En büyük aşklar nefretle başlar sözünde doğruluk payı var mıdır acaba?

Birinden ciddi şekilde nefret ederken ona aşık olabilir misiniz? Listemizde
öyle filmler var ki; çiftler sürekli tartışıyor, birbirlerine ciddi sözlü saldırılarda
bulunuyor, bencillikle suçluyor ve hatta birbirlerinin varlığına bile tahammül
edemiyorlar. Peki ya sonrası...

1-Umut Işığım (Silver Linings Playbook, 2012)

Jennifer Lawrence'a en iyi kadın oyuncu Oscar'ını kazandıran ve bizim

deyimimizle her işte bir hayır vardır mantığını güden filmde, psikolojik olarak
dağılmış iki kişinin sorunlu başlayan arkadaşlıklarının, önce dostluğa daha
sonra derin duygulara dönüşmesi konu ediliyor. Hayatın insana ne zaman
yardım eli uzatacağı belli olmaz ama zamanında o eli tutmak mutluluğun
sırrıdır belki fikrini bol bol aşılıyor bize.

2-Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi (10 Things I

Hate About You, 1999)
Rahmetli Joker Heath Ledger yaşasaydı eminim onu izlemekten hala büyük
keyif alıyor olurduk. Zamansız ölümüyle bizleri boynu bükük bırakırken
geriye onu güzel hatırlayacağımız filmler bıraktı bize... Julia Stiles ile
başrolü paylaştığı bu tatlı romantik komedi, hiç beklenmeyen bir zamanda
aşık olmanın tadını bizlere yaşatan bir William Shakespeare eseri
uyarlamasıdır.

3-Teklif (Proposal, 2009)

Bir patron düşünün, zalim, kaba ve sadece işine odaklanmış bir makine...
Siz de işini düzgün yapmaya çalışan tatlı, sevecen bir çalışan. Bir gün
mecburi sebeplerden, haz etmediğiniz bu patron ile kaderiniz kesişse ne
yapardınız? Üstelik zor durumda olan patronunuz olsa ve tek çaresi siz
olsanız? İşte geçmişin intikamını alma vaktidir; ama dikkat, aşk aportta
bekliyor olabilir.
4-Bir Erkek 10 Günde Nasıl Kaybedilir (How To Lose
A Guy in 10 Days, 2003)

Hokus pokus ile değil herhalde. İşte size erkeklerin nelerden nefret
edebileceğine dair sıkı ipuçları veren bir tatlı komedi daha. Bir görev uğruna
birini elde edip sonra ondan 10 gün içinde kurtulmanız istenseydi nasıl
davranırdınız sorusuna en güzel yanıtlar burada. Elbette siz planlar
yapmaya devam ededurun, aşkın başınıza ne zaman geleceğini asla
bilemezsiniz.

5-Başımıza Gelenler (Life As We Know It, 2010)

Birbirinden pek hoşlanmayan, özellikle kadın tarafının erkeğin hiçbir
hareketini onaylamadığı mecburi bir ilişki yumağına hoş geldiniz. Üstelik bu
çift artık bir aile olmak zorunda. En yakın arkadaşları trafik kazasında ölen
Holly (Katherine Heigl) ve Eric (Josh Duhamel) birbirlerinden nefret etseler
bile artık bir çocuğa anne ve babalık yapmak zorundadırlar. Ebeveynliğin
yanısıra birbirlerini de keşfetmeye çalışan çiftin işleri hiç de kolay değildir.

6-Mesajınız Var (You've Got Mail, 1998)

Tom Hanks ve Meg Ryan romantizminin fırtınalar gibi estiği yıllara gidiyoruz
şimdi. Gerçek hayatta birbirlerinden hoşlanmayan, hatta iş dünyasında
rakip olan kadın ve erkeğin, internette rumuzları üzerinden, birbirlerini
görmeden yakınlaşmaları konu ediliyor.

7-Australia, 2008

Farklı dünyaları olan iki insanın Avustralya'nın vahşi topraklarında giriştiği

yol mücadelesi sırasında birbirlerini keşfedişleri ve beklenmedik şekilde
aşık oluşları konu ediliyor. Mevzu aşksa gerisi teferruattır diyen Avustralya
yerlisi Hugh Jackman ve Nicole Kidman, 2. Dünya Savaşı'nın patlak
vermesinin ardından ayrı yollara savrulurlar. Birbirlerinden kopan ve
hayatlarından endişe eden ikili sevginin gücü sayesinde birbirlerini
aramaktan asla vazgeçmez.

8-Kasımda Aşk Başkadır (Sweet November, 2001)

1968 yılında Herman Raucher tarafından yazılan bir hikayeden yola çıkılan
senaryoda, Nelson Moss (Keanu Reeves) ve Sara Deever'ın (Charlize
Theron) ortak hiçbir yönleri yoktur. Ehliyet sınavı sırasında aynı sınıfa
düşerler ve Sara, Nelson yüzünden sınavdan kalınca iki çift laf söylemek
için onu takip eder. Bu sayede hayatları kesişir. Sara, her ay problemli bir
erkeğe kalbini ve evini açan bir kadındır ve Nelson'a da Kasım ayını birlikte
geçirmelerini teklif eder. Sadece işini ve kendini önemseyen Nelson, aynı
gün işini ve kız arkadaşını kaybedince soluğu Sara'nın yanında alır.

9-Uzak Ufuklar (Far and Away, 1992)

Emrinde çalıştığı toprak sahibi ile ters düştükten sonra kendine yeni bir
hayat kurmak için yola çıkan Joseph'a (Cruise) o güne kadar zengin bir
hayat sürmüş, evin kızı (Kidman) da eşlik eder. Genç kız yolculuk boyunca
Joseph'a hizmetkar muamelesi yapar ve bu durum gencin hiç hoşuna
gitmez. Bir avuç toprak için İrlanda'dan Amerika'ya gelen ikili hayatın zor
tarafı ile yüzleşirken zaman zaman birbirlerine düşerler. 1800'lü yılların
sonunda, canı pahasına kapanın elinde kaldığı bereketli topraklar için
yılmadan her zorluğa göğüs geren ikili, zamanla birbirleri için çok şey ifade
ettiklerini farkederler.

10-İlk Dans İlk Aşk (Dirty Dancing, 1987)

1963 senesinde ailesiyle birlikte bir tatil beldesine gelen Baby lakaplı
Frances, aynı yerde dans öğretmenliği yapan Johnny ile tanışır. Johnny'nin
partneri hamile olduğu için dans edememektedir ve bu iki farklı sosyal sınıfa
mensup insan zor bela biraraya gelir. Birlikte geçirdikleri saatlerde ateşli
tartışmalar yaşayan çift, aşkı da alevlemiş olur. Geçtiğimiz senelerde
kaybettiğimiz Patrick Swayze'nin "Kimse Bebek'i bir kenara atamaz" repliği
de hafızalara kazınmıştır.

11-Benden Bu Kadar (As Good As It Gets, 1997)

Benim adım Hıdır elimden gelen budur diyerek elinden hiçbir şey
geldirmeyen huysuz, bencil, ırkçı ve psikolojik olarak rahatsız Melvin (Jack
Nicholson) ile bir restoranda garsonluk yapan boşanmış anne Carol'un
(Helen Hunt) zoraki koşullar altında başlayan arkadaşlığı her iki taraf için de
azap olsa da zaman içinde dünyaların ortak bir noktası bulunur ve bu ikili
birbirlerine iyi geldiklerini farkederler. Bu sayede aşılamayan sıkıntılarının
biraz olsun hafiflediğini gören ikili, kendilerini yeni bir aşkın kollarına
bırakırlar.

12-Aşka Yolculuk (Leap Year, 2010)

Amy Adams ve Matthew Goode'den tatlı sıcak romantik bir kazara başlayan
aşk hikayesi. Yolunda sayılabilecek bir ilişkisi olan Anna, 29 Şubat'ta
sevgilisi Adam'a evlenme teklif etmek için Dublin'e gitmek ister fakat yollar
onu bambaşka bir yere ve insanlara doğru sürükler. Kaderin kendisine
açtığı bu yeni yolda, başka bir adamla kötü başlayan bir yol hikayesine
koyulan Anna iki erkek arasında kalır.

13-Aşk ve Gurur (Pride & Prejudice, 2005)

18. yüzyıl İngiltere'sinde, sınıf ayrımının hakim olduğu dönemlerde beş kız
kardeş, kendilerine öğretildiği gibi iyi birer koca bulup, geleceklerini güvence
altına alma fikri ile büyümüşlerdir. Kardeşlerden Elizabeth (Keira Knightley),
hayatını daha deli dolu yaşamak niyetinde, evlenmek için acele
etmemektedir. Bir gün soylu sınıftan gelen Bay Darcy ile tanışır ve umut
vaat etmeyen iletişimleri beklenmedik bir aşka dönüşür.

14-Uzaktaki Anılar (A Walk To Remember, 2002)

Landon Carter (Shane West) okulun gözde yakışıklılarından biridir. Başı bir
olaydan dolayı belaya girer ve kendini okulun tiyatro kulübünde bulur.
Burada sessiz ve içine kapanık Jamie (Mandy Moore) ile tanışır. Onunla
vakit geçirdikçe hoşlanmaya başlar fakat bunun popülaritesine zarar
vereceğini düşünerek kıza okulda, arkadaşlarının yanında kötü davranır.
Jamie'nin olgun davranışıyla yaptığı hatayı anlar ve onu geri kazanmak için
çabalar. Bu arada Jamie hakkında bilmediği çok büyük bir gerçek vardır.

15-Kadın Aklı Erkek Aklı (The Ugly Truth, 2009)

Aynı kanalda birlikte çalışmaya başlayan Abby (Katherine Heigl) ve Mike
(Gerard Butler) birbirlerinden pek haz etmezler, en çok da Abby Mike'tan.
Program reytingleri için Mike'a katlanmak zorunda kalan Abby, yan
komşusu yakışıklı doktora aşık olunca Mike'ın tüyolarına muhtaç kalır.
Birbirleri ile iş dışında da vakit geçirmeye başlayan ikili, didişirken
birbirlerine aşık olur.

16-Evcilik Oyunu, 1975

Başrollerde Gülşen Bubikoğlu ve Tarık Akan'ı ayıla bayıla izlediğimiz,
kanımızdan canımızdan bir film Evcilik Oyunu. Doğuştan beşik kertmesi
olan ancak birbirlerini hiç tanımayan iki genç, zamanı gelince birbirleri ile
zorla evlendirilmek istenince kıyamet kopar. Her ikisi de önce bunu istemez
ancak daha sonra gelişen olaylar hırçın ikilinin birbirine gerçekten aşık
olmasına sebep olur.