Download as doc, pdf, or txt
Download as doc, pdf, or txt
You are on page 1of 33

ÖNSÖZ

Türkiye’deki İngilizce sınavlarında grammar sorularında kavramanız gereken bazı


çizgiler var. Eğer bu çizgiyi yakalarsanız soruları daha rahat çözersiniz.

1
GRAMMAR

TENSES

Grammar bölümünde adet olduğu üzere zaman (tense) sorularından başlayacağız.


Yıllarca dil öğrencilerinin ilk konusudur zaman soruları. Öğrenciye bilgiler hızlı bir şekilde
yüklenir ve o bilgiler öğrencinin malı olmadan teste tabi tutulur. Sonuç istendiği gibi olmaz.
Daha düzenli bir yaklaşımla tense sorularının aslında ne kadar rahat çözülebilen sorular
olduğunu göreceğiz.
Üniversitede hocamız bize İngilizcede kaç tane tense var diye sorunca, hepimiz
rastgele cevaplar verdik. Kimimiz on tane dedi kimimiz on iki. Bize gülerek hayır bunların
hiçbiri değil, İngilizcede sadece iki tane tense vardır: present ve past; diğer bütün tensler
bunların türevleridir dedi. Nasıl olur sadece iki tane tense diyebilirsiniz. Burada yüklemlerin
(verbs) aldığı zaman ile ilgili çekim eklerine (inflectional suffixes) bakalım.

Present Past
Walk walk-ed

Gördüğünüz gibi İngilizcede bir verb sadece iki temel halde bulunabiliyor. O zaman
sizden şu soruyu duyar gibi oluyorum. İyi de verblerin üçüncü halleri var, onlar ne olacak.
Aslında verblerin üçüncü halleri participle dır. İddialı bir ifade olacak ama verblerin üçüncü
halleri sıfat olarak kullanılır. Örnek verelim:

Verb Participle
Break Broken arrow

Broken arrow bir sıfat tamlamasıdır ve broken burada sıfat olarak kullanılmıştır.
Zihnimizde bir düzenleme yaptıktan sonra, tensleri kolayca iki gruba ayırabiliriz: Present ve
Past. Şimdi bildiğimiz bütün tense türevlerini bu iki gruba ayıralım.

Present

Simple present I study


Present continous I’m studying
Present perfect I have studied
Present perfect continous I have been studying
Future (be going to) I’m going to study
Future (will) I will study
Future continuous I will be studying
Future perfect I will have studied
Future perfect continous I will have been studying
Imperatives (emir cümleleri) stop, don’t make noise
Present modals can, must, have to, may, shall, should, is able to...

2
Past

Simple past tense I studied


Past continuous I was studying
Past perfect I had studied
Past perfect comtinuous I had been studying
Future in the past I was going to study
Future in the past I would study
Past modals had to, might, was able to, used to,

Cümle eğer bir tense sorusu ise presentler kendi içinde pastlar kendi içinde uyumludur.
Bir cümlenin tense sorusu olup olmadığını nasıl tesbit edebiliriz diye sorabilirsiniz.
Sınavlarda genelde tense sorusu miktarı ve kaçıncı sorular oldukları bellidir. Diyelim ki yine
tespit etmekte zorlanıyoruz o zaman şu ölçüleri göz önünde bulunduralım. Cümlenin yan
cümlesi zaman bağlaçlarıyla ( adverbial clause of time) başlıyorsa, soru çok yüksek bir
ihtimal ile tense sorusudur. Bu bağlaçlar ise when, while, before, after, as soon as, untill, by
the time, the moment, since, whenever, once gibi zaman bildiren bağlaçlardır. Eğer zaman
bağlaçlı bir yan cümle yoksa ve cümle virgül ile ayrılan sıralı cümlelerden oluşuyorsa tense
sorusu olma ihtimali düşüktür. Sebep sonuç bildiren bağlaçlarla oluşan cümlelerde tense
uyumu ikinci sırada gelir, asıl olan anlamın doğru yakalanmasıdır. Bu tür bağlaçlara altough,
because, so, so that, due to, in case, whereas gibi bağlaçları örnek verebiliriz.

Tense uyumu bir olayı anlatırken ikinci bir olayı nasıl konumlandıracağımızı belirler.
İkinci olay ana olaydan önce mi olmuş aynı anda mı yoksa sona mı meydana gelmiştir, bunu
gösterir; dolayısı ile biz gerçek tense uyumunun cümlenin aynı tense ile başlayıp aynı tense
bitmesidir diyebiliriz. Madem konumuz Türkiye’deki sınavlar, sınavlarda cümlenin iki
tarafında da aynı tense varsa daha dikkatli olmak gerekir bilhassa iki taraf ta simple past
tensden oluşuyorsa doğru cevabın bu olması ihtimali çok yüksektir. Şimdi önümüze çokça
çıkan tense uyumlarına bir göz atalım.

1 Yan cümle Ana cümle


bağlaç+simple present present simple future
When she finishes her job, she will leave the office

Burada bağlaç yan cümlede kalmak şartıyla sıralama değişebilir, öğrencilerin bu


duruma şaşırmaması gerekir.

She will leave the office when she finishes her job

Diğer dikkat edilmesi gereken ve öğrencilerin hata yaptıkları durum ise, future ancak
ana cümlede olur, başında bağlaç bulunan yan cümlede asla future bulunmaz. When she will
leave cümlesi herhangi bir sınavda karşımıza çıkmaz. Bu yapının türevlerine bir göz atalım

a Yan cümle Ana cümle


bağlaç+simple present imperatives
When she finishes her job, go and pick her up

Ana cümlede future yerine emir cümlesi kullanılabilir, emir cümleleri future anlamı
içerirler

3
b yan cümle Ana cümle
bağlaç+present perfect future
When she has finished her job, she will leave the office

Burada bir kafa karışıklığı yaşanabilir. Ne de olsa present perfect tensin geçmişle bir
bağlantısı vardır, böyle bir cümlede ne işi var diye sorabilirsiniz. Burada ki present perfect
tensin kullanılışı bir zorunluluktan doğmuştur ve geçmişle ilgisi yoktur. Present perfectli
cümle o işin daha önce yapılacağını sonra ikinci işe geçilebileceğine işaret eder. Bu durumda
bayan önce işini bitirecek sonra işten ayrılacaktır.

2 yan cümle ana cümle


Bağlaç+past continuous simple past
While she was working , a friend called her

İki olay bir arada olması durumunu açıklayan yapıdır. Bir tanesi sürerken diğer olay
meydana gelmiştir. Bayan çalışma sürecinin ortasındayken, arkadaşı aramıştır. Ana cümlenin
ve yan cümlenin yeri değişebilir.

A friend called her while she was working

While bağlacı iken anlamını verir, aynı anlama gelen as, just as bağlaçlarıyla yer
değiştirebilirler. Bu yapının türevlerine bakalım

a yan cümle ana cümle


bağlaç+simple past past continuous
when a friend called her, she was working

When bağlacı olan cümle simple past alır, when cümlesinin past continuous aldığı
durumlarda olur fakat bu cümle hiçbir zaman Türk sınav sisteminde yer almamıştır.

b yan cümle ana cümle


bağlaç+past continuous past continous
While she was working, she was listening to music

Bu cümle yapısında iki olayında aynı anda olduğu ve birlikte sürdüğü anlaşılıyor,
diğer yandan bu cümle yapısı bir sınav konusu olmamıştır.

3 yan cümle ana cümle


Bağlaç+simple past past perfect
Before she left the Office, she had finished her job,
Burada bir olay sıralaması görüyoruz, önce işini bitirdi sonra ofisten ayrıldı. Bu
sıralamayı sağlayan şey past perfectir. Past perfect en gerideki olayı anlatır. Herhangi bir olayı
sadece simple past ile anlatıyorsanız olayın sıralaması anlattığınız gibidir.

He saw a friend, they talked, they went to a coffe


1 2 3 olay sıralaması bu şekildedir. Fakat biz
cümleyi şöyle değiştirirsek

He saw a friend. Before they talked, they had gone to a coffe

4
1 3 2 olay sıralamasını past perfect hemen
değiştirmektedir.

Bu yapının türevlerine bakalım

a yan cümle ana cümle


Bağlaç+past perfect simple past
As soon as she had finished her job, she left the office

b yan cümle ana cümle


Bağlaç+past perfect simple past
When she finished her job, everybody had left the office

c yan cümle ana cümle


by the time +simple past past perfect
by the time she finished her job, everybody had already left the office

by the time kalıbını ayrı bir sınıf olarak anlatmamızın sebebi bu kalıbın tek başına soru
olarak gelmesidir. By the time kalıbı sadece by olarak da kullanılabilir, bu durumda by+öbek
şeklinde kullanılır. By june, midnight, 5 o’clock gibi zaman bildiren ifadeler kullanılır. Diğer
bir husus ta daha önce söylediğimiz gibi ana cümle ile yan cümlenin sıralamasının
değişebileceğidir, bu sizi şaşırtmamalı.

4 Başlı başına bir soru tipi olduğu için burada belirtmememiz gereken bir uyum
da present perfect ile ilgilidir.

yan cümle ana cümle


since +simple past present perfect
since she started a new job she has not had a holiday

Dikkat edilmesi gereken husus bir present ve past uyumunun yan yana gelmez. Bu
yapıyı sadece since bağlacı ile sağlayabiliriz. Aslında since’den sonra sadece öbek te
kullanabiliriz.

She has not had a holiday since 2015

5 yan cümle ana cümle


By the time + simple present, future perfect
By the time she finishes her job, everybody will have left the office

Özel bir durum olarak bu yapıyı ele almamızın nedeni, doğrudan doğruya bir soru
oluşudur. Gelecekte iki olaydan birinin daha önce tamamlanacağını gösteren bir yapıdır bu. O
işini bitirdiğinde herkesin ofisi terk etmiş olacağını anlatır.

Future konusuna değinmişken bir tense uyumu olarak ele alamayacağımız ama bir
sınav soru tipi olduğu için bahsetmemiz gereken bir kalıp ta future continuous ile ilgilidir.

This time next year I wil be having a holiday.

5
Anahtar this time kalıbıdır. Sonuna istediğimiz zaman öbeği yerleştirerek değişik
durumlar elde edebiliriz. This time next week, next summer, next june gibi. Burada gelecekte
bir işin sürüyor olacağı durumu ortaya çıkmaktadır.

Bu noktada present perfect tense’e bir parantez açmak gerekli. Kendine has bir tense
dir ve tek başına sorulabilir. Yakın geçmiş anlamında Türkçe’ye çevrilmektedir bu tanım çok
sağlıklı olmasa da kabul görür. Geçmişte yaptığımız bir işin sonucunu şimdi görüyorsak,
present perfect kullanılır.

I washed the car


I have washed the car: cümleleri Türkçeye çevrilirken arabayı yıkadım deriz ve bizim için bir
anlam farkı yoktur, fakat bir yabancı için bu ikisi farklı şeyler ifade
etmektedir.
I washed the car: arabayı bir zaman önce yıkadım ama belki şimdi kirlenmiştir.
I have washed the car: arabayı yeni yıkadım ve hala temiz.

Present perfect tensin zaman zarfları


Just: yeni
Yet: henüz. Olumsuz ve soru cümlelerinin sonunda
Already: zaten henüz çoktan
Ever: hiç, hayatında o ana kadar
Never: asla
Lately, recently: son zamanlarda
So far, until now, up till now: şu ana kadar
For: şu kadar süredir
Since: şu zamandan beri.
Bir işi hayatınızda ne kadar sıklıkla yaptığınıza dair zaman zarfları: once, twice, several times,
all my life, five times gibi.

Present perfect tensi gerektiren birkaç cümle yapısını inceleyelim

Superlative+present perfect
This is the best film I have ever seen: bu gördüğüm en güzel film

Time+present perfect tense


This is the second time I have drunk boza

It is a period of time+since+simple past


It has been a period of time+since+simple past

It is five years since I went to Foça


It has been five years since I went to Foça

6
Present perfect tense ile present perfect continuous arasında Türkçeye çevirirken pek
bir anlam farkı yok gibi gözükür fakat Present perfect te miktar, present perfect continuous da
ise zaman önemlidir
I have written five pages: miktar
I have been writing for two hours: süre

Past continuos ile past perfect tense simple past tens’in varyasyonlarıdır ve sadece ona
yardım etmek için vardırlar dolayısıyla seçeneklerin içerisinde past perfect tense ve past
continuous tense varsa o seçenek doğru değildir.

7
MODALS

Modals konusunu anlatmak çok kolay değildir çünkü Türkçede tam karşılığı yoktur.
Dilek şart kiplerine benzediğini söyleyebiliriz, meli malı gibi. Modalsların her birinin kendine
özgü anlamı vardır ama buna pek takılmamak gerekir çünkü geçtiği yere göre anlamları tekrar
yorumlanabilir. Kesin ve net ifadelerle bu anlama gelir demek çok kolay değildir. Öncelikle
modalsların temel özelliklerine bakalım.

1-Modalslar zaman olarak present ve future anlamı verirler. I could/may/might come cümlesi
eğer bir zaman bağlacıyla kullanılmamış ise söylendiği bağlama göre present ya da future
anlamı içerir
2-Modalslar çekime uğramaz. Örneğin must musted, musting biçimine girmez. Bu durumda
past ifadeler için must have done, present continous ifadeler için must be doing kalıpları
ortaya çıkar. Modalsların çekime uğramadığını söylemiştik bu kuralar uymayan birkaç modals
kalıbı vardır.

-Have to zorunluluk bildirir ve çekime uğrar. Örneğin had to (past tense), have had to (present
perfect tense), will have to (future), is having to (present continous)
-be able to da çekime uğrar is able to, was able to, has been able to, had been able to
-be to (ilginç bir kalıptır, must, will, be supposed to anlamlarını içerir) çekime uğrar. I’m to
meet the customers cümlesinde üç anlam da görebilirsiniz. Yapmalısınız, yapacaksınız, sizden
beklenilmektedir
-be supposed to çekime uğrar. Yapmanız beklenilen, sizden umulan şeyi anlatır. Be çekime
uğradıkça tense değişir.

3-Modalslardan sonra gelen yüklem çekime uğramaz verb0 (yalın hali) kullanılır. I must
going/gone/went olmaz sadece I must go demek durumundayız.

Modalsları bir başka açıdan past ve present olarak inceleyebiliriz.

Present Past

can could
may might
have to had to
will would
be able to was/were able to
be supposed to was/were supposed to
be used to was/were used to
be to was/were to
_____ used to-would

shall ____
should-ought to ____
had better ____
have got to ____

8
Burada her ne kadar can/could, may/might, will/would arasında past ve present ilişkisi
olduğunu söylesek de bu her zaman doğru değildir. Could ancak yetenek bildiriyorsa can’in
geçmişidir.
-I can play the piano I could play the piano when I was five years old.

Aynı şey may/might, arasında çok daha belirsizdir, hatta might’ı future anlamında bile
kullanabilirsiniz. Will/would arasında bu ilişki daha belirgindir, fakat would istek (request)
olarak kullandığında asla past bir ifade olamaz. Would you bring me that book? Kibar bir
istek anlamındadır.

Should ve ought to aynı anlamdadır ve öğüt (advice) verirken kullanılır. Shall aslında
will anlamında kullanılabilir fakat sadece I/We öznesiyle, anlamı daralıp teklif/öneri
(offer/suggestion) anlamında kullanılır olmuştur.
Shall we go to the cinema?, shall I help you? gibi.

Had beter yapsan iyi olur anlamındadır. Should’dan daha güçlü must’dan daha zayıftır.
You had beter see your doctor.

Used to geçmişte sahip olduğumuz ama artık bıraktığımız alışkanlıklar için kullanılır.
I used to run 5 kilometres every morning but now I don’t. Burada would’un used to gibi
kullanılabileceğini söylemeliyiz. He used to walk here ifadesini he would walk here olarak da
kullanabiliriz. Sınavlarda pek karşılaşmamıza rağmen used to ile would arasında bir fark
vardır. Uset to stative verb dediğimiz durağan filler ile kullanılırken örneğin be, become gibi
would ise diğer hareketli fiillerle kullanılması tercih edilir. Play, tell ve bunun gibilerle.

Modalsları offer ve request temelinde inceleyelim. Burada söz konusu modals I öznesi
ile mi kullanılır yoksa We ile mi.

Offer (teklif)
May I help you
Could I help you?
Can I hep you?
Shall I help you?

Bu kullanımda siz bir yardımda bulunmak için karşıya teklife bulunuyorsunuz, bu


yüzden özne I.

Request (istek)
Would you help me?
Could you help me?
Will you help me?
Can you help me?

Would you mind helping me?


Would you mind if I helped you?
Do you mind helping me?
Do you mind if I help you?

9
Bu kullanımda karşıdan yardım istemektesiniz. Dikkat ederseniz may ve shall you
öznesi ile kullanılmamaktadır. Diğer bur hususta would you mind helping me derseniz bana
yardım eder misiniz bu sizi rahatsız eder mi anlamı ortaya çıkar, would you mind if I helped
you size yadımcı olsaydım rahatsız eder miyim anlamında kibar bir request yapmış olursunuz.
Aynı şey do you mind kalıbı içinde geçerlidir. Would you mind if I helped ifadesindeki fiilin
yani helped past tense olarak kullanılsa da anlam present’dır.

MUST, HAVE TO; HAVE GOT TO

Bu üç yapıda zorunluluk bildirir. Anlam olarak birbirlerinden pek bir fark yoktur fakat
şöyle küçük bir nüans farkından bahsedilebilir. Must sizin kendinizi zorunlu hissettiğiniz have
to ve have got to ise dışarıdan size dayatılan zorluklar için kullanılması tercih edilir, yine de
birbirlerinin yerine rahatlıkla kullanılabilir.

I must study I have to go to school at 8:30

Diğer bir fark ta must çekime uğramaz, have got to ise sadece present da kullanılır bu
durumda have got to/has got to gibi iki biçimi bulunur. Günlük hayatta I got a go şeklinde
duyduğumuz cümleler bu ifadenin kısaltılmasıdır. Have to ise en yetenekli olanıdır. Her tense
göre çekimi vardır. Örneğin present tenste soru olarak kullanalım. Do you have to go?

MUSTN’T, DON’T HAVE TO,/DOESN’T HAVE TO,


HAVEN’T GOT TO/HASN’T GOT TO

Must ve have to olumlu kullanıldıklarında anlam olarak aralarında bir fark yoktur ve
birbirlerinin yerine kullanılır. Diğer yandan olumsuz biçimlerinde aralarında derin bir anlam
farkı oluşur.

You mustn’t park here cümlesi buraya park etmenin yasak olduğunu bize bildirir.
Anlam o kadar güçlenmişdir ki prohibition (yasak) anlamı kazanmıştır.

You don’t have to finish it ifadesi bitirmene gerek yok demektir. Have to da durum
daha farklıdır. Don’t have to dediğinizde anlam zayıflar ve lack of neccesity (gereksizlik)
derecesine iner. You don’ need to ya da needn’t anlamına geriler, aynı durum haven’t got to
içinde geçerlidir.

BE SUPPOSED TO, BE TO

Be supposed to sizden beklenen umulan davranışlar için kullanılır.

I’m supposed to be there at 5 o’clock. Past tense için kullandığınızda ise


gerçekleşmeyen bir durum söz konusudur.

I was supposed to be here at 5 o’clock. Orada olmam beklenirdi fakat ben


bulunmadım.

Be to daha fazla anlamı içine alır: bunlar be supposed to, must ve will ifadeleridir.

10
He is to be here at 5 o’clock ifadesinde onun saat 5 te burada olması plan dâhilinde
beklenilen yapması gereken ve yapacağı şeyi anlatır.

He was to be here at 5 o’clock aynı şeyler geçmiş için geçerlidir; olay geçmişle
ilgilidir, kendisinden beklenmektedir fakat olay gerçekleşmemiştir.

PERFECT MODALS

Perfect modals kavramı bir zorunluluktan doğmuştur. Modalsların büyük bölümü


çekime uğramazlar bu durumda geçmişe yönelik bir anlam çıkarmak isterseniz aynı kalıbı
kullanamazsınız. Örneğin should öğüt için kullanılır.

You should go to a doctor.

Karşıya verdiğiniz öğütün tensi present veya future dır. Siz doktora gitmeliydin demek
isterseniz durum değişir. Should modalsı shoulded olarak çekime uğramaz ya da should went
diyemezsiniz bu durumda perfect modal devreye girer should have gone diye bir yapı
karşımıza çıkar. Anlam tamamen past dır, present perfectle ilgisi yoktur.

You should have gone to a doctor

Burada gerçekleşmeyen bir durum söz konusudur. Doktora gitmeliydin denilmektedir.


Şimdi diğer perfect modalslara bakalım. Perfect continous olarak kullanımları da vardır.
Verdiğiniz öğüte sürerlilik katarsınız. You sould have been working: çalışıyor olamalıydın.

She should have gone to a doctor Doktora gitmeliydi. Advice

She ought to have gone to a doctor Doktora gitmeliydi. Advice

She must have gone to a doctor Büyük olasılıkla doktora gitmiştir. Burada
must zorunluluk anlamında değildir,
yepyeni bir anlam kazanmıştır.
Conclusion: sonuç çıkarma anlamındadır.

She can’t/couldn’t have gone to a doctor. Doktora gitmiş olamaz. Negative


conclusion. Olumsuz sonuç çıkarma.

She may/might have gone to a doctor Doktora gitmiş olabilir. Probability.

She could have gone to a doctor Doktora gidebilirdi ama gitmedi.


Unfulfilled event: gerçekleşmemiş olay.
Bu kalıp bazen gerçekleşme olasılığı olan
olaylar içinde kullanılır. Bekli de gitmiştir.

She needn’t have gone to a doctor Doktora gitmesine gerek yokmuş, bu


gerçeğin farkına gittikten sonra varıyor.

Birkaç hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Mustn’t have verb3 pek kullanılmaz,
mustn’t have gone pek kullanılan bir kalıp değildir, en azından Türk sınav sisteminde yoktur.

11
Bu konuyu daha sonra ayrıntılı olarak ele alacağız. Can have verb3 de kalıp olarak yoktur, can
have gone ı hiçbir yerde göremezsiniz.

CONTINUOUS FORMS IN MODALS

Modalsla vermek istediğiniz ifade eğer süreklilik içeriyorsa ve present ise


modals+be+verb ing kalıbı kullanılır. İfade past ise modals+have+been+verb ing olarak
kullanılır.

He should/ought to be studying in his room Odasında çalışıyor olmalı (advice)

He should/ought to have been studying in his room Odasında çalışıyor olmalıydı .


(advice)

He must be studying in his room Şu anda büyük olasılıkla odasında


çalışıyordur. (present conclusion)

He must have been studying in his room O anda (söz konusu zamanda)
büyük olasılıkla odasında
çalışıyordu. (past conclusion)

He can’t/couldn’t be studying in his room Şu anda büyük olasılıkla odasında


ders çalışmıyordur (present
negative conclusion)

He can’t/couldn’t have been studying in his room O anda (söz konusu zamanda)
büyük olasılıkla odasında
çalışmıyordu. (past negative
conlusion)

He may/might be studying in his room Şu anda odasında ders çalışıyor


olabilir. (present probability)

He may/might have been studying in his room O anda (söz konusu zamanda)
odasında ders çalışıyor olabilirdi.
(past probality)

İfadelerin tam Türkçe karşılıklarını bulmak çok da kolay değil onun için İngilizce
ifadeler işinize yarayabilir. Modalsların anlamı bulunduğu yerde daha belirgin hale gelir.
Tense olarak sadece present değil future anlamı da içerdiklerinden bazı continuous modalslar
future anlamı da taşıyabilirler. Örneğin:

Where is she tomorrow? She may be studying in the library

Buradaki soru future bir anlam kastediyor dolayısıyla da yanıt da future anlamı taşıyor.
Yarın onun kütüphanede ders çalışıyor olabileceğini aktarıyor.

12
DEGREE OF CERTAINITY

Modalsların anlamlarının kullanıldığı yere göre yorumlamasının doğru olacağını ve


kesin bir tavırla yaklaşmanın doğru olmayacağını söylemiştik. Bu bölümde bildiğimiz klasik
anlamlarının dışında kullanıldıklarını da göreceğiz. Herhangi bir konuda hüküm verirken ne
kadar emin olduğumuzu gösteren bir bölüm burası dolayısıyla da yüzdelik ifadeler
kullanacağız. Present ve past ifadeleri aynı anda vereceğiz.

Present

He is at home now
Bu hüküm cümlesi kesindir, %100 doğruluğa sahiptir

He must be at home now


Çok güçlü bir sonuç çıkarma cümlesidir. % 90 doğruluk payı vardır. Bana göre o şu anda evde
olmalı. (conclusion, deduction)

He can’t be at home now


Öğrencilerimizin kavramakta en çok zorlandıkları durumla karşı karşıyayız. Bu kullanımda
must ın zıttı can’t dir, mustn’t değil. O evde olmalı cümlesinin (He must be at home now) zıttı
He mustn’t be at home now değildir, çünkü musn’t yasaklama (prohibition) anlamında
kullanılır, burada kullanılamaz, onun yerine can’t kullanılır. He must be at home now
cümlesinin karşıtı: he can’t be at home now biçimindedir % 90 olumsuz sonuç çıkarıyorsunuz
ve onun şu anda evde olamayacağını belirtiyorsunuz. (negative conclusion, deduction)

Past
He was at home yesterday
Bu hüküm cümlesi kesindir, geçmişle ilgilidir. %100 doğruluğa sahiptir

He must have been at home yesterday


Geçmişle ilgili çok güçlü sonuç çıkarma cümlesidir. % 90 doğruluk payı vardır. Bana göre
büyük olasılıkla o dün evdeydi. (conclusion, deduction)

He can’t have been at home yesterday.


Geçmişle ilgili çok güçlü sonuç çıkarma cümlesidir. % 90 olumsuz sonuç çıkarıyorsunuz ve
onun evde olamayacağını belirtiyorsunuz. (negative conclusion, deduction)

Burada öğrencilere bir uyarıda bulunmak istiyorum. Mustn’t have done diye bir ifade yoktur
diyebiliriz. Çok nadir olarak eğer can’t have v3 yoksa onun yerine daha zayıf bir anlam ifade
ederek kullanılabilir.

Preferences

Would rather-would sooner-had better

Bir şeyi tercih ettiğinizi gösterir. I would rather go now

13
Geçmişte bir şeyi tercih ettiğinizi fakat gerçekleşmediğini anlatmak için: I would rather have
stayed there

Olumsuz ifadede: I would rather not come


Birinin bir şey yapmasını istediğimizde simple past kullanırız ama anlam past değildir:
I would rather you cooked the meal
I would rahter you did not cook the meal

Geçmişle ilgiliyse
I would rather you had cooked the meal yesterday
I would rahter you had not cooked the meal yesterday

İki şey arasında tercih söz konusu ise


I would rather go out than watch tv

Would prefer-prefer

I prefer going out to watching tv


I would prefer to go out than watch(watching) tv

Like better than

I like going out better than watching tv

Used to-would

Geçmişteki alışkanlıklar için kullanılır. Would daha ziyade action verb dediğimiz play watch
gibi fiilerle used to ise stative verb dediğimiz be, know, understand gibi fiillerle kullanılır

I used to smoke cümlesi but now ile devam eder. Geçmişteki alışkanlığın artık sürmediğini
anlarız.

I used to smoke but now I don’t

14
PASSIVE VOICE

Türkçesi edilgen çatılar diye adlandırılır. İşi yapan değil de işin kendisi önemli ise
passive voice tercih edilir. Diğer bir ifade ile cümlenin nesnesini alıp özne haline getirirsiniz.

The man paints the wall (active). The wall is painted (passive)

Önemli nokta passivin temel yapısını kavramaktır böylece hangi kalıba girerse girsin
hemen yakalarız.
Passivi be+v3 olarak formülleştirebiliriz. Demek ki yüklem her durumda 3. halinde
bulunacak. Peki bu durumda zamanı ne sağlayacak? to be yüklemi çekime uğradıkça tensler
zamanlar oluşur. Be nin aldığı çekimler dışında bütün passivlerde temel yapı aynıdır.

To be

Am Is Are

Was Were

Been

Bu yapıyı kavramak çok önemlidir ve bu yapının başına sözde özne ve sonuna


yüklemin üçüncü halini ekleyerek passive elde edebiliriz. Şimdi tenslere göre çekimine
bakalım.

Simple tenses

The job is done


The job was done
The job has been done
The job had been done
The job will be done
The job will have been done
The job is going to be done
The job was going to be done

Continous tenses

The job is being done


The job was being done

Modals

The job can\could\may\might\must\has to\should\ougth to\ would\be done


The Job can\could\may\might\must \should\ougth to have been done

15
Tips

-İşin kim tarafından yapıldığını belirtmek isterseniz cümlenin sonuna by


ekleyebilirsiniz

America was discovered by Colomb

-Bazı cümleler aktive haldeyken iki tane nesne alabilirler. Bu durumda iki ayrı passive
çıkabilir. (give, buy, send)

I gave her a book


She was given a book
A book was given to her

-Yüklemlerin üçüncü hali bazen sıfat olarak kullanılır. Kitaplar bunu stative verbs
olarak adlandırıyorlar.

He was surprised
She is frightened
He is tired
They were annoyed

Bu yapıdaki yüklemler ing ile biterse cümle farklı bir anlam alır

The job is tiring


The story is frightening
The match is diappointing
The result is surprising

İlk cümlelerde olaydan etkilenen durumundasınız, ikinci cümlelerde olay etkin halde.

-let ve made in passiveleri farklıdır

They made him work he was made to work


They let him go out he was let go out

Gerund and infinitive

Yüklemden isim oluştururken ing ya da to ile devam edersiniz ve gerund ve infinitive


oluşturursunuz.

I want to study
I like studying

Bunların passive farklı olur.

Nobody likes being insulted: kimse aşağılanmak istemez


I want the work to be finished today: işin bu gün bitirilmesini istiyorum

16
He claims to have been robbed: soyulduğunu iddia ediyor

It is said that

They say he is a rich man


It is said that he is a rich man
He is said to be a rich man
Bu cümlelerde iki yüklem de aynı zamandadır. İnsanlar onun zengin olduğunu söylüyorlar.

They say that he was a rich man


It is said that he was a rich man
He is said to have been a rich man
İki yüklemin zamanı farklı. İnsanlar bugün konuşuyorlar ve onun önceden zengin olduğunu
söylüyorlar.

They said he was a rich man


It was said that he was a rich man
He was said to be a rich man

They said he had been a rich man


It was said that he had been a rich man
He was said to have been a rich man

Be to:Beklenilen anlamındadır.

He is to be awarded for the film:

Reduced clauses

The man who is accused of bribery was released


The man accused of bribery was released

CAUSATIVES

Türkçesi ettirgen çatılar demektir, bir şeyi yaptırmak ya da birine bir şeyler yaptırmak
anlamındadır. Kalıpları şöyledir

Have something done: bir şey yaptırtmak


Get something done

Have somebody do something: birine bir şey yaptırmak


Get somebody to do something

I had my eyes tested


I will get my eyes tested

I have had an optician test my eyes

17
I am going to get an optician to test my eyes

18
IF and WISH CLAUSES

Temel tiplere bakalım ve kod adlarıyla öğrenelim

Type 1 kod adı: present real

If you go to the film, you will like it


Simple present +future

Simple present kısmında modalslar, future kısmında modalslar ve imperative emir cümleleri
de kullanılabilir

Kod adı present real yani bu olayın gerçekleşme ihtimali vardır, olay günümüzde present’te
geçmektedir.

Type 2 kod adı: present unreal

If you went to the film, you would like it


Simple past+would

Simple past yerine past modalslar ve would yerine de past modals kullanılabilir.

Kod adından yola çıkarsak olay günümüzde meydana gelmektedir yani cümlede geçen past
tensin başka bir işlevi vardır, bütün olayın bir varsayıma dayandığı, hayali bir cümle olduğu
gerçeğin tam tersi olduğunu kavrarız.

Type 3 kod adı: past unreal

If you had gone to the film, you would have liked it


Past perfect+would have done

Would have yerine bütün perfect modalslar kullanılabilir.

Past unreal yani olay geçmiştedir ve beklentilerin tersinde gerçekleşmiştir, biz de varsayıma
dayalı geçmişle ilgili hayali bir cümle kurmaktayız ama gerçek tam tersidir.

Mixed Types

1 If you hadn’t written that note, she wouldn’t be unhappy now


Past perfect+would, could +now, at present

Sebep geçmişte ve sonuç günümüzdedir. Anahtar kelime now ikinci kısımda kullanılan ve
şimdiki zamanı anlatan bir zaman zarfıdır.

2 If you were not so clumsy, we would have finished the Project

19
Simple past+would have done ve diğer perfect modalslar
Sebep günümüzde ama sonuç geçmişte gerçekleşmiştir.

Inversions devrik cümle yapısı!!!

Type 1: Should you go to the film, you will like it

Type 2: (were you to go), Did you go to the film, you would like it

Type 3: Had you gone to the film, you would have liked it

WISH (If only)

Bütün wish cümleleri unrealdir, çünkü keşke gerçeğin tersini ifade eder. Tensler gerçek
durumun tam tersini aktarmak için gerçek zamandan bir geri tense çekilir.

Present: I wish I were rich


Past: I wish I had gone to the film. I wish I could have gone to the party
Future: I wish you would go to the party
Annoyed: I wish you would stop that loud music (kızgınlık hali)

Other conditionals

Provided\providing that\so long as\as long as: dığı sürece

Unless: madıkça

Even if: hatta olsa bile

Whether or not: olsa da olmasa da

Suppose\supposing that\on the condition that\what if: şartıyla

In case: durumunda. Yüklem ile devam eder.

In case of: isim ile devam eder. In case of a fire, call 112

Otherwise\or else: aksi takdirde

But for: olmaksızın. But for your help, we could not have succeeded

As if\as though: mış gibi


He behaves as if he is a teacher: o bir öğretmen ve öğretmen gibi davranır
He behaves as if he was a teacher: o bir öğretmen değil ama öğretmen gibi davranır

It is time: It is time to go It is time you went


Would rather: I would rather go home I would rather you went

20
RELATIVE CLAUSE

Diğer bir adı sıfat cümleleridir, bu durumda relative clause lar ancak bir ismi
niteleyebilir diyebiliriz. İngilizcenin cümle yapısı relative clause lar için uygundur, çünkü
cümle isimle bittiği için relative pronoun kullanarak cümleyi istediğimiz kadar uzatabiliriz.

I know the man who is a teacher.

Türkçede koşan adam sıfat tamlaması İngilizcede bir sıfat cümlesi haline gelir.

The man who is running

Relative clause ların başında mutlaka relative pronoun olması gereklidir ve bunlar:

Who insanlar içindir, preposizyon ile kullanılmaz. Omit edilebilir

Which nesneler ve canlılar içindir, preposizyon ile de kullanılır. Omit edilebilir

Whom insanlar içindir, nesne pozisyonundadır, preposizyon ile de kullanılır. Omit


edilebilir

That hem insanlar, hem canlılar, hem de nesneler ile kullanılır fakat virgül ile
kullanılmaz, prepozisyon ile kullanılmaz. Omit edilebilir

Where yer tanımlamak için kullanılır, preposizyon ile kullanılmaz. Omit edilemez

When zaman tanımlamak için kullanılır, preposizyon ile kullanılmaz. Omit edilemez

Why sebeb tanımlamak için kullanılır, genelde the reason ismini niteler,
preposizyon ile kullanılmaz.

Whose aitlik bildirir, preposizyon ile de kullanılır, boşluğun her iki tarafı da isim
olmalı,

Relative clause ın mantığı iki bağımsız cümleyi tek bir cümle haline getirmektir.
Bunun için ortak bir isim, nesne bulunur ve birisi atılır ki bu ikinci cümledeki olur, yerine
relative pronoun kullanılarak cümleler birleştirilir. Relative pronoun neyi niteliyorsa onun
önüne getirilir.

I know the man. He is a teacher.


I know the man who is a teacher.

The people are African. They live in the shanty house.


The people who live in the shanty house are African

I know the people. They live in the shanty house


I know the people who live in the shanty house

The people are African. I meet them in the shanty house


The people who (whom) I meet in the shanty house are African.

21
Nesneyi niteleyen relative clause

Relative clause lar ikinci cümledeki bazen nesne posizyonundaki bazen de özne
posizyonundaki ismi niteler. Nesne pozisyonundaki ismi niteler ise insanlar için whom tercih
edilir ya da relative pronoun atılabilir buna omitting the relative pronoun diyoruz

This is the man. I met him in the club.

This is the man who I met in the club.

This is the man that I met in the club.

This is the man whom I met in the club.

This is the man I met in the club.

Defining, non-defining relative clause

Nitelenen nesne çok belirgin ise relative clause bize çok gerekli bilgi vermez (extra
information), konuşan ve dinleyen kişi zaten neden bahsedildiğini bildiği için relative clause
gereksizdir ve cümle iki virgül içine alınır.

Tarkan, who is a famous pop star in Turkey, is well-known in the world. (non-defining
relative clause)

Ortadaki cümleyi çıkardığımızda da kimden bahsedildiğini biliriz Virgülden sonra that


kullanılmaz

The singer who is a famous pop star in Turkey is well-known in the world.( Defining)

Ortadaki cümle bize gereklidir yoksa kimden bahsedildiğini bilmeyiz.

Relative clause with prepositions

The holiday village is very nice. We are going to stay at it

The holiday village that we are going to stay at is very nice


The holiday village which we are going to stay at is very nice
The holiday village we are going to stay at is very nice
The holiday village at which we are going to stay is very nice.
The holiday village where we are going to stay is very nice.

Burada ikinci cümledeki it yerine which kullanılmış ve yanındaki preposizyonu olan at da


which den ayrılmamış ve cümlenin ortasına taşınmıştır. Prepozisyonu eğer pronoun ile birlikte
taşırsak artık hiçbir işlem yapılmaz.

The holiday village where we are going to stay is very nice

22
Dikkatinizi çekmişse where pronoun’u kullanıldığı anda ikinci cümledeki at prepozisyonunu
kalkmıştır. Where içinde kendi preposizyonunu taşıdığı için başka preposizyon koymaya gerek
yoktur.

Where açılacak olursa: at which, in which, on which…. anlamlarına gelir. Eğer where
kullanmıyorsanız bunlardan birini tercih etmelisiniz.

Eğer boşluğa which mi yoksa where mi gelecek diye tereddüt ediyorsanız bunun sağlaması
vardır. İkinci cümlede there kullanabiliyorsanız where, it ya da them kullanıyorsanız which
kullanmalısınız.

The museum is very big. We visited it last year


The museum which we visited last year is very big
The museum we visited last year is very big (omitting)

The museum is very big. We saw a mummy of a pharaoh there.


The museum where we saw a mummy of a pharaoh is very big.

Bu durumda preposizyonu kendinden olan diğer relative clause ları da gözden geçirelim.
When zaman niteler fakat yerine in which, on which, at which … kullanılabilir. When ikinci
cümledeki then yerine geçer.

I saw him last year. He just returned from the abroad then
I saw him last year when he just returned from the abroad
I saw him last year in which he just returned from the abroad

Why ise for which ile yer değiştirebilir. Why genel olarak reason ismini niteler.

The reason why she did not come to the party is related to her health
The reason for which she did not come to the party is related to her health

Whose ise of whom le yer değiştirebilir. Whose kullanmak için iki tarafın da isim olması
gerektiğine dikkat ediniz.

I met a man. His flat is in our block.


I met a man whose flat is in our block.
I met a man the flat of whom is in our block.

With quantifiers

I bought a lot of socks. Most of them have deficit


I bought a lot of socks most of which have deficit

We know the students. Some of them are from Manisa


We know the students some of whom are from Manisa

23
With superlatives

I climbed a lot of mountains. The most difficult of them is Ararat.


I climbed a lot of mountains the most difficult of which is Ararat.

Which that modifiying the whole sentence


Normalde relative pronoun sadece bir ismi niteleyebilirken burada kendinden önceki tüm
cümleyi niteler.

He has lost his wallet. That surprises no one.


He has lost his wallet which surprises no one.

Reduction of relative clauses


Active:
Önemli bir konudur. Karmaşık cümle yapılarını anlamamıza yardım eder. Omitting
konusunda sadece who, which, that gibi relative pronounları atabilirken burada daha geniş çaplı
bir işlem yapılmaktadır. Belirleyici unsur relative clause ın active mi yoksa passiv mi oluşudur.

The book is about marine life. She wrote it

The book which she wrote is about marine life


The book she wrote is about marine life. (omitting)

1-The book which is about marine life by Kelly will come out this month.
The book about marine life by Kelly will come out this month.
About marine life by Kelly the book will come out this month.

Reduction: burada relative pronoun ve yanındaki be hangi tenste olursa olsun atılır.

2-Kelly who wrote a book about marine life is very popular among the scientific circles.
Kelly writing a book about marine life is very popular among the scientific circles.

Reduction: burada cümle active olduğu için relative pronoun atıldıkdan sonra kalan fiil ing eki
alarak azaltılır. Fiilin tensi buraya bakılarak çıkarılamaz. Hangi tense olursa olsun active bir fiil
ing eki alarak azaltılır.
Diğer bir işlem de atıldıktan sonra kalan sıfat öbeğini gerçek bir sıfat gibi ismin başına
alırsınız.

Writing a book about marine life Kelly is very popular among the scientific circles.

Passive
The book which was written by Kelly will come out this month.
The book written by Kelly will come out this month.

Reduction, relative pronoun atıldıktan sonar kalan fiil passive ise bunu belirtmek için fiilin
üçüncü hali korunur, fakat fiile bakarak cümlenin tensini anlayamayız. Hangi tense olursa olsun
fiil üçüncü halinde korunur.
Diğer bir işlem de atıldıktan sonra kalan sıfat öbeğini gerçek bir sıfat gibi cümlenin başına
alırsınız.

24
Written by Kelly the book will come out this month.

Reduction of superlatives, modals, the only, the first, the last….

Neil Armstong is the first man who landed on the moon.


Neil Armstong is the first man to land on the moon.

He is the only man who knows the answer.


He is the only man to know the answer.

She is the youngest girl who enters the university.


She is the youngest girl to enter the university.

There are some projects that you have to finish.


There are some projects to finish.

There are some projects that must be finished.


There are some projects to be finished

I do not know the reason why she did not come to the party (relative clause)

I do not know why she did not come to the party (noun clause)

25
NOUN CLAUSE

Cümle içersinde özne ya da nesne görevi gören cümledir. Sağlamasını yapmak için
fiilden önceki veya fiilden sonraki cümleyi kaldırıp yerine it koyabiliyorsak o cümle noun
clause dır.

I know what she said


I know it

Bir noun clause cümlede dört farklı görevde bulunabilir.

1-subject position
2-object position
3-object of a proposition
4-complement (to be yi tamamlayan (öbek) complement dir)

Noun clause yapabilmek için elimizde üç unsur vardır

1-wh (what, when, how….)


2-that
3-whether/if (if cümlenin başında kullanılmaz conditional ile karışabilir)

Elimizde dört ayrı durum ve üç ayrı unsur var ve buradan belli sayıda noun clause
alternatif çıkar.

I know it. She is ill.


Bu iki cümleyi birleştireceğiz. It kalkacak ve bütün cümle diğer cümleye eklenecek.

I know that she is ill.


Eğer eklenecek cümle düz bir cümle ise that ile bağlanabilir. Nesne posizyonunda that ile
yapılan noun clause.

It is known. She is ill.


That she is ill is known. Özne posizyonunda that ile yapılan noun clause.

I know it. What did she say?


I know what she said.
Noun clause yapılırken eklenecek cümle soru olmaktan çıkarılmalı ve sonra eklenmeli. Nesne
posizyonunda wh ile yapılmış noun clause.

It is known. What did she say?


What she said is known.
Özne posizyonunda wh ile yapılmış noun clause

I don’t know it. Did she come?


I don’t know whether she came or not
Eklenecek cümle auxiliary ile başlıyorsa yani yardımcı fiil ile başlayan bir soru ise
birleştirirken whether, if kullanılır sona or not eklenebilir. Nesne posizyonunda whether, if ile
yapılan noun clause.

26
It is not known. Did she come?
Whether she came or not is not known
Özne posizyonunda whether, if ile yapılan noun clause.

I’m not interested in it. What did she say?


I’m not interested in what she said
Noun clause in proposizyonundan sonra gelmiştir. Bu durumda proposizyonun nesnesi
posizyonunda olan bir noun clause oluşur.

I’m not interested in it. Did she come?


I’m not interested in whether she came or not
Proposizyonun nesnesi posizyonunda whether ile yapılmış noun clause

The thing I want to say is this. She will come.


The thing I want to say is that she will come
Burada this is’i tamamladığı için complement tir.

It yalancı öznesiyle başlayan cümleler passive, sıfat veya isim alır ve that ile devam eder.

It is known that he can come today


It is clear that he stole the money
It is a bad thing that the teachers are tolerant here

Bu cümleler şu şekilde de yapılabilir.

that he can come today is known


that he stole the money is clear
that the teachers are tolerant here is a bad thing

Subjunctive

Bazı sıfat ve fiilllerden sonra yapılan cümlelerdeki fiiller verb 0 dediğimiz yalın halde
kullanılır.

It is important that you be present here in time


It is suggested that she finish the course before the exam

Subjunctive gerektiren ifadelere örnek olarak

Advice, demand, insist, propose, recommend, suggest, request: fiil gurubuna örnek

Advisable, crucial, essential, important, necessary, significant, urgent, vital: sıfat gurubuna
örnek

Advice, demand, insistence, necessity, order, recommendation, proposal, suggestion, wish:


isim gurubuna örnek

27
On earth and ever clauses:

Bu ifadeler cümleyi daha vurgulu hale getirir.

What on earth are you doing here? Burada ne işin var anlamı verir
Why on earth, how on earth……

I can go wherever you want


Whatever you do is forgiven

Relative clauselarda modalsların to ile daraltıdığını görmüştük (reduction). Aynı şey


noun clauselar için de geçerlidir.

I will show you how you can repair the car.

I will show you how to repair the car.

Exclamation(ünlem) lar da kullanılışları şöyledir.

What a good surprise


How nice a surprise. (sıfatlarla birlikte how tercih edilir)

Iki nesne var ise which, ikiden fazla ise what tercih edilir.

You can choose which jackets you want


You can choose what jackets you want (ikiden fazla ceket var ve istediğini seçebilirsin)

Reported speech

Aslında reported speech bir tür noun clause dır fakat ana fiilin tensi past olduğu için
noun clause la yapılan cümle de bir tense geri çekilerek aktarılır.

I understand it. What does she think?

I understand what she thinks (noun clause)


I understood what she thought (reported speech)

He says it. He hunted a deer

He says that he hunted a deer. (noun clause)


He said that he had hunted a deer. (reported speech)

28
Gördüğünüz gibi noun clause dan tek farkı olayın mevcut tense den bir geri zamana
çekilmesidir, iki noktada noun clause dan farklılaşır bunlardan bir tanesi emir cümlelerinin
(imperatives) yapılışıdır.

He ordered it. Stop the car!


He ordered me to stop the car.

He told it. Stay away


He told her to stay away

They asked it. Don’t be late.


They asked him not to be late

Ikinci bir fark da reported speech yapılırken bazı ifadelerin değiştirilmesidir.

Today that day


Tonight that night
Yesterday the day before
Last year the year before
Five months ago five months earlier
Tomorrow the next day
Now then

Reported speech deki iki temel fiil olan say ve tell arasında önemli bir fark vardır. Say
fiilinden sonra nesne gelmez iken, tell fiilinden sonra mutlaka kime söylendiğini belirtmek
için nesne gelir.

Tell/him/her/them gibi. Say bu şekilde kullanılamaz fakat illaki şahıs eklemek


istiyorsan araya to girer
Say to/him/her/them gibi.

Agree/ disagree

I like English so does she/she likes too but he does not like

I don’t like English neither (nor) does he/he doesn’t either but she does

So/not

Will she pass the exam? I think so


Are they difficult questions? I don’t think so

Bir önceki cümleyi tekrar yazmaya gerek kalmamıştır. So burada aynı anlamı
vermiştir. Bu şekilde kullanılabilen ifadeler şunlardır
Expect, be afraid, seem, believe, appear, hope, suppose, think

Olumsuzlarda not ile kullanılabilen kalıplar vardır. Bunlar ise


Expect, suppose, believe, hope, be afraid dir

29
Is she going to be late? I expect not

Question tag

You are a student aren’t you?


He doesn’t like fish does he?
There is a circus isn’t there?
I’m late aren’t I ?

Everybody is here aren’t they?


Something is urgent isn’t it?
Nothing is important is it?

She can hardly/seldom/rarely/barely speak can she?


Come here will you?
Don’t make noise will you?
Let’s go out shall we?

30
GERUNDS

Gerund fiile ing eklenerek elde edilir, cümlede farklı görevleri vardır.

1 Özne görevinde
Teaching English is my favorite job
Running and cycling is my favorite sport
Not studying is not an excuse

2 Nesne görevinde: kendisinden sonra ing eki alan fiiller ile yapılır bu filler ezberlenmeli
He likes playing golf
She enjoys reading a book

3 Complement görevinde: to be’ yi tamamlayan herşey complement tır


My job is teaching English
My aim is having a good grade in the exam

4 Object of a preposition
He is interested in collecting antique staff
He deals with opening account

-passive voice:
He hates being called “Len”. He remembers being beaten at night by a gang
-time sequence:
He admitted doing the wrong thing. He admitted having done the wrong thing
-possessive gerund
She admitted her doing the wrong thing
-gerund ile devam eden yapılar

It’s no use be used to object to waste of time


It’s no good be accustomed to there is no point in without
It’s worth look forward to in addition to by
Can’t help be opposed to feel like busy doing

INFINITIVES
To ile devam eden yapılardır, cümlede farklı görevleri vardır.

1 özne görevinde
To teach English is my job
To be teacher in Turkey is difficult nowadays

31
2 nesne görevinde: burada to ile devam eden fiiller bilinmeli.
She wants to go abroad
We agree to meet in the cafeteria

3 Complement görevinde: to be’ yi tamamlayan herşey complement tir.


My job is to teach English
My aim is to get a good grade

- Relative clause konusu hatırlanırsa eğer the first, the next, the last, the only, the best
(superlatives) ler to ile kısaltılırdı, ayrıca enough ve too kalıbı da to ile infinitive
olarak devam eder.

Klomb is the first man to discover the America


She is the last one to come late
It is the best place to visit in the country
He is rich enough to buy that house
It is too cold to go outside

-sıfatlar infitive ile devam etme eğilimindedir


It is impossible to climb that wall
It is necessary to study for the exam

-amaç bildiriyorsanız isimleri de to ile devam ettirebilirsiniz.


His ambition is to be a teacher
-Be to kalıbını daha once görmüştük, beklenilen bir anlamda da zorunluluk bildirebilir.
We are to finish it in time
-be about to: olmak üzere anlamına gelir. We are about to leave.

Perfect Infinitive

Bu konu passive voice içinde geçmişti.

It is believed that he has some secrets


He is believed to have some secrets

It is believed that he went to somewhere in Africa


He is believed to have gone to somewhere in Africa

İki olay arasında zaman farkını ortaya koymak için perfect infinitive kullanılır.

Double Meanings

I’m sorry I forget promising you. Geçmişteki bir anı unutmak.


I forgot to give him the news. Yapılması gereken bir işi unutmak.

I remember swimming in the Gokova bay last year. Geçmişteki bir anı hatırlamak
I will remember to phone him tomorrow. Yapılaması gereken bir işi hatırlamak.

32
Stop doing: bir şeyi durdurmak
Stop to do: bir şey yapmak için durmak

Mean ing: anlamına gelmek


Mean to do: kasıt

Try ing: kolay bir işi yapmak


Try to do: zor bir işi yapmayı denemek.

33

You might also like