Professional Documents
Culture Documents
Malzeme Modelleri
Malzeme Modelleri
Malzeme Modelleri
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EDİRNE-2007
T.C.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
II
ÖZET
III
ÖNSÖZ
Bütün öğrenim hayatım boyunca bana maddi ve manevi destekte bulunan aileme,
Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği öğretim üyesi hocalarıma teşekkür ederim.
V
SEMBOLLER :
Elastisite modülü
Kayma modeli
Poisson oram
Şekil fonksiyonları
Eleman katılık matrisi
Şekil fonksiyonlarının türevlerini içeren matris
Malzeme özellikleri matrisi
Eleman genişliği
Eleman yer değiştirme matrisi
Bir düpm noktasının x, y9 z eksenleri
doğrultusundaki yer değiştirmeleri
Eleman kuvvet vektörü
Katılık matrisi
Yer değiştirme vektörü
Kuvvet vektörü
Gerilme vektörü
VI
İÇİNDEKİLER :
Bölüm : Sayfa :
ÖZET………………………………………………………………………………….III
ABSTRACT…………………………………………………………………………...IV
TEŞEKKÜR……………………………………………………………………….…..V
SEMBOLLER…………………………………………………………........................VI
İÇİNDEKİLER………………………………………………………………………..VII
ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………………………………..XVI
TABLOLAR DİZİNİ……………………………………………………………..…XXII
1.GİRİŞ………………………………………………………………………………1
1.1Araştırmanın Amacı………………………………………………………1
2.1.Deriıı Çekme………………………………………………………….……4
VII
3. ŞEKİLLENDİRMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER…………………….……..…8
VIII
6.1.3-DoğrusalBölgeler…………………………………………………………….25
7-FEDERLER ( FRENLEYİCİLER,
DRAW BEADS,BOUDIN ) …………………………………………….…………...27
7.2-Çeşitleri ………………………………………………...………………..27
IX
10.2 Von Mises Plastisitesinin (Constitutive) Yapısal
Modellenmesi…………………………………………..……………..41
10.2.1 Plastisite…………………………………………………....…………..41
11.SONLUELEMANLARYÖNTEMİ………………………………………………………49
X
11.3.8 İmpilisit Programlarda (ANSYS gibi)
İzlenen Prosedürler………………………..……………………………70
XI
12.2 Non-Lineer Elastik Malzemeler……………………………..………..…..77
XII
12.3.3.2.Üç Parametreli Barlatt : ………………………………………………85
XIII
12.8.2 Teorik Malzeme Modelleri………………………………………….......91
12.8.2.4 Zerilli~Armstrong…………………………………………………...….92
XIV
13.2.4. Kenar Teması………………………………………………..………...100
XV
ŞEKİLLER DİZİNİ:
Şekil Sayfa :
Şekil 1 – Nuclear analiz…………………………………….……………………………3
Şekil 2.1 Form verilmiş yuvarlak bir kabın
duvarlarındaki gerilme etkileri……………………..………………………….…..5
Şekil 2.2 Basit bir form kalıbının bölümleri………………………………………………6
Şekil 2.3a Düz bir sacın form verilme adımlan
(sacın pot ile dişi arasında tutulması …………………….…………………………….7
Şekil 2.3b Form verme başlangıcı………………………………………………………….….7
Şekil 2.3c Form sonu……………………………………………………………………...8
Şekil 3.1 Şekilledirme diyagramı
üzerinde yağlamanın etkis ……………………………………………….…..….10
Şekil 3.2 Hadde yönüne bağlı olarak
çekme numunelerinin hazırlanışı…………………………………….….....…13
Şekil:4.1. Flanştaki bir hacım elemanına
etkiyen gerilmeler (sac kalınlığının değişimi
ile sürtünmenin ihmal edilmemesi hali……………………………………......14
Şekil:4.2 Kısmen çekilmiş parçanın
kesit görünüşü (19 ÇAPAN)…………………………….…………….…......16
XVI
Sekil:5.4. Kare ve dikdörtgen biçimli parçaların
elektriksel metodla bulunan çeşitli derinliklerdeki açınımları…………………...…...21
Şekil :5.5. Elektriksel olarak parça açınımının
tespit edildiği deney seti ve devre seması……………………………….....….22
Şekil: 5.6.Derin çekilen bir parça ve tecrübeyle
tespit edilmiş açınımı ……………………………………………………………………….…...22
Şekil :6.1. Karmaşık profilli bir parçada akış bölgeleri……………………………………......……24
Şekil : 6.2 Köşe flanşında malzeme akışı………………………………………........…24
Şekil:6.3. İç bükey bölgede akış…………………………………………………...…..……25
Şekil 6.4.: Alt taban paneli (Renault)…………………………………………………….…....……26
Şekil 6.5: ön dış panel ( motor kaputu )(Otosan)………………………….……..…26
Şekil :7.1. Feder ve malzemenin kalıba akışı……………………………….……..….27
Şekil:7.2. Klasik t i p feder…………………………………………………….….....28
Şekil 7.3Bölgesel olarak metal akışını sınırlayan………………………………………………...…...28
Şekil 7.4 Kilit tipi Feder…………………………………………………………………....………29
Şekil 7.5 Kilit Tipi Federin Boyutları………………………………………………………..…....…29
Şekil 7.6 Birleşik tip Feder……………………………………………………………...……...…...30
Şekil7.7. Klasik ve kilit tip federlerin uygulandiğı
parçalardılar……………………….…………………………………………...……….30
XVII
Şekil :7.12 .Yüzeylere dolaylıolarak monte edilmiş feder………................................................33
Şekil 7.13. Federlerin kalıptaki durumu (,Wilson)………….........................................................34
Şekil: 7. 14 Federin kalıp girişine uzaklığı…………………………………………………...….……34
Şekil 7.15.: Birden fazla federin yerleştirilmesi……………………………………………...……..35
Şekil 7.16.: Feder kavisleri……………………………………………………………………….......….35
Şekil.7.17.: Çekme sonunda sac dış
kenarının feder kavisine olan mesafesi ……………..................................................36
Şekil 7.18. Federlerin başlangıç ve bitiş noktalarının
kavislere göre konumu (Oehler)………………….……………………….....…..36
Şekil 7.19.: Federlerin çeşitli parçalardaki
pozisyonları (Oehler)…………………………………………………..….....….37
Şekil 9.1 Presleme Aletleri……………………………………………………......……39
Şekil 10.1 : Denge………………………………………………………………...…….40
Şekil 10.2- Problemin ifadesi……………………………………………………..….…40
Şekil 10.3 Gerilme şekil değiştirme
eğrisi tek boyutlu elastik-plastisite…………..………………….…..…..42
Şekil 10.4 - Deviatronik düzlemde akma
yüzeyleri, r(σ) 'in gösterimi…………………………………….......……..44
Şekil 10.5 - Gerilme uzayında ve
deviatronik düzlemde Von Mises…………………………………....…..45
Şekil 10.6 - Akma yüzeyinin
deviatronik düzlemde türetilmesi………………………….……...…….46
Şekil 10.7 – Pekleşme modülü………………………………………….……….…..….47
Şekil 11.1 Fiziksel model…………………………………………………….…………49
Şekil 11.2 Sonlu elamanlar modeli …………………………………………….…...…49
Şekil 11.3 - Sonlu elemanlar yöntemi
ile analiz edilmiş araç gövdesi ………………………………………….49-50
XVIII
prototip kalıbı, ………………………………………..…………………51
Şekil 11.7 Yeni Tavan sacı derin çekme
simülasyon sonucu,LS-DYNA,………………... …………………………51
XIX
Şekil 13.6 Yüzey yüzeye temasta düğüm noktaları…………………..……………….97
Şekil 13.7 Otomatik ve genel temasın şematik gösterimi…………………...…….….97
Şekil 13.8 Aşındırıcı temas örneği……………………………………………...........99
Şekil 13.9 – Sabit temas örneği…………………………………………………….…100
Şekil 13.10 - Kenar temas örneği…………………………………………………..…100
Şekil 13.11 Bağlantı koşulunun grafikle ifadesi……………………………….……….101
Şekil 13.12 Süzme kanalı şematik ifadesi………………………………………….…102
Şekil 14.1 Dynaform programının genel ekran görüntüsü……………………………103
Şekil14..2 Birim sistemi menüsü ………………………………………...……….…..104
Şekil14.3 Sistemin Hareket Doğrultusu ..…………………………………………….104
Şekil 14.4 Temas Tanımlaması Menüsü ..…………………….………...………….....105
Şekil14.5 Catia V5 ‘ te ki parça datalarının dyna form’a import edilmesi..……...….105
Şekil14.6 Parçanın Mesh Edilmesi …….……………………………………...…..…106
Şekil14.7 Parçanın Ağ Yapısı ……………………………….………….………….…107
Şekil14.8 Kalıp Sisteminin Ağ Yapısı……… …………………………………….…..107
Şekil14.9 Dişi Kalıbın Tanıtılması ………………………………..…………….....….108
Şekil14.10 Dişi Kalıp Temas Tipi ……………………………………………….…..108
Şekil14.11 Temas Paremetreleri Menüsü.……………………………………….……109
Şekil14.12Temas Parametreleri Menüsü ………………….………………….…...….109
Şekil14.13 Haektli ( Erkek ) Kalıp Temas Prametreleri .……………...………..…….110
Şekil14.14 Erkek Kalıbın Hareket Eğrisi… …………………………………………..111
Şekil14.15 Pot Çemberi Temas Tanımlama Menüsü…………….……………………111
Şekil14.16 Hareket ergisi ………………………………………...………………..….112
Şekil14.17 Force eğrisi ……………………………...…………………….…….…….112
Şekil14.18Analizi Yapılacak Parçanın Malzeme tanımlama Menüsü………......…….113
Şekil 14.19 Blank parçanın malzeme özellikleri …………………...………….…...…113
Şekil 14. 20 Blank Malzemenin train-strain eğrisi..………………..……….…….…..114
Şekil 14.21 - Parçaların Özelliklerinin Tanımlandığı Menü ...….……………………114
Şekil 14.22 Parçaların Özelliklerinin Tanımlandığı Menü..…….………….………..115
Şekil 14.23 - Sac Kalınlığı ve Kayma Gerilmesi Tanımlama Menüsü ……….......…...115
Şekil 14.24 - Analiz Menüsü …………………………………………………….…….116
Şekil 14.25 - Analiz Kontrol Parametreleri Menüsü;…………………………..……..117
XX
Şekil14.26 Adaptıve Kontrol Paremetreleri Menüsü…………………….……………118
Şekil 14.27 Kalıp sistemini tamamı ……………………………………..……………119
Şekil 14.28 - Dişi Kalıp …………………………………………………….………….121
Şekil 14.29 - Şekillenecek sacın ilk hali ………………………………………………..121
Şekil 14.30 - Pot Çemberi.……………………………………………………………...121
Şekil 14.31 - Erkek kalıp………………………………………….………….……….....122
Şekil 14.32 Kalıp Sisteminin Ağ Yapısı…………………………...………………….…123
Şekil 14.33 – Modelin Ağ Yapısı (Mesh)………….………….………………………123
Şekil 14.34 - Şekillendirilmiş sacın ağ yapısı (Mesh)…………….…………………...124
Şekil 14.35 FLD Menüsü………………………………………………………...……124
Şekil 14.36 Parçanın Şekillenme similasyonu Time :0.062998…………………....…125
Şekil 14.37 Parçanın Şekillenme similasyonu Time : 0.092072….…….…….…...….125
Şekil 14.38 Similasyonda Yırtılan Bölgeler..………………………………….………126
Şekil 14.39 Similasyonda Yırtılan Bölgeler…………………………………….....…..126
Şekil 14.40Similasyonda Parça Üzerindeki Basınç Dağılımı...…….……………….….127
Şekil 14.41 Similasyonda Parçadaki Kalınlık Dağılımı..………………………….….127
Şekil 14.42 Similasyonda Parçadaki Kalınlık Dağılımı.………………………...….…127
Şekil 14.43 CMM cihazı…………………………………………………………....…128
Şekil 14.44 CMM cihazı…………………………………………………….……...…129
XXI
TABLOLAR DİZİNİ :
XXII
1.GİRİŞ
Bunlar göz önüne alınarak günümüzde derin çekme kalıpları tasarımında iki
yöntem kullanılmaktadır.Bunlardan bir tanesi hali hazırda yaygın olarak kullanılan
deneme yanılma diye tabir edilen tamamen tecrübeye dayalı tasarım yöntemidir.Bir diğer
yöntem ise sonlu elamanlar yöntemine dayalı oluşturulmuş ticari yazılımlar ile
modellerin bilgisayar ortamında davranışının incelenmesidir.
1
1.2 Literatür Araştırması
2
Bu çalışmada profesyonel ekiplerin oluşturduğu uzun süreler denenerek kendini
kanıtlamış bir çözücü seçilmiştir.Çalışmada çözümler için kullanılan yazılım kodu
otomotiv endüstrisi için 1986'dan beri John Hallquist tarafından ticari olarak
geliştirilmekte olan Livermore Softvvare Technology Corp. LSTC) firmasının LS-
DYNA ürünüdür.
3
2. SACLARIN PLASTİK ŞEKİLLENDİRME İŞLEMİ
2.1.Deriıı Çekme
Derin çekme içerisinde pot çemberi tarafından sıkıştırılan yassı sac malzemenin
erkek tarafından dişinin içerisine yerleştirilmesi esasına dayanan bir işlemdir. İşlem
sonucunda elde edilen parçanın sac malzeme kalınlığı işlem başında giren sac malzeme
kalınlığına oldukça yakındır. Oluşan parça sac malzemeye göre oldukça mukavemetlidir.
4
2.1.1.Derin Çekme İşleminde Uygulamalar
Endüstride derin çekme işleminin oldukça yaygın bir kullanımı vardır. Hatta bu
işlem vasıtasıyla derin olmayan sığ parçaları bile üretmek mümkündür. Genel olarak üretilen
parçalar içecek kutuları, derin kaplar, tencereler, tepsiler, koruyucu kaplar ve otomobil
gövde parçalarıdır.
Şekil 2.1 Form verilmiş yuvarlak bir kabın duvarlarındaki gerilme etkileri
Büküm Kenarı:
Yan duvar:
σt: Yüksek çekme kuvveti sacı radyal yönde gerer. Desteklenmeyen bölgede
sürtünme kuvveti oluşmaz. Düzlemsel gerilme. Erkek burnunda yırtılma
başlar.
5
Şekil 2.2 Basit bir form kalıbının bölümleri
Erkek:
Sac malzemeye şeklini verir . Sacın dişinin içerisine itilmesini sağlar. Form
verme esnasında öncelikle sac erkek ile temas eder, daha sonra sac malzeme erkek
üzerinde eğilmeye başlar. Erkek kuvvetinin devamı neticesinde sac malzeme akarak
istenilen formu alır.
Dişi :
Dişi, sacın pot çemberi ile sıkıştırılmasına yardım eder. Aynı zamanda sacın son
şeklini almasını sağlar. Form esnasında sac üzerinde oluşan sürtünme kuvveti sacın
gerilmesini sağlar. Sac malzeme dişi içerisine aktıkça erkek ve dişi çevresindeki eğimden
dolayı mukavemetlenir.
6
Pot çemberi:
Pot çemberi sacın dişi ile sıkıştırılmasını sağlayarak dişi içerisine düzgün
akmasını sağlar. Form başlangıcında sacın gerilerek kırışmasını önler.
Tij milleri:
Pres alt tablasının altında bulunan yastıklardan pot çemberi için gereken kuvvetin
taşınmasını sağlar.
Adım 1 : Sacın Tutulması
Şekil 2.3a Düz bir sacın form verilme adımlan (sacın pot ile dişi arasında tutulması )
7
Şekil 2.3c Form sonu
8
Baskı plakası (pot) basıncı şekillendirme sırasında germe ve derin çekme
miktarlarını etkilemektedir. Baskı plakası basıncındaki artış derin çekmeye nazaran germe
şekil değişimlerini arttıracaktır. Baskı plakası basıncı çok büyükse belirli bölgelerde baskı
plakası ile dişi arasındaki sac kalınlık miktarını azaltacağından yırtılma, çok küçükse sacdaki
kırışma isteğini engelleyemeceğinden kırışma meydana gelecektir. Sac üzerinde gerilme
istendiğinde pot basıncını gereğinden fazla arttırmak yerine bu bölgelere süzdürme
uygulanmalıdır.
Birden fazla şekil değiştirme işlemlerinde, ilk aşamada germe şekil değişimine uğrayan
bölgeler bir sonraki aşamada derin çekme şekil değişimine uğrayabilir. Yükleme sırasındaki bu tür
değişimler farklı malzemeler üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Örneğin, konteyner imalatı
için üretilen derin çekilmiş kaplarda ütüleme yöntemi kullanılarak çekme ve basma
gerilimlerinin beraberce etkimesi ile sac kalınlıkları olabildiğince azaltılmaktadır. Optimum
şartlarda yerine getirilen bu teknikler, derin çekme sırasında meydana gelen buruşuklukların
giderilmesinde de oldukça etkili olmaktadır.
Düşük sünekliliğe sahip yüksek dayanımlı malzemelerin germe ve bükme
şekillendirme işlemlerinde genel olarak elastik kaplar kullanılır. Şekillendirme işlemi sırasında ,
elastik kaplar dişi kalıp görevi görürler. Zımbanın hareketi ile sac malzeme elastik kalıp
içerisinde şekillendirilir ve zımbanın formunu alır. İşlem sırasında sac malzemeye elastik kalıp
tarafından tüm doğrultularda aynı basınç uygulanır. Üniform bir basınç dağılımı söz konusu
olduğundan basma gerilmeleri daha üniform bir incelme sağlar ve küçük radyuslar
üzerindeki bölgesel şekil değişimleri ve bükme bölmelerindeki şekil değişimlerini azaltır.
Şekillendirilmesi zor parçalar sık sık bu tür sac şekillendirme yöntemleri ile
üretilmektedir. Şekillendirme sırasında metal akışı metal ile zımba kalıp grubu arasındaki
sürtünme kuvvetleri tarafından kontrol edilir. Bu kuvvetler şekil değiştirme hızına duyarlıdır.
Bu artan şekil değişim hızı metalin sünekliliğini etkileyerek azaltılabilir ve sacın gerilerek hasara
uğramasına neden olabilir. Buna karşın artan hız kalıp ile sac arasındaki sürtünmeyi azaltarak
daha üniform bir incelme meydana getirebilir. Ayrıca bir pres (mekanik pres) tam olarak üni-
form bir hız sağlayamamakta, sinüzoidal bir değişim göstermektedir. Bu nedenle artan hız
ile malzeme üzerindeki bölgesel ısınmalar malzeme davranışlarının değişmesinde etkili olabilir.
Sonuç olarak farklı deformasyon hızlarında farklı malzeme duyarlılığı elde edilebilmekte bu da
şekillendirme özelliği üzerinde etkili olabilmektedir.
9
Şekil 3.1 Şekillendirme diyagramı üzerinde yağlamanın etkisi
a) Yağlama kullanılmamış
b) Yağlama kullanılmış
Yağlama, kalıp ile sac arasındaki sürtünmeyi azaltarak şekillendirme sırasında daha
üniform şekil değişimlerinin meydana gelmesinde rol oynar. Yağlama şartlarının iyileştirilmesi
ile deformasyon sırasındaki şekil değişim oranlarda değişmekte, şekil 3-1'de görüldüğü gibi
hasar bölgesinde olan A noktası yağlamanın geliştirilmesi ile emniyetli bölgedeki B
noktasına kaydırılabilmektedir.
10
3.2.2. PekIeşme Üsteli
Bir sacın uygulanan gerilmedeki artış ile plastik şekil değişimi sırasındaki
sertleşme yeteneği , soğuk şekillendirilebilirliğini etkileyen en önemli malzeme özelliğidir.
Yerel olarak plastik şekil değişimine uğrayan bir bölgede, burada oluşacak pekleşmeden dolayı
dayanım artacağından,bu bölgedeki şekil değişimi durur ve parçanın diğer komşu
bölgelerinde plastik şekil değişimi başlar. Bu şekilde pekleşmeden dolayı daha fazla üniform
şekil değişimi elde edilerek, parça daha geç hasara uğramaktadır. Şekil değiştirme
sertleşmesi (pekleşme), çok kısa olarak deformasyon sırasında dislokasyon yoğunluğundaki
artış ve artan dislokasyonların gerek birbirleri gerekse başka engellerle etkileşmesi ile
açıklanmaktadır. Çekme deneyinde malzeme maksimum yüke kadar üniform olarak şekil
değiştirir. Üniform şekil değişimi, sacın pekleşme yeteneğinin bir ölçüsüdür. Diğer bir kriterde
pekleşme üsteli (n) değeridir. Çekme deney sonucunda elde edilen akma eğrisindeki plastik şekil
değişimi ile gerilme arasındaki ilişki, Holloman bağıntısı olarak bilinen
11
değiştirme dağılımında rol oynayan diğer bir faktörde şekil değişim hızına duyarlılıktır.
Bu özellik artan şekil değiştirme hızı ile meydana gelen akma gerilmesindeki artış ile
tanımlanır. Deformasyon hızına duyarlılık üsteli m'nin büyük değerleri malzemenin
boyun verme olarakta tanımlanan kararsız şekil değişme olayının gecikmesine neden
olmaktadır. Diğer bir değişle m'nin büyük değerleri malzemenin iyi şekillendirilebilir
olduğunun önemli bir göstergesi sayılmaktadır.
Şekillendirme işlemlerinde, şekil değiştirme miktarı ve şekil değiştirme hızındaki
artışlar çoğunlukla sürtünmeli ve geometrik sınırlamalardan dolayı meydena gelmektedir.
Hem pekleşme üsteli, hemde deformasyon hızına duyarlılık üsteli, üniform olmayan
yerel boyun vermenin azalmasında ve hasara kadar olan şekil değişim miktarının
artmasında önemli rol oynamaktadır.
12
Şekil 3.2 Hadde yönüne bağlı olarak çekme numunelerinin hazırlanışı.
Çapı l:2Ro olan dairesel bir çekme sacının silindirik bir parça haline dönüştürülmesi
sırasında flanşta alınan bir hacım elemanına etkiyen gerilmeler aşağıdaki şekilde verilmiştir.
13
Çekil:4.1. Flanştaki bir hacım elemanına etkiyen gerilmeler (sac kalınlığının değişimi
ile sürtünmenin ihmal edilmemesi hali)(ÇAPAN)
(1)
Buradan
(2)bulunur.
µ : Sacla kalıp ve pot çemberi arasındaki sürtünme katsayısı
Çekme sırasında sac kalınlığındaki en büyük artış çekme sacının dış kenarında meydana
gelmektedir.Bu nedenle pot çemberinin saca dış kenar boyunca etkidiğini kabul ederek z= 0
alınırsa sürtünmenin de ihmal edilmesiyle denge denklemi:
14
Bu denklemde yerine maksimum kayma gerilmesi teorisine göre; m=
σe koyarak,
m: 1,1 , σe : Efektif gerilme
(4)bulunur.
(5) bulunur
Şekil demişimi hızının çekme sırasında sabit kaldığı kabul edilerek efektif gerilmenin
Ayrıca εp′ nin εθ′ nın sayısal değerinden yaklaşık olarak en çok %3 büyük
olabileceği Hill tarafından saptanmıştır.
15
Bu denklemde, izotrop olduğu kabul edilen D = 2Ro çapındaki daire
sacından alınan bir hacım elemanının matris ekseni çapı çekme işlemi başlamadan
önce R ile,çekmenin her aşamasında ise r ile gösterilmiştir. (Şekil:4.2)
Hacım elemanı ile çekme sacı dış kenarı arasındaki hacımın sabit olduğu
belirtilir.
(7) yazılabilecer
(9) bulunmuştur.
16
Denklem 6 ve 9 dan
(11)
integrasyonla
(12)
Pot çemberi kuvveti Pp ile , sürtünmeden gelen radyal gerilme σr ′ ile gösterilerek
(13)
µ : Her iki tarafta eşit kabul edilmiştir.
(14)
17
Diğer bir araştırmacı Romanovski silindirik parçalar üzerine yaptığı çalışmalarda
,gerilme ve gerinim bölgelerini aşağıda şekillerdeki gibi belirtmiştir.
18
L biçiminde bir sac parçanın ilkel boyutları, Takashi,JIMMA,Toshihiko KUV/
ABARA ve. Soon Chul CHOI tarafından Kayma Eğrileri AlanYöntemi uygulanarak
belirlenmiştir.
Ancak bu yöntem,derinliği üniform olan sac parçalar için geçerli olmakta ve her
bölgesinde farklı derinliğe sahip karmaşık profilli parçalara uygulanamamaktadır.
Şekil:5.1 L şeklinde üniform yüksekliğe sahip parçada açınımın kayma eğrileri ile belirlenmesi.
Kayma Eğrileri Alan Yöntemi esasına dayalı bir çalışma Birol KILKAŞ tarafından
yapılmıştır.Bu çalışmada kare şeklindeki bir parçanın flanş bölgesi incelenmiş ve köşelerde
flanşın alacağı biçim Kayma Eğrileri Alan yöntemi ile belirlenmiştir.(şekil 5.2 )Yapılan
çalışmada şu görüşlere yer verilmiştir:
Sac malzemelerin biçimlendirilmesi yöntemlerinden derin çekme işlemi,birçok
deneysel ve teorik araştırmaya konu olmuştur. Eksenel simetriden ötürü kayma gerilmeleri ve
kayma gerinimleri olmadığımdan plastik şekil değiştirmeler daha kolay hesaplanabilmektedir.
ancak uygulamada, derin çekilen taslakların geometrileri çoğunlukla eksenel simetriye sahip
değildirler. Bu tür taslaklarda ise kayma gerilmeleri ve kayma gerinimleri oluştuğundan teori
daha karmaşık bir durum göstermektedir.
19
Şekil:5.2 Kare şeklindeki parçanın köşe kavisinde sınır kayma eğrisinin belirlenmesi.
20
Şekil 5.3’de görüldüğü gibi derin çekilmesi istenen parçanın (Bu çalışmada
dikdörtgen şeklinde parça ele alınmıştır.) kalıbına gres yağı doldurulmuştur.Üste ise,kalıp giriş
boğazını .teşkil etmek amacıyla bir erkek parça Konmuştur. (ıstampa olarak) En üste bir cam
levha konularak yağın flanş bölgesinde dağılımı gözlenmiştir.Kalıbın altında bulunan piston ,
gres yağını yukarı doğru ittiğinde,kalıp giriş boğazından çıkan yağ, flanş bölgesi ve cam levha
arasına yayılmakta ve kalıp çevresini izleyen bir yörünge çizmektedir. Parça derinliğinin
yarısı+flanş uzunluğunda pistonun hareketi sona erdirilmekte ve çevresel olarak meydana gelen
şekil,parçanın açınımı olarak tespit edilmektedir.
Diğer geometrik biçimli parçalara da tatbik edilebilen bu yöntem; derinliğin üniform
olduğu parçalara uygulanmakta farklı derinliklere sahip karmaşık profilli parçalar için uygun
olmamaktadır.
Bu konuda başka bir çalışma Zhang ZHAOTAO ve Liang : ' BİNGWEN tarafından
yapılmıştır.Bu çalışmada parça açınımı araştırmacılar tarafından hazırlanan bir deney
setinde,elektriksel olarak tespit edilmiştir.(Sekil :5.4)Üniform yüksekliğe sahip köşeli sac
parçaların açınımı ele alınmıştır.
Şekil :5.4. Elektriksel olarak parça açınımının tespit edildiği deney seti ve devre seması.
21
Sekil5.4’de görüldüğü gibi , çekilecek parça yüzeyine uygun olarak kesilen bakır
sac,içerisinde elektrolit bulunan bir yalıtkan kap içindeki cam levha üzerine yerleştirilerek
devreye 36 V gerilim uygulanmıştır.Bir milivoltmetreyle bakır sacın çevresinde iki nokta
arasındaki gerilim ölçülmüştür. Milivoltmetrenin iki ucundan biri,şekil5.4’de "a" noktasında
sabit tutulmuş diğer uç ise değişik noktalara temas ettirilmiş, aynı gerilimin okunduğu noktalar
markalanmış (b,c,d..gibi) ve bu noktalar birleştirilerek parçanın açınımı bulunmuştur, (şekil 5.5 )
Bu yöntem de diğer yöntemler gibi ünif orm derinliğe sahip olmayan karmaşık profilli
parçalara uygulanamamaktadır.
Karmaşık profilli parçaların açınımlarının,otomotiv sanayinde de yapılan
incelemelerde geçmişte kesip-deneme yoluyla yapıldığı tespit edilmiştir.
Sonuç olarak:
Derinliği her bölgede farklı olan karmaşık profilli parçaların açınımları geçmişte kesip-
deneme yoluyla tespit edilmektedir.
22
6- KARMAŞIK PROFİLLİ PARÇALARDA MALZEME AKIŞI
Karmaşık profilli parçalar incelendiğinde ,çevresel olarak üç farklı bölgeye sahip oldukları
görülür,
3-Doğrusal bölgeler
23
Şekil :6.1. Karmaşık profilli bir parçada akış bölgeleri
Şekil 6.2 ‘de sac yüzeyine çizilen gerinim çizgileri vasıtası ile köşe flanşında ki malzeme akışı
görülmektedir.Çizgilerin köşede kesişerek yön değiştirmesi , akış hızındaki düşüşü ifade
24
etmektedir.Doğrusal bölgeyle bu bölge arasındaki akış hızı farkı, malzeme yığılmasına neden
olmaktadır.Yıkılan bu malzeme, sürtünme yüzeylerini arttırarak aşırı gerinimlere ,buna bağlı
olarak yırtılmalara sebep olmaktadır,Bundan dolayı uygulamalarda köşelerden malzeme
kesilmektedir ve bu şekilde yırtılma önlenmektedir.
Dış bükey bölgelerden doğrusal bölgelere doğru frenleme etkisi azalmakta,
malzemenin kalıba akışı artmaktadır,
6.1.3-DoğrusalBölgeler
Bu bölgelerde akış; köşelerden ve dış bükey bölgelerden daha. fazla iç bükey bölgelere
nazaran deha azdır .Parça açınımının daha küçük tutulması amacıyla , uygulamalarda en fazla bu
bölgelere federler yerleştirilmektedir. Derinliğinîn az olduğu doğrusal bölgelerde ,potlanmayı önlemek
ve derin çekilen sac parçanın rijitligini arttırmak maksadıyla bazı durumlarda birden fazla feder
kullanılmaktadır.
25
Şekil 6.4.: Alt taban paneli
Yukarıdaki Şekil 6.4 de karmaşık profilli bir parçada malzeme akışını dengelemek
amacıyla söz konusu resimde çeşitli bölgelerde federlerin uygulanışı görülmektedir.
Şekil 6.5: Form 2000 A.Ş. tarafından tasarlanan kalıpta yapılan deneme üretimi
yapılan parça
26
7-FEDERLER ( FRENLEYİCİLER )
7.1-Kullanım Amaçları:
7.2-Çeşitleri :
Pederler esas itibarıyla,biri çıkıntılı diğeri oyuk olmak üzere iki kısımdan ibarettir.
Sac bu kısımlar arasında sıkıştırılarak akışa direnç saklanır.
27
Federler genel olarak iki farklı biçimde düzenlenirler. Üçüncü bir biçim ise
bunların birleşiminden ibarettir.
Bu tip federler şekil 7.2’de görüldüğü gibi kesme hattından (trım line) geride
düzenlenirler.Kesme hattı ile feder kavisi arasındaki mesafe 1 / 4" 6~ 7 mm olarak
belirtilmiştir.
Klasik tip federler genellikle bölgesel potlanmanın meydana geldiği kısımlara
uygulanırlar.Bası durumlarda , çepeçevre veya köşe kavisleri dışında kalan yerlerde doğrusal
veya eğrisel olarak ta kullanılmaktadır.
Şekil 7.3 Bölgesel olarak metal akışını sınırlayan klasik tip federler ve bunlara ait boyutlar
28
Şekilde7.3 A´daki boyutlarda düzenlenen feder, B boyutların da düzenlenmiş federe
nazaran malzeme akışına daha fazla direnç göstermektedir.Ayrıca,kirlenmeleri önlemek
amacıyla , oyuk kısmın üste çıkıntılı kısmın alta gelecek şekilde düzenlenmesi,tavsiye
edilmiştir.(WİLSON)
29
7.2.3. Birleşik TipFederler
Bu tip federler klasik tip ve kilit tipi federlerin bir arada düzenlenmesiyle oluşturulur.Bu
şekilde her iki federin etkisiyle akışa maksimum direnç sağlanmaktadır.
Uygulamada çevresel olarak kilit tip federler ve potlanmanın olduğu bölgelere bir veya
birden fazla klasik tip federler yerleştirilmektedir. ( Şekil 7.6 )
30
7.3 – Federlerin Boyutları
31
Diğer bir boyut l andırma tarzı aşağıdaki şeklide gösterilmiştir.
32
c-Parçaya çizilen şekil oyulur,
d-Parça pot çemberine geçirilerek federin yeri markalanır,
e-Markalanan yere yuva açılır. Federin çıkıntılı kısmı bu yuvaya oturtularak perçinlerle
tespit edilir.
f-Federe istenilen form verilir.
g-Parça kalıba konarak feder yuvası tespit edilir ve açılır
h-Pres altında alıştırma yapılır.
Federin çıkıntılı kısmı, yüzeyde açılan yuvaya yerleştirildikten sonra ,uç kısımlardan
vidalarla ve orta, kısımlardan perçinlerle kalıba bağlanmaktadır.
Uygulamada federler, kaynak dikişiyle dolgu yapılarak ta yüzeye monte
edilmektedir.
Ayrıca, kalıp elemanlarına bağlanması konstrüktif nedenlerle mümkün olmayan küçük
federler veya. kaynakla birleştirilemeyen federler, yüzeylere aşağıda şekilde görüldüğü gibi
bağlanmaktadır.
33
Şekl7.13’de görüldüğü gibi federin çıkıntı ve oyuk kısmı başka parçalara
işlenmiş,daha sonra bu parçalar yüzeylere vidalarla gizli olarak bağlanmıştır,
34
Feder kalıp girişine çok yakın olursa tutma yüzeyi ve kesme hattı için gerekli mesafe azalır.
Şayet federin gerisinde yeteri kadar malzeme yoksa, federi terk eden sac, kesme hattı için
gerekli payı aşarak parça boyutlarının azalmasına neden olmaktadır.
Federin kalıp girişinden çok uzağa konması sac israfına neden olmaktadır. Bu mesafe,
muhtemel bir çevre kesimi hattının pozisyonu da göz önüne alınarak belirlenmekte ve
genellikle 10-15 mm olarak tavsiye edilmektedir.
Tek federin potlanmayı önleyememesi halinde ,bu federe paralel ikinci hatta üçüncü bir
feder uygulanmaktadır. Yerleştirilmesi gereken ikinci feder, kıvrılacak veya atılacak olan sac
parçasına paralel olarak potlanma bölgesine yakın bir yere tatbik edilmektedir.
Aşağıdaki şekilde birden fazla feder kullanılması halinde bunların birbirlerine göre
konumları gösterilmiştir.
35
Feder kavislerini pratikte, R= r+I-2 mm olarak alınması tavsiye edilmektedir.
Şekil.7.17.: Çekme sonunda sac dış kenarının feder kavisine olan mesafesi
Derin çekme sonunda, parçanın flanş bölgesindeki dış kenarının feder kavisinden bir
kaç mm geride durması (yaklaşık 5 ila 8 mm) genel bir kural olarak belirtilmektedir.
Bunlar:
1. Köşelerde malzeme akışını doğal olarak frenlendiğinden, bu bölgelere
feder yerleştirilmemektedir.
2. Doğrusal bölgelerde akış, köşe ve dış bükey bölgelere nazaran daha fazla
olduğundan ,kenarlara paralel olarak bir veya birden fazla feder
yerleştirilmektedir.
3. Federlerin başlangıç ve bitim noktaları, aşağıdaki şekilde görüldüğü
gibi,kavislerden 10° önce bitmektedir
Şekil 7.18. Federlerin başlangıç ve bitiş noktalarının kavislere göre konumu (Oehler)
36
4. İç bükey bölgelerde , malzeme akışı en fazla olduğundan bu bölgelere kavise
bağlı olarak bir veya birden fazla feder değişik pozisyonda yerleştirilmek-
tedir,
5. Bazı durumlarda(genellikle derinliğin fazla olmadığı sığ parçalarda) kalıp
girişine çepeçevre bir feder yerleştirilmektedir. Bu şekilde ,malzemenin plastik
deformasyon sınırları içinde daha fazla gerilmesi sağlanmakta ve geri esneme
oranı azalmaktadır.Buna rağmen potlanma mevcutsa,potlanma bölgesine bir
veya birden fazla feder yerleştirilir.
6. Federler, her bölgede geometrik farktan dolayı değişik olan malzeme
akışını, dengeleyecek tarzda yerleştirilmektedir. Parçanın biçimine göre
genellikle simetrik olarak düzenlenmektedirler.(özellikle doğrusal
kenarlarda)
7. Genellikle derinliğin fazla olduğa bölgelerde,malzemenin aşırı gerilerek
yırtılmasını önlemek amacıyla ,bu bölgelerde feder kullanımından
kaçınılmaktadır. Malzeme akışını arıttırmak için. yağlayıcılar ve film tatbik
edilmektedir.
37
8 - DERİN ÇEKME İŞLEMİNDE YAĞLAMA.
Yağlama sistemi ve yağ seçiminde teknik özellikler ve ekonomiklik göz önüne alınmaktadır.
Ayrıca , yağlayıcı maddelerde aranan özellikler şu şekilde belirtilmektedir:
a-Yağlama maddesi sac üzerinde , yüksek basınçlarda yırtılmayacak
homojen bir yağ filmi meydana getirmelidir.
b-Yağlama maddesi malzeme yüzeyine iyice yapışmalı ve yüzeyde homojen olarak
dağılmalıdır.
c-Parça üzerindeki yağ tabakası işlemden sonra kolayca temizlenmelidir.
d-Yağlama maddesi,takım ve malzeme yüzeylerinde kimyasal reaksiyonlar
meydana getirmemelidir.
38
9. PRES TEKNİĞİNE GİRİŞ
Pres tekniği, metal veya metal olmayan plaka veya şerit (band) ; şeklindeki
sacların çapak almaksızın imalat yapma metotlarını kapsar. Kalıpta presleme makineleri
ve pres malzemeleri genellikle pres tekniği kapsamında incelenir. (Karagöz, 2003)
Türkiye'de kalıp diye adlandırılmakta olan presleme aletleri çalışma
sistemlerine göre aşağıdaki sınıflara ayrılır (Şekil 9.1).
39
10. PLASTİSİTE KAVRAMINA GİRİŞ
Şekil10.1'de verilen denge eşitliğinden (∑F = 0) bir Ω kati eleman için Xl ekseni
doğrultusunda dx1 dx2 kuvvet dengesi (10.1)'deki gibi yazılabilir: (Reddy,1993)
(10.1)
Denklem (10.1) üç boyut hali için genelleştirildi; diferansiyel denklemi, Ω katı
eleman için L(u) = 0 statik problemi şeklini alır (Şekil 10.2):
40
10.2
10.3
10.4
10.5
10.7
Isotropik elastisite için gerilme şekil değiştirme ilişkisi (10.8)'de ifade edilmiştir.
10.8
10.9
10.2.1 Plastisite
41
Şekil 10.3 Gerilme şekil değiştirme eğrisi tek boyutlu elastik-plastisite
Şekil değişim hızına bağlı plastisite, birim şekil değiştirme değerinde ilave bir
bölünme oluştuğunu kabul eder :
10.10
veya diferansiyel ifadesi:
10.11
Plastik deformasyon yola bağımlıdır. Plastik deformasyon esnasında gerilme ve
birim şekil değiştirme arasında lineer bir ilişki yoktur. Bu yüzden plastik deformasyonun
kurulum ifadeleri diferansiyel denklemlerle veya artırım ifadeleri ile oluşturulmalıdır (orandan
bağımsız Plastisite dahil).
En temel plastisite kurulum denklemi şu şekilde yazılabilir:
ֹσij = Dijkl ( ֹεkl - ֹεkl p ) 10-12
veya difaransiyel ifadesi (Hill,1950) ;
dσij = Dijkl (dεkl - dεkl p ) 10.13
• Brim şekil değiştirme tensörüne ilave parçalanma (çözülme) içeren bir bileşen
• Gerilme uzayında plastisite durumu(veya akma fonksiyonu) ,
• Akış kuralı,
42
• Pekleşme kanunu (mükemmel elasto-plastisite dışında),
• Tutarlılık durumu (Gerilme akma yüzeyinin üstünde veya içinde kalmalı )ve
yükleme / yükü kaldırma kriteri.
Bu özellikler incelendiğinde;
• Birim şekil değiştirme tensörüne ilave çözülme bileşeni
( Bu daha önce (Denklem (10.10)) açıklanmıştı.)
• Plastisite durumu, akma fonksiyonu veya akma yüzeyi
10.14
• Akış kuralı
Akış kuralı plastik birim şekil değiştirmenin « yönünü » belirler:
10.15
10.16
dγ plastik çarpan diye adlandırılır ve kurulum durumu ile belirlenir, (detaylar için (10.13)
denklemine bakınız) (Hughes, 1997):
10.17
43
r(σ) , akış vektörü ile akış kuralı şu şekilde ifade edilebilir (Şekil 10.4):
10.18
Plastik akış kuralının sonucu olarak dεp ve dσ değerleri genelde elastik duruma
zıttırlar ve lineer değildirler.
• Tutarlılık durumu ve yükleme / yük kaldırma kriteri
10.19
44
10.20
10.21
Şekil 10.5 - Gerilme uzayında ve deviatronik düzlemde Von Mises akma yüzeyi
Çağrışımlı akış kuralı kabulü ile (Von Mises plastisitesi için en geçerli
kabuldür.) akış vektörü r(σ) şu şekilde ifade edilebilir:
10.23
10.24
45
Burada q pekleşme parametrelerinin bir grubudur, skaler veya vektörel
olabilir.
Aşağıdakiler arasında bir ayırma yapılabilir:
Kinematik pekleşme: Akma yüzeyinin çapı sabit kalır, fakat merkezi deviatronik
düzlemde yer değiştirir.
Karışık isotropik / kinematik pekleşme: Önceki iki modelin birleşimidir.
46
10.26
10.27
10.28
10.29
10.30
47
• İsotropik pekleşme
Plastik birim şekil değiştirme artımı için norm (örnek) plastik çarpan dγ tanımı
ile verilebilir böylece tek eksen durumunda, aşağıdaki ifadesi elde edilir: (Chen, 1982)
10.31
Von Mises kriteri için, denklem (10.20) (√J2=k) denklem (10.31) de yerine
koyulursa şu ifadeye ulaşılır:
10.32
ve denklem (10.22) ile, akma yarıçapının değişiminin son ifadesine ulaşılır:
10.33
• Kinamatik pekleşme
10.34
Bu denklemde :
10.35
Denklemler (10.31),(10.34),(10.35) akma :
10.36
Ve sonuçta,geri-gerilmenindeğişimi şu şekilde yazılabilir.
10.37
48
11.SONLUELEMANLARYÖNTEMİ
Sonlu elemanlar yöntemiyle analiz, bir dizaynı (Şekil 11.1) belirli yük ve sınır
koşullarında simule edip, bu yüklere tepkisini bulmanın bir yöntemidir. Dizaynın model-
lenmesi elemanlar denen parçalara ayrılarak yapılır (Şekil 11.2). Her elemanın
yüklemeye vereceği tepkiyi ifade eden bir denklemi vardır. Bu elemanların tepkilerinin
toplamı, dizaynın yüklemeye vereceği tepkiyi oluşturur. Elemanlar sonlu sayıda
bilinmeyen içerir; sonlu elemanlar tabiri buradan gelir.
49
Şekil 11.3 - Sonlu elemanlar yöntemi ile analiz edilmiş araç gövdeleri
50
Şekil 11.4 Endüstriyel Şekil 11.5 Kabinin optik 3D tarama işlemi
tasarımın ilk aşamalarında Cadem A.Ş.
biri, Avitaş A.Ş.
Şekil 11.6 Yeni tampona ait ahşap Şekil 11.7 Yeni Tavan sacı derin prototip
kalıbı,Avitaş A.Ş. çekme simülasyon sonucu,
LS-DYNA, Fom 2000 A.Ş.
Şekil 11.8 Tavan sacı kalıbı CNC Şekil 11.9 80 civarında alternatif tasa tezgahta
işeniyor, Form 2000 A.Ş. tasarımdan bir örnek, Avitaş A.Ş.
51
Şekil11.10 ADesign 2004 Fuarı'nda Avitaş standında sergilenen ASKAM Fargo Hi-Ex
modeli araç
52
İnsanlar çevresinde meydana gelen olayları yada karşılaştıkları problemleri çoğu
zaman kolayca kavrayıp doğrudan çözemezler. Bu yüzden karmaşık bir problem, bilinen
veya kavranması daha kolay alt problemlere ayrılarak daha anlaşılır bir hale getirilir.
Oluşturulan alt problemler çözülüp birleştirilerek esas problemin çözümü yapılabilir.
Örneğin; gerilme analizi üzerinde çalışan mühendisler, gerilme problemini basit kiriş,
plaka, silindir, küre gibi geometrisi bilinen şekillerle sınırlarlar.. Bu elde edilen sonuçlar
çoğu kez problemin yaklaşık çözümüdür ve bazen doğrudan bazen de bir katsayı ile
düzeltilerek kullanılır. Mühendislik uygulamalarında problemlerin karmaşıklığı
sebebiyle genellikle problemlerin tam çözümü yerine, kabul edilebilir seviyede bir
yaklaşık çözüm tercih edilir.
Öyle problemler vardır ki, tam çözüm imkansız kabul edilerek yaklaşık çözüm
tek yol olarak benimsenir. Sonlu elemanlar metodu; karmaşık olan problemlerin daha
basit alt problemlere ayrılarak her birinin kendi içinde çözülmesiyle tam çözümün sunduğu
bir çözüm şeklidir.
53
tanım denkleminin derecesine ve çözüm yapılacak elemandaki düğüm sayısına bağlıdır.
Sürekli bir ortamda alan değişkenleri (gerilme, yer değiştirme, basınç, sıcaklık
vs.) sonsuz sayıda farklı değere sahiptir. Eğer sürekli bir ortamın belirli bir bölgesinin de aynı
şekilde sürekli ortam özelliği gösterdiği biliniyorsa, bu alt bölgede alan değişkenlerinin
değişimi sonlu sayıda bilinmeyeni olan bir fonksiyon ile tanımlanabilir. Bilinmeyen
sayısının az yada çok olmasına göre seçilen fonksiyon lineer yada yüksek dereceden olabilir.
Sürekli ortamın alt bölgeleri de aynı karakteristik özellikleri gösteren bölgeler
olduğundan, bu bölgelere ait alan denklem takımları birleştirildiğinde bütün sistemi ifade
eden denklem takımı elde edilir. Denklem takımının çözümü ile sürekli ortamdaki alan
değişkenleri sayısal olarak elde edilir.
Sonlu elemanlar metodunun kullanılması ve bilgisayarların sanayiye
girmesiyle, bugüne kadar ancak pahalı deneysel yöntemlerle incelenebilen bir çok makine
elemanının (motor blokları, pistonlar vs.) süper bilgisayarlarla ( şekil 11.11 ) kolayca
incelenebilmesi, hatta çizim esnasında mukavemet analizlerinin kısa bir sürede yapılarak
optimum dizaynın gerçekleştirilmesi mümkün olabilmiştir. (Sarıkanat, 2001)
54
• Bir veya birden çok delik veya köşeleri olan bölgeler kolaylıkla
incelenebilir.
• Değişik malzeme ve geometrik özellikleri bulunan cisimler incelenebilir.
• Sebep sonuç ilişkisine ait problemler, genel direngenlik matrisi ile birine
bağlanan genelleştirilmiş kuvvetler ve yer değiştirmeler cinsinden formüle edilebilir.
Sonlu elemanlar metodunun bu özelliği problemlerin anlaşılmasını ve çözülmesini hem
mümkün kılar hem de basitleştirir.
• Sınır şartlan kolayca uygulanabilir.
Sonlu elemanlar metodunun temel prensibi, öncelikle bir elemana ait sistem
özelliklerini içeren denklemlerin çıkartılıp tüm sistemi temsil edecek şekilde eleman
denklemlerini birleştirerek sisteme ait lineer denklem takımının elde edilmesidir. Bir
elemana ait denklemlerin elde edilmesinde değişik metotlar kullanılabilir. Bunlar içinde
en çok kullanılan dört temel yöntem şunlardır: (Sarıkanat, 2001)
Direkt yaklaşım: Bu yaklaşım daha çok tek boyutlu ve basit problemler için
uygundur.
Vasyasyonel yaklaşım: Bir fonksiyonelin ekstremize yani maksimum ve
minimum edilmesi demektir. Katı cisim mekaniğinde en çok kullanılan fonksiyoneller
potansiyel enerji prensibi, komplementer (tümleyen) potansiyel enerji prensibi ve
Reissner prensibi olarak sayılabilir. Fonksiyonelin birinci türevinin sıfır olduğu noktada
fonksiyonu ekstremize eden değerler bulunur. İkinci türevinin sıfırdan büyük veya küçük
olmasına göre bu değerin maksimum veya minimum olduğu anlaşılır.
Enerji dengesi yaklaşımı: Bir sisteme giren ve çıkan termal veya mekanik
enerjilerin eşitliği ilkesine dayanır. Bu yaklaşım bir fonksiyonele ihtiyaç göstermez.
55
Sonlu elemanlar metodu ile problem çözümünde kullanılacak olan yaklaşım
çözüm işleminde izlenecek yolu değiştirmez. Çözüm yöntemindeki adımlar şunlardır:
(Sarıkanat, 2001)
1. Cismin sonlu elemanlara bölünmesi,
2. İnterpolasyon fonksiyonlarının seçimi,
3. Eleman direngenlik matrisinin teşkili,
4. Sistem direngenlik matrisinin hesaplanması,
5. Sisteme etki eden kuvvetlerin bulunması,
6. Sınır şartlarının belirlenmesi,
7. Sistem denklemlerinin çözümü
Sonlu eleman probleminin çözümünde ilk adım eleman tipinin belirlenmesi ve
çözüm bölgesinin elemanlara ayrılmasıdır.
Çözüm bölgesinin geometrik yapısı belirlenerek bu geometrik yapıya en uygun
gelecek elemanlar seçilmelidir. Seçilen elemanların çözüm bölgesini temsil etme
oranında, elde edilecek neticeler gerçek çözüme yaklaşmış olacaktır. Sonlu elemanlar
metodunda kullanılan elemanlar boyutlarına göre dört kısma ayrılabilir:
56
eksensel simetrik problemleri iki boyutlu problem gibi çözme olanağı sağladığı için çok
kullanışlıdırlar,
Üç boyutlu elemanlar: Bu grupta temel eleman üçgen piramittir. Bunun dışında
dikdörtgenler prizması veya daha genel olarak altı yüzeyli elemanlar,üç boyutlu
problemlerin çözümünde kullanılan eleman tipleridir.
İzoparametrik Elemanlar: Çözüm bölgesinin sınırlan eğri denklemleri ile
tanımlanmışsa, kenarları doğru olan elemanların bu bölgeyi tam olarak tanımlaması
mümkün değildir.
Böyle durumlarda bölgeyi gereken hassasiyette tanımlamak için elemanların
boyutlarını küçültmek, dolayısıyla adetlerini artırmak gerekmektedir. Bu durum
çözülmesi gereken denklem sayısını artırır, dolayısıyla gereken bilgisayar kapasitesinin
ve zamanın büyümesine sebep olur. Bu olumsuzluklardan kurtulmak için, çözüm
bölgesinin eğri denklemleri ile tanımlanan sınırlarına uyum sağlayacak eğri kenarlı
elemanlara ihtiyaç hissedilmektedir. Böylece hem çözüm bölgesi daha iyi tanımlanmakta
hem de daha az sayıda eleman kullanılarak çözüm yapılabilmektedir. Bu elemanlar
üzerindeki düğüm noktaları bir fonksiyon ile tanımlanır. İzoparametrik sonlu elemanın
özelliği, her noktasının konumunun ve yer değiştirmesinin aynı mertebeden aynı şekil
(interpolasyon) fonksiyonu ile tanımlanabiliyor olmasıdır, izoparametrik elemanlara eş
parametreli elemanlar da denir.
İzoparametrik elemanların şu özellikleri vardır:
57
İnterpolasyon Fonksiyonlarının Seçimi: İnterpolasyon fonksiyonu alan
değişkeninin eleman üzerindeki değişimini temsil etmektedir. İnterpolasyon
fonksiyonunun belirlenmesi seçilen eleman tipine ve çözülecek denklemin derecesine
bağlıdır. Ayrıca interpolasyon fonksiyonları şu şartları sağlamalıdır:
58
elemanlar tarafından ortak kullanılan düğümlerdeki terimler genel direngenlik matrisinin
ilgili satır ve sütununda üst üste toplanmalıdır. Elemanların düğüm numaralaması bir
sistematiğe göre yapılırsa genel direngenlik matrisinde elemanlar diyagonal üzerinde üst
üste toplanır. Genelde direngenlik matrisi simetriktir.
2) Yayılı Kuvvetler: Bu kuvvetler bir kenar boyunca yada bir alanda etkili
olurlar.
3) Kütle Kuvvetleri: Eleman hacmi için geçerli olan merkezkaç kuvveti ve
ağırlık kuvvetleri gibi kuvvetlerdir.
Sınır Şartlarının Belirlenmesi: Her problemin tabii olarak yada yapay sınır
şartları vardır. Sınır şartları, cismin çeşitli kısımlarındaki elastik yer değiştirmelerin
ölçülebileceği bir referans sağlar.
Sistem Denkleminin Çözümü: Çözüm için, sistemin sınır şartları da göz
önüne alınarak direngenlik matrisinin tersini almak yeterlidir. Fakat bilgisayar kapasitesi
ve bilgisayar zamanı açısından çok büyük matrislerin çözümünü ters alma işlemi ile
yapmak yerine Gauss eliminasyon metodu, Skyline yöntemi gibi yöntemlerle daha az
kapasite ve daha kısa sürede yapmak mümkün olmaktadır.
59
11.2 Sonlu Elemanların Matematiği
Sonlu elemanlar metodu bir zayıf problem durumuna ihtiyaç duyar.
L(u)'yu Ωdüzleminde bir ağırlık fonksiyonu w ile çarpıp, integrali alınarak
zayıf form diye adlandırabileceğimiz yapıyı oluşturabiliriz. Bu yapıyı kısmi integrasyon
ile iki basamağa ayılabiliriz; (Reddy,1993)
11.1
înterpolasyon fonksiyonu Na, yardımıyla; yer değiştirme alanı u ve ağırlık
fonksiyonu w yaklaşımları tanımlanabilir.
11.2
Burada dia "a" düğüm noktasındaki "i" yönündeki değerdir, înterpolasyon
fonksiyonu Na bilineer quatratik eleman için Şekil 11.12'teki gibi ifade edilebilir;
11.3
Lineer bir sistemde zayıf form (11.1) bilinmeyenler dia için çözdürülebilir.
"Kd = F" Burada katılık matrisi K ve kuvvet vektörü F eleman bilgilerinin
değerlendirilmesi ile sağlanır.
Yapıya uygulanan yük belirgin şekilde yapının katılığını değiştiriyorsa; yapının
yük altında davranışını en iyi şekilde yalnızca doğrusal olmayan analizler ifade edebilir.
Katılığın belirgin değişim nedenleri: (Figes,2002)
60
• Elastik limitin üstünde birim şekil değiştirme
• Büyük yer değiştirmeler
• Yapılar arası temas
61
Newton-Raphson algoritması bu konuda bir çözüm sunar (Şekil 11.15): Yük
kademeli olarak uygulanır. Ayrıca eşitlikteki denge, artış iterasyonlar ile
korunmaya çalışılır.
11.4
[KT] = Tanjant katılık matrisi
{∆u} = yer değiştirme artırımları
{F} = Dış yük vektörü
{Fnr} = İç kuvvet vektörü
İterasyonlar {F} - {Fnr} = ε eşitliği sağlanana dek sürer (iç ve dış yük farkı bir
tolerans değerine ulaşıncaya kadar).
62
Dengeyi sağlamak için yapılacak iterasyonlar yüklemenin doğrusal olmayan bir
şekil almasını her zaman sağlayamayabilir. Her yük ve alt basamak bir zaman basamağı
(Şekil 11.18) ile ilişkilidir. Zaman statik analizlerde bir sayaçtır, kronometre değeri
değildir. Oran artırımlı analizlerde zaman değeri örneğin; yer değiştirme miktarı olarak
verilebilir, böylece yük ve çökme eğrisi elde edilmiş olur.
Her basmak değişimi arasındaki zaman arıtırımı; zaman basamağı veya zaman
adımı olarak ifade edilebilir ∆t. Zamandaki yüksek artış ∆t, daha büyük bir yük artışı ∆F
doğurur (Şekil 11.19), böylece zaman adımının değişimi ∆t sonuca direk etki eder. Paket
sonlu elemanlar programları zaman artışı ∆t değerinin ne olması gerektiğini girdilerinden
hesaplayan algoritmalar içerir.
11.5
63
Eğer bu ifadede α = 0 olursa ve M kütle matrisi "topaklanmış" formda
kullanılırsa, eşitliğin çözümü için matris işlemlerine gerek kalmayacaktır.
Bu durumda ifadenin çözüm metodu ekspilisit olarak adlandırılır.
Ekspilisit iterasyon birçok sonlu elemanlar çözüm yönteminden çok daha hızlı
çözüme ulaşır. Bu yüzden çok eleman içeren ve zaman basamağı sık non-lineer
problemlerde tercih edilir. Sonuçların tutarlılığı yapılan kabullere bağlı olsa da genelde
gerilmeden ziyade, yer değiştirme sonuçları istenen problemlerde tercih edilir. Bu tip
problemlere; havacılıkta kuş çarpması, otomotivde çarpışma, devrilme simülasyonları,
gemi taşımacılığında iskeleye çarpma simülasyonu, inşaat mühendisliğinde yıkılma
simülasyonu ve benzeri problemler örnek olarak gösterilebilir.
64
11.3.2. İmplisit Zaman İntegrasyonu( Standart Newmark Metodu)
11.6
11.7
11.8
Böylece, tn+ı anında bilinmeyen yer değiştirmelerin çözülebileceği denklem
sistemi aşağıdaki şekli alır.
11.9
Her zaman basamağında denklem sistemi baştan çözülür. Lineer analiz
durumunda [M], [K], [C] matrisleri sabittir ve zaman basamağı değeri değişmez.
Katsayılar matrisi bir kez tanımlanır ve her zaman basamağında kullanılır. Non-Lineer
durumlarda matrisler keyfi olarak değiştirilir, böylece denklemlerin çözümü her zaman
basamağında sağlanmış olur. Ayrıca [K] matrisi bilinmeyen yer değiştirmelere
dayanılarak oluşturulmuşsa çözüm iterasyonlar ile sağlanır.
65
11.3.3 Ekspilisit Zaman İntegrasyonu ( Merkez Fark Metodu)
Bu metot lineer değişen yer değiştirme kabulüne dayanır (Şekil 11.21). (LS-
DYNA,2002)
11.10
İvme ve hızın zamana bağlı denklemleri aşağıdaki gibidir.
11.11
11.12
Böylece, tn+ı anında bilinmeyen yer değiştirmelerin çözülebileceği denklem
sistemi alttaki gibidir.
11.13
Kütle matrisini iki farklı tipte ifade etmek mümkündür;
• Tutarlı (consistent) kütle matrisi
• Topaklanmış, yığılmış (lumped) kütle matrisi
Bir yığın kütle matrisi yaratmak için her elemanın kütlesi hesaplanıp o
elamanın düğüm sayısına bölünmelidir. Bu sonuçlar bir köşegen matrise
yerleştirildiğinde yığın kütle matrisi elde edilmiş olur.Bu yöntem dışında da yığın kütle
matrisi elde etme yöntemleri mevcuttur
66
Ekspilisit zaman integrasyon metodunda tutarlı kütle matrisi kullanılmaz.
Yerine topaklanmış kütle matrisi kullanılır.
Örneğin basit bir kiriş elemanı (BEAM3) için tutarlı ve topaklanmış kütle
matrisleri aşağıdaki formdadır.
Eğer [M] kütle matrisi topaklanmış kütle matrisi ise ve [C] matrisi de kütle
matrisinden orantılanarak türetilmiş sönümleme matrisi ise ekspilisit zaman integrasyonu
oldukça başarılı sonuçlar verecektir. Çünkü denklem sistemi birbirinde bağımsız
denklemlerden oluşacaktır.
67
Ekspilisit zaman integrasyonunda zaman yalnızca, zaman basamağının
boyutu kritik zaman basamağı değerinden küçükse durağanlaşır. (LS-DYNA,
1996)
11.14
11.15
ses hızı;
11.16
nın fonksiyonudur.
68
11.17
Karakteristik uzunluk l ve dalganın yayılma hızı c, eleman tipine bağlıdır. (LS-
DYNA, 1996)
bu büyüklükler, eleman için ;
11.18
l = eleman uzunluğu dörtgen kabuk eleman için;
11.19
11.20
11.21
69
11.3.8 İmpilisit Programlarda (ANSYS gibi) İzlenen Prosedürler
70
11.3.10 Ekspilisit Zaman İntegrasyonunda Elemanlar
71
Şekil 11.24 -Katı ağ yapısının kum saati durumu
Kum saati durumunun kontrolü beraberinde ilave katılık veya viskoz
sönümlemelere yol açmaktadır.
Özellikle tek noktadan yapılan yüklemeler kum saati durumunun oluşmasına
sebep olur. Kum saati durumu oluşan eleman bu etkiyi komşusu olduğu elemanlara da
iletir. İşlemler esnasında tek noktadan uygulanan yüklere dikkat edilmelidir. Ayrıca bu
yükleme durumu temas esnasında da oluşabilmektedir.
LS-DYNA oluşan kum saati durumunu otomatik olarak kontrol eder ve kum
saati enerjisinin zamana bağlı değişimini çıktı dosyasına (d3plot) yazar. Bu dosya
incelenerek sonucun tutarlılığı gözden geçirilebilir.
Hesaplama noktaları sayısını arttırmak, işlem süresini arttırmasına rağmen bir
çözüm olabilir. Tam hesaplanmış elemanlar tek noktada hesaplanmış elemanlarla bir
arada kullanılarak kum saati durumundan uzak durulabilir.
Tam hesaplanmış eleman kullanımında dikkat edilecek bir husus da bu eleman
tipini, yalnızca sonuçları bizim için önemli olan parçaya uygulamaktır. Örneğin kalıpta
parça şekillendirmede; şekillenecek sac gibi. Ayrıca bu eleman tipine sahip parçanın
eleman sayısını; makine kapasitesi ve makul çözüm süresi gözönünde tutarak belirlemek
gereklidir.
72
Lineer yer değiştirme fonksiyonuna sahip tek hesap noktalı elemanlar şu non-
lineer analizlerde kullanılır;
• Geniş dönme ve yer değiştirme
• Geniş birim şekil değiştirme
• Plastik şekil değiştirme
• Malzeme kırılmaları
• Temas
73
11.3.14 İmpilisit ve Ekspilisit Yöntemlerin Hesaplama Süresine Etki Eden
Faktörler
impilisit yöntemlerin hesaplama süresine etki eden faktörler şunlardır:
(Figes,2002)
Model boyutu
• Non-Lineerite derecesi
• Zaman basamağı sayısı
Ekspilisit yöntemlerin hesaplama süresine etki eden faktörler şunlardır:;
• Model Boyutu
• Kritik zaman basamağı
(Eleman kenar boyu, ses dalgasının hızı, Young modülü, yoğunluk)
• İşlemin bitiş zamanı
74
12. MALZEME TANIMLARI VE ÇEŞİTLERİ
75
Plastisite
1. Birim Şekil değiştirme oranından bağımsız (2 adet)
2. Birim Şekil değiştirme oranına bağlı (8 adet)
Kompozit Hasar
Beton
Diğer
1. Katı Yapılar
2. Kablolar
3. Akışkan
Non-lineer Elastik
1. Blatz-Ko Rubber
2. Mooney-Rivlin
3. Visikoelastik
Köpük
1. Isotropik (4 adet)
2. Ortotropik
Durum Denklemli
1. Sıcaklık & Birim şekil değiştirme oranına bağlı plastisite
2. Boş malzeme
12.1
76
12.1.1. Elastik (Isotropik) :
• Mühendislikte kullanılan metallerin çoğu (çelik v.b) isotropiktir.
• Tanımı için basitçe yoğunluk, elastisite modülü ve Poisson oranı yeterlidir.
12.1.2 Ortotropik:
• Genel olarak ortotropik malzemeler dokuz bağımsız sabit ve yoğunluk
ile tanımlanır.
• Transversely Isotropik (Çapraz isotropiklik, otrotropinin özel bir
durumudur) malzemeler beş bağımsız sabit (EXX, EZZ, NUXY,
NUXZ, GXY) ve yoğunluk ile tanımlanır.
• Ortotropik malzemeler bir koordinat sistemine göre tanımlanır.
12.1.3 Anisotropik:
• Anisotropik malzemeler 21 bağımsız sabitten ve yoğunluktan
oluşur.
77
12.2
12.2.2 Mooney-Rivlin:
Sıkıştınlamayan lastiklerin malzeme özelliklerini tanımlamak için kullanılır.
• Mooney-Rivlin malzeme modeli impilisit analizlerdeki 2-
parametreli malzeme modeli ile nerdeyse aynıdır.
• Yoğunluk, Poisson oranı ve Mooney-Rivlin sabitleri Cıo ve Coı
değerlerinin girilmesi gereklidir.
• Sıkıştmlamaz davranışı ifade edebilmek için Poisson oranını
(NUXY) 0.49 ila 0.5 arasında olması gereklidir.
• Malzeme tepkisi şekil değiştirme enerjisinin yoğunluğunun
fonksiyonu olarak (W) belirlenmiştir :
12.3
• Burada I1,I2 ve I3 birim şekil değiştirme sabitleridir ve
K hacim modülüdür.
12.2.3 Visikoelastik:
• Visikoelastik malzemedeki kayma ilişkisinin davranışı şu
şekilde ifade edilebilir:
12.4
• Yoğunlukla birlikte istenen girdi parametreleri şunlardır;
• G0 = Kısa dönem (merkez) elastik kayma modülü
• Goo = Uzun dönem (sonsuz) elastik kayma modülü
• K = elastik hacim modülü
• 1/β = azalma sabiti
78
12.3 Plastisite Malzeme modelleri
ANSYS/LS-DYNA programında 11 farklı plastisite modeli mevcuttur. Hangi
modelin seçileceği malzemenin tipi ve malzeme sabitlerinin elde edilebilirliği ile
ilgilidir. Non-Lineer sonlu eleman analizlerinin, tutarlılığı, girilen malzeme
özelliklerinin kalitesine bağlıdır. En iyi sonuçları elde etmek için malzeme
üreticilerinden gerekli sabitler temin edilmeli veya malzeme deneysel analiz edilmelidir.
79
Şekil 12.1 Bilineer kinamatik pekleşme
Birim şekil değiştirme oranından bağımsız malzeme modelleri, (Şekil 12.1)
tipik olarak sac metallerin pres işlemleri gibi, şekil verme işleminin uzun sayılabileceği
durumlarda kullanılmaktadır.
Her üç model de mühendislikte en çok kullanılan metaller; çelik, alüminyum,
dökme demir ve benzeri malzemeler için kullanılabilir.
Klasik bilineer kinematik pekleşme ve bilineer isotropik pekleşme arasındaki
farklar; pekleşme kabulünden ileri gelir. Kinematik Pekleşmeye göre ikincil akma 2σy
değerinde oluşurken, isotropik Pekleşme 2σmax 'da gerçekleşir.
Her iki model için gerekli veriler aynıdır; yoğunluk , elastisite modülü (Ex),
Poisson oranı (NUXY), akma gerilmesi (σy), ve tanjant modülü (Etan)
Elastik-Plastik Hidrodinamik
• Kopmaya maruz kalacak kadar yüksek değerlerde birim şekil
değiştirmeye uğrayan malzemeler için kullanılabilir.
• Eğer etkili gerçek gerilme ve birim şekil değiştirme verileri
belirlenmemişse, isotropik pekleşme kabulü yapılarak σy ve Etan değerleri
akma mukavemetini belirlemek için kullanılabilir, plastik pekleşme
modülü Eh, E ve Etan cinsinden belirlenebilir.
80
12.5
12.6
81
Tüm bu modeller (özellikle a ve d) genel metal ve plastik şekillendirme
analizlerinde isotropik malzemeler için kullanılabilir.
Bu modellerden e seçeneği ile sunulan, özellikle yüksek şekil değiştirmelerin
mümkün olduğu süper plastik şekillendirmelerde kullanılır.
12.8
Buada σ0 iç akma gerilmesidir,
εpeff etken plastik birim şekil değiştirmedir,
Ep ise plastik pekleşme modülüdür, şu şekilde ifade edilebilir:
82
(12.9)
12.3.2.2 Birim şekil değiştirme oranına duyarlı:
Bu model bilineer isotropik pekleşmenin plastik davranışıdır. Power law (güç
kanunu) pekleşmesi; mukavemet katsayısı k ve pekleşme katsayısı n ile ifade edilir.
Bu model için akma fonksiyonu şu şekilde ifade edilebilir;
12.10
Burada εe elastik birim şekil değiştirmedir.
12.3.2.3 Piecewise Lineer:
Bu modelde gerilme ve birim şekil değiştirme ilişkisi; etken gerilme ve etken
birim şekil değiştirme eğrisi olarak ifade edilir. Bu modelde de hangi elemanların
işlemden çıkarılacağının tespiti için kopma birim şekil değiştirme değeri
tanımlanmaktadır.
Bu model çözümde çok etkili ve Crash simülasyonlarında en çok tercih edilen
malzeme modelidir. Akma gerilmesi Cowper-Symonds modelinden birim şekil
değiştirme oranı ile orantılanarak elde edilir.
12.11
Bu ifadedeki değişkenler dört eğri ile kontrol edilir;
Eğri 1 , σy 'yi ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.
Eğri 2 , E 'yi ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.
Eğri 3 , Etan 'ı ֹεeff 'in bir fonksiyonu olarak ifade eder.
Eğri 4 , Etken Von Mises gerilmesini kopma anında ֹεeff 'in bir fonksiyonu
olarak ifade eder.
83
12.3.2.5 Power Law:
Birim şekil değiştirme oranına duyarlı Power law plastisite modeli özellikle süper
plastik şekil verme analizlerinde kullanılır.
Ramburgh-Osgood kuralları gereği akma gerilmesi ifadesi:
12.12
burada k malzeme katsayısı, m pekleşme katsayısı, n birim şekil değiştirme oranı
parametresi, ve ֹε birim şekil değiştirme oranıdır.
84
12.13
Anisotropik pekleşme parametresi, R, düzlemsel plastik birim şekil
değiştirmenin, düzlem dışı plastik birim şekil değiştirmeye oranı olarak ifade edilebilir;
12.14
12.15
Burada ε0 ve εp iç akma ve plastik birim şekil değiştirmelerdir.
85
12.4 Köpük Malzeme Modeli :
Beş farklı köpük malzeme modeli ile doğadaki birçok köpük benzer yapıyı
tanımlamak mümkün olabilmektedir. Hangi modelinin seçileceği malzemenin analizi
sonucunda belirlenecek özelliklerine bağlıdır.
• İsotropik köpükler için dört opsiyondan söz edilebilir;
• Kapalı Hücre Köpüğü: Genelde düşük yoğunluklu poliüretan için
kullanılır.
• Düşük Yoğunluklu Köpük: Yüksek sıkıştırılabilirlikteki dolgu
maddeleri için kullanılır. Örneğin; koltuk minderleri.
• Akışkan (Viskoz) Köpük: Çarpışma simülasyonlarında kullanılan enerji
emebilen köpüklerdir. (Tampon dolguları v.b.)
• Ezilebilir Köpükler: Kalıcı ezilebilir malzemelerdir. Örneğin
polyester.
Bir başka köpük malzeme opsiyonu da petek köpüktür.Bu malzeme ortotropik
ezilebilir bir yapıdadır. Tüm bu köpük modelleri otomotivde çarpışma uygulamalarında
kullanılmaktadır.
σy=a+b(1+cγ) (12.16)
Burada a,b, ve c deneysel parametrelerdir,ve γ= V/V0+ γ0-1, V yürürlükteki hacim,V0 iç
hacim ve γ0 iç hacimsel birim şekil değiştirme
86
12.4.2 Düşük Yoğunlukta Köpük :
• Özellikle otomobillerdeki koltuk dolgularında kullanılır.
• Malzeme tanımı için yoğunluk ve elastisite modülü gereklidir.
• Gerilme birim şekil değiştirme davranışını bir yük eğrisi yardımıyla
ifade etmek mümkündür.
• Sıkışma söz konusu olduğunda malzeme modeli enerji israfında histeri kabulü ile
davranış gösterir. Gerilme söz konusu olduğunda ise malzeme modeli kopma
gerilmesine ulaşana kadar lineer bir gerilme davranışı gösterir.
• Bu malzeme modelinde de Poisson oranı NUXY sıfıra yakın bir değer alınmalıdır.
• Eğer β sabiti sıfır alınırsa, malzeme üzerinden yük kalktığında malzemenin yeni
şeklini alması yükleme esnasındaki histeri davranışı gibi olacaktır.
• Eğer β sıfırdan farklıysa orijinal yük dağılımı l-e-βt şeklinde türetilecektir. (β
(0.05-0.5) değerlerinde bir viskoz katsayıdır ve sönümleme etkisi yaratmak için
kullanılabilir.
• Hacim akışkanlığı da opsiyonel olarak işleme eklenebilir.
• Bir şekilsel yük azalma faktörü histerik yük azalımı için kullanılabilir bu değerler
ezilmede israf edilen enerji değerinden az olmalıdır.
• Histerik yük azalım faktörü (HU) 0 ila 1 arasındadır Eğer HU=1ise enerji israfı
yok demektir.
87
V' = V2|l-V|n2 (12.18)
12.4.5 Petek:
88
12.5 Kompozit Hasar:
12.7Elastik Akış:
Bu model akışkan dolu konteynırların darbe yükü karşısındaki davranışlarını
incelemek için geliştirilmiştir. Akışkan model yalnızca hacim modülüne ihtiyaç
duymaktadır. Hacim modülü elastisite modülü ve Poisson oranından hesaplanabilir.
12.19
89
3. Zerilli-Armstrong: Yüksek hızla çarpışma ve bazı metal şekillendirme
işlemlerinde kullanılır
4. Bamman: Durum denklemlerinin iç değişkenlerine müdahale edilebilen
kompleks malzeme modelidir.
Bu dört malzeme modelinde kullanılabilecek üç çeşit durum denklemi tipi vardır:
1. Lineer Polinom
2. Gruneisen
3. Tablolaştırılmış
12.8.1.2 Gruneisen:
12.21
90
12.8.1.3 Tablolaştırılmış:
12.22
Burada Q hacimsel basınç değeri ve Ti sıcaklık değeridir. εVi değeri ise hacimsel
birim şekil değiştirme değeridir.
12.8.2.1 Johnson-Cook:
Johnson-Cook malzeme modeli öncelikli olarak yüksek birim şekil değiştirme
oranının olduğu talaşlı işleme gibi sıcaklığın çok yükseldiği işlemlerde kullanılır.
Balistik uygulamaları için de kullanılabilir. Malzeme tanımı için yoğunluk, elastik
modül, Poisson oranı gereklidir. Ayrıca Akma gerilmesi şu şekilde ifade edilebilir:
12.23
AtB,Ct m, ve n deneysel olarak tespit edilmiş sabitlerdir ve εp etken plastik şekil
değiştirmedir. T ise homojen sıcaklıktır.
Etken plastik şekil değiştirme oranı şu şekilde ifade edilebilir:
12.24
12.23'teki sıcaklık değeri için ergime sıcaklığı, ortam sıcaklığı gibi değerlere
ihtiyaç vardır. Homojen sıcaklık şu şekilde hesaplanabilir;
12.25
91
Kopma birim şekil değiştirmesi kopma sabitlerinin D1, D5 denkleme
eklenmesi ile işleme dahil edilir ve denklem şu şekli alır:
12.26
Burada basıncın etken gerilmeye oranı şu şekilde ifade edilir:
12.27
12.8.2.4 Zerilli~Armstrong
12.28
92
BCC Metalleri :
12.29
12.8.2.5 Bamman:
Durum denklemlerinin iç değişkenlerine müdahale edilebilen kompleks
malzeme modelidir. Sıcaklığa ve birim şekil değiştirmeye bağlı değerler içerir. Böylece
metal şekillendirme işlemlerinde kullanılabilmektedir.
93
13. TEMAS TANIMLARI VE ÇEŞİTLERİ
ANSYS/LS-DYNA yazılımında temas tanımı; împilisit ANSYS ve benzer
programlardan farklıdır. Temas elemanları kullanılmaz yerine temas yüzeyleri kullanılır.
Modellerin bir parçasının dış yüzeyinin diğer bir parçanın içine girmesi teması doğurur.
Temas elemanları kullanılmadığı için temas edecek bölgeleri önceden tanımlamak
gerekmez. Eleman ağının özelliklerinde temas katılığı tanımlamak gerekmez. Temas
tanımı için birbiri ile temas edecek parçaları tanıtmak, temas tipini belirlemek ve temas
tipi ile ilgili istenen parametreleri girmek yeterlidir.
94
Tablo 1 Temas Algoritmaları ve Temas Aileri (KIRLI)
Tek yüzey temas algoritması; temas işlemini bir parçanın dış yüzeyinin kendisi
ile veya başka bir parçanın dış yüzeyi ile teması durumunda gerçekleştirir. En çok
kullanılan temas tanımıdır. Çünkü program otomatik olarak tüm dış yüzeylerin birbirine
girip girmediğini kontrol eder (Şekil 13.1). Tüm dış yüzeyler kapsandığından temas ve
hedef yüzey tanımına ihtiyaç yoktur. Tek yüzey temasının kullanılması; kendi kendine
temasta veya temas alanlarının önceden bilinemediği geniş deformasyon içeren
problemlerde de tutarlı sonuçlar verir (Şekil 13.2).
95
İmpilisit analizlerde modellemedeki ön tanımlama CPU zamanını oldukça
arttırmaktadır. Tek yüzey temas tanımı CPU zamanında çok az değişim yaratır. Tek yüzey
temas genelde darbe ve çarpma uygulamalarında kullanılır. Bu algoritma parçaların iç
içe geçme durumunda sac kalınlığının % 40’ ını aşmasında otomatik olarak devreye
girmektedir. Bu olay aşağıdaki durumlarda potansiyel problemlere sebep olabilir;
1. Aşın ince parçalar,
2. Düşük katılık değerine sahip yumuşak malzemeler,
3. Parçalar arasında gerçekleşen oldukça yüksek hızda çarpışmalar,
Tek yüzey temas algoritması temas sonucu oluşan kuvvetleri
saklamaz (kaydetmez). Eğer bu kuvvetlere ihtiyaç varsa temas tanımı düğüm noktası
ile yüzey veya yüzey ile yüzey temas tanımlarıyla yapılmalıdır.
Tek yüzey temas algoritmasının içerdiği temas tipleri; tek yüzey, otomatik,
genel, aşındırıcı tek yüzey ve tek kenar temas tipleridir.(KIRLI)
Şekil 13.3 Yüzey temasının şematik Şekil 13.4 Yüzey temasında düğüm gösteririmi
noktaları
Düğüm noktaları ile yüzey temasını tanımlayabilmek için; düğüm noktası
bileşenleri veya parça numaraları tıpkı impilisit algoritmalarda olduğu gibi, temas ve
hedef yüzeyler için belirlenmelidir (Şekil 13.4) Düğüm noktaları ile yüzey teması
algoritması önceden bilinen temas alanlarında ve küçük temas alanları içeren
96
problemlerde çok sağlıklı sonuçlar vermektedir. Ayrıca sabit parçalarla olan temaslarda
da etkilidir Düğüm noktaları ile yüzey teması tanımında aşağıdaki durumlara dikka
edilmelidir;
1. Düz veya konveks yüzeyler hedef olarak tanıtılmalı konkav yüzeyler
temas yüzeyi olmalıdır.
2. Kaba ağ yapı hedef yüzey olmalı, detaylı ağ yapı temas yüzeyi
olmalıdır.
3. Süzme kanalı temasında; kanal çıkıntısı her zaman düğüm noktası
temas yüzeyi, pot çemberi ise hedef yüzey olmalıdır.
Düğüm noktaları ile yüzey temas algoritması; temas sonucu oluşan tüm
kuvvetleri bir ASCII dosyasında (rcforc) saklar. (ANSYS,2001)
97
Şekil 13.5 Yüzey yüzeye temasta düğüm noktaları(KIRLI)
98
13.2.2. Aşındırıcı Temaslar
99
Şekil 13.9 – Sabit temas örneği(KIRLI)
100
13.2.5. Bağlı Yüzeyler Temas Tipi
13.1
101
Süzme
Kanalı
Derinliği
102
14. DERİN ÇEKME İLE SOĞUK ŞEKİLLENDİRME İŞLEMİNİN
SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ
Kalıp sistemi sırasıyla yukardan aşağıya; dişi kalıp, saç, pot çemberi ve erkek
kalıptan oluşmaktadır. Kalıpçılıkta birçok hareketlendirme uygulaması söz konusudur.
Çalışma içeriğinde uygulanan yöntemde; dişi sabit kalırken, pot çemberi, sacı dişi ile
kendi arasında sıkıştırırken, erkek sonradan pot çemberinin içinden geçerek parçayı
şekillendirmektedir.
103
Şekil14..2 Birim sistemi menüsü
104
Şekil14.4Temas Tanımlaması Menüsü
Daha sonrasında analiz için catia V5’de hazırladığımız analiz için gerekli olan
sac parça, erkek , dişi ve pot çemberinden oluşan kalıp yüzey dataları program içine
import edilir. (Şekil14.5)
105
İmport edilen parçaların sonlu elemanlara bölünme işlemi yapılır.
Bunun için;Surface Mesh menüsünden (Şekil14.6)
Surface mesh komutu ile ekranda bulunan parçamızın sonlu elemanlara bölün-
mesini sağlıyabiliriz. Elemanların maximum ve minimum elemanlar aralarındaki açı
değerlerini belirleyebiliriz. Parça üstündeki istenmeyen delikler var ise kapatılabilir ve
sonlu elemanlar işleminde açık sınırlar var ise onlarda tespit edilebilinir. Bu işlem
bütün parçalarımız için yapılacaktır.
106
Şekil14.7 Parçanın Ağ Yapısı
107
Şekil14.9 Dişi Kalıbın Tanıtılması
Die için contact tipi seçilir statik ve dinamik sürtünme katsayıları belirlenir (Şekil14.10)
108
Şekil14.11 Temas Paremetreleri Menüsü
109
Aynı contact işlem parametreleri punch yani erkek kalıp elemanı içinde yapılır.
Ve erkek için hareket tanımlamaları bu kısımda yapılır.
110
Erkek parçanın hareket eğrisi aşağıdaki gibi tanımlanarak çizdirilmiştir.
111
Şekil14.16 Hareket ergisi
Analizde saç parça dışındaki bütün parçalar rigid body olarak tanımlanacak
sadece sac parçaya malzeme verilecek sadece sac parçadaki deformasyon bizi
ilgilendirdiğinden dolayı bu yüzden sac parçanın malzemesini tanımlayacağız.
112
Şekil14.18Analizi Yapılacak Parçanın Malzeme tanımlama Menüsü
113
Şekil14.20 Blank Malzemenin train-strain eğrisi
114
Şekil14.22 Parçaların Özelliklerinin Tanılandığı Menü
115
Şekil14.24 Analiz Menüsü
116
Şekil14.25 Analiz Kontrol Parametreleri Menüsü
117
Şekil14.26 Adaptıve Kontrol Paremetreleri Menüsü
118
14.1 Parçanın Analizi
Şekil 14.27 a) Dişi kalıp, b) şekillendirilecek sacın ilk hali, c) pot çemberi
d)erkek kalıp,
119
14.1.1. Kalıp Sistemi ve Çalışması
Bu analizi gerçekleştirilen parça Mercedes marka otobüslerin yan üst ön
panelidir. Bu parça Mercedes firması tarafından istenen pres kalıbını şekillendirmek için
detaylıca analiz edilmiştir.
120
14.1.2. Kalıp Sisteminin Elemanları
121
Şekil 14.31- Erkek kalıp
Pot çemberinin ortasında erkek kalıbın geçebilmesi için bir boşaltma
yapılmamıştır (Şekil 14.30-14.31). Pot çemberi ile erkek kalıp arasında temas
tanımlanması yapılmamış olduğundan kalıp sisteminin çalışması esnasında erkek kalıp,
pot çemberi içinden hiçbir problem oluşmadan geçebilmektedir. Bu sayede pot çemberinin
mesh kalitesi yükselmiş ve modelleme süresi kısalmıştır.
Dişi kalıp, pot çemberi ve erkek kalıp mesh işleminde çok detaylı ağ yapısı
oluşturulmuştur.(Şekil 14.32)Çünkü bu parçalar gerilme ve şekil değiştirme hesaplarına
katılmayan rijit malzemelerden tanımlanmıştır. Bu parçalar çözüm süresini uzatmazlar.
Şekillenecek parçanın ilk hali (Şekil 14.29) olarak kullanılacak ağ yapısı mümkün olan
en az elemanla geometrinin son halini en iyi şekilde ifade edebilecek şekilde yapılmış ve
en tutar sonucu elde edebilmek için en çok hesap noktası içeren eleman tıpı mesh işlemi
gerçekleştirilmiştir. Bu parçanın eleman boyutları, sayısı ve eleman tipi çözüm süresinin
belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. problem oluşmadan geçebilmektedir. Bu sayede
pot çemberinin mesh kalitesi yükselmiş ve modelleme süresi kısalmıştır.
122
Şekil 14.32Kalıp Sisteminin Ağ Yapısı
123
Şekil 14.34 - Şekillendirilmiş sacın ağ yapısı (Mesh)
Sayısal analizde parçanın köşelerinde yırtılmalar oluşmuştur. Bu bölgelerin
kalınlıkları malzemenin kritik birim şekil değiştirme değerinin üstünde deforme olmuş-
tur. (Şekil 14.35 ) Parçadaki kalınlık değişimleri ve yırtılmalarla ilgi analiz sonuçları ve
fotoğrafları Şekil 14.36’dan Şekil 14.42’ye kadar olanresimlerde verilmektedir.
124
Şekil 14.36 Parçanın Şekillenme similasyonu Time : 0.062998
125
Şekil 14.38 Similasyonda Yırtılan Bölgeler
126
Şekil 14.40Similasyonda Parça Üzerindeki Basınç Dağılımı
127
Ls dyna port’ta yapılan similasyonlarda Şekil 14.36-14.42’ ye kadar olan resimler
incelendiğinde; görüldüğü gibi sac paçada işleme esnasında potlanmalar meydana
gelmektedir.Bu nedenle dişi kalıp üzerine süzme kanalları yerleştirilerek sacda
potlanmayı önleyecek gerekli gerilme, temin edilerek analiz yenilenir bu da bize
gösteriyor ki sonlu elmanlar metodu; Deneme yanılma metodundan hem daha pratik hem
de analizin bütün aşamaları için gerekli değişiklikleri hem çok ekonomik hem de
zamandan tasarruf sağlayarak değişik analizlere imkan sağlamaktadır.
128
Şekil 14.44 CMM cihazı
129
Tablo 2- Derin Çekmeye Etki eden Faktörler(KIRLI)
İlk modelden itibaren kalıp sistemine eklenen her sınır şartı ve özelliğin,
şekillendirme işlemine etkisi rahatlıkla gözlenebilmiş ve üç boyutlu geometrik modelin
nasıl değiştirilmesi gerektiği hakkında fikir vermiştir. Tüm bu iterasyonlar klasik
metotlarla yapılsaydı hem maliyet hem de süre olarak çok daha fazla tutacaktır.
İstenen parçanın kalıptan kusursuz çıkması; bilgisayar destekli çözümler olmadan,
deneme yanılma yolu ile yapıldığında, maliyeti oldukça yüksektir ve uzun zaman alan
çalışmalardır.
Yapılan çalışmalar sonunda soğuk şekillendirme işlemi için Sonlu Elemanlar
Yöntemi ile ekspilisit analizin tutarlı sonuçlar verdiği ve tasarımı yönlendirmek için
kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Çekme, derin çekme ve form kalıplan gibi malzemenin yüksek plastik
deformasyona uğradığı veya kompleks yüzey geometrileri içeren parçalarda,
şekillendirme sonucu parçanın ne şekil alacağı Sonlu Elemanlar Yöntemi ve ekspilisit
analiz ile önceden belirlenebilir, kalıp tasarımı, imalat basamakları ve gerekirse parça
tasarımı tekrardan gözden geçirilebilir.
130
16. KAYNAKLAR DİZİNİ :
131
11. Sarıkanat, M., 2001, Kompozit Malzemelerden Yapılmış
Kaim Kompozit Kirişlerin Nümerik Metot Yardımıyla
Analizi, Ege Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
132
18. TATLIPINAR M.,1989, Y.Lisans, Derin Çekme İşleminde
Gerinim Değişimleri ve Etki eden Faktörler,Yıldız Teknik
Üniversitesi,İST.
133
ÖZGEÇMİŞ
M.Sinan ÇETİN
134
135