Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

fık1lh ve hukuk

-islan1 hukuku kavran1ı üzerine bir değerlendi rn1e-

Talip TÜRCAN
Süleyman Demirel Üniversitesi halıiyat FaküJtesi

ıkbı ifade etmek amacıyla İslam hukuku tabirine


F XIX. yüzyılın sonlarından itibaren başvurulmaya
başlandığıbilinmektedir. Fıkhın, 'toplumsal düzeni
sağlayan devletsel yetkiye dayalı ve organize yaptı­
mn araçlarına sahip normatif yapı' anlamında hukuk
kavramına indirgenmesi modem döneme özgü bir tıı­
tıımdur. Yalnızca ibadetler alanını düzenleyen fıldıl
hükümler kapsam dışı bırakılmak suretiyle, fıkhm
İs Him hukuku tabiriyle ifade edilmesi gelenek halini
almıştır. Aslında yalnızca ibadetler alanını düzenle-
yen fıldıl hüküml~rin kapsam dışında bırakllmasıyla
yetinilmesi bile, aşağıda geleceği üzere, İslam hu-
kuku tabiriyle kastedilen kavramsal içeriğin bilimsel
bir temele oturtulamadığırun bir göstergesi niteli-
ğinde kabul edilmelidir.

Fıkhın belirtilen içerikte bir hukuk kavramına indir-


genmesi biçimindeki yaklaşımın temelinde bir kısım
sosyolojik sebepler bulunmaktadır. Yakın zamanlara
kadar toplumların, toplumsal yaşalİll düzenleyen ku-
rallan, modem .dönemde olduğu gibi, din, ahlak,
hukuk, örf-adet ve görgü kurallan biçiminde tasnif
etmedikleri bilinmektedir.' Çünkü geleneksel (mo-
dem öncesi) toplumlarda toplumsal yaşamı düzenle- ilkesine tabidir. Şer'ilik, hükümlerin kaynağının ol-
yen kurallar, bütünleşilc bir normatif yapı görünü- gusal değil, iradi olduğu vurgusunu da taşımaktadır.
mündedir.2 Hukuk kurallan söz konusu bütünleşilc Dolayısıyla, ilahi irade o lgulara dayanarak değil, yal-
normatif yapı içinde, tanımlı bir bütün olarak, ken- nızca onu temsil eden K.itab ve Sünnet'e dayanarak
dine özgü bir alan bulamamıştır. Derecesi farklı olsa tespit edilebilir.5 Fıkhın tanımında ikinci bir unsur
bile, din ya da ahlak kurallan bakımından da aynı tes- olarak yer alan arneli nitelemesi ise, fıkhın düzenleme
pit geçerlidir. Bu, olgusal bir durum olup, toplurolann alanını belirlemektedir. Buna göre fıkıh, yalnızca be-
yapılanmalan ve toplumsal düzen algılan ile doğru­ şen davranışlan, fakat her türlü beşeri davranışı dü-
dan alakalıdır. Dolayısıyla geleneksel döneme ait bir zenler. Tanımdaki arnelflik unsuru, beşeri davranış
toplumun hukuk düzeninin geriye doğru incelenmesi, niteliği taşımayan hareketleri öncelikle fıkhın kap-
toplumsal düzen kurallarının öncelikle bir tasnifini samı dışında bırakır. Diğer canlıların davranışlan ile
gerekli kılmaktadır. Ancak burada Orta Çağ da dahil,
eşyanın doğal/olgusal hareketleri fıkıh tarafından
geleneksel dönemlerin toplumsal düzen kurallarını,
doğrudan dikkate alınıp düzenlenmez. Bunların fıkhi
geriye dönük olarak ve elbette yeniden bir inşa çaba-
hükme konu olmalan beşeri davranışla irtibatlı olma-
sına girişmeden, sözü edilen biçimde tasnif etmeye
lanna bağlıdır. Şu halde amel teriminin kavramsal iç-
çalışmanın, bilimsel bakımdan -her zaman olmasa
eriği, kişinin, bir ilişki teşkil etsin ya da etmesin her
bile- anlamlı ve yararlı tespitiere imkan vermekle bir-
türlü davranışı biçiminde belirlenebilir.6 Fıkıh, birey-
likte, oldukça güçlükler banndırdığına da işaret
sel ve toplumsal yaşamı, herhangi bir boşluk bırak­
etmek gerekir. Dolayısıyla geleneksel toplurolann
maksızın düzenlemektedir. Fıkhın bu yapısı,
hukuk düzenlerinden bahsedilirken belirttiğimiz ger-
geleneksel normatif düzenlerio insan yaşamını tü-
çeğin gözden kaçınlmaması Önem arz etmektedir.
müyle kuşatan karakteriyle7 uyumludur. Esasen ge-
leneksel normatif düzenlerio bütünleşilc yapıda
Fıkhı ifade etmek amacıyla islam hukuku olmalan, onların yaşamı kuşatıcı özelli.klerine dayan-
tabirine XIX. yüzyıhn sonlarmdan itibaren maktadır.

başvurulmaya başlandığı bilinmektedir. Fıkıh, kişilerin sırf kendilerine dönük davranışlarını


Fıkhm, 'toplumsal düzeni sağlayan devletsel düzenlediği gibi, ilişki teşkil eden davranışlarını da
yetkiye dayah ve organize yaptırım araçlarına düzenlemektedir.8 Kişinin kendisine dönük davranış­
sahip normatif yapı' anlammda hukuk lan, onun yalnızca kendisini ilgilendiren davranışla­
kavramına indirgenmesi modern döneme
n dır. Bu tür davranışlan düzenleyen hükümler, kişi
özgü bir tutumdur. bakımından hak sağlayıcı değil, ödev (vecibe) yük-
leyici niteliktedir. Kişinin kendisine dönük davranış­
içerdiği norm türleri açısından incelediğimizde, fık­ larını düzenleyen fıkhi hükümlerin, sübjektif ahlak

hın, geleneksel toplumlarda üretilmiş bütünleşilc nor- kurallan ile konu unsuru bakımından9 örtüştüğü söy-
matifyapılarla benzer özellikler taşıdığını görüyoruz. lenebilir. Bilindiği gibi, sübjektif ahlak kurallan da
Fıkhın, klasik doktrindeki nihai ve yerleşik tanımı, kişinin, başkalarını ilgilendirmeyen ve yalnızca ken-

şer 'f arnelf hükümleri bilmeR ya da şer 'f arnelf hü- disine karşı yapması gerekenleri düzenleyen kural-
kümler bütünil' biçimindedir. Tanımda, fıkhın içerdiği lardır.

h ükürolerin niteliğini ve düzenleme alanını belirleyici Beşeri ilişkileregelince, K.ant (ö. 1804) bunlan dört
temel iki unsurun bulunduğu görülmektedir. Onlar- kısımda tasnif etmektedir: 10
dan biri hükümlerin niteliğini belirleyen şer 'flik, di-
-Yalnızca hakkı olup karşılığında yükümlülüğü bu-
ğeri de fıkhın düzenleme alanını sınırlayan
amelfliktir. Şer'i nitelemesi, fıkll:ın içerdiği hükümle- lunmayan bir süje {Tann) ile hak ve yükümlülükleri
rio ilahi iradeye aidiyetini vurgulamaktadır. Bu, ge- olan bir süjenin ilişkisi. Bu ilişki biçimi din düzenle-
çerli (meşru) bir yöntem yoluyla ilahi iradeye rini teşkil etmektedir.
dayandınlmayan hiçbir hükmün fıkhın kapsamında -Yalnızca yükümlülükleri olup karşılığında herhangi
yer alamayacağı anlamındadır. Tanımı gereği, ictihacü bir hakka malik olmayan bir süje (köle) ile haldan ve
hükümler de, çoğu kere zannedilenin aksine, şer'ilik yükümlülükleri bulunan bir süjenin (hür) ilişkisi.

20 ES K IYE~i KIS 2012 SAYI 24


-Haklan ve yükümlülükleri bulunmayan bir .süje düzen algılarına paralel olarak bütünleşik bir yapı ni-
(hayvanlar ve eşya) ile hak ve yükümlülükleri olan teliğindedir.
bir süjenin ilişkisi.
Fıkhm, içerdiği hükümlerin düzenleme unsurlan dik-
-Haklan ve yükümlülükleri bulunan iki süje (bürler) kate alındığında da, bütünleşik bir yapı olarak nite-
arasındaki ilişki. lenmesinin doğru olduğu anlaşılmaktad.ır. 12 Zira fıkhi
Kant'a göre, sadece en son ilişki biçimi hukukun dü- hükümler düzenleme unsurlan bakımından incelen-
diğinde emredici (icab-tahrim), tavsiye edici (nedb-
zenleme alanına girmektedir. Fıkı.b. kişinin kendisine
dönük davranışlannın yanı sıra, belirtilen bu ilişki bi- kerabet) ve yetkilizin verici (ibaba) hükümler
biçiminde üçlü bir tasnif yapılabilmektedir. Hukuk
çimlerinin de tamamını düzenler. İslam açısından kö-
düzenleri ise, yalnızca emredici ve yetkilizin verici
lelik, yalnızca mülkiyet ilişkisine indirgenemeyeceği
nitelikli kurallar içerebilir. Tavsiye edici türde kural-
için, diğer bir ifadeyle, köleler yalnızca mülkiyete
lara dayalı bir hukuk düzeni kurma imkarn bulunma-
konu olmayıp, aynı zamanda birer kişi olarak kabul
maktadır. Çünkü toplumsal yaşamda açığa çıkan
edildikleri için, 11 sözü edilen ilişki biçimlerini üç kı­
beşeri ilişkiler çoğunlukla çıkar çatışmalan üzerine
sımda tasnif etmek mümkün görünmektedir: Allah-
• kurulu olduğu için, hukuk düzenleri onlardan toplum-
insan, insan-eşya ve insan-insanitoplum ilişkisi.
sal düzen bakımından gerekli gördüklerini seçip, hak-
Gerçekte tüm beşeıi davranışlar Allah-insan ilişkisi­
veeibe dengesi içinde kurallara bağlar. Çıkar
nin bir parçasını teşkil etmektedir. Bununla beraber,
çatışmalannın adil bir denge içinde ortadan kaldıni­
biz burada Allah-insan ilişkisi tabirini dar anlamda
ması başka bir yöntemle (salt din, ahlak, örf-adet dü-
kullawyar ve onunla ilahi iradenin gerekçe göster-
zenlerine dayanarak) tamamen sağlanamadığı için,
meksizin (mutlak olarak) emrettiği, sırf ibadet niteliği
hukuk düzenleri, nihai tahlilde, birer cebir düzeni ni-
taşıyan beşeri davranışların oluşturduğu ilişkileri kas-
teliğindedir. Bu sebeple, yetkilizin verici türdeki
tediyoruz. İnsan-eşya ilişkisi, insanın diğer canlılar
hukuk kurallan da dalaylı olarak emre indirgenebilir.
ve cansız varlıklarla olan ilişkisini göstermektedir.
Fıkıh, kişilerin doğaya karşı davranışlannı da düzen-
lemektedir. Mesela ıssız bir adada tek başına yaşayan
Fıkhın, çok büyük ölçüde devletin yasama
bir kimsenin ihtiyacı olmadığı halde hayvanlan itla.f
faaliyeti dışında, fokahanın bireysel çabalari
etmesi ya da çevreyi tahrip etmesinin haram sayıl­
ve idihadlari ile teşekkül ettiği bilinmektedir.
ması böyledir. İnsan-eşya ilişkisinde fikhi talebin sü-
Fıkhi hükümlerin fıkhi geçerliliği, bir yasama
jesi tek taraflı olarak irade sahibi insandır. Bu durum,
faaliyeti neticesinde oluşturulmuş olmalarma
eşyanın beşeri ilişkinin konusunu teşkil etmesi me-
değil, ilahi iradeye aidiyetlerinin belirlenmiş
selesi ile kanştınlmamalıd.ır. İnsan-insanitoplum iliş­
olmasma dayanmaktadır.
kisi ise, kişilerin diğer kişilerle tek tek ya da toplu
olarak teşkil ettikleri ilişki biçimleri olup, beşeri ilişki
olarak anılm.aktad.ır. Beşeri ilişki kavramının kapsa- Normatifyapıların sahip olduğu en temel unsurlardan
mına, modem tasni.fle, dini, hukuki, ahiili vd. bütün bir diğeri de yaptınmdır. Fıkhl hüküm.lerin ihlaline
ilişki biçimleri girmektedir. Fıkıh, kişilerin her tür be- üç tür yaptınının bağlandığı görülmektedir: Hem
şen ilişki oluşturan davranışlarını da düzenlemekte- dünyevi hem de uhrevi yaptınmlar, yalnızca dünyevi
dir. Söz gelimi yoksula gönüllü olarak yardım etmek, yaptırımlar ve yalnızca uhrevi yaptınmlar. Hukuki
yalan söylemek, adam öldürmek gibi beşeri ilişkilerin yaptınm mutlak olarak dünyevi bir yaptınm türüdür.
tamamı aynm yapılmaksızın/kapsam dışında tutul- Fakat her dünyevi yaptınma, hukuk düzeni tarafından
maksızın fıkhm düzenleme alanına dahil kabul edil- bir ihlali önleme ya da bozulan düzeni iade aracı ola-
mektedir. Halbuki günümüzde hukuk dediğimizde, rak başvurulm.az. Diğer bir ifadeyle, her hukuki yap-
beşeri ilişki teşkil eden davrawşlardan yalnızca bir tınm dünyevi olmakla birlikte, bunun tersi geçerli
kısmıw düzenleyen kurallar bütününü anlıyoruz. değildir. Bu itibarla, fıkhın dünyevi yaptınm kavramı
Hukuk, beşeıi ilişki kavramı esas alınarak tawmlan- hukuki yaptırım kavramına tümüyle denk düşmemek.:
makla-birijkte, her bir beşeri ilişkiyi düzenlememek- tedir. Fıkhın dünyevi yaptınm kavramı, hiçbir aşa­
tedir. Görüleceği üzere, kişilerin he~ tÜrlü davranışım mada cebıi nitelikteki zorlamayı içermeyen
düzenleyen fıkıh, geleneksel toplum.lann normatif hüküm.süzlük biçimindeki yaptınm türlerini de kap-
..
,

SAYI 24 KIS 20 12 ESKi YEN i 21


samaktadır. Bu, fıkhın beşeri ilişki teşkil etmeyen Devletin yasamadaki rolü, geleneksel dönemde yete-
veya beşeri bir ilişki teşkil etse bile, hukukun düzen- rince tanımlanamadığt, hatta belli bir inkar/görmez-
leme alanına girmeyen davranışlan da konu edinme- den gelme tutumuy la karşılandığı için, Erneviier
sinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, fıkhın döneminden itibaren başlayan tarihsel süreç boyunca
dünyevi yaptının kavramı hukulô yaptının kavramını daima şer'i-örfi hukuk biçiminde ikili bir yapı var
içine alacak genişliktedir. 13 olagelmiştir. Özellilde kamu hukukunun Kitap ve

Bütün bunlardan fıkhın, gerek düzenlediği alan, gerek Sünnet'te açıkça düzenleomeyen alanlarında fıkıh
içerdiği talebin bağlayıcılık dereceleri ve gerekse
suskun kaldığı ve genel ilkeleri belirlemenin ötesine
geçmediği için, yönetenler sahip olduklan devletsel
sahip olduğu yaptının araçlan bakımından hukuk ta-
yetkiye dayanarak yasama faaliyetinde (el-amel bi 's-
birinin gösterdiği kavramsal ~çeriğe nispetle çok daha
siyase) bulunmuşlardır. 18 Geleneksel dönemde kamu
geniş bir normatifyapıyı temsil ettiği anlaşılmaktadır.
hukuku alanı büyük ölçüde yönetenlerin yasama yet-
kileri ile düzenlenmiştir. ifade ettiğimiz gibi, kısmen
Merf,ezileşmenin gi.iı~lenmesi, yasamanan ceza hukuku alanı istisna edilirse, fıkıh, kamu huku-
soyıuıi yöııuiemUe yapolmaso iDııtöya(;sm kuyla genel ilkeler düzeyinde ilgilenmiŞ:-ayTintıh
lbeli'albeli'ôırude geiÖii'ııırnöşiöli'. OsııırnaıruUn'ıruoını nsDaDııa11: dogmatik düzenlemeler geliştirmemiştir. Kitap ve
faa8ôyetoerfirıdını ııırnerrEce:zhııde yer alaıra lluıır<uk Sünnet'in kamu hukuku alanında doğrudan aynntıh
i!dibasmm sebepleri ço~c çeşim oBmaeda hükümler getirmemiş olması yanında, bu hususta et-
birli!cte, onRarm en önemmerinden birö de, kili olan bir faktör de fıkhın devlet dışında, fukabanın
de!i'Dô "tt:ofP>Ot!JJ, 11:liiıınııı tiiıOeiede aym şeHdBde kişisel ictibadlan yoluyla geliştirilmiş olması ve

t!JlyguDaınıabôDöli' geınıeB ve soyıı.d dliiız:eyde doğal olarak, çoğunlukla, ibadetlerle özel hukuk iliş­

e,a011oıınBara doııyuBa011 ôC1tiyaçtar. kilerine dair sorunlana ele alınmış olmasıdır. Belirt-
tiğimiz bu gerekçelerin yasama ve ,yargılama
yetkilerinin merkeziieşme süreciyle doğrudan bir il-
Başta Orta Çağ hukuk düzenleri olmak üzere, gele- gisi bulunmaktadır. 19 Önceleri siytıset, kfınun ve yasa
neksel hukuk düzenlerini modern hukuk düzenlerin- ya da el-kaviinfnu s-siytısiyye, daha sonralan örfi
den farklı kılan diğer bir nitelik ise, geleneksel hukuk hukuk olarak nitelenen bu normatifyapı, düzenlediği
düzenlerinin merkezileşmiş/tekel balinde yetkili hukuk alanlan bakımından fıkhın bir alternatifi olma-
organ ya da organlar tarafından değil, toplum kesim- makla beraber, belli ölçüde sekiller bir yasama faali-
lerince aşağıdan yukanya doğru yaratılmış olması­ yetinin sonucu olması sebebiyle fukaha tarafından
dır.14 Bu tespit, geleneksel dönemde toplumsal düzen çoğunlukla olumsuz bir bakışla değerlendirilmiştir.20
kurallarına ilişkin, batlan belli bir tasnifin niçin ya- İbn Teymiyye (ö. 728/1328)'nin siyaseti, şer'i bir te-
pılmadığını da izah etmekdir. Fıkbın, çok büyük öl- mele kavuşturma gayreti,21 sekiller nitelikli yasamaya
çüde devletin yasama faaliyeti dışında, fukabanın dönük söz konusu tepkinin bir ifadesidir. Aynca söz
bireysel çabalan ve ictibadlan ile teşekkül ettiği bi- konusu gayret, siyaseti şeriat içinde tanımlama amacı
linmektedir. Fıkhi büküm.lerin fıkhl geçerWiği, bir ya- taşımaktadır. Siytısetlörfi hukuk, fıkhın genel teorisi-
sama faaliyeti neticesinde oluşturulmuş olmalanna nin üzerine kurulduğu şer'ilik ilkesine bir biçimde
değil, ilahi iradeye aidiyetlerinin belirlenmiş olma- bağlanmış olmakla birlikte,22 uygulamanın aynca de-
sına dayanmaktadır. 15 Bu itibarla fıkıh. oluşturulma ğerlendirilmesi gerektiği açıktır.
prosedürü dikkate alınarak şer 'i am elf hükümleri bil- Modern devlet düzenine geçiş, hukuki merkezileş­
mek biçiminde tanımlanmıştır. Bilme (ilm), ilahi ira- meyi, önceki dönemlerden olduğundan çok daha
deyi keşfetme, açığa çıkartma ey.lemidir. Fıkhın fazla güçlendirmiştir. Bu gerçeği, tersinden ifade
oluşturulmasında_ ilahi iradeye yönelik bilme eylemi etmek de tümüyle doğrudur. Yani, hukuki merkezt-
o kadar güçlü bir belirleyicidir kl, pozitif düzeyde ge- leşmede ulaşılan nihai aşama, hukukun yaratılma­
çerliliğini irade-i hümayundan alan bir kanun olarak16 sında ve uygulaiımasında devletlerin tekel balinde
Mecelle, bunu vurgulamak yerine, fıkh.ı.n, "ilm-i fıkh yetki kullanmalarım mümkün kılmıştır. Modem dev-
mesail-i şer'iyye-i ameliyyeyi bilmektir'm biçimin- let yapılanması ve hukuki merkezileşmeye dair in-
deki geleneksel tarumıyla başlamaktadır. sanlığın biriktirdiği tecrübe arasında birbirini

22 ESKiYENi KIS 2012 SAYI 24


besleyen bir ilişki bulunmaktadır. Merkezileşmenin kanunlaştırina faaliyetinin geleneksel dönemdeki
güçlenmesi, yasamanın soyut yöntemle yapılması ih- belli bir mezhep do~ ya da kişilere kendi bağlı
tiyacını beraberinde getirmiştir. Osmanlı'nın ıstahat oldukları doktrinlerin uygulanmasını emretmek:ten
faaliyetlerinin merkezinde yer alan hukuk iktibasının daha başka nitelikler taşıdığı, yapılan yasama faali-
sebepleri çok çeşitli olmakla birlikte, onlann en yetleri yeterince başarılı olmadığında açığa çıkmıştır.
önemlilerinden biri de, dedi toplu, tüm ülkede aynı Bununla birlikte, tüm bu çabalarm modem dönem
şekilde uygulanabilir genel ve soyut düzeyde kanun- müslüman toplumlarm zihninde oluşturduğu Batılı
lara duyulan ihtiyaçtır. Çok daha önce başlayan ye- hukukiara alternatifbir İslam hukuku algısı, ilerleyen
nileşme çabaları, Tanzimat'la birlikte Batı'dan, zamanda yapılan bilimsel çalışmalarla derinlik ka-
özellikle Fransa' dan hukuk iktib ası ya da Batı 'nın et- zanmış, fı.khın dogmatik yanının, modem hukuk bi-

kisinde yapılan kanuniaştırmalar biçiminde somut bir liminin yöntemleri çerçevesinde, mukayeseli bir
içerik kazanmıştır. Yeni kanuniann hazırlanmasında tarzda incelenmesine vesile olmuştur.
fıkhın esas alınmasını savunanlarla Batı hukuklann-
dan yararlanılması gerektiğini savunanlar arasındaki
hararetli tartışmalann, şer'i-örfi, hukuk dengesine IFakha !canunlaşbrma faaliyeti, mezhep
benzer bir uzlaşmayla sonuçlandığı görülmektedir. 23
doktrinleri ile modern devletin yasamadaki
Tanzimat sonrasında yapılan hukuk ilctibasları, gele-
tekel yetkisi arasmda slloş1p lcalmaştır.
neksel olarak örfi hukuk kapsamında yer alan kamu
Devletin içerik olarak mezhep
hukuku alanında yoğımlaşmıştır. Bunun tek istisnası
doktrinlerinden, hatta tek başma hanefi
mezhep dolctrininden bağımsız bir yasama
ticaret hukuku alanıdır. Ticaret hukukunun borçlar
faaliyetinde bulunamamasa, değişimi
hukukundan ayrılıp müstakil bir özel hukuk alanı ha-
gözetmesine ve her toplum kesimine aym
linde teşekkül etmesinin oldukça yeni bir gelişme ol-
şekilde uygulanabilecek genel-soyut
duğu düşünüldüğünde, 1807 tarihli Fransız Ticaret
düzenlemeler yapmasma engel olmuş,
Kanunu'nun iktibası da bir bakıma anlaşılabilir bir
tartişmaBar hiçbir zaman bitmemiştir.
yasama biçimidir. Kitab ve Sünnet'te yer alan sınırlı
sayıdaki genel düzenlemenin yanı sıra, büyük ölçüde
örfi hukuka ve uygulamaya dayanan 1256/1840 ve Modem dönemde fı.khı hukuka indirgeyen yaklaşım,
1267/1851 tarihli ceza kanunları ile 1274/1858 tarihli fıkhın çok daha geniş bir normatif yapı olduğu ger-
arazi kanunu, erken sayılabilecek bir tarihte geleneğe çeğini politik sebeplerle göz ardı etmektedir. Buna
bağlı olarak yürürlüğe konulabilmiş olmasma rağ­ tepki olarak açığa çıkan daha yeni bir yaklaşım ise,
men, aynı yöntemin kamu hukukunun diğer alanla- fıkhın, teşekkül biçimi ve amacı dikkate alındığında
rmda takip edilememesinin ve özellikle ceza hukuka indirgenemeyeceği gibi, içinden bir İslam hu-
kanunlarının günün koşullarına uygun olarak yenile- kuku çıkartmaya çalışmanın da fı.khı tahrif etmek an-
nememesinin toplumsal değişime ve hukuk algısına lamına geleceğini savunmaktadır. Her iki yaklaşımın
dayalı sebepleri bulunmaktadır. Özel hukuk alanının da bilimsel bakımdan sorunlu olduğımu ifade etmek
tarihsel olarak özünü teşkil eden medelli hukuk ala- durumundayız. Fıkhı hukuka indirgeyen yaklaşım,

nında ise, eksikliklerine rağmen, şer 'i hukuka bağlı geleneksel bir normatif yapıyı, modem hukuk kavra-
kalınmış; önce Mecelle (1293/1876), uzunca bir ara- mıyla eşitlemektedir. Zira fıkıh, modem dönemde

dan sonra da Hukuk-ı Aile Karamamesi (1333/1917) din, ahlak ve hukuk olarak tasnif edilen yapıları ken-
yürürlüğe konulmuştur. 24 Fıkhı kanuniaştırma faali- dine özgü içerik çerçevesinde kapsayan bütünleşik
yeti, mezhep doktrinleri ile modem devletin yasama- bir normlar düzeni dir. Esasen fıkıh, öncelikle, beşeri
daki tekel yetkisi arasmda sıkışıp kalmıştır. Devletin davranışları beş dilli hüküm (vucüb, nedb, ibaha, ke-

içerik olarak mezhep doktrinlerinden, hatta tek başına rahet, hurmet) kategorisine göre bir tasnif faaliyeti
hanefi mezhep doktrininden bağımsız bir yasama faa- olup, 25 tarihsel sürecin hiçbir aşamasında toplumlarm
liyetinde bulunamaması, değişimi gözetmesine ve her yalnızca hukuk ihtiyacını karşılamak için var olmuş

toplum kesimine aynı şekilde uygulanabilecek genel- değildir. Fıkhm belirtilen niteliği, geleneksel normatif
yapıların, birer cebir düzeni olan modem hukuklarm
soyut düzenlemeler yapmasına eİıgel olmuş, tartış­
malar hiçbir zaman bitmemiştir. Modem aksine, yaşamın doğal yönelimine uygun düştüğü tes-

\ SAYI 24 KI$ 2012 ESKIYENI 23


piti26 ile karşılaştınlabilir. Fı.khm aynm gözetmeksi- book Exchange, Ltd. Union, New Jersey 2001, 239; Arsa!,
Saciri Maksudi, Hukukun Umumi Esaslan (Hukukun Pozitif
zin her türlü beşeri davranışa hüküm bağlamasına
Felsefesi), Birinci Cilt, Ankara Hukuk Fakültesi Neşriyatı,
karşılık, modem hukuk düzenleri yalnızca beşeri Ankara 1937, 42; Çağı!, Orhan Müni.r, Hukuk Metodo/ojisi
ilişki teşkil eden davranışlan ve onlar arasından da Dersleri, İÜHF Yayınlan, İstanbul 1962, 78; Çeçen, Anıl,
gerekli görülenleri düzenlemektedir. Aynca fı.lah, be- "Hukuk'ta Norm ve Adalet", AUHFD, Cilt: XXXTI, Sayı:
1-4, Yıl: 1975, 79.
şen davranışlara yönelik talebe ilişkin"her bağlayıcı­
2
Kulcsar, K.alman, Modemization and Law, Akadeıniai
lık düzeyinde hükümler içerirken, hukuk, nihat Kiadö, Budapest 1992,98.
tahlilde, tümüyle bir cebir düzeni olarak açığa çık­ 3 el-Bakıllaru, el-K.adi Ebu Bekr Muhammed b. et-Tayyib, et-
maktadır. Diğer taraftan teşekkül · biçimi -ve nihai Talafb ve'l-lrşad (es-Sağir), 1-ill, Thk. Abdulbamid b. Ali
amacı modern hukuk düzenlerine göre farklılık taşı­ Ebu Zenld, Muessesetu 'r-Risale, Beynıt ı 418/1998, I, ı 71;
eş-Şirazl, Ebu İshatc İbratıim b. Ali b. Yusuf, el-Luma 'fi
makla birlikte, fıkhın, hukuk tabiriyle kastedilen ku-
Usüli'l-Fıkh, Daru'l-Kütübi'1-Ilmiyye, Beynıt 1405/1985,
rallann düzenleme alanına giren beşeri ilişki 6; a.mlf., Şerhu '1-Luma ',I-II, Thk. Abdulmecid Turlô, Da-
biçimlerinin tamamını düzenlemesi ve benzer yaptı­ ru'I-Öarbi'I-İslami, Beynıt 1408/1988, I, 158-159; el-Ga-
nın araçlanna (hükümsüzlük, tazminat, cebri icra ve zali, el-Mustasfa min Dmi'I-Usül, I, 4; e1-Kelvezaru,
Ebu '1-Hattab Ma.lıffiz b. Ahmed b. el-Hasen el-Hanbeli, et-
ceza) sahip olması, bilimsel açıdan bir İslamhukuku Temlıidfi Usüli'I-Fıkh, 1-IY, Dira.se ve Tahlôk: M. Muham-
med Ebu Arneşe ve Muhammed b. Ali b. İbratıim,
Muessesetu'r-Rayyan ve el-Mektebetu'l-Mekkiyye, Bey-
Modern dönemde fıkht hukuka indirgeyen rut/Mekke 142112000, I, 4; er-RAzi, Fahruddin Muhammed
yaklaşım, fıkhın çok daha geniş bir normatif b. Umer b. el-Huseyn, e/-Malısülfi ilmi Usüli'I-Fıkh, I-II,
Daru'1-Kütübi'l-llmiyye, Beynıt 140811988, I, 10-11; Sad-
yapı olduğu gerçeğini polit.ik sebeplerle göz ruşşeri~, Ubeydullab b. Mes'ud b. Mabmüd, et-Tavdihfi
ardı etmektedir. Buna tepki olarak açığa çıkan Halli Gavamidi't-Tenkih, I-II (et-Taftazani'nin et-Telvihi ile
daha yeni bir yaklaşım ise, fıkhın, teşekkül birlikte), Mekteb-i Sanayi' Matbaası, İstanbull310, I, 32-
33; el-BeydM, el-K.adi Nasıruddin Ebu Said Abdullah b.
biçimi ve amacı dikkate alındağmda hukuka
Umer b. Muhammed b. Ali eş-Şir3zl, Minlıôcu'I-Vusıil ila
indirgenemeyeceği gibi, içinden bir islam Ilmi'l-Usül, I-m (el-lbhôc ile birlikte), Daru'l-Kütübi'1-ll-
hukuku çıkartmaya çalışmanın da fıkht tahrif miyye, Beynıt ı416/1995, I, 38; İbnu'l-Humilın, Kemalud-
etmek aniamma geleceğini savunmaktadır. din Muhammed b. Abdilvabid, et-Talırir fi Ilmi'l-Usul
e!-Cônıi' beyne Istı/ahayi'l-Hanefiyye ve'ş-Şüfiıyye, I-m
(Ibn Emiri'1-Hacc'ın et-Talafr ve't-Talıbir'i ile birlikte), e1-
kavramının temellendirilebileceğini göstermektedir. Matbaatu'HCubra'l-Emiriyye, Bulale 1316, I, 17; İbn Nu-
ceym, Zeynuddin (Zeynulabidin) b. İbrarum b. Muhammed,
Modem dönemde İslam hukuk biliminin dogmatiğine
el-Balını 'r-Riıik Şerhu Kenzi 'd-Deküik, 1-VII {İbn Abi-
ilişkin, bir kısmı Batılı hukukların etkisinde kalmış din'in başiyesi (I-VII) ve et-Türi'nin tekmilesi (VIII-IX)
olsa bile, oldukça ileri düzeyde mukayeseli çalışma­ ile b.irlik!e}, Daru'l-Kütübi'1-Ilmiyye, Beynıt 141811997, I,
17; Ibn Abidin, Muhammed Enlln, Reddu 'l-Muhtar ale 'd-
lar yapılmıştır. İslam hukukunun genel teorisi ise, ala-
Durri'l-Muhtar, 1-V, Matbaa-i Amire, lstanbull307, I, 35.
nın hanndırdığı ciddi bilimsel zorluklar nedeniyle, 4
Bkz. Ebu'l-Huseyn el-Basri, Muhammed b. Ali b. et-Tay-
gereken ilgiyi görememiştir. Tüm insanlık için yük- yib, el-Mu'tenıedfi Usü/i'I-Fıkh, I-II, Daru'l-Kütübi'1-ll-
sek değerler barındıran fıkhın içinden köklü bir İslam miyye, Beynıt 1426/2005, I, 4; eş-Şirlizi, Şerhu '1-Luma ', I,
hukuku çıkarmak, belirttiğimiz gibi, bilimsel açıdan 161; el-Pezdevi, Ebu'l-YusrMuhammed b. Mubammed,Ki-
tiıbunfilıi Ma 'rifetu '1-Huceci 'ş-Şer 'ıyye, Neşr: M. Bemand
mümkün olmakla beraber, hukuk düşüncesinin gel-
ve E. Cbaumont, el-Ma'hedu'l-Dmi el-Fransi li'1-Asan'ş­
diği aşama ve sürekli bir değişim içinde bulunan top- Şarkıyye, Kahire 2003, 3; İbn Emiri'l-Hacc, Muhammed b.
lumsal ihtiyaçlar dikkate alındığında, bunun Muhammed e1-Halebi, et-Takrir ve't-Tahbir, I-m (e1-İsn­
evi'nin Nihôyetu s-Sü/'ü ile birlikte), el-Matbaatu'1-Kub-
yapılabilmesi için, İslam hukukunun genel teorisi ala-
ra'l-Emiriyye, Bulale 1316, I, ı9-20; İbn Nuceym, I, 16;
nında çok daha yoğun çalışmaların yapılması ve Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukukı İsliınıiyye ve Istılahatı Fık­
hukuk-değişim ilişkisini karşılayacak istikrarlı yön- hiyye Kamusu, I-VIII, Bilmen Basım ve Yayınevi, İstanbul
temlerin tespit edilmesi gerektiği vurgulanmalıdır. • 1985, I, 14.
5
eş-Şaffi, Muhammed b. İdris, er-Risiıle, Tahlôk ve Şerh: A.
Muhammed Şak:ir, Daru'1-Kütübi'l-llıniyye, Beynıt ty., 25,
dipnotlar 39, 471-476, 477; a.mlf., Mevsüatu '1-lnıiımi'ş-Şiı.fii el-Ki-
tiıbu '1-Umnı, I-XV, Tevsik ve Tabric: A. Bedruddin Has-
1 Kelsen, Hans, "The Law as a Specific Social Technique",
sUn. Daru Kuteybe, by. 1416/ı"996, Xlll, 18-19. Bu konuda
Wlıat is Justice? Justice, Law. and Politics in The Mirror of
aynca bkz. Türcan, Talip, "Şeriat", TDV lsliım Ansik/ope-
Science (Collected Essays), Second Reprinting, The Law-
disi, XXXVIII, 1stanbu12010, 573.

24 ESKIYENI KIS 2012 SAYI 24


6 Kişilerin salt içsel eylemleri aınel kavramı kapsamına ~il Alemfn, I-IV, Tertib: M. A. İbrahim, Daru'l-Kütübi'l-11-
değildir. Hemen peşisıra dışsal davranışın takip etmediği miyye, Beyrut 1414/1993, IV, 283-285; a.mlf, e.t-Turuku'/-
içsel eylei:nler fi.khm düzenleme alanına girmez. Bkz. Molla Hukmiyye fi's-Siylıseti 'ş-Şer 'ıyye, el-Muessesetu'l
Husrev, Muhammed b. Ferfunuz b. Ali, Mir'iitu'l-Usiilfi -Aıabiyye li't-Tıba'a ve'n-Neşr, Kahire 1380/1961, 15 vd.;
Şerhi Mirkati'l-Vusiil, I-IT (el-İzmiri başiyesi ile), el-Mat- el-Aıusi, Ebu'l-Fadl Şihabuddin es-Seyyid Mahmud el-
baatu'l-Amire, İstanbull309I, 55; İbn Nuceym, I, 16. Bağdadi, Ruhu'I-Malinf fi Tefsfri'l-Kur'iini'l-Azfm ve's-
7
Kulcsar, 98. Seb 'ı'l-Mesiinf, I-XXX, Daru'l-Fikr, Beyrut 1417/1997,
XXVIII, 28-29.
8 Fıkhın düzenleme alanına ilişkin geniş bilgi için bkz. Tür-
can, İslam Hukuk Biliminde Hukuk Nonnu, Ankara Okulu
19 Merkezileşme hususunda bkz. Türcan, "Hukuki Merkezi-
Yayınları, Ankara 2003, 95-114. · leşme ve Fıkıh",İsliimiyiit, Cilt 8, Sayı 1, 127-138.
9 Sözü edilen fıkhi hükümlerle sübjektif ahlak kuralları ara-
20
Bkz. İbn Kayyim el-Cevziyye, IV, 283-285; el-Aıusi,
sında düzenleme ve yaptının unsurları halkımından farklı­ XXVIII, 28-29.
Iıklar bulunduğu açıktır. 21 es-Siyiisetu 'ş-şer 'iyye tabirini muhtemelen ilk defa İbn Tey-
10 Hafızoğulları, Zeki, Ceza Nonnu NonnatifBir Yapı Olarak miyye kullanınıştır. Onun es-Siyiisetu 'ş-Şer 'iyye fi Islahi 'r-
Ceza Hukuku Düzeni, US-A Yayıncılık, Ankara 1996, 27 Riif ve 'r-Raıyye (Daru 'I-Kitabi'1-Garbi, Mısır 1969) başlıklı
(34 no'lu dipnot) (Kant, Metafisica dei costumi, ediz. bir eseri bulunmaktadır.
UTET, 1956, 406'dan naklen). 22 Bu konuda bkz. Ti.ircan, Devletin Egemenlik Unsuru ve
11
İslam hukuku bakımından kölelerin sınırlı ehliyetsizler gru- Egemenlikten Kaynaklanan Yetkileri, Ankara Okulu Yayın­
bundan sayılınası mümkün görünmektedir. Köle tarafından ları,Ankara2001, 181-184.

yapılan hukuki işlemin nafiz olınası, efendinin izin ya da 23 Krş. Bozkurt, Gülnihal, Batı Hukukunun Türkiye 'de Benim-
icazetine bağlıdır. Bkz. Abdulaziz el-Buhar!, Alaurldin b. . senmesi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1996, 51 .
Ahmed, Keşfo'l-Esriir an Usiili Fahri'l-İsliim el-Pezdevf, 24 Tanzimat sonrası kanuniaştırma faaliyetleri için bkz. Hıfzı
I-IV, Ta'lik: M. M. el-Bağdadi, Daru'l-Kitabi'l-Aıabi, Bey- Veldet, ''Kanunlaştırma Hareketleri ve Tanzimat", Tanzimat
rut 1414/1994, IV, 463 vd. I-II, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul1999, I, 165
12 Fıkhi hükümlerin düzenleme unsurları hususunda geniş vd.; Bozkurt, 48 vd.
bilgi için bkz. Türcan, İslam Hukuk Biliminde Hukuk 25 Krş. Count Leon Ostrorog, Ankara Refonnu, çev. Y. Ziya
Nonnu, 114-126. Kavakçı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
13 Bkz. Türcan, İslam Hukuk Biliminde Hukuk Normu, 126- İstanbul 1972, 25-26.
135. 26 Kulcsar, 105.
14
Orta Çağ hukuku özelinde bkz. Özsunay, Ergun, Medenf
Hukuka Giriş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayın­
ları, İstanbul 1981, 122-123; Yüksel, Mehmet, Modemile
Postmodemile ve Hukuk, Siyasal Kitabevi, Ankara 2004,
53 vd. ·
ıs Fıkhi geçerlilik tabirini, fıkhi hükümlerin amel edilebilirlik
ve şer 'f bağlayıcılık niteliği anlamında kullanıyoruz. Bunun
İslam hukuk kurallarının pozitif düzeyde geçerli olmasından
farklı bir mesele olduğuna dikkat edilmelidir. Geniş bilgi
için bkz. Türcan. İslam Hukuk Biliminde Hukuk Nonnu, 185
vd.
16 Bu husus Mecelle'nin esbab-ı mı1cibe mazbatasında ''Me-
sait-i muctehed fihada imamu'l-musliınln hazretleri her-
hangi kavl ile aınel olunmak üzere emrederse mı1cibince
aınel olunmak vacib olduğundan ... '' biçiminde ifade edil-
miştir. Bkz. Ali Haydar, Hoca Emin Efend.izade, Dureru '1-
Hukkam Şerhu Mecelleti'l-Ahkam, I-IV, Matbaa-i Tevsi-ı
Tıbaat, İstanbul1330, I, 7.
Ayrıca bkz. el-Karafi, Şihlibuddin Ebu'I-Abbas Ahmed b.
İdris, Enviiru 'l-Buriikfi Enviii'l-Furiik (el-Furiik), I-IV (İd­
riiru 'ş-Şuriik al/i Enviii 'l-Furiikve Tehzfbu '1-Furiikve '1-Ka-
viiidu 's-Seniyye fi 'i-Esr/iri '1-Fıkhiyye ile birlikte), Tashlh:
Halil el-Mansür, Daru'l-Kütübi'l-llmiyye, Beyrut
1418/1998, ıv, 113, 116; a.mlf, e/-İhkamfi Temyfzi'l-Fe-
tiivii ani'I-Ahhim ve Tasarrufiiti'l-Kiidfve '1-İmiim, Daru'l-
Beşliiri'l-İsllimiyye, Beyrut 1416/1.995, 162 vd.
17
4f~ce~le-i Ahkam-ı Adliyye, md. 1.
18 Bkz. İbn Kayyiıİı el-Cevziyye, Şemsuddin Ebu Abdiilah
Muhammed b. Ebi Bekr, İ'liimu'l-Muvakkıfn an Rabbi'/-

SAYI 24 KIS 2012 ESKiYENi 25


---··

You might also like