunun
cevabn, Berkeleyin eserlerinde arayalm.

Berkeleyin, Hylas ile Philonousun arasnda kurgulad III. diyalounda, akll ruh/tin [esprit]
konulu tartma balamndaki u beyan manidardr: [...] bende, kelimenin tam anlamyla bir
akll ruh ideas olmamakla birlikte, bir akll ruh mefhumu/nosyonu bulunmaktadr (Berkeley,
1996, s. 99). Ona gre, madd cevher/tz mefhumu ya da tanm, bariz bir eliki tar; ama akll
ruh/tin mefhumunda eliki yoktur (Berkeley, 1996, s. 98). Berkeley, Philonousun azndan,
zihninde madd cevhere dair herhangi bir mefhum bulunmadn ne srmediini belirtir; bu
mefhumu reddetme gerekesi, mefhumun ierdiine inand elikidir (Berkeley, 1996, s. 97).
Peinden hemen unu ekler: Bizde, hakknda henz hibir mefhum bulunmayan eyler de mevcut
olabilir; yeter ki bu gibi eylerin tanmlarnda hibir tutarszlk ya da eliki olmasn (Berkeley,
1996, s. 97-98).

Berkeleyin Alciphron balkl eserindeki VII. diyalog da, anlama ilikin dncesinin nvelerini
sergiler. Berkeley bu defa Euphranorun azndan, ben, kendim gibi terimlerin bizde bir ideas
bulunmad halde, onlarn anlamn kavrayabildiimizi syler ve unu ekler: kendim, irade,
hafza, ak/sevgi, fke vb. terimlerin kavradmz mefhumlar vardr ve bunlarn iaret
7
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

ettii/anlamna geldii eyleri biliriz (Berkeley, 1997, s. 340).

Jaffro, Berkeleyin mefhum ile tanm arasndaki ilikilendirmesinden hareketle, ona atfedilebilecek
bir anlam teorisinin taslan izer. yle ki, Berkeleyin, bizde herhangi bir ideas bulunmadn
syledii akll ruh gibi kelimeleri anlyor, ama madd cevher gibi kelimeleri anlamyor
olduumuz sav; ilk kelimeyle iaret edilen mefhumun eliki tamad, oysa ikincisiyle iaret
edilen mefhumun elikili oluuyla izaha kavuur. Jaffro bir mefhum ile onun tanmnn ayn ey
olmadn ve zaten Berkeley'in de bu ikisini aynlatrma amac tamadn belirtmesinin
ardndan, bir mefhumu adlandran kelimenin anlamnn, Berkeley'in bak asndan, o mefhumun
tanmyla ilikilendirilmesi gerektiine dikkat eker (Jaffro, 2004, s. 100). Berkeleyin sergiledii
yaklamn, mefhumlar adlandran kelimeleri anlamamz, sz konusu mefhum her ne ise, ona
ilikin elikisiz bir tanm vermeye zihinsel hazr bulunuluumuz [disposition] ile aklanmasna
kap aralad, bizce de aikrdr.

Berkeleyin inceleyegeldiimiz dncelerinden hareketle, ona atfedilebilecek bir anlam teorisinin,


ifte karakter tad sonucuna varyoruz: Berkeleyin nazarnda anlamlln, [1]
mefhumlarmz/nosyonlarmz dzeyinde elikisiz bir tanm vermeye hazr bulunma7; [2]
heyecansal ifadeler dzeyinde ise bir teessr [passion] veya davran eilimi meydana getirme
olduu grlr. Sonu olarak, Berkeleyin dil anlaynn 1 numaral cmlecikte ifade ettiimiz
yanyla entelektalist/zihinci; 2 numaral cmlecikte ifade ettiimiz yanyla ise davran
[bhavioriste] izgileri bnyesinde barndrdn gzlemliyoruz.

7
Denkelin de belirttii gibi, Berkeley iin soyut idealarn imknsz oluu, genel kavramlar dile getiren kelimeler
iin tanm verebilmemizin nnde engel deildir; szlkler bu tr tanmlarla doludur (Denkel, 1984, s.39).
8
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Say: 3 (1) Ocak 2010

REFERANSLAR

Berkeley, G. (1985a) Notes philosophiques, uvres iinde, cilt:I, Fr. ev. Genevive Brykman vd.,
Paris: PUF.

Berkeley, G. (1985b) Un Trait concernant les Principes de la Connaissance humaine, uvres


iinde, cilt:I, Fr. ev. Marilne Phillips, Paris: PUF.

Berkeley, G. (1987a) la Thorie de la Vision, uvres iinde, cilt:II, Fr. ev.: Laurent Dchery, Paris:
PUF.

Berkeley, G. (1996) Hylas ile Philonous arasnda konuma, ev: K.Sahir Sel, stanbul: Sosyal
Yaynlar.

Berkeley, G. (1997) Alciphron ou la petit Philosophie, uvres iinde, cilt:III, Fr. ev.: Sandra
Bernas, Paris: PUF.

Berloz, D. (2000) Berkeley: un nominalisme raliste, Paris: J.Vrin.

Blay, M. (2003) Grand Dictionnaire de la Philosophie, Paris: Larousse.

Brykman, G. (1993) Berkeley et le Voile des Mots, Paris: J. Vrin.

Denkel, A. (1984) Anlamn Kkenleri, stanbul: Metis Yaynlar.

Dder, J. (1911) Berkeley, Paris: Librairie Bloude.

Dder, J. (2009) John Locke, ev: Atakan Altnrs, stanbul: Paradigma Yaynlar.

Lalande, A. (1993) Vocabulaire technique et critique de la Philosophie, Paris: PUF.

Lebnz, G. W. (1990) Nouveaux Essais sur lEntendement Humain, Paris: GF Flammarion.

Locke, J. (1998) Essai Philosophique concernant lEntendement Humain, traduit par Pierre Coste,
Paris: J. Vrin.

Jaffro, L. (2004) Le cogito de Berkeley, Archives de Philosophie, cilt:67, 2004/1, p. 85-111

http://www.cairn.info/article.phpID_REVUE=APHI&ID_NUMPUBLIE=APHI_671&ID_ARTICL
E=APHI_671_0085

Recanat, F. (1981) les Enoncs Performatifs, Paris: Ed. de Minuit.

9
ETHOS: Dialogues in Philosophy and Social Sciences // 3 (1) January 2010

You might also like