C 100418

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

EFGANT, Cemaleddin

duğunu gösterebilir, fakat bu husus da 103 ; Fazlurrahman. islam (tre. Mehmet Dağ ­
Mehmet Aydın), İstanbul 1981 , s. 271 ; S. O.
EFI.AK
kesinlik kazanmamıştır. Efganl'nin et-
rafında gayri müslim ve dinsiz kimsele- Wilson. Cemalüddfn el-E{ganr (tre. Abdülbasıt Tuna ile Karpatlar arasında bulunan
Muhammed Hasan), Kahire 1982; Abdurrah- ve Osmanlı hakimiyeti döneminde
rin bulunması ve onun zındıklık ithamıy­
man er-Rafif. 'Aşru isma'fl, Kahire 1402/1982, özel bir idari statü
la istanbul· dan sürülmüş olmasından s. 140-164; Hüseyin O. Yurdaydın, islam Tari- tanınan bölge.
hareketle, Kedourie ve Keddie'nin yap- hi Dersleri, Ankara 1982, s. 216-237; Abdülba- L _j
tıkları gibi dinsizlik veya fasıklık hük- sıt Muhammed Hasan. Cemalüddfn ei-E{ganr

müne varmak mümkün değildir (Kedou- ve eşeruha {i'l- 'alemi'l-islamiyyi'l-fıadfş, Ka- Bugünkü Romanya'nın güney kısmını
hire 1982; Enver ei-Cündf, el-'Alemü 'l-islamf, oluşturan Eflak (Walachia) kuzeyde Kar-
rie 'nin eseriyle ilgili bir tanıtma ve tenkit
Beyrut 1983, s. 274-285; Enver Abdülmelik,
için bk. Tansel. XXXII/ 125, s. 85. 88 vd.). pat dağları, güney ve güneydoğuda Tu-
f'lehdatü Mışr, Kahire 1983, s. 303 -305; Hanf
Mirza Lutfullah'ın kitabının düzmece ol- Abdülvehhab el-Mar'aşlf, et-Tecdrd {i'l-{ikri'l-
na nehriyle çevrili 76.581 km 2 'lik bir ala-
duğu (Muhsin Abdülhamid, s. 65-79), di- islamiyyi ' l - mu'aşır: Cemalüddrn el-E{ganf, İs­ nı kapsar; Büyük Eflak (Muntenia) ve Kü-

ğer yabancı ve gayri müslim yazarların kenderiye 1983; Muhsin Abdülhamfd, Cema- çük Eflak (Oitenia) olmak üzere ikiye ay-
lüddfn ei-E{ganf, Beyrut 1983; Muhammed rılır. Kuzeyi, arazi ve iklim olarak meyve
da duygusal ve maksatlı davrandıkları
Amare, Cemalüddfn el-E{ganf, Kahire 1984;
(Karpat, Bilgi ve Hikmet, sy. 3, s. 174), hat- ağaçlarının yetişmesine uygun bağlık bir
Muhammed Abdülkadir Ahmed, ei-Müslimün
ta müsl ümanların çağdaş sömürgecili- {fA{ganistan !baskı yeri yokl. 1404 /1984 (Ma-
bölge olduğu gibi Ploeşti civarında pet-
ğe ve bask.ılara karşı baş kaldırma azim- tabiu Sicilli'I-Arab), s. 317-327; Muhammed rol kuyuları da bulunmaktadır. Bir za-
lerini kırmak amacıyla Amerika Birleşik İkbal, islam'da Dinf Düşüncenin Yeniden Do- manlar Avrupa'nın en zengin petrol ya-
ğuşu (tre. Ahmet Asrar), İstanbul 1984, s. 136; taklarını oluşturan bu bölge düşük mik-
Devletleri gizli servisince yönlendirildik-
Ali Şeleş, Silsiletü'l-a'mali'l-mechüle li-Cema-
leri iddia edilmiştir (el· 'Urvetü'f. vüşJ::a ·_ tarda da olsa hala petrol üretimine de-
liddfn ei-E{ganf, London 1986, s. 14-15; Mu-
nın Türkçe neşrinin girişi. s. 54 vd.). Bu hammed Harb, es-Sultan 'Abdülhamfd eş-Şa­
vam etmektedir. Büyük Eflak'ın güney
değerlendirmeler karşısında Efgani ile n[, Dımaşk 1990, s. 172-185; Malik b. Nebf. is- ve güneydoğusundan Tuna kıyılarına ka-
ilgili kaynaklar kullanılırken siyasi etki- lam Davası (tre. Muharrem Tan). istanbul 1990, dar uzanan Baragan ovası ise Avrupa'-
s. 44; Azfz Ahmed, Hindistan ve Pakistan 'da nın en verimli arazilerinden biridir. Ayrı­
nin, düşmanlık veya sevgiden kaynakla-
Modernizm ve islam (tre. Ahmet Küskün). is-
nan duygusallığın göz önüne alınması, ca Küçük ve Büyük Eflak sınırını oluştu­
tanbul 1990, s. 155, 157; Alaeddin Yalçınkaya,
açık ifade, tanıklık ve sabit fiiller ve te- Cemaleddin E{gani ve Türk Siyasi Hayatı Üze-
ran Olt, Yalomitza (Yalomiça), Argeş, Jiu
sirlere uymayan belge ve yorumlar kar- rindeki Etkileri, İstanbul 1991; J_ O. Voll. islam: gibi nehirler Eflak topraklarına bol mik-
şısında daha ihtiyatlı davranılması ge- Süreklilik ve Değişim (tre. Cemi! Aydın v.dğr.), tarda su temin ederler. Romanya'nın
istanbul 1991, s. 169, 271, 278, 293; Hamid devlet ve millet oluşunda birinci derece-
rekmektedir.
İnayet, Arap Siyasi Düşüncesinin Seyri (tre. de önem taşıyan Eflak Cimpulung, Cur-
BİBLİYOGRAFYA: Hicabi Kırlangıç), İstanbul 1991, s. 99,105-117,
BA, Yıldız Kısmı , 18·553/586, Zrf. 93; Cema- 122-131, 168, 181, 188, 240; Osman Emin,
tea de Argeş, Targovişte gibi tarihi şe­
1eddfn-i Efganf. er-Red 'ale 'd-dehriyyfn, Kahi- "Cemaleddin Afgani" (tre. Kerim Urtekin). is- hirlerinden başka Romanya'nın başşehri
re 1320 ; a.mlf.- Muhammed Abduh, el-'Ur- lam Düşüncesi Tarihi, İstanbul 1991, IV, 279- Bükreş'i de içine almaktadır. Eflak'ın ay-
vetü'l-vüş~a. Kahire 1957; a.e. (Türkçe tre. İb­ 287; W. L. Cleveland, Batı 'ya Karşı islam (tre. nı dil ve kültüre sahip Moldavya (Bağdan)
rahim Aydın), İstanbul 1987, Had! Hüsrevşahf'­ Selahattin Ayaz), İstanbul1991, s. 41, 47, 230;
ile birleşmesinden sonra ( 1858) Bükreş
nin girişi, s. 54 vd.; el-Ve~a'i'u'l-Mışriyye, 15 Mümtaz'er Türköne, Siyasr ideoloji Olarak is-
Romanya'nın başşehri olmuştur. Eflak'ın
Mayıs 1884, s. 15; Ziya'ü ' l-l]a{i~ayn, London lamcılığın Doğuşu, istanbul 1991, s. 35, 37;
1892, Şubat, Mart ve Nisan sayıları; Mirza Lut- a.mlf., "Cemaleddin Afgam Efsanesi", Bilgi Tuna nehri üzerinde belli başlı limanları
fullah Han Esedabadf, Şerfı-i fjal ü Aşar-ı Sey- ve Hikmet, sy. 2, İstanbul 1993, s. 91-96; M. olan Braila (ibrail) ve Giurgiu (Yergöğü,
yid Cemalüddfn Esedabti.df Ma' rü{ be-Efganf, Muhft Tabatabai, Seyyid Cemalüddrn Eseda- Yerkövü) bir süre doğrudan doğruya Os-
Berlin 1304/1925, Tebriz 1326; a.m1f., Hakf- badf, Tahran 1370 hş./1991; Azmi Özcan, Pan-
manlı Devleti'ne bağlı kalmışlardır.
~atü Cemaliddfn el-E{ganf (tre. Abdünnafm islamizm: Osmanlı Devleti, Hindistan Müslü-
Haseneyn), Mansure 14061 1986; Hakf~atü manları ve ingiltere (1877-1914), İstanbul 1992, Eflak'ın Romenler arasındaki gelenek-
Cemaliddfn el-E{ganr (Vesikalar: der. Asgar s. 82-90; Ağaoğlu Ahmed, "Siyasiyat: Türk sel adı "tara Romaneasca" yani "Romen
Mehdevf - İree Efşar. tre . Abdünnaim Hase- Alemi", TY, 1/3 (1 3281. s. 70-74, 200; F. A. Tan- ili" veya "Romenler yurdu"dur. Eflak, Ef-
neyn), Mansure 140811988, ll; Muhammed es- sel, "Elie Kedourie, Afghani and Abduh", TTK
SenOsf. er-Rifıletü 'l-fjicti.ziyye (nşr. Ali eş-Şen­
laklu veya Eflakistan kelimeleri Türkler
Belleten, XXXII/125 (1968), s. 83-92; Abdullah
nüfı), Tunus 1398/1978, s. 271-288 ; Reşfd Rı­ tarafından kullanılmıştır. Eflak halkı ken-
Kudsfzade, "Seyyid Cemalüddin-i Esedaba-
za, Tarfl]u'l-üsttl?, Kahire 1931 , s. 27; İbnü1e­ di", Rehnüma-yı Kitab, Xlll/5-7, Tahran 1970, dini genellikle Romin olarak adlandırmış­
min, Son Sadnazamlar, lll, 1584; E. Kedourie, s. 355-366; M. Kaya Bilgegil, "Cemaleddin Af- tır. Eflak adının kökü Almanca "wlh"tir.
A{ghani and Abduh: An Essay on Religious gani ve Türkiye", KAM, Vl/3 (1977). s. 54-67; Bizans, Slavlar ve Kıpçaklar bu kelimeyi
Unbelief and Political Activism in Modern ls- Vl/4 (1977), s. 53-66; Hanefi b. isa. "Te'siru Ulak, Vlah. Vlaş'a çevirmişlerdir. Osmanlı
lam, London 1966; Albert Kudsi- Zadeh, Say- Cema.Ji.ddin el-Efgiini 'ale'l-fikri'l-Cez~'i­
y id Jamal al-Din al-A{ghanf, an Annotated ri'l-mu 'aşır", eş-Şe~a{e, Vll/38, Cezayir 1977,
tarihinde aynı kelime Eflak, Aflak, Afla-
Bibliography, Leiden 1970, s. 1-73; . a.mlf., s. 113-117; A. Abdürrahfm Mustafa, "Na~ra kan şekillerini almış ve nihayet Eflak
"Sayyid Jaınal al-Din al-Afghfuıi: A Supple- cedide ila Cemaliddin el-Efgiini", Mecelle- adı yaygınlaşmıştır. Osmanlılar ayrıca
mentary Bibliography", MW, LXV/ 4 ( 1975), s. tü ' t- tarfl]iyyeti'l- Mışriyye, XXVlll, Kahire 1981 - Eflak ve Boğdan'a "iki memleket" anla-
279-291; N. R. Keddie, Sayyid Jamal ad-Dfn 82, s. 397-404; Kemal H. Karpat, "Pan-İsla­
mına gelen Memleketeyn adını da ver-
al-A{ghanf: A Political Biography, Berkeley mizm ve İkinci Abdülhamid: Yanlış Bir Gö-
1972; a.mlf., "Afgiini", Elr., I, 481-486; Halil mişlerdir. Valak ve Ulah isimleri Osman-
rüşün Düzeltilmesi", TDA, sy. 48 ( 1987). s. 13-
Fevzi Efendi, E{ganf'ye Reddiye (haz. Sadık Al- 37; a.mlf.. "Türköne'nin C. Afgani Değerlen­ lılar tarafından. Latince'ye benzer bir
bayrak), İstanbul 1976; Türkiye Maarif Tarihi, dirmesi", Bilgi ve Hikmet, sy. 3, İstanbul 1993, dili konuşan ve Balkan yarımadasının
ll, 555, 559; M. EbO Reyye, Cemalüddfn ei-E{- s. 174; 1. Goldziher. "Cemaleddin Efgani", iA, merkez, orta güney ve batı bölgelerin-
giınf, Kahire 1980; Muhammed Paşa el-Mah- lll, 81-85; a.mlf.- [J . Jomier], "Qj_amiil al-Din
zumf, ljatıratü Cemaliddrn ei-E{ganr el-fjüsey- de yaşayan aşiretler için kullanılmıştır.
al-Afghiini", E/ 2 (İng.), ll, 416-419.
nf, Beyrut 1980 ; Fethi Okyar, Üç Devir'de Bir XIX. yüzyılda Balkan Ulahları kendilerini
Adam (nşr. Cemal Kutay), İstanbul 1980, s. ~ HAYREDDiN KARAMAN ayrı bir millet olarak görmeye başlamış-

466
EFLAK
lar, fakat birleşmeye imkan bulamadan Roma askerlerinin sayısının düşük ol- Balkanlar'daki ilerlemesinin önemini an-
1878 ve 1913'te çeşitli Balkan ülkeleri duğu ve bunların hepsinin daha lll. yüz- layan Vlaicu 1373'te ı. Murad ile antlaş­
arasında bölünerek onların tabiiyetine yılda Tuna ' nın güneyine geçtiği düşünü­ ma imzaladı . Babası gibi Vlaicu da yeni
geçmişlerdir. Makedonya Ulahları XIX. lürse Eflaklılar'ın bir Romen etnik ve lin- kiliseler ve manastırlar inşa ettirdi. Ef-
yüzyılın sonunda kendilerini açıkça Ro- guistik grubu olarak ortaya çıkmalarını lak kültürel ve dini bakımdan onun za-
men ilan ederek bölgelerine Romen eği ­ daha karışık ve çok ta raflı bir senteze manında büyük bir hamle yaptı. Vlaicu'-
timi soktular. Güney Dobruca'yı 1913'te bağlamak gerekir. Nitekim bugünkü Ro- dan sonra iktidarı ele alan ı. Ra du (1377-
topraklarına katan Romanya, bu bölge- men dilinde Daklar dilinden çok az sayı ­ 1383 ) ve Dan'ın (1 383- 1386) ardından Ef-
ye Makedonya'dan getirdiği çok sayıda da kelime bulunması oldukça anlamlı­ lak'ın başına Mircea (1 386 - 141 8) geçti.
Ulah'ı iskan etti. Yerli Türk halkı tara- dır. Ramence'nin en azından üç ağzı ha- Osmanlı kaynaklarında bu isim Mirci ola-
fından Makedonyalı olarak adlandırılan la Balkanlar'da ve İtalya sınırında bulu- rak geçer. Mircea eel Mare (Ulu Mircea)
bu Ulahlar 1940 yılında Kuzey Dobruca'- nan lstrya yarımadasında konuşulmak­ olarak tanıtılan bu voyvoda bir ara Tu-
ya göçtüler. Bunlar, Romanya ' nın siyasi tadır. Bu bölgelerde Daklar' ın bulunma- na 'yı geçerek Dobruca 'da Osmanlılar ' a
hayatında aşırı milliyetçi olarak tanın­ dığı bilinmektedir. Bu sebeple Romen ait Silistre Kalesi'ni işgal etti. Besarab-
maktadırlar. Halen Makedonya· da 20- milletinin oluşumunu yalnız Daklar - Ro- ya'nın güneyindeki Türkler'le meskün
30.000 müslüman Ulah yaşamaktadır. malıla r karışırnma bağlayan teori eksik yerleri de ülkesine katıp Osmanlılar'la
Sırbistan, Hırvatistan, Arnavutluk, Bul- kalmakta ve Eflak ' ın nasıl Romenleşti­ uzun yıllar süren mücadeleye girişti. Ko-
garistan ve Yunanistan'da da toplam 2 ğini yeteri kadar açıklayamamaktadır. sova Savaşı'nda ( 1389) Sırplar'a askeri
milyona yakın Ulah'ın yaşadığı tahmin Eflak toprakları Hunlar ve Peçenek- yardımda bulundu. Bu durum karşısın­
edilmektedir. ler'den sonra iki yüzyıla yakın bir süre da onu cezalandırma k zorunda kalan Yıl­
Romanya'nın diğer tarihi bölgeleri ola- Kumanlar ' ın (Kı pçakl ar) hakimiyetinde dırım Bayezid Tuna 'yı aşıp Mircea üze-
rak bilinen Moldavya'da Slavlar'ın, Erdel'- kaldı. XIII. yüzyılda Moğol istilasıyla iki- rine yürüdü. Rovine' deki çetin savaşta
de (Transilvanya ) ise Cermen ve Macar- ye bölünen Kumanlar' ın güney kolu Bi- ( 1394 ) Osmanlı kuwetleri üstün gelerek
lar ' ın oldukça derin kültür izlerine rast- zans hakimiyetine girdi. Ortodoks Hıris­ Mircea'yı tahtını terketmeye mecbur bı­
lanmasına karşılık Eflak halkının kültü- tiyanlığı kabul ederek yerli halk a rasın­ raktılar. Eflak üzerinde hakimiyet iddia-
rü Rum tesirine rağmen geniş çapta Ro- da eridi. Eflak bu tarihlerde Macar ha- larını hala sürdürmekte olan Macar Kra-
men özelliğin i korumuştur. Bugün Ro- kimiyetindeydi. Batu Han ordularının Ma- lı Sigismund 'un yardımıyla iki yıl sonra
manya'da konuşulan resmi Romen dili ca ristan ' ı işgal etmesi, Macarlar' ın Eflak tekrar harekete geçen Mircea, Haçlı kuv-
imla ve telaffuz bakımından Eflak'ta ko- topraklarına daha fazla yayılmasını ön- vetlerinin 1396'da Niğbolu ' da yenilmesi
nuşulan dildir. lediği gibi Eflak tarihinin kendi halkı et- üzerine 1. Bayezid'in hükümranlığını ka-
Romen tarihçileri Eflak tarihini Romen rafında dönmesine de yol açtı. 1310 yı­ bul etti ve onun yanında Ankara Sava-
tarihinin bütünü içinde ele almalarına lında Eflak'ta Basarab adında büyük bir şı'na katıldı (1 402) . Yıldırım Bayezid ' in

karşılık yabancı tarihçiler XIX. yüzyıl or- voyvoda ortaya çıktı. Basarab adının Kıp­ ölümünden sonra sultanın oğulları ara-
talarına kadar Eflak tarihinin ayrı bir çakça (Kuman) olduğu bilinmektedir. Ti- sında çıkan iç savaşlarda ise kendine da-

yol takip ettiğini ileri sürmüşlerdir. Ger- komir' in (Tok Temir) oğlu olan Basarab mat edindiği Müsa Çelebi'ye büyük des-
çekten 1858'e kadar Eflak'ın en önemli -loan Besarab veya Basarab- yerli dili tek verdi ve onun savaşta öldürülmesin-
tarihi siması olan Mihai'nin, ülkesini kı ­ konuşan bir hıristiyandı. Macarlar'ı 1330 den sonra da Düzmece Mustafa'ya yar-
sa bir süre için Moldavya ve Erde! ile bir- yılında Pasada mevkiinde yenerek istik- dımda bulundu. Nihayet 1417' de Osman-

leştirmesi bir yana bırakılırsa Eflak ken- lalini ilan etti. Ülkesini Prut nehrinin öte- lılar' ın üstün kuweti karşısında daha faz-

dine has ayrı bir yol takip etmiştir. Ef- sine kadar genişletip bu bölgeye kendi la dayanamayacağını aniayıp Osmanlı hü-
lak ve Bağdan aynı dile, aynı dine ve kül- adını (Besarabya) verdikten sonra 1352'- kümranlığını kabul etti. Mircea'nın Türk-
türe sahip oldukları halde çok değiş i k de öldü. Bundan iki yıl sonra Osmanlı ler' e karşı savaşları Romen tarihinde ol-
şekilde ortaya çıkmışlar ve siyasi alanda Türkleri Rumeli'ye ayak bastılar. duğu gibi edebiyatında da büyük yer tu-
uzun süre ayrı varlık göstermişlerdir. Ni- Basa rab ' ın yerine geçen oğlu Nicolae tar. Nitekim Romen ter'in en ünlü şairi
hayet milliyet ideolojisinin etkisiyle şuu r­ Alexandru (1352 -1 364 ) Efl ak' ın dini teş­ olan Mihail Eminescu'nun en uzun t ari-
lanarak 1858'de bi rleşmişlerdir. Romen kilatını , Curtea de Argeş Ortodoks met- hi şiirlerinden biri, Mircea'nın Osmanlı
milletinin çeşitli bölgelerinin bir araya ropolitliğini kurmak suretiyle tamamla- sultanı ile yaptığı bir hayali konuşmayı
getirilmesinde ve bir devlet kurarak or- dı. Nicolae'nın oğlu Vlaicu ise ( 1364- 1377) ve ondan sonra meydana gelen savaşı
taya çıkmasında Eflak'ın büyük rolü ol- Macar Kralı Lajos'tan ( Layoş) birtakım tasvir etmektedir.
muştur. toprakları zeamet şeklinde alarak onun Mircea ·dan sonra Eflak, Macarlar ve
Eflak. doğudan batıya göç eden ka- tabiliğini (vassal} kabul etti. Bu sırada Türkler arasında gelişen çok yönlü mü-
vimlerin yolu üzerinde olduğu için çeşit­ Osmanlı Padişahı ı. Murad ' ın tabiliğini cadeleden faydalanma yolunu tuttu. Se-
li milletierin istilasına uğramıştır. Dak- kabul ederek ondan yardım alan ve Tu- gedin (Szeged} Anttaşması ile Eflak'ın is-
lar'ın hakimiyetinde iken miladi ll. yüz- na boylarındaki şehirlere saldıran Bul- tanbul'a haraç verımesi ve voyvodaların
yıl sonlarında Roma işgaline uğramış ve gar Çarı Şişman ' a karşı mücadele verdi. Macar kralına tabi olması gibi ikili bir
Roma askeriyle Daklar ' ın karışımından Bu mücadele sırasında Vlaicu 'nun kuv- hükümranlık kabul edildi. Ancak Eflak' ın
bugünkü Romen milleti doğmuştur. Bu vetleri Osmanlı birlikleriyle de savaşara k ileri gelen boyartarı (toprak sahibi asilza-
tezi kabul eden bütün kaynaklar, Daklar- küçük başarılar kazandıla r ( 1368) . Os- d e l erı Osmanlı hakimiyetini tercih etti-
Romalılar sentezinin da ğlı k bölgede vü- manlılar ' la Romenter'in ilk karşılaşm a ­ ler. Fakat boyartara üstün gelerek Eflak'-
cut bulduğu fikrinde birl eşmektedirler. sı sayılan bu savaştan sonra Türkler'in ta merkeziyetçi bir idare kuran Kazıklı

467
EFLAK

Voyvoda veya Orakula olarak bilinen Voy- re edilmeye devam etti. Bu yüzyılda top- hanesiyle iş birliği yaparak eski Bizans
voda Vlad Tepeş (1456-1462) tekrar Os- rak sahibi aileler ekonomik güçlerini art- Devleti'ni canlandırma yolunu aramışlar
manlılar'la mücadeleye girişti. Kendisini tırdılar ve yer yer bölgesel hanedanlık­ ve Bizans milliyetçiliğini yaymışlardır.
Fatih Sultan Mehmed adına tutuklama- lar kurdular. Bu arada yerli Romen halk Fenerliler devrinde Eflak bu milliyetçi-
ya gelen Niğbolu Valisi Hamza Bey'i ka- kültürü büyük ilerleme kaydetti. Matbaa liği besleyen ekonomik bir kaynak, ta-
zığa vurdurdu. Tuna·yı aşarak Dobruca'- sayısı ve yüksek tabaka arasında oku- lim ve terbiye sahası oldu. Her ne kadar
yı talan etti ve bölgede müslüman kat- ma yazma bilenlerin oranı bir hayli art- Fenerliler devrinde Eflak Batı'ya açılma
liamında bulundu. 1462'de Fatih Sul- tı . Eflak, Bizans imparator sOlalesinden yolunu tutmuş, okullar ve hastahaneler
tan Mehmed ' in giriştiği harekat üzeri- olması muhtemel Şerban Cantacuzino kurmuş , hatta esareti kaldırmak gibi
ne Transilvanya'ya çekildi ve Macar kralı (1678-!688) ve ondan sonra Constantin ileriye dönük olumlu adımlar atmışsa
tarafından zindana atıldı. Vlad'dan son- Brancoveanu (1688- ı 714) gibi voyvoda- da halk çok büyük güçlükler içinde ya-
ra "güzel" lakabıyla tanınan kardeşi Ra- lar tarafından yönetildL Bunlar Osmanlı şamıştır. Bu durum karşısında halkı ağır
du (!462-1 474) Eflak voyvodalığına geti- idaresine tabi olmakta devam etmişler­ bir şekilde sömüren Fenerli Rumlar'dan
rildi. Radu tam anlamıyla istanbul'a ta- se de komşu hıristiyan prensler ve kral- kurtulmak gayesiyle Tudor Vladimires-
bi oldu ve vergisini ödedi. Bu arada Mol- larla irtibata geçmekten ve onlardan yar- cu 1821 yılında bir isyan hazırladı. Tu-
davya'nın (Bağdan) voyvodası İstefan (Ste- dım isternekten geri kalmamışlardır. dor'un isyanı sosyal olduğu kadar siyası
fan eel Mare) Eflak'a hücum edip birçok Brancoveanu akıllı , dindar ve uysal bir ve milli bir hareket olarak Eflak'ı Fener-
insanı öldürdü ve ülkeye zarar verdi kimse idi. Babtali'ye karşı üzerine aldığı li Rumlar idaresinden kurtarınakla kal-
(147 3). Eflak, Neagoe Basarab (!512-1521) siyası ve ekonomik veeibelerini yerine madı, Romenler'i modern çağın eşiğine
zamanında oldukça sakin bir devir geçi- getirmek için çok itina göstermesine rağ­ getirdi. Vladimirescu ·nun i sya nı , 1821 ·-
rerek kültür alanında önemli ilerleme- men Prut Savaşı' nda (!71 ı) Çar Petro'- de Rus çarının desteğiyle Kırım ' da ha-
ler kaydetti. Romen milli kültürünün te- ya yardım ettiği öne sürülerek istanbul'a rekete geçen Alexandre Ipsilanti'nin Ete-
melini oluşturan bu hamleler yanında getirildi ve dört oğlu ile birlikte idam riya Rum hareketiyle aynı tarihe rastlar.
Romanya ' nın en başta gelen abideleri edildi. Halk tarafından çok sevilen Bran- Rus tarihçileri bu iki hareketi Balkan-
arasında yer alan Curtea de Argeş' te pis- coveanu'nun büyük servetine el koymak lar'da Türkler'e yönelik olarak göster-
koposluk binası inşa edildi. Bu binanın isteyenler bir hayli kalabalıktı. istanbul'- mek istemişlerdir. Halbuki Vladimires-
mimarisinde Sinan'ın tesirleri görülmek- da geniş nüfuzu olan Boğdan Beyi Di- cu, Ipsilanti'nin Türkler'e karşı beraber
tedir. XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti Ef- mitri Kantemir'in, Brancoveanu 'nun Os- çarpışmak çağrısına , "Ben Türkler'e de-
lak üzerinde nüfuzunu bir hayli arttırdı. manlı hükümetine sadık kalmadığı yo- ğil Rumlar'a karşı ayaklandım" demiş­
Macaristan'ı 1526'da fethedip 1541 'de lunda şikayette bulunması idamda et- tir. Vladimirescu'nun askerleri Bükreş
ilhak eden Kanünf Sultan Süleyman Ef- kili olmuştu. Halbuki daha sonra Kante- civarında Ipsilanti'nin askerleriyle çar-
lak' ın kuzeyden yardım görmesini önle- ınir ' in bizzat kendisinin Prut Savaşı'nda ptştı ve nihayet Efiaklı kumandan iha-
di. Eflak üzerinde öteden beri mevcut Petro'ya yardım ettiği ortaya çık~ı. nete uğrayarak lpsilanti tarafından öl-
Macar hükümranlık iddialarını etkisiz XVIII. yüzyılın başlarında beliren Rus dürüldü. Bu olaylardan sonra Osmanlı
hale getirdi, hatta bu hakları üzerine al- tehlikesine ve Avusturya tehdidine kar- Devleti Eflak'a Fenerli beyleri tayin et-
dı. Fakat aynı yüzyılın sonlarına doğru şı Osmanlı Devleti Eflak'ı başlıca müda- me siyasetine son vererek eskisi gibi yer-
voyvoda olan ve Kahraman Mihai diye faa hattı olarak gördü ve bu ülkeye kar- li Eflak ailelerini iktidara getirme yolu-
anılan Mihai Viteazul ( 1593-1 60 ı) vergi şı yeni bir siyaset uygulamaya başladı. nu tuttu. Esasen Küçük Kaynarca Ant-
yüzünden isyan etti. Koca Sinan Paşa · ­ Eflak idaresine yerli bey tayin etmekten Iaşması' ndan (!774) sonra Osmanlı ida-
nın idaresindeki orduya Kalugareni' de vazgeçerek bu mevkilere Fenerli Rumlar'ı resi Eflak ve Bağdan'da gütlüğü siya-
baskın yaptıktan sonra geri çekiidiyse getirmeye karar verdi. 1716'dan 1821 'e sette Ruslar'a danışarak hareket etmek
de Erde! Prensi Bathory' in yardımıyla kadar Eflak Fenerli Rum beyleri tarafın­ zorunda kalmıştı . Bu antlaşma Rus çarı­
tekrar Eflak'ı ele geçirdi. Osmanlılar Bat- dan idare edildi. 100 yıldan fazla süren na Eflak'ta konsolosluk açma ve serbest
hory ve Lehistan ile dostluk kurarak Ef- Fenerli Rum beyleri devri halen Eflak'ta ticaret etme hakkını vermişti. 1792' de
lak voyvodasını yalnız bıraktılar. Mihai nefretle anılan bir dönemdir. Patrikha- imzalanan Yaş Muahedesi ise Rusya'ya
de I::flak. Transilvanya ve Moldavya 'yı nenin desteklediği Fenerli Rum beyleri, Eflak üzerinde nüfuzunu arttırma imka-
birleştirmeye karar verip kendisini bu beraberlerinde getirdikleri çok sayıda nı sağlıyordu . Rusya bu sayede burcıyı
üç ülkenin hakimi ilan etti. Mihai'nin bu akrabaları ve Rum iş ortakları ile yerli kendi tesir . alanı haline getirme yolunu
üç ülkeyi çok kısa bir süre için dahi olsa halkı sömürmekle kalmamışlar, Eflak tutmuştu. 1828- 1829 Osmanlı- Rus sa-
birleştirmeyi başarmış olması ona Ro- köylOsüne köklü bir fakirlik kültürünü vaşı sonunda imzalanan Edirne Antlaş­
men tarihinde. gittikçe önemi büyütülen de aştiayarak Allah'ın kendilerini beyle- ması, Eflak'ın öteden beri Osmanlı Dev-
sembolik bir mevki kazandırmıştır. Bu rini beslemek ve hizmet etmek için ya- leti'ne belirli fiyat üzerinden gıda satma
Romenler'in tek ülke içinde ilk birleşme­ ratm ış olduğu felsefesini işlemişlerdir. mecburiyetini kaldırarak bu ülkenin dün-
leri olarak nitelendirilir. Mihai, 1601 'de Eflak ' ın Osmanlı himayesinde bulu- ya piyasalarına açılmasını sağladı. An-
Avusturya ordularının başında bulunan nan patrikhane yolu ile yönetilmesi bir cak Eflak harp tazminatı ödenineeye ka-
eski müttefik! general Basta'ya yenile- bakıma Slav tehlikesini önlemişse de Bi- dar ( ı 834) Rus işgali altında kaldı. Bu
rek onun tarafından öldürüldü. Bundan zans ' ı diriitme çabalarına büyük destek süre içinde iki ülke halkı aralarındaki dil,
sonra XVII. yüzyıl boyunca Eflak eski- sağlamıştır. Mavrocordato, Cantacuzino din ve kültür birliğinin şuuruna daha
den olduğu gibi Osmanlı Devleti'ne tabi gibi isimler taşıyan bu Eflak ve Boğdan köklü bir şekilde vardılar. Yine bu dö-
olarak yerli hanedanlar tarafından ida- beyleri, 17SO'den sonra istanbul patrik- nemde kabul edilen ve bir çeşit anaya-

468
EFLATUN

sa niteliği taşıyan "regulamentul orga- leketeyn'in tek reisi olarak tanıyıp Eflak siz harfin telaffuzundaki güçlük sebe-
nik" sayesinde vali unvanını (hopodar) ta- ve Boğdan ' ın Romanya adı altında tek biyle adı İslami literatürde Felatun. Fe-
şıyan Aleksandru Ghica ve Gheorghe Bi- bir ülke şeklinde birleşmesini onayladı. latOn veya daha yaygın olarak EflatQn
besku 1834 - 1848 yılla rında Eflak' ı ida- Cuza ' nın 1866'da siyasi ve sosyal sebep- şeklini almıştır.
re ettiler. Eflak'ta sayıları ve güçleri hız­ lerle iktidarı bırakmasından sonra yeri- Etıatun ·un gençlik yılları
Peloponez
la artan toprak sahipleri büyük siyasi ne yine istanbul'un onayı ile Hohenzol- savaşlarının yapıldığı
döneme rastlar.
nüfuz elde ettikleri gibi kendileri ve ço- lern ailesine mensup 1. Karol geçti. Ro- Bundan dolayı filozof siyasi ve içtimal
cukları gittikçe Batı 'ya, bilhassa Fran- manya böylece monarşi rejimine dönüş­ kavgaları yakından görmüş, hocası Sak-
sa'ya açı larak yeni tipte bir orta sınıfın türüldükten sonra nihayet 1878'de tam rat'ın demokrasi adına idam edilmesinin
oluşmasını sağladılar. Yeni ortaya çıkan istiklalini kazandı. Bundan sonra Eflak ıstırabını yaşamış ve bu sebeple sosyal
ekonomik ve kültürel imkanlar sayesin- Romanya'nın bir eyaleti olarak Romen düzen ve insanın saadeti meseleleri onun
de orta tabakadan gelen kimseler halk tarihinin bütünü içinde gelişti. felsefesinin merkezini teşkil etmiştir.
kültürünü edebiyat. yayın ve sanat alan- Sakrat'ın ölümünden sonra başladığı se-
B İBLİYOGRAFYA:
larında milli kültürlerinin sinesine sok- M. Radu. Tudor Vladimirescu si Revolutia yahatlerinde Megara. Kirenea. Sicilya,
maya muvaffak oldular. Böylece Eflak'- din Tara Romaneasca, Craiova 1878 ; N. lor ga. Mısır, İtalya gibi şehir ve ülkeleri gezen
ta tam milli bir Romen kültür ü gelişti. Consta ntin· Voda Brancovea nu Viata si Dom- filozof buralardaki ilim ve fikir adamla-
Sayıları gittikçe artan aydınlar sosyal ve nia lui, Valeni de Munte 1914 ; A. S. Atiya, The rıyla tanışmış, dersler almış, fikir alışve­
Crusade of f'licopolis, London 1934 ; E. Varto-
siyasi haklar temin etmek için giriştik­ rişinde bulunmuştur.
su, Tudo r Vladimirescu, Pagini de Reva /ta, Bu·
leri hamleleri nihayet 1848 yılında çok carest 1936; R. W. Seton -Watson, Histoire des Eflatun'un en önemli hocası Sokrat ' tır ;
taraflı milli bir harekete dönüştürdüler. Roumains, Paris 1937 ; D. Russo, Elenizmul in ayrıca Heraklitos mektebinin temsilcisi
1848 hareketinin fikir hocalığını ve si- Roman ia, Studii lsto rice Greco -Romane, Bu-
Kratilos, Pisagor mektebinin temsilcile-
carest 1939 ; G. Fotino, D in Vremea Renas ıe ri
yasi liderliğini Nicolae Balçesku yaptı. rinden Timaios ve Arkitas. Elealı Par-
f'lationale a Tari/ Romanesti, Boerii Go lesti,
Hareketin ana amaçlarından biri, artık Bucarest 1939, !·IV ; P. P. Panaitescu. Mi ha i Vi· menides, şair Homeros ve Hesiodos gi-
yetersiz hale gelen ve Rusya'nın Eflak'- teazul, Bucarest 1939 ; a.mlf., lntroducere la bi şahsiyetler onun fikir ve ilham kay-
ta etkisini arttırmak için istismar ettiği istoria culturii Romanesti, Bucarest 1969 ; A.
naklarından bazılarıdır. Eserlerinde ol-
·regulamentul organik"i kaldırarak ye- Otetea. Tudor Vladim irescu si Miscarea Eteris-
ta in Tarile Romanesti 1821- 1822, Bucarest dukça geniş bir ilim ve fikir kadrosunun
rine milli bir yasa koymaktı. Bu hareket
1945 ; a.mlf.. Tudor Vladimiresc u si Revolutia ismini zikreden Eflatun onlardan ikti-
karşısında Rusya Eflak'a müdahale edin-
d in 182 1, Bucarest 1947 ; R. Deutch. lstoricii si baslarda bulunmuş, ayrıca bunların ço-
ce . Babıali Süleyman Paşa ve daha son- stiinte istorice din Romanie 1944- 1969, Bu ca· ğuna yer yer oldukça keskin tenkitler
ra Keçecizade Fuad Paşa'yı Bükreş'e gön- rest 1967 ; N. Balcescu, Roman ii Subt Mihai
yöneltmiştir.
dererek Ruslar'la bir anlaşmaya vardı. Bu Voivod Viteazu, Bucarest 1967, 1-11 ; S. Stefa-
nescu. Tara Romaneasca de la Basarabi "fn te· Sicilya 'ya yaptığı seyahatlerin birin-
anlaşmaya göre iki devlet Eflak 'a (Boğ­
me itorul" Pina la Mi ha i Viteazu, Bucarest 1970; den döndükten sonra yaklaşık 387 yıl­
dan'da da aynı an l aş m a geçerliydi) yerli G. J. Bobango, The Em ergence of the Romania n
hanedan arasından seçerek yedi yıllığı­ larında , Atina yakınlarında bir kasaba-
National State, New York 1979 ; O. Platon. Ge-
na birer hükümdar tayin edecekti. Fa- n eza Revolutiei de la 1848, !asi 1980 ; A. Du- da Akademos bahçesinde, düşünce ta-
kat Rusya ' nın Memleketeyn'e gittikçe ar- tu. Eu ropean Inte/leetual Mouements and Mo· rihine "Akademi " olarak geçecek olan
dem izatian of Romanian Culture, Bucarest okulu kurmuş ve ömrünün büyük kıs­
tan müdahaleleri ve Fransa'nın burasını
1981 ; M. Mustafa. Documen te Turcesti Pri·
kendi nüfuz sahası olarak görmesi, ay- mını burada ders vererek. kitap yazarak
uind lstoria Romaniei, Bucarest 1986; TA, XIV,
rıca Rus çarının Kudüs'te yeni haklar ta- 377 -383 ; Aurel Decei, "Eflak ", İA, N, 178- 189 ; geçirmiştir. Eflatun'un en ünlü talebesi

lep etmesi Kırım Savaşı'na (1853-1856) N. Beldieean u. "Eflak", E/ 2 (İ ng.), ll, 687 -689. Aristo 'dur. Speusippos ve Ksenokrates
sebep oldu. Savaşta Rusya Eflak' ı işgal gibi pek çok fikir adamı da onun tate-
li] K EMA L K ARP AT
ettiyse de Paris Anttaşması ile ( 1856) bu- beleri arasında yer almıştır.
rayı boşaltmak zorunda kaldı ve Eflak'ın Etıatun'un fiziki yapısıyla
ilgili olarak
Batı devletlerinin teminatı altında yeni-
EFIA.Kl, Ahmed
Batı kaynaklarında "omuzu genişti" ifa-
den Os m a nlı hakimiyetine girmesini ka- (bk. AHMED EFl.AKİ). desinden baş ka bilgi yokt ur; ancak f ilo-
L _j
bul etti. Tuna nehrinin milletlerarası bir zofun ruh yapısı oldukça renkli görün-
nitelik kazanması Eflak' ın tam anlamıy­ ı ı mektedir. Eserlerine bakarak onu gözü
la Batı'ya açılmasını sağladı. Fransa'nın EFIATUN
ideal dünyada olan, ebedi saadete er-
tesiriyle kendi Latin dili ve kültürü üze- (m.ö. 427 -347) menin aşk ve heyecanıyla yaşayan, bu
rine oturtutan milli gelişme ve d i ğer Ro- İslam felsefesi üzerinde dünyanın geçici değerleri ne fazla önem
men ülkeleriyle birleşme yollarını arama- önemli etkileri olan vermeyen, tam anlamıyla "mistik" bir
ya koyuldu. İlkçağ Yunan filozofu.
L _j insan olarak görmek mümkündür. Bu
Nihayet Fransa ve Babıali ' nin desteği, yönüyle Eflatun Sakrat'ın bir devamı sa-
Romen diptomatı Mihail Kogalniceanu'- Atina'da doğdu . Kendisine dedesi Aris- yılır. Fakat diğer yönüyle zihni sosyal me-
nun gayretiyle Eflak ve Boğdan 18S8'de to'nun adı verildiyse de daha sonra omu- selelerle dolu bir cemiyet adamı ; din, ce-
birleşmeye karar verdiler. Her iki ülke zunun veya alnının genişliğinden dolayı miyet. siyaset ve idare alanında plan ve
18S9 'da Albay Alexandru ton Cuza 'yı (Ku- Platon denmiş ve tarih boyunca hep bu projeler yapan büyük bir ıslahatçı olarak
za) başkan seçti. Bir süre sonra her ikisi adla anılmıştır. Grekçe'den yapılan ter- görünmektedir. Gerek seçkinler mecli-
de Bükreş' i devlet merkezi olarak kabul cümeler döneminde. Arapça'da "p" ses- sinin zorbalığı , gerekse Sokrat ' ı haksız
etti. Sultan Abdülmecid, Cuza'yı Mem- sizinin bulunmaması ve yan yana iki ses- yere idam eden soysuztaşmış demokra-

469

You might also like