Professional Documents
Culture Documents
Atatürk'ün Kaleminden Ermeni Sorunu PDF
Atatürk'ün Kaleminden Ermeni Sorunu PDF
• Sunuş
• Seçmeler
• 1917, 1918
• 1919 (Ocak - Haziran)
• 1919 (Temmuz - Aralık)
• 1920 (Ocak - Haziran)
• 1920 (Temmuz - Aralık)
• 1921
• 1922,1923,1924
• Nutukta Ermeni Konusu
• Bibliyografya
“Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade
dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele,
Kars Antlaşması'yla en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane
yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu."
SUNUŞ
Burada;
Araştırmanın verecekleri konusunda bir fikre sahip olmak için "Seçmeler" bölümüne göz
atmanız yeterli olacaktır.
6 Ağustos 2001-Ankara
İsmet Görgülü
Doktorası; Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dalındadır. Harp Akademileri'nde 9 yıl harp tarihi, askeri
coğrafya, strateji ve Atatürkçülük, Yıldız ve Bilkent Üniversitelerinde birer yıl yarı zamanlı olarak
Atatürkçülük dersleri verdi.
Halen Başkent Üniversitesi'nde öğretim üyesidir. 15'i kitap, 1'i harita olmak üzere 32 çalışması
yayımlanmıştır.
1. Sesli Belgelerden M.K. Atatürk, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 11, 1988. 2. Atatürk'ün
Muhabere Emir ve Raporları-Çanakkale, Harp Ak. Yay., 1988, 44 sayfa
2. Baskı 1991; Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 73-76, 1991
3. Atatürk'ün bilinmeyen bir kitapçığı "Tabiye Meselesinin Halli ve Emirlerinin Sureti Tahrine Dair
Nesayih" Harp Ak. Yay., 1989, 30 sayfa; Gnkur ATAŞE Bşk.'lığı Yay., 1990, 1995
4. Tarih, Askeri Tarih, Harp Tarihi, Atatürk ve Tarih, Harp Ak. Yay., 1990, 36 sayfa.
5. Atatürk'ün "Arıburnu Muharebeleri Raporu" ve "Anafartalar Muharebatına Ait Türkçe" Adlı
Eserlerinde Yer Almayan Emir ve Raporlarından Bir Demet, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi,
sayı 19, 1990, 26 sayfa; Belgelerle Türk Tarihi Dergisi sayı 73-76, 1991.
6. Atatürk ve İnsiyatif, Harp Ak., Yayını, 1991, 30 sayfa; Atatürk Haftası Armağanı Dergisi, 1995.
7. Atatürkçülükte Kişisel Çıkar ve Hırs, Atatürk Haftası Armağanı, 1992, Gngur. Ataşe Bşk.lığı
Yayını.
8. Atatürk'ün Biyografisine Yeni Sayfalar, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 23, 1992, 18
sayfa; Harp Ak., Yayını, 1991.
9. Atatürk ve İkibuçuk Yıl, Org. İzzettin ÇALIŞLAR'ın Anıları, Yapı Kredi Yayını, 1993, 227 sayfa.
10. Atatürkçülükte Hoşgörü, Işıklar Askeri Lisesi Yayını, 1993, 22 sayfa; Atatürk Yolu Dergisi, sayı
17, 1997.
11. Çanakkale Zaferi ve Atatürk, Işıklar Askeri Lisesi Yayını, 1994, 18 sayfa; Atatürk Yolu Dergisi,
sayı 16, 1997.
12. Atatürk'ün Anıları, "Büyük Gazi'nin Büyük Hayatından Hatıralar" Cumhuriyet Gazetesi 15 Mart
-13 Nisan 1926, Bilgi Yayınevi, 246 sayfa, Ekim 1997, Ekim 1998.
13. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Derslerinin Önemi, İçeriği ve Uydurma Cumhuriyet Tarihçiliği
(Bildiri); Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Yöntem Bilim Semineri, Emn. Gn. Md. Yayının, Ank.
1999.
14. Atatürk Üzerine İncelemeler, Kara Harp Okulu Yay., 2000; 140 syf.
SEÇMELER
Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayrı ayrı oluşan bir takım çeteler, adi hırsızlıkla, ara sıra da
öldürmelerle meşgul olmuşlar, Rum ve Ermeni sürgünü esnasında bu unsurlardan ortaya çıkan
bazı çeteler ise siyasi bir hüviyet kazanmıştır. Rusların istilası başlayınca, memleket içinde
karışıklık meydana getirmek için bunlar, Ruslar tarafından da teşvik ve denizden de
desteklenmişlerdir.
Ermenilerin siyasi emellerini fiilen elde etmek ve asayişi bozuk göstermek maksadıyla Doğu
vilayetleri içine çeteler geçireceklerini pek muhtemel görüyorum.
Ermenilere vilayetlerimizi peşkeş çekmeleri de (...) ihtimal bulunuyor. Böyle bir vaziyette
İngiliz birliklerinin Ermenilere öncülük edeceği çok muhtemeldir.
...
böyle bir hali biz düşmanlık olarak görmeye ve saymaya, meşru topraklarımızı ve milli
bağımsızlığımızı kurtarmak için mecburuz....
Rum ve Ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, devamlı şekilde temasta bulundukları
İngiliz subayları ile bazı Amerikan memurlarından çok yüz buluyorlar.
(5 Haziran 1919)
....
tehcir sırasında Merzifon'da esasen çokça kalan Ermenilerin bu kez başka yerlerden de gelenler
ve göçten dönenler yüzünden miktarlarının daima artmakta olduğu Merzifon Amerikan
Mektebi'ne getirilen eşya sandıklarının üzerinde Otoman Amerikan markaları görüldüğünden
bunların herhalde silah olduğunda şüphe bırakmıştır.
(6 Haziran 1919)
...
İngiliz subayları tarafından sevk ve idare edilen altı bin kişi oldukları tahmin edilen Ermeni
kuvvetinin Nahcivan ve havalisini işgal ettikleri ...
...
bir İngiliz subayı Iğdır'dan Bayezit'e gelerek, Mutassarıf'a: İngiltere himayesinde teşekkül eden
Ermenistan'a Bayezit havalisinin de bırakıldığını bir aya kadar on beş bin Ermeni muhacirinin
Ermeni düzenli birlikleri himayesiyle eski yurtları olan Bayezit sancağına sevk edileceğini
bildirmiştir.
Doğu vilayetlerinden bir karış toprağın bile Ermenistan'a bırakılmasının mümkün olmayacağı,
bir tek Ermeni askerinin sınırımızın bu tarafına geçmesinin ateşle karşılık göreceği
...
Doğu vilayetleri halkının, Ermeni çetelerinin acımasızlığına ve taarruzlarına hedef olmuş, en
büyük felaketi görmüş bir unsur olmak sıfatıyla, birlik ve fedakarlık lüzumunu en önce takdir
ettikleri iftiharla görülmektedir.
(6 Temmuz 1919)
...
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emellerine
kurban etmemek için açılan milli mücahede uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmaya
resmi ve askeri sıfatım artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes gaye için milletle beraber
nihayete kadar çalışmaya mukaddesatım adına söz vermiş olduğum için pek aşığı bulunduğum
yüce askerlik mesleğine bugün veda ve istifa ettim.
(8 Temmuz 1919)
Osmanlı tebaasından olan Ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve yardımın neticesiyle de, milli
namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan başlıyarak, nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye
kadar küstahane tecavüzlere koyuldular.
Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu Vilayetleri'mizde "Ermenistan", Adana
ve Kozan havalisinde "Kilikya" adı ile yine Ermenistan; bu milletin, esarete, kölelik payesine
indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih sayfasını kapatarak ebediyet mezarına defnetmek gibi,
insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet esaslarıyla bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri
bulmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivan'dan Oltu'ya kadar bütün İslam ahaliye baskı ve
bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar. Sınırlarımıza kadar İslamları mahva mahkum ve
göçe mecbur ederek Doğu Vilayetleri'miz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve
bir taraftan da 400 bin olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermenisini bir dayanak olmak üzere
memleketimize sürmek istiyorlar.
...
Doğuda Ermeniler Kızılarmağa kadar genişleme hazırlıklarına ve şimdiden sınırlarımıza kadar
dayanan katliam siyasetine başladı.
(4 Eylül 1919)
...
vatanımız içinde bağımsız Ermenilik teşkili gayesine yönelik harekata karşı birlikte müdafaa ve
mukavemet meşru esası kabul edilmiştir.
(11 Eylül 1919)
...
Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve himayesi altında nasıl
milli izzeti nefsimizi yaraladıklarını, ne suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına
aldıklarını ...
...
Ermenilere hiçbir kötü kastımız yoktur. Bilakis onların her türlü tabiiyet haklarına tamamen
riayetkarız. Bunun aksi olarak yayınlar, düzmeceden ve İngilizlerin aldatmacasından ibarettir.
Ermeni facialarının hala mevcut eserlerinin gösterilmesi uygun olur.
Ateşkes sonrasında hükümetimizin Adana ili ile Antep, Maraş, Urfa sancaklarını bırakma
güçsüzlüğünde bulunması, bu yörede Fransız ve İngiliz koruyuculuğu altında Ermeni işgalini ve
örgütlenmesini kesinleştirmiş ve bunlar, o il ve sancakları Ermenileştirmek amacı ile bir yıla
yakın bir süre çalışma göstermiş
Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti'ne karşı dostça olmayan hiçbir niyetimiz yoktur.... Bu
yeni devletteki Ermeniler, Ermeni müfreze kumandanının emirleriyle, Müslüman unsuru imha
etmek üzere faaliyette bulunuyorlar. Bu emirlerin suretlerini gözlerimizle gördük. Erivan'daki
Ermenilerin, Müslümanların imha siyaseti güttükleri ve bu kanlı vahşet dalgasının sınırlarımıza
kadar genişlediği, sınırlarımızın, öbür taraftan, ölümden kaçan sayısız Müslümanla dolu
olmasıyla da teyit edilmiş oluyor.
Maraş'tan alınan sağlam malumatta, Maraş'ı işgal eden Fransız kıtalarının yüzde yirmisi Fransız
Cezayirli olup, geri kalanı Osmanlı Ermenilerinden meydana gelen fedailerdir. Bunlar şehirde
namuslu İslam kadınlarına taarruz etmekte ve Müslüman ahaliye zulüm ve işkence
yapmaktadır. Dükkanlar bütünüyle kapalı, ahali heyecandadır.
(7 Kasım 1919)
Küçük - Ermenistan teşkiline ve Kilikya'nın Fransızlar tarafından tamamen işgaline mani olmak
için, mülkiye memurlarının ve askeriyenin el ele vererek Adana vilayetinde ve bağımsız
sancaklarda karşı koyma vasıtalarını hazırlamaları ve hazır bulundurmaları bütün alakadarlara
yazıldı.
On yedi günden beri Maraş'ta cereyan eden feci ve kanlı vakalara nihayet verilmesi hakkında,
medeniyet ve insanlık aleminin duyup öğrenmesi için yükseltilen feryat ve acının yankılanacak
bir yer bulmadığı, hala bu vahşetin devamıyla sabit oluyor.
(8 Şubat 1920)
Medeniyet maskesine gizlenen Fransızlar ve onların öncüsü olan Ermeniler, Urfa ve havalisinde
İslam ahali hakkında zalimane katliamlara başlamışlardır.
Tarihte emsali görülmemiş olan bu vahşetin faili Ermeniler olup, Müslümanlar ancak namus ve
hayatlarını muhafaza kaydıyla mukavemet ve müdafaada bulunmuşlardır. Yirmi gün devam
eden Maraş katliamında Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların bu hadise
hakkında Amiral Bristol'a çektikleri telgraf, facia sebeplerini, tekzip edilemez bir şekilde tayin
etmektedir. General Keret'in geri çekilmesiyle neticelenen bu muharebelerden sonra Kuvayi
Milliye'ye teslimiyet arz eden muharip Ermeni kuvvetlerine karşı hiçbir ceza tatbik etmeyip
bilakis onları şefkatli sinesine ve himayesine alan milletimizin alineceplığını Maraş Ermenileri
de minnet ve şükran ile teyit etmektedirler. Şu halde Ermenilerin intikam fikri ve tecavüzleri
neticesi meydana gelmiş bazı vakalar var ise, bunların mesuliyeti milletimize değil bizzat
Ermeni milletine ve onun tahrikçilerine ait olmak lazım gelir.
Hiçbir yerde Ermeni kıtali (kırımı) yapılmakta değildir. Maraş hadisesinden bahsedilmek murat
ediliyorsa, orada Fransız askerleriyle beraber milletimize taarruz eden Ermeniler katledilmiş
olmayıp, bilakis Fransız askeri kendilerini terk edip çekildikten sonra İslamlar tarafından
himaye ve şefkate mazhar olmuşlardır. milletimiz sebepsiz hiçbir yerde hiçbir yabancı unsura
mütecaviz değildir.
Kozan'da birçok Türklerin kiliseye doldurulduğunun tesbit edildiği, Feke ilçesinin 80 Ermeni
tarafından sarıldığı bildiriliyor, ayrıca Saimbeyli'ye az zamanda takviye yetiştirilmediği
takdirde Türklerin sonunun fena olacağı, silahlı olmayan Ermenilere hiçbir sebeple taarruz
edilmemesi....
(2 Mart 1920)
Bir uydurma Ermeni kırımı meselesi ve tüm dünyayı aldatmak için yaratılan bu kin ve hırs
ürünü propagandaların niteliği hakkında uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha
aydınlatılması ve bu suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir suçlamadan
arındırılması.
(7 Mart 1920)
Bugün Kozan, Haçin (Saimbeyli), Feke gibi bölgelerde fiilen kendisini göstermiş olan Ermeni
mezaliminin bir an önce söndürülmesi gereklidir. Yalnız şu aralık her türlü islam hareketlerini
Ermeni kırımı biçiminde göstermek istenildiği anlaşıldığından harekatın her halde bu gibi
yanlış söylentilere ve suçlamalara yer bırakmayacak şekilde idaresi.
(9 Mart 1920)
13 Mart tarihli Temsp gazetesinde Lord Curzon Avam Kamarasında irad ettiği nutukta
Ermenilere dair demiştir ki: Bana öyle geliyor ki siz Ermenileri sekiz yaşında pek temiz ve
masum bir kız gibi zannediyorsunuz. Bunda pek yanılıyorsunuz. Zira Ermeniler bilhassa son
harekatı vahşiyaneleri ile ne derecelere kadar hunhar bir millet olduklarını bizzat kendileri ispat
eylemişlerdir.
(27 Mart 1920)
Esirlerin hastalık sebebiyle bile olsun elimizde ölmeleri dini ve milli ahlakımıza uygun
düşmedikten başka vatani çıkarlarımızı da gerçek biçimde yaralar.
Geleceğe yönelik çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış ülkeleri aleyhimize çevirmekte gören
bazı kuruluş ve unsurlar ise, tarafımıza yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış
ülkelerin milletimiz lehine, düşüncelerinde değişiklikler olmasına fırsat vermemek için,
tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını düzenlediler ve açıkladılar.
İngilizler, bir yandan dış durumumuzu yeni toplu öldürme iftiraları ile sarsarak tasarladıkları
İstanbul işgalini kolaylıkla uygulayabilecek bir ortam hazırlıyorlardı
İşte, İstanbul'un yabancı kuvvetlerce işgalinden bu güne kadar geçen acı günlerinde hiçbir dış
ülkenin fiili korumasına erişemeyen Anadolu Ermenilerinden hiçbir kişinin, en küçük bir
anlamda bile, saldırıya uğramamış olması, bize her nedenle cinayet yükleyen ve medeni
duyarlılığı kendi tekelinde sanan entrikacı Avrupalıların yüzlerini kızartacak ve milletimizin
yaradılışından sahibi bulunduğu insanlık törelerinin yücelik derecesini ispat edecek çok önemli
bir konudur.
(24 Nisan 1920)
Adana, Maraş, Ayıntap ve Urfa gibi en eski İslam memleketleri Fransız zabitlerinin idaresinde
Ermeni kin ve öfkesine, Ermeni ruhunun yırtıcı kabalık ve düşmanlığına yenecek, parçalanacak
bir av gibi terkedildi.
11 Haziran öğleden sonra saat üçte bu zavallı halk, Kahyaoğlu Çiftliği'ne vardığında silahlı otuz
Ermeni'den kurulu bir çetenin saldırısına uğrayarak erkekler bir eve, çocuklarla kadınlar bir
başka eve doldurulmuş, kırk üç erkek, yirmi bir kadın ve sayısı saptanamayan çocuklar
kamadan geçirilmişlerdir. Ayrıca, dördü erkek ve on sekizi kadın olmak üzere yirmi iki yaralı
vardır. Kadınların kollarını keserek bileziklerini ve küpelerini almışlardır.
Adana'nın 10 km doğusundaki İncirli köyünde 9 Haziran 1920 günü Ermeni çeteleri bütün köy
halkını bir yere doldurup bomba ile havaya uçurmuşlardır.
Bolşeviklere Azerbaycan'da muhalifler vardı. Onlar bir karşıt hareket yaptılar. Azerbaycan'da
bizim kendi arkadaşlarımız vardı. O arkadaşlarımıza İngilizler dediler ki:
"Bolşeviklerle muharebe ediniz. Türkiye bizimle anlaştı."
Orada bulunan arkadaşlarımız da ellerindeki kuvveti çarptırdılar ve tabii mağlup oldular.
Mağlup olduktan sonra biz de işittik. Haber gönderdik, filan ettik.
(3 Temmuz 1920)
Gümrü'de başlayan barış görüşmelerinin iki ulus için karşılıklı güvenlik ilkesine dayalı bir barış
ve bolluk dönemi getirecek bir sonuca ulaşması bizce de pek uygun ve gerekli olduğuna kuşku
duyulmayacağı umudu ile Ermenistan'ı artık zararlı dış etkilerden korumaya yönelik
yurtseverce çalışmalarınızda kesin başarılar dilerim.
Ermeniler Van ve Bitlis'i ele geçirince, Irak'taki İngilizlerle birleşeceklerinden dolayı bütün
Yakındoğu'da İngilizlerin yeri çok sağlamlık kazanacaktır.
Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu çabalarında direndikleri
sürece anlaşma olanağımız yoktur.
(1 Aralık 1920)
Ve gerek Rus gerek Garb istatistikleri bu hususda kanıt olarak yeterlidir. Birkaç asırdan beri
Şark Vilayetlerimizin hiçbir kısmında hiçbir vakit bir Ermeni çoğunluğu olmamıştır. Ve Çarlık
idaresi veya Garb emperyalistleri tarafından teşvik edilen Türk ve Ermeni halklarının girişmiş
oldukları kanlı mücadeleler bir tarafa olduğu kadar, öteki tarafa da can kaybına malolmuştur.
1917'de Rusların çekilmesinden sonra Ermeni çetelerinin Şark vilayetlerimizi ne halde
bıraktıkları bunun kafi derecede bir ispatıdır.
S - Yakın zamanda Türklerin Ermenilerle katliam yaptıkları hakkında neşredilen haberler doğru
mudur?
C - Türkler tarafından Ermeniler aleyhinde katliam, uydurulmuş rivayetler ve daha önce
yayılmış bir takım yalan ve iftiralardan ibarettir. Bunların kat'iyyen doğru olmadığına emniyet
edebilirsiniz. Bu hakikatın belgelendirilmesi için tarafsız heyetlerin memleketimizde kemal-i
serbesti ile icra-yı tahkikat eylemelerini memnuniyetle kabul ederiz. Bu meseleye dair
Ermenistan'daki Yakın Doğu Amerika yardım heyetleri tarafından verilen en son raporların
okunmasını tavsiye eyleriz.
Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah
cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından beri kendilerine
kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan bilistifade ve bu maksada matuf olarak büyük
stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.
İngiltere'nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda'ya reva gördüğü
muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı, Ermeni ahalinin tehciri
hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz.
Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi
şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harb etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı.
(1 Mart 1921)
Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya
kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözülmek istenilen sorun, Kars antlaşması ile, en
doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. (Alkışlar) Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki
çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu.
(1 Mart 1922)
Doğuda Trabzon'u, güneyde Adana'yı içine alacak büyük Ermenistan'dan eser kalmamıştır.
Ermeniler, gerçek sınırları içinde bırakılmıştır.
...
Alsas'ta bir gece Vali'nin evine davet edildik. Güzel, geniş bir salondayız; Vahdettin, vali ile bir masada oturuyor
ve konuşuyor gibiydi. Ben salondakileri inceleyerek geziniyordum. Bir aralık Vahdettin beni bulunduğu masaya
davet etti, gittim. Vali Vahdettin'e bir soru sormuş. Vahdettin bazı cevaplar vermiş, fakat verdiği cevapları benim
tarafımdan teyit ettirmeye lüzum görerek demiş ki:
- Cephelerde bulunmuş, memleketi tanıyan bir kumandan yanımdadır, isterseniz onu da dinleyiniz.
- Ermeniler! dedi.
Alman Valisi, Ermenilerin çok iyi niyet sahibi olduğundan, Türklerin Ermenilere karşı feci tecavüzlerde
bulunduğundan, fakat Ermenilerin bu tarzda harekete müstahak olmadığından bahsetmiş. Misafiri olduğumuz
dost ve müteffik Almanya milletinin yüksek bir valisinin, müstakbel Türkiye padişahı ile kemali ciddiyetle bu
konu üzerine konuştuğunu anladığım zaman hayrette kaldım. Naci Paşa, Vahdettin ağzından:
- Bu kumandan temas ettiğiniz konuları iyi bilir, sizi aydınlatacak cevaplar verecektir, dedi.
Valiye dedim ki:
- Türkiye'nin veliahdı ile Almanya'nın, mutena bir bölgede kıymetli olduğuna şüphe etmediğim bir valisinin
bulabildiği konuşma zemini beni hayrete düşürdü. Evvela sizden şunu anlamak istiyorum: Müttefikiniz olan ve
ittifak uğrunda maddi manevi tekmil mevcudiyetini mahveden Türkiye'ye karşı, tarihin bilmem hangi devrinde
mevcut olduğunu iddia eden ve bu mevcudiyeti ihya etmek için dünyayı aldatmaya çalışan Ermeniler lehine
konuşmak fikri size nereden geliyor?
Bize dair pek eksik bilgi sahibi olduğunu anladığım ve bütün fedakârlıklarımıza karşılık, halâ Türkiye
topraklarında bir Ermeni hakkı olabileceği zehabında bulunan bu Vali ile alay edercesine konuşmaktan kendimi
alamamıştım. Muhatabım, derhal bütün söylediklerinin en nihayet işittikleri olduğundan ve dava sahibi olmaktan
uzak bulunduğundan bahsederek beni tatmine kalkıştı. Konuşmayı bitirmek için kendisine:
- Veli hazretleri, dedim, biz cepheler dolaşan bir heyetiz; buraya Ermeni meselesi konuşmak için değil, fakat
müttefikimiz olan ve kendisine dayanmakta olduğumuz Alman ordusunun hakiki vaziyetini anlamaya geldik;
onu anladık, kâfi bir vukuf ile memleketimize dönüyoruz.
Vali Vahdettin'i ve bizi sofraya davet etti.
...
Atatürk'ün Anıları, Yay.Haz.İsmet Görgülü, Bilgi Yayın evi, 2, Basım, 1998, s. 90, 91
...
İngilizlerin Halep civarındaki ordularını beslemek için İskenderun'dan faydalanmak istemeleri haklı değildir.
Çünkü İngilizlerin eline geçmiş bulunan Halep vilayetinde ve yalnız Halep şehrinde milyonlarca erzak olduktan
başka şartnamenin 21. maddesine göre hakikaten Halep'teki İngiliz ordusuna iaşe bakımından yardım etmek
gerekirse, pek çok erzak bulunan Kilis, Antep havalisinden özel tedbir ve tertiplerle erzak satılabilir. Sizi temin
ederim ki, maksat Halep'teki İngiliz ordusunu beslemek olmayıp İskenderun'u işgal, İskenderun, Kırıkhan,
Katma yoluyla hareket ederek Antakya- Diricemal- Ahterîn hattında bulunan 7. Ordu'nun geri çekilme hattını
kesmek ve bu Ordu'ya Musul'da yaptığı gibi, teslim olmaktan kaçamayacak bir vaziyete sokmaktır. İngilizlerin
Ermeni çetelerini bugün İslahiye'de faaliyete geçirmiş olmaları da bu zanna kuvvet verecek mahiyettedir.
...
Canik Sancağındaki eşkıyalıkla asayişsizliğin sebepleri, etkenleri ve bunun ortaya çıkardığı neticeleri burada
yaptığım araştırmaya dayanarak ve özet olarak aşağıda arz ederim:
Seferberliğin başlangıcında sancak dahilinde hemen yalnızca asker kaçaklarından ve İslam, Rum, Ermeni gibi
unsurlardan ayrı ayrı ve kendi hesaplarına teşekkül eden birtakım çeteler adi hırsızlıklar ve ara sıra adam
öldürme olaylarıyla meşgul olmuş, Rum ve Ermeni tehciri sırasında bu unsurlardan ortaya çıkan bazı çeteler
siyasi bir şekil kazanmış ve Rusların istilası başlayınca memleket içinde kargaşa çıkarmak için bunlar
Ruslar tarafından da cesaretlendirilmiş ve denizden desteklenmiş, bu kısım çetelerin eşkıyalıkları siyasi
olmakla beraber mahalli takibat karşısında memleketi tehlikeye atacak dereceye düşürememiştir.
Rusların hezimete uğramasından mütarekeye varıncaya kadar da olaylar ve eşkıyalık alelade devam etmiştir.
...
Atatürk’ün Bütün Eserleri (ATABE), c. 2, Kaynak Yayınları, 1999, s. 314
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Gnkur. Basımevi. Ankara. Eylül 1963. Sayı: 45. Vesika No: 1051
Mustafa Onar. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları 1, T.C. Kültür Bakanlığı Atatürk Dizisi: 45, Ankara. 1995. s.38-40.
Canik sancağındaki eşkiyalıkla asayişsizliğin sebeb ve failleri ve bunun meydana getirdiği bugünkü durumu
burada yapmakta olduğum incelemelere dayanarak kısaca aşağıda arz ediyorum.
Seferberliğin başlangıcında liva dahilinde özellikle asker kaçaklarından ve İslam, Rum, Ermeni gibi
unsurlardan ayrı ayrı oluşan bir takım çeteler, adi hırsızlıkla, ara sıra da öldürmelerle meşgul olmuşlar,
Rum ve Ermeni sürgünü esnasında bu unsurlardan ortaya çıkan bazı çeteler ise siyasi bir hüviyet
kazanmıştır. Rusların istilası başlayınca, memleket içinde karışıklık meydana getirmek için bunlar, Ruslar
tarafından da teşvik ve denizden de desteklenmişlerdir. Bu kısım çetelerin eşkiyalıkları siyasi olmakla
beraber, bölgedeki takibat karşısında memleketi tehlikeye atacak bir duruma düşürememiştir.
Rusların yenilgisinden ateşkese varıncaya kadar olaylar ve eşkiyalık devam etmiştir. İslam çetelerinin
teşekkülünde ise hiçbir zaman siyasi bir amaç belirmemiştir. Ateşkesten sonra, Devletçe iki defa ilan edilmiş
olan aftan birçok İslam asker kaçağı ve bir kısım İslam eşkiyası yararlandığı gibi Rum eşkiyasından da isimleri
bilinen yirmi kadar şahıs teslim olmuştur. Bugün liva dahilinde Ünye çevresindeki bir iki Ermeni çetesinden
başka Ermeni çeteleri yok denecek kadar az ve faaliyetleri hissedilmeyecek derecede etkisizdir.
...
... Bu durumun gerektirdiği mümkün olan bütün tedbirlere başvurulmuştur. Sonuçları zaman zaman
bildireceğim. Arz olunur.
22 Mayıs 1919
Dokuzuncu Ordu Birlikleri Müfettişi
Padişahın Fahri Yaveri
Tuğgeneral Mustafa Kemal
- Atatürk ile ilgili Arşiv Belgeleri 1911-1921, T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1982, s. 30-32.
Atatürk'ün, Ermenilerin siyasi emellerini fiilen elde etmek ve asayişi bozuk göstermek
maksadıyla Doğu vilayetleri içine çeteler geçireceklerine dair Erkanıharbiye-i Umumiye
Riyaseti'ne 24 Mayıs 1919'da yazdığı yazı.
Silahlı üç yüz Ermeni’nin üç makineli tüfek ve birçok bomba taşıyarak Kars’tan Erzurum’un kuzeydoğusunda
sınır üzerinde Kosor mevkiine geldikleri öğrenildi. Ermenilerin siyasi emellerini fiilen elde etmek ve asayişi
bozuk göstermek maksadıyla Doğu vilayetleri içine çeteler geçireceklerini ve mütareke tarihinden beri ilk
olarak elverişli bulunan mevsimin bu uygulamalarını kolaylaştıracağını pek muhtemel görüyorum. Bu ihtimale
karşı 15. Kolordu’ca gerekli tedbirler alınmıştır....
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Eylül 1953. Sayı: 4. Vesika No: 77
Atatürk'ün, Doğu vilayetlerin Ermenilere veya herhangi bir yabancı idaresine geçmesine mani
olmak için neler yapılması gerektiğine dair 28 Mayıs 1919 tarihli yazısı.
Doğu vilayetlerin Ermenilere veya herhangi bir yabancı idaresine geçmesine mani olmak ancak bu vilayetlerde
tam asayişin ve özellikle bütün milletçe fikir birliğinin mevcudiyetini ispat etmek, tek vücut olan milletin,
haklarını ve bağımsızlığını korumak için en son fedakarlığı göze aldığını bütün dünyaya göstermekle mümkün
olacağı zatıalilerince bilinmektedir.
...
ATABE, c. 2, s. 336
Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler IV. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Ankara. 1996. s. 12-14. Belge No: 3
Atatürk'ün Ermenilerin Kars ve Sarıkamış'ta on bin asker yığdıklarına dair, 30 Mayıs 1919'da
15. Kolordu Kumandanlığı'na yazdığı yazı.
1. Vali Münir Bey’den 29 Mayıs tarihli aldığım şifrede sıhhat derecesi henüz doğrulanmamış kaydıyla
Ermenilerin Kars ve Sarıkamış’ta on bin asker yığdıkları ve Antiranik’in de otuz bin kadar kuvvetle Van tarafına
inmekte olduğu bildiriliyor. Bilgilendirildiğiniz açık olan bu haberin kaynağı ve doğruluk derecesi hakkındaki
araştırma ve görüşlerinizin bildirilmesini rica ederim.
2. Evvelce de arz ettiğim gibi, siyasi vaziyetimizi ben çok karanlık görüyorum. İtilaf hükümetleri, atalarımızdan
kalan meşru hakkımız olan toprakları çiğnemeyi Hrıstiyanlık adına bir hizmet sayıyorlar. Bu cümleden olarak
Ermenilere vilayetlerimizi peşkeş çekmeleri de (...) ihtimal bulunuyor. Böyle bir vaziyette İngiliz
birliklerinin İzmir’de Yunanlılarla Rumlara yaptıkları gibi bu cephede de Ermenilere öncülük edeceği çok
muhtemeldir. Ve böyle bir hareketle zorla yerleşmiş olan mahalli ahali ile muhacirleri bir kere daha yerlerinden
oynatmak ve bu şekilde azınlığın çoğunluğa hakim olma teorisini uygulamak kendilerince uygun görülebilir.
Bergama buna bir misaldir. Kanaatimce böyle bir hali biz düşmanlık olarak görmeye ve saymaya, meşru
topraklarımızı ve milli bağımsızlığımızı kurtarmak için mecburuz....
9. Ordu Kıtaları Müfettişi
Mustafa Kemal
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara. 1991. s. 27-28.
Harbiye Nezareti’ne
3 Haziran 1919
Sivas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve daha sonra gelen mültecileri tehdit edecek hiçbir hadise
olmamıştır. Sivas’ta ve ne de civarında endişe verici hiçbir hal yoktur. Herkes sessizce kendi işiyle gücüyle
meşguldür; bunu kesin olarak arz ve temin ederim.
...
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Eylül 1953. Sayı: 5. Vesika No: 95
Atatürk'ün Doğu vilayetlerindeki Ermeni faaliyetleriyle ilgili olarak Sadaret Makamı'na yazdığı
3 Haziran 1919 tarihli yazısı.
Sadaret Makamına
İzmir, Manisa, Aydın’ın işgalinden heyecanlanan ve endişelenen halkın her tarafta milli bağımsızlığı kurtarmak
gayesiyle yaptığı etkili gösteriler, yapılan müracaatlardan ve bazı yerlerden bana gelen telgraflardan anlaşılıyor.
Bilhassa vaktiyle yanmış ve pek çok zulüm ve istila görmüş olan Doğu vilayetleri ahalisi, özellikle Ermenilerin
fiilen yaptığı bazı harekattan ve yabancıların Batı Anadolu’daki işgal ve istilalarından haklı olarak şüpheye
düşmüş ve artık kendi topraklarının da aynı akıbete uğrayacağından endişelenerek güvenecekleri ve teselli
bulacakları bir nokta bulmak için vaziyetin açıklığı ve hakikat hakkında durmadan bilgi istiyorlar.
...
M. Kemal
ATABE, c. 2, s. 35
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi. Ankara, Eylül 1978, Sayı: 77, Belge No: 1684
Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: T.C. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Doğumunun 100. Yılında
Atatürk Yayınları: 17, Ankara, 1981, s. 94-95
Mustafa Onar, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları I, T.C. Kültür Bakanlığı Atatürk Dizisi: 45, Ankara. 1995, s.55
Atatürk'ün Sadrazam'ın bir Ermeni özerkliği esasını kabul etmesinin doğu vilayetlerinde kabul
görmediği konusunda Komutanlar ve Valilere çektiği 3 Haziran 1919 tarihli telgrafı.
Komutanlara ve Valilere
...
... Paris’e gitmeye hazırlanan heyetin (Barış Görüşmeleri Heyeti) görüşüyle milli vicdanın kesin talebi arasında
tam uygunluk şarttır. Aksi takdirde millet, gayet zor vaziyette ve telafi edilemez oldubittiler karşısında kalabilir.
Bu endişeyi doğuran sebepler şunlardır: Sadrazam Paşa hazretleri, bilinen açıklamasında, bir Ermeni özerkliği
esasını kabul etmiş olduğunu bildirdi. Bunun sınırını belirtmedi. Bundan doğu vilayetleri halkı tabii ki üzüldü ve
durumun açıklanmasını istemek zorunda kaldı. Toplanmış olan Saltanat Şurası’nda da hemen herkese milli
bağımsızlığın korunmasını ve milletin mukadderatının bir milli şuraya verilmesini istediği halde, yalnız
hükümetin dayandığı İtilaf ve Hürriyet Fırkası adına Reis Sadık Bey’in yazılı ifadesinde İngiltere’nin himayesi
teklif edildi. Geniş bir Ermenistan özerkliğini ve devletin bir yabancı himayesini kabul etmesi meselelerinde
milli arzu ile şimdiki hükümetin görüşü arasında mutabakat olmadığı görülüyor. Sadrazam Paşa
hazretleriyle beraberinde hareket edecek olan heyetin milletin haklarını savunmada takip edeceği esaslar ve
program milletçe bilinmedikçe arz edilen noktalarda endişeye düşmekten kaçınılamaz. Bu suretle vilayetlerdeki
ve çevrelerindeki Müdafaai Hukuku Milliye, Reddi İlhak cemiyetlerinin temsilci heyetleri ve henüz teşkilatını
tamamlayamayan yerlerde de belediye heyetleri Sadrazam Paşa hazretlerine ve doğrudan doğruya padişaha
telgraflarla müracaat ederek, milli tam bağımsızlığın dokunulmazlığının ve milli çoğunluğun haklarının
korunmasının milletçe esas şart olduğunu açıklamalı ve buna göre gidecek heyetin savunma esaslarının millete
resmen ve açıkça bildirilmesini istemelidir.
...
Mustafa Kemal
Kemal Atatürk, Nutuk, Yay, Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ata. Arş. Mrk, Ankara-2000, s. 19-20.
ATABE, c. 2, s. 355-356.
...
(Doğu Karadeniz Bölgesi’nde) Hrıstiyan unsurları şımartıp çılgınca vaziyetlere sokan Rum ve Ermeni
kundakçıları, asayişi yabancılara karşı bozuk göstermek ve işgal ve müdahaleyi davet etmek ve bilhassa yabancı
subayların bulunduğu yerlerde hükümetle hiç temas etmemek, doğruca yabancılara müracaat etmek gibi
muameleler ve İslamlar aleyhine olaylar çıkartılması gibi tutum ve davranışlarını sürdürüyorlar... Rum ve
Ermeni komitacılarıyla, bunların ileri gelenleri, devamlı şekilde temasta bulundukları İngiliz subayları ile
bazı Amerikan memurlarından çok yüz buluyorlar.
...
Van vilayetine gelince; adi olaylar dikkat çekmektedir. Ermenistan ve Gürcistan ile sınırları olan bu üç vilayetin
(Van, Erzurum, Trabzon) doğusunda ve Kafkas tarafında Ermenilerin faaliyet ve hazırlığı vardır.
...
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Haziran 1953. Sayı: 4. Vesika No: 64
Harbiye Nezareti’ne
Merzifon kazasındaki Rumlarla İngiliz subayları hakkındaki istihbarata ek olarak bu defa Amasya sancağından
aldığım bilgide ancak tehcir sırasında Merzifon’da esasen çokça kalan Ermenilerin bu kez başka yerlerden
de gelenler ve göçten dönenler yüzünden miktarlarının daima artmakta olduğu ve bunların dışardan da satın
almaya teşebbüs etmeleri ve iki ay önce Patrikhaneden gönderilen Bedros Lerzon adında eğitim görmüş iki genç
Ermeni’nin siyasi meselelerle uğraştıklarının duyulduğunu, Merzifon Amerikan Mektebi’ne getirilen eşya
sandıklarının üzerinde Otoman Amerikan markaları görüldüğünden bunların herhalde silah olduğunda
şüphe bırakmıştır.
...
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Eylül 1953. Sayı: 5. Vesika No: 101
Harbiye Nezareti’ne
1. Kosor mevkilerine geldiklerini 24 Mayıs 1919 tarih ve 132 numaralı şifre ile arz ettiğim silahlı üç yüz
Ermeni’nin gelişi sınırlarımıza tecavüz maksadıyla olmayıp, Oltu hükümetini kurmak fikriyle geldikleri, halbuki
Oltu Müslüman Şura’nın kendilerini şimdilik ve ancak misafir olarak kabul edebileceklerini çünkü Şura’nın
ahalinin seçimiyle kurulmuş olduğundan ahalinin kendilerini bu şekilde kabul edebileceklerini bildirmesi
üzerine, gelen Ermeni asker ve jandarmasının geriye gittiği ve içlerinden o yöreden olan birkaç tanesinin iskan
ettirildikleri anlaşılmıştır. Bundan başka on beş subay ve çeşitli sınıflardan oluşan beş yüz kadar bir Ermeni
kuvveti Sarıkamış’a gelmiş, bu kuvvetten dördüncü alaya bağlı iki subayla yüz kadar erin sınır civarındaki Rum
köylerinin koruması için Rumların yaptığı müracaat üzerine Karaurgan’a geldikleri anlaşılmıştır....
2. Ermenilerin Kars ve Sarıkamış’ta on bin asker yığdıkları ve elebaşı Antranik’in de otuz bin kuvvetle Van
istikametine indiğine dair Erzurum vilayetinden sıhhat derecesi henüz ortaya çıkmamış kaydıyla bilgi almış ve
konunun araştırılmasını 15. Kolordu’ya emretmiştim. Kolordu Kumandalığı’ndan gelen son bilgiye göre, İngiliz
subayları tarafından sevk ve idare edilen altı bin kişi oldukları tahmin edilen Ermeni kuvvetinin Nahcivan
ve havalisini işgal ettikleri ve elebaşı Antranik haberinin bu olayın yanlış anlaşılması olduğu bildirilmiş ve
bunlardan beraberlerinde top ve makineli tüfek bulunan yüz kişilik bir Ermeni kuvvetinin de Diyadin bölgesinde
ve sınırın Kafkas tarafındaki Kürt köylerine taarruz etmiş ise de Mollaömer’de mağlup olarak çekildikleri ve
keyfiyetin makamınıza da bildirildiğinin anlaşılmış olduğu arz olunur.
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Haziran 1953. Sayı: 4. Vesika No: 83
Atatürk'ün, Iğdır'dan Bayezit'e gelen bir İngiliz subayının Ermenilerle ilgili faaliyetlerine dair
Harbiye Nezareti'ne yazdığı 12 Haziran 1919 tarihli yazısı.
Harbiye Nezareti’ne
Erzurum vilayetinden aldığım bilgide, 5.6.1919 günü yanında bir Ermeni tercümanı olan bir İngiliz subayı
Iğdır’dan Bayezit’e gelerek, Mutassarıf’a: İngiltere himayesinde teşekkül eden Ermenistan’a Bayezit
havalisinin de bırakıldığını, ancak Konferans kararlarının kendisine tebliğ edilmiş olduğunu ve bir aya kadar
on beş bin Ermeni muhacirinin Ermeni düzenli birlikleri himayesiyle eski yurtları olan Bayezit sancağına
sevk edileceğini bildirmiştir. Mutasarrıfı hükümetten bu konuda resmi bir tebligat almamış olduğunu, eğer
muhacirlerin dönmesi kararlaştırılırsa, kabul şeklinin hükümetçe alınan tedbirleri kapsayan eldeki talimatname
dairesinde olabileceğini, bununla birlikte Bayezit sancağı muhacirlerinin on beş bin olmayıp ancak yedi, sekiz
bin kadar olduğu, silahlı Ermeni askeriyle de gelmelerine hacet olmadığı cevabını vermiş.... Bu bölgeler
hakkında yaptığım resmi ve özel araştırmaya göre de, Doğu vilayetlerinden bir karış toprağın bile
Ermenistan’a bırakılmasının mümkün olmayacağı, bir tek Ermeni askerinin sınırımızın bu tarafına
geçmesinin ateşle karşılık göreceği ve ancak hükümetler arasında kararlaşacak ve hiçbir yerde çoğunluk
oluşturmamak üzere Ermeni muhacirlerinden isteyenlerin memleket dahiline hükümetin kefil olması ve adli
teminatı altında kabul edilebileceği bence de uygun görüldüğünden, ona göre gereğinin yapılması arz olunur.
ATABE, c. 2, s. 373
Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Haziran 1953. Sayı: 4. Vesika No: 8
Atatürk'ün Pasinler kazasının Isısu köyü civarında biri gövdesinden ikiye ayrılmış, diğeri altı
yerinden süngü ve kurşunla yaralanmış, yaklaşık on beş yaşındaki bir çocuğun da burun, göz
ve kulakları kesilmiş olmak üzere vahşice ve gaddarca katledilmiş üç Müslüman cesedi
bulunduğuna dair Harbiye Nezareti'ne gönderdiği 12 Haziran 1919 tarihli yazısı.
Harbiye Nezareti’ne
Havza, 12 Haziran 1919
29.5.1919'da Pasinler kazasının Isısu köyü civarında biri gövdesinden ikiye ayrılmış, diğeri altı yerinden süngü
ve kurşunla yaralanmış, yaklaşık on beş yaşındaki bir çocuğun da burun, göz ve kulakları kesilmiş olmak üzere
vahşice ve gaddarca katledilmiş üç Müslüman cesedi bulunmuştur.
... Olay hakkında Erzurum İngiliz temsilcisinden alınan yazılı cevapta, bu cinayetin Oltu'nun on sekiz
kilometre kadar doğusundaki Pernos köyünün eski sakinlerinden olan Ermeniler tarafından yapılmış
olmasının muhtemel olduğu ... Bu biçarelerin cesetlerinde görülen vahşet ve acımasızlık belirtilerinden de
yapanların Ermeni olduğuna ihtimal verdireceği bildirildiği anlaşılmaktadır. Adı geçen temsilci, 1918 senesinde
Ermenilerin ailelerini ve aciz olanları geriye gönderdikten sonra silahlı gençleriyle kurdukları çeteler vasıtasıyla
bilhassa Erzurum ve havalisi halkını feci bir surette katlettikleri, şimdi Savunma Bakanlığı'nda bulunan resmi
belgelerle bütün dünya gözünde ortaya serilmiş ve dolayısıyla Pernos köyünde yapıldığı ihbar edilen katliamın
olmadığı ve sırf cinayeti örtmek için yazılmış olduğuna şüphe bulunmadığına dair cevap verildiği
bildirilmektedir. Hakikaten cinayet İngiliz temsilci tarafından bildirildiği şekilde kabul edildiği takdirde,
Türkiye'ye dönmek üzere sınıra yaklaşan bu Ermenilerin hala vahşet ve cinayetlerine devam edecekleri ve
Müslümanları birer birer imhadan geri durmayacakları hakkındaki Doğu vilayetleri halkının korku ve
kanaatleri doğrulanmakta. ...
- ATABE, c. 2, s. 374
Atatürk'ün Culfa ve Nahçivan tarafındaki Ermeniler İslamlara karşı son derece gaddar ve
haince davrandıklarına dair Erzurum Valiliği'ne gönderdiği 15 Haziran 1919 tarihli yazısı.
Erzurum Vilayeti’ne
15 Haziran 1919
1. Culfa ve Nahçivan tarafındaki Ermeniler İslamlara karşı son derece gaddar ve haince davranmakta ve
İslamların silahlarını toplamak için şiddet göstermekte imişler. ...
2. Ermeniler yakında Rus Bolşevikleriyle Azerbaycan Türk Ordusunun gelerek kendilerini mahvedeceklerini
düşünerek hiçbir yardımları dokunmayan İngilizlere lanet okuyorlarmış.
...
ATABE, c. 2, s. 381
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri. Derleyen: Nimet Arslan. Cilt:IV. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 32.
Mustafa Onar. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları I, T.C. Kültür Bakanlığı Atatürk Dizisi: 45, Ankara. 1995. s.71-72.
16 Haziran 1919
...
Kürtlerin devletten ayrılarak İngilizlerin himayesinde bağımsız Kürdistan kurmaları teorisini tasvip
etmem. Çünkü bu teori, muhakkak Ermenistan lehine İngilizler tarafından tertip edilmiş bir plandır.
Bayazıt sancağına resmen gelen ve beraberinde bir Ermeni subayı bulunan İngiliz temsilcisi, o havalinin
Ermenistan olduğu ve bu keyfiyetin tebliği kararlaştırılmış olduğundan, Ermeni askerleri himayesinde Ermeni
muhacirlerinin dönmeye başlayacağını resmen bildirdi. Tabii ki bunu reddettim ve edeceğim.
...
Mustafa Kemal
- ATABE, c. 2, s. 388-389.
- Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara. 1996, s. 31-35, Belge No: 11.
...
2. Doğu vilayetleri halkının, Ermeni çetelerinin acımasızlığına ve taarruzlarına hedef olmuş, en büyük
felaketi görmüş bir unsur olmak sıfatıyla, birlik ve fedakarlık lüzumunu en önce takdir ettikleri iftiharla
görülmektedir. Fakat Anadolu’nun öteki tarafları böyle değildir. Siyasi zümrelerin şimdiye kadar menfaatleri
uğrunda halkı oyuncak kabul etmiş olmaları, ahalide her türlü teşkilata karşı bir tür çekingenlik doğurmuştur.
...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 2, s. 390-391.
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara. 1996, s. 40-44, Belge No: 13.
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Derleyen: Nimet Arsan, Cilt: IV, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1964, s. 34-35.
Atatürk'ün, İtilaf Devletlerinin Doğu illerini Ermenilere hediye etmelerinin, ülkenin geleceği
için büyük tehlike olduğuna dair Bitlis Valiliği'ne yazdığı 17 Haziran 1919 tarihli yazısı.
17 Haziran 1919
...
2. Doğu vilayetlerimizin hemen hepsinde kurulup şekillenmiş olan işbu Müdafaai Hukuku Milliye ve Reddi-i
İlhak Cemiyeti’nin vilayetinizde de açılıp açılmadığını yazınızdan çıkartamadım. Düşmanlarımızın Türk ve
Kürdün ezici çoğunluğuna rağmen doğu vilayetlerimizi Ermenilere hediye ettikleri er ve geç İzmir gibi ve belki
de daha feci bir akıbete uğrayacağı pek muhtemeldir. Milletin ortak azim ve iradesini aleme ilan edecek, fiili bir
tecavüz ve sapma karşısında namus ve bağımsızlığını savunacak kudretli bir milli teşkilatın tamamlanamamış
olmasını, Van ve Bitlis gibi Ermenilerce hedef alınmış sınır vilayetlerimizin yakın geleceği bakımından çok acı
ve tehlikeli görmekteyim.
...
3. Ordu Müfettişi
Padişahın Fahri Yaveri
Tuğgeneral
Mustafa Kemal
ATABE, c. 2, ss. 393.
Atatürk’ün Özel Arşivinden Seçmeler IV, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara. 1996, s. 45-47, Belge No: 14.
Atatürk'ün Amerikalı Miss Suckot adındaki bir kadının Diyarbekir'den Silvan'a giderek
dolaştığı Ermeni köylerinde Ermeni nüfus miktarı hakkında araştırma yaptığına dair, Erzurum
Valiliği'ne yazdığı 19 Haziran 1919 tarihli yazı.
Erzurum Vilayeti’ne
19 Haziran 1919
13. Kolordu’nun verdiği bilgiye göre, Amerikalı Miss Suckot adındaki bir kadın Diyarbekir’den Silvan’a
giderek Beşiri kazasına dönmüştür.
Adı geçen, dolaştığı Ermeni köylerinde Ermeni nüfus miktarı hakkında araştırma yapmaktadır.
ATABE, c. 2, s. 399
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Derleyen: Nimet Arsan, Cilt: IV, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1964, s. 37.
Mustafa Onar. Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları I, T.C. Kültür Bakanlığı Atatürk Dizisi: 45, Ankara. 1995. s.79.
Atatürk'ün Doğu illerindeki Ermeni olayları hakkında 15. Kolordu Komutanlığı'na yazdığı 24
Haziran 1919 tarihli istihbarat bilgileri.
24 Haziran 1919
1. Ermeni Hükümeti Cumhuriyesi’nin hali hazırda üç tümen askeri varmış, gönüllülerden bir dördüncü tümen
kurulması arzu olunuyormuş. Fakat kimse icabet etmediğinden mümkün olmamış.
2. Mevcut tümenler iki taburlu ikişer piyade alayından mürekkep olup taburda dört makineli tüfek ve iki dağ
topu varmış; bütün Ermeni ordusunda altı adet sahra topu bulunuyormuş.
3. Tümenlerin mevcudu sekiz yüz eri geçmemiş olup sahra toplarının hayvanları olmadığından katırla harp
edilmekte imiş.
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Derleyen: Nimet Arsan, Cilt: IV, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1964, s. 44-45.
Atatürk'ün Sivas'taki 25 kadar Amerikan okulunun yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar
Ermeni öğrenci bulunduğuna dair, Bekir Sami Bey'e Temmuz 1919'da yazdığı yazı.
...
Eğitimin yaygınlaştırılıp genelleştirilmesinden maksat nedir? İlk hatırımıza gelen, memleketin her tarafında
Amerikan mekteplerinin tesisidir. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas’ta 25 kadar müessese meydana
getirmişlerdir ki, yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar Ermeni talebe vardır. Dolayısıyla Osmanlı ve İslami
eğitimin yaygınlaştırılıp genişletilmesi ile bu teşebbüsün birleştirilmesi şekli nasıl olacaktır?
...
Mustafa Kemal
- ATABE, c. 3, s. 244
- ,
Atatürk'ün Paris Konferansı ve Doğu illerindeki Ermeni hakimiyeti hakkında Harbiye Nazırı
Ferid Paşa ile 5 Temmuz 1919'da telgraf başında yaptığı konuşma
5 Temmuz 1919
Dünkü telgrafınızda Paris Konferansı kararlarına boyun eğmekten başka yapılacak bir şey görülmediği beyan
buyuruluyordu. Bu kararlar nelerdir? Ajansların en son tebligatı milli bağımsızlığımızı ve mukadderatımızı pek
ümitsiz bir halde gösteriyor. Mesela Paris Konferansı Trakya, Pontus, İzmir, Kilikya meselelerini devletin
aleyhine olarak tayin etmiş ve Doğu Vilayetleri’nde de Ermenistan hakimiyetini kabul ve teyid eylemiş ise bu
kararlara boyun eğmek için vekalet ve yetkiyi alan ve takdir eden kimlerdir? Sadrazam Paşa hazretleri vatan
ve milletin mukaddes hukukunu imha eden bu fena vaziyetleri önlemek ve gidermek için ne gibi olumlu ve
maddi teminatla ve ümitle dönüyorlar?
...
...
Devlet ve milletimizin parçalanması ve Ermeni ve Yunan esaretine düşülmesi söz konusudur. Altı yüz elli
sene efendilik eden bir milletin ve onun başında mübarek bir hanedanın köle mevkiine düşmesi kolay bir
hadise değildir.
...
3. Ordu Müfettişi
Fahri Yaveri Hazreti Şehriyari
Mustafa Kemal
Ermenistan'a vaat edilmiş olduğunu bilmekle, heyecan ve galeyanda bulunan Doğu Vilayetleri ahalisi arasından
çıkıp gelmek hususundaki teklifi devletlerini yerine getirmede şahsi irademi kullanmaktan manen ve maddeten
yasaklanmış bulunuyorum. Vaziyetin takdirini bilinen kavrayışınıza ve yüksek etkin görüşünüze arz eylerim
efendim.
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 1 Haz. Nimet Arsan, T.İ.T.E. yayını, Ankara, 1981, s. 27,28
Atatürk'ün, vatan ve milletin Yunan ve Ermeni emellerine kurban edilmesine mani olmak üzere
resmi ve askeri sıfatından istifa ettiğine dair, Kolordu Komutanlarına gönderdiği 8 Temmuz
1919 tarihli yazısı.
Kolordu Kumandanlarına
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emellerine kurban
etmemek için açılan milli mücahede uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmaya resmi ve askeri
sıfatım artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes gaye için milletle beraber nihayete kadar çalışmaya
mukaddesatım adına söz vermiş olduğum için pek aşığı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve
istifa ettim. Bundan sonra mukaddes milli gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sinei millette
mücadele eden bir fert olarak bulunmakta olduğumu tekmil Müdafaai Milliye ve Reddi İlhak cemiyetlerine ve
mülkiye merkezleri ile askerlik şubeleri vasıtasıyla vatanın en ücra köşesine kadar tebliğ ve anlatılmasına
aracılığınızı ve hızlı vatanperverane yardımlarınızı hasseten rica ederim.
3. Ordu Müfettişi
Fahri Yaveri Şehriyari
Mirliva
Mustafa Kemal
23 Temmuz 1919
...
Osmanlı tebaasından olan Rum ve Ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve yardımın neticesiyle de, milli
namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan başlıyarak, nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar
küstahane tecavüzlere koyuldular.
...
Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu Vilayetleri’mizde “Ermenistan”, Adana ve Kozan
havalisinde “Kilikya” adı ile yine Ermenistan; Batı Anadolu’nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan;
Trakya’da payitahtımızın kapısına kadar keza Yunanistan; Karadeniz sahillerimizde “Pontus” Krallığı ve ondan
sonra vatanın kalan kısımlarında da yabancı işgal ve himayesi gibi, artık 650 seneden beri bağımsız olarak
saltanat sürmüş ve tarihi doğruluk ve yiğitliğini, vaktiyle Hindistan sınırına, Afrika’nın ortasına ve Macaristan’ın
batısına kadar yürütmüş olan bu milletin, esarete, kölelik payesine indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih
sayfasını kapatarak ebediyet mezarına defnetmek gibi, insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet esaslarıyla
bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
...
Ermenistan’a gelince: Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivan’dan Oltu’ya kadar bütün İslam ahaliye
baskı ve bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar. Sınırlarımıza kadar İslamları mahva mahkum ve
göçe mecbur ederek Doğu Vilayetleri’miz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve bir taraftan
da 400 bin olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermenisini bir dayanak olmak üzere memleketimize sürmek
istiyorlar.
...
Şurada acıklı bir hakikat olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde külliyetli yabancı parası ve birçok
propagandalar cereyan ediyor. Bundaki gaye, pek aşikardır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, milli
emelleri felce uğratmak, Yunan, Ermeni emellerini ve vatanın bazı mühim kısımlarını işgal gayelerini
kolaylaştırmaktır.
...
ATABE, c. 3, s. 183-186
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. BAsımevi, Ankara, Ekim 1982 Sayı:82, Belge No: 1786.
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika: 38. s 926-931.
Atatürk'ün İzmir'in işgali ve Ermeni istilası tehlikelerinden doğan Erzurum Kongresi'nin hiçbir
siyasi akımla ilgisi olmadığına dair, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa'Ya yazdığı 3 Ağustos
1919 tarihli yazısı.
3 Ağustos 1919
... Milli cereyanın hakiki ve kati sebepleri, İzmir vakalarından, Ermeni istilası tehlikelerinden doğmuş olup
Erzurum Kongresi’nin bütün ruh ve gayesi İttihatçılığın, İtilafçılığın, velhasıl particilikle her türlü siyasi
cereyanların üzerindedir.
...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 252.
Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Vatan Neşriyat, İstanbul, 1953, s. 139-140
Atatürk’ün Toplanmamış Telgrafları, Derleyen: Dr. Utkan Kocatürk, Edebiyat Yayınevi, Ankara, 1971. s. 9-10.
7 Ağustos 1919
Mütareke yapıldıktan sonra gittikçe artan anlaşma tanımaz muameleler ve İzmir, Antalya, Adana ve havalisi gibi
memleketimizin önemli kısımlarının fiilen işgali ve Aydın vilayetinde yapılan tahammül edilmez Yunan faciaları
ve Ermenilerin Kafkasya içinde sınırlarımıza kadar dayanan İslam katliamı ve imhası siyasetiyle istila
hazırlıkları gibi hadiseler karşısında kendini en yakın ve en kanlı tehlikeler karşısında ... gören Doğu Anadolu
vilayetlerinin mukaddesatını bizzat korumak gayesiyle yapılan Erzurum Kongresi 7 Ağustos 1919 tarihinde
çalışmasına son vererek aşağıdaki kararları aldı:
1. Trabzon vilayeti ve Canik sancağı ile Vilayatı Şarkıye adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir,
Mamuretilaziz (Elazığ), Van, Bitlis vilayetleri ve bu saha dahilindeki bağımsız sancaklar, hiçbir sebep ve bahane
ile yekdiğerinden ve Osmanlı camiasından ayrılmak imkanı tasavvur edilmeyen bir bütündür.
...
ATABE, c. 3, s. 239
Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı'nın Başlatılmasına Dair Belgeler, ATASE Yayınları, Ankara, 1999, s. 219-223
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları
Atatürk'ün, yurdun Ermeni ayakları altında çiğnenmesine ve ulusumuzun Ermenilere tutsak
olmasına olur verecek hiçbir Müslüman düşünülemeyeceğine dair, Şeyh Mahmut Efendi'ye
yazdığı 13 Ağustos 1919 tarihli yazısı.
...
Yurdumuzun Ermeni ayakları altında çiğnenmesine ve ulusumuzun Ermenilere tutsak olmasına olur verecek
hiçbir Müslüman düşünülemez. Düşmanlarımızın her yerdeki davranışları hep yurdun parçalanması ve
ulusumuzun tutsak olması amacına yöneliktir. Ulustan güç almayan ve tutsak durumunda bulunan hükümet
beceriksizlikten başka bir eylem gösterememiştir.
...
...
Bugün Doğu İllerimizin Ermenilere armağan edilmek için direnildiğini bilmektesiniz. Ulusa dayanmayan
İstanbul’daki hükümetin, bütün bu düşman saldırıları karşısında beceriksiz ve hiç durumunda kalarak ulus
haklarını ve ülkeyi savunamamakta olduğu kesinleşmiştir. Bu nedenle, ulusumuzun varlığını ve birliğini bütün
dünyaya göstermek ve haklarımızın kişisel kararlarla yok olmasına izin veremeyeceğimizi anlatmak amacı ile ...
resmi orun ve sanımdan ayrılarak ulusun içinde ve ulusla birlikte çalışmaktan başka çıkar yol görmedim ve
askerlikten ayrıldım.
...
Mustafa Kemal
...
... Ateşkes Antlaşmasından sonra İtilaf Devletleri, devlet ve ulusumuzun haklarına hiçbir zaman uymayıp
ülkemizi ve Doğu İllerimizi Ermenilere vermek, Batı illerimizden İzmir gibi en bayındır yerleri Rumlara
armağan etmek, Karadeniz kıyılarında bir Pontus Rum hükümeti kurmak çabalarına düştüler. Bir yandan da
İngilizler, Diyarbakır ve çevresi halkını kandırarak türlü türlü yönler vermeye kalkıştılar.
...
... Anadolu ve Rumeli’nin bütün illerinde Müdafaa-i Hukuk dernekleri kurulmuştur. Doğu Anadolu illeri ve
bağımsız sancakları delegelerinden oluşmak üzere Erzurum’da bir kongre yapıldı. Böylece bütün Doğu Anadolu
halkı birleşti. ...
Birkaç güne dek Anadolu ve Rumeli illerinden oluşmak üzere Sivas’ta genel bir kongre toplanacaktır. Böylelikle
de bütün ulus birlik olarak haklarını savunacak duruma gelecektir. ...
... Çalışma ve çabalarınızla o yörede örgütün sunduğum tüzüğüne uygun olarak en kısa sürede kurulacağına ve
İngilizlerin ulusumuzu parçalamaya ve ülkemizi Ermeni ayakları altında çiğnetmeye yönelik entrikalarına olanak
verilmeyeceğine inanıyorum.
...
Mustafa Kemal
Dersaadet’te çeşitli partilerin Amerika heyetine verilmek üzere aldıkları kararlar burada Heyeti Temsiliye’mizce
son derece üzüntü ve acı verici görüldü. Çünkü birinci maddede Ermenistan’a Doğu Vilayetleri’nden arazi
bırakılması söz konusu olmaktadır. Halbuki ezici çoğunluğu Türk ve Kürt olan bu vilayetlerden bir karış
toprağın bile Ermeniler hesabına kaydının bugün için fiilen mümkün olamayacağı şöyle dursun, unsurlar
arasındaki nefret ve intikam hissinin dehşet ve şiddeti, Osmanlı Ermenilerinin geri gelmesi halinde bile vilayetler
dahilinde yoğun olarak iskanlarını tehlikeli göstermektedir. Dolayısıyla suç işlememiş Osmanlı Ermenilerine
yapılacak bir şey olamayacaktır. Üçüncü maddede Erzincan ve Sivas arasında yoğun bir Ermenilik hayali
ilimsizlik ve vukufsuzluktan başka bir şey değildir. Harpten evvel bile buralarda oturanlar, büyük kısmı Türk ve
küçük kısmı Zaza denilen Kürtlerden ve pek az da Ermenilerden ibaret idi. Bugün ise varlığından bahsedilecek
miktarda Ermeni yoktur, dolayısıyla bu gibi cemiyetler yetkilerini takdir etmeli ve bir iş yapmak isterlerse hiç
olmazsa Harbiye ve Hariciye Nezaretlerinin barış hazırlıkları arasında yaptığı resmi istatistik ve grafiklere olsun
müracaat zahmetinden kaçınmamalıdır. İşbu telgrafın aynen İstanbul’a gönderilmesini rica ederiz.
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 288
Kemal Atatürk, Nutuk, c.I. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, s 100.
Tamim
Görevi: Osmanlı illerinde çeteler kurmak ve yönetmek, mitingler ve propagandalar yapmaktır. ...
...
...
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, ABD İnceleme Heyeti Raporu konusunda Müdafaai Hukuk Cemiyeti Erzurum
Merkez Heyeti'ne yazdığı 24 Ağustos 1919 tarihli yazısı.
Alınan sağlam bilgilere göre Dersaadet'teki Amerika inceleme heyeti, raporlarını Amerika'ya göndermişlerdir.
Raporlarında sözü edilen esas noktaların aşağıdaki gibi olduğu anlaşılmıştır.
...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 302
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Eylül 1978 Sayı:77, Belge No: 1695.
Kastamonu Komutanı Albay Osman ve Vali Vekili Ferid Bey'le Telgraf Görüşmesi
Eylül 1919
...
(Mustafa Kemal): Ermenistan Cumhuriyeti denmekle maruf Erivan ve Nahcivan Ermenileri kendilerini
hakikaten bir devlet olmuş zannıyla bazı mertebe vaziyetler almaya kalkıştı.... Son günlerde Nahcivan civarında
Azerbaycan İslam kuvvetleriyle Ermenilerin yegane tümeni karşı karşıya geldi, vuku bulan mühim bir
muharebede Ermeniler tamamen dağıldılar ve perişan oldular ve bunun neticesinde Nahcivan'da bir İslami
hükümet teşekkül etti. Ermenistan Cumhuriyeti'nin gösterdiği kabiliyetsizlik Avrupa ve bilhassa Amerika
nezdinde tamamen meydana çıkmıştır.
Ermenilerin bağımsız bir hükümet olarak devlet idare edemeyeceklerine kanaat eylemişlerdir. Belki Osmanlı
hükümetinin bir vilayet veya eyaleti olabilir, denilmektedir. Hele memaliki mahrusei şahane (padişahın ülkesi)
dahilinde öteden beri ortaya atılan Ermenistan muhtariyeti ve sair gibi teklifler artık tamamen kuvvetini
kaybetmiştir. Adana havalisinde Fransızlara yaslanan Ermeniler de son günlerde asık yüzler görmeye
başladılar. ...
...
ATABE, c. 4, s. 97
Sivas Kongresi'nde Kongre Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Tarafından Yapılan Açış Konuşması
4 Eylül 1919
...
Doğuda Ermeniler Kızılarmağa kadar genişleme hazırlıklarına ve şimdiden sınırlarımıza kadar dayanan
katliam siyasetine başladı.
...
... Doğuda son harbin her türlü sıkıntı ve acılarını görmüş ve bilhassa Ermenilerin vahşet ve zulümlerine sahne
olmuş yaslı sınır vilayetlerimiz milli namus ve bağımsızlığı kurtarmak maksadıyla Müdafaa Hukuku Milliye,
Muhafazai Hukuku Milliye cemiyetleri kurdular. ...
...
- ATABE, c. 3, s. 311, 312
Osmanlı memleketinin herhangi bir parçasında bağımsız birer Rumluk ve Ermenilik teşkili
gayesine yönelik harekata karşı Ermenilere toprak verilmesine karşı birlikte müdafaa ve
mukavemet meşru esası kabul edildiğine dair, Sivas Kongresi kararı, 11 Eylül 1919
11 Eylül 1919
...
3. Osmanlı memleketinin herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve bilhassa vatanımız içinde
bağımsız birer Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelik harekata karşı Aydın, Manisa, Balıkesir
cephelerinde milli mücahedelerde olduğu gibi birlikte müdafaa ve mukavemet meşru esası kabul edilmiştir.
4. Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün Müslüman olmayan unsurların her türlü hukuki
eşitlikleri tamamıyla mahfuz olduğundan, adı geçen unsurlara siyasi hakimiyetimizi ve toplumsal dengemizi
bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir. ...
...
ATABE, c. 3, s. 361
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları: 408, Ankara,
1981, s. 45-50.
Atatürk'ün Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve himayesi altında milli izzeti nefsimizi
yaraladıklarına dair, Müşir Fuat Paşa'ya yazdığı 17 Eylül 1919 tarihli yazısı.
Paşa Hazretleri,
Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve himayesi altında nasıl milli izzeti
nefsimizi yaraladıklarını, ne suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına aldıklarını buradan tekrarla,
bütün milletle beraber kan ağlayan saf ve hamiyetli kalbinizi kederlendirmek istemem. Bu nankör ırkların
küstahlıklarına eklenen İtilaf devletlerinin hak tanımaz muameleleri ve vatanımızı parçalama kararları, nihayet
İzmir feci vakası ile mahvolma tehlikesi ve esaret alçaklığı karşısında kalan bu matemzede koca milletin temiz
vicdanında bir birlik uyandırdı.
...
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları: 408, Ankara,
1981. s. 68-73.
Atatürk'ün, Doğu illerini gezen General Harbord'un yönelttiği Ermenilerle ilgili sorulara ne
gibi cevaplar verdiğine dair, 15. Kolordu Komutanlığı'na gönderdiği 21 Eylül 1919 tarihli
yazısı.
General Harbord, maiyetiyle dün buraya geldi. Kendi arzusu üzerine gayet gizlice 3-4 saat kadar konuştuk.... Adı
geçenin sorduğu soruların başlıcaları şunlardır:
...
...
...
2. Memleketimizde yaşayan bütün Müslüman olmayan unsurlarla olduğu gibi Ermenilere de hiçbir kötü
kastımız yoktur. Bilakis onların her türlü tabiiyet haklarına tamamen riayetkarız. Bunun aksi olarak
yayınlar, düzmeceden ve İngilizlerin aldatmacasından ibarettir.
...
... General, ayrıca, Erzurum'da kırk bin kişilik bir kuvvetin toplanarak Ermenistan'a taarruz ve bu şekilde
Turanilik gayesinin elde edilmesine çalışılacağı hakkında söylentiler mevcut olduğunu ifade etmiştir. Cevaben,
bunun katiyen asıl ve esası olmadığı ve tekmil Doğu Vilayetleri'ndeki kuvvetin on bin kadar bulunduğu ifade
edilmiştir. Refakatlerindeki Hüseyin Bey'i Erzurum Heyeti Merkeziyesi'yle temasa getirerek, oradaki Ermeni
facialarının hala mevcut eserlerinin gösterilmesi uygun olur. Hüseyin Bey'e icap eden şeyler söylenmiştir,
Efendim. Mustafa Kemal.
- ATABE, c. 4, s. 82, 83
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Derleyen: Nimet Arsan, Cilt: IV, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1964, s. 72-73.
...
... Milleti yabancı ihtiraslarına feda eden bu kabinenin milli arzuya aykırı olarak mevkiinde kalması, pek büyük
felaketler çekmekte ve hazırlamaktadır. Bütün cihan, mülkü hümayunlarında sükun ve asayişi beklerken
vilayetlere çekilen telgrafnamelerle, bir taraftan itaat eden aşiretleri ahali fertleri üzerine teşvik ile beraber,
memaliki şahanenizin karışıklık içinde ve yardıma muhtaç olduğunu resmen beyan ederek yabancı müdahalesini
davet eyleyen, diğer taraftan Doğu Vilayetleri'nde geniş bir Ermenistan teşkiline ve Toros silsilesinin güneyinde
kalan yerleri terke hazır bulunduğunu ifade ile, dahili ve harici düşmanlarımızın emellerini destelemek ve tatmin
etmek isteyen bir kabinenin iktidar mevkiinde kalmasını zat ve mülükü hümayunlarınızın düşmanlarınızdan
başka hiç kimse arzu etmez.
...
Anadolu ve Rumeli Heyeti Temsiliyesi
namına
Mustafa Kemal
- ATABE, c. 4, s. 92
Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı'nın Başlatılmasına Dair Belgeler, ATASE Yayınları, Ankara, 1999, s. 348-356
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika No:99. s. 1007-1009.
Ateşkes sonrasında hükümetimizin Adana ili ile Antep, Maraş, Urfa sancaklarını bırakma güçsüzlüğünde
bulunması, bu yörede Fransız ve İngiliz koruyuculuğu altında Ermeni işgalini ve örgütlenmesini
kesinleştirmiş ve bunlar, o il ve sancakları Ermenileştirmek amacı ile bir yıla yakın bir süre çalışma
göstermiş ve çok üzücü ki, büyük çoğunluğu kendilerinde olmasına karşın, şimdiye dek örgütten yoksun
bulunan Türklerin bireysel özverililikleri verimli olmamış ve her gün saldıran Ermeniler, çalışmalarını amaçları
doğrultusunda yürütmüşlerdir.
...
A. Fransız ve İngiliz görevlileri ile Ermeni komitelerinin ve oralarda bulunan Ermeni topluluğunun açıktan
açığa Müslümanların haklarına saldırmaları.
D. İslam halkın az zamanda ekonomik ve başka baskılarla yok edilmesi ve öldürülmesi ve göçe zorlanması.
E. Aralarına aşamalı olarak sokulan bölücülükle İslam halkının yabancı koruyuculuğunu istemek zorunda
bırakılması.
...
Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Derneği
Heyeti Temsiliyesi
Atatürk'ün, 24 Eylül 1919'da General Harbord'a verdiği muhtıranın Ermenilerle ilgili bölümü.
24 Eylül 1919
...
Eski zamanlardan beri ortak bir hayat yaşadığımız Müslüman olmayan unsurlar, İtilaf devletleri tarafından
kendilerine gösterilen teveccühten cesaret alarak, millet ve devletin itibar ve haklarına açık hücumlara başladılar.
...
Kendileriyle çok uzun bir zaman bir arada yaşadığımız Müslüman olmayan vatandaşlarımız (Ermeniler, Rumlar,
Yahudiler vs.) hakkında en iyi niyetlerle samimi duygular beslemekten ve onları da bizimle tam bir eşitlikte
düşünmekten başka bir görüşümüz veya hissiyatımız yoktur. Mutlak surette inanıyoruz ki, eğer memleket, ta
içinde şimdiye kadar faaliyette bulunan kötü tesirler ve telkinlerden kurtulursa, İmparatorluğun çeşitli ırkları
birbirleriyle tam bir barış içinde yaşacaklar ve ortak, mesut ve müreffeh bir hayat süreceklerdir.
...
Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti'ne karşı dostça olmayan hiçbir niyetimiz yoktur.... Bu yeni devletteki
Ermeniler, Ermeni müfreze kumandanının emirleriyle, Müslüman unsuru imha etmek üzere faaliyette
bulunuyorlar. Bu emirlerin suretlerini gözlerimizle gördük. Erivan'daki Ermenilerin, Müslümanların imha
siyaseti güttükleri ve bu kanlı vahşet dalgasının sınırlarımıza kadar genişlediği, sınırlarımızın, öbür taraftan,
ölümden kaçan sayısız Müslümanla dolu olmasıyla da teyit edilmiş oluyor. Diğer taraftan, Erivan hükümeti,
sınırın bu tarafında top ateşi açmak suretiyle doğrudan doğruya tahrik faaliyetlerine de kalkışmıştır.
İngilizler, bu hareketlerin cereyanı esnasında, bir yandan Ermenilerin Müslümanlara karşı tutumlarını teşvik
ettiler, hatta onları bu konuda kışkırttılar, diğer taraftan Ermenilerin tecavüzlerini bize sayıp döktüler ve bunları
tahammül edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komşu devlete saldırarak misillemede bulunmaya bizi
zorladılar. Fakat biz hakikatin kendini göstereceğinden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammül ettik ve
İngilizlerin öfkelerini fark etmemiş göründük. Hakikaten, bizi Ermenilere saldırmaya teşvik eden ve bu şekilde
kendi bölüklerini o topraklara gönderebilmelerini sağlayacak bir ortam yaratmayı planlayan İngilizlerin
tutumlarını meydana çıkarabileceğimizi düşündük. İngilizlerin bütün bu manevraları, Kafkasya'yı boşaltmaları
mecburiyetini hissettikten sonra, onların subay ve temsilcileri tarafından başlatıldı.
...
...
Atatürk'ün, Tasviri Efkar gazetesi muhabirinin sorusu üzerine, bir karış vatan toprağının bile
Ermeni işgaline bırakılamayacağına dair, 17 Ekim 1919 tarihli cevabı.
17 Ekim 1919
- Avrupaca teşkili tasavvur edilen Büyük Ermenistan hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Ermenistan sınırı ne
olabilir?
Mustafa Kemal:
Mütareke'nin yapıldığı tarihteki sınırımız dahilinde kalan vatan kısımlarından bir karış toprağın Ermenistan
hükümetine ilhakına millet katiyen razı değildir. Ben de bu meselede şüphesiz, bütün milletin düşündüğünden
başka türlü düşünemem.
- ATABE, c. 4, s. 322
,Atatürk'ün, Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin demeci üzerine, 21 Ekim 1919 tarihli İleri,
Tasviri Efkar, Yenigün ve İradei Milliye gazetelerinde yayımlanan açıklaması.
Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin Mektubu Üzerine İleri, Tasviri Efkar, Yenigün ve İradei Milliye
Gazetelerinde Yayımlanan Açıklama
21 Ekim 1919
Ermeni Patriği Zaven Efendi geçenlerde Teologos gazetesinde yayımladığı bir mektubunda, birçok Ermeni
ailelerinin, son milli harekattan korkarak Erzincan, Erzurum, Samsun, İzmit ve Adapazarı gibi Anadolu
havalisinden göç etmekte olduklarını öne sürüyor ve bu şekilde milletin sırf milli haklarını müdafaa emeliyle
vücuda getirdiği birliği, bir Ermeni veya Gayrimüslim unsurlar aleyhtarlığıyla şaibedar etmek istiyor. Bunun
için, hakikati bu kere ayrıca açıklamaya mecburiyet görülmüştür.
Evvela: Erzincan ve Erzurum havalisinden göç eden katiyen hiçbir Ermeni ailesi yoktur.
...
... Birkaç zengin aile, kendilerince emin gördükleri bir tarafa hanelerini nakletmişler ise de, bu da, Mütareke'den
beri Adana ve havalisinde ve bağımsız Ermenistan'daki çoğunluğu temin için, Ermeni komiteleri ile bizzat
Patrikhane'nin teşviklerine kapılan ailelerdir.
Anadolu'da genel asayiş ve unsurlar arasında barış ve dostluğun ne kadar emin ve memnuniyet verici olduğunu,
geçenlerde Anadolu'yu baştan başa dolaşmış olan General Harbord'un riyaseti altındaki Amerika Araştırma
Heyeti ile Fransız Temsilcisi Binbaşı Labonne ve keza Amerikalı Mr. Brown ve Harbiye Nezareti'nde Fransız
irtibat subayı Yüzbaşı Leatle ve Fransız Fevkalade Komiserliği maiyetinde Meur ve Sivas Jandarma Mıntıka
Müfettişi Binbaşı Brunot'nun raporları tasdik ve ispat eyleyeceği üzere, Patrik Vekili Zaven Efendi'nin Teologos
gazetesinde ne maksatla yayımladığı malumunuz bulunan mektubun muhteviyatına lüzumundan fazla
ehemmiyet atfetmeyi lüzumsuz görürüz.
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 108-109.
Mustafa Kemal
ATABE, c. 4, s. 365
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Eylül 1978 Sayı:77, Belge No: 1695.
Atatürk'ün, Osmanlı sınırları dışında kurulacak bir Ermeni devleti hakkında, 25 Ekim 1919
tarihli Le Temps gazetesinde yayınlanan cevabı.
25 Ekim 1919
...
- Ermeni meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Erzurum ve Van, Bitlis vilayetlerinden pek sınırlı şekilde bir
miktar arazi terkine razı mıdırlar?
Mustafa Kemal:
...
- ATABE, c. 4, s. 384
Atatürk'ün, asker korumasında Kayseri'den Kilikya'ya sevk edilecek olan 800 Ermeni'ye yönelik
herhangi bir olumsuz hareketin olmaması için Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya gönderdiği 1
Kasım 1919 tarihli yazısı.
1 Kasım 1919
...
2. Sekiz yüz Ermeni, asker muhafazasında Kayseri'den Kilikya'ya kadar naklolacağı ve bunların işgal bölgesine
asker muhafazasında sevk olunacağı duyulmuş olup, bu halin haklarında bugün türlü türlü zulümler cereyan eden
ve bütün Adana Müslüman kamuoyuna pek büyük kötü tesir yapacağı muhakkak olduğundan, Kayseri Ulukışla
yoluyla şimendiferle sevkinin münasip olacağı düşünülmektedir. Keyfiyetin ona göre değiştirilmesine
devletlerinin yardımı ehemmiyetle rica olunur.
Atatürk'ün, İngiliz işgal kuvvetinin tahliye ettiği Maraş'a Fransız kuvvetleri girmekte ve oradaki
Ermeniler vasıtasıyla Müslüman kardeşlerimize karşı bir katliam icra etmekte olduklarına dair,
Malatya Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi'ne gönderdiği 1/2
Kasım 1919 tarihli yazısı.
1/2Kasım 1919
Mütareke şartlarına muhalif olarak İngiliz işgal kuvvetinin tahliye ettiği Maraş'a Fransız kuvvetleri girmekte
ve oradaki Ermeniler vasıtasıyla Müslüman kardeşlerimize karşı bir katliam icra etmekte oldukları haber
alındı. Cemiyetimizin Nizamnamesi doğrultusunda haksız işgale karşı birlikte ve ittifakla müdafaa esası kabul
edilmiş olduğundan, oradan imdat isteyen din kardeşlerimize karşı Malatya'nın münasip coğrafyası hasebiyle
derhal yardım icrası icap ettiğinden, Elbistan kazasıyla orada toplanan milli kuvvetlere yardım edilerek, Kuvayi
Milliye'nin civar mahallerde takviyesiyle milli müdafaanın muvaffakiyetinin temini lazımdır. Mühimmat ve
mitralyöz buradan yarın sevk edilecektir. Düşmanın imdat kuvveti almadan önce uzaklaştırılması gereklidir. ...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 5, s. 63
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Ocak 1997 Sayı:103, s. 72-73.
Atatürk'ün Maraş'taki Ermeni katliamları ve Fransız hükümeti arasında, birtakım Ermeni
fedaileri bulunduğuna dair, Elaziz Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi'ne gönderdiği
3 Kasım 1919 tarihli yazısı.
... Maraş'ın canhıraşane imdatlarına mümkün olan maddi yardımları dahi hızlandırmak icap eder, Fransız
hükümeti arasında, birtakım Ermeni fedaileri dahi mevcuttur....
ATABE, c. 5, s. 79
Atatürk'ün, İtilaf devletleri ile Rum ve Ermenilerin ortak ve yardımcısı olan bazı vatan haini
siyasi partilerin Meclisi Mebusan'a girmekten korkarak, Meclis'in sırf milli teşkilat
mensuplarına ait olduğuna dair haber yaydıklarına dair, 15. Kolordu Komutanlığı'na
gönderdiği 4/5 Kasım 1919 tarihli yazısı.
...
... Osmanlı tabiiyetini notalarla reddeden Rum ve Ermeni unsurlarının isyan vaziyetlerini de bu vaziyete
ilave etmek lazım gelir.
...
... İtilaf devletleri ile Rum ve Ermenilerin ortak ve yardımcıları bazı vatan haini siyasi partimizin Meclisi
Mebusan'a girmekten korkarak, bunun sırf milli teşkilat mensuplarına ait olduğuna dair haberler yaymaları....
...
- ATABE, c. 5, s. 94, 95
Atatürk'ün, Maraş'ı işgal eden Fransız kıtalarının yüzde yirmisinin Fransız Cezayirli, geri
kalanınınsa Osmanlı Ermenilerinden meydana gelen fedailerden oluştuğuna dair, Bursa'da 56.
Tümen Kumandanlığı'na yazdığı 7 Kasım 1919 tarihli yazısı.
Maraş'tan alınan sağlam malumatta, Maraş'ı işgal eden Fransız kıtalarının yüzde yirmisi Fransız Cezayirli
olup, geri kalanı Osmanlı Ermenilerinden meydana gelen fedailerdir. Bunlar şehirde namuslu İslam
kadınlarına taarruz etmekte ve Müslüman ahaliye zulüm ve işkence yapmaktadır. Dükkanlar bütünüyle
kapalı, ahali heyecandadır. ...
...
ATABE, c. 5, s. 94, 95
Atatürk'ün Kürt Teali Cemiyeti'nin Ermeniler lehine çalıştığına dair Harput Valiliği'ne yazdığı
8 Kasım 1919 tarihli yazısı.
... Kürtleri Osmanlı camiasından ayırmak, İngiliz boyunduruğuna sevk etmek, neticede Doğu Anadolu'muzu
Ermenilere çiğnetmeye yol açacak olan Kürdistan Teali Cemiyeti gibi zararlı bir teşkilatın vicdan yerine
yabancı parası taşıyan birkaç serserinin memleketimize ekmek istedikleri fesat tohumunun Dersim'de revaç
bulmuş olması üzüntü vericidir.
... Meselenin layık olduğu ehemmiyetle nazarı dikkate alınarak ayrılıkçı cereyanlara meydan verilmemesi,
herkesçe bilinen vatanperver gayretlerinizden beklenmektedir.
ATABE, c. 5, s. 128.
Kilikya'da, Küçük Ermenistan teşkilinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik,
10 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
10 Kasım 1919
...
15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa'nın, Fransızların Kilikya'da yerleşmeleri, Urfa, Ayıntap, Maraş'ın
işgaline ait son icraatları, Diyarbekir'in hiç olmazsa güney kısımlarının da işgali ile bir emrivaki husule getirerek
Küçük-Ermenistan teşkili gayesini hedefledikleri hakkındaki pek isabetli görüşleri üzerine, Küçük - Ermenistan
teşkiline ve Kilikya'nın Fransızlar tarafından tamamen işgaline mani olmak için, mülkiye memurlarının ve
askeriyenin el ele vererek Adana vilayetinde ve bağımsız sancaklarda karşı koyma vasıtalarını
hazırlamaları ve hazır bulundurmaları bütün alakadarlara yazıldı.
Mustafa Kemal
(ve üç imza)
ATABE, c. 5, s. 129
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.51.
Atatürk'ün, Adana'da oturan Ermenileri başımıza musallat eden Fransa'nın hiçbir vakit
dostumuz olamayacağına dair, Bursa'da 56. Tümen Kumandanı Bekir Sami Beyefendi'ye
yazdığı 10 kasım 1919 tarihli yazısı.
... Zatıalinize, Yunanlıları İzmir'den atın diyen Fransız, bunun evvela siyaseten, sonra bizim için şimdilik
maddeten mümkün olmadığını bildiği için, dalkavukluk ederek, teveccüh kazanmak için söylemiştir. Haksız yere
Adana'da oturan Ermenileri başımıza musallat eden, şimdi de Urfa, Ayıntap, Maraş'ı işgal eden bir devlet, hiçbir
vakit dostumuz değildir. Bugün dostumuz yoktur. Ancak dostumuz, milli birliğimiz, teşkilatımızdır, efendim.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923, c.1, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. 1992, s. 107-110.
Türk İstiklal Harbi, c.II, 2. Kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1964, s. 348.
Adana vilayeti sınırında Ermeni Fransız askeri tarafından yapılan zulümler dolayısıyla
alınacak tedbirler hakkında 11 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
11 Kasım 1919
...
Adana vilayeti sınırında Ermeni Fransız askeri tarafından yapılan zulümler dolayısıyla alınacak tedbirler
hakkında 11. Tümen Kumandanı Mümtaz ve Kilikya Kumandanı Binbaşı Kemal Beylerle irtibat tesis olunması,
Niğde Heyeti Merkeziyesi'ne cevaben yazıldı.
...
Mustafa Kemal
(Ve üç imza)
ATABE, c. 5, s. 133
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.52-53.
Atatürk'ün Ermenileri maşa olarak kullanmak suretiyle Fransızlar tarafından işgal edilen
Adana, Maraş ve Urfa'daki Ermeni olayları hakkında yayınladığı 12 Kasım 1919 tarihli
İngilizce bildiri.
Ayıntap, Maraş ve Urfa'nın İşgali Üzerine İngilizce Bildiri
12 Kasım 1919
...
Türkiye'nin bölünmesine yol açmak düşüncesi ile Yunanlıların işgaline terk edilen Aydın vilayetinde uygulanan
katliamlar, baskı ve zulümler ve imha politikaları, Ermenileri maşa olarak kullanmak suretiyle Fransızlar
tarafından işgal edilen Adana vilayeti dolayları ile Maraş ve Urfa mevkilerinde uygulananlarla aynıdır....
...
- ATABE, c. 5, s. 142
Ulukışla'nın Ömerli köyü civarında yedi Müslümanın, Ermeni Fransız askerleri tarafından
katledildiğine dair, 13 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
13 Kasım 1919
Ulukışla'nın Ömerli köyü civarında yedi Müslümanın, Çiftehan civarındaki Ermeni Fransız askerleri tarafından
katli dolayısıyla bu gibi hallerin tekrarına meydan verildiği takdirde aynen karşılığına girişileceğinin Kilikya
Fransız Başadministratörlüğü'ne tebliği lüzumu Harbiye Nazırı Cemal Paşa'dan istirham olundu.
Mustafa Kemal
(ve dört imza)
ATABE, c. 5, s. 146
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.54-55.
Ermeni zulümlerini görmek üzere milletlerarası bir heyetin Adana'ya yollanması isteğinin,
Cemal Paşa vasıtasıyla merkezi hükümete bildirildiğine dair, 16 Kasım 1919 Heyeti Temsiliye
kararı.
16 Kasım 1919
...
Adana'da Fransızlar ve Ermeniler tarafından yapılan zulümlerin ve tecavüzlerin artmasından dolayı
hükümetçe tesirli tedbirler alınması ve muktedir bir valinin süratle yollanması, mümkün olursa Ermeni
zulümlerini görmek üzere milletlerarası bir heyetin Adana'ya yollanması, merkezi hükümete Cemal Paşa
vasıtasıyla bildirildi.
...
Mustafa Kemal
(ve dört imza)
ATABE, c. 5, s. 170
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.57-59.
Atatürk'ün Fransızların işgal ettiği Maraş, Urfa ve Ayıntap'taki Ermeni katliamlarına dair, 16
Kasım 1919'da yazdığı protestoname.
Protestoname
16 Kasım 1919
... Türkiye'nin taksimine yol bulmak emeliyle Yunanlılar'a işgal ettirilen Aydın vilayetindeki kıtal, baskı ve imha
fecaatlerinin, şimdi de Ermenileri alet eden Fransızların işgal ettiği Adana vilayetinde, Maraş, Urfa ve Ayıntap'ta
aynen yapılması, bütün bu siyasi haksızlıklara bir ek teşkil ediyor....
...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 108-109.
Atatürk'ün, Erzurum ve Sivas kongreleri kararları ile Ermenistan'a bir karış toprak bile terk
etmeyeceği hakkında Çürüksulu Mahmut Paşa'ya gönderdiği 17 Kasım 1919 tarihli yazısı.
... 31 Ekim 191 tarihli Tasviri Efkar gazetesinde "Bosfor" gazetesi yazarlarından birine vaki beyanatı
devletlerinde, "Ermenilerin fazla taleplerine hak vermeksizin sınırlarda bazı düzeltmelerin icrasına razı oluruz"
denildiğini okuduk. Doğu Anadolu'da Ermenistan lehine toprak tavizlerinde bulunulacağı vaadini kapsayan bu
cümlenin Sulh Komisyonu üyelerinden bir devlet ricali tarafından sarf edilmiş bulunmasının, Doğu Anadolu
ahalisinin pek haklı olarak son derece teessüf ve infialine yok açtığını beyan eyleriz. Milletin Erzurum ve Sivas
kongreleri kararları ile Ermenistan'a bir karış toprak bile terk etmeyeceğini...
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika No:196. s. 1155.
Atatürk'ün, 22 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye toplantısında, Ermenilerle ilgili konuşması.
...
Reis (Mustafa Kemal) Paşa: Demek Ermenilerin İslamlara fenalık yapabileceklerini itiraf ediyorlar. Kaynağı
neresi? Fransız gazeteleri mi yazdı? Yoksa salahiyet sahibi bir diplomat mı? Onu anlayalım.
...
ATABE, c. 5, s. 245.
Heyet-i Temsiliye Tutanakları, Haz. Uluğ İğdemir, T.T.K. Yayını, Ankara, 1989, s. 83-88.
Atatürk'ün, Paris Sulh Konferansı'na gitmek üzere Suriye'den hareket ederek Heyeti Temsiliye
ile fikir alışverişinde bulunmak üzere Sivas'a uğrayan Suriye ve Ermenistan Fransız Fevkalade
Komiseri Fransuva Jur Piko ile yaptığı özel görüşme hakkında, 15. Kolordu Kumandanı Kazım
Karabekir'e yazdığı 7 Aralık 1919 tarihli yazı.
Paris Sulh Konferansı'na gitmek üzere Suriye'den hareket eden ve milli emelleriniz ve taleplerimiz hakkında
yakından malumat hasıl etmek ve Heyeti Temsiliye ile fikir alışverişinde bulunmak üzere Sivas'a uğrayan Suriye
ve Ermenistan Fransız Fevkalade Komiseri Fransuva Jur Piko ile vaki olan özel konuşmada, milletin kati
emellerinin ve taleplerinin Sivas Kongresi Beyannamesi'nde yer aldığı izah edilerek; Kilikya, Urfa, Maraş ve
Ayıntab'ın, Mütarekename hilafına işgal ve buralarda Ermeniler tarafından yapılmakta olan zulümler,
Fransızların Osmanlı hükümeti memurlarına reva gördükleri aşağılayıcı muamele tarzı şiddetle protesto olunmuş
ve bu haksız işgallerin bertaraf edilmesini milletin katiyen talep eylediği ve bu maksat uğrunda bütün maddi ve
manevi kuvvetlerini sarf etmeye azmetmiş olduğu bildirilmiştir. Adı geçen, cevaben: Daha hareketinden evvel
Ermeni kıtalarının yeni işgal olunan mahallerden çekilmesini emreylediğini, Fransızların, Devleti Aliyenin
bağımsızlığını tanıdıklarını ve bunun teminini arzu eylediklerini, Adana'da iktisadi menfaat teminine karşılık
Maraş, Ayıntap, Urfa havalisi ile beraber Kilikya'nın da Fransızlar tarafından tahliye edilmesinin ve bu konuda
Sulh Konferasında diğer devletler işgallerinin kaldırılmasına çalışmalarının muhtemel bulunduğu, sırf şahsi
görüşleri olmak ve bir gizlilik kaydı altında bulunmak şartıyla söyledi. Ve bizden, Adana'da ve Urfa, Maraş,
Antep'te, milli teşkilatımıza eskisi gibi devam etmekle beraber Fransızlar aleyhine silahlı bir isyan, bir kalkışma
çıkarılmamasını rica etti. Biz de buna karşılık, kendileri ve Ermeniler tarafından sebebiyet verilmedikçe İslami
ahalinin silahlı tecavüzlerde bulunmamaları vasıtalarına girişeceğimizi ve fakat sebebiyet verdikleri halde
mesuliyetin kendilerine geri döneceğini söyledik.... Söz konusu konuşmadan hasıl eylediğimiz kanaate göre
Fransızlar, Doğu'da, Türkiye lehinde harekette kendilerini menfaatkar görmektedirler.
...
... Ermeniler veya Fransızlar tarafından sebebiyet verilmedikçe, tarafınızdan silahlı tecavüzlerde
bulunulmamasını tavsiye eder ve fakat vatan mukadderatının dayanak noktası olan milli birliği sağlamlaştırmaya
ve milli teşkilatımızı genişletmeye ve takviye etmeye son derece gayretle çalışılmasını ... talep eyleriz ...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 132-133.
Atatürk'ün, Ermenilerin muhtemel katliamlarına karşı, büyük bir harekete hazır bulunulması
için Kilikya Mıntıkası Kuvayi Milliye Kumandanı Binbaşı Kemal Bey'e yazdığı 8 Aralık 1919
tarihli yazı.
8 Aralık 1919
... Silahlı bir baskın yapamadığınıza üzülmeyiniz. Zira Fransız Komiseri George Nicola ile yapılan
görüşmemizde, onlar halka zulmetmeyeceklerini ve Ermenileri geri çekeceklerini, biz de buna karşılık silahlı bir
tecavüzde bulunmayacağımızı vaat etmiştik. Sizin silahlı bir baskın yapamayışınız bu bakımdan bir isabet
olmuştur. Fakat kazanılan fırsatlardan istifade ederek teşkilatı kuvvetlendirip büyük bir harekete hazırlanmak
gayemiz ve ilkemiz olmalıdır.
Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınları. İstanbul, 1997, s. 334.
12 Aralık 1919
...
Ermenilerin tecavüzleri Fransızlar tarafından önleneceğinden kendileri tarafından bir tecavüz olmadıkça silahlı
tecavüzden kaçınılması Adana Heyeti Merkeziyesi'ne cevaben yazıldı....
...
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.75-76.
Atatürk'ün, Fransızların, Ermeni çetelerini işgal bölgelerinden geri çekeceklerine dair vaatte
bulunmasından dolayı, Müslüman ahalinin Ermenilere yönelik silahlı bir tecavüz yapmaması
hakkında Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Bey'e yazdığı 15 Aralık 1919 tarihli yazı.
... Milli teşkilatın takviyesine ihtimam buyurunuz. Fransızlar, Müslüman ahaliye asla zulüm ve baskı
yapmayacaklarına, Osmanlı hükümeti memurlarının haklarına tecavüz eylemeyeceklerine, Ermeni çetelerini
işgal bölgelerinden geri çekeceklerine dair vaat vermiş olduklarından, Müslüman ahali ve milli teşkilat
tarafından silahlı bir tecavüz vaki olmamalıdır. Fakat Fransızlar veya Ermeniler sebebiyet verirse, her türlü
karşılık meşru ve vatanidir. Bunu ahaliye, ora Heyeti Merkeziyesi'ne böylece anlatırsınız....
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 137.
Atatürk'ün Sivas'taki 25 kadar Amerikan okulunun yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar
Ermeni öğrenci bulunduğuna dair, Bekir Sami Bey'e Temmuz 1919'da yazdığı yazı.
...
Eğitimin yaygınlaştırılıp genelleştirilmesinden maksat nedir? İlk hatırımıza gelen, memleketin her tarafında
Amerikan mekteplerinin tesisidir. Çünkü daha şimdiden yalnız Sivas’ta 25 kadar müessese meydana
getirmişlerdir ki, yalnız bir tanesinde bin beş yüz kadar Ermeni talebe vardır. Dolayısıyla Osmanlı ve İslami
eğitimin yaygınlaştırılıp genişletilmesi ile bu teşebbüsün birleştirilmesi şekli nasıl olacaktır?
...
Mustafa Kemal
- ATABE, c. 3, s. 244
Atatürk'ün Paris Konferansı ve Doğu illerindeki Ermeni hakimiyeti hakkında Harbiye Nazırı
Ferid Paşa ile 5 Temmuz 1919'da telgraf başında yaptığı konuşma
5 Temmuz 1919
Dünkü telgrafınızda Paris Konferansı kararlarına boyun eğmekten başka yapılacak bir şey görülmediği beyan
buyuruluyordu. Bu kararlar nelerdir? Ajansların en son tebligatı milli bağımsızlığımızı ve mukadderatımızı pek
ümitsiz bir halde gösteriyor. Mesela Paris Konferansı Trakya, Pontus, İzmir, Kilikya meselelerini devletin
aleyhine olarak tayin etmiş ve Doğu Vilayetleri’nde de Ermenistan hakimiyetini kabul ve teyid eylemiş ise bu
kararlara boyun eğmek için vekalet ve yetkiyi alan ve takdir eden kimlerdir? Sadrazam Paşa hazretleri vatan
ve milletin mukaddes hukukunu imha eden bu fena vaziyetleri önlemek ve gidermek için ne gibi olumlu ve
maddi teminatla ve ümitle dönüyorlar?
...
...
Devlet ve milletimizin parçalanması ve Ermeni ve Yunan esaretine düşülmesi söz konusudur. Altı yüz elli
sene efendilik eden bir milletin ve onun başında mübarek bir hanedanın köle mevkiine düşmesi kolay bir
hadise değildir.
...
3. Ordu Müfettişi
Fahri Yaveri Hazreti Şehriyari
Mustafa Kemal
Ermenistan'a vaat edilmiş olduğunu bilmekle, heyecan ve galeyanda bulunan Doğu Vilayetleri ahalisi arasından
çıkıp gelmek hususundaki teklifi devletlerini yerine getirmede şahsi irademi kullanmaktan manen ve maddeten
yasaklanmış bulunuyorum. Vaziyetin takdirini bilinen kavrayışınıza ve yüksek etkin görüşünüze arz eylerim
efendim.
Atatürk'ün, vatan ve milletin Yunan ve Ermeni emellerine kurban edilmesine mani olmak üzere
resmi ve askeri sıfatından istifa ettiğine dair, Kolordu Komutanlarına gönderdiği 8 Temmuz
1919 tarihli yazısı.
Kolordu Kumandanlarına
Mübarek vatan ve milleti parçalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emellerine kurban
etmemek için açılan milli mücahede uğrunda milletle beraber serbest surette çalışmaya resmi ve askeri
sıfatım artık mani olmaya başladı. Bu mukaddes gaye için milletle beraber nihayete kadar çalışmaya
mukaddesatım adına söz vermiş olduğum için pek aşığı bulunduğum yüce askerlik mesleğine bugün veda ve
istifa ettim. Bundan sonra mukaddes milli gayemiz için her türlü fedakarlıkla çalışmak üzere sinei millette
mücadele eden bir fert olarak bulunmakta olduğumu tekmil Müdafaai Milliye ve Reddi İlhak cemiyetlerine ve
mülkiye merkezleri ile askerlik şubeleri vasıtasıyla vatanın en ücra köşesine kadar tebliğ ve anlatılmasına
aracılığınızı ve hızlı vatanperverane yardımlarınızı hasseten rica ederim.
3. Ordu Müfettişi
Fahri Yaveri Şehriyari
Mirliva
Mustafa Kemal
23 Temmuz 1919
...
Osmanlı tebaasından olan Rum ve Ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve yardımın neticesiyle de, milli
namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan başlıyarak, nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar
küstahane tecavüzlere koyuldular.
...
Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu Vilayetleri’mizde “Ermenistan”, Adana ve Kozan
havalisinde “Kilikya” adı ile yine Ermenistan; Batı Anadolu’nun İzmir ve Aydın havalisinde Yunanistan;
Trakya’da payitahtımızın kapısına kadar keza Yunanistan; Karadeniz sahillerimizde “Pontus” Krallığı ve ondan
sonra vatanın kalan kısımlarında da yabancı işgal ve himayesi gibi, artık 650 seneden beri bağımsız olarak
saltanat sürmüş ve tarihi doğruluk ve yiğitliğini, vaktiyle Hindistan sınırına, Afrika’nın ortasına ve Macaristan’ın
batısına kadar yürütmüş olan bu milletin, esarete, kölelik payesine indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih
sayfasını kapatarak ebediyet mezarına defnetmek gibi, insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet esaslarıyla
bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
...
Ermenistan’a gelince: Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivan’dan Oltu’ya kadar bütün İslam ahaliye
baskı ve bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar. Sınırlarımıza kadar İslamları mahva mahkum ve
göçe mecbur ederek Doğu Vilayetleri’miz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve bir taraftan
da 400 bin olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermenisini bir dayanak olmak üzere memleketimize sürmek
istiyorlar.
...
Şurada acıklı bir hakikat olmak üzere arz edeyim ki, memleketimizde külliyetli yabancı parası ve birçok
propagandalar cereyan ediyor. Bundaki gaye, pek aşikardır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, milli
emelleri felce uğratmak, Yunan, Ermeni emellerini ve vatanın bazı mühim kısımlarını işgal gayelerini
kolaylaştırmaktır.
...
ATABE, c. 3, s. 183-186
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. BAsımevi, Ankara, Ekim 1982 Sayı:82, Belge No: 1786.
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika: 38. s 926-931.
Atatürk'ün İzmir'in işgali ve Ermeni istilası tehlikelerinden doğan Erzurum Kongresi'nin hiçbir
siyasi akımla ilgisi olmadığına dair, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa'Ya yazdığı 3 Ağustos
1919 tarihli yazısı.
3 Ağustos 1919
... Milli cereyanın hakiki ve kati sebepleri, İzmir vakalarından, Ermeni istilası tehlikelerinden doğmuş olup
Erzurum Kongresi’nin bütün ruh ve gayesi İttihatçılığın, İtilafçılığın, velhasıl particilikle her türlü siyasi
cereyanların üzerindedir.
...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 252.
Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Vatan Neşriyat, İstanbul, 1953, s. 139-140
Atatürk’ün Toplanmamış Telgrafları, Derleyen: Dr. Utkan Kocatürk, Edebiyat Yayınevi, Ankara, 1971. s. 9-10.
7 Ağustos 1919
Mütareke yapıldıktan sonra gittikçe artan anlaşma tanımaz muameleler ve İzmir, Antalya, Adana ve havalisi gibi
memleketimizin önemli kısımlarının fiilen işgali ve Aydın vilayetinde yapılan tahammül edilmez Yunan faciaları
ve Ermenilerin Kafkasya içinde sınırlarımıza kadar dayanan İslam katliamı ve imhası siyasetiyle istila
hazırlıkları gibi hadiseler karşısında kendini en yakın ve en kanlı tehlikeler karşısında ... gören Doğu Anadolu
vilayetlerinin mukaddesatını bizzat korumak gayesiyle yapılan Erzurum Kongresi 7 Ağustos 1919 tarihinde
çalışmasına son vererek aşağıdaki kararları aldı:
1. Trabzon vilayeti ve Canik sancağı ile Vilayatı Şarkıye adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir,
Mamuretilaziz (Elazığ), Van, Bitlis vilayetleri ve bu saha dahilindeki bağımsız sancaklar, hiçbir sebep ve bahane
ile yekdiğerinden ve Osmanlı camiasından ayrılmak imkanı tasavvur edilmeyen bir bütündür.
...
ATABE, c. 3, s. 239
Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı'nın Başlatılmasına Dair Belgeler, ATASE Yayınları, Ankara, 1999, s. 219-223
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları
...
Yurdumuzun Ermeni ayakları altında çiğnenmesine ve ulusumuzun Ermenilere tutsak olmasına olur verecek
hiçbir Müslüman düşünülemez. Düşmanlarımızın her yerdeki davranışları hep yurdun parçalanması ve
ulusumuzun tutsak olması amacına yöneliktir. Ulustan güç almayan ve tutsak durumunda bulunan hükümet
beceriksizlikten başka bir eylem gösterememiştir.
...
...
Bugün Doğu İllerimizin Ermenilere armağan edilmek için direnildiğini bilmektesiniz. Ulusa dayanmayan
İstanbul’daki hükümetin, bütün bu düşman saldırıları karşısında beceriksiz ve hiç durumunda kalarak ulus
haklarını ve ülkeyi savunamamakta olduğu kesinleşmiştir. Bu nedenle, ulusumuzun varlığını ve birliğini bütün
dünyaya göstermek ve haklarımızın kişisel kararlarla yok olmasına izin veremeyeceğimizi anlatmak amacı ile ...
resmi orun ve sanımdan ayrılarak ulusun içinde ve ulusla birlikte çalışmaktan başka çıkar yol görmedim ve
askerlikten ayrıldım.
...
Mustafa Kemal
...
... Ateşkes Antlaşmasından sonra İtilaf Devletleri, devlet ve ulusumuzun haklarına hiçbir zaman uymayıp
ülkemizi ve Doğu İllerimizi Ermenilere vermek, Batı illerimizden İzmir gibi en bayındır yerleri Rumlara
armağan etmek, Karadeniz kıyılarında bir Pontus Rum hükümeti kurmak çabalarına düştüler. Bir yandan da
İngilizler, Diyarbakır ve çevresi halkını kandırarak türlü türlü yönler vermeye kalkıştılar.
...
... Anadolu ve Rumeli’nin bütün illerinde Müdafaa-i Hukuk dernekleri kurulmuştur. Doğu Anadolu illeri ve
bağımsız sancakları delegelerinden oluşmak üzere Erzurum’da bir kongre yapıldı. Böylece bütün Doğu Anadolu
halkı birleşti. ...
Birkaç güne dek Anadolu ve Rumeli illerinden oluşmak üzere Sivas’ta genel bir kongre toplanacaktır. Böylelikle
de bütün ulus birlik olarak haklarını savunacak duruma gelecektir. ...
... Çalışma ve çabalarınızla o yörede örgütün sunduğum tüzüğüne uygun olarak en kısa sürede kurulacağına ve
İngilizlerin ulusumuzu parçalamaya ve ülkemizi Ermeni ayakları altında çiğnetmeye yönelik entrikalarına olanak
verilmeyeceğine inanıyorum.
...
Mustafa Kemal
Dersaadet’te çeşitli partilerin Amerika heyetine verilmek üzere aldıkları kararlar burada Heyeti Temsiliye’mizce
son derece üzüntü ve acı verici görüldü. Çünkü birinci maddede Ermenistan’a Doğu Vilayetleri’nden arazi
bırakılması söz konusu olmaktadır. Halbuki ezici çoğunluğu Türk ve Kürt olan bu vilayetlerden bir karış
toprağın bile Ermeniler hesabına kaydının bugün için fiilen mümkün olamayacağı şöyle dursun, unsurlar
arasındaki nefret ve intikam hissinin dehşet ve şiddeti, Osmanlı Ermenilerinin geri gelmesi halinde bile vilayetler
dahilinde yoğun olarak iskanlarını tehlikeli göstermektedir. Dolayısıyla suç işlememiş Osmanlı Ermenilerine
yapılacak bir şey olamayacaktır. Üçüncü maddede Erzincan ve Sivas arasında yoğun bir Ermenilik hayali
ilimsizlik ve vukufsuzluktan başka bir şey değildir. Harpten evvel bile buralarda oturanlar, büyük kısmı Türk ve
küçük kısmı Zaza denilen Kürtlerden ve pek az da Ermenilerden ibaret idi. Bugün ise varlığından bahsedilecek
miktarda Ermeni yoktur, dolayısıyla bu gibi cemiyetler yetkilerini takdir etmeli ve bir iş yapmak isterlerse hiç
olmazsa Harbiye ve Hariciye Nezaretlerinin barış hazırlıkları arasında yaptığı resmi istatistik ve grafiklere olsun
müracaat zahmetinden kaçınmamalıdır. İşbu telgrafın aynen İstanbul’a gönderilmesini rica ederiz.
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 288
Kemal Atatürk, Nutuk, c.I. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, s 100.
Tamim
Görevi: Osmanlı illerinde çeteler kurmak ve yönetmek, mitingler ve propagandalar yapmaktır. ...
...
...
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, ABD İnceleme Heyeti Raporu konusunda Müdafaai Hukuk Cemiyeti Erzurum
Merkez Heyeti'ne yazdığı 24 Ağustos 1919 tarihli yazısı.
...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 3, s. 302
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Eylül 1978 Sayı:77, Belge No: 1695.
Kastamonu Komutanı Albay Osman ve Vali Vekili Ferid Bey'le Telgraf Görüşmesi
Eylül 1919
...
(Mustafa Kemal): Ermenistan Cumhuriyeti denmekle maruf Erivan ve Nahcivan Ermenileri kendilerini
hakikaten bir devlet olmuş zannıyla bazı mertebe vaziyetler almaya kalkıştı.... Son günlerde Nahcivan civarında
Azerbaycan İslam kuvvetleriyle Ermenilerin yegane tümeni karşı karşıya geldi, vuku bulan mühim bir
muharebede Ermeniler tamamen dağıldılar ve perişan oldular ve bunun neticesinde Nahcivan'da bir İslami
hükümet teşekkül etti. Ermenistan Cumhuriyeti'nin gösterdiği kabiliyetsizlik Avrupa ve bilhassa Amerika
nezdinde tamamen meydana çıkmıştır.
Ermenilerin bağımsız bir hükümet olarak devlet idare edemeyeceklerine kanaat eylemişlerdir. Belki Osmanlı
hükümetinin bir vilayet veya eyaleti olabilir, denilmektedir. Hele memaliki mahrusei şahane (padişahın ülkesi)
dahilinde öteden beri ortaya atılan Ermenistan muhtariyeti ve sair gibi teklifler artık tamamen kuvvetini
kaybetmiştir. Adana havalisinde Fransızlara yaslanan Ermeniler de son günlerde asık yüzler görmeye
başladılar. ...
...
ATABE, c. 4, s. 97
Sivas Kongresi'nde Kongre Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri Tarafından Yapılan Açış Konuşması
4 Eylül 1919
...
Doğuda Ermeniler Kızılarmağa kadar genişleme hazırlıklarına ve şimdiden sınırlarımıza kadar dayanan
katliam siyasetine başladı.
...
... Doğuda son harbin her türlü sıkıntı ve acılarını görmüş ve bilhassa Ermenilerin vahşet ve zulümlerine sahne
olmuş yaslı sınır vilayetlerimiz milli namus ve bağımsızlığı kurtarmak maksadıyla Müdafaa Hukuku Milliye,
Muhafazai Hukuku Milliye cemiyetleri kurdular. ...
...
Osmanlı memleketinin herhangi bir parçasında bağımsız birer Rumluk ve Ermenilik teşkili
gayesine yönelik harekata karşı Ermenilere toprak verilmesine karşı birlikte müdafaa ve
mukavemet meşru esası kabul edildiğine dair, Sivas Kongresi kararı, 11 Eylül 1919
11 Eylül 1919
...
3. Osmanlı memleketinin herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve bilhassa vatanımız içinde
bağımsız birer Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine yönelik harekata karşı Aydın, Manisa, Balıkesir
cephelerinde milli mücahedelerde olduğu gibi birlikte müdafaa ve mukavemet meşru esası kabul edilmiştir.
4. Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bütün Müslüman olmayan unsurların her türlü hukuki
eşitlikleri tamamıyla mahfuz olduğundan, adı geçen unsurlara siyasi hakimiyetimizi ve toplumsal dengemizi
bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir. ...
...
ATABE, c. 3, s. 361
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları: 408, Ankara,
1981, s. 45-50.
Atatürk'ün Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve himayesi altında milli izzeti nefsimizi
yaraladıklarına dair, Müşir Fuat Paşa'ya yazdığı 17 Eylül 1919 tarihli yazısı.
Paşa Hazretleri,
Mütareke gününden beri Rum ve Ermenilerin, İtilaf Devletleri teşvik ve himayesi altında nasıl milli izzeti
nefsimizi yaraladıklarını, ne suretle saltanat ve hükümet hakkını ayaklar altına aldıklarını buradan tekrarla,
bütün milletle beraber kan ağlayan saf ve hamiyetli kalbinizi kederlendirmek istemem. Bu nankör ırkların
küstahlıklarına eklenen İtilaf devletlerinin hak tanımaz muameleleri ve vatanımızı parçalama kararları, nihayet
İzmir feci vakası ile mahvolma tehlikesi ve esaret alçaklığı karşısında kalan bu matemzede koca milletin temiz
vicdanında bir birlik uyandırdı.
...
Atatürk'ün Özel Arşivinden Seçmeler, Hazırlayan: Genelkurmay Askeri Tarih ve Startejik Etüt Başkanlığı, Kültür Bakanlığı Yayınları: 408, Ankara,
1981. s. 68-73.
Atatürk'ün, Doğu illerini gezen General Harbord'un yönelttiği Ermenilerle ilgili sorulara ne
gibi cevaplar verdiğine dair, 15. Kolordu Komutanlığı'na gönderdiği 21 Eylül 1919 tarihli
yazısı.
21 Eylül 1919
General Harbord, maiyetiyle dün buraya geldi. Kendi arzusu üzerine gayet gizlice 3-4 saat kadar konuştuk.... Adı
geçenin sorduğu soruların başlıcaları şunlardır:
...
...
...
2. Memleketimizde yaşayan bütün Müslüman olmayan unsurlarla olduğu gibi Ermenilere de hiçbir kötü
kastımız yoktur. Bilakis onların her türlü tabiiyet haklarına tamamen riayetkarız. Bunun aksi olarak
yayınlar, düzmeceden ve İngilizlerin aldatmacasından ibarettir.
...
... General, ayrıca, Erzurum'da kırk bin kişilik bir kuvvetin toplanarak Ermenistan'a taarruz ve bu şekilde
Turanilik gayesinin elde edilmesine çalışılacağı hakkında söylentiler mevcut olduğunu ifade etmiştir. Cevaben,
bunun katiyen asıl ve esası olmadığı ve tekmil Doğu Vilayetleri'ndeki kuvvetin on bin kadar bulunduğu ifade
edilmiştir. Refakatlerindeki Hüseyin Bey'i Erzurum Heyeti Merkeziyesi'yle temasa getirerek, oradaki Ermeni
facialarının hala mevcut eserlerinin gösterilmesi uygun olur. Hüseyin Bey'e icap eden şeyler söylenmiştir,
Efendim. Mustafa Kemal.
- ATABE, c. 4, s. 82, 83
Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Derleyen: Nimet Arsan, Cilt: IV, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara, 1964, s. 72-73.
...
... Milleti yabancı ihtiraslarına feda eden bu kabinenin milli arzuya aykırı olarak mevkiinde kalması, pek büyük
felaketler çekmekte ve hazırlamaktadır. Bütün cihan, mülkü hümayunlarında sükun ve asayişi beklerken
vilayetlere çekilen telgrafnamelerle, bir taraftan itaat eden aşiretleri ahali fertleri üzerine teşvik ile beraber,
memaliki şahanenizin karışıklık içinde ve yardıma muhtaç olduğunu resmen beyan ederek yabancı müdahalesini
davet eyleyen, diğer taraftan Doğu Vilayetleri'nde geniş bir Ermenistan teşkiline ve Toros silsilesinin güneyinde
kalan yerleri terke hazır bulunduğunu ifade ile, dahili ve harici düşmanlarımızın emellerini destelemek ve tatmin
etmek isteyen bir kabinenin iktidar mevkiinde kalmasını zat ve mülükü hümayunlarınızın düşmanlarınızdan
başka hiç kimse arzu etmez.
...
- ATABE, c. 4, s. 92
Atatürk'ün Samsun'a çıkışı ve Kurtuluş Savaşı'nın Başlatılmasına Dair Belgeler, ATASE Yayınları, Ankara, 1999, s. 348-356
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika No:99. s. 1007-1009.
Ateşkes sonrasında hükümetimizin Adana ili ile Antep, Maraş, Urfa sancaklarını bırakma güçsüzlüğünde
bulunması, bu yörede Fransız ve İngiliz koruyuculuğu altında Ermeni işgalini ve örgütlenmesini
kesinleştirmiş ve bunlar, o il ve sancakları Ermenileştirmek amacı ile bir yıla yakın bir süre çalışma
göstermiş ve çok üzücü ki, büyük çoğunluğu kendilerinde olmasına karşın, şimdiye dek örgütten yoksun
bulunan Türklerin bireysel özverililikleri verimli olmamış ve her gün saldıran Ermeniler, çalışmalarını amaçları
doğrultusunda yürütmüşlerdir.
...
A. Fransız ve İngiliz görevlileri ile Ermeni komitelerinin ve oralarda bulunan Ermeni topluluğunun açıktan
açığa Müslümanların haklarına saldırmaları.
D. İslam halkın az zamanda ekonomik ve başka baskılarla yok edilmesi ve öldürülmesi ve göçe zorlanması.
E. Aralarına aşamalı olarak sokulan bölücülükle İslam halkının yabancı koruyuculuğunu istemek zorunda
bırakılması.
...
Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Derneği
Heyeti Temsiliyesi
Atatürk'ün, 24 Eylül 1919'da General Harbord'a verdiği muhtıranın Ermenilerle ilgili bölümü.
24 Eylül 1919
...
Eski zamanlardan beri ortak bir hayat yaşadığımız Müslüman olmayan unsurlar, İtilaf devletleri tarafından
kendilerine gösterilen teveccühten cesaret alarak, millet ve devletin itibar ve haklarına açık hücumlara başladılar.
...
Kendileriyle çok uzun bir zaman bir arada yaşadığımız Müslüman olmayan vatandaşlarımız (Ermeniler, Rumlar,
Yahudiler vs.) hakkında en iyi niyetlerle samimi duygular beslemekten ve onları da bizimle tam bir eşitlikte
düşünmekten başka bir görüşümüz veya hissiyatımız yoktur. Mutlak surette inanıyoruz ki, eğer memleket, ta
içinde şimdiye kadar faaliyette bulunan kötü tesirler ve telkinlerden kurtulursa, İmparatorluğun çeşitli ırkları
birbirleriyle tam bir barış içinde yaşacaklar ve ortak, mesut ve müreffeh bir hayat süreceklerdir.
...
Merkezi Erivan olan Ermeni Cumhuriyeti'ne karşı dostça olmayan hiçbir niyetimiz yoktur.... Bu yeni devletteki
Ermeniler, Ermeni müfreze kumandanının emirleriyle, Müslüman unsuru imha etmek üzere faaliyette
bulunuyorlar. Bu emirlerin suretlerini gözlerimizle gördük. Erivan'daki Ermenilerin, Müslümanların imha
siyaseti güttükleri ve bu kanlı vahşet dalgasının sınırlarımıza kadar genişlediği, sınırlarımızın, öbür taraftan,
ölümden kaçan sayısız Müslümanla dolu olmasıyla da teyit edilmiş oluyor. Diğer taraftan, Erivan hükümeti,
sınırın bu tarafında top ateşi açmak suretiyle doğrudan doğruya tahrik faaliyetlerine de kalkışmıştır.
İngilizler, bu hareketlerin cereyanı esnasında, bir yandan Ermenilerin Müslümanlara karşı tutumlarını teşvik
ettiler, hatta onları bu konuda kışkırttılar, diğer taraftan Ermenilerin tecavüzlerini bize sayıp döktüler ve bunları
tahammül edilemez hareketler olarak nitelediler ve bu komşu devlete saldırarak misillemede bulunmaya bizi
zorladılar. Fakat biz hakikatin kendini göstereceğinden emin olarak Ermeni tahriklerine tahammül ettik ve
İngilizlerin öfkelerini fark etmemiş göründük. Hakikaten, bizi Ermenilere saldırmaya teşvik eden ve bu şekilde
kendi bölüklerini o topraklara gönderebilmelerini sağlayacak bir ortam yaratmayı planlayan İngilizlerin
tutumlarını meydana çıkarabileceğimizi düşündük. İngilizlerin bütün bu manevraları, Kafkasya'yı boşaltmaları
mecburiyetini hissettikten sonra, onların subay ve temsilcileri tarafından başlatıldı.
...
...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 74-84.
Atatürk'ün, Tasviri Efkar gazetesi muhabirinin sorusu üzerine, bir karış vatan toprağının bile
Ermeni işgaline bırakılamayacağına dair, 17 Ekim 1919 tarihli cevabı.
17 Ekim 1919
- Avrupaca teşkili tasavvur edilen Büyük Ermenistan hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Ermenistan sınırı ne
olabilir?
Mustafa Kemal:
Mütareke'nin yapıldığı tarihteki sınırımız dahilinde kalan vatan kısımlarından bir karış toprağın Ermenistan
hükümetine ilhakına millet katiyen razı değildir. Ben de bu meselede şüphesiz, bütün milletin düşündüğünden
başka türlü düşünemem.
- ATABE, c. 4, s. 322
Atatürk'ün, Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin demeci üzerine, 21 Ekim 1919 tarihli İleri, Tasviri
Efkar, Yenigün ve İradei Milliye gazetelerinde yayımlanan açıklaması.
Ermeni Patriği Zaven Efendi'nin Mektubu Üzerine İleri, Tasviri Efkar, Yenigün ve İradei Milliye
Gazetelerinde Yayımlanan Açıklama
21 Ekim 1919
Ermeni Patriği Zaven Efendi geçenlerde Teologos gazetesinde yayımladığı bir mektubunda, birçok Ermeni
ailelerinin, son milli harekattan korkarak Erzincan, Erzurum, Samsun, İzmit ve Adapazarı gibi Anadolu
havalisinden göç etmekte olduklarını öne sürüyor ve bu şekilde milletin sırf milli haklarını müdafaa emeliyle
vücuda getirdiği birliği, bir Ermeni veya Gayrimüslim unsurlar aleyhtarlığıyla şaibedar etmek istiyor. Bunun
için, hakikati bu kere ayrıca açıklamaya mecburiyet görülmüştür.
Evvela: Erzincan ve Erzurum havalisinden göç eden katiyen hiçbir Ermeni ailesi yoktur.
...
... Birkaç zengin aile, kendilerince emin gördükleri bir tarafa hanelerini nakletmişler ise de, bu da, Mütareke'den
beri Adana ve havalisinde ve bağımsız Ermenistan'daki çoğunluğu temin için, Ermeni komiteleri ile bizzat
Patrikhane'nin teşviklerine kapılan ailelerdir.
Anadolu'da genel asayiş ve unsurlar arasında barış ve dostluğun ne kadar emin ve memnuniyet verici olduğunu,
geçenlerde Anadolu'yu baştan başa dolaşmış olan General Harbord'un riyaseti altındaki Amerika Araştırma
Heyeti ile Fransız Temsilcisi Binbaşı Labonne ve keza Amerikalı Mr. Brown ve Harbiye Nezareti'nde Fransız
irtibat subayı Yüzbaşı Leatle ve Fransız Fevkalade Komiserliği maiyetinde Meur ve Sivas Jandarma Mıntıka
Müfettişi Binbaşı Brunot'nun raporları tasdik ve ispat eyleyeceği üzere, Patrik Vekili Zaven Efendi'nin Teologos
gazetesinde ne maksatla yayımladığı malumunuz bulunan mektubun muhteviyatına lüzumundan fazla
ehemmiyet atfetmeyi lüzumsuz görürüz.
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 108-109.
Mustafa Kemal
ATABE, c. 4, s. 365
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Eylül 1978 Sayı:77, Belge No: 1695.
Atatürk'ün, Osmanlı sınırları dışında kurulacak bir Ermeni devleti hakkında, 25 Ekim 1919
tarihli Le Temps gazetesinde yayınlanan cevabı.
25 Ekim 1919
...
- Ermeni meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Erzurum ve Van, Bitlis vilayetlerinden pek sınırlı şekilde bir
miktar arazi terkine razı mıdırlar?
Mustafa Kemal:
...
- ATABE, c. 4, s. 384
Atatürk'ün, asker korumasında Kayseri'den Kilikya'ya sevk edilecek olan 800 Ermeni'ye yönelik
herhangi bir olumsuz hareketin olmaması için Harbiye Nazırı Cemal Paşa'ya gönderdiği 1
Kasım 1919 tarihli yazısı.
1 Kasım 1919
...
2. Sekiz yüz Ermeni, asker muhafazasında Kayseri'den Kilikya'ya kadar naklolacağı ve bunların işgal bölgesine
asker muhafazasında sevk olunacağı duyulmuş olup, bu halin haklarında bugün türlü türlü zulümler cereyan eden
ve bütün Adana Müslüman kamuoyuna pek büyük kötü tesir yapacağı muhakkak olduğundan, Kayseri Ulukışla
yoluyla şimendiferle sevkinin münasip olacağı düşünülmektedir. Keyfiyetin ona göre değiştirilmesine
devletlerinin yardımı ehemmiyetle rica olunur.
Atatürk'ün, İngiliz işgal kuvvetinin tahliye ettiği Maraş'a Fransız kuvvetleri girmekte ve oradaki
Ermeniler vasıtasıyla Müslüman kardeşlerimize karşı bir katliam icra etmekte olduklarına dair,
Malatya Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Merkeziyesi'ne gönderdiği 1/2
Kasım 1919 tarihli yazısı.
1/2Kasım 1919
Mütareke şartlarına muhalif olarak İngiliz işgal kuvvetinin tahliye ettiği Maraş'a Fransız kuvvetleri girmekte
ve oradaki Ermeniler vasıtasıyla Müslüman kardeşlerimize karşı bir katliam icra etmekte oldukları haber
alındı. Cemiyetimizin Nizamnamesi doğrultusunda haksız işgale karşı birlikte ve ittifakla müdafaa esası kabul
edilmiş olduğundan, oradan imdat isteyen din kardeşlerimize karşı Malatya'nın münasip coğrafyası hasebiyle
derhal yardım icrası icap ettiğinden, Elbistan kazasıyla orada toplanan milli kuvvetlere yardım edilerek, Kuvayi
Milliye'nin civar mahallerde takviyesiyle milli müdafaanın muvaffakiyetinin temini lazımdır. Mühimmat ve
mitralyöz buradan yarın sevk edilecektir. Düşmanın imdat kuvveti almadan önce uzaklaştırılması gereklidir. ...
Mustafa Kemal
ATABE, c. 5, s. 63
Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Ocak 1997 Sayı:103, s. 72-73.
... Maraş'ın canhıraşane imdatlarına mümkün olan maddi yardımları dahi hızlandırmak icap eder, Fransız
hükümeti arasında, birtakım Ermeni fedaileri dahi mevcuttur....
ATABE, c. 5, s. 79
Atatürk'ün, İtilaf devletleri ile Rum ve Ermenilerin ortak ve yardımcısı olan bazı vatan haini
siyasi partilerin Meclisi Mebusan'a girmekten korkarak, Meclis'in sırf milli teşkilat
mensuplarına ait olduğuna dair haber yaydıklarına dair, 15. Kolordu Komutanlığı'na
gönderdiği 4/5 Kasım 1919 tarihli yazısı.
...
... Osmanlı tabiiyetini notalarla reddeden Rum ve Ermeni unsurlarının isyan vaziyetlerini de bu vaziyete
ilave etmek lazım gelir.
...
... İtilaf devletleri ile Rum ve Ermenilerin ortak ve yardımcıları bazı vatan haini siyasi partimizin Meclisi
Mebusan'a girmekten korkarak, bunun sırf milli teşkilat mensuplarına ait olduğuna dair haberler yaymaları....
...
Atatürk'ün, Maraş'ı işgal eden Fransız kıtalarının yüzde yirmisinin Fransız Cezayirli, geri
kalanınınsa Osmanlı Ermenilerinden meydana gelen fedailerden oluştuğuna dair, Bursa'da 56.
Tümen Kumandanlığı'na yazdığı 7 Kasım 1919 tarihli yazısı.
Maraş'tan alınan sağlam malumatta, Maraş'ı işgal eden Fransız kıtalarının yüzde yirmisi Fransız Cezayirli
olup, geri kalanı Osmanlı Ermenilerinden meydana gelen fedailerdir. Bunlar şehirde namuslu İslam
kadınlarına taarruz etmekte ve Müslüman ahaliye zulüm ve işkence yapmaktadır. Dükkanlar bütünüyle
kapalı, ahali heyecandadır. ...
...
ATABE, c. 5, s. 94, 95
Atatürk'ün Kürt Teali Cemiyeti'nin Ermeniler lehine çalıştığına dair Harput Valiliği'ne yazdığı
8 Kasım 1919 tarihli yazısı.
... Kürtleri Osmanlı camiasından ayırmak, İngiliz boyunduruğuna sevk etmek, neticede Doğu Anadolu'muzu
Ermenilere çiğnetmeye yol açacak olan Kürdistan Teali Cemiyeti gibi zararlı bir teşkilatın vicdan yerine
yabancı parası taşıyan birkaç serserinin memleketimize ekmek istedikleri fesat tohumunun Dersim'de revaç
bulmuş olması üzüntü vericidir.
... Meselenin layık olduğu ehemmiyetle nazarı dikkate alınarak ayrılıkçı cereyanlara meydan verilmemesi,
herkesçe bilinen vatanperver gayretlerinizden beklenmektedir.
ATABE, c. 5, s. 128.
Kilikya'da, Küçük Ermenistan teşkilinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik,
10 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
...
15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa'nın, Fransızların Kilikya'da yerleşmeleri, Urfa, Ayıntap, Maraş'ın
işgaline ait son icraatları, Diyarbekir'in hiç olmazsa güney kısımlarının da işgali ile bir emrivaki husule getirerek
Küçük-Ermenistan teşkili gayesini hedefledikleri hakkındaki pek isabetli görüşleri üzerine, Küçük - Ermenistan
teşkiline ve Kilikya'nın Fransızlar tarafından tamamen işgaline mani olmak için, mülkiye memurlarının ve
askeriyenin el ele vererek Adana vilayetinde ve bağımsız sancaklarda karşı koyma vasıtalarını
hazırlamaları ve hazır bulundurmaları bütün alakadarlara yazıldı.
Mustafa Kemal
(ve üç imza)
ATABE, c. 5, s. 129
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.51.
Atatürk'ün, Adana'da oturan Ermenileri başımıza musallat eden Fransa'nın hiçbir vakit
dostumuz olamayacağına dair, Bursa'da 56. Tümen Kumandanı Bekir Sami Beyefendi'ye
yazdığı 10 kasım 1919 tarihli yazısı.
... Zatıalinize, Yunanlıları İzmir'den atın diyen Fransız, bunun evvela siyaseten, sonra bizim için şimdilik
maddeten mümkün olmadığını bildiği için, dalkavukluk ederek, teveccüh kazanmak için söylemiştir. Haksız yere
Adana'da oturan Ermenileri başımıza musallat eden, şimdi de Urfa, Ayıntap, Maraş'ı işgal eden bir devlet, hiçbir
vakit dostumuz değildir. Bugün dostumuz yoktur. Ancak dostumuz, milli birliğimiz, teşkilatımızdır, efendim.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923, c.1, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. 1992, s. 107-110.
Türk İstiklal Harbi, c.II, 2. Kısım, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1964, s. 348.
Adana vilayeti sınırında Ermeni Fransız askeri tarafından yapılan zulümler dolayısıyla
alınacak tedbirler hakkında 11 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
11 Kasım 1919
...
Adana vilayeti sınırında Ermeni Fransız askeri tarafından yapılan zulümler dolayısıyla alınacak tedbirler
hakkında 11. Tümen Kumandanı Mümtaz ve Kilikya Kumandanı Binbaşı Kemal Beylerle irtibat tesis olunması,
Niğde Heyeti Merkeziyesi'ne cevaben yazıldı.
...
Mustafa Kemal
(Ve üç imza)
ATABE, c. 5, s. 133
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.52-53.
Atatürk'ün Ermenileri maşa olarak kullanmak suretiyle Fransızlar tarafından işgal edilen
Adana, Maraş ve Urfa'daki Ermeni olayları hakkında yayınladığı 12 Kasım 1919 tarihli
İngilizce bildiri.
12 Kasım 1919
...
Türkiye'nin bölünmesine yol açmak düşüncesi ile Yunanlıların işgaline terk edilen Aydın vilayetinde uygulanan
katliamlar, baskı ve zulümler ve imha politikaları, Ermenileri maşa olarak kullanmak suretiyle Fransızlar
tarafından işgal edilen Adana vilayeti dolayları ile Maraş ve Urfa mevkilerinde uygulananlarla aynıdır....
...
- ATABE, c. 5, s. 142
Ulukışla'nın Ömerli köyü civarında yedi Müslümanın, Ermeni Fransız askerleri tarafından
katledildiğine dair, 13 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye kararı.
13 Kasım 1919
Ulukışla'nın Ömerli köyü civarında yedi Müslümanın, Çiftehan civarındaki Ermeni Fransız askerleri tarafından
katli dolayısıyla bu gibi hallerin tekrarına meydan verildiği takdirde aynen karşılığına girişileceğinin Kilikya
Fransız Başadministratörlüğü'ne tebliği lüzumu Harbiye Nazırı Cemal Paşa'dan istirham olundu.
Mustafa Kemal
(ve dört imza)
ATABE, c. 5, s. 146
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.54-55.
Ermeni zulümlerini görmek üzere milletlerarası bir heyetin Adana'ya yollanması isteğinin,
Cemal Paşa vasıtasıyla merkezi hükümete bildirildiğine dair, 16 Kasım 1919 Heyeti Temsiliye
kararı.
16 Kasım 1919
...
Adana'da Fransızlar ve Ermeniler tarafından yapılan zulümlerin ve tecavüzlerin artmasından dolayı
hükümetçe tesirli tedbirler alınması ve muktedir bir valinin süratle yollanması, mümkün olursa Ermeni
zulümlerini görmek üzere milletlerarası bir heyetin Adana'ya yollanması, merkezi hükümete Cemal Paşa
vasıtasıyla bildirildi.
...
Mustafa Kemal
(ve dört imza)
ATABE, c. 5, s. 170
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.57-59.
Atatürk'ün Fransızların işgal ettiği Maraş, Urfa ve Ayıntap'taki Ermeni katliamlarına dair, 16
Kasım 1919'da yazdığı protestoname.
Protestoname
16 Kasım 1919
... Türkiye'nin taksimine yol bulmak emeliyle Yunanlılar'a işgal ettirilen Aydın vilayetindeki kıtal, baskı ve imha
fecaatlerinin, şimdi de Ermenileri alet eden Fransızların işgal ettiği Adana vilayetinde, Maraş, Urfa ve Ayıntap'ta
aynen yapılması, bütün bu siyasi haksızlıklara bir ek teşkil ediyor....
...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 108-109.
Atatürk'ün, Erzurum ve Sivas kongreleri kararları ile Ermenistan'a bir karış toprak bile terk
etmeyeceği hakkında Çürüksulu Mahmut Paşa'ya gönderdiği 17 Kasım 1919 tarihli yazısı.
... 31 Ekim 191 tarihli Tasviri Efkar gazetesinde "Bosfor" gazetesi yazarlarından birine vaki beyanatı
devletlerinde, "Ermenilerin fazla taleplerine hak vermeksizin sınırlarda bazı düzeltmelerin icrasına razı oluruz"
denildiğini okuduk. Doğu Anadolu'da Ermenistan lehine toprak tavizlerinde bulunulacağı vaadini kapsayan bu
cümlenin Sulh Komisyonu üyelerinden bir devlet ricali tarafından sarf edilmiş bulunmasının, Doğu Anadolu
ahalisinin pek haklı olarak son derece teessüf ve infialine yok açtığını beyan eyleriz. Milletin Erzurum ve Sivas
kongreleri kararları ile Ermenistan'a bir karış toprak bile terk etmeyeceğini...
Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961, Vesika No:196. s. 1155.
Atatürk'ün, 22 Kasım 1919 tarihli Heyeti Temsiliye toplantısında, Ermenilerle ilgili konuşması.
...
Reis (Mustafa Kemal) Paşa: Demek Ermenilerin İslamlara fenalık yapabileceklerini itiraf ediyorlar. Kaynağı
neresi? Fransız gazeteleri mi yazdı? Yoksa salahiyet sahibi bir diplomat mı? Onu anlayalım.
...
ATABE, c. 5, s. 245.
Heyet-i Temsiliye Tutanakları, Haz. Uluğ İğdemir, T.T.K. Yayını, Ankara, 1989, s. 83-88.
Atatürk'ün, Paris Sulh Konferansı'na gitmek üzere Suriye'den hareket ederek Heyeti Temsiliye
ile fikir alışverişinde bulunmak üzere Sivas'a uğrayan Suriye ve Ermenistan Fransız Fevkalade
Komiseri Fransuva Jur Piko ile yaptığı özel görüşme hakkında, 15. Kolordu Kumandanı Kazım
Karabekir'e yazdığı 7 Aralık 1919 tarihli yazı.
Paris Sulh Konferansı'na gitmek üzere Suriye'den hareket eden ve milli emelleriniz ve taleplerimiz hakkında
yakından malumat hasıl etmek ve Heyeti Temsiliye ile fikir alışverişinde bulunmak üzere Sivas'a uğrayan Suriye
ve Ermenistan Fransız Fevkalade Komiseri Fransuva Jur Piko ile vaki olan özel konuşmada, milletin kati
emellerinin ve taleplerinin Sivas Kongresi Beyannamesi'nde yer aldığı izah edilerek; Kilikya, Urfa, Maraş ve
Ayıntab'ın, Mütarekename hilafına işgal ve buralarda Ermeniler tarafından yapılmakta olan zulümler,
Fransızların Osmanlı hükümeti memurlarına reva gördükleri aşağılayıcı muamele tarzı şiddetle protesto olunmuş
ve bu haksız işgallerin bertaraf edilmesini milletin katiyen talep eylediği ve bu maksat uğrunda bütün maddi ve
manevi kuvvetlerini sarf etmeye azmetmiş olduğu bildirilmiştir. Adı geçen, cevaben: Daha hareketinden evvel
Ermeni kıtalarının yeni işgal olunan mahallerden çekilmesini emreylediğini, Fransızların, Devleti Aliyenin
bağımsızlığını tanıdıklarını ve bunun teminini arzu eylediklerini, Adana'da iktisadi menfaat teminine karşılık
Maraş, Ayıntap, Urfa havalisi ile beraber Kilikya'nın da Fransızlar tarafından tahliye edilmesinin ve bu konuda
Sulh Konferasında diğer devletler işgallerinin kaldırılmasına çalışmalarının muhtemel bulunduğu, sırf şahsi
görüşleri olmak ve bir gizlilik kaydı altında bulunmak şartıyla söyledi. Ve bizden, Adana'da ve Urfa, Maraş,
Antep'te, milli teşkilatımıza eskisi gibi devam etmekle beraber Fransızlar aleyhine silahlı bir isyan, bir kalkışma
çıkarılmamasını rica etti. Biz de buna karşılık, kendileri ve Ermeniler tarafından sebebiyet verilmedikçe İslami
ahalinin silahlı tecavüzlerde bulunmamaları vasıtalarına girişeceğimizi ve fakat sebebiyet verdikleri halde
mesuliyetin kendilerine geri döneceğini söyledik.... Söz konusu konuşmadan hasıl eylediğimiz kanaate göre
Fransızlar, Doğu'da, Türkiye lehinde harekette kendilerini menfaatkar görmektedirler.
...
... Ermeniler veya Fransızlar tarafından sebebiyet verilmedikçe, tarafınızdan silahlı tecavüzlerde
bulunulmamasını tavsiye eder ve fakat vatan mukadderatının dayanak noktası olan milli birliği sağlamlaştırmaya
ve milli teşkilatımızı genişletmeye ve takviye etmeye son derece gayretle çalışılmasını ... talep eyleriz ...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 132-133.
Atatürk'ün, Ermenilerin muhtemel katliamlarına karşı, büyük bir harekete hazır bulunulması
için Kilikya Mıntıkası Kuvayi Milliye Kumandanı Binbaşı Kemal Bey'e yazdığı 8 Aralık 1919
tarihli yazı.
8 Aralık 1919
... Silahlı bir baskın yapamadığınıza üzülmeyiniz. Zira Fransız Komiseri George Nicola ile yapılan
görüşmemizde, onlar halka zulmetmeyeceklerini ve Ermenileri geri çekeceklerini, biz de buna karşılık silahlı bir
tecavüzde bulunmayacağımızı vaat etmiştik. Sizin silahlı bir baskın yapamayışınız bu bakımdan bir isabet
olmuştur. Fakat kazanılan fırsatlardan istifade ederek teşkilatı kuvvetlendirip büyük bir harekete hazırlanmak
gayemiz ve ilkemiz olmalıdır.
Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri, Kaynak Yayınları. İstanbul, 1997, s. 334.
12 Aralık 1919
...
Ermenilerin tecavüzleri Fransızlar tarafından önleneceğinden kendileri tarafından bir tecavüz olmadıkça silahlı
tecavüzden kaçınılması Adana Heyeti Merkeziyesi'ne cevaben yazıldı....
...
Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2. Basım: 1989, s.75-76.
Atatürk'ün, Fransızların, Ermeni çetelerini işgal bölgelerinden geri çekeceklerine dair vaatte
bulunmasından dolayı, Müslüman ahalinin Ermenilere yönelik silahlı bir tecavüz yapmaması
hakkında Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Bey'e yazdığı 15 Aralık 1919 tarihli yazı.
... Milli teşkilatın takviyesine ihtimam buyurunuz. Fransızlar, Müslüman ahaliye asla zulüm ve baskı
yapmayacaklarına, Osmanlı hükümeti memurlarının haklarına tecavüz eylemeyeceklerine, Ermeni çetelerini
işgal bölgelerinden geri çekeceklerine dair vaat vermiş olduklarından, Müslüman ahali ve milli teşkilat
tarafından silahlı bir tecavüz vaki olmamalıdır. Fakat Fransızlar veya Ermeniler sebebiyet verirse, her türlü
karşılık meşru ve vatanidir. Bunu ahaliye, ora Heyeti Merkeziyesi'ne böylece anlatırsınız....
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Derleyen: Nimet Arsan. Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara. 1964. s. 137.
Atatürk'ün, Ermenilere yönelik silahlı tecavüzlerden kaçınılmasına dair, Konya'da 12. Kolordu
Kumandanı Fahrettin Efendiye yazdığı 10 Ocak 1920 tarihli yazı.
Adana Valisi Celal Bey'in, Sivas Kongresi'nin Adana hakkındaki kati kararını bilmediğinden.... Aşağıdaki
talimatın emin vasıta ile adı geçene ulaştırılmasına...
"Kilikya havalisi işgali, Mütareke hükümlerine aykırı ve tamamen geçici bir mahiyettedir. Fransızlar, iktisadi
menfaatlerini temin etmek şartıyla tahliye etmeye hazırdırlar. Ermenilere, Müslümanlar aleyhinde zulüm
yaptırmayacaklarını ve kendileri tarafından da hükümet haklarına ve milli haysiyetimize tecavüz edilmeyeceğine
söz vermişlerdir. Müdafaai Hukuk Cemiyeti teşkilatının alenen devam ve yayılmasına razı olmuşlardır.
Yalnız kendileri tarafından veya Ermeniler tarafından sebebiyet verilmedikçe silahlı tecavüzlerden
vazgeçmemizi rica eylediklerinden, biz de silahlı tecavüzleri engellemeye çalışacağımızı vaat eyledik
...
Adana Valisi Celal Bey'den gizli ve saklı olarak alınan yazıda, Maraş ve havalisindeki milli harekatın Adana
havalisine de yayılması icap eylediği takdirde, Kilikya havalisindeki Ermenilere karşı, hiçbir tecavüzde
bulunulmaması ve bilhassa kendilerinin Kuvayi Milliye'ce temin edilmesi elzem olup, aksi halde bizim ile
işbirliğine eğilimli olan Ermenilerin, tamamıyla Fransız tarafını tutmalarına sebebiyet vereceği ve bu keyfiyetin
son derece gizli tutulması bildirilmektedir.
Gizli ve özel vasıta ile Adana Valisi Celal Beyefendi'ye aşağıdaki cevabın ulaştırılması istirham olunur.
Tecavüzlerde bulunulmaması hakkında icap edenlere gerekli talimat verildi. Milli teşkilatımızın Adana
havalisinde yayılmasına ve genişlemesine ihtimam buyurmaları herkesçe bilinen hamiyetlerinden beklenir.
Fransızlar, kendileri veya Ermeniler tarafından sebebiyet verilmedikçe tarafımızdan silahlı tecavüzlerde
bulunulmamasını evvelce istida eylediklerinden, olur verilmiş ve o zaman lüzumlu talimat da verilmişti. Buna
karşılık, geçici olarak işgalleri altında bulunan Kilikya havalisinde de milli teşkilatımızın serbestçe
şekillenmesine ve genişlemesine engel olmayacakları kendi taraflarından taahhüt edilmiştir. Buna göre, Osmanlı
memurlarının müdahale ve yardımı mümkündür.
Atatürk'ün, Ermenileri geri çekerek, İslamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini söyleyen
Fransızların, Ermenilerle birlikte İslam halka katliam yaptıklarına dair, Harbiye Nazırı Cemal
Paşa'ya yazdığı 3 Kasım 1920 tarihli yazı.
... Fransızların Maraş-Islahiye yolu üzerindeki Şerefoğlu, Gölpınar, İloğlu, Ceceli Sarılar, Şekerobası köylerini
topla bombardıman ederek yaktıkları, İloğlu köyünü üç yüz mevcutlu bir müfreze ile basarak yağma ve fecayi
bir kötülüğe başladıkları, Maraş'ta yerli Ermenilerden sekiz yüz mevcutlu bir kıtanın kışlada hazırlandığı, bütün
Ermeni gençlerinin silahlandırılmaya başlandığı, dağınık Ermeni hanelerinin boşaltılarak tekmil Ermenilerin
kilisede toplandığı, Çukuroba mahallesindeki Camiişerif içine bomba atmak üzere saklanmış olan üç Ermeni ele
geçirildiği, bu esnada oradan geçen üç Fransız süvari neferinin ezanı Muhammedi okuyan müezzine iki el silah
attığı, Bababurnu'nda, Fransızların sekiz yüz kadar kuvvetleriyle ahaliyi feci surette katletmekte oldukları
bildirilmektedir. Ermenileri geri çekerek, İslamlar aleyhindeki zulme nihayet vereceklerini söyleyen
Fransızların bu defa birlikte İslam halkı katliam eyledikleri son derece dikkate değerdir. Bu hal böyle
devam eylediği takdirde Kuvayi Milliye'nin şiddetli ve kati müdahalesi zaruri olacak, genişlemesinden hasıl
olacak mesuliyet tamamen Fransızlara ait kalacaktır. Hükümeti seniyenin de kati ve şiddetli bir şekilde vaki olan
harekatı protesto eylemesi ve Urfa, Maraş, Ayıntap'ın tahliyesini talep eylemesi lazımdır.
Atatürk'ün Fransız memurlarının sözlerine rağmen, Ermenilerin, Islahiye, Ayıntap, Maraş, Kilis
ve Zeytun taraflarında devlet memurlarıyla İslam ahaliye zulüm yaptıklarına dair, 3. Kolordu
Kumandanlığı'na gönderidği 14 Ocak 1920 tarihli yazısı.
3. Kolordu Kumandanlığı'na
Bazı Fransız memurlarının aldatıcı olan tatlı sözlerine rağmen, bir hayli zamandan beri, Islahiye, Ayıntap,
Maraş, Kilis ve Zeytun taraflarında devlet memurlarıyla İslam ahaliye ziyadesiyle zulüm yapmaya başlamış
oldukları ve bu arada birçok İslamı şehit ettikleri, gelen raporlar muhteviyatından malumu alileri olmuştur. Bu
hususta, kararlaştırılan plan muhteviyatının süratle tatbiki ile İslam ahalinin ümitsiz kalmamalarına gayret
olunmasını vatani gayretlerinden bekleriz.
...
Heyeti Temsiliye
M. Kemal
Atatürk'ün Mondros Mütarekesi'nden sonra Amerika'dan gelen 250 bin Rum ve Ermeni'nin
İstanbul'a yerleştiklerine dair, 15. Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir'e yazdığı 15 Ocak
1920 tarihli yazısı.
İstanbul'da Mütareke'den sonra 250 bin Rum ve Ermeni Amerika'dan gelmiş ve yerleşmiştir....
Heyeti Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, Maraş mıntıkasında, ahaliye tecavüz ve İslam ahaliye zulümler yapan Fransız
ordusundaki Ermenilerin, Kuvayi Milliye tarafından bozguna uğratıldığına dair, Kastamonu
Valiliği'ne ve Mıntıka Kumandanlığı'na yazdığı 21 Ocak 1920 tarihli yazısı.
21 Ocak 1920
Maraş mıntıkasında, ahaliye tecavüz ve İslam ahaliye zulümler yapan Fransız ordusundaki Ermenileri, Kuvayi
Milliye'miz bozguna uğratarak Maraş'a ricata mecbur etmiş ve 2 katırla bir miktar silah cephane ele
geçirmişlerdir. Düşmanın 80 ölü ve 30 yaralısı vardır. Antep'in 28 kilometre kuzeybatısındaki Araplar Köyü'ne
gelen bir Fransız müfrezesi, İslam ahalinin evlerine girerek sandıkları kırmaya, eşyalar aramaya ve birtakım
tecavüz ile, Kuvayi Milliye'mizle vaki olan çarpışma neticesinde, Fransızlar mağluben Islahiye istikametine
ricata mecbur olmuşlardır.
... Fransızların son günlerde, Maraş mıntıkasında hassaten köylerimize tecavüz ve zulümleri tahammül
edilmeyecek derecede artmaktadır.
Tamim
24 Ocak 1920
1. Son alınan malumata göre düşmanın Adana'da 1170, Toprakkale-Islahiye şimendifer hattı üzerinde 270,
Osmaniye-Adana üzerinde 200, Katma'da 300, Kilis'te 600, Antep'te 1200, Maraş'ta 1200 kadar Fransız
sömürge ve Ermeni askeri olmak üzere işgal kuvvetleri bulunduğu anlaşılmıştır....
2. Fransızların tahammül edilemez tecavüzlerine Maraş ve Pazarcık ahalisinin mukavemet etmesi üzerine, 21
Ocak 1920'de şiddetli bir çarpışma başlamış ve hala devam etmekte bulunmuştur. Bu çarpışmada fevkalade
fedakarlık gösteren vatandaşlarımız pek çok muvaffakiyetler kazanmışlardır. Fransız işgal bölgesinin öteki
mahallerinde vatandaşlarımızın pek çok tecavüze uğradıkları anlaşılmaktadır.
...
4.... Maraş'ta başlamış olan çarpışmanın tamamıyla lehimize neticelenmesi fevkalade mühim olduğundan,
şimdilik 3. Kolordu'nun, Maraş'a her hususta yardım etmesini rica ve öteki kolorduların da evvelce ayrılan
bölgelerinde seri ve silahlı bir teşkilat vücuda getirilmesi için şimdiden oralardaki teşkilatın himayesi maksadıyla
işgal bölgesine milli müfrezeler göndermelerini ve bu hususta son derece gayret gösterilmesi bilhassa rica
olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti
Heyeti Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
25 Ocak 1920
Maraş'ta, Fransızlar, Ermeniler, Müslümanları katliam etmektedirler. Her yerde ahalinin derhal mitingler
yaparak İstanbul'da Sadaret makamına ve temsilciliklere telgraflarla protesto etmeleri ve insanlık aleminden bu
katliama nihayet verilmesini talep eylemeleri tamim olunur.
29 Ocak 1920
Maraş'ta, Fransız ve Ermeniler tarafından Müslümanların katliamı, insanlığı dehşete düşürecek şekilde
devam ediyor. Her tarafta derhal mitingler yapılarak merkezi hükümet ve yabancı temsilcilerine, bu zulümlere
bir nihayet verilmesi için müracaat olunması ve fiilen müdafaa ile meşgul olan felaketzede Maraşlı
dindaşlarımızın, yapılan teşebbüslerden doğrudan doğruya haberdar edilmesi ehemmiyetle rica olunur.
...
2. Bugünlerde Kilikya'da Fransızlarda telaş çoğaldığı ve çevrede ve merkezde Ermenileri silahlandırmakta
oldukları ve her gün 8-10 Türkün Ermeniler tarafından kayıp edildiği.
...
Atatürk'ün, 17 günden beri Ermenilerin Maraş'ta yaptıkları katliamların devam ettiğine dair, 8
Şubat 1920 tarihli tamimi.
Tamim
8 Şubat 1920
On yedi günden beri Maraş'ta cereyan eden feci ve kanlı vakalara nihayet verilmesi hakkında, medeniyet ve
insanlık aleminin duyup öğrenmesi için yükseltilen feryat ve acının yankılanacak bir yer bulmadığı, hala bu
vahşetin devamıyla sabit oluyor. Koca bir şehir ihtiyar, genç, kadın ve çocuklarıyla, Fransız ve Ermenilerin top,
mitralyöz, bomba ateşleri altında yanmakta, binlerce dindaşımız bu vahşetin intikam feryadı olarak yerlere
serilmektedir. Kuşatma ve sansür altında yükselen milletimizin feryadının, medeni milletler tarafından nihayet
işitileceğini ümit etmekteyiz. Maraş'taki Fransız zulümleri hakkında, Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin bütün heyeti
merkeziyeleri tarafından yeniden teşebbüslerde bulunularak, Milli Meclis reisleriyle, Dersaadet'teki İtilaf
devletleri temsilcilerine ve Osmanlı matbuatına telgraflarla protesto edilerek bu zulümlere bir an evvel nihayet
verilmesini ve zulümlere sahne olan Kilikya, Ayıntap, Maraş, Urfa'dan Fransız kuvvetlerinin derhal çektirilmesi
hususunda, medeni milletlerin ve insanlığın dikkatinin çekilmesini, şu aralık müsait olan siyasi vaziyetten bu
suretle istifade olunmasını tavsiye eyleriz.
10/11Şubat 1920
...
2. Maraş dahilinde çarpışmalar devam ediyor. Islahiye yönünden gelen 500 nefer ve iki sahra topundan ibaret
Fransız imdat kuvvetleri 7.2.1920'de Maraş'a bir buçuk saat mesafede Kuvayi Milliye tarafından durdurulmuş ve
çarpışma devam etmekte bulunmuştur.
3. Katma'dan Ayıntap'a gelen 60 arabalık bir düşman cephane kolu Ayıntap'a iki saat mesafede Kuvayi Milli
tarafından durdurulmuştur.
4. Adana'da heyecan ve asabiyet ziyadeleşmiştir. Ermeniler, kilise ve mekteplerde sık sık toplanmaktadırlar.
İnekler ve Bahçe Ermenileri, Güller ve Zencirli İslam köylerini yağmalamış ve ahalisini pek vahşiyane
katliam etmişlerdir.
Atatürk'ün, Fransızlar ve onların kışkırttığı Ermeniler tarafından hunharca katliama tabi tutulan
Maraş'lıların, düşman kuvvetleri bozguna uğrattıklarına dair, bütün Müdafaai Hukuk
Cemiyetlerine gönderdiği 12 Şubat 1920 tarihli yazı.
1. Maruz kaldıkları zulüm ve baskılara karşı kahramanane silaha sarılan Maraşlı kardaşlarımız, yirmi güne yakın
bir zamandan beri kan ve ateşler içerisinde, istilacı Fransızlarla, onların silahlandırdığı ve musallat ettiği hunhar
Ermenilerle uğraşmakta idiler. 10/11 gecesi, düşmanı Islahiye istikametinde bozguna uğratıp firara mecbur
ederek, milli mevcudiyetlerini elde etmeye muvaffak olmuşlardır.
...
Atatürk'ün, Batı medeniyetinin öncüsü olduğunu iddia eden Fransızlar ile Ermenilere karşı
çarpışan ve zafer kazanan Maraşlıları, bütün memleket namına tebrik eden, 12 Şubat 1920
tarihli yazısı.
12 Şubat 1920
Batı medeniyetinin öncüsü olduğunu iddia eden Fransızların zulüm ve baskılarına ve on asırdan beri milletimizin
geçerli olan fiili hakimiyetinin ortadan kaldırılmasına ve imhasına karşı silah müdafaasını kullanmaya mecbur
olup, yirmi güne yakın bir zaman zarfında Ermenilerle birleşen düşman kuvveti ile her türlü mahrumiyetler
içinde çarpışan ve nihayet muvaffak olan kahraman Maraşlıları, bütün memleket namına tebrik ve tazize
(şereflendirmeye) koşarız.
...
Atatürk'ün, Ermenilerin Ocak ayında İslamlara karşı daha ziyade şiddet göstermeye ve
hunharlığa başladıklarına dair, Müdafaai Hukuk Cemiyeti Sivas Heyeti Merkeziyesi'ne, 12
Şubat 1920'de gönderdiği yazı.
14 Şubat 1920
1. Ermeniler Kanunusani (Ocak) zarfında İslamlara karşı daha ziyade şiddet göstermeye ve hunharlığa
başlamışlardır. Zengisur havalisinde, birçok İslam köylerini imha ve katliam ettikleri, fakat, Halil Paşa
kumandasındaki Azerbaycan birliklerinin Zengisur'un imdadına gelerek, şehirde Ermenileri mahv ve o havaliyi
işgal ettikleri ve Ermenilerin 400 ölü, bir batarya top ve iki makineli tüfek terkiyle firar ettikleri haber alındı.
2. Ermenilerin Kars, Gümrü vesaire mevkilerden topladıkları muhtelif sınıflardan meydana gelen kuvvetlerle
Çıldır havalisindeki İslam ahalinin silahını toplamak vesilesiyle kötülük icrasına başlamışlarsa da, İslamların
şiddetli mukavemetleri neticesinde muvaffakiyetle püskürtülmüşler ve İslamlar tamamen galip gelmişlerdir.
3. Ermeniler, Akbaba, Zarşat havalisinde de aynı şekilde hareket icraya teşebbüs etmişlerse de, uğradıkları son
mağlubiyet üzerine devama cesaret edememişlerdir. Bu suretle Çıldır, Akbaba ve Zarşat İslam ahalisi içerisine,
şimdiye kadar olduğu gibi, hiçbir Ermeni girememiş ve Ermeni hakimiyeti buralardan uzak kalmıştır.
...
Atatürk'ün, medeniyet maskesine gizlenen Fransızlar ve onların öncüsü olan Ermenilerin, Urfa
ve havalisinde İslam ahali hakkında zalimane katliamlara başladıklarına dair, Müdafaai Hukuk
Cemiyeti Sivas Heyeti Merkeziyesi Riyaseti'ne gönderdiği 14 Şubat 1920 tarihli yazısı.
Maraş'taki kardeşlerimizin masum kanı, henüz feci bir şekilde akıtılmakta devam ederken, medeniyet maskesine
gizlenen Fransızlar ve onların öncüsü olan Ermeniler, Urfa ve havalisinde İslam ahali hakkında zalimane
katliamlara başlamışlardır.
...
... Güney işgal bölgelerindeki Fransız kuvvetleri tarafından silahlandırılan Ermeniler, Fransız himayesinden cüret
alarak bulundukları mahallerdeki İslamlara musallat olmakta ve intikam fikriyle her tarafta merhametsiz bir
şekilde katl ve imha siyaseti yoluna girmektedirler. Maraş feci hadisesi bu sebepten ortaya çıkmış ve General
Keret'in Fransız kuvvetleriyle birleşen Ermeniler top ve mitralyözlerle Maraş gibi eski bir İslam beldesini yerle
bir etmişler ve binlerce aciz ve masum valide ve çocukları kahr ve imha eylemişlerdir. Tarihte emsali
görülmemiş olan bu vahşetin faili Ermeniler olup, Müslümanlar ancak namus ve hayatlarını muhafaza
kaydıyla mukavemet ve müdafaada bulunmuşlardır. Yirmi gün devam eden Maraş katliamında
Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların bu hadise hakkında Amiral Bristol'a çektikleri telgraf,
facia sebeplerini, tekzip edilemez bir şekilde tayin etmektedir. General Keret'in geri çekilmesiyle neticelenen
bu muharebelerden sonra Kuvayi Milliye'ye teslimiyet arz eden muharip Ermeni kuvvetlerine karşı hiçbir
ceza tatbik etmeyip bilakis onları şefkatli sinesine ve himayesine alan milletimizin alineceplığını Maraş
Ermenileri de minnet ve şükran ile teyit etmektedirler. Şu halde Ermenilerin intikam fikri ve tecavüzleri
neticesi meydana gelmiş bazı vakalar var ise, bunların mesuliyeti milletimize değil bizzat Ermeni milletine ve
onun tahrikçilerine ait olmak lazım gelir. Adana vilayeti dahilinde Müslümanların Fransızlar tarafından tepeden
tırnağa kadar silahlandırılan Ermeni süngülerinin tehdidi altında her dakika katliama maruz bir vaziyette
kalmaları asabiyetimizin derecesini izaha kafidir zannederiz.
...
Atatürk'ün, hiçbir yerde Ermeni kıtali (kırımı) yapılmadığı ve Türklerin sebepsiz hiçbir yerde
hiçbir yabancı unsura mütecaviz olmadığına dair, Harbiye Nazırı Fevzi Paşa'ya gönderdiği, 22
Şubat 1920 tarihli yazısı.
22 Şubat 1920
... İngiliz siyasi temsilcisinin talep ettiği hususlar Ermeni kıtaliyle (kırımı, soykırımı) Yunanlılar da dahil olduğu
halde İtilaf kuvvetlerine karşı tarafımızdan yapılan harekatın hemen tatilinden ibarettir. Hiçbir yerde Ermeni
kıtali (kırımı) yapılmakta değildir. Maraş hadisesinden bahsedilmek murat ediliyorsa, orada Fransız
askerleriyle beraber milletimize taarruz eden Ermeniler katledilmiş olmayıp, bilakis Fransız askeri
kendilerini terk edip çekildikten sonra İslamlar tarafından himaye ve şefkate mazhar olmuşlardır....
Urfa'da dahi Fransızların mevcut bütün Ermenileri tüfek ve mitralyözlerle teçhiz ederek İslamlara karşı vaziyet
aldırmasından doğan hadisenin bertaraf edilmesi, bizim değil Fransızların elindedir.
Hakikat olarak arz ederim ki; milletimiz sebepsiz hiçbir yerde hiçbir yabancı unsura mütecaviz değildir.
...
Heyeti Temsiliye namına
Mustafa Kemal
2 Mart 1920
Kozan'da birçok Türklerin kiliseye doldurulduğunun tesbit edildiği, Feke ilçesinin 80 Ermeni tarafından
sarıldığı bildiriliyor, ayrıca Saimbeyli'ye az zamanda takviye yetiştirilmediği takdirde Türklerin sonunun
fena olacağı, bu sebeple genel tedbirlerin acele olarak alınması ve Saimbeyli civarında Ermeniler üstün
olduğundan Aziziye'den (Pınarbaşı) süratle tertiplenecek bir milli müfrezenin bu bölgeye gönderilmesi ve
buradaki kıtaların da milli kıyafetle olaylara iştirak ettirilmesi isteniyor ve Binbaşı Kenan Bey'in (Kozanoğlu
Doğan Bey) derhal Develi'ye hareket ederek bu işleri düzenlemesi ve aynı zamanda bu hareketler sırasında
yağma vesaire yapılmaması ve silahlı olmayan Ermenilere hiçbir sebeple taarruz edilmemesi....
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, 10 Mart'ta geniş bir harekete başlanarak, Sis (Kozan) ve Hacın (Saimbeyli) gibi
Ermenilerce saldırıya uğrayan dindaşlarımızı kurtarmak ve İslam halkın örgütünü
güçlendirmek, saldırıya geçmesini sağlamak gerektiğine dair, Komutanlara gönderdiği 2 Mart
1920 tarihli yazısı.
Komutanlara
1. Feke, yerli Ulusal Kuvvetleri'nin özverili çalışmaları üzerine kuşatmadan kurtarılmıştır. Hacın (Saimbeyli) ve
Sis (Kozan) ilçeleri ile Feke ilçesi İslam halkı Fransız askeri yönetimi ile bağlantısını kesmiştir.
2. Harekete her yandan 10 Mart'ta başlanmalıdır. Bu hareketten beklenilen amaç; Sis (Kozan) ve Hacın
(Saimbeyli) gibi Ermenilerce saldırıya uğrayan dindaşlarımızı kurtarmak ve Pozantı-Islahiye demiryolunun
kuzeyindeki başka bir bölge gibi saldırıya uğrayan İslam halkının örgütünü güçlendirmek, saldırıya geçmesini
sağlamak olmalıdır. Saldırgan olmayan düşman kuvvetlerine kesinlikle saldırmamayı, hareketin yerel ve ulusal
kuvvetlerle yapıldığını ve özellikle Ermenilerin İslamlara soykırım yaptıklarını dışa göstermek yararlıdır.
...
5. Hacın (Saimbeyli) çevresinde Ermenilerin çok güçlü olduğu anlaşıldığından, Üçüncü Kolordu'ca Hacın'a
(Saimbeyli) gönderilmesi gereken müfrezelerin zamanında harekete geçirilmesini Üçüncü Kolordu'dan rica
ederim.
6. Bu emir 20'nci Kolordu Komutanlığına, 11 nci Tümen Komutanlığına, Binbaşı Kemal Bey'e ve Üçüncü
Kolordu Komutanlığına bildirilmiştir.
3 Mart 1920
Mustafa Kemal
1. Mondros Ateşkesi'nin imzasından beri kesin barışın yapılmasını bekleyen ulusumuz, ülkenin elde kalan
kısımlarından en önemli parçaların çeşitli bahanelerle Anlaşma devletleri tarafından işgalini görmekle acı
duymaktadır. Bu durumun barış konferansının adil kararlarıyla değiştirilmesi, hukuki isteklerimiz içinde hakka
uygun bir biçime dönüştürüleceğini ümit etmek isterken, barış kararlarımızın olanak ölçüsünde kötü esaslar
içinde düzenlenmesi için Avrupa'da olumsuz akımlar doğurmayı çıkarları gereği görenler tarafından
Anadolu'da yeniden 20,000 Ermenin öldürüldüğü hakkında çok iğrenç ve kesinlikle gerçek dışı haberler
uyduruldu.
Bütün Anadolu'da İtilaf Devletlerine ve Amerika hükümetine mensup çeşitli kişiler ve haber alma kaynakları
bulunduğu için sözü geçen haberlerin yabancı kaynaklarca inanılmaya değer görülmeyeceğini ummuş ve
kesinlikle yapılmamış olan böyle uydurma bir kırımın yalanlanmasını bile gereksiz saymıştık.
Fakat bugün gerçek gidişata ait bilgi edinmiş olmaları gereken önemli yabancı şahısların da görüşme yerlerinde
bu yalancı haberlere inandıklarını ve hatta aynı sebeple biran önce bir karara bağlanmasını ülkemiz için hayati
bir mesele saydığımız barışımızın geri bırakılacağını büyük şaşkınlık ve üzüntüyle görüyor ve ileri sürülen
üzücü olayların olmadığını kesinlikle bildirmeye süratle girişmiş bulunuyoruz.
2. Maraş, Urfa ve dolaylarındaki çarpışmalar sırasında Türklerden, Fransızlardan ve Fransız askeri arasında
bulunan Ermenilerden ve Maraş merkez kasabası içinde yapılan çarpışmalar sırasında ise iki taraf silahlarının
etkisiyle çeşitli unsurlara mensup halktan kayıplar verildiği herkesçe bilinmektedir.
Ancak bu, bir Ermeni Kırımı değil, Kilikya ve yöresine dışarıdan getirilen ve yerli halktan silahlandırılan Ermeni
askerlerinin kesinlikle sabırla karşılanması imkansız bulunan saldırıları ve işgal kuvvetlerinin sebepsiz yere
sürekli olarak işgal sahasını genişletmesi ve özellikle işgal kuvvetleri komutanlarının hırslı Ermeni askerinin
İslam Halkı aleyhinde uyguladıkları saldırılar ve yolsuzluklara göz yummaları sonucunda yerli halkın coşması ve
karşı koymasıyla meydana gelen çarpışmaların doğal bir sonucudur.
Şunu da eklemek gerektir ki, Kilikya ve dolaylarındaki işgal kuvvetlerine komuta eden kişiler Ermenileri
silahlandırarak görevlendirmese ve korumasaydı ve yerli halkın unsurları hakkında adalet ve eşitliğe uygun bir
yönetim uygulasaydı ve özellikle mütarekenin yapıldığı sırada İngilizlerdeyken değiştirilerek işgal olunan
toprakların sebepsiz ve sürekli olarak genişletilmesinden sakınılsaydı, taraflardan birçok insanların kaybını
doğuran acınmaya değer çarpışmalar hiçbir zaman olmayacaktı.
3. İşte Anadolu'da Ermenilerin öldürüldüğüne dair uydurulan yalanların gerçek niteliği bundan meydana gelmiş
olup öldürüldüklerinden sözedilen Maraş halkı adına Ermeni delegeleri ve ileri gelenleri tarafından İtilaf
Devletleri yetkili delegelerine yapılan yazılı müracaatlar dahi bu gerçeği tümüyle doğrular.
İzmir'de yapıldığı gibi bir uydurma Ermeni kırımı meselesi ve tüm dünyayı aldatmak için yaratılan bu kin ve hırs
ürünü propagandaların niteliği hakkında uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha aydınlatılması ve bu
suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir suçlamadan arındırılması için Anlaşma
Devletleriyle Amerika hükümetinin adalet severlik duygularına başvururuz.
Mustafa Kemal
Bilgi için İstanbul Merkez Kurulu ve Kolordulara yazılacak. Bu şifre sureti İstanbul'da gazetelere, Gazeteciler
Cemiyetine, Hakimiyeti Milliyeye, il gazetelerine.
Atatürk'ün, Kozan, Haçin (Saimbeyli), Feke gibi bölgelerde fiilen kendisini göstermiş olan
Ermeni mezaliminin bir an önce söndürülmesi gerektiğine dair, 3, 12, 20, 13 ncü Kolordu
Komutanlıklarına gönderdiği, 9 Mart 1920 tarihli emri.
9 Mart 1920
Fransız işgal bölgesinde oluşan duruma göre milli harekat ve kuruluşların aşağıdaki biçimde yönetilmesi uygun
görülmektedir:
1. Bugün Kozan, Haçin (Saimbeyli), Feke gibi bölgelerde fiilen kendisini göstermiş olan Ermeni mezaliminin
bir an önce söndürülmesi gereklidir. Yalnız şu aralık her türlü islam hareketlerini Ermeni kırımı biçiminde
göstermek istenildiği anlaşıldığından harekatın her halde bu gibi yanlış söylentilere ve suçlamalara yer
bırakmayacak şekilde idaresi,
2. Fransız birlikleriyle Ermeni çetelerinin taarruz ve tecavüzlerine uğramayan kısımlarda sebepsiz çarpışmalara
yer verilmemesi ve yalnız bu tür yerlerde milli müfrezelerin varlığından yararlanılarak teşkilatın süratle
oluşmasına çalışılması,
3. Önce Cerablus'a gelişi haber alınan Fransız kuvvetlerinden üç sınıftan oluşan bir müfrezenin Birecik'e gelerek
şehri topa tuttuğu ve geçici hükümet kurarak oraya bir Fransız müfrezesi bıraktıktan sonra Urfa'ya doğru hareket
ettiği anlaşılmıştır. Bu gibi durumlara uğrayacak olan yerlerde milli emellerin sonuna kadar savunulmasını
sağlayacak etkili tedbirlerin alınması gereklidir.
4. Mersin Sancağında Emin Arslan Bey harekatının daha Doğuya doğru uzatılmasına şimdilik, gerek
kalmadığından durdurulması. Ancak kuvvetlerin dağıtılmaması, bu kuvvetlere dayanarak işgal bölgesine doğru
kuruluşların güçlendirilmesi ve Fransızların Batıya doğru genişlemelerine yer vermeyecek biçimde tertibat
alınması uygun olur.
5. İşgal bölgesinin ayrım gözetmeksizin, bütün kısımlarında milli kuruluşların güçlendirilmesi ve gerekli görülen
yerlerin, ilgi çekmeyecek biçimde korunması gerekir. Ve bugün işgal sahasının yeni saldırılara karşı güçlü
bulunduğu duygusunun verilmesi pek önemlidir.
6. 3, 12, 20 nci Kolordulara ve bilgi için 14 ve 15 nci Kolordularla Refet Bey'e yazılmıştır.
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, Kars'a bağlı 40 köyün tamamen yok edildiği ve 2 bin müslümanın Ermeniler
tarafından katledildiğine dair, çeşitli devletlere gönderdiği 22 Mart 1920 tarihli protesto telgrafı.
22 Mart 1920
Tohumluk istemek, vergi koymak, silah toplamak gibi bahanelerle öteden beri Ermeni zulüm ve işkencesine
maruz kalan Şark hududumuz haricindeki ahalii İslamiye son Şubat ayı zarfında Ermeni tümen kumandanları
tarafından sevk ve idare edilen sunufu muhtelifeden mürekkep müteaddit müfrezelerin taarruzları karşısında
bir çok kurban vermiş ve Kars vilayetine tabi Çıldır, Zarşad, Şuragel, Akbaba kazalarında isimleri belli kırk
İslam köyü kamilen tahrip ve imha olunmuştur. Bu köylerin biçare halkından iki binden ziyade İslam
müfusu pek feci bir surette katl olunmuştur. Ve katliama uğrayan İslamların eşyası Kars pazarlarında alenen
satılmıştır.
Hemen her gün kemali teessürle haber almakta olduğumuz Ermeni zulüm ve katliamına yeni bir ilave olmak
üzere Orduabad, Ahur, Civa, Ciyusi, Vedi mıntakalarındaki ahalii islamiyeye karşı Ermeniler 19 Marttan
itibaren taarruza başlamışlardır.
Ayrıca Oltu havalisine karşı da yeni bir taarruza hazırlandıkları inanılır şekilde haber alınmıştır. Bu harekatı
kemali şiddetle protesto ettiğimizin ve bu tecavüzlerin önü alınmazsa cihanın pek büyük facianın oluşumuna
şahid olacağının mensup olduğunuz hükümete sür'atle ulaştırılmasını rica eder ve saygılar sunarız..
M. Kemal'in; Milli Mücadele aleyhine olan bazı gazetelerle tüm Ermenice gazetelerin
Anadolu'ya sokulmasını yasaklayan bildirisi, 23 Mart 1920
Bütün vilayetlere ve bağımsız livalara, milli mukadderatımızın katiyet kazanacağı bu zamanda memleketteki
fikirlerin ahenginin şiddetlenerek muhafazasını temin için milli emeller aleyhinde propaganda yapan Peyam
Sabah, Serbesti, Alemdar, Bosfor, Entanet gazeteleriyle, aynı mahiyette olan bütün Rumca ve Ermenice
gazetelerin Anadolu'ya sokulmaması münasip görülmüştür. Postahanelerde sansür vazifesine memur edilenler
tarafından bu hususun temin ettirilmesini arz eyleriz.
Yücel Özkaya, Milli Mücadele'de Atatürk ve Basın (1919-1921), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1989, s.30.
Lord Curzon'un Avam Kamarasında Ermeniler hakkındaki olumsuz beyanına dair 27 Mart 1920
tarihli haber alma raporu.
27 Mart 1920
...
13 Mart tarihli Temsp gazetesinde Lord Curzon Avam Kamarasında irad ettiği nutukta Ermenilere dair
demiştir ki: Bana öyle geliyor ki siz Ermenileri sekiz yaşında pek temiz ve masum bir kız gibi zannediyorsunuz.
Bunda pek yanılıyorsunuz. Zira Ermeniler bilhassa son harekatı vahşiyaneleri ile ne derecelere kadar hunhar bir
millet olduklarını bizzat kendileri ispat eylemişlerdir.
...
...
3. İsviçre Müdafaai Hukuk Cemiyeti, son olarak Anadolu'da ortaya çıkan vakalar münasebetiyle, Ermeniler
tarafından Avrupa mahfillerinde icra edilen propagandaların tamamen uydurma olduğu hakkında yeni bir
beyanname yayımlayarak anılan vakaların hakikatini izah etmiştir.
...
Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV, Hazırlayan: Nimet Arsan, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayını, Ankara,
1964, s. 279-280;
Bekir Sıtkı Baykal, Milli Mücadele'de Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara,
1986, s.16
.
Atatürk'ün, Ermenilerin Maraş, Urfa ve Adana bölgesindeki katliamlarına dair bilgilerin İtalyan
Ajansı aracılığı ile yayımlanmasına aracılık etmesi için Refet Bey'e gönderdiği 31 Mart 1920
tarihli yazısı.
Refet Beyefendi'ye
Aşağıdaki bildirinin İtalyan Ajansı aracılığı ile yayımlanmasına aracılık buyrulması rica olunur.
Adana'nın genel durumu günden güne kötüleşiyor. Fransızlar Maraş ve Urfa'da yaptıklarını Adana'da da
yaparak Ermenileri silahlandırıyorlar. Bunlar İslam halkına saldırıyor. Kozan çevresinde İslam halkından
toplanan silahlar ve hayvanlar saldırgan Ermenilere veriliyor. Kozan çevresindeki Hamam, Kurtoğlu
Çiftliği, Çolak Hasan, Yassıçalı, Mehmet Ağa ve Kabasakal köyleri Ermeni jandarma ve gönüllülerince
bütün olarak yakılmıştır. Bu köylerden kaçarak kurtulabilen halktan 750 kişi Ceyhan ve 1500 kişi Karsantı
dolaylarına göçmüşlerdir. Buçak yakınlarında birkaç köyün daha yakıldığı da haber alınmıştır.
Yaşları elverişli olan Ermenilerin silahlandırılmasına karşın, bir tek İslam jandarma bile yapılmıyor. Özellikle
Kozan çevresinde bulunan Fransız Binbaşısı Tayarda'nın (Taillardat) yaptırdığı ve yapılmasına göz
yumduğu acıklı olayların anlatılması olanaksızdır. Adana'daki Türk memurları bu kötü durumlar içinde
görevlerini sürdürmeye olanak görmediklerinden bölük pörçük görevlerinden çekiliyorlar. İstanbul işgal altında
bulunduğundan yeni memur atanamayacak, atansa bile görevlerini yapmaya olanak bulamayacaklardır. Bunun
sonunda, Kilikya İşgal Kuvvetleri, gerçekte baskıları ve etkileri altında Osmanlı memurlarının yokluğundan
yararlanmak fırsatını kaçırmayacaklardır.
Kilikya'da ve çevresindeki işgal bölgelerinde Fransızların yarattığı durum, Türkler ve Ermeniler arasında
karşılıklı olarak bir öç alma duygusunu beslemek ve bunun sonucunda da, işgalin kaldırılması ile birlikte yerli
halkın birbirlerini boğazlayacaklarını dünyaya yayarak amaçlarına varmaktır.
TAMİM
Mart 1920
1. Feke, mahalli Kuvayi Milliye'nin fedakarlığı üzerine kuşatılmaksızın kurtarılmıştır. Haçin (Şaimbeyli) ve Sis
(Kozan) kazaları ile Feke kazası ahalisi Fransız yönetimi ile irtibatını kesmiştir.
2. Harekete her taraftan 10 Mart'ta başlanmalıdır. Bu hareketten beklenilen gaye Kozan ve Haçin gibi
Ermenilerce taarruza uğrayan dindaşlarımızı kurtarmak ve Pozantı-Islahiye şimendiferinin kuzeyindeki diğer
bölgeler gibi taarruza uğrayan İslam ahalinin teşkilatını kuvvetlendirmek ve taarruza geçirmek olmalıdır.
Saldırgan olmayan düşman kuvvetlerine kesinlikle taarruz etmemeyi, hareketin mahalli ve milli kuvvetlerle
yapıldığını ve bilhassa Ermenilerin İslamlara kıyımlar yaptığını harice göstermek çok faydalıdır.
3. Niğde bölgesinden gönderilen müfrezeler şimdiye dek kararlaştırıldığı gibi Karaisalı bölgesine geçeceklerdir.
Yahyalı'da nizamiye bölüğü ile milli müfrezeler, Binbaşı Kemal Bey'in düzenlediği gibi Kozan havalisine
hareket edeceklerdir. Develi'ye gelecek olan cebel takımı doğrudan doğruya Kemal Bey kumandasında Haçin
bölgesine hareket edecektir.
Andırın'daki Mülazım Osman Bey, Kemal Bey'in direktifine uyarak Kozan'a hareket etmelidir.
4. İşgal bölgesi dahilindeki hareketler Bnb. Kemal Bey'in düzenlemelerine bilhassa (...) Feke'nin kurtarılması
üzerine Develihisar'daki iki nizamiye bölüğünü Yahyalı'ya gelerek Yahyalı'da kalması gerekir. Hareketin (...)
yapılması ve Haçin, Feke, Kozan havalisinde yapılan durum hakkında sık sık malumat verilmelidir.
5. Haçin çevresinde Ermenilerin çokça kuvvetli olduğu bilindiğinden, 3. Kolordu'ca Haçin'e gönderilmesi icap
eden müfrezelerin zamanında harekete geçirilmesini 3. Kolordu'dan rica ederim.
6. Bu tamim 20. Kolordu Kumandanlığı'na ve 11. Fırka Kumandanlığı'na, Binbaşı Kemal Bey'e ve 3. Kolordu
Kumandanlığı'na bildirilmiştir.
Faruk Yılmaz, Kurtuluş Savaşı ve Sonrasında Niğde, Hamle Yayınları, Niğde, 1998, s.65-66
Kolordulara
56 ve 61 nci Tümen Komutanlıklarına
Albay Refet'e
13 Nisan 1920
Gerek Askeri Birlikler ve gerekse milli kuvvetler tarafından esir edilen düşman askerinin hayatlarının
korunmasına olağanüstü özen gösterilmesi istenir.
Milletimizin fertlerine en ağır saldırılarda buluna katiller bile esir edildiği zaman öc alma duygusuna
kapılmayarak hayatlarının korunmasını nasıl olursa olsun sağlamalarını bütün amirlerden diler; esirlerin
hastalık sebebiyle bile olsun elimizde ölmeleri dini ve milli ahlakımıza uygun düşmedikten başka vatani
çıkarlarımızı da gerçek biçimde yaralar.
Bütün birliklere ve Kuvayı Milliye teşkilatına bu öğütlerimizin hakkıyla bildirilmesini rica ederiz.
Atatürk'ün, 24 nisan 1920 Meclis Gizli Oturumu'nda yaptığı konuşmanın Ermenilerle ilgili
bölümleri.
...
Ermenilere gelince: Ermeniler bütün dünyanın fevkalade desteğini almış bir vaziyette bulunuyorlar. Siyasi
emellerinin tecellisi için nasıl çalıştıkları malumdur. Fakat bugünkü vaziyetler, bizimle temaslarına yönelik
arzedebileceğim noktalar şunlardır:
Ermeniler, Erivan Ermeni Hükümeti mıntıkası dahilinde ahali-i İslamiyeyi imha etmekle meşguldür. Biz;
İngilizleri, Amerikalıları aleyhimizde tahrik etmemek ve her nasılsa Harb-i Umumi'de yapılmış olan vakanın
tekrar ve devamına dair hiçbir zan ve şüphe vermemek için bir mıntaka-i malume dahilinde bulunan ahali-i
İslamiyenin hududumuzu geçmek suretiyle alenen yardımlarına dahi seğirtmekte tereddüt ettik. Fakat oradaki
ahali-i İslamiye her taraftan hamisiz kalınca bittabi kendi hayat ve namuslarını yine kendiliklerinden muhafaza
ve müdafaada tereddüt etmediler.
Bu cihetle bidayetten bugüne kadar Erivan Hükümeti mıntakası dahilinde muharebe ve çatışma devam
edegelmektedir. Ve bütün çatışmalar neticesinde bittabi dindaşlarımız fevkalada mutazarrır olmakla beraber
namus ve haysiyetlerini de muhafaza etmekten geri durmuyorlar.
...
... Fransızlarla da temaslar olmuştur. Bilhassa, Suriye'de fevkalade mümessil bulunan Picot namında bir zat
Sivas'a kadar geldi.... Bu zatla görüştüğümüz esas noktalar hatırımda kaldığına göre şunlardı:
... Açık söylediği şey, Suriye'yi müstemleke yapmak için istemiyorlardı ve fakat Kilikya da dahil olmak üzere
(...) ve bizim mevcudiyetimiz, umumi olan mevcudiyetimizin kurtarılması için Kilikya meselesi için anlaşmaktan
ibaretti. Bu imkan derecesini de şu tarzda tespit etti: En nihayet Kilikya'yı tahliye edeceğini, yalnız, orada bize
iktisadi (sahada) emniyet bahşolacak bir vaziyet kabul edersiniz.
Biz kendisiyle görüştüğümüz zaman bizim için bir Kilikya, bir de Türkiye meselesi gibi iki mesele yoktur. Bir
mesele vardır. O da Türkiye meselesidir. Binaenaleyh, bizim halline çalıştığımız mesele budur. Bütün
vatanımızın tamamiyeti ve bu vatanda yaşayan milletimizin istiklalidir. Bu nokta-i nazardan anlaşmak lazım
gelir. Fransızlar için yalnız Kilikya meselesi vardır. Bunun halli esnasında sizin için birinci olan meselede bazı
hususatı görüşebiliriz.
Ve binnetice Kilikya dahi arzettiğim şekilde ve heyet-i umumiye de her suretle bize yardım vadetmişti. Yalnız,
bütün bu vaatlerini tatbik ettirebilmek için ancak Paris'e muvasalatında çalışmaya mecbur olduğunu ve sulh
akdedilinceye kadar Kilikya dahilinde hiçbir hareket-i milliye olmamasını rica etti.
"Şimdi Fransız taht-ı işgalinde bulunan bölgede bizim tarafımızdan kuvvet sevkiyle hiçbir harekette
bulunmayacağız. Ancak, sizin taht-ı işgalinizde bulunan ve asayişinden, emniyetinden sizin mesul olduğunuz
bölge vardır ki, Kilikya, Maraş, Urfa hepsi dahil ve Fransızlar tarafından silahlandırılan Ermenilerin ahali-i
İslamiyeye tecavüz etmesi, onları katletmesi neticesi olarak vuku bulacak mukabelelerden, mukavemetlerden de
hiçbir mesuliyet kabul etmeyiz. Ve bu gibi olayların önüne geçebilmek için siz derhal (icap eden tedbirleri
almalısınız)."
"Siz valimizi iade edeceksiniz. Diğer Devlet-i Osmaniye memurlarını yerinde bırakacak ve ahali-i İslamiyeye
tasallut eden Ermenileri oradan uzaklaştıracak ve bilhassa bundan sonra silahlandırmıyacaksınız."
Ve bunlara kati olarak söz verdi. Ve hatta Sivas'ta icap edenlere tebligatta bulundu. Filhakika valimiz oraya gitti.
Vaziyet hüsn-i hale girer gibi oldu.
Bir Fransız diplomatı (Picot) oraya gitti. Bunu bizimle görüştü. Fakat buradaki kuvvetlere (kumanda eden)
Fransızlar da başka adamlardır. Bunlar, bilhassa Kilikya dahilinde bulunan bir miralay vardı ki o da Reymon.
Bu, İslam düşmanı ve Ermeni hamisi bir adamdır. Tazyikten bir an bile kaçınmadı. Ve bunun neticesi olarak
Maraş'ta ahali-i İslamiyeye Maraş'ta tecavüzatta (bulundular), (onları) tevkif ettiler. Ve ahali-i İslamiye
kendilerini muhafaza etti. Neticesi itibariyle olay büyüdü. çatışma oldu. Ve oradan Fransızlar çekildi. Bittabi bu
çatışma esnasında Fransız kisvesi altında ahali-i İslamiyeye tecavüz eden (Ermeniler), kendi nefsi hayatını
muhafaza eden ahali-i İslamiye de, ateş esnasında öldüler.
(Bu hadiseyi) bütün Avrupa'da, bütün Amerika'da dalgalandırdılar. Halbuki milletimiz tarafından tecavüz vaki
olmuş değildir. Vuku bulan tecavüze mukabele edilmiştir. Hatta, Fransızlar çekildikten sonra daha ileriye
gitmekten de sarf-ı nazar eyledik. O kadarla yetinildi.
Urfa'da da aynı vaziyet olmuştur. Yine Fransızlar tarafından, daha doğrusu Fransızların teşvik ve himayesiyle
Ermeniler, ahali-i İslamiyeye tecavüz eden Ermenilerin sebebiyet vermesi yüzünden yine muharebe ve çatışma
olmuş, binnetice Fransızlar orasını da tahliye etmeye mecbur edilmiştir.
...
Borak, Şadi; Atatürk Gizli Oturumlardaki Konuşmalar, Kaynak Yayınları, 1997, s. 15, 16
Metel, Raşit; TBMM Gizli Oturumlarından Sorunlar ve Görüşler (23 Nisan 1920-29 Ekim 1923) Mustafa Kemal Atatürk, Belge Yayınları 1990, s. 21,
22.
...
...
Ermenistan'a bağlanmalarına söz verilmiş olduğunu öğrenmekle heyecana gelen ve coşan doğu illeri halkının
arasından ayrılıp İstanbul'a gelmem konusundaki önerinizi yerine getirmek konusunda kişisel irademi
kullanmaya manen ve maddeten imkan bulamıyorum. Durumun değerlendirilmesini, bilinen mertliğiniz ve
samimiyetinize güvenerek arz ederim, efendim.
...
... Başkent ile Anadolu'yu birbirinden ayırmaya kurulumuz ve temsilcisi bulunduğumuz millet bireyleri sebep
olmamışlardır. Tam tersine, düşünülen hükümetin Paris barış konferansında doğu illerimizi, tamamen geniş bir
özerkliği olan Ermenistan olarak kabul edişi, Toroslar sınır gösterilerek iki üç ilimizin tümünün Osmanlı sınırı
dışında bırakılması ve başkent ile illerimizin bazılarında ateşkes antlaşması hükümlerine aykırı birçok işgaller ve
devlet ve milletin bağımsızlık gururunun kırılmasına seyirci kalınması, başkent ile Anadolu'nun birbirinden ayrı
düşünmelerine neden olmuştur.
...
Rum ve Ermenilerle İngilizler başta olmak üzere İtilaf devletlerinin ve bunların suçlarına alet olan düşük Ferit
Paşa kabinesinin, milli birliğe ve vatan mutluluğuna yönelik her çeşit girişimi ve meşru milli faaliyeti genel
olarak ittihatçılıkla suçlamayı bir meslek edinmiş oldukları hepimizce bilinmektedir.
...
... İtilaf devletlerinin bizim savaşa katılmamızdan (Birinci Dünya Savaşı) dört ay önce her yönüyle Osmanlı
hükümetinin zararına bir Ermenistan Cumhuriyeti kurulmasına karar verdiklerini ilan etmiş olmaları ve
hatta Bolşeviklerin yayımladığı gizli antlaşmadan da anlaşıldığına göre, İstanbul'un Çarlık Rusyasına vadedilmiş
olması, savaşa İtilaf devletlerine karşı girmemizin zorunlu olduğunu gösteren açık delillerdir.
...
... Saltanat başkenti ve hilafetimiz kuşatma altında olup bağımsızlığımız burada manen ve fiilen yürürlükte
değildir. Buna, bir de Rum ve Ermenilerin hükümeti tanımamalarını ve İtilaf devletlerine dayanarak bir
çeşit ayaklanma durumunda bulunmalarını eklersek, başkentimizin içinde bulunduğu üzücü ve korkunç
durumu tam anlamı ile açıklamış oluruz.
...
...İngilizler görünüşte tatlı, kamu oyunun gönlünü alacak bir genelge sundular. İngiliz siyasi temsilcisi, İngiliz
Dışişleri Bakanlığı adına hükümetimize bir nota verdi. Notada şöyle deniliyor: Önce, İtilaf devletlerine karşı
başlatılmış olan ve Yunanlıları da içeren eylemleri durdurunuz. İkinci olarak, Türkiye'de Ermenilere karşı
yapılan soykırımdan vazgeçiniz. İşte bu iki önerimizi yerine getirmeniz durumunda İstanbul size bırakılacaktır.
...
Efendiler, bu, tabii ki çok haince ve samimiyetten uzak bir istek idi. Çünkü her iki öneride de, gerçekte yeri
olmayan konular üzerinde duruluyordu. Birincisi, Yunanlıların da içinde bulunduğu İtilaf hükümetlerine karşı
eylemde bulunmamak, saldırıya geçmemek önerisi. Zaten böyle bir şey olmadı. Gerçi Yunan cephesinde, İzmir
cephesinde, silah ve mevzilenmiş bir takım kuvvetler, milli kuvvetler vardı, fakat bu, Devlet kuvveti, hükümet
kuvveti, ordu kuvveti değildi. Bu, Yunanlıların, ateşkes hükümlerine uymayan davranışları ve insanlığa karşı
dünyada eşine rastlanmayacak biçimde zulmederek, facialar yaratmalarına karşın devletin koruyuculuğundan
yoksun olan milletimizin kendi namusunu, onurunu korumak ve kollamak için silaha sarılmak zorunluluğundan
kaynaklanıyordu. (...) İkinci istek ise, ülke içinde soykırım yapılmaması ile ilgiliydi. Ermenilere karşı böyle bir
tutum yoktu ve olay doğru değildi. Ülkemiz gerçeklerini hepimiz biliyoruz. Hangi yörede Ermenilere karşı
soykırım yapılmıştır veya yapılmaktadır? (...) Bu gün ülkemizde faciaların yaşandığı savunularak, bundan
vazgeçmemiz isteniyordu...
...
... Düşmanların bütün çalışması, barış esaslarının kararlaştırılacağı şu sıralarda memleketimizi dışarıda ve
içeride güçsüz bir durumda bırakarak istedikleri her şeyi kabul ettirmeyi amaçlıyordu.
...Anadolu'nun çeşitli yerlerinde inceleme ve araştırma yapmak için geziler yapan bütün Amerikalı ve Avrupalı
kişiler ve heyetler daima lehimize düşüncelerle dolu olarak ülkelerine dönmüşlerdir. Bu kişiler ve kurullar
Avrupa ve Amerika kamu oyunda çeşitli araçlarla ülkemiz aleyhine yapılan kışkırtıcı propagandalara karşı
üstünlük sağlamışlarsa da, barış için kesin kararların belirlenmesini üstlenen barış konferansı çerçevesi içinde
çok az etkinlik taşıyan, gerekli önemi vurgulayamayan bir durum yaratmışlardır. İşte böylece, geleceğe yönelik
çıkarlarını, çeşitli baskılarla bütün dış ülkeleri aleyhimize çevirmekte gören bazı kuruluş ve unsurlar ise,
tarafımıza yöneltilen bu akımı temelinden yıkmak ve bütün dış ülkelerin milletimiz lehine, düşüncelerinde
değişiklikler olmasına fırsat vermemek için, tümüyle yalan olan en son Ermeni soykırımı uydurmasını
düzenlediler ve açıkladılar. Aslında pek az ve basit yalanlama araçlarımız olan gazetelerimize de, son derecede
etkin bir sansür uygulayarak hiçbir araçla medeni dünyaya karşı haklarımızı korumamıza imkan tanımadılar.
Böylece, insanlık hukukunun kutsal kuralı olan "kendi kendini koruma" hakkından da milletimizi tümüyle
yoksun bırakarak, kamu oyunu ve dünya milletlerinin fikirlerini harap durumdaki ülkemiz ve ezilmiş milletimizi
birçok suçlamalarla lekeleyerek büyük çapta etkilediler.
...
İngilizler, bir yandan dış durumumuzu yeni toplu öldürme iftiraları ile sarsarak, diğer yandan da kabineyi,
Meclisi Mebusanımızın çalışmalarına engel olmak konusunda kışkırtarak, içişlerimizde çok tehlikeli bunalımlar
yaratacak biçimde çalışarak, tasarladıkları İstanbul işgalini kolaylıkla uygulayabilecek bir ortam
hazırlıyorlardı. ...
...
Anadolu'da yerleşmiş Ermenilerin ve Rumların hükümet emirlerine ve milli amaçlara karşı gelmedikçe her
türlü saldırıdan korunmaları ve tam anlamı ile mutlu ve rahat bir hayat yaşamaları öteden beri kabul
edilmiş bir ana konu idi. Kilikya ve dolaylarında ve doğu hududumuz dışındaki resmi ve resmi olmayan
Ermeni kuvvetlerinin dindaş ve ırkdaşlarımıza karşı yapılan cinayete varan saldırıları karşısında bile,
ülkemizde yaşayan Ermenilerin her türlü taarruzdan korunmasını sağlamayı pek önemli bir medeni görev
kabul ettik ve Anadolu'nun dış dünya ile ilişkisinin kesik olduğu bu günlerde yüce vatan çıkarlarını
amaçlayan önlemler içinde Ermeni halkının esenliğinin korunması gerekliliğini bütün makamlara bildirdik.
İşte, İstanbul'un yabancı kuvvetlerce işgalinden bu güne kadar geçen acı günlerinde hiçbir dış ülkenin fiili
korumasına erişemeyen Anadolu Ermenilerinden hiçbir kişinin, en küçük bir anlamda bile, saldırıya
uğramamış olması, bize her nedenle cinayet yükleyen ve medeni duyarlılığı kendi tekelinde sanan entrikacı
Avrupalıların yüzlerini kızartacak ve milletimizin yaradılışından sahibi bulunduğu insanlık törelerinin
yücelik derecesini ispat edecek çok önemli bir konudur.
...
ASD, c. I, s. 12-60.
Türkiye'nin Sovyet Rusya ile beraber emperyalist hükümetlere karşı savaş ve yardım teklifi. 26
Nisan 1920.
Türkiye'nin Sovyet Rusya İle Beraber Emperyalist Hükümetlere Karşı Savaş ve Yardım Teklifi
26 Nisan 1920
1- Emperyalist Hükümetler aleyhine harekatı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların
kurtarılması gayesini hedefleyen bolşevik Ruslarla ortak mesai ve harekatı kabul ediyoruz.
2- Bolşevik kuvvetleri Gürcistan üzerine harekatı askeriye yapar veyahut takip edeceği siyaset ve göstereceği
tesir ve nufuzla Gürcistan'nın da Bolşevik ittifakına dahil olmasını ve içlerindeki İngiliz kuvvetlerini çıkarmak
üzere bunlar aleyhine harekata başlamasını temin ederse Türkiye Hükümeti de Emperyalist Ermeni hükümeti
üzerine harekatı askeriye icrasını... taahüt eyler.
3- Evvela milli topraklarımızı işgal altında bulunduran Emperyalist kuvvetleri kovmak ve gelecekte
emperyalizm aleyhine vuku bulacak müşterek mücadelemiz için kuvayı dahiliyemizi güçlendirmek üzere
şimdilik ilk taksit olarak beş milyon altının ve kararlaştırılacak miktarda cephane vesair vesaiti fenniyei ve
malzemei sıhhiyenin ve yalnız şarkta icrayı harekat edecek kuvvetler için erzakın, Rus Sovyet Cumhuriyetince
temini rica olunur. İhtıramatı faike ve hissiyatı samimanemizin kabulünü rica eyleriz.
26 Nisan 1920
1. Emperyalist Hükümetler aleyhine harekatı ve bunların tahakküm ve esareti altında bulunan mazlum insanların
kurtarılması gayesini güden Bolşevik Rusya ile iş ve harekat birliğini kabul ediyoruz.
2. Bolşevik kuvvetleri, Gürcistan üzerine askeri harekat yapar veyahut yürüteceği siyaset ve göstereceği tesir ve
nüfuzla Gürcistan'ın Bolşevik ittifakına girmesini ve İngiliz kuvvetlerini çıkarmak üzere bunlar aleyhine
harekata başlamasını sağlarsa, Türkiye Hükümeti de Emperyalist Ermeni Hükümeti'ne karşı askeri harekat
yapmayı... taahhüt eder.
3. İlk önce Milli Topraklarımızı işgal altında bulunduran Emperyalist kuvvetleri atmak ve ilerde Emperyalizm
aleyhine beraberce yapacağımız mücadele için kuvvetlerimizi geliştirmek üzere, şimdilik ilk taksit olarak
5.000.000 altın (Ruble) ve karar verilecek miktarda cephane ve sair teknik harb araçlarının ve sıhhi malzemenin
ve yalnız doğuda harekat yapacak kuvvetler için erzakın Rus Sovyet Hükümeti'nce sağlanması lazımdır. Mali
sıkıntımızı biliyorsunuz....
Gönderilecek heyet, Azerbaycan Hükümeti'yle gereken teşebbüslerde bulunarak çok önemli olan paranın hatta
borç almanın sağlanmasına çalışılması uygundur.
Türk İstiklal Harbi, III. Cilt Doğu Cephesi, Gnkur. Basımevi, 1965, s. 80
Atatürk'ün, 1 Mayıs 1920 tarihli Meclis Gizli Oturumunda yaptığı konuşmanın Ermenilerle
ilgili bölümü.
...
Müsaade buyurursanız biraz da Kilikya Cephesinden bahsedeyim: Buradan bahsederken Elviye-i Selase
diyebileceğimiz Antep, Maraş, Urfa'yı nazardan geçirebiliriz.
Efendiler!
Her yerde olduğu gibi buraya da Mütarekename ahkamı hilafına İtilaf Kuvvetleri girdiler ve bilahare aralarında
bir itilaf yapıldı ve İngilizler çekildi. Antep, Maraş, Urfa'yı bütün Suriye ile beraber Fransızlara bıraktılar ve
Fransızlar burayı işgal ettiler. Bu tecavüze karşı merkez-i hükümet hiç tedbir almadı, hatta protesto bile etmedi.
Bu, cümlenizce malumdur.
Fakat bizim kabul ettiğimiz esas programda çizdiğimiz hududun dahiline buraları da girer. Buraların da
düşmandan temizlenmesi lazımdır. Fakat aynı zamanda muhtelif cephelerde düşmanlarımızı harbe mecbur
etmemek için çatışmaya sebebiyet vermekten de daima kaçındık. Fakat Fransızlar burayı haksız olarak işgal
ettikten sonra çok küstah davrandılar ve ahali-i İslamiyeye karşı çok fena hareketlerde bulundular. Bu
hareketleri, Fransız üniforması altında Ermenilere yaptırdılar. Diyebiliriz ki her ne vesile ile olursa olsun bu
memlekette Ermenilerle milletimiz arasında birtakım kanlı olaylar cereyan etmiştir. Bu iki milletin birbirine ve
bilhassa Ermenilerin milletimize karşı kuvvetli kin ve düşmanlığı vardır. Binaenaleyh, Ermenileri bize
sataştırmak, ahali-i İslamiye'ye sataştırmak bittabi yanlış bir hareketti. Çünkü, Ermenilerin gayesi, bilhassa,
himaye ve yardım gördükten sonra Kilikya'da, Antep'te, Maraş'ta, Urfa'da, her nerede bulurlarsa ahaliyi
imha etmektir.
Oralarda bulunan zavallı kardeşlerimiz pek acı muamelelere maruz kalmışlardır. Her türlü mukaddesatı
muhafaza için hariçten, bütün milletten yardım istiyorlar. Bu yardım istekleri na-mütenahidir. Fakat daima
işitilmemiş bir halde kalıyorlar. Maatteessüf hükümet-i merkeziye hiçbir yardım yapmamıştır. Birçok sebep ve
düşünceden dolayı aleni ve kati tedbirlere tevessül edemiyordu.
İşte böyle, artık her taraftan ümidi kesen ve idama mahkum olduklarına şüphesi kalmayan Kilikya ve diğer
bölgeler ahalisi bizatihi muhafaza-i mevcudiyet için ortaya atılmak mecburiyetinde kaldılar. Buralar halkına hiç
olmazsa hem-civar olan ahali-i İslamiye'nin seyirci kalmaları doğru olamazdı.
Filhakika, memleket dahilinden, bilhassa Sivas'tan büyük, vicdanlı vatanperverler kalktılar, koştular; bu meşgul
mıntıkaların hudutları içine girdiler ve oradaki kardeşleriyle birleşerek onların namus, mukaddesat ve
mevcudiyet savaşlarında onlarla aynı safta yer aldılar.
Mücadele devam etmektedir. İlk müsademe Maraş'ta oldu. Ve netice haklının lehine mütemayildir. Bunu
müteakıp Urfa'da ve Silifke havalisinde müsademeler oldu. Buralarda da biz kazandık. Antep'te yine Ermenilerin
tasallut ve tezahüratı neticesinde vukua gelen müsademe devam etmektedir.
...
Genel siyasi durum ve Bolşeviklerle ittifak için aradaki Ermenistan engelinin kaldırılmasına
dair Vekiller Heyeti kararının 15. Kolordu Komutanlığına bildirilmesi, 6 Mayıs 1920.
Genel Siyasi Durum ve Bolşeviklerle İttifak İçin Aradaki Ermenistan Engelinin Kaldırılmasına Dair
Vekiller Heyeti Kararı
15. Kol. K.lığına gönderilen şifre
Vaziyeti umumiyei siyasiyemiz ve Bolşeviklerle ittifak yapmak için emperyalizm siyasetine alet olan Ermeni
hükümetinin aradan çıkarılması ve imhası meselesi bugün Vekiller Meclisinde müzakere olunarak zatı
samilerine müzakere sonucunun aşağıda olduğu gibi tebliğine karar verilmiştir.
Şöyle ki:
1- Sulh konferansının hakkımızda alacağı kararlar kesin olarak açıklanıncaya kadar İtilaf Devletlerini bizimle
anlaşma hazırlıkları imkanından mahrum etmeğe dahili ve harici vaziyeti hazıramız şimdilik müsait değildir.
2- Binaenaleyh Bolşeviklerle işbirliği şartlarımız az, çok belirmeden ve hututu esasiyemiz tesbit ve bize temin
edecekleri maddi yardım tayin edilmeden evvel fiilen bunlarla teşriki mesai sakıncalı görüldü.
3- Ermeni vukuatı bütün Hristiyan Dünyasını aleyhimize sevk eden sebeplerin en mühimlerinden olduğuna göre
mevcudiyeti ilk evvel tarafımızdan tasdik olunan Ermeni hükümetini ordumuzun kuvvetiyle mahvetmek ve
bittabi yeniden bir Ermeni kırımı demek olan bu harekete bizim tarafımızdan sebebiyet verilmek az, çok
lehimize bir cereyan getiren gelişmeleri de muvakkatan fesh ve bilhassa Amerika kamuoyunu aleyhimize çevirir
ve sevkettirir ve İngilterenin hakkımızda tatbikini istediği tarzı harekete cümlesinin yandaş olmasını temin gibi
sakıncalı ve öldürücü bir netice doğurur. Bu gerekçeler nedeniyle ordumuzun şimdilik Ermeni hükümetine karşı
resmen ve alenen taarruz ve icrayı muhasebattan kaçınmasını, mümkün olduğu kadar gizli şekilde Elviye-i
Selasede teşekkül eden küçük hükümetlerin milis kıtaatı takviye olunarak bunlarla Gence'ye kadar ilerledikleri
haber alınan İslam Bolşvikleri vasıtasiyle bu taarruzun icra edilmesi daha uygun görülmüştür. Bu konudaki
görüşlerinizin ivedilikle bildirilmesi rica olunur.
BMM'nin, Adana, Maraş, Ayıntap ve Urfa gibi en eski İslam memleketlerinin Fransız
zabitlerinin idaresinde Ermeni kin ve öfkesine, Ermeni ruhunun yırtıcı kabalık ve düşmanlığına
yenecek, parçalanacak bir av gibi terkedildiği konularında İslam dünyasına yayınladığı
beyanname, 9 Mayıs 1920.
09 Mayıs 1920
... Adana, Maraş, Ayıntap ve Urfa gibi en eski İslam memleketleri Fransız zabitlerinin idaresinde Ermeni
kin ve öfkesine, Ermeni ruhunun yırtıcı kabalık ve düşmanlığına yenecek, parçalanacak bir av gibi
terkedildi. Hükümeti elim bir mütareke ile silahlarından tecrid edilmiş, orduları dağıtılmış bir millet, ana
yurduna musallat olan başı boş bırakılmış ve yangıncı, yağmacı işgalcilere karşı müdafaadan başka ne
yapabilirdi. Biz bu sebeple aile ocaklarımızda eski gazalardan yadigar kalmış silahlarımızla analarımız ve kız
kardeşlerimizle çocuklarımız ve ihtiyarlarımızla her tarafta düşmanı karşılayarak geri iten bir halk mücadelesine
başladık.
...
Sınırın Geçilmesi Teklifi Üzerine Vekiller Heyetinin, 12 Mayıs 1920'de Kazım Karabekir
Paşa'dan'den Sorduğu Hususlar.
Hududun Geçilmesi Teklifi Üzerine Vekiller Heyetinin Kazım Karabekir'den Sorduğu Hususlar
12 Mayıs 1920
Hududun tecavüziyle şarktan gelen harekete iştirak hususundaki görüşleriniz Heyeti Vekillerce büyük
ehemmiyetle nazarı dikkate alındı. Heyeti Vekile kesin karar için aşağıdaki sorular hakkındaki
değerlendirmelerinize müracaatı münasip gördü:
1- Kızıl ordu; Ermenistan ve Gürcistan hudutlarına geldikleri halde bizim yardımımız için henüz bir müracaatta
bulunmamışlardır. Halbuki buna imkan bulabilecekleri tahmin edilmektedir.
2- Ermenistan'a taarruz hareketimizi İtilaf devletleri ve Amerika ilanı harp kabul edecek ve ihtimal ki
memleketin Batısından ve büyük ihtimalle Trabzon'dan da taarruza geçeceklerdir. Bu umumi taarruza karşı şark
harekatına iştirak eden kuvvetlerimiz Batıyı korumak için ne kadar zamanda serbest kalabileceklerdir.
Bolşeviklerin bu takdirde maddi seri yardımları ne olabilecektir. Bolşeviklerle aramızda henüz bir anlaşma
yapılmamış olduğundan yardımlarından emin olabilir miyiz?
3- Trabzon'a terk olunacak kuvvetin bir İngiliz çıkarmasına karşı koyma ve savunmaya kifayet edememesi
halinde bütün memleket dahilindeki tereddüdün aleyhimize gelişeceği değerlendiriliyor. Ermeni ve Gürcistan
hudutlarına temas eden Kızıl ordunun miktarı ne kadar tahmin edilmektedir.
4- Heyeti Vekilenin ve hatta bir dereceye kadar Büyük Millet Meclisi'nin kararını almadan harekete geçmek
mesuliyeti mahzurunu görüyorum. Bu kararın alınmasında harekete karşılık temin edilecek menfaatlerin bir
ittifakname ile tesbit edilmiş olduğunu ifade etmek lüzumu anlaşılmalıdır. Mevcudiyeti milliyemizi de tehlikeye
sokacak bir mahiyette olacağı açık olan San Remo kararlarının da yakınlarda tebliği beklenmekte ve binaenaleyh
Meclisce karar alınması yakındır efendim.
Atatürk'ün, 17 Mayıs 1920 Meclis Gizli Oturumunda yaptığı konuşmanın, Ermenilerle ilgili
bölümü.
...
... Bize suret-i hususiyede (San Remo Konferansı'ndan) gelen malumatta bir defa Trakya'nın Çatalca hattına
kadar Yunanlılara verilmesi vardı. İzmir'in Yunanlılara verilmesi, şarktan bir kısım arazinin, Trabzon'un şarkına
kadar olan arazinin Ermenilere terki vardır....
Mustafa Kemal Paşa (Devamla): Şark hududunda deniliyor ki Trabzon'un şarkına kadar kadar Ermenistan'a.
...
Haşim Bey (Çorum): Paşa Hazretleri! Ermenilerin Bolşeviklerle ittifakı bizim aleyhimizde olur. Biz onlardan
evvel itilaf etsek acaba mümkün değil mi. Bolşeviklerle ittifak etsek olmaz mı?
Paşa Hazretleri: Efendim, ben yetişemedim. Fakat Meclis-i aliniz burada okunmuş bir takrirle heyet-i icraiyeye
bir dereceye kadar salahiyet verdi.
...
Vekiller Heyeti'nin Kafkas Cephesi ve Ermenilere dair 1 Haziran 1920 tarihli kararı.
Zata Mahsus
01 Haziran 1920
1- Doğu Hareketiniz için 30 Mayıs 1920 günlü telgrafınız Bakanlar Kurulu'nda görüşülmüş, gerekçesi
incelenmiş ve askeri birliklerimizle Ermenistan savaşının başlatılması zamanının daha geçmediğine karar
verilmiştir. Kurulumuzun bu zamanla ilgili olarak girişim ve düşüncesi aşağıda açıklanır ve toplantıyı
sürdürmekte olan Bakanlar Kurulu kararı ile bildirilir.
Birincisi: Devlet ve ulusumuzun kurtuluş ve esenliği için Batı devletlerinden güvenli bir yardım ve adaletli
davranış olmayacağı anlaşılmıştır. Ülkemizin geleceği, Doğu sınırlarımızın Ruslara ve İslam Dünyasına
dayandığı Kurulumuzca bilinmektedir. Bu dayanışın güvenliği için önemli çalışmalar yapılacaktır.
İkincisi: Bolşeviklerle politik olarak anlaşıp, karşılıklı ilişkiyi belirlemeden önce kesin harekete geçmeyeceğiz.
Böyle bir hareketin Bolşeviklerce nasıl karşılanacağını bilememekteyiz. Gerçekte, Bolşeviklerin bizden
bekleyeceği en büyük çıkar, askeri hareketin kazançlarını biz kendi elimizle onlara verdikten ve böylelikle içine
düştüğümüz çıkmazdan kurtulma olanağı kalmadığını gösterdikten sonra Bolşeviklerden bize çıkar sağlama
olanağı kalmaz, yalnızca onların uydusu ve tutsağı oluruz. Alman savaşına da böyle girdiğimizi unutmamalıyız.
Üçüncüsü: Yalnızca askeri bakış açısından bile Ermenistan savaşını güvenli ve başarı ile sonuçlandırmak için
başka bir yerden askeri yardıma gerek olduğu kanısındayız. Eğer Azerbaycan ve Gürcistan yönlerinden
Ermeniler kuvvetle sıkıştırılmazsa, yalnız bizim üç tümenimizle az zamanda Ermenistan kuvvetlerini yok
edinceye dek kovalayabilmek olanaklı değildir. İşte yukarda üç ana görüşten öneriniz incelenmiştir. Bunlardan
birinci madde sizinle bütün bütüne görüş birliğimizi gösterir. Öteki maddeler askeri hareket zamanının daha
geçmediğini belirleyen temel gerekçelerdir.
2- Kafkasya'nın politik ve askeri durumunda Kurulumuzca açıklık görülmemektedir. Şundan ki, Bolşevik
ordusunun 28 Nisan 1920'de Bakü'ye girişinden beri Karabağ'da Azerbaycan ordusunun ve Bolşevik ordusunun
yığılması ve 10 Mayıs 1920 hareketinde Ermenistan'a üç gün süreyle ültimatom verilmesi ve dahası, Azerbaycan
anlaşmasının açıklanması gibi haberler alınmış ve bunlardan şimdiye değin bir sonuç çıkmamıştır. Bu kez de
Azerbaycan'ın Gürcistan'la uzlaşmasının Azerbaycan için güç olup olmayacağı bilinmemektedir.
Yüz bin kişilik ordunun Bakü çevresinde ve on dört bin kişinin Zengezor'da bulunması haberi ile Ermenilerin
İslam kıyımına yönelmeleri ve komşularına karşı zorbacasına bir durum almaları haberi arasında içerik yönü ile
çelişki vardır. Halil Paşa'nın güçlü bir ordunun komutasını bırakmayı istememesi gerekir. Sözün kısası,
Ermenistan'a karşı savaşa karar için Azerbaycan ya da Bolşevik birliklerinin varlığını daha bilmiyoruz. Biz,
özellikle Bolşevik askeri hareketinde beklemeyi ve şimdilik Bolşevik birliklerinin Kafkas yöresinden
uzaklaştıklarını sezinliyoruz.
Son zamanlarda Bolşeviklerin Lehlilere (Polonyalılar) Kiyef cephesinde yenildikleri ve on beş bin tutsak
verdikleri ve bu nedenle, Kafkasya'dan da kuvvet getirmek zorunda kaldıkları belirtilmiştir. Odesa'nın sallantıda
olup olmadığı da tartışıldı. Rusya için on beş bin tutsak veren yenilgi önemli bir anlam taşımaz ama, Kiyef ve
Odesa adları askeri yenilginin durumundan çok bir iç sarsıntıyı sezinletir. Lenin'in yerine Bresilof'un geçmesi
haberinin anlamı da anlaşılamadı. Kanıtlarımıza göre, Rusya'nın Bolşevik durumu bu yüzden değişmeyecektir.
Daha kesin kararlılıkla, kuvvet kullanmayı daha iyi sağlamak için gelmiştir. Ama, bu değişikliklerin gelişmesini
iyi saptamaya gerek vardır. Kafkas uluslarının davranışları da Rusya'daki bu kararsızlığı göstermektedir. Bu
yüzden durum daha açıklığa kavuşmamıştır.
3. Bu koşullar altında iç durumumuz acelecilik gerektirmemektedir. Bilinen barış koşullarına göre, Ermenilere
söz verilen Doğu illerimizi savunmak için hazırlıklı olmak, o yöre halkına ve askerlerine karşı güçlü bir
dayanaktır. Ama, Sarıkamış'a gidecek orada bekleme durumunda kalmak, belli anlayışlara karşı hem yapıcı
gücümüz olmadığı, hem de kötülükleri kendi elimizle getirdiğimiz biçiminde iz bırakır ve daha çok sarsıntı
yapar. Mali durumumuz ve yiyeceklerimizin Sarıkamış'ta daha iyi olacağına dair bir sebep yoktur. Bundan başka
iç durumumuzda olan düzelme ve değişikliği bilmektesiniz. İstanbul'la doğrudan ilişkili olan çevrelere ezici
yumruklar indirilmiş ve pek önemli olan ayaklanmacıların başkanları Vatan Hainliği Yasası uyarınca
cezalandırılmıştır. Konya'da iki kez görülen ayaklanma etkin bir güce gerek görülmeden bastırıldı.
Sivas'taki olay, Düzce-Bolu olaylarının kızışkın zamanlarında düzenlenmiş bir olaydı. Umut bağlayanlar,
bozguncu yuvasının yıkılması ile kesin yenilgiye uğramış olacaktır. Görüntülerden de bunu sezinliyoruz. Özetle,
daha ötede ve beride karşılaşılacağı bildirilmekle birlikte, yönetimimiz sırasında kararlılık ve etkili hareket,
sürekli aydınlatma ve önlem çalışmaları ile göğüslemeyeceğimize göre, iç durumda temel konu, subayların kesin
kararına ve inancına kesin olarak güvenilen, güvenli bir kuvvetin varlığıdır. Buralarda böyle kuvvetler
oluşturmaya çok önem veriyoruz.
4. Delegelerimizin ulaşması, Ermenistan savaşının başlatılması için başlı başına gerekçe olamayacağı doğal
olmakla birlikte kuşkusuz pek önemlidir. Hareketlerinin çabuklaştırılmasına rica ederiz. Delegelerimizin kılık
değiştirerek kara yolu ile Azerbaycan'a geçmesi zorunludur. Sarıkamış hareketi onların trenle yolculuklarını
güvenceleyemez. Çoğu yerinde İslam halkla kuşatılmış geniş bir bölgeden açıklık bularak geçmeye olanak
bulunabilir.
5. Doğrudan doğruya Nuri Paşa'nın yanından ve Bakü'den geldiğini ve onun Azerbaycan'da olduğunu bildiren
efendi, bir iki güne kadar buraya gelecektir. La Hey Ataşemiliteri Yarbay Nuri Bey'de yarın Avrupa'dan buraya
geliyor. Umduğumuz gibi gelişmeleri açıklayacak bir takım bilgiler alırsak derhal arzedeceğiz efendim.
15. Kolordu Komutanlığı'nın taarruz teklifine yönelik Bakanlar Kurulu kararı , 6 Haziran
1920.
6 Haziran 1920
...
Savunma durumumuzu düzeltmek maksadiyle, Soğanlı Geçit'lerini işgal etmek için askeri birliklerle ilerlemek
hakkındaki 4 Haziran 1920 tarihli15 nci Kolordu Komutanlığı'nın teklifi, Bakanlar Kurulu'nca incelenerek uygun
görülmüştür.
Üç Sancak'ın işgali hakkının zamanında kullanılması Büyük Millet Meclisi tarafından Bakanlar Kurulu'na
verilmiş olduğundan, Bakanlar Kurulu (Bakanlar Kurulu: Genelkurmay Başkanı İsmet, Bayındırlık Bakanı
İsmail Fazıl, Sağlık Bakanı Doktor Adnan, Milli Eğitim Bakanı Doktor Rıza Nur, Adalet Bakanı Celalettin Arif
ve İçişleri Bakanı Cami Beyler) bu yetkiye dayanarak yapılan teklifin uygulanmasına karar vermiştir. Kararın
siyasi yönünü idare ve ilan şekli için lazımgelen nota ve talimat gibi kararlar ayrıca ek olarak bildirilecektir. O
zamana kadar siyasi hiçbir teşebbüste bulunmıyarak, yalnız askeri harekata hazırlanılması ve bu harekatın ne
zaman başlıyacağının bildirilmesi rica olunur.
...
Efendiler; hudud-u millimiz dahilinde bulunan ve fakat mütareke hükümleri nedeniyle kuva-yi askeriyemizin
tahliye etmiş bulunduğu elviye-i selasenin icabında tekrar işgali için heyeti aliyeniz Heyeti İcraiyeye salahiyet
vermişti. Fakat bu salahiyetin zaman-ı takdirini Heyeti İcraiyeye terk buyurmuştunuz.
Ermeniler eski hududun ilerisinde bulunan ahali-i İslamiyeye fevkalade zulüm ve haksızlık yapmakta ve katliam
icra eylemektedir ve pek çok islamlar, pek sefil ve perişan, şayan-ı merhamet bir halde bize iltica etmekte,
muhaceret etmektedirler. Binaenaleyh Heyeti İcraiyeye vermiş olduğunuz salahiyetin tatbikına lüzum ve
mecburiyet hasıl olacağını zannetmekteyiz. Heyeti aliyenize şimdiden bilgi olarak arz ediyorum....
...
- Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.I, s. 79
... Harekata geçmeden önce tarafımızdan Ermeni Komutanlığı'na hitaben, en yakın Ermeni askeri merkezine
Türkçe bir mektup verilmesi ve bu mektuba cevap beklenmiyerek ve karşı tedbir alınmasına vakit
bırakılmayarak harekata geçilmesi uygun görülmüştür. Mektubun benzeri aşağıda yazılıdır. Bunu ulaştıracağınız
tarihe dair sizden bilgi alır almaz İtilaf Devletleri ve yabancı devletlere buradan tebligat yapılacaktır.
...
"Daha önce harb tazminatına karşılık olarak verilmişken Brestlitovsk Antlaşmasiyle Türkiye'ye geri verilen ve
ayrıca Türkiye'ye ait olduğu Erivan Cumhuriyeti tarafından da kabul edilmiş bulunan Üç Sancak'taki Türk
halkı Ermeniler tarafından devamlı olarak katliam edilmektedir. Ermenilerin böyle hareket ettiklerini
Avrupalılar da kabul etmektedirler. Uyruğumuz bu zulümlere karşı devamlı olarak feryat etmekte ve yardım
istemektedir. Uyruğumuzun hayatlarını korumak maksadiyle memleketimizin parçası sayılan Üç Sancak içindeki
gereken yerleri işgal altına almak zorundayız.
Kan akmasına meydan vermemek için hemen askeri kıtalarınızı çekmenizi, Hükümetimden aldığım emir
üzerine, bildiririm."
Atatürk'ün, General Gouraud'ya çektirilmek üzere 56. Tümen Komutanı Albay Bekir Sami
Bey'e gönderdiği 13 Haziran 1920 tarihli nota.
Aşağıdaki konuların General Gouraud'ya hemen çektirilmek üzere Brissot'ya bildirilmesini rica ederim.
Kilikya'da ateş kesilmesinden sonra Ermenilerce İslam halkına yapılan ve yapılmakta olan kıyım ve kırımı
aşağıya alıyorum. Bu olaylar bütün Kilikya İslam halkının olağanüstü kaynaşmasına ve duygulanmasına etken
olmuştur. Tutsakların verilmesi için yaptığımız hazırlıkların uygulanmasını engellemiştir.
Bu duruma çabuklukla son verilmesi için önemli girişimlerde bulunmanızı rica ederim. Yoksa bizim
istemediğimiz ve buyruğumuza aykırı olarak gelişecek olaylardan sorumluluk alamayacağımı belirtmek isterim.
Bu durumlar, düşmanlığı bizim durdurmamıza karşın kendilerinin sürdürmekte olduğunu göstermektedir.
2. 11 Haziran öğleden sonra saat üçte bu zavallı halk, Kahyaoğlu Çiftliği'ne vardığında silahlı otuz
Ermeni'den kurulu bir çetenin saldırısına uğrayarak erkekler bir eve, çocuklarla kadınlar bir başka eve
doldurulmuş, kırk üç erkek, yirmi bir kadın ve sayısı saptanamayan çocuklar kamadan geçirilmişlerdir.
Ayrıca, dördü erkek ve on sekizi kadın olmak üzere yirmi iki yaralı vardır. Kadınların kollarını keserek
bileziklerini ve küpelerini almışlardır.
3. Adana'nın 10 km doğusundaki İncirli köyünde 9 Haziran 1920 günü Ermeni çeteleri bütün köy halkını bir
yere doldurup bomba ile havaya uçurmuşlardır.
4. 8-9 Haziran gecesi Ermeniler, Karaoğlan köyünde Çerkez Hasan Bey'in çobanlarından dört kişiyi
öldürmüşlerdir.
5. Adana'nın yakınında Çotlu, İkizce ve Gemisüren, Karaoğlan, Camili ve Herekli köyleri ile yakınlarındaki
çiftliklerin büyük hayvanları Ermenilerce alınmış ve Karaoğlanlılardan Çerkez Hasan Bey'in beş yüz
koyununu kaçırmışlar ve kaçırma sırasında Herekli'den bir, Karaoğlan'dan altı kişiyi öldürmüşlerdir.
6. 11 Haziranda Adana'dan gelen bir tren içindeki topla Kürkçü istasyonundan Kürkçü köyü bombardıman
edilmiştir. Bu bombardımanın arkasından Ermeniler köyü kuşatarak araç-gereçleri almışlar, ondan sonra
köyü yakmışlardır.
BMM Başkanı
Mustafa Kemal
Komutanlara
2. 12 nci, 13 ncü Kolordu Komutanlıklarına, Antep Ulusal Kuvvetler Komutanı Recep Bey'e ve bilgi için
Kaymakam irfan ve Binbaşı Şemsettin Beylere bildirilmiştir.
BMM Başkanı
Mustafa Kemal
BMM Başkanı
Mustafa Kemal
Saldırıların sona erdirilmesi için yapılan anlaşmaya Fransızlar uymadılar. Bizim, düşmanlığa son vermemize
karşın, Fransızlarca üst düzey yöneticileri ve dahası çok sayıda suçsuz Müslümanların tutuklanmasına gidildi.
Tutuklanan kişileri bize geri vermediler. Tersine, başka yere götürüldüler. Tarsus ve Adana bölgelerinde
Müslüman köyler suçsuz yere toplu ölüm ve yakılıp yok edilmeye karşı karşıya bırakıldılar. Bu aşırılıklar
kesilmedi. Öte yandan bizim saldırıları durduruşumuzdan bir yeri daha işgal ettiler. Bu, sunduklarıma dayanarak,
saldırganlığın durdurulmasını öngören kendileriyle yaptığımız anlaşmanın buyruklarını öncelikle Fransızların
çiğnediğini size iletirim.
Mustafa Kemal
Türkiye Milli Hükümeti ve
BMM Başkanı
20 Haziran 1920
Bakanlar Kurulu'nca Çiçerin'in mektubu incelenmiş ve 23 Haziran 1920'de tarafımızdan harekat yapılması
kararlaştırıldığı hakkındaki telgrafınız da alınmıştır. Bakanlar Kurulu, kararlaştırılan hareketin kesin olarak geri
bırakılmasına ve yolda bulunduğu haber verilen Bolşevik heyetiyle temas edilmesine karar vermiştir.
1920_06_20_03
20 Haziran 1920
Atatürk'ün Batı Adana Kuvayi Milliye Komutanı Sinan Beyi 20 Haziran 1920 tarihli uyarısı.
1920_06_20_1
20 Haziran 1920
...
... Adana Cephesinin 41 nci Tümen komutanı emrine verilmesi üzerine gönderilen telgrafnamenizi büyük bir
hayret ve teessüfle aldım. Ermenilerin zulüm yapmaya başlamaları ile husule gelen şu karışık zamanlarda kişisel
duygulara kapılarak vatanın askeri savunma harekat ve tertiplerini zedelemek şimdiye kadar Adana bölgesini
savunmak için elde edilen bunca üstün çalışma ve başarıları yok ederek, düşmanlarımızın yapmak istedikleri
fenalıktan daha büyük bir fenalık doğuracaktır. Bunu takdir edeceğinizi biliyorum. Derhal itaatla bağlı
bulunduğunuz 41 nci Tümen Komutanlığından alacağınız emirleri iyi karşılamanızı ve vazifeye devam
eyleminizi isterim. Aksi takdirde hareketlerinizi vatana ihanet kabul ederek ona göre işlem yapacağımı kesin
olarak bilmenizi ve şimdiye kadar geçen hizmetlerinizi ve üstün durumunuzu alt üst edecek böyle bir hareketten
sakınmanızı hatırlatır ve tavsiye ederim. Bu gibi hareketler bir asker için en büyük kusurdur. Bu yersiz ve aşırı
hareketlerden sizi kati surette menederim.
Atatürk'ün, 3 Temmuz 1920 tarihli Meclis Gizli Oturumunda yaptığı konuşmasının Ermenilerle
ilgili bölümü.
Malumaliniz Rusya Bolşevik II. Ordusu Bakü'ye gelmişti ve Azerbaycanlılar bunları iyi karşıladılar. Ermeni ve
Gürcistan hududuna temas ettiler. Biz bir an evvel Bolşevik Ruslariyle teması çabuklaştırmak lüzumunu
hissettik. Fakat ondan çok evvel, yani daha Erzurum'da bulunduğumuz sıralarda bu hususla iştigal edilmişti ve
suret-i mahsusada bazı arkadaşlarımızı memuren göndermiştik. Fakat aylar geçti, gönderdiğimiz heyetten maddi
bir cevap almaya imkan bulamadık.
Binaenaleyh ikinci defa olmak üzere ve Bolşevik kuvvetleri Ermenilerle temas etmiş bir haldeyken Bolşevik
Cumhuriyeti'nin bize yapacağı yardım ve diğer konulara dair olan vaziyetini anlamak lazım geliyordu. Yine bir
heyet gönderdik. Gönderdiğimiz bu heyetin eline de benim imzam ile bir mektup verilmiştir. Bu mektup özet
olarak şu noktaları ihtiva ediyordu:
Bir defa, onların gayesini biz nasıl görüyoruz? Bunu anlattık. Emperyalist hükümetler aleyhine harekat ve
onların tahakküm ve esareti altında bulunan insanların kurtarılması ve bu nokta-i nazardan Bolşevik Ruslariyle
ortak harekatı kabul ederiz. Ve yine demiştik ki: Birleşebilmemiz için siz Gürcistan'ı kuvvetle uyararak tarafsız
bırakırsınız ve bizim Ermenilere karşı hareket etmemiz lazım ise, sizin mesainize iştirak etmek ve Ermenilere
karşı bu hareketi yapmak ve bundan sonra da yapacağınız bütün harekatta size yardım edeceğiz. Maksadımız,
vatanımızda müstakil olarak yaşamaktır; her şeyden evvel gayemiz budur.
...
... Bizim kabul etmiş olduğumuz prensipler nazar-ı tetkikten geçirilecek olursa Rus Sovyet Cumhuriyeti bazı
şeyleri tabii buluyor. Mesela, Ermenistan'daki insanların kendi mukadderatını kendi reyleriyle tayin ve tespit
etmeleri. Erivan Cumhuriyeti'ni tesis ve teşkil eden Ermenilerin müstakil olmalarını ve bu hususta arzuları her ne
ise zaten kabul etmişizdir....
Suret-i umumiyede prensip şudur ki: Hudud-i milli olarak çizdiğimiz daire dahilinde yaşayan ve çeşitli İslam
unsurlar yekdiğerine karşı ırki, muhiti, ahlaki bütün hukukuna riayetkar öz kardeşlerdir.
...
... Bolşeviklere Azerbaycan'da muhalifler vardı. Onlar bir karşıt hareket yaptılar. Azerbaycan'da bizim
kendi arkadaşlarımız vardı. O arkadaşlarımıza İngilizler dediler ki:
"Bolşeviklerle muharebe ediniz. Türkiye bizimle anlaştı."
Orada bulunan arkadaşlarımız da ellerindeki kuvveti çarptırdılar ve tabii mağlup oldular. Mağlup
olduktan sonra biz de işittik. Haber gönderdik, filan ettik.
Halbuki Bolşeviklerle bu muharebe başlayınca ahali-i İslamiyenin katline başlanıldı. Ermeniler bundan
istifade etti ve hudutlarda bulunan ahali-i İslamiye de bundan istifade etti ve Olti taraflarında taarruza
geçtiler. Fakat birkaç günden beri bu yanlışlığın bir dereceye kadar düzeltildiğini görüyoruz.
...
Aynı zamanda Ermeni Cumhuriyeti ile münasebat-ı siyasiyeye giriştik. Kendilerinin bu taarruzlarını protesto
ettik ve biz, hakikati söyledik. Onlar kabul etmediler.
...
Eskişehir'de imalathanede Ermeni olduğundan bahsedildi. Bunları mutlaka atmak taraftarıyız. Fakat,
Rum, Ermenileri atmakla bütün makineler duruyor. Böyle bir zaruret yüzünden onları değiştirmek
mümkün olamıyor.
... Biz, Ermenilerle ve Bolşeviklerle anlaşmadan, Ermenilerin tecavüzünden, Erzurum'u filanın istila etmesinden
korkuyoruz. Şark hududumuz tamamen emniyet altında görüldükten sonra orda bulunan kuvvetin heyet-i
umumiyesine inşallah ihtiyaç kalmaz. Fakat ihtiyaç kalırsa istenilen yere sevkolunur. Nitekim, bazı yerlerden
Ermeniler tecavüz ettiler, müdafaa yapıldı ve atıldı. İhtimal, Şarkı kurtarmaya çalışırken Garpten de yeni bir
darbeye uğrarız.
Başta İngilizler olmak üzere sulh şartlarını bize tatbik etmek için Yunan ordusunu icra vasıtası olarak
sevkediyorlar ve kullanıyorlar. Fakat, asıl taarruzu yapan İstanbul'daki Ferit Paşa ve hükümetidir.
...
26 Temmuz 1920
...
İngilizler'in teşvikiyle Ermeniler'in, Kızılordu ile birliklerimiz arasındaki teması, Gerus'ta kestiklerini ve
Şahtahtı'nı işgal ettiklerini, Doğu Ordumuz'un karşı hareketten sakındığını ve Ermeni meselesi hakkındaki hal
şeklinin ivedi ve barış yolu ile sonuca erdirilmesini ve o zamana kadar Ermeniler hareketlerini durdurmayıpta
Emperyalist şekilde olup bittiye devam ettikleri takdirde beraberce askeri harekatın kararlaştırılması gerektiğini,
durumun Rus Sovyet Cumhuriyeti'ne açıklanması ile alınacak karşılığın süratle bildirilmesini....
Atatürk'ün, Doğu Cephesi'nin son durumu, Bolşevik kıtalariyle olan ilişkilerin mahiyeti ve
Ermeniler'in durumu hakkında bilgi verilmesine dair, Doğu Cephesi Komutanlığı'na yazdığı 10
Ağustos 1920 tarihli telgrafı.
10 Ağustos 1920
"Büyük Millet Meclisi'nin, Doğu Cephesi'nin son günlerdeki karışık askeri ve siyasi durumu hakkında Bakanlar
Kurulu'nca bilgi istenildiği için, özellikle Bolşevik kıtalariyle olan temas ve münasebetlerimizin mahiyeti ve
Ermeniler'in durumu ile Gürcüler'in Batum taraflarındaki en son vaziyetleri hakkında Meclis'te açıklama
yapılmak üzere, 24 saat içinde, makine başında bilgi verilmesini ...
... Arkadaşlarımızın aydınlanmak istedikleri noktaları bir daha hatırlatmak maksadiyle (soru önergesini) aynen
okuyacağım:
Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine,
Şu günlerde Şark Cephesinde, bilhassa Erzurum hudutlarında Ermenilerle Gürcülerin fazla faaliyetinin gözle
görüldüğü hatta Gürcüler Erzurum'un şimal hudutlarına ve Ermenilerin de şark hudutlarında şiddetle taarruz
ettikleri ve bu meyanda bilhassa Olti'nin de işgal edildiği istihbar ediliyor.
Diğer taraftan islam bolşevik ordusunun öncüleri de Erzurum'a geldiği söyleniyor. Şark cephesinde
kuvvetlerimizin Ermeni ve Gürcülerin taarruzunu def'e değil, hatta taarruz ederek bütün memleketlerini istilaya
kaadir bulunduğuna kaniiz. Acaba orada bulunan kuvvetlerimizin mukabele etmemesi siyasi bir sebepten mi ileri
gelmektedir? Bu muğlak mesele hakkında her halde hükümetin bize acilen izahat vererek aydınlatmasını
talebederiz.
2 Ağustos 1920
Ve bu izahata nazaran herhalde bizim Ermenilere ... taarruz etmemizi Rus Hükümeti Cumhuriyesi arzu
etmiyordu, muvafık görmüyordu. Fakat biz, Elviye-i Selase dahilinde bulunan her hangi bir noktayı işgal etmek
demek, Ermenistan'a taarruz demek olamıyacağından, zaten karar vermiş olduğumuz harekat-ı askeriye hakkında
bir muhalefet görmedik ve bunun üzerine Şark Ordusu Kumandanına harekat-ı askeriyeye devam etmesini ve
çabuklaştırmasını emrettik. Fakat bundan birkaç gün sonra idi ki yeni gelen resmi bir haberde Rusya
Hükümetinin bir heyeti sefareti nezdimize gelmek üzere Kars üzerinden tirenle hali harekette bulunduğu
anlaşılıyordu. Bunun üzerine bu gelecek olan heyeti sefaretle zaten Erzurum'da bulunmakta olan heyeti
murahhasamızın mülakatını mütaakıp harekete başlamak üzere, hareketin tevkifini emrettik ki bu yirmi
haziranda idi efendim, bu sebepten dolayı 20 haziranda Şark Ordumuzun harekat-ı taarruziyesini durdurmuş
olduk. Bu arz ettiğim mesele şark vaziyet-i umumiyesi içinde ve Türkiye'nin, Bolşevik Hükümetiyle olan
münasebat-ı umumiyesinde ufak bir parça, bir safhadır. Bunu daha iyi açıklamak için ve esasen vaziyeti de
teyidetmek için baştan başlıyarak vaziyeti daha geniş bir daire dahilinde izah edeceğim:
...
Efendiler; Şark aleminin bilakayd-ü şart sahibi, mutassarıfı olmak emelini mağrur kafalarına sokmuş olan
İtilaf Devletleri, kendi hayat ve mevcudiyetlerinin devam ve bekasının, bu anlayışta ve bu tasarrufta
olduğunu pek güzel takdir etmişlerdir. ... Başta İngilizler olmak üzere, bütün İtilaf Devletleri, bir taraftan
tekmil kullanabildikleri vasıta ve kuvvetlerle bizi mahvetmek, bizi ezmek için çalıştıkları bir sırada, diğer
taraftan da bütün ezilen ulusları kurtarmak için çalışan Bolşeviklerin, mazlum milletimize el uzatmaması için
yine servetlerini kuvvet ve kudretlerini sarfederek uğraşmışlardır.
Fakat Bolşevik Cumhuriyeti, hem kendi hayat ve mevcudiyetlerinin ehemmiyetini artırmak, hem de İtilaf
Devletlerinin pençe-i zulmünden kurtuldukları takdirde, alemşümul olan inkılabın gayelerini elde etmek için
kendilerine en kuvvetli, en kudretli bir muavin ve yandaş olacak milletimizin dostluk ve birliği tutmak için
teşebbüsat-ı fiiliyede bulunmuştur. Yaptığı teşebbüs Efendiler; onuncu ve on birinci ordularını doğrudan doğruya
Kafkasya'ya, Şark Cephesine tahsis etmek oldu. Bu ordular, bizim yol göstericiliğimiz, tesirimiz ve hizmetimiz
sayesinde kolaylıkla Şimali Kafkasya'yı geçtiler ve Azerbaycan'a dahil oldular ve Azerbaycanlılar da gelen
orduları kemali sükunetle kabul ettiler. Bu ordular bir taraftan Ermenistan ve Gürcistan hudutlarında lazımgelen
tedbirleri ve vaziyet-i askeriyeyi aldılar. Diğer taraftan da maddeten bizimle tesis-i irtibata giriştiler - ki bu mayıs
aylarında idi-. Tam bu sırada idi ki; Lehistan'da cereyan eden ahval, vakayi ve hadisat gittikçe Bolşeviklerin
aleyhine olarak gelişmişti ve Bolşevik Hükümeti mümkün olduğu kadar çok kuvveti Lehistan cephesine
sevketmek mecburiyetinde idi. ...
Binaenaleyh Kafkasya'da Ermenilere, Gürcülere ve heyeti umumiyeye karşı maddi kuvvetleri azaldı ve zayıf
bulundu ... ve bizim hududumuzu aynı tarihlerde gözden geçirelim.
Ermeniler; Kızıl ordunun büyük kısmının bu havaliden uzaklaşmasından ve Azerilerin kızıl ordu aleyhine isyan
etmesinden ve bizim hareketimizin siyasi sebepten dolayı durdurulmasından istifade ederek, derhal on dokuz
haziran tarihinde, bir iki kolla Oltu Şurası aleyhine, diğer bir kısım kuvvetleriyle de Zengisar Şurası aleyhine
taarruz harekatına başladılar. ... Ermenilerin bu hareketi üzerine henüz o civarda bulunan Hariciye Vekilimiz
tarafından Ermenistan Hariciye Nezaretine ve keza Şark Ordumuz Kumandanı tarafından Ermenistan ordusu
kumandanına lazımgelen siyasi teşebbüsler yapılmakla beraber Erzurum ve havalisinde zaten toplanmış ve her
an harekete hazır bulunan ordumuz bazı tedbirler almak mecburiyetini hissetti. Ermeniler Oltu Şurası dahilinde
Tuzla civarına kadar olan mahalleri işgale muvaffak olabilmişlerdir. Bittabi Oltu Şurasının milli kuvvetleri, bu
Ermeni taarruzunu durduracak kadar kuvvetli değildi. ... Aras'ın güneyine çekilmiş olan milli kuvvetlerle...
Zengisar'a ve gerekse Oltu'ya karşı hareket eden Ermeni kuvvetleri durduruldu. Bugün durdurulmuş
durumdadır.. Binaenaleyh önergenin bir noktasına cevap vermiş oluyorum. Taarruz eden Ermeni kuvvetlerine
karşı büyük ve kahredici hareket yapmadık ve henüz yapmıyoruz. Fakat vuku bulan Ermeni taarruzları tevkif
edilmiştir. ... Bundan sonra ağustosun onunda Ermeniler zırhlı tirenlerden istifade ederek Erivan ve Çulfa
şimendiferleri boyunca kuzeyden güneyedoğru ilerlemeğe başladılar. Bu ilerliyen Ermeni kuvvetleri karşısında
bizim hududu geçmiş ufak bir müfreze halinde düzgün kuvvetlerimiz vardı. Bu müfrezeyi üstün düşman
karşısında ezdirmemek için Aras'ın güneyine ve batısına geçmek üzere emir verildi ve bu kuvvet de aldığı emir
ve talimat dairesinde Ermenilerle ciddi muharebeyi kabul etmeksizin Aras'ın güneyine gelmiştir ve bunu neticesi
olarak, hududun yine öteki tarafında olan Şahtahtı yirmi temmuzda Ermeniler tarafından işgal edildi. ... 1
Ağustos tarihinde Rus Bolşevik Hükümetinin Kızıl ordusuyle Büyük Millet Meclisi'nin ordusu Nahcivan'da
birbiriyle maddeten birleşmiş oldu (alkışlar) oraya giden kuvvetlerimiz, kızıl kuvvetler tarafından özel merasim
ve fevkalade saygıyla ile kabul edilmişlerdir.
...
Efendiler; bütün bu tafsilatı tekrar özetlemek etmek lazım gelirse şu noktalara işaret koymak istiyorum:
Anlaşılıyor ki Bolşevik Hükümeti bizimle irtibat ve temas yapmak için fiilen teşebbüsatta bulunmuştur. Ordu
göndermiştir. İkincisi; vaziyetin bir iki aydan beri şarkta kendi haline bırakılmış, muğlak kalmış olması Lehistan
vaziyetinden ileri gelmiş oluyor. Lehistan'a kuvvet gitmiş olmasiyle Ermenilerin, Gürcülerin, Azerilerin mahalli,
muhalif ve muarız hareketleri buna sebebiyet vermiş olur. Üçüncüsü; bütün bunlara rağmen, burada kalan kızıl
kuvvetlerin zaıfına rağmen Azerilerin, Gürcülerin, Ermenilerin mukavemet ve taarruzuna rağmen yine Kızılordu
yol, vasıta buluyor ve imkan buluyor Nahcivan'a kadar gelip bizimle teması arıyor ve buluyor. Bu üç nokta;
müşterek düşmanları binnetice mağlubetmek için azmetmiş olan iki milletin, iki hükümetin münasebatı
atiyesinin de arzu edildiği veçhile olacağına dair bir güven verebilir. Hususi bir nokta-i nazardan da Ermenilerin
bütün mütecaviz hareketleri durdurularak onlara daima hakim bulunduğumuz görülüyor.
... Efendiler Bolşevikler, siyasi ve hatta içtimai nokta-i nazardan - çünkü bilirsiniz ki garp ve Amerika amelesi
nezdinde Ermeniler mazlum tanıttırılmışlardır - Ermenilere atfı ehemmiyet etmişlerdir. Himayekar bir siyaset
takibeder görünmüşlerdir. Fakat bugün bu Ermeniler onlara dahi nankörlük etmiştir. Onların kuvvetine
dahi fiilen tecavüz etmiştir (kahrolsun sadaları). Pek ziyade ümit edilir ve beklenir ki, bu defa Bolşevik
Cumhuriyeti artık bu küstah milletin haddini tanıtmak için sert ve kesin kararını verecektir ve pek ziyade intizar
olunur ki, Lehistan muvaffakıyatını mütaakıp Bolşevikler bizim ile maddeten vücude getirdikleri ilişkiyi
geliştireceklerdir.
...
Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. I, s. 94-101
...
5- Biz bu durum üzerine öncelikle memleketi elimizde muhafaza ve ne ıslahat lazım ise hükümet vasıtasiyle
yaparak anarşi ve inkılap suretiyle Rus tabiiyetine mani olmak ve Moskova'daki heyeti murahhasamızın
müzakeresi müsbet veya menfi bir neticeye varması için acele etmek, Ruslar ne yardım edeceklerse miktarına
bakmıyarak kabul etme, Ermenilerle müsait bir muharebe vermek ve Azerbaycanla fiziki teması emri vaki
yapmak için Rusların oluruna bağlı hareket etmemek kararlarını ve talimatlarını verdik. Heyetten aldığımız yeni
bir raporda sözleşmeden bahsolunmaktadır. Buna göre Van, Bitlis ve Muş taraflarında Ermenilere terki arazi
mevzuubahs olduğu görülmektedir.
...
7- Buraya kadar olan olayları bu maddede özetlemek ve tekrar etmek isterim. Ermeni davası gerek Garp ve gerek
Rus milletleri nezdinde kuvvetlidir. Hristiyanlık namına vukua gelecek tecavüzatın Garp ve Şarktan hoş
görülemiyeceği muhakkaktır.
...
Atatürk'ün, Ermeni Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmek üzere, taarruza geçilmesi ve silahsız
Ermeniler aleyhinde her türlü tecavüzden kesin olarak kaçınılması gerektiği konusunda Doğu
Cephesi Komutanlığı'na yazdığı, 20 Eylül 1920 tarihli yazı.
Doğu Cephesi Komutanlığına - Erzurum
20 Eylül 1920
...
1. Doğu Ordumuz hemen, Kars genel istikametinde taarruz edecektir. Harekat birinci devrede, Kağızman-Novo
Selim - Merdenek hattına kadar ilerletilecektir. Bununla beraber bu hat, kesin olmayıp durum elverişli olduğu
takdirde taarruza başlangıçtan itibaren daha doğuya doğru da devam edilmelidir. Asıl maksat; Ermeni Silahlı
Kuvvetleri'ni imha etmektir. Bunun için, taarruzun baskınla başlaması lazımdır ve Ermeniler'e daha önceden
herhangi bir şekilde duyurmaktan kesin olarak sakınılmalıdır. Silahsız Ermeniler aleyhinde her türlü tecavüzden
kesin olarak kaçınılacaktır.
...
3. Esası, Büyük Millet Meclisi'nce kararlaştırılmış olan bu kararname, Bakanlar Kurulu'nca kabul olunmuş ve
Genelkurmay Başkanlığı kanaliyle, Doğu Cephesi Komutanlığı'na bildirilmiştir.
1. Ermenilere karşı kazanılan Sarıkamış başarısı, sağladığı askeri ve ekonomik yararlardan başka Doğudaki
politik durumu da yararımıza geliştirecek düzeydedir. ...
2. Kars önünde toplanmış olan Ermeni silahlı kuvvetlerinin büyük çoğunluğu yok edilebilir. Bu sonucun
alınması ile Kars'ın işgali askeri durumumuzu köklü olarak düzeltir ve yalnız başına Gürcüleri ilerideki
hareketten alıkoyacak bir etki yapabilir.
Politik duruma gelince: Bu kesin vuruş, Ermenilerle aramızdaki düşmanlığın gerek doğrudan doğruya ve gerekse
Bolşeviklerin aracılığı ile barış yolundan çözüm olanağını hazırlayabileceği yönüyle de yararlı olacaktır.
Gerçekte, Ermeni hareketinde politik amaç, Ermeni sorununun çözümü için Rusları ve Ermenileri sıkı
görüşmeye sürüklemek olup ve bu sonucun bizim çaba ve baskılarımızla alınabileceği deneyimlerle ortaya
çıkmıştır. Ancak, Kars'ta Ermenilerin yığdıkları kuvvetlerle savaşımız; güç, insan ve gereç olarak çok özveri
gerektirmektedir. Askeri ve politik genel durumumuzsa, sonu kuşkulu sonuca şimdilik elverişli değildir.
3. Bundan dolayı Bakanlar Kurulu Doğu Cephesi Komutanının, askeri durumun ortaya koyacağı olanaklardan
yararlanmak yolu ile hareketi uzatmada yetkili olmasına karar vermiştir.
BMM Başkanı
Mustafa Kemal
16 Ekim 1920
... İçeriğinin yararları ve maksatları taraflarca pek iyi karşılanan söz konusu maddelerin kesin kabulü için Van ve
Bitlis vilayetlerinden bir kıt'ayı muayyenenin ayrılarak Ermenilere terki hususunun şart kılınmış olması
keyfiyeti, Ankara hükümetini emperyalizm ve kapitalizme karşı çetin bir mücadeleye iştiraki hasebiyle şimdiye
değin kendisine bir müttefiki tabii addetmekte haklı bulunduğu Rusya Şuralar Cumhuriyetinin bu bahisteki
samimiyeti efkar ve hissiyatından haklı olarak şüpheye düşürdü.
...
... Büyük Millet Meclisi ve gerek onun emniyet ve itimadını haiz bulunan Heyeti Vekillenin, coğrafi, askeri ve
iktisadi hiçbir prensip ile kabili izah ve telif olmayan anılan teklifi her ne bahasına olursa olsun kabul
edemiyeceği bir keyfiyettir.
Van ve Bitlis vilayetlerinin ecnebi ve bitaraf erbabı tetkik tarafından tertip edilmiş ve her tarafta muteber
addedilmekte bulunmuş olan istatistiklere nazaran, gerek mazide ve gerek halihazırda bir Ermeni ekseriyetini
ihtiva etmediği sabit ve bilakis o havalide ehli islamın pek kaahir bir ekseriyeti haiz bulunduğu malum bir
keyfiyet iken, böyle bir Ermeni ekalliyetine ana vatandan ayrılacak bir kıtayı arazinin terki talebi Sovyet
Sosyalist Şuralar Cumhuriyetinden gelse dahi emperyalist bir fikrin mahsulü olmak şaibesinden hiçbir veçhile
kurtulamaz ve hiçbir tevil ile kabul olunamaz.
...
.. Bölünme kabul etmeyen memleketin bir parçasından her ne maksat ve zaruretle olursa olsun, Ankara hükümeti
milliyesince feragat edilmesi halinde, bu hükümetin de birkaç büyük vilayetimizi şarkta, şimalde ve cenupta
Ermenilere ve Yunanlılara bila mucip terketmek suretiyle nazarı millette ilelebet mel'un ve menfur kalan
İstanbul hükümetinden mantıkan da hiçbir farkı kalamıyacağı ve böyle bir halin tahakkukunda bütün Anadolu
halkının Ankara hükümetinden emniyet ve itimadı külliyen çekeceği muhtacı izah bile değildir.
...
Binaenaleyh, Heyeti Vekile uzun tetkiki hal ve vaziyetten sonra aşağıda iki maddede topladığı karşı cevabını
aracılığınızla Çiçeri'ne tebliğine karar vermiştir.
Madde 1- Van ve Bitlis vilayetlerine müteallik olarak evvel ve ahir yerli ve ecnebi erbabı tetkik tarafından
tanzim edilmiş olan istatistiklere nazaran Ermeniler mezkur vilayetlerde oranın İslam ahalisine nisbetle hiçbir
zaman çoğunluk olamamışlardır. Binaenaleyh muayyen bir kıt'ayı arazinin bir azınlığa terkini istemek
emperyalist bir fikri mahsus ile hareketten başka bir şey değildir. Ankara hükümeti milliyesi emperyalizme karşı
müdafaa ve mücadele kasdı ile teşekkül etmiş bir hükümet olduğundan Emperyalizmin ünlü yönteminden olan
böyle bir talep ve iddiayı kabul edememek zorunluluğundadır.
Madde 2- Ankara hükümeti milliyesi Türkiye'den hicret etmiş olan Osmanlı Ermenilerinin hicretten önce sakin
bulundukları mahallere dönmelerine engel olmamayı ve bu suretle gelecek ahaliye ülkedeki diğer azınlıklara
temin edilen hukuk, tamamen uygulamayı cümlei vezaifinden addeyler.
...
23 Kasım 1920
Ermenilerle görüşmelerimizde hiçbir yerin karışması ve aracılığı söz konusu olmamalıdır. Özellikle Ermenilere
vekil olarak ve onları korumak amacı ile işe karışmak isteyenlere karşı aracılık kabul etmediğimizi
açıklayabilirsiniz. Haklarımızdan en küçük özveriye yanaşmayacağımız kesindir. Kazım Karabekir Paşa
Hazretleri'ne Dışişlerinden bu konuda gerekli bilgiler verilmiştir efendim.
TBMM Başkanı
Mustafa Kemal
Onar, Mustafa; Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, c .II, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara-1995, s. 207.
Atatürk'ün Milli Dış Politikası, T.C. Kültür Bakanlığı, Ankara 1994, s. 180.
Atatürk'ün, Gümrü barış görüşmeleriyle ilgili olarak Ermenistan Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu
Başkanlığı'na yazdığı, 29 Kasım 1920 tarihli yazı.
Ohan Canyan kabinesinin çekilmesi üzerine Ermeni parlamentosu kararı ile yeni kabineyi kurmaya
görevlendirildiğinizi bildiren ve komşu ülkelerle dostça ilişki sürdürme dileğiyle arzulu yeni hükümetin,
Gümrü'de başlayan barış görüşmelerini karşılıklı haklar ve karşılıklı çıkarlara yatkınlığınızı açıklayarak
gönderdiğiniz telgrafı sevinçle aldım. İki komşu ulus arasında yeniden barış kurmak ve barışık olmak için en iyi
duygularla başlattığınız ilk girişimle de tanıtlandığı üzere TBMM Hükümetinin gerek Ermenistan ve gerek öteki
komşu ülkeler için aynı duyguları beslediğini bu yolla da doğrulama olanağı bulduğumdan dolayı övünürüm.
Gümrü'de başlayan barış görüşmelerinin iki ulus için karşılıklı güvenlik ilkesine dayalı bir barış ve bolluk
dönemi getirecek bir sonuca ulaşması bizce de pek uygun ve gerekli olduğuna kuşku duyulmayacağı umudu
ile Ermenistan'ı artık zararlı dış etkilerden korumaya yönelik yurtseverce çalışmalarınızda kesin başarılar
dilerim.
TBMM Başkanı
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, İngilizlerin, Bolşeviklerle Türkiye ve İslam ülkelerinin arasını açmak için bütün
yollara başvurduklarına dair, Doğu Cephesi Komutanlığı'na gönderdiği 30 Kasım 1920 tarihli
yazı.
Her yerden gelen haberlerden anlaşıldığı gibi İngilizler Bolşeviklerle bizim ve İslam ülkelerinin arasını açmak
için bütün yollara başvurmaktadırlar. Bunu başardıkları zaman her ki topluluğu ayrı ayrı ezebileceklerini
umuyorlar. Bu amaçla çıkarılan söylentiler arasında İngilizlerce Azerbaycan'ın bize verilmesine karşılık
Kafkasya'da Bolşeviklere karşı cephe açacağımız gibi buna benzer daha birtakım uydurmalar vardır.
Çıkarılmakta olan bu tür söylentileri elinizdeki bütün araçlardan yararlanarak hemen ve kesin bir dille
yalanlamaya yetkili ve görevlisiniz.
İngiliz, Fransız ve İtalyanlarca ne doğrudan, ne de İstanbul'da iktidara getirdikleri hükümet aracılığı ile bize bir
barış önerisi verilmemiştir. Bu tür söylentileri çıkaran bilinen hükümetlerin paralı propagandacılarıdır. Bu
söylentiler, belki de Adana'da Fransızların her sıkışınca dinlenmek ve yeni güç toplayabilmek için zaman
kazanmak amacı ile anlaşma istemelerinden ve bu amaçla birkaç kişiyi kıyılarımıza göndermelerinden
kaynaklanmaktadır. Ama, bu tür eylemlerin hepsine yanıtımız, yalnızca Fransızların yurdumuzdan çekip
gitmelerini istemektir. Öte yandan kendilerine Ankara Hükümetinin temsilcisi ya da delegesi süsünü veren, bizce
bilinmeyen kimseler İstanbul'da İngiliz ve Fransızlarla görüşüp aralarında kararlar almaktadırlar. Bu
görüşmeleri, ustalığı bilinen İngiliz propagandası her yere yayarak Ruslarla aramızı açmak istiyor.
Konu bu olup Türk ulusunun kendi varlığına saldırmış olan emperyalistlerle ortak davranabileceğini yaymayı
başaran İngiliz oyuncularına şaşmamak elden gelmez.
Mustafa Kemal
Atatürk'ün, Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu çabalarında
direndikleri sürece anlaşma olamayacağına dair, Doğu Cephesi Komutanlığı'na yazdığı 1 Aralık
1920 tarihli yazısı.
30.11.1920 Gün ve 472 Sayılı telgrafımızda belirtildiği gibi Moskova elçisi Fuat Paşa'ya verilen direktifin özeti
Rus ve Azerbaycan yetkilileri ile görüşmenizde yararlı olur düşüncesi ile aşağıda sunulmuştur. Birer örneğini
Memduh Şevket (Bakü Temsilcimiz) ve Kazım (Tiflis Temsilcimiz) Beylere ulaştırmanız ayrıca dilenir efendim.
1. Rusya ile yapılmasına çalışılıp maddeleri delegelerce karşılıklı parafe edilen dostluk anlaşması onaylansın
onaylanmasın Türkiye ile Rusya arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin güçlendirilmesine özen gösterilmesi.
2. Anılan anlaşmanın Van ve Bitlis sorunu çözülmek koşulu ile onaylanmasına çalışılacaktır.
Van ve Bitlis'in bırakılmasını Ankara Hükümetinin kabul edememesindeki nedenler aşağıdadır:
Birincisi: Ankara Hükümetinin oluş ve kuruluşu Ulusal Sınırlar (Misak-ı Milli) içerisindeki toprakların
korunması ve bu topraklarda bulunan halka politik ve ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıdır. Bu uğurda bu denli
yoğun uğraşlara girişmiş olan Hükümetimiz böyle bir dönüş yaptığında hemen devrilir ve iktidar İstanbul'daki
İngilizlerce korunanlara geçer. Bu durumun gerçekleşmesinde İngiltere Halifelik gücünü istediği gibi
kullanmakta ve o güçle gerek Kafkasya, gerek Orta Asya Müslümanlarını kendi emperyalist amaçları uğrunda ve
Bolşevikliğe karşı kullanmakta bağımsız kalır.
İkincisi: Ermeniler Van ve Bitlis'i ele geçirince, Irak'taki İngilizlerle birleşeceklerinden dolayı bütün
Yakındoğu'da İngilizlerin yeri çok sağlamlık kazanacaktır.
...
9. Rum, Ermeni gibi Batı emperyalistlerinin hizmetçisi olan uluslarla, bu çabalarında direndikleri sürece anlaşma
olanağımız yoktur.
10. Yunanistan ancak Türk çoğunluğunun yerleşik bulunduğu İzmir ve Trakya'dan ve İngiliz köleliğinden
vazgeçtiği zaman bizimle dost olabilir.
...
13. Azerbaycan'ın bütünü ile ve kesin olarak bağımsız bir devlet olmasından yanayız ve bunun gerçekleştirmek
için Rusları gücendirmemek ve kuşkulandırmamak koşulu ile gerekli çalışmalarda bulunulacaktır. Bu konuda
ülkenin petrol gibi kendi ekonomik kaynaklarına sahip olması için yine aynı koşulla çalışılacaktır. Rusların
Azerbaycan'da yapacakları uygulamanın bütün İslam Topluluğunca Bolşevikleri tartmak için bir ölçü olacağının
Ruslara anlatılmasına çalışılacaktır.
Kafkasya sorununun sınır, ulaşım vs. gibi sorunlarının çözümünde hep Azerbaycan'ın ve Kuzey Kafkasya
çıkarlarının özellikle gözönüne alınmasına özen gösterilebileceği gibi 10.08.1920'de Ruslar ve Ermeniler
arasında yapılan anlaşmada Azerbaycan'a zarar verecek maddelerin kaldırılmasına çalışılacak ve her ulusun
egemenliğine kavuşması kuralına dayanarak, Karabağ vs. gibi Türk çoğunluğunun yerleşik olduğu yerlerin
Azerbaycan'a bağlanması sağlanacaktır.
Mustafa Kemal
27 Aralık 1920
Hariciye Vekaleti
No: 714
Nottur
(Teklifleri 25.12.1920)
Bay Komiser,
Türkiye'ye dönen Bekir Sami Bey'in bize Kars'dan bildirdiği raporda, öncelikle aranızda yapmış olduğunuz
konuşma hikaye edilmektedir. Bu konuşma etrafında verdiği malumattan, Van ve Muş Vilayetlerimizin zararına
olarak Ermenistan'ın büyütülmesinin gerçekleşmemesi halinde kendi beyanatınıza göre komünist prensipleriyle
belirgin bir muhalefet teşkil eden ve Rus Hükümetini Batı proleteryası muvacehesinde kötü bir duruma sokacak
olan, büyütülme talebinizi hayret ve şaşkınlıkla okuduk.
Kazım Karabekir Paşa'yla yoldaş Mediavani arasında geçen görüşmelerde bunun gibi bir arazi terkinin bundan
böyle bahis konusu olamayacağını resmen beyan etmiş ve bu karşılıklı kabulleniş bizim bütün siyasi veçhemize
esas teşkil etmişti.
Şimdiki durumun vahametine binaen, Sovyet Hükümetinin selahiyattar iki temsilcisinin beyanatı arasındaki bu
gözle görülen tezadın mümkün olan en kısa müddet içinde ortadan kaldırılmasını sizden ısrarla rica ediyoruz.
Bu mesele süratle açıklığa kavuşmazsa, kooperasyon ve işberaberliği etrafındaki bütün projelerimiz maksatsız
kalacak ve hatta Bakü Konferansı bile faydasız olacaktır.
Gerek Türk Milleti, gerek Garb Emperyalizmi tarafından haksızlık ve sömürü içinde bulundurulan Şark
milletleri önünde aldığı mesuliyeti müdrik olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, beşeriyetin müstakbel
kaderinin belki delegelerimiz arasında başlayacak görüşmelerde bir karara bağlanacağı bir zamanda size en
büyük açık sözlülükle bu meseledeki görüşünü bildirmeyi ehemmiyetli bulur.
...
II. Söz konusu vilayetlerin Ermenistan'a terki milletlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi prensibini
ihlal edeceği ve bu noktada yerli ahali ile Ermeni işgalcileri arasında bir sürü çatışmaların kaynağı olacağı
düşüncesindeyiz.
Kars, Olti ve İlh... Türk ahalisine karşı yapılan Ermeni vahşetlerini durdurmak için o kadar zahmet çekmiş olan
Türkiye'nin kendi arazisi üzerinde iskan edilmiş olan kendi vatandaşlarını istekleri hilafına Ermenilere teslim
edemeyeceği açıktır, çünkü sizin talebinizin hedef tuttuğu bölgeler ahalisinin takınacağı tavır hakkında hiçbir
şüpheye mahal yoktur. Sebebsiz olarak Ermenistan'a terkedilmiş olan Nahçıvan, Karabağ ve ilh... oturanlarının
şiddetli protestoları bu hususda çok karakteristiktir. Bu bedbahtları başka yere nakletmeyi ve boş bir memleketi
Ermeni kolonizasyonuna bırakmayı aklımızdan bile geçiremeyiz, çünkü böyle bir şey Mezopotamya'da bulunan
İngilizlerin büyük yararınadır ve memleketimizde dahili harb açmakla denktir.
III. Ayrıca bize karşı ileri sürülebilecek tarihi delilleri de peşin olarak red ve çürütmek isteriz. Hadise herkesin
bildiği gibidir ve gerek Rus gerek Garb istatistikleri bu hususda kanıt olarak yeterlidir. Birkaç asırdan beri Şark
Vilayetlerimizin hiçbir kısmında hiçbir vakit bir Ermeni çoğunluğu olmamıştır. Ve Çarlık idaresi veya
Garb emperyalistleri tarafından teşvik edilen Türk ve Ermeni halklarının girişmiş oldukları kanlı
mücadeleler bir tarafa olduğu kadar, öteki tarafa da can kaybına malolmuştur. 1917'de Rusların
çekilmesinden sonra Ermeni çetelerinin Şark vilayetlerimizi ne halde bıraktıkları bunun kafi derecede bir
ispatıdır.
IV. Ermenilerin komünist haline geldiklerine inanmıyoruz. Bunun, İngiliz yardımından mahrum kaldıktan sonra
Rus desteğine nail olmağa mahsus bir komedya olduğunu düşünüyoruz. Bu şartlar içinde Ermenistan'ı
Mezopotamya'da yerleşmiş İngilizlere yaklaştıracak surette uzatmak, Moskova ve Ankara hükümetlerine
pek çok nahoş sürprizler yaratmak demek olur.
V. Diğer taraftan bir milletin, samimi de olsa komünizmi kabulünün, bu millete Türk arazisinden hediye
suretiyle mükafatlandırılmasını kabul edemeyiz. Bu arazinin ahalisi kendisine zorla kabul ettirilecek bir
boyunduruktan zaten nefret etmektedir. Böyle bir fiilin, insan haklarına aykırılığı dolayısıyla komünist
prensiplerine karşı olduğunu düşünüyoruz. Talebinize hiçbir suretle muvafakat edemiyeceğimizin sebeblerini
yukarıda izah ettikten sonra bütün vazifelerimizin aksine olarak, bu nokta üzerinde olur vermemizin neticesinin
ne olacağını izah edelim:
1. Tek sebeb-i hikmeti Türk Milletinin iradesini temsil etmekten İstanbul Meclis-i Mebusanında akdedilen
Misak-ı Milli tarafından 1920 Ocağında tesbit edilen hududlar dahilindeki vatanın dokunulmazlığını riayet
ettirmekten ve memleketimizin siyasi ve iktisadi istiklalini temin etmekten ibaret olan Hükümetimiz: Otoritesini
bütün Anadolu'ya uzatacak olan İngiltere'nin ve oyuncağı olan İstanbul Hükümetinin yararına kaçınılmaz bir
şekilde düşürülecektir.
2. Halifeliğin dini prestiji ve İngiltere'nin maddi desteği üzerine dayanan bu hükümet, bir ay evvel teşekkülünden
bu kadar korkmuş olduğunuz Kafkasya anti bolşevist cephesini kaçınılmaz bir surette teşkil edecektir.
3. Orta Asya'da Rusya'dan memnun olmayan bütün kimseler, İstanbul'dan gelen ve Ankara Hükümetinin ortadan
kalkmasından sonra Türk Milletini temsil kisvesine bürünecek olanlar tarafından desteklerini İngiliz
Emperyalizmine vermeye davet edileceklerdir.
4. Ahalisi müslüman olan İngiliz müstemlekelerindeki bütün gayrimemnunlar aynı aracılar tarafından biraz
hafifletilecek olan İngiliz boyunduruğuna arzı teslimiyet etmeye ve desteklerini anti-bolşevist bir haçlı seferine
vermeye davet edileceklerdir.
Bu açık izahattan sonra müşterek davamıza bu kadar zararlı bir mesele üzerinde artık ısrar etmeyeceğiniz ümidi
içinde, memnuniyet verici bir cevabınızı bekler ve saygılarımın kabulünü rica ederim bay Komiser.
Açıklama: Belgedeki imza Atatürk'e ait olmamasına rağmen, içerik Atatürk'ün görüşleri olduğu için çalışmaya dahil edilmiştir
Atatürk'ün, 3 Ocak 1921 tarihli Meclis oturumunda yaptığı konuşmanın Ermenilerle ilgili
bölümü.
...
Biz Ermenileri mağlup ettikten sonra ileri sürdüğümüz koşullardan biri de kendilerinden muayyen miktarda silah
almak idi. Bu silahların bir miktarını aldık, geri kalan miktarını dahi talep etmekte bulunuyoruz... Biz
Ermenilerden üç nedenle silah talep ettik. Birincisi Ermenilerin henüz rengi, mahiyeti ve maksatları tamamen
ortaya çıkmış değildir. Dolayısıyla böyle renksiz bir milletin elinde silahı bulundukça yakınında bulunanlara
daima zarar verir. Binaenaleyh biz zarar görebiliriz. Diğer taraftan karşılıklı ortak çıkarlarımız olduğunu
söylediğimiz Ruslar dahi zarar görebilirler. Binaenaleyh tarafların menfaatini temin için Ermenilerin ellerinden
silahlarını almak lazımdır. Bunun için silahlarını istedik ve istiyoruz. İkincisi Ermeniler iddia olunduğu gibi
komünist olmuşlarsa kendilerinin silaha ihtiyacı kalmamıştır. O halde silahsızlandırma koşullarını tatbik etmekte
hiçbir mazhur yoktur.
Üçüncüsü, her gün ordularımızı kuvvetlendirmekteyiz. Binaenaleyh silaha ihtiyacımız vardır. Galibiyetimizin
mukabil hakkı olmak üzere Ermenilerin elinde bulunan fazla silahları istiyoruz. Binaenaleyh hükümet bu
dakikaya kadar bu nokta-i nazarından sapmış değildir. Yani Ermenilere silahlarını terketmiş veyahut terk
teklifine karşı muvafakat etmiş değildir. Yalnız Rusya Bolşevik Hükümeti komünist yapmak istediği Ermenilere
cemile göstermek arzusunu gösterdiğinden ve bu da o meyanda görüldüğünden bize aksetmiş bir mesele haline
girdi. Ve komünist olmuş Ermenilerin elinde silah bulunmaktan bir mazhur doğacağı zikredildikten sonra bize
muhtaç olabileceğimiz silahları Ermenilerin ellerinden almak suretiyle değil, Moskova'dan karşılanması
imkanından da bahsolunuyor. Bir de silahlar komünist olmıyan Ermenilerin ellerindedir. Fakat bunlar komünist
olanların aleyhinde kullanılacağından bu silahları komünist olmıyanların elinden almak ve komünist olanların
eline vermek cihetini Ruslar tercih etmektedir. Bütün bu vaziyetler düşünülecek olursa meselenin suret- i
katiyede halli bizim çekindiğimiz noktaların tanzimine ve bizim muhtaç olduğumuz menfaatlerin teminine
taalluk eder. Eğer Ruslarla olan münasebatımızın netayici bütün bu korktuğumuz ve korkmadığımız noktalara
tekabül ederse bittabi mesele o vakit mevzuubahis olur, yoksa bugün değişmiş hiçbir mesele yoktur. Müsamaha
edilmiş bir husus da mevcut değildir efendim.
Hüseyin Avni Bey (Ezurum) - Beyler, bendeniz Ermenilerin silahlısından değil, silahsızından korkuyorum. Yani
Ermenilerin silahlısı olan Taşnaklardır. Onlar silahla karşımıza çıktığı zaman daima onları silahla ezecek
kuvvete malikiz. ... Ermeniler kurnaz bir millettir. ... Ermenilerin samimiyetine katiyen güvenmeyiz. Katiyen
itimadımız yoktur. Onların bugün memleketimizin Şark Cephesinde muzır bir vaziyet almakta olduklarına
kaniim. Bunun çaresini hükümetten istirham ediyorum.
...
... Ermeniler hileci bir millettir ve bu vesile ile bizi içimizden yıkar. Yeni bir tehlike, yeni bir safha açılabilir. ...
Mustafa Kemal Paşa (Ankara) - Efendim Hüseyin Avni Bey'in Ermeniler hakkındaki buyurduğu tamamen
doğrudur. Ve biz Ruslarla bu meseleyi mevzuubahis ederken onları da bu hakikate icra etmek için teşebbüsatta
bulunmaktayız. Tamamen hakları vardır.
..
Atatürk'ün, 17 Ocak 1921 tarihinde United Telgraph muhabirine verdiği Ermenilerle ilgili
demeci.
Atatürk'ün, Amerikalı bir gazetecinin Ermenilerle ilgili sorularına verdiği 26 Şubat 1921 tarihli
cevabı.
26 Şubat 1921
...
7. Harb-ı umumi esnasında yapıldığı mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni ... tehciri
hakkında hükümetinizin resmi nokta-ı nazarı nedir?
8. Ermeniler ve Rumlar tarafından Türklere karşı vukuu rivayet edilen katliam hakkında
ne gibi malumat verebilirsiniz?
...
Clarence K. Streit
...
6. Müslim ve gayri müslim Türk vatandaşları arasında hiçbir ayırım yapmıyoruz. Böylece
Rumların ve Ermenilerin düşmanla birlikte vatana hıyanette bulunmadıkları
müddetçe endişe edecekleri bir husus yoktur.
Rus ordusu 1915’de bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman
Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni komitesi, askeri birliklerimizin
gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme
üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş
arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde
katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör
hüküm sürdürülüyordu.
Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan
ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harb etmeye zorlamasa idi evlerine dönmüş
olurlardı.
8. Gerek Umumi Harp sırasında gerek mütarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından
müslüman ahaliye yapılan mezalim üzerinde durmak uzun bir hikaye olur.
Yunanlılara gelince İzmir’in işgali sırasında öyle cinayetler işlemişler ki, Yunanistan’ın
müttefiki İtilaf Devletleri tarafından teşkil edilmiş bulunan “İtilaf Devletleri Tahkikat
Komisyonu” üyeleri bile, 1919 Sonbaharında bu vilayeti baştan başa katettikten sonra
hazırladıkları raporda, Yunan makamları aleyhinde son derece ağır tenkitlerde
bulunmuşlardır.
Yunanlıların işgal ettiği bölgede her yaş ve cinsiyetten onbinlerce Türk katledilmiş, bütün
büyükbaş hayvanlar Yunanistan’a götürülmüş ve bölgeden yüzlerce bedbaht göçmen
bölgemize itilerek bir çaresizliğe duçar edilmiştir.
...
13. Ermenistan birkaç günden beri tekrar Taşnakların eline düşmüştür. Alexandrapol
(Gümrü) Muahedenamesini samimiyetle tatbik mevkiine koyacak her Ermeni Hükümeti
dostluğumuza güvenebilir.
14. Halen Cemiyet-i Akvam sanırım İngiltere’nin elinde kullandığı diğer bir
vasıtadır.
Atatürk’ün Milli Dış Politikası, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1994, c.1, s. 259-2
Atatürk'ün, 1 Mart 1921 tarihli Meclis İkinci Yasama Yılını Açış Konuşması'nın Ermenilerle
ilgili bölümü.
...
Efendiler,
Hatırlatmak isterim ki, kararlılık ve inancımızı sarsmak için, içte meydana getirilen üzücü olaylar henüz
sürerken, düşmanlarımız da dıştan baskı ve acımasız kışkırtmalara bir an bile ara vermiyorlardı. Batıda
Yunanlılar ve güneyde Fransızlarla onların silahlandırdığı ve bize karşı kışkırttığı Ermeniler ve doğuda
Ermenistan Ermenileri memleketimizin ele geçirdikleri yörelerinde ve işgal edilen sınır ve cepheler
çevresinde Müslüman halka çeşitli zulümler uyguluyor ve katliam yapıyorlardı. Yunanlılar, birçok
kuvvetlerimizin iç ayaklanmalarla uğraştığı ve aslında henüz düzenli milli ordumuzun kurulmadığı bir sırada,
yerel kuvvetlerle savunulan batı cephelerimize saldırdılar. Bu savaşların maddi sonuçları üzücü olmakla birlikte,
milleti daha güçlü bir inançla savunma cesareti verdiğinden çok yararlı sayılmalıdır. Doğrusu, ateşkesten sonra
düşmanlarımız tarafından silahları alınarak ve sayıları azaltılarak eritilen orduları az zamanda neredeyse baştan
kurduk, yeniledik, donattık, giydirdik. Bu gün her cephede üstün bir biçimde savaşan ve vatan savunmasının ne
demek olduğunu tam anlamıyla bilen ordularımız vardır. (Alkışlar) Bu ordular sayesinde Doğuda Ermenistan
zaferini kazandık. (Alkışlar) Doğu ordumuzun etkili durumu bize milli tutsaklığımızın önemli bir nedenini
oluşturan Kars, Ardahan ve Artvin'in geri alınmasını sağladı (Alkışlar)
...
Dış politikamızda, milletin yararına gerekli bulunan esasları içine alan tamamen bağımsız ve bağlantısız bir
politika izleyeceğiz. (Alkışlar) Meclisimiz ve Meclisimizin hükümeti cenkçi ve maceraperest olmaktan uzaktır.
Tam tersine barış ve esenliği tercih eder. Özellikle insani, medeni amaçların ortamının oluşmasına son derece
taraftardır. İşte bu esaslar içinde gerek Doğu ve gerek Batı devletleri ile daima iyi ilişkiler ve dostluk bağları
aramaktayız. ...
... Ermenistan ve Gürcistan ile aramızdaki ilişkilerin de yakında düzeleceğini ve milli yararlarımıza uygun bir
şekle ulaşacağını ümit ederiz. ...
...
... Milletimiz, İstanbul'da padişahın huzurlarında toplanan Saltanat Meclisinde ayağa kalkılarak alınan karara
dayanılarak İstanbul hükümetinin kabul ettiği Sevres Antlaşmasının altındaki idam kararının yok etme niteliğini
anladı. ...
...Geçen yılın bize getirdikleri en büyük yıkım ve uğursuzluk Sevres Antlaşması idi.
Efendiler,
Düşmanların bütün bir yıllık çabalarına karşılık sonuçta, bu gün Sevres Antlaşması hükümleri fiilen ve
hükmen yoktur. (Sürekli ve şiddetli alkışlar).
...
Efendiler,
Bu sonuca, 1918 ateşkes antlaşmalarını yenik olarak imzalamış uluslar arasında, uyguladığı politikanın ileri
görüşlülüğü ve silahlarının kuvveti sayesinde, ancak Türkiye ulaşabilmiştir.
... Düşmanlarımız, işgal ettikleri ülkemizde her çeşit savunma araçlarından arındırılmış olan vatandaşlarımıza
karşı bu güne kadar aralıksız yıkma, yağma, öldürme, sürgüne gönderme gibi zulüm ve haksızlıklarını
sürdürmeye devam ettikleri halde, Büyük Millet Meclisi hükümetinizin bölgesi içinde kalan bütün Müslüman
olmayan unsurlar, kanunlarımızın ve silahlarımızın koruması altında, korkusuzca, güven içinde yaşamaktadır.
(İslamiyet gereği ve insanlığımızdan sesleri).
...
12 Mart 1921
...
Anadolu'da sâkin Ermenilerin ve Rumların hükümet ve emirlerine milli işlere muhalefetleri vukubulmadıkça her
türlü tecavüzden masum ve tamamen mesut ve müreffeh bir hayata mazhariyetleri öteden beri kabul edilmiş bir
esas idi. Kilikya ve havalisinde ve şark hududumuz haricindeki resmi ve gayriresmi Ermeni kuvvetlerinin dindaş
ve ırkdaşlarımıza karşı vukubulan tecavüzatı cinayetkaraneleri karşısında dahi memleketimizde yaşayan sâkin
hristiyanların her türlü taarruzdan masuniyetlerini temin eylemeyi pek mühim bir vazifei medeniye telakki
eyledik ve Anadolu'nun alemi harici ile temasının kesik olduğu bugünlerde menafii aliyei vataniyeyi istihdaf
eyliyen tedabir meyanında hristiyan ahalinin muhafazai selameti lüzumunu bütün makamata bildirdik.
...
Atatürk'ün, 1 Mart 1922'de yaptığı Meclis Üçüncü Yasama Yılını Açış Konuşması'nın
Ermenilerle ilgili bölümü.
...
Efendiler,
Bu yıl dış ilişkilerimiz sonuçlarına göre, bizce hayırlı birçok güzel olayla doludur.
...
Rus Şuralar Cumhuriyetiyle mevcut ilişkilerimiz ve iyi bağlarımız bu geçirdiğimiz yıl içinde, kusursuz bir
şekilde gelişmeye devam etmiştir. (Alkışlar) 16 Martta Moskova'da bir dostluk anlaşması imzaladık. ...
Türkiye-Rusya anlaşması, Rusya'nın müttefiki olan diğer devletlerle yaptığımız mutlu antlaşmaların birincisidir.
Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Sovyet Cumhuriyetleriyle Moskova antlaşmasının esasları içinde, Kars'ta 13
Ekim tarihli antlaşmayı imzaladık.
Bu antlaşma, Doğuda hukuki bir biçim alan fiili durumumuza Sevr Antlaşmasının uygulanamaz olduğunu
gösteren bir olaydır. (Şiddetli alkışlar)
Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, dünya kapitalistlerinin ekonomik
yararlarına göre çözülmek istenilen sorun, Kars antlaşması ile, en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu.
(Alkışlar) Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden
kuruldu.
...
Kars Antlaşması hükümlerine göre, antlaşmayı yapan taraflar arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin kurulması
ve bir konsolosluk antlaşmasının imzalanması için, Tiflis'e bir kurul gönderdik. Bu kurul halen Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan cumhuriyetlerinin delegeleri ile görüşme yapmaktadır. Tarafların yararına uygun
kararlar kabul edilerek, görüşmelerin yakında iyi bir şekilde sona ereceğini ümit etmekteyim.
...
ASD. c. I, s. 236-259
Atatürk'ün, 1 Mart 1923 tarihinde yaptığı Meclis Dördüncü Yasama Yılı Açış Konuşması'nın
Ermenilerle ilgili bölümü.
...
Rus Şuralar Cumhuriyetiyle Moskova Antlaşması hükümleri içinde dostluk ilişkilerimizi güçlendirmek ve her iki
ulusun yürürlükteki kanunlarının uygunluğu oranında ekonomik ilişkilerimizi ilerletmek Doğu politikamızın
temelidir. (Tabii, tabii sesleri) ...
Bildiğiniz gibi, Kars Antlaşması ile aramızda bulunan dostça ilişkiler komşuluğu sağlamlaştırmış ve
kuvvetlendirmiş ve yine Kars Antlaşması hükümlerine göre, Tiflis'e gönderdiğimiz delegeler kurulu, Kafkas
Cumhuriyetleriyle konsolosluk, adli yardım, posta ve telgraf, demiryolları sözleşmelerinin görüşmelerini iyi bir
şekilde sonuçlandırarak imzalamış ve kabul edilmek üzere bu sözleşmeler yüce Meclise arz edilmiştir. ...
Sayın komşularımız olan Kafkas Cumhuriyetleri ve onların müttefiki olan Rus Şuralar Cumhuriyeti ile
ilişkilerimizi, iyi komşuluk ve dostluğumuz bu şekilde sözleşmeye bağlayarak düzen altına almak bizim için
sevinç kaynağı olan bir durumdur. ...
..
ASD. c. I, s. 300-327
Adana esnaflarıyla konuşmasında, Çukurova Bölgesi'nin tarihte Türk, şimdi Türk ve sonsuza
kadar Türk kalacağını; Ermenilerin burada hiçbir haklarının bulunmadığını açıklaması, 16
Mart 1923.
16 Mart 1923 Adana esnaflarıyla konuşmasında, Çukurova Bölgesi'nin tarihte Türk, şimdi Türk ve sonsuza
kadar Türk kalacağını; Ermenilerin burada hiçbir haklarının bulunmadığını açıklaması
...
... Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkumdür. Birçok unsurlar o felaketin
derecesini farketmez. Farkettiği gün de ne kadar müthiş bir faaliyetle çalışmak lazım geldiğini tahmin
eyleyemez. Artık tarihe karışan Osmanlı hükümeti, maateessüf asırlarca yanlış bir zihniyet sahibi oldu. Çünkü
onlar sanatı ve sanatkarları kendi milletlerinden yetişmiş görmekten zevk almazlardı. Hatta en şevketli Osmanlı
padişahlarından biri, zannedersen Kanuni Sultan Süleyman, askerlerinden bir Türk müslümanın saraçlık sanatına
sahib olduğunu görünce, fevkalade meyus müteessir olmuştu. Onların nazarında sanatkarların gayri müslimden
olması tercih edilirdi. Onlar sanattaki hayat menbalarını başka milletlerin elinde bulundurmanın zararlarını
göremiyorlardı. Asil milletimiz sanattan mahrumdu. Sanatkarlar azdı. Mevcut olanlar da icabeden derecede
sanatta mahir değildi. Arkadaşımız beyanatında demişlerdi ki, Adanamızı idaresi altına alan diğer unsurlar,
şunlar, bunlar, Ermeniler sanat ocaklarımızı işgal etmişler ve bu memleketin sahibi gibi bir vaziyet almışlardır.
Şüphesiz haksızlık ve küstahlığın bundan fazlası olamaz. Ermenilerin bu feyizli ülkede hiçbir hakkı yoktur.
Memleketiniz sizindir, Türklerindir. Bu memleket tarihte Türktü, o halde Türktür ve ebediyen Türk olarak
yaşıyacaktır. Gerçi bu güzel memleket eski asırlardan beri çok kere ecnebi istilalarına maruz kalmıştı. Aslında
Türk ve Turani olan bu ülkeleri İraniler zaptetmişlerdi. Sonra bu İranileri mağlup eden İskender'in eline
düşmüştü. Onun ölümüyle memleket taksim edildiği vakit Adana kıt'ası da Silifkelilerde kalmıştı. Bir aralık
buraya Mısırlılar yerleşmiş, sonra Romalılar istila etmiş, sonra Şarki Roma yani Bizanslılar eline geçmiş, daha
sonra Araplar gelip Bizanslıları koğmuşlar; en nihayet Asya'nın göbeğinden tamamen kaynıyan Türkler
soyundan ırkdaşlar buraya gelerek memleketi asıl ve geçmişteki hayatına iade ettiler. Memleket en nihayet yine
sahibi aslilerinin elinde kaldı. Ermeniler vesairenin burada hiçbir hakkı yoktur. Bu bereketli yerler koyu ve öz
Türk memleketidir. Arkadaşlar, bu memleketin halkı üzerinde kimsenin hak ve selahiyeti olmadığı gibi bu
memleketi harice muhtaç ettirmemek de size düşen bir vazifedir. Sanatın ehemmiyetini takdir etmeli ve bu
takdirin bugününün icabatına göre, lazım gelen vasıtalara sarılma ile olacağını anlamalıyız...
Atatürk'ün, yeni seçim dolayısıyla Trabzonlulara gönderdiği 21 Nisan 1923 tarihli bildirinin
Ermenilerle ilgili bölümü.
21 Nisan 1923
...
Trabzon sahilden İngiliz ve Yunan toplarına, dahilden Pontus cereyanlarının öldürücü karışıklıklarına Şark'tan
dini ve milli akidelerimizle hiçbir şekilde uyuşmayan fikir dalgalarına maruz bulunuyor ve nihayet o güzel
şehriniz ve o eşsiz doğaya sahip olan güzel vilayetiniz, sarayların ve saray hadimlerinin kabul ettikleri bir
anlaşma ile Ermenistan'a bahşediliyordu.
...
Hakimiyeti Milliye, 4. sene, No: 788, 12 Nisan 1923'ten aktaran: Güner Zekai; Kabataş, Orhan; Milli Mücadele Dönemi Beyannameleri ve Basını,
Atatürk Kültür Mrk. Yayını, Ankara-1990, s. 37
Atatük'ün, 13 Ağustos 1924'te yaptığı Meclis İkinci Dönem Birinci Yasama Yılını Açış
Konuşması'nın Ermenilerle ilgili bölümü.
13 Ağustos 1924 Meclis İkinci Dönem Birinci Yasama Yılını Açış Konuşması
...
Efendiler,
Özetlediğim askeri olaylarımızı birçok önemli politik faaliyetlerimiz izlemiştir. Bu arada Ruslarla halen
yürürlükte olan bir dostluk antlaşması imzaladık. Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan ve Afganistan ile de aynı
nitelikte antlaşmalar imzaladık. Doğu cephesinde kazandığımız zafer sonucunda Ermenilerle barış yapıldı.
...
Zorluklara başarı ile karşı konuldu. Sonuç olarak, imza olunan antlaşma (Lozan Antlaşması), yüce kurulumuzca
bilinmektedir. Ben burada yalnız bu güne kadar yapılan çalışmalar ile bunların sonuçlarını özetlemek isterim.
Efendiler,
Doğuda Trabzon'u, güneyde Adana'yı içine alacak büyük Ermenistan'dan eser kalmamıştır. Ermeniler, gerçek
sınırları içinde bırakılmıştır. 1877 seferinde Türk vatanından zorla ayrılan Kars, Ardahan, Artvin yeniden
sancağımız altına alınmıştır. (Alkışlar) Kuzey Karadeniz'in en güzel ve en zengin sahilleri üzerinde kurulmak
istenen Pontus hükümeti, taraftarları ile birlikte tümüyle ortadan kaldırıldı. (Alkışlar) Güneyde etki alanlarına
ayırarak ülkemizi parçalamak ümitleri kesin olarak kırılmış ve ulusun kararlığı ve kahramanlığı karşısında,
Türkiye'yi parçalamanın hayal olduğu kabul ettirilmiştir.
...
16 Eylül 1924 Trabzonlularla konuşmasında, Trabzon'un Ermenistan'a bir mahreç yapılması isteğinin
sonsuza kadar hayal olduğunu açıklaması,
...
Arkadaşlar, beş sene evvel ilk defa Samsun'a ayak bastığım zaman bana kuvveti kalb veren vatandaşlarımın ilk
safında Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Sakarya melhamei kübrasında (kan gölünde) üçüncü
tümen ile yetişen Trabzon evlatlarının meydanı muharebede gösterdikleri fedakârlıkların kıymetli hâtırası daima
dimağımda saklı kalacaktır. Bu vatanperver halka, o kahraman evlâtlara malik olan bu kıymetli memleketimizi
bir Ermenistan mahreci veya hayal edilmiş bir Pontus krallığı ülkesi yapmak talep ve tehditleri ne uğursuz idi.
Süphesiz o kâbuslar ilelebet hayal olmuştur. Efendiler, vatanın bütünlüğünü, hürriyet ve istiklâlini temin eden
milletimizi Cumhuriyet idaresine kavuşturan inkılâbımız; iktisadi refah ve saadetimizi medeniyet âleminde layık
olduğumuz mevkii de temin edecektir. Bu verimli, ahalisi zeki, müteşebbis, çalışkan olan Trabzonumuzu az
zamanda dahile şimendiferle bağlanmış, güzel rıhtım ve limanla teçhiz edilmiş görmek önde gelen emelimdir.
...
...
Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira Hey’eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da
tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. (s. 2)
...
...
...
... Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin kuruluşuna yol açan
asıl sebep ve düşünce, Doğu illerinin Ermenistan’a verilmesi ihtimali oluyor. Bu
ihtimalin gerçekleşmesinin de Doğu illeri nüfusunda Ermenilerin çoğunlukta
gösterilmesine ve tarihi haklar bakımından onlara öncelik tanınmasına çalışanların, ilmi
ve tarihi belgelerle dünya kamuoyunu aldatmayı başarmalarına ve bir de
müslüman halkın Ermenileri topluca öldüren barbarlar olduğu iftirasının bir
gerçekmiş gibi kabulüne bağlı olduğu düşüncesi ağır basıyor. İşte bundan dolayıdır ki,
dernek, aynı gerekçeye dayanarak ve aynı yollardan yürüyerek tarihi ve milli hakları
savunmaya çalışıyor. (s. 4)
...
Kışkırtmalar
...
...
Ayan üyelerinden Çürüksulu Mahmut Paşa, “Bosphore” gazetesi yazarlarından birine,
siyasi durumumuzla ilgili bir demeç vermişti. Mahmut Paşa’nın o tarihlerde, Barış
Hazırlıkları Komisyonu üyesi olduğunu da hatırlarsınız. Paşa’nın 31 Ekim 1919 tarihli
Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlanan demecini, 17 gün sonra Sivas’ta okudum.
“Ermenilerin aşırı isteklerine hak vermemekle birlikte, sınırlarda bazı
düzeltmelerin yapılmasına razı oluruz” ifadesi dikkatimi çekti. Doğu Anadolu’da
Ermenistan lehine toprak tavizlerinde bulunulacağına söz verme anlamı taşıyan bu
cümlenin, Barış Komisyonu üyesi olan bir devlet adamı tarafından söylenmiş olması,
gerçekten üzerinde düşünülmeye ve hayretle karşılanmaya değerdi. Bu sebeple 17 Kasım
1919 tarihinde, Çürüksulu Mahmut Paşa Hazretleri’ne yazmayı yararlı saydığım bir
telgrafta, demecindeki işaret ettiğim cümleden dolayı, “Doğu Anadolu halkının pek
haklı olarak, son derece üzgün ve kırgın olduğunu belirttikten sonra, Erzurum ve
Sivas Kongreleri’nin kararları gereğince, milletin Ermenistan’a bir karış toprak
terketmeyeceğini ve hatta, eğer hükümet, böyle acı bir mecburiyete boyun
eğerse, milletin kendi haklarını bizzat savunmaya kararlı olduğunu ve bunun
bütün dünyaya ilan edilmiş bulunduğunu” yazdım ve bu milli azim ve kararın
herkesten önce, Barış Hazırlıkları Komisyonu’nun sayın üyelerince bilinmesi ve ona göre
hareket edilmesi gereğini arz ettim. (s. 211)
...
Daha sonraki olaylar, bu son tahminin doğru olduğunu göstermiştir, sanırım. Ne var ki,
İstanbul Hükümeti’nin İngiliz temsilciliğinin teklifinden böyle bir anlam çıkarmaya
yanaşmamış, aksine ümide kapılmış olduğu görülüyordu.
Efendiler, yapılmış olan teklifin ne derece yersiz olduğu hususunda bir fikir verebilmek
için, biz de o günlerle ilgili bazı durumları hatırlayalım. Şüphe edilmemek gerekirdi ki,
Ermeni katliamı konusundaki sözler, gerçeğe uygun değildi. Aksine, güney
bölgelerinde, yabancı kuvvetler tarafından silahlandırılan Ermeniler, gördükleri
koruyuculuktan cür’et alarak bulundukları yerlerdeki Müslümanlara saldırmakta
idiler. İntikam düşüncesiyle her tarafta insafsız bir şekilde öldürme ve yok etme
siyaseti gütmekte idiler. Maraş’taki feci olay bu yüzden çıkmıştı. Yabancı
kuvvetleri ile birleşen Ermeniler, top ve makineli tüfeklerle Maraş gibi eski bir
Müslüman şehrini yerle bir etmişlerdi. Binlerce çaresiz ve suçsuz ana ve çocukları
işkenceyle öldürmüşlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu vahşeti yapan
Ermenilerdi. Müslümanlar yalnız namuslarını ve canlarını korumak için karşı
koymuş ve kendilerini savunmuşlardı. Yirmi gün süren Maraş katliamında,
Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu olay hakkında
İstanbul’daki temsilcilerine çektikleri telgraf, bu faciayı yaratanları,
yalanlanamayacak bir şekilde ortaya koymakta idi.
...
...
Ermeniler, 24 Eylül 1920 sabahı Bardiz cephesinden baskın şeklinde yaptıkları genel bir
taarruz ile başarıya ulaştılar. ... Ermeniler geri püskürtülüp girdikleri bölgelerden atıldılar.
Ordumuz 28 Eylül sabahı ileri harekete geçti. ...
Ordu, 29 Eylülde Sarıkamış’a girdi, 30 Eylülde Göle işgal edildi. Fakat bazı sebepler ve
düşüncelerle 28 Ekim 1920 tarihine kadar, bir ay, Sarıkamış-Laloğlu hattında kaldı.
...
Efendiler, savaş alanında verilecek emri bekleyen Doğu Ordumuz, 2 Ekim 1920 günü Kars
üzerine harekete başladı. Düşman, direnmeksizin Kars’ı terketti. Kars 30 Ekimde
tarafımızdan işgal edildi. 7 Kasım tarihinde birliklerimiz, Arpaçay’ına kadar olan bölgeyi ve
Gümrü’yü ele geçirdi.
...
...
Kafkas sınırı:
Mart 1921 teklifinde: Milletler Cemiyeti bir Ermeni yurdu kurulması için doğu illerinden
Ermenistan’a bırakılacak toprakların tespiti için bir komisyon kuracak, Türkiye bu
komisyonun kararını kabul edecek.
- Atatürk, Kemal; Nutuk, Yay. Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ata. Arş.
Mrk., 2000
BİBLİYOGRAFYA
· Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Vatan Neşriyat, İstanbul, 1953
· Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi. Ankara, Eylül 1978, Sayı: 77
· Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Ekim 1982 Sayı:82
· Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Ocak 1997 Sayı:103
· Atatürk ile ilgili Arşiv Belgeleri 1911-1921, T.C. Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Ankara 1982
· Atatürk Özel Arşivinden Seçmeler IV. Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları. Ankara. 1996
· Atatürk'ün Milli Dış Politikası (Milli Mücadele Dönemine Ait 100 Belge) 1919-1923, c.1,
c.2, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. 1994
· Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c.I, II, III, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 1997
· Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri IV. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara.
1991
· Hakimiyeti Milliye, 4. sene, No: 788, 12 Nisan 1923'ten aktaran: Güner Zekai; Kabataş,
Orhan; Milli Mücadele Dönemi Beyannameleri ve Basını, Atatürk Kültür Mrk. Yayını,
Ankara-1990
· Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Eylül 1953. Sayı: 4
· Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, E.U. Basımevi. Ankara. Eylül 1953. Sayı: 5
· Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Haziran 1956, Sayı: 16
· Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Gnkur. Basımevi, Ankara, Eylül 1956, Sayı: 17
· Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Gnkur. Basımevi. Ankara. Eylül 1963. Sayı: 45
· Heyet-i Temsiliye Tutanakları, Haz. Uluğ İğdemir, T.T.K. Yayını, Ankara, 1989
· Kemal Atatürk, Nutuk, c.III. Vesikalar, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961
· Kemal Atatürk, Nutuk, Yay, Haz. Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ata. Arş. Mrk, Ankara-2000
· Mustafa Onar, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları I, II, T.C. Kültür Bakanlığı Atatürk
Dizisi: 45, Ankara. 1995.
· Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Heyet-i Temsiliye Kararları, Türk Tarih Kurumu Yayınları,
Ankara, 2. Basım: 1989
· Raşit Metel; TBMM Gizli Oturumlarından Sorunlar ve Görüşler (23 Nisan 1920-29 Ekim
1923) Mustafa Kemal Atatürk, Belge Yayınları 1990
· Sadi Borak, Atatürk'ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev Demeç Yazışma ve Söyleşileri,
Kaynak Yayınları. İstanbul, 1997
· Türk İstiklal Harbi, III. Cilt Doğu Cephesi, Gnkur. Basımevi, 1965
· Türk İstiklal Harbi IV, 3 Cilt, Güney Cephesi, Gnkur. Basımevi 1966