Professional Documents
Culture Documents
İslami Hilafete Karşı Haçlı Kampanyasına Yardım Edenin Küfrünün Açık Delilleri
İslami Hilafete Karşı Haçlı Kampanyasına Yardım Edenin Küfrünün Açık Delilleri
Hazırlayan:
Himmet Ofisi
İslam Devleti
İkinci baskı
Zilhicce 1436 H.
Araştırmalar ve İncelemeler Ofisi’nin
Birinci Baskı İçin Önsözü:
(6)
بسم اهلل الرحمن الرحيم
(7)
Haçlılardan, Safevilerden ve laiklerden Allah düşmanlarını bu son çılgın
kampanyalarında desteklemek, Müslümanlara karşı düşmanları dost edinip
onları desteklemek kabilindendir. Bu da tevhidin nevakızlarındandır. Tevhidi
temelinden, kökünden yıkar. Kulun amelini saçılmış toza çevirir. Bunu, bu
risalede beraat-i zimmet için, ümmete nasihat ve küfür başlarını (Amerika ve
hizipleri) destekleme riddetine düşmekten sakındırma adına kat’i deliller ve
reddedilemez kanıtlarla ispatlayacağız.
Risaleyi iki bölüm yaptık. Birinci bölümde ‘Irak ve Şam’da İslam ve
Müslümanlara karşı haçlı kampanyası’ konusunu ele alarak üç bölümde
inceledik. Birinci bölüm: Bu bölümde, Irak ve Şam’da Müslümanlara karşı
savaş için bugünlerde oluşturulan kampanyanın halini vasfettik. İkinci
bölümde gelmekte olan askeri kampanyanın, öncekiler gibi yeni bir haçlı
kampanyası olduğunu ispatladık. Üçüncü bölümde de; tevelli, muvalat ve
diğerlerinin birbirine karıştırılmaması, aralarındaki farkın ayırt edilebilmesi
konusunu ele aldık.
İkinci bölümde ise bu kampanyada Amerika’ya ve müttefiklerine bu yardım
edenlerin küfrüne dair bazı delilleri zikrettik. Bu bölüm altında ise 80 konu
yer alıyor ve her bir konu, bu delillerden bir türünü ele alıyor. Bu deliller
Kitap, sünnet, icma, sahabelerin sözleri ve kıyastan oluşmaktadır. Bunlara
ilave olarak konu hakkındaki ilim ehlinin sözleri ve Müslümanlara karşı
komplo kuranların, belgelenmiş bazı tarihi olaylarda Allah düşmanlarını dost
edinenlerin küfrü hususundaki fetvaları da deliller arasında yer almaktadır.
Bu önsözde şunu da belirtmek gerekir ki, bu risaledeki bölümlerin büyük
kısmı, yazarı tağutların hapishanelerinde esir olan (Allah O’na sebat versin ve
esaretten kurtarsın) “Afganistan’a karşı haçlı kampanyalarında Amerikalılara
yardım edenlerin küfrünün beyanı” başlıklı araştırmadan alınmıştır.
Himmet Ofisi
Zilhicce 1435 H.
(8)
بسم اهلل الرحمن الرحيم
Himmet Ofisi
Zilhicce 1436 H.
(9)
BİRİNCİ BÖLÜM
Irak ve Şam’da
İslam’a ve Müslümanlara Karşı
Haçlı Kampanyası
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Birinci Konu
Günümüzde Müslümanlara Karşı
Savaş İçin Oluşturulan İttifakın Hali:
Bugün Irak ve Şam’da İslam Devleti’ne karşı savaş için komplo kuran
devletlerin küfrü, eşkıyalığı ve bozgunculuğu kimseye gizli değildir.
Kampanyanın liderinin (Amerika’nın) küfrünü, bozgunculuğunu ve dünyanın
dört bir yanında işlediği suçlarını tarife gerek bile yoktur. Avrupa ülkeleri
(İngiltere, Fransa, Almanya gibi…) haçlı ülkeleridir ve onların tarihi tüm
Müslüman topraklarında kanlıdır. Hatta daha yakın vakte kadar; mürted
işbirlikçilerin vekillerini ülkelerimize koymalarının hemen öncesinde de bu
ülkeler Müslüman ülkelere saldırıyorlardı.
Aynı şekilde bu kampanyaya katılan Arap ülkeleri hükümetleri de (Suudi
Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Ürdün gibi…) İslam
dininden dönmüş mürtedlerdir. Bunlar küfre en geniş kapılarından girmişlerdir.
Bunların tarihleri de saldırganlarla yaptıkları işbirlikleri ile doludur.
Bu habis ittifakın küfrünü, suçlarını ve bozgunlarını saymaya kalksak söz
iyice uzar. Bu nedenle küresel küfrün hamisi ve haçın taşıyıcısı Amerika’nın
bazı suçlarını ve bozgunlarını kısaca saymakla yetineceğiz:
Amerika küfrün ve inkarcılığın başı, çürüme ve bozulmanın kaynağı, fuhşun,
ahlaksızlığın, rezilliklerin ve münkerlerin ülkesidir. Şeytan onun üzerine kök
salmış, orada kubbelerini dikmiştir.
Dünya ülkeleri arasında aşağıda sayılacakların en fazla görüldüğü ülke
Amerika’dır:
Genelevler, homoseksüellik, lezbiyenlik, striptiz kulüpleri, zinadan hamile
kalmak, zina çocukları, mahremlerle zina, ahlak suçları, müstehcen
kanallar, içki içmek, gece kulüpleri, kumar, raks, fısk vs…. Burada ayrıca,
saydıklarımızdan bazılarının istatistiklere göre durumunu zikredeceğiz.
( 13 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
Ancak şu da bilinmelidir ki bu istatistikler birkaç yıl öncesinin istatistikleridir.
Şu anki durum nasıldır kim bilir!! İstatistikler bizzat Amerikan mercilerinde
sabit ve belgelidir:
1-Amerika’da 20 milyondan fazla cinsi sapık bulunuyor.
2-Amerika’da her sene 5000’den fazla çocuk satılıyor.
3-Amerika’da doğumların yaklaşık üçte biri zinadan. Zinadan doğum yapan
sadece ergenlik çağındaki kızların sayısı yıllık yarım milyondan fazla.
4-Amerika’da her yirmi kişiden birinin babası belli değil.
5-Amerika’da yasal kürtaj sırasında 15 milyondan fazla çocuk öldürüldü.
6-San Francisco şehri homoseksüelliğin başkenti sayılmaktadır ve bu
homoseksüeller şehrin seçmenlerinin dörtte birini oluşturmaktadırlar.
7-Amerika’da yaklaşık 100 milyon içki bağımlısı bulunuyor.
8-Amerika’da içki şirketleri 24 milyar dolardan daha fazla içki üretiminde
bulunuyor.
Amerika’nın işlediği suçlara gelince hasredilemeyecek kadar çoktur:
1-Amerikan hükümetinin istatistiklerine göre 2000 yılında (1421 H.)
işlenen suçların sayısı 26 milyona ulaştı.
2-Her üç saniyede bir, bir gayrimenkul için suç işleniyor.
3-Her 15 saniyede bir, hırsızlık suçu işleniyor.
4-Her 22 saniyede bir tiksindirici bir suç işleniyor.
5-Her 34 saniyede bir öldürme suçu işleniyor.
6-Her 34 saniyede bir bedensel saldırı suçu işleniyor.
7-Her 6 dakikada bir tecavüz suçu işleniyor.
Burada saydıklarımız, bu kafir devletin bozukluğundan ancak çok azıdır.
Müslüman kardeşim! Allahu Teala Lut kavmi hakkında söyleyeceğini
söyleyerek şöyle buyurmuştur: “Siz, (yine de) erkeklere yaklaşacak, yol
kesecek ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?”1 Lut
kavminin işlediği münkerlerin çoğunu, İbn-i Asakir’in, Ebi Umame h
senediyle zikrettiği rivayette bulmaktayız; “Erkeklerin birbirleriyle livata
1 Ankebut, 29.
( 14 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
etmesi, çamurdan yapılmış küçük yuvarlak cisimleri atmak, sapan atmak,
güvercin uçurtmak, def çalmak, içki içmek, sakal kesmek, bıyığı uzatmak,
ıslık çalmak, alkış yapmak ve ipek giymektir.”1 Amerika’daki bozukluk, Lut
kavmindeki bozukluğu kat kat geçmiştir. Allahu Teala’nın, Lut kavmini,
başka hiçbir kavmi cezalandırmadığı şekilde cezalandırdığını bildiğinde
acaba sence Amerika’nın hak ettiği ceza ne olur?! Öyle ki Allahu Teala Lut
kavmi hakkında şöyle buyurmuştur: “Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir
kavme gönderildik” dediler. Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı
kesilmiş) taşlar yağdırmak için. “(Ki bu taşların her biri,) Rabbinin
katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir.”2 Ve şöyle
buyurmaktadır: “Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik
ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık.”3 Ve şöyle
buyurmaktadır: “Andolsun onlar, onun konuklarından da murad almak
için baskı yaptılar. Biz de onların gözlerini silip kör ettik. “İşte azabımı ve
uyarmamı tadın.”4 Ve şöyle buyuruyor: “Onları (o korkunç ve dayanılmaz)
çığlık yakalayıverdi.”5 Allahu Teala, işledikleri münkerler karşılığında
onların gözlerini silip kör etti, onları bir çığlık yakalayıverdi, topraklarının altı
üstüne çevrildi, üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırıldı.
Ey Cabbar! Amerika’yı sana havale ediyoruz.
Allah’ım onların sıkıntılarını artır, mallarını yok et, bize sonunu göster.
Bunlar, Amerika’nın kendi topraklarındaki bozulmanın bir kısmı idi. Bir de
Amerika’nın kendi toprakları dışında yol açtığı fesadı dinle:
Amerika’nın bozgunculuğu sadece bununla sınırlı kalsaydı bile büyük ilahi
cezaları hak ederdi. Zira fesadı kendisini aşmıştır.
Toplumların birçoğundaki ahlaki bozukluğun ardında Amerika durmaktadır.
1-Bankok: Dünyadaki cinsel bozulmanın başkenti sayılmaktadır. Bozulma
ve çürümenin yayılmasındaki baş sebep Amerika’nın bu topraklardaki
askeri varlığı idi.
2-Amerika: Habis-müstehcen filmlerin dünyadaki en büyük kaynağı
burada bulunmaktadır. (Hollywood- sinema başkenti).
( 18 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
İkinci Konu
Bugünkü Hamle de Öncekiler Gibi
Bir Haçlı Kampanyasıdır:
İslami hilafete karşı düzenlenen son haçlı kampanyasının hedeflerinin
açıklığına rağmen, ittifak liderlerinin Müslümanlara ait herhangi bir varlığı
ortadan kaldırmak istediklerini, bir İslami hilafet kurulmasına ya da İslam
şeriatının uygulanmasına izin vermeyeceklerini açıklamalarına rağmen, tüm
bu açıklığa rağmen ortada onların ballı sözlerine kanması ya da münafıkların
kendilerini kandırması mümkün olan bazı saflar var.
Subhanallah! Allahu Teala, kafirlerin Müslümanlara karşı düşmanlığını,
Müslümanları dinlerinden döndürmek için kendilerine karşı hala
savaştıklarını, Müslümanların, kendi dinlerine girmesinden başka bir şeyden
hoşnut olmayacaklarını, düşmanlıklarının kesilmeyeceğini açıklamadı mı?
Allahu Teala şöyle buyuruyor: “…Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri
çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler…”1. Ve şöyle buyuruyor:
“Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden
kesinlikle hoşnut olacak değillerdir.”2. Ve şöyle buyuruyor: “Onlar,
kendilerinin inkâra sapmaları gibi sizin de inkâra sapmanızı istediler.
Böylelikle bir olacaktınız.”3. Ve şöyle buyuruyor: “Eğer sizi ele geçirecek
olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size
uzatırlar. Onlar sizin inkâr etmenizi içten arzu etmişlerdir.”4. Ve şöyle
buyuruyor: “Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli
olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan
sonra sizi inkâra döndürmek arzusunu duydular.”5. Ve şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir
1 Bakara, 217.
2 Bakara, 120.
3 Nisa, 89.
4 Mumtehine, 2.
5 Bakara, 109.
( 19 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre
döndürürler.”1. Ve şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, eğer inkâr edenlere
itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece
büyük hüsrana uğrayanlara dönersiniz.”2. Ve şöyle buyuruyor: “Buğz (ve
düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları
ise, daha büyüktür.”3.
Eski ve yeni tarihi inceleyen bir kişi Yahudilerden olsun Hıristiyanlardan
ya da diğerlerinden olsun kafirlerin Müslümanlara düşmanlığının hiç
kesilmediğini görür. Geçtiğimiz yüzyıllarda Hıristiyanlar yedi haçlı hamlesi
düzenlediler. Bu hamleler durduktan sonra sömürge hamleleri başladı.
Müslüman topraklarının büyük kısmını uzun seneler boyunca işgal ettiler. Bu
topraklarda bozgunculuk yaptılar. Bu yeni haçlı hamleleri de (ya da haksızca
ve sahte bir şekilde emperyalizm diye isimlendirdikleri ve hakikatinde yıkım
olan bu hamleler) bittiğinde –Birleşmiş Milletler gölgesinde- uluslararası
saldırılar başladı. Güvenlik Konseyi adı verilen Amerikan Küfür Meclisinin
kararlarını tatbik etmek adına Müslümanları her mekanda vurdular, kuşattılar.
Irak’ı vurdular, on seneden fazla ambargo uyguladılar. Bu esnada ekinleri ve
nesli helak ettiler. İsrail adı verilen varlığı Filistin topraklarına yerleştirdiler.
Bunu yaparken de binlerce Müslüman’ı öldürdüler. Sudan, Libya, Lübnan,
Somali, Afganistan, Bosna, Kosova, Makedonya, Çeçenistan, Keşmir, Fatani,
Teymur, Maluku Adaları ve diğer Müslüman topraklarında da böyle yaptılar.
İçlerinden milyonlarcasını yerlerinden ettiler, milyonlarcasını öldürdüler, bu
ülkelerin alt yapısını yerle bir ettiler.
Tüm bunlar, kiliselerinin ve papalarının Afrika’da, Asya’da ve diğer yerlerde
Müslümanların fakirlerini Hıristiyanlaştırma kampanyalarının dışındadır.
Onlar kesinlikle Müslümanlara düşmanlıklarıyla yetinmediler.
Amerika ve müttefiklerinin Afganistan ve Irak’a düzenlediği son savaş
da cabası! Bu savaşlarda güven içinde yaşamakta olan Müslümanlardan
binlercesi günahsızca öldürüldü.
Tüm bunlar “teröre karşı” (bizzat da mücahidlere karşı) savaş bahanesiyle
oldu. Burada sorulacak şu soru aracılığıyla onların neden mücahidlere karşı
savaştıkları anlaşılmaktadır:
Neden Japon Kızıl Ordusu (ki onlar putçular), El-Ceyşu’l Cumhuri El-
1 Al-i İmran, 100.
2 Al-i İmran, 149.
3 Al-i İmran, 118.
( 20 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
İrlandi (Katoliktirler), Küba Özgürlük Ordusu (Komünisttirler), Bölücü
Kürdistan İşçi Partisi (Komünisttirler), Srilanka’daki Tamil Ordusu
(putçudurlar), Güney Sudan’a tabi Hıristiyan Ordusu, Yahudi suç çeteleri
(Siyonist Yahudidirler), Amerika’nın güneyindeki uyuşturucu çeteleri,
Avrupa’daki mafya çeteleri gibi diğer “terörist” hareketleri bıraktılar?
Bunun cevabı açıktır. Tüm bu hareketlerin, yeryüzünde nüfuz sahibi
olmaya ve hilafeti döndürmeye çalışan “köktenci İslam” vasfından yoksun
olmalarıdır. İşte bu vasfı Batılı devletler, Sovyetler Birliği’nin dağılıp “Soğuk
Savaş’ın bitmesinin ardından baş düşman yapmışlardır. Bunu birçok liderleri
açıklamıştır. Bu hususta çok sayıda kitap yazılmıştır.
NATO Eski Genel Sekreteri Javier Solana’nın Sovyetler Birliği’nin
düşmesinden sonra 1412 H. yılında bir NATO toplantısında şöyle dediği
gibi: “Soğuk Savaşın bitmesinden ve kırmızı düşmanın (SSCB) düşmesinden
sonra tüm NATO ve Avrupa ülkelerinin aralarındaki anlaşmazlıkları unutup
bakışlarını, önüne bakmak için ayaklarının ucundakine dikmelidir ki
kendisine karşı pusuya yatan ve karşısında birlik olunması gereken düşmanı
görsün. Ve o düşman kökten İslamcılıktır.”
Ortodoks Hıristiyan Rus Başkanı Putin’in, Milletler Cemiyeti’nin 1421
H. yılında düzenlenen bir toplantısında şöyle dediği gibi: “Bugün uygar
dünyayı tehdit eden tek tehlike İslami köktenciliktir. Ve dünya güvenlik ve
barış sistemini tehdit eden tek tehlike de odur. Köktencilerin nüfuzu var.
Onlar Filipin’den Kosova’ya uzanan birleşik bir devlet kurmaya çalışıyorlar.
Hareketlerinin merkezi sayılan Afganistan’ı çıkış noktası olarak alıyorlar.
Eğer dünya, onlara karşı koymak için ayaklanmazsa onlar hedeflerini
gerçekleştirecekler. Rusya’nın, Kuzey Kafkasya’da köktenciliğe karşı mücadele
edebilmek için uluslararası desteğe ihtiyacı vardır.”
( 21 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 22 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Üçüncü Konu
Tevelli, Muvalat ve Diğerleri Arasındaki Farklar:
Allah bize de sana da rahmet etsin, kendisine kavuşana kadar İslam ve
tevhid üzerine sebat versin! Bil ki İslam dininin aslı ve temeli –Şeyhu’l İslam
Muhammed bin Abdulvehhab’ın dediği gibi- iki şeydir:
Birincisi: Yalnızca hiçbir ortağı olmayan Allah’a ibadet etme ve buna teşvik
etme, bu yolda dostluk ve bunu terk edeni tekfir etme emri.
İkincisi: Allah’a ibadette şirk koşmaktan nehiy, bu hususta sert olmak, bu
yolda düşmanlık ve bunu yapanı tekfir etmek.
Kafirlere düşmanlık, onlardan ve küfürlerinden beri olmak dinin olmazsa
olmazlarındandır. Bu, Allahu Teala’nın şöyle buyurduğu gibi İbrahim’in n
milletidir: “İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.
Hani kendi kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizlerden ve Allah’ın dışında
taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Size küfrettik. Sizinle aramızda, siz
Allah’a bir olarak iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve bir kin baş
göstermiştir.” Ancak İbrahim’in babasına: “Sana bağışlanma dileyeceğim,
ama Allah’tan gelecek herhangi bir şeye karşı senin için gücüm yetmez.”
demesi hariç. “Ey Rabbimiz, biz sana tevekkül ettik ve ‘içten sana yöneldik.’
Dönüş sanadır.”1.
Bu noktadan yola çıkarak bil ki kafirlerle muamelenin üç şekli vardır:
Birinci Şekil: Dinden çıkaran-kafir yapan muamele. Bazı ilim ehli bu şekli
‘tevelli’ diye isimlendirme üzerinde ittifak etmiştir. Delillerin küfür ve riddet
olduğuna işaret ettiği her şey bu şekildendir. Örneğin: Kafirlerin dinini
sevmek, onların kazanmasından hoşlanmak vb. Bunların arasında konumuz
olan “Müslümanlara karşı onlara yardım etmek” de yer almaktadır.
İkinci Şekil: Haram olup, kişiyi kafir yapmayan muamele. Bazı ilim ehli
1 Mumtehine, 4.
( 23 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
bu şekli ‘muvalat’ diye isimlendirmiştir. Delillerin tahrimine ve tahriminin
küfre ulaşmadığına işaret ettiği her şey bu türdendir. Örneğin: Oturumlarda
onlara öncelik vermek, birbirine selam vermede önce başlayan olmak, tevelli
derecesine ulaşmayacak şekilde kendilerine sevgi beslemek vb.
Üçüncü Şekil: Caiz olan muamele. Bu muamele onları sevmenin dışındadır.
Bu da delillerin caiz olduğuna işaret ettiği her şeyi kapsamaktadır. Onlara
karşı adil olmak, savaşçı olmayanlarının hakkını gözetmek vs.
İkinci ve üçüncü şeklin farkını El-Karafi El-Furuk isimli kitabında
zikrederek şöyle demiştir: “Bil ki Allahu Teala zimmet ehline sevgi beslemeyi
yasaklayarak şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler, benim de düşmanım,
sizin de düşmanınız olanları veliler(dostlar) edinmeyin. Siz onlara karşı
sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişlerdir…”1.
Onlara karşı muvalatı ve onlara sevgi beslemeyi yasaklamıştır. Bir başka
ayette de şöyle buyurmaktadır: “Allah, sizinle din konusunda savaşmayan,
sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara
adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları
sever.”2
Bu nasların arasının birleştirilmesi gerekir. Zira zimmet ehline iyilik yapmak
matlup olup onlara karşı muvalat ve onlara sevgi beslemek yasaklanmıştır.
Sonra şöyle demiştir: Farkın sırrı: Zimmet akdi, üzerimize onların haklarını
vacip kılar. Çünkü onlar bizim yanımızda, bizim korumamızda, Allahu
Teala’nın, Resulü’nün g ve İslam dininin zimmetindedirler. Bu nedenle
zahirinde kalplerin sevgi beslemesine ve küfür şiarlarının yüceltilmesine
işaret etmeyen her şeyde onlara iyi davranmamız gerekir. Ne zaman
yapılan iyilik bu iki şeyden birine götürecek olursa bundan imtina edilir. Bu
durumda o iyilik, ayette ve diğerlerinde yasaklananlar kısmına girer. Bu, şu
şekillerde meydana çıkar: Bize geldiklerinde meclisleri onlar için boşaltmak,
geldiklerinde onlar için ayağa kalkmak, onlara, çağırılan kişinin yüceliğini
gerektiren yüce isimlerle seslenmek… Bunların hepsi haramdır. Aynı şekilde
kendileriyle yolda karşılaştığımızda onlara geniş, ferah ve kolay olanını
bırakıp kendimize kötü, engebeli ve dar olanını seçmek. Adet haline geldiği
üzere bunu kişi başkan geldiğinde, evlat babası geldiğinde yapmaktadır. Oysa
bu küfür şiarlarını yüceltme, Allahu Teala’nın ve dininin şiarlarını alçaltma ve
1 Mumtehine, 1.
2 Mumtehine, 8.
( 24 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
ehlini küçümsemeyi kapsadığından ötürü yasaktır. Aynı şekilde Müslüman,
onların yanında kendisine bir şeyler emredilip bir şeyler yasaklanan hizmetçi
ve işçi de olamaz.”
Ta ki şu sözüne kadar: “Onlara içten sevgi beslemeksizin; zayıflarına
acınması, açlarının doyurulması, giysisi olmayanlarının giydirilmesi, korku
ve zilletten değil de lütuf ve rahmet misali sebeplerle yumuşak sözler
söylemek, yine korku ve onları yüceltme adına değil de onlara bir lütuf
olarak komşulukta verdikleri sıkıntılara bu sıkıntıları ortadan kaldırabilme
imkanı bulunmasına karşın katlanmak, hidayet bulmaları, saadet ehlinden
olmaları için dua etmek ve tüm işlerinde onlara nasihat etmek gibi iyilikler
yapılmasının emredilmesine gelince; bunların hiçbirini onları yüceltme ve
kendimizi onların karşısında küçültme adına yapamayız. Onların tabiatında
bizden nefret etmenin bulunduğunu, peygamberimiz Muhammed’i g
yalanlamalarını, eğer güç yetirebilseler kökümüzü kazıyıp, kanlarımızı,
mallarımızı ele geçireceklerini, Rabbimiz ve sahibimiz Allah’a b en şiddetli
şekilde isyan edenlerin onlar olduğunu aklımızdan çıkarmamamız gerekir.
Sonra onlara, Rabbimizin emrine uyma adına bahsi geçtiği gibi davranırız.”
Bu üç şekil arasındaki farkı gözden geçir. Yoksa hepsini birbirine karıştırırsın.
Özellikle de günümüzde bazı ilim hokkabazları üçüncü şekli delil getirerek
birinci ve ikinci şekilleri de mübah kılmak istemektedir. Aynen sapıklık ehlinin
müteşabihlere uyması ve insanların bu konuda kafalarını karıştırmalarında
olduğu gibi!
Aynı şekilde bil ki Müslüman kardeşimiz! Dostluk ve düşmanlık
meselelerinin detaylarının yeri burası değil. Buradaki araştırmamız birinci
şeklin hallerinden sadece bir tanesi ki o da tevelli ve Müslüman’a karşı kafire
yardım edilmesi meselesidir. Bu da İslam’ın nevakızlarından sekizincisi olan
“Müslümanlara karşı müşriklere destek olma ve yardım etme”dir. Bu konuda
birçok kitap telif edilmiştir. Bu kitaplardan en önemlileri, Şeyh Muhammed
bin Abdulvehhab’ın risaleleri, Şeyh Süleyman bin Abdullah’ın Ed-Delail,
Evsak Ura’l İman kitapları, Şeyh Hamd bin Atik’in Sebilu’n Necat ve’l Fikak
adlı eseri, Ed-Durer Es-Seniyye’nin sekizinci, dokuzuncu ve onuncu ciltleri,
Şeyh Hammud Et-Tuveyciri’nin Tuhfetu’l İhvan bima Cae fi’l Muvalati ve’l
Muadeti ve’l Hicran adlı kitabı gibi Necdî davet imamlarının kitaplarıdır.
( 25 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 26 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
İKİNCİ BÖLÜM
Bu Haçlı Kampanyasında
Amerika’ya ve Müttefiklerine
Yardım Edenin Küfrünün Delilleri
Allah düşmanları Amerikalılar, mürtedlerden ve mürtedlerin münafık
partilerinden dostlarının yönettiği bu haçlı kampanyasının İslam’ı ve
Müslümanları hedef aldığını anladığın zaman şunu da anla ki: Bu savaşlarında
onlara; ister bedenle ister silahla ister dille ister kalple ister kalemle ister malla
ister görüşle ya da herhangi başka bir şekilde yardım etmek küfür ve İslam’dan
dönmektir. Allah bizi bundan korusun. Bu meselenin Kur’an’dan, sünnetten
ve icmadan, sahabelerin sözlerinden, kıyastan, ilim ehlinin sözlerinden ve
fetvalarından delilleri oldukça çoktur. Bunları önümüzdeki altı konuda ele
alacağız.
( 27 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 28 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Birinci Konu
Kitaptan Deliller:
Kur’an-ı Kerim’den çok fazla ayet bu meseleye delil teşkil etmektedir. Örnek
olarak bu ayetlerden bazılarını burada zikredeceğiz:
1-Allahu Teala’nın şu buyruğu: “Ey iman edenler! Yahudileri
ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onların bazıları bazılarının
dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan
olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.”1.
Bu ayet, kafirlere yardım edenin üç yönden küfrünü saptamaktadır:
Birincisi: Allahu Teala’nın şu kavli: “Onların bazıları bazılarının
dostudurlar.” İbn-i Cerir şöyle demiştir: “ ‘Onların bazıları bazılarının
dostudurlar’ kavline gelince bununla Yahudilerden bazılarının bazılarına
mü’minlere karşı destekçi olmasını, hepsine karşı tek el olmalarını, aynı
şekilde Hıristiyanlardan bazılarının da bazılarına, dinlerine ve inançlarına
muhalif olan kimselere karşı destekçi olmalarını kastetmektedir. Allahu Teala
bu şekilde mü’min kullarına, kim onlara ya da bazılarına dost olursa onun da
onlar gibi dinlerine ve inançlarına karşı olan mü’minlere karşı (o kafirlerin)
dostu olduğunu, Yahudi ve Hıristiyanlar gibi mü’minlere düşman olduğunu
bildirmektedir. Allahu Teala mü’minlere de şöyle demiştir (mana olarak): Siz
de birbirinizin dostu olun. Onların size düşman, bazılarının bazılarının dostu
olduğu gibi siz de Yahudi ve Hıristiyanlara karşı düşman olun. Çünkü her kim
onları dost edinirse iman ehline karşı düşmanlık göstermiş, kendilerinden
beraat etmiş, onlarla dostluğu kopardığını açıkça ortaya koymuştur.”2
İkincisi: Allahu Teala’nın şu kavli: “Sizden kim onları dost edinirse,
şüphesiz o onlardan olur.” İbn-i Cerir şöyle demiştir: “Yani Allahu Teala
Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur” kavliyle ‘her kim
1 Maide, 51.
2 Taberi Tefsiri, C:10, Sf:399.
( 29 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
mü’minler yerine Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinirse o da onlardandır’
demek istemiştir. Şöyle diyor: Kim onları dost edinir ve mü’minlere karşı
onlara yardım ederse o da onların dininden ve inancındandır.”1
Üçüncüsü: Allahu Teala’nın şu kavli: “Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru
yola iletmez.” Burada kastedilen zulüm, Allahu Teala’nın “Kâfirler... Onlar
zulmedenlerdir” (Bakara Suresi’nin 254. ayetinden) buyruğunda geçtiği gibi
büyük zulüm’dür. Ayetin başı ve sonraki ayetler buna delil teşkil etmektedir.
İbn-i Cerir şöyle demiştir: “Allahu Teala bununla şunu kastetmiştir: ‘Allah,
Allah’a, Resulü’ne ve mü’minlere karşı düşmanlıklarına rağmen mü’minlere
karşı kim Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinirse o onların destekçisi ve
yardımcısıdır. Çünkü kim onları dost edinirse (kafirleri desteklerse) o kişi
Allah’a, Resulü’ne ve mü’minlere düşmandır.”2
Ayrıca şöyle demiştir: “Bu hususta bizim katımızda doğru olan söz şudur:
“Allahu Teala mü’minlerin hepsini Allah’a, Resulü’ne ve iman ehline karşı
Yahudileri ve Hıristiyanları yardımcı ve müttefik edinmekten nehyetmiştir.
Allah, Resulü ve mü’minler dışında onları yardımcı, müttefik ve dost
edinenlerin de Allah’a, Resulü’ne ve mü’minlere karşı gruplaşmada onlardan
olduğunu, Allah ve Resulü’nün böyle kişiden beri olduğunu haber vermiştir.3
2-Allahu Teala’nın önceki ayetten sonra gelen şu kavli: “Kalplerinde
hastalık bulunanların : ‘Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz’
diyerek, onların arasına koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah,
bir fetih ihsan eder veya katından bir emir (iş) getirir de içlerinde
gizlediklerine pişman olurlar.”4.
İbn-i Kesir şöyle demiştir: “Allahu Teala’nın ‘Kalplerinde hastalık
bulunanların… görürsün’ kavli yani: Şek, şüphe ve nifak. ‘Onların arasına
koşuştuklarını’ kavli yani: Gizlide ve açıkta onlara karşı muvalata ve
sevgilerine koşmak. ‘Bize bir felaket gelmesinden korkuyoruz, diyerek’
kavli yani: Muvalatlarını ve sevgilerini şöyle te’vîl etmeye çalışırlar: Kâfirlerin
Müslümanları yenmesinden endişe ediyoruz, dolayısıyla Yahudilerin ve
Hıristiyanların yanlarında Müslümanların da adamları bulunmalıdır. Belki
onlara faydaları dokunur, derler.”5
1 Mücadele, 19.
2 Maide, 57.
3 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:389.
4 Al-i İmran, 28.
5 Taberi Tefsiri, C:6, Sf:313.
( 32 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Şüphesiz, bütün izzet Allah’ındır.”1.
İbn-i Cerir şöyle demiştir: “Allah, nebisine şöyle buyuruyor: Ey Muhammed!
Mü’minleri bırakıp da bana karşı küfür ve dinimi inkar ehlini dost (yani
yardımcı ve arkadaş) edinen münafıkları müjdele!
“İzzeti onların yanında mı arıyorlar?”: Yani şöyle diyor: Bana iman ehlini
bırakıp da onları dost edinerek onların yanında korunma ve kuvvet mi
arıyorlar? “Şüphesiz bütün izzet Allah’ındır.” Yani şöyle diyor: “Yanlarında
izzeti arayıp da kafirleri dost edinenler zelil ve küçük olanlardır. Mü’minleri
dost edinip de izzeti, korunmayı, desteği, izzet ve koruma kendisinin olan,
dilediğini izzetlendiren, dilediğini zelil kılan, kendilerini izzetlendirip
koruyacak Allah’ın katından umsalardı ya!”2.
Şu ayette olduğu gibi:
7-Allahu Teala’nın şu buyruğu: “Münafıklık edenleri görmüyor
musun ki, Kitap Ehlinden inkâr eden kardeşlerine derler ki:
‘Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka
biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiç
bir zaman itaat etmeyiz. “Eğer size karşı savaşılırsa elbette size
yardım ederiz.’ Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten
yalancıdırlar.”3.
Şeyh Süleyman bin Abdullah şöyle demiştir: “Eğer müşriklere yurtlarından
çıkarılacak oldukları takdirde onlarla bir olacakları, yardım edecekleri ve
onlarla birlikte çıkacaklarına dair nifaklarından ve küfürlerinden dolayı yalan
da olsa gizlice vaatte bulunanların hali bu ise bunu samimi olarak ortaya
koyanın hali nedir?”4.
8-Allahu Teala’nın şu kavli: “Onlardan çoğunun inkâra sapanlarla
dostluklar kurduklarını görürsün. Kendileri için nefislerinin takdim
ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara gazaplandı ve onlar azapta ebedi
kalacaklardır. Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene iman
etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık
olanlardır.”5.
1 Nisa, 138-139.
2 Taberi Tefsiri, C:9, S:319.
3 Haşr, 11.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:138.
5 Maide, 80-81.
( 33 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
Kafirlere tevelli edenlerin küfrüne iki yönden işaret etmektedir:
Birinci Yön: Onlar hakkında şöyle buyurmuştur: “ve onlar azapta ebedi
kalacaklardır.” Bu, kafirin çekeceği azabın sıfatıdır. Şeyh Süleyman bin
Abdullah şöyle demiştir: “Allahu Teala, sırf kafirleri dost edinmenin, insan
korkmuş bile olsa şartlarına uygun olarak ikrah hali olması dışında Allah’ın
gazabını ve ebedi olarak azapta kalmayı gerektirdiğini zikretmiştir.”1.
İkinci Yön: Şöyle buyurdu: “Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene
iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık
olanlardır.” Şeyhu’l İslam İbn-i Teymiyye şöyle demiştir: “Bir şart cümlesi
zikretmiştir ki bu cümle şart bulunduğu takdirde şart koşulan şeyin de
varlığını gerektirir. Bu cümlede gelen “eğer” kelimesi şartın mevcut olmaması
durumunda şart koşulan şeyin de olmamasını gerektirir. Şöyle buyurdu:
“Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar
edinmezlerdi.” Bu bahsi geçen imanın, onları dost edinmeyi nefyettiğine
delildir. Tersi de aynı şekildedir. İman ve onları dost edinmek kalpte bir arada
bulunamaz.”2.
Şeyh Süleyman bin Abdullah şöyle demiştir: “Allahu Teala kafirleri dost
edinmenin Allah’a, peygambere ve peygambere indirilene zıt olduğunu
zikretmiş sonra da bunun sebebinin, çoğunun fasık olması olduğunu haber
vermiştir. Başına felaket gelmesinden korkanla korkmayanın arasını ayırt
etmemiştir. O mürtedlerin çoğunun dinden dönmelerinden önceki halleri
işte böyledir. Çoğu da fasıktır. Bu, kafirleri dost edinip İslam’dan dönmeye
yol açmıştır. Bundan Allah’a sığınırız.”3.
9-Allahu Teala’nın şu buyruğu: “İnkâr edenlerin bazıları bazılarının
velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve
dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk
(fesat) olur.”4
Bu da kafirlere tevelli edenlerin küfrüne iki yönden işaret etmektedir:
Birincisi: Şu kavli: “İnkar edenlerin bazıları bazılarının velileridir.” Kim
onları dost edinirse “bazıları” sözü kapsamındadır. Aynen Allahu Teala’nın
Yahudiler ve Hıristiyanlar hakkında “bazıları bazılarının dostlarıdırlar”
1 Bakara, 193.
2 Nur, 63.
3 İbn-i Kesir Tefsiri, C:4, S:98.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:324.
5 Al-i İmran,149-150.
( 35 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
Şeyh Süleyman bin Abdullah Al-i Şeyh şöyle demiştir: “Allahu Teala,
mü’minlerin kafirlere itaat ettikleri takdirde, kafirlerin kendilerini topukları
üzere gerisin geri İslam’dan çevirmelerinin kaçınılmaz olduğunu, küfür
dışında kendilerinden sadır olacak hiçbir şeye ikna olmayacaklarını, mü’minler
bunu yaptıkları takdirde dünyada ve ahirette kaybedenlerden olacaklarını
haber vermiştir. Onlardan korktular diye onlara uyup itaat etmelerine ruhsat
vermemiştir. Gerçek işte budur. Kafirler, kendilerinin hak üzerine olduklarına
şehadet etmedikleri, Müslümanlara karşı düşmanlık ve nefret gösterip onlardan
el çekmedikleri sürece kendilerine uyanlardan razı olmazlar.1.
11-Allahu Teala’nın şu kavli: “İman edenler, Allah yolunda savaşırlar.
İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın
taraftarlarına karşı savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır.”2.
Allahu Teala, inkar edenlerin tağut yolunda savaştıklarını ve şeytanın
dostları olduklarını ortaya koymuştur. Kim de onlarla birlikte savaşırsa bu
sıfatlarda onlarla ortaktır. Ayet, Müslümanlara karşı savaşlarında herhangi
bir şekilde kafirlere yardım eden kimsenin şeytanın dostlarından olduğuna
işaret etmektedir.
12-Allahu Teala’nın şu kavli: “Onlara, kendisine âyetlerimizi
sunduğumuz o adamın kıssasını da anlat; âyetlerden sıyrılıp çıktı,
derken onu şeytan arkasına taktı, en sonunda da helak olanlardan
oldu.”3.
İbn-i Cerir senediyle İbn-i Abbas’tan h şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Musa n ve yanındakiler (zorbalara karşı savaş için) yola çıkınca Belam bin
Baura’nın amcaoğulları ve kavmi kendisine gelerek şöyle dediler: “Musa sert
bir adamdır ve yanında da çok asker var. Eğer bize üstün gelirse bizi helak
eder. Allah’a dua et de Musa’yı ve yanındakileri geri çevirsin.” O şöyle dedi:
“Eğer ben Musa’yı ve yanındakileri geri çevirsin diye Allah’a dua edersem
dünyam da ahiretim de (boşa) gider. Israr etmeleri üzerine onlar (Musa n
ve beraberindekiler) aleyhine dua eder. Allah da onu üzerine olduğu şeyden
(imandan) sıyırmış-uzaklaştırmıştır. Onun bu hali Allahu Teala’nın şu
kavlinde şöyle geçer: “O, bundan sıyrılıp-uzaklaşmış, şeytan onu peşine
takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu.”4.”5
1 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:124.
2 Nisa, 76.
3 A’raf, 175.
4 A’raf, 175.
5 Taberi Tefsiri, C:13, S:260.
( 36 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
O, burada kafirlere sadece dua ile yardım etmişti. Bu, Allah’ın ayetlerinden
sıyrılmaktı. Peki bundan (duadan) daha fazlasıyla (kafirlere) destek olanın
hali nasıldır?!
13-Allahu Teala’nın şu kavli: “İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı
veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler
için bir durak olarak hazırlamışız.”1.
Allahu Teala, muvahhid kullarının asla kafirlere tevelli etmeyeceklerini
ortaya koymuştur. Kim bunu yaparsa Allah ona cehennemi hazırlamıştır.
Oraya kınanmış ve kovulmuş olarak gider.
1 Kehf, 102.
( 37 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 38 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
İkinci Konu
Sünnetten Deliller:
1-İki şeyhin (Buhari ve Müslim) Fetih gazvesi hadisinde Ali’den h rivayet
ettikleri şu kavli: “Allah Resulü g benimle Zubeyr ve Mikdad’ı gönderdi
ve: “Hemen Hah bahçesine gidin. Orada mahfe içinde yolcu bir kadın
var. Yanında da bir mektup vardır. O mektubu ondan alın” buyurdu. Biz
hemen çıktık, atlarımızı koşturarak bahçeye vardık. Hakikaten orada kadınla
karşılaştık. Kadına: Mektubu çıkar dedik. Kadın: Yanımda mektup yoktur
dedi. Biz kadına: Ya mektubu çıkarırsın yahut da elbiseni soyunursun dedik.
Bunun üzerine kadın mektubu örülü saç bağları arasından çıkardı. Biz de onu
Allah Resulü’ne getirdik. Bu mektupta: “Hatıb b. Ebu Beltea’dan, Mekkeli
müşriklerden bazı insanlara!” deniliyor, onlara Allah Resulü’nün bazı
işlerini haber veriyordu. Bunun üzerine Allah Resulü: “Ey Hatıb! Bu ne”
diye sordu. Hatıb: Ey Allah’ın Resulü! Üzerime varmakta acele etme. Ben
Kureyş içinde alâkası olan bir kimseyim. Maiyetinde bulunan muhacirlerin
Mekkelilere akrabalıkları vardır. Mekke’deki ailelerini o sebeple himaye
ederler. Benim ise Mekkelilere nesep bakımından münasebetim olmadığı
için, yakınlarımı himaye edecek bir dost kazanmak istedim. Yoksa ben bunu
ne bir küfür, ne dinimden dönmek, ne de İslâm’dan sonra kâfirliğe razı
olmak için yaptım, dedi. Peygamber de: “Doğru söyledi” buyurdu. Ömer,
Ey Allah’ın Resulü! Beni bırak da şu münafığın boynunu vurayım, dedi.
Allah Resulü de: “Hatıb, Bedr gazasında hazır bulundu. Ne biliyorsun,
Allah’ın Bedr ehli hakkında bir bildiği var ki onlara: Dilediğinizi yapın,
sizi affettim, buyurdu. Bunun üzerine Aziz ve Celil Allah: ‘Ey iman
edenler, düşmanımı ve düşmanınızı dost edinmeyin’ ayetini indirdi.”1.
Bu kıssa, kafirlere destek ve yardımcı olmada aslolanın riddet ve İslam’dan
çıkmak olduğuna üç yönden delil teşkil etmektedir.
Üçüncü Konu
İcma’dan Deliller:
Kimse bu konunun, ilim ehlinin ihtilaf ettiği içtihadi, üzerinde icma
bulunmayan bir mesele olduğunu sanmasın. Aksine ümmetin tümü
Müslümanlara karşı kafirlere destek ve yardımcı olanın kafir olduğu ve İslam
dininden döndüğü üzerine icma etmiştir.
İşte, ilim ehlinin bu konuda icmaı zikredilen bazı naslar:
1-Allame İbn-i Hazm şöyle demiştir: “Allahu Teala’nın: ‘Sizden onları
kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır.’1 kavlinin zahirine göre olduğu;
yani kafirler cümlesinden bir kafir olduğu doğrudur. Bu, Müslümanlardan
iki kişinin (hiç kimsenin) üzerinde tartışmadığı bir haktır.”2.
2-Şeyh Abdullatif bin Abdurrahman bin Hasan Al-i Eş-Şeyh, kafirlere
düşmanlık yapıp onlardan beri olmanın vücubiyetinden bahsettikten
sonra- şöyle demiştir: “Hele onlara yardım edenin ya da İslam halkının
ülkelerine çekenin ya da onları övenin ya da sapıp da onları İslam halkına
tercih edenin, yurtlarını, onlarla birlikte ikamet etmeyi, dostluklarını tercih
edip de galip gelmelerinden hoşlananın hali nasıldır? Bu, ittifakla açık bir
riddettir. 3.
3-Şeyh Abdullah bin Hamid’in şu sözü: “Onlara tevelliye gelince: Bu,
onlara saygı göstermek, onları övmek, Müslümanlara karşı onlara destek
olup yardım etmek, onlarla birlikte yaşamak, zahiren kendilerinden beri
olmamaktır. Bu da, bunu yapan kişinin riddetidir. Ve kitap, sünnet ve
ümmetin rehber edinilenlerinin icmaının işaret ettiği üzere kendisine
mürtedlerin hükümlerinin uygulanması gerekir.”4.
1 Maide, 51.
2 El-Muhalla, C:12, S:33.
3 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:326.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:15, S:479.
( 43 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 44 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Dördüncü Konu
Sahabelerin Sözlerinden Deliller:
Sahabelerden de bu asla işaret eden sözler varid olmuştur. Bunlardan bazıları:
1-Zikri geçtiği üzere Ömer ve Hatıb’da k bu aslın karar bulması.
2-İbn-i Hamid, Huzeyfe’den h şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Biriniz
farkında olmaksızın Yahudi ya da Hıristiyan olmaktan sakınsın. Çünkü
ayette: ‘Sizden kim onları kendine veli edinirse, o da onlardandır.’1
buyrulmuştur.”
3-Siyret kitaplarında riddet savaşları konusunda geçtiği üzere Halid bin
Velid ve Müca’a bin Mürare’nin kıssası. Zira Halid h Beni Hanife’den
esirler aldı. Aralarında Müca’a da vardı. Müca’a Halid’e şöyle dedi: “Ben
vallahi ona tabi olmadım (Müseyleme’yi kastediyor). Ben Müslüman’ım.
Halid ona şöyle dedi: “Çıkıp bana niye gelmedin ya! Ya da Sümame bin
Esal’in konuştuğu gibi konuşsaydın ya.”
Mürtedlerin arasında kalmasından, onlara uyması sonucu çıkardı ve ona buna
göre muamele etti. Bu mesele, Bedir günü müşriklerle birlikte çıkıp onların
kalabalığını artıran Müslümanların kıssasının geçtiği Kur’an delillerinde
bahsi geçene de uymaktadır.
1-Sahabelerin Müseyleme, Secah, Tuleyha’nın kavmi ile riddet
savaşlarındaki yaptıkları ve siyretleri, zekatı engelleyen vb. karşı, inançta
bazılarının onlara muhalif olma ve sadece taassupçuluktan kendilerine
katılmış olma ihtimaline rağmen aralarında hiçbir ayırım yapmadan
hepsine karşı savaşmaları. Bu hususta hepsinin siyreti tektir. Bu da bu aslın
kendilerinde yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Yani Müslümanlara karşı
kim kafirlere destek olur ve yardım ederse o da onlar gibi kafirdir.
1 Maide, 51.
( 45 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
( 46 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Beşinci Konu
Kıyastan Delil:
Bu iki yöndendir:
Birinci Yön: Sahih’te Nebi’nin g şöyle dediği sabittir: “Kim bir gaziyi
(savaşa) hazırlarsa muhakkak gaza etmiş (gibi) olur.”1 Böylece geride kalan
kişiyi mücahidi hazırladığı takdirde gazveye ortak kılmıştır. Bunun gibi aynı
şekilde Allah Resulü’nün g şu hadisi: “Allah tek bir ok sebebiyle üç kişiyi
cennete koyar:
1- Onu yapan; yeter ki bunu hayır maksadıyla yapsın.
2- Atan.
3- Atana ulaştıran.”2
Ters kıyas yapıldığında bu, savaşında kafiri hazırlayıp ona yardım eden kişinin
tağut yolundaki savaşında ona ortak olduğunun delilidir.
İkinci Yön: Destek olmanın ve direk katılmanın hükmü sahih olan görüşe
göre tektir. Çünkü direk katılımda bulunan, kendisine destek olanın
yardımıyla işini yapabilir.
Şeyhu’l İslam’ın dediği gibi: “Eğer savaş açan eşkıya bir grupsa ve içlerinden
biri öldürmeye başlayıp da kalanlar ona yardımcı ve destekçi ise; “sadece
direk girişen öldürülür” denmiştir. Ancak cumhurun görüşüne göre isterse
yüz kişi olsunlar hepsi öldürülür. Destek olan da direk öldüren de birdir.
Raşid halifelerden rivayet edilen işte budur. Ömer bin Hattab h, savaşçıların
gözcüsünü öldürmüştür. Çünkü direk öldüren, karşısındakini destek ve
yardım gücüyle bunu başarır. Eğer bir gruptan bazıları bazılarıyla yardımlaşır
da mümtenia grup haline dönüşürlerse onlar, sevap ve cezada mücahidler (ve
mücahidlere yardım edenler) gibidirler… Mümtenia bir grubun yardımcıları
1 Maide, 78-81.
2 Iktidau’s Sıratı’l Müstakim, C:1, S:550.
3 Maide, 80-81.
4 Maide, 51.
5 Mecmu’l Fetava, C:7, S:17-18.
( 54 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Allah bundan sonraki ayette: ‘İman edenler derler ki: “Sizinle beraber
olduklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin edenler bunlar mıdır?”
Onların amelleri boşa çıkmış ve hüsrana uğrayanlardan olmuşlardır.’3
buyurarak onlara tevelli eden kimsenin amelinin boşa çıktığını haber
vermiş ve böylece mü’minleri dikkatli olmaya sevk etmiştir.”4.
Zahiriye Alimlerinin Sözlerinden:
1-İbn-i Hazm Ez-Zahiri (456 H. yılında vefat etmiştir) şöyle demiştir:
“Allahu Teala, kendilerine bir kötülük isabet etmesinden korkularından
kafirlere koşan bir kavimden haber vermiştir. Aynı şekilde iman
edenlerin kafirlere şöyle dediğini haber vermiştir: ‘Sizinle beraber
olduklarına dair bütün güçleriyle Allah’a yemin edenler bunlar
mıdır?’5 Bu ayette mü’minlerin kasdettikleri kişiler, kâfirlere doğru hızla
koşanlardır. Onlar hakkında Allahu Teâlâ devamla şöyle buyuruyor:
‘Onların amelleri boşa çıkmış ve hüsrana uğrayanlardan olmuşlardır.’ ”6.
Bu ayet ancak kâfirlere karşı meyli izhar eden kimseler hakkında nazil
olmuştur. Böylece bu kimseler yaptıkları bu amelleri sebebiyle kâfirlerden
olmuş ve amelleri boşa çıkmıştır.”7.
Bir başka yerde; kendi isteğiyle Müslümanlardan ayrılan ve daru’l harbe
1 Maide, 51.
2 Maide, 52.
3 Maide, 53.
4 Ahkamu Ehli’z Zimme, C:1, S:487.
5 Maide, 53.
6 Maide, 53.
7 El-Muhalla, C:12, S:132.
( 55 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
geçen kimsenin ya da Müslümanlara karşı kafirleri destekleyen fakat İslam
diyarından ayrılmayan kimsenin mürted olup olmadığı meselesi hakkında
şöyle dedi: “Her kim kendi isteğiyle daru’l harbe geçer ve Müslümanlara
karşı savaşırsa işte o kimse bu fiiliyle mürted olmuştur. Bu kimse mürtedin
hükmünü tamamıyla hak etmiştir. Bu durumda öldürülme imkanı olduğu
anda hemen öldürülür. Ayrıca bu kimsenin malı helal olmuş, nikahı
bozulmuştur. Bununla birlikte bu kimse mürtedlerle ilgili diğer hükümleri de
hak etmiştir. Çünkü Resulullah g hiçbir Müslüman’dan beri olmamıştır.”1.
Sonra şöyle demiştir: “Müslümanların topluluğuna ve toprağına geçme
imkanı olduğu halde Daru’l-küfürde Müslümanlara karşı kâfirlere hizmetle
veya yazıyla yardımcı olursa, velev ki dar’ul harpte ikamet sebebi dünya
metaını kazanmak olsun, yine de kâfir olur. Böyle bir durumda o kimse,
kâfirlere nisbetle zımmi gibidir. Küfürden de uzak değildir. Zira bir özre
sahip olduğunu görmüyoruz. Allahü Teâlâ bu durumdan bizi korusun.”2.
Bunların dışında daha başka müctehid alimlerin sözleri:
1-İbn-i Cerir Et-Taberi (310 H. senesinde vefat etmiştir), Allahu
Teala’nın “Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kafirleri kendilerine dost
edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah’la bir ilişiği kalmamış olur.
Ancak onlardan kendinizi korumak gayesiyle sakınmanız müstesnadır.
Allah size kendi zatından korkmanızı emrediyor. Dönüş Allah’adır”3
buyruğu hakkında şöyle demiştir: “Bunun manası şudur: Mü’minler, diğer
mü’min kardeşlerini bırakıp ta düşmanları olan kâfirleri dost ve yardımcı
edinmesinler. Dinleri hususunda onlarla samimi olup Müslümanların
sırlarını onlara aktarmasınlar. Bunu yapanların, Allah’tan bekleyecekleri
hiçbir şeyleri yoktur. Allah onlardan beridir. Onlar da Allah’tan uzaktırlar.
Ancak kâfirlerden çekinme haliniz müstesnadır. Bu durumda dillerinizle
dostluğunuzu söyleyip kalplerinizle onlara düşmanlık besleyebilirsiniz.
Onlarla üzerine oldukları küfür üzerine uzlaşmayın, hiçbir fiille onlara bir
Müslüman’a karşı yardım etmeyin.”4.
2-Muhammed bin Ali Eş-Şevkani (1255 H. senesinde vefat etmiştir)
Allahu Teala’nın “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost
edinmeyin. Onlar bazıları bazılarının dostudurlar. Sizden kim onları
1 Maide, 51.
2 Fethu’l Kadir, C:2, S:57-58.
3 Maide, 51.
( 57 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
gelenlerle dostluk ettiklerini görmezsin.’1.”2
Ayrıca şöyle demiştir: “Bilin ki salih bir Müslüman’ın Allah’a şirk koştuğu ya
da şirk koşmasa bile muvahhidlere karşı müşriklerle bir olduğu takdirde kafir
olduğuna dair deliller -Allah kelamından, Resulü’nün kelamından ve tüm
ilim ehlinin sözlerinden- sayılamayacak kadar çoktur.”3.
2-Şeyh Süleyman bin Abdullah bin Muhammed bin Abdulvehhab (1233
H. yılında vefat etmiştir) şöyle demiştir: “Allah sana rahmet edesice bil ki;
kişi, kendilerinden korkudan ve şerlerini defetmek için onları pohpohlamak
ya da yağcılık yapmak adına müşriklere dinlerinde muvafakat gösterirse o
da onlar gibi kafirdir. İsterse onların dinlerinden hoşlanmıyor, nefret ediyor,
İslam ve Müslümanları seviyor olsun! Tabi bu, kendisinden sadece bu sadır
olduğu halde böyledir. Bir de izzet ve kuvvet yurdunda (İslam yurdunda)
olup onları çağıran, onların itaatine giren, batıl dinlerinde onlara muvafakat
gösteren, dinlerinde onlara destek olup malla yardım eden, onları dost
edinip Müslümanlarla arasındaki dostluğu koparan, ihlas, tevhid ve ehlinin
askeri iken kubbelerin, şirkin ve ehlinin askerine dönüşen kişinin hali
nasıldır? Bunun, Allah’ın ve Resulü’nün en şiddetli düşmanı bir kafir olduğu
hususunda hiçbir Müslüman şüphe etmez. Bundan ikrah altında olan dışında
kimse müstesna değildir. O da müşriklerin kendisini ele geçirip de “inkar et
ya da şöyle şöyle yap yoksa sana şöyle yaparız ve seni öldürürüz” dedikleri
ya da kendilerine uyana kadar işkence ettikleri kişidir. Bu kişinin kalbinin
imanla mutmain olması kaydıyla diliyle onlara muvafakat göstermesi caizdir.
Alimler, şaka yaparak küfür kelimesi konuşan kişinin kafir olduğunda
icma etmiştir. O zaman korkudan ya da dünyaya tamah ederek küfür izhar
edenin hali nasıldır? Ben buna Allah’ın yardımı ve desteğiyle bazı deliller
zikredeceğim.”4. Sonra bu konu hakkında 21 delil sundu.
3-Şeyh Muhammed bin Ahmed El-Hıfzi (1237 H. yılında vefat etmiştir)
Günah ve suçların en büyükleri olan büyük meseleleri sayarken aralarında
şunu da zikretmiştir: ‘Bunlardan biri de şudur: Kim bundan razı olur, buna
azmeder, canıyla, malıyla ya da diliyle yardım ederse; –bir Müslüman’ın
öldürülmesine istersen yarım kelimeyle olsun- yardım eden hususunda
şiddetli tehdit gelmiştir. Öyleyse İslam’a ve Müslümanlara karşı yardım
etmek nasıldır?”
1 Mücadele, 22.
2 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:113.
3 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:10, S:8.
4 Ed-Delailu fi hükmi muvalati ehli’l İşrak, C:1, S:29-30.
( 58 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
Ta ki, şu sözüne kadar: “Bahsedilen bu meselelerde ikrah durumu söz konusu
olmazsa şayet, bu meselelerin her biri kişinin imanını zedeler İslamını da
yok eder. Bundan tövbe etmeyip inat eden kişi İslam’dan irtidat etmiş sayılır.
Gizlice yapan ise dinde nifak işlemiştir.”1.
4-Şeyh Abdurrahman bin Hasan Al-i’ş Şeyh (1285 H. yılında vefat
etmiştir): şöyle demiştir: “Bunların en büyükleri (tevhidin nevakızları)
üçtür. Üçüncüsü de şudur: Müşriki dost edinmek, ona itimat etmek, ona
elle, dille ya da malla yardım edip destek olmak. Allahu Teala’nın şöyle
buyurduğu gibi: “Öyleyse sakın kafirlere arka olma.”2.”3.
Ayrıca şöyle demiştir: “Allahu Teala tevhid ehlinin yolu dışında bir yol
tutanların, Allah’ın nehyettiği bir şeyi işlediğini açıklayarak şöyle buyurmuştur:
“Onlardan çoğunun inkâra sapanlarla dostluklar kurduklarını görürsün.
Kendileri için nefislerinin takdim ettiği şey ne kötüdür. Allah onlara
gazaplandı ve onlar azapta ebedi kalacaklardır.”4 Allah, kafirlere tevelli
edenleri yererek ve kendilerine gazabın eriştiğini ve azapta ebedi kalıcı
olacaklarını kaydetmiştir. Bunu iki tür tekitle doğrulamıştır.”5.
Ayrıca şöyle demiştir: “Allahu Teala şirkten ve müşriklerden beri olmayı,
onları tekfir edip kendilerine düşmanlık göstermeyi, onlardan nefret edip
kendilerine karşı cihad etmeyi farz kılmıştır. “Ama zulmedenler, kendilerine
söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler.”6 Onları dost edindiler, onlara
yardım ettiler, onlara destek oldular, mü’minlere karşı onlardan yardım
istediler, bu uğurda mü’minlerden nefret ettiler ve onlara hakaret ettiler. Tüm
bu şeyler, kitap ve sünnetin çeşitli yerlerde işaret ettiği ve alimlerin (Allah
onlara rahmet etsin) tefsir, fıkıh ve diğer kitaplarda zikrettiği üzere İslam’a
aykırıdır.”7.
5-Şeyh Abdullatif bin Abdurrahman bin Hasan Al-i’ş Şeyh (1293 H.
yılında vefat etmiştir) şöyle demiştir “Kur’an’da, onlara muvalat ve tevelli
hususundaki nehiy ve oldukça katı olan tutum, ilkelerin temelinin şu
olduğunun delilidir: “Allah düşmanlarını boykot etmeden, onlara karşı
savaşmadan, cihad etmeden ve onlardan beri olmadan, onlardan nefret
1 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:257.
2 Kasas, 86.
3 El-Mevrid el-Uzbu’z-Zulal fi keşfi şübhi ehli’d dalal, S:291.
4 Maide, 80.
5 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:173.
6 Bakara, 59.
7 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:190.
( 59 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
etmek ve onları kınayarak Allah’a yaklaşmadan (kişinin dininin, tevhidinin)
istikamet bulması ve sebatı mümkün değildir. Allahu Teala, dostluğu
mü’minler arasında kılıp kafirlerin bazılarının bazılarının dostu olduğunu
haber verdikten sonra şöyle buyurmuştur: “Eğer siz bunu yapmazsanız
(birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve
büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.”1 Fitne, şirkten başka bir şey midir?
Büyük bozgunculuk da tevhid ve İslam bağının çözülmesinden, Kur’an’ın
hakim kıldığı hükümlerin ve düzenin kesilmesinden başka bir şey midir?”
Sonra kafirleri dost edinmekten nehyeden bazı ayetleri zikrederek şöyle
dedi: “Kendi nefsine nasihat eden kişi bu ayet-i kerimeleri bir düşünsün.
Bu ayetlerin yorumunda tefsircilerin ve ilim ehlinin ne dediğini araştırsın ve
bugün insanların çoğundan neyin sadır olduğuna bir baksın. –Eğer muvaffak
olursa- bu ayetlerin onlara karşı cihadı terkeden, onları kınamayı bırakan,
barışı onların insiyatifine terkedenler hakkında olduğu anlaşılır. O zaman
onlara yardım edenin ya da onları İslam ehlinin ülkelerine çekenin, onları
övenin, onların Müslümanlar’dan daha adaletli olduğunu söyleyenin, İslam
ehline tercih edenin, onların yurtlarını, meskenlerini ve dostluğunu tercih
edenin, onlara destek olmayı sevenin hali nasıldır? Bu, ittifakla açık bir
riddettir.”2.
Ayrıca şöyle demiştir: “Allah’a en iyi yakınlaşma, Allah’ın müşrik
düşmanlarından nefret etmek, onlara öfke beslemek, düşmanlık ve kendilerine
karşı cihad etmektir. Mü’min, mü’minlerin yerine onlara tevelli etmekten bu
şekilde kurtulur. Eğer bunu yapmazsa, ihlal ettiği ve terk ettiği ölçüde onlara
dostluğu söz konusudur. İslam’ı yıkan ve temellerini söken şeye dikkat!”3.
Ve şöyle demiştir: “Kişi şirkten nefret edip tevhidi sevebilir. Ancak bozukluk,
‘şirk ehlinden beri olmama, tevhid ehline dostluğu ve yardımı terketme’
yönünden olabilir. Bu şekilde hevasına tabi olmuş, şirkin; ‘dinini ve bina
ettiği her şeyi yıkan’ şubelerinden birine girmiş olur. O razı olduğu imanı
istikamet bulmaz. Allah için sevmez ve nefret etmez, kendisini yaratan ve bir
düzen içinde şekil verenin Celal’i için düşmanlık ve dostluk etmez. Oysa tüm
bunlar, ‘la ilahe illallah’ şehadetinin gereğidir.”4.
6-Şeyh Hamd bin Atik (1301 H. senesinde vefat etmiştir) şöyle demiştir:
1 Enfal, 73.
2 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:325-326.
3 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:9, S:24.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:396.
( 60 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
“Kur’an ve sünnet şuna işaret etmektedir: ‘Eğer bir Müslüman’dan şirk
ehline dostluk ve itaat hasıl olursa bununla dininden dönmüştür. Allahu
Teala’nın şu kavlini iyice düşün: “Şüphesiz, kendilerine hidayet açıkça
belli olduktan sonra, gerisin geri (küfre) dönenleri, şeytan kışkırtmış
ve uzun emellere kaptırmıştır.”1 Şu kavliyle birlikte düşün: “Sizden
onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır.”2 Allahu Teala’nın şu
kavlini iyice incele: “Onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla
oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz.”3 Ve daha birçok delil.”4.
Ayrıca şöyle demiştir: “Daha önce geçtiği üzere müşriklere destek olmak,
Müslümanların sırlarını onlara ifşa etmek, müşrikleri dille savunmak ya
da üzerine oldukları şeyden hoşnut olmak; tüm bunlar kişiyi kafir yapan
şeylerdir. –Bahsi geçen ikrah söz konusu olmaksızın- her kimden bu şeyler
sadır olursa, kafirlerden nefret edip Müslümanları sevse bile o mürteddir.”5.
Ayrıca şöyle demiştir: “Bil ki müşriklere muvafakat göstermenin üç şekli
vardır…
İkinci Şekil: Onların otoritesi altında olmadığı halde içten onlara muhalefet
etse bile zahiren onlara muvafakat göstermesi. Buna kendisini iten; başkanlık
ya da mal sevgisi, vatan veya aile hırsı ya da başına geleceklerden korkusudur.
Kişi bu halde mürted olur. İçinden onlardan nefret etmesi ona fayda vermez.”6.
7-Şeyh Abdullah bin Abdullatif Al-i Şeyh’in (1339H. yılında vefat etmiştir)
Arap yarımadası ve Umman halkına Hıristiyanları dost edinme konusunda
uyarı ve onlara cihadı emir içerikli uzun bir risalesi bulunmaktadır. Bu
risalede söyledikleri arasında şunlar yer alır: “Bundan kasıt şudur: ‘İslam’a
mensup olanlar arasında dinlerinden ve uğrunda yaratıldıkları, hakkında
Kur’an ve nebevi hadislerden deliller bulunan; ‘İslam’a bağlılık ve İslam’ı
bilmek, zıttından beri olmak ve haklarını yerine getirmek’ten yüz çevirme
yayılmış ve bu herkes tarafından bilinir olmuştur. O kadar ki insanlardan
çoğu küfür milletlerinin halklarından nefret etmez, onlara karşı cihad
etmez olmuş, hatta onların itaatine girmiş, onlara güvenmiş, dinlerinin
zayi olması karşılığında onların dünyalarının iyi olmasını istemişler, gece
gündüz öğrendikleri Kur’an’ın emir ve nehiylerini terk etmişlerdir. Şüphesiz
1 Muhammed, 25.
2 Maide, 51.
3 Nisa, 140.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:9, S:263.
5 Ed-Difau an Ehli’s Sünneti ve’l İttiba, S:32.
6 Sebilu’n Necati ve’l Fikaki min muvalati’l mürteddin ve’l etrak, S:35.
( 61 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
ki bu en büyük riddet çeşitlerindendir ve İslam milleti dışında bir milletin
tarafını tutma, Hıristiyanlık dinine girmektir. Bundan Allah’a sığınırız.
Sanki fetret dönemlerinde yaşıyorsunuz ya da sanki kendilerine risalenin
nurundan hiçbir şey ulaşmamış bir yerde yetişmiş insanlarsınız!”
Sonra şöyle dedi: “Allahu Teala Kur’an’da; bu lanetli taife: Sizin topraklarınıza
giren, dininizde kafanızı karıştıran, kendi itaati altına girmenizi isteyen bu
Hıristiyan taifeye atıfta bulunarak şöyle buyurmuştur: “Andolsun, “Allah
üçün üçüncüsüdür” diyenler küfre düşmüştür. Oysa tek bir ilahtan başka
ilah yoktur.”1 Ve şöyle buyurmuştur: “Andolsun, “Şüphesiz Allah, Meryem
oğlu Mesih’tir” diyenler küfre düşmüştür.”2 Bundan daha öte sertlik,
paylama ve uyarı olabilir mi? Bundan sonra hiç (selim) fıtrat sahibi, kulak ve
gözü olan kimse şüpheye düşer mi?
Ancak dünyaya itimat eden ve dünyasının ıslahını isteyip de ahireti unutan
kişi hariç ki ona itibar edilmez. Zira o kalbi kör, gözleri de silinmiş kör
olmuştur.”
Ta ki şu sözüne kadar: “Onlara teslim olan, itaatleri altına giren, onlara dostluk
gösteren her kişi Allah’a ve Resulü’ne savaş açmış, İslam dininden dönmüş,
kendisine karşı cihad ve düşmanlık vacip olmuştur. Rabbinizden başkasından
destek istemeyin. Kafirlerden yardım istemeyi cümleten ve tafsilen bırakın.”3
8-Şeyh Muhammed Abdullatif Al-i Şeyh (1367 H. senesinde vefat etmiştir)
şöyle demiştir: “Allah Resulü g şöyle buyurmuştur: “Kim müşrikle beraber
olur ve onunla beraber ikamet ederse o da müşrik gibidir.” Şöyle denmez:
‘Sırf onlarla beraber olup ikamet etmekle kafir olur.’ Aksine kasıt şudur:
‘Her kim müşriklerin arasından çıkıp uzaklaşmaktan aciz kalır ve kerhen
kendisini yanlarında (savaşta) çıkarırlarsa onun hükmü de ‘öldürme’ ve
‘malını alma’da onların hükmü gibidir. Küfürde değil. Ancak Müslümanlara
karşı gönüllü ve kendi seçimiyle savaşa çıkar ya da onlara bedeni ve malıyla
yardım ederse hiç şüphesiz küfürde hükmü onların hükmüdür.”4.
Son olarak: İlim ehlinin, kafire tevelli edenin riddeti yönünde fetva verdiği
bazı tarihi olaylar:
İslam tarihi, İslam iddiasında bulunanların kafirlere destek olduğu olayların
1 Maide, 73.
2 Maide, 72.
3 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:11-22.
4 Ed-Dureru’s Seniyye fi’l Ecvibeti’n Necdiyye, C:8, S:456-457.
( 62 )
İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ
mevcut olduğu çeşitli dönemlere tanık olmuştur. İslam alimleri bu desteğin
hükmünü açıklamışlardır. Şimdi bu hadiselerden bazılarını zikredeceğiz:
1-201 Hicri senesinde: Müşriklerin topraklarında bulunan Babek El-
Hurremi çıkıp Müslümanlara karşı savaşmıştır. İmam Ahmed ve diğerleri
onun mürted olduğu fetvası vermiştir. El-Meymuni şöyle rivayet etmiştir:
“İmam Ahmed onun hakkında şöyle dedi: “Şirk topraklarında ikamet ettiği
halde çıkıp bize karşı savaşıyor. Bunun hükmü nedir? Eğer durum böyle ise
onun hükmü dinden dönmedir.”1.
2-Yaklaşık hicri 480 senesinde Müslümanların Emiri Yusuf bin Taşfin El-
Lemtuni, zamanının alimlerine, İşbiliyye yöneticisi El-Mutemid bin Abbad
El-Endulusi’nin –Abbadi kralı- Frenglere mektup yazarak Müslümanlara
karşı kendisine yardım etmeleri talebinde bulunması hakkında fetva sordu.
Hepsi de ridddeti ve küfrü yönünde cevap verdi.2.
3-661 Hicri yılında Kerak Emiri Kral El-Mugis Ömer bin El-Adil,
Hulagü ve Tatarlarla kendileri için Mısır’ı alma konusunda yazıştı. Ez-
Zahir Bibris, bu hususta fakihlere fetva sordu. Onlar da görevden alınıp
öldürülmesi fetvası verdi. O da onu görevinden azledip öldürdü.”3.
4-Hicri 700 senesi sıralarında Tatarlar Şam’da ve daha başka yerlerde
İslam topraklarına saldırdılar. İslam’a mensup bazıları onlara yardım ettiler.
Şeyhu’l İslam İbn-i Teymiyye onlara yardım edenlerin riddeti yönünde
fetva verdi.”4.
5-984 H. senesinde Muhammed bin Abdullah Es-Sa’di –Marakeş
krallarından biri- amcasına (Ebi Mervan El-Mutasım billah) karşı
Portekiz kralına yardım etti. Maliki alimleri dinden döndüğü yönünde
fetva verdiler.”5.
6-1226-1233 H. yılları arasında bazı ordular, tevhid davetini ortadan
kaldırmak için Necd topraklarına saldırdılar. İslam’a mensup bazıları da
kendilerine yardım ettiler. Necd alimleri de kendilerine yardım edenlerin
riddeti fetvası verdi. Şeyh Süleyman bin Abdullah Al-i’ş Şeyh, bunların
küfrünü ispat etmek için Ed-Delail başlıklı bir kitap telif etti. Daha önce
bahsettiğimiz gibi buna 21 delil zikretti.
1 El-Furu’ li İbn-i Muflih El-Makdisi, C:6, S:163.
2 El-İstiksa liahbari Duveli’l Magribi’l Aksa li Ebi’l Abbas En-Nasıri, C:2, S:75.
3 El-Bidayetu ve’n Nihaye li İbn Kesir, C:13, S:238.
4 El-Fetava li İbn Teymiyye, C:28, S:530.
5 El-İstiksa liahbari Duveli’l Magribi’l Aksa li Ebi’l Abbas En-Nasıri, C:2, S:70.
( 63 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
7-Geçen olaydan yaklaşık 50 sene sonra aynı şey tekrar etti ve Necd alimleri
müşriklere yardım edenlerin kafir oldukları fetvası verdi. Şeyh Hamd bin
Atik bu konuda ‘Sebilu’n Necati ve’l Fikaki min muvalati’l mürteddin ve
Ehli’l İşrak’ adlı bir kitap telif etti.
8-14. Yüzyılın başlarında bazı Cezayir kabileleri Müslümanlara karşı haçlı
Fransızlara yardım ettiler. Magrib’in fakihi Ebu’l Hasen Et-Tesuli kafir
oldukları fetvası verdi.1.
9-14. Hicri yılın ortalarında Fransız ve İngiliz haçlılar Mısır’da ve daha
başka topraklarda Müslümanlara saldırdılar. Şeyh Muhaddis Ahmed Şakir,
bunlara her ne şekilde olursa olsun yardım edenin kafir olduğu fetvası
verdi. Sözleri arasında şunlar da yer alıyordu: “İngilizlerle işbirliği yapmak;
bu işbirliği ne türden olursa olsun, az ya da çok olsun açık riddet ve net
küfürdür. Bu hususta bir özür kabul edilmez. Bir tevil de fayda vermez.
Hükmünden ne bir ahmak tutuculukla ne de aykırı bir siyasetle ne de
dalkavukluk ile kurtulunabilir ki bu ve nifak aynı şeydir. İster bireylerden
ister hükümetlerden ister liderlerden sadır olmuş olsun hepsi de küfür ve
riddette birdir.”
Ta ki şu sözüne kadar: “Müslümanları köleleştiren İngiliz, Fransız İslam
düşmanlarına, onların müttefiklerine ve benzerlerine sözle ya da amelle
din kardeşlerine karşı yardım etmenin yanı sıra herhangi bir şekilde onlarla
işbirliği yapan ya da gücü yettiği kadar savaşmak yerine onlarla barış içinde
yaşayan; bunlardan birini yapan sonra da namazını kılan kişinin namazı
batıldır. Abdest alsa, gusletse, teyemmüm etse temizlenmesi batıldır. Farz
veya nafile oruç tutsa orucu batıldır. Haccetse haccı batıldır. Farz zekatı verse
ya da gönüllü olarak sadaka verse zekatı batıldır, merduddur ya da herhangi
bir şekilde Rabbine ibadet etse ibadeti batıl, merduddur. Bu yaptıklarında
ona hiçbir sevap yoktur aksine suç ve günah vardır.” (2).
10-Haçlı Amerikalılar 1422 H. yılında Afganistan’a, 1424 H. yılında da
Irak’a saldırdı. İslam alimlerinden çok büyük bir kısmı ve cihad komutanları,
onlara herhangi bir şekilde yardım edenin kafir olduğu fetvası verdi.
SON
Ey zeki Müslüman! Bu ikna edici delillerden ve kat’i ispatlardan sonra bugün
Irak ve Şam’da İslam hilafetine karşı saldıran Amerika ve müttefiklerine
savaşlarında yardım eden kişinin küfrü, riddeti ve düşmanlığı sana açıkça
belli olmuştur. Onlar gruplar ve bireyler olarak en geniş kapılarından küfre
girmişlerdir. İslam Devleti’nin önünde ise onlara karşı savaşmak ve şerlerini
defetmekten başka bir seçenek yoktur.
Hiç görüşüne itimad edilen bir kimse, İslam Devleti askerlerinin, emirlerinin
ve vatandaşlarının Müslüman oldukları, Allah’ın şeriatını hakim kıldıkları,
hadlerini uyguladıkları, mazlumun hakkını aldığı, zalimin elinden tuttuğu,
divanlar kurup kafirlere ve mürtedlere karşı savaştığı hususunda şüphe eder
mi ???!
Buna mukabil hiç aklı başında bir insan Amerikalıların ve Avrupalıların
saldırgan, fasit, bozguncu haçlılar oldukları konusunda tereddüt eder mi?!
İki grup karşılaştı. Biri Allah yolunda savaşıyor, diğeri ise kafir.
İki grup itişiyor. Bir grup şeriat hükmünü istiyor, diğer grup şeriata karşı
savaşıyor.
İki grup birbirinden ayrıldı. Biri, içinde hiç küfür bulunmayan grup, diğeri de
içinde hiç iman olmayan grup. Gerçekler açık. Manzara günün ortasındaki
güneşten daha net. Bundan sonra gelip de biri haçlıları ve müttefiklerini dost
edinenin küfründe şüphe edebilir mi?!
Vallahi asla!
Bugün İslam Devleti’ne karşı savaşında Amerikalılara yardım eden herkes
kafir, İslam dininden dönmüş bir mürteddir. İster canıyla ister malıyla, ister
desteğiyle ister propagandasıyla yardım etmiş olsun. Tek sözle kanı ve malı
mübahtır. Bundan (bu sözden) ne döneceğiz ne de tereddüt edeceğiz…
( 65 )
İ S L A M İ H İ L A F E T E K A R Ş I H A Ç L I K A M PA N YA S I N A YA R D I M E D E N İ N K Ü F R Ü N Ü N A Ç I K D E L İ L L E R İ
Eğer gündüzün delile ihtiyacı varsa
İnsan hiçbir şeye inanmaz.
Allah’ın salatı peygamberimiz Muhammed’e, ehline ve ashabına olsun.
O Allah’a hamdolsun ki; salih ameller O’nun nimetiyle tamamlanır.
( 66 )
Fihrist
Araştırmalar ve İncelemeler Ofisi’nin Birinci Baskı İçin Önsözü................................05
Himmet Ofisi’nin Birinci Baskı İçin Önsözü...............................................................07
BİRİNCİ BÖLÜM:
Irak ve Şam’da İslam’a ve Müslümanlara Karşı Haçlı Kampanyası...............................11
Birinci Konu:
Günümüzde Müslümanlara Karşı
Savaş İçin Oluşturulan İttifakın Hali.............................................................................13
İkinci Konu:
Bugünkü Hamle de Öncekiler Gibi Bir Haçlı Kampanyasıdır.......................................19
Üçüncü Konu:
Tevelli, Muvalat ve Diğerleri Arasındaki Farklar............................................................23
İKİNCİ BÖLÜM:
Bu Haçlı kampanyasında Amerika’ya
ve Müttefiklerine Yardım Edenin Küfrünün Delilleri....................................................27
Birinci Konu:
Kitaptan Deliller...........................................................................................................29
İkinci Konu:
Sünnetten Deliller.........................................................................................................39
Üçüncü Konu:
İcmadan Deliller...........................................................................................................43
Dördüncü Konu:
Sahabelerin Sözlerinden Deliller...................................................................................45
Beşinci Konu:
Kıyastan Delil...............................................................................................................47
SON............................................................................................................................65
NOTLAR
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
NOTLAR
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
NOTLAR
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
NOTLAR
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................
.........................................................................................................................................