Miftahussarf

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 154

mam- Gazâlî

s
Ahire
Aleminin
Srlar

I HSAR YAYINEV
AHRET
ALEMNN SIRLARI
/
AHRET
ALEMNN SIRLARI

MAM-I GAZÂLÎ
Mütercim
Ömer Dönmez

HSAR YAYINEV
:

Hisar Neriyat : 91

Gazâlî Serisi : 10

Bask
TAKDM
Aziz Okuyucu,

Büyük müceddid mam Gazâlî Hazretlerinin


Âhiret âlemiyle ilgili ilâhi srlan açklayc bir ki-
tabm daha okuyucuya arz ediyoruz.
"Her nefis ölümü tadacaktr. Sonra bize döndü-
rüleceksiniz" âyeti kerimesinde belirtildii üzere
yaayan her insan ölümü tadacak ve Allah'n hu-
zuruna çkarlarak hesap verecektir.
man edip salih amel ileyenler içlerinde ebedi
kalmak üzere altlarnda rmaklar akan Cennet
köklerine yerletirileceklerdir. ledikleri amelle-
rinkarl olarak, kiminin yüzü bembeyaz güven
içinde olacak, kiminin yüzüde simsiyah endie
içinde bulunacakdr.
"Kim miktar iyilik yapmsa mükâfatn,
zerre
kim de zerre miktar kötülük yapmsa cezasn
görecektir."
Kul dünyada bütün yaptklarndan sorumludur.
Çünkü her ne yaparsa, onu Allah'n kendisine ver-
dii cüz 'i irade ile yapmaktadr.

5
Allah Teâlâ bir kimseye hiç bir eyi zorla yap-
trmaz. Kul bir eyi yapmak ister, Allah da onun
istei dorultusunda o ii yaratr.
te Âhiret alemiyle ilgili bütün detaylarn ince-
lendii bu kitap uhrevî meseleleri en ince teferrua-
tyla açklamaktadr. Böyle meçhul srlarn kefini
okuyucularmzla paylamak bizlere sonsuz se-
vinç vermektedir.
Böyle bir eserin nerini bizlere nasib eden Al-
lah'a sonsuz hamd eder bu tür nimetlerin devam-
n niyaz ederiz.
Tevfîk Allahtandr.

Mevlüt KARACA

6
GR

Sürekli var olmay kendi nefsine mahsus klan


ve kendisinden bakas için fânilie hükmeden
hamd olsun.
Allah (C.C.)'a
O, ölümü yaratm ve küfür ile islâm arasn
ayrmtr.
Hükümlerin tafsilatn ilmi ile izah etmi, ahi-
ret hükmünü de belli bir süre ile kstlanm olan
günlerden sonraya brakmtr. Böylece
mahlûkatndan dilediini izzet-i ikram ehlinden
eylemitir.
Her eyi bilen ve mülkün mutlak sahibi olan
Allah (C.C.)'n Resûlü Muhammed (S.A.V.)
Efendimize ve onun Cennette bol nimetleri ulaa-
cak olan âl ve ashab üzerine salât-u selâm olsun.

7
ÖLÜM ÇETLER
Allah (C.C.) Yüce kitabnda buyuruyor ki:

u
Her nefis ölümü tadacaktr. Sonra (yaptk-
larnzn karln görmek üzere) bize döndü-
rüleceksiniz." (Ankebut 29/57)
Bu hükmünü yüce kitabnda üç yerde ifade et-

mitir.
Böyle yapmakla Hakk Teâlâ Hazretleri,
âlemler için üç ölümü murad eylemitir:
a) Dünyevî âleme ait olan ölüm
b) Melekût âleme ait olan ölüm
Ceberût âleme ait olan ölüm.
c)
Birinci gurupta olanlar, Hz. Adem ve onun
zürriyeti ile ayrca bütün hayvanlardr.
kinci gurupta olanlar, bütün melekler ve cin-
lerdir.
Üçüncü gurupta olanlar ise, melekler arasndan
seçilmi olardandr.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:
'\ $ $ ' & Â A * x x o * ' 0 ' '\ 01

4l Ol ^Ul ^j^L-j &^JI ja âl ö\

8
"Allah hem meleklerden, hem de insanlar-
dan peygamberler seçer.
Gerçekten Allah hereyi en iyi iiten ve en
iyi görendir." (Hac 22/75)
Bunlar Cenab- Hakk'a yakn olan melekler
olup Ar' tayan melekler ile Rabbimizin
Kur'an'da vasfettii yüce meleklerdir.
Allah (C.C.) onlar övmü ve öyle buyurmu-
tur:

x JOxOxx.*xO O x ^ 0x0^. x £ O x Jxx

Öjj&H VtJ^-JAJ J>j% OJ-ULJI J JA AJ


x x x x x
x ^ < A ' * * 9A * l i * A ° x x x x x o x

X XX X
x x0 x

"Göklerde ve yerde olan bütün varlklar


onundur. (Allah'ndr.)
Onun katnda bulunanlar (melekler) kendi-
sine ibadet etmekten asla çekinmezler (bkmaz-
lar) ve yorulmazlar.
Gece gündüz hep Allah' tebih ederler,
usanmazlar." (Enbiya 21/19-20)
Bunlar "Hazîretü'l Kuds" ehli denilen ve Ce-
nab- Hakk'n mukaddes Harim-i ismetinde bulu-
nan meleklerdir.
Daima Hakk Teâlâ Hazretlerinin inayetine
mazhar olurlar.

9
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"Eer biz elence edinmek isteseydik elbette


onu kendi katmzdan edinirdik."
"Yapacak olsaydk öyle yapardk." (Enbiya
21/17)
Onlar Cenab- Hakk'a bu yakîn üzere ölürler.
Onlarn Allah (C.C.)'a yakn olmalar ölümlerine
mani deildir.
Bilmi ol ki;
Dünyevî ölüm ile ilgili olarak sana anlattklar-
ma kulak verip dinlersen ve tabiî Allah (C.C.)'a,
onun Resûlüne ve âhiret gününe imann varsa, an-
lattklarmzdan ibret ve ders alrsn.
Benim sana vermek istediklerimin ve anlattk-
larmn hepsi delililere dayanmaktadr.
Söylediklerime Cenab- Allah ahittir.
Kur'an- Kerim ve Sahih Hadisler benim söy-
lediklerimi teyid ve tasdik etmektedirler.

HZ. ADEM'N ZÜRRYET


Allah (C.C.) Hz. Adem'in srtn meshedip k-
yamete kadar onun neslinden gelecek olanlar çe-
kip çkard.
Onlar Hz. Adem'in iki yannda toplad.

10
"

lk topladklarn Hz. Adem'in sa tarafnda


toplad.
Daha sonra topladklarn da sol tarafnda top-
lad.
Allah (C.C.) sa tarafta topladklarna bakver-
di. Onlar altn misali idiler.
Yüce Allah (C.C.) buyurdu ki:
"Bunlar Cennet'e girecekler.
Ben onlara aldrmam.
Onlar Cennet ehlinin yapt amelleri yapa-
rak buna hak kazanmlardr.
unlar da cehenneme gireceklerdir.
Ben onlara da aldrmam.
Onlar cehennem ehlinin yapt amelleri ya-
parak bunu hak etmilerdir."
Bunun üzerine Hz. Adem Aleyhisselâm dedi
ki:
"YaRabbi!
Cehennem ehlinin ameli nedir?"
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurdu:
"Bana kar irk komak,
Peygamberlerimi tekzib etmek,
Emir ve nehiylerde kitabmdaki hükümlere is-
yan etmektir."
Adem Aleyhisselâm dedi ki:
"Onlar nefisleri ile beraber bana göster. Belki
onlar, o kötü amelleri yapmazlar!
Bunun üzerine Allah (C.C.) onlar nefisleri
üzerine ahid tuttu:

11
•"O ^ I > O jl |/ Jl Ö 0 x O ^ O

^M
Jl

>
^s
l^li

' * o *
c~JI
jj
(H^t
^ o o ^
^JLfilj
/ o ^

Oiüip lu ^ ur u ^lüi rji ijj^a 01


«

"Hatrla Rabbin Ademoullarnn sulb-


ki,
lerinden zürriyetlerini çkarp da onlar, Helis-
lerine ahid tutarak: "Ben sizin Rabbiniz deil
miyim?" diye buyurduu vakit onlar da: "Evet
Rabbimizsin ahid olduk." demilerdi.
Bu ahid tutuumuzun gü- sebebi, kyamet
nü: "Bizim bundan haberimiz yoktu, dersiniz
diyedir." (A'raf 7/172)
Melekleri ve Adem Aleyhisselâm da onlar
üzerine ahid tuttu.
Onlar, Cenab- Hakk'n Rububiyyetini ikrar ve
tasdik ettiler.

Sonra Yüce Allah (C.C.) onlar kendi


mekânlarna geri gönderdi.
Onlar, cisimleri olmadan diri bir vaziyette idi-
ler.

Allah (C.C), zürriyetlerini Hz. Adem


Aleyhisselâm'n sulbüne iade ettikten sonra onlar
vefat ettirdi ve ruhlarn kabzetti.
Yüce Rabbimiz, kendi katnda bulunan Ar'n
hazinelerinden bir hazine de onlar iskân etti.

12
Hz. Adem Aleyhisselâm'n neslinin devam
için onun sulbünden bir nokta ana rahmine düün-
ce, Allah (C.C.) onun suretini rahimde tamamlar.
Nefis orada ölüdür.
Onun melekûtî cevheri ise, cesedi bozulmak-
tan ve kokmaktan menedilip korunmutur.
Hakk Teâlâ Hazretleri kendi ruhundan ona üf-
ledii vakit arn hazinelerinde zamann örtüp giz-
ledii, kendisinden alnm olan sun tekrar ona ia-
de eder.
Doacak olan çocuk mecbûren bu ilâhi kanun
çizgisi dna çkamaz.
Nice çocuklar vardr ki, anne karnnda zaman
geçirirken anneleri onlarn hareketlerini hisseder-
ler ve seslerini duyarlar, ya da duyamazlar.
te bu, onun birinci ölümü ve ikinci hayatdr.
ÖLÜM SARHOLUU
Allah (C.C.) çocuun dünya hayatndaki gün-
leri dolup vefat ettirinceye kadar ona dünyada ika-

met süresi verir.


Ona rzkn takdir eyler.
Dünyevî ölümü yaklat vakit onun üzerine
dört melek iner.
Bir melek onu sa ayandan çeker.
Bir melek onu sol ayandan çeker.
Bir melek onu sa elinden çeker.
Bir melek onu sol elinden çeker.

13
Belki de meleklerin gelmesinden ve kendi
amelinin hakikatim getirmesinden önce melekût
aleminin srlarndan bir ksmölüye malûm olur!
Eer lisan pürüzsüz konuuyorsa onlarn var-
lyla konuacak ve belkide gördüü ey sebebiy-
le sözü kendi nefsine iade edecektir.
O vakit zanneder ki, bu i, eytann iindendir!
Sonra sakinleir. Ta ki lisan gerçekleri anlar.
Onlar, parmak uçlarna varncaya kadar yeni-
den bir araya getirilirler.
Nefis, toz topraktan arnr.
Facir bir kimse ise, ruhu rutubetli eylerde bir-
leerek biraz çamurlar.
eriat sahibi Resûlüllah (S.A.V.) Efendimizin
anlattna göre ölü zanneder ki, karn diken ile
dolmutur ve sanki bir inenin deliinden çkacak
gibidir!
Onun nezdinde sanki gökyüzü, yere yapacak
hale gelmitir ve o da sanki ikisinin arasnda kal-
mtr.
Bu sebeple Hz. Kâ'b (R.A.)'a ölümden sorul-
duu vakitu cevab vermitir:
"Sanki bir diken dal gibi insann içine batrl-
mtr da insan, bütün gücü ile onu çekmektedir!
Ondan kopan kopar, kalan kalr."
Resûlüllah (S.A.V.) efendimiz de öyle buyur-
mutur:

14
"Ölüm sarholuklarndan sarholuk
bir
vardr ki, klçla üçyüz darbeden daha iddetli-
dir," (Bkz. Buhari- Meazi 83, Rikak 42)
O anda cesedi srlsklam terler,
Gözleri baygnlar,
Kaburga kemikleri kabanr,
Soluu artar ve rengi sararr.

RESULÜLLAH (S.A.V.)'N BR HAL


Bir keresinde Hz. Aie (R.A.) validemiz,
Resûlüllah (S.A.V.) efendimizi böyle bir halde
görmütü.
Efendimiz, onun odasnda srtüstü yatp uyur-
ken Hz. Aie (R.A.) validemiz onu böyle gördü ve
çok duyguland.
Bir yandan göz yalarn siliyor ve bir yandan
da iir söylüyordu:
"Senin bir kaderine canm feda ederim
Korkulan, elem verici eylerden.
Bundan önce böyle korkulu hal yoktu
Hiç böyle ürperten bir korkuya kaplmamtm.

15
Bana ne oluyor ki, yüzünde görüyorum
Boya misali damlalar akt zaman
Bir ölüde yüz rengi solduu zaman
Senin yüzünün nûrlan etrafa yaylr."

MELEN DARBES
Can hulkuma gelince kiinin dili tutulur. Hiç-
bir kimse artk konuamaz.
Nefis, göse geldii vakit iki durum ortaya ç-
kar:
Biri udur ki, nefsin göüste bulunmas sebe-
biyle gösü daralr.
Görmez misin ki, insan gösünden bir darbe
yedii vakit dehet içinde kalr. Bazen konuabi-
lir,bazen de kanumaa güç yetiremez.
Öldürücü yara alan her yaral ölür. Ancak gö-
sünden yaral olan, ölürken de sessiz ölür.
kincisi de udur ki, yüksek ateten mütevellid
sesin hareketindeki sr bazen yok olur gider ve
onun nefsi, iki halden biri üzere deiir durur.
Bu haller, yüksek ate ve soukluk halleridir.
Atei yok olduu vakit, ite o an ölünün hallerin-
den çok farkl olur.
Bazlarn bir melek, zehirli bir mzrak ile ya-
ralar ve o kii cehennemden bir zehir ile sulanm
olur.
te o vakit nefis kendisini dar atar ve melek
de onu yakalayp zebani 'ye teslim eder.

16
,

Baz kimselerin canlar çok yava ve tatl bir


ekilde alnr.
Can yava yava boaza kadar gelir fakat ora-
da ancak kalbe bal olarak ksa bir süre kalr.
te o zaman bir melek, nefsi bir mzrak ile ya-
ralar. Çünkü nefis, bir mzrak ile yaralanncaya
kadar kalpten ayrlmaz ve ondan irtibah kesmez.
Bu mzran sun, ölüm denizine batan bir ine
olmasdr.
O, kalp üzerine konulduu vakit onun srr, di-
er cesedlerde faydal bir zehir gibi olur. Çünkü
hayatn sim, esasen kalbe yerletirilmitir. Birinci
yaratl esnasnda orada srrn icra eyler.
Bir ksm mütekellimler diyorlar ki: "Hayat,
nefsin gayr olan bir eydir." Yani bunun manas,
nefsin cesedle karp birlemesidir.
Nefis yükselmede istikrar bulunca ona fitneler
arz olur.
iblis bütün yardmclarn o kiiye musallat
eder ve onlar arac olarak kullamr. Kendi yerine
onlar vekil tayin eder.
O kii böyle bir halde iken eytann yardmc-
lar ona gelirler.
Daha önce dünyada yaayp ölenlerden onun
en çok sevdii kiilerin suretine girerler.
Ona dünyada bir baba gibi,
Anne gibi,
Karde gibi yahut çok samimi bir arkada gibi
nasihat ederler.

17
Ona öyle derler:
"Ey fülan!
Sen öleceksin.
Biz senden önce öldük ve bu hususta iin ger-
çeini senden önce örendik!
imdi sen Yahudi olarak öl. Çünkü o, Allah
(C.C.) katnda en makbul olan dindir."
Eer o kii Yahudi olarak ölmeyi kabul etme-
yip bundan kaçnrsa bu sefer dierleri devreye gi-
rer ve derler ki:
"Sen Hristiyan olarak 51. Çünkü Hz. sa'nn
getirdii din, Yahudilik hükümlerini kaldrmtr."
Daha sonra bütün milletlerin inançlarn tek
tek sayp ona telkinde bulunurlar.
te o vakit Cenab- Allah, sapmasn diledii-
ni saptrr.
Yüce Allah (C.C.) 'n u kavl-i erifinin manas
budur:

"Ey Rabbimiz! Bizi doru


yola ilettikten
sonra kalplerimizi eriltme. Bize tarafndan
Rahmet bala. Eminiz ki, lütfü en bol alan
sensin." (Âli mran 3/8)
18
Yani, bundan önce sen bize iman hidayet ey-
lemitin, ölüm annda da kalplerimizi kaydrma,
demektir. Zira, Hakk Teâlâ Hazretleri bir kulunu
hidayete ulatrp orada sabit klarsa ona Rahmet-i
lâhi gelir.
Deniliyor Rahmet-i lâhi' den maksad, Ceb-
ki,
rail Aleyhisselâm'dr. Çünkü Cebrail
Aleyhisselâm o kulun yanma gelince, eytan onun
yanndan kovulup uzaklatrlr.
Ölüm halinde olan kii tebessüm eder.
Bu ekilde tebessüm eden kiiye Cenab- Al-
lah'tan bir Rahmet olmak üzere gelen müjdeci
melek öyle der:
"Ey fulan!
Beni tanyor musun? Ben Cebrail'im
te unlar da senin dümann olan eytanlar-
dr.
Sen Hanif milleti ve Hz. Muhammed
(S.A.V.) 'in eriat üzerine öl."
nsan için bundan daha sevinçli ve iyi bir ey
olamaz.
Ölüm melei böylece mü'min kulun cann ra-
hat bir ekilde çekip alr.
Allah (C.C.) mü'minlerin dualarna örnek te-
kil etmesi bakmndan öyle buyurmaktadr:
/ fi
0 O- 4 Q* * $ 0* o * * o} * O s* O v

19
"Bize tarafndan Rahmet bala. Eminiz
ki, lütfü en bol olan sensin." (Bkz. Ali mran
3/8)
nsanlardan bazlar vardr ki, namaz klarken
melek tarafndan vurulur.
Bazlar uyurken,
Bazlar da bir oyuna taklp kalmken aniden
vurulurlar ve ruhlar kabzedilir. Bu ilem sadece
bir defa yaplr.
Baz insanlara da can hulkuma gelince; ailesin-
den, komularndan yahut çok sevdii dostlarn-
dan daha önce vefat edenler kendisine gösterilir.
O anda onun bir sesi olur.
O sesi insan hariç herkes duyar. Eer insan
onu duyabilseydi düer baylrd..
Bir ölüden en son kaybolan ey, duyma özelli-
idir. Çünkü ruh, kalpten ayrlnca görme hassesi-
yeti bozulur. Fakat duyma özellii, nefis kabzo-
luncaya kadar yok olmaz.
Bu sebeple Resûlüllah (S.A.V.) efendimiz öy-
le buyurmaktadr:
*

j^j ijw»m oij m a\ v o asp Jtü*. \M

Ölülerinize Kelime-i ehadeti (yani) Allah


(C.C.)'dan baka ilâh olmadn
ve Muham-

20
med (S.A.V.)'in de Allah (C.C.)'n peygamberi
olduunu telkin ediniz." (Bkz. Müslim-Cenaiz
1/2 - Ebu Davud-Cenaiz 16 - Tirmizi-Cenaiz 7
- Nesai-Cenaiz 4 - bnimace-Cenaiz 3 - Ahmed
b. Hanbel 3/2)
Yine ölüm halinde bulunan bir kimsede büyük
birkorku ve kahredici bir üzüntü görüldüü vakit
ona telkini fazlaJatrmaktan da nahyetmitir.
Eer sen bir ölüyü görürsen ki; salyas akyor,
Dudaklar kaslp büzülüyor,
Yüzü kararyor,
Gözleri bay gnlayor.
te o zaman anla ki, o akidir. Ahirette
günahkâr oluunun gerçek mahiyeti kendisine
gösterilmitir.
Ve yine bir ölüyü görürsen ki, gülermi gibi
az yayvanlayor,
Yüzü gülümsüyor,
Gözleri krplm gibi oluyor.
te o zaman da anla o mutludur. Cenab-
ki,
Hakk'n ahirette kendisini müjdeledii eye ka-
vumutur ve kendisine verilen yüce nimetlerin
hakikati ona gösterilmitir.
Can alc melek, mutlu ve saadete ermi bir
kimsenin ruhunu kazbettii vakit çok güzel yüzlü
iki melek cennetten ona güzel elbiseler getirirler.
Çok güzel kokulan vardr.
Melekler onu Cennet ipeklerinden bir ipee sa-
rarlar.

21
O kii, dünyada kazanm olduu ilmini ve ak-
ln kaybetmez.
Melekler onu yücelere çkarrlar.
Bir ksm onu tanrlar, bazlar ise tanmazlar.
Sonra yükselmee devam ederler.
Dalm çekirgeler gibi geçmi zaman millet-
lerine urarlar. Nihayet dünya amama ularlar.
Cebrail Aleyhisselâm kapy çalar.
Kendisine:
"Sen kimsin?" Diye sorulur.
O da cevap verir:
"Ben Cebrail'im, bu yanmdaki de falancadr."
. Ona derler ki:
"Falanca adam ne iyi insandr. Onun inanc da
üphelerden uzak ve çok güzel idi."
Sonra ikinci kat semaya ularlar.
Çibrîl Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.
Denilir ki:
"Falanca ile beraber ho geldiniz, sefa geldi-
niz. O, namazlarna ve bütün farzlarna riayet
ederdi."
S'onra üçüncü kat semaya ularlar.
Cibrîl Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.

22
Denilir ki:
"Bu zat, malnn hakk hususunda Allah
(C.C.)'m eriatna çok riayet ederdi. Dünya maln-
dan bir eye sk sk yapmazd."
Sonra dördüncü kat semaya ularlar.
Cibril Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.
Denilir ki:
"Falanca ile beraber ho geldiniz. O, orucunu
tutar ve en güzel bir ekilde tutard. Onu çirkin
sözlerden ve haram lokmalardan muhafaza eder-
di."
Sonra beinci kat semaya ularlar.
Cibril Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.
Denilir ki:
"Onunla beraber ho geldiniz, safa geldiniz. O,
Cenab- Hakk'n farz ettii Hacc
riyasz ve öh-
retten uzak bir ekilde eda eylemiti."
Sonra altnc kat semaya ularlar.
Cibril Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.
Denilir ki:

23
"Falanca ile beraber ho geldiniz, safa geldi-
niz. O, seher vakitlerinde çok istifar ederdi. Gizli
sadaka verirdi. Yetimlere kefil olur ve daima on-
lar gözetirdi."
Sonra kendisi için kaplar açlmaa devam
eder. Nihayet yüce duvarlarla çevrili bir yere ula-
rlar.
Cibrîl Aleyhisselâm yine kapy çalar.
Yine ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
diklerini tekrar eder.
Denilir ki:
"Salih ve iyi bir kul ile beraber ho
geldiniz,
safa geldiniz. O
kul, çok istifar ederdi. yilii
emreder ve kötülükten menederdi. Yoksullara ik-
ramda bulunurdu."
Sonra meleklerle dolu bir yere ularlar. Onla-
rn hepsi de kendisini Cennetle müjdelerler ve
onunla musafaha ederler.
Nihayet Sidretü'l Müntehâ denilen yere ular-
lar.

Cibrîl Aleyhisselâm yine kapy çalar.


Ona:
"Sen kimsin?" Denilir. O da daha önce söyle-
dii gibi cevap verir.
Denilir ki:
"Falanca ile beraber ho geldiniz, safa geldi-
niz. Oriun yapt ameller, Cenab- Hakk'n rzas
için yaplan salih amellerdi."

24
Sonra kendisine kaplar açlr.
Onlar bir ate denizinden geçerler.
Sonra bir nûr denizinden,
Sonra bir zulmet denizinden,
Sonra bir su denizinden,
Sonra bir dolu denizinden geçerler. Bu deniz-
lerin her birinin boyu bin yllk mesafedir.
Daha sonra Ar- Rahman 'n üzerini kuatan
bir kuyu kazlr. Onun duvarlar seksen bin tane-
dir. Her bir duvarn bin erefesi vardr. Her bir e-

refenin bir ay' vardr ki, Hakk Teâlâ'y tehlil, te-


bih ve takdis ederler.
ayet o semamda be-
aylardan bir tanesi dünya
lirmi olsa Allah (C.C.)'dan bakasna taplrd.
O, nûrunu yakt zaman Hadratü'l Kuds ma-
kamndan ve o duvarlarn arkasndan bir münâdî
öyle seslenir:
"O getirdiiniz kimdir?"
Denilir ki:
"Falan olu filandr."
Bu srada Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"Onu bana yaklatrn."
Sonra ona buyurur:
"Ey Kulum! Sen ne güzel bir kul idin."
Hakk Teâlâ Hazretleri o kulunu önce huzurun-
da durdurup bir ksm knama ve töhmetlerle onu
mahcup eder. O kadar ki, o kul kendisinin helâk
olduunu zanneder.
Sonra Allah (C.C.) onu balar.

25
BAZI RÜYALAR

Kad Yahya b. Eksem Hazretlerinden rivayet


edildiine göre kendisi bir rüya görmütü.
Rüyasnda denildi ki:

"Sen Allah (C.C.) için ne amel iledin?"


Yahya b. Eksem diyor ki:
"Hakk Teâlâ Hazretleri beni huzurunda dur-
durdu. Sonra: "htiyar! Sen öyle yaptm, sen böy-
le yaptn." dedi.
Ben de: "Yarabbi! Ben senden direkt olarak
bir Kudsi Hadis nakletmedim." dedim.
Buyurdu ki: "Peki nasl ve ne ile Hadis söyle-
yip naklettin?"
Dedim ki:
"Bana Zührî söyledi.
O da Ma'mer'den,
O da Urve'den,
OdaAie(R.A.)'dan,
O da Peygamber (S.A.V.)'den,
O da Cebrail'den,
O da zât- Sübhaniyenizden nakletti ki öyle
buyurdunuz: .

' ' s * ,

"Ben ömrümü islâmda tüketmi bir ihtiyara

26
azab etmekten hayâ ederim." (Benzer bir Ha-
erif için Bkz. Ramûzu'l Ehadis-Sayfa/90)
dis-i
Bunun üzerine Allah (C.C.) buyurdu ki:
"Sen doru söyledin.
Zührî de doru söyledi. /

Ma'mer de doru söyledi.


Urve de doru söyledi.
Aie de doru söyledi.
Muhammed de doru söyledi.
Cibrîl de doru söyledi.
Ve ben de seni mafiret eyledim."
Yine bir rivayete göre bn-i Nebâte Hazretleri
bir rüya görmütü.
Ona denildi ki:
"Allah (C.C.) sana ne muamele etti?"
öyle cevap verdi:
"Beni huzurunda durdurdu ve dedi ki: sen sö-
zünü öz olarak söyleyen bir kimsesin. Ne fasih
konutu! Desinler diye böyle yaparsn."
Ben de dedim ki:
Seni tebih ve tenzih ederim. Ben seni dünya-
da vasfediyorum."
Buyurdu ki:

"Dünyada vasfettiin gibi söyle."


Dedim ki:
"Onlar yaratan öldürdü.
Onlar konuturan susturdu.
Onlar yok eden, yine onlar var edecektir.
Onlar parçalyp ayran, yine onlar bir araya

27
toplayacaktr."
Bunun üzerine buyurdu ki:
"Doru söyledin.
Haydi git, mafiret eyledim."
seni
Yine bir rivayete göre Mansur b. Ammar Haz-
retleri bir rüya görmütü.
Ona denildi ki:
"Allah (C.C.) sana ne muamele etti?"
öyle cevap verdi:
"Beni huzurunda durdurdu ve dedi ki: Bana ne
ile geldin ey Mansur?
Ben de: otuz alt delil ile geldim, dedim.
Buyurdu ki: Onlardan bir tane bile kabul et-
medim.
Sonra tekrar sordu: Bana ne geldin?
ile
Cevap verdim: Üçyüz altm hatme ile geldim.
Onlar senin yüce hatrn için okudum.
Buyurdu ki: Onlardan bir tane bile kabul et-
medim.
Sonra tekrar sordu: Bana ne ile geldin Ey
Mansur?
Dedim Senin Rahmetine snarak geldim.
ki:
Sübhanehu ve Teâlâ Hazretleri buyurdu ki: -
te imdi bana geldin. Haydi git. Seni mafiret ey-
ledim."
Bu gibi hikâye ve nakillerin çou bu tip ileri
bildirmektedir.
Ben ancak ibret alp uyacak kimsenin uymas
için bunlar sana anlattm. Allah (C.C.) yardmc-
mzdr.
Bir ksm insanlar vardr ki, onlar Kürsî'ye ka-
dar geldikleri vakit:
"Onu geri çevirin/' Diye bir nida duyarlar.
Bazlar da Cübb denilen kuyudan geri çeviri-
lirler. Ancak onlar yine de sonuçta Hakk Teâlâ

Hazretlerine ularlar.
Melekler onu tanrlar.
n
Cenab- Halde' huzuruna varma yolunda onu
durdurmazlar.

FACR VE GÜNAHKARLARIN RUHLARI


Fâcir ve günahkârlara gelince; Onlarn ruhlar
zorla çekilip alnr.
Ölüm melei ona yöneldii vakit Ebu Cehil
Karpuzu denilen ac yaban otunu yemi gibi olur.
Melek der ki:
"Ey pis nefis!
Haydi pis cesedden çk."
O srada onun öyle bir barts olur ki, eein
anrmasndan daha iddetlidir.
Azrail Aleyhisselâm onu zebânilere teslim
eder.
Onlar çirkin yüzlü,
Siyah elbiseli,
Son derece pis kokuludurlar.
Ellerindekldan keçe vardr. Onu ona sararlar.
Hiçbir insann gücü ondan kurtulmaa kâfî ge-

29
lemez.
Kafirlerin cesedleri arlar. Çünkü onlarn
ahiretteki cisimleri, suçlar ile orantl olarak bü-
yük olacaktr.
Buharî'nin Sahih'inde bildirdiine göre, ce-
hennemde kâfirin az dii, Uhud Da gibi olacak-
tr.
Deniliyor ki;
Gök kaplar onlara açlmaz ve kâfirler cennete
giremezler.
Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz de mübarek u
sözleri ile bu hususa iaret buyurmutur:

"Tâ inenin deliine girinceye


ki deve, ka-
dar..." (Ahmed b. Hanbel 5/29)
Allah (c.c) öyle buyurmaktadr:

-
i

Kim Allah'a ortak koarsa sanki o, gökten


düüp parçalanm da kendisini kular kapm,
yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemi (bir
nesne) gibidir." (Hac 22/31)
'
30
MÜRKLERN VE
MÜNAFIKLARIN RUHLARI
Müriklere gelince; onlar hiçbir ey görüp mü-
ahede edemezler.
Çünkü onlar, Allah kotuklar irk se-
(C.C.)'a
bebiyle tepetaklak cehennemi boylamlardr.
Münafklara gelince; onlar da kendilerine k-
zlm ve kovulmu bir vaziyette çukurlarna geri
döndürülürler.

KUSURLU MÜZMNLERN RUHLARI


Mü'minlerden kusurlu olanlara gelince; onlar
çeit çeittir.
Onlardan bazlarnn namazlar kendilerine ge-
ri çevrilir. Çünkü kul, kuun gagalamas gibi na-
maznda çabuk olunca ondan hrszlk yapmakta-
dr.
nsanlarn elbiseye büründükleri gibi o kulun
da noksan olan namazlar dürülür ve kulun surat-
na çarplr, sonra da yükseklere kaldrlr.
Namaz bir yandan da o kula öyle der:
"Sen beni zayi ettiin gibi Allah (C.C.) da seni
zayi etsin."
Bazlarnn zekâtlar kendilerine geri çevrilir.
Çünkü o kul: "Falanca adaj zekât veriyor" desin-
ler diye zekât verirdi. Böylece zekâtn kusurlu

31
hale getirmi oluyordu.
Bazlarnn oruçlar kendilerine geri çevrilir.
Çünkü o kul, aç kalarak kendisini yemekten alko-
yard. Fakat yalan ve çirkin sözlerden kendisini
alkoymazd. Böylece hüsrana uram
olur.
Bazlarnn haclar kendilerine geri çevrilir.
Çünkü o kul: "Falanca adam haccetti" desinler di-
ye hacca giderdi.
Ya da manen kirli iler yaparak elde ettii mal
ile hacca giderdi.

Bazlarnn da anne ve babasma yapt iyilik-


ler dahil bütün iyilikleri kendisine geri çevrilir.
El-Melikü'l Vehhab olan Allah (C.C) Hazret-
lerinin rzasna tahsis edilen salih amellerle dier
muamelelerdeki srlan ancak marifetullah'a ula-
mte olan gerçek alimler
bütün yukardaki manada
bilirler.

saydmz ha-
berler bize güvenilir kaynaklardan gelmitir.
Meselâ amellerin geri çevrilmesi ile ilgili ola-
rak Muaz b. Cebel (R.A.)'dan rivayet edilen ha-
ber, bu çeit güvenilir kaynaklara örnek tekil et-
mektedir.
Ben vermee çaltm.
özet bilgiler
Eer ksaltmay düünmeseydim Sahih kay-
naklardan derlenmi bir çok dosyalar doldurur-
dum.
eriat ehli olanlar, kendi çocuklarn tanyp
bildikleri gibi yazdklarmn doruluk derecesini
de bilirler.
ÖLÜNÜN HAL VE MÜAHEDELER
Nefis, cesedin ne halde olduunu görmek iste-
dii vakit, isterse daha önce ykanm olsun cesed
ykanrken kendisini onun yannda bulur.
Bann yanna oturur ve ykanma ii bitinceye
kadar orada kalr.
Allah (C.C.) sâlih kullarndan kimi dilerse
onun gözünden perdeyi kaldrr. O da dünyadaki
sureti üzere onlar seyreder.
Anlatldna göre bir zât, ölen olunu ykad.
O srada bir de bakt ki, olunun ruhu kendi sure-
tine bürünmü vaziyette bann yannda oturuyor.
O bu durumu görünce hayal zannyle kor-
zât,
kuya kapld.
Onu gördüü taraf terkedip öbür tarafa geçti.
Fakat o hâlâ kendisine doru bakyordu. Tâ ki,
ölü, kefenine konuluncaya kadar bu böyle devam
etti.

Yine sâlihlerden bir zâtn rivâyetine göre, ken-


ölüye hitap etmi ve: "Falan nerede?
disi bir Ruh
nerede?" diye sormutu.
O srada kefen, göüs tarafndan iki yada üç
defa kabarp dalgaland.
Rebi' b. Heysem'den rivayete göre bir ölü,
kendisini ykayann elinde kprdayp hareket et-
miti.
Onu ykayan alim ve sâlih kii anlad ki, ölü

33
konumaktadr.
Dikkatle onu dinledi.
Ölen kii, Hz. Ebu Bekir (R.A.) zamanndan
bahsederek onun faziletlerini anlatm ve yine Hz.
Ömer (R.A.)'n faziletlerini anlatmt.
te o nefis, melekûtî bir eyi müahede eden
nefisdir. Cenab' Allah dilediinin duyu organla-
rndan sr perdesini kaldrr.
Ölü kefenlendii vakit Ruh, göse sarlm va-
ziyette olur.
Onun bir sesi ve gürültüsü vardr.
öyle der:
"Çabuk beni Rabbimin Rahmetlerinden her-
hangi birine tevdi ediniz. Keke benim bildikleri-
mi siz de bilseydiniz. Beni ona götürünüz."
Eer akî ve Cehennemlik bir kul olduu ken-
disine bildirilmise o vakit de öyle der:
"Beni herhangi bir azaba doru yava götürün.
Keke benim bildiklerimi siz de bilseydiniz. Beni
ona götürünüz."
te bu sebepten dolay yanndan bir cenaze
geçtii vakit Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz ayaa
kalkard.
Buharî'nin Sahîh'inde bildirildiine göre, bir-
gün Peygamber (S.A.V.) Efendimizin yanndan
bir cenaze geçti.
Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz ona ta'zim için
ayaa kalkt.
Kendisine dediler ki:

34
"Ey Allah'n Resûlü! Bu bir Yahudidir "
Bunun üzerine Efendimiz buyurdu ki:
"O da nefis tayan biri deil midir?"
Allah (C.C.)'n Resûlü ite böyle davranyor-
du. Çünkü kendisine Melekût âleminin srlan açl-
mt.
ÖLÜNÜN KABRDE
LK KARILATII EYLER
Bir ölü kabre konulup üzerine toprak atlmaa
baland vakit kabir ona öyle seslenir:
"Sen benim srtmda gezip ferahlanrdn. Bu-
gün ise benim içimde mahzun olursun.
Sen benim srtmda çeit çeit yiyecekler yer-
din. imdi ise benim içimde seni böcekler yiye-
cek."
Kabrin üzeri tamamen toprakla doluncaya ka-
dar bu gibi knayc sözlere devam eder.
Abdullah b. Mes'ud (R.A.) Resûlüllah (S.A.V)
Efendimize sordu:
"Ya ResÛlallah!
Bir ölü, kabrine konulduu vakit ilk önce kar-
lat ey nedir?"
Efendimiz buyurdu ki:
Ey Mes'ud'un olu!
Bu soruyu imdiye kadar bana senden ba-
ka soran olmamt.
lk defa ölüye muhatap olup ona seslenecek

35
olan bir melektir ki ad Rûmân'dr.
Kabirler arasnda dolar ve ölüye öyle sesle-
nir: "Ey Allah'n kulu, amelini yaz."
Ölü der ki: "Benim yanmda kalem kât yok-
tur."
Bunun üzerine Rûmân "Yazklar olsun!
der ki:

senin kefenin, kâdndr. Mürekkebin, hayat ba-


kiyesi olan kanndr. Kalemin, senin parman-
dr.
Bunlan söyler söylemez hemen kefeninden bir
parça koparr.
Sonra kul yazmaa balar.
Her ne kadar dünyada yazmay bilmeyen bir
kul olsa da Allah (C.C.) tarafndan öretilir.
Bir gün gibi bir zaman içinde bütün iyiliklerini
ve kötülüklerini yazar.
Sonra melek, o yazlanlar dürüp ölünün boy-
nuna asar.
O bu ilemi bitirdikten sonra kabrin azab me-
lekleri gelirler. Onlar, sivri dileriyle topra yarp
çkan simsiyah iki melektir.
Upuzun saçlar vardr, yere doru sarkarlar.
Her ikisininde gök gürültüsünü andran sesleri

vardr.
Gözleri, çakan çakmak gibidir.
Nefesleri frtna gibidir.
Her birinin elinde demirden bir sopa vardr.
Öyle ardr ki, bütün insanlar ve cinler bir araya
gelseler onu yerinden kaldramazlar.

36
Onunla en büyük daa vurulsa, da ufalr yerle
bir olur.
Nefis, bu durumu görünce korkup kaçar ve
ölünün burun deliine girer.
Bunun üzerine ölü, göüs ksmndan doru
canlanr ve ölüm halindeki eklini alr. Fakat ha-
reket etmee güç yetiremez. Ancak duyar ve gö-
rür.
Daha sonra azab
melekleri korkutarak ve ezi-
yet ederek onu azarlarlar ve kendisine u
sorulan
sorarlar:
"Rabbin kimdir?
Dinin nedir? 3

Peygamberin kimdir?
Kblen neresidir?"
Hakk Teâlâ Hazretleri kimi muvaffak klarsa,
o kimse dirayetle onlara soru yöneltir ve: "sizi ba-
na kim gönderdi?" Der.
Daha sonra onlarn sorularna cevap verir:
"Rabbim Allah'tr.
Peygamberim Muhammed Aleyhisselâm'dr.
Dinim slâm'dr.
Kblem kâbedir."
Bu sözleri ancak seçkin kullar rahatça söyler-
ler.

Bunun üzerine meleklerden biri dierine der


ki:
"Doru söyledi.
Bu kadar yeterlidir."

37
Sonra melekler onu bir kubbe gibi kabrine ko-
yarlar ve ona sa tarafndan Cennet' e bir pencere
açarlar.
Sonra kendisi için oray Cennet ipei ve Cen-
net kokusu ile döerler.
O açlan pencereden Cennet kokulan gelir, ha-
fif ve tatl bir rüzgâr eser.

Daha sonra en çok sevdii bir ahsn suretinde


ameli ona gelir, kendisi ile konuup arkadalk
eder.
Kabrini bir nûr doldurur ve kendisi büyük bir
nee içinde kalr. Kyamete kadar bu böyle devam
eder."
Yukarda anlatlan durumdan daha düük dere-
cede olanlar, ilim ve ameli az olan mü'minlerdir.
Onlarn, ilimden ve melekût âleminin srlarn-
dan nasibleri yoktur.
Böyle bir kimsenin ameli de Rûmân'dan sonra
en güzel surette, güzel kokulu ve güzel elbiseli
olarak kendisine gelir.
Ona der ki:
"Beni tanyor musun?"
O kimse de karlk verir:
"Tanmyorum. Fakat sen kimsin ki, Allah
(C.C.) senin sebebinle bana çeitli lütuf ve ihsan-
larda bulundu?"
- O da cevap verir:
"Ben senin sâlih amelinim. •

Sen mahzun olma.

38
Az sonra sana Münker ve Nekir melekleri ge-
lecekler.
Sana soru soracaklar.
Sakn dehete kaplma, korkma"
Sonra verecei cevaplan da ona telkin eder.
Bu srada, zikri daha önce geçtii ekilde
Münker ve Nekir melekleri gelirler ve sorularn
sorarlar.
O da rahatlkla cevap verir:
"Rabbim Allah'tr.
Peygamberim Muhammed Aleyhisselâm'dr.
Rehberim Kur'an'dr.
Kblem Kâ'be'dir.
brahim Aleyhisselâm benim atamdr ve onun
milleti de benim milletimdir."
Melekler:
"Doru söyledin." derler ve önce birinci dere-
cede olanlara yaptklar gibi yaparlar. Ancak, önce
ona sol tarafndan cehennem'e bir pencere açarlar.
O da Cethennem'e bakar.
Oradaki ylanlar,
Akrepleri,
Buka ve kelepçeleri,
Zincirleri,
Scakl ve irinden zakkum 'a kadar orada var
olan her eyi görür
Çok korkar.
Bunun üzerine melekler derler ki:
"Korkma!

39
Sana bir kötülük yoktur. Bu senin cehennem-
deki yerin idi. Fakat Allah (C.C.) onu cennetteki
yerine tebdil eyledi."
Sonra onun gözlerini cehennem penceresinden
çevirip kapatrlar.
Üzerinden aylar,
Yllar ve asrlar geçer. Fakat o, üzerinden ne
kadar zaman geçtiini bilemez.
insanlardan bazlar sorular cevaplamada ace-
milik çekerler.
Eer bir kimsenin inanc deiik ise: "Rabbim
Allah'tr." demekten çekinir ve Allah (C.C.)'dan
baka lafzlar saymaa balar.
Bunun üzerine ona bir darbe vururlar.
Bu darbeden çkan kvlcmla kabri tutuup ya-
nar.
Baz günler söndürülür.
Sonra dünyada kalda ve yapt amelin duru-
muna göre tekrar tututurulur.
nsanlarn bir ksmna da: "Dinim slâm'dr"
demek zor gelecektir.
Bu gibi olanlar, üpheye düerler ve doru ce-
vap veremezler.
Onlar, ölüm halinde iken de fitneye düenler-
dir.

Meleklere doru cevap veremeyince ona da bir


darbe vururlar.
Yine daha önce anlatld gibi o darbeden ç-
kan kvlcmla onun da kabri tutuup yanar.

40
nsanlardan bazlarna da: "Rehberim Kur' an-
dr."demek zor gelecektir.
Çünkü o, Kur'an' okurdu fakat ondan ders al-
mazd. Kur 'an 'm emirlerine ve yasaklarna uy-
mazd.
Salnda insanlar onun çevresinde dolarlar
ve ondan bilgi almaa çalrlard. O ise, bakala-
rna nasihat eder fakat kendisine bir hayr dokun-
mazd.
Bu sebeple ona da daha önce yaplanlar gibi
yaplr. Bir darbe vurulur ve o darbeden kvlcmla
onun da kabri tutuup yanar.
Bir ksm insanlara da: "Peygamberim Mu-
hammed Aleyhisselâm." demek zor gelecektir.
Çünkü o, hayatta iken peygamberin sünnetini
unutmu ve onu hiç hatrna getirmemiti.
Baz insanlara da: "Kblem Kâ'be'dir." demek
zor gelecektir. Çünkü o, namaznda çok defa kble
tarafm aratrmaz ve kbleye yönelmezdi.
Ya da abdestinde bir noksanlk olurdu.
Yahut namaznda saa sola dönerdi.
Ve yahut da rükûlannda ve secdelerinde bo-
zukluk olurdu.
Namazn faziletleri hakknda rivayet edilenler
nasihat olarak sana kâfidir.
Allah (C.C.), üzerinde namaz borcu olann du-
asn kabul etmez.
Üzerinde haram elbise bulunann namazmda
kabul etmez.

41
nsanlardan bazlarna da: " Benim atam bra-
him Aleyhisselâmdr." demek zor gelecektir.
Çünkü o, birgün bir söz duymu ve üpheye
dümütü de: "Acaba o, Yahudi miydi? Yoksa Hi-
ristiyan m idi?" diye vehme kaplmt.
Bu sebeple ona da dierlerine yaplanlar gibi
muamele edilecektir.
Bütün bu çeit olaylarn hepsini biz "hyâ-i
Ulûmiddin" adl eserimizde geniçe izah eyledik.
Yukarda anlatlanlar, kusurlu mü'minler ile
alakal olan bölümlerdi.
Fâcir olanlara gelince; Münker ve Nekir me-
lekleri onlara da: "Rabbin kimdir?" diye soracak-
lar, onlar da: "Bilmiyorum" diyecevap verecekler-
dir.

Bunun üzerine melekler:


"Bilmez olaydn!" diyecekler ve demir sopa ile
vuracaklardr.
Bu darbe ile o,
yedi kat yerin dibine girecektir.
Sonra onu çekip kabrine çkaracaklar, sonra
tekrar vuracaklar ve bu hal yedi defa tekrar ede-
cektir.
Baz insanlarn amelleri, kyamete kadar hav-
layacak olan bir köpek ekline getirilecektir.
Baz insanlarn amelleri de domuz yavrusu
ekline döndürülecektir.

42
KABR AZABININ ÇETLER
Kabir azablar çok çeitli olacaktr. Kii dün-
yada en çok neden korkuyorsa kabrinde onunla
azab olunacaktr.
Pimanln fayda vermeyecei gün gelip çat-
madan önce Cenab- Halde' bizi balamasn
n
ve selâmete çkarmasn dileriz.
Rivayet olunur ki, sâlihlerden bir zât öldükten
sonra rüyada görüldü.
Ona denildi ki:
"Halin nasl?"
u cevab verdi:
klmtm. O sebeple
"Birgün abdestsiz namaz
Cenab- Allah, benim bama bir ay musallat etti.
Kabrimde beni korkutuyor." v

Yine baka bir zat rüyada


Ona:
"Allah (C.C.) sana ne yapt?" diye soruldu.
O da u cevab verdi:
"Bir gün necasetten tam bir temizlik yapma-
mtm. Bu sebeple Allah (C.C.) bana ateten bir
elbise giydirdi. Kyamete kadar onun içinde kala-
cam."
Yine baka bir zat rüyada görüldü.
Ona:
"Allah (C.C.) sana ne yapt?" diye soruldu.
u
O da cevab verdi:
43
"Beni ykayan ölü ykayc bir ara beni kskv-
rak yakalad. Teneir tahtasndaki çivilerde bana
batp trmalad. Ben bundan büyük ac duydum."
Sabah olunca ölü ykayan kimseye rüyadaki
durum haber verildi.
O da ölüyü bir an sertçe yakalayp tuttuunu
itiraf etti ve:
"Bu, benim iradem dnda oldu." dedi.
Yine bir baka zat rüyada görülmütü.
Ona:
"Halin nasl? Sen ölmedin mi?" diye soruldu.
u
O da cevab verdi:
"Evet, ben öldüm.
u anda iyi bir durumdaym. Ancak üzerime
toprak atld srada bir ta, kaburga kemiklerimi
krd ve bana zarar verdi. "
Bu cevap üzerine kabir açld.
Gerçekten de kaburga kemikleri krlm
bul-
dular.
Yine bir baka zât, olunun rüyasna girmiti.
Ona öyle dedi:
"Ey kötü çocuk!
Babann kabrini düzelt, yamur bana eziyet
verdi."
Sabah olunca çocuk, babasnn kabrine bir
adam göndererek durumu incelettirdi.
Giden adam orada bir su ark buldu.
Sel sular oradan gelerek kabri su ile doldur-
mutu.

44
Yine bir A'rabi'den rivayete göre, o kimse,
ölen olunu rüyasnda görmütü.
Kendisine sordu:
"Allah (C.C.) sana ne ile muamele etti?"
Çocuk dedi ki:
"Bana zarar verici bir ey yapmad. Ancak
ben, falanca adamn petemal ile kefenlenip def-
nolunmutum. O adam ise fâsktr.
Bu sebepten dolay azab çeitleri ile beni kor-
kuttu."
Bu gibi haberlerde bize ulaan olaylarn çou
genelde unu ifade ediyor ki, kabir ehli, bulunduk-
lar yerde elem ve zdrap çekerler.
Buna delil olmak üzere Resûlullah (S.A.V.)
Efendimizden u
Hadis-i erif rivayet edilmitir:

J ^ r
3
* ^ ^ J ^V>-
"Diri olan bir kimsenin evinde elem gördü-
ü gibi ölü de kabrinde elem görür," (Benzer
ifade Bkz. Buharî-Cenaiz 34-Müslim-Cenaiz
ile
17-Tirmizi-Cenaiz 24,25-Nesai-Cenaiz 14)
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ölünün kemik-
lerini krmay yasaklamtr.
Peygamberimiz birgün kabir kenarnda oturan
bir adama rastlamt. Derhal o adam bundan me-
netti ve öyle buyurdu:
"Ölülere kabirlerinde eziyet etmeyiniz."

45
Birgün Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, annesi
Amine 'nin kabrini ziyaret etti ve alad.
Onunla beraber olan sahabeler de aladlar.
Efendimiz buyurdu ki:

o ^ o „ * „

^
„ „ JIJI O
jj J| '' * * Os * Â * Q
o^J! / jj L*3U j^JÜI Ijjjj
J OU U^J öl

"Ben anneme istifar etmem içinRab-


bim'den izin talep ettim. Fakat o, bana izin
vermedi.
Sonra kabrini ziyaret için izin talep ettim.
Bu sefer talebimi kabul etti ve bana izin verdi.
Dikkat edin! Kabirleri ziyaret edin. Çünkü
onlar, ölümü hatrlatrlar." (Kabir ziyareti ile
ilgili Bkz. Ibn-i Mâce-Cenaiz 47-Ebû Davud-

Cenaiz 77-Tirmizi-Cenaiz 6-Nesai-Cenaiz 101-


Ahmed b. Hanbel 2/441, 3/23,48, 5/355)
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ziyaret için ka-
birlere geldii vakit öyle derdi:

- 1

46
"Müslümanlardan ve mü'minlerden diyar
ehline selâm olsun.
naallah bizler de size katlacaz.
Siz, bizim için öncüsünüz, biz de sizin için
tâbileriz.
Yarabbi, ve onlar mafiret eyle.
bizi
Atfnla muamele eyle,bizi ve onlar bala."
(Bkz. Müslim-Tahare 39-Ebu Davud-Cenaiz 79
-Nesai-Tahare 109-bn-i Mâce-Cenaiz 36-
Ahmed b. Hanbel 2/300)
Sâlih El-Müzeni diyor ki: Ulemadan bir zâta:
"Hangi sebepten dolay kabirlerde namaz klmak
yasak edilmitir?" Diye sordum.
O zât da: "Bu konuda Hadis varid olmutur."
diyerek u
Hadis-i erifi gösterdi:

"Kabirler arasnda namaz klmaynz. Çün-


kü o, nihayeti olmayan bir hüsranlktr." (Ölü-
nün kabri üzerinde namaz klmak ile ilgili Bkz.
Ebu Davud-Cenaiz 71)
Alimlerden bir zât diyor ki:
"Birgün Kabristanda namaz klyordum. Bir-
den gözüme, kabrinin üzerinde oturan bir adam
belirdi.
Tpk babama benziyordu.
47
Korkarak hemen secdeye kapandm."
Yine o zâtn ifadesine göre, secdeden ban
kaldrnca babasna benzeyen o kiinin azarlama-
larna hedef oldu.
öyle diyordu:
"Bütün geniliine ramen dünya sana dar gel-
sin. Sen bir müddetten beri buraya geliyorsun ve
namaznla bize eziyet veriyorsun."
Sahih bir Hadis'de anlatldna göre
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz, babasnn kabri
banda alayan bir çocua rastlamt.
Ona olan merhametinden dolay kendisi de
onunla beraber alad.
Sonra buyurdu ki:

O x ' } % $ * ' 0 $

"Muhakkak ki ölü, ailesinin kendisi için a-


lamas sebebiyle elem duyar." (Müslim-Cenaiz
17-Tirmizi-Cenaiz 25-Nesai-Cenaiz 15)
Yani böyle yapmak onu çok üzer ve mahzun
eder demektir.
Rüyada görülen nice ölmü kiiler vardr ki,
onlara: "Naslsn ya fülan?" diye sorulduu vakit
öyle der:
"Halim kötüdür.
Benim halimin kötü oluu falan ve filan yü-
zündendir. Onlar benim üzerime alamay ve ba-

48
Ancak zndklar bunu inkâr ederler.
ResÛlullah (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i e-
rifte öyle buyurmaktadr:

* * * * * * s *
s & *

-ulp ^jj VI -uU JLwi LjjüI

d "Sizden hiç kimse yoktur ki, dünyada tan-


mü'min kardeinin kabrine urayp ona
selâm versin de karln almam olsun.
Bilâkis onu tanr ve selâmna karlk verir."
(Benzer bir Hadis-i erif için Bkz. Râmûzu'I
Ehâdis sayfa/382)
Rivayet edilir ki, fukahadan bir zât vasiyet et-
meden vefat etmiti.
Defnedildikten sonra gece ev halk üzerinde
doland durdu.
Onlara öyle dedi:
"Falancaya ziraatten bir miktar mahsul veriniz.
Filancaya da uzun zamandan beri bende emanet
bulunan kitabn veriniz."
Sabah olunca herbiri gördüklerini birbirlerine
anlatrlar. Sonra ziraat mahsulünü verdiler. Fakat
kitab aradlar bulamadlar.
Buna hayret etmilerdi.
Aradan uzun bir müddet geçtikten sonra evin
bir köesinde buldular.

49
Yine bir zât öyle anlatyor:
"Babam, evde bize yaz öretmesi için bir ö-
retmen tutmutu.
Ksa bir süre sonra hocamz öldü.
Alt gün sonra kabrine gittik. Allah (C.C.)'n
emrini konumaa baladk.
O srada yanmzdan bir satc geçti. Bir tabak
incir satn aldk ve yedik. Çöplerini de kabrin üs-
tüne attk.
Gece olunca babamz hocay rüyasnda gör-
mü ve: "Halin nasl?" diye sormu. O da: "yiyim
ama senin çocuklarn benim kabrimi çöplük yapt-
larve aleyhimde kötü sözler konutular." demi.
Sabah olunca babamz gördüü rüyay ve ho-
cann uyarlarn anlatt ve bize çok kzd.
Bunun üzerine biz de yaptklarmza çok pi-
man olduk. Babamzdan af dileyip Allah (C.C.)'a
dua ettik: "Ey münezzeh olan Rabbimiz! Hocamz
bize dünyada ders verdii gibi ahiiette.de bize
edep dersi vermee devam ediyor." dedik.

f MÜ ' MNLERN DÖRT HAL


Kabir ehli mü'minler dört hâl üzere bulunur-
lar:
1- Onlardan bazlar göz akp kabre düünceye
ve cesed çürüyüp topraa dönüünceye kadar
ayak topuu üzerinde dururlar.
Cesed tamamen topraa dönütükten sonra

50
dünya semai hariç, melekût aleminde sürekli ola-
rak dolarlar.
2- Bazlar da vardr ki, Allah (C.C.) kendileri-
ne hafif uyku gibi bir hal verir. Onlar birinci defa
Sûr'a üflenip de uyanncaya kadar Allah (C.C.)'n
kendilerine ne yaptn bilmezler.
Birinci Sûr'la beraber uyanp tekrar ölürler.
3- B azlan da vardr ki, onlar kabirlerinde an-
cak veya üç ay kalrlar. Sonra Allah (C.C.) ta-
iki
rafndan bir ku gibi terkib edilirler ve cennete
uçarlar.
Sahih bir Hadis-i erifte eriat sahibi Peygam-
ber (S.A.V.) Efendimiz öyle buyurmaktadr:

"Mü'minin soluu, bir ku ile beraber cen-


net aacnda aslr." (Nesai-Cenaiz 117)
Yine Resulullah (S. A. V.). Efendimize ehidle-
rin ruhlarndan sorulunca öyle buyurmutur:

"ehiderin ruhlar yeil kularn kursakla-


rnda onlarla beraber cennet aacnda aslr."
I

51
(Benzer ifadelerle Bkz. Müsli-mare 121-Ebu
Davud-Cihad 25-Tirmizi-Tefsirussure 3-bn-i
Mâce-Cenaiz 4-Deylemi-Cihad 18-Ahmed b.
Hanbel 1/266, 6/286)
4- Bazlan da vardr hayata kapan-
d andan itibaren yücelere
leninceye kadar orada tutulur.
ki, gözleri
kaldrlr ve sûr'a üf-

Bu dördüncü gurup Peygamberlere,


Velilere,
Seçilmi kullara mahsustur.
Onlardan bir ksm kyamete kadar yeryüzünde
dolap dururlar. Çok kere de geceleri görünürler.
Hz. Ebu Bekir Sddk (R.A.) ve Hz. Ömer El-
Fârûk (R.A.)' m onlardan olduklarn zannediyo-
rum.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimize gelince, onun
için her üç âlemde de serbest dolama ruhsat ve-
rilmitir.
Buna iaret olmak üzere Efendimiz öyle bu-
yurmutur:

0 "O * 0*0 * * * 0 O ^ / ^/O / 0

"Benim, Allah (C.C.)'a en kymetli olmam,


beni üç âlemden daha çok dünyada bir ak ma-
sndandr." (Ademoullar içinde Resûlullah

52
(S.A.V.) Efendimizin Allah (C.C.)'a en kerîm
oluu ile ilgili Bkz. Tirmizi-Menakb 1-Darim-
Mukaddime 8)
On tane üç de otuz eder.
Hz. Hüseyin (R.A.)'da Hicrî otuzuncu yln
banda katlolunmutu da bütün yeryüzü halkna
gazab edilmi ve kendisi gökyüzüne yükseltilmi-
ti.

Salihlerden bir zât rüyasnda bunu gördü de


Peygamber (S. A. V.) Efendimize:
"Anam babam sana feda olsun ya Resûlallah!
Ümmetin fitnesi hakkndaki görüün nedir?" dedi.
Efendimiz buyurdu ki:
"Allah (C.C.) onlarn fitnesini artrsn.
Onlar Hüseyin'i öldürdüler ve benim onda-
ki hukukumu muhafaza etmediler."
Bazlar yedinci kat semay seçmilerdir.
Meselâ Hz. brahim Aleyhisselâm gibi.
Hz. sa da beinci kat semay seçmitir.
Esasen bütün göklerde Nebi'ler ve Resûl'ler
vardr.
Oradan dar çkamazlar ve oray terk ede-
mezler.
Onlarn, bulunduklar yeri seçme haklan yok-
tur.

Ancak Hz. brahim,


Hz. Musa,
Hz. sa
v

Ve Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz ser-

53
besttirler. Onlar, âlemlerden dilediklerinde kolay-
ca dolarlar.
Cenab- Hakk'n veli kullarna gelince, onlar-
dan bazlar dünya hayatndaki gibi yaarlar.
Meselâ Ebu Yezid'den rivayet olunduuna göre o
kendisi, Ar'n altnda kurulan sofradan yemekte-
dir.

te kabir ehli çeitli hallerle hallenirler.


Kimisi azab olunur,
Kimisi merhamet olunur,
Kimisi aalanr,
Kimileri de ikram olunurlar.
Dünya hayat son bulup ölüm ile kendilerinden
intikam alnanlara geni yerler daraltlr. Bazen de
gözünden perde kaldrlr. O, onlar görür ve duru-
munu anlar.
Ben, gözünden sr perdesi kaldrlm keif eh-
li bir zât görmütüm.
O ölmü olan oluna bakt da sanki bayl-
mBu zât,
gibi olan ölünün ayldn gördü.
gibi melekûtî eyler, ancak Cenab- Hak'n
lütf-u keremine ulam olanlara ve onlarn yolun-
da gidenlere malûm olur.
içine daldmz sr deryasndan bize de bolea
nasib etmesini Allah (C.C.)'dan dileriz. Tâ ki, bu
sayede ek ve üpheler tamamen yok olup gitsin.

54
NSANLARIN DURUMLARI
insanlarn iman ve amel derecelerine göre du-
rumlar ortaya çkar. Bazlar sadece cuma ve bay-
ramlar bilirler.

Bir kii ölüp dünyadan ayrlnca vazifeli me-


lekler onun çevresinde toplanrlar ve onu tanrlar.
Baz insanlar hanmlarndan dolay sorguya
çekilirler.
Bazlar babalarndan dolay, kimileri de ço-
cuklarndan dolay sorguya çekilirler.
Herbiri onlara kar vazifelerini yapp yapma-
dklarndan sorulur.
Belki de en yaknlarmzdan biri öldüü vakit
onlarn hiçbiri onlar felâkete düürecek eyden
korumaa çalmazlar ve böylece o da Yahudi ve-
ya Hiristiyan olarak ölüp onlarn askerlerinden
olur!
Rivayet olunur ki, bir zât rüyada görülmütü.
Ona:
"Allah (C.C.) sana ne ile muamele etti?" Diye
soruldu.
O da u cevab verdi:
"Ben, falan ve filan..." böylece be kiinin
adn sayd ve büyük nimetler içinde olduklarm
söyledi.
O zât ve arkadalar Haricîler tarafndan ehid
edilmilerdi.
Daha sonra en yakn bir komusunu sordular:

55
"Allah (C.C.) ona ne muamele etti?"
Bu soru üzerine öyle dedi:
"Biz onu hiç görmedik.
O kötü kii kendisini denize att ve boularak
öldü.
Zannedersem o, intihar edip canna kyanlarla
beraberdir."
Buharî'nin Sahih'inde rivayet olunduuna gö-
re Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz öyle buyur-
mutur:

* * ' f *+ â * M* Ov *» + " o jjxx

"Kim
kendisini bir demirle öldürürse (inti-
har ederse) Kyamet günü o demir parças elin-
de olduu halde gelir ve cehennemin ortasnda
onunla vurulur. Ebedî olarak da orada kalr.
Kim de bir dadan aa
kendisini atp inti-
har ederse, o kimse de cehennem ateine at-
lr." (Buharî-Cenaiz 83, Edeb 44-Müslim-man
175-Tirmizi-man 16-Nesai-man 7-Ahmed b.
Hanbel 2/254, 4/22)
Rivayet olunur ki, Hz. Mûsa Aleyhisselâm,
Hz. Adem Aleyhisselâm 'a rastlad ve ona öyle

56
dedi:
"Ey Adem!
Cenab- Hakk, kendi kudret eliyle seni seçip
halife kld,
Kendi ruhundan sana üfledii,
Seni kble ittihaz ettirip melekleri sana secde
ettirdii ve seni cennetine koydurduu halde sen
niçin ona isyan ettin?"
Hz. Adem, ona u cevab verdi:
"Ey Musa!
Sen de Cenab- Allah'n konumasna mazhar
olmu bir kimsesin.
Sana Tevrat indirdi.
Sen o Tevratta görmedin mi ki: "Adem Rabbi-
ne âsioldu."yazmaktadr."
Hz. Musa:
"Evet" dedi.
Hz. Adem:
"Bana taktir olunan suç, vukuunda kaç sene
önce Levh-i Mahfuz'da yazlmtr?" Diye sordu.
Hz. Musa cevap verdi:
"Sen o fiili ilemeden elli bin yl önce yazl-
mtr."
Bunun üzerine Hz. Adem dedi ki:

"Ey Musa!
Ben o fiili ilemeden elli bin yl önce takdir
olunan bir suçtan dolay beni knyor musun?"
Buharî'nin rivayetine göre Resûlullah (S.A.V.)
Efendimiz sra ve Mi'rac gecesi Peygamberlere

57
imam olmu ve onlara iki rekat namaz kldrm-
tr.
Efendimiz o gece pek çok Peygamberle
selâmlamt.
Hz. Hârûn Aleyhisselâm'a selâm vermi, ona
ve ümmetine rahmet dilemitir.
Yine Hz. dris Aleyhisslâm'a selâm vermi,
ona ve ümmetine de rahmet dilemitir.
Oysa ki, onlarn hepsi bu dünyadan göçmü-
lerdi.
Onlar ancak bir çeit melek hayat yaamakta-
drlar.
Bu hayattan sonra ikinci bir hayat vardr.
Birinci hayat ise, onlar, nefisleri üzerine eha-
det ettirdii gündür.
Hakk Teâlâ buyurdu ki:

"Ben Rabbiniz deil miyim? Onlar da:


sizin
Evet sen bizim Rabbimizsin. âhid olduk dedi-
ler." (Bkz. A'raf 7/172)
O hayat, dünyevî hayattan saylmaz. Çünkü o,
çeitli nimetlerle donatlarak emre âmâde kln-
mtr.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz buyuruyor ki:

58
"nsanlar uykudadrlar. Ancak öldükleri
zaman uyanrlar!" (nsanlarn gaflet uykusun*
da olmalarna ramen Resûlullah (S.A.V.)
Efendimizin kalbinin uyank oluuna dair Bkz.
Tirmizi-Edeb 76)
te dünya hayatna gözlerini yumduktan sonra
ölülerin halleri böyledir.
Bazlar bir yerde mekân tutup kalrlar.
Bazlar kendilerine verilen ruhsatla dolarlar.
B azlan dövülür,
B azlan azab olunur.
Bütün bunlarn doruluuna Cenab- Hakk'n
u ayet-i kerimesi delalet etmektedir:

//O j / // O/Û / } O s

"(Azab çeitlerinden biri de) atedir ki, on-


lar sabah akam o atee sokulurlar.
Kyametin kopaca gün de: Firavun ailesi-
ni azabn en çetinine sokun (denilecek)"
(Mü'min 40/46)

59
KIYAMETN HALLER
Yüce Allah (C.C.) k-
Sûr'a üflenmeden önce
yametin kopmasm murad edince dalar uçuacak
ve bulutlar gibi yürüyecektir.
Denizler birbirine karacak,
Güne dürülüp söndürülecek,
Yldzlar kararp düecek,
Gökyüzü gülya kokusu haline gelecek ve
rüzgârn hareketi gibi deveran edip dolaacak.
Yeryüzü iddetli depremlere sahne olacak, ba-
zen dürülüp toplanacak, sklacak ve bazen de
geveyecektir.
Nihayet Allah (C.C.) bütün kâinatn soyutlan-
masn emredecek,
Yedi kat yerde,
Yedi kat gökte,
Ve Kürsî'de hiçbir canl varlk kalmayacaktr.
Sonra Yüce Allah (C.C.) makamda tecelli ede-
cek,
Yedi kat gökleri sandan,
Yedi kat yerleri de solundan yakalayacak ve
öyle hitab edecektir:
"Sen ey dünya! Ey dünyack!
Nerde senin erbabm?
Nerde ashabn?
Muhabbetinle onlar fitneye düürdün. Onlar
ahiretlerine hazrlanmaktan megul ettin."
Sonra diledii gibi kendi nefsini över.

60"
Sürekli bâkî kalmakla,
Devaml izzet sahibi olmakla,
Ezici bir kudrete mâlik olmakla iftihar eder.
Daha sonra öyle seslenir:

"Bugün hükümranlk kimindir?" (Mü'min


40/16)
Hiç kimse bu soruya cevap veremez.
Bunun üzerine Allah (C.C.) yine kendisi cevap
verir:

"Kahhâr olan tek Allah'ndr." (Bkz.


Mü'min 40/16)
Bundan sonra gökleri bir parmak üzerine,
Yerleri de bir parmak üzerine alr.
Onlar sallar ve öyle nida eder:
"Ben, hesaba çeken mutlak kudret sahibiyim.
Bana irk koan,
Benim rzkm yiyen ve benden bakasna ta-
pan putperestler nerede?
Benim rzkmla bana kar masiyete güç bulan-
lar nerede?
Büyüklük taslayanlar nerede?"

61
Yine daha önce yapt gibi nida eder:
"Bugün hükümranlk kimindir?"
Sonra Yüce Allah (C.C.) diledii bir müddet
kadar öyle kalr.
Sonra yine kendisi cevaplar.
Allah (C.C.) cennetlerindeki hurilerin ve ço-
cuklarn kulaklarna misal verir.
Sonra Hakk Teâlâ Hazretleri cehennemden bir
gedik açar ve o gedikten cehennem alevi dar
ç-
kar.
Böylece cehennemde yand gibi ondört de-
nizde birden yanverir.
Onlardan bir damla bile kalmaz ve yerlerini si-
yah bir ekil olarak brakr.
Gökler ise, sanki sv ya bulanklnda ve
erimi bakr madeni gibi olur.
Alev, gökyüzü snrna yaklanca Allah (C.C.)
onu yükselmekten meneder.
Ate söner,
Alev yükselmez.
Sonra sübhanehu ve Teâlâ Hazretleri, Ar'n
hazinelerinden bir depo açar.
Orada hayat denizi vardr.
Allah (C.C.) oradan yeryüzüne yamur yad-
rr.
O yamurun taneleri sanki erkeklerin menisi
gibidir.
Onu, susuzluktan ölen yeryüzüne atar da o der-
hal canlanr ve sallanr.

62
Her taraf sular kaplayncaya kadar yamur
yamaya devam eder.
Nihayet sular krk zira' miktar yükselir.
Bu srada bütün mahlûkat, kuyruk sokumun-
dan yaratlr.
Hadis-i erifte zikredildiine göre, insann ya-
ratlmas kuyruk sokumu kemiinden balamtr.
Ahirette yine ondan balanarak yeniden halkolu-
nacaktr.

> 0/ o ; ^ /ii /i» / xji j o / / j /

"O, kuyruk sokumu kemiidir.


Bütün mahiûkat ondan terkib olunur (yara-
tlr)" (Buharî-Tefsirussure 78-Müslim-Fiten
141,143-bn-i Mâce-Zühd 32-Ahmed b. Hanbel
2/315)
Baka bir rivayette kii tamamen çürür, ancak
kuyruk sokumu kemii hariç. Çünkü ilk defa on-
dan baland, ikinci yaratl da ondan balayacak-
tr.

yy y Oy* y O O y Oy j* % Oyy

y y yy s * &

"IJter ey insandan çürür, gider. Ancak kuy-


ruk sokumu kemii hariç." ( Buharî-Tefsirus-
sure 39-Ebu Davud-Sünne 22-Nesai-Cenaiz

63
117-Ahmed Hanbel 3/28)
b.
O, nohut büyüklüünde bir kemiktir.
Onun ilii yoktur.
Bütün cesedler, kabirlerinde ondan biterler.
Tpk hububatn bittii gibi.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz yine öyle bu-
yurmaktadr:
v

j*j c^- ur öj~~i fi.u â\ j


"Sonra Allah (C.C.) su indirir.
Bunun üzerine onlar da hububatn bittii
gibi hemen bitiverirler." (Buharî-Tefsirussure
78-Müslim-Fiten 141)
Nihayet herkes birbirine karr.
nsanlarn çokluundan dolay bir de bakarsn
ki, unun ba, bunun omuzu yanndadr. Bunun
eli, unun gövdesi yanndadr.

Allah (C.C.yn u
kavl-i erifinden murad olu-
nan mana budur:

^UT Ujup-j p+i* J>ji\ U UJp jü»

"Muhakkak ki biz, toprak, onlarn bedenle-


rinden neleri yeyip eksilttiini bilmiizdir. Bi-
zim katmzda (her eyi) tesbit eden bir kitap
(Levh-i Mahfûz) vardr." (Kaf 50/4)

64
Biz "hyâ-ul ulûm" eserimizde bu hususa ge-
niçe iaret ettik.
Çocuk, çocuk olarak,
Delikanl, delikanl olarak,
Genç, genç olarak,
Olgun, olgun olarak,
htiyar da ihtiyar olarak yeniden diriltildii
ikinci yaratl tamamlannca Allah (C.C.) Hazret-
leri rüzgâra emreder ve Ar 'm altndan esmesini
ister.

O da latif bir ekilde eser.


O zaman yeryüzünden sr perdesi kaldrlr ve
dünya apaçk bir ekilde ortada kalr.
Onda hiçbir erilik ve tepecikler yoktur.
Dalar kuma dönmütür ve çukur yerleri dol-
durmutur.
Sonra Allah (C.C.) Hazretleri, srafil
Aleyhisselâm diriltir. O da Kudüs' de bir kayadan
Sûr'aüfler.
boynuz eklinde nûrdan bir borudur.
Sûr,
Onun ondört tane halkas vardr.
Bir tek halkasnda bütün karada yaayan
mahlûkatn ruhlar saysmca delikler vardr. Bütün
karadakilerin ruhlar oradan çkarlar.
Orada an vzlts gibi sesler vardr.
Onlar bütün ufuklar doldururlar.
Sonra herkes kendi cesedine girer.
Allah (C.C), kular ve vahi hayvanlar dahil
olmak üzere bütün ruh sahiplerinin hepsine ilham

65
eder.
Sonra tekrar Sûr' a üflenir.
Bütün yaratklar hepsi birden kalkp bakadu-
rurlar.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

d ^aLJL M S-l^j 3^>-j LjU

"üphesiz Sûr'a son üfürülü, tek bir


ki
sayhadan ibarettir. Bir de bakarsn onlar hep
kabirlerinden uyanmlar (bir araya toplan-
mlar)" (Nâziât 79/13,14)
Mahlûkat, kabirlerinden kalktklar srada göz-
lerini açmlardr da kökünden sökülmü olan
dalara ve sulan tükenmi olan denizlere bakm-
lardr.
Onlarda hiçbir erilik yoktur.
Hiçbir tümseklik de yoktur.
Yeryüzündeki ufak eimler ve vadiler düzel-
mi, her taraf dümdüz olmutur.
Bu manzaraya hayretle bakarlar ve kalr- ap
lar.

Yerin altndan doru herkes mesken edindii


kabrin üstüne çkp oturur.
aknlkla ve düünceli olarak bekler.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin haber verdii
gibi orada insanlar çplak olacaklardr.
Ancak, gurbette mü'min olarak ölenler ve ga-

66
rip kalp kefenlenmeyenler har olunduklar vakit
onlara cennetten bir elbise giydirilir.
ehîd olanlara da cennetten bir elbise giydiri-
lir.

Ve yine Muhammed Aleyhisselâmn ümmetin-


den olup onun sünnetine son derece önem veren-
lerde kefenleri ile harolunur.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz öyle buyur-
maktadrlar:

"Ölülerinizi kefenlemede mübalaa ediniz.


Çünkü benim ümmetim kyamet günü kefenle-
ri ile beraber harolunacaktr.
Dier ümmetler ise çplak olacaklardr."
(Kefenlemede müstehab olan eylerle ilgili ola-
rak Bkz. Tirmizi-Cenaiz 18-bn-i Mâce-Cenaiz
12)
Rivayet olunur ki, bir zât, ölüm vakti yaklat-
srada yannda bulunanlara hitab ederek:
"Bana falancann elbisesini giydirin." dedi. Fa-
kat onun bu vasiyetine uyulmad.
Nihayet adam ksa bir gömlekle öldü.
Üzerinde baka bir ey yoktu.
Defnettikten ksa bir müddet sonra onu rüya

67
aleminde gördüler.
Sanki o aç, susuz ve çplak bir vaziyette idi.

Dediler ki:
"Ne oldu sana?"
**

Once konumak istemedi.


Sonra öyle cevap verdi:
"Siz beni elbiseden mahrûm ettiniz ve beni u
gömlek ile harolunmak durumunda braktnz."

K NEFHA ARASINDAK MÜDDET


O, ikinci ölümdür. Çünkü bütün batnî organ-
lar faaliyetten menedilmitir.
Cismani ölüm ise, zahirî organlardan menedil-
mektir. Çünkü cisimler hareketi olutururlar.
Organlar ibadet yapmazlar.
Asl namaz klan, organlarmz deildir.
Oruç tutan da organlarmz deildir.
Nefis, basit bir cevherdir. Cesede binince ha-
yat ve davranlar sahih olur.
nsanlar, iki nefha arasndaki müddetin ne ka-
dar olduu hakknda muhtelif görülere sahip ol-
dular.
Cumhurun görüüne göre bu müddet krk se-
nedir.
lminden ve irfanndan asla üphe etmediim
zâtlardan biri bana dedi ki:
"Bu müddetin ne olduunu Allah (C.C.)'dan
bakas bilemez. Çünkü o, ilâhi srlardandr."
68
Yine bana dedi ki:
"Cenab- Hakk'm istisna kaldktan hariç."
Bunun üzerine ben de:
"Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin öyle buyur-
masmdaki mana nedir?" Dedim ve u
Hadis-i e-
rifi okudum:

rr J4 W & *» â** û- Jj 1 w
^ or »1 ^j» d^çi t^jii j^ji u&* ju-T

"Kyamet günü Arz'n dar çkaraca


kimselerin ilki ben olacam.
O srada kardeim Musa Aleyhisselâm
Ar'n listesini alacaktr. Bilmiyorum acaba o
benden önce mi Yoksa Cenab-
diriltildi?
Hakk'n istisna kldklarndan mdr?" (Ah-
med b. Hanbel 3/2)
Hz. Musa dahi olsa bütün ölen canllar o anda
cesedden syrlmlardr.
O korkulu kyamet gününde Resûlullah
(S.A.V.) Efendimizden baka baz istisna olunan-
lar da o dehetli günün sarsntsndan muaf ola-
caklardr.
Hz. Ömer (R.A.)'n da bulunduu bir mecliste
Hz. Ka'b (R.A.) kyametteki o büyük korkulu gün

69
hakknda konutu.
Sahabeler dediler ki:
"Ey Hattâb'm olu Ömer! Eer durum böyle
ise, yetmi peygamberin ameli bile senin o günün

dehetinden kurtaramaz. Ancak Cenab- Hakk'n


o korkulu günde güven verip istisna ettikleri müs-
tesnadr."
Onlar dördüncü makam ehli olan kimselerdir.
üphesiz ki, Hz. Musa Aleyhisselâm da o makam-
da olanlardan biridir.
Cenab- Hakk'n istisna kldklar dahi, Yüce
Rabbin heybetinden dilleri tutulur da:
"Bugün hükümranlk kimindir?" Sorusuna ce-
vap veremezler.
Eer içlerinde bu soruyu cevap vermeye muk-
tedir olan bir kimse olsayd:
"Bütün mülk ve hükümranlk senindir ey bir
olan Allah'm, her ey senindir ey Kahhâr olan
Allah'm." diye cevap verirdi.

MAHERDE NSAN TPLER


Herkes kabrinden dorulup kalkt vakit ki-
mileri çplaktr,
B azlan giyiniktir,
Bazlar siyahlamtr,
Bazlar beyazdr.
Bir ksm insanlarn nûr'u olacaktr ve bu nur,
çok güçlü bir lamba gibi etrafa k saçacaktr.

70
Bazlarnn da nûr'u olacaktr ve o nûr, güne
gibi her tarafa aydnlk saçacaktr.
Bununla beraber bütün herkes balan önlerine
eik bir vaziyette ve ne yapacaklarn bilemez bir
halde bin yl öylece kalacaklardr.
Bat tarafndan bir ate zuhûr edecek-
Nihayet
tir. Onun ayn zamanda çok büyük bir gürültüsü
vardr ve bütün mahlûkat maher yerine sevke-
der.
nsanlar,
Cinler,
Vahi hayvanlar ve kular, onun gürültüsünden
dehete düerler.
Daha sonra herkes kendi amelini eline alr.
O da öyle söyler:
"Kalk, yürü maher yerine."
Ameller çeit çeit olduundan kiminin ameli
çok iyidir. O güzel amel, bir hanm eklinde ken-
disine görünecektir.
Bazlarnn ameli, kendilerine bir eek eklinde
görünecektir.
Bazlarnn ameli ise, kendilerine koç eklinde
görünecektir.Bazan onu srtna alp tayacak ve
bazan da onu kaldrp yere atacaktr.
man olanlara önlerinden ve sa taraflarndan
bir nûr verilecektir.
Kâfirlerin önlerinden ve sol taraflarndan da
zifirî karanlk verilecektir.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

71
"(Srat üzerinde) nûrlar önlerinde ve sala-
rnda koup parlayacak." (Bkz. Tahrîm 66/8)
Kâfirler orada korku ve aknlk içinde kala-
caklardr.
Onlar gözetleyenler ise, imdat isteklerini geri
çevireceklerdir.
Mü'min olanlar, zifirî karanln iddetine ba-
kp Cenab- Hakk'n kendilerine ihsan ettii hida-
yet nûr'una hamdederler.
Yüce Allah (C.C.) mü'min kullan için sr per-
desini açar ve böylece kâfirlerin hallerini onlara
gösterir.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"Gözleri cehennemlikler tarafna çevrildii


zaman da: Ey Rabbimiz, bizi zâlimler toplulu-
u ile beraber yapma, derler." (A'raf 7/47)

Baz eyler vardr ki, onlarn kymetini ancak


çeken bilir:
Hayatn kymetini en iyi, ölüler bilir.

72
Nimetin kymetini darla düen bilir.

Zenginliin kymetini fakir bUir.


Kyamet günü nice insanlar vardr ki, ayaklan
ile koarlar.
Kimileri ayak parmaklarna üzerine basarak
yürürler.
Kimilerine ise verilmi bir
söner, bazen yanar.
k vardr ki bazen

Yeniden dirilme esnasnda onlarn nûrlar,


imanlar nisbetindedir.
Attklar admlarn sür'ati de amelleri nisbetin-
dedir.
Bir Hadis-i erifte zikrolunduuna göre,
Resûlullah (S.A.V.) Efendimize denildi ki:
"Ya Resûlullah!
Maher günü bizler nasl harolunacaz?"
Efendimiz buyurdu ki:
"ki kii bir devenin srtnda,
Be
kii bir devenin srtnda,
On kii bir devenin srtnda,"
Burada murad olunan mana, Allahu a'lem u-
dur; bir kavim slâm' yaamtr. Cenab- Allah
da onlara Rahmetini ihsan etmitir.
Onlarn kendi amellerinden, amel derecelerine
göre deve yaratacak ve onlar da ona bineceklerdir.
Tabii bu durum, zayf amel sahibi olanlar için-
dir.

Buna öyle bir misal de verebiliriz:


Bir topluluk uzak bir yere seyahat için birlikte

73
yola çkarlar. çlerinden bazsnn binek alacak ka-
dar paras yoktur. Böylece onlar ikisi bir araya ge-
lip bir binek alrlar. Yahut üçü bir araya gelip bir
binek alrlar ve kervann peinden giderek onlara
katlrlar.
Bazen bu, on kiiye bir deve de olabilir!
Tabii ki bu durum, bir acizlik ve noksanlktr.
Amellerdeki hata ve noksanlklardan kaynaklanr.
Eer sen de Allah (C.C.) için sâlih amel iler-
sen, senin de bir binitin olur.
unu da iyi bil ki; bu, kârl bir ticarettir ve
dünya iyi bir ticaret yeridir.
Takva sahipleri ise Allah (C.C.) katnda en yü-
ce mertebelere ularlar.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"Takva sahiplerini, elçilerimiz gibi Rah-


man 9
m huzuruna toplayacamz gün." (Mer-
yem 19/85)
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz birgün ashab-
na öyle anlatmt:
"srailoullarmdan bir adam vard.
Çok hayrlar ilerdi.
Nihayet o da (mükâfaat olarak) sizinle bera-
ber har olunacaktr."
Dediler ki:

74
"Ya Resûlullah!
O, ne gibi ameller yapard?"
Efendimiz buyurdu ki:
"Babasndan kendisine çok mal miras kal-
mt.
Onun bir ksm ile bir bostan satn ald ve:
bu, Allah (C.C.) indinde benim bostanmdr,
diyerek onun mahsulünü garibanlara ayrd.
Yine saysz miktarda dinar da zayf ve fa-
kirlere datt.
Sonra Allah (C.C.)'n rzas için o parann
büyük bir ksm ile çok sayda köleler ve cari-
yeler satn alp: Bunlar benim Allah (C.C.) in-
dindeki hizmetkârlarmda, diyerek onlar azad
etti.
Yine birgün gözü sakat olan bir adama
rastlamt. Bazen yürüyor, bazen yolda tökez-
liyordu.
Derhal bineini ona doru sürüp gitti ve:
Bu, Allah (C.C.) indinde benim bineimdir (sa-
na baladm) haydi bin ona, dedi.
Nefsim kudret elinde olan Allah (C.C.)'a ye-
min ederim ki, binei eerlenmi ve yular takl-
m olarak ona binip maher yerine doru geti-
riliini görüyorum."
Yüce Rabbimiz Kur'an- Kerim' de öyle bu-
yurmaktadr:

75
jç * o s o * s x o x o x *> ? $-$ o x o x xx

XX xÛ i
XX

"Yüzüstü tökezleyerek yürüyen mi varla-


cak yere daha iyi eriir? Yoksa doru yolda
düzgün yürüyen mi?" (Mülk 67/22)
Bu ayetin tefsirinde deniliyor ki; Allah (C.C.)
kyamet günü mü'minlerin ve harolun- kâfirlerin
malanndaki hallerini ve onlarn ne ekilde mahe-
re sevkedileceklerini insanlara göstermek ve onla-
ra ibretolmak için misal vermitir.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"Günahkârlar da susuz olarak Cehenneme


süreriz." (Meryem 19/86)
Yine öyle buyurmaktadr:

"O günde dilleri, elleri ve ayaklar yapm


76
olduklarndan dolay aleyhlerinde ahidlik ede-
ceklerdir." (Nûr 24/24)
Yine öyle buyurmaktadr:

"Kyamet gününde onlar kör, dilsiz ve sa-


r bir halde yüzüstü harederiz." (Bkz.
17/97)
Deniliyor ki;
Ayette geçen körlükten maksad, mü'minlerin
önlerinden ve salarndan nûr saçp ortal aydn-
latan ktan, kâfirlerin mahrum kalmalardr.
Kyametin bütün halleri u ayetin tefsirindeki
srda mevcuttur:

"Bîr sihir midir bu? Yoksa siz görmüyor


musunuz?" (Tur 52/15)
Yine deniliyor ki, kyamet günü körlükten
maksad, karanlklar içinde kalmaktr ve Cenab-
Hakk'n nûruna bakmaktan menedilmektir.
Yüce Allah'n nûru o gün her taraf kaplayp
aydnlatacaktr. Fakat kâfirlerin gözlerine perde
çekilecek ve onlar bir ey göremeyeceklerdir.
Yine onlarn kulaklarna da perde çekilecek ve

77
r
mü'minlerin duyup lezzet aldklar yüce ke-
onlar,
lam duyamayacaklardr.
Hakk Teâlâ Hazretleri öyle buyurmaktadr:

r^
1
^^ û^l^ ^r, iul i^T

"Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan


kullarm! Bugün size korku yoktur.
Sizler üzülmeyeceksiniz de.
Siz ve eleriniz arlanmolarak Cennete
giriniz." (Zuhruf 43/68-70)
Yine o günde kâfirlerin dilleri konumaktan
menedilecektir. Sanki onlar dilsizler gibi olacak-
lardr.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

>

"O (kâfirlerin) konuamayaca bir gündür.


Onlara izin bile verilmez ki (sözde) maze-
retlerini beyan etsinler." (Mürselât 77/35-36)
O günde bir ksm insanlar dünyada imtihan
olunduklar fitneleri ile beraber harolunurlar.

78
Herkes dünyada neye bel balayp ona sarl-
msa kyamet günü kabrinden onunla beraber
kalkacaktr.
Önce onu sa yanndan
alacak fakat derhal
onu elinden atp öyle diyecek:
"Kahrolas!
Sen beni Allah (C.C.)' hatrlamaktan alkoy-
dun. Beni megul ettin."
O da tekrar kendisine dönecek ve u cevab ve-
recektir:
"Ben seninarkadanm.
Allah (C.C.) aramzda hükmünü verinceye ka-
dar seninle beraberim.
O, hükmedenlerin en hayrlsdr."
Kyamet günü, sarho kimse yine sarho ola-
rak harolunacak, çalgc da çalgc olarak haro-
lunacaktr.
Bunlarn her de Allah (C.C.) 'm yolundan
ikisi
saptklar hal üzere mezarlarndan kalkacaklardr.
Hadis-i erifte zikrolunduuna göre
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz öyle buyurmu-
tur:

c ^}\j a* J jUJI jyÖlj jA+h Vj u ö\

"üphesiz ki, içki içen bir kimse (kyamet

79
günü) içki küpü boynunda asl ve kadeh de
elinde olduu halde harolunur." (çki içene,
datana ve satana Allah (C.C.)'n lânet ettii-
ne dair deiik bir ifade ile Bkz. Râmûzu'l
Ehâdis-Sayfa-347)
O, yeryüzüne atlan pisliklerin en kokmuudur.
Mahlûkattan ona rastlayan ve onu gören her-
kes, kendisine lânet eder.
Yine bir ölü, kendisine zulmedilen eyle bera-
ber harolunur.
Hadis-i erifte zikrolunduuna göre Allah
(C.C.) yolunda öldürülen bir kimse, kyamet günü
yarasndan kan akarak gelir.


a^jZ-j *AJ&\
fjj jfe «&l
J-~- J JjsUl Ol

0 O JI / ^ / 5J JT0 > J 0 0 ^ # * J * 0 *

Ü - - ü- ^ - " - °- "

UjJp.AÜ^Oj^^
"Muhakkak yolunda öldü-
ki Allah (C.C.)
rülen bir kimse kyamet günü yarasndan kan
akarak Cenab- Hakk'n huzuruna gelir.
Rengi, kan rengidir.
Kokusu da misk kokusudur." (Deiik bir
ifade ileMüslim-mare 1-Nesâi-Cihad 25,
Bkz.
27-bn-i Mâce-Cihad 15-Darimi-Cihad 14-
Ahmed b. Hanbel 2/242, 391, 398,3/296)
80
Melekler gurup gurup insanlar sevkedip geti-

rirler,

insan,
Cin,
eytan,
Vahi hayvanlar, parçalyclar ve kular bütün
hepsi bir meydan da toplanrlar.
Sonra melekler, onlar gümüten daha parlak
olan ve Ardu'l Beydâ denilen baka bir yere hava-
le ederler.
Kendileri de âlemlerin ötesinde bir halka olu-
tururlar.Onlarn saylan, dünyada yaayan bütün
canllarn on katdr.
Sonra Allah (C.C.) ikinci gök meleklerine em-
reder. Onlar gelirler ve önceki meleklerin etrafn
çepeçevre kuatp bir halka olutururlar. Saylar
öncekilerin yirmi katdr.
Sonra üçüncü kat semann melekleri inerler ve
bir önceki meleklerin etrafn çepeçevre kuatp
bir halka olutururlar. Saylan öncekilerin otuz
katdr.
Sonra dördüncü kat semann melekleri inerler
ve bir önceki meleklerin etrafm kuatp bir halka
olutururlar. Saylan öncekilerin krk katdr.
Sonra beinci kat semann melekleri inerler ve
bir önceki meleklerin etrafn kuatp bir halka
olutururlar. Saylan öncekilerin elli katdr.
Sonra altnc kat semann melekleri inerler ve
bir önceki meleklerin etrafn kuatp bir halka

81
olutururlar. Saylan öncekilerin altm katdr.
Sonra yedinci kat semann melekleri inerler ve
bir önceki meleklerin etrafn kuatp bir halka
olutururlar. Saylar öncekilerin yetmi katdr.
Nihayet bütün mahlûkat çok skk
bir vazi-
yette ve büyük bir izdihamla toplanrlar. Öyle ki,
izdihamn iddetinden ayaklar birbirine basar.
insanlar ter içinde kalrlar.
Bu terlemeleri, iman ve amellerinin dereceleri-
ne göre olur.
Bazlar kulaklarna kadar terin içine batarlar.
Bazlar boazlarna kadar,
B azlan omuzlanna kadar,
Bazlan göüslerine kadar,
Bazlan da dizlerine kadar terin içinde kalrlar.
Bazlarna hamamda oturur gibi basit bir ter
isabet eder.
Bazlarna da susayp su içmi gibi çok basit
bir slaklk isabet edecektir.
Minberlerden eriat anlatanlar,
Kürsülerden slâm öretenler ve suda boulup
ölen mü'minler için melekler öyle nida ederler:
"Bugün size korku yoktur. Siz mahzun da ol-
mayacaksnz."
Ariflerden bir zât'm bana anlattna göre on-
lar, Fudayl b. Iyâd ve onun gibi çok tevbe edenler-
dir.
Çünkü Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz öyle
buyurmutur:

82
"Günahndan tevbe eden kimse, hiç günah
olmayan gibidir." (bn-i Mâce-Zühd 30)
te bu Hadis-i erif, tevbe edenlerin günahtan
syracaklarna açk bir delildir.
Yukarda zikredilen üç gurup kimsenin yüzleri
kyamet günü nurlanacaktr.
Kafirlerin yüzleri ise kararacaktr.
Kargaa, sknt ve ter nasl olmasn ki! Güne
onlarn tepelerine yaklaacaktr. Hatta o kadar ki,
biri elini uzatsa neredeyse ona eriecek!
Üstelik harareti de yetmi kat artacaktr.
Selef-i sâlihinden bir zât diyor ki:
Eer güne, kyamet günündeki ekli ile dünya
üzerine domu olsa, bütün yeryüzünü yakard.
Kayalar eritirdi ve nehirleri kuruturdu."
Bütün mahlûkat dalga dalga gelip skntl bir
ekilde Ardu'l Beydâ denilen yerde toplanacaklar.
Göklerin ve yerin ekli de deimi olacaktr.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

83
"Yer baka bir yere, gökler de (baka gökle-
re) deitirildii ve (insanlar) bir ve kahredici
olan Allah'n huzuruna çktklar gün (Allah
zalimlerden intikam alacaklardr.)" (brahim
14/48)
nsanlar maher yerinde çeit çeit durumlarda
olacaklardr.
Dünya ehli yannda kral olanlar orada müte-
kebbir sfatnda altn gibi görünecekler.
Gerçekte ise onlar, altm gibi deerli deildir-
ler. Çünkü dünyada altm gibi kymetli zannedilen-

lerin üzerineo gün ayaklar basacaktr.


Yine o günde bir takm insanlar souk, tatl ve
saf su içeceklerdir. Çünkü Cennet ehli çocuklar,
ellerinde cennet rmaklarndan doldurulmu ka-
dehlerle babalarnn etrafnda dolanacaklar ve on-
lara su ikram edeceklerdir.
Selef-i sâlihinden bir zât uyudu.
Rüyasmda gördü ki, kyamet kopmutur. Ken-
disi de maherde ki toplanma belgesinde susuz
olarak kalmtr.
O srada birçok küçük çocuk gördü.
Rüyasm anlatan zât diyor ki:
"Bana da su veriniz. " diye onlara seslendim.
çlerinden biri dedi ki:
"Bizim aramzda senin bir çocuun var m?"
Ben de:
"Yoktur." diye cevap verdim.
Bunun üzerine dedi ki:

84
"Öyle ise sana da su yoktur."
En evlenmenin nasl olacan ve bu çocuk-
iyi
larn su verme artlarn hyau'l Alûm adl eseri-
mizde geniçe açkladk.

EFAATÇ ARAYILAR
Maher günü bir ksm insan vardr ki, balan
üzerinde bir gölge olur ve onlar günein harare-
tinden korur.
Bu da, güzel bir ekilde verilen zekat ve sada-
kadr.
insanlar bu hal üzere bin yl kalrlar.
Nihayet vasfn hyâ kitabmzda anlattmz
ekilde bir münâdî onlara seslenir.
Mü'min ve kâfir herkes bu iddetli niday du-
yarlar ve bunu, Kyamet gününün korkusunu art-
racak bir azab zannederler.
O srada sekiz melein tad
Ar görünür.
Melein her bir adm, onlardan yirmi bin yl-
lk bir yürüyü mesafesidir.
Meleklerin gurup gurup tebih sesleri akllara
durgunluk verir.
Nihayet Yüce Allah (C.C.)'n özellikle bu i
için yaratt Ardu'l Beydâ denilen yerde ku- Ar
rulur.
Bütün balar öne eiktir.
Herkes korku ve üzüntü içindedir ve peygam-
berlerden efaat beklemektedirler.

85
O günün dehetinden âlimler bile korkmakta-
dr.
eyin kar koya-
Veliler ve ehidler bile hiçbir
mayaca Allah (C.C.)'n azabndan korkmakta-
drlar.
Onlar bu halde iken birden bire etraf bir nûr
kaplar.
Bu
öyle bir nûrdur ki, günein nurundan çok
üstün olup onu bastrr.
Onun harareti altnda ve çok izdihaml bir e-
kilde bin yl öylece kalrlar.
Allah (C.C.) onlara bir kelime bile söylemez.
Sonra insanlar Hz. Adem Aleyhisselâma gider-
ler ve ona öyle derler:
"Ey Adem!
Ey insanlarn atas! Biz çok zor bir durumda-
yz.
Sen, Cenab- Allah'n kendi kudret eli ile ya-
ratt bir kimsesin.
Seni kble klp melekleri secde ettirdi.
Sana kendi ruhundan üfledi.
Allah (C.C.) yannda senin çok deerin vardr.
Bize efaat eyle."
Hz. Adem Aleyhisselâm onlara u
cevab ve-
rir:

"Ben Allah (C.C.)'n emrine âsi oldum.


Çünkü o bana aaçtan yemeyi yasaklamt.
imdi ben bu durumda ona bir ey söylemee
utanrm.

86
Fakat siz Aleyhisselâma gidiniz. Çünkü
Nuh
o, Allah (C.C.)'a teslim olanlarn ilkidir."
Bu sözler üzerine aralarnda bin yl istiare ya-
parlar ve sonunda Nuh Aleyhisselâma giderler.
Ona öyle derler:
"Ey Nuh!
Sen müslümanlann Allah (C.C.) katn-
ilkisin.

da geri çevrilmezsin. Bizim mükülümüzü çöz-


mek için bize efaatçi ol."
Hz. Nuh, onlara u cevab verir:
"Ben bir beddua ettim de dünya halk o
beddua sebebiyle sulara gömüldü.
imdi böyle bir ey istemek için Allah
(C.C.)'tanutanrm.
Fakat siz, brahim Halîlullah'a gidin. Çün-
kü daha önce efaat edebilir!"
size
Yine aralarnda bin yl istiare ederler ve bra-
him Aleyhisselâma giderler.
Ona öyle derler:
"Ey brahim!
Ey müslümanlann atas! Sen Cenab- Hakk'n
dost seçtii bir kimsesin. Allah (C.C.) katnda bi-
ze efaatçi ol."
Hz. brahim, onlara u cevab verir:
"Ben dünya hayatmda islâm tebli için çok
uratm. Fakat üç yerde yalan söz söyledim.
imdi böyle bir durumda ondan efaat dile-

meye utanrm.
Fakat siz Musa Aleyhisselâma gidin. Çünkü

87
Allah (C.C.) onu, kendisine yakn kullardan
seçti ve onunla konutu.
Belki o size efaat edebilir!"
Yine aralarnda bin yl istiare ederler ve so-
nunda Musa Aleyhisselâma giderler.
Ona öyle derler:
"Ey Imran'n olu!
Allah (C.C.) seni kendisine yakn kullardan
seçti ve seninle konutu.
Sana Tevrat' indirdi.
Senin Allah (C.C.) yanda çok itibarn vardr.
Bize efaat eyle."
Musa Alelhisselâm öyle cevap verir:
"Ben, dier insanlara ibret olmas için yllarca
Firavun ve avenesinin kahrolmalarn Allah
(C.C.) 'dan istedim.
imdi böyle bir durumda ondan bir ey isteme-
ye utanrm.
Fakat siz Hz. sa Aleyhisselâma gidin. Çünkü
o, peygamberler içinde Allah (C.C.)'a daha yakn
olmu ve marifetullah'a daha çok ermitir."
Bunun üzerine yine aralarnda bin yl istiare
ederler ve skntlardan kurtulmak için baka alter-
natif ararlar. Fakat bulamazlar ve Hz. sa
Aleyhisselâm' a gelirler.
Ona öyle derler:
"Ey Isa!
Sen Allah (C.C.)'n ruhu ve kelimesisin.
HakkTeâlâ Hazretleri seni dünyada ve ahiret-

88
teinsanlarn önderi kld. Rabbinin katnda bize
efaat eyle."
Hz. Isa Aleyhisselâm cevab verir: u
"Kavmim, beni ve annemi ilâh edindiler.
Beni, Allah'n olu diye isimlendirdiler.
imdi, kendisi ile beraber ilâh ittihaz edilen
birisi, nasl olur da Allah (C.C.) katnda efaat-
çi olabilir!
Fakat siz Muhamed Aleyhisselâma gidin.
Çünkü o, bütün yaratlmlar içinde Cenab-
Hakk'a en yakn ve en erefli olandr.
O, dümanlarn bile balar.
Yusuf Aleyhisselâmn, kardelerini affettii
gibi o da öyle der:

:<
Dedi ki: Bugün sizi knama yoktur. Allah
(C.C.) sizi affetsin. Çünkü o, merhametlilerin
en merhametlisidir." (Yusuf 12/92)
Daha sonra Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin
üstünlüklerini tek tek sayar.
Nihayet onlarn nefisleri
an önce bir
Resûlullah (S.A.V.) Efendimize gidip ona kavu-
mak arzusuyla dolup taar.
Sonunda Efendimizin minberine gelirler ve

89
öyle derler:
"Ey Muhammedi
Sen Habibullahsn. Allah (C.C.)'n en çok sev-
dii kimse, bize efaatçi olmak için en uygun va-
stadr.
Biz önce Adem Aleyhisselâm'a gittik. O bizi
Nuh Aleyhisselâm'a havale etti.
Nuh Aleyhisselâm'a gittik, o bizi brahim
Aleyhissel âm a havale etti.
'

ibrahim Aleyhisselâm'a gittik, o bizi Musa


Aleyhisselâm a havale etti.
'

Musa Aleyhisselâm'a gittik, o bizi sa


Aleyhisselâm'a havale etti.
Isa Aleyhisselâm'a gittik, o da bizi sana havale
etti. imdi senden baka bir merci yok ki ona gi-

delim."
Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz
u cevab verir:
"Allah (C.C.) dilediine izin verinceye ka-
dar ben efaatçi olmaa çalacam."
Sonra Serâbikatü'l Celâl denilen yüce makama
gider ve efaat için izin talep eder.
Kendisine izin verilir.
Sonra sr perdesi kaldrlr ve Ar görünür.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz derhal secdeye
kapanr ve bin yl öylece kalr. Sonra hiçbir kim-
senin hamd edemeyecei bir ekilde Hakk ^eâlâ
Hazretlerine hamdeder.
Ariflerden bir zât diyor ki:

90
"Bu hamdetme ekli, Cenab- Hakk'n
mahlûkat yaratt günde, kendisini medh-ü senâ
ettii vasflarla olmutur."
Cenab- Hakk'a ta'zim için Ar hareket edip
sallanr.
Bu konu ile ilgili detayl bilgiler hyâu'l Ulûm
eserimizde zikredilmitir.
Bu müddet içinde insanlarn yeri daralm ve
halleridaha da perian olup kötüye gitmitir.
nsanlardan herbiri dünyada iken cimrilik ya-
pp vermedii eyler sebebi ile cezalandrlrlar.
Meselâ devenin zekâtm vermeyen bir kimse o
günde bir deveyi yüklenip omuzuna alr. O deve-
nin korkunç bir böürtüsü ve da gibi arl
var-
dr.
Sr zekâtm vermeyen de omuzuna bir öküzü
yüklenir. Onun da bir böürtüsü ve da gibi arl-
vardr. Böürtüler ve sesler, korkunç bir gök
gürlemesini andrr.
Ziraat mahsulünün zekatm vermeyen kimse,
omuzuna büyük bir küp yüklenir. Küpün içi, cim-
rilik edip vermedii buday yahut arpa gibi hubu-
bat iledoldurulmutur.
Öyle ardr ki,
Onun altnda kahrolur.
Malnn zekâtn vermeyen kimse de acmasz
ve kat kalpli bir yarat omuzuna yüklenir.
Onun az köpüklü,
Gözlerinin çevresi kll ve üzerinde iki tane si-

91
yah benek vardr.
Kuyruunun ucu, burun deliinden dar sark-
mtr.
Onu tayann omuzuna öyle bir yük çöker ki,
sanki bütün dünya halk bir araya gelse onu ta-
maa güç yetiremezler gibi bir hal olur.
Onu gören bütün herkes:
"Bu nedir?" Diye sorarlar.
Melekler derler ki:
"te bu, dünyada zekatm vermekten cimrilik
ettiiniz ve holandnz eydir."
Yüce Allah (C.C.) Kur'an- Kerîm'inde öyle
buyurmaktadr:
x O * Q s l s s * jU

"Cimrilik ettikleri ey de kyamet günü bo-


yunlarna dolanacaktr." (Bkz. Ali mran
3/180)
Dier bir ksm insanlar vardr ki, fercleri
(edep yerleri) büyüyecek ve oradan irin akacaktr.
Onun pis kokulan sebebiyle komular da rahatsz
olurlar.
Baz insanlar ate üzerinde asl kalrlar.
Bazlarnn dilleri en çirkin bir ekilde göüs-
leri üzerine çkarlr.
Bunlar zina edenler,
Livata (çarpk iliki) yapanlar ve çok yalan

92
söyleyen kimselerdir.
Bazlarnn karnlar yüce dalar gibi büyür.
Bunlar da faiz yiyenlerdir.
te böylece her günah sahibinin günah,
zâhiren yüzünde açk bir ekilde belli olacaktr.
Daha sonra Yüce Allah (C.C.) Hazretleri,
Resûlullah (S.A.V.) Efendimize hitap eder:

"Ey Muhammed!
Ban kaldr da söyle, (senin sözün) dinle-
necektir. Artk kimi dilersen ona efaat eyle."
(Resûlullah (S.A.V.)'in ilk efaatçi olmas ile il-
gili Bkz. Müslim-man 330)

Bunun üzerine Hz. Muhammed (S.A.V.) Efen-


dimiz öyle der:

"Yarabbi!
Kullarnn arasn ayr, onlarn ilerini bitir.
Zira, onlarn bulunduklar yerde bekleyileri
uzad. Herbiri, günah sebebiyle Arasât meyda-
nnda rezil oldu." (Kyamet gününün insanlara
93
uzatlaca ile ilgili benzer bir Hadis için Bkz.
Ahmed b. Hanbel 3/247)
Cenab- Hakle' tan tekrar nida gelir:
"Evet ya Muhammed."

CENNET VE CEHENNEMN GETRL


Allah (C.C.) önce Cennetin süslenip getirilme-
sini emreder.
Ondan gelen çok temiz ve çok güzel hafif bir
esinti olur.
Kokusu beyüz yllk mesafeden hissedilir.
Kalpler huzura kavuur, nefisler hayat bulur.
Ancak, dünyada kötü amel ileyenler bu koku-
yu duyamayacaklardr.
Bu esnada cennet getirilip Ar'n sa tarafna
konulur.
Daha
sonra Allah (C.C), cehennemin getiril-
mesini emreder.
Cehehhem, etrafa korku ve dehet saçar ve
kendisini götürmee gelen görevli meleklere der
ki:
"Bilir misiniz ki, Allah (C.C.) mahlûkat yarat-
t. Ona benimle azab eder!"
âsi olanlara
Melekler de cevap verirler:
"Hakk Teâlâ Hazretlerinin ânna yemin
ederiz ki, Rabbinin emrine isyan edenlerden
intikam alman için onlar sana sevkeder. Sen
ite böyle bir gün için yaratldn."

94
Daha sonra onu alp getirirler.
Dört ayak üstüne yürüyerek gelir.
Yetmi bin ba vardr.
Her bada yetmi bin halka vardr. Dünyann
bütün demirleri bir araya toplansa o halkalardan
bir tanesine bile denk olamaz.
Her halkann üzerinde yetmi bin zebanî var-

Eer o zebanilerden bir tanesine bile dalan


yerle bir etmesi emrolunsa, buna gücü yeter ve
onu dümdüz eder.
Dünyay sallayp yere vurmas emredilse, bunu
da rahatça yapacak güce sahiptir.
Cehennemin iddetli bir soluk al,
Gürültüsü,
Kvlcmlar ve yükselerek her taraf kaplayan
duman vardr. Bu öyle bir dumandr ki, bütün et-
raf karartr.
Mahlûkat ile arasndaki uzaklk bin yllk bir
mesafeye inince, zebanilerin elinden kurtulup hal-
kn bekledii yere gelir.
Onun tehdit edici bir sesi,
iddetli sarsnts,
Mahvedici bir gücü vardr.
Bütün mahlûkat, bu dehet verici manzara kar-
snda büyük bir korkuya kaplrlar ve:
"Bu nedir?" Diye sorarlar.
Onlara cevap verilir:
"Bu Cehennemdir.

95
Onu buraya sevkedip getiren zebanilerin elin-
den kurtuldu. Onu yakalamaa güç yetiremedi-
ler."
Cehennemin dehetinden herkes irkilir ve müt-
hi bir korkuya kaplrlar.
Hatta peygamberler bile en yaknlarn unutur-
lar.

Meselâ Hz. brahim, Hakk yoluna kurban et-


mek istedii olu smail Aleyhisselâm' unutur.
Hz. Musa, kardei Harun Aleyhisselâm' unu-
tur.

Hz. Isa, kendisini babasz olarak dünyaya geti-


ren Hz. Meryem'i unutur.
Onlardan herbiri sadece:
"Yarabbi! Nefsî, nefsî.
Allah'm beni kurtar. Bugün senden daha ba-
ka bir ey istemiyorum." der.
Ancak, Hz. Muhammed (S.A.V.) Efendimiz
öyle diyecek:
^Yarabbi!
Ümmetimi selâmete erdir, onlar kurtar."
Hakk Teâlâ Hazretleri Kur'an- Kerim'de öy-
le buyurmaktadr:

96
"O gün her ümmeti diz çökmü görürsün.
Her ümmet kendi kitabna çarlr. Bugün,
yaptklarnzla cezalandrlacaksnz (denilir)."
(Câsiye 45/28)
Cehennem, zebanilerin elinden kurtulmas es-
nasnda kininden ve gazabndan dolay tökezler.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

t , # * „

"(Cehennem atei) uzak bir mesafeden ken-


dilerini görünce, onun müthi kaynamasn ve
uultusunu duyarlar." (Furkan 25/12)
Yine öyle buyurmaktadr:

"Neredeyse (cehennem) öfkesinden çatlaya-


cak." (Bkz. Mülk 67/8)
Yani, neredeyse gazabnn iddetinden ikiye
bölünecekti, demektir.
O srada Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ortaya
çkar ve Cehennemin alevinden tutarak ona öyle
der:
"Dön geriye! (sana atlacak olanlar) gurup
gurup sana geleceklerdir."
Bunun üzerine Cehennem öyle nida eder:

97
"Ey Muhammedi
Yolumdan çekil. Çünkü seni yakmak bana
haramdr."
O srada Ar'n muhafz meleklerinden bir
münadî, cehenneme öyle seslenir:
"Onu dinle,
Kendisine itaat et."
Sonra onu çekip, Ar'n sol tarafna bir yere
koyar.
Maher yerinde toplanm olanlar, onu bu çe-
kiliini aralarmda konuurlar.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz bütün mahlûkat
üzerindeki korkuyu hafifletir. Çünkü o, Rahmet
peygamberidir.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"(Resûlüm) biz seni ancak âlemlere Rahmet


olarak gönderdik." (Enbiya 21/107)

LAH ADALET TERAZS


Maher yerinde mizan kurulur.
Mizan, iki kefesi olan bir amel terazisidir.
Ar'n sa tarafndaki kefe nûrludur.
Sol tarafndaki kefe de karanlktr.
Bu srada Yüce Rabbimiz, mizann gövdesi ta-

98
rafndan sr perdesini kaldrr ve bütün insanlar
Allah (C.C.)' ta'zim ederler ve onun için secdeye
kapanrlar.
Kâfirler bundan mahrum kalrlar. Onlar secde
edemezler.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"O gün baldr açlr (gerçekler ortaya çkar)


ve secdeye davet edilirler, fakat güç yetiremez-
ler." (Kalem 68/42)
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de öyle buyur-
maktadr:

"Allah (C.C.) ? kyamet günü, baldrn açar


(hakikati ortaya çkarr) da kadn ve erkek bü-
tün mü'minler secde ederler." (Benzer bir ifa-
de ile Bkz. Buhari-Tefsirussure 68, Tevhid 24-
Müslim-man 303-Darimî-Rikak 83-Ahmed b.
Hanbel3/17)

99
Ben burada Hadis-i erifi te'vil etmekten ka-
çndm. Onu inkar edenlerden de yüz çevirdim.
Mizann vasflarn zikretmekten de imtina et-
tim. Onu dünyadakilere benzetip misal verenlerin
sözlerini de çirkin buldum.
Onu sadece ahirete mahsus melekût alemine
ait bir amel terazisi olarak zikrettim. Çünkü iyilik-
lerve kötülükler cisim deil, ârâzdr. Yani sonra-
dan kazanlm sfatlardr.
Bu sebeple cisim olmayp ârâz olan bir eyin
tartlmas da sahih olmaz. te bundan dolay mi-
zann melekût alemine ait olduunu burada ifade
etmekle yetiniyorum.
nsanlar secde halinde iken Yüce Allah (C.C.)
bir nida eder.
Bu sesi, uzakta olanlar da tpk yaknda olanlar
gibi aynen duyarlar.
Rabbimiz öyle seslenir:

"Ben mülkün sahibiyim.


Ben hesaba çeken mutlak kudret sahibi-
yim." (Buhari-Tefsirussure 39-Müslim-Misafi-
rin 69-Ebu Davud-Sünne 19-Tirmizi-Salât 211-
bn-i Mâce-Mukaddime 13-Darimî-Rikak 80-
Ahmed b. Hanbel 1/429, 2/72)
Sonra Allah (C.C.) hayvanlar arasnda hüküm

100
verir.
Hakszla urayan boynuzsuzlarn hakkn
boynuzlulardan alr ve ksas yapar.
Sonra vahi hayvanlarn ve kularn hesabn
gorur.
Yüce Allah (C.C.) hayvanlara öyle emreder:
"Toprak olunuz."
Bunun üzerine topraa dönüürler ve yer on-
larla dolar.
Onlarn toprak olduklarn ve cehenneme gire-
cek bir sorumluluk tamadklarn gören kâfir ise,
hayvan gibi olmay arzu edecek ve öyle diyecek-
tir:

"Ve kâfir, keke toprak olsaydm, diyecek-


tir." (Bkz, Nebe 78/40)

CEBRAL'N VE PEYGAMBERLERN
HESABA ÇEKLMELER
Hayvanlarn toprak oluundan sonra Yüce
Rabbimizin katndan bir nida duyulur:
"Nerede Levh-i Mahfuz?"
Bu nida üzerine Levh-i Mahfuz derhal görü-
nür. Onun çok muazzam bir arl
vardr.
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:

101
"Tevrat, ncil ve Kur'an'dan sende yazdk-
larm nerede?" (Levh-i Mahfûzda her eyin ya-
zldna dair Bkz. Ahmed b. Hanbel 4/431)
Daha sonra:
"Rûhu'l Emin'i bana çaun." diye emreder.
Onu derhal getirirler.
Hakk Teâlâ Hazretleri buyurur ki:
"Ey Cibril!
Bu levh-i Mahfûz, benim sözlerimi ondan
alp elçilerime naklettiini söylüyor. Doru
mudur?"
Cebrail Aleyhisselâm cevap verir:
"Evet, dorudur Yarabbi."
Allah (C.C.) tekrar buyurur:
"Yaptklarn anlat"
Cebrail Aleyhisselâm sözlerine devam eder:
"Tevrat' Musa'ya indirdim.
Zebur'u Davud'a indirdim.
ncil'isa'ya indirdim.
Furkan' Muhammed'e indirdim.
Ve bütün suhuf ehline de sayfalarn indirip
tebli ettim."
Sonra:
"Ey Nuh!" diye bir nida duyulur.
Derhal Nuh Aleyhisselâm ' getirirler.

102
Yüce Allah (C.C.) ona hitap eder:
"Ey Nuh!
Bu Cibrîl sana vahiy getirdiini söylüyor,
doru mu?"
Nuh Aleyhisselâm cevap verir:
"Evet, dorudur Yarabbi."
Bunun üzerine Allah (C.C.) tekrar nida eder:
"Kavmin ile ne gibi bir muamelen oldu?"
Hz. Nuh öyle cevap verir:
"Yarabbi!
Onlar gece gündüz imana davet ettim. Fa-
kat benim davetim, onlarn Hakk'tan uzakla-
trmalarn artrmaktan baka bir fayda sala-
mad."
Allah (C.C.) Kur'an- Kerim'de olay öyle ha-
ber vermektedir:

Ijl^j ^jî OjPJ J>\ <_>j


Jli

"Dedi: Rabbim, dorusu ben kavmimi gece


gündüz (imana) davet ettim." (Nun 71/5)
O srada:
"Ey Nuh kavmi!" diye bir nida duyulur.
Derhal bir gurup insan getirilir.
Onlara denir ki:
"Bu kardeiniz Nuh, size kar pey-
sizin
gamberlik görevini tebli ettiini söylüyor.
Acaba doru mudur?"

103
Hep birden cevap verdiler:
"Hayr Yarabbi!
Dorudeil, yalandr. O bize hiç bir ey
tebli etmedi!"
Bunun üzerine Allah (C.C.) tekrar Hz. Nuh
9
Aley hisselâm a hitap eder:
"Ey Nuh!
Onlara kar tebli vazifeni yaptna dair
elinde bir delil var m?"
Hz. Nuh cevap verir:
"Evet Yarabbi, onlar üzerine delilim Mu-
hammed Aleyhisselâm ve onun ümmetidir."
Derhal Muhammed Aleyhisselâm oraya getiri-
lir.

Allah (C.C.) ona der ki:


"Ey Muhammed!
Bu Nuh, tebli vazifesini yaptna dair se-
nin ahidlik yapman istiyor."
Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz,
onun tebli vazifesini yaptna dair ehadette bu-
lunur ve u ayeti okur:

"Kendilerine yakc bir azab gelmeden önce


kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gön-

104
derdik." (Nuh 71/1)
Daha sonra Yüce Allah (C.C.) Nuh
Aleyhisselâm'n kavmine öyle buyurur:
"Sizin üzerinize Hak vacip oldu ve üzerinize
azab kelimesi gerçekleti."
Kâfirler üzerine azabn gerçekleeceini Allah
(C.C.) Zümer suresinde haber vermektedir:

jij&S V I*J! 44T cJb-


"Ama azab sözü kâfirler üzerine hak olmu-
tur." (Bkz. Zümer 39/71)
Nuh kavmi kâfirlerinin
sorgusuz ve sualsiz ce-
henneme atlmalar emrolunur ve onlar atee at-
lrlar.
Sonra yine bir nida duyulur:
"Ad nerede?"
Derhal Hûd Aleyhisselâm'n kavmi getirilir.
Nuh Aleyhisselâm'n kavmine sorulduu gibi
onlara da sorulur.
Onlar da yine peygamberlerini tekzib ederler.
Peygamberleri de yine Hz. Muhammed
(S.A.V.) Efendimizi ve onun seçkin ümmetini a-
hid gösterir.
Yine Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ahidlik
eder ve u
ayeti okur:

105
"Ad (kavmi) de peygamberleri yalanclkla
itham etti." (uara 26/123)
Derhal emrolunur ve onlar da cehenneme at-
lrlar.
Yüce Allah (C.C.) tekrar nida eder:
"Ey Salih!
Ey Semûd kavmi!"
Derhal getirilirler.
Onlar da peygamberlerini yalanclkla suçlar-
lar.

Salih Aleyhisselâm da Resûlullah (S.A.V.)


Efendimizi ve onun seçkin ümmetini ahid göste-
rir.

Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de ahidlik


eder ve u
ayeti okur:

"Semûd (kavmi) de peygamberleri yalanc-


lkla itham etti." (uara 26/141)
Onlara da daha öncekilere yapld gibi mua-
mele olunur ve cehenneme atlrlar.
Dier kavimler de ayn ekilde meydana çka-
rlp peygamberleri ile yüzletirilirler.

106
Kur'an- Kerim onlarn hallerini bize haber
vermektedir:

"Ad',
Semûd'u,
Ress halkn ve bunlar arasnda daha birçok
nesilleri de (inkarclklarndan dolay helâk et-

tik.)" (Furkan 25/38)


Baka bir ayette Yüce Allah (C.C.) öyle haber
vermektedir:

U*jU ^Tl^Lj .I *W U JT jyfl UJL-j UL-jl


^

"Sonra biz pepee peygamberlerimizi gön-


derdik.
Herhangi bir ümmete peygamber geldii
her defasnda onlar bu peygamberi yalanlad-
lar.
Biz de onlar birbiri ardndan (yoklua) yu-
varladk ve onlar efsane yaptk.
Artk iman etmeyen kavmin can cehenne-
me!" (Mü'minûn 23/44)
Yine öyle buyurmaktadr:

107
oLJU
"Ve onlardan sonrakilerin (haberleri size
gelmedi mi?) Onlar Allah'tan bakas bilmez.
Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi
de..." (Bkz. ibrahim 14/9)
Kur'ann bu beyanlannda dier azgn kavimle-
rin durumlarna bir uyan ve dikkat çekme
vardr.
Meselâ Yârih, Mârih, Dohâ, Üsrâ ve benzeri
kavimleri bu azgnlara örnek gösterebiliriz.
.
Nihayet Hitâb- lâhî, Ress ve Tubba ashab ile
ibrahim Aleyhisselâm'n kavimlerine yönelir.
Onlar da peygamberleri ile yüzletirilip ceza-
landrlrlar. Onlarn hiçbirisi için lâhî Adalet te-
razisi olan mizan kurulmaz.
Çünkü onlarn tartlacak sevaplar yoktur. On-
lar o gün Cenab- Hakk'n Rahmetinden mahrûm
kalacaklardr.
O gün Allah (C.C.) kime teveccühle baksa ve
ona iltifat etse artk
ona azab etmez.
Daha sonra Hakk Teâlâ Hazretleri, Musa
Aleyhisselâm' çarr.
O da hemen gelir.
Yüce Allah (C.C.) öyle hitap eder:
"Ey Musa!

108
Cebrail, sana risalet görevini ve Tevrat' in-
dirdiini söylüyor. Onun sana tebli ettiklerine
ehadet eder misin?"
Musa Aleyhisselâm:
"Evet, Yarabbi! ehadet ederim." der.
Bunun üzerine Allah (C.C.):
"Öyle ise imdi minberine dön ve sana vah-
yedileneyi oku." diye buyurur.
O anda minber getirilir ve Hz. Musa
Aleyhisselâm okur. Maherdeki bütün mahlûkat
can kula ile onu dinlerler.
Tevrat, ilk vahyedildii gün gibi sanki ilk defa
dinleniyordu. Hatta Tevrat çok iyi bilenler bile
onu daha önce hiç tanmyorlarm gibi olurlar.
Daha sonra Allah (C.C.), Hz. Davud
Aleyhisselâm' çarr.
Onu derhal getirirler.
Davud Aleyhisselâm da sanki frtna önünde
bir yaprak gibidir.
Yüce Allah (C.C.) öyle nida eder:
"Ey Davud!
Cebrail, sana Zebur'u tebli ettiini söylü-
yor. Sen onun tebliine ahidlik eder misin?"
Davud Aleyhisselâm cevap verir:
"Evet, Yarabbi! ahidlik ederim."
Bunun üzerine Allah (C.C):
"Öyle ise imdi minberine dön ve sana vah-
yedilen eyi oku." buyurur.
Derhal minber getirilir ve Hz. Davud

109
Aleyhisselâm okur. Onun tok ve çok güzel bir sesi
vardr.
O
srada bir kii, Tâbûtu's Sekîne denilen mu-
kaddes sandn önünde Hz. Davud'un sesini du-
yar ve hemen harekete geçerek kalabalk saflar
yara yara Davud Aleyhisselâm' a yaklamaa çal-
r.
Nihayet ona ular ve öyle hitap eder:
"Zebur sana bir öüt ve ders vermedi mi ki,
sen benim hakkmda kötülük düündün!"
Böyle sözler söyleyerek onu susturur.
nsanlar Davud Aleyhisselâm'n durumunu gö-
rünce, bütün o bekleme yerinde olanlar heyecanla-
nrlar.
Sonra o kii, Davud Aleyhisselâm ' Cenab-
Hakk'n
M
huzuruna sevkeder.
Üzerlerinden sr perdesi kaldrlr ve öyle söy-
ler:

"Yarabbi!
Adaletinle hükmet ve benim hakkm bun-
dan al. Çünkü o, bilerek kasden beni helâke sü-
rükledi.
Beni savaa gönderdi ve ben savata öldü-
rüldüm. O da benim karm ile evlendi. O gün-
lerde kendisinin daha baka doksan dokuz ka-
rs vard."
Bu iddialar üzerine Allah (C.C.), Davud
Aleyhisselâm 'a yönelir ve ona öyle der:
"Dedikleri doru mudur?"

110
Bu soruya kar Davud Aleyhisselâm u cevab
verir:
"Evet Yarabbi, onun savata öldüü ve dul
ei ile evlendiim dorudur."
Cenab- Hakk'a kar edebinden dolay ba
önüne eiktir. Bir yandan Allah (C.C.)'n azabn-
dan korkarken dier yandan onun vadini ve ma-
firetini ummaktadr.
Bu srada iddialarda bulunan kimse de Cenab-
Hakk'n lütf-u ihsanm umut eder.
Allah (C.C.) ona öyle nida eder: .

"Ben onun yerine sana u, saraylar ve


uaklar verdim."
Oda:
"Raz oldum Yarabbi!" der.
Sonra Allah (C.C.) Davud Aleyhisselâm 'a hi-
tap eder:
"Haydi git.
Seni mafiret eyledim.
imdi minberine geri dön ve kaldn yer-
den Zebur'u okumaa devam et."
O da öyle yapar.
Sonra Allah (C.C.) srailoullannn ikiye ay-
rlmalarn emreder. Onlar da iki ksma ayrlrlar.
Bir ksm mü'minlerle beraber olur, bir ksm
da mücrimlerle beraber olur.
Sonra bir münadî:
"Meryem olu sa nerede?" diye seslenir.
Derhal onu getirirler.

111
Yüce Allah (C.C.) sorar:
"Ey sa!
Sen mi insanlara dedin ki, beni ve annemi
Allah'tan gayri ilâh edinin?"
Bu soru üzerine Isa Aleyhiselâm, Cenab-
Hakle' mdiledii ekilde ona hamd-ü senâ eder,
onu çok över. Sonra kendi nefsini kötüleyip hakir
görerek öyle cevap verir:
"Yarabbi!
Seni tenzih ederim.
Benim hakkm olmayan ve bana yakma-
yan bir eyi benim söylemem mümkün deil-
dir.
Eer öyle bir bir ey demi isem sen onu
üphesiz bilirsin.
Sen benim içimdekini bilirsin. Ben ise sende
olan bilemem. Çünkü sen, gayb en iyi bilen-
sin."
Yüce Allah (C.C.) bu cevaptan holanr ve
öyle buyurur:
"Bugün öyle bir gündür ki, doru söyleyen-
lerin doruluklar onlara fayda verir. Sen de
doru söyledin ya sa!
Haydi imdi minberine dön ve Cebrail'in
sana tebli ettii ncil'i oku."
Bunun üzerine Hz. sa Aleyhisselâm:
"Evet, Yarabbi!" diyerek okumaa balar.
Okuyuunun güzelliinden dolay bütün balar
ona doru çevrilir.

112
Hz. sa, insanlar arasnda onunla hükümler
vermiti. Fakat imdi incili sanki ilk defa okuyor
gibiydi. Hatta rahipler de incilden hiç bir ey ha-
trlamazlar ve ondan bir ayetle bile amel etmedik-
lerini zannederler.
Sonra Hiristiyanlar da iki guruba ayrlrlar.
Mü'minler, mü'minlerle beraber olurlar. Müc-
rimler de mücrimlerle beraber olurlar.
Daha sonra:
"Muhammed nerede?" Diye bir nida duyulur.

Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz derhal getirilir.

Allah (C.C.) öyle seslenir:


"Ey Muhammed!
Cebrail sana Kur'an' tebli ettiini söylü-
yor. Doru mu?"
Efendimiz cevap verir:
"Evet yarabbi, dorudur."
Bunun üzerine Hakk Teâlâ Hazretleri buyurur:
"imdi minberine dön ve sana vahyolunan
oku."
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz okur.
Okuyuunda bir tatllk vardr. Okuduu ayet-
lerle takva sahiplerini müjdeler.
Mü'minlerin yüzleri güleçtir. Onlar cennetle
müjdelenmilerdir.
Mücrimlerin yüzleri ise tozludur.
Geçmi ümmetlerin ve peygamberlerin yukar-
da geçtii gibi sorgulanmalarna u
ayetler iaret
etmektedir:

113
s* ** s*

"Elbette kendilerine peygamber gönderilen-


lere de, gönderilen peygamberlere de soraca-
z." (A'raf 7/6)
^ o ^ > ^ o Jkj > * , f. - .* £ A * * O * y> e

ipb Vyiî j^vrl liU Jyj


UJ 4J£~>i ^
c^jJJI ^ cJl viül

"Allah'n, peygamberleri toplayp da: size


ne cevap verildi? Dedii gün: Bizim hiçbir bil-
gimiz yok, üphesiz gizlilikleri hakkyla bilen
ancak sensin, diyeceklerdir." (Maide 5/109)
Biz bunlar "ihya" kitabmzda detayl olarak
anlattk.
Peygamberler derece itibariyle birbirlerinden
üstündürler.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz Kur'an okur-
ken ümmeti sanki daha önce hiç duymam gibi
birvehme kaplrlar.
Asmaî (R.A.)'a derler ki:
"Ey Asmaî!
Sen Allah (C.C.yn kitabm en iyi ezberleyip
muhafaza eden kimse olduunu zannediyordun.
imdi durum nedir?"

114
Asmaîderki:
"Ey kardeimin olu!
Ben onu Resûlullah (S. A.V.) Efendimizden
dinlediim gün zannettim ki, ben onu daha önce
sanki hiç duymam gibiyim."
Bütün kitaplarn okunmalar bitince
ilâhî
Serâdikâtü'l Celâl denilen yüce makamdan bir ni-
da duyulur:

^ * O ^ O s $s 'O *0 A 'O '

"Ayrln bugün bir tarafa, ey mücrimler."


(Yasin 36/59)
Bunun üzerine bütün maher halkm büyük bir
korku kaplar.
Melekler cinlerle,
Cinler insanlarla ve herkes birbiri ile karr.
Sonra bir nida duyulur:
"Ey Adem!
Senin çocuklarndan bir ksmn cehenneme
göndereceim."
Hz. Adem sorar:
"Kaç kiiyi Yarabbi?"
Allah (C.C.) buyurur ki:
"Her bin kiiden dokuzyüz doksan dokuz
kiiyi."
Yüce Rabbin ayrd
bir avuç insandan baka
kimse kalmaz.

115
Sonra lanetlenmi olanlar eytanlara yakn
olur. Mizanda onlarn günahlar sevaplarndan
ar basar.
eriat hükümlerinin kendisine ulat herkes
için lâhî Adalet terazisi olan mizan kurulur.
Mizanda günahlar arbasanlar helâk olacak-
larn anlaynca öyle derler:
"Adem bize zulmetti de zebaniler bizi
kâkülümüzden yakaladlar."
O srada Allah (C.C.) tarafndan bir nida gelir:

o * ,

"Bugün herkese kazandnn karl veri-


lir.

Bugün hakszlk yoktur.


üphesiz ki Allah (C.C.)hesab çabuk gö-
rendir." (Mü'min 40/17)
Daha sonra çok büyük bir kitap çkarlacaktr
ki, dou ile bat arasm kaplar.
O kitapta topyekün mahlûkatn bütün amelleri
yazldr.
Küçük,büyük her ne amel ilenmise muhak-
kak orada kaydolunmutur. Allah (C.C.) hiç kim-
seye zulmetmez.
Mahlûkatn amelleri her gün Allah (C.C.) 'a ar-

116
zolunur. O da yüce meleklere onu kaydetmelerini
ve nüshalarn çoaltmalarn emreder.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

O Oj % 0x0 x£> £ $ x 0 0 J O// J 0/ *fL s „ s

"Bu bizim kitabmzdr.


Sizinhakknzda gerçei söylüyor. Çünkü
biz yaptklarnz kaydediyorduk." (Câsiye
45/29)
Sonra herkesi tek tek çarr ve hesaba çeker.
te o vakit ayaklar ahidlik eder, eller ahidlik
eder.
Hakk Teâlâ Hazretleri öyle buyurmaktadr:

Jx o A jj a „ o Q„ O J o o/^ J y o ^ •

iyir u< ^..bij ^s-Ji j^Jp


r^
o

"O günde dilleri,


ayaklar,
Elleri ve olduklar ey se- yapm
bebiyle onlarn aleyhinde ahidlik edecekler-
dir." (Nûr 24/24)
Hadis-i erifte zikredildiine göre bir kul Al-
lah (C.C.)'n huzuruna getirilir.

117
Allah (C.C.) öyle hitap eder:
"Ey kötü kul!
Sen mücrim ve âsî oldun."
O kul da:
"Yarabbi!
Ben bir ey yapmadm." diye cevap verir.
Bunun üzerine ona denilir ki :

"Senin aleyhinde deliller var."


Daha sonra o deliller, muhafz meleklerle be-
raber getirilir.

Bu durum karsnda:
"Bana iftira atp yalan söylediler!" diyerek
nefsini müdafaa etmee kalkar.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"O gün herkes gelip kendi cann kurtar-


mak için urar." (NahI 16/111)
O günde azlara mühür vurulur.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"O gün onlarn azlarn mühürleriz. Ka-

118
zandklarn (amellerini) bize elleri anlatr,
ayaklar da ahidlik eder," (Yasin 36/65)
Onun azndan çkan daha önceki konumalar
da aleyhinde delil olarak ahidlik eder.
Bütün bunlardan sonra artk ona emir verilir ve
cehenneme atlr.
O srada bütün organlar onu knarlar ve öyle
derler:
"Konuup ahidlik yapmamz, bizim istek ve
irademizle olmamtr. Her eyi konuturan Allah
(C.C.) bizi de konuturdu."
Sonra Cehennemin külhanna atlrlar da ala-
mak ve feryâd ile kark sesleri dalgalanr.
Mü'min ve müvahhid olanlar Huzûr-u îlâhî'ye
arzolunduklan vakit melekler onlarn etrafn ku-
atrlar.
Onlardan her biri aralarnda öyle konuurlar:

"te bu, size vazedilmi olan (mutlu) gü-


nünüzdür." (Bkz. Enbiya 21/103)

EN BÜYÜK KORKULAR
Fezeu'l Ekber denilen en büyük korkular dört
yerde olacaktr.
Birincisi: Sûr'a üflendii zaman.

119
kincisi: Cehennem yerinden hareket edip gel-
dii zaman.
Üçüncüsü: Hz. Adem Aleyhisselâm'm neslin-
den ilk gurubun sorguland zaman.
Dördüncüsü: Onlarn Cehennem mahzenine
atldklar zamandr.

MAHER YERNDEN
EN SON AYRILANLAR
Nihayet maher yerinde Cehennemliklerden
hiç kimse kalmaz. Orada ancak unlar kalrlar:
Mü'minler,
Müslümanlar,
hsanda bulunanlar,
Allah (C.C.y hakkyle bilenler,
Hakk'n sâdk kullan,
ehidler,
Sâlihler,
Peygamberler. Bunlarn arasnda münafklar
ve zndklar yoktur. Yüce Allah (C.C.) onlara hi-
tap eder:
"Sizin Rabbiniz kimdir?"
Cevap verirler:
"Rabbimiz Allah'tr."
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"Siz onu tanrmsnz?"
Onlarda:
"Evet, tanrz." derler.

120
O srada Ar' m
sol tarafndan Öyle büyük bir
melek zuhûr eder ki, eer baparman yedi deni-
zin üstüne bassa deniz gözükmez.
Onlara der ki:
"Allah'n emri ile ben sizin Rabbinizim!"
Hepsi birden tepki gösterirler:
"Biz senden Allah'a snrz."
O srada Ar 'm sa tarafndan da bir melek
O da öyle büyüktür ki, eer baparma-
nO
zuhûr eder.
ondört denizin üstüne koysa deniz gözükmez.
da onlara der ki:
"Ben sizin Rabbinizim!"
Onlar da yine:
"Biz senden Allah'a snrz." derler.
Sonra Allah (C.C.) bizzat kendisi, onlarn tan-
yp bildikleri bir sûrette mekândan münezzeh ola-
rak tecelli eder.
Cenab- Hakk'n kelâmm duyarlar ve hepsi de
secdeye kapanrlar.
Bunun üzerine Allah (C.C.) öyle nida eder:
"Ho geldiniz!" Sonra onlar cennete gönde-
rir. Hepsini de srat köprüsünden selâmetle ge-
çirir.

SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇ


Cennet'e gidenler srat'tan geçerken u sray
takip ederler:
Önce, kendilerine ilâhî kitap indirilen peygam-

121
berler (resûller) geçerler.
Sonra ilâhi kitap indirilmeyen peygamberler
(nebiler) geçerler.
Sonra sddk makamna yükselenler geçerler.
Sonra ihsan etmeyi sevenler,
Sonra ehidler,
Sonra olgun iman sahipleri,
Sonra da Geriye kusurlu müs-
ârifler geçerler.
lümanlar kalr. Bunlarn Srat'tan geçileri çok
zor, uzunve meakkatlidir.
Bazlar yüzüstü tökezleyip düerler.
Bazlar A'raf denilen yerde hapis kalrlar.
Bazlarnn imanlarnda noksanlk vardr.
B azlan Srat' yüz ylda geçerler.
B azlan da Srat' bin ylda geçerler. Her eye
ramen bunlann hiçbirisi Srat köprüsünden aa
Cehenneme düüp yanmazlar.
Müslim,
Mü'min ve Muhsin ile ilgili ve
çeitli makam
dereceleri "El-stidrâc" isimli kitabmzda detayl
olarak açkladk.
Cennete sevkolunan çeitli guruplann derece-
lerine göre, kimisinin srattan geçii çok uzun
olur.
Kimisinin açl
artar,
Kimisinin susuzluu çoalr,
Kimisinin cierleri arlar,
Kimisinin duman gibi nefesleri çkar.
Sonra onlar bir havuzdan su içerler ki, havu-

122
zun kenarnda duran bardaklar gökteki yldzlarn
says kadar çoktur.
Havuzun suyu Cennetteki Kevser Irmandan
gelmektedir.
Boyu Kudüs'ten San' a ehrine kadar olan me-
safe gibidir.
Eni de Aden'den Yesrib'e (Medine'ye) kadar
olan mesafe gibidir.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i e-
rifte öyle buyurmaktadr:

"Benim minberim, havuzumun üzerinde-


dir." (Buhari-Salât 5, Rikak 3-Müslim-Hac 2-
Ahmed b. Hanbei 2/236)
Bazlar, günah ve kabahatlannn seviyelerine
göre Srat üzerine hapsolunup yola gitmekten
megul edilirler.
Çünkü nice abdest alanlar var ki, abdestlerini
güzelce almazlar.
Nice namaz klanlar da vardr ki, namazndan
dolay sorumluluk tadnn farknda deildir.
Onun kld namaz, Allah (C.C.) korkusundan
yoksundur.
Oysa ki, Allah (C.C.)'n azametini bilenler, el-
lerive ayaklar kesilse bile, huû ile kendilerini
Allah (C.C.)'a teslim ettikleri için ac duyup k-

123
mldamazlar bile.
Onlar ancak Cenab- Hakle' n heybet ve aza-
meti megul eder.
Nice insanlar vardr ki, meselâ bir akrep onu
valinin meclisinde sokup zehirlese orada bulunan
valiye hürmeten buna sabreder, sesini çkarp ba-
rmaz.
Bir kul 'un karsnda bile durum böyle olursa,
Cenab- Hakk'n huzurunda, onun heybeti saltana-
t ve yücelii karsnda duran bir insann hali na-
sl olmaldr?

GÜNAHTAN TEVBE EDENLER


Hatasn eden zâlim hakknda deni-
bilip tevbe
liyor ki, o kimse Cenab- Hakk'n huzuruna getiri-
lir.

Yapt zulümler ve mazlumun zarar gördüü


hususlar ortaya çkarlr. O srada lâhî cihetten,
mazluma bir nida gelir:
"Ey zulme urayan kii!
Kafam kaldr da bann üst tarafna bak!"
Bir de bakar ki, büyük bir saray! Bakan gözler
hayrette kalyor.
Bunun üzerine:
"Bu nedir Yarabbi?" der.
Allah (C.C.) buyurur ki:
"Bu satlk bir saraydr. Onu benden satn
al."

124
O kul der ki:
"Onu alabilecek deerde bir eyim yoktur."
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurur:
"Bunun deeri, sana zulmeden kardeini
balamandr. Böyle yaptn taktirde o saray
senindir."
Mazlum kul cevap verir:
"Ben bunu yaptm Yarabbi! Onu bala-
dm."
Zalim kul, yaptna piman olup tevbe ettii
için Allah (C.C.)da ona bu ekilde muamele et-
mi ve kendisini mazluma kar da affettirmitir.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"üphesiz ki o, kötülükten yüz çevirerek


tevbeye yönelenleri son derece balaycdr."
(Bkz. sra 17/25)
Günahndan tevbe edip syrldktan sonra bir
daha asla o günah ilemeyen kimseye Evvâb de-
nir.

Hz. Davud Aleyhisselâm'a ve ondan baka bir


ksm peygamberlere Evvâb diye isim verilmitir.

125
ÇETL GURUPLAR VE BAYRAKLARI
Buhari'nin Sahîh'inde anlattna göre, Yüce
Allah (C.C.) Maherde hesap yerinde ilk hükme-
decei konu, kan davas hususunda olacaktr. lk
mükâfaat verecei kimseler de gözlerini kaybe-
denler olacaktr.
A 'mâ olanlar kyamet günü çarlr ve onlara
öyle denilir:
"Siz bugün Allah (C.C.)'a bakmaa bakala-
rndan daha fazla layksnz. Haydi imdi Zâtü'l
Yemin'e gidin"
Sonra onlar için bir bayrak hazrlanr ve uayb
Aleyhisselâm'n eline verilir.
Hz. uayb, onlarn önderi olur. Nûr'dan yara-
tlm melekler de onlara katlrlar. Bunlar o kadar
çokturlar ki, saylarn Allah (C.C.)' dan bakas
bilemez.
Sanki babasnn evinden bir gelin götürür gibi
imek hzyla ve merasimle onlar Srat köprü-
sünden geçirirler.
Onlarn sabr ve yumuak huylu olma vasflan
tpk Abdullah b. Abbas (R.A.) gibidir. Bu ümme-
tin içinde onlara benzeyenler de onlarla beraber
olurlar.
Sonra bir münâdî:
"Belâ ve musibete urayanlar nerede?" diye
nida eder.
Onlar hemen getirilirler.

126
Hakk Teâlâ Hazretleri onlar güzel bir ekilde
karlar ve onlarn zâtü'l yemin'e sevkedilmelerini
emreder.
Onlar için yeil bir bayrak hazrlanr ve Eyyûb
Aleyhisselâm ' n
eline verilir.
Hz. Eyyûb, onlarn önderi olur ve beraber
zâtü 1 yemin' e giderler.
'

Onlarn sabr ve yumuak huylu olma vasflan


tpk Akil b. Ebi Talip gibidir. Bu ümmetin için-
den onlara benzeyenler de onlarla beraber olurlar.
Sonra bir münâdî:
"ffet ve namusunu koruyan gençler nerede?"
diye nida eder.
Hemen Huzur-u lâhî' ye getirilirler.
Allah (C.C.) onlara:
"Ho geldiniz." der ve onlarn zâtü'l ye-
min'e gönderilmelerini emreder.
Onlar için yeil bir bayrak hazrlanr ve Yusuf
Aleyhisselâm'n eline verilir.
Hz. Yusuf onlarn önderi olur ve beraber zâtü'l
yemin'e giderler.
Onlarn sabr ve yumuak huylu olma vasflan
tpk Râid b. Süleyman gibidir. Bu ümmetin için-
de onlara benzeyenler de onlarla beraber olurlar.
Sonra bir münâdî:
"Allah için birbirlerini sevenler nerede?" diye
nida eder.
Hemen onlar Huzûr-u lâhî'ye getirilirler.
Allah (C.C.) onlara:

127
"Ho geldiniz." der ve onlarn zâtü'l ye-
min 'e gönderilmelerini emreder.
Onlar sabr ve yumuak huylu olmada öyle bir
derecede bulunurlar ki, hiç kimseye kzmazlar.
Kimseye bir kötülük düünmezler. Bu gibi dünya
ahvalinden olan eyler onlarda bulunmaz.
Onlar tpk Hz. Ali b. Ebi Talip gibidirler. Bu
ümmetin içinde onlara benzeyenler de onlarla be-
raber olurlar.
* Sonra bir münâdî:
"Allah (C.C.) korkusundan alayanlar nere-
de?" Diye seslenir.
Hemen lâhî Huzûr'a getirilirler.
ehidlerin kanlar ile onlarn gözyalar ve
âlimlerin mürekkepleri tartlr.
Allah (C.C.) için dökülen göz yalarnn sevab
ar gelir ve onlarn zatü'l yemin 'e gönderilmeleri
emrolunur.
Kendileri için çok renkli bir bayrak hazrlanr.
Çünkü onlarn alama ekil ve sebepleri de muh-
teliftir:

Kimi cehennem korkusuyla alar,


Kimi cennet ümidiyle alar,
Kimi de pimanlktan dolay alar.
Onlar için hazrlanan renkli bayrak Nuh
Aleyhisselâm'n eline verilir.
O srada alimler, gözya dökenlerin öne geç-
melerine itiraz ederek öyle derler:
"Allah (C.C.) için gözya dökmenin faziletini

128
onlara biz örettik."
Bunun üzerine Hz. Nuh Aleyhisselâm'a bir ni-
da gelir:
"Ey Nuh!
Gurubu durdur."
Dururlar.
Sonra âlimlerin mürekkebi ile ehidlerin kan-
lan tartlr.
ehidlerin kanlarnn sevab, âlimlerin mürek-
kebinin sevabndan ar
gelir ve onlarn zâtü'l ye-
min'e gönderilmeleri emrolunur.
Onlar için safran bitkisi renginde bir bayrak
hazrlanr ve Yahya Aleyhisselâm'n eline verilir.
Hz. Yahya onlarn önderi olur ve beraber
zâtü'l yemin'e giderler.
Alimler yine itiraz ederler ve öyle derler:
"Onlar bizden örendikleri bilgilerle ehidliin
kymetini örendiler. Bu sebeple biz onlardan da-
ha fazla önde olmaa müstehakz."
Bu sözlerden Allah (C.C.) çok holanr ve öy-
le nida eder:
"Onlarn dereceleri benim yanmda pey-
gamberlerin mertebeleri gibidir.
Haydi imdi kimin hakknda efaatçi olmak
istiyorsanz onlara efaat ediniz."
Bunun üzerine âlimler, kendi ev halk, komu-
lar ve kardeleri hakknda efaatçi olur.
Her âlim için bir melek vazifelendirilir Ve o
melek insanlar arasnda öyle nida eder:

129
"Dikkat! Dikkat!
üphesiz ki, Allah (C.C.) filan âlime efaat
için ruhsat vermitir.
Kim onun bir ihtiyacn gidermi ise,
Ona bir lokma yiyecek ikram etmi ise ve su-
sad vakit ona bir yudum su vermi ise ite o
kimseler hakknda efaatçi olacaktr."
Bunun üzerine o alime kar hizmeti olanlar ç-
kp gelirler ve o da onlara efaatçi olurlar.
Buhari'nin Sahihinde zikrolunduuna göre ilk
efaat edecek olanlar, öncelik srasna göre unlar-
dr: «

ilk önce ilâhî kitap indirilen peygamberler


(Resuller),
Sonra ilâhî kitap indirilmeyen peygamberler
(Nebiler),
Daha sonra alimlerdir.
Onlar için beyaz bir bayrak ve Hz. brahim'e
verilir. Çünkü peygamberler içinde Resûlullah

(S. A. V.) 'den sonra ilâhî srlara en çok vakf olan-

dr.
Daha sonra bir münâdî:
"Fakirler nerede?" Diye seslenir.
Hemen Huzûr-u îlâhî'ye getirilirler. Dünya,
kendileri için bir hapishane mesabesinde olanlar
içinAllah (C.C):
"Hogeldiniz." Ve onlarn zâtü'l yemin'e
gönderilmelerini emreder.
Bunun üzerine onlar için hemen san bir bayrak

130
hazrlanr ve sa Aleyhisselâm'n eline verilir.
Hz. sa onlarn önderi olur ve beraber zâtü'l
yemin' e giderler.
Sonra bir münâdî:
"Zenginler nerede?" Diye seslenir.
Derhal getirilirler.
Saylar o kadar çoktur ki, etraflarn kuatan
çember, beyüz yllk bir mesafedir. Yüce Allah
(C.C.) onlarn zâtü'l yemin 'e gönderilmelerini
emreder.
Onlar için renkli bir bayrak hazrlanr ve Sü-
leyman Aleyhisselâm'n eline verilir.
Hz. Süleyman onlarn önderi olur ve beraber
zâtü'l yemin'e giderler.
Hadis-i erifte zikrolunduuna göre, dört gu-
rup insan, dört gurup insana örnek gösterilip ahid
getirilicektir:

1)Zengin olup malna haris olanlar kyamet


günü çarlrlar.
Onlara denilir ki:
"Sizi, Cenab- Hakk'n ibadetinden alko-
yan sebep ne idi?"
Onlar da derler ki:
"Allah (C.C.) bize mal, mülk ve hrs verdi.
Onlar bizi hakkyla ibadetten alkoydular."
Bunun üzerine denilir ki:
"Siz mi daha çok mal, mülk sahibi idiniz?
Yoksa Süleyman Aleyhisselâm m?"
Onlar da:

131
"Hz. Süleyman'n mal daha çoktur." der-
ler.
Bu cevap üzerine onlara öyle denilir:
"Malnn çokluu, onu Allah (C.C.)'a kar
hakkyla ibadet etmekten alkoymamtr."
2) Sonra bir münâdî:
"Belâ ve müsibetlere urayanlar nerede?" Di-
ye seslenir.
Derhal getirilirler.
Onlara denilir ki:
"Sizi, Cenab- Hakk'n ibadetinden alko-
yan sebep ne idi?"
Onlar da derler ki:
"Allah (C.C.) bizi dünyada çeitli belâlarla
mübtelâ kld.
O belalar bizi megul etti. Allah (C.C.) 'a
kar hakkyla kulluk yapmaktan alkoydu."
Onlara denilir ki:
"Siz mi daha iddetli musibetlere urad-
nz? Yoksa Eyyûb Aleyhisselâm m?"
Onlar da:
"Eyyûb Aleyhisselâm." derler.
Onlara denilir ki:
"O musibetler Eyyûb Aleyhisselâm' Allah
(C.C.)'a kar hakkyla kulluk yapmaktan al-
koymamtr."
3) Sonra bir münâdî:
"Genç, hizmetçi ve köle olanlar nerede?" Diye
seslenir.

132
Hemen getirilirler.
Onlara denilir ki:
"Sizi, Cenab- Hakk'n ibadetinden alko-
yan sebep ne idi?"
Güzellik ve gençlik verilenler derler ki:
O
"Allah (C.C.) bize gençlik ve güzellik verdi.
sebeple fitneye dütük ve Cenab- Hakk'a kar
hakkyla kulluk yapmaktan megul edildik."
Köle ve hizmetçi olanlar da derler ki:
"Kölelik ve mahrumiyet, bizi megul edip
hakkyle kulluk yapmaktan alkoydu."
Onlara denilir ki:
"Güzellik bakmndan siz mi daha güzeldi-
niz? Yoksa Yusuf Aleyhisselâm m?"
Onlar da:
"Yusuf Aleyhisselâm da güzeldi." derler.
Bunun üzerine onlara öyle denilir:
"O güzel ve bir köle olduu halde bu du-
rum, onu Allah (C.C.) 'a kar hakkyla ibadet-
ten alkoymamtr."
4) Sonra bir münâdî:
"Fakirler nerede?" Diye seslenir.
Hemen getirilirler.
Onlara denilir ki:

"Sizi, Cenab- Hakk'n ibadetinden alko-


yan sebep ne idi?"
Onlar da:
"Allah (C.C.) bizi dünyada fakirlik ile
mübtelâ kld. O da bizi megul etti ve Allah

133
(C.C.)'a kar hakkyla kulluk yapmaktan al-
koydu."
Onlara denilir ki:
"Siz mi daha fakir idiniz? Yoksa sa
Aleyhisselâm m?"
Onlar da:
"Isa Aleyhisselâm." diye cevap verirler.
Bunun üzerine onlara öyle denilir:
"Onun fakirlii, kendisini Allah (C.C.)'a
kar zikir ve ibadetten alkoymamtr."
Böylece bu dünyada ne ile imtihan olunmusa,
ayn musibetin daha iddetlisi ile imtihan olunan
bir peygamber misal getirilerek cevap verilir.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz dualarnda öy-
le derdi:

yüJt
j ^1 ja dL *y>\ ^1 p^Ul

"Yarabbi!
Zenginliin ve fakirliin fitnesinden sana s-
nrm." (Benzer ifade ile Bkz. Buhari-Deavat
29, 44, 45, 46 - Müslim-Zikir 49 - Tirmizi-Dea-
vat 76 - bn-i Mâce-Dua 3 - Ahmed b. Hanbel
6/57, 207)
Hz. Isa Aleyhisselâm da dünya malna asla
kymet vermezdi.
Sahih rivayetlerle sabit olmutur ki, onun sa-
hip olduu hiçbir eyi yoktu.

134
Bir tek yün cübbeyi yirmi sene giymitir.
Seyahata çkt zaman da yanna sadece bir
testi, bir tebih ve bir tarak alrd.

Birgün bir adam eliyle su içerken görmütü.


Kendisinin ondan daha varlkl olduunu düüne-
rek derhal o testiyi ona hediye etti.
sa Aleyhisselâm daima öyle derdi:
"Benim binitim, ayaklarmdr,
Benim evlerim, yeryüzünün maaralardr.
Benim yiyeceim, yeryüzünün bitkileridir.
Benim içeceim de, yeryüzü rmaklarnn
sulardr."
Yüce Allah (C.C.)'n indirdii suhuf denilen
bir ksm kitaplarda öyle deniliyordu:
"Ey Ademolu!
Sen bu dünya hayatnda iyi ve kötü her yap-
tnn karln göreceksin.
Bilerek ya da hata ile adam öldürmek kötü
ilerdendir. Eer keffareti ödenirse ksas yapl-
maz ama sen yine de her iki durumdan da sa-
kn. Çünkü her ikisi de büyük birer cinayet-
tir."
Eer büyük günahlardan tevbe edilip bir daha
o günah hiç ilenmezse umulur ki onlar, cehen-
nemde bin yl yandktan sonra sahibi için ateten
çkarlmasndan efaatçi olur!

135
MZANDA GÜNAH VE SEVABIN ETL
Kyamet günü bir adam getirilir.
lâhî Adalet terazisi olan mizanda günah ile
sevab tam birbirine eit olur.
Allah (C.C.) o kula buyurur ki:
"Git insanlar arasnda dola.
Onlardan yardm iste. Eer sana bir sevap
veren olursa o sevap sebebiyle seni cennete ko-
yacam."
Bunun üzerine o kul, insanlar arasnda dolar
fakat bu konuda kendisine yardmc olacak hiç
kimseyi bulamaz.
Kiminle konusa ve ondan bir sevap istese o
öyle der:
"Ben mizanmn hafiflemesinden korkarm.
Çünkü ben o bir sevaba senden daha fazla muhta-
cm."
Nihayet ye'se düüp tam ümidini kesecei bir
srada son defa bir arkadana urar.
Kendisinden bir sevap istedii arkadana öy-
le der:
"Birçok kiilere uradm.
Benim istediim bir tek sevaba kar onlarn
yannda binlerce sevap olduu halde bana kar
cimrilik ettiler ve bir sevap bile vermediler."
Bunun üzerine o kii der ki:
"Ben senden önce amel defterimi okudum.
Orada sadece bir sevaptan baka bir ey yok.

136
Nasl olsa o bir sevabn beni kurtaracan zan-
netmiyorum.
Bari senin iine yarasn.
Benden sana bir hediye olarak onu sana ver-
dim gitti."
O kul, sevinerek sevab alr neeli bir vaziyette
Yüce Rabbin huzuruna varr ve o sevab takdim
eder.
Bunun üzerine Allah (C.C.) o sevab verenin
de getirilmesini meleklere emreder.
Derhal onu getirirler.
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"Benim keremim ve cömertliim, senin cö-
mertliinden daha fazla ve geni kapsamldr.
Haydi imdi tut kardeinin elinden ve cen-
nete onunla beraber gidin."
Yine mizanda ilâhî terazinin iki kefesi de bir-
birine denk gelip günah ve sevab eit olan bir
kimse için Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"O ne cennet ehlindendir,
Ne de cehennem ehlindendir."
Daha sonra bir melek, bir sayfa getirir ve tera-
zinin günah kefesine koyar.
Getirdii o kâtta "öff yazmaktadr. Böylece
'

günah taraf, sevap tarafna kar ar basar. Çün-


kü bu, anaya babaya kar isyan ve bkknlk ifade
eden bir kelimedir.
O sebeple günahn arbasmasndan dolay
Allah (C.C.) onun cehenneme atlmasn emreder.

137
O kimse tam atee atlaca zaman meleklere:
"Beni Allah (C.C.)'n huzuruna geri götürün."
diye talepte bulunur.
Melekler onun istediini Allah (C.C.)'a arz
ederler.
Allah (C.C.):
"Onu geri getirin." diye emreder.
Getirirler.
Allah (C.C) sorar:
"Ey âsi kul!
Hangi sebepten dolay geri dönmek iste-
din?"
O kul der ki:
"Yarabbi!
Babam cehenneme doru giderken gördüm.
üphesiz onun bende hakk var.
Ben babama kar suç ilemitim.
imdi onun günahna kar görecei azab da
benim azabma ekle.
Onu dünyada üzdüüme karlk onun yerine
ben azab çekeyim de böylece onu kurtar Yarab-
bi!"
Bunun üzerine Allah (C.C.) çok honut olur ve
o kula iltifat ederek öyle buyurur:
Sen dünyada ona kar gelip onu üzdün.
Ahirette ise onu kurtardn. Haydi imdi tut
babann elinden ve beraber cennete girin."

138
BÜYÜK GÜNAH SAHPLER
Cehenneme doru giden herkesi melekler yol-
da durdururlar.
Ahiret âlemine ait srlar bildikleri için böyle
yaparlar.
Nihayet kendileri için yumuaklk ve hayrdan
nasibi olmayan bir topluluk çarlr.
Tökezleyip dümesinler ve rahat geçsinler diye
onlar için yolu geniletirler.
Onlar yolda giderken Tavaf- îlâhî'den kendi-
leri için bir nida gelir:
"Onlar yolda durdurun. Çünkü onlar sorumlu-
durlar."
Böylece o gurup yolda durdurulur ve gitmek-
ten alkonulur.
Nihayet onlar için öyle bir nida duyulur:
Size ne oluyor ki, yardm görmüyorsunuz?"
Bunun üzerine onlar tamamen teslim olup gü-
nahlarn itiraf ederler.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

"Böylece günahlarn itiraf ederler.


Artk (Allah'n Rahmetinden) uzak olsun o
cehennemin mahkûmlar." (Mülk 67/11)
alevli
Daha sonra cehenneme atlrlar.

139
Yine bu ümmetin içinde büyük günah sahibi
olanlar teker teker getirilirler.
Bir ksm ihtiyar,
Bir ksm âciz,
Bir ksm kadn,
Bir ksm da genç olarak getirilmi olurlar. Ce-
hennem bekçisi olan Mâlik isimli melek onlara
der ki:
"Ey cehennemlikler!
Bana ne oluyor ki, sizi böyle bir halde görüyo-
rum!
Elleriniz,yaptklarndan utanp saklanmyor,
Yüzünüzün eref ve haysiyeti yoktur. Durumu-
nuz iyi görünmüyor."
Bunun üzerine öyle cevap verirler:
"Ey Mâlik!
Biz Muhammed ümmetinin günahkârlaryz.
Bizi brak da günahlarmz için alayalm."
Mâlik, onlara der ki:
"stediiniz kadar alaym,
Alamanz size hiçbir fayda vermeyecektir."
Nice yal kiiler o gün ellerini sakallan üzeri-
ne koyup öyle diyecekler:
"Vah yazk!
Hey gidi ihtiyarlk!"
Onlarn ömürleri uzun olduu gibi üzüntüleri
de uzun olur.
Nice olgun kiiler öyle diyecekler:
"Vah yazk!

140
Hey gidi musibetler! Hey gidi aalk makam
ve mevkiler!"
Nice gençler öyle diyecekler:
"Vah yazk!
Hey gidi gençlik!"
Nice kadnlar saçlarndan yakalannca öyle
diyecekler:
"Vah yazk!
Hey gidi felâketler! Hey gidi kötü öhretler!"
O srada Hakk Teâlâ Hazretlerinden bir nida
gelir:
"Ey Mâlik!
Onlarn hepsini birinci kapdan cehenneme
doldur."
Bunun üzerine cehennem onlar almaa yöne-
lince hepsi birden:
"Lâ ilahe illallah" derler.
Bu
tevhid kelimesinin söylenmesi üzerine ce-
hennem onlardan kaçp beyüz yllk geri mesafe-
ye çekilir.
Onlar tekrar alamaya balarlar.
Yeniden bir nida gelir:
"Ey Cehennem!
Onlar yakala!
Ey Mâlik! Onlar birinci kapdan cehenneme
doldur."
O srada gök gürültüsünü andran bir ses duyu-
lur.

Cehennem, kalpleri yakmaa yöneldii vakit,

141
Mâlik onu engeller ve öyle der:
"Ey cehennem!
çinde Kur' andan eser bulunan bir kalbi yak-
ma. Çünkü o, ayn zamanda iman için de bir kab-
dr.
Rahmanolan Allah (C.C.)'a secde eden kalbi
de yakma. Çünkü onlar, alnlarnda secde izi ola-
rak geri dönerler."
O esnada bir adam çlk atarak sesini yüksel-
tir. Onun iddetli haykr bütün cehennem ehli-
nin seslerini bastrr.
O kii bir müddet yandktan sonra ateten ç-
karlr.
Allah (C.C.) buyurur ki:
"Ne oluyor sana ki, bütün cehennem halkn-
dan daha fazla çlk atyorsun?"
O da öyle cevap verir:
"Yarabbi!
Sen beni hesaba çektin.
Atee atlmama Ama
ben yine de
hükmettin.
senin Rahmetinden ümidimi kesmedim. Beni her
hâl-ü kârda duyduunu bildiim halde yine de
çlm artrdm."
Bunun öyle buyurur:
üzerine Allah (C.C.)
"Delâlete düenlerden baka kim Rabbinin
Rahmetinden ümidini keser!
Haydi imdi git.
Ben seni mafiret eyledim."
Yine baka bir adam bu ekilde cehennemden

142
çkarlr.
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"Cehennemden çktn. Ama hangi amel ile
cennete gireceksin?"
O kul öyle cevap verir:
"Yarabbi!
Ben senden ancak basit bir ey isterim."
Bunun üzerine onun için bir aaç ortaya çka-
rlr.
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:
"Gördün mü bu aac?
Onu sana verdim.
Ondan baka bir ey ister misin?"
O kul cevap verir:
•/Hayr Yarabbi!
zzetinin ve yüceliinin hakk için baka bir
ey istemem."
Allah (C.C.) öyle buyurur:
"O, benden sana bir hediyedir. Kim onun
meyvesinden yerse ve onun gölgesinde gölgele-
nirse onun için, ondan daha güzel bir aaç ih-
san ederim."
Bunun üzerine o kul, kendisine hediye edilen
aaca uzun uzun bakar.
Hakk Teâlâ Hazretleri buyurur ki:
"kinci aaç da houna gitti mi?"
Kul cevap verir:
"Evet Yarabbi! Çok houma gitti."
Yüce Allah (C.C.) buyurur ki:

143
"O halde onu da sana baladm. Benden
daha baka bir ey ister misin?"
Kul da:
"Hayr yarabbi!
Baka bir ey istemem." der
Ondan kimse yedii ve gölgesinde oturdu-
bir
u vakit Allah (C.C.) ondan daha güzelini ihsan
eder.
O kul yine uzun uzun ona bakar.
Bunun üzerine Allah (C.C):
"Onu da sana baladm. Benden daha
baka birey ister misin?" der.
O da:
Hayr Yarabbi! zzetinin hakk için baka bir-
ey istemem." diye cevap verir.
Bunun üzerine Allah (C.C.) çok honut olur ve
onu cennete koyar.
Ahiret ahkâmna ait bir misal de öyle verelim:
Kyamet günü bir kii getirilir. Allah (C.C.)
onu hesaba çeker ve kendisini azarlar.
lâhî Adalet terazisinde günahlarn ve sevapla-
rn tartld bir srada herkes zanneder ki, Allah
(C.C.) sadece onun hesap durumuna ve tartsna
bakacak, baka eye bakmayacak!
Oysa ki, Allah (C.C.) o anda milyarlarca insa-
nn hesabn görmektedir.
Orada herkes kendi derdine düer ve kimse,
kimseyi görmez.
Birbirlerinin seslerini de duymazlar.

144
Herkes kendi korku ve hayâ perdesi altndadr.
Sübhanehu ve Teâlâ Hazretleri öyle buyurur:

"Sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden


korkun." (Nesai-Cenaiz 24)
Yüce Allah (C.C.)'n kelâmnda, melekût
âleminin srlarndan akllara durgunluk derecede
nice srlar vardr. Çünkü onun mülkünün snrlan
yoktur.
Hiçbir i de, onu baka bir iten alkoyamaz.
te durum bu halde iken bir adam oluna gelir
ve ona öyle der:
"Oulcuum!
Ben seni giydirdim. Çünkü sen kendin giyme-
e gücün yetmezdi.
Ben sana yiyecek yedirdim,
Sana içecek içirdim.
Sen çocukken benim en deerli bir varlk-
için
tn. Ben senin her eyine kefil oldum.
Sen bir zarar defetmekten âciz olduun gibi
bir fayday temin etmekten de âciz idin.
Nice meyveleri senin cann çekmiti de ben
onlar senin için almtm.
imdi kyamet gününün dehetini görmez mi-
sin?
Babann günahlar çoktur.

145
Ne olur onlardan hiç deilse bir tanesine olsun
sen yüklen de benim günah yüküm biraz hafifle-
sin!
Hiç olmazsa bana bir tane sevap ver de miza-
nmda sevabm onunla biraz olsun artraym!"
Bu sözleri duyan çocuk öyle diyerik hemen
oradan uzaklar:
"Bugün ben ona senden daha muhtacm."
Herkes akrabasna,
Arkadana ve kardeine kar bu ekilde dav-
ranr.
Yüce Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

Vy 4S^Uj y\j y\3 ^\ ^ ^J, £ f^


"ite o günde kii kardeinden,
Annesinden,
Babasndan,
Einden ve çocuklarndan kaçar." (Abese
80/34-36)
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz bir Hadis-i e-
rifte öyle buyurmutur:

"insanlar çplak olarak harolunurlar."


(Buhari-Enbiya 8-Müslim-Cenne 58-Tirmizi-

146
Kyame 3-Nesai-Cenaiz 119-Ahmed b. Hanbel
5/3)
Bunun üzerine Hz. Aie (R.A.) validemiz dedi
ki:
"Vah yazk!
Ne kötü ve ne ayp bir durum!"
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de u ayeti
okudu:

^
O . -fi O .- r O > W * 9 s & *

AJJU üU J^yi lSjA\ J>J

"O günonlardan herbirinin bandan aa-


cak ii (ve derdi) vardr." (Abese 80/37)
Yani peygamber (S.A.V.) Efendimiz kyamet
günü korkunun iddetini murad etmitir.
O günün deheti, insanlar birbirlerine bak-
maktan alkoyacaktr.
Daha sonra Allah (C.C.) herkes için bir sahife
yazl amel defterlerini çkaracaktr.
Mü'minin sahifesi gül yaprandan,
Kâfirin sahifesi de sedir aac yaprandandr.
O sahifelerde bütün yaptklar yazldr.
O sahifeler, bazlarna sa taraflarndan verilir,
Bazlar da sol taraflarndan verilir.
Buhususta insann hiçbir irade ve istei yok-
tur. Amel durumlarna göre bu ekilde verilir.
Allah (C.C.) öyle buyurmaktadr:

147
"Onun kyamet gününde açlm olarak
için
önüne konacak bir kitap çkarrz." (Bkz. sra
17/13)
Srat geçen bir kimse hemen havuza uramaz.
Daha yedi tane köprü vardr ki, inam helâk eder.
Yetmi
bin kii hiç hesaba çekilmeden doru-
dan doruya cennete giderler.
Onlar için mizan kurulmaz.
Onlar amel defteri de almazlar. Ancak onlara
bir berat verilir. O beratn üzerinde: "Lâ ilâhe il-
lallah Muhammedun Resûlullah" yazldr.
Yine ayrca:
"Bu, falanca'nn olu fîlan'u cehennem'den
kurtulu ye cennet'e giri beratdr." diye yazlr.
Bir kimsenin günahlar mafiret olunduu va-
kit vazifeli bir melek, onu kolundan tutar ve
mah-
er yerindeki insanlar arasnda dolatrr.
Bir yandan da öyle nida eder:
"te bu, falan olu filandr.
Allah (C.C.) onun günahlarm balad. O öy-
le bir mutlulua ermitir ki, artk ondan sonra
asla
bir daha ekavete dümez."
Kendilerine lâhî kitap indirilen Peygamberler
(ResÛller) kyamet günü büyük minberler üzerin-
de bulunurlar.

148
Kitap indirilmeyen peygamberler (Nebiler) ve
âlimler ise daha küçük minberler üzerinde bulu-
nurlar.
Her peygamberin minberi, kendi derecesinin
üstünlüüne göredir.
lmi ile amel eden âlimler, nûrdan kürsüler
üzerinde bulunurlar.
ehitler,
Salihler,
Kur' an okuyanlar ve müezzinler, kum yn
gibi yüksek ve misk kokulu kürsüler üzerinde bu-
lunurlar.
Rivayet olunur ki, Kur'an- Kerîm kyamet gü-
nü güzel yüzlü ve güzel huylu bir adam suretinde
gelir ve efaat eder.
slâm da ayn onun gibi gelir ve efaat eder.
Hz. Ömer (R.A.)'n slâm olma olaym "hya"
adl eserimizde detayl ekilde anlattk.
bir
Cenab- Allah, dilediine hidayet verip onu
cennete sevkeder.
Yine dünya da gelir. Fakat o âciz,
Siyah-beyaz karm,
Yüzü gözü buruuk,
Acaib klkta ve yal bir adam suretinde gelir.
Görünü itibariyle çirkinlerin en çirkinidir.
nsanlara denilir ki:
"Bunu tanyor musunuz?"
Onlar da:
"Biz bundan Allah (C.C.)'a snrz." derler.
149
Bunun üzerine onlara denilir ki:
"te bu, dünyadr.
Sizbunun için birbirinize hased ederdiniz.
Ve yine bunun için birbirinize dümanlk eder-
diniz."
Yine Cuma da bir gelin suretinde getirilir.
Mü'minler onun çevresini kuatrlar.
Mü'minlerin çevresini de çok muazzam bir e-
kilde güzel misk ve kâfur kokulan sarar.
Onlarn üzerlerinde öyle güzel bir nûr vardr
ki, her gören hayran kalr.
te onlar, bu ekilde bir merasimle Cennete
konulurlar.
Allah (C.C.)'n Rahmetinin bolluuna bak!
Kur'an'n varl,
slâm ve Cuma. Bunlarn hepsi de lâhî Rah-
metin bir tecellisi olarak efaat ederler.
Kur'an- Kerîm' in varl Ceberût aleminden,
slâm ise; namaz, oruç ve sabr gibi meleküt
aleminden olduu halde Allah (C.C.)'n dileme-
siyle nasl da müahhas bir vaziyette tecelli edi-
yorlar!
Hendek sava günü Resûlullah (S.A.V.) Efen-
dimiz:
"Ey canlarn ve imtihan olunan beden-
fânî
lerin Rabbi!" diye dua etmiti.
Çünkü bunlarn hepside ilme muhtaçtrlar.
Biz bu konular, bu kitabn dnda "El-
ktisâd" adl eserimizde çok daha detayl olarak

150
açkladk. eriata kar olan insan eytanlarnn
yeni bid'atlerine iltifat etmedik.
Arzulanan doru yolu bulan mü'minlere müj-
deler olsun.
Cenab- Allah'tan, lütf-u keremi ile bizleri ba-
lamasn ve muvaffak klmasn dileriz. Allah
(C.C.) bize kâfidir. O ne güzel vekildir.
Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselâm'a,
onun âl ve ashab üzerine salât-ü selâm olsun.

151
ÇNDEKLER

GR 7
«Ölüm Çeitleri 8
«Hz. Adem'in Zürriyeti 10
Ölüm Sarholuu 13
ResÛlullah (S.A.V.)'in Bir Hali 15
Melein Darbesi 16
Baz Rüyalar 26
FacirVe Günahkârlarn Ruhlar 29
Müriklerin Ve Münafklarn Ruhlar 31
Kusurlu Müzminlerin Ruhlar 31
Ölünün Hali Ve Müahadeleri 33
^Ölünün Kabirde lk Karlat eyler 35
«Kabir Azabnn Çeitleri 43
Mü'minlerin Dört Hali 50
nsanlarn Durumlar 55
Kyamet' in Halleri 60
ki Nefha Arasndaki Müddet 68

152
Maherde nsan Tipleri 70
efaatçi Araylar 85
Cennet Ve Cehennemin Getirilii 94
lâhi Adalet Terazisi 98
Cebrail'in ve Peygamberlerin Hesaba
Çekilmeleri 101
En Büyük Korkular 119
Maher Yerinden En Son Ayrlanlar . 120
Srat Köprüsünden Geçi 121
Günahtan Tevbe Edenler 124
Çeitli Guruplar Ve Bayraklar .... ••••••••••••••••• 126
Mizanda Günah Ve Sevabn Eitlii 136
Büyüt Günah Sahipleri 139

153
Dünya uç günlüktür.
Dün geçmitir. Bir daha ele geçmez.
Yarn gelecektir.

Ona kavuabilecekmiyiz ?
üphelidir.
O halde yaadn bugünü
ganimet bil ve
deerlendir.

HSAR YAYINEV

You might also like