Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 22

KONU SAYFA TÜRKÇE

KAVÂ'İD EL-İ'RÂB
( TÜRKÇE )

__________________________________________

KAPAK

FİHRİST (KONU)
FİHRİST (SAYFA)
FİHRİST (DİĞER)

ÇİFT SAYFA

MENÜ
KAVÂ’İD EL- İ'RÂB 001 TR

KAVÂ’İD EL- İ'RÂB


Müellifi:

İbn Hişam el-Ensârî, Şâfiî (ö.761/1360)

Şeyh, imam, âlim, amil olan Cemalüddin İbn-i Hişam el-Ensarî dedi. Allah (c.c.) İbn-i Hişâm'ın bereketiyle müslümanları
menfaatlendirsin.

Bu kitap, kendisini düşüneni doğru yola ulaştıran ve kısa zamanda onu i'rabın nev'ileri hakkında olan ince manâlar üzerine hakim kılan
büyük faidelerden ibarettir.

Ben bu risaleyi bir doktorun sevdiği kimseye yapmış olduğu (ilgi ve) muamele gibi yaptım. Ve onu i'rabın kaidelerini beyan etmek diye
isimlendirdim. Ve ancak Allah (c.c.)'tan medet olarak ihsan ve cömertliğiyle tevfiki ve beni en doğru yola ulaştırılmasını istiyorum.
1. BAB: CÜMLE VE HÜKÜMLERİ 002 TR

1. BAB: CÜMLE VE HÜKÜMLERİ

Bu kitap dört babdan meydana gelip, birinci bab cümleyi tanımak ve hükümlerini bilmek hakkındadır. İşte bu birinci babda dört mesele
vardır.

I. MES’ELE CÜMLENİN İZÂHI

I. MES’ELE cümlenin beyanı hakkındadır. Ey okuyan sen bil ki; faide veren bir lafız kelâm ve cümle olarak isimlendirilir. Bizim
buradaki müfit kelimesinden kastettiğimiz manâ kendisinin üzerine susulması güzel olan lafızdır. Ve şununda bilinmesi gerekir ki, şüphesiz cümle
kelâmdan daha şumûllüdür.(kapsamlıdır.) Böyle olunca her kelâm cümledir, her cümle kelâm değildir.

(Demiştik ki, kelâm ve cümle müteradif (eşanlamlı) değildirler. Buna örnek olarak; Görülmezmi ki ....... ( tâ ... dan olan ....... cümle olarak
isimlendirilmekle beraber kelâm olarak isimlendirilemez. Çünkü kendisinin üzerine susmak güzel değildir.

FİİL ve İSİM CÜMLESİ

Cümle ve kelâmın müteradif olmadıklarını bildikten sonra, eğer cümle isimle başlatılırsa cümleyi ismiyye, eğer fiille başlatılırsa cümleyi
fiiliye olarak isimlendirilir.

Cümleyi ismiyyenin örnekleri; ........... terkipleri gibi.

Cümleyi fiiliyyenin örnekleri; ........ terkibleri gibi. Son iki misaldeki takdir; .......... şeklindedir. (Takdir böyle olunca bu iki cümle fiille
başlatılmamıştır, denemez.)

SUGRÂ ve KÜBRÂ CÜMLELERİ

Diye bir cümle söylenildiği zamanda, ..... birinci mübtedadır. .... ikinci mübtedadır. üçüncü mübtedadır. Üçüncü mübteda olan ......... 'nun
haberidir. Üçüncü mübteda olan ve haberi olan ........... kelimeleri ikinci mübteda olan ........ 'nun haberidir. İkinci ........mübteda olan ........ kelimesi
ile beraber birinci mübteda olan ......'ün haberidir. İşte böyle bir cümlenin tamamına cümleyi kübra ismi verilmektedir. Bu cümlenin içinde
bulunan ......... cümlesine de cümleyi ...........sugra ismi verilmektedir. Bununla beraber cümledeki ...... da ....... 'a nisbetle cümleyi kübra .........'e
nisbetle de sugradır. Bir de aynı bu cümle gibi Allahü teâlâ'nın ................» kavli de böyledir. Eğer böyle olmasaydı ...........denilmesi gerekirdi.

II. MES’ELE İ'RABDAN MAHALLİ OLAN CÜMLELER

1- HABER OLARAK VAKİ OLAN CÜMLE

II. MES’ELE i'rabdan mahalli olan cümleler hakkındadır.

Bu cümleler yedi tanedir.

Bunlardan

Birincisi haber olarak vâki olan cümledir. Bunun i'rabdan mahâlli mübteda ve inne babında refdir. Misalleri .......... gibi. .......... ve ......
babında ise nasbdır. Misalleri ........ ve ....... âyet-i kerimesi gibi.

2,3- HÂL ve MEF'ÛL OLAN CÜMLELER

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

İkincisi ve

Üçüncüsü hâl ve mefûl olarak vâki olan cümlelerdir. Bu ikisinin i'rabdan mahâlli nasbdır. Haliyye olan cümlenin örneği: ............ Âyet-i
kerimesindeki ......... cümlesi gibi.
Mefûl olan cümle üç yerde vukû bulur.

Birincisi kaville hikâye olunduğu hâldedir. Bunun örneği ............daki ............. gibi.

İkincisi ........fiilinin ikinci, ..........fiilinin de üçüncü mef ûlü olduğu haldedir. Örneği: .......... daki .......... bir de ............ gibi.

Üçüncüsü, amil o cümleden ta'lik ettirildiği haldedir. Misali: ......... deki .........gibi.

4- MUZAF'UN İLEYH OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Dördüncüsü muzafun ileyh olan cümlelerdir. Bu cümlenin i'rabdan mahalli çerdir. Bu cümle fiiliyye de ismiyye de olabilir. Cümleyi
fiiliyyenin misali: .............. Buradaki .......... cümlesi gibi. Cümleyi ismiyyenin misali de: .........cümlesi gibi. Bunlardan başka ...........
vücudiyye, bunlar isimdir diyen kimseye göre, bunlardan sonra gelen cümleye izafe edildiklerinden dolayı bu cümle de cer mevzisindedir.

5- CEZMEDİCİ BİR ŞARTA CEVAP OLARAK GELEN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Beşincisi cezmedici bir şarta cevap olan cümledir. Bu cümlenin i'rabdan mahalli cezmdir. Fakat bu cümle ........ ya da ........ yı fücaiyye ile
beraber geldiğinde böyledir.

Birincisi, yani cümlenin Is ile beraber geldiğinin örneği: ...... buradaki .........cümlesi gibi. Bu ........ cümlesi mahallen meczum olup, ........
cümlesi de ona atfolunduğundan dolayı ......... fiili meczum okunmuştur.

İkincisinin, yani cümlenin ....... 'yı fücaiyye ile beraber geldiğinin .......... örneği ........... buradaki ........... cümlesi gibi.

............. gibilerine (Yani hem ..... sız gelen, hem de lafzan cez-mi kabûl etmeyecek bir fiil gibilerine) gelince, burada sadece fiilin faili
olmaksızın mahalline cezm ile hükmolunur, cümleye bütünüyle hükmolunmaz. Bu durum, yani sadece fiilin mahalline cezm ile hükmetmek fiili
şartta da geçerlidir. Bundan dolayı sen şart fiilinin üzerine bir fiili rnuzari atfedip, birinciye amel verdiğin zaman şöyle dersin ......... Burada
cümleyi tamamlamadan önce .........üzerine atfolunan fiilini cezm edersin.

6- BİR MÜFREDE TABİ OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Altıncısı müfret bir kelimeye sıfat olan cümledir. Bu cümlenin i'rabtan mahalli mevsufu olan müfret kelimeye göredir. Yani eğer mevsufu
ise o da merfu olur. .......... misalindeki .........cümlesi gibi.

Eğer mevsufu mensub ise o da mahallen mensub olur. ...............i misalindeki ............ cümlesi gibi.

Ve eğer mevsufu mecrur ise o da mecrur olur. .......... misalindeki .......... cümlesi gibi.

7- İ'RABDAN MAHALLİ OLAN BİR CÜMLEYE TABİ OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olan cümlelerden

Yedincisi i'rabdan mahalli olan bir cümleye tabi olan cümledir. Örneği: ........... misalindeki ..........cümlesi gibi. Bu cümle mübteda olan
«Uj lafzının haberi olan .......... cümlesi üzerine affolunduğundan dolayı i'rabdan mahallen merfudur.

III. MES’ELE İ'RABDAN MAHALLİ OLMAYAN CÜMLELER

1-İBTİDA CÜMLESİ
III. MES’ELE i'rabdan mahâlli olmayan cümleler hakkındadır. Bu cümleler i'rabdan mahâlli olan cümleler gibi yedi tanedir. Bunlardan bi-
rincisi ibtidaiyye cümlesidir. Bu cümle ibtidaiyye diye isimledirildiği gibi istinafiyye diye de isimlendirilmektedir. Misali; ....... cümlesi gibi. Bir
de ........ kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Buradaki .......... cümlesi ayeti kerimenin manası bozulacağından dolayı kavlin mekûlü
değildir. Ve bir de ........... kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Buradaki ........... cümlesi ayeti kerimenin manası bozulacağından dolayı
nekirenin (yani .......... kelimesinin) sıfatı değildir. Şairin ............... sözü de cümleyi isti'nafiyyenin benzerlerindendir. Zeccac ve İbn-i
Dürüsteveyh'ten rivay et olunduğuna göre ...... ibtidaiyyeden sonra gelen cümle ..........sebebiyle cer mevzisindedir. Fakat harfi çerler amelden
ta'lik olunamayacağı, bir de ............ kavlinde elif nun maddesinin kesralı (........ şeklinde okumak) vacip olduğundan dolayı cumhur bu iki alime
muhalefet etmiştir. Harfi cer elif nun maddesi üzerine dahil olduğu zamanda, elif nun maddesinin hemzesi fethalanır. (Yani ......... şeklinde okunur)
Misali ....... gibi.

2- İSMİ MEVSÛL'ÜN SILASI OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahâlli olmayan cümlelerden

İkincisi, ismi mevsûl veya harfi mevsûle sıla olarak vâki olan cümledir. İsmi mevsûle sıla olarak vâki olan cümlenin misali; ..........
buradaki ..........cümlesi gibi.

Harfi mevsulün misali: .......... buradaki ......... cümlesi gibi. Buradaki harfi mevsûl olan .... sılası olan .......cümlesiyle beraber ....... harfi
ceri sebebiyle cer mahallindedir. Fakat sadece ......... cümlesinin i'rabdan mahalli yoktur.

3-İTİRAZİYE CÜMLESİ

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Üçüncüsü iki şey arasına itiraziyye olan cümledir. (Kasem ile cevabı arasına itiraz olan cümlenin misali; .... gibi. Bu ayetteki itirazın
beyanı zahirdir. Çünkü Allahü teâlâ'nın ........... kavli .........kaseminin cevabıdır. Aralarında bulunan .......cümlesi itiraziyye olup irabdan mahalli
yoktur. Bu itiraz anında başka bir itiraz daha vardır. Bu da ....... cümlesidir. Bu cümle mevsuf olan .........ile sıfatı olan ..........kelimesinin arasına
girdiğinden dolayı i'rabdan mahalli yoktur. Bir cümleden fazla cümleyle itiraz yapılması caizdir. Fakat Ebû Ali el- Fârisî bunu kabûl
etmemektedir.

4- TEFSİRİYYE CÜMLESİ

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Dördüncüsü, tefsiriyye cümlesidir. Bu cümle kendisini takip eden şeyin hakikatini açığa çıkarır. Misalleri: ..........ayeti kelimesindeki
........... cümlesi gibi. Denildi ki; bu cümle, .........kelimesinden bedeldir. Bir de ........ ayeti kerimesi gibi. Çünkü bu ayeti kerime .......... ayetinin
tefsiridir. Denildi ki; bu cümle ......den hâldir. Söylenilen bu söz de bitti. Bir de ........ ayeti kerimesi gibidir ki; buradaki .......cümlesi ......... ayeti
kerimesinin tefsiridir. Bir de ......... ayeti kerimesinden sonra gelen ......... cümlesi gibi. Denildi ki: Bu cümle tefsiriyye değil de ............ manasında
isti'nafiyyedir. Buna delil de ........... 'ün cezimli olmasıdır. Buradaki .......... cümlesinin .........'nın tefsiri olması üzerine bu cümle is-tifhamın
cevabıdır. Bu da sebebin (îman) sebebini (îmana delâlet) sebep menziline (îmana imtisâl) indirmekle kaim etmektedir. Çünkü delâlet îmana
imtisalin sebebidir. Söylenilen bu sözde bitti. Şelubin dedi ki: Hakikat, cümleyi tefsiriyye, i'rab bakımından tefsir etmiş olduğu şeyin hasebincedir.
Eğer tefsir olunan şeyin i'rabdan mahalli varsa, cümleyi müfessirenin da vardır. Eğer yoksa onun da yoktur.

İkincisi yani cümleyi tefsiriyyenin i'rabdan mahallinin olmayışının misali; ........... misalindeki .......... cümlesi gibi. Buradaki ......... dür.
Buradaki mukadder olan ........... cümlesi istinafiyye olduğu için i'rabdan mahalli yoktur.

Bunun için onu tefsir eden ikinci ........... cümlesinin de i'rabdan mahalli yoktur.

Birincisi yani cümleyi tefsiriyyenin i'rabdan mahallinin olmasının misali: .......... misalindeki mezkur olan ......... cümlesinin tefsiridir.
Mukadder ......... cümlesi haber olup i'rabdan mahallen merfu olduğu için onu tefsir eden mezkur .........cümlesi de i'rabdan mahallen merfudur.
..........misalindeki ......... cümlesi de bundandır.

Buradaki .........cümlesini tefsir etmektedir. Mukadder olan ............. cümlesi de haber olup i'rabdan mahallen merfu olduğu için onu tefsir
eden mezkur ......... cümlesi de i'rabdan mahallen merfudur. Tefsiriyye cümlesinin i'rab bakımından tefsir ettiği şey hasebince olduğuna bazıları
şairin şu kavliyle delil getirdiler; .........Bu şiirde bulunan mahzuf fiili tefsir eden ......... fiilinde cezm açığa çıkmıştır.

5- KASEMİN CEVABI OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Beşincisi, kasemin cevabı ol- arak vâki olan cümledir. Misali; ......... kavlinden sonra gelen .......... cümlesi gibi. Denildi ki: Kasemin
cevabı olan cümlenin i'rabdan mahalli olmamasından dolayı, Sa'leb denilen alim; ............ diye bir terkip caiz değildir, dedi. (Yani kasemin cevabı
olan ........cümlesini mübteda olan ........lafzının üzerine bina etmek caiz değildir.)

Çünkü kendisiyle haber verilen (Yani haber olan) cümlenin i'rabdan mahalli vardır. Hâlbuki kasemin cevabı olan cümlenin de i'rabdan
mahalli yoktur. Buraya kadar- Sa'leb'in kavlidir.

Fakat Saleb'in bu kavli Allahü teâlâ'nın ............ kavliyle (İbni Mâlik tarafından) reddolundu. (Sa'leb'in kavli reddolununca Sa'leb
tarafından, acaba ayetteki ...........ıcümlesi mübtedanın haberi midir, yoksa kasemin cevabı mıdır, diye bir soru sorulabilir. Buna binaen Sa'leb'in
söylemiş olduğu şeyin cevabı da şöyledir; Ayeti kerimedeki takdir ............. şeklindedir.

Ve takdir bu ayete benzeyen yerde de aynıdır. Yani bu durumda ha-ber, mukadder kasem cümlesinin tamamı ve mezkur olan (zikredilen)
cevap cümlesidir. Yalnızca cevabın kendisi değildir.

6- CEZMEDİCİ OLMAYAN BİR ŞART EDATINA CEVAP OLARAK GELEN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Altıncısı, cezmedici olmayan bir şart edatına cevap olarak vâki olan cümledir. Cezmedici olmayan şart edatları .......... kelimeleri gibi.

(Yani bu kelimelerden birine cevap olarak gelen cümlenin i'rabdan mahalli yoktur) Ya da i'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Altıncısı, cezmedici bir şarta cevap olarak gelip, fakat başına ..... fa harfi (fa-yı cezaiyye) ya da tel kelimesi (.....yı fücaiyye) dahil
olmayan cümledir. Böyle bir cümlenin misali:

Yani cezmedici bir şarta cevap olup ....ve ......yı fücaiyye ile bareber gelmeyen cümlenin misali; ........... terkibindeki .........cümlesi gibi.

7- İ'RABDAN MAHALLİ OLMAYAN BİR CÜMLEYE TABİ OLAN CÜMLE

İ'rabdan mahalli olmayan cümlelerden

Yedincisi, i'rabdan mahalli olmayan bir cümleye tabi olan cümledir. Bunun misali; ..........terkibindeki .......... cümlesi gibi.

IV. MES’ELE HALİS OLAN NEKİRE ve MARİFE İLE, HALİS OLMAYAN NEKİRE ve MARİFEDEN SONRA GELEN
HABERİ CÜMLENİN DURUMU

Dördüncü mesele, kendisinden önce onu luzûmen (vucûben) isteyen bir şeyin geçmediği cümledir ki, böyle bir cümle halis nekirelerden
sonra sıfat, halis marifelerden sonra hâl, nekire ve marifelerin mahd (halis) ol-mayanlarından sonra ise, hem sıfata, hem de hâle ihtimali olan
cümledir.

Sıfat olarak vâki olan cümlenin misali; .......... terkibindeki .........cümlesidir. Bu .......cümlesi ........kelimesinin sıfatıdır. Çünkü
..........kelimesi halis bir nekiredir. Bu konu hakkında, yani cümlenin halis bir ne- kireden sonra gelip sıfat olması hususunda II. MES’ELEde
misaller geçti. Hâl olarak vâki olan cümlenin misali; ............. terkibindeki ....... cümlesidir. Bu cümle .......... fiilinde gizlenmiş .........ile takdir
edilmiş (kıyaslanmış) olan zamirden hâldir. Çünkü zamirler marifedirler, belki de marife kelimelerin en marifesidirler.
İKİ YÖNE İHTİMALLİ OLAN CÜMLE

Mahd olmayan nekire bir kelimeden sonra iki veçhe, yani hem sıfata, hem hâle ihtimalli olan cümlenin misali ......... terkibindeki
.........cümlesidir. İstersen bu ......... cümlesini sen .......... kelimesinin ikinci sıfatı olarak takdir edebilirsin. Çünkü o ...........kelimesi nekiredir.

Eğer istersen de bu .......... cümlesini o .........kelimesinden hâl yaparsın. Çünkü o ............ kelimesi sıfatı olan ......... kelimesiyle tahsis
edildiği için marife olmaya yaklaşmıştır. Mahd olmayan marife bir kelimeden sonra iki veçhe, yani hem sıfata hem hâle ihtimalli olan cümlenin
misali Allahu Teâlâ’nın ........... kavimdeki ........... cümlesidir. Çünkü burada .......... kelimesiyle kastedilen tek bir fert değil, cinstir. Zira cinsiyeti
ifade eden lâmı tarif ile marife kılınmış bir kelime nekireye yaklaşmıştır. Bu durumda Allahü teâlâ’nın kavlinde bulunan cümlesi iki veçhe
hamlolunur.

Birincisi haliyyedir ki, bunun sebebi....... kelimesinin lafzı marife olduğu içindir.

İkincisi sıfattır ki, bunun sebebi de ...........kelimesi her ne kadar marife lafzıyla olsa bile, mana hususunda aynı nekire bir kelime gibidir.
2. BAB: CAR ve MECRUR HAKKINDA 003 TR

2. BAB: CAR ve MECRUR HAKKINDA

I. MES’ELE CAR ve MECRURUN BİR AMİLE TEÂLLUK ETMESİ

İkinci bab car ve mecrur hakkındadır. Bu İkinci babta da birinci babda olduğu gibi dört mesele vardır.

I. MES’ELE; Her car mecrurun bir fiile veya kendisinde fiil manası olan bir şeye teâlluk etmesi gereklidir. Car mecrurun fiil veya
kendisinde fiil manası olan bir şeye teâlluk etmesi Allahü teâlâ’nın .......... kavlinde ve İbn-i Düreyd denilen şairin ......... kavlinde toplandı. Eğer

Birincisini, yani ..........lafzım ...........kelimesine teâlluk ettirirsen, ya da hazfedilmiş bir ............. kelimesine teâlluk ettirerek ..........
kelimesinde bulunan zamirden hâl yaparsan, bu durumda şiirde fiil ve kendisinde fiil manası olan bir şeyin toplanmasına delil yoktur.

HERHANGİ BİR AMİLE TEÂLLUK ETMEYEN CER HARFLERİ

Cer harflerinden dört harf istisna edilir ve bu harfler bir şeye teâlluk etmezler. Bir şeye müteallik olmayan harflerden

Birincisi zaid olan harftir. Misali; ......... ayeti kerimelerindeki ...... ve ........ ayeti kelimelerindeki ........ harfleri gibi. Harflerden

İkincisi ........ harfidir. ....... nin zait bir harfi cer olması bu .......... ile cer eden kimselere göredir. Bunlarda Ukayl kabilesidir. Ukayl
kabilesinin şairi;

..........demiştir. Yani bu ile ..........kelimesini cer etmiştir. Harflerden

Üçüncüsü ....... dır. .......nın harfi cer olması fasih olan bazı arapların ........kavline göredir. ........dan sonra zamiri mecrur geldiği zamanda
Sibeveyh bu ...... nin harfi cer olup, herhangi bir şeye teâlluk etmediği görüşüne varmıştır. Bununla beraber araplann arasında ekseri olan ........
şeklinde, yani ....... dan sonra zamiri muttasıl yerine zamiri munfasıl getirmektir. Allahü teâlâ da kitabında .........dan sonra ......... kavlinde olduğu
gi-bi zamiri munfasıl getirmiştir. Harflerden

Dördüncüsü teşbih için olan kâf harfidir. Misali; ....... (Zeyd, Anır gibidir) benzeridir. Ahfeş ve İbn-i Usfur .......nın bir şeye teâlluk ettiğini
zannetmişlerdir. Ancak onların bu görüşlerinde bir araştırma vardır.

II. MES’ELE CAR ve MECRURUN MARİFE ve NEKİREDEN SONRA GELDİĞİNDEKİ HÜKMÜ

II. MES’ELE; marife ve nekire olan bir kelimeden sonra car ve mec-rurun hükmü aynı haberi olan cümle gibidir. Car ve mecrurun hükmü
........... terkibinin benzerlerinde sıfat olmasıdır. Çünkü car ve mecrur olan.......halis nekire olan .........kelimesinden sonra gelmiştir.

Car mecrurun hükmü Allahü teâlâ’nın ......... kavlinin benzerlerinde hâl olmasıdır. Çünkü car ve mecrur olan .........terkibi .......... fiilinde
gizli halis marife olan zamirden sonra gelmiştir. Car ve mecrurun hükmü .......... gibi terkiplerde hem sıfata, hem de hâle ihtimallidir. Çünkü
birinci misalde bulunan .........kelimesi cinsiyeti ifade eden lâmı tarifle marifedir. Bu durumda da nekireye yaklaşmış olur. İkinci misalde bulunan
..........kelimesi de ............kelimesiyle sıfatlanmıştır ki, bu durumda da marifeye yaklaşmış olur.

III. MES’ELE CAR ve MECRURUN SIFAT, SILA, HABER veya HÂL OLARAK VÂKİ OLDUĞUNDAKİ DURUMU

III. MES’ELE; Car ve mecrur sıfat, sıla, haber veya hâl olarak vakî olduğu zamanda takdiri ..... ya da .........olan mahzuf bir amile, yanı ya
ismi faile ya da fiile teâlluk eder. Ancak sıla olarak vâki olan car mecrurun mütallakında sadece .......... yani fiil takdir edilir. Çünkü mevsulün
sılası sadece cümle olur. Sıfat ve hâl olarak vâki olan car ve mecrurun misali (İkinci babda) geçti. Bir mübtedaya haber olarak vâki olan car ve
mecrurun misali; ......... terkibindeki ..... kelimesidir. Bir mevsûle sıla olarak vâki olan car ve mecrurun misali de ......... terkibindeki ..........
kelimesidir.

IV. MES’ELECAR ve MECRURUN FAİLİ REF ETMESİ


Dördüncü mesele; Zikredilen bu dört yerde (yani car ve mecrurun sıfat, hâl, haber veya sıla olarak geldiği yerde) bir de nefî ve istifham
har-finden sonra geldiği yerde car ve mecrurun faili ref etmesi caizdir. Sen .......... dediğin zamanda bu terkipde senin için iki vecih caizdir.
Vecihlerden

Birincisi .......... kelimesini car ve mecrur olan .......... lafzına fail yapmaktır. Car ve mecrur burada mahzuf ......... fiilinin yerine geçtiği için
......... kelimesini ref edebilir. Mahir alimlerin tercih ettiği kâmil olan görüş budur. Vecihlerden

İkincisi ........ kelimesini muahhar mübteda yapıp car mecrur olan ......... lafzını da mukaddem haber yapmandır. Bu durumda cümleyi
ismiyye .........kelimesinin sıfatıdır. Bir de sen ........... dersin, yani ......... car ve mecruruyla kendisinden önce nefî harfi olan .......... geçtiği için
........ kelimesini ref edersin. Allahü teâlâ da ........ demiştir, yani ........ car ve mecruruyla kendisinden önce istifham harfi olan hemze geçtiği için
......... kelimesini ref etmiştir.

CAR ve MECRUR'UN HÜKÜMLERİNİN ZARF İÇİN DE GEÇERLİ OLDUĞUNA DAİR BİR TENBİH

Bu bir tenbihtir, uyarıdır. Car ve mecrur da zikredilen bütün hükümler zarf için de sabittir, geçerlidir. Bu durumda (yani zarfta hükümleri
hususunda car ve mecrur gibi olunca) zarfında bir fiile teâlluk etmesi gereklidir. Zarfın fiile teâlluk etmesinin misali; ........ terkibindeki zarfı
zaman olan ...... kelimesinin .......fiiline teâlluk etmesi gibi. Bir de ......... terkibindeki zarfı mekân olan ....... kelimesinin ....... fiiline teâlluk etmesi
gibi. Zarf ya da fiil manasında olan (ismi fail, ismi mefûl, sıfatı müşebbehe, mastar gibi) bir şeye teâlluk etmesi gereklidir. Zarfın fiil manasında
olan bir şeye teâlluk etmesinin misali; ........ terkibindeki zarfı zaman olan ......... kelimesinin ismi fail olan ...... kelimesine müteallak olması gibi,
bir de ....... terkibindeki zarfı mekân olan ......... kelimesinin ismi fail olan ....... kelimesine müteallik olması gibidir.

Zarfın sıfat olarak gelmesinin misali; ...... terkibi gibidir ki, burada zarfı mekân olan ..... kelimesi .......... kelimesine sıfat olmuştur. Zarfın
hâl olarak gelmesinin misali; .......... terkibi gibidir ki, burada zarfı mekân olan ......... kelimesinden hâl olmuştur. Zarfın hem sıfata, hem de hâle
ihtimalli olarak gelmesinin misali; ........terkibi gibidir ki, burada zarfı mekân olan ........kelimesi halis olmayan bir marife olan .......kelimesinden
sıfat veya hâl olması muhtemeldir, bir de ......... terkibi gibidir ki, burada zarfı mekân olan ........ kelimesi halis olmayan bir nekire olan .........
kelimesinden sıfat veya hâl olmaya muhtemeldir. Zarfın haber olarak gelmesinin misali; ..........terkibidir ki, burada zarfı mekân olan ..........
kelimesi mübteda olan ............kelimesine haber olmuştur.

Zarfın ismi mevsûle sıla olarak gelmesinin misali; ......... terkibidir ki burada zarfı mekân olan kelimesi ismi mevsûl olan ......... kelimesine
sıla olmuştur. Zarfın (ismi zahir olan bir) faili ref etmesinin misali; ........... terkibidir ki, burada zarfı mekân olan ..........kelimesi ismi zahir olan
.......... kelimesini ref etmiştir.

Burada ......... kelimesini (muahhar) mübteda ......... kelimesini de (mukaddem) haber yapmak caizdir.
3. BAB: BİR TAKIM KELİMELERİN BEYÂNI HAKKINDA 004 TR

3. BAB: BİR TAKIM KELİMELERİN BEYÂNI HAKKINDA

1. NEVİ: BİR VECİH ÜZERE GELEN KELİMELER “Kattu” KELİMESİ

Üçüncü bab mu'rib olan kimsenin ihtiyaç duyduğu bir takım keli-melerin izahı hakkındadır, bu kelimeler yirmi tanedir. Bu yirmi kelimede
(manaları itibarıyla) sekiz kısımdır. Sekiz kısımdan

Birincisi bir vecih üzerine gelen (yani tek manası olan) kelimelerdir. Bir vecih üzere gelen bu kelimeler de dört tanedir.

Birincisi ......... kelimesidir. Bu ..........kelimesi fasih olan lugâta göre ...... harfinin şedde ve zammesi ile okunur, ....... kelimesi geçmiş
zamanın tümüne zarftır. Misali; .......... "Ben o işi ömründen geçmiş zamanın hiç birinde yapmadım." gibi. Halkın ........ "Ben o işi ömrümün
gelecek zamanının hiç birinde yapmayacağım" sözü hatadır.

“Avdu” KELİMESİ

Bir vecih üzerine gelen kelimelerden

İkincisi ........ kelimesidir. Bu .........kelimesinin evveli (ayın harfi) fethayla, ahiri de üç harekeyle (dat harfi zamme, fetha ve kesreyle)
okunabilir, ......... kelimesi gelecek zamanın tümüne zarftır. Zaman avd (bedel, karşılık, yerine geçen) diye isimlendirilir.

Çünkü ne zaman ki bir zaman gitse, geçse o geçen zamanın yerine başka bir zaman ivaz olur, geçer. Sen ....... dersin. (Yani bu
..........kelimesini nef’...... ile beraber gelecek zamanın tümünü kaplamak için kullanırsın.) .........Kelimesi de aynı ........kelimesi gibi gelecek
zamanın tamamını kaplamak içindir. Misali; ........ terkibi gibi. Sen bu misalde üi kelimesi için gelecek zamanın tamamını kapsayan bir zarftır
dersin.

“Ecel” ve “Belâ” KELİMELERİ

Bir vecih üzerine gelen kelimelerden

Üçüncüsü ....... kelimesidir. kelimesindeki lâm harfi sakin okunur. Bu ........ kelimesi haberi tasdik (doğrulamak) için olan bir harftir.
(Haberde müsbet (......umlu) menfi (......umsuz) olarak ikiye ayrılır. Müsbet habere misal; ....... "Zeyd geldi" , (menfi habere misal;) ...............
"Zeyd gelmedi" denilir. Sen (verilen bu haberleri doğrulamak için) ........ yani "sen doğru söyledin" dersin.

Bir vecih üzerine gelen kelimelerden

Dördüncüsü ......... kelimesidir. Bu ....... kelimesi ister (istifham harfinden) mücerred olan nef’......, isterse istifham harfiyle beraber olan
nef’...... ile gelen kelâmı mucebe (......umluya) çevirmek içindir. İstifham harfinden mücerred olan menfi kelâmın muceb olmasına misal; .........
ayeti kerimesi gibidir. Burada menfi olan ......... kelamı ....... kelimesi ile mucebe dönüşmüştür. İstifham harfiyle beraber olan menfi kelamın
muceb olmasına misal; ........ayeti kerimesi gibidir. Burada menfi olan ......... kelamı ..........kelimesi ile mucebe dönüşmüştür. Ben sizin rabbiniz
değil miyim sorusuna karşılık manada "evet, sen bizim rabbimizsin" şeklindedir.

2. NEVİ: İKİ VECİH ÜZERE GELEN “İzâ” KELİMESİ

Sekiz kısımdan

İkincisi iki vecih üzerine (yani iki manası olan) gelen Iil kelimesidir. Bu ..... kelimesi hakkında bazen, müstakbel zaman için zarf, şartını
cezmedip cevabıyla mensub olan bir kelimedir denilir, ..... kelimesi için söylenilen bu tarif mu'riblerin söylemiş oldukları" ...... kelimesi çoğu
zaman kendisinde şart manası bulunan ve müstakbel zamana zarf olan bir kelimedir" tarifinden daha faydalı daha kısa ve özdür. İşte bu ...... yı
şaıtıyye kelimesi cümleyi fiiliyye ye hastır. Bazen de bu tel kelimesi hakkında; müfacee (ansızlık bildiren) harfi denilmiştir. Müfacee harfi
olduğunda ekseriyetle cümleyi ismiyyeye ye has olur. Muhakkak ki ...... yı şartıyye ......müfacee Allahü teâlâ’nın.......... kavlinde toplanmıştır.
(Ayeti kerimedeki birinci ...... şartıyye,

İkincisi ise müfaceedir.)

3. NEVİ: ÜÇ VECİH ÜZERE GELEN KELİMELER

“İz” KELİMESİ

Sekiz kısımdan

Üçüncüsü üç vecih (mana) üzerine gelen kelimelerdir ki, bunlar da yedi tanedir. Bunlardan

Birincisi ........... kelimesidir. Bu ..... kelimesi hakkında geçmiş zaman için zarftır, denilir, ...... kelimesi haberî olan isim ve fiil cümlesi
üzerine dahil olur. (Cümleyi ismiyye üzerine dahil olmasının misali; ........ ayeti kerimesi gibi. (Cümleyi fiiliyye üzerine dahil olmasının misali;
.......... ayeti kerimesi gibi. ........kelimesi bazen müfacee harfi olur. Misali şairin ........kavli gibi. Bazen de ...... kelimesi ta'lil (bir şeyin sebebini
açıklayıp delil getirmek) için olur. Misali Allahü teâlâ'nın ......... kavli gibi. Buradaki ...... ta'lil için olduğundan dolayı, mana "zulmünüzden
dolayı" şeklindedir.

“Lemma” KELİMESİ

Üç vecih üzerine gelen kelimelerden

İkincisi ..........kelimesidir. Bu ............ kelimesi hakkında ............ gibi terkiplerde, harfi vücud ........... vücuttur, denilir. (Yani birinci
cümlenin sabit olmasından dolayı ikinci cümlenin sabit olduğunu ifade eden bir harftir, denilir.) .......... bu durumda fiili maziye has olur, dahil
olur. Farisî denilen alim ve (İbni Cinnî) gibi ona tabi olanlar ......... kelimesinin manasında olan bir zarf olduğunu zannetmişlerdir.

Bu ......... kelimesi hakkında ......... gibi terkipler de muzariyi nefyeden, manasını maziye çeviren, nefyini (tekellüm zamanına) bitiştiren,
sübûtunu beklenir bir hale getiren cezm harfidir, denilir. (Gerçekten de ......... o muzari fiilin sübûtunu beklenir hale getirir.) Çünkü görülmez mi ki
(görülsün) ayette ki mana, o kafirler azabı o ana kadar tatmamışlar ve bununla beraber o azabı tatmaları bekleniyor, şeklindedir.

Bu ......... kelimesi hakkında ......... gibi terkiplerde .......... 'nin şeddeli okunması durumunda da istisna harfidir denilir. (Gerçektende ..........
şeddeli ukunduğu durumda istisna harfidir) Çünkü görülmez mi ki ayetteki mana "hiçbir nefis yoktur ki ancak onun üzerine bir koruyucu vardır"
şeklindedir.

“Ne’am” KELİMESİ

Üç vecih üzere gelen kelimelerden

Üçüncüsü ......... kelimesidir. Bu ........ kelimesi hakkında (ister müsbet, ister menfi olsun) haberden sonra vakî olduğu zamanda tasdik
harfidir, denilir.

Müsbet haberin misali; ......... "Zeyd kalktı" cümlesi gibi. Menfi haberin misali; ....... "Zeyd kalkmadı" cümlesi gibi. (Bu iki cümleyi
doğrulamak için sen ........ "evet" dersin.)

Bu ........ kelimesi hakkında istifham (soru)dan sonra geldiği zamanda i'lâm (bildirme) haıfidir denilir. Misali; .......... "Zeyd kalktı mı?"
sora cümlesi gibi. (Bu soruya cevap olarak .......denilir.) Bu ........kelimesi hakkında bir de talepden sonra geldiği zamanda vaad (söz verme)
harfidil-, denilir. Misali; ...... "Falancaya iyilik et" cümlesi gibi. (Bu isteyi sen de talep eden kimseye vaad olarak ........ dersin.)

Üç vecih üzere gelen kelimelerden

“İy” KELİMESİ
Dördüncüsü .......... kelimesidir. ........kelimesi hemzenin kesresi ve ya harfinin sükûnu ile okunur. Bu ........ kelimesi kelimesinin
mertebesindedir. (Yani harfi gibi haberden sonra geldiğinde tasdik, istifhamdan sonra geldiğinde i'lâm, talepten sonra geldiğinde de vaad harfidir.)
Ancak bu kelimesinin kelimesinden farkı ..........kelimesinin kaseme has olmasıdır. Misali: ........... terkibi gibi. (Burada ....... kelimesi kasem
kelimesi olan ......... 'ye dahil olmuştur.)

“Hatta” KELİMESİ

Üç vecih üzere gelen harflerden

Beşincisi...... kelimesidir. Vecihlerden

Birincisi harfi cer olmasıdır. Harfi cer olduğu zaman iki şey (kelime) üzerine bitişir.

1. İsmi zâhir. ........ kelimesi ismi zahir üzerine bitiştiği zaman ilâ " ......." (gaye, bir işin sonu) manasına gelir. Misali; ......... (fecrin
doğduğu zamana kadar) gibi.

2- Mukadder bir ........ 'i mastariyye ile isme te'vil olunmuş fiili muzariye bitişir. Müevvel muzariye bitiştiği zaman bazan ismi zâhirde
olduğu gibi Jl manasında olur (misali;) ......... "Musa (a.s.) bize dönünceye kadar" bu misalde ........'i mukadder fiili muzariyi nasb etmektedir.
Misalin aslı; ...... şeklindedir. Bu misal .......... tevilindedir. Aynı zamanda bu misalde bir de muzaf (......) takdir olunur. Çünkü mastarın kendisinde
hasıl olması için muhakkak bir zamana ihtiyacı vardır. Bu neticede takdir; .......... olmuştur. Ve bazan da key " ....."" ta'lil, (bir şeyin nedeninii
açıklama) yani için anlamına gelir) manasında olur. Misali; .......... gibi. Bu terkibin aslı ise ........ 'i mastariyyenin takdiri ile .......... gibi. Bu
misalde kelimesi ta'lil (illet beyanı) içindir. Bu kelimesi her iki veçhe (.... ve .... manasına) ihtimalli olarak da gelebilir. Misali Allah (c.c.)'nun
......... sözü gibi. Bu misalde ......... kelimesi ilâ ........... manasında olduğu halde takdir ...... (dönüne ey e kadar) olabildiği gibi key (...) manasında
olduğu durumda ...... (dönmesi için) takdirinde de olabilir. İbn-i Hişam el-Hadravî ve İbn-i Mâlik, .......... kelimesinin (kendisinden soma gelen,
kendisinden önceki gelen şeye gaye veya sebep olmadığı zaman) illâ "....." yı istisnaiyye manasında olduğunu zannettiler. Misali şairin şu sözü
gibi;

Bu misalde jp- kelimesinden sonraki öncekine illet veya gaye olmadığı için burada ..... kelimesi istisnayı munkatı için olan illâ ......
manasına gelmiştir. (Beytin inanası inşaallalı izah kısmında açıklanacaktır.)

Not: Musannifin kelamında İbn-i Hişam ve İbn-i Mâlik için onların yanlış görüşte olduklarını ifade eden (zan etti) kelimesini kullandığı
dikkat çekmektedir. Yanlış görüşte olmalarının sebebi, ....... kelimesinin ......... manasında olduğuna dair kat'i bir delil getirememiş olmalarıdır.
Çünkü misaldeki hattâ ....... kelimesi ...........manasında olmaya da ihtimallidir. İhtimalli olmak ise delili çürütmektedir ve delil çürütülünce dava
da batıl olmuş olur.

........ Kelimesinin vecihlerden

İkincisi ise vav "....." gibi mutlak cem'i (tertip ifade etmeksizin iki şeyin, (ma'tuf, ma'tufun aleyhin) bir hükümdeki beraberliğini) ifade
eden harfi atıf olmasıdır. Fakat vav'm aksine ......... kelimesi ile atıf olunan şey (ma'tuf) için iki şartın bulunması lazımdır.

1- Ma'tuf olan şeyin, ma'tufu aleyhin cüzü (parçası) olması

2- Ma'tuf olan şeyin, ma'tufu aleyhin bir konuda (Şerefli olmak veya zıttı gibi) nihayeti (doruk noktası, şeref veya zıttı
bakımından son derecede olmak gibi) olması.

Misali; .......... cümlesi gibi. Bu misalde hatta kelimesi harfi atıf olmuştur. Çünkü Peygamberler insan olmakla birlikte insanlığın şeref
bakımından en üstün derecesindedirler. Ve ...... gibi. Bu misalde hatta ....... kelimesi aynı şekilde atıf için olmuştur. Çünkü ......... (hacamatçılar)
insanlardan olup insanlığın meslek bakımından en düşük seviyeli mesleğini icra etmektedirler.

Şairin ............sözü her iki gayeyi (şeref ve zıddını) cem etmiştir. Bu misalde bulunan ......... lafzı ........lafzının cemisidir. ........ ise güç
bakımından son dereceye ulaşmış (kahraman) kimse demektir. Ve küçük çocuklar ise güç bakımından (kahraman insanların zıddına) en düşük
seviyededirler.

.........Kelimesinin üçüncü vechi ise harfi ibtida (başlangıç harfi) olmasıdır. Bu durumda üç şey üzerine dahil olur, bitişir.

1. Fiili mazi üzerine. Misali; ........... gibi.

2. Merfu fiili muzari üzerine. Misali; Fiili muzariyi ref okuyan

(Nafı)'nin kıraatındaki ........... gibi.

3. Cümleyi ismiyye üzerine. Misali; ........... misali gibi.

Not: Musannıf ........... kelimesini dört manada geldiği halde, üç manaya gelen kelimeler arasında zikr etmiştir. Bu hatta ..........nın .........ve
.......manasında olmasını, harfi cer manasında olmasıyla aynı kabûl edip iki manayı tek mana gibi yapmasına binaendir. Yani musannif bu manaları
taksim ederken harfi cer olmasına itibar etmiştir. ........ ve ......... manasında olmasına değil.

“Kella” KELİMESİ

Üç vecih üzere gelen harflerden

Altıncısı .... kelimesidir. Kendisi hakkında ....... ayetinin benzeri makamlarda harfi zecr ('hayır' manasında olan menetme harfidir) denilir,
........ ayeti celilesinde ise harfi tasdik ('evet' manasında olan doğrulama harfidir) denilir. Ve Ebû Hatim ise ........ yı istiftahiyye (başlangıç ve
tenbih ......... sı. İyi bilin, bilmiş olun, manasında dikkat çekmek için kullanılır) manasında demiştir. '"....... kelimesinin ......... 'yı istiftahiyye
manasında olmasında ihtilaf vardır. İbn-i Malik kelimesinin ....... ile ........ manasını cem ettiğini, yalnız başına ........ manasında gelemeyeceğini
söylemiştir. Bazı nahivciler ise yalnız olarak ......... manasında gelebileceğini söylemişlerdir.

“Lâ” KELİMESİ

Üç vecih üzerine gelen harflerden

Yedincisi ...... "lâ" harfidir. Bu lâ harfi, nef’...... harfi, neh'...... harfi ve zait harf olur.

Nef’...... harfi olduğu zaman nekirelerde amel eder ve bu durumda çoğu zaman .......... kelimesi gibi amel eder. Misali; ........ terkibi gibi ve
bazan da ........kelimesi gibi amel eder, misali; ........ terkibi gibi. (Harfi nef’...... olan lâ ......kelimesi kelimesi gibi amel ettiği vakit marifeye de
bitişebilir.)

Neh'...... harfi olan lâ ....... kelimesi fiili muzariyi cezm eder. Misali; ......... misallerinde olduğu gibi. Zait harf olan lâ .......... kelimesi
kelamda bulunması bulunmaması gibidir. (Hiçbir manâ ifade etmez.) Misali; ......... misalinde olduğu gibi.

4. NEVÎ: DÖRT VECİH ÜZERE GELEN KELİMELER

“Levlâ” KELİMESİ

Sekiz neviden dördüncü nevi, dört vecih üzere gelen kelimelerdir. Bunlar dört tanedir.

Birincisi ...... kelimesidir. .......... kelimesi hakkında bazan şartının vücudu, sebebiyle cevabının mümteni olmasını gerektiren harf denilir.
Bu durumda ........ kelimesi haberi genelde hazf olunmuş olan cümleyi ismiyyeye hastır. Misali: ....... gibi. Bazı zamanda tahdid ve arz harfidir,
denilir. Tahdid, sertçe yapılan talep arz ise yumuşak bir şekilde yapılan taleptir. ......kelimesi tahdid ve arz harfi olduğu zamanda fiili muzari veya
fiili muzari manasına te'vil olunmuş fiili maziye has olur. Tahdidin misali; ...... âyet-i kerimesi gibi. Arzın misali: ......... âyet-i kerimesi gibi. Ve
bazı zamanda tevbih (azarlama) harfi denir. Bu durumda yalnız fiili maziye bitişir. Misali; ...........âyet-i kerimesi gibi.

Herevî ....... kelimesinin istifham içinde olabileceğini söyleyip şu iki misali verdi; .......
Doğru olan ........ kelimesi ...... misalinde arz ve ........ misalinde tahdid içindir. Herevi kelimesinin ....... manasında nefy edatı olmasını da
ziyade etti ve ....... ayetini buna misal olarak getirdi. Doğru olan ......... kelimesi ayeti celilede ........ manasında tevbih (azarlama) edatıdır. ........ nın
....... manasında olması Ahfeş, Kisai ve Ferra'nın görüşüdür. Bu manada olmasını Ubeyyin bu ayeti ........... olarak okuması te'yid eder. Ve
Herevi'nin zikretmiş olduğu nefy manası tevbihin lazımıdır. Çünkü tevbihin mazi fiille birlikte gelmesi, o fiilin vukû bulmadığına işarettir.

KESRELİ ve ŞEDDESİZ OLAN ELİF NUN MADDESİ

Dört vecih üzere gelen dört kelimeden

İkincisi hemzesi meksur ve nûn'u şeddesiz olan "....." kelimesidir. Bu ......... kelimesi hakkında .......... ayetinin benzeri yerlerde şart edatı,
........ ayeti celilesinin benzeri yerlerde ise nefy edatıdır, denilir. Her iki vecih (..... 'in şart ve nefy edatı olması) Allah Teâlâ’nın ....... sözünde
toplanmıştır. (Bu ayetteki birinci .... şart,

İkincisi ise nefy edatıdır.) Ve bu ....... kelimesi hakkında ........ âyet-i keri-mesinde nunu şeddesiz okuyanın kıraatında ........ ayet-i
celilesinin benzeri yerlerde lemmâyı şeddesiz okuyanın kıraatında nun'u şeddeli olan ...... 'den tahfif olunmuştur, denilir.

Bu iki misalden

Birincisi olan ........ ayetinde nun'u şeddesiz okumak İbn-i Kesir ve Nâfî'nin kıraatidir. Bu ayette eğer nun şeddeli oku-nursa misal .......'i
muhaffefe bahsinden çıkar. Çünkü bu durumda nun, nun-u sakiledir (şeddeli nundur). Ayrıca bu birinci misal (nun'un şeddesiz okunduğu zaman)
nun'u muhaffefenin kendisine olduğu gibi muhaffef (şeddesiz) olduğu halde amel edebileceğinede misaldir. Çünkü ayetteki ..........kelimesi nunun
her iki halinde de mensubtur. iki misalin

İkincisi olan ......... ol ayetinde ........kelimesini ....... şeklinde şeddesiz okumak ise Ebû Ca'fer, İbn-i Amir, Hamza ve Asım'ın haricindeki
kıraat imamlarının kıraatidir. Bu ayette ........ kelimesi şeddesiz okunduğu zaman ...... (lâm) lâm-ı fâsıla ( yani ......... 'i muhaffefeyi nefy edatı olan
......... den ayıran lâm) ..... (mâ) ise zait harf olur. Bu durumda ........ ise şeddeli olan ............ den tahfif olunmuştur. Âyet-i kerimedeki .......
kelimesini bu şekilde şeddeli okuyan kıraata göre .......... kelimesi .......... manasında olan istisna edatı, .......... kelimesi ise ........nefy edatı olur.
(Zira ....... manasında olan ......... nefy'den sonra gelir.) Bu misal ......... kelimesi şeddesiz okunduğu vakit ......... 'in ......... den hafifletildiğinde
olduğu gibi ......... 'i muhaffefenin amelden ihmaline de misaldir.

Ve bu ......... kelimesi hakkında ......... misalinin benzeri yerlerde zait harftir denilir. ........ ve ...... kelimeleri bir yerde beraber geldiklerinde
eğer .......... önce ise, kendisi nefy edatı, .......... de zait harftir. Eğer ........... önce gelirse kendisi şart edatı, .......... ise zait harftir. Bu ikinci kısmın
misali; ...........terkibi gibi.

FETHALI ve ŞEDDESİZ OLAN ELİF NUN MADDESİ

Dört vecih üzere gelen dört kelimeden

Üçüncüsü; hemzesi fethalı, nun'u ise sakin olan ......... kelimesidir. Bu ......... kelimesi hakkında ....... ve gibi yerlerde fiili muzariyi nasb
eden ve bitişmiş olduğu fiil ile mastar te'viline giren (......'i mastariyye) denir. Bu ....... kelimesi hakkında ........gibi yerlerde zait harftir denir. .......
kelimesi ...... kelimesinden sonra geldiği bütün yerlerde ....... zait harf olarak gelir. Bu ...... kelimesi hakknında .........i gibi yerlerde tefsir harfidir
denir. Ve ....... kelimesi kendisine harfi cer bitişmez ve kendisinden ......maddesinden olduğu halde, bu maddenin manası bulunan bir cümleden
sonra gelir ise tefsir edatı olur. Durum böyle olunca ........ ayetindeki ....... tefsir edatı değildir. Çünkü ondan önceki müfesser (açıklanan şey)
cümle değildir ve aynı şekilde ...... misalindeki ....... de tefsir edatı değildir. Çünkü kendisine harfi cer bitişmiştir.

Bazı alimlerin ..... ayeti hakkıdaki (ayetteki ....... kelimesinin tefsir edatı olduğuna dair) görüşleri, eğer bu ....... kelimesi ...... nün değilde
........' nin tefsiridir şeklinde algılanırsa bu görüş men olunur. Çünkü bu durumda ......... cümlesinin Allah'ın (c.c.) sözü olması gerekir. Bu da doğru
olmaz. Veya bu görüş ....... kelimesinin ....... 'nün tefsiri olduğu şeklinde algılanırsa ...... maddesinin harfleri bu görüşü meneder. (Çünkü
müfesserin ...... maddesinin manasında olduğu halde bu maddeden olmaması lazımdır) Zamahşeri eğer ...... kelimesi ......kelimesi ile te'vil olunur
ise ....... 'in ...... den tefsir olmasına cevaz verdi.

(Bu durumda ....... kelimesi hakiki ...... maddesinden sonra gelmiş olmaz. Çünkü madde manadan mücerred olarak düşünülmez. Bu iki
parçadan herhangi birisi yok olduğu vakit bu madde hakiki kavi maddesi olmaktan çıkar. Ayette Zamahşeri'nin yapmış olduğu te'vil gibi.) Ve
Zamahşeri bu ayette ....... kelimesinin (müevvel mastarın ayetteki ...... zamirinden bedel değil de atfu beyan olması şartı ile) ..........mastariyye
olmasına cevaz verdi. Doğru olan Zamahşeri'nin sözünün tersidir. Yani müevvel mastarın zamirden atfu beyan değil de bedel olmasıdır, (sebebini
kelime manasında açıkladık.) Ayette müevvel mastarın ....... deki ...... dan bedel olması caiz değildir. Çünkü bu durumda ...... mastarında ......
kelimesinin amili olan ...... fiilinin amel etmesi gerekmektedir ki, bu da caiz değildir. (Çünkü .......... müfred kelimelerde amel etmez, yalnız
cümlelerde amel eder.) Ve ........ ayeti celilesinde ...... kelimesinin tefsir harfi olması caizdir. Bu cevaz ...... kelimesinin tefsir edatı olmasını
(vahyin kavi manasında olmayıp ilham manasında olması sebebi ile) men eden (Râzi) nin hilafınadır. Bu ......... ayetinin (...... kelimesinin
kendisinde tefsir edatı olmasının mümkün olması hususunda) benzeri dJİill ...... AJI ayeti celilesidir. Çünkü kavilden maksat bildirmektir. Vahy ise
her yerde bu manada gelmektedir. (Not: Vahyin heryerde kavi manasında olması Zamahşeri'nin görüşüdür. Razi ise ....... ayetinde vahyin kavi
değil de ilham manasında olmasını savunmaktadır. Ve musannif rahimehullah, Mugni'l-lebib isimli kitabında Razi'nin görüşünü tercih etmiş
görülmektedir.) Ve bu ...... kelimesi hakkında ...... ve .........' yü ref okuyan (Kisai, Ebû Amr, Hamza ve Yâkub'un) kıraatındaki ...... Iayetinin
benzeri yerlerde ......'den tahfif olunmuştur, denir. Ve ...... kelimesi kesin bilgi manasına gelen veya zan manasında olup, kesin bilgi manasına te'vil
olunan fiillerden sonra geldiği bütün yerlerde tefsir harfi olur.

“Men” KELİMESİ

Dört vecih üzere gelen dört kelimeden

Dördüncüsü ........kelimesidir.

Bu ...... kelimesi .......... ayetinin benzeri yerlerde ismi şart, .......... ayetinin benzeri yerlerde ismi mevsûl, ......... ayetinin benzeri yerlerde
ismi istifham ve dil ...... misalinin benzeri yerlerde ise nekire ve mevsuf bir isim olur. Ebû Ali el-Farisi bu ...... kelimesinin tam nekire olmasına
cevaz verdi ve buna misal olarak da şairin ........ şiirim verdi.

Farisinin görüşüne göre bu şiiirde ...... lafzı ..........manasında fiilinin mahzuf zamiri olan failinden temyiz olup mezkur ...... zamiri ise
mahsusu bilmedih olmuştur.

5. NEVİ: BEŞ VECİH ÜZERE GELEN KELİMELER

“Eyyü” KELİMESİ

Sekiz neviden beşinci nevi beş vecih üzere gelen kelimelerdir. Bu kelimeler iki tanedir.

Birincisi kelimesidir. ......... kelimesi ismi şart olduğu halde vâki olur. Misali: '.......... gibi. ismi istifham olarak vâki olur. Misali; .........
gibi.

İsmi mevsûl olduğu halde vâki olur. Misali; ........... Bu misalde ....... cümlesi ........ manasındadır. kelimesinin bu ayette mebni bir ismi
mevsûl olduğunu Sibeveyh ve ona tabi olan nahiv alimleri söyledi ve İsmi mevsûl olan ...... kelimesinin mebni olamayacağını savunan Kûfeliler
ve Basralı bazı alimler ise onun bu ayette ismi istifham olup, lafzan merfu mübteda ...... kelimesinin ise onun haberi olduğunu söyledi. Bu
kelimesi nekire bir isme sıfat olduğu halde bir şeyin kemâline delâlet eden isim olur. Misali; .......... gibi. Bu misal ......... manasındadır. Ve aynı
şekilde kemâl manasına delâlet ettiği halde marifeden soma da hâl olarak gelir. Misali; ............

Ve bu ...... kelimesi lâmı tarifli olan münada ile nida harfi arasında vuslat harfi olarak gelir. Misal ...... terkibi gibi.

“Lev” KELİMESİ

Beş vecih üzere gelen iki kelimeden


İkincisi ...... kelimesidir. ...... keli-mesinin vecihlerinden

Birincisi onun mazi zamanda yapılan şart akdine delâlet eden bir şart edatı olmasıdır. Bu durumda onun için "o, şartı ile cezası arasındaki
istilzam ile birlikte şartının mümteni olmasını gerektiren harftir," denilir. Misali: ......... manâsı: Eğer dikseydik o kimseyi bu ayetler ile iyiler
derecesine yükseltirdik, âyet-i kerimesi gibi. ...... kelimesi bu ayette iki manâ üzerine delâlet etmektedir;

1- Allah'ın (c.c.) ayetlerden yüz çeviren kişiyi iyiler derecesine yükseltmeyi dilemesi uzaktır (mümkün değildir). Allah'ın (c.c.) bu kişiyi
iyiler derecesine yükseltmeyi dilememesinden, o kişinin yükseltilmemesi gerekmektedir (yani şartın intifasından cezanın da intifası
gerekmektedir) Çünkü o kişinin yükseltilmesi için Allah 'ın (c.c.) dilemesinden başka hiç bir sebep yoktur ve bununla birlikte Allah'ın dilemesi
(şart) mümkün değildir. Bu ......ayet-i kerimesi şartın intifasından cezanın da intifasının gerekmesi hususunda ...... manâsı: Allah'dan (c.c.)
korkmasaydı isyan etmezdi, misalinin zıddınadır. Çünkü şart olan 'ın intifasından cevap olan ......... 'nın intifası gerekmektedir. Çünkü şart ile ceza
arasında sebebiyet alâkası yoktur. Eğer şartın intifasından cezanın intifası gerekseydi, manâ: ......... (korktu ve isyan etti) olurdu. Bu misalde şartın
intifasından cezanın intifası gerekmediği açıktır. Çünkü ceza olan ......... cümlesinin şart haricinde iki sebebi vardır.

Birincisi azap korkusudur ki, bu avâm in- sanlaıın yoludur.

İkincisi ise Allah'ı (cc.) yüceltmektir. Bu da özel insanların yoludur. Ve Hz. Ömer'in sözünden maksadı ise Suhayb'ın (Allah, ondan razı
olsun) bu özel insanlar kısmından olmasıdır. Yani Suhayb da Allah korkusu olmasa bile ondan masiyet sadır olmaz. Bununla beraber de O'nda
azap korkusu vardır.

(İ'kaz; Hadis kitaplarında, Suhayb radıyallahu anh hakkında söylenen ve hazreti Ömer'e nisbet edilen bu sözün aslının olmadığı
zikredilmektedir.

Bu zikrolunan meselelerden dolayı mu'riblerin (...... kelimesi şartının mümteni olması sebebiyle cezasının mümteni olmasını ifade eden
harftir) sözünün yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Doğru olan bu kelimesinin cevabının mümteni veya sabit olmasına herhangi bir etkisi yoktur, eğer
ceza için şarttan başka bir sebep yoksa şartın intifasında cezanın intifası gerekmektedir ve eğer ceza için şarttan başka sebep var veya şart ile ceza
arasında sebebiyet müsebbebiyet alâkası yoksa şartın intifasından, cezanın intifası veya subûtu gerekmemektedir. ...... kelimesinin ....... ayetinde
delâlet etmiş olduğu ikinci mana şart olan ........ 'nın subûtunun ceza olan) ....... 'nın subûtunun gerekliliğidir. Çünkü sebebin subûtunun
müsebbebin subûtunu gerektirmesi zaruridir. (Yani ikinci manâ ...... kelimesinin şart ile ceza arasındaki sebebiyet, müsebbebiyyeti ifade etmesidir)
Zikrolunan .......... ibaresi, zikrolunan bu iki manayı içermiş ve ifade etmiştir.

2. ...... Kelimesinin vecihlerinden İkincisi gelecek zamandaki şart akdini ifade eden harf olmasıdır. Bu durumda kelimesi hakkında, o
....... kelimesi ile eş anlamlı şart harfidir. Fakat o cezm etmez denilir. Misali; Allah'ın (c.c.) ...... sözü gibi. Bu ayette kelimesi ....... manasındadır.
.Birde şairin; .........sözü gibi.

3. ..........Kelimesinin vecihlerinden Üçüncüsü onun ....... kelimesi ile eş anlamlı mastar harfi olmasıdır. Fakat bu ......... mastariyye fiili
muzariyi nasb etmez. ......... Mastariyye çoğu zaman mazi fiil olan kelimesinden sonra gelir, misali; ........... âyeti gibi. Veya muzari fiil olan ..........
kelimesinden sonra gelir. Misali; ......... âyeti gibi. Nahiv alimlerinin çoğu ........ mastariyyeyi kabûl etmemektedir, .......... kelimesinin
vecihlerinden

4. Dördüncüsü temenni için olmasıdır. Misali; ......... âyeti gibi. Bu misalde ...... kelimesi ......kelimesi ile eş anlamlı bir temenni harfidir.
Denildi ki; ...... kelimesi ........ kelimesi manasında olması sebebiyle ........... ayetinin devamında gelen .........fiili muzarisi mensup oldu. Bu
..........kelimesinin mensub oluşu Allah'ın (c.c ...... sözündeki ............nin ......... kelimesinin cevabında mensup olması gibidir.

(Yani fiili muzari her iki misalde de temenninin cevabı olarak gelir ve mahzuf ......'i mastariyye ile mensup olur. Bu sözün sahibi
temenninin cevabında fiili muzarinin mensup olacağını savunup, ona .........ayetini delil olarak getirmektedir.

Bu .........ayeti celilesinde temenninin cevabında fiili muzarinin mensub olacağına dair hiçbir delil yoktur. Çünkü .........kelimesinin
nasbının ........ misallerindeki ve fiili muzarilerinin nasbı gibi olması caizdir. Bu durumda ........ misali delil olmaktan çıkar. (Bu misaldeki .....ve
fiili muzarileri ....... ve isimleri üzerine atıftır ve cümlenin müfred üzerine atfedilmiş olmaması için mukadder ...... mastariyye ile müfred
tevilindedirler. Bu iki fiil gibi .... ve ..... fiili muzarilerinin fiilinin faili olan zamiri muttasıl ve isimleri üzerine atfolunmalan sebebi ile mukadder
....... 'i mastariyye ile mensub olmaları caizdir.)

...... Kelimesinin vecihlerinden Beşincisi arz için olmasıdır. Misali; ...... gibi. Bu kısmı İbn-i Mâlik, Teshil isimli kitabında zikretmiştir.
İbn-i Hisam el-Lahmî ...... kelimesi için bir mana daha zikretmiştir. Bu manâ da ...... kelimesinin taklil için olmasıdır. Misali; .... hadisi şerifleri
gibi.

6. NEVİ: YEDİ VECİH ÜZERİNE GELEN KELİME

“Kad” HARFİ

Sekiz neviden Altıncısı yedi vecih üzere gelen kelimedir. Bu kelime ...........kelimesidir. Vecihlerinden

Birincisi, ...........ismi fiili manasında isim olmasıdır. Bu durumda denildiği gibi cdenilir. (Yani kelimesi mu'reb isimdir. Bu nedenle ona
nun'u vikâye bitişmez. Bu Kûfelilerin görüşüdür.) ..........Kelimesinin vecihlerinden

İkincisi fiili muzarisi manasında ismi fiil olmasıdır. Bu durumda ...... i denildiği gibi ........ denilir. (Yani .......... kelimesi mebni bir isim
olup kendisine kıyasın haricinde olduğu hâlde nu'nu vikâye bitişir. (Not: Nun'u vikâyede kıyas fiile bitişmesidir.) Vecihlerinden

Üçüncüsü tahkik harfi olmasıdır. Bu durumda mazi ve muzari fiiller üzerine bitişir. Misali; ........ ve ..... âyetleri gibi. Vecihlerinden

Dördüncüsü tevakkû (beklenti) harfi olmasıdır. Bu durumda tahkik için olduğu zaman ki gibi mazi ve muzari fiiller üzerine bitişir. Sen
.......... dersin, bu durumda ....... kelimesi

Zeyd'in çıkmasının beklendiğine delâlet eder. Bazı nahiv alimleri ...... keli-mesinin mazi fiile bitiştiği zaman tevakkû için olamayacağını
zannetti. Çünkü tevakkû bir şeyin olmasını beklemektir. Mazi fiil ise vâki olmuştur. oî Kelimesinin mazi fiile bitiştiği zaman tevakkû için
olabileceğini söyleyenler ...... kelimesinin mazi fiilin vâki olmadan önce beklendiğine delâlet ettiğini söylediler. Sen bu haberi ve işi bekleyenler
için.......dersin, ....... Kelimesinin vecihlerinden

Beşincisi mazi fiilin hâl zamana yakınlığım ifade eden harf olmasıdır. Bu durumda hâl olarak gelen fiili mazi cümlesine bitişmesi
lazımdır. Ya zahir olduğu halde bitişir. Misali; .......âyet-i kerimesi gibi. Veya mukadder olduğu halde bitişir. Misali; ...........âyet-i kerimesi gibi.
İbn-i Usfur; kaseme müsbet ve mutasarrif bir mazi fiille cevap verdiğin zaman, eğer fiil hâl zamana yakınsa lâm ve ...........harfini birlikte
getirirsin. Misali; ....... terkibi gibi. Eğer fiil hâl zamandan uzaksa yalnız lâm getirirsin. Misali; şairin ........... sözü gibi, dedi. Zamahşeri .........
ayeti üzerine konuştuğu zaman bu ayetteki ....... kelimesinin (dinleyen kişinin kendisi ile yemin olunan şeyi duyduğu zaman kasemin cevabım
beklemesi sebebiyle) tevakkû için olduğunu zannetti.

........ kelimesinin vecihlerinden Altıncısı taklil için olmasıdır. Taklil iki kısımdır.

Birincisi: fiilinin meydana gelmesinin taklili misali; ...........

İkincisi; fiilin mamülünün taklilidir, misali; .............

"sizin kendisi üzere olduğunuz şey Allah'ın (c.c.) malûmatının en azıdır" .........gibi. (Bu misalde kelimesi ....... fiilinin mefulü olan ......
nin azlığını ifade etmektedir) Bazı nahiv alimleri ........ kelimesinin bu ..... misalinde tahkik için olduğunu ve daha önceki .......misallerindeki taklil
manasının ....... kelimesinden değil, bilakis senin ........ sözünün kendisinden anlaşıldığını zannetti. Çünkü bu misaller eğer cömertliğin cimride,
doğruluğun ise yalancıda az olduğu üzere hamlolunmazsa, bu kelam vâkı'a zıt olur. Çünkü bu dummda kelamın sonu olan ve kelimeleri evveli
olan spn ve ....... kelimelerini def eder.

.........Kelimesinin vecihlerinden Yedincisi teksir için olmasıdır. Bunu şairin ..... sözünde Sibeveyh ve ....... ayetinde Zamahşeri dedi.

7. NEVİ: SEKİZ VECİH ÜZERİNE GELEN KELİME


“Vav” KELİMESİ

Yedinci nevi sekiz vecih üzere gelen kelimedir. Bu kelime vav ..... dır. Sekiz vecih üzere gelmesi şöyledir; bizim için kendisinden sonra
gelen şeyin merfu olarak geldiği iki vav vardır. Bu iki vavdan

Birincisi isti'naf (başlangıç) vavıdır, misali; ...... âyeti gibi.

Çünkü ..... fiili muzarisindeki vav (ibtida vavıdır ve) şayet atıf vavı ol- saydı ...... fiili muzarisi mensup olacaktı. (Çünkü bu durumda fiili
muzarisi üzerine atfolurıınası gerekecekti ki, bu fiili rrıuzari ise mukadder ......... mastariyye ile mensuptur.)

Ve hâl vavıdır. Bu vav hâl vavı diye isimlendirildiği gibi, ibtida vavı diye de isimlendirilir. (Çünkü bu vavdan sonra genelde mübteda
gelir.) Misali; ...... terkibi gibi. Sibeveylı bu vavı ...... kelimesi ile takdir etmektedir. Bizim için kendisinden sonra gelen şeyin mensup olduğu iki
vav daha vardır. Bu iki vavdan

Birincisi mefulü meah vavıdır.

Misali; ...... terkibi gibi. Bu iki vavdan

İkincisi de kendisinden önce nefy veya talep geçen fiili muzariye bitişen cem vavıdır. Misali; ....... ayeti ve şairin ....... sözü gibi.
Kûfeliler bu cem vavını sarf vavı diye isimlendiriyorlar. (Çünkü bu vav kendisinden sonra gelen şeyi önce gelen şeyin i'rabından nasb i'rabına
çevirmektedir.) Bizim için kendisinden sonra gelen şeyin mecrur olduğu iki vav daha vardır. Bu iki vavdan

Birincisi kasem vavıdır, misali; ....... âyeti gibi. Bu iki vavdan

İkincisi rubbe vavıdır. Misali; şairin ......... Sözü gibi. Bizim için kendisinden sonra gelen şeyin genelde kendisinden önceki şeyin i'rabını
aldığı bir vav daha vardır. Bu atıf vavıdır ve son olarakta bizim için kelamda bulunması bulunmaması gibi olan bir vav daha vardır. Bu zait olan
vavdır. Misali; ..........âyeti gibi. Bu ayetteki vavın zait olması, başka bir ayet olan ....... ayetinde 'in vav’sız gelmesinin deliliyledir. .........
ayetindeki vavm atıf vavı olduğu ve .....'nın cevabının mahzuf olup ....... takdirinde olduğu söylendi, bir cemaatin bu ayetteki vavın semaniye vavı
olduğu ve ayetindeki vavmda bu semaniye vavından olduğu sözü hiçbir naviv aliminin razı olmayacağı bir sözdür. (Çünkü bu vavın semaniye
vavı ol-masına herhangi bir nahiv hükmü teâlluk etmemektedir.) Vavın Zümer suresinin ....... ayetindeki semaniye vavı olduğunu söylemek .......
ayetinde bunu söylemekten daha uzaktır ve ......... ayetinde vavın semaniye vavı olduğunu söylemenin yanlışlığı açıktır.

8. NEVİ: ON İKİ VECİH ÜZERE GELEN KELİME

“Mâ” KELİMESİ

Sekiz neviden

Sekizincisi on iki vecih üzere gelen kelimedir. Bu kelime ...... kelimesidir. Bu ...... kelimesi iki kısımdır. Birinci kısım isim olan .......
kelimesidir. İsim olan ...... kelimesinin vecihleride yedi tanedir;

1- Tam marife olan ...... kelimesi; Misali; ....... ...... gibi. Bu ayetteki ...... kelimesi manasında tam rrıarife bir isimdir. ....... zamiriyse
asılda muzafı ileyh olmakla birlikte muzaf hazfolduktan sonra onun makamına kaim olmuştur.

2- Nakıs marife olan ...... kelimesi; Bu ...... kelimesi ismi mevsûl olan ...... kelimesidir. Misali; ......gibi. Bu ayetteki ...... kelimesi .........
manasında nakıs marife bir isimdir.

3- İsmi şart olan ...... kelimesi; Misali; .......... gibi.

4- İsmi istifham olan ...... kelimesi; Misali; ......... âyeti gibi. İsmi istifham olan ...... kelimesinin elifinin kendisi mecrur olduğu zaman
hazf olunması vaciptir. Misali; ....... ve ..... gibi. Harfi cer bitiştiği zaman ismi istifham olan ...... kelimesinin elifinin hazfı vacip olması sebebiyle
Kisai tefsir alimlerinin ...... ... ayetindeki ...... kelimesi ismi istifhamdır, sözünü onlar üzerine reddetti. Ancak ......... misalinin benzeri yerlerde ismi
istifham oları ...... kelimesinin elifinin harfi cer bitiştiği hâlde hazfolunmaması caizdir. Çünkü bu misaldeki ...... kelimesinin elifi, ...... kelimesi
....... ile birlikte tek kelime sayılması sebebiyle kelimenin ortasında vâki olmuştur. (Kelimelerin ortasından hazf ise çok azdır.) Bu durumda ismi
istifham olan ...... kelimesi elifin hazfolun- mamasında ismi mevsûl olan ...... kelimesine benzemiştir.

5- Teaccüp için olan ...... kelimesi; Misali; .... ...... gibi.

6- Nekire ve sıfatlanmış olan ...... kelimesi; Misali; Arapların ...... gibi. Bu misaldeki ......... kelimesi ..... manasında nekire ve ........ ile
sıfatlanmış bir isimdir. ....... misalindeki ...... kelimesi de bu nekire ve sıfatlanmış olan ...... kelimesindendir. Bu misalde ...... kelimesi ........
manasında nekire bir isim olup, fiilinin failinden temyizdir. cümlesi ise onun sıfatıdır.

7- Nekire bir sıfat olan ...... kelimesi; Misali; ayeti ve arapların …….. gibi. Birinici misal olan ....... ayetindeki ...... kelimesi …….
manasında ....... kelimesinin sıfatı ve ikinci misal olan ...... misalindeki ...... kelimesi ise ....... manasında kelimesinin sıfatıdır.

İkinci kısım harf olan “Mâ” kelimesidir. Bu harf olan ...... kelimesinin vecihleri beş tanedir.

1- Nefy harfi olan ...... kelimesi; Bu ...... kelimesi nefy harfi olduğu zaman Hicazilerin lugâtmda cümleyi ismiyyede ....... kelimesinin
amelini yapar, (ismini ref haberini nasp eder) Misali; ………. âyeti gibi.

2- Zarfın makamına kaim olmaksızın mastar harfi olan ...... kelimesi. Misali; …….. gibi. Bu misaldeki (…… cümlesi ....... tevilindedir.

3- Zarfın yerine kaim olmakla birlikte mastar harfi olan ...... kelimesi; Misali; ……… gibi. Bu misaldeki ...... kelimesi ölû zarfının
makamma kaim olup, bununla birlikte ……… cümlesiyle birlikte te'vilinde olan mastar harfidir.

4- Amelden meneden ...... kelimesi; Bu ...... kelimesi üç kısımdır;

Birinci kısım: yalnız ref amelinden meneden ...... kelimesidir. Misali; ……….sözü gibi. Bu Misaldeki ……. kelimesi fiili mazi, ……..
kelimesi failin talebinden meneden ...... kelimesi ve ………kelimesiyse mezkur fiilin kendisini tefsir etmiş olduğu mahzuf fiilin ………. failidir.
Mezkûr tefsir ……….. fiilidir. Bu misaldeki ……….. kelimesi mübteda olamaz. Çünkü amelden menolunan fiil ancak cümleyi fiiliyye üzerine
bitişir. Fiillerden yalnız ………. ve fiilleri amelden menolu- nabilir.

İkinci kısım; ref ve nasb amelinden birlikte meneden ...... kelimesidir. Ref ve nasp amelinin birlikte menolunması ……… kelimesi ve
kardeşlerindedir. Misali; ……… âyeti gibi.

Üçüncü kısım: Cer amelinden meneden ...... kelimesidir. Misali; …….. ve şairin …….. sözü gibi.

5- Zait olan ...... kelimesi; Bu ...... keliemsi ve diğer zait harfler. Sıla ve te'kit isimleri ile isimlendirilirler. Misali; …….. ve ……..gibi. Bu
iki misaldeki ...... kelimeleri zait harftir.
4. BAB: FAYDALI BİLGİLER 005 TR

4. BAB: FAYDALI BİLGİLER

Dört babdan

Dördüncüsü fazlalıktan arındırılmış, hakkı verilmiş e kendisiyle, az lafız kullanılarak çok manalar ifade edilmiş olan bir takım ibarelere
(yani nahiv alimlerinin kullanmış olduğu terimlere) işaret etmek (yani i'mâ yolu ile bildirmeler) hakkındadır.

Senin …….. terkibindeki ...... kelimesinin benzerleri hakkında ...... demen lazımdır. Bu …… kelimesi hakkında …………. ibaresi
kullanılmaz.

Çünkü bu ibare diğerine nazaran hem faydasız bir uzatma ve kapalılık vardır.

Ve senin ……….terkibindeki ………. kelimesinin benzerleri hakkında failin yerine geçendir, demen lazımdır. Bu kelime hakkında sen
....... o deme! Çünkü bu ibare diğer ibareye nazaran gizli ve diğer ibareden daha uzundur. Ve bu ibare (efrâdından olan naibü'l- faile şamil
olduğu gibi.) Naibü fail olmadığı hâlde (ağyârından olan) ……… terkibindeki ……..kelimesine de şamildir.

Ve senin maziye bitişen ...... kelimesi için mazi zamanının azlığını ifade eden harfdir. Muzariye bitişen ....... kelimesi için ise muzarinin
azlığını ifade eden harftir, demen gerekmektedir.

Not: Bu ....... taklil için olan ...... kelimesidir. Ve ...... kelimesi mazi ve muzari fiillerin hadesinin tahkiki için olan harftir, demen lazımdır.

Not: Bu ...... tahkik için olan ....... kelimesidir.

Ve senin ...... kelimesi hakkında, bu ....... kelimesi nasb ve istikbaldeki hadesin nefyi için olan harftir, demen gereklidir.

Ve senin ....... kelimesi hakkında bu ....... kelimesi muzari fiilin hadesinin nefyi ve muzari fiilin zamanı olan hâl veya istikbal zamanın
mazi zamana çevrilmesi için olan cezm harfidir, demen gereklidir.

Ve senin hemzesi fethalı ve mimi şeddeli olan ...... için, bu ...... kelimesi, şart, tafsil ve te'kit için olan harfdir, demen gereklidir.

Ve senin ...... kelimesi hakkında, bu ...... kelimesi bitişmiş olduğu muzariyi nasbeden mastar harfidir, demen gereklidir.

Ve senin şarttan sonra gelen fa …. kelimesi hakkında, bu fa...... kelimesi şartın cevabını şarta bağlayan harftir, demen lazımdır. Sen şartın
cevabı fa...... kelimesiyledir deme, çünkü şartın cevabı tamamı ile cümledir, yalnız fa …. kelimesi değildir.

Ve senin …….. terkibindeki ……….kelimesinin benzerleri hakkında, bu kelime izafet veya muzaf ile mecrurdur demen lazımdır. Sen, bu
lafız zarf ile mecrurdur, deme. Çünkü muzafı ileyhin cenini gerektiren izafet veya muzaf olma haysiyyeti ile muzaftır. ………. ve ………
terkiplerinden anlaşıldığı gibi, zarf olması haysiyetiyle muzaf değildir. (Çünkü bu iki misalde muzaf zarf değildir.) Bundan da anlaşılıyor ki
muzafın zarf olmasının muzafı ileyhin cer olmasında herhangi bir etkisi yoktur. Bu durumda muzafın, muzafı ileyhi cer etmesi muzaf olması
haysiyetiyledir.

Ve senin ....... ayetindeki fa...... harfi hakkında, bu fa......sebebiyyet ifade eden fa …….. dır, demen gerekmektedir. Bu fa ……… atıf fa
……. sıdır, deme. Çünkü talep cümlesinin haber cümlesi üzerine, haber cümlesnin de talep cümlesi üzerine atfolunması bir kısım nahiv
alimlerinin yanında caiz değildir. Çoğunluk nahiv alimlerinin yanında caiz olmakla birlikte güzel değildir.

Ve senin atıf harfi olan vav harfi hakkında, bu harf matuf ve matufu aleyhin bir hadesteki mücerret (tertip ve takip olmaksızın)
beraberliğini ifade eden atıf harfidir demen gereklidir.

Ve senin atıf harfi olan kelimesi hakkında, bu ...... kelimesi matufun matufu aleyhin uç kısmı olduğunu ifade eden atıf harfidir demen
gereklidir.
Ve senin atıf harfi olan ....... hakkında bu ....... kelimesi tertip ve mühleti ifade eden atıf harfidir demen gereklidir.

Ve senin atıf için olan fa harfi hakkında bu fa harfi tertip ve takip için olan atıf harfidir demen gereklidir.

Eğer atıf harfleri hakkında sözü kısa tutmak istersen, harfi cer ve mecruru hakkında, cer eden ve cer olunan dediğin gibi, bu harf atfedici
ve bu kelime de atfolunandır demen gereklidir.

Ve eğer ...... ve …….. terkibinin benzerlerinde sözü kısa tutmak istersen bu harf nasbedici, bu fiili muzari nasb olunandır, denilmesi
lazımdır.

Ve senin hemzesi kesreli olup tekit için olan ....... hakkında bu ....... kelimesi ismini nasp haberini ref eden tekit harfidir demen gerekir. Ve
hemzesi fethalı olup tekit için olan ....... hakkında sözü artırıp bu ....... kelimesi ismini nasp haberini ref edip bitişmiş olduğu isim cümlesiyle
birlikte mastar te'viline giren te'kit harfidir, demen gerekir.

Bil ki; kelimeye i'rab verme sanaatindan haberdar olan kimse üzerine failinden bahsetmediği halde, fiili, haberini araştırmadığı halde
mübtedayı, muhatabını müteallakının üzerine muttali etmediği halde zarfı ve mecruru, i'raptan mahalli olup olmadığını zikretmediği halde
cümleyi veya sılasını ve kendisine dönen zamiri zikretmediği halde ismi mevsülü zikretmesi ayıp karşılanır.

Ve murip için ...... ...... ve ...... terkiplerindeki ...... ve isimlerinin hakkında ...... ismi işarettir ve ismi mevsûldür demesi ayıp karşılanır.
Çünkü ismi işaretin ismi işaret olması ve ismi mevsûlün ismi mevsûl olması bir i'rab almalarım gerektirmez. Doğru olan ...... kelimesi ismi işaret
olduğu halde faildir ve ............ kelimesi ismi mevsûl olduğu halde faildir, denilmesidir.

Şayet sen mu'rib kişinin sıla cümlesinin kaptan mahalli olmadığını bilmesi ve sılayı ve zamiri mu'ribin talep etmesi için mu'ribin
kendisine ihtiyaç duyduğu sıla ve zamir üzerine kendisinde teııbih bulunan kelimesi hakkındaki o ismi mevsûldür, sözünün hilafına ...... kelimesi
hakkındaki o ismi işarettir, sözünde fayda yoktur dersen, ben de ...... kelimesi hakkındaki o ismi işarettir, sözündü de fayda vardır, derim. Bu faide
ü kelimesine bitişen kâf ın ismi işarete muzafı ileyh olan isim değil de hitap harfi olduğunu ve ........... terkibinin benzerlerinde ...... kelimesinden
sonra gelen ismin sıfat veya atfulbeyan olduğu üzere olan teııbihtir. Bu mesel yani bu lam'ı tarifli kelimenin sıfat veya atful beyan olması) nahiv
alimlerinin....... terkibinin benzerlerindeki kelimesinden ve ismi işaretten sonra gelen lamı tarifli kelimedeki ihtilafı üzeredir (yani nahiv alimleri
bu lamu tarifli kelimelerin sıfat veya tafül beyan olmasında ihtilaf etmişlerdir.)

Ve i'rab sanaatınden haberdar olan kimse üzerine kendisi üzerine i'rab zahir olamayan kelimeler hakkında, bu kelime muzaftır demesi ayıp
karşılanır. Çünkü muzaf olan kelimenin fail, mefûl ve benzerlerinden olan kelimelerde olduğu gibi sabit i'rabı yoktur. Muzafın i'rabı ancak
kendisine bitişen amillere göredir. Bu gibi kendisi üzerine i'rab zahir olamayan kelimeler hakkında doğru olan, bu kelime faildir veya mefûldür ya
da benzeri kelimelerdir, demek gerekir. Bu muzaf muzafı ileylıin zıttınadır. Çünkü muzafı ileyh için sabit bir i'rab vardır. Bir kelime hakkında bu
kelime muzafı ileyh denildiği vakit, o kelimenin mecrur olduğu bilinir.

Murip için Allah (c.c.) 'nun kitabındaki herhangi bir harf için bu harf zaittir, demekten kaçınması lazımdır. Çünkü zihinlere ilk olarak bu
harf için hiç bir mana olmadığı gelecektir. Allah'ın (c.c.) sözü ise bundan münezzehdir. Halühal bu vehim (yani zikrolunan sebepden dolayı muri-
bin zikrolunan sözden kaçınması) İmam Fahrur Razi'ye de gelmiştir. Ve bu vehm üzerine Muhakkik alimler manasız sözün Allah'ın (c.c.)
kelamında bulunmayacağı üzerine ittifak etmişlerdir.

……. Ayetindeki ...... harfine gelince, onun hayret ifadesi için olan istifham harfi olması mümkündür. Bu durumda ayetin takdiri; …….
şeklindedir. İmam-ı Fahreddin Razi'nin sözü burada bitti. Nahiv alimlerinin yanında bu harf zaittir, sözünün manası, bu harf yalnız mananın
takviyesi ve te'kidi için gelmiştir, demektir. Yoksa bu harfin hiçbir manası yoktur, demek değildir. Fahreddin Razi'nin âyetteki tevcihi iki
durumdan dolayı batıldır.

Birincisi istifham için olan ...... kelimesi cer kılındığı zaman elifinin hazfı vaciptir,....... misalinde olduğu gibi.
İkincisi bu ...... kelimesi istifham için olduğu zaman lafzının cer olması müşkil olmaktadır. Çünkü bu cer izafetle olamaz. Çünkü Cumhur
ulemanın yanında ismi istifhamlar arasında …….. lafzından, Zeccac'ın yanındaysa ………. le birlikte lafzından başka muzaf olabilen ismi
istifham yoktur. Bu cer lafzını ...... lafzından bedel yapmakla da olmaz. Çünkü ismi istifhamdan bedel olan kelimenin istifham hemzesiyle birlikte
gelmesi lazımdır. ……… örneğinde olduğu gibi. Bu kelimesi …… dan sıfat da olamaz. Çünkü ………. kelimesi şart ve istifham için olduğu
zaman sıfatlanamaz. Bu kelimesi atfu beyan da olamaz. Çünkü zamirler gibi sıfatlanamayan kelimeler için atfu beyan gelemez. Mütekaddim
alimlerin çoğu zait harfleri sıla diye, bazıları da müekkit diye isimlendirmişlerdir.

………… Bu zikrolunan miktarda, bunu düşünen kimse için yetinilecek miktar vardır.

SON

You might also like