Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 2

KUR’ÂN’IN ‘ALLAHUMME’si ve TORA’NIN ‘ELOHÎM’i

SORU: Kuran’da 5 yerde "allahümme" geçer. Nedense bunu sanki sondaki ek türkçe 1.kişi iyelik
ekiymiş gibi "allahım" diye çevirirler. Elbettte sondaki ek türkçedeki 1. kişi iyelik eki -im" değil.
Arapçadakı 2.çoğul kişi eki " hüma" da olamaz; çünkü o zaman allah sözcüğündeki " he" düşmüş
olur. Neden acaba ya harfi nidası varken" ya allah" denmemiş de "allahümme" denmiş?
Allahümme'nin harekesiz görünümü neden "elohim" e çok benziyor? Beni aydınlatır mısınız?
(Tunay Bayrak’ın sorusu…imlasına dokunulmamıştır).

CEVAP: Öncelikle siyâkı ve sibâkını (metnin öncesi sonrasını) görmek adına Kur’ân’da metin şu
kontekste geçer:

‫َّك َعلَ َى ُك ِل َش ْي ٍء قَ ِد ٌير‬ ِ ِ ِ ْ‫ك ت ؤِِت الْملْك من تشاء وتن ِزع الْمل‬ ِ
َ ‫ك ِمَّن تَ َشاء َوتُعُِّز َمن تَ َشاء َوتُذ ُّل َمن تَ َشاء بِيَد َك ا ْْلَْْيُ إِن‬ َ ُ ُ َ َ َ َ َ َ ُ ْ ُ ِ ْ‫ك الْ ُمل‬ َ ‫قُلِ اللَّ ُه َّمِ َمال‬
.26/3.

.114/5. ‫آخ ِرَن وآية ِمنك وارزق نا وأَنت خْي الرا ِزقِني‬ ِ ِ ِ ِ َّ ‫يسى ابْ ُن َم ْرَيَِاللَّ ُه َِّم َربَّنَا أَن ِزْل َعلَْي نَا َمآئِ َدةً ِم َن‬ ِ َ َ‫ق‬
َ َّ ُ ْ َ َ َ َ ْ ُ ْ َ َ ً َ َ َ ‫الس َماء تَ ُكو ُن لَنَا عيداً ّل ََّولنَا َو‬ َ ‫الِع‬
32/8. ‫اب أَلِي ٍم‬ٍ ‫السماء أَ ِو ائْتِنَا بِع َذ‬ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ْ ‫وإِ ْذ قَالُواِْاللَّه َِّم إِن َكا َن ه َذا هو‬
َ َ َّ ‫اْلَ َّق م ْن عند َك فَأ َْمط ْر َعلَْي نَا ح َج َارًة م َن‬ َُ َ ُ َ
.10/10. ‫ب العال ِمني‬
َ ْ ِ ‫ر‬ ِ ِ
‫لِل‬ ‫د‬ ‫م‬ ‫ْل‬
ْ ‫ا‬ ِ
‫َن‬ ‫أ‬ ‫م‬ ‫اه‬‫و‬ ‫ع‬ ‫د‬ ‫ر‬ ِ
‫آخ‬ ‫و‬ ‫م‬ ‫ال‬ ‫س‬ ‫ا‬ ‫يه‬ ِ
‫ف‬ ‫م‬ ‫ه‬ ‫ت‬ ‫ي‬
َّ ِ
‫َت‬
َ ‫و‬ ِ
‫م‬
َّ ‫ه‬ َّ
‫ل‬ ‫ال‬ ‫ك‬ ‫ن‬ ‫ا‬ ‫ح‬ ‫ب‬ ‫س‬ ‫ا‬ ‫يه‬ِ‫ف‬ ‫م‬ ‫اه‬‫و‬ ‫ع‬ ‫د‬
َ َ َ ُ َْ ْ ُ َ ْ َ ُ َ ٌَ َ َ ْ ُ ُ َ ُ َ َ َ ْ ُ َ ْ ُ َ ْ َ
.46/39. ‫يه َيتلِفون‬ ِ ِ ِ ِ ِ ‫ب والش‬ ِ ِ ‫ات و ْاّلَر‬ ِ َّ ‫اطر‬ ِ َّ
ِ
َ ُ ََْ ‫ني عبَاد َك ف َما َكانُوا ف‬ َ َْ‫َنت ََْت ُك ُم ب‬ َ َ ِ ‫ض َعاِلَ الْغَْي‬
َ ‫َّه َادة أ‬ ْ َ ‫الس َم َاو‬ َ َ‫قُلِالل ُه َِّم ف‬

1._____ 3/26’da: ‘Qul Allahumme…;


2.______5/114’de: ‘Qâle ᶜÎsâ’bnu Meryeme Allahumme…/,
3.______8/32’de: ‘Qâlû Allahumme…/,
4.______10/2-10’da:‘Qâle (…) 2.âyet … 10.âyet…Subhâneke Allahumme…/,
5. _____ 39/46’da: ‘Qul Allahumme…/

Burada her beş âyetin bağlamına dikkatlice bakıldığında dolaylı anlatımın sonrasında
tırnak arası bir aktarı cümlesi yer alır ki, şu ana dek yapılan Türkçe Kur’ân çevirilerinin tamamında
‘Allah’ım!’, ‘Ey Allah!’ şeklinde irâbta nidâ edatı olarak çevirilmiştir ki, kanaatimizce bu
Kur’ân’ın harekelenmesine kadar giden en erken zamandan günümüze bu kullanım hakkındaki
şâibeli açıklamaların izlerini de taşıyarak günümüze kadar gelmiştir. Ne yazık ki, bu açıklama hem
tefsirlerde hem de iᶜrâbu’l-qur’ân (Kur’ân’ın harekelenmesini ve gramer kurallarına uygunluğunu
inceleyen eserler) kitaplarında sözkonusu hata tekrarlanarak günümüze kadar gelmiştir. Buna
göre; tüm Kur’ân çevirilerin ve buna dâir yapılan Arap dilbilimcilerin açıklamaları yeniden tashih
edilmesi gerekir ki, burada ‘Allah’ım!’ yahut ‘Ey Allah!’ şeklinde yanlış yapılan çevirilerin
dolaylı anlatımlı tırnak arası cümle olarak yeniden çevirilmesinin zorunluluğu bir yana, bu
kelimenin/kullanımın da aşağıda yapacağımız izahe binâen İbranice’de ‘Allah’ anlamına gelen
ancak sonuna eril isimleri düzenli çoğul yapma eki ‘yud ve mem’ harflerini [‫ ]ים‬alarak ‘‫ֹלהים‬ ִ֑ ֱ‫’א‬
‘ᵓĔlohÎM’ ‘AllahLAR’ yahut ‘İlâhLAR’ anlamı verilmesi gereken ancak İbranilerin bunu tek
Tanrı anlayışı takıntısı ve kendilerinden önce alıp dönüştürdükleri mitlere dair (ç)alıntı-(ları/)-
metinleri doğru bir şekilde Semitize edememelerinden kaynaklanan ve sonrasında da zorla tek
Allah gibi yorumlanması sonucu bıraktıkları anlayışı/yanılgıyı/yanlışı, Yişmaᶜelîm / Hagaroye
/Tayoye/Araboye yani Müslümanlar da Yahudi Kutsal Kitaplarından, Yahudilikten ayrılan ve
sonradan Hristiyanlık olarak nitelendirilen Yahudi mezheplerinin çeşitli kitaplarından, İncillerden
(Tanak, Talmudlar, İnciller, Sfarim ḥitsoniyyim vd.) miras aldıkları dolaylı anlatımlı bu ‘aktarım
ibâreleri’ni bu şekliyle Kur’ânlarına almışlardır. Bir okunuş tarzı olarak benimsedikleri resmi
mushaf ise Qur’ânların bir okunuşu veya nüshalarından bir nüshasıdır ki, bu anlamda mevcut
kırâat farklılıklarını böylece anlamak gerekir. Sözü Kur’ânların Mushafları Tarihine götürüp

Aguilar de Nerha
uzatmadan meseleye geri dönersek; ِ‫‘ اللَّ ُه َّم‬Allahumme’nin neden sâdece dolaylı anlatımın ifadesi
olan ‘qul/qâle/qâlû/qâle/qul’ (de ki, dedi, dediler, dedi, de ki..) sıralamasıyla gelen kullanımın
ardından geldiğini izah etmek aşağıda getireceğimiz fonetik izahla daha bir açıklığa kavuşacaktır:

Arapça olarak:
ِ‫‘ اللَّ ُه َّم‬Allahumme’ ‘Elif [‫]ا‬. Lâm(şedde) [ّ]. He [‫]هـ‬. Mim [‫( ]م‬şedde) [ّ].
İbranice olarak harekeler şedde yerine dageş ḥazeq şeklinde imla edersek:
‫‘ אללהם‬Ellhmm’ ‘Alef [‫]א‬. Lamed [‫]ל‬. He [‫]ה‬. Mem [‫]מ‬.

Buna göre Kur’ân’da geçtiği bağlamlar ve Sibeveyh gibi Arap dilbilimcilerin bu hususu
izahta yetersiz kalmaları ve yersiz gereksiz açıklamalarda bulunmaları gösteriyor ki, bu dolaylı
anlatım cümleleri, İbranice olarak mevcut kaynaklarda yer alan bu ibâreler birer ‘Vahiy Anlatı
Formu’ oluşturularak Arapça olarak yeniden Kur’ânlarda yer almıştır. Bu Allahumme ibâresinin
bu denli az olması yani sadece 5 yerde geçmesi, Kur’an’ın bu metinlerden sadece bu kadar alıntı
yaptığı anlamına gelmez. Aksine bu anlatıların çok daha fazla olduğuna işârettir ki, bu hususta
elde mevcut Kur’ân’ın da buna itirazı olmadığı gibi kendisinden önceki metinleri tasdik ettiğine
dair ibaresi de yer alır, tabii ki tahrif iddiasının hemen yanı başında!.

Şimdi kelimenin başına gelen ‘ ᶜalem müfred nidâ’ edatı ‘yâ’ yerine kelimenin sonuna
‘şeddeli mim’le ِ‫‘ اللَّ ُه َّم‬Allahumme’ şeklinde Kur’ân’da yer alan kullanıma gelecek olursak; bu
türden bir kullanım Kur’ân öncesi Arapça herhangi bir rivâyet metninde yoktur, bu sebeple iᶜrapta
mahalli yoktur yani Arapça gramer kurallarına aykırıdır. Sibeveyh her ne kadar açıklamalarında
şeddeli olarak ِ‫‘ اللَّ ُه َّم‬Allahumme’nin sonunda nidâ olarak gelen yapının tabiᶜiyyete engel olduğunu
söylese de iᶜrâbu’l-qur’ân kitapları bu hususta sadra şifa olacak bir açıklama yapamamışlardır.
Sibeveyh “Bu kelimedeki ‘mim’ harfi bu sözkonusu lafzı benzerlerinden farklı kılmıştır” demekle
yetinir ki, bu aslında bir dilbilimsel açıklama değil tam anlamıyla açıklama yapmaktan
kaçınmaktır. Tanrı/İlah demek El/İl Akkadça’dan diğer semitik dillere ‘Elah, Eloah, İlah, Alah vs.’
şeklinde sonuna çoğu zaman dişil isim yapan ‘he’ getirilerek bu kelime Allah anlamındaki şekline
kavuşmuştur. Buna dair detaylı bilgi vermekten imtina ettik zira mesele uzayacaktır. Evet Tanrı
kelimesi tekili Arapça ‘ ‫‘ ’الههههه‬ilah’ (Elif.Lam. He) kelimesinin çoğulu Tanrılar da ‘ ‫’آلههههه ههههه‬
âlihe(tün/ten/tin) [ Elif (uzun). Lam. He. Kapalı dişillik Te’si]’dir. Buna göre tekil olan ‘‫ ’اله‬ilah
kelimesindeki ‘lam’ harfini şeddeli okumak sûretiyle ‘‫‘ ’هللا‬allah’ veya ‘illah’ kelimesini türetmek
mümkündür.

Sonuç olarak tek cümle söylemek gerekirse; Arapça’da ismin başına getirilen nidâ edatı
‘‫‘ ’يا‬yâ’yı düşürmek sûretiyle yerine kelimenin sonuna şeddeli mim’i getirmek Arap dilinin gramer
kaidelerine aykırıdır; bu ‫‘ اللَّ ُه َّم‬Allahumme’ şeklindeki kullanım Tanrılar anlamına gelen ‘‫’אֱֹלהים‬
ִ֑
‘ᵓĔlohîm’ kelimesinin Arapça transkripsiyonundan ibarettir.

NOT 1: İbranice olarak Tanrı için kullanılan tabir çoğul olarak verilen ‘‫ֱֹלהים‬
ִ֑ ‫‘ ’א‬ᵓĔlohîm’dir ki bu
isim Aramice ‘ַּ‫‘ ’אֱ ֹלה‬ᵓEloah’ yani Tanrı kelimesinin çoğuludur. Targum yazarları meturgamlar, bu
çoğul Tanrılar kelimesini/kullanımını almamak adına bu kelimeyi ᵓEl Qayyam, ᵓEl Qayem,
ᵓEloqim şeklinde yorumlayarak almayı tercih etmişlerdir. Bu anlamda Targumaların da benzer bir
hatayı tekrarladıklarını söylemeden geçmeyelim.

Aguilar de Nerha

You might also like