Professional Documents
Culture Documents
Stella Adler - Aktörlük Sanatı
Stella Adler - Aktörlük Sanatı
Stella Adler - Aktörlük Sanatı
S T E L L A A D L E R - A K T Ö R L Ü K SA N A T I
( The A rt of Acting ]
Derleyen ve Düzenleyen
Howard Kissel
Tiirkçesi: Nazım Uğur ÖZÜ AYDIN
STELLA ADLER
A K T O R L U K SANATI
[ T h e A rt o f A c tin g 1
D ü zen ley en
H OW ARD KISSEL
T iirk çesi
N azım U ğ u r Ö zü ay d m
M ito s
Boyut
İÇ İN D E K İL E R :
ÖNSÖZ
M arlon BR A N D O
Ç EV İR M EN İN ÖNSÖZÜ
N azım U ğu r Ö ZÜ AYDIN
D ers B ir
SAHNEDE İ L K A D IM L A R
lerdi.
K u m p an yaya katılıp eyaletleri gezerdiniz. K üçük roller oyn ar
dınız, oyunculuğu da bu şekilde o yu n culuğu öğrenirdiniz. M ızrak
tutm ayı size on lar gösterirdi. M ızrağı yanlış tu ttu ğu n u zu fark
edip size d oğru su n u gösterirlerdi; bu şekilde d e m ızrak tutm ayı,
ve en sonunda da H am let'i oyn am ayı öğrenirdiniz.
O kadar şanslı değilsiniz. Sadece öyle olduğunuzu d ü şü n ü yor
sunuz, çünkü bir m ark et köşesinde "keşfedilen" oyu n cu olm a dü
şü içinize işlenmiş. A m a bu düş gerçekleşse ve zirveye çıksanız bi
le, o m ızrağı tutm ayı asla öğrenm ediğiniz için kötü bir oyu n cu
olursunuz. N edenini de asla bilem ezsiniz.
M ızrak tutm ak sizi farklı biri yapar. O zam an lard a m ızrak tut
m anın ne dem ek oldu ğu n u anlam alısınız. G ün ü m ü zd e m ızrak
tutm ak için bir neden yok, ya da olsa bile o günlerdekiyle aynı ne
den değil. O günlerde m ızrak tutm ak, bunu d oğru y ap m ak için
fevkalade önem li nedenler varm ış. Büyük bir serem oni için mi?
Yoksa savaş için mi? Bu nedenleri iyi anlam alısınız. Bu oyu n cu
olarak bizim işim izin özüdür.
G ün üm üzde işe, m ızrak tutm ad an , am a yine de en tepeden
başlayabilirsiniz. G ünüm üzde anında oyuncu olanlar m evcu t. Ö y
le ki, işe istenen yerden başlayabiliyorsunuz, h atta başrolden bile.
Bu yepyeni bir olgu.
Kim se sizi bir m arketten çıkarıp "G el D 'A rtag n an 'ı o y n a," de
m ezdi. Bir k u m p an yada olurdunuz, genç bir adam ı, belki de yaşlı
bir adam ı oynardınız. Biraz kom edi, biraz d ram a oynardınız. Fals-
taff'ı oynayan biri asla R om eo'yu da o yn ayam azdı. Böyle bir kum
p an yad a olunca herkes yerini bulurdu.
G ünüm üzün oyuncuları bu p aha biçilm ez olan ağa sahip değil.
Siz ve yeriniz denklem in bilinm eyenleri d u rum u n da. G ün ü m ü
zün şartlarında yerinizi ve işinizi çabucak öğrenm enin -k i g ü n ü
m ü zd e oyun cu lu ğu n sizden talebi b u d u r - tek yolu bir stüdyo, bir
okul.
Bugünlerde oyunculuğu o yn ayarak öğrenm enin m üm kün ol
m adığı yönünde züppece bir sav hâkim . O yu n cu lu ğu sınıfta öğ
renm ek zo ru n d a olduğunuzu düşünüyorlar. Ben oyu n cu lu ğu oy
n ayarak öğrendim , am a o gün ler geride kaldı. Ü zeri kapalı yük
A ktörlük Sanatı 9
ye gidem ez.
Şunu bir yere yazm : "B enim am acım Bayan A d ler'd en ve diğer
herkesten bağım sız olmak. Bunu siz ne k ad ar ivi biliyorsanız ben
de o kadar iyi biliyorum, bu b ağlam da da size gereksinim d u ym u
y o ru m ." Ve ben de, bu bağım sızlığı kazanm anıza yardım ed ece
ğim.
ve sonra da bir şeyler geveledi. Ben de ona dedim ki, "Ç ık dışarı.
Burada bu tarz şeyler istem iyorum , çok dejenere."
Ders On Üç
beyinle yapılır. Fakat tavsiye, ben im kalbim den sizin kalbinize gi
den öğretm e eylem inden faklıdır. Bir polise tavsiyesini alm ak için
b aşv u rd uğu n u zda, o size m etroy a nasıl gideceğinizi "ö ğ retm ez."
Aynı şekilde bir doktor da hangi ilaçları alacağınızı size "ö ğ ret
m e z ." Size tavsiyede bulunurlar. Size b ir çöldeyken suyu nasıl bu
labileceğiniz konusunda tavsiye verebilirim . Bunun için bir koru
luğa giden develerin ayak izlerini takip etm eniz gerektiğini ve o
korulukta da su bulabileceğinizi söyleyebilirim .
Tavsiyede bulunm ak m antık gerektirir. A nlatm ak istediğiniz
şeyleri bir aray a getirip onları b ir sıraya koym alısınız: bir, iki, üç,
dört. O yunculuk eğitimi alm ak isteyen gençlere tavsiyeniz, oku
lun oyu n cu lar için kötü bir y e r oldu ğu şeklinde olabilir. İşaret et
m ek istediğiniz noktaları bir aray a getirirsiniz: Okul sizlere kur
tulm ası z o r alışkanlıklar kazan dırır ve yeteneğinize z arar verir. İçi
nizden geleni değil, size söyleneni yap m an ız gerekir. Sizden yete
neğinizi en ü st seviyeye çıkarm anız isten m ez. Bunun tam aksine
okul sizi kendi seviyesine indirger.
Soğuk ve gerekçeli m antığına ilave olarak, tavsiyede bulunm ak
genellikle ruh hali olarak karanlıktır. Bunun profesyonel olm akla
yakın bir ilişkisi vardır. Tavsiyede bulunan oyuncu, sesin gerekli
otoriter tonu verm ek için, tavsiyed e b u lun d u ğu kişinin bilm ediği
çok önem li bir şeyi bildiğine kendisini ikna etmelidir.
D aha karm aşık yapıdaki bir başka eylem ise "itiraf etm ek " ya
da "açığ a vurm ak"tır. Kişinin kendisini açığa vurm ası, iç dünyası
nı ve en derinlerde sakladığı düşüncelerini sınırlam adan bir baş
kasına açm asıdır. Bu, tiyatroda sıklıkla karşılaştığım ız evrensel bir
insani deneyim dir.
İtiraf etm e güçlü duygularla ilintilidir. Fakat diğer tüm eylem
lerde olduğu gibi girişim iniz o n lan d oğ ru d an ifade etm ek olm a
malıdır. Bunun aksine eylem e odak lan m ak ve eylem e bir tepki
olarak duyguların kendiliğinden açığa çıkm asına izin verilmelidir.
Eylem i daha d a sıradan bir d ü zey e indirgeyelim : D oktora gidip
"kendinizi anlattığınızda" ona belirtilerinizden söz ederek şöyle
14 Stella A dler
Ders On Sekiz
OYUNCULAR ARİSTOKRATTIR
▼
Tiyatro sözcükler üzerine kuruludur. Dilin edebi kalitesine
ü zerine kuruludur. K onuşm a tarzınızı gözden geçirm enizi istiyo
rum . Başkalarının konuşm asına yoğunlaşın dem iyorum , am a ken
di konuşm anıza özen gösterm elisiniz. Yani kendinizi düzeltm eli
siniz. Kendinizi disipline sokm alısınız. Kesin ve net bir şekilde
konuşmayı öğren m em iz gerekiyor. Düşüncelerinizi akıcı ve
açık seçik bir şekilde ifade edebilm enizi istiyorum .
Beslenm e alışkanlığım ızı da m ükem m elleştirm eliyiz. Beslenm e
kendim izi düzeltm ek için çok uygun bir alan. Am erikalılar yem ek
konusunda saplantılıdır. N ew York Tim es'm en çok satanlar liste
sindeki 12 kitaptan 10 tanesi rejim üzerine. Edebiyatla ilgili hiçbir
şey yok.
G ünüm üzde insanlar çok içiyor, bu da beden üzerinde olum
su z etki yapıyor. O yuncu n un böyle bir lüksü yok, kendini d ü zelt
m ek zorundadır.
Kendinizi düzeltm ek işi, hayatınızın görevidir. Olay, seçm eler
de ya da p rovalarda bitm iyor. Ö rneğin ben yem ek konusunda in
ce eleyip sık dokurum , aynı şeyi okum a konusunda da yaparım .
Bana istem ediğim bir kitabı okutm anız, kahvaltıda sırf biri m asa
ya koym uş diye votka içm em k adar olanaksızdır.
K aç kişi am açsız oku r? K aç kişi salt zevk için okur? Bunun için
yaşınız çok büyük. O kum ak oyun için değildir, bilgi edinm ek için
dir. Nasıl artık üç tekerlekli bisiklete binm iyorsanız, Cin A li'yi aşıp
D a n te'y e geçm enizin de zam anıdır.
Rahmetli kocam , M itch ell W ilson , bir bilim adam ıydı. Enrico
Ferm i'y le birlikte atom bom basının gelişimi üzerinde çalışm ışlar
dı. D erdi ki, bu devirde insan yaşam ına 10 yıl eklendi. A m a sonu
na değil; olgunluğa 10 yıl eklem edik, ergenliğe ekledik. 2 8 yaşın
dayken hâlâ "ço cu k " oluyoruz.
Size m asum iyetin izd en öd ü n verin d em iyoru m . B u rad a bu
lunm am ızın bir am acı da m asum iyetin izi eğitm ek, onu korum ak
ve cilalam ak. A m a sakın m asu m iy etle ergenliği birbirine k arıştır
m ayın.
Ben sizin m asu m , bilge ve 95 yaşınd a olm anızı istiyorum .
A ktörlük Sanatı 2i
Ö ğrenilecek bir kural v ar: Yaşam siz değilsiniz. Yaşam sizin dı
şınızda. D ışarıda o ldu ğu n a göre d e siz ona d oğru gitmelisiniz. Bir
insanın üzerine d oğ ru gitm elisiniz, eğ er geri kaçıyorsa, bu onun
sorunudur. Bilm eniz gereken en tem el şey, yaşam ın önünüzde ol
d u ğu d u r; ona doğru gidin.
Kendinizi önem li sanm a gafleti içerisinde olabilirsiniz. E ğer
öyleyse, dünyanın size gelm esini bekleyen kayıp bir yaratıksınız
dem ektir. Bir oyuncunun yaşam ı, d ü n yan ın kendisine gelmesini
beklerse mahvolabilir. K endinize dü n yan ın dışarıda olduğunu,
sizden gizli olm adığını, kendinize onun ü zerine atarak d ü n yad a
rah at olacağınızı telkin edin. K anınıza k ad ar yara alacağınız bir
alan seçtiniz. A m a acı yüzü n d en geri çekilm ek ölüm demektir.
H alil C ib ran 'm Erm iş adlı eserini okum anızı istiyorum . Cibran
1883 Lübnan doğum lu, babası bir M anini rahibiymiş. O on iki ya
şındayken ailecek Boston'a taşınmışlar, am a birkaç yıl sonra o
Lübnan'a geri gitm ek istem iş; B eyru t'ta bir M aruni okuluna başla
mış. M ezun olduktan sonra da bütün O rta D oğu'yu gezm iş. Daha
sonra Batı'ya geri dönüp Paris'te kendisi için ufukta sanatçı olarak
çok parlak bir gelecek gören usta heykeltıraş R odin için çalışmış.
Ö ldüğü 1931 yılına k ad ar D oğu - Batı bilgeliklerinin bir arada su
nulduğu, içlerinde en ünlüsü Erm iş olan çok sayıda eser üretm iş.
O nun fikirlerinden birini alıp kendi kelimelerinizle sahnede
anlatm anızı istiyorum .
Bu dem ek olu yor ki işiniz bir metinle, fikirlerle. Fikirlerin ol
m adığı bir m etin diye bir şey yoktur. O kudukça size bir anlam ifa
de etm eye başlayacaktır. Size ödev olarak C ibran'ı verm em in ne
deniyse, kendi gitm ek istediği yere sizi de kaldırıp götürebilecek
olm ası. Aklınız izleyici olm a eğilim inde, am a o sizi yazdıklarının
içine çekecek.
Size bebek m uam elesi y ap m ak istem iyorum , am a bir bakıma
m ecburum ; çünkü çoğun u z sizi tiyatroya hazırlayacak bir eğitim
alm adm ız. Fikirler zordur, çünkü kâğıt üstündedirler. A m a onları
birkaç kez üst üste ve y avaş y av aş okursanız sizin fikirleriniz ha
line gelirler; onları yansıtabilirsiniz.
Hiçbir şey fikirden üstün değildir. Ben de, başka hiç kimse de...
O yunculuğun tüm ü verm ektir. O yuncu her şeyden önce cö
A ktörlük Sanatt 23
m ert olmalıdır, stok yap m a lüksü yoktur. "B u yazıyı okum anızı is
tiyoru m , içinde harika fikirler v ar," d em ek zorundadır.
A ncak cöm ert olm ak için öncelikle verecek bir şeylerinizin ol
m ası gerekir. Fikirler bacaklarınızdan çıkm az, sesinizden fışkır
m az, aklınızda oluşur. Tiyatro, aklı geliştirm ek üzerine kuruludur,
aklınız için bir nevi eğitim dir. A klınızı k u l l a n m a d a n dans
edebilir y a da şarkı söyleyebilirsiniz, am a r o l y a p a m a z s ı n ı z .
D ans düşünceyi elim ine eder. Şunu anlam anızı istiyorum ki
ben bir dans eğitm eni değilim . Aklınızı kullanm ak için bedeninizi
kon san tre etm eniz gerekecek. Bayan A d ler sizin güzel görün m en i
ze ya da sesinizin güzel çıkm asına yardım cı olm ak için yok. Ben
D ale C am eg ie değilim.
Ders İki
S A H N E N İN DÜ N YA SI
S İ Z İ N D Ü N YA N IZ D E Ğ İL D İR
Büyük soru lar sorm ak, usta yazarlara büyük sorular hazırla
m alarında yardım cı olm ak için buradasınız. S ofok les'd en beri ya
zarların yaptığı bu. H azırlığınızın bir kısmı geçm işin dilini anla
m ak ve onu gün ü m ü zü n izleyicisi için ilgi çekici hale getirm ek.
Şunu fark etm elisiniz, derin önem taşıyan bir konu bile, onun
la aşık atacak enerji ve ilginiz olm adığında zayıflatılıp önem sizleş-
tirilebilir. Biliyoruz ki, insanlar büyük sorular sorabilecekleri gibi
sizden bir sigara d a isteyebilirler. Şu an onlardan biriyseniz, uzu n
süre böyle kalm ayacaksınız demektir.
Kendinize kulak verin, kom şularınıza kulak verin. Bir şeyler
d u yu y or m u su n u z? Yoksa günlük dedikoduların iç k arartıcı n a
A ktörlük Sanatı 27
olm adığını sorm uşlardı. "B ile m e y iz /' dedim , "büyüklük onun
m ayasın da var, am a d ü n yad ak i hiçbir o yun cu büyük olup o lm ad ı
ğını büyük roller oyn am adan b ilem ez."
herkes, cahil bile olsa, ne dediğinizi anlasın. Tiyatro sadece zeki in
san lar için değildir.
İşiniz, bize ne denli akıllı ve g örm ü ş geçirm iş olduğunuzu g ös
term ek değil, edebi sözcükleri nasıl kullandığınızı gösterm ektir.
O nun fikirlerini kendinizinmişçesine net ve eksiksiz şekilde anla
m alısınız; sizin için kendi fikirlerinizm iş gibi önem li olm alılar ki
onları başkalarına ak tarm an m önem ini hissedesiniz. Söylem ek is
tediğiniz şeylerin önem ini ben hissetm eliyim . İzleyiciye g örm ü ş
olduklarınızı gösterm e gereksinim i sesiniz için bir itici g ü ç o la
caktır.
Kendinizi, bunu bir öğrenci olarak yapm adığınız fikrine alıştı
rın. Bunu bir oyuncu olarak y apıyorsunu z. E ğer sadece bir öğren
ci olarak y apıy or olsaydm ız, sokakta k onuştuğunuz sıkıcı ses to
n unuzla, ayaklarınıza bakarak yapabilirdiniz. A m a sahnede y a p
m an ız gereken diğer h er şey gibi, bunu da canlı kılmalısınız.
Fikir içinize girdikçe önem kazanırsınız. Fikri telaffuz etm ek
yerine iletmek, daim a izleyicinin onu anlayabilm esi için daha ye
rinde olur. Bunun için de en elverişli kelim e dağarcığı, benliğinize
ve yaptığınız işe yakın olandır.
M akalenin, bir fikirle aranızdaki ilişkiyi açm ası beklenir. Ö rne
ğin C ib ran der ki, "P a z a r yerin d e ya da yol kenarında ark ad aşı
nızla karşılaştığınızda, sesinizin içindeki sesin onun kulağının
içindeki kulağa hitap etmesini sağlayın; zira onun ru h u , adeta şa
rabın şişesi ortad an kalktığında tadının hatırlanıp da renginin
u nutulduğu gibi, sizin kalbinizin gerçeğini saklayacaktır." Bunu
nasıl basit ve d oğrudan aktarabiliriz? Ö rneğin şöyle: Bir arkadaşı
nızla konuştuğunuzda sad ece sizin için gerçekten önemli olan söz
leri kullanın ki unutm asın.
Fikri açıkladıktan sonra ona tepkinizi de verin. M akale am açla
dığım ız gibi fikirle aranızda bir köprü kurm uştur.
Ayrıca bu fikirlerin evrensel oldu ğu n u zu da anlam am ızı sağla
m alısınız. E ğer C ibran acıdan söz ed iyorsa, sözünü ettiği o acının
başka bir zam an d a ya da b oyu tta olm adığını hissetm eliyiz. O acı
şim di sizin içinizde olmalı, örneğin baş ağrısıysa bile en az m igren
d ü zeyind e olmalı.
Bu acı, Vietnam 'ın ya da Bangladeş'in çektiği acı, ya da birinin
34 Stella Adler
ölüm ünün verdiği acı olabilir. Bu acı, m ilyonlarca yıldır insanoğ
lunun yaşam ın da boy gösterm iş, şu anda da sizin içinizi cayır ca
yır yakan bir acı olmalı.
Tabii bütün bunları bir anda başarm anızı beklem iyorum . Başa
rısız da olacaksınız; bu son derece doğal. Size bir sır vereyim , b a
şarısız olm ak başarılı olm ayı öğrenm enizin tek yoludur. Ö ğrenm e
nin size bir m aliyeti olm ası gerek. E ğer başarısız olur d a başarısız
lığınızdan bir şeyler öğrenirseniz, büyürsünüz. Ü stü n e basarak
sürekli büyüklükten söz ed iyorum . Başarısızlığı yaşam adığınız
sürece büyüklük kazanam azsınız, ilerleme kaydedem ezsiniz. An
cak başarısızlıklarınızdan ders çıkaram azsanız öğrenm eyi b aşara
m am ış olursunuz. Y ü z üste yere çakılm ak, aslında sizi o d ü ştü ğü
n ü z yerden kaldıran şeydir!
Altı ay içerisinde bana gelip de "B ayan Adler, Cibran egzersizi
ni yinelem ek istiyorum . Şimdi ne am aç güttüğünü an ladım ," der
seniz gerçekten çok m em nun olurum . CibranTa b aşlam am ız onun
basit, gereksiz, ya da kolay bir egzersiz olduğu anlam ına gelm ez.
A slında tam tersi, üzerinde çalışacağım ız hem en her şeyin temeli
ond a yatıyor.
JEN N IFER : Z am an, elim izdeki en değerli şeydir. C ib ran 'm ya
zısını okum adan önce sürekli saatim e bakarak zam an ı boşa
h arcıyordum . Yazıyı okuduktan sonra zam an d an zevk al
m ayı öğrendim .
STELLA : Çok iyiydin Jennifer, am a zam an d an zevk alm ak d er
ken tam olarak neyi kastettin?
JEN N İFER : Yani bir yere giderken ya da bir şeyi beklerken g e
çen zam anın değerini biliyorum . O kum ayı aceleye getirm i
yoru m , taksi şoförüne acele ettirm iyoru m . Bugün için yaşı
yoru m ve dolu dolu yaşıyorum .
STELLA : B ravo canım . Jennifer, C ib ran 'm yazdıklarım aldı ve
onlara tepki verdi. O yun yazarların ın fikirlerini elim ize g e
çirdiğim izde y ap m am ız gereken de bu; işimiz, onlan tecrü
be etm ek ve y oru m lam ak . C ib ran 'm yazısı Jennifer'm fikir
le olan bağlantısını kurdu, sahn ede gerekli olan da bu.
Yaşam ı öylesine bir şeym iş gibi görm em enizi, onu önem li bir
olgu olarak algılam anızı gerektiren bir m eslektesiniz. T h o rn to n
W ild er iş bunu anlam aya geldiğinde tam bir dehaydı. Kasabamız,
neleri bize bahşedilm iş d em irbaşlar olarak kabul ettiğimizi ger
çekten görm em iz üzerine kurulu bir oyundur. Son perdede Em ily
ölm üştür, kendi cenazesini izlem ektedir; geri gidip yaşam ındaki
bir günü tekrar yaşam a şansı vardır. Bunu yapm am ası tavsiye edi
lir, am a ısrar eder. Mutlu bir günü seçer. Bilge kayınvalidesi ona
A ktörlük Sanatı yj
önem siz bir günü seçm esinin d ah a iyi olduğunu söyler. Gibbs an
ne E m ily'ye d er ki, "Z aten y eterin ce önem li olacak".
Em ily on ikinci d oğu m gün ü n ü seçer. Cereyan eden h er şey
olabildiğince sıradandır... A nnesi çocuklara bağırarak kahvaltıya
inm elerini söylem ektedir. Bu dü n yan ın her yerinde olm aktadır ve
daim a olagelmiştir. Bütün bu sıradanlığın ortasında, ölü olduğu
için bu güne sadece katılm anın yanı sıra aynı anda onu gözlem le
m ekte olan Emily, annesine yalvarır, "A h anne, bana sadece bir an
gerçekten beni g örü y orm u şsu n gibi b ak san ."
O laylar dizisi fevkalade entipüftendir, am a Emily olaydan ko
pup sahne yönetm enine d ön er ve d e r ki: "Yani bütün bunlar olu
y ord u da biz hiç fark etm edik öyle m i?"
En sonunda Em ily gördüklerinin şiddetine artık d ayan am az.
Sahne yönetm enine d önüp so rar: "H içb ir insan evladı yaşarken
yaşam ın farkına v arıyor m u? Eksiksiz her dakikasını?"
Sahne yönetm eni önce, "H a y ır," der. D aha sonra da ekler: "B el
ki azizler ve şairler. O nlar bir kısm ının farkına varıyor."
Ç evrem izd e bulunanları " o r a d a " olarak kabul etm işizdir. Bü
tün hepsinin yüzlerce yıldır süregeldiğini v e gerçekleştiklerini
fark ed em eyeceğim iz ölçüd e y a v a ş değiştiklerini anlam ayız. O
y ü zd en de kendimizin ve geld iğim iz yerin bilincini kaybederiz.
Tarihin devam lılığı d u yu m u zu , tarihin günlük y aşam d a h er g ü n
d evam ettiği bilincimizi yitiririz. Yaşam ınızın h er anında tarihi ya
yaşıyorsunuzdur, ya da yeniden yaşıyorsunuzdur.
G azete alm aya giden bir ad a m görü rsü n ü z. K aç y ü z yıldır in
san lar gazete alm aya gid iyo rd u r? Birkaç y ü z yıl? Üstelik de bütün
d ü n yad a olagelm iştir bu. G azete alm ak sadece görd ü ğü n ü z bir
şey değildir, siz görm ed en çok ö n ce d e v a r olan bir şeydir. Bir ta
rihi vardır. Tarih bilinci de insanın yaşam ı ve içindeki eylem leri
bahşedilm iş birer dem irbaş olarak algılam am asını sağlar.
K öpeğini gezdiren b ir ‘ad am görü rsü n ü z. G enç bir ad am da
olabilir, 60-70 yaşlarında bir ad am d a. Y ü z yıllardır olagelm iş bir
d u ru m d u r bu. Köpeğiyle özel b ir ses tonunda konuşur, ki bu da
y ü z yıllardır olagelm iş bir şeydir. Bir kızla el ele tutuşm uş bir
ad a m görü rsü nüz. Bu ne k ad ard ır süregelm iştir? A d em ve H av
v a 'd an beri. Sıradan değildir. H e r ne k ad ar sıradan olduğunu d ü
38 Stella A dler
şünm e eğilim inde olsanız d a, bunun ne k adar farklı olduğu gör
m ek oyuncuya kalmıştır.
Yiyecek taşıyan bir kadın görü rsü nü z. G örm ediğinizse şudur
ki insanlar tarih çağlarının başlangıcından beri yiyecek taşıyagel-
m işlerdir. O layın tarihsel yanı da, bugün kadının süperm arketten
aldığı yiyecekleri naylon bir torbada taşıyor olmasıdır. Tarladan
sebze toplayıp onları da kendi örd üğü bir çuvalın içinde taşım ak
d u ru m u n da değildir.
H er anı yaşam an ın önem ini farkında olmalısınız. A bartm anıza
gerek yok, sadece farkında olmalısınız. Tarihi ve sizin tarihin bir
d evam ı oldu ğu n u zu farkında olmalısınız.
Yaşamınızı bu kriterlere göre sürdürm eniz harika olurdu, am a
biliyoruz ki kazın ayağı öyle değil. İşte bu egzersizlere tam da bu
y üzd en ihtiyacınız var.
A ktörlük Sanatt 39
D ers Üç
O YN A M A K Y A P M A K T IR
Sırada kim var? Pekâlâ Linda. Linda bize bir gül getirm iş.
O yuncu olarak ü zerinde k onu ştu ğunu z şeyi sevm eyi öğren m e
lisiniz. İm geleriniz için d oğ aya, gerçek d ü n yaya, deniz, gökyüzü,
çiçek gibi yerlere gidin. Sinem aya ya dâ televizyona, ya da başka
b ir "ikinci el gerçekliğe" başvu rm ayın . M alzem enizi yaşam d an
alın, yem ekten, h ayvan lardan , giysilerden...
Günün birinde trenle P isa'ya gidiyordum . Tren penceresinden
şehri görm ek m üm kü n d ü. Bir tren penceresinden kafanızı uzatıp
Pisa Kulesi'ni görebilm ek gerçekten sıra dışı ve h eyecan verici bir
deneyim di. Yanım da oturan bir adam ın elinde seyah at dosyası
vardı. Pencereden bakm ak yerine dosyasındaki kent resim lerini
incelemeyi tercih ed iyord u. Tabii ki A m erikalı'ydı.
Yaşayan im geler için d oğ aya b aşvun nak gerek. Betim lem ek
için mekanik nesneler seçm eyin. Seçim iniz bir am pul, rad y o ya da
bulaşık makinesi olm asın. O nlar küçük ve soğuktur. D oğa u çsu z
bucaksızdır. Sonsuza dek baki kalacak şeylere gidin, örneğin bir
taşa ya da çiçeğe. Taş siz d oğ m ad an öne vardı, şu an siz bakarken
hâlâ orada; siz öldükten son ra da o rad a olm aya d evam edecek. Ta
A ktörlük Sanat / 43
şın onu betim lenm eye d eğer kılan belli bir de boyutu var.
O yu ncu olarak şunu fark etm elisiniz ki, g örd ü ğü n ü z h er şey,
sad ece v ar olduğu için birer m ucizedir. Sonuçta bu m esleği seçti
niz, çünkü başka bir yaşam tarzı size im kânsız göründü. O yu n cu
luk kendinizi daha canlı hissettirecekti. Bu bağlam da, çevrenizde
g örd ü ğü n ü z şeyleri yaşatın ki sahneye çıktığınızda onlan geri
yansıtabilesiniz.
G üzel olan ne gördü n ü z? Onu bana da gösterm elisiniz. Betim
lem eniz ü zerind e içinizdeki tüm heyecanı bana aktarabilecek dü
zeye gelene k ad ar çalışm alısınız. "D ü n yad aki en zengin ve en d e
rin kırmızı karanfili g ö rd ü m ." O karanfilin içsel gerçekliğini zorla
yaratam azsınız, o içinizde olmalı. Ben onu tecrübe etm eden önce
siz etm elisiniz.
Bize seçim inizin heyecanını yaşatm aksınız. A çıklam a y ap m a
yın. Bizi o raya götü rün. Bize, size ait bir şey gösterin, hediye edin.
Betim lem e, sözcüklerden fışkıran duygulard an daha az önem
taşır. H eyecanı ortay a çıkaran şey sizin seçim inizdir. Seçtiğiniz
h ayvan, seçtiniz çiçek ya da yiyecek. Betim lem enizde soğukkanlı
olm ayın (Eğer fazla soğukkanlı olursanız anlatım ınız ku lağa bir
o yuncunun değil de bir genel m ü d ü rü n sözleri gibi gelir). N esn e
nin d ört bir yanını ayrıntılarla çevirerek anlatımınızı zenginleştir
m ekten çekinm eyin. Fakat açıklam a yapm ayın . İnsan gereğinden
fazla sözcü k kullanm am alı, sad ece sevdiği sözcükleri kullanm alı.
Betim lem enin çağrıştırdığı d u ygu , betim lem enin k e n d i s i n d e n
daha önemlidir.
D ers D ört
OYUNCU GÜÇLÜ O L M A L ID IR
Sahne daim a sizi destekler, sizi asla yüz üstü bırakm az. Onun
ü zerinde ölseniz bile sizi bırakm az. Ö ld ü ğü n ü zd e sizi çevreler, ki
bu aslında daha bile iyi. A m a h er zam an , onun üzerinde d u rm aya,
size arm ağ an ettiği dü zgün bedensel görü n ü şe layık olmalısınız.
Sahneye her çıkışınızı ciddiye alm alısınız. N e yapacağınızı b aş
tan düşünm elisiniz. Sahneye çıkm ak asla sıradan bir şey değildir.
Giydiklerinizle izleyiciye bir şey sunarsınız; fakat daha önemlisi,
yaptıklarınızla izleyiciye bir şey sunm anızdır. İzleyici her koşulda
sizi okuyacaktır, hiçbir şey su n m am ak gibi bir seçeneğiniz yok; sa
dece doğru şeyi ya da yanlış şeyi su nm ak gibi bir seçeneğiniz var.
E ğ er hastasını m uayene etm eye gelen bir doktoru canlandırı-
y orsan ız bunu stetoskop takarak gösterebilirsiniz. A m a bu d u ra
ğandır. Eylem halinde görünm elisiniz, örneğin hastanın dosyasına
52 Stella A dler
bakarken, iyi bir oyu n yazarı oyununu sözcüklerle başlatm az. Bir
yerle başlatır, oyuncu da bu yerin atm osferini derhal ve net bir şe
kilde izleyiciye taşım akla yüküm lüdür. Bir oyuncu her k onuşm a
sında kendisine o an onu konuşturan şeyin ne olduğunu sorm alı
dır. Bütün bunlar da hazırlık gerektirir.
Bir keresinde her öğrencim in evi, oyunun ihtiyaç d u yd u ğu nes
neleri edinm ek üzere adeta soyulm uştu . Dantelli bir m asa örtü sü
ne gerek v arsa evden bir tane getirm ek, y a da bir arkadaştan
ö d ü n ç alm ak suretiyle ediniliyordu. Ö ğrencilerim den biri gerçek
b ir kollu şam dan getirm işti. H er şeyin evden getirilm esini istem iş
tim ki, öğrenciler gerçek bir şeylerden başlasınlar. Evleri bom boş
kalacaktı, am a sahne çok gerçek görünecekti.
Korkarım ki nerede o ld u ğun u zu bilm iyorsunuz. Sahnenizi ta-
nunıyorsunuz. N ered e old uğun u zu bilm ediğiniz sürece de oyn a
yam azsınız. İnsanların nered e olduklarını bilmedikleri tek y e r akıl
hastanesidir. O yuncu olarak akıl hastanesindeki bir deliyi oyn ad ı
ğınızda bile nerede old u ğu n u zu bileceksiniz.
Size verilen h er yere tam dık olm alısınız. "B u rad a evim de gibi
y im ," diyebilmelisiniz. Bu, h er şeyden önce gelir, sözcüklerden de,
yetenekten de...
S tan islav sk i, b ü yü k İtalyan oyuncu Salyini'nin O thello'yu oy
nadığında, tiyatroya perdenin açılm asından 3 Saat önce sad ece
sahnede gezinm ek için gittiğini söyler. N iye yapm ıştır böyle bir
şey? Kendini d u ru m u n ve koşulların bir parçası haline getirm ek
için.
Ç oğu nuzun eğitm enleri dem iştir ki, "S ah n ed e y ü rü d ü ğ ü n ü z
zam an önce kapıyı açarsın ız sonra da kaparsınız. Sonra da b oş bir
şişe alıp içersiniz."
A çıkçası bu eğitm en ler yalancıdır. Stella A d ler onların yalancı
olduğunu söylüyor.
H er eylem in kendine özgü hazırlıkları, kendine özgü istem leri
ve gerekleri vardır. Bir şişeyi yerinden kaldırm ak için o şişeyi kal
dırm a işinin nasıl yapılacağım kendinize sorm alı, ü zerinde en az
yirm i dakika çalışm alısınız. Şişeyi doluyken d e boşken de kaldır
malısınız. K aslarınız hareketler zincirini harfiyen ezberleyene ka
d ar tekrarlam aksınız bunu.
A ktörlük Sanat / 53
G örm enin prensibi, bir g örü n tüy ü dikkatle ele alıp, ele aldığı
nız şeyi de tecrübe edip bü yü tm ek te yatar. Bir şeyi b etim lem eden
önce onu kafanızda canlı v e gerçek bir şekilde görebilm eniz gere
kir. Ancak o zam an onu geri yansıtabilir, partnerinizin ya da izle
yicinin sizin gördüklerinizi görm esini sağlayabilirsiniz.
Bu bağlam da, gözlerinizi açık tutup her şeyi görsel biçim de al
gılam anın önem ini anlayın. Yaşam sizi gerçeklerle besler. O yunlar
sizi hayallerle besler. Bir şeyi betim lediğinizde o sizin içinizde y a
şam bulm uş olmalı. Sizi san atçı yapan olgu, onu nakletmekle,
inançla ve hayal gücü yle su nm ak arasındaki farktır.
G özlem yapm anın en sık kullanılan, en sanatsal olm ayan yön
tem i benim "H esaba y atırm ak " diye tabir ettiğim olaydır. Bu yön
tem de sadece soğuk gerçek ler ve nesneler vardır. Elinde bir deste
banknot tutan birisine, "E lin d e ne v a r?" diye sord u ğu n u zd a,
"B eş, on, onbeş, yirm i, otu z, evet, otu z d olar nakit param v ar," di
ye, m an avd a ne g örd ü ğü n ü sord uğun u zd a da "Ü z ü m , arm u t ve
m u z," diye yanıtlıyorsa, ond an tam b ir hesap adam ı olur. A m a iyi
bir oyuncu olm az, çünkü o her şeyi m uhasebeci gözüyle gören bi
ridir.
N esnelerin sizinle konuşm anıza, ne görd ü ğü n ü zü aklınıza
kaydetm esine izin verm elisiniz. E ğer elinde banknotları tutan
ad am , "E lim de oldukça kirlenm iş banknotlar var. Belki tem izleriy
le değiştirebiliriz," diyorsa, m eyveler konusunda da, "Ç o k lezzet
li ve büyük am a bir o k ad ar da pahalı görünen arm u tlar ve uzun,
tatlı M alağa üzüm leri g örd ü m . A yrıca minik yeşil olanlarından da
vardı, hani şu yarım kilo yiyebildiklerinizden. Üstelik d e çok
A ktörlük Sanatı 55
D ers Beş
HAYAL GÜCÜNÜ G E L İŞ T İR M E K
isli olacak. Kim se onu fırçalam adığı için tüyleri üst üste binmiş
d u ru m d a olacak. Z am an zam an girdiği k avgalardan hatıra kalan
çizikleri hatta yaraları olacak.
G özleri, eğer ikisi de yerinde d u ru yo rsa, gergin bir görüntü ve
recek; sürekli değişik yönlere bakışlar atacak. Boş boş oturm ak ya
da kendine bakm ak gibi bir lüksü olm ayacak , çünkü kendi ayak
larının üzerind e d u rm ak zo ru n d a ve bu pek de kolay değil.
Park A venue kedisi huzura ve du rgu n lu ğa alışık; D okuzuncu
C ad d e kedisiyse bütün gün taksilerin ani frenlerinden gelen g ü
rültünün, çöpçülerin çöpleri çöp arab asm a yüklem ek için kullan
dıkları haşm etli otom atik vinçlerden gelen öğütm e seslerinin için
de y aşam ay a.
R ego Park kedisi bu ikisinin arasın d a. Park A venue kedisi gibi
şım artılm ayacak, m uhtem elen safkan olm ayacak, am a D okuzun
cu C ad d e kedisi kadar da y avu z v e açıkgöz olm ayacak. Park A ve
nue kedisi gibi kendi tabağı olm ayacak, am a hiçbir öğünü geçiştir
m ek zo ru n d a da kalm ayacak.
D ışan ya çıkıp biraz fare peşinde koşm a şansı da olacak. Bu du
ru m d a da pençelere ihtiyacı olacak. Z aten zarar verm e olasılığı
olan m obilyalar da o k ad ar değerli değil, hatta belki de üzerlerin
de plastik korum alar var.
Bir oyu n cun u n neden bu farkları gözetm ek du ru m u n da oldu
ğunu, hayal gücü nün anlam asına ne denli yardım cı olduğunu g ö
rebiliyor m usunuz?
Ö ğrencilerim den biri 1860'lard a Boston'm dışında bir evde bir
oyu n cu n u n içinde yaşadığı bir od ayı betim lem işti. D em ir bazali
bir yatak, üzerinde eski bir yatak örtü sü, kanepenin üzerinde du
ran b ir yorgan, eski m oda bir b ü ro v e ona yakışan her türlü nesne,
d u vard a o tarza yakışan resimler, hepsini hayal gücüne d ayanarak
anlatm ıştı. Bir yerde bütün bu m alzem eyi kendi kafasından çiz
m işti, bildiklerinin ve bildiğini bilm ediklerinin bir bileşkesi.
O yuncu cahil olam az. O yuncu okum alıdır, r e s m i v e m ü z i -
ğ i bilmelidir. Çünkü bunlar geçm işi anlam asına yardım cı olurlar,
hayal gü cü n ü beslerler.
Ü stün bir hayal gücüne d ayan arak y aratm ak oyunculuğun te
mel taşıdır. O dayı bilm ediğinizi, bilm enizin m üm kün olmadığını
66 Stella A dler
Bir sonraki ders için ü ç tane bahçe inşa etm enizi istiyorum :
VVashington'daki Fran sız Büyükelçiliği'nin bahçesi, Boston'm bir
banliyösünde orta direk bir İtalyan işçi ailesinin evinin bahçesi ve
M eksika'da h arap halde bir bahçe.
Bildiklerinizi de h ayal edebildiklerinizi de kullanın. İkisini bir
birine bağlayarak işe koşun.
Sahneye çıkıp bize tur rehberliği yapacaksınız. Ö rneğin sahne
nin ön tarafının soluna gelip Fransız Büyükelçiliği'nin B ahçesinde
ki budanm ış çalıları, ya da sahnenin arka tarafın d a İtalyan ailenin
bahçesinin sarm aşık kafesini, ya da sahnenin tam o rtasm d a M ek
sika bahçesinde ölm ekte olan bir kaktüsü göstereceksiniz.
Fark ettim ki şunu size tekrar tekrar söylü yoru m ; sanattaki ger
çeklik koşullardaki gerçekliktir. Sahneye çıktığınızda, hiçbir şey
y ap m ad an ö n ce kendinize sorm an ız gereken ilk soru "Ben nered e
yim ?" olmalıdır. Bahçeleri inşa etm ek, sahnede kendinizi nasıl evi
nizde hissedeceğinizi anlam anız için ilk adım dır.
A ktörlük Sanatt 67
D ers Altı
OYUNUN DÜ N YA SIN I
K EN D İ DÜNYANIZ H ALİN E G ETİR M EK
STEL L A : Şunu aklından çık arm a ki bu bir orta direk aile. Gü
zel çiçekleri olabilir, am a h er şeyin b ir fonksiyonu olduğu
d u ygu su n u verm elisin. O yeri sebzelere, örneğin bir sıra
d om atese, kabağa ya d a m aru la ayırm aları daha olasıdır.
NATALIE: Bir ü zü m çardağı k oy m ay ı d ü şünüyordum .
STELLA : E ğ e r öyle b ir şey y ap acak san üzüm lerin nasıl yetişti
ğini iyi bilmelisin. H er h alükârda sahn ed e durup h e r şeyi
b ize gösterebilecek k ad ar n et görebilecek d u ru m d a olm alı
sın. H atta belki bize b irkaç hafta ö n ce ekilen tohum ların fi
lizlerini gösterm ek için çö m elm en gerekecek. Ç öm elm e ak
siyonu gördüklerin tarafından yönetilecek. Sahnede yapı
lan h e r şey karakterin kendini içinde bulduğu koşullar ta
rafından yönetilm elidir.
gibi b ir şey olur, kendini tatm in etm enin ötesine geçm ez.
H er hafta bu rad a geçirdiğiniz b irkaç saatlik süre yalnızca buz
dağının görünen kısmı olm alı. Şu ana k ad ar öğrendiğiniz bir şey
v arsa bu da gözlem yapm ak, ayrıntılı biçim de gözlem yapm ak...
G özlem ledikleriniz ve hayal ettikleriniz bir oyuncu olarak sizin
zırhınızı teşkil eder. Sizi sahnede çıplak durm aktan kurtaran on-
lardır. Bu zırhın ne k ad ar dayanıklı ve koruyucu olacağı da sizin
belirleyeceğiniz bir şeydir.
78 Stella A dler
D ers Yedi
Şimdi tutulm uş bir diz gibi g ay et basit bir şeyi ele alm ak su re
tiyle fiziksel kontroller üzerinde bir çalışm a yapalım . Tutuk b ir di
zin yürü y ü şü m ü zü ya da o tu ru şu m u zu nasıl etkilediğini görü rü z.
Bu basit kontrolü elinize alıp onu bir saat, bir öğleden sonra, h at
ta bir gün boyunca rutininizin ayrılm az bir parçası haline getirm e
yi deneyin bakalım olu yor m u, bakalım onunla yaşayabiliyor m u
sunuz. Bu onunla banyo yapm anız, onunla m erdiven çıkm anız,
onunla yatm anız anlam ına geliyor. E ğ e r bu kontrolle en azından
günün birkaç saatini geçirem iyorsanız, ya da bunu yapm ak sizi
çok y oru yorsa, bu kontrolü sahneye taşım aya h enüz h azır değilsi
niz dem ektir.
A klınızda tutm anız gereken en önem li şey kontrolü norm al
gösterm ektir. Ses kontrolüm üze dönelim ; pelteklik: Peltek bir in
san sizin bunun farkında olm anızı arzu etm ez. Peltekliğini gizle
yip kendini net bir şekilde ifade etm eye, onun üstesinden gelm e
ye çalışır; vurgulam aya, altını çizm eye değil.
Aynı şey fiziksel kontrol için, yani tutuk diz için de geçerlidir.
82 Stella A dler
Dizindeki tutulm a yaşam ının ayrılm az bir parçası olan bir kişi
elinden geldiğinde norm al biçim de hareket etm eye çalışır. Dikka
tinizi tutuk dizine çekm ek istem ez. Bununla birlikte dizi her hare
ketini etkiler. Siz de tutuk dizin bedene olan bu etkilerinin farkın
d a olmalısınız, am a o etkileri ortaya koyarken farkında olm adan
yapabiliyor d u ru m d a olm alısınız..
C lifford O dets'in Uyan ve Şarkı Söyle adlı oyu n u nd a kardeşim
Luther Adler, tahta bacaklı bir karakteri canlandırıyordu. Tüm
dünya L u th er'in tek b ir bacağı olduğuna inanmıştı. Çünkü Luther,
tek bacaklı bir ad am ın nasıl hareket ettiğini çok iyi etü t etmişti.
Bu yetiyi basit egzersizlerden başlayarak inşa edebilirsiniz. Ye
m ek hazırlam akla ya da iki p arm ağınız tutukken yem ek yem ekle
ilgili üç adet günlük faaliyette bulunun. M utfakta bu günlük faa
liyeti yaparken size gereken kasların hangileri old u ğu n u ezberle
yin. Bir "kas belleği" olu şturacak kadar tekrar ettikten sonra da
aynı işi nesne olm adan yapın.
Bu tür egzersizler sizi bedeninizin çalışm a biçim lerine daha
duyarlı hale getirir. Beden asla d ü z bir çizgide d u rm az. Bir ayak
üzerinde d uru p diğer ay ağa daha az yük bindirebilecek du ru m d a
olmalısınız. Bu pozisyonda bir om u z aşağıda diğeriyse y uk arıd a
dır. Bedenin kıvrım ları çok incedir. Eğildiğinizde dizin nereden
eğildiğine ve bunun diğer ayağı nasıl etkilediğine dikkat edin.
Ağırlığın daim a bir yerde olduğunu, diğer tarafın rah at olduğunu
gözlem leyin.
N orm al şartlar altında bedeninizin nasıl davrandığını ne kadar
iyi bellerseniz, onu bir oyun u n kendine özgü koşullarına göre
ayarlam akta da o denli başarılı olursunuz.
Bedeninizin d u ru şu n un sesiniz üzerinde de büyük etkisi v ar
dır. Belli başlı d u ru şlar bünyelerinde büyük bir g ü ç barındırırlar
ve sesin yüksek çıkmasını sağlarlar. Kendinizi m erm er bir heykel
olarak h ayal edip de, "Seni öld üreceğim ," dediğiniz zam an sesiniz
nasıl çıkar? N orm al sesinizle, "B ir taş atacağ ım ," deyin. Şim di tek
ra r m erm er heykel olup bir d aha söyleyin. H eykele d ön ü ştü ğ ü
nüzde sesiniz ne k adar güçleniyor!
Birisi olup da, "B ir taş atacağ ım ," dediğinizde, bu konuşan
M usa da olabilir, çünkü siz o an d a canlandırdığınız k arak ter olup
A ktörlük Sanatt 83
m erm ere dönüştünüz. M erm erin son su zlu k özelliği vardır. Bura
dan da, "D ostlar, Romalılar, vatan d aşlar, beni dinleyin!" diyebile
cek g ü cü alırsınız.
Julius Caesar'daki M arcus A n ton iu s'u n konuşm ası gibi ateşli
bir k on u şm a, sözcüklerdeki tüm d u y g u ve gerilim le yapılm alıdır;
am a bir taraftan da bunu, oyu n cu lu ğu n gerginlikten sıyrılm a ü ze
rine kurulu o ld uğun u düşünerek, rah at bir biçim de yapm alısınız.
Bedeninize egem en old u ğu n u zd a v e bedeninizin neler yapabile
ceğini çö zm ü ş oldu ğu n u zd a bunu başarabileceksiniz.
Ders Sekiz
E Y L E M L E R İ Ö Ğ R EN M EK
ya da uluslararası politika gibi bize bir şey ifade etm eyen ciddi
şeyler ü zerine konuşur dururuz.
Tüm yaşam ım ızı bu tarz şeyler ü zerind e konuşarak, am a onla
rı tecrübe etm eyerek geçiririz. Ayrıca konuşurken dikkatle dinle
m eyiz. K onuşm am n bir başka tipik özelliği de sürekli birbirimizin
sözünü kesmektir.
Bir eş seçip kirli duvarları boyam ak tan ya da bozuk ışıkları v e
ya kanepeyi onarm aktan bahsedin. Ses tonunuz olağan, d oğru
dan, am a d u yg u su z olmalı.
"Ç en e çalm ak ", günlük konuşm alarım ıza yakındır, am a önem
sizdir. Kulağa gelişinden de anlaşılacağı gibi belirgin bir hafifliği
vardır. Ç oğu zam an görüşleri tartışm ayız, h atta pratik meseleleri
bile konuşm ayız. Adı üstünde, çene çalıyoruz. "A a , ne güzel şap
ka. Bu ton m avi elbisene çok iyi g itm iş."
Birbirim ize "N asılsın ?" derken bile aslında u m u rsam ıyoru z-
dur. Bu yalnızca diyalogu başlatm ak için bir yöntem dir. O neden
le de asla, "Sorm an ilginçti, sol ayak bileğim de çok garip bir ağrı
var," diye bir yanıt verm iyoruz. Ç oğu zam an "İyiyim . Sen nasıl
sın?" dem ekle yetiniyoruz.
"Ç en e çalm ay ı" betim lem enin bir yolu da "laklak ettiğini" sö y
lemektir. Bu çene çalm anın hoş, kibar, h avai ve hafif olduğunu,
am a b oş olduğunu gösterir. Ö nem li değildir, hiçbir şey ona bağlı
değildir, yalnızca vakit öldürm enin bir yoludur.
A slında "çen e çalm ak" sahte bir eylem dir. A rabaya binm ek için
evim den çıktığım anda şoförüm biliyor ki kim seyle tem as kurm a
havasında değilim . O na, "Sizi görm ek ne g ü zel," diyorum , o bu sı
rada yola çıkmış oluyor. Bir önem i olm adığını o da biliyor. G ayet
norm al ve sahte.
Bu yüzden de çene çalm ak beni rahatsız ediyor. Çene çalıyo
rum , am a kontrol edilem eyecek bir eylem olduğu için, yaşam ım ın
her anında dedikodudan sakındığım gibi ondan da sakınm aya ça
lışıyorum . D edikodunun am acı söylem ek istediğiniz şeyi büyüt
mek, kızıştırmaktır. Ona sanki kim senin bilm em esi gereken bir şe
yi söylü yorm u şçasın a bir sır niteliği kazan d ırarak onu olduğun
dan daha önemli gösterm ektir.
Bilinçli olarak "çen e çalm ak" iyi bir egzersizdir. K as belleğini
88 Stella A dler
"T artışm a" noktasına d oğru ilerlem em izde bir sonraki adım
"sohbet etm ek " olacaktır. Aynı "çen e çalm ak" gibi "sohbet etm ek "
de hafif seviyededir. H avai v e kibardır. "Ç en e çalm ak "tan fazla bir
ağırlığı olm asa da, kendine özgü sosyal koşulları vardır. O rta ve
ü st sınıfı ifade eder.
Resmi bir akşam yem eği davetine gittiğiniz zam an oradaki in
sanlarla sohbetinizin "tartışm a" düzeyine ulaşabileceği ölçüde
uyum lu bir iletişim kurup kuram adığınızdan her zam an em in ola
m azsınız, am a b üyük olasılıkla karşınızdaki insana u laşm ak gibi
bir arzu nu z yoktur. Bu yabancıyı ikna etm eye çalışm ıyorsunuz-
dur. Samimi olm ak için bir neden yoktur. D inlersiniz v e yanıtlar
sınız, kim senin sözünü kesm ezsiniz.
"Ç en e çalm ak" tan d aha kişiseldir; pek derinliği yoktur. Sohbet
edebilm ek sosyal bir beceridir, fazlaca tanım adığınız birine dostça
davranıp bir taraftan da m esafenizi bilerek ve isteyerek k orum a
nın bir yoludur.
Eskiden uçakta yanınıza yabancı biri otu rd u ğu n d a, vakit öl
dürm ek için onunla çene çalar ya da sohbet ederdiniz. D ostça ve
u yg ar davranm anın bir yoluydu bu, am a sonu b üyük b ir sam im i
yete ya da derin konulara varm azd ı. Fazla derinleşm em enin bir
yoluydu.
Şu günlerde insanlar uçaklarda pek u y g ar davranm ıyor. Elleri
ne kitaplarını ve dergilerini alıp sanki orada yalnızlarm ış gibi d av
ranıyorlar.
Aktörlük Sanati 89
çim de gerçek bir anlayış vardır. D eğiş tokuş doğaldır, zoraki değil
dir. Bu, belki de m odern oyu n yazarlığın d a göreceğiniz en önem li
eylem dir, çünkü izleyici tartışm adaki iki tarafı da anlam akta ve
oyundaki ü çün cü partner haline gelm ektedir. İzleyiciler tiyatroyu
terk edip kendi görüşlerini kurabilirler.
Pekâlâ, şim di kendim ize eş seçip şu soru yu tartışalım : Bir erkek
aile babası mı olmalıdır, yoksa sanatçı mı? Bir kadın aktris mi ol
m alıdır, yoksa bir eş ve anne m i? Birkaç dakika boyunca d ü şün ce
lerim izi düzenleyelim , son ra da tartışm aya geçelim. Kim başla
m ak ister? Pekâlâ, H illary v e Bob.
BOB: O yunculuk tam zam anlı bir iştir. Baba olm ak da öyle. Bir
erkek seçim y apm ak d u ru m u n dad ır. Kadınların duru m u
farklıdır. Yalnızca kadınlar çocu k sahibi olabilir.
H İLLA RY: H ayır Bob, bu yanlış ve cinsiyet ayrım cılığını teşvik
edici bir yaklaşım . Ben öyle hissediyorum ki...
S TELLA : Canım , sözünü kesm ek zorund ayım . O nun dedikle
riyle ilgilenm iyorsun, y alm zca konuşm aya can atıyorsun.
Böyle tartışm a olm az. Tartışm a partnerinin dediklerinden
yola çıkarak oluşur, senin hissettiklerinden değil.
dan değil d e sen d en geldiğine ikna edecek bi? yol bulm alı
sın.
Ders D okuz
E Y L E M L E R İ Y A P IL A B İL İR HALE G ETİRM EK
Fiziksel eylem olarak derede çam aşır yıkam ayı ele alalım. Yapı
lacak ilk iş derenin koşullarım inşa etm ek. Terk edilm iş bir arsanın
kenarında m ı? Bir orm an m ortasm da m ı? Bu yalnızca başlangıç.
K üvette çam aşır yıkam a eylem ini tecrübe ederek işe başlayabi
lirsiniz. Size biraz deneyim kazandırır, am a yeterli değildir. Sabu
nu düşünün. Yıkadığınız şeye nüfuz ediyor, sonra suyun içine d a
lıyor. Bu h er yaptığınızda büyüyebilecek küçücük bir iş. H er şeyi
kendinizin yapm alısınız, yaşatm aksınız. K üvette yaptığınız işle
sahnede yaptığınız arasındaki fark d a budur.
D erede bir külot yıkıyorum ve su yu n çam urlu olduğunu g ö rü
yoru m . K ülotu suyun durulaşm asını beklem ek için dışarı çıkarı
y oru m . D ere canlı, bana fena h ald e canlı görünüyor. G ayet duru,
köpük köpük, tek kelim eyle harika. A m a bu tarafı bulanık. Su tek
ra r durulaşana kadar külotum u yık am ayacağım .
D erem i çok seviyorum , çünkü o yaşıyor. H er şey onun sayesin
de gerçekleşiyor. Derenin y ay a kalm asına, yaptığınız işteki canlılı
ğın b ir p arçası olm am asına izin verm em elisiniz.
A teş yakm ak üzerine çalışm . Rastgele yapabileceğiniz bir şey
değil. Bir odunun üzerine kibriti atıp ateşin yanm asını ya da yan ar
98 Stel/a A d/er
du rum da kalmasını bekleyem ezsiniz. K âğıt parçası gibi küçük bir
şeyle işe girişm eniz gerekir. Kâğıdın üzerine çalı çırpı ve küçük
dallar yerleştirebilirsiniz. A teşin inşa olması gerekir. Ö nce küçük
şeyleri yakm aksınız ki onlar da büyükleri yaksın. O dun en ü stte
dir ve altındaki her şey tutu şm adan o da yanm az.
Bütün fiziksel eylem ler bunun gibidir. Mantıklarını anlam anız
gerekir. O nu yapılabilir hale getirm eniz gerekir. İnsanlar gerçek
y aşam lan n d a rol yapm azlar. Bir anı, sonra da bir başka am y aşar
lar. K oşullara tepki verirler. O yuncunun işi, sahnedeyken içinde
bulunduğu koşullan eylem lerine yaşam verecek biçim de canlı ve
hazır tutmaktır.
Güçlü ve zayıf eylem ler vardır. Güçlü olm ak için bir eylem in
bir sona, bir hedefe ihtiyacı vardır. "C an ım bir şey içm ek istiyor,"
dediğim de bu zayıf bir eylem dir, am a eğer, "C an ım kahve içm ek
istiyor," dersem , işte bu güçlüdür. Bir son, bir hedef olmalıdır, ak
si takdirde eylem zayıftır. "Ben gid iyoru m ," zayıftır, am a, "Ben bu
odayı terk ed iy o ru m ," güçlüdür. "B ir yerlere gitm ek istiyorum ,"
zayıftır, "P ark a gidip dolaşm ak istiyorum ," güçlüdür.
H ayali bir ateş yakm ak bize h er eylemin kendine özgü bir m an
tığı olduğunu gösterir. M asayı hazırlam ak ya da m ektupları sıra
ya dizm ek gibi eylem ler üzerine çalışın. M asayı hazırlam anın te
mel taşları oldukça basittir. Bardakları, tabaklan, çatal ve kaşıkları
dizersiniz, peçeteleri katlarsınız. A m a bütün bunları sahnede y ap
tığınızda eylem gerçek hayattaki gibi sıradan olm am alıdır, zira
gerçek h ayatta kim se bu işi sıkıcı bir biçim de yapm anızı u m u rsa
m az. Sahnede bir an bile sıkıcı olm a lüksünüz yoktur; gerçek za
manla sahne zam anı arasındaki fark da tam bu rad ad ır; gerçek h a
yatta bir işi y ap m ak için harcadığınız süreyle bu süreyi temsil et
m ek için sahnede h arcam anız gereken süre arasındaki farkta gizli
dir.
G ünlük yaşam d a bir eylem in karşılığı, tamı tam ına onu gerçek
leştirm ek için harcadığınız süreye eşittir. Sahnedeyse gerektiğinde
bir insanın otuz yılı iki b u çu k saate sıkıştırılır ve karşılığı asla sü
resine eşit değildir. Bu bağlam da oyuncu m ektup yazm ak , kitap
okum ak ya da d ü ğm e dikm ek gibi basit eylem leri gerçekleştirir
ken bunlarm zam an olarak karşılığının ne kadar olduğunu sürek-
A ktörlük Sanatı 99
G eçm işe d önüş başlı başm a bir eylem değildir. Bir eylem in ey
lem olm ak için biraz içeriğe ihtiyacı vardır. Ö ylesine geçm işe d ö
nem ezsiniz. Belli bir konuda geçm işe dönebilirsiniz, sizin için
önem li olan bir konuda. Kaybettiğiniz yuvanız, d ö rt bir yan a d a
ğılan aileniz hakkında geçm işe dönebilirsiniz.
A ile yaşam ım n neredeyse tam am en ortad an kalktığı g ü n ü
m ü zd e bile, kaybedilm iş bir aile en etkili geçm işe d önüş tem ala
rından biridir. G ün üm üzde gençler onsekiz yaşm a geldiklerinde
ailelerini terk ediyor; o eve yalnızca ziyaret için dönüyorlar. Ö ğ
rencilerim in çoğu evlerinden uzak. A ncak aile yaşam ı Jo h n Van
D ru ten 'in A n n em i H atırlıyorum eseri gibi eserlerle gözler önüne
serilebilir.
İşte K atrin'in ailesini hatırlayışı:
Ders On
"G öz kulak o lm a" eylem ini ele alalım . E ğer göz kulak olm a ey
lem inin hedefi olarak bir kaktüsü ele alırsak, söz konusu eylem in
A ktörlük Sanatı 107
Şimdi de "ö ğ retm e" eylem ini ele alalım . Bu eylen "açık lam a"
eylem iyle ilintilidir. A m a b u n d an d ah a karm aşık ve lah a önem li
dir. A çıklam ak, herhangi b ir şeyi birisine açık seçik b r biçim de an
latm aktır. G erçeklere d ayan ır v e doğaldır.
"Ö ğretm e"n in anatom isiyse, bildiğim şeyi ve siziı bilm eye ih
tiy aç d u yd u ğu n u z şeyi size verm em d ir. Bir oyuncu ılarak h er ne
k ad ar bir makineli tüfeği nasıl kullanm am y a d a elnası nasıl kes
m em gerektiğini daha önceden tecrübe etm em iş olsan da, size bir
şeyler öğretm em için benim bir şeyler bilm em gerelir. E ğer bah
settiğim bu eylem leri daha önced en gerçekleştirm erriş ya da d oğ
ru d an gözlenılem em işsek, onlan hayal g ücü m ü zü külanarak na
sıl gerçekleştirebileceğim izi öğrenm eliyiz.
"Ö ğ retm e" eylemini öğren m ek için yapılabilecek m faydalı eg
zersizlerden biri de sınıfa penisilinin nasıl yapıldığın gösterm ek
tir. H içbirinizin bilim adam ı olm adığım varsayıyorum buna kar
şın penisilinin nasıl keşfedildiği prensibini anlayabiliriniz. Penisi
lin iyileştirici özelliklere sahip olan sıradan bir küftü Köylüler sı
radan bir küfün iyileştirici özelliği olduğunu yüzyılardır biliyor
du, am a bilim ad am lan bu özelliği ancak iki dünya lavaşı arasın
daki zam an dilim inde anlayabildiler.
Şimdi kim sahneye çıkıp penisilinin nasıl yapıldığını bize öğre
tecek? Tam am , G ordon, seni izliyoruz.
GORDON: Şimdi size penisilinin nasıl yapıldığnı gösterece
ğim . Bunu yapm ak için bir ekm ekle işe başla'abilirsiniz...
STELLA : Konuşm anı b u rad a kesm ek zorundayım Ü zgü nü m
am a bu olayı sırad anlaştın yorsu n. H atta penialin yapm ayı,
no Stella A dler
d on d u rm a y ap m a d ü zeyin e indirgiyorsu n . Bu şekilde
onun önem ini azaltıyorsun .
b u rad ay ım ," cüm lesi ile başlam az. O ynam akla başlar. P erde açıl
dığında sizi izlem eye gelen insanlara T enn essee VVilliams'ın bir
o yu nu nu sergileyeceğinizi söyleyem ezsiniz. Sahneyi o yn am aya
başlarsınız.
Bir eylem de, ne yaptığınızı, nerede yaptığınızı, ne zam an y ap
tığınızı ve neden yaptığınızı bilmek zorundasınız. Buna karşın
onu nasıl yapacağınızı bilem ezsiniz. N asıl kavram ı kendiliğinden
v e beklenm edik bir şekilde ortay a çıkar.
Bir eylem ufak bölüm lere ya da "v u ru şla ra " bölünebilir.
Şim di de 'k açm a' eylemini an lam am ıza yard ım cı olacak bir e g
zersiz üzerinde çalışacağız.
L atin A m erika ülkelerinden birinde devrim ci bir hareketin o r
taya çıktığını düşünün. İçinde bir çocu k hastanesinin bulunduğu
bir k öy ele geçirilm iş. H astanenin dışında silah sesleri var. H asta
nede bulunan birkaç Am erikalı Barış Askeri hastaneden çıkıp sını
rı geçm ek ve acil bir şekilde ihtiyaç d u yu lan tıbbi m alzem eyi sını
rın d iğ er tarafındaki Am erikalı K ızılhaç görevlilerinden alıp gel
m ek zo ru nd alar
Bunu y ap m ak için askerlerin d ü şm an ateş hattını geçm eleri ge
rekiyor. Ç atışm aların yaşandığı bölge oldukça zorlu ve tehlikeli.
İçinde ölüm cül zehre sahip yılanların olduğu bir bataklıktan g eç
m eleri şart. Bunun ötesinde de dikenli tellerle çevrili bir barikat
var. Ayrıca bitki örtüsü sık çalılıklardan oluşuyor. Barış Personeli
çap raz ateşe de göğüs germ ek zoru n d a kalacak.
A rk alarınd a gerçekten çok zo r şartlar altında ayakta durm aya
çalışan bir hastane var. Ç ocuklar aç ve susuz... Bazıları için kan
nakli gerekiyor, bazılannınsa oksijen çadırına ihtiyaçları var. Barış
G önüllüleri şim di yaşam sal d erecede önem e sahip olan tıbbi teç
hizatı hastanedeki Kızılhaç görevlilerine ulaştırm ak zorundalar.
Ç ocukların hayatta kalm aları buna bağlı.
Ç ap raz ateşten kaçm ak için askerler çam urdan yaptıkları geçi
ci bir kulübeyi kendilerine siper olarak kullanıyor. İçlerinden biri
cebine koyd u ğu m alzem e listesini çıkarıyor ve kulübenin karanlı
ğında onu okum aya çalışıyor. Katlanm ış reçete çam u ra bulanmış.
ıi2 Stella A dler
lam aktır. "G örevim i başarıyla yerine getireceğim ," dersiniz kendi
kendinize; zira bilirsiniz ki her insan hayatının herhangi bir nok
tasında göreve çağrılacaktır.
Şim di m asaya kuvvetlice v u rarak d ah a büyük bir gürültü çıka
rıyoru m . Karnından vurulan oyu n cu , büyük bir acı içerisinde y e
re yığılıyor ve yaşam ını kaybediyor. H er oyu n cu çektiği acıyı g ö s
term ek için u ygu n şoku arayıp bulm alı.
Bunu yapabilm ek için "-m ış gib i" değişkenliğini kullanm alısı
nız. Sonuçta, sergilediğiniz o y u n d a d ah a önceden tecrübe etm edi
ğiniz, y aşam ad ığın ız v e ihtim al ki y aşay am ayacağın ız sahneler
bulunm aktadır. Bunlardan biri d e ölm ek. En üst derecedeki acı da
belki bunlardan bir tanesidir. Şiddetli b ir baş ağrısı d u ru m u n da da
"-m ış gibi" kavram ını kullanırız; bu d u ru m a sanki biri başım ıza
yum ru k sallıyor ya da alnım ızdan elektrikli b ir m atkapla kafam ı
zı d eliyorm u ş gibi tepkide b u lu n u ru z. İm gelem ne kadar dehşet
verici olursa sonu ç da o k ad ar iyi olur. Ö lm e rolünü gerçekleştir
m ek için yararlı olabilecek "-m ış g ib i"lerd en birisi de bağırsakları
mızın kam ım ızd an dışarı aktığm ı ve bizim d e onları içeri çekm e
ye çalıştığunızı hayal etmektir. En son u n da artık bu işi y a p am ay a
cak k ad ar bitkin d üşü p yere yığılırsınız.
Bu sahnedeki eylem ler birbiri ard ına büyük bir süratle gerçek
leşiyor. Buna karşın yine de oyu n cu n u n kendini eleştirm esi için
zam an yaratm ası şarttır. N erede d o ğ ru , nerede yanlış d avranm ış
tır? Zam anı iyi kullanarak ilaç reçetesini deşifre etm ek için gerek
li vakti bulm ak zorundasınız, aksi hald e sahnenin bu bölüm ünün
gerektiği gibi yerine getirilm em iş olacaktır.
Ö ğrencilerim den bir tanesi helikoptere işaret verm e sahnesin
de kendini o k adar kaptırdı ki, y ap tığım sahne işaretlerini bile fark
etm edi. N e yaptıysam onun dikkatini kendim e çekem edim . D u r
m ad an yerinden zıplıyor ve helikoptere el sallıyordu. Bu du ru m
o yu n u n akışını etkiledi ve ilerlem em ize engel oldu. Bu tür d u ru m
ları g ö z önünde bulundurarak, b ir o yu n cu sahn ed e oynarken aynı
zam an d a da yaptığı hataları fark edip o n lan düzeltm eli ve d u ygu
larının yaptığı işi etkilem esine v ey a bozm asına izin verm em elidir.
H âlâ düzeltilm esi gereken birçok şey kalsa bile bu egzersizi ta
m am ladığınızda, oyunun olay ö rgü sü n ü n kontrolünü ele geçirm iş
n6 Stella A dler
olacak ve kendinizden em in bir şekilde şöyle diyeceksiniz: "Bu
d u ru m d a ben olsaydım eğer, bunu oynayabilirdim ."
Ders On Bir
Birinci tekil şahsı ya da "s e v m e k " v e "n efret etm ek " gibi olduk
ça yüksek d erecede d u ygu sal içerikler taşıyan kelimeleri kullandı
ğınız anda gerekçelendirm e talebi ço k d ah a yüksektir. "B en "i kul
lanm anın bedelini ödem ek zoru nd asın ız. Şu halde çıtayı gösterd i
ğin gerekçeye daha fazla y atırım y ap m an gereken b ir yere çıkar
dın.
Ders On İki
D aha büyük bir şey deneyelim . Elinizde bir palet v e fırça tut
m anızı istiyorum . H em en önü n üzde de üzerine bir p ap aty a çize
ceğiniz küçük b ir tuval var.
Tuvalin rengini g ö rü y o r m u sun u z? İşe şunu söyleyerek başla
yın: "Fırçayı nasıl tutm am gerektiğini biliyor m u yu m ? Fırçanın
doğası nedir? Ö nce bunu bilm eliyim . D aha sonra da fırçayı doğru
tutup tutm adığım ı öğrenm eliyim . Tüm bunlard an sonra fırçayı yı
kayıp beyaz boyarım içine d ald ıracağım ve eylem im i sü rd ü rece
ğ im ." Artık resm i çizm eye başlayabilirim . Ç izm eye b aşlam adan
önce tuvalin kenarlarının kurşun kalem le çizili olduğunu g ö rü y o
ru m . Bu şekilde tuvali ve fırçayı kendim e, ait kılıyorum . Basitçe:
"İşte fırça ve ben de bir pap atya resm i y ap acağ ım ," d em iyoru m .
Fırçam ın kirlendiğini söylü yoru m . (Bu, fırçanın artık benim ol
d uğunu gösterir.) A rtık boyayı kullanm aya hazırım . G erçekleştir
diğiniz her fiziksel eylem eğ er size aitse, sizin im zanızı taşıyorsa,
her zam an daha iyi olacaktır. Kendi norm larınıza ulaşm ak zo ru n
dasınız, benim kine değil. H er şeyi kendinize ait hale getirm elisi
niz: fırçanızı, tuvalinizi, papatyanızı...
Sahici bir biçim de, fiziksel eylem lerle başlayın. Aynı zam an d a
neden bir p ap aty a resm i çizdiğinizi gerekçelendirin. M esela bakı
cılık yaptığınız küçük kız ona p ap atya resmi çizm enizi istediği; ya
da bu A lm an boyasının iyi olup olm adığına bakm ak için olabilir.
A m a ilk önce, "B ir pap atya çizebilir m iyim ?" sorusunu sorm alısı
nız. Sonra da diğer şeylerle bunu desteklem elisiniz.
Bir eylem i oluşturan tem el ve basit unsurların neler olduğunu
öğrendikten sonra onları daha karm aşık bir hale getirm elisiniz.
A ktörlük Sanatı 135
Saç taram a eylem ini ele alalım. Bu oldukça basit ve d ü z bir ey
lemdir. O nu daha karm aşık bir hale nasıl getirebiliriz? Saçım ı ka
b artm am ı istiyorsunuz. Bu iyi bir fikir. Bu, eylem i d aha karm aşık,
daha ilgi çekici ve biraz daha zor h ale getirecek. Ü zerinde sa ç file
si old u ğu hald e saçlarım ı taram ak. G üzel. Bu ilk ö n ce sa ç filesini
k afam dan çık arm am gerektiği anlam ına gelir. Saçlarım ı üzerinde
bigudiler varken taram ak. G ayet iyi. İlk ö nce bigudileri çıkarm alı
yım . Saçım da çiçekler var. M uh teşem . Bu, saçım ı tarağı çiçeklerin
etrafından geçirerek taram am gerektiği anlam ına gelir.
A yakkabı giym e eylem ini d ah a karm aşık bir hale nasıl getirebi
lirsiniz? Ayakkabı bağınızı b ağlayarak . Ya da ayakkabılann içinde
kalıplar var. Ya da ayakkabılarınız ıslak. Ya d a bağları kopm uş. Ya
da ayakkabılarınızın ü zerinde bir leke görd ü n ü z v e bu yüzden
ayakkabılarınızın boyan m aya ihtiyacı var. Bu saydıklanm ın tümü
çok b asit b ir eylem i d aha ilgi çekici, k arm aşık b ir h ale getirm eye
y a rd ım a olacaktır.
B ir eylem i daha d a karm aşık b ir hale g etirm ek aklı ve m antığı
bir ken ara atm an ız gerektiği anlam ına gelm ez. Birkaç yıl önce sah
n eye altı san d alye k oyd u m v e öğren cilerd en otu rm alarım istedim .
Altı öğrenci gelerek sandalyelere o tu rd u . O nlardan kalkmalarını
136 Stella A dler
Bunların hiçbiri zor eylem ler değildir. A ncak onları daha küçük
eylem lere böler, bundan daha da önem lisi, h er biri için ayrı gerek
çelendirm eler yaratırsanız, bunları sahnede ilgi çekici bir hale ge
tirebilirsiniz. Bu eylem leri kullanarak ilk önce aydınlık, daha son
ra d a karanlık düzeylerd e olm ak üzere o yu nlar kurgulaym .
U n utm ayın ki h er eylem bir sürü küçük eylem den oluşur. E ğer
138 Stella A dler
nihai eylem iniz tatile çıkm ak üzere evden ayrılm aksa, sahnenin
eylem i, bir valizin hazırlanm ası olacaktır. Tatilde giyeceğiniz şort
ları çekm eceden çıkartıp sabun, diş m acunu, diş fırçası gibi m alze
m eleri banyodan alıp giysilerinizle birlikte valize yerleştirm ek, ta
tile çıkm a eylem iyle ilintili olan eylemlerdir. Ayrıca valizinizi ha
zırlarken hesap cüzdanınızı çıkarıp ne kadar p aranız olduğuna
bakabilirsiniz. Bu da tatile çıkma eyleminin doğasının bir diğer
parçası haline gelebilir.
H ayat günlük yaşantınıza her an m üdahale eder. Telefon çalar
ve ona cevap verm ek zorundasınızdır. Belki de bu telefon vergile
riniz hakkında sizinle konuşm ak isteyen m uhasebecinizdendir.
Belki de ayırttığınız tiyatro biletleri hakkındadır. Tüm b u n lar ey
lem lerinize y aşam d an yön veren durum lardır.
H âlâ odanızdasm ız ve valizinizi hazırlıyorsunuz. N eden? Di
ğer bir deyişle, gerekçeniz nedir? Tatile gitm ek. Aynı zam an d a ey
lemin atm osferini de belirlem ek zorundasınız. Aydınlık, karanlık
ya da orta d ü zeyd e mi? K aranlık düzey, ölm ek üzere olan bir ya
kınınızı h astanede ziyaret etm ek için evden ayrılm ak olabilir. His
settiğiniz şeyleri ona belli etm em ek zorundasınız. Kendiniz bunun
karanlık bir şey olduğunun farkındasınız.
Eğer sad ece hafta sonu için evden ayrılıyorsanız eylem inizin
düzeyi karanlık olm aktan çıkar. Hafta- sonunu uzak bir yerde ge
çirm enin aydınlık bir anlam ı var. A m a hâlâ karakter hakkında baş
ka şeyler bilm eden, hafta sonu tatili için evden uzaklaşm ayı oyna
yam azsınız. N e işle u ğraşıyor? Sosyal pozisyonu nasıldır? Ahlak
değerleri nasıldır? Politik görüşleri nelerdir? Aile, toplum ve cin
sellikle ilgili fikirleri nelerdir? H er bir seçim , karakterin hafta sonu
olgusuna nasıl yaklaştığına etki eder.
Büyüklük gerektiren bir başka eylem ise "su çla m a " eylemidir.
Bu eylem bir düşm anın v ar oldu ğu n u ortaya koyar ve içinde sal
d ın unsurlarını banndırır. Suçlam ak, bir başka kişiyi yıkm ak, yok
etm ek ve perişan etmektir. Bu, bir platform dan ya da tahttan ko
n uşm a gücüne sahip biri tarafından gerçekleştirilen bir eylem dir.
K raldan düşm anlarm a karşı ya da Lefty'i Beklerken adlı yapıtta ol
d u ğu gibi bir g rev liderinden patronlarına karşı.
Suçlam a eylem i adi bir eylem değildir. Birini "g am m azlam ak "
anlam ına gelm ez. Bu, küçüklük ve alçaklığı ima eder. Suçlam a bir
arketipten diğerine sü rü p gelirken bireysel bir saldırıyı değil, bi
reylerin temsil ettiği k u ram lara bir saldırı söz konusudur.
A ktörlük Sanatı 145
Suçlam a eylem ine C oriolan us'u n, "Sizi adi köpek sü rü sü !" di
ye başlayan konuşm asında da rastlarız. C esareti, d ü şm an lan tara
fından bile büyük saygı gören C oriolanus, birçok sa v aş kazanm ış
ve m innettar R om a tarafından konsül ilan edilm işti. Fakat halkı
alenen h or görm esi zalim sıfatım kazan m ış ve sürgü n e gönderil
m esine k arar verilm işti. Sürgün kararnam esinin okunm ası onu öf
kelendirm işti:
Bir başka önem li eylem de "d u a etm ek " tir. Bu, istem ek, dile
mek, y alvarm ak eylem lerin sonunda gelen bir eylem dir. Bu ey
lem lerden her biri son u ncu sun d an daha g üçlü d ü r ve isteyen kişi
ile istene kişi arasındaki ilişkinin özelliğine bağlıdır. Şimdi sizden
A ktörlük Sanatt 151
Ders On Dört
METNİ ANLAMAK
zin ahlaki değerleri nasıldır? A ilenin bir arad a yaşam ası gereklili
ğine inam yor m u ? Boşanm ayı onaylıyor m u? Kürtajı onaylıyor
m u?
H er insan, belirli bir politik d u ru m u n içinde yaşar. K arakteri
niz kimdir, nedir? N asıl b ü yü m ü ştü r? İnsanoğlunun tarih boyu n
ca şekillendiren şey sosyal d u ru m d u r. H erm itler (inzivaya çekilmiş,
yalnız yaşayan insanlar, Ç.N.) kendileri için oyu n oynam a ihtiyacı
hissetm ezler.
E ğer bir "b ab ay ı" o ynu yorsan ız, bu yine de bir tipi oyn u yorsa-
nız anlam ına gelm ez. K endinize şunu sorm alısınız: "B u baba ne
reden geld i?" H am let'in babası m ı? H am let'in babasının bir krallı
ğı vard ı. Bir h an ed an yaratm ıştı. Bunun devam ını sağlayacak er
kek b ir evlada ihtiyacı vardı. Yoksa, S trin d b erg'in Baba adlı o y u
nundaki k arak ter m i? S trin d b erg 'in oyundaki Baba'sı hayattaki
konum u tarafından aşırı d ereced e zorlanan biriydi ve otoritesi
tehdit altındaydı.
S trin d b erg'in Baba karakteri, oldukça güçlü askeri bir düzenin
egem en old u ğu , erkeklerin d u ru m u n u n oldukça güçlü old u ğu ve
eril gücün en üst seviyeye çıktığı bir top lu m d a otoritesinin tehdit
edildiğini görür.
Sizin babanız, II. D ünya Savaşı'nın ard ınd an Brooklyn'd e kü
çük b ir ev de y aşay an ve iki oğlu nu b ü yü tm eye çalışan, n e y azık ki
bir satıcı olarak geliri az old u ğu için bu n da başarısız olan biri m i?
W illy Lom an bir s a b a o ld u ğu k ad ar aynı zam an d a bir babaydı da.
Sözünü ettiğim iz tüm bu bab alar birbirlerinden tam am en fark
lıdırlar. H er biri, içinde b u lun d u ğu sosyal p an oram a çerçevesinde
anlaşılm ak duru m u n dad ır. H am let'in babası, bulunduğu zam an
sürecinde, güvenilir bir baba o lm a gereksinim i duydu. S trin d
b erg 'in Baba'sm ın ise belli birtakım sorunları, A rth u r M iIIer'in
Satıcının Ö lü m ü oyunundaki babanınsa daha başka sorunları v ar
dı.
Sosyal d u ru m u bilm ediğim sü rece k arakter hakkında nasıl dü
şüneceğim i, onunla n e yapacağım ı bilem em . Siz de bilirsiniz ki bu
konuların dışında pek d e zeki sayılm am . Tanrı aşağıya bakıp bana
şöyle dem iş: "Stella, sen zeki birisin." Bu konuların dışında, a p ta
lın biriyim ben.
156 Stella A dler
Bir m asa için en iyi temel üç ad et bacaktır. E ğer bir m etinde bir-
biriyle ilişkili ü ç fikir bulabilirseniz, oyunun kontrolünü ele geçi
rirsiniz.
Bir egzersizde, öğrencilerden biri kent yaşam ının koşullarını
iyileştirm e hakkında bir konuşm a yaptı. Ü ç nokta üzerinde durdu.
İlk olarak ileri sürdüğü nokta, sokakların iyi aydınlatılm adığı ve
bundan dolayı da işlerin kötü etkilendiğiydi. D aha sonra söyledi
ği şey, bir grup işadam ının sokakların daha iyi aydınlatılm asına
katkıda bulunm ak için bir araya geldiğiydi. Ü çüncü olarak da, işa
dam larının çabasının başarılı olduğu ve belediye başkanm ın so
kak aydınlatm aları için ayırdığı bütçeyi arttırm aya k arar verdiğini
söyledi.
İmgeleri görm ek, gözü n ü zd e canlandırm ak, k onuştuğunuz şe
yi anlam anızı sağlar. E ğer loş ışıklar altında, insanların y ü rüm eye
çekindikleri sokaklardaki m ağazaları görürseniz, işadam larının
neden bir şey yapm ak istediklerini anlarsınız. Aynı sokakları iyi
ışıklandırılmış bir halde ve insanları da daha neşeli bir şekilde gö
zü n ü zd e canlandırırsanız, işlerin neden canlandığını anlarsınız.
G örm e, öğrencinin tem asını um u rsam asına yardım cı oldu. Bu
rası, artık daha iyi ve refah seviyesi artm ış bir yer haline gelecek
ti. Ö ğrencinin sun um u nd a gösterdiği başarı, temayı birbirini izle
yen üç noktaya bölm esiydi.
Bir m etinde bir andan d iğer bir ana gidin, bir cüm leden diğer
bir cüm leye değil. N ok talar ya da virgüller koym ayın. M etnin
m antığı ve sıralam ayı tespit etm enizle birlikte, kendi nokta ve vir
güllerinizi ortaya çıkarm ış olacaksm ız.
O kum a, çoğu m uza, ne o k ud u ğu m u zu an lay am ay acak k adar
küçükken öğretildi. N oktanın o zam an bizim için bir anlam ı var
dı. Birbirini izleyen anların inişe geçtiği yere bağlı olarak nokta
için kendi yerinizi bulacaksınız. N okta, süreci durdurur. Ve sü reç
lerin nerede başlayıp nerede bittiğini bildiğiniz sürece noktaların
metindeki önem i olm ayacaktır.
▼
A ktörlük San atı 161
rini düşünüyorlar.
D aim a meslekten başlayarak çalışın. Şu anda çoğun u zu n ken
disinde görd üğü m eslek öğrenciliktir. Bu, genellikle ne yaptığınızı
v e elbette de ne yapm adığınızı yönetir.
Dilenciliğin bile bir m eslek old uğun u anlam ak zorundasm ız.
Sokaktaki bir dilenci gelişigüzel d avranm az. Nasıl dilenir? Tekni
ği nedir? H erkese yaklaşır m ı? İnsanların kim olduğunu bilir mi?
O nları yargılar m ı? D üşü n ür m ü? İşinden gu ru r d u yu y or m u ?
Bir şey yapm ak zorundasınız. Bir şey yaparsanız, "b iri" haline
gelirsiniz. Bir nergis bile bir şey yapıyor, bir m esleğe sahip. Profes
yonel bir biçimde, olarak etrafa koku yayıyor.
"B en av uk atım ," y a da "B en d ok toru m ," veya 'Ben sten ogra
fım ," diyerek içeri girdiğinizde, bu sizin bir şeyler yapan biri old u
ğ u n u z anlam ına gelir. İçeri replik söyleyerek ya da bir m izansenle
girm ezsiniz. İçeriye, bir şey y ap an biri olarak girersiniz. Siz ne y a
p ıyorsu nu z? Bunun üzerine düşünün.
Bir karakteri çalışırken, sorulan ilk soru şudur: "M esleği n e?"
Bu, kim, ne, nerede, ne zam an ve neden soru dizisindeki "k im " so
rusun a cevap v erir ve bir eylem in gerçekleştirilebilm esi için önce
likle belirlenmesi gereken şey budur. Bir m esleğiniz var. S avu n d u
ğu n u z şey nedir? M esleğinize dayan arak , savu n d uğu n uz fikirleri
ve değerleri bana anlatabilm elisiniz. A nlıyor m u su n u z? '
M eslekleri çalışm anın birçok dolaylı yararı vardır. O ynadığınız
kişinin m esleğinin özelliklerini öğrenm ek ve onun gündelik d ü n
yasına girm eniz için, gözlem ci yam nızı geliştirirsiniz.
Bir m esleği gözlem lerken ve oynarken geliştirdiğiniz u zm an
lık, kişisel dü nyanızdan sıyrılm anızı sağlam anın yanı sıra, kendi
nize olan güveninizi de arttırır. Bir öğrenciyle ilişkilendirilen belir
siz ve değişken nitelikler ortad an kaybolur. Bunlar yerini yeni bir
özgü ven e bırakır. M eslekler aynı zam an da genç oyuncuları doğal
bir biçim de karakterlerin içine iter, zira ne yapıyorsanız osu n u z-
dur.
Bir m esleği oynam anın tekniği basittir: Söz konusu m eslekle
ilgili inanılabilir bir geçm iş yaratın ve o noktaya nasıl geldiğinizi
v e kim oldu ğu n u zu biyografik veriler ışığında hayal edin. İçsel
tavrınız eylem inizi geliştirecektir. Bir profesyonel olm anın en
A ktörlük Sanatı 163
Şimdi, kim bize bir m eslek gösterecek ? Pekâlâ, Bobby. Bize gös
tereceğin şey nedir?
Kim bize başka bir m eslek gösterecek? Pekâlâ, Sal. Sahneye çık.
Sal hakkında söyleyebileceğim iz iyi şey, kostüm ü. Ü zerin d e, be
linden aşağı sarkan, elektrikçilerin aletlerini koym ak için taşıdığı
bir kem er v ar; kem erin gözlerinde tornavida, pense, m etre ve kar
Aktörlük Sanatt 165
ga burun var.
Şim di n e yap ıy or? Ö yle g ö rü n ü y o r ki karm akarışık o lm u ş tel
leri birbirinden ayırıyor. Aynı y erd e gereğin d en fazla kaldın, Sal.
Eylem leri daha net ve tem iz hale g etirm eye çalışırken yaptıkları
mızı hatırla. E ğer bir şeyin çalışm adığını gösterm ek istiyorsan,
onu bozuk bir halde sunm alısın. Yanına seni tam am en kontrolü al
tına alan aksesuarlar alm ışsın.
Dış görünüşün de seçtiğin m eslek için hiç uygun değil. Çünkü
bir işçinin elleri ve yü zü n ü n seninkiler k ad ar tem iz olm asına im
kân yok. Kolların tozlu ve kirli olm alı. Aynı zam an d a pan tolon u n
cebinden dışarı sarkan b ir bez p arçası da görm eliyiz.
Şimdi kim sahneye çıkm ak ister? Pekâlâ, Sally. Senin bize gös
term ek istediğin m eslek ne?
SALLY: K ütüphaneci.
STELLA : Evet, taşıdığın k itap yığınından senin bir k ü tü p h ane
ci olduğunu anlayab iliyoru z. Beni endişelendiren şey kos
tüm ün. Kostüm , b ir m esleği açığa çık arm ak için u staca ya
d a beceriksizce kullanılabilir. Renkli b ir bluz ve b eyaz ço
rapların var. Başlangıç için çok fazla aksesuarın var, ancak
u yum su zlu ğu y aratan asıl şey kostüm ün. D oğru renk to
nunda değiller. Sana baktığım da bir kütüphaneci görem i
y oru m . Üzerindekilerin hepsi aynı renkte olm alı. Elinde
tu ttu ğu n kitaplar renkleri ifade ediyor. O nlann arkasm da
b ir kurutm a kâğıdı gibi durm alısın. Bu egzersizde, seyirci
ye ne k adar çok o y n arsan v e onları ne k ad ar çok etkilem e
ye çalışırsan, o k ad ar az başarılı olursun.
Ders On Beş
KARAKTER UNSURLARI
• Kaygısız • Hırslı
• Sem patik • Girişken
• Sorum lu • D ürüst
• M aceraperest • Bilgili
• G üvenilir • Pratik
• Kendini gözlem leyebilen
A ktörlük Sanatı 171
O yun cu lar gizli çalışan birer ajandır. K arak ter unsurlarım ince
lemeli, insanlan gözetlem elisiniz. K arakter unsu rlarm d an h angi
lerinin incelediğiniz kişinin m esleğiyle ilişkili olduğunu, hangisi
nin onun yaşı ve u yru ğ u n a u ygu n olduğunu anlam alısınız. O yun
culuk zordur, çünkü sad ece kitapları değil, aynı zam an d a da insan
davranışları ü zerind e sürekli çalışm ayı gerektirir.
Size güven ve rahatlık verecek bir nokta, sahnede asla yalnız
olm adığınız gerçeğidir. Belli koşullar, dekor, ak sesuar ve kostü
m ü n ü z var.
Aynı zam an d a d iğ er oyu n cu arkadaşlarınız d a var.
Sahnedeyken h er zam an partneriniz ve partnerinize dönük bir
tavrınız vardır. H er d u ru m d a, eylem inizi size partnerinizin ver
mesi gerekir. Ve siz d e partnerinizin h er şeye karşı tavrını bilmek
zorundasınız. D iyalog, m etni seslendirdiğinizde değil, partnerini
zi anladığınız ve ona tepki verdiğiniz zam an oluşur.
Şimdi içinizden iki oyuncu seçip sahneye çıkm alarını ve aynı
kafesin içerisinde y aşay an iki m aym u nu oynam alarını isteyece
ğim. Ç ok kısa zam an içinde belirli d avram ş biçim lerinin ortaya
çıktığını göreceksiniz. H er iki m aym u n da, kısa süre içinde karşı
sındakine karşı d ü şm an , kıskanç, şefkatli ya da daha farklı bir ta
vır geliştirecektir.
H em en rol y ap m aya b aşlam a eğilim ine karşı koyun. Eylem in
onu y ap m aya yöneltecek bir yerlerden akıp gelm esine izin verin.
D avranışsal klişelerden kaçının. K avgayı haklı nedenlere d ayan
dırm adan, gerekçelendirm eden -m a y m u n la rd a n biri diğerine kar
şı herhangi bir eylem d e b u lu n m ad an - kavgayı başlatm ayın. E ğer
A ktörlü k Sanatı 173
Ve buna benzer birkaç soru. O lum lu ya da olu m suz bir tek ce
vapta bile, tavrınızın kısa süre içerisinde nasıl inşa olduğunu g ö
rebilirsiniz, belki de bazı d urum larda bu karakterlerin geçm iş de
neyim lerinizdeki gerçek karşılıkları tavrınıza bir dayan ak oluştu
ru y or olabilir.
Teatral m etaforu bir adım ileri götürerek, bir y az rep ertu ar
kum panyası oluşturalım . İçinizden altı kişinin sahneye çıkmasını
ve her birinizin yazı nasıl geçireceğinizi arkadaşlarınıza an latm a
sını istiyorum . Verdikleri cevap lara bağlı olarak, verdiğim iz oylar
la işe girecek kişileri seçeceğiz.
İşler şunlar:
v e rezervasyonları dengeleyecek,
2. H alkla ilişkiler m ü d ü rü : V lP 'lerle ilgilenecek ve basın top
lantıları düzenleyecek,
3. Sahne am iri: Ç alışm a p rogram ların d an sorum lu olacak,
4. Sanat yönetm eni v e edebiyat danışm anı: O yunları seçip yö
netecek,
5. Erk ek rollerinin hepsi için b ir y ed ek oyuncu,
6. Kadın rollerinin hepsi için b ir y ed ek oyu n cu .
Eylemler: Eylemler:
1) parti için hazırlanmak 1) çalışmak için hazırlanmak
2) yaşam tarzlannı tartışmak 2) yaşam tarzlannı tartışmak
3) partnerinin geleceğini tahmin 3) partnerinin geleceğini tahmin
ı8 o Stella A dler
Ders On Altı
ROLÜ GİYDİRMEK
y atronun tem aları benzerdir, an cak k ostü m ler ve deyim ler asla
birbirine b enzem ez.
Ders On Yedi
işlevini g örm em eye başlam ış. O nd an çıkan sesler artık bir kapı gı
cırtısını andırıyor. En sonu n da çöp e atılacak. Artık öm rünü ta
m am ladı. Tamiri çok pahalı olacağı için atılıp gidecek.
Size büyükannelerinizden herhangi bir şey kalıp kalm adığını
sorm u ştu m . Bu, belki de üzerind e tıkacı olan bir parfüm şişesidir.
İçindeki p arfüm den çok, onu m anevi bir değeri olduğu için m u h a
faza edersiniz. Bu açıdan bakıldığında kullanışlı olm ayıp tam a
men d ekoratif am açlıdır.-Bir p arfü m şişesini m iras bırakm ak eski
m oda bir fikirdir. O nun m u hafaza edileceğini düşünm ek bir yanıl
sam adan ibarettir. E ğer böyle bir şeyi kızınıza verirseniz, artık kul
lanılm adığı için günün birinde birine verecek ya da çöpe atacaktır.
Torunlarınızın gün ü nd e p arfüm şişelerinde püskürteçler olacak.
H atta bir tıkacın ne olduğunu veya ne işe yaradığını bile bilem e
yecekler. Bununla birlikte geleneğin ne old u ğu n u d a bilm eyecek
ler.
İstem eyerek de olsa dekorasyon u n bir çeşit kullanım olduğunu
kabul etsek de kullanışsız eşyalarla ilgilenm iyoruz. Artık kaleler
inşa etm iyoruz. Bunların yerine vüksek yap ılar dikiyoruz. Kaleler,
içinde ısıtm ası ve su şebekesi olm ayan y apılard ır ve kullanışlı d e
ğillerdir. Ö yleyse onlara neden ihtiyaç d u yalım ? Sadece dekoratif
am açlı varlıklarını sü rd ü rü y orlar; aynı C u n ard v ap u r hatları gibi.
O ysa jetler çok daha hızlı ve kullanışlıdırlar.
Ö yle bir zam an dilim inde y aşıyo ru z ki ülkeler bile, yaşam ların
tükenişine benzer bir şekilde harcanıp yok oluyorlar. İçinde bu
lun d u ğum uz yüzyılın tüm edebiyat eserleri zam an ve değişim le
ilgilenm ekte. Ç eh ov, soyluluğa sahip bir ülkenin geçirdiği değişi
mi bize duyum satır. Bu ülke bir zam an lar ç a r 'a ve yüksek sırufa ait
olan insanlara sahipti. Ç eh ov 'u n oyu n ları, aristokrat akim çü rü
m eye y ü z tutan bir ülke ve kültürüyle birlikte çöküşünü gözler
önüne serer. O, yok olm aya y ü z tutm u ş şeyleri bize gösterm ekte
dir.
Ç eh ov 'u n oyunlarında, ilk k ez işçilerin durum u hakkında d oğ
ru bir anlayışa sahip olan bir işçinin sah n eye çıkmasına şahitlik
ederiz. "K end i yerinde" olduğu zam an bile, Ç eh ov 'u n betim ledi
ği işçi karakteri, aristokrat akim a sahip yüksek sınıfa ait olan kül
türlü insanlardan d aha fazla bir g ü ce sahiptir.
20 6 S te İla A dler
T ennessee VVilliams, Ç eh o v 'd an çok etkilenm iştir. W illiam s'm
her oyun u nd a, b atağa saplanıp çök ü şe geçen birkaç aristokrat
bulunur.
Elbette ki tarih b oyu nca din ad am lan n m statü olarak iflas etti
ği ve onların yerlerine aristokratların geçtiği bir d ön em olm uştur.
Kilise, uzu n yüzyıllar b oyu nca baskın gücünü elde tutm ayı b aşar
mış ve bu gü cü n ü de bireyi egem enliği altına alm akta kullanm ış
tır.
Kilise felsefesi, aynı zam an d a bireysel ifadeyi de reddedip yok
saym ıştır. Buna karşın fakirleri, ölm ek üzere olanları, m u tsu zlan
ve zayıfları ö vm ü ş ve ön plana çıkarm ıştır. İnsanlara alçakgönüllü
olm ayı, Tanrı'ya h izm et etm eyi, dua etm eyi ve Tanrı'yı kutsam ayı
em retm iştir. N e v ar ki bu kurum un yük sek idealleri bile yozlaş
m aktan kurtulam am ıştır. K ostüm ler gerçek anlam ları dışında sah
te birer işaretin, bir kalkanın sim geleri haline gelmiştir.
A ristokrat d üşünce tarzının ilk görüşlerinden birisi bedenin
saklanıp örtülm em esi gerektiğidir. Beden övünülm esi gereken bir
varlıktır. A ristokrasi bu fikri de Yunan felsefesinden almıştır. A ris
tokrat sınıfına dahil olan kişinin güçlü bir fizik yapısına sahip, sağ
lıklı, zengin ve coşkulu old u ğu varsayılır. A ristokrat, sağlıklı bir
bedeni sim geleştirir. Sözü edilen sağlığın aynı şekilde devam et
mesi savaş, m acera, avlan m a, oyu n lar ve turnu vaları -n e şe li, öz
g ü r ve g üç gerektiren aktiviteleri barındıran her ş e y i- beraberinde
getirir.
H er sosyal sınıf v e her gelenekte, d oğru biçim de yaşam ayan
d ü zenbaz ve sah tek ârlar vardır. A ristokrasinin de zorba tem silci
leri olduğu gibi, kilisenin de ikiyüzlü üyeleri ve Engizisyon H â
kimleri olm uştur. Bunlardan çok, asil örnekler ü zerinde yoğun la
şın. Bir gelenekte k ötü yü değil, iyi olanı örnek alın.
İyi, güçlü, asil, güzel, m utlu, "T anrı'nm sevd iği" gibi tüm bu
nitelikler, aristokrasinin sahip olduğu erdem lerdi.
Ders On Dokuz
herler çok dikkatli bir şekilde saklanır. Tacı, sıkı güvenlik kordonu
altında Londra K ulesi'nde tutulur. Bu taç sadece bir nesne değil
dir. N adiren bir kıyafetin parçası olarak kullanılır. A m a en çok, bir
d üşünce tarzm ı ve aklı yansıtır.
Ü zerinizde bulunan kostüm lerin içinde kendinizi gü ven d e his
setm eniz önem lidir. H içbir şeyin bu ahengi b ozm ayacağın dan
em in olup tam v e kesin bir kontrol içerisinde olmalısınız. Aynı z a
m an da bu kostüm lerle birlikte biraz makyaj da işe yarayacaktır.
"G özlerini daha büyük ve uzu n gösterm ek için bir şeyler yap, h a
yatım , yoksa şu yalın ve d em ok rat görünüşlü yüzünden kurtula
m ayacak sın."
Bu şekilde giyindiğiniz için, bu bir oyunculuk dersi olm am alı.
A ristokrat aklıyla düşünm ek ve bu sınıfta yaşam ak bir fırsat o lm a
lı. A ristokrasi, kelim eler ya da d u ygu lard an çok, fikirlerle u ğraş
m an ız için sizi zorlayan bir kavram dır.
A ristokrat, berraklık ve açıklıkla ilgilenir. Bu, aristokrasinin ki
liseye karşı kazandığı en büyük edinim dir. Mistik ve karanlık bir
d ü n yad a yüzyıllar boyunca yaşad ık tan sonra insanlar anlayış ve
berraklık beklentisi içerisine girdiler. Bu y üzd en d ir ki aristokrasi
kiliseye karşı büyük bir zafer kazanm ıştır.
Kilise, insanın yenik bir du ygu içerisindeki hiçliğini v u rgu la
mıştır. Buna karşı aristokratik d ü şü nce, yeni bir insan fikri ortaya
atm ıştır: yönetici, vatand aş v e sanatçı olarak. Tüm bu gelişm eler
R ö n e s a n s i n s a n ı dediğim iz, klasik insanın yeniden doğu şu n a
önderlik etmiştir.
A ristokrat insan, düşüncelerini açık seçik ifade edebilen ve ay
nı zam an d a da yaratıcı olan bir benliğin arayışındadır. Kendisini
bir grup ya da topluluğun p arçası olarak değil, b ir birey olarak g ö
rür. Sadece kiliseyi değil, kendisini de güzelleştirm ek ister. Güçlü
ve bilgili olm ak ister.
itip itm ediğinden emin olm ak istediğini gözden kaçırm am ıştı. Öte
yan d an K raliçe Victoria bakışını bile değiştirm eden sandalyesine
o tu rm u ştu , zira onun sandalyesinin olm ası gereken yere getirildi
ğinden en ufak bir kuşkusu bile yoktu.
b. Tacı alıyorum .
c. Burayı ben yönetiyorum .
d. İnandığınız şeye d eğer veriyorum .
e. Bana inanm anız için size m eydan okuyorum .
f. O turm anızı em rediyoru m .
g. M uhafızları çağırıyorum .
E ğer bunun işe yaram ad ığını düşü nü yorsan ız, konuşm adan,
cüm leleri söylem eden sad ece jestleri yapm ayı deneyin. O nların si
zi beslem esine izin verin, d ah a sonra konuşun. Sahte, m elod ram a-
tik tonları kullanm ayın. N e zam an ki hareketleriniz kontrol altına
alınır, o zam an sözcü ğü duyarsınız. Yaptığınız jest, sözcüklerin
üzerini asla örtm em eli.
U nutm ayın, d u yg u A m erikan tiyatrosunun en u c u z malı
d ı r . Kontrol ise teatral olarak her zam an d aha ilgi çekicidir. Kon
trolle birlikte kelim eler d aha açık seçik b ir hal alır.
Aşağıdaki ü ç em ir cüm lesini u ygu n şartlar altında söylem eyi
öğrenin:
Ders Yirmi
OYUNCU SAVAŞÇIDIR
almanızı sağlar.
Bedeninizi eğitmelisiniz. Cüretkâr ve risk almaya istekli olma
lısınız. Askerin yaptığı şey budur. Oyuncunun yaptığı şey de bu-
dur.
Oyuncu ve askeri düşünce tarzı, hayal ettiğinizden daha fazla
ortak bir yapıya sahiptir. Askeri düzenin en ünlü imgelerinden bi
ri nedir? "Askeri akıl" dendiğinde aklınıza ilk olarak kim gelir?
Napolyon. Bu konuda Napolyon'u kolaylıkla görselleştirebilme-
mizin sebeplerinden bir tanesi, onun nasıl hatırlanmak istediğinin
tam olarak farkında olmasıdır. Ressamlar tutarak kendisini res
metmelerini isterken imajının sadece fethettiği ülkelerdeki insan
lar üzerinde değil, aym zamanda da gelecek kuşaklar üzerinde de
önemli bir etkiye sahip olmasını istemiştir.
O nun için çalışan ressam lar onun gücü n ün DESTANSI BÜYÜK
LÜĞÜNÜ, bu g ü çten aldığı zevki ve zafere d oğ ru ilerlerken d u y
duğu m u tluluğu iyi kavram ışlardı. N ap o lyo n 'u n sav aş m eydanın
da resm edildiği tablolarda g ü ç ve zaferi hissedersiniz.
A ncak N ap olyon 'u n en fazla hatırladığınız imgesi hangisidir?
M uhtem elen onun b eyaz atı üzerindeki görün tüsü d ür, zira bu be
tim lem ede bedeni teatral bir görü n ü m d ed ir. Şapkası, üzerindeki
kıyafetlerin hepsi teatral özellikler taşır. N apolyon, "b ir şe y " ol
m ak zorund a old u ğu anlam ıştı. G örkem li bir şekilde giyinip süs
lenm enin önem ini kavram ıştı.
Buna karşın N apolyon'u n en ünlü resm i, onun bir elini yeleği
ne k oydu ğu halde resm edildiği halidir. Bu, onun çoğu tablosu için
verdiği pozdur. Bu tesadüfi bir d u ru ş m u d u r? Elbette hayır.
Ö nem li olan şey, hatırlanm ak istediği, sahip olduğu gücü g ös
term ek istediği bu du ru şu n ona Parisli bir oyuncu tarafm dan ve
rilm iş olduğudur. Bu oyuncu, tarihin m uhteşem kişiliklerinden bi
rini k avram a biçimimizi şekillendirdi.
N ap olyon 'u bir sav aş m eydanında resm eden tablolarda, asker
lerinin giyinişi nasıldır? O nların hepsi de göz kam aştıran bir kır
mızı, m avi ve beyaz üniform a içerisindedir. Bu üniform alar rütbe
leri gösterir, am a belki de bundan d aha önem lisi hepsinin de göz
le g ö rü lü r teatral bir duruş sergilem esidir. Savaşın en şiddetli an
larında bile askerler bu üniform aları giym eyi ihmal etm ezler. Ge-
224 Stella A dler
lenek ve resm iyet fikrinden asla feragat edip ayrılm azlar. H erkes
ve her şey sıkı bir disiplin altındadır. A ncak bu disiplin, kıyafetle
rin sıkıcı ve kasvetli bir hald e olm asını gerektirm ez. O nlar rengâ-
renktir.
II. D ünya S av aşı'n ın h em en ard ınd an çekilm iş, W in sto n
C hurch ill'in ünlü bir fotoğrafı vardır. Bu fotoğrafta Churchill ol
dukça süslü askeri bir üniform a giym ektedir. Bu da sim gesellik ve
teatrallikle dolu bir görü n ü m d ü r. C hurchill'e bakarak şunu d ü şü
nürsünüz: "Bu dün ya, bu krallık, bu ada, bu İngiltere."
A m erik a'da da benzer bir geleneğim iz var. Bizim en ünlü aske
ri im gem iz hangisidir? W ash in gton 'u n Delavvare'i geçişini konu
alan resim . Bu resim de W ashington, sandalın p ru vasın d a ayakta
d urduğu, gerçek bir tacı andıran oldukça farklı bir şapka takm ış
olduğu halde tasvir edilm iştir. Ü zerine aldığı pelerinin şekil ola
rak XIV. Louis'in kullandığı pelerinden hiçbir farkı yoktur. G ene
ral gerçekten de bu sandalın pruvasınd a bu şekilde mi p oz verm iş
tir? Ressam da gerçekten b una şahit olm uş m u d u r? Bunun bir öne
mi var mı? Önemli olan imgedir.
G eneraller m u harebe alanlarına tiyatro getirm enin önem ini bi
lirler. Bu, günlük rutinin sıkıcılığından bir kurtuluş reçetesidir.
W ash in gton 'u n üzerine giydiği kıyafet onun ilerlediğini, bir
am aç iç in -tü m ülkeyi korum ak ve tek b ir ülke y a ra tm a k -iç in iler
lediğini gösterm ektedir.
Bir Bebek Evi adlı oyununda Ibsen, bütün aile durumunun ha
talı olduğunu gösterir. Bu büyük gerçek realizmin anahtarıdır. Bu,
düşündüğünüzden daha karmaşık bir durumdur. Kazıp derinlere
inmeli ve her sözcüğün anahtarına ulaşmalısınız.
Orta smıf, kendilerine miras kalan geçerliliğini yitirmiş fikirler
le yaşar. Bize bırakılan şey yalanlardır. Harici fikirlerle yozlaşmış
haldeyiz. "Fikirleri" alıntılıyoruz, ama kendimizin ya da başkala
rının doğrularını ifade ederken tedirginlik yaşıyoruz. Gerçek, eleş
tirmenlerin, politikacıların, eğitimcilerin ya da gazetecilerin söyle
diklerinden meydana gelmez.
Nora, orta sınıf aile yaşantısının yalanlarıyla mücadele ederken
kocasına şöyle der: "Sen beni sevmiyorsun. Bana yalan söyledin.
Beni sevdiğini söylüyorsun ama sevmiyorsun." Bunları söyledik
ten sonra da nasıl böyle bir sonuca ulaştığının analizini yapmaya
başlar. Anlar ki babası da, kocası da kendi fikirlerini ona aşılamış
tır. Kocası ya da babasından farklı şeyler düşünmeye başladığında
bunu bastırdığını fark eder. Kendisi için karar vermesine ya da dü
şünmesine izin verilmemektedir.
Bu gerçeği anladığınızda Ibsen'in cümleleri bir anlam ifade
eder. Gerçek büyüktür; onu yok etmeyin. Ibsen'i duymak istiyo
ruz, sizi değil.
Ibsen'i anlamak için onun karakterleri hakkındaki her şeyi,
mesleklerini, onların aileye, paraya, politikaya, cinselliğe, dine,
eğitime kadar her şeye olan yaklaşımlarını bilmek zorundayız. Bir
oyuncu için bu yavaş ilerleme anlamına gelir. Sadece cümlelere
bakarak ihtiyacımız olan şeyi elde edemeyiz. Tüm sosyal durumu
anlamak zorundayız. Oyun yazarmın resmetmeye çalıştığı sosyal
çatışmaları kavramalıyız.
234 S teila A dler
Ib sen orta sınıfın p arayla ilgilendiğini gösterir. M üzeler ya da
kültürel büyüm e onların u m u ru nd a değildir. D erin düşüncelere il
gi duyan bir sınıfı ark am ızda bıraktık. Pratiklik ve hırs gibi kav
ram larla zehirlenm iş bir sınıfın içerisindeyiz. Shavv, kendi d ön e
m inde aristokrat sınıfının m ateryalist bir hal aldığını, orta sınıfın
kabalaştığını, alt sınıfın ise vahşileştiğini ifade etmişti.
O rta sınıf hem m ateryalist hem de kabadır. Fikirler ya da şeref
le ilgilenmezler. O rta sınıf kâr getiren alışverişle ilgilenir. Bu sını
fın dile getirdiği şey, "Sana verdiğim şeyin karşılığında başka bir
şey istiyorum "dur.
O rta sınıf, endüstrileşm eyle birlikte ortaya çıkmıştır. O rta sınıf
m antığı para kazanm ak için üretmektir. Bu sınıfın m antığında za
m an kurtarılacak bir şey değildir; aksine harcanacak h atta sö m ü
rülecek bir şeydir. Telefon etm ek yazm aktan d aha kolay ve daha
hızlıdır. Elektrik ışığını açm ak, bir m um yakm aktan d ah a az za
m an alır. M etro ya da otom obil kullanm ak, bir atı arab aya koş
m aktan daha hızlıdır. O rta sımf dünyasında sallanarak vakti israf
edem ezsiniz, zira vakit nakittir.
O rta sınıf dünyasında m allar, metalar, "şey ler" önem k azan
mıştır. A m aç değişm iştir. O rta sınıfın ilgilendiği şey başarı o lm u ş
tur. Eşyaların tekrar satılabilir özellikte olm ası gereklidir. Bu am aç,
her şeyin değerini aza indirgem iş ya da tam am en yok saym ıştır;
özellikle de kişisel gelişim in ve sanatın.
İnsanlar daha fazla şeye sahip olm ayı istem eye teşvik edilm iş
tir; arabalar, buzdolapları gibi. Fakat bütün bunlar insanın iç dün
yasını da satıp yok etmiştir. Endüstrileşm e v e kapitalizm çağı in
sanların mantığını, kalplerini ve ruhlarını silip süpürm üştür. Bu
yeni am aca yani başarıya ulaşm ak için insanlar kendilerinden olan
en iyi şeyleri feda etmişler, ruhlarından çıkar sağlam aya başlam ış
lardır.
Kapitalist bakış açısı her şeyin içine süzülüp girm iş, her şeyin
özünü değiştirm iştir. H ırs, başarı v e parasal g ü ç her şeydir. Aklı ve
ruhu geliştirm eye çalışm a çabası endüstrileşm eyle birlikte yok
olup gitmiştir.
Pragm atik başarı için duyulan istek bir C h urch ill'in ortay a çık
masını sağlam az. Bir kültür de üretm ez. Ürettiği şey eğitim li ve ül
Aktörlük Sanatı 235
iyi bir yolu. A cele etm esi, çabuk olması gereken insanlar haline
geldik. Fakat bazen yaşam bizi durdurur... bir trafik ışığıyla. Böy-
lece bekleriz. A m a yine de yerim izde duram ayıp kıpırdanırız. Te
kerleklerim izi olduğu yerde ileri geri hareket ettiririz.
Pratik insan, içinde ruhsal dinginlik taşıya insan değildir.
D urm aksızın bir şeyler yapar. "A rkasına yaslanıp u zan m a" yetisin
den yoksundur. Buna karşın pratik olmanın bedelini ödersiniz; hiç
bir şey olm asa bile, sürekli ilerlersiniz. Tıpkı pilli bir oyuncak tav
şan gibi.
O rta sınıfa m ensup olanlar aynı zam anda hiç d u rm ad an konu
şurlar. Bu konuşm a gerçekten herhangi bir şey hakkında değildir.
Konuşm alar, hakkında konuştukları şeyler kadar, arabalar, tele
vizyonlar, hisse senetleri gibi hazır kalıptır. Kolaylıkla bulunabi
len, seri üretilm iş ve ucuzdur.
Gerçeği söylem ek gerekirse bu çeşit bir karakteri, A m erikan y a
şam tarzını tam olarak yansıtan insanları oynam anız oldukça zo r
dur. İlginç olan nokta şu ki, bu sınıftaki hiç kimse "p ra tik " değil.
Tüm eğilim iniz A m erikan ritm iyle içli dışlı olm am ak ü zerine ku
rulu. Kendinizi u yu m su z, hatta izole edilm iş hissediyorsunuz. Bu
du ru m d a size gerçeği söylem ek oldukça ilgi çekici olacak; eğ er bi
rer oyun cu ysan ız ve kendinizi uyum suz hissediyorsanız, bundan
suçluluk duym am alısınız.
Pratik ve tutkulu insanları birbirinden ayırt etm ek zorundayız.
Birçok benzerliğe sahip olm alarına karşın, am açları birbirinden
farklıdır. Pratikler sanat formlarını içlerinde taşım azlar. H e r şeyi
yeryü zü n e, "gerçek ler" düzeyine "indirgerler."
Tutkulu insanlarsa şeylerin değerini aşağıya çekmezler. Bu kav
ram içinde "büyüklük" ve "benin" ötesinde bir şeyler barındırır.
Tutku, güç ve tarihi değerlerin yanı sıra çağdaş unsurları da k ap sa
yabilir. A ristokratik m an ad a gücün birikmesi, değerlerin devam et
mesi, sizden sonra da sürekli bir hale gelmesi demektir. Bir başka
ifadeyle bu, m üze ve kütüphanelerin kurulması anlam ına gelir.
Pratik insanın söyleyeceği şey şudur: "K âğıt b ardaktan kahve
içeceğim ve sonra da onu atacağ ım ." Buna karşın tutkulu bir in
san, "K ahveyi bir L im oges kupasından içeceğim ," der. M organ
tutkulu bir insandı. Tutkusunun bir büyüklüğü vardı.
A ktörlük Sanatı 241
köleler. Burada öğrenilecek çok şey var. O nlar için ve aynı zam an
da sizin için de. Bunu ya aralıksız sü rd ü rm ek ya da sonuçlarına
katlanm ak zorundaydılar. Aynı şekilde sizler de, onları oynayan
birer oyuncu olarak bunun farkına varm alısınız.
"B e y e fe n d id e n ne kast ettiğim i m erak ediyor olabilirsiniz. İş
çi sınıfında bile dış g örü n ü ş olarak beyefendi gibi d avranan insan
lar vardır. Bunu bilmek çok önem lidir, zira esas benzerliğin sosyal
du rum larda neden değiştiğini takdir edeceksiniz. Bu insanlar üni
form aya saygı d u yu yorlard ı. Bunun devam etmesini istediler. B e
yazlar, fakir b eyazlar da dahil olm ak ü zere herkes, İç Savaş bitm e
ye y ü z tuttu ğu n da ve kendileri de yaşlanm aya başladıklarında ge
nerallerin aristokrasisini d evam ettirm ek istedi.
Bu çeşit davranış tarzını yıllar yılı korudular ve insanlardan
onlara liderlik etm elerini istediler. G üneyliler'in çok büyük bir bö
lüm ü davranışlarından d olayı b üyü k bir saygı görm ektedir. Ö lü
yorlardı ve açlıktan kırılıyorlardı, çünkü savaşı kaybetm işler ve
pam uk fiyatları bir anda taban yapm ıştı. Toprak p arça p arça satıl
m aya başlam ıştı. Buna rağm en G üneyliler hâlâ birer beyefendiydi
ve beyefendi gibi davranıyorlard ı. İşte bu, Güneyli bir tavırdır ve
T en n essee VVilliams'ın ısrarla ü zerind e d u rd u ğu bir konudur.
G üneyliler d iğer insanların davranışlarını takdir ettiler. Onları
örnek aldılar. Bu insanlar m ert, saygılı, dikkatli ve naziktiler. Fakat
artık nezaket şu an lam a geliyor: "S an a başım ı eğerek selam veri
y oru m , am a bu yaptığım d a içten d eğilim ." Sam im iyet söz konusu
değil. Zengin ya da fakir olsalar da bu insanlar olağanüstü bir asa
let v e nezaket d u yu sun a, gü çlü bir yoldaşlık bağına sahiptiler.
Sizden anlam anızı istediğim şey işte bu. D avranışlar paraya
bağlı değil. Asil bir insanın kendine karşı takındığı tavır, sahip ol
dukları kültürün doğası gereğiydi: iyi bir zihin, eğitilmiş bir beden
ve çok iyi eğitilm iş bir kafa yapısı. E ğ e r tüm bu niteliklere sahip
seniz, o ld uğu n u zd an d ah a çok saygı g örü rd ü n ü z. D aha fakir sınıf
lara m ensup olan insanlar b u n lara say g ı d u yu p sahip olm ak iste
diler v e bu değerleri örnek aldılar.
O nların geçm işte yaptığı şeyler, bizim şu anda yaptıklarım ızın
tam tersi. O nların bakış açılarına göre bizler hâlâ birer Yankee'yiz.
Kuzeyli dendiğinde paragöz, çuvalcı, söm ü ren , eğitim siz, onu rsu z
ve dürüstlükten yoksun bir insan akla gelm ektedir. Bu, tam da K u
252 Stella A dler
zeyliler'in fiziksel ve ekonom ik gelişm e için yaptığı yağm ayı gös
teriyor. Alabildiği al. Ya b ed avay a al ya da çal... İşte bu K uzeylile
rin idealiydi.
K uzeyliler'in yaptığı her şey parayla ilgilidir. Para için çalışan
bir beyne sahibiz. Cahil, kötü huylu ve eğitim siz insanlarız. Ku-
zey'in sözü edilen bu d eğerlerd en tam am en m ah ru m olup nere
deyse iflas ettiğini kaç kişi biliyor?
Kuzeyliler, siyahlara şöyle söyledi: "Ö zgü rsü n ö z g ü r olm asına,
am a yine de b ed avay a çalışm ak zoru nd asın ." Bir G üneyli’nin ba
kış açısıyla k on u şm u yo ru m . Ü ç aşağı beş yukarı Tennessee'nin
bakış açısıyla kon u şuyorum .
SO N SÖZ
H ow ard KISSEL
SON
264 S teila A dler
M itos-Boyut Yayınları • TİYATRO / KÜLTÜR D İZ İSİ
o ı. BİR AVUÇ ALKIŞ (Anılar) /M ik ap Ofluoğlu
0 2 TİYATRO KAVRAMLARI SÖZLÜĞÜ/Aziz Çalışlar
03. TİYATRO ADAMLARI SÖZLÜĞÜ/Haz. Aziz Çalışlar
04. TİYATRO İÇİN KÜÇÜK ORGANON / Bertolt Brecht
o s . 20. YÜZYILDA TİYATRO/ Haz.: Aziz Çalışlar
0 6 .TİYATRO OYUNLARI SÖZLÜĞÜ Cilt 1 (Dünya T iyatrosu) Haz. Aziz çalışlar
07. SHAKESPEARE SÖZLÜĞÜ / Haz. Aziz Çalışlar
08. OYUNCULUK ELKİTABI /Gerhard Ebert
09. TİYATRO ÇALIŞMASI /Bertolt Breeht
10 . TİYATRO OYUNLARI SÖZLÜĞÜ. Cilt 2 (Türk Tiyatrosu) Haz. Aziz Çalışlar
11. REJİ DEFTERİ (Üç Kız Kardeş) /K. Stanisiavski
12. İNSANCA BİR TİYATRO/ Giorglo Strehler
13. GECENİN MASKESİ /Özdemir Nutku
14. ÇEHOV ve MOSKOVA SANAT TİYATROSU / Konstantin Stanisiavski
ıs . TİYATRODA DÜŞÜNSELLİK/Zehra Ip şlro ğ lu
16. DÜNYA BİR SAHNEDİR/Müeap Ofluoğlu
17. BALE SÖZLÜĞÜ/G. Grant
18. HALK TİYATROSU ve DARİO FO /Metin Balay
19. UYUMSUZ TİYATRODA GERÇEKÇİLİK/Zehra Ip şlro ğ lu
20. YÖNETMEN PETER STEİN / Aziz Çalışlar
21. ÇAĞDAŞ TİYATRO ve DRAMATURG! /Esen Çamurdan
2 2 OYUNCULUK SANATI . 1/ Toby Cole
23. TİYATRO DEVRİM ve MEYERHOLD / Ali Berktay
2 4 KUTSAL ATEŞ / Jurl LlublmOv
2ş. Çağdaş Türk Tiyatrosundan ON YAZAR / Ayşegül Yüksel
26. 2000'Lİ YILLARA DOĞRU TİYATRO / Zehra İpşıroğlu
27. BRECHT'I ANIMSAMAK / Hans M ayer
28. ARADIĞIMIZ TİYATRO / Ahmet Cemal
29. ELEŞTİRİNİN E LE ŞT İR İSİ/Z ehra Ipşlroğlu
30. OYUN YAZMAK / Steve Gooch
31. CUMHURİYETİ'İN 75. YILINDA TÜRK TİYATROSU / S. Şener • A Yüksel -ö . Nutku....
32. ÇAĞDAŞIMIZ SHAKESPEARE/Jan Kott
33. OYUN YAZARLIĞI / Hülya Nutku
34. ÇOCUK TİYATROSU / Nihal Kuyumcu
35. NASIL OYNANMALI / Jean Genet
36. SAHNEDEN İZDÜŞÜMLER / A yşegül Yüksel
37. TİYATRO YAZILARI / Dikmen Gürün
38. COMMEDİA delPARTE / John Rudlln
39. DÜNYA TİYATRO TARİHİ / özdem ir Nutku
4 0 . PANDOMİMİN ANATOMİSİ /Alke Gerber
4 1. TİYATRODA DEVRİM /Zehra Ipşlroğlu
4 2 10 0 MONOLOG (Yabancı O.) Cilt 1 /Haz.: T. Yılm az Öğüt
4 3 .10 0 MONOLOG (Türk Oy. Cilt 2/H az.. T. Yılm azröğüt
44 . Oyun Sanatblliml DRAMATURGİ /Hülya Nutku
45. HIÇKIRMAKLA HAYKIRMAK ARASI /Esen Çamurdan
46. ÇAĞDAŞ TİYATROMUZDA GELENEKSELLİK/ Yavuz Pekman
47. ELVEDA DÜNYA MERHABA KÂlNAT(M em et Baydur) /Haz. Sevda Şener-A yşegül Yüksel-Fillz
48. SAHNEDE ELLİ SENE /Ahmet Fehlm
4 9 .10 0 MONOLOG (Yeni Oyun|ar-Genç Yazarlar) C. 3/T. Yılmaz ö ğ ü t
5 0 .10 0 MONOLOG (Antik ve Klasik Oy.) C 4 / T. Yılmaz Öğüt
51. DRAM SANATI / Sevda Şener
p . SAÇMANIN TİYATROSU / Abdüllatif Acarlıoğlu
53. TİYATRO OYUNLARI SÖZLÜĞÜ Cilt 3 (Dünya Tiyatrosu) Haz. Ayse Selen
5 4 -SAÇMALARLA GERÇEKLER (Eleştiriler) / Nursen Karas
55. SUYA YAZI YAZAN LAR / M ücap Ofluoğlu.
55a. TİYATRO TARİHİ / M em et Fuat (M SM Yayınları)
56. VASIF ÖNGÖREN’in TİYATRO DÜNYASI / Doç. Erbil Göktas
57. TİYATRODAN GÖSTERİ SAN ATLARIN A/Ali H. Neyzi
58. DOĞAÇLAMA / Gerhard Ebert
5 9 .10 0 DİYALOG (Türk Oyunları) / Haz. T. Yılm az Öğüt
60. ŞİDDET İle OYNAMAK (Türk Tiyatrosunda Şiddet) / Esen Çamurdan
61. ÇOCUKLAR İÇİN TİYATRO /W olfgang Schnelder
62. SAHNE TOZU (Tiyatro Yazıları) / Esen özm en
63. EPİK TİYATRO /M arlanne Kesting
64. ULUSAL TİYATRO ve ULUS D EV LET /C oskun Irmak
65. TİYATRO NEDİR / Ismayıl Hakkı Baltaçtoğlu
66. AYNADA ( T iyatro Anıları) / M ücap Ofluoğlu
67 . 20. YÜZYIL TİYATROSUNDA ESTETİK DÜŞÜNCE / Nazım Uğur özü aydın
68. ANTİK YUNAN TRAGEDYALARI / Joachlm Latacz
69. BRECTLE HAVANA'DA / M anfred VVekvverth
7 0 .10 0 DİYALOG Cilt 2 (Yabancı Oyunlar) /T . Yılm az ö ğ ü t
71. OYUNCULUĞUN FELSEFESİ / M üjdat Gezen
72. ANTİK TRAGEDYALAR ve ÇAĞDAŞ YORUMLARll / Jan Kott
73. SEYİR DEFTERİ ( Qyun Eleştirileri) / Haşan Anamur
74. ÇOCUTKTİYATROSU MU DED İN İZ/ Nihal Kuyumcu
75. AHMET VEFİK PAŞA ve MOLİERE ÇEVİRİLERİ / Allla Tolun