Professional Documents
Culture Documents
Açıklanamayan Gizemli Olaylar
Açıklanamayan Gizemli Olaylar
GİZEMLİ
OLAYLAR
ZÜLFÜ ÇANET
***
Bu kitabın tüm yayın hakları DevrimEkitap'a aittir.
İzinsiz kopyalanıp çoğaltılması yasaktır.
Küçükçekmece/ İstanbul
YASAL UYARI
22 Şubat 1808’de bebek Mary öldü; büyük ihtimalle babası bebeği kızgın bir
anında öldürmüştü! Zavallı bebek ağır metal bir tabutla mezara kondu.Birkaç ay
sonra ailenin tuhaflığıyla bilinen delikanlısı Dorcas, kendini bahçedeki bir dolaba
kilitleyip havasızlıktan öldü. O da aynı mezara kondu. Dış kapıya geldiklerinde iki
zenci kapıyı açtı. Ağıtlar yakarak tabutu taşayanlar onu takip ettiler, taş
basamaklara yöneldiler. Sadece el fenerinin ışığı vardı. Mezarın iç kapısı açıldı
ve herkes korkuyla bağırdı. Ağıt yakanlar tabutu düzelttiler ve Dorcas’ı
kızkardeşinin yanına koydular.
Bir ay sonra albay Chase, kendini öldürdü. O da aynı mezarlığa kondu. 8 yıl
sonra Chase’lerden olan bir çocuk daha öldü ve mezarlığa getirildi. Bu süre
içinde menteşeler paslanmıştı. Kapıyı iki zenci ancak açabildi. İçeri girenler
korkuyla kala kaldılar! Bayan Goddard’ın tabutu normal yerindeydi ama Chase
ailesinin tabutları ortalığa saçılmıştı! Bu çok tuhaftı; zira her birininin tabutunu
dört kişi ancak kaldırabiliyordu! Bir ay sonra mezarlığa çiçek koyan bir kadın
‘çatırtı’ sesleri ve ‘inliyen birinin sesi’ni duydu. Kadının atının ağzından korkudan
köpükler gelmeye başladı ve sonradan veterinerde tedavi görmek zorunda
kaldı. Ertesi Pazar kilisenin dışında bağlı duran atlar korkuyla dörtnala tepeler
kaçmaya başladılar ve oradan da denize ölüme atladılar!
18 Nisan 1820’de güneşli bir günde vali son kez mezarı açtı. Kapıdaki mühür
bozulmamıştı.Ustalar alçıyı kırdılar ama kapıyı ancak bir iki santim açabildiler;
çünkü kapıya bir şey dayanıyordu. Zorlayınca kapı açıldı, ağır bir cisim
basamaklara çarparak düştü. Tabii ki bu bir tabuttu. Mezara girdiklerinde
Dorcas Chase’e ait bir kol kemiği gördüler, tabutun kenarından dışarı sarkmıştı.
Bayan Goddard’ın tabutu dahil bütün tabutlar yine rastgele yerdeydi. Vali pes
etti. Cenazeyi başka bir yere gömdürdü.
UĞURSUZ ELBİSE
New York’ ta geçen bu olay üzerinde uzun süre boyunca konuşulan bir olaydır.
Rivayete konu olan genç ve de güzel bir kızdır. Oldukça fakir durumda olan bu
kız resmi bir baloya davet edilir. Şimdiye dek bu tip yerlere gitmeye alışık
olmayan Rose, bu davet karşısında ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini
şaşırmıştır. Tabii davete gitmek ister ancak baloda giyebileceği tarzda bir
elbisesi de bulunmamaktadır. Bir arkadaşı kendisine tuvalet kiralanan
dükkanlardan bir tanesinden kiralık bir elbise almasını tavsiye eder. Aslında
böyle bir dükkanda oturduğu evin sokağında vardır. Hemen bu dükkana giden
Rose, oldukça ucuz fiyata beyaz bir gece elbisesi kiralar. Vücuduna tıpa tıp uyan
bu elbise Rose’ u o kadar güzel göstermiştir ki baloya gider gitmez herkes adeta
onunla ilgilenmeye başlar. Bir türlü arkası kesilmeden etraftaki erkekler
tarafından durmadan dansa kaldırılır. Ancak öyle bir an gelir ki uzun süredir hiç
de pozitif olmayan şansının bu gece döndüğüne bile inanır. Fakat çok zaman
geçmeden içerisinde hissettiği bulantıyı ve de baygınlığı bastırmak açısından her
ne kadar dayanmaya çalıştıysa da en sonunda bir taksiye atlayarak evinin
yolunu tutar.
Taksiyle evine gelen Rose, son derece canı sıkılmıştır ve bir de bitap haldedir. Ve
kulağına bazı sesler gelmeye başlamıştır. İlginç bir ses kendisine “Ver elbisemi,
ver elbisemi” diye seslenmektedir. Rose, bunu komşusu olan Diana’ya anlatır ve
de kısa bir süre geçtikten sonra da iyicene kendinden geçip, derin bir uykuya
dalar; ertesi sabah Rose, yatağında ölü olarak bulunmuştur. Bu garip ölüm
hadisesi karşısında savcı otopsi ister. Otopsiden ise ilginç bir sonuç çıkmıştır. Bu
sonuç şöyledir; Rose’un vücudunda derisine işlemiş bir tahnit maddesi
bulunmuştur. Böylelikle kızın zehirlenerek öldüğü anlaşılır. Kiralık elbise veren
mağazanın sahibi karakola çekilir ve de bu elbiseyi nereden bulduğu konusunda
sorgulanır. Dükkan sahibi her ne kadar cevap konusunda direniş gösterse de
sonunda ilginç bir gerçek ortaya çıkar, elbise tabutunun çivilenmesinden biraz
önce ölü bir kızın takdis edilmiş vücudundan çalınmış ve bu mağazaya
satılmıştır.
3
Onların hikayeleri olanlar Medyaya intikal etmesi ve bir kitap ve birde filme
mevzuu teşkil etmesi üzerinde dünya çapında meşhur olmuştur . Bu aile “ Smurl
“ ailesidir.
1973 senesinde Dublex bir daireye taşındılar. Bunu onlara Jack’ın Anne ve
Babası almıştı ve hep beraber aynı evde oturuyorlardı. Ev 1896 inşa edilmiş ve
orta gelirli insanların oturduğu sakin bir mahaledeydi. Ev halkı aralarında çok
mutlu bir şekilde yaşamaktaydı. Jack ve Janet Katolik inançlarla büyütülmüşlerdi
ve gerek kandileri gerekse Anne ve Babaları inancı kuvvetli insanlardı. Bütün
aile evi paylaşmaktan ve beraberce yaşamaktan mutluydular. Jack ve Janet
birde aileye Shannon ve Carin adlı ikizleri ilave etmişlerdi .1974 Ocak ayında
taşındıktan birbucuk yıl sonra evde bazı değişiklikler oluşmaya başladı.
İlk önce önemsiz ama can sıkıcı olaylarla . Evin salonundaki halıda bir türlü
çıkmayan bir leke belirdi. Ayrıca yeni yaptırdıkları banyolarının duvarın derin
çizikler oluştu. Kanalizasyonda sık sık sebepsiz olarak tıkanmaktaydı. Bütün
bunlara ilaveten yeni aldıkları Televizyonları bir gece hiç sebepsiz yandı. Zaman
geçtikçe bu gibi olaylar daha sık olmaya ve daha da korkutucu bir hal
almıştı.Jack ve Janet’in kızı Dawn kendi yatak odasında havada yüzen insanlar
gördüğünü iddia etti. Daha sonra merdivenlerde insan ayak sesleri,
kendiliğinden açılıp kapanan radyo.
Aileye karşı şiddet başladı ve gittikçe arttı. Evin köpeği olan Alman Shepherd (
alman Çoban ) Saldırıya uğradı. İkizlerden Shannon merdivende bir kaç
basamak aşağı fırlatılmış ve tam yanı başında bodrumdaki fıçılardan bir tanesi
yere atılarak patlamıştır. Aynı zamanda çok ağır hakaretler de söylenmişti. Janet
havaya kaldırılıp yere bırakılmıştı. Duvarlarda devamlı sesler ve çizikler ve
çatlaklar meydana gelmekteydi.
Warren’ler aile fertleriyle tek tek görüştüler ve evi iyice incelediler. Evde
buldukları 4 olay sebebinin bir tanesi “ Şeytanla ilgiliydi “ . Şeytanın kendisini
göstermesi için yapılan bütün çalışmalar neticesiz kalmıştır. Ancak buna karşın
evdeki şiddet olaylarının artmasına sebep olmuştur. Yine yapılan araştırmalarda
bu olaylarda en fazla azalma mukades Su ve Dualar sayesinde olmaktaydı.
Ruhsal varlıktan uzaklaşarak kaçma olayıda neticesiz kaldı. Aile bir ara evden
uzaklaşmak için bir kamp gezisine katıldılar. Ama buda netice vermedi Jack
çalıştığı iş yerinde de ruhsal varlığın Tacizine uğradı. Son çare olarak aile
Medya’ya haber vermeyi ve onlardan yardım istemey düşündü. Medyada bu
haber çıkınca Smurl’ların evi Medyanın ve ziyaretçilerin akınına uğradı.
Medyada yazılar birbirini takip etti. Evi ziyaret etmek için geziler tertip edildi.
İnanmayanlar ( septic yani şüphecilerin ) akınına ve sorularına tabi kaldılar .
Herkes yeni boyanan bej rengi boş duvarı görüyordu ama, Bayan Euna Lowe’nin
gördüğünden emin olduğu görüntüyü değil!. Başkalarının inanmadığına aldırış
etmeden, Hz. İsa’nın yüzünü açıkça gördüğünü ve Hz. İsa’nın yanında da
tanımadığı bir başkasının bulunduğunu tekrarlayıp duruyordu!.
Bayan Lowe, iyi ailede yetişmiş; genç ve güzel bir kadındı. Yani bu tür
heyecanlara ihtiyacı yoktu. Onun bu kadar emin olması, gördüklerinde bir
gerçek payı olmasını gerektiriyordu. Böyle bir düşünceye rağmen, ne rahip, ne
de başkaları, bütün görme çabalarına rağmen, duvarda, yeni boyalı bir
yüzeyden başka bir şey göremediler!. Duvar, yeni boyanmış, bej renkli bir
duvardı. Bayan Lowe’nin yarattığı bu karışıklık, kısa zamanda Nassua’ya yayıldı
ve akşam olunca, kilise tıklım tıklım doldu!. Bu kez, kilisenin duvarında beliren
yüzleri, pek çok kimse görebildi!. Bu kez yüzler, iki değil; üçtü!. Birisinin Hz.
İsa’ya ait olduğu kuşkusuzdu!. Duvardaki üç görüntüden biri Hz. İsa idi!.
Esasen kilise, o kadar eski bir yapı da değildi. Bu nedenle duvarında eskiden
kalma resimler olduğu söylenemezdi. Olay, 1963 yılında oldu. Sonraları, bu
duvardaki görüntüler, yavaş yavaş kayboldular!.
Neden Hz. İsa görülmektedir? Çünkü her peygamber, devre sonuna kadar
misyonunu sürdürmektedir. Kadın, bir görücü medyumdu, diyelim. Ama uzun
zaman, inanmayanlar da gördüler!. Bunların hepsi mi görücü medyumdu?!.
“Toplu halüsinasyon” demek kolaydır. Fakat, uzun süreli toplu halüsinasyon
görmek acaba olası mıdır?!. Madde ötesine akıl erdirmek idrakinden henüz
uzak olanlar için daha pek çok kulplar takmak olası. Ama olay, idrakliler içindir.
İdrakin gelişmesi, olaylar karşısında düşünmesini bilmeye bağlıdır. Böyle bir olay
karşısında, görüp merakını gidermek ve denilenler gerçekmiş deyip üzerinde
düşünmemek, herhalde idrakli bir insan işi değildir. İdrak, bir anlayış olduğuna
göre, kişi, gördükleri karşısında hiç değilse bir nebze düşünmeli ve anlayışını
yoklamalıdır ki, idrak gelişebilsin.
5
HAYALET GEMİ
Mary Celeste 4 Aralık 1872′ de Kaptan David Dead Morehouse komutasındaki
Dei Gratai adlı İngiliz gemisi New York ile Cebelitarık boğazı arasında
seyrederken, tuhaf ve başıboş bir şekilde hareket eden bir gemi gördüler.
Gemiye yanaştılar, seslendiler kimse cevap vermedi, Kaptan adamlarına
sandalları indirip, ne olduğuna bakmalarını emretti, adamlar gemiye çıktılar,
görünüşe göre gemide kimse yoktu..
Kaptan, arkadaşıyla yüzme yarışı yaparken, mürettebat onları kollamak için bir
platform yapmıştı, köpek balıkları saldırıp, yüzücüleri yedi ve platform
mürettebatla birlikte suya düştü. Mürettebattan birisi psikopattı ve herkesi
öldürdükten sonra intihar etti. (bu durumda cesetler ne oldu?) Ruh çağıran
kişilere göreyse, Kaptan kayıp kıta Atlantis’i gördü ve hepsi adaya çıktılar,
hayran hayran ovalara ve mermer evlere bakarlarken, ada tekrar suya battı,
hepsi boğuldu. BBC, Mary Celeste sitesindeki bir teori ise şöyle: Gemideki
ekmekler buğday yerine çavdardan yapılmıştı, çavdar nemlenince körlük ve
deliliğe yol açan bir tür mantara yol açar, böylece mürettebat küflü ekmekleri
yedikten sonra delirdi ve sandallara binip gemiyi terkettiler. Mary Celeste’in
yolcuları asla bulunamadı.
BELMEZ KASABASI
İspanyanın Andaluzya eyaletinin Belmez defa Moraleda adındaki 2000 kişinin
oturduğu küçük bir kasabasında otuz yıldır Bilim adamlarını hiçbir çözüm
bulamadıkları esrarlı hadiseler oluşmaktadır.
Her şey bundan 30 sene evvel bir bağın etrafını çevreleyen beyaz kireç boyalı
duvarlarında başlamıştır.
1971 senesi 23 Ağutosda Rodriguez Acosta sok. no. 5 de oturan Pereira ailesinin
başından son derece gizemli ve halen açıklanamamış bir hadise geçmiştir.
Salonda oturan Maria Gomez Pereira mutfaktan tuhaf sesler geldiğini fark etti
açık kapıdan baktığında mutfağın ortasında acayip bir şekil gördü. İlk gün
duvarda oluşmayan başlayan bu şekil sanki sadece bir
insan yüzünün az bir parçasına benziyordu fakat gün geçtikçe gelişerek sonunda
Maria nın karşısında duvarda kendisine bakan bir insan yüzü şekillenmişti. İlk
zamanlar Maria bunun kendi muhayelesinin bir aldatmacası olduğuna
inanmıştı. Yazın geçirmiş olduğu sebepsiz yüksek ateş hastalığının bir neticesi ve
kalıntısı olduğunu düşünüyordu.
Fakat zaman geçtikçe resim daha netleşiyor ekspresyonist bir yüz resmi
şeklinde gözüküyordu. Yüzünde hazin ve üzüntülü bir ifade vardı.
Maria kocası Juan’ı ve Oğlu Miguel’i ve onlara olanları gösterdi. Miguel gayet
net bir şekilde bir erkek yüzünün orada gözüktüğünü ifade ediyordu. Pereira
ailesi korku ve dehşet içinde evlerinden dışarı kaçarlar. Ertesi gün komşularına
gelirler olanları anlatırlar ve onun eve girip kendisinin de bakmasını isterler. Eve
giren komşu hakikaten mutfağın ortasındaki duvarda bir erkek insanın yüzünün
resmi olduğunu korku içinde söyler. Ayrıca bu resminde komşu kasaba Jaenin
Kilisesinde ki bir duvardaki fresklerdeki eski bir piskoposun resmine de çok
benzediği fark edilir.
Miguel bu korkuyla aldığı bir balyozla mutfaktaki duvarı vurarak yıkar ve o adam
yüzü resmini yok eder. Bir hafta sonra Eylülün 8 inde resim mutfaktaki ayni
yerde tekrar ortaya çıkar. Bu resme daha sonra “Pava” adı konur.
Bu kere tekrar ortaya çıkan resmi kırmazlar fakat dikkatle yerinden çıkarıp bir
kristal çerçeve içine alırlar.
Bu arada Balmez deki yüzlerde sanki bir gençleşme oluyormuş gibi resimler
hem daha netleşmekte hem de yüzlerindeki ifadeler yumuşamaktaydı. Bu
değişiklik sadece iki Profesör tarafından değil fakat onların yardımcıları olan
asistan ve Psikoloji talebeleri tarafından ve resim çekip araştırma yazısı yazmak
için bulunan gazeteciler tarafından da müşahede edilmekteydi. Bu arada
resimlerdeki yüz hatlarının ifadeleri de sanki onlara bakan insanlara göre
değişmekte ve bu esrarengiz yüzler kendilerine seyre gelenlerin hislerini
anlıyorlarmış gibi bazılarına gülümseyen bazılarına kızgın bazılarına muzip
ifadelerle bakıyorlardı Mesele Evin erkeği Miguel e son derece düşmanca ve
kızgın bir tavırla bakıyorlar ( zira onları ilk zaman balyozla parçalamıştı ) buna
karşın evin hanımı Maria ya çok daha müşfik bir ifade ile sanki sebep oldukları
kargaşalardan özür diler gibi bir ifade kullanıyorlardı
Profesör Bender ve German ve onların Tv Ekibinin, noterin ve ev halkının
gözetiminde mutfağın zemininin her biri resimlerden bir kaç tanesini tam olarak
kapayacak kadar bölümlere ayrıldı ve her bölümdeki yüz resimlerinin dikkatlice
fotoğrafları ve filmleri çekildi ondan sonra her zemin bölümü ince bir tabaka ile
sıvandı daha sonra da odanın her tarafı bir özel sıva tabakasıyla sıvandı
pencereler iyice kapatılarak mühürlendi Noterin gözetiminde. Oda boşaltılıp
mühürlendi ayrıca odanın kapısına ve pencerenin altına 24 saat her gün görev
yapacak polis nöbetçileri dikildi ve Üç ay kapalı tutuldu. Bu zaman zarfında
Pereira ailesine evin arka tarafında müstakil bir yere belediyece bir mutfak
yapıldı ve onların
Yemek ve diğer ihtiyaçlarının oradan görmeleri temin edildi. Böylelikle ailenin
yaşamında bir değişme olmadı.
Bu arada yeni bir hadise Pereira lların evindeki araştırmalara yeni bir safhaya
soktu. Prof. Benderin ifadesine göre mutfakta eğilmiş resmi bir tanesini
incelerken birden resmin yüz ifadesinde bir değişiklik olmuş ve sanki baktığı
resimdeki insan yüzü kendisine muzip bir tebessüm etmiş gibi bir ifadesi olmuş
aynı anda da Prof. Bender arkasından bir elin onu ensesinden dürttüğünü
hissetmiş bu kısa zamanda arka arkaya 4 kere olmuş arkasını dönen Profesör .
birden bir gölgenin sanki ortadan kaybolduğunu hissetmiş.
Çok şaşıran ve etkilenen Bender olayı Prof. Germana anlatmış ve birlikte
araştırmaları daha da genişleterek devam kararı almışlar ve bunun üzerine evin
bütünü üzerinde radyoaktivite – organik ve sentetik bileşkenler – x ışınları – ses
izleme ve diyagram deneyleri – morötesi ve kızıl ötesi ışınlar altında resim
çekimleri ve araştırmaları gibi muhtelif şekil ve cins her türlü gerekli inceleme
yapılmağa başlanmıştır.
Duvarlardaki sıya ve çimentolar incelenmiş ve hiçbir kimyevi boya maddesi
resimlerde bulunamamıştır. Netice olarak bütün bu testler sonunda ortaya bu
fenomenleri açıklayabilecek hiçbir bulgu görülmemiştir. Bilhassa resimlerin
üzerinde belirdiği duvarlarda ve resimlerin kendinde hiçbir boya maddesi
bulunmaması ve resimlerin sanki bir projeksiyon makinesi tarafında verilmiş
gibi hiçbir iz bırakmadan kaybolması tekrar meydana gelmesi ve şekil
değiştirmesine bir cevap bulunamamıştır.
Araştırmacı ekibi ancak şuna emin olmuştur ki bu hadiselerde hiçbir hile ve
aldatmaca olmamaktadır. Bu olay asrın Para psikolojik olayıdır.
Bir ay kadar sonra Pereira’ ların evindeki olaylar daha karışık bir hale gelmiştir.
Zira resimlere ilave olarak bu kere de muhtelif insan sesleri de duyulmağa
başlanmış ve bunlar Prof. Bender tarafından kayda alınmış ve bazılarında
karşılıklı soru cevap gibi konuşmalar olmuştur.
Bu konuşmalardan bazı diyalogları aşağıda sizlere bir örnek olarak vermekteyiz.
Şu anda ses kayıtlarını halen elde edemedik ancak araştırma ve pazarlıklarımız
devam etmektedir sizlere bir kaç sayı sonra geçen sayımızda verdiğimiz ruh
seslerinin kayıtları gibi bunu da temin etmeği ümit ediyoruz.
Evde geçen bir diyalog örneği :
Bir kısım bilim adamı bu olayların evin Hanımı Maria’nın etrafa yaydığı
pisikokinetik enerji neticesinde meydana geldiğini,
bir diğer kısım ise daha evvel orada bulunan mezarlıktaki kişilerin öteki
alemdeki ruhlarının bir tezahürü ve isyanı ( Mezarlık taki değişiklikler ve 3 ve 5
numaralı evlerin mezarlığın arazisine yapılmasından dolayı.
Maria nın kocası Miguel “ Pava” nın resminin bulunduğu odada öldü. O ölürken
duvardaki insanın yüzünde bir gülümseme ifadesi vardı.
Ölümünden iki ay sonra öldüğü odanın duvarında onunda resmi gözükmeğe
başladı. Bu bütün orada bulunanlar tarafından tespit edildi ve halende orada
bulunmaktadır.
Maria 85 yaşında kalbinden rahatsız bir şekilde yaşarken 3 şubat 2004 tarihinde
sabah karşı öldü. Son günlerini hastane odasında geçirmiş fakat ölmeden bir
gün evvel çok ısrar etmesinden dolayı evine getirilip yatırılmıştı ertesi günde
yatağında ölü bulundu.
Herkes resimlerin onun ölümüyle kaybolacağını tahmin ediyordu.
Maria nın ölümünden bir ay sonra İspanya Parapsikolojik araştırma merkezi
evde geniş bir araştırma yaptı ve resimlerin gayet net bir şekilde aynı yerde
durduklarını ve yeni ilaveler de geldiğini gördüler ve tutanak tutular.
2004 Temmuzun da yapılan bir kontrolde alt kattaki yan odada kocasını
resminin biraz ilerisinde Maria'nın da yüz resminin belirdiği tespit edildi.
7
Rivayetlere göre, Don Julian, bir gün adanın yakınlarında bulunan kanallarda
boğulmuş ufak bir kız çocuğu bulur. Kızın cesedini bulmasının ardından ise kızın
oyuncak bebeğinin de kanalda yüzdüğünü görür. Bebeği alıp adadaki ağaca
asar. Bu gizemli yerin hikayesi böylece başlamış olur. Zaman geçtikçe küçük
kızın ruhu Don Julian’ı rahatsız etmeye başlamış. Don Julian su kanalında bir
oyuncak bebek bulmuş. Bu bebeğin kızın olduğunu düşünerek, bir nebzede olsa
ruhu huzur bulur diye onu ağaca asmış. Ancak bir tane bebek ne kıza ne de Don
Julian’a yetmiş, kızın ruhu adamı rahatsız etmeye devam etmiş. Don Julian
Kanallarda daha çok bebek bulmaya çalışmış, hatta hiç ayrılmadığı adasından
ayrılıp civardan oyuncak bebekler aramış ve gün geçtikçe ağaçlara asılı
bebeklerin sayıları artıp durmuş (bu bebeklerin kimisinin kolu kimisinin bacağı
kimisinin gözü yokmuş). Tüm bu çabalar ve bebek parçaları kızın ruhunu teskin
etmeyince Don Julian sahip olduğu eşyaları oyuncak bebeklerle takas etmeye
başlamış.
50 yıl sonra adanın hemen her tarafında binlerce oyuncak bebek asılı halde
görülebilmektedir ve Meksika’nın bu turistik adası, gizemli yerlere meraklı olan
tüm gezginleri beklemektedir.
Philadelphia Deneyi
Görünmez olmak ve molekülleri bulundukları yerden bir başka yere taşımak
mümkün müdür üzerine yapılan ve adına Philadelphia Deneyi adı verilen
deneyde; koruma destroyer USS Eldridge birkaç dakika görünmez olmuş ve
bulunduğu yerden 600 km uzaklığa gidip geri dönmüştür. Tabii bu deneyin
gerçekliği ve varlığı üzerine hiç bir belgeye ulaşılamıyor. Üstelik 28 Ekim 1943’te
yapılan bu deney hakkında 1984 yılında çekilen filmine kadar da kimse
konuşmuyor. Sonrasında ise söz konusu deneyin içinde Einstein’ın da olduğu ve
hatta Tesla’nın kendisinden yardım istediği ama Einstein’in reddettiği
dedikodularıyla konu iyice alevleniyor Üzerine 1959’da olayla ilgisi olan
matemetikçi ve gök bilimci Morris Jessup’un şaibeli ölümüyle gözler iyiden iyiye
devlete dönüyor. Ancak tabii ki bir sonuca ulaşılamıyor.
RASPUTİN
Adına aşina olduğumuz Rasputin, Rus Çarı 2. Nikola döneminde sarayda etkili
olan mistik güçleri olduğuna inanılan değişik bir karakter. İnsanları bakışlarıyla
kontrol altına alabiliyor ve dualarla insanları iyileştirebiliyor. Hatta Çar’ın
hemofili hastası oğlunu dua ederek ve ona dokunarak tedavi etmeyi başarıyor.
Ancak bir süre sonra Rusya’nın 1. Dünya Savaşı’na girmesine neden olduğu
gerekçesiyle gözden düşüyor. Çeşitli olaylar sonunda ise kendisi öldürmek
isteyen insanlar tarafından önce birkaç insanı öldürebilecek kuvvetteki bir
siyanürle zehirlenmeye çalışılıyor. Ancak bu zehir kendisine şarap şerbet
geliyor. Bu defa üzerine iki el ateş ediliyor ama yine ölmüyor. Sopayla dövülüyor
ve buz tutmuş Neva Nehri’ne atılıyor. 14 saat sonra ölü bedenine ulaşılıyor ve
yapılan otopsi neticesinde hemen can vermediği boğulmadan önce dakikalarca
çırpındığı ortaya çıkıyor. Kendisinin ölümünden o kadar emin olunamıyor ki
Şubat Devrimi sırasında mezarından çıkarılıp yakılıyor. Kendisinin tüm bunları
nasıl yapabildiğini hala kimse açıklayamıyor.
10
HİPNOZLA UYUMA
Edgar Cayce dünyanın en ilginç yeteneklerinden birine sahip ve yaşadığı bu
olaylar bugün bile bilimsel olarak açıklanamıyor. Kendisi hipnozla
uyutulduğunda konuşmaya başlıyor ve insanların hastalıkları hakkında teşhisler
koyup, ilaçların nasıl ve nerede bulunabilecğeini söylüyordu. Önceleri bu
yeteneğine kendisi de inanmadı. Ancak bir defasında hipnoz esnasında 4 reçete
yazdırdı ve bu reçetelerin kime ait olduğunu bile bilmiyordu. Sonrasında
anlaşıldı ki daha kendisini görmeye gelmemiş 4 hastasının hastalıklarını
önceden teşhis etmiş ve reçetelerini hazırlamıştı. Diğer bir hipnoz seansında ise
bir ilaç firmasının daha satışa sunmadığı bir ilacı yazdırmış ve firma adeta
şaşkına dönmüştür. Cayce’in bu özelliğinin kaynağı hiç bir zaman bilinmemiş ve
anlaşılamamıştır.