"Ben neyim?", "Ben kimim?", "Güçlü ve zayıf yanlarım neler?", "Varlık amacım nedir?" ... gibi soruları kişinin kendisine sormasıyla başlayan iletişim, bireyin tüm yönleriyle kendisini fark etmesi, tanıması ve anlamasıyla oluşur.
"Ben neyim?", "Ben kimim?", "Güçlü ve zayıf yanlarım neler?", "Varlık amacım nedir?" ... gibi soruları kişinin kendisine sormasıyla başlayan iletişim, bireyin tüm yönleriyle kendisini fark etmesi, tanıması ve anlamasıyla oluşur.
"Ben neyim?", "Ben kimim?", "Güçlü ve zayıf yanlarım neler?", "Varlık amacım nedir?" ... gibi soruları kişinin kendisine sormasıyla başlayan iletişim, bireyin tüm yönleriyle kendisini fark etmesi, tanıması ve anlamasıyla oluşur.
"Ben neyim?", "Ben kimim?", "Güçlü ve zayıf yanlarım neler?", "Varlık amacım nedir?" ... gibi soruları kişinin kendisine sormasıyla başlayan iletişim, bireyin tüm yönleriyle kendisini fark etmesi, tanıması ve anlamasıyla oluşur.
"Ben neyim?", "Ben kimim?", "Güçlü ve zayıf yanlarım neler?", "Varlık
amacım nedir?" ... gibi soruları kişinin kendisine sormasıyla başlayan iletişim, bireyin tüm yönleriyle kendisini fark etmesi, tanıması ve anlamasıyla oluşur. Bebeklikten itibaren başlayan ve zaman içinde çevreden alınan çok çeşitli mesajlarla şekillenen ve oluşan bir süreç içinde gerçekleşir. Kendini tanımak, anlamak ve farkına varmak aynı zamanda kişinin kendini kabul etmesi, kendine saygı duyması kavramlarını da beraberinde getirir.
İletişim, insanların sadece konuşmaları değildir. Zaten gerçek iletişim,
konuşmayla değil, dinlemeyle başlar. Cümlelerini kesmeden, bölmeden sadece empatik anlayışla karşıdakini dinlemek, iletişimin ön koşuludur. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, insanlar birbirlerini gerçek anlamda dinlemedikleri ve söylenenleri anlamadıkları için, iletişim çatışmaları ortaya çıkmaktadır. Birbirine güvenen açıkça kendini ifade eden, sevgiyle yaklaşan, karşıdakini olduğu gibi kabul edebilen, bağdaşım içinde davranabilen, empatik anlayışı benimsemiş, karşılıklı saygıya önem veren kişilerin iletişimde çatışma yaşamaları mümkün değildir. İletişim çatışmalarının yaşanmasında en önemli faktörler; önyargı, endişe, öfke, önemsememe, korku ve tutarsızlıklardır. Çünkü kendini tanımayan, sınırlarını bilmeyen, hangi durumda nasıl davranacağının farkına varamayan kişiler, gerek özel gerekse de iş yaşamlarında mutsuz ve başarısız olmayla karşı karşıyadırlar.
İletişimde amaç; bir düşünceyi paylaşmak, duygu ve heyecanları
anlatmak, istek ve niyetleri karşı tarafa iletmektir. Bu iletinin, başarılı ve sağlıklı olması kişinin kendisini açık bir dille hem sözel hem de sözel olmayan biçimde ifade edebilmesi ve yeterince motive olabilmesiyle mümkündür. Motive olmada en önemli etken, amacın net bir şekilde ortaya konulmasıdır. Motivasyonun önce kişinin kendi içinde başlaması gerekir. Kendisi hakkında öngörü sahibi olan kişilerin motive olmaları kolaydır. Çünkü onlar, kendileri ve amaçları konusunda gerçekçi bilgilere sahiptirler. Bu kişilerin, sahip oldukları benlikleri ile olmayı istedikleri benlikleri arasında yakın bir ilişki vardır. Eş deyişle, gerçek benlikleri ile ideal benlikleri birbirine yakındır. Bu kişiler;
• Kendi özellikleri ve yetenekleri konusunda gerçekçi bilgilere sahiptirler,
• Kendileri hakkında olumlu duygulara sahiptirler,
• Kendilerinin bir kişi olarak değerli olduğunu düşünmektedirler.
Bu bireyler, gerek amaçları gerekse de davranışları, yetenekleri ve değerlilikleri ile ilgili sağlıklı düşüncelere, tutumlara ve değer yargılarına sahiptirler. Beylikdüzü özel ders sayesinde bu tarz eğitim konularını kolayca halledin.
İletişim ve motivasyon konusunda, düşünsel özellikler son derece
önemlidir. Herkesçe bilinen şu sözler durumu özetlemektedir:
• Düşüncelerine dikkat et davranışların olurlar,
• Davranışlarına dikkat et alışkanlıkların olurlar,